TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
40ıncı
Birleşim
14
Aralık 2016 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- 2017
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı (1/774) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 433)
2.- 2015
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı (1/733),
2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısına
İlişkin Olarak Hazırlanan 2015 Yılı Genel Uygunluk
Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve
Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 434)
A) AİLE
VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI
1) Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
B) GÜMRÜK VE
TİCARET BAKANLIĞI
1) Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) REKABET
KURUMU
1) Rekabet
Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Rekabet
Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç)
MALİYE BAKANLIĞI
1) Maliye
Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye
Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D)
GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Gelir
İdaresi Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Gelir
İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
E) KAMU
İHALE KURUMU
1) Kamu
İhale Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu İhale
Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F)
ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI
1)
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2)
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
G) KAMU
GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM STANDARTLARI KURUMU
1) Kamu
Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu
Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ)
GELİR BÜTÇESİ
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Bursa
Milletvekili Bennur Karaburunun 433 sıra sayılı 2017
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra
sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının dokuzuncu tur görüşmelerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
2.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, İstanbul Milletvekili Hüda
Kayanın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının dokuzuncu tur görüşmelerinde HDP
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.-
İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
4.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, İstanbul Milletvekili Garo
Paylanın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının dokuzuncu tur görüşmelerinde HDP
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
5.-
İstanbul Milletvekili Garo Paylanın, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
6.- Yozgat
Milletvekili Abdulkadir Akgülün, Antalya Milletvekili Çetin Osman
Budakın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının dokuzuncu tur görüşmelerinde CHP
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
7.- Antalya
Milletvekili Çetin Osman Budakın, Yozgat Milletvekili Abdulkadir Akgülün
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
8.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Zonguldak Milletvekili Ünal
Demirtaşın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015
Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının dokuzuncu tur
görüşmelerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
9.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
10.-
Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoyun, İzmir Milletvekili Aytun
Çırayın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısının 6ncı maddesi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle konuşması
11.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, İzmir Milletvekili Aytun
Çırayın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısının 6ncı maddesi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
12.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Osmaniye Milletvekili Ruhi
Ersoyun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Kütahya Milletvekili Ahmet
Tanın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının dokuzuncu tur görüşmelerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
2.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Meclisin öncelikli görevinin
Türkiyenin ayrışmasına vesile olacak değil, birleşip
güçlenmesine vesile olacak söz ve eylemler olduğuna ve tüm
milletvekillerini sağduyuya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
3.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, İstanbul Milletvekili Garo
Paylanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
4.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Mecliste hiçbir
parti grup başkan vekilinin bir parti logosunun bombalarla
donatılmış olarak yapılmış
fotoğrafını beğenmemesi gerektiğine ve Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın cinsiyetçi söylemini
kınadığına ilişkin açıklaması
5.- Yozgat
Milletvekili Abdulkadir Akgülün, Antalya Milletvekili Çetin Osman
Budakın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
6.- Kütahya
Milletvekili Vural Kavuncunun, Uşak Milletvekili Özkan Yalımın
433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının dokuzuncu tur görüşmelerinde CHP
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
7.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kayanın 433 sıra
sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434
sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
8.-
İstanbul Milletvekili Yakup Akkayanın, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Fatma Betül Sayan Kayanın 433 sıra sayılı 2017
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra
sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
9.-
Aydın Milletvekili Deniz Depboylunun, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanı Fatma Betül Sayan Kayanın 433 sıra sayılı 2017
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra
sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
10.-
Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın, Tunceli
Milletvekili Alican Önlünün kötü bir muameleyle gözaltına
alınmasına ve bütün sorunların çözümünü HDPye dönük
antidemokratik yönelimlerle çözmeye çalışan bir iktidar zihniyetiyle
karşı karşıya olunduğuna ilişkin
açıklaması
11.-
Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın, Diyarbakır
Milletvekili Çağlar Demirelin tutuklanma gerekçesinin kaçma şüphesi
olduğuna ve Tunceli Milletvekili Alican Önlünün akıbetini
öğrenmek, bu hukuk dışı işleme karşı bir
netice almak üzere bugünkü Genel Kurul konuşmalarından feragat
ettiklerine ilişkin açıklaması
12.- Düzce
Milletvekili Ayşe Keşirin, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
13.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Düzce Milletvekili Ayşe
Keşirin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
14.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın, geçiş ücretlerinin yüksekliği
nedeniyle Osmangazi Köprüsünün kullanılamadığına ve
bununla ilgili bir çalışma yapılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
15.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcının, Mersinin Anamur,
Bozyazı ve Aydıncık ilçelerinde meydana gelen fırtına
nedeniyle seraların büyük bir kısmının hasar gördüğüne
ve bir kız yurdunda başkanlık sistemi propagandası
yapılmasına karşı çıkan CHP gençlik kolları
üyelerinin gözaltına alınmaya
çalışıldığına ilişkin açıklaması
VI.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, KHKlar ile kamudan ihraç
edilenlere ve ihraç kararlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Nurettin Caniklinin cevabı
(7/9072)
14 Aralık 2016
Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
----0----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
40ıncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
gündeme geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündemimize göre 2017
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki
görüşmelere devam edeceğiz.
Program uyarınca bugün dokuzuncu turdaki
görüşmeleri yapacağız.
Dokuzuncu turda Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Rekabet
Kurumu, Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi
Başkanlığı, Kamu İhale Kurumu, Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı, Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu bütçe ve kesin hesapları ile gelir bütçesi yer
almaktadır.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı 433) (x)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi Yönetim
Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik Kurumlarına ve
Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 434) (x)
A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI
1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI
1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) REKABET KURUMU
1) Rekabet Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) MALİYE BAKANLIĞI
1) Maliye Bakanlığı 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) KAMU İHALE KURUMU
1) Kamu İhale Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GELİR BÜTÇESİ
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere,
turda yer alan bütçelerle ilgili olarak soru sormak isteyen sayın
milletvekillerinin sisteme girmeleri gerekmektedir.
Şimdi, dokuzuncu turda söz isteyen
konuşmacıların listesini okuyorum:
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına;
Bursa Milletvekili Sayın Bennur Karaburun, Düzce Milletvekili Sayın
Ayşe Keşir, Ankara Milletvekili Sayın Lütfiye Selva Çam, Samsun
Milletvekili Sayın Hasan Basri Kurt, Eskişehir Milletvekili
Sayın Emine Nur Günay, İstanbul Milletvekili Sayın Hasan Sert,
İzmir Milletvekili Sayın Necip Kalkan, Kütahya Milletvekili
Sayın Ahmet Tan, Tekirdağ Milletvekili Sayın Mustafa Yel, Ordu
Milletvekili Sayın Ergün Taşcı, Kırklareli Milletvekili
Sayın Selahattin Minsolmaz ve Muş Milletvekili Sayın Mehmet Emin
Şimşek konuşacaklardır.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına;
İstanbul Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu Demir, Siirt
Milletvekili Sayın Besime Konca, Mardin Milletvekili Sayın Erol Dora,
Tunceli Milletvekili Sayın Alican Önlü, Muş Milletvekili Sayın
Burcu Çelik Özkan, İstanbul Milletvekili Sayın Garo Paylan
konuşacaklardır.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına;
Aydın Milletvekili Sayın Deniz Depboylu, Denizli Milletvekili
Sayın Emin Haluk Ayhan, Konya Milletvekili Sayın Mustafa
Kalaycı, İstanbul Milletvekili Sayın İsmail Faruk Aksu
konuşacaklardır.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına; Kocaeli
Milletvekili Sayın Fatma Kaplan Hürriyet, Tekirdağ Milletvekili
Sayın Candan Yüceer, Antalya Milletvekili Sayın Çetin Osman Budak,
Denizli Milletvekili Sayın Kazım Arslan, Uşak Milletvekili
Sayın Özkan Yalım, Zonguldak Milletvekili Sayın Ünal
Demirtaş ve İstanbul Milletvekili Sayın Bihlun Tamaylıgil
konuşacaklardır.
Şahsı adına; Rize Milletvekili
Sayın Hasan Karal ve İstanbul Milletvekili Sayın Arzu Erdem
konuşacaklardır.
Sayın milletvekilleri, şimdi, 2017
yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının Gelir
ve finansman başlıklı 2nci maddesini okutuyorum:
Gelir ve finansman
MADDE 2 - (1) Gelirler: Bu Kanuna
bağlı (B) işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018
sayılı Kanuna ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan
genel bütçenin gelirleri 586.696.152.000 Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan
özel bütçeli idarelerin gelirleri 9.777.075.350 Türk Lirası öz gelir,
70.286.212.900 Türk Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam
80.063.288.250 Türk Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan
düzenleyici ve denetleyici kurumların gelirleri 4.186.853.000 Türk
Lirası öz gelir, 30.000.000 Türk Lirası Hazine yardımı
olmak üzere toplam 4.216.853.000 Türk Lirası, olarak tahmin
edilmiştir.
(2) Finansman: Bu Kanuna bağlı (F)
işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna
ekli (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin net
finansmanı 49.222.000 Türk Lirası olarak tahmin edilmiştir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
birleşime on beş dakika ara veriyorum ve grup başkan vekillerini
toplantıya davet ediyorum.
Kapanma Saati: 11.06
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.40
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
----0----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 40ıncı
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına ilk olarak Bursa Milletvekili Sayın Bennur Karaburun
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Karaburun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Adalet ve Kalkınma Partisinin
konuşmacılarının konuşma süresi beşer
dakikadır.
AK PARTİ GRUBU ADINA BENNUR KARABURUN (Bursa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 bütçe
tasarısının Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
üzerinde grup adına söz almış bulunmaktayım.
Öncelikle, geçtiğimiz günlerde yapılan
hain terör saldırısında şehit olan polis ve sivil
vatandaşlarımıza Allah-ü Tealadan rahmet, yaralı
kardeşlerimize de acil şifalar diliyorum.
Esasen, bugün Genel Kurula
Bakanlığımızın engelliler, yaşlılar,
şehit ve gazilerimiz için yapmış olduğu
çalışmalardan bahsedecektim ancak içinde bulunduğumuz süreç ve
Genel Kurulda yapılan bazı konuşmalardan dolayı
yalnızca şehit ve gazilerimizle ilgili birkaç kelam etmek istiyorum.
Büyük bir şeref olarak kabul ettiğimiz
şehit yakınları ve gazilere hizmet kapsamında 2014
yılında tamamlanan mevzuat düzenlemeleriyle sağlanan haklarda
iyileştirmeler yapıldı. Şehitlerimizin
mirasçılarına çeşitli başlıklar adı altında
ciddi miktarda nakdî tazminat ödeniyor. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından
kendilerine hak ettikleri emekli aylığı veya emsal aylık
bağlanıyor, otuz yıl üzerinden ikramiye ödeniyor. Okul
çağındaki çocuklara öğrenim yardımı
yapılıyor, özel okullarda kontenjan ayrılıyor. Kredi
Yurtlar Kurumunda burs veriliyor. Yurtlardan öncelikli olarak
faydalanmaları sağlanıyor. Sağlık hizmetlerinden
katılım payı onlardan alınmıyor. İhtiyaç duyan
ailelere faizsiz konut kredisi verilerek uygun şartlarda ev sahibi
olmaları temin ediliyor. Türkiye genelinde yaşlılar ve
engellilerle birlikte gaziler, şehit yakınları ve vazife
malullerini de kapsayacak şekilde ücretsiz seyahat uygulaması
başlatıldı. Şehit yakınlarının bir olan
istihdam hakkı ikiye çıkarıldı. Vazife malulleri ile terör
olaylarında hayatını kaybeden sivil vatandaşlara da bir
istihdam hakkı sağlandı.
Tüm bunların ötesinde belirtmek istediğim
birkaç husus daha var. Türkiye, tüm etnik kökenli vatandaşlarıyla
birlikte çok büyük bir devlettir. Bu ülkeyi bölmeye hiçbir terör örgütünün,
hiçbir dış mihrakın gücü yetmeyecektir. Bunun en büyük
ispatı da 15 Temmuz gecesi şanlı milletimizin direnişidir.
Bugün burada bir kez daha belirtiyorum. Terörle mücadelemiz son teröristi, son
haini cehennem çukuruna tıkana kadar devam edecektir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ayetikerimede de buyurulduğu
gibi: De ki, ey kâfirler, yenileceksiniz ve toplanıp cehennemin dibine
sürüleceksiniz. Yüce milletimizin önünde soruyorum: Sırtımızı
terör örgütlerine yasladık. söylemiyle milletin vekili olduğunu
iddia edenler bir gün olsun hain PKK örgütünün ismini vererek bu terör
örgütünün saldırılarını kınamışlar mı?
Mecliste grubu bulunan partilerin yayınladıkları ortak bildiriye
imza atmışlar mı? Bir gün olsun bu vatanın
şehitlerinin cenazelerine katılmışlar mı? Bir damla
gözyaşı dökmüşler mi? Varsa yoksa terör örgütü propagandası
ve sözde demokrasi havariliği yaparlar. İktidarı faşist ve
baskıcı, Sayın Cumhurbaşkanımızı da diktatör
olarak suçlarlar. Hiç merak etmeyin, bu millet her şeyi görüyor ve
yaptıklarının hesabını da devlet eliyle soruyor.
Geçenlerde Mecliste bu malum partinin sözde
vekillerinden biri koridorda kendi söylemiyle volta atıyor ve bana
şöyle söylüyor: Siz bizi hapishaneye atıyorsunuz ya, biz de
alıştırma yapıyoruz, volta atıyoruz. Şu
pişkinliğe bakar mısınız. Şu hadsizliğe
bakar mısınız. Siz bu milletin iradesine, vatanın bölünmez
bütünlüğüne kastedeceksiniz, sonuçlarına gelince de mağdur edebiyatı
oynayacaksınız. Siz katillik yapacaksınız,
faturasını da birçok konuda olduğu gibi terör hususunda
kendisini ispatlamış meşru iktidara
çıkaracaksınız. Yok öyle bir şey. Hayal dünyasında
yaşıyorsunuz. Bu terör örgütleriyle bağlantılı
olanlara, destekleyenlere, siyasi uzantıları ve bizzat
mensuplarına bir kez daha sesleniyorum: Dünyayı
başınıza yıkacağız ve hesabını
vereceksiniz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) PKK,
PYD, TAK, DEAŞ, DHKP-C, FETÖ ismi her ne olursa olsun bu terör örgütleri
yerle bir olacak. Ülkemizde, bu hapis urla canla başla mücadele eden,
başta Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğana, Başbakanımız Binali Yıldırıma,
bakanlarımız ve tüm güvenlik güçlerimize şahsım ve milletim
adına bir kez daha teşekkür ediyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle, daha
aydınlık yarınlara ve adil bir düzene kavuşmak ümidiyle,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Karaburun.
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Grubumuza açık bir sataşmada bulunulmuştur.
BAŞKAN Nedir? Ne dedi?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Hakaret daha doğrusu
BAŞKAN Açıklayıcı biraz bilgi
verir misiniz, ne dedi hakaret ederek, ona göre karar vereceğim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sırtını yaslayan milletvekilleri
AHMET YILDIRIM (Muş) Kınamayan, sözde
vekiller
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul)
kınamayan sözde vekiller, Volta atarak bizi ceza
evine koyuyorsunuz. dediler. Fütursuzluğa, hadsizliğe bakar
mısınız., Katiller
Daha sayayım mı?
BAŞKAN Buyurun iki dakika
IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin, Bursa Milletvekili Bennur Karaburunun 433 sıra sayılı
2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra
sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
dokuzuncu tur görüşmelerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Sayın Grup Başkan Vekilimiz İdris Baluken, burada defalarca
bazı şeyleri tekrar ederdi, ben de bakardım, derdim ki: Acaba
niye tekrar tekrar söylüyor? Her seferinde gelirdi, Bakın size tekrar
söylüyorum., Bakın, size tekrar söylüyorum. diye.
Biz defalarca, eğer burada siyaset
yapıyorsak herkes kendi dilini kullanma özgürlüğüne sahiptir. Ama siz
Yok, bunun adı demokrasi değil, sadece bizim çizdiğimiz
çerçevede bir dili kullanmak gerekiyor. diyorsanız tamam o başka.
Ama bizim kendi dilimiz var. Yıllardır, biz, olan her şiddeti
kınadığımızı ve bu ülkede barışın,
demokrasinin olmasını arzu ettiğimizi ifade ettik. Ama şunu
istiyorsanız bilemiyoruz: Şimdi, on dört yıldır biz
iktidarda değiliz, on dört yıldır istihbarat örgütleri bizim
elimizde değil, on dört yıldır polis teşkilatı bizim
elimizde değil, on dört yıldır askerle biz ilişki
içerisinde değiliz. E, o zaman, kusura bakmayın da birazcık
izan, yani hakikaten
Eğer şunu istiyorsanız: HDP istihbarat
örgütünü kursun, hani, o önlesin bu saldırıları, son bir
yılda yapılan 20 patlamayı mesela HDP önleyebilirdi, gerçekten o
yapabilirdi. diyorsanız, tamam.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bunu istemiyoruz
Başkan, sadece İmza atın anlaşmaya. diyoruz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Ama şimdi kalkıp da hakikaten bunca yıl iktidarda
olup yani iktidarda olmayan, muhalefet eden ve kendine uygun bir siyaset
diliyle muhalefet eden bir partiye her şeyi havale etmeye kalkıp, onu
kriminalize edip daha şu anda burada konuştuğumuz anda
televizyonlarda Bütün HDP milletvekilleri tutuklansın. diyenlere yol
açıp siyaset yapacaksınız. Biz bunu asla kabul etmeyeceğiz.
Saygılar sunarım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)
A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI
(Devam)
1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)
1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) REKABET KURUMU (Devam)
1) Rekabet Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına ikinci olarak Düzce Milletvekili Ayşe Keşir
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Keşir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AYŞE KEŞİR
(Düzce) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı 2017 bütçesi üzerine söz almış
bulunuyorum.
Öncelikle, 10 Aralık günü İstanbulda
yiğit vatan evlatlarını ailelerinden, sevdiklerinden koparan
kalleş saldırıyı lanetliyorum. Şehrim Düzcenin
damadı, komşumuz Ereğlinin evladı Özel Kuvvetler Şube
Müdürü Vefa Karakurdu kardeşimizi toprağa verdik. Vefa Müdürümüz
şahsında tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.
Aziz milletimizin başı sağ olsun.
Millî marşı Korkma diye başlayan
milleti ölümle korkutmayı başaramayacaklar. İster tek tek ister
40 ister 240, bu aziz Türk milletinin evlatları şehit olmakla
bitmeyecek, yılmayacak, vazgeçmeyecek. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, 2011 yılında
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurulduğunda, sosyal
yardım ve sosyal hizmetlerde bütüncül politikalar üretmek
anlayışıyla, farklı bakanlıklar bünyesinde bulunan
kurumlar tek çatı altında toplandı. Anayasanın sosyal
devlet ilkesini çağdaş formlarda yerine getirmek için 2017
yılı bütçesinde Aile Bakanlığı yüzde 4 payla altıncı
sırada yer almaktadır.
Sayın milletvekilleri, zamanın ruhuna uygun
olarak aile yapımız da değişim, dönüşüm
göstermektedir. Göç ve şehirleşme bu değişimi sağlayan
başlıca unsurlardandır. Aile politikalarımızda temel
yaklaşımımız, kadim doğrulara sıkı
sıkı sarılarak yeni gerçekleri göz önünde bulunduran politikalar
üretmektir. Sosyal politikalar alanlarına ilişkin sorunları
birbirinden ayrı düşünemeyiz. Aileye ait sorunlar ve üretilecek
politikalar kadın, engelli, yaşlı, yoksulluk,
bağımlılıkla mücadele, eğitim, sağlık ve
benzeri ilişkin konuların dışında değildir; ondan
dolayıdır ki bütüncül yaklaşımları önemli bir
paradigma değişikliği olarak görmekteyiz.
Kadın hakları savunuculuğuyla aile
bütünlüğü savunuculuğu birbirinin hasmı, alternatifi, rakibi
değildir; birini diğerine tercih etmek zorunda değiliz. Ailenin
her bireyini güçlendirirken aynı zamanda aile yapısını da
güçlendirebiliriz. Ailenin sağlıklı şartlarda
kurulması, sağlıklı yapısının
devamının desteklenmesi, çözüm üretme kapasitesinin
artırılması, çocuğun yüksek yararını gözeten
politikaların oluşturulması temel hedeflerimizdendir.
Boşanma sürecinde ise sosyal destek verilerek sürecin
sağlıklı geçirilmesinin sağlanması, boşanma
sonrası çocuk ile sağlıklı ebeveyn ilişkilerinin
devamı aile politikalarımızın temelini
oluşturmaktadır.
Bu çerçevede, Evlilik Öncesi Eğitim
Programı kapsamında yaklaşık 500 bin aileye, Aile
Eğitim Programı kapsamında ise 539 bin
vatandaşımıza eğitim verilmiştir. Boşanma
öncesinde, esnasında ve sonrasında olmak üzere üç aşamada aile
ve boşanma süreci danışmanlığı verilmektedir. Bu
kapsamda, bu hizmeti talep eden 8 bin çifte danışmanlık hizmeti
verilmiştir. Ülkemizin sahip olduğu dinamik nüfus
yapısının korunması ve ailenin güçlendirilmesi
amacıyla Doğum Yardımı Programı, öksüz ve yetim
çocuklarımız için Öksüz ve Yetim Yardımı Programı hayata
geçirilmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Roman vatandaşlarımızın toplumsal hayata
katılımını desteklemek için hazırlanan ve 2016-2021
yıllarını kapsayan Strateji Belgesi uygulamaya geçirilmiştir.
Bu vesileyle, Düzceli Roman hemşehrilerime de buradan
selamlarımı iletiyorum.
Aile Bakanlığı, ayrıca, terör
olaylarından etkilenen ailelere ve terör saldırısı
mağdurlarına ulaşarak psikososyal destek sunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesini kabul
etmiş bir ülke olarak, çocuk haklarının etkin uygulanması
ve koordinasyonunun sağlanması için 2013-2017
yıllarını kapsayan Çocuk Hakları Strateji Belgesi hâlen
uygulanmaktadır.
Yoksulluk nedeniyle tek bir çocuğumuzun dahi
ailesinden ayrı kalmasına müsaade edemeyiz. Bunun için,
Sosyo-Ekonomik Destek kapsamında, çocuklarımızın
ailelerinin yanında kalması sağlanmaktadır. Son on iki
yılda 11.181 çocuğumuz Kuruluş bakımından ailesinin
yanına döndürülmüştür.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
değerli eşlerinin himayesinde yürütülen Gönül Elçileri Projesinin
ilk etabı koruyucu aileleri kapsamaktadır ve bu anlamda, koruyucu
aile sayımız geçen yıllar itibarıyla yaklaşık 10
kat artırılmıştır.
Çocuk hizmetlerinde temel hedefimiz, kurum
bakımından ziyade ev tipi bakıma geçmektir. Bu anlamda, yüzde 92
oranında kurumlarımız dönüştürülmüştür.
Daha çok anlatacak şeyimiz var bu anlamda çünkü
on dört yılda hayli hizmet yaptık ama sürem yetmediğinden
dolayı hepinizi saygıyla selamlıyorum, bütçemizin
hayırlı olmasını diliyorum. Sayın Bakana, Komisyon
üyelerine, yüce heyetinize teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın
Keşir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
şimdi de Ankara Milletvekili Sayın Lütfiye Selva Çam konuşacak.
Buyurun Sayın Çam. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA LÜTFİYE SELVA ÇAM
(Ankara) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığının 2017 bütçesini
konuşmak üzere AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında bugün burada Aile
Bakanlığımızın birbirinden önemli ve kıymetli
faaliyetleri ile bütçesi hakkında konuşmayı
planlamıştım ancak cumartesi akşamı o menfur, hain
bombalı saldırıyla hepimizin yürekleri dağlandı.
15 Temmuz FETÖnün alçak darbe girişimiyle
Ankaramızda şehit olan 53 Özel Harekât polisimizin ardından
çoğu hayatının baharında Çevik Kuvvet polislerimizi de
ebediyete uğurladık. Dillerin tutulduğu, gözlerin dolduğu,
sözlerin tükendiği bugünlerde başta yiğit polislerimize yönelik
yapılan saldırıları kınıyor, bu vatan uğruna
canlarını ortaya koyan tüm görevlilere şükranlarımı
sunuyorum.
Yüce Meclisin değerli üyeleri, terör,
vahşet ve katliamla hiçbir siyasi hareket sonuç alamaz. Terörle mücadele,
öncelikli olarak bu çatının altında başlamalı ve bu
mücadelede samimi ve ahlaklı olmalı; çift karakterli olmamalı;
kapalı kapılar ardında başka, ekran karşısında
başka olmamalı. Sözde kadın siyasetini
yaptığını iddia edenler, en büyük zulmü bu toprakların
kadınlarına yapmaktadır. Yaradılıştan gelen
kadınlarımıza ait merhamet, asalet, cesaret, ahlak, sabır
gibi pek çok özellikleri bir tarafa bırakıp dağ siyasetine alet
olmamalı. İnsan Hakları Gününün güya kutlandığı
bu dönemde ne çocukların ne de kadınların kan ve
gözyaşları diniyor. Bombalar, kimyasal gazlar altında Halepin
sokaklarında katliamlar yaşandı, yanı
başımızda çocuklar kurşuna dizildi. Türkiye'nin devreye
girmesiyle ateşkes sağlandı. Maalesef dünya tüm bu katliamlara
seyirci kaldı. Başta gönül coğrafyamız olmak üzere
dünyadaki mazlumlara Ankaranın dışında sahip
çıkabilecek başka bir başkent yoktur. Halepin, Musulun,
Telaferin, Şamın, Bağdatın, Kırımın,
Ahıskanın, Filistinin, Kerkükün, Arakanın ve daha pek çok
beldenin kadınları, çocukları ve mazlumları
yüreğimizde. Onların derdi, derdimiz. Biz gözleri görmeyen,
kulakları duymayanlardan olmadık, bundan sonra da
olmayacağız. Adı ne olursa olsun, FETÖ, DAİŞ, PKK ve
uzantıları YPG, PYD, TAK ve bilumum terör örgütlerine karşı
azimle, kararlı mücadele bu çatı altında, bu Gazi Mecliste, bir
ve diri olduğumuz sürece hem topraklarımızın hem de gönül
coğrafyamızın kadın ve ailelerine sahip çıkma imkânı
olacak.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ
kurulduğu günden bu yana, on dört yıllık iktidarı boyunca
kadını, aileyi ve çocuğu hayatın merkezine koydu. Bu
bağlamda, 2011 yılında ayrı bir icracı Bakanlık
olarak hizmet üretmek üzere Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını
kurdu. Bakanlığımız Anayasada belirtildiği gibi,
sosyal bir hukuk devleti olma yükümlülüğünü ciddi oranda yerine getiriyor.
Nitekim, AK PARTİ hükûmetlerinin sosyal politikalar tarihindeki yeri
hepinizin malumu. Öyle ki bizim sosyal politikalarımızı ve
sosyal devlet anlayışımızı eleştirenlerin,
özellikle stratejilerini sosyal politikalar üzerine kurmakta
olduklarını gördük.
Bakanlığımız,
kadınlarımızın yanındadır, her türlü ihmal ve
istismar riskine karşı açık durumda kalan
çocuklarımızın yanındadır. İnanıyorum ki
bundan sonra aile, kadının statüsü, engelli, yaşlı, şehit
yakınları, gazi ve korumaya muhtaç kesimler için hayırlı
hizmetler üretmeye devam edecektir. Bizler de partimizin kadın
kolları teşkilatı ve 4,5 milyon kadın üyesiyle 7/24
çalışan Bakanlık personelinin ve Sayın
Bakanımızın yanındayız.
Bu duygularla tüm şehitlerimizi bir kez daha
rahmet ve minnetle anıyor, kederli ailelerine sabır, gazilerimize
acil şifalar diliyorum. Bilmelidirler ki şehitlerimizin
yakınları asla yalnız değildir. Onlar bu vefalı millete
ve milletimizin adına da Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığımıza emanettir.
Bu vesileyle başta Sayın
Bakanımız olmak üzere tüm çalışanlara teşekkürlerimi
ifade ediyor, bütçenin Bakanlığımıza ve milletimize
hayırlı olmasını temenni ediyor ve Yüce Meclisimizi ve
Sayın Başkanımızı saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çam.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
dördüncü olarak Samsun Milletvekili Hasan Basri Kurt konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kurt. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HASAN BASRİ KURT
(Samsun) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri;
konuşmamın başında, geçtiğimiz cumartesi günü
Beşiktaş'ta hain bir pusuda şehit düşen polislerimizi ve
vatandaşlarımızı rahmetle anıyorum. Geride
bıraktıkları kederli ailelerine Allahtan sabrıcemil niyaz
ediyorum. Ağır yaralı durumda olan kardeşlerimize de
buradan acil şifalar diliyorum. İki gün önce Samsun Çarşamba
ilçesinde bu yiğit kardeşlerimizden Mustafa Öztürk'ü ellerimizle
toprağa verdik.
Terör örgütü PKK ve onun destekçileri, bu milleti korkutamayacak,
yıldıramayacaktır. Bu hain saldırının
hesabını sormak hepimizin boynunun borcudur. Terörle mücadele
konusunda ülkemiz, bütün güvenlik birimleriyle kararlı bir şekilde
çalışmalarını sürdürmektedir. Türkiye, NATO üyesi bir ülke
olarak PKK, DAEŞ ve FETÖ başta olmak üzere DHKP-C, PYD gibi birçok
terör örgütüyle etkin bir mücadele vermektedir. Bu şekilde aynı anda
içeriden ve dışarıdan saldırıya geçmiş terör
örgütleriyle mücadele eden başka bir NATO üyesi söz konusu değildir.
FETÖ örgütünün 15 Temmuz darbe girişiminden sonra özellikle devletin
farklı birimlerine yuvalanmış olan hücrelerinin temizlenmesi
konusundaki mücadelemiz de kararlı bir şekilde devam etmektedir.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; belki de insanlık tarihinin en acımasız dönemlerinden
birini bugün Halepte yaşıyoruz. Rejim ve destekçileri bunun en büyük
sorumlusudur. Halepin doğusunda yaralı insanların
dışarı çıkmasına izin dahi verilmiyor.
İnsanlık dışı ne varsa bugün Halep'te
yaşanıyor ama biz gayretlerimize devam edeceğiz. Herkes sussa,
biz Türkiye olarak susmayacağız. Bir taraftan
açıklamalarımızla diğer taraftan da çözüm için
uluslararası toplum nezdindeki diplomatik gayretlerimize devam
edeceğiz.
Halep'te yaşanan katliam, bu Meclis
çatısı altında bulunan herkesin ortak acısıdır.
Rejim, Halep'te açıkça bir insanlık suçu ve savaş suçu
işlemektedir. Bu da aslında Halep'te ve diğer bölgelerde rejimin
asıl niyetinin ne olduğunu açık bir şekilde ortaya koymuştur.
Bu insanlık dramına bir dur denmesi için bütün uluslararası toplumun
da harekete geçmesi gerekiyor.
Cumhurbaşkanımız ve Hükûmetimiz,
Halep'te bir ateşkes sağlanması ve insani yardımların
ulaştırılması noktasında bildiğiniz gibi
özellikle Rusya Federasyonuyla yoğun bir diplomasi trafiği yürüttü.
Sayın Cumhurbaşkanımız, bu konuyla ilgili defalarca telefon
görüşmeleri yaptı. Geçen hafta da Rusyayı ziyaret eden
Sayın Başbakanımız burada özellikle Halep konusunda insani
yardımların ulaştırılması ve koridorun
açılması konusunda çok ciddi bir diplomasi gerçekleştirdi.
Dün akşam neticesini aldığına
inandığımız şey, maalesef bölgede bulunan rejim
güçleri ve Şii güçler tarafından bugün sabah saatlerinde tekrar
bombalarla ateşkes sona erdirildi. Bizim bugün yine
çağrımız, çatışmaların,
saldırıların bir an önce sona ermesi, insani
yardımların ulaştırılması ve daha geniş
kapsamda siyasi bir geçiş süreci için gerekli adımların
atılmasıdır. Bu çerçevede Türkiye olarak biz, insani yardım
noktasında üzerimize düşen görevi yerine getirmeye devam ediyoruz.
Uluslararası toplum, bölgesel aktörler bu konuda adım atsalar da
atmasalar da Türkiye, bu konudaki insani, vicdani sorumluluğunu yerine
getirmeye devam edecektir.
Halepte zulmeden de bu zulme sessiz kalan da
aynı şekilde sorumludur. Biz, bugün ve yarın, tüm dünyayla,
Halepin çığlığını tüm dünyaya duyurmak için var
gücümüzle çalışacağız ve bu konuda, insani
yardımların ulaştırılması konusunda
girişimlerimizi sürdüreceğiz.
Sözlerimi bitirirken Erdem Bayazıtın bir
şiiriyle Halepe buradan seslenmek istiyorum. Ahh! diyorduk/
Kanıyordu içimizdeki yara/ Bir bıçakla sökülüp alınıyordu
sanki yüreğimiz/ Bedenimizden/ Ahh! diyorduk/ Bir başka şey
gelmiyordu elimizden./ Ama sen şair/ Tekrar bir sayfa
aralamalısın/ Sure sure/ Ayet ayet/ Fevc fevc gelen Fetihten!/ Ki
kulaklarda çınlasın/ Yüreklerde tutuşsun/ Damarlara yürüsün
dalga dalga/ Bir çağdan bir çağa gelip/(
)(x)
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
beşinci olarak Eskişehir Milletvekili Sayın Emine Nur Günay
konuşacak.
Buyurun Sayın Günay. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA EMİNE NUR GÜNAY
(Eskişehir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017
Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı kapsamında Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Sizleri ve yüce Divanı saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, tüm
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyor, yakınlarına ve tüm
milletimize de başsağlığı diliyorum.
Evet, biz terörün ne olduğunu bilen, terör
politikasını net anlatan ve milletin seçilmiş vekilleri olarak
da bu kürsüden her tür terör örgütünü net olarak ifade eden ve mücadelesini
sürdüren bir grubuz.
Ne yaşadığımıza şöyle
bir bakalım ve bazı verileri o kapsamda değerlendirelim.
15 Temmuz hain darbe girişimi. Hedef: Tüm Türk
milleti. Yöntem: Askerî, siyasi, ekonomik, psikolojik ve sosyolojik bir çöküntü
yaratmak. Birincil ekonomi etkisi 18-22 Temmuz haftası görüldü. Borsa
endeksi yüzde 13,4 değer kaybederken yüzde 8,5 olan gösterge tahvil faiz
oranı yüzde 9,4 düzeyine yükseldi. 2,89 olan dolar/TL kuru, 22 Temmuzda
3,07yle kapandı. Aynı haftada, yabancıların portföy
yatırımlarında 523 milyon dolar çıkış
yaşandı. 18-22 Temmuz arasında birçok piyasada yaşanan
kayıplar sonraki haftalarda telafi edildi. Toparlanma sürecinde Türk
halkının hain darbe girişimine karşı kenetlenmesi ve
birlik içinde hareket etmesi tüm oyunları bozdu.
İstediklerini elde edemeyen iç ve dış
odaklar ekonomi üzerinde ikinci dalga saldırıları kredi
derecelendirme kuruluşları üzerinden yaptı. S&P,
başarısız darbe girişimi sonrası, alelacele, artan
riskleri gerekçe göstererek Türkiyenin kredi notunu 1 basamak düşürerek
yatırım yapılabilir seviyenin 2 basamak altına indirdi;
üstelik Hazine Müsteşarlığı ile S&P arasında
yapılan resmî bir sözleşme olmamasına rağmen. 21 Eylülde
yaptığı açıklamada 15 Temmuzda yaşanan
başarısız darbe girişiminin Türk ekonomisinde
yarattığı şokun büyük ölçüde dağıtılmakta
olduğunu belirttikten sonra ne oldu da 23 Eylülde Moodys
açıkladığı süreyi beklemeden Türkiyeyi yatırım
yapılabilir seviyenin en alt düzeyine indirdi?
Evet, ekonomimizde hassas olan ve sürekli gündemde
olan iki konuya ve bu alanda alınan tedbirlere bugün açıklık
getirmek istiyorum. Bunlardan ilki cari açık, ikincisi dış
borçlar. Ancak, bu değerleri yine gayrisafi yurt içi hasıla içindeki
oran olarak gözlemlememiz gerektiğini vurguluyorum. Cari
açığın gayrisafi yurt içi hasıla içindeki oranı 2011
yılında yüzde 9 iken 2015 yılında yüzde 4,5 olarak gerçekleşti
yani uluslararası kabul edilebilir eşik olan yüzde 5in altında.
Dış borcu incelerken de vade yapısını dikkate
almamız gerektiğini düşünüyorum.
Ekonomide bir söz vardır Bir grafik, bin
kelimeye bedel. diye. Evet, belki bu grafikler biraz daha zihnimizde yer eder.
Burada çok net görüldüğü gibi, kısa vadeli dış borçlar
toplamında belli bir oranda trend devam ederken uzun vadeli dış
borçlanmaya doğru bir eğilim var. Ama, bunlara hem vade
açısından hem de kamu ve özel sektör açısından baktığımızda;
kamu sektörünün toplam borcu 2004te yüzde 19ken yüzde 17ye
düşmüştür 2016 yılının ilk iki çeyreğinde, özel
sektörün kısa vadeli borçları ise yüzde 7den 2016da yüzde 13e
çıkmıştır, uzun vadeli özel sektör dış
borçları ise yüzde 9,5ten gördüğünüz gibi burada yüzde 29a
çıkmıştır. Yani, burada çok net olarak şunu görüyoruz:
Gayrisafi yurt içi hasıla içindeki oranlarda özel sektörün kısa
vadeli dış borçları çok net kontrol ediliyor ve tüm gerekli
önlemler alınıyor. Tabii ki biz bunlarla yetinmiyoruz, diğer
önlemleri de politikaları da gündeme getiriyoruz. Özel sektörün yüzde
36sı döviz üzerinden borçlu, ihracat yapan firmaların yüzde 23ü
döviz üzerinden borçlu; ihracat yapmayan firmalarda yüzde 13tür.
Peki, biz bu arada ne yapıyoruz? Bu tür küresel
dalgalanmalara karşı birçok ülkede olan Varlık Fonu, 19 Ağustos
2016 tarihinde burada yasalaştı. İç tasarrufu artırmak için
de BES uygulamasına geçiyoruz. Kısacası, yapmamız gereken,
sağlam makroekonomik temeller üzerine mikro odaklı yapısal
reformlarımızı devam ettirmek, güçlü demokrasiyle yolumuza devam
etmektir.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığının
2017 bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
altıncı olarak İstanbul Milletvekili Sayın Hasan Sert
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Sert. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HASAN SERT (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gazi Meclisi
saygıyla selamlıyor, tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
2017 mali yılı Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı bütçesi hakkında konuşma yapmak üzere AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı,
yapmış olduğu çalışmalarla girişimcisine,
esnafına, tüccarına, sanayicisine, kooperatifçisine,
ihracatçısına, ithalatçısına yenilikler getirmiş, katma
değer sağlamıştır.
Bakanlığımız, Türkiye'nin
uluslararası arenada etkin bir ülke olmasını sağlamak üzere
iş adamlarımızı güçlendirmeyi hedeflemektedir. Ayrıca,
ticaretin her alanının daha kolay ve daha güvenli yapılması
için yenilikçi düşünce yapısıyla ihtiyaç olan yeni ve
kapsamlı çalışmalar geliştirerek ticari sistemlerin
işleyişini düzenleyip yaşanabilecek problemleri de ortadan
kaldırarak minimum bürokrasi için yeni projeler geliştirip
hizmetlerine devam etmektedir.
Bütün bu çalışmaları
gerçekleştirirken de dünyadaki en doğru ve en verimli
uygulamaların ülkemizde olması gerektiği düşüncesiyle
Türkiye'nin gümrük ve ticaret işlemlerini yürütmektedir. Ülkemizde 3
milyon 668 bin ticari işletme bulunmaktadır. 2016 yılının
ilk 10 ayında ülkemiz gümrük kapılarından 280 milyar dolar
dış ticaret gerçekleşmiş ve 78 milyon tüketici de bu
hizmetten istifade etmiştir. Ayrıca, milyonlarca insan ve araç,
gümrük kapılarından giriş çıkış
yapmıştır.
Böyle önemli bir noktada faaliyetlerini
gerçekleştiren Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, hem
Hükûmetimizin ekonomik hedefleri kapsamında önemli çalışmalar
yaparken hem de yapmış olduğu çalışmalarla iş
dünyamızın dünya ticaretinde aktif rol almasını
sağlayıp onların küresel piyasalardaki rekabet gücünü de
artırmaktadır.
Ülkelerin büyümesinde ve gelişmesinde önemli
rol oynayan dış ticaret, ülkemiz için de önemli büyüme
yollarından biridir. Firmalarımızın dünya arenasında
var olması ve küresel pazarlarda ticari faaliyetler gerçekleştirmesi,
ülkemizin ekonomik açıdan büyümesine ve gelişmesine de önemli
katkılar yapmaktadır.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin
dış ticaret rakamlarını inceleyecek olursak 2015
yılında 69 bin firmamız ihracat, 77 bin firmamız da ithalat
yapmıştır. Bunun karşılığında 351
milyar dolarlık dış ticaret hacmi gerçekleşmiştir.
2002 yılında 1 milyar doların üzerinde ihracat
yaptığımız ürün sayımız 9 iken bu rakam son
yıllarda 29a yükselmiştir. 2002 yılında 1 milyar
doların üzerinde ihracat yaptığımız ülke
sayısı 8 iken bu rakam 2015 yılında 30 olmuştur. 2002
yılında 1 milyar doların üzerinde ihracat yapan 5 şehrimiz
varken bu rakam 2015 yılında 15e yükselmiştir.
Tüm bu artış gösteren dış
ticaret rakamlarının yanı sıra bu ticaretlerin
gerçekleştiği gümrük kapılarımız, Avrupanın en
büyük gümrük kapılarından biri olan Kapıkule Gümrük
Kapısı başta olmak üzere, Habur, Cilvegözü, Gürbulak,
Hamzabeyli, İpsala, Nusaybin, Dilucu, Çıldır ve Esendere Gümrük
Kapıları, değişen ve gelişen dünya ticaretine ayak
uyduracak şekilde modernize edilmiş olarak hizmetine devam
etmektedir. Dolayısıyla, Bakanlığımız bu
hizmetlerine, faaliyetlerine 2017 mali yılı içerisinde 1 milyar 131
milyon 320 bin Türk lirası bütçesiyle devam etmektedir.
Konuşmamın bu bölümünde de Mecliste
izlediğim ve olumsuz gördüğüm bazı konulara değinmek
istiyorum. Genel Kurulda bazı milletvekili
arkadaşlarımızın tavrını ve
kullandığı dili doğru bulmadığımı
tekrar bildirmek istiyorum. Katil asker, katil polis, Devlet katliam
yapıyor., saray darbesi gibi söylemleri; Hesap soracağız.,
Bu bütçe savaş bütçesi., Devlet zulme soyundu., Devlet katliam
yapıyor. gibi söylemleri kınıyorum, kendilerini bizzat bizzat
kınıyorum.
Teröre destek vermeyen ve bölücülük yapmayan tüm
milletvekilleri bizim için değerlidir ve önemlidir. Ayrıca,
Türkiyede terörün beli kırılana kadar olağanüstü hâlin devam
etmesi gereğine inanıyorum. Kürdistan Kürdistan diyenlerin,
bölücülük yaptığını ve Kürt kardeşlerimize
zulmettiğini düşünüyorum. Özgürlük özgürlük diyenlerin, özgürlük
isteyenleri nasıl tehdit ettiğini ve masum vatan
evlatlarını nasıl katlettiğini hep birlikte görmekteyiz.
Güneydoğu illerinde dağıtılan Demokratik Halk
İnisiyatifi imzalı
(x)
bildirilerini dağıtanları ve destekleyenleri
kınıyorum.
2017 bütçesinin hayırlı olmasını
temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Sert.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
yedinci olarak İzmir Milletvekili Sayın Necip Kalkan konuşacak.
Buyurun Sayın Kalkan. (AK PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA NECİP KALKAN
(İzmir) Muhterem Başkanım, değerli, kıymetli
milletvekilleri; Gümrük ve Ticaret Bakanlığımıza
bağlı Rekabet Kurumunun 2017 yılı bütçesi için AK
PARTİ Grubum adına söz almış bulunuyorum. Gazi Meclisimizi
ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, biz kürsüde söz
aldığımız zaman mümkün olduğu kadar gündemin
dışına çıkmamaya gayret edip konuyla ilgili
görüşlerimizi bildiriyorduk ama acımız büyük, birkaç cümleyle
gündem dışına çıkacağım.
Geçtiğimiz günlerde, birkaç gün evvel
İstanbulda güvenlik güçlerimiz hedef alınarak gerçekleştirilen
hain terör saldırısını kınıyorum, lanetliyorum.
Alçaklara, katillere de sesleniyorum: Hepinizin boynu devrilsin! (AK PARTİ
ve CHP sıralarından alkışlar)
Değerli üyeler, bütün bu olaylara rağmen,
her şeye rağmen ülkemiz 2023 hedefine hızla ilerliyor. Bu
yoldaki rakiplerimiz güçlü ama biz gücümüzü milletten alıyoruz.
Milletimizin güveni devam ettikçe hiçbir engel, Türkiye Cumhuriyetinin önünde
duramayacaktır. (AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar) İsmi FETÖ, PKK, DEAŞ ne olursa olsun hiçbir
alçaklığa, kalleşliğe hele de 15 Temmuz gibi milletin
iradesine kastedecek hainliğe müsaade etmedik, bundan sonra da müsaade
etmeyeceğiz, yedi dünya bunu böyle bilsin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Saygıdeğer milletvekilleri,
Anayasamızın 167nci maddesi devlete piyasaların
sağlıklı, güvenli işlemeleri için gerekli tedbirleri alma,
tekelleşme ve kartelleşmeyi önleme görevini vermiştir. Bu
doğrultuda, 1994 yılında 4054 sayılı Rekabetin
Korunması Hakkında Kanun yüce Meclisimizde kabul edilmiştir.
Buna bağlı olarak Rekabet Kurumu ise 1997 yılı sonunda
faaliyete geçmiştir.
Rekabet Kurumu, yaklaşık yirmi
yıldır ülkemizdeki tüm mal ve hizmet piyasalarında rekabetin
sağlanması, korunması ve geliştirilmesi amacıyla
faaliyet göstermektedir. Bu durum, firmaları varlıklarının
devam etmesine, rakiplerine göre daha etkin, daha verimli olmaya, bu amaçla da
maliyetlerini azaltmaya ve AR-GE yapmaya teşvik eder.
Dolayısıyla, bu zaman dilimi, firmaların tüketicilere daha
düşük fiyatlarla daha yüksek kalitede, daha çeşitli ürün ve hizmet
sunmalarına yol açar.
Öte yandan, rekabet politikasının
faydaları bunlarla sınırlı değildir. İktisadi anlamda
rekabet olgusu, sosyal adaleti ve ekonomik etkinliği sağlar. Rekabet
politikasının sağlıklı bir şekilde
işlediği ülkelerde ortaya çıkan düşük fiyatlar, enflasyonda
düşüşü beraberinde getirir. Buna bağlı olarak artan
tüketici talebi, firmaları üretim kapasitesini artırmaya veya daha
ileri teknoloji kullanmaya, bu konuda yatırım yapmaya teşvik
eder. Bu durum, iş gücü verimliliğinin yanı sıra istihdam
artışı getirir, ekonomik büyümeyle uluslararası alanda
rekabette başarılı olmaya yol açar. Türkiye ekonomisinde son on
yılda yaşanan olumlu sonuçlar ortadadır. Rekabet Kurumu,
kurulduğu günden bugüne kadar rekabet koşullarının
bozulduğu vakalarda verdiği kararlarla etkin uygulama
göstermiştir.
Benim sözlerimin daha devamı var, beş
dakikada ancak bu kadar konuşuluyor. Ben, bu Kurumun bütçesinin geçen
yıla göre yüzde 10,2 arttığını, takribî 78 milyara
ulaştığını söylüyorum, eski parayla tabii, eski-yeni
artık onu şey etmedim.
Ben, bu Kurumun, başarılı, Türkiye
ekonomisine, Türk ticaretine faydalı olduğuna inanıyor,
Kurumdaki arkadaşlarımıza, Bakanlığımıza,
herkese şükranlarımı sunuyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kalkan.
İzmir milletvekillerinin bu
dayanışması da gözlerden kaçmıyor yani Sayın Çam.
MUSA ÇAM (İzmir) İzmir
dayanışması efendim.
BAŞKAN Güzel, çok güzel.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Başkanım biz de
alkışladık.
BAŞKAN Güzel, Sayın Kalkan, muhalefet de
alkışlamış sizi, teşekkür edersiniz sanıyorum.
KADİM DURMAZ (Tokat) İsmiyle
müsemmadır.
BAŞKAN Evet.
Peki, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına sekizinci olarak Kütahya Milletvekili Sayın Ahmet Tan
konuşacak.
Buyurun Sayın Tan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET TAN (Kütahya)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Maliye Bakanlığının 2017 yılı
bütçesi üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Bütçe, genel olarak milletten toplanıp yine
millete hizmet olarak harcanan gelirler-giderler manzumesidir. On beş
yıldır AK PARTİ hükûmetlerinin bütçedeki temel
mantığı, bu anlayışla süregelmiş ve milletimiz
tarafından her defasında da tescillenmiştir. Günümüzde ve
yaşadığımız coğrafyada hem ekonomik hem de
siyasal gelişmeler çerçevesinde para ve maliye politikalarının
önemi bir kez daha artmıştır.
Gezi olayları, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz
darbe kalkışmalarının devamında uluslararası
birtakım güçlerin darbecilerle ve teröristlerle birlikte bölgemiz ve
ülkemiz üzerindeki operasyonların olduğu bu dönemde devletimizin
bekasının güvencesi olan milletimiz, vatanına,
bayrağına, ezanına sahip çıktığı gibi
seçilmiş Cumhurbaşkanına, Meclisine ve Hükûmetine de sahip
çıkmaktadır. Şimdi de, dövizlerini bozdurarak parasına da
sahip çıktığını göstermektedir. Böyle bir millete
sahip olduğumuz için Yüce Rabbimize ne kadar şükretsek azdır.
Bu gönül coğrafyamızın kan ve
gözyaşı içinde boğulmaya çalışılmasının
sebeplerini de biliyoruz. Hemen yanı başımızda Halepte tüm
dünyanın gözlerinin önünde yüz karası bir katliam ve yıkım
gerçekleşiyor. Halepte masum insanlar, dünyada insanlık ölüyor.
Yıllardır kapitalist anlayışın sömürüsüne maruz kalan
bu coğrafyanın elleri, kolları budanarak bir insanlık
dramı oluşturulmakta, bütün mazlum milletlerin birbirleriyle
dayanışmasının, kenetlenmesinin önüne geçilmek,
yalnızlaştırılmak, sömürü ve tahakkümün devam etmesi
istenmektedir.
Sayın milletvekilleri, geçenlerde CHP Sakarya
Milletvekili Sayın Engin Özkoçun Genel Kurulda Bir gün dünyanın
emperyalist ülkeleri, ABD gibi, tıpkı Orta Doğuda
yaptıkları gibi Türkiyeye demokrasi getirmek için, bu ülkeyi
dörde-beşe bölmek için o kaçak saraya girerlerse ve Türkiyeye girerlerse
ve Suriyeli vatandaşlar gibi bizler de Akdenizin karanlık
sularında kendimize vatan aramaya başlarsak yazık değil mi
Türkiyeye? şeklindeki açıklamalarına da değinmeden
geçemeyeceğim.
Bu ifadeler üzerine şimdi soruyorum:
Emperyalistlerin hep birlikte üzerimize geldiği Birinci Dünya
Savaşı ve Kurtuluş Savaşımızda Mustafa Kemal
Atatürk kaçtı mı ki kaçacaksınız, Mustafa Kemal Atatürk
yeni vatan aradı mı ki vatan arayacaksınız? Dost,
düşman şunu herkes bilsin ki biz, vatanımızı hiç
kimseye bırakıp yeni vatan aramaya kesinlikle kalkmayız çünkü
biz biliyoruz ve inanıyoruz ki: Bayrakları bayrak yapan üstündeki
kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Bizler, hamiyetperver bir anlayışla,
adaleti ön plana çıkararak bir imparatorluk kurmuş ecdadın
nesilleriyiz. Zaman zaman izlerini gördüğümüz müstemleke zihniyetlerin
yenilenme vaktinin geldiğini, hatta geçiyor olduğunu ifade etmek,
hatırlatmak istiyorum. Bu aziz milletimizle birlikte yeniden güçlü bir
Türkiye oluşturma yolunda iktidar ve muhalefet olarak birlikte yürümemiz
gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, 2017 yılı
bütçemiz, ülkemizin ekonomik, siyasal yapısı göz önüne alınarak
büyümeyi önceleyen büyüme dostu parolasıyla düzenlenmiştir. Bu
manada, bütçemiz, gelir dağılımındaki adaleti
sağlayan, bölgesel ve sektörel dengeleri içine alan, milletimiz için
hazırlanmış bir bütçedir.
Devletimizin mali bünyesinde dikkate
alınması gereken bir çalışma daha var ki daha sistemli,
daha ciddi ve daha profesyonel bir çalışma alanı oluşturmak
için Maliye Bakanlığının iş yükünü alan, çok
yoğun ve risk ortamında faaliyet gösteren, aynı zamanda tahakkuk
görevlisi gibi çalışan, devletin gelirlerinin büyük
kısmının inceleme, kayıt ve denetimini yapan mali
müşavirlerin tahsilat ve KDV problemlerinin giderilmesiyle inanıyorum
ki Bakanlık ve mükellef arasında köprü vazifesi olan bu mesleğin
itibarı daha da artacak, dolayısıyla bütün muhasebe sistemi ve
beyanlar çok daha sağlıklı hâle gelecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2017 yılı bütçemizin ülkemize ve milletimize
hayırlı olmasını diliyor, bu vesileyle vatan uğrunda
canını feda eden tüm şehitlerimize Allahtan rahmet,
yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tan.
Sayın Altay sizi dinliyorum.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Kütahya
Milletvekili Ahmet Tanın 433 sıra sayılı 2017
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra
sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının dokuzuncu tur görüşmelerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın
Başkan, sayın hatibin, Sakarya Milletvekilimizin dün söylediği
sözlerle ilgili iddiası milletvekilimizin kastının
dışında bir değerlendirme olarak buraya yansıdı.
Milletvekilimizin kastı, bu bölge üzerinde, bu topraklar üzerinde emperyal
güçlerin tarih boyunca sürdürdükleri kimi hesapları, kimi
senaryoları, kimi paylaşım anlayış ve
yaklaşımlarına yönelik olarak Hükûmete, Hükûmetin özellikle de
Orta Doğu politikasına, bölge politikasında gördüğü
eksikliklere dayalı bir samimi uyarıdan ibarettir. Bu toprakları
kimsenin terk etmeye niyeti yoktur. Biz hep birlikte öyle bir milletin
torunlarıyız ki bir kişi kalana kadar bu topraklarda kimse Türk
milletinin hâkimiyetine son veremez.
Genel Kurula arz ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Altay.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı
433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 434)
(Devam)
A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI
(Devam)
1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)
1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) REKABET KURUMU (Devam)
1) Rekabet Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına dokuzuncu olarak Tekirdağ Milletvekili Sayın Mustafa Yel
konuşacak.
Buyurun Sayın Yel. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA YEL
(Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri,
saygıdeğer vatandaşlarımız; 2017 mali yılı
Gelir İdaresi Başkanlığı bütçesi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Grubum ve
şahsım adına yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, 10 Aralık Cumartesi günü eli
kanlı terör örgütünün İstanbuldaki terör saldırısı
neticesinde yaşamını yitiren polislerimize ve sivil
vatandaşlarımıza Cenab-ı Allahtan rahmet,
yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Şehitlerimizin aileleriyle Emniyet teşkilatımıza, 2
mensubunu saldırılarda kaybeden Beşiktaş Kulübümüze ve
milletimize başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; küreselleşen ekonomide ülkelerin katma değerli
üretim yapması, istihdamın artması, rekabet gücünün yükselmesi
daha da önem arz etmektedir. Bunun için iki temel politika, para ve maliye
politikalarıdır. Maliye politikası içinde de vergiler önemli bir
paya sahiptir.
Vergiler, bir taraftan ekonomiyi yönlendirme
aracı olarak kullanılmakta, diğer taraftan devlet
harcamalarının en önemli kaynağını teşkil
etmektedir. Gelir idareleri, kamu hizmetlerinin finansmanının en
önemli kaynağı olan vergilerin toplanmasında önemli bir rol
oynamaktadır. Bu kapsamda, faaliyetlerini ve örgütlenmelerini,
gelişen ekonomiyi kavrayacak ve teknolojik gelişmelere uyum
sağlayacak bir biçimde sürekli olarak geliştirmek durumundadır.
Nitekim, 2005 yılında, 5345
sayılı Kanunla, gelir politikasını adalet ve tarafsızlık
içinde uygulamak, vergi ve diğer gelirleri en az maliyetle toplamak,
mükelleflerin vergiye gönüllü uyumunu sağlamak, mükellef
haklarını gözeterek yüksek kalitede hizmet sunmak suretiyle
yükümlülüklerini kolayca yerine getirmeleri için gerekli tedbirleri almak,
saydamlık, hesap verilebilirlik, katılımcılık,
verimlilik, etkinlik ve mükellef odaklılık temel ilkelerine göre
görev yapmak üzere, Maliye Bakanlığına bağlı Gelir
İdaresi Başkanlığı kurulmuştur. Vergi
uygulamalarından sorumlu olan Başkanlık, doğrudan merkeze
bağlı taşra teşkilatına da sahiptir.
Gelir İdaresi, 2005 yılında yenilenen
yüzüyle, sorumlu olduğu alanlarda etkin, verimli,
uzmanlaşmış, adil, şeffaf, hesap verebilen bir yönetim
anlayışı çerçevesinde önemli işlere imza atmıştır.
Özellikle gönüllü uyumu artırma alanında birçok uygulama hayata
geçirilmiş, mükellef hakları gözetilmiş ve güçlendirilmiş,
mükelleflerimizin uyum maliyetleri azaltılmış ve kayıt
dışı ekonomiyle mücadelede etkinlik
sağlanmıştır. Mükelleflerimizin büyük zaman kaybettikleri
beyanname verme, borç ödeme gibi işlemlerini vergi dairelerine gitmeden,
elektronik ortamlarda gerçekleştirmeleri sağlanmıştır.
Artık, vergi borçları, banka ve internet yoluyla rahatlıkla
ödenebilmekte, mükellefler beyannamelerini internet üzerinden verebilmektedir.
Vergi kimlik numarası sorgulama, e-vergi levhası sorgulama, gecikme
zammı ve faizi hesaplama, motorlu taşıt vergisi sorgulama,
hesaplama ve kredi kartıyla ödeme ve daha birçok işlemi on-line
olarak gerçekleştirebilmektedir. Bunun yanında, yasal olarak
tutulması zorunlu olan defterlerin elektronik ortamda tutulması ve
faturaların elektronik ortamda düzenlenmesine imkân
tanınmıştır. Bu kapsamda, 2016 yılında e-fatura
ve e-defter uygulamasında kullanıcı sayısının 52
bine, düzenlenen e-fatura sayısının ise 330 milyona
ulaşması mükellef hizmetleri alanında yapılan
işlemlere çok güzel bir örnek teşkil etmektedir.
E-bilet uygulamasıyla, kara, deniz ve hava yolu
yolcu taşımacılığında düzenlenen yolcu biletleri
ile sinema, konser, tiyatro, spor müsabakaları ve benzeri etkinliklere ait
giriş biletlerinin elektronik ortamda oluşturulmasına,
iletilmesine, muhafaza ve ibraz edilmesine olanak sağlanarak mükelleflerin
kâğıt bilet kullanımından kaynaklanan maliyetlerinde
tasarruf sağlanmaktadır.
E-ticarette vergiye gönüllü uyumun
sağlanması ihtiyacı dikkate alınarak mükelleflere vergisel
yükümlülükleri konusunda bilgi vermek amacıyla geliştirilen
egirişimci.gov.tr web portalında bu alanda gerekli bilgilendirme
yapılmaktadır. Mükelleflerimizin vergisel sorunlarını
rahatlıkla iletebilecekleri ve danışmanlık hizmeti
alabilecekleri Vergi İletişim Merkezi (VİMER) telefonla ve
internet ortamında ihbar bildirimlerini de almaya
başlamıştır.
Yeni eylem planı 5 bileşen ve 62 eylemden
oluşmaktadır. Planın hayata geçirilmesinde 15 sorumlu
kuruluş ve 51 iş birliği yapılacak kuruluş görev
almaktadır. Eylem planının uygulanmasıyla, 2018
yılı sonunda kayıt dışı ekonomi ve kayıt
dışı istihdamın büyüklüğünün daha düşük
seviyelere inmesi hedeflenmektedir.
Yaptığı çalışmaların
bir kısmından bahsettiğim Gelir İdaresi
Başkanlığı, bu yıl, 6736 sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına
İlişkin Kanunun kendi alanına giren hükümlerini de
başarıyla uygulamış, olumlu sonuçlar alınmasına
büyük katkı sağlamıştır.
Bu duygu ve düşüncelerle, bu tasarıda
emeği geçen herkese teşekkür ediyor, Gelir İdaresi
Başkanlığımızın 2017 mali yılı
bütçesinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını
diliyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Yel.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
onuncu olarak Ordu Milletvekili Sayın Ergün Taşcı
konuşacaklardır.
Buyurun Sayın Taşcı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ERGÜN TAŞCI (Ordu)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu İhale Kurumu
bütçesi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, İstanbul
Beşiktaşta meydana gelen hain terör saldırısında
hayatlarını kaybeden 44 evladımıza Allahtan rahmet,
gazilerimize acil şifalar diliyorum.
Yine, yanımızda, başucumuzda
yaşanan bir vahşete, bir insanlık dramına ses vermek
isterim. Halep, kan ağlıyor. Sadece son on beş gün içerisinde
bine yakın masum, kadın, çocuk, yaşlı demeden katledildi.
Dünya sessiz, dünya ilgisiz. Dünya, bu mazlumların, bu masumların
çığlıklarına sağır olmuş. İnsanlık
sadece bu drama sessiz kalmadı; Ruandada da 1994te ölen 800 bin
kişiye sessiz kaldı; Avrupanın göbeğinde, Bosnada 100 bin
kişinin canice katledilmesine, soykırım uygulanmasına
sessiz kaldı; Myanmarda, Filistinde ve dünyanın birçok yerinde
mazlumların, masumların, çocukların katledilmesine gözler
kapandı. Bu hususun altını yüce Meclisin huzurunda çizmek
isterim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; söz almış bulunduğum Kamu İhale Kurumuyla
ilgili birkaç hususun altını çizmek isterim.
Kamu kaynaklarının en çok
kullanıldığı alanlardan birisi olan kamu ihalelerinin
rekabetçi ve şeffaf bir ortamda gerçekleştirilmesi, kamu
kaynaklarının etkin kullanılması çok önemlidir. Bu
bakımdan, ihale mevzuatımızın doğru bir şekilde
düzenlenmesi, ihalelerde rekabeti sağlayarak kamu ihtiyaçlarının
uygun şartlarla ve zamanında karşılanmasının
teminini sağlayacak bir şekilde oluşturulması elzemdir.
Kamu kaynaklarıyla kamu alımlarında
rekabeti, verimliliği, hesap verilebilirliği, kamuoyu denetimini ve
eşit muamelenin sağlanmasını temel ilke olarak kabul eden
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, ihale sürecini sıkı
kurallara bağlamış ve akabinde ihale süreci sonucunda 4735
sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu da aynı amaçla
yürürlüğe konulmuştur.
Kamu İhale Kanunuyla birlikte kamu
alımları alanında uygulama birliğinin sağlanması,
ihale sürecinde ortaya çıkan uyuşmazlıkların sözleşme
öncesinde hızlı bir şekilde çözümlenmesi, karara bağlanması
için düzenleme ve inceleme ağırlıklı olmak üzere Kamu
İhale Kurumu kurulmuş. 2002 yılında kurulan bu kurum, bu
gelinen süreç itibarıyla, uzman kadrosuyla profesyonel bir şekilde bu
süreci düzenleyen, denetleyen bir kurum olarak görevini devam ettirmektedir.
Kurulduğu günden itibaren etkin ve rekabetçi bir kamu alımları
sisteminin oluşturulması yönündeki çalışmaları,
özverili gayretleri faaliyet olarak devam etmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kamu kaynaklarının etkin kullanılması,
kamu alımları sisteminin daha etkin hâle getirilmesi temel
amaçtır. Söz konusu kanunun yürürlüğü tarihinden itibaren yeni
ihtiyaçların ortaya çıkması, Avrupa Birliğiyle müktesebat
uyumunun sağlanması, kamu alımlarını
gerçekleştiren idarelerin, isteklilerinin ve diğer
paydaşların talepleri ve yargı kararları neticesinde bu
süreç devam etmektedir. Dolayısıyla, büyük
yatırımların hız kazandığı, dünya
ölçeğinde büyük projeler gerçekleştiren ülkemizde de hızlı
bir değişim kendini hissettirmektedir. Dolayısıyla, kurumun
ve diğer yargı kararlarının uygulamadaki
farklılıkları nedeniyle yasada, kamu ihale mevzuatında da
değişiklik ihtiyacı sık sık, her zaman önümüze
gelmektedir. Bunlara örnek vermek gerekirse, aşırı düşük
teklif değerlendirme süreci itiraza ve itirazen şikâyete konu olmakta
ve bunun sonucunda yargı kararları beklenen hizmeti ve
yatırımları geciktirmektedir.
Yine, örnek olarak vermek gerekirse, yabancı
belgelerle ilgili ihtilafa konu olan ve yargıda çözülmesini uzun süre
engelleyen bir sorunun da, ihale mevzuatımızdaki bu ihtiyacın
temel çözümü, muhalefetle beraber uzlaşı içerisinde, dinamik
alanı çok sağlıklı bir şekilde düzenleme
noktasında, regülasyon konusunda hep beraber, paydaş bir şekilde
bu konuya eğilmekten geçmektedir.
Yine, itirazen şikâyet sürecindeki iddia
sahibinin, isteklilerin iddialarının korunması yanında kamu
kaynaklarının da ötelenmesini engelleyecek şekilde bir
yaklaşımın kamu ihale mevzuatında birlikte, adil bir
şekilde bir yerde buluşması elzem durum olarak
karşımıza çıkmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERGÜN TAŞCI (Devamla) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; vakit çok sınırlı olduğu için,
özverili bir şekilde çalışmalar yürüten bu kurumumuzun
bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyorum ve bu kurumda çalışan
gayretli kardeşlerimizin çalışmalarının
devamını diliyorum. Bütçemizin hayırlı olmasını
diliyorum.
Sağ olun, var olun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Taşcı.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına on
birinci olarak Kırklareli Milletvekili Sayın Selahattin Minsolmaz
konuşacaklar.
Buyurun Sayın Minsolmaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SELAHATTİN
MİNSOLMAZ (Kırklareli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Özelleştirme İdaresi
Başkanlığımızın 2017 bütçesi hakkında AK
PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi, Gazi Meclisi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, sözlerime
başlarken, 15 Temmuzda millî irade hırsızlığına
kalkışan hain darbeciler ile birlikte yaşama irademizi,
kardeşliğimizi ve barışı hedef alan İstanbul
Beşiktaştaki hain saldırıyı lanetle
kınıyorum. Milletimizin geleceğine, huzuruna, barış
ortamına kasteden tüm terör eylemcilerinin ve destekçilerinin
yapmış oldukları bu eylemlerle milletimizin geleceğine
kastetme imkânları bulunmadığını buradan, yüce
Meclisin kürsüsünden tekrar haykırmak istiyorum. Hayatını
kaybeden sivil vatandaşlarımıza, polislerimize ve
şehitlerimize Allahtan rahmet, yaralılarımıza da acil
şifalar diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Özelleştirme İdaresi
Başkanlığımızın 2017 yılı gider
bütçesinde toplam 31,2 milyon lira seviyesinde ödenek teklif edilmiştir.
Bilindiği üzere, özelleştirme, liberal ekonomi
politikalarının başladığı 1980li yıllarda
ülkemizin gündemine girmiş, bununla birlikte ithal ikameci kalkınma
amacıyla ekonomik faaliyet yürüten devletin rolünde bir değişim
olmuş, özelleştirme fikri ve uygulamalarıyla devletimiz asli
görevi olan halkın refahı ve güvenliğine odaklanabilmiştir.
Değerli arkadaşlar, AK PARTİ
hükûmetlerimizin gerçekleştirdiği reformlar sayesinde tüm kurum ve
kuruluşlarımız gibi Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı da kamu kaynaklarının etkili,
ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak kullanılmasında azami
hassasiyet göstermektedir. Bu çerçevede, idare, gerçekleştirdiği
özelleştirme ihalelerinde rekabet ortamının
sağlanmasını, özelleştirme ihalelerinde en yüksek
değerin bulunmasını ve çalışanların mağdur
edilmemesini ön koşul olarak belirlemiştir. Hükûmet olarak
özelleştirme uygulamalarının her adımında hesap
verebilir olmayı önemsiyor ve gerçekleştirdiğimiz tüm
özelleştirme ihalelerinde kamuoyuna açık ve şeffaf bir
şekilde bilgi veriyoruz. Bu kapsamda özelleştirme
uygulamalarında sağlanan şeffaflık ve açık rekabet
ortamı yerli ve yabancı yatırımcıların güvenini
artıran önemli unsurlardan birisi olmuştur.
İktidara geldiğimiz 2002 yılına
kadar gerçekleştirilen özelleştirme uygulamaları
yaklaşık 8 milyar dolarla sınırlı iken hükûmetlerimiz
döneminde gerçekleştirilen ve sözleşmeye bağlanan
uygulamaların toplamı 60 milyar doların üzerine
çıkmıştır. Toplam özelleştirme gelirlerinin yüzde 88i
hükûmetlerimiz döneminde elde edilmiştir. Gerçekleştirilen bu
özelleştirmeler sonucunda kamu iktisadi teşebbüslerinin devlet
bütçesi üzerindeki finansman yükü hafiflemiş, rekabete dayalı piyasa
ekonomisi gerçekleştirilmiş, atıl tasarruflar ekonomiye
kazandırılarak sermaye piyasamız geliştirilmiş ve
özelleştirmelerden elde edilen kaynaklarla devletimiz eğitim,
sağlık, ulaştırma gibi önemli altyapı hizmetlerini
gerçekleştirebilmiştir.
Değerli arkadaşlar, tüm bu uygulamalar
hayata geçirilirken çalışanların mağdur edilmemesine azami
gayret gösterilmiş, özelleştirme sonrasında özelleştirilen
kuruluşlarda çalışan işçilerin büyük bir
kısmının diğer kamu kurum ve kuruluşlarında
istihdamı ve bu kuruluşlara atanması
sağlanmıştır. Bu esaslar çerçevesinde bugüne kadar toplam
37.910 kişiye çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında 4/C
statüsünde çalışma imkânı sağlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ayrıca enerji sektörüne yönelik özelleştirmelerin
kararlı bir şekilde yürütülmesi sonucunda 2001 yılında 28
bin megavat olan kurulu gücümüz 2016 yılı Ekim ayı
itibarıyla yaklaşık 78.500 megavat düzeyinin üzerine
çıkarılmıştır. Bu konuda çok ciddi bir hizmetin özel
sektör tarafından sağlanması bu imkânlar neticesinde elde
edilmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; milletçe sahip olduğumuz tüm kaynakların etkin ve
verimli kullanılması dileklerimle 2017 bütçemizin ülkemize ve milletimize
hayırlı olmasını temenni ediyorum. Tüm Maliye
Bakanlığı çalışanları ve Özelleştirme
İdaresi Başkanlığımızın
çalışanlarına teşekkür ediyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Minsolmaz.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına son
olarak Muş Milletvekili Sayın Mehmet Emin Şimşek
konuşacak.
Buyurun Sayın Şimşek. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET EMİN
ŞİMŞEK (Muş) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun
ve Gelir İdaresinin 2017 yılı bütçesi üzerinde grubum adına
söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerimize başlarken 10 Aralıkta
İstanbul Beşiktaş'ta meydana gelen hain terör saldırısını
şiddetle kınıyorum; şehitlerimize Allahtan rahmet, yüce
milletimize başsağlığı, yaralılara da acil
şifalar diliyorum. Ve yine, Halepteki katliamları kınıyor,
duyarsız kalan bütün dünyayı bu katliamlara karşı
duyarlı olmaya davet ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bilindiği üzere,
2000'li yılların başından itibaren gelişmiş ülke
ekonomilerinde karşılaşılan büyük şirket
iflasları ve muhasebe skandalları, finansal tabloları
hazırlayan ve denetleyenlerin güvenilirliklerini büyük ölçüde
zayıflatmış, etkin bir denetim ve kamu gözetimi sisteminin
önemini gündeme getirmiştir. Yaşanan bu skandallar neticesinde, 2011
yılı sonunda 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle Kamu
Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu kurularak, bu alan da
bütüncül bir hukuki yapıya kavuşturulmuştur.
Bağımsız denetim
kuruluşlarında bugüne kadar 16.243 meslek mensubu
yetkilendirilmiş, bunların 14.276'sı Bağımsız
Denetçi Resmî Siciline kaydedilmiştir. Öte yandan, 26 üniversiteyle
iş birliği yapılarak 20 bin meslek mensubuna bulundukları
illerde eğitim alma imkânı sağlanmıştır.
Tarafsız, doğru ve güvenilir bir finansal raporlama ve bunun
teminatı olan güçlü ve bağımsız bir denetim sistemi Türkiye
ekonomisinin gelişmesi bakımından çok önemlidir. Bu kapsamda,
kuruma 2014 yılı faaliyet dönemine ilişkin 4.605, 2015
yılı faaliyet dönemine ilişkin 5.549 denetim sözleşmesi
bildirilmiştir. 2016 faaliyet dönemine ilişkin ise şu ana kadar
sözleşmeler bildirilmiştir, 2016 yılı için söz konusu
rakamın 5.900'e ulaşması hedeflenmektedir.
Bu bilinçle önümüzdeki yıllarda kamu gözetimi
denetimi faaliyetlerinin önemiyle birlikte bir taraftan büyük projeler
üretilirken bir taraftan hesap verebilir olmak; örneğin, bir taraftan
üçüncü havaalanı yapılırken diğer taraftan kamu gözetimi
sağlamak; bir taraftan üçüncü köprü inşa edilirken diğer
taraftan yapı tekniği ve yapı kalitesi tanımını
geliştirmek; bir taraftan Boğazı tüp geçitlerle geçerken
diğer taraftan zemin mekaniğinde ve tanımında
sınıf atlamak; bir taraftan bin günde bin gölet yaparken ve yine,
Muş Ovasında yaklaşık olarak 1 milyon dönüm araziyi
ıslah edip sulamaya açarken diğer taraftan
vatandaşlarımıza karşı bize verilen vekâlet
hesabını verebilir olmak; bir taraftan 15inci bütçeyi yaparken
diğer taraftan her bütçede bir önceki bütçeye göre daha güçlü ve daha
büyüyen bir bütçe yapabilmek; bir taraftan sürekli büyümeyi ve istihdamı
hedefleyen bir bütçe sergilerken bir taraftan da bütçesinin en büyük
payını, yaklaşık olarak yüzde 20sini, yani 122
milyarını eğitime ve yine bütçedeki en büyük ikinci payı,
yaklaşık olarak yüzde 17sini yani 111 milyarını
sağlık hizmetlerine ayıran bir bütçe yapabilmek ve yine, 2017
yılı bütçesinde sosyal güvenlik işveren prim desteği,
BAĞ-KUR prim desteği, yatırım teşvikleri, ihracat
destekleri, turizm sektörü destekleri, KOBİ destekleri, esnaf kredileri
faiz desteği ve tarımsal kredi faiz desteği gibi teşvik ve
desteklerle, toplam 32,4 milyar lira tutarında kaynakla reel sektörü
destekleyebilmek; ödeme gücü olmayan 9 milyon vatandaşımızın
prim gideri için 7,2 milyar, 508 bin engelli vatandaşımızın
ev bakımına destek amacıyla 5,8 milyar lira, 65 yaş üstü ve
engelli aylıkları için yaklaşık 1 milyon 220 bin
kişiye bağlanan aylıklar yapabilmek
Evet, bizlere bunları
yapabilme şansı verdiği için Yüce Allahımıza hamdediyoruz.
Konuşmamıza son verirken, 2017
yılı bütçesinin hayırlara vesile olmasını diliyor,
emeği geçen tüm kesimlere teşekkür ediyoruz.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Şimşek.
Sayın milletvekilleri, böylelikle Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubunun konuşmaları sona ermiştir.
Şimdi, Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına konuşma yapacak olan sayın milletvekillerini
dinleyeceğiz.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
ilk olarak İstanbul Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu Demir
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu Demir.
Süreniz on dakika.
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı bütçesi üzerine söz almış bulunuyorum.
Öncelikle, aslında birçok kez değişik
mecralarda ve bu kürsüden de ifade etmiş olduğum gibi, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı yerine ülkede bir kadın
bakanlığının kurulması gerekmektedir. Çünkü,
kadın sadece ailede var olan ve ailenin içerisine hapsedilebilecek bir
birey değil ve kadınlar aslında yıllardır dile
getirdikleri birçok sorunla, kendilerinin mücadeleleriyle olması gerekeni
ifade ediyorlar.
Şimdi, on bir ayda 71 kadına tecavüz
edilmiş, 368 kız çocuğuna yönelik de cinsel istismar vakası
tespit edilmiş. Bunlara baktığımız zaman, kadın
cinayetlerinin büyüklüğüne ve yoğunluğuna baktığımız
zaman, zaten aslında buna karşı çok sistemli ve ciddi bir
mücadele yürütülmesi gerektiğini görüyoruz.
Şimdi, esas olarak yukarıdan kurulan
söylemlere; kadınları düşmanlaştıran, onları
erkeklerin şiddet hedefi hâline getiren söylemlere de birçok kez
değindik, vurgu yaptık, dedik ki: Söylenmesi gerekenin,
kadının erkekle eşit olduğunun daha yüksek mercilerden,
siyasilerden, kanaat önderlerinden, her alanda her insan tarafından ifade
edilmesi gerekir ki gündelik hayatımızda biz bunu metrobüste bir tekme,
başka bir yerde Sen benden boşanmak istiyorsun, bunun için ben seni
öldürme hakkına sahibim. ya da yargıda Evet, kısa etek mi
giymiş? Yan mı bakmış? Facebooka, sosyal medyaya şu
fotoğrafı mı koymuş? O zaman indirim nedeni olur. gibi
uygulamalarla karşı karşıya kalmayalım. Bunun nedeni,
gerçekten, aslında yıllardır hükûmetlerin sürdürdüğü
politikalardır. Bu politikalar, bakanların söylemleri, zaman zaman
Cumhurbaşkanının söylemleri maalesef bu noktaya getirmiştir
kadına yönelik şiddeti. Oysa, kadın mücadelesinin çok önemli bir
tarihi vardır. Kadınlar da -en son 25 Kasım Kadına Yönelik
Şiddetle Mücadele Gününde de gördüğümüz gibi, 8 Martta da
gördüğümüz gibi- hiçbir zaman, tarihleri boyunca bu ülkede geri adım
atmadılar ve bunlara karşı da yine adım atmayacaklar. Buna
hiçbir kuşkum yok ama önemli olan, eğer ortada bununla sorumlu bir
Bakanlık varsa bu Bakanlığın üstüne düşen görevleri
yerine getirmesidir.
Şimdi, bu Bakanlıkta en fazla bütçe sosyal
yardımlara ayrıldığında, aslında
vatandaşların hak bilincine de bir darbedir bu. İnsanların
hak ettiği şeyler vardır. Evet, sosyal yardım, destekler
yapılması gereken şeylerdir ama öncelikle bu ülkede
geliştirilmesi gereken şey, herkesin hakları olduğu
bilincidir. Yardım alması gerektiği ya da bununla yaşaması
gerektiği gerçeği başka bir şey ama Hak mı, inayet
mi? sorusuyla insanları, kendimizi karşı karşıya
bırakmamamız gerekiyor.
Şimdi, kadın cinayetleri, evet
Seçilmiş kadınlar
Bu ülkede seçilmiş kadınlar var,
seçilmiş belediye başkanları var ve seçilmiş belediye
başkanları özellikle, şu anda birçoğu görevinden
alınmış olan ya da tutuklu olan belediye başkanları,
özellikle kadın cinayetlerine karşı mücadele eden
kadınlardı. Eş başkanlık sistemi zaten sadece bizim
partimiz için ya da bizlerin oy aldığı belediyelerde, o
bölgelerde gereken ve o bölgeler için iyi uygulamalar değil; aynı
zamanda Türkiye için, Türkiye'nin demokrasi tarihi için önemli bir nokta,
geleceği için önemli bir nokta. Çünkü kadınların ve erkeklerin
eşitliğini sadece söylemde değil, aynı zamanda fiiliyatta
da ortaya koyan ve bunu gösteren bir noktadır eş başkanlık
ve bir kadın partisi olduğunu defaaten söyleyen partimiz de
aslında yüzde 40a ulaşan ama yüzde 50ye ulaşmadığı
için kadın sayısı, bundan üzüntü duyan bir partidir. Bu da çok önemli
bir noktadır ve bu partimizden dün gözaltına alınıp sonra
tutuklanan Sayın Grup Başkan Vekilimiz Çağlar Demirel ve
Kadın Meclisi sözcümüz Besime Koncanın da aralarına
katılımıyla 7 kadın milletvekilimiz tutukludur şu
anda. Yani biz kadın sayısını artırmaya
çalışırken bazıları kadın
sayısını, siyasette temsili azaltmaya
çalışıyorlar. Bu, bu ülke açısından, bu ülkenin
geleceği açısından yazıklanması gereken bir durumdur
ve aslında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının da
bu konuda bir tepki vermesi, en azından kadın milletvekilleriyle
ilgili sesini yükseltmesi gerekirdi diye düşünüyoruz. Hele ki kendisi
Genel Kurulda birçok kez cezaevlerindeki, gözaltılardaki işkenceye ve
kötü muameleye karşı konuşmalar yapmış olan Sevgili
Besime Koncanın -Kadın Meclisi sözcümüz- kendisinin işkenceye
uğramış olması, kendi sözleriyle de ifade edersek,
gerçekten korkunç bir durumdur. Besime Konca Diyarbakırdan Batmana
götürüldüğü yol boyunca Emniyet görevlileri tarafından işkenceye
tabi tutulmuş, kendisine sürekli marşlar dinletilmiş, Yerin ya
musalla taşı ya da cezaevi. gibi sözlerle tahrik edilmiş ve bu
muameleye maruz kalmıştır.
Şimdi, Besime Konca bu Parlamentonun bir
milletvekilidir ve bu Parlamentonun itibarıdır söz konusu olan,
Halkların Demokratik Partisinin itibarı değildir. Biz bu
baskıları biliyoruz, biz bu baskıları hayatımız
boyunca gördük. Hepimiz farklı kesimlerden geliyoruz, hiçbirimiz
birbirimize benzemiyoruz aslında bu partinin içerisinde. Hele ki 7
Hazirandaki durumumuza baktığınızda, daha da renkli, daha
da çeşitliydik ve hiçbirimiz birbirimize benzemememize rağmen o kadar
benziyordu ki aslında geçmişimiz; bu zulüm, baskı ve
gördüğümüz muameleler anlamında gerçekten çok benzer bir geçmişi
yaşamıştık ve bugün yine aynı şey, aynı
baskı bu kadın arkadaşlarımıza uygulanmaktadır.
O nedenle, dediğim gibi, bu bizim partimize yönelik
bir baskı değildir. Bu Meclis gerçekten kendi itibarı için bir
şeyler yapmak istiyorsa, aynı zamanda Meclis
Başkanının da buna tepki göstermesi, hiçbir milletvekiline
işkence yapılamayacağını, hiçbir insana işkence
ve kötü muamele yapılamayacağını da çok net olarak ifade
etmesi gerekir diye düşünüyoruz.
Çocuk hakları daimî komisyonunun bu Mecliste
artık derhâl kurulması ve faaliyete
başlaması gerekmektedir. Biz Çocuk İstismarını Önleme
ve Araştırma Komisyonunda çalıştık. Bir rapor
hazırlandı, hâlâ bu rapor Meclise sunulmadı. Bu Meclisin her
zaman kadınlardan ve çocuklardan daha önemli işleri oluyor maalesef.
Tabii ki o önemliyi tırnak içerisinde söylüyorum. Ama aynı
şekilde, az önce kadın cinayetleriyle ilgili ifade ettiğim
şeyler çocuklar için de geçerli. Çocuklar ciddi biçimde istismara
uğruyorlar ve bunu Karamanda gördük, Adıyamanda gördük. En son
olarak, bugün bir soru önergesi verdim mesela, 11 Aralık 2016 tarihinde
Bursada devlete bağlı bir koruma yurdunda kalan 4 kız
çocuğu toplu intihar girişiminde bulunmuş. 4 kız
çocuğundan bahsediyorum, bileklerini keserek intihar etmeye
kalkışmışlar, böyle bir iddia var basında. Evet, bunu
Sayın Bakana sormak istiyorum. Bugün soru önergesiyle bunu yönelttim zaten
kendisine.
Evet, en son olarak aslında şunu ifade
ederek bitireyim: Kaç gündür bu Meclis çatısı altında,
fotoğraflarımızın görülmesini engellemek için kameramanlar
herhâlde talimatla uğraşırken, diğer tarafta, bu Genel Kurulda
bakanlarımızın arkasındaki manzarayı da görmediler.
Sadece erkekler oturuyor orada. Uzmanlar, gerçekten, bürokratlar
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla)
maalesef sadece erkeklerden oluşuyor. Aslında kameramanların
ve Meclisin bunu da göstermesi gerekiyordu halkımıza.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kerestecioğlu Demir.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
şimdi de İstanbul Milletvekili Sayın Hüda Kaya konuşacak.
Buyurun Sayın Kaya.
HDP GRUBU ADINA HÜDA KAYA (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; saygıyla
selamlıyorum sizleri.
Öncelikle, içinde bulunduğumuz, Türkiye ve
halkımızın karşı karşıya
kaldığı demokratik katliam ve Beşiktaş gibi,
halkımızın canına kastedilen katliamlar,
halkımızın iradesinin ortaya konulduğu, milyonlarca
insanımızın iradesini temsilen Parlamentoya gönderdiği tüm
vekilleri hak ettikleri, konuşması ve vazifelerini yapmaları
gereken koltuklarda bulunamamalarından dolayı, bütün bu acılarla
ilgili üzüntülerimi paylaşıyorum ve bütün kalbimle tüm bu
kıyımları, linçleri, katliamları yürekten
kınıyorum.
Sevgili milletvekilleri, geçtiğimiz günlerde
İstanbulda Kudüs İçin Parlamenterler Birliği diye bir
uluslararası toplantıya katıldık. HDP adına 2 milletvekili
-Mehmet Ali Aslan Vekilimiz ile ben- temsilen orada bulunduk. Sayın
Cumhurbaşkanının orada yaptığı bir konuşma
vardı. O konuşmanın tamamına, Filistin ve Filistinliler
üzerine yapılan konuşmaya, İsrail zindanlarında bulunan
Filistinli milletvekilleri, başkanlar, Filistinli halkın iradesini
temsilen seçip gönderdiği vekiller, iradeleri linç edilip İsrailin
zindanlarında aylardır, yıllardır hapis kalan
milletvekilleri üzerinden yaptığı konuşmaya ben de
katıldım. Katıldığım nokta
Orada, İsrail
kelimelerini yerinden çıkarıp, Filistin halkı kelimelerini
yerinden çıkarıp oraya Türkiyeyi yerleştirdiğimizde
Cumhurbaşkanı bizi anlatıyor dedim.
Konuşmalarına bakınız
arkadaşlar, katılmamak mümkün mü? Buradan Filistinin kahraman
gençlerini, Ramallahın ve Gazzenin her biri cesaret abidesi vakur
insanlarını, Kudüs namusumuzdur diyerek canı pahasına
Kudüse sahip çıkan kadınları, genç kızları,
hanım kardeşlerimi selamlıyorum. Bu salondan, Filistinden
koparılmanın acısını on yıllardır
gönüllerinde bir kor gibi taşıyan tüm Filistinli mültecileri
selamlıyorum.
Bugün Şırnak diye bildiğimiz bir
şehir yok oldu ve içinde yaşayan halkın tamamı mülteci
durumunda.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Kim yaptı
onu?
HÜDA KAYA (Devamla) Türkiye uçakları
yaptı, Türkiye uçakları yaptı, kimin
yaptığını çok iyi biliyorsunuz.
Devam ediyor konuşma: Bir çocuk düşünün
Evet, tam bizi anlatan bölüm. Her gün namlusu kendisine çevrilmiş
silahların gölgesinde okula gidiyor. Bir genç düşünün, geleceğe
dair hayalleri beton duvarların soğukluğunda, dikenli tellerin
vahşiliğinde kayboluyor. Bir kadın düşünün, yıllarca
gözü gibi baktığı, el emeği çeyizleriyle içini
donattığı evi bir anda buldozerlerle üzerine
yıkılıyor.
Bu buldozerlerin kimlerin olduğunu çok iyi
biliyoruz.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Belediyelerin
buldozerleri onlar, sizin elinizdeki belediyelerin buldozerleri, PKKnın.
HÜDA KAYA (Devamla) Onlara siz zaten el
koymuştunuz, siz el koymuştunuz zaten.
Bir baba düşünün, sudan sebeplerle
çocukları hapse atılıyor, evlatların geleceği
çalınıyor. Ve bir millet düşünün, yüz yıllardır meskûn
oldukları topraklarda, kendi öz yurtlarında horlanıyor, parya
muamelesi görüyor. Filistinli çocukların, gençlerin, kadınların,
babaların hemen her gün yaşadıkları hayat işte budur.
Çok duygulu, çok güzel bir konuşma. Keşke
bunu bir de Türkiye toprağında, kendi ülkemizde devlet terörüyle
gerçekleştirilen, katliamlarla kıyım edilen halkımız
için de kullanabilseydik.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Yazıklar
olsun!
BAŞKAN Sayın Kaya, lütfen temiz bir
dille konuşunuz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ne devlet terörü be!
Nerede devlet terörü var ya? PKK terörü var, onu söyle sen.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Devlet terörü.
diyemezsiniz siz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Devlet terör
uygulamaz ama senin gibi sözcüler gelir, bunları burada konuşur.
HÜDA KAYA (Devamla) Filistinde her gün kendini
tekrar eden bir zulüm, bir baskı düzeni olduğunu, bu
adaletsizliğin bütün dünyanın
BAŞKAN Sayın Kaya, sözlerinize lütfen
dikkat ediniz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sen PKK terörü.
desene, PKK terörü., onu söyle.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, ikazı
ben yapıyorum, lütfen.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Bak, milletin
kürsüsüne geliyor, bu hak veriliyor, Devlet terörü. diyor burada.
HÜDA KAYA (Devamla) Vaktimi çalıyorlar.
İki dakikamı çaldınız.
BAŞKAN Ne kadar çabuk akıyor sizin
zamanınız.
HÜDA KAYA (Devamla) Filistinde her gün kendini
tekrar eden bir zulüm ve baskı düzeni olduğunu, bu
adaletsizliğin bütün dünyanın gözünün önünde sayısız
Birleşmiş Milletler kararlarına rağmen yarım
asırdır katmerlenerek devam ettiğini vurguladı Sayın
Cumhurbaşkanı ama Birleşmiş Milletler, aynı
Birleşmiş Milletler, buradaki, ülkemizde yaşanan insan
haklarına, iradeye yapılan linç ve saygısızlıklarla
ilgili bir karar açıkladığında Siz kim oluyorsunuz ey
Birleşmiş Milletler! diyebiliyorsunuz.
İSMAİL TAMER (Kayseri) PKKnın
öldürdükleri insan değil mi? Onların çocukları insan değil
mi? Bir de onu söyleyin bakalım.
HÜDA KAYA (Devamla) Gene devam ediyor
konuşma. Evet, İsrail de Filistinlilere aynı sizin
dediğinizi diyor ve onlara Terörist. diyor.
İSMAİL TAMER (Kayseri) PKKnın
öldürdükleri insan değil mi, askerlerimiz insan değil mi, polisimiz
insan değil mi?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) PKK teröristlerine de
bir şey söyle, PKKya bir şey söyle.
HÜDA KAYA (Devamla) Aynen Mavi Marmara
davasını harcadığınız gibi bizim kendi
halkımızı da harcıyorsunuz.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Teröristlere de
bir şey söyle, PKKya bir şey söyle.
BAŞKAN Sayın Tamer, lütfen
HÜDA KAYA (Devamla) İkiyüzlü bir politikayla
Mavi Marmara davasını, Filistinlileri siz sattınız.
Çünkü hukukun üstünlüğü yerine üstünlerin
hukukunun geçerli olduğu mevcut küresel sistemde bu kararların
hiçbiri uygulanamıyor. diyor Sayın Cumhurbaşkanı.
Evet, iç politikaya döndüğümüzde aynen kendi
içimizde yaşadığımız paradoksları tekrar tekrar
önümüze getiriyoruz arkadaşlar. Halepi Halepliler yönetsin evet, Gazzeyi
Gazzeliler yönetsin evet; peki, 6 milyondan fazla insanımızın
iradesini nasıl terörize eden bir politikaya, bir pratiğe, bir
zihniyete sahip olabiliyorsunuz?
İSMAİL TAMER (Kayseri) Bu
bayrağın altında herkes aynı, eşittir; Kürt de
eşittir, Türk de eşittir. Bunu unutma.
HÜDA KAYA (Devamla) Sizin zihniyetiniz, iradeyi
terörize etmektir. Tarih bunu yazıyor. Tarih bunu yazıyor.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Terörü yapan PKK.
Bir kere onu söyle bakalım. Bir sefer de oradan söyle bakalım
PKKnın terörünü.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Söyleyemez, nerede
söyleyecek?
HÜDA KAYA (Devamla) Siz eğer
Gerçekten bir
kez daha söylüyorum, bakın, ülkemizde çok büyük acılar
yaşanıyor. Biz bu acıların yaşanması
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya Kürt, Türk
kardeştir, PKK kalleştir. Onu söyle! PKK teröristtir, söyle!
İSMAİL TAMER (Kayseri) Kürt
kardeşlerimizi PKKnın elinden kurtaracağız,
kurtaracağız PKKnın elinden.
HÜDA KAYA (Devamla) Sesinizi kesin, dinleyin.
Sesinizi kesin dinleyin önce.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
karşılıklı konuşmayın lütfen.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) PKK teröristtir, onu
söyle.
HÜDA KAYA (Devamla) Siz gerçekten barış
için samimiyseniz, o şehitler için yüreğiniz yanıyorsa
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) PKKya da bir şey
söyle!
HÜDA KAYA (Devamla)
asker, polis, genç,
kadın, erkek ölmesin diyorsanız, kardeşim, ülkeyi siz yönetiyorsunuz,
ülkeyi siz yönetiyorsunuz
İSMAİL TAMER (Kayseri) Kırk senedir
öldürüyor orada PKK, bir de onu söyle.
HÜDA KAYA (Devamla)
bütün güç elinizde, bir
adım atalım hep birlikte. Barışı
gerçekleştirmenin önünde hiçbir engel yok.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Hendekleri,
çukurları kazın.
HÜDA KAYA (Devamla) Bunu başaramayacak hiçbir
güç yok. Amerika mı bize engel olacak?
İSMAİL TAMER (Kayseri) Çözüm sürecini
bitiren çukurları kazın o zaman, onlardan da bahset.
HÜDA KAYA (Devamla) Amerika mı bizim
barışı gerçekleştirmemize engel olacak? İsrail mi
bizim barışı gerçekleştirmemize engel olacak? Kimden
akıl alacağız biz?
İSMAİL TAMER (Kayseri) PKK onların
maşası, siz de onlara su taşıyorsunuz.
HÜDA KAYA (Devamla) Bu ülkede tek bir irade
vardır, burada bize karşı yükselttiğiniz sesi,
eleştiriyi, terörize dillerinizi biraz da barışa bir adım
atın diye sayın üst yöneticilere söylemeniz, iletmeniz lazım,
düşüncelerinizi.
Teşekkür ediyorum.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Sen bir kere
PKKya söyle bakayım aynı kelimeleri. Diyemiyorsun PKKya
karşı bir şey.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bir kelime söyle
bakalım PKKya.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Diyemiyorsun
PKKya karşı bir şey.
BAŞKAN Sayın Kaya, Türkiye Cumhuriyeti
devleti terörle mücadele ediyor, katliam yapmıyor. İfadenizi bu
şekilde tekrar ederseniz daha gerçekçi ve daha anlamlı ve bu kürsüye
yakışır bir ifade sarf etmiş olursunuz.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Devlet terörü.
diyor utanmadan sıkılmadan.
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Biraz sakin.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Ne diyorsun sen
ya!
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Gerçekler seni
incitmesin!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
Hükûmete ve grubumuza yönelik sataşma var. Söz almak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika... (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın 433 sıra sayılı
2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra
sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının dokuzuncu tur görüşmelerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dün söylemiştim, bütçe görüşmelerinin
kendine has teamülleri gereği elimizden geldiğince suhuletle süreci
götürmek istiyoruz ancak bazen Meclise uğrayan, Meclisteki teamüllerin ne
olduğunu bilmeyen, hatta kendi partisinin de duruşunu muhtemelen takip
edemeyen bazı vekillerin çıkıp buraya hadsizce ne idiği
belirsiz bir yaklaşım içerisinde Meclisi, devleti, Parlamentoyu,
Hükûmeti aşağılamasını lanetle kınıyorum bir
defa öncelikle. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Burada, daha üç gün önce 44 şehidimizin
olduğu bir atmosferde bir kez lanet olsun, aşağılık
PKK bu işi yaptı demeyen bir insanın çıkıp burada
Devlet terörü. demesi aşağılık bir
yaklaşımdır; bu Meclise, bu kültüre, Parlamentoya
yakışmamaktadır öncelikle. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Onun ötesinde, değerli arkadaşlar,
Filistin-İsrail örneğinden, ikileminden çıkıp da sözüm ona
terörle arasına mesafe koyamayan, her gün teröre sırtını
yasladığından dolayı gurur duyan vekillerin Filistinli
kahramanlara benzetilmesi acayip bir yanlıştır, farklı bir
yanlıştır, izahı yoktur. Sadece geçmişinden
dolayı size yazıklar olsun diyebiliyorum Sayın Vekil.
Değerli arkadaşlar, Filistin ile
İsrail meselesinde HDP ile Hükûmet arasında ilişki kurulacaksa
PKKyı kınamayanlar İsrailin askerleri olabilir ancak, onu
söylemek isterim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Onun dışında, değerli
arkadaşlar, sizler dokunulmazlık kaldırılırken burada
ısrarla Kaldıralım, hodri meydan! dediniz.
Kaldırdık, şimdi faturaya, ektiğinizin biçilmesine karşı
çıkıyorsunuz. Sadece temsil görevi vekillerin değildir, bizim
Gençlik Kolları Başkanımız Diyarbakırda şehit
edilirken neredeydi aklınız, ağzınızı
açtınız mı? Siz, 44 şehidin Beşiktaştaki
katliamından sonra 3 partinin burada ortak olarak
imzaladığı metne imza atma inceliğini de gösteremediniz.
Utanmadan Devlet terörü. diyorsunuz. Aynaya bakın, şu an
ektiğinizi biçiyorsunuz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
HÜDA KAYA (İstanbul) Sayın Başkan,
söz hakkımı talep ediyorum, cevap hakkımı.
BAŞKAN Niçin?
HÜDA KAYA (İstanbul) Çünkü, bana bir
sataşma ve ithamda bulundu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hak ettiğinin
yarısını verdik Sayın Başkan.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) İki dakika
da yarısına bile yetmedi.
HÜDA KAYA (İstanbul) Ve
aşağılık diye ağır ifadeler kullandı.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Devlet terörü
diyen herkese aynı kelime kullanılır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, sizin
şahsınızla ilgili bir şey söylemedi.
AHMET YILDIRIM (Muş) Olur mu Sayın
Başkan?
BAŞKAN Sadece konuşmanızla ve
ifadenizle ilgili bazı şeyler söyledi ki ben de size yeteri kadar
HÜDA KAYA (İstanbul) Haddini aşan
ifadeler kullanmıştır.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya, siz hiç haddinizi
aşmadınız mı? Devlete terörist diyorsunuz ya, Devlet
terörü yaptınız. diyorsunuz ya. Bir de PKKya bir şey söyleyin.
RAVZA KAVAKCI KAN (İstanbul) Filistini
sattınız. diyorsunuz, yapmayın Hüda Hanım.
HÜDA KAYA (İstanbul) Haddini aşan
ifadeler kullanmıştır Sayın Başkan.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu, oturur
musunuz, ben Sayın Kayayla konuşuyorum.
HÜDA KAYA (İstanbul) Sayın Başkan,
haddini aşan ifadeler kullanmıştır.
BAŞKAN Ben de size yeterli ikazda bulundum.
Lütfen, bu kürsüye yakışan konuşmalar yapmak
zorundasınız.
HÜDA KAYA (İstanbul) Söz hakkımı
kullanmak istiyorum.
BAŞKAN Bu açıklamayı yapmak
istiyorsanız iki dakika size söz vereceğim, aksi takdirde sözünüzü
keseceğim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hangi sataşma
Sayın Başkan, ona göre cevap versinler.
BAŞKAN Sataşma konusu neyse ona cevap
verelim lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Meclise gelmeyen, partisi içindeki duruşu bile belli
olmayan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Gelmiyor, grubunun
farkında değil.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Kaç defa geldi ya?
AHMET YILDIRIM (Muş) Siz ne kadar
geliyorsunuz Bülent Bey? Bir arkanıza dönün bakın, bir arkanıza
dönün bakın ya.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kaya.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu, ben
Sayın Kayayla konuşuyorum şu anda.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Kaç sefer
geliyorsunuz?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya, kaç defa geldi?
AHMET YILDIRIM (Muş) Bir arkanıza dönün
bakın, ne kadarı gelmiş ya, ne kadarı gelmiş?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Üç aydır yoktunuz
be.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
3.- İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
HÜDA KAYA (İstanbul) Sayın
milletvekilleri, çok ayıp ifadeler kullanıyorsunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hak ettiğinizin
yarısını vermedik.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Senin kadar
değil, senin kadar değil.
HÜDA KAYA (Devamla) Çok ayıp ifadeler
kullanıyorsunuz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Devlet terörü
yapıyorsunuz. diyorsunuz ya, PKKya da bir şey söyle.
HÜDA KAYA (Devamla) Bakın, benim konuşmamın
içinde istediğinizi anlıyorsunuz, istediğiniz
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Teröristlere bir
şey söyle. Bu ülkenin evlatlarına saldıranlara bir şey
söyleyin ya.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Devlet terörü
diyemezsiniz. Bu şart altında hiçbir zaman diyemezsiniz devlet
terörü.
HÜDA KAYA (Devamla) Vaktimi kullanmasınlar
lütfen.
BAŞKAN Ben vaktinizi takip ediyorum
Sayın Kaya, siz devam edin konuşmanıza.
AHMET YILDIRIM (Muş) Ama Sayın
Başkan, konuşturmuyorlar ki.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Lütfen ya, nasıl
bir şey bu iş? Lütfen
HÜDA KAYA (Devamla) Sussunlar, vaktimi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, siz de
lütfen müdahale etmeyin.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Efendim, Türkiye
Cumhuriyetine, devletine laf söylenir mi bu kürsüden ya?
İSMAİL TAMER (Kayseri) Devlet terörü
diyemez kimse.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Terörle mücadele
ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Bak, şu anda kürsüde
Sayın Kaya var.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Aslanlar gibi mücadele
ediyorlar. Böyle bir şey olur mu?
HÜDA KAYA (Devamla) Sesinizi keserseniz
konuşacağım.
BAŞKAN Sayın Kaya, siz devam edin
lütfen.
HÜDA KAYA (Devamla) Konuşmamın
arasında istediğinizi cımbızlayıp seçmeyin. Bunu her
yerde yapıyorsunuz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ne alakası var?
HÜDA KAYA (Devamla) Bunu her yerde
yapıyorsunuz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) PKK, Kürtleri
katlediyor, Kürt genç kızlarını katlediyor, onları
dağa çıkartıyor.
HÜDA KAYA (Devamla) Konuşmamın içinde
hem iradeyi
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Onlara da bir şey
söyle.
HÜDA KAYA (Devamla) Başkan, lütfen sussunlar.
BAŞKAN Sayın Kaya, siz devam edin
lütfen.
HÜDA KAYA (Devamla) Hayır, ben kendi
konuştuğumu anlamıyorum.
BAŞKAN Lütfen, devam edebilir misiniz.
AHMET YILDIRIM (Muş) Nasıl devam edecek
Sayın Başkan?
HÜDA KAYA (Devamla) Provokatörlük
yapmasınlar.
BAŞKAN Sayın Bak, siz de lütfen müdahale
etmeyin.
Dinliyorum, buyurun.
HÜDA KAYA (Devamla) Konuşmaları
cımbızlama âdetiniz olduğundan dolayı hâlâ buna devam
ediyorsunuz sayın arkadaşlar. Konuşmamın içinde,
bakın, yüreğim yanarak hem siyasi lince hem Beşiktaş gibi
tüm katliamlara
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kim yaptı
Beşiktaşı?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Kim yaptı?
Adını da söyleyin, yapanın adını.
HÜDA KAYA (Devamla)
Kobaniden tutun hepsini
yürekten kınadığımı ve üzüldüğümü ifade ediyorum.
İSMAİL TAMER (Kayseri) PKKyı bir
lanetleyin Beşiktaşı yaptınız. diye.
HÜDA KAYA (Devamla) Bu sonuçları biz
yaşamamalıyız, ülkemizi daha iyi günlere hep birlikte
götürmeliyiz.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Ya, bir sefer
lanetleyin, bir sefer.
HÜDA KAYA (Devamla) Biz bunun için
dayanışma içinde olmak zorundayız.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) PKKyla aranıza
mesafe koyun. Siyaset yapın, burada siyaset yapın.
HÜDA KAYA (Devamla) Bu ülkeye başkaları
gökten ordularla gelmeyecek. Bu ülkeye dışarıdan
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) PKKyla aranıza
mesafe koyun ya!
HÜDA KAYA (Devamla) Susar mısınız.
Bu ülkeye dışarıdan insanlar
gelmeyecek. Bunu ne yapıp edip yine de bizler gerçekleştirmek
zorundayız. Halkımızı bu acılara mahkûm etmeyelim.
Bakın, Kobani olayları
araştırılsın diyoruz, reddediyorsunuz.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Bırak Kobaniyi
de Beşiktaşa gel, Beşiktaşa.
HÜDA KAYA (Devamla) Cinayetler
araştırılsın diyoruz, reddediyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaya.
HÜDA KAYA (Devamla) Ondan sonra Devlet
eleştirilmez. diyorsunuz.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Devlete Terör
yapıyor. diyorsunuz ama.
HÜDA KAYA (Devamla) İşte, ortaya
çıksın.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Demeyeceksiniz.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Yıldırım
İSMAİL TAMER (Kayseri) Devlete bu
kürsüden söyleyemezsiniz ama.
BAŞKAN Sayın Kaya
Sayın Tamer
Lütfen
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Bir gözünü
kapatıp da bir taraftan bakarak konuşuyorlar.
AHMET YILDIRIM (Muş) Ben kayıtlara
geçsin diye söylüyorum.
BAŞKAN Buyurun.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Turan ifade
etti, sadece yanlış biliyor; Diyarbakır Gençlik Kolları
Başkanı falan öldürülmedi, bir ilçe başkanı öldü.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne alakası var?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Eski gençlik
kolları başkanı canım, niye?
AHMET YILDIRIM (Muş) O veya herhangi bir
sivil siyasetçi, hangi partiden olursa olsun ilk kınayan partilerden
biriyiz; kimden gelirse gelsin, bugün yine kınıyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ya, yapmayın bunu
Allah aşkına ya!
İSMAİL TAMER (Kayseri) PKKyı
kınayın, PKKyı.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
AHMET YILDIRIM (Muş) Ancak, hani bunu
kınama yürekliliğini göstermekten söz edenler
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Dürümlüye kim gitti
Sayın Başkan?
AHMET YILDIRIM (Muş) -
önceki gün kendi
açıklamaları sonrasında harekete geçen bazı çetelerin
önceki gün Balıkesir il binamızı silahlarla taramasına, dün
Konya il binamızı yerle bir eden vandallara dair bir kınama
mesajı yayınlayabilecek mi, biz merak ediyoruz.
Bir de arkadaşımızın Meclise
gelip gelmeme çetelesini nereden tuttu, bilmiyoruz. Eğer öyleyse, Mecliste
bulunmak sadece oy kullanma esnasında burada bulunmak değildir; bir
geriye dönüp baksın, ne kadar buradalar, görülür.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yıldırım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Biz hep
buradayız, yoklamalar belli.
AHMET YILDIRIM (Muş) Bir geriye dönüp
bakın, görürsünüz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Mesele çetele tutmak
falan değil. Mesele şu: Her partinin bir duruşu vardır. Bu
duruşun da en güzel temsilcisi vekillerdir. Sabahtan beri HDPlileri
dinliyoruz, belli bir dengede konuşuyorlar, dünden beri daha itidalli
konuşuyorlar. Çıkıp buraya -ilk defa geldiğini ondan
söylüyorum- devlet terörü demek, askeri aşağılamak,
İsrail askerine benzetmek kabul edilir bir şey değil. Bunu ben
HDPnin de kabul etmediğini düşünmek istiyorum. O yüzden bir daha
söylüyorum devamsızlıkla ilgili meseleyi.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.17
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 13.46
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
----0----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 40ıncı
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.47
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 13.50
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Fehmi KÜPÇÜ
(Bolu)
----0----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 40ıncı
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
2017
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
görüşmelerine devam ediyoruz.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)
A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI
(Devam)
1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)
1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) REKABET KURUMU (Devam)
1) Rekabet Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN
Komisyon yerinde.
Hükûmet
yerinde.
Şimdi,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Ağrı Milletvekili
Sayın Dirayet Taşdemir konuşacak.
Buyurun
Sayın Taşdemir. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA DİRAYET TAŞDEMİR
(Ağrı) Sayın Başkan, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı bütçesi üzerine, aslında, partimizin
politikalarını Siirt Milletvekilimiz Sayın Besime Konca ifade
edecekti ama maalesef -dün de bu kürsüde ifade ettim- Besime
arkadaşımız önceki gece Grup Başkan Vekilimiz Çağlar
Demirelle birlikte gece yarısı araçlarının önü kesilerek
gözaltına alındı. Besime arkadaşımız araçtan
zorla indirildi, elleri kelepçelenerek gece yarısı Batmana
götürüldü. Batmanda, ne hikmetse, tahliye eden, daha doğrusu tutuklama
kararı vermeyen mahkemenin birkaç saat sonra ne değişti
kararlarında ya da en azından, Besime
arkadaşımızı sorumlu olarak gördükleri fiillerde ne
değişti de tekrardan Besime arkadaşımız Diyarbakırda
gözaltına alındı ve yine tutuklama kararı verildi? İki
arkadaşımız da bugün Kandıra Cezaevine götürüldü. Elbette
ki partimize, bize, kadınlara yönelik bu politikalar bizler
açısından yeni değil. Aslında, açıkçası, 4
Aralıktan beri partimize yönelik, kadınlara yönelik ciddi bir linç
kampanyası başlatılmış bulunmakta. Bizler teker teker
hedef hâline getiriliyoruz. Ülkeyi açıkçası troller yönetiyor. Kimin
tutuklanacağını, kime hangi cezayla cezai yaptırım
uygulanacağını, kimin hedef hâline getirileceğini, kimin
hangi söyleminden kaynaklı ne dediğini troller çarşaf
çarşaf sosyal medyada paylaşıyor. Bu troller maalesef bazen
gazeteci oluyor, bazen siyasetçi oluyor, bazen de ismini cismini
bilmediğimiz onlarca kişi oluyor. Bu trollerin hedef göstererek,
aslında siyasetini oluşturarak, konseptini oluşturarak
başlattıkları bu linç kampanyasından sonra zorunlu bir
şekilde mahkemeler devreye giriyor, ya tutukluyor ya gözdağı
veriyor ya da farklı yöntemlerle insanlar sindirilmeye
çalışılıyor. Burada özellikle trollerin günlerdir sosyal
medyada kullandığı cinsiyetçi dili, küfürleri, hakaretleri bir
kez daha bu kürsüden kınadığımı, kadın özgürlük
mücadelesi önündeki bu tutumu da kınadığımı ifade
etmek istiyorum.
Açıkçası, bu politikalar, bu söylem ve
bugün ülkenin içerisine sokulduğu psikolojik durum bizler
açısından, kadınlar açısından hiç de tesadüfi
değildir. Çünkü, kadın-erkek eşitliğine
inanmadığını açıkça beyan eden bir Hükûmet, bir
Cumhurbaşkanı tarafından yönetiliyoruz. Bizler, kadınlar,
kadın mücadelesini yürütenler yıllardır eşit haklar,
eşit muamele ve eşit ve özgür bir yaşam için mücadele
ettiğimiz hâlde özellikle aile reisliği kavramını bizler
Anayasada, yasalarda, yürütmede kaldırmak için verdiğimiz mücadeleyi
maalesef bir gün, Hükûmet politikalarıyla reislik kavramıyla siyasetin
en tepesine oturtmuş durumda.
Dolayısıyla, bütün bu politikalar
kadınlar açısından yüz yıllardır bir OHAL sürecidir.
Kadınlar hiçbir zaman olağan bir durum, olağan bir hâl
yaşamadı. Bugün istatistiklere baktığımızda evde,
iş yerinde, sokakta, cezaevlerinde, siyasi partilerde kadınların
yıllardır bir OHAL süreci yaşadığını bizler
biliyoruz. Ama özellikle on dört yıllık AKP iktidarı döneminde
kadınların bu OHAL durumu gittikçe
ağırlaşmış bulunmakta. Politikalarınızla,
cinsiyetçi söylemlerinizle gittikçe kadınların yaşamı
çekilmez duruma gelmiştir.
Bakın, kadınlar, sadece şort
giydiği için ya da sokakta, parkta spor yaptığı için
şiddete maruz kalıyor. Bu şiddeti uygulayanlar önce mahkemeler
tarafından serbest bırakılıyor, sonra kadınların
itirazları ve mücadelesi sonucunda -bu da ayrıca garip bir durum-
bunlara yaptırım uygulanıyor ya da tutuklanmalarına karar
veriliyor. Açıkçası, kadınlar bir cins kırımı
yaşıyor. Bu politikalarınız da açıkçası bu
kırımı gittikçe derinleştiriyor.
Kadınların yüz yıllık
mücadelesiyle kendi yaşamlarına, özgürleşme perspektiflerine ket
vuracak politikalarla bütün bunları geri almaya
çalışıyorsunuz. Bakın, sadece OHAL sürecinde eş
başkanlığa yaklaşımınız, açıkçası
kadınların bu tarihsel kazanımları
karşısındaki duruşunuzu açık ve net gösteriyor. Neden
eş başkanlıktan bu kadar korkuluyor? Çünkü, sizler
kadınların özgürleşme fikrinden korkuyorsunuz.
Kadınların özgürleştiği bir toplum özgür bir toplumdur,
politikanın özgürce yapıldığı bir toplumdur,
eşitliğin açık ve net bir şekilde
toplumsallaştırıldığı bir toplum gerçekliğidir.
Bu toplum gerçekliğinde sizin bugün açıkçası
yaşamsallaştırmaya çalıştığınız
politikaların bir karşılığı olmayacaktır.
Onun içindir ki kadınlar bu kadar hedefte, eş başkanlık
sistemimiz bu kadar hedefte. Bunun içindir ki günlerdir, hatta aylardır
eş başkanlarımız cezaevlerinde ya da görevlerinden
uzaklaştırılmış bulunmakta.
Bakın, AKPli 18 büyükşehir belediyesi, 49
il, 558 ilçe belediye başkanının içinde sadece 7si kadın.
HDPde ise yani Demokratik Bölgeler Partisinde ise 101 belediye eş
başkanı var. Bu 101 belediyenin yarısı eş
başkanlar yani kadın iradesinin temsil edildiği belediyelerdir.
Dolayısıyla, bu özgürleşme, toplumu dönüştürme ve
eşitliği yaratma fikrine karşı duyduğunuz antipati,
açıkçası cinsiyetçi söylemler kadınları hedef hâline getiriyor.
Eş başkanlık sistemimizi, eşitlikçi sistemimizi bir
şekilde saldırılarınıza açık hedef hâline
getirmiş bulunuyorsunuz.
Bakın, bu, cinsiyetçi,
kadın düşmanı siyasete sadece gazetelerde, toplumsal
yaşamda değil, açıkçası çokça bu Mecliste,
çıkarılan yasalarda, tartışılan konularda da,
açık ve net ifade edebilirim ki, çokça bizler tanıklık ettik.
Daha geçen gün bu kürsüde bakanlar düzeyinden tutalım da milletvekillerine
kadar çokça cinsiyetçi söylemler kullanıldı. Kadınları
aşağılayan ifadeler kullanıldı. Bizlerin bir kez daha
burada tüm bu siyaseti kınadığımızı da ifade
etmek istiyorum.
Yine, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığının savaş gündemine entegre
edildiğini açıkça ifade edebilirim. ASDEP
aracılığıyla Savunma Bakanlığının
taşeronu bir bakanlık gibi çalışmalarını
yürütüyor. Dönemin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Sema
Ramazanoğlunun Aile Bütünlüğünün Sağlanması Komisyonu
toplantısında, Aile Sosyal Destek Projesiyle ilgili olarak verdiği
bilgiler bunun kanıtıdır. Ramazanoğlu, ASDEP Projesinin Cizre,
Şırnak, Silopi ve Mardin olmak üzere terör mağduru 4 ilde ve
ilçelerde ve 11i doğu illerinde hayata geçirildiğini
vatandaşların sorunlarının aile odaklı çözülmesinin
hedeflendiğini ifade etmiştir. Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı bütçesinin yüzde 84ünün sosyal yardımlara
ayrılmasının ardında bu politika yatmaktadır.
Bakanlığın
çalışmalarında ailede dinî değerlerin ve Türk kültür
yapısının aktarımı üzerinden tekçi bir
yaklaşım ortaya konuluyor. Türkiyede Sünni İslam
dışındaki dinî değerler, Türk gelenek, görenekleri
dışındaki kültürel değerler açıkçası göz
ardı ediliyor. Yani açıkça ifade etmek gerekir ki, on dört
yıllık AKP iktidarının kafasında bir kadın
prototipi var. Bu makul kadın prototipi, açıkçası evde oturan, 3
çocuk doğuran bir prototiptir. Kadınların özgürleşme
mücadelesine ket vurmak isteyen, geriye itmek isteyen, kazanımlarını elinden almak isteyen bir
siyasetle kadınlar karşı karşıyadır ama şunu
ifade edeyim ki: Biz kadınlar yüz yıldır eril, cinsiyetçi,
tahakkümcü bu siyasete karşı yaşamın her alanında
mücadele verdik, bundan sonra da bu politikalar karşısında
tekrardan mücadelemizi yükselteceğiz ve mutlaka kadınlara eşit,
özgür bir yaşam armağan edeceğimizi de bir kez daha buradan
ifade edeyim.
Sözlerimi bitirmeden önce, tutuklu bulunan eş
genel başkanlarımıza buradan selam ve sevgilerimi gönderiyorum.
Yine milletvekillerimize ve başta kadın eş
başkanlarımıza da buradan bir kez daha selamlarımı,
sevgilerimi iletiyorum.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına şimdi de Iğdır Milletvekili Mehmet Emin
Adıyaman konuşacak.
Buyurun Sayın Adıyaman.
HDP GRUBU ADINA MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Iğdır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, günlerdir 2017 bütçe görüşmeleri üzerine
bir tartışma yürütüyoruz, onlarca milletvekili
arkadaşımız görüşlerini dile getirdiler. Hakikat şu
ki: 2017 bütçesi gerçekten bu ülkenin yoksullarına, emekçilerine,
kadınlarına, özcesi halklarımıza özgürlüğü, barışı,
mutluluğu getiren bir bütçe olarak düzenlenmemiştir. Dolayısıyla,
2017 bütçesinin 2017 yılı içerisinde asgari ücretlileri,
çalışanları, emekçileri, köylüleri, esnafımızı
daha da yoksullaştıracağı, ekonomik krizin daha da
büyüyeceği, dolayısıyla, doların daha çok
artacağı, devalüasyonun bir miktar daha artacağı
gerçeğiyle bizi yüz yüze bırakmış gözükmektedir.
Değerli arkadaşlar, bütçe
görüşmelerinin sadece rakamsal ifadelerle, kâğıt üzerinde veya
Hükûmetin önümüze getirdiği matematiksel hesaplarla, gerçek anlamda sonuç
elde eden, ülkenin refahına, sosyal yaşamına, ülkenin
barışına bir katkı sunması mümkün değildir. Hiç
şüphesiz, bütçelerin ve doğal olarak Hükûmetin bütçe üzerinden
uygulamaya koyduğu siyaset ve politikaların ülkemiz
gerçekliğinde sonuç elde edebilmesinin, barışın,
kardeşliğin ve ortak yaşam duygusunun pekişmesinin biricik
yolu, öncelikle ülkede kronik sorunların, yapısal sorunların
çözümüne bağlı olarak gerçekleşecektir. Siz ne kadar mükemmel
bütçe yaparsanız yapın, ama ülkede çatışmanın, ülkede
ayrışmanın, ötekileştirmenin, dışlamanın
mevcut olduğu koşullarda, hiç şüphesiz, barış
olmadığı sürece bir sonuç elde edilemez.
Değerli arkadaşlar, bu Meclis kürsüsünde,
aslında pek çok arkadaşımız pek çok sorunu dile getirdi,
ama bu Meclis kürsüsünde ülkenin içinde bulunduğu süreç,
çatışmalı süreç, toplumsal yaşamın paramparça
olması gibi temel sorunlar üzerine beyin yorulacağına, çözüm
üretileceğine, çözüm dili geliştirileceğine, aksine hamaset
siyaseti üzerinden, aksine sloganvari söylemlerle, belki geldiği yörenin
duygularını okşayacak tarzda kahramanlık ifade eden
sözlerle, bu ülkede, maalesef, bir çözüm üretemeyiz.
Bu ülkede, bugün temel kronik sorunların
başında, hiç şüphesiz, yüz yıllık olan Kürt sorunu
var. Yine, inanç bakımından yüz yıldır devam eden Alevi
inancına ilişkin sorunlar var. Diğer inanç birimleri ve
diğer kültürel yapılara ilişkin temel sorunlar var. Bu
sorunları ortak bir paydada, ortak yaşam iradesi etrafında
çözmek yerine, buna yönelik çözümler üretmek yerine sürekli bir biçimde,
çoğunluk olan inancın, çoğunluk olan etnik yapının üzerinden
bir siyaset üretmek, bunun üzerinden söylemler geliştirmek elbette bu
ülkeye barışı getiremeyeceği gibi, günlük yaşamda biz
siyasetçilerin, biz bu kürsüye çıkıp konuşanların ötesinde,
sokakta ortaklık yapan, örneğin, bir Kürtle bir Türk arasındaki
ortaklığın bozulmasına; örneğin, büyük şehirlerde
giderek etnik temelde ya da inanç temelinde gettolaşmaya,
ayrışmış mahallelerin kurulmasına, günübirlik,
aynı apartmanda yaşayan insanlar arasındaki duygu
kırılmasına neden olmaktadır.
Bir gerçeğin
altını çizmek zorundayız. Burada inkâr etsek de, gözlerimizi
kapatsak, kulaklarımız duymasa dahi güneşin gerçekliği
kadar, bu ülkede bir Kürt gerçekliği vardır ve doksan
yıldır Kürt halkının doğuştan gelen temel hakları
yok farz ediliyor. Bu yok farz edilmenin belki de doruk noktası 12 Eylül
1980 darbesidir. Bugün her çıkan hatibin terör, terörizm,
teröristler kavramıyla ifade ettiği PKK bir sonuçtur, bir sebep
değil. Elbette biz AKPyle birlikte bu sorun doğdu. demiyoruz, AKPden
önce de vardı bu sorun. Özellikle doksan yıllık politika ama
özel olarak 12 Eylül askerî darbesinin uygulamaları PKKyi ortaya
çıkardı, doğurdu.
O hâlde, bizim burada
sloganlar üzerinden, tehdit diliyle, kibir diliyle ya da demokratik meşru
zeminde seçilmiş HDPye -ki Türkiyenin üçüncü büyük partisi- bunun
demokratik siyaset zeminindeki meşruiyetine zede getirecek tarzda
kriminalize ederek, eş genel başkanları ve 10 milletvekilini
içeri tıkarak muhatapsızlık, bu Mecliste tartışma zeminini,
bu Mecliste çözüm zeminini yok etmek demek, ülkemizde ortak yaşam
iradesine sahip halklarımız arasında
düşmanlığı, ayrışmayı,
çatışmayı teşvik etmek demektir. Daha yanı
başımızda Suriye gerçeğiyle yüz yüzeyiz. Suriye kendi
mezhepsel sorunlarını, etnik temelden kaynaklı
sorunlarını Esad-Baas milliyetçiliği temelinde
bastırmamış olsaydı, yıllardır Baas
diktatörlüğü bu meselelere demokratik meşru zeminde çözüm
üretmiş olabilseydi, bugün Suriyede yaşanan sorunlar
yaşanmamış olacaktı. Ama, ne yazık ki on dört
yıllık AKP iktidarı, Kürt sorununu çözmek yerine, Kürt sorununu
demokratik zeminde çözmek yerine merkeziyetçi otoriter yapıyı
ademimerkeziyetçileştirecek, yerel yönetimleri güçlendirici, yetkileri
yerel yönetimlerle paylaşan bir sistem getirmek yerine, bu temelde bir
çözüm üretmek yerine, tam tersine, daha diktatöryal, daha otoriter, daha
merkezî bir devlet örgütlenmesine, devlet yapılanmasına gittiği
gibi, terör sorunu diye tarif ettiği Kürt sorununu on dört yıl
içinde çözemediği gibi, maalesef karşımıza daha
bağnaz, daha barbar iki yeni sorun daha çıkarmış oldu.
Çözümsüzlüğün doğası budur zaten.
Nedir bu? On dört yıl içinde kendi bağrında beslediği,
koalisyon yaptığı, bütün devlet imkânlarını
sunduğu, hazretler düzeyine çıkardığı FETÖ
örgütlenmesi kendi karşısına yepyeni bir şiddet
sarmalı olarak, bir darbe girişimi olarak çıkmış oldu.
Bunu üreten, sistem içinde buna fırsat veren, bu darbeyi tetikleyen,
aslında on dört yıllık AKP iktidarının ta kendisi.
Yine, bütün yabancı IŞİD
militanlarının ya da teröristlerinin, elini kolunu sallayarak Suriyeye
geçen bu yabancı unsurlu teröristlerin neredeyse yüzde 80, 90ı
Türkiye sınırları üzerinden geçmiştir. Bugün Halep
düştü. Baas rejimi bir şekilde kuzeye doğru, Türkiye
sınırlarına doğru bu terörist grupları sürüklemektedir
ve Türkiye üzerinden giden bu teröristler tekrar Türkiyenin içine dönmeye
başlayacaktır. Yani, başımıza bir FETÖ terörünü de,
bir IŞİD terörünü de son on dört yıl içinde yaratan AKP
iktidarı oldu.
Şimdi, değerli arkadaşlar, burada
yapmamız gereken şey şudur: Bu Meclisin üzerine düşen
tarihsel görev
Anayasa Mahkemesinin yasamaya ilişkin, yasama hakkına
ilişkin mahkeme kararı ortada dururken, yine milletvekillerimizin
konumuyla benzer durumda olan birtakım milletvekillerinin geçmişte
cezaevinden tahliyelerine ilişkin içtihadı ortada olduğu hâlde,
bu içtihat görmezden gelinerek -tıpkı Cumhurbaşkanının
Anayasa Mahkemesinin kararlarını tanımaması gibi-
hiyerarşik en alt sırada olan sulh ceza mahkemelerinin dahi Anayasa
Mahkemesinin içtihadını tanımayarak yasama faaliyetlerinden men
edilen milletvekillerimizin bugün cezaevinde tutuklu olmaları
-yargılanmalarından bahsetmiyorum- Anayasa Mahkemesinin
içtihadına açık bir aykırılıktır.
Dolayısıyla, Anayasa Mahkemesinin içtihatlarının
tanınmadığı bir ülkede yargı
bağımsızlığından, yargı tarafsızlığından
bahsetmek, siyasetin etkisinden kurtulduğundan söz etmek mümkün
değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) Dilerim, bu
Meclis tarihsel misyonunu yerine getirir, demokrasi dilini, barış
dilini tekrar oluşturur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Adıyaman.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına,
beşinci olarak, Muş Milletvekili Sayın Burcu Çelik Özkan
konuşacaklardır.
Buyurunuz Sayın Çelik Özkan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA BURCU ÇELİK ÖZKAN (Muş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son zamanlarda eş
başkanlarımız ve milletvekillerimize yönelik tutuklamalar
hepinizin malumudur. Ne yazık ki toplum üzerindeki baskılar Türkiye
Büyük Millet Meclisine kadar uzanmıştır. 100 binlerce oyla
seçilen milletvekillerimiz hiçbir hukuk devletinde tutuklama sebebi olamayacak
gerekçelerle cezaevinde tutulmaktadırlar. Daha dün, Siirt Milletvekilimiz
Sayın Besime Konca ve Grup Başkan Vekilimiz Çağlar Demirel yine
tutuklama sebebi olamayacak suçlamalarla, keyfî bir şekilde tutsak
edilmişlerdir.
Bu baskılar, aslında, tarihten ne kadar
ders almadığımızı göz önüne sermektedir. Bundan
yıllar önce de aynı zulüm ve baskılarla üzerimize gelinmiş
ancak, hepinizin çok iyi bildiği üzere, bizi daha güçlü bir hâle
getirmiştir. Bugün de bilinmelidir ki biz bu karanlık günlerden
aydınlık yarınlara er geç çıkacağız.
Değerli milletvekilleri, bugün sizinle
konuşmak istediğim konulardan biri, Meclisimizin tek kadın
Eş Başkanı Sayın Yüksekdağın cezaevi
koşullarıdır. Kendisi Kandıra 1 No.lu F tipi cezaevinde tek
kişilik bir hücrede tutulmaktadır. Ancak, Eş
Başkanımıza özel bir tecrit uygulanmakta. 16 Kasımdan beri,
avukat görüşlerinde ne Sayın Yüksekdağın ne de
avukatların yazılı olarak not almalarına izin
verilmemektedir. Ayrıca, ziyarete giden avukatlar Genel
Başkanımıza davalarla ilgili belge ve dosya dahi verememektedir.
Bunlar hem tecrit hem de en temel savunma hakkının ve müvekkil-avukat
ilişkisinin dokunulmazlığının açık ihlalidir, öte
yandan da açık bir işkencedir.
Değerli arkadaşlar, cezaevi idaresi
özellikle bilgi ve belge alışverişi için kendince bir çözüm
bulmuş ve şunu söylemiş avukatlara: Eğer not
alamıyorsanız, eğer belge alışverişi
yapamıyorsanız aklınızda tutun.
Değerli arkadaşlar, sayısız
cezaevi ziyaret eden biri olarak, cezaevi idarelerinin keyfî ve hukuksuz
muamelelerinin Kandıra Cezaevinde de devam ettiğini görmekteyiz.
Eş Başkanımızın kaldığı hücrenin
bulunduğu blok tamamen boşaltılmıştır. Cezaevinde
hiç kimseyle iletişim kurmasına izin verilmemekte, var olan sohbet,
ortak alana çıkmak gibi hakların kullanılması da
engellenmektedir. Tüm bu yaşananlar sadece HDP şahsında Eş
Başkanlarımızın cezalandırılması değil,
kadınlar şahsında bir kadın lidere yönelik tahammülsüzlüğün
yansımalarıdır. Oysaki Sayın Yüksekdağ Adanada
doğup Vanda milletvekili seçilerek köklü bir barış köprüsü
oluşturmuştur. Birlikte yaşamdan ve barıştan bahseden
Eş Başkanımızın tutuklanması aslında
savunduğu görüşlere yönelik bir engellemedir. Yaşananlar, ülkede
birlikte yaşama azmine yönelik bir saldırıdır.
Şimdi size Başkanımızın bir
mesajını okumak istiyorum: Hayatı, dünyası ve
kaygıları kendi bedeni ve ihtiraslarıyla sınırlı
olanların, halkıyla bütünleşmiş bir fikrin mücadelesini
vermemiş olanların bizim bedenimizi rehin alınca HDPyi rehin
aldıklarını zannetmeleri çok normaldir. Tıpkı
baharı engellemek için çiçekleri koparmaya çalışmak gibi bir
şeydir bu. Oysa, daha önce de belirttiğimiz gibi, bizim cismimiz
içeride olsa da fikirlerimiz, halkımız ve mücadelemiz
dışarıdadır. Bizler yaklaşmakta olan adalet ve
özgürlüğün bir bedende vücut bulmuş hâliyiz sadece. Bizi tutsak
edenler baharı teslim alamayacaklardır.
Değerli arkadaşlar, hep söyledik, yine
söylüyoruz: Demokratik siyaset ve diyalog alanı daraldıkça
şiddetin, silahların, savaşların alanı genişler;
ilki sebep, ikincisi ise sonuçtur. Azıcık aklı ve
mantığı olan biri sonucu değiştirerek sebebi
değiştiremeyeceğini, tersini yapması gerektiğini çok
iyi bilir.
Dayandığınız tek bir kavram var,
millet. Devamlı bir millet kavramından bahsediyorsunuz, analizinizin
başladığı ve bittiği yer bu kavram. Peki, nedir
millet? Size sorsak ortak tarih, ortak kültür diye sıralamaya
başlarsınız. Peki, bizim neyimiz ortak, farklı olan ne?
Servetimiz mi, gelirimiz mi, haklarımız mı, özgürlüklerimiz mi;
neyimiz? Sizin millet diye adlandırdığınız şey
kendi içinde bir bütün değil, ezenler ile ezilenler arasında cereyan
eden bir iç çatışma toplamıdır. Millet dediğiniz
bütün patronlar ile işçiler arasında, Türk ve Kürt halkları
arasında, erkek egemen zihniyet ile kadın arasında, tüm inançlar
arasında cereyan eden ve siyasi iktidarın bu kutuplaşmalardan
beslenerek hükmünü sürdüğü bir coğrafyadır burası.
Dolayısıyla geriye tek soru kalıyor:
İktidarın millet diyerek var olan kutuplaşmaları daha da
derinleştirmesine mi izin vereceğiz yoksa Türkiye
halklarının inancıyla, düşüncesiyle, kültürüyle, tarihiyle
bütün olan çoğulcu yapısına sahip mi çıkacağız
değerli arkadaşlar?
Bizim yolumuz başından bellidir; Türkiye
siyasi tarihinin çok görmediği bir biçimde farklılıkların
bir arada yaşamasını arzuladık. Asla bir araya gelemez.
denilen farklı grupları bir araya getirerek birleştirici bir güç
olduk. Biz artık çatışmak değil, birlikte, emekten yana,
kadından yana barış içinde yeni bir yaşam kurmak istiyoruz
dedik. HDP 7 Haziranda bu gücü ortaya koyarak var olan gidişata dur dedi.
İşte, tam da bu başarıdır HDPyi hedef tahtasına
oturtan sebep.
İktidar için bunun üstesinden gelmenin yolu da
bellidir değerli arkadaşlar. Bu ortak mücadele hattını,
halklar arası bu köprüyü güçlendirenleri, ülkede kalıcı
barışı tesis etmek isteyenleri, özgürlük ve demokrasi mücadelesi
verenleri baskı altında tutmak, tutuklamak ve bir şekilde
aslında Türkiye halklarının sesini kısmaktır.
Değerli milletvekilleri, üzerinde konuşmak
istediğim diğer bir konu da anayasa yapım sürecidir. Herhâlde
bütün parti gruplarının var olan Anayasayı
değiştirmek, Türkiyenin çoğulcu yapısına uygun bir
anayasayı açığa çıkarmak noktasında hemfikir
olduğunu düşünüyorum. Mevcut Anayasanın bir darbe ürünü
olması, temel insan hak ve özgürlüklerinin olmadığı bir
süreçte kabul edilmiş olması birçok eksikliği beraberinde getirmiştir.
Bu sebeple yıllar içerisinde Anayasa yamalı bohçaya dönmüştür.
Bugünlerde benzer koşullarda Anayasa değişikliğinin
konuşulması da tesadüf değildir. Ülkenin geleceğini
belirleyecek olan Anayasa değişikliğinin var olan OHAL
koşullarında tartışılması bile, ortaya
çıkacak anayasanın kapsayıcı, çoğulcu ve temel insan
hak ve özgürlüklerini esas alan bir anayasa olmayacağını
açık bir şekilde bize göstermektedir. Anayasa
tartışmalarına geçmeden önce yapılması gereken,
demokratik tartışma zeminini ortadan kaldıran OHALin
kaldırılmasıdır değerli arkadaşlar. Anayasanın
toplumsal sözleşme olması nedeniyle mevcut ekonomik, sosyal, siyasal
kutuplaşma ortamında anayasa yapılma koşullarının
olmadığı açıktır. Anayasa değişikliği sırasında
atlanmaması gereken en temel husus, toplumun tüm kesimlerinin sürece dâhil
edilmesidir. Kapalı kapılar ardında siyasi hesaplar çerçevesinde
bir ülkenin geleceğinden ziyade dar bir çerçevenin geleceğini
kurgulayan bir anayasa kabul edilemez.
Değerli milletvekilleri, Anayasa
değişiklik teklifini madde madde inceledim. Parlamentonun denetim
yetkisinin elinden alınacağı, bu kapsamda gensoru ve Meclis
soruşturma mekanizmalarının kaldırılacağı,
denetim ve karar mekanizmalarının tek elde
toplanılacağı, istenildiğinde her konuda kanun hükmünde
kararnameyle karar verilebileceği bir teklifle karşı
karşıyayız. Bu teklif, yasama, yürütme ve yargı erkleri
arasındaki kuvvetler ayrılığını kuvvetler
birliği ve uyumu adıyla tek kişinin iradesi altında
toplama çalışmasıdır. Bu hâliyle Türkiyede uzun
yıllardır sürdürülen mücadelenin demokratik kazanımları yok
edilmek istenmektedir. Toplumun tüm sorunlarını daha da
derinleştiren politikaların izlenmesi, içeride ve
dışarıda savaş, çatışmacı politikaların
uygulanması, demokratik muhalefete yönelik siyasi operasyonların
gerçekleştirilmesi, demokratik siyasetin ve demokratik muhalefetin her
türlü kurumsal, hukuksal hak kazanımının tasfiyesinin
hedeflenmesi bu teklifle paralel yürümektedir. Yangından mal
kaçırır gibi şeklinde hazırlanan bu teklifin ilk hâliyle
Mecliste, Meclis sitesinde yayınlanan hâlinin farklı olması da
sürecin ciddiyetten ve şeffaflıktan uzak olduğunu bizlere
göstermektedir, bu durumu alenen ortaya koymaktadır. İlk hâlinde
Anayasadan tamamen çıkarılan 67nci maddenin hiçbir
değişiklik önergesi, konuya ilişkin dilekçe olmaksızın
2nci metinde yer alması yasa yapma teamüllerine açık
aykırılık teşkil etmektedir. 67nci madde nedir diye
baktığımızda kamuoyunun bilmesi açısından bunu
dile getirmek lazım ki madde, seçme, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma
haklarını düzenlemektedir. Böylesi önemli bir maddenin üzerinde
sehven hata yapılmış olduğunu düşünmek çok iyi niyetli
bir yaklaşım olacaktır değerli arkadaşlar.
Bunca olumsuz duruma, iyi gitmeyen sürece,
hesapsız yaklaşıma rağmen hiçbir şey için geç
değildir. Bugün uzun zamandır göremediğimiz uzlaşı ve
bir aradalık içerisinde kötü gidişata dur demek zorundayız.
Mevcut gittiğimiz yol bizi daha iyi günlere götürmez. Başta Hükûmet
olmak üzere hepimizin bunu çok iyi bilmesi ve çok iyi görmesi gerekiyor. Daha
fazla geç olmadan halklarımızın arzuladığı
kalıcı barışı tesis etmek, Türkiyeyi insan hak ve
özgürlükleri temelinde yeniden geleceğimiz için inşa etmek
dileğiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
şimdi İstanbul Milletvekili Sayın Garo Paylan konuşacak.
Buyurun Sayın Paylan.
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Maalesef kötülüğün
sıradanlaştığı günlerden geçiyoruz. Kan,
gözyaşı, ölümler, katliamlar toplumda ciddi bir umutsuzluğa
doğru toplumumuzu sevk ediyor ve siyaset kurumu bununla ilgili bir çözüm
üreteceğine, şu anda birbirimize
bağırdığımız, birbirimizi tahkir ettiğimiz
bir yoldan başka bir çözüm ortaya koyamıyor. Türkiye tarihinde
defalarca bu karanlık dehlizlere girdik çıktık, elimizde kan,
gözyaşı ve acılar kaldı ve şu anda siyaset kurumunda
olan hiçbir parti o karanlık dönemleri olumlayamıyor.
İnanın, vakanüvis her şeyi yazıyor ve bu karanlık
dehlizden geçtikten sonra, bugün uygulanan politikaları da hiç kimse
savunamayacak ve bu politikayı yürütenler mahcup olacaklar
arkadaşlar.
Şimdi, bu politikalara onay verilmesi için
Türkiye siyasi tarihinde hep bir propaganda mekanizması olmuştur.
Topluma bu politikalara onay verdirmek için o propaganda makinesi devreye geçer
ve toplumdan rıza alır o politikalarından. Önce hakikati
öldürür, basın susturulur; sonra toplumun bununla ilgili rızası
alınır, Oh olsun. dedirtilir topluma, uygulanan politikalarla
ilgili. Kutuplaşma, kamplaşma devreye sokulur. Devlet, güvenlik
politikalarının esiri olur. Siyaset kurumu devre dışı
kalır. Çözüm diyenler hain diye yaftalanır. Güvenlikçi
politikalar kutsanır.
Bu algılar nasıl yaratılıyor
peki, arkadaşlar? Türkiye siyasi tarihinde hep öyle olmuştur. Siz
kurmadınız bu mekanizmayı, siz yalnızca aynı
politikayı devam ettiriyorsunuz. Bu algı bir propaganda makinesi
tarafından oluşturulur.
Bakın, bu sabah bir Nevşehirli taksiciyle
buraya geldim. Dün akşam A Haberi izledim ağabey. Kürtlere
karşı benim bir ön yargım yoktu ama dün gece A Haberi
izledikten sonra bir Kürt görsem dövesim geliyor. dedi. Aman kardeşim, bu
oyuna düşme dedim. Yaratılmak istenen algı bu. Sizi bu
algıyla bu şekilde manipüle edip Türkü Kürte, Kürtü Türke, diğer
halkları birbirine düşürmek için yapılıyor bu
propagandalar, aman bu oyuna düşme kardeşim dedim. Ama, bu makine
Türkiyede var, dünyada da vardı. Hitlerin bir propaganda bakanı
vardı, Goebbels, 1933te göreve gelmişti ve toplumu kutuplaştırma,
kamplaştırma, belli toplumsal kesimleri hain olarak göstermek için
vardı ve becerdi, Yahudileri hain olarak gösterdi, diğer kesimleri,
solcuları, sosyalistleri ve nihayetinde, Hitler bu propaganda
mekanizmasıyla toplumsal kesimleri ezdi, soykırımı
gerçekleştirdi ve bütün Avrupayla beraber bütün dünyayı bir
yangına doğru sürükledi. Suikastler, Mecliste tutuklamalar,
basını susturmalar Goebbelsin propagandaları sayesinde oldu
arkadaşlar, bütün o tutuklamalar, katliamlar, suikastler ve toplumun bir
kötülüğe onay vermesi, soykırıma dahi onay vermesi için
Goebbelsin o mekanizması devredeydi.
Bizim de bir propaganda mekanizmamız var. Bir
havuz medyası var, troller var; troller sizler tarafından
yönetiliyor, var. Yazılı basın sizlerin emrinde; internet
siteleri, medya tetikçileri devrede.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) En büyük trol sensin.
GARO PAYLAN (Devamla) Bütün medya
kuruluşlarında komiserleriniz var; her kanalda, her gazetede
komiserleriniz var bir algı yönetmek için. Doğan medya
kuruluşunda, mesela Mehmet Ali Yalçındağ ile Berat
Albayrakın yazışmaları sızdı, Alo Fatihler
devrede; çok fazla örnek vermeme gerek yok.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Onlara kadar
düştünüz ya!
GARO PAYLAN (Devamla) Bu mekanizma devrede ve bu
algı yönetiliyor.
Dün akşam bir taksiye daha bindim,
Çankırılı bir taksiciydi.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ayıp ayıp,
bunlara kadar düştünüz!
GARO PAYLAN (Devamla) Ağabey, sen o
Beşiktaştaki menfur katliamla ilgili Oh olsun! mu dedin. dedi.
Çünkü, iki gündür o makine, bütün troller, binlerce trol, onlarca televizyon,
gazeteler benim Oh olsun! dediğimle ilgili bir algı yaratmaya
çalışıyor ve kişilik suikastine beni tabi tutmayı
devreye koyuyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Oh olsun! diyen iyi
yapmamış. dedin sadece ama
GARO PAYLAN (Devamla) Kim yapıyor bunu? Ben
birini grup başkan vekili zannediyordum ama meğerse
baştrolmüş, kendisi itiraf etti Twitterda
yazışmalarımızda.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hadi oradan!
GARO PAYLAN (Devamla) Şöyle bir şey
paylaştı
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Evet, göster göster.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Göster bakayım!
GARO PAYLAN (Devamla) Efendim, burada 16
yaşında bir genç kadın
BÜLENT TURAN (Çanakkale) 18.
GARO PAYLAN (Devamla)
Oh olsun! diye
söylemiş ve bu algıyı bütün medya benim Oh olsun! diye
söylediğimi ortaya koyuyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Senin ifaden var orada,
yalan atma!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Bülent Bey, böyle yapacaksanız bırakalım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Fotoğrafımı gösteriyor.
Bülent Bey.miş.
GARO PAYLAN (Devamla) Arkadaşlar, bakın,
siyaset kurumu şunu yapmalı: Biz ne yaptık da bu 16
yaşındaki bir genç kadına Oh olsun. dedirttik.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Tanımıyorum.
desene.
BAŞKAN Lütfen
GARO PAYLAN (Devamla) Ne yaptık da bu kadar
nefretle, öfkeyle doldurduk? diye düşüneceğimize bir kişilik
suikastına tabi tutmaya yol açıyoruz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya, siz
yaptınız onu kardeşim. Türkler, Kürtler kardeştir, Türk ve
Kürt kardeştir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, müdahale
etmeyelim lütfen.
GARO PAYLAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bakın, o genç arkadaşımız gözaltına
alındı ve içeriden aldığımız haberlere göre, kötü
muamelelere tabi tutuluyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hangi genç arkadaş?
GARO PAYLAN (Devamla) Şu anda Oh olsun!
diyebilirsiniz o kötü muamelelerde ama bebeklerden katil yaratan bir
mekanizmamız var, bebeklerden Oh olsun! dedirten bir mekanizmamız
var.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) O mekanizma size ait,
size ait o mekanizma.
GARO PAYLAN (Devamla) O mekanizmayı biz
sorgulamadığımız sürece arkadaşlar, bunları daha
çok yaşayacağız.
Bakın, bebeklerden katil yaratan bir mekanizma
da burada. Bir öğretmen, 10 yaşındaki çocukların ellerine
idam urganını tutturabiliyor. Budur bebeklerden katil yaratan
mekanizma.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Dün Bakan söyledi,
yanlış olduğunu söyledi, soruşturma
açıldığını söyledi. Sen kendin söyle.
GARO PAYLAN (Devamla) Bir mekanizma daha şu:
Mesela, Sayın Bülent Turan, Dört partiden üçü imza attılar
bildiriye. diye söylüyor, Peki, saldırının faili konusunda
şüphesi olan var mı? Yazık bunlara parti muamelesi yapanlara!
diyebiliyor. Budur işte bebeklerden katil yaratan mekanizma. Kendiniz
bildiriyi yazıyorsunuz, sonra HDPye dayatmaya
çalışıyorsunuz. Biz sizinle aynı şekilde düşünüyor
olsak çözüm olmaz arkadaşlar, o yüzden ayrı partilerdeyiz. Siz çözüm
bulamıyorsunuz, biz çözüm üretiyoruz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Terörle mi üretiyorsun
çözümü, terörle mi!
GARO PAYLAN (Devamla) Çözüm yalnızca
kınamak değildir, Lanet olsun. demek değildir, bunu zaten
söylüyoruz ama bir sonraki adımımızı da söylemek
durumundayız.
Sayın Bülent Turan bir şeyi daha
paylaşmış, HDP logosunu bombalarla gösteren bir logo
paylaşmış.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne yapmış, ne
yapmış? Yalancı senin gibi olsun be!
BAŞKAN Sayın Turan, lütfen
Söz
alıp cevap verirsiniz.
GARO PAYLAN (Devamla) Beğenen: Bülent
Turan, bakın, burada belgesi.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Paylaşmış. deme o zaman, çok yanıltıcı bir
ifade.
GARO PAYLAN (Devamla)
Paylaşmışsın, bütün takipçilerin görüyor bunu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır,
paylaşmadım. Yalancı şerefsizdir, yalancı
şerefsizdir!
BAŞKAN Sayın Turan, söz alıp
açıklama yaparsınız, lütfen
GARO PAYLAN (Devamla) Beğenmişsin,
beğenmişsin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Paylaşmadım.
GARO PAYLAN (Devamla) Beğenmişsin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok da beğendim,
evet, çok güzel yapmışlar.
GARO PAYLAN (Devamla) Bir şeyi daha
söylemişsin, Kravatlı cinslerine etek giydirdi. demişsin,
burada kadın arkadaşlarına da söyle etek giydirme
lafını. Bak, burada, paylaşmışsınız.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kimse gaza gelmez.
BAŞKAN Sayın Paylan, siz de
şahıslarla uğraşmayın lütfen, Genel Kurula hitap edin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kravatlı
teröristlerden bahsediyorum.
GARO PAYLAN (Devamla) Arkadaşlar, biz
siyasetçiyiz, çözüm üretme makamında, mevkisinde olanlarız. Çözümü
konuşmalıyız. Kınamak, lanetlemek, eyvallah ama çözüm
nerede?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya, PKKya da bir
şey söyle, teröristlere bir şey söyle, TAKa söyle.
GARO PAYLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
bakın, HDPlileri karakter suikastına uğratarak bizlere toplum
içinde, başka 16 yaşındaki gençlere linççi güruhlar
yaratabilirsiniz, suikastlara maruz bırakabilirsiniz, katliamlara maruz
bırakabilirsiniz. Türkiye tarihinde de bunlar oldu, 12 Eylül öncesi
solcular sağcılara, sağcılar solculara vurduruldu ama bir
baktık ki altında bir aygıt varmış, bizi
karanlığa doğru yürüten bir aygıt varmış. Biz o
mekanizmayı sorgulamadığımız sürece, grup başkan
vekili zannettiğimiz ama baştrol olduğunu
öğrendiğimiz, itiraf ettiği kişilere ülkeyi teslim
ettiğimiz takdirde daha çok karanlıklar yaşarız. Bu
karanlığı sorgulamalıyız arkadaşlar. 16
yaşındaki gençlerin nasıl bu hâle geldiğini, nasıl
birbirinden nefret ettiğini, katliamlara bile Oh olsun!
dedirtilebildiklerini, bunları sorgulamalıyız arkadaşlar.
KASIM BOSTAN (Balıkesir) Siz bu hâle
getirdiniz onları dağa çıkara çıkara.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) O sizin
propagandanız işte.
GARO PAYLAN (Devamla) - Bunları
sorgulamadığımız sürece daha çok karanlıklara maruz
kalabiliriz.
Sayın İçişleri Bakanı Süleyman
Soylu, katliamdan sonra İntikam! dedi ve 500ün üzerinde HDPli il, ilçe
yöneticisi tutuklandı, gözaltına alındı ve
milletvekillerimize siyasi operasyonlar yapıldı. Bunları
yapabilirsiniz, gücünüz de var ama mesele şu, gücü nasıl
kullandığındır. Gücü hayra mı kullanıyorsun,
şerre mi kullanıyorsun?
KASIM BOSTAN (Balıkesir) PKKya söyle.
GARO PAYLAN (Devamla) - Yaptığın
politikalar darbecilerin mi işine yarıyor yoksa siyaset kurumunu
devreye sokmanın mı işine yarıyor? Bunları
sorgulamadığımız sürece daha başımıza çok
çorap örerler arkadaşlar.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Turan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
az önceki konuşmacı ismimi de zikrederek çok ağır bir
şekilde sataştılar.
BAŞKAN Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İki dakika
IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Garo Paylanın 433 sıra sayılı
2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra
sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının dokuzuncu tur görüşmelerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yalanın da bir sınırı
vardır diye biliyorduk ama sınırının
olmadığını görmüş olduk; iftiranın da bir
sınırı vardır diye biliyorduk, olmadığını
görmüş olduk; utanmanın da bir sınırı vardır diye
düşünüyorduk, onun da olmadığını görmüş olduk.
Değerli arkadaşlar, bakın, sosyal
medyada bir kız isim vermeyeceğim- Çevik Kuvvet ölmüş, oh
olmuş! diyor. Bu kızın az önceki sözüm ona
barışçı olan vekille fotoğrafları var.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Barışı
anlatmış kıza.
BÜLENT TURAN (Devamla) Diyorum ki: Bunu
tanıyor musun? Hakaret yok, tehdit yok, küfür yok, trollük yok.
Açığım, benim ne trolü? Trol, gizli olandır, benim ben; Ben
Bülent Turan, diyorum ki: Ey Vekil, çevik kuvvet öldürüldüğünde oh olsun
diyen kişiyi tanıyor musun? Tanımıyorum diyebilirsin,
yanlış oldu diyebilirsin, kabul. Sayın trol olmayan vekilden
cevap geliyor: 16 yaşındaki genç kız yanlış yazmış.
Ayıp be, 16 yaşındaki genç kız yanlış
yazmış. Neymiş yanlış yazdığı? Çevik
kuvvet ölmüş, oh olsun. Bunu buraya taşımanız bile
aslında geldiğiniz yeri gösteriyor. Barış dediniz
barışı kirlettiniz, anlaşma dediniz anlaşmayı
kirlettiniz.
Değerli arkadaşlar, sürem az diye
kısaca değineceğim.
GARO PAYLAN (İstanbul) Devamını da
oku.
BÜLENT TURAN (Devamla) Bir de dedi ki sayın
çok bilen, sayın çok barışçı olan, sözüm ona çok
demokrasiden yana olan vekil, etekli teröristler diyerek kadınlara
hakaret etmişim. Sözümün arkasındayım, söylediğim,
cinsiyetçi falan değil, söylediğim, etek giyen, kaçan erkek
teröristler. Etek giyerek kaçan erkek teröristlere şerefsiz dedim, onlar
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
GARO PAYLAN (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Paylan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Trol, gizli olan, ben
trol değilim, burada açığım.
GARO PAYLAN (İstanbul) Yalancı
olduğumu söyledi efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yalancı, Sayın
Başkan, ifade aynen o.
BAŞKAN İki dakika
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hesap benim değil.
de, söyle hadi.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sen ne diyorsun ya?
DİRAYET TAŞDEMİR (Ağrı) -
Sen niye bağırıyorsun ya!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, trol ne
demek? Gizli demek
Ben söyledim, gizli falan değilim.
BAŞKAN Buyurun
5.- İstanbul Milletvekili Garo Paylanın, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
GARO PAYLAN (İstanbul) Değerli
arkadaşlar, hepimiz siyasetçiyiz ve her gün ben nereye gidersem yüzlerce
insanla fotoğraf çektiriyorum, eminim sizler de öyle
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Öyle söyleyebilirdin.
GARO PAYLAN (Devamla) -
eminim Bülent Turan, siz de
fotoğraf çektiriyorsunuz, yüzlerce insanla fotoğraf çektiriyoruz ve o
yüzlerce insanın yaptıklarından sorumlu değiliz ama hata
olduğunu, büyük bir hata olduğunu
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yanlış
yazmış. dedin.
GARO PAYLAN (Devamla) -
büyük bir yanlış
olduğunu söyledim ama devamında bir şey daha söyledim. Biz ne
yaptık da arkadaşlar dedim, bu 16 yaşındaki bir
çocuğumuza bir katliam sonrası Oh olsun. dedirtebildik. O, bir
çocuk, nasıl 16 yaşında bir çocuğa Oh olsun.
dedirtebildik?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Aynaya bak.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ne anlattın o
kıza?
GARO PAYLAN (Devamla) Tersi de var bakın,
Cizrede, Surda katliamlar olurken sizin 16 yaşındaki
çocuklarınız oraya Oh olsun. diyordu.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Öyle bir şey
demiyorlardı, teröristlere tabii, söyleyecek.
GARO PAYLAN (Devamla) - Bunu sorgulamadığımız
sürece arkadaşlar daha çok karanlıklar yaşarız. Yalan
olduğunu söylüyorsun; bu, yalan mı? Etek giydirdim kravatlı
tiplerine
, cinslerine etek giydirdi. demek, yalan mı bunu
paylaşman? Bombaları beğenmen, bombalı HDP logosunu
beğenmen yalan mı?
MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli)
Paylaştı. dedin, Paylaştı.
GARO PAYLAN (Devamla) Yalan mı, yalan
mı?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok kreatif, çok kreatif!
GARO PAYLAN (Devamla) Biz, 16 yaşındaki
çocuklarımızı nasıl bu hâle getirdik, bunu sorgulayalım,
var mısınız?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya etek giyip
kaçanlara ne deniyor? Teröristleri mi savunuyorsun ya, teröristleri mi
savunuyorsun?
MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) Siz
eğitiyorsunuz, siz eğitiyorsunuz onları. Kendini
sorgulayacaksın; onları eğiten sensin, ideolojiyi veren sensin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan...
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Turan...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Cevap vermek istiyorum
izin verirseniz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bülent Beyden
önce ben konuşsam olur mu?
BAŞKAN Öyle mi? Peki Sayın Altay,
buyurun, önce sizi dinleyeyim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ayaktayım Sayın
Başkanım!
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bülent Bey, ben
rica ediyorum.
BAŞKAN Sayın Turan, size de söz
vereceğim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Meclisin
öncelikli görevinin Türkiyenin ayrışmasına vesile olacak
değil, birleşip güçlenmesine vesile olacak söz ve eylemler
olduğuna ve tüm milletvekillerini sağduyuya davet ettiğine
ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, Türkiyenin yaşadığı bu zor günlerde Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Türkiyeye nefes aldırması gerekiyor. Türkiye
Büyük Millet Meclisinde, Türkiyede böyle siz-biz noktasındaki bir
tartışmanın Türkiyeye bir yararı yoktur; ulusal
birliğimize, barışımıza, Türkiyenin bütünlüğüne
bir yararı olmaz. Ben bütün sayın milletvekillerini buradan bir parça
sağduyuya davet ediyorum. Türkiyenin gözü, her şeye rağmen
Meclistedir. Bu Meclisin öncelikli görevi, Türkiyenin
ayrışmasına vesile olacak değil, birleşip güçlenmesine
vesile olacak söz ve eylemlerdir. Bu vesileyle, haddim olmayarak belki her iki
gruba da sağduyu çağrısı yapmayı bir görev addettim.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Ben teşekkür ederim Sayın
Altay. Aynı ikazı ben de yapacaktım, hislerime tercüman oldunuz,
ayrıca teşekkür ederim.
BAŞKAN Evet Sayın Turan...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sataşmadan cevap
vermek istiyorum Sayın Başkan.
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Sizin
çocuklar-bizim çocuklar ne ya, Türkiyenin çocukları bunlar, ülkenin
çocukları. Bir taraf diyor bizim çocuklar, bir taraf diyor sizin
çocuklar, kim sizin-bizim çocuklar? Hepsi bizim çocuklarımız,
hepsi bizim ülkemizin çocukları.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bakın
Sayın Altay güzel bir açıklama yaptı ve bütün milletvekillerini
sağduyulu davranmaya çağırdı.
AKİF EKİCİ (Gaziantep)
Sizin-bizim diye çocukları ayırdınız, bu ülkeyi bu hâle
getirdiniz ya. Siz-biz diye bu hâle getirdiniz bu ülkeyi. Hepsi bizim
çocuklarımız.
BAŞKAN Elbette hepsi bizim
çocuklarımız.
MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) Bizim çocuklar
demeyen mi var, öyle demeyen mi var?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hepsi bizim,
hepsi bizim, siz-biz yok, siz-bizi kabul etmiyoruz.
BAŞKAN Size de Sayın Turan yerinizden
bir dakika söz vereceğim.
Sayın Kerestecioğlu, size de yerinizden
bir dakika söz vereceğim. Lütfen çocuklarımızı siyasete
konu etmeyelim, hepsi bizim çocuğumuz diyorum.
Sayın Turan, size bir dakika söz veriyorum
yerinizden.
Buyurun
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Ayıp
ediyorsunuz, yanlış yapıyorsunuz.
MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) Kendine malzeme
çıkarma buradan.
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Malzeme
olmuşsunuz zaten, daha ne olacaksınız!
MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) Sensin malzeme!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen!
3.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Garo Paylanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; sağduyu çağrısına aynen
iştirak ediyorum ancak kürsüye çıkıp da her türlü yalanı,
iftirayı, hakareti yapacaklar, biz de cevap vermeyeceğiz, bu da
sağduyu olacak, biz cevap verince Kamplaşma var. denecek.
Cevabını vereceğiz, hak ettikleri gibi cevap vereceğiz.
Sayın Başkan, eğer diyorlarsa ki
Çocukları nasıl bu hâle getirdik? önce aynaya bakmaları
lazım. Diyarbakırda belediyenin önünde çocukları dağa
kaçırıldığı için ağlayan, üzülen anneler eylem
yaptığında destek olmak yerine Bunlar MİTin işi.
dediler, devletin işi dediler, çocuklara sahip çıkmadılar.
Çocuksa hepsi çocuk. Eğer çocuklara karşı Dağa
çıkma. diyeceklerse, Oh olsun. demeyin. diyeceklerse biz zaten bunu
diyoruz. Ama, siyasi olarak kullanılacak çocuklar yetiştirmek için
adım atıyorlar da sadece karşı taraftan hassasiyet
bekliyorlarsa bu, uygun değil diye düşünüyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Kerestecioğlu
Başka kimseye söz vermeyeceğim bu konuda.
4.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin, Mecliste hiçbir parti grup başkan vekilinin bir parti logosunun
bombalarla donatılmış olarak yapılmış
fotoğrafını beğenmemesi gerektiğine ve Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın cinsiyetçi söylemini
kınadığına ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, Sayın Vekilimiz Garo Paylan,
kendisinin iki gündür nasıl hedef hâline getirildiğini anlattı
sadece ve Yüzlerce insanla fotoğraf çektiriyoruz., Bir çocuk bu hâle
nasıl geliyor, bizim bunu sorgulamamız lazım. dedi, burada
kimseyi ayırt ederek konuşmadı.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Kürsüde onu
mu anlattı sadece?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Hiçbir grup başkan vekilinin bu Mecliste bir parti
logosunun bombalarla donatılmış olarak yapılmış
fotoğrafını beğenmemesi gerektiğini düşünüyoruz,
herhâlde siz de böyle düşünüyorsunuzdur çünkü
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kendi beğenilerinize
bakın o zaman.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Bakın, hâlâ Kendi beğeninize bakın. diyerek
buradan laf atan bir grup başkan vekili var!
Yani, burada gerçekten, örnek olunacaksa ya da
başka bir yol alınacaksa bunu hep birlikte yapmamız lazım,
milletvekilimizin ifade ettiği de buydu.
Son olarak da etek giymek
aşağılayıcı bir şey değildir, kadınlar
etek giyerler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kerestecioğlu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Etek giyen erkek
diyoruz Sayın Başkan. Yapmayın ya!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Bunu tamamlamak istiyorum.
Sayın Başkan, siz de bir
kadınsınız, sadece bunu tamamlamak istiyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şu
anda grup başkan vekillerine birer dakika yerlerinden söz verdim, size de
aynı şekilde birer dakika söz verdim.
Lütfen
Teşekkür ediyorum.
Başka bir söz almanızda bunu söylersiniz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) O zaman kayıtlara geçsin diye, bu cinsiyetçi söylemi
kınadığımızı, bu Parlamentodaki bütün
kadınların kınaması gerektiğini de ifade etmek
istiyorum, başta siz olmak üzere.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)
A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI
(Devam)
1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)
1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) REKABET KURUMU (Devam)
1) Rekabet Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Halkların Demokratik Partisi Grubunun konuşmaları sona erdi.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına konuşmalar yapılacaktır.
İlk konuşmacı, Aydın
Milletvekili Sayın Deniz Depboylu olacak.
Milliyetçi Hareket Partisi
konuşmacılarının da konuşma süresi on beşer
dakikadır.
Buyurun Sayın Depboylu. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA DENİZ DEPBOYLU (Aydın)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı bütçesi üzerinde konuşmak üzere
Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış
bulunmaktayım. Aziz Türk milletini ve Gazi Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, 10 Aralık
Cumartesi günü İstanbulda yaşanan hain terör
saldırısı sonucunda şehit olan kahraman polislerimize ve
masum vatandaşlarımıza Allahtan rahmet, yakınlarına,
Emniyet teşkilatımıza ve milletimize
başsağlığı ve sabır diliyorum. Terörü ve
vatanımızın, milletimizin birliğine bütünlüğüne
kasteden tüm terör örgütlerini lanetliyorum.
Yine, Halepte yaşanan dramı,
kadınların çocukların öldürülmesine yönelik
yapılmış saldırılara göz yuman, görmezden gelenleri
kınıyor, yaşanan acıların bir an önce son bulmasını
diliyorum.
Değerli milletvekilleri, bir sosyal
sözleşme olarak bütçenin önemi, kamu kaynaklarının nasıl
toplandığı ile nereye ve nasıl harcandığıyla
ilgilidir. Bütçeyi sadece devletin bir yıllık gelir ve gider tahmin
ve hedeflerini gösteren bir belge olarak görmek, değerlendirmek noksan
olacaktır. Bütçe ve hesap görüşmelerini yine, Hükûmetin bir
yıllık politika ve uygulamalarını değerlendiren, denetleyen
bir belge olarak görmekle birlikte bugüne kadar neler
yapıldığının da dikkate alınmasının
gerekliliğini size hatırlatmak istiyorum. Zira, bu, bize gelecekte
yapılacaklar için de öngörü sağlayacaktır.
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının yetki alanına giren
çalışmaları da ayrı ayrı değerlendirmek
istiyorum.
Sosyal yardımlarla başlayalım.
Bildiğimiz kadarıyla sosyal yardımların gayrisafi yurt içi
hasılaya oranı yüzde 1,25 oranındadır. Maalesef, sosyal
yardım ve hizmetler sistemi sağlıklı bir şekilde
işlememektedir. Sistemde Kimlere, hangi şartlarla, ne miktarda, ne
zamana kadar sosyal yardım ve sosyal hizmet yapılacaktır?
sorusunun cevabını bulmak mümkün değildir. Sistem, bir hak
olarak değil, bir lütuf olarak yardımları düzenlemektedir. Sağlanan
yardımların standardı düşüktür. Yaşlılık ve
muhtaçlık maaşları yanında engelli maaşları gibi
konularda da şartlara uyan, ancak sadece talep edenlere yardım
ulaşmaktadır. Talep edilmedikçe söz konusu yardımlardan,
haklardan yararlanmak mümkün olmamaktadır. Yardımlar daha ziyade
siyasi iktidarın takdirlerine göre yapılır gibi bir görüntüyle
karşı karşıyayız. Sistem, keyfîliklere ve siyasi
kullanıma müsait durumdadır. Sistem, AKP tarafından fütursuzca
istismar edilmekte, siyasi rant aracı olarak görülmektedir.
Engellilerle ilgili sorumluluklarını
değerlendirirsek Bakanlığın, özel durumu olan
vatandaşlarımızın da sorunlarının maalesef
çözülemediğini görüyoruz. Engelli bireylerin haklarını
geliştirmek, eşit fırsatlara sahip olmalarını güvence
altına almak, engellilerin yetenekleri ve potansiyelleri doğrultusunda
gelişmelerini, onların ekonomik ve sosyal refahını
sağlamak devletin görevidir. 8,5 milyona yakın bir engelli nüfusumuz
mevcut ancak sorunları çözülemedi; istihdamdan ulaşıma,
sağlığa kadar birçok sorunları var. Bu sorunlar
giderilmeli, engelli vatandaşlarımızın önündeki engeller
kaldırılmalıdır. Yine, kendi yetenekleri de dikkate
alınarak iş sahibi olmaları sağlanmalı, engellilere
yönelik boş kontenjanların da süratle doldurulması
gerekmektedir.
Şehit aileleri ve gazilerle ilgili yapılan
çalışmalar da maalesef yetersiz ve hatalarla doludur. Gazilerimize ve
şehitlerimizin emanetlerine sahip çıkmak ve toplumda kendilerine
yaraşır bir hayat seviyesi sağlamak devlet ve millet olarak
hepimizin sorumluluğu, görevidir ancak gazilerimize ve şehit
ailelerine sağlanan imkân ve haklarda onları ayrıma tabi tutan,
mağdur eden birçok uygulama söz konusudur.
667 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
yapılan düzenleme sonucu 15 Temmuz melun darbe girişiminde şehit
düşen ve malul olanlar ile yıllardır terörle mücadele eden,
şehit düşen ya da malul olanlar için bağlanan aylıklar ve
ödenen tazminatlar arasında çok ciddi farklar mevcuttur. Şehitler ve
gaziler arasında ayrım yapılması gönülleri
yaralamıştır. Onlar arasında ayrımcılık
yapılmasını kabul etmek mümkün değildir. Bu
yanlışlık düzeltilmeli, derhâl düzeltilmeli, 667
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle yapılan düzenlemeden terörle
mücadele kapsamında şehit ve gazilerimiz de
yararlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, size iki tane
fotoğraf göstereceğim. Bu, 675 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle, bir gazimize verilmiş, 15 Temmuzda gazi olmuş bir
vatandaşımıza verilmiş bir kart. Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı
Keşke Bakanımız da burada olsaydı,
görseydi, yine iletirim kendisine. Bakın üzerinde gazi yazıyor, gayet
düzgünce hazırlanmış bir kart. Peki, farklı statü 3713le
gazimize verilen kartta ne yazıyor biliyor musunuz? Şehit
yakını, gazi yakını, malul yakını.
Arkadaşlar, değerli milletvekilleri; bu kişi, gazi; bu
kişi, bir uzvunu kaybetmiş, terörle mücadele ederken
yaralanmış, belki de çalışamıyor,
sıkıntılı, sorunlu bir yaşamı var ama kendine
reva gördüğünüz bu. Değerli AKPli milletvekili
arkadaşlarımız -eğer telefonlarınızı
bırakıp şöyle bir fotoğrafa bakarsanız belki
göreceksiniz- maalesef haksızlık yapıyorsunuz gazi ve maluller
arasında, şehitler arasında ayrımcılık
yapıyorsunuz.
Kore ve Kıbrıs gazilerimizin
yıllardır çözüm bekleyen soruları vardır. 1005
sayılı Kanuna göre muharip gazilerimizden sosyal güvencesi
olmayanlara net asgari ücret, sosyal güvencesi olanlara 6503 gösterge
rakamı üzerinde aylık bağlanmaktadır. Muharip gazilerimize
Şeref Aylığı ödenmesinde aylık bağlama gerekçesi
olan vatana hizmet kriteri dışında bir kriterin esas
alınması suretiyle şeref kriterinin
farklılaştırılması kabul edilemez.
Muharip gazilerin gelir ve iş durumuna
bakılmaksızın hepsine aynı tutarda Şeref
Aylığı bağlanmalıdır. Muharip gazilerimizin
çoğuna Devlet Övünç Madalyası verilmemiştir. Kore gazilerine
Kore tarafından verilmiştir ama ne acıdır ki bizim
devletimiz tarafından verilmemiştir. Ayrıca muharip gaziler,
faizsiz konut kredisinden ve diğer bazı haklardan
yararlanamamaktadır. Muharip gazilerden madalya için para istenmesi
ayıbı ortadan kaldırılmalı ve tümüne onurla, gururla
taşıyacakları madalyaları teslim edilmelidir. Muharip
gazilerimiz de faizsiz konut kredilerinden yararlanabilmelidir.
Terörle mücadelede malul sayılmayacak derecede
yaralanan ve malul sayılmayan gaziler hiçbir haktan yararlanamıyor.
Özellikle de kendilerine gazilik unvanının verilmemesinden
dolayı büyük üzüntü duyuyorlar. Maluliyetlerinden dolayı
çalışma ortamında sıkıntı çeken gazilerimizin
3600 günde emekli olabilme hakkını almaları gerekiyor.
Şehitlerin ve vefat eden gazilerin ana ve babalarına bağlanan
aylık, her biri için asgari ücretin net tutarından az olmamak üzere
artırılmalıdır. Şehit çocuklarımızın
hepsine iş hakkı verilmelidir. Şehit ailelerine sağlanan
ÖTVsiz araç alma imkânından terörle mücadelede gazi olanlar da
yararlanmalıdır.
Değerli milletvekillerimiz, gaziler için söyleyebileceğimiz
daha çok söz var. Ne şehitlerimizin ne gazilerin ne de onların geride
bıraktığı çocuklarının, ailelerinin, anne
babalarının haklarını ödeyebiliriz.
Ama, bunun dışında, kadın ve
çocukla ilgili çalışmalara da ben değinmek istiyorum. Bu konuda
da maalesef çok eksik, hata var.
Aile, biliyorsunuz, toplumun en küçük temel
taşı. Ailede bir sorun varsa devletin bütünlüğüne de bu sorunlar
yansır. Neler yapılıyor? diye
baktığımızda, bir ASDEP projesi var. Bu, 61inci Hükûmetten
bu yana her hükûmet programında önümüze getirilmiş ama maalesef pilot
çalışmalar dışında yapılan kayda değer
herhangi bir çalışma yok. Yine, aileyi ve sosyal
fonksiyonlarını zayıflatıcı unsurlar da ortadan
kaldırılamamış. Ailelerimizi en çok rahatsız eden, en
çok sıkıntıya sokan, ailelerimizi dağıtan, bölen,
maalesef ekonomik sorunlar. Ekonomik sorunların çözülmesi için de
yapılan kayda değer bir çalışma yok.
Yine, son zamanlarda artan intihar olayları
bizi endişeye sürüklüyor. Bakın, benim kendi seçim bölgem
Aydında neredeyse haftanın her günü birer intihar olayı
gerçekleşiyor. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımıza bir
yazılı soru önergesi ilettim, inşallah cevabını
alırım. Ailelerimizin, insanlarımızın intihar
etmesinin önüne geçmek zorundayız.
Kadına yönelik şiddetin artışı
bizi yine ayrıca endişelendiriyor. Maalesef hükûmetleriniz boyunca
kadına yönelik şiddet yüzde 1.400 arttı. 2013 yılında
237, 2014 yılında 294, 2015 yılında 303 ve 2016
yılında ise -Kasım ayına kadar- 272 kadın öldürüldü.
İstismar edilenlerin sayısını isterseniz istatistiklerde de
bulabilirsiniz, bunu geçeceğim ama kadın şiddetinin görünen
tarafının yanı sıra bir de görünmeyen tarafı var ki,
bu, ısrarlı takip, mobbing, yine, psikolojik şiddet, ekonomik
şiddet
Bütün bunların üzerinde ciddiyetle durulması ve
çalışılması gerekiyor.
Kadınların toplumsal yaşamdaki
statüsünün iyileştirilmesi için yapılması gereken çok şey
var, maalesef yaptığınız ya da
yaptığınızı iddia ettiğiniz çalışmalar kadınlarımızı
korumaya yetmiyor. Kadın ve erkeğe eşit fırsatların sunulduğu,
kadına saygının ön planda olduğu, hem kadına hem de
erkeğe eşit desteğin sağlandığı
çağdaş bir yaklaşıma ihtiyacımız var.
Çocuklarımıza gelince,
çocuklarımız için söyleyeceğimiz çok söz var. Çocukların
çalıştırılması ve her türlü çocuk istismarı maalesef
devam etmektedir. Sayın Bakan, çocuk istismarlarını engellemek
üzere kurduğumuz Komisyonda bulunmanızı ben çok arzu ederdim.
Orada olmanız gerekirdi; ya çağrılmadınız ya da
bilemiyorum, gelemediniz ama keşke olsaydınız.
Özellikle, 18 yaş altındaki evlilikleri
engelleme yolunda yapılması gereken çok fazla çalışma var.
TÜİK, çalışma yapıyor ama maalesef istatistik
çalışmalarını 16-17 yaş grubunun
araştırmalarıyla sınırlandırıyor ama çok
daha erken yaşta çocuklarımız yasal olmayan yollarla evlendiriliyor,
bunun bilgisine sahibiz.
Yine, son on yılda kız
çocuklarının okullaştırılması oranında ciddi
bir artış söz konusu olduğu iddia ediliyor ama önemli olan,
çocukları okula yazdırmak değil, onların devamını
sağlamak. Okullaşma güzel ama gerisi çok daha önemli. Millî
Eğitim Bakanlığının sunduğu bilgilere göre, 2013
yılında 174.625 öğrenci, ilköğretim okullarını,
ilkokulu, ortaokulu terk etmiş: Yine, 2014 yılında bu sayı
234.932 olmuş. Maalesef, Millî Eğitim Bakanlığı
bunların cinsiyetini vermiyor, açıklanan bilgilerde yine terk
sebepleri de yazmıyor.
Eğitim Reformu girişiminin bir
çalışması var, 2014-2015 Eğitim İzleme Raporunda:
Türkiyede çocukların yüzde 38i okulu terk ediyor. Yine, kız
çocuklarımızda bu oran, kız çocukları için de yüzde 39,9.
Bu, ne demek? 100 çocuktan 40ı, 10 kız çocuğundan 4ü okulunu
devam ettiremiyor, okulunu bırakıyor, terk ediyor.
Dolayısıyla hem eğitimin ilerleyen süreçlerinden hem de
istihdamdan mahrum kalıyor.
Yine, temel hizmetlere erişim problemleri ve
yoksulluk, çocuğun çocuk işçi olma ihtimalini yükseltiyor. Bu okuldan
ayrılmış, terk etmiş çocuklarımız ne alemde?
Evlendirildiler mi, çocuk işçi olarak mı
çalıştırılıyorlar bunları bilmek istiyoruz.
On beş yıllık AKP iktidarı
boyunca Hükûmetin, çocuk haklarıyla ilgili olarak yeterli
çalışmadığı, millî bir çocuk politikası
geliştiremediği, çocukları ihmal ettiği ortada.
Ulusal risk haritası
oluşturulmalıdır. Okula devam edemeyen çocukların
sayısının ve sebeplerinin araştırılması,
erken yaşta evliliklerin 16-17 yaş kriteri konmaksızın saha
çalışmalarıyla tespiti, aile içinde her türlü ihmal ve
istismarın araştırılması ve çocuk iş gücünün
belirlenmesi amacıyla risk haritalarının oluşturulması
önem arz etmektedir ama lütfen, bunu yaparken
Bakanlığınızdaki mevcut birimin yaptığı gibi
yapmaya devam etmeyin çünkü yaptığı çalışmalar da
bizim kültürümüze göre yanlış cevapları alması söz konusu
olduğundan başarıya ulaşması mümkün değil.
Yapılacak çalışmaların
yapılandırılmasında Türkiye Çocuk ve Ergen Psikiyatristleri
Derneği, Türk PDR, Türk Psikologlar Derneği, Sosyal Pediatri
Derneği yöneticileri ve akademisyenlerden oluşturulacak
danışma kurulunun desteği alınarak çalışmalara
bilimsel nitelik kazandırılması gerekiyor. Gerçekten -ben, Çocuk
İstismarı Komisyonundan biliyorum- çok hatalı anketler,
uygulamalar yapıyorlar; sonuçlar doğru çıkmıyor. Böyle ne
yaparsak ne olur, akademisyenlerden, derneklerden yararlanırsak? Böylece
kayda değer ölçüde maddi manevi emek harcanarak gerçekleştirilecek
çalışmaların sunduğu bilgi ve verilerin geçerliliği,
güvenilirliğini yüksek olacaktır.
Yine, Birleşmiş Milletler Çocuk
Hakları Sözleşmesini imzaladık. 18 yaşın
altındaki her birey, çocuktur. diyor. Lütfen, Türk Ceza Kanunu ve Türk
Medeni Kanununu -buna uyma yükümlülüğümüz olduğu, imzaladığımız
için Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesini- buna
göre düzenlememiz gerekiyor. Bu konuda hassasiyetinizi rica ediyorum. Biz
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak 18 yaş altının çocuk
olarak kabul edilmesi yönünde Türk Medeni Kanununda, Türk Ceza Kanununda
gerekli kanun teklifini verdik. Bu konudaki desteğinizi rica ediyorum.
Yine, bununla birlikte, bütün bu
çocuklarımızla ilgili sorunları burada dile getirmek mümkün
değil, zaman yeterli değil, zaman bitiyor. Çocuk hakları daimi
komisyonu kurulması çok önemli. Bununla ilgili de biz kanun teklifimizi
sunduk. Bu konuda da sizlerin desteğini bekliyoruz. Tüm
çocuklarımızın, kadınlarımızın, ailelerin ve
özellikle gazilerimizin, şehitlerimizin ve ailelerinin
haklarını, engelli vatandaşlarımızın haklarını
savunarak onları en iyi noktaya getirebilecek kararların
alınmasını diliyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Depboylu.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına ikinci
olarak Denizli Milletvekili Sayın Emin Haluk Ayhan konuşacak.
Buyurun Sayın Ayhan. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
2017 yılı Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Rekabet
Kurumu bütçeleri ve 2015 Yılı Kesin Hesap Kanun Tasarıları
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere
söz aldım. Bu vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Tabii ki, şimdi, ben Sayın Bakanın
burada olmasını dilerdim, yok. Bizim tenkitlerimiz
Dün de söyledim
-gerçi dünkü Sayın Bakan biraz alınganlık gösterdi ama- Yenikapı
ruhuyla tenkit ediyoruz dedik, biraz o açıdan bakacağız ama
durumun iyi olmadığını da Sayın Bakanım, özelikle
ifade etmek istiyorum.
Hakikaten, bu gümrük, ticaret
politikalarının ana unsuru, ticaretin daha kolay, daha güvenli bir
şekilde, aynı zamanda hızlı ve kaliteli
yapılmasını sağlamak. Dolayısıyla dünya
ticaretinde değişen şartlara ülkemizin de uyumunu teminen ilgili
kurumların hukuki, idari, fiziki, teknik ve mali kapasitesinin dünyadaki
gelişmelere uyumlu hâle getirilmesini gerektirmektedir.
Şimdi, gümrük, esasen dış ticaretin
bir bileşeni. AKP hükûmetleri ise Gümrük Bakanlığını
iç ticaretle ilişkilendirdi. Bu, işe göre kurumsal yapıyı
oluşturma değil, Bakana göre kurumları bölme, yapıyı
ona göre ne yapmaktır; uyarlamaktır. Bu, doğru bir
yaklaşım değildir. Bakanlığın kuruluşunda
bizatihi defo vardır.
Şimdi, tabii, bu bütçe görüşmeleri
esnasında genel konulara değiniyoruz ama özellikle de bütçenin
rakamlarıyla ilgili -dün de bahsettim- bir şeyleri söylemek gerekir.
Burada neyi söyleyeceğiz? 2016 yılı Bakanlığın
bütçesinin başlangıç ödeneği 2015 başlangıç
ödeneğine göre yüzde 37 artmış. Bu yüzde 37 artış,
önemli bir olay. Fakat ne getirdiği ne götürdüğü üzerinde ben bir
açıklama göremedim. 2017de 2016ya göre başlangıç ödeneği
yüzde 75 artmış. Buna muhafazakâr bir gelişme falan da
diyemeyiz. İddiasız bir bütçe olarak bu olayı nitelemek mümkün.
Dış ticarette esnafa, KOBİye bu bütçeden ilave bir şey
yok. Bu artış zaten bunu gösteriyor, öngördüğünüz enflasyonu da
dikkate alırsanız.
Rekabet Kurumu 2015 yılı kesin
harcaması başlangıç ödeneğinin yüzde 22 altında, 2016
bütçesi 2015 harcamasının yüzde 36 üzerinde. Bu bütçede kurumun
faaliyeti üzerinde müspet bir gelişme görülmüyor. Yani kurumun ciddi bir
faaliyet geliştireceği, yapacağı anlamında bir
şey yok. Oturmuş bir kurum olarak değerlendirmek mümkün mü? O da
değil.
Şimdi, bize göre, gümrüklerde
iyileştirilmesi gereken pek çok problemli alan mevcut. Bunlardan bir
tanesi, gümrük işlemlerinin yarattığı bekleme ve maddi
kayıplar; akaryakıt, sigara ve alkol kaçakçılığı
denetim yetersizliği. Özellikle -Sayın Bakanım, Maliye
Bakanı olarak sizin burada olmanız iyi- ÖTV artışları
sonucunda kaçak ve sahteciliğe karşı tedbirlerin devreye
sokulması şart. Bunu millet de görsün, şimdi elimde rapordan
alınmış, yapılmış bir tane grafik var.
Menşesi, fabrikasından 1 liraya çıkıyor sigara, piyasaya
geldiğiniz zaman satışı 5 lira ile 8 lira arasında
değişiyor. Şimdi, Bunun menşesi fabrikası, 1
lirasını alıyor. diyorlar, diğerinden kimler
faydalanıyor? Kaçakçı networkleri, PKK,
taşıyıcılar, depocular, perakendeciler ve tüketiciler.
Bunun detayını göstermek mümkün ama siz ÖTVyi oradan
bastırdıkça bu kaçakçılara doğru gidiyor.
Geçen sene burada, Erkan Bey, bizim Grup Başkan
Vekilimiz Kızılayda kaçak sigara şu fiyata
satılıyor. dedi -belki sizdiniz, belki başka sayın bakan-
Hayır. dediler. Gitti öğle arası Kızılaydan
aldı geldi, birer tane de oraya bıraktı hatırladığım
kadarıyla.
Şimdi, bu olaya baktığınız
zaman, sıkıntıların arttığını
görüyoruz. Bir kere, Gümrük Bakanlığı yerine
oturmamış, dış ticaretle ilişkilendirilmiş,
kaçakçılıkla ilgili vazifelerini yeterince ifa edemediği ortada.
Bu, sadece Bakanlığın bünyesinden kaynaklanmıyor,
uyguladığınız genel ekonomik politikalarda, ÖTV
artışlarından vesaire buraya doğru geliyor.
Şimdi, özellikle, Sayın Bakan burada
olsaydı söyleyeceğim bir şey vardı, dahilde işleme
rejimiyle ilgili Sayıştay raporu epey şey koymuş buraya.
Hakikaten ben Ekonomi Bakanlığından dış ticaretle
ilgili, dahilde işleme rejimiyle ilgili bilgi almakta
sıkıntı çekiyorum. Ben bunu Gümrük Bakanlığıyla
ilgili mutlaka öğrenmek istiyorum, Bakan Beyle de sohbet etmek istiyorum,
Sayıştay raporlarına bile girmiş. Ya, ihracatın yüzde
45i dahilde işleme rejimiyle ilgili olur mu? Bazı sektörlerde, dün
söyledim, yüzde 70lere kadar varmış. Dünyanın hiçbir yerinde
böyle bir şey olmaz, görülmez, bu çok sıkıntılı bir
alan.
Diğer taraftan, bakın, 5.012 adet
yatırım, teşvik belgeleri kapsamında sağlanan destek
unsurlarının geri alınmasına ilişkin mevzuat
hükümlerini Bakanlık uygulamamış. Bunlar hakikaten problemli bir
alan olarak devam ediyor.
Şimdi, esnaf ve KOBİlerin
sıkıntıları meydanda. Zaten AKP Hükûmeti esnaf,
sanatkârların
TOBBun Başkanını meslek
mensuplarının işleriyle, problemleriyle ilgilensin diye bir
teşvik vermedi. PKKya karşı milletin yüreği
yufkalaşsın diye alana sürdünüz o zaman. İş
değişti ama gerçekten onların problemi bitmiş değil,
devam ediyor.
Gelelim AVMye. Kiraların TLye çevrilmesi
rahatlatır mı? Zor. AVMlerin artması tüketimi körüklüyor,
esnafı AVM tasallutuna karşı koruyamıyorsunuz. Şehir
içinde AVMler, küçük esnafa verdiği zararın ötesinde ithal ürünlerin
satışını artırıyor. Hangi tedbirleri almaya
çalışıyorsunuz? AVMde dövizle kira kontratları var
mı? Var. Buna kim müsaade etti? AKP. Şimdi, dövizle kira
kontratları toplulaştırılmış,
menkulleştirilmiş, yüksek iskontolarla kırılmış;
yüzde 7-8 gibi. Bankalar döviz aktifi ve geliri yaratacak, ihracatçı döviz
getirmezse ne olacak, dolarla kaynak bulan, borçlanan bankalar ne yapacaklar?
Ya, turizme ya da AVMye dönecek. Sistem böyle kurulmuş, böyle
dönmüş. 53 milyar dolar yatırımdan bahsediyorsunuz. AVM yatırımcısı
peşin almış, toplu para almış. Kiracılar
İş yok. diyor; onların işi hepten rezillik, ya
çıktı ya çıkacak. Esasen problem, önümüzdeki ay kontratlar
yenilenecek. İstanbul birbirine girmiş vaziyette. Bunların çoğu
kur 1,8ken kiralamış, şimdi kur 3,5 lira. Adam 10-20
yılda yatırımı finanse edeceğim. diyor, şimdi
20-40 yıla çıkacak finansmanı. Adam riski almış,
çekecek. Batsın. diyorsanız batsın. Geçen
başkanlarıyla görüştüm kiracıların, diyor ki: Dünyada
AVM kiraları cironun yüzde 15ine kadar olur, bizde bu yüzde 30a kadar
çıktı. Biz bu yükün altından kalkamayız.
Haddizatında, bu işi bu kadar genişletip büyüteceğinize ne
yapacaktınız? Pazar yerleri gibi bölgelerde ofis
kuracaktınız -bin iş yeri, vesaire- bu problemi çözecektiniz.
Yeri gelmişken -Sayın Bakan, bunu vallahi bir
dinle- benim evin önüne -on beş sene oturdum, Allah nasip etti, yeşil
alandı- bir gün baktım kazık çakılıyor, kazıyor.
Diktiler alışveriş merkezini, buradan şurası kadar.
Şimdi, ben de bir süt alacağım, ekmek alacağım;
misafir gelecek, gazete alacağım; yok, alamıyorum. Ne
yapacağım? Gideceğim birkaç kilometre, alıp geleceğim.
Çok dua ettim: Ya Rabbim, şuraya bir büfe açılsın da
şunları alayım. Ya makbul bir zamanda dua ettik ya da ayarını
kaçırdık Allah affetsin. Böyle bir şey olabilir mi? Orada
şimdi otopark derdi var, orada trafik derdi var, her türlü
sıkıntı orada. Etrafı rahatsız eden bir çevre. Böyle
bir şey olabilir mi? Gerçekten, mesela, Denizli bu yönden çok iyi ha. Bin
kişiye düşen metrekare alanı itibarıyla Türkiye de
Avrupa'nın AVM şampiyonu. Ne diyorsunuz? 274 metrekare bin
kişiye. Şimdi, perakende pazar payı 1998de yüzde 15miş
bunların, yüzde 73e ulaşmış 2016da.
Şimdi, son on yılda 1,3 milyon esnaf
AVMler yüzünden iş yerini kapatmış, kepenk indirmiş.
Denizli, İstanbul ve Eskişehirin arkasından 3üncü. Bir sürü
mahkemelik oldular. İmar değişti, yerine girdi, çıktı;
millet birbirine girdi, mahkemelik oldu; bu kadar rezillik, kepazelik de bir
tarafa.
Şimdi, sicil affı olayı var, herkes
lafını ediyor fakat bu işte tecrübeli bakanlar bu işe
girmiyor. Onlar birkaç kere bu sicil affını denediler, demarş
yaptılar ama geri geliyor. Ya, bu adamlar, bankalar da bir ticari
işletme, siz esnafın hâlini kötülediyseniz, adam bilançosuna
bakıp da veriyor. Bu esnafı niye bu hâle soktunuz? Hadi bunu düzeltelim.
Düzeltebiliyor musunuz? Düzeltmiyorsunuz. Geçen bu son kararları
açıklarken siz, gördüm, hepiniz pas etti -eski bakanlar- kaldı kimin
üstüne? Gümrük Bakanının üstüne kaldı. O da hâlâ
çalışıyor. Ondan önce çalışanlar bu işin
altından kalkamadılar zaten. Şimdi, kalkamadıkları
için orada da çok büyük sıkıntı var. Bu sicil affı, bir
temizleyin de millet rahatlasın bakalım bankalar kredi veriyor mu,
vermiyor mu? Bunun dışında, gerçekten bu sicil affı
hususunda vatandaşlar bizar olmuş vaziyetteler.
Diğer taraftan, bakın, bu birlikler falan
artık bu piyasayı regüle edemez hâlde. İşin mali
büyüklüğü birliklerin gücünü aşmış vaziyette. Çiftçimiz ve
ziraat odalarımız bundan çok rahatsız. Sorunun bir an önce
çözülmesi gerekiyor. Fındıkta, üzümde, kayısıda, incirde
fiyatlar düşüyor. Geçen yılın aynı dönemine göre kilogramda
kabuklu fındık 2 lira düştü 10 liraya, kuru kayısı 3
lira düştü 6 liraya, kuru üzüm 1 lira 70 kuruş daha düşerek 3
lira 80 kuruşa, kuru incir 50 kuruş düştü 6,5 liraya. Hani
bunlar garantörlük yapacaktı, destekleyecektiniz, özel sektörle beraber
iş birliği yapacaklardı? Bunlarla ilgili
yaptığınız hiçbir şey de yok. Şimdi onlar
sıkıntıda.
Gerçekten, bir de Sayın Bakan, siz buradayken
notlarımın arasında sorayım: 2017de gümrük vergilerini
yüzde 37 oranında artırıyorsunuz, ithalden alınan KDVyi
yüzde 11 artırıyorsunuz, diğer dış ticaret vergilerini
yüzde 15,5 artırıyorsunuz. Birini hangi dolar kuruyla
artırıyorsunuz, ötekini hangi dolar kuruyla artırıyorsunuz?
Gerekçelere baktım gerekçeler aynı. Gerekçede bir farklılık
olsa diyeceğim ki ne oldu ya hakikaten gerekçesi farklı, bir yerden
bu iş patlayacak bu vergi de artacak falan diye. Bunların bir
gerekçelerinin anlatılması lazım.
Şimdi, bu kredi kartı taksitlendirilmesi
yetmiş iki ay ya, siz bunu yetmiş iki ay yaptınız ya,
şöyle bir eşinizin dostunuzun, samimi olduğunuzun bir tanesini
bir banka şubesine gönderin bakalım garip gurebanın, fakir
fukaranın bu kredi kartı taksitlendirmesi yetmiş iki ay oluyor
mu, olmuyor mu? Buna bakmak lazım. Yaptığınız
işin, aldığınız kararın bir neticesi olması
lazım. Dolayısıyla, bu işlere bakmak lazım.
Rekabet Kurumuna gelince, onun da çok iyi
çalıştığını söylemem mümkün değil. Oraya da
bu ilave edilen ne var; başkan yardımcısı ve bir
başkan yardımcılığı seviyesinde görev ve
yetkilere sahip olduğu iddia edilen, üç ayrı makam işgal eden
kıdemli koordinatör atamışsınız. Hatta
bazılarına da teşekkür yazısı falan gitmiş. Hepsi
15 Temmuzda gitmiş arkasından. Bunlara da dikkat etmek lazım,
bir bakmak lazım. Eğer bunlar doğruysa, doğru değilse,
bizim de yanlışımız, eksiğimiz varsa lütfen bize
söyleyin.
Süre yetmiyor. Ben yüce
heyeti saygıyla selamlıyorum. Bütçenin de hayırlı
olmasını diliyorum. Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Ayhan.
Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına 3üncü olarak Konya Milletvekili Sayın Mustafa
Kalaycı konuşacak.
Buyurun Sayın
Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA
KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Maliye
Bakanlığı ve Gelir İdaresi
Başkanlığının bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Sözlerimin başında
bana iletilen bir konuyu Maliye Bakanımıza aktarmak istiyorum. Tapu
Kadastro Genel Müdürlüğü, döner sermayede çalıştırmak üzere
1.500 kişi için başvuruda bulunmuş. Hâlen meslek
yüksekokullarından bu alanda en fazla mezunun emlak ve emlak yönetimi bölümünde
olduğundan bahisle verilecek izinde mezun sayıları dikkate
alınarak dağılım yapılması yönünde talep var.
Umarım dikkate alırsınız.
Uzun süredir ekonomide reform
niteliğinde yapısal önlemler alınmaması sebebiyle ülkemizin
ekonomik sorunları yıldan yıla artmıştır. Son
dönemde yapısal sorunlar, adaletsizlikler ve dar boğazlar daha da
ağırlaşmıştır. Çiftçisi, esnafı, sanayicisi,
hane halkıyla toplumun bütün kesimleri ağır ekonomik
şartlar ve borç altında ezilmektedir. Milletimiz zam ve vergi
artışlarına direne direne güçlükle ayakta durmaktadır.
Hükûmete soruyorum: Hani tüm
dünya bizi kıskanıyor, herkes bize gıptayla bakıyordu? Hani
on dört yılda üç Türkiye olmuş, güven ve istikrar adasına
dönmüştük? Türk milleti ne zaman huzura ve refaha kavuşacaktır?
Türkiye, ekonomi alanında hızla reform gündemi oluşturmalı
ve bunu uygulamalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi
olarak, yıllardır yapısal reformlar konusunda Hükûmeti hep
uyardık ve son seçim beyannamemizde de ekonomide önemli gördüğümüz,
üretim, tasarruflar, yatırımlar, tarım, gelir, harcama ve
vergiyle ilgili olmak üzere yedi alanda hızlı ve kararlı bir
şekilde reformların başlatılması gerektiğini
söyledik ve uygulanması gereken politikaları belirledik ama Hükûmet
hep duyarsız kalmıştır. Nihayet geçen hafta Sayın
Başbakan ekonomiye yönelik alacakları tedbirleri
açıklamış ve 2017 yılı için yapısal
reformların takvimlendirildiğinden ve yıl boyunca vergi,
araştırma-geliştirme, çalışma hayatı,
eğitim, sağlık, adalet gibi alanlarda yapısal reformlar
yapmaktan söz etmiştir. Türkiye ekonomisinde sorunlar
ağırdır; saklamaya, gizlemeye gerek yoktur ve ekonomideki
sorunlar hepimizi ilgilendirmektedir. Türkiye ekonomisinin kırılgan
bünyesini tedavi etmek, hep birlikte fedakârlık şemsiyesi altına
girmek önümüzdeki tek seçenektir.
Hükûmet Türk lirasının güçlenmesi
maksadıyla aldığı karar ve tedbirleri daha da
derinleştirmelidir. Bu konuda çiftçilerimizin talebi var, çiftçilerimiz de
rahatlatılmalıdır. Çiftçimiz, dövizle biçerdöver, traktör
aldığından bugün borcu 2 katına çıkmıştır.
Çiftçi zor günler yaşamaktadır. Çiftçimiz gırtlağına
kadar borçludur. Bankaların ve tefecilerin kıskacında
bunalmış; faiz, kredi batağında nefes alamaz hâle
gelmiştir. Çiftçimizin tarlası, bahçesi, neyi varsa ipoteklidir.
Çiftçimizin kredi borçları 2016 Eylül ayı itibarıyla 68,5 milyar
liraya ulaşmıştır. Borç tuzağına düşen ve
borçlarını ödeyemez hâle gelen, ihtiyaçlarını
karşılamak için banka kredi kuyruklarında bekleyen
çiftçilerimiz, alın teriyle ekmeklerini kazandıkları arazilerini
haraç mezat satmak zorunda kalmaktadır. Çiftçilerimiz çaresiz
kalmış, devletinden bir yardım eli uzanmasını
beklemektedir. Çiftçilerimiz için acilen bir tedbir paketi
açıklanmalı, tarımsal kredi ve elektrik borçları uygun
şartlarda, hatta faizsiz yeniden yapılandırılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede üretim ve
istihdam üzerindeki vergi yükü ağırdır. Üretimin başta
elektrik gibi temel girdileri üzerinden çok yüksek düzeylerde vergi, fon ve
benzerleri alınmaktadır. Üretim üzerindeki vergi yükünün
azaltılmasının istihdam ve büyümeye sağlayacağı
olumlu katkı ve belli bir süre sonra bu kesimden sağlanan toplam
vergi gelirlerinin artacağı hesaba katılmalıdır.
Yapısal reformlar kapsamında vergi reformu hemen gündeme
alınmalıdır. Bu çerçevede, herkesin mali gücüne göre vergi
ödediği adaletli bir vergi sistemi tesis edilmelidir. Vergi sistemi,
ülkenin ekonomik, sosyal ve kültürel yapısını dikkate alan
dinamik bir yapıya kavuşturulmalıdır.
AKP iktidarında, vergi alacaklarının
yapılandırılması konusunda 6'ncı düzenlemeye bu
yıl gidilmiştir. Başlı başına bu durum bile
yıllardır ekonomide işlerin iyi gitmediğini, Türkiye'nin
iyi yönetilmediğini açıkça göstermektedir. Özellikle 2008
yılından bu tarafa peş peşe çıkarılan kanunlar ve
Bakanlar Kurulunun süre uzatım kararlarıyla uygulama süreklilik
kazanmıştır. 2014 yılında getirilen
yapılandırmanın daha süresi dolmadan
yapılandırmanın bile yapılandırılması
düzenlenmiştir.
Yapılandırılan vergi
tutarının 77,6 milyar TL olduğunu açıklayan Maliye
Bakanının Eskiden ekmek kuyruğu vardı, şimdi vergi
dairesinde borç ödeme kuyruğu var dolayısıyla bu bizi mutlu
ediyor. sözleri basına yansımıştır. Bu, basit ve çok
sığ bir değerlendirme olmuştur. Sayın Maliye Bakanı
vatandaşın borçluluğunu, vergi borçlarını niye
ödeyemediğini, vergi borçlarına uyguladığı yüksek
gecikme zammını görmüyor, göremiyor.
Sayın Cumhurbaşkanı, "Faiz
meselesini çözmemiz gerekiyor. Yalnızlığımı biliyorum
ama mücadelemi sürdüreceğim, kararlıyım." diyor ya, ne
yazık ki başta Hükûmet yalnız bırakıyor.
Bakınız, hâlen enflasyon yüzde 7, yeniden
değerleme oranı yüzde 3,83, kanuni temerrüt faiz oranı yüzde 9,
ticari temerrüt faiz oranı yüzde 10,5, hazine ihaleleri bileşik faiz
oranı yüzde 10,6, bankalarca TL ticari kredilere uygulanan ağırlıklı
ortalama faiz oranı ise yüzde 14,7 düzeyindedir. Buna
karşılık, Hükûmetin uyguladığı vergi gecikme
zammı oranı yüzde 16,80; tecil faiz oranı yüzde 12dir. Hükûmet
tefeci gibi faiz uygulamakta olup, Cumhurbaşkanının çağrılarını
hiç dikkate almamış ve 2010 Ekim ayından beri oranları
düşürmemiştir.
Gecikme zammı, vergileme tekniği
açısından bir ceza değil, amme alacağını
enflasyona karşı korumak ve zamanında ödenmesini sağlamak
için getirilen müeyyidedir. Gerek gecikme zammı ve gerekse tecil faiz
oranları günümüz ekonomik koşulları dikkate
alındığında fahiş denilebilecek kadar yüksektir.
Enflasyonun 2 katından fazla olan gecikme zammı oranı, vergisini
zamanında ödeyemeyen, ödeme güçlüğü çeken herkesi etkilemekte ve
vergi borçlarını katlayıp, idarenin tahsilat, vergi
mükelleflerinin ödeme kabiliyetini azaltmaktadır.
Hükûmet bankalarla ilgili denetim görevini de
yapmamaktadır. Bankalar kredi kartlarına ve kredili mevduat
hesaplarına çok yüksek faiz uygulamaktadır. Bankaların kredi
kartlarına uyguladığı akdi faiz yıllık yüzde
24'ü, gecikme faizi ise yüzde 30u aşmaktadır. Ücret ve komisyonlar
faize eklendiğinde ise ortaya korkunç bir tablo çıkmaktadır.
Peki, BDDK ne yapıyor? Hükûmet ne yapıyor? Seyrediyor.
Bakınız, 2016 yılının on
ayında bankaların kredilerden aldığı ücret ve
komisyonlar 5,8 milyar liraya, "dosya parası" diye
adlandırılan bankacılık hizmet gelirleri 18,9 milyar liraya
varmıştır. Bankaların toplam faiz dışı
gelirleri 2015 yılında 42,1 milyar lira, 2016 yılının
on ayında 38,4 milyar liradır. Bankalar kredi borcunu erken ödemek
isteyene dahi ceza kesiyor, bir dünya para istiyor.
Kredi kullanıp borçlanan çaresiz vatandaş
ücret, komisyon, dosya parası diye soyuluyor. Peki, BDDK ne
yapıyor? Hükûmet ne yapıyor? Seyrediyor. Sayın
Cumhurbaşkanı sitem etmekte sonuna kadar haklıdır. Cumhurbaşkanı
sürekli Faizi düşürün. diyor, Hükûmet ya anlamıyor ya dinlemiyor ya
da faize Düş. deyince düşeceğini sanıyor ki hiçbir
şey yapmıyor.
Yine, Sayın Cumhurbaşkanı
"Türkiye'de en yüksek parayı kazanan, reel yatırımcı
değildir. En yüksek parayı kazanan, finans sektöründe
olanlardır." demiştir, böylelikle bir gerçeğin
altını çizmiştir.
Evet, ülkemizde en fazla büyüyen, finans sektörüdür.
Yine ülkemizde en fazla kâr eden, finans sektörüdür. Bu yıl kurumlar
vergisi rekortmenleri listesinin ilk 10'u arasında 7, ilk 100'ü
arasında 18 banka yer almıştır. Reel sektörün zor günler
yaşadığı, işletmelerin iflasa sürüklendiği
şu dönemde, finans sektörünün 2016 yılı on aylık net kârı
32 milyar liradır, 10 ayda 2015deki yıllık net kârın yüzde
23 üzerine çıkılmıştır. Milletimiz gece gündüz
bankalara çalışmakta, emeğini, alın terini, gelirini,
kazancını bankalara faiz olarak aktarmaktadır. AKP
İktidarı faiz lobisini abat etmiştir. Faiz lobisi, AKP'nin
ekonomi politikalarından beslenmiştir. Aslında AKP'nin on dört
yıllık icraatının özü ve özeti de budur.
Değerli milletvekilleri, vergilerin
toplanmasında ve bütçenin her kademesinde görev yapan, bu işin
asıl yükünü çeken maliye çalışanlarının sorunları
yıllardır çözüme kavuşturulmamıştır. Maliye
çalışanları kendileri için de yeniden yapılanma ve adalet
istemektedir. Maliye teşkilatında personel yetersizliği had
safhadadır. Boş kadrolara atama yapılmadığı için
çalışanların iş yükü taşınamayacak boyuta
gelmiştir. Personel ihtiyacı acilen giderilerek
çalışanların iş yükü normal ve eşit hâle
getirilmelidir. Personelin fazla çalışmalarının
karşılığı da ücret olarak ödenmelidir. 657
sayılı Devlet Memurları Kanununda mali hizmetler
sınıfı oluşturulmalı, gelir ve gider idareleri
arasında uygulama birliği sağlanmalıdır. Personelin
görev tanımları yeniden yapılarak görevi dışında
çalıştırılmamalıdır.
Sayın Bakan, Komisyonda yönelttiğim soru
üzerine hışımla Merkez ve taşra uzmanlıkları
devam edecek. Gelir uzmanlarının sınavı diye bir
çalışmamız bulunmamaktadır. dediniz. Bu katı
tutumunuza rağmen biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak dile getirmeye
devam edeceğiz.
Devlet memurlarına, yaptıkları
hizmetler için lüzumlu bilgilere ve yetişme şartlarına uygun
şekilde, sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar
ilerleme imkânını sağlamak 657 sayılı Kanunun temel
ilkeleri arasında yer almaktadır.
Gelir İdaresi Başkanlığı
son kez 18 Şubat 2012 tarihinde kurum içi gelir uzmanlığı
sınavı açmıştır. Gelir İdaresi bünyesinde
yaklaşık 5 bin çalışan sınav hakkı beklemektedir.
Gelir İdaresi Başkanlığı, uzman
yardımcısı alımı yapmakta, bununla birlikte görevde
yükselme sınavı açmamaktadır. Aynı işleri yapan,
aynı sorumluluğa sahip ve aynı derecede bulunan personel
arasında ciddi miktarda maaş farkı bulunup bu fark artmaya devam
etmektedir. Bu durum çalışma barışını olumsuz
yönde etkilemekte, personel arasında huzursuzluğa sebep
olmaktadır. Açılacak kurum içi gelir uzmanlığı özel
sınavıyla kurum çalışanları kendilerini
geliştirme imkânı bulacaklardır. Bunun katma değeri gözden
uzak tutulmamalıdır.
Bir başka konu, Vergi Denetim Kurulu
Başkanlığınca 2014 yılında yapılan
yeterlilik sınavında 119 vergi müfettiş
yardımcısı mağdur edilmiştir. Sınavın
usulsüzlüğü Danıştay ve idare mahkemeleri kararlarıyla
ortaya konulmasına rağmen bir yıldır yargı kararı
uygulanmıyor. Söz konusu vergi müfettiş
yardımcılarının mağduriyeti mutlaka giderilmeli ve
ayrıca bu sınavla ilgili soruşturma açılmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
yapılandırmanın gizli kahramanları muhasebeci ve mali
müşavirlerdir. Düzenli bir muhasebe ve denetim sisteminin
oluşması adına yüklenilen tüm görevlerin yanında,
muhasebeci ve mali müşavirlerin sorumlulukları sürekli
çoğalmakta ve iş yükleri gün geçtikçe artmaktadır. Bu
mesleğin en büyük problemi olan muhasebe ücretlerinin mükelleflerden
tahsili sorununa yıllardır geçerli bir çözüm üretilebilmiş
değildir. Haksız rekabet, yetki karmaşası, tahsilat gibi
öncelikli sorunların ortadan kaldırılması mesleğin
geleceği için bir zorunluluktur.
Mali müşavirler ücretlerini
alamadığı gibi, bunun katma değer vergisini ödemek zorunda
kalmaktadırlar. Katma değer vergisinden dolayı Maliyeden sürekli
alacaklı görünmektedirler. Serbest meslek faaliyetlerinde KDV yüzde 8e
indirilmeli, KDVyi doğuran olay tahsilata bağlanmalıdır.
Ücret tarifesi zamana endeksli bir ücret tarifesine dönüştürülmeli ve
bağımsız denetim ücretlerini de kapsayacak şekilde yeniden
düzenlenmelidir. Meslek mensuplarına yıpranma indirimi hakkı
verilmelidir. Meslek mensuplarının iş sahipleriyle
yaptıkları sözleşmeler damga vergisinden istisna edilmelidir.
Bilgisayar ve yazılım giderleri iki yıl içerisinde amorti
edilmelidir. Serbest meslek giderleri yeniden belirlenmelidir. Stajyerler için
ücret istisnası öngörülmelidir.
Ben Maliye Bakanlığımızın
ve Gelir İdaresi Başkanlığımızın
bütçelerinin hayırlara vesile olmasını diliyor, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kalaycı.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına son
olarak İstanbul Milletvekili Sayın İsmail Faruk Aksu
konuşacaklardır.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2017
yılı Bütçe Kanunu Tasarısının Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı, Kamu İhale Kurumu, Kamu
Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu bütçeleri üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve
ekranları başında bizi izleyen muhterem
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, cumhuriyetimizin
kurucusu Mustafa Kemal Atatürkün İstiklal Savaşımızın
ardından Askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsun iktisadi zaferlerle
taçlandırılmazlarsa kazanılan zaferler yaşayamaz. sözü
istikbal ve istiklalimiz için ekonominin ne kadar önemli olduğunu ifade
etmektedir.
Cumhuriyetimizin ilk yıllarında hâkim olan
iktisat politikasının temel hedefi güçlü bir yerli ekonominin
kurulması olmuştur. Özel sektörün sermaye birikiminin yok denilecek
seviyede olması sebebiyle birçok sanayi tesisi ancak devlet
tarafından kurulabilmiş, devlet kalkınmanın ve ekonomik
büyümenin motoru işlevini görmüştür. Nitekim, Türkiye Cumhuriyetinin
kuruluşunun ardından geçen kısa zaman zarfında çok
sayıda fabrika, banka, kurum ve kuruluşla ülkemizin hızla
büyümesi ve sağlam temeller üzerine oturması
sağlanmıştır. Devletin ekonomideki ağırlığı
neoliberal akımın ve küreselleşmenin etkisini hissettirdiği
yakın döneme kadar da devam etmiştir.
1980li yıllarda Batı ülkelerinde
başlayan özelleştirme akımı ülkemizde etkisini 1994
yılı sonrasında göstermiş ve aziz milletimizin alın
teriyle inşa edilen kamu işletmelerinin özelleştirmeler yoluyla
elden çıkarılması süreci başlamıştır.
Özelleştirme uygulamalarında asli amaç kamuya ait
kuruluşların sermaye piyasalarında halka arz yoluyla
satılması suretiyle sermayenin tabana yayılmasıdır.
Oysa Türkiyede özellikle de 2003 sonrasında yapılan
özelleştirmelerde sadece kamu varlıklarının büyük kişi
ve şirketlere devredilmesi sonucunu doğuran ve yeni iş
alanlarının oluşmasını sağlamayan blok
satış yöntemi yoğun bir şekilde
kullanılmıştır. Son on dört yıllık
özelleştirme sürecinde blok satışların toplam
satışlar içerisindeki payı yüzde 52,4; tesis ve varlık
satışlarının oranı yüzde 29,5 olmuştur. Halka arz
yoluyla yapılan satışlar ise toplam satışlar
içerisinde yüzde 14,3lük paya ulaşabilmiş, borsada yapılan
satışlar da sadece yüzde 1,9 seviyesinde kalmıştır. Bu
durum özelleştirmeler yoluyla kamu kaynaklarının tabana
yayılmadığı, aksine millî birikimin büyük ölçekli özel
sermaye gruplarına aktarıldığı anlamına
gelmektedir. Bu tablo özelleştirmelerin esas hedefinden
saptırıldığını da açıkça ortaya
koymaktadır. Sermayenin tabana yayılmasını sağlamayan
özelleştirmeler rekabetçi bir serbest piyasanın oluşmasına
mani olmanın yanı sıra büyük sermayeye sahip küresel çapta
faaliyet gösteren çok uluslu yabancı şirketlerin tekel
oluşturmasına da yol açmaktadır.
Değerli milletvekilleri, rekabetçi özel
sektörün kamu sektöründen daha iyi işleyeceği felsefesine dayanan
özelleştirmelerden beklenen en önemli fayda üretimin ve istihdamın
artarak devam etmesiyle beraber söz konusu kuruluşların daha verimli
çalışacak hâle getirilmesidir.
Ancak biliyoruz ki birçok kuruluş,
özelleştikten sonra kapatılmış, üretimin devamı
sağlanmamış, çalışma alanının
dışında, farklı maksatla kullanılmış, kuruluşun
mal varlıkları, arazi ve diğer gayrimenkulleri
satılmıştır. Özelleştirilen birçok tesisin
kapatılması, kamu kaynaklarının elden
çıkarılmasının yanı sıra işsizlik ve büyük
kentlere göçü artıran temel unsur olmuştur. Yanlış
özelleştirme politikası sonucu ortaya çıkan işsizlik
sorununun çözümüne yönelik kalıcı tedbirler
alınmamıştır. Pek çok piyasada çarpık bir düzen
meydana gelmiş, piyasalar ya devlet eliyle özel tekellere terk
edilmiş ya da dışa bağımlı hâle gelmiştir.
Kritik sektörlerdeki özelleştirmelerde millî, stratejik tercih ve öncelikler
göz önünde bulundurulmamıştır. Tekel konumundaki KİTlerin
özelleştirilmesinde rekabetin tesis edilmesi ve tüketicinin
korunmasına yönelik herhangi bir tedbir alınmamıştır.
Özellikle, tarımsal özelleştirmelerde
kırsal kalkınma göz ardı edilmiş ve çiftçilerimizin durumu
dikkate alınmamıştır. Nitekim, Sayın
Başbakanın açıkladığı, Doğu ve
Güneydoğu Anadolu Bölgesi Cazibe Merkezleri Programı, tarım
alanındaki özelleştirmelerin
yanlışlığını açıkça ortaya koymuş;
yıllardır dile getirdiğimiz eleştirilerimizde haklı
olduğumuz teyit edilmiştir. 20 Eylül 2016 tarihinde Sayın Genel
Başkanımız Devlet Bahçelinin açıkladığı
Milliyetçi Hareket Partisinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesini
Kalkındırma Programı ise, tarım-sanayi entegrasyonu ile
kırsal kalkınmayı sağlamak üzere oluşturulan ve
yıllardır partimizin kırsal kalkınma
politikasının önemli bir unsuru olan Tarım Kentleri ve Merkez
Köyler projelerinin günümüze uyarlanmış hâlidir. Program, bölgede yaşayan
vatandaşlarımız tarafından devletin müşfik ve güçlü
elinin hissedileceği, PKKnın tasallutuna son verileceği, kamu
hizmetlerine erişimin tam olarak sağlanacağı, sonuçta
ekonomik büyümenin, sosyal gelişmenin, toplumsal uzlaşmanın ve
millî birlik ve bütünleşmenin temin edileceği bir programdır.
Değerli milletvekilleri, özelleştirmelerde
ve diğer kamu ihalelerinde temel kıstas, millî
kaynaklarımızın korunması, yetim hakkının ve kamu
yararının gözetilmesidir. Bu sebeple, söz konusu işlemlerin
mutlaka yolsuzluklarla mücadele anlayışı içinde
değerlendirilmesi gerekmektedir.
AKP dönemindeki özelleştirme uygulamaları
ve kamu ihaleleri, maalesef kamudaki çürümüşlüğün, siyasetçi-iş
adamı-bürokrat üçgeninde gelişen yolsuzluk ve usulsüzlüklerin kendini
gösterdiği önemli bir alan olmuştur. Özelleştirmeler, millî
menfaatleri esas alan, milletimizin alın terini aziz bilen, devlet
yönetimini kayıt dışına taşımayan ve özel
ilişkilere indirgemeyen bir yaklaşımla anlamlı
olabilecektir. Ne var ki, son yıllarda gerçekleştirilen bazı
uygulamalar, özelleştirme adına atılan adımların
arkasında özel ilişkilerle oluşturulmuş bir
altyapının olduğunu ortaya koymaktadır.
2005 yılında 3,2 milyar kâr edip 1 milyar
liradan fazla kurumlar vergisi ödemiş olan TÜRK TELEKOMun yüzde 55i blok
olarak iki yıllık kârına 6,5 milyar dolara satılmış,
6 milyar dolar değerindeki Avea da satışın yanında
hediye edilmiştir. Dahası, kurumlar vergisi oranı 10 puan
düşürülerek TÜRK TELEKOMa yaklaşık 4 milyar dolarlık vergi
avantajı sağlanırken kamunun vergi hasılatı da bir o
kadar zarara uğratılmıştır.
TMSF portföyünde bulunan bazı
kuruluşların satışında kamu bankaları
kullanılmıştır. TÜPRAŞın yaklaşık
yüzde 15 hissesi el altından bir gecede satılmış, idare mahkemesi
satışı iptal etmiş olsa da bu satıştan
dolayı alıcı birkaç ay içinde yaklaşık 500 milyon dolar
kazanç sağlamıştır.
Tapu Kanununda ve Sermaye Piyasası Kanununda
yapılan değişikliklerle, herhangi bir şarta bağlı
olmaksızın mütekabiliyeti de esas almayan bir yaklaşımla
yabancılara mülk satışına imkân verilmiş, ülkemizin
millî güvenliği ve stratejik öncelikleri göz ardı edilmiştir.
Gerçekleştirilen özelleştirmelerde, içerik
bakımından sağlam bir hukuki zemine dayanan ve suistimalleri
ortadan kaldıran bir yapı oluşturulamamış, hukuki
boşluklar, özel yasal düzenlemeler ve idari yetki aşımı
suretiyle şahsi ilişkilere dayalı bir yapı tercih
edilmiştir. Devletin sahip olduğu imtiyazlar ve varlıklar
yabancıların lehine el değiştirmiş,
satışlarda şeffaflık, kamusal fayda ve adalet gibi
özelleştirme ilkeleri yeterince dikkate alınmamıştır.
Türkiye, 1985-2016 döneminde toplam 67,5 milyar
dolar tutarında özelleştirme yapmıştır. Bunun 59,4
milyar doları yani yüzde 88i AKP döneminde
gerçekleştirilmiştir. Cumhuriyetimizin kazanımları, Türk
milletinin kıt kanaat tasarrufuyla yapılan yatırımlar bir
bir elden çıkartılarak yapılan yaklaşık 60 milyar
dolarlık özelleştirmeye rağmen, 2002de 129,5 milyar dolar olan
dış borcumuz, 2016nın ikinci çeyreği itibarıyla 421,4
milyar dolara çıkmıştır.
Değerli milletvekilleri, Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı büyük bir kurumsal yapı ve
aynı zamanda önemli yetişmiş insan kaynağına sahip
olmasına rağmen, uygulamada kurumun asli görevini
danışmanlık firmaları aracılığıyla
yaptırdığı görülmektedir. Eğer işler
danışmanlık şirketleriyle yapılabiliyorsa bu denli
büyük bir kurumsal yapıya ihtiyaç yoktur.
Bu danışmanlık meselesi
Sayıştayın da dikkatini çekmiştir. Sayıştay, 4046
Sayılı Kanun Kapsamında Danışmanlık Hizmetleri
İhalelerinde Uygulanacak Esas ve Usullere İlişkin Yönetmelikte
yer alan İdareden Kaynaklanan Sebepler; işin sözleşme süresi
içinde bitirilmesinin mümkün olmaması hâlinde, taraflarca mutabakata
varılarak sözleşmenin uzatılabileceği şeklindeki
hükmün mevzuata aykırı olarak devam eden sözleşmelere de
uygulandığını tespit etmiştir. Yine
Sayıştay, raporunda, Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla,
kamu yararına kullanılması kaydıyla kamu idarelerine
devredilen bazı taşınmazların amacı
dışında kullanıldığı ve bu
varlıkların kullanım şeklinin idare tarafından
denetlenmediğini belirtmiştir. Kuşkusuz ki bu tespitler kamunun zarara
uğratıldığının ispatı niteliğindedir ve
sorumluları derhâl tespit edilmelidir.
Denetimin bir amacı da idarenin
geliştirilmesine katkı sağlamaktır. Bu sebeple, denetim
sonuçları Hükûmet tarafından mutlaka ciddiye
alınmalıdır. Bize göre, özelleştirmeyle, ekonomide rekabet
ortamının tesis edilmesi, kamu maliyesi üzerindeki yükün
hafifletilerek kaynakların etkin kullanılması, üretim ve
istihdam artışı sağlanması, teknoloji transferi ve
ihracat kapasitesinin geliştirilmesi amaçlanmalıdır. Öncelikli
olarak, halka arz yoluyla özelleştirme yöntemi uygulanmalı,
sermayenin tabana yayılması sağlanmalı, uluslararası
rekabet şartlarında üretim devam etmelidir. Devlet tekellerinin
yerini özel sektör tekellerinin alması önlenmeli ve rekabetçi
piyasaların oluşması temin edilmelidir. İşlemlerde
şeffaflık ilkesi tam anlamıyla uygulanmalı, kamu
vicdanını rahatsız edecek hiçbir uygulamaya izin verilmemelidir.
Değerli milletvekilleri, yakın tarihimizde
gerçekleştirilen yapısal reformlardan biri de kamu ihale
alanındadır. 57nci Hükûmet döneminde bankacılık, mali
disiplin, sosyal güvenlik reformları gibi bu alanda da çok önemli bir
adım atılmıştır. Türkiyenin kamu ihale sisteminde
yolsuzluklarla mücadelenin önemli bir parçası olan Kamu İhale Kanunu
ve Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu düzenlemeleriyle yolsuzluklara
zemin hazırlayan unsurların ortadan kaldırılması
amaçlanmıştır. Ancak, AKP hükûmetlerince önce ihale
mevzuatında, sonra da imar mevzuatında değişiklikler
yapılarak istismara açık alanlar oluşturulmuştur.
2003 yılında açık ihale usulüyle
yapılan kamu alımlarının oranı yüzde 82 ve
pazarlık usulüyle yapılan kamu alımlarının oranı
yüzde 17 olarak gerçekleşmişken, 2015 yılında açık ihale
usulüyle yapılan alımların oranı yüzde 73e
düşmüş, pazarlık usulüyle yapılan alımların
oranı ise yüzde 26ya çıkmıştır. Bu dönemde
doğrudan temin yoluyla yapılan alımlar da 8 kat
artmıştır.
Kamu alımlarının genel ihale usulleri
yerine doğrudan temin suretiyle yapılması ve bazı kurum ve
kuruluşların kanundan istisna tutulması yolsuzluk ve
usulsüzlüklere açık bir ortam oluşturmakta, yolsuzluk
iddialarını da beraberinde getirmektedir. Yolsuzlukla etkin mücadele
için buna zemin hazırlayan hukuki, idari ve kurumsal eksikliklerin
giderilmesi, caydırıcı müeyyidelerin getirilmesi, etkin bir denetim
mekanizmasının oluşturulması ve insan gücü kalitesinin
geliştirilmesi gerekir. Kontrolsüz istisna uygulamalarına derhâl son
verilmeli, yatırımcı kuruluşların tamamı kanun
kapsamına alınmalıdır. Oysa, hizmetlerin doğru ve
eksiksiz yürütülmesinde denetim vazgeçilmez bir yere sahiptir.
Kamu İhale Kurumu verilerine göre, 2015
yılında ihalelerin sadece yüzde 2,2si denetlenmiştir. Denetimin
yapılmadığı ihalelerde nelerin eksik ya da yanlış
olduğu bilinmeyecek, ihale sürecinin iyileştirilmesi mümkün olmayacaktır.
Kamu İhale Kurumu, ihale sistemine yönelik olumsuz müdahaleleri önleme ve
sistemi geliştirmede etkin değildir. Kurum, icra
bağımsızlığı içinde hareket edememekte,
kuruluş gayesine hizmet eden bir yönetim sergileyememektedir.
Değerli milletvekilleri, finansal piyasalardaki
derinlik ve ekonomik yapılardaki karmaşıklık güvenilir
bilginin önemini artırmış, mali bilgilerin uluslararası
seviyede karşılanabilir olmasını zorunlu hâle
getirmiştir. Spekülasyonlara açık finansal piyasalarda özellikle
küçük yatırımcının hakkının korunması ve
güvenliğinin sağlanması, bu alandaki kurumlar
aracılığıyla gerekli tedbirlerin alınmasını
zorunlu kılmaktadır.
Bu bakımdan, Kamu Gözetimi Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumunun, finansal bilgilerin ölçülmesinde
bağımsız bir güvence olması sağlanmalıdır.
Kurumun, görevlerini yerine getirirken sektörün ilgilileriyle istişare
etmesi katılımcılığı artıracak ve kamuoyunun
bu konudaki kaygılarını da giderecektir.
Bu düşüncelerle konuşmamı bitirirken
kurumların 2017 yılı bütçelerinin hayırlı
olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Böylelikle Milliyetçi Hareket Partisinin grup
konuşmaları sona ermiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.41
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Fehmi KÜPÇÜ
(Bolu)
----0----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 40ıncı
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
2017
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon
yerinde, Hükûmet yerinde.
Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
yapılacak olan konuşmaları dinleyeceğiz.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ilk olarak
Kocaeli Milletvekili Sayın Fatma Kaplan Hürriyet konuşacak.
Buyurun Sayın Kaplan Hürriyet. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz yedi dakika.
CHP GRUBU ADINA FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesi
üzerinde söz almış bulunuyorum. Konuşmama başlamadan önce,
İstanbul Beşiktaştaki patlamada şehit olan
vatandaşlarımıza ve polislerimize bir kez daha Allahtan rahmet,
yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Eğer bir yerlerde bilime, demokrasiye,
barışa, aydınlığa aç bir çocuk senin
ışığını bekliyorsa sönmeye hakkın yoktur,
ışıyacaksın, ölüme saniyeler kalmış olsa bile. İşte
bu sözlerin sahibi ve ömrünü cehaletle savaşa adamış sevgili
Türkan Saylan -dün doğum günüydü- ışığıyla
binlerce çocuğun hayatını aydınlatmaya devam ediyor.
Kendisini buradan bir kez daha şükranla anmak istiyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, AKP, 2011
yılında kadın adını Bakanlıktan sadece isim
olarak değil, bütün yönleriyle çıkardığından beri,
kadının güçlenmesine yönelik politikaların hayata geçirilmesi
yerine, aileyi güçlendirdiği varsayılan ancak aile içerisindeki
kadını alçaltan politikalar dayatılmaya
başlanmıştır. Kadına şiddete sıfır
tolerans gibi laflara karşılık, maalesef, tolerans gösterilen
tek şey kadına şiddet olmuştur. 2016 yılında, on
bir aylık süreçte 236 kadın katledildi, 368 çocuğa yönelik
cinsel istismar vakası medyaya yansıdı. Kasım ayında,
otuz günde 35 kadın şiddete uğradı. Artık
kadınlar aile bireyleriyle birlikte katledilir hâle geldi. en son 8 aile
yakınıyla birlikte katledilen Gaziantepteki Tuğba gibi.
Peki, ya, gözümüzden bile
sakındığımız, eline diken batsa kalbimizin tam
ortasına kurşun yemiş gibi hissettiğimiz
çocuklarımız: Türkiyede çocuk istismarıyla ilgili dava
sayısı son on yılda 3 kat arttı. TÜİK verilerine göre,
son on yılda 482.908 kız çocuğu evlendirildi. 2015te 17 bin
kız çocuğu doğum yaptı. Bu zihniyetin sorumlusu, gece
yarısı önümüze koyduğunuz, çocuk evliliklerinin önünü açan,
tecavüzü aklayan önerge sahibi sizin zihniyetinizdir.
Ne yazık ki bu önergeye karşı
Sayın Bakanım, Aile Bakanı olarak sesiniz bile çıkmadı
ama bakıyorum, Aile Bakanı burada yok maalesef ve ne yazık ki
yine bu önergeye karşı bu Meclisin bir komisyonu olan Kadın
Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonundan da bir çıt dahi
çıkmadı. Daha da kötüsü, bu önerge nedeniyle UNICEFin bizi
kınadığı gün yurt dışında bu önergeyi savunan,
propagandasını yapan üyeler vardı maalesef.
Manisada dört aylık hamile kadının
spor yaptığı sırada saldırıya
uğramasıyla ilgili olarak Milletimizin içi rahat olsun, müdahil
olduk, bu kişinin en ağır cezayı alması için biz de
gerekeni yapacağız. cümlesi bile müdahil olmadan gerçek cezanın
verilemeyeceğini, bazı şeylerin üstünün örtülebileceğini
düşündüren sebepler olduğunu gösteriyor bize. Her anlamda sömürülen,
şort giydiği için tekmelenen kadınlarımızın,
renkli dünyaları taciz, tecavüzle kararan çocuklarımızın
yaşadıkları ortadayken, Ensar Vakfıyla ilgili davada
Bakanlığın vakıf avukatlarıyla aynı safta yer
almasını da tarihe not düştük, bilesiniz istiyorum.
Bakanlığın 2017 bütçesinin 20 milyar
lirasının sosyal yardım harcamalarına
ayrıldığını görüyoruz. Ancak, Kadının
Statüsü Genel Müdürlüğüne ise genel bütçenin sadece yüzde 3ü kadar pay
ayrıldı. Bu rakam Bakanlığın isminde bulunan
politika geliştirmeye yetecek bir bütçe değildir maalesef. Oysa,
kadın ve çocukları korumak evrensel bir davadır. İktidar bu
konuyu ne kadar önemsediğini bütçe dağılımıyla bir kez
daha göstermiş bulunuyor.
3 Aralıkta Otizm Eylem Planı kabul edildi,
çeşitli açıklamalar yapıldı ama bu plan için tam üç
yıl geç kalındı. Üç yıl önce de aynı plan
açıklanmıştı ama şimdi, yine, aynı planı
ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyorsunuz. Bütçeye
bakıyoruz, otizmle ilgili maalesef yine bir bütçe
ayrılmamış değerli arkadaşlar.
Statüleri gereği algıları yönlendirme
olanaklarına sahip zihniyet sahipleri de maalesef Kadın-erkek
fıtratı gereği eşit değildir. Topluluk içinde
kahkahayla gülmek iffetsizliktir. Hamile kadının sokakta
dolaşması uygun değildir. gibi söylemleri toplumun önünde sarf
ediyor ve maalesef bu, kadının hayatına şiddet olarak
yansıyor. Ayrıca, bu tür söylemler eşitsizliği normalleştirmekte
ve kadınların kamusal hayata katılımını
engellemektedir.
Bu kapsamda, sizin, AKP belediyesinin, Kütahya
Belediyesinin evlilik yapan, yeni evlenen çiftlere
dağıttığı bir kitaptan bahsetmek istiyorum
değerli arkadaşlar: Evlilik ve Aile Hayatı Neden bahsediyor
biliyor musunuz? Erkeğin cinsel fantezilerini kutsayan, kadının
nasıl işve yapması gerektiğini anlatan -çok özür dileyerek
söylüyorum ama, bu sizin dağıttırdığınız kitap
söylüyor bunu- maalesef kadına davar muamelesinin yapılması
gerektiğini söyleyen, hatta Erkek ailenin çobanıdır. denilen,
ahlak ve vicdan dışı bir kitaptır bu arkadaşlar.
Okudukça tüylerim diken diken oldu.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Kitabı
göster.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) - Ne
anlatıyor biliyor musunuz? Detayını okusam hepiniz domates gibi
kızarırsınız. Sadece başlıklarından
bahsetmek istiyorum. Gerdek gecesi detaylarından bahsediyor bu kitap.
Cinsî münasebet adabından, cinsel faydalanma hakkından, bekâret
hususiyetlerinden, kocaya itaatten, kocadan habersiz kadının
dışarı çıkamamasından, kocası dövdüğünde
işveli kıyafetler giyip, kadının kocasına kahve
götürüp gönlünü almasından
Çocuk doğuran sevimli
kadınları alın ama bakire olsun. diyen cümleleri içeriyor. Bu
kitaba göre kadın fazla şikâyet etmemeli, kocasının
hizmetini görmede maharetli olmalı. Kocası
arzuladığında kadınlık görevini yapmayan kadın,
suçlu ve günahkârdır. diyor, sizin bu kitabınız söylüyor. Çok
özür dileyerek buradan bunları ifade etmek zorundayım. Erkek
kıskanç olmalıdır. diyor.
Kadın itaatsizlik ettiğinde müeyyidelerden
bahsediyor. Bu müeyyidelerden bir tanesi de kadını dövmek. diyor.
Hangi hâllerde kadın dövülebilir, biliyor musunuz? Erkeğin
reisliğine isyan eden kadın dövülebilir. Kocası
arzuladığı hâlde süslenmeyen kadın dövülebilir.
Kocasının cinsî arzularını tatmin etmek istemeyen
kadın -çok özür dileyerek söylüyorum ama söylemek zorundayım-
dövülebilir. diyor. Bazen bir iki dayak işe yarar, kadına evin
hâkimini hatırlatır, ilaç gibidir. diyor.
Siz sığınma evlerini övüyorsunuz ya,
maalesef diyor ki: Evinden kaçan kadınlar için bir de belediye ve
feminist dernekler İsveç modeli sığınma evleri
açıyor.
Kadının çalışması
faydasızdır. Kadın çalışma hayatına girerse
kocasına karşı cinsel görevini yapamaz. diyor. Hatta diyor ki:
İş yerinde mutlaka 2 kadından 1i tacize uğrar, o yüzden,
kırsın bacağını evinde otursun. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) Daha neler
söylüyor, neler söylüyor arkadaşlar.
Bu kitabı size bir okusam var ya, hiçbiriniz
birbirinizin yüzüne bakamazsınız.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kaplan.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) - Tam
ahlaksızlık, tam sapkın düşüncelerin yer
aldığı bir kitap ve burada Sayın Bakana ve siz değerli
milletvekillerine sesleniyorum: Belediyeniz hakkında mutlaka işlem
başlatmak zorundasınız. Aksi takdirde, kadına
karşı şiddetten bahsettiğinizde bu kitabı sizin
önünüze atacağım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaplan
Hürriyet.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) Çocuk evliliklerinden
bahsettiğinizde bu kitabı sizin gözünüzün içine sokacağım,
bunu bilesiniz. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu durumu takip
edeceğiz, bilginiz olsun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Kaplan Hürriyet, bahsettiğiniz
kitabı görmedim, gerçekten doğruysa rahatsızlık verici bir
şey. (CHP sıralarından gürültüler)
ERKAN AYDIN (Bursa) Başkana ver Başkana.
ALİ YİĞİT (İzmir)
Başkana ver.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bir
dakika, bir şey söylüyorum. Bunu birlikte takip etmeyi teklif ediyorum
size.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Kesinlikle.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına ikinci olarak Tekirdağ Milletvekili Sayın Candan Yüceer
konuşacak.
Buyurun Sayın Yüceer. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA CANDAN YÜCEER (Tekirdağ)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de İstanbuldaki
hain terör saldırısında hayatını kaybeden
yurttaşlarımıza Allahtan rahmet, yaralılara acil şifa
dileyerek konuşmama başlamak isterim.
2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bütçesi
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri
izleyen değerli yurttaşlarımızı saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Kısa bir hatırlatma yapmakta fayda var
diye düşünüyorum. Gerçi Sayın Bakan yok ve Genel Kurul şu an
bomboş, Sayın Bakanın koltuğu da boş ama biz
bunları konuşmaya devam etmek zorundayız. Bütçesi üzerine
konuştuğumuz Aile ve Sosyal Politika Bakanlığı, 2011
yılında kararnameyle kurulmuş bir bakanlık.
Sorumluluğunun ve sorunlarının büyük bir kısmını
kadınlar oluşturmasına rağmen, adında kadın
olmayan bir bakanlık. Hizmet verdiği binanın aylık
kirası yaklaşık olarak 1 milyon civarında olan kiracı
bir bakanlık. Yani sonuç olarak ne yasası ne binası ne de
adında kadın olan bir bakanlık.
Tabii, Sayın Bakanın bu ilk bütçesi, ben
öncelikle hayırlı olsun diyorum Sayın Bakana. Ama bir sitemimi
de iletmek istiyorum. 65inci Hükûmet kurulduktan sonra, Genel Kurulda
Sayın Bakanın aldığı ilk söz,
Cumhurbaşkanının adam gibi ölmek, madam gibi ölmek
lafını hararetle savunmak içindi. Biliyoruz ki, iktidarıyla,
muhalefetiyle Parlamentodaki tüm gruplar Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığına pozitif ayrımcılık uygularlar;
Sayın Bakanı erkek egemen Kabinenin içinde ayrı bir yere
koyarlar; bu alandaki sorunların çözümü için samimiyetle mücadele ettiğine,
katkı verdiğine inanmak isterler. Toplumun, Parlamentonun ve
özellikle bu ülke kadınlarının Sayın Bakandan beklentisi,
Cumhurbaşkanının ayrımcı ifadelerine sahip
çıkması değil, kadın haklarını
savunmasıdır. Beklenti, Binali Yıldırımın,
şort giydiği için saldırıya uğrayan, şiddete
uğrayan bir kadının uğradığı şiddetle
ilişkili olarak, saldırganı kastederek
mırıldanabilir sözüne karşı Hayır, isteyen
dilediği gibi giyinebilir, kadınlar tercihlerinde özgürdür ve kimse
de mırıldanamaz, homurdanamaz, saldıramaz. demesidir. Beklenti,
Manisada saldırıya uğrayan hamile kadının Her yerim
kapalıydı. açıklaması yapmak zorunda kalmasını
engellemektir. Şiddet mağduru bir kadının böyle bir
açıklama yapmak zorunda hissetmesinin utancı sizlere aittir.
Aladağda 11 kız çocuğu göz göre göre katlediliyorken
yalnızca başsağlığı dilemekle, Acımız
çok büyük. demekle olmuyor. Beklenti, bu canlar yitirilmeden, iş
işten geçmeden Biz bu çocukları yanlış ellere emanet
ediyoruz, bu yanlışlığı ortadan kaldıralım.
Bu sorumluluk bize aittir. denmesidir. Beklenti, çocukken zorla evlendirilen,
istismar edilen, sokağa, uyuşturucuya, çalışma
hayatına itilen çocuklara sahip çıkılmasıdır.
Değerli milletvekilleri, vatana hizmet kriteri
göz ardı edilerek, farklı şeref dereceleri uygulayarak muharip
gazilerimiz arasında ayrım yapan, maluliyet oranı yüzde
60ın altında kaldı diye gazilerimizi malul saymayan,
şehitlerimiz, gazilerimiz arasında ayrım yapan iktidar,
soruyorum, kimin iktidarıdır? Dirileri ayırdınız,
ölüleri ayırdınız, sıra şehitlere ve gazilere mi
geldi? Tüm gazilerimiz ve şehitlerimiz, vatan, millet uğruna
aynı fedakârlıkla, aynı cesaretle canını ortaya
koyandır. Bugünün, o günün, buranın, oranın şehidi, gazisi
diyerek onları ayıramazsınız.
Hâlâ, maalesef, kamuya ait alanlarda olsun,
eğitimde, kentsel planlamada olsun engelliler yok sayılıyor.
Eğer engellilere insan onuruna yaraşan bir yaşam
sunamıyorsak, onların çalışma hayatının içinde
yer almalarını sağlayacak şartları
sağlayamıyorsak, sosyal devlet kavramını sadece
yapılan yardımlara indirgediysek, bu devlet sosyal devlet
değildir ve sosyal adaleti sağlayamıyordur. (CHP
sıralarından alkışlar)
Engelli vatandaşlarımızın
iradesini sandığa yansıtmasının önündeki engellerini
kaldırmayan devlet, soruyorum buradan: Kimin iktidarıdır bu?
Vallahi, kimin iktidarı olduğunu bilmiyorum ama halkın
iktidarı olmadığını da biliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Sayın
Bakanın bakanlık koltuğuna oturmasından bu yana, mayıs
ayında 22, haziranda 15, temmuzda 17, ağustosta 33, eylülde 35,
ekimde 35, kasımda 28 kadın öldürüldü. Sayın Bakan o
koltuğa oturduğundan bu yana 185 kadın gencecik yaşlarda
hayattan koparıldı.
Çocuk istismarının yalnızca yüzde
10unun adli mercilere intikal ettiği bir Türkiye'de, ağustos
ayında 23, eylül ayında 15, ekim ayında 29, kasım
ayında 100 çocuk istismara uğradı. Bunlar sadece birer rakam
değil, hepsinin birer adı, birer yaşamı ve hayalleri
vardı. Bunlar nasıl ki birer rakam değilse, birer yaşamsa,
bütçeler, kamu bütçeleri de sadece rakamlardan oluşmazlar; her bir kalem
iktidarın politikalarını, tercihlerini, hedeflerini, neyi
öncelediğini, neye değer verdiğini neye vermediğini
gösterir.
Kadının Statüsü Genel Müdürlüğüne
ayrılan bütçe, maalesef, en az bütçe. Tabii, bu tesadüf değil, bu bir
zihniyetin yansıması. Biz hâlâ aileyi güçlendirecek politikalar
yapıyorsak, kadını narin, zayıf, güçsüz olarak görmeye,
aile içinde tarif etmeye devam ediyorsak, maalesef, olacağı bu;
iktidar da kadını evin süsü olarak görüyor ve çalışma
hayatından uzaklaştırıyor. Kadınları
yoksullaştırıyorsunuz, toplumu yoksullaştırıyorsunuz,
sonra da 2002de 1,4 milyar olan sosyal yardım 2016da 35 milyara
çıktı. diye övünüyorsunuz. Aslında yoksulluğun ne kadar
yaygınlaştığının ve kalıcı hâle
geldiğinin de itirafı bu.
Son olarak, Victor Hugonun
bir sözü var, bizim aramızdaki zihniyet farkını çok net ortaya
koyuyor, Siz yardım edilmiş yoksullar istiyorsunuz, bizse ortadan
kaldırılmış yoksulluk. diyor.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Yüceer.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına üçüncü olarak Antalya Milletvekili Sayın Çetin Osman Budak
konuşacaklardır. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Budak,
süreniz dokuz dakika.
CHP GRUBU ADINA ÇETİN
OSMAN BUDAK (Antalya) Sayın Başkanım, çok değerli
milletvekilleri; Gümrük ve Ticaret Bakanlığının 2017
bütçesi üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, 10 Aralık
Beşiktaş şehitlerini burada saygıyla anmak istiyorum.
Gencecik fidanlarımızı, 20 yaşında, 22
yaşında, 18 yaşında fidanlarımızı orada
inanılmaz bir patlama ve pis bir terör örgütünün yaptığı
bir tuzakla toprağa gönderdik, genç yaşta, genç yaşta
toprağa gönderdik ve şöyle bir bakıyorum: 7 Hazirandan sonra
-hatta 5 Hazirana da gidebilirsiniz- bombalı patlama sayısı 24
olmuş. Burada kaybedilen gepegenç fidanlarımızın
sayısı da 424e yükselmiş ve böylesine büyük bir yara; aynı
zamanda ve yine 7 Hazirandan sonra 800e yakın şehit vermişiz;
hepsi batıya gelmiş. Ben buradan hepsine Allahtan rahmet diliyorum.
Şimdi, böylesine bir
kaosun içinde ekonomi konuşmanın ne kadar zor olduğunu takdir
edersiniz ama aslında bütün sorunların başında ekonomiyle
ilgili, yoksullukla ilgili çok ciddi sıkıntıların
olduğunu da burada ifade etmek istiyorum. Hepsi birbiriyle ilintili.
Eğer ekonomi çok kötü bir şekilde idare edilirse sonuçta açlık
sınırında, yoksulluk sınırında yaşayan
birçok insan yapacak bir şey bulamaz; ya gidiyor intihar ediyor ya
çıkıyor dağa. O yüzden, burada, özellikle ekonomiyle ilgili
söyleyeceğim rakamlara dikkatle bakmanızı rica ediyorum.
Şimdi, geçtiğimiz günlerde şu
söylendi: 15 Temmuzdan sonra ekonomimizin bütün temelleri son derece
sağlam. Zaten döviz rakamlarına, ekonomi rakamlarına bu
yansıyor. dendi. O zaman dolar 2,90dı; şimdi, bugün, şu
anda 3,50-3,60ı gördü arkadaşlar. E peki, hangisi doğru?
Ekonominin temelleri sağlamdı. açıklaması yapan bugünkü
bakanlarımızdı; ekonominin bugünkü geldiği noktada,
rakamların bu seviyede olmasını söyleyen yine sayın
bakanlar. Hangisi doğru? Acaba bu ekonomi doğru yönetiliyor mu?
Şimdi, esnafla ilgili de şunu söylemek
istiyorum: Paket arkasından paket açılıyor. Nedir? İlk önce
söylenen, kendi seçim bildirgelerinde de olan, esnafla ilgili 30 bin
liralık faizsiz kredi meselesi. Net olarak burada şunu ifade etmek
istiyorum: 2 milyona yakın esnaf var arkadaşlar. 2 milyona yakın
esnafın sadece 48 bini bu krediden faydalanmış ve bu 48 bin
kişiye şunları da ilave etmek lazım: Daha yeni
şirketini açmış, riski, daha doğrusu, sicili hiçbir
şekilde zedelenmemiş olanlar aldı. Bunlar kim? Bunlara da
baktık. Bunlar, yeni firma açan yandaşlar olarak gözüküyor; 48 bin
kişi sadece ve 30 bin liradan faydalanan kesim bunlar.
Peki, bir şey daha: Adalet ve Kalkınma
Partisinin milletvekili bir arkadaşımız -burada- TESKOMBun
Başkanı ve üç kurumdan; Mamaktan, Ankara ilden ve TESKOMBtan
maaş alıyor arkadaş. Bunu Genel Başkanımız ifade
etmişti, grupta bunu ifade etmişti. Ben soru önergesi verdim, rakam
istedik. 70-75 bin lira gibi bir rakama ulaşıyoruz ama maalesef soru
önergesine cevap verilmedi.
Bakın arkadaşlar, şimdi, milletvekili
arkadaşımız bir de buradan maaş alıyor; bir de emekli,
oradan maaş alıyor. Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet
Kooperatifleri Birliklerinin başında; burada
karşımızda tebessüm eden arkadaşımız var,
tebessümle beni dinliyor. Şimdi, düşünün esnafı. Esnaf, kredi
kefalet kooperatifine giderken Ben siyasi tavrımdan dolayı kredi
alabilir miyim, alamaz mıyım? düşüncesinde olsa bile bu büyük
bir sıkıntıdır ama maalesef böyle oluyor. Burada adaleti
nasıl dağıtıyorsunuz, ben onu merak ediyorum. Burada,
kapıya gelmiş 2 milyona yakın esnaf var ve 48 bin kişiye
kredi vermişsiniz. Bakın, açıklama şöyle
yapılıyor Sayın Bakanım, bu kredi açıklaması 16
Aralıkta yapılıyor arkadaşlar, 16 Aralıkta Bu
sıfır faizli krediyi serbest bırakıyoruz. diyorlar. Fakat,
orada bir madde var, 1 Aralık öncesinde kredi borcu olmaması
gerekir. diyorsunuz. Ama, esnafın tamamının kredi borcu var,
tamamının. Esnaf, kredi kooperatiflerinden kredi almış ya
da bankadan kredi almış. E zaten buraya kadar,
gırtlağına kadar borç içinde. Bu esnafın, esnaf kredi
kooperatiflerinden kredi alabilmesi mümkün mü? O zaman, sicil affını
hızla yerine getirmeniz gerekiyor.
Aslında, bu son paketle birlikte
Son bir
paketiniz daha var, sıfır faizli kredi, sıfır faizli 50
bin liralık kredi diyorsunuz ama esnafın sicili bozuk. Bankaya
gidiyor, kapı duvar; kredi kefalet kooperatifine gidiyor, kapı duvar.
E nasıl kredi alacak? Yani, öyle bir noktaya gelmiş ki Kocaeliden
geçen gün bir taksici esnafı arkadaşımız aradı,
durumunu anlattı. Benim bir taksim var, evim kira. Kredi kefalet
kooperatifine gittim, kredi istedim çünkü bankalar vermiyor, sebep olarak da
Senin senedin protesto olmuş, ödemelerini yapmıyorsun, çekin
karşılıksız çıkmış. diyorlar. Gittim kredi kefalet
kooperatifine, benden teminat istedi yani ipotek, kefalet istedi. E yok ki; ne
vereyim? O yüzden, ben sizden benim ne yapacağımla ilgili bir
yaklaşım bekliyorum. dedi. E tabii, diyecek lafımız yok,
biz iktidar değiliz, iktidar burada. On dört yıldır Türkiyeyi
idare eden, yöneten sizlersiniz; oraya cevap verecek olan sizsiniz,
mekanizmalar sizin elinizde. Dedi ki: Benim son çarem, arabayı
götüreceğim Kocaelinin meydanına, kendimle birlikte arabayı
yakacağım. Bunun neresinde adalet var? Bunun neresinde kalkınma
var arkadaşlar? Adalet ve Kalkınma Partisi burada. On dört
yıldır ülkeyi yönetiyorsunuz.
Bakın, arkadaşlar, şimdi, burada
-hızlıca söyleyeyim, sürem de kalmadı- KOBİler, esnaf borç
batağında diyoruz ya bunu da dayanak gösteriyorum:
Karşılıksız çek ve protestolu senet tutarı 2009
yılından bu yana en kötü seviyesinde. Protestolu senet tutarı
Ocak 2015te 7,9 milyarmış, bu yıl 9,6 milyar.
Karşılıksız çek Ocak-Kasım 2015te 24,6 milyar, bu
yıl 25,5 milyar TLye çıkmış. 2011de 5,2 milyarlık
borç için 167.358 KOBİ takibe düşerken Ekim 2016 itibarıyla
takibe düşen borç 20,5 milyara, takibe düşen KOBİ
sayısı ise 323.725e çıkmış, takibe düşen kredi
oranı da yüzde 3,1den yüzde 5e çıkmış.
Şimdi, değerli arkadaşlar, tablo bu.
Bu tablo bugün olmadı. Bakın, AVM meselesiyle ilgili 7 kanun teklifi dönemin
başbakanının önünde sümen altında kaldı, 7ncisi çıkarıldı.
Şimdi şuradan, Farabiden örnek vereyim: Zincir marketler
500 metre
uzunluğundaki sokakta 3 zincir market var; büfenin sağına bir
zincir market, bakkalın soluna bir zincir market, adamı boğuyorlar.
E şimdi esnafın işsizliğinden bahsediyoruz. Esnafa
işsizlik sigortasını getirin demiştik, inşallah
getireceksiniz, Sayın Bakan da burada. Bir yığın sorun.
Zaman dar, elli bir saniye kalmış.
Sadece, Maliye Bakanımız da buradayken,
2014 affında -ki bu 6ncı, 7nci af- 67 milyar lirası vergi, 32
milyar lirası SGK primi olmak üzere vatandaşın toplam borcu 99
milyar efendim; 2016 Ağustosunda yeni af kanunu yapılırken
-Sayın Bakanın resmî açıklaması- 90 milyarı vergi,
67,7si SGK primi olmak üzere 157 milyar. Affın sonuçları ne? 77,6
milyar lira borç yapılandırılmış, yaklaşık
yarısı, 90 milyar liralık vergi alacağının yüzde
51i olan 46 milyar lira yapılandırılmış, bu kapsamda
4,1 milyar tahsil edilmiş. Eğer -ki zaten 6 defa vergi affı
yapılmıştı- esnafın, tüccarın, iş
dünyasının durumu iyi olmuş olsaydı bu
yaptığınız -son derece de doğru aslında-
yapılandırmaya herkes koşarak giderdi ama şu anda
yarısı bile gitmemiş, öbür yarısı zaten evine ekmek
götüremiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) Mevcut
yarısı zar zor yapılandırdı, o taksitleri nasıl
ödeyeceği belli değil.
Hepinize çok teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Budak,
sağ olun.
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun.
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) İsmimle hitap
etti, yanlış beyanda bulundu, iki dakika cevap vermek istiyorum.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) İsim
söylemedim Başkanım.
BAŞKAN Sizin hakkınızda mı?
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) Evet.
BAŞKAN Sataşmadan mı söz
istiyorsunuz?
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) Sataşmadan
efendim.
MUSA ÇAM (İzmir) Düzeltme yapmak istiyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Düzeltme yapmak istiyor
Sayın Başkan, yerinden, 60dan verebilirsiniz; bir hakarette
bulunmadı.
BAŞKAN Sayın Milletvekili, açıklama
yapacaksanız yerinizden yapmanız gerekiyor.
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) Hayır efendim.
Yani tebessüm ederek, beni göstererek söyledi.
BAŞKAN Siz yerinizden bir dakika bir
açıklama yapın lütfen. Adınız geçmedi çünkü o yüzden
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) TESKOMB
Başkanı dedi Başkanım.
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) Sayın
Başkanım, benim burada gülümsediğimi söyledi ve beni göstererek işaret etti, yanlış bilgiler
verdi.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) TESKOMB
Başkanı maaş alıyor, milletvekili maaş alıyor.
dedi. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) Benim hakkımda
yanıltıcı bilgiler verdi.
BAŞKAN Adınızı söyledi mi?
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) Beni gösterdi
efendim.
BAŞKAN Peki, buyurun.
IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
6.- Yozgat Milletvekili Abdulkadir Akgülün, Antalya
Milletvekili Çetin Osman Budakın 433 sıra sayılı 2017
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra
sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının dokuzuncu tur görüşmelerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; tabii, değerli
arkadaşım keşke bunları daha önceden bana sorarak
konuşsaydı Genel Başkanına yanlış bilgiler
vermezdi. Ben Grup Başkanımız Sayın Engin Beyle
bunları çok konuşuyorum. İçinizdeki bütün arkadaşlar da
tanır.
Benim maaşlarımla ilgili bir şey
öğrenmek istiyorsanız
Geçen sene sizin bir
arkadaşınız burada oturuyordu, milletvekili; 3 dönem
milletvekilliği yaptı, Mehmet Ali Susam, İzmir Milletvekili. O
ne alıyorsa ben de onu alıyorum. O da başkanken burada
milletvekiliydi. Ama öbür kredilere gelince
Benim maaşımı 1
milyon 300 bin kişi belirliyor, genel kurullarında belirliyor. Onun
ismini de
Pek o kadar değil ama dedikleriniz yanlış. Ben
çıkıp da Genel Başkanım şunları
şunları dedi. diye de bir polemik konusu yapmadım bunları
hiçbir yerde -grup başkanımıza da söyledim bunu- yapmam da. Ama
esnaf
30 bin liralık kredinin toplam parası 1,5 milyar liraydı
ve hepsi dağıldı. Kime verdin? diyorsanız Cumhuriyet Halk
Partisinden 100 kooperatif başkanı var, 1 de Buca Kooperatif
Başkanımız, milletvekiliniz; ona sorun, kime veriyorsa biz de
onlara verdik. Bir kere kredi veren kuruluş biz değiliz. Nasıl
bileceğim bu karşıdan gelenin hangi partili olduğunu? Biz
on sene içerisinde 1 milyon 100 bin kişiye kredi verdik. Bizim sayemizde
gerçekten de esnaf en iyi günlerini yaşadı. Bakın, son
verdiğimiz kredi miktarı 20 milyar lira yani 20 katrilyon lira. Bu 20
katrilyon lira ne biliyor musunuz sayın milletvekilim? 2000
yılının Türkiye bütçesi.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Toplam maaşı
söylemediniz.
ABDULKADİR AKGÜL (Devamla) - Bugün biz sadece
esnafa veriyoruz, inanın.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) 75 bin lira maaş
aldığınızı söyledi, doğru mu bu?
ABDULKADİR AKGÜL (Devamla) - Ben yalan dedim.
ERDİN BİRCAN (Edirne) Sizin esnaf ile
bizim esnaf farklı mı?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ne kadar alıyorsunuz,
onu söyleyin.
ABDULKADİR AKGÜL (Devamla) - Ben onlara
olmadığını söyledim. Milletvekiliniz ne kadar alıyorsa
onu söyledim.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) - Mehmet Ali
Susamın aldığı kadar alıyormuş.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Almıyor Susam.
Merak ediyoruz ne kadar
aldığınızı.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Üç dönem
almış. diyor, o da almıyor o zaman.
ERDİN BİRCAN (Edirne) Sizin esnaf
farklı mı? Bizimkiler battı, sizinkiler battı mı?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
ABDULKADİR AKGÜL (Devamla) - Onun için beni 1
milyon 100 bin kişi seçiyor. 1 milyon 100 bin kişinin
benimsediği
Evet, saygılar sunarım efendim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Budak
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Efendim, burada
yalnız bir açıklama yapmam gerekiyor. Sizin milletvekiliniz de
dedi, burada bir sataşma var, arkadaş yok ama konuyu açan benim, ben
bu konuyla ilgili bilgi vermek istiyorum.
BAŞKAN - Şimdi, sayın
milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partili bir milletvekilinin adını
sarf etti ama hakaret edici bir şey söylemedi.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Efendim,
ayrıca bana da, beni de işaret ederek
BAŞKAN - Eğer söylediyse zaten grup
başkan vekiliniz buna cevap verir.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Efendim, siz söz
verdiniz, yerinizden dediniz.
BAŞKAN - Sayın Budak, sizinle ilgili
olarak adınızı geçirerek
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Bana bakarak dedi
ki: Ben böyle bir rakam almıyorum. Sordu arkadaşlarım,
rakamı da ifade etmedi. Yani, benim yalan söylediğimi ifade etti, ben
onun için iki dakika söz hakkımı kullanmak istiyorum.
BAŞKAN Sizin yalan söylediğinizi iddia
etmedi, sadece kendi durumundan bahsetti.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Efendim,
başka nasıl söylenir? Kibarca bu.
BAŞKAN Ama, Sayın Budak
Buyurun, lütfen iki dakika. (CHP
sıralarından alkışlar)
7.- Antalya Milletvekili Çetin Osman Budakın, Yozgat
Milletvekili Abdulkadir Akgülün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Efendim,
şimdi, benim söylediğim net, anlaşılır bir şey. 1
milyon 507 bin yanılmıyorsam son rakamlar, esnaf kredi
kooperatiflerine ya da esnaf odalarına kayıtlı olan sayı,
48 bin kişiye vermişsiniz; birincisi bu. Seçim bildirgenizde bir kere
tüm esnaflara 30 bin lira faizsiz kredi diyorsunuz. Önce bunu bir
anlayalım. Esnaf 48 bin kişi ve sicil affı da
çıkmadığı için herkesin sicili bozuk, önce bunun
çıkması gerekir dedik, Sayın Bakana söyledik, herkesin sicili
bozuk. Şurada esnaflar da bizi seyrediyor. Adam Kendimi
yakacağım. diyor. Nerede? Kocaelide. O orada duruyor arkadaş,
ismi bende saklı, Ben kendimi, arabamı yakacağım. diyor;
bir.
İki: Size buradan arkadaşlar da sordu. Ben
soru önergesiyle sizin aldığınız, 3 kurumdan
aldığınız maaşı sordum. Siz cevap vermediniz ama
ben bir araştırma yaptım. Nereden yaptım? İzmirden
yaptım. Nereden yaptım? Egeden yaptım, Karadenizden
yaptım. Ortalama maaş 10 bin lira, oradaki ilçe beldelerinde bile
ortalama maaş 10 bin lira.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Toplam?
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) - Şimdi,
bakıyorsunuz, sizin aldığınız 70-75 bin lira her
neyse siz ifade edin doğrusunu ki gelmedi cevap, 70-75 bin lira
değilse verin doğrusunu- bir de buradan maaş alıyorsunuz,
bir de oradan yani esnafın durumu ortada, esnaf kendini yakıyor; bir.
(CHP sıralarından alkışlar)
İki: İzmirdeki
arkadaşımızdan bahsettiniz, geçen dönem milletvekili olan, o
onursal başkan olarak o görevi bıraktı ve milletvekilliğini
yaptı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Maaş almadı.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) - Burada
arkadaşlarım, İzmir milletvekillerimiz burada.
ALİ YİĞİT (İzmir) Onursal
başkan olarak kaldı, maaş almadı.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) - Maaş da
almadı, siz alıyorsunuz, çevrenizde esnaftan...
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şahsiyatla uğraşmayın lütfen.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Devamla) - ...gelen
aldığınız paylarla altınızda lüks araba, bütün
personel emrinizde, milletvekili maaşınız var, emekli
maaşınız var, esnafın durumu da ortada.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, burada söz
alıp konuşan sayın milletvekilleri genellikle 2 maddeye
dayanarak söz taleplerinde bulunuyor. Bunlardan bir tanesi kısa
açıklama talebini içeren 60ıncı madde, diğeri de
şahsına sataşılmış olan bir durum söz konusuysa
69uncu madde.
Şimdi, şöyle bir uygulama yerleşmeye
başladı: İstediğimiz kadar milletvekiline, talepleri
doğrultusunda hepsine söz vermek isteriz ama sataşma
olmadığı hâlde sadece iki dakikalık konuşmayı
kürsüden yapma anlamında Şahsıma sataşma var. diye
69uncu maddeye dayanarak söz isteyen sayın milletvekilleri oluyor.
Lütfen, İç Tüzükü yeniden okuyalım, açıklama yapmanız
gerekiyorsa bunu tabii ki yerinizden yapmanız doğrudur. Örneğin
son konuşmacımız olan Budak, sataşmadan dolayı iddia
ettiği fikirlere cevap vermedi, sadece açıklama yaptı yani 60a
göre bir açıklama yaptı. Lütfen, bu 2 madde arasındaki
ayrıma dikkat edelim ve ayrımı gözetelim lütfen.
Siz ne diyeceksiniz Sayın Akgül?
Buyurun.
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) Şu andaki
konuşmaları tam bir sataşmaydı Sayın Başkan.
BAŞKAN Şimdi, bakın, ne dedi
şahsınızla ilgili olarak?
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) Bir kere
söylediği maaşın yarısı...
BAŞKAN - Şahsınızla ilgili
olarak şahsınıza ne sataşmasında bulundu?
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) Bir kere
maaşımı konuştu, maaşımı ben Genel Kurula
hesap veririm; bir.
ERDİN BİRCAN (Edirne)
Maaşını açıklasın, doğru diyor,
maaşını açıklasın.
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) Söylediğinin
yarısının yarısı değil.
ERDİN BİRCAN (Edirne) Maaşı da
söylüyor.
BAŞKAN Tamam, bunu mu söyleyeceksiniz?
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) Söylediğinin
yarısının yarısı değil.
BAŞKAN Bir dakika yerinizden söz veriyorum,
açıklama yapın lütfen.
Sisteme girin.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ama, Sayın Başkan,
demin de bunun için söz almıştı, söylemedi.
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) Ne demek söylemedi?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
ERDİN BİRCAN (Edirne) 5 maaşı
birden! 5 maaş!
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Toplam!
BAŞKAN Hiç duymuyorum sizi,
duymayacağım da
ERDİN BİRCAN (Edirne) 5
maaşını birden açıklasın.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Toplam
maaşı istiyorum, toplam maaş.
BAŞKAN Buyurun, yerinizden bir dakika.
Bundan sonra böyle olacak arkadaşlar,
sayın milletvekilleri. Lütfen dikkatli olalım.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
5.- Yozgat Milletvekili Abdulkadir Akgülün, Antalya
Milletvekili Çetin Osman Budakın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) Sayın
Başkanım, şimdi, tabii, ben 2007de milletvekili oldum,
TESKOMBu olduğu gibi bıraktım 2011e kadar. Mehmet Ali Susam
benim başkanımdır, bana bağlı bir başkandır,
milletvekilidir. Çok iyi biliyorum, kendisini de iyi biliyorum. İyi de bir
arkadaşımızdır, çalışkan da bir
arkadaşımızdır. Ben ona karşı herhangi bir
şey söylemedim.
ERDİN BİRCAN (Edirne) Maaş,
maaş!
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) Maaşı da
alacak çünkü komşusunu dahi icraya verip devletin parasını tahsil
eden insanlar bunlar.
Şimdi, Antalyadan o kadar çok telefon geliyor
ki bu arkadaş için Bizim maaşımıza mı göz dikti?
diye. Değil, öyle bir şeyler değil, orada belki bir hesabı
vardır Antalyada.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Var, var, ben
biliyorum.
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) Başkanım,
biz son on sene içerisinde 1 milyon 300 bin esnafa kredi vermişiz yüzde
5le.
ALİ YİĞİT (İzmir)
Maaşı söyle, maaşı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) Bu kooperatif
başkanları bin tane
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Maaşı söyleyin!
ABDULKADİR AKGÜL (Yozgat) - Bakın, hiçbir
yerde
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
teşekkür ediyorum, konuyu kapatıyorum. Maaş
tartışmanız gündemimiz değildir, asla söz
vermeyeceğim. Lütfen dışarıda halledin
konuşmanızı.
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın)
Başkanım, burada olmayan bir milletvekili
arkadaşımızla ilgili töhmet altında bırakıyor.
Kendisi aldığı maaşı bıraksın.
ALİ YİĞİT (İzmir)
Başkanım
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Hayır, hiç töhmet altında
bırakmadı, Son derece saygım var. dedi ismini söyleyerek,
Benim ağabeyimdir. dedi. Son derece saygılı bir açıklama
yaptı.
ALİ YİĞİT (İzmir) Ama,
orada yanlış bir şey söyledi Başkanım.
ÇETİN OSMAN BUDAK (Antalya) Sayın
Başkanım, Antalyadan telefonlar geliyor. deniyor yani Bizim
maaşımıza mı göz dikti? deniliyor. Bu konu açıklamaya
muhtaçtır efendim.
BAŞKAN - Asla söz vermeyeceğim, lütfen
Bu
bağış tartışmasını kulislerde devam
ettirebilirsiniz. Bizim gündemimiz bu değil, lütfen
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)
A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI
(Devam)
1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)
1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) REKABET KURUMU (Devam)
1) Rekabet Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Denizli Milletvekili Kazım Arslan konuşacak.
Buyurun Sayın Arslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz yedi dakika.
CHP GRUBU ADINA KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı bütçesi üzerine söz aldım. Hepinizi öncelikle
sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Ayrıca, 10 Aralıkta canice
Beşiktaşta şehit edilen polislerimizi ve şimdiye kadar
vatan uğruna canını siper etmiş olan askerlerimizi ve bütün
şehitlerimizi rahmetle, minnetle anıyorum. Ulusumuza
başsağlığı diliyorum. Artık bu tür olayların
yaşanmaması için siyasi iktidarın daha temkinli, daha dikkatli
güvenlik önlemlerini almasını ve bu olayların cereyan etmemesini
diliyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün, sanayicimizin,
esnafımızın, ihracatçımızın en büyük kaygı
kaynağı terördür ve bu nedenle ortaya çıkan güvensizlik
ortamıdır. Piyasalarda tam bir güvensizlik hâkimdir. Bu güvenin bir
an önce sağlanmasına ihtiyaç vardır, iş dünyası da
bunu sabırla beklemektedir.
Siyasi iktidar, PKKyla
başlattığı çözüm sürecini tam bir çözümsüzlük içine
sokmuş, terör örgütünü muhatap alarak affedilmez siyasi hataların
gölgesinde ülkemizi derin bir ekonomik ve siyasi krizin içine sokmuştur.
İktidara geldiğinizde yalnızca PKK terör örgütü vardı,
sayenizde ve sizin beslediğiniz FETÖ ve IŞİD gibi örgütlerle,
devletimizin başına, milletimizin başına 2 tane daha terör
örgütü baş belası olmuştur. (CHP sıralarından
alkışlar)
Ülkemizin doğusundan batısına kadar
her bir dükkân, her bir işletme istisnasız her tüccar ve sanayici
yüreği ağzında, yarınından kaygılı bir
şekilde yaşamını ve işini sürdürmeye
çalışmaktadır. Her bir esnaf, tüccar ve sanayicimiz bugün
gelinen noktada terörün maliyetine, bu duruma en ağır şekilde
katlanmaktadır; maalesef, böyle bir ortamda da yaşamını
sürdürmeye çalışmaktadır. Devleti yönetenlerin vurdumduymaz
açıklamaları, hesap vermekten uzak ve terörü olağan sayan
sözleri iş dünyasının sabrını da zorlamaktadır.
Her şeyi normalmiş gibi sayıp hiçbir siyasi sorumluluk
taşımayan bakanlarımız, bu kadar olup bitenden sonra sessiz
kalmayı, maalesef, tercih etmişlerdir. AB ülkelerindeki terör
saldırılarından sonra Fransada, Belçikada, Londrada bakanlar
istifa etmiş ama maalesef, ülkemizde hiçbir bakan istifa etmemiştir.
Değerli milletvekilleri, iktidarın her bir
hatasının, bugün, FETÖyü, PKKyı, IŞİDi ülkemizin
ekonomisinin ve can ve mal güvenliğinin başına bela ettiği
bir gerçektir. Ülkemizin itibarını ve imajını da
zedelemiş, turistlerin gelmesine de engel olmuştur. Bugün turizm
alanında, gerçekten. Türkiye'nin kaybı önemli bir rakam
noktasına gelmiştir. Hatalı dış politika yüzünden
tarımdan sanayiye, ticaretten turizme kadar geçimini barışa,
üretime, saygın bir ülke olmaya borçlu olan tüm iş dünyamız
açıkça sıfırı tüketme durumundadır. Ticaretle
uğraşanlar, bugün artık iktidarın hatalarının
maliyetini daha fazla taşıyamayacak duruma gelmiştir.
Yapılan ağır hataların ve ihmallerin bedeli ülkemizde çok
ağır bir şekilde hissedilmekte, ekonomik krizle birlikte
toplumsal bir kaos da yaşanmaktadır; Türkiye gerçekten, bugünkü bu
durumdan bir an önce kurtarılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, değerli
arkadaşlarım; gümrüklerin şeffaf olması gerekmektedir.
Çıkarılan yönetmeliklerle ve genelgelerle her değişiklik
mutlaka ve mutlaka Resmî Gazetede yayımlandığı gibi,
özellikle, gümrükle iş yapanların da e-maillerine iletilmek
suretiyle, hangi konuda hangi değişiklikler yapıldığı
konusunda mutlaka bildirimde bulunulmalıdır; böylelikle,
vatandaşın ve gümrükte işi olan
arkadaşlarımızın, vatandaşlarımızın
işlerini daha iyi takip etme olanağı
sağlanmalıdır. Tek Pencere uygulamasına önem verilmelidir.
Gümrüğe gelen her bir vatandaşı kapı kapı
dolaştırmak yerine gümrükte bitebilecek bir şekilde işlerin
takip edilmesi, ihracatçıya ve ithalatçıya gerçek anlamda bir
kolaylığın sağlanmasına ihtiyaç vardır Sayın
Bakan.
Yap-işlet-devret modeliyle
limanlarımızı özelleştirdiniz, bu özelleştirmeyle
birlikte belki Bakanlığınızın yükü hafifledi ama
ihracatçının ve ithalatçının yükü maalesef hafiflemedi.
İhracatta ve ithalatta istenilen fiziki kontrol sebebiyle bu limanlarda
özellikle 250 ila 400 dolar arasında ek ücret istendiği görülmektedir.
Bunun bir an önce en aza indirilmesi, hatta kaldırılması
gerekmektedir.
Tatil günleri ve mesai dışı
ihracatlardaki işlerde yavaş bir işleyiş vardır. Bunun
yeniden gözden geçirilmesine ihtiyaç vardır. Bunu bu şekilde
sürdürdüğümüz takdirde birçok ihracatçımızın ve
ithalatçımızın gerçekten zor şartlar altında bu
işleri yapacağı açıklıkla ortadadır.
Değerli arkadaşlarım, Sayın
Bakan; gümrükte yaşanan ihtilaflarda objektif değerlendirmeler
mutlaka öne çıkarılmalıdır. Mahkemelerden birçok örnek
kararlar çıkarılmasına rağmen, hâlen birçok ihtilafın
yaratılmasına olanak sağlayacak bir yapı vardır. Bu
yapının bozulması için bir kurul oluşturulmalı, bu
kurul hem müfettişler hem avukatlar vasıtasıyla
değerlendirmeli artık bu ihtilaflara son verilmelidir diyorum; hepinizi
tekrar saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Arslan.
Şimdi de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Uşak Milletvekili Sayın Özkan Yalım konuşacak.
Buyurun Sayın Yalım. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yedi dakika.
CHP GRUBU ADINA ÖZKAN YALIM (Uşak) Sayın
Başkan, Değerli Divan, çok değerli çalışma
arkadaşlarım ve de ekranları başında bizi izleyen
bütün vatandaşlarımıza saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
Sözlerimize başlamadan önce, ilk önce,
başta Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün şehitlerimize
ve 10 Aralıktan önceki şehitlerimize ama en son 10 Aralıktaki
polis şehitlerimize buradan Allahtan rahmet, ailelerine sabır ve de
yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Değerli arkadaşlar, biz Cumhuriyet Halk
Partisi olarak bütün terör örgütlerinin karşısındayız;
başta PKK, TAK, IŞİD, DEAŞ, aklınıza hangi terör
örgütü gelirse gelsin. Cumhuriyet Halk Partisi olarak bizim, Türkiye
Cumhuriyetini sonuna kadar savunacağımızı ve de bütün
terör örgütlerinin karşısında olduğumuzu tekrar beyan etmek
istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Evet, sözlerime başlamadan önce bir mesajı
okumak istiyorum, gerçi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanımız şu
anda burada değil. Biraz önce Kütahya Emet ilçesinden birkaç tane
vatandaşımız aradı. Emet ilçesinde, yaklaşık 50
bin kişinin yaşadığı ilçenin sınırları
içerisinde, devlet hastanesinde uzman doktor olmadığından dolayı
ciddi derecede sıkıntı çekmektedirler çünkü bütün
doktorların malum neden alındığını biliyorsunuz.
Buradan hem Sayın Sağlık Bakanımıza hem de Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanına, bir an önce, Emet ilçesine uzman doktor
atamaları gerektiğini özellikle belirtmek istiyoruz.
Sayın Gümrük Bakanımız, gümrüklerde
çalışan değerli arkadaşlarımızın birkaç tane
özellikle beyan etmek istedikleri mesajı var, onu da size geçmek
istiyorum:
Bir kere, yaklaşık 5-6 tane gümrükte
çalışan arkadaşlarımızla ve yetkililerle
görüştüm, ciddi derecede personel eksikliği var ve de yöneticiler,
tek tip personel olsalar daha verimli olacaklarını özellikle
belirtiyorlar.
Devlet kurumları içinde sosyal tesisleri
olmayan tek kurumun Gümrük Bakanlığı olduğunu özellikle
belirtiyorum, çalışan kişiler bu tip bir mesaj geçtiler.
Ve de polis arkadaşlarımıza uygulanan
3000 ek göstergenin -gümrükteki arkadaşlarımızda şu anda
2200- onlara da verilmesi gerektiğini özellikle belirtiyorlar.
Son olarak da özellikle narkotik vesaire
takipçiliği yaptıklarından, görevleri boyunca taşıma
ruhsatlı silahları var ama bundan sonra da, emekli olduktan sonra da
aynı silahlarıyla devam etmek istiyorlar; bu mesajı da geçmek
istedim.
Evet, değerli arkadaşlarım, ülkemiz
maalesef ekonomik ve sosyal bir kriz döneminden geçiyor. On dört
yıllık yönetiminde vatandaşlarımıza pembe tablolar
çizerek vatandaşlarımızı ülkemizin her alanda
güçlendiğine inandırdığını düşünen AKP
iktidarı, bunun bir boş rüyadan ibaret olduğunu elbette
anlayacaksınız.
AKP iktidarı sınır
komşularımızla sıfır sorun politikasıyla yola
çıkmış ancak yapılan yanlış politikalar sonucu
neredeyse problem yaşamadığımız sınır
komşumuz kalmamıştır.
Değerli arkadaşlarımız,
özellikle biraz önce Sayın Genel Başkan Yardımcısı
Çetin Osman Budak Beyefendi gerekli bilgiler verdi, ben de katkı olarak
bir iki bilgi vereceğim.
Maalesef, 2015e göre 2016da ülkemiz batıyor
arkadaşlar. Ben boşuna konuşmam, istatistiklerle
konuşuyorum.
Sayın Bakan, 2015e göre ihracatımız
yüzde 3 düştü -istatistikler söylüyor bakın, isterseniz size
verebilirim- dış ticaret açığımız yüzde 13,2
arttı yani bu da 4 milyar 164 milyon dolara yükseldi.
Değerli arkadaşlar, batıyoruz.
2015te yaklaşık 2.734 firma kapattı, 2016da şu ana kadar
2.178 şirket kapattı; küçük esnafların sayısı on
binlerce, belki daha fazla. Onun için, ekonomiyi doğru
yönlendirdiğiniz kanaatinde değiliz, kesinlikle de bu hatalardan bir
an önce vazgeçiniz.
Avrupa Birliğiyle yapılan... Biliyorsunuz,
geçen ay Avrupa Birliği bir uyarı mesajı verdi, umarım
yarınki yapılacak olan oylamada askıya alınmaz Türkiyenin
üyelik görüşmeleri. Eğer -Allah korusun- olur da bir askıya
alınırsa Sayın Bakan, ne biz bu koltuklarda oturabiliriz ne siz
orada oturabilirsiniz. Çünkü, gümrük birliği askıya
alınırsa, gümrük birliğinden çıkarılırsak, OHAL
kalkmadığından dolayı gümrük birliğinden
dışlanırsak 5 milyon kişi işsiz kalır Sayın
Bakan. Onun için, yaptığımız görüşmelerde, Avrupa
Birliğinin istekleri karşısında insan hakları,
özgürlük konularında daha dikkatli hareket etmemiz gerektiğini
özellikle belirtmek istiyorum. Çünkü, 5 milyon ailenin işsizlikle
karşı karşıya kalması söz konusu.
Gelelim ulaştırma sektörüne. Evet,
biliyorsunuz, ne zaman bütçede bir açık olsa yükleniyorsunuz kamyoncunun,
ulaştırma sektörünün sırtına. Dolar yükseliyor, şu
anda 3,5 TLye geldi, akaryakıt 5 TLyi geçti. Bekleyin, bir hafta sonra
doların yükselişi akaryakıtı 5,5 TLye getirecek.
Yükleniyorsunuz sigortaya, MTVye, otobana, köprüye. Bir köprüden,
Osmangaziden 260 TLye bir tırı geçirmeye kalkıyorsunuz.
Nasıl geçsin bu vatandaş?
Evet, ulaştırma sektöründeki nakliyecinin,
kamyoncunun artık dayanacak gücü kalmadı. Vatandaşı
artık kamyonunu kullanamaz hâle getirdiniz. Her 9 kişiden 1 kişi
ulaştırma sektöründen yemek yiyor, ekmek yiyor, ailesine
bakıyor. Ancak, bu kadar masrafın üzerinden kalkamadı ve de
kamyoncunun elinde kamyonun nesi kaldı biliyor musunuz Değerli Bakan?
Sadece direksiyonu kaldı, direksiyonu! (CHP sıralarından
alkışlar) Yani, bugün kamyoncunun elinde sadece direksiyonu
kaldı.
BAŞKAN Sayın milletvekili, biliyorsunuz,
kürsüde konuşurken bir ürün getirme yasağımız var. Lütfen
ÖZKAN YALIM (Devamla) Onun için, ben de bir an
önce nakliye sektörünün, ulaştırma sektörünün, otobüsçünün,
kamyoncunun, taksicinin ve minibüsçünün sırtından ininiz diyorum.
Hepinizi saygı ve sevgilerimle
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
altıncı olarak
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Sayın
Başkanım, bir açıklama yapmak istiyorum.
Konuşmacının verdiği bir söz var Kütahyanın Emet
ilçesiyle alakalı, bu bilgi doğru değildir. Onunla ilgili söz
almak istiyorum.
BAŞKAN Yerinizden bir dakika
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- Kütahya Milletvekili Vural Kavuncunun, Uşak
Milletvekili Özkan Yalımın 433 sıra sayılı 2017
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra
sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının dokuzuncu tur görüşmelerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Sayın
Başkanım, biraz evvel değerli konuşmacımız
Kütahyanın Emet ilçesinde bir tane bile uzman doktorun
kalmadığı yönünde bilgi verdi. Bu bilgi doğru
değildir. Kütahyanın Emet ilçesinde şu anda 1 dahiliye
uzmanı ve 1 aile hekimi uzmanıyla birlikte 5 pratisyen hekim görev
yapmaktadır. Yalnız, Emet ilçemizde Hiç yok. dediniz. Bakın,
ama eksik olduğunu kabul ediyoruz, bazı branşlarda eksiklik var.
Fakat, biraz evvel direksiyon getirdiği gibi,
Cumhuriyet Halk Partililer genellikle şov yapmayı çok seviyorlar.
İlimize de hoş geliyorlar, sefa getiriyorlar. Zaman zaman gezip
burada bunları kürsüden dile getirerek sanki bununla ilgilenilmediği
ve kendilerinin bununla ilgilendiği yönünde burada bir algı
oluşturmaya çalışıyorlar.
Ben Sayın Vekilimize şunu tavsiye
ediyorum, kendisi Uşak Sivaslı ilçesinden: Sivaslı ilçenizde
şu anda 1 uzman doktorunuz var; genel cerrahınız, kadın
doğum, anestezi ve çocuk uzmanınız yok; belki onları dile
getirirseniz daha iyi olur.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Vural.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Sayın Başkan,
galiba, sayın hatip dün burada, Mecliste olmadığından
Sivaslı Hastanesiyle ilgili dünkü yaptığım
konuşmayı dinlememiş; ondan dolayı buradan da onun
eksikliğini, bu Meclise az geldiğini belirtmek istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yalım.
VURAL KAVUNCU (Kütahya) 4 doktorunuz yok, 1
uzmanınız var Sivaslı Hastanesinde; onunla ilgilenin, ilinize
bakın.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Her zaman geliyor, her
zaman; en çalışkan vekillerimizden bir tanesi.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın
milletvekilleri, bakın, konuşmacı ayakta bekliyor.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)
A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI
(Devam)
1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)
1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) REKABET KURUMU (Devam)
1) Rekabet Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI
(Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına altıncı sırada Zonguldak Milletvekili Sayın Ünal
Demirtaş konuşacak.
Buyurun Sayın Demirtaş. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Konuşmacı görebilir miyim,
oraya ne koyduğunuzu görebilir miyim Sayın Konuşmacı?
CHP GRUBU ADINA ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak)
Şehit olan polisimizin evladının resmini koydum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, görsel materyalleri denetlemek gibi yeni bir usul mü
çıktı?
BAŞKAN Ona bir şey demiyorum,
öğrenmek istedim sadece.
Buyurun.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Rekabet Kurumu bütçesiyle ilgili
grubumuzun görüşlerini sunmak üzere söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve halkımızı saygıyla
selamlıyorum.
Beşiktaşta terör saldırısı
sonucu şehit olan 44 polis ve vatandaşımıza Allahtan
rahmet diliyorum, 155 yaralıya da Allahtan acil şifalar diliyorum.
Tüm Türkiye'nin başı sağ olsun. Acımız büyük, sözün
bittiği yerdeyiz. Beşiktaştaki terör
saldırısında şehit olan polislerimizden 2si
Zonguldaklıydı: Kozlu ilçesinden polis memurumuz Hasan Bilgin ve
Ereğli ilçesinden Emniyet Müdürü Vefa Karakurdu. Her iki şehidimiz de
çevrelerinde sevilen insanlardı. Ereğliden, benim ilçemden olan
şehidimiz Vefa Karakurdu, adı gibi vefalı, çok sevilen bir
insandı. Vefa Müdürün 6 yaşındaki çocuğu,
babasının tabutunun başında, Duru, küçük Duru Babam neden
bu kutunun içinde? diye sorunca hepimizin yüreği bir kez daha burkuldu.
Kimse küçük Duruya cevap veremedi. Bir kez daha terörü, terörün
arkasındaki karanlık güçleri ve Türkiyeyi bu noktaya sürükleyenleri
lanetliyorum.
Değerli milletvekilleri, 2002 yılında
7 şehidimiz vardı ama maalesef şu anda, iktidarın
yanlış politikaları sonucu ülkemiz kan gölüne döndü. Her gün
yeni bir terör saldırısıyla sarsılıyoruz. Terör hepimizin
sorunu, 79 milyonun sorunu. Acı hepimizin acısı, 79 milyonun acısı.
Her terör saldırısından sonra hepimiz bu kürsüden rahmet
okuyoruz; terörü kınıyoruz, lanetliyoruz. Biz terörü
kınıyoruz, iktidar olarak siz de kınıyorsunuz ama
değerli arkadaşlar, bizler milletvekilleriyiz, bizleri
vatandaşlarımız terörü kınayın diye mi seçti? Bizim
terörü kınama dışında başka bir görevimiz yok mu
arkadaşlar?
Değerli milletvekilleri, terörü
önleyebileceğimiz yegâne yer burasıdır, Meclistir. Eğer
terör hepimizin sorunu ise neden bu soruna Mecliste hep beraber çözüm
aramıyoruz? Eğer teröre burada çözüm bulamayacaksak biz niye
milletvekili olduk? Cumhuriyet Halk Partisi olarak defalarca terörü önlemek
için Meclis araştırması önergesi verdik. Neden bu önergelerimizi
kabul etmiyorsunuz?
Değerli iktidar milletvekilleri, sayın
bakanlar; siz iktidarsınız, terörü önlemek birinci olarak sizin
göreviniz, elbette biz de destek olacağız ama hiç üzerinize
alınmıyorsunuz. Milletimiz sizi terörü kınayın diye mi
iktidar yaptı? Neden bir çözüm üretmiyorsunuz? (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bakın, saraydan,
üst akıldan gelen talimatla hazırlanan bir Anayasa taslağı
Meclise sunuldu, iktidar partisi sundu. 1982 Anayasasının birçok
maddesi değişti ama Cumhurbaşkanının yetkileri hiç
değişmedi. Kim hazırladı 1982 Anayasasını?
Darbeci Kenan Evren hazırladı. Şu an Cumhurbaşkanı
hangi yetkileri kullanıyor? Darbeci Kenan Evrenin kendisi için
çıkardığı yetkileri kullanıyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Değiştirelim
diyoruz.
ŞAHİN TİN (Denizli)
Değiştireceğiz işte, karşı
çıkıyorsunuz.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla)
Cumhurbaşkanı ne yapıyor? Darbeci Kenan Evrenin yetkilerini
bile beğenmiyor. Bakın, her gün o yetkileri aşıyor,
çiğniyor ve sonra da diyorsunuz ki: Fiilî durum var. Bu da kendisine
yetmiyor. Şimdi darbeci Kenan Evrenin yetkilerini fersah fersah
aşacak yetkiler istiyor, rejimi değiştirmek istiyor
arkadaşlar.
EMRULLAH İŞLER (Ankara) - Rejim
değil, rejim değil; rejim değişmiyor.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Bakın,
Türkiye demokrasisinin Osmanlıdan gelen yüz elli yıllık bir
parlamenter rejim geleneği vardır.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Hangi rejimi
getireceğiz, onu söyle.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) - Mustafa Kemal
Atatürk isteseydi başkanlık rejimi kurabilirdi arkadaşlar ama
dünyada Hitlerin, Mussolininin, Franconun olduğu bir dönemde başkanlık
rejimini değil, parlamenter rejimi kurdu. Daha sonra, bakın,
Türkiyenin demokrasisinin kesintiye uğradığı dönemlerde
darbeciler bile parlamenter rejimden vazgeçmediler, hiçbir darbecinin
aklına başkanlık yani dikta yönetimi gelmedi.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Parlamenter sistemden
kim vazgeçiyor ya?
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Peki
değerli milletvekilleri, niçin Sayın Cumhurbaşkanı
darbecilerin bile aklına gelmeyen tek adam yetkilerini ısrarla
istiyor, niçin? Çünkü çağdaş dünyanın tüm değerlerini,
kuvvetler ayrılığını
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) - Milletten
korkmayın, milletle barışın; milletten korkmayın,
barışın milletle.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) -
hukuk
devletini, basın özgürlüğünü, demokrasiyi tamamen rafa kaldırmak
istiyor. Çünkü Türkiyedeki rejimi değiştirip Türkiyeyi geri
kalmış bir Orta Doğu devletine
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Yoksa sittin
sene iktidara gelemezsiniz; gelemediniz, gelemezsiniz.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) -
geri
kalmış bir Afrika ülkesine döndürmeye çalışıyor. Çünkü
Türkiyeyi saraylardan tek adam olarak yönetmek istiyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
ŞAHİN TİN (Denizli) - Demokrasi demek
terörizmi desteklemek değil. Önce bunu bil.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) - Çünkü demokrasi
hedefe giderken gerektiğinde inilecek bir tramvaydı. Çünkü tramvaydan
inme zamanı geldi.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) - Sizi
göndermeyen millet bizi gönderiyor; milletle barışın,
barışın, barışın.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, bakın, Türkiye saraylardan yönetilmeyi doksan üç yıl
önce Mustafa Kemal önder liderliğinde tarihe gömdü. (CHP
sıralarından alkışlar)
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) - Sittin sene
iktidara gelemediniz, gelemezsiniz bu akılla.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) - Türkiye bir kez
daha yüz yıl öncesine geri gitmeyecektir, biz Cumhuriyet Halk Partisi
olarak buna müsaade etmeyeceğiz. Yol yakınken bu
arayışlarınızdan vazgeçin değerli milletvekilleri.
ŞAHİN TİN (Denizli) Vazgeçmiyoruz.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Evet, Rekabet
Kurumu şeffaf kriterlerle oluşmamıştır.
Bağımsız olması gereken kurumun bugün için
bağımsız olduğunu söylemek mümkün değildir. Maalesef
Rekabet Kurumu diğer kurumlar gibi iktidarın sopası olarak kullanılmaktadır.
Muhalif şirketlere her türlü soruşturma yapılmakta ve ceza
kesilmekte, yandaş şirketler ise maalesef korunmaktadır.
ŞAHİN TİN (Denizli) Son bir dakika
kaldı, bütçeye geç.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) İşte,
Rekabet Kurumu tarafından korunan bir şirket daha: Fındık
alım tekeli oluşturan İtalyan Ferrero şirketi.
Rekabet Kurumu bu şirketle ilgili bilgi ve
belgeye ulaşılamadığı gerekçesiyle soruşturma
açılmasına yer olmadığına karar verdi Sayın
Bakan. Buradan Sayın Bakana sesleniyorum: Sayın Bakan, geçen yıl
fındık rekoltesi 646 bin tondu, fındık fiyatı rekolte
yüksek olduğunda ortalama 14 liraydı ama bu sene rekolte düşük,
2016 yılında rekolte düşük, 400 ton bile değil ama fiyat 20
liraya çıkacağı yerde, tam tersi, düşmüş durumda.
Dünyanın fındık üretiminin yüzde 75ini Türkiye tek
başına sağlıyor. Fındık ihracatından 3
milyar dolar gelir sağlıyoruz ama fındık fiyatını
biz belirlemiyoruz. Kim belirliyor? İtalyan Ferrero şirketi
belirliyor. Bu nasıl iş Sayın Bakan?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Karadenizli
fındıkçının emeğini İtalyan Ferrero
şirketine niye yediriyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Demirtaş,
teşekkür ederim.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Bitirmek
üzereyim efendim.
ŞAHİN TİN (Denizli) Son bir
dakikada bütçeye geçersen olacağı bu. Şimdiye kadar boş
boş konuşuyorsun, bütçeyi konuşsaydın ya madem.
BAŞKAN Ek süre veremeyeceğim Sayın
Demirtaş, diğer arkadaşlara adaletsizlik olur.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Niye Karadeniz
köylüsünü korumuyorsunuz da Ferrero şirketini koruyorsunuz? Yoksa
İtalyan Ferrero şirketini tepelerden koruyan bir meleği mi var?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Sensin meleği, sen!
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Hepinize
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından Bravo
sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına son olarak
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
az önceki konuşmacı saraydan gelen talimatla teklifi
hazırladığımızı ifade ettiler. Cevap vermek
istiyorum.
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Yalan
mı söylüyor canım, yalan mı söylüyor? İşte, oradan
geliyor. Talimat nereden geliyor? Yalan mı söylüyor?
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Yalan söylüyor, yalan!
Talimat halktan geliyor, halktan, milletten!
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Doğru
söylüyor. Talimatı nereden alıyorsunuz? Bir de itiraz ediyorsunuz ya,
hayret bir şey! Bari itiraz etmeyin. Her şey için talimat geliyor,
nereden geldiğini hepimiz biliyoruz, bütün dünya biliyor.
ŞAHİN TİN (Denizli) Milletten
geliyor, milletten!
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Bütün dünya
biliyor, siz konuşuyorsunuz!
BAŞKAN Sayın Ekici, rica ediyorum gelin
buraya, buradan kontrol edin Genel Kurulu, lütfen rica edeyim, mümkünse sizce.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok demokrat beyefendiler
Sayın Başkan, o yüzden.
AKİF EKİCİ (Gaziantep) Senin gibi!
BAŞKAN Sayın Turan, sizi dinliyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Duyamadım ne demek
istediğinizi?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bülent, 60a göre
söz isterim, bak sarayla aranı açarım, ona göre.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - 60ncı maddeye göre
Az önceki konuşmacı ifadesinde Saraydan gelen talimatla. dedi.
ŞAHİN TİN (Denizli) - Yarın siz
de oturacaksınız orada, eğer olursa, halk seçerse; o yüzden
bence şikayet edip durmayın.
BAŞKAN Buyurun iki dakika.
IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
8.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Zonguldak
Milletvekili Ünal Demirtaşın 433 sıra sayılı 2017
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434 sıra
sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının dokuzuncu tur görüşmelerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kıymetli CHP vekillerini bugün keyifle
dinliyoruz. Konuşuyorduk Acaba, ne zaman saray diyecekler, ne zaman
kaçak diyecekler, ne zaman başkan diyecekler? diyorduk. Çünkü çok az
da olsa toplumun genel sorunlarıyla ilgilendikleri zaman biz
şaşırıyoruz. Çünkü ellerinde üç tane, beş tane mesele
var, ana başlık var; sadece bunları dile getiriyorlar. Şaşırmadık,
tekrar döndük meseleye, başkanlıkla ilgili değerlendirmeye. 40
defa değil, 400 değil, 4 bin defa anlattık; kuruluşundan
beri biz başkanlığı savunuyoruz arkadaşlar. Yok sarayın
talimatı falan filan. saray dediğiniz bizim
Cumhurbaşkanımız, liderimiz, kurucumuz. Onun talimatından
gurur duyarız ve utanmayız ama bir şey söyleyeyim; komisyon
kurduk, çalışma yaptık, MYKda değerlendirdik. AK
PARTİ Grubu olarak biz başkanlığa tarafız, isteyin
istemeyin.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Ne
alakası var?
BÜLENT TURAN (Devamla) Onun ötesinde bir şey
daha söyleyeyim: Bunu Meclise getirdik, tartışacağız,
konuşacağız, teklifleriniz varsa değerlendireceğiz ama
daha ortada usul olarak Komisyona gelmeyen bir teklifle ilgili en
ağır ifadelerle gruba tahkirde bulunmak yakışmaz diye
düşünüyorum, bırakın tartışalım.
Ayrıca, bir şey daha: Değerli
arkadaşlar, bu teklif, yasamayla ilgili, yürütmeyle ilgili ve
yargıyla ilgili bir sorun içermiyor, sadece yürütmeyle ilgili düzenleme
var. (CHP sıralarından Ne içeriyor? sesi) Yasama ve yargı
zaten yerinde, yürütmeyle ilgili düzenleme var.
CEYHUN İRGİL (Bursa) Tasarıyı
oku, okumamışsın.
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Boş
kâğıda imza attınız.
CEYHUN İRGİL (Bursa) Tasarıyı
oku da öyle gel!
BÜLENT TURAN (Devamla) Bağırınca
anlayamazsınız ama, düşünmek için dinlemek lazım.
CEYHUN İRGİL (Bursa)
Başmüfettiş, başöğretmen, başsavcı, başkâtip
var; Başbakan yok.
BÜLENT TURAN (Devamla) Matruşka gibisin
bağırdıkça küçülüyorsun, sakin ol ya! Sakin ol! Gerek yok.
Konuşursak anlaşırız. Hep sizi dinliyoruz. Sakin
Bir daha söylüyorum: Başta Gazi Mustafa Kemal
Atatürk, partili Cumhurbaşkanıydı.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) -
Başbakanı vardı Mustafa Kemal Atatürkün, başbakanı
vardı.
BÜLENT TURAN (Devamla) Bunları
tartışırız konuşuruz ama ilk defa gelen bir şey
var, olağanüstü bir şey varmış gibi düşünmeyin.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) - Burada
başbakan yok, yok olmuş!
BÜLENT TURAN (Devamla) Bir daha söylüyorum: Başkanlık
sistemini AK PARTİ Grubu getirdi, imzaladı, beraber
tartışıyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) - Bence bunlara tavsiye
etmek lazım, Anayasaya çalışsınlar, görüşmelerinde
konuşsunlar. Şimdi bütçeyi konuşalım.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Altay
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Hiç sataşmadım
Sayın Başkan.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Sayın grup
başkan vekili, partimizin toplumun genel sorunlarıyla çok az
ilgilendiğini itham etmek suretiyle çok ağır bir sataşmada
bulunmuştur.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Altay.
İki dakika.
Engin Bey ilk defa konuşuyor bugün kürsüden.
9.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ben özellikle
Beşiktaştaki hain saldırıdan sonra Parlamento ikliminin
soft olmasını düşündüğüm için kendi nöbetlerimde
olabildiği kadar polemikten -arkadaşlarım da öyle- uzak durmaya
çalışıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Bir kere, siyaset bir
vefa işidir Sayın Turan. Kurucu liderinize
yaptığınız bu vefasızlık bence, yani, çok
yakışık almadı. İktidar partisine mensup çok
sayıda sayın milletvekilinin, Sayın Recep Tayyip Erdoğana
Bizim kurucu liderimizdir
Hatta onu Peygambere benzetenler oldu, Ona
dokunmak sünnet
Bir sürü şey oldu ama
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Yapma ya!
ENGİN ALTAY (Devamla) - Milletvekilimiz dedi
ki: İktidar partisi, saraydan talimat alıyor. Siyasi partiler
kurucu liderlerinden de, genel başkanlarından da talimat
alırlar; siz bundan niye rahatsız oldunuz?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Dinlememişsin ki
sen.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna direktif
vermesinden
EMRULLAH İŞLER (Ankara) - Zaten onu söyledi,
onu söyledi Sayın Engin Altay.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Şimdi,
Anayasayı değiştirirseniz Meclise de direktif verecek, güya(!)
Değişmeyecek tabii, inşallah. Bundan niye rahatsız oldunuz,
anlamadım. Bu tavrınızı Sayın
Cumhurbaşkanına yönelik bir siyasi vefasızlık olarak
gördüğümü belirtmek isterim.
ALİM TUNÇ (Uşak) - Rahatsız
olmadık.
ENGİN ALTAY (Devamla) - İkincisi:
Cumhuriyet Halk Partisi
Bana birisi, bir vatandaş, bir gazeteci
Türkiyede şöyle bir sorun yaşandı da Cumhuriyet Halk Partisi
bu konuyla ilgilenmedi; bu konuyla ilgili, Parlamento zemininde, ilgili sivil
toplum kuruluşu örgütleri zemininde, ilgili yerle -il, ilçe olur, köy
olur-
Ya, bana bir köyde akmayan sudan tutun da İstanbulun en temel
sorunlarına kadar Cumhuriyet Halk Partisinin Türkiye Büyük Millet
Meclisinde gündeme getirmediği bir mesele gösterin, bugün
milletvekilliğinden istifa ederim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Altay.
Sayın milletvekilleri
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan,
zabıtlara geçsin diye söylüyorum: Az önceki konuşmamda Sayın
kurucu genel başkanımızın bizimle olan istişaresi
bizim için onurdur. diye ifade etmiştim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, 3üncü defadır
başlıyorum, lütfen
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)
A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI
(Devam)
1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)
1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) REKABET KURUMU (Devam)
1) Rekabet Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına son olarak İstanbul Milletvekili Sayın Bihlun
Tamaylıgil konuşacak.
Buyurun Sayın Tamaylıgil. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on altı dakika.
CHP GRUBU ADINA BİHLUN TAMAYLIGİL
(İstanbul) Sayın Başkan, saygıdeğer Meclisimizin
üyeleri; biraz önce sayın grup başkan vekilinin yanından
geçerken dedim ki
Biraz önce çünkü kendisi dedi ki: Türkiye'nin gündemiyle
ilgili olan konular içerisinde Cumhuriyet Halk Partisinin bekliyorduk
farklılaşan söylemlerini. Ben, şimdi, Türkiye'nin gerçeklerini
anlatacağım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bunu istiyoruz,
teşekkür ederiz.
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla)
İnşallah, bunları anlarsınız ama cevabını
internet, sosyal medya üzerinden istemiyorum. Burada eğer aykırı
bir şeyim varsa onu o şekilde verirsin. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hiç
yakışmadı, hiç yakışmadı! Hangi cevabı vermedik
şimdiye kadar?
VURAL KAVUNCU (Kütahya) Milletin de
anlayacağı şekilde anlatırsanız iyi olur.
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) -
Saygıdeğer Başkan, değerli milletvekilleri; tabii,
acının, hüznün, kahpece yaratılan terörün
acısının tarifi mümkün değil. O acılara hepimiz hep
beraber ortak oluyoruz, acıları paylaşıyoruz. Olmaması
için milletvekilleri olarak üstümüze düşen vazifelerin bilinci ve
idrakinde, yapmamız gerekenleri de hep beraber burada, bu çatı altında
paylaşmamız gerektiğine de yürekten inanıyorum.
Toplumumuzun toplumsal uzlaşı, birlik, beraberlik ve kardeşlik
duygularıyla, yaşatılan bu ayrıştırıcı,
birbirimizden koparmaya çalışan anlayışın ve
onların, yönlendirici güçlerin Türkiye üzerine kurduğu
senaryoların karşısında dimdik ayakta duracağına
yürekten inanıyorum. Acılar hepimizin; acıların bir daha
yaşanmamasını yürekten diliyorum.
Saygıdeğer Başkan, değerli
milletvekilleri; tabii, biz bütçe yaparken, burada bütçeleri konuşurken
geçmiş yılların kesin hesaplarıyla ve o kesin
hesaplarıyla ilgili olarak bizim bütçe hakkından doğan inceleme
ve denetim hakkımızı da ortaya koyuyoruz. Bu, zaten, Türkiye
Büyük Millet Meclisine hem vergilerin toplanması, toplanan gelirlerin
harcanması ve bu denetimi yaparken de -Sayıştaya vermiş
olduğu yetkilerle- bu bütçe hakkının kullanılmasında
bizi görevlendirdiği kanunlarla da, tanımlarla da
açıklanmış bir gerçek. Ancak baktığımızda,
biz bugün burada bütçeleri, geleceği konuşurken geçmiş 2015
yılının kesin hesabının ne kadar
değerlendirildiğini, kesin hesapla ilgili bir komisyon
kurulmasını defalarca dile getirmemize rağmen bu kesin hesap
komisyonunun kurulmaması noktasındaki direnci çok net anlamak
istiyorum. Neden hesap vermekten, detayıyla hesap vermekten
kaçınıldığının açıklaması gerçekten
önemli ve gerekli. İşte, burada konuşmamız gereken en
önemli başlıklardan biri de bu.
Allahtan Sayıştay yetkilerini
kırptınız, biçtiniz ama yine de bu sene açısından
baktığınızda önemli tespitlerle Plan ve Bütçe Komisyonuna
ilettiği raporlarda; tabii, bu raporların içinde de yargısal
denetime gidecek olan başlıklarla ilgili maalesef kararlar
bulunmamakla birlikte, önemli başlıkların altını
çizerek bizlere ışık tuttu. Bunlar neydi? Yine diyorum,
denetimden, hesap vermekten uzaklaşan anlayışın kurumlar
bazındaki yansıması. İç denetim, iç kontrol,
mekanizmaların kurulmaması, iç denetçilerin olmaması,
raporların hazırlanmaması, birçok kurumda
taşınmazların mali kayıtlar içerisinde yer bulmaması,
yine, cinsler ve tarihler açısından muhasebe
kayıtlarının olmaması, hazineye ait taşınmazların
genel bütçeli idareler adına tescil edilmesine karşın burada
oluşan yanlışlıklar, yine, yurt dışındaki
taşınmazlarımız, yine kamu idarelerinin yönetim ve
kullanımında bulunan ancak mülkiyeti hazineye ait bazı
taşınmazlarının devirleri ve bunların yanlış
kullanımı ve birçok, birçok, birçok tespit
Bu tespitlerin hepsini
zaten Plan ve Bütçe Komisyonunda söyledik. Ancak bunlarla ilgili 2013-2014ten
itibaren daha önceki yıllardan da gelen tespitlere rağmen yine kamu
iradesi tarafından ortaya konulan işi savsaklama, işi uzatma ve
doğru bir çözümün ortaya konulmaması olarak kendini gösteriyor.
Peki, bütçe yapma mantığı
açısından baktığınızda; örtülü bütçe yapmak,
bütçe disiplini, saydamlığı veya hesaplılığı
açısından var mı? Peki, Nedir bu örtülü bütçe?
dediğinizde isterseniz şöyle bir bütçe tasarısına
bakın, bir özel hesaplar kalemimiz var. Bu özel hesaplar kalemimizin
içerisinde hesap vermeyle ilgili 5018 sayılı Yasaya
aykırılıklar teşkil eden, Anayasaya
aykırılıklar teşkil eden pek çok konu var. Anayasa
Mahkemesinin uyguladığı veya aldığı kararlara
istinaden gerek 5018de gerekse -bütçe kanununa bağlı olarak- ihale
kanununda bile değişiklik yapma yönünde tercihler gösterildi ancak
yine Anayasaya aykırı, yine Anayasaya aykırı. Yani
Anayasayı değiştireceğiz mantığının
altında, yasamada Anayasaya aykırı olarak ortaya
koyduğunuz düzenlemelerin herhâlde sizi rahatsız edip kendinize uygun
bir zemine oturtma telaşının da var olduğunu görmekten öte
gidemiyoruz.
Şimdi, değerli arkadaşlar, biz burada
bir yasa çıkarttık ve yasanın içerisindeki neydi? Bazı
varlıkların Türkiyeye getirilmesi ve bu varlıklarla ilgili
olarak uygulanacak olan sistematik sürecin tanımlanması. O zaman
gerek Bakanlığa gerek Meclis çatısı altında sizlere
Bu tehlikeli bir düzenlemedir. Türkiyeyi kara para aklama, terör
finansmanı noktasında baktığınızda önemli olarak
şaibe altına alır aman çok dikkat edin. dedik. Peki,
karşımıza çıkan tablo ne oldu? İşte, sonra
buradan bir torba yasa içerisinden geçirdik ve arkasından sevgili
bakanımız dedi ki: Ya, siz bu kadar laf söylediniz; arkasından
biz OECDye de gösterdik, bakın ne kadar uygun, bazen devletler vergi
toplamaktan vazgeçebilirler, o yüzden de sizin bu noktada ortaya koydunuz tepki
doğru değilmiş. O bitti, 2 Aralık tarihine geldik, bir
tebliğ çıktı. Bu tebliğ, o maddeyle, yani daha doğrusu
o kanunla ilgili öyle bir genişletilmiş haklar, öyle bir yetkiler ve
öyle uygulamalar veriyor ki, bundan sonra bu tebliğle ortaya çıkacak
riskin çok fazla olduğunun altını özellikle çizmek isterim.
Peki, nedir bunlar? diye de başlıklarını söylemek
gerekirse:
Menkul kıymetler ve diğer sermaye piyasa
araçları bakımından kanundan yararlanmak için Türkiyeye
getirilmiş olma şartı kalkıyor. Doğru mu? Türkiyeye
getirmeyip kayıt da yaptırsanız bu tebliğle artık
Türkiyeye varlık getirmiş oluyorsunuz.
İki: Bildirimlere dayanak teşkil edecek
belgelerin teyit edilmemesi isteniyor ve o zaman bu belgelerin sahte mi,
değil mi noktasındaki sorgulamasının
kapısını çok geniş bir şekilde açık bırakıyor.
Üçüncü olarak, baktığınız da,
siz diyorsunuz ki: Bütün aracı kurumlar, bütün bankalar bu işlemi,
bu şekilde, bu tebliğle yapın. Ya, karşılarına
bir risk çıktığı zaman, onların sigortası veya
bunlarla ilgili hukuki süreçteki düzenlemeleri nasıl
yapacaksınız, bir de onu değerlendirseniz.
Dört: Banka ve aracı kurumlarla gümrük
idaresiyle ilgili diğer kurum ve kuruluşların kara paranın
aklanmasının ve terör finansmanının önlenmesine yönelik
şüpheli işlem bildirim yükümlülüğü yine bu tebliğle
kaldırılıyor.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Yanlış.
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) - Şimdi
-yanlış değil Sevgili Bakanım- şöyle bir
baktığınız için
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Tebliğde yazmadığımız şeyi söylüyorsunuz.
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) - Düzenlemenin
içerisinde belge, bilgi istemeden böyle bir düzenleme
yaptığınızda olası risklerin altını biz
burada çizmek ve sizi uyarmak zorundayız.
Geçenlerde bir köşe yazısı okudum ve
bu köşe yazısı o kadar aslında bugünü anlatan birtakım
özellikler taşıyordu ki bakın, 1994 yılında
Baltık Denizinde bir gemi, bir büyük cruise gemi battı ve 900e
yakın kişi, 850 kişi de orada hayatını kaybetti.
Şimdi bu gemi hem karaya çok yakın batıyor hem de su almaya
başlıyor. İlk 50 santime geldiği zaman kimse dikkate
almıyor çünkü bir de kaza sonrası yapılan incelemelerde,
gemideki hayatını kaybeden bu yolcuların yüzde 98inin yüzme
bildiği sonucu ortaya çıkıyor. Karşımıza
çıkan tabloda o gün oradaki kaptan Aman, bir şey olmaz. Karaya
doğru gidiyoruz, panik yapmayın. Dünyanın en güçlü
feribotundasınız. diyor ama feribot yaklaşık iki saat
sonra su alması hızlanarak batıyor. O yüzden, burada
yapılan her türlü düzenlemede riski, olasılıkları çok iyi
görmek de gerekiyor diye de düşünüyorum.
Şimdi, iktisatçılar için -genelde bir huyu
varmış- derlermiş ki: Dün öngördüğünün bugün
gerçekleşmediğini yarın açıklayabilen kişiymiş.
Şimdi, bu amaçla
baktığınızda, biliyorsunuz iki gün önce bir düzenleme
yaptık. Biz küçülürken zenginleşen, çok farklı ve bunu
gerçekleştirebilen çok önemli bir değişimi sergileyen ülke
hâline geldik. Şimdi, baktık, bir anda millî gelirimiz
artmış, yatırım oranımız artmış,
harcamalarımız düşmüş, tasarruf olarak
Ya, biz bireysel
emeklilik sistemiyle ilgili yeni uygulamaya girecek olan, ekonomiden sorumlu
bakanımızın Tasarrufumuz açık, tasarrufumuz açık, bir
an önce başlayalım. dediği bireysel emekliliği
uyguluyoruz, kanun çıkarıyoruz, meğer onun da farkında
değilmişiz, bizim tasarruflarımız yüzde 25lere
gelmiş. Bu eski rakamlara göre de orta vadeli planlar yapmışız,
bütçeler yapmışız, bugün de gelip onu
tartışıyoruz. Aslında boşuna
tartışıyoruz yani bunların hepsi artık yok
hükmündedir; yok hükmünde olduğu için de tartışmamız,
işte bugünün içerisindeki rakamlarla
Eskiden elimizde bu vardı,
bunun hangisi doğru, hangisi yanlış bunu da önümüzdeki günlerde
göreceğiz. Ancak burada yapılan düzenlemede önemli
başlıkların yanlışların önünü açabileceğini
sizlerle paylaşmak isterim.
Bir: Biz baz yıl olarak 2009
yılını aldık bu düzenlemelerde. Genelde ekonomik
açıdan baktığınızda, bu tür
2009 neydi? Krizlerin
sonrasında, özellikle Batıdan gelen krizlerin sonrasında en çok
etkilendiğimiz yılın içinde olan rakamlar. Biz 2009
yılındaki baz aldığımız rakamlara göre bugün
büyüme, bugün yatırım, bugün millî gelir tartışmalarını
koyuyoruz. Bu, önemli bir yanlışlıktır, buradaki iyi niyeti
sorgulamamızı beraberinde getirir ve çıkan istatistiksel
sonuçların sağlıklılığını
sorgulamamızı beraberinde getirir. Çünkü, bakıyorsunuz, geçen
sene büyümemiz bir anda yüzde 6ya çıkıyor, hatta yüzde 6,1e
çıkıyor ama bir anda işsizlik artıyor; bu işsizlik
artışıyla beraber baktığımızda sanayi
üretimimiz düşüyor, bu düşerken enflasyondaki dalgalanmalar büyüyor
ama biz zenginleşiyoruz. Nerede? Kâğıt üzerinde. O yüzden, bu
rakamların çok iyi değerlendirilip bu rakamlarla ilgili olası
sorguların ötesindeki bizden bilgilenme ihtiyaçlarının da
doğru bir şekilde karşılanması gerektiğine
inanıyorum.
Şimdi, bakın, biz on aylık bir bütçe
yaptık, önümüze bütçe hedefleri koyduk ama
yaşanmışlıktan ders alarak gelecekte olabilecek riskleri
iyi görmemiz gerektiğine inandığım günlerdeyiz. Çünkü,
bugün ekonomiyle ilgilenen çoğu kişi Acaba FEDten ne haber gelecek?
Yarın ne çıkacak? Önümüzdeki süreçle ilgili hangi tablo çizilecek?
diye merakla bekliyor. Kur sürekli hareketlenirken buradan gelecek olan
haberlere kulağını dikmiş beklerken
Peki, Önümüzdeki sene
neler olacak, hangi risklerle karşılaşabiliriz? diye
baktığınızda, bakın, 1990lara kadar bizim ülkemizdeki
ekonomi modelinde iç açık yaratarak, bu iç açığın
getirmiş olduğu kolaylaştırıcı ortamdan büyümeler
sağlanarak bir ekonomi yönetimi kendini ortaya koydu. 1990ların ilk
yıllarında -1992, 1993, 1994lerde- bu dış açık çiftleşmeye
başladı, iç açık dış açıkla birleşmeye
başladı ve Türkiye önemli bir krizle karşılaştı.
Daha sonra, 1990lı yılların sonrasında dedik ki: Biz
dışarıdan kendimizi finanse ederek, açık oluşturarak
büyümeyi sağlayalım. Ama, büyüme arenasını da veya
tablosunu da öyle bir oluşturduk ki üreten, verimlilik artıran ve bu
verimlilik artışıyla beraber, dünya rekabetinde öne
çıkartacak bir gelişme yapmadan tamamen taşa toprağa
yatırarak küreselleşme hegemonyasının, popülizminin esiri
olan bir ülke hâline geldik. 1990dan sonra karşımıza çıkan
dış açık finansmanı ve dış açıklı
bütçelemenin karşısında bugün iki riskle karşı
karşıyayız. Önceden iç açık, sonra dış açık,
ona bağlı büyüme derken bugün çifte açıkla karşı
karşıyayız. Bu açıkla önümüze gelecek 2017nin risklerine
karşı acilen tedbirlerin alınması gerekmektedir Sayın
Bakan. Çünkü, TÜRMOB verilerine de baktım, genel istatistiklere de
baktım; en yüksek oranda aldığınız KDV reel
artışı da dâhil olmak üzere, vergi gelirinde erime var.
Türkiye'nin, OPECin almış olduğu petrol üretimi kısma
kararı sonrası karşılaşacağı dış
açığı körükleyecek faktörlerle baş başa olduğunu
unutmamak gerekiyor. Bir yıl içinde ödemesi gereken 160 milyar borç 35
milyar da cari açıktan kaynaklı nakde ihtiyacının
olduğu unutulmaması gerekiyor ve yine baktığınızda
biz, biliyorsunuz, aflar çıkardık, son bir af düzenlemesi
yaptık, bu düzenleme içerisinde de karşımıza çıkan
tabloda neden bu kadar birikim oldu dedik, herhâlde ekonomimiz çok iyiydi, onun
için bu hâle geldik.
Bir de, benim özellikle istememle vergi
harcamaları raporu geldi. Arkadaşlar, lütfen vergi harcamaları
raporuna bir bakın, 102 milyar liralık bir istisna ve vergi
toplamaktan vazgeçtiğimiz dönemde açığa doğru giden
ekonomimizin katma değeri nasıl yaratacağının
sorgusunu hep beraber soralım.
Yine, size söylemek istediğim, ortalaması
1,5 milyon-1 milyon 800 bin arasında geçen KDV, gelir vergisi ve
gayrimenkul sermaye iradı mükelleflerinin sayısının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla)
50 milyonu
aşan seçmeni olan bir ülkede ne kadar yeterli olduğunu tekrar
sorgulayalım diyorum.
BAŞKAN Sayın Tamaylıgil,
teşekkür ederim.
BİHLUN TAMAYLIGİL (Devamla) Aslında
Türkiye'nin gerçeğiyle ilgili daha çok anlatacağımız
şey var, onları da inşallah hep beraber paylaşacak
ortamlarımız olur.
Yüce Meclisi sayıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, böylelikle grup
adına yapılan konuşmalar bitmiş oldu.
Şimdi, şahsı adına, lehinde
olmak üzere Rize Milletvekili Sayın Hasan Karal konuşacak.
Buyurun Sayın Karal. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
HASAN KARAL (Rize) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2017 yılı bütçesi üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Sözlerime
başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2017 yılı bütçesi AK PARTİ
Hükûmetimiz tarafından hazırlanan 15inci bütçedir. Bu, cumhuriyet
hükûmetlerinde hiçbir iktidara nasip olmamış rekor niteliğinde
bir başarıdır ve hiçbir başarı da tesadüfen ortaya
çıkmaz. Ben, sizleri rakamların içinde boğmadan, kısa
konuşmam içerisinde istikrardan ve bu başarının belli
başlı bazı noktalarından söz etmek istiyorum. Elbette
devletler ve onları yöneten hükûmetler, maddi refahı sağlamak,
halklarının huzurunu artırmak durumundalar. Hiçbir hükûmet,
halkının maddi ve manevi ihtiyaçlarını
karşılamadan uzun süre iktidarda kalamaz. Bu durum demokrasinin
yapısına da ters bir duruştur. Bütçenizi günün
şartlarına göre en verimli ve uygulanabilir durumda hazırlamak
iktidarda kalmanızı da sağlar. (Gürültüler)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen sessiz olalım.
HASAN KARAL (Devamla)
Hayatın her safhasında olduğu gibi burada da dengeyi yakalamak
başarılı olmanın sırrı olsa gerek. İbn-i
Haldun İnsanları açlık öldürmez, daha önce
alışmış oldukları tokluk onları öldürür. derken
bu dengeye vurgu yapıyordu. Hazırlamış olduğunuz
bütçeyi dengeli ve adil bir biçimde dağıtmazsanız bir dahaki
dönemde bütçe yapmaya da fırsat bulamazsınız. Ünlü sosyolog
İbn-i Haldun Coğrafya kaderdir. der. Tarih de bunu
göstermiştir ki asırlar boyu kaldığımız
coğrafyalar gerçekten bizim kaderimiz olmuştur.
Türkiye bugün olağanüstü
şartlarda yaşıyorsa bundan gocunmak yerine sevinmek gerekir
çünkü coğrafyamız yani kaderimiz bizi zorlamaktadır. Bu
zorlukları aştığımız zaman görülecektir ki
ülkemiz ihtişamına ihtişam katacaktır. Dünyanın
merkezinde insanlığın umudu konumunda olan ülkemiz, Orta
Doğu, Balkanlar, Kuzey Afrika ve Kafkaslardan ayrıldıktan sonra
bu umut oralarda tükenme durumuna gelmiş ve bugün de gördüğümüz gibi
buralar kan revan içinde kalmıştır. Demem odur ki bizler bir
kadim medeniyetin varisleriyiz. Biz istemesek de bu medeniyet hepimizi
zorlamakta ve kurumaya yüz tutmuş bahçesinin sulanmasını bizden
istemektedir. Bizler bu medeniyet bahçemizi teknolojiyle, mimarisiyle,
sanatıyla, edebiyatıyla ve her türlü bilim ve sanat
yapılarıyla yeniden diriltmek ve nefes alamaz duruma gelmiş
çağın insanlarına sunmak zorundayız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sizlere çok kısa bir
soru sormak istiyorum: Dünyayı kana bulayanlar, haksız bir biçimde
savaşları çıkarıp ülkelerin doğal
kaynaklarını sömürenler, o güzelim çobanlar mıdır, yoksa
üniversite mezunları mıdır? Yunus Emre ne güzel söyler:
Okumaktan mana ne?/ Kişi Hakkı bilmektir. Hak ve hukukun egemen
olmadığı bir dünyada, hazırlanan bütçeler de insanın
refahı için değil, aksine, onun imhası için
kullanılır. İnsan amaç olmaktan çıkarsa bir yerde,
oranın kıyameti kopmuş demektir. Dünya bu kıyametin
eşiğine gelmişse bizim burada sen-ben kavgasına
girişmemiz hayırlı sonuç vermez değerli
arkadaşlarım.
Bütçemizi hazırlarken sadece ülkemizin
hayrını değil, bu bütçenin evrensel boyutlarını da
düşünmek zorundayız. Birkaç yıl önce 5 milyon Suriyeli ve
Iraklı mültecinin ülkemize gelmesi düşünülmezken bugün bu gerçekle
karşı karşıyayız. Her ne kadar Avrupa Birliği
ülkeleri vermiş oldukları sözlerinde durmasalar da bu
kardeşlerimize maddi ve manevi yardımda bulunmak bizim ortak medeniyetten
gelen görevimizdir. Coğrafyanın kader olması da işte böyle
bir şeydir. Bir vücutta denge bozulursa sağlık gider, bir ülkede
de denge sarsıntı geçiriyorsa orada refahtan, huzurdan söz edilemez.
Hele dünyanın dengesi güçlüden ve zenginden yana ağır basmışsa
işte o dünyanın kıyameti kopuyor demektir. Bizler kendi
ülkemizin dengesini korumaya çalışırken dünya dengesine de
katkı sağlamak gibi bir görevin içinde olduğumuzu
unutmamalıyız çünkü her şeyden önce insanız. Bütçe arı
ve bal ilişkisine benzer. Arı bal yapar fakat balın
yapısını bilmez. Yaptığı balın üzerine konar
ve onu yemeye çalışırsa balın içine düşer ve
boğulur. Bütçe yapanlar sadece işin maddi tarafına bakarlarsa
yaptıkları bütçede kaybolabilirler. 15 kez bütçe yapıp bundan
başarılı çıkıyorsak bütçe yapmakta usta
olduğumuzun ve halk yararına kullandığımızın
da bir delilidir.
Değerli arkadaşlarım, bizim
medeniyetimiz insana ümit aşılayan bir medeniyettir. Her gecenin
sabahı olduğu gibi ümidini yitirmeyen her insan için de
sıkıntılı günlerin bir sabahı vardır. 15 Temmuz
milletimizin ufkunu karartmaya çalışırken sabırla direnen
milletimiz kutlu sabaha ulaştı. İnançlı, dirayetli,
sabırlı ve istikrarlı liderlere sahip olunduğunda milletin
de heyecanı artar ve başarı ortaya çıkar. 15 Temmuz,
lideriyle bütünleşen milletin yazdığı bir destandır.
Bu duygularla 2017 bütçemizin hayırlar
getirmesini Allahtan diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Karal.
Şimdi Hükûmet adına olan konuşmalar
bölümünü dinleyeceğiz sayın bakanlardan. İlk olarak, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Fatma Betül Sayan Kaya
konuşacak.
Süreniz yirmi dakika, buyurun Sayın Bakan. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
FATMA BETÜL SAYAN KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
2017 yılı bütçesi hakkında konuşma yapmak üzere
huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
10 Aralıkta İstanbul Beşiktaşta
yaşanan hain terör saldırısını şiddetle, nefretle
kınıyor; tüm şehitlerimize Allahtan rahmet,
yakınlarına sabır, yaralılarımıza acil
şifalar diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.
Mazlum milletlerin umudu olan Türkiye iki
asırdır bu topraklarda oynanan her türlü oyunu bozmuştur. Gezi
olayları ile 17-25 Aralık ve son olarak da 15 Temmuzda hain darbe
girişimiyle bu oyunlar yeniden sahnelenmek istenmiştir. Gazi
milletimiz çelik gibi iradesiyle bu işgal girişimine Dur. diyerek
Cumhurbaşkanına, Hükûmetine, demokrasisine sahip
çıkmıştır. Bu millet büyüklüğünü, tanklara, silahlara
canını siper ederek, direnerek göstermiştir. 15 Temmuz gecesi
Türkiye için bir milattır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bölgemizde din, dil, ırk ve mezhep
farklılıklarını kullanarak birliğimizi bozmaya
çalışan terör odaklarına karşı mücadelemiz
kararlılıkla sürecektir 15 Temmuz gecesinde olduğu gibi çünkü 15
Temmuz, Kurtuluş Savaşında olduğu gibi milletimizin
yeniden diriliş çağrısıdır.
Yaşadığımız Anadolu coğrafyasını
bizlere vatan kılan tüm şehitlerimizi, ahirete göç eden gazilerimizi
bir kez daha rahmetle, minnetle anıyor, şehit yakınları ve
gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şehitlerimizin aziz hatırasına layık olmak
için gece gündüz demeden çalışıyoruz. Onların bize emanet
ettiği eş ve evlatlarına, anne ve babalarına sahip
çıkmak bizlerin boynunun borcu. Şehit yakını ve
gazilerimizin yaralarını sarmak, acılarını hafifletmek
için sürekli onlarla beraberiz. Bu bizim için büyük bir onur.
Yaptığımız yeni düzenlemelerle,
şehit yakınlarının 1 olan istihdam hakkını 2ye
çıkardık. Vazife malullüğü kapsamında bulunan diğer
kamu görevlilerinden hayatını kaybedenlerin yakınlarına ve
malul olanlara 1 istihdam hakkı getirdik. Emlak alımında faizsiz
kredi desteği, ÖTV ve vergi muafiyetleri sağladık. (Gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
sohbetinizi dışarıda tamamlayın.
Buyurun Sayın Bakanım.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sosyal politikalarda on dört yılda büyük
başarılara imza attık. Kalkınma politikalarının
merkezine insanı alarak attığımız her adım daha
müreffeh, daha güçlü Türkiye yolunda bize güç katmıştır.
Bu süreçte, Türkiye ekonomik büyümesini sürdürürken
toplumun tüm kesimlerini gözeten politikalar uygulamıştır.
Hükûmet programlarımızda yer alan ve ardından ilan edilen acil
eylem planlarıyla sosyal politika uygulamaları, hak sahipliği
esasında, güçlü, dinamik ve kurumsal bir yapıya
kavuşmuştur. Aile ve bireyler ihtiyaçlarına uygun çözüm
seçenekleriyle tanışmıştır. Cumhuriyet yönetiminin
temel özelliklerinden biri olan sosyal devlet ilkesi bu dönemde kurumsal bir
zemin kazanmıştır.
2011 yılında Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının kurulmasıyla sosyal politika
alanında sürdürülen çalışmalar daha dinamik bir yapıya
kavuşmuştur. Son beş yıllık hizmet dönemi, sosyal
politika tarihimizde bir dönüm noktası olmuştur. Sosyal
değişimin, terörün ve göçün yol açtığı sorunları
bu vizyonla aştık. Medeniyet birikimimizin en bariz vasfı olan
yardımlaşma ve dayanışma ruhunu daha yükseklere
taşıdık. Sosyal politikalarda elde ettiğimiz
başarı, Türkiye'nin ortak başarısıdır. Bu
başarı ekonomide, sağlıkta, eğitimde,
ulaşımda kaydedilen mesafelerin karşılık bulduğu
ortak bir alandır.
Bakanlığımız, güçlü
teşkilat yapısıyla, ihtiyaç duyan her ailenin, her ferdin
çağrısına cevap verecek bir sisteme kavuşmuştur.
Geliştirdiğimiz insan odaklı hizmet
anlayışını bilgi iletişim teknolojilerinden
yararlanarak, dinamik ve şeffaf bir hâle getirdik. Hiçbir ayrım
gözetmeden, hiçbir ihmale fırsat vermeden herkesin hizmet ve
yardımlardan eşit ve adil bir şekilde yararlanmasını
teminat altına aldık. 2023 yılı hedeflerine ulaşmak
için hizmetlerimizi iyileştirmeye, yeni politikalar geliştirmeye,
ortaya çıkan sosyal sorunlara çözümler üretmeye devam ediyoruz. Sosyal
yardımlara ayrılan kaynaklarda sağlanan büyük artışla
yoksullukla mücadelede büyük başarılar sağladık. 2002
yılında sosyal yardımlara ayrılan bütçe 1,3 milyar iken bu
rakam 2016 yılında yaklaşık 33,7 milyara yükseldi. Bu
başarı dünyada yaşanan ekonomik krizlere, bölgemizdeki terör ve
savaşlara rağmen Hükûmetimizin başarılı ekonomi
politikaları sayesinde elde edilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yoksullukla mücadele politikamızın başlıca hedeflerinden
biri, yoksulluk zincirini kırmaktır. Yoksulluk riski altındaki
ailelerin eğitim çağındaki çocuklarını düzenli okula
göndermelerini teşvik amacıyla verdiğimiz şartlı
eğitim yardımından bugün yaklaşık 2 milyon hane
yararlanmakta. Ayrıca, şartlı nakit transferi ve
açtığımız yurtlarla kız çocuklarımızın
ortaöğretime devam etmesi için pozitif ayrımcılık
yapmaktayız.
Doğum yardımı programı
kapsamında 1 milyon 540 bin anneye yaklaşık 670 milyon lira
ödeme yaptık. 2016 yılında genel sağlık sigortası
kapsamında yaklaşık 6,3 milyon kişi için 7,3 milyar lira
destek sağladık. Sosyal yardım uygulamaları
kapsamında, eşi vefat eden 292 bin kadına ayda 250 lira, 100 bin
muhtaç asker ailesine aylık 250 lira ve muhtaç asker çocuklarına ise
ayda 100 lira düzenli nakdî yardım yapıyoruz.
Vatandaşlarımıza ödemelerin sağlıklı bir
şekilde yapılabilmesi için PTTyle Sosyal Yardım Kartı
Projesini başlattık, 2 milyon 100 bin kişiye
kartlarını teslim ettik.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye, büyük bir dram yaşayan Suriyeli
kardeşlerine de sahip çıktı. Yanı başımızda
cereyan eden savaşta 600 bin masum sivil hayatını kaybetti, 12
milyon insan mülteci konumunda. Olup bitenlere dünya seyirci kalırken
Türkiye 3 milyon Suriyeli kardeşine kapılarını açtı.
Bugün Halepte insanlık büyük bir sınavdan geçiyor. Dünyanın
gözü önünde bir şehir halkıyla birlikte yok ediliyor. Masum siviller,
kadınlar, çocuklar insanlık onurunu hiçe sayan bir kıyamla yok
ediliyor. Halepte masum çocuklarla birlikte can veren insanlıktır.
Halep yok olurken, dünyaya nizam vermeye çalışanlar sadece seyirci
kalmakta.
Yıllardır Suriyeli kardeşlerine ensar
olmaya çalışan Türkiye, Halepte yaşananlar
karşısında da sessiz kalmamıştır. Türkiyenin
öncülüğünde devam eden görüşmeler sonucunda dün gece ateşkes
sağlandı ve Halepte sıkışan insanların
tahliyesinin önü açıldı. Tüm devlet kurumlarımız, AFAD ve
Kızılay hazırlıklarını tamamladı. Tahliye
aşamasında yaşanan bazı sıkıntıları
duymaktayız, ateşkesin ihlal edildiğine yönelik haberler
geliyor. Dilerim tüm taraflar bu çabalara destek verir ve sivilleri sağ
salim Halepten çıkarabiliriz. Bir kez daha mazlumun yanında duran ve
zor durumda kalana elini uzatan milletimle ve devletimle gurur duyuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yaptığımız hizmetlerin en önemlilerinden
biri Sosyal Uyum Yardımı Programıyla kamp
dışında yaşayan Suriyelilere ulaşmak. Bu kapsamda, 1
milyon mülteciye kişi başı aylık 100 lira tutarında
yardım vermeyi hedefledik.
Bakanlık olarak, sosyal yardımların
vatandaşlarımıza daha çabuk ve verimli bir şekilde
ulaştırılması için altyapımızı güçlendirdik.
Bütünleşik Sosyal Yardım Bilgi Sistemiyle, yoksul
vatandaşlarımıza yapılan sosyal yardımlara
ilişkin tüm işlemler elektronik ortamda yapılmakta.
Vaka Yönetim Sistemi, hanedeki sorunların kamu
hizmet birimleri tarafından koordineli bir şekilde takibini
kolaylaştıracak. Ülkemizde ilk defa yapılan ve sosyal riskleri
mahalle düzeyinde ve alt boyutlarıyla birlikte ölçen Sosyal Uyum Endeksi
çalışmalarımızı 2017 yılı sonuna kadar
tamamlamış olacağız inşallah.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aile, toplumu geleceğe taşıyan, neslimizin
devamını sağlayan en önemli değer. Sosyal politika
uygulamalarında aileyi merkez alan yeni hizmet modellerini hayata
geçiriyoruz. Medeniyetimizin kurucu gücü olan aile,
yaşattığı insani değerlerle sevgi, merhamet, adalet,
birlik ve kardeşliğin ortak çatısıdır. Tarihî
sürekliliğimizin en önemli güvencesi aile ocağında hayat bulan
değerlerdir. Bu anlayışla, Türkiyenin 2023e doğru
tarihsel yürüyüşünde mutlu birey ve güçlü ailelerden oluşan müreffeh
bir toplum oluşturmak için çalışıyoruz. Aile
yapısını güçlendirmek, ailenin sorun çözme kapasitesini
artırmak için araştırma, eğitim, danışma ve
yönlendirme faaliyetlerine özel bir önem veriyoruz.
Ailelerin farkındalığını
artırmak için yürüttüğümüz Aile Eğitim Programı bu amaçla
yürütülen faaliyetlerden yalnızca bir tanesi. Bugüne kadar 550 bin
vatandaşımız Aile Eğitim Programından, 460 bin
vatandaşımız da Evlilik Öncesi Eğitim Programından
faydalanmıştır. Bakanlık olarak aile odaklı hizmet
anlayışını esas alan Aile Sosyal Destek
Programını hayata geçirdik. Bu projeyle ailelerin sorun ve
ihtiyaçları yerinde tespit edilerek çözüme kavuşturulmakta. Aile ve
toplum yapımızı tehdit eden en önemli sorunların
başında gelen madde bağımlılığıyla mücadele
etmek için Sosyal Uyum Programını başlattık.
Bakanlığımızın yürüttüğü bir diğer projeyle
ise Roman vatandaşlarımızın toplumsal hayata
katılımını destekleyen sosyal politika
uygulamalarını hataya geçiriyoruz.
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerindeki
11 ilimizde terör olaylarından etkilenen ailelere çok yönlü destek
hizmetlerimiz devam ediyor. Bu kapsamda, ulaştığımız
50 bin hanede yaklaşık 290 bin vatandaşımıza
psikososyal destek hizmeti verirken sosyal yardım ve sosyal hizmetlerimizi
de ulaştırıyoruz. Benzer şekilde, 26 geçici barınma
merkezinde yaşayan Suriyeli misafirlerimize de psikososyal destek hizmeti
vermekteyiz. Bu kapsamda yaklaşık 104 bin Suriyeliye psikososyal
destek hizmeti vermiş bulunmaktayız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çocuklar milletimizin geleceği. Çocuklar için en iyi
bakım ortamının aile olduğu gerçeğinden hareketle
çocuk politikamızın temel eksenini aile yanında bakım
olarak belirledik. Bakanlığımızın çocuk
politikası her çocuğa bireyselleştirilmiş bakım ve
koruma hizmeti anlayışıyla devam etmekte. Aile yanında
destek, koruyucu aile ve evlat edindirme uygulamalarıyla çocukların
aile ortamında bakımını teşvik ediyoruz. Bugün
yaklaşık 86.500 çocuğumuza aile yanında destek oluyoruz.
Son on iki yılda kuruluş bakımındaki yaklaşık
11.200 çocuk ailesinin yanına döndürülmüştür. 2002 yılında
520 olan koruyucu aile sayımızsa bugün yaklaşık 5 bini
bulmuş durumda. Aile odaklı çocuk politikamızın önemli
sonuçlarından biri de 15 bin çocuğumuzun evlat edindirilmesi. Bu
gayretlerimizle kurum bakımı altındaki
çocuklarımızın yüzde 92si ev bakımına geçmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; güçlü toplumların, güçlü medeniyetlerin öznesi
kadındır. Aile ve toplumu güçlü kılan, geleceğe
hazırlayan kadındır. Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı olarak kadının toplumsal statüsünün
güçlendirilmesine özel önem veriyoruz. Anayasamızın 10uncu
maddesinde yapılan değişikliklerle kadın erkek fırsat
eşitliği ilkesini güçlendirdik. Kadını ötekileştiren
her türlü ayrımcılığı, şiddet ve istismarı
reddediyoruz. Kadına yönelik şiddetle çok yönlü mücadelemiz bütün
alanlarda devam ediyor. Şiddete uğramış veya tehdit
altında olan kadınlarımız için
başlattığımız önemli bir hizmet şiddet önleme ve
izleme merkezlerimiz. Hâlen 49 ilimizdeki şiddet önleme ve izleme
merkezlerimizi yurt geneline yaygınlaştırmayı hedefliyoruz.
Kadınların değişen
ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlediğimiz kadın konukevlerimizi,
hizmet verdiğimiz profillere göre ihtisaslaştırmayı
planlıyoruz. Şiddete karşı sıfır tolerans anlayışı
içinde yürüttüğümüz tüm çalışmalarımıza bundan sonra
da kararlılıkla devam edeceğimizi özellikle vurgulamak
istiyorum. Kadının eş ve anne olarak aile içinde üstlendiği
rolü göz ardı ederek kadınlara yönelik sosyal politika
geliştirmek mümkün değildir. Bunun için, kadının iş
hayatına katılmasını desteklerken bir taraftan da aile ve
iş hayatı arasındaki uyumu güçlendiriyoruz. Şiddet
mağduru kadınların iş hayatına katılımları
için her türlü tedbiri alıyor, kurumlar arası iş birliğini
gerçekleştiriyoruz. Kadın istihdamını, 10uncu
Kalkınma Planında yüzde 31e çıkarmayı hedefledik. Bunu,
2023te yüzde 41e yükseltmeyi hedefliyoruz. Kadınların, toplumsal
hayatın her alanında daha aktif, daha üretken ve güçlü şekilde
yer almaları için çalışmalarımıza kararlılıkla
devam ediyoruz.
Değerli milletvekilleri,
kadınlarımızın güçlenmesi ve hayatın her alanında
daha etkin olmaları için birçok anayasal ve yasal düzenlemeler
yaptık. Anayasanın 10uncu maddesinde yapılan değişiklikle
pozitif ayrımcılığın getirilmesi, 6284
sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı
Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ve daha birçok reform
gerçekleştirdik. Bunların ötesinde, aslında bir zihniyet devrimi
gerçekleştirdik. Bütün bu reform ve değişimlerin mimarı
Sayın Cumhurbaşkanımızdır. AK PARTİ iktidarları,
kadınlarımızın senelerce maruz kaldığı
ayrımcılığı ortadan kaldırdı. Bu devrim
niteliğindeki köklü değişiklikler neticesinde, ülkemizdeki
kadınların tamamı, ilk kez kılık kıyafetlerinden
dolayı hiçbir ayrımcılığa maruz kalmadan, bakan,
milletvekili, belediye başkanı ve belediye meclis üyesi olarak
seçilme hakkına kavuşmuştur. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğana ülkemin kadınları adına teşekkürü bir
borç biliyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Bakanlık olarak hizmet verdiğimiz kesimlerden biri de
engellilerimiz. Engelli vatandaşlarımızın hak ettikleri
hayat şartlarına kavuşturulması hem sosyal devlet
anlayışımızın hem de vicdani sorumluluğumuzun bir
gereği. Engellilerimizin spordan sanata, yönetimden ticarete sosyal
hayatın bütün alanlarında etkin bir biçimde yer almaları için
çalışıyoruz.
2010 yılında engelliler için pozitif
ayrımcılığı anayasal düzeyde güvence altında
alarak hukuki altyapımızı güçlendirdik. 2016-2019
yıllarını kapsayan Otizm Spektrum Bozukluğu Ulusal Eylem
Planımızı açıkladık. Eğitim, sağlık,
istihdam, erişilebilirlik konusunda ilgili kamu kurumlarıyla birlikte
her türlü desteği sağladık ve sağlamaya devam ediyoruz.
Farklı engel gruplarına göre politika çalışmalarına
özel önem veriyoruz. Bu amaçla, kamuda ve özel sektörde ihtisaslaşmaya
gidiyoruz. Engellilerin çalışma hayatına
katılımını desteklemek amacıyla kamuda ve özel
sektörde engelli istihdamını teşvik ettik. Bugün, sadece kamuda
istihdam edilen engelli sayısı yaklaşık 49 bin, özel
sektörde bu rakam 100 binlere yaklaşmış durumda.
Engelli ve yaşlılarımızın
öncelikli olarak ailelerinin yanında ve bulundukları sosyal ortamda
desteklenmesi temel hedefimiz. Bunun yanında, bakım hizmetlerinin
kalitesinin artırılması ve aktif yaşlanmanın
sağlanması için gerekli tedbirleri alıyoruz. Bakım
hizmetlerinde tıbbi yaklaşımla birlikte sosyal
yaklaşım modelini ve insan odaklı anlayışı esas
alıyoruz. Engelli vatandaşlarımıza yönelik
çalışmalardan aldığımız sonuçlar şevkimizi
daha da artırmakta. İnancım odur ki,
Bakanlığımızın başlattığı bu
hizmet seferberliği kısa sürede dalga dalga yayılarak toplumun
tüm kesimlerine yayılacaktır. Kamu ve özelde bütün kurumların,
bütün toplum kesimlerinin katılımıyla engelsiz bir toplum olma
yolunda hızlı adımlarla ilerliyoruz. Bu başarı
Türkiye'nin başarısıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; değişen hizmet
anlayışımızın önemli adımlarından biri de
yurt genelinde yaygınlaştırmaya
çalıştığımız sosyal hizmet merkezlerimiz. Sosyal
hizmet merkezleriyle vatandaşlarımız
Bakanlığımızın tüm hizmetlerine tek kapı
sistemiyle ulaşabilmekte
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, süreniz bitti
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) Biraz uzatabilir miyiz Sayın
Başkanım?
BAŞKAN
ancak Maliye
Bakanımızın süresinden üç dakikayı sizin konuşma
sürenize ekliyorum.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) Hâlen 209 noktada hizmet veren sosyal hizmet
merkezlerimizin sayısını yıl sonuna kadar 215e
tamamlamış olacağız.
BAŞKAN Sayın Bakan, bir dakika, sistemi
açalım.
Buyurun Sayın Bakan.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) Sosyal hizmet merkezlerimiz ASDEP projemizin
uygulanması için önemli bir adım. (Gürültüler)
BAŞKAN Arkadaşlar, sinema salonu
değil burası, biz de duyuyoruz, seste bir problem var. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Gösteri merkezi de değil. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Bakan, üç dakika.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) Hâlen 209 noktada hizmet veren sosyal hizmet
merkezlerimizin sayısını yıl sonuna kadar 215e
tamamlamış olacağız. Sosyal hizmet merkezlerimiz ASDEP
projemizin uygulanması için önemli bir adım.
Bakanlığımız, yurt içinde
olduğu gibi, yurt dışındaki vatandaşlarımıza
da daha etkin hizmet sunmak için çalışmalar
başlatmıştır. İlk ataşeliğimizi geçtiğimiz
yıl mayıs ayında Düsseldorfda açtık. Türk
vatandaşlarımızın yoğun olarak
yaşadığı 20 ayrı noktada teşkilatlanma
çalışmalarımız devam etmekte.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
2017 yılı için tasarıda öngörülen bütçe tutarı 24 milyar
303 milyon 358 bin lira. Ayrıca, Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Fonundan yaklaşık 6 milyar
lirayı yine sosyal yardım harcamalarında kullanmayı
planlamaktayız. 2017 yılı bütçemizin yaklaşık yüzde
84ü yani 20 milyar 519 milyon 581 bin lirası sosyal yardım
harcamalarına tahsis edilmiştir. Bakanlığımıza
tahsis edilen kaynakların yüzde 95i sosyal yardım ve sosyal
hizmetlerde kullanılacaktır.
2017 yılı yatırımlarıyla
hizmetlerimizi yurt geneline yaygınlaştırmayı hedefliyoruz.
Bu kapsamda yapacağımız 6 adet çocuk evleri sitesi, 7 adet ÇODEM
ve 80 çocuk eviyle çocuk hizmetlerinde önemli bir ilerleme
sağlamış olacağız. 2017 yılında 41 sosyal
hizmet merkezi, 6 engelsiz yaşam merkezi, 10 umut evi ve 11 huzurevi
açmayı planladık.
Kadınlarımızın sosyal hayata
entegrasyonu ve meslek sahibi olmalarını amaçlayan aile destek
merkezlerimiz hâlen 62 il ve ilçemizde, 84 kuruluşla hizmet vermekte. 2017
yılında özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
ihtiyaç duyulan tüm il ve ilçelerde bu merkezlerimizi
yaygınlaştıracağız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sosyal politikalarda kısa zamanda
aldığımız büyük mesafenin bize sağlanan bütçe
imkânlarıyla doğrudan orantılı olduğunu burada
belirtmek istiyorum. Sosyal politikaya ayrılan imkân, bir ülkenin refah
düzeyinin de açık bir göstergesidir. Ülke olarak ekonomik alanda ve
diğer alanlarda elde ettiğimiz başarı, burada doğrudan
toplum refahına yansımakta. Bu başarı, ekonomik
kalkınmayla birlikte insani kalkınmanın da bir ölçüsüdür.
Sosyal politikalarda elde ettiğimiz her
başarı bizi yeniden ihya ettiğimiz medeniyet geleneğimize
daha da yaklaştırmakta. Elde ettiğimiz her başarı
mutlu, müreffeh Türkiye yolundaki hizmet aşkımızı daha da
artırıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) Sayın Başkanım, bir dakika
daha lütfen.
BAŞKAN Maliye Bakanımız Sayın
Naci Ağbal, iki dakika daha vereyim mi acaba?
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) O veriyor.
BAŞKAN Vermişler.
İki dakika daha, peki.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
FATMA BETÜL SAYAN KAYA (Devamla) Geçtiğimiz bu zorlu dönemde hiçbir
vatandaşımızı yalnız bırakmamak adına
elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. Sahip olduğumuz maddi imkânlar,
bu toprakların manevi değerleriyle daha da zenginleşmekte. Bu
millet kadınıyla, erkeğiyle, yaşlısıyla, genciyle
her türlü hizmetin en iyisine layıktır.
Yaptığımız her hizmetle devlet-millet beraberliği daha
da güç kazanmakta, bu aziz millete yapılan her hizmetle
bayrağımız daha da gür dalgalanmakta. Hangi cepheden gelirse
gelsin hiçbir güç, hiçbir oyun bizi bu millete aşkla hizmet etmekten
alıkoyamayacaktır.
Bu duygularla, sosyal yardım ve hizmetlerin
vatandaşlarımıza ulaşmasında emeği geçen herkese
teşekkür ediyorum.
2017 yılı mali bütçemizin ülkemiz ve
milletimiz için hayırlı olmasını diliyor, Plan Bütçe
Komisyonunda ve Genel Kurulda katkı sağlayan siz değerli
milletvekillerimize milletimiz adına şükranlarımı arz
ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Kerestecioğlu
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) - Sayın Başkan
BAŞKAN - Yerinizden söz talebiniz mi var?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
Bir dakika.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Grup adına söz talebimiz var Bakanın
açıklamalarıyla ilgili.
BAŞKAN Açıklama mı
yapacaksınız?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Evet, açıklama.
BAŞKAN Yerinizden, bir dakika vereceğiz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Bir dakika mı?
BAŞKAN Evet.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) İki dakika değil mi Sayın Başkan?
BAŞKAN Artı bir dakika, bitiremezseniz
vereceğim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Tamam, peki; teşekkürler.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
7.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan
Kayanın 433 sıra sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 434 sıra sayılı 2015 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının dokuzuncu tur görüşmelerinde
Hükûmet adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Şimdi, ben aslında hakikaten kadınlarla ilgili
soru sormak isterdim Sayın Bakana ama nasıl soracağımı
bilemedim çünkü bütün konuşma boyunca aile ve sosyal yardımlardan
bahsetti, sadece bir iki paragraftı belki kadın lafının
geçtiği konuşma içerisinde.
Kadınların, şiddet başta olmak
üzere temel sorun alanlarına dair bir bütçe
ayrılmadığı, aslında bir şekilde deklare ediliyor
çünkü bu bir sosyal yardım bütçesi. 137 konukevi var Bakanlığa
bağlı ve 2.443 kapasiteyle çalışıyor. Yani Türkiye 78
milyon ve bu kapasiteden söz ediyoruz koskoca bir ülkede.
Bir de 4320 sayılı, şimdi 6284
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Kerestecioğlu.
Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Soru-cevaba geçmedik
Sayın Başkan.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Grup adına açıklama yapıyorum Bülent Bey.
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu, lütfen
bana söyler misiniz söyleyeceğiniz şeyi.
Buyurun, bir dakika.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Oradan da bana söylemesinler o zaman. Siz de bir oraya
söyleyin.
BAŞKAN Dinlemeyeceksiniz, bazı
şeyleri duymamazlığa geleceksiniz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Ben bunu öğrenemedim
BAŞKAN Evet, haklısınız,
yavaş yavaş
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) -
çünkü, evet, böyle bir siyasetçi olmak niyetinde de
değilim.
BAŞKAN Tabii, yavaş yavaş
öğreneceksiniz. Hepimiz aynı süreçlerden geçtik.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Yok, öğrenmeyeceğim Sayın Başkan.
BAŞKAN Bir dakika.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Teşekkürler.
Önceki 4320, şimdi 6284 sayılı Kanun,
Medeni Kanun, Türk Ceza Kanunu, İstanbul Sözleşmesi, bütün bunlar
için aslında yıllardır sürdürülen kadın mücadelesine
teşekkür etmek yerine sadece Sayın Cumhurbaşkanına
teşekkür etmeniz de aslında gerçekten anlamlıydı herhâlde
tüm Türkiyedeki kadınlar için.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
FATMA BETÜL SAYAN KAYA (İstanbul) Cumhurbaşkanına ve Meclise
teşekkür ettim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Ben kadınlara şiddeti önlemek, çocuklara tacizi
önlemek, bunun için nasıl kampanyalar yürüteceksiniz, eğitim, medya
projeleri nedir
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Soru-cevap var Sayın
Başkanım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul)
cinsiyete duyarlı bütçe kalemleri nedir, bütün bütçeye
baktığınızda cinsiyete duyarlı bir bütçe görebiliyor
musunuz, bunları gerçekten duymak isterdim.
Aynı zamanda yıllardır bu alanda
mücadele eden biri olarak bunları ifade etmek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Akkaya, siz bir şey söyleyecek
miydiniz? Nedir talebiniz?
8.- İstanbul Milletvekili Yakup Akkayanın, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kayanın 433 sıra
sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434
sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
YAKUP AKKAYA (İstanbul) Sayın
Başkan, Sayın Bakan konuşmasında belki de farkında
olmadan ayrımcı bir dil kullandı şehit ve gazilerimizle
ilgili. Ben bilinçli olarak kullandığını düşünmüyorum
BAŞKAN Elbette.
YAKUP AKKAYA (İstanbul) -
ama izin verirseniz
onu hatırlatmak istiyorum kendisine belki düzeltir diye.
BAŞKAN Bir tutanaklara baksın,
farklı bir şey varsa... Belki siz yanlış duymuş
olabilirsiniz Sayın Akkaya.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Hayır, söylesin efendim, söylesin.
YAKUP AKKAYA (İstanbul) Sayın
Başkan, şimdi, Sayın Bakan şehit ve gazilerin hak ve
hukukundan bahsederken
BAŞKAN Anladım, talebinizi anladım.
YAKUP AKKAYA (İstanbul) -
15 Temmuzu baz
aldığını söyledi, 15 Temmuzu milat olarak
aldığını söyledi. Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmetinin bir Bakanlık koltuğunda oturan bir Sayın
Bakanın 15 Temmuzu baz alması, 15 Temmuzdan önce bu kara toprak
altında yatan binlerce şehit ve gazinin
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
FATMA BETÜL SAYAN KAYA (İstanbul) Hayır, öyle bir şey
söylemedim asla.
BAŞKAN Öyle bir şey söylemediğini
söylüyor, ben buradan duyuyorum Sayın Akkaya. Çünkü, konu hassas
olduğu için lütfen devam etmeyin. Öyle bir şey söylemedim. diyor,
tutanaklara baksın, eğer öyle bir şey söylediyse kasten
yapılmadığı muhakkaktır, söz veririz düzeltir.
YAKUP AKKAYA (İstanbul) - Tutanaklara
bakılmasını istiyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Deniz Depboylu da bir dakika yerinden açıklama yapmak istiyor.
BAŞKAN Sayın Depboylu, buyurun.
9.- Aydın Milletvekili Deniz Depboylunun, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kayanın 433 sıra
sayılı 2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 434
sıra sayılı 2015 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının dokuzuncu tur görüşmelerinde Hükûmet adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
DENİZ DEPBOYLU (Aydın) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan konuşması
sırasında şehit ve gazilere, ayrıca yakınlarına
da eşit davranıldığıyla ilgili bir bildiride bulundu
ancak biz biliyoruz ki 15 Temmuzda gazi olanlarla, şehit olanlarla terörle
mücadelede şehit ve gazi olanlar arasında çok fark var, bunları
da dile getirmiştik, tekrar hatırlatmak istiyorum. İkisi
arasında, gazilerimiz ve şehitlerimiz arasında
ayrımcılık söz konusu.
Yine, kız çocuklarının eğitimi
konusunda çalışmalar yapıldığı ve
başarılı olduğu söylendi burada ama ben, bu, 2014te, en
yakın zamanda ayrılan, Millî Eğitim Bakanlığından,
234.932 öğrencinin akıbetini özellikle merak ediyorum, öğrenmek
istiyorum.
Yine, her 10 kızdan 4ü okuyamıyor. Bu
konuda nasıl bir başarı öngördüklerini merak ediyorum.
Nasıl başarılı olduklarını düşünüyorlar?
Yine, mültecilerle ilgili yaptıkları
çalışmalardan bahsettiler. Biliyorum, Suriyeden gelen mültecilerle
ilgili çalışmalar var ancak bu çalışmalar tabii ki
faydalı ve yerinde. Neden Ahıska Türkleri için yapılmıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Depboylu.
DENİZ DEPBOYLU (Aydın) 2010
yılından sonra hükûmetlerinizce alınan kararla Ahıska Türkleri
birçok hakkını kaybetti, sağlıktan eğitime birçok
konuda sorun yaşıyorlar. Ahıska Türkleri, sadece, Suriyelilere
verilen hakların kendilerine de tanınmasını istiyorlar.
Ahıska Türkleri için neler yapılması gerekiyor? Bu konuda da
çalışılmasını özellikle rica ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)
A) AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANLIĞI
(Devam)
1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
B) GÜMRÜK VE TİCARET BAKANLIĞI (Devam)
1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) REKABET KURUMU (Devam)
1) Rekabet Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
Ç) MALİYE BAKANLIĞI (Devam)
1) Maliye Bakanlığı 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) GELİR İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Gelir İdaresi Başkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
E) KAMU İHALE KURUMU (Devam)
1) Kamu İhale Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
2) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
F) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
G) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU (Devam)
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) GELİR BÜTÇESİ (Devam)
BAŞKAN Şimdi, Gümrük ve Ticaret
Bakanımız Sayın Bülent Tüfenkci konuşacak.
Sayın Tüfenkci, süreniz yirmi dakika, buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. 2017 Mali Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı kapsamında Gümrük ve Ticaret
Bakanlığının bütçesini sunmak üzere
huzurlarınızda bulunuyorum.
Sözlerime başlamadan önce, ben de
Beşiktaştaki hain saldırıda şehit olan ve 15 Temmuzda
ve bütün terörle mücadelede şehit olan bütün şehitlerimize
Cenab-ı Allahtan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar
diliyorum.
2016 yılı Ocak-Ekim aylarını
kapsayan dönemde ülkemiz merkezî yönetim vergi gelirlerinin yaklaşık
yüzde 18,7sine tekabül eden 68 milyar 207 milyon TLyi gümrüklerimiz
aracılığıyla tahsil ettik.
Gümrük kapılarımız artan
dış ticaret hacmine cevap verecek biçimde teknolojinin
imkânlarıyla donatılıyor ve yenileniyor. Dilucu ve
Çıldır-Aktaş Gümrük Kapılarını yenileyerek 2015
yılı sonunda hizmete açtık. İrana açılan Esendere
Gümrük Kapımızın yeniden inşasını bu yıl
içerisinde tamamladık, yakın zamanda da inşallah hep beraber
açılış törenini de yapacağız. Halkalı Gümrük
Müdürlüğü, Çatalcadaki modern tesislerine Mart 2016 tarihi
itibarıyla kavuştu ve faaliyetlerini orada sürdürüyor.
Halkalının açılmasıyla hem şehir içi trafiğinin
rahatlatılması hem de dış ticaretteki
sıkışıklığın azaltılması yönünde
önemli bir adım atmış olduk. Van Kapıköy Gümrük
Kapısının 24 Ağustos 2016da temelini attık, yenileme
işlemlerini inşallah 2017 sonu itibarıyla bitirmiş
olacağız. Sarpı Tek Duraka uygun biçimde yeniden inşa
ediyoruz ve yeniliyoruz. 2018 yılı içerisinde de Sarp Sınır
Kapımızın tamamen yenilenmiş vaziyette
inşaatını bitirmiş olacağız. Habur ve
Hamzabeyliyi de Tek Durak Projesine uygun olarak yeniden
yapılandırıyoruz. Üzümlüyü yeniden açtık. Böylece, Hakkâri
ilimizin sadece İranla değil Irakla da geliş gidişini
sağladık. Karkamışta Fırat Kalkanı Operasyonuna
destek olacak biçimde öncelikle insani yardım olmak üzere ülkemizden
gidenlere de gümrük hizmeti veriyoruz.
Değerli arkadaşlar, Tek Pencere
Sisteminde ciddi mesafe katettik ve bitirmek üzereyiz. Bu projeyle
dış ticarete ilişkin gümrük hizmetlerinin tamamı tek bir
noktadan gerçekleşecek ve tüm işlemler buradan yürütülecektir.
Sistem, e-belge ve e-başvuru olarak ikiye
ayrılıyor. E-belgeyi tamamladık. Şu anda, 116 belge Tek
Pencere Sistemi üzerinden işlem görmektedir. 2017nin ilk
yarısında da e-başvuru aşamasını
tamamlamış olacağız. Tek Pencere çalışmalarımız
ilgili tüm kesimlerin takdirlerini aldı. Kamu kurum ve kuruluşlarıyla
bilgi ve belge paylaşımına Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı olarak büyük önem veriyoruz. İsteyen pek çok
kurumla anlık bilgi paylaşımları dâhil olmak üzere
paylaşım yönünde protokoller imzaladık.
Turistik kolaylıklar kapsamında getirilen
kişisel kullanıma mahsus taşıtlar için ön beyan
uygulamasını hayata geçirdik. Bu ne demek? Kapılarda
sıkışıklık olduğu zamanlarda özellikle
yolcularımızın önceden beyanda bulunma kolaylığını
getirmiş olduk.
Yurt dışında emekli olan
vatandaşlarımızın ilk defa ülkemize getirecekleri
taşıtlar için yüz seksen beş gün yurt dışında
bulunma şartını kaldırdık. Böylece,
vatandaşlarımızın sınır kapılarından
geri gönderilmelerinin önüne geçtik, mağduriyetlerini önledik. Hatta daha
da ileri giderek yurt dışında gurbetçilerimiz gümrük kapılarına
araçlarıyla geldikleri zaman hiçbir hakları olmasa dahi bir ay
süreyle araçlarıyla giriş izni veriyoruz.
Mikro ihracatta hava yolu yanına kara yolunu da
ekledik. Bu yolla yapılan ticaretin sadece hava yoluyla olması
maliyetli oluyordu. Genel istek üzerine yanına kara yolunu da ekleyerek
faaliyete geçirdik.
Konteyner Liman Takip Sistemini başlattık.
Limandaki tüm eşya hareketleri böylelikle elektronik ortamda takip edilir
hâle geldi.
E-tır projelerine tüm dünyada öncülük
yapıyoruz değerli arkadaşlar. En çok tır karnesi kullanan
ülkeyiz. Hani arkadaşlarımız diyorlar ya Ulaştırmada
geriye gidiyoruz. diye, esasında, e-tır karneleri ile lojistik
firmalarına baktığımızda sürekli gelişme
içerisindeyiz ve dünyayla rekabet edebilir durumdayız.
Tır sisteminin coğrafi kullanım
alanının genişlemesine ek olarak otomasyonunun
sağlanması da ülkemiz açısından özel önem
taşımaktadır.
Sınır ticaretlerini daha da
geliştirmek üzere çalışıyoruz. Gümrüklerdeki tahlillerin
tek merkezden yapılması, insanların gümrüklerdeki
işlemlerinde konuya göre farklı kurumlarla muhatap olması
yerine, tüm işlemlerin tek merkezde olması için de
çalışmalar yapıyoruz. Kara sınır
kapılarımız 7/24 esası üzerine çalışıyor.
Bunun için de gümrüklerde hizmet veren diğer kamu hizmetlerini de
kurumlarını da bu anlayış içerisinde çalışacak
biçimde koordine etmeye çalışıyoruz. Laboratuvar hizmetlerinde
bu sisteme 2017de geçeceğiz inşallah.
Kara kapılarımızın Master
Planını hazırlıyoruz yani ticaret
akışını inceliyor, iş akışlarını
belirliyoruz. Bütün gümrük kapılarımızı ortak bir
standardizasyona getiriyoruz.
Kaçakçılıkla mücadele bizim için gerçekten
önemli. Bu konudaki kararlılığımız ve
başarımız 2016 yılında da artarak devam ediyor. 2016
yılı Kasım sonu itibarıyla 1 milyar 893 milyon değerinde
kaçak eşya yakalaması gerçekleştirdik. Terör örgütleri ve
organize suç şebekelerine finansman sağlaması nedeniyle,
uyuşturucu ve sigara kaçakçılığıyla mücadeleye
ayrı önem veriyoruz. Kaçak sigara oranını iki yılda yüzde
21den, değerli arkadaşlar, yüzde 7,5a düşürdük. Bu, önemli bir
başarı. Gerek gümrüklü sahalarda gerekse piyasada yapılan
yoğun denetimler sonucu ele geçirilen kaçak sigara miktarı 11 milyon
216 bin pakete ulaşmıştır. Örneğin geçtiğimiz
aylarda Marmara Denizinde 100 ton ağırlığında 3
milyon 450 bin paket kaçak sigara ele geçirilmiştir. Bu operasyonla
denizlerde tek seferde en fazla miktarda kaçak sigaraya el konulmuştur.
Yapılan yoğun çalışma ve operasyonlar sonucunda, gümrüklerimizde
2016 yılında 2.400 kilogram uyuşturucu ele geçirilmiştir.
Sınır kapılarımızdaki fiziki, teknik
altyapımızı güçlendirdik; personel sayımızı ve
niteliğimizi artırdık. Aldığımız yoğun
tedbirler sonrasında ülkemizdeki uyuşturucu trafiğinde doğu
ve batı arasında transit ülke olma konumundan Türkiye artık
çıkmıştır. Afyon türevlerinin yasa dışı
ticaretinde kuzeyde Kafkasya, güneyde ise Akdenizin daha fazla
kullanılmaya başlandığı uluslararası raporlarda
da yer almıştır.
Akaryakıt kaçakçılığıyla
mücadelede Bakanlığımız koordinasyonunda yürütülen
çalışmalar etkin ve kesintisiz bir biçimde devam etmektedir.
Akaryakıt kaçakçılığıyla mücadele için
oluşturulan özel ekibin etkin çalışmalarıyla 1 milyar 368
milyon TLlik usulsüzlük tespit edilerek gerekli işlemler yapılmıştır.
Kaçakçılıkla mücadelede otomasyonun ve ileri teknolojinin bütün
imkânlarını kullanıyoruz. 2016 yılında, Komuta Kontrol
Merkezimizi gümrük kapılarımızı 7/24 izler hâle getirdik.
Ayrıca, kara sularımızda seyreden gemileri de anbean takip eder
duruma geldik. Teknik kapasitemizi sürekli artırıyoruz ve
yeniliyoruz. X-ray sistemlerini tüm kapılarımızda
yaygınlaştırıyoruz, eskiyen teknolojiyi yeniliyoruz. Bu
noktada, kaçakçılıkla mücadele amacıyla kullanılan teknik
cihazlar ve fiziki altyapımız gelişmiş ülke gümrük
idareleriyle aynı seviyelerdedir. Bakanlığımızca bu
yıl içerisinde, 16 bin farklı maddenin tespitini yapabilen ve dünyada
da yeni kullanılmaya başlanan uyuşturucu ve kimyasal madde
tespit cihazları temin edilerek personelimizin kullanımına
verilmiştir.
Değerli arkadaşlar, tabii, iç ticaretten bahsetmek
gerekir. Özellikle iç ticareti canlandırmak, iç ticareti geliştirmek
ve iç ticarette rekabet gücünü, finansmana ulaşma imkânlarını
artırmak, uluslararası pazarlara açılmasını
sağlamak amacıyla, birçok projeyi ve e-devlet
uygulamalarını bürokrasiyi azaltacak şekilde hızla hayata
geçiriyoruz. Öncelikle ticari işlemleri kolaylaştırdık.
Yatırım ortamının
iyileştirilmesi amacıyla, bazı kanunlarda değişiklik
yapılmasına dair kanunları hayata geçirdik ve böylelikle
yatırım ortamını iyileştirmenin önünü açtık.
Şirket kurmayı kolaylaştırdık, maliyetleri
azalttık, ayrıca elektronik ticaret ve perakende ticareti yasal
zeminlere kavuşturmuş olduk. Bakanlık olarak
yaptığımız çalışmalarda ticarette güveni
artırdık.
Çeke olan güvenin artırılması ve
karşılıksız çekin engellenmesi amacıyla Türk Ticaret
Kanunu ve Çek Kanununda önemli değişiklikler yaptık. Bu
kapsamda, karşılıksız çekte adli para cezası öngördük
ve çeke itibar kazandıracak Karekodlu Çek Sistemini zorunlu
kıldık.
KOBİlerimizin yanı sıra tacir, esnaf,
çiftçi, çiftçi örgütü ve serbest meslek erbabımızın
taşınır rehni karşılığında kredi
kullanılmasına imkân sağlayan Ticari İşlemlerde
Taşınır Rehni Kanununu sizlerin de desteğiyle Meclisten
geçirdik ve inşallah, 1 Ocak 2017de yürürlüğe girmiş olacak. Kanunla,
ticari aktörlerin finansmana erişimi kolaylaşacak ve böylece daha
fazla üretim ve yatırım yapabilecekler.
Ülkemizde dört temel veri tabanından biri olan
merkezî sicil kayıt sistemi olan MERSİSi de uygulamaya aldık.
Bu sistemle, ticari işletmeler ile şirketlerin kuruluş,
değişiklik ve kapanış işlemleri elektronik ortama
taşınmış oldu. Yine, özellikle Kredi Garanti Fonu
desteğiyle de gerek küçük işletmelerimize gerekse KOBİlerimize
kredi imkânlarını da ticareti geliştirme ve
yatırımı artırma adına artırmış olduk.
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı olarak
İRİSi hayata geçirdik. Tüketici ürünlerine yönelik olarak,
Bakanlığımızca ithal aşamasında
gerçekleştirilen ürün güvenliği denetimlerinin risk analizine dayalı
olarak elektronik ortamda çağdaş kamu hizmeti
anlayışıyla gerçekleştirilmesi amacıyla İthalatta
Risk Esaslı Denetim Sistemini hayata geçirdik. Bu önemli çünkü iç
ticaretle ithalatın bağlantı noktasını
oluşturuyor. İthal edilen ürünler Türkiyeye girerken risk
esaslı denetim yapıyoruz. Ürün güvenliğini sağlamak için
laboratuvarlarımıza gönderiyoruz. Böylece, güvensiz ürünlerin, daha
sınır kapılarımızdan, yurda girmesini engelliyoruz.
Değerli arkadaşlar,
değerli milletvekilleri; Esnaf ve Sanatkârları Teşvik ve Destek
Sistemi ESDES hız kesmeden devam etmektedir. Esnaf ve
sanatkârlarımıza sıfır faizli kredi verdik. 2015
yılında, ilk defa, ustalık belgesi sahibi girişimci esnaf
ve sanatkârlar ile kaybolmaya yüz tutmuş mesleklerde faaliyet gösteren
esnaf ve sanatkârlar için sıfır faizli kredi imkânı getirdik.
2015in sonunda, önceki yıllardan farklı olarak, iki yeni kredi
imkânı daha getirdik.
Değerli arkadaşlar,
bazı arkadaşlarımız, özellikle, buradan, kapanan esnaf
sayısından bahsediyorlar. Esasında
Bakanlığımızca yasal mevzuatlarda yapılan
iyileştirmelerle esnaf ve sanatkârlarımızın iş yapma
kapasitesi artırılmış ve yıllar itibarıyla da
bakıldığında esnaf ve sanatkârlarımızın
açmış olduğu işletme sayılarının ülkemiz
ekonomik durumunun iyileşmesiyle paralel olarak arttığı
gözlemlenmiştir. Bu bağlamda 2016 yılında 209.078 tane yeni
esnafımız kaydolmuştur, dükkân açmıştır; 91 bin
esnafımız da dükkânını kapatmıştır. Bu,
şu demektir: Her kapanan iş yerine karşılık 2 yeni
iş yeri açılmıştır.
Yine,
baktığımız zaman, değerli arkadaşlar, ticari
şirketler bakımından da, kasım ayına kadar, toplam
111.921 ticari işletme açılmış; kapanan sayısı da
38.526. Yani her kapanan 1 işletmeye karşı 3 işletme ticari
faaliyetine başlamış oldu.
Esnaflarımıza yine destek kapsamında,
Sur esnafımıza özellikle terörden zarar gören esnaflarımıza
vermiş olduğumuz desteklerin yanında ayrıca ve özel olarak
Sur esnafımıza da Başbakanımızın talimatıyla
50 bin TLlik faizsiz kredi uygulamasını da başlattık.
Değerli arkadaşlar, tarım
satış kooperatifleri ve birliklerin idari ve mali yapılarını
güçlendirerek yeni düzenlemeleri uygulamaya soktuk. Birliklerin
kullandıkları geçmiş kredilerini yeniden
yapılandırdık. Esnaf ve Sanatkârlar Şûrasını
Sayın Cumhurbaşkanımızın katılımıyla
gerçekleştirdik, 13 yeni karar aldık. Esnafımız için
işsizlik sigortası fonu kuruyoruz. Yine burada bir müjdeyi verelim,
burada arkadaşlarımız da zikrettiler, inşallah muhalefetin
de desteğiyle, sizlerin de katkılarıyla sicil affını
da biz Komisyona, Başbakanlıktan Hükümet olarak gönderdik, Komisyona
havale ettik. İnşallah sizlerin desteğiyle bunu
çıkarıp. esnafımıza beyaz sayfayı hep birlikte
açacağız. Ayrıca, yine biraz önce de ifade ettiğim gibi,
esnafımız için de işsizlik fonu için çalışmalarımız
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla beraber devam
ediyor ve yeniden Hal Kanununu çalışıyoruz. Burada
birtakım şikâyetler vardı. Bunu daha da kapsamlı
çalışmak üzere saha çalışmalarımız devam ediyor.
İnşallah bunu da en kısa zamanda bitireceğiz. Özellikle
burada üretici örgütlerimizin pazarlama ve kapasitelerini artırıcı
teşvik mekanizmalarını hayata geçireceğiz. Üreticilerimiz
mallarını doğrudan üretici örgütleri üzerinden kendileri
satabilecek. Sebze ve meyvelerin üreticiden perakende satış
noktalarına daha az maliyetle ulaşması noktasında pazarlama
zincirinin kısaltılmasına yönelik bir çalışmayı
da başlattık.
Değerli arkadaşlar, burada tabii bizim
için önemli olan, lisanslı depoculuğu da özellikle
yaygınlaştırıyoruz ve burada teşvik
mekanizmalarını da devreye soktuk. Lisanslı depolarda muhafaza
edilecek ürünlere yeni ürünleri eklemekteyiz. Kısa süre önce Antep
fıstığını kapsama aldık, kuru
kayısının da lisanslı depo yatırım maliyetlerini
burada düşürdük. Çok yakın bir zamanda kuru üzümü de bu kapsama dâhil
edeceğiz. Böylelikle hem kapasiteyi hem de ürün çeşidini
artırıyoruz. Mudilerin lisanslı depolara ödediği depolama
ücretinin yarısının devletçe karşılanması
uygulamasını başlattık ve buna ilave olarak da Türkiye ürün
ihtisas borsasını da kuruyoruz.
Perakendecilerin, esnafların bir noktada
müracaat edip bir noktada işlemlerini bitirmesi için de PERBİSin
kuruluş çalışmalarını başlatmış
bulunuyoruz.
Değerli arkadaşlar, ayrıca, biz
kooperatiflerimizi de tekrardan ekonominin unsurları hâline getirmek
istiyoruz. Özellikle küçük girişimcileri ve küçük çiftçilerimizi bir araya
getiren kooperatifçilikteki denetim eksikliklerini gidererek kooperatifçileri
ekonominin unsurları hâline getirmek istiyoruz ve bununla ilgili olarak da
kooperatiflerde çeşitlenmeye gidiyoruz.
Değerli arkadaşlar, özellikle Rekabet
Kurumumuz, bu noktada, gerek piyasa düzenleme bakımından gerekse
kendine ulaşan ve resen baktıkları, inceledikleri şirketler
noktasında gerekli girişimleri ve çalışmaları
yapmakta. Özellikle önümüzdeki dönem içerisinde Rekabet Kurumuyla ilgili birkaç
maddeyi de tekrar huzurlarınıza getireceğiz ve burada da
sizlerin desteğini istiyoruz. İstiyoruz ki Rekabet Kurumu daha
çağdaş bir anlayışla piyasa düzenlemelerinde etkin olsun,
denetimlerde etkin olsun.
Ben 2017 bütçemizin hayırlara vesile
olmasını Cenab-ı Allahtan diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Şimdi Maliye Bakanımız Sayın
Naci Ağbal konuşacak.
Sayın Bakanım, süreniz on yedi dakika.
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Maliye
Bakanlığı ve bağlı kuruluşların 2017
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısıyla ilgili
görüşlerimi ifade etmek üzere huzurlarınıza gelmiş
bulunuyorum. Sözlerimin başında hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, 2017 yılı merkezî yönetim
bütçesinin ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini Rabbimden niyaz
ediyorum.
Yoğun bir bütçe dönemi geçiriyoruz, son günlere
geldik. Gerek global ekonomide gerekse Türkiye ekonomisinde doğal olarak
önemli gelişmelerin de yaşandığı bir dönemden
geçiyoruz. Özellikle küresel ekonomideki son dönemde ortaya çıkan
oynaklıklar bütün gelişmekte olan ülkeler üzerinde etkide
bulunduğu gibi Türkiye ekonomisi üzerinde de tabii ki doğal olarak
etkide bulunmaktadır. Tabii, hükûmet olarak bugüne kadar, gerek global
ekonomide meydana gelen gelişmelere karşı gerekse kendi
ekonomimizde ortaya çıkan ihtiyaçları karşılamak üzere çok
sayıda düzenleme yaptık, tedbirler aldık, reform
niteliğinde düzenlemeleri Meclisimizden tek tek geçirdik.
Bugün yapılan görüşmelerde, özellikle son
dönemde bir reform yapılmadığı, bir yasal düzenleme
yapılmadığı şeklinde birtakım
değerlendirmelerde bulunuldu. Ben kısaca, gerek 64üncü Hükûmet döneminde
gerekse 65inci Hükûmet döneminde ekonomiyle ilgili hem yatırımı
hem üretimi hem ihracatı hem de istihdamı artırmak ve ülkemizin
2023 vizyonu çerçevesinde hedeflerine ulaşması için hangi
düzenlemeleri yaptık, başlıkları itibarıyla sizlerle
paylaşmayı da elzem görüyorum, bunu da başta ifade edeyim.
Özellikle ekonomik ortamda, ekonomik ortamın
iyileştirilmesi, yatırım ortamının
iyileştirilmesi, hukuk devletinin güçlendirilmesi ve kalkınmanın
bileşenlerini oluşturan temel ekonomik faktörlere ilişkin
kapsamlı düzenlemelerin yapılması bu dönemin temel özelliği
olmuştur. Yapmış olduğumuz düzenlemeleri kısa
kısa sizlerle paylaşmak istiyorum.
Makine ve teçhizat
yatırımlarının finansmanında kullanılan kredilere
banka sigorta muameleleri istisnasını bu dönemde getirdik, son bir
yılda.
Yeni iş kuran gençlerimizin üç yıl boyunca
75 bin liraya kadar oluşan kazançlarına gelir vergisi istisnası
getirdik.
Tarım kesiminde üretim maliyetlerini
aşağıya çekmek amacıyla hem yemde hem de gübrede KDVyi
yine bu dönemde kaldırdık.
Biliyorsunuz, son bir yıl içerisinde
yapmış olduğumuz yasal düzenlemelerle AR-GE teşvikleri
konusunda âdeta ikinci nesil AR-GE reformları diyebileceğimiz
düzenlemeleri tek tek hayata geçirdik. Bu kapsamda, özellikle tasarım
faaliyetlerini AR-GE teşviklerinin kapsamına almış olmamız
son derece önemli. Tasarım faaliyetlerini de aynen AR-GE faaliyetleri gibi
teşvik sisteminin içerisine dâhil ettik. Nitelikli AR-GE ve tasarım
yapan AR-GE şirketlerine yüzde 50 daha fazla istisna imkânı getirdik.
AR-GE merkezlerinde çalışacak asgari
personel sayısını bu dönemde 30dan 15e düşürdük.
AR-GE ve tasarım projeleri için ithal edilen
eşyaya gümrük vergisi, fon, damga vergisi ve harç istisnasını
yine bu dönemde getirdik.
Türkiye özellikle 2002 yılından bu tarafa
başlamış olduğu temel reformlarla bölgesinde gerçekten bir
cazibe merkezi ülke konumuna geldi. Bu konuda Türkiyeyi özellikle bölgesinde
global şirketlerin yönetim merkezlerini kurduğu bir merkez üssü
hâline getirmek istiyoruz. Bu amaçla, bölgesel yönetim merkezlerine
ilişkin kazanç istisnası getirdik. Bölgesel yönetim merkezlerinde
çalışan personele ücret kazancı istisnasını yine bu
dönemde sağladık.
Yine, ülkemizin sahip olduğu nitelikli insan
kaynağı, hizmet sektöründe sahip olduğumuz avantajları
kullanmak suretiyle, gerek bilişim sektöründe gerek sağlık
sektöründe gerekse özellikle servis sektöründe olmak üzere Türkiyede hizmet
ihracatının kapsamını genişlettik ve hizmet
ihracatına sağlanan yüzde 50 kazanç istisnasını bu dönemde
daha da genişlettik.
Yine bu dönemde yaptığımız
düzenlemelerden bir kısmı da finans sektörüne ilişkin
düzenlemelerdi. Özellikle finans sektörünün üzerindeki dolaylı vergi
yükünün azaltılmasını, işlem maliyetlerinin
aşağıya çekilmesini ve bu arada, özellikle finans sektöründe
faaliyette bulunan bütün işletmelerin, bütün finans kurumlarının
vergi kanunları karşısında eşit muameleye sahip
olabilmelerini sağlayacak düzenlemeleri hayata geçirdik. Özellikle finans
kurumları ve finansal ürünler üzerindeki vergi yüklerini eşitledik,
önemli sadeleştirmeleri bu dönemde hayata geçirdik.
Yine, çok sıklıkla ifade edilen damga
vergisi ve Harç Kanununda da bu dönemde önemli değişiklikler
yaptık. Biliyorsunuz damga vergisi hayatımızın her
alanında var, özellikle sözleşmeler üzerinde yaygın bir
şekilde damga vergisi uygulaması var. Yine, bu dönemde
yapmış olduğumuz düzenlemelerle damga vergisinde belki de en
önemli olan her nüshadan vergi alma hususunu kaldırdık. Birçok
konuda; yatırımın, üretimin, ihracatın ve istihdamın
üzerinde yük oluşturan damga vergisi uygulamalarını yine bu
dönemde kaldırdık.
Yine, tasarrufların teşvik edilmesi için
bu dönemde önemli vergisel düzenlemeler yaptık. Gerek bireysel emeklilik
sistemi gerekse birikimli hayat sigortalarında daha uzun vadeli tasarrufu
teşvik edecek şekilde vergisel düzenlemeler yaptık.
Isı yalıtımı ve enerji tasarrufuna
yönelik harcamaları doğrudan doğruya ticari kazançtan gider
olarak indirme imkânını bu dönemde getirdik.
Yine, vatandaşlarımızın
sıklıkla ifade ettiği vergi dairesine ayrı beyanname,
Sosyal Güvenlik Kurumuna ayrı beyanname verme uygulamasını
-inşallah- ortadan kaldıracak yasal düzenlemeyi hayata geçirdik.
İşverenlerimiz çalışanlarımız için vergi
dairelerine ve Sosyal Güvenlik Kurumuna verecekleri beyannameleri
birleştirecekler, bunu sadece Gelir İdaresi
Başkanlığına verme imkânına kavuşacaklar.
Yine, bu dönemde, özellikle 15 Temmuz alçak darbe
girişimi sonrasında ekonominin ihtiyaçlarını dikkate alarak
hızla biliyorsunuz- vergi borçlarının yeniden
yapılandırılması, varlık barışı ve
matrah artırımı kanununu getirdik. Bugün uygulamada uygulama
sonuçlarına baktığımız zaman, yapmış
olduğumuz düzenlemenin vatandaşlarımız nezdindeki kabulünü
de görmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz.
Yine, bu dönemde Bilirkişilik Kanununu
çıkardık. En son, biliyorsunuz Sayın Başbakanımız
açıklamasını yaptı, inşallah 2017 yılında
asgari ücret prim desteği uygulamasına devam edeceğiz. Asgari
ücret prim desteğine tekabül eden sosyal güvenlik primlerini ocak,
şubat ve mart aylarında erteleyeceğiz. Bunlar son derece önemli
düzenlemelerdir.
Yine, 2017 yılında imalat sanayisinde,
imalat sanayisinde yatırım yapan işletmelerimizin üzerindeki
vergi yüklerini azaltıyoruz, KDV iade imkânı getiriyoruz, kurumlar
vergisinde getirmiş olduğumuz istisnaların da
oranlarını yukarıya çekiyoruz.
Dolayısıyla, son bir yılda
yapmış olduğumuz yasal düzenlemeler neticesinde
yatırımı, üretimi, istihdamı ve ihracatı yukarıya
çekecek, işletmelerimizin yatırım kararlarında hukuk
güvenliğini sağlayacak çok sayıda reform niteliğindeki
düzenlemeleri de teker teker hayata geçirmiş olduk.
Bu süreçte özellikle Varlık
Barışı Kanununa da değinmek istiyorum. Öncelikle açık
yüreklilikle şunu ifade edeyim, baştan beri bu kürsüde aynı
şeyi söylüyorum: Türkiye olarak, Meclisten geçen, sizin yüksek
kabullerinizden geçen Varlık Barışı Kanunu
uluslararası normlara uygun bir kanundur. Uluslararası normlar bir
yapılandırma kanununda ne istiyorsa bütün şartları
taşıyan bir kanundur. Bu kürsüden bu düzenlemenin bütün normlara
uygun olduğunu söylediğim zaman bazı
arkadaşlarımız, bunun, birtakım normlara aykırı
olduğunu söyledi. Doğru, ben de daha sonra OECDnin, FATFnin yapmış olduğu
değerlendirmeyi kendileriyle paylaştım. Yani en azından bu
noktada, Hükûmet olarak yaptığımız değerlendirmelerin
uluslararası kuruluşlar tarafından da kabul edilmiş
olması ve aynı şekilde düşünülmüş olmasının
takdirle karşılanmasını açıkçası bekliyorum. En
azından böyle bir hüsnükabulü bekleme hakkımız olduğunu
düşünüyorum.
Diğer taraftan, Varlık
Barışı Kanunu yürürlüğe girmekle birlikte uygulanması
noktasında yatırımcılarımızdan, finans
kurumlarımızdan uygulamanın yönlendirilmesine ilişkin
değişik talepler var ve o konuda piyasada yatırımcı
kuruluşlar, bankalar finans kuruluşlarıyla bir araya geldik ve
bütün bu yapılan görüşmelerden hareketle uygulamaya yön vermek,
kanunun söylediklerini daha açık bir şekilde düzenlemek üzere bir
tebliğ düzenlemesi yaptık. Bugün yine söylüyorum, yapmış
olduğumuz tebliğ düzenlemesindeki bütün hususlar uluslararası
normlara uygun hususlardır. Kanunun getirdiği hükümlerden farklı
bir hüküm ortaya koymamaktadır. Vatandaşlarımız gönül
rahatlığıyla yurt dışında sahip oldukları
varlıkları; para, döviz, altın menkul kıymet, ülkemize
getirebilirler.
Bakın, 2018den itibaren bütün ülkeler
artık birbirleriyle bilgi paylaşımına
başlıyorlar. Bugün her ülke ardı ardına bu tür
düzenlemeleri yapıyor. Türkiye olarak da böyle bir düzenleme
yapmış olmamız zaman olarak doğru bir düzenlemedir.
Vatandaşlarımıza şu imkânı veriyoruz: Siz de çok iyi
biliyorsunuz ki, vatandaşlarımız farklı nedenlerle yurt
içinde kazandıkları birtakım varlıkları yurt
dışında farklı alanlarda değerlendiriyorlar. Bu sadece
Türk vatandaşlarına mahsus bir şey mi? Amerika Birleşik
Devletleri vatandaşları da yapıyor, İngiltere
vatandaşları da yapıyor, Fransa vatandaşları da
yapıyor. Dolayısıyla, ülkeler kendi
vatandaşlarının varlıklarını ülkelerine çekmek için
bu tür düzenlemeler yapıyorlar.
Tebliğde ne demişiz:
Varlıklarınızı getirebilirsiniz, istediğiniz gibi
tasarruf edebilirsiniz. Bankalara ne demişiz, finans kurumlarına ne
demişiz: Vatandaşın bu taleplerini yerine getirin demişiz.
Yerine getirirken de belgeye boğmayın. Herhangi bir şekilde bir
bildirimin gerçeğe uygun olmaması hâlinde kişinin zaten kanunun
sonuçlarından yararlanması mümkün değil.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Bu kadar basit
değil ya.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) -
Menkul kıymetlerle ilgili olarak tebliğde yapılan düzenleme
menkul kıymetler bakımından sadece bildirim yöntemini tek
seçenek olarak ortaya koymuyor. Vatandaşımız dilerse yurt
dışındaki hisse senedini, tahvilini fiziken de Türkiyeye
getirebilir. Buradaki bir aracı kuruma depo edebilir, bir hesap açabilir.
Sadece burada seçeneklerden bir tanesi olarak bildirimi getiriyoruz. Peki, bunu
niye getiriyoruz? Piyasada bankalarla, finans kurumlarıyla,
yatırımcılarla oturup konuştuğunuzda ister istemez haklı
olarak şu tür talepler gündeme geliyor: Herhangi bir şekilde o
ülkedeki saklama kuruluşunda kayıtlı olarak saklı bir
varlık var, dolayısıyla kayıt altında olan bir
varlık. Zaman zaman gündeme getiriliyor: Türkiyeye getirilecek bu
varlıklar nereden getirilecek? Nereden getirilecek? Yurt
dışında kayıtlı olan menkul kıymetlerin
Türkiyedeki bankalara ve finans kurumlarıyla getirilmesi şeklinde
olacak. Dolayısıyla, vatandaşımız müsterih olsun, her
türlü varlığını getirsin; hiçbir soruşturma
açılmayacak, hiçbir araştırma yapılmayacak, hiçbir inceleme
yapılmayacak. Çünkü, biz inanıyoruz ki vatandaş buraya getirip
parasını beyan ettiğinde Türkiye Cumhuriyetinin
kayıtlı sistemine bunu dâhil ediyor. O andan itibaren sisteme
kayıtlı bir para oluyor. Nereden getirecek bunu? Yurt
dışındaki bir bankadaki hesaptan getirecek. Yurt
dışındaki o bankada, çoğunlukla da coğrafyanın
batı tarafında yer alan coğrafyada yani nasıl oluyorsa,
orada o para durduğu zaman meşru oluyor, o bankada, o finans
kuruluşunda meşru oluyor bana göre meşrudur, sorun yok- ama o
para buraya getirilince ona çok farklı saiklerle, farklı adlarla
birtakım isnatlarda bulunuyoruz. Dolayısıyla, ben
inanıyorum ki vatandaşlarımızın finans sisteminde
hâlihazırda kayıtlı olan, var olan varlıkları bu
kanundan yararlanmak suretiyle Türkiyeye getirilmiş olacak. O
açıdan, tebliğ düzenlememiz son derece doğru düzenlemedir.
Kanunun geneline ilişkin, kanunun içinde mündemiç olan bütün hususlar
açık bir şekilde tebliğde ifade edilmiştir. Ayrıca,
bundan önceki çıkan varlık barışı kanunlarındaki
düzenlemeler de tek tek dikkate alınmıştır. Onu da
özellikle ifade edeyim.
Dolayısıyla, burada Varlık
Barışı Kanununa bunu daha önce de ifade ettim- inşallah
altı ay süreyle süre uzatımı yapıyoruz. Bu arada,
Bakanlık olarak Varlık Barışı Kanunuyla ilgili de
vatandaşlarımıza kanunun getirdiği imkânları
tanıtacak şekilde yoğun bir kampanya yürüteceğimizi de
buradan ifade edeyim.
Biliyorsunuz, bu arada Yeniden
Yapılandırma Kanununun başvuru süreleri bitti, ilk taksit
ödemeleri yapıldı. Yaklaşık 12 milyar lira
vatandaşlarımız ilk takside karşılık olmak üzere,
kasım ayı sonuna kadar ödeme yaptılar, ödemeler devam ediyor,
günbegün rakam daha da büyüyor. Bu kanun kapsamında yaklaşık 8
milyon 541 bin 577 başvuru aldık. Ben bunu söylediğim zaman, bir
ekmek meselesiyle karşılaştırma yapılıyor, buna
da hayret ediyorum. Söylediğimiz şey şudur:
Vatandaşımız devletinin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Vatandaşımız, devlet olarak
getirmiş olduğumuz Yeniden Yapılandırma Kanununa büyük bir
teveccüh gösterdi, büyük bir ilgi ve alaka gösterdi. Gerçekten, kasım sonu
itibarıyla yoğun bir başvuru aldık. Yani, bunu neye
dayanarak söylüyorum? Önceki yeniden yapılandırma kanunlarına
baktığımız zaman, sayıları
karşılaştırdığımız zaman, bu defa
vatandaşımız gerçekten büyük bir ilgi gösterdi. İkinci
olarak: Başvurularını yapmanın ötesinde, yoğun bir
şekilde de geldi, ilk ödemesini yaptı.
Son gün, tabii ki, tabiatıyla bir yoğunluk
oldu; bankalarda yoğunluk oldu, vergi dairelerinde yoğunluk oldu.
Vatandaşımız son gün de yeniden yapılandırma ödemesini
yapmak üzere, gerçekten, vergi dairelerine akın etti. Biz de gün boyunca,
gece geç saatlere kadar vergi dairelerimizi açık tuttuk. Son bir
vatandaşımızın işi bitene kadar hiçbir vergi dairesi
kapanmayacak. dedik ve çok memnuniyetle ifade ediyorum ki gece geç saatlere
kadar Maliye Bakanlığı personelimiz, gerçekten, büyük, özverili
bir çalışma göstererek bu tahsilatları yaptı. Ben
huzurlarınızda Bakanlığımın personeline de
teşekkür ediyorum. Vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Gerçekten, o gün yoğun bir ilgi ve alaka gösterdiler ve bu
başarılı uygulama devam etti.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) O gece
internette sorun vardı, giremediler efendim.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla)
Dolayısıyla, burada Yeniden Yapılandırma Kanununa
vatandaşımızın yoğun ilgisini göstermek üzere ifade
ettiğim bir cümlenin maksadından farklı bir noktaya da
çekilmemesi gerektiğini özellikle ifade ediyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sonrası gelmiyor,
birinci taksitleri ödüyorlar da sonrasını ödeyemiyorlar.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla)
Bakanlık olarak, kayıt dışı ekonomiyle mücadele
konusunda yoğun bir çaba içerisindeyiz. Elektronik devlet uygulamalarını,
e-devlet uygulamalarını yoğun bir şekilde
kullanıyoruz. Özellikle, tahsilat işlemlerinin verimliliğinin
artırılması konusunda, etkinliğinin
artırılması konusunda yoğun gayretlerimiz var.
Bakanlığımızın
taşınmaz yönetimiyle ilgili genel müdürlüğü olarak Millî Emlak
Genel Müdürlüğünde, 2/B arazilerinin satışıyla ilgili çok
yoğun bir çalışma devam ediyor. İkinci defa başvuru
hakkı verdiğimiz vatandaşların başvurularını
tek tek alıyoruz. Dolayısıyla, Bakanlık olarak bir bütün
hâlinde kayıt dışı ekonomiyle mücadele ediyoruz. Bütçe
disiplinine kararlı bir şekilde, özel önem vererek
İnşallah, 2016 yılında da -yıl sonunda göreceksiniz-
bütçeyle ilgili ortaya çıkan dengelerimiz gerçekten Hükûmet olarak bütçe
disiplinine karalılıkla devam ettiğimizi açık bir
şekilde gösterecek. Bir taraftan bütçe disiplinine dikkat ediyoruz,
diğer taraftan da vatandaşımızın ihtiyacı olan
aşa, işe, yatırıma, istihdama, üretime ve ihracata her
türlü katkıyı veriyoruz; eğitimi daha güzel yapıyoruz,
sağlığı daha güzel yapıyoruz. Bütün bu hizmetler
yapılırken sonuçta bir taraftan faize
ayırdığımız bütçeyi aşağı çekiyoruz,
diğer taraftan vatandaşa verdiğimiz bütçeyi de artıyoruz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Şimdi şahsı adına aleyhte olmak
üzere İstanbul Milletvekili Sayın Arzu Erdem konuşacak.
Buyurun Sayın Erdem. (MHP
sıralarından alkışlar)
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 2017 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı üzerine şahsım
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisi
saygılarımla selamlıyorum, aziz Türk milletimizi de buradan
selamlamak istiyorum.
Hazır yeri gelmişken sicil affı
konusunda Sayın Bakanımız şu an yerinde değiller ama-
bir uyarıda bulunmak istiyorum. 28 Ocak 2009 tarihinde biliyorsunuz ki bir
sicil affı geldi. Esnaf ve kredi kartı mağduru olan
vatandaş belki bir nebze psikolojik olarak rahatlamış oldu ama
bankalara gittikleri zaman memzuç kayıtları bankalarda tekrar kopya
olarak mevcut olduğu için onlar psikolojik olarak da şu reflekse
girdiler: O gelenlere, memzuç kayıtları yani kara listedeki
kayıtlar silinmiş olmasına rağmen, maalesef, krediyi
vermeyle ilgili Biz bankamızın düzenini değiştiremeyiz. Bu
manada da siz silmiş olsanız da bu konuyla alakalı biz
vatandaşa kredi veremeyiz. diye özellikle uyarıda bulundular. O
dönemde sicil affı konusu sonucuna çok ulaşamadı. Bunu buradan
belirtmek isterim.
Değerli milletvekilleri, hazır Maliye
Bakanımız buradayken yine turizmle alakalı ve terörün turizmi ne
kadar etkilediğiyle alakalı, yapılan düzenlemelere ilave nelerin
yapılması gerektiğiyle alakalı da birtakım tespitlerde
bulunmak istiyorum.
Terör, özellikle 2015 senesinin Kasım ayı
itibarıyla İstiklal Caddesindeki esnafı vurmaya
başladı, kepenkler bir bir inmeye başladı, daha
sonrasında Kapalıçarşı esnafı ağır bir kriz
içerisine girmeye başladı. Kapalıçarşı dünyanın
en eski alışveriş merkezlerinden biridir ve bilindiği gibi
özellikle son senede ülkemizi kasıp kavuran terör turizmi olumsuz yönde
etkilemiş olmasına rağmen her yerde,
Kapalıçarşıda daha derin bir krize sebebiyet vermiştir.
İstanbul Kapalıçarşı esnafının en önemli
kaynağı biliyorsunuz ki kruvaziyer gemileriyle gelen turistlerdi. Bu
noktada belirleyici olan, bu gemilerle gelen turist sayısını
tekrar etmektir. 2012 senesinde 382 tane gemi gelmiş, 46.920 turistimiz
gelmiş; 2013 senesinde 381 gemi gelmiş, 78.505; 2014 senesinde 317
gemi gelmiş, 74.941; 2015 senesinde ise 345 gemi gelmiş, 100.734
Bu,
İstanbul için geçerli. 2016nın ilk dokuz ayında ise 45 gemiye
düşmüş bu yani yüzde 60 oranında bir düşüş olmuş
turist sayısında.
Tabii ki terörün önlenmesiyle ilgili Milliyetçi
Hareket Partisi her tür desteği vermeye devam edecektir ve etkin
mücadeleye de mutlaka devam etmemiz gerekiyor. Belki burada turistin gelmesini
kısa vadede sağlamak mümkün değil ama yapılması
gereken
Özellikle Kapalıçarşı özelinde
bakıldığı zaman, özellikle işlerin iyi olduğu dönemlerde
500 bin ziyaretçi alan Kapalıçarşı artık siftah yapamaz
duruma gelmiştir. 3.600 dükkânın sekizinci aya kadar 600ü
kapanmıştır, yıl sonuna kadar 1.500e çıkması
öngörülüyor oradaki esnafla yaptığımız görüşmelerde ve
tespitlerimizde. 2016 yılının ilk sekiz ayında turist
sayısında genel anlamda yüzde 30 civarında bir azalma
olmuştur. Kuyumcu sayısı mesela, Kapalıçarşı
içerisinde 1.000den 600e düşmüştür. Kapalıçarşı
esnafımız yaşanan bu zor günleri aşabilir ancak burada
özellikle Hükûmetin alacağı tedbirler önemli.
Önemli bir tespitimi de iletmek istiyorum.
Kapalıçarşının üzerindeki yollar ana yol olarak ve ara yol
olarak esnafın önündeki yerler. Buraya belediye tarafından
işgaliye talep edilmektedir. İki günde bir gelen belediye
memurları İşgaliye verilmezse yerinizi kapatırız ya
da toplayın eşyalarınızı. demekteler, bunu da
Sayın Bakanımıza buradan iletmiş olayım. Bu bizim için
çok önemli, özellikle üzerinde durulursa göz bebeğimiz olan
Kapalıçarşının yaşatılmasına katkı
sağlamış oluruz.
Bu arada, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanımıza da iki konuda bilgi aktarımında bulunmak
istiyorum ve soru da sormak istiyorum.
16/12/2015 tarihinde Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanına -bir önceki Bakana- bir soru önergesi vermiştim Bakanlığınıza
bağlı çocuk bakımevlerinde çalışanlar ne kadar denetim
altında ve bunlar ne kadar eğitilmekte? diye. Gelen cevapta, çocuk
bakım kuruluşları ve çocukevlerinde hizmet yapan bakım
elemanlarının, sağlık meslek liselerinin hemşirelik ve
acil tıp teknisyenliği, kız meslek liselerinin çocuk
gelişimi bölümünden, mezun olduklarını söylediler
yazılı cevapta ancak yuvalarda hâlâ az sayıda bu bölümlerden
insan bulunmakta, hatta ve hatta ilkokul mezunu, işin ehli olmayan
insanlar bulunmakta. Enteresan metotlar kullanılmakta. Bunun da mutlaka
tespitinin yapılması şart.
Zamanım bittiği için diğer konuyu bir
sonraki konuşmama bırakacağım.
Tekrar Gazi Meclisi saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Erdem.
Sayın milletvekilleri, dokuzuncu turdaki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, soru-cevap bölümüne geçiyoruz.
Süremiz yirmi dakika. Bildiğiniz gibi, bu
sürenin on dakikası sorulara, diğer, geri kalan on dakikası da
cevaplara aittir.
Daha önce sisteme giren milletvekillerini
sırasıyla okuyacağım ve söz vereceğim.
Sayın Şimşek, buyurun.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorum Maliye Bakanına olacak.
Mersinde bugün rüzgâr afeti
yaşanmıştır. Mersinin birçok ilçesinde ve özellikle
Bozyazıda seralar yerle bir olmuştur. Bu gece de don beklenmektedir.
Çiftçi ciddi bir mağduriyetle karşı karşıya kalmıştır.
Bununla ilgili, Bakanlığınız nezdinde ilçe tarım
müdürlüklerinin ve İl Tarım Müdürlüğünün faaliyete geçirilerek
acilen çiftçilerimizin sorununa el atmanızı ve çiftçilerimizin bundan
sonraki ödemelerini ertelemenizi bekliyorum.
İkincisi: Yine, Mersin genelinde hazine
arazilerinde ve 2/B arazilerinin satışında ciddi gecikmeler söz
konusudur. Fiyatlar yüksektir, bu fiyatların yüksekliğinden
dolayı Tarsus Gülek, Erdemli Sarıkaya, Silifke Narlıkuyu ve
Yeşilovacık gibi beldelerde insanların çoğunluğu
başvuru yapmasına rağmen fiyatların yüksekliğinden
satın alamamaktadır. Burada yeniden bir güncelleme
yapmanızı bekliyoruz.
Ayrıca, Gülekte Karboğazı turizm
bölgesinden dolayı buradaki insanların hak sahipliğine son
verilmiş, burası turizm bölgesi ilan edilerek insanların
malına el konulmuştur. Buradaki mağduriyetin de giderilmesini
bekliyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Aydın yerine Sayın Ertem
BİROL ERTEM (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sorum Gümrük ve Ticaret Bakanına: Türkiyenin
en büyük filtre üreticisi konumunda olan Hataydır. Filtre sektöründe en
büyük gider yurt dışından temin edilen ham maddedir. Ham
maddedeki gümrük vergisinde herhangi bir indirim ve muafiyet yapmayı
düşünüyor musunuz? Ayrıca, yerli firmalara ham madde üretimi yapmak
amacıyla teşvik vermeyi ve desteklemeyi düşünüyor musunuz?
Yine, Hatayda bulunan Cilvegözü ve
Yayladağı Sınır Kapıları kapalıdır.
Nakliye ve ihracat sektörünü canlandırmak amacıyla güvenlik problemi
olmayan Yayladağı Sınır Kapısının
açılmasıyla ilgili bir çalışmanız olacak mı?
Sayın Maliye Bakanına sormak istiyorum:
Hatayın sınır bölgesi olması sebebiyle ve Suriye
savaşından dolayı, işletmeler ve iş adamları
banka kredilerine ulaşmakta son derece zorluk yaşamaktadır.
Kredi alımlarında yaşatılan zorlukların ticari sicili
bozuk olan işletmeleri de kapsayacak şekilde giderilmesi
amacıyla herhangi bir çalışma yapmayı düşünüyor
musunuz?
BAŞKAN Sayın Özdemir
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanına sormak
istiyorum: Roman Strateji Belgesi kapsamında eylem planı
yürürlüğe girmiş olmasına rağmen 2017 yılı
bütçesinden bu konuya hiçbir kaynak ayrılmamıştır. Avrupa
Birliği destekli proje ve fonlar dışında hiçbir kaynak ayrılmamış
olması Hükûmetin bu bütçeyle Roman vatandaşlarımızın
ve tüm vatandaşlarımızın beklenti ve sorunlarına çözüm
noktasında bakışını bir kez daha ortaya koymuştur.
Sayın Bakan, Roman vatandaşlarımızın sorunlarına
yönelik eylem planını bütçesiz nasıl gerçekleştireceksiniz?
Yine, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanına
soracağım: Kadına yönelik cinsiyetçi, ayrımcı söylem
ve uygulamaların artması, kız çocuklarının
eğitimi ve erken yaş evliliklerdeki ciddi sorunlar, çocuk
istismarındaki artış, OECD verilerine göre ülkemizdeki
kadınların yüzde 70inin hâlâ istihdam dışında
olması konusunda gündeminizde, bütçenizde bu sorunlara daha kapsamlı,
kısa vadede kalıcı çözüm üretecek, acil, somut stratejiler var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Tarhan
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sorum Gümrük ve Ticaret Bakanına.
Birinci sorum: Mayıs 2015 tarihinden itibaren
yasaklanmasına karşın birçok firma tüketiciye reklam içerikli
iletiler göndermeye devam ediyor. Bu firmalar hakkında cezai işlem
yapıyor musunuz?
İkinci sorum: AVMlerle ilgili olarak
verdiğiniz yanıtta, 2018 yılı sonuna kadar
yaklaşık 40 adet alışveriş merkezinin
açılacağını belirtmektesiniz. Esnaf perişan ama hâlâ
AVM açılıyor. Bu AVMlere gerçekten ihtiyaç var mı?
Üçüncü sorum: Kars, Ardahan, Iğdır
bölgesinde zorda olan esnaflar adına ekonomiyi canlandırmak için
Ermenistan Sınır Kapısını açmayı düşünüyor
musunuz, gündeminizde var mı?
BAŞKAN Sayın Erdoğan
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Maliye Bakanı,
vatandaşlarımızın 2/B mağduriyetleri sürüyor. Yüksek
rayiç bedeller yüzünden vatandaşlarımız arazilerini satın
alamadılar. Satın almak için daha önce başvuranlar da 1inci
taksitlerini ödeseler bile ondan sonraki taksitleri ödeyemez hâle geldiler.
Yine, Belediye ve mücavir alan
sınırları içerisindeki hazine arazileri 2/B kapsamında
satılmaz. dediniz, vatandaşlarımız bu sebeple çok yüksek
ecrimisil ücretleriyle karşı karşıyadırlar.
Bu yıl bölgemizde turizm sezonu çok kötü geçti,
çiftçilerimizin durumu da içler acısı. Çiftçilerimizin ve
turizmcilerin ecrimisillerini makul bir seviyeye indirmeyi düşünüyor
musunuz?
Sayın Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı,
kamuoyunda, 15 Temmuz şehit ve gazileri ile terörle mücadele şehit ve
gazilerine ödenen tazminatlar, maaşlar ve sağlanan haklar
arasında farklılıklar olduğuna dair dedikodular var. Böyle
bir farklılık var mıdır? Varsa bu durumu içinize
sindirebiliyor musunuz? Bu farklılığı gidermeyi
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Çam
MUSA ÇAM (İzmir) Bihlun Hanım soracak.
BAŞKAN Biz önceden sisteme girenlere göre söz
veriyoruz. Bendeki listeye göre yani birleşimi açtığım
zaman hazırlanan listeye göre söz veriyorum.
Siz söz hakkınızı Tamaylıgile
veriyorsanız sorun yok.
MUSA ÇAM (İzmir) Tabii, verdim, verdim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tamaylıgil.
BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Benim sorum da Sayın Gümrük ve Ticaret
Bakanımıza. Ben bu yıl başında, sizden,
yaklaşık on beş yıl önce iflas süreci işleyen
İhlas Finans firmasıyla ilgili bazı bilgiler istemiştim ve
21.294 hesabın, 114 bin dolar, aşağı yukarı 54 milyon
euroluk da bir borcun kaldığını söylemiştiniz.
Yaklaşık on beş yıldır bir tasfiye süreci işliyor
ve hâlihazırda 20 bini aşkın vatandaş mağdur.
Kaldı ki bir temlik süreci işletilmişti yine tasfiye kurulu
tarafından ve burada da 50 bin kişi Belki paramızı
alırız. diye çeşitli temliklerle alacaklarının
temlikini kabul etmişlerdi ama hiçbiri de şu ana kadar doğru
dürüst alacaklarını tahsil etmedi. Gerçekten önemli bir konudur. Bu
konu hakkında bugün gelinen İhlas Finansın tasfiye süreciyle
ilgili son rakamlar ve borç ne kadardır, onu öğrenmek
istemiştim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Öz
BÜLENT ÖZ (Çanakkale) Sorum Sayın Maliye
Bakanına: ÇAYKUR, orman işletmeleri, Karayolları, Tarım
Bakanlığı gibi çeşitli kurumlarda çalışan
mevsimlik işçilerin sorunları orta yerde duruyor. 5620
sayılı Yasadaki altı ay sınırına
takılıyor ve 179 gün çalıştıkları için
çalıştıkları kurumda kadro alamıyorlar.
Sayın Bakanım, bu işçilerimiz 25
yaşında çalışmaya başlasalar emekli olabilmek için kaç
yıl çalışmaları gerekir, hiç hesapladınız
mı? Yılda 179 gün çalıştıkları gerçeğini göz
önüne alırsak 7.200 prim gününü doldurmak için altmış iki sene
çalışmaları gerekir. Dört ay çalışan mevsimlik
işçilerin kadroya geçebilecek statüye alınmasına yönelik bir
çalışma yapılıyor mu? Kamuda bu şekilde istihdam
edilen mevsimlik işçilerin toplamı ne kadardır? Bu emekçilerin sorununun
çözümü için bir düzenleme yapacak mısınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Tor
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş)
Sayın Bakan, Maliye Bakanlığınca çıkarılan
genelgelerde 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu kapsamında
bulunan idarelerce; elektronik haberleşme hizmetleri ile serbest tüketici
olmaları hâlinde elektrik ve doğal gaz ihtiyaçlarının ihale
yolu ile temin edilmesi esastır. denilmektedir.
Buna göre, birinci sorum:
Bakanlığınızın merkez ve taşra
teşkilatları ile bağlı ve ilgili kurum ve
kuruluşlarında elektronik haberleşme hizmetleri, elektrik ve
doğal gaz alımları için son üç yılda yapılan
harcamaların parasal karşılığı nedir?
Bu hizmetler için yapılan harcamaların ne
kadarı ihaleyle, ne kadarı doğrudan alımla
yapılmıştır?
Üçüncü sorum: Bakanlığınızca söz
konusu genelgede yer alan hususların yerine getirilip getirilmediği
yönünde düzenli denetim yapılmakta mıdır? Bu genelgenin
gereğini yerine getirmeyen görevliler hakkında bugüne kadar
yapılmış bir işlem var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Hürriyet
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Sayın
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı, ben konuşurken siz yoktunuz.
Kürsüde özellikle şu kitabı gösterdim Sayın Bakanım.
Kütahya Belediyesinin yeni evlenen çiftlere dağıttığı
bir kitap. Sizin de haberiniz olsun istiyorum. Tabii söyleyemediğimiz çok
şey var ama bu kitap baştan sona bir sürü cinsel fanteziyle dolu.
Kadını ikinci sınıf gören, aşağılayan, hatta
Bu usullere uyulmazsa doğacak çocuk ahmak olur. diyen, Çalışma
hayatında kadın iş yerinde kocasından daha
yakışıklı erkeği görürse gönlü ona kayabilir,
kırsın dizini otursun. diyen
Ve şimdi böyle
etrafımıza bakıyorum, bir sürü erkeğin arasında
oturuyoruz renkli renkli. Dolayısıyla, bu kitap, eve
gittiğimizde kocamızdan dayağı hak ettiğimizi söyleyen
bir kitap. Daha neler neler. Kürsüde çok şey anlattım ama siz
yoktunuz. Bununla ilgili Sayın Meclis Başkanımız Ben de
takip edeceğim. dedi ama lütfen, sizden ricam, çok ahlaksız bir
kitap. Hatta Hazreti Ali ve Hazreti Fatmanın gerdek gecesini anlatan bir
kitap Sayın Bakanım ne yazık ki. Lütfen bununla ilgili
gereğini yapınız.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Hürriyet.
Son olarak Sayın Arslan
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Bakanlara
soruyorum:
1) 2017 bütçesini yönetirken esnaf ve
tüccarımız için sicil affını getirmeyi düşünüyor
musunuz?
2) SSK ile BAĞ-KUR esnafı arasındaki
prim günü sayısı bakımdan 4 bin güne varan farkı giderecek
misiniz?
3) Yeni iş yeri açacak esnafa beş yıl
vergi indirimi getirecek misiniz?
4) Esnafın, tıpkı şirketler gibi,
kira, araç gibi giderlerini vergiden düşmesini sağlayacak
mısınız?
5) İşletmelerin açılması ve
kapanması sırasındaki işlemlerde bürokrasinin
azaltılması için bir çare düşünüyor musunuz?
6) Esnafımız şu anda tam 22 kalem
vergi ve harç ödemektir. Bu yükün hafifletilmesini,
muhasebeleştirilmesini, işlemlerin basitleştirilmesini
düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Ağbal, önce siz mi
başlayacaksınız cevap vermeye?
Buyurun.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Öncelikle, tabii, Mersinde meydana gelen afetten
dolayı çiftçilerimiz zarar görmüş durumda. Ben her birisi için
öncelikle geçmiş olsun diliyorum ve devlet olarak yaraların
sarılması konusunda, siz bilgilendirdiniz ama mutlaka Valiliğimiz
de bu konuda gereken çabaları gösteriyordur. Ben de yine, ilgili
arkadaşlarla görüşmek suretiyle, elimizden ne geliyorsa bu konuda
azami derecede katkı vereceğiz. Bundan emin olabilirsiniz. Tekrar
bütün çiftçilerimize geçmiş olsun diyorum.
İkinci olarak: Mersinde 2/B
uygulamalarına ilişkin olarak sayın vekilimiz birtakım
tereddütlü hususlara değindiler. O konuda, öncelikle, tabii, 2/B
uygulamalarına ilişkin genel bir bilgilendirme yapmaksızın
Mersindeki uygulamayı tek başına değerlendirmek doğru
olmayacaktır. Biliyorsunuz, yıllardır kangren hâline gelen ve
kamuoyunda 2/B arazisi olarak bilinen bu yerlerle ilgili olmak üzere
Hükûmetimiz tarafından kapsamlı bir yasa çıkarıldı ve
bu yapılan yasal düzenlemede, hak sahibi olarak belirlenen kişilerle
ilgili öncelikle Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün tespit yapması,
ardından da Maliye Bakanlığının hak sahibi olarak
belirlenen kişilere ait yerlerdeki taşınmazların
kıymetlerini tespit etmesi şeklinde düzenleme yapıldı.
Maliye Bakanlığı olarak bu kanun kapsamında, ilk
çıktığı andan itibaren, 800 bini aşkın
taşınmazla ilgili rayiç bedel değerlendirmesi yaptık.
Biliyorsunuz, 2/B kanunu satışa imkân
sağlarken önemli indirimleri de beraberinde getirdi. Her ne kadar hak
sahiplerinin sahip oldukları taşınmazlarla ilgili bir rayiç
bedel tespiti yapılmış olsa da devlet olarak biz bunda yüzde 50,
hatta peşin ödeme hâlinde sanıyorum yüzde 36ya kadar indirim, yani,
yüzde 100 yerine 36 lira ödeyecek şekilde önemli indirimler de yaptık.
Rayiç bedel tespitleri sırasında da her ilde özel çalışma
grupları oluşturduk, defterdarlıklar bünyesinde özel ekipler
kurduk ve burada oluşturulan rayiç bedel tespitlerinde en çok
tutarlılığa önem verdik. Yani mahalleler arasında fiyat
tutarlılığı mutlaka olmalı, köyler arasında fiyat
tutarlılığı mutlaka olmalı. Hatta şuna bile
dikkat ettik: Sınır olan iki ildeki sınır olan iki köyün
bile -ayrı ayrı defterdarlıklara bağlı olduğu
için- bedellerinin tespitinde doğru bir yaklaşım belirleyebilmek
için il komisyonlarını da birlikte çalıştırdık ve
bakın, bugüne kadar yaklaşık 608 bin
vatandaşımıza 2/B kanunu kapsamında 450 bin
taşınmaz sattık. Yani bu ifade ettiğim bedel tespit sistemi
dâhilinde bütün bunları yaptık. Zaman zaman itirazlar geldi, zaman
zaman bedellerin tutarsız olduğu yönünde duyumlar aldık,
şikâyetler aldık ve her defasında da bu duyumları ve bu
şikâyetleri titiz bir şekilde yerinde inceledik. O açıdan
gönlünüz rahat olsun, yani sizin bu söylediğiniz
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Bu
bölgelerde müracaat ve satış rakamlarına bir baktırın.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Olur. Yani şöyle, bütün illerde bu
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Çoğunluk satılmadı. Sarıkayanın hepsi duruyor,
satılmadı.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Burada, bütün illerde herhangi bir şekilde bedel tespitiyle ilgili bir
şikâyet olduğunda titiz bir şekilde inceliyoruz. Şunu
biliyorum ki uygulama dönemi içerisinde zaman zaman bu tür talepler
geldiğinde gerçekten bazen bilgi eksikliğinden kaynaklı olarak
bu tür değerlendirmelerin yapıldığını da gördük
ama her şikâyet, her bir şikâyet bizim için önemlidir. Bu konuda
mutlaka arkadaşlarıma da talimatı vereceğim ve bu 2/Byle
ilgili düzenlemeyi, yani bu çalışmaları Mersinde ve diğer
illerde tamamlayacağız.
Biliyorsunuz 2/B kanunu ilk
çıktığında çok yoğun bir şekilde hâlihazır
stokta olan taşınmazlarla ilgili bu işlemleri yaptık ama
orman kadastronun ve Tapu Kadastronun çalışmaları devam
ettiği için illerimizde kısım kısım bu
çalışmalar devam ediyor. Onun için 2/Byle ilgili Bakanlık
olarak önemli bir tecrübeye sahibiz, bedel tespiti konusunda da gerçekten
hassasız. Nitekim, 2/B kanununa müracaat etmeyen
vatandaşlarımız oldu, bunlara yeni hak getirdik. Müracaat eden
vatandaşlarımızdan peşinatını veya taksitini
ödemeyen vatandaşlarımız oldu, bu vatandaşlarımıza
da yeniden ödemeleri hâlinde sisteme dönme imkânı verdik. Burada da
Mersinle ilgili olan bu konuyu mutlaka bu çerçevede
değerlendireceğiz ve orada sorunlar varsa onun üzerine de
gideceğiz.
Mersinde meydana gelen afet nedeniyle
vatandaşlarımızın uğradığı zarar
ziyanın karşılanması konusunda da, tekraren söylemek
gerekirse, gerekli, adımları atacağız.
İkinci olarak, Yeniden Yapılandırma
Kanunuyla ilgili değerlendirmelerde bulunuldu. Demin kürsüde de ifade
ettim, gerçekten 6736 sayılı Kanun vatandaşlarımıza mevcut
borçlarını çok önemli imkânlarla yeniden yapılandırma
imkânı getirdi. Vatandaşlarımız kanuna büyük bir teveccüh
gösterdiler ve hiçbir dönem olmayacak kadar başvuru aldık,
yaklaşık 8,5 milyon civarında başvuru aldık.
Bunların içerisinde vergi borçları var, trafik para cezası
borçları var, diğer amme alacakları borçları var. Ve 30
Kasım tarihine uzattığımız başvuru süresi, bu
süre de tamamlandı, ardından da yine bu süre içerisinde peşinatları
aldık.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bütün zamanı Maliye
Bakanı kullandı ya.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) -
Bu kapsamda da şu ana kadar 12 milyar lirayı aşan bir tahsilat
yaptık.
Vatandaşlarımızı özellikle
şu konuda uyarmak istiyorum
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Bakanım,
diğer bakanlar da cevap versin.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) -
Ama soruları eksik bırakmamam lazım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Ama diğer bakanlar
cevap veremeyecek.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) -
Ama Sayın Başkanımız bana söz verdi, ben de sayın
vekillerimizin bana soruduğu soruları tamamen
cevaplayacağım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Hayır, hayır, onu
kabul ediyorum ama diğerleri vermeyecek mi?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) -
Sayın Başkan, süre kalmadı.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) -
Şimdi, vatandaşlarımızın bir kısmı
kasım ayı içerisinde peşinatlarını ödeyemediler. Yani,
bir kısım vatandaşımız dedi ki: Doğru, son ana
kaldı, ben ödeyemedim. Acaba peşin ödeme seçeneğini
seçmiş olmama rağmen kasım ayında ödeyememiş olmam
beni yeniden yapılandırma hakkından mahrum etti mi?
Özellikle ifade ediyorum
vatandaşlarımıza: Vatandaşlarımız aralık
ayı içerisinde eğer -peşin ödeme seçeneğini seçmiş bir
vatandaştan bahsediyorum- Yeniden Yapılandırma Kanununa göre
hesaplanmış faiz indirimli ödemeyi yapacak olurlarsa yeniden
yapılandırmadan yararlanma imkânına kavuşacaklar, özellikle
onu da ifade edeyim.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, cevap için
ayrılan süre konusunda bakanların tasarruf etmeleri kendi
inisiyatifindedir, benim bu konuda bir müdahalem söz konusu değil.
Şimdi kim konuşacak?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, iki
dakika kaldı, 2 bakan var. Bakanlara ilave ikişer dakika verirseniz
en azından arkadaşlarımızın soruları
cevaplanır diye düşünüyorum.
BAŞKAN - Eğer yeteri kadar cevap veremezlerse
ve talep ederlerse elbette veririm.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Gerçi Maliye
Bakanımız bir şey bırakmadı ama onlara
BAŞKAN - Sayın Tüfenkci, buyurun.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Kısa veririm, hemen cevap veririm.
ERHAN USTA (Samsun) Trilyonları veriyoruz
bakanlarımıza, iki dakikayı mı vermeyeceğiz?
Sayın Bakanım, buyurun.
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Canın sağ olsun, dükkân senin.
Şimdi, Mayıs 2015te yasaklanmasına
rağmen istenmeyen iletilerle ilgili ne yapıyorsunuz? dediler. Onunla
ilgili 16/11/2016 tarihi itibarıyla şikâyet sayısı
225.972tir. Bu şikâyetlere karşılık 7 milyar 109 milyon
422 TLlik ceza kesilmiş. Bu kapsamda, 200 bini aşkın
şikâyetin yaklaşık yüzde 25i
sonuçlandırılmış durumdadır ama daha da
hızlanmamız lazım. Onu ifade edeyim.
Yine, Kars Iğdır noktasında
esnaflarımızın durumlarının iyi
olmadığını ifade edip Özellikle kapının
açılması noktasında bir şey yapılabilir mi?
Bizim Iğdırla
da ilgili, Karsla da ilgili oralarda ticaret merkezleri, sınır
ticaret merkezleri oluşturma noktasında bir çalışmamız
var. Eğer olumlu netice alırsak bu sınır ticaret
merkezlerini oluşturacağız.
AVMler dünyanın da bir gerçeği,
Türkiye'nin de bir gerçeği. AVMler karşısında biz
esnafı ezdirmeme noktasında, ezici rekabetten korunması
noktasında gerekli adımları atıyoruz ama AVMler
biliyorsunuz taleple
Şimdi, AVMler cadde AVMlere dönüşüyor ve bir
kısmı da kendiliğinden kapanıyor. Bu, piyasa dengeleri
içerisinde çözülecek bir şey. Sizler de bizim o işe müdahil
olmamızı zaten istemezsiniz.
Bir arkadaşımız Cilvegözü
Sınır Kapısı kapsamında Hatayla ilgili sordu.
Yayladağı Kapımızın açık olup
olmadığını veya Açmayı düşünüyor musunuz?
Yayladağı Kapısının karşı tarafı
Suriye rejiminin egemenlik sahası içerisinde, kontrolündedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Süre bitti, yazılı olarak cevap vereceğim.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
FATMA BETÜL SAYAN KAYA (İstanbul) Sayın Başkanım, ben de
BAŞKAN Sayın Kaya, size de iki dakika
süre verelim, sorular var çünkü.
Buyurun Sayın Kaya.
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
FATMA BETÜL SAYAN KAYA (İstanbul) Roman Strateji Eylem Planına
bütçeden pay ayrılıp ayrılmadığını sordu
Sayın Vekilimiz Özdemir. Bu eylem planı Aile ve Toplum Hizmetleri
Genel Müdürlüğümüz tarafından yürütülmekte, hâliyle bütçesi de bu
genel müdürlüğün bütçesinin altında. Aynı zamanda bu, AB
projesiyle ortak yürüttüğümüz bir proje. Burada 10,5 milyon euroluk AB
projesi var. Bizim bütçemizden de -2017 yılı bütçemizden-
ayrılan ödenek de 1 milyon 591 bin lira, Aile ve Toplum Hizmetleri Genel
Müdürlüğümüzün bütçesinin altındadır. Eylem planımızda
birçok bakanlığın da ayrı ayrı sorumlulukları
vardır aynı zamanda.
Sayın Özdemir kadına yönelik
ayrımcılıkla ilgili bir soru sordu. Bizim kadın
hizmetlerine yönelik bütçemiz 187,5 milyon liradan yaklaşık 204
milyon liraya yükselmiştir ve oransal olarak da yüzde 9 artış
görülmektedir. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı olarak
kadına yeterince değer vermediğimiz, kadının yok
sayıldığı, statüsünün geliştirilmediği gibi
eleştirileri kesinlikle reddediyoruz. Bizim anlayışımıza
göre güçlü medeniyetlerin en güçlü öznesi kadındır ve
kadınsız bir toplumun kalkınması da gelişmesi de
mümkün değildir. AK PARTİ iktidarları döneminde
yaptığımız birçok mevzuat çalışmasının
yanında uygulamada da çok önemli mesafeler alınmıştır.
Kadına karşı ayrımcılığı, kadına
karşı şiddeti kesin bir dille reddediyoruz ve bu konuda da
şiddete karşı sıfır tolerans ilkesiyle hareket
ediyoruz; bunun da altını çizmek istiyorum. Ama aynı zamanda
kadın bir annedir, eştir. Bu anlamda da kadının
desteklenmesi
Ailenin desteklenmesiyle kadını da zaten
desteklemiş oluyoruz. Buradaki eleştirilerin de haksız
olduğunu belirtmek istiyorum. Çocuğumuzu desteklerken de
kadınımızı desteklemiş oluyoruz. Biz özellikle
şartlı nakit transferi yaparken kadınlara veriyoruz bu paraları,
kız çocuklarına daha fazla veriyoruz ve kadınlara veriyoruz;
bunun da altını çizmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI
FATMA BETÜL SAYAN KAYA (İstanbul) Ayrıca diğer sorulara
yazılı olarak cevap vereceğim.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
Şimdi, sırasıyla dokuzuncu turda yer
alan bütçelerin bölümlerine geçilmesi hususunu ve bölümlerini ayrı
ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
24) AİLE VE SOSYAL
POLİTİKALAR BAKANLIĞI
1) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 489.179.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 147.999.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10 Sosyal
Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri 23.666.180.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 24.303.358.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 18.108.968.048,34
Bütçe Gideri 18.047.190.163,75
Ödenek Üstü Gider 167.242,50
İptal Edilen
Ödenek 61.641.242,90
Ertesi Yıla
Devredilen Ödenek 303.884,19
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
31) GÜMRÜK VE TİCARET
BAKANLIĞI
1) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 932.075.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 77.264.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 121.981.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 1.131.320.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 909.936.566,00
Bütçe Gideri 821.482.469,29
Ödenek Üstü Gider 14.547,10
İptal Edilen
Ödenek 88.468.643,81
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gümrük ve Ticaret
Bakanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Rekabet Kurumu 2017 yılı
merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
42.07) REKABET KURUMU
1) Rekabet Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 41.096.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 36.904.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 78.000.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 2.016.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 75.984.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 78.000.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Rekabet Kurumu 2017 yılı
merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Rekabet Kurumu 2015 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2) Rekabet Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 71.350.000,00
Bütçe Gideri 50.929.869,09
İptal Edilen
Ödenek 20.420.130,91
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 65.500.000,00
Tahsilat 62.091.254,72
Ret ve İadeler 240.083,35
Net Tahsilat 61.851.171,37
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Rekabet Kurumu 2015 yılı
merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Maliye
Bakanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
12) MALİYE BAKANLIĞI
1) Maliye Bakanlığı 2017 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 104.463.169.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 203.534.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
06 İskân
ve Toplum Refahı Hizmetleri 2.472.808.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
09 Eğitim
Hizmetleri 2.352.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10 Sosyal
Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri 64.549.874.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 171.691.737.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Maliye Bakanlığı 2017
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Maliye Bakanlığı 2015
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2) Maliye Bakanlığı 2015 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 133.618.894.707,77
Bütçe Gideri 133.341.152.133,99
İptal Edilen
Ödenek 277.742.573,78
Ertesi Yıla
Devredilen Ödenek 7.251.100,00
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Maliye Bakanlığı 2015
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Gelir İdaresi
Başkanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
12.76) GELİR İDARESİ
BAŞKANLIĞI
1) Gelir İdaresi Başkanlığı
2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 3.039.826.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 4.800.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 3.044.626.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir İdaresi
Başkanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Gelir İdaresi
Başkanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Gelir İdaresi Başkanlığı 2015 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 2.542.208.631,00
Bütçe Gideri 2.471.875.339,74
İptal Edilen
Ödenek 70.333.291,26
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gelir İdaresi
Başkanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Kamu İhale Kurumu 2017
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
42.06) KAMU İHALE KURUMU
1) Kamu İhale Kurumu 2017 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 15.003.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 124.997.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 140.000.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 80.049.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 59.950.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
06 Sermaye
Gelirleri 1.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 140.000.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kamu İhale Kurumu 2017
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Kamu İhale Kurumu 2015
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2) Kamu İhale Kurumu 2015 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 130.000.000,00
Bütçe Gideri 120.967.787,12
İptal Edilen
Ödenek 9.032.212,88
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 130.000.000,00
Tahsilat 145.334.514,05
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kamu İhale Kurumu 2015
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.35) ÖZELLEŞTİRME İDARESİ
BAŞKANLIĞI
1) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 16.292.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 656.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 14.236.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 31.184.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 430.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 30.754.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 31.184.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Özelleştirme İdaresi Başkanlığı 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 26.305.100,00
Bütçe Gideri 24.713.357,67
İptal Edilen
Ödenek 1.591.742,33
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 24.587.000,00
Tahsilat 26.424.995,62
BAŞKAN (B) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı 2015 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
42.10) KAMU GÖZETİMİ, MUHASEBE VE DENETİM
STANDARTLARI KURUMU
1) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2017
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 540.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 38.185.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 38.725.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B) cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 4.250.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 30.000.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 4.475.000
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 38.725.000
BAŞKAN Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2017 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2) Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu 2015
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN (A) cetvelinin genel
toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 33.560.000,00
Bütçe Gideri 20.976.174,75
İptal Edilen
Ödenek 12.583.825,25
BAŞKAN (A) cetvelini kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 33.560.000,00
Tahsilat 23.907.569,12
Ret ve İadeler 17.308,60
Net Tahsilat 23.890.260,52
BAŞKAN (B) cetvelini kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu 2015 yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri
kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, böylece, 9uncu turda
yer alan kuruluşların bütçeleri ve kesin hesapları kabul
edilmiştir. Hayırlı olmalarını temenni ediyorum.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.18
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 19.56
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Özcan
PURÇU (İzmir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
----0----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 40ıncı Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısının görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Sayın milletvekilleri, dokuzuncu turdaki
görüşmelerin tamamlanmasıyla birlikte, 2017 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim
Kesin Hesap Kanunu Tasarısının 1inci maddeleri kapsamına
giren bakanlık ve ilgili kuruluşların bütçeleri ve kesin
hesapları ile gelir ve finansmanla ilgili 2nci maddenin görüşmeleri
tamamlanmış bulunmaktadır.
Şimdi program uyarınca sırasıyla
2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
maddelerini görüşüp oylamalarını yapacağız.
2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının gider bütçesiyle ilgili 1inci maddesini tekrar
okuttuktan sonra oylarınıza sunacağım.
1inci maddeyi okutuyorum:
2017 YILI MERKEZİ YÖNETİM BÜTÇE KANUNU
TASARISI
BİRİNCİ BÖLÜM
Gider, Gelir, Finansman ve Denge
Gider
MADDE 1 - (1) Bu Kanuna bağlı (A)
işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 10/12/2003 tarihli ve 5018
sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan
genel bütçe kapsamındaki kamu idarelerine 634.176.488.900 Türk
Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan
özel bütçeli idarelere 79.433.539.000 Türk Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan
düzenleyici ve denetleyici kurumlara 4.216.853.000 Türk Lirası,
ödenek verilmiştir.
BAŞKAN Şimdi, 1inci
maddeyi daha evvel kabul edilmiş bulunan cetvelleriyle birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Gelir bütçesine ilişkin 2nci
maddeyi tekrar okutuyorum:
Gelir ve finansman
MADDE 2 - (1) Gelirler: Bu Kanuna bağlı (B)
işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna
ekli;
a) (I) sayılı cetvelde yer alan
genel bütçenin gelirleri 586.696.152.000 Türk Lirası,
b) (II) sayılı cetvelde yer alan
özel bütçeli idarelerin gelirleri 9.777.075.350 Türk Lirası öz gelir,
70.286.212.900 Türk Lirası Hazine yardımı olmak üzere toplam
80.063.288.250 Türk Lirası,
c) (III) sayılı cetvelde yer alan
düzenleyici ve denetleyici kurumların gelirleri 4.186.853.000 Türk
Lirası öz gelir, 30.000.000 Türk Lirası Hazine yardımı
olmak üzere toplam 4.216.853.000 Türk Lirası,
olarak tahmin edilmiştir.
(2) Finansman: Bu Kanuna bağlı (F)
işaretli cetvellerde gösterildiği üzere, 5018 sayılı Kanuna
ekli (II) sayılı cetvelde yer alan özel bütçeli idarelerin net
finansmanı 49.222.000 Türk Lirası olarak tahmin edilmiştir.
BAŞKAN Şimdi, 2nci maddeye
bağlı cetvelin bölümlerini okutup ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım:
B CETVELİ
KODLAR AÇIKLAMA 2017 YILI BÜTÇE GELİRİ
01 Vergi
Gelirleri 564.746.658.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 17.190.016.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 1.490.238.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 41.348.911.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
06 Sermaye
Gelirleri 15.409.493.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
08 Alacaklardan
Tahsilat 1.660.409.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
TOPLAM BÜTÇE
GELİRİ 641.845.725.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
09 Ret
ve İadeler ( - ) 55.149.573.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
NET BÜTÇE
GELİRİ 586.696.152.000
BAŞKAN Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi kabul edilen ekli cetveliyle
birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
BAŞKAN Sayın
Yıldırım, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
10.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, Tunceli Milletvekili Alican Önlünün kötü bir
muameleyle gözaltına alınmasına ve bütün sorunların
çözümünü HDPye dönük antidemokratik yönelimlerle çözmeye çalışan bir
iktidar zihniyetiyle karşı karşıya olunduğuna
ilişkin açıklaması
AHMET YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; şimdi, her gün yeni bir hukuk garabetiyle
karşı karşıya geliyoruz. Bugün öğlen saatlerinde
Ankara uçağıyla Elâzığa gitmek üzere yola çıkan
Tunceli Milletvekilimiz Alican Önlü Elâzığa kadar gidiyor, kötü hava
koşullarından ötürü uçak Elâzığa inmeyince tekrar
Ankaraya dönüş yapıyor ve dönüşte Ankara Havalimanında
anlamsız ve kötü bir polis muamelesiyle gözaltına alınıyor.
Şu anda gözaltına alınan arkadaşımızla,
telefonuna el konulmadan önce
Ki zorla getirmede bir hukukçu olarak siz de iyi
bilirsiniz ki nasıl bir milletvekilinin özel eşyalarına el konur
ayrı bir şey. Milletvekilimiz kendisinin alıkonulmasıyla
ilgili belge istiyor, çünkü kendisiyle ilgili birden fazla fezlekenin
olduğunu söylüyor, Hiçbir belge ibraz etmeyeceğiz, biz sadece sizi
alacağız. gibi bir muameleyle karşılaşıyor.
Şu anda milletvekilimiz Alican Önlü gözaltında.
Şunu ifade edelim ki memleketteki bütün
sorunların çözümünü getirip HDPye dönük antidemokratik yönelimlerle
çözmeye çalışan bir iktidar zihniyetiyle karşı
karşıyayız. Defalarca söyledik, tekrar söylüyoruz, her ne kadar
bağımsız yargı gibi söylemlerle bu iş
açıklanmaya çalışılsa da şunu bilmeliyiz ki
düşünün, bu ülkede yargının, adaletin, hukukun
dağıtımının zorbalıkla işlem yapan
kolluğa bırakıldığı bir ülke gerçekliği
yaşıyoruz ve şunu ifade edelim: Eğer memlekette ekonomik
göstergeler düzelecek, döviz düşecek, ülke demokratikleşecekse, bütün
arkadaşlarla buradayız, hiçbir milletvekilimiz
bırakılmaksızın alınmaya hazırız.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Gelip alsınlar.
AHMET YILDIRIM (Muş) Gelsinler buradan da
alsınlar ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
Bir dakika daha veriyorum.
AHMET YILDIRIM (Muş) Ve şunu ifade edeyim
ki artık bunlara en azından sessiz kalarak, bu ölçüyü bu iktidar
koyuyor. Ölçü bu, uygulama bu ve bu, bir sistematik hâle dönüşüyor.
Ben de ifade etmek isterim ki artık, bu ülkede
yargının, hukukun, güvenliğin, kamu güvenliğinin
kantarının topuzu bozuldu ve ayarı da bu iktidar tarafından
bozuldu, siyasallaştırıldı.
Şimdi, kantar bozuldu; bir gün gelir bu
kantarın ayarını bozanları da bu ayarı bozulan
aynı kantarda yargılar.
Şiddetle kınıyoruz ve bu
uygulamayı reddediyoruz. Hiçbir şekilde
Eğer, bunlar, partimize
dönük bir geri adım attırma uygulamaları olarak
geliştiriliyorsa, çok büyük yanılınıyor diyorum.
Bütün Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Yıldırım,
Önlünün hangi fezlekeden dolayı gözaltına
alındığına ilişkin bir bilgilendirme
yapılmadı mı kendisine?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Hayır.
AHMET YILDIRIM (Muş) Hiçbir belge
gösterilmedi.
BAŞKAN Bir ara verdiğimizde ben konuyla
ilgileneceğim.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)
BAŞKAN 3üncü maddeyi okutuyorum:
Denge
MADDE 3- (1) 1 inci maddenin birinci fıkrasının (a)
bendinde belirtilen ödenekler toplamı ile 2 nci maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinde yer alan tahmini gelirler toplamı
arasındaki fark, net borçlanma ile karşılanır.
BAŞKAN 3üncü madde üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta
konuşacak.
Sayın Usta, süreniz on dakika.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür
ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 12 Aralık 2016 günü Türkiye İstatistik Kurumu, millî
gelir serisinde, ulusal hesaplarda bir revizyon yaptı. Ben bu maddede bu
konuyu bir değerlendirmeye çalışacağım. Aslında,
9 Aralıkta ben Kalkınma Bakanlığı bütçesinde
konuşmuştum, orada yapılması belki daha uygun olacaktı
ama o vakit böyle bir revizyon olmadığı için ancak şimdi
yapma imkânımız olacak.
Şimdi, tabii ki ara ara millî gelir
hesaplarında revizyon yapılması doğrudur, yerindedir ve
hatta ihtiyaçtır. Bir rutin güncellemeler vardır, bunlar küçük
güncellemelerdir ve hemen veri açıklandıktan sonra gelecek veride
yapılır. Bir de böyle daha kapsamlı revizyonlar
yapılır. Bu revizyonda TÜİK, Birleşmiş Milletler
Ulusal Hesaplar Sistemine ve Avrupa Hesaplar Sistemine uygunluk
açısından bu revizyonu yaptığını ifade etti.
Bu revizyonda 2012 yılı arz ve
kullanım tabloları da revize edildi. Bu gayet yerinde oldu çünkü bir
ihtiyaçtı hakikaten, çok da geç kalmıştı. 2002
yılı input-outputa göre birtakım hesaplamalar
yapılıyordu, şimdi 2012 olarak güncellendi. Bir kısım
idari kayıtların entegrasyonu dediler, bir de hesapları
güncelleme şeklinde bunların yapıldığı ifade
edildi.
Burada, gelir yöntemiyle millî gelir serisi en son
2006da kalmıştı. Bunun güncellenmiş olması da yerinde
bir durum. Bunu da takdirle karşılıyoruz. Tabii,
detaylarına ilişkin yapacağımız değerlendirmeler
ve eleştiriler ayrı.
Onun haricinde, bir de tasarrufların Türkiyede
detayı çok fazla yoktu. Bu detaylar da bu seriyle yapılmış
oldu. Bu da yine işin iyi tarafı.
Şimdi, ne yapıldı? Yapılan
şey şu: Millî gelir rakamları, hem toplam Türkiye millî
gelirinde hem de bununla paralel olarak kişi başı gelirde bir
değişiklik yapıldı, bir artış yapıldı.
2015 yılı rakamları yıllık bazda yüzde 19,7
artırıldı yani önceki serideki millî gelir her neyse o yüzde
19,7 artırıldı 2015 yılı için. 2015 yılında
buradaki artış 335 milyar TL civarında yani eski parayla
söylersek 335 katrilyon lira 2015 yılı millî geliri -hani bazen
derler ya, tırnak içerisinde, bir gecede- bir gecede 335 katrilyon lira
artırılmış oldu. Tabii, burada şöyle bir tuhaflık
var: Millî gelir revizyonunun yapıldığı ilk yıl 1998.
Yani 1998 ve 2015 yıllık bazda, 2016nın da ilk iki
çeyreğini revize etti, çeyreklik olduğu için onları
söylemiyorum; 1998den 2015e kadar revize edildi. 1998 yılındaki
revizyon yüzde 2,4 yani 1998 yılı millî gelir, eski millî gelir her
neyse o yüzde 2,4 artırıldı. Ondan sonra uzun bir süre hep böyle
2-3 civarında bir artış var ama bir anda, 2010dan sonra yüzde
10ların üzerinde bir artışa geçildi, tabii burada bir
tuhaflık var.
Şimdi, bununla paralel olarak kişi
başı gelir de 2015 yılında bir gecede -öyle ifade edelim
biz de- yaklaşık 2 bin dolar civarında artırıldı.
Buradaki tuhaflık da şu: Mesela, 1998 yılındaki millî gelir
sadece 104 dolar artırılırken 2015te veya 2016da 2 bin dolar
civarında -2015 için 1.750 dolar- bir artış var.
Şimdi diğer bir husus, burada sadece millî
gelir düzey olarak
Hani millî gelirin mutlak rakamları veya kişi
başına gelirin mutlak rakamları değil, büyümelerde,
yıllık bazda daha önce açıklanmış olan büyümelerde de
çok astronomik değişimler var, çok farklılıklar var. Mesela
burası da çok enteresan, nasıl diye bakacak olursak: 1998den 2010a
kadar olan dönemde yıllık ortalama büyümedeki yani eski
açıklanan veriler ile yeni açıklanan veriler arasındaki fark
sadece 0,1. Yani 0,1 ortalamada, on yılın ortalamasında yıllık
bazda bir değişim oldu. Bunlar son derece makul
değişiklikler ama 2010 sonrasında, 2011 sonrasında
yıllık bazda büyüme rakamlarındaki artış 2,7. Burada
bazı yıllar var, hatta yüzde 100ün üzerinde artış var.
Şimdi, 2012 yılında önceki açıklanan büyüme rakamımız
yüzde 2,1di; bu, şimdi yeni seride yüzde 4,8 olarak açıklandı.
Örneğin, 2013 yılı millî gelir büyümesi önceki seride yüzde
4,2ydi; bu, yüzde 8,5a revize edildi. Yani, şimdi, tabii, hemen sormak
istiyorum
2013 yılı hepimizin hafızasında çok taze. Yani,
açın, internete bakın, 2013 yılı büyümesi için yüzde 4,2
bile piyasa tahminlerinin çok üzerinde bir büyümeyken şimdi bu yüzde 4,2
yüzde 8,5a revize edildi. Bunlar hiçbir şekilde anlaşılabilir
türden revizyonlar değil. Özellikle tabii ki burada yani bu 1998den
2015e kadar olan dönemin ilk on yılında çok düşük revizyonlar
yapılıp sonradan astronomik bir şekilde revizyonların
artmış olması çok ilgi çekici ve teknik olarak bunun çok fazla
izahı yok. Şimdi, bir defa geçmişle seri kırıldı.
Bundan sonra artık geçmişe bakarken burada ciddi revizyon olduğu
için mesela seriyi 1998 öncesiyle mukayese edemeyeceğiz. Ama, bu serinin
kendi içerisinde dahi kırılma var, seri koptu yani bu yönüyle bunun
çok eleştirilecek bir yanı var. Bakın, geçmiş
revizyonlardan çok farklı. Mesela, en son 2007de revizyon
yapılmıştı. Orada serinin başı ile sonu
yıllar arasındaki değişim çok
sınırlıydı, ortalama hep yüzde 30 civarında millî
gelir artırılmıştı ama serinin başı ile sonu
arasında bir kırılma yoktu. Yani, mesela ilk yılda yüzde 34
artırılmıştı, 1998di onun ilk yılı da, 2006
son yılıydı, orada yüzde 31,6
artırılmıştı yani 30lu rakamlarda. Ama, burada yüzde
2den yüzde 18e, yüzde 19,7ye, yüzde 20ye giden yani 10 katlık bir
farklılaşma var; bu, anlaşılabilir değil.
Şimdi, burada Ulusal Hesaplar Sistemine
geçilmesi en temel şey. Ben bakanların açıklamalarına
baktım, mesela Sayın Şimşek diyor ki: Ulusal Hesaplar
Sistemi revize edildi, yeni sisteme geçildi. Şimdi, TÜİK bir
basın toplantısı yapıyor, o basın toplantısında
bir açıklama yapılıyor, o açıklamaya bakıyorsunuz yani
bu ESA ve SNAye geçişten kaynaklanan 2012 yılı için büyüme
artışı sadece yüzde 0,7. Yani, o yılda yüzde 10,8lik,
yaklaşık yüzde 11 puanlık millî gelirde bir büyüme var, bunun
sadece yüzde 0,7si, bakın 1 puanı dahi değil, 11in 1i dahi
değil, ulusal hesaplara uygunluk açısından revizyon gerekçesi
olarak söylenen şey. Dolayısıyla, hiç kimsenin Bu revizyonu
uluslararası hesaplara biz uydurduk, yeni hesap sistemine geçtiğimiz
için oldu. şeklinde takdim etme imkânı maalesef yok.
Şimdi, bir defa burada baz yılı 2009
gibi bir kriz yılı seçiliyor. Bu son derece yanlış, 2009
yılı yüzde 4,7 daralmanın olduğu bir kriz yılı,
bu nedenle bir defa revizyon var. 2009, 2010dan sonraki o ani
sıçramaların temel nedenlerinden bir tanesi de baz yılı
olarak 2009 kriz yılının alınmış
olmasıdır. Her ne kadar Biz 2012 arz kullanım
tablolarını kullanıyoruz. deseler de bunun teknik olarak çok
fazla bir geçerliliği yok.
Şimdi, deniliyor ki: İşte, genel
devlet hesaplarında da entegrasyon yaptık yani devletin
hesaplarını da buraya yeni hesaplar entegre ettik. Devlet
hesaplarında arkadaşlar, son on yılda yapılmış
bir revizyon yok. Yani bugünkü devlet hesapları temel olarak neyse 2006,
2007den sonraki olan işlerdir, orada ciddi bir revizyon yok, küçük
revizyonlar her zaman yapılabilir. Dolayısıyla, bu argüman da
düşüyor.
Şimdi, genel devlet verileri bir yandan
düzeltiliyor ama şu anda hâlâ, bakın hâlâ orta vadeli programda ve
Hükûmetin bütün belgelerinde, bütçe gerekçelerinde olan rakam mesela genel
devlet rakamı ile şu anda TÜİKin verdiği genel devlet
rakamı arasında da 2015 için harcamalar açısından bakarsak
27 milyar lira gibi de bir fark var. Dolayısıyla devletin hesapları
arasında, bu revizyondan sonra dahi aslında bir uyumsuzluk yine var.
Şimdi, bu bir defa çok net bir şekilde
ortada ki aceleye getirilmiş bir revizyondur. Aceleye getirilmiş
derken bundan önce yapılmalıydı belki ama paldır küldür
alelacele yapılarak... İşin taraflarıyla hiç
konuşulmamış mesela. Mesela konuşulması gereken
yerlerden bir tanesi Merkez Bankası, bir tanesi Hazine
Müsteşarlığı, bir tanesi Devlet Planlama
Teşkilatı, bir tanesi Kalkınma Bakanlığı,
özellikle Kalkınma Bakanlığı burada konunun bir
tarafı. İstişare etme anlamında yoksa TÜİK özerktir,
özerk bir kurumun işine müdahale anlamında değil, burada
yanlış anlaşılmasın ama istişare anlamında
buralarla hiç istişare edilmemiş. Örneğin, 1948-1972
yıllarındaki millî gelir serisini TÜİK ile DPT birlikte
yapıyor. Yani benim bu söylediğim gayet normal ve olması gereken
bir şeydi. Sadece onlarla değil, mesela sektör komiteleri kurulup
sektör komiteleriyle de görüşülmüyor. Dolayısıyla, ilgili
taraflarla görüşülmeden böyle paldır küldür bir şey yapılmış
durumda.
Dolayısıyla, sonuçlarına
bakılmış mı diye bakıyorsunuz. Bu sonuçların ben
konunun taraflarıyla değerlendirildiğini veya mesela iktisadi
olarak bunun ne anlama geleceği yönünde hiçbir değerlendirmenin
yapıldığını düşünmüyorum.
Şimdi, diğer taraftan, bakıyorsunuz,
mesela 2012nin diğer farklılıklarına bakalım: Yüzde
11lik farklılığın -yüzde 11lik bir artış
vardı- yüzde 75lik kısmı diğer diye bir maddede. Yani, 9
maddede yüzde 25lik kısmını açıklıyorlar, yüzde
75lik kısmını diğer anlamında bir maddede
açıklamaya çalışıyorlar. Bu da son derece
açıklaması tatmin edici olmayan bir şekildedir.
Buna ilişkin değerlendirmelerime daha
sonra devam edeceğim.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Usta.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adana
Milletvekili Sayın Aydın Uslupehlivan konuşacak.
Buyurun Sayın Uslupehlivan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYDIN USLUPEHLİVAN (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 Yılı
Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 3üncü maddesi üzerine
CHP Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Ülkemizde 2003-2016 yılları arasında
kamu ve özel sektör borcu sürekli artmıştır. Günümüzde
Türkiye'nin kısa vadeli ödemesi gereken borcu 167 milyar dolar,
dış finansman ihtiyacı da yıllık 200 milyar doların
üzerindedir. 2003 yılında toplam hane halkı borçları 13
milyar lirayken 2016 yılının ilk çeyreğinde 441 milyar
doları bulmuştur. Türkiye'nin cari açık vererek ve borçlanarak
finanse ettiği büyüme istihdam yaratmamakta ve bu nedenle de işsizlik
artmaktadır. 2002 yılında işsizlik oranı 10,3ken
2016nın sekizinci ayı itibarıyla 11,3e yükselmiştir.
İşsizlik artmış, giderek üretmeyen, tüketen bir toplum
hâline gelinmiştir. Bugüne kadar ekonomiyi rahat yönetebilmek için ve
sıcak parayı elde edebilmek için bir sürü kurum ve kuruluş
satılmıştır. Zaten satılmayan aşağı
yukarı hiçbir şey kalmamıştır. Sanırım,
sıra da havaalanları ve köprülere gelmiştir.
Değerli milletvekilleri, tabii ki hepsi rakam
ama ben bu rakamları bir kenara bırakacağım, güncel
konulara değinmek istiyorum. Türkiyede bırakın ekonomiyi,
hiçbir şeyin dengesi kalmadı. Ülkede ekonomi gittikçe
kötüleşiyor, çökme derecesinde. Yurdun birçok yerinde bombalı
saldırılar devam ediyor, halkımız tedirgin, insanlar
umutsuz, işsiz, aç, kadınlarımız ve çocuklarımız
korunamıyor. Özellikle, kadınlarımıza yapılan
saldırılar artık vahşet boyutuna
ulaşmıştır. Günümüz Türkiyesinde bir kadın şort
giydiği gerekçesiyle tekmelenmekte, hamile bir kadın parkta spor
yaptığı için bir erkeğin saldırısına
uğrayabilmektedir. Çünkü, bu ülkede kadınların
yaptığı her şey birileri tarafından tahrik sebebi
olarak gösterilmektedir. Ülkemizde insanların ne olduğuna, ne hâle
geldiğine bir bakalım.
Değerli milletvekilleri, şimdi, ülkemizde
büyük bir sorun hâline gelen eğitim konusuna değinmek istiyorum. Bu
iktidarın 15inci yılı, on dört yıldır tek
başına bu ülkeyi yöneten bir iktidar var ve 6 Millî Eğitim
Bakanı değişti. Ancak, hâlen çok ciddi sıkıntılar
var. Mesela, atanamayan 400 binin üzerinde öğretmenimiz var.
Çocuklarımız uzun yıllar öğretmen olabilmek için okuyorlar,
öğretmen okulunu bitiriyorlar, daha sonra da formasyon belgesi
alıyorlar ve bundan sonra da tekrar öğretmenlik yapabilmek için
yazılı sınava tabi tutuluyorlar, bunun sonucunda da alınan
puanlara göre yerleştiriliyorlardı. Şu anda bunun da önü
kesildi, mülakat gibi bir şey konuldu. Puanı istediği kadar
yüksek olsun, mülakatta art niyetli kişiler varsa puanları
kırılarak ataması engelleniyor, çok ciddi haksızlık
yapılıyor. Bunların acilen giderilmesi gerekiyor. Bu sistem
yanlıştır, mülakat kaldırılmalıdır. O
arkadaşlarımız öğretmenliği hak etmiştir.
Aldıkları puanlara göre yerleştirilmeleri gerekmektedir. (CHP
sıralarından alkışlar) Neredeyse, yandaş olmayan
çocuklar öğretmen olmasın diye mevcut iktidar elinden geleni
yapmaktadır, değişik formüller uygulamaktadır.
Ayrıca, anaokullarında rehber
öğretmenlerin kadrolarını neden alıyorsunuz?
Kişiliğin oluştuğu o yaşlardaki çocukların rehber
öğretmene ihtiyacı yok mudur?
Taşımalı eğitim sistemi
dediniz, beş altı köyü birleştirdiniz, bir araya getirdiniz,
Çocuklar bir okulda okuyacaklar, daha iyi eğitim alırlar. dediniz;
eyvallah, doğrudur. Ancak, bu yıl taşımalı
eğitimin taşıması yoktu. Çocuklar okula başladılar
ama okula gidecek araç bulamadılar arkadaşlar.
Şimdi, yurtlarla ilgili, yatak
sayısından, bir sürü yurttan bahsediliyor, çok az öğrencinin
yurtların dışında kaldığı söyleniyor ama
gerçek şu: Öğrencilerimizin sadece yüzde 14ü devlet yurtlarında
kalabiliyor, asıl gerçek budur. Devlet yurt sorununu çözemediği için
çocuklar göz göre göre özel yurtlara ve özel yurtları yöneten cemaatlerin
kucağına atılıyor ve bunun sonunda da o çocukların bir
bölümü, terör örgütünün birer üyesi hâline gelebiliyor. Nitekim, çok yakın
zamanda bunu acı bir şekilde yaşadık. Yurtlar kesinlikle
devlet eliyle yapılmalı, devlet tarafından yönetilmeli ve
veliler, çocuklarını gönül rahatlığıyla bu yurtlara
yerleştirmelidir.
Geçtiğimiz cumartesi günü İstanbulda,
Beşiktaş maçı sonrasında polislerimize ve
vatandaşlarımıza yapılan hain saldırıda terörün
çirkin yüzünü ülke olarak bir kez daha gördük. Buradan, terör
saldırısında şehit olan polislerimize ve
vatandaşlarımıza bir kez daha Allahtan rahmet, yaralı
vatandaşlarımıza da acil şifalar diliyorum.
İstanbuldaki patlamadan sonra vatandaşların
terörle ilgili çok ciddi sıkıntıları oldu ve bizleri bu
konularda aradılar. Ben bir vatandaşın mesajını
sizinle paylaşmak istiyorum, aynen söylediği şu: Sayın
Vekilim, otu çöpü jet hızıyla Meclise getiriyorsunuz,
kanunlaştırıyorsunuz. Terörle ilgili, yardım ve
yataklık yapanlarla ilgili tekliflerinizi yineleyin, daha sert,
caydırıcı yasalar çıkarın ve bunu engelleyin. Biraz
geriye gidelim, 2002 yılında ülkemizde terör neredeyse
sıfır seviyesindeydi, maalesef, o yıl 7 şehidimiz
vardı ancak sonraki yıllarda şehit sayısı hep
artış gösterdi, 2003te 94le başladık, 2008de 222
şehit verdik. Yani altı yılda şehit sayımız
966ya yükseldi. Sözde çözüm sürecinin olduğu 2009 yılında da
çözüm süreci konuşulurken 80 şehit verdik, buna da o dönem Az
şehit veriyoruz. dendi. 2009da çözüm süreci bahanesiyle bir örgüt
silahlarıyla ve bayraklarıyla beraber yurt dışından
Türkiyeye davet edildi, konvoy hâlinde yurda giriş yaptı, çadır
mahkemeleri kuruldu, aklandılar, serbest bırakıldılar, onda
sonra o bölgeye yerleştiler. Yalnız, bu örgütün büyümesi,
gelişmesi ve yapmış olduğu olaylar görmezden gelindi,
müdahale etmek isteyen komutanlar ve valililer engellendi, Dokunmayın.
dendi. Şimdi, bu terör örgütü bu ülkenin başına bir bela
olmuştur.
İkinci bir örgütten bahsetmek istiyorum. 2014
yılında günün Dışişleri Bakanı olan ve sonradan
Başbakanlık yapan Sayın Ahmet Davutoğlu tarafından
birkaç öfkeli Sünni genç diye nitelendirilen yapı, şimdi maalesef,
Suriyede ve Irakta çok ciddi toprakları ele geçirmiş ve bizim Suriyedeki
askerlerimize saldırılar düzenleyip onları şehit etmeye
başlamışlardır.
Bir diğer örgüt, bir zamanlar mevcut
iktidarın el ele, kol kola bu ülkeyi yönettiği, beraber yol
yürüdükleri ve şimdi hain terör örgütü ilan edilen örgüt. Yani valisi,
Emniyet müdürü, kaymakamı, hâkimi, savcısı, yargıcı,
generali, albayı, binbaşısı olan ve darbe yapacak gücü
kendinde bulup kalkışan bir grup. Şimdi, bunların hepsinde
mevcut iktidar neredeyse topu diğer partilere atıyor.
Arkadaşlar, Hükûmet sizsiniz, iktidar sizsiniz, bu örgütlere bu
şekilde müsamaha göstererek ya da yanında taşınarak
eğer bir yere götürmeye çalışırsanız işte sonuç
şu an geldiğimiz durumdur. Hepinizin, hepinizin bu konularda vebali
vardır. Maalesef mevcut iktidar görevini tam anlamıyla yapamadığı
için bu şehitleri vermekteyiz.
Önümüzdeki hafta 17-25 Aralığın
yıl dönümü, biz bugünü unutturmayacağımızı daha önce
söylemiştik. 17-25 Aralık bütün belgeleriyle, ses
kayıtlarıyla, dokümanlarıyla ülkenin soyulduğunu ve
bakanların hırsızlık ve yolsuzluğa
bulaştığını ifşa eder niteliktedir. Bu işin
kumpas olduğu, polis tarafından konulduğu iddia edildi, ancak
bir süre sonra bu paralar mevcut bakanların avukatları
tarafından faiziyle tahsil edildi. Bu tescil edilen
hırsızlığı ve yolsuzluğu o gün verdiğiniz
oylarla reddettiniz ve bu arkadaşların
yargılanmalarını engellediniz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Uslupehlivan.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Mardin Milletvekili Sayın Mithat Sancar ama göremiyorum
Bir açıklama mı yapacaksınız
Sayın Yıldırım?
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan,
ben kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
11.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, Diyarbakır Milletvekili Çağlar
Demirelin tutuklanma gerekçesinin kaçma şüphesi olduğuna ve Tunceli
Milletvekili Alican Önlünün akıbetini öğrenmek, bu hukuk
dışı işleme karşı bir netice almak üzere bugünkü
Genel Kurul konuşmalarından feragat ettiklerine ilişkin
açıklaması
AHMET YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, az önce ifade ettim, bir
belge dahi gösterilmeden, gerekçe dahi ifade edilmeden bir milletvekili
arkadaşımızın havaalanında gözaltına
alındığını söylemiştim. Bir hukuk devletinde, az
biraz hukukun hâkim olduğu bir devlette bile yolda geçen sıradan bir
yurttaşa dair işlem yapmak isteyen polis kendi kimliği ve
işlem gerekçesini belgelemek zorundadır, az biraz hukukun hâkim
olduğu bir yerde.
Yine, aylardır birlikte mesai
yaptığınız Çağlar Demirel arkadaşımız
dün tutuklanırken tutuklanma gerekçesini bütün Genel Kurulun bilgisine
sunayım.
Bakın, normalde hukuk devletlerinde yargı
emniyete talimat verir ama burada polisin yazdığı bir yazı
üzerine, polisin yazısının içeriğinde de Bu
milletvekilinin kaçma şüphesi var. Yirmi dört saat Mecliste
çalışma yapan bir milletvekilinin kaçma şüphesi gerekçesiyle
tutuklandığını da bütün Meclisin bilgisine sunmak isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen, bir dakika
daha süre veriyorum size.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan,
zaten konuşmayacağımız için lütfen konuşmamı
tamamlamama müsaade edin.
BAŞKAN Onu söylüyorum zaten Sayın
Yıldırım.
AHMET YILDIRIM (Muş) Bu hukuk
dışı yöntemlerin artık bu ülkede günlük işleyiş
hâline geldiğini ayan beyan biz izliyoruz, iktidar da herhâlde bu
uygulamalardan refah düzeyi yüksek, yaşanabilir demokratik bir ülke
oluşturabileceği gibi yanlış bir yola sapmış
durumda. Biz şunu ifade edelim: Dört gündür, 44 canın
alınmasına sebep olan bir saldırının bakın,
ayrıntılarını, arka planını, faillerini ve
failiyle ilgili kimliği açığa çıkaramamış bir
iktidar, buradan bir muhalefete yönelerek kendi siyasi sorumluluğundan
kurtarmaya çalışıyor kendini. Biz de şunu ifade edelim:
Arkadaşımızla ilgili görüştüğümüz Esenboğa
Havaalanı Emniyet Amirliği TEMe götürüldüğünü söylüyor, avukat
ve vekil arkadaşlarımız TEMde, orada
olmadığını söylüyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET YILDIRIM (Muş) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun, bir dakika daha.
AHMET YILDIRIM (Muş) Biz de bu
arkadaşımızın akıbetini öğrenmek, bu hukuk
dışı, korsanvari, haydutvari işleme karşı bir
netice almak üzere bugünkü Genel Kurul konuşmalarımızdan feragat
ediyoruz. Sizin de, Meclis Başkan Vekilliğinizi bir yana
bırakarak, bir hukuk insanı olarak eğer bir hassasiyetiniz varsa
Genel Kurula ara verip bununla ilgili sağlıklı bir bilgi
almanızı öneriyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yıldırım,
ben size söz verecektim; itiraz ettiniz ama ben zaten size söz verecektim
birinci süreden sonra.
AHMET YILDIRIM (Muş) Tamam, teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
polemik olsun istemiyorum ancak şunu ifade etmek durumundayım:
Meseleyi tam bilmiyoruz, yargı hangi gerekçeyle aldı, hangi
gerekçeyle emniyete davet etti bilmiyoruz.
BAŞKAN Kimse bilmiyor, evet.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bilmiyoruz, tek bir
taraflı iddia var. Fakat onun ötesinde Sayın Vekil dedi ki az önce:
44 tane şehidimizin olduğu, canımızın olduğu
terör eyleminin kimin tarafından yapıldığını
bilmeyen iktidar. Oysa daha bir gün sonra, TAK diye bir örgüt, şehirde
TAK, dağda PKK, Mecliste başkası olan bir yapı
Bununla
ilgili ifade etmiştik zaten. Konunun bilindiğini ifade etmek
istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
(1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet Denetim
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)
BAŞKAN Evet, şahsı adına
Uşak Milletvekili Sayın Alim Tunç konuşacak.
Süreniz beş dakika. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİM TUNÇ (Uşak) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2017 yılı merkezi yönetim bütçesinin
3üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, bu bütçe, mali
disiplinden taviz vermeden 2023 ve 2053 hedeflerini gerçekleştirmede
kilometre taşlarından biri olarak hizmet odaklı, millet
odaklı hazırlanan bir bütçedir. Avrupadaki küresel dalgalanmalara,
Amerikadaki piyasaların belirsizliğine rağmen 2016
yılının ilk yarısında Türkiye ekonomisi büyümekteydi.
Bilindiği gibi, hain FETÖ terör örgütünün 15 Temmuz darbe girişimi,
millî birlik ve beraberliğimize kasteden terör örgütlerinin eylemleri bu
seyri yavaşlattı. Ancak, ardından alınan kesin kararlar ve
uygulanan reformlarla eylül ayından itibaren ekonomi tekrar hareketlenmeye
başladı. Yapılan reformlar, varlık barışı ve
vergi yapılandırılmasıyla sağlanan imkânlar sayesinde
2017 yılı Türkiye için bir önceki yıla göre büyümenin fazla
olacağı, istihdamın artacağı, cari
açığın ve borç yükünün azalacağı bir yıl
olacaktır.
2002den beri yapılan bütçelerle birçok
reformlara imza attık. İktidarımız döneminde bu
reformların en önemlilerinden birisi de hiç kuşkusuz sosyal güvenlik
reformu olmuştur. Sosyal güvenlik alanında farklı adlar
altında çalışmalar yürüten kurumlar tek bir çatı altına
toplandı ve genel sağlık sigortası uygulaması hayata
geçirilerek tüm vatandaşlarımızı sosyal güvenlik
korumasına aldık.
Sağlıkta yine, yapılan reformlarla
hastanelerimizi tek çatı altına aldık ve genel sağlık
sigortasıyla birlikte aile hekimliği uygulamalarıyla
sağlıkta büyük reformlar meydana getirdik. Hastanelerimizi beş
yıldızlı otel konforuna dönüştürdük.
Vatandaşımızın ve halkımızın
sağlıkta çok kolay ulaşımını ve en iyi hizmeti
almasını sağladık. Hükûmetimiz yine, işçi
sağlığı ve iş güvenliğiyle ilgili önemli
hizmetlerde bulundu, düzenlemeleri hayata geçirdi. Asgari ücrette tek seferde
yüzde 20 artışla dünya ekonomilerinde örneği olmayan bir
artışı gerçekleştirdi.
Yine, ailenin korunması ve güçlendirilmesi
amacıyla, doğum yapan annelerimizin hem çocuklarına daha fazla
vakit ayırabilmesi, onlarla daha fazla ilgilenebilmesi adına hem de
ekonomik açıdan, birinci çocuğa 300 lira, ikinci çocuğa 400 lira
ve üçüncü çocuk için de 600 lira tutarında yardımlar
gerçekleştirildi.
Unutulan engellilerimiz için bu süreçte birçok yasa
ve yönetmelik çıkarılmış ve 2010 yılında
engellilerimizin pozitif ayrımcılığı anayasal düzeyde
güvence altına alınarak erişilebilirliğin her alanda
uygulanabilmesi için gerekli çalışmalar uygulamaya sokulmuştur.
2017 bütçemizde de engellilerimizin evde bakımıyla ilgili 5,8 milyar
TL kaynak ayrılmıştır. Cumhuriyetimizin 100üncü
kuruluş yıl dönümü olan 2023 yılı hedeflerine ulaşmak
için kapasitemizi ve hizmetlerimizi iyileştirmeye ve ortaya çıkan
yeni sosyal sorunlara ve risklere yönelik çözümler üretmeye devam
edeceğiz. Bölgemizde yaşanan savaşlara, göç ve terör
olaylarına rağmen Türkiye, gelişmeye, büyümeye devam ederek
uluslararası platformda güven kazanmaya devam edecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şehit yakınları ve gazilerimize hizmeti büyük
bir şeref kabul ediyor, şehitlerimizin emanetine sahip
çıkıyoruz. Bu topraklarda özgürce aldığımız her
nefeste, canı ve kanıyla bedel ödeyen şehit ve gazilerimizin
hakkı vardır. Bu millet yaşadıkça hiçbir şehit ve
gazimizin hakkı da, kanı da yerde kalmayacaktır.
Değerli arkadaşlar, bu topraklar çok
hainler gördü ama bilinmeli ki Türk milleti hepsini tarihe gömdü. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Dost düşman
şunu bilsin: Bağımsızlığımız,
vatanımız acılarımızdan daha büyüktür. Onlar
sinsilikten hiç yorulmadı. Bizler de huzurumuzu bozanlara karşı
direnmekten, karşı koymaktan asla vazgeçmeyeceğiz, asla
yorulmayacağız.
Bu vesileyle, 10 Aralık akşamı
İstanbulda meydana gelen bombalı saldırı eylemlerini
şiddetle lanetliyorum. Acılarını hâlen yüreğimizde
hissettiğimiz şehitlerimize Allahtan rahmet,
yaralılarımıza acil şifalar, aziz milletimize sabır ve
başsağlığı diliyorum.
Bir kez daha bütçemizin hayırlara vesile
olmasını temenni ediyor, yüce heyetinizi ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tunç.
Ayrıca Sayın Küpçü de çok teşekkür
ettiğini iletmemi istedi.
Şahsı adına ikinci
konuşmacı Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Burcu Köksal. (CHP
sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 Yılı Merkezi Yönetim
Bütçe Kanunu Tasarısında 3üncü madde üzerine söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
10 Aralıktaki hain saldırıda
şehit olan polis kardeşlerimize ve yurttaşlarımıza
Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Evet, bütçeyi görüşüyoruz burada ama esas olan
halkın bütçesi. İsterseniz ona bakalım: İlk olarak
polislerimizin bütçesiyle başlayalım. Öyle hamaset dolu sözlerle,
tribüne oynamakla olmaz bu işler. Umurunuzda mı bilmiyorum ama
polislerimiz haftada 60 ila 84 saat arasında, deyim yerindeyse, ülkeyi
getirdiğiniz kaos ortamında kelle koltukta
çalışıyorlar ve onlara 3600 ek göstergeyi bile çok görüyorsunuz.
Hakkaniyetle ve sosyal hukuk devletiyle bağdaşmayan bu
ayrımcılığa son verin artık. Verin onlara da 3600 ek
göstergeyi. (CHP sıralarından alkışlar)
İşsiz yurttaşlarımızın
bütçesini düşünüyor musunuz? Cumhuriyet tarihimizin en yüksek
işsizlik oranına ulaştık, yüzde 11,3. İş
bulmaktan ümidini yitirip müracaat etmeyenlerle beraber bu ülkede 8 milyon
işsizimiz var. 15-29 yaş arasında genç nüfusta ne eğitimde
ne de çalışma hayatında olanların sayısı 5 milyon
339 bindir ve ne yazık ki bunların yüzde 72lik bölümünü yani 3
milyon 800 binini kadınlarımız ve genç kızlarımız
oluşturmaktadır. Her gün sahada, gittiğim her yerde, çalan
telefonda günde onlarca kişi işsiz olduğunu söylüyor, iş
istiyor. Ülkeyi bu hâle siz getirdiniz, onları işsizliğe siz
mahkûm ettiniz, vicdanınız rahat mı?
Başka bir konu da Anadoludan, çiftçilerimizin
geçim kaynaklarından olan şekerpancarı. Pancar üreticilerinin
bütçesine bakalım: Mazota zam, gübreye zam. Her türlü üretim maliyeti
artarken pancar üreticisinin iki yıl üst üste aynı fiyattan
pancarı satması hak mıdır adalet midir? El insaf!
Patates üreticisi zarar etti. Patatesten kâr etmeyi
beklerken ne yazık ki işçi masrafını
karşılamadığı için tarlada mahsulünü bırakmak
zorunda kaldı. Geçtiğimiz yaz döneminde patatesin kilosu 15 ila 20
kuruş arasında satıldı tarladan. Düşünebilir musunuz,
bakkalda bir tane sakız 50 kuruş ama 1 kilo patatesi üretici 15-20
kuruştan sattı. Sayenizde bu ülkede patates üreticisinin 1 kilo
patatesi bakkaldaki sakızdan daha ucuza satıldı. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süt üreticilerinin sorunlarını
yaklaşık bir yıldır bu kürsülerden haykırıyoruz
ama kulaklarınızı tıkadınız, duymuyorsunuz. 1
çuval yemin fiyatı 51 liradan 53 liraya yükseldi ama sütün fiyatı
olduğu yerde kalıyor.
Esnaf ve üreticiler zarar ediyor. Sonra ne oluyor?
Esnaf dükkânını kapatıyor; patates, pancar üreticisi pancar
ekmiyor, patates ekmiyor; süt üreticisi süt ineğini kesiyor ve sonra
şaka gibi Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı çıkıyor ortaya
ve üstü kapalı, vatandaşın
yoksullaştığını açıklıyor. Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanı ne diyor? 2002 yılında sosyal yardım ve
hizmetlere 1 milyar 376 milyon lira kaynak ayrılmışken, 2016
yılında 35 milyar lira kaynak ayırdık. diyor. Yani bunun
açılımı Biz halkı yoksullaştırdık. diyor,
yani bunun açılımı Biz ülkeyi perişan hâle getirdik,
insanları muhtaç hâle getirdik. demektir. Herhâlde ülkesini
yoksullaştırdığı için övünen ilk iktidar olarak tarihe
geçeceksiniz. Ülkede uyguladığınız ekonomik politikalar
yüzünden artık vatandaş ne borcunu ödeyebiliyor ne de alacağını
tahsil edebiliyor. Bakın, geçen yıl ocak-eylül döneminde 7 milyar
lira düzeyinde olan protestolu senet tutarı 2016 yılının
dokuz aylık döneminde 8,5 milyar liraya, karşılıksız
çek tutarı ocak-ekim döneminde o 21,9 milyardan bu yılki dokuz
aylık süreçte 23,1 milyar liraya çıktı. Millet borçlu. Söz
verdiğiniz hâlde kadro vermediğiniz taşeron işçilerin ve
4/Cli personelin, görmezden geldiğiniz geçici işçilerin,
yıllardır atama bekleyen öğretmenlerin,
sağlıkçıların, mühendislerin, emeklilikte yaşa takılan,
mağdur olanların hakkı var bu bütçede.
Nereden tutsak kopacak
politikalarınızın tek çözümü, bu ülkenin tek çözümü Cumhuriyet
Halk Partisidir.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bütçe ne kadardı,
bütçenin toplamı ne kadardı?
BAŞKAN Sayın Köksal teşekkür
ederim.
Sayın milletvekilleri, şimdi soru-cevap
işlemini yapacağız.
AYŞE KEŞİR (Düzce) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Keşir, bir şey mi
söyleyecektiniz?
AYŞE KEŞİR (Düzce) Evet, 60a göre
yerimden bir dakika söz istiyorum sayın hatibin söylediğiyle ilgili
olarak.
BAŞKAN Buyurun, bir dakika.
Lütfen tamamlayın bir dakikada.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
12.- Düzce Milletvekili Ayşe Keşirin,
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın 433 sıra sayılı
2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının 3üncü maddesi
üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
AYŞE KEŞİR (Düzce) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hatip az önce 2002-2016
rakamlarını verirken yoksullaştığımızla
ilgili bir iddiada bulundu. Açıklamamın özellikle kayda geçmesini istediğim
için söz istiyorum. Rakamların artması yoksulluk
sınırlarımızın artmasıyla ilgili değildir. 1
doların, 2 doların altında olan yoksul sayısı son on
dört yılda sıfırlanmıştır, 4 doların
altında olan yüzde 30dan binde 29a düşmüştür. Bütçenin artması
sosyal devlet ilkesinin gereğinden dolayıdır. Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı kurulduktan sonraki paradigma
değişikliğinden dolayı, sosyal devlet ilkesinin
gereğinden dolayı, hizmet kalemlerindeki çeşitlilikten ve
kalemlerin artması ve çeşitliğin artmasından dolayı,
sosyal devlet ilkesinden dolayı sosyal yardımların bütçesi
artmıştır; bunun kayda geçmesini istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sataşma var,
ben söz hakkı istiyorum.
BAŞKAN Sataşma yok.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Hayır,
hayır, benim konuşmamla ilgili olarak
BAŞKAN Sayın Köksal, bir açıklama
var.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Benim
konuşmamla ilgili olarak açıklama yapmalıyım.
BAŞKAN - Bakın, bir açıklama var.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Hayır,
açıklama
BAŞKAN Sayın Köksal, müsaade edin ben
takdir edeyim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hükûmet üyesi mi Sayın
Başkan?
BAŞKAN Lütfen yerinize geçin, sataşma
yok.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hükûmetin üyesi mi?
BAŞKAN Size bir dakika süre vereceğim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hükûmet cevap verir, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı cevap verir.
BAŞKAN - Lütfen bir dakika içinde söyleyeceklerinizi
toparlayıp söyleyin.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) O zaman her
konuşmacıya cevap hakkı diye isteyelim.
BAŞKAN Önce bir sisteme girin lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Muhalefetin
sesini kısmayın!
BAŞKAN Muhalefet yapabilse sisteme girmeyi,
görevini yapabilse biz de sesini kısmayacağız.
Buyurun.
13.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Düzce
Milletvekili Ayşe Keşirin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, şimdi, bu rakamlar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı
tarafından bizzat söylenen rakamlardır. Artı, bu ülkede 17
milyon yoksul insanın yaşadığını
düşündüğümüzde, yine kişi başına düşen millî
gelir geçen yıl 9.265 dolar iken bu sene 7.676 dolara düşmüşken,
halk yoksullaşmışken hâlâ daha işi dolara bağlamak,
şuraya buraya bağlamak ne kadar hakkaniyetlidir bunu bütün hemşehrilerimizin,
bütün yurttaşlarımızın takdirine bırakıyorum.
Bu ülkenin ekonomik açıdan ne hâle geldiği
ortadadır. Ülke çöküşe geçmiştir, ekonomik olarak dibe
vurmuştur; ülke yoksullaşmıştır. Bu ülkede
yaşayan yoksul insanları yok saymak, yok efendim, kendi
açıkladıkları bütçede yoksulluk için ayırdıkları
kaynağı öyle ya da böyle başka yöntemlerle
değiştirmeye, açıklamaya çalışmak tamamen her zamanki
AKP politikasıdır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı
433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, şimdi
soru-cevap işlemini yapacağız.
Süremiz on dakika.
Beş dakikada soruları alacağız,
diğer beş dakikada da Sayın Bakan sorulara cevap verecek.
Birinci olarak, Sayın Özdemir -her zamanki
gibi- buyurun.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanımıza sormak istiyorum:
Devlet kadrolarında istihdam edilebilecek, alanında uzman ve liyakat
sahibi mezunların kadroya alımı maalesef
yapılamamaktadır. Emlak ve emlak yönetimi mezunlarının
istihdam alanlarından sadece biri olan Tapu Kadastroya alım
yapılmaktadır. Oysa Millî Emlak Müdürlüğü, Tarım Reformu
Genel Müdürlüğü, belediye emlak müdürlüğü ve ayrıca bünyesinde
emlak kalemi bulundurulan tüm resmî kurumlarda istihdam edilme imkânları
varken bu hak tanınmamaktadır. Sayısı 8 bini geçen emlak ve
emlak yönetimi mezunlarının da bu istihdam alanlarında personel
alımı yapılması taleplerini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Tüm
MEHMET TÜM (Balıkesir) - Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Hükûmete sormak istiyorum: 2016 bütçesinde
yatırımlarla ilgili ayrılan bütçede kullanılmayan miktar ne
kadar? Balıkesir ilimiz yatırımlarıyla ilgili ayrılan
tutar ne kadardır? Diğer illere göre oranı ne kadardır?
Büyükşehir Yasasında doğan ilçe
belediyelerinin gelirleriyle ilgili ek bir bütçe ayırdınız
mı, ayırdıysanız toplam tutar ne kadardır?
İlçelere göre dağılımı nasıldır?
BAŞKAN - Sayın Hürriyet
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Maliye Bakanına sormak istiyorum: Terörle
mücadele sırasında yaralanıp gazi sayılmayan
vatandaşlarımız vardı, bunu sık sık burada ve
Komisyonda dile getirmiştik. Başbakan Bununla ilgili, birçok
bakanlığa talimat verdik ve çalışıyoruz.
demişti. Sizin Bakanlığınız bünyesinde bununla ilgili
bir bütçe hazırlığınız var mıdır Sayın
Bakan?
İkinci soru: Emekli olmak isteyen engelli
vatandaşlarımız vergi dairesine gidiyor. Vergi dairesi eski
raporu kabul etmiyor ve Yeniden rapor alın. diye hastaneye gönderiyor.
Yüzde 40 ve üzeri rapor Ankaraya gönderiliyor ama merkez sağlık
kurulu bu rapor oranını düşürüyor. Bakanlık neye dayanarak
bu raporu düşürüyor, bunu sormak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, hepimizin
bildiği gibi 65 yaşı çıkarttınız bir seçim
öncesinde bir seçim rüşveti olarak. Daha sonra da gelen toplumsal tepki
üzerine bu taşımacılık sektöründe çalışan
insanlara bir yardım, katkıda bulundunuz bir kanunla -Aile ve Sosyal
Yardım Bakanlığı- ve
onu da belediyelere aktardınız. Yalnız, ilk ödemeyi bir buçuk
yıl sonra yaptınız, sonraki ödemeleri de dört ay
aralıklarla, beş ay aralıklarla, periyotlarla yapıyorsunuz.
Buradaki mevzu şu: Kocaelide 600 bin
kişiyi taşıyorlar günde ve 140 bin kişiyi ya indirimli ya
da ücretsiz taşıyorlar. Gerçekten sosyal devlet sözü gereği
bir milletvekili emeklisinin bile bedava
yararlandırıldığı otobüste zaman zaman emeklilerin
yoğun olduğu yerde bir yolcu otobüsü tamamen emeklilerle doluyor veya
65 yaş üstüyle doluyor. Bu giderlerini karşılama
şansları yok. Her birinin kayıtları mevcuttur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Kartını basan bir
vatandaşın şehit mi, şehit yakını mı
olduğu, engelli mi olduğu ya da emekli mi olduğu bellidir. Bu
ücretleri aylık periyotlarla niçin ödemiyorsunuz? Bununla ilgili bir
düzenleme yapacak mısınız?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akar.
Sayın Tor
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş)
Sayın Maliye Bakanı, 18/8/2016 tarihinde Resmî Gazetede
yayınlanan vergi ve prim affı, diğer bazı cezalarla ilgili
6736 sayılı Yasadan faydalanmak için uzatılan müracaat süresi
25/11/2016 tarihinde sona ermiştir. Sorularım 6736 sayılı
Yasayla ilgilidir.
Birinci sorum: Vergi borcu yapılandırma
işleminden toplam kaç kişi yararlanmıştır?
Yapılandırma işleminin sonucunda taksit veya peşin ödeme
yoluyla toplamda ne kadar para elde edilmiştir ilk taksit olarak, ne kadar
edilecektir taksit olarak?
İkinci sorum da, yapılandırmayla
birlikte söz konusu olan borçlarla ilgili geçmişten gelen gecikme faizi ve
gecikme zamlarından affedilen miktar ne kadardır? Detaylı bilgi
istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Son olarak Sayın Ahrazoğlu, buyurun.
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Bakan, Hatayda yabancılara ne kadar
mülk satışı yapılmıştır, bu
satıştan ne kadar gelir elde edilmiştir? Ayrıca, mülk
alanlara Türk vatandaşlığı verilmiş midir? Bu
satışlar hangi ülke vatandaşlarına
yapılmıştır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
Süreniz beş dakika.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Özdemir özellikle emlak konusunda
eğitim alan öğrencilerimizin mezun olduktan sonra Tapu ve Kadastroda
istihdam edildiğini fakat diğer bakanlıklarda aynı
imkânın sağlanmadığını, bu konuyla ilgili
talepler olduğunu ifade ettiler. Biz de açıkçası Maliye
Bakanlığında özellikle emlak konusunda eğitim sahibi olan
gerek değerleme noktasında eğitim alan gerekse emlak yönetimi
konusunda eğitim alan arkadaşlarımızı Bakanlık
olarak istihdam etmek istiyoruz. Fakat arkadaşlarımız
anladığım kadarıyla iki yıllık ön lisans
programında eğitim gören arkadaşlarımız. Ama her
şeye rağmen bu arkadaşlarımızın Maliye
Bakanlığında da çalışabilmeleri noktasında özel
bir gayretim olacak. İnanıyorum ki bu arkadaşlarımız
gerçekten eğitimlerine paralel bir şekilde de devlete,
Bakanlığa önemli katkılar sunacaktır. Aynı
şekilde yaklaşıyoruz ama bir miktar teknik olarak da konuyu çalışmakta
fayda var.
Sayın Tüm 2016 yılında
kullanılmayan ödeneklerle ilgili bir rakam var mıdır? diye
sordular ama tabii, yıl devam ediyor, şu anda aralık ayı
içerisindeyiz. Yatırım ödeneklerinde genel olarak ödenek kullanma
oranı yüzde 95 oranındadır. Bazı kurumların tabii,
ihaleyi gerçekleştirememe nedeniyle ödenekleri kullanmaması
doğaldır fakat burada herhangi bir şekilde kurumların
elinde kalan bu ödeneğin elinde kalmış olmasının da
bir sorun olarak gözükmemesi gerekir, bunu da özellikle ifade edeyim.
Balıkesirle ilgili özelde sorduğunuz
sorular konusunda da elimde şu anda bilgi yok; uygun görürseniz ilgili
arkadaşlardan bilgi aldığımda sizlerle bunu
paylaşırım.
Sayın Hürriyet, bu terör olayları
sırasında yaralanan vatandaşlarımızla ilgili gazi
olmaları hususunda bir soru sordunuz ama bu konuyu da
araştırmaya ihtiyacım var. Bu konuda da bilgi alınca
sizlerle paylaşayım olur mu? Şu anda elimde bilgi yok.
Diğer taraftan
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Engellilerle
ilgili Sayın Bakanım
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Şimdi, önemli bir konuya temas ettiniz. Gerçekten, özellikle sahip
oldukları engellilikleri nedeniyle yetkili sağlık
kurullarından rapor alan kişilerin mevzuata uygun olarak emeklilik
hakkını elde edeceğini düşünüyoruz. Uygulamada, ikincil
mevzuatta yetkili sağlık kurullarına ilişkin düzenlemeler
yapılmış. Emeklilikle ilişkili olduğunu
düşünmüyorum ama asgari geçim indirimi uygulamasında
vatandaşlarımız sağlık kurullarından rapor
alsalar bile Maliye Bakanlığındaki bir merkez kurula bu raporlar
geliyor. Maliye Bakanlığındaki merkez kurulunda bu konuda uzman
doktorlarımız var, hastaneler tarafından verilmiş olan
raporlar konusunda tetkik yapıyorlar. Raporların mevzuatla uyumuna
bakıyorlar, zaman zaman da, olabilir, yani mevzuatın yanlış
uygulanmasından, tetkikin yanlış yapılmasından
kaynaklı puan farklılıkları tespit edilip
defterdarlıklara geri gönderilebiliyor. Burada Sağlık
Bakanlığıyla yakın zamanda görüştüm. Yani mutlaka ve
mutlaka, bizim bir vatandaşımız eğer hastaneden rapor
almışsa ilaveten bir başka komisyon tekrar ona bakmaması
gerekiyor. Dolayısıyla, burada yapılması gereken,
vatandaşın bu raporuyla ilgili eğer bir doğruluk denetimi
yapılacaksa onun da o mahalde yapılması lazım. Onun için
ben de açıkçası Maliye Bakanlığı merkezine bu tür
konuların gelmesini doğru bulmuyorum. Tabii, çok eski yıllardan
gelen bir uygulama, çok eski yıllardan beri devam eden bir uygulama ama
geldiğimiz noktada bunu kaldırmamız gerektiğine ben de
inanıyorum.
65 yaş üstü vatandaşlarımızla
ilgili
Biliyorsunuz, hep beraber Meclisimizin kabulüyle ücretsiz
taşınmalarına ilişkin bir düzenleme yaptık.
Sanıyorum buna bütün parti grupları da destek verdi. Sosyal devlet
uygulamaları bakımından son derece doğru bir uygulama.
Fakat, tabii, uygulamada vatandaşlarımızın da bazı
talepleri var, uygulamanın yürütülmesi konusunda bazı sıkıntılar
var. Uygulama devam ederken haklı olarak özel halk otobüsü sahiplerimiz
burada bir kısım maliyetlerinin oluştuğunu veya gelir
kayıplarına uğradıklarını ifade ettiler. Bunun
üzerine biz Maliye Bakanlığı olarak Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığıyla İçişleri Bakanlığını
da bu çalışmaya katmak suretiyle çalışmalar yaptık.
Belediyelerimizden, özel halk otobüsü derneklerimizden bilgiler aldık ve
il il kategorik olarak hangi tutarda bir destek verilmesinin uygun
olacağına dair değerlendirmeler de yaptık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, süre veriyorum size,
tamamlayın lütfen.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bu değerlendirmeleri yaparken de özel halk
otobüsü sahiplerimizin dernekleriyle de istişareler yaptık.
Doğrudur, aslında bu süreçte Maliye Bakanlığı, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı kanun çıktıktan sonra
epey süre bu yönetmeliği çıkaramadı. Burada biraz
çalışmanın detayında farklı illerden farklı
rakamlar gelmesinin etkisi de oldu ama sonuçta devlet olarak bizim ne
yapmamız lazım, onu süratle tamamlamamız lazım; o
açıdan, buna bir bahane bulacak değilim, bu süreç yavaş
işledi. Ama, düzenleme çıktı, çıktıktan sonra geriye
dönük
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ama, hâlen devam ediyor.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Değerli Vekilim, Değerli Başkanım; çıktıktan
sonra geriye dönük olarak ödedik. Ondan sonra da düzenli olarak şu anda
her ay, Bakanlık olarak, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığına veriyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) İşte, bu
doğru değil.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Ama, genel olarak, ücretsiz taşımayla ilgili konuyu tabii ki hep
beraber tekrar bir değerlendirmekte fayda var. Bir taraftan
yaşlı vatandaşlarımızın ücretsiz taşıma
imkânını sağlamamız gerekir, Hükûmet olarak burada bir
inisiyatif aldık, hepiniz de destek oldunuz.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.57
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.15
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Fehmi KÜPÇÜ
(Bolu)
----0----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 40ıncı
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
2017
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon?
Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
4üncü
maddeyi okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Bütçe Düzenine ve Uygulamasına İlişkin
Hükümler
Bağlı cetveller
MADDE 4- (1) Bu Kanuna
bağlı cetveller aşağıda gösterilmiştir:
a) 1 inci madde ile verilen ödeneklerin
dağılımı (A)
b) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idareleri tarafından ilgili mevzuata göre tahsiline devam olunacak
gelirler (B)
c) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin gelirlerine dayanak teşkil eden temel hükümler (C)
ç) Bazı ödeneklerin
kullanımına ve harcamalara ilişkin esaslar (E)
d) 5018 sayılı Kanuna ekli (II) ve
(III) sayılı cetvellerde yer alan idare ve kurumların nakit
imkânları ile bu imkânlardan harcanması öngörülen tutarlar (F)
e) 10/2/1954 tarihli ve 6245
sayılı Harcırah Kanunu hükümleri uyarınca verilecek
gündelik ve tazminat tutarları (H)
f) Çeşitli kanun ve kanun hükmünde
kararnamelere göre bütçe kanununda gösterilmesi gereken parasal ve diğer
sınırlar (İ)
g) Ek ders, konferans ve fazla
çalışma ücretleri ile diğer ücret ödemelerinin tutarları
(K)
ğ) 11/8/1982 tarihli ve 2698
sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Okul
Pansiyonları Kanununun 3üncü maddesi gereğince Millî Eğitim
Bakanlığı tarafından yönetilen okul
pansiyonlarının öğrencilerinden alınacak pansiyon ücretleri
(M)
h) 7/6/1939 tarihli ve 3634 sayılı
Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu uyarınca millî müdafaa mükellefiyeti
yoluyla alınacak hayvanların alım değerleri (O)
ı) 3634 sayılı Kanun
uyarınca milli müdafaa mükellefiyeti yoluyla alınacak motorlu
taşıtların ortalama alım değerleri ile günlük kira
bedelleri (P)
i) 5018 sayılı Kanuna ekli (I),
(II) ve (III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin yıl
içinde edinebilecekleri taşıtların cinsi, adedi, hangi hizmette
kullanılacağı ve kaynağı ile 5/1/1961 tarihli ve 237
sayılı Taşıt Kanununa tabi kurumların yıl içinde
satın alacakları taşıtların azami satın alma
bedelleri (T)
j) Kanunlar ve kararnamelerle
bağlanmış vatani hizmet aylıkları (V)
BAŞKAN 4üncü madde üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Mustafa
Kalaycı konuşacak.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 yılı bütçe
tasarısının ekli cetvelleri içeren 4üncü maddesi üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle
sizleri ve aziz milletimizi saygılarımla selamlıyorum.
5018 sayılı Kanun, Bütçe Kanununda
bağlı cetvellere yer verilmesini öngörmüştür. Ancak, (E) cetveli
gizli bir torba kanun niteliğindedir. 90 maddeden oluşan cetveldeki
konuların birçoğu bütçenin uygulanmasını
açıklayıcı ve kolaylaştırıcı hükümler
olmaktan ziyade, ayrı bir yasal düzenlemeyi gerektiren hükümlerdir. Böyle
bir uygulamanın Anayasa'nın 88, 89 ve 161inci maddeleriyle
bağdaşmadığı açıktır ve Anayasaya
aykırıdır.
Bütçenin (İ) cetveline göre, 2017
yılında 4 bini öğretim elemanı, 5 bini de memur
kadrolarına olmak üzere toplam atama sayısı
sınırı 9 bin adettir. Engelliler, hâkim ve savcılar, hekim
ve eczacılar, Emniyet ve askerî personel gibi bazı özellikli kadrolar
atama sınırlamasına tabi olmamakla birlikte, Hükûmet, bunlar
dâhil yapılacak toplam atama sayısını da 60 bin olarak
açıklamıştır.
Öğretmen atamaları için ayrı bir
sayı verilmemiştir. Bu nedenle, okulların öğretmen
ihtiyacı ve atanamayan öğretmenlerin umutları bu bütçede
karşılık bulmamıştır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak şubat
ayında en az 20 bin öğretmen ataması yapılabilmesi için
önerge verdik. Mevcut ödenek ancak bu kadar sayıyı
karşılayabildiği için 20 bin önerebildik. Biraz sonra oylanacak,
atanamayan öğretmenler adına desteklerinizi bekliyoruz.
Yine, birçok kamu idaresinde personel
sıkıntısı had safhada olup öngörülen atama sayısı
çok yetersiz kalacaktır. Diğer taraftan, kamuda iş umuduyla 2016
yılında ortaöğretim, ön lisans ve lisans mezunlarına
yönelik 3 ayrı KPSS sınavına yaklaşık 6 milyon
kişi girmiştir yani memur olmak için sınava giren 6 milyon
kişi, buna karşılık Hükûmetin atayacağı memur
sayısı sadece 5 bin kişidir. Milyonlarca gencimiz iş
aramakta, kimseye muhtaç olmadan insanca bir iş ve gelir imkânına
sahip olmayı talep etmektedir. Bugün öğretmen adayları
işsiz, iktisatçılar, işletmeciler işsiz, mühendisler,
veteriner hekimler, teknikerler işsiz durumdadır. Hükûmet,
aslında stratejik üstünlüğümüz olan işsiz gençleri
umursamamaktadır. Gerçi Sayın Başbakan, İŞKURun aktif
iş gücü programları kapsamında 500 bin kişiyi özel
sektörde, 100 bin kişiyi kamuda çalıştırmak üzere iş
ve istihdamı artırmaya yönelik tedbirleri olduğunu
açıklamıştır. Aslında bu tedbir istihdamdan ziyade
istismar içermektedir. Hükûmet âdeta maden bulmuştur. Zira, 2015
yılında 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinden önce 400 binin
üzerinde kişi Toplum Yararına Program adıyla ve AKP
kanalıyla geçici süreli işe alınmıştır. Toplum
yararından ziyade devlet imkânlarının parti yararına kullanıldığı
görülmüştür. İnsanların işsizliği ve çaresizliği
istismar edilmiştir. Yine, gençlerin hakkını yemeyin, KPSSye
girip atanmayı bekleyen, bir türlü sıra gelmeyen ve sıra
gelmeden de kadroları başka yollarla doldurulan milyonlarca
işsiz gencimizin hakkını nasıl ödeyeceksiniz? Taşeron
elemanı, İŞKUR elemanı diye iş vermek yerine niye
kadrolara alım yapmıyorsunuz?
Hükûmet öncelikle taşeron işçilere
verdiği sözü bir tutsun. Sürekli Çalışıyoruz, sona
gelindi. gibi laflar ediliyor. Hükûmet, sıra vergi koymaya gelince
anında görüntü veriyor, jet hızıyla ve acımasızca
vergileri artırıp peş peşe vergi zamlarını
yapıştırıyor. Aylardır ne
çalışmasıdır bu? Yeter artık, taşeron
işçilerle alay etmeyi bırakın. Taşeron işçiler,
hacı yolu gözler gibi bekliyor. Ne yapacaksanız artık getirin
şu düzenlemeyi. Sakın onda da şeytanca planlar yapmayın,
adaletli olun, hakkaniyetli olun. Hâlen ya da bir süre önce çalışan
tüm taşeron işçiler verilecek imkândan yararlandırılmalıdır.
AKP pek çok kamu çalışanını
mağdur etmiştir. Geçici ve mevsimlik işçilerin çalışma
sürelerinin uzatılacağına dair protokol imzalayan, söz veren ama
yerine getirmeyen AKPdir. 4/C mağdurlarını, vekil imam ve fahri
Kuran kursu öğreticileri ile vekil ebe/hemşireleri, aile
sağlığı çalışanlarını, usta öğreticileri
kadroya geçirmeyen ve ayrımcılık yapan AKPdir. Öğretmen
ihtiyacı kadar kadro ihdas etmeyen, atanmayı bekleyen öğretmen
adaylarını bunalıma sokan AKPdir. Bu
arkadaşlarımız kadro beklerken Suriyelilere bile kadro veren,
parti referansıyla sözleşmeli, taşeron işçisi ve
İŞKUR elemanı alımları yapan AKPdir.
Değerli milletvekilleri, bütçenin K cetvelinde
muhtaç engelliler, güvenlik korucuları, muharip gaziler gibi bazı
kesimlere ödenen ücret ve aylıkların belirlenmesine dair ilgili
kanunlarında yer alan göstergeler yerine bu cetvelde belirlenen
göstergelerin esas alınması düzenlenmektedir. Anayasaya uygun ve
doğru olanı, ilgili kanunlardaki göstergeleri ayrı bir yasal
düzenlemeyle değiştirmektir. Ayrıca, cetvelde yer alan
göstergeler üzerinden yapılan ödemeler çok yetersiz olup, bu kesimlerin
çözüm bekleyen sorunları da bulunmaktadır.
Hükûmet 2017 Ocak ayında 65 yaş
aylığına 6,5 lira, muhtaç engelli aylığına 10
lira, muharip gazilere 19 lira, güvenlik korucularına 32 lira gibi bir zam
yapmayı öngörmektedir. Hükûmet övünebilir ama ben söylerken bile
sıkılıyorum. Bu paraları harçlık diye
çocuklarınıza verseniz almazlar. Bu kesimlerin maaş ve
haklarının iyileştirilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan, ailesinin geliri esas alınarak
Muhtaç değilsin. diye aylığı kesilen engelliler, yasal
olarak muhtaç olmasalar da bu defa ailelerine muhtaç
bırakılmışlardır. Engelli aylığı
bağlanmasında kendi gelirinin esas alınmasına yönelik düzenleme
yapılmalıdır. Ayrıca, doğuştan ya da işe
girmeden önce engelli olanların malul sayılabilmesi
sağlanmalıdır. Engellilerin en önemli sorunlarından biri
işsizliktir. Engellilerin işe yerleştirilmeleri, üretime
katılmaları ve topluma kazandırılmaları temin edilmelidir.
Bu amaçla, kamuda engelli kotaları artırılmalı ve münhal
engelli kontenjanlarına süratle atama yapılmalıdır.
Güvenlik korucuları, görevdeyken ve
ayrıldıklarında belirli tutarda maaş ödenmekle birlikte,
yıllardır sosyal güvenlik haklarından yoksun bir şekilde
âdeta kaçak çalıştırılmaktadır, sağlık
hizmetlerinden yeşil kartlılar gibi
yararlandırılmaktadır. Güvenlik korucuları sosyal güvenlik
sistemine alınarak sigortalılara verilen hak ve imkânlardan
yararlanmaları sağlanmalıdır.
Muharip gazilerden bir kısmına net asgari
ücret, bir kısmına 6503 gösterge rakamı üzerinden aylık
ödenmektedir. Şeref aylığında aylık bağlama
gerekçesi olan vatana hizmet kriterinin
farklılaştırılması asla kabul edilemez. Gelir ve
iş durumuna bakılmaksızın muharip gazilerimize aynı
tutarda şeref aylığı bağlanmalıdır.
Ayrıca, muharip gazilerden madalya parası istenmesi ayıbı
ortadan kaldırılmalı ve hepsine gururla
taşıyacakları madalyaları verilmelidir. Muharip gazilerimiz
de istihdam hakkından ve faizsiz konut kredisinden yararlanabilmelidir.
Hükûmetin şehitler ve gaziler arasında
ayrım yapması gönülleri incitmiş, vicdanları
sızlatmıştır. Şehitleri görevi olmadan ya da
görevli olup şehit olanlar diye ayrıma tabi tutmak hangi kitapta
yazıyor? Daha yeni toprağa verdiğimiz 44 şehidimize
nasıl farklı bakılabilir? Bu, her şeyden önce şehit ve
gazilerimize saygısızlıktır. Bu itibarla, 667
sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle düzenlenen aylık ve
tazminatlardan terörle mücadele kapsamındaki şehit ve gaziler de
yararlandırılmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu
konuda hazırladığımız kanun teklifini geçen hafta
Meclis Başkanlığına sunduk. Eşitsizlik ve
ayrımcılığın giderilmesi için kanun teklifimiz bir an
önce gündeme alınmalıdır.
Ayrıca, güvenlik güçlerimizle
kahramanlarımız diye haklı olarak övünüyoruz. Güvenlik
güçlerimizin huzurlu, itibarlı, güvenli ve insanca bir hayat
sürdürebilmeleri sağlanmalıdır. Özellikle emekli polislerimizin
ekonomik ve sosyal sorunlarına artık çözüm getirelim. Milliyetçi
Hareket Partisi olarak Hükûmetten isteğimiz, Emniyet çalışanlarının
ek göstergelerinin yükseltilerek polislerimize 3600 ek gösterge verilmesi,
emeklilikte bir nebze olsun rahatlamalarının
sağlanmasıdır.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kalaycı.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu konuşacak.
Buyurun Sayın Tanrıkulu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye
bir yas evine dönüştü. 10 Aralık Dünya İnsan Hakları
Gününde İstanbulda gerçekleştirilen terörist
saldırıyı kınıyorum, lanetliyorum. Hayatını
kaybeden tüm yurttaşlarımıza Allahtan rahmet diliyor,
acılı ailelerine başsağlığı diliyorum,
yaralılara acil şifalar diliyorum. Aynı şifa dileklerimi bu
tür saldırılardan dolayı kalbi yaralanmış tüm
yurttaşlarımız için de diliyorum.
Günlerdir Türkiye Büyük Millet Meclisinde bütçeyi
tartışıyoruz. Neden bütçeler günlerce
tartışılır, neden ülkenin bütçesinin ortaya konması
Meclisin en temel işlevlerinden biri olarak görülür? Çünkü, bütçe,
yalnızca ekonomik bir plan olmanın ötesinde, bir iktidarın
öncelikleri, tercihleri, ülkeyi götürmek istediği nokta konusunda çok
temel bir göstergedir. Bir başka deyişle, bütçe ülkenin pusulasıdır.
Ancak, sizin pusulanız şaşmış durumda.
Değerli arkadaşlar, ömrünü demokrasi ve
insan hakları mücadelesine adamış bir arkadaşınız
olarak bir şeyi çok iyi biliyorum: İnsana insan olduğu için,
vatandaşa kim olduğundan, nerede yaşadığından
bağımsız olarak yalnızca Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı olduğu için değer vermeyen;
ayrımcılığı, ötekileştirmeyi,
kutuplaştırmayı bir siyasi taktik olarak kullanan bir siyasi
zihniyetin ülkeye ne ekonomik ne de siyasi olarak verebileceği hiçbir
şey kalmamıştır. Bugün, AKPnin taşıyacak bir
bütçe yapamayacağını bilmek için bütçe uzmanı olmaya,
ekonomist olmaya gerek yok. Çünkü biliyoruz ki, artık günümüz
dünyasında ekonomik refahın ve ilerlemenin ilk şartı
toplumsal barış, özgürlükler, hukuk devleti ve demokrasidir.
Değerli arkadaşlar, hem sorun çözme kapasitesini
yitirmiş hem de sorun yaratan iktidara mecbur yapılar ne yapar? Dünya
siyasi tarihi bunun örnekleriyle dolu. Giderek daha fazla otoriterleşir,
bu otoriterliği kabul ettirmek için toplumu
ayrıştırır, kutuplaştırır, birbirine
düşman eder, herkesi hain, herkesi terörist ilan eder, hatta daha da ileri
gider ve hem içeride hem de dışarıda savaş
politikaları uygular. Bugün Türkiyenin karşı karşıya
olduğu manzara budur. 7 Haziran sonrasında Ya kaos ya istiklal.
denilerek yaratılan ortamı gördük. Ne pahasına olursa olsun
iktidarda kalmak için ülkeyi ateşe atmayı göze almış bir
iktidar anlayışıyla karşı karşıyayız.
Bu nedenle, otoriter başkanlık rejimini inşa etmek için yüzlerce
insan yaşamını yitirdi, askerler, polisler şehit oldu,
görülmemiş insan hakları ihlalleri sistematik olarak uygulandı,
gazeteciler hapsedildi, gazetelere el konuldu.
Değerli arkadaşlar, bu gerçekle başta
iktidarın, hepimizin yüzleşmesi gerek ve ona göre de siyasi
tavır almamız gerekiyor. Bugün hiçbir saygın uluslararası
kuruluşun raporunda Türkiye artık bir demokrasi olarak görülmüyor.
Bakın, dikkatinizi çekiyorum: İleri demokrasi, liberal demokrasi
falan demiyorum, Türkiye bir demokrasi olarak görülmüyor. İnsan
hakları raporlarında, görülmemiş ihlallerden, bu ihlalleri yapan
görevlilerin cezasız bırakılmasının bir Hükûmet
politikası olduğundan söz ediliyor.
Peki, bütün bu durum ne uğruna
yaratılıyor, ne uğruna? Terör, hendek, Rusya, hainler,
dış güçler, iç düşmanlar komplo teorileri bunlar için
yapılanları kabul ettirme kısmı. Hiç birbirimizi
kandırmayalım, bu politikaların asıl nedeninin ne
olduğunu, meselenin Türkiye Büyük Millet Meclisini, AKPyi, Hükûmeti,
yargıyı vesayet altına almaya kalkan otoriter bir rejimi inşa
etmek olduğunu hepimiz biliyoruz. Ancak lütfen artık şunu
görelim: Bu otoriter rejimin bedeli artık bütün Türkiye için
taşınamaz bir noktaya geldi. Yapmayın, 78 milyonu sizin iktidar
hırsınıza feda etmeyin.
Kürt meselesine bakalım değerli
arkadaşlar: Çatışma bitti, her şey güllük gülistanlık
olacak. dediğiniz yerlere Allah için gidin bir bakın.
Şehirlerden, hayatlardan, insanlarımızın umutlarından
geriye nasıl bir enkaz kalmış, lütfen gidin bir bakın. En
baştan itibaren söyledik: Kürt meselesini siyasi yöntemle çözme
yaklaşımı doğrudur ancak bu yaklaşımda samimi
olunmalıdır. Kişi odaklı süreçle bu mesele çözülemez.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, siyaset ve toplum dışlanarak, tek bir
kişinin siyasi hesaplarına odaklanarak, Türkiye'nin temel meselesi çözülemez.
dedik. Bizi dinlemediniz. Sonra, siyasi hesabınız
şaşınca görülmemiş sertlikte bir çatışma
politikasıyla beraber yaşama kültürümüze, toplumsal
barışımıza onarılmaz bir zarar verdiniz.
Değerli arkadaşlar, peki, Kürt meselesi
böyle de diğer demokrasi ve insan hakları alanlarında sanki
durum farklı mı? Bugün, medya ortamında özgür kalmaya
çalışan gazetecilerin payına iyi ihtimalle kovulma,
işsizlik, kötü ihtimalle hapislik düşüyor. Birçok gazeteci ve yazar
hapiste. Bugün yayımlanan iki rapor var. Türkiye dünya istatistiklerini
artırmış durumda. Cumhuriyet gazetesi çalışanları
sırf iktidarın istemediği gerçekleri ortaya koydu diye bir aydan
fazladır tutuklu. Mahkemeler iktidarın özel aracına
dönüştürülmüş, hukuk dağıtmak yerine AKPye hizmet veriyor.
Tut. dediğini tutuyor, Bırak. dediğini bırakıyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) HDP söylüyor bunu,
yapmayın Sayın Tanrıkulu.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Öte
yandan, size çalışan kamu görevlilerini suçlarına rağmen,
hukuk dışına çıksalar da korumayı bir gelenek hâline
getirdiniz, cezasızlık geleneği aynen devam ediyor. Faili meçhul
konusunda yeni bir devir açılıyor. Tahir Elçi katledileli bir
yıldan fazla oldu, hâlen bir tek şüpheli yok.
AKPnin demokrasisinden geriye bir tek
sandıktan çıkma ve seçilme meselesi kalmıştı, çok
şükür onu da bitirdiniz. Bugün, seçilmiş belediyelere kayyum
atanıyor, bu Meclisin bizler gibi halkın oyuyla seçilmiş
vekilleri, parti genel başkanları hapiste. Bunun adı çok
açık bir biçimde faşizmdir. Bugün Türkiye, kalabalık yerlerde
bomba korkusuyla, tenha yerlerde tecavüze uğrama tehlikesi arasında
sıkışmış durumda. Binlerce insanımız
aslında önlenebilecek nedenlerle öldü ama bir kişi bile istifa
etmiyor. Peki, sorumlu kim? Halkı korumakla, güvenliği ve huzur
ortamını sağlamakla yükümlü olan kim? Ama her terör saldırısını
başkanlık sisteminin faziletlerine bağlamayı çok iyi
biliyorsunuz. Unutmayın, terör olsun, ekonomi olsun sorunları
başkanlık diye fıtrat diye, dış mihrak diye bağırarak,
yayın yasağı getirerek çözemezsiniz, sadece çok ses
çıkarmış olursunuz. Diyaloğa,
karşılıklı konuşup anlaşmaya bu kadar kapalı
olursanız, kendinizi tek doğru zannettiğiniz sürece hiçbir
sorunu çözemezsiniz.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisi ülkemizde yaşanan her olaya karşı çözüm üretmekle
mükelleftir, biz bunun için buradayız. Bu Meclis tarihin en büyük
sorumluluğuyla karşı karşıyadır. Şiddete,
teröre, ölümlere karşı çözümü geliştirmek zorundayız. Her
gün gencecik çocuklarımızın toprağa düşmesine daha
fazla müsaade etmemeliyiz. 2017ye girmeye hazırlanırken
şapkamızı önümüze koyup içinde bulunduğumuz vaziyetin
muhasebesini yapmak durumundayız. Bu Meclisteki tüm milletvekilleri
kendine sormalıdır, bu gidişatı durdurmak için ne
yapmalıyız
Ömrünü tekrar söylüyorum- insan hakları için,
temel haklar için, demokrasi ve özgürlük için mücadeleye adamış, 12
Eylül darbesini de 1990ları da görmüş biri olarak söylüyorum: Bu
korkunç kıskaçtan çıkmamızın tek bir yolu vardır: Daha
fazla demokrasi, daha fazla adalet, daha fazla özgürlük. Bizi bu girdaptan
çıkaracak tek şey otokrasi değil, demokrasidir.
Size son olarak bir konuyu daha ifade etmek
istiyorum. Beşiktaştaki terör saldırısından sonra
sanki acı ve elem bile kendi tekelindeymiş gibi davranan troller
şahsıma yönelik açıkça iftiralarda bulundular. Mecliste şu
hususun altını çize çize söylüyorum: Hakkımda yayınlanan
iftiraların tek bir sebebi var, o da, demokrat, insan haklarını,
özgürlüklerini ve barışı savunan Kürt siyasetçi kimliğim.
Cumhurbaşkanı Erdoğanın
adını kullanmakta olan birtakım sosyal medya hesapları
benim hakkımda sürekli şu haberi paylaştılar: CHP
Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve CHP avukatları İstanbul
saldırısında gözaltına alınanları
araştırmak için Çağlayan Adliyesine gidiyorlar.
Bu iftiraya maruz kaldığım
sırada rahmetli babamın taziyesindeydim Bağcılarda.
Son olarak şunu söylemeliyim ki bu alçakça
tehdit, iftira ve hakaretlere boyun eğmedim ve bundan sonra da boyun
eğmeyeceğim. Demokrasi, barış, hukuk, adalet, özgürlük ve
insan hakları demeye her ortamda devam edeceğim.
Bu nedenlerle, bu bütçeye CHP olarak ret oyu
vereceğiz.
Türkiye'yi toplumsal barışa ve özgürlükçü
demokrasiye taşımak için mücadelemizi tüm gücümüzle
sürdüreceğiz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Tanrıkulu.
Şahsı adına Şanlıurfa
Milletvekili Sayın Kemalettin Yılmaztekin konuşacak.
Buyurun Sayın Yılmaztekin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
KEMALETTİN YILMAZTEKİN
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri;
2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı görüşmelerinde
4üncü madde üzerinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi hürmetle
selamlıyorum.
Öncelikle, İstanbulda 10 Aralık
akşamı emperyalist uşağı hain PKKnın alçak
saldırısıyla şehit olan kahraman polis ve sivillerimize, 15
Temmuz gecesi kukla ve şarlatan FETÖnün işgal teşebbüsüne
karşı gelirken dağlar gibi dimdik duran şehitlerimize,
Halepte namusları ve izzetleri için ahlaksız ve hain ittifaka
karşı canlarını feda eden aziz şehitlerimize ve daha
nice coğrafyada zulme karşı anıt gibi yükselen bir
direniş sergileyen İslamın şerefli evlatlarına
hürmeti, selamı ve rahmeti borç biliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, Türkiye çok önemli ve
hayati bir süreçten geçiyor. Türkiye'nin her zaman ve her şeye sorgusuz ve
sualsiz itaat etmesine alışkın vahşi Batı bize son
dönemlerde bu yüzden şiddetli şekilde saldırıyor. Millî
duruş ve refleksiyle hem kendi özüne dönen hem de kendisine umut
bağlamış geniş coğrafyalara umut olan Türkiye, her gün
daha da güçlenerek tarih sahnesinde hak ettiği yere doğru yol
almaktadır.
Ben, Şanlıurfalı bir Arap olarak ve
aynı zamanda kadim Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir vatandaşı
ve bu şerefli milletin bir ferdi olarak, bu mücadelenin neferi olmaktan
gurur duyuyorum. Bu şerefli mücadelemi her yerde sürdüreceğime
ahdettim, yemin ettim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Milletin partisinin iktidara geldiği günden
beri çeşitli darbe girişimleri, e-muhtıralar, parti kapatma
davaları, Gezi zırvaları, 17-25 Aralık yargı darbesi
girişimi, 6-7 Ekim hain girişimiyle şiddetini artıran, son
olarak 15 Temmuz işgal girişimiyle taçlandırmak istenilen
ülkemizin kuşatılması girişimi son dönemde ekonomik temelli
olarak sürdürülmeye çalışılmaktadır. Türk halkı
akın akın döviz bozdurup ekonomisine katkı sunmaya
çalışırken piyasadan dolarlarını çekenleri,
Türkiye'nin menfaatine olmayan her türlü icraat içerisine girenleri görüyor ve
takip ediyoruz. Darbeden üç dört gün sonra kredi notumuzu düşürenleri,
Türkiyeyi yatırım yapılması tehlikeli ülke statüsüne
geçirenleri not aldığımız gibi, bu kötü niyetli söylemlerin
arkasına sığınarak ülkenin beka mücadelesini ucuz siyasi
emellerine kurban verenleri de, Türkiye düşmanlarının
ağzıyla siyaset güdenleri de not aldık, almaya devam ediyoruz.
Türkiye bugün artık geri dönülemez bir
muasır yeniden yapılanma dönemine girmiştir. Çağa uygun bu
yeniden yapılanma dönemi Türk halkının bizzat kendi iradesiyle
tesis edilecek ve meşruiyetini doğrudan milletimizden alacaktır.
Başkanlık, partili
Cumhurbaşkanlığı veya adına ne derseniz deyin, bu
sistemin hayata geçirilmesiyle ülkemizde ve bölgemizde yaşanan
gelişmelere ayak uyduran, geride kalmayan bir Türkiye'nin yeniden tarih
sahnesine çıkışına hepimiz şahitlik edeceğiz. Biz
her türlü önlemi almakla birlikte, sömürgecilerin, onların uşaklarının
ve onlara sırtını dayamış gayri millî odakların
karalama kampanyalarına, itibarsızlaştırma çabalarına,
demokrasiden uzak söylemlerine hiç kulak asmayacak, onların tüm sistemi kilitlemeye
yönelik gösterdikleri çabayı
kararlılığımızın ardında bırakacak ve
onları tarihte ileride okunmasından bile imtina edilecek bir zillete
terk edip yolumuza devam edeceğiz. Bunu büyük ve güçlü Türkiye için
yapacağız. Bunu büyük ve güçlü Türkiyeye umudunu
bağlamış nice mazlumlar için yapacağız, yapmak
zorundayız.
Kıymetli milletvekilleri, Halepte
yaşananlar hepimizin malumudur. Bir televizyon kanalında oradaki
yerli halka terörist, oradaki işgalcilere ise kurtarıcı
diyen ahlaksızlar da hepimizin malumudur. Bugün Halepte 6 kilometrekareye
sıkışan 100 binlerce insanı Türkiyeden başka hiçbir
ülke dert etmemektedir. Ne o sırtımızı dayamamız
istenilen, anlata anlata bitirilemeyen modern Batı demokrasisi ne de
Batı demokrasisinin insan hakları beyannameleri Halepi görmeyi,
Halepten yükselen çığlığı, arşı titreten o
çığlığı dinlemeye yetecek kadar kadim ve üstün
değildir kesinlikle. Üstün olan bu ülkenin medeniyetidir ve bu Gazi
Mecliste temsil edilen milletin değerleridir, öyle ya da böyle galip
gelecek olan da tam olarak bu değerlerdir, bizim kendi medeniyetimiz ve
şahsiyetimizdir.
Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim: Rabbim
Halepin intikamını muhakkak suretle alacaktır, dünya buna
hazır olsun. Halepteki çocuklar artık Allahındır ve onlar
Allah katındadırlar. Fakat bu çocukların gözyaşları ve
kanları dünyayı yakacak ama dünya bunun farkında değil.
Allah (CC) Halepin intikamını alırken herkes hassasiyetine göre
nasibini alacak, yalnızca Halepteki, Arakandaki, Afrikadaki çocuklar
kurtulacak. Ve de diyorum ki: Ey insanlık yani sözde insanlık,
kaybettiniz, çocuklar kazandı. Allah nezdinde çocuklar kazanacak ve sözde
insanlık kaybedecek, kaybetmeye mahkûmdur.
Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son veriyor,
2017 merkezî bütçe düzenlemelerinin devletimize hayırlar getirmesini
temenni ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yılmaztekin.
Şahsı adına diğer
konuşmacı Amasya Milletvekili Sayın Mustafa Tuncer olacak.
Buyurun Sayın Tuncer. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA TUNCER (Amasya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2017 yılı bütçe görüşmeleri kapsamında
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
10 Aralık Cumartesi günü Beşiktaşta
Emniyet güçlerimizi ve halkımızı hedef alan terör
saldırısını lanetliyor, şehitlerimize Allahtan
rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Beşiktaşta yapılan terör saldırısını,
şehit babasının da dediği gibi, çiçek bırakıp
unutmamamız gerekiyor. Suruç, Gar, Merasim Sokak, Kızılay ve
Sultanahmet saldırıları gibi Beşiktaş
saldırısını da tarihin tozlu raflarına koymamak ve
unutturmamak yenilerinin önlenmesi için bir fırsattır.
Değerli milletvekilleri, 2017 yılı
bütçesi görüşmelerinde bugün muhtarlarımızla ilgili
konuşacağım. Türk idare sisteminde varlıkları ile
yoklukları belli olmayan, tabiri caizse yetkisiz yetkili diye
adlandırdığımız muhtarlarımızın hâli
vakti nasıl, ondan söz edeceğim.
Değerli milletvekilleri, muhtarlıklar
kuruluşundan bu yana ikili bir temsil rolü üstlenmişlerdir. Bir
yandan yerel halkın, diğer yandan da bulundukları yerde devletin
temsilcisi rolünü üstlenerek kamusal görevlerini yerine getirmeye
çalışmaktadırlar. Muhtarlarımız köyde sadece temsil
görevini yapmamakta, köy halkının sağlık, adalet,
eğitim ve ailesel sorunları gibi meselelerinde yerine göre doktoru,
hâkimi, öğretmeni barıştırıcı olmaktadırlar.
Önemli bir birim olan muhtarlarımızın
maalesef önemli sorunları da bulunmaktadır. Öncelikle,
sorunları: Biraz önce de bahsettim. Seçilmiş ve yetkileri olan
temsilciler olmasına rağmen siyaset ve devlet kurumları
karşısında yetkisiz kişilermiş gibi muamele
görmeleridir. Hakları olan hizmetleri ilgili yerlerden talep ettiklerinde
en küçük birim amiri, memuru tarafından dahi dikkate
alınmamalarıdır. Hak ettikleri hizmetlerin kendilerine âdeta bir
lütuf gibi sunulmasıdır. Atanan yetkilinin seçilmiş muhtarı
tanımamasıdır. Oysa muhtarlarımız Seçilmişleri
atanmışlara ezdirmem. sözünün tutulmasını beklemektedir.
Köy muhtarlarının köy tüzel kişiliğini temsil yetkisi
varken mahalle muhtarlarının ne bir tüzel kişiliği ne
bütçesi ne de personeli bulunmamaktadır, mahalle halkı ile yerel
yöneticiler arasında sıkışıp
kalmışlardır. Bir an önce mahalle muhtarlarımıza da
kamu tüzel kişiliği verilmeli, mahalle muhtarlığı
kanunu çıkarılmalı ve mahalle muhtarlığı güçlü
bir statüye kavuşturulmalıdır.
Yine, muhtarlarımızın ciddi mali
kısıtları ve özlük hakları sorunları ve bu
sorunların çözümlerine ilişkin talepleri bulunmaktadır. Bunlar
kısaca: 1977de uygulanmaya başlayan ve bugün yetersiz miktarda olan
aylık devlet ödeneklerinin artırılması talebidir. Çok eski
olan ve bugünün ihtiyaçlarına cevap vermeyen 442 sayılı Köy Kanununun
değiştirilmesi ve muhtar yetkilerinin genişletilmesi talebidir.
Yine, muhtarlarımız kent konseylerindeki temsil rollerinin
güçlendirilmesini, konseylerin yürütme organlarında anlamlı bir
oranda temsil edilmelerini beklemektedirler. Bilindiği üzere muhtarlarımız
görevleri süresince SGK kapsamına alınmakta ancak SGK primlerini
kendileri ödemektedirler. Oysa seçilmiş belediye
başkanının, milletvekilinin primi ise ilgili kurumca
ödenmektedir. Yapılacak bir değişiklikle
muhtarlarımızın SGK primlerinin de görev süresince
İçişleri Bakanlığı tarafından ödenmesi
sağlanmalıdır. Görevleri süresince muhtarlarımızdan
alınmayan silah ruhsatı harçlarının görev sonrasında
da alınmamasını ve bir dönemden fazla muhtarlık yapan
muhtarlara hususi pasaport verilmesini talep etmektedirler.
Değerli milletvekilleri,
muhtarlarımıza dair bu ve buna benzer sorunların tespiti ve
çözümü için önümüzde 2017 yılı gibi uzun bir yıl vardır ve
bu sorunları hep birlikte yüce Meclis çatısı altında çözmek
mümkündür.
Son olarak, Aydının Çine ilçesi Karpuzlu
bucağından 1933 sonrasındaki ilk seçimde 500 oy alarak seçilen
cumhuriyet döneminin ilk kadın muhtarı Gül Esini hürmetle
anıyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Tuncer.
Sayın milletvekilleri, şimdi soru-cevap
bölümüne geldik.
Süremiz on dakika yine.
Beş dakika içinde soru soran milletvekillerine
söz vereceğim.
Sayın Varlı...
MUHARREM VARLI (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan konuşmanızda 2/Byle
ilgili bir açıklama yaptınız. Kangren hâline gelmişti,
kanunlaştırdınız. Doğru, kanunlaştırdık
burada hep beraber, biz de destek verdik o yasaya. Ormanla alakalı
kısmı çözüldü yani ormandan dışarıya
çıkarılmış arazilerin satışı tamamlandı
ancak tarım arazileriyle alakalı problem hâlâ devam ediyor birçok
yerde ve bu arazilerin bir an önce, toplulaştırma gelmeden önce
satılmasında fayda var. Adanada Ceyhanda bu konuda çok büyük
sıkıntılar var. Ben bürokrat arkadaşlarla da bu konuyu
paylaştım. Eğer bir an önce bu konunun çözümünde
yardımcı olursanız çok iyi olacak çünkü hem ülke ekonomisine çok
büyük katkı sağlayacak hem de çiftçilerimizin bu arazileri
alması temin edilmiş olacak.
Bir de rayiç bedelleri çok yüksek tutuyorlar
Sayın Bakan. Bu rayiç bedeller...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Akar...
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Osmangazi Köprüsü 1 milyar
200 milyon dolara mal oldu, günlük 40 bin araç garantisi verildi. Bunun
sonucunda, ilgili firmaya, o köprüyü yapan firmaya her gün için günlük 3,5
milyon TL -eski parayla 3,5 trilyon- para ödüyoruz geçen ve geçmeyen araçlar
için. Bu köprü Kocaelide yapıldı. Kocaelide oturan bir
vatandaşın her gün bu köprüyü kullanabilmesi için ayda
yaklaşık 4.400 TL para ödemesi gerekiyor yani Kocaelinin, Körfezin
bir yakasından diğer yakasına geçtiğinde -eğer orada
çalışıyorsa- ayda 4.400 lira para ödemesi gerekiyor.
Birinci soru: Kocaelideki bu vatandaşa bu
köprüyü kullanabilmesi için bir sosyal yardım yapmayı düşünüyor
musunuz?
İkinci soru: OHAL kapsamında bu köprüye
devlet olarak el koyup hazinenin zararının önüne geçmeyi
planlıyor musunuz?
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Hürriyet
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Ben yine engellilerle ilgili Sayın Bakana bir
soru sormak istiyorum. Engellilere sadece Türk Hava Yolları
uçaklarında yapılan yüzde 25 indirim ekonomik ve internetten bilet
alanlara maalesef yapılmıyor. Sonuçta bu insanlar engelli ve
gidemediği için internetten bilet alıyor ama internetten alındığında
yapılmıyor. Bu aynı zamanda hızlı trenin yataklı
vagonları için de geçerli. Bununla ilgili sizden bir destek istiyoruz, bilginiz
olsun.
Yine, bazı şirketlerde engellilerin
indirim hakkı olmasına rağmen, mesela TTNET gibi, işte
Bizim zaten kampanyalı ücretlerimiz, dolayısıyla böyle bir
indirim yapmamıza da gerek yok. diye cevap veriliyor. Bu da önemli bir
konu.
Aile Bakanımız gitti ama belki
bürokratları buradadır ya da sonradan yazılı olarak
verebilirsiniz. Sosyologlar atamayı bekliyorlar. Özellikle bu ASDEP
Projesi çerçevesinde yakın zamanda sosyolog ataması düşünülüyor
mudur? Bunu sormak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Arslan
KAZIM ARSLAN (Denizli) Maliye Bakanına
soruyorum.
Bir: Bakanlığınızda FETÖ
soruşturması sonucunda kaç personeli açığa
aldınız? Kaç personeli ihraç ettiniz?
İki: Bütün kamu personelinden FETÖ
soruşturması nedeniyle ihraç edilen toplam personel sayısı
kaçtır? Bunların yerine ne kadar personel alınacaktır?
Alınma şekli KPSSyle mi, yoksa sözlü sınav da yapılacak
mı?
Üç: Atanamayan öğretmenler ve atanamayan ziraat
mühendisleri, veteriner hekimler için Bakanlığınızca
belirlenen bir kadro sayısı var mıdır?
Dört: Emeklilere verileceği söylenen
promosyonların bu ayın sonuna kadar verilmesi sağlanacak
mıdır? Sağlanamayacaksa sebebini açıklar
mısınız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Özdemir
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
PISA raporunun yayımlandığı,
eğitim sisteminde nitelik ve kalitesindeki gerileyişimizi
tartıştığımız şu günlerde eğitimin
kalitesini etkileyen en önemli faktörlerden biri de öğretmen
maaşları Sayın Bakan. OECD verilerine göre, Türkiyede
öğretmen maaşlarında başlangıç seviyesinde 35 ülke
arasında 24üncü sıradayız ve öğretmenlerin
aldıkları en yüksek maaş sıralamasında dahi 35 ülke
arasında 31inci sıradayız. Eğitimin kalitesi ve
niteliğinin artırılması noktasında öğretmenlerin
maaşlarının OECD ülkeleri ortalamasıyla
uyumlaştırılması konusunda bir düzenlemeyi düşünüyor
musunuz?
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Torun
SEYİT TORUN (Ordu) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, 15 Temmuzda yaşanılan
darbe girişimi sonrasında kamuda binlerce kişi FETÖ
soruşturması kapsamında işten
atılmıştır. Bu bağlamda, 2017 yılında kamuya
memur, sözleşmeli ve işçi kadrosunda ne kadar personel
alımı yapılacaktır? Bu personelin alımında
yazılı sınav yapmayı düşünüyor musunuz? Yoksa, belirli
KPSS puanını mı baz alıp sadece mülakat sınavıyla
mı yetineceksiniz?
15 Temmuzdan, kamuya nasıl personel
alındığını, hangi kriterlerin göz önüne
alındığını hepimiz
yaşadığımız acı olaylarla öğrendik.
Artık bundan sonra personel alımlarında liyakati göz önünde
bulunduracak mısınız?
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, buyurun.
Süreniz beş dakika.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Varlı 2/B arazileriyle ilgili
satışın yanında, çok doğru bir şekilde,
tarım arazilerinin de kullanıcısı olan çiftçilere
satılması konusuna temas etti. 2/B düzenlemesini yaparken, gerçekten,
çiftçi vatandaşlarımızın kullandıkları tarım
arazilerinin kendilerine doğrudan satılmasına imkân veren bir
yasal düzenlemeyi de Meclisimizden geçirmiştik. Böylelikle, çiftçilerimiz
yıllardır kullandıkları bu arazilere sahip olabilecekler,
kendi toprakları olarak işleyebilecekler, buradan aş ve iş
üretebilecekler. Bu düşünceyle bu projeye başladık. Şu ana
kadar bu kapsamda 225 bin vatandaşımız başvuruda bulundu ve
bunlardan 218 bin kişiye taşınmaz satışı
yapabileceğimizi tespit ettik. Yine, çalışmalar sonucunda
satışa hazır hâle getirilen 34 ilde satış işlemlerine
başlandı. Bugüne kadar 6.600 kişiye toplam 8 bin adet
taşınmaz yaklaşık 85 milyon lira bedelle satıldı.
Bu bedelin de 41,5 milyonu tahsil edildi. Biliyorsunuz, 2/B arazilerinde
olduğu gibi, tarım arazilerinin satışında da tespit
edilen rayiç bedelin yüzde 50si oranında vatandaştan tahsilat
yapıyoruz. Hatta, peşin ödeme yapması hâlinde bu rakam yüzde
35e, yüzde 36ya kadar da düşebiliyor. Hatta, başvuru süresi
dolmuş olduğu hâlde, daha sonra yapmış olduğumuz yasal
bir düzenlemeyle de bu durumda olan vatandaşlarımıza yeni bir
başvuru hakkı daha getirdik. Bu başvuru süresi de 7 Eylül 2017
tarihinde sona erecek. Burada rayiç bedel tespiti
Bakanlığımızın taşra teşkilatındaki
defterdarlıklar tarafından yapılıyor. Sizin
belirttiğiniz şekilde, rayiç bedelde bir yanlışlık,
eksiklik varsa o konulara da bakarız. Ama bu konuda Bakanlık olarak
her zaman itirazları değerlendiriyoruz, onu da açıkça ifade
edeyim.
Sayın Akar çok doğru bir tespitle,
Osmangazi Köprüsünün bu memleket için ne kadar önemli bir proje olduğunu
kabul etmiş oldu. Gerçekten, Türkiye için bir vizyon projesidir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Evet. Ama soyuyor memleketi.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Akar yine çok doğru bir şekilde tespit etti ki bu sadece
Kocaelili vatandaşlarımız için değil o bölgede seyahat
etmek isteyen bütün vatandaşlarımız için çok konforlu, çok rahat
bir seyahat yöntemidir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Biz kullanamıyoruz
Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Bugün vatandaşlarımız bu projeden her geçen gün daha artan
ölçüde yararlanıyor ve köprüyü kullanıyor, merak etmeyin.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Onu sormadım, onu
sormadım Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Bakın, Türkiyede AK PARTİ hükûmetleri döneminde ardı
ardına vizyon projeleri hayata geçirdik, Osmangazi Köprüsü de bunlardan
bir tanesi.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sorduğum soruya cevap
verin.
DİDEM ENGİN (İstanbul) Maliyetini
sordu Sayın Bakan, maliyetini.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Kamu-özel iş birliği projeleri çerçevesinde yapılan bir proje.
Biliyorsunuz, bu proje, Osmangazi Köprüsü Projesi aslında
İstanbul-İzmir Otoyolu Projesinin bir parçası.
Dolayısıyla, önümüzdeki aylarda
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Biz kullanamayacak
mıyız?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Siz kullanmayacaksınız da vatandaş kullanıyor.
Vatandaş hâlinden memnun, vatandaş daha fazla kullanmak istiyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kullanamıyor
vatandaş, onu soruyorum Sayın Bakan, Kocaeli kullanamıyor.
BAŞKAN Sayın Akar, müsaade eder misiniz,
Sayın Bakan cevaplarını versin.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sorduğum soruya cevap
vermiyor Sayın Başkan.
BAŞKAN Cevap veriyor kendine göre.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Dolayısıyla, Osmangazi Köprüsü gerçekten Türkiyeye
kazandırılan vizyon projelerden bir tanesidir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Günde kaç para ödüyorsunuz?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) -
Merak etmeyin, bugün, bu projenin, göreceksiniz, toplam maliyeti kesinlikle çok
rantabl, çok verimli de olacak, bunu da açıkça ifade edeyim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Var mısınız
iddiaya?
BAŞKAN Sayın Akar
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) -
Varım iddiaya. On yıl sonra görüşürüz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Var mısınız
iddiaya?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
On yıl sonra görüşeceğiz.
Arkadaşlar, endişe etmeyin. Bakın,
orada tamamen rasyonel, fizibiliteye uygun bir proje hayata geçti. Her geçen
gün o köprüyü kullanan, Osmangazi Köprüsünü kullanan
vatandaşlarımızın sayısı artıyor, artmaya da
devam edecek, herhangi bir endişeniz olmasın.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yapma gözünü seveyim!
Bakanlık cevap verdi. Sayın Bakan, Ulaştırma
Bakanlığı cevap verdi, baş aşağı gidiyor.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Hürriyet, engelli vatandaşlarımıza Türk
Havayollarından internet üzerinden yapılan satışlarda bir
indirim uygulanmadığını söyledi. Ben bunu bir inceleyeyim
yani çok önemli, çok doğru bir husus. Eğer böyle bir yöntem
kullanılmıyorsa gerçekten o zaman engelli
vatandaşlarımız bakımından bu çalışmayı
da ben arkadaşlarla konuşurum.
Sayın Arslan, FETÖ kapsamında Maliye
Bakanlığından ihraç edilen personel sayılarıyla ilgili
bilgi şu anda
Birazdan onu da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, bir dakika ek süre
veriyorum size, lütfen tamamlayın.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Peki.
Görevden uzaklaştırılan memur
sayısı 431.
Öğretmen atamaları konusunda, AK
PARTİ hükûmetleri döneminde, 2003-2015 döneminde 512 bin atama
yapıldı değerli arkadaşlar. Yani bugüne kadar AK PARTİ
hükûmetleri döneminde on dört yılda -AK PARTİ hükûmeti geldiği
anda yaklaşık, benim hatırladığım, 450 bin
civarındaydı- 512 bin öğretmen ataması yapıldı.
Merak etmeyin, öğretmen atamalarını her zaman yapıyoruz,
yapmaya da devam edeceğiz.
Öğretmenlerimizin özlük hakları da AK
PARTİ hükûmetleri döneminde sürekli olarak enflasyonun üzerinde
artmıştır, refahları bu dönemde artmıştır.
Bir örnek vermek gerekirse 1in 4ündeki bir öğretmenimizin 2002
yılında maaşı 659 liraymış, bakın şu
anda öğretmenimizin maaşı 3.310 liraya çıkmış
yani yüzde 458 oranında artmış. Aynı dönemde ne kadar
enflasyon olmuş? Yüzde 227 olmuş. Dolayısıyla öğretmen
maaşları bu dönemde reel olarak enflasyonun çok üstünde arttı.
Her zaman öğretmenlerimizin yanında olduk, özlük haklarını
artırdık. Bütün memurlarımıza,
çalışanlarımıza, emeklilerimize, asgari ücretlilerimize her
zaman devletin sağladığı refahtan pay verdik, vermeye de
devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
İç Tüzük 60a göre söz istiyorum, bir düzeltme yapmam gerekiyor.
BAŞKAN Peki, bir dakika
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
14.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, geçiş
ücretlerinin yüksekliği nedeniyle Osmangazi Köprüsünün
kullanılamadığına ve bununla ilgili bir çalışma
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, on
yıl sonra 40 bin araç garantisine göre şirkete ödeyeceğiniz para
5 milyar 110 milyon dolardır. Bu köprü 1 milyar 200 milyon dolara mal
oldu. On yıl sonra ödeyeceğiniz para 5 milyar 110 milyon
dolardır 35 dolar, artı KDV ve 40 bin geçişe göre. Sizin
dediğiniz gibi yükselmiyor. O bölgede yaşayan bir insan olarak
Kocaeli halkı da kullanamıyor -eğer siz bunu Kocaeli halkı
kullanmasın diyorsanız o ayrı konu- vatandaş da
kullanamıyor ve her geçen gün aşağıya düşüyor.
Ulaştırma Bakanlığının resmî verileri elimde, her
ay soruyorum ve o selfie çektirildiği dönem gibi, bedava olduğu
dönem gibi değil, gerçekten de geçemiyor vatandaş. Bununla ilgili
çalışma yapılmalı, vatandaşın
kullanımına açılmalı; bu para nasıl olsa ödeniyor, bir
şekilde bu şirketlerle tekrar oturup bu sözleşme bir kez daha
gözden geçirilmeli diyorum. Yani köprüyü vatandaşın
kullanımına açalım.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Bakanım, fiyatı ucuzlatıp sürümden kazanın,
birazcık da onu deneyin bakalım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 4üncü
madde üzerinde dört adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2017 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının ekli E Cetvelinin
66ncı maddesinin birinci cümlesinde yer alan özel hesaba
aktarılır ibaresi ile ikinci ve üçüncü cümlelerinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Zekeriya
Temizel Musa Çam
Kadim Durmaz
İzmir İzmir Tokat
Akif
Ekici Mehmet
Bekaroğlu Ali
Yiğit
Gaziantep İstanbul İzmir
Çetin
Arık Kazım
Arslan
Kayseri Denizli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2017 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın ekli "E Cetveli"nin
23üncü maddesinin birinci cümlesindeki "...Yüksek Planlama Kurulunca
uygun görülmesi halinde" ibaresi ile ikinci cümlesindeki "...Yüksek
Planlama Kurulu tarafından ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Zekeriya
Temizel Musa Çam Kadim Durmaz
İzmir İzmir Tokat
Bihlun
Tamaylıgil Akif
Ekici Çetin
Arık
İstanbul Gaziantep Kayseri
Ali
Yiğit Mehmet
Bekaroğlu
İzmir İstanbul
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2017 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'na ekli E Cetvelinin 77nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Zekeriya
Temizel Musa Çam Kadim Durmaz
İzmir İzmir Tokat
Bihlun
Tamaylıgil Akif
Ekici Çetin
Arık
İstanbul Gaziantep Kayseri
Ali
Yiğit Mehmet
Bekaroğlu Kazım
Arslan
İzmir İstanbul Denizli
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 433 sıra
sayılı 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 4üncü maddesine bağlı (İ)
cetvelinin II. Kamu Görevlilerine İlişkin Toplam Atama
Sayısı Sınırları kısmında yer alan 5000
ibaresinin 20 bini öğretmen olmak üzere 25 bin şeklinde
değiştirilmesini ve bu değişikliğe bağlı
gider artışının personel giderlerini karşılama
ödeneğinden karşılanmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı İsmail
Faruk Aksu Erhan
Usta
Konya İstanbul Samsun
Mehmet
Erdoğan Saffet
Sancaklı
Muğla Kocaeli
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALİ
CEVHERİ (Şanlıurfa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Anayasanın bütçe görüşmelerini düzenleyen 162nci maddesinin
...değişiklik önergeleri, üzerinde ayrıca görüşme
yapılmaksınız okunur ve oylanır. hükmü gereğince
önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Şubat ayında 20 bin öğretmen
ataması yapılabilmesi öngörülmektedir. Mevcut ödeneğin ancak 20
bin öğretmen atamasına imkân vermesi sebebiyle bu sayıyla
sınırlı sayıda öğretmen ataması teklif
edilmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2017 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'na ekli E Cetvelinin 77nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Zekeriya Temizel (İzmir) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALİ
CEVHERİ (Şanlıurfa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Anayasanın 161'inci maddesine aykırı
olarak (E) cetvelinin 77nci maddesine konulan bu hükümle, 5449
sayılı Kanuna göre merkezî yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin kalkınma ajansları tarafından desteklenmeye hak
kazanan projelerine tahsis edilen kaynakların proje yürütücüsü idarelerin
bütçelerine gelir kaydedilmeksizin özel hesaplarda izleneceği
belirtilmekte, söz konusu projeler için bütçe dışı imkânlarla
karşılanamayan eş finansman tutarını, bu amaçla
idarelerin bütçelerinde (06) ve (07) ekonomik kodlarını içeren
tertiplerde yer alan ödeneklerden tahakkuka bağlamak suretiyle söz konusu
projeler için açılan özel hesaplara ödemeye proje yürütücüsü idareler
yetkili kılınmaktadır. Kalkınma ajansı ve
yararlanıcı kamu idaresi tarafından projeye tahsis edilen
kaynakların kullanımı, proje kapsamında ve proje süresiyle
sınırlı olmak üzere 6/6/1978 tarihli ve 7/15754 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı hükümleri çerçevesinde personel
çalıştırılması, özel hesabın işleyişi
ve muhasebeleştirilmesi ile diğer hususlara ilişkin usul ve
esasların belirlenmesinde Kalkınma Bakanlığı
yetkilendirilmektedir.
Söz konusu maddedeki hükümle, özel hesaplara
aktarılarak kullanılan bütçe ödeneklerinin harcanması,
muhasebeleştirilmesi ve denetlenmesine ilişkin usul ve esaslarda
mevcut bütçeleme, kamu mali yönetim ve denetim sisteminin dışına
çıkılmakta, yeni bir harcama hukuku yaratılmaktadır.
Bu hükümle bütçede yer alan ödenek tutarı bütçe
sistemi dışına çıkarılmakta ve mevcut mali yönetim ve
denetim sisteminin belirlediği kurallara bağlı olmadan
kullanılmasının yolu açılmaktadır. Ayrıca, özel
hesaptan yapılan harcamaların denetimi, muhasebesi ve dış
denetim ve TBMMye karşı hesabının nasıl
verileceği konusunda net bir düzenleme de bulunmamaktadır.
Merkezî yönetime dâhil idarenin bütçesinde bütçe
gideri, transferi alan diğer idarelerin bütçelerinde bütçe geliri olarak
muhasebeleştirilmesi gerekir. Özel hesap yönteminin kullanılması
durumunda transferi yapan kamu idaresi bütçesine bütçe gideri yazılan
tutarların, kaynak transferi yapılan idarelerin bütçeleriyle tam
anlamıyla iişkilendirilmeyerek yanlış raporlama
yapılmasına da neden olunma riski bulunmaktadır.
Aslında, 5018 sayılı Kanunun ve daha
önce uygulamada olan 1050 sayılı Muhasebei Umumiye Kanunu sistematiğinde
bazı özel şart ve durumları kapsayan; özel gelir kaydı,
özel gelirlerin ödenek kaydı, ertesi yıla devri, bağış
ve yardımların gelir kaydı ve bunların
ödenekleştirilerek kullanımı ve ertesi yıla devri gibi kamu
harcama disiplinini bozmayan ve saydamlık ilkesine aykırı
olmadan bütçeleştirilen ve muhasebeleştirilen uygulamalar
bulunmaktadır.
Ancak son dönemde kamu mali sistemine Anayasa'ya ve
yasalara aykırı bir şekilde yerleştirilmeye
çalışılan "özel hesap uygulamasının bu tür
çözümlemelerle ilişkisi bulunmamaktadır.
Bütçe kanunlarını diğer kanunlardan
ayrı tutan anayasal kurallar karşısında yasayla
düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasasıyla düzenlenmesi veya
yürürlükte bulunan herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasalarıyla
değiştirilmesi, kaldırılması, uygulanmaması veya
aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararlarına
göre, yasa koyucunun, temel ilkeleri koymadan, çerçeveyi çizmeden yürütmeye
yetki vererek sınırsız ve belirsiz bir alanı yönetimin
düzenlemesine bırakması yasama yetkisinin devri sonucunu
doğurmaktadır.
2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'na
ekli E Cetvelinin 77nci maddesi, Anayasanın 7nci, 87nci, 88inci,
89uncu, 124üncü ve 161inci maddelerine aykırı olduğundan söz
konusu maddenin tasarı metninden çıkarılması için bu önerge
verilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2017 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın ekli "E Cetveli"nin
23üncü maddesinin birinci cümlesindeki "...Yüksek Planlama Kurulunca
uygun görülmesi hâlinde" ibaresi ile ikinci cümlesindeki "...Yüksek
Planlama Kurulu tarafından ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Zekeriya Temizel (İzmir) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALİ
CEVHERİ (Şanlıurfa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın 161'inci maddesi hükmüne
aykırı olarak 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısına ekli E Cetveline konulan 23üncü maddedeki hükümle,
Kalkınma Bakanlığı bütçesinin 32.01.34.00-01.3.2.04-1-07.1
tertibinde yer alan ödenekten Yüksek Planlama Kurulunca uygun görülecek
miktardaki kısmı hibe mahiyetinde olmak üzere, bölgesel girişim
sermayesi uygulamaları için Türkiye Kalkınma Bankası Anonim
Şirketine aktarılacaktır. Söz konusu ödeneğin tahsisi,
aktarımı, kullanımı, saklanması, izlenmesi,
denetlenmesi ve gereğinde bakiyenin geri dönüşüne dair usul ve
esaslar Yüksek Planlama Kurulu tarafından tespit olunacaktır.
3/6/2011 tarihli ve 641 sayılı
Kalkınma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede yer alan ve Yüksek Planlama Kurulunun
görev ve yetkilerini düzenleyen 22'nci maddede, Yüksek Planlama Kuruluna,
Kalkınma Bakanlığı bütçesinde bulunan bir tertipteki ödenek
tutarını, hiçbir sınırlamaya tabi tutmadan hibe olarak
dağıtılması için Kalkınma Bankası Anonim
Şirketine aktarma yapılması için karar verme yetkisinde
olduğuna dair herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu görev bütçe
kanununa eklenen bir madde veya ibareyle Yüksek Planlama Kuruluna verilemez.
E cetveline Anayasanın 161'inci maddesine
aykırı bir şekilde konulan söz konusu hükümle, Kalkınma
Bakanlığı bütçesinin 32.01.34.00-01.3.2.04-1-07.1 tertibinde yer
alan ödeneğin bölgesel girişim sermayesi uygulamaları
kapsamında hibe olarak dağıtılmak üzere Türkiye
Kalkınma Bankası Anonim Şirketine aktarılması, bu
ödeneğin tahsisi, aktarımı, kullanımı,
saklanması, izlenmesi, denetlenmesi ve gereğinde bakiyenin geri
dönüşüne dair usul ve esasların belirlenme yetkisinin, hiçbir çerçeve
çizilmeksizin, esaslar belirlenmeksizin ve hiçbir sınırlamayla
bağlı olmaksızın Yüksek Planlama Kuruluna verilmesi, bir
nevi yasama yetkisinin devri sonucunu doğurduğundan, Anayasa'nın
7'nci maddesine aykırı bulunmaktadır.
Yasalarda kendisine herhangi bir görev ve yetki
verilmemişken, Kalkınma Bakanlığı bütçesinin
32.01.34.00-01.3.2.04-1-07.1 tertibinde yer alan ödenekten Yüksek Planlama
Kurulunca belirlenecek miktardaki kısmı hibe mahiyetinde olmak üzere,
bölgesel girişim sermayesi uygulamaları için Türkiye Kalkınma
Bankası Anonim Şirketine aktarılacak miktarın tahsisi,
aktarımı, kullanımı, saklanması, izlenmesi,
denetlenmesi ve gereğinde bakiyenin geri dönüşüne dair usul ve
esasları idari düzenlemelerle Yüksek Planlama Kurulunun düzenleyecek
olması, merkezî yönetim bütçesi kapsamındaki kamu idareleri ile
sosyal güvenlik kurumlarının bütün gelir ve giderleri ile
mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek ve
sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamakla
Anayasa'nın 160ıncı maddesi gereği görevli ve yetkili
bulunan Sayıştayın yetki ve görevlerini de
kısıtlayıcı bir nitelik taşımakta olup söz konusu
maddede yer alan anayasal kurala aykırılık
taşımaktadır.
Sayıştayın denetim yetkisi,
Anayasa'nın 161inci maddesi hükmüne aykırı bir biçimde Bütçe
Kanununa ekli E cetveline ilave edilen bir hükümle kısıtlanamaz.
Bu bağlamda söz konusu ödenek tertibini
bütçesinde barındıran Kalkınma Bakanlığı, 5018
sayılı Kanuna ekli (I) Sayılı Cetvelde yer alan merkezî
yönetim kapsamındaki kamu idaresidir. Bakanlığa tahsis edilen
kaynakların mali yönetim ve kontrolü 5018 sayılı Kanuna
tabidir. Dolayısıyla bütçeyle tahsis edilen kaynakları kamu
harcama hukuku içinde kullanması ve hesabını da TBMM'ye vermesi
gerekir.
Söz konusu ibareler Anayasanın 7, 87, 88, 89,
124, 160 ve 161inci maddelerine aykırı olduğundan madde
metninden çıkarılması amacıyla bu önerge verilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2017 Yılı Merkezi
Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın ekli "E Cetveli"nin
66ncı maddesinin birinci cümlesinde yer alan "özel hesaba
aktarılır" ibaresi ile ikinci ve üçüncü cümlelerinin madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Zekeriya Temizel (İzmir) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALİ
CEVHERİ (Şanlıurfa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) -
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasanın 161'inci maddesi hükmüne
aykırı olarak 2017 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının E Cetveline konulan söz konusu hükümle,
Başbakanlık bütçesine 100üncü yıl anma etkinlikleri
kapsamında çalışmalar yapmak maksadıyla
07.00.00.02-01.1.1.00-1-05.2 tertibinde tefrik edilen ödenekler
Başbakanlık bütçesine gider kaydedilmek suretiyle özel hesaba
aktarılacak, bu özel hesaptan yapılan harcamalar 5018
sayılı Kanun ile 4734 sayılı Kanunda müstesna tutulacak,
özel hesaba aktarılan tutarların kullanımına ilişkin
usul ve esaslar da Başbakan onayıyla belirlenecektir.
Bu düzenlemeyle, bu tertipteki ödenek tutarları
bütçe sistemi dışına çıkarılarak özel hesaplara
aktarılacak ve özel usullerle harcanacaktır.
Özel hesaba aktarılan tutarların
kullanımına ilişkin usul ve esasların belirlenmesinde
Başbakana yetki verilmektedir. Aynı zamanda, açılacak özel
hesaptan yapılacak ödemeler Kamu İhale Kanunu ve Kamu Mali Yönetimi
ve Kontrol Kanunu uygulamaları dışına
çıkarılmaktadır. Özel hesabın Sayıştay denetimine
tabi olup olmayacağı da belirsizdir.
"Özel hesap" uygulamasının
aktarılan ödeneklerin takibine ve aktarma amacına uygun
kullanılmasını sağlamaya yönelik olduğu ileri
sürülebilir ise de iptali istenen Başbakanlık bütçesi
açısından aktarılan ödeneklerin takibi ve amacına uygun
kullanımının kontrolünün "bütçede açılacak bir tertibe
gelir ve şart kılındığı amaca harcanmak üzere
açılacak bir tertibe ödenek kaydedilmesi" suretiyle de mümkün olması
ve 5018 sayılı Kanuna tabi olan kamu idareleri için yasal
olanın da bu usul olması (Madde 40/3) karşısında, özel
hesap uygulamasının başka amaçlara hizmet ettiği sonucu
kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Bütçe kaynaklarının özel hesaplar
kullanılarak temel mali mevzuat hükümlerine tabi olmadan harcanması
bütçe disiplininden kaçışları ve harcamalarda keyfîliği
teşvik etmekte ve bütçe uygulamalarının saydam, açık ve
hesap verebilir olmasını önlemektedir.
Bütçe kanunlarını diğer kanunlardan
ayrı tutan anayasal kurallar karşısında, yasayla
düzenlenmesi gereken bir konunun bütçe yasasıyla düzenlenmesi veya
yürürlükte bulunan herhangi bir yasada yer alan hükmün bütçe yasalarıyla
değiştirilmesi, kaldırılması, uygulanmaması veya
aykırı düzenlemeler yapılması olanaksızdır.
2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısına Ekli "E Cetveli"nin 66ncı maddesinin
birinci cümlesinde yer alan "özel hesaba aktarılır" ibaresi
ile ikinci ve üçüncü cümleleri Anayasanın 2, 7, 87, 88, 89, 124 ve
161inci maddelerine aykırı olduğundan, söz konusu ibarelerin
madde metninden çıkarılmasını sağlamak amacıyla
bu önerge verilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınızı sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde kabul edilmiştir.
5inci maddeyi okutuyorum:
Gerektiğinde Kullanılabilecek Ödenekler
MADDE 5- (1) Personel Giderlerini Karşılama
Ödeneği:
Genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri
ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine konulan ödeneklerin yetmeyeceği
anlaşıldığı takdirde, ilgili mevzuatının
gerektirdiği giderler için Personel Giderleri ve Sosyal Güvenlik
Kurumlarına Devlet Primi Giderleri ile ilgili mevcut veya yeni
açılacak tertiplere, Maliye Bakanlığı bütçesinin
12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.1 tertibinde yer alan ödenekten aktarma yapmaya,
(2) Yedek Ödenek:
Maliye Bakanlığı bütçesinin
12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.6 tertibinde yer alan ödenekten, genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerinde
mevcut veya yeni açılacak (01), (02), (03), (05) ve (08) ekonomik
kodlarını içeren tertipler ile çok acil ve zorunlu hâllerde (06) ve
(07) ekonomik kodlarını içeren tertiplere aktarma yapmaya,
(3) Yatırımları
Hızlandırma Ödeneği:
Maliye Bakanlığı bütçesinin
12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.3 tertibinde yer alan ödenekten, 2017 Yılı
Programının Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair
Karar esaslarına uyularak 2017 Yılı Yatırım
Programının uygulama durumuna göre gerektiğinde öncelikli sektörlerde
yer alan yatırımların hızlandırılması veya
yılı içinde gelişen şartlara göre öncelikli sektör ve alt
sektörlerde yer alan ve programa yeni alınması gereken projelere
ödenek tahsisi veya ödeneklerinin artırılmasında
kullanılmak üzere genel bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel
bütçeli idarelerin projelerine ilişkin mevcut veya yeni açılacak
tertiplere aktarma yapmaya,
(4) Doğal Afet Giderlerini
Karşılama Ödeneği:
Maliye Bakanlığı bütçesinin
12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.5 tertibinde yer alan ödeneği,
yatırım nitelikli giderler açısından yılı
yatırım programı ile ilişkilendirilmek kaydıyla genel
bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin her türlü
doğal afet giderlerini karşılamak amacıyla mevcut veya yeni
açılacak tertiplerine aktarmaya,
Maliye Bakanı yetkilidir.
BAŞKAN - 5inci madde üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
İsmail Faruk Aksu konuşacak.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU
(İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2017
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 5inci
maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye ekonomisi bugün, istikrarsız büyümenin
devam ettiği, makroekonomik hedeflerin tutturulamadığı,
Türk lirasının aşırı değer kaybettiği,
işsizliğin yeniden çift hanelere yükseldiği ve borçlanmada
yüksek artışların yaşandığı bir
durumdadır. Bu şartlar, hazırlanan 2017 yılı bütçe
tasarısında öngörülen hedeflerin gerçekleştirilmesini de zora
sokmaktadır.
581 milyar lira düzeyinde gerçekleşecek olan
2016 bütçe harcamalarının 2017 yılında yüzde 11
oranında artışla 645 milyar liraya çıkması
öngörülmektedir. Bütçe harcamaları, ana kalemler itibarıyla, faiz
dışı harcamalar ve faiz harcamalarından
oluşmaktadır.
2015 yılında 23,5 milyar lira olarak
gerçekleşen bütçe açığının 2016 yılında
yüzde 46,9 artışla 34,6 milyar liraya yükselmesi beklenmektedir.
Yine, 2017 yılı bütçe açığının da 2016
gerçekleşme tahminine göre yüzde 35,6'lık bir artışla 46,9
milyar lira olacağı tahmin edilmektedir.
Diğer taraftan, Türkiye ekonomisinin en güçlü
yanı olan kamu maliyesinde bozulma dikkati çekmektedir. 2016
yılına ilişkin revize veriler, kamu açığının
hem 2015 yılına göre arttığını hem de hedeflerin
çok üstünde gerçekleşeceğini göstermektedir.
Faiz ve özelleştirme hariç genel devlet dengesi
2015 yılına göre millî gelirin yüzde 2'si oranında
bozulmaktadır. Bu veri, kamu maliyesinin sağlığı
konusundaki kaygıları, maalesef, desteklemektedir.
2017 yılında ise, ekonomik
programların başlangıç tarihi olan 2000 yılından beri,
2009 kriz yılı haricinde, ilk kez program tanımlı faiz
dışı kamu dengesinde açık öngörülmektedir. Bu olumsuz
gelişme kamu maliyesi üzerinde hassasiyetle durulması
gerektiğini göstermektedir.
Önümüzdeki yıl, Türkiye gibi gelişmekte
olan ülkeleri bekleyen küresel mali fırtına öncesinde ekonominin
dayanmakta olduğu tek temel çıpa olan mali disiplinin
sağlamlaştırılması elzemdir. Ancak, görülmektedir ki 2017
yılı bütçe açığı hedefi hem gayrisafi yurt içi
hasılanın yüzde 1,9'u gibi bir seviyeye dayanmış durumda
hem de uzun yıllardır reforme edilmesi beklenen harcama kalitesinin
sağlanmasından uzak bulunmaktadır.
2017 yılında özelleştirme
gelirlerinin de içinde olduğu yaklaşık 15 milyar lira sermaye
geliri hedeflenmektedir. Bu hedef, taşıdığı riskler
nedeniyle Hükûmetin tahmini bütçe açığının da aslında
daha fazla olacağı izlenimini vermektedir.
Bütçe gelirlerinin esası olan vergi
gelirlerinin 2017 yılında bir önceki yıla göre yüzde 13,9
oranında artarak 511,1 milyar liraya ulaşması beklenmektedir. Bu
rakamın 354 milyar lirası dolaylı vergilerden
oluşmaktadır ve bu durum hedeflerin tutmasının vatandaşlar
üzerindeki vergi yükünü artırmakla mümkün olabileceğini
göstermektedir.
Bilindiği gibi, büyümek için
yatırıma, yatırımların artırılabilmesi için
yurt içi tasarrufların artırılmasına ihtiyaç vardır.
Zira, rekabet ettiğimiz ülkelerdeki tasarruf oranları yüzde 30'lar
düzeyindedir. Oysa 2016 yılı için hedeflenen yüzde 16,5 yurt içi
tasarruf oranı yüzde 13,5 olarak revize edilmiştir. Unutulmamalı
ki yüzde 20'lerdeki tasarruf seviyesi AKP iktidarları eliyle bu seviyelere
gerilemiştir. Bu tasarruf oranıyla da beklenen
yatırımları gerçekleştirmek kolay olmayacaktır.
Değerli milletvekilleri, 2016
yılının 3üncü çeyreğinde bir önceki yılın
aynı dönemine göre ekonomi yüzde 1,8 oranında
daralmıştır. Aynı dönemde kamu harcamaları önceki
döneme göre yüzde 23,8 artmıştır. Esasen kamu
harcamalarındaki bu artış büyüme oranının daha da
düşük olmasını önlemiştir. Zira son yıllarda ekonomik
büyümenin en önemli sebeplerinden olan hane halkı harcamalarında 2016
yılı 3üncü çeyrek itibarıyla yüzde 3,2'lik bir azalma
olmuştur. Diğer yandan, mal ve hizmet ihracatı 2016
yılının 3üncü çeyreğinde bir önceki yılın
aynı dönemine göre yüzde 7 azalırken, ithalat yüzde 4,3 oranında
artmıştır.
Anlaşılan önümüzdeki günler çiftçi, esnaf,
işçi, memur, emekli, sanayici ve hane halkıyla toplumun bütün
kesimleri için zor geçecektir, toplumsal kaygı bu yöndedir. Nitekim
Tüketici Güven Endeksi kasım ayında bir önceki aya göre yüzde 6,9
oranında azalarak 68,93 olmuştur. Aynı endeks içinde, gelecek on
iki aylık dönemde genel ekonomik durumun daha iyi olacağı
yönündeki beklentinin yüzde 6,5 oranında; hanenin maddi durumunun daha iyi
olacağı beklentisinin yüzde 5,4 oranında; işsizliğin
azalacağı beklentisinin ise yüzde 7,6 oranında azaldığı
görülmektedir. İşsizlik oranı 2016 yılı Ağustos
döneminde yüzde 11,3'e, genç nüfustaki işsizlik ise yüzde 19,9'a
yükselmiştir. Geçen yılın aynı dönemine göre genç
istihdamdaki azalma endişe vericidir. Diğer yandan ne eğitimde
ne istihdamda olan yani çalışmayan ve eğitim görmeyen
gençlerimizin oranı da yüzde 27,2'ye çıkmıştır.
Değerli milletvekilleri, ekonominin
sıhhatine yönelik en önemli çıpalardan birisi hatta en önemlisi döviz
kurundaki istikrardır. Türk lirası değer kaybederken
halkımız her gün fakirleşmektedir. Kurdaki şiddetli
dalgalanma dünyanın her yerinde bir olumsuzluk göstergesidir. Bu
gelişmeler dikkate alınarak Hükûmetin orta vadedeki büyüme, istihdam
ve enflasyona yönelik hedefler başta olmak üzere pek çok hedefini gözden
geçirmesi gerekmektedir. 2016 yılının tamamlanmasına
kısa bir süre kaldığı göz önüne
alındığında, alınacak önlemler bu yıla dair
göstergeleri değiştirmeyecekse de 2017 için gerekli tedbirlerin
alınması bakımından önem arz etmektedir.
Tedavi için teşhisin doğru konulması
ve yaranın derinleşmeden sarılması önemlidir. Esasen,
Türkiye'nin bütçe açıklarının da cari
açığının da arkasındaki temel unsur dış
ticaret açığıdır. Önümüzdeki dönemde Türkiye'nin cari
açık ve bütçe açığından meydana gelen bir ikiz açık
riskiyle karşı karşıya kalmaması için gerekli
tedbirler süratle alınmalıdır.
2016 Ekim ayı cari açığı 1,6
milyar dolar olurken, on iki aylık cari açık 33,7 milyar dolara
çıkmıştır. Bu rakam 2016 yılı hedefi olan 31,3
milyar doların şimdiden üzerindedir. Kuşkusuz cari açık
vererek gelirimizi ve refah seviyemizi artırmamız mümkün değildir.
Ülkemizin borç düzeyi de sürekli olarak
artmaktadır. Temelde özel sektör kaynaklı olmak üzere, Türkiye'nin
dış borcu 2016 2nci çeyrek itibarıyla 421,4 milyar dolara
çıkmıştır. On dört yılda dış
borçlarımız yüzde 225,2 oranında artmıştır.
Vatandaşlarımızın borçları da aynı dönemde yüksek
oranlarda artmıştır.
Değerli milletvekilleri, belirsizlikler
yatırımcıların önünü görememesine sebep olmaktadır.
Kurlardaki oynaklık ve belirsiz faiz, girdi maliyetlerini yükseltmekte,
istikrarsızlık ve güven kaybı, yatırımcıyı
caydırmaktadır. Türkiye, her geçen gün rekabet gücü kaybetmektedir;
Dünya Bankasının iş yapma kolaylığı endeksinde
yer aldığı 63'üncü sıradan 69'uncu sıraya gerilemiştir.
Nitekim, Türkiye'nin uluslararası doğrudan yatırımlardan
aldığı pay hâlâ yüzde 1in altında, 0,90
oranındadır. Oysa emsalimiz gelişen ülkelerde bu oran daha
yüksektir ve Brezilya'da 3,7, Hindistan'da 2,5, Meksika'da 1,7, Şili'de
ise 1,1'dir. Türkiye'nin sıkışıp kaldığı bu
kısır döngüden çıkması için, makroekonomik tedbirlerle birlikte
hukuk ve adalet, kamu yönetimi ve eğitim, sağlık ve sosyal
güvenlik gibi sosyal sektörlere ilişkin adımları da acilen
atması, yeni bir hikâye ortaya koyması zorunludur. Bunların
yapılmadığı ve makroekonomik göstergelerin bozulduğu
bir durumda, istihdam daha da daralacak, yoksulluk derinleşecektir. Bu
sebeple ekonomik güveni tesis ederek yatırımların
artırılması, üreten bir ekonominin oluşturulması
kaçınılmaz bir zorunluluktur.
Değerli milletvekilleri, tüm bunlara
rağmen inanıyoruz ki Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti devleti
yaşanan siyasi ve ekonomik sıkıntıyı aşacak,
terör belasını defedecek ve toplumsal huzur ve refahı tesis
edecek kudrettedir. Milliyetçi Hareket Partisi bugüne kadar olduğu gibi
bundan sonra da milletimizin hayrına olan işlere destek olmaya devam
edecektir.
Bu düşüncelerle konuşmamı bitirirken
2017 yılı bütçesinin hayırlı olmasını diliyorum,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aksu.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ordu Milletvekili
Sayın Seyit Torun konuşacak.
Buyurun Sayın Torun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SEYİT TORUN (Ordu) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 Bütçe Kanunu
Tasarısının 5inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi
adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle 10 Aralıkta Beşiktaşta
şehit olan polis ve sivil vatandaşlarımız için Allahtan
rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun; yaralılara da acil
şifalar diliyorum, umarım böyle acıyı bir kere daha
yaşamayız.
Bu maddeyle kamu idarelerinin, özel bütçeli
idarelerin bütçelerine koyulan ödenekler yeterli olmaz personel giderleri, SGK
primleri ödenemeyecek olursa, öncelikli sektörlerde yatırımların
hızlandırılması gerekirse, çok acil ve zorunlu hâller
olursa, ödenek aktarmak için Sayın Maliye Bakanını
yetkilendiriyoruz. Tamam, yetkilendirelim, elbette devlet Ben ödeme
yapamıyorum. diyemez. Ancak, Sayın Maliye Bakanı nereden nereye
aktarma yapıyor, ödenekler niçin yeterli olmuyor da aktarma yapma
zorunluluğu doğuyor, hangi öncelikli sektörlere ve projelere kaynak
aktarılıyor bilmiyoruz ya da kimin önceliğine göre ödenek
aktarmaları yapılacak bilemiyoruz.
Değerli milletvekilleri, on dört
yıldır milletin verdiği yetkiyle ülkeyi yönetenlerin Türkiyeyi
getirdiği noktada tablo vahimdir. Seksen yılda kazanıp on dört
yılda kaybettiklerimiz bir daha geri gelmeyecektir değerli
arkadaşlar. On dört yıl boyunca yabancı ve yerli sermayeye yok
pahasına satılan TELEKOM, TÜPRAŞ, TEKEL, SEKA ve PETKİM
gibi sanayi tesislerimiz, madenlerimiz, sularımız, neredeyse
limanlarımızın hepsi, kamu tesislerimiz, arsalarımız,
elimizde ne varsa kaybettik. Biz bunları ne için kaybettik
arkadaşlar? Türkiyede gelir adaleti mi sağlandı?
İşsizlik mi azaldı? Memur, işçi, esnaf refaha mı
kavuştu? Gençler artık geleceğe güvenle mi bakıyor?
Hayır, tam tersi; tarım bitti, üreticimiz kan ağlıyor,
uygulanan yanlış ekonomik politikalarla vatandaş açlık ve
yoksulluk sınırının da gerisinde bırakıldı;
78 milyonun yarısı icralık; her yönden dışa
bağımlıyız, ihracat yerine ithalat teşvik ediliyor;
terör her gün ocaklara ateş düşürüyor, hiç kimsenin can
güvenliği kalmadı; dış politika tükenmiş, dostumuz
kalmamış, dış dünya bizimle alay eder hâle gelmiş,
itibarı sıfırlanmış bir ülke olmuşuz. Daha neler
yapmadınız ki: Kumpaslarla, sahte delillerle hayatı
karartılan, itibarları yerle bir edilen Türk askeri, Emniyet güçleri,
intiharlarına sebep olduğunuz akademisyenler, yüzlerce onurlu insanımız;
yıllarca birlikte el ele devletin, hukukun altını
oyduğunuz, Türk milletinin başına musallat ettiğiniz FETÖ
belası ve kandırıldık deyip hiçbir siyasi sorumluluğu
üstlenmeden, hesap vermeden yola devam edişiniz. Yola devam ediyorsunuz ve
on gündür bakanlarınız, milletvekilleriniz burada pembe tablolar
çiziyor, çiziyor ama eğitimde, sağlıkta, bilim ve teknolojide ve
ne de sanayide anlattığınız pembe tabloların hiçbiri
yok. Çarşının, pazarın, vatandaşın durumu
başka, vatandaş inim inim inliyor değerli arkadaşlar.
Şimdiye kadar yaptığınız bütçelerde enflasyon,
işsizlik, büyümeyle ilgili hangi hedefi tutturdunuz sormak gerekir. Büyüme
2,9; açlık sınırı 1.417 lira; 6 milyon işsiz, 20
milyon yoksulumuz var; kadınlarımız intihara zorlanıyor,
çocuklarımız yurtlarda cinsel istismarla boğuşuyor,
saçları tutuşarak yanıyor; insanımız korku, terör ve
ölümle sınanıyor. Yıllarca çiftçinin, köylünün yanında
olduğunuzu söylediniz ki bu kocaman bir yalan. Tarımda ithalatçı
olduk; çiftçi perişan, üretemiyor, ürettiğini de maliyetinin
altında satıyor, yetmiyor traktörünü satıyor, esnaf ise her gün
kepenk kapatıyor. Kısaca, bu topraklarda yaşayan birçok insan
mutsuzken, işsiz, aşsız ve eğitimsizken, en temel insani
hakları hiçe sayılırken sizler evlerinizin köşelerinde daha
ne kadar mutluluk düşleri görmeye devam edeceksiniz? Neden bu hâldeyiz
değerli milletvekilleri? Niye biliyor musunuz? Çünkü, on dört yıl
boyunca sıcak parayla yanlış ilişkiler kurup
yarattığınız rant ekonomisi yüzünden. Geldiğimiz
noktada sonuçlar tüm endekslere yansıyor. İnsani
gelişmişlik sıralamasında 188 ülke arasında 72nciyiz.
Demokrasi ekseninde 92nci sıradayız değerli arkadaşlar,
Nikaragua ve Ugandanın da gerisindeyiz. Eğitimde on dört yılda
13 kez sistem değiştirdiniz. PISA sonuçları açıklandı,
tablo içler acısı. Millî Eğitim Bakanı suçluyu buldu:
Mesleki ve teknik liseler.
Bu arada sizlere bir yazı göstermek istiyorum
değerli milletvekilleri. Bu yazı, Keçiörende bir ortaokulun 2nci
katının koridorunun duvarlarına fen bilgisi öğretmeni
tarafından asılmış bir yazıdır. Bakınız
ne yazıyor: Kimyasal bağ oluşumu ametal metal arasında
farzdır, ametal amatel arasında caizdir, metal metal arasında
zinhar haramdır. Şimdi, soruyorum Sayın Millî Eğitim
Bakanına: Sizin fen bilgisi öğretmeniniz böyle diyor, siz
kalkmış suçlu arıyorsunuz. PISA sonuçlarının suçlusunu
aramasın Sayın Bakan çünkü suçlu sizlersiniz.
Devam edelim. Yoksulun yanında, haramın
karşısında olduğunuzu dilinizden düşürmediniz. Sonunda
Türkiye'yi dünya yolsuzluk endeksinde neredeyse zirveye oturttunuz. OECD
ülkeleri arasında 2nci sıradayız. Hukukun Üstünlüğü
Endeksi ve Basın Özgürlüğü Endeksinde tablo ürkütücü, son
sıralardayız.
Değerli milletvekilleri, Türkiye on dört
yıldır gerçekten iyi yönetilmiyor. Bu bütçeyi de pek çok açıdan
eleştirebiliriz ancak bütün bunlardan daha önemli bir konumuz var. Bugün
ülkemizin birliği, bütünlüğü, ekonomik geleceği ağır
bir tehlike ve tehdit altındadır. Ülkemizin öncelikli gündemi
terördür, çöküşe sürüklenmiş ekonomimizdir. Daha üç gün önce Beşiktaşta
teröre kurban verdiğimiz polislerimizin, gencecik
insanlarımızın, Orta Doğuda bölge liderliği hevesiyle
çıktığımız yolda yitirdiğimiz
fidanlarımızın sizlere emanet edilen bedenlerini toprağa
gömmenin sorumluluğu var omuzlarınızda.
Değerli arkadaşlar, şunu lütfen
anlayalım: Tek bir kişinin rejimi değiştirme
çılgınlığında her alanda felakete sürüklenen bir
Türkiye gerçeğiyle baş başayız ve şimdi bu kişi
30 olan büyükşehir sayısını 60a çıkarmaktan
bahsediyor. Hükûmetin, Başbakanın, İçişleri ve
Şehircilik Bakanının bu durumdan haberi var mı onu da bilmiyoruz.
Ancak biz bir şeyi iyi biliyoruz: Bu bir kandırmacadır.
6360 sayılı ucube bir yasa
çıkardınız. İl sınırları büyükşehir
sınırı yapıldı; il özel idareleri kapatıldı;
belediyelerde, kırsalda yaşayan vatandaşlarımız da
mağdur edildi. Köylerin tüzel kişiliklerine son verildi. Ortak
malları ellerinden alındı ve meralar imara açıldı,
belde belediyeleri mahalleye dönüştü. Vatandaş belediye olmanın
hizmet avantajını da yaşayamıyor ve bunun en yakın
örneği, geçenlerde Sayın Cumhurbaşkanı Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanını ulaşımla ilgili bir
konuda azarlayarak ifade etmiştir.
Değerli milletvekilleri, millî irade, millî
irade deniyor ya bu kocaman bir yalan. Millî iradenin millî gelire, gelirin
nasıl dağıldığına bir bakalım. Bakın,
bu harita da bize bir gerçeği gösteriyor. Batıdan doğuya
baktığımızda maviyle taranan kısım 10 bin dolar
ama doğuya gittiğimizde bu 10 bin dolar 2.500 dolarlara doğru
gidiyor. Yani görülüyor ki Anadolu sahipsiz kalmıştır
arkadaşlar. Sanmayın ki bunlar Anadoluyu unuttu.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Teşvik paketleri
var.
SEYİT TORUN (Devamla) O teşvik paketleri
de sadece pakette kalıyor Sayın Milletvekilim.
Sanmayın ki bunlar sadece Anadoluyu unuttu da
İstanbulu seviyor, Marmarayı seviyor; hayır, rantı
seviyor. Size buradan bir kez daha niçin Merkez Türkiye dediğimizi de
hatırlatmak istiyorum. Vatandaşın bir feryadı da 3üncü
köprüden geçerken yükseliyor. Dolara endekslenmiş büyük paralar ödüyor.
Niye? Çünkü bu ihaleleri verdikleri firmalar ancak öyle kâr ediyor.
Değerli milletvekilleri, bu iktidarın
zarar vermediği hiçbir şey kalmamıştır. Dünyanın
en güzel şehirlerinden olan gözbebeğimiz İstanbulumuz
Uluslararası Kongre ve Konvansiyonlar Birliğinin 2015 yılı
verilerine göre dünya kongre şehirleri sıralamasında 8inciydi.
2016 yılı itibarıyla yapılan iptaller sonucunda 50nci
sıraya geriledi. Şimdi alın bu resmi hangi sektöre
uygularsanız uygulayın. Diğer taraftan, memleketin dört bir
tarafından feryatlar yükselirken Cumhurbaşkanımız Avrupa
bizim başarımızı kıskanıyor. diyor. O zaman, ben
de sizlere buradan sözde bir Avrupa başarısı anlatayım: Bir
süredir belediye başkanlarımız, maalesef, yurt
dışına çıkamıyor. 190 belediye
başkanının başvurusunun 170 tanesi Bakanlıkça
reddedildi. Bu belediye başkanlarımız hibe anlaşmaları
yapmak, Brüksel ve diğer Avrupa şehirlerinde toplantılara bir
görüşme yapmak için gidiyor ama Avrupalı bir bakıyor ki muhatap
yok. Gerekçe açıklanıyor: Tasarruf tedbirleri. Bu doğru
değildir. Başka hesaplarınız varsa onu başka
mecralarda, kendi belediye başkanlarınızla yapınız.
Tasarrufa gelince, nereden başlayacağınızı siz çok
daha iyi biliyorsunuz. Türkiyeyi bu biçimde küçük düşürmeye hiçbirinizin
hakkı yok.
Değerli milletvekilleri, bir önemli konuyu daha
dikkatlerinize sunmak istiyorum. Bugün geldiğimiz noktada, gerçekten, sit
konusu çok önemli. Birinci ve ikinci derecede sit alanları yok edilmeye
çalışılıyor. Görülüyor ki sit alanları da
yapılaşmaya açılacak ve bu alanlardan turizm adına, konut
adına yine birileri faydalanacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SEYİT TORUN (Devamla) 2,5 milyon
hektarlık büyük bir doğal alan rezervi maalesef elimizden kaybolacak.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Torun.
SEYİT TORUN (Devamla) Son olarak şunu
ifade etmek istiyorum: Değerli milletvekilleri, bu ülke bizim, gerçekten
bu ülke için barış içinde, huzur içinde yaşamalıyız ve
işçinin, yoksulun, emekçinin hakkını da gözetmek
durumundayız.
2017 bütçesinin ülkemize hayırlı
uğurlu olmasını diliyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Torun.
Şahsı adına Mersin Milletvekili
Sayın Baki Şimşek konuşacak.
Buyurun Sayın Şimşek. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 yılı
merkezî bütçesi hakkında şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce, 10 Aralıkta
İstanbul Beşiktaşta yaşanan kahpe saldırıda
hayatını kaybeden kahramanlarımızı rahmetle anarak
sözlerime başlıyorum.
İstanbul saldırısıyla ilgili bir
Çevik Kuvvet amirinin yazmış olduğu makaleyi sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Dayanamadım, göğsüm daraldı. Ben
anlatayım sana Çevikçi polisleri: 20-25 yaş arasındadır.
Çoğu filinta gibi çocuklardır, boylu poslu ve babayiğit.
İzin günleri azdır. İzinli olduklarında hele bir de sivil
elbiseler içerisinde görsen onları, değme mankene taş
çıkartırlar. Fakir çocuklarıdır çoğu, Anadolunun bir
köyünden, kasabasından, ilçesinden gelmişlerdir. Hepsi memleketini
öve öve anlatır, hepsi memleket ve vatan sevdalısı, milliyetçi
çocuklardır. İstanbulu yaşamak isterler. Süt gibi beyaz ve
lekesiz çocuklardır, belki sigara içmek pırıl pırıl
hayatlarındaki en kötü alışkanlıklarıdır.
Hayatları boyunca serserilik yapmamışlardır, suç nedir
bilmezler, polis olmadan önce karakolun önünden bile geçmemişlerdir.
2-3 kişi rutubetli bir ev tutarlar, her birinin
odası ayrı ayrı ve evlere şenlik. Az görebildikleri uyku
onlar için büyük velinimet; hele uyurken biri ses çıkarsın! Her evde
mutlaka bir çiğ köfte yapan olur; en büyük zevkleri bütün timin
toplanıp aynı evde çiğ köfte yemesi.
Anacıkları durmadan telefon açar: Oğlum,
yavrum, iyi misin? Bugün ne yedin? Çoğu yalan söyler annesine, Burada
bir şey yok, rahatımız iyi, güvenlik sorunumuz yok. der. Evli
olanları çok azdır. Bazıları nişanlı,
bazıları sözlüdür; para biriktirirler düğün için.
Soğukta konserve yiyerek görev yaparlar. Bazen yirmi
saati bulur görevleri ama otobüslerde birbirleriyle
şakalaşırlar. Çoğunun lakabı vardır. O
konserveyle hiç alakaları olmayan o angarya görevleri
Hiç ücret almadan
futbol maçlarında, basketbol maçlarında, konser salonlarında
görev yaparlar. Tek dertleri vatana, millete bir şey olmasın.
İşte o fidanları katlettiler, bugün parça
parça ettiler analarının kuzularını.
Anacıklarının telefonunu açamadılar bu sefer.
Kanımız kurusun unutursak. Ne istediniz hayatı
yaşamamış, gencecik, pırıl pırıl bu
çocuklardan? Ne istediniz?
24 yaşında Polis Memuru Adem Serin;
Beşiktaştaki saldırıda şehit oldu. Şehidimiz
saldırının düzenlendiği gece görevinden sonra kız
istemeye gidecekti.
Şehit Polis Memuru Adem Oğuz; ailenin tek erkek
çocuğuydu, henüz iki yıllık evliydi, 6 aylık bir oğlu
vardı. Ne istediniz?
Yine, Ankara Elmadağlı, iki gün önce
cenazesine benim bizzat katıldığım Çetin Sarıkaya.
Konyada beden eğitim öğretmenliği okuyor. 5 yaşından
bu tarafa yetim büyümüş, anacığı onu yetim büyütmüş.
Atanamıyor, atanamadıktan sonra polis oluyor ve yine İstanbulda
kahpe saldırıda şehit oluyor.
Oğuzhan Duyar henüz 22
yaşındaydı ama alçaklar bu 22 yaşındaki fidanı
hiç acımadan katlettiler. 28 Aralık Oğuzhanın doğum günüydü.
Ailesi ona bir sürpriz yapacak, İstanbulda Oğuzhanı ziyaret
edecekti ama ancak tabutuna ulaşabildiler.
Sayın Bakanım, aslında, bugün
Bakanlıkla ilgili konuşacağımız çok şey
vardı ama saldırıyla ilgili, bu şehitlerimizle ilgili
konuşmak istedim. Şehitlerimize sahip çıkmamız gerekiyor.
Mersin Tarsus Belediyesi Tarsusta yaşayan bütün şehit ailelerine, 68
tane şehit ailesine birer tane konut verdi. Bunun bütün Türkiyeye örnek
olmasını bekliyorum. Belediyelerimizin ve TOKİnin
sıvasız evlerde oturan şehit analarına, şehit
babalarına sahip çıkmasını, bu utançtan bütün Türkiyeyi
kurtarmasını ve bu şehitlerimize karşı olan vefa
borcumuzu ödemelerini bekliyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP, AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Şimşek.
Bir kez daha şehitlerimize Allahtan rahmet
diliyoruz, kendilerini sevgiyle, saygıyla selamlıyoruz.
Şimdi, soru-cevap işlemi var.
Sayın Hürriyet, buyurun.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Sayın
Bakanım, il ambulans servisi komuta kontrol merkezi ve A1, A2 ve C tipi
112 acil sağlık hizmetleri istasyonlarında görev yapan
sağlık çalışanlarının Ocak 2016dan itibaren
alması gereken nakdî iaşe bedelleri için yasal düzenleme dokuz ay
sonra yapıldı. Bu sebeple sağlık
çalışanlarının iaşe bedellerinde, yaklaşık,
dokuz aylık, toplam 1.728 TL kayıpları olduğu tespit
edildi. Bu iaşe bedelleri toplu mu ödenecektir, ödenecek iaşe
bedelleri faiziyle birlikte mi ödenecektir, bu konuda Maliye Bakanlığının
mı, Sağlık Bakanlığının mı bir eksikliği
olmuştur, bunu sormak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Özdemir
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
TÜİKe göre, 2016 Ekim ayında 4
kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı yani gıda ile
birlikte giyim, konut, kira, elektrik, su, yakıt, ulaşım,
eğitim, sağlık ve benzeri zorunlu aylık harcama toplam
tutarı 4.577 TLyken, az önce -hükûmetlerinizin övünç kaynağı
olarak- öğretmenlerimizin maaşını 3.310 TL olarak
sağladığınızı söylediniz, peki Sayın Bakan,
bu durumda bu maaşla öğretmenlerimize nasıl bir refah
artışı sağladınız, lütfen açıklar
mısınız?
BAŞKAN Sayın Arslan
KAZIM ARSLAN (Denizli) Maliye Bakanına
soruyorum, cevaplarını da net olarak Sayın Bakandan istiyorum:
1) Denizli ilimize 2017 bütçesinden
yatırıma ayrılan pay ne kadardır?
2) 2017 bütçesinin ne kadarı
yatırıma, ne kadarı personele harcanacaktır?
3) Şimdiye kadar 2016 yılı içinde
Cumhurbaşkanının ve Başbakanın örtülü ödenek
harcamaları ne kadar olmuştur?
4) Saraya şimdiye kadar harcanan miktar TL
bazında kaç lira olmuştur? Bundan sonra da harcama yapılacak
mıdır, yapılacaksa daha ne kadar harcama olacaktır?
5) Muhtarların sosyal güvenlik primlerinin
hazine tarafından karşılanmasını düşünüyor
musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Şimşek
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, ÖTV zammı
yapıldı, zamdan sonra şu açıklamayı
yaptınız: 3 milyar TL gelir bekliyoruz ama biz bunu gelir için
yapmadık. dediniz. ÖTV zammını ne için yaptığınızı
açıklamanızı bekliyorum.
Çiftçiye ucuz mazot ve ucuz gübre hangi tarihten
itibaren verilecek? Şu anda ürünler ekildi, artık gübre ekilme
zamanı geldi, yağışlar da başladı Çukurovada,
çiftçi bunun acil cevabını bekliyor.
Türkiyede faiz lobisi olduğundan
bahsediyorsunuz. Bu faiz lobisi kimdir? Faiz lobisini, elinizde devletin bütün
imkânları var, kim dolarda, euroda, faizde manipülasyon yapıyor,
bunları açıklamanızı
Bize göre faiz lobisi bankalar. Gerek
kredi kartları aidatlarıyla, gerek kredi kartı faizleriyle
insanları mağdur eden, kredi masraflarıyla insanları
mağdur eden Türkiyedeki en büyük faiz lobisi bankalar. Bununla ilgili de
bir önlem almanızı bekliyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Usta
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, bu Samsun Çarşamba
Havalimanının pist onarım işi var. Bununla ilgili bir
ihale var. ihale yapıldı. Kamu İhale Kurumu size bağlı
olduğu için özellikle bu soruyu size sormak istiyorum. İhale şu
şekilde: 1 Ekim 2016dan başlayacak iş, Ekim 2017de bitecek,
bir yıl sürecek ve bir yıl içerisinde de bu pist kapatılmayacak,
pist kapatılmadan, trafik aksamadan iş yapılacak.
Ulaştırma Bakanı diyor ki şimdi:
Biz bunu 1 Martta başlatalım, üç ayda yapalım ve pisti
kapatalım. Tabii, Samsun ayağa kalktı. Ben işin Samsun
tarafını şimdi sormuyorum. Hukuken böyle bir imkân var mı?
Yani ihalenin temel şartlarında temel değişiklik oluyor.
Bir yıl içerisinde işin aksatılmaması lazım. Burada
bir kamu zararı da doğabilir çünkü bir yıla göre ihale yapılmış.
Bir yıl orada işçi tutacak, bir yıl orada makine
parkını tutacak. Şimdi, onu üç aya indiriyorsunuz yani
şirkete ciddi bir kıyak var aslında. Bunu hukuki olarak
nasıl değerlendiriyorsunuz? Bizi aydınlatır
mısınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, yine,
toplumda en sıkıntılı meslek gruplarından biri de
lojistik işleriyle uğraşan kamyoncular, maliyetlerin yani
mazotun, K belgelerinin, araç yenileme bedellerinin yüksekliği nedeniyle
büyük sıkıntı yaşamaktadırlar. Aynı zamanda, yeni
yaptığınız köprülerden geçiş ücretleri de yine onların
sırtına yeni bir mali yük olarak yansıdı, maliyetleri
arttı. Bunun sonucunda da kamyoncularımız sizlerden
birtakım şeyler beklemektedirler, onlara vereceğiniz müjdeler
beklemektedir. Örneğin, K belgelerinin devri konusunda bir
çalışmanız var mı? Çünkü taksiciler gibi onlar da K
belgelerini devretmek istiyorlar.
Yine, bu K belgelerinde K1, K2 -ben onları
kazık1, kazık2, kazık3 diye adlandırıyorum-
belgelerinde indirim yapılması konusunda bir
çalışmanız var mı? Ya da bu lojistik işiyle uğraştıkları
için ekmeklerini buradan kazandıkları için bunlara mazotla ilgili bir
sübvansiyon uygulama durumunuz var mı? Yani, normal mazotlu araç
kullananlardan bahsetmiyorum, bu işle uğraşıp ekmeğini
çıkaranlardan bahsediyorum.
BAŞKAN Sayın Akar, teşekkür ederim.
Sayın Bakan, buyurun.
Süreniz beş dakika.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Hürriyet, Sağlık
Bakanlığında, anladığım kadarıyla, 112 acil
serviste çalışan arkadaşlarımızla ilgili, belki toplu
sözleşmeden gelen, düzenlemeyle ilgili bir zaman gecikmesinden bahsettiler
ama konunun detaylarına vakıf değilim.
Uygun görürseniz, Sağlık
Bakanlığındaki arkadaşlarımızdan bilgi
alalım.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli)
Yazılı olur, tamam.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Yani
bir gecikme olmaması noktasında özel gayret gösterdiğini
biliyorum Sağlık Bakanlığının ama meseleyi bir
anlayalım, gerekli yardımları ve katkıları veririz.
Ayrıca bilgi de ben size vereceğim.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Sevinirim.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Özdemir hayat pahalılığından bahsettiler. Ben de
öğretmen maaşlarından bahsettim. Yani benim
kullandığım bütün rakamlar hem Maliye
Bakanlığının açıkladığı resmî
rakamlardır hem de TÜİKin açıkladığı resmî
rakamlardır. Dolayısıyla gerçekten öğretmenlerimiz de dâhil
olmak üzere bütün kamu çalışanları 2002-2016 Aralık
ayı itibarıyla gerçekten gerçekleşen enflasyonun çok üzerinde
ücret artışları almıştır. TÜİK
bakımından da bugün arkadaşlardan özellikle rica ettim, 2002
yılında mesela en düşük memur maaşıyla alınabilecek
bir tüketim sepetini bugünle karşılaştıralım diye
rakamlar istedim, geldi rakamlar. O rakamlar da gerçekten olumlu şeyler
söylüyor. Ben şimdi oturup da Meclislerimizde bugüne kadar bütçe
görüşmelerinde çok renkli tartışmalara sebep olan çay-simit
hesabı yapmayacağım ama yani bu dönemde gerçekten kamu
çalışanlarımızın, işçilerimizin, emeklilerimizin
refahını artıracak şekilde ücret politikası
uyguladığımızı da tekraren ifade etmek istiyorum. Ama
hep beraber hepimizin arzusu ne? Çalışanlarımız daha fazla
gelir elde etsinler, refahtan daha fazla pay alsınlar. Sizinle bizim
aynı ortak amacımız var. Bu açıdan meseleye farklı
yaklaşabiliriz ama varmak istediğimiz nokta netice itibarıyla
vatandaşın refahının artması, burada bir tereddüt yok.
Sayın Arslan, Yatırıma 2017
yılı bütçesinden ne kadar bütçe ayırdınız?
şeklinde bir soru sordular.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Denizli için?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Denizliyi bilmem ama Türkiye'yi biliyorum. Yani Denizliye
ayırdığımız rakamı değil ama bütün
Türkiye'ye ayrılan yatırım ödenekleri 78 milyar lira. 2016
yılı bütçesinde ayrılan ödenek 60 milyar lira. Bunu Genel Kurul
konuşmamda da ifade ettim, Plan ve Bütçe Komisyonunda da söyledim,
gerçekten 2017 yılında bütçeden yatırım harcamalarına
ayrılan kaynağı yüzde 30 oranında artırdık;
özellikle ulaştırma, altyapı, sulama projeleri başta olmak
üzere, birçok alanda gerçekten bütçeden daha fazla kaynak ayırdık.
Diğer konularla ilgili, tabii, kamudan
yapılan bir kuruşun dahi hesabı Meclise veriliyor. Plan ve Bütçe
Komisyonunda, bütün kesin hesap kanunu tasarılarında kurumların
kuruşuna kadar hesapları ortaya konuluyor, Meclisin bütçe
hakkına uygun denetimi de sizler tarafından yapılıyor.
Onun için, her bir ödeneğin tutarı nedir,
ilgili kurumlar geldi, burada açıklamalarını yaptı, hep
beraber bu açıklamaları dinledik, bu açıklamalar çerçevesinde
tabii ki bunlara toplum, millet karar verecek.
Muhtarlarımızla ilgili, biliyorsunuz,
özlük haklarında, ücretlerinde önemli iyileştirmeler yaptık. En
son 2016 Ocak ayında da bin lira olan muhtar ödeneklerini 1.300 liraya
çıkardık, onu da ifade edeyim.
Sayın Şimşek ÖTV zammını
söyledi. Doğru, biz ÖTV zammı derken, araçlarda ÖTVyle ilgili bir
düzenleme yaptık; şu ana kadar motor silindir hacmine dayalı
vergileme sistemini değiştirdik, burada yeni vergileme parametreleri
getirdik. Gerek aracın fiyatı gerek aracın özelliklerine göre
yeni vergi parametreleri oluşturduk ve buna uygun olarak da piyasanın
Bir an önce yapın. beklentisini dikkate almak üzere bir düzenleme
yaptık. Fiyat grupları oluşturmak suretiyle, yüksek fiyat
gruplarında olan araçlarda ÖTV artışı yaptık, ama iki
şeyi söyleyeyim: Yapmış olduğumuz ÖTV düzenlemesinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, bir dakika daha
vereyim size.
Buyurun.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
piyasada satılan araçların yüzde 40ı, yani düşük ve orta
fiyat grubundaki araçlarda hiçbir artış yapılmadı, orta ve
yüksek fiyat düzeyindeki araçlara yapılan artışlar da, özellikle
orta segmenttekiler de yaklaşık 2.300 lira ile 4.200 lira
arasındaydı, belki rakamları tam olarak hatırlamıyor
olabilirim.
Onun için, bizim buradaki düzenlemede
amacımız, aslında piyasanın uzun süre beklediği fiyat
gruplarına göre vergileme sistemini hayata geçirmekti, bu konuda da zaten
sektörle istişare hâlinde bu düzenlemeleri yaptık. Onu da ifade edeyim.
Çiftçilerimize yapılacak mazot ödemeleriyle
ilgili Tarım Bakanlığımız bir program yapıp onu
açıklayacak. Normalde -benim genel olarak
hatırladığım- şubat, mart veya nisan aylarında bu
tür ödemeler yapılıyor.
Sayın Ustanın bu Samsun pist
onarımı projesiyle ilgili olarak sormuş olduğu konu, tabii,
ihale mevzuatına ilişkin bir konu. Açıkçası, vâkıf
olmadığım bir konuda, sözleşmesini bilmediğim bir
konuda, şartnamesini bilmediğim bir konuda hukuki bir mütalaa vermem
doğru olmaz. Zaten bu makam da burada mütalaa verme makamı
değil.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Şartname net Sayın Bakan.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kamyoncular kaldı
Sayın Bakan, kamyoncular; sizden müjde bekliyorlar.
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Bakanım,
talimat verseniz de yarın o bilgileri bir getirse arkadaşlar. Samsun
bekliyor bunu.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Tamam, baktıracağım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi okutuyorum:
Aktarma, ekleme, devir ve iptal işlemleri
MADDE 6- (1) a) Bu Kanunla verilen ödeneklerin etkin
ve verimli bir şekilde kullanılması amacıyla, kamu
idarelerinin yıl içinde ortaya çıkabilecek ihtiyaç fazlası
ödeneklerinin diğer kamu idarelerinin ödenek ihtiyacının
karşılanmasında kullanılmasını temin etmek veya
ödeneklerin öncelikli hizmetlerde kullanılmasını sağlamak
üzere genel bütçe ödeneklerinin yüzde onunu aşmamak kaydıyla; genel
bütçe kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerine
konulan (01), (02), (03), (05), (06), (07), (08) ve (09) ekonomik
kodlarındaki ödenekleri kamu idareleri bütçeleri arasında veya Maliye
Bakanlığı bütçesinin Yedek Ödenek tertibine aktarmaya,
b) Kamu idarelerinin yeniden
teşkilatlanması sonucu, bütçe kanunlarının uygulanması
ve kesin hesapların hazırlanması ile ilgili olarak gerekli
görülen her türlü bütçe ve muhasebe işlemleri için gerekli düzenlemeleri
yapmaya,
Maliye Bakanı yetkilidir.
(2) Genel bütçe kapsamındaki kamu
idarelerinden hizmeti yaptıracak olan kamu idaresi, yıl içinde
hizmeti yürütecek olan idarenin bütçesine, fonksiyonel
sınıflandırma ayrımına bakılmaksızın
ödenek aktarmaya yetkilidir.
(3) Genel bütçe kapsamındaki kamu
idareleri, 29/6/2011 tarihli ve 644 sayılı Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname kapsamında Çevre ve Şehircilik
Bakanlığına yaptıracağı işlere ilişkin
ödeneklerini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bütçesine
aktarmaya yetkilidir.
(4) Millî Savunma Bakanlığı,
Jandarma Genel Komutanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve
Sahil Güvenlik Komutanlığı bütçelerinde yer alan ve tek
merkezden yönetilmesi gereken ikmal ve tedarik hizmetleri ile bir fonksiyona
ait bir hizmetin diğer bir fonksiyon tarafından yürütülmesi hâlinde
ilgili ödeneği, fonksiyonlar arasında karşılıklı
olarak aktarmaya ilgili kurumlar yetkilidir.
(5) Özel bütçeli idareler ile düzenleyici ve
denetleyici kurumların (B) işaretli cetvellerinde belirtilen tahmini
tutarlar üzerinde gerçekleşen gelirler ile (F) işaretli cetvellerinde
belirtilen net finansman tutarlarını aşan finansman
gerçekleşme karşılıklarını, idare ve
kurumların bütçelerinin mevcut veya yeni açılacak tertiplerine ödenek
olarak eklemeye Maliye Bakanlığınca belirlenecek usul ve esaslar
çerçevesinde kamu idareleri yetkilidir. Hazine yardımı alan özel
bütçeli idarelerin 2016 yılında 06- Sermaye Giderleri ve 07-
Sermaye Transferleri giderlerine finansman sağlamak üzere genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri bütçelerinden tahakkuka bağlanan Hazine
yardımlarının bu idarelerce kullanılmayan
kısımları, 2017 Yılı Programının
Uygulanması, Koordinasyonu ve İzlenmesine Dair Karara uygun olarak
mevcut veya yeni projelerin ödenek ihtiyacının karşılanmasında
kullanılır.
(6) Genel bütçe kapsamındaki kamu
idareleri arasındaki kaynak transferleri ödenek aktarma suretiyle
yapılır. Merkezi yönetim bütçesi kapsamındaki idareler ve
kurumlar arasındaki diğer kaynak transferleri tahakkuk
işlemleriyle gerçekleştirilir. Bu işlemler karşılığı
tahsil edilen tutarlar, ilgili kamu idaresince bir yandan (B) işaretli
cetvellere gelir, diğer yandan (A) işaretli cetvellere ödenek
kaydedilir.
(7) a) Millî Savunma
Bakanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil
Güvenlik Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü
bütçelerinin (özel ödenekler ve 03.9 Tedavi ve Cenaze Giderleri ekonomik kodu
ile 03.1.1.01 Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Hizmetleri
Yatırımları fonksiyonunu içeren tertipler hariç) mal ve hizmet
alım giderleri ve sermaye giderleri ile ilgili tertiplerinde yer alan
ödeneklerden yılı içinde harcanmayan kısımları,
hizmetin devamlılığını sağlamak amacıyla bu
tertiplere bütçe ile tahsis edilen ödeneklerin toplamının yüzde
30unu aşmamak üzere ertesi yıl bütçesine devren ödenek kaydetmeye,
b) 12/3/1982 tarihli ve 2634
sayılı Turizmi Teşvik Kanununun 21 inci maddesinin ikinci
fıkrası gereğince Kültür ve Turizm Bakanlığı
bütçesinin 21.01.36.00 ve 21.01.36.63 kurumsal kodu altında bulunan (03)
ekonomik kodunu içeren tertiplerinde yer alan tanıtma amaçlı
ödeneklerden harcanmayan kısımları ertesi yıl bütçesinin
aynı tertiplerine devren ödenek kaydetmeye,
c) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu bütçesinin 40.08.33.00-01.4.1.00-2-07.1 tertibinde
yer alan ödenekten harcanmayan kısımları ertesi yıl
bütçesinin aynı tertibine devren ödenek kaydetmeye,
ç) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı bütçesinin 26.01.31.00-04.8.1.02-1-07.1,
26.01.31.00-04.8.1.04-1-05.4, 26.01.31.00-04.8.1.06-1-05.4,
26.01.31.00-04.8.1.07-1-05.4, 26.01.31.00-04.8.1.08-1-05.4 ve
26.01.31.00-04.8.1.09-1-05.4 tertiplerinde yer alan ödeneklerden harcanmayan
kısımları ertesi yıl bütçesinin aynı tertiplerine
devren ödenek kaydetmeye,
d) Hazine Müsteşarlığı
bütçesinin 07.82.32.00-04.1.1.00-1-07.2, 07.82.32.00-04.1.1.00-1-05.6 ve
07.82.32.00-01.2.1.00-1-08.2 tertiplerinde yer alan ödeneklerden harcanmayan
kısımları ertesi yıl bütçesinin aynı tertiplerine
devren ödenek kaydetmeye,
e) Emniyet Genel Müdürlüğü bütçesinin
03.1.1.01 Emniyet Genel Müdürlüğü Güvenlik Hizmetleri
Yatırımları fonksiyonu altında yer alan yatırım
ödeneklerinden harcanmayan kısımları ertesi yıl bütçesinin
aynı tertibine devren ödenek kaydetmeye,
f) İlgili mevzuatı gereğince
özel gelir kaydedilmek üzere tahsil edilen tutarları, idare bütçelerinde
söz konusu mevzuatta belirtilen amaçlar için tertiplenen ödenekten
kullandırmak üzere genel bütçenin (B) işaretli cetveline gelir
kaydetmeye ve bütçelenen ödenekten gelir gerçekleşmesine göre ilgili
tertiplere aktarma yapmaya, yılı içinde harcanmayan ödenekleri (2016
yılından devredenler de dâhil) ertesi yıl bütçesine devren gelir
ve ödenek kaydetmeye, bu hükümler çerçevesinde yapılacak işlemlere
ilişkin usul ve esaslar belirlemeye,
Maliye Bakanı yetkilidir.
BAŞKAN 6ncı madde üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Kahramanmaraş Milletvekili Sayın
Fahrettin Oğuz Tor konuşacaklardır.
Buyurun Sayın Tor. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA FAHRETTİN OĞUZ TOR
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2017 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının 6ncı maddesi
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum.
Tasarının 6ncı maddesi, bütçe
kanunuyla verilen ödeneklerin aktarma, ekleme, devir ve iptal işlemleriyle
ilgilidir. Konu, her yıl olduğu gibi bu yıl da Plan ve Bütçe
Komisyonunda yeterince tartışılmıştır. Gelirlerimizi
artırmak gayet tabii sevinilecek bir durumdur. Ben, binbir güçlükle
toplanan, vatandaşın ödemede zorlandığı vergilerin
yani işin gelir boyutundan çok gider boyutuna değinmek istiyorum
çünkü Hükûmetin emanetine verilen paralar kutsaldır, Hükûmet harcama
yaparken eli titremelidir. Bu sebeple somut bir örneği değerli
milletvekillerimizin vicdanlarına sunmak istiyorum. Bu vesileyle Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. Şehitlerimize Allahtan rahmet,
yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Örneğimiz Zafer Bölgesel Havaalanıyla
ilgilidir; Kütahya, Afyon, Uşak... Adı geçen havaalanı
yap-işlet-devret yöntemiyle 1inci defa 2010 tarihinde ihaleye
çıkarılmış ise de ihaleye teklif verilmemiştir. Proje
üzerinde yapılan revizyonlar sonrasında yeniden ihaleye çıkarılmış,
ihaleye tek bir teklif verilmesine rağmen -burada rekabet
sağlanıp sağlanmadığı ayrı bir konudur-
ihale yirmi dokuz yıl on bir ay işletme süresi
karşılığında onaylanmıştır. Projenin
yatırım maliyeti 50 milyon avrodur. Havaalanı 24/11/2012
tarihinde hizmete girmiş olup işletme süresi 21/02/2044 tarihinde
sona erecektir. İdare, işletme süresince görevli şirkete iç hat
yolcu servis ücreti olarak 2 avroyu, dış hat giden yolcu servis
ücreti olarak da 10 avroyu garanti vermiştir.
Değerli arkadaşlar, işletme süresince
görevli şirkete, giden yolcu ve yurt dışı yolcu
başına sabit servis ücreti dışında, ayrıca
işletme süresince belli sayılarda yolcu garantisi verilmiştir.
İşletilecek ilk yıl için garanti edilen yolcu sayıları
iç hatlar için 500 bin, dış hatlar için 350 bindir. Gelen ve giden
yolcu sayısı garantisi her yıl artacaktır. Onuncu
yılda sabitlenmiştir, onuncu yıldan sonra aynı sayıda
yolcu garanti edilmiştir. Onuncu yılda garanti edilen yolcu sayısı
ise iç hatlarda 775.137, dış hatlarda 542.596ya yükselmiştir.
Bunun anlamı, havalimanında bu kadar yolcu talebi
olmadığı durumlarda garanti edilen sayı kadar servis ücreti
ödenecek olmasıdır.
Değerli milletvekilleri, Zafer Bölgesel
Havaalanı için işletmeye alınan, ilk yıl garanti edilen
dış hat yolcu sayısı 350 bindir, dış hat yolcu
sayısı 350 bin. Basit bir hesap yaparsak; 350 bin dış hat
yolcusunu üç yüz altmış beş güne böldüğümüzde bir günde
havaalanına inecek dış hat yolcu sayısı
ortalaması 959dur. Hiç uzatmaya, hiç uzman olmaya, Devlet Hava
Meydanları İşletmesinde çalışmaya gerek yok. Çubuk
ilçesinin bir köyü, Sirkeli köyündeki bir vatandaşa sorsanız, bu
havaalanına ortalama olarak bir günde 950 yolcu inmeyeceğini bilir,
yabancı yolcu. Ne gariptir ki 1933 yılında kurulan, işi bu
olan, seksen üç yıllık Devlet Hava Meydanları
İşletmesi bunu bilmiyor. Bu havaalanına Boeing 747-400 Big Top
inmeyeceğine göre, günde 959 dış yolcu demek her uçakta 150
yolcu üzerinden 6 uçak, 200 yolcu üzerinden 5 uçak demektir. Zafer
Havaalanına günde turist dolu 5-6 uçağın ineceğine kim
inanır? Uzun uzun anlatmayacağım, iç hatlarda da durum
farklı değildir. Havaalanına günde ortalama 1.370 yolcu
sayısı garanti edilmiştir. Bu, bir günde havaalanına dolu
dolu 8-9 uçak inecek demektir. Olabilir mi? Bence vallahi de olmaz, billahi de
olmaz, zaten olmamıştır. Nerede olur? Anca Türkiyede olur.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bir tek AKPliler
inanır buna.
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Devamla) İster
inansın, ister inanmasın.
Değerli milletvekilleri, özetlersek; Zafer
Havaalanına bir günde dolu dolu 8-9 iç hat yolcu uçağı, turist
dolu 5-6 uçak yani toplamda 14-15 uçak iniş kalkış yapabilir mi?
Soruyorum, Yapabilir. diyen varsa burada söylesin. 1993te kurulan bir
kurumda -hadi buna acemilik diyelim, acemilik yaptılar- bu kadar acemilik
olur mu? Tabii ki olmaz, olmamalıdır.
Sizleri rakamlara boğmak istemiyorum ama birkaç
istatistik daha vermek gerekir diye düşünüyorum. Havaalanında 2013
yılında iç hatlarda 32 bin küsur yolcuya servis hizmeti
verilmiştir. Garanti edilen yolcu sayısı 550 bindir.
Gerçekleşme oranı yüzde 6dır, yanılma yüzde 94tür.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Birinci yıl için.
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Devamla) -
Dış hatlarda birinci yıl için garanti edilen yolcu
sayısı 374.500dür, gerçekleşme 11.325tir; gerçekleşme
oranı yüzde 3tür, yanılma yüzde 97dir. İcra makamında
olanlar yanılabilir mi? Bilinçli olmamak kaydıyla eksik, noksan
yapabilir mi? Esasa taalluk etmemek şartıyla bunlara evet diyorum;
olabilir, insan olan yerde eksik de olabilir, yanlış da olabilir.
Ancak, eksiğin de, yanılmanın da bir sınırı
vardır. Yüzde 3-5, yüzde 10 yanıldınız diyelim, kabul edelim;
daha da ileriye giderek yüzde 15 yanıldınız diyelim, hatta torpil
yaparak yüzde 30-yüzde 40 yanılmayı da kabul edelim; olmaz ya. Allah
aşkına, iç hatlarda yüzde 94, dış hatlarda yüzde 97
yanılma olabilir mi? Olabilir mi, soruyorum; burada açıkça
söyleyelim, cevap istiyorum kısaca? Sayın Bakan da burada
cevabını versin ama cevabını ben vereyim çünkü veremezler.
Hiç kimse olabilir diyemez, hiç kimse. Böyle bir yanılma değerli
arkadaşlar
Çok yazıktır Türkiyeye. Yanılma demek
paradır, hem de çok büyük para demektir. Adına yanılma da
diyelim, öyle olsun. İşte, böyle bir yanılma sonucunda 2013
yılında iç ve dış hat olarak işleten firmaya ortalama
olarak bir günde 12.704 avro ödeme yapılmıştır, bugün
itibarıyla Türk lirası olarak karşılığı
45.734 Türk lirasıdır. Yani, biz firmaya günde ortalama 45.730 TL
ödemişiz, Turkish lira. Ödenen bu meblağ senin benim, primini
ödeyemeyen esnafın, memurun, işçinin cebinden
çıkmıştır. Ciddi karşılığı var
mıdır? Maalesef yoktur, yolcu olarak.
Değerli arkadaşlar, diyelim ki
havaalanı yeni işletmeye açıldı, vatandaş uçağa
binmeyi bilmiyor, böyle bir alışkanlığı yok. Bir
yıl sonra, 2014 yılında durum ne olmuştur? Rakamları
veriyorum: İç hatlarda yolcu sayısı 2013e göre
gerilemiştir. Garanti edilen sayılar nedeniyle atlayarak geçiyorum
zaman sebebiyle- bir günde ortalama 13.525 avro ödeme
yapılmıştır 2014 yılında, Türk lirası olarak
karşılığı 48.690 TLdir.
Değerli arkadaşlar, Ankara-İzmir
yüksek hızlı tren hattı inşası hızla devam
etmektedir. Bakınız, yüksek hızlı tren işletmeye
açıldığında Zafer Havaalanına inecek iç hat yolcu
sayısı daha da azalacaktır yani günde ödeyeceğimiz miktar
50 bin TLnin de üzerine çıkacaktır.
Bu havaalanı için işletmeci firmaya onuncu
yılda, iç hatlarda 775 bin küsur, dış hatlarda 542 bin küsur
yolcu garanti edilmiştir, trendin böyle devam etmesi hâlinde günde 66-70
bin lira civarında para ödenecektir. Firma, havaalanını otuz
yıla yakın işletecektir, yirmi dokuz yıl on bir ay. Ben
oturdum, mevcut verilere göre bir hesap yaptım, siz de
çıkarabilirsiniz; benim hesabıma göre işletme süresince firmaya
190 milyon avro ödeme yapılacaktır, 190 milyon avro.
Havaalanının proje maliyeti 50 milyon avrodur, diğer gelirleri
de hesaba katarsak firma en az sekiz dokuz yılda yatırım
maliyetini finanse edecektir. Böyle ballı bir yap-işlet-devret
dünyanın hiçbir yerinde yoktur, olamaz da. Yaklaşık otuz
yıl sonra firma devretse ne olur, devretmese ne olur, zaten eskimiş
olacak.
Yap-işlet-devret modelinin amacı, firma
yapacak, işletecek, para kazanacak ve devredecektir. Bu modelin sebebi
devletin finansman sıkıntısıdır, Devlet
yapmıyor, özel kesim yapsın, işletsin, sonra da devretsin.
diyoruz. Zafer Havaalanına yolcu talebi yok denecek kadar azdır.
Yüzde 3-5lik talep bir havaalanı için yeterli değildir,
attığımız taş ürküttüğümüz kurbağaya
değmeliydi. Bu havaalanını devletimiz yapsaydı 140 milyon
avro -bakınız, tekrar söylüyorum, 50 milyon avro proje maliyeti
hariç- yani bugünkü parayla 504 milyon Türk lirası devletin cebinde
kalacaktı.
Burada söylemim firmaya değildir, böyle
ballı bir işe kim olsa atlar. Vatandaş uçağa güle güle
binsin, mutlu olsun. Sözüm, işsizliğin rekor
kırdığı günümüzde, genç işsizlerin yüzde 20lere
vurduğu günümüzde yani yiğidin kuru soğana muhtaç olduğu,
edildiği günümüzde kamu kaynaklarının kullanılmasında
gerekli hassasiyetin gösterilmemesinedir. Firma da tabii kazanacak ama
kazancın da bir ölçüsü konulmalıdır. Ölçü
kaçırılmış ise yapanın yanına kâr
kalmamalıdır. Ancak, acı gerçek şudur: Yapanın
yanına kâr kalmıştır.
Değerli milletvekilleri, gerçek
anlattığım gibidir. Söyledim, vebalden kurtuldum; bakalım,
sorumluluk mevkisindekiler bu vebalden nasıl kurtulacaktır diyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir
Milletvekili Sayın Aytun Çıray konuşacak.
Buyurun Sayın Çıray. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYTUN ÇIRAY (İzmir)
Sayın Başkan, Gazi Meclisin değerli üyeleri; bütçe
çalışmaları muhalefete iktidarın bir bütün olarak
bilançosunu çıkarma fırsatı sunar. Örneğin, on dört yıl
önce devraldığınız Türkiyede terör bitme noktasına
gelmişti, tarihin en büyük depreminin yaraları
sarılmış, alınan ekonomik kararlar sonuçlarını
vermeye başlamış, dünyada likidite artmış, yüzde 34 oy
oranıyla, yüzde 65 milletvekiliyle tek başına iktidar
olmuştunuz. 57nci Hükûmetin şahsiyetli duruşuyla
Kıbrıs, Avrupa Birliğinin ön dayatması olmaktan
çıkarılmış, komşularıyla barış içinde
bir Türkiye, Orta Doğuda taraf olan değil, akil bir Türkiyeyi
devralmıştınız. Peki, bugün Türkiyeyi nereye getirdiniz?
Tam bir dehşet bilançosuna. Ortalama büyüme hızı yüzde 4lerde.
Bu, Menderes döneminde yüzde 6,3, Demirel döneminde ortalama yüzde 6ydı,
Cumhuriyet Döneminin tamamının ortalaması da yüzde 5,2ydi.
İşsizlik çift haneli rakamlarda. Fert başına düşen
millî geliri düşürdünüz ve bir yılda 24 büyük patlama oldu, bunun
için de dış güçleri suçluyorsunuz ancak Osloda dış güçleri
yanınıza alıp PKKyla masaya oturan da sizsiniz MI6in
elemanıyla. Hiç olmayan çözüm süreciyle PKKyı önce güneydoğuya
yerleştirdiniz, sonra Çıkaracağım. diye Kürt
vatandaşlarımızın evini barkını başına
yıktınız. Davutoğlu-Erdoğan ikilisinin
İhvancı ideallerini gerçekleştirmek adına millî
davamız olmayan Suriye işine bulaştınız. Barzanilerle
gizli petrol anlaşmaları yaptınız. Bölgesinin dev ülkesi
Türkiyeyi ÖSO zibidilerinin arkasına takıp Suriyeye girdiniz,
şimdi onlar kaçtılar, orada evlatlarımız ve Türkmenler
şehit oluyorlar. Aynı menzile yürürken FETÖye ne istedilerse
verdiniz, sonunda 15 Temmuz felaketine geldik. Tarihimizde
yaşadığımız bir ihanet, bir fetret tablosu işte
böyle ortaya çıktı. Dinimizin en korkunç düşmanı olan
dinbazların Müslümanları şehit ettiği bir
hesaplaşmadır 15 Temmuz yani 246 vatandaşımız karanlık
kumpaslara kurban oldu. Ortak menzil için her türlü kumpası mübah sayan bu
kötülük ittifakı Peygamber ocağımızın
ocağına âdeta incir dikti. Neyse ki 15 Temmuz hıyanet
şebekesi kahraman Türk askerleri, kahraman polisler ve ferasetli Türk
evlatlarının asil iş birliğiyle bertaraf edildi.
Yüce Meclisin değerli üyeleri, aslında 15
Temmuz, AKPyi yönetenlere tövbe edecek laik demokrasiye ve anayasal düzene
dönme imkânı tanımıştı. Doğrusu 7 Haziran
seçimleri sonrasında olduğu gibi, Sayın
Cumhurbaşkanında bir sessizlik ve anayasal sınırlara
dönüş işareti de vardı, hatta 15 Temmuz darbe girişimini
araştırma komisyonunun kurulmasına bile katkı verdiler. Ta
ki Sayın Bahçeli ortaya çıkıp Gelin, fiilî duruma uygun
anayasayı yapalım. deyinceye kadar. İşte, o anda Darbe
Komisyonu battal hâle geldi, sonra da Cumhurbaşkanı
fıtratına geri döndü. Birkaç gün önce de ortaya çıkmaya
başlayan gerçeklerden rahatsız olduğu için güya kendine
yapıldığı iddia ettiği darbe girişiminin
araştırılmasını durdurun talimatı verdi.
Şimdi de Türkiye dört yerde savaşırken adil propaganda
imkânı ve milletin haber alma hakkı yokken referandum yapılmak
isteniyor. Başarılırsa 12 Eylül darbe anayasası kadar bile
meşruiyeti olmayan bir anayasa ortaya çıkacak. Bunun için 21 maddelik
anayasa değişikliğinin bize çok pahalıya patlayacak
gerçekleriyle yüzleşmeye mecburuz.
Birincisi, bu anayasa değişikliğiyle
birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihsel anlamını tamamen
kaybedecektir. Bakın, bu yüce Meclis hem Kurtuluş
Savaşının hem de müstakbel Türkiyenin var edip yönetildiği
yerdir. Yani bizim ilk hükûmetimiz Meclistir, hükûmet başkanı da bu
nedenle Meclis Başkanı olan Atatürktür. Dolayısıyla
Meclisin alnındaki Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir. sözü ne bir temenni ne de bir fikirdir, siyasi yapılanmanın
ta kendisidir. Ancak, 21 maddelik anayasal değişiklik Türk milletinin
bu yüce çatısını tamamen tek adam devletinin bir organı
hâline getirecek.
Değerli milletvekilleri, bu, devlet biçimimizin
Meclis eliyle ortadan kaldırılmasıdır. Kurulacak böyle bir
sistemi kamufle etmek adına, başa geçecek bir partinin genel başkanına
cumhurbaşkanı denilmesi ise göreceksiniz, felaketi katmerli hâle
getirecektir. Şimdi özellikle buna olumlu bakan varsa eğer, MHPli
dostlarıma seslenmek istiyorum: Bunun inandığınız Türk
milliyetçiliği değerleri açısından anlamını hiç
düşündünüz mü?
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Çok.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Türkiye Cumhuriyeti
devletinin bir tek adam devleti hâline gelmesine hangi gerekçelerle rıza
göstereceksiniz?
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Bizim aklımız
bize yeter, aklınızı kendinize saklayın.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Hem de kime rıza
göstereceksiniz, 5 Mayıs 2013te ağzını doldura doldura
Türk milliyetçiliğini ayağımızın altına
alıyoruz. diyen ve ülkücüleri Fatiha bilmezler. diye suçlayan birine
mi?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) MHPnin
aklı kendine yeter, sen akıl verecek durumda değilsin.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Sen HDPye birkaç kelam
et, MHP ne yaptığını biliyor.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Değerli dostlar, bir an
Türk milliyetçiliğine ve milliyetçilere yaptığı
sayısız hakareti
bağışladığınızı farz edelim, peki bu
iktidarın Türkiyede PKKya yeniden can verdiğini unutacak
mısınız?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Otuz
beş gün koalisyon görüşmesini MHP yapmadı, sen yaptın onu.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Sırf bu uyduruk,
bölücü, yanlış siyasetler yüzünden hiç vermememiz gerektiği
hâlde verdiğimiz şehitlerin ruzumahşerdeki şahitliği
ne olacak?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
PKKlıların cenazesine gidenlere söyleyeceksin onu.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Türk milletinin
adını bu millet yaptığını
hafızalarınızdan silseniz de vicdanınızdan silebilecek
misiniz? Sayın Bahçeli değil miydi Başkanlık isteyen
Öcalandır. diyen? Peki, bu süreçler sırasında Sayın
Bahçeliye ve MHPye yönelik kabalıklar bunlardan ibaret mi? Ne gezer.
Sayın Cumhurbaşkanının danışmanı ve metin
yazarının söylediği sözleri, attığı tweeti
burada söylemeye hicap ederim; hicap ederim, saygımdan ötürü.
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) Ya,
siz işinize bakın kardeşim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ya,
fitneciliği yapıyorsun hicap etmiyorsun da söylemekten hicap
ediyorsun! Fitneyi atıyorsun hicap yok, arkasından Şunu
yaparım, hicap ederim. diyorsun!
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay)
Demagoji yapma, biz önce ülkem, sonra milletim diyoruz.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Değerli MHPli
dostlarım, değerli ülkücüler; beni bilirsiniz, beni
tanırsınız, sizi kırmak gibi bir niyetim olmaz.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Nereden tanıyoruz,
nereden biliyoruz? Özelliğin ne senin?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri...
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Ama bütün bunlar için
ülkücülerden...
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Arkadaşlar, herkes
klasmanına göre konuşsun. MHP liderini bu kürsüde ağzına
alacak adam bir kere düşünerek alsın lütfen.
BAŞKAN Sayın Çıray, siz de lütfen
konudan ayrılmadan söz aldığınız konu hakkında
konuşun, sataşmada bulunmayın lütfen, gecenin bu saatinde.
Lütfen devam edin.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Bu millet
sizi tanıyor. Ebediyen iktidar yolunuzun kapanacağının
hesabını yapıyorsunuz.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Değerli
milletvekilleri, yeni bir fiilî durumla Türkiye karşı
karşıya kalacak. Tayyip Beyin 3 Kasım 2019 seçimlerine Türksüz
ve baştan aşağı yeni bir anayasa vaadiyle girdiğini
göreceğiz.
MEHMET METİNER (İstanbul) Külliyen yalan
söylüyorsunuz, külliyen.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Şimdi, biz bugüne kadar
öngörülerde bulunduk, çıktı, temenni ederiz, çıkmaz; memnun
oluruz çıkmazsa, bundan hiç üzülmeyiz.
MEHMET METİNER (İstanbul)
İşiniz gücünüz yalan sizin.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Beyler, gençlerimiz dinbaz,
ideolojik eğitimin çarkları arasında öğütülüp telef
olacaklar. Dünyanın ve bilimin uzağında
kaldığımız için ayakta kalamayacağız. Bizi modern
millet kılan ne özelliğimiz varsa kaybedeceğiz.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Dindarlar
sizden çok çağdaş.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Değerli
milletvekilleri, fiilî durumu kabul etmemiz demek, biz bu Anayasayı
korumaktan âciziz demektir. Buradan hangi karar çıkarsa çıksın
biliniz ki Ne mutlu Türküm diyene! diyenler Atatürkün temsil ettiği
değerleri ölümüne kadar savunacaklardır.
Bu millet, büyük millettir, Türkiyede tek adamdan
ve onun yardakçılarından daha büyüktür. Neleri aştık, Türk
milleti bunu da aşacaktır. Türk insanı Yahudilerin
Almanyayı terk ettikleri gibi Türkiyeyi terk etmek zorunda kalmayacak.
Tapuyu delmeye çalışıyorlar, tapu delinmeyecek. Hukuku üstün
kılacağız.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Tam
provokatör, tam.
AYTUN ÇIRAY (Devamla) Tekrar yabancı sermaye
gelecek. Türk milleti Yunanlılar Sakaryaya geldiğinde nasıl
Fiilî durum oluştu. dememişse gene demeyecek.
Başaracağız ve tek adam devletini kurulmadan inşallah
tarihe gömeceğiz. Gelin, bu demokrasi ve medenilik mücadelesini
siyasetüstü bir anlayışla yapalım. Yalana karşı doğruya,
sahteye karşı gerçeğe
MEHMET METİNER (İstanbul) Yalan
söylemeyeceksin, yalan söylemeyeceksin.
AYTUN ÇIRAY (Devamla)
nankörlüğe
karşı vefaya el verin. Büyük Türkiye için yeni umutlar, yeni hedefler
koyalım; Türk milleti bizden bunu bekliyor.
Teşekkür ederim.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Siyaseti milletle
yapın, millete göre yapın.
MEHMET METİNER (İstanbul)
İşiniz gücünüz yalan ya.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Sayın Başkan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Ersoy, buyurun.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Parti grubumuz
adına sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
İki dakika süreniz.
IV.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
10.- Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoyun, İzmir
Milletvekili Aytun Çırayın 433 sıra sayılı 2017
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının 6ncı maddesi
üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Saygıdeğer
milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisinin durduğu yeri kırk yedi
yıllık hafızasına kısacık bakanlar net bir
şekilde görürler. Bu yüce Meclis, fiilî durumun hukuki duruma
dönüşmesiyle ilgili büyük bir kriz yaşıyor MC Hükûmeti ve 1980
öncesi. Turlar, turlar, saatler, günler, aylar geçiyor ve dört buçuk ay Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı seçilemiyor. Neden? Hükûmet kurma
yetkisi seçimden sonra hemen verilerek Başbakana, Genel Başkana
Hükûmet kuruldu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı seçilmediği
için. Bu fiilî durum fark ediliyor, daha sonra Önce Meclis
Başkanlığı teşekkül etsin, ondan sonraki süreçte
gerekli atamalar yapılarak Hükûmet kurulsun. diye karar veriliyor. Ve
sokaklar kutuplaşmışken, sağ sol birbiriyle ciddi anlamda
mücadele ederken, öldürürken Cumhuriyet Halk Partili Cahit Karakaşa,
Milliyetçi ülkücü hareketin lideri Başbuğ Alparslan Türkeş, oy
veriyor ve krizi çözüyor. Milliyetçi Hareket Partisi, krizlerin, kaosların
önünde, milletin, devletin bekası için ön açabilen bir partidir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Anlamazlar, anlamazlar.
RUHİ ERSOY (Devamla) Ve tercihlerini
belirlemiştir. (MHP sıralarından alkışlar, CHP
sıralarından gürültüler)
ORHAN SARIBAL (Bursa) Sorumlu sizsiniz.
RUHİ ERSOY (Devamla) Parlamenter sistem
muhafaza ediliyor. Buradaki tartışmaları net olarak bilmeden
insanlar oturup yerli yersiz tartışmalarla haddini aşmasın.
Herkes kendi özeline baksın. İçerisine HDP kaçmış (MHP ve
AK PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar; CHP sıralarından
gürültüler) cumhuriyetin kuruluş ilkeleriyle mütenasip davranmayan, körün
fil tarifi gibi bir CHP karşısında çok saygı
duyduğumuz milletvekili olmasına rağmen bu
tartışmayı açarak, meseleyi başka noktalara çekerek ölçüyü
kaçırmasınlar.
ORHAN SARIBAL (Bursa) Bu ülkenin başına
RUHİ ERSOY (Devamla) Meselesi olan varsa plan
bütçe görüşmeleri kürsüsüne değil, basın toplantısı
odasına gelsin, yüreği yetiyorsa ekran karşısında
bizimle tartışmaya çıksın. Polemiklerle milliyetçi ülkücü
hareketin geçireceği vakit yok. Memleket, millet sevdası için
doğru olan neyse onu yapacaktır ve henüz son sözünü
söylememiştir. Son sözünü söyleyecek olan hareketin lideri kırk yedi
yıllık MHP hafızasının içerisinden gelen bir
şahsiyettir.
TACETTİN BAYIR (İzmir) Bize HDP
kaçmadı ama sana Tayyip kaçmış, öyle gözüküyor.
RUHİ ERSOY (Devamla) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Turan daha önce
kalkmıştı. Sayın Turan sizi dinliyorum.
ORHAN SARIBAL (Bursa) Mareşal
yaptınız
BAŞKAN Sayın Sarıbal
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
CHPli vekilin konuşmasına cevap vermek istiyorum izin verirseniz.
BAŞKAN Sataşmadan dolayı, buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
11.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, İzmir
Milletvekili Aytun Çırayın 433 sıra sayılı 2017
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısının 6ncı maddesi
üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; saat gecenin on bir buçuğu, bütçenin son
bölümündeyiz. Çok daha sorumlu davranarak, çok daha vizyonumuzu ortaya koyarak
bu ülke adına iddialarımızı ortaya koyabilmemiz imkânı
varken ucuz polemikler, sığ yaklaşımlar, fitne çıkarma
tırnak içerisinde- yaklaşımları, 2 partinin makul
görüşmelerini farklı değerlendirmeler... Aslında
bunların aynaya bakıldığı zaman insanı mahcup
eden tarzlar olduğunu hepimiz biliyoruz. Keşke daha sağduyulu,
bütçeyle ilgili konuşma izlemiş olsaydık ancak bizi mahcup eden
fakat maalesef sahibini mahcup etmeyen bir konuşma görmüş olduk.
Seçimlerden sonra HDPyle beraber sizi biz
nasıl salladık? diyen anlayışın, bugün 2 tane
partinin bir araya gelip Türkiyenin bir problemini çözme iddiasını
anlaması mümkün değil. Hep bize uzlaşmıyorsunuz
diyenlerin bugün bizim uzlaşma iddiamızı, beraber masaya oturup
anlaşma iddiamızı anlamaları mümkün değil, bunu
beklemiyoruz.
KEMALETTİN YILMAZTEKİN
(Şanlıurfa) Derdimiz memleket bizim, memleket.
BÜLENT TURAN (Devamla) Ancak, biz,
bırakın tek adam diktasını, başkanlığı
sadece bu memleketin geleceği adına istiyoruz. Her zaman bize Neyi
yapamadınız? diyorsunuz. Evet, biz uyumluyuz Cumhurbaşkanıyla,
her şeyi yapıyoruz. Sorun bu değil, sorun bizden sonraki
yıllarda bu ülkenin muhtemel riskleri olmasın diye
uğraşıyoruz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sorun yolsuzluk!
BÜLENT TURAN (Devamla) Bir daha diyorum, biz
rahatız arkadaşlar, biz Cumhurbaşkanımızla beraber
uyumlu bir Hükûmetiz. Sorun bizim sorunumuz değil ama bizden sonraki
yıllarda, az önceki sayın hatibin anlattığı gibi,
muhtemel riskler geçmiş tecrübelerle beraber bakarak bir daha olmasın
istiyoruz.
AYTUĞ ATICI (Mersin) O zaman
işsizliği çözün, yolsuzluğu çözün.
BÜLENT TURAN (Devamla) Buna
katılmayabilirsiniz, destek olmayabilirsiniz ama aşağılama
iddiaları, sokak ağzıyla ifade etmeleri
ERDİN BİRCAN (Edirne) Hep
aldatıldık. diyen adamdan başkan olur mu?
BÜLENT TURAN (Devamla) Böyle bağırmalar
Hiç bunlar doğru değil.
ERDİN BİRCAN (Edirne) Hep
aldatıldım. diyen adam. Hep aldatıldık. diyor.
BÜLENT TURAN (Devamla) Siz
bağırabilirsiniz, siz söyleyebilirsiniz
ERDİN BİRCAN (Edirne) O aldatsın, o
aldatsın.
BÜLENT TURAN (Devamla) ..biz
konuşacağız, adım atacağız.
ERDİN BİRCAN (Edirne) Hep
aldatıldı.
BÜLENT TURAN (Devamla) Ne olmadı?
dediyseniz hep oldu, bu da olacak inşallah.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Altay
ENGİN ALTAY (İstanbul) İki
ayrı sataşma var, ayrı ayrı söz talep ediyorum.
BAŞKAN Öyle bir şey yok Sayın
Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Nasıl yok?
Milliyetçi Hareket Partisi hatibinin bir sataşması var çok bariz,
onun için söz istiyorum.
BAŞKAN Evet.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bilahare Bülent
Turanın sataşması için de söz talep edeceğimi beyan
ederek
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ben cevap verdim
Sayın Başkan, az bile cevap verdim.
BAŞKAN Onu daha sonra düşünelim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Herkesin
söyleyecek bir sözü var bu Mecliste.
BAŞKAN Sayın Ersoyun söylediklerine
karşılık olarak sataşmadan size söz veriyorum.
Buyurun iki dakika
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bülent Turanla
ilgili konuya sonra bakacağız.
BAŞKAN Sonra bakacağız ona,
değerlendireceğiz.
12.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Osmaniye
Milletvekili Ruhi Ersoyun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi,
Sayın Ersoy, size bu İçerisine HDP kaçmış. sözünü
yakıştıramadım, önce onu söyleyeyim.
NURETTİN YAŞAR (Malatya) DYP dedi
HDP demedi ya.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
ENGİN ALTAY (Devamla) Bu Parlamentonun bu
ülkede her hafta bir bomba patlarken 1, 2, 3 şehit haberi geldiği
zaman günlük, aleladeymiş gibi yok hükmünde sayıldığı
bir dönemde Parlamentoda Milliyetçi Hareket Partisinin de, Adalet ve
Kalkınma Partisinin de, HDPnin de, Cumhuriyet Halk Partisinin de
Türkiyede yaşananlara tavrı bellidir, tutumu bellidir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Konuşmayı
gördük ama Sayın Başkan.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ben muhalefet
partilerinin kendi aralarında tartışmasını doğru
bulmam. Orta yerde kavga edecek bir iktidar var, önce onu söyleyeyim, bir.
İkincisi: Partilerin tutumlarına
dayalı olarak böyle benzetme yapmaya kalkarsak bu işin sonu gelmez.
Biz de yaparız, biz kekeme değiliz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Kim başlattı
konuşmayı?
ENGİN ALTAY (Devamla) Kekeme değiliz,
yapmıyoruz.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Çıray
başlatmadı mı?
ENGİN ALTAY (Devamla) Ayrı
Bir şey
demiyorum, bir dinle. Bir dinle ya! Bir dinle!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Çıray
başlattı.
BAŞKAN - Grup Başkan Vekili
konuşuyor, lütfen
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Ama siz ona söyleyin.
BAŞKAN - Sayın Tunç
ENGİN ALTAY (Devamla) Sen avukatı
mısın onların?
BAŞKAN - Sayın Tunç
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Sayın Çıray,
Sayın Çıray
ENGİN ALTAY (Devamla) Sen MHPnin
avukatı mısın?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) -
o başlattı.
BAŞKAN Sayın Tunç
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Onlar da
sataştılar bize Sayın Başkan.
ENGİN ALTAY (Devamla) Sayın Başkan,
süremi yeniden başlatın, insicamım bozuldu.
BAŞKAN Tamam, ben size ekleyeceğim süre.
Buyurun, devam edin siz.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ayıp ya! Şu
Parlamentoya ayıp! Daha iki gün önce 44 şehit vardı bu ülkede.
Bu polemiklerle mi biz terörün üstesinden geleceğiz?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Kime söylüyorsun?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Kim yaptı
polemiği?
ENGİN ALTAY (Devamla) Daha bugün
BAŞKAN Sayın Tunç
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Polemiği kim
başlattı?
ENGİN ALTAY (Devamla) Biz gereğini
söylerdik, biz gereğini söylerdik.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Kim başlattı
polemiği?
ENGİN ALTAY (Devamla) - Sayın Başkan,
İç Tüzüke göre buna ceza vermeniz lazım.
BAŞKAN Sayın Tunç, lütfen.
ENGİN ALTAY (Devamla) - Biz gereğini
söylerdik. Arkadaşımızın bir sürçülisanı olmuşsa
biz gereğini söylerdik.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - Onu söyleyin. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (Devamla) - Biz gereğini
söylerdik. Kaldı ki arkadaşımız iyi niyetle bir
değerlendirme yapmıştır.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Nasıl ya?
ENGİN ALTAY (Devamla) - Ve ben
arkadaşımın değerlendirmesine şu noktada
katılmıyorum: Sayın Çıray, için rahat olsun. Bu
Parlamentonun da, bu asil milletin de demokrasiden vazgeçeceğine
inanmıyorum. İçin rahat olsun. Yok böyle bir şey. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu Parlamentonun kendi eliyle
demokrasiden vazgeçeceğine beni kimse inandıramaz. Bunu, günü
geldiğinde, bu sandık buraya koyulduğunda göreceğiz.
Milliyetçi Hareket Partisinin tutumu kendisini
ilgilendirir, bu konuda söyleyecek bir lafım olmaz benim.
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Teşekkür ederiz.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ben, Milliyetçi Hareket
Partisinin bu süreçteki tutumunun takdirinin Milliyetçi Hareket Partisi
tabanına ait olduğunu düşünüyorum ve Milliyetçi Hareket Partisi
tabanının da eğer es kaza bu mesele bu Parlamentodan geçerse,
referanduma giderse orada şekilleneceğine ve demokrasiden yana
şekilleneceğine yürekten inanıyorum.
Parlamentoyu tekrar uyarıyorum: Bugün bir zirve
yapıldı. Bugün Başbakan ve partimizin ve Milliyetçi Hareket
Partisinin liderleri bir araya geldi. Kabak çekirdeği yemek için
gelmediler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (Devamla) Başkanım, bir
dakika
BAŞKAN Bir dakika verdim size Sayın
Altay, dört dakika konuşmuş olacaksınız.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bir daha verin. Önemli
bir konu. Tekrar Bülent Turan için sataşmadan söz istemeyeyim, burada
konuşayım.
BAŞKAN Peki, bir dakika daha vereyim.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (Devamla) Böyle bir tablo içinde
bu tartışmaları bu Parlamentoya yakıştırmam. Bu,
orta yerde. 1950-2016; altmış altı yıl
Sayın
milletvekilleri, altmış altı yıldır Türkiyede hâlâ
biz demokrasi arıyoruz, demokrasi tartışıyoruz. Böyle bir
tablo içinde, demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla
yerleşmediği, içselleşmediği, benimsemeye benimsenir de
oturmadığı sistemlerde kimi başkan yaparsanız
yapın, beni de yaparsanız benden de diktatör olur, başka bir
şey olmaz. Demokrasinin olmadığı yerlerde bu sistemler
büyük bir toplumsal felakete dönüşür. Bunu vakti zamanı gelince
millete anlatacağız.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum)
60da ihtilal yapılırken niye ses çıkarmadınız?
ENGİN ALTAY (Devamla) Milliyetçi Hareket
Partisinin bu tutumunun takdirini de kendi tabanları verecektir deyip
tartışmayı bitirmek istiyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Ben de birleşime on beş dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 23.34
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Özcan PURÇU
(İzmir)
----0----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 40ıncı
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
2017
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
görüşmelerine devam edeceğiz.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay Başkanlığı
Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 434)
(Devam)
BAŞKAN
Komisyon yerinde, Hükûmet yerinde.
6ncı madde üzerinde, şahsı
adına İzmir Milletvekili Zeynep Altıok konuşacaktır.
Buyurun Sayın Altıok. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ZEYNEP ALTIOK (İzmir) - Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; ülkemiz, ekonomiyi de etkiler şekilde,
toplumsal barış, huzur ve refahın ağır tehdit
altında olduğu zor günlerden geçiyor. Bu gündemde ortak akıl
oluşturarak Parlamentoda çare üretme çağrılarımıza
kulak vermek yerine çözümsüzlüğü kalıcı bir fırsat olarak
gören iktidarın tutumuyla ülkenin yakıcı sorunları yerine
bütçe üzerine konuşuyoruz. Zaten son derece kötü giden ülke ekonomisi,
demokrasiye yönelik saldırı niteliğinde bir OHAL
fırsatçılığıyla en temel hak ve hürriyetler hiçe
sayılarak, terörle mücadele adı altında yürütülen Hükûmet
politikalarının da etkisiyle çöküş aşamasına
gelmiştir. Çözüm üretemeyen, daima millî ve dinî duyguları suistimal
ederek çözümü de yurttaştan bekleyen bir akıl ve o akıl tek
akıl, tek güç olsun diye uğraşmaktan başka hiçbir
duyarlığı, önceliği ve işi olmayan bir Hükûmet var.
Darbe girişimi karşısında vatandaşını
koruyacağına can güvenliği sağlayamadığı
sokaklara kendisini korumaya çağıran, ekonomiyi batırıp
çözüm için vatandaşın 3-5 dolarına göz diken, günlük grafik
yükselişten öte kalıcı bir çözümü olmayan, dolar bozdurma
seferberliklerinden medet uman bir iktidar var. Dahası, bakanlıklara,
başkanlıklara, kurumlara ayrılan bütçeleri nitelik ve ihtiyaçlardan
bağımsız, sadece yeni Türkiye ülküsüne hizmet edecek
düzenlemelerle planlayan bir zihniyetle karşı
karşıyayız.
Bazı rakamlara dikkat çekerek
açıklayalım: 2017 bütçe tasarısında en fazla pay 171 milyar
962 milyon lirayla Maliye Bakanlığına ayrılırken 1
milyonun üzerinde eğitim emekçisi öğretmen ve 18 milyona yakın
öğrenciye hizmet veren Millî Eğitim Bakanlığına 85
milyar 49 milyon lira bütçe ayrılmış. Uluslararası Öğrenci
Değerlendirme Sınavı yani PISAda aldığımız
sonuçları işte bu bütçeleme mantığına ve eğitimin
sistemli dönüşüm politikalarına borçluyuz.
Türkiyede dini devlet tekeline alan ve
kuruluşundan itibaren tek din, tek mezhep
anlayışının resmî temsilcisi olarak hareket eden Diyanet
İşleri Başkanlığının bütçesi ise 2017de 6
milyar 867 milyon liraya çıkarılarak yine çok sayıda
bakanlığı geride bırakıyor. Bu
Başkanlığın -dikkat, Başkanlığın-
bütçesi Sağlık Bakanlığından, Kültür ve Turizm
Bakanlığından, İçişleri Bakanlığından,
Dışişleri Bakanlığından, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığından, uzatmayalım, toplamda 11
bakanlığın bütçesinden fazla. Asıl düşündürücü olan
şu: Diyanet İşleri Başkanlığının
bütçesi bütçe sıralamasında ilk 8i oluşturan İstanbul
Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Hacettepe, ODTÜ gibi 16 üniversitenin toplam
bütçesinden fazla. 67 bin okul, 7.520 hastane ve sağlık
ocağı varken 85 bin cami var. 77 bin doktor varken 90 bin imam var.
60 kişiye 1 hastane, 900 kişiye 1 doktor düşerken 350
kişiye 1 cami, 780 kişiye 1 din görevlisi düşüyor. Öğretmen
maaşı 2.980 lirayken imam maaşı 3.156 lira.
Eğitim sistemi sağlam değilse,
bilime, düşünceye, kültüre, sanata yatırım
yapılmıyorsa bu ülkenin şimdisinden ve geleceğinden ne
beklenebilir? Özenle ve bilinçle eğitimsizleştirilen, sorgulamayan,
biat eden bir halk isteniyor. Sarayın saltanatına, eril ve paraya
dayalı güce kurban edilerek yoksul ve yoksunlaştırılan bir
halk bu. Bilimsel eğitimle gelişen, ilerleyen ve üreten bir toplum
yerine üretmeyen, tüm kaynakları tüketilen bir ülkede ekonomi nasıl
gelişir, büyüme nasıl sağlanır, gelecek nasıl güvence
altına alınır? Cumhuriyetin aydınlık Türkiyesinde köy
enstitülerinin yetiştirdiği aydınlar, öğretmenler,
sanatçılar, toplum önderleri bir bir katledildiği, faili meçhul siyasi
cinayetlere kurban edildiği için, çocuklarımız anadolu liselerinin
bilimsel eğitime dayalı müfredatından imam-hatiplere, Ensar
Vakıflarına, Süleymancıların yurtlarına, cemaatlere
emanet edildiği için bugünün karanlığında boğuluyoruz.
Çocuklar örgün eğitimden çekilerek hafız okullarına, medreselere
gönderiliyor. Çocuklarımızın hayatlarına, bedenlerine,
akıllarına göz diken tecavüzcüleri aklayacak yasalar da bu bütçeleri
yapan akıllardan çıkıyor. Üstelik Bir kereden bir şey
olmaz. diyen bakanlarla savunulup korunuyor. Bütçeleme zihniyeti
değişmiyor, çıkar odaklı sistem içinde yerini daha da
sağlamlaştırmak için kendisine vatandaşın cebinden
kaynak sağlayarak yola devam ediyor. Gericilik ve karanlık
teşvik ediliyor.
Ben bugün ilkokullarda ellerine idam ipi verilen,
tekbir getirtilen, medreselerde 4 yaşında tesettürle şeriat
propagandası yaptırılan küçücük çocuklara eğitim verenlerin
sınırsız özgürlüğü
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEYNEP ALTIOK (Devamla)
karşısında
bir yanda katliam çağrısı yapan akademisyen Abdülkadir Şen
gibiler, diğer yanda barış istediği için
cezalandırılan akademisyenler varken bu konuşmayı yapmaktan
utanıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) Din düşmanı
gibi konuştun.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Altıok.
Sayın milletvekilleri, şimdi soru-cevap
bölümündeyiz.
Sayın Tüm, sizden başlayalım.
MEHMET TÜM (Balıkesir) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, 2017 yılı
bütçesini görüşüyoruz. Bütçe sadece ekonomik değerleri ifade etmez,
aynı zamanda toplumsal değerleri de ifade eder. Bütçe
yurttaşların tamamını ilgilendiren bir kavramdır çünkü
tüm yurttaşlardan alınan vergilerden oluşur. Hükûmete sormak
istiyorum: Bu bütçede vergi alırken Alevileri yurttaş olarak
görüyorsunuz ancak harcama yaparken bütçeden Alevilere bir tek kuruş vermeyerek
yurttaş olarak görmüyorsunuz. Alevileri ne zaman eşit yurttaş
olarak göreceksiniz? Diyanet bütçesiyle 6 milyar 867 bin lirayı tek bir
inanç grubuna ayırıyorsunuz. Bu sizce vicdan mı, adalet mi?
Alevilere ve diğer inanç gruplarına ödenek ayırarak bu
haksızlığı neden gidermiyorsunuz? Ülkede yaşayan tüm
insanları ne zaman eşit yurttaş olarak göreceksiniz, bunu
açıklar mısınız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Çam
MUSA ÇAM (İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, şu anda ekranları
başında bizi izlemekte olan vatandaşlar soruyorlar: 2017 yılında
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığına
gıda, veteriner, ziraat mühendisi kadroları tahsis edilecek midir?
Yine, ekranlarda bütçe görüşmelerini izleyen öğretmenler; 2017
yılında öğretmen atamalarına kadro verilecek mi?, yine,
emeklilikte yaşa takılanlar, Bizim hâlimiz ne olacak? ve
Emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili bir düzenleme yapılacak
mı? diye soruyorlar.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Çamak
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Maliye Bakanına
vatandaşlarımız adına iki soru soracağım.
1) Laborant ve veteriner sağlık bölümünden
mezun olan gençlerimizin istihdam sorunu var. Neredeyse tamamı işsiz
ve çaresiz. Bu bölüm mezunları istihdam edilmeyecekse neden bu okullar
açıldı veyahut bundan sonra kapatılması düşünülemez
mi?
İkinci sorum: Milyonlarca işsizin
mağdur olduğu genel sağlık sigortası
borçlarının önemli bir kısmı olduğu gibi duruyor.
Vatandaşlar zaten işsiz ve böylesi keyfî bir vergiyi ödeyemiyorlar.
Defalarca faiz aflarına gidilmesine karşın işsiz
vatandaşların bu borçları ödeyemediği ortada. Bu
borçları silip sadece sağlık hizmetinden yararlanmaları
için bir yol düşünülemez mi? Yani sadece
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Kayan
TURABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sorum Maliye Bakanına: Sayın Bakan,
Kırklareli Devlet Hastanesinin inşaatı bitirilip
donanımı tamamlanalı iki yıl oldu. İki yıldan bu
yana hastane açılmıyor. Tıbbi cihazların elektrik
donanımına mevcut elektrik tesisatın cevap vermediği
söyleniyor. Yeniden tesisat projesi yapılıp tadilat
yapılacağı söyleniyor. Bu durum nedir? Hastane ne zaman hizmete
girecektir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, bugün
şeker pancarı ve üretiminin tatlandırıcıya
peşkeş çekildiği bir dönemde yıllardır şeker
fabrikalarında çalışan, ihtiyaç olmasına rağmen bir
türlü kadroya geçemeyen on yıllık, yirmi yıllık, otuz
yıllık geçici işçilere kadro vermeyi düşünüyor musunuz?
Yine, Sayın Bakan, yap-işlet-devret
modelleriyle ihale edilen ve biten projelerin tümüne yolcu, araç ve hasta gibi
garantiler verilmiştir. Bu garantilerin devlete riski yaklaşık
113 milyar dolardır. 1 kuruşluk kur farkı yaklaşık 340
milyon TLye mal olmaktadır. Bu durumdaki kaybı nasıl
önleyeceğinizi düşünüyor musunuz veya bunlarla ilgili bir önleminiz
var mıdır?
BAŞKAN Sayın Hürriyet
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Sayın
Bakan, Kütahyanın Emet ilçesinde vatandaş diyor ki: Çoğumuz
Maliyeye borçluyuz ve bu borçlar belimizi büküyor. Kamyoncuların ihaleleri
ve alımları artık Ankaradan yapılıyor. Bu
alımların Emetten yapılmasını ve Emet esnafı ve
çiftçisinin kalkınmasını istiyoruz. diyorlar. Bunu bilgi olarak
size iletiyorum.
Bu bor yataklarının yüzde 50si Emette ve
bu yataklar dünya için çok önemli ama Eti Bor, Emetten götürmüş, ne
yazık ki Emete bir getirisi olmamış. Bor organize sanayi
bölgesi kurulması gibi bir planlama var mıdır? Gediz-Emet yolu
çok kötü, bu yolun projesinin ihalesi yapılmış mıdır?
Belediye borçları için yapılan kesintiler çok yüksek, bazen işçi
maaşları bile ödenmekte zorlanılıyor. Emete bu konularda
yatırım yapılacak mıdır?
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
Süreniz beş dakika.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Tüm, bütçe harcamalarının
toplum nezdinde çok önemli bir anlam ifade ettiğini ve bütçenin bir
rakamlar manzumesi olmaktan ziyade, topluma bir hizmet bütçesi olması
gerektiğini de vurguladı.
Şunu açıkça ifade edeyim ki: 2017
yılı bütçesi, bundan önceki 14 bütçede olduğu gibi, halka
hizmeti esas alan bir bütçe olmuştur ve hiçbir ayrım yapmadan bütün
vatandaşlarımıza, düşüncesi ne olursa olsun, inancı ne
olursa olsun, milliyeti ne olursa olsun, hiçbir ayrım yapmadan; daha fazla
eğitim, daha fazla sağlık hizmeti, daha fazla yatırım
yapmayı da her şeyin üstüne koymuştur. Bakın, 2017
yılı bütçesinde eğitim için 122 milyar lira kaynak
ayırıyoruz; hiçbir ayrım yapmadan, bütün vatandaşlarımız
bu eğitim hizmetinden yararlanıyor. Yine, sağlık hizmetleri
için bütçeden 111 milyar lira kaynak ayırdık, hiçbir ayrım
yapmadan bütün vatandaşlarımız bu hizmetlerden
yararlanıyor.
Reel sektör için 2017 yılı bütçesinde
gerçekten önemli artışlar yaptık. Yaklaşık 32 milyar
lira reel sektöre 2017 bütçesinde destek veriyoruz. Özellikle
işverenlerimizin iş gücü maliyetlerini azaltmak için 2017
yılı bütçesinde asgari ücret destek primi uygulamasına devam
ediyoruz. Yine, bu kapsamda, işverenlerimizin ocak, şubat ve mart
ayında ödeyecekleri sosyal güvenlik prim ödemelerini ekim, kasım ve
aralık aylarına erteliyoruz. Bunlar toplumun bütün kesimlerine ortak,
aynı anlayışta, eşit bir şekilde yansıyan
hizmetler.
Bakın, 2017 yılı bütçesinde
tarım sektörüne, çiftçilerimize önemli destekler veriyoruz. Burada
yıldan yıla artan ve yeni getirilen desteklerle beraber gerçekten
çiftçimiz bundan önemli ölçüde yararlanmıştır. Ben sizleri
tekrar teker teker rakamlara boğmak istemiyorum ama burada 2017
yılı bütçesinin toplumsal refahı esas alan,
vatandaşımızın ihtiyaç duyduğu eğitimi,
sağlığı, sosyal devlet uygulamalarını bir bir
hayata geçiren bir bütçe olduğunu özellikle de ifade edeyim.
MEHMET TÜM (Balıkesir) Sayın Bakan,
sorduğumun cevabı o değil, Diyanetin bütçesini sordum ben.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Bu bütçe aynı zamanda vatandaşlarımızın ihtiyacı
olan sosyal alanlarda, kültürde, sanatta, eğitimde, kültürel hayatın
zenginleştirilmesinde, sivil toplumun geliştirilmesinde önemli
katkılar veren bir bütçe olmuştur.
MEHMET TÜM (Balıkesir) Sayın Bakan,
Diyanetin bütçesini sordum size.
BAŞKAN Sayın Tüm, lütfen!
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
2017 yılı bütçesi gerçekten, yatırıma, üretime, ihracata,
istihdama destek veren bir bütçe olmuştur ve bütçeden bu anlamda gerçekten
önemli kaynakları da ayırdığımızı ifade
edeyim.
Sayın Çam, özellikle veteriner, gıda
mühendisliği ve öğretmenlerle ilgili bir değerlendirme
yaptı. Biliyorsunuz, her sene bütçe kanunlarında açıktan atama
sayıları belirlenir. Bu, 2017 yılı bütçe kanunuyla da 2017
yılında açıktan atanacak personel sayısı belirlendi.
Dolayısıyla, ilgili mevzuatına göre bütçe kanunu yürürlüğe
girdikten sonra Devlet Personel Başkanlığının bağlı
olduğu Bakan, Maliye Bakanının ortak çalışmasına
dayalı olarak Bakanlar Kurulumuz burada ihtiyaç duyulan alanlarda hangi
unvanda kamu personeli istihdamı için açıktan atama
yapılacağını belirleyecek. Tabii ki burada talepler
önemlidir, toplumun ihtiyaçları ve beklentileri önemlidir. Biz de, bugüne
kadar olduğu gibi, 2017 yılında personel politikasını
oluştururken bu beklentileri de dikkate alan bir yaklaşım
sergileyeceğiz.
Diğer taraftan, bütçe disiplininin de hepimiz
için ne kadar önemli olduğunu hep beraber biliyoruz.
Sosyal Güvenlik Kurumu ve Sosyal Güvenlik
politikalarında da gerçekten aktüeryal dengeleri dikkate alan, Sosyal
Güvenlik sisteminde de disiplin alan bir yaklaşımı
benimsediğimizi özellikle ifade edeyim.
Sayın Kayan, Kırklarelindeki bir
hastaneyle ilgili değerlendirmede bulundular ama müsaade ederseniz
-şu anda hazırda bir bilgim yok- Sağlık
Bakanlığından gerekli araştırmaları
yaptıktan sonra sizin de ifade ettiğiniz hususlarla ilgili durum
nedir ayrıca size bilgi arz edelim, olur mu?
Sayın Akar, gerçekten şeker
fabrikaları bizim için son derece önemli. Şeker fabrikaları bir
tarafıyla şeker pancarı üretimi yapan çiftçilerimiz
açısından önemli ve gerçekten şeker pancarı üreticimizi
korumak, refahını artırmak, bu sektörde kazancını
artırmak için her türlü tedbiri alıyoruz.
Yine, şeker fabrikaları bizim için önemli,
önemli bir istihdam kaynağı. Bugün Anadolunun dört bir
tarafında fabrikalarımızda gerek geçici personel gerek kadrolu
personel istihdam ediyoruz. Şeker fabrikalarımız piyasa
açısından önemli, tüketici için de önemli. Orada da özellikle
vatandaşımızın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakanım,
tamamlayın lütfen.
Bir dakika
MEHMET TÜM (Balıkesir) Sayın Bakan,
soruma cevap vermediniz. Cevap bekliyorum ben.
BAŞKAN Sayın Tüm, lütfen. Sayın
Tüm
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
uygun fiyatlarla şeker teminine de imkân sağlamaya
çalıştığımızı özellikle ifade edeyim.
MEHMET TÜM (Balıkesir) Ama, ben milletvekili
olarak soruma cevap bekliyorum, bundan doğal ne olabilir ki yani şu
anda?
BAŞKAN Sayın Tüm, şu anda
Bakanı dinliyorum; kusura bakmayın, sizi dinleyemiyorum.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Hürriyet, bor yataklarıyla ilgili, tahmin edeceğiniz gibi,
elimde hazır bilgi yok. Ama, gerek yol yapımıyla ilgili gerekse
burada organize sanayi bölgeleriyle ilgili gerekli bilgileri alalım. Ama,
şunu ifade edeyim: Eğer ülke olarak kalkınacaksak, sanayiyi
büyüteceksek organize sanayi bölgeleri çok önemli. Organize sanayi bölgelerinin
hem sayısını artırıyoruz hem de organize sanayi
bölgelerindeki kullanılabilir arsa miktarlarını
artırıp özellikle de yatırım yapıyoruz. Bu bölgede de
ihtiyaç varsa her zaman için tabii ki bu konularda da gerekli
çalışmalar yapılır.
Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
MEHMET TÜM (Balıkesir) Sayın Bakan,
soruma cevap vermenizi istiyorum.
BAŞKAN Madde üzerinde iki adet önerge
vardır, okutuyorum:
(Kâtip Üye Bolu Milletvekili Fehmi Küpçü
tarafından önergenin okunmasına başlandı)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 2017 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi Kanun Tasarısının 6ncı maddesinin (2)
numaralı fıkrasındaki
MEHMET TÜM (Balıkesir) Sayın Bakan,
neden duymuyorsunuz? Konu Aleviler olunca Sayın Bakanım, rotayı
başka yere çevirdiniz. Diyanet İşleri
Başkanlığının bütçesinden söz ettim, Alevilerden söz
ettim Sayın Bakan, duymadınız mı bunu Allah
aşkına? Hiç duymadınız mı?
BAŞKAN Sayın Tüm, şu anda gündemi
yerine getiriyorum, lütfen. Düzeni bozmayın lütfen Sayın Tüm.
MEHMET TÜM (Balıkesir) Ben burada 15-20
milyon insan adına konuşuyorum. Sayın Bakana soruyorum, onlar bu
ülkenin yurttaşları, vergi veriyorlar bu ülkede.
BAŞKAN Lütfen, ben gündeme hâkimim ve gündeme
devam ediyorum Sayın Tüm. Lütfen, çalışma düzenini
bozmayın.
MEHMET TÜM (Balıkesir) Efendim, vergi
veriyorlar. Sayın Bakandan bu cevabı bekliyorum. Sadece bir kesime
kaynak ayıracaksınız, peki Alevilerden vergi almıyor
musunuz? Bu vicdan mı, bu adalet mi? Soruma cevap vermiyorsunuz. Ayıp
yani ya, olur mu böyle bir şey? Bir bakan duymamazlıktan gelir mi?
BAŞKAN Önergeyi okumaya devam ediniz.
(Kâtip Üye Bolu Milletvekili Fehmi Küpçü
tarafından önergenin okunmasına devam edildi)
fonksiyonel sınıflandırma
ayrımına bakılmaksızın ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Zekeriya
Temizel Musa Çam Mehmet Bekaroğlu
İzmir İzmir İstanbul
Kazım
Arslan Ali
Yiğit Kadim
Durmaz
Denizli İzmir Tokat
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekle olan 2017 Yılı Merkezi
Yönetim
MEHMET TÜM (Balıkesir) Bununla mı
demokrasiyi kuracağız, insanlarımızı
kucaklayacağız, 78 milyonu? Bu mu? Samimi olun. Ayıp yani ya!
(Kâtip Üye Bolu Milletvekili Fehmi küpçü
tarafından önergenin okunmasına devam edildi)
Bütçe Kanunu Tasarısı'nın
6ncı maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendinin
madde metninden çıkarılmasını ve bent
sıralamasının ona göre düzenlenmesini arz ve teklif ederiz.
Zekeriya
Temizel Ali
Yiğit Musa
Çam
İzmir İzmir İzmir
Çetin
Arık Kadim
Durmaz Bihlun
Tamaylıgil
Kayseri Tokat İstanbul
Ali
Ekici Kazım
Arslan Mehmet
Bekaroğlu
Gaziantep Denizli İstanbul
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ALİ
CEVHERİ (Şanlıurfa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükümet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
6761 sayılı Kanunun 1'inci maddesiyle
değişik 5018 sayılı Kamu Mali Kontrol Kanununun 21inci
maddesinin (1)inci fıkrası Merkezî yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek aktarmaları kanunla
yapılır. Ancak, harcamalarda tasarrufu sağlamak, dengeli ve
etkili bir bütçe politikasını gerçekleştirmek üzere genel bütçe
ödeneklerinin yüzde 10unu geçmemek kaydıyla, merkezî yönetim
kapsamındaki kamu idarelerinin bütçeleri arasındaki ödenek
aktarmalarına ilişkin yetki ve işlemler ile usul ve esaslar merkezî
yönetim bütçe kanununda belirlenir" hükmünü taşımaktadır.
2017 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu'nun
6ncı maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendiyle
Maliye Bakanına 5018 sayılı Kanunun temel ilkeleri ve
kurduğu mali sistemle bağdaşmayan yetkiler tanınmakta;
genel bütçe ödeneklerinin yüzde 10unu aşmamak kaydıyla genel bütçe
kapsamındaki kamu idareleri ile özel bütçeli idarelerin bütçelerinin (01),
(02), (03), (05), (06), (07), (08) ve (09) ekonomik kodlarındaki
ödenekleri, kamu idareleri bütçeleri arasında veya Maliye
Bakanlığı bütçesinin "Yedek Ödenek" tertibine
aktarmaya; Maliye Bakanı yetkili kılınmaktadır.
Söz konusu düzenleme 5018 sayılı Kanunun
değişik 21inci maddesinin son fıkrasında yer alan
"Kamu idarelerinin bütçeleri içinde; personel giderleri tertiplerinden,
aktarma yapılmış tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma
yapılmış tertiplerden diğer tertiplere ödenek
aktarılamaz" sınırlılığını da
zımnen göz ardı etmektedir.
Maliye Bakanına aynı yetkiler, daha
geniş kapsamlı olarak daha önceki yıllar merkezî yönetim bütçe
kanunlarında da verilmiştir.
2012 ila 2015 yılları Sayıştay
genel uygunluk bildirimlerindeki ödenek üstü harcama tabloları
incelendiğinde, kamu idarelerinin personel giderleri ile sosyal güvenlik
kurumlarına devlet primi giderleri tertiplerinde yer alan ödeneklerin,
5018 sayılı Kanunun Ödenek aktarmaları"
başlıklı 21inci maddesinin 3üncü fıkrasındaki
"Personel giderleri tertiplerinden, aktarma yapılmış
tertiplerden ve yedek ödenekten aktarma yapılmış tertiplerden,
diğer tertiplere aktarma yapılamaz." kuralına
aykırı olarak Maliye Bakanı tarafından Maliye
Bakanlığının "Yedek Ödenek" tertibine
aktarıldıktan sonra buradan kamu idarelerinin hizmet alımı
ve sermaye giderleri tertiplerine aktarıldığı ve böylece
sanki personel giderleri tertiplerinde ödenek üstü harcama
yapılmasına cevaz veren yasal kurallar varmış gibi kamu
idarelerinin personel giderleri tertiplerinde ödenek üstü harcama yapmaya
mecbur bırakıldıkları, daha açık deyişle Maliye
Bakanının kamu idarelerinin personel giderleri ile sosyal güvenlik
kurumlarına devlet primi gideri tertiplerini kamu idarelerinin iradesi
dışında ödenek üstü harcama kaynağı olarak
kullandığı anlaşılmaktadır.
Maliye Bakanlığı bu yöntemi
kullanarak "ek ödenek kanun tasarısı" düzenleme
yükümlülüğünden de kaçınarak TBMM'nin "bütçe yapma
hakkını" düzenleyen Anayasanın 87nci maddesini de ihlal
etmektedir.
Ayrıca yapılan bu düzenleme 2015
Yılı Merkezi Bütçe Kanununun 6/1-a maddesinin iptali konusunda
yapılan başvuruyu değerlendirip söz konusu düzenlemeyi iptal
eden Anayasa Mahkemesinin 26/05/2016 tarih ve E:2015/7, K:2016/47
sayılı Kararında belirtilen tespit ve açıklamalara da
aykırı bulunmaktadır.
Maliye Bakanına çerçevesi çizilmemiş,
esasları belirlenmemiş bir alanda hiçbir sınırlamaya
bağlı olmaksızın geniş yetkiler tanınarak yasama
yetkisinin devri yapılamaz. Söz konusu aktarma toplamı için genel
bütçe ödeneklerinin yüzde 10'u gibi bir limitin konulması çerçeve çizme,
sınır getirme anlamında bulunmamaktadır. Bütçe kanununa
Anayasaya aykırı olarak bütçe dışı hükümler konularak
mevcut kanun hükümlerinin değiştirilmesi veya bütçe yılı
itibarıyla zımnen kaldırılması Anayasanın 2, 7,
87 ve 161inci maddelerine aykırı olduğundan bu önerge
verilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum
MUSA ÇAM (İzmir) Çekiyoruz
Başkanım.
BAŞKAN Önerge geri çekilmiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın Atıcı, bir afet olmuş
galiba, bilgi alalım sizden.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
15.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının,
Mersinin Anamur, Bozyazı ve Aydıncık ilçelerinde meydana gelen
fırtına nedeniyle seraların büyük bir kısmının
hasar gördüğüne ve bir kız yurdunda başkanlık sistemi
propagandası yapılmasına karşı çıkan CHP gençlik
kolları üyelerinin gözaltına alınmaya
çalışıldığına ilişkin açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, bugün Mersinde 2 tane
afet oldu. Bir tanesi Anamur, Bozyazı ve Aydıncık ilçelerimizde meydana
geldi. Şiddetli bir fırtına ortaya çıktı ve
seraların büyük bir kısmı hasar gördü. Gerekli tespitlerin
yapılıp çiftçilerimize acilen el uzatılmasını
istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, bugünkü ikinci afet
ise merkezde oldu. Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı kız
öğrenci yurdunda bugün bir profesöre başkanlık sisteminin
propaganda çalışması yaptırıldı. Cumhuriyet Halk
Partisi gençlik kolları buna karşı çıktığı
için de gözaltına alınmaya çalışıldı.
Bunları doğru bulmuyoruz ve AKPye açıkça Yiğitseniz
OHALi kaldırın, eşit şartlarda mücadele edelim. OHALin
arkasına sığınmayın. Halk, CHP ve herkesten
korkuyorsunuz. Gelin, eşit şartlarda mücadele edelim. Halk
diktatörlüğün yolunu açmayacak. diyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Doğal afet oldu. diye söz talebiniz
oldu zannetmiştim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Doğal afeti de
söyledi ya Sayın Başkan.
BAŞKAN Neyse, peki Sayın Altay, sizi
kırmak istemediğim için bu durum yaşandı. Yine söz talep
etseniz yine de veririm Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan,
nasıl bir şey yaşandı?
BAŞKAN Yine talep etseniz yine de veririm
Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Hayır,
arkadaşımız doğal afeti de söyledi, Kredi ve Yurtlar
Kurumundaki bir kepazeliği de söyledi.
BAŞKAN E tamam, o kepazeliği açıkça
söyleseydi Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yani 60a göre bütün
milletvekillerine söz veriyorsunuz ama sanki büyük bir şey
bahşetmiş gibi de bunu sunmayın yani. Doğal afeti de
söyledi.
BAŞKAN Hayır Sayın Altay, onu da
söyleseydi gerekçesinde zaten söz verecektim.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı (1/774) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S.Sayısı 433) (Devam)
2.- 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/733), 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2015
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/828), Merkezi
Yönetim Kapsamındaki Kamu İdarelerine, Sosyal Güvenlik
Kurumlarına ve Diğer Kamu İdarelerine Ait Toplam 211 Adet
Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/829), 2015 Yılı
Dış Denetim Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/830), 2015 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme
Raporunun Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/831), 2015 Yılı Faaliyet
Genel Değerlendirme Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/832), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2015
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/834) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 434) (Devam)
BAŞKAN 7nci maddeyi okutuyorum:
Diğer bütçe işlemleri
MADDE 7- (1) Yükseköğretim Kurulu
Başkanlığı bütçesinin 38.01.02.00-09.4.2.20-2-05.2
(Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı) tertibinde yer alan ödenek,
bu Program kapsamında lisansüstü eğitim veren yükseköğretim
kurumlarına, mal ve hizmet alımlarında kullanılmak üzere
görevlendirilen öğrencilerin sayıları ve öğrenim
alanları dikkate alınarak tahakkuk ettirilmek suretiyle ödenir.
Ödenen bu tutar karşılığını bir yandan ilgili
yükseköğretim kurumunun (B) işaretli cetveline öz gelir, diğer
yandan (A) işaretli cetveline ödenek kaydetmeye ilgili yükseköğretim
kurumu yetkilidir.
(2) 4/11/1981 tarihli ve 2547
sayılı Yükseköğretim Kanununun 43 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendi, 44 üncü, 46 ncı, 58 inci, ek 25 inci,
ek 26 ncı ve ek 27 nci maddeleri ile 19/11/1992 tarihli ve 3843
sayılı Kanunun 7 nci maddesi uyarınca tahsil edilen tutarlar ve
diğer gelirler, yükseköğretim kurumları bütçelerine özel gelir
ve özel ödenek olarak kaydedilmez. Tahsil edilen bu tutar ve gelirler, ilgili
yükseköğretim kurumu bütçesine öz gelir olarak kaydedilir. Kaydedilen bu
tutarlar karşılığı olarak ilgili yükseköğretim
kurumu bütçesine konulan ödenekler, gelir gerçekleşmelerine göre
kullandırılır.
(3) Öz gelir
karşılığı olarak ilgili yükseköğretim kurumu
bütçesinin (A) işaretli cetvelinde fonksiyonel
sınıflandırmanın dördüncü düzeyinde tertiplenen ödenekler
arasında (09.6.0-Eğitime Yardımcı Hizmetler fonksiyonu
altında öz gelir karşılığı tefrik edilen
ödenekler arasında yapılacak aktarmalar hariç) aktarma
yapılamaz.
(4) Maliye Bakanı;
a) Emniyet Genel Müdürlüğünün
öğrenim ve eğitim müesseselerinde okutulan ve eğitim gören
yabancı uyruklu öğrenci ve personele yapılan giderler
karşılığında ilgili devletler veya uluslararası kuruluşlar
tarafından ödenen tutarları,
b) NATO makamlarınca yapılan
anlaşma gereğince yedek havaalanlarının bakım ve
onarımları İçin ödenecek tutarları,
c) Gümrük idarelerince tahsil edilerek
Türkiye Radyo-Televizyon Kurumuna intikal ettirilen bandrol ücretlerinin yüzde
2'si oranında Gümrük ve Ticaret Bakanlığı hizmetleri için
söz konusu Kurumca ödenecek tutarları,
aynı amaçla kullanılmak üzere bir
yandan genel bütçeye gelir, diğer yandan ilgili idare bütçelerinde
açılacak özel tertiplere ödenek kaydetmeye ve bu suretle ödenek kaydedilen
tutarlardan yılı içinde harcanmayan kısımları ertesi
yıla devretmeye yetkilidir.
BAŞKAN 7nci madde üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Necmettin
Ahrazoğlu konuşacaklar.
Buyurun Sayın Ahrazoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU
(Hatay) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2017
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının 7nci
maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Suriye Türkmen Meclisinin dünya kamuoyuna duyurusu:
Dünyanın gözleri önünde yok oldu Halep, bitti. Kadınlar, çocuklar,
yaşlılar, göz göre göre önce açlığa, sonra ölüme terk
edildiler. Rejim ve tüm müttefikler topyekûn birleşip her
karışını kana buladılar Halepin. Tüm dünya Suriyenin
mazlumlarının acı çığlıklarını,
haykırışlarını görmezden, duymazdan geldi. Halepin
yerle bir oluşunu, yok oluşunu sadece seyrettiler. Batı
medeniyetinin övdüğü kanlı geçmişinin temize
çıktığı, bir anlamda ellerindeki kanın
temizlendiği Nürnberg mahkemeleri, Lahey sözleşmeleri, Adalet
divanları, Roma statüleri ve daha niceleri Halep için, Suriye için yok
hükmünde sayıldı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve
BM kurumları yine bir katliam karşısında yine hiçbir
şey yapamadı. Batının uluslararası hukuk deyip
kendi elleriyle koyduğu kurallar, kaideler, kanunlar yine mazluma
değil zalime göre işletildi. Halep dediğiniz dipsiz, kör bir
vicdan çukurudur artık. Büyük güçlerin, büyük güç olmaya meyleden bölgesel
güçlerin kirli egemenlik oyunlarına kurban gitti Halep. Amma ve lakin tüm
dünya bilsin ki bugün el birliğiyle yok edilen Halep değildir;
insanlığın ta kendisidir. Haleple birlikte bir kez daha
tükenmiştir medeni dünyanın tüm sahte ideolojileri, bir kez daha
yerle yeksan olmuştur sözde medeniyetin değerler silsilesi. Halep
artık sadece Halep değildir. Halep artık Vietnamdır,
Hiroşimadır, Kırımdır. Halep; Ahıskadır,
Srebrenitsadır, Gazzedir, Ruandadır, Doğu Türkistandır.
Halep artık insanlığın yüz karasıdır.
Biliyoruz ki ne bir çağrıya ne bir
haykırışa ne de bir serzenişe hacet yoktur artık. Söz
bitti ama bu vahşete gözlerini kapayan dünya bilsin ki -Allaha
şimdiki gibi hamdolsun ki- bugün düşsek de elbet bir gün yeniden
ayağa kalkacağız; sürülsek de elbet bir gün geri döneceğiz
toprağımıza, vatanımıza. Zira bu bir yenilgi, bu bir
hezimet değildir. Kazandım zannettiğiniz şey asla zafer
değildir. Mazlumun ahıyla, masumun kanıyla ancak zulmün tarihine
kara bir çizik daha attınız. Unutmayınız ki biz bu coğrafyanın
insanları, bu toprakların asıl sahipleriyiz. Elbet gün gelecek
hakkımız olanı geri alacağız. Kirli
oyunlarınıza, yüz yıllık planlarınıza boyun
eğmedik, eğmeyeceğiz. Onurumuz ve özgürlüğümüz için son
nefesimize kadar mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Bu sözler Suriye
Türkmenlerinin dünyaya sözüdür.
Değerli milletvekilleri, temmuz ayından bu
yana kuşatma ve yoğun bombardıman altında bulunan doğu
Halepte rejim ve müttefikler dört gündür aralarında kadın ve
çocukların da bulunduğu çok sayıda sivili katletmiştir.
Ağır hava bombardımanlarına eş zamanlı olarak
sivillere yönelik âdeta toplu infazlar yaşanmaktadır. Bu süreçte,
Halepten ayrılmak isteyen sivillere de izin verilmemektedir. İçlerinde
Türkmenlerin de bulunduğu muhtelif gruplar ve on binlerce sivil Halepte
iki mahalleye sığınmış durumdadır. Şu anda
Halepte yaşanan zulüm uluslararası savaş suçudur. Maalesef
uluslararası camia Halep konusunda hâlen net bir irade ortaya koyamamıştır.
Süreç, her an sivillerin aleyhine işlemektedir. Halepte on binlerce sivil
irtibat kurabildikleri ölçüde yakınlarıyla helalleşmekte ve
âdeta ölümü beklemektedir. Ancak Ateşkes sağlandı. denmesine
rağmen, şu anda Halepte hâlâ katliam devam etmekte, İran
güçleri Halepi kuşatmaya çalışmaktadır. Halepte yaşanan
insanlık dramını ve katliamını kınıyor ve
lanetliyorum.
Değerli milletvekilleri, bütçe üzerine
konuşacak olursak 2017 bütçe kanunun 7nci maddesi, Yükseköğretim
Kurulu Başkanlığı bütçesine Öğretim Üyesi
Yetiştirme Programının öz gelir kaydedilmesi hususunda kuruma
yetki verilmesini, 2547 sayılı Kanunun bazı maddeleri ile 3843
sayılı Kanun uyarınca tahsil edilen tutarlar ve diğer
gelirlerin öz gelir olarak kaydedilebileceğini, Emniyet Genel
Müdürlüğünün eğitim gören yabancı uyruklu öğrenciler ve
personele yapılan giderler karşılığında ilgili
devletler veya uluslararası kuruluşlar tarafından ödenen
tutarların, NATO makamlarınca yapılan anlaşma
gereğince ödenecek tutarların, gümrük idarelerince TRT kurumuna
intikal ettirilen bandrol ücretlerinin genel bütçeye gelir, ilgili daire
bütçesine ödenek kaydedilmesini, harcanmayan kısımların ise
ertesi yıl Maliye Bakanlığına devredilmesine yetkili
kılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, olağanüstü hâl
kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnameyle üniversitelerdeki
öğrencilerle ilgili olarak YÖK yetkili kılınmıştı
ancak YÖK kararlarıyla kapatılan okullardaki 65 bin öğrenci için
mağduriyetler had safhaya ulaşmıştır. Bu
öğrenciler, gittikleri okullarda daha önce almış oldukları
derslerin sayılmaması ihtimaliyle, eğitimlerinin uzaması
tehlikesiyle karşı karşıyadır. Ayrıca YÖK,
öğrencilerin diplomalarında kapatılan okulların da yer
alacağına karar vermiştir. Bu karar hukuk devleti ilkesine aykırı
bir karardır. Suç şahsidir, suç cezası da sadece failini
bağlar.
Ayrıca Kara Kuvvetleri
Komutanlığınca astsubay olmak üzere üniversite
mezunlarından temin edilen Kara Kuvvetleri Astsubay Meslek Yüksekokuluna
altı aylık eğitimi başarıyla tamamlayarak ön lisans
diploması almaya hak kazananlara rütbe ve nasıpları
verilmemiş, önce izinli sayılmışlar ancak daha sonra da
uzaklaştırılmışlardır. Burada da birçok genç
mağdur edilmiş ve akıbetleri hâlâ belli değildir.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak Türk devletine ve Türk milletine kasteden hainlerin bertaraf edilmesini
istiyor, en son terörist yok edilene kadar mücadele edilmesini bekliyor, bunun
için de mücadeleyi destekliyoruz. Ancak yine de suçluyla suçsuzun birbirine
karıştığına yönelik yoğun rahatsızlık
ve çağrılara iktidarın da kulak vermesini, dikkate almasını
bekliyoruz.
YÖK tarafından 2010 yılında
başlatılan Öğretim Üyesi Yetiştirme Programıyla az
gelişmiş veya yeni kurulan üniversitelere akademisyen
yetiştirmek amacıyla gelişmiş üniversitelerde yüksek lisans
ve doktora yapılması sağlanıyordu. 674 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnameyle Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı
kapsamındaki araştırma görevlilerinin 2547 sayılı
Kanunun 33/a maddesinden 50/d maddesi kapsamına geçirilmiş, yani bir
nevi kadroları, işleri ellerinden alınmıştır.
Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı kapsamında
atanmış araştırma görevlilerinin doktora sonrası
konumları belirsizliğe terk edilmiştir.
Bilindiği gibi, Öğretim Üyesi
Yetiştirme Programı alımlarında not ortalaması,
yabancı dil, ALES puanları aranmaktadır. Bir kişinin bu
kadroya hileyle girebilmesi için bu 3 puanın ortalamasının
yüksek olması gerekmektedir. Ancak herkesin aynı kefeye
konulduğu bu kararla suçlu suçsuz ayrımı
yapılmamış, tüm ÖYPli akademisyenler mağdur edilmiştir.
10 Kasım 2016 tarihinde, Türkiye Büyük Millet
Meclisindeki görüşmelerde, akademisyenlerin mağduriyetinin
giderilmesi için 674 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 49uncu
maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak vermiş
olduğumuz önerge, maalesef, AKP milletvekilleri tarafından kabul
edilmemiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; mazlumun ahını almadan, Anayasa ve yasalara
aykırı davranmadan ülkemizin bir an önce huzura
kavuşmasını ve bütçenin, ülkemize ve milletimize
hayırlı olmasını temenni ediyorum, ancak buradan şu
sözleri de söylemeden ayrılmak istemiyorum.
Tüm dünya duysun ki Türk milliyetçilerinin,
özellikle Milliyetçi Hareket Partisi ve ülkücülerinin milliyetçilik
anlayışını kimsenin yargılamasına müsaade
etmeyiz. (MHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Ahrazoğlu.
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla)
Bizim milliyetçilik anlayışımızı burada tartacak kimse
de yoktur. Biz, bedel ödeyerek, elli yıla yakın bir zamandır
bunun bedelini, diyetini ödeyerek geldik.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Ahrazoğlu.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Adana
Milletvekili Zülfikar İnönü Tümer konuşacaktır.
Buyurun Sayın Tümer. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
İstanbuldaki hain bombalı saldırılarda şehit olan
polislerimize, vatandaşlarımıza ve teröre kurban verdiğimiz
tüm şehitlerimize, tüm insanlarımıza rahmet, ailelerine ve
Türkiye'ye başsağlığı dilerim.
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk
Partisi adına söz aldığım Diğer bütçe işlemleri
adı altındaki 7nci madde, bütçenin ödeneklerinin
kullanılmasında teknik düzenlemeler yapmakta ve Maliye Bakanına
bazı ödeneklerin kullanılması ve harcanamayan
kısımların ertesi yıla devredilmesi için yetki vermektedir.
Bütçeyi yürütmekle görevli olan Maliye Bakanına
bu yetkilerin verilmesini, bazı zorunluluklar nedeniyle normal
karşılamak gerekmektedir, ancak bir yandan bütçede bazı
kurumların ödenekleri kullanılamazken bazı kurumlar da
ödeneksizlikten yeterli hizmeti üretememektedir. Örneğin, TRTye her türlü
gelirden kaynak aktarılırken başta eğitim,
sağlık, kültür ya da yerel yönetimler için yeterli ödenek bulunamamaktadır.
Bu şekilde kullanılamayan ödenekler, gelecek seneye devredilmek
yerine, örneğin öğrenci yurtları yapımında
kullanılabilir. Bilindiği gibi, daha iki hafta önce Aladağ
ilçemizde yüreklerimizi dağlayan bir yangınla sarsıldık.
11i çocuk olmak üzere 12 insanımızın yanarak can verdiği
yurt yangını gerçeklerle yüzleşmemiz gerektiğini
açıkça ortaya koymuştur. İlköğretim çağındaki
çocukların ailelerinden uzakta, çeşitli kesimlerin idaresindeki
yurtlarda barınmak zorunda bırakılması korkunç sonuçlar
doğurmaktadır. Aladağın ulaşım, eğitim,
sağlık ve sosyal imkânlardan yoksun yaşayan Köprücük, Karahan ve
Kışlak dağ köylerinde olduğu gibi, Türkiye'nin birçok
köyünde ilkokul dahi bulunmaması hiçbir haklı gerekçeye
dayandırılamaz. Okul ve öğretmen yetersizliği nedeniyle
küçük çocuklarımızın çeşitli yurtlara mahkûm edilmesinin
önüne geçmek zorundayız. Söz konusu yerlerde kapatılan okullar
yeniden açılmalıdır. Millî eğitim çağındaki
çocuklarımız yurtlarda barınmaya zorlanmamalıdır.
Ülkemizin çeşitli kentlerindeki yurtlarda ve Aladağda
hayatını kaybeden çocuklarımıza rahmet; ailelerine,
yakınlarına ve ülkemize başsağlığı dilerim.
Değerli milletvekilleri, bütçeyle ilgili genel
hususların dışında biraz da seçim bölgemden söz etmek
istiyorum.
Sahip olduğu tarihî, doğal, kültürel
güzellikleri, coğrafi yapısı, iklimi, verimli topraklarıyla
birçok uygarlığın geçiş ve kesişme noktasında
bulunan Adana, günümüzde de ekonomik ve stratejik açıdan cazibesini
koruyan önemli bir ilimizdir. Yer altı ve yer üstü kaynaklarına
sahip, yüz yıllar öncesinden gelen ticaret kültürüne ek olarak belli bir
sanayi kültürü de kazanmış olan Adana, ülke ekonomisine önemli
katkılarda bulunan ve gelişme potansiyeli olan illerimizden biridir
ama, maalesef, kentimiz bu potansiyellerini değerlendiremediği gibi,
çok sayıda sorunla da boğuşmaktadır.
Tamamlanması yılan hikâyesine dönen Adana
hafif raylı sistem tüm eksiklerine karşın hizmete girmiş
ama söz verilmesine rağmen işletilmesi ve henüz başlamayan
ikinci etabı Ulaştırma Bakanlığına
devredilememiştir, dolayısıyla kentimizin kamburu olmayı
sürdürmektedir. Raylı sistemin borçları nedeniyle Adananın
geleceği ipotek altına alınmış durumdadır. En
kısa sürede bu konuyla ilgili gereğinin yapılmasını
tekrar tekrar talep ediyoruz.
Yine aynı şekilde büyük bir belirsizlik
yaşayan Ceyhan enerji ihtisas sanayi bölgesi ve Ceyhan organize sanayi
bölgesi yatırımlarından söz etmek istiyorum. Yıllarca büyük
umutlarla beklediğimiz bu yatırımlar için de henüz yer tahsisi
yapılamamıştır. Yatırımların
gerçekleştirilmesi için yer tahsislerinin bir an önce yapılması
gerekmektedir. Yer seçimi yapıldı ve çalışmalar sürüyor.
şeklindeki açıklamalara karşılık somut bir adım
atılmamıştır. Üstelik geçen bunca yıla rağmen
yatırımların önünün kapatıldığına dair
kanaatler çok yaygındır.
Değerli milletvekilleri, yılda 3 ürün
alınabilen Adana dünyanın en bereketli topraklarına sahip
olmasına karşın, uygulanan yanlış tarım
politikaları nedeniyle tarım potansiyelini yeteri kadar
değerlendirememektedir. Tarım, bölge ekonomisinin içinde
bulunduğu açmazdan çıkışını sağlayabilecek
belki de yegâne sektördür. Bunun için de bölgesel teşvik sistemiyle bu
potansiyelin ihracata yönelik olarak kullanımının
sağlanması gerekmektedir.
Hâl böyleyken son açıklanan havza bazlı
tarımsal destek teşvik sistemi Çukurovalı üreticide hayal
kırıklığı yaratmıştır. Bu teşvik
sisteminin narenciye ve yaş sebze, meyvenin yoğun olarak
üretildiği Adanada bölgenin gerçekliğiyle örtüşmediği
ortadadır. Bölgede üreticilerin beklentilerini karşılayacak bir
yapılanmaya gidilmeli, ulusal tarım planlaması
yapılırken çiftçilerin sesine de kulak verilmelidir.
Adanada 539 bin hektar tarım arazisinin yüzde
46sı yani 250 bin hektarı sulanmaktadır. Adanada sulamaya
elverişli tarım alanlarının yüzde 65inin sulanmasıyla
birlikte Yedigöze Barajının sulama projesinin bir an önce faaliyete
geçmesi gerekmektedir. Zira, söz konusu barajın faaliyete geçmesiyle
sulanabilen tarım arazisinin oranının yüzde 85e
ulaşması beklenmektedir. Aynı zamanda Aşağı
Seyhan Ovası Kapalı Sistem Sulama Projesi de Adanalı üretici
için hayati önem taşımaktadır. Barajlarımızdaki
suların azaldığı göz önüne alınarak toprağın
ve suyun verimli kullanılması, üretimde verimin artması
adına kapalı sistem projelerin aciliyeti net olarak ortaya
çıkmıştır.
Sayın milletvekilleri, tarih boyunca birçok
medeniyete ev sahipliği yapan Adananın kültür, doğa ve deniz
turizmi açısından yüksek bir potansiyeli de var ancak bu potansiyel
de ne yazık ki değerlendirilemiyor. İlimizde turizm
alanında bugüne kadar kayda değer bir yatırım olmaması
bir dezavantaj olmasına karşın geleceğe yönelik bir turizm
planlaması yapılması durumunda avantaja dönüştürülebilecektir.
İlin turizm değerlerinin belirlenip bu değerlerin tanıtımı
ve turizme kazandırılması, konaklama tesisleri gibi
yatırımların yapılması için hazırlanacak bir
planla hem kent hem de ülke ekonomisine önemli katkılar sağlanabilir.
Ülkelerindeki iç savaştan kaçıp ülkemize
sığınan Suriyelilerin yaşadığı sorunlar da
kentin sosyoekonomik yaşamını doğrudan etkilemektedir;
kayıt dışı açtıkları, vergi, prim ödemedikleri
iş yerleri Adanalı esnafa da ciddi sorunlar yaşatmaktadır.
Suriyeli sığınmacıların yaşadığı
insanlık sorunları ise hayli fazladır. En temel barınma, sağlık,
eğitim ve ulaşım gibi haklardan yoksun olan
sığınmacıların ciddi biçimde sorunlarına
eğilip çözüm üretilmesi gerekmektedir. Ayrıca, en fazla Suriyelilerin
bulunduğu 5 ilden 1i olan Adanada önümüzdeki süreçte çok farklı
sorunların yaşanması da muhtemeldir. Bu gerçeklerin göz
ardı edilmesi hâlinde telafisi güç sorunların ortaya
çıkacağı da malumunuzdur.
Saygıdeğer milletvekilleri, Adananın
işsizlik ve eğitim gibi ne yazık ki çözüm bekleyen çok
sayıda sorunu bulunmaktadır. Adana hem göç alıp hem göç vermekle
birlikte net göç veren iller arasında bulunmakta, özellikle alınan
göç ilde altyapı sorunlarına, ekonomik ve sosyal sorunlara neden
olmaktadır. Adana, Türkiye ortalamasına göre daha yüksek bir
işsizlik oranına sahiptir, iş gücüne katılma oranı ve
istihdam oranı bakımından da Türkiye'nin gerisindedir. İlin
iş gücü piyasası krizlere oldukça duyarlıdır. Kriz
yıllarında işsizlik oranı hızla yukarı
tırmanmış, 81 il içindeki en yüksek işsizlik oranına
ulaşmıştır.
Turizmdeki sorunlar ayrı bir üzüntü kaynağıdır.
Ne yazık ki ilimizdeki otellerin doluluk oranları bile oldukça
düşük bir seyir izlemekte ve otel yatırımcıları kara
kara düşünmektedir.
Adana, üretim çeşitliliği, tarımsal
potansiyeli, limanı, serbest bölgesi ve dışa açık ekonomik
yapısıyla dış ticaret hacmi giderek artan, gelişmeye
açık bir ildir ancak sahip olduğu kaynaklar ve jeopolitik konumu
dikkate alındığında ihracatının yeterli düzeyde
olduğu söylenemez. 2015 sonu itibarıyla 1,7 milyar dolar olan Adana
ihracatının Türkiye toplam ihracatı içindeki payı oldukça
düşüktür. Adananın 2016 Ekim ayında hem ihracatı hem de
ithalatı düşmüştür; geçen yıla göre ihracatı yüzde 8,5
ithalatı ise 13,4 oranında düşmüştür. Son üç yılda
Adana iline verilen yatırım teşvik belgeleri sabit
yatırım tutarları bakımından incelendiğinde vahim
bir tabloyla karşı karşıya kalınmaktadır. Öyle ki
2014 yılında yüzde 97,8 olan yerli sermaye oranının 2015
yılında Ekim ayı sonunda yüzde 35,7ye düştüğü
görülmektedir.
Değerli dostlar, tüm bu verilerden hareketle
bölgemizin çok acil biçimde merkezî bütçeden hak ettiği payı
alması ve sorunlarına çözüm üretilmesi gerekmektedir. Biz de verilen
sözlerin takipçisi olduğumuz kadar yapılması gereken
işlerin de bir an önce hayata geçilmesi için çaba göstereceğiz.
Sorunları hep birlikte yaşıyoruz, sorunların çözümü için de
el birliğiyle zaman geçirmeden adım atmamız gerektiğine
inanıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Devamla) Bu duygu
ve düşüncelerle bütçenin Türkiye için hayırlı olmasını
diler, tüm vatandaşlarımıza sağlıklı ve huzurlu
günler dilerim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tümer.
Şahsı adına Konya Milletvekili
Sayın Leyla Şahin Usta konuşacaktır.
Buyurun Sayın Usta. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. 2017 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısının 7nci maddesi üzerinde konuşma yapmak için söz
almış bulunmaktayım.
Öncelikle, İstanbulda meydana gelen hain terör
saldırısını nefretle kınıyor, Konyalı
şehitlerimiz Emre Horoz, Metin Düzgün, Oğuzhan Duyar
şahsında daha hayatlarının baharında şehit olan
kahramanlarımıza Allahtan rahmet, gazilerimize acil şifalar ve
ailelerimize sabrıcemiller diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün dünyanın geldiği noktayı hepimiz
görmekteyiz. Bir yanda sorunlarını çözemeyen, gittikçe kendini
tüketen bir Avrupa, diğer yanda savaşların, zulümlerin hüküm
sürdüğü Orta Doğu coğrafyasında Türkiye güçlü olmak zorunda.
Elbette bu güçten rahatsız olup bizi bölme, parçalama ve
topraklarımızı işgal etme hayali kuranlar
bulunmaktadır. Buna bugüne kadar fırsat vermedik, bundan sonra da
fırsat vermeyeceğiz. Terör örgütleri çok iyi bilmelidir ki ne
yaparlarsa yapsınlar bu ülkenin, bu milletin birliğini ve
bütünlüğünü asla bozamayacaklar. Nereden gelirlerse gelsinler emellerine,
amaçlarına ulaşamayacaklar. Bugün hâlâ üstenci bir üslupla, sözde
demokrasi söylemleriyle kendini aydın, ilerici, başkalarını
gerici ve karanlık olarak görüp bu toplumu ötekileştirmeye
çalışanlara da başaramayacaksınız diyorum. AK
PARTİ olarak milletimizin takdiriyle -bakın burası çok önemli-
vesayet odaklarının engelleme çabalarına rağmen
milletimizin takdiriyle işbaşına gelerek Türkiyeyi yönetme irademizi
beyan ettiğimizde Bize nereden kaynak bulacaksınız? diyenlere
cevaben kurucu Genel Başkanımız ve
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan
milletimize tam bir güvenle Kaynak Türkiye, kaynak bu millet. demiştir.
Bu idealle ülkemiz kaynaklarını yine ülkemiz için kullanarak büyük
bir kriz içerisinde devraldığımız Türkiyeyi dünyada iddia
sahibi ve güçlü bir konuma yükselttik ve yükseltmeye de devam ediyoruz. Garip
gurebanın, kimsesizlerin, yoksulların, yetimlerin ve mazlumların
sahibi olmuş ve sosyal devlet anlayışını tüm
Türkiyeye, hatta sınırlarımız dışındaki
mazlumlara kadar genişletmiş bir başarı hikâyesidir bu.
Yeri gelmiş ufacık bir eli tutup onun yüreğini
kazanmış, yeri gelmiş büyüklerimizin elini öpüp hayır
dualarını alıp yoluna bu güçle devam eden bir hareketiz. AK
PARTİyi farklı kılan budur işte.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; on dört yılda tesis ettiğimiz büyük dönüşüm
sayesinde ülkemizin birikmiş sorunlarını çözmekle kalmayarak
ülkemizin gücünü sağladığımız demokratik istikrar ve
inşa ettiğimiz eserlerimizle bütün dünyaya gösterdik.
Tüm dünyanın görmezden gelerek sessiz
kaldığı, kılını dahi
kıpırdatmadığı Halep için dünyayı ayağa
kaldıran, bu katliama Dur. diyen Sayın
Cumhurbaşkanımızın önderliğinde yine Türkiye
olmuştur. Önemli olan, Suriyede acilen çözüme ulaşmak için tüm
uluslararası kuruluşları sorumluluklarını yerine
getirmeye davet ediyorum. 20nci yüzyılın ortasında bir film
izlemiyoruz; canlı canlı insanların savaştan, bombalardan,
açlıktan, soğuktan ölümlerini gözlüyoruz.
Kendini insan hakları ve demokrasinin
beşiği olarak gören ey Avrupa, savaşın tarafları olan
ey Amerika, ey Rusya, ey İran, daha ne kadar çocuk, kadın, masum ve
sivillerin ölmesini izleyeceksiniz? Srebrenitsada yaptığınız
gibi on yıllar sonra bu katliamı anmak ve kınamak için mi
bekliyorsunuz?
Biz barışın ve mazlumun tarafı
olarak hiçbir zaman susmayacağız. Suskun olan dünyayı,
yapmadıkları kadar yaptıkları için de sorumlu tutuyorum.
Halep kurtulmadıkça, Suriyede savaş bitmedikçe dünya rahat etmeyecektir.
Biz Türkiye olarak, yine sorumluluğumuzu bilerek bugün Halepte hayat
mücadelesi veren bütün insanlara yardım elimizi uzatıp seferber olan
bu yüce millete sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Sadece Konyadan 60
tır ve tüm Türkiyeden 300 tırla oradaki insanlara can olmaya
çabalayan herkesi tebrik ediyorum. Millete hizmet yolunda birlik ve
beraberliğimizi koruyarak aynı kararlılıkla
çalışmaya ve mazlumlara umut olmaya devam edeceğiz.
Bütçemizin ülkemize, milletimize, ekonomimize
hayırlara vesile olmasını Allahtan niyaz ederken, medeniyetin
beşiği, hoşgörünün şehri Konyamızda her yıl
yapılmakta olan Hazreti Mevlânanın 743üncü Vuslat Yıl Dönümü
Uluslararası Anma Törenlerine de 17 Aralıkta tüm
halkımızın ve sizlerin teşriflerinizi bekleyerek
saygılarımı yüce heyetinize arz ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Şahin.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
8inci maddeyi okutuyorum:
Mali kontrole ilişkin hükümler
MADDE 8- (1) 5018 sayılı Kanuna ekli (I)
ve (II) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri;
a) Arızi nitelikteki işleriyle
sınırlı kalmak koşuluyla yıl içinde bir ayı
aşmayan sürelerle hizmet satın alınacak veya
çalıştırılacak kişilere yapılacak ödemeleri,
b) İlgili mevzuatı uyarınca
kısmi zamanlı hizmet satın alınan kişilere
yapılacak ödemeleri,
c) 5/6/1986 tarihli ve 3308 sayılı
Meslekî Eğitim Kanununun 25 inci maddesi gereğince aday, çırak
ve işletmelerde meslek eğitimi gören öğrencilere yapılacak
ödemeleri,
ç) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (C) fıkrası
gereğince çalıştırılan geçici personele yapılacak
ödemeleri,
bütçelerinin (01.4) ekonomik kodunda yer
alan ödenekleri aşmayacak şekilde yaparlar ve söz konusu ekonomik
kodu içeren tertiplere ödenek eklenemez, bütçelerin başka tertiplerinden
(bu ekonomik kodu içeren tertiplerin kendi arasındaki aktarmalar ile 6
ncı maddenin ikinci fıkrası kapsamında yapılan
aktarmalar hariç) ödenek aktarılamaz ve ödenek üstü harcama
yapılamaz. Ancak, özelleştirme uygulamaları nedeniyle iş
akitleri feshedilenlerden 657 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin (C)
fıkrası hükmü çerçevesinde anılan kamu idarelerinde istihdam
edilecek personel ile bu ekonomik kodu içeren tertiplerden yapılması
gereken akademik jüri ücreti ödemeleri için gerekli olan tutarları ilgili
tertiplere aktarmaya Maliye Bakanı yetkilidir.
(2) Bu Kanuna bağlı (T)
işaretli cetvelde yer alan taşıtlar, ancak çok acil ve zorunlu
hâllere münhasır olmak kaydıyla ilgili bakanlığın
teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararı ile edinilebilir.
(3) 5018 sayılı Kanuna ekli (I) ve
(II) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri, sürekli
işçileri ile 4/4/2007 tarihli ve 5620 sayılı Kanuna göre
çalıştıracakları geçici işçileri, bütçelerinin (01.3)
ile (02.3) ekonomik kodlarını içeren tertiplerde yer alan ödenekleri
aşmayacak sayı ve/veya süreyle istihdam edebilirler. Bu
işçilerle ilgili toplu iş sözleşmelerinden doğacak
yükümlülükler, ihbar ve kıdem tazminatı ödemeleri, asgari ücret ve
sigorta prim artışı nedeniyle meydana gelecek ödenek
ihtiyaçlarını ödenek aktarmak suretiyle karşılamaya Maliye
Bakanı yetkilidir. Bu fıkrada belirtilen ekonomik kodlara bu durumlar
dışında (söz konusu ekonomik kodlar arasındaki aktarmalar
ile bu kodlar için birimler arası aktarmalar hariç) hiçbir şekilde
ödenek aktarması yapılamayacağı gibi bütçenin başka
tertiplerinden işçi ücreti ve fazla süreli çalışma ve/veya fazla
çalışma ücreti de ödenemez. Bu fıkradaki ödenek aktarmasına
ilişkin kısıtlamalar, kendi bütçe tertiplerinden aktarma
yapılması koşuluyla TÜBİTAK için uygulanmaz.
(4) 5018 sayılı Kanuna ekli (I) ve
(II) sayılı cetvellerde yer alan kamu idarelerinin harcama
yetkilileri, sürekli işçiler ile 5620 sayılı Kanuna göre
çalıştıracakları geçici işçilerin fazla
çalışmaları karşılığı öngörülen
ödeneğe göre iş programlarını yapmak, bu ödeneği
aşacak şekilde fazla süreli çalışma ve/veya fazla
çalışma yaptırmamak ve ertesi yıla fazla süreli
çalışma ve/veya fazla çalışmadan dolayı borç
bıraktırmamakla yükümlüdürler. Deprem, yangın, su
baskını, yer kayması, kaya düşmesi, çığ ve
benzeri afetler nedeniyle yürürlüğe konulacak Bakanlar Kurulu
kararları uyarınca yaptırılacak fazla çalışmalar
ile fazla çalışma ücret ödemelerine ilişkin ilama
bağlı borçlar için yapılacak aktarmalar hariç fazla süreli
çalışma ve/veya fazla çalışma ücret ödemeleri için hiçbir
şekilde ödenek aktarması yapılamaz.
(5) Genel bütçe kapsamındaki kamu
idareleri ile özel bütçeli idareler tarafından uluslararası
anlaşma, kanun ve kararnameler gereği üye olunan uluslararası
kuruluşlar dışındaki uluslararası kuruluşlara,
gerekli ödeneğin temini hususunda Maliye Bakanlığının
uygun görüşü alınmadan üye olunamaz ve katılma payı ile
üyelik aidatı adı altında herhangi bir ödeme yapılamaz.
(6) Ekonomi Bakanlığı ve
Hazine Müsteşarlığının uluslararası anlaşma,
kanun ve kararnamelerle Türkiye Cumhuriyeti adına üye olduğu
uluslararası kuruluşlara ilişkin işlemlerine (katılma
payı ödemeleri dâhil) beşinci fıkra hükmü uygulanmaz.
(7) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idarelerince
işletilen eğitim ve dinlenme tesisi, misafirhane, çocuk
bakımevi, kreş, spor tesisi ve benzeri sosyal tesislerin giderleri,
münhasıran bu tesislerin işletilmesinden elde edilen gelirlerden
karşılanır. Bu yerlerde, merkezi yönetim bütçesi ile döner
sermaye ve fonlardan ücret ödenmek üzere 2017 yılında ilk defa
istihdam edilecek yeni personel görevlendirilmez.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Konya Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı konuşacak.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 2017 yılı Bütçe
Tasarısının 8inci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz aldım, bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Maddenin (1)inci fıkrasında kamu
idarelerinin geçici hizmet karşılığı yapacakları
ödemelere ilişkin esaslar hükme bağlanmaktadır. Bunlar
arasında 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu gereğince
aday, çırak ve işletmelerde meslek eğitimi gören
öğrencilere yapılacak ödemelerin ödenekleri aşmayacak
şekilde yapılması da düzenlenmektedir. Ülkemizde milyonlarca
işsiz bulunmasına karşın bugün işverenlerimiz
aradığı vasıflı elemanları bulmakta güçlük çekmekte,
hatta bazı mesleklerde bulamamaktadır. Bu itibarla mesleki
eğitim ve çıraklık eğitimi çeşitli araçlarla
teşvik edilmeli, nitelikli insan gücüne dönük eğitim-sanayi iş
birliği politikaları desteklenmelidir. Bunun için çıraklık
ve staj süreleri özellikle sigortalılık yönünden anlamlı hâle
getirilmelidir. Çıraklık ve staj sürelerinin emeklilik hizmetine
sayılması konusunda çok yoğun ve haklı talep
bulunmaktadır, zira çıraklık ve staj süreleri emeklilik yönünden
bir anlam taşımamakta, boşa gitmektedir. Çırak ve stajyer olarak
çalışanların ellerine sigorta kartı ve sigorta numarası
verilerek sigortalısın denilmekle birlikte
çalıştıkları süreler emeklilikte hiç sayılmamakta,
borçlanma imkânı da verilmemektedir. Hâlbuki 5510 sayılı
Kanunun 41inci maddesinde sayılan sigortalıların
borçlanabileceği süreler arasında bir çalışma ya da
sigortalılık olmaksızın geçen bazı süreler yer
almaktadır ama fiilen çalışılan çıraklık ve
stajyerlikte geçen süreler dikkate alınmamaktadır. Sayın Bakan,
sigortalı olmaksızın askerlikte geçen sürelere, sigortalı
olmaksızın doktora veya uzmanlık sürelerine, sigortalı
olmaksızın yurt dışında resmî öğrenci olarak
geçirilmiş sürelere, hekimlerin fahri asistanlıkta geçen sürelerine,
sigortalı olmaksızın geçen avukatlık staj sürelerine borçlanma
imkânı verip emeklilik hizmetine sayarken çıraklık ve staj sürelerinin
hizmetten sayılmaması açıkça haksızlıktır,
eşitlik ve hakkaniyetle bağdaşmamaktadır. Anayasanın
eşitlik ve adalet ilkeleri dikkate alınarak uygulamada yaşanan
mağduriyetinin giderilmesinin yanında, mesleki eğitimin ve
çıraklık eğitiminin özendirilmesine de katkıda bulunmak
amacıyla çıraklık veya staj süreleri hizmete
sayılmalı, geçmiş süreler için borçlanma hakkı verilmeli ve
bu çalışmalar sigortalılık başlangıç tarihinde
dikkate alınmalıdır. Hükûmet bu konuda çelişkili bir
uygulama da yapmaktadır. Sosyal Güvenlik Kurumu hem çıraklık ve
staj sürelerini hizmetten saymayıp hem de kadınlara
sigortalılık öncesi doğumlarını borçlanma imkânı
vermez iken çıraklık ve staj döneminde yapılan doğumlara
borçlanma imkânı vermektedir. Bu uygulama kurumun çelişkisini ve
tutarsızlığını ortaya koymaktadır.
Dolayısıyla, staj ve çıraklık sürelerinin hizmete
sayılmasına ve kadınlara sigortalılık öncesi
doğumları için borçlanma imkânı verilmesine yönelik yasal
düzenleme bir an önce yapılmalıdır. Erkeklere, çalışma
hayatından uzak kaldığı gerekçesiyle askerlik
borçlanması imkânı verildiği gibi kadınlara da aynı
gerekçeyle sigortalılık öncesi doğumlar için borçlanma
hakkı verilmesi gerekliliği de mutlaka dikkate
alınmalıdır.
Değerli milletvekilleri, maddede, kamu idarelerinin
657 sayılı Kanunun 4üncü maddesinin (c) fıkrası
gereğince çalıştırılan geçici personele yapılacak
ödemelerin ödenekleri aşmayacak şekilde yapılması hususu da
düzenlenmektedir. 4/Clilerin çalıştıkları hizmetler
süreklilik arz eden kamu görevleridir. Öyle ki geçici diye tanımlanmakla
birlikte uzun yıllar çalıştırıldıkları ve
buradan emekli oldukları yaşanan bir gerçektir. O nedenle, mevcut
uygulama kanunun lafzına ve ruhuna aykırıdır. 4/Cliler
mağdur edilmekte, üvey evlat muamelesine maruz kalmaktadır. 4/Cliler
kendileriyle aynı işi yapan emsallerinin aldığı mali
ve sosyal hakları alamamaktadır. Geçtiğimiz yıllarda
çıkarılan kanunlarla sözleşmeliler ve bazı vekil statüde
çalışanlar memur kadrolarına alınmış, 4/C
mağdurları ise boynu bükük bırakılmıştır.
Kamu çalışanları arasında ayrımcılık
yapılmamalı, çalışanların emeği sömürülmemelidir.
Yıllardır mağdur edilen 4/Clilere hakları muhakkak
verilmelidir.
Din görevlileri arasında bile
ayrımcılık bulunmaktadır. Vekil imamlar aynı
şartlarda çalışan kadroluların aldığı
maaşın yarısını alabilmektedir. Fahri öğreticiler
ise aylık 600-700 liraya çalışmakta ve sigorta primleri on-on
beş gün üzerinden yatırılmaktadır. Aldıkları
maaşın yarısı yol parasına giden fahri
öğreticilerin yanlarında çalışan İŞKUR elemanları
kadar hakları bulunmamaktadır. İş güvenceleri olmayan ve
sosyal imkânları kısıtlı olan vekil imamlar ve fahri Kuran
kursu öğreticileri kendi kurumlarında ötekileştirilen ve sahip
çıkılmayan Diyanetin yetimleridir. Ya ön lisans ilahiyat mezunu ya lisans
ilahiyat mezunu veya hafız olan bu kardeşlerimize reva görülen
uygulama adalet ve eşitlik ilkelerine aykırı olup hakkaniyetle
bağdaşmıyor. Görev almadan önce liyakat süzgecinden geçen,
Diyanet İşleri Başkanlığının bütün
yeterlilik sınavlarını ve her sene müftülük
mülakatlarını hakkıyla geçerek vazifelerini yapan vekil imam ve
fahri öğreticiler Hükûmetin kendilerine sahip çıkacağı günü
ümitle beklemektedir.
Değerli milletvekilleri, maddenin (3)üncü
fıkrasında, kamu idarelerince sürekli işçilerin ve 5620
sayılı Kanuna tabi geçici işçilerin ödenekleri aşmayacak
sayı ve süreyle istihdam edilmeleri düzenlenmektedir. Belediyeler,
şeker fabrikaları, çay fabrikaları, orman idaresi, tarım
işletmeleri ve demir yolları gibi çeşitli kamu idarelerinde
geçici işçi, muvakkat işçi, kampanya işçisi ve mevsimlik
işçi olarak yıllardır çalışan işçiler bir türlü
kadroya alınmamışlardır. Geçici ve mevsimlik işçiler
çalışamadıkları dönemde iş bulamamaktadır,
çalışmadıkları aylarda işsizlik ödeneği de
verilmeyen bu arkadaşlarımız ailelerini nasıl geçindirirler
hiç düşünülüyor mu?
Aslında, geçici ve mevsimlik işçilerin
çoğu kamunun asil işlerinde çalışmaktadır. Şu
garipliğe bakın ki kamu kurumları bu işçileri
çalıştırmadıkları dönemde personel ihtiyacını
taşeron işçilerle ve İŞKUR elemanlarıyla
gidermektedir. Geçici ve mevsimlik işçilerin daimî
çalıştırılmaları hâlinde bir taraftan hizmet
alımı ihalesine gidilmesine ihtiyaç kalmayacak, bir taraftan da kadro
sorunu çözüleceği için iş yerlerindeki verim artacaktır.
Yıllardır başarılı olarak çalışan, bilgi,
beceri ve deneyimleriyle iş yerine faydalı olan bu işçilerin
daimî çalışmaları mutlaka sağlanmalıdır.
30 Mayıs 2015 tarihinde dönemin Başbakan
ve Çalışma Bakanı, işçilerin huzurunda geçici
işçilerin çalışma sınırının
kalkacağını müjdelemiştir. Kamu Toplu İş
Sözleşmeleri Çerçeve Anlaşma Protokolünün 9uncu maddesine de bu
amaçla hüküm konulmuştur. Bu konunun Parlamentoya sunulacağı ve
hızlı bir şekilde yasalaştırılacağı
açıklanmıştır. Seçimler öncesi müjde verilmiş, söz
verilmiş ama seçimler geçince geçici işçiler görmezden
gelinmiştir. Geçici ve mevsimlik işçiler sürekli arıyor, Bizi
unuttular. diye dert yanıyor ve hayal
kırıklığına uğradıklarını
söylüyorlar. Hükûmeti geçici ve mevsimlik işçilere verdiği sözün
arkasında durmaya davet ediyorum.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kalaycı.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara
Milletvekili Sayın Ayşe Gülsün Bilgehan konuşacaklardır.
Buyurun Sayın Bilgehan. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA AYŞE GÜLSÜN BİLGEHAN
(Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
sizleri saygıyla selamlıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidar döneminin
Türkiye Büyük Millet Meclisinde 15inci bütçe görüşmelerini
yapıyoruz. Hiçbir zaman bu koşullarda bütçe
tartışılmadı. 2002de partiyi iktidara getiren
milletvekillerinin artık pek azı bu sıralarda, Sayın
Ilıcalıyı karşımda görüyorum.
Bugün Genel Kurulda olmayan 22nci Dönem iktidar
milletvekillerinin ne düşündüğünü gerçekten merak ediyorum.
Aralarından bazılarının ülkenin içine getirildiği bu
durumdan kaygılı ve üzgün olduklarını biliyorum. Herhâlde
hedefleri bu değildi. Geçen yıl terör saldırılarında
300den fazla kurban veren Türkiye, dünyada terörizmden en çok zarar gören
ülkeler arasında. Yerimiz bazı Orta Doğu ve Afrika devletleri
grubunda. İstanbul Beşiktaştaki İnönü Stadının
yakınlarında hain saldırının olduğu gece
Mısır, Somali, Nijerya ve Yemende de katliamlar yaşandı.
Nijeryada Boko Haramın şüpheli göründüğü saldırıda
intihar eylemcileri 7 ve 8 yaşlarında iki kız çocuğuydu.
Bizim yüreğimiz ise Babam neden o kutunun içinde? diye soran
şehidin küçük çocuğu için parçalandı. Hayatını
kaybeden gençlerin bir bölümü atanamadığı için Çevik Kuvvete
katılan öğretmenlerdi yani bu şu demek: Belki güvenlik konusunda
eğitimleri bile yoktu.
Doğrusu, kimse kendini, çocuklarını
artık güven içinde hissetmiyor. Her gün çeşitli saldırı
ihtimalleri gündeme getiriliyor ve ne kadar korkunçtur ki bazıları
gerçekleşiyor. Evet, terör, dünyanın başındaki en büyük
dert ama çağdaş ülkelerde, bazı ülkelerde vatandaşların
gördüğü zararların sorumluları aranıyor ve gereğini
yapıyorlar.
Nasıl bu hâle geldik? Bütün İslam
dünyası içinde Avrupa Birliğine girme şansı bulunan tek
ülkeydik. Bugün bırakın adaylık sürecini, zaten müzakereler son
on yılda donmuştu, 60 ülkenin yararlandığı serbest
dolaşımdan dahi mahrumuz. Daha da ötesi, 1949dan beri kurucu üyesi
olduğumuz ve insan hakları ile demokrasinin kalesi olarak bilinen
Avrupa Konseyinde bile on yıl öncesine göre itibar kaybına
uğradık. Oysa Avrupa kurumları, Adalet ve Kalkınma
Partisinin Türkiyedeki atılımlarını ne kadar çok desteklemişlerdi;
reform paketleri, işkenceye sıfır tolerans, DGMlerin
kaldırılması, OHALin sona ermesi, Ceza Kanunu, Medeni Kanunda
değişiklikler. Gerçi o zaman da laikliğin ve cumhuriyet
değerlerinin aşındırılmasından endişe
edenlerde bir gizli gündem kuşkusu vardı ama en önemlisi,
arkadaşlar, darbeler dönemi kapanmıştı. 15 Temmuzda
dehşetle gördük ki cumhuriyetin artık hayatta olmayan
kurucularıyla uğraşırken ülkenin bugünkü yöneticileri en
yakınındakilerin ihanetine uğramışlar. Cumhuriyetin
bütün kurumları, başta Türk Silahlı Kuvvetleri,
bakanlıklar, yargı, üniversiteler yıllardır bir gizli
örgütün varlığından kaygı duyanların
uyarılarına rağmen işgal altına alınmıştır.
Geçenlerde Dışişleri Bakanı Sayın Çavuşoğlu
Avrupa Konseyinde kendi Bakanlığında 500ten fazla
çalışanın FETÖ şüphelisi olarak açığa
alındığını açıkladı.
Dışişleri gibi önemli bir bakanlığın bu hâle
gelmesine orada bulunanlar hayret ettiler. E, böyle olunca tabii dış
politikada hata üstüne hata yapılması olağandır.
Değerli arkadaşlar, Orta Doğuda hem
İsrail hem de Filistinle görüşebilen, sözü dinlenen, saygın bir
ülkeydik. Cumhuriyetin kurulmasıyla bir zamanlar egemenliğimiz
altındaki ülkelere kendi kaderlerini tayin etmek için başarılar
dilemiştik. Bu yolda egemenliğini Kurtuluş Savaşıyla
kazanan Türkiye bölgede model ülke konumundaydı.
Komşularımızın içişlerine
karışmıyorduk, yayılmacı emeller beslemiyorduk.
Birinci Dünya Savaşındaki macera heveslilerinin yıkıcı
sonuçlarını Sevri silerek Lozanda temizleyebilmiştik. Aynen bu
sözleri bugün Sayın Cumhurbaşkanı söyledi. Ne güzel. Evet, Lozan
her şeyden önce bir barış anlaşmasıydı. Hedefimiz
yurtta barış dünyada barıştı ve son yıllara kadar
bu çizgiden sapmamıştık. Oysa son yıllarda bir onunla, bir
bununla kavga edip sonra barışıyoruz. Olan bu değişken
politikanın kurbanı olan vatandaşlarımıza oluyor.
Rusya krizinin faturası 10 milyar dolar. Evet, bir zamanlar ekonomide
yapısal ve kurumsal düzenlemelerle büyüme hızımız yüzde
6ya çıkmıştı. Müteahhitlerimiz, Türk Hava Yolları
gibi kuruluşlarımız hatta dizi filmlerimiz dünyadaki en iyi
temsilcilerimiz olmuştu. Ekonomideki gerilemeyi
arkadaşlarımız rakamlarla ortaya koydular. Ama böyle önemli bir
alanda bile yetkililerin açıklamaları hayret vericidir.
Türkiye İstatistik Kurumu Başkan Vekili büyüme
verileriyle ilgili yeni hesaplamada uluslararası standartlarda bir
çalışma yaptıklarını belirtirken Avrupa
İstatistik Kurumu EUROSTATla teknik düzeyde yakın ilişkilerinin
kanıtı olarak EUROSTAT uzmanlarının bizden kız
aldığını söylemiş. Yani bunun bir bilimsel
açıklaması var mı bilemiyorum. Ayrıca bence pek iyi bir
haber de değil, Çalışan Annelerin Bin Günü
araştırmasına göre, Türkiyede çalışan her 4
kadından 1i evlendikten ve çocuk sahibi olduktan sonra işten
ayrılıyor.
Kadın istihdamı son yıllarda
artış gösterse de hâlâ yüzde 30 civarında, AB ortalaması
yüzde 66. OECD ülkelerinin arasında sonuncuyuz.
Geçenlerde kıl payıyla
atlattığımız utanç önergesi eğer CHP milletvekilleri
olmasaydı gece yarısı geçecekti.
Bütçe görüşmeleri sırasında Bakanlar
Kurulu ve bürokratların arasında neredeyse hiç kadın
olmaması gerçeği zaten yansıtıyor.
Değerli milletvekilleri, gönül isterdi ki,
herhangi bir parlamenter sistemde olduğu gibi, burada
sorunlarımızı tartışalım ve çözüm bulalım.
Bütçenin son gününde muhalefet milletvekillerinin haklı
eleştirilerinin dikkate alındığını gördük mü?
Oysa cumhuriyet tarihinde bazı bakanlık bütçelerinin Meclisteki
milletvekilleri tarafından reddedildiği olmuştu. Bakın,
özellikle arkadaşlarımız ülkenin geldiği eğitim düzeyi
konusunda kaygılarını gündeme getirdiler. PISA sonuçları
açıklandığında Avrupa Konseyi toplantısı için
Paristeydim. Fransa OECD ortalamasını ancak tutturduğu için
iktidar da, muhalefet de sistemi sorguladı. Mardinde, yıllar
öncesinde ilköğretim ve lise eğitimi gören bir Aziz Sancarın en
önemli bilim ödüllerinden Nobeli kazanması dün ile bugünü kıyaslamak
için iyi bir örnek değil midir? Bugün çocuklarımızın
mahallelerindeki okullara gitme olanağı kalmadı. 4+4+4ü ikinci
yarıda terk eden ve açık eğitime yönlendirilen yüz binlerce
öğrenci var.
Gelelim demokrasinin dördüncü gücü basın
özgürlüğüne: Son yayınlanan uluslararası medya izleme
kuruluşlarına göre Türkiye dünyada en çok gazetecinin hapiste
olduğu ülke. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10uncu
maddesi ifade özgürlüğü ve gazetecilerin haklarını
belirlemiş. Birinci bölümde, halkı bilgilendirme görevi ve
gazetecilerin her türlü baskıdan korunması gerektiği
yazıyor. Ama ikinci bölümde gazetecilerin sorumlulukları ve
sınırları da vurgulanıyor. Bu konuda en önemli nokta
gerçeği yazmak. AİHM içtihatlarına göre, özellikle
siyasetçilerin başka kişilere göre eleştiriye daha
hoşgörülü olmaları, kendilerini rahatsız eden haberlerin de ifade
özgürlüğü kapsamında olduğunu kabul etmeleri gerekiyor. Bu
arada, Avrupa Konseyi ülkelerinin pek çoğunda gazetecilik en tehlikeli
mesleklerden görülüyor. Bazı ülkelerde muhalif gazeteciler doğrudan
öldürülüyor, çatışma alanlarında hedef oluyor, iş
güvenliği yok, otosansür son derece yaygın. Terörle mücadele
konusunda da basının rolü önemli ama halkın haber alma
özgürlüğünün kısıtlanmaması gerekiyor, hele yolsuzluk
mücadelesinde gazetecilerin engellenmesi kabul edilemez.
Avrupa Konseyi Yolsuzluğa Karşı
Devletler Grubu (GRECO) Türkiye değerlendirme raporlarında, ifade
edilen aksaklıkların düzeltilmesi gerektiğini vurguladı.
GRECO, özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri, yargıç ve
savcılar konusunda etik ilkeler, davranış kuralları
oluşturulması, hukuk dışı faaliyetlerin engellenmesi,
mal ve gelir beyanlarında bulunulması gibi konulara işaret
ediyor.
Tabii, bizdeki esas sorun yargı
bağımsızlığı konusundadır. Bir hukuk devleti
miyiz değil miyiz? Bundan birkaç yıl önce başka gazeteciler ve
milletvekilleri hapisteydi, yıllarca özgürlüklerinden mahrum kalan bu
kişilerden Yanlışlık yapıldı. diye özür
dilendi; bugünkü uygulamaların ileride nasıl
değerlendirileceğini de bilmiyoruz.
Değerli arkadaşlar, sonuç olarak, hepimiz
bu ülkede kardeşçe yaşamının yollarını
bulmalıyız. Bugünkü teröre karşı liderler buluşmasının
olumlu sonuç vermesini diliyor, saygılar sunuyorum.
En son konuşmacıydım, iyi
akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İyi geceler, iyi akşamlar.
Sayın milletvekilleri, 8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde
kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 01.12
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 01.16
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Özcan PURÇU
(İzmir)
----0----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 40ıncı
Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
2017
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2015
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısının
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde
başka bir iş bulunmadığından, programa göre 2017
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısının
oylanmamış maddeleri ile 2015 Yılı Merkezi Yönetim Kesin
Hesap Kanunu Tasarısının maddelerini görüşerek oylamalarını
yapmak için, 15 Aralık 2016 Perşembe günü saat 11.00de toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Teşekkür
ediyorum, iyi geceler diliyorum.
Kapanma Saati: 01.17