TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
6ncı
Birleşim
12
Ekim 2016 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın, Miryokefalon Savaşının
840ıncı yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Artvin ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Şırnak ilinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının,
hayatını kaybeden eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtana
Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ilişkin konuşması
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının, başta
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olmak üzere darbeye
karşı bombalar altında ciddi bir mücadele veren, kararlı
bir duruş gösteren tüm gruplara, ayırt etmeden tüm milletvekillerine
bir kez daha teşekkür ettiğine ilişkin konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İzmir Milletvekili Hamza Dağın, Irakta ortaya çıkan,
Demokratik Bölgeler Partisi Şırnak il yöneticisi Hurşit
Külterle ilgili algı operasyonu yapıldığına
ilişkin açıklaması
2.-
Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, esnaf ve
sanatkârların bozulan ticari sicillerinin yeniden değerlendirilmesi
konusunda bir çalışma olup olmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
3.- Adana
Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin, taşeron işçilere kadro
verilmesi sözünün yerine getirilmesi için Hükûmetin bir an önce harekete
geçmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
4.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğdenin Ulukışla
ilçesinin içme suyu sorununa ilişkin açıklaması
5.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcının,
Cumhurbaşkanlığı için yapılan sarayla ilgili
Sayıştay raporuna ilişkin açıklaması
6.- Mersin
Milletvekili Hüseyin Çamakın, Avrupaya ihraç edilmek üzere yollanan 164
ton limonun tarımsal ilaç kalıntısı nedeniyle iade
edildiğine ve bu ürünlerin geri dönmesi hâlinde nasıl bir prosedür
izlendiğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
7.- Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın, Irak Başbakanı İbadi ile
ABDnin Musul operasyonlarına ilişkin sözlerini
kınadığına ilişkin açıklaması
8.- Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin, Mersinin Erdemli ilçesinin
Sarıkaya köyündeki 2/B arazilerine devletin belirlediği rakamın
düzeltilmesini beklediğine ilişkin açıklaması
9.-
Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırımın,
Adıyaman E Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan siyasi tutukluların
durumuna ilişkin açıklaması
10.- Kocaeli
Milletvekili Tahsin Tarhanın, Kocaelideki okulların
sorunlarına ilişkin açıklaması
11.- Mersin
Milletvekili Serdal Kuyucuoğlunun, Millî Eğitim Bakanından,
eğitim politikalarında bilimsel, laik ve çağdaş eğitim
anlayışı yönünde yeni değişiklikler düşünülüp
düşünülmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
12.- Denizli
Milletvekili Kazım Arslanın, PKK terörüne karşı mücadele
eden tüm şehitlere Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dilediğine ve FETÖye yardım eden
AKPli yerel yöneticiler hakkında bir işlem yapılıp
yapılmadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
13.- Kocaeli
Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, taksici cinayetlerinin önlenmesi için
yapılması gerekenlere ilişkin açıklaması
14.- Adana
Milletvekili İbrahim Özdişin, devlet erkânının
Kandırıldık. diyerek FETÖ soruşturmasından
sıyrıldığına ancak on binlerce kişinin
soruşturulduğuna ilişkin açıklaması
15.- Erzurum
Milletvekili Mustafa Ilıcalının, hayatını kaybeden
eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtana Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı dilediklerine
ilişkin açıklaması
16.- Artvin
Milletvekili İsrafil Kışlanın, hayatını kaybeden
eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtana Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı dilediklerine
ilişkin açıklaması
17.- Giresun
Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun, Ordu-Giresun
Havaalanının durumuna ilişkin açıklaması
18.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının
12 Eylül darbesine ilişkin otuz yıllık zaman
aşımının dolması sebebiyle takipsizlik kararı
verdiğine, 15 Temmuz darbesiyle ilgili şikâyetlerin ciddiye
alınarak mağduriyetlerin giderilmesi gerektiğine ve
hayatını kaybeden eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtana
Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine ilişkin açıklaması
19.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, CHP Grubu olarak, hayatını kaybeden eski
Maliye Bakanı Kemal Unakıtana Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı dilediklerine ve
Dışişleri Bakanının Avrupa Konseyi Parlamenter
Meclisinde yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
20.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, AKP Hükûmetinin
Halkların Demokratik Partisine yönelik devam eden siyasi
soykırım operasyonlarını şiddetle
kınadıklarına, 12 Eylül darbesiyle ilgili yürütülen
soruşturmanın zaman aşımına uğrayarak
düşmesinin AKP Hükûmetinin darbelerle hangi ölçüde mücadele ettiğini
gösterdiğine, eski bir AKP milletvekilinin çatışmalarda
yaşamını yitiren askerlerle ilgili sözlerini Halkların
Demokratik Partisi olarak kınadıklarına, sarayla ilgili
Sayıştay raporuna ve hayatını kaybeden eski Maliye
Bakanı Kemal Unakıtana Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dilediklerine ilişkin
açıklaması
21.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, hayatını kaybeden eski
Maliye Bakanı Kemal Unakıtana Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı dilediğine; PKK
terör örgütünü lanetlediğine, tüm eylemlerini kınadığına
ve Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin gündem
dışı yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
22.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Aksaray Milletvekili
İlknur İnceöz ile İzmir Milletvekili Hamza Dağın
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
23.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
24.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Haymanalıların, Haymana kara yolu
üzerinde iki canlı bombanın kendini patlattığı yerle
Haymananın ilgisinin olmadığının
açıklanmasını istediklerine ilişkin açıklaması
25.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, AKP Hükûmetinin
yürütmüş olduğu yanlış dış ve iç politikanın
ülkeyi büyük bir ekonomik krizin içerisine soktuğuna ilişkin
açıklaması
26.- Denizli
Milletvekili Kazım Arslanın, Başbakandan, olağanüstü hâlin
uzatılmasıyla başkanlık sisteminin
altyapısının mı hazırlandığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
27.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Hurşit
Yıldırımın 412 sıra sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin tümü üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
28.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, İstanbul Milletvekili Hurşit
Yıldırımın 412 sıra sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin tümü üzerinde şahsı adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
29.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, İstanbul Milletvekili
Hurşit Yıldırımın 412 sıra sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin tümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
30.-
İstanbul Milletvekili Hurşit Yıldırımın, Manisa
Milletvekili Erkan Akçay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile Diyarbakır
Milletvekili İdris Balukenin yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
31.-
Kalkınma Bakanı Lütfi Elvanın, Manisa Milletvekili Erkan Akçay,
Ankara Milletvekili Levent Gök ile Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin yaptıkları açıklamalarındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
3.-
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, Aksaray Milletvekili
İlknur İnceözün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 26 milletvekilinin,
mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/321)
2.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Öz ve 28 Milletvekilinin, jeotermal enerjinin
yaygınlaşması ile ilgili sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/322)
3.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 25 milletvekilinin, zorunlu trafik
sigorta primlerinin fahiş miktarlarda artmasının sebeplerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/323)
B) Önergeler
1.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, (2/285) esas
numaralı İbadet Yerlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/57)
VIII.- SÖZLÜ
SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürgenin, kayıt dışı
istihdamla mücadeleye ilişkin sözlü soru önergesi (6/14) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun
cevabı
2.-
İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürgenin, asgari ücret ile emekli
maaşlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/15) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun
cevabı
3.- Yozgat
Milletvekili Ertuğrul Soysalın, istihdam teşviklerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/16) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun cevabı
4.- Yozgat
Milletvekili Ertuğrul Soysalın, Genel Sağlık
Sigortası ile ilgili çeşitli verilere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/17) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun cevabı
5.- Yozgat
Milletvekili Ertuğrul Soysalın, istihdam
artışının sağlanmasına yönelik
çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/18) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun
cevabı
6.-
İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürgenin, sosyal güvenlik prim
borçları ile ilgili yapılan düzenlemelere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/19) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun cevabı
7.-
Aydın Milletvekili Abdurrahman Özün, kamu personelinin hakları ile
ilgili çalışmalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
sözlü soru önergesi (6/20) Cevaplanmadı
8.-
Aydın Milletvekili Abdurrahman Özün, istihdam verilerine ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/21)
Cevaplanmadı
9.-
Aydın Milletvekili Abdurrahman Özün, istihdam verilerine ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/22)
Cevaplanmadı
10.- Trabzon
Milletvekili Haluk Pekşenin, engelli istihdamına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/82) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun cevabı
11.-
İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksunun, kamuda istihdam
şekilleri ile ilgili iddialara ve Devlet Memurları Kanununda
yapılacak değişikliklere ilişkin sözlü soru önergesi (6/98)
ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun
cevabı
12.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, taşeron işçilerin
kadroya alınmalarına yönelik bir çalışma bulunup
bulunmadığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/108) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun
cevabı
13.-
İstanbul Milletvekili Ali Özcanın, 2015 yılında meydana
gelen iş kazalarına ve alınan önlemlere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/141) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun cevabı
14.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğdenin yöresel mutfak
kültürünün tanıtılması ve yaşatılması adına
açılan aşçılık kurslarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/153) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun cevabı
15.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, yaş şartı
nedeniyle emekli olamayanlara yönelik çalışmalara ilişkin sözlü
soru önergesi (6/163) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Mehmet Müezzinoğlunun cevabı
16.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğdede kamu kurum ve
kuruluşlarında çalışan taşeron işçilere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/170) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun cevabı
17.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 7 Haziran 2015-1 Kasım 2015
tarihleri arasında Niğdede kamu kurum ve kuruluşlarında
istihdam edilen işçilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/171) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun
cevabı
18.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, esnaflar için bazı
teşviklerin uygulanmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/176) Cevaplanmadı
19.- Antalya
Milletvekili Çetin Osman Budakın, BAĞ-KUR sigorta primlerindeki
artışa ilişkin sözlü soru önergesi (6/183) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun cevabı
20.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın, doğu ve güneydoğudaki
çatışmalardan etkilenen bölgelerdeki vatandaşların SGK
ödemelerinin ertelenmesine yönelik çalışmalara ilişkin sözlü
soru önergesi (6/195) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Mehmet Müezzinoğlunun cevabı
21.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, çocuk işçiliği ile
ilgili denetimlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/228) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun
cevabı
22.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, çocukların bedenen
gelişimini ve sağlığını etkileyecek işlerde
çalıştırılmasının önlenmesine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/229) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Mehmet Müezzinoğlunun cevabı
23.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, kaçak çocuk işçiliğine
karşı alınan önlemlere ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/230) Cevaplanmadı
24.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, çocuk işçiliğine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/231) Cevaplanmadı
25.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, çocuk işçilerin
çalışma sürelerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/232) Cevaplanmadı
26.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, Balıkesirde
İŞKUR tarafından Toplum Yararına Program kapsamında
istihdam edilen kişilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/259) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun
cevabı
27.-
Ağrı Milletvekili Dirayet Taşdemirin, Ağrı ilinde
kadın istihdamının artırılmasına yönelik
yapılan çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/269) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun
cevabı
28.-
Balıkesir Milletvekili İsmail Okun, işsizlik oranındaki
artışa ve alınacak önlemlere ilişkin sözlü soru önergesi
(6/337) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun cevabı
29.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Suudi Arabistanda işçi
olarak çalışan Türk vatandaşlarının sigorta
primlerinin yatmadığı yönündeki iddialara ilişkin sözlü
soru önergesi (6/413) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Mehmet Müezzinoğlunun cevabı
30.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, son beş yılda
yabancılara verilen çalışma izinlerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/442) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun cevabı
31.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğdede İŞKUR
tarafından istihdam edilen kişilere ve açılan kurslara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/444) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun cevabı
32.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, yabancılara verilen
çalışma izinlerinin sınırlandırılmasına
yönelik uygulamalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/445) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun
cevabı
33.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, esnaf ve sanatkârların prim
borçlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/463) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun cevabı
34.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 4/C statüsünde çalışan
üniversite mezunu personelin memur kadrosuna alınmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/490) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Mehmet Müezzinoğlunun cevabı
35.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, İŞKUR tarafından
bazı illerde istihdam edilen kişilere ve açılan kurslara
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/510) Cevaplanmadı
36.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, meslek lisesi öğrencilerinin
staj yaptıkları iş yerlerinde mesleki eğitimlerini
geliştirecek işlerde
çalıştırılmalarının sağlanmasına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/511) Cevaplanmadı
37.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, işçilere normal
çalışma süresinin üzerinde yaptırılan çalışmalara
ve iş kazalarına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/512) Cevaplanmadı
38.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, toplu iş sözleşmesinde
yetki sisteminin değiştirilmesine ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/513) Cevaplanmadı
39.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 6356 sayılı Sendikalar
ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda yer alan teşmil sistemine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/514) Cevaplanmadı
40.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, sendikal yasaların ILO
normlarına uygun hale getirilmesi ve sendikal örgütlenmenin önündeki
engellerin kaldırılması adına yürütülen
çalışmalara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/515) Cevaplanmadı
41.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, ticari faaliyetlerine devam eden
emekli esnaf ve sanatkârlardan sosyal güvenlik destek primi kesilmesine ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/516) Cevaplanmadı
42.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, inşaatlarda meydana gelen
asansör kazalarına ve alınan önlemlere ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/517)
Cevaplanmadı
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- 667
Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere
İlişkin Kanun Hükmünde Kararname (1/746) ile İç Tüzükün
128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına
İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Tezkeresi (S. Sayısı: 412)
2.- Avrupa
Konseyi Bakanlar Komitesinin Kültür Yollarına İlişkin
Genişletilmiş Kısmi Anlaşmayı Tesis Eden Kararına
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/373) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 88)
3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Su Temini ve Yönetimine İlişkin Hükümetlerarası
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/719) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 406)
X.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.-
İstanbul Milletvekili Gülay Yedekcinin, sit alanlarına ilişkin
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhasekinin cevabı
(7/7315)
2.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Şanlıurfanın
Harran ilçesinde imar uygulaması ve satışı yapılan
kamuya ait taşınmazlara ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Mehmet Özhasekinin cevabı (7/7318)
3.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Şanlıurfanın
Eyyübiye ilçesinde bulunan Şahin Tepesinin mülkiyetine ilişkin
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhasekinin cevabı
(7/7319)
4.-
Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun, Kahramanmaraşın
Elbistan ilçesine bağlı köylerden geçen Söğütlü Çayına
zehir katıldığına dair iddialara ilişkin sorusu ve
Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhasekinin cevabı (7/7320)
5.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, deniz kirliliğine neden olan
teknelere ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhasekinin
cevabı (7/7321)
6.-
Şırnak Milletvekili Aycan İrmezin, Şırnak kent
merkezindeki yıkımlara ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Mehmet Özhasekinin cevabı (7/7374)
7.- Mardin
Milletvekili Gülser Yıldırımın, Mardinin Nusaybin
ilçesindeki bazı mahallelerde yapılan yıkım
çalışmalarına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik
Bakanı Mehmet Özhasekinin cevabı (7/7375)
8.-
İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkcünün, İzmir Valiliğince
21 Temmuz 2016 tarihinde dokuz proje için verilen ÇED gerekli değildir
kararına ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı
Mehmet Özhasekinin cevabı (7/7376)
9.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, Balıkesirde arazi
satın alan yabancılara ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Mehmet Özhasekinin cevabı (7/7445)
10.-
Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalpin, Diyarbakırın
Sur ilçesinde bazı mahalleler için alınan acil kamulaştırma
kararıyla ilgili yaptırıldığı iddia edilen bir
ankete ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet
Özhasekinin cevabı (7/7446)
11.- Denizli
Milletvekili Melike Basmacının, Denizlide heyelan sebebi ile
TOKİ afet konutlarına yerleştirilen ailelere ilişkin sorusu
ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhasekinin cevabı
(7/7447)
12.- Konya
Milletvekili Mustafa Hüsnü Bozkurtun, Emekli Sandığı
iştirakçilerinin emeklilik ikramiyeleriyle ilgili bir düzenlemeye
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Naci Ağbalın cevabı
(7/7478)
13.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Artvinin Borçka ilçesine
bağlı Kale köyünde kömür tesisinden kaynaklanan çevre
sorunlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Mehmet Özhasekinin cevabı (7/7553)
14.- Ankara
Milletvekili Necati Yılmazın, Ankarada bulunan Çaldağ
Tepesinin kentsel dönüşüm projesine dahil edilmesine ilişkin sorusu
ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhasekinin cevabı
(7/7574)
15.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, FETÖ/PDY ile
bağlantılı kişilerin tapu müdürlükleri tarafından
malvarlıklarının araştırılmasına
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhasekinin
cevabı (7/7576)
16.-
Aydın Milletvekili Metin Lütfi Baydarın, Bafa Gölünün kirlenmesine
ve Büyük Menderes Nehrine bırakılan zehirli atıklara
ilişkin sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhasekinin
cevabı (7/7643)
17.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Maltepe Küçükyalıda
bulunan Karayolları arazisin TOKİye devredilmesine ilişkin
sorusu ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhasekinin cevabı
(7/7706)
18.- Mardin
Milletvekili Ali Atalanın, Batman, Diyarbakır, Mardin, Şırnak
ve Şanlıurfada yapılan kadastro çalışmalarında
yaşanan mağduriyetlere ilişkin sorusu ve Çevre ve
Şehircilik Bakanı Mehmet Özhasekinin cevabı (7/7707)
19.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, TBMM Ana Binada yapılan tamirat ve tadilatlar
ile ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Ahmet Aydının cevabı (7/7775)
12 Ekim 2016 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Elif Doğan TÜRKMEN (Adana),
Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Miryokefalon
Savaşının 840ıncı yıl dönümü münasebetiyle söz
isteyen Denizli Milletvekili Cahit Özkana aittir.
Sayın Özkan, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
Sayın milletvekillerinin de uğultuyu kesmelerini,
kürsüdeki hatibi saygıyla dinlemelerini istirham ediyorum.
Buyurun.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Miryokefalon
Savaşının 840ıncı yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Miryokefalon Zaferinin 840ıncı
yıl dönümü münasebetiyle söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Aziz milletimizin tarihi, ülkemizi ve dünyayı etkileyen
pek çok büyük zaferlerle doludur. Hele hele bu zaferler içerisinde öyleleri var
ki ülkemizin, bölgemizin ve dünyanın geleceğini etkileyecek çok büyük
sonuçlar ortaya çıkarmıştır; sadece askerî ve siyasi
sonuçlar değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal olarak dünyayı
etkileyen sonuçlar da ortaya çıkarmıştır. İşte
Malazgirt Savaşı, İstanbulun Fethi, Çanakkale ve Kurtuluş
Savaşları gibi zaferlerden biri de Anadolu Selçuklu Sultanı II.
Kılıçarslan ile Bizans Kralı I. Manuel arasında 17 Eylül
1176 tarihinde Denizlimizin Çivril ilçesi Düzbel mevkisinde kazanılan
Miryokefalon Zaferidir.
Bizans İmparatoru I. Manuel, Türkleri
Anadoludan tamamen söküp atmak, Anadoludan Türk İslam
varlığını silmek için Malazgirt yenilgisinin
rövanşını almak istiyor, bu vesileyle büyük bir Haçlı
ordusu organize ediyordu. Tüm Haçlı dünyasını ikna ederek
tarihin en büyük Haçlı ordularından birinin
hazırlıklarına başladı. Mutlak zafer için donanımlı,
en iyi şekilde teçhiz edilmiş, devasa bir Haçlı ordusu
oluşturdu. Anadolu Selçuklu Devletinin başkenti olan Konya'yı
almak üzere yola çıkan Haçlı ordusu, Türk ordusuyla 17 Eylül 1176
günü Çivril Düzbel mevkisinde karşılaştı. İki ordu
arasında büyük ve şiddetli çarpışmalar meydana geldi.
Anadolu'yu vatan edinmiş Müslüman Türk devleti karşısında
ne yapsalar boş, artık tarihin seyri değişmiş ve
rüzgâr farklı esmektedir. O devasa Haçlı ordusuna karşı
Kurtuluş Savaşındaki gibi, 15 Temmuz zaferi gibi halk vatanını,
bayrağını, devletini ve milletini canını siper ederek
korumaya kararlıdır.
Il. Kılıçarslan'ın askerî ve
stratejik dehası ve milletimizin kararlı mücadelesi
karşısında bozguna uğrayan Bizans ordusu
dağıldı. Selçuklu Devleti mutlak bir zafer elde etti. Böylece
Haçlılar Anadolu topraklarından püskürtüldü. Malazgirt zaferiyle kazanılan
Anadolu'daki Müslüman Türk hâkimiyeti Miryokefalon zaferiyle mutlak bir
şekilde kabul edildi. Avrupalı tarihçiler de bu zaferin ardından
Anadolu'ya "Türkiye" ismini verdiler. Bu zafer aziz milletimizin
hiçbir engel tanımama konusundaki azminin ve kararlılığının
açık bir göstergesidir. Bizlere emanet edilmiş olan bu
toprakların günümüzde ve gelecekte de Türk toprağı olarak
kalacağının bir güvencesidir.
Değerli dostlar, Miryokefelon adını,
savaş esnasında Bizans ordusunun dinlenmek için
konakladığı Çivril ilçesinin Düzbel mevkisindeki Sarıbaba
Dağında bulunan yıkık bir kaleden almaktadır. Yine,
Bizans Kralı Manuel barış teklifini bu kalede vermiştir.
Uzun, dar bir dağ geçidi girişini denetleyen Miryokefalon Kalesi
üzerinde birçok kanlı savaşlar gerçekleşmiş yani tam
anlamıyla bu zaferin adını aldığı Binbaşlar
Kalesidir.
Değerli dostlar, bu önemli zaferin nerede
gerçekleştiği konusunda yıllardır hep tartışmalar
meydana gelmiştir. Ancak son zamanlarda bilim adamlarımızın
ortaya çıkardığı üzere Manuel'in saray tarihçisi Joannes
Kinnamos, "Manuel, ordusuyla Laodikeia'dan Menderesin bulunduğu yere
geldi ve tarihin rolü burada son buldu" demektedir.
Savaş tarihçisi Honazlı Niketas da
savaştan üç yıl sonra yazdığı "Tarih"
adlı eserde savaş yerini tarif etmiştir ve yer birebir Çivril
ilçemizin Düzbel mevkisini işaret etmektedir. Yani Çivril ilçesi Türk
İslam tarihine yön veren, Anadolu'nun tapusunu kazandıran zafere ev
sahipliği yapması açısından tarihî öneme sahiptir.
İşte, tıpkı Miryokefalon gibi
20nci yüzyılın başlarında benzer doğrultuda
Haçlı dünyasının yeni hevesleri var olageldi. 15 Temmuz FETÖ
darbe girişimi, PKK saldırıları işte bu emperyal
heveslerden birkaçıdır. Ancak, sekiz yüz kırk sene önce
olduğu gibi, 15 Temmuzda da aziz milletimiz birlik ve beraberliğiyle
haçlı ittifakın tüm saldırılarını defetmiş,
defetmeye devam edecektir.
Bu düşüncelerle, 840'ıncı
yıldönümü olan Miryokefalon Zaferini kutluyor, bu coğrafyayı
kanlarıyla ebedî Türk yurdu hâline getiren tüm şehitlerimizi
saygı ve rahmetle anıyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, benim sizden bir istirhamım var: Gündem dışı
müracaatlarımız oluyor. Türkiye ekonomisi batıyor, adalet
batmış durumda. Bu kadar olumsuzluk var, sekiz yüz kırk sene
öncesine gidiyoruz. Ne olur, bu gündem dışı
konuşmaları belirlerken; 1) Sırasına, 2) Güncelliğine,
3) Seçildiğimiz bölgenin sorunlarıyla ilgili olmasına dikkat
edelim.
BAŞKAN Sayın Tanal, herkesin iradesine
biz hükmetmeyelim, geçmişi bilmek geleceğe vizyon çekmek adına
çok önemlidir diye düşünüyorum.
Gündem dışı ikinci söz, Artvinin
sorunları hakkında söz isteyen, Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutana aittir.
Buyurun Sayın Bayraktutan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Tanalın söylemlerini de dikkate
alarak veciz bir konuşma bekliyoruz inşallah.
2.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Artvin
ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Tanalın dediklerini dikkate alarak
güncel bir konuyu değerlendireceğim.
Artvin konuşulunca Cerattepe konuşulur.
Artvinin şu andaki en büyük sorunu Cerattepe değerli
milletvekilleri. Bakın, şu anda, televizyonları
başında Artvinliler de burayı dinliyorlar.
Başımızda bir bela var, Cerattepe
belası var, kurtaramıyoruz. Bakın, yirmi beş
yıldır mahkeme kararlarıyla mücadele ediyoruz. Mahkeme
kararlarına herkes uyuyor devlet uymuyor. Devlet demeyeyim, Hükûmet uymuyor.
Daha önce alınmış olan -daha iki yıl evvel
alınmış olan- bir mahkeme kararı var. Lehimizde mahkeme
kararı verildi. Lehimizde mahkeme kararı verilen heyetteki
hâkimlerden 1 tanesi şu anda Akşehir Cezaevinde yatıyor,
diğer 2 tanesini ise tenzilirütbeyle başka illere sürdüler, yeni bir
heyet oluşturuldu Rizede, yeni bir heyet oluşturuldu ve sonunda
istediğiniz kararı aldınız, tebrik ediyorum. Sanmayın
ki Artvinliler bu kararı yuttu, önce onu ifade edeyim. Rize İdare
Mahkemesinin vermiş olduğu karar mahkeme kararı değildir, o
kararı tanımıyoruz, açıkça buradan, Parlamentodan bütün
Türkiyeye ilan ediyorum değerli arkadaşlarım.
Bakın, gelinen tabloda, mahkeme gününü, size
mahkemede neler yaşadığımızı anlatmak istiyorum.
Ben ilin milletvekiliyim. Artvinden Rizeye daha önce de duruşmalara
gittik değerli milletvekilleri. 6 kere arandık, 6 kere durdurulduk, 6
kere bazı arkadaşlarımız çoraplarına varıncaya
kadar arandılar. Artvin Valiliği duruşma gününden önce -19unda
duruşma vardı- 19undan itibaren bir ay süreyle olağanüstü hâl
ilan etti.
Değerli arkadaşlarım, ben yirmi
beş yıl avukatlık yaptım. Bir ağır ceza
duruşmasında eğer birini tutuklayacaksanız önce polisi
çağırırsınız karardan evvel, dersiniz ki: Aman bir
infial oluşmasın diye... Artvin Valiliği, Rize Valiliği,
Trabzon Valiliği gerçekten olağanüstü hâl ilan etti çünkü bu
kararı idare biliyordu, bu kararı veren hâkimin nasıl karar
vereceklerini biliyorlardı. Aynı olaydan bir ay önce Artvinde Sayın
Genel Başkana karşı bir saldırı olayı
yapıldı, ortada ne polis gördük ne jandarma gördük, güvenlik
güçlerini görmedik değerli arkadaşlar. Ama ne yazık ki, bu
karardan önce, bir ay önceden, kararın verilmiş olduğu gün
olağanüstü hâl önlemleri alındı. Kararın nasıl
yapıldığını biliyorduk.
Bakın, bir yıldır Artvinliler
ormanı devletten korumaya çalışıyorlar. Veysel Eroğlu,
Sayın Bakan geçen gün burada değerlendirme yaptı. Ormanı
Orman Bakanından korumaya çalışıyorlar. Bir yıldır
nöbet tutuyorduk. Bu heyetin başındaki hâkime yürütmeyi durdurma
konusunda, ret veya kabul konusunda bir karar verdirdik, bir yıldır
kararı sakladı, Artvinde Artvinli ile jandarmayı, polisi
karşı karşıya getirdi. Rize Valisini aradım,
Sayın Vali
dedim,
bakın, 08 plakaları ayırt
ediyorlar. Polise söyledim yolda, 08i gördüğünüz zaman, doğum
yerinde Artvin yazan birini gördüğünüz zaman GBT sorgulaması
yapmayın. Artvinlilerin cumhuriyetle, milletle, devletle problemi yoktur.
diye. Ama öyle bir talimat verilmiş ki, konvoyda 08 plakaları
durduruyorlar ve onların içinden Artvin arabalarını ayırt
ederek kimlik soruyorlardı. Bunu kabul etmek mümkün değil. Sayın
Rize Valisine söyledim, Hangi yetkiyle Artvinlileri duruşmaya
almıyorsun? dedim, Ben sadece tarafları alırım. dedi.
Benim bildiğim -ben yirmi beş yıl avukatlık yaptım- tarafların
dışında, dava eğer aleniyse, bir gizlilik kararı
verilmemişse herkes duruşmaya alınır. Ama, gördüğüm
kadarıyla, Rize Valisi sarayın valisi olduğu için ne yazık
ki bu şekilde bir tasarrufta bulundu. (CHP sıralarından
alkışlar) Ona alışan, onun yanında bir de Trabzon
Valisi var. Trabzon Valisine de buradan sevgilerimi, saygılarımı
gönderiyorum. Beyefendi lütfetmiş, demiş ki: Madene karşı
çıkanların kafasını kopartırım. O zannediyor ki
ben Fransız Devriminde Bastille Hapishanesinde giyotin cellatlığı
yapıyorum. Kimin kafasını kopartacaksa Sayın Vali önce
benden başlasın bakalım gücü yetiyor mu! (CHP
sıralarından alkışlar) Trabzon Valisine de buradan
saygılarımı gönderiyorum.
Artvin Valisine de söyleyeceğim bir şey
var: Sayın Vali, siz geleli daha iki gün oldu. İki gün içinde, gelir
gelmez Artvinle alakalı bir olağanüstü hâl kararı
aldınız. Bu karar yanlıştı. Artvini önce bir
tanısaydınız, Artvinlinin cumhuriyetle, milletle, asayişle
bir problemi var mı yok mudur diye bir değerlendirme
yaptırsaydınız.
Sayın Bakanı aradım bir gün evvelden
Bakın, Rizede afişler yapıştırılıyor.
dedim. Sakın ola yanlış anlamayın, Rizelilerle alakalı
değil, Rizelilerle alakalı asla değil. Rize ile Artvin
kardeştir, bunu öncelikle ifade edeyim. Birtakım kendini bilmeyen,
haddini bilmeyenler Rizede sokaklara şunları
yapıştırdılar: ABD köpekleri Cerattepe bahanesiyle
şehri karıştırmaya geliyorlar. Yardımcı
envanterinizle gelin de duruşma salonunda bekleyin. diye afişler
yapıştırıldı değerli arkadaşlarım.
Yeşil Artvin Derneği yöneticileri ilin
valisine, Emniyet Müdürüne gittiler, dediler ki: Bakın, böyle böyle
provokasyon yapılıyor. Biz sadece duruşmayı izlemeye
gidiyoruz. Vali onlarla görüşmedi. Sayın Valiye buradan hatırlatıyorum,
ondan bir ay önce Sayın Bakan, Sayın Başbakan Ahmet
Davutoğlu o Yeşil Artvin Derneği yöneticilerini Ankarada kabul
etti. Bunlar terör grupları ise Ankarada bunlarla niye görüştü
Başbakan ve bakanlar? Değerli arkadaşlarım, bunu ifade
etmek istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın İçişleri Bakanına da
söyleyeceğim bir söz var: Dedim Sayın Bakan, niye bu kadar büyük
önlemler alıyorsunuz? Dedi ki: Rizeye Cerattepe duruşması
nedeniyle PKKlılar gelecekmiş. Sayın Bakana dedim ki: Eğer
PKKlılar Rize Cerattepe duruşmasını izlemeye geleceklerse
siz bu işleri bırakın, bu iş bitmiştir. Sen de
bırak görevi, ben de bırakayım. Bakan, daha önce, 2008
yılında Artvine yaptığı ziyarette ne diyordu biliyor
musunuz, Yeşil Artvin Derneği yöneticilerini ziyaret ettiğinde:
Sizler vatan müdafaası yapıyorsunuz, sizleri içtenlikle kutluyorum.
diyordu. Sayın Bakan bu lafları eğer dememişse ben
milletvekilliğini bırakacağım. Eğer biz vatan
müdafaası yapıyorsak siz ne müdafaası yapıyorsunuz? (CHP
sıralarından alkışlar) Kimin sermayesinin bekçiliğini
yapıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) - Şunu
açıkça ifade ediyorum: Bu mahkeme kararını
tanımıyoruz. Sayın Hükûmetin, Sayın Başbakanın
daha önce vermiş olduğu bir söz var, o söz şudur: Diyor ki Mahkeme
kararının sonucu beklenecektir. Sayın Ahmet Davutoğlunun
sözünü şeref ve namus sözü olarak Artvinliler bekliyor.
Gereğini yapacağınızı
umuyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Bayraktutan.
Şimdi gündem dışı üçüncü söz,
Şırnakın sorunları hakkında söz isteyen
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukene aittir.
Buyurun Sayın Baluken. (HDP
sıralarından alkışlar)
3.- Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin,
Şırnak ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Artvinde Artvinlilerin yaşam alanlarına
ve doğaya yönelmiş olan talanı buradan
kınadığımızı ve orada direnen Artvin
halkını selamladığımızı ifade etmek
istiyorum.
Yaşam alanı ve doğa talanı
sadece Artvinde değil, Türkiye'nin birçok yerinde AKP Hükûmeti tarafından
maalesef çok pervasız bir şekilde sürdürülmeye devam ediyor.
Bunların başında gelen illerden birisi de Şırnak. Dün
burada OHALle ilgili konuşurken özellikle ifade etmiştim. Şu
anda Türkiye'de fiilî olarak 80 ilde olağanüstü hâl, Şırnakta
ise insanlığın ve tarihin henüz isimlendirmediği bir zulüm
ve ölüm rejimi vardır. Şırnaktaki mevcut rejimi henüz
insanlık ve tarih isimlendirmemiştir. İki yüz on üç gündür yani
tam yedi ayı aşkın bir süredir Şırnaklılar
Şırnaka ayak basamıyor. Yedi aydır bir kentte sokağa
çıkma yasağı ve ablukalarla belli bir zihniyeti oraya
taşıyıp kent merkezini tamamen âdeta haritadan silecek
şekilde talan eden bir rejimle, bir zihniyetle karşı
karşıyayız.
Bakın, bugüne kadar Şırnakla ilgili
yapılan bütün yardımları engelleyen bir anlayış var
yani Şırnakı yakan, yıkan, talan eden zihniyet
Şırnaka en küçük yardımların gitmesine bile engel
çıkarıyor. Bugüne kadar giden bütün gıda malzemelerine, bütün
ihtiyaç malzemelerine, buradan verilen talimatla valilik tarafından el konuldu.
Hiçbir sivil toplum örgütünün, bırakın siyasi partiyi, hiçbir sivil
toplum örgütünün Şırnaka yardımları
ulaştırmasına müsaade etmiyorlar.
Aynı şekilde, yaklaşan kış
nedeniyle, şu anda çadırlarda yaşayan Şırnaklılar
için orada bir barınak, bir ev kurma adına sivil toplumun malzemesini
sağladığı, belediyenin altyapısını ve
arsasını, arazisini tahsis ettiği çalışmaya da AKP
Hükûmeti bizzat Erdoğanın talimatıyla çok bilinçli bir
şekilde engel koyuyor. Yani Şırnaklıların
kışı orada, çadırlar altında, soğukta geçirmesi
için özel bir çaba, özel bir çalışma yürütüyor. Bunun kabul
edilebilir hiçbir yanı yok. Bir kere sizin çıkıp burada bize
cevap vermeniz lazım. Hükûmetseniz, bu devletin başında
varsanız Şırnakla ilgili projeniz nedir,
çalışmanız nedir? Şu anda dışarıda bulunan
400 aile kışı hangi koşullarda karşılayacak?
Eğer bize izin vermiyorsanız siz bu ailelerle ilgili nasıl bir
proje önünüze koydunuz, nasıl bir çalışma önünüze koydunuz, bunu
çıkıp burada mutlaka izah etmeniz gerekiyor. Biz biliyoruz niye
yapmadığınızı, çünkü Şırnaka konteyner
kurduğunuzda, Şırnaka prefabrik kurduğunuzda kendi
toprağında kendi yurttaşını mülteci pozisyonuna
getiren o resimden korkuyorsunuz. Onun için, bakın, buradan defalarca
çağrı yaptık, bir daha yapıyoruz: Siz o resimden korkup
eğer Şırnakla ilgili herhangi bir şey
yapmıyorsanız, bırakacaksınız, orada sivil toplum
örgütü yapacak, halk kendisi yapacak ve Şırnaklılar bu
kışı bir çatı altında geçirecek.
Değerli arkadaşlar, Şırnakta
şu anda eğitim yok, Şırnakta eğitim durmuş
durumda. Hani hep okulların sorunlarını, öğrencilerin,
öğretmenlerin sorunlarını konuşuyoruz ya,
Şırnakta eğitim yok, eğitim, sorunları konuşacak
bir zemin yok. 64 bin Şırnaklı yedi aydır
Şırnaka ayak basamıyor. Ya, tarihin hiçbir döneminde böyle bir
şey yok; Kenan Evren bile bunu yapmadı; hiçbir ilde, Saddam rejimi,
Orta Doğunun en kanlı diktatörleri bile böyle bir zulmü reva
görmediler. Çıkıp Halep için sahte gözyaşı döküyorsunuz,
Halepe -bilmem- yıkım yapıldı, Halepe insani yardım
gitsin. diyorsunuz. Ya, Halepten önce bir Şırnaka bakın siz,
Şırnaka insani yardıma izin vermiyorsunuz. Şırnaka
insani yardıma izin vermeyenler çıkıp Halepe insani yardım
çağrılarıyla kendi ikiyüzlülüklerini ortaya koyuyorlar. Biz bu
durumu kabul etmiyoruz.
Bakın, buradan bütün duyarlı Türkiye
kamuoyuna, Türkiye halklarına seslenmek istiyorum: AKP Hükûmeti bilinçli
bir şekilde Şırnakı insansızlaştırmak,
Şırnak üzerinden bütün Botanı insansızlaştırmak
istiyor. Eğer bununla ilgili zerre kadar bir
duyarlılığı olsaydı bugüne kadar yapardı. O
nedenle, Hükûmetten ya da devletten beklenti içerisinde değiliz. Türkiye
halklarının, mutlaka, bir an önce ayağa kalkması ve
Şırnaka elini uzatması gerekiyor.
Bir çağrım da Birleşmiş
Milletleredir: AKP Hükûmeti elinde bulundurduğu devlet imkânlarıyla
Şırnaka özel bir konsept uyguluyor. Halepe yapılan insani
yardımların aynısını Birleşmiş Milletler bir
an önce Şırnak için devreye koymalıdır. Bakalım
Birleşmiş Milletler eliyle insani yardım gelince siz yine
çıkıp o insani yardımları tıpkı Esad rejimi gibi
engelleyecek misiniz, engellemeyecek misiniz.
Hepinize saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet
Aydının, hayatını kaybeden eski Maliye Bakanı Kemal
Unakıtana Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dilediğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, yakın
siyasi tarihimizde önemli görevler üstlenmiş, mizacı ve tavrıyla
gönülleri fetheden, gayreti ve özverisiyle ülke ekonomisine ciddi katkılar
sunan 58inci, 59uncu ve 60ıncı AK PARTİ Hükûmetlerinde Maliye
Bakanlığı görevinde bulunan Sayın Kemal Unakıtan
Hakkın rahmetine yürümüştür. Kemal Ağabeyimize Allahtan
rahmet diliyoruz. Yakınlarına, AK PARTİ camiasına ve tüm
milletimize baş sağlığı diliyorum.
Cenazesi yarın öğle namazını
müteakip Süleymaniye Camisinde kılınacak cenaze namazı
ardından defnedilecektir. Ruhu şad olsun diyorum.
Değerli milletvekilleri, şimdi sisteme
giren sayın milletvekillerine, ilk 15 kişiye, İç Tüzük 60a göre
gündem dışı birer dakika süreyle söz vereceğim.
İlk söz Sayın Dağa aittir.
Buyurun Sayın Dağ.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İzmir Milletvekili Hamza Dağın, Irakta
ortaya çıkan, Demokratik Bölgeler Partisi Şırnak il yöneticisi Hurşit
Külterle ilgili algı operasyonu yapıldığına
ilişkin açıklaması
HAMZA DAĞ (İzmir) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Terör örgütü PKKnın lojistik destekçisi olan
Demokratik Bölgeler Partisinin Şırnak il yöneticisi Hurşit
Külterle ilgili Genel Kurulda çokça söz söylenmiş, devletimize ve
Hükûmetimize atılmadık iftira kalmamıştı. Burada,
çıkan bir milletvekilli bas bas bağırarak 27 Mayısta
gözaltına alınan Hurşit Kültere nerede işkence
yapılıyor, durumu ne? gibi sorularla burada algı
oluşturmaya çalışmıştı. Hatta
saçmalığına daha devam ederek sözde yapılan işkenceyle
ilgili bilgi almak istediğini ifade etmişti. Bunun üzerine
bakanlık her tür idari işlemleri devreye sokmuş ve
araştırmalarda bulunmuştu. Bakanlık konunun gerçek
dışı olduğunu ifade etmesine rağmen gerek sosyal
medyada gerekse buralarda algı operasyonları devam ettirilmişti.
Söz konusu kişi Irakta yeni yalanlarıyla ortaya çıktı. Bu
konuyla ilgili soru önergeleri verenlerin, buradan iftira atanların acaba
zerre kadar yüzleri kızardı mı? Terör örgütü PKK, bölgede sadece
demokratik hakkını kullanarak siyaset yaptığı için
masum insanları şehit etmeye devam ederken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAMZA DAĞ (İzmir)
susanlara, yalan ve
iftiralar üzerinden devlet aleyhine algı oluşturmaya
çalışanlara lanet ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Gündoğdu, buyurun.
2.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun,
esnaf ve sanatkârların bozulan ticari sicillerinin yeniden değerlendirilmesi
konusunda bir çalışma olup olmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
VECDİ GÜNDOĞDU (Kırklareli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayıları 2 milyonu geçen kayıtlı
esnaf ve sanatkârlar, yanlarında çalışanlar ve aileleriyle
birlikte ülkemizin neredeyse dörtte 1ini oluşturmaktadır. Esnaf ve
sanatkârların işlerini yürütebilmesi için zaman zaman krediye ihtiyaç
duyması da kaçınılmaz bir ticari gerçektir.
Esnafımızın şahsi ve kurumsal ticari sicilinin bir kereye
mahsus yeniden değerlendirilmesi, kısa süreli
sıkıntılardan, ekonomik krizlerden ve terörden kaynaklanan
sıkıntılar nedeniyle bozulan sicilinin yeniden
değerlendirilmesi konusunda çalışmalarınız var
mıdır? Var ise ne zamandır ve neler yapacaksınız?
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Tümer
3.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin,
taşeron işçilere kadro verilmesi sözünün yerine getirilmesi için
Hükûmetin bir an önce harekete geçmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın
Başkan, ülkemizdeki taşeron işçiler, seçim vaatlerinde dile
getirilen sözlerin yerine getirilmesini beklemektedir. Kasım 2015te
Başbakan seçilen Sayın Ahmet Davutoğlu üç ay içerisinde
taşeronların kadro alacağını belirtmiş ancak
aradan geçen sekiz aya rağmen herhangi bir gelişme
yaşanmamıştır. Ardından göreve gelen Başbakan
Sayın Binali Yıldırım da taşeronlara dikkat
çekmiş ve kısa süre içerisinde kadro alacakları sözünü
vermiştir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Mehmet
Müezzinoğlu da Taşeron işçilerin kaderi belli olacak. gibi bir
cümle kullanmıştır. Tüm bu sözlerin
ışığında ülkemizdeki 720 bin taşeron işçiye
kadro sözünün yerine getirilmesi için Hükûmet bir an önce harekete geçmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gürer
4.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
Niğdenin Ulukışla ilçesinin içme suyu sorununa ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkür
ederiz Sayın Başkan.
Niğde ili Ulukışla ilçesinde içme
suyu önemli sorundur. Kışın nüfusu 5 bin, yazın da 20 bine
ulaşan ilçede kaliteli içme suyu olmadığı gibi, su yetersiz
kalmaktadır. Sayın Bakan Veysel Eroğlu nisan ayında ziyaret
ettiğinde bölgede ambalajlı su kaynağı da olan
Şekerpınar su kaynağının Ulukışlaya
getirileceği yönünde değerlendirmelerde bulunmuştu. Bu konuda
bir teknik çalışma da sürdürüldü ancak şu anda 2017
yatırım planında bu suyun bölgeye getirilmesi yönünde bir
çalışma olmadığını öğrendik.
Ulukışla ilçesinin bu suya şiddetle ihtiyacı var. Kendilerine
gidildiğinde valisi, bakanı söz veriyor ancak uygulamaya
geldiğinde bölgenin ihtiyacı olan içme suyu ne yazık ki bölgeye
getirilmiyor. Bu bağlamda uyarıcı olmak istiyoruz. 2017
yılında Şekerpınar suyunun Ulukışlaya
getirilmesi yönünde Bakanlığın söz verdiği biçimde uygulama
içinde olmasını temenni ediyoruz çünkü bölge her gün göç
almaktadır
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Atıcı
5.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının,
Cumhurbaşkanlığı için yapılan sarayla ilgili
Sayıştay raporuna ilişkin açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanlığı için
yapılan ve kaçak olduğu tescillenmiş saraya halkımız
israf saray da demektedir. Bu durum şimdi Sayıştay
raporlarında da tescil edilmiştir. Sayıştay raporlarındaki
rakamlara göre birçok harcamanın yani israfın şaibeli ve
ayrımcı harcamalar olduğu
anlaşılmıştır. Çeşitli dernek ve kuruluşlara
4,5 milyon yani 4,5 trilyon TL aktarıldığı rapor
edilmiştir. Hangi dernek ve kuruluşlara harcanmıştır?
Cumhurbaşkanı halkın vergilerini kime
harcamıştır, halktan neyi ve neden saklamaktadır? Vergiler
açık açık toplanırken neden gizli harcanmaktadır?
Ayrıca hane halkına 3,5 milyon yani 3,5 trilyon
dağıtıldığı tespit edilmiştir. Bakanlar ve
belediyeler bu yardımları ihtiyaç sahiplerine
yaptığına göre Cumhurbaşkanı hangi ölçülere göre ve
kime yardım yapmaktadır? Bu hane halkı kimdir? Bu vesileyle
Cumhurbaşkanını şeffaf olmaya, Meclisi de denetlemeye davet
ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çamak
6.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamakın, Avrupaya
ihraç edilmek üzere yollanan 164 ton limonun tarımsal ilaç
kalıntısı nedeniyle iade edildiğine ve bu ürünlerin geri
dönmesi hâlinde nasıl bir prosedür izlendiğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Geçtiğimiz haziran ayında Avrupaya ihraç
edilmek üzere yollanan 164 ton limonda tarımsal ilaç olan pestisit
kalıntısına rastlandığından bu limonlar iade
edilmiştir. Özellikle biber ve limonlarda tespit edilen ilaç kalıntısı
Avrupa Birliği mevzuatında yer alan sınırların 10
katı, hatta 50 katı fazlasıyla olabiliyor. Avrupa Birliği
zehirli olduğu ve insan sağlığını tehdit
ettiği için bu ürünleri vatandaşlarının tüketmesine engel
oluyor.
Sayın Bakana soruyorum: İade edilen bu 164
ton limonun akıbeti ne olmuştur? Bu zararlı ürünler imha mı
edildi yoksa bile bile tüketime mi sunuldu? İnsan
sağlığı açısından ciddi risk barındıran
ürünlerin geri dönmesi durumunda nasıl bir prosedür izlenmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkan
7.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Irak
Başbakanı İbadi ile ABDnin Musul operasyonlarına
ilişkin sözlerini kınadığına ilişkin
açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Irak Başbakanı İbadi Musul
operasyonlarına ilişkin ülkemizi tehdit ederek Iraktaki Türk askerlerinin
yerinden kıpırdamamaları tavsiyesinde bulunuyoruz.
şeklinde hadsiz açıklamalarda bulunmuştur. Irakı 3e bölen
ABD de Irakı sözde savunarak müttefiki Türkiyeye yönelik Irakın
toprak bütünlüğüne saygı gösterin. demektedir.
Irak ve ABD iyi bilsin ki artık eski Türkiye
yok. Birilerinin sözleriyle hareket edecek değiliz. Meşru müdafaa
hakkımızı kullanarak bin yıldır beraber, kardeşçe
yaşadığımız bu gönül coğrafyasında tek
gayemiz kendi topraklarımızın güvenliğini sağlamak ve
bölge halklarının barış ve güvenliğini tesis etmektir.
Irak ve Suriyede terörle mücadele için bulunduklarını söyleyenlerin,
altı yıldır gözyaşlarını dindiremedikleri gibi,
bölgeyi kan gölüne çevirdikleri de bir vakıadır. Bu sebeple,
İbadinin ve ABDnin bu hadsiz sözlerini kınıyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Şimşek
8.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, Mersinin
Erdemli ilçesinin Sarıkaya köyündeki 2/B arazilerine devletin
belirlediği rakamın düzeltilmesini beklediğine ilişkin
açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Erdemli Sarıkaya köyünde vatandaşlar köyün
girişine satılık köy levhası asarak Sayın
Bakanımıza ve Başbakana seslerini duyurmamızı
istediler.
Sarıkaya köyü Erdemliye 30 kilometre mesafede,
1.300 rakımlı bir köydür. 2B arazilerine devletin belirlediği
rakam; 1inci bölge 60 bin TL, 2nci bölge 50 bin TL, 3üncü bölge 38 bin
TLdir. Köylülerin bu rakamlarla arazileri satın almaları mümkün
değildir. Yeniden fiyat tespiti yapılarak hatanın düzeltilmesini
bekliyoruz. Bu bedellerle satıldığı takdirde bu köydeki
araziler toplam 50-60 milyon TLyi bulmaktadır. Bu köy 50-60 milyonu
bırakın, 5 milyon TLyi bile toplayacak kapasitede değildir. Bu
arazilerin çoğunluğu kuru tarım arazileridir, bu
yanlışlığın bir an önce düzeltilmesini bekliyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Yıldırım
9.- Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırımın, Adıyaman E Tipi Kapalı Cezaevinde
bulunan siyasi tutukluların durumuna ilişkin açıklaması
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) 15 Temmuz darbe
girişimi sonrası ilan edilen OHAL ile birlikte cezaevlerinde
baskılar had safhaya ulaşmış durumda. AKP iktidarı
darbe bahanesiyle tüm halkı potansiyel suçlu olarak görmüş, en ufak
bir ifade özgürlüğüne, muhalif sese tutuklamalar getirip cezaevlerini
tıklım tıklım doldurmuş vaziyette.
Adıyaman E Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan
siyasi tutukluların hukuki hakları olan günlük basın-yayın
organları, sosyal etkinlik süreleri, telefonla görüşme süreleri,
kapalı görüş süreleri gibi birçok hakları ellerinden alınmış
veya kısıtlanmıştır. Adıyaman E Tipi Kapalı
Cezaevinde siyasi tutuklular bu hak ihlallerinin düzeltilmesi amacıyla 30
Eylülden itibaren dönüşümlü-süresiz açlık grevine başlamışlar.
Geçen yıldan beri Adıyamandaki tutsaklarla görüşmek için
defalarca Adalet Bakanına başvurduk, maalesef
başvurularımız onaylanmadı. Adalet
Bakanlığına cezaevindeki bu keyfî uygulamalara ve hak
ihlallerine son vermesinin, gerekli denetimleri yapmasının ve önlem
almasının acil olduğunu belirtip, Adalet
Bakanlığını göreve davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Tarhan
10.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın, Kocaelideki
okulların sorunlarına ilişkin açıklaması
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yeni eğitim ve öğretim yılı
başlayalı yirmi günü geçti ancak okullarda sınıf
mevcutları, öğretmen sıkıntısı ve kitap
eksikliğiyle ilgili çok sayıda şikâyet iletiliyor. Özellikle,
milletvekili olduğum Kocaelide sınıf mevcutlarının 50
kişiyi bulduğu iletiliyor. Kocaelide bu sorunun
yaşandığı okullarda yeni derslik açılmasıyla
ilgili bir çalışma var mı? Ders kitaplarındaki eksiklik ve
öğretmen sıkıntısı ne zaman giderilecek?
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Kuyucuoğlu
11.- Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlunun, Millî
Eğitim Bakanından, eğitim politikalarında bilimsel, laik ve
çağdaş eğitim anlayışı yönünde yeni
değişiklikler düşünülüp düşünülmediğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) Sayın
Başkan, yaşadığımız 15 Temmuz Fetullahçı
terör örgütü darbe girişimi ile gerçek Müslümanlar olarak lanse edilen,
şimdiyse vatan haini ilan edilen teröristler bize bir kez daha
eğitimin önemini göstermiştir. Bilime önem veren, demokrasiden yana,
ahlaki, vicdani ve millî değerlere sahip hiçbir güç tarafından
ihanete düşürülemeyecek, hiçbir maddi gücün satın alamayacağı,
kendinden farklı düşünce ve inançlara saygı duyan gençler
yetiştirmek üzere bir eğitim duruşu sergilenmelidir.
Bu bağlamda Millî Eğitim
Bakanımıza sormak istiyorum: Yeni dönemde okulları kapatmak ve
öğretmenleri tasfiye etmek dışında eğitim politikalarında
bilimsel, laik ve çağdaş eğitim anlayışı yönünde
yeni değişiklikler düşünülmekte midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Arslan
12.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, PKK
terörüne karşı mücadele eden tüm şehitlere Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı dilediğine ve
FETÖye yardım eden AKPli yerel yöneticiler hakkında bir işlem
yapılıp yapılmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli) Öncelikle, Şemdinli
şehidimiz Denizli Çivrilli olan Mustafa Doburu rahmet ve minnetle
anıyorum. Her bir şehidimiz bizim ortak acımızdır. PKK
terörüne karşı mücadele eden tüm asker ve polislerimize Allah'tan
rahmet, aile ve yakınlarına başsağlığı
diliyorum.
Başbakana soruyorum: PKK terör örgütüne
karşı mücadele ederken bir de FETÖ terör örgütü 15 Temmuzda darbe
girişiminde bulunmuştur. FETÖ terör örgütüne yerel yönetimlerde üye
olan, yardım ve yataklık yapan AKPli belediye başkanları,
belediye meclis üyeleri, il genel meclis üyeleri hakkında bir işlem
yapılmış mıdır? Yapılanların
sayısı ne kadardır? FETÖ terör örgütünden kaç kişi
tutuklanmıştır? Devlet kadrolarında FETÖ temizliği
yapılırken yerel yönetimlerde ve Meclisimizde bu temizlik ne zaman
bitirilecektir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Hürriyet
13.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, taksici
cinayetlerinin önlenmesi için yapılması gerekenlere ilişkin
açıklaması
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Büyük zorluklar içerisinde gece gündüz demeden
çalışan taksi şoförlerimizin canlarının ve
mallarının büyük bir tehlike altında olduğu, Kocaelide bir
taksi şoförünün cinayete kurban gitmesiyle bir daha gündeme
gelmiştir. Ali Özkaraman isimli masum taksicimiz, sırf akşam
evine ekmek götürebilmek adına gece saatlerinde aldığı
müşteriler tarafından katledilmiştir. Meydana gelen bu acı
olayda görüldüğü gibi, herhangi bir güvenlik sistemi bulunmayan taksilerde
taksicilerimiz kelle koltukta çalışmaktadır.
Taksici cinayetlerini önlemek, taksici
esnafımızın can güvenliğini sağlamak adına
çalışma yapılması, araçlara kurşun geçirmez cam ya da
güvenlik kamerası takılması suretiyle kötü niyetli insanlar için
caydırıcı önlemler alınması artık elzem hâle
gelmiştir.
BAŞKAN Sayın Özdiş
14.- Adana Milletvekili İbrahim Özdişin, devlet
erkânının Kandırıldık. diyerek FETÖ
soruşturmasından sıyrıldığına ancak on
binlerce kişinin soruşturulduğuna ilişkin
açıklaması
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorum Sayın Adalet Bakanına:
Cumhurbaşkanı bugün yaptığı konuşmada FETÖ
soruşturmalarında mağdur olan kimse yoktur. dedi. Adalet
Bakanı olarak bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? On binlerce kişi
bu soruşturma kapsamında. Devlet erkânı olarak sizler
Kandırıldık. diye işin içinden sıyrılabiliyorsunuz
da yıllar önce cemaat dershanesine gitmiş bir memur veya sendikaya
üye olmuş öğretmen mi terörist oluyor veya
EĞİTİM-SENli binlerce yurtsever, solcu, Atatürkçü öğretmen
size göre hangi terör örgütüne mensuptur?
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Ilıcalı
15.- Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalının,
hayatını kaybeden eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtana
Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediklerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Teşekkür ederim
Değerli Başkanım.
Kemal Unakıtan Abimizin vefatını
bugün büyük bir üzüntüyle öğrendim. Kendisiyle 22nci Dönemde birlikte
çalışma ve yakından tanıma fırsatı
bulmuştum. Bilindiği gibi 58, 59, 60ıncı Hükûmetlerde
Maliye Bakanı olarak önemli görevlerde bulundu, özelleştirmenin
patronu olarak tanınırdı. Mütevazı, esprili, güler yüzlü,
çok sayıda meziyetini bizzat yakından gördüm ve bölgemizin
sorunlarıyla da çok yakından ilgilenirdi, hiçbir talebimizi geri
çevirmezdi. Kemal Abimize tekrar Allahtan rahmet diliyorum; partimize,
ailesine, milletimize başsağlığı diliyorum, mekânı
cennet olsun.
BAŞKAN Sayın Kışla
16.- Artvin Milletvekili İsrafil
Kışlanın, hayatını kaybeden eski Maliye Bakanı
Kemal Unakıtana Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dilediklerine ilişkin açıklaması
İSRAFİL KIŞLA (Artvin) Sayın
Başkanım, 1980 yıllarında üniversite öğrenciliği
dönemimde tanışmış olduğum ve benim gibi pek çok
öğrenciyi burslarıyla, yardımlarıyla okutmuş olan,
onun emekleriyle okumuş olduğum, daha sonra İlim Yayma Cemiyeti
Genel Başkanlığı, İlim Yayma Vakfı Genel
Başkanlığı yapmış olarak birlikte mesai
yapmış olduğum değerli Maliye Bakanımız Kemal
Unakıtan Beyi bugün kaybetmiş olduk. Kendisine Allahtan rahmet
diliyorum, mekânı cennet olsun. Camiamıza, AK PARTİ camiasına
ve ailesine sabırlar diliyorum. Yarın Süleymaniyeden cenazesi
kalkacak öğlen namazında, bunu da duyurmuş olayım. Allah
rahmet eylesin.
BAŞKAN Son olarak Sayın
Bektaşoğlu
17.- Giresun Milletvekili Bülent Yener
Bektaşoğlunun, Ordu-Giresun Havaalanının durumuna
ilişkin açıklaması
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sorum Ulaştırma Bakanımıza.
Bildiğiniz gibi, Ordu-Giresun Havaalanı 2
ilin 1 milyonu aşkın nüfusunun ulaşım ihtiyacını
karşılamaktadır. Yaz döneminde yeni olmasına rağmen
âdeta bir talep patlaması yaşanmış, özellikle
İstanbul, Ankara, İzmir ve Antalya başta olmak üzere
uçuşları tam dolulukla gerçekleştirmiştir. Ancak Türk Hava
Yolları yönetimi hiçbir gerekçe göstermeden, geçtiğimiz günlerde,
uçuş planlamasını daraltmış, Ankarayı tek
uçuşa indirmiş, Antalyayı ise hep
kaldırmıştır. Oysa aynı nüfusa sahip Trabzonda
aynı düzenleme yapılmamış, hatta zaman zaman ek seferler de
konularak yolcular bu ile yönlendirilmiştir. Kendileriyle
görüştüğümüz Türk Hava Yolları yetkilileri, bana bu düzenlemenin
gerekçelerini makul bir nedenle açıklayamamış;
kârlılık, vesaire gibi sudan sebeplerle geçiştirmiştir.
Devlet hizmetlerinde kârlılık aranmaz, daha çok para kazanma arzusu
taşınmaz. Zarar edilse de uçuşların düzenli ve eski hâline
getirilmesini, sefer sayılarının
artırılmasını istiyoruz. Havaalanımız şu
anda atıl durumdadır. Bu görüntü iki ilimize de
yakışmamaktadır. Dünya birinciliği iddiasında olan
Türk Hava Yollarına yakışıp yakışmadığına
siz karar verin.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Grup başkan vekillerimizden Sayın Akçay,
buyurun.
İki dakika süre veriyorum.
18.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Ankara
Cumhuriyet Başsavcılığının 12 Eylül darbesine
ilişkin otuz yıllık zaman aşımının
dolması sebebiyle takipsizlik kararı verdiğine, 15 Temmuz darbesiyle
ilgili şikâyetlerin ciddiye alınarak mağduriyetlerin giderilmesi
gerektiğine ve hayatını kaybeden eski Maliye Bakanı Kemal
Unakıtana Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı dilediğine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugünlerde ülkemizde FETÖ'nün darbe girişimi
gündemi yoğun meşgul ediyor ve bu arada Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının, 12 Eylül darbesine ilişkin
otuz yıllık zaman aşımının dolması sebebiyle
takipsizlik kararı verdiğini öğreniyoruz. Böylece 4 Nisan
2012'de başlayan süreç dün itibariyla bitmiştir. 2010'daki anayasa
referandumunda istismar malzemesi hâline getirilen 12 Eylül davası,
darbeyle hesaplaşılamadan bitti. Böylece, referandum öncesinde
defalarca vurguladığımız gibi milletimizin 12 Eylül davasıyla
gerçek dışı beklentilerle meşgul edildiği ortaya
çıkmış oldu.
Sayın Genel Başkanımız 5 Nisan
2012'de yaptığı bir açıklamada şu ifadeleri
kullanmıştı: "Şayet Ankara 12. Ağır Ceza
Mahkemesinde darbe kovuşturmasının sonuç alması ve dönemin
tüm faillerinin cezai yaptırıma uğraması hâlinde,
Milliyetçi Hareket Partisi geçmişteki beyanlarından dolayı özür
dilemeye hazırdır. Ancak bu mahkeme sürecinden herhangi bir sonuç
çıkmaz ve darbeci anlayışın hak ettiği hukuki sonuç
elde edilemezse dönemin Sayın Başbakanı Erdoğan'ın
Türk milletinden açıkça özür ve af dilemesi gerekir. Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının ilgili kararı
sonrasında iktidar kanadından yapılacak açıklamaların,
Sayın Genel Başkanımızın 2012de
yaptığı açıklama çerçevesinde olmasını bekliyoruz.
Bir diğer husus da Sayın
Cumhurbaşkanı bugün konuşmasında Zaman zaman
mağdurlar var deniyor. Kusura bakmayın mağdur falan yok. Bütün
mesele yargı, kolluk kuvvetleriyle birlikte burada samimi davrandığı
sürece burada mağdur yok. ifadelerini kullanmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakikada tamamlayın lütfen.
Buyurun.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu ifadeleri, tabii, hâkim ve
savcı adaylarına söylenecek sözler olarak kabul etmek mümkün
değil. Öncelikle bu hâkim ve savcılara mağdur yok sözlerini
çalışmalarında dikkate almamalarını tavsiye ediyorum.
Onlar adalet terazisinin dengeleridir. Bu dengede esas olan hukuktur,
kanunlardır. Hukuk ve kanunların dışarısında bir
telkin kabul edilemez.
Öte yandan, suçlu ile suçsuzun birbirine
karıştırıldığına yönelik toplumun ve
siyasetin her kesiminden sesler gelmektedir. Kaldı ki at izinin it izine
karıştığını söyleyen kendileridir. Kurunun
yanında yaşın yanmaması gerektiğini ifade eden
Sayın Başbakandır. Dolayısıyla, bu şikâyetlerin
ciddiye alınarak giderilme gayreti içerisinde olunması gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ve
bunlarla uğraşmak yerine, yurtta sulh konseyinin kimlerden
oluştuğu, kripto FETÖcülerin kimler olduğu gibi sorulara
yoğunlaşılmasında fayda görüyoruz. Hukuk sistemimizin
suçluyla suçsuzu ayırt edecek birikimi ve bilgisi vardır ve
bırakın mahkemeler işlerini yapsın diyoruz.
Ayrıca, bu vesileyle,
58, 59 ve 60ıncı Hükûmetlerin Maliye Bakanı Kemal
Unakıtanın vefat ettiğini de öğrenmiş bulunuyoruz.
Merhum Kemal Unakıtan
renkli kişiliği ve veciz sözleriyle siyasetimize damga vurmuş
simalardan birisidir. Merhum Unakıtana Allah'tan rahmet, kederli
yakınlarına ve Adalet Kalkınma Partisine başsağlığı
diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
Sayın Akçay.
Sayın Gök, buyurun.
İki dakika
19.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, CHP Grubu olarak,
hayatını kaybeden eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtana
Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediklerine ve Dışişleri Bakanının Avrupa Konseyi
Parlamenter Meclisinde yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biz de Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olarak bu sabah hayatını kaybeden eski Maliye
Bakanlarından Kemal Unakıtana Allahtan rahmet diliyoruz; ailesine
ve Adalet ve Kalkınma Partisi camiasına da
başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.
Sayın Başkan, aşağı
yukarı bir iki saat önce Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde
Dışişleri Bakanı açıklamalarda bulunuyordu. Sayın
Dışişleri Bakanının açıklamalarından bir
bölümü sizlerle paylaşmak istiyorum. İktidar partisi her zaman
dış ülkelerin, yabancı ülkelerin Türkiyeyi
anlamadığını ifade ederken sanırım Dışişleri
Bakanının bu açıklaması niçin
anlaşılamadığımıza da bir örnek teşkil etmektedir.
Sayın Dışişleri Bakanı sorulan bir soru üzerine
yaptığı açıklamada aynen şunları ifade etti:
İdam cezasına karşıyım ama eşim geldi,
İdam cezasına karşı olduğunu söylersen seninle
ilişkilerimi gözden geçiririm. dedi.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yani orada Türk Hükûmetinin düşüncesi hangisidir; Sayın
Dışişleri Bakanının görüşü müdür ya da siyaseten
tartışmanın içerisine girmekten kesinlikle
kaçındığım sevgili eşini tenzih ederek ifade ediyorum,
o görüş müdür? Bu nasıl bir tutarlılıktır? Yani bir
Dışişleri Bakanı, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde
idam cezasıyla ilgili bir soruya böyle mi cevap vermelidir? Avrupa
Parlamenterler Meclisindeki parlamenterler bu sorunun cevabını
nasıl algılamışlardır? Böyle bir devlet yönetilebilir
mi, böyle bir ciddiyet olabilir mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Baluken, size de iki dakika süre
veriyorum.
20.- Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, AKP
Hükûmetinin Halkların Demokratik Partisine yönelik devam eden siyasi soykırım
operasyonlarını şiddetle kınadıklarına, 12 Eylül
darbesiyle ilgili yürütülen soruşturmanın zaman
aşımına uğrayarak düşmesinin AKP Hükûmetinin
darbelerle hangi ölçüde mücadele ettiğini gösterdiğine, eski bir AKP
milletvekilinin çatışmalarda yaşamını yitiren
askerlerle ilgili sözlerini Halkların Demokratik Partisi olarak
kınadıklarına, sarayla ilgili Sayıştay raporuna ve
hayatını kaybeden eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtana
Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediklerine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
AKP Hükûmetinin partimize yönelik sürdürmüş
olduğu siyasi soykırım operasyonları devam ediyor.
Partimizi demokratik siyaset alanından tamamen tasfiye etmeyi amaçlayan bu
siyasi soykırım operasyonları neticesinde dün, Diyarbakır,
Bitlis ve Dersimde çoğunlukla il ve ilçe eş
başkanlarımızın ve yöneticilerimizin olduğu 100ü
aşkın arkadaşımız gözaltına
alınmıştı. Bu saate kadar herhangi bir avukat görüşüne
de izin verilmedi. Bugün de Van, Hakkâri ve Karsta birçok parti binamıza
yönelik baskınlar yapılmış, birçok parti binamız
hukuksuz bir şekilde aranmaya başlanmış ve 60ı
aşkın arkadaşımız da gözaltına alınmıştır.
Bu siyasi soykırım operasyonlarını şiddetle
kınadığımızı, demokratik, siyasi çözümde ısrarımızı
ve demokratik siyasetteki gücümüzü bir kez daha buradan ifade ettiğimizi
belirtmek istiyorum.
Sayın Başkan, AKP Hükûmeti darbeyle
mücadele ettiğini hep söyleyegeldi ancak kamuoyunun dikkatinden kaçan bir
şey var. AKP Hükûmetinin duyarsızlığı neticesinde
bugün 12 Eylül darbesiyle ilgili yürütülen soruşturma zaman
aşımına uğrayarak düştü. Bu davanın düşmesi
bile AKP Hükûmetinin darbelerle hangi ölçüde mücadele ettiğini ve ne kadar
samimi olduğunu ortaya koymaya yetiyor diye düşünüyoruz.
Diğer taraftan, dün kamuoyuna yansıyan,
geçmiş dönemde AKPnin milletvekilliğini de yapan bir kişinin
yapmış olduğu açıklamaları büyük bir ibretle takip
ettik. Çatışmalarda yaşamını yitiren askerler için O
insanların görevi hayatını vermek, onun için maaş
alıyorlar. şeklinde ifade ettiği söz tarihe geçecek bir utanç
vesikası olarak görülmeli.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen bir dakikada tamamlayın
siz de.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - HDP
olarak kınadığımızı ifade etmek istiyoruz.
Bakın, bugün Sayıştay
raporlarına yansıyan maliyetler açıklandı. Sarayın bir
aylık elektrik faturasının 800 bin TL olduğu bir ortamda
yaşamını yitiren askerlerin maaşlarını sorgulamak,
her şeyden önce ahlaksızlıktır. Kaldı ki kamuoyuna
yansıyan bu fotoğrafları -bakın, basın da görsün-
Meclise de gösteriyorum. Bakın, o, hani Para alıyor. diye
suçladıkları askerlerin aileleri nerede yaşıyorlar. O kesit
ile savaşla birlikte ışıkları daha çok parıldayan
sarayın resmini bütün Türkiye kamuoyunun vicdanına göstermek istiyorum.
Diğer taraftan, geçmiş Maliye Bakanı
Sayın Kemal Unakıtanın yaşamını yitirmesinden
dolayı kendisine Allahtan rahmet, yakınlarına, sevenlerine
başsağlığı dileklerimizi iletmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın İnceöz, iki dakika
süre veriyorum.
21.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün,
hayatını kaybeden eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtana
Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı
dilediğine; PKK terör örgütünü lanetlediğine, tüm eylemlerini
kınadığına ve Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin
gündem dışı yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de sözlerimin başında,
58, 59 ve 60ıncı Hükûmetlerimiz döneminde Maliye
Bakanlığı yapan Kemal Unakıtan Ağabeyimize Allahtan
rahmet diliyorum, kederli ailesine de başsağlığı
diliyorum.
Bununla beraber, dün, dava
arkadaşlarımızdan Diyarbakır Dicle İlçe
Başkanımız Deryan Aktertin cenazesine katıldık.
Burada Genel Başkan Yardımcılarımız Sayın Mehdi
Eker, Fatih Şahin, Cevdet Yılmaz; Sosyal Politikalar Başkan
Yardımcılarımız da olmak üzere ve Sayın
Bakanımız Bülent Tüfenkciyle beraber geniş bir
katılımla orada dava arkadaşımız
Bundan önce, biliyorsunuz, yine, Van Özalp İlçe
Başkan Yardımcımız Aydın Muştu Hakkın
rahmetine kavuştu, Allahtan ona da rahmet diliyorum. Burada, aynı
şekilde, benzer bir şekilde PKK terör örgütü tarafından siyasi
parti temsilcilerimize karşı acımasızca, hunharca
Özellikle Aydın Muştu kardeşimiz çocuklarının önünde,
ailesinin gözleri önünde hunharca katledilmiştir.
Bir kere, PKK ve türevleri de dâhil olmak üzere,
terör örgütünün tüm eylemlerini lanetlediğimizi,
kınadığımızı belirtiyor ve terör örgütüne
karşı dünkü cenaze töreninde de gösterdikleri haykırışları
da dâhil olmak üzere, o dimdik duruşları, teröre lanet okuyan
duruşları ve tavırlarından dolayı da buradan
Dicledeki partili kardeşlerimize ve bölgedeki
vatandaşlarımıza selamlarımı iletiyorum; onlarla bir
olduğumuzu, acılarının acılarımız
olduğunu tekrar tekrar söylemek istiyorum.
Bu konuda, terörle mücadelede 79 milyondan 1 fert
dahi kalsa, sonuna kadar bu kararlı mücadelemiz sürecektir ve 780 bin
kilometrekare vatan toprağının bir parçası dahi
verilmeyecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen bir dakikada
siz de.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Buradan, teröre
sırtını dönen ve dimdik duruş sergileyen, özellikle
bölgedeki partili kardeşlerimiz ve vatandaşlarımızı
tekrar tekrar saygıyla ve muhabbetle selamladığımı
özellikle belirtmek istiyorum.
Hiçbir kutsalı yok, hiçbir değeri yok,
insani ve ahlaki hiçbir değeri yok; lanetliyoruz.
Bununla birlikte, tutanakları biraz evvel
elimize geçen, az evvel HDP Grup Başkan Vekilinin konuşmasında
belirttiği birkaç konuya özellikle değinmek istiyorum.
Şırnak ilinin sorunlarını anlatırken
Şırnakta
durup dururken bu noktaya gelinmedi. Şırnakta, özellikle biraz evvel
söylediğim örneklerden de anlaşılacağı üzere, terör
örgütünün Şırnaktan tamamen temizlenmesine yönelik, biraz evvel
söylediğim o vakur duruşu sergileyen halkımızın can ve
mal güvenliğini temin edebilmek amacıyla orada uzun süredir sokağa
çıkma yasakları dâhil olmak üzere, bölgenin terör unsurlarından
arındırılması
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) Yedi ay oldu
İlknur Hanım, yedi ay oldu.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Bakın,
ikiyüzlülük nedir biliyor musunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sesini açabilir
misiniz? Sataşmadan
BAŞKAN Açamıyoruz Sayın
İnceöz, Sayın Akçaya da açamamıştık. Lütfen
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) İnsaf
ya! İnsanları gündüz cezaevine koyuyorsunuz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkanım, az evvel hatibin konuşmasına o zaman kürsüden
cevap vermek zorunluluğu doğmuştu. Ben yerimden cevap verecektim
ama az evvel konuşması içerisinde çok açık ve net hem
Hükûmetimize hem Sayın Cumhurbaşkanımıza her şekilde
bir sataşma
BAŞKAN Sayın İnceöz, tutanaklara
geçiyor, lütfen öyle konuşun.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul)
Sataşmadan dolayı söz talebi var Sayın Başkan.
BAŞKAN Yerinizden konuşun lütfen
Sayın İnceöz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Efendim, az
evvel hatibin konuşmasını külli reddettiğimizi özellikle
belirtmek istiyorum. Çünkü, Şırnakta, evet, sokağa çıkma
yasağı bir tedbir olarak alınmıştır. Bunun bir
tek sebebi vardır; biraz evvel konuşmamda da söylediğim gibi PKK
terör örgütünün oradaki vatandaşlarımıza tehditlerini savurmasıdır,
oradaki tehditleri bertaraf etmek, can ve mal güvenliklerini temin etmektir.
Eğer bugün oradan 45 bin vatandaşımız ayrılmak zorunda
kaldıysa bunun bir tek sebebi vardır, PKK terör örgütünün şehir içerisindeki
yapılanması ve
Oradaki bir tek vatandaşımızın
dahi can kaybı olmaması için bir güvenlik tedbiridir.
Efendim, yardımlar gelmiyor, vesaire
Biz
bunları kabul etmiyoruz. Az evvel vali beyle de görüştüm ki oradaki
yardımlar tek tek kontrol edilmek suretiyle her bir
vatandaşımıza ulaştırılmaktadır.
Bunları kabul etmediğimizi, bu yalan beyanları aynen kendilerine
iade ettiğimizi
İkiyüzlülüğün ne olduğunu ben
söyleyeyim: İkiyüzlülük, milletten oy alıp milletin sözcülüğünü
değil, terör örgütünün sözcülüğünü yapmaktır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Yanlış
konuşuyorsun, yanlış.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 14.52
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.06
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Elif Doğan TÜRKMEN (Adana),
İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6ncı
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS
BALUKEN (Diyarbakır) Sayın Başkan, deminki yerinden söz
almalarda hem AKP Grup Başkan Vekili Sayın İnceöz hem de ilk
olarak söz alan İzmir Milletvekili partimize yönelik çok ağır
hakaretlerde bulunmuştur. Sataşma demiyorum, ağır
hakaretlerde bulunmuştur. Şimdi, bu hakaretlerle ilgili herhangi bir
cümle kullanmadan, herhangi bir cevap hakkımızı kullanmadan, bir
gerginlik ortamı, bir kavga ortamı da oluşmadan ara vermiş
olmanız partimizin cevap hakkını doğrudan gasbetmeye
yönelik bir fiil olarak tarafımızdan değerlendirilmiştir.
Biz,
bunun böyle olmadığına inanmak istiyoruz. Onun için de hem
ikiyüzlülük olarak ağır hakaretlere maruz
kaldığımız hem de terör örgütlerine lojistik destek
sağlayan parti olarak suçlanmış olduğumuz o durumlarla
ilgili, o söylemlerle ilgili cevap hakkımızı kullanmak
istiyoruz.
Eğer
İç Tüzükte ara verildikten sonra böyle bir hakkınız yok.
derseniz, biz, sözü gasbedilmiş, sözü kesilmiş bir siyasi parti
olarak sizin tarafsız bir yönetim sunmadığınızı
ifade ederek usul tartışması açmak durumunda
kalacağız.
BAŞKAN
Sayın Baluken, şimdi, benzer eleştiriler ya da hakaretse
kastınız, aynı şekilde karşı tarafta Sayın
İnceöz de benzer eleştirilerden dolayı sataşmadan söz
istedi dikkat ederseniz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Alabilirdi, gündem dışı konuşmalardan hemen sonra
verebilirdiniz.
BAŞKAN Ben, şimdi, bakın, yerinden
sözlerle alakalı olarak mümkün mertebe bu, usulsüz diyeyim ya da bir
şekilde polemiklere girmeden tartışmalar sürsün istiyorum. Ama
kalkıp da yerinde bir dakika, iki dakika söz alarak da sürekli
sataşarak karşı tarafa
Bunu da bir yerde kesmemiz lazım.
Ben aynı şekilde, aynı gerekçelerle
Sayın İnceöze de söz vermedim ve bu arada, bu polemikleri bitirmek
adına da zaman zaman bu da olan bir usuldür. Dolayısıyla,
şu anda ta baştaki söylemden dolayı, bir dakikalık
konuşmadan dolayı da şimdi sataşmadan söz istemeniz, o da
doğru değil, o da hakkaniyete uygun değil, ki bunlar
konuşulduğunda da buradaydınız. Aynı şekilde, siz
konuştuğunuzda Sayın İnceöz buradaydı ve biz bir
noktadan sonra bu polemikleri kesmek durumundayız Sayın Baluken. Bunu
sürdürmenin ne size ne bize ne de herhangi bir partiye katkısı veya
faydası da yoktur diye düşünüyorum.
Mümkün mertebe, yani hakkaniyete uygun bir şekilde
isteyen her gruba uygun bir şekilde uygun sürelerle söz veriyorum, yani
söz sürelerini dahi uzatmıyorum; aynı şekilde, iktidar muhalefet
ayrımı yapmadan. Dolayısıyla zaman zaman karşı
tarafın talepleri olduğu hâlde gene
Bunlar olağan şeyler.
Buradan dolayı kalkıp da
Ki İç Tüzük gereği zaten ara
verdikten sonra benim böyle bir durumda sataşmadan dolayı söz vermem
mümkün değil. Ama ben yerinizden size söz veririm, siz gerekçeleriyle
ifade edin. Ben veririm size yerinizden, buyurun oturun.
Yani yoksa benim herhangi bir kastım kesinlikle
yok ve bu noktada da bütün siyasi parti gruplarına aynı düzeyde,
aynı şekilde adaletli davranmaya çalışıyorum. Yani
oraya nasıl uyguluyorsam size de aynı şekilde, diğer
gruplara da aynı şekilde uygulamada bulunmaya çalışıyorum.
Ama böyle bir şeyi de ifade etmek istiyorsanız ben mikrofonu
açayım, buyurun yerinizden ifade edin.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, ben konuşmamı kürsüden yaptım, gündem
dışı konuşma yaptım ve bu esnada hem AKP grup
başkan vekilleri hem de milletvekilleri buradaydılar. Eğer bir
sataşma olduğunu ve yanlış bilgi verdiğimi
düşünmüşlerse çıkıp kürsüden cevap verebilirlerdi. Biz de
cevap hakkımızı kullanırdık.
Ancak ben özellikle ilk söz alan İzmir
milletvekilinin gerek partimize yönelik, partimizin en büyük bileşeni olan
Demokratik Bölgeler Partisine yönelik ortaya koyduğu ithamlara gerekse
Hurşit Külterle ilgili hem burada konuşma yapan hem de önerge veren
bir milletvekili olarak bana yöneltmiş olduğu hakaretlere
sataşmadan cevap vermek üzere notlarımı aldım. Ancak,
Sayın İnceözün de yerinden aldığı sözle aslında
hiç gereği yokken ağır hakaretler üzerinden bize yöneltmiş
olduğu o suçlamalar neticesinde siz bizim cevap hakkımızı
en azından beklemek durumundaydınız. Yani şunu
yapsaydınız anlardım: Mesela biz çıkar cevap
hakkımızı kullanırdık, arkadaşlar cevap
verirlerdi. Yani işin belli bir girdaba girdiğini, çözümsüzlüğe
girdiğini görmüş olsanız, buna kanaat getirmiş
olsanız, Genel Kurulda bundan dolayı gerilimin yükseldiğini
tespit etmiş olsanız bunda haklı olurdunuz ama bizim hiç cevap
hakkımızı kullanmamıza fırsat vermeden âdeta söz
hakkımızı gasbedecek şekilde yapmanız doğru
olmamıştır.
BAŞKAN Sayın Baluken, ben cevap
hakkınızı kullanmaya imkân vereyim. Buyurun mikrofonunuzu
açayım, yerinizden söz vereyim. Lütfen bu işi bitirelim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Yani ben
zaten İç Tüzük 60a göre de Grup Başkan Vekili olarak söz
alabiliyorum. Ancak hani siz niyetinizi beyan ettiniz, ben ona güvenerek
Bundan sonraki tartışmalarda lütfen bu şekilde davranmayın,
siyasi partiler arasında eşit bir tartışma zemininin ve
süresinin olması da
BAŞKAN Eyvallah, onu uygulamaya
çalışıyorum gerçekten, başka da bir kastım yok benim.
Çok teşekkür ediyorum.
Ben o zaman mikrofonunuzu açıyorum yerinizden.
Buyurun.
22.- Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin,
Aksaray Milletvekili İlknur İnceöz ile İzmir Milletvekili Hamza
Dağın yaptıkları açıklamalarındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum.
Öncelikle şunu söyleyeyim: Yani PKKye lojistik
destek veren bir siyasi parti tanımlamasını tamamen
reddettiğimizi, aylardır orada bulunan İçişleri
Bakanlığı müfettişlerinin raporlarında buna dair tek
bir kanıt bulunmadığını,
bulunamayacağını ifade etmek isterim.
Terör örgütlerine lojistik destek meselesine
girersek IŞİDle ilgili lojistik destekleri, işte, sizin FETÖ
olarak adlandırdığınız darbeci yapılanmalara,
bırakın lojistik desteği, her türlü benliğiyle destek
verenlerin kim olduğunu Türkiye kamuoyu ve dünya kamuoyu çok iyi biliyor.
Şimdi, Hurşit Külter meselesine gelince.
Biz Hurşit Külterin sağ olarak ortaya çıkmasından utanç
değil onur duyuyoruz, gurur duyuyoruz. Yürütmüş olduğumuz
kampanyaların neticesinde Hurşit Külter sağ kurtulmuştur.
On üç gün boyunca, orada bir çete yapılanması tarafından resmî
kayıtlara geçmeyecek şekilde gözaltına alınmış,
ağır işkencelere maruz kalmış, yürütülen kampanyalar
neticesinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) -
infaz
edilememiştir ve daha sonra tutulduğu bir bodrum katından
canını kurtararak zorlu bir yolculuktan sonra da kamuoyuna o
açıklamayı yapmıştır. Hurşitin kemiklerini
değil canlı sözlerini duymaktan büyük bir onur duyduğumuzu ifade
etmek istiyorum. Keşke Cizrede katledilen 141 Hurşiti de bu
şekilde kurtarabilmiş olsaydık.
Diğer taraftan, sayın grup başkan
vekilinin cevaplandırması gereken iki soru var: Bir,
Şırnakta barınak yapılacak, ev yapılacak, niye
engelliyorsunuz? İki, Şırnak halkına gidecek olan
yardımlara niye engel koyuyorsunuz? Aylardır operasyon bitmiş,
hendek, çukur mukur işi yok, aylardır bitmesine rağmen bu
engelleme niye var?
Şimdi sürem kısıtlı olduğu
için- ikiyüzlülük meselesine de gelince. Şırnak halkının
yaşadığı sorunları buraya dürüst bir şekilde
taşımak asla ikiyüzlülük değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Hemen
bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Baluken, lütfen.
Tamamlayın, şeye geçiyor zaten.
Buyurun.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
İkiyüzlülük, kendilerinin terör örgütü olarak, darbeci olarak ifade
ettikleri bir yapılanmaya karşı onun liderinin önünde, ona bir
kutsallık atfederek, başörtü takarak boy boy fotoğraf göstermek ve
sonra burada çıkıp konuşmaktır.
Teşekkür ediyorum.
HAMZA DAĞ (İzmir) Senin
yaptığına bel altı vurmak denir.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Evet, sayın milletvekilleri
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Balukenin özellikle son söylediği konu kişisel bir
sataşmadır.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Doğru
değil mi?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Sataştığı kişi buradadır ama kendisi bu
cevabı vermeyecek, ben vereceğim, yerimden söz verirseniz.
BAŞKAN Açalım arkadaşlar.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ben
sataştım yani kürsüden de cevap hakkını kullanabilir.
23.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının,
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Baluken, öncelikle konuyu kişiselleştirdiğiniz için sizi
kınıyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Kendisi
kişiselleştiriyor.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Biraz önceki
tartışmalar dolayısıyla, sanıyorum, duymuş olduğunuz
öfke ve hınç dolayısıyla Buradan ne söyleyebilirim? muhakemesi
neticesinde işi buraya bağladınız. Bir kere, böyle bir
bağlamda, bakın, böyle bir bağlamda buna cevap verilmesini zül
addederim. Elbette konuşulur, tartışılır ama şu
bağlamda bunun cevabı olmaz. Bunun, eminim, sizin
vicdanınızın en derinlerinde bir yerde buna tekabül eden bir
anlamı varsa siz de takdir edersiniz. Bunu geçiyorum.
Şırnak meselesine gelince.
Şırnakta yıkım yapan PKKdır.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) Biz onu mu
söylüyoruz ya? Biz onu mu söylüyoruz ya?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Baluken bir kere oradaki insanların evlerini yağma ve talan eden,
yıkım yapan, sadece Şırnak değil, birçok yerde oradaki
insanlara yaşadıkları şehirleri dar eden PKKya bir laf
söylesin, hiç duymadık. Ayrıca
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Ya, onlar
yıktı diye siz yaptırmayacak mısınız? Hayret bir
şey ya!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bir dakika
Sayın Başkan.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Bir dakika daha
vermeniz gerekiyor.
BAŞKAN Peki, artı bir dakika daha.
Buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, Türkiye Cumhuriyeti devleti devrimci halk savaşı yapmaya
çalışan PKKya bu kasabalarda, şehirlerde haddini
bildirmiştir. PKK, oradaki sivilleri kendi
çatışmasının bir parçası yaparak kamuoyu
oluşturmak, kendisine destek sağlamak, tıpkı HDPnin ifade
ettiği dil gibi bu tür anlatımların ortaya
çıkmasını temin ederek kendisine bir meşruiyet alanı
sağlamak istemiştir ama PKK bir terör örgütüdür
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) Ya, PKKyi
mi tartışıyoruz Allah aşkına ya! Onu mu
tartışıyoruz yani şimdi!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
ve ne yaparsa
yapsın hiçbir biçimde meşruiyete tekabül eden bir durumu olmaz.
Türkiye Cumhuriyeti devleti terörle sonuna kadar mücadele edecek, kendi
halkının da hiçbir biçimde kimliğine bakmaksızın
hepsine sahip çıkacaktır, Şırnak halkına da sahip
çıkıyor.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) E tamam,
tamam, 3 bin kişi orada niye köle gibi yaşıyor o zaman?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Baluken
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) Burada
PKKyi mi tartışıyoruz?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Bostancı beni
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) Orada 3 bin
kişi köle statüsünde yaşıyor ya.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ya
Nursel Hanım
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) Yemek yok,
ekmek yok, para yok.
BAŞKAN Sayın Aydoğan, Sayın
Baluken konuşuyor, onu dinliyorum.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır)
Kadınlar çadırlarda doğuruyor ya.
BAŞKAN Sayın Aydoğan
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır)
Çadırlarda doğum yapıyor kadınlar. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
MAHMUT POYRAZLI (Balıkesir) Otur, otur
yerine, otur!
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) 3 bin
kişi orada, kadınlar çadırlarda doğum yapıyor.
BAŞKAN Sayın Aydoğan
MAHMUT POYRAZLI (Balıkesir) Otur yerine ya!
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) Burada onu
tartışmıyoruz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Baluken, lütfen
milletvekilinizi uyarın. Sizi dinliyorum ben.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Nursel
Hanım
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) 3 bin
kişi sekiz aydır orada öyle yaşıyor.
MAHMUT POYRAZLI (Balıkesir) PKKya söyle
PKKya onu sen.
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) Siz
Şırnakı kapatıyorsunuz, siz Şırnakı
açmıyorsunuz.
MAHMUT POYRAZLI (Balıkesir) Otur yerine,
otur!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Bostancı beni
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır)
Terbiyesizlik yapma!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen.
MAHMUT POYRAZLI (Balıkesir) Otur yerine!
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Bağırma öyle, bağırma öyle!
BAŞKAN Buyurun Sayın Baluken, sizi
dinliyorum.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Bostancı beni
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) Sen bana
öyle hitap edemezsin!
BAŞKAN Sayın Aydoğan, lütfen ama.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) Bir erkek
olarak Mecliste nasıl konuşacağını bileceksin!
BAŞKAN Sayın Aydoğan
MAHMUT POYRAZLI (Balıkesir) Otur yerine!
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) Bir
milletvekiliysen bir kadın milletvekiline nasıl hitap etmesini
bileceksin! (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Nursel
Hanım
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Sen de
ayrım uyguluyorsun. Kadın-erkek yok, eşitiz.
Ayrımcılık yapma, ayrımcılık yapıyorsun.
BAŞKAN Sayın Aydoğan, lütfen.
Bakın, Grup Başkan Vekilinizi dinlemeye
çalışıyorum.
Buyurun Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Bostancı beni tartışmayı
kişiselleştirmekle ve vicdansız değerlendirmeler yapmakla
hem suçladı hem kınadı.
Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun sataşmadan iki dakika
süre veriyorum.
Lütfen yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin,
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının yaptığı
açıklaması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle Sayın Bostancıya şunu
ifade edeyim: Ben tartışmayı falan kişiselleştirmedim.
Sayın grup başkan vekili benim Şırnakla ilgili
yapmış olduğum değerlendirmeler üzerinden, terör örgütüne
destek çerçevesi çizerek beni ikiyüzlülükle suçladığı için ben
kendisinin içerisinde bulunduğu çelişkiyi gözler önüne serdim.
Dolayısıyla, ortada kişiselleştirilen ve vicdansız
olarak değerlendirilecek bir durum varsa o sayın grup başkan
vekilinize aittir.
Şimdi, diğer taraftan, Şırnakta
operasyon bitmiş, bitmiş, aylardır orada herhangi bir şey
yok. Hani hep bağırıyorsunuz ya Hendek var, çukur var, barikat
var; yok şöyle oldu
Ya, böyle bir durum yok, yok, aylardır öyle bir
mesele yok.
Şu anda orada kış
koşullarına -ki Şırnakta kış çok sert geçer-
göğüs germek durumunda olan, dışarıda kalmış
binlerce insan var, insan. Biz onlarla ilgili Başbakan
Yardımcısıyla görüştük. Ya, sizin bir projeniz var mı?
Yok. Ne yapacaksınız? Cevap yok. E, bırakın biz
yapalım, sivil toplum örgütleri yapsın. Bak, malzeme hazır,
altyapı hazır, arazi tahsisi hazır. Hatta karşı
karşıya gelerek değil, ortaklaşarak yapalım diyoruz.
Valiliğe talimat verin, ortaklaşarak bu binlerce insanın
mağduriyetini giderelim diyoruz, cevap yok. Siz de buraya gelmiş
şimdi meseleyi yok şu yaktı yok bu yaktı
tartışmasına hapsetmek istiyorsunuz. Ya, bizim
sorularımıza cevap verin. Biz kimin yaktığını çok
iyi biliyoruz. 80 bin insanın yaşadığı bir şehri,
binlerce konutun yıkıldığı bir tabloyu, kim, hangi
silahlarla, hangi imkânlarla yapar, aklı, zekâsı olan her insan bunu
çok iyi bilir. O nedenle, bu dar tartışmalara değil,
Şırnak halkının bu mağduriyetiyle ilgili Hükûmetinizin
mevcut projesini ve çalışmasını burada, kürsüde
açıklamaya sizi davet ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Devamla)
Şırnakta dışarıda olan halk kışı
nasıl geçirecek? Ev yapacak mısınız yapmayacak
mısınız? Sivil toplum örgütlerine, halka, birtakım yardım
kuruluşlarına, siyasi partilere bu konuda çalışmalarda
engel çıkaracak mısınız çıkarmayacak
mısınız? Bu kadar basit. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Baluken.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın İnceöz
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Adımı
zikretmek suretiyle direkt sataşmada bulunmuştur, cevap vermek
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Size de iki dakika süre veriyorum.
Lütfen bu polemiği bitirelim artık.
2.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün,
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; az evvel ben konuşmayı
dinleyemediğim için tutanaklar geldikten sonra oturduğum yerden cevap
vermek istemiştim ancak buna sürem yeterli olmadı. Daha sonra söz
istedim ve siz buna Ayakta, tutanaklara geçiyor. diye kürsüden söz
vermemiştiniz. Onun üzerine, ayakta söylenenlere cevap vermek
zorunluluğu doğmuştu.
Şimdi, ben, konuşma içerisinde, benden
önce konuşan grup başkan vekilinin kürsüde özellikle söyledikleri
birkaç cümleye açıklık getirmek istedim. Çok ağır
ithamlarda bulunuyor. Yani bu ağır ithamlar, hakaretler bizim
konuşmamızda yok. Kendi konuşmasına baktığımızda,
âdeta Saddam rejimiyle, Kenan Evren
Kenan Evren kim? Yani darbe ve darbe
dönemine, darbe zihniyetine karşı durmuş, on dört
yıldır bu konudaki duruşları, tavırları net olan
kurucu Genel Başkanımıza, Sayın
Cumhurbaşkanımıza yönelik buradaki atıfları doğru
bulmadığımızı söyledik.
İkiyüzlülükten bahsediyorsunuz; yardımlar,
Şırnakın durumuyla ilgili. Ben sadece şöyle bir şey
söyledim, bunu niye üzerinize alınıyorsunuz? İkiyüzlülük,
terörle arasına mesafe koyamamak, terör örgütüne söz söyleyememektir.
dedim. Burada söylediğim ifade çok net. Sizi göstererek, grubunuza atfederek
söylemedim ama siz, bu sözü her seferinde üzerinize alınıyorsunuz. O
zaman bir düşünmek lazım.
Şimdi, Şırnaktaki durum çok
açık ve net. Şırnakta oradaki vatandaşlarımız
terör örgütünün tehdidi altındaydı. Öyle söylediğiniz gibi
değil, 45 bin-50 bin. Kalanlar arasında da
vatandaşlarımızın bir kısmı da dönmektedir.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Nereye
dönmektedir?
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) Hiçbir
yardım engellenmemektedir, gelen yardımlar tek tek kontrol
edilmektedir. Orada yaşayan vatandaşlarımızın herhangi
bir ihtiyaçları olduğunda irtibatlı bir şekilde, güvenli
bir şekilde, bir terör tehdidi olmaksızın
ulaşımları ve ihtiyaçları karşılanmaktadır.
Bakın, neden oraya vatandaşımız
hemen alınamamakta, onu da söyleyeyim. Oradaki binalar, yaklaşık
7 bin tane bina terör örgütünün tehditleriyle ağır hasar
almıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) Acaba buralarda
tuzaklar var mı? diye orada güvenlik güçleri hâlâ bu binaları
kontrol etmektedir vatandaşımızın can ve mal
güvenliğini sağlayabilmek için.
NURSEL AYDOĞAN (Diyarbakır) Bitti,
bitti, onların hepsi bitti.
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) Ayrıca,
oradan göç eden her bir vatandaşımıza da yardım
yapılmaktadır.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ya, bunu
buradan söylemekle olmuyor. Ne yardımı yapıyorsunuz?
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) 79 milyon
vatandaşımızın da bu konuda hiçbir endişesi
olmasın. Hükûmetimiz de bu konuyla ilgili
çalışmalarını hangi yol haritası içerisinde
yürüteceğimizi en kısa zamanda açıklayacaktır.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
İnceöz.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Baluken
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın İnceöz, benim Cumhurbaşkanına hakaret ettiğimi
ifade etti. Ben öyle bir şey söylemedim. Ondan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Tamam o zaman, tutanaklara geçti
Sayın Baluken.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Hayır, hayır, sataşmadan
Açık bir sataşma var.
BAŞKAN Yani hayır, söylemediğinizi
ifade ettiniz, o söyledi.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Sayın Başkan, bakın, yani siyaset
BAŞKAN Yani şunu diyorum Sayın
Baluken
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Dün de
ben belirttim
BAŞKAN Bir saniye, tamam,
konuşacağım, dinleyeceğim sizi.
Şimdi, siz söyleyeceğinizi söylediniz, bu
taraf söyleyeceğini söyledi. Takdir kamuoyunundur. Aynı polemikleri
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ama bana
atfen yapmadığım değerlendirmeleri kürsüden kamuoyuna
aktardı.
TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) Tutanaklardan
söyledi ya, tutanaklardan söyledi.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Bizi
bütün Türkiye izliyor. Yani müsaade edin bir cevap vereyim.
BAŞKAN Şimdi, bir saniye
Tamam, müsaade
edeceğim.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Yeni bir
tartışmaya mahal vermeyecek şekilde
BAŞKAN Eyvallah, eyvallah, vereceğim,
tamam ama şunu diyorum: Yani aynı düşünmek zorunda
değilsiniz. O sizin değerlendirmenizi farklı şekilde
değerlendirdi, siz onun değerlendirmesini farklı şekilde
değerlendirdiniz. Sürekli bu polemiklerle Benim kastımın
dışında başka bir şey söyledi... Şimdi, vatandaş
sizi de dinliyor, orayı da burayı da, hepimizi dinliyor. Takdir o
yüzden
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) Ben
başka bir tartışma açmayacak şekilde düzeltme
yapacağım.
BAŞKAN Sayın Baluken, buyurun.
İki dakika süre veriyorum.
Lütfen yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.
3.- Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin,
Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Değerli arkadaşlar, Şırnakla ilgili bağcıyı
dövmek gibi bir derdimiz yok. Oradaki sorunlarla ilgili, bir an önce harekete
geçmekle ilgili, iktidar partisini de bu konuda uyarmakla ilgili, muhalefet
partilerini bu konuda duyarlılığa geçirmekle ilgili bir derdimiz
var.
Dolayısıyla,
sayın grup başkan vekili buraya gelip değerlendirme yaparken
bile mevcut durumdan hiç haberi olmadığını ele veriyor.
Diyor ki: Şırnaka geri dönüş
Yahu Şırnaka geri dönüş
yok. Sokağa çıkma yasağı devam ediyor.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Ben öyle bir ifade kullanmadım.
İDRİS BALUKEN
(Devamla) İki yüz on üç gündür -şu anda- Şırnaka
giremiyorsunuz, giremiyorsunuz. Eğitim yok, bir şey yok.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Bilgileri çarpıtmayın.
İDRİS BALUKEN
(Devamla) Sayın Başkan, bilgileri siz çarpıtıyorsunuz.
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Siz çarpıtıyorsunuz her zaman
yaptığınız gibi.
İDRİS BALUKEN
(Devamla) Bunları çarpıtmak yerine, buraya gelip
Şırnaktaki barınak ve konut sorununu nasıl çözeceksiniz,
oradaki yardımlarla ilgili neler yapacaksınız
İLKNUR İNCEÖZ
(Aksaray) Açıklayacağız.
İDRİS BALUKEN
(Devamla)
bunları bize izah etmeniz lazım.
Ben burada herhangi birisine
hakarette de bulunmadım. İki yüz on üç gün yani yedi ay boyunca bir
kentin tamamına yasak konulması Saddam döneminde de, Kenan Evren
döneminde de görülmemiştir. dedim. Görülmüş mü? Söyleyin, Kenan
Evren şu kente yedi ay boyunca sokağa çıkma yasağı
getirdi. deyin beni çürütün. Siz yapıyorsunuz işte.
Dolayısıyla,
bakın, ben tekrar söylüyorum. Bu konuda söyleyecek çok şeyimiz var
yani iktidar partisini, sizi fazlasıyla eleştireceğimiz çok konu
var ama Şırnak meselesini böyle birtakım tartışmalara
hapsederek işin içerisinden sıyrılmaya
çalışmayın. Buradaki tartışmaları siz de bir an
önce Hükûmet yetkililerinize götürün.
Bizim isteğimiz
şudur: Halkın ve sivil toplum örgütlerinin orada
Şırnaklılar için yapacakları barınak ve ev çalışmalarına
engel değil, tam tersine destek olun. Valiliğe talimat verin, valilik
de o konuda yürütülecek olan çalışmalara engel değil, destek
olsun, bu sorunu birlikte çözelim. Bu kadar açık ve net konuşuyorum.
Teşekkür ederim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Sayın milletvekilleri,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Mehmet
Müezzinoğlu gündemin Sözlü Sorular kısmının 1, 2, 3, 4,
5, 6, 7, 8, 9, 41, 49, 56, 85, 96, 102, 109, 110, 114, 120, 132, 162, 163, 164,
165, 166, 193, 203, 269, 342, 368, 370, 371, 387, 411, 428, 429, 430, 431, 432,
433, 434 ve 435inci sıralarında yer alan önergeleri birlikte
cevaplandırmak istemişlerdir. Sayın Bakanın bu istemini
sırası geldiğinde yerine getireceğim.
Şimdi, Meclis araştırması
açılmasına ilişkin 3 adet önerge vardır, önergeleri
ayrı ayrı okutacağım.
İkinci sırada okutacağım Meclis
araştırma önergesi 500 kelimeden fazla olduğu için önerge özeti
okunacaktır ancak önergenin tam metni Tutanak Dergisinde yer
alacaktır.
Önergeleri okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu
ve 26 milletvekilinin, mevsimlik tarım işçilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/321)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Mevsimlik tarım işçilerinin
yaşadığı sorunların sebeplerinin
araştırılarak bu sorunların önlenmesi için alınacak
tedbirlerin tespiti amacıyla Anayasa'nın 98'inci ve TBMM
İçtüzüğünün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereği Meclis
araştırması açılmasını arz ederiz.
1) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
2) Veli Ağbaba (Malatya)
3) Kazım Arslan (Denizli)
4) Çetin Osman Budak (Antalya)
5) Aydın Uslupehlivan (Adana)
6) Ahmet Akın (Balıkesir)
7) Nurhayat Altaca
Kayışoğlu (Bursa)
8) Şenal Sarıhan (Ankara)
9) Mahmut Tanal (İstanbul)
10) Hüseyin Çamak (Mersin)
11) Kadim Durmaz (Tokat)
12) Onursal Adıgüzel (İstanbul)
13) Mehmet Gökdağ (Gaziantep)
14) Ceyhun İrgil (Bursa)
15) Devrim Kök (Antalya)
16) Vecdi Gündoğdu (Kırklareli)
17) Erkan Aydın (Bursa)
18) Lale Karabıyık (Bursa)
19) Özcan Purçu (İzmir)
20) Tur Yıldız
Biçer (Manisa)
21) Orhan Sarıbal (Bursa)
22) Melike Basmacı (Denizli)
23) Hayati Tekin (Samsun)
24) Ömer Fethi Gürer (Niğde)
25) Bülent Yener
Bektaşoğlu (Giresun)
26) Haluk Pekşen (Trabzon)
27) Erdin Bircan (Edirne)
Gerekçe:
Türkiye'de mevsimlik tarım işçileri
açısından yaşam çok zor koşullar altında devam
etmektedir. Her yıl hasat mevsimine yakın zamanlarda kamyon
kasalarında taşınan, beslenme ve barınma
koşulları sağlanamayan, sağlık ve emeklilik
güvencesinden yoksun, sosyal hakları olmayan
vatandaşlarımız düşük ücretler
karşılığında uzun saatler
çalışmaktadır.
Özellikle, doğu ve güneydoğu bölgelerinden
gelen mevsimlik tarım işçilerinin temeldeki sorunları,
yaşadıkları bölgede geçimlerini sağlayabilecekleri, üretim
yapabilecekleri bir iş alanlarının olmamasıdır. Bu
nedenle, yılın belli dönemlerinde ortalama dört ay süreyle
yaşadıkları yerden ayrılarak, daha çok Ege, Çukurova ve
Karadeniz Bölgelerinde çalışmaktadırlar. Bu süre zarfında
kazandıkları para onların bir yıl boyunca geçimlerini
sağlayacakları paradır. Barınma koşulları
yetersiz olup, çadırlarda ya da barınaklarda kalan bu işçiler,
temiz içme ve kullanma suyuna da sahip değildir. Bu
sağlıksız ortam ve koşullar, anne, babalarıyla
birlikte gelen çocuklar için de tehlike oluşturmaktadır. Uygun
altyapı koşulları olmayan yerlere kurulduğu için
yaygın olarak salgın hastalıklara rastlanılmaktadır.
Bu hastalıklar, beslenmeleri de yetersiz olan çocukları daha fazla
etkilemektedir.
Uzun vadede bulundukları yerlerde iş ve
üretim olanakları yaratılmalı, kısa vadede ise sosyal
güvenceleri sağlanarak sağlık ve emeklilik gibi özlük
haklarını içeren düzenlemeler yapılmalıdır.
Çalışma ve barınma koşulları iyileştirilmelidir.
Çalışma saatleri düzenlenmeli, ücretleri artırılmalı,
çalıştıkları yerlerde barınmalarına olanak
sağlayacak sosyal tesis ve yurtlar yapılmalıdır.
Beslenmeleri konusunda desteklenmeleri gerekmektedir. Temiz içme ve kullanma
suyuna rahatça ulaşabilmeleri gerekmektedir. Bu sayede salgın
hastalıkların önü alınmış olacaktır. Aileleriyle
birlikte geldikleri yerlerde çocuklar için eğitim verilebilecek birimlerin
oluşturulması gerekmektedir. Böylelikle mevsimlik tarım
işçilerinin çocukları açısından ortaya çıkan
eğitimdeki eşitsizlik belli bir oranda giderilmiş
olacaktır.
Mevsimlik tarım işçilerinin
yaşadığı sorunların sebeplerinin
araştırılarak bu sorunların önlenmesi için alınacak
tedbirlerin tespiti amacıyla Meclis araştırması
açılması elzemdir.
2.- Çanakkale Milletvekili Bülent Öz ve 28 Milletvekilinin,
jeotermal enerjinin yaygınlaşması ile ilgili sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/322) (x)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Enerjide dışa
bağımlılığımızı azaltacak yeni jeotermal
sahaların keşfedilmesi, jeotermalle elektrik üretim
miktarının, konut ısıtma sayısının, sera
ısıtmasında büyüklüğünün artırılması,
işletmedeki jeotermal kuyuların kullanımı ve denetimine
kadar olan süreçlerdeki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasa'nın 98 ve TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis araştırma komisyonu kurulmasını
saygılarımla arz ve talep ederiz.
1) Bülent Öz (Çanakkale)
2) Aylin Nazlıaka (Ankara)
3) Mehmet Gökdağ (Gaziantep)
4) Kadim Durmaz (Tokat)
5) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
6) Kazım Arslan (Denizli)
7) Mahmut Tanal (İstanbul)
8) Haydar Akar (Kocaeli)
9) Vecdi Gündoğdu (Kırklareli)
10) Aydın Uslupehlivan (Adana)
11) Özcan Purçu (İzmir)
12) Çetin Osman Budak (Antalya)
13) Ahmet Akın (Balıkesir)
14) Ceyhun İrgil (Bursa)
15) Şenal Sarıhan (Ankara)
16) Namık Havutça (Balıkesir)
17) Onursal Adıgüzel (İstanbul)
18) Devrim Kök (Antalya)
19) Erkan Aydın (Bursa)
20) Lale Karabıyık (Bursa)
21) Orhan Sarıbal (Bursa)
22) Tur Yıldız
Biçer (Manisa)
23) Melike Basmacı (Denizli)
24) Hayati Tekin (Samsun)
25) Ömer Fethi Gürer (Niğde)
26) Bülent Yener
Bektaşoğlu (Giresun)
27) Haluk Pekşen (Trabzon)
28) Erdin Bircan (Edirne)
29) Hüseyin Çamak (Mersin)
Özet:
Ülkemiz, enerji kaynakları göz önünde
bulundurulduğunda dışa bağımlı bir ülkedir.
Dünyada son yıllarda fosil yakıtlara olan
bağımlılığı azaltmak için alternatif enerji
kaynaklarına doğru hızlı bir yöneliş söz konusudur.
Jeotermal enerji yeni, yenilenebilir, sürdürülebilir, tükenmeyen, ucuz,
güvenilir, çevre dostu, yerli ve yeşil bir enerji türüdür. Türkiye'nin
sahip olduğu alternatif enerji kaynakları açısından
jeotermal yadsınamayacak bir yer tutabilir.
Jeotermal enerji kaynakları, başta elektrik
üretimi olmak üzere, merkezî ısıtma olarak konutlarda ve sera
ısıtmalarında, düşük sıcaklıklarda, kültür
balıkçılığı alanlarında, karbondioksit gazı
elde edilmesinde, kuru buz, lityum, gübre, ağır su, hidrojen gibi
kimyasalların üretimi, termal ve sağlık turizmi faaliyetlerinde
kullanılabilmektedir.
İtalya Larderello sahasında 1904
yılından beri, Kaliforniya Geyser sahasında seksen
yıldır jeotermal elektrik üretilmektedir. Filipinler'de toplam
elektrik üretiminin yüzde 27'si, Kaliforniya eyaletinde yüzde 7'si,
İzlanda'da toplam ısı enerjisi (şehir ısıtma)
ihtiyacının yüzde 86'sı jeotermalden
karşılanmaktadır.
ABD, Filipinler, Endonezya, Meksika ve İtalya
jeotermal elektrik üretiminde dünyada ilk 5 arasında yer almaktadır.
Ülkemiz jeotermal ısı ve kaplıca uygulamalarında ise ABD,
Çin, İsveç ve Almanyayla birlikte ilk 5 ülke arasında yer
almaktadır.
Türkiye Jeotermal Derneğinin
yaptığı bir çalışmaya göre Türkiye'de şu anda
103.320 konut jeotermal ısıyla ısıtılmakta, buna ilave
olarak da 46.400 konut eş
değeri ısıtma işlemi, kaplıca tesisleri, termal
oteller ve devre mülk tesislerinin ısıtmasında
yapılmaktadır. Türkiye'de teknik, ekonomik potansiyel olarak
ısıtılabilecek konut sayısı şu an için 1 milyon
olarak kıymetlendirilmektedir.
Bugün Almanya'da jeotermal elektrik enerji üretimi,
25+5 euro sent/kilovatsaat, Fransada 20 euro sent/kilovatsaatle
desteklenirken, Türkiye'de 10,5 dolar sent/kilovatsaat gibi
kıyaslandığında oldukça düşük bir rakamdır.
Jeotermal ısıtmaya teşvik uygulanmalıdır. Bu
ısıtma modeli doğal gazla ısıtma maliyetleriyle
kıyaslandığında yüzde 65-70 oranında daha ucuzdur ve
halkın yararınadır. Yerli, yenilenebilir, millî enerji
kaynağımızı destekleyerek enerjide dışa
bağımlılığımızı azaltmak mümkündür.
Bugün ülkemiz jeotermal elektrik üretimi 650
megavatsaat olup teknik ekonomik
potansiyel olarak üretim kapasitesini 2 bin megavatsaat boyutuna
çıkarabilecek konumdadır. Türkiye'nin EGS jeotermal elektrik üretim
ekonomik potansiyeli 15 bin megavatsaat civarında hesaplanmaktadır ve
EGS sistemiyle üretim dünyada özellikle Fransa, Almanya, ABD, Avustralya ve
Japonya'da yüksek teşvikli (30 eurocent/kilovatsaat) ticari uygulamaya
başlamışlardır. Ülkemizde ise henüz bu konuya ilişkin
bir teşvik yoktur.
Türkiye Petrollerinin petrol amaçlı
açtığı derin kuyularda sıcaklıklar, su değerleri
ve jeotermale yönelik bilgiler bulunmaktadır. Türkiye Petrollerinin, bu
bilgileri jeotermal sektörüne açması lazımdır. Türkiye'de
jeotermal sahalarda yapılan aramalar, açılan kuyulardan elde edilen
bilgileri içeren bir bilgi sistemi mevcut değildir. Bu bilgi sisteminin
kurulması sağlanmalıdır.
Özel sektörün jeotermal sahalarda yürüttüğü
sondaj faaliyetlerinde sondaj mühendislerinin bulundurulması ve
denetiminin yapılması gerekmektedir. Jeotermal rezervuarlardan
yapılan sondajlı üretimlerde akışkanın çevreye
atılmaması ve rezervuarı beslemesi bakımından
işlevi tamamlandıktan sonra reenjeksiyon yapılmalıdır.
Türkiye ısrarla jeotermal dememiz gereken bir
konjonktürle karşı karşıyadır. Jeotermal,
yenilenebilir, sürdürülebilir, tükenmez ve çevre dostu bir enerji
kaynağıdır. Jeotermal kaynaklar diğer yenilenebilir enerji
sistemleri; rüzgâr, güneş ve hidroelektrik santraller gibi meteorolojide
meydana gelen değişikliklerden etkilenmezler. Yangın, patlama,
zehirlenme gibi riskler olmadığı için son derece güvenli bir
enerjidir ve ülkemizin enerjide dışa
bağımlılığını göz önünde bulundurur isek
ivedilikle Türkiye'nin jeotermal sahalarının tamamının tespiti
ve ekonomiye kazandırılması için kamunun bütün
olanaklarıyla devreye girmesi ve özel sektöre yönelik cesaretlendirici
adımların atılması gerekmektedir.
Jeotermal sahalardaki enerjinin konut
ısıtmasında kullanımı, ülkemizin doğal gaz
kullanımını azaltacak ve milyarlarca dolarlık kaynak ülke
içinde kalacaktır.
3.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 25
milletvekilinin, zorunlu trafik sigorta primlerinin fahiş miktarlarda
artmasının sebeplerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/323)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Zorunlu trafik sigorta primlerinin fahiş
miktarlarda artmasının sebeplerinin tespit edilmesi ve
yurttaşlarımız üzerindeki etkisinin
araştırılması amacıyla Anayasa'nın 98inci ve
İç Tüzükümüzün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırma komisyonu kurulmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Uğur Bayraktutan (Artvin)
2) Özcan Purçu (İzmir)
3) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
4) Ceyhun İrgil (Bursa)
5) Mahmut Tanal (İstanbul)
6) Mehmet Gökdağ (Gaziantep)
7) Haydar Akar (Kocaeli)
8) Aydın Uslupehlivan (Adana)
9) Çetin Osman Budak (Antalya)
10) Şenal Sarıhan (Ankara)
11) Barış Karadeniz (Sinop)
12) Nurhayat Altaca Kayışoğlu (Bursa)
13) Kadim Durmaz (Tokat)
14) Namık Havutça (Balıkesir)
15) Devrim Kök (Antalya)
16) Lale Karabıyık (Bursa)
17) Erkan Aydın (Bursa)
18) Kazım Arslan (Denizli)
19) Orhan Sarıbal (Bursa)
20) Melike Basmacı (Denizli)
21) Hayati Tekin (Samsun)
22) Ömer Fethi Gürer (Niğde)
23) Haluk Pekşen (Trabzon)
24) Vecdi Gündoğdu (Kırklareli)
25) Erdin Bircan (Edirne)
26) Hüseyin Çamak (Mersin)
Gerekçe:
Son yıllarda kamu kaynaklarının
savurganca harcanması, makam araçlarının lüks
standartlarının bile üstünde olması, devlet
binalarının ve makam odalarının yenilenmesi bütçeye büyük
yük getirirken, ayrıca büyük bir ihtiyaçmış gibi, Ankara
Beştepe'de sarayın yapılması ülke ekonomisini olumsuz yönde
etkilemiştir. Tüm bu masraflar üreten ülke gereksinimleri olarak
değil; aksine, tüketen ülke olarak vatandaşın sırtına
yüklediği yükle hörgüçlü kambur oluşturmuştur. Yapılan bu gereksiz
harcamaların ve israfın vergi artışları ile yüksek
zamlarla karşılanıp vatandaşlara ödetildiği
görülmektedir.
Son olarak ise zorunlu trafik sigortasına bir
yıl içerisinde 3-4 kez zam yapılmasından dolayı
vatandaşlarımız infial noktasına gelmiştir. Binek bir
aracın zorunlu trafik sigortası 200-250 TL iken Aralık 2015
itibarıyla 750 TL civarına çıktığı kamuoyunun
malumudur. Yapılan bu vergi zammı, vatandaşın zor kanaat
sahip olduğu aracın vergisini ödeyemeyecek duruma gelmesine neden
olmuştur. Devlet yönetiminde yaşanan Lale Devri için yapılan
lüks harcamaların bedelini, maalesef, yine vatandaşlarımız
çekmektedir. Sadece zorunlu trafik sigortasında yapılan yüzde 200
civarında yapılan fahiş zamlar vatandaşın belini ciddi
ölçüde bükmüştür. Bir kısım yurttaşlarımız bu
artış karşısında taşıt kredilerini ödeyememe
noktasına gelmiştir. Bu denli artışın emsal bir
başka ülkede olması mümkün değildir.
Devlet
kaynaklarının ve kamu harcamalarının savurganca
tüketilmesinin vatandaş üzerine etkilerinin araştırılması,
özellikle de zorunlu trafik sigorta primlerinin hangi nedenlere bağlı
olarak artırıldığının tespit edilmesi, varsa bir
yanlışlık veya hataların giderilmesi amacıyla
Anayasanın 98inci, İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması komisyonu
kurulmasını saygılarımızla arz ederiz.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Şimdi, gündemin Sözlü Sorular
kısmına geçiyoruz.
VIII.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI (x)
1.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürgenin, kayıt
dışı istihdamla mücadeleye ilişkin sözlü soru önergesi
(6/14) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun
cevabı
2.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürgenin, asgari
ücret ile emekli maaşlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/15)
ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun
cevabı
3.- Yozgat Milletvekili Ertuğrul Soysalın,
istihdam teşviklerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/16) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun
cevabı
4.- Yozgat Milletvekili Ertuğrul Soysalın, Genel
Sağlık Sigortası ile ilgili çeşitli verilere ilişkin
sözlü soru önergesi (6/17) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Mehmet Müezzinoğlunun cevabı
5.- Yozgat Milletvekili Ertuğrul Soysalın,
istihdam artışının sağlanmasına yönelik
çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/18) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun
cevabı
6.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Bürgenin, sosyal
güvenlik prim borçları ile ilgili yapılan düzenlemelere ilişkin
sözlü soru önergesi (6/19) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Mehmet Müezzinoğlunun cevabı
7.- Aydın Milletvekili Abdurrahman Özün, kamu personelinin
hakları ile ilgili çalışmalara ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/20) Cevaplanmadı
8.- Aydın Milletvekili Abdurrahman Özün, istihdam
verilerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
sözlü soru önergesi (6/21) Cevaplanmadı
9.- Aydın Milletvekili Abdurrahman Özün, istihdam
verilerine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
sözlü soru önergesi (6/22) Cevaplanmadı
10.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşenin, engelli
istihdamına ilişkin sözlü soru önergesi (6/82) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun cevabı
11.- İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksunun,
kamuda istihdam şekilleri ile ilgili iddialara ve Devlet Memurları
Kanununda yapılacak değişikliklere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/98) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun cevabı
12.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
taşeron işçilerin kadroya alınmalarına yönelik bir
çalışma bulunup bulunmadığına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/108) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun cevabı
13.- İstanbul Milletvekili Ali Özcanın, 2015
yılında meydana gelen iş kazalarına ve alınan
önlemlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/141) ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun cevabı
14.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
Niğdenin yöresel mutfak kültürünün tanıtılması ve
yaşatılması adına açılan aşçılık
kurslarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/153) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun cevabı
15.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının,
yaş şartı nedeniyle emekli olamayanlara yönelik
çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/163) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun
cevabı
16.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
Niğdede kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan
taşeron işçilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/170) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun
cevabı
17.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 7 Haziran
2015-1 Kasım 2015 tarihleri arasında Niğdede kamu kurum ve
kuruluşlarında istihdam edilen işçilere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/171) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun cevabı
18.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, esnaflar
için bazı teşviklerin uygulanmasına ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/176) Cevaplanmadı
19.- Antalya Milletvekili Çetin Osman Budakın,
BAĞ-KUR sigorta primlerindeki artışa ilişkin sözlü soru
önergesi (6/183) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun cevabı
20.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın,
doğu ve güneydoğudaki çatışmalardan etkilenen bölgelerdeki
vatandaşların SGK ödemelerinin ertelenmesine yönelik
çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/195) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun
cevabı
21.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, çocuk
işçiliği ile ilgili denetimlere ilişkin sözlü soru önergesi
(6/228) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun cevabı
22.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
çocukların bedenen gelişimini ve sağlığını
etkileyecek işlerde çalıştırılmasının
önlenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/229) ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun cevabı
23.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, kaçak çocuk
işçiliğine karşı alınan önlemlere ilişkin
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi
(6/230) Cevaplanmadı
24.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, çocuk
işçiliğine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/231) Cevaplanmadı
25.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, çocuk
işçilerin çalışma sürelerine ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/232) Cevaplanmadı
26.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının,
Balıkesirde İŞKUR tarafından Toplum Yararına Program
kapsamında istihdam edilen kişilere ilişkin sözlü soru önergesi
(6/259) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun cevabı
27.- Ağrı Milletvekili Dirayet Taşdemirin,
Ağrı ilinde kadın istihdamının
artırılmasına yönelik yapılan çalışmalara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/269) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun cevabı
28.- Balıkesir Milletvekili İsmail Okun,
işsizlik oranındaki artışa ve alınacak önlemlere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/337) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun cevabı
29.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Suudi
Arabistanda işçi olarak çalışan Türk
vatandaşlarının sigorta primlerinin yatmadığı
yönündeki iddialara ilişkin sözlü soru önergesi (6/413) ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun cevabı
30.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, son
beş yılda yabancılara verilen çalışma izinlerine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/442) ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun cevabı
31.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
Niğdede İŞKUR tarafından istihdam edilen kişilere ve
açılan kurslara ilişkin sözlü soru önergesi (6/444) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun
cevabı
32.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
yabancılara verilen çalışma izinlerinin
sınırlandırılmasına yönelik uygulamalara ilişkin
sözlü soru önergesi (6/445) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Mehmet Müezzinoğlunun cevabı
33.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, esnaf ve
sanatkârların prim borçlarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/463) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun cevabı
34.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 4/C
statüsünde çalışan üniversite mezunu personelin memur kadrosuna
alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/490) ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun
cevabı
35.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
İŞKUR tarafından bazı illerde istihdam edilen kişilere
ve açılan kurslara ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/510) Cevaplanmadı
36.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, meslek
lisesi öğrencilerinin staj yaptıkları iş yerlerinde mesleki
eğitimlerini geliştirecek işlerde
çalıştırılmalarının sağlanmasına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/511) Cevaplanmadı
37.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
işçilere normal çalışma süresinin üzerinde yaptırılan
çalışmalara ve iş kazalarına ilişkin Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/512) Cevaplanmadı
38.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, toplu
iş sözleşmesinde yetki sisteminin değiştirilmesine
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/513) Cevaplanmadı
39.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 6356
sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununda
yer alan teşmil sistemine ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/514) Cevaplanmadı
40.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, sendikal
yasaların ILO normlarına uygun hale getirilmesi ve sendikal
örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılması adına
yürütülen çalışmalara ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından sözlü soru önergesi (6/515) Cevaplanmadı
41.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, ticari
faaliyetlerine devam eden emekli esnaf ve sanatkârlardan sosyal güvenlik destek
primi kesilmesine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanından sözlü soru önergesi (6/516) Cevaplanmadı
42.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
inşaatlarda meydana gelen asansör kazalarına ve alınan önlemlere
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından sözlü soru
önergesi (6/517) Cevaplanmadı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, soru-cevap
işlemine ayrılan süreyi daha verimli kullanmak için önergelerin
okunması işlemi yapılmayacaktır. Önergeler tam metin
hâlinde Tutanak Dergisinde bastırılmaktadır.
Ayrıca, cevaplanacağı önceden
bildirilen soru önergelerinin özet bilgilerini içeren liste de gruplara
dağıtılmıştır.
Sözlü soru önergelerini cevaplandırmak üzere
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Mehmet
Müezzinoğlunu kürsüye davet ediyorum.
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz altmış dakikadır.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Bursa) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekili arkadaşlarım; Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı olarak tarafımdan cevaplanması istenen bir
kısım sözlü soru önergelerine cevap vermek üzere
huzurlarınızdayım. Sizleri ve bizleri izleyen değerli
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Hüseyin
Bürgenin (6/14) esas numaralı sözlü soru önergesinin cevabı:
Kayıt dışı istihdam oranı 2002 yılında yüzde
52,14 iken 2016 Haziran ayı itibarıyla yüzde 34e
düşmüştür. Sosyal güvenlik reformuyla kayıt dışı
istihdamla mücadele konusunda yapılan düzenlemeler, hizmet kalitesinin
artırılması, veri bilgi paylaşımı, denetim
sisteminin etkinliğinin artırılması, teşvik
uygulamaları, bilgilendirme, bilinçlendirme
çalışmalarıdır.
Bu temel stratejiler kapsamında yapılan
çalışmalar: Sosyal Güvenlik Kurumunda Kayıt Dışı
İstihdamla Mücadele Daire Başkanlığı kurulmuştur.
5 ve daha fazla işçi çalışan iş
yerlerinde ücretlerin bankalar aracılığıyla ödenmesi
zorunluluğu getirilmiştir.
5510 sayılı Kanunun 102nci maddesinde
yer alan düzenlemelerle hem kayıt dışılığın
tespiti durumunda uygulanan idari para cezaları
artırılmış hem de denetimde kolaylık göstermeyen veya
zorluk çıkaranlara ayrıca idari para cezası uygulanması
öngörülerek idari para cezalarının kayıt dışılığı
önlemede caydırıcı bir rol oynaması
sağlanmıştır.
Meslek kodu uygulaması hayata
geçirilmiştir. Bu uygulamayla ücretlerin SGKya eksik bildirilmesi
önlenmiştir.
Kayıtlı İstihdamın Teşviki
Projesi KİTUPun ikinci fazı, Avrupa Birliğiyle ortaklaşa
finanse edilen etkin rehberlik ve denetim yoluyla hazırlanarak uygulamaya
başlanmıştır.
Yine İstanbul Milletvekilimiz Sayın
Hüseyin Bürgenin (6/15) esas numaralı sözlü soru önergesinin cevabı:
Asgari ücretteki artış oranı 2015 yılında nominal
yüzde 12,3; reel olarak ise yüzde 5,5 olarak gerçekleşmiştir. 2016
yılında asgari ücretin net 1.300,99 TL olduğu göz önüne
alındığında nominal artış oranı yüzde 29,3
olarak gerçekleşmiştir.
2002-2016 döneminde statülerine göre ocak ayı
itibarıyla aylıklara yapılan artış oranları
nominal ve reel olmak üzere, diğer bir ifadeyle enflasyondan arındırılmış
olarak aşağıda sunulmuştur.
2002-2016 aylık seviyeleri ve artış
oranları asgari olarak: SSK işçisi 2002 yılının
Aralık ayında 257 TL aylık alırken 2016 Ocak-Haziran
itibarıyla 1.339 TL; nominal artış oranı yüzde 421, reel
artış oranı yüzde 64. Emekli Sandığına
baktığımızda, 2002 yılının Aralık
ayında 367 TL aylık alırken 2016 Ocak-Haziran itibarıyla
1.698 TL ve nominal artış oranı yüzde 351, reel artış
oranı yüzde 42. Diğer bütün tabloyu tam olarak okumayacağım
zaman kaybı olmasın diye. Aylık miktarlarına ek ödeme
tutarları dâhildir.
TÜİK
tarafından 2015 yılı için açıklanan enflasyon oranı
yüzde 8,81 ve Kalkınma Bakanlığınca yayınlanan
2016-2018 Orta Vadeli Programda 2016 yılı için öngörülen enflasyon
oranının ilk altı aya denk gelen kısmı için
yarısı dikkate alınarak reel artış
hesaplanmıştır. Aylık seviyeleri gösterge sisteminde
bağlanan aylıkların aylık artışları ile 2016
Ocak ayına taşınmış değerleri olup 5510
sayılı Kanunda yaşlılık aylıkları için alt
sınır uygulaması bulunmamaktadır.
Emeklilik
hizmetleri alanında vatandaşlara kolaylık sağlayan yeni
uygulamalar ise şunlardır: Sadece emeklilere hizmet vermek üzere
Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü kurulmuştur.
Hiçbir
koşula tabi tutulmadan isteyen aylığını konutundan
herhangi bir ücret ödemeden alabilmektedir.
Emekli ve
hak sahipleri aylıklarını PTT ve 22 banka
aracılığıyla almaktadır.
Sigortalılar
emeklilik mevzuatı konusunda istedikleri bilgileri Başbakanlık
İletişim Merkezi (BİMER), Cumhurbaşkanlığı,
bilgi edinme aracılığıyla gönderebilmekte ve kendilerine
e-posta yoluyla bilgi verilmektedir. Ayrıca, Alo 170 hattından
telefonla da sorularına yanıt verilmektedir.
Yetki devri çalışmaları çerçevesinde
emeklilik işlemleri yerinde ve en hızlı şekilde
yapılmaktadır.
Emekli aylıklarına konulacak hacizler için
muvafakat şartı getirilmiş, aylıklara izinsiz haciz
konulması uygulamasına son verilmiştir.
Değişik nedenlerle alınamayan emekli
aylıklarının kuruma iadesi için öngörülen altı aylık
süre on iki aya çıkarılmıştır.
Kurumun hatalı işlemi nedeniyle emekliye
yersiz ödenen aylıklara ilişkin borcun yirmi dört ay içinde ödenmesi
hâlinde faiz alınmaması sağlanmıştır.
Kamuya ait iş yerlerinde
çalışmasına son veren emekliye yeniden aylık
bağlanması için aranan yazılı talep şartı
kaldırılarak mağduriyet giderilmiştir.
13/2/2014 tarihinde yürürlüğe giren Toplu Konut
İdaresi Tarafından Şehit Ailelerine, Harp ve Vazife Malulleri
ile Dul ve Yetimlerine Açılacak Faizsiz Konut Kredisi Hakkında
Yönetmelikle, faizsiz konut kredisinin kapsamı genişletilerek tüm
vazife ve harp malulleri ile bunlardan kredi kullanmadan hayatını
kaybedenlerin dul ve yetimlerine faizsiz konut kredisinden faydalanma
imkânı getirilmiştir.
Şehit dul ve yetimlerine ödenen ek ödemenin
kapsamı genişletilmiştir. 6495 sayılı Kanunla tütün
ikramiyesi olarak adlandırılan ek ödemeden tüm vazife malulleri
yararlandırılacaktır.
Şehit dul ve yetimlerine ödenen eğitim
öğretim yardımları artırılmış ve
kapsamı genişletilmiştir. Özel eğitim kurumlarında
eğitim gören çocuklar da eğitim öğretim yardımı
yapılacak çocuklar kapsamına alınmıştır.
SSK, BAĞ-KUR veya Emekli
Sandığından emekli olduktan sonra 5510 sayılı Kanunun
4üncü maddesinin (b) bendi kapsamında çalışmaya başlayan
kişilerden sosyal güvenlik destek primi kesintisi
kaldırılmıştır.
Yurt dışı borçlanması yaparak
emekli olanlara Türkiyede çalışmaları durumunda
aylıkları kesilmeksizin çalışabilme imkânı
tanınmıştır.
Yurt dışı borçlanma talep tarihinde
Türk vatandaşlarının yanı sıra, sadece talep tarihinde
Türk vatandaşı olmamasına rağmen izinle Türk
vatandaşlığını kaybeden sigortalıların
kendilerine yurt dışında Türk vatandaşı olarak geçen
süreleri borçlanma hakkı verilmiştir.
Sosyal güvenlik sözleşmesinde özel hüküm
bulunan 18 ülkedeki sigortalılık sürelerini borçlananların, bu
ülkelerdeki ilk işe başlama tarihinin, Türkiyede hiç
çalışma yoksa ya da Türkiyedeki sigortalılığın
başlangıç tarihinden önce ise aylığa hak
kazanılıp kazanılmadığının tespitinde
Türkiyede ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilmesi sağlanmıştır.
Sigortalılar, e-devlet şifresini
kullanarak www.turkiye.gov.tr adresinden kurum uygulamalarına
erişebilmekte ve aşağıdaki işlemleri kendileri
yapabilmektedir:
Emeklilik müracaatlarını İnternet
ortamında yapabilmektedir.
Sigortalılar hizmet bilgilerine ilişkin
başlangıç ve prim gün sayılarını belirtmek suretiyle
İnternet ortamında ne zaman emekli olabileceklerini
öğrenmektedir.
Sigortalıların tahsis talebinde bulunmadan
taraflarına bağlanacak aylığın miktarı
hakkında bilgi sahibi olmaları amacıyla kurum web
sayfasında aylık hesaplama programı
yapılmıştır.
SGKdan aylık alan emekli ve hak sahipleri,
banka, PTT şubelerini değiştirme işlemlerini İnternet
ortamında yapabilmektedir.
Kurum uygulamalarında ve e-hizmet
uygulamalarında vatandaşlara kolaylık sağlayan yeni
uygulamalar da getirilmiştir.
Yozgat Milletvekilimiz Sayın Ertuğrul
Soysalın (6/16) esas numaralı sözlü soru önergesine cevap: Sosyal
Güvenlik Kurumunca uygulanan ve hâlen yürürlükte olan 11 farklı sigorta
primi teşviki hükmü yer almakta olup söz konusu sigorta primi
teşviklerinden 5510 sayılı Kanunun 81inci maddesinin (1)inci
fıkrasının (ı) bendinde öngörülen malullük,
yaşlılık ve ölüm sigortaları primi işveren hissesinden
5 puanlık prim indirimi 1/10/2008 tarihi itibarıyla; 5510
sayılı Kanunun 81inci maddesinin (1)inci fıkrasının
(i) bendinde öngörülen yurt dışına götürülen, gönderilen
sigortalılar hakkında genel sağlık sigortası
primlerinin işveren hissesinden 5 puanlık prim indirimi 1/6/2013
tarihi itibarıyla; 5510 sayılı Kanunun 81inci maddesinin
(2)nci fıkrasında öngörülen 10 ve üzerinde sigortalı
çalıştıran işverenlere yönelik 5 puanlık prim
indirimine ilave 6 puanlık sigorta primi teşviki 1/1/2013 tarihi
itibarıyla; 5510 sayılı Kanunun ek 2nci maddesinde öngörülen
Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Karar
çerçevesinde işverenlere sağlanan sigorta prim teşviki 18/8/2009
tarihi itibarıyla; 4447 sayılı İşsizlik Sigortası
Kanununun 50nci maddesinin (5)inci fıkrasında öngörülen
işsizlik ödeneği alan sigortalıları istihdam eden
işverenlere yönelik sigorta primi teşviki 1/10/2009 tarihi
itibarıyla; 4447 sayılı İşsizlik Sigortası
Kanununun geçici 10uncu maddesinde öngörülen genç ve kadın
istihdamı ile mesleki eğitimin özendirilmesine yönelik sigorta primi
teşviki 1/3/2011 tarihi itibarıyla; 4447 sayılı
İşsizlik Sigortası Kanununun geçici 15inci maddesinde
öngörülen İşbaşı Eğitim Programını
tamamlayanları 5510 sayılı Kanunun 4üncü maddesinin (1)inci
fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı
çalıştıran işverenlere sağlanan sigorta primi
teşviki 23/4/2015 tarihi itibarıyla; 4857 sayılı
İş Kanununun 30uncu maddesinin (6)ncı fıkrasında
öngörülen engelli sigortalıların istihdamına ilişkin
sigorta primi teşviki 1/7/2008 tarihi itibarıyla; 5746
sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin
Desteklenmesi Hakkında Kanunun 3üncü maddesinde öngörülen
araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin desteklenmesine yönelik
sigorta primi teşviki 1/4/2008 tarihi itibarıyla; 5225
sayılı Kültür Yatırımları ve Girişimlerini
Teşvik Kanununun 5inci maddesinde öngörülen kültür yatırım ve
girişimlerinin desteklenmesine yönelik sigorta primi teşviki 1/8/2004
tarihi itibarıyla; 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanununun ek 5inci maddesinde
öngörülen nakdî, düzenli sosyal yardımlardan yararlananların
istihdamına yönelik sigorta primi teşviki 26/4/2016 tarihi
itibarıyla uygulamaya konulmuştur.
Diğer taraftan, 5084 sayılı
Yatırımların ve İstihdamın Teşviki ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun
4üncü maddesinde öngörülen yatırımların ve istihdamın
teşvikine yönelik sigorta primi teşviki 6/2/2004 tarihi
itibarıyla uygulamaya konulmuş, 31/12/2012 tarihi itibarıyla,
4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun geçici 7nci
maddesinde öngörülen 18-29 yaş aralığında olan erkek ve 18
yaşından büyük kadın sigortalıların istihdamına
yönelik sigorta primi teşviki 1/7/2008 tarihi itibarıyla uygulamaya
konulmuş, 30/6/2015 tarihi itibarıyla 4447 sayılı
İşsizlik Sigortası Kanununun geçici 9uncu maddesinde öngörülen
sigorta primi teşviki 18/8/2009 tarihi itibarıyla uygulamaya
konulmuş, 1/7/2011 tarihi itibarıyla uygulama süresi sona ermiş
bulunmaktadır.
2004-2016 -temmuz- yılları arasında
kamu tarafından sigorta primi teşvikine aktarılan
kaynakların toplam tutarı 67 milyon 696 bin TL, sigorta prim
teşvikleri kapsamında bildirilen toplam iş yeri sayısı
1 milyon 345 bin 3 ve sigorta prim teşvikleri kapsamında bildirilen
toplam sigortalı sayısı 9 milyon 551 bin 883tür.
Yine, Yozgat Milletvekilimiz Sayın
Ertuğrul Soysal (6/17) esas numaralı sözlü soru önergesinde, genel
sağlık sigortası kapsamındaki kişilere ilişkin
bilgileri oransal olarak yıllara dağılımını
istemektedir. Bu anlamda birkaç örneği vererek tabloyu kendisine takdim
edeceğim: 2008 yılında GSS kapsamında 66 milyon 676 bin
304, değişim oranı yüzde 1,3. 2014 yılında 76 milyon
445 bin 720, değişim oranı yüzde 1,7.
Sağlık giderleriyle ilgili yine 2008
yılında 25 milyar 345 milyon 913 bin TL, 2011 yılında 36
milyar 500 milyon 373 bin TL sağlık gideri. 2015
yılını da söyleyeyim: 44 milyar 603 milyon 779 bin TL şeklinde.
Tabloyu kendilerine de takdim edeceğim.
Yine, bu anlamda reçete sayısı ve
sağlık hizmetlerine müracaat sayısı: Sağlık
hizmetlerine müracaat sayısı 2008de 216 milyon 977 bin, fatura
tutarı 13 milyar 774 milyon 843 bin; 2011de müracaat sayısı 317
milyon 362 bin; 2015 yılında müracaat sayısı 314 milyon 363
bin, fatura tutarı 24 milyar 103 milyon 851 bin. Sağlık hizmeti
sunucularıyla ilgili.
Reçete sayısıyla ilgili bir bilgi vererek
tabloyu kendisine takdim edeyim. 2008 yılında SGKlı olarak
240.453, devlet memuru 19.667, yeşil kartlı 42.292, toplam 302 milyon
412 bin. SGKlı 240 milyon... 2015 yılını verdiğimde
226 milyon 232 toplam reçete sayısı.
Yine, Yozgat Milletvekilimiz Sayın
Ertuğrul Soysalın (6/18) esas numaralı sözlü soru önergesine...
Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) tarafından düzenlenen aktif
iş gücü programları yerel düzeyde iş gücü piyasası
ihtiyaçları dikkate alınarak düzenlenmektedir. Bu kapsamda, mesleki
eğitim kurslarından 2014 yılında 109.666, 2015
yılında 169.402, 2016 Ocak-Ağustos döneminde 81.674 kişi;
girişimcilik eğitim programlarından 2014 yılında
31.648, 2015te 41.907, 2016 Ocak-Ağustos döneminde de 44.417 kişi;
son dönemde üzerinde önemle durulan staj ve deneyim kazandırma
amacıyla düzenlenen iş başı eğitim programından
2014 yılında 59.456, 2015 yılında 159.076 ve 2016
Ocak-Ağustos döneminde 213.484 kişi yararlanmıştır.
İşini kaybedenlere işsiz kaldıkları dönemde gelir
desteği sağlayarak işsizliğin sebep olduğu sosyal
risklerin etkisini kısmen azaltmak adına pasif istihdam
politikaları uygulanmakta ve bu kapsamda 2014 yılında 512.894 kişi,
2015 yılında 591.552 kişi, 2016 Ocak-Ağustos döneminde
540.017 kişi işsizlik ödeneğine; 2014 yılında 66
kişi, 2015te 115 kişi, 2016 Ocak-Ağustos döneminde 258
kişi kısa çalışma ödeneğine; 2014 yılında
8.196 kişi, 2015 yılında 5.547 kişi, 2016 Ocak-Ağustos
döneminde 3.271 kişi ücret garanti fonu ödemesine; 2014 yılında
3.701 kişi, 2015te 779 kişi, 2016 Ocak-Ağustos döneminde 234
kişi iş kaybı tazminatına ve 2016 Şubat-Ağustos
döneminde 567 kişi yarım çalışma ödeneğine hak
kazanmıştır.
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Hüseyin
Bürgenin (6/19) esas numaralı sözlü soru önergesi
BAĞ-KUR
sigortalılarının 31/3/2002 tarihine kadar olan birikmiş
prim ve gecikme
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Bakanım, yarısı bitti, hâlâ AKP Grubununkini
cevaplandırıyorsunuz, onlar size ulaşamıyor mu? Biz
ulaşamadığımız için soruyoruz. Yarım saat geçti,
şimdi bizim sorulara vakit kalmayacak Sayın Bakanım.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Şimdi, şöyle: 9 AK PARTİ, 29
CHP, 2 MHP, 2 HDP
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Ama, 9da
yarım saat bitti Sayın Bakanım.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Şimdi, o yarım saatte onları
toparlarım merak etme.
BAŞKAN Soruların yüzde 70i de Ömer
Fethi Gürere aittir.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Ama, bizimkiler
cevap alamıyor.
BAŞKAN Bekleyin, sabredin.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Olabildiğince özetleyerek gideyim.
1479 sayılı Kanuna eklenen geçici 19uncu
maddeyle 1479 ve 2926 sayılı kanunlara göre tescil edilmiş olup
30/6/2013 tarihleri itibarıyla prim ve gecikme zammı borcu bulunan
sigortalıların borçları ve kanunun
yayımlandığı tarihten itibaren otuz gün içinde kuruma
başvurmaları hâlinde yönetim kurulunca yeniden
yapılandırılmıştır.
Ben itirazı değerlendirmeye alayım,
vakit kalırsa tekrar AK PARTİ Grubundan soru soran arkadaşlara
döneyim.
CHP Trabzon Milletvekilimiz Sayın Haluk
Pekşenin (6/82) esas numaralı sözlü soru önergesine
cevabımız: Bakanlığımıza elektronik ortamda
intikal ettirilen bilgiler çerçevesinde Aralık 2015 tarihi itibarıyla
hazırlanan kamu kurum ve kuruluşlarında engelli personel
istihdamı ve engellilere tahsisli kadro kontenjanlarının
karşılaştırmalı durum cetveline göre kamu kurum ve
kuruluşlarında engelli çalıştırma yükümlülüğü
kapsamında kabul edilen dolu memur kadro sayısı toplam
2.132.637dir. Bu çerçevede engellilere tahsis edilmesi gereken kadro
sayısı 64.191 olup, bu kadroların 43.151i dolu, 21.040ı
boş bulunmaktadır. Ayrıca, 2016 yılı Ağustos
ayında 6.113 kadro belirlenmiş ve bu kadroların 5.812sine
yerleştirme yapılmıştır. Bu nedenle yerleşen tüm
adayların ataması yapıldığından engelli personel
sayısı 48.963e ulaşacaktır. 2016 yılı Temmuz
sonu itibarıyla 50den fazla işçi çalıştıran
işverenlerin çalıştırmakla yükümlü olduğu engelli
işçi sayısı kamu sektöründe 8.709, özel sektörde 107.116 olup
işçi statüsünde engelli açık kontenjan sayısı kamuda 414,
özelde ise 24.637 kişidir. Bununla birlikte zorunlu olmadığı
hâlde kontenjan fazlası olarak kamu sektöründe 2.388, özel sektörde ise
6.444 engelli işçi istihdam edilmektedir. Engelli işçi
açığı bulunan özel sektör işverenleri veya kamu kurum ve
kuruluşlarından alınan engelli iş gücü talepleri Türkiye
İş Kurumu İnternet sayfasında yayınlanmakta ve
açık kontenjanların kapatılmasına
çalışılmaktadır.
MHP İstanbul Milletvekilimiz Sayın
İsmail Faruk Aksunun (6/98) esas numaralı sözlü soru önergesi
1/1/2016-5/10/2016 tarihleri arasında kamu kurumlarına 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun 59uncu maddesi kapsamında
istisnai memurluklara verilen atama izni sayısı 110, 2013
yılında 6495 sayılı Kanunun 9uncu maddesine göre 103.728
sözleşmeli personel memur kadrolarına atanmıştır.
2/11/2011 tarihli ve 28103 mükerrer sayılı
Resmî Gazetede yayımlanmış olan 666 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ile 357 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede ve
bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde kamu görevlilerinin mali
haklarına ilişkin çeşitli düzenlemeler
yapılmıştır. Bu kapsamda, kurumlar arasında aynı
unvanda görev yapan memurların farklı maaş almalarına yol
açan düzenlemeler yürürlükten kaldırılmıştır.
2016 yılı Temmuz ayı itibarıyla
kamuda en yüksek memur olan 4/1 derecede Başbakanlık
Müsteşarının net maaşı 9.271 TL, en düşük
maaş olan 15/1 veya 5/15 derecedeki hizmetlinin net maaşı ise
2.512 TLdir.
CHP Niğde Milletvekilimiz Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/108) esas numaralı sözlü soru önergesi
Alt işveren
işçilerinin kamuda istihdam edilmesine yönelik çalışmalar devam
etmektedir. Bu çalışmalarda sorumlu kuruluş Maliye
Bakanlığı olarak belirtilmekle birlikte eylemle ilgili
diğer kurum ve kuruluşlar ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı, Enerji Bakanlığı, Kalkınma,
Sağlık Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme, Hazine Müsteşarlığı, SGK, TÜİK,
Türkiye Belediyeler Birliği, İşçi ve İşveren
Sendikaları Konfederasyonları, ilgili meslek kuruluşları,
ilgili STKlardır.
Yine, CHP İstanbul Milletvekilimiz Ali
Özcanın (6/141) esas numaralı sözlü soru önergesi
Çalışma
hayatında iş sağlığı ve güvenliğinin
geliştirilmesi ve tüm toplumda güvenlik kültürünün
yaygınlaştırılması birden fazla faktöre
bağlı bir konudur. Bu konuda yapılan çalışmalar
ülkemizin iş sağlığı ve güvenliği alanındaki
politikaları Ulusal İş Sağlığı ve
Güvenliği Konseyi tarafından belirlenmekte, politika belgesi ve eylem
planında belirlenen hedeflere ulaşma yolunda ilgili kamu kurum ve
kuruluşları ve sosyal tarafların sorumluluklarındaki
eylemlerin gerçekleşme durumları izlenmekte ve gerekli koordinasyon
sağlanmaktadır. Ülkemizde iş sağlığı ve
güvenliği mevzuatı 6331 sayılı İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile AB müktesebatıyla
uyumlu hâle getirilmiş ve kanun sonrası kanunun uygulamasına
yönelik ikincil mevzuat çalışmaları tamamlanmıştır.
Mevzuat, gelişen ve değişen koşullar doğrultusunda
ihtiyacı karşılayacak şekilde sürekli
değiştirilmektedir. Sahada iş sağlığı ve
güvenliği hizmetlerinin sunumunu gerçekleştirecek iş
sağlığı ve güvenliği profesyonelleri ve
profesyonellerinin eğitimlerini gerçekleştiren eğitim
kurumları ve iş yerinin iş sağlığı ve
güvenliği hizmeti alabilecekleri ortak sağlık güvenlik birimleri
genel müdürlüğümüz tarafından yetkilendirilmektedir.
CHP Niğde Milletvekilimiz Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/153) esas numaralı sözlü soru önergesine
Aşçı
çırağı ve aşçı mesleğinde Niğdede
açılan kursların tanıtımı ve duyurusu İŞKUR
ve iş meslek danışmanları ve iş birliği
yapılan kurum olan halk eğitim merkezi tarafından
yapılmaktadır. Söz konusu kurslar İŞKUR web sitesi üzerinden
de görülebilmektedir. Yeterli başvuru olmaması durumunda basın
yoluyla duyuru yapılmaktadır. Niğde ilinde bu zamana kadar
aşçı mesleğinde açılan meslek edindirme kurslarına 105
aşçı, yamağı mesleğinde açılan meslek edindirme
kurslarına ise 184 kişi katılmıştır. Kendi
işini kurmak isteyen ve kurs bitirme belgesini alan kursiyerler, ilde düzenlenen
girişimcilik eğitim programlarına yönlendirilmekte ve
programı bitirmelerine müteakip iş kurmada KOSGEB tarafından
sağlanan finansal desteklere başvurabilmektedirler.
İşverenlerin istihdam edecekleri işçiler için 4447
sayılı Kanunla getirilen işveren sigorta prim teşviki 2020
yılına kadar uzatılmıştır.
CHP Balıkesir Milletvekilimiz Ahmet
Akının (6/163) esas numaralı sözlü soru önergesi
Söz konusu
önergede belirtilen hususlara ilişkin kurumca yürüttüğümüz bir
çalışma yoktur.
CHP Niğde Milletvekilimiz, yine, Fethi Gürerin
(6/170) esas numaralı sözlü soru önergesi
2016 Ocak itibarıyla
Niğde ilinde kamu kurum ve kuruluşlarında alt işverene
bağlı çalışan toplam sigortalı işçi sayısı
2.007dir.
CHP, Niğde, yine Ömer Fethi Gürer, (6/171) esas
numaralı sözlü soru önergesi
İŞKUR kayıtlarına göre,
07/06/2015 ve 01/11/2015 tarihleri arasında Niğde ilinde, kamu kurum
ve kuruluşlarına 61 işçi alınmıştır.
Niğdeyi atlayayım mı biraz?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) İŞKUR
dâhil mi Sayın Bakanım?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Devamla) Efendim?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
İŞKURun aldığı dâhil mi? Seçim öncesi
aldıkları burada yok, 61den fazla.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Devamla) İŞKUR kayıtlarına göre.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Orada
kayıtta problem var.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Devamla) Bunu tekrar şey yapalım sorunuza
göre.
Niğdeyi atlayayım mı biraz, devam
edeyim mi?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Esnafımız filan var, söyleseniz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Devamla) Bunu yana koyalım.
CHP Antalya, Sayın Çetin Osman Budak, (6/183)
esas numaralı sözlü soru önergesi
5510 sayılı Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı
bulunanların (BAĞ-KUR) sigorta prim tutarları 5510
sayılı Kanunun hükümlerine istinaden hesaplanmakta ve kendilerinden
tahsil edilmektedir. 31/12/2015 tarihli ve 29579 sayılı Resmî
Gazetede yayımlanan 30/12/2015 tarihli ve 2015/1 sıra numaralı
Asgari Ücret Tespit Komisyonunun kararına göre, 01/01/2016 ve 31/12/2016
tarihleri arasında prime esas günlük kazanç alt sınırı
54,90 TL tespit edilmiş olup buna göre ödenecek en düşük prim
tutarı 568,22 TLdir.
Bununla birlikte, 6745 sayılı
Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 62nci maddesi ile 5510 sayılı
Kanunun 81inci maddesinin birinci fıkrasına eklenen bent
gereğince, 4/b kapsamındaki sigortalılar, kuruma prim, idari
para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme
zammı borcu bulunmaması şartıyla, 01/10/2016 tarihinden
itibaren, aylık 568,22 TL yerine 485,87 TL ödeyebileceklerdir. 5
puanlık indirim sonucu 4/b kapsamında ödenecek prim tutarına
82,35 TLlik indirim uygulanacaktır.
2016 yılı Eylül ayı itibarıyla
BAĞ-KUR sigortalılarının prim borcu yaklaşık 10
milyar TLdir.
HDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın
(6/195) esas numaralı sözlü soru önergesine
Sosyal Güvenlik Kurumunun
21/12/2015 tarihli 2015-466 sayılı kararıyla Şırnak,
Kilis ve Hakkâri illerinin tamamı, Siirt ilinin Eruh ilçesi, Mardin ilinin
Nusaybin, Derik ve Dargeçit ilçeleri, Diyarbakır ilinin Sur ve Silvan
ilçelerinde ikamet eden sigortalıların ve işverenlerin 5510
sayılı Kanun gereğince yasal verilme süresinin son günü
1/12/2015 ile 30/11/2016 tarihleri arasına rastlayan bildirimleri
23/12/2016 tarihine kadar yapılması hâlinde yasal süresi içerisinde
yapılmış sayılacaktır. Belirtilen yükümlülüklerin
23/12/2016 tarihine kadar yerine getirilmesi hâlinde, yasal verilme süresinin
son gününde geçerli olan asgari ücret üzerinden idari para cezası
uygulanacaktır.
5510 sayılı Kanunun 4üncü maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendine tabi sigortalıların
6552 sayılı Kanuna istinaden yapılandırılan
borçlarına ilişkin 1/12/2015 ile 30/11/2016 tarihleri arasında
ödemek durumunda oldukları taksitlerinin de 2/1/2017 tarihine kadar
ödenmesi hâlinde taksit ödemelerinin yasal süresi içerisinde
yapıldığının kabul edilerek 1/12/2015 ile 2/1/2017
tarihleri arasındaki geçen süre için vade farkı alınmaması
ve bu durumun ihlal nedeni sayılmaması ve
yapılandırmalarının bozulmaması,
yapılandırılmış olan borçlar yönünden anılan
döneme denk gelen taksitlerin yönetim kurulu kararıyla ödeme vadesinin
2/1/2017 tarihine kadar ötelenmiş yani yeni bir vade belirlenmiş
olduğu dikkate alınarak, alınan tarih itibarıyla taksit
ödemelerinin yapılanmamış olması hâlinde ödenmemiş
taksitler bakımından ödenmemiş olan taksit sayısı
kadar ihlal yapılmış olduğunun kabul edilmesi
gerekmektedir.
Diğer taraftan, 5510 sayılı Kanunun
4üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine tabi
sigortalıların 1/12/2015 tarihi itibarıyla ödeme vadesi
geçmiş prim borçları ile 30/11/2016 tarihine kadar tahakkuk
etmiş ve edecek prim borçları erteleme kapsamına
alınacaktır. Erteleme kapsamına giren borçlara 1/12/2015 ile
2/1/2017 tarihleri arasında gecikme cezası ve gecikme zammı
uygulanmayacaktır. Bahse konu borçların bu süreler içerisinde
ödenmemesi hâlinde 3/1/2017 tarihinden itibaren ödemenin
yapıldığı tarihe kadar gecikme cezası ve gecikme zammı
uygulanacaktır.
CHP Niğde Milletvekilimiz Sayın Ömer Fethi
Gürerin
MUSA ÇAM (İzmir) Ömer Bey burada, sizi
selamlıyor Sayın Bakanım.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Devamla) Zaten yüzde 50 ona
çalışacağız, yüzde 50 diğer arkadaşlara.
(6/228) esas numaralı sözlü soru önergesinin
cevabı: 2016 Ocak-Eylül döneminde teftişi yapılan iş
yerlerinde 4857 sayılı İş Kanununun
Çalıştırma yaşı ve çocukları çalıştırma
yasağı başlıklı 71inci maddesi ile Çocuk ve Genç
İşçilerin Çalıştırılma Usul ve Esasları
Hakkında Yönetmelik hükümlerini ihlal eden toplam 32 iş yerine idari
para cezası uygulaması istenilmiştir. Bunun yanında,
İş Teftişi Tüzüğünün 55inci, 15inci ve İş
Teftiş Kurulu Yönetmeliğinin 11inci maddeleri gereği iş
yerlerinde işçilerin yaşına ilişkin mevzuata
aykırılıklar tespit edilmesi hâlinde ilgili mülki amire
gönderilecek bir yazıyla işçilerin çalışmaktan
alıkonulması istenebilmektedir.
Evet, yine Niğdeden devam ediyoruz.
Niğde Milletvekilimiz Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/229) esas numaralı sözlü soru önergesinin cevabı:
1/1/2012 ile 5/10/2016 tarihleri arasında işin yürütümü ile iş
sağlığı ve güvenliği yönünden programlı ve
program dışı olmak üzere 123.844 teftiş
gerçekleştirilmiştir. Gerçekleştirilen tüm teftişlerde
15.989 genç, 6.448 çocuk işçiye rastlanılmıştır. 4857
sayılı İş Kanununun Çalıştırma
yaşı ve çocukları çalıştırma yasağı
başlıklı 71inci maddesi ile Çocuk ve Genç İşçilerin
Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik
hükümlerini ihlal eden 208 iş yeri hakkında idari para cezası
uygulanması istenmiştir.
Ömer Bey, biraz atlayayım mı?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Benden
başka yok ki zaten.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Var, var.
CHP Balıkesir Milletvekilimiz Sayın Ahmet
Akın
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Bakanım
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Tekrar size döneriz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın
Bakanım, bir de kaçak çocuklar vardı ya, kaçak çocuk işçiler
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Devamla) - Yine döneceğim ama olanları bir iki
bitireyim.
Balıkesir Milletvekilimiz Sayın Ahmet
Akının (6/259) esas numaralı sözlü soru önergesinin
cevabı: Balıkesir ilinde 2009 yılından 2016 sonuna kadar
TYP katılımcı sayısı 17.146dır. Aktif
İşgücü Hizmetleri Yönetmeliğinin 68inci maddesinde
belirtildiği üzere, TYPnin niteliğine ve özelliğine uygun
katılımcıların belirlenmesi amacıyla
katılımcı seçiminde noter kurası yöntemi veya liste yöntemi
kullanılabilir ya da katılımcıların yüzde 80i noter
kurası yöntemiyle, yüzde 20si ise liste yöntemiyle belirlenebilir.
TYPler Yönetmeliğinin 65inci maddesinde belirtilen alanlarda olmak
üzere tamamı yüklenici aracılığıyla uygulanmıştır.
HDP Ağrı Milletvekili Sayın Dirayet
Taşdemirin (6/269) esas numaralı sorusunun cevabı: Türkiye
İş Kurumunun 2015'te yaptığı Ağrı İli
İş Gücü Piyasa Araştırması sonucuna göre inşaat
sektöründeki açık işlerin yüzde 5,3'ünde, toptan ve perakende ticaret
sektöründeki açık işlerin ise yüzde 25'inde kadın iş gücü
talep edilirken, açık işlerin yüzde 25'inde cinsiyet fark
etmemektedir.
Ağrı Çalışma ve İş
Kurumu İl Müdürlüğünce 2016 Ocak-Ağustos döneminde işe
yerleştirilen toplam 1.108 kişinin 201'ini, 3.538 bireysel
danışmanlığın 873'ünü kadınlar oluşturmakta
olup, 873 kadınla 930 bireysel görüşme
gerçekleştirilmiştir.
Ağrı Çalışma ve İş
Kurumu İl Müdürlüğünce aktif iş gücü programları
kapsamında 2015 yılında düzenlenen kurs ve programlardan
yararlanan 1.359 kişinin 637'si kadınlardan oluşmaktadır.
Kadınların istihdam edilebilirliklerini ve
istihdamını artırmak amacıyla Ağrı ilinin de
dâhil olduğu çeşitli projeler uygulanmış olup,
hâlihazırda Kadın İşletmelerine Finansman ve Danışmanlık
Desteği Programı yürütülmektedir.
2015 yılında Ağrı ilinde
kadınlara yönelik olarak hizmet vermek amacıyla toplumsal cinsiyet
gündemli toplantılar yapılmıştır.
MHP Balıkesir Milletvekilimiz Sayın
İsmail Okun (6/337) esas numaralı sorusunun cevabı:
Bakanlığımızca yürütülen ulusal istihdam stratejisinde,
eğitim-istihdam ilişkisinin güçlendirilmesi, iş gücü
piyasasında güvence ve esnekliğin sağlanması, özel politika
gerektiren grupların istihdamının artırılması ve
istihdam sosyal koruma ilişkisinin güçlendirilmesi olmak üzere dört temel
politika ekseni; ayrıca büyüme potansiyeli veya büyümenin istihdam
esnekliği yüksek olan veya gelecekte yüksek olacağı öngörülen
turizm, inşaat, finans, bilişim ve sağlık sektörleri ile
istihdam kapasitesi yüksek emek yoğun tarım, tekstil ve hazır giyime
yönelik sektörel istihdam stratejileri yer almaktadır.
İstihdamın artırılması ve
kayıt dışı istihdamın kayıt altına
alınabilmesini sağlamak amacıyla 5510, 5746, 4447, 4857, 5225 ve
6331 sayılı kanunlar ile sigorta primi teşvik ve desteklerine
ilişkin yasal düzenlemeler yapılmıştır. Sosyal
Güvenlik Kurumunca uygulanan ve hâlen yürürlükte olan 10 farklı sigorta
primi teşviki bulunmaktadır. Ayrıca, 5510 sayılı
Kanunun 81inci maddesinde, 6663 sayılı Gelir Vergisi Kanunu
İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanunun 28inci maddesiyle yapılan değişiklikle ilave 6
puanlık indirim uygulamasında aranan ilgili ayda 10 ve üzerinde
sigortalı çalıştırma şartı 2016 Mart ve sonraki
aylara ilişkin bildirimler de kaldırılmıştır.
Mesleki eğitim kursları,
işbaşı eğitim programları, girişimcilik
eğitim programlarından oluşan aktif iş gücü hizmetleri
kapsamında 2016 yılı Ocak-Ağustos döneminde 133.717 kurs ve
program düzenlenmiş, toplam 349.575 kişi kurslara
katılmıştır. Türkiyenin kamu istihdam kurumu olarak
İŞKUR, iş gücü piyasasının ihtiyaçları doğrultusunda
aktif ve pasif iş gücü programları, yürüttüğü ulusal ve
uluslararası projelerle kadınların ve gençlerin istihdam
edilebilirliğini artıracak ve girişimcilik konusunda onları
her alanda destekleyecek olan sektörel yatırım alanlarında genç
istihdamının desteklenmesi operasyonu, Kadın
İşletmelerine Finansman ve Danışmanlık Desteği
Programı, OECD LEED Türkiye'de Yerelde İş Oluşturma
Kapasitesinin Araştırılması Projesi, ILO SIDA Kadınlar
İçin Daha Çok ve Daha İyi İşler: Türkiye'de İnsana
Yakışır İş İçin Kadınların Güçlendirilmesi
Projesi, Yüksek Genç İstihdamı İçin Sosyal Duygusal Becerilerin
Geliştirilmesi Projesi ve İş ve Meslek
Danışmanlığı Hizmetlerinin Geliştirilmesi
projeleri yürütülmektedir.
2011 yılında 6111 sayılı
Kanunla getirilen, kadınlar, gençler ve mesleki yeterlilik belgesi
sahipleri için istihdam teşvikine göre 31/12/2020 tarihine kadar özel
sektör işverenlerince işe alınan kişilerin işverenin
son altı ayda çalıştırdığı ortalama işçi
sayısına ilave olarak işe alınmaları kaydıyla bu
kişilerin özelliklerine göre altı aydan elli dört aya kadar
değişen sürelerle sigorta primlerinin işveren hissesine ait
kısmının İşsizlik Sigortası Fonundan
karşılanması olarak düzenlenmiştir. Ayrıca, kurumca
engelli ve eski hükümlü çalıştırmayan işverenlerden tahsil
edilen idari para cezaları fonu kaynaklarıyla kendi işini kurmak
isteyen ve projeleri kabul edilen engellilere 36 bin TLye kadar hibe
desteği sağlanmaktadır. 6645 sayılı Kanun ile 4447
sayılı Kanunun geçici 15inci maddesi kapsamında 31/12/2016
tarihine kadar başlayan işbaşı eğitim
programlarını tamamlayan 18 yaşından büyük 29
yaşından küçük kişilerin program sonrasında üç ay içinde
işe alınması durumunda işe alan işverenler imalat
sanayi sektöründe faaliyet gösteriyorsa kırk iki ay, diğer
sektörlerde faaliyet gösteriyorsa otuz ay süreyle SGK işveren primi
İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanmaktadır.
Evet, bundan sonra hep Ömer Beyle devam
edeceğiz. Onun için, tekrarlamayalım isterseniz Ömer Bey.
(6/413) esas numaralı sözlü soru önergesi CHP
Niğde Milletvekilimiz Ömer Fethi Gürerin.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 5inci maddesinin (g) bendiyle
ülkemizle sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen
işverenlerce yurt dışındaki iş yerlerinde
çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçileri
hakkında kısa vadeli sigorta kolları ile genel sağlık
sigortası hükümleri, sigortalıların uzun vadeli sigorta
kollarına tabi olmayı istemeleri hâlinde ise isteğe bağlı
sigorta hükümleri uygulanmaktadır.
Yurt dışındaki iş yerlerinde çalıştırılmak
üzere götürülen Türk işçilerin işverenleri tarafından sadece
yüzde 12,5u GSS primi ve yüzde 2 oranında kısa vadeli sigorta
kolları pirimi ödenmekte olup, bu kapsamda isteğe bağlı
sigorta hükümlerinden yararlanmak isteyen yüzde 20 oranındaki uzun vadeli
sigorta kolları primini isteyenlerden ayrıca GSS primi
alınmamaktadır.
Diğer yandan, bu kapsamda yurt
dışındaki iş yerlerinde çalışan
sigortalıların, bu sürede ödedikleri isteğe bağlı
sigorta primleri 5510 sayılı Kanunun 4üncü maddesinin 1inci
fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık
şeklinde değerlendirilmektedir.
(6/442) esas numaralı sorunun cevabı:
Türkiye dışında ikamet eden yabancıların son üç
yıldaki başvurularının ağırlıklı olarak
lise, yüksekokul ve üniversite mezunu olduğu görülmüştür. 2013te
6.019u erkek, 9.192si kadın olmak üzere toplam 15.211; 2014te 6.648i
erkek, 12.755i kadın olmak üzere toplam 19.403; 2015teyse 11.805i
erkek, 19.003ü kadın olmak üzere toplam 30.808 yabancıya izin
verilmiştir. Son üç yılda ağırlıklı olarak
konaklama ve yiyecek hizmetleri faaliyetleri hane halklarının
işverenler olarak faaliyetleri imalat ve inşaat
sınıflarında olmak üzere 2013te 17.426sı erkek, 28.402si
kadın olmak üzere toplam 45.828; 2014te 20.999u erkek, 31.307si
kadın olmak üzere toplam 52.306; 2015teyse 26.908i erkek, 37.632si
kadın olmak üzere toplam 64.080 yabancıya izin verilmiştir.
(6/444) esas numaralı sorunun cevabı:
Niğde ilinde işsiz ya da daha iyi şartlarda iş arayanlardan
2013te 8.431, 2014te 9.211, 2015te 12.330, 2016 Ocak-Ağustos döneminde
8.252 kişi Türkiye İş Kurumuna başvurmuştur. Kamuda
işe yerleştirme sayısı 2013te 119, 2014te 121, 2015te
80, 2016 Ocak-Ağustos döneminde 13 kişidir. Özel sektörde işe
yerleştirme sayısı 2013te 2.732, 2014te 3.345, 2015te 3.717,
2016 Ocak-Ağustos döneminde 2.331 kişidir.
Niğde ilinde anılan yıllarda
düzenlenen 590 kurs ve programa 1.677 erkek, 1.294 kadın olmak üzere
toplam 2.971 kişi katılmış; bu kurslar için toplam 6 milyon
446 bin 248 TL harcama yapılmıştır.
Niğde ilinde 2013-2016 döneminde istihdam
garantili mesleki eğitim kurslarından mezun olanların ortalama
yüzde 79u istihdam edilirken iş tecrübesi kazandırma programı
olarak uygulanan işbaşı eğitim programını
başarıyla bitirenlerin ortalama yüzde 75i istihdam edilmektedir.
İşsizlik ödeneği için 2013te 1.529,
2014te 2.526, 2015de 3.101, 2016 Ağustos ayı itibarıyla 4.033
kişi başvuruda bulunmuş; 2013de 1.072, 2014te 1.247, 2015de
1.509, 2016 Ağustos ayı itibarıyla 1.823 kişi işsizlik
ödeneğine hak kazanmıştır.
(6/445) esas numaralı sorunun cevabına
geçiyorum Ömer Bey.
4817 sayılı Kanunun Türkiyenin taraf
olduğu ikili veya çok taraflı sözleşmelerle sağlanan haklar
saklı kalmak kaydıyla ve karşılıklılık
ilkesi çerçevesinde çalışma izinleri, iş piyasasındaki
durum ve çalışma hayatındaki gelişmeler, istihdama
ilişkin sektörel ve ekonomik konjonktür koşullarının
gerekli kıldığı hâllerde belirli bir süre için tarım,
sanayi veya hizmet sektörleri, belirli bir meslek, iş kolu veya mülki ve
coğrafi alan itibariyle sınırlandırılabilir. hükmü
gereğince son beş yılda çalışma izinlerinde herhangi
bir sınırlandırma getirilmemiştir.
(6/463) esas numaralı sorunun cevabı: 6745
sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 62nci maddesi ile 5510 sayılı
Kanunun 81inci maddesinin (1)inci fıkrasına eklenen bent
gereğince 4/B kapsamındaki sigortalılar, kuruma prim, idari para
cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı
borcu bulunmaması şartıyla 01/10/2016 tarihinden itibaren
aylık 568,22 TL yerine 485,87 TL ödeyebileceklerdir. 5 puanlık
indirim sonucu 4/B kapsamında ödenecek prim tutarına 82,35 TL indirim
uygulanacaktır.
(6/490) esas numaralı sorunun cevabı: Kamu
Görevlilerinin Geneline ve Hizmet Kollarına Yönelik Mali ve Sosyal Haklara
İlişkin 2016 ve 2017 Yıllarını kapsayan 3üncü Dönem
Toplu Sözleşmenin Genel Hükümler kısmının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakanım, siz de
yoruldunuz, saatimiz de doldu.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Devamla) Soruyu bitireyim.
BAŞKAN Bu sorunun cevabını
bitirelim.
Buyurun.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Devamla)
Bazı işçilerin kamu görevlisi ve
geçici personelin sözleşmeli personel statüsüne geçirilmesi
başlıklı 36ncı maddesinde; (1) Kamu kurum ve
kuruluşlarının fabrika, şantiye, atölye, çiftlik ve arazi
gibi işçi istihdamının zorunlu olduğu yerlerde istihdam
edilen işçiler hariç olmak üzere ilgili yer ve birimlerinde memur veya
sözleşmeli personel eliyle yürütülmesi gereken işlerde sürekli
işçi kadrolarında çalışmakta olanların, KİTlerde
sözleşmeli personel pozisyonlarına, diğer idarelerde ise memur
kadrolarına geçirilebilmeleri konusunda çalışma yapılacaktır.
(2) 657 sayılı Kanunun 4üncü maddesinin
(C) fıkrası kapsamında tam zamanlı çalışan geçici
personelin sözleşmeli personel pozisyonlarına geçirilebilmeleri
konusunda çalışma yapılacaktır. hükümlerine yer
verilmiştir. Bu hükümler çerçevesinde Bakanlığımızca
çalışmalar sürdürülmektedir.
Değerli arkadaşlar, sabırla
dinlediğiniz için Başkanımıza da sizlere de teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bakanım, bir
dakikanızı istirham edecektim.
Sayın Gürer bugünkü gündemde olan 42 sorudan 24
sorunun sahibi. Yetmemiş herhâlde, kısa bir açıklama istiyor.
Buyurun Sayın Gürer.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Bakanım, öncelikle teşekkür ediyorum.
Şimdi, kamuoyunda sürekli gündemde olan bir
konu. Biraz evvel teknik olarak geçildi ama bu taşeron işçilerin
kadroya alınmasıyla ilgili verilen bir söz vardı, hâlâ bu
yaşama geçmedi ve aradan geçen üç aylık süreden bir üç ay süre daha
geçti. Bu konuda bir net bilgi verirseniz. Ne zaman geçerler? Bununla ilgili
çalışmalar ne aşamada?
İkincisi, 4/Clilerin statüleriyle ilgili
düzenlemenin ne zaman yapılacağı konusunda net bir yanıt ve
emeklilikte yaşa takılanlar. Bunlarla ilgili bir çalışma
olacak mı, olmayacak mı? Çünkü sürekli bir umut var, umutla
bekleyiş sürüyor. Bu üç konuda net olarak yanıt verirseniz memnun
olacağım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Gürer.
Sayın Bakan, varsa bir yanıtınız
şimdi, yoksa sonra cevap verebilirsiniz, takdir sizin.
Buyurun efendim.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Bursa) Her üç konuda da net cevabım: Biraz
sabır.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bakanım, siz iki
dakika bekleyin. Sayın Aksunun da bir ek açıklama talebi var.
Buyurun Sayın Aksu.
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Sayın Bakana da teşekkür ediyorum
öncelikle.
Sorulan sorulara değil de Sayın Bakan,
oradan ne anladıysanız ona veya rakamsal olarak sorduğumuz
şeylere cevap verdiniz. Şunu sormuştum ben: Sayın
Bakanın, sizden evvelki Çalışma Bakanının kamuoyuna
Artık kamuda güvenceli memuriyet sistemi olmayacak, yeni bir sisteme
geçeceğiz. gibi bir açıklaması olmuştu. Daha sonra bunu
teyit eden açıklamaları da oldu.
Benim sözlü sorum da
Gerçekten memur güvencesini
kaldıracak mısınız? Merkezî sınav
uygulamasının kaldırılacağı da o tarihte
söyleniyordu. Hâlâ bu konuda ısrarlı mısınız? Bunu
aslında kamuoyu da merak ediyor. Özellikle kamu
çalışanlarının güvenceli memuriyet sisteminin
kaldırılacağı konusunda ciddi endişeleri var. Bu
konuda bilgi verirseniz seviniriz.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
ÇALIŞMA VE SOSYAL
GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) Şu anda bu
yönde bir çalışma yok. Çalışma
başladığı andan itibaren kamuoyuyla
paylaşırız. Ama çok net söyleyeceğim cümle: Önümüzdeki
süreçte kamu çalışanı reformu çalışmalarının
çalıştaylarını başlatıyoruz. Bu
çalıştaylarda karşımıza ne gelecek, onları
değerlendireceğiz. Kamuoyuyla şeffaf bir şekilde
paylaşarak bir süreci götüreceğiz. Ama şu anda herhangi bir
çalışma başlamadı.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Bu yanıtlanmayan sorular yazılı mı
cevaplandırılacak?
BAŞKAN
Yanıtlanmayan sorular bir dahaki seferde inşallah
yanıtlanacaktır. Bunlar işaretlendi tek tek. Yanıtlanmayan
sorular gündemdeki yerinde kalacaktır.
Teşekkür ediyorum.
Böylece soru önergeleri
cevaplandırılmıştır.
Şimdi gündemin
Oylaması Yapılacak İşler kısmına geçiyoruz.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
B) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun, (2/285) esas numaralı İbadet Yerlerinin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/57)
BAŞKAN - Bu
kısımda yer alan, İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulunun İbadet Yerlerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun
Teklifinin, İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergenin oylamasını
yapacağız.
Geçen birleşimde önerge
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.
Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.49
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.11
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Elif Doğan TÜRKMEN (Adana),
İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 6ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar gereğince, gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri İle Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, 667 sıra
sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname (1/746) ile
İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- 667 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname (1/746) ile
İç Tüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 412) (X)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet burada.
19/08/2016 tarihli 128inci Birleşimde, İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 412 sıra
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin tümü üzerinde Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına yapılan konuşma
tamamlanmıştı.
Şimdi söz sırası, yine tümü üzerinde
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Mardin Milletvekili Mithat
Sancara aittir.
Buyurun Sayın Sancar. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yirmi dakikadır.
HDP GRUBU ADINA MİTHAT SANCAR (Mardin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuzda kanlı
bir darbe girişimi yaşandı. Bu darbe girişimiyle ilgili pek
çok boyut, pek çok mesele aylardır, haftalardır konuşuluyor.
Kanlı darbe girişiminin püskürtülmesinde sokaklarda gösterilen
direnişin payı kadar siyasi partilerin tümünün karşı
duruşu da önemli rol oynamıştır. Bu darbe girişiminin
demokratik bir yenilenmeye, demokratikleşme reformlarına vesile
olması pekâlâ mümkündü; hatta çok da iyi olurdu, elzemdi ama maalesef öyle
olmadı. Darbe girişiminin amacı demokratik sistemi ortadan
kaldırmaktır. Bu, her zaman böyledir. Askerî darbeler veya siyasi
darbeler öncelikle demokratik işleyişi bitirmek isterler. Ona
karşı alınması gereken tedbir ise demokrasiyi
güçlendirmektir. Demokrasiyi güçlendirmek amacıyla bazı
olağanüstü tedbirler alınması da çağdaş hukuk
sistemlerinde kabul gören bir yöntemdir. Bu anlamda, olağanüstü hâl ilan
edilmesine de çağdaş anayasaların büyük bir kısmı
imkân vermektedir.
Olağanüstü hâlin çağdaş demokratik
anayasalarda tanımı, çerçevesi ve sınırları da
belirlenmiştir. Bu konuda özellikle Avrupa hukukunun evrensel
sayılabilecek, evrensel olarak nitelenebilecek standartları
vardır. Olağanüstü hâl rejimi bir keyfîlik rejimi değildir
çağdaş demokrasilerde. Olağanüstü hâl rejimi hukuk
dışı bir rejim değildir. Tam tersine, hukuka
saygıyı sağlamlaştırmak amacıyla belirlenmiş
temel ilkelere uygun tedbirlerin alınmasına imkân tanımak
amacıyla kurumsallaştırılmış bir rejimdir.
Olağanüstü hâl rejimlerinin kökünü eski Romada
bulmak mümkün. Romada bu rejime diktatör ismi veriliyordu. Bütün yetkinin
Sezara devredildiği, imparatora devredildiği bir yönetimdi söz
konusu olan. O günden bugüne, hukukla bağlı olmayan, hukukla
kayıtlı olmayan sistemlere diktatörlük adı verilir.
Bu uygulama, bu örnek daha sonra 20nci
yüzyılda çağdaş demokrasilerde farklı yönleriyle ele
alınmış, 20nci yüzyılın başında bazı
anayasalar bu rejimin devamı anlamına gelecek olağanüstü hâl
hükümleri içermişlerdir. Mesela Almanyanın 1919da yürürlüğe
giren Weimar Anayasasında olağanüstü hâlle ilgili hükümler ve
rejimin bütünü daha çok Roma sistemini
çağrıştırıyordu, Roma sistemine benziyordu. Hukukla
kayıtlı olma imkânları neredeyse bütünüyle ortadan
kaldırılmış bir yönetim anlayışına imkân
veren düzenlemelerdi Weimar Anayasasındaki olağanüstü hâl
düzenlemeleri.
Bu düzenlemelerin kullanılmasıyla ortaya
çıkan sonuçlar, insanlık açısından şimdiye kadar
yaşanmış felaketlerin en büyüğü oldu. 1920lerin
sonlarından başlayarak, bu Anayasanın 48inci maddesi,
olağanüstü hâli düzenleyen 48inci maddesi işletilmiştir.
Adım adım parlamenter sistemi ortadan kaldıracak bir
diktatörlüğe gidişin yolları böylece
açılmıştır.
Kendisine bu yetkiyi tanıyan anayasayı
askıya alacak şekilde kullanımın en uç örneğini ise
Naziler sergilemişlerdir. Hitler de 48inci maddeyi kullanarak
diktatörlüğünü ilan etmiş, Parlamentoyu feshetmiş, siyasi
partileri yasaklamış, bütün özgürlükleri askıya almış,
anayasayı ilga etmiştir. Ardından, bu keyfîlik, bu geniş
yetkilerin yarattığı sarhoşluk yeni maceralara da zemin
hazırlamıştır. Hatırlayalım, İkinci Dünya
Savaşı bu saldırganlık ve yayılmacı politikalar
sonucu başlamıştır. İkinci Dünya Savaşında
hem soykırım yaşanmış hem de savaşın
getirdiği yıkımlar çok büyük olmuştur.
15-16 Temmuzda yaşanan darbe girişimini
püskürtmek amacıyla olağanüstü hâl ilan edilmesi kısmen
anlaşılabilirdi, belli bir süre bazı tedbirlerin hızla
alınması için olağanüstü hâl uygulamasından yararlanmak anlaşılır
bir durum olurdu. Nitekim Hükûmet, olağanüstü hâlin ilk ilanında üç
ay süreyle geçerli olacağını belirtse de bunu en fazla iki ayda
yani üç ayı tamamlamadan bitirmeyi öngördüğünü söylemişti. Yani
Hükûmetin temsilcilerinin burada yaptığı açıklamalar Üç
ayın bütünüyle kullanılması gerekmeyecek, gerekli tedbirler
alındıktan sonra olağan yönetime geçilecek. şeklindeydi
ama öyle olmadı.
O zaman bir önerimiz oldu. Olağanüstü hâl
döneminde alınacak tedbirler kanun hükmünde kararnamelerle hayata geçirilebiliyor,
Anayasa bu imkânı tanıyor. Fakat bizim 1982 Anayasası Romadaki
diktatörlük uygulaması ile çağdaş olağanüstü hâl
rejimlerinin arasında bir yerde duruyor; ne tam diktatörlüğe imkân
veriyor ne de tam olarak çağdaş, evrensel olağanüstü hâl
standartlarına uygun bir rejim öngörüyor. Dolayısıyla keyfî
uygulamalara, keyfî politikalara elverişli yanları var. Bu
imkânları tanıyan bir olağanüstü hâl sistemi yer alıyor
1982 Anayasasında. Biz 1982 Anayasasını yıllardır
eleştirirken, en çok, olağanüstü hâli bu şekilde keyfî bir
yönetime evrilecek bir düzen, bir rejim olarak düzenlemesinden dolayı da
eleştiriyorduk, bunların mutlaka değiştirilmesi
gerektiğini söylüyorduk. Hatta AKPnin hazırlattığı
anayasa taslaklarında da olağanüstü hâlin keyfî olmaktan çıkarılmasını
sağlayacak öneriler yer alıyordu. Yani, AKP de 1982
Anayasasındaki olağanüstü hâl düzenlemelerinden
rahatsızdı, şikâyetçiydi, değiştirilmesini istiyor ve
vadediyordu. Ama pek çok konuda olduğu gibi bu konuda da eline imkân
geçtiğinde eski vaatlerini, eski tespit ve görüşlerini hemen
unutuverdi.
Olağanüstü hâl ilan edildikten sonra neler
yapıldığını burada haftalardır konuşuyoruz,
kamuoyunda da bunlar tartışılıyor. Hatırlatalım
yine de: Öncelikle, kamuda tasfiyeler başladı. Kamuda on binlerle
başlayan işten atmalar ve açığa alınmalar yüz bin
sınırına vardı, yüz bin insanın işinden,
görevinden edildiği, gelirden yoksun bırakıldığı
bir tasfiye süreci yaşandı. Mecliste, bu sürecin kontrolü için de
yaptığımız bütün öneriler AKP çoğunluğu
tarafından reddedildi. Hangi ölçütlere göre yapıyorsunuz bu
tasfiyeleri; neye göre, hangi delillerle, hangi ölçütlerle bu kararları
alıyorsunuz? diye soruyoruz, bir açıklama yok.
Mesela, defalarca söylendi, Bank Asyada hesabı
olmak işten atılmak için yeterli sebep sayılıyor veya
cemaatin yurdunda çocuğunu barındırmış olmak
işten atılma sebebi sayılıyor. Defalarca soruldu,
bıkmadan, usanmadan sormaya devam edeceğiz.
Bu darbe girişimine gelinceye kadar
yapılan bütün işlemlerde son on dört yılın Hükûmeti olarak
AKPnin çok belirleyici bir rolü vardır, bir sorumluluğu vardır.
Bank Asyanın açılış törenindeki fotoğraflara bir
bakın, hangi sevinç ve heyecanla kimler bir arada o bankayı
açmış ve kutlamışlardır? Taraftarlarını o
bankaya yatırım yapmaya yönelten AKP yönetimiydi. O gün bankanın
kurulmasını sağlayan, bütün işlemlerin altında
imzası yer alan siyasilerin hiçbiri hiçbir şekilde hesap vermeyecek
ama orada hesap açmış, küçük ya da büyük mevduat tasarruf hesabı
açmış bir insan terör örgütü üyesi olduğu suçlamasıyla
işinden edilecek. (CHP sıralarından alkışlar) Böyle
bir adaletsizliği nasıl kabul edebildiğinizi anlayamıyoruz
gerçekten.
Sadece o mu? 15 üniversite kapatıldı. Bu
üniversitelerin kuruluşunda kimin imzası var, kim bu üniversiteleri
denetlemekle yükümlüydü? Hangi siyasi kararlar, hangi idari makamlar burada
görevlerini yerine getirmemişlerdir en hafif deyimiyle veya iş
birliği yapmışlardır? Diyorlar ki: Geçmişe sünger
çekelim, 17-25 Aralığı esas alalım. Nasıl
geçmişe sünger çekebiliriz. Eğer bu Türkiye tarihinin en kanlı
terör örgütüyse -ki sık sık böyle söylüyor iktidar sözcüleri- onu
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Değil mi?
MİTHAT SANCAR (Devamla) Evet, kanlı.
bugüne kadar besleyen, koruyan, bilerek bilmeyerek
güçlenmesini sağlayan, devlete yerleşmesini sağlayan kim varsa
öncelikle onların hesap vermesi gerekiyor. Allah katında da bu hesap
verilecek ama çağdaş hukuk sistemleri hesap vermeyi öbür dünyaya
havale etmiyorlar. Kaldı ki zaten sizler de Hesabı
soracağız, bu dünyada soracağız, hukuk çerçevesinde soracağız.
diyorsunuz ama hukuku uygulamıyorsunuz. Bu dünyada sorduğunuz
hesabın da şu kadar adaleti yoktur. Asıl sorumlular burada
otururken, asıl sorumlular mevcutken, her gün gözümüzün önündeyken yüz
binlerce insanı mağdur etmek adaletsizliklerin en büyüğüdür. Bu
adaletsizliği gidermediğiniz sürece, bu adaletsizliği
düzeltmediğiniz sürece sizin darbe girişimiyle mücadele
ettiğinize kimseyi inandıramazsınız, en azından bizi
inandıramazsınız.
Olağanüstü hâlin ilan amacı darbe
girişimini püskürtmek değildi, gördük bunu, kayyum uygulamasında
gördük. Burada, Meclis tatile girmeden önce, saatlerce AKP grup başkan
vekilleriyle müzakereler yürütüldü; CHP grup başkan vekilleri
buradaydı, MHP grup başkan vekilleri buradaydı. Bize söz verdiler,
dediler ki: Çekiyoruz kayyum düzenlemesini, getirmeyeceğiz. Diğer
maddelerin hızla geçmesini sağlarsanız, orada engelleme
yapmazsanız başta kayyum olmak üzere bir iki düzenlemeyi daha bu
torba yasadan çıkaracağız. Çıkardılar. Biz,
diğer partiler verdiğimiz sözü tuttuk fakat AKP yine
kandırdı. Aslında Kandırıldık. diyorsunuz ama
galiba Kandırıldık. diyerek bu halkı kandırmaya
devam etmek istiyorsunuz. Asıl kandıran sizsiniz çünkü cemaatin
örgütlenmesine teşvik verirken, destek olurken bilmezlikten
yapmıyordunuz bunu, işinize geldiği için böyle
yapıyordunuz, iktidarınızı sağlamlaştırmak
için böyle yapıyordunuz. Bugün insanlara Cemaatçi. diye, Terör örgütü
mensubu. diye sövenler -dönün geriye, bakın- küfredenler, hakaretler
yağdıranlar, işlerinden edenler boy boy resimler çektirmişler
Fetullah Gülenle, sıraya girmişler, yaranmak için neler
yapmamışlar. Fotoğraflara baktığınızda
görürsünüz; sanki bir mehdinin huzuruna çıkar gibi
başlarını da örtmüşler başları açık olanlar,
el pençe divan durmuşlar ve şimdi, Kandırıldık. diyerek
bundan sıyrılacaklar. Hayır,
sıyrılamazsınız. Olağanüstü hâli bu şekilde
kullanmak da hesabı verilmeyecek bir dönemin sonsuza kadar süreceğini
sanmak da büyük bir saflık, hatta büyük bir aptallık olur
arkadaşlar. Çünkü bütün keyfî yönetimler ebediyen devam edecekleri
zehabuzannıyla işe koyulurlar. 12 Eylül, 1982de anayasayı
yaparken Türkiyeyi yüz yıl dizayn edeceğini düşünüyordu. Ama o
sistem en fazla yedi sekiz yıl sürdü, çatırdamaya başladı.
12 Eylülü düzenleyenler, başsorumlusu olanlar hangi şartlarda hayata
veda etmek zorunda kaldılar gördünüz, mahkemelerden kaçmak için neler
yaptılar gördünüz. Sadece onlar değil arkadaşlar, anlı
şanlı on sekiz yıl diktatörlük süren Pinochet, son
yıllarında evden dışarıya adımını atmıyordu
çünkü adım attığı anda Şili mahkemeleri
yargılayacaktı. Şili mahkemeleri el koymadan önce Londrada yine
insan hakları aktivistlerinin mücadelesi sonucu aylarca göz hapsinde
tutuldu ama o sanıyordu ki Şiliyi yüz yıl sürecek bir düzene
sokmuştu.
Aynı şey Arjantinde de oldu, okuyun
bakın. 1982de bitti darbe yönetimi, yedi yıl sürdü. O darbede
sorumluluk alanların, yönetici olanların; bırakın
onları, işkence yapan özel kuvvetlere, güvenlik görevlilerine kadar
peşlerine düştüler. Ve bugün, şu gün bile hapiste yatan 80-90
yaşında işkenceciler var, darbeciler var.
Eğer adaletsizlikten vazgeçer, adaletsizlikten
vazgeçip demokratik yola girerseniz, hesap sorma konusunda objektif ilkelere
uygun davranacağınıza burada söz verirseniz hepimiz
yardımcı olacağız. dedik. Her türlü öneriyi getirdik,
Şurada komisyon kurun, ortak bir komisyon olsun, işten atmaları
birlikte konuşalım, denetleyelim. dedik. Biz de istemeyiz bir
devletin içinde herhangi yasal bir dayanağı ve yasal hesap
verebilirlik imkânı olmayan bir yapının yerleşmesini.
Devlet içinde bir illegal yapılanmadan en çok şikâyet eden, buna en
çok karşı çıkan biz ve geleneğini sürdürdüğümüz siyasi
düşüncedir. Bu, Fetullah olabilir, başka cemaat olabilir, gladyo
olabilir, Ergenekon olabilir, adına ne derseniz deyin, her şey.
Devlet içinde bu tür illegal yapılanmalara kesinlikle karşı
çıktık, bugün de karşıyız. Bu illegal
yapılanmanın tasfiyesi için hukuk çerçevesinde hareket edildiği
takdirde elbette destek verirdik ama asla hukuk içinde kalmaya niyetiniz yok.
Öyle anlaşılıyor ki 1930da Almanyada
yapıldığı gibi, olağanüstü hâl ilanını tek
adam yönetimine, diktatörlük rejimine gidişin bir fırsatı olarak
görüyorsunuz.
Kürt sorununda yapılanlara bakın,
alınan tedbirlere bakın, kapatılan televizyonlara bakın.
Zarok TVden ne istediniz? Sizin Fetullah Gülenle ilişkinizin milyonda
birini tespit edin, Zarok TVnin kapatılmasına Eyvallah.
diyeceğiz. Hayır, Zarok TVnin kapatılması nedir biliyor
musunuz? Zarok TVnin, sadece onun değil, bütün Kürtçe yayın yapan
kanalların kapatılması, fırsat bulduğunda,
devletleştiğinde AKPnin de Şark Islahat Planından
başka bir yol tanımadığını gösterir. Evet,
Şark Islahat Planı bütün dönüp dolaşıp geleceğiniz yer
miydi? Bunu vicdanlı bütün AKPlilere soruyorum: Karşı
çıktığınız bütün o uygulamalar bugün sizin
oylarınızla, sizin rızanızla, sizin omuzlarınız
üzerinden mi hayata geçirilecekti?
Kayyumlar
Bu nasıl bir demokrasi
anlayışıdır? Kanunlar zaten izin veriyor. İspat edin,
tespit edin, belediye başkanını, belediye meclisini de görevden
alabiliyorsunuz, suçluluğunu ispat edin. Bugün Belediye Kanununda da
hüküm var, yerel yönetimlerle ilgili diğer kanunlarda da hüküm var ama
hayır, ispat edemiyorsunuz çünkü amaç, hukuk içinde kalmak, hukuka uygun
bir yönetim sürmek değil; burada amaç, tasfiyedir, halk iradesini
tasfiyedir, demokrasiyi tasfiyedir, tek adam rejimini
kurumsallaştırmaktır.
Ama, tekrar hatırlatayım: Bu çabalar,
iktidar sarhoşluk verir; derinlik sarhoşluğu tehlikelidir,
müthiş vurmalarla kendinize gelmek zorunda kalmadan bu yoldan vazgeçin.
Saygılarımla efendim. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Söz sırası Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksuya aittir.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 667
sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Alınan Tedbirlere
İlişkin Kanun Hükmünde Kararname ile 412 sıra sayılı
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel
Kurulu ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Ne yazık ki FETÖnün
bıraktığı yerden bölücü terör örgütü PKK katliama devam
etmekte, kahpe saldırıların ve şehadetlerin ardı
arkası kesilmemektedir. 9 Ekim 2016 tarihinde Hakkârinin Şemdinli
ilçesinde Durak 2. Hudut Bölüğü önündeki kontrol noktasına
PKKlılar tarafından düzenlenen canlı bomba
saldırısında 10 askerimiz şehit olmuş, 5 vatandaşımız
yaşamını yitirmiş ve 27 kişi
yaralanmıştır.
Dün Beytüşşebapta bir köy korucumuz PKK
tarafından şehit edilmiştir. 10 Ekimde Silvanda 1 askerimiz
şehit olmuş, 6 askerimiz yaralanmıştır. 7 Ekim 2016
tarihinde İstanbul Yenibosnada 75. Yıl Polis Merkez Amirliği
yakınlarındaki patlamada 10 kişi yaralanmıştır.
Yine, Ankarada Haymana yolu civarında bombalı araçla eylem
hazırlığındaki 2 terörist düzenlenen operasyonda
kendilerini patlatmış ve muhtemelen bir facia önlenmiştir.
Geçen yıldan bu yana, Ankara Merasim Sokakta,
Tren Garında ve Kızılay Güvenparkta, İstanbul Sultanahmet
ve İstiklal Caddesinde yapılan bombalı eylemlerde ve 15 Temmuz
hain darbe girişiminde yüzlerce asker, polis ve
vatandaşımız şehit olmuş, yüzlercesi de
yaralanmıştır.
Bir kez daha, 15 Temmuzdaki meşum
girişimi, bölücü terör örgütü PKK, IŞİD ve diğer terör
örgütlerinin hain saldırılarını lanetliyor,
şehitlerimize Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar,
milletimize başsağlığı diliyorum.
Demokrasinin güçlendirilmesi, terörün bitirilmesi,
huzurlu ve güvenli bir geleceğin tesisi ancak bu yöndeki kapsamlı
proje ve politikaların uygulanmasıyla mümkün olabilecektir.
Bu çerçevede, Genel Başkanımız
Sayın Devlet Bahçeli, 29 Eylül 2016 tarihinde yaptığı
basın toplantısıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgesini Kalkındırma Programını kamuoyuna
açıklamıştır. Milliyetçi Hareket Partisinin bu
programının temel amacı, bölgedeki 23 ilde ekonomik büyümeyi,
sosyal gelişmeyi, toplumsal uzlaşmayı ve nihayet, millî birlik
ve bütünleşmeyi temin etmektir, terörü besleyen kaynakların
kurutularak teröre müsait ortam hazırlayan sosyoekonomik sorun ve
sıkıntıların köklü ve kalıcı çözümlere
kavuşturulmasıdır.
Program kapsamında 4 adet alt program
uygulanması hedeflenmektedir. Bunlar, terörle mücadele programı,
kırsal kalkınma merkezleri programı, bölgesel
gelişmişlik farklarının giderilmesi programı,
katılımcı ve kapsayıcı ekonomik büyüme
programıdır. Bu şekilde öncelikle bölgede yaşayan
kardeşlerimizin PKK tasallutundan kurtarılması ve devlet otoritesinin
tam olarak tesis edilmesi sağlanacak, ekonomik ve sosyal tedbirlerin
alınması suretiyle de kardeşliğin güçlendirilmesi temin
edilecektir.
Kuşkusuz bu tür programların
başarılı olabilmesi, ekonomik ve sosyal politikalar ile güvenlik
politikalarının bir bütün hâlinde ve eş zamanlı olarak ele
alınması ve uygulanmasıyla mümkün olabilecektir. Bu nedenle
Hükûmeti, Genel Başkanımızın açıkladığı
söz konusu program içeriğini ve mesajlarını dikkate almaya davet
ediyorum.
Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz
kanun hükmünde kararname ve Başkanlık tezkeresini, darbe
girişimi ve onun zaruri kıldığı olağanüstü hâl
ilanı ile bu kapsamda çıkarılan kanun hükmünde kararnameler ve
uygulamaların ortaya çıkardığı sorunlar şeklinde
değerlendirmek yerinde olacaktır.
Bilindiği gibi, 15 Temmuz hain darbe
girişimi Türk milletinin engin feraseti ve demokrasiye olan
bağlılığı sayesinde önlenmiştir. Demokrasi
uçurumdan dönmüş, millî iradeye sürülmek istenen kara leke yine Türk
milletinin azim ve kararlılığıyla engellenmiştir. Bu
hain saldırı, parti ayrımı gözetmeksizin bütün siyaset
kurumlarına, Türk devletinin kuruluş esaslarına ve son tahlilde
milletimizin tamamına yapılmıştır. Yıllarca Türk
Silahlı Kuvvetlerine ve diğer kurumlara ahlak ve yasa
dışı yollarla sirayet eden FETÖcü hainler Türkiyeyi ateşe
vermek, vatana ve millete kastetmek amacıyla Türk milletine silah
doğrultmuş, Türk tarihinde nadir görülebilecek bir ihanete imza
atmışlardır. Bu nedenle, 15 Temmuzdaki FETÖcü
kalkışmaya karışan kim varsa ismi, unvanı,
sıfatı ve mevkisi ne olursa olsun hesap vermeli ve bedelini
ödemelidir.
Olağan dışı bu gelişme
sonucu Anayasanın 120nci maddesi uyarınca Cumhurbaşkanı
başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, 21 Temmuz 2016
gününden itibaren ülkenin bütününde doksan gün süreyle olağanüstü hâl ilan
etmiş, olağanüstü hâl kararı aynı gün Türkiye Büyük Millet
Meclisi tarafından da onaylanmıştır. Dün de Bakanlar
Kurulunun olağanüstü hâl uygulanmasının 19 Ekim 2016dan
itibaren doksan gün süreyle uzatılması kararı Türkiye Büyük
Millet Meclisinde kabul edilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, bilindiği gibi,
olağanüstü hâl uygulamasına ilişkin her iki kararı da
Türkiye Büyük Millet Meclisinde destekledik çünkü ülkemizde olabilecek en
olağan dışı durum vuku bulmuş, Türk devletini ve Türk
milletini hedef alan bu saldırıya maruz
kalınmıştır. O sebeple, bunlarla yapılacak mücadelenin
de ancak olağanüstü hâl şartlarında mümkün olabileceği
değerlendirilmiştir. Olağanüstü hâl, millete pusu kuran ve
devlete ağır zayiat verdirmek isteyen odaklara karşı bir
güvence ve anayasal bir tedbir olarak görülmüş, toplumsal huzurun temini
ve asayişin sağlanması maksadıyla Türkiyenin beka
düzeyinde tehditlerle karşı karşıya olduğu bir dönemde
devletin elinin güçlendirilmesi istenmiştir.
Alınan olağanüstü hâl kararı
çerçevesinde Anayasanın 121inci maddesi uyarınca Bakanlar Kurulu
tarafından bugüne kadar toplam 8 adet kanun hükmünde kararname
çıkarılmıştır. Görüşmekte olduğumuz kanun
hükmünde kararname, olağanüstü hâl kapsamında alınan tedbirlere
ilişkin ilk kanun hükmünde kararnamedir. Kararnameyle; FETÖyle
irtibatı ve iltisakı bulunan bazı eğitim ve
sağlık kurumları, öğrenci yurtları, üniversite,
vakıf, dernek ve sendikalar kapatılırken yargı ve Türk
Silahlı Kuvvetleri mensuplarının meslekten, diğer kamu çalışanlarının
kamu görevinden çıkarılmasına yönelik tedbirlerin nasıl
uygulanacağı düzenlenmiştir. Kararname, ayrıca, yürütülen
soruşturmalar kapsamında alınacak tedbirleri, soruşturma ve
kovuşturma işlemlerinin yürütülmesi şeklini, darbe girişimi
nedeniyle hayatını kaybedenlerin yakınlarına ve malullere
tanınan hakları, terör örgütleriyle ilişkili şahıs ve
kurumlarla olan irtifak ve intifa hakları ile kira sözleşmelerinin
iptaline ilişkin hususları, 667 sayılı KHK kapsamında
yapılacak işlemler ve alınacak kararlardan dolayı
görevlilerin sorumsuzluğunu ve alınan kararlar ve yapılan
işlemler nedeniyle açılan davalarda yürütmenin durdurulmasına
karar verilemeyeceğini düzenlemiştir.
Kanun hükmünde kararnamenin
3üncü maddesi, yargı mensupları ile bu meslekten
sayılanların meslekten nasıl
çıkarılacağını düzenlemektedir. Bu çerçevede bugüne kadar
3.458 hâkim, savcı meslekten çıkarılmıştır.
4üncü maddesinde ise Bakanlık bağlı ve ilgili
kuruluşlarında terör örgütlerine mensubiyeti, irtibatı ve
iltisakı olan kamu görevlilerinin kamu görevinden nasıl
çıkarılacağına yer verilmiştir. Bu düzenlemeye göre
kamu görevinden çıkarılmalar kurumlarda oluşturulacak
kurulların teklifi üzerine ilgili bakan onayıyla gerçekleşecek
olup kamu görevinden çıkarma yönündeki bir tespitin inceleme ve
soruşturmayı gerekli kıldığı da
açıktır. Ancak, bu maddeye istinaden bazı kurumlarda kamu
görevinden çıkarma yönünde kararlar alınırken, sonradan
çıkarılan kararnamelerle farklı bir uygulamaya gidilmiş ve
belirtilen usule uyulmayarak kanun hükmünde kararname ekine konulan listelerle
56.449 kişi kamu görevinden çıkarılmıştır.
Bazı kurumlarda 667 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
kapsamında kamu görevinden çıkarılmış olanlar, daha
sonrasında 672 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli listelere
dâhil edilirken, bazıları bu listelerde yer
almamıştır. Bu durum, 667 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle meslekten ve kamu görevinden çıkarılanlarla diğer
KHK eki listelerde meslekten ve kamu görevinden çıkarılanlara
ayrı uygulamaların söz konusu olmasına yol
açmıştır. Burada dikkat çekilmesi gereken husus, esasen bir
soruşturma yapmayı emreden 4üncü maddenin fiilen uygulanmıyor
olmasıdır. Sonradan çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle
bu madde uygulanamaz hâle getirilmiştir. Bu da hak arama
yollarının kişiler bakımından farklılaşmasına
ve kısıtlanmasına sebep olmaktadır. Öte yandan, olağanüstü
hâl ilanı sonrasında çıkarılan kanun hükmünde
kararnamelerin yer yer olağanüstü hâl ilanını gerektiren konular
dışındaki konuları da düzenlediği görülmektedir.
Nitekim, ÖYP kapsamında alınan araştırma görevlileri,
sözleşmeli öğretmen ve kadro artırımına ilişkin
çeşitli hükümler, çıkarılan kararnamelerden
bazılarında yer alan bu çerçevedeki düzenlemelerdendir.
Değerli milletvekilleri, Türk Silahlı
Kuvvetleri ve kamu kurumları içinde 15 Temmuz FETÖ darbe girişimine
adı karışan, göz yuman veya görevinin sorumluluklarına
riayet etmeyen kim varsa devlet kurumlarından ayıklanması
yerindedir. Tabii, bu tespitlerin bir soruşturmaya dayanması ve bu
soruşturma süreçleriyle somutlaştırılması gerekmektedir.
Yeterli inceleme ve soruşturma yapılmadığı için
boşu boşuna kimsenin itibar ve saygınlıklarıyla
oynanmamalıdır. İtiraz mekanizmaları
sağlıklı bir şekilde ve talepler ciddiye alınarak
işletilmelidir. Uygulamada özellikle itirazlar konusunda bir belirsizlik
bulunmakta, her kurum farklı uygulama yapmaktadır. Acilen kamuda bir
uygulama birliğine ihtiyaç bulunmaktadır. Hangi kurumların
soruşturmaları yürüteceği, hangi makam ya da kurulların
itiraz merci olacağı, bunların hangi kriterlerle bir
soruşturma ya da itirazları değerlendireceği ortaya
konulmalıdır. Olan yine garibana oldu; yöneticilere, vekillere,
bakanlara bir şey olmadı; onlar kendilerini kurtardı, diyeti
halk ödedi. fikri kamuoyunda oluşmamalı, bu süreçte kazanılan
halk desteği kaybedilmemeli, devlete olan inanç bu sebeple
zedelenmemelidir. Haksız ve mesnetsiz yere açığa alınan
veya ihraç edilenler daha fazla mağdur olmadan eski konumuna
getirilmelidir. Devletimizin bunları tespit edebilecek, doğruyla
yanlışı ayırabilecek ve gerçek suçluyu yakalayarak mazlumu
mağdur etmeyecek gücü ve yeteneği olduğuna inanıyoruz.
Yeter ki, yönetsel hatalar yapılmasın, siyasi ve ideolojik koruma
anlayışı içinde hareket edilmesin. Bunun yerine,
vatandaşların muhbirliğe sevk edilmesi toplumda ispiyon
fırsatçılarının ortaya çıkmasına, FETÖ
mücadelesinin istismarına ve sulandırılmasına yol
açacaktır. Savunma hakkını kısıtlayarak yürütülen
soruşturma ve kovuşturmalar suçlunun suçsuzdan
ayrılmasını imkânsızlaştıracak, gerçeği
açığa çıkarmayacak ve terör örgütüyle mücadeleye zarar
verecektir. Gelen şikâyetler maalesef FETÖden zarar görmüş birçok
milliyetçi vatanperver kişinin de iftiraya maruz
kaldığını göstermektedir.
Değerli milletvekilleri, Sistem darbe
üretiyor. diyerek yönetim sorumluluğundan kaçınma arzuları
gerçekleri ortadan kaldırmamaktadır. Ülkenin bu hâle gelmesinden
kuşkusuz ülke yönetiminde bulunanlar öncelikle sorumludur. Aldanan
olmayacağız. dediniz, şimdi Aldatıldık. diyorsunuz.
Aldatan olmayacağız. dediniz, ama daha 31 Mart 2011 tarihinde
Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçeli, Gülen Cemaati
hakkında yazılı basın açıklaması yaparak
faaliyetlerini durdurduğunu veya askıya aldığını
açıklamasında yarar olacağını ifade ettiğinde ve
müteakiben Okyanus ötesi millî güvenlik tehdididir. dediğinde, yine
bazı dava süreçleriyle ilgili olarak Gülen Türkiye'ye gelsin,
hakkındaki iddiaları aydınlatsın.
açıklamasını yaptığında, AKP ve Hükûmet
yetkililerince Hoca efendiye çete denemez, o, başımızın
üstündedir, kırk yıldır tanırız. Cemaat devleti ele
geçirmiş, devlete sızmış, bunlar kargaları güldürür.
dediniz ve milleti aldattınız. Şayet, cemaat devlete kafileler
hâlinde yerleştirilirken, okyanus ötesi devlete sızarken Sayın
Genel Başkanımızın söyledikleri dikkate
alınmış olsaydı, hainler derhâl devletten ayıklanacak
ve alçak kalkışma yaşanmayacaktı. Yıllarca milliyetçi,
vatanperver bürokratlar bürokrasiden dışlanıp eziyet ve
suçlamalara maruz kalırken, olmadık oyunlarla görevlerinden
alınırken AKP Hükûmeti maalesef buna sessiz kalmış ya da
ortak olup yönlendirmiştir. Bunun görülememesi ya da görülüp ihmal
edilmesi Yanıltılmışız. diyerek
geçiştirilebilecek bir durum değildir. FETÖnün devleti ele geçirmeye
çalıştığı sırada ikazlara rağmen bunun fark
edilmemesi ülkeyi yönetenlerin devlet aklını yitirmiş, öngörüsüz
bir yönetim sergilediklerini göstermektedir. Bu nedenle, ülke yönetiminde
gösterilen zaafın tüm boyutlarıyla ortaya çıkarılması,
kastı ve ihmali olan her alandaki sorumluların tespit edilmesi,
Türkiyenin ve Türk milletinin huzurlu ve güvenli geleceği ve güçlü bir
demokrasinin inşası için zorunlu bulunmaktadır.
Yıllardır vatansever gençlerimiz sokaklarda işsiz güçsüz
gezerken terör örgütü FETÖnün Türk Silahlı Kuvvetlerine ve kamu
kurumlarına türlü yollardan girip yerleşmesi, Türkiyeye topyekûn
saldırma aşamasına gelmesi hafife alınacak ve affedilecek
bir durum değildir. Bu süreç bir kez daha göstermiştir ki ülke
yönetiminde liyakatli, önce Türkiye, önce Türk vatanı, önce Türk
milleti diyenlerin bulunması şarttır ve önümüzdeki süreçte bu
kriterlerin dikkate alınması zorunludur.
Değerli milletvekilleri, demokrasimiz üzerinde
dolaşan kara bulutları kovmak ve antidemokratik eğilimlerin
önünü kesmek siyasetçilerin önde gelen sorumluluğudur. Bugünlerde birlik
ve beraberliğimizi daha da güçlendirmemizin bu sorumluluğun
gereği, aynı zamanda tarihî bir zorunluluk olduğuna
inanıyoruz. Zira, devletin ve milletin bekası her türlü siyasi
gayenin üstündedir. Esas olan, Türkiyenin varlığı ve
bağımsızlığında mutabakat sağlamak, Türk
vatanının bölünmez bütünlüğünü sarsılmaz esas ve
teminatlara bağlamak, 1 Kasım seçim beyannamemizin adını ve
ana fikrini oluşturan, Türkiyenin huzurlu ve güvenli geleceğini
temin etmektir. Bu sorumluluktan hareketle, siyasi iktidarın demokrasiye
karşı bütün yasa dışı oluşumları ortaya
çıkarması ve hukuk içinde çözerek sonuçlandırması beklentimizdir.
Milliyetçi Hareket Partisi hukukun üstünlüğüne inanan, demokrasi ve insan
hakları gibi vazgeçilmez ilkeleri savunan bir siyaset çizgisinin
takipçisidir. Bu süreçte adaletin gecikmeden tecelli etmesi ve adil
yargılama hakkına titizlikle uyulması, hukuk devletinin
vazgeçilmez bir gereğidir. Bu sebeple, partimiz, mağdur ve mazlum
vatandaşlarımızın yararına elini taşın
altına koymaktan, sorumluluk almaktan ve mağdurların
haklarını savunmaktan geri durmayacaktır.
Değerli milletvekilleri, Türk devletine ve Türk
milletine kasteden hainlerin tamamen temizlenmesi ve bertaraf edilmesi
şarttır. Bu çerçevede, en alt düzeyde memur, işçi veya
diğer mesleklerden kişilerle
uğraşıldığı kadar 15 Temmuzun sevk ve idaresini
yapan lider kadrosu da sıfatı, mevkisi ve görevi ne olursa olsun
aynı titizlikle değerlendirilmeli, soruşturulmalı ve
temizlenmelidir. Aksi takdirde, mücadelenin kamu vicdanında
inandırıcılığı kalmayacaktır. Mağdur
kitlesinin büyüyerek soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin sekteye
uğraması, suyun bulandırılmasına ve gerçek
suçluların gözden kaçırılmasına sebep olacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi, bu süreçte her
gelişmeyi devlet ve millet yararına, hak, hukuk ve adalet adına
titizlikle izleyip doğru gördüklerini desteklerken yanlış
bulduklarını sonuna kadar eleştirmeyi sürdürecektir.
Bu düşüncelerle, Gazi Meclisin siz değerli
üyelerini saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Aksu.
Sayın Gök, buyurun, 60a göre bir dakika
süreyle söz veriyorum.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Ankara Milletvekili Levent Gökün,
Haymanalıların, Haymana kara yolu üzerinde iki canlı
bombanın kendini patlattığı yerle Haymananın
ilgisinin olmadığının açıklanmasını istediklerine
ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, kendi seçim bölgem de olan
Ankaramızın şirin ilçesi Haymanayla ilgili bir
değerlendirmeyi paylaşmak istiyorum. Bildiğiniz gibi, birkaç gün
önce iki canlı bombanın Haymana kara yolu üzerinde kendisini
patlatmasıyla basında çıkan haberlerden dolayı Haymanada
yaşayan tüm hemşehrilerimiz bu konunun dile getirilmesini benden
özellikle talep etmiştir. İki canlı bombanın kendisini
patlattığı yer, Haymana ilçesine 50 kilometre mesafede olup
Haymanayla ilgisi yoktur, Haymanalılarla ilgisi yoktur. Haymana, Türkiye
mozaiğinin çok önemli bir ilçesidir. Türk, Kürt, Çerkez, Boşnak,
Tatar, herkesin ciddi hiçbir sorun ve olay olmadan yaşadığı
ve kaplıcasıyla ünlü çok değerli bir ilçemizdir.
Haymanalılar basında çıkan bu haberlerden dolayı
rahatsızlık duymakta, bu olayın Haymana ve Haymanalılarla
ilgisi olmadığını açıklamamı istemekte ve tüm
yurttaşlarımızı Haymanamızın şifalı
kaplıcalarına beklemektedir.
BAŞKAN Çok teşekkür ediyorum.
Böyle şifa kaynağı güzel bir ilçede
bu tür sorunlar olmaz zaten. Biz de Haymanayı ve Haymanalıları
burada tekrardan selamlıyoruz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 667 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname (1/746) ile
İç Tüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 412) (Devam)
BAŞKAN Evet, şimdi söz, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Şenal Sarıhana aittir.
Buyurun Sayın Sarıhan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sizin şahıslar adına da söz
hakkınız var, onu da birleştirerek otuz dakikaya
çıkarıyorum sürenizi.
CHP GRUBU ADINA ŞENAL SARIHAN (Ankara)
Değerli Başkan, değerli kâtip üyesi arkadaşlarım,
değerli yazman arkadaşlar ve Meclisimizin burada oturmakta olan çok
saygın milletvekilleri; burada oturmanın bugün gerçekten bir
saygınlık olgusu var. Neden? Çünkü Türkiye'nin kaderini çok
yakından ilgilendiren bir konu üzerinde, Türkiye Büyük Millet Meclisine
kendilerini temsil etmek üzere göndermiş olduğu kişiler
buradalar, böyle bir konuyu konuşuyorlar, geleceğimizle ilgili bir
konu. 15 Temmuzu hep birlikte yaşadık. 15 Temmuzda başımıza
inen bombaların ne anlama geldiğini, ne yapılmak
istendiğini hepimiz derinden hissettik ve bu belayı defetmek üzere de
buraya gelebilen arkadaşlarımız gerçekten yiğitçe burada
oturdular; Meclisin hakkını, hem milletvekili olarak hem de halkın
temsilcileri olarak savundular.
Şimdi, bir darbe girişimi vardı. Bu
darbe girişiminin, bütün darbeler gibi, herhangi bir yerini
onaylamamız mümkün değil. Ancak, ben yaşı epeyce
ilerlemiş bir arkadaşınız olarak, Türkiye'nin kırk bir
yıl süren olağanüstü hâl ilanı ya da sıkıyönetim -her
ikisi de olağanüstü hâl hukukunun çerçevesindedir- sürelerine
tanıklık etmiş olan bir arkadaşınız olarak son
darbe girişiminden çok korktum çünkü diğer darbecilerin bazı
açıklamaları vardı; sözüm ona, bir kısmımız
adına, parlamenter sistemi uygulamak yerine kendi egemenliklerindeki bir
düzeni kurmaya çalışıyorlardı. Biz yine de iyi kötü,
işkenceye rağmen, kötü muameleye, cezaevlerine rağmen hayatta
kalabilme şansına sahiptik ama son darbe hepimizin canına da
kastetmiş olan bir darbeydi ve bizim en değerli
kurumlarımıza yönelmiş bir darbe girişimiydi, engellendi.
Bu, çok değerli bir olay. Halk tepki verdi, Meclis tepki verdi; insanlar,
kırk bir yıl üzerlerinden geçmiş olan olağanüstü dönemleri
yaşamış olsalar da olmasalar da yeni bir olağanüstü dönemi,
yeni bir darbe dönemini yaşamak istemediklerini ifade ettiler.
Adli Tıp Kurumundaydım. Adli Tıp
Kurumunda özel harekâtçı gençlerin ailelerinin çocuklarının
vücut parçalarını nasıl beklemekte olduklarına
tanıklık ettim. Onların ayak bileklerinin, onların kol
bileklerinin, onların vücutlarının herhangi bir bölümünün DNA
testiyle kendi çocuklarına ait olduğunu öğrendiklerinde âdeta
sevindiklerine de tanıklık ettim. Çünkü, yaşayan
insanlarımız, çocuklarımız, kardeşlerimiz kadar
ölülerimizin de bizim kendi geleneklerimiz, göreneklerimiz içinde birer
mezarı olması gerekir; onları oralarda anmak isteriz, oralarda
bulunmak isteriz, onların acısını bir daha yaşamak ya
da onların bize bıraktığı güzellikleri anımsamak
isteriz.
Bu, çok hain bir darbeydi fakat bu darbe engellendi.
Bu darbe girişimi gerçek bir darbeye dönüşmedi yani devletin gücü bir
darbeyi engelleyebilecek durumdaydı çünkü darbenin hedefleri arasında
3 büyük kent vardı esas olarak ya da şimdiki bilgilerimiz içinde.
Mevcut devlet, mevcut iktidar bu darbeyi engelledi. O zaman ne yapmak
gerekiyordu? Diğer darbelerden sonra ilan edilmiş
sıkıyönetim ilanı ya da olağanüstü hâl ilanı gibi bir
ilanı mı yapmak ve halkın bütün nefes alma organlarını
sıkıştırmak, onları, bütün bir halkı, bütün bir
yurttaş kesimini âdeta bir kafese mi doldurmak ya da Demokrasimiz kendini
koruyabilecek durumdadır. Bizim mahkemelerimiz var, bizim
güvendiğimiz güvenlik güçlerimiz var, bir kısmı gerçekten çok
önemli hatalar yapmış olsa da bir yargı sistemimiz var. diyerek
OHAL ilanı yerine gereken hukuki önlemlerin alınması konusunda
çaba göstermek mi gerekiyordu? Değerli arkadaşlar, bana kalırsa
yapılması gereken şey olağanüstü hâl ilanı
değildi. Buradan birçok arkadaşımız evet, belki gibi
açıklamalar yaptılar, ben onlara
katılmadığımı ifade etmek isterim. Bu darbeyi
engellemişse bir iktidar, bir devlet gücü bunu hukuk içinde yürütmelidir.
Evet, başka bir şey daha var:
Olağanüstü hâl ilanı da bir hukuk rejimidir, hukuki bir olaydır,
bizim Anayasamıza girmiş, 1982de girmiş olan bir düzenlemedir,
birçok ülkenin anayasasında da vardır, hukuk rejimidir. Eğer
olağanüstü hâl ya da sıkıyönetim ilanı bir hukuk rejimi ise
o zaman onun hukukla sınırlı olması gerekir, hukuk içinde
hareket etmesi gerekir. Ama bugünkü uygulamalara
baktığımızda, hepimizin ortak tepki verdiği, hepimizin
büyük bir acıya gark olduğu olayların ertesinde yaşanan
tabloda
Ne yazık ki bu hukuk rejiminin zaten kendi içinde
taşıdığı bir tehlike de vardır; daima
hukuksuzluklara olanak tanıyabilir, daima yanlışlıklara,
birtakım yasal düzenlemelerin olağanüstü hâlin ilan edildiği bir
günle sınırla tutulmayarak daha geniş bir şekilde gelecek
günlere doğru da sirayetine ve o ülkede antidemokratik uygulamaların
çoğalmasına neden olabilir. Bu tehlike varken olağanüstü hâl
ilanını yaptığımız zaman, olağanüstü hâli
uluslararası sistemde Sirakuza İlkeleri diye ifade ettiğimiz
ilkeler çerçevesinde, yani temel hak ve özgürlüklerin korunması
çerçevesinde yani yaşam hakkının, yani düşünce
özgürlüğünün, inanç özgürlüğünün, basın özgürlüğünün ve
diğer özgürlüklerin korunması çerçevesinde, askıya alma
işlemlerine rağmen, buna özen göstererek olağanüstü hâli, hukuk
rejimi içinde uygulamaya çalışmak gerekir.
Bugün ne
yazık ki, buradan seslenen arkadaşlarımızın, ister
MHPden ister HDPden olsunlar, muhtemelen AKPden arkadaşların da
aynı biçimde sorunları var. Bugün bu olağanüstü hâlin
uygulanması ve bunun arkasından çıkarılan kararnamelerin
yarattığı ciddi bir hukuksuzlukla karşı karşıyayız.
667, bu koşullarda kabul edilmiş olan bir kararnamedir
arkadaşlar. Şimdi size genel gerekçeden bir bölüm okumak istiyorum,
deniliyor ki: Anayasal -darbeler için- düzeni askıya alarak demokrasimizi
kesintiye uğratan, temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldıran,
Meclisin kapatılmasına neden olan 1960 ve izleyen darbelere atıfla
milletin bu dönemlerde çektiği acı, ızdırap ve
hukuksuzluklar hatırda tutularak bu düzenleme yapılmış ve
son darbe girişimine karşı aşağıdaki önemler
alınmıştır. Acı ve ızdırabın önüne
geçilecek ise, geçmiş OHAL durumlarındaki hatalar yapılmayacak
ise bu kararnamenin metni içine de bu hatalara izin vermeyecek düzenlemeleri
koymak gerekirdi.
Değerli
arkadaşlar, 1inci madde ne diyor? Bu darbeye yönelik olarak önlemin
alındığını söylüyor, hemen arkasından da Terörle
Mücadele Yasası kapsamında önlemlerin
alındığını söylüyor. Bizim bir Terörle Mücadele
Yasamız var, bir kenarda duruyor, bununla ilgili zaten özel düzenlemeler
var. Son ve ilan sebebi ne? Son ve ilan sebebi bu FETÖcü darbe. O zaman oku
atacağımız hedef neresi? FETÖcü darbe, bu girişimin
altındaki örgütlenmeleri bulmak, o örgütlenmeleri yargı önüne
getirmek ve yargı önünde bunların hesap vermelerine olanak
tanımak.
Sonra ne yapıyor? FETÖcü gruplarla
ilişkisi olduğu iddia edilen birtakım vakıfların,
birtakım derneklerin, birtakım okulların kapatılması
konusunda düzenleme getiriyor, bu konuda yetkiler veriyor.
Değerli arkadaşlar, size bir
anımı izin verirseniz anlatacağım. Belki buralar, gerçekten
hepimizin kendi insanlığımızı, kendi geçmişimizi,
kendi yaşantılarımızı da aklımızda tutarak
karar vermemiz gereken yerler. Yıl 1980, 1 yaşında olan bir
oğlum var; eşim öğretmen, ben de mesleğe yeni
başlamış olan bir öğretmenim. Aldığımız
maaşın birisi, doğrudan doğruya kiramıza gidiyor. Bir
sabah uyandık, 22 Nisan sabahı, eşim okula gitti geldi. İyi
bir haber getirdi o küçük çocuğumuza, 23 Nisan haberi getirdi, haber
şuydu: Eşimin görevine son verilmişti. Birçok aydınla
birlikte eşimin görevine son verilmişti. Dedim ki: Evet, bize güzel
bir Çocuk Bayramı armağanı verildi. Sıkıyönetim
şartları. Sıkıyönetim şartları içinde 2
öğretmen maaşıyla geçinmeye çalışan bir ailenin,
çocuğunun süt istediği, et istediği, evinin kirasının
ödenmesi gerektiği bir ailenin hiçbir idari, adli soruşturma
olmaksızın sadece solcu bir öğretmen olmasından ötürü
görevine son verildi.
Yalçın Küçükler, Haldun Özenler ve benzeri
çok sayıda -şimdi isimlerini tek tek hatırlayamıyorum-
insanın görevine son verildi. Ben onların bir kısmının
avukatlığını da yaptım, ilk avukatlık
deneyimlerim bu, 1402liklerin avukatlıklarını da yaptım.
Ne kadar sıkıntıda olduklarını, nasıl
yoksulluğa düştüklerini ama hepsinden önemlisi, eşimin
öğrencilerine ulaşamadığı için gözyaşları
döktüğüne de tanıklık ettim.
Sevgili arkadaşlar, bugün Cumhuriyet Halk
Partisinin mağdurlar bürosuna, bugün hepinizin bürosuna -tek tek
biliyorum- hepinizin vekil ya da bulunduğunuz illerdeki
odalarınıza insanlar geliyor ve de haksızlığa
uğradıklarını söylüyor. Haklıdırlar,
haksızdırlar, bunu bütünüyle kapatıyorum. Haklı olan nedir,
biliyor musunuz? Varsa kuşkunuz, varsa kaygınız bir insanla
ilgili; nedir bizim hukuk sistemimiz? Bir şikâyet var ya da kuvvetli
şüphe var, her ne varsa, eğer memursa açığa
alırsınız, üçte 2 maaşını verirsiniz, üçte 2
maaşı cebine girer. Onu açlığa bırakmazsınız
çünkü o, sizin yurttaşınızdır ve siz ondan sorumlusunuzdur.
Onun yaşama hakkından, onun sağlık hakkından
sorumlusunuzdur.
Şimdi, biz, bu kararnamelerle ne yaptık
sevgili arkadaşlar? Bu insanları tamamen yoksulluğun ve
yalnızlığın
Yalnızlıkın da
altını çiziyorum. Hangi yalnızlıktır o? Aman bana
dokunmayan yılan bin yaşasın. O, benim dostumdu ama şimdi
dostum değil, çünkü kuşkuludur. diye mimlenen insanların
yalnızlığı. Bakın, bunu yapabilirdik, yapamaz
mıydık? Açığa alırdık, soruştururduk, varsa
suçu -kimseyi savunmuyorum- adliyse adli, idariyse idari -özellikle memur
kesimi, kamu kesimi için söylüyorum- doğrudan doğruya onlarla ilgili
işlemleri hukuk sınırları içinde yapardık ve kimse
buna itiraz etmezdi ama elimizdeki kararnameler, ne yazık ki, bize hukuka
uymayı değil, hukuka uymamayı âdeta öğütleyen, âdeta
düzenleyen kararnameler durumunda.
Sevgili arkadaşlarım, şimdi tekrar
sormak istiyorum: Bu kararnamenin tarihi 21/07/2016. Aradan üç aya yakın
zaman geçmiş. Ne der hukuk sistemi? Der ki: Türkiye Büyük Millet
Meclisine Resmî Gazetede yayımlandığı tarihten itibaren
hemen gelir. Meclis Başkanı da bunu komisyonlara verir. Yirmi günde
komisyonlar eğer gereğini yapmazsa Türkiye Büyük Millet Meclisinde
görüşülür. Niye görüşmedik arkadaşlar? Üç aydır neredeyse
ve son üç haftadır, biz geliyoruz, gidiyoruz, hazırlanıyoruz, bu
konuda konuşacağız diyoruz, bu konuda düşüncelerimizi
söyleyeceğiz diyoruz. Neden Türkiye Büyük Millet Meclisinde bunları
görüşmekten, konuşmaktan kaçıyoruz?
Burası, bir denetim organı değil mi
aynı zamanda sevgili arkadaşlar? Böyle bir görevimiz de yok mu? Bu
kararnameler, Sultan Süleymanın kanunnameleri falan değil ki; bu
kararnameler, hukuk sistemi içinde konuşulacak,
tartışılacak, düzenlenecek kararnameler. Bunu yapmadık.
Bugün artık bunu görüşüyor olmamızın bir değeri de var
elbette, hiç değeri yok değil ama niye bugüne kadar görüşmedik?
Şöyle düşündüm: Acaba iktidar, eleştirilmekten mi korkuyor? Ama
eleştiri öyle bir şey ki sevgili arkadaşlar, bütün
radyoları, bütün televizyonları kapatsanız dağlardan
yansır gelir, insanın derdi ve feryadı her yere yansır.
Şimdi o feryat, her yere yansımış durumda. Gazeteleri
kapatıyor iseniz, vakıfları kapatıyor iseniz,
sendikaları kapatıyor iseniz durum son derece vahimdir.
Size birkaç rakam sunmak isterim değerli arkadaşlar.
Bakınız, 12 Eylül, demin size anlattığım sahne, sonunu
da söylemeliyim: Sonuçta 1402liklerin hepsi geri döndüler, hepsi çünkü
haklarında suçlanacak hiçbir şey yoktu ve hukuk, o arı duru
hukuk onları iade etti. Kenan Evren, bu işin başında duran
Kenan Evren, son günlerini hastaneden duruşmalara katılarak geçirdi.
Onun için acıdım inanın, onun için acıdım
-duruşmalara giriyordum partimiz adına- Susma hakkımı
kullanacağım, konuşmuyorum. diyordu, genç avukat
arkadaşlar durmadan soru soruyorlardı. Söz aldım ve dedim ki:
Size acıyorum çünkü sizin susmak gibi bir hakkınız var, bu,
hukuka uygun bir hak. Onun için dahi acıdım, bu, belki fazla bir
şeydi ama çocuklarım, benim o 2 çocuğum daha sonra da bu hayata
tanıklık eden, olağanüstü hâlin bir aileyi, bir toplumu
nasıl ezip geçtiğini, ne gibi yaralar
bıraktığını bilen çocuklarım, sizin
çocuklarınız, hepimizin çocukları herhâlde Kenan Evreni
bağışlamayacaklar.
Şimdi Fetullahı da
bağışlamayacağız. Fetullah, sadece ülkemize
değil, bütün dünyaya bir mikrop yayıyor; bu çok açık, mutlaka
böyle. (CHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ama
sevgili arkadaşlar, yapılması gereken, Fetullahla mücadele
edelim. derken başka haksızlıklara fırsat vermemek. Bu
haksızlıkları yaparsak bu, zararımıza olur.
Bakınız, unutmayın, nerede baskı varsa o baskıya
karşı bir direnç doğar. Bu direncin bazısı
haklıdır, doğru taleplerle yükselir, ona devrim denir ama
bazıları gerici ayaklanmalardır. Türkiye için bu tehlikeyi
aklımızda tutmak gerekir. Yarının neye açık
olacağı, bizim önümüze neyi getireceğini bilemiyoruz.
Şimdi, küçük ilkeler var olağanüstü
dönemlerde. Ne yaparsınız? Olağanüstü hâlin ilanı neyi
gerektiriyorsa o alanla ilgili düzenlemeler yaparsınız ve
olağanüstü tehlikenin -ki ona biz kriz diyoruz- kriz döneminin aşılmasıyla
orantılı düzenlemeler yaparsınız. Eğer bunu
yapamazsanız, orantısız davranırsanız biraz önce
söylediğim tehlike karşımıza çıkar. Şimdi biz,
hepimiz, keşke bütün arkadaşlarım şurada olsalar ve kendi
isyanları olarak da bildiğim ve söylemekten çekinmediğim bu
doğruları hep birlikte dinlesek, hep birlikte, yanlış olan
maddeler üzerinde değişiklikler önersek, düzenlemeler yapsak;
örneğin, açığa alsak bu insanları, görevlerine son verilen
o kadar kişiyi.
Bağışlayın, rakamlar
okuyacağım dedim, oradan uzaklaştım, şimdi bu
rakamları dikkatinize sunuyorum. 12 Eylül neydi? Korkunçtu. 12 Eylül,
bütün Türkiye'nin işkencehaneye döndüğü bir zamandı, 12 Mart da
öyle ama bakınız, 12 Eylülle bugün arasında bazı rakamlar
-biri yıllarca sürdü, biri henüz üç aydır yürürlükte- ne
çıkarıyor önümüze? Arkadaşlar, 71 bin kişi gözaltına
alınmış bugün, bu üç ayda, diğerinde sadece 650 bin
kişi, on yıla yakın bir süreçte. Tutuklamalar, 32.001 kişi
tutuklanmış şu anda. Tabii, bunları açık kaynaktan
aldığım bilgilerle söylüyorum, resmî olan bilgiler
değildir. 52 bin kişi tutuklanmış 12 Eylülde. Düşünün
otuz üç yıl süren yargılamalar falan vardı, ben onların da
avukatıydım, o davalara da girdim. O davalarda da, aman ha, zaman
aşımı uygulamayın, beraat ettirin, insanlar onursuz kalmasın,
zaman aşımı tehlikeli bir olgudur. dedim. Bu kadar sürebilir,
bu davalar bu kadar sürebilir. 51 bin insanı siz elli bir yıl
yargılamak zorunda kalabilirsiniz ve -hukukçu arkadaşlarım da
bilirler, hepinizin vicdanı da bilir- bu tür toplu yargılamalarda
hiçbir zaman toplu bir adalete ulaşmak da mümkün değildir.
Devam ediyorum. 12 Eylülde açığa
alınan yok, bugün 93.166 kişi, dün itibarıyla açığa
alınmış olan insanlar. İhraç edilenler 62.782 kişi, 12
Eylülde demin söylediğim 1402liklerin sayısı 4.891. Biz üç
ayda, üç aylık bir sürede elimizdeki kararnameye dayalı olarak 62.782
kişiyi ne yazık ki ihraç etmişiz. Hakkında işlem
yapılan -bir kısmı da bırakılıyor- 70 bin
kişi. Kapanan gazete 45, televizyon 30, dergi 15, yayınevi 29,
kapanan dernek ve federasyon sayısı -sadece bu kararnameyle kapanan-
1.152 dernek, federasyon ve görevden alınan öğretmen sayısı
12 Eylülde 3.854 iken ihraç ve açığa alma, şu anda 28.163
kişi. Akademisyenler 3 bin kişi, şu anda hakkında
işlem yapılan akademisyen. Hâkim ve savcı geçmişte 12
Eylülde 47, şimdi 3.456 kişi.
Koşulların farklı olduğunu
biliyorum. Herhangi bir haksızlık ve abartı yapmak istemiyorum
ama hepimizin elinde son derece değerli bir kuyumcu terazisi var
arkadaşlar. Bu da insan hakları temelinde, insan hakları üzerinden
yürüyecek olan uygulamalar. Bütün yasaların, bütün düzenlemelerin sadece
bu ölçütle, yandaşlıkla değil, taraflılıkla
değil, düşmanlıkla ve öfkeyle değil... Eğer Fetullaha
karşı öfke duyacak arkadaşlarımız varsa herhâlde
bunlar öncelikle Cumhuriyet Halk Partisi kadrolarındaki, HDP
kadrolarındaki arkadaşlarımız. Çok zarar gördük
arkadaşlar, hepimiz çok zarar gördük ama şunu
ayırmalıyız: Belki yadırgayacaksınız, bir insan,
Fetullaha yakınlık da duyuyor olabilir, fikren duyuyor olabilir ama
bir insanın hiç eylemsiz böyle bir yakınlığı suç
olamaz sevgili arkadaşlar.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Birçoğu öyle onların zaten.
ŞENAL SARIHAN (Devamla) Şimdi o
öğretmenler, o görevlerinden aldığınız
öğretmenlerin önemli bir bölümü...
Açtınız AKTİF-SENi, yasal izinler
verdiniz, sonra bu AKTİF-SENe üye olan insanları almak durumunda
kaldınız. EĞİTİM-SEN öyle, diğerleri de öyle;
bütün sendikalar, bütün vakıflar, bütün dernekler, okullar, açılan
okullar. Ve ne yapıyor şimdi bizim bu kararnamemiz? Özel mülkiyete de
el koyuyor. Buna da hakkımız yok. Olağanüstü hâlin bize böyle
bir yetki verdiğini de söylemek mümkün değil.
Değerli arkadaşlarım, şimdi
yapılacak şeyler konusunda, burada Anayasa Mahkemesi kararları
var, geçmişe ilişkin verilmiş olan kararlar var. Diyeceksiniz ki
yeni bir Anayasa Mahkemesi kararı da çıktı, henüz onun
gerekçesini bilmiyoruz, kendimi de onun üzerinde tartışabilecek
durumda hissetmiyorum fakat bazen vicdanlar mahkemelerin önüne geçer sevgili
arkadaşlar, en değerli mahkeme, sizin kendi aklınız ve
yüreğinizdir. Şimdi, buradaki arkadaşların, Parlamentoda
halk adına görev yapmakta olan arkadaşlarımızın
öncelikle bu noktadan hareket etmeleri gerekiyor.
Şimdi, burada benim bildiğim hem AKP
içinden hem HDP, CHP içinden arkadaşlarım var, 12 Eylüllerde hep
birlikte işkenceye karşı mücadele ettik, önemli de
kazanımlarımız oldu. 2002 yılından bu yana çok nadir
bir biçimde bu tür yakınmalar gündeme geldi; bu, hepimizin
başarısı. Biz böyle bir ülke istiyoruz, işkencesiz, kötü
muamelesiz, hukuk sınırları içinde bir ülke istiyoruz, bunun
için mücadele ettik. Çok fazla çile çeken arkadaşlarımız oldu,
acılar çeken arkadaşlarımız oldu ama kazandık; her
şey mücadeleyle kazanılır.
Şimdi, bu olağanüstü hâl durumunda
darbecilerin eyleminin ağırlığı ifade edilerek onlar
üzerinden işkenceyi mazur görmeye çalışmak gibi bir suçu,
katiyen Parlamentomuz üzerine düşürmemeliyiz sevgili arkadaşlar; bu,
çok tehlikeli olur. Biz, ancak yanlış yapanla mücadele ederek önümüzü
açabiliriz, yanlışın üzerine giderek, doğru olanı,
doğru uygulamayı söyleyerek yapabiliriz.
Ve şimdi ne yapıyoruz, bakın,
başka bir şey
Bunu görmüyoruz, peki, Bu, hakkıdır.
diyoruz. Bir şey anlatacağım izin verirseniz, belki bir sürü
hukuk yazdım şuraya ama Mithat arkadaşımız bir dolu
kısmını zaten ifade etti: Darbeden sonraki pazar günü avukat
arkadaşlar telefon ettiler, dediler ki: CMKyı işletemiyoruz
Şenal Hanım, buraya bir gelir misiniz, bir yol bulalım, ne
yapalım? Atlayıp gittim arkadaşlar pazartesi günü, dediler ki:
Biz emniyete gidiyoruz, emniyette sadece bir eksiği tamamlıyoruz;
yardımcı olamıyoruz, insanlarla konuşamıyoruz,
gözümüzün önünde kötü muamele yapılıyor, bu kötü muamele
karşısında bir şey söylesek tepki alıyoruz. Bir
arkadaş, gözyaşları içinde şunu anlattı, bir avukat
arkadaş dedi ki: Dün -daha doğrusu eylem günü,
saldırının olduğu, darbenin olduğu gün- yeğenimi,
özel harekâtçı olan kız yeğenimi kaybettim. Onun taziyesindeyken
telefon geldi, CMK görevine çağrıldım. CMK görevine gittim
emniyete ve gördüğüm, yaşadığım olaylar karşısında
onlara şöyle seslendim: Arkadaşlar, ben yeğenimi,
canımın parçasını kaybettim. Ben, sizden daha az öfkeli
olamam ama ne olur öfkenize hâkim olun ve bize görev yapma hakkı verin, bu
insanlara da normal koşullarda savunma hakkı verin. Bunu söyledim.
dedi ve bütün vücudu titriyordu benimle konuşurken.
Biz bunları anlatırsak ülkemizin aleyhine
mi konuşmuş oluyoruz sevgili arkadaşlar? Bir
yanlışı düzeltin. demek, Doğruyu yapalım. demek,
Hukuka uygun olanı yapalım. demek, kime kötülük olabilir? Ben
şahsen Türkiye Cumhuriyetinin başının hep dik
olmasını istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Çünkü ben bu cumhuriyetin bir yurttaşıyım, bu ülkenin bir
yurttaşıyım; bu sebeple düşüncelerimi, eleştirilerimi
söylemek istiyorum. Bunları burada da söyleyemezsek, karnımızdan
konuşmaya devam edersek biz doğruyu nasıl bulabiliriz sevgili
arkadaşlar?
Bu önümüzdeki günlerde diğer kararnameler
gelecek ya da yarın oturup maddeleri tekrar
tartışacağız, arkadaşlarım her madde üzerindeki
düşüncelerini geniş bir şekilde ifade edecekler. Şimdi,
sizden rica ediyorum burada doğru olanı yapmak için hareket edelim,
arka odada kararlar verip sonra başka kararlara doğru yönelmeyelim,
birbirimize karşı aldatıcı olmayalım. Bakın, bir
kardeşlik varsa -hani o Yenikapı ruhu denilen bir şey var ya-
asıl kardeşlik burada darbe gecesi parti temsilcilerimizin
bombaların altındaki kardeşliğidir, gerçek olan
kardeşlik budur. Bu çünkü neyi savunuyor? Bu, bir şahsın
çıkarını değil, Parlamentonun çıkarını
savunuyor. Niçin Parlamentonun çıkarını savunuyor? Çünkü
Parlamento, Türkiye Cumhuriyetinin bütün yurttaşlarını temsil
ediyor. Az oy, çok oy ama seçilerek gelmiş olan bizler -biz değiliz,
onların birer parçasıyız ve onların menfaatleriyle
ilgilenmek durumundayız- o kardeşliği korumak için ne mahkeme
kararları, sevgili arkadaşlar, ne başkasının
bühtanı, suçlaması; sadece gerçeğin bize gösterdiği yol
üzerinden yürüme imkânımız var. O yolu geçmişte çok
öğrendik, çok biliyoruz, bir dolu deneyim var, bir dolu güzellik var kendi
tarihimiz içinde, oradan yararlanalım, oradan ışık
alalım ve ülkede ancak etnik kökenine, dinî inancına göre farklı
farklı insanlar var ve bu farklılıkları durmadan
çoğaltıp da önümüzü bir karanlığa mahkûm edelim demeyelim.
Bakınız, muharrem ayı, çok
susadım, su içmek istemiyorum çünkü saygım var onlara. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ramazan ayında da Sünni
arkadaşlarımızın Alevilere, Alevilerin Sünnilere
saygıları var. Bu o kadar güzel bir şey ki bu güzelliği
niye korumayalım ki? Biz Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları olarak
hep böyle bir ruhu geliştirmek durumundayız, demokrasiye dayalı,
özgürlüğe dayalı, eşitliğe dayalı,
kardeşliğe ve barışa dayalı bir ruhu.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çok teşekkür ederim (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Çok teşekkür ediyorum Sayın
Sarıhan.
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) -
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Baluken
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) İç
Tüzük 60a göre bir söz talep ediyorum.
BAŞKAN Buyurun 60a göre.
Bir dakika süre veriyorum.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.- Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin, AKP
Hükûmetinin yürütmüş olduğu yanlış dış ve iç
politikanın ülkeyi büyük bir ekonomik krizin içerisine soktuğuna
ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, maalesef, AKP Hükûmetinin
yürütmüş olduğu yanlış dış ve iç politika, ülkeyi
büyük bir ekonomik krizin içerisine sokmuştur. Şimdi son dakika
haberleri geçiyor, dolar, tarihî bir rekora doğru hızla koşuyor,
3,094 sınırını aştı, 3,1i geçeceği
anlaşılıyor.
Dün olağanüstü hâlin uzatılması,
başkanlık sistemiyle ilgili gereksiz yine ısıtılan
gündem, bütün Orta Doğu siyasetinde dünyaya kafa tutan dış
politika çıkışları, maalesef, ülkeyi büyük bir ekonomik
istikrarsızlığın içerisine sokmuştur. Belli ki AKPnin
böyle bir derdi yok, insanların canlarını bugüne kadar
yürüttükleri iç ve dış savaş politikasıyla yaktılar,
şimdi de bütün insanların ceplerini de yakmaya kararlı
görünüyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) - Bunun
son derece yanlış bir yol olduğunu, ülkenin bu şekilde göz
göre göre ekonomik olarak batırılmayacağını buradan
gerekli uyarılarla birlikte bir kez daha ifade etme ihtiyacı
hissettim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 667 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname (1/746) ile
İç Tüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 412) (Devam)
BAŞKAN Şimdi, kanun hükmünde
kararnamenin tümü üzerinde şahısları adına ikinci ve son
konuşmacı, İstanbul Milletvekili Hurşit
Yıldırım.
Buyurun Sayın Yıldırım. ( AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
HURŞİT YILDIRIM (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
kanun hakkında şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygı ve hürmetle selamlıyorum.
15 Temmuz darbe girişiminden sonra, hepimizin
bildiği gibi, ülkemiz bambaşka bir döneme girmiştir. Ülkemizin
bekasına, milletimizin canına kasteden FETÖcüler, âdeta devletimizin
her yerine sızmış ve neredeyse her kademeyi bir mikrop gibi
sarmıştır. Bize düşen de bu mikropları bünyeden acilen
temizlemek ve ülkemizi başta FETÖ, DAEŞ, PKK olmak üzere tüm
teröristlerden kurtarmaktır. Bu anlamda olağanüstü durumlarda acilen
ve yıldırım hızıyla kararlar alınması
gerekmektedir. İşte dün gece Gazi Meclisimizde üç ay daha
uzatılmasını kabul ettiğimiz OHAL ve OHAL gereği
alınan kanun hükmünde kararnameler, bu noktada hayati önem
taşımaktadır çünkü zaman az, teröristler ve ülkemizin
bekası, milletimizin birlik ve beraberliği için alınması
gereken kararlar ise çoktur.
OHAL, kanun hükmünde kararnamelerle Anayasamızın
119, 120 ve 121inci maddelerinde yer almaktadır. Anayasamızın
121inci maddesi de OHAL süresince kanun hükmünde kararname
çıkarılabileceğini düzenlemiştir.
Sayın milletvekilleri, 15 Temmuz gibi hain ve
sinsi bir darbe girişiminden sonra hiçbir şey olmamış gibi
davranamayız. 15 Temmuzda bize destek veren milletimizin isteklerini
görmezlikten gelemeyiz. 15 Temmuz, Türkiye için bir milattır.
Olağanüstü dönemlerde olağanüstü kurallar geçerlidir. OHAL durumu
uzatılmasıyla siyasetin ve millet iradesi üzerinde yeni bir vesayete
izin vermeyecek düzenlemeleri yapmak zorundayız. Devletimizin ve
milletimizin bekası için gerekli düzenlemeleri yapmak zorundayız.
Sinsi ve gizli yapılara değil sivil,
şeffaf ve demokratik bir kurumsallaşmaya ihtiyaç bulunduğu
açıktır. Devletin demokratik işleyişini bozma tehdidi
taşıyan kamu personeli ve unsurlarının bürokrasiden
temizlenmesi gerekir. Başka bir ifadeyle devlete sadakatle bağlı
olmayan bürokrasiyle devletin beraber çalışması
düşünülemez. OHAL, toplumun gündelik, rutin
yaşantısını asla etkilememektedir. OHAL, demokratik bir
düzenin tesis edilmesi önünde engel teşkil eden vesayetçi aktör ve
yapıların ortadan kaldırılmasını hedeflemektedir.
Sayın milletvekilleri, daha önce de OHAL,
siyaset tarihimizde pek çok defa uygulanmıştır. Merhum
Cumhurbaşkanımız Sayın Özal döneminde, 19 Temmuz 1987
tarihinde, doğudaki 14 ili kapsayacak şekilde yürürlüğe konulan
OHAL, tam 46 kez uzatılmış, 30 Kasım 2002 tarihinde ise AK
PARTİ tarafından kaldırılmıştır. Bu,
aslında, AK PARTİnin, ihtiyaç olmadığı takdirde
OHALi gündemden kaldırmakla ilgili özgürlükçü bir yaklaşım
içerisinde olduğunu da göstermektedir.
Sık sık OHAL düzenlemesi ve kanun hükmünde
kararnamelerle bizi eleştiren Avrupadaki Fransa, Charlie Hebdo ve Paris
katliamı gibi iki yerel bazdaki terör olayını
yaşamış ve hemen ardından OHAL düzenlemesine
geçmiştir. Bir yılı geçmiş olmasına rağmen,
Fransa, hâlen, OHAL kararını sürdürmektedir, üstelik sadece iki terör
saldırısı sebebiyle. Pekâlâ, bizde, 15 Temmuz öncesi
sayısız karşılaştığımız,
yaşadığımız terörist olaya rağmen, OHAL ilan
edilmemişti. Ama 15 Temmuz darbe girişiminden sonra OHAL ilan
etmeyeceğiz de ne zaman edeceğiz sayın milletvekilleri?
Değerli arkadaşlar, son dönemde
yaşadığımız meselelerin hiçbiri iç siyaset, iktidar,
muhalefetin ideolojik görüşleri veya parti politikalarıyla ilgili
değildir. Yaşadığımız veya
yaşattırılmaya çalışılan hususlar, bizim
aslında son dönemde güçlü bir Türkiye olarak ortaya çıkmamız
sebebiyledir. Uluslararası küresel şer güçler, güçlenen ve
bağımsız hareket eden, mazlum milletler içinde rol model olan
Türkiye'nin önünü kesmek ve Türkiye karşısında pazarlık
payını artırmak için her gün yeni bir oyun, yeni bir tezgâh
kurmak istemektedirler. MİT krizi, Gezi olayları, 17-25 Aralık
hukuk darbesi, nihayetinde 15 Temmuz gecesi
yaşadığımız hain FETÖ girişiminin sebebi hep
Türkiye'yi hizaya getirme arayışıdır.
Ben de, o gece, darbe girişiminin olduğu o
gece İstanbulda bulunan bir kişi olarak Kartalda, Kadıköyde
ve Ataşehirde, gerek parti teşkilatlarımla gerekse sahada,
meydanda olan milletimin yanında gördüğüm bu manzara
karşısında, insanımızın, millî birlik ve
beraberlik içinde, korkusuzca, özgürlüğü için, demokrasi için, ülkesi için
mücadele ettiğine şahit olmuş birisiyim. O gece millet ile
devlet ilk defa bu kadar yakın bir araya gelmiş, görüş
farklılıklarına, modellerine, rollerine, siyasi kimliklerine
aldırmadan herkes ama herkes bu darbeye karşı gelmiştir.
Milletin vekilleri de bombalanan bu Meclisi
çalıştırmış, darbeye karşı millî iradeyi
yere düşürmeyeceklerini beyan etmişlerdir.
Sayın milletvekilleri, darbe girişimine
karşı ayakta kalan kurumlardan biri de hiç şüphesiz ki siyaset
kurumudur. Darbe girişiminin ilk hedefi, millî egemenlik, millî irade ve
biz, seçilmiş olan siyasetçilerdir. Özellikle biz siyasilerin, kahraman
halkımıza, gazilerimize ve şehitlerimize karşı can ve
şükran borcumuz bulunmaktadır. Özellikle biz siyasiler, 15 Temmuzdan
sonra ortaya çıkan ve hepimiz için büyük bir memnuniyet oluşturan
Yenikapı ruhunu da korumalıyız diyorum.
Küresel güçler dün Kuzey Afrikada, Ukraynada,
Mısırda, Suriyede, Irakta yaptığının
aynısını bugün Türkiyede yapmanın çabası
içerisindedir. Kavganın zemini Anadolu, muhatabı ise tüm medeniyet
coğrafyamız ve tüm ümmettir. Hâl böyleyken, içerideki ideolojik
bakış açılarının yerine, hepimizin
dışarıya karşı millî ve yerli bir duruş
sergilememiz yolundan geçmektedir.
Sayın milletvekilleri, Suriyede
savaştığını iddia edenler aslında birbirine
lojistik destek sağlamaktadır. PKKnın
bıraktığı yerde DAEŞ, DAEŞin
bıraktığı yerde FETÖ, FETÖnün
bıraktığı yerde PKK bu terör nöbetini devralıyor ve
her gün başka bir maske ve başka bir tarzda ülkemizi hedef
alıyorlar.
Nitekim, terör örgütünün son
saldırısında, AK PARTİ ilçe başkanımız ve
başkan yardımcımız şehit oldu. AK PARTİ
teşkilatlarının her kademesinde görev almış biri
olarak diyorum ki: AK PARTİ teşkilatları kefenleriyle yola
çıkmıştır. Kefenleriyle yola çıkmış dava
adamları terörden ve tehditten asla korkmazlar.
Haince saldırarak çocuklarının
gözleri önünde babalarını öldürenler, insanlarımızı
evsiz yurtsuz bırakanlar, hendek açanlar, milletin tankını
millete karşı çeviren terör örgütleri, adı FETÖ, PKK, DAEŞ,
ne olursa olsun asla bizi yıldıramayacaklar ve asla
vatanımızı bölemeyeceklerdir.
Sayın milletvekilleri, FETÖ, bir cemaat
değildir; FETÖ, aynı zamanda, dini tahrif etmek isteyen,
Haşhaşi ruhlu, sinsi, cani bir yapıdır.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Cemaat
Cemaat o, cemaat.
HURŞİT YILDIRIM (Devamla) Aynı
zamanda kaset, kumpas ve şantaj yoluyla ekonomiyi, siyaseti, bürokrasiyi
hedef alan, devletin tankını millete çeviren silahlı bir
örgüttür.
Sayın milletvekilleri, FETÖ, sadece AK
PARTİ zamanında ortaya çıkmış bir örgüt de
değildir; tam aksine, diğer siyasi iktidarlar zamanında mücadele
edilmeyip AK PARTİ zamanında kararlılıkla mücadele
edilmiş olan bir örgüttür.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) On dört
yıl, on dört yıl
HURŞİT YILDIRIM (Devamla) FETÖ,
kırk yılı aşkın bir süredir sinsice, parlamenter
sistemin de zayıflığından ve bürokratik oligarşiden de
faydalanarak devlet kurumlarına yerleşmiş hain bir örgüttür. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, şunu da çok
açık ve net olarak ifade etmek istiyorum ki böylesine hain ve sinsi bir
örgüte karşı eğer AK PARTİ ve onun kurucu lideri Recep
Tayyip Erdoğan olmasaydı hiç kimse bu millî mücadeleyi bu kadar
başarılı sürdüremezdi. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ayıp be! Utan be! Utan
be! Böyle şey olur mu ya?
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Ayıp, ayıp!
HURŞİT YILDIRIM (Devamla) İlk defa
darbe girişimine karşı direnen, şapkasını
alıp gitmeyen bir lider ve onun etrafında kenetlenen aziz millet
vardı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Böyle konuşma olur mu
ya?
HURŞİT YILDIRIM (Devamla) Eğer 27
Mayısta, 12 Eylülde veya siyasi tarihimizde tüm darbelere karşı
siyasi liderler karşı çıkmış olsaydı belki bugün
Türkiye, darbeler tarihi olan bir Türkiye olmayacaktı.
Sözlerimi bitirirken, şu anda terörle
mücadelede eden, her terörist ittifakla boğuşan Türkiye millî bir
beka sorunu yaşamaktadır. Bu mücadeleyi kazanmanın en güvenli
yolu millî birlik ve beraberliğimizdir.
Bu mücadelemizde birlik ve beraberlik ruhunu
sağlamak için OHAL ve kanun hükmünde kararnameler, işte bu anlatmaya
çalıştığım sebeplerle çok önemlidir ve hepimiz
tarafından desteklenmelidir diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Gök
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim, sayın hatip
konuşmasında 15 Temmuz darbe gecesinin önlenmesinde diğer
karşı koyan herkesi dışarıda tutarak
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır)
Açık sataşma, açık.
BAŞKAN Sayın Gök, size de yerinizden söz
vereyim.
LEVENT GÖK (Ankara) - Peki, tamam.
BAŞKAN - Sayın Akçay da istemiş ama
önce, ben Sayın Arslana bir söz vermiştim 60a göre.
Buyurun Sayın Arslan.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın,
Başbakandan, olağanüstü hâlin uzatılmasıyla
başkanlık sisteminin altyapısının mı hazırlandığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Başbakana soruyorum: FETÖcülerin 15 Temmuz
darbe girişiminden sonra ilan edilen olağanüstü hâl kararı
gereğince, öncelikle üç ay için bu kararın alındığı,
hatta bu süre beklenilmeden Kırk beş gün içinde biter. diye
söylendiği hâlde, yeniden üç ay daha olağanüstü hâl ilan
edildiği dün Meclisimizde kabul edilmiştir. Ancak, ne var ki, bu
olağanüstü hâl süresi uzadıkça ülkemizde güvenin yok edildiği, itibarın
giderek azaldığı, ülkemizde korkuların ve
kuşkuların arttığı bir dönemi yaşıyoruz.
Böyle bir yönetimle yurt dışı itibarımızın da yok
edildiğini göz önünde tutmak zorundayız. Olağanüstü hâli uzatmak
suretiyle ve uygulamalarıyla başkanlık sisteminin
altyapısı mı hazırlanıyor? Saray ne isterse o
istemlerin yerine getirilmesi için mi ses çıkarmıyorsunuz?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAZIM ARSLAN (Denizli) İş
başına geldiğinizde 2 ilde olağanüstü hâl vardı,
kaldırırken övünmüştünüz; şimdi 81 ilde olağanüstü hâl
var, şimdi buna da neden karşı çıkmıyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Birer dakika grup başkan vekillerine de
Buyurun Sayın Akçay.
27.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul
Milletvekili Hurşit Yıldırımın 412 sıra
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin tümü üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Biraz evvel kürsüde konuşan değerli hatip,
konuşmasında, 15 Temmuzdan sonra ülkemizde oluşan atmosferin ne
kadar uzağında olduğunu ve bunu bir türlü idrak edemediğini
gösteren bir konuşma yapmıştır ve gerçeklerden de
uzaktır. 246 şehide, yaralılara ve o darbe gecesinde aynı
anda, spontane refleks veren tüm kesimlere ve 78 milyona
saygısızlık sayabileceğimiz ifadelerdir. Böyle, kişi
kültünü yücelterek
Daha ağır ifadeler de kullanmak istiyorum. Bu
üsluptan, Adalet ve Kalkınma Partisinin değerli sözcülerinin
-geçtiğimiz günlerde de zaman zaman rastlıyoruz- bunları tekrar
etmekten kendilerini alıkoymalarına ve bunların hiçbir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) -
faydasının da
olmayacağına ve bu 15 Temmuz sonrası oluşan birlik,
beraberlik ruhuna da aykırılık teşkil edeceğine
dikkatlerini çekiyor, konuşmalarında özenli ve hassas
olmalarını tavsiye ediyorum Sayın Başkan.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.
Sayın Gök, buyurun, size de bir dakika süreyle
söz veriyorum.
28.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, İstanbul
Milletvekili Hurşit Yıldırımın 412 sıra
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin tümü üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
15 Temmuzu, öncesini ve sonrasını
doğru anlamak hepimizin başlıca sorumluluğunda olan bir
konu. Bu konunun ciddiyeti ve önemine ulaşanlar, bunun, 15 Temmuzda
yaşanan o darbe teşebbüsünün yarattığı travmayı
Türkiyede en iyi yorumlayacak durumda olanlar siyasetçiler
olmalıdır. Bu tablo karşısında AKPnin, özellikle
sözcülerinin, kendi yarattıkları ve himaye ettikleri ama sonradan
kendilerine doğrudan doğruya tehdit oluşturan bir FETÖ
örgütlenmesi karşısında, FETÖyle hiçbir bağı
olmamasına karşın o gün burada, Meclisin bombalanmasında
canı pahasına, canlarını ortaya koyan bütün diğer
partilerdeki milletvekillerine yapacağı en büyük
saygısızlık, o darbe teşebbüsünde buluşan bütün
siyasetçilerden ayrı tutarak AKPyi bir kenarda tutmak, diğerlerini
dışlamaktır. Böyle bir üslubu kabul etmiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LEVENT GÖK (Ankara) - Biz Cumhuriyet Halk Partisi
olarak FETÖnün de, her türlü darbe girişiminin de
karşısındayız. Biz AKPyi iktidardan
uzaklaştırmak istiyoruz, evet, doğrudur ama meşru
sınırlar içerisinde, millî egemenliğin sınırları
içerisinde, halk oyuyla uzaklaştırmak istiyoruz.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz.
LEVENT GÖK (Ankara) - FETÖyle bizim asla
yakından uzaktan ilgimiz yoktur ama FETÖyle yakından uzaktan ilgisi
olan AKPnin dahi uğradığı bu darbe teşebbüsünde en
başta Cumhuriyet Halk Partililer canlarını ve bütün her
şeylerini ortaya koymuşlardır. Bunları ifade etmek
istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Çok teşekkür ediyorum.
Sayın Yıldırım, Sayın
Balukene de bir dakika süreyle söz vereyim, sonra, en son size de söz
vereceğim.
Buyurun.
29.- Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin,
İstanbul Milletvekili Hurşit Yıldırımın 412
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin tümü üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İDRİS BALUKEN (Diyarbakır) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Demin kürsüden konuşan sayın hatibin,
darbeyle ilgili mücadelede Erdoğan ve AKPyi öne çıkararak diğer
muhalefet partilerini dışlayan bir üslup içerisinde
konuşmasını kabul edilemez bulduğumuzu ifade etmek
istiyorum. Biz HDP olarak darbeye karşı en başından beri
son derece net bir tutum ortaya koyduk ve bunu yaparken de Erdoğan ya da
AKP iktidarı için değil, bu ülkenin demokrasisi için, hukuk devleti
için, toplumsal barışı için, var olduğumuz günden bugüne kadar
sahip olduğumuz ilkesel değerlere bağlılık için bu
duruşu gösterdik. Bundan sonra da darbe nereden gelirse gelsin HDP, bu
duruşunu ortaya koymaya devam edecektir. 15 Temmuz darbe
uygulamalarına nasıl karşı çıktıysak, 15
Temmuzdan sonra Erdoğan ve AKP tarafından devreye konan
karşı darbeye de, sivil darbe uygulamalarına da karşı
çıktık, karşı çıkmaya devam edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Sayın Yıldırım, buyurun.
30.- İstanbul Milletvekili Hurşit
Yıldırımın, Manisa Milletvekili Erkan Akçay, Ankara
Milletvekili Levent Gök ile Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
HURŞİT YILDIRIM (İstanbul)
Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; ben
konuşmamda kesinlikle hiçbir partiyi dışlamadım. 15 Temmuz
darbe girişimine karşı topyekûn mücadele ettiğimizi ifade
ettim. O ruhu da savunduğumu söyledim, Yenikapı ruhunun da devam
etmesi gerektiğini ifade ettim. Sözlerim herhâlde ya yanlış
anlaşıldı
Ben O gecede CHPli, MHPli bütün millet
dedim,
Bütün arkadaşlarımızla beraberdik. dedim, Aynı
yerdeydik. dedim. Yenikapı ruhunu devam ettirmeliyiz. dedim ve Mecliste
de AK PARTİ, CHP, MHP, HDPli gruplar da zaten bildiri
yayınlandı, bildiri buradan okundu. Kesinlikle ben 15 Temmuz darbe
girişimine karşı sadece AK PARTİlilerin sahada olduğu
gibi bir beyan vermedim, vermek de istemem.
BAŞKAN Çok teşekkür ediyorum Sayın
Yıldırım.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Erdoğan olmasaydı
bu darbe önlenemezdi. dedin ya, millî iradeye saygısızlıktır
bu.
BAŞKAN Hükûmet adına Sayın Bakan da
bir söz talebinde bulunuyor sayın milletvekilleri.
31.- Kalkınma Bakanı Lütfi Elvanın, Manisa
Milletvekili Erkan Akçay, Ankara Milletvekili Levent Gök ile Diyarbakır
Milletvekili İdris Balukenin yaptıkları açıklamalarındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Sayın Başkan çok teşekkür ediyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Herkes dikkat edecek
konuşmasına. Millet kaçacak delik ararken Milliyetçi Hareket
Partisinin Genel Merkezinin ışıkları yanıyordu,
hepimiz oradaydık, buraya öyle geldik.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) 15
Temmuz akşamında, Mecliste grubu bulunan
ERKAN AKÇAY (Manisa) Özen göstereceksiniz, özen!
BAŞKAN Sayın Akçay, Sayın Bakan
konuşuyor.
Buyurun Sayın Bakan.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) 15
Temmuz darbe girişimi karşısında, Mecliste grubu bulunan
tüm partiler bu darbe girişimine karşı dik bir duruş
sergilemişlerdir, bunu özellikle ifade etmek istiyorum. Tabii, bu
Fetullahçı terör örgütüne yönelik mücadelenin ve bu terör örgütünün ne
kadar tehlikeli, hain bir terör örgütü olduğunun hepimiz tarafından
önemi kavranmış diye düşünüyorum açıkçası ve bu
mücadelenin devam etmesi gerektiğini düşünüyorum. Yenikapı
ruhunun da, o yaşanan Yenikapı ruhunun da devam ettirilmesinin önemli
olduğunu düşünüyorum.
OHALe yönelik, OHALin uzatılmasına
yönelik bir eleştiri geldi. Fetullahçı terör örgütünün ne kadar hain
bir terör örgütü olduğunu, nasıl gizli bir yapılanma içerisinde
çalıştığını hep birlikte gördük. Bu terör
örgütünün tamamıyla yok edilmesi, kökünün kazınması için de bu
mücadelenin sürdürülmesi gerekiyor. Olağanüstü hâlin
uzatılmasının tek ve tek nedeni, bu Fetullahçı terör
örgütünün tamamıyla ortadan kaldırılmasıdır.
Ben hepinize çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet
Aydının, başta Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
olmak üzere darbeye karşı bombalar altında ciddi bir mücadele
veren, kararlı bir duruş gösteren tüm gruplara, ayırt etmeden
tüm milletvekillerine bir kez daha teşekkür ettiğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, ben de
başta Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanımız olmak üzere,
darbeye karşı bombalar altında ciddi bir mücadele veren,
kararlı bir duruş gösteren tüm gruplara, ayırt etmeden tüm
milletvekillerine bir kez daha teşekkür ediyorum. Çünkü, şuna
inanıyoruz ki farklı görüşlerimiz, ideolojilerimiz,
düşüncelerimiz olabilir, farklı partilerde siyaset yapabiliriz ama
söz konusu vatansa, söz konusu bayraksa, söz konusu milletse gerisi teferruat
diyorum, tekrar hepinize teşekkür ediyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 667 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararname (1/746) ile
İç Tüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 412) (Devam)
BAŞKAN Soru yok.
Soru-cevap işlemi
tamamlanmıştır.
Böylece kanun hükmünde kararnamenin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.44
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.47
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Elif Doğan TÜRKMEN (Adana),
İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6ncı
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
412
sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
2nci
sırada yer alan 88 sıra sayılı Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
2.- Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesinin Kültür Yollarına
İlişkin Genişletilmiş Kısmi Anlaşmayı Tesis
Eden Kararına Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı (1/373) ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 88)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan 406 sıra sayılı Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Su Temini ve Yönetimine
İlişkin Hükümetlerarası Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/719) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 406)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan
sonra da komisyonların bulunamayacağı
anlaşıldığından, kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için, 13 Ekim 2016 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Hayırlı
akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 18.48