TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
60ıncı
Birleşim
17
Ocak 2017 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Ayşe Nur Bahçekapılının, Diyarbakırdaki
saldırıda şehit olanlara Allahtan rahmet dilediğine ve
Reinada 39 kişiyi katleden caniyi canlı olarak yakalayan Emniyet
teşkilatı ile İçişleri Bakanına teşekkür
ettiğine ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Bolu Milletvekili Tanju Özcan ile İzmir
Milletvekili Ali Yiğite Meclis kapısında geçirdikleri kaza
nedeniyle geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ilişkin
konuşması
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Meclis çalışırken Genel Kurul
içinde eylem yapılmasının İç Tüzükün ihlali anlamına
geldiğine ilişkin konuşması
4.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, İstanbul Milletvekili Eren Erdeme yönelik
davranışı kabul etmenin mümkün olmadığına ve
konunun takipçisi olacağına ilişkin konuşması
5.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Kurtuluş Savaşının bütün
millet omuz omuza verildiğine ve milletin her zaman ülkesine,
cumhuriyetine, demokrasisine sahip çıkacağına
inandığına ilişkin konuşması
6.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, 446 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 6ncı ve 36ncı maddelerinin af ihtiva
ettiğinden bahisle oylamada nitelikli çoğunluğun
gerektiğine dair bir itiraz olduğuna, bu maddelerin ceza hukuku
anlamında bir af içermediğine ve bu nedenle nitelikli çoğunluk
aramaya gerek olmadığına ilişkin açıklaması
V.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Iğdır Milletvekili Mehmet Emin
Adıyamanın, Iğdır ilinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
2.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Anayasa
değişikliğinin kabul edilmesi hâlinde toplumsal etkilerine
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalının,
Cazibe Merkezleri Programına ilişkin gündem dışı
konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Erzurum Milletvekili
Mustafa Ilıcalının yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
2.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, Reina
katliamının katilini canlı olarak yakalayan polisleri
kutladığına ve tüm milletvekillerine ülkenin geleceğini
karartmamaları çağrısında bulunduğuna ilişkin
açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 16
Ocak Refah Partisinin kapatılmasının 19uncu yıl dönümüne
ve istikrarın, verimin artacağı, parti kapatmanın tarih
olacağı Anayasa değişikliğine evet dediğine
ilişkin açıklaması
4.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun işsizlikle
ilgili bazı açıklamalarına ilişkin açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının,
Kıbrıs meselesinin başkanlık sisteminden çok daha acil ve
önemli olduğuna ilişkin açıklaması
6.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Kocaeli
Gazeteciler Cemiyetinin 16 Ocak 1923 tarihinde Mustafa Kemal Atatürkün
İzmitte basın toplantısı yaptığı günü
Basın Onur Günü olarak kutladığına ve Kayserideki hain
terör saldırısında şehit olan Abdulsamet Özenin yerel bir
gazetede çalışan babasına plaket vermesini takdir ettiğine
ilişkin açıklaması
7.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin,
başkanlık kavgasının kazananının millet
olmayacağına, sadece bir kişi olacağına ilişkin
açıklaması
8.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamakın, Okul Sosyal Hizmeti
Projesinin bir an önce hayata geçmesinin hem toplumsal bir ihtiyaca yanıt
vereceğine hem de sosyal hizmet uzmanlarının istihdam sorununa
kısmi de olsa çözüm getireceğine ilişkin açıklaması
9.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, koalisyon
dönemlerinde işsizlik oranı rakamları tek haneliyken tek
başına iktidar olmasına rağmen AK PARTİ döneminde
işsizlik oranlarında rekor kırıldığına
ilişkin açıklaması
10.- Antalya Milletvekili Mustafa Akaydının,
Sarıkamış şehitlerini anma töreninde
anorağının kolunda İngiliz bayrağı
taşıyan Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslanı
kınadığına ve yeni müfredat çalışmalarını
bir oldubittiye getirme hevesindeki Millî Eğitim
Bakanlığını aklıselime davet ettiğine
ilişkin açıklaması
11.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, tütün
üreticisiyle yapılan sözleşmeye uymayan tüccarlara gerekli
yaptırımın uygulanmasını istediğine, pamuk,
pancar, fındık, zeytin, üzüm gibi ürünlerin stratejik sanayi ürünü
olarak ilan edilmesinin düşünülüp düşünülmediğini ve
hayvancılığın desteklenmesi için yeni çalışmalar
olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
12.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, Millî
Eğitim Bakanlığının
EĞİTİM-BİR-SENin önerilerini temel alarak
hazırladığı taslak müfredata ilişkin
açıklaması
13.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, iki
yüzyılı aşkın bir süredir sürdürülen modernleşme
hareketinin topyekûn imhası demek olan Anayasa
değişikliğinin toplumun binlerce yıldan beri takip
ettiği uygarlaşma çabalarıyla taban tabana zıt
olduğuna ilişkin açıklaması
14.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
başkanlık hayali kuranların cumhuriyet değerlerine
karşı açık bir savaş başlatmış durumda
olduğuna ilişkin açıklaması
15.- İstanbul Milletvekili Hasan Turanın, Reinadaki
terör saldırısıyla 39 kişinin hayatına kasteden
teröristin yakalanmış olmasından dolayı başta
İçişleri Bakanı olmak üzere Emniyet Genel Müdürlüğünü ve
İstanbul Emniyet Müdürlüğünü tebrik ettiğine ilişkin
açıklaması
16.- Konya Milletvekili Hüsnüye Erdoğanın, yeni Türkiye
oluşum sürecinin mevcut sistemin provokasyonlara açık olması
sebebiyle sekteye uğradığına ve kavga siyasetinden medet
umarak ilerleyişi sekteye uğratabileceklerini düşünenlerin bu
ülkenin menfaatini değil kendi siyasi çıkarlarını
düşünerek hareket ettiklerine ilişkin açıklaması
17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
Diyarbakırın Sur ilçesindeki bombalı saldırıda
şehit olan polislere Allahtan rahmet dilediğine, Türk milleti ve
Türk devletinin terör karşısında asla diz çökmeyeceğine, Reina
katliamını yapan teröristi yakalayan Emniyet
teşkilatının başarısından memnuniyet
duyduğuna ilişkin açıklaması
18.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın,
Diyarbakırdaki bombalı saldırıda hayatını
kaybeden 4 polise Allahtan rahmet dilediğine, yaklaşık seksen
gündür tutuklu bulunan HDP Eş Genel Başkanları ve
milletvekillerinin yargılandıkları dosyaların
tamamının kürsü dokunulmazlığı, düşünce ve ifade
özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gereken ifadeler
olduğuna ve geçen hafta bir arkadaşlarının kürsüde
düşünce ve ifade hürriyetinin 3 parti tarafından engellendiğine
ilişkin açıklaması
19.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Diyarbakırın
Sur ilçesinde hain bir terör saldırısında şehit olan 4
polise ve Bişkek yakınlarında kargo uçağının
düşmesi sonucu hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet
dilediğine, Reina saldırısını gerçekleştiren
teröristi canlı yakalayan İstanbul Emniyetini tebrik ettiğine ve
Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalının yaptığı
gündem dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
20.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Diyarbakırda alçak bir terör saldırısı neticesinde
şehit olan 4 polise Allahtan rahmet dilediğine, Reinadaki
kanlı terör eylemini gerçekleştiren teröristi canlı ele geçiren
polis teşkilatını tebrik ettiğine, Anayasa
değişiklik teklifiyle cumhuriyet değerlerinin yok
sayıldığı gibi haksız ithamlarda bulunulduğuna ve
Türkiye Cumhuriyeti devletine hakarette bulunulması hâlinde İç
Tüzükün amir hükümlerinin uygulanacağına ilişkin
açıklaması
21.- Bolu Milletvekili Tanju Özcanın, Meclisin Çankaya
Kapısı girişindeki bariyerin zamansız açılması
nedeniyle bir kaza geçirdiklerine ve bu konuda önlem alınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
22.- İzmir Milletvekili Ali Yiğitin, Meclisin Çankaya
Kapısı girişindeki bariyerin zamansız açılması
nedeniyle bir kaza geçirdiklerine ve bu konuda önlem alınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
23.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, CHP
Grubunun Genel Kurul çalışmaları sırasında toplu bir
eylemde bulunmasına ve Anayasa oylamalarının usulüne ve İç
Tüzük hükümlerine uygun bir şekilde gerçekleştirildiğine
ilişkin açıklaması
24.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, demokratik kitle
örgütlerinin yapmış olduğu sivil bir çağrıyla rejimi
değiştiren Anayasa değişikliğine karşı
ayaktayız eyleminde Cumhuriyet Halk Partisinin yalnız
olmadığına ilişkin açıklaması
25.- İstanbul Milletvekili Yakup Akkayanın,
İstanbul Milletvekili Eren Erdemin annesinin evinin önünde kurşun
atılmasına ve Anayasa görüşmeleri sırasında günde
ortalama on iki saat çalışma süresinin hem İş Kanunu ve
Devlet Memurları Kanununa hem de Anayasa ve uluslararası
sözleşmelere aykırı olduğuna ilişkin
açıklaması
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili
Eren Erdeme yönelik davranışlara ve bir milletvekilini hedef
göstermenin doğru olmadığına ilişkin
açıklaması
27.- İstanbul Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlının,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
28.- İstanbul Milletvekili Gülay Yedekcinin, 446 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 24üncü maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
29.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Maliye Bakanı Naci
Ağbalın 446 sıra sayılı Kanun Tasarısına
25inci madde olarak yeni bir madde ihdasına dair önerge üzerinde
yapılan soru-cevap işlemi sırasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
30.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın,
Ankara Küçükesatta gaz nedeniyle olduğu iddia edilen patlamayla ilgili
Bakandan bilgi vermesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
31.- Maliye Bakanı Naci Ağbalın, Ankara
Küçükesatta 3 katlı bir binada doğal gazdan
kaynaklandığı düşünülen bir patlama meydana geldiğine
ve gerekli tedbirlerin alınmış olduğuna ilişkin
açıklaması
32.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 446 sıra
sayılı Kanun Tasarısının bazı maddelerinde af
niteliğinde düzenlemeler olması nedeniyle nitelikli çoğunluk
aranması gerektiğine ve bu düzenlemelerin oylamasının
yarına bırakıldığı takdirde anayasal bir eksiklik
olmayacağına ilişkin açıklaması
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 21
milletvekilinin, İller Bankasının belediyeler adına
yaptığı ihalelerde ihaleyi alan firmalara bankanın
kullanımı için lüks araçlar aldırdığı ve bu
usulsüzlüklerin Sayıştay raporlarınca tespit edildiği
iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/435)
2.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 21
milletvekilinin, Artvin ili ve ilçelerinde millî eğitimde yaşanan
hukuksuzluk ve haksızlık iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/436)
3.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan ve 22
milletvekilinin, İşsizlik Sigortası Fonuna işçilerden
kesilen milyonlarca liranın aktarılmadığı ve
İŞKURun da bu durumu takip etmediği iddialarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/437)
B) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun,
(2/98) esas numaralı 12 Eylül 1980 Darbe Sürecinin
Yolaçtığı Mağduriyetlerin Giderilmesine İlişkin
Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/81)
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirel
tarafından, OHAL kapsamında demokratik siyaset kurumlarını
devre dışı bırakmaya yönelik başlatılan
yoğun baskı, engelleme, gözaltı ve tutuklamaların
araştırılması ve tespit edilmesi amacıyla 30/11/2016
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
17 Ocak 2017 Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına
ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun, Genel Kurulun 17, 18 ve 19 Ocak Salı,
Çarşamba ve Perşembe günleri 15.00-21.00 saatleri arasında
çalışmalarını sürdürmesine ilişkin önerisi
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın,
Sivas Milletvekili Hilmi Bilginin HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemirin,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yerinden sarf ettiği
bazı ifadeleri sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
3.- Çorum Milletvekili Tufan Kösenin, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili
Mehmet Doğan Kubatın CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
5.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kırıkkale
Milletvekili Ramazan Canın CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
6.- Bursa Milletvekili Lale Karabıyıkın, Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, yerinden sarf ettiği
bazı ifadeleri sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
7.- Rize Milletvekili Osman Aşkın Bakın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1. Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/796) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 446)
2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı
İzmir Milletvekili Binali Yıldırım ve Grup
Başkanvekilleri Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancı, Aksaray Milletvekili İlknur
İnceöz, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve İstanbul Milletvekili
Mehmet Muş ile 310 Milletvekilinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1504) ve
Anayasa Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 447 ve 447ye 1inci Ek)
3.- Serbest Bölgeler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/666) ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 443)
XI.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 446) Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının oylaması
XII.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde'nin merkez ilçesine bağlı bir köyün sulama
sorununa,
Niğde'nin Bor ilçesine
bağlı bir köyün sulama sistemi sorununa,
Niğde'nin
Ulukışla ilçesine bağlı bir köyün sulama ihtiyacına,
Niğde'nin merkez
ilçesine bağlı bir köyün sulama göleti ve içme suyu deposu
ihtiyacına,
Niğde'nin merkez
ilçesine bağlı bir köyün sulama sorununa,
Niğde'nin Çamardı
ilçesine bağlı bir köyün sulama ihtiyacına,
Niğde'nin Altunhisar
ilçesine bağlı bir köyün sulama göleti ihtiyacına,
Niğde'nin Çiftlik
ilçesine bağlı bir köyün sulama göleti ihtiyacına,
Niğde'nin Çiftlik
ilçesine bağlı bir köyün sulama ihtiyacına,
İlişkin
soruları ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/9892), (7/9893), (7/9894), (7/9896), (7/9897), (7/9898), (7/9903), (7/9904),
(7/9906)
2.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürer'in, güvenli olmayan kırtasiye ürünlerinin denetimine
ilişkin sorusu ve Gümrük ve
Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkcinin cevabı (7/9959)
3.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, 4/C kapsamındaki personele toplu
sözleşme ile tanınan ücret hakkına ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Ahmet Aydının
cevabı (7/10208)
17 Ocak 2017 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Emre KÖPRÜLÜ (Tekirdağ), Sema
KIRCI (Balıkesir),
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 60ıncı Birleşimini
açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Diyarbakırdaki saldırıda şehit
olanlara Allahtan rahmet dilediğine ve Reinada 39 kişiyi katleden
caniyi canlı olarak yakalayan Emniyet teşkilatı ile
İçişleri Bakanına teşekkür ettiğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Diyarbakırdaki saldırıda hayatını
kaybeden şehitlerimiz Mahmut Ava, Şenali Ocak, Ali Sevim ve
Maçkalı hemşehrim Kadir Miraç Özcana Allahtan rahmet, değerli
ailelerine ve yakınlarına başsağlığı ve
sabır, yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Ayrıca Reinada 39
kişiyi katleden caniyi canlı olarak yakalayan Emniyet
teşkilatımıza ve İçişleri Bakanımıza da
teşekkürlerimizi iletiyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Gündeme geçmeden önce 3
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, Iğdırın sorunları hakkında söz isteyen
Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyamana aittir.
Buyurun Sayın
Adıyaman.
V.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Iğdır Milletvekili Mehmet
Emin Adıyamanın, Iğdır ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Iğdır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Iğdırın sorunlarına ilişkin gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Iğdır ilimiz bildiğiniz gibi Doğunun Çukurovası.
olarak bilinen çok güzel ve verimli topraklara sahip yeşil bir
ovadır. Iğdır Ovası, aynı zamanda, Türkiyede 3
devlete komşu olan tek ilimizdir. Dolayısıyla,
Iğdırın sorunlarını gündeme getirmek ve
Iğdırın sorunlarını çözmek, aslında hepimizin
görevidir.
Değerli arkadaşlar,
esasen, Iğdırlı halkımızın,
yurttaşlarımızın temel geçim kaynaklarının
başında tarım gelmektedir. Ancak, tarım politikalarına
dair Hükûmetin uyguladığı yanlışlıklar,
tarımı Iğdırda âdeta bitme noktasına getirmiş;
özellikle sanayi tarımı noktasında Iğdırda âdeta
tarım yapılamaz duruma gelinmiş durumda. Geçmişte bir pamuk
ambarı olan Iğdır, yine şeker pancarı üretiminde
bölgeyi, özellikle Kars ve Ağrı şeker fabrikalarını
besleyen Iğdır, uygulanan kotadan dolayı âdeta şeker
pancarı ekilemez duruma gelmiş. Devlet Su İşlerine
bağlı sulama kanallarında meydana gelen tıkanma, toprakla
dolma, yıpranma ve bunların tadilatının
yapılmaması, yaz aylarının da kurak olması nedeniyle tarımda
verimliliği ciddi oranda düşürmektedir. Sulama amaçlı,
Iğdırın Tuzluca ilçesinde yapımına 2014
yılında başlanan ünlendi Barajının 2018
yılında bitirilmesi gerekirken henüz yüzde 10u
yapılmış, üstlenici firma iflas erteleme kararı
almış ve bir adım bile ileri gidilememiştir.
Yine, Iğdırın
geçim kaynaklarının en önemlilerinden bir tanesi de
hayvancılıktır. Iğdır, özellikle küçükbaş
hayvancılıkta ve yayla hayvancılığında bölgenin
en çok hayvan besleyen ili olmasına rağmen, hem ova olması
nedeniyle ve yaz aylarında ovanın tarım ürünleriyle kaplı
olması nedeniyle yaylalara çıkması gereken, yayla
hayvancılığı yapan yurttaşlarımızın
yayla yasakları nedeniyle ciddi bir mağduriyetleri söz konusu.
Dolayısıyla, yayla hayvancılığı ve küçükbaş
hayvan besiciliğinde ciddi bir gerileme söz konusu.
Yine, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığının koyun başı ya
da hayvan başı vermiş olduğu 300 liralık destek sadece
besiciliğe verildiğinden, yayla hayvancılığı
yapanlar bu kredilerden ve bu desteklerden faydalanamamaktadır.
Ağrı Dağı
gibi hem inanç turizmi hem dağ turizmi açısından çok önemli
imkânlara sahip olan bölgemizin Ağrı Dağına gerekli
yatırım yapılamamıştır. Sınır ticareti
açısından 3 devletle komşu olan Iğdırın,
Nahçıvan Sınır Kapısı dışında
Ermenistan ve İran sınır kapıları kapalı ve
serbest ticaret bölgeleri kurulamamıştır.
Kars-Iğdır-Nahçıvan
Demir Yolu Projesinin bir an önce hayata geçirilmesi, Iğdırdaki
özellikle tarım ve hayvancılığa dair üretimin Batı
pazarlarına taşınmasında önemli rol oynayacaktır.
Metzamor Nükleer Santrali,
biliyorsunuz, Ermenistanda ve bunun yarattığı etkiyle Iğdır
âdeta ülkemizde en yüksek kanser oranının bulunduğu illerin
başında gelmektedir, bu konuda bugüne kadar herhangi bir girişim
yapılamamıştır.
Yine, Iğdır Devlet
Hastanesinin kan bankası, MR ve ultrason cihazları yetersizdir. Yine,
anjiyo cihazı bulunamadığından pek çok hastamız ya
Erzurum ya da Vana gitmek zorunda kalıyor ki, özellikle kış
aylarında, bu, hastalarımızın hayatlarını
kaybetmesine neden olmaktadır.
Değerli arkadaşlar,
hava yolu ulaşımında şu anda Türkiye'nin en pahalı
uçuşu Iğdıra yapılmaktadır. Iğdıra
uçuşta bir biletin en düşük fiyatı 300 liradan başlar,
örneğin son günde bilet alırsanız 450-500 liraya kadar
yükselmektedir. Bu da bir haksızlıktır Iğdırdaki yurttaşlarımız
açısından.
Yine, Iğdıra kargo
uçuşları yapılmadığından, özellikle mal ve
ürünlerin nakliyatında sıkıntı vardır. Üniversitemize
dair sıkıntılar da vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
lütfen Sayın Adıyaman.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Bu sorunların Hükûmetçe çözülmesi gerektiğine
inanıyoruz.
Iğdır Üniversitesi,
mevcut üniversiteler içerisinde bütçeden en az pay ayrılan
üniversitelerden bir tanesidir. Dolayısıyla, hem üniversitenin
gelişimi açısından bir yetersizlik söz konusu hem de aynı
zamanda, Iğdır Üniversitesinin Tuzluca ve Aralık ilçelerimizde
birer meslek yüksekokulu açması konusunda ciddi bir ihtiyaç söz konusudur.
Değerli arkadaşlar,
Iğdır, küçük bir ilimiz ama -söylediğim gibi- 3 devletle
komşu olması, iklimi ve coğrafyasıyla ve
sıcakkanlı insanlarıyla aslında bu geri
kalmışlığı hak etmeyen, batıdaki iller düzeyine
çıkması gereken bir ilimiz. Dolayısıyla,
Iğdırın bu temel sorunlarının çözümünde Hükûmetin
üzerine düşeni yapacağına inanıyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Adıyaman.
Gündem dışı
ikinci söz, Türkiyede emeklilerin durumu hakkında söz isteyen
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksala aittir.
Buyurun Sayın Köksal.
(CHP sıralarından alkışlar)
2.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın, Anayasa değişikliğinin kabul edilmesi hâlinde
toplumsal etkilerine ilişkin gündem dışı
konuşması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; emeklilerin
sorunları üzerine söz almış olsam da Türkiyenin gündeminde yer
alan Anayasa değişikliğinin kabul edilmesi hâlinde toplumsal
etkilerinden söz etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
bana göre, bu Anayasa teklifi bir tek ses, tek nefes teklifidir. Bu teklifle,
maalesef, bir ülkenin haktan, hukuktan, demokrasiden nasıl
uzaklaştığını, insanların nasıl
ötekileştirilip ayrıştırıldığını
üzülerek görüyoruz. Öyle yetkiler veriyorsunuz ki Türkiyede âdeta bir kral
yaratıyorsunuz. Bakın, güya, temel hak ve hürriyetler ve siyasi ödevlere
ilişkin Cumhurbaşkanının kararname çıkarma yetkisi yok
ama eğer bu Cumhurbaşkanı artan şiddet veya terör
olaylarını gerekçe gösterip olağanüstü hâl ilan ederse -öyle ya,
Cumhurbaşkanı bu teklifle istediği zaman olağanüstü hâl
ilan edecek, istediği zaman Meclisi bile feshedecek- işte bu
olağanüstü hâl ilanından sonra hayatın hemen hemen her
alanında kararname çıkarma yetkisine kavuşacak ve bu
kararnameler ne usul ne de esas bakımından Anayasa Mahkemesinin
denetimine tabi tutulmayacak. Yani Ben haksızlığa
uğradım, ne yapacağım? diyebileceğiniz hiçbir
yargı mercisi olmayacak.
O kadar tehlikeli bir yetki
veriyorsunuz ki, bakın, mesela başkan olağanüstü hâl
ilanında bir kararname çıkarıp Ey emekliler, bugüne kadar
yeterince maaş aldınız. Bundan sonra ekonomik kriz var,
tulumbada su bitti; maaşlarınızı ödeyemiyoruz, ödeyemeyeceğiz,
bakın başınızın çaresine. diyebilir mi? Der çünkü bu
yetki başkana verilmiş. Ya da yine bir olağanüstü hâl
kararnamesiyle Kamudaki taşeron işçi sayımız fazla. 100
bin, 150 bin taşeron işçinin işine son veriyorum. diyebilir mi?
Der. İşte o zaman kadro sözü verip de
tutmadığınız taşeron işçi kardeşim üstüne
bir de işinden olacak ama müracaat edebileceği hiçbir yargı
mercisi bulunmayacak çünkü siz yetkiyi tek bir kişide topluyorsunuz ve onun
karşısında hiçbir denetim mekanizması
bırakmıyorsunuz.
Olağanüstü hâl döneminde
çıkaracağı bir kararnameyle başkan Türkiyede pancar
üretimini yasaklayabilir ve Bundan sonra piyasada sadece nişasta
bazlı şeker, tatlandırıcı kullanacaksınız.
diyebilir, çiftçiye her türlü yasağı getirebilir. O zaman çiftçi kardeşlerim
ne yapacak? Müracaat edebilecekleri hiçbir yer yok arkadaşlar. Ve
olağanüstü hâl döneminde çıkabilecek bir kararnameyle, başkan
tarafından çıkarılacak bir kararnameyle holding, fabrika,
şirketlere el konulabilecek ve onların gidebilecekleri hiçbir
yargı mercisi olmayacak, yetkiyi bir kişiye veriyorsunuz.
Kadınlarımız,
yıllardır hayatın her alanında eşit mücadele veren
kadınlarımız, onların haklarına dokunursa, bir
olağanüstü hâl kararnamesiyle birden fazla nikâh serbest kalırsa, miras
hakkımız elimizden alınırsa, çalışma
hayatımız yasaklanırsa ne yapacağız arkadaşlar?
Olmaz demeyin. Bakın, bir bakan çıktı Türkiyedeki
işsizliğin nedeni, kadınların iş
aramasıdır. dedi, yine birisi çıkıp Kadın ve erkek
eşit değildir, erkek üstündür. dedi. Bunlar bu ülkede oldu.
Eğer bu teklif kabul edilirse ve başkan bu düşünceyle hareket
edip çalışma hakkımızı elimizden alırsa ne
yapacağız veya 1934 yılında Mustafa Kemal Atatürkün bize
tanıdığı seçme ve seçilme hakkımızı
kaybedersek ne yapacağız? Bunların gerçekleştirilmesi
mümkün, teknik açıdan önünde hiçbir engel yok arkadaşlar.
Burada, dişini
tırnağına takıp mücadele ederek bu kürsüye
çıkmış, yemin etmiş bir kadın milletvekili olarak
konuşuyorum; yıllardır meslek hayatında erkeklerin egemen
olduğu bir meslek hayatında tutunma mücadelesi veren bir kadın
avukat olarak konuşuyorum ve Türkiyede eşitlik mücadelesi veren
binlerce kadından biri olarak konuşuyorum: Atatürkün bize
verdiği, altın tepside sunduğu bu hakları -öncelikle
Meclisteki tüm kadın vekillere, sonra Türkiyedeki bütün kadınlara
sesleniyorum- Atatürkün bize verdiği bu hakkı, lütfen kimseye teslim
etmeyelim, haklarımızın gasbına, gelin, hep beraber
hayır diyelim.
Saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Sayın Başkanım, sizinle birlikte İstanbul Barosuna
üyeydik. Bu kadın ve erkek eşitliği mücadelesinde, hakikaten hep
birlikte mücadele veriyorduk. Yani bu açıdan, ben bu olayı kendi
adıma üstlenmiyorum
BAŞKAN Nedir talebiniz
Sayın Tanal?
MAHMUT TANAL (İstanbul)
-
ama AKP Grubundan diğer avukat arkadaşlarımız ne
düşünürler, bilemem.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın Köksal,
konuştuğunuz içerikte söz talebiniz olsaydı, ben size gündem
dışı yine de verecektim. Umarım, bir dahaki sefere öyle yaparsınız.
Gündem dışı
üçüncü söz, Cazibe Merkezleri Programı üzerinde bir değerlendirme
yapmak için söz isteyen Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalıya
aittir.
Buyurun Sayın
Ilıcalı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Erzurum Milletvekili Mustafa
Ilıcalının, Cazibe Merkezleri Programına ilişkin
gündem dışı konuşması
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
Çok teşekkürler Değerli Başkanım söz verdiğiniz için.
Değerli
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Konuşmamın
başında, ben de, dün Diyarbakırda şehit olan polislerimize
-ki biri de benim hemşehrim, Erzurum Şenkayalı Şenali Ocak-
hepsine Allahtan rahmet diliyorum.
Reinadaki teröristi nefes
kesen büyük bir operasyonla yakalayan Emniyetimize,
İstihbaratımıza, İçişleri Bakanımıza da
şükranlarımızı sunuyorum.
Benim bugünkü gündem
dışı konuşmam tüm milletvekillerini ve tüm grupları
ilgilendiriyor ve öyle de bir şanslıyım ki birinci
konuşmacı Iğdır milletvekili, Iğdırın
sorunlarını söyledi, Iğdırın sorunları
nasıl çözülecek, Hükûmet ne yapıyor? dedi yani sanki böyle ne güzel
denk gelmiş. İkinci konuşmacı da kürsünün öneminden
bahsetti, geleceğe yönelik tahminlerde bulundu. Ben de geleceğe
yönelik tahminlerden ziyade bugün elimizde olan bir imkândan tüm iktidar,
muhalefet ne kadar haberdar, neler yapabiliriz, onları zamanımın
el verdiği ölçü içerisinde sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bir kere, konuşma
başlığım Cazibe Merkezleri Programı; 23 ili
kapsıyor ve 100 milletvekilini kapsıyor. Burada, iktidarın,
muhalefetin toplam 100 milletvekili var bu illerde; AK PARTİnin ise bunun
sadece yarısı, 50 milletvekili var. Şurada da bazı slaytlar
var, haritadan görüyorsunuz, kendi seçim bölgemi de ilgilendiren, 23 ili
ilgilendiren bir program.
Peki, Acaba bu program
nedir? Bu programla hakikaten, bu iller gerçekten kalkınabilecek midir?
diye baktığımızda, bir kere, öncelikle, bu işlerle de
ilgilenmiş, üniversitede emeğini vermiş, benzer projelerde
çalışmış bir milletvekili olarak diyorum ki: Bu, çok
ayağı yere basan, önemli bir kalkınma programıdır. Bu
programı 4 Eylül 2016da Diyarbakırda açıklayan
Başbakanımız Sayın Binali Yıldırıma ve bu
konuyla ilgili Kalkınma Bakanımız Lütfi Elvan ve
bürokratlarına, destek veren herkese teşekkürü bir borç biliyorum.
Şu anda öyle iyi bir noktadayız ki bu programla ilgili olarak mevzuat
düzenlendi, Bakanlar Kurulu kararı çıktı, şimdi
tebliğ, yönetmelik hazırlanıyor.
Bu program nedir, neler
yapılabilir? diye hızlı bir baktığımızda -zamanın
da çok fazla el vermeyeceğini bilerek- bir kere, bu illerde -değerli
Iğdır vekilim de söyledi- hangi kritere bakarsak bakalım, 23
ildeki refah durumu, ihracata baksak, fert başına düşen millî
gelire baksak diğer illerin çok çok altında.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) On
beş yıldır niye geliştirmediniz Mustafa Bey? On beş
yıldır niye yapmadınız bunu?
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
Vekillerim, burayı topyekûn bir kalkındırmamız lazım.
Nasıl kalkındıracağız?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) On
beş yıldır niye yapmadınız bunu?
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
Birkaç slayta beraber bakalım. Bir kere, bu coğrafyanın
yüzölçümü Türkiyenin yüzde 26sı, sürekli göç veriyor. Kocaeliyi de
ilgilendiriyor bu. Sadece 23 ili değil, İstanbulu da ilgilendiriyor,
İzmiri de ilgilendiriyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Evet,
tamam.
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
Dolayısıyla, 81 ili ilgilendiriyor ve ben buradan şöyle
görüyorum ki bu Mecliste iktidar partisinden biri konuştuğunda
muhalefet genelde dinlemez. Çok sağ olun, ilginizi çekti, grup başkan
vekilimiz de geldi.
Sayın milletvekilleri,
bakın, nüfusun yüzde 16sı burada yaşıyor. Sürekli geç
veriyor ya. Bakın, bizim bu tip somut şeylere bir el atmamız
lazım. Burada ne yapabiliriz?
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Hocam, on beş yıldır yeni mi keşfettiniz, onu soruyorum
Hocam.
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
Şimdi, Sayın Vekilim, bir dakika yirmi yedi saniye var. Şu,
işte, gelir düzeyi. Bakın, bu illerdeki gelir düzeyi, bu diğer
illerin ortalaması. Burada benim en çok ilgimi çeken şudur: Buradan
görebilirseniz, tüm Türkiyedeki, değerli milletvekilleri, ihracatın
yüzde 2,3ü. Yani, şimdi bunu nasıl yapacağız?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ne
kadar başarısız olduğunuzu gösteriyor Hocam o.
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
Buradan bakalım. Şimdi, bölgelere göre işsizlik oranı çok
çok yüksek. Burada tekrar baktığımız zaman, işsizlik
oranı Türkiye ortalamasına göre çok fazla. Burada organik
AYTUĞ ATICI (Mersin)
İktidar partisine söyleyin onu.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Hocam, Acunu yollasaydık şimdiye kadar hallederdi.
MUSTAFA ILICALI (Devamla) Ya, değerli
milletvekilleri, şurada şu kardeşinize itimat edin.
Bilmediği, güvenmediği, anlamadığı şeyi
kalkıp iktidar partisi milletvekili de olsa reklam manasında konuşmaz.
Bu önemli, anlamlı, 550 kişiyi ilgilendiriyor, bu ülkeyi
ilgilendiriyor, bizlerin doğup büyüdüğü, her şeyimizi borçlu
olduğumuz coğrafyayı ilgilendiriyor ve vatandaş bizi
seyrediyor, Muhalefet, CHP ne dedi? Anayasadaki gibi mi tavrı var? HDP
ne dedi, MHP ne dedi, bir bakalım. diye bakacak.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Destekliyoruz ama soruyoruz
Hocam: On beş yıldır niye dinlemediler sizi?
MUSTAFA ILICALI (Devamla) Ya, değerli
kardeşim, bir dakika Sayın Kocaeli Vekilim, bir saniye.
Şimdi, burada, işte, göçe baksak fazla göç
veriyor. Neye baksak her şey olumsuz. Şimdi, peki, burada bu program
ne yapacak? Bu programla ilgili
Değerli Başkanım, bir dakika söz
verirseniz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ver Başkanım, ver.
MAHMUT TANAL (İstanbul) İki dakika verin
Başkanım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) İki dakika ver
Başkanım.
BAŞKAN Bir müsaade edin arkadaşlar.
Tamamlayın lütfen Sayın Ilıcalı.
Bir dakika daha ek süre veriyorum.
MUSTAFA ILICALI (Devamla) Ben de ilk defa bir ilki
yapıyorum, iki dakika verdiğiniz için ben de buradan sizi
alkışlıyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Konuş Hocam,
konuş
MUSTAFA ILICALI (Devamla) Bu program bir
kalkınma planıdır, bütüncül bir şekilde ele
alınmıştır. Bu bölgelerin potansiyeline uygun olarak burada
neler yapılabilir? Burada kamu yatırımı vardır, özel
sektör yatırımı vardır. Kamu yatırımı olarak
değişik bakanlıkların 62 milyar liralık bir
yatırımı vardı. İşte, o yatırımdan,
mesela, birinci konuşmacının söylediği, Ulaştırma
Bakanlığınca demir yolu yapılabilir; yeni, şehir
içindeki birtakım yollar iyileştirilebilir. Burada TOKİye ait
ilave yatırımlar var, Sağlık Bakanlığına ait
yatırımlar var; en önemlisi de batıdaki milletvekillerini de çok
ilgilendiren özel sektör yatırımı vardır. Burada bir
yılda 1 milyar liralık bir yatırımı
planlamıştır ve Kalkınma Bakanlığımız
bu konuda Kalkınma Bankasını koordinasyonu yapmak üzere
görevlendirmiştir. Bu 1 milyarla neler yapılacaktır? Diyelim,
batıdaki, Kocaelideki fabrikasını Erzuruma
taşıyabilir, Iğdıra taşıyabilir, bu girer;
faizsiz yatırım vardır, anahtar teslimi bina yapımı
vardır bunun içerisinde. Çok muazzam düşünülmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Bunun ne kadar iyi
düşünüldüğünü anlatmak için de bir dakikaya daha ihtiyacım var.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bence bir beş
dakika daha versin Başkan, hocayı dinleyeceğiz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ver Başkanım, ver.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bir dakika da benden ver
Başkan.
BAŞKAN Bir dakika zaten verdim, diğer
arkadaşlara karşı bir adaletsizlik yapmak istemem.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sermayeden zarar
mı edeceğiz Sayın Başkan? Genel Kurul olarak istiyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Benim konuşmamdan
kesersin.
BAŞKAN - Muhalefet çok istiyor, peki, artı
bir dakika daha veriyorum. Muhalefet çok istiyor, özellikle Haydar Akar çok
istiyor.
MUSTAFA ILICALI (Devamla) Muhalefete sonsuz
teşekkürler ediyorum.
22nci Dönem Milletvekilliğimde -özellikle
şehir plancı CHP milletvekilimizden bu şeyi incelemesini
istirham ederim- 4 ciltlik bir gelişme planı
yapılmıştır; Erzurum-Erzincan-Bayburt. Bu proje o zamanki
değişik üniversitelerle, yine Lütfi Elvan o zaman Müsteşar
Yardımcısıydı, onun desteğiyle
Şimdi, bu 4
ciltlik şey 23 il için tüm potansiyeline uygun bir proje hâline
getirilmiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bize birer tane
gönderin Hocam.
MUSTAFA ILICALI (Devamla) Ben buradan, tabii, bir
dakika daha isteyip istismar etmek istemem ama bütün milletvekillerimize daha
önce yapılan planla ilgili çalışmaları, bu planın ana
hedeflerini sizlerle paylaşabilirim. Anayasa oylamalarından sonra da
Kalkınma Bakanımız Sayın Lütfi Elvan konuyla ilgili çok
önemli bilgiler verecektir.
Bakın, ben bir milletvekili olarak
-İbrahim Bey, diğer Erzurum milletvekilleri- en az 5
yatırımcıyı getirdim Erzuruma, 1 milyar liralık bir
yatırımdır. Diğer vekillerimiz getirmiştir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bravo Hocam!
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Bravo!
MUSTAFA ILICALI (Devamla) Mesela, ben de sizlerin
yerinde olsam, bu 23 ilden olmasanız bile Ya, Kocaeliyle de bu vekilleri
bir birleştireyim, buradan bir potansiyel oluşturayım.
diyebilirsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ILICALI (Devamla) Bana verilen süreye
itiraz etmediğiniz için hepinize çok teşekkür ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Ilıcalı.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Birer fotokopi
istiyoruz Sayın Hocam.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) İzin verirseniz, Hocam,
Mustafa Bey Kocaelinin de adını geçirerek, bana da bakarak, Kocaeli
Milletvekilimiz de duysun. diyerek
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Belki bana
sataşmıştır yahu.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yok, direkt bana söyledi.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Destek manasında.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Söz de istemiyorum,
şuradan, yerimden kayıtlara geçsin diye söylüyorum.
BAŞKAN Yerinizden bir dakika vereyim
Sayın Akar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Aslında çok güzel
şeyler söyledi, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Yerinizden söz verdim Sayın Akar,
açın mikrofonunuzu.
Kocaeliye sataşma yok, Sayın Haydar
Akarın adı geçtiği kendisine bir dakika söz verdim.
Buyurun Sayın Akar.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Kocaeli Milletvekili Haydar
Akarın, Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalının
yaptığı gündem dışı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sevgili Hocam Mustafa
Beyle, zaman zaman kürsüde konuşurken de karşılıklı
konuşuruz böyle. Güzel şeyler söyledi, güzel işler anlattı,
biz de daha fazlasını anlatsın diye zaman kısıtlamasını
kaldırdık, iki dakika da fazla konuştu diğer arkadaşlarımızdan.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Çok teşekkür
ediyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tabii, böyle bir projeyi iki
dakikada anlatmak da mümkün değil bakıldığında ama
burada aklımıza şöyle bir şey geliyor: Hocam, keşke
AKP Grubu sizi daha önce keşfetseydi de -on beş yıldır-
güneydoğunun, doğunun bu istihdam problemini, bu üretim problemini
çözebilseydik. Demir yollarının yapılmasını,
sağlık kuruluşlarının yapılmasını da
söylediniz. Binalar on beş yıldır Türkiyenin problemini
çözmedi, çözmediğini de bugün işsizliğin hangi oranda
arttığını görerek zaten kendini
ispatlamıştır. Keşke Türkiyenin her tarafında
devletin ve özel sektörü teşvik edici ve üretime teşvik edici
diyorum
Sadece bunun para verme ayağı yok; beyaz yakalı
ayağı var, lojistik ayağı var, ham madde ayağı
var ve ürünün piyasaya sürülme ayağı var. Bu, topyekûn
düşünülmesi gereken bir konu ama çok geç kalınmış bir konu.
Teşekkür ediyorum dile getirdiğiniz için.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Ben de size
teşekkür ediyorum, hep beraber yapacağız inşallah.
BAŞKAN Ben de teşekkür ederim Sayın
Akar.
Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme
giren 15 milletvekiline yerlerinden birer dakikalık söz vereceğim.
Söz vereceğim sayın milletvekillerinin
isimlerini okuyorum: Sayın Akın, Sayın Taşkın,
Sayın Gürer, Sayın Atıcı, Sayın Şeker, Sayın
Kaplan Hürriyet, Sayın Çamak, Sayın Tanal, Sayın Akaydın,
Sayın Arslan, Sayın Özdemir, Sayın Kayan, Sayın Arık,
Sayın Turan, Sayın Erdoğan.
Buyurun Sayın Akın, sizden
başlıyoruz.
2.- Balıkesir Milletvekili Ahmet
Akının, Reina katliamının katilini canlı olarak
yakalayan polisleri kutladığına ve tüm milletvekillerine ülkenin
geleceğini karartmamaları çağrısında bulunduğuna
ilişkin açıklaması
AHMET AKIN
(Balıkesir) Sayın Başkan, teşekkürler.
Öncelikle,
yılbaşı gecesi Ortaköyü kana bulayan katili canlı olarak
yakalayan kahraman polislerimize bir kez daha buradan teşekkür ediyoruz,
büyük başarıyı da kutluyoruz. Ayrıca, o katliamda
kaybettiğimiz canlara da tekrar Allahtan rahmet, yaralılara da
şifalar diliyorum.
Çok değerli milletvekilleri,
geçen hafta burada Anayasa değişikliği paketini hep birlikte
görüştük. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, büyük bir mücadeleyle bu
getirilecek olan teklifin felaketi üzerine sizleri bilgilendirmeye
çalıştık ama sizlere dinletemedik. Ben, bir kez daha bir
milletvekili arkadaşınız olarak değil de bu ülkenin bir
evladı, sade vatandaşı olarak sağduyu sahibi tüm
milletvekillerine seslenmek istiyorum: Bu ülkenin geleceğini lütfen
karartmayın. Atalarımızın kanlarıyla, canlarıyla,
bedel ödeyerek kurduğu cumhuriyet ve demokrasiye kıymayın. Bu
teklif, çocuklarımızın, torunlarımızın gelecekte
demokratik bir ülkede yaşaması için
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın Taşkın
3.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
16 Ocak Refah Partisinin kapatılmasının 19uncu yıl
dönümüne ve istikrarın, verimin artacağı, parti kapatmanın
tarih olacağı Anayasa değişikliğine evet dediğine
ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN
(Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Refah Partisi, irtica ve
laiklik karşıtlığı gibi düzmece iddialarla Anayasa
Mahkemesi tarafından on dokuz yıl önce kapatıldı. Yüzde 21
oy almış ve 158 milletvekiline sahip iktidar ortağı bir parti
gayrimillî kesimler tarafından siyasetten
uzaklaştırıldı fakat göklerden gelen bir karar
olduğuna inanan Erbakan Hocamız, bu olayı tarihin
akışı içerisinde basit bir nokta olarak yorumladı.
Düşüncelerine, fikirlerine karanlık eller set vurmaya
çalışsa da medeniyet davamız ilelebet sürecektir çünkü onun
davası hak davasıdır, adalet davasıdır. Çok
şükür, bugün, bu davayı Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde
kurulan ak kadrolar sürdürmektedir, bir daha bu ülkede partiler
kapatılmasın, darbelerle demokrasi sekteye
uğratılmasın diye canla başla çalışmaktadır.
İşte bu yüzden, Cumhurbaşkanlığı sistemi
diyoruz, milletin kendi Hükûmetini, kendi Cumhurbaşkanını
belirleyebildiği, istikrarın ve verimin artacağı, parti
kapatmanın tarih olacağı bu değişikliğe evet
diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın Gürer
.
4.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi
Gürerin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun işsizlikle ilgili bazı açıklamalarına
ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Teşekkürler Sayın Başkan.
Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı son günlerde ilginç açıklamalar
yapıyor. Üniversite mezunu gençlerin yaklaşık yüzde 30unun
iş aramadığına dikkat çeken Çalışma ve Sosyal
Güvenli Bakanı Mehmet Müezzinoğlu Bu gruplarla ilgili
çalışma yapılması talimatını verdim Neden
istihdama girmek istemiyorlar, bunu araştıralım. dedim. diyor.
Oysa, Sayın Bakana Ne kadar üniversite mezunu işsiz? diye
sormuştum. İŞ-KURa başvuranların Temmuz 2016da
437.481 kişi olduğunu bildirmişti. 11 Ocak 2017 tarihinde
yazılı soru önergemize verdiği cevaba göre de 509.536 üniversite
öğrencisi İŞKURdan iş bekliyor. Altı ayda 72 bin
-üniversite mezunu- iş arama müracaatı arttığı hâlde,
Sayın Bakanın bunları yok gibi görüp Neden üniversiteliler
iş için başvuruda bulunmuyor? demesini yadırgadım. Şu
anda üniversite mezunlarından -İŞKURa başvuranların
dışında- yaklaşık 1 milyona yakını
işsiz.
BAŞKAN Sayın
Atıcı
5.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, Kıbrıs meselesinin başkanlık
sisteminden çok daha acil ve önemli olduğuna ilişkin
açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin)
Değerli arkadaşlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi anlamsız bir
şekilde başkanlıkla meşgul edilirken Kıbrıs elden
gidiyor, haberiniz var mı? Getirmeye
çalıştığınız tek adam dikta rejiminde
Cumhurbaşkanına tek başına uluslararası anlaşma
imzalama yetkisi veriliyor, haberiniz var mı? Kıbrıs, Büyük Orta
Doğu Projesinin önemli bir parçasıdır, BOP Eş
Başkanı olan Cumhurbaşkanı yarın
Kıbrısı vermek için imza attıktan sonra, Amerika
Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği ve Yunanistan beni
kandırmış, Allah ve milletim beni affetsin. dediğinde
Kıbrıs elden gitmiş olacak, haberiniz var mı? Ülkeyi tek
kişiye emanet etmenin ne kadar sakıncalı olduğu
Kıbrıs meselesiyle bir kez daha ortaya çıkmış
bulunuyor. Arkadaşlar, Kıbrıs, başkanlık sisteminden
çok daha acil ve önemlidir, haberiniz var mı?
BAŞKAN Sayın
Şeker
6.- Kocaeli Milletvekili İlyas
Şekerin, Kocaeli Gazeteciler Cemiyetinin 16 Ocak 1923 tarihinde Mustafa
Kemal Atatürkün İzmitte basın toplantısı
yaptığı günü Basın Onur Günü olarak kutladığına
ve Kayserideki hain terör saldırısında şehit olan
Abdulsamet Özenin yerel bir gazetede çalışan babasına plaket
vermesini takdir ettiğine ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER
(Kocaeli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bundan doksan dört yıl
önce, yani 16 Ocak 1923 yılında Mustafa Kemal Atatürkün İzmit
Kasr-ı Hümayunda yaptığı basın
toplantısını Kocaeli Gazeteciler Cemiyeti Basın Onur Günü
olarak kutluyor. Atatürk, Yeni Türk devletinin siyasi rejimi cumhuriyet olacaktır.
fikrini ilk kez bu basın toplantısında açıklamıştır.
Atatürkün Kocaelide bu toplantıyı yapmış olması
kente verdiği önemi göstermektedir. Kocaeli bugün de gerek ekonomi gerekse
jeopolitik açıdan aynı önemi korumaktadır. Av Köşkü olarak
da bilinen Kasr-ı Hümayun IV. Murat döneminde inşa edilmiş, Sultan
Abdülaziz döneminde yenilenmiştir. En önemli özelliği İstanbul
dışındaki tek saraydır.
Kocaeli Gazeteciler
Cemiyetinin Kayserideki hain terör saldırısında şehit olan
Abdulsamet Özenin yerel gazetede çalışan babasına bugün de
plaket vermesini takdir ediyor, Cemiyet Başkanı Çetin Gürolu ve
Yönetim Kurulunu tebrik ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Hürriyet
7.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan
Hürriyetin, başkanlık kavgasının kazananının
millet olmayacağına, sadece bir kişi olacağına
ilişkin açıklaması
FATMA KAPLAN HÜRRİYET
(Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
FETÖ ve çetesinin 3 bomba
attığı Meclise 18 maddelik Anayasayla 18 bomba atmak isteyen
AKPnin Anayasa meydan muhaberesiyle dayattığı rejim
değişikliğidir ve AKP demokrasi treninden inmek için beklediği
durağa gelmiştir. İktidar sahipleri, şu anda demokrasinin
üzerinde oturuyorsunuz, derhâl kalkın oradan ve ülke rahat nefes
alsın. Bu Anayasayı kim yazıp elinize verdiyse, şu anda
tam da FETÖnün projesi hayata geçirilmek istenmektedir. Bu başkanlık
kavgasının kazananı millet olmayacak, sadece bir kişi
olacaktır. Bu kavgada kalbimizdeki haklı isyanımız
kuvvetimizdir ve siz itaat ederken biz bu kuvvetle direnmeye devam
edeceğiz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Kaplan.
Sayın Çamak
8.- Mersin Milletvekili Hüseyin
Çamakın, Okul Sosyal Hizmeti Projesinin bir an önce hayata geçmesinin
hem toplumsal bir ihtiyaca yanıt vereceğine hem de sosyal hizmet
uzmanlarının istihdam sorununa kısmi de olsa çözüm getireceğine
ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sosyal hizmet uzmanlığı ve sosyal
hizmet mesleği her şeyden önce sosyal değişme ve
kalkınmayı hedefleyen bir meslek alanıdır. Devlet sosyal
hizmet uzmanlarına yeterli ve hakkaniyetli kadrolar vermiyor. Dahası,
bu meslek alanına atanması gereken sosyal hizmet bölümü
mezunları yerine farklı bölümlerden atama yapılmaktadır. 12
Kasım 2015 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren
ve 2016 yılına kadar açılması planlanan Okul Sosyal
Hizmeti hâlâ faaliyete geçmemiştir. Bu projenin bir an önce hayata
geçmesi hem toplumsal bir ihtiyaca yanıt verecek hem de bu meslek
alanındaki istihdam sorununa kısmi de olsa bir çözüm getirmiş
olacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çamak.
Sayın Tanal
9.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, koalisyon dönemlerinde işsizlik oranı rakamları
tek haneliyken tek başına iktidar olmasına rağmen AK
PARTİ döneminde işsizlik oranlarında rekor kırıldığına
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
1984 yılında,
Turgut Özal döneminde işsizlik oranı yüzde 7ydi; 1991, Mesut
Yılmaz döneminde işsizlik oranı yüzde 7ydi; 1995, Tansu Çiller
döneminde işsizlik oranı yüzde 6ydı; 2000 yılında, Bülent
Ecevit döneminde işsizlik oranı yüzde 6ydı; on dört
yıldır tek başına iktidar olan AKP döneminde 2016
rakamlarına baktığımızda işsizlik oranı
rekor kırarak yüzde 11 oldu. Koalisyon dönemlerinde işsizlik tek
haneliyken tek başına iktidar olmanıza rağmen işsizlik
oranlarında rekor kırdınız. Başkanlık için
gösterdiğiniz gayretin yüzde 1ini, halkın önemli sorunu olan
işsizlik sorununu çözmek için neden sarf etmiyorsunuz?
Teşekkür ederim.
Saygılarımı
sunarım.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Tanal.
Sayın Akaydın
10.- Antalya Milletvekili Mustafa Akaydının,
Sarıkamış şehitlerini anma töreninde
anorağının kolunda İngiliz bayrağı
taşıyan Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslanı
kınadığına ve yeni müfredat
çalışmalarını bir oldubittiye getirme hevesindeki Millî
Eğitim Bakanlığını aklıselime davet ettiğine
ilişkin açıklaması
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle,
Sarıkamış şehitlerimizi anma töreninde,
anorağının kolunda İngiliz bayrağı
taşıyan Ulaştırma Bakanımız Ahmet Arslanı
kınıyorum. Bu davranış, Birinci Dünya Savaşında
İngilizlere karşı da savaşarak şehit olan tüm
Mehmetçiklerin ruhlarını taciz etmiştir.
Diğer taraftan, yeni
müfredat çalışmalarını bir oldubittiye getirme hevesindeki
Millî Eğitim Bakanlığını da aklıselime davet
ediyorum. Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönüyü
önemsizleştirmek, evrim teorisini müfredattan çıkarmak, cihat
olgusunu işlemek, öğrencilerimize karşı, cumhuriyete
karşı, akıl ve bilime karşı büyük bir
haksızlıktır. İlgili bakanlığı bir an önce
bu vefasız tutumdan vazgeçmeye çağırıyorum. Evrim teorisi;
modern biyoloji, moleküler biyoloji ve genetik bilimlerinin temelidir.
Artık vazgeçilmez biçimde bütün dünya müfredatlarında yer
almaktadır. Öyle anlaşılıyor ki eğitim sistemi
müfredat değişiklikleriyle
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Akaydın.
Sayın Arslan
11.- Denizli Milletvekili Kazım
Arslanın, tütün üreticisiyle yapılan sözleşmeye uymayan
tüccarlara gerekli yaptırımın uygulanmasını
istediğine, pamuk, pancar, fındık, zeytin, üzüm gibi ürünlerin
stratejik sanayi ürünü olarak ilan edilmesinin düşünülüp
düşünülmediğini ve hayvancılığın desteklenmesi
için yeni çalışmalar olup olmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli)
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanına soruyorum:
1) Denizli ve ilçelerinde
tüccara tütün teslimleri yapılmaktadır. Tüccarla tütün üreticisi
arasında önceden yapılmış miktar ve fiyat
anlaşması vardır. Tüccar sözleşmeye uymayarak, önceden
belirledikleri 17, 18 Türk liralık başfiyata,
anlaştıkları fiyata uymayarak, tütün üreticisinin elinden 10,
11, 12 Türk lirası gibi fiyatlarla tütünü teslim almaktadır. Buna
Bakanlığınızın müdahale etmesini, sözleşmeye
uymayan tüccarlara gerekli ikazın ve yaptırımın uygulanmasını
istiyorum.
2) Ülkemizde yoğun bir
şekilde pamuk, pancar, fındık, zeytin, üzüm gibi sanayimizin
hammaddesi ürünler üretilmektedir. Bu ürünleri stratejik sanayi ürünü olarak
ilan etmeyi düşünüyor musunuz?
3) Hayvancılık
yapan, et ve süt üretimini gerçekleştiren çiftçimizin sütünü
satamadığı, sattığı parasını da
alamadığına ilişkin şikâyetler geliyor. Bunların
düzeltilmesi için takibat yapıyor musunuz?
Hayvancılığın desteklenmesi için yeni
çalışmanız var mı?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Özdemir
12.- İstanbul Milletvekili Sibel
Özdemirin, Millî Eğitim Bakanlığının
EĞİTİM-BİR-SENin önerilerini temel alarak
hazırladığı taslak müfredata ilişkin
açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Millî Eğitim Bakanlığı
ayrıcalıklı bir sendika olan Eğitim-Bir-Senin
hazırladığı raporu ve önerilerini de temel alarak, bir
taslak müfredatı kamuoyuna sundu. Anayasa değişikliğiyle
yapılmak istendiği gibi bu müfredat taslağı da
cumhuriyetten kopuşun, aynı zamanda Cumhuriyet Dönemi
müfredatından, Atatürkten ve bilimden kopuşun
taşlarını döşemektedir. Ulusal kuruluş ve
kurtuluş mücadelemiz gölgelenerek aynı menzile birlikte giden bir
siyasal partiyle bir cemaat yapılanması arasındaki çıkar
çatışmalarının sonucunda devlet mekanizmasındaki yapıların
çöküşüne neden olan 15 Temmuzun müfredata eklenmesini de kabul etmiyoruz.
Sayın Bakana soruyorum: Aynı menzile
varmak için devletin kurumsal yapılarının nasıl
çökertildiğini müfredatta, derslerde nasıl anlatacaksınız,
merak ediyorum?
BAŞKAN Sayın Kayan
13.- Kırklareli Milletvekili Türabi
Kayanın, iki yüzyılı aşkın bir süredir sürdürülen
modernleşme hareketinin topyekûn imhası demek olan Anayasa
değişikliğinin toplumun binlerce yıldan beri takip
ettiği uygarlaşma çabalarıyla taban tabana zıt
olduğuna ilişkin açıklaması
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Balta Limanı Anlaşması, Tanzimat
Fermanı, Islahat Fermanı, Birinci Meşrutiyet, İkinci
Meşrutiyet, birinci Anayasa, ikinci Anayasa, üçüncü Anayasa ve dördüncü
Anayasa olmak üzere yaklaşık iki yüz yılı aşkın
bir süredir sürdürdüğümüz modernleşme hareketinin topyekûn
imhası demek olan bu Anayasa değişikliği toplumumuzun
binlerce yıldan beri takip ettiği uygarlaşma çabalarıyla
taban tabana zıttır. Doksan üç yıl önce egemenlik halka
verilmişken bugün millî egemenliğin halktan alınarak tek bir
kişiye verilmesiyle bir diktatör yaratılmak isteniyor. Diktatör
yarattığınız zaman, toplumu birbiriyle kavgalı, iç
savaşa bulaşmış ve sonunda parçalanmış bir
Türkiye yaratmış olursunuz. Biz diktatör istemiyoruz, vatanın
birliğini, bütünlüğünü ve dirliğini istiyoruz.
Saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Arık
14.- Kayseri Milletvekili Çetin
Arıkın, başkanlık hayali kuranların cumhuriyet
değerlerine karşı açık bir savaş
başlatmış durumda olduğuna ilişkin
açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Başkanlık hayali kuranlar cumhuriyet
değerlerine karşı açık bir savaş
başlatmış durumda. Bugün, canları ve kanlarıyla tarih
yazan ebedi Başkomutanımız Ulu Önder Atatürk ve silah arkadaşları
tarih kitaplarından çıkarılmaya çalışılıyor.
Bugün, ülkenin kaybedilmiş topraklarını kurtaran ve Meclisi
kuran Atatürkü anmamak için köşe bucak kaçan AKP kadrosu,
Kıbrısı İngilizlere tek bir sözüyle teslim eden,
milyonlarca kilometre toprağı kaybeden ve 1876 yılında
Meclisi feshedip tek adam rejimini kuran Sultan II. Abdülhamidi anma törenleri
düzenliyor. Bir Cumhuriyet Halk Partisi iktidarı döneminde yeniden
kazanılan Kıbrıs topraklarının bir
kısmını Rumlara verme pazarlığı şu sıralar
yürütülüyor. Öbür taraftan da tek kişiye milletimizin yüzde 100ünü temsil
eden Meclisi feshetme yetkisini veren Anayasa değişikliği
teklifini getiriyor. Tarihin tekerrürden ibaret olması bu olsa gerek.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Arık.
Sayın Turan.
15.- İstanbul Milletvekili Hasan
Turanın, Reinadaki terör saldırısıyla 39 kişinin
hayatına kasteden teröristin yakalanmış olmasından
dolayı başta İçişleri Bakanı olmak üzere Emniyet Genel
Müdürlüğünü ve İstanbul Emniyet Müdürlüğünü tebrik ettiğine
ilişkin açıklaması
HASAN TURAN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yılbaşı
gecesi İstanbul Reinada alçak bir terör saldırısıyla 39
insanımızın hayatına kasteden teröristin
yakalanmış olmasından dolayı başta İçişleri
Bakanımız olmak üzere Emniyet Genel Müdürlüğümüzü ve
İstanbul Emniyet Müdürlüğünü bir İstanbul Milletvekili olarak
tebrik ediyorum. Terör yöntemiyle milletimizin kutlu yürüyüşünü engellemek
isteyen, iradesini kırmayı ve milletimizi kamplara bölmeyi amaçlayan
küresel odakların ve onların piyonu olan terör örgütlerinin
oyunlarını bu millet bozacaktır, Hükûmetimiz bozacaktır.
Ben bu vesileyle,
hayatlarını kaybedenlere tekrar taziyelerimi iletiyor, milletimize
başsağlığı diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Turan.
Sayın Hüsnüye
Erdoğan
16.- Konya Milletvekili Hüsnüye
Erdoğanın, yeni Türkiye oluşum sürecinin mevcut sistemin
provokasyonlara açık olması sebebiyle sekteye
uğradığına ve kavga siyasetinden medet umarak
ilerleyişi sekteye uğratabileceklerini düşünenlerin bu ülkenin
menfaatini değil kendi siyasi çıkarlarını düşünerek
hareket ettiklerine ilişkin açıklaması
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yeni Türkiye oluşum
süreci, mevcut sistemin provokasyonlara açık olması sebebiyle sekteye
uğramaktadır. Cumhurbaşkanlığı sistemi,
parlamento birleşimine bağlı istikrar ya da
istikrarsızlığı ve yasama ve yürütme organlarının
kilitlenme riskini ortadan kaldıracaktır. Ülkemizin son yıllarda
kaydettiği aşamayı tersine çevirmek isteyen her türlü statüko koruyucularına
en iyi cevabı şimdiye kadar olduğu gibi yine milletimiz
verecektir. Kavga siyasetinden medet umarak ilerleyişi sekteye
uğratabileceklerini düşünenler, bu ülkenin menfaatini değil,
kendi siyasi çıkarlarını düşünerek hareket etmektedir.
Milletimiz aydınlanma adı altında bu vatanı
karanlığa sürüklemek isteyenleri çok iyi bilmektedir. Küresel güç
odakları arasına savrulan, onların menfaatlerine
sığınarak var olmaya çalışan bu değişim
karşıtları bilsin ki bu ülkenin tek önemli gerçeği vardır,
o da milletimizdir.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Sayın milletvekilleri,
şimdi, söz talebinde bulunan sayın grup başkan vekilleri var,
onlara söz vereceğim.
Sayın Akçay, buyurun.
Süreniz iki dakika.
17.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, Diyarbakırın Sur ilçesindeki bombalı
saldırıda şehit olan polislere Allahtan rahmet dilediğine,
Türk milleti ve Türk devletinin terör karşısında asla diz
çökmeyeceğine, Reina katliamını yapan teröristi yakalayan
Emniyet teşkilatının başarısından memnuniyet
duyduğuna ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün Diyarbakırın
Sur ilçesinde polis aracının geçişi sırasında, yola
döşenen patlayıcının infilakı sonucu polislerimiz
Miraç Kadir Özcan, Mahmut Ava, Ali Sevim ve Şenali Ocak şehit olmuşlardır.
Aziz şehitlerimize Allahtan rahmet, kederli ailesine, yakınlarına
ve büyük Türk milletine başsağlığı ve sabırlar
diliyorum.
Devletiyle, milletiyle bir ve
bütün olmuş ülkemize karşı hain terör saldırıları
devam etmektedir. Terör örgütleri dört bir koldan âdeta nöbetleşe
saldırmaktadır. Bizler, teröre karşı oluşturduğumuz
ortak cepheden şaşmayacağız. Eğer hep birlikte teröre
engel olmazsak vatanımızı bir beka tehlikesiyle karşı
karşıya bırakmış oluruz. Saldırılar,
kurşunlar, bombalar topyekûn ülkemizi hedef almaktadır. Bu vesileyle
bir kez daha belirtmek istiyorum: Türk milleti ve Türk devleti terör
karşısında asla diz çökmeyecektir, asla acizliğe
düşmeyecektir. Terörün panzehrinin millî birlik ve kucaklaşma
olduğu bilinciyle saflarımızı daha da
sıklaştıracağız.
Yılbaşı gecesi
İstanbulda bir eğlence merkezinde 39 kişinin hayatını
kaybetmesiyle neticelenen saldırının faili teröristin
yakalandığı bilgisi açıklandı. On altı gündür
İstanbul Emniyet teşkilatımızın gece gündüz dikkatli
bir şekilde teröristin peşinde olduklarını basın
yayın organlarından takip ediyorduk. Her ne kadar
acılarımızı hafifletmese de Emniyet
teşkilatımızın başarısından duyduğumuz
memnuniyeti ifade etmek istiyorum. Bu operasyonda yer alan her bir Emniyet
mensubunu canı gönülden tebrik ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek
sürenizi veriyorum, tamamlayın lütfen Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Elbette bu teröristin yakalanması önemli bir başarıdır
ancak teröristin yakalandığı evden on beş gün
İstanbulda nasıl saklandığına kadar pek çok konu
gündeme gelmektedir. Bu ve benzeri sorular büyük bir dikkatle ele
alınmalı ve eğlence merkezine gerçekleştirilen
saldırı bütün unsurlarıyla
aydınlatılmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Akçay.
Sayın
Yıldırım, buyurun.
Sizin de süreniz iki dakika.
18.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, Diyarbakırdaki bombalı
saldırıda hayatını kaybeden 4 polise Allahtan rahmet
dilediğine, yaklaşık seksen gündür tutuklu bulunan HDP Eş
Genel Başkanları ve milletvekillerinin yargılandıkları
dosyaların tamamının kürsü dokunulmazlığı,
düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi
gereken ifadeler olduğuna ve geçen hafta bir arkadaşlarının
kürsüde düşünce ve ifade hürriyetinin 3 parti tarafından
engellendiğine ilişkin açıklaması
AHMET YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dün Diyarbakırda cereyan eden bir bombalı
saldırı olayında hayatını kaybeden 4 polise Allahtan
rahmet diliyorum ve hiçbir şekilde, her ne sebeple olursa olsun, bu ve
benzeri saldırıları kabul etmediğimizi, kabul edilemez
olduğunu ifade ediyorum ve bu ülkenin gündeminden özellikle ölümlerin,
akan kanın, şiddetin, silahın bir an önce çıkması
gerektiğini çok net bir şekilde ifade ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Eş Genel Başkanlarımız ve
milletvekillerimiz yaklaşık seksen gündür tutuklu.
Yargılandıkları dosyaların tamamı kürsü
dokunulmazlığı, düşünce ve ifade özgürlüğü
kapsamında değerlendirilmesi gereken ifadeler. Hiçbir eylem,
dosyalarında suç veya iddia unsuru olarak belirtilmiyor; tümüyle,
katılmış oldukları etkinliklerde yapmış
oldukları konuşmalar. Öyle ki şu kürsüden kullanılan sözler
bile fezlekeye, fezlekeden iddianameye dönüştürülmüş durumda.
Çok net söylüyoruz: Demokratik siyaset sözle
yapılır. Mecliste sözün hükmünü yitirmemesi lazım. Bu nedenle,
söz hükmünü yitirirse, siyaset hükmünü yitirirse kendi elimizle şiddet
ortamına zemin sunmuş oluruz, onun potansiyelini
artırmış oluruz. Bugün maalesef, uygulamaların tamamı,
sözün ve siyasetin alanını daraltan, şiddetin zeminini
güçlendiren bir noktaya tekabül ediliyor. Söz ve siyaset
kıymetsizleştirilmemelidir.
Bugün siyasi iktidar yasaları, Anayasayı
tanımadan her şeye kanuni bir kılıf bulmaya
çalışıyor. Şimdi de yapılmak istenen
değişiklikle, yapılan uygulamalara anayasal bir kılıf
geliştirilmeye çalışılıyor. Diğer yandan,
tarafsız olması gereken kurumlar maalesef
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
Bir dakika ek sürenizi veriyorum.
AHMET YILDIRIM (Muş)
tarafgirlik üzerinden
Meclis yönetimine bile, geçen hafta olduğu üzere, Meclis başkan
vekilliğine kadar parti kimliği taşınmıştır.
İfade edelim ki bakın, geçen hafta, bir
arkadaşımızın kürsüde düşünce ve ifade hürriyeti bariz
bir şekilde 3 parti tarafından engellenmiş, burada, bundan
hareketle, bir tarihsel, sosyal olgunun kişisel tespitine alan
bırakılmamıştır. Bundan Türkiye'nin
kazanabileceği hiçbir şey yoktur. Bir önceki Meclis
Başkanımız -özellikle kendi ifadesiyle söylüyorum- Sayın
Çiçek demişti ki: Bu soykırım olmuş olsa bile bunu tespit
edecek ya da cezalandıracak olan kurum siyaset kurumu değildir.
Geçen hafta şu Meclis hukuk ve yargı
görevine soyunmuştur. Buradan hareketle söylüyoruz: Olmamış bir
soykırım söylemekle vuku bulmaz ya da olmuş bir
soykırım var ise bunu reddetmekle bu gerçekliği ortadan kaldıramayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET YILDIRIM (Muş) - Herkes kendi sözünü
söyleyebilmeli, herkes kendi siyasetini üretebilmeli. Biz ancak şiddeti,
silahı ve buna meyleden ortamı bu şekilde yok edebiliriz
diyorum.
Bütün Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yıldırım.
Sayın Özel, buyurun lütfen.
19.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Diyarbakırın Sur ilçesinde hain bir terör
saldırısında şehit olan 4 polise ve Bişkek
yakınlarında kargo uçağının düşmesi sonucu
hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet dilediğine, Reina
saldırısını gerçekleştiren teröristi canlı
yakalayan İstanbul Emniyetini tebrik ettiğine ve Erzurum Milletvekili
Mustafa Ilıcalının yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Söze sizin gibi, dün Diyarbakırın Sur
ilçesinde, Dicle Üniversitesi Yerleşkesinde hain bir terör
saldırısına maruz kalarak hayatlarını kaybeden 4
şehit polisimize Allahtan rahmet dileyerek başlamak istiyorum;
yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz, ailelerine
geçmiş olsun diyoruz.
Ayrıca dün yine Bişkek
yakınlarında bir kargo uçağımız düştü.
Mürettebatımız ve düştüğü yerleşim biriminde toplam 37
kişi hayatını kaybetti, onlara da Allahtan rahmet diliyor,
başsağlığı dileklerimizi iletiyoruz.
Dün akşam, Reina
saldırısını gerçekleştiren cani teröristin canlı
olarak yakalandığı haberini aldık. Bu caninin aramızda
dolaşıyor olmasının verdiği tedirginlikten ayrı,
tüm bağlantılarının ve saldırıyı
gerçekleştirmeden önce hangi güvenlik açıklarından
yararlandığının, nasıl iş birlikleri içinde
olduğunun bilinmesi açısından canlı yakalanması
fevkalade önemlidir. Bu konuda gayret içinde olan, büyük fedakârlık
gösteren -ki bu tip saldırganları yakalama anında çok
sayıda şehit veriliyor- büyük bir risk alarak onu canlı
yakalayan İstanbul Emniyetini tebrik ediyoruz.
Biraz önce bir kürsü konuşması dinledik
-gündem dışı- iktidar partisinden. Aslında, Türkiyedeki
siyaset pratiği, iktidar-muhalefet ilişkisi izlendiğinde
sıra dışı bir konuşmaydı. Hatta ilk akla şey
geliyordu, meşhur bir söz var, örnek teşkil etmez ama
Davacının şaşkını derdini mübaşire
anlatırmış. Türkiyede muhalefet partisine derdine anlatsan,
talebini iletsen ne olacak? diye
Ama, biz bu tip yaklaşımları
Hükûmette görmesek de milletvekillerinden gelen bu tip
yaklaşımları son derece önemsiyoruz. Biraz önce sayın
vekilimizin yanına gittik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Konu uzmanlık alanım
değil ama anladığım kadarıyla Kalkınma
Bakanlığının yetki ve sorumluluk alanında olan bir
konu, şehir plancılarının dâhil olması gereken bir
konu. Bu konuda grubumuzdaki şehir plancısı milletvekili
arkadaşımızı, mimar arkadaşlarımızı ve
Plan ve Bütçe Komisyonunun değerli üyelerini bilgilendireceğiz. Bir
ortak çalışma atmosferi oluşursa -bu
anlatıldığı gibi çok sayıda şehrimize katkı
sağlayacak bu tip bir teklifin bir iktidar milletvekilinden bize
yapılmış olması anlamlıdır- elimizden gelen bütün
gayreti göstereceğimizi ve memleketin ve vatandaşın
yararına her türlü çalışmaya destek vermeye hazır
olduğumuzu bir kez daha ifade ediyorum.
Teşekkür ederim.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Teşekkür ederiz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
Sayın Muş, buyurun.
20.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun, Diyarbakırda alçak bir terör saldırısı
neticesinde şehit olan 4 polise Allahtan rahmet dilediğine,
Reinadaki kanlı terör eylemini gerçekleştiren teröristi canlı
ele geçiren polis teşkilatını tebrik ettiğine, Anayasa
değişiklik teklifiyle cumhuriyet değerlerinin yok
sayıldığı gibi haksız ithamlarda bulunulduğuna ve
Türkiye Cumhuriyeti devletine hakarette bulunulması hâlinde İç
Tüzükün amir hükümlerinin uygulanacağına ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli üyeler; ben de sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Dün Diyarbakırda alçak bir terör
saldırısı neticesinde 4 polisimizi kaybettik. Mahmut Ava,
Şenali Ocak, Ali Sevim, Kadir Miraç Özcan isimli polislerimiz şehit
olmuştur. Ailelerine sabırlar diliyorum. Mekânların en güzeli
cennetle buluşmalarını, mekânlarının cennet
olmasını diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun.
Aynı şekilde, dün gerçekten İstanbul
polisinin, Emniyet teşkilatının başarılı bir
takibi neticesinde, Reinada yılbaşı gecesi kanlı bir terör
eylemini gerçekleştiren terörist ve onun destekçileri
başarılı bir operasyonla canlı şekilde ele
geçirilmişlerdir. Bu açıdan, tüm polis teşkilatımızı
ben de tebrik ediyorum. Türkiyede terörle ve teröristle mücadelemiz aynı
kararlılık ve azimle sürecektir, bundan hiç kimsenin şüphesi
olmasın. Tabii, terörle mücadele sadece eline o silahı alan
teröristle değil ona o lojistiği sağlayan, ona finansal
kaynağı sağlayan, onun propagandasını yapan, onun
sırtını sıvazlayanlarla da aynı şekilde
yapılacaktır, bundan da milletimizin en küçük bir şüphesi veya
tereddüdü olmasın.
Burada önemli bir değişikliği
görüştük, bugün itibarıyla süresi dolduğu zaman veya yarın,
Meclis gündemine gelecek olan Anayasa değişikliğinin ikinci tur
oylamaları başlayacaktır. Burada yapılan Anayasa
değişikliğiyle beraber bir Hükûmet etme modeli üzerinde
değişiklik yapılmaktadır ve millî iradenin tecelligâhı
olan Meclis, bu Gazi Meclis ve onun...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Muş, bir dakika içinde.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - ...temsilcileri
marifetiyle yapılmaktadır fakat bu teklif gündeme gelir gelmez hiç
teklifin içerisinde olmayan, hiç teklifle alakası olmayan ithamlar,
söylemler dile getirildi, getirilmeye devam ediliyor. Yok efendim, Cumhuriyet
ortadan kaldırılacakmış, cumhuriyet değerlerine
savaş açılıyormuş, cumhuriyet değerleri yok
sayılıyormuş. gibi haksız ithamlar olduğunu
görüyoruz. Bilakis, burada ne cumhuriyet ortadan kaldırılıyor ne
cumhuriyet zayıflatılıyor, aksine, cumhuriyetimiz çok daha fazla
güçlendirilecektir.
Cumhuriyet, 80 milyon vatandaşın ittifak
ettiği ve hepsinin savunduğu ortak bir değerdir, hepimizin
savunduğu ortak bir değerdir. Hepimizin amacı cumhuriyetimizi,
demokrasimizi çok daha fazla güçlendirmektir.
Ben inanıyorum ki bu teklifle beraber,
eğer buradan geçmesi hâlinde ve referandumda milletimizin evet demesiyle
beraber cumhuriyetimiz zayıflamayacak, aksine çok daha güçlenecektir.
Bir şeyi daha Sayın Başkan hatırlatmak
isterim: Türkiye bir hukuk devletidir ve Meclis de Parlamento hukukuna göre,
İç Tüzüke göre yönetilir. Hiç kimse, asılsız iddialar ve
ithamlarla Türkiye Cumhuriyetini, devletini zan altında bırakmaya,
olmayan ithamlarla...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET MUŞ (İstanbul) ...hukuken bir
değeri olmayan ithamlarla Türkiye Cumhuriyeti devletini suçlayamaz, böyle
bir harekette bulunamaz. Bulunması hâlinde İç Tüzükün amir hükümleri
uygulanır. İç Tüzükün amir hükümleri uygulandığı
zaman Efendim, niye bunları uyguluyorsunuz, biz bunları
beğenmedik. deme hakkına hiç kimse sahip değildir diyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Yıldırım...
AHMET YILDIRIM (Muş) Şimdi, ben
kayıtlara geçmesi açısından söylüyorum: Burada insanlara
ağza alınmayacak hakaretler yapıldığında;
burunlar, kafalar, kollar, ayaklar yaralandığında İç Tüzük
yoktu, yok İç Tüzük. Hayvan demek serbest, Köpekler giremez. demek
-affedersiniz, hepinizden özür diliyorum- serbest, İç Tüzük yok. Sahte oy
kullanmak serbest, İç Tüzük yok. İç Tüzük, manipülatif bilgilerle
O
gün, 3 parti -açık söylüyorum, tekrar izleyin, vardır- çarpıtmıştır.
Arkadaşımız Türk milletine soykırımcı
dememiştir ama 3 partinin hatibi söz alıp
çarpıtmıştır ve hedef hâline getirmiştir
arkadaşımızı; aynen, cuma gecesi, CHP Milletvekili Eren
Erdemi, yapmadığı bir iş üzerinden Ankara
sokaklarında hedef hâline getiren bildirilerin
dağıtılması gibi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET YILDIRIM (Muş) Ankaranın her
sokağında güvenlik kameraları var. Bir kişi gözaltına
alındı mı? Bir kişi hakkında soruşturma
yapıldı mı? Yapılmadı. İktidarın zülfüyârine
dokununca İç Tüzük, yasa, ceza hukuku uygulanacak ama muhalefetin
düşünce ve ifade özgürlüğü hem de manipülasyonla, çarpıtmayla
kısıtlanacak. Bunu reddediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, İç Tüzükün ve hukukun uygulanacağını ve bu
işin takipçisi olacağımızı tekrar ifade ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
Bahse konu, Sayın
Yıldırımın bahsetmiş olduğu konuşmaya
atfen, Genel Kurulun aldığı karara Milliyetçi Hareket Partisi
olarak da katıldık ve İç Tüzüke de uygundur ve İç Tüzük
uygulanmıştır.
AHMET YILDIRIM (Muş) Değildir.
ERKAN AKÇAY (Manisa) İnşallah, bundan
böyle, bu tür yanlış ifadelerin, tüm milletimizi, ülkemizi töhmet
altında bırakan, iftira içeren bu kavramın
kullanılmamasını biz istiyoruz.
BAŞKAN Benim de temennim odur. Ayrıca,
şunu da
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu, düşünce ifadesinden
ziyade, tamamen, bütün milletimizi rahatsız eden ve uluslararası
birtakım odakların da Türkiyeye karşı düşmanca ve
hasmane tutumunun bir politikası olarak gündeme getirilmeye
çalışıldığı için gereken tepki verilmiştir.
O bakımdan, İç Tüzüke de son derece uygundur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Bu konuyu geçtiğimiz
hafta içinde çok tartıştık, konuştuk; burada
noktalıyorum ancak sözü edildiği için vurgulamak istiyorum: Eren
Erdem Milletvekilimizle ilgili haksız ve mesnetsiz bir suçlama
olduğunu bir kez daha not ettirmek isterim. Çünkü, olay esnasında ben
buradaydım, gözlerimle gördüm ve Sayın Eren Erdem o olay
esnasında burada değildi; bir kez daha tutanaklara geçirmek istedim.
Gündeme geçiyoruz sayın
milletvekilleri.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır. Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı
okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan ve 21 milletvekilinin, İller Bankasının belediyeler
adına yaptığı ihalelerde ihaleyi alan firmalara
bankanın kullanımı için lüks araçlar aldırdığı
ve bu usulsüzlüklerin Sayıştay raporlarınca tespit edildiği
iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/435)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İller
Bankasının belediyeler adına yaptığı ihalelerde
ihaleyi alan firmalara bankanın kullanımı için lüks araçlar
aldırıldığı ve bu usulsüzlüklerin Sayıştay
raporlarınca tespit edildiği iddialarının
araştırılması amacıyla Anayasanın 98inci ve
İç Tüzükümüzün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırma komisyonu açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Uğur
Bayraktutan (Artvin)
2) Kadim
Durmaz (Tokat)
3) Mahmut
Tanal (İstanbul)
4) Kazım
Arslan (Denizli)
5) Türabi
Kayan (Kırklareli)
6) Ali
Akyıldız (Sivas)
7) Mazlum
Nurlu (Manisa)
8) Orhan
Sarıbal (Bursa)
9) Gülay
Yedekci (İstanbul)
10) Tur
Yıldız Biçer (Manisa)
11) Mustafa
Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
12) Nihat
Yeşil (Ankara)
13) Candan
Yüceer (Tekirdağ)
14) Ceyhun
İrgil (Bursa)
15) Hüseyin
Yıldız (Aydın)
16) Ahmet
Akın (Balıkesir)
17) Tekin Bingöl
(Ankara)
18) Utku
Çakırözer (Eskişehir)
19) Veli
Ağbaba (Malatya)
20) Vecdi
Gündoğdu (Kırklareli)
21) Ünal
Demirtaş (Zonguldak)
22) Mehmet Göker
(Burdur)
Gerekçe:
İller Bankası, belediyeler adına
kanalizasyon ve içme suyu altyapı inşaatı ihalelerinde
yapılacak işle hiçbir ilişkisi olmamasına karşın
bankanın kullanımı için araç alımını da
şartname ve sözleşmeye koyarak bu yöntemle yüklenici firmalardan son
model lüks araçlar almıştır. İller Bankasının bu
kapsamda yüklenici firmalardan 31 araç aldığı belirlenirken söz
konusu araçların keyfî kullanıldığı ve bazı
araçların da bankada görevi olmayan üçüncü şahıslara
verildiği ortaya çıkmıştır.
Sayıştay raporlarına da yansıyan
skandala göre İller Bankası, bazı kanalizasyon ve altyapı
işleriyle ilgili ihalelerin şartname ve sözleşmelerinde
aracın model ve markasının yanı sıra ABS, klima,
otomatik vites, CD çalar, MP3 çalar gibi ek özellikleri hüküm altına
alarak firmalardan son model araçlar temin etmiştir. Ayrıca, söz
konusu araçların yakıt, bakım, onarım
masraflarının da firmalar tarafından karşılanması
sağlanmıştır. Sayıştayın tespitlerine göre
İller Bankası bu yöntemle Ağustos 2013 tarihine kadar toplam 31
adet son model araç temin etmiştir. Bazı firmalardan, ihale
kapsamında yapılan işle hiçbir ilgisi olmamasına
karşın bu yöntemle 2 araç birden alındığı
belirlenmiştir.
Firmalardan ihale hükmü kapsamında alınan
son model araçlarla ilgili olarak Sayıştay, kanalizasyon ve
altyapı inşaatı gibi ihalelerin amaçları
dışında kullanıldığını tespit
etmiştir. Kanalizasyon ihalelerinden alınan söz konusu araçların
İller Bankasının bazı yönetim kurulu üyelerine, genel müdür
özel kalemine, banka bünyesindeki bazı başkanlıklara tahsis
edildiği ortaya çıkmıştır. Firmalardan alınan söz
konusu araçlardan bazılarının ise banka dışındaki
üçüncü kişilere verildiği belirlenmiştir.
Buna göre, Sakaryada yapılan bir kanalizasyon
ihalesinden alınan 2013 model Opel İnsignia marka aracın
Trabzon Bölge Müdürlüğüne gönderildiği, bu aracın daha sonra,
banka çalışanı olmayan üçüncü bir şahsa teslim
edildiği ve bu aracın bu şahıs tarafından
kullanıldığı ortaya çıkmıştır.
Aynı yöntemle, Kayserinin bazı
ilçelerinde yapılan ilçe suyu inşaatıyla ilgili ihalede firmadan
alınan aracın Trabzonda, banka çalışanı olmayan bir
kişiye verildiği ortaya çıkmıştır.
Sayıştay raporunda, araçların teslim
edildiği kişilerden derhâl geri alınarak bugüne kadar
yapılan tüm masrafların ilgililerden tahsil edilmesi, ayrıca,
söz konusu araçları bu şahıslara tahsis eden yöneticilerin idari
yönden sorumluluklarının aranması gerektiği
vurgulanmıştır. Raporda, İller Bankasının ihale
kapsamında araç temin etmesinin kriterlerinin belli
olmadığı ve işin asıl sahibi olan belediyelerin
işle ilgili maliyetleri gereksiz yere artırdığı tespit
edilmiştir.
Yukarıda belirtilen hususlar
ışığında, İller Bankasının belediyeler
adına yaptığı ihalelerde ihaleyi alan firmalara
bankanın kullanımı için lüks araçlar aldırdığı
ve bu usulsüzlüklerin Sayıştay raporlarınca tespit edildiği
iddialarının araştırılması amacıyla
Anayasanın 98inci ve İç Tüzükümüzün 104üncü ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis araştırma komisyonu açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
2.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan ve 21 milletvekilinin, Artvin ili ve ilçelerinde millî
eğitimde yaşanan hukuksuzluk ve haksızlık
iddialarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/436)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Artvin ili ve ilçelerinde
millî eğitimde yaşanan hukuksuzluk ve haksızlık
iddialarının araştırılması amacıyla
Anayasanın 98inci ve İç Tüzükümüzün 104üncü ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis araştırma komisyonu açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
1) Uğur Bayraktutan (Artvin)
2) Mahmut Tanal (İstanbul)
3) Kadim Durmaz (Tokat)
4) Ceyhun İrgil (Bursa)
5) Kazım Arslan (Denizli)
6) Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
7) Türabi Kayan (Kırklareli)
8)
Ali Akyıldız (Sivas)
9)
Mazlum Nurlu (Manisa)
10)
Orhan Sarıbal (Bursa)
11)
Gülay Yedekci (İstanbul)
12)
Tur Yıldız Biçer (Manisa)
13)
Nihat Yeşil (Ankara)
14)
Candan Yüceer (Tekirdağ)
15)
Hüseyin Yıldız (Aydın)
16)
Ahmet Akın (Balıkesir)
17)
Tekin Bingöl (Ankara)
18)
Veli Ağbaba (Malatya)
19)
Onursal Adıgüzel (İstanbul)
20)
Vecdi Gündoğdu (Kırklareli)
21)
Ünal Demirtaş (Zonguldak)
22)
Mehmet Göker (Burdur)
Gerekçe:
Bilindiği üzere Millî Eğitim Temel Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun 14 Mart 2014 tarih ve 28941 sayılı
Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Anılan
Kanunun 22nci maddesiyle 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
37'nci maddesinin 8inci fıkrası değiştirilerek Okul ve
Kurum Müdürleri, İl Millî Eğitim Müdürünün teklifi üzerine, Müdür
Başyardımcısı ve Yardımcıları ise Okul veya
Kurum Müdürünün inhası ve İl Millî Eğitim Müdürünün teklifi üzerine
Vali tarafından dört yıllığına görevlendirilir. Bu
görevlendirmelerin süre tamamlanmadan sonlandırılması, süresi
dolanların yeniden görevlendirilmesi ile bu fıkranın
uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esaslar yönetmelikle
düzenlenir. Bu fıkra kapsamındaki görevlendirmeler özlük
hakları, atama ve terfi yönünden kazanılmış hak
doğurmaz. şeklinde düzenlenmiştir.
Düzenlemeden sonra 10 Haziran 2014 tarihinde Resmî
Gazetede yayımlanarak uygulamaya girmiştir. İnisiyatif, atama
ve yandaş kayırmanın önünü açan bu düzenleme birçok millî
eğitimde siyasi kadrolaşmanın önünü açmıştır.
Kişisel başarıları, kurumlarına
kazandırdıkları başarılar nedeniyle görevlerinde
başarılı olmuş okul müdürlerinin birçoğu, okul
öğretmenleri, öğrenci temsilcisi, okul aile birliği temsilcisi
değerlendirmelerinde tam puan aldıkları hâlde anılan
yönetmelik gereği 60 puan üzerinden değerIendirme yapan il, ilçe
müdürleri ve şube müdürleri tarafından çok düşük puanlar
verilerek sadece kamuoyunda iktidar yandaşı bir sendikanın üyesi
olmadıkları gerekçesiyle yöneticilik görevleri sona
erdirilmiştir. Hatta sendikaları Hükûmete yakın yani yandaş
sendika olanlar göreve layık görülürken diğer sendika mensupları
belirsiz nedenlerden ötürü görevden el çektirilmiştir. Artvin İl
Milli Eğitim Müdürlüğü âdeta bu süreçte Millî Eğitim
Bakanlığı personelini fişlemiş, sendikalarına
göre değerlendirme yapmıştır. Yandaş sendika üyesi
olmayan personelin bilgisi, becerisi, başarısı, tecrübesi göz
ardı edilmiş, adaletsiz ve siyasi bir yöntem uygulanarak güven zedelenmiştir.
Artvin ili ve ilçelerinde okul müdür, yardımcıları, şube
müdür, müdür yardımcıları meşruiyeti
tartışılır bir atama yapıldığı için
gerçekten hak eden personellerin de motivasyonunu olumsuz yönde
etkilemiştir. Öğretmenler, öğrenciler ve aileler bu durumdan
oldukça rahatsız, eğitim ve öğretime siyasetin bu denli
karışmış olmasından şikâyetçi durumdadırlar.
Artvinli bu negatif tablonun Artvinin geleceğine olumsuz yön
vereceği kanısındadır. AKP il ve ilçe
başkanlıklarının siyasi süzgecinden geçip görevde bulunan
ilçe millî eğitim müdürleri ile iki üç aydır görevde olan geçici il
ve ilçe millî eğitim şube müdürlerinin okul müdürleri hakkında
değerlendirme yapması birçok haksızlığın ve
adaletsizliğin yaşanmasına yol açmıştır. Görevde
olanların yüzde 80inin kamuoyunda iktidara yakınlığı
ile bilinen bir sendikaya üye olduğu iddia edilmektedir.
Yukarıda belirtilen hususlar
ışığında, Artvin ili ve ilçelerinde millî
eğitimde yaşanan hukuksuzluk ve haksızlık
iddialarının araştırılması amacıyla
Anayasanın 98inci ve İç Tüzükümüzün 104üncü ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis araştırma komisyonu açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
3.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutan ve 22 milletvekilinin, İşsizlik Sigortası Fonuna
işçilerden kesilen milyonlarca liranın
aktarılmadığı ve İŞKURun da bu durumu takip
etmediği iddialarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/437)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İşsizlik
Sigortası Fonuna işçilerden kesilen milyonlarca liranın
aktarılmadığı ve İŞKURun da bu durumu takip
etmediği iddialarının araştırılması
amacıyla Anayasanın 98inci ve İç Tüzükümüzün 104üncü ve
105inci maddeleri gereğince Meclis araştırma komisyonu
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1)
Uğur Bayraktutan (Artvin)
2)
Kadim Durmaz (Tokat)
3)
Mahmut Tanal (İstanbul)
4)
Ali Akyıldız (Sivas)
5) Mazlum
Nurlu (Manisa)
6)
Orhan Sarıbal (Bursa)
7)
Kazım Arslan (Denizli)
8)
Gülay Yedekci (İstanbul)
9)
Tur Yıldız Biçer (Manisa)
10)
Mustafa Sezgin Tanrıkulu (İstanbul)
11)
Nihat Yeşil (Ankara)
12)
Türabi Kayan (Kırklareli)
13)
Candan Yüceer (Tekirdağ)
14)
Ceyhun İrgil (Bursa)
15)
Hüseyin Yıldız (Aydın)
16)
Ahmet Akın (Balıkesir)
17)
Tekin Bingöl (Ankara)
18)
Utku Çakırözer (Eskişehir)
19)
Veli Ağbaba (Malatya)
20)
Onursal Adıgüzel (İstanbul)
21)
Vecdi Gündoğdu (Kırklareli)
22)
Ünal Demirtaş (Zonguldak)
23)
Mehmet Göker (Burdur)
Gerekçe:
İşçinin işsiz
kaldığında tek dayanağı olan İşsizlik
Sigortası Fonuna yine işçiden kesilen milyonlarca liranın
aktarılmadığı ortaya çıktı. Ancak Türkiye
İş Kurumu (İŞKUR) bunun takibini yapmadı,
işsizlik sigortası prim gelirlerine ilişkin yeterli kontrollerin
yapılmaması nedeniyle fonun toplam kaybı 246 milyon lirayı
buldu. Ayrıca mevzuata aykırı olmasına karşın
İŞKURda birçok giderin de fon gelirlerinden
karşılandığı belirlenmiştir.
Sayıştayın İŞKUR denetim
raporunda, işçilerin işsiz kaldıklarında bir süre ücret
aldıkları İşsizlik Sigortası Fonuna ilişkin
usulsüzlüklere dikkat çekildi. Rapora göre, işsizlik sigortası
primlerini tahsil etmekle görevli olan SGK, İŞKURa eksik ödeme
yaptı. Ancak, İŞKUR'un gerekli takibi yapmaması nedeniyle
bundan doğan alacağı hakkında bilgi sahibi
olmadığı ve alacağın takibine ilişkin herhangi
bir işlem yapmadığı ortaya çıktı. SGK
tarafından tahsil edilen işsizlik sigortası prim gelirlerinin
hesap edilebileceğine dikkat çekilen raporda şu ifadelere yer
verilmiştir: Sonuç olarak yüzde 1'i sigortalı, yüzde 2si
işveren payı olmak üzere matrahın yüzde 3'ü tutarındaki 6
milyar 23 milyon 855 bin 789,92 TL'nin SGK tarafından fona
aktarılması gerekmektedir. Buna karşın 2013
yılında fona toplam 5 milyar 850 milyon 24 bin 797,42 TL
aktarıldığı, tahsil edilmeyen 173 milyon 830 bin 992,50 TL
tutarındaki alacağa ilişkin herhangi bir işlem
yapılmadığı ve bu tutarın muhasebe
kayıtlarında yer almadığı görülmüştür.
Raporda prime esas kazancın SGK'dan
yapılan tahsilat üzerinden hesaplanması ve bu hesaplamanın
alacağın tamamı üzerinden yapılamaması nedeniyle
işsizlik sigortası devlet payı tutarının da eksik
tahsil edildiği kaydedilmiştir. Toplam 246 milyon TL eksik
olduğu görülüyor.
Kurumun 2013 yılında tahsil etmesi gereken
devlet payı tutarının 2 milyar 7 milyon 951 bin 929,97 TL iken
Hazineden toplamda 1 milyar 934 milyon 809 bin 608,09 TL tahsil ettiği
görülmüştür. Açıklanan nedenlerle işsizlik sigortası prim
gelirlerine ilişkin yeterli kontrollerin yapılmaması nedeniyle
fon kaynağında toplamda 246 milyon 973 bin 314,38 TL eksiklik
olmuştur.
Yukarıda belirtilen hususlar
ışığında, işsizlik sigortası fonuna
işçilerden kesilen milyonlarca liranın
aktarılmadığı ve İŞKUR'un da bu durumu takip
etmediği iddialarının araştırılması
amacıyla Anayasa'nın 98inci ve İç Tüzükümüzün 104üncü ve
105inci maddeleri gereğince Meclis araştırma komisyonu
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri, Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, Diyarbakır
Milletvekili Çağlar Demirel tarafından, OHAL kapsamında
demokratik siyaset kurumlarını devre dışı
bırakmaya yönelik başlatılan yoğun baskı, engelleme,
gözaltı ve tutuklamaların araştırılması ve tespit
edilmesi amacıyla 30/11/2016 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 17 Ocak 2017 Salı
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
17/01/2017
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun
17/01/2017 Salı günü (bugün) toplanamadığından, Grubumuzun
aşağıdaki önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Ahmet
Yıldırım
Muş
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
30 Kasım 2016 tarihinde, Diyarbakır
Milletvekili Sayın Çağlar Demirel tarafından verilen 3240
sıra numaralı OHAL kapsamında, demokratik siyaset
kurumlarının devre dışı bırakmaya yönelik
başlatılan yoğun baskı, engelleme, gözaltı ve
tutuklamaların araştırılması ve tespit edilmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırma önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen
diğer önergelerin önüne alınarak, 17/01/2017 Salı günlü
birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı
tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi Grup
önerisinin lehinde ilk olarak Şanlıurfa Milletvekili Sayın Osman
Baydemir konuşacaklar. (HDP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Baydemir.
Sayın Baydemir, bu konuda bir kararımız
vardı.
AHMET YILDIRIM (Muş) Ama konuyla ilgili
Sayın Başkan, bunun üzerine konuşacak.
BAŞKAN Konuyla ilgiliyse tamam, peki.
Buyurun.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi
saygıyla, sevgiyle, hürmetle selamlıyorum. Keşke, keşke
bugün bu konuşmayı yapmak durumunda olmasaydım. Keşke
bugün, belki de son söylenilmesi gereken sözü ilk başlangıçta ifade
etme zorunda olmasaydım.
Her şeyden önce, içerisinde
yaşamış olduğumuz coğrafya, günümüzün Türkiye'si ve parçası
olmuş olduğumuz Orta Doğu coğrafyası büyük bir siyasi,
diplomatik, ekonomik, insani krizle yüz yüzedir, krizle iç içedir. Bir kez daha
söylüyorum, belki de son söylenilmesi gereken söz, dün Diyarbakırda
yitirdiğimiz canları, önceki gün başka şehirlerimizde
yitirdiğimiz canları rahmetle anıyorum. Kınıyorum;
ölüm, şiddet, yok etmek, yıkmak, yakmak kimden gelirse gelsin
şahsım adına, grubum adına reddediyorum, kabul edilemez
buluyorum; çözüm değil, ölmek, öldürmek, ölüme göndermek, yıkmak
yakmak çözüm değil. Niye çözüm değil? Yüz yıl boyunca çözüm
olmadığı için çözüm değil, yüz yıl daha sürse çözüm
olmayacağı için, çözüm üretemeyeceği için çözüm değil. O
hâlde, gelin, bu tabloyu, bu yıkımı, bu acıyı, bu
toplumun her bir ferdinin kaderi olmaktan çıkaralım çünkü bu; ilahî
bir yazgı değil; insan eliyle, siyaset eliyle yürütülen
politikasızlığın ve/veya şer politikaların
sonuçlarını şu anda toplum yaşıyor.
Bu minvalde, bizler, siyaset kurumu, Parlamento,
burada bulunan insanlar, el birliğiyle ancak bu tablonun
dışına bu ülkeyi çıkarabilir. Maalesef öyle bir
noktadayız ki siyaset kurumunun kendisi âdeta
tıkatılmış bir durumda. İktidarı temsil eden
siyasetçiler, muhalefeti temsil eden siyasetçilere bir nevi çelme takıyor,
elindeki kolluk ve yargı gücüyle bertaraf ediliyor, muhalefet ile
gözaltı, muhalefet ile cezaevi neredeyse eş hâle getirilmiş
durumda. İktidar sandıkta, kürsüde baş edemediği muhalefeti
cezaevine koyma suretiyle toplumda bir algı oluşturuluyor.
Değerli milletvekilleri, 7 Haziran millet iradesi
8 Haziran günü bu Parlamentoya yansıdığında ve bu
Parlamentonun iradesi, milletin iradesi tanınmadığı için
bugün bu ülke bu cendereyi, bu sıkıntıyı yaşıyor.
Öyle bir noktaya geldi ki iktidarını yitirmiş olan Hükûmet, bir
kez daha hükûmet olabilmek için çözüm masasını, müzakere
masasını devirdi ve akabinde 1 Kasıma kadar kan revan
içerisinde, siyasetçilerimiz hukuksuzluk içerisinde bir Parlamento
aritmetiğinin yeniden oluşumuna tanıklık ettik. Peki sadece
ve sadece kaybettirilen HDP miydi? Hayır. O çatışma
dinamiği içerisinde, o hukuksuzluk dinamiği içerisinde darbe
mekaniği örgütlendi ve 15 Temmuzun en önemli nedenlerinden bir tanesi de
milletin iradesine saygı duyulmamasının sonuçlarından bir
tanesiydi. 15 Temmuzdan sonra bugüne değin aynı tablo devam ediyor.
Bir kez daha milletin iradesi yok ediliyor, bir kez daha milletin iradesi hiçe
sayılıyor.
Bakın, bundan tam 300 yıl önce muhalefet,
muhalefet edebilsin diye, fikrini özgürce söyleyebilsin diye, iktidarı
eleştirsin diye yani daha acık bir ifadeyle iktidarın
pervasızlığını dizginlemek için, muhalefetin
işlevini yerine getirmek için milletvekili dokunulmazlığı
getirildi. Ama gelin görün ki bugün, önerge sahibi olan Grup Başkan
Vekilimiz Sayın Çağlar Demirel, bu önergenin sahibi cezaevinde. Bu
mudur milletin iradesi? Bu mudur milletin iradesine saygı duymak? Bir
diğer açıdan, değerli milletvekilleri, Eş Genel
Başkanımız Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, 11
milletvekilimiz, 3 MYK üyemiz, 4 parti meclisi üyemiz ve sıkı durun,
şu ana kadar 750yi aşkın il, ilçe yöneticimiz, sıkı
durun, 33 il eş başkanımız, 90 ilçe eş
başkanımız şu anda cezaevinde. Ben sizlere sorarım: Bu
muamele, bu uygulama herhangi bir siyasi parti iktidarda olsaydı, örneğin
sayın grup başkan vekilim, CHPye yapılmış
olsaydı bu uygulama ne hissederdiniz, ne yapardınız? MHPye
uygulanmış olsaydı sayın grup başkan vekilim, ne
hissederdiniz, ne yapardınız? Sizlere uygulanmış
olsaydı ey Hükûmet sıraları, ne hissederdiniz, ne
yapardınız? Lideriniz bugün cezaevinde olsaydı, Millî irade
cezaevinde değil. mi derdiniz?
Dolayısıyla, gelin samimiyet
ölçeğinde, gelin siyasi etik ölçeğinde bir kez daha siyaset zeminine
bu ülkeyi geri getirmenin çabasının hep beraber paydaşı
olalım. Yetmedi, HDPnin partneri olan, bileşeni olan, aynı
zamanda Demokratik Bölgeler Partisinin şu an itibarıyla 61 belediye
başkanına, belediyeye kayyum atandı, 74 belediye
başkanı şu anda cezaevinde bulunuyor. Çok açık ve net
söylüyorum: Bu siyasi soykırım operasyonları siyasi
soykırım politikasının ta kendisidir ve hiç şüpheniz
olmasın ha, hiç şüpheniz olmasın, nasıl 15 Temmuz öncesi
uygulamalar bir darbe dinamiğini harekete geçirdiyse, bugün dahi, bu
saatte, bu saniyede, bugüne kadar darbeyle mücadele adı altında
yürütülen bütün hukuksuzluk bir başka darbe mekaniğini harekete
geçirmiş durumda bulunuyor.
O hâlde, tehlike, eğer iddia edildiği
gibi, millî iradeye sahip çıkmak idiyse, buyurun, ben, Türkiye Büyük
Millet Meclisi içerisinde bulunan bütün siyasi parti gruplarını,
hepinizi şu anda cezaevinde bulunan Grup Başkan Vekilimiz İdris
Balukenin de imzasının olduğu Türkiye Büyük Millet Meclisinin
ortak deklarasyonuna sahip çıkmaya, imzalarınıza sahip
çıkmaya davet ediyorum. Çünkü bu imzada çok önemli bir hususa dikkat
çekiyor. Meclisimizde bulunan tüm siyasi grupların darbe girişimine
ortak bir tavırla ve ortak bir dille karşı durmaları
değerlidir ve tarihe geçecektir. Bu ortak tavır ve ortak dil
milletimizi ve millî iradeyi daha ileri bir noktaya
taşıyacaktır.
İşte, bugün, 6 milyon insanın, on
milyonlarca insanın iradesi olan genel başkanlarımız,
eş başkanlarımız, milletvekillerimiz, belediye
başkanlarımız cezaevinde. Eğer samimiyetse, buyurun gelin,
buradan bir başlangıç yapalım.
Bir diğer husus: Balbay ve Haberal kararı
açık, net ortadayken ve her Anayasa Mahkemesi kararı birer Anayasa
maddesi hükmü niteliğindeyken o gün uygulanan o karar bugün niye
uygulanmıyor? Parlamenter rejim içerisinde bir rejimden bir başka
rejime geçişin oylandığı bugünlerde milletin iradesi, 10
milyonun temsilcilerinin neden oy hakkı, muhalefet etme hakkı elinden
alınmış bulunuyor? Tam da bu noktada müsaadeniz olursa,
Sayın Cumhurbaşkanına bir çağrıda bulunmak istiyorum;
çağrımın özü şudur: Cumhurbaşkanlığı
seçiminde rakibiniz Sayın Selahattin Demirtaşla birlikte
yarıştınız ve öyle görünüyor ki bu yanlıştan
dönülmeyecek, öyle görünüyor ki bu OHAL koşulları içerisinde milletin
iradesinin yansımasının, hayır demenin suç
olacağı bir ortam içerisinde yaşıyoruz, hayır demeyi
örgütlemenin suç sayılacağı, terör suçu
sayılacağı bir atmosfer içerisinden geçiyoruz. Böylesi bir
atmosferde yarışmak, böylesi bir atmosfer içerisinde milletin önüne
sandığı kurmak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Baydemir, bir dakika daha
vereyim size, lütfen tamamlayınız.
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) Böylesi bir atmosfer
içerisinde sandığı kurmak ve Bu bir demokrasidir. Bu bir millet
iradesidir. demek siyasi etiğe sığmaz. Çok açık ve net
söylüyorum: Sayın Cumhurbaşkanı, eğer siz muhalefetinizi,
rakibiniz olan Sayın Demirtaşıı cezaevine koyup boş
meydanlı, boş meydanda propaganda yapmayı kendinize
yediriyorsanız benim bu manada söyleyebileceğim bir şey yoktur
ama bu, size bile yakışmaz.
Gelin, bir kez daha milletin gerçek iradesinin
tecelli edeceği ve bu Meclisin kurucu Meclis olma vasfıyla Kürtü de
kapsayan, Aleviyi de kapsayan, bütün farklılıkları kapsayan
yeni bir anayasanın inşasının, yani birlikte
yaşamın inşasının zeminini hep birlikte
yakalayalım, yaratalım ve gelin, gelecek
kuşaklarımıza, çocuklarımıza barışı
miras bırakmanın haklı onurunu, gururunu hep birlikte
yaşayalım.
En derin saygılarımı sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın
Baydemir.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
aleyhinde ilk olarak, Sivas Milletvekili Sayın Hilmi Bilgin
konuşacak.
Buyurunuz Sayın Bilgin. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HİLMİ BİLGİN (Sivas) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik
Partisinin 15 Temmuz darbe girişimi sonrası ilan edilen
olağanüstü hâl kapsamında yapılan gözaltı ve
tutuklamaların Meclis aracılığıyla incelenmesi
amacıyla vermiş olduğu araştırma önergesi aleyhinde
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle heyetinizi ve aziz milletimizi
saygıyla selamlarım.
Sözlerimin başında, ülkemizin
birliğine, beraberliğine kasteden alçak terör
saldırılarını lanetliyor, alçak ve hain terör örgütlerince
şehit edilen askerimiz, polisimiz başta olmak üzere tüm
şehitlerimize Cenab-ı Allahtan rahmet, yaralılarımıza
acil şifalar diliyorum.
Ayrıca, yılbaşı gecesinde ülkemizin
huzuruna kasteden ve 39 vatandaşımızı hunharca katleden
saldırganın yakalanması noktasında büyük gayret gösteren ve
teröristi yakalayan Emniyet teşkilatımıza ve Sayın
Bakanımıza şahsım adına teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 15 Temmuz akşamı başta Türk Silahlı
Kuvvetleri, Emniyet ve yargı teşkilatımız olmak üzere
toplumun her kesimine sızmış Fetullahçı terör örgütü
mensubu hainler ve bunlara destek veren sivil unsurlar tarafından,
devletimiz ve milletimiz aleyhine darbeye teşebbüs etmek suretiyle ülke
genelinde yaygın terör faaliyeti gerçekleştirilmiştir. Terör
örgütü mensupları, demokratik hukuk düzenini ortadan kaldırıp
yerine totaliter bir rejim getirerek Türkiye Büyük Millet Meclisini yok etmek,
Hükûmeti ortadan kaldırmak ve halkın oyuyla seçilmiş
Cumhurbaşkanına suikast girişiminde bulunmuştur.
Değerli milletvekilleri, bir hususa dikkatinizi
çekmek isterim: O gece milletimiz hiçbir hesap yapmadan meydanlara çıkarak
tanka, uçağa, helikoptere karşı mücadele etmeseydi bugün bu
Meclis kapalı olacak ve bizler burada olmayacaktık. Canları
pahasına darbeyi ve terörü defeden, vatanına, bayrağına
sahip çıkan bu millet devletimizden, Meclisimizden, Hükûmetimizden hain ve
sinsi tüm terör örgütleriyle etkili ve sonuç alıcı şekilde mücadele
etmemizi beklemektedir.
15 Temmuz akşamı meydanlara çıkarak
tarihimizin görebileceği en alçak, en kuralsız darbe girişimi ve
terörü bertaraf eden aziz milletimiz, devlete, Meclise ve Hükûmete bir görev,
bir talimat vermiştir. Bu talimat, bu görev de başta yıllarca
hiçbir kural, nizam ve kutsal tanımadan devlet kurumlarına sızan
ve neticesinde millî iradeye kasteden FETÖ terör örgütü başta olmak üzere,
milletimizin huzuru, birliği, beraberliğine, vatanımızın
bölünmez bütünlüğüne kasteden adı ne olursa olsun tüm terör
örgütleriyle etkili ve ivedi biçimde mücadele etmektir. İşte,
Hükûmetimiz de milletin verdiği talimat, yetki ve sorumlulukla anayasal
yetkisini kullanarak ülke genelinde olağanüstü hâl ilan edilmesine ve bu
alanda kanun hükmünde kararnameler çıkartmakta ve terörle etkili
şekilde mücadelesini sürdürmektedir. Hükûmetimiz çıkarmış
olduğu kanun hükmünde kararnamelerle terör örgütüyle etkili şekilde
mücadele etmeyi amaçlamaktadır.
Önerge içeriğine
baktığımızda, belediyelere hukuksuz bir şekilde kayyum
atandığı, belediye başkanları ve Meclis üyelerinin
tutuklandığı ve ayrıca milletvekillerinin hukuka
aykırı şekilde tutuklandığı iddia edilmektedir.
Sayın milletvekilleri, şu hususu net
olarak belirtmeliyiz: Belediye başkanının veya milletvekilinin
suç işleme özgürlüğü yoktur. Milletin oyuyla seçilmiş olmak
kimseye suç işleme özgürlüğü vermez.
Meclisimiz yasama
dokunulmazlığının kaldırılmasına
ilişkin haklarında dosya bulunan milletvekillerinin
dokunulmazlıklarını 8 Haziran 2016 tarihi itibarıyla kaldırmıştır.
Bu işlem yapılırken AK PARTİ, CHP, MHP, HDP diye ayrım
yapılmadı. Dokunulmazlıkları kaldırıldıktan
sonra doğal olarak yargı da işini yapmaya başladı,
ilgili milletvekillerini ifadeye çağırdı. Bunların
arasında ana muhalefet ve muhalefet partisinin genel başkanları
da vardı. Bu kişiler ne yaptı? Yargının kararına
saygı duyarak gidip ifadelerini verdi ama HDP milletvekillerinin
tamamı davete icabet etmedi, ifade vermedi. Kanunumuz çok açık: Eğer
ifade vermeye gitmiyorsanız zorla getirilirsiniz, hukuk gereğini
yapar. Bu kişilerin bu kapsamda, suçları birden fazla
işlediğine dair soruşturma mevcuttur. Fakat ne ilginçtir ki
kamuoyunda bu kişiler sırf HDP milletvekili diye, hatta daha da
ileri giderek Kürtlerin haklarını savunuyor. diye
tutuklandığına ilişkin bir algı yaratılmaya
çalışılıyor. Böyle bir şey söz konusu bile olamaz. O
soruşturmada tutuklanmayan milletvekilleri de var, kimse buna bir şey
demiyor. Yargı tarafsız ve bağımsız bir şekilde,
hukuka uygun olarak karar veriyor. Herkesin hukuka saygı duyması
gerekiyor. Bakın, daha geçtiğimiz hafta, tutuklanan
milletvekillerinden bir kişi tahliye edildi yani ortada biten bir şey
yok. Yargı görevini yapıyor. Hepimizin bu süreci sabırla
beklemesi gerekiyor. Milletvekili olmamız kimseye suç işleme özgürlüğü
vermez, hele hele hiç kimse, her ne sıfatla olursa olsun teröre destek
veremez. Terörden en muzdarip olan ülkelerden biri olarak terörle etkin
mücadele etmekte kararlıyız. Bu kapsamda devletin parasını
kullanan belediyelerin de teröre destek vermesini önlemek için gereği
yapılmaktadır.
Türkiye, son dönemde birçok terör örgütüyle mücadele
etmektedir. 2015 Temmuz ayından bu yana bilhassa terör örgütü PKK
ülkemizin çeşitli yerlerinde başta yaşam hakkı olmak üzere
özgürlük ve güvenlik hakkı, konut dokunulmazlığı ve
mülkiyet hakkı gibi temel hakları hedef alan terör
saldırıları gerçekleştirmeye
başlamıştır. Ülkemizde meydana gelen terör
saldırıları sonucu çok sayıda sivil ve güvenlik görevlisi
yaşamını kaybetmiştir. Bu bağlamda terör
saldırılarının yoğunlaştığı
ülkemizde sivillerin yaşam haklarını korumak, kamu düzenini
yeniden tesis etmek ve terörle etkin mücadele etmek için hukuka uygun olarak
öncelikle sokağa çıkma yasağı kararı alınmış
ve uygulanmıştır. Sokağa çıkma yasaklarının
kaldırılması için yapılan tedbir talepleri Anayasa
Mahkemesi ve AİHM tarafından reddedilmiştir. Yaşanan bu
süreç olağanüstü hâl kapsamında alınması gereken
tedbirlerin yalnızca FETÖyle sınırlı kalmaması
gerektiğini ortaya koymuştur. Zira darbe girişiminden sonra da
gerek PKK gerekse DEAŞ terör örgütünün faaliyetlerinde azalma
olmamıştır. Güvenlik görevlilerimiz terörle mücadele
kapsamında yürüttüğü tüm operasyonlarda yetkisini hukuka uygun
olarak, kanunilik, meşru amaç ve ölçülülük kriterlerine azami özen
göstererek kullanmaktadır. Ancak terör örgütü hendek kazmak suretiyle
özerk bölgeler oluşturmak istemiş ve silahla halk üzerinde baskı
yapmıştır. Hâlen güvenlik güçlerine karşı her türlü
ağır silahları kullanmakta, bombalı tuzaklar kurmakta,
kesinlikle teslim olmaya yanaşmamaktadır. Bu sebeple öz yönetim,
özerklik ilan edilmesiyle ilgili belediye olanaklarını terör örgütüne
tahsis eden ve basın açıklamaları yaptığı
iddialarıyla açıkça terör örgütlerine destek verdikleri anlaşılan
belediye başkan veya görevlilerinin soruşturmalar kapsamında
alınması gerekmiştir.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Ankara, ne olacak
Ankara? Kendisi söylüyor. FETÖ terör örgütü değil mi?
HİLMİ BİLGİN (Devamla)
Belediye başkanları ve diğer belediye görevlileri
Anayasanın 127nci maddesi, 5393 sayılı Belediye Kanununun 45
ve 47nci maddeleri hükümleri de göz önünde bulundurularak geçici bir tedbir
olarak görevden uzaklaştırılmaları gerektiği kanaatine
varılmış ve İçişleri Bakanlığı
tarafından uzaklaştırılmışlardır.
Olağanüstü hâl kapsamında çıkarılan 674 sayılı
KHKyla Belediye Kanununa ekleme yapılarak terör örgütlerine yardım
ve yataklık iddiasıyla tutuklu ve görevi sona ermiş belediye
başkan, başkan yardımcısı veya meclis üyesinin yerine
İçişleri Bakanı veya vali tarafından görevlendirme
yapılması hükme bağlanmıştır.
Terör suçları kapsamında görevden
uzaklaştırılan belediye başkanlarıyla ilgili birkaç
hususu sizlere aktarmak istiyorum. Halkın oyuyla seçilmiş belediye
başkanlarından bazılarının kamu kaynaklarını
terör örgütüne yardım amacıyla sarf ettikleri yürütülen
soruşturma ya da kovuşturmalarda tespit edilmiştir. Halkın
oyuyla seçilmiş olsalar dahi hiç kimse terör örgütüne destek veremez,
iş makinalarıyla çukur kazamaz, yollara patlayıcı
yerleştiremez. Belediyelerin asli işi vatandaşa hizmet
sunmaktır. Bu kapsamda 674 sayılı KHKnın 13üncü maddesi
uyarınca 25i PKK terör örgütüne üyelikten, 5i de FETÖ/PDY örgütüne üye
olmaktan toplam 32 belediye başkanı görevden
uzaklaştırılmıştır ve söz konusu belediyeler için
görevlendirilmeler yapılmıştır.
Şunun altını çizmek gerekir: Görevden
uzaklaştırma ve yerlerine başkan vekili atanması bir idari
tedbirdir. Soruşturmalar ve yargılamalar neticesinde ceza almayanlar
tabii ki görevlerine dönebilecektir. Görevden uzaklaştırmalar
sonrası örgütün eylem çağrılarıysa halk nezdinde itibar
görmemiştir çünkü yıllardır örgütün baskısı
altındaki halk hizmet beklemektedir. Ayrıca, belediyelere belediye meclisi
dışında başkan vekili görevlendirilmesi sadece terör
suçlarıyla ilgilidir çünkü terör suçları kolektif olarak tüm belediye
imkânlarıyla işlenen bir suçtur. Nitekim belediye
başkanlarının terör suçu dışında bireysel
soruşturmaları nedeniyle görevden uzaklaştırılmaları
hâlinde belediye meclisi kendi arasında bir başkan vekili
seçmektedir. Bu husus Belediye Kanunu madde 45te düzenlenmiş.
Örneğin Kars Digor ve Elâzığ Karakoçan Belediye başkanları
haklarındaki yolsuzluk soruşturmaları nedeniyle görevden uzaklaştırılmış
ve yerlerine belediye meclis üyelerinin kendi aralarında bir başkan
vekili seçmiştir.
Son olarak, bölgede siyasetin üzerindeki tek
baskı PKK terör örgütünün baskısıdır. Pek çok AK PARTİ
siyasetçi örgütün hedefi olmuş, evlerinde çocuklarının gözleri
önünde öldürülmüştür.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin, milletimizin birliğine, beraberliğine,
bayrağımıza ve kutsal değerlerimize karşı
girişilen her türlü terör olaylarının ve adı ne olursa
olsun tüm terör örgütlerinin ve bu hain örgütlere doğrudan ve dolaylı
destek verenlerin tespit edilmesi ve hukuk devleti içerisinde hesap vermesi,
kendini yerli ve millî hisseden her kesimin ortak beklentisi ve görevidir.
Hükûmetimizin hukuk kuralları içerisinde yapmakta olduğu işte
tam budur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HİLMİ BİLGİN (Devamla)
Sayın Başkanım, tamamlayayım.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen, bir dakika
daha veriyorum.
HİLMİ BİLGİN (Devamla) Tabii,
bu mücadeleden rahatsız olanlar vardır ve olacaklardır da.
Ancak, aziz milletimiz emin olsun ki bu konuda en küçük bir zafiyet
gösterilmeyecek ve terör örgütleriyle, bunlarla etkili ve kararlı
şekilde mücadele edilmeye devam edilecektir. Bu nedenle, milletten yetki
ve sorumluluk alarak görev yapan her siyasi parti, terörle mücadele
noktasında hassas olmalı, bu konuda yapılan mücadeleyi zafiyete
düşürecek terör örgütlerinin oluşturmaya
çalıştığı mağduriyet algısına prim
vermemelidir.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bilgin.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan
Sayın Yıldırım
AHMET YILDIRIM (Muş) Milletvekillerimizi ve
belediye başkanlarımızı birçok örnek vererek, cümle
kullanarak terör örgütüne yardım etmekle suçladı.
BAŞKAN Buyurun iki dakika.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, Sivas Milletvekili Hilmi Bilginin HDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
AHMET YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, iktidar milletvekillerine aylardan beri
sorduğumuz hiçbir soruya cevap alamıyoruz ancak önlerine koymuş
oldukları, cevap veremedikleri konulara dair bunlardan kaçan ve
ezberletilen ya da kendi ezberledikleri cümleleri gelip burada okumak
dışında, hamaset dışında başka hiçbir
iş yaptıkları yok.
Şimdi, ben hukuk düzleminde az biraz hukuktan
anlayan herkesin anlayabileceği soru soruyorum: 5 ilde 5 ayrı
başsavcılık aynı saatte, aynı dakikada farklı
dava dosyalarıyla ilgili nasıl harekete geçer? Buna dair soru
soruyoruz, bir cevabınız yok. Olmayınca yalana
sığınmak zorunda kalırsınız.
Yine, bakın, biz şundan gurur duyuyoruz:
Bu sözü edilen belediye başkanları şu ülkede en fazla mülki
denetim geçiren, mülkiye müfettişleri, İçişleri müfettişleri
tarafından denetim geçiren belediyeler. Bir kişi gelsin burada bir
yolsuzluk örneğini herhangi bir hukuk belgesine, herhangi bir denetim
raporuna dayandırsın bakayım. Bir tane belediyenin
aracının hendeklerde kullanıldığına dair bir
resmî belge getirsinler.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Gösterdi
İçişleri Bakanı.
AHMET YILDIRIM (Devamla) - Sorduğumuz sorulara
cevap vermeyenler ancak böyle yalan ve iftiraya sığınmak zorunda
kalırlar.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Süleyman Bey gösterdi
evrakları.
AHMET YILDIRIM (Devamla) - Ya değilse,
şunu söyleyelim: Ne dedi?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Kürsüden gösterdi
Süleyman Bey.
AHMET YILDIRIM (Devamla) - En son gidip gelip
sığınabileceğiniz hukuk, KHK hukukudur. KHKdan başka
sizin bir demokrasi kalibreniz olamaz ancak KHK kadar konuşabilirsiniz. Ya
değilse, bakın, son günlerde DAİŞten tutuklu olanlar sabit
ikametgâh sahibi olduğu için tahliye ediliyor. Peki, Çağlar Demirel
buradan çıkışta Meclisten götürüldü. Milletvekili sabit
ikametgâh sahibi değil de DAİŞ mensubu sabit ikametgâh sahibi,
öyle mi?
Bir diğer husus, şunu da söyleyelim:
Bakın, burada siz mevcut hukuk düzeniyle, KHK düzeniyle gurur
duyabilirsiniz. Bir de şunu söyleyelim: Bir kimsenin davaya gitmemesi
zorla getirilme gerekçesi olabilir yoksa tutuklama gerekçesi olamaz. Gelin az
biraz hukuk diliyle konuşun da burada, şu antidemokratik faşizme
tekabül eden KHK diliyle konuşmayın. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hukukçu konuştu,
sen hukukçu değilsin Ahmet Bey.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Ya, hukuk diliyle
yapsanız bu başınıza gelmez sizin yani. Hukuk dilinden mi
anlıyorsunuz yani?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, partimize yönelik yalan gibi ifadeler kullanıldı, bir
kere bunları reddediyoruz.
AK PARTİ milletvekilleri ellerine
tutuşturulandan başka bir şey bilmiyorlar, bunları burada
anca okuyorlar, başka bir şeye de yaradıkları yok. gibi
ağır bir itham da var. Ciddiye almadığımız için
kürsüden cevap vermeyeceğiz. AK PARTİ milletvekillerinin on dört
yıldır neler yaptıkları, nelere imza attıkları
ortadadır.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sorulara cevap verin,
sorulara.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Onun için de
milletimiz hâlen iktidarda bu partiyi tutmaktadır.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sizin demokrasi
kalibreniz KHKdır. Sorulara cevap ver.
BAŞKAN Sayın Yıldırım
AHMET YILDIRIM (Muş) Sorulara cevap ver.
BAŞKAN Sayın Yıldırım,
duymuyorum konuşmacıyı, lütfen.
MEHMET MUŞ (İstanbul) İkincisi:
KCKnın kontrolünde olanlar bize demokrasiden ders veremezler.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Baydemir
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, sayın grup başkan vekili ifadesinde
konuşmalarımızı, dolayısıyla benim sunumumu da
ciddiye almadığını ifade etti.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ne alakası
var ya? Böyle bir usul var mı ya?
BAŞKAN Yok, sizinle ilgili söylemedi onu
Sayın Baydemir. Grubunuz adına Sayın Yıldırım
cevap verdi.
AHMET YILDIRIM (Muş) Hayır Sayın
Başkan.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Böyle bir usul yok
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Muş da
Yıldırımın konuşması üzerine yerinden
açıklamada bulundu. Burada bir sataşma söz konusu değil, lütfen.
MİZGİN IRGAT (Bitlis) Bu önerge bize
ait.
UĞUR AYDEMİR (Manisa)
Açıklamanın içeriğine cevap vermek istemeyebilir. Ne var onda?
Muhatap olmak zorunda mı?
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Açıklamanın içeriğinde KCKnın
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, böyle bir usul yok.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) Daha
doğrusu, açıklamasının içeriği başlı
başına bir sataşmadır Sayın Başkan. Bizleri
KCKnin etkisinde kalmakla itham ediyor.
AHMET YILDIRIM (Muş) Evet, en son
kullandığı cümle Sayın Başkan.
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa) Ben bu
ithamı kendilerine iade ediyorum ve sataşmadan iki dakika söz
istiyorum.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan KCKnın etkisinde kalan, kontrolünde olanlar demokrasi dersi
veremez. dedim. Onlar üzerlerine alınıyorlarsa buyursunlar.
AHMET YILDIRIM (Muş) Evet, biz konuştuk,
bizim için bunu söylüyor Sayın Başkan.
BAŞKAN Genel bir ifadeyse
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Kalanlar diyor,
kalanlar.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sen KCKnın
kontrolünde misin, kabul ediyor musun?
BAŞKAN Sayın Muş
AHMET YILDIRIM (Muş) Ben de genel bir ifade
kullandım Sayın Başkan.
BAŞKAN Bir dakika.
Sayın Muş, genel bir ifade mi
kullandınız?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, bakın, çıkıp
AHMET YILDIRIM (Muş) CHP için mi söylediniz?
Biz oturalım o zaman.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Yarası olan
gocunur. KCKnın kontrolünde olanlar AK PARTİye demokrasinin
kalibresinden bahsedemezler, demokrasi dersi veremezler.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Yıldırım.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Baydemir
konuşacak.
BAŞKAN Sayın Baydemir, buyurun.
YUSUF BAŞER (Yozgat) Sen KCKnın
avukatı mısın? Demek ki avukatları bunlar.
2.- Şanlıurfa Milletvekili
Osman Baydemirin, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yerinden sarf
ettiği bazı ifadeleri sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biz yedi gün yirmi dört
saat karşılıklı polemiklerle ve
karşılıklı birbirimizi itham ederek eğer bir mesafe
kat edebileceğimize inansaydık polemiği ısrarla ve inatla
sürdürürdük. Ancak, şunu ifade etmek istiyorum: On dört yıl boyunca
kim kiminle kucak kucağaydı? 15 Temmuz darbe girişimini, cunta
girişimini ve onun kliğini besleyenler kimlerdi? Kimlerdi?
Dolayısıyla, kalkıp bize bu manada söz söylemek hakkı ve
haddi olmayanların bir kez daha dönüp aynaya bakmalarını
öneriyoruz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) KCKya cevap verin
Sayın Baydemir, KCKya söz verin.
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) İkinci bir
husus: Milletin iradesiyle seçilmiş belediye başkanını,
belediye başkanlarını -bir kez daha söylüyorum- 6 milyon, 7
milyon insanın hür iradesiyle seçilmiş olan insanları cezaevine
koymak darbeciliktir darbecilik, darbeciliğin ta kendisidir.
Bir husus daha ifade edeyim: Hendek diyorsunuz
değil mi? Barikat diyorsunuz değil mi? Viranşehirde hendek mi
vardı? Bozovada barikat mı vardı? Halfetide ne vardı?
Bakın haritaya, bakın; Kürt halkının hür iradesiyle, özgür
iradesiyle seçilmiş olan bütün belediye başkanları yerine ya
kayyum atanmıştır ya cezaevindedir. Bunun adı darbedir,
bunun adı sömürge hukukudur, bunun adı milletin iradesiyle
seçilmiş olan mekânın, iradenin işgal edilmesidir ve bunun hiç
kimseye sunabileceği miskalizerre kadar bir katkı yoktur.
İşte, bu atmosferin kendisi dahi bir başka darbe zeminine, bir
başka kaos zeminine davetiye çıkarmaktır. Gelin bundan
vazgeçin. diyoruz. Bunun mağduru bugün biziz, yarın sizler
olacaksınız. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Baydemir, teşekkür
ederim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, Türkiye hukuk devletidir, hukukun sömürgesi olmaz, sömürge hukuku
olmaz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının, Bolu
Milletvekili Tanju Özcan ile İzmir Milletvekili Ali Yiğite Meclis
kapısında geçirdikleri kaza nedeniyle geçmiş olsun
dileğinde bulunduğuna ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın
Özcan, size söz vereceğim. Öncelikle geçmiş olsun, bir kaza
atlatmışsınız Ali Yiğit Beyle beraber. Telefonda
görüştük ama bir kere daha sizi dinleyelim.
Tekrar geçmiş olsun
diyorum.
Buyurun Sayın Özcan.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
21.- Bolu Milletvekili Tanju
Özcanın, Meclisin Çankaya Kapısı girişindeki bariyerin
zamansız açılması nedeniyle bir kaza geçirdiklerine ve bu konuda
önlem alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
TANJU ÖZCAN (Bolu) Sayın Başkan,
öncelikle nezaketinizden dolayı size ve arkadaşlarıma çok
teşekkür ediyorum.
Bugün saat 13.00 sıralarında benim
kullandığım araçla Sayın Milletvekilimiz Ali Yiğitle
birlikte Çankaya Kapısına geldik. Kapıdaki polis memuru
arkadaşımız bizi selamlayarak buyurun işaretini gösterdi.
Herhangi bir şekilde o girişte yerden açılan bariyer kapalı
değildi. Biz hareket ettik, yaklaşık 20-30 kilometre hızla
içeri girerken birden bir gümleme sesi geldi, arkasından aracın hava
yastıkları patladı, camları kırıldı. Biz
zannettik ki herhâlde yakınımızda bir bomba patladı
aracın içi duman da dolunca. Dışarı
çıktığımızda fark ettik ki biz, giriş
esnasında kapalı olan sistem bizim gireceğimiz esnada
açılmış ve yerden yaklaşık 20 santim yükselmiş.
Burada güvenlik amacıyla bu sistemi koyuyoruz,
kazaya sebebiyet veriyor. Burada bir güvenlik açığı da
oluşuyor, ben asıl ona dikkat çekmek istiyorum. Bugün, aracım
pert olarak çok şükür fiziksel bir zarar görmeden biz kurtulduk. Ancak,
hepiniz biliyorsunuz ki Sayın Başbakanın, sayın genel
başkanların, sayın bakanların makam araçları ve koruma
araçları o kapıdan 20-30 kilometre hızla girmiyor, bazen
70-80-100 kilometre hızla giriyor. Burası uzaktan kumandayla kontrol
edilen bir kapı.
Ben bugün başıma gelenin kötü niyetli bir
arkadaş tarafından gerçekleştirilmediğini, bir ihmal
olduğunu düşünüyorum ama buna kumanda eden kötü niyetli bir polis
memuru örneğin Sayın Başbakan içeri girerken makam aracı
tam o noktadan geçerken düğmeye bassa ve bu sistem çalışsa,
Allah korusun, Sayın Başbakanın, sayın genel
başkanların, sayın bakanların başına ölümle
sonuçlanabilecek hadiseler gelebilir, suikast gerçekleştirilebilir. Ben bu
konuda Meclis Başkanlığının özel bir inisiyatif
almasını, bu sistemi yeniden sorgulamasını bu vesileyle
hatırlatmak istedim.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim. Tekrar
geçmiş olsun.
Konuyla ilgili bizzat ilgileneceğim.
Sayın Ali Yiğit, siz de sisteme
girmişsiniz, buyurun.
22.- İzmir Milletvekili Ali
Yiğitin, Meclisin Çankaya Kapısı girişindeki bariyerin
zamansız açılması nedeniyle bir kaza geçirdiklerine ve bu konuda
önlem alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ YİĞİT (İzmir)
Teşekkür ederim Başkanım, aramışsınız
ayrıca, mesaj da çekmişsiniz, tekrar tekrar teşekkür ediyorum.
Tabii, bir kaza. Biz İzmirden buraya gelinceye
kadar kaza yapmadık ama Meclisin kapısında ve bir de protokol
girişinde kaza yaptık. Çok büyük bir talihsizlik.
Hiçbir art niyet falan da düşünmüyoruz. Yani
önemli olan kaza yapmamaktı ama yaptık. Biraz önce Özcan
arkadaşımız söyledi, yani daha büyük kazalara sebebiyet vermemek
için gereken tedbirleri almak gerekir.
Ben bu arada bizim kazamızın hiçbir
şey olduğunu düşünüyorum. Her gün polislerimiz ölüyor,
askerlerimiz ölüyor, insanlarımız ölüyor. Önemli olan, ölümlerin
olmaması. Bizimki küçücük bir kaza, biz buna şükrediyoruz. Daha büyük
kazalar gelmesin bu ülkenin başına.
Hepinize teşekkür ediyorum,
saygılarımı sunuyorum, sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yiğit.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Diyarbakır
Milletvekili Çağlar Demirel tarafından, OHAL kapsamında
demokratik siyaset kurumlarını devre dışı
bırakmaya yönelik başlatılan yoğun baskı, engelleme,
gözaltı ve tutuklamaların araştırılması ve tespit
edilmesi amacıyla 30/11/2016 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 17 Ocak 2017 Salı
günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin lehinde son olarak Ankara Milletvekili Sayın Şenal
Sarıhan konuşacak.
Buyurun Sayın Sarıhan. (CHP
sıralarından alkışlar)
ŞENAL SARIHAN (Ankara) Değerli
Başkan, değerli kâtip üyesi arkadaşlarım, yazman
arkadaşlar ve salonda bulunan çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; buradan doğrusu, salon dışında
olanları selamlamayı düşünmüyorum, sadece salonda
bulunanları saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, biraz
sessiz olabilir miyiz lütfen.
Buyurun.
ŞENAL SARIHAN (Devamla) Biraz önce HDPli
arkadaşlarımız tarafından sunulan önergenin sahibinin
şu anda aramızda olmayan, tutuklu bulunan Çağlar Demirel
olduğu ifade edildi. Aslında bu durum dahi Çağlar Demirelin bir
parlamenter olarak şu anda hepimizle bir arada olup kendi önergesi üzerine
konuşamamış olmasının, 15 Temmuzdan bu yana yaşadığımız
bir gerçekliği son derece özetle ifade ettiği inancındayım.
Lütfen, salonda sessizliği sağlayabilir
misiniz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bir kez
anons ettim ama ikincisine ihtiyaç duyuyorum. Lütfen biraz sessizliğimizi
koruyalım.
Buyurun Sayın Konuşmacı, sürenize
ekleyeceğim.
ŞENAL SARIHAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bu konuda, 15 Temmuzdan sonra yaşananlar konusunda,
gözaltı ve tutuklama işlemlerinin alabildiğine hukuk
dışı bir hâle geldiği konusunda daha önce buradan çok
sayıda konuşma gerçekleştirildi. Şimdi, bir rakamı
sizinle paylaşarak konuşmamı sürdürmek istiyorum. Bugüne dek
gözaltına alınan sayısı, Sayın Adalet Bakanı
tarafından yapılmış olan son açıklamaya göre 71.274
kişi. Tutuklama ise, yine Sayın Adalet Bakanının
açıklamalarına göre 41.832 kişi.
Şimdi, bildiğimiz bir gerçeklik var. Biraz
önce yine HDPli milletvekilleri özellikle AKPye hitaben Siz kanun hükmünde
kararnameler üzerinden hukuk okuyorsunuz. dediler. Oysa -ben değerli
arkadaşlarıma da anımsatmak isterim ki- OHAL dahi, kanun
hükmündeki kararnameler dahi hukuk dışına çıkmayı
engeller, izin vermez. Olağanüstü hâl rejimi, temel hak ve özgürlüklerin
korunduğu bir rejimdir, sınırları vardır, bu
sınırlar dışına çıkıldığı
zaman bir hukuk rejimi diye ifade ettiğimiz OHAL rejimi hukuka
aykırı bir yapıya kavuşmuş olur. Aramızda hukukçu
arkadaşlar var. Onlarla birlikte ve onlara da anımsatarak birkaç
şeyden söz etmek isterim. Gözaltı ne demektir, tutuklama ne demektir
ve esas adı, hem tutuklamanın hem de gözaltının hukuk sistemimizdeki
asıl adı nedir? Asıl adı, arkadaşlar, koruma
tedbirleridir, koruma önlemleridir. Bazen suçtan koruma, bazen suçluyu korumak
üzere düzenlenirler ve bunların en basiti yakalamadır, tutuklama,
zorla getirme, arama, el koyma, beden muayenesi fiziki ve kimlik tespiti ve
iletişim tespiti gibi önlemler arkasından yer alır.
Şimdi, biz, bir gözaltı işlemi
yaptığımız zaman o gözaltı işleminde nelere uymak
durumundayız, sanıktan ya da zanlıdan suça gitmek mi, yoksa
kanıtları saptayıp kanıtlar üzerinden zanlıya
ulaşmak ve onu sorgulamak mı? Bugün kanun hükmündeki kararnamelere
sığınılarak ama hukuka aykırı olarak yapılan
işlemler bireyler hakkında, zanlı diye gösterilen bireyler
hakkında -ki, ben bunu sadece milletvekilleriyle sınırlı
olarak düşünmemek gerektiğini, bütün yurttaşlarımıza,
bu arada gözaltına alınan, bu arada tutuklanan bütün
yurttaşlarımıza ilişkin olarak düşünmek gerektiği
inancındayım- yapılan işlemler hukuka aykırıdır.
Kanıtlar toplanmaksızın gözaltı
işlemleri, kanıtlar toplanmaksızın yakalama işlemleri,
herhangi bir uyarı olmaksızın çağrıya uymadı diye
bireylerin tutuklandığı ve delillerin göz ardı
edildiği bir süreçle karşı karşıyayız. Bu süreç
Parlamentomuzun, hukuka uygun kararlar üretme durumunda olan Parlamentomuzun,
hukuka uygunluk, yani Anayasanın 2nci maddesinde yer alan hukuk
güvenliği ve hukuka uygun eylem ve işlemleri, yasal düzenlemeleri
yapan bir kurumun bu konuda çıkardığı kararnamelerin
doğrudan doğruya Anayasanın 2nci maddesiyle
çeliştiği bir düzenlemede hukuksuzluk açıkça ortaya
çıkmaktadır.
Devam ediyorum. Anayasanın 10uncu maddesi
vardır. Biz bunların değiştirilmesi konusunda da herhangi
bir öneriyle karşılaşmadık. 2nci madde yerinde duruyor.
10uncu madde yani eşitliği emreden madde yerinde duruyor; herkese
eşit davranılması, her koşulda eşit
davranılması konusunda. Anayasanın 15inci maddesi,
uluslararası hukuktan doğan yükümlüğünün ihlal
edilemezliğine ilişkin. 36ncı madde, her durumda dava hakkının
kullanılması gerektiğine ilişkin. 121/3üncü madde, OHALle
sınırlı, OHALin ilanıyla
sınırlandırılmış önlemler alınmasına
ilişkin. Yine 125inci madde, OHALde dahi yürütmeyi durdurma isteminin
yasaklanmamasına ilişkin.
Bütün bunlara yani Anayasanın açık
hükümlerine karşın, yapılan uygulamaların,
sayıları binleri aşmış olan, cezaevlerini dolup
taşırmış hâle getiren bu uygulamaların ne kadar
hukuksuz olduğunun bir örneğini de bugün -umarım ki
okumuşsunuzdur- basında yer alan bir haberi sizinle paylaşarak
size anımsatmak istiyorum. Sevgili arkadaşlar, elimde bir kovuşturmaya
yer olmadığı kararı var. Kovuşturmaya yer
olmadığı kararının müştekisini ve
şüphelisinin adlarını vermiyorum ama kimliğini
söyleyeceğim: Bir emniyet görevlisi. Zanlı, sanık, şüpheli,
bir emniyet görevlisi. Bu emniyet görevlisiyle ilgili, Bu şahıs tarafından
kötü muamele ve işkence gördüm. diye yakınan, belgelerini ve
tanıklarını sunmuş olan bir davacı hakkında
verilen karar, kamu adına kavuşturmaya yer olmadığı
kararı. Nereden çıkarıyor? Burada kabul ettiğiniz, sonra
kanun hâline de getirmiş olduğunuz 667 sayılı Kanun
Hükmündeki Kararnamenin 9uncu maddesinden bu sonucu çıkarıyor. Ne
dedik? Ne diyor? Daha doğrusu, biz demedik, bunları kullanırken
hep hata yapıyorum. OHAL görevi içinde görev yapanların herhangi bir
suçla, herhangi bir cezai ve idari yaptırımla
karşılaşmayacaklarına ilişkin düzenleme getiriyor.
Daha önceki konuşmalarımda size birisini
hatırlatmıştım; 12 Eylülün paşalarını
hatırlatmıştım. 12 Eylülün işkence emirlerini veren,
bireyleri görevden alan, tutuklayan, gözaltına alan, doksan gün süreyle
işkenceye izin veren insanların
soruşturulamazlığının yarattığı
probleme işaret etmiştim.
Şimdi buradan size sesleniyorum: Yarın bir
Kenan Evren olarak mı anılmak istiyorsunuz yoksa siz hukuka uygun
düzenlemeler yapmış ve gerçekten teröristi terörist olarak
değerlendirmiş ve cezalandırmış ama herhangi bir suçla
ilgisi olmayan insanlara yönelik de işkenceler yapmış,
gözaltılar hazırlamış, tutuklamalar yapmış ve
onları ağır cezalarla hak etmedikleri hâlde hukuksuz bir biçimde
cezalandırmış olmakla mı anılacaksınız?
Değerli arkadaşlar, bir tercih yapmak
zorundayız. Burada hukukun beş yüzü yok, dört yüzü yok. Her siyasi
parti temsilcisi gelip burada farklı farklı değerlendirmeler
yaparsa demek ki o ülkede hukuk yoktur arkadaşlar. Zaten hukuk da insan
haklarına dayalı olmak zorunda bir hukuktur. Şimdi,
Anayasanın bütün düzenlemeleri, Anayasanın açık hükümleri,
Ceza Muhakemeleri Kanununun açık hükümleri varken eğer biz
Türkiyede sayıları on binleri bulmuş olan insanları
gözaltına alıyor ve tutukluyorsak doğru gitmeyen,
yanlış giden bir şey vardır.
Biraz önce değerli Aytuğ Atıcı
Haberiniz var mı? diye seslendi. O seslenirken şunu
anımsadım: Haberin var mı taş duvar? Demir kapı, kör
pencere
Haberin var mı? Haberiniz var mı cezaevi ne demektir,
gözaltı ne demektir, tutuklama ne demektir? Çocuklarınızın
dışarıda kalması, annelerinizin dışarıda
kalması ne demektir?
Haksızlık varsa her haksızlık
bir cinayettir arkadaşlar, bu cinayete ortak olmayalım.
Teşekkür ederim. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sarıhan.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
aleyhinde Bilecik Milletvekili Halil Eldemir konuşacak son olarak.
Buyurun Sayın Eldemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HALİL ELDEMİR (Bilecik) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; İç Tüzükün 19uncu
maddesi gereğince Halkların Demokratik Partisinin OHAL
kapsamında başlatılan gözaltı ve tutuklamalar konusunda
verilen önerisinin aleyhine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri,
sizlerin nezdinde de aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, Diyarbakırda Dicle Üniversitesinin
yakınlarında tuzaklanan el yapımı bombanın
patlaması sonucu hayatını kaybeden, şehit olan 4 polisimize
Cenab-ı Allahtan rahmet, yaralı polislerimize, güvenlik
kuvvetlerimize de acil şifalar diliyorum.
Yine, 2017 yılının ilk saatlerinde
İstanbulda bir eğlence kulübüne yapılan saldırı
sonucu 39 kişinin ölümüne sebep olan teröristin yapılan operasyon
sonucu yakalanmasının memnuniyeti içerisindeyiz. Güvenlik güçlerimizi
tebrik ediyor, görevlerinde ve bundan sonraki terörle mücadelelerde de
kendilerine başarılar diliyorum; Cenab-ı Allahtan gayret, güç,
kuvvet diliyorum.
15 Temmuz yaşanan alçak darbe girişimi ve
hain kalkışma devletimizi, malumlarınız olduğu üzere,
olağanüstü hâl kararı almaya zorlamıştır.
Olağanüstü hâl kararı hukuki bir düzenlemedir. Bu hukuki düzenlemenin
birinci tarafı: Anayasamızda buna cevaz verilmiştir. Sayın
Cumhurbaşkanımızın başkanlığında
toplanan Bakanlar Kurulunun oy birliğiyle aldığı karar
neticesinde ve Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderdiği tezkereyi burada
hep birlikte görüşmemizin neticesinde vermiş olduğumuz bir
karardır. Bu kararı da hep birlikte 2 kez uzatmış olduk. Bu
açıdan düşündüğümüz zaman, bu, hukuki bir düzenlemedir.
Diğer taraftan da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararlarında da olağanüstü hâl kapsamındaki tutuklamalara cevaz
verilmiştir. Şunu özellikle ifade edeyim: Tutuklamalar, her
şeyden önce, bir tedbirdir; asla ve asla infaz değildir.
Önümüzde görüştüğümüz, yarım
bıraktığımız bir kanun tasarımız var. Daha
önce olağanüstü hâli burada çok görüştük, konuştuk. 446
sıra sayılı kanun teklifini bir taraftan Emekli
Sandığı emeklilerimiz, diğer taraftan da içerisindeki
düzenlemelerle
En önemli düzenlemelerden birisi de esnafımızın
beklediği sicil affıdır. Bir an önce kanuna geçmek istiyoruz.
Bu kanunun şimdiden milletimize hayırlar
getirmesini diliyor, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Eldemir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun
AHMET YILDIRIM (Muş) Karar yeter
sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, grup önerisi kabul edilememiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- CHP Grubunun, Genel Kurulun 17, 18
ve 19 Ocak Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri 15.00-21.00
saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesine
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 17/1/2017 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri: Genel Kurulun 17, 18 ve 19 Ocak Salı,
Çarşamba ve Perşembe günleri 15.00-21.00 saatleri arasında
çalışmalarını sürdürmesi önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin lehinde ilk olarak Çorum Milletvekili Sayın Tufan Köse
konuşacak.
Sayın Özel, iyice bilgilendirdiniz yani
Sayın Köseyi, gördük.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Estağfurullah efendim,
sayın Başkanlık Divanı üyesini bilgilendirmek haddimize mi?
Ancak istifade ederiz.
BAŞKAN Gördüm de.
Buyurun Sayın Köse. (CHP sıralarından
alkışlar)
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben de heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Geçtiğimiz hafta Türkiye Büyük Millet
Meclisinde, Genel Kurulda ülkemizin de geleceğini derinden etkileyecek
Anayasa değişiklik önergesiyle ilgili 19 tane gizli oylama
yaptık. Meclis İdare Amiri olarak ve bir hukukçu olarak,
yaptığımız işlerin ne kadarının doğru
olduğunu, neler yaptığımızı yüce heyetinizle
paylaşmak istiyorum. Bu sebeple bu grup önerisini verdik.
Değerli arkadaşlarım, bir kere, gizlilikten
anlaşılması gereken şeyi farklı anlamayı benim ne
hukukçu mantığım ne de orta zekâlı bir insan olarak
duruşum kabul etmiyor. Zaten dünyada da bunun herhangi bir örneği
yok.
Anayasa Terimleri Sözlüğünde gizlilik
şöyle açıklanmış: Hem oy kullanırken kimseye
görülmeme hem de kullanılan oyu kimsenin görmemesi şeklinde
gerçekleşir. demiş çok net, çok açık ifadelerle.
Yine, bizim, 298 sayılı Seçimlerin Temel
Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunumuzda da buna ilişkin,
3 maddede, 74, 75 ve 76ncı maddelerde düzenlemeler
yapılmış. Öncelikle, 2nci maddesinde Oy gizli
kullanılır. dedikten sonra 74üncü maddesinde Sandıkların
konulacağı yerlerin belirlenmesinde seçmenin oyunu kolaylıkla, serbestçe
ve gizli bir şekilde verebilmesi gözetilir. diye açıklamış
yani gizli bir şekilde verecek. Yine, 75inci maddede Sandık
kurulları, oy serbestliğini ve gizliliğini sağlayacak
şekilde, yeteri kadar oy verme yeri hazırlar. demiş yani burada
da gizlilikten bahsediyor. Yine, devamında, Seçmen, oy pusulasını
kapalı oy verme yerinde, zarfa koyup kapatmak zorundadır. diyor. Bir
kez daha tekrar ediyorum arkadaşlar: Seçmen, oy verme yerinde, oy
pusulasını zarfa koyup zarfı kapatmak zorundadır.
demiş 75inci maddede. 76ncı maddemiz Kapalı oy verme yeri; içerisi
dışardan gözetlenemeyecek ve oy pusulasını seçmenin
inceleyip zarflayabileceği şekilde düzenlenir. demiş. Yani,
bütün düzenlemelerde, kapalı kabine girilecek, verilen oy
dışarıdan görülmeyecek ve oy pusulasını inceleyip
zarfı kapatacak şekilde bir oy kabini düzenlemesi getirilmiş.
Şimdi, geçtiğimiz hafta burada 19 tane
oylama yaptık dedim, ben de 19 oylama boyunca
Değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olarak ve Cumhuriyet Halk Partililer olarak ayın 17sinde
yani bugün saat 17.00de, ülkemizin geleceğini derinden etkileyecek bu
Anayasa değişikliğine karşı hep beraber bir dakika
ayağa kalkma eylemi
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ayağa kalkıyoruz.
TUFAN KÖSE (Devamla) Ayağa kalkıyoruz ve
kırmızı kart gösteriyoruz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Millet size
kırmızı kartı gösterdi zaten.
(CHP Grubu milletvekillerinin ayağa kalkarak
kırmızı kart göstermesi)
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Bütün
yapacağınız bu mu, başka numara yok mu?
TUFAN KÖSE (Devamla) Daha bu başlangıç.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Cevap verme.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Cumhuriyet Halk Partisi eylem yapıyor, lütfen
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) Ama sandıkta bu
millet size bir kırmızı kart gösterecek ki
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, Genel Kurul bu şekilde toplu gösterilere alet edilemez. Bu,
düzene aykırıdır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MEHMET MUŞ (İstanbul) Gösteri yapmak
isteyenler Genel Kurul dışında yapsınlar.
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.01
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.18
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Emre KÖPRÜLÜ (Tekirdağ), Sema
KIRCI (Balıkesir),
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 60ıncı Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Öneri lehinde ilk konuşmacı Çorum
Milletvekili Tufan Köseyi konuşmasını tamamlaması için
kürsüye davet ediyorum.
Buyurun Sayın Köse. (CHP sıralarından
alkışlar)
Altı dakika süreniz var.
TUFAN KÖSE (Çorum) Hayır efendim, burada
zaten altı buçuk dakika yazıyordu, siz on dakikaya tamamlayın
onu.
BAŞKAN Yok, altı dakika süre
TUFAN KÖSE (Devamla) Yedi dakikaya
tamamlayın, altı buçuktan yedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkan yüce gönüllüdür, onu
sekiz dakika yapar, altı buçuğu.
BAŞKAN Siz başlayın, bir
bakalım.
Buyurun.
MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) Yedi buçuk
dakika vardı Başkanım, ben gördüm.
BAŞKAN Bir başlasın bakalım
Sayın Tufan Köse.
Buyurun.
TUFAN KÖSE (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, değerli yurttaşlarım; cumhuriyet
düzenimizi ortadan kaldırmaya dönük, cumhuriyetin
kazanımlarını ortadan kaldırmaya dönük bu Anayasa
değişiklik teklifini yarın yani 18 Ocak 2017 tarihinde saat
18.00de bulunduğumuz yerlerde; kahvelerde, sokaklarda, evlerde, iş
yerlerimizde bir dakika boyunca ayağa kalkarak protesto ediyoruz, bu
konuda da bilgi vermek istiyorum.
Şimdi, konuşmama şöyle
başlamıştım: Gizliliği anlatarak
başlamıştım, devamında da 298 sayılı
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda, seçmenin
oyunu zarfın içerisine koyup atabileceği bir düzeneğin seçmen
kurulları tarafından sağlanması gerektiğini
söylemiştim yani oyu zarfın içerisine kabinlerde koyacak, bu kadar
net ifadelerle tarif edilmiş.
Peki, biz geçtiğimiz hafta burada 19 tane
oylama yaptık, neler yaşadık, kısaca bundan bahsetmek
istiyorum.
Bir kere, iktidar partisinin, Adalet ve
Kalkınma Partisinin milletvekillerinin önemli bir bölümü, bana göre yüzde
80i, yüzde 90ı yani 316 milletvekilinin belki 270i, 280i
oylarını kabine girmeden kullandılar, net. Örnek olsun diye
veriyorum, mesela Sağlık Bakanı -bunu ben görmedim, görenler
söylüyor- ikaz edene demiş ki: Suç işliyorum, sana mı
soracağım? demiş. Benim gördüğümü söylüyorum,
İçişleri Bakanına dedim ki ben ilk oylamada, şu tarafta: Ya
bu oylama türü böyle doğru olmuyor. Kardeşim, benim ömrüm bu
işlerde, seçimlerde geçti, doğru yapılıyor bu iş.
dedi. Açık oy kullananlar için söylüyor. Şimdi, bir kısım
bakanlar böyle yapıyor, mesela Enerji Bakanımız. Hadi
İçişleri Bakanı kendinden şüpheleniyor ya da kendinden
şüphelenildiğini düşünüyor. (CHP sıralarından
alkışlar) Ama, Enerji Bakanımıza ne oluyor, Sayın
Berat Albayraka? O da açık kullanıyor, ona da birkaç kere espriyle
karışık söyledim, o da açık kullanmaya devam ediyor. Ama,
bir taraftan da AB Bakanı Sayın Ömer Çelik, gidiyor, nizamına
uygun, kapalı kabine giriyor, zarfını orada kapatıyor,
geliyor. Hangisi doğru bunun arkadaşlar? Sayın Ömer Çelikin
yaptığı mı doğru, İçişleri
Bakanının yaptığı mı doğru? Örnek olsun,
grup başkan vekillerinden birisi kabine giriyor, diğeri girmiyor,
artık isim vermeyeyim. Anayasa profesörleri, 2 anayasa profesörü var benim
bildiğim Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu içerisinde: Birisi
nizamına, usulüne uygun gidiyor kabine, oyunu öyle kullanıyor;
diğeri dışarıda hatta o da söylüyor: Tufan Bey, bu usulüne
uygundur kardeşim. Dünyada da böyledir bunun uygulaması. Zaten
dünyada gizli oylama diye bir şey de yok. diyor. Dünyada gizli oylama da
yokmuş. Ben de tabii, o anayasa profesörü olunca
Hatta, şöyle de
söyledi: Ya bu konuyu ben mi biliyorum, sen mi iyi biliyorsun? dedi. Ben
hukukçuyum ama anayasa profesörü değilim. Hemen soruşturdum, sordum,
dünyada gizli oylama var kardeşim, varmış yani beni ayaküstü
kandırmaya çalışıyor, ayaküstü. İtalya
Anayasasında cumhurbaşkanının seçimi gizli oylamayla
yapılıyor. Fransada cumhurbaşkanının görevden
alınması gizli oylamayla yapılıyor. Amma velakin, oralarda
anayasa yargısına taşınmış tek bir dava yok. Bu
ne demek oluyor biliyor musunuz arkadaşlar? Yani gizli oylamanın
anlamını oradaki milletvekillerinin tamamı aynı
şekilde anlamış, bizim gibi anlamamışlar yani.
HİKMET AYAR (Rize) Orada CHP yok.
TUFAN KÖSE (Devamla) Bakın CHP burada
doğrusunu yapmaya çalışıyor, size de doğrusunu
göstermeye çalışıyor arkadaşlar, biraz sonra
anlatacağım, zaman kalmadı gerçi ama. Siz, herhâlde böyle
yaparak Anayasa yargısından bu anayasa değişikliği
paketinin iptal ettirilmesini istiyorsunuz. Ben böyle bir yorum yapıyorum
yoksa başka türlü niye böyle oy kullanasınız.
Bu kavgalar niye çıkıyordu? Bakın,
yurttaşlar yanlış anlıyor, CHPliler kavga
çıkarıyor. diye. Cumhuriyet Halk Partililer kavga
çıkarmıyor arkadaşlar. Cumhuriyet Halk Partililer kavga çıkarmıyor
ama gizliliği ihlal eden milletvekillerini görüntülemek isterken Adalet ve
Kalkınma Partililerin saldırısına maruz kalıyor.
Kavganın çıkma sebebi budur, başka bir sebebi yok. Ben buradan
Başkanlık Divanına söylüyorum: Bu oy kullanma şeklini
Meclis TV çeksin ve bütün gruplara o çekimleri göndersin ki ileride Anayasa
yargısına taşındığında bu konular
delillendirilebilsin.
Şimdi, değerli arkadaşlarım...
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Yayın
yapılıyor zaten.
TUFAN KÖSE (Devamla) Bunları söyledim.
Yayın yapılmıyor, bu kabinlerin önünde tam bir yayın yok.
Şimdi, yüzyılımızın en
önemli siyaset bilimcilerinden Robert Dahl var. Bu gizlilik niye önemli, onu
şöyle kısaca açıklamış, diyor ki Demokrasi Üzerine
adlı eserinde: Gizliliğin geniş çaplı ihlal edildiği
bir ülkede özgür ve adil seçimlerden bahsetmek imkânsızdır.
Aynı bizim burayı tarif ediyor. Yani niçin gizli oy? Genel kabul
gören bir kural hâline geldi, onu da şöyle açıklıyor:
Demokrasinin diğer olmazsa olmaz kuralları gibi, yargı bağımsızlığı
gibi, hukuk devleti gibi, düşünce özgürlüğü gibi, güçler
ayrılığı gibi gizli oy ilkesi de demokrasinin, demokratik
ülkelerin olmazsa olmazıdır. diyor. Bu kadar önemli. Niye peki bu
kadar önemli? Niye bu gizli oy çıkarılmış? Ta 1856
yılında, Avustralyaya bağlı Tazmanyada
çıkmış ilk gizli oy. Yaşanılan kötü deneyimler sonucu
hukuk düzenlerinde yer almıştır bu. diyor. Gerçekten de oy
satın alma gibi, seçmeni tehdit etme gibi, seçmene vaatlerde bulunma gibi
siyasi çürüme örnekleri gizli oylamayı demokrasilerin olmazsa olmaz kurallarından
birisi hâline getirmiş.
Anayasa'mız da gizli oylamayı
düzenlemiş. Bakın, Anayasa'mız 3 tür oylama söylüyor:
İşari oylama, açık oylama, gizli oylama. Şimdi, gizli
oylamayı düzenlediği yerlere bakarsak, mesela Meclis Başkanı
seçimi...
HALİS DALKILIÇ (İstanbul)
Değişmez Tufan Bey.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Biz gizli oy
kullanıyoruz.
TUFAN KÖSE (Devamla) Bir saniye... Zamanım
kalmadı, sana sonra cevap vereyim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Devam et, devam et sen,
devam et.
TUFAN KÖSE (Devamla) Meclis Başkanı
seçimi gibi, Meclis soruşturması açılması gibi, Yüce Divana
sevk gibi, dokunulmazlığın kaldırılması gibi
önemli işlerde yani kamu yararının daha üstün tutulduğu,
bireysel yarardan üstün tutulduğu işlerde gizli oylamayı
öngörmüş Anayasa'mız, bakın.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Biz gizli oy
kullanıyoruz.
TUFAN KÖSE (Devamla) Gizli oy kullanmıyorsun
Osman. Seni söylemedim ama söyleyeyim, sen de açık kullananlardan birisin,
sen de açık kullanıyorsun.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Gizli oy
kullanıyorum ben. Niye? Nereden biliyorsun? Oyuma mı bakıyorsun?
Gizli oy kullanıyorum.
BAŞKAN Karşılıklı
konuşmayalım lütfen.
TUFAN KÖSE (Devamla) Şimdi, kamu
yararının birey yararından önde tutulduğu işlerde
milletvekilinin bu haktan vazgeçmesi kabul edilemez arkadaşlar.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Allah Allah! Gizli oy
kullanıyorum kardeşim.
TUFAN KÖSE (Devamla) Şimdi farklı
yorumlar yapıyorlar, Bu, bana tanınmış bir haktır.
diyorlar. Bu, size tanınmış bir hak değil; bu, size
yükümlenmiş bir ödev, bir görev. (CHP sıralarından
alkışlar)
Kamu yararının üstün olduğu yerlerde
Benim hakkım var, bunu kullanmam. diyemezsiniz. Kamu yararını
ihlal etmek...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre daha verelim
Sayın Köse size.
TUFAN KÖSE (Devamla) Bakın, sizin için söylüyorum,
açık oy kullanan milletvekilleri için söylüyorum: En azından görevi
kötüye kullanma suçu işliyorsunuz, en azından, en azından bu.
Bir ikincisi: Bakın, görevi kötüye kullanma
suçu işlediğiniz gibi
Anayasa yargısı Anayasa
değişikliklerini şekil yönünden kontrol edebiliyor,
denetleyebiliyor; şekil yönünden dediği de ivedilikle görüşülüp
görüşülmediği, teklif ve oylama çoğunluğunun olup
olmadığına ilişkin hükümler. Şimdi, bu durumda Anayasa
oylamasında açık oy veren milletvekillerinin oyları o oy çoğunluğuna
dâhil edilmeyeceği için, bakın, eğer delillendirebilirsek
elimizdeki kayıtlarla veya Meclis TVnin vereceği kayıtlarla,
büyük ihtimal bu gizli oy kullanmayan, açık oy kullanmakta direnen
milletvekillerinin yaptığı eylem dolayısıyla,
yaptığı bu oy kullanma şekli dolayısıyla Anayasa
yargısı bu Anayasa değişiklik teklifini iptal edecektir ve
büyük ihtimal, Cumhurbaşkanı da herhâlde size
yapacağını biliyordur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Köse.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Biz gizli oy
kullanıyoruz kardeşim. Nereden çıkartıyorsun sen
bunları ya?
TUFAN KÖSE (Çorum) Osman, seni
fotoğraflayacağım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Gizli oy
kullanıyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Osman Aşkın Bak,
grup başkan vekiline söz vereceğim.
Buyurun Sayın Bostancı.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
23.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, CHP Grubunun Genel Kurul çalışmaları
sırasında toplu bir eylemde bulunmasına ve Anayasa
oylamalarının usulüne ve İç Tüzük hükümlerine uygun bir
şekilde gerçekleştirildiğine ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Önce, biraz evvel, CHP Grubu Anayasa
tartışmalarına ilişkin Meclis Genel Kurulu
çalışırken bir toplu eylemde bulundu. Esasen, Meclisin
çalışma sükûnunu bozan, sükûnetini bozan bu eylemin bu sükûneti
sağlamakla mükellef CHPli idare amiri kürsüdeyken yapılmasını
ilginç bir ironi olarak görürüm. Bunun altını çizmek isterim.
İkincisi: Buradaki Anayasa oylamaları
usulüne uygun bir şekilde, İç Tüzük 147, 148e uygun tarzda
gerçekleştirilmiştir. Hiç kimse, bir başka vekilin
müfettişi, gardiyanı, onun üzerinde tahakküm kurarak Şöyle oy
kullanacaksın, böyle oy kullanacaksın, şöyle oy
kullanmıyorsun. deme konumunda değildir. Bu konularla ilgili görevli
olan yetkili organ
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Başkanlık Divanıdır ve Başkanlık Divanı,
bütün milletvekillerini gizli oylamanın nasıl
yapılacağı konusunda oylama başlarken
uyarmıştır ve usulüne uygun bir şekilde
gerçekleşmiştir. Öyle anlıyoruz ki CHPli arkadaşlar bu
Anayasa oylamalarına ilişkin delil biriktirerek Anayasa Mahkemesine
gitmek istiyorlar. Hukuken bu tür bir başvuru elbette ki
haklarıdır. Ellerinde deliller var ise bunları Anayasa Mahkemesi
değerlendirecektir. Ama, Meclis kürsüsünde yahut da her bir maddenin
arkasından açıklamalarda bulunarak gizli oylamanın usulüne uygun
yapılmadığına ilişkin kendi kendilerinin
şahitliğine düşen bu tür açıklamaları uygun
bulmadığımızı beyan etmek isterim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben de teşekkür ederim.
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Köse
TUFAN KÖSE (Çorum) İsmimi de zikrederek
sataşmada bulundu.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sataşma?
BAŞKAN Sayın Köse, bir sataşma
değildi, sadece şunu söyledi
TUFAN KÖSE (Çorum) Efendim, ironi olarak
nitelendirdi.
BAŞKAN Bir müsaade eder misiniz.
TUFAN KÖSE (Çorum) Meclis İdare Amiri
olarak orada bulunmam ve bu eylemin yapılması ironi değildir.
BAŞKAN Bir müsaade lütfen.
TUFAN KÖSE (Çorum) Tabii ki, buyurun.
BAŞKAN Sizin idare amiri olmanızdan
dolayı kürsüde böyle bir eylemi başlatmanızı
eleştirdi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kendine sataşılan
BAŞKAN Bunda bir sataşma yok, bir ironi
olduğunu söyledi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok, yok, bildiğiniz
sataşma.
BAŞKAN İroni olduğunu söylemek de
bir sataşma değildir benim kanımca.
TUFAN KÖSE (Çorum) Efendim, ben sataşma
olarak algıladım.
BAŞKAN Yerinizden söz vereyim size.
TUFAN KÖSE (Çorum) İzniniz olursa iki dakika
Sayın Başkanım, üç dakika konuştu. Bir dakikası zaten
geçti.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Efendim,
eleştiri. Bize de sataştı efendim, biz söz istedik mi?
BAŞKAN Ben yeniden başlatırım
süreyi Sayın Köse.
TUFAN KÖSE (Çorum) Bakın, efendim,
eleştiri değil; Meclis İdare Amiriyim, ben Başkanlık
Divanı üyesiyim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Efendim, bize de
sataştı.
TUFAN KÖSE (Çorum) Burada olmamın ironi
olduğu gibi, bir de bunu benim yapmamın da, orada uyarılarda
bulunmamın da doğru olmadığını söyledi.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sükuneti bozduğunu da
iddia etti efendim.
TUFAN KÖSE (Çorum) Ben Başkanlık
Divanı üyesiyim.
BAŞKAN Peki, iki dakika.
Gelin bakalım Sayın Köse. (CHP
sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Olmaz efendim, bize
sataştı zaten.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Çorum Milletvekili Tufan Kösenin,
Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının yaptığı
açıklaması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
TUFAN KÖSE (Çorum) Hocama teşekkür ediyorum
bu vesileyle.
Değerli arkadaşlar, ben de Türkiye Büyük
Millet Meclisi İdare Amiri olarak bu Başkanlık
Divanının bir üyesiyim, görevimi de layıkıyla yapmaya çalışıyorum.
Tabii, hiç kimseyi zorla kabine sokma hakkım
yok, zaten öyle bir yola da tevessül etmedik ama doğrusunu söylemek de
uyarmak da oturumu yöneten başkan vekilinin söylediği biçimde oy
kullanmasını milletvekillerine telkin etmek de benim görevim, bunu da
yapmaya çalıştım.
Şimdi, çok açıklıkla söyledim.
Bakın, bizim oy kullandığımız gibi kullansanız ne
zararı var bunun? Ne zararı var, samimiyetle soruyorum. Ne
zararı vardır bunun?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Öyle kullanıyoruz
zaten, gizli oy kullanıyoruz.
TUFAN KÖSE (Devamla) Eğer siz kendinize
güveniyorsanız, eğer siz kendinizden şüphe etmiyorsanız ve
sizden şüphe edilmiyorsa niye kabine girmekte bu kadar
zorlanıyorsunuz?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Gizli oy
kullanıyoruz.
TUFAN KÖSE (Devamla) Ya, bunu açık açık
yazmış, 298 sayılı Kanunda açıklamış, ne
demiş? Oy pusulasını inceleyip zarflayabileceği bir ortam
yaratılır, kabin yaratılır. demiş.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Var, var.
TUFAN KÖSE (Devamla) Bu kabin var. Aslında
kabinlerin yeri de doğru değil, kabinlerin önüne de bir tane paravan
çekmek gerekiyor sizin bu yöntemi kullandığınız sürece.
Değerli arkadaşlarım, bakın,
bundan, ne ülkemizin geleceğine ne sizlere ne Cumhurbaşkanına ne
bu Anayasa değişikliği teklifine vallahi hayır gelmez.
Yapılan iş doğru değil, bunu siz de biliyorsunuz, bunu
bilmemeniz mümkün değil. Bunu bilmemek için
Yani orta zekâlı her
insan, yani milletvekilliği düzeyine gelmiş her insan nasıl oy
kullanacağını bilir. Bunu siz de biliyorsunuz ama inatla, belki
Cumhuriyet Halk Partisine inat olsun diye, belki hakikaten Benden
şüphelenilmesin. diye
Çünkü öyle bir ortamdayız ki cadı
avı var ülkemizde; en ufak bir iş yapan, FETÖcü suçlamasıyla
cezaevinde. Belki içinizde Ben aman FETÖcü diye suçlanmayayım. diye de
kabine girmeyenler vardır.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Öyle bir şey yok
ya. Gizli oy kullanıyoruz ya.
TUFAN KÖSE (Devamla) - Samimiyetle söylüyorum bunu
ya. İnanın, buna inanıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Gizli oy
kullanıyoruz.
TUFAN KÖSE (Devamla) - Bakın, yani bunun
başka bir açıklaması olamaz Sayın Hocam. Yani, gizli
oylama. Siz de mesela iletişim profesörüsünüz, yani bunu başka türlü
anladığınızı düşünmüyorum ama tabii, siyasi
teamül gereği, parti grubunuzun belki böyle aldığı bir
karar gereği bunu böyle yapıyorsunuz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Alınan bir karar
yok, gizli oy kullanıyoruz.
TUFAN KÖSE (Devamla) - Benim tekrardan son sözüm
şu: Gizli oylamanın anlamı bellidir; kabine girilecek, oy
pusulası orada zarflanacak.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Köse.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Gizli oy
kullanıyoruz efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Özeli, ilk gördüm
Sayın Bostancı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Fark etmez efendim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, sadece kayıtlara geçsin. Parti grubumuzun
aldığı bir karar yoktur. Tufan Bey, tamamen subjektif,
varsayımlara dayalı
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Belki dedi o da.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
kendi
değerlendirmelerinde bulunuyor. Bunlar yok hükmündedir. Aslolan, maddi
şartları itibarıyla usulüne uygun bir şekilde oyun
kullanılmasıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Evet, bravo!
BAŞKAN - Sayın Özel
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
demokratik kitle örgütlerinin yapmış olduğu sivil bir
çağrıyla rejimi değiştiren Anayasa değişikliğine
karşı ayaktayız eyleminde Cumhuriyet Halk Partisinin
yalnız olmadığına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biraz
önce Sayın Naci Bostancının eleştirdiği demokratik
kitle örgütlerinin yapmış olduğu sivil bir çağrıyla
Rejimi değiştiren Anayasa değişikliğine
karşı ayaktayız. eylemi, Cumhuriyet Halk Partisinin
yaptığı eylem ama Cumhuriyet Halk Partisi bu eylemde yalnız
değil. Bursa Ulu Camisi önünden, Şanlıurfada
Balıklıgöl kenarından, İzmir Gündoğdu
Meydanından, Göztepede bir manav önünden, Kızılay
Meydanından ve Siirtteki bir kahvehaneden yapılan sosyal medya
paylaşımları gösteriyor ki bu rejim değişikliğine
karşı, Türkiye ayaktadır.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının, Meclis
çalışırken Genel Kurul içinde eylem yapılmasının
İç Tüzükün ihlali anlamına geldiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN - Ben de birkaç söz söylemek isterim.
Elbette ki parti olarak bu tarz sivil eylemlere
katılmak hakkınızdır. Burada sorun, bu eylemin Meclis
çalışırken Meclis Genel Kurulunun içinde
yapılmasıdır çünkü bu Genel Kurulu biz -bildiğiniz gibi- İç
Tüzük hükümlerine göre idare ediyoruz. İç Tüzükün 65inci maddesinde de
çalışma düzenini bozmak Tüzükün ihlali anlamına geliyor. Bu
durumda birbirimizi bırakmayalım lütfen.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Tufan Bey susma
hakkını kullandı kürsüde.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Genel Kurulun 17, 18
ve 19 Ocak Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri 15.00-21.00
saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesine
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Peki, Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin aleyhinde ilk olarak İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet
Doğan Kubat konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kubat. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkanım, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde görüşlerimi ifade etmek üzere
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu, İç Tüzükün 19uncu maddesi uyarınca vermiş
olduğu önerisinde Meclisin bugün yani salı, yarın çarşamba
ve perşembe günü saat üçten dokuza kadar çalışmasını
öneriyor yani günlük altı saat çalışalım, program böyle
düzenlensin diye bir öneri vermiş.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Fazla bile önermiş.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Şimdi, biz
2016 Ekim ayında bu 26ncı Dönem İkinci Yasama
Yılının çalışma saatlerine yönelik bir genel karar
almıştık ve şu anda hâlâ geçerli o karar; 30 Eylül 2017ye
kadar Meclisin salı günleri 15.00-21.00, çarşamba, perşembe de
14.00-21.00 saatleri arasında çalışmasını
önermiştik. Esasen, CHPnin de bu perşembeden sonraki süreçte bu
bizim aldığımız genel kararla örtüşen bir talebi var.
Yine, Aralık 2016da Genel Kurulun aldığı bir kararda
salı, çarşamba ve perşembe günleri saat 24.00e kadar bir karar
almışız. En son, 3 Ocak 2017de, biliyorsunuz, 24 Ocağa kadarki
çalışma gün ve saatlerini, biz o zaman grup önerisini getirdik ve
Genel Kurul bunu kabul etti ve şu anda Genel Kurulun
çalışmaları da bu karara dayalı olarak yapılıyor.
Bildiğiniz üzere, geçen hafta Anayasa teklifinin birinci tur
görüşmeleri yapıldı. İç Tüzükte öngörülen kırk sekiz
saat süre dolduktan sonra, inşallah yarın bunun görüşmelerine
başlayacağız.
Şimdi, değerli arkadaşlar, geçen
hafta yapılan Anayasa teklifi görüşmelerinde Genel Kurulumuz yedi gün
mesai sarf etmiş, seksen dokuz saat dokuz dakika brüt çalışma
süresi var. Bundan ara vermeleri çıkartırsak yetmiş saat otuz üç
dakika çalışmışız. Cumartesi günü saat ikide
başlayıp ertesi gün sabah altıyı dokuz geçeye kadar çalışmışız,
toplam on altı saat beş dakika. Yine, ortalama
baktığımız zaman, bu yedi gün içerisinde on iki saatlik bir
mesai sarf etmişiz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Angarya, angarya
Mesai
denmez ona, angarya. Anayasaya aykırı, Anayasa da angaryayı
yasaklar.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Vatan için
çalışıyoruz, vatan için; millet için çalışıyoruz.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Angarya
Aslında, bir grup başkan vekilimizin bunu angarya olarak
nitelendirmesini çok şık bulmadım.
BAŞKAN Sayın Özel, lütfen.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Özgür Bey,
Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru kararları var. Şimdi,
millete hizmeti angarya olarak değerlendirmek, gerçekten, doğru bir
yaklaşım değil. Netice itibarıyla, sizin muhalefet olarak
İç Tüzükten kaynaklanan elbette ki haklarınızı sonuna
kadar kullanmanıza saygılıyız ama bizim de iktidar grubu
olarak elbette ki Meclisin gündemindeki işleri görüşmesini,
yasalaşmasını sağlamak gibi bir yükümlülüğümüz,
görevimiz var çünkü biz de sizler gibi aziz milletimiz adına burada vazife
ifa ediyoruz. Dolayısıyla, bunu angarya olarak değerlendirmeyi
aziz milletimize yapılmış bir haksızlık olarak
değerlendiririm.
Değerli arkadaşlar, şimdi, sürelerin
uzunluğu dile getiriliyor ve her gün, dikkat ederseniz, 2 öneri, kimi
zaman 3 öneri, araştırma komisyonu kurulmasına dair öneriler
geliyor buraya ve bunların her biri aşağı yukarı
bir-bir buçuk saat zaman alıyor. Yani, elbette muhalefetin denetim
hakkı var, saygı duyarım ama arkadaşlar, Meclisin bir de
yasama görevi var Anayasa gereğince.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yapıyoruz, merak etme.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) - Şimdi,
Genel Kurul gündemindeki kanunlarla ilgili burada çalışmayacaksa ve
bu süre araştırma önergeleri verilmek suretiyle geciktirilirse
elbette ki çalışma süreleri de uzayacak.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Doğancığım, 180 maddeyi üç saate çıkarıyoruz ya.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) -
Dolayısıyla, ben, hani, size bu konuda sert bir eleştiri yapmak
da istemem ama gerçekten ölçülü olması lazım. Yani, herkesin
haklarını kullanırken ölçülü olmasında fayda var. Biz,
Genel Kurul olarak yasa da çıkaralım, muhalefetimiz denetimini de
yapsın, soru da sorsun; başımız gözümüz üstüne,
bunları yapacaksınız, siz de bunun için vekâlet
aldınız ama burada çalışmaları engellemeye matuf,
gerçekten, salt amacı sadece obstrüksiyon, engelleme niteliğinde olan
birtakım usuli işleri de Genel Kurul gündemine getirmeyi doğru
bulmam. Yani, her gün 3 tane, araştırma komisyonu kurulmasına
dair öneriyi kabul etsek, bir ayda 30 komisyon kurmamız lazım, 15
üyeden 450 vekil görevlendirmemiz lazım, hiç kimse çalışamaz o
zaman.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Çalışsınlar
işte, ne güzel. Burada yatıyorlar.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) -
Dolayısıyla, bunların ne amaçla getirildiğini elbette siz
de, biz de biliyoruz.
Bu gizli oylama meselesine gelince: Şimdi,
Tufan Bey 298i örnek gösterdi. Tabii, o ayrı bir kanun, kamu seçimlerinde
Anayasanın 67nci maddesindeki temel kriterlere göre usulünce bir seçim
yapılması için düzenlenmiş bir kanun. Elbette ki oyların
kullanılması gizli, sayımı ve dökümü açık
yapılır. Şimdi, bizim Anayasamızda 1987ye kadar
değerli arkadaşlar, anayasa oylamaları da açık
yapılıyormuş, 1961 Anayasasında da var, 155te. O dönemden
1987ye kadar, aslında, anayasa oylamalarında da kanun koyucu
bunların genel kanun görüşmelerine göre açık oylamayla da
yapılabileceğini kabul etmiş. 1987den sonra Anayasa
değişmiş ve gizli oylama yapılıyor. Gizli
oylamanın da ne şekilde yapılacağı İç Tüzükün
147, 148, 149uncu maddelerinde düzenlenmiş. Gizli oylamadan maksat, oy
kullanan kimsenin iradesinin hiçbir etki ve baskı altında kalmadan
onun gerçekten hür ve serbest biçimde oyunu kullanması ve ondan başka
da bu kullandığı oyun rengini kimsenin bilmemesi; gizli oy
budur.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ee, doğru.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Aslında, o
mekânlar vesaireler şeklîdir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hepsi açık
kullandı, hepimiz biliyoruz, böyle gösteriyordu.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Bunlar
yanlıştır Haydar Bey.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yanlış değil
mi?
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Tabii ki
yanlıştır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Söyle Ağabeyciğim,
söyle, yanlış de.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Ancak şunu
söyleyeyim: Bakın, diyorum ki, seçmenin etki ve baskı altında
kalmadan oyunu kullanması gerekir.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yaparsan çeker ama.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Şimdi,
biraz önce Naci Hocam da söyledi, burada bir milletvekilimiz oyunu kullanmaya
girerken bir arkadaşımız onu 1 metreden cep telefonuyla takip
edip onun üzerinde böyle, rahatsız edici bir baskı oluşturursa,
biz de insanız, yani bizde de duygusal refleksler bu anlamda olabilir,
bunlara da meydan vermeyelim.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Şiddeti
meşrulaştırıyor musunuz?
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla)
Bırakalım milletvekillerimiz, bu yüce görevi üstlenmiş
milletvekillerimiz gizli oyun da nasıl kullanılacağını
herkesten daha iyi bilir.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Sizin bilmediğiniz
kesin.
MEHMET DOĞAN KUBAT (Devamla) Burada
milletvekillerimizin şu ana kadar da İç Tüzüke uygun biçimde -benim
gördüğüm- özellikle o tartışmalardan sonra gizli oy ilkesine
uygun biçimde bu oyunu kullanmaya gayret ettiğini gördüm.
Bunun dışında, biraz önce Tufan Bey
söyledi, ona da gerçekten üzüldüm. Yani, arkadaşlar, bakın, sizler
Başkanlık Divanı üyelerisiniz. Biz burada şu merdivenden
yukarı çıkmıyoruz. Başkanımız oylamalarda sizi çağırıyor
çünkü İç Tüzüke göre oyların sayımını, dökümünü yapmak
sizin göreviniz. Oyların sayımı, dökümü, tutanaklara
bağlanması işi burada 4 siyasi partiye mensup milletvekillerimiz
tarafından oluşturulmuş Başkanlık Divanı
tarafından yapılıyor. Şimdi, bizim bunların ve
Bu
sayım, döküm işlemleri sırasında tutanaklara
yansımış bir itiraz yok yani oylar yanlış
sayıldı vesaire diye. Şimdi, dolayısıyla, burada böyle
genel geçer ifadeler söylemek o arkadaşlarımızın
emeğine de biraz haksızlık olur diye düşünüyorum.
Yarın inşallah başlayacağımız Anayasa
değişikliği görüşmelerinin ben İç Tüzüke uygun
biçimde
Milletvekillerimizin bu hassasiyete bizim
Burada hiçbir milletvekili
arkadaşımızın da oyunu ona göstermek, buna göstermek gibi
bir kaygısının, endişesinin olduğu kanaatinde
değilim, böyle bir derdimiz de yok ama rahat bırakalım
arkadaşlarımızı. Gerçekten, herkes kabinlerde istediği
gibi oyunu kullanıyor şu ana kadar, yarın da böyle
olacaktır bugüne kadar olduğu gibi. Dolayısıyla, herkesin
burada İç Tüzüke ve Anayasaya uygun bir oylama düzeninin
oluşturulması noktasında üzerine düşeni yapması
gerektiğini ifade ediyor; bu vesileyle, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
önerisinin aleyhinde olduğumu belirtiyor, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kubat.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Kubat, dikkatle
dinlediğimiz konuşmasında bana hitaben, benim Bu angarya.
demem üzerine Aziz milletimize yapılan bir haksızlık. olarak
ifade etti.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) Sataşma. Kendisi
sataştı oturduğu yerden.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu sataşmaya cevap vermek
durumundayım.
BAŞKAN Sizin söylediğiniz angarya
lafını mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet efendim. Çünkü, o
angarya lafını
BAŞKAN Bağlantı kuramadım ben.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, şimdi, Meclisin
çalışma saatlerini kısaltma önerimizi eleştiriyor.
BAŞKAN Siz angarya diye
bağırdınız
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Fazla çalışma dedi,
ben de Fazla çalışma değil, angarya. dedim, anayasal bir
tanımdır. Kendisi de bana hitaben Bunu angarya olarak
tanımlamak aziz milletimize yapılan bir haksızlıktır.
dedi.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)- Doğru, ne güzel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu, bir ağır
sataşma çünkü bunu dinleyen vatandaş, benim yasama faaliyetiyle
ilgili böyle bir ifade kullandığımı düşünüyor. Konuyu
açıklamak
BAŞKAN Sayın Kubatın böyle bir
kastı olmadığına inanıyorum ama buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben de inanmak isterim.
BAŞKAN Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
İki dakika
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan Kubatın CHP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Anayasanın 18inci maddesi zorla
çalıştırma yasağını düzenliyor ve diyor ki: Hiç
kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır. Buna
atfen söyledim. Sayın Kubat, bunu yasama faaliyetiyle ilgili
Ben, yasama
sürelerinin kısa olmasını her zaman savunurum çünkü kaliteli
yasama açık zihinlerle, dinlenmiş bedenlerle,
yıpranmamış sinirlerle yapılabilir ama buradaki
itirazımı biraz böyle bencilce almayın Sayın Kubat.
Mecliste 550 milletvekili var ama 6 bin kişi çalışıyoruz.
Burada görev yapan, dışarıdaki polis
arkadaşımızdan kavas arkadaşlarımıza,
stenograflardan Kanunlar ve Kararlara, danışmanlara, sekreterlere,
şoförlere kadar ve bizi takip eden gazetecilere kadar -özel sektördeki
gazeteleri bilmiyorum ama- bunlardan bir tanesine fazla mesai ödüyor muyuz?
Peki, buranın birtakım başvuru haklarından muaf
tutulduğunu ve kıdem tazminatlarının dahi
birikmediğini biliyor muyuz?
Peki, millet şunu biliyor mu: Milletvekilleri
için düzenleme yapıldı, dört yıla bir yıl yıpranma
payı alıyoruz biz. Düzenleme gazetecilerle birlikte
yapıldığı için basın çok fazla o zaman bunu gündem
etmedi.
Peki, o zaman samimiysek, bizimle birlikte
çalışan tüm arkadaşlara Mecliste görev yaptıkları
sürece dört yıla bir yıl yıpranmayı neden vermiyoruz? (CHP
sıralarından alkışlar) Stenograf da alsın, Meclisteki
polis de alsın, kavas arkadaş da alsın, o zaman angaryadan
çıkar. Çünkü Kimse zorla çalıştırılamaz, angarya
yasaktır. derken, bu, Meclisin içindeki emekçileri kapsamaz diye bir
şey yok.
Hiçbir şey Anayasa'nın üstünde
değildir. Bunun üstüne siz kanunla düzenleme yapıp, Meclisteki
danışmana iş güvencesi sağlamasın diye, esnekçe,
istediğin zaman işe al, istediğin zaman işten çıkar
diye kıdem tazminatı dahi biriktirmiyorsunuz. Sendika hakları
yok, sendikalaşmaya çalışıyorlar, bir yandaş
sendikanın baskısı üzerlerinde. O yüzden bu meseleleri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Sayın Başkan, bir
dakika rica edebilir miyim?
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Özel.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Özgür
Başkan, gereksiz grup önerileri getirmeyin.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bu meseleleri böyle
görüşmek lazım.
Bunun dışında, bir de,
arkadaşlar, yani bir hegemonik dil var, artık iyice size de sirayet
etti. Sayın Cumhurbaşkanı hangi konu olsa, O konuyu sizden iyi
biliriz., O konuyu sizden iyi biliriz... İyi!
Sayın Kubat, ya, burada adam beyaz oyu
televizyonun önünde attı, Gizli oylamayı sizden iyi biliriz
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) O kadar da niye
deşifre ediyorsunuz? Kamera önünde bunu göstermeye
çalışıyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Vallahi, Recep Tayyip
Erdoğan, Sayın Cumhurbaşkanı bunu duysa sizinle gurur
duyar. Çünkü göz göre göre her şeyi gözünün önünde olan bir meselede de
onun gibi öz güvenle Vallahi gizli oylamayı da sizden iyi biliriz.
dediniz ya, vallahi ben korktum.
Bir gün çıkacak sizden biri veya Sayın
Tayyip Erdoğan diyecek ki: 2 kere 2, 5 eder. Vallahi Ankara İl
Başkanınız diyecek: Reis kerrat cetvelindeki tarihî hatayı
düzeltti. Ondan sonra hepiniz tekrar edeceksiniz, köşede hesap yapan
esnafın bile kafası karışır. Gerçek olmayan bir
şeyi bu kadar inanarak savunmak ancak ve ancak sizin siyasi hareketinize
mahsustur.
Çok teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Oyumuzu gizli
kullanıyoruz, oyumuzu.
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın Başkan
BAŞKAN - Bu konuyu uzatmayacağım,
çünkü
TUFAN KÖSE (Çorum) Hayır, bulunduğum
yerden zaten, söz istemiyorum.
Şimdi, ben sayım, döküm işlemini
yapan Divan üyelerine ben de içlerindeyim- çok teşekkür ediyorum. Benim
konuşmamın hiçbir yerinde, sayım, dökümle ilgili bir tek kelime
geçmemiştir, Sayın Kubat onu herhâlde yanlış anladı
BAŞKAN Size hitaben söylemedi zaten.
TUFAN KÖSE (Çorum) Hayır efendim, direkt bana
hitaben söyledi, kendisi de dedi
Ben söz istemiyorum.
Sayım, döküm işleminde en küçük bir hata
ve hile olmamıştır
BAŞKAN Herkes o kanaatte zaten Sayın
Köse.
TUFAN KÖSE (Çorum) -
yapılan iş, gizli
yapılması gereken oylamanın açık
yapılmasıdır.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Gizli yapıyoruz
efendim, oyumuzu gizli kullanıyoruz efendim; bir sıkıntı
yok.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bir kez
daha hatırlatmakta yarar görüyorum, biz burada zorla
çalışmıyoruz; çalışma saatlerini düzenleyen grup
önerisinin Genel Kurul tarafından kabulü üzerine
çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bunu da not olarak
bildirelim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bir husus
kayıtlara geçsin: Öncelikle, Sayın Özelin bu subjektif
değerlendirmelerine katılmıyoruz ama meseleyi uzatmak niyetinde
değilim.
Mecliste çalışanlar, bütün parti
gruplarını dolaştılar, bize de geldiler; Bu fazla
çalışma saatlerine ilişkin bir düzenleme mümkün olabilir mi?
diye. Bu değerlendiriliyor, sonuçta ortak bir karar verip ona göre yol
alırız diye düşünüyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Ben de teşekkür ediyorum.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Genel Kurulun 17, 18
ve 19 Ocak Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri 15.00-21.00
saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesine
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin
lehinde son olarak Muş Milletvekili Sayın Ahmet
Yıldırım konuşacak.
Buyurun Sayın Yıldırım. (HDP
sıralarından alkışlar)
AHMET YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi, iktidar partisi adına konuşan Sayın
Kubat kalktı, burada yaşanmışlıklar üzerinden bir
tablo çizdi; örneğin diyor ki: Şimdiye kadar nasıl
kullanmışlarsa öyle kullanırlar. Şimdiye kadar doğru
kullanılmadı. Sayın Kubat, bir de iktidar partisi, açık
söylemek gerekirse, şimdiye kadar vermiş olduğu büyük bir güven
üzerinden muhalefet partisini tatmin eden bir noktada değil. Bakın,
ben birazdan size okuyacağım, işte, Başbakan
Yardımcısı Sayın Canikli Bu açık oy Anayasaya aykırı
değil. veya geçen hafta Sayın Sağlık Bakanı Sana ne
lan! Nasıl kullanacağımı ben bilirim
diyor. Nasıl
kullanılacağını siz veya ben bilmeyiz, İç Tüzük ve
Anayasa bilir.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Tamam, biz de İç
Tüzük ve Anayasaya göre gizli kullanıyoruz.
AHMET YILDIRIM (Devamla) Bakın İç Tüzük
ve Anayasaya göre şunu söyleyelim: 12 Eylül 2010 günü yapılan
referandumun Anayasa değişiklik paketi burada görüşülürken
Cumhuriyet Halk Partisi Anayasa Mahkemesine o paketi götürüyor ve iptal
başvurusunda bulunurken, bunu götürme nedenlerinden biri de oylamanın
usulsüzlüğü.
Ben, direkt yorum katmaksızın Anayasa
Mahkemesinin gerekçeli kararını okuyorum. Diyor ki: Anayasaya uygun
geçerli bir kabul çoğunluğu, ancak Anayasaya uygun oylamayla
oluşabilir. Bu da Anayasanın 175inci maddesinde, Anayasa
değişikliğiyle ilgili oylamanın gizli
yapılmasını öngörür. Devamla söylüyor: Dava dilekçesinde ileri
sürülen nitelikte olduğunu ispatlayacak açık ve yeterli delil
bulunması durumunda iptal yoluna gider.
Onun için, Başbakan
Yardımcısının, Sağlık Bakanının, Kim
nasıl isterse öyle kullanır. değil, ne ben kendi istediğim
gibi kullanabilirim ne de burada, siz, kendiniz istediğiniz gibi
kullanabilirsiniz.
Şimdi, CHPnin çalışma saatleriyle
ilgili vermiş olduğu önergenin çok ayrıntısına
girmeden, vermiş olduğunuz güvensizliği, ben, sadece son iki
haftada cereyan eden iki olay üzerinden anlatacağım.
Birincisi, şu Genel Kurulda on bir gün önce
yapılan bir oylamada, Sayın Akif Hamzaçebi burayı yönetirken,
çok açık seçik bir şekilde, 6 üye burada olmadığı
hâlde onların adına oy pusulası verildi.
Bakın, bunlardan bazılarının
atmış olduğu tweetlerden de anlaşılıyor ki o
saatte bırakın Mecliste, Ankarada da değiller. Böyle bir
güvensizlik üzerinden biz konuşuyoruz.
Şimdi, buradan hareketle şu utanç
vericidir: Yasa yapıcı rolüyle, toplumda genel ahlak
kurallarından toplum işleyişinin yasal
sınırlarına kadar geniş bir alanda model olması
gereken bu kurum böyle bir yüz kızartıcı suça tanıklık
ediyor ve onunla ilgili bu 6 arkadaşımız bugüne kadar herhangi
bir açıklama yapmış değil. Muhalefet partileri o gün oy
kullanmadı ki. Ne sisteme girdiler ne de buraya pusula gönderdiler.
Şimdi, burada İç Tüzük işlemiyor, İç Tüzükün
gereğiyle ilgili herhangi bir işlem de başlatılmıyor.
Şimdi soruyorum size: Halk bu Meclise
nasıl güvenecek? Biz size nasıl güveneceğiz? Biz usul ve
esaslara uyuyoruz. demenizi sadece bir beyan üzerinden asla kabul edemeyiz ve
bu arkadaşlarımız açıklama yapmadıkları sürece bu
oy sahteciliğine kendileri de ortak olacak ve açık söyleyelim,
milletin takdirine biz bu konuyu sunmaktan ve buraya dikkat çekmekten geri
durmayacağız.
Şimdi, oy hırsızlığı
veya komiserliği yapanlar cezasız bırakılacak veya bu
konuyla ilgili cezasız bırakılacak demeyeyim, bir hüküm
kesmeyeyim ama hiçbir işlem yapılmayacak ama düşünce
beyanında bulunan için canhıraş, bütün partiler İç Tüzükü
işletme ve disiplin cezası uygulama konusunda müthiş hassas
olacaklar ama küfürler, yaralanmalar, oy sahteciliği, pusulaların
sahiplerinin burada olmayışıyla ilgili tam
tıkırında işleyecek, biz de bunu böylelikle kabul
edeceğiz.
Şimdi, bizim arkadaşımızın
cümlesi bağlamından koparılmış, bütün partiler
tarafından çarpıtılmıştır. Tekrar izlenmesini ve
tutanaklara bakılmasını özellikle istirham ediyorum.
Arkadaşımız herhangi bir topluluğu, herhangi bir milleti
töhmet altında bırakacak en ufak bir cümle söylememiştir ve
şu kürsüden ısrarla şunu söylüyor: Ben böyle görüyorum, siz
farklı görebilirsiniz. Bunu ortaklaştırmamızın yolu,
yapılacak bir çalışmayla açığa çıkar. Ama
bindirilmiş kıtalar gibi bütün medya üzerinden servis edilen linç
kampanyalarını da biz çok iyi anlıyoruz. Bu kampanyaları
2007de Hrant Dinkin katledilmesinden önce oluşturulmuş toplumsal
algı ve hazırlanmış basının
altyapısından da iyi biliyoruz.
Değerli milletvekilleri, bakın, şunu
ifade edelim, tekrar söylüyorum: Siz düşünce ve söz özgürlüğünün,
siyaset özgürlüğünün alanını daralttığınız
sürece ülkede şiddet zeminini bu Parlamentonun eliyle hazırlamış
olursunuz. Meşhur 1976 Handyside Kararı, dünyada birçok ulus ve hukuk
kurumu için içtihat niteliğindedir. Velev ki düşünce, pratiğe
geçmediği sürece şok edici etkide bile olabilir.
Arkadaşımız Bu benim düşüncem. diyor. Size Bunu dikte
ettireceğim. dedi mi? Sizi suçluyorum. dedi mi? Ben yüz yıl önce
yaşanmış olan olayı böyle görüyorum. dedi. Siz de
çıkarsınız Doğru düşünmüyorsunuz. Mesnetsizdir,
bilimsel değildir. dersiniz. Ama herkes bindirilmiş kıtalar
biçiminde harekete geçerek çok iyi disiplin cezalarını
işletiyor.
Yine, değerli milletvekilleri, iktidar partisinin
şu özelliğine alışmış olduk: İktidar partisi
meşruiyetle hareket etmiyor, hukukla hareket etmiyor, uzlaşmayla
hareket etmiyor; olduğu gibi çoğunlukçuluk yapıyor. Az önce
Sayın Kubat söyledi, diyor ki: İşte, araştırma
önergeleri günde 3 tane, ayda 10 tane
Ya, 1 tanesini kabul edin de biz her
gün vermeyelim. Biz de sizin ne zaman kabul edeceğinizi bekliyoruz.
Sanırsınız ki
Bırakın haftada 9 tane
araştırma önergesini, haftada 1 taneyi, ayda 1 taneyi, beş
yılda 1 taneyi, on beş yılda 1 taneyi kabul etmediniz ama
sadece, metnini, gerekçesini sizin hazırlamış
olduklarınızı kabul ediyorsunuz.
Bir diğer husus, değerli milletvekilleri,
bakın, şunu söyleyelim: Evet, burada Anayasa konuşuluyor ama
Anayasa gündemi olarak bu Anayasanın otuz beş yıldır
değiştirilmesi gerektiğini toplumun farklı kesimleri kabul
ediyor. Ama, bu Anayasanın, daha fazla demokratikleşmeden, daha
fazla yerel demokrasinin geliştirilmesinden, daha fazla
katılımcılıktan yana değiştirilmesi gerekirken
gücün giderek daraltılarak, rafine edilerek ve şiddetlendirilerek tek
kişiye zimmetlenmesi biçiminde değiştirilmesini tabii ki
reddedeceğiz, tabii ki bunun karşısında durmaya
çalışacağız.
Bir de şu Anayasanın 18 maddesi
şöyle bir ruha sahiptir: Bakın, bir cumhurbaşkanı
değiştiği andan itibaren rövanşist duygularla; kin, nefret
duygularıyla kendinden öncekini haşat edecek bir şekilde
yetkiyle gelecek çünkü bütün bürokrasiyi değiştirme yetkisi var.
Yargıyı değiştirme, Emniyeti değiştirme,
İstihbaratı değiştirme, HSYKyı değiştirme,
rektörleri değiştirme yetkisiyle gelecek ve kendinden önce
gelmiş olanlara karşı rövanşist duygularla geleceği
için toplumsal kamplaşmayı tetikleyen bir noktadan
bakıldığını ifade edelim.
Bir diğer husus: İktidar partisinin bu
Anayasa değişikliği ile arkadaşlarımızın
rehin tutulur vaziyette tutuklanması sürecini biz senkronize görüyoruz,
bir biriyle iltisaklıdır. Önce arkadaşlarımızı
siyasi kararla ve aynı anda farklı illerde, farklı
başsavcılıklardan operasyonlarla tutukladılar, daha sonra
bu paketi bu Meclis Genel Kuruluna indirdiler. Çünkü, HDPnin açığa
çıkaracağı toplumsal muhalefet gücünü -2015teki o kısmi
demokratik ortamdan- nasıl bir tokat atarak iktidardan indireceğini
biliyor; başta da Cumhurbaşkanı için söylüyorum.
Eğer Anayasa değişikliğinde
millet egemenliği ve halk iradesine güveniyorsanız, buyurun,
basında, yayında, medyada, fırsat eşitliğinde
eşit koşulları sağlayın ve
arkadaşlarımız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayın, bir dakika daha
veriyorum size.
AHMET YILDIRIM (Devamla)
eş genel
başkanlarımız, milletvekillerimizle birlikte eşit
koşullarda halka gidelim. Ama, öyle bir ortam oluşturuldu ki
kendisine bu Anayasayı geçirtmeyecek olan bir siyasi partinin
-artık, bırakın eşitsiz koşullarda
yarıştırmayı- eş başkanlarını ve
milletvekillerini tutuklayarak, yangından mal kaçırır gibi,
özellikle eşitsiz koşullarda bu dikta rejimini getirebileceğini
biliyor. Az biraz demokratik koşullarda bu iktidarın başına
ne geleceğini çok iyi biliyor. Ya değilse, bizim
arkadaşlarımızın tutuklanmasının bu Anayasa
değişiklik paketinden ayrı alınabilir bir tarafı
yoktur. Bizzat kararı iktidar vermiştir ve bu karar siyasi bir
karardır, hukuki hiçbir tarafı yoktur ve bu yönüyle de kadük
kalır.
Bakın, eşit olmayan koşullarda
yürütülecek olan bu Anayasa görüşmelerinin bizim tarafımızdan
meşruiyeti gölgelidir, şaibe altındadır diyorum, bütün
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde
son olarak Kırıkkale Milletvekili Sayın Ramazan Can
konuşacak.
Buyurun Sayın Can. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle şunu söylemek istiyorum: Bütün
gruplar olarak millete gittik; millete hizmet etmeyi, milletin
sorunlarını çözmeyi ve yasama faaliyetleriyle çözülecek bütün
problemlere neşter vurmayı hep beraber vadettik.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Toparlayalım
Ramazancığım, toparlayalım.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Milletle yapılan da
aslında bir akittir.
Diğer taraftan, arkadaşlar Meclisin
çalışmasıyla ilgili, genelde iktidar partisi grup önerisiyle
gelir. Eğer Danışma Kurulunda oy birliği sağlanamazsa
iktidar grubu grup önerisiyle bunu Genel Kurula taşır,
Danışma Kurulunda oy birliğiyle karar
alınamadığı zaman İç Tüzük 19 gereği Genel Kurula
getirilir ve Genel Kurulda da sizlerin takdirine sunulur. Sizlerin takdiri,
dolayısıyla burada hukuki bir mesnet altyapısı
olduğundan dolayı angaryadan bahsedilemez.
Diğer taraftan, arkadaşlar -değerli
milletimiz de duysun- grup önerisi getirmezsek bizim, normalde Meclisin
çalışma saati ve takvimi: Salı günü 15.00-19.00, çarşamba
15.00-19.00, perşembe 15.00-19.00; toplam çalışma süresi hafta
on iki saat.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kanun da getirmeyin, hiç
çalışmasın.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Bunu günlük olarak ele
aldığımızda, gündem dışı konuşmalar,
sisteme giren 15 milletvekiline söz vermeler, grup başkan vekillerinin
sözleri, sözlü sorular, Meclis araştırması önergelerinin
okunması, varsa tezkerelerin okunması ve grup önerileriyle birlikte
değerlendirdiğimizde -geçen dönem olmuştur, enteresandır-
iktidar partisinin grup önerisi oylanmadan saat 19.00 olmuştur muhalefet
partilerinin grup önerileriyle ve gündem belirlenememiş ve Meclis
kapanmıştır. Bu, müteaddit kez de devam etmiştir. O
nedenle, biz, tedbir olarak ileriye yönelik bir aylık, iki aylık
takvimde saati ileri alarak en azından iktidar grubunun Danışma
Kurulunda oy birliğiyle geçmeyen grup önerisinin burada oylanması
için bu tedbiri almaktayız.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tamam Ramazan.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Netice itibarıyla, biz
üç beş saat ya da belli bir zaman aralığını bu millet
için feda etsek ne olur ki.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Burada
çalışanlar
RAMAZAN CAN (Devamla) - Millet altı ay önce
canını feda etti, canını. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Taşeronda
çalışıyorlar, taşeronda!
RAMAZAN CAN (Devamla) Eğer biz burada
çalışma sistemindeki sıkıntılarımızı
angarya olarak telakki edersek, kahvede oturmuş da vatandaş bizi
izliyorsa, eğer böyle bir durum varsa, bu da kamuoyuna yansırsa
arkadaşlar dikkat edelim, biz illerimize gidemeyiz, maazallah illerimize
gidemeyiz. Bu noktada dikkatli olalım diye düşünüyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Nasıl izleyecek saat
yediden sonra ya? Ne zaman izleyecek?
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) -
Başkanlık için değil de asgari ücretliler için
çalışalım!
RAMAZAN CAN (Devamla) - Diğer taraftan da hiç
kimse kimseyi zorla milletvekili yapmıyor. Bizler kendi irademizle aday
olduk, Genel Başkanımız takdir etti ve bizler de millete gittik,
millet bize oy verdi.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yok ya, bunu güldürmek için
mi söyledin Ramazan?
RAMAZAN CAN (Devamla) O nedenle bunu angarya
olarak görmek doğru değildir.
Yine, Anayasa Mahkemesi kararlarında da bir
çalışma süresiyle ya da bir göreve getirilenin fazla
çalışmasıyla ilgili hadisede -vekâlet akdine dayanan- asile
verilen yetkiyle birlikte değerlendirmesinde de Anayasa Mahkemesi şu
şekilde karar vermiştir: İradeye bir baskı yoksa kendi
isteğiyle o görevi kabul etmişin çalışması angarya
olarak değerlendirilemez. Gerek Danıştayın gerekse Anayasa
Mahkemesinin bu noktada kararları vardır.
Diğer taraftan, oylamalarla ilgili: 2002
yılında 22nci Dönemde de milletvekiliydim ve bizim -bu oylamalarla
ilgili- Anayasa değişikliklerindeki rutin oylamalar aynı
şekilde devam ediyor. Bu bir teamül olmuştur, milletvekili iradesini
tam anlamıyla kullanmaktadır, bağımsız iradesine de
herhangi bir sıkıntı gelmemektedir. Bu nedenle bunu da burada
teyit ediyorum.
Diğer taraftan, 22nci Dönemde -aklımda
kaldığıyla söylüyorum- Genel Kurulun ara vermeksizin elli sekiz
saat çalıştığına bizzat şahit olduğumu
hatırlıyorum, elli sekiz saat aralıksız. Bunun da
kayıtlara geçirilmesini istiyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - 24üncü Dönemde elli
dört saat çalıştık.
RAMAZAN CAN (Devamla) - Demin ara verilirken burada
bir eylem oldu. Siyasette kırmızı kartı ve yeşil
kartı gösterme yetkisi millete aittir. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Millet bir gruba
yeşil, bir grubaysa kırmızı kart gösteriyor diyor, grup
önerisini Genel Kurulun takdirine sunuyor, tekrar saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Can.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Millet bir gruba yeşil
diyerek kendi grubunu, bir gruba kırmızı diyerek grubumuzu
işaret etmek suretiyle
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) - İsim
vermedik.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sözlü
sataşmalarını not aldım, hatta ben Ramazan Beyin Genel
Kurulda -gerçi kendi grubuna da olsa- verdiği emeğe saygıdan ona
kürsüden cevap vermem normalde, yerimden verecektim ama bu artık kürsüden
cevap verilmesi gereken bir hâle dönüştü, kürsüden cevap hakkımı
kullanmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun iki dakika (CHP
sıralarından alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Çok teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi bir kez daha saygıyla selamlarım.
Şimdi, Doğan Beyin
kullandığı bir ifadenin benzerini Ramazan Bey kullandı. Ola
ki oradaki tartışmaları izlememiş olan bir vatandaş,
bizim, angarya yapmayın dememizi yasamayla ilgili bir talep olarak
algılayabilir.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Aynen öyle.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Tekrar söylüyorum: Biz,
durgun, dinlenmiş bedenler, gevşememiş sinirler ve dinlenik bir
zihinle yasama yapılmasını sağlıklı buluruz ama
bu işi inada bindirdiğinizde altmış saat de muhalefet
ederiz, o ayrı. (CHP sıralarından alkışlar) Ama benim
angarya yapmayalım dediğim, Meclisin emekçisidir,
stenografıdır, kavasıdır, Kanunlar Kararlardır, hepinizin
şoförleri, sekreterleri, danışmanlarıdır; bu
insanların fazla mesai hakkı yok.
Ayrıca, çalışma, İş
Kanununa göre belli bir saatten sonra fazla mesai ödesen de
çalıştıramazsın.
Ayrıca, burada iş bitiyor, hepimiz
biniyoruz arabalarımıza gidiyoruz. Bu insanlar, tutanakları
yazmaya devam ediyorlar hem normal mesai yapıyorlar hem sizin keyfinize
göre mesai yapıyorlar. Buraları temizleyenler, güvenliğini
sağlayanlar, biz evde üçüncü fasıl uykudayken adam hâlâ burada temizlik
yapıyor. O yüzden, bakın, yapmanız gereken şu...
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bizim niyetimize göre
değil, millet için, her şey millet için. Özgür Bey, her şey
millet için.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Her şey millet için, sen
dersin, ben derim; onun hakkını vereceksin.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Her şey millet
için.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen...
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Biraz önce, Sayın
Doğan Kubat, vücut diliyle kafa sallayarak Neden olmasın? diyordu.
Kurumsal bir cevap verin, bu arkadaşlar, milletvekilleri gibi, burada
çalıştıkları sürece dört yıla bir yıl
yıpranma alsınlar, bu arkadaşlar için fazla mesai hakkı
yapalım. Danışmanlar için yasaklanan -insan haklarına
aykırı- kıdem tazminatı uygulamasını getirelim,
bu insanlar için hem iş güvencesi olsun hem birikimleri olsun. Burada kendisine
dört yıla bir yıl yıpranma düzenlemesini yapacaksın...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) ...ondan sonra,
çalışanların sırtından millî iradeye saygı.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Ver hakkını
insanın, daha fazla istihdam yarat ama bunu yapma kimseye. (CHP
sıralarından alkışlar)
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkan, Değerli Milletvekili Sayın Doğan Kubat, burada
konuşmasını yaparken grup başkan vekili oradan laf
attı, angarya derken milletvekillerini kastetti.
Arz ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kastımın ne
olduğunu ikidir açıklıyorum Sayın Başkan.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ramazan
anlayamamış, bir 3üncü kez açıklayalım istersen.
BAŞKAN Tamam arkadaşlar.
Sayın Akkaya, sisteme girmişsiniz.
YAKUP AKKAYA (İstanbul) 60a göre pek
kısa bir söz
BAŞKAN Nedir?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İç Tüzük 60a göre pek
kısa bir söz. diyor, ben duyuyorum.
BAŞKAN Efendim?
YAKUP AKKAYA (İstanbul) Çalışma
saatleriyle ilgili.
BAŞKAN Peki, bir dakika yerinizden söz
veriyorum size.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.- İstanbul Milletvekili Yakup
Akkayanın, İstanbul Milletvekili Eren Erdemin annesinin evinin
önünde kurşun atılmasına ve Anayasa görüşmeleri
sırasında günde ortalama on iki saat çalışma süresinin hem
İş Kanunu ve Devlet Memurları Kanununa hem de Anayasa ve uluslararası
sözleşmelere aykırı olduğuna ilişkin
açıklaması
YAKUP AKKAYA (İstanbul) Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, sözlerime başlamadan önce,
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Eren Erdemin annesinin evinin önünde
tabancayla kurşun atılmıştır. Burası muz
cumhuriyeti değildir. Onun için buradan yetkilileri bir kez daha
uyarıyorum ve bu yapılanı kim yaptıysa bir an önce
açığa çıkartılmasını talep ediyorum. Eren Erdeme
yapılan ve ailesine yapılanlar kabul edilemez.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Nerede
çalışma saatleri?
YAKUP AKKAYA (İstanbul) - Sayın
Başkan, biraz önceki konuşmanızda, Meclisteki çalışma
saatlerinin Danışma Kurulu tarafından
alındığını söylediniz.
BAŞKAN Öyle söylemedim.
YAKUP AKKAYA (İstanbul) - Sayın Kubat da
konuşurken Anayasa görüşmeleri sırasında ortalama on iki
saat çalışıldığını söyledi. Bu süreler hem
4857 sayılı İş Kanununa hem 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununa hem Anayasa 90a hem de uluslararası
sözleşmelere aykırı bir düzenlemedir. Bizim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akkaya.
Bir düzeltme yapmak istiyorum.
Sayın Akkaya, ben, konuşmamda, sizin
söylediğiniz gibi Çalışma saatleri Danışma Kurulunun
kararıyla oldu. demedim, ben Çalışma saatlerini düzenleyen bir
grup önerisinin Genel Kurulda kabul edilmesiyle, ona uygun olarak bir
çalışma düzeni yapıyoruz. dedim. Bunu tekrar hatırlatmak
isterim.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Genel Kurulun 17, 18
ve 19 Ocak Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri 15.00-21.00
saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesine
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunacağım
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama
BAŞKAN Yoklama talebi var.
Sayın Özel, Sayın Akar, Sayın Tanal,
Sayın Yarkadaş, Sayın Hürriyet, Sayın Tarhan, Sayın
Bakan, Sayın Çamak, Sayın Gürer, Sayın Sarıhan, Sayın
Ekici, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Zeybek, Sayın
Özdemir, Sayın Balbay, Sayın Durmaz, Sayın Sertel, Sayın
Çam, Sayın Nurlu, Sayın Bektaşoğlu.
Üç dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.13
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.30
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Emre KÖPRÜLÜ (Tekirdağ), Sema
KIRCI (Balıkesir),
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 60ıncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
önerisinin oylamasından önce istem üzerine yapılan yoklamada
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağım.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Genel Kurulun 17, 18
ve 19 Ocak Salı, Çarşamba ve Perşembe günleri 15.00-21.00
saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesine
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisinin grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş
bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulunun, (2/98) esas numaralı 12 Eylül 1980 Darbe
Sürecinin Yolaçtığı Mağduriyetlerin Giderilmesine
İlişkin Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/81)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(2/98) esas numaralı
Kanun Teklifimin İç Tüzükün 37nci maddesine göre doğrudan Genel
Kurul gündemine alınmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Mustafa
Sezgin Tanrıkulu
İstanbul
BAŞKAN Teklif sahibi olarak İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunu dinleyeceğiz.
Buyurun Sayın Tanrıkulu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul)
(2/98) esas numaralı 12 Eylül faşist darbesinin
yarattığı mağduriyetlerin giderilmesine ilişkin kanun
teklifim hakkında söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu ve sizleri
saygıyla selamlıyorum Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, 12 Eylül darbesini ben
canlı yaşadım. 17 yaşındaydım ve İstanbul
Üniversitesi Hukuk Fakültesini kazanmıştım, dört gün sonra da
kayıt yaptıracaktım, darbeyi tüm
sıcaklığıyla yaşadım. Babam gözaltına
alındı, gözaltında kaldı, ailemden gözaltında olanlar
oldu, tutuklananlar oldu. O günden bugüne, bakın, değerli
arkadaşlar, otuz altı yıl geçti. Şimdi, MHP yine bana laf
atacak, yine MHP laf atacak burada verdiğim kanun teklifleriyle ilgili
olarak. Sizlere sesleniyorum
KAMİL AYDIN (Erzurum) Ya, sen Genel Kurula
seslen, bize niye sesleniyorsun?
MUSTAFA SEZGİN TANRUKULU (Devamla) Evet, bir
yüzleşme yasasını daha, bir hakikat yasasını daha
gündeme getirdim. Hakikat yasasını, yüzleşme yasasını,
sizler de mağdur olmuştunuz. Evet, 12 Eylülle yüzleşmedik
değerli arkadaşlar, yüzleşemedik. 12 Eylül
mağdurlarıyla iyi olarak yüzleşemedik, dava açma cesaretini
gösterenler yüzleştiler ama daha binlerce mağdur var. Bakın, bir
darbe atlattık 15 Temmuzda, hep beraber burada. O darbeden sonra
şimdi OHAL var, ona da ben OHAL darbesi diyorum ama gelin, eğer
yüreğiniz yetiyorsa -Sayın Başkan, size de söylüyorum- 12 Eylül
darbesiyle gerçekçi anlamda yüzleşelim. Bunu da okuyun, MHP
milletvekillerine sesleniyorum ve sataşıyorum; bunu da okuyun, bunu
da okuyun, tamam mı?.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Biz yürek testinden
geçtik, sen kendi yürekliliğini göster.
MUSTAFA SEZGİN TANRUKULU (Devamla) Eğer
yüreğiniz varsa gerçekten -Selçuk Bey, size de söylüyorum ve
sataşıyorum, 12 Eylül mağdurusunuz, yedi yıl hapis
yattınız- gelin, gerçekçi anlamda 12 Eylülle yüzleşelim ve
burada gerçekçi anlamda o mağdurlarla, mağduriyetlerle, henüz
mağduriyeti giderilmemiş olanlarla ilgili olarak burada gerçek
anlamda bir yasayla yüzleşme ve hakikat komisyonu kuralım ve buradan
ileriye yürüyelim. Ama yok gerçekten, ne var? Sizin kendi gündeminiz var. Ne var?
İşte şu yasa var, getirmişsiniz Anayasa
değişikliği. Bakın, sıkıyönetim
koşullarında yaşadım, OHAL koşullarında
yaşadım, tümünü yaşadım. OHAL ile OHALin
yarattığı mağduriyetleri en iyi bilenlerden bir tanesiyim.
Yazdığım makale hakemli yayımlandı; o mağduriyetler
dönemi
Şimdi, bunlar da yayınlanacak değerli arkadaşlar.
Bu koşullarda, -ısrarla söylüyorum- Anayasanın,
getirdiğiniz değişikliğin içeriği ne olursa olsun,
Anayasa yapılamaz, yapılamaz. Böyle çok kutuplaşmanın
olduğu bir yerde, bu kadar çok ayrışmanın olduğu bir
yerde böyle bir Anayasa değişikliği ancak ve ancak Türkiye'nin
ayrışmasına, bir arada yaşamamamıza hizmet eder ve
bunu şimdi siz yapmaya çalışıyorsunuz. İlk önce,
gelin, Türkiye'nin barışını sağlayalım,
kutuplaşmayı önleyelim, iç barışımızı
sağlayalım, dışarıda barış odaklı bir
siyasete odaklanalım. Burada muhalefetle beraber Türkiye'nin
çatışma, şiddet, terör, ayrışma meselelerini çözmeye
odaklanalım ama bu Anayasa değişikliği buna hizmet
etmeyecek, Diyarbakırda, Türkiye'nin her yerinde yıllarca
avukatlık yapmış bir insan olarak söylüyorum.
Bakın, değerli arkadaşlar, hiç bu
kadar tehlikeli bir süreçten geçmedik, tehlikeli bir süreçten. Dünya
değişti, Türkiye değişiyor, Orta Doğu
değişiyor ve Türkiye bu Anayasa değişikliğiyle 12
Eylül anayasasından daha farklı olarak bir ayrışma sürecine
girecek, ayrışma sürecine, bunun farkında değilsiniz. Bu
Anayasa, bu değişiklik birliğe, beraberliğe, bütünlüğe
hizmet etmiyor; bunun, lütfen, farkına varın. Bu kadar çok
haykırıyoruz. Ya, yüzde 1 doğru söylediğimize bir itimat
edin, yüzde 1. Buraya yüzlerce yasa teklifi getirdik, birisine itimat edin,
birisine ama etmediniz. Bugün de, bakın, uyarıyoruz sizleri:
Gerçekten bu dönemde, hele hele Türkiye'nin geçtiği bu sıkıntılı
dönemde bir Anayasa değişikliği Türkiye'nin bütünlüğüne
hizmet etmez. Bunu Sezgin Tanrıkulu olarak ben söylüyorum ve burada
kayıt düşüyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Tanrıkulu.
Bir milletvekili adına İstanbul
Milletvekili Sayın Eren Erdem konuşacak.
Buyurun Sayın Erdem. (CHP
sıralarından alkışlar)
EREN ERDEM (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; burada hep beraber
çalışıyoruz, beraber ülkenin daha iyi yerlere gelmesi için
mücadele ediyoruz. Bu mücadeleyi verirken de ister istemez, bazen birbirimizle
alakalı, hiçbirimizin de tasvip etmeyeceği hadiseler
yaşayabiliyoruz ama bazen iş o kadar çığırından
çıkıyor ki değerli arkadaşlar, onun telafisi olmayan
sonuçları ortaya çıkabiliyor.
Şimdi, buradaki bütün arkadaşlarımızın
ailesi var, bizlerin de aileleri var. Buradaki hiçbir
arkadaşımızın bir tanesinin ailesinden birinin
saçının teline zeval gelmesini 550 milletvekilinin hiçbiri istemez.
Usul olarak, kurmuş olduğunuz medya düzeni, arkadaşlar, o kadar
çirkin bir medya düzeni ki -burada kanunla ilgili konuşacaktım ama
konuşmamı değiştirmem gerekti- burada, arkadaşlar,
sürekli olarak birilerinin hedef olmasını sağlayacak işler
yapılıyor. Mesela bir örnek vermek istiyorum. Sayın Muhammet
Balta, geçtiğimiz gün, bu ısırma hadisesiyle alakalı
Kesinlikle Eren Erdemle bir alakası yok. dedi, çok teşekkür
ederim. Değerli başkan vekilimiz de bunu teyit etti ama sizin destek
olduğunuz gazeteler hâlâ böyle yazıyor. Efendim, dediniz ki: Eren
Erdem dedi Türkiye ile İran savaşsa İrandan yana olurum.
Mahkeme kararı aldık, bilirkişi raporuyla bu lafın yalan
olduğu, montaj olduğu ortaya çıktı, yani uydurma
olduğu ortaya çıktı, hâlâ yazılıyor. Yatılıyor
Eren Erdem, kalkılıyor Eren Erdem, yatılıyor Ahmet,
yatılıyor Mehmet. Sonuçları ne oluyor değerli
arkadaşlar?
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Sen de
bayağı keyif alıyorsun.
EREN ERDEM (Devamla) Ben bir şey
söylemeyeceğim. Neden? Çünkü mahkeme yahut da polis bu işi
araştıracak. O yüzden ben bir kesin hüküm
konuşmayacağım. Kesin hüküm konuşmayacağım, yani
bu, kesinlikle şahsıma yapılmıştır
demeyeceğim. Bu, araştırmalarla ortaya çıkacak ama az önce
kardeşim, validemin penceresinin önünde ateş açıldığını,
an itibarıyla saygıdeğer emniyet müdürümüzün orada
olduğunu, sayın valimizin konuyla ilgilendiğini
Doğan Bey
de -AKP Grubundan- sağ olsun o da görüşmeler yaptı.
Değerli arkadaşlar, bakınız,
toplumu geriyoruz, insanları geriyoruz. Yaptığımız
şey sadece ve sadece düşmanlıklarını büyütüyor.
Dilimiz, kullandığımız üslup, birbirimizi bazen öyle tahkir
ediyoruz ki bunun sonucunu belki biz ödemeyeceğiz, belki ucu
şahıslarımıza dokunmayacak ama çevremizdeki insanlara zarar
verme noktasına geliyor.
Bugünkü hadise üzerine tekrarlıyorum:
Şahsıma, valideme, validemin oturduğu eve yapılıp yapılmadığına
emniyet karar verecek, emniyetin takdiri. Çünkü hadise, tam pencerenin önünde
gerçekleşmiş ama belki başka biri hedeftir. Bu dönemde hepimiz
oluşan hadiseleri çok fevkalade kendi üzerlerimize alabiliriz. Olayın
orada yaşanmış olmasının yarattığı
rahatsızlık ve endişeyi ve aynı zamanda
yakınlarımıza dönük olmasının yarattığı
rahatsızlığı paylaşıyoruz.
Ama, değerli arkadaşlar, bu öyle ya da
böyle içinde bulunduğumuz durumun -bütün milletvekilleri
açısından söylüyorum- Türkiyeye bir yararı yok. Şurada
ülkenin çok vahim bir değişiminden bahsediyoruz; efendim, bir rejim
değişikliğinden bahsediyoruz. Ortaya çıkan yeni tablonun,
önerdiğiniz Anayasanın bu ülkeye nasıl olumsuz bir zemin
oluşturacağını tartışırken dahi birbirimize
tahammül edemiyoruz.
Daha fazla tahammüle ihtiyacımız
değerli arkadaşlar. Emin olun bizi izleyen insanlar buradaki
tahammülsüzlüğü, buradaki tutanakları okuduğu zaman ortaya
çıkan tablo tahmin edebileceğinizden daha agresif bir kutuplaşmanın
oluşmasını sağlıyor. Bunu hep birlikte, elimizi
vicdanımıza koyarak izlememiz lazım.
Kamuoyunun yanlış bilgilenmemesi
adına tekrar söylüyorum: Hadisenin beni ve ailemi hedef alıp
almadığına emniyet karar verecek. O konuda, ben, bunun
nasıl vuku bulduğunu gözümle görmedim, kardeşim ve babam
tarafından bilgilendirildim. En büyük temennim, beni hedef almasa bile
hiçbir insanı hedef almamış olması. Bir
çılgınlık, bir sapkınlığın orada vuku
bulmasını temenni ediyorum. Göstergeler farklı ama zanni
davranmak istemiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EREN ERDEM (Devamla) Bir saniye bir şey
ekleyebilir miyim Sayın Başkanım?
BAŞKAN Peki, tamamlayın lütfen.
EREN ERDEM (Devamla) Toplumun daha fazla
gerilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Toplumun gerilmesinin
hiçbirimize yarar sağlamayacağına inanıyorum. Tam tersine,
suhulete ihtiyacımız olduğu kanaatindeyim. Aksi takdirde, bu
ülkede, arkadaşlar, tekrarlıyorum ki, bugün toplumun
yaşadığı bu büyük kutuplaşmanın sorumluları
olarak hepimizin tarihe geçeceğinden hiç şüphemiz olmasın.
Tarihte böyle anılmamalıyız. Konuşabilmeliyiz,
tartışabilmeliyiz, düşüncelerimizi özgürce ifade edebilmeliyiz
ve birbirimizi eleştirmeliyiz, hakaret etmemeliyiz.
Bu bağlamda, sizlerin ve kamuoyunun
vicdanına bu düşüncelerimi teslim ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Erdem.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI (Devam)
4.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının, İstanbul
Milletvekili Eren Erdeme yönelik davranışı kabul etmenin mümkün
olmadığına ve konunun takipçisi olacağına ilişkin
konuşması
BAŞKAN Ailenizin veya başka birinin
başına gelmiş olan bu olayı kabul etmek mümkün
değildir. Ancak, siz de biliyorsunuz, arkada gerek Sayın Kubat
gerekse de diğer arkadaşlar ilgili yerlerle görüştüler ve
konunun takipçisi olacağınızı siz de söylediniz, bizler de
takip edeceğiz. Ben şahsen takip edeceğimi de bilginize sunmak
isterim.
Sayın Özel
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
İstanbul Milletvekili Eren Erdeme yönelik davranışlara ve bir
milletvekilini hedef göstermenin doğru olmadığına
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Öncelikle bu olayı esefle kınıyoruz.
Olay duyulduğunda Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Sayın Doğan Kubat doğrudan ilgilendi, siz de
oradaydınız. Ona, sayın valiye, emniyet müdürüne teşekkür
ediyoruz ilgilerinden dolayı.
Erenin söyleyemeyeceğini ben söyleyeyim. O gün
yaşanan olaylar sırasında, Erenin, geçmişte yalan video
olduğuyla ilgili mahkeme kayıtlarına rağmen, bir iktidar
partisi milletvekili arkadaşımız basın toplantısı
yapıp İran ajanı Eren Erdemin köpek gibi
ısırdığını gördüm. gibi bir lafı bizzat
sarf etmesinden sonra 4 arkadaş da retweet edince o basın
toplantısını, iş çığırından
çıktı. Sonra bir belediye başkanı bunu afiş yapıp
bastırmaya başladı. 10 gazete birden yazdı. Sizin
şahitliğiniz dahi ne kadar önemlidir, kıymetlidir, müteşekkiriz.
Sonra o 4 arkadaşı söyleyeyim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hatta bu sözü söyleyen
arkadaş Kişinin beyanı esastır, ben ona inanıyorum ve
geri alıyorum iddiamı. dedi ama iş işten geçti.
Bugün bir ara sokakta, alakasız bir yerde,
anneciğinin camının önünde havaya ateş
İnşallah
tesadüftür ama Allah göstermesin, Erenin başına bir iş gelse, o
zaman hepimiz birden Aman, biz bunu niye yaptık, nasıl yaptık.
diye üzüleceğiz. Her şeyi yapalım, rekabet edelim, birbirimize
ne yaparsak yapalım ama bu işin içine iftirayı ve doğrudan
hedef göstermeyi karıştırmayalım. Bu, ailelerimizi de
O
dediğin lafı yapabileceksen gel bana yap, sen yap ve bana yap ama
dışarıdaki ite köpeğe bir milletvekilini hedef göstermek
doğru değil. Bu konuda duyarlı davranan herkese çok
teşekkür ediyorum.
Buradan alınacak ders var. Biz de kendi
payımıza buradan alınacak dersi, örneğin, ne kadar
kızsak da gerçek olmayan bir meselede bizim grubumuza da düşen
sorumluluklar varsa onu da üstümüze alıyoruz.
Çok teşekkür ederim, sağ olun.
BAŞKAN Ben de teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, fikirlerimiz farklı
olabilir, bunları çeşitli şekillerde ifade edebiliriz. Önemli
olan, bunu yaparken ithamda bulunmamak, hakaret etmemiş olmaktır.
Buna dikkat edeceğimizi umuyorum çünkü burada yapılan
tartışmalar sadece burada kalmıyor, kamuoyuna da yansıyor
ve istemediğimiz durumlarla karşılaşıyoruz. Burada
canlarımız birbirine emanettir. Bu ilkeye hepimizin hassasiyetle
değineceğine ve bunu savunacağına inanıyorum. Bunun
ötesine gidilmemesi gerektiğini de düşünüyorum ve bir kez daha
hatırlatıyorum.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Çamlı.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul)
Değerli hatip benim yaptığım bir basın
toplantısından yola çıkarak bir eleştiride bulundu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hatip değil de ben
yaptım yani.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Grup
başkan vekilimiz
Onunla ilgili bir düzeltme yapmak istiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İsim vermedim ama sizinle
konuştum.
BAŞKAN İsim vermedi
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yo, yo
BAŞKAN - Açıklama yapmak istiyorsanız
yerinizden süre vereyim Sayın Çamlı.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bence çok yerinde olur
açıklaması.
27.- İstanbul Milletvekili Ahmet
Hamdi Çamlının, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Evet,
teşekkür ediyorum Başkanım.
Şimdi, tabii, çok enteresan şeyler
yaşıyoruz Türkiye Büyük Millet Meclisinde; bütün 80 milyon da buna
şahit oldu, belki de dünya şahit oldu, dünya meclisleri literatürüne
girdi Cumhuriyet Halk Partisinin başlattığı bir olayla
yaşanan olaylar. O akşam burada olan oldu. Bugün hâlâ bunun
sürdürülmesini, arkadaşımızın Yok,
ısırıldı, ısırma mısırma
Bunları
bırakalım, geçti artık.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Adamın evinin önünde
ateş ettiler bugün.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) O
akşam burada bu mevzu, ısırılma mevzusu çıktı.
Bunun üzerine bir tweet attım, evet, ama sonradan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Basın toplantısında
mı?
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Basın
toplantısından da önce.
Sonradan Ben ısırmadım. diye
arkadaşımız şey yapmış.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şahit
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Ben de
geriye aldım sözümü, dedim ki: Muhammet Balta kardeşimiz de
savcılığa işi tevdi etmiş, savcılık
araştıracak, bakacak, kimin ısırdığı belli
olacak. Bunu niye hâlâ buraya taşıyoruz kardeşim, ben
anlamıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, lütfen bu eylemi
adlandırarak konuşmayalım çünkü yeteri kadar kamuoyunda
konuşuldu, alay konusu oldu, Millet Meclisinin itibarı zedelenmeye
çalışıldı. Lütfen bu eylem adına bir daha
konuşmayalım. Gerekli açıklamalar yapıldı, ben de
gerekli açıklamayı yaptım. Konu yargıya da intikal etti. Bu
konuyu, lütfen, o fiilin adıyla bir daha kullanmamanızı
özellikle rica ediyorum.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler (Devam)
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulunun, (2/98) esas numaralı 12 Eylül 1980 Darbe
Sürecinin Yolaçtığı Mağduriyetlerin Giderilmesine
İlişkin Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi (4/81 )(Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince sözlü soru önergeleriyle diğer denetim konularını
görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1. Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/796) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 446) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
6 Ocak 2017 tarihli 52nci Birleşimde, İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 446 sıra
sayılı Kanun Tasarısının ikinci bölümünde yer alan
23üncü madde üzerindeki son önerge işleminde kalınmıştı.
Önergeyi hatırlatmak için tekrar okutup
oylarınıza sunacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Kanun Tasarısının 23üncü maddesinde
yer alan fıkrasında yer alan ibaresinin fıkrasındaki
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Yıldırım (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunacağım
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama...
BAŞKAN Yalnız, bir yoklama talebi var.
Sayın Özel, Sayın Tanrıkulu,
Sayın Erdem, Sayın Karabıyık, Sayın Yedekci,
Sayın Akın, Sayın Akar, Sayın Hürriyet Kaplan, Sayın
Gürer, Sayın Sertel, Sayın Sarıhan, Sayın Erkek, Sayın
Gökdağ, Sayın Altaca Kayışoğlu, Sayın Balbay, Sayın
Gaytancıoğlu, Sayın Durmaz, Sayın Çam, Sayın Turpcu,
Sayın Havutça.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1. Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/796) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 446) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
.Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
24üncü maddede üç adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 24üncü maddesinde
geçen 28/3/2001 ibaresinin 28 Mart 2001 şeklinde, 15/11/2000
ibaresinin 15 Kasım 2000 şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
İsmail Faruk Aksu Mustafa Kalaycı Mevlüt Karakaya
İstanbul Konya Adana
Emin Haluk Ayhan Deniz Depboylu Arzu Erdem
Denizli Aydın İstanbul
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette
bulunduğundan önergeleri birlikte işleme alacağım.
Şimdi aynı
mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Kanun Tasarısının 24üncü maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım Mehmet Emin
Adıyaman Osman
Baydemir
Muş Iğdır Şanlıurfa
Mahmut Toğrul Berdan Öztürk Mahmut Celadet
Gaydalı
Gaziantep Ağrı Bitlis
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet Bekaroğlu Lale Karabıyık Zekeriya
Temizel
İstanbul Bursa İzmir
Bihlun Tamaylıgil Kadim Durmaz Utku Çakırözer
İstanbul Tokat Eskişehir
Musa Çam Gülay
Yedekci
İzmir İstanbul
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk olarak İstanbul Milletvekili Sayın Gülay Yedekci
konuşacak.
Buyurun Sayın Yedekci. (CHP
sıralarından alkışlar)
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla sevgiyle
selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi, Gazi Meclisimiz
demokratik parlamenter sistemi yıllar içerisinde geliştirmeye
çalışmış yüce ve büyük bir millet meclisi. Peki, bu Millet
Meclisine şimdi siz ne yapmaya çalışıyorsunuz? Demokratik
sistemi yok etmeye çalışıyorsunuz, cumhuriyeti yıkmaya
gayret ediyorsunuz.
Neden her şeyin bedelini halk ödüyor ama hiç
sesi çıkmıyor halkın? Çünkü her ses çıkaranı içeri
tıkıyorsunuz. İktidara geldiğinizde dediniz ki:
Emniyettesiniz, güvendesiniz, merak etmeyin. İki cümle söyleyeni emniyete
aldınız, siz herhâlde olayı baştan yanlış
anladınız. Size göre bütün gazeteciler, sizin gibi düşünmeyenler
terörist, hain; yazarlar, çizerler, gençler, ev hanımları hatta,
kadınlar, erkekler hapishanede, hapishanelerde artık dönüşümlü
yatılıyor. Türkiye açık bir cezaevi hâline dönüştürüldü.
Düşünce özgürlüğü yok edilmiş durumda.
Peki, siz bu koşullarda ne yapıyorsunuz?
OHAL sürecini getiriyorsunuz ve Anayasayı değiştirmek
istiyorsunuz. Anayasayı değiştirerek ne yapmak istiyorsunuz?
Egemenliği milletten alıp tek bir şahsa vermeye gayret
ediyorsunuz. Önce değiştirme üzerine çalıştınız,
şimdi dönüştürmeye gayret ediyorsunuz.
İnsanlarımız mutsuz. Şu
sırça saraylarınızdan bir dışarı çıkın,
sokağa gidin, görün; sokakta gülen insan yok. İnsanlar tek başına
ve mutsuz, sabah uyandığında insanlarımız keyifle,
huzurla güne başlayamıyor. Kimse birbirine para ödemiyor, küçük
mafyatik tipler meydanda, çek senet mafyaları tekrar gündemde ve huzurla
güne başlayamıyor.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı)
Milletten niye kaçıyorsunuz?
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) İnsanları
korkutarak hiçbir şey yapamazsınız Beyefendi, oradan
konuşarak da beni hiç korkutamazsınız.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Hiç
korkutamazsınız, hiçbirinizden korkmuyoruz, topunuz gelin,
buradayız. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Kimse kimseden korkmuyor sayın
konuşmacı, lütfen.
Sayın milletvekilleri
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Ülkemizde terör var,
vatandaşlarımız tehlike altında; askerimiz, polisimiz can
derdinde, esnafımız siftah derdinde, beyler başkanlık
derdinde.
MEHMET DEMİR (Kırıkkale) Sen ne
derdindesin?
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Türkiye'nin bu kadar
çok sorunu varken, dünya başka şeylerle ilgiliyken
-duymamışsınızdır sırça köşklerinizden,
haberiniz olsun- faks gibi yeni bir dönem meydana geldi. (AK PARTİ
sıralarından Sırça köşk bizde yok Hanımefendi,
kendinize bakın! sesi) Sırça köşkleriniz var, hepinizin
köşklerini gazetelerde görüyoruz. Şimdi, bana laf
atacağınıza bir şey söyleyeceksiniz gelir, burada
konuşursunuz, ben sizden korkmuyorum.
ADEM YEŞİLDAL (Hatay) Kimse laf
atmasın arkadaşlar.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Üç boyutlu
printerlar var. Mesela açlıkla mücadele etmek istiyorsak buradan
Somaliye ya da Diyarbakırdaki aç insanlarımıza ya da
İstanbulda Gazi Mahallesinde açlıkla mücadele eden
vatandaşlarımıza printerla yiyecek gönderebiliyorsunuz.
Biliyorsunuz değil mi, teknoloji gelişiyor. Siz İsrailin hibrit
tohumlarını getirirken İsrail susuz ortamda tarım yapmaya
çalışıyor. Bir ülkede ekonomi çökmüşse, ahlak
çökmüşse, adalet çökmüşse, insanlar mutlu değilse, insanlar
açlık, yoksulluk sınırının altında
yaşıyorsa o ülkede demokrasi kurgulanmalıdır, dikta
değil.
Meclisi yıkmak, demokrasiyi tarihe gömmek,
kurumların içini boşaltmak istiyorsunuz. Niye? Hiç düşündünüz mü
bunları niye yapıyorsunuz? Bunları size kim
yaptırıyor? Bu metni sizin elinize verenlerin
ağababalarını İzmirde denize döktük, İstanbul
Boğazında Yankee go home. dedik. Şimdi de hayır
diyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Yuh ya yuh! Hayret
bir şey be!
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) - Ülkemizi bölecek
olan, ülkemizi yok edecek olan, cumhuriyetimizi yıkacak olan, milletimizi
birbirine düşürecek olan bu Anayasa teklifine hayır diyoruz.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Ayıp denen
bir şey var ya!
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) - Bu Anayasa teklifinde
demokrasi yok, adalet yok, millet yok, insanımız yok; sadece bir
kişi var, bir kişi.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biz Fatih Sultan Mehmetin, Mustafa Kemal Atatürkün
torunlarıyız.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Biz de öyle.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) - Biz, hayat
tarzımıza müdahale edildiğinde üç ağaca sarılıp
Gezi eylemini yapanların ta kendisiyiz.
Dikta anayasasına boyun eğmeyin, erken
seçimle size şantaj yapılmasına müsaade etmeyin.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ayıp, ayıp! Özgür
Bey, konuşmacılarınızı uyarın ya.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) - Yüreğinde
birazcık vatan sevgisi olan, vicdanı olan, birazcık Allah
korkusu olan bütün milletvekillerine sesleniyorum: Lütfen, bu Anayasa teklifine
hayır deyin. Çoluğumuzu çocuğumuzu bir heves uğruna yok
etmeyin, katletmeyin. Sayın Başbakan dedi ki: İtaat edin, rahat
edin. Ben de diyorum ki: İtiraz edin, ülkemiz rahat etsin.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Başkanım
bir dakika
Ağababalarınızın hepsini İzmirde denize
döktük. diyor.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Gülay Hanım, o
şantajı Baykal ile Kılıçdaroğlu birbirine
yapıyor.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Bence size
yapıyorlar.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Benim dedem
Çanakkkalede gazi olmuştu, kendisininki nerede gazi olmuştu, nerede
şehit olmuştu onu söylesin. Ağababalarınızı
İzmirde denize döktük. diyor, Özgür Bey katılıyor musunuz
buna?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tutanak alayım.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Tutanakları
getirin. Katılıyor musunuz buna?
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Elinize bu
metni verenlerin. dedim.
BAŞKAN Sayın Yedekci
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Lütfen sözünü düzeltsin,
böyle bir şey olamaz.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Bu sözünü geri
alacak.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Hayır, ben
Elinize bu metni verenlerin. dedim. Çok açık sözüm.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne dedin?
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Elinize bu
metni verenlerin. dedim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam.
BAŞKAN Sayın Yedekci, bir müsaade eder
misiniz.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Bu sözünü geri
alacak.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yanlış bir
cümle kullandı.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman)
Ağababalarınızı İzmirde denize döktük. diyorsun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
dakika...
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Elinize bu
metni verenlerin ağababalarını...
BAŞKAN Sayın Yedekci... Sayın
milletvekilleri...
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Bu sözünü geri
alacak.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Yedekci size soruyorum:
Ağababalarınızı İzmirde denize döktük. derken ne
kastettiniz?
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Tutanaklara
bakın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tutanak istiyorum, tutanak.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Elinize bu
metni verenlerin ağababaları. dedim.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Kim verdi elimize?
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Hâlâ da
aynı şeyi söylüyorum.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Elimize kim verdi,
o zaman onu açıklayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tutanak istiyorum, tutanak.
BAŞKAN Tamam, tutanaklara
bakacağım.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Kim verdi elimize?
BAŞKAN Sayın Boynukara... Sayın
milletvekilleri...
Tutanaklara bakacağım, lütfen...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Tutanaklara bakacağım.
Konuyu kapatıyorum.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Haysiyetten
yoksunluk bu. Çok ayıp ama Özgür Bey.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bak, bir dakika bir dinle.
Bak, tutanak gelecek. Dediğin gibiyse gereğini yaparım ama ben
cümleyi o şekilde duymadım, kendisi de benim duyduğumu teyit
ediyor.
MAHMUT POYRAZLI (Balıkesir) Yapacaksın
tabii gereğini.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Ben çok
açık söylüyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tutanak gelecek ya, beş
dakika...
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Benim metni elime
veren kimse onu da söyleyecek.
BAŞKAN Sayın Özel... Sayın
Boynukara... Sizi kürsüye davet ediyorum Genel Kurulu idare etmek için.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Pardon.
BAŞKAN Tutanaklara bakacağım.
dedim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Haklısınız.
BAŞKAN Müsaade edin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Evet Sayın
Başkanım, tutanaklara bakacaksınız.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Sen kimsin bana
laf söyleyeceksin?
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerindeki diğer konuşmacı Mahmut Celadet Gaydalı olacak.
Buyurun Sayın Gaydalı, Bitlis
Milletvekili. (HDP sıralarından alkışlar)
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Zekâ yoksunu
insanlar.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Tutanaklara
bakın Sayın Elitaş.
BAŞKAN Sayın Gaydalıyı
dinliyoruz.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 446 sıra
sayılı torba tasarının 24üncü maddesi üzerine grubum ve
partim adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime
başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, söz konusu maddeyi
incelediğimiz zaman, bu ülkede bazı sorunların nasıl
yıllarca çözülemediği, sürüncemede
bırakıldığı açıkça görülmektedir. 4749
sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanuna eklenmesi öngörülen geçici maddeyle, TOKİnin ihraç
ettiği borçlanma senetlerinden kaynaklı tasfiye hâlinde Türkiye Emlak
Bankası Anonim Şirketine ait olan borçların, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih esas alınarak belirlenen tutar üzerinden
Hazine Müsteşarlığına nakledilmesi öngörülmüştür.
Ayrıca, bu madde kapsamında gerçekleştirilecek nakil, takas ve
mahsup işlemlerinin, bakanın teklifi üzerine, bütçenin gelir ve gider
hesaplarıyla ilişkilendirilmeksizin devlet hesaplarına
kaydettirmeye Maliye Bakanının yetkili olduğu
düzenlenmiştir. Hükûmet söz konusu değişikliğin gerekçesi
olarak, bütçenin gelir ve gider hesaplarıyla ilişkilendirilmeksizin
bankanın TOKİden olan alacaklarından Hazine
Müsteşarlığına olan borcu mahsup edilmek suretiyle mevcut
borç ve alacakların tasfiyesini, böylelikle uzun yıllardır
bankanın tasfiye sürecini sekteye uğratan söz konusu sorunun
çözümünün hedeflendiğini göstermektedir.
Değerli milletvekilleri, öncelikli olarak,
düzenlemenin konusu olan TOKİnin borçlarının nakledilmesi ve bu
borçların gelir ve gider hesaplarıyla ilişkilendirilmemesi,
bütçenin denetimini yapan Meclisin iradesine de ket vurmaktadır. Maliye
Bakanına bu anlamda yetki verilmesi, zaten hiçbir gelir-gider kaleminin
bilinmediği ve âdeta AKP Hükûmetinin kara kutusu olan TOKİnin
hesaplarının denetime tabi olmaması kabul edilebilir bir durum
değildir. Açıkça buradan Hükûmet sözcülerine sormak istiyorum: Bu
madde kapsamında gerçekleştirilecek nakil, takas ve mahsup
işlemleri neden bütçenin gelir ve gider kalemleriyle ilişkilendirilmiyor?
Buradaki asıl amaç nedir? Bütçe denetiminden niçin
kaçılmaktadır?
Bilindiği üzere, Toplu Konut İdaresi,
kısaca TOKİ, AKP iktidarı döneminde kurulan bir
Başkanlıktır. TOKİyle ilgili yolsuzluk iddiaları
hiçbir zaman ülkenin gündeminden eksik olmamıştır. Çok ciddi
iddialara rağmen, kurulduğu günden bugüne TOKİ hakkında tek
bir ciddi soruşturma yürütülmemiştir, bu kurum koruma altına
alınmıştır. İktidara yakın sermaye
gruplarına TOKİye devredilen araziler peşkeş çekildi. Daha
geçtiğimiz ay TOKİye bağlı Emlak GYO tarafından
yapılan ihaleyle bir firmaya satılan Maltepe Küçükyalı
Karayolları 1inci Bölge Müdürlüğü arazisine ilişkin Nidapark
Küçükyalı Projesi için ÇED gerekli değildir. kararı verildi.
Böylelikle 60 bin metrekare arsa alanına 10 kat yapılaşma izni
verilerek 600 bin metrekarelik inşaat hakkı tanındı. Söz
konusu Karayolları arazisi 2011 yılında özelleştirme
kapsamına alındıktan sonra 2014 yılında TOKİ
mülkiyetine devredilmişti. Bunun gibi, TOKİye imtiyaz tanıyan
sayısız gelişmelerden bahsedebiliriz lakin bu konuşma
süremiz içinde bunların hepsine değinemeyiz.
Özetle, bu yasa tasarısıyla bir kez daha
anlıyoruz ki TOKİnin bu dokunulmazlığı hâlâ devam
etmektedir. Bu durum bizler açısından kabul edilebilir değildir.
TOKİnin bütün iş ve işlemlerinin Meclisin ve
Sayıştayın tam denetimine açık olması gerekir.
Değerli milletvekilleri, bu yasa
tasarısında olumlu sayabileceğimiz tek düzenleme, Anayasa
Mahkemesi kararı gereği zorunlu olarak otuz yıldan fazla
çalışan emeklilerin yok sayılan çalışma sürelerine
ilişkin yapılan düzenlemedir. Fakat bu düzenlemede bile ciddi
kısıtlayıcı hükümler mevcuttur. Emeklilerin hak ettiği
ikramiyeler bugünkü emekli keseneği üzerinden değil, emekli
oldukları yıl üzerinden verilmektedir ve enflasyon farkı ile
kanuni faiz yok sayılmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla)
Tasarının içerisinde esasen sermayenin ihtiyaçlarını
gözeterek
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Gaydalı, teşekkür
ederim.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 446 sıra sayılı Emekli Sandığı Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 24üncü maddesinde
geçen 28/3/2001 ibaresinin 28 Mart 2001 şeklinde, 15/11/2000
ibaresinin 15 Kasım 2000 şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
İsmail
Faruk Aksu (İstanbul) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sayın İsmail Faruk Aksu konuşacak.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından
alkışlar)
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 446 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 24üncü maddesi
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Dün Diyarbakırın Sur ilçesinde Çevik
Kuvvet polisine yapılan hain saldırıyı lanetliyorum.
Şehit polislerimize Allahtan rahmet, yaralı olanlara acil
şifalar, milletimize başsağlığı diliyorum.
Yine, Bişkekte düşen kargo uçağında
hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet diliyorum, kederli ailelerine
başsağlığı diliyorum.
Yılbaşı gecesini milletimize zehreden
alçak teröristin sağ olarak yakalanması
başarısını gösteren İstanbul Emniyetini bu vesileyle
tebrik ediyorum.
Değerli milletvekilleri, görüştüğümüz
madde, bütçenin gelir ve gider hesaplarıyla ilişkilendirilmeksizin,
tasfiye hâlindeki Emlak Bankasının TOKİden olan borcunun mahsup
edilmesi suretiyle mevcut borç ve alacaklarının tasfiyesini
öngörmektedir.
Bilindiği gibi, tasfiye hâlindeki Emlak
Bankasına ait bankacılık faaliyeti dışında kalan
taşınmazlar, arsa ve konut stoku, daha önce Bakanlar Kurulu
kararıyla Toplu Konut İdaresine devredilmişti. Bu vesileyle, ben
de maddeye ilişkin değerlendirmelerimi konut sektörü üzerine yapmak
istiyorum.
Esasen konut, insan hakları kapsamında
değerlendirilen bir haktır. Anayasamızda da herkesin
sağlıklı bir çevrede, insanca yaşanabilir konutlarda
barınabilmeleri için devletin gerekli tedbirleri alması
öngörülmüştür. Oysa plansız kentleşme, gecekondulaşma ve
afete maruz yerlerdeki yerleşimler nedeniyle, konut stoku, bugün büyük
oranda bu niteliklere sahip bulunmamaktadır. Özellikle dar gelirlilerin
konuta erişimi, bu alandaki en büyük problemdir. Konut maliyetleri içinde
en yüksek paya sahip unsur olan arsanın ucuza temin edilememesi, konut
fiyatlarının yüksekliğindeki en önemli etkendir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, her türlü
yapılaşmanın coğrafi ve jeolojik etütleri tamamlanarak,
başta deprem olmak üzere sel, heyelan ve diğer doğal afetlere
karşı güvenli alanlarda kurulması suretiyle etkili bir planlama
ve estetik kaygıların öne çıktığı bir
kentleşmenin tesisini öngörmekteyiz.
Dar ve sabit gelirli
vatandaşlarımızın konut edinebilmesi için uygun yöntemler
ve finansman modelleri geliştirilmesini, muhtaç ve kimsesizler için devlet
eliyle yapılan sosyal konutların bedelsiz olarak verilmesini
benimsiyoruz.
Esasen TOKİ sosyal amaçlı konut üretmekle
yükümlüdür. Bu amaçla TOKİye hazine arazileri de bedelsiz olarak tahsis
edilebilmektedir ancak TOKİ bu arazileri hasılattan pay alma
yöntemiyle özel yüklenicilere ihale etmekte, bu yöntemle hem devlet hem de
yükleniciler kâr amacı gütmektedir. Sistemin kâr üzerine kurulu
olması ise ortaya çıkan yapılaşmanın niteliğini
bu yönde doğrudan etkilemektedir oysa TOKİnin hedefi, kâr amacı
gütmek değil, sosyal konutlar yaparak ihtiyaç sahiplerinin konuta
erişimini kolaylaştırmak olmalıdır; zaten bu amaçla
TOKİ birçok kanuni yükümlülüklerden de muaf tutulmaktadır.
Muafiyetleri kullanarak konut sorununu çözmede etkili olması beklenirken,
TOKİ, bugün otelden stadyuma rant amaçlı projeler yapar hâle
gelmiş, inşaat piyasasında bir haksız rekabete de yol
açtığı hâlde sağlanan tüm avantajlara rağmen
maliyetleri düşürememiştir. Aynı teşviklerin özel sektöre
verilmesi hâlinde maliyetler TOKİ fiyatlarının çok altına
düşebilecektir. Kurum yüzlerce personel
çalıştırdığı hâlde işlerin
danışman firmalar aracılığıyla yapılması
da maliyetlerin yükselmesine yol açan bir başka unsurdur.
Yine, denetimsizlik veya denetim bulgularının
gereğinin yerine getirilmemesi sonucu yapılan işlerde büyük
sorunlar çıkmakta, binlerce vatandaşla mahkemelik olunmaktadır.
Öte yandan, TOKİ finansman
sıkıntısıyla da yüz yüzedir. Kurumun belirtilen imkânlara
rağmen sıkıntılı olması bir yapılanma ve
yönetim zafiyeti olduğunu göstermektedir. Birçok yerde siyasi saiklerle
üretilen arz fazlası konut bulunmakta, nakit
sıkıntısını aşmak için arsa, arazi ve konutlar
gerçek değerinin altında elden çıkarılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu nedenlerle
TOKİ, sadece asli görevi olan sosyal konut üretimine yönelmelidir;
kimliksiz, estetik değerlerden uzak yapılaşma yerine, kültürel
kimlik taşıyan, tarihe not düşecek yapılar inşa
etmelidir. TOKİden ev alan vatandaşlarımızın ödeme
güçlerinin üstüne çıkan taksitlendirme uygulamasından doğan
mağduriyetleri giderilerek borcun ödeme miktarıyla doğru olarak
azalması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL FARUK AKSU (Devamla)
temin
edilmelidir. Hâli hazırda devam eden bu çerçevedeki ödemeler yeniden
yapılandırılmalıdır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aksu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Sayın Yedekcinin
konuşmasının tutanağı elimde. Okuyorum: Meclisi
yıkmak, demokrasiyi tarihe gömmek, kurumların içini boşaltmak
istiyorsunuz. Niye? Hiç düşündünüz mü bunları niye yapıyorsunuz?
Bunları size kim yaptırıyor? Bu metni sizin elinize verenlerin
ağababalarını İzmirde denize döktük.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) AK PARTİ ile
MHP ağababa mı?
BAŞKAN Sayın Yedekci, size söz
veriyorum. Lütfen sözlerinizi tashih ediniz.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- İstanbul Milletvekili Gülay
Yedekcinin, 446 sıra sayılı Kanun Tasarısının
24üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
1993 yılında Sayın
Cumhurbaşkanımız Başkanlık sistemi emperyalizm
dayatmasıdır. demişti yani emperyalist güçlerin
dayatmasıdır anlamında söyledi. Benim de burada kastettiğim
güçler emperyalist güçlerdir. Biz büyük bir milletiz ve Kurtuluş
Savaşını birlikte kazandık. Bu mücadeleyi de birlikte
kazanacağız anlamında. söyledik.
ALİ İHSAN YAVUZ (Sakarya) Ne
alakası var şimdi?
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Oradaki
sizden kastım hiçbir milletvekili arkadaşım değildir.
Buradaki milletvekili arkadaşlarımızla birlikte biz bu
aşamaları aşacağımıza inanıyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hiçbir siyasi
parti de değildir.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Hiçbir siyasi
parti de değildir, evet.
Teşekkür ederiz, sağ olun.
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Niye öyle
söylemiyorsun o zaman ya?
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Biz
doğrudan emperyalist güçleri söyledik, sağ olun. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Ya, bir özür
dilesin ya. Ya, metni kim yazdı, eline verdi? Yapmayın
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI (Devam)
5.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının, Kurtuluş
Savaşının bütün millet omuz omuza verildiğine ve milletin
her zaman ülkesine, cumhuriyetine, demokrasisine sahip çıkacağına
inandığına ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, hepimiz
çok iyi biliyoruz ki Kurtuluş Savaşını bütün millet, hep
birlikte omuz omuza verdik. Bunun en son örneğini de 15 Temmuz, 16 Temmuz
gecesi gördük, yaşadık. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bundan sonra böyle kara günlerin olmayacağına inanıyorum ama bu
milletin her zaman ülkesine, cumhuriyetine, demokrasisine sahip
çıkacağına da inanıyorum. Bu konuda hiçbir tereddüdümüz
yok.
Sayın Yedekci, sizin özelinizde bütün
milletvekili arkadaşlarıma söylüyorum: Çanakkalede bizlerin,
hepimizin, bizleri izleyenlerin dedeleri yatıyor kardeşçe. Hiçbir
etnik ayrım olmadan; Türküyle, Kürtüyle, Lazıyla birlikte orada
yatıyorlar. Mücadeleyi, Kurtuluş Savaşını hep beraber
yaptık. Bunun sizi, bizi, onu, şunu yok. Lütfen, bu konuda biraz daha
hassas davranalım diyorum. Çalışmalarımıza devam
ediyoruz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1. Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/796) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 446) (Devam)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır. Önergeyi
okutup Komisyona soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla,
21 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde ise önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısına 24üncü maddeden sonra gelmek üzere
aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Elitaş Özgür Özel Ahmet
Yıldırım
Kayseri Manisa Muş
Erkan Akçay Ramazan
Can Emre
Köprülü
Manisa Kırıkkale Tekirdağ
"MADDE 25- 3/8/2016 tarihli ve 6736
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanuna Geçici 1 inci
maddeden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
GEÇİCİ MADDE 2- (1) Bu Kanun
kapsamında yapılandırma başvurusunda bulunduğu halde
bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödenmesi gereken
tutarları süresinde ödemeyerek Kanun hükümlerini ihlal edenler, ihlale
neden olan tutarları, ödemeleri gerektiği tarihten bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihe kadar (bu tarih dâhil) geçen süre için
Kanunun 10 uncu maddesinin altıncı fıkrasında belirlenen
geç ödeme zammı ile birlikte 2017 yılı Mayıs ayı
sonuna kadar ödemeleri şartıyla Kanun hükümlerinden
yararlandırılır.
(2) Kanun kapsamında 2017
yılının Ocak ayından itibaren ödenmesi gereken taksitlerin
ödeme süreleri, 11 inci maddenin onuncu ve onbirinci fıkralarına göre
ödenecek taksitler hariç olmak üzere, taksit ödeme sürelerinin bitim tarihinden
itibaren dörder ay uzatılmıştır.
(3) Kanunun 10 uncu maddesinin ondokuzuncu
fıkrası kapsamında başvuruda bulunarak mücbir sebep hâlini
sonlandıran ancak, mücbir sebep ilanı nedeniyle verilmeyen beyanname
ve bildirimleri fıkrada öngörülen sürede vermeyen mükellefler
tarafından söz konusu beyanname ve bildirimlerin 30/4/2017 tarihine kadar
(bu tarih dâhil) verilmek ve tahakkuk eden vergilerin ilk taksiti birinci
fıkrada, diğer taksitleri ise ikinci fıkrada belirtilen süre ve
şekilde ödenmek şartıyla anılan fıkra hükümlerinden
yararlanılır.
(4) Kanun kapsamında peşin veya taksitli
ödeme seçenekleri tercih edilerek yapılandırılan alacakların
tamamının, birinci fıkrada belirtilen süre ve şekilde
ödenmesi şartıyla Kanunun 10 uncu maddesinin üçüncü
fıkrasının (b) bendi hükmüne göre indirim yapılır ve
katsayı uygulanmaz.
(5) Kanun kapsamında peşin ödeme
seçeneğini tercih eden ancak yapılandırılan tutarları
süresinde ödemeyerek Kanundan yararlanma hakkını kaybedenlerce,
30/4/2017 tarihine kadar (bu tarih dâhil) ilgili idareye yazılı
olarak başvuruda bulunularak taksitli ödeme seçeneğinin tercih
edilmesi ve ilgili katsayı uygulanmak suretiyle
yapılandırılan tutarın, bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihe kadar ödenmesi gereken taksitlerin birinci fıkrada,
diğer taksitlerin ise ikinci fıkrada belirtilen süre ve şekilde
ödenmesi şartıyla Kanun hükümlerinden yararlanılır.
(6) Kanunun 3 üncü maddesinin dokuzuncu
fıkrası ile 9 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında vadesinde
ödenmesi öngörülen alacakların anılan fıkra hükümlerine göre
ödenmemesi nedeniyle bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla Kanun hükümlerini ihlal etmiş olan borçluların ihlale
neden olan tutarları, birinci fıkrada belirtilen sürede ödemeleri ya
da bu süre içerisinde veya bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
önce yaptıkları başvurulara dayanılarak 6183
sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre çok zor durumda
olduklarının tespit edilmesi halinde bu borçlular da Kanun
hükümlerinden yararlandırılır.
(7) Kanunun 4 üncü maddesinin dokuzuncu
fıkrası hükümlerinden yararlanmak üzere başvuruda bulunduğu
halde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Kanun
hükümlerini ihlal eden borçluların ihlale neden olan tutarları bu
maddede belirtilen süre ve şekilde, ödeme süresi gelmemiş taksitleri
ise Kanunda öngörülen şekilde tamamen ödemeleri halinde ilgili mevzuat
uyarınca kesilmesi gereken vergi cezaları ve para
cezalarının kesilmesinden ve tahakkuk edip etmediğine
bakılmaksızın bu alacaklardan ve bunlara ilişkin feri
alacakların tahsilinden vazgeçilir.
(8) Bu madde hükümlerinden yararlanan borçlulardan,
bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce bu Kanun kapsamında
yapılandırılan alacaklara karşılık cebren ya da
rızaen tahsil edilen tutarlar, bu Kanuna göre ödenmesi gereken taksitlerin
en eski vadeli olanından başlamak üzere ve tahsil edildikleri
tarihler dikkate alınarak bu madde hükmüne göre mahsup edilir. Bu
şekilde yapılan mahsup sonrasında bu Kanun hükümlerine göre
ödenmesi gereken tutarlardan fazla ödendiği tespit edilen tutarlar ilgili
mevzuat hükümlerine göre red ve iade edilir.
(9) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
önce, peşin ödeme seçeneğini tercih eden ancak
yapılandırılan tutarın tamamını Kanunun 10 uncu
maddesinin üçüncü fıkrasının (b) bendi hükmüne göre indirim
uygulanmaksızın ödeyenler, 31/12/2017 tarihine kadar (bu tarih dahil)
yazılı olarak talep etmeleri durumunda, anılan bent hükmünden
yararlanır ve fazla ödenen tutarlar ilgili mevzuat hükümlerine göre red ve
iade edilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılıyor mu acaba Sayın Başkan?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın Başkanım, salt
çoğunluğumuz vardır, önergeye katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir
Milletvekili Musa Çam, konuşacak.
Buyurunuz Sayın Çam. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
CHP GRUBU ADINA MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın
Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri;
sıra sayısı 446 olan Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısında ek bir madde ihdasıyla ilgili verilen önerge
üzerinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
AKP döneminde her üç yılda bir vergi
barışı, varlık barışı gibi isimlerle
çeşitli vergi afları getirildi. Bunların ilki, 2003
yılında, 4811 sayılı Vergi Barış Kanunu; yine
2006 yılında, 5458 Sayılı Sosyal Güvenlik Prim
Alacaklarının Yeniden yapılandırılması ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun; 2008 yılında, 5736 sayılı Bazı Kamu
Alacaklarının Uzlaşma Usulü ile Tahsili Hakkında Kanun;
yine 2008 yılında, 5811 sayılı Bazı
Varlıkların Millî Ekonomiye Kazandırılması
Hakkında Kanun; 2009 yılında, 5917 sayılı Bütçe
Kanunlarında Yer Alan Bazı Hükümlerin İlgili Kanun ve Kanun
Hükmündeki Kararnamelere Eklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmündeki
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun; 2011 yılında, 6111 sayılı Bazı Alacakların
yeniden Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkındaki Kanun; yine, 2013 yılında, 6486 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı; 2014 yılında 6552 sayılı İş
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Bazı Alacakların
Yeniden Yapılandırmasına Dair Kanun ve en son 2016
yılında 6736 sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılmasına İlişkin Kanunu
temmuz-ağustos ayında çıkardık.
Şimdi ise, yine önümüzde bazı alacakların
yeniden yapılandırılmasına ilişkin bir teklif var ve
yetmiyor bunların hiçbirisi, bir de önergeyle yeni bir madde ihdası
yapılıyor.
Tarihlere dikkat ederseniz ilk 2 kanun arasında
beş yıl, daha sonraki 2 kanun arasında üçer yıl aralık
olduğunu görüyoruz arkadaşlar. En son kanun 2014 yılında
çıkarıldı, 2016 yılında yeni bir af kanunuyla
karşı karşıyayız. Süre iki yıla inmiş
durumda. Önceki kanunla tahsil edilecek olan alacaklar henüz tahsil edilmeden
yeni bir kanun gündeme getiriliyor. Hemen hemen tüm bakanlar Artık bu
son. diyerek bu kanunları bu Mecliste savundu ve Bundan sonra vergi
affı, vergi yapılandırılması gibi birtakım yeni
kanuni düzenlemeler getirmeyeceğiz. denilmesine rağmen, ne yazık
ki her iki yılda, her üç yılda bir vergi afları ve yeniden
yapılandırmalarla, sicil aflarıyla karşı
karşıya kalıyoruz.
Yapılan aflarla hükûmetler kısa vadede
para ihtiyaçlarını karşılarken uzun vadede ise Türkiye'de
zaten çok da fazla olmayan vergi ahlakını yerle bir ettiler. Dürüst
mükellefi cezalandırıp kazancını tam bildirmeyen,
bildirdiği kazancının vergisini zamanında ödemeyen,
açıkça vergi kaçıran, kayıt dışı
çalışanlar da ödüllendiriliyor bu düzenlemelerle. Çünkü namuslu,
düzgün, ahlaklı iş adamlarımız, sanayicilerimiz, reel
sektörümüz zamanı geldiğinde vergisini kuruşuna kadar ödüyor;
sosyal güvenlik primlerini ödüyor; işçisinin,
çalışanının bütün alacaklarını sonuna kadar
ödüyor. Ama kimi insanlar ise, kendisini iş adamı olarak adlandıran
insanlar ise sosyal güvenlik prim borçları, vergi borçları dahil
olmak üzere zamanında ödemiyor, Nasıl olsa bir vergi affı
çıkacak, nasıl olsa bir sosyal güvenlik affı çıkacak, ben o
zaman bundan faydalanırım. deyip devlete olan borçlarını
zamanında ne yazık ki ödemiyor. Bu, tabii ki, vergisini
zamanında ödeyenler için büyük bir olumsuz tablo. Plan ve Bütçede bunu
konuşurken dedik ki: Sayın Bakan, bunları getiriyorsunuz,
bunları düzeltiyorsunuz, bu vergi aflarını yapıyorsunuz,
sicil aflarını getiriyorsunuz, matrah artırımına
gidiyorsunuz ama hiç olmazsa zamanında vergisini vermiş olan
vatandaşlara, sanayiciye, iş adamına, reel sektöre de biz bir
düzenleme getirelim; onları ödüllendirelim. Ne yapalım? Gelecek
yıla ait olan vergileriyle ilgili mahsup edelim, bir prim indirimi yapalım,
onlara bir destek verelim; hiç olmazsa, vergisini ödeyen iş adamı ile
vergisini ödemeyen iş adamı arasında bir farklılık
olsun, zamanında ödeyen reel sektör Evet, ben zamanında
ödediğim için buradan ben devlet tarafından ödüllendiriliyorum ve
kıymetim biliniyor. desin. Ama ne yazık ki bunu Plan ve Bütçe
Komisyonunda bütün önerilerimize rağmen kabul ettiremedik.
Dolayısıyla, bu bir
alışkanlık hâline geldi, vergisini ve sosyal güvenlik primini
ödemeyen insanlar çok makbul adam hâline geldi ve bunda bir
alışkanlık oldu ve bu nedenle bu 10uncu yeniden
yapılandırma
Arka arkaya gelen aflar yüzünden devlete olan
yükümlülüklerini zamanında yerine getirmeyenler için uygulanan gecikme
zammı, ceza gibi yaptırımların hiçbir anlamı ve
caydırıcılığı da bu nedenle kalmadı. Çünkü
artık herkes Nasılsa bir iki seneye bir af çıkar. diyerek
devlete olan vergi, sigorta primi ve benzeri borçlarını ödemek yerine
ucuz finansman kaynağı olarak kullanmayı tercih ediyorlar ve
etmeye de devam ediyorlar. Arka arkaya çıkarılan aflar bu türden kötü
niyetli mükelleflerin de ekmeğine yağ sürmeye devam ediyor.
Dünyanın her yerinde vergi mükellefleri başta ekonomik nedenler olmak
üzere çeşitli nedenlerle kamuya karşı vergi ve benzeri
yükümlülüklerini zaman zaman yerine getirmeyebilirler. Türkiyede önemli bir
kesimin vergi ve sigorta prim borçlarını içinde bulundukları
olumsuz ekonomik koşullar yüzünden zamanında ödeyemediklerini de
biliyoruz. Zira Türkiye ekonomisi yıllardır aşağı
doğru gidiyor; serbest çalışan kime sorsak Piyasa kötü. diyor.
Bugün piyasaya çıkalım, Türkiyenin sanayi haritasının
olduğu bütün illeri dolaşalım arkadaşlar, inanın ki
siftah yapmadan dükkânının kepengini açıp kapatan iş
yerleri var arkadaşlar, esnafımız var, sanayicimiz var, iş
adamımız var; hele hele doların ve euronun bu kadar akıl
almaz derecede yükselmesinden sonra gerçekten piyasaların ne kadar kötü
olduğunu, bugüne kadar zamanında vergisini veren, sosyal güvenlik
primini ödeyen ve çalışanın ücretini zamanında ödeyen
insanların bugün çok büyük bir sıkıntı çektiğini
görüyoruz arkadaşlar. İşte, yarın öbür gün Dünya Ekonomik
Forumu Davosta toplanacak. Dünyada genel anlamda ekonominin ne kadar kötüye
gittiğini ve bizim ülkemizde de ekonominin ne kadar kötü
yönetildiğini açık ve net bir şekilde görüyoruz. Çünkü neden?
Son on dört yılda Türkiye ekonomisindeki büyüme oranlarına
baktığımızda, her ne kadar AKP hükûmetleri son doksan
yılda en büyük büyüme oranlarının AKPnin on dört
yıllık hükûmetleri döneminde gerçekleştiğini söylese bile,
aslında, cumhuriyet dönemi dâhil olmak üzere yüzde 5 oranında bir
büyüme oranını hep birlikte görebiliyoruz. Oysa, geçtiğimiz
yıl, bu yıl ve ondan önceki yılda, Hükûmet, yüzde 5
oranında büyüme oranını söylemesine rağmen, yüzde 3, yüzde
3,5; yüzde 4, hatta geçtiğimiz yıl 2016 yılını yüzde
2,5-3 büyüme oranıyla ancak kapatabilmiştir. Dolayısıyla,
Türkiye'de ekonomik olarak işlerin iyi gitmediği açık ve nettir.
Arkadaşlar, son işsizlik rakamları
açıklandı. Resmî rakamlara göre 4,5 milyon işsiz var, ama gerçek
anlamda işsiz 6-7 milyon, hatta artık iş bulma umudunu tamamen
kaybetmiş olan insanlar nedeniyle kayıt altına
alınmayanlarla birlikte 10 milyon civarında bir işsize sahibiz.
Dolayısıyla, Türkiye'de işsizlik büyük bir sorun ve bunu çözecek
olan da ekonomide iyi bir yönetim anlayışıdır.
Şimdi, Türkiye'nin gündemine sık sık
vergi aflarının gelmesinin bir başka önemli nedeni ise vergi
yükünün yüksekte olmasıdır. Sosyal güvenlik primleriyle birlikte
düşündüğümüzde, Türkiye'de yüzde 30u aşan bir vergi yüküyle
karşı karşıyayız. Büyük bir kayıt
dışı ekonomimiz olduğunu da dikkate alırsak, sistem
içerisindekilerin, yani kayıtlı iş yapanların,
kayıtlı çalışanların gerçek vergi yükünün bu
oranın çok da üzerinde olduğu sonucuna ulaşılır.
Dolayısıyla, vergi yükünü, özellikle çalışanların,
yani ekmeğini emeğiyle kazananların, bir diğer deyimle,
istihdam üzerindeki yüksek vergi yükünü aşağı çekmemiz
gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, genel anlamda
kayıt dışı ekonominin çok yüksek olduğu bir süreçten
geçiyoruz, ülkemizde de kayıt dışı ekonomi oldukça yüksek.
Peki, neden yüksek kayıt dışı? İnsanlar neden
kayıt dışına çıkıyorlar? Vergi
oranlarının çok yüksek olmasından kaynaklanıyor. Bizim
vergi oranlarını tabana yaymamız gerekiyor ve herkesin
kazandığı oranda bir vergiyi tahsil etmemiz gerekirken maalesef
kayıt altında olanların, yakaladığımızın
gırtlağına çöküyoruz. Vergiyi alıyoruz ama diğer
taraftan kayıt dışı çalışan ve kayıt
dışı üretim yapan iş yerlerinden, fabrikalardan ne
yazık ki yeteri kadar vergi alamıyoruz. Bu, vergisini ödeyen ile
ödemeyenin arasında büyük bir haksız rekabet meydana getiriyor.
Dolayısıyla kayıt dışı üretimi, kayıt
dışı istihdamı ve kayıt dışı
çalışmayı da mutlaka kayıt altına almamız
gerekiyor.
Bu nedenle, bu getirilen önerge aslında bizim
de destek verdiğimiz, katkı verdiğimiz bir önergedir ama bunlar
spontane olarak yapılmamalı. Biz bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda çok
daha ciddi anlamda oturup konuşup tartışmalıydık ve
orada bunu bir önergeyle geçirmeliydik ama ne yazık ki yukarıda
yapamadığımız için şimdi burada bir önergeyle bunu
gerçekleştiriyoruz. Bunun bizim sanayicimiz için, iş
adamımız için, reel sektörümüz için faydalı
olacağını da düşünüyoruz. Taksitlendirmelerin dört ay
olarak geçirilmesini kabul ettik. Dolayısıyla, bu önergeye biz de
destek veriyoruz.
Umut ediyoruz ki iş adamımız,
sanayicimiz ve üretime katkı veren vatandaşlarımız için
hayırlı ve uğurlu olur diyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çam.
Sayın milletvekilleri, birleşime kırk
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.32
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Emre KÖPRÜLÜ (Tekirdağ), Sema
KIRCI (Balıkesir),
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 60ıncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
446 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Yeni madde ihdasına dair önerge üzerinde
açılan görüşmede sıradaki konuşmacı, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Mustafa
Kalaycı olacak.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanuna eklenmesi
önerilen maddeyle, 6736 sayılı Kanun kapsamında
yapılandırılan ancak 2017 Ocak ayına kadar ödenmesi gereken
tutarların ödenmemesi sebebiyle ihlal olan alacaklar, gecikme
zammıyla birlikte 2017 Mayıs ayı sonuna kadar ödenirse kanundan
yararlanmaya devam edecek. Bu arada, gecikme zammı, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih olarak esas alınacak.
Yine, 6736 sayılı Kanun kapsamında,
2017 yılının Ocak ayından itibaren ödenmesi gereken
taksitlerin tamamının ödeme süreleri dörder ay
uzatılmaktadır. Böylece Maliyeye, Gümrüğe, belediyelere ve il
özel idarelerine ocak ayında ödenmesi gereken taksitler mayıs
ayında, SGKya şubat ayında ödenmesi gereken taksit haziran
ayında ödenecek. İzleyen tüm taksitler de son günlerinden itibaren
aynı şekilde dörder ay uzatılmaktadır.
Ayrıca, maddede, yine, bu yeniden
yapılandırmayla ilgili peşin veya taksitli ödeme seçeneklerini
tercih ederek ödemelerini yapamamış olanlara da yeni imkânlar
sunulmaktadır.
Bu torba kanunla ilgili gerek geneli üzerinde
yaptığım konuşmada gerek daha önce Komisyonda gerekse de
Genel Kurulda bu konuyu sürekli gündeme taşımıştım.
Mükelleflerden ve odalarımızdan yoğun talepler geldiğini
ifade etmiştim. 6736 sayılı Kanunla ilgili, başvuramayanların
olduğunu ve başvurup taksitini yatıramayan önemli sayıda
mükellef bulunduğunu ifade etmiştim. İlk taksit
yatırılırken Konyada vergi dairelerinin önünde çok yoğun
bir kalabalık olmuştu. Sayın Bakanımız talimat
vermiş, yine Maliye çalışanları gece yarılarına
kadar çalışmıştı ama, maalesef, birçok
insanımız bu taksitini yatıramamış,
kalabalığı görünce çekip gitmiş -ki bu sayının da
bayağı önemli bir sayıya ulaştığını
bize ifade ettiler- ve bunu burada dile getirmiştim.
Ayrıca, bu ilk taksitini
yatıramadığından dolayı yapılandırmanın
bozulması söz konusuydu. Bu konuda bir düzenleme
yapılmasının, bu mükelleflerin tekrar, yeniden
yapılandırmadan yararlanmasının hem Maliyenin hem de
vatandaşın yararına olduğunu ifade etmiştim.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, yeniden yapılandırmayla ilgili
mağdur olan, taksitlerini yatıramamış olan mükelleflere,
esnafımıza, sanayicimize, çiftçimize yeni bir imkân
sunulmasını ifade etmiştik, gerek Maliye Bakanımıza
gerekse parti gruplarına çağrıda bulunmuştuk. Bu gelen
teklif, gerçekten, bizim çağrıda bulunduğumuzun da ötesinde, bir
de dört ay öteleme öngörüyor. Bu anlamda, Sayın Maliye
Bakanımıza, bu önergeye destek veren tüm siyasi parti gruplarına
teşekkür ediyorum.
Bir konuyu daha dile getireceğim burada. Kamu
alacaklarının yapılandırılması konusunda AKP
döneminde 6 kez düzenlemeye gidilmiştir. Özellikle 2008 yılından
bu tarafa peş peşe çıkarılan kanunlar ve süreleri uzatan
Bakanlar Kurulu kararlarıyla, şimdi de bu önergeyle bu uygulama
süreklilik kazanmıştır. AKP, esasen, Türkiyeyi, ekonomiyi iyi
yönetemediğini bu düzenlemelerle ikrar etmektedir.
Vatandaşlarımızın, borcunu ödeyemez hâle gelmesinin
sorumlusu elbette ki AKPnin uyguladığı politikalardır.
Vergi ve diğer alacaklarla ilgili af
düzenlemeleri, devletin gelir yapısını da bozmuştur.
Sıkça çıkarılan af yasaları, vergi sistemine olan güveni
sarsmış, af konusunda toplumda sürekli bir beklenti
ortamının doğmasına neden olmuştur. Her af gündeme
geldiğinde bu affın bir zorunluluk olduğu, temiz sayfa açmak
için gerekli olduğu, son defa affa gidildiği, artık etkin
denetim yapılacağı, hızla vergi reformunun
gerçekleştirileceği söylemleri hep havada kalmıştır.
Bu türlü af düzenlemelerinin, borcunu zamanında
ve düzenli ödeyen vatandaşlarımızı da küstürdüğünü
ifade etmem gerekmektedir. Vergisini düzenli ödeyenler, primini düzenli
ödeyenler, her af kararından sonra haklı olarak Hata mı ettik?
diye düşünmektedir. Bu konuda da bizlere ulaşan yoğun tepkiler
vardır. Açıkçası, madem bir düzenleme yapıyoruz, bu torba
kanunla bizlerin, hepimizin ortak olarak destek verdiği bir düzenleme
yapıyoruz, yine ben inanıyorum ki bu Parlamentoda tüm siyasi parti
gruplarının, tüm milletvekillerinin destek vereceği, vergisini
düzenli ödeyenlerle ilgili vergi indirimi yapılması konusunu da
burada düzenleyelim. Yani bu konu, çok uzun uzadıya bir konu değil.
Yapacağımız düzenleme, vergisini bugüne kadar düzenli
ödemiş olanları hem psikolojik olarak rahatlatacak hem de vergi ödeme
eğilimini olumlu olarak etkileyecektir. Sayın Maliye
Bakanımız bu konuda da bir çalışma olduğunu ifade
etmişti ama henüz gelmedi, vergisini düzenli ödeyenlere vergi
yapılmasıyla ilgili. Hazır, bir torba görüşüyoruz yani
Sayın Bakanım, bir maddeyle bunu da yapalım, o
haksızlığı da bu şekilde giderelim.
Değerli milletvekilleri, son dönemde
karmaşıklaşan ülke gündemi, ekonomik sorunları gölgelemiş
ve geri plana düşürmüştür. Yaşanan gelişmeler, ekonomideki
sorunları daha da yaygınlaştırmış ve
geleceğe dönük beklentileri tahrif etmiştir. Piyasalarda durgunluk
hâkimdir. Ciddi boyutta nakit sıkışıklığı ve
tahsilat sıkıntısı vardır.
Karşılıksız çek, protestolu senet ve sorunlu kredi
tutarında yüksek artışlar görülmekte ve iflaslar baş
göstermektedir. Dövizdeki artış her vatandaşımızı
vurmaktadır.
Ben sizlere bazı istatistikleri vermek
istiyorum. Sosyal Güvenlik Kurumunun son açıkladığı
verilere göre, 2016 yılı Ekim ayı verilerine göre aktif
sigortalı sayısında 331 bin kişi azalma görülüyor. Bunun
ayrıntısına baktığımız zaman 4/Alı
dediğimiz yani işçi, SSKlı dediğimiz kesimde toplamda
102.515 azalma var. Yine, 4/Bli dediğimiz esnaf BAĞ-KURlu
sayısında -yani son bir yılda- 68 bin kişi azalma var.
Yine, 4/Bli dediğimiz tarım BAĞ-KURlu, çiftçi BAĞ-KURlu
sayısında 83.806 kişi azalma var. Bunlar çok önemli verilerdir,
piyasaların, esnaf ve sanayicimizin, çiftçimizin ne durumda olduğunu
açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Kimisi işini
kaybettiğinden, çalışmayı bıraktığından
kayıttan çıkmakta, kimisi de primlerin yüksek olması nedeniyle
kayıt dışına gitmektedir. Bu konuda bir an önce
piyasaları rahatlatacak, ekonomiyi canlandıracak reform mahiyetinde düzenlemelerin
yapılması gerekmektedir.
Ekonomimizdeki sorunlar ağırdır,
saklamaya gizlemeye de gerek yoktur çünkü ekonomideki sorunlar hepimizi
ilgilendirmektedir. Türkiye ekonomisi fırtınaya yakalanırsa
bundan hepimiz zarar görürüz. Mutlaka tedbir almak lazımdır.
Ekonomide ortaya çıkan reform ihtiyaçlarına artık acilen cevap
verilmelidir. Türkiye ekonomisinin kırılgan bünyesini tedavi etmek,
hep birlikte fedakârlık şemsiyesi altına girmek önümüzdeki tek seçenektir.
Ortak ve millî bir akılla her müşkül aşılabilecektir.
Ben maddenin hayırlara vesile
olmasını diliyorum. Saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kalaycı.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Muş Milletvekili Sayın Ahmet Yıldırım konuşacak.
Buyurun Sayın Yıldırım. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA AHMET YILDIRIM (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tabii, daha sonradan eklenen bir madde olduğu için bütün
grupların rızası ve imzası gerekiyordu. Biz de özellikle
kamu-özel bazı müteşebbislerin taksitlerinin ertelenmesiyle ilgili bu
maddeye karşı çıkmadık, imza verdik, görüşülsün ve bu
torba yasayla birlikte çıksın dedik. Ancak hani şunu da
söylüyoruz: Şimdi kasım ayında ödenmemiş olan taksitlerin
mayıs ayına ertelenmesini öngören bu maddede, kasım ayında
ödeme gücü olmayan bir yurttaşın acaba mayıs ayında hangi
iyileşme ihtimali olan koşullara göre ödeme yapacağı
ayrı bir tartışma konusudur. Önümüzü göremiyoruz, her geçen gün
maalesef parametreler, ekonomik parametreler daha kötüye doğru gidiyor;
döviz artıyor, enflasyon beklentilerin üzerinde çıkıyor,
işsizlik ise 1980 darbesinden sonraki en yüksek oranlarına
ulaştı. Çünkü, ödeyemiyorsa kasımda
Umarız biz yanılırız,
umarız ülkedeki ekonomik gidişat daha iyi bir noktaya gider de
kasım ayında ödenmemiş taksitlerin mayıs ayında
ödenmesini sağlayabiliriz. Ama halkın gündemi, gerçekten,
işsizliktir, yolsuzluktur, açlıktır, ödenemeyen borçlardır,
döviz artışıdır ve ağır bir ekonomik
baskıdır; halkın gündemi bu. Peki, iktidarın gündemi ne?
Geceli gündüzlü, hafta içi hafta sonu, yeni bir rejim tesis etmek için bu
Mecliste sadece enerjinin buraya odaklanması sağlamak. Halkın
gündemiyle tümüyle farklılaşmış bir gündem işleten
iktidar gerçekliğiyle karşı karşıyayız.
Tabii, bu yeni başkanlık rejimini
getirirken siyasi iktidarın en önemli argümanı nedir değerli
arkadaşlar? En önemli argüman: Koalisyon dönemlerine son vermek istiyoruz
çünkü koalisyon dönemlerinde istikrarsızlık oluyor, koalisyon
dönemlerinde ekonomik parametreler iyi seyretmiyor. Biz de elimizdeki
bazı verilerden hareketle, Sayın Bakan da burada
Bakın, bu,
1980den beri işsizlik oranları Sayın Bakan, 1980den beri ve
1983te işbaşına gelen 46ncı Hükûmetten itibaren en yüksek
seyretmiş işsizlik oranları. Şimdi, buradan hareketle
söylüyorum: Burada, 1980den beri en düşük işsizlik oranı 6,7 ve
6,9la 54üncü ve 55inci Hükûmet; ikisi de koalisyon hükûmeti. Bakın,
54üncü Hükûmet Refahyol Hükûmeti, 55inci Hükûmet ise ANAP-DSP ve Demokrat
Türkiye Partisi Hükûmeti; ikisi de koalisyon. Sayın Bakan, buradaki, bu
skaladaki en yüksek oranları söylüyorum, en yüksek işsizlik
oranlarını: 61inci Hükûmet 9,6 -sizin iktidarınız- 59uncu
Hükûmet 10,5 -yine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, tek partili
iktidar- ve en yüksek 60ıncı Hükûmet 11,7; en son 65inci Hükûmet
-2016- ve 11,8.
Bakın, ben hiç yorum katmaksızın
rakamlarla devam ediyorum. AKPnin 2002de iktidar olduğu günden bugüne
kadarki on dört yıllık işsizlik verileri ile ondan önceki on
dört yılı ele alıyorum. On dört yıllık AKP
iktidarları döneminde işsizlik oranı, on dört yılın
ortalaması yüzde 10,1. Peki, AKPden önceki on dört yılın
ortalaması yani 1988 ile 2002 arasındaki işsizlik oranı ne?
On dört yılın ortalaması 7,8.
Tabii, AKPden önceki on dört yılın on bir
yılı koalisyonlarla geçmiş ve AKPden önceki on dört yılda
toplam 11 hükûmet kurulmuş, bu 11 hükûmetin tam 9 tanesi koalisyon
hükûmeti. Yani, koalisyonların bir istikrar getirmediği,
koalisyonlarda ekonomik gidişatın kötü olduğu -enflasyon,
devalüasyon, döviz- vatandaşın satın alma gücünün düşmesi
tümüyle şu rakamlardan da anlaşılacağı üzere bir
safsata. Biz, AKP iktidarları döneminde görmeye başlamış
olduğumuz işsizliğin çift hanelere tırmanmasını
en son ne zaman görmüşüz, onu da sizinle paylaşayım: İşsizlik
çift haneli rakamları en son 1978de, OPECin petrol krizi döneminde
görmüş. Yani, 1978den AKPnin tek partili iktidar dönemine kadar bu ülke
hiçbir zaman çift haneli işsizlik görmemiş. Hani, biz bu
Anayasayı değiştiriyoruz, başkanlık getiriyoruz,
koalisyonlar olmasın diyoruz, tek partili iktidar dönemlerinde
vatandaş rahatlayacak, işsizlik sona erecek, yoksulluk bitecek
diyoruz ya, rakamlar hiç de bunu söylemiyor. 1978den 2017ye ne kadar ediyor?
Otuz dokuz yıl. Otuz dokuz yılın en kötü rakamlarını
AKPnin tek partili iktidar dönemlerinde özellikle işsizlik
açısından yaşıyoruz.
Şimdi, tabii, burada durum böyle de, Sayın
Maliye Bakanımız burada, soruyorum
Biz 2016da, dört parametre
söylüyorum, dördünde de hedefi tutturamamış bir iktidarla
karşı karşıyayız. Büyüme hızını
tutturamadık, altında kaldık; enflasyonu tutturamadık,
üstünde çıktı; işsizliği tutturamadık. Döviz kurunda
dolar neyle bitecekti? 2,99la bitecekti. Nereye geldik? 4 liraya dayandı.
Bakın, iktidar hiçbir şekilde yıllık planlamalarını
yapamıyor. İktidar ne orta vadeli planlarını ne de
yıllık ekonomik planlarını tutturamayan, bunu halktan yana
değil, maalesef, sermayeden yana yaptıkları düzenlemelerle biraz
daha katmerleştiren bir noktaya getirmiş oldu.
Mesela, büyüme hızını, AKP kendi
iktidarı döneminde hep Avrupa Birliği ülkeleri ve gelişmiş
ülkelerle kıyasladı. Oysa şunu gözden kaçırdık, basit
bir aritmetiği vardır bu işin: Evet, biz kendimizin büyüme
hızını niye Almanya, İngiltere, Fransa, ABDyle
kıyaslıyoruz? Oralardaki ortalama ömür süresi ne? Oradaki nüfusun
yaşlara göre dağılımı ne? Biz bir genç nüfusuz ve
giderek genç nüfus oranı her geçen yıl artan bir ülkeyiz.
Almanyanın, İngilterenin, Fransanın, ABDnin bizim gibi genç
bir nüfusu yok ki yeni istihdam alanları yaratabilsin,
yatırımlarla yeni bir büyüme hızı yakalayabilsin.
Almanyadaki yüzde 2lik büyüme hızı bizdeki yüzde 4 küsurluk büyüme
hızının çok çok üzerindedir. Büyüme hızları
gelişmekte olan ülkelerde görülebilen bir ekonomik parametredir.
Gelişmiş ülkelerin büyüme hızları ile gelişmekte ve
geri kalmış olan ülkelerin büyüme hızları zaten hiçbir
zaman örtüşmez, paralel seyretmez. Kaldı ki buradan hareketle
şunu da ifade edelim: Biz kendi büyüme hızlarımızı ve
tahminlerimizi tutturamamış bir ülkeyiz.
Bir de döviz karşısında TLnin
değer kaybetmesiyle ilgili ne söyleniyor? Cumhurbaşkanı, ta en
baştan, orta sahayı ele alarak Ekonomik darbe lobisi devreye
girmiştir ve küresel egemenlerin lobi saldırıları sonucunda
döviz artışı Türkiyede seyrediyor ve bütün dünyada artıyor.
diye söylüyor. Ama şunu söyleyelim: 2016nın ikinci
yarısında euro ve dolar karşısında en fazla değer
kaybeden 3 ülkeden biriyiz. Yani, bütün dünya dolar ve euro
karşısında değer kaybetmiyor, biz dolar
karşısında en fazla değer kaybeden dünyadaki 3 ülkeden
biriyiz. Buradan da baktığımızda, öyle, çok da
anlatıldığı gibi, ne ekonomik darbe lobileriyle bu durumu
gerekçelendirebiliriz ne de küresel ekonomik bir saldırı altında
olduğumuzu söyleyip kendimizi bu işin içinden çıkarabiliriz.
Eğer küresel ekonomik saldırıyla bir şeyi
ilişkilendireceksek mevcut siyasi iktidarın bu ülkenin bütün yer
altı, yer üstü doğal kaynaklarını ve en büyük
yatırımlarını uluslararası sermayeye peşkeş
çektiğiyle ilgili bir bağlantı kurabiliriz, onun
dışında kurabileceğimiz bir bağlantı yok diyorum.
Bütün Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yıldırım.
Şahsı adına Denizli Milletvekili
Sayın Kazım Arslan konuşacak.
Buyurun Sayın Arslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum. 446 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısıyla ilgili görüşmeler yapıyoruz. Bu kanunun
24üncü maddesine eklenen geçici 2nci madde üzerinde şahsım
adına söz aldım. Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, ülkemizde
aslında siyasi bir kriz yaşanmaktadır. Bu krizin getirdiği
ekonomik kriz de gittikçe büyümekte, hatta derinleşmektedir ama ne
yazık ki siyasi iktidar bunun farkında değildir. Esasen, bugün
çiftçimizden işçimize, emeklimizden çalışanlarımıza, sanayicimizden
ihracatçımıza kadar herkesin, her işletmenin,
esnafımız da dâhil olmak üzere sıkıntı içinde
olduğu ve piyasada işini zor döndürdüğü ve
dolayısıyla, işini kurtarmaya, gününü kurtarmaya ve borcunu da
mümkün olduğunca ödemeye çalışan bir durumda olduğu bir
gerçektir.
Şimdi, çiftçilerimize bakıyoruz:
Çiftçilerimizden tütün üreticileri var, üzüm üreticileri var, ay çekirdeği
üreticileri var. Bakın, tütün üreticisi bugün tüccarın eline
bırakıldığı için Denizli ilinde ve ilçelerinde tütün
teslimi yapan üreticilerimiz daha önce tüccarla 16-17 liraya pazarlık
yaptığı, sözleşmeye bağladığı tütününü
11-12 liraya tüccara teslim etmek zorunda kalıyor değerli
arkadaşlarım. Şimdi, bu çiftçinin durumunu düşünün: Bu
çiftçi borcunu ödeyebilir mi? Bu çiftçi geleceğe yatırım
yapabilir mi? Bu çiftçi gelecek sene üretimin içinde olup daha fazla üretmeyi
düşünebilir mi? Kesinlikle düşünemez. Eğer çiftçisinden,
üreticisinden, işçisinden, memurundan, emeklisinden piyasaya para
girmiyorsa esnafın para kazanması, o esnafın da işini
döndürmesi ve borcunu ödemesi, kirasını ödeyebilmesi de mümkün
değildir; bunları görmek lazım.
Dolayısıyla, burada borcunu ödeyemeyen
iş dünyasının bu ödeme durumunu dört ay ötelemek suretiyle buna
çözüm getirmeye çalışıyorsanız kesinlikle bir
yanlışın içindesiniz.
Sayın Maliye Bakanına sesleniyorum:
Sayın Bakan, bu, dört aylık bir süreyle falan çözülecek bir mesele
değil, en az bir buçuk iki yıl bu insanlara süre vermek
zorundasınız yoksa bu insanların olağanüstü hâl döneminde,
krizin bu kadar derin yaşandığı bir dönemde dört aylık
süreyle falan bu işleri döndürmesi, gününü kurtarması, borcunu
ödemesi kesinlikle mümkün değildir arkadaşlar. Onun için bu
iktidarın olaya çok ciddi bakması ve iş dünyasına verilen
bu imkânın daha uzun süreli bir şekilde verilmek suretiyle rahat bir
nefes alacağı bir durumun yaratılması gerekmektedir.
Değerli arkadaşlarım, piyasalarda
para darlığı vardır. Para darlığı da
piyasadan çekilen paradan kaynaklanmaktadır. Ayrıca, sanayide üretim
düşmüştür, ihracat düşmüştür, cari
açığımız fazlalaşmıştır, dış
ticaret açığımız fazlalaşmıştır, Türk
lirası giderek değer kaybetmektedir, dolar bir sene içinde yüzde
100e yakın bir değer kazanmıştır, Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı -bizler de dâhil olmak üzere- gerçek anlamda yüzde 50
fakirleşmiştir. Böyle bir Türkiye ortaya
çıkmıştır. Bunu görelim arkadaşlar. Bunun
acıları, bunun sıkıntıları önümüzdeki günlerde
daha fazlasıyla çıkacaktır. O nedenle nasıl ki
olağanüstü hâli üç ay yetmedi, üç ay yetmedi bir daha, bir daha üç ay
uzatmak istiyorsanız, bu üreticilere, bu borçlulara dört ay sonra yeni bir
dört ay daha, yeni bir dört ay daha vermek zorunda kalacaksınız. Bunu
bugünden görmenizde fayda var diyorum. Sözlerimi bu şekilde bitiriyorum.
Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Arslan.
Şahsı adına ikinci olarak Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlu konuşacak.
Buyurun Sayın Gaytancıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
tasarısının 24üncü maddesinde verdiğimiz önergeyle ilgili
söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Getirdiğiniz borç erteleme ya da yeniden
yapılandırmaya tabii ki yurttaşlarımız adına
destek veriyoruz ama bunlar kaç kişi? Geçen de burada -çok iyi
hatırlıyorum- dediniz ki: Şu kadar kişi başvurdu,
koştura koştura gittiler, gece saat on ikiye kadar açtık,
şu kadar kişi yapılandırdı. Şimdi,
anlıyoruz ki daha başvuramayanlar varmış. Net bir bilgi
verirseniz gerçekten memnun olacağız.
Bir de geçen sefer de unuttuğunuz, şimdi
tekrar unuttuğunuz bir kitle var, çok borçlular: Çiftçiler. 17 milyon
kişiler. Haberiniz var mı acaba bunlardan? Hani köyünden
çıkamayan, cebinde çay parası olmayan, alın terinin
karşılığını toprağa gömen çiftçilere iki
hafta önce Tarım Bakanı bir müjde verdi, dedi ki: Size bir iyi
haberim var. Süt fiyatına 6 kuruş zam yaptık. Ama çiftçi köyüne
gittiği zaman bir kötü haberle karşılaştı, yem
fiyatına 7,5 kuruş zam geldi. Yani hem verdiniz, öbür taraftan da
başkaları aldı. Böyle olmaz. Üreten bir Türkiyeyi kurmak
istiyorsak çiftçimizi desteklemek zorundayız. Verdiğiniz bütçe 12,8
milyar lira ama şu son yaşadığımız Anayasa
görüşmelerinden dolayı, doların artmasından dolayı herkesin
cebinden aldığınız para 168 milyar lira. Yani doğru
dürüst bir ekonomi politikanız yok, doğru dürüst bir tarım
politikanız yok. Ülkeyi artık yönetemiyorsunuz.
Bakın, çiftçiye verdiğiniz 12,8 milyar
lira yıllık bütçenin tam 6 katı çiftçi borçlu, yani 70
milyarı aşan borcu var. Her çiftçinin cebinde, inanın, 3 tane, 4
tane kredi kartı var. Mazotunu bununla alıyor, gübresini bununla
alıyor ama borcunu ödeyemiyor. Borcunu ödeyemediği için bankalara
gidiyor, tarım kredi kooperatiflerine gidiyor, borcunu ertelemek istiyor,
yeniden yapılandırmak istiyor ama yapmıyorlar. Bu sefer de
çiftçimiz maalesef tarlasını satıyor, toprağını
satıyor, köyden kente göç ediyor. Tam 26 milyon dönüm arazi Türkiyede
boş. Biz ne yapıyoruz peki? Dışarıdan ithalatla çözüm
bulmaya çalışıyoruz. Son beş yılda 4 milyar
dolarlık hayvan ithalatı yaptınız, kırmızı
et ithalatı yaptınız, ne oldu, kıyma fiyatı düştü
mü? Hayır, 18 liradan tam 40 liraya çıktı. Bu, yanlış
bir politika. Tüm politikalarınız yanlış. Yeniden
yapılandırma. diyorsunuz. Bu, 7nci yeniden yapılandırma.
Dört ay ertelemek demek, yeniden yapılandırma anlamına gelir.
Yeni bir aftır bu. Ama niye dört ay? Buradan ben şunu anlıyorum:
Herhâlde referandumu düşünüyorsunuz, bir kaşık bal vermek
istiyorsunuz ama buna kimse inanmayacak çünkü halkımız her şeyi
görüyor. Getirmekte olduğunuzun rejim değişikliği
olduğunu görüyor, buna hayır verecekler.
Tekrar çiftçiye dönmek istiyorum. Çiftçimiz
üretiyor, alın terinin karşılığını
alamıyor. Tarıma dayalı sanayi hep yabancıların eline
geçiyor. Daha geçen hafta bir büyük firma, bir tavukçuluk firması Brezilya
ortaklı firmalara satıldı. Katarlılar da var tabii, her
zaman sizin ortaklık yaptığınız Katarlılar da
var.
Bunları biz söylüyorduk. Daha geçen sene, çok
iyi hatırlıyorum, söyledik, dedik: Yapmayın. Birazcık yerli
sermayeye önem verin. Destek verin. Çiftçiye destek verin. Çiftçinin alın
terinin karşılığını verin. Süt fiyatı
yükselsin, buna karşılık yem fiyatı düşsün. Mazot
fiyatı
Diyorsunuz ki: Yarısı bizden, yarısı
çiftçiden. Ama bakıyoruz ki 2017 bütçesinde böyle bir ödeme yok. Yani hem
insanları kandırıyorsunuz hem de çiftçi bize soruyor Ben bu
desteği ne zaman alacağım? Yani mazot fiyatı ne zaman
düşecek? Size göre, sizin politikalarınıza göre hiçbir şey
düşmeyecek ama ülkemiz yangın yerine dönüyor.
Çiftçinin derdi, işçinin derdi, emeklinin
derdi, herkesin derdi aynı. Bu ülkede işsizlik var, bu ülkede terör
var, bu ülkede yoksulluk var, bu ülkede üretemeyen, alın terinin
karşılığını alamayan insanların derdi var,
siz başka bir dertle uğraşıyorsunuz. Her şeyi tek
adama bırakmayı düşünüyorsunuz. Bu yanlış. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, görüşülmekte olan
yeni madde üzerinde İç Tüzükün 72nci maddesine göre verilmiş bir
önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının yapılan yeni madde ihdası üzerindeki
görüşmelerine İç Tüzükün 72nci maddesi kapsamında devam
edilmesini arz ve teklif ederiz.
Özgür Özel Lale Karabıyık Musa Çam
Manisa Bursa İzmir
Hüseyin Yıldız Melike Basmacı
Aydın Denizli
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama talep ediyoruz
oylamadan önce.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım, yalnız yoklama talebi var, onu yerine getirelim.
Sayın Özel, Sayın Ağbaba, Sayın
Yıldız, Sayın Gürer, Sayın Pekşen, Sayın Topal,
Sayın Yedekci, Sayın Hürriyet, Sayın Yarayıcı,
Sayın Kayışoğlu, Sayın Arslan, Sayın
Salıcı, Sayın Sarıhan, Sayın Karabıyık,
Sayın Özdemir, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Durmaz,
Sayın Altıok, Sayın Yiğit, Sayın Erkek.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1. Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/796) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 446) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Simdi soru-cevap bölümüne geçeceğiz.
Sayın milletvekilleri, yoklama
yaptığımız için isimleriniz silindi, isimlerini
okuduğum sayın milletvekillerinin tekrar sisteme girmelerini rica
ediyorum: Sayın Yedekci, Sayın Hürriyet, Sayın
Karabıyık, Sayın Arslan, Sayın Erdem, Sayın
Pekşen, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Akar, Sayın Sarıhan,
Sayın Topal.
Süremiz on dakika. Bu sürenin beş dakikası
sayın milletvekillerinin soru sormaları için
ayrılmıştır, diğer beş dakikası ise
cevapları için Sayın Bakana aittir.
Sayın Yedekci, buyurun.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Bakan, Emlak Bankasının
gayrimenkulleri Emlak Konut Gayrimenkul Yatırım Ortaklığına
verildi. Bunun karşılığında çalışanlardan
Konut Edindirme Yardımı (KEY) kesildi. Emlak Konut Gayrimenkul
Yatırım Ortaklığı Fonunun yüzde 60ı çalışanlara
aitti. TOKİ vasıtasıyla bu gayrimenkulleri inşaat
yapımında kullanıldı, müteahhitleri arsa karşılığı
anlaştılar. Arsa değerini düşük, bina değerini yüksek
gösterdiler. 800 trilyon lira zarar meydana geldi ve bu zarar tespit edildi,
Yüksek Denetleme Kurulu raporuna da yansıdı. GYO bağlı
olması gereken sermaye piyasası kurullarından askıya
alındı. Bu nedenle, doğru değerlendirmeler
yapılamadı. Bunun için çalışanlara ödedikleri KEY bedeli,
değerinin çok altında, çok düşük bedelle ödendi. Şimdi
Parayı iade ettik. deniyor. Parayı pul edip
çalışanların hakkının çok altında bir
değerle ödenmesi; 2,5 milyona yakın kişinin kul hakkıyla
ilgili konuda ne düşünüyorsunuz, çok merak ediyoruz.
Teşekkür ederiz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Hürriyet
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Sayın
Bakan, tartıştığımız Anayasa paketiyle partili
cumhurbaşkanı başkomutan olduğunda Türk Silahlı
Kuvvetleri AKPnin ordusu mu olacaktır? Bu, ilk sorum.
İkinci sorum: 679 sayılı KHKyla
açığa alınan Büro Emekçileri Sendikası Kocaeli
Başkanı Gülüzar Ateş kendisine gönderilen Görevden
alınmanızı rica ediyoruz. yazısıyla ricayla görevden
uzaklaştırılmıştır. Gülüzar Hanım sürekli
olarak gerici eğitim sistemine karşı mücadele etmiştir.
Görevden alınmasının nedeni bu mudur? Değilse Gülüzar
Ateşin görevden alınmasının sebebi nedir? Geçmişte
FETÖye methiyeler düzmüş, Pensilvanyaya birçok kişiyi götürüp
turlar düzenlemiş, şu anda içinizde bakan, milletvekillerine hiç
dokunulmazken, Gülizar Ateş gibi kişilerin sebep bile gösterilmeden
görevden alınması hiç mi vicdanınızı sızlatmıyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Karabıyık
LALE KARABIYIK (Bursa) Teşekkürler.
Ulaştırma Bakanı 1.280 teknik
personel alımı için söz vermişti yaklaşık sekiz ay
önce. Bu söz maalesef hayata geçirilemedi. 2016 bitti, 2017 yılında
az sayıda personel alınacağı düşünülüyor. KPSS
adayları ise böyle bir alımın yapılıp
yapılmayacağını merakla bekliyor.
Ayrıca, Türkiye'de işsizlik yüzde
11,5-12ler seviyesinde ama çalışabilir engellilerdeki işsizlik
oranı maalesef yüzde 60lara ulaştı. Boş engelli
kadroları doldurulacak mı? Yeni engelli kadroları açılacak
mı? Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Arslan
KAZIM ARSLAN (Denizli) Başbakana soruyorum,
aynı zamanda mali durumumuzun bozulması sebebiyle Maliye
Bakanına da soruyorum.
18 maddelik Anayasa değişikliğinin
ikinci tur görüşmelerini yarın yapacağız. Bu
tasarının Meclisten veya referandumdan geçeceğini
düşünmüyorum ancak geçtiği takdirde devletin üç önemli erkinin tek
elde toplandığını biliyor musunuz? Özellikle, yargı
tek adama bağlanarak ortaya çıkarılan yargılama tablosu
karşısında yargının tarafsız ve
bağımsız karar vereceğine inanıyor musunuz? Anayasa
Mahkemesi, Danıştay, Yargıtay, Hâkimler ve Savcılar
Kurulunun partili bir Cumhurbaşkanının inisiyatifinde
olması hukuk güvenliğini yok etmeyecek mi? Aynı zamanda bu,
piyasanın da güvenini bitirmeyecek mi, adaleti zedelemeyecek mi? Hiçbir
gerekçe göstermeden Meclisi feshetmesini içinize sindirebiliyor musunuz?
Yapacağınız değişiklikle demokratik hukuk devleti yok
edilmiyor mu? Milletin Meclisi özgür biçimde çalışmalarını
yapabilecek mi? Mevcut OHAL uygulamaları sürekli hâle gelmiş
olmayacak mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Erdem
Yok.
Sayın Pekşen
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Sayın Bakan,
Anayasa değişiklik teklifi içerisinde çok enteresan bir madde var.
Milletvekilleri Cumhurbaşkanı yardımcısı veya bakan
olarak atandıklarında Parlamentoyla ilişkileri kesiliyor.
Doğal olarak, bir müddet sonra Sayın Cumhurbaşkanı ile
milletvekili ve atanmış olan bakan arasında bir uyum sorunu yaşanması
durumunda bakanın siyasi hayatı da sona eriyor, tekrar Parlamentoya
dönmüyor. Anayasanın 2nci maddesindeki hukuk devleti ve demokrasi
düşünüldüğünde, bu tasarruf hukuk devleti ve demokrasiyle
bağdaşır mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ben, Maliye Bakanımıza soruyorum: Az önce
kürsüde söyledim, vergi affına başvuramayanların olduğunu
söylediniz. O günleri hatırlıyorum, övünerek, sayı da vererek
6,5 milyon civarında kişinin borçlu olduğunu söylüyordunuz. Kaç
kişinin ne kadar borcu vardı ki hâlen başvuramayanlar var? Ne
kadar tahsilat oldu? Borcunu ödeyemeyenlerin sayısı nedir? Ne kadar
başvuru bekliyorsunuz? Bir daha, tekrar soruyorum: Dört ay ödemeyi
yapmamanızın nedeni acaba Anayasa teklifine referandumda evet
istemek için mi?
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun lütfen.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Öncelikle Sayın Yedekciye şunu ifade
ederek cevap vermiş olayım: Tabii, kendisinin ifade ettiği
konularda şu anda bilgi sahibi değilim ama AK PARTİ hükûmetleri
yıllardır yapılmayan KEY ödemelerini, Konut Edindirme
Yardımlarını yine bu dönemde yaptı. Ayrıca, yine,
vatandaşın Tasarruf Teşvik ödemeleri de yine bu dönemde
yapıldı, onu da ifade edeyim.
Sayın Hürriyet, çok açık bir şekilde,
sizin benden daha fazla da söylemeniz lazım, hepimiz aynı şeyi
söylüyoruz, bu ordu milletin ordusudur, bu ordu devletin ordusudur.
Dolayısıyla, hiç de üslup olarak uygun görmeyeceğimiz bir
tavırla bir ifade kullandınız, tasvip etmem asla mümkün
değil, onu söyleyeyim.
Gülizar Ateş meselesini bilmiyorum, onu
araştırmak gerekiyor.
Sayın Karabıyık bu
Ulaştırma Bakanlığına personel alımı
konusunun detaylarını bilmiyorum ama Çalışma Bakanı,
Maliye Bakanı olarak 2 bakan, bu sene açıktan atama kontenjanlarının
dağılımı konusunda çalışma yapıyoruz.
Kurumların taleplerini dikkate alarak bu konuda da nihai kararı
Sayın Başbakanımızın oluruna, onayına
sunacağız.
Engelliler konusunda da çok açık ifade edeyim,
biliyorsunuz, engelli istihdamı ilk defa AK PARTİ hükûmetleri
döneminde getirildi ve düzenli bir şekilde bir atama sistematiğine de
kavuştu. Bu açıdan, engelli vatandaşlarımıza dönük
olarak her alanda, bu dönemde, çok önemli ilerlemeler kaydedildi. Merak
etmeyin, inşallah hep birlikte, burada, engelli istihdamını
kamuda, yıldan yıla daha da artıracağız.
Sayın Arslan, Anayasa
değişikliği kuvvetler ayrılığını
pekiştiren, güçlendiren, demokratik hukuk devletini güçlendiren, hukuk
devleti uygulamalarını gerçekten yaygınlaştıran bir özelliğe
sahip. Adalet, bu dönemde inşallah daha güçlenecek; yasama, yürütme,
yargı kendilerine Anayasayla verilen görev ve yetkileri çok daha
demokrasinin özüne ve ruhuna uygun olarak kullanma imkânına da
kavuşacaktır.
Sayın Pekşen, yeni anayasayla getirilen
düzende Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanların
milletvekilliğinden ayrıldıktan sonraki dönemde tekrar bu göreve
dönmemeleri konusu yeni getirdiğimiz Cumhurbaşkanlığı
sisteminin olmazsa olmaz bir unsuru. Çünkü, kuvvetler
ayrılığı sisteminin olduğu bir
Cumhurbaşkanlığı sisteminde tekrar geriye dönülmesi söz
konusu değil. Bunun güçler ayrılığı prensibine de
uygun olduğunu düşünüyorum.
Sayın Gaytancıoğlu, şunu ifade
edeyim ki: Biliyorsunuz, bugün, Hükûmet olarak bir çalışma yapmak
suretiyle buraya geldik ve özellikle yeniden yapılandırma kanunu
uygulamasında vatandaşlarımızdan gelen talebi de dikkate
almak suretiyle vatandaşlarımızdan
Biliyorsunuz, kasım ayında vergide
peşin veya birinci taksit ödemeleri vardı. Aralık ayında da
sosyal güvenlik primlerinde ilk taksit veya peşin ödeme vardı. Bir
kısım vatandaşımız, tabii, bu ödemelerini belki de
ellerinde olmayan imkânlar nedeniyle yapamadılar. Burada,
vatandaşlarımıza bir hak getiriyoruz. Bu kasım ve
aralık ayında vergi ve SGK primini ödemeyen vatandaşlarımız,
mayıs ayının ve haziran ayının sonuna kadar peşin
veya ilk taksit ödeme imkânı bulurlarsa yeniden bu yeniden
yapılandırma kanunu hükümlerinden yararlanacaklar.
Yine, yeniden yapılandırma kanunu
çerçevesinde, gerek kasım ayında vergi gerek aralık ayında
sosyal güvenlik primini ödeyen vatandaşlarımız
bakımından da ocak, şubat, mart ve nisan aylarına tekabül
eden vergi veya SGK prim ödemelerinin hepsini mayıs ve haziran
aylarına erteliyoruz. Bu erteleme, ertelediğimiz aylardaki ödemelerin
topluca mayıs veya haziran ayında yapılacağı
anlamına gelmiyor, bütün taksit ödemelerini dört ay süreyle ertelemiş
oluyoruz. Dolayısıyla, vatandaşlarımız, bu önümüzdeki
dört ay, ocak ayı dâhil olmak üzere, ödemeleri gereken yeniden
yapılandırma taksitlerini de mayıstan ve hazirandan itibaren
ileriye dönük dörder ay süreyle bu ödeme imkânlarına kavuştular.
Ayrıca, yine, ocak ayı ile mayıs ayı arası dönemde
ertelediğimiz bu taksit ödemelerinden de herhangi bir şekilde bir
faiz alınması söz konusu değil.
Yine, burada, tabii, getirdiğimiz imkânlardan
bir tanesi de hatırlarsanız, kasım ayında veya aralık
ayında vergi ve SGKda peşin ödeme tercihinde bulunan
vatandaşlarımıza peşin ödeme indirimi imkânı
getirmiştik. Şimdi, burada bu taksitlerini ödemeyen vatandaşlarımız
mayıs veya haziran ayı içerisinde vergi veya SGK primlerini
peşin ödemeyi tercih ederlerse bu vatandaşlarımızın
peşin ödeme indirimini de yine koruyoruz. Dolayısıyla,
peşin ödeme indiriminden yararlanmak suretiyle bu borçlarını
ödeyebilecekler. Yine, daha önce peşin ödeme tercihinde bulunan
vatandaşlarımız isterlerse taksitli ödeme seçeneğine de
geçecekler. Bence içinde bulunduğumuz süreçte
vatandaşlarımıza önemli bir imkân getirmiş olduk.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Bitti mi Sayın Bakan?
Peki, teşekkür ederim Sayın Bakan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Özel
VI.-AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Maliye Bakanı Naci Ağbalın 446 sıra sayılı Kanun
Tasarısına 25inci madde olarak yeni bir madde ihdasına dair
önerge üzerinde yapılan soru-cevap işlemi sırasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakanı dikkatle dinledim, daha önce
de benzer şeyler oldu. Maliye bakanları teknik bakanlardır ve
aslında böyle, biraz polemikten uzak durmaları da beklenir bu
Parlamentoda. Şimdi, biraz önce Değerli Kocaeli Milletvekilimizin
sorusunu dikkatle dinledim, soruda orduya hiçbir eleştiri yok, aksine
orduyu gözeten bir yaklaşım var. Bir millî ordunun başına
bir başkomutan gelecek, o başkomutan aynı zamanda bir partinin
genel başkanı olacak. Meseledeki çarpıklığa dikkat
çeken, esaslı, nitelikli, öze yönelik bir eleştiri. Mesela, buna
içerik denetimi yapmaları sayın bakanların zaten usulden
değil, Bunu uygun görmem, bunu bilmem ne yapmam., bunlar hele hele
Maliye Bakanı durumunda olan bir Hükûmet temsilcisine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Her ne kadar kanunda
imzası olsa da kendisinin, bu tip değerlendirmeler yerine savunabilir
ama mesela bu soruyu uygun görüp görmemek içerik denetimine girer, bunu
doğru bulmam açıkçası. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1. Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/796) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 446) (Devam)
BAŞKAN Madde üzerinde iki adet önerge
vardır
Bu kanun maddesi anlaşmalı verilmedi mi
sayın milletvekillerimiz?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Kendi
imzası var önergede.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul)
Başkanım, verebilir efendim.
BAŞKAN - Sayın Özel, imzanız yok mu
bu madde üzerinde? Önerge vermişsiniz de merak ettim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Var efendim, olmaz mı.
BAŞKAN Yine önerge mi veriyorsunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim tabii, tabii.
Şimdi, söz konusu olan bir
BAŞKAN Tamam, değiştirilmesini
istediğiniz kısımlar var herhâlde, peki.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu hâliyle uzlaştık,
daha iyisini biz teklif ediyoruz, öbür gruplar uzlaşmadı.
BAŞKAN Keşke o zaman teklif etseydiniz
Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) AK PARTİ Grubu altı
ayı kabul ediyorsa
BAŞKAN Peki, peki, Sayın Özel, tamam.
Okutuyorum önergeleri:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan ek
maddenin geçici 1inci maddeden sonra gelmek üzere ilave ettiği geçici
2nci maddesinin sonundaki iade edilir ifadesinin iade edilecektir
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Özgür Özel Mustafa Hüsnü Bozkurt Fatma Kaplan Hürriyet
Manisa Konya Kocaeli
Hilmi Yarayıcı Hüseyin
Yıldız
Hatay Aydın
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısına 24üncü maddeden sonra gelmek üzere teklif edilen ek maddede
düzenlenen geçici 2nci maddenin (2)nci fıkrasındaki dörder ay
ibaresinin altışar ay şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Özgür Özel Fatma Kaplan Hürriyet Ömer Fethi Gürer
Manisa Kocaeli Niğde
Nurhayat Altaca Kayışoğlu Oğuz Kaan Salıcı Haluk Pekşen
Bursa İstanbul Trabzon
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU ÜYESİ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Trabzon Milletvekili
Sayın Haluk Pekşen konuşacak. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Pekşen.
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; bundan birkaç ay önce, yine
bu kürsüde, yine partinizin bir düzenlemesiyle ilgili görüşlerimi
aktarmıştım. O zaman da OHALle birlikte iflas ertelemelerini
yasaklıyordunuz. Saygıdeğer milletvekilleri, o zaman şunu
söylemiştim: Tam tersine, iflas ertelemelerine ilişkin yeni bir
düzenlemeye çok acil ihtiyaç var. 2001 yılında, Türkiye ekonomik
krize girdiğinde, o dönemdeki koalisyon hükûmetinin yaptığı
en doğru -biraz da gecikerek- iş İstanbul yaklaşımı
adı verilen yeniden yapılanmaya ilişkin düzenlemeydi. Sonra,
partinizin iktidarıyla birlikte, 2006 yılında Anadolu
yaklaşımı adında yeni bir düzenlemeye daha ihtiyaç duyuldu
ve doğruydu, yapılması gerekiyordu çünkü Türkiye'nin istihdama,
sektörlerin ayağa kalkmasına, borç yapılandırmasına,
bankalarınsa sıkışmış finansmandan
çıkmasına ihtiyaç vardı ama bugün, 2017 yılında
2001den, 2006dan çok daha ağır koşulların olmasına
rağmen, özellikle yapmanız gereken bir yapılandırma
yasasını bugüne kadar Parlamentoya getirmediniz. Bakın, ortaya
çıkan sonuç sektörlerde çok ağır bir tahribata doğru
gidiyor. Özellikle OHALle birtakım iflas ertelemelerini
yasaklamanız, arkasından bu FETÖ yapılanmasına ilişkin
icra takipleri, mahkeme kararlarının icra edilmesini
yasaklamanızla birlikte sektörlerde çok ciddi sıkıntılar ortaya
çıktı. Bankalar alacaklarını alamıyorlar,
alacaklarını takip de edemiyorlar ama buna ilişkin lider bir
banka seçip borç yapılandırmasına ilişkin bir düzenleme de
getirmediniz. Böyle olunca finans piyasasında müthiş bir
sıkışma var. Bunu daha fazla ötelemenizin hiçbir anlamı
yok. İstihdam giderek daralmakta, fabrikalar kapanmakta, Türkiye'nin 5
temel sektörü turizm, inşaat, tarım, müteahhitlik, otomobil ve
tekstil sektörünün tamamında büyük daralmalar var. Bu sektörlerin önünü
açacak olan bankalarsa kendi dertlerine düşmüşler, borç yapılandırması
yapamıyorlar çünkü Bankalar Kanununun 160ıncı maddesi
Demoklesin kılıcı gibi başlarının üzerinde
dolaşıyor.
Sayın Bakan, saygıdeğer
milletvekilleri; bu konu siyasi bir polemik konusu yapılacak durumda
değildir. Bir an önce, ivedilikle bir İstanbul
yaklaşımı gibi, Anadolu yaklaşımı gibi borç
yapılandırmasını bu Parlamentonun gündemine getirip
yasalaştırmamız gerekmektedir. Aksi hâlde -Komisyonda
söylediğim gibi- iki ay önce 7.400 olan firma şu anda 16 bin firmaya
çıkmıştır. Bu, toplam istihdamın yüzde 21ine kadar
çıkan bir sayıdır. Doğal olarak bu kadar istihdamı
sokağa dökecek bir tedbiri almamanızın Hükûmete ve ülkeye
kaybettireceği ekonomiyi hesaplamanızı tavsiye ederim.
Burada bir başka konunun da altını
çizmek isterim: Bakınız, borç takibinde bankalara
sağlanmış olan son derece lakayıt bir düzenleme var.
Bankalar bir tek alacağı birçok mükerrer takip konusu yapabilmekteler
ve buna ilişkin ne yazık ki bir yasaklama bugüne kadar getirmediniz.
İpoteği ayrı, çeki ayrı, bonoyu ayrı, sözleşmeyi
ayrı, kefaleti ayrı vesaire takibe koyuyorlar, 1 liralık alacak
5 liralık alacak gibi gözüküyor ve sonra, tahsil aşamasına
geldikleri zaman 5 ayrı avukatlık ücreti, 5 ayrı icra ücreti
vesaire isteniyor. Bunların hiçbirisi doğru değildir, buna
ilişkin derhâl müdahale etmenizi tavsiye ederim.
Yine Komisyonda söyledim, Yapmayın, etmeyin.
dedik, çeke ceza getirdiniz. Dünyanın hiçbir uygar ülkesinde çeke ceza
hükümleri getirilmez. Çekin sözleşme olduğu dünyanın bütün uygar
ülkelerinde kabul edilmiş bir şeydir ama şimdi siz getirdiniz. Şimdi
sonuca bakalım: 2016 yılında 730.144 adet, 730.144 adet çek
karşılıksız kalmıştır. Şimdi soruyorum
Sayın Bakan: 730.144 adet ceza davası demektir bu, bunun devlete
yükünü görüyor musunuz? Bu insanları cezaevine tıkmanın ne demek
olduğunu anlıyor musunuz? Bir de bu insanların çekleri niye
karşılıksız kaldı? İflas ertelemesine giden
insandan alacağını alamayan insanın ne yapması
gerekiyor? Soruyorum size. Yurt dışındaki alacaklarını
tahsil edemeyen insanların bir de bunun üstüne üstlük cezaevine girmesi
adalet sistemi içerisinde hangi vicdana sığar? Bunu nasıl bir
yasal düzenlemeyle izah edebilirsiniz? Günlük, ileri görüşlü olmayan,
spontane tedbirlerle ekonomiyi yapılandırmanız mümkün
değildir.
Sayın Bakan, ekonominin 5 temel sektörünün
önünü açacak tedbirleri bugüne kadar buraya getirmediniz. Sizi uyarmakla
gerçekten dilimizde tüy bitti ama maalesef, bunları bugüne kadar
yapmadınız, bunun bedelini Türkiye ağır ödüyor, döviz
kurları bunun bir göstergesidir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Pekşen.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan ek
maddenin geçici 1inci maddesinden sonra gelmek üzere ilave ettiği geçici
2nci maddenin sonundaki iade edilir ifadesinin iade edilecektir
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Hüseyin
Yıldız (Aydın) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Aydın
Milletvekili Sayın Hüseyin Yıldız konuşacak.
Buyurun Sayın Yıldız. (CHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, borçların yeniden
yapılandırılmasını devamlı yeniliyoruz. Yeniden
yapılandırılırken vatandaş ilk taksitini ödüyor
maalesef, 2inci ya da 3üncü taksitini ödeyemiyor çünkü on dört yıldan
beri yaptığınız bu politikalar yüzünden Türkiyede üretim
durdu; çiftçinin durumu ortada, esnafın durumu ortada, sanayicinin durumu
ortada.
Şimdi, bu durumlar varken bu vatandaş, bu
sanayici, bu çiftçi, bu esnaf siftah yapmazken nasıl vergisini ödeyecek?
Düşünün, her vatandaşın cebinden Maliye 60 lirasını
alıyor, dolaylı olarak 60 lirasını alıyor. Ben size
bir hesap söyleyeceğim yani Bakkal Hasan amcanın hesabını
vereceğim: On dört yıldan beri iktidardasınız. Ortalama
bütçemiz 200 milyar dolar, Türkiyenin bütçesi. 14le
çarptığımız zaman 2 trilyon 800 milyar dolar yapıyor.
200 milyar dolar da özelleştirmeden geldi, 3 trilyon dolar.
Değerli arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti
kurulduğundan beri yapılan bütün yatırımları
sattınız; fabrikaları sattınız, TÜPRAŞı,
PETKİMi, TELEKOMu, her şeyi sattınız, 3 trilyon dolar
vergi topladınız. Allah aşkına ya, bir tane TÜPRAŞ
mı yaptınız, bir tane PETKİM mi yaptınız, bir tane
TELEKOM mu yaptınız, ne yaptınız? Duble yollar
yaptınız, 10 milyon işsiz insan yarattınız. 10 milyon
şu an işsiz var arkadaşlar. Ben iki saat geç İzmire
gideyim ama işim olsun, işim. Bana yol lazım değil, bana
duble yol lazım değil; bana üretim lazım, bana sanayi
lazım, bana fabrika lazım. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlar, inanın ki ben
özellikle
Bu ülkenin her tarafı ateşlerle çevrilmiş, terör
sorunu var, işsizlik sorunu var ama maalesef, ne hikmetse bir anda
tavşan çıktı içinden, bir kanun geldi Anayasa
değişikliği diye. Ee? Başkanlık sistemi.
Değerli arkadaşlar, bu
başkanlık, bir rejim değişikliğidir. Bunu
alırsınız, kamuoyunun önünde sivil toplum örgütleriyle
tartışırsınız, Anayasa hukukçuları önünde
tartışırsınız, bütün muhalefet partileriyle bir
iş birliği yaparak tartışırsınız. Daha iki
sene sonra uygulayacağınız bir yasayı neden apar topar
buraya getirdiniz?
Bugün dolar 4 lira diyoruz, anlamıyorsunuz.
Rabia işareti yapıyorum, Rabia; dolar bu oldu, Rabia oldu dolar.
Bugün Türkiyeyi yüzde 50 maalesef yoksullaştırdık. 30 milyon
işsiz insan var değerli arkadaşlar, 30 milyon açlık
sınırı içinde yaşayan insan var.
Gelin, bu Anayasa paketini geri çekelim,
oturalım bütün partiler, bu ülkenin ekonomisini düzeltelim değerli
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Bugün Suriyenin parası bizden daha
değerli oldu ya. İlk defa Türkiye Cumhuriyetinin parası Suriye
parasının önünde değer kaybetti. Utanmamız lazım. On
dört yıldır bu ülkeyi siz yönetiyorsunuz arkadaşlar. Sanki siz
yönetmiyormuşsunuz gibi çıkıyorsunuz E işte, bu ülke,
CHP
Ya sizin başınıza ne gelse, bu Cumhuriyet Halk Partisi
yüzünden mi geliyor? (AK PARTİ sıralarından Evet. sesleri)
Değerli arkadaşlar, bu işi
bilmiyorsunuz, gerçekten bilmiyorsunuz veya bu ülkeyi, bu halkı düşünmüyorsunuz
siz; samimi söylüyorum düşünmüyorsunuz. Bakın, tekrar ediyorum:
Sayın Maliye Bakanı burada teknik bir adam, yıllardan beri takip
ediyoruz. 3 trilyon dolar vergi geldi, topladınız paraları. Ne
yaptınız bu paraları arkadaşlar, ne yaptınız
yani? TÜPRAŞ mı kurdunuz Sayın Başkanım? Sayın
Bakanım, TÜPRAŞ mı kurdunuz?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Faiz ödedik.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Ben Aydın
Milletvekiliyim, inanın ki var ya, bir tane
yatırımınız yok, bir tane dahi
yatırımınız yok. Hani yol filan diyorsunuz ya -şu
anki Başbakana, daha önceki Ulaştırma Bakanına, Komisyonda
sordum kendisine- araştırdım, on dört yılda, çevre yollar
da dâhil olmak üzere otoyol olarak 176 kilometre yol yapmışsınız.
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Köprüler var,
köprüler.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Evet, köprüler
Değerli arkadaşlar, bugün sizin
yaptığınız İzmir-İstanbul Otoyolunu siz
yapmıyorsunuz ki, yap-işlet-devret modeli. 26 tane havaalanı
yaptınız, siz mi yaptınız, parayı bütçeden mi
verdiniz? Hayır, yap-işlet-devret modeli yaptınız. Ne
yaptınız? (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Yani, siz şimdi, kalktınız 3üncü
havaalanı diye hava atıyorsunuz, devletin bütçesinden mi
yaptınız? Hayır, yap-işlet-devret modeli olarak
yaptınız.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ)
Kıskanıyor musun? Yapılmasın mı?
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) - Ha, ne
yaptınız biliyor musunuz, ne yaptığınızı
biliyor musunuz? Devlet o iş adamlarına kefil oldu, yarın o
parayı yine biz ödeyeceğiz, gariban işçi, gariban memur ödeyecek.
Kim ödeyecek?
Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yıldız.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, böylece metne yeni bir
madde eklenmiştir.
Bir karışıklığa mahal
vermemek için, sıra sayısı metninin mevcut maddeleri üzerinden
görüşmelere devam ediyoruz. Kanun yazımı sırasında madde
numaraları Başkanlıkça teselsül ettirilecektir.
25inci maddede üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 25inci maddesiyle
eklenen geçici 71inci maddesinin son fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı İsmail Faruk Aksu Mevlüt Karakaya
Konya İstanbul Adana
Emin Haluk Ayhan Deniz Depboylu Arzu Erdem
Denizli Aydın İstanbul
Bu maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Çalışma ve Sosyal
Güvenlik ve Maliye Bakanlıkları ile Maliye Bakanlığı
ve Hazine Müsteşarlığının görüşleri alınarak
Kurum tarafından belirlenir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 25inci maddesiyle 31/5/2006 tarihli ve 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununa eklenen geçici madde 71in son fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Kadim Durmaz Bihlun
Tamaylıgil Musa
Çam
Tokat İstanbul İzmir
Utku Çakırözer Lale Karabıyık Zekeriya
Temizel
Eskişehir Bursa İzmir
Mehmet Bekaroğlu İstanbul
Bu maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine
Müsteşarlığı tarafından yapılan hesaplama ve
yükler dikkate alınmak suretiyle Kurum tarafından belirlenir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Kanun Tasarısının 25inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım Mehmet Emin
Adıyaman Osman
Baydemir
Muş Iğdır Şanlıurfa
Mahmut Toğrul Berdan Öztürk
Gaziantep Ağrı
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Gaziantep Milletvekili
Sayın Mahmut Toğrul konuşacak.
Buyurun Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan. Değerli milletvekilleri, bu vesileyle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yapılan bu
düzenlemeyle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununa geçici bir madde eklenmek suretiyle, işverenin sigorta yükü
azaltılmaya çalışılmaktadır. Şimdiye kadar,
aslında bunlar ve benzeri, özellikle işverene yönelik birçok avantaj
getiren, böyle kanunlar getirmeye çalışıldı ama bunlar,
işverene yönelik bu iyileştirmeler yapılırken maalesef
çalışanlar, işçiler, emekçiler hep ihmal edildi.
Değerli milletvekilleri, bugün işçinin
üzerindeki sigorta prim yükü yüzde 19,5tur. Bundan en ufak bir indirim
yapılmamaktadır ve yine, işçiler her gün, özellikle
çalışma koşullarından kaynaklı olarak
yaşamlarını yitiriyorlar ve zor koşullarda
yaşamlarını idame ettirmeye çalışıyorlar.
Değerli arkadaşlar, işverene yönelik
istihdamı artırma adı altında bu iyileştirmeler
yapılırken maalesef işçi, emekçi, hep ihmal edildi, ihmal
edilmeye devem ediliyor. Ancak, şunu söylemek gerekir ki bu tür
iyileştirmelerle ekonominin genel olarak iyileşebilmesi ve
yatırım ortamının düzeltilebilmesi için önce ülkedeki
koşulların gerçekten yatırım yapılabilir hâle
getirilmesi gerekir.
Bugün ülkemizde, içeride savaş,
dışarıda savaş politikası yürütülmekte ve bugün
ülkemiz KHKlarla olağanüstü bir süreçle yönetilmektedir yani deyim
yerindeyse siyasi istikrarsızlık, ekonomik istikrarsızlık
ve yönetim kriziyle karşı karşıyadır ve böylesi bir
dönemde kimse kendisini güvende görmemektedir. Bugün, belediye başkanları
tutuklu, bu Parlamentonun üçüncü siyasi partisinin eş genel
başkanları, milletvekilleri ve grup başkan vekilleri tutuklu,
işverenler iktidar aleyhine bir cümle dahi etme cüretini kendilerinde
görememektedirler ve kendilerinin ne zaman, nasıl bir ekonomik müdahaleyle
karşı karşıya kalacaklarını düşünüyorlar,
düşünmek zorunda bırakılıyorlar.
Değerli arkadaşlar, Hükûmet tam da böylesi
olağanüstü koşullarda, bir de rejim değişikliğini
gündeme getiren bir Anayasa değiştirme süreci
başlatmış durumda. Böyle sivil bir süreçte, deyim yerindeyse,
tüm Hükûmet yetkilileri bu koşullarda her konuştuğunda,
maalesef, döviz kurları altüst olmakta, Türk lirası bugün
dünyanın en fazla değer kaybeden para birimi olmaya devam ediyor. Tüm
işverenlere yönelik
İstihdamı artırmaya yönelik çabalar
Maalesef, giderek işsizliğin arttığı ve bugün en zirve
yaptığı bir süreçle karşı karşıyayız.
Bugün işsizlik rakamları yüzde 11,8; reel olarak açıklanan
rakamlar.
Değerli arkadaşlar, böylesi bir ortamda,
siz yatırımcı olsanız, acaba böyle bir koşulda, bu
koşulları yaşayan bir ülkede gerçekten yatırım yapmak
ister misiniz? Her gün insanlarının kendilerini güvende
hissetmediği, her gün başlarının belaya girebileceği,
her gün gözaltına alınabileceği ya da iş yerine müdahale edilebileceği
bir koşulda insanlar nasıl yatırım yapacak? Önünü göremeyen
bir durumla karşı karşıya.
Değerli arkadaşlar, bu kadar işverene
yönelik çalışmanıza rağmen bugün işverenler en basit
girdilerini dahi, örneğin, elektrik faturalarını dahi ödeyemez
duruma gelmişlerdir. En son, Gaziantepte, bakın, orta
işletmeler elektrik faturalarını ödeyemedikleri için ticaret
odasına, sanayi odasına başvuruyorlar ve bugün
yaptığımız düzenlemeye benzer bir düzenlemenin elektrik
faturaları için yapılmasını rica ediyorlar odalardan ama
maalesef odalar Hayır, biz iletiriz, siz Ankaraya gitmeyin. telkininde
bulunuyorlar. Yani, herkesin kendisini güvensiz gördüğü böylesi bir
ortamda ve biz üstüne üstlük bir de rejim değişikliğini
tartıştığımız böylesi bir dönemde Hükûmet
adına kim konuşursa konuşsun 18 maddelik Anayasa
değişikliği taslağının burada her maddesi
değiştirildiğinde doların kurunun 10 kuruş
arttığı süreci yaşıyoruz.
Bu vesileyle, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Toğrul.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 446 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 25inci maddesiyle 31/5/2006 tarih ve 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununa eklenen geçici madde 71in son fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Lale
Karabıyık (Bursa) ve arkadaşları
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esaslar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye
Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığı
tarafından yapılan hesaplama ve yükler dikkate alınmak suretiyle
Kurum tarafından belirlenir.
BAŞKAN Komisyon okunan önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Bursa Milletvekili
Sayın Lale Karabıyık konuşacak.
Buyurun Sayın Karabıyık. (CHP
sıralarından alkışlar)
LALE KARABIYIK (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; evet, iki haftadır koştura koştura
başkanlık sistemi telaşına düşmüş durumdayız
maalesef. Üstelik öyle bir koşturuyoruz ki sanki Türkiyenin başka
hiçbir sorunu yok çözecek, ya görmezden geliyorsunuz veya sorunlardan çok daha
önemli olan başkanlık sistemi telaşı ağır
basıyor.
En ilginç olanı da şu: Vatandaşa
sanki bir sihirli değnekmiş gibi anlatılıyor
başkanlık sistemi; terörü bitirecek, ekonomik sorunları çözecek,
işsizlik kalmayacak, yoksulluk bitecek, dış politikadaki
sorunlarımız çözülecek, sanki bir sihirli değnek değecek.
Peki, siz gerçekten buna inanıyor musunuz
değerli vekiller? Siz, iktidar partisi vekilleri, buna inanıyor
musunuz yoksa inanmak mı istiyorsunuz? (AK PARTİ
sıralarından İnanıyoruz. Sesleri) Belki siz de inanmıyorsunuz,
söylemek istiyorsunuz, dilinizin ucuna geliyor ama ya sizi gruptan
dışlarlarsa ya bir daha vekil olamazsanız ya işinizden
olursanız. Yani bunda aslında samimi olmak lazım çünkü
değerli vekiller, bu kadar şehit verdiğimiz, gazilerin kan
döktüğü, Mustafa Kemal Atatürkün bütün dünyaya örnek olarak kurduğu
cumhuriyeti oyunuzla feda etmek aşamasındasınız.
Maalesef, başkanlık sistemi temiz kalpli
vatandaşa anlatılırken öyle bir anlatılıyor ki terör
bitecek gibi. Eğer terörü çözmekte samimi olsaydınız, zaten önce
çözüp, sorunları bitirip, sonra böyle bir telaşa düşerdiniz.
Bakın, ben, çevremde vatandaşlara ne
düşündüklerini soruyorum. evet vereceğini söyleyenlere sebeplerini
sorduğumda şöyle söylüyorlar: Terörü bitirecek. diyorlar
sayın vekilim, ne yapalım, öyle diyorlar, belki bitirirler. Yine
evet verecek başkasına soruyorum, diyor ki: Korkuyorum, ya
çoluğum çocuğum işsiz kalırsa ya evet demediğimi fark
ederler de tutuklarlarsa. Bakın, öyle bir korku oluşmuş ki.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Hadi ya,
yapmayın.
LALE KARABIYIK (Devamla) Maalesef
Siz de kulak verin onlara, her evet diyenin
inanarak verip vermediğini vicdanınızla lütfen bir tartın
sayın vekiller.
Şu anda, KHKlar var, OHAL süreci var. OHAL
ortamında dünyanın hiçbir yerinde Anayasa tartışılmaz
çünkü anayasal kamuoyu oluşmuş değildir.
Bakın, sizin gerçekten
inandığınızı düşünmüyorum. Vatandaş korku
içerisinde. Yani böyle bir sağlıklı zemin yok Anayasa
hazırlama süreci içerisinde.
Sayın vekiller, biz geleceğe bir vebal
taşıyoruz omuzlarımızda. Şimdi, düşünün,
yıllar geçecek ve torunlarınızı dizinize
oturtacaksınız, kucağınıza alacaksınız,
torununuz size diyecek ki: Dedeciğim, cumhuriyet ne demek? Siz ona
cumhuriyeti anlatacaksınız ama özlemle anlatacaksınız.
Peki, dedeciğim, ne oldu şimdi cumhuriyete? diyecek, Evladım,
biz oylarımızla cumhuriyeti ortadan kaldırdık, yerine
başkanlık sistemini getirdik. diyeceksiniz.
MEHMET METİNER (İstanbul) Demokrasiyle
taçlandırıyoruz.
LALE KARABIYIK (Devamla) Peki, dedeciğim, egemenlik
kayıtsız şartsız milletindi, ne oldu? diyecek,
Evladım biz artık Egemenlik kayıtsız şartsız
milletindir. demiyoruz, bir kişinin eline teslim ettik. diyeceksiniz.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Kendi
adınıza konuşun, kendi adınıza konuşun.
LALE KARABIYIK (Devamla) Sayın vekiller,
maalesef inanmıyorsunuz, siz de buna inanmıyorsunuz.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Kendi
adınıza konuşun, kendi adınıza konuşun.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Bak, arkada ne
yazıyor?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen.
LALE KARABIYIK (Devamla) Neden? Benim
konuşmam sizi niye rahatsız ediyor, vicdanınızla mı
baş başa kalıyorsunuz acaba?
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Kendi
adınıza konuşun, bir grup adına konuşmayın.
LALE KARABIYIK (Devamla) Vicdanınızla
mı baş başa kalıyorsunuz? Neden bu kadar
rahatsızlık duyuyorsunuz sayın vekiller? Oysa yıllar
geçtikten sonra sevgili torunlarınıza Cumhuriyet benim
oylarımla korundu, cumhuriyete ben sahip çıktım evladım,
sevgili torunum, bundan sonra da sen sahip çıkmaya devam edeceksin.
demenin gururunu yaşamanızı isterdim sevgili vekiller. Siz
millî irade diyorsunuz; peki, o millî iradeye önem veriyorsunuz da millî
iradenin seçtiği Başbakanı da siz görevden aldınız.
İşinize geldiğinde millî irade var, işinize geldiğinde
millî irade maalesef yok oluyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
Millete gideceğiz. diyorsunuz, millete niye
gidiyorsunuz, millete gittiğiniz şey ne biliyor musunuz?
Egemenliği kayıtsız şartsız milletin elinden almak ve
bir kişiye vermek için, milletin elinden almak için millete gidiyorsunuz.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) - Millet seçecek,
millet.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Milletten
korkmayın, bu olmaz.
LALE KARABIYIK (Devamla) - Evet, lütfen,
torunlarınıza gururla Cumhuriyeti ben korudum evladım, bundan
sonra da sen korumaya devam edeceksin. demeyi lütfen kendinize nasip edin.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Karabıyık.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sadece
kayıtlara geçsin diye söylüyorum: Hanımefendi aslında
akademisyen, buna uygun bir muhakemeyle eleştiriler
yapılmasını beklerdik; şu konuşma bizde hayal
kırıklığı yaratmıştır
mantığı, muhakemesi, örnekleri itibarıyla.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Zırcahil biri ya.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) İşte,
Başkanlığı getireceksiniz, cumhuriyet gidecek. vesaire.
Teklifi bir kez daha okumasını salık veririz her şeyden
önce.
LALE KARABIYIK (Bursa) Ben çok iyi okudum.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Biz çok iyi okuduk,
bence siz okumamışsınız.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Öte yandan, son
derece cinsiyetçi bir dili var, kınıyorum. (CHP
sıralarından gürültüler)
LALE KARABIYIK (Bursa) Hayır.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Burada sadece
dedeler kalmayacak
LALE KARABIYIK (Bursa) Dedeler de var, anneanneler
de var, babaanneler de var.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
nineler de
kalacak, onlara da torunları bir şeyler söyleyecektir.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Dedeler de, bu benim de dikkatimi
çekti, Nineler niye yok? diye düşündüm ama söylemedim, siz tercüman
oldunuz Sayın Bostancı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, öncelikle şunu
söyleyelim: Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilinin, kim
kullanırsa kullansın, dili sürçse falan, bir cinsiyetçi dile itiraz
etmesi önemli bir şeydir. (CHP sıralarından Bravo! sesleri,
alkışlar) Ama Lale Karabıyıkın oradaki vermeye
çalıştığı mesaj şudur: Hiçbir kadın
milletvekilinin bu teklife evet demeyeceğini düşünüyor, o yüzden
dedeler kalıyor.
LALE KARABIYIK (Bursa) Aynen öyle.
BAŞKAN Sayın Özel, bugün çok esprili bir
gündesiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok teşekkür ederim
iltifatınız için.
Bunun dışında, Sayın
Bostancının mantık ve muhakeme yönünden daha kuvvetli bir
konuşma diye söylediği kısım aslında kürsüden cevap
verilecek bir sataşma ve aslında hakaret niteliğindedir ama bu
tespitimizle ve Lale Hanımın bu düşünceleriyle tutanaklara
geçtikten sonra şimdilik kürsü hakkını kullanmıyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki, teşekkürler.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bostancı
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Lale Hanım
meramını bu kadar güzel anlatsaydı Özgür Beyin şerhine
ihtiyaç kalmazdı.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
III.- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yoklama istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
sunacağım, yoklama talebi
var.
Sayın Özel, Sayın Karabıyık,
Sayın Köksal, Sayın Gürer, Sayın Hürriyet, Sayın Yedekci,
Sayın Tanal, Sayın Tümer, Sayın Çamak, Sayın Arslan,
Sayın Yarayıcı, Sayın Salıcı, Sayın
Sarıhan, Sayın Kayışoğlu, Sayın
Gaytancıoğlu, Sayın Özdemir, Sayın Topal, Sayın
Durmaz, Sayın Bayır, Sayın Ağbaba.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1. Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/796) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 446) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Diğer önergeyi
okutacağım, Sayın Özeli dinledikten sonra.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok teşekkür ederim.
İlk kez bir yoklamanın tutmasını
istedim çünkü oturum kapanırsa yeni oturum için bu kez söz
hakkımız yanabilirdi. Biz, tabii, bir jest yaptık, aslında
hemen cevap verilecek sözler söylenmesine rağmen, muhakemesi düşük
konuşma falan, ama Sayın Bostancı kalktı, Hatip
meramını anlatabilseydi Özgür Beye gerek kalmazdı. deyince,
buna cevap zarureti, hem de şiddetle ve kaçınılmaz bir
şekilde doğdu efendim, Lale Hanım cevap hakkını
kullanacak müsaadenizle.
BAŞKAN Peki, buyurun Sayın
Karabıyık.
Yerinde kullanacak herhâlde.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, kürsüden iki
dakika efendim.
BAŞKAN Peki. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Karabıyık, iki dakika
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hatip kürsüde, sonra
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
6.- Bursa Milletvekili Lale
Karabıyıkın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
LALE KARABIYIK (Bursa) Evet, sayın vekiller
ve Sayın Grup Başkan Vekili
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
İsterseniz, dinlerseniz konuşayım.
BAŞKAN Siz hitap edin Genel Kurula, ben
milletvekillerine gerekli ihtarda bulunurum Sayın Karabıyık.
LALE KARABIYIK (Devamla) Ben her zaman
meramımı anlatmayı bildim, ben meramımı anlattım
da siz başka türlü anlamak ve hata bulmak istediniz. Dedelerden
bahsederken onun içerisinde anneannelerin, babaannelerin olduğunu sizler
de çok iyi biliyorsunuz, ama önce şunu söyleyeyim: Bir kere çok
rahatsız olduğunuza memnun oldum, demek ki vicdanınızla
baş başa kaldınız.
İkincisi de şu: Ben kadınların
cumhuriyete sahip çıkacağı beklentisindeyim. Her şeyden
önce kadınların cumhuriyete sahip çıkacağını
biliyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Böyle olması
gerektiğini düşünüyorum. O kadınlar kağnıyla
Kurtuluş Savaşında erzak taşıdılar,
biliyorsunuz, Kurtuluş Savaşının kahramanları
kadınlardı. Herhâlde bunu bir gün aklınıza getirirsiniz ve
vicdanınızla baş başa kalırsınız diye
düşünüyorum.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) O kadınlar
inançları yüzünden bu Meclisten atılırken hiç
konuşmadınız.
LALE KARABIYIK (Devamla) Bir diğeri,
dedelerin torunları olduğu gibi tabii ki anneanneler, babaanneler de
olacak. Bu hepimizin vebali. Bu cümlemin içerisinde olduğunu sizler de çok
iyi biliyorsunuz ama demek ki başka bir hata bulamadınız,
buradan eleştirdiniz ve iyi ki kızdınız.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Tutanaklara
geçsin diye.
LALE KARABIYIK (Devamla) Çok sevindim çünkü
vicdanınızla baş başa kaldığınızı
çok net görüyorum.
ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) Ya, ne
alakası var?
LALE KARABIYIK (Devamla) Ama yıllar
geçtiği zaman vicdanınızla işte o zaman baş başa
kalacaksınız, diyeceksiniz ki: Bu yanlış kararda maalesef
benim de oyum var, benim de imzam var.
METİN GÜNDOĞDU (Ordu) Yanlış
bir karar değil, Türkiye için.
MEHMET METİNER (İstanbul) Biz şeref
duyarız.
LALE KARABIYIK (Devamla) Nasıl bir
anlaşmayla aranızda bu teklifi getirdiğinizi bilmiyorum. Belki
de o anlaşmayı -aranızdaki anlaşmayı- hiçbir zaman
bilemeyeceğiz biz ama bu tarihî bir hatadır, bunu çok iyi biliyorum.
Ben bugün biliyorum ama siz biraz geç öğreneceksiniz, geç
anlayacaksınız ve belki pişman olacaksınız.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Cumhuriyet,
evet diyenlere de lazım olacak, bu cumhuriyet evet diyenlere de lazım
olacak gün gelecek.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Cumhuriyete biz de
sahip çıkıyoruz, en fazla.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın
milletvekilleri
Kolay gelsin.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) En fazla biz sahip
çıkıyoruz cumhuriyete.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Belli oluyor, belli
oluyor ne kadar sahip çıktığınız. Tartışmaya
siz açıyorsunuz, siz tartışıyorsunuz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) En fazla biz sahip
çıkıyoruz.
BAŞKAN - Bu cumhuriyete, Kurtuluş
Savaşına kadınlar da, erkekler de sahiptir, bütün Türkiye
sahiptir. Lütfen...
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bravo!
Başkanım, en fazla cumhuriyete biz sahip çıkıyoruz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1. Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/796) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 446) (Devam)
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446 sıra sayılı Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 25inci maddesiyle eklenen geçici 71inci
maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı (Konya) ve arkadaşları
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esaslar Çalışma ve Sosyal Güvenlik ve Maliye Bakanlıkları
ile Maliye Bakanlığı ve Hazine
Müsteşarlığının görüşleri alınarak Kurum tarafından
belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Konya Milletvekili Sayın
Mustafa Kalaycı konuşacak.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Görüştüğümüz maddede, işverenlere
2016 yılında başlatılan asgari ücret desteğinin 2017
yılında da devam ettirilmesi öngörülmektedir. Bu desteğin bu
yıl da esnaf, çiftçi ve muhtarlarımızı kapsamaması,
yine haksızlıktır, eşitsizliktir. Hükûmete soruyorum:
Mahalle muhtarları aylık 613 liralık, köy muhtarları
aylık 490 liralık SGK primini nasıl ödeyecekler?
Aldıkları aylığın yarısı prime gitmektedir.
Bu itibarla, sosyal güvencesi olmayan muhtarlarımızın sigorta
primleri mutlaka devlet tarafından karşılanmalıdır.
Hükûmete yine soruyorum: Borç ve faiz
tuzağına düşürdüğünüz; tarlasına, bahçesine ipotek
koydurduğunuz çiftçimiz aylık 490 liralık SGK primini nasıl
ödeyecek?
Yine soruyorum: Ayda 613 lira, yılda 7.370 lira
SGK primini ödeyebilecek kaç esnaf vardır? Özellikle küçük
esnafımız bunun altından nasıl kalkabilecektir?
Bakınız, biraz önceki konuşmamda da
söyledim; 2016 Ekim ayı itibarıyla SGKya kayıtlı
sigortalı sayısı bir yılda esnaf BAĞ-KURluda 68 bin,
çiftçi BAĞ-KURluda 84 bin kişi azalmıştır. Niçin?
Çünkü, çalışmayı, işini bırakmak zorunda
kalanların yanı sıra, yüksek düzeye çıkan primlerini
ödeyemeyenlerden kayıt dışına çıkışlar söz
konusudur. Mevcut primlerini ödeyemeyen esnaf ve çiftçiler sağlık
hizmeti alamaz hâle düştüğü için Bakanlar Kurulu kararlarıyla kamu
sağlık hizmetlerinden ücretsiz yararlanabilmeleri imkânı verilmiştir.
Bu durum bile esnafımızın ve çiftçimizin ne hâllere
düşürüldüğünü açık bir şekilde göstermektedir.
Eşitliğe sığmayan, haksız ve ayrımcı
uygulamalara son verilmeli, esnaf, çiftçi ve muhtarlarımıza da prim
desteği verilmesine yönelik değişiklik mutlaka
yapılmalıdır. Esnafın ve çiftçinin vergi ve prim
oranlarında indirime gidilmelidir. Ayrıca, borçlarından bunalan
esnaf ve çiftçimizi borç ve faiz sarmalından kurtaracak politikalar bir an
önce uygulamaya konulmalıdır.
Ekonomik sıkıntılardan dolayı
ticaret ve meslek erbabımız, çiftçimiz ve esnafımız ciddi
sorunlarla karşı karşıya kalmıştır. Geçen ay
15 bin KOBİye sunulan faizsiz kredi için 245 bin başvuru
olmuştur. Sayın Başbakan, müracaat edip şartları tutan
her esnafa 2017 yılında 50 bin liralık kredinin
verileceğini açıklamıştır. Bu söz lafta
kalmamalı, uygulamaya hemen başlanmalıdır.
Ayrıca, faizsiz krediler, adamı olana
değil, ihtiyacı olana verilmelidir. İhtiyacı olan tüm esnaf
ve sanatkârların faizsiz krediden yararlandırılması
piyasalara ve ekonomiye de önemli katkı sunacaktır.
KOSGEBin faizsiz kredi imkânı tüm
esnafımızı kapsamalıdır. Bakınız, kahveciler
esnafı, KOSGEB kredilerinden mevzuat nedeniyle
yararlanamadığını söylüyor. Kahveci
esnafımızın da bu kredilerden yararlanabilmesi için çözüm bulunmalıdır.
Ayrıca, faizsiz kredilerden esas
yararlanması gereken, işletme sermayesi yetersizliğinden
kıvranan, borç yükü altında işini çeviremeyen esnaf ve
KOBİler olmalıdır. Esnaf, bankaların kara listeleri nedeniyle
krediye ulaşmada sıkıntı yaşamaktadır.
Geçmişte müteaddit defalar sicil affı
çıkarıldığı hâlde buna uyulmamıştır. Bu
tasarıda sicil affına yönelik düzenleme bulunmakla birlikte, bunun da
yine kâğıt üzerinde kalacağı endişesi hâkimdir.
Esnafın yine hayal kırıklığına
uğramaması için gerçekçi ve uygulanabilir bir sicil affı
düzenlenmelidir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak daha önce
öngördüğümüz esnaf işsizlik fonu kurulması konusunda Hükûmetin
çalışma yapmasından esnafımız adına memnunuz.
Sigortalı çalışanlar işsiz kaldığı zaman
İşsizlik Sigortası Fonundan ödenek alarak geçimlerine
katkı sağlarken esnafımız dükkânı kapanınca
açıkta kalmaktadır. Bu durumdaki esnaf ve sanatkârımıza da
işsizlik ödeneği verilmesini sosyal devlet
anlayışının bir uygulaması olarak görüyoruz.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kalaycı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
26ncı maddede üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 26ncı
maddesiyle eklenen geçici madde 72nin birinci fıkrasının son
cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
İsmail
Faruk Aksu Mustafa
Kalaycı Mevlüt
Karakaya
İstanbul Konya Adana
Emin Haluk Ayhan Deniz Depboylu Arzu Erdem
Denizli Aydın İstanbul
Mustafa
Mit
Ankara
"Bu maddenin
uygulamasında 2016, 2017 ve 2018 yılı içerisinde ilk defa bu
Kanun kapsamında alınan işyerleri İçin sigorta primlerini
yasal süresinde ödeme şartı aranmaz."
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 26ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bihlun
Tamaylıgil Kadim
Durmaz Mehmet
Bekaroğlu
İstanbul Tokat İstanbul
Musa Çam Zekeriya Temizel Lale Karabıyık
İzmir İzmir Bursa
Utku Çakırözer
Eskişehir
MADDE 26- 5510
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde ilave
edilmiştir.
"GEÇİCİ MADDE
72- Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde
belirtilen sigortalıları çalıştıran özel sektör
işverenlerinden, 2016 yılı Aralık ayı için geçici 68
inci, 2017 yılı Ocak ve Şubat ayları için geçici 71 inci
madde kapsamında Hazine katkısına müstahak olanların, anılan
maddeler uyarınca Hazine katkısı hesabında ilgili aylarda
dikkate alınacak prim ödeme gün sayısının günlük 60 TL ile
çarpımı sonucu bulunacak sigorta primine esas kazanç tutarı
üzerinden hesaplanacak 2016 yılı Aralık, 2017 yılı
Ocak ve Şubat aylarına ait sigorta prim tutarlarını,
sırasıyla 2017 yılı Ekim, Kasım ve Aralık
ayları içerisinde Kurumca belirlenecek tarihe kadar ödemeleri halinde bu
aylara ilişkin primler süresinde ödenmiş sayılır. Bu
maddenin uygulamasında, 2016 ve 2017 yılı içerisinde ilk defa bu
Kanun kapsamına alınan işyerleri için sigorta primlerini yasal
süresinde ödeme şartı aranmaz.
Bu maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Kurumca belirlenir."
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Kanun Tasarısının 26ncı
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım Mehmet Emin Adıyaman Osman Baydemir
Muş Iğdır Şanlıurfa
Mahmut Toğrul Berdan Öztürk Behçet Yıldırım
Gaziantep Ağrı Adıyaman
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Adıyaman
Milletvekili Sayın Behçet Yıldırım konuşacak.
Buyurun Sayın Yıldırım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
görüşülmekte olan 446 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 26ncı maddesi üzerine grubum adına söz
almış bulunmaktayım. Bizleri ekranları başında
izleyen halkımı, bu yasama faaliyetlerine katılması
gerekirken katılamayan başta eş genel başkanlarım,
grup başkan vekillerim olmak üzere 11 vekil arkadaşımı,
siyasi tutsaklarımızı buradan selamlıyorum.
Adıyamanda son bir ay içerisinde sosyal medya
paylaşımı gerekçesiyle onlarca kişi tutuklandı. Sadece
Adıyamanda değil, Türkiye'nin her yerinde neredeyse her gün sosyal
medya paylaşımı gerekçesiyle onlarca kişi tutuklanmakta.
İnsanların düşüncelerini ifade edecek bir iletişim
ağı bırakmadınız; gazeteleri kapattınız,
televizyonları kapattınız, şimdi de Facebookta, Twitterda
birisi Patlama niçin oluyor? Bunun sorumlusu kim? diye bir yorum
yaptığında hemen tutuklama kararı alıyorsunuz. Bu
ülkenin yüzde 50si korkuyla, baskıyla sizin gibi düşünüyorsa
diğer yüzde 50si sizin gibi düşünmeyen insanlar. Sizin gibi
düşünmedikleri için OHALi fırsat bilip insanları bu
şekilde cezalandıramazsınız. OHAL size
sınırsız özgürlük, bize tutsaklık anlamına gelmiyor.
Tutuklanan kişilerin evlerinde yapılan aramalarda örgütsel doküman
olarak gösterdikleri CD, DVD, hafıza kartı, cep telefonu, SIM
kartı ve diz üstü bilgisayarlar bulunuyor. Bunun tam aksine, sosyal medya
üzerinden bize binlerce defa hakaret eden, partimize hakaret yağdıran
taraftarlarınıza en ufak bir kınama bile getirmiyorsunuz.
Yine sosyal medya demişken geçen ay Amedsporun
kaptanı Şehmus Özer bir trafik kazasında yaşamını
yitirdi. Sosyal medyada üzüntülerini belirten bir kesim olduğu gibi, bu
kazaya bile Oh olsun. diyen zihniyetin mesajları sosyal medyada
dolaşıyordu. Nedeni Amedsporun barışa yönelik tutumu,
demeçler, pankartlarıydı. Türk futbol tarihinde cinayetlerde bile
verilmeyen ceza ve yaptırımlar Amedspor futbolcularına verildi.
İktidarın bu ayrımcı, kutuplaştırıcı
ceza ve yaptırımlarına karşı bu hafta oynanan -dikkatinizi
çekiyorum- Amedspor-Erzurumspor maçında Erzurumsporun kaptan
Şehmusu anması ve Amedsporun acısını
paylaşması takdire şayandır. Buradan Erzurumspora ligde
başarılar diliyorum. (Alkışlar)
Bu iktidara, ırkçılık ve
şovenizm üzerinden siyaset yapan kesimlere verilen en iyi cevaptır.
Tüm kışkırtmalara rağmen halkların bir arada
yaşama isteği göz ardı edilmemeli. Yaşasın halkların
kardeşliği diyorum.
Değerli Başkan, saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım; emekli yasasını
görüşüyoruz. Şüphesiz Türkiyede emekli olmak, emekli olarak
yaşamak çok zor, memur işçisi için de BAĞ-KUR işçisi için
de işçi emeklisi için de böyle.
Diğer meslek gruplarının affına
sığınarak bugün kendi meslek grubumun emeklilik durumunu dile
getireceğim. Şöyle bir atasözümüz vardır: Yas yerinde herkes
kendi ölüsü için ağlarmış. Evet, doktorlardan yoğun mesaj
alıyoruz bu konuda, mailler, telefonlar, sohbetlerimizde bile sık
sık gündeme geliyor sorunlarımız. Emekli
doktorlarımızın sorunu o kadar çok ki Türk Tabipleri
Birliğinde emekli hekimler için komisyon bile kurulmuş. Maalesef
doktorların emeklilik maaşları çok komik, bunu daha önce de dile
getirmiştim, diğer arkadaşlar da dile getirmişti. Yirmi
beş yıl, otuz yıl devlet ya da özel sektörde cansiperane
çalışan, birincil görevi ve sorumluluğu insan hayatı olan,
yaşatmak üzerine ömürlerini tüketen meslektaşlarımızın
emekli yaşama koşulları maalesef hiç iyi değil. Kimse kusura
bakmasın, burada daha ne için el kaldırdığını
bilmeyen, Genel Kurula sırf sayısal üstünlük için gelen vekil
arkadaşlarımızın dörtte 1i kadar maaşları var.
Yetmez arkadaşlar, bu, emekli hekimlerimizin maalesef kredi
kartlarına bile yetmiyor. Yirmi yıl, otuz yıl çalış
çabala, can kurtarmaya çalış, organ nakilleri yap, emekli ol, ondan
sonra gel bu komik maaşla idare et. Bu kabul edilecek bir durum
değildir.
Diğer taraftan, biat et, vekil ol, sonra emekli
maaşın ömrünü insanı yaşatmak için harcayan doktordan daha
fazla olsun. Bu kabullenilecek bir durum değildir. Artı, iktidardan
emekli olanlar bile, emekli olduktan sonra bakan yardımcısı,
danışman, KİT yönetim kurulu üyeliği gibi görevler
almaktadır. Bakın, sırf milletvekilliğiniz son
bulmasın diye içinize sindiremediğiniz tek adam yasasına evet
diyeceksiniz. Eğer referanduma ulaşacak sayıyı
bulamazsanız Erken seçim kararı alırım. diyen söylemi
unutmadık.
Bu Mecliste tansiyonu düşürmesi gereken
Sağlık Bakanı maalesef tam tersini yapıyor, en fazla on
beş yıl
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yıldırım.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) Daha ana meselemize
gelmemiştik. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim, bir dahaki
sefere Sayın Yıldırım.
Önergeyi oylarınıza
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından
bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O zaman
bir yoklama isteyeyim, sonra oylayın.
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunacağım ancak bir yoklama talebi var. 20
kişinin ayakta olması lazım, şu anda görüntüye göre var.
Sayın Özel, Sayın
Karabıyık, Sayın Köksal, Sayın Durmaz, Sayın Hürriyet,
Sayın Tanal, Sayın Yarayıcı, Sayın Arslan, Sayın
Çamak, Sayın Topal, Sayın Çam, Sayın Yedekci, Sayın
Özdemir, Sayın Tümer, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın Bakan,
Sayın Altaca Kayışoğlu, Sayın Bayır, Sayın
Akkaya, Sayın Yiğit, Sayın Bektaşoğlu.
İki dakika süre
veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1. Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/796) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 446) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
AHMET YILDIRIM (Muş)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın
Yıldırım, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, Ankara Küçükesatta gaz nedeniyle olduğu
iddia edilen patlamayla ilgili Bakandan bilgi vermesini talep ettiğine
ilişkin açıklaması
AHMET YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, kısa bir süre önce
Ankarada, Esatta gaz nedeniyle olduğu iddia edilen bir patlama ve bir
binanın çökmesi söz konusu. Tabii, biz umarız hiç can
kaybının olmadığı bir çökme olsun.
BAŞKAN İnşallah.
AHMET YILDIRIM (Muş) Acaba, Sayın Bakan
bu konuda bilgi sahibi midir? Değilse bile öğrenip Meclisi
bilgilendirebilirse sevinirim diyorum.
Umarız herhangi bir can kaybı
olmamıştır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İnşallah, can kaybı
olmamıştır.
Sayın Bakan da sanıyorum bilgi
aldığı zaman Mecliste paylaşır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1. Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/796) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 446) (Devam)
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 26ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kadim Durmaz (Tokat) ve
arkadaşları
MADDE 26- 5510 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde ilave edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 72- Bu Kanunun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen
sigortalıları çalıştıran özel sektör
işverenlerinden, 2016 yılı Aralık ayı için geçici 68
inci, 2017 yılı Ocak ve Şubat ayları için geçici 71 inci
madde kapsamında Hazine katkısına müstahak olanların,
anılan maddeler uyarınca Hazine katkısı hesabında
ilgili aylarda dikkate alınacak prim ödeme gün sayısının
günlük 60 TL ile çarpımı sonucu bulunacak sigorta primine esas kazanç
tutarı üzerinden hesaplanacak 2016 yılı Aralık, 2017
yılı Ocak ve Şubat aylarına ait sigorta prim tutarlarını,
sırasıyla 2017 yılı Ekim, Kasım ve Aralık
ayları içerisinde Kurumca belirlenecek tarihe kadar ödemeleri halinde bu
aylara ilişkin primler süresinde ödenmiş sayılır. Bu
maddenin uygulamasında, 2016 ve 2017 yılı içerisinde ilk defa bu
Kanun kapsamına alınan işyerleri için sigorta primlerini yasal
süresinde ödeme şartı aranmaz.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esaslar Kurumca belirlenir."
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
Önerge üzerinde Tokat Milletvekili Sayın Kadim
Durmaz konuşacak.
Buyurun Sayın Durmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
KADİM DURMAZ (Tokat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 446 sıra
sayılı Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 26ncı maddesindeki önergemiz üzerine
söz almış bulunmaktayım. Aziz milletimizi ve yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Günümüzde asgari ücret, sosyal devlet olmanın
bir gereği olup emekçinin düşük ücretlere karşı
korunmasını ve emek sömürüsünü önlemeye yönelik önemli bir sosyal
politika aracıdır. En temel insan haklarından olan, insan
onuruna yaraşır bir ücret hakkı evrensel bir hukuk normudur,
ülkemizi de bağlayan sözleşmelerdendir. 2017 yılı asgari
ücret rakamı yakın zamanda belirlendi; Hükûmet, çalışana
1.404 lirayı reva gördü. Yani, 5 kişilik bir aile simit yese
yetmiyor, aç kalıyor.
Yıllardır bu millete âdeta bir tiyatro
izletiyorsunuz. Bakanlık, TÜRK-İŞ ve TİSK bir araya
geliyor, taraflar taleplerini ortaya koyuyor, talepler komisyonlarda genellikle
uyuşmazlıkla sonuçlanıyor ve kararlar da genellikle oy
çokluğuyla alınıyor. 2002-2016 yılları arasında
yapılan 14 asgari ücret tespitinde sadece 2 kez uzlaşma
sağlandı. 2017 yılı için belirlenen ücret
artışı son on iki yılın en düşük
olanıdır.
Hükûmet geçtiğimiz yıl, partimizin seçim
beyannamesinde sunduğu artışı kabul edip, teklifimizi
dikkate alıp ve birden yüzde 30 oranında bir artış
yaptı. Biz Cumhuriyet Halk Partisi projelerinin Hükûmetçe benimsenmesini
son derece olumlu bulduğumuzu söylüyoruz. Ancak, bu yıl yine, ne
hikmetse vatandaşa tekrar dibi gösterdiniz. Sayın Başbakan,
çalışanlara âdeta müjde verip asgari ücretin 2017de vergi dilimine
girmeyeceğini açıkladı ancak şunu unutmamak gerekiyor ki
artık çalışanları bekleyen yeni bir kesinti daha söz
konusu; zorunlu bireysel emeklilik sigortası kesintisi, BES. Bu kapsamda,
en düşük işçi ücreti olan asgari ücretten bu yıl için yapılacak
kesintiyle asgari ücrete yapılan zam resmen eritilmiş olacak. Bu bir
emeklilik sigortası değil, riske dayalı, belirsiz bir
yatırım sistemidir; devlet garantisi ve emekli aylığı
garantisi yoktur. Hükûmet kaşıkla verirken yaptığı
zamlarla kepçeyle almaya devam ediyor. Hâliyle çalışanların
yaşam koşullarında dikkate değer bir değişiklik
olmadığı gibi Hükûmet eliyle ezilmeye devam ediyor.
Yine bu düzenlemeyle işverenin 2016
yılında ödeyemediği Aralık, Ocak, Şubat ayları
sigorta primlerinin 2017 yılı Ekim, Kasım ve Aralık
aylarında yatırılması öngörülmektedir. İlk etapta
geçici bir rahatlama, olumlu, teşvik eden bir uygulama gibi geliyor ama
sayın milletvekilleri, AKP iktidarının ekonomik yönetim anlayışıyla
ülkeyi getirdiği nokta esnafı, sanayiciyi rahatlatmaya asla
yetmeyecektir. Bu uygulama BAĞ-KURluya, çiftçiye, yüzde 65i borçlu olan
toplumun her kesimine acilen uygulanmalıdır. Bu tedbirlerle
yaşattığınız ekonomik krizden ülkeyi asla
çıkaramazsanız. (CHP sıralarından alkışlar)
Sorunları öteleyip çığ gibi büyütüyorsunuz.
Sayın milletvekilleri, ekonomiler maliye ve
vergi politikalarıyla asla canlanmamıştır, canlanamaz da.
Bütün bu kanunlarla oynamalarınız, çok net ifadeyle, AKP
iktidarının ülkemize yaşattığı krizin son kez
ilanıdır. İşsizlik, yoksulluk katlanarak artarken
ekonomimizdeki kriz sinyalleri artık önü alınamaz bir noktaya
gelmiştir. Dövizdeki artış dizginlenemiyor. Ülkemizin en büyük
sorunu başkanlık sistemiymiş gibi ülke bir haftadır Anayasa
görüşmelerindeki hukuksuzluklarınıza, kural tanımaz tavırlarınıza
tanık olmaktadır. Bu halka yoksulluktan, güvensiz ortamda en temel
haklarını yitirmiş olmaktan, kötü yönetilmekten başka
öncelik sunmadınız, bırakmadınız. Bu sorunların
çözümü de tek adam sistemini dayatan, rejimi tehlikeye sokan, ülkeyi kaosa iten
Anayasa düzenlemeniz asla değildir. Bu halkın cumhuriyet
değerlerine, özgürlüklere, barışa, yargıya güvene, iyi
ekonomiye, birlikte yaşama kültürü ve sosyal politikalara ihtiyacı
var. İyi yönetilmeye ihtiyaç var, bunları görün ve gelin bu çözümleri
ortak akılla birlikte üretelim. Bu ülkeyi getirdiğiniz noktada
Sayın Cumhurbaşkanı sadece AK PARTİnin
Cumhurbaşkanı olmuş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Devamla) Yeni
getireceğiniz anayasa da bu antidemokratik değişikliklerle
Türkiye Cumhuriyetinin Anayasası olmaktan hızla
uzaklaşmaktadır.
Hepinizi ve yüce Meclisi, değerli hazırunu
saygıyla selamlıyorum (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Doğal gaz patlamasıyla ilgili Sayın
Bakan Genel Kurula bilgi vermek istiyor.
Buyurun Sayın Bakan.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Maliye Bakanı Naci
Ağbalın, Ankara Küçükesatta 3 katlı bir binada doğal
gazdan kaynaklandığı düşünülen bir patlama meydana
geldiğine ve gerekli tedbirlerin alınmış olduğuna
ilişkin açıklaması
MALİYE BAKANI NACİ
AĞBAL (Bayburt) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Biraz önce Ankara Valimizle görüştüm. Ankara
Küçükesatta 3 katlı bir binada, ilk tespitlere göre, doğal gazdan
kaynaklandığı düşünülen bir patlama meydana gelmiş. 3
yaralı var, hastaneye yaralılar intikal ettirilmiş durumda;
ağır yaralı değil, hafif yaralı olduğu ifade
edildi. İtfaiye ve emniyet şu anda olay mahallinde, gerekli emniyet
tedbirleri alınmış vaziyette. Ayrıca bina tamamen
boşaltılmış, şu anda enkaz altında herhangi bir
kişi bulunmadığı tahmin ediliyor. Binadaki tahliyeler
tamamlanmış durumda, herhangi bir şekilde bomba ihtimali,
olasılığı gözükmüyor, o şekilde Sayın Valimiz bir
değerlendirme yaptı ama bütün ilgili emniyet ve itfaiye ekiplerimiz
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Binayı
boşaltmışlar mı?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Binalar boşaltılmış, tahliye edilmiş. Binada çökme
ihtimaline karşılık gerekli -bir kısım
kalmış, orada ilave bir çöküntü olması ihtimaline
karşı- tedbirler de alınmış durumda.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Yaralılara biz de acil
şifalar dileyelim.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1. Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/796) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 446) (Devam)
BAŞKAN- Son önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 446 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 26ncı maddesiyle eklenen geçici madde 72nin
birinci fıkrasının son cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Mit (Ankara) ve arkadaşları
"Bu maddenin uygulamasında 2016, 2017 ve
2018 yılı içerisinde ilk defa bu Kanun kapsamında alınan
işyerleri için sigorta primlerini yasal süresinde ödeme şartı
aranmaz."
BAŞKAN - Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) -
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ankara Milletvekili
Sayın Mustafa Mit konuşacak.
Buyurun Sayın Mit. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA MİT (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 446 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 26ncı maddesi üzerine
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 2016 yılı
Türkiye'de terör yılı olmuştur. Yoğun
saldırılarda yüzlerce askerimiz, polisimiz şehit olmuş,
yüzlerce vatandaşımız hayatını kaybetmiştir;
askerimiz, polisimiz ve vatandaşlarımız
yaralanmıştır. Şehitlerimize Allahtan rahmet,
yaralılara acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, çok yoğun,
ağır ve yıkıcı bir gündem içerisinde 2017
yılına girmiş bulunmaktayız. Terör, Suriye, 15 Temmuz,
ekonomideki olumsuz gelişmeler, 2002de sıfır terör on dört
yıl içerisinde kitlesel katliamlara dönüşmüştür. On dört
yıllık bu dönemde darbe girişimi olmuştur. Başbakan
yardımcısının tabiriyle dış politikanın
baştan beri yanlış olduğu itiraf edilmiştir. 1,3 lira
olan dolar kuru bugün 3,80 seviyelerine çıkmıştır.
Karşı karşıya kaldığımız tehlikeleri
boyutlandırma sıkıntısı çekmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, görüşülmekte
olunan tasarı 19 ayrı kanunla ilgiliyken Komisyon görüşmeleri
sırasında değiştirilerek birbiriyle alakalı olmayan 23
ayrı kanunu ilgilendirir hâle getirilmiştir.
Alışkanlık hâline gelmiş bulunan torba kanunu
tasarısı uygulaması yasama faaliyetlerini bütünüyle
bozmaktadır. İlgili komisyonlarda görüşülmesi,
tartışılması gereken konuların sadece Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülmesi, yasama faaliyetlerinde diğer
komisyonları işlevsiz hâle getirmektedir. Kanun yapma tekniği
açısından uyulması gereken kanun ve yönetmelikler hükümleri yok
farz edilmektedir. Getirilen tasarıda, ne düzenleyici etki analizi ve ne
de sosyal güvenlikle ilgili düzenlemelerde zorunlu olan en az yirmi
yıllık hesaplara yer verilmemiştir. Bu uygulamanın hukuk
devlet ilkesiyle bağdaşmadığı açıktır. Bu
usulün terk edilmesi gerekmektedir. Uygulayıcılar açısından
artık takibi imkânsız hâle gelen kanunun tertipleri,
atıfları içerisinden çıkılmaz hâle gelmiştir.
Tasarının her hâlinden acele hazırlandığı
bellidir. Uygulamada sorunlara açıklık getirileceği gerekçelerin
yasak savma babında kaleme alınması, yasamaya verilen önemi
göstermektedir.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin
getirdiği tasarıda 21inci, Komisyon çalışmaları
sonunda 26ncı maddeyle, işverenlerin 2016 Aralık, 2017 Ocak ve
Şubat aylarına ilişkin ödemek zorunda oldukları sigorta
primlerini, sırasıyla 2017 Ekim, Kasım ve Aralık
aylarında ödeyebilme imkânı getirilmektedir. Aylık 1.800
liralık kısımla sınırlandırılmış
olsa da içinde bulunduğumuz durum karşısında doğru ve
yerinde bir düzenlemedir. Öteden beri esnafın ve sanatkârların
ekonomik sıkıntılarının olduğunu ifade
etmekteyiz. Bu durum hayatın kabul edilemez gerçeği hâline
gelmiştir. Yüksek vergi ve sigorta primleri ödenemez hâldeyken Sosyal
Güvenlik Kurumu sürekli açık vermektedir. Esnaf ve sanatkârların
kamuya olan birikmiş borçları ve kanuni yükümlülükleri taşınmaz
hâle gelmiştir. Böyle olduğu için iki yılda bir birikmiş
borçların yapılandırılması yoluna gidilmektedir.
Getirilen düzenlemeyle de ödeme güçlüğü nedeniyle işverenlerin
sigorta primlerini ödeme süresi yaklaşık dokuz ay ötelenmektedir.
Değerli milletvekilleri, 2016 yılında
bazı kamu alacaklarının yeniden
yapılandırılması maksadıyla bir düzenleme
yapılmıştır. Yapılandırılma sonunda bir
yıl içerisinde 2 taksit ödenmediğinde işveren hakkını
kaybetmektedir. Yapılandırma kanunu ve şimdi getirilen bu tasarı
birlikte değerlendirildiğinde, işverenlerimizin ödeme
zorluğu içinde olduğu Hükûmetçe de kabul edilmektedir. Bir taraftan
ödeme zorluğu sebebiyle ödemeler ertelenmekte diğer taraftan da ödeme
zorluğu yokmuş gibi yıl içinde 2 taksit ödenmediği takdirde
yapılandırma hakkı ortadan kaldırılmaktadır.
6736 sayılı Kanunda bu hükmün esnetilmesi
görüşülmekte olan tasarının ruhuna, amacına uygun
olacaktır diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Mit.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
27nci maddede iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 27nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Madde 27- 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı
Kurumlar Vergisi Kanununun 32 nci maddesine aşağıdaki
fıkra ilave edilmiştir.
"(5) 19 uncu maddenin birinci fıkrası
kapsamında birleşen sanayi sicil belgesini haiz ve fiilen üretim
faaliyetiyle iştigal eden küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin,
birleşme tarihinde sona eren hesap döneminde münhasıran üretim
faaliyetinden elde ettiği kazançları ile bu kapsamda birleşilen
kurumun birleşme işleminin gerçekleştiği hesap dönemi dahil
olmak üzere üç hesap döneminde elde ettiği kazançlarına uygulanmak
üzere kurumlar vergisi oranını %75'e kadar indirimli uygulatmaya, bu
indirim oranını, sektörler, iş kolları, üretim
alanları, bölgeler, hesap dönemleri itibarıyla ya da orta ve yüksek
teknolojili ürün üreten veya imalatçı ihracatçı kurumlar için
ayrı ayrı veya birlikte farklılaştırmaya Bakanlar
Kurulu; bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve
esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir."
Kadim Durmaz Mehmet Bekaroğlu Musa Çam
Tokat İstanbul İzmir
Zekeriya Temizel Lale Karabıyık Bihlun Tamaylıgil
İzmir Bursa İstanbul
Utku Çakırözer
Eskişehir
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 446 sıra sayılı Kanun Tasarısının 27nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım Mehmet Emin Adıyaman Osman Baydemir
Muş Iğdır Şanlıurfa
Mahmut Toğrul Berdan Öztürk Erol
Dora
Gaziantep Ağrı Mardin
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mardin Milletvekili
Sayın Erol Dora konuşacak.
Buyurun Sayın Dora. (HDP sıralarından
alkışlar)
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Emekli Sandığı Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 27nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yapılan
düzenlemeyle Kurumlar Vergisi Kanununun 32'nci maddesine bir fıkra
eklenmek suretiyle, şirketlerin birleşmesi durumunda, bu
şirketlerin üç yıl boyunca kurumlar vergisinden muaf tutulması
öngörülmektedir. Bu düzenlemenin, büyük şirketlerin küçük ve orta
büyüklükteki işletmeleri âdeta yutması için yeni bir sömürü
mekanizması yaratacağı aşikârdır. Ayrıca, bu
düzenleme, birçok sektörün büyük şirketler eliyle tekelleştirilmesinin
de önünü iyice açacaktır. Bu nedenle, verdiğimiz önergede de
belirttiğimiz gibi, bu maddenin tasarı metninden
çıkarılmasını talep etmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, şimdi bu torba
tasarının geneline baktığımızda, belki birbiriyle
alakasız görünen ancak diğer taraftan, aslında büyük bir
ekonomik krizin içerisine hızla batmakta olduğumuzun itirafı
niteliğinde, yüzeysel ve günü kurtarmak maksatlı, alelacele bir araya
getirilmiş düzenlemeler görmekteyiz. Şu çok nettir: Türkiye
ekonomisi, son çeyrek asrın en büyük yapısal krizini
yaşamaktadır ve AKP iktidarı, bunu geçiştirici, manipüle
edici yöntemlerle halktan gizlemek istemektedir.
Değerli milletvekilleri, ekonomik derin bir
krizin içerisinde bulunduğumuzu halka açıkça söyleyebilmeliyiz.
Kaldı ki söylemesek bile halk bu krizi en çarpıcı biçimlerde
yaşamaya devam etmektedir ve bu kriz, şirketlerin, işletmelerin
kendi iç sorunlarından kaynaklanan bir kriz değildir; bunu da
görebilmekteyiz. Dolayısıyla, işletmelerin kendi iç
problemlerinden kaynaklanmayan bu krizlere ekonomi literatüründe
"dış kriz" denilmektedir. Şu hâlde bugün Türkiye'de
işletmelerin yaşadığı dış kriz, Türkiye'nin
iç ve dış politikada yürüdüğü çizginin doğal sonucudur.
Bunu da açıkça itiraf edebilmeliyiz.
Ülkenin içerisinde bulunduğu gerek ekonomik ve
gerekse siyasi krizin temel sorumlusu ise yönetimi elinde bulunduran AKP
iktidarıdır. İktidar partisi bunu kabul etmek durumundadır
çünkü yalın gerçek budur.
Değerli milletvekilleri, hepimizin malumu,
Türkiye'de Kürt sorunu ve demokratikleşme sorunlarının çözümüne
ilişkin sürdürülen barış ve çözüm sürecinin buzdolabına
kaldırılmasından bu yana yaklaşık bir buçuk yıl
geçti. Bu süreçte, yaşadığımız kaos ve
çatışma sürecinin üzerine 15 Temmuz darbe girişimi ve OHAL
sürecinin de eklenmesi neticesinde belirsizliklerin
çoğaldığı, yurttaşların korku ve kaygı
içerisinde yaşadığı ve uluslararası camiada da sürekli
olarak güven kaybına uğrayan bir ülke olma yolunda hızlı
adımlarla yürüyoruz maalesef.
Bu yoğun çalkantılı süreçler
içerisinde, halkın maruz bırakıldığı sefaleti
gözlerden kaçırmaya çalışarak ağırlaştırılmış
OHAL şartlarında Anayasa değiştirmeye çabalayan bir iktidar
anlayışı, Türkiye'ye dair belirsizlikleri daha çok artıran,
yeni siyasi ve ekonomik krizlere davetiye çıkaran bir
anlayıştır. Bu anlayışa son vermek gerekir. Bunun en
mantıklı ilk adımı ise buzdolabına
kaldırılan barış ve çözüm sürecinin buzdolabından
çıkarılmasıdır.
Değerli milletvekilleri, enflasyon hızla
yükselmektedir. Ülkedeki güvensiz ekonomik ortam neticesinde yabancı
yatırımcılar büyük oranda ülkeyi terk etmiştir. 2001
krizinden farklı olarak özel sektör ve hane halklarının
borçluluğu zirve yapmış durumdadır. Daha önemlisi, tüketici
kredisi ve kredi kartı borçlularının sayısı 26 milyon
kişiye ulaşmıştır.
Bu maddeyle şirket birleşmelerinin
teşvik edilmesinin yol açacağı en açık sonuçlardan birisi
de işten çıkarmaların daha da hızlanması,
dolayısıyla işsiz ve yoksul nüfusun çok daha fazla
artacağı gerçeğidir. İşsizlik oranları,
TÜİK'in manipüle ettiği veriler kabul edildiğinde dahi, kritik
seviyelere ulaşmıştır. Ülke nüfusunun genç bir ortalamaya
sahip olduğu dikkate alındığında, 3 milyonu
aşkın ve kontrolsüz bir Suriyeli sığınmacı nüfusu
da eklendiğinde krizin boyutları daha da çarpıcı bir
nitelik kazanacaktır.
Hükûmete toplumsal ve ekonomik gerçekliklerimizi
dikkate alan, çağa uygun ve gerçekçi siyasi hamleler yapma konusunda
çağrılarımızı yenileyerek tekrar Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Dora.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 446 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
27'nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Kadim Durmaz (Tokat) ve arkadaşları
MADDE 27- 13/6/2006 tarihli ve 5520 sayılı
Kurumlar Vergisi Kanununun 32 nci maddesine aşağıdaki fıkra
ilave edilmiştir.
"(5) 19 uncu maddenin birinci fıkrası
kapsamında birleşen sanayi sicil belgesini haiz ve fiilen üretim
faaliyetiyle iştigal eden küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin,
birleşme tarihinde sona eren hesap döneminde münhasıran üretim
faaliyetinden elde ettiği kazançları ile bu kapsamda birleşilen
kurumun birleşme işleminin gerçekleştiği hesap dönemi dahil
olmak üzere üç hesap döneminde elde ettiği kazançlarına uygulanmak
üzere kurumlar vergisi oranını %75'e kadar indirimli uygulatmaya, bu
indirim oranını, sektörler, iş kolları, üretim
alanları, bölgeler, hesap dönemleri itibarıyla ya da orta ve yüksek
teknolojili ürün üreten veya imalatçı ihracatçı kurumlar için
ayrı ayrı veya birlikte farklılaştırmaya Bakanlar
Kurulu; bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve
esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir."
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Tokat Milletvekili
Sayın Kadim Durmaz konuşacak.
Buyurun Sayın Durmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
KADİM DURMAZ (Tokat) Sayın
Başkanım, Cumhuriyet Halk Partisinin önergesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Aziz milletimizi ve yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin gelişip
büyümesi, üreticinin, yatırımcının kazanması, yeni
yatırımcıların ülkemizi tercih etmesi ve yerli
yatırımların artması, ancak oturmuş ve güvenilir bir
devlet sisteminin varlığına, demokrasiye ve ekonomik gücümüze
bağlıdır. Ekonomisi ivme kaybeden, parası pul olmuş,
fabrikaları kapanmış, çiftçisi üretemez hâle gelmiş;
maaşı cebine girmeden sıfırlanan memuru, 400 bin atanamayan
öğretmeni, 3 milyon 647 bin işsizi, üretim için eğitimle nitelikli
eleman sorununu çözememiş bir eğitim modeli, yargısı saraya
bağlanmış, her 5 gençten 1i işsiz olan bir ülkeye
yatırımcı gelmez, risk almaz, var olan orta ve küçük ölçekli
üretici de zarar etmeye mahkûm olur.
Bugün ülkemizde dolar 3,8lere yükselmişken,
orta vadeli plandaki büyüme hedefiniz tutmamışken dünyada örneği
olmayan AKP iktidarı ancak iyi giden bir ekonomiden söz edebilir. Dünya
tarihinin en büyük finansal krizini yaşayan birçok ülke, işsizlik
seviyelerini beş altı yıl gibi kısa bir sürede doğal
işsizlik oranı seviyesine çekmişlerdir. Ne acı ki
Türkiyede on dört yıldır tek başına İstikrar
abidesiyim. diyen iktidarın yönettiği, kendilerini
başarılı ilan eden bir Hükûmetle işsizlik rakamları
yüzde 11,8lerdedir, bu da ülkemiz adına çok üzücü bir tablonun
ilanıdır. AKP Hükûmeti döneminde, Türkiyenin büyüme rakamları,
o sık sık eleştirdikleri koalisyon dönemlerinin de altında
kalmıştır.
Değerli milletvekilleri, bu maddedeki
düzenlemeyle üretimi artırma ve şirketleri güçlendirmeden söz ediliyor.
Oysa sizin önceliğiniz yatırımcı ya da işçi
değil, Sayın Erdoğanın güç kazanması her amacın
önüne geçiyor. Güçlü bir ekonomi, güçlü bir devlet olmak için
Erdoğanın sınırsız yetkilerle donatılması
gerekiyormuş sanıyorum. Sanki on dört yıldır bu ülkeyi
yöneten AKP değil başkalarıymış gibi, sadece doyumsuz
güç hırsı uğruna ülkemizin geleceğini tehdit eden
dayatmalarla kaybetmeye devam ediyoruz. Siz başkanlık dedikçe dolar
ve euro uçup gitmektedir ve Türk lirası cumhuriyet tarihinin rekor
değer kaybına uğramıştır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliğinin yaptığı araştırma
sonuçlarına göre, kurulan şirket sayımız yüzde 30
azalmış, kapanan şirket sayısı da yüzde 22lik
artışla rekor kırmıştır. Ülkemiz
yatırımcılara güven vermeyen bir ülke durumuna
düşmüştür. Şirketler çaresiz olarak küçülmek zorunda
kalmışlardır. Son bir yılda 88 sektörün 40ında
iş yeri sayısı azalmıştır. Türkiyenin
varlığıyla küresel değer zincirlerine
katılımı, potansiyelin altında kalmaktadır. Bu durum
ülke ekonomisinin, kelimenin tam anlamıyla, kötü yönetildiğinin
ilanıdır.
Değerli milletvekilleri, ilgili madde
düzenlemesinde olduğu gibi, şirketlerin güçlendirilmesini desteklemek
amacıyla indirimli kurumlar vergisi uygulaması bizim de
destekleyeceğimiz bir uygulamadır. Ancak düzenlemede net olmayan, bu
ülkeye gelecekte sıkıntılar yaratacak bölümler de vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olması gereken vergilendirme yetkisinin
yürütme organına devredilmesi Anayasaya aykırı bir durumu
ortaya çıkarmıştır. Uyarılarımıza
karşın, ne acı ki sizlerin oylarıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisinin yetkilerini törpülemeye, torba yasalarla ortaya çıkan
aykırılıklara, yetki düzenlemeleri yapma yanlışına
ısrarla devam ediyorsunuz. Düzenlemelerde birleşecek şirketler
ve sektörler net olarak belirli mi? Hayır. Bu belirsizlik içinde böyle bir
vergi yetkisinin düzenlenmesi gelecekte keyfîyete neden olacak sonuçları
mutlaka doğuracaktır. Oysa vergilendirmenin oturmuş ilkeleri
vardır. Düzenlemenin bu ilkeler doğrultusunda haksız rekabete,
vergiden kaçınmaya sebebiyet vermeyecek şekilde, ortak akılla
yapılmasında yarar vardır. Bu düzenlemeyle küçük ve orta
büyüklükteki işletmeleri kapsayacak bir birleşme koşulu ortaya
konulmamıştır.
Yine, dış dünyayla rekabet edecek yurt içindeki
firmalar bu düzenlemede hiç dikkate alınmamış ve özellikle katma
değeri yüksek üretim yapan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Devamla) -
firmalar bu
potansiyel bünyesinde değerlendirmeye alınmamıştır
diyorum.
Yüce Meclisi bu yanlışlara meydan
vermemeye davet ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Durmaz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
28inci maddede iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 28'inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bihlun Tamaylıgil Kadim Durmaz Mehmet
Bekaroğlu
İstanbul Tokat İstanbul
Musa Çam Zekeriya Temizel Lale
Karabıyık
İzmir İzmir Bursa
Burcu
Köksal Utku
Çakırözer
Afyonkarahisar Eskişehir
MADDE 28 - 5520
sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde ilave
edilmiştir.
"GEÇİCİ MADDE
9 - (1) Mükelleflerin 2017 takvim yılında gerçekleştirdikleri imalat
sanayiine yönelik yatırım teşvik belgesi kapsamındaki
yatırım harcamaları için, bu Kanunun 32/A maddesinin ikinci
fıkrasının (b) bendinde %55, %65 ve %90 şeklinde yer
alan kanuni oranlar sırasıyla %70, %80 ve %100 şeklinde ve
(c) bendinde %50 şeklinde yer alan kanuni oran ise %100 şeklinde
uygulanır."
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Kanun Tasarısının 28inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Bedia Özgökçe Ertan Ahmet Yıldırım Mehmet Emin
Adıyaman
Van Muş Iğdır
Osman Baydemir Mahmut
Toğrul Berdan
Öztürk
Şanlıurfa Gaziantep Ağrı
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Van Milletvekili
Sayın Bedia Özgökçe Ertan konuşacaktır.
Buyurun Sayın Özgökçe Ertan. (HDP
sıralarından alkışlar)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
446 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 28inci maddesine ilişkin grubum adına
söz aldım.
Gerçekten de biz, önergeyle, bu
değişikliğin, bu eklemenin tasarıdan
çıkarılmasını talep ettik çünkü bu düzenlemeyle sermaye
çevreleri korunuyor, işçiler göz ardı ediliyor özetle söylemem
gerekirse. Bu maddeyle Kurumlar Vergisi Kanununa geçici madde eklenerek 2017
yılında gerçekleştirilecek yatırımlar
bakımından firmaların kurumlar vergisinden muaf
tutulmalarına ilişkin yüzde oranları yükseltiliyor. Aslında
yapılmak istenen düzenleme, Türkiye'nin ciddi bir ekonomik kriz içinde
olduğunun dışa vurumudur. Siyasi ihtiraslar uğruna izlenen
politikalar sonucu bugün dolar 4 lira seviyesindedir. Ortaya çıkan bu
vahim durumun telafisi ne yazık ki uzun yıllar alacaktır. Türkiyeyi
uçuruma sürükleyen ekonomik krizin tek müsebbibi, iktidarın artan
otoriterliği, demokrasiyi ve hukuku hiçe sayan politikalarıdır.
Bildiğiniz gibi TÜİK işsizlik rakamlarını
açıkladı, ekim ayında işsizlik yüzde 11,8 oldu. Bu, şu
anlama geliyor: 2016 ekim ayında işsizlik 500 bin kişi artarak
3,6 milyonu aştı. Çünkü esnaf kepenk kapatıyor, çünkü
yabancı yatırımcı ülkeyi terk ediyor.
Bütün araştırmalar da göstermektedir ki
Türkiye toplumunun geneli, hukuk sistemine güvenmemektedir, siyaset
ortamına güvenmemektedir. Böylesi bir güvensizlik ortamında, yerli ya
da yabancı yatırımcılar şirket kurmaktan,
yatırım ya da inovasyon yapmaktan da kaçınmaktadırlar.
Değerli milletvekilleri, yüzde
oranlarının yükseltildiği kurumlar vergisinin 2016 bilançosu 38
milyar liradır yani yaklaşık 10 milyar dolar. 2017 yılı
için bu meblağdan vazgeçilmiş olması, ne yazık ki Türkiye
toplumunu çok zor günlerin beklediğinin bir göstergesidir. Karşı
karşıya olduğumuz durum bu iken arzu etmesek de ne yazık ki
ekonomik kriz içerisinde olduğumuzu belirlemek durumundayız. Türk lirasındaki
değersizleşme ivme kazandı. Bu dönemde, beraber
yaşadığımız diğer ülke paraları
geçtiğimiz hafta dolar karşısında değer
kazanırken dahi Türk lirası değer kaybetti. Uluslararası
sermaye çevrelerinin Türkiye, yatırım yapmak açısından
riskli bir ülkedir. çağrılarının sonucunu muhtemelen 24
Ocaktaki Merkez Bankası toplantısında göreceğiz. Üretimde
yavaşlama, hissedilir oranda artmıştır. Hâl bu iken böylesi
zor bir süreçte siyasal iktidar bizleri referandum ya da erken seçim
kıskacına çekmektedir.
Değerli milletvekilleri, 20 Temmuzda OHALin
ilan edilmesinin ardından artan otoriterleşmenin, fiilî durum, hukuki
durum geriliminin, milletvekillerinin, gazetecilerin tutuklanması,
Suriyede bulunduğumuz belirsizliklerin mutlaka yansımaları
olacaktı. Bugün burada tartıştığımız bu
maddeyi de bu çerçevede ele almak, anlamak ve değerlendirmek gerekir.
AKP iktidarı halktan yana politikalar izlemek
yerine, sermaye odaklı çabalar içerisindedir. Emekçilerin hakları
korunmalı ve genişletilmeli ki toplumsal barışın temel
aktörlerinden olan işçi sınıfı geleceğini görebilsin.
Oysa hepimiz biliyoruz ki işverenlerin düşük ücretle işçi
çalıştırmalarına ses çıkarılmamakta, hatta
kayıt dışı desteklenmektedir. Öngörüsüz bir Suriye
politikası ve Türkiye'ye sığınan Suriyelilerin bir planlama
yapılmadan ekonomik yaşama dâhil edilmeleri tüm toplumsal kesimleri
mağdur etmiş, buradan da yine sermaye kesimleri kârlı
çıkmıştır.
Değerli milletvekilleri, bu hamburger meselesi
çok konuşuldu ama ben de bir cümleyle şunu belirtmek istiyorum:
Hamburger fiyatlarını karşılaştırmak bir ekonomi
yönetimi değildir. Bu benzetmenin ekonomi bilimiyle alakası bile
yoktur. Türkiye'nin en acil ihtiyacı toplumsal barıştır.
Bu, aslında gün gibi ortadadır. Demokrasimiz giderek daha da olumsuz
bir tablo çizmeye başladı. Toplumdaki insanlar
yaşamlarını, geleceklerini belirleme konusunda iyi niyetli
olamıyorlar. Altı ay sonra hangi noktada, nasıl bir siyasi
atmosfer içinde olacağımızı bugün Türkiye'de kimse
öngöremiyor. Toplum sürekli bir gerilim hattı içinde tutularak, öte yandan
işçilerin üzerindeki sömürü çarkını da
ağırlaştırarak toplumsal refaha kavuşamayız.
Demokrasinin zayıflamış olması
karşı karşıya kaldığımız ekonomik
krizin en önemli etkenidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) Aksi takdirde,
ne türlü ekonomik önlem alınırsa alınsın, bu madde özelinde
olduğu gibi sermaye çevreleri de korunsa, yoksulluğu, artan
işsizliği yok edemezsiniz. Bu sebeplerle maddenin metinden
çıkarılmasını istiyoruz.
Saygılar sunuyoruz. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 28'inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
MADDE 28 - 5520 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde ilave edilmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 9 - (1) Mükelleflerin
2017 takvim yılında gerçekleştirdikleri imalat sanayiine yönelik
yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırım
harcamaları için, bu Kanunun 32/A maddesinin ikinci
fıkrasının (b) bendinde %55, %65 ve %90 şeklinde yer
alan kanuni oranlar sırasıyla %70, %80 ve %100 şeklinde ve
(c) bendinde %50 şeklinde yer alan kanuni oran ise %100 şeklinde
uygulanır."
Burcu Köksal (Afyonkarahisar) ve
arkadaşları
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Afyonkarahisar
Milletvekili Sayın Burcu Köksal konuşacak.
Buyurun Sayın Köksal. (CHP
sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; AKPnin torba yasalarından
sonra bir de literatüre kazandırdığı torba anayasayı
tartışıyoruz.
Bu Anayasa teklifiyle, üniter devlet
yapısına sahip olan ve tüm kamu kuruluş ve örgütlenmesini de bu
üniter yapıya göre yapmış olan üniter devletimizin bu
yapısı ne yazık ki riske girmektedir. Başkana kararnameler
yoluyla yasamaya ortak olma yetkisi verilip aynı zamanda idari alanda
sınırsız ve geniş idari düzenleme yetkisiyle,
başkanın kararname çıkararak bu yetkisini kötüye kullanması
vasıtasıyla pekâlâ eyaletler kurulup federasyonun altyapısı
hazırlanabilecektir.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Çok farazi
çalışmalar bunlar, çok farazi söylemler bunlar. Kaldı ki
Anayasayı görüşmüyoruz, kanunu görüşüyoruz.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Bakın, Türkiye
Cumhuriyeti üniter yapısı olan bir devlettir fakat siz bugünlerde bu
üniter yapıyı da tartışmaya başladınız.
Önce, Anayasa Komisyonunda Sayın Naci Bostancı Ülkede bir bölünme
hayaleti var
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yalanladı öyle
olmadığını.
BURCU KÖKSAL (Devamla)
bu hayalet kalksın,
ademimerkeziyetçiliği yani tekçiliği yani üniter devleti
tartışabiliriz. dedi; arkasından, geçtiğimiz günlerde bu
kürsüde Anayasa Komisyonu üyesi AKP Milletvekili İsmail Aydın ilk 4
maddenin de değişebileceğini söyledi.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kırk defa
anlattık, öyle değil.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Arkadaşlar, ilk 4
maddede neyi değiştireceksiniz? Devletin şeklini mi,
niteliklerini mi, millî marşı mı, başkenti mi, neyi
değiştireceksiniz? (CHP sıralarından alkışlar)
İlk 4 madde değişmez.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Genel Başkanına
söyle, Genel Başkanına.
BURCU KÖKSAL (Devamla) O ilk 4 maddeyi
değiştirmenize cumhuriyete inananlar, cumhuriyetçiler, bu ülkenin ve
devletin bölünmez bütünlüğünü isteyenler, Başkomutan Atatürkün
izinde yürüyenler asla izin vermeyeceklerdir.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Olmayan
şeyleri tartışıyorsunuz, olmayan şeyleri.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Şimdi size soruyorum:
Bu Anayasa teklifiyle ülkemizdeki hangi sorunu çözeceksiniz? Terörü mü
bitireceksiniz?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İnşallah.
BURCU KÖKSAL (Devamla) İşsizlere
istihdam mı sağlayacaksınız?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İnşallah.
BURCU KÖKSAL (Devamla) 4/Cli personele,
yıllardır oyaladığınız taşeron işçiye
kadro mu vereceksiniz?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İnşallah.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Kaşıkla verip
kepçeyle aldığınız emeklinin, memurun, işçinin
sorunlarını mı çözeceksiniz bu teklifle? Ne
yapacaksınız? Kadına şiddeti, çocuk istismarını
mı durduracaksınız? Emeklilikte yaşa takılanın,
atama bekleyen öğretmenin, mühendisin ve sağlıkçının
mağduriyetini mi gidereceksiniz? Neyi bitireceksiniz siz bu teklifle?
Bugüne kadar -soruyoruz size- hangi konuda yetki
alıp da eksik kaldı yetkiniz?
KEMALETTİN YILMAZTEKİN
(Şanlıurfa) Bağırma.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Hangi konuyu çözmek isteyip
de eksik yetki verildiği için yapamadığınız bir
şey oldu? Onun için mi bu teklifi getirdiniz? Hangi konuda eksik
kaldınız? Yetkiniz hangi konuda eksikti? Her konuda halk size gerekli
desteği verdi ama on beş senedir başaramadınız,
beceremediniz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Az sesi kısalım
mı Sayın Başkan?
BURCU KÖKSAL (Devamla) Bu ülkeyi teröre,
işsizliğe, ekonomik sıkıntılara siz getirdiniz.
Şu an teröre, ekonomik krize, sınır
ötesindeki savaşa rağmen ısrarla Anayasa
değişikliği dayatmasını yapan bir iktidarı
haklı bulmamız mümkün değildir. Halk da haklı bulmayacaktır
sizi, halk da farkında.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) CHPyi iktidar
yapacak(!)
BURCU KÖKSAL (Devamla) Ülke bu kadar zor günler
geçiriyor ve bu zor günlerin çözümü tek adam dayatması, tek
adamlığı bu ülkeye getirmek değil.
MEHMET METİNER (İstanbul) Yeni bir
şey söyle, yeni bir şey.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Yeni Aanayasa teklifi,
içinde bulunduğumuz terör ve baskı ortamıyla ilgili hiçbir çözüm
önerisi getirmiyor arkadaşlar. Bu ülkenin terör, yoksulluk, işsizlik,
ekonomik sıkıntıları, bu gibi büyük sorunlarını
çözmek bu Anayasa teklifiyle mümkün değil.
Siz bu sorunları çözmek için bizimle beraber bu
Mecliste var gücünüzle çalışmak varken bir kişinin iradesi için,
AKPnin istikbali için, Tayyip Erdoğanın istikbali için bu dayatma,
dikta, yıkım anayasasını getirmeye
çalışıyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Siz
anlamazsınız o işten, anlamazsınız.
Anladığınız bu kadar.
BURCU KÖKSAL (Devamla) - Bu, cumhuriyete ihanet
anayasasıdır. Cumhuriyete ihanetin içerisinde cumhuriyetçiler olmayacaktır,
Atatürkçüler olmayacaktır
BAŞKAN Sakin olun Sayın Köksal.
BURCU KÖKSAL (Devamla)
vatanın bölünmez
bütünlüğünü savunan hiçbir yurttaşımız olmayacaktır.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Sapla
samanı karıştırmayın.
BURCU KÖKSAL (Devamla) - Ülke istikbali için
değil, sizin istikbaliniz için getirilen bu Anayasaya asla evet
demeyeceğiz.
BAŞKAN Sakin olun Sayın Köksal.
BURCU KÖKSAL (Devamla) Hepinize saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sakin olun.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Kanun
maddelerinden haberin yok, Anayasa teklifinden haberin yok.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın hatibin ifade
ettiği grup başkan vekilimizin eyalet iddiası
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
BÜLENT TURAN (Çanakkale) -
diğer bir
vekilimizin 4 maddenin değişmesi iddiası gibi tamamen safsata
olan iddialara kırk defa cevap verdik, kırk birinciyi
vermeyeceğiz. Tümünü reddediyoruz. 4 maddeyle bir sorunumuz olmadığını
ifade ettik. İlgili bahsi geçen vekilimiz de Değişsin. demedi.
Dedi ki Hukuk tekniği olarak bir anayasada
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Değişecek
gelecekte. dedi.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Evet, Gelecekte
değişecek. dedi.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Siz konuşmayın,
ben konuşayım.
Bir daha konuştu Sayın Başkan;
bağırdı bağırdı bağırdı
Kime
söyleyeceğiz ya? Niye bu kadar
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Buyurun, söyleyin
ya.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan,
bir insan bağırarak haklı olmaz. İnsanlar konuşarak
anlaşır, sakinlikle anlaşır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bağırarak ne olur, laf
dizerek ne olur?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Osman
öğretti bağırmayı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Bir daha söylüyorum
Sayın Başkan: 4 maddeyle ilgili bir talebimizin olmadığını
Başbakanımız izah etti, bizler izah ettik.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Anlama
özürlü.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Buna rağmen
konuşuyor olmanın kimseye faydası yok. Bununla ilgili,
sayın vekilimiz de zaten Değişsin. demedi, hukuk tekniği
açısından bir anayasada değişmez maddenin teorik olarak
doğru olmadığını ifade etti. Bizim 4 maddeyle
sorunumuz olmadığını Başbakanımız da biz de
defaatle söyledik.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Köksal.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, Grup Başkan Vekili, ses tonumla ilgili bir sataşmada
bulundu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kürsüye
çıkmadım Sayın Başkan, yapmayın lütfen.
BAŞKAN Sataşmada bulunmadı, sadece
Bağırdınız. dedi.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Lütfen
Evet
Ses
tonumla ilgili Bağıra bağıra konuştu. dedi. Müsaade
ederseniz
BAŞKAN Sesiniz çok yüksekti Sayın
Köksal.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Tamam. Lütfen...
Hayır, ben bu konuda, lütfen, sataşmadan
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Çok güzel sesiniz var,
bravo(!)
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Bizde
sağır yok, hepimizin kulakları duyuyor.
BAŞKAN Yani ben
Bağırdınız. demiyorum ama birkaç kez burada Sakin olun.
dedim.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Bu konuda
sataşmadan dolayı söz hakkım doğdu. Lütfen
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
böyle sataşma olmaz.
BAŞKAN Bunda bir sataşma yok Sayın
Köksal, lütfen.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Böyle bir sataşma
yok ki.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Lütfen,
sataşmadan dolayı söz hakkı istiyorum.
BAŞKAN Bunda bir sataşma yok Sayın
Köksal, lütfen.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Belki
bağırıyorum, belki bugüne kadar düzgünce söyledik
anlamadınız, bağırarak söyleyince anlarsınız.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
29uncu maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Kanun Tasarısının 29uncu maddesinin
(1)inci fıkrasının (b) bendinde yer alan %25ine ibaresinin
%10una ve aynı bentte yer alan bir ay ibaresinin altı ay
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım Mehmet Emin
Adıyaman Osman
Baydemir
Muş Iğdır Şanlıurfa
Adem Geveri Berdan
Öztürk Mahmut
Toğrul
Van Ağrı Gaziantep
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 29uncu maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Hilmi Yarayıcı Utku
Çakırözer Mehmet
Bekaroğlu
Hatay Eskişehir İstanbul
Kadim Durmaz Musa
Çam Bihlun
Tamaylıgil
Tokat İzmir İstanbul
Zekeriya Temizel Lale Karabıyık
İzmir Bursa
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Hatay Milletvekili
Sayın Hilmi Yarayıcı konuşacak.
Buyurun Sayın Yarayıcı. (CHP
sıralarından alkışlar)
HİLMİ YARAYICI (Hatay) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de sevgi ve
saygılarımla sizleri bir kez daha selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz madde dolaylı da
olsa af niteliğinde olduğu için oylamada nitelikli çoğunluk
olması gerekir, önce bunu belirtmek isterim.
Anayasa değişikliğiyle ilgili bir
ülkenin tüm kaderini bir tek adamın emrine vermek için cansiparane bir
şekilde mücadele eden iktidara sormak istiyorum: On dört yıllık
iktidarınız boyunca aldatılmadığınız,
kandırılmadığınız veya sonu felaketle
bitmemiş herhangi bir politikanız var mıdır? Buna
samimiyetle cevap verebilecek bir tek kişi var mı aranızda merak
ediyorum.
Ergenekon, Balyoz davalarına bakalım.
Burada faili meçhullerden, cinayetlere imza etmiş kontrgerillanın
yargılanmadığını, yargılananların salt AKP
karşıtlığından dolayı
yargılandıklarını, bu yargılamalar
yapılırken kumpaslar kurulduğunu, hukukun ayaklar altına
alındığını söyledik. Siz bu itirazı
dillendirenlerin neredeyse hepsini Ergenekoncu olarak suçladınız.
Cemaatle ilişkilerinizi ele alalım mesela.
Cemaatin devlet içinde devlet olduğunu, onlarla iş birliği
içinde olmanızın ülkemizi bir felakete sürükleyeceğini söyledik.
2010 referandumu sonrası, HSYK aracılığıyla
yargıyı cemaate teslim etmenizin hukuku bitireceğini söyledik.
Siz ne yaptınız? Bizleri din düşmanı vatan hainleri olarak
suçladınız. Sonra ne oldu? O yol arkadaşlığı
yaptığınız cemaat döndü, bu ülkede darbeye
kalkıştı. Ne dediniz? Kandırıldık. dediniz,
Allah affetsin. dediniz, yine hesap vermeden işin içinden
çıktınız. Cemaatle mücadele adı altında, KHKlarla,
yıllardır cemaatle mücadele eden devrimcileri, demokratları,
yurtseverleri, gazetecileri, aydınları ya mesleklerinden ettiniz ya
da ihraç ettiniz, hapse attınız.
Ya Suriye politikanız, ona ne demeli? Bizim
komşu Suriye halklarıyla bir sorunumuzun
olmadığını, Suriyede oluşacak bir
istikrarsızlığın tüm bölgemizi etkileyeceğini
söyledik. Söylediklerimiz bir kulağınızdan girdi, öbüründen
çıktı. Üstüne üstlük, katil çetecilerle iş birliği
yapıp meşru bir hükûmeti devirmeye önayak oldunuz. Bu
yaptığınızın, yanlışların en
büyüğü olduğunu, bu teröristlerin günü geldiğinde silahları
bize doğrultacağını söyledik, umursamadınız bile.
Sonuç: Moskova Deklarasyonuyla, bugüne kadarki Suriye politikanızın
yanlış olduğunu dünyaya siz ilan ettiniz. Şimdi
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş
çıkmış, Suriye politikasının baştan sona kadar
yanlış olduğunu bir kez daha itiraf etmiş durumdadır
ama tüm bunlar, cihatçı örgütlerin ülkemizi kana buluyor olmalarına
engel olmuyor ne yazık ki.
Yanlış politikalarınız elbette
bunlarla da sınırlı değil. Irak politikalarınız,
İsrail politikanız, Rusya politikanız, Mavi Marmara
politikanız da öyle. Hangi birini sayayım ki? 4+4+4 eğitim sisteminden
Anayasa değişikliklerine kadar üzerinde uzun uzun
tartışılması gereken hangi konu varsa siz bir şekilde
yangından mal kaçırırcasına oldubittiye getirme
peşindesiniz. Günlerdir Anayasa değişikliğinde de bunu
anlatmaya çalıştık. Sanki hiç böyle bir eleştiri
olmamış, yapmamışız gibi Millî eğitimde de
reform yapıyoruz. diyerek müfredat değişikliğini
oldubittiye getirmeye çalışıyorsunuz.
13 Ocakta açıklama yapıyorsunuz,
önerilerin 6 Şubata kadar getirilmesini şart koşuyorsunuz. Siz
dinlemeyeceksiniz biliyorum ama bir kez daha tarihe not düşmek adına
uyarmak istiyorum: Yanlış yapıyorsunuz, yapmayın. Bu
ülkenin geleceğiyle bu kadar oynamayın, kendi siyasi ve ideolojik
tercihlerinizi eğitimde reform olarak yutturmaya kalkmayın. Laik
bilimsel eğitim bizim tek çıkar yolumuzdur. Bizim, bilimden
uzaklaşma değil, daha fazla bilime ihtiyacımız var.
Eğitim sistemimizi bilimden
uzaklaştırdığınız ölçüde bizi Orta Doğuya
daha da yakınlaştırırsınız ve Orta Doğuya
çevirirsiniz. Bu ülkeyi kan ve gözyaşıyla, büyük mücadelelerle kuran
kurucu değerlerimize bu kadar düşman olmayın. Yargıyı,
yasamayı, yürütmeyi tek bir adamın emrine vermek ülkeyi
söylediğiniz gibi bir esenliğe kavuşturmayacaktır. Emin
olun, halkı bölmekten, kardeşi kardeşe düşman etmekten
başka bir işlevi olmayacaktır.
Kutuplaştırıcı politikalarınızla, bizi bölmekle
iktidarınızı pekiştireceğinizi sanıyorsanız
büyük bir yanılgı içine girersiniz.
Söylemek isterim: Liderinizi başkan da
yapabilirsiniz ama biz başkanınızı da, siyasi ve ideolojik
bakış açınızı da, uygulamalarınızı da,
bugüne kadar yaptıklarınızı da meşru görmedik,
görmeyeceğiz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Halk görüyor, halk.
HİLMİ YARAYICI (Devamla) -
Başkanınızı da, sizlerin bu uygulamalarını da
tanımıyoruz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Tanımayın,
tanımayın.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Kanun Tasarısının 29uncu maddesinin
(1)inci fıkrasının (b) bendinde yer alan %25ine ibaresinin
%10una ve aynı bentte yer alan bir ay ibaresinin altı ay
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Adem Geveri (Van) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) -
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Önerge üzerinde Van Milletvekili Adem
Geveri konuşacak.
Buyurun Sayın Geveri. (HDP
sıralarından alkışlar)
ADEM GEVERİ (Van) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
(1/796) esas numaralı Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 29uncu maddesi üzerine Halkların Demokratik
Partisi Grubu görüş ve önerilerini belirtmek üzere söz almış
bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, maalesef aceleyle
çıkarılan kanunların neticesinde bu gibi düzenlemeler
yapılarak kanunlar yeniden yazılmaktadır. Bugüne kadar birçok
kez itiraz etmemize rağmen her defasında yasama faaliyetini ayaklar
altına alan birçok farklı düzenlemeyi içeren, ilgili ihtisas
komisyonlarından hiçbir görüş alınmadan gündeme getirilen bir
torba yasa daha görüşüyoruz.
Evet, değerli milletvekilleri, torba kanun -bir
diğer adıyla aslında ucube kanunlar bunlar-
mantığıyla yapılan yasama faaliyetleri sonucunda idarede
oldukça yanlış uygulamalar ortaya çıkmış ve bu
yanlışları düzeltmek için yeniden bir yasa yapma
zorunluluğu çok kısa sürede Parlamentonun gündemine gelmiştir.
Bunun sebebi, Meclis ihtisas komisyonlarında torba tasarı ve teklif
şeklinde gelen düzenlemelerin detaylı ve teknik incelemeler
yapılmadan tamamen mevcut iktidarın popülist ve pragmatist yaklaşımıyla
günü kurtarma ve kendi yandaşlarına rant sağlama
anlayışının sonucu olarak kanunlaşmasıyla
ilişkili bir durumdur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dış politikada yanlış hesapların
Kobaniden ve Halepten döndüğü büyük iflasın iç politikaya olan
yansıması kaos ve kargaşadan ibaret hâle gelmiştir. 7
Haziran seçimlerinin hemen öncesinde devreye alınan güvenlik stratejisi
sonrasında devam ettirilen bu politikalar, 1 Kasım seçimlerine kadar
giderek tırmandırılan her gerilim stratejisi AKPyi yeniden tek
başına iktidar olma fırsatı verirken bu fırsat
maalesef barışın ve demokrasinin tesisi yönünde değil;
aksine, içeride ve dışarıda gerilim
tırmandırılarak darbe mekaniğinin önü
açılmış oldu. 15 Temmuz darbe girişimini kendi
iktidarını tahkim etmek için büyük bir fırsata çeviren AKP
Hükûmeti, oluşan kaos ve kargaşayı dikkati almayarak maalesef
bugün geldiğimiz kaotik duruma sebep olmuştur. Böylece parlamenter
sistem, istisnai bir rejim olan OHALler ve KHKlarla baypas edilerek siyasi
bir krize ve aynı zamanda ekonomik bir istikrarsızlığa
sebep olmuştur.
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuzdan önce
yaptığımız onca uyarıyı dikkate almayan iktidar,
yanlışlarında ısrar ederek ve yanlışlarına
yanlışlar ekleyerek, siyasal, ekonomik krizi büyüterek ve kaosa
dönüştürerek ülkeyi yeni darbeler sürecine götürmüştür. Allah
korusun, yarın yeni bir darbeyle karşı karşıya
kalırsak bütün bu yanlışlarımızın temel sorumlusu
olan Cumhurbaşkanı ve Hükûmet bu millete nasıl hesap verecek? Bu
defa kimi sorumlu tutacaksınız? Bu defa kimi kurban gösterip kime
sığınacaksınız? Üst akıl olarak kimi düşman
ilan etmeyi düşünüyorsunuz? Yeni müttefik olarak kimden özür dileyip
kapısını çalacağınız kimler olacaktır? Evet,
o gün gelip çattığında, sebep olduğunuz bunca vebalin
hesabını nasıl vereceksiniz?
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önemle altını çizmek gerekir ki AKP iktidarı,
bugüne kadar yaptığı düzenlemelerde ve
çıkardığı yasalarda sermayeyi önceleyen bir
anlayışa sahip hareket etmiştir. AKP iktidarının
içeride ve dışarıda yürüttüğü politikalar sonucunda ortaya
çıkan siyasal kriz ve OHAL rejimlerinin yarattığı ekonomik
kriz her geçen gün artmış ve böylece sözüm ona döviz
kazandırıcı faaliyetlerle bu durum aşılmaya
çalışılmıştır.
İktidar, ülkedeki siyasal ve ekonomik krizi
aşmak istiyorsa Anayasa değişikliği teklifi ve rejim
tartışmalarıyla ilgili daha da büyük bir kutuplaşmaya
sürüklemek yerine, demokrasiyi güçlendirerek, toplumsal barışı
sağlayarak, Kürt halkıyla eşitlik ve adalet temelinde bir
müzakere sürecinin başlatılmasına dair somut adımları
ivedilikle atmak zorundadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hem günlerdir üzerinde tartışmalar yürüttüğümüz
Anayasa değişiklik teklifi hem de bu torba yasa tasarısı
meşru ve demokratik olmayan bir zeminde hazırlandığı
gibi, eş genel başkanlarımızla birlikte, 9 milletvekili
arkadaşımızın, belediye eş
başkanlarımızın, meclis üyemiz ve partili yöneticilerimizin
esir alındığı bir ortamda bu düzenlemeler haklı,
gerekli, faydalı ve meşru görebileceğimiz bir zeminde
olmadığı için bunların tam
karşısındayız ve reddediyoruz ve bunlara da saygı
duymamız mümkün değil.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Geveri.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.58
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.18
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Emre KÖPRÜLÜ (Tekirdağ), Sema
KIRCI (Balıkesir),
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 60ıncı
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
446 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
Tasarının 30uncu
maddesi üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 30uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bihlun Tamaylıgil Kadim Durmaz Mehmet Bekaroğlu
İstanbul Tokat İstanbul
Musa Çam Ömer
Fethi Gürer Utku
Çakırözer
İzmir Niğde Eskişehir
Lale Karabıyık Zekeriya
Temizel
Bursa İzmir
MADDE 30- 3/6/2007 tarihli
ve 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 11 inci maddesine
aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.
(6) Hasarın
giderilmesine ve tazminatın ödenmesine yönelik olarak ilgili mevzuat
çerçevesinde orijinaline eşdeğerliği belgelendirilmiş
parçaların kullanılmasına ilişkin usul ve esaslar ilgili
sigorta genel şartlarında belirlenir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Kanun Tasarısının 30uncu maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım Mehmet Emin
Adıyaman Osman
Baydemir
Muş Iğdır Şanlıurfa
Mahmut Toğrul Berdan Öztürk Mizgin
Irgat
Gaziantep Ağrı Bitlis
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Bitlis Milletvekili
Sayın Mizgin Irgat konuşacak.
Buyurun Sayın Irgat. (HDP
sıralarından alkışlar)
MİZGİN IRGAT (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten konuşmaya
başlamadan önce, kanun yapma tekniğinin, kanun yapma sisteminin
hakikaten çok sıkıntılı olduğunu ve belki de
aslına aykırı bir şekilde
yapıldığını buradan bir kez daha belirtmek isterim.
Birçok kanunu ilgilendiren, yani birçok kesimi,
birçok tarafı, birçok kurumu ve kişiyi ilgilendiren düzenlemelerin
bir potada, tek bir torba kanun adı altında düzenleme şeklinde
önümüze getirilmesi çok ciddi bir problemdir her şeyden önce.
446 sıra sayılı torba
tasarının 30uncu maddesi Sigortacılık Kanunuyla ilgili
bir düzenleme. Bu torba tasarının içerisinde sadece
sigortacılık değil, belediyelerle ilgili, gemilerle ilgili ve
aklımıza gelecek her şeyle ilgili bir düzenleme
yapıldı ve önümüze getirildi, biz de daldan dala atlayarak bu yasa
tasarısına ilişkin eleştirilerimizi dile getirmeye
çalışıyoruz. Oysaki toplumun içinde bulunduğu psikolojik
altyapıya baktığımızda, tekçi bir Anayasa, yani daha
doğrusu toplumu içerisinde barındırmayan Anayasa
tartışmalarına baktığımızda, söz konusu yasa
tasarısının bir kez daha zamanlamasının ve
içeriğinin aslında hiç de Türkiye toplumuna uygun
olmadığı görülecektir.
Burada, 30uncu maddede, yasanın toplumun
yararına olmasından ziyade güçlü sınıfsal kesimleri,
yandaş sermayenin kârını önceleyen bir çalışmanın
olduğunu çok net bir şekilde dile getirebiliriz. Bir bütün el torba
yasa tasarısının tamamını, sermayedarlara
peşkeş çeken, onların rantabilitelerini artıran, özünde
onları rahatlatan bir yasa çalışması olduğunu çok net
bir şekilde dile getirebiliriz. Bu yasa maddesinin yani 30uncu maddenin
en önemli tarafı Danıştayın 15. Dairesinin bunun tam
aleyhine olmuş bir kararı var. Daha doğrusu burada yargıya
güvenin de hangi noktada olduğunu, yargı kararlarının
nasıl uygulandığını da bir kez daha gözler önüne
sermektedir. Yani yargıya, topluma, toplumun her kesimine güvenmeyen bir
AKP Hükûmetinden bahsedebiliriz. Sadece kendi bildiğini okuyan, kendi
çıkarlarını önceleyen bir yasama faaliyetinden söz edebiliriz.
Değerli milletvekilleri, buraya gelmeden önce
okuduğum bir karar vardı AİHMin mahkûmun İnternet
hakkının kullanılmasına ilişkin. Yani bir sınav
başvurusunu yapmayan bir mahkûmun bu konuda Litvanyaya bir mahkûmiyet
kararı çıkarıldı yani orada mahkûmun bu hakkını
kullanması gerektiği yönündeydi. Ülkemize dönüp
baktığımızda ise cezaevlerine, hapishanelere,
tutukluların durumuna baktığımızda ise gerçekten her
bir kararın, her bir davranışın şu anda birer
mahkûmiyet kararı olarak önümüze geleceğini çok net bir şekilde
söylemek gerekir.
Burada gündüz bazı milletvekilleri
haklarında karar olduğu hâlde ifadeye gelmeyen milletvekillerimizin
sözde ifadeye gelmediği için tutuklanma gerekçesi olduğunu dile
getirdi. Gerçekten şu an yazılı olan yasaların, CMUKun,
Polis Vazife Salâhiyet Kanunu, Anayasanın tüm maddeleri ihlal ediliyor.
Tutuklamanın gerekçesi, tutuklamanın özünde bir tedbir olduğu
yani bir kişinin tutuklanmasının bir mahkûmiyet değil,
karar mercisi aşamasına kadar ya tutuklu ya da tutuksuz ya da adli
kontrolle var olan koruma sistemini yani koruma tedbirlerini önceleyen bir
sistemdir. Bir milletvekili ifadeye gitmedi diye tutuklanma gerekçesi
yapılması en büyük hukuk garabetidir. Arama işlemine
baktığımızda, tutuklama işlemine
baktığımızda her biri hukuka ve düzenleme şekline
aykırı bir şekilde uygulanıyor. Partimizin binalarında
arama yapılması isteniyor, sözde arama yapılmak üzere polis
binalara gidiyor. İlgililer olmadığı hâlde söz konusu yerde
arama dışında her şey yapılıyor, oradaki bütün
evraklar dağıtılıp duvarlara yazılar
yazılıyor. Kanunsuz ve konusu suç olan hiçbir emri yerine
getiremeyeceğine dair açık hüküm olduğu hâlde bu emri kimlerin
verdiği ve bu kanunsuz, konusu suç olan emirleri uygulayanların
kimler olduğu ve bunlarla ilgili
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MİZGİN IRGAT (Devamla)
bir
soruşturmanın olup olmadığı, tarafımızca
dile getirildiği hâlde herhangi bir tedbir alınmadığı
çok açıkça anlaşılmakta.
Tüm Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Irgat.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, karar
yeter sayısına bir bakalım.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 23.26
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 23.35
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Emre KÖPRÜLÜ (Tekirdağ), Sema
KIRCI (Balıkesir),
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 60ıncı
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
446 sayılı Kanun
Tasarısının 30uncu maddesi üzerinde Bitlis Milletvekili Mizgin
Irgat ve arkadaşları tarafından verilen önergenin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı
vardır.
446 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine devam
ediyoruz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 30uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Ömer Fethi Gürer (Niğde) ve
arkadaşları
MADDE 30- 3/6/2007 tarihli ve 5684 sayılı
Sigortacılık Kanununun 11 inci maddesine aşağıdaki
fıkra ilave edilmiştir.
(6) Hasarın giderilmesine ve tazminatın
ödenmesine yönelik olarak ilgili mevzuat çerçevesinde orijinaline
eşdeğerliği belgelendirilmiş parçaların
kullanılmasına ilişkin usul ve esaslar ilgili sigorta genel
şartlarında belirlenir.
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Niğde
Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer konuşacak.
Buyurun Sayın Gürer. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; buraya geldiğimizde birkaç kere
söylediğimiz bir örneği bugün tekrar yaşıyoruz. Trafik
sigortalarıyla ilgili yakın dönemde bir düzenleme yapıldı.
Bu kez tekrar bir düzenleme daha geldi. Bu düzenlemeyle de ileride mutlaka
yasal anlamda sorunlar doğacak ve uluslararası sigorta şirketlerinin
talepleri doğrultusunda yapılan, orijinal parçanın yerine
eş değer parçanın kullanılması da
sıkıntılar yaratacak. Bir süre sonra buna benzer bir kanun
teklifi daha gelebilir. Ancak, benim değinmek istediğim farklı
sorunlar var.
Bildiğiniz gibi, bir yıl önce Sayın
Başbakan, sizin Türkiye Büyük Millet Meclisi grup toplantınızda,
taşeron işçilerin üç ay içinde kadroya alınacağı
sözünü vermişti. Aradan geçen sürede bu konuda bir çalışma
yapılmadı. Taşeron işçiler merakla bekliyor, 750 bin
kişiye verilen söz ne olacak diye. 4/Cliler var, 4/Clilerin on dört ay,
on beş ay önce toplu sözleşmeyle kazanmış oldukları
haklar var, ne yazık ki onlar da uygulamaya geçirilmiyor. 4/Bliler var,
eşit işe eşit haklar verilmesi gereken. Bunların da hakları
bugüne kadar verilmedi.
Tabii, bunların verilmemesinin yanında,
bir de Çalışma Bakanına sordum: Emeklilikte yaşa
takılanlarla ilgili ne düşünüyorsunuz? dedim. Emeklilikte yaşa
takılanlarla ilgili bir düzenleme yapmamız işleyişe uygun
değil, bu nedenle yapamayız. dedi. Ardından 2000
yılından sonraki intibak yasasıyla ilgili yine bir beklenti var,
bununla ilgili ne yapacaksınız? dedik. Bununla ilgili olumsuz
olduğunu söyledi.
Ama son günlerde fıkra tadında
açıklamalar yapıyor. Çalışma Bakanımız Sayın
Müezzinoğlu, anneannelere, babaannelerin evde çocuk bakmalarıyla
ilgili maaş bağlanacağını, destek verileceğini
söylüyor; sonra umut doğuyor, böyle güzel bir proje, oysa bir
bakıyorsunuz ki 1.000 kişiyi aşmayacak. İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin yapabileceği projenin Türkiye genelinde
sunumuna giriyor. Ardından da üniversite mezunlarının yüzde
30unun üniversiteyi bitirdikten sonra istihdam edilmek için müracaat
etmemelerini yadırgadığını, bu konuda açıklama
yapılmasını istediğini belirtiyor.
Sayın Bakana ben sordum, Türkiyede üniversite
mezunlarından işsiz sayısının kaç olduğunu;
kendisi daha birkaç gün önce -döküm hâlinde- hangi mühendis, ne kadar
üniversite mezunu işsiz
Kendisinin belirttiği rakama göre 509.536
kişi İŞKURa başvurmuş. Yani İŞKURa
başvuranlara iş bulamamış, üniversiteden mezun olanların
istihdam için niye başvurmadıklarını soruyor. Sanki
başvuranlara iş bulundu da onlar başvursa iş bulacak. (CHP
sıralarından alkışlar)
Burada yaptığı açıklamada
işverenlere diyor ki: Siz bunları alırsanız 1inci
yılda asgari ücretin yüzde 50si, 2nci yılda yüzde 25i kadar ilk
mezunlar için destek sağlayacağız. Şimdi Sayın Maliye
Bakanı burada. Bunların kaynağı nereden bulunuyor da
emeklilikte yaşa takılana gelince olumsuz, intibakta bekleyene
olumsuz, buna benzer düzenlemelerde olumsuz? Ama, yine insanlara umut
saçılıyor. Bu umutlar niye veriliyor? Herhâlde varsayılıyor
ki: Anayasayla ilgili tekliflerinin yarın çıkabileceği
düşünülüyor. Referandum öncesi yurttaşlara bir parmak bal
E, yerler
mi artık? (CHP sıralarından alkışlar) Siz dediniz ki:
Size, taşeron işçiye kadro vereceğiz. Bir yıldır
oyaladınız, vermediniz. İnsanlara inandırıcı
gelir mi?
Bu yeni düzenlemeyle Anayasada Bakanlar Kurulu
olmayacak -zaten yoklar- Bakanlar Kurulu olmadığı gibi gensoru
olmayacak, güvenoyu olmayacak, sözlü soru önergesi olmayacak. Bunun gibi
uygulamalardan muaf bir Mecliste bizler geleceğiz, kendi aramızda
konuşup konuşup gideceğiz. Gerçi ben böyle bir uygulamayı
da içime sindiremiyorum. Milletvekili dediğiniz, buraya geldiği zaman
bakanıyla muhatap olmalı, Bakanlar Kuruluyla muhatap olmalı,
düşüncesini söylemeli ve yapılacak işlerin içinde olmalı.
Bu gidiş, Türkiyede tek adam gidişi olmasının
dışında vatandaşın sorununun çözülmeyeceği, derdinin
dinlenmeyeceği, yukarıdaki ne derse onun dediğinin
uygulanacağı bir düzene gidiştir. Bunu da içimize sindirmemiz
mümkün değil. (CHP sıralarından alkışlar) Çünkü bu
ülkede demokrasi dünden bugüne yarım yamalak da gelse belli bir şekle
gitti. Bundan sonra olması gereken: Parlamenter sistemi güçlendirmeliyiz,
Seçim Yasasını değiştirmeliyiz, Sendikalar
Yasasını değiştirmeliyiz ve ülkenin geleceğini
demokratik cumhuriyetle daha daha ileriye taşımalıyız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gürer.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
31inci maddede iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Kanun Tasarısının 31inci maddesinin
1inci fıkrasında yer alan dikkate alınmayabilir ibaresinin,
dikkate alınmaz şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ahmet Yıldırım Mehmet Emin Adıyaman Osman Baydemir
Muş Iğdır Şanlıurfa
Mahmut Toğrul Berdan Öztürk Sibel Yiğitalp
Gaziantep Ağrı Diyarbakır
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı "Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 31'inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bihlun Tamaylıgil Kadim Durmaz Musa Çam
İstanbul Tokat İzmir
Ali Yiğit Utku Çakırözer Zekeriya Temizel
İzmir Eskişehir İzmir
Lale Karabıyık Mehmet Bekaroğlu
Bursa İstanbul
MADDE 31- 22/1/2009 tarihli ve 5834
sayılı Karşılıksız Çek ve Protestolu Senetler ile
Kredi ve Kredi Kartları Borçlarına İlişkin
Kayıtların Dikkate Alınmaması Hakkında Kanuna aşağıdaki
geçici madde ilave edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 1- (1) Anapara ve/veya taksit
ödeme tarihi bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce olup da;
kullandığı nakdî ve gayrı nakdî kredilerinin anapara, faiz
ve/veya ferilerine ilişkin ödemelerini aksatan gerçek ve tüzel
kişilerin, ticari faaliyette bulunan ve bulunmayan gerçek kişilerin
ve kredi müşterilerinin karşılıksız çıkan çek,
protesto edilmiş senet, kredi kartı ve diğer kredi
borçlarına ilişkin 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı
Bankacılık Kanununun ek 1 inci maddesi hükmü uyarınca kurulan
Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi nezdinde tutulan
kayıtları, söz konusu borçların ödenmesi geciken
kısmının bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren altı ay içinde tamamının ödenmesi veya yeniden
yapılandırılması halinde, bu kişilerle yapılan
finansal işlemlerde kredi kuruluşları ve finansal
kuruluşlar tarafından dikkate alınmayabilir.
(2) Kredi kuruluşları ve finansal
kuruluşların birinci fıkra hükmü uyarınca mevcut kredileri
yeniden yapılandırması veya yeni kredi kullandırması,
bu kuruluşlara hukuki ve cezai sorumluluk doğurmaz."
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İzmir
Milletvekili Sayın Ali Yiğit konuşacak.
Buyurun Sayın Yiğit. (CHP
sıralarından alkışlar)
Tekrar geçmiş olsun Sayın Yiğit.
ALİ YİĞİT (İzmir)
Teşekkür ederim, sağ olun.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 446 sayılı torba
tasarısının 31inci maddesi üzerine grubum adına söz
almış bulunuyorum.
Aslında bu madde, bu torba tasarının
bana göre en önemli maddelerinden birisi. Tüm esnafın, tüm tüccarın
dört gözle beklediği, bizi de gördükleri zaman Ya, etmeyin eylemeyin,
şu sicil affını getirin. dedikleri madde, 2 maddeden
oluşmuş. Aslında herkes zannediyor ki ya, bir sicil affı
geliyor, işte karşılıksız çeklerimiz görülmeyecek,
senetler var sayılacak yani hiç protesto olmuş sayılmayacak,
öbür kartlarımız bir şey görmeyecek, sorun çözülecek ve temiz
bir sayfamız olacak. Aslında hiç de öyle değil, öyle temiz bir
sayfa falan çıkmayacak karşılarına. Gittikleri bankada veya
finans kurumlarında, geçmişte, yine çeklerinin
karşılıksız çıktığını,
senetlerinin protestolu olduğunu görecekler. Aslında, bir bakıma
esnafı da, tüccarı da yani zor durumda olan, ödemesini yapamayan
esnafı ve tüccarı da kandırmış oluyoruz burada. Ben
öyle düşünüyorum.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Ne
yapıyoruz bu maddede? Bu maddede ne yapıyoruz?
ALİ YİĞİT (Devamla) Yani,
şöyle diyoruz, diyoruz ki: Sen borcunu ödediysen protestonu
görmeyeceğiz, karşılıksız çekini de görmeyeceğiz veya altı ayın içerisinde
yapılandır bu parayı, borcunu öde ama git bir bankaya veya
finans kurumuna, derdini anlat, de ki: Benim tekrar krediye ihtiyacım
var, bana kredi verin. O banka da senin yüzünü gözünü severse, tipini severse,
az çok da arkanda birileri varsa sana kredi verecek ama önce o borç
ödenmiş olacak altı ayın içerisinde, borçsuz gitmiş
olacaksın. Ama, istemezse Çok da öyle aman aman bir tüccar değilsin
veya esnaf değilsin. Geçmişte senedin ödenmemiş, borcun
ödenmemiş. Biz sana kredi vermeyiz. diyebilir. Bu net.
Ayrıca, belki bunların arkasında,
borcunu ödedikten sonra çok sayılı dayıları varsa veya
başka tanınmış insanlar varsa diyecekler ki: Bu
arkadaş bizim tanıdığımız,
arkadaşımız. Bak, borcunu da ödemiş, buna tekrar kredi
verin. Baskı kurulacak H bankasına, V bankasına, Z
bankasına, herhangi bir bankaya veya finans kurumuna, kredi istenecek.
Yani, bu yasayla bir bakıma birilerinin önünü açmaya
çalışıyorsunuz.
Tekrar, ikinci bir şıkkı daha var bu
maddenin, o da nedir, biliyor musunuz: Eğer, şayet, bu arkadaşa
kredi verirsen ödese de ödemese de ceza falan giymeyeceğidir. Bu güvence
de veriliyor. Yani, şıkkın biri, sicil affı yok, borcunu
ödeyeceksin, banka ve kurumlar isterse borç verecekler; ikincisi ise eğer
o kurumlardan herhangi biri size borç verirse o tanıdıklarımıza,
arkadaşımıza, akrabamıza siz herhangi bir suçla ve cezayla
karşılaşmayacaksınız. Bu maddenin
karşılığı bu ama birilerine sicil affı diye
yutturuluyor, ki esnaflar görecekler. Yani, 730.144 kişi yarın öbür
gün çekini ödemiş olsa bile sicilleri temizlenmeyecek, onların
geçmişte karşılıksız çek verdikleri
karşılarına devamlı çıkacak veya senedi protesto
olmuş, senedini ödememiş veya tüketici kredisi almış da
ödeyemeyen 4,5 milyon insan yarın öbür gün karşısında
devamlı o kirli sayfasını görecek. Yani, öyle bir af falan yok,
o sayfalar temizlenmiyor; bu böyle biline.
Yani, düşünebiliyor musunuz, ülkenin ekonomik
durumu bu kadar kötü, bu kadar da zor durumdalar. Tabii, bu yetmiyormuş
gibi, tekrar biz dedik ki, terör örgütlerinin yol geçen hanına
dönmüş, can güvenliği kalmamış bu ülkede sanki her şey
güllük gülistanlık ve gelmişiz diyoruz ki: Tamam yani biz görevimizi
çok yapamıyoruz ama bu Meclis hiç görev yapamıyor, bu Meclisin
artık varlığına son verelim, yeni bir yapı
oluşturalım, buna da -adına başkanlık sistemi veya
Cumhurbaşkanlığı sistemi, ne derseniz deyin- yeni bir isim
koyalım.
Yani, tüm anayasalar dünyada toplumsal
sözleşmeler olarak çıkar yani insanlar bir yere gelerek, bir araya
gelerek, uzlaşarak bir şey yaparlar. İşte, gördüğümüz
gibi, biz iki gün önce burada birbirimizi yemeye çalışıyorduk,
birbirimizi dövmeye çalışıyorduk; hiç de öyle uzlaşı
falan da yoktu, çok da iyi örnek olmadık diye düşünüyorum.
Zamanım kalmadı, daha fazla
uzatmayacağım sözümü.
Bu yasa yani sicil affı, keşke daha tam
istediğimiz gibi olsaydı ama esnafımıza ve tüccarımıza
gerçekten sicil affının, gerçek bir sicil affının gelmesi
için de
Yarın, bir gün eğer öyle bir kanun gelirse canı
gönülden destekleyeceğimizi de bildiriyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. Sağ olun.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yiğit.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 446 sıra sayılı Kanun Tasarısının 31inci
maddesinin (1)inci fıkrasında yer alan dikkate alınmayabilir
ibaresinin dikkate alınmaz şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Sibel Yiğitalp
(Diyarbakır) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
Önerge üzerinde Diyarbakır Milletvekili
Sayın Sibel Yiğitalp konuşacak.
Buyurun Sayın Yiğitalp. (HDP
sıralarından alkışlar)
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 31inci madde üzerinde
söz almış bulunmaktayım.
Bugün, ekonomik reformlar üzerinden bir
çalışma yürütüyoruz. Bu ekonomik reform çalışması,
yaşamış olduğumuz ekonomik krizleri belki biraz toparlamak
adına yapılıyor ancak bu noktaya nasıl geldiğimizi ben
kısaca bir hatırlatmak istiyorum.
Yaklaşık üç gün önce ben burada, Surla
ilgili yaşadığım bir konuyu anlatmıştım
hatırlarsanız. Orada yapmış olduğumuz bir telefon
görüşmesinden sonra, en az 50 kişinin içeride kaldığı,
çocuk ve gebelerin olduğu bilgisini almıştık mahalleden.
Yapmış olduğumuz yoğun çalışmalar sonrasında
sadece 15 kişi çıkabildi ve geri kalan en az 35 kişiden haber
alamadık. Burada bunu paylaştığımda, buradaki
arkadaşlarımın 15 kişi çıktı ama 35 kişi ne
oldu? diye sormasını çok bekledim fakat hiç sorulmadı.
Yine, birkaç gündür, belki dikkatinizi
çekmiştir, Surda çıkan çocukların, cinsiyetçi, ırkçı
yaklaşımlarla birlikte, çekilmiş olan videoları çok
yoğun bir şekilde, her yerde görüntüde ve bu, sadece ülkemizde
değil, dünyanın her yerinde nefret ve tepkiyle
karşılanıyor. Burada, anne baba olmanın verdiği bir
refleksle -pedagoglar var, çocuk psikiyatrları var, toplum bilimciler var,
akademisyenler var- dilerdim ki ya da o hassasiyeti görmek isterdim ki bu
çocukların videoları neden dolaşıyor? Surda çıkan
çocukların soyulması, ırkçı ve cinsiyetçi
yaklaşımlarla onlara her türlü hakareti gösteren kolluk, güvenlik
güçleri neden böyle yapıyor? Bakın, bu, kabul edilir bir şey
değil. Bu nasıl uygulandı ve biz bunun uygulanması
konusunda nasıl bir eksikliğe, nasıl bir zaafa düştük? Bunu
nasıl engelleyebiliriz? Vatandaş ile devlet arasında açılan
bu makasın daha büyümesi anlamına gelir ki bununla ilgili biz ne
yapabiliriz diye, en azından, buradaki 550 milletvekilinin 200ünün -buna
ana muhalefet de dâhil olmak üzere- sessizce dinlemesi değil, burada, bu
çocukların maruz kaldığı fiziksel ve cinsel şiddete
karşı bir cümle kurmasını bekliyordum. O çocuklar,
hepimizin çocuklarıdır, sadece Surda yaşayan çocuklar olarak
görmek insani değerler açısından, toplumsal değerler
açısından asla kabul edilebilir bir durum değil.
Bakın, bu çocuk 11 yaşında.
Bakabiliyor musunuz bu çocuğa? Bu çocuğa iyi bakmanızı
istiyorum ve iki saniye bu çocuğun annesiyle, babasıyla bir empati
kurmanızı istiyorum. Bir anne, baba olarak bu çocuğun bu
şekilde çıkarılmasını ve çıkarken Polis amca, ne
yapacağım? diye soran bir çocuğa söylenen en ağır
hakaretleri, ırkçı küfürleri ve söylemekten imtina ettiğim
birtakım uygulamaları kabul edebilir misiniz? Bu çocuğun
büyüdüğünde nasıl bir duyguyla, nasıl bir öfkeyle nasıl bir
kişilik şekillenmesinin olacağını tahmin edebiliriz
herhâlde. Kendini ifade ederken nasıl ifade edecek? Sözle mi?
İnanıyor musunuz buna?
Bunun gibi binlerce çocuk var. Biz burada gerçekleri
kapatarak, sahte gerçeklik yaratarak çoğu zaman, toplum mühendisliği
üzerinden o çocukların maruz kaldığı şiddete ve
onların ruhunun örselenmesine karşı sessiz kalarak ne zamana
kadar
Bunların, bu çocukların annelerinin, babalarının,
yakınlarının ve bu çocukların bulunduğu bütün çevrenin
bu devletle arasındaki mesafenin nasıl olacağını
tahmin ediyorsunuz? Kendini nasıl ifade edecek? Hangi araç ve gereçlerle
kendini ifade edecek? Bakabiliyor musunuz bu çocuğun resmine? Bir de bunun
görüntülerini izleyebilecek misiniz?
Ben özellikle sormak istiyorum: Bu çocuğun bu
hâle gelmesinin ve oradaki sokağa çıkma yasaklarının,
ablukalardaki yaşanmış olan o ağır
saldırıların sorumlusu sadece AKP değil, aynı oranda
CHP
HAMZA DAĞ (İzmir) HDP, PKK
SİBEL YİĞİTALP (Devamla)
aynı oranda diğer partiler, finans sektörleri, bununla birlikte
sivil toplum örgütleri, bununla birlikte hukukçular, bununla birlikte insan
hakları hukukçuları, insan hakları aktivistleri ve buna sessiz
kalan bir bütün insanlık bundan sorumludur ve bununla birlikte
HAMZA DAĞ (İzmir) HDP
SİBEL YİĞİTALP (Devamla)
Bakın, siz orada itiraz ederseniz bu çocuğun yaşamış
olduğu şeyi reddediyorsunuz demektir. Yerinizde olsaydım, oturur
bir saniye düşünürdüm O çocuğa biz ne yapalım? O çocukla bizim
aramızdaki bu makası nasıl kapatalım? diye bir cümle
kurardım. Derdim ki: Bakın, bu çocuklar 1990 döneminde köyleri
boşaltılan çocuklar da bugün aynı söz zemini
bulamadıkları için, belki de ben onları bu zemine ittim. diye
oturur, kendini sorgulardım ve derdim ki: Kırk yıldır
aynı şeyi yapıp aynı sonucu almak gibi talihsiz bir
politika uyguluyorum ya, yazıklar olsun bana derdim.
Herkesi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yiğitalp.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
32nci maddede üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446 sıra
sayılı Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 32nci maddesinde geçen 1/1/2019 ibaresinin
1 Ocak 2019 şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz
İsmail Faruk Aksu Mustafa Kalaycı Mevlüt Karakaya
İstanbul Konya Adana
Emin Haluk Ayhan Deniz Depboylu Arzu Erdem
Denizli Aydın İstanbul
Mehmet Erdoğan
Muğla
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 446 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 32nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla
Bihlun Tamaylıgil Kadim Durmaz Mehmet Bekaroğlu
İstanbul Tokat İstanbul
Musa Çam Zekeriya Temizel Lale Karabıyık
İzmir İzmir Bursa
Utku Çakırözer Kazım Arslan
Eskişehir Denizli
MADDE 32- 13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanunun geçici 12nci maddesinin (1)inci
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan 1/1/2017 ibaresi
1/1/2020 şeklinde değiştirilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 446 sıra sayılı Kanun Tasarısının 32nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım Mehmet Emin Adıyaman Osman Baydemir
Muş Iğdır Şanlıurfa
Mahmut Toğrul Berdan Öztürk Ali Atalan
Gaziantep Ağrı Mardin
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mardin Milletvekili
Sayın Ali Atalan konuşacak.
Buyurun Sayın Atalan. (HDP
sıralarından alkışlar)
ALİ ATALAN (Mardin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Söz almışken ülke gündemini gölgeleyen ve
domine eden Anayasa değişikliğiyle ilgili bazı hususlara
dikkatinizi çekmek istiyorum. Malum, ikinci tur oylama da eğer birinci tur
gibi sonuçlanırsa 18 maddelik bu paket, halk oylamasına sunulacak;
sunulacak ama nasıl? Konunun teknik içeriğine ve olası
sonuçlarına ilişkin birçok şey konuşuldu, birçok
arkadaş değindi ama hangi şartlar altında, nasıl bir
atmosferde seçim olacak, seçmen, sandık başına gidecek; bu konu,
kanımca yeterince dikkate alınmamaktadır. Ortalama demokratik
bir ülkede sıradan bir anayasa değişikliği veya yasa
değişikliği teklif edildiğinde öncelikle komisyonda
etraflıca ele alınıp farklı görüşteki uzmanlardan,
farklı görüşteki STKlardan görüş alınır, kamuoyunda
ve basında farklı kesimlerce kapsamlı bir şekilde
tartışılır. Bu, maalesef yapılmamıştır.
Bu, bir.
İkinci husus ise bu teklifin Parlamentoya
getiriliş, Parlamentoda tartışılma şekli ve usulünün
tarihe kara bir leke olarak geçeceği aşikârdır.
Diğer boyutu ise değerli arkadaşlar,
hedeflenen referandumun gerçekleşmesi durumunda içinden geçtiğimiz
koşullara bir bakalım. OHAL rejiminin ülkenin bütününde egemen
olduğu, daha geçenlerde Meclisin önündeki müdahaleden de anlaşılıyorken,
insanlar özgürce gösteri ve toplantı yapamıyorken bu referandum,
nasıl demokratik koşullarda gerçekleşebilir; merak ediyorum.
Türkiye'nin üçüncü büyük partisinin eş genel başkanları, grup
başkan vekilleri, milletvekilleri, belediye eş başkanları,
partimizin yüzlerce yöneticisi ve üyesi çökertme operasyonlarıyla
tutuklanmışken, bölgede partimizin il ve ilçe kongrelerini bile biz
rahat yapamıyorken, seçim bölgem Mardin başta olmak üzere birçok
bölgede özel güvenlik bölgeleri ilan edilmişken bu referandumun demokratik
geçeceğini ve sonucun meşru olacağını kim
söyleyebilir, kim garantileyebilir? Bu bağlamda, somut bir örnek vermek
gerekirse daha geçen hafta Nusaybinde başta belediye eş
başkanlarımız Sara Kaya ve Cengiz Kök olmak üzere birçok
arkadaşımız gözaltına alınmıştır.
Siyasi operasyonlarda AKPnin il ve ilçe teşkilatları âdeta devlet
eliyle partimizi tasfiye etmeye çalışmaktadır.
Değerli arkadaşlar, Ahmet Türk gibi
hümanist bir kişiliğe yönelik sergilenen tutum ortadayken, kurgulanan
bu tekelci siyasal sistemle neler yapılabileceğini öngörmek için
herhâlde kâhin olmak zorunlu değildir. Burada sormak istiyorum: Bu Anayasa
değişiklik süreci normal demokratik ve olağan koşullarda,
yani ülke belirli bir normalleşme sürecine girdikten sonra eğer
olmuş olsaydı ne zararı olurdu, merak ediyorum. Her şeyden
önce sormak lazım: Neden bu acele? Burada bulunan hemen hemen herkes,
bütün arkadaşlar, mevcut Anayasadan yani 82 Anayasasından
haklı olarak şikâyet eder, herkes değiştirilmesinden
yanadır ama burada görülmesi gereken bariz ve aleni bir
tutarsızlık mevcuttur. Anayasanın en antidemokratik, en
çağ dışı ve günümüzle hiç uyuşmayan hükümleri
mevcutken ve öncelikle bunların değiştirilmesi gerekirken,
özellikle mevcut durumda siyasi bir hükûmet krizi ortada yokken, üstüne üstlük
Biat et, rahat et. diyen uysal bir Başbakan Hükûmetin
başındayken bu türbülanslı dönemde mutlak iktidar
hırsıyla Anayasanın bu bölümünü değiştirmeye
kalkışmak ne anlama gelir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ATALAN (Devamla) - Eskiye takılmayan,
köhnemiş bir anlayışı savunmayan özgürlükçü, demokratik,
uygar bir cumhuriyet anayasası oluşturmak isteyen bizim partimizdir.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Atalan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446 sıra
sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 32nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Madde 32- 13/2/2011 tarihli ve 6111 sayılı
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanunun geçici 12 nci maddesinin birinci
fıkrasının birinci cümlesinde yer alan 1/1/2017 ibaresi
1/1/2020 şeklinde değiştirilmiştir.
Kazım
Arslan (Denizli) ve arkadaşları
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Denizli Milletvekili
Sayın Kazım Arslan konuşacak.
Buyurun Sayın Arslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 446 sıra sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
32nci maddesi üzerine söz aldım. Hepinizi öncelikle sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, söz
aldığım 32nci madde, daha önce 13/2/2011 tarihli ve 6111
sayılı Yasayla, Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Sosyal Sigortalar ve Genel
Sigortası Yasasıyla getirilen, borçların, ortaya çıkan
borçların yapılandırılmasına dair verilen sürenin iki
yıl daha uzatılmasına dair bir maddedir.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bu
madde daha çok, özellikle hazinenin ve Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğünün ve devletin tasarrufu altında, mülkiyeti altında
olan, özellikle denizlerde ve iç sularımızda olan diğer yerlerin
kiralanması, yeniden yapılandırılması ve buradaki
projelerin geliştirilmesi, ayrıca bu üretim tesislerinde ve bu
yerlerde oluşan alacakların yeniden
yapılandırılmasına dair bir düzenlemedir. Öyle görülüyor
ki, sık sık yapılan bu tür uzatmalarla, esasen Maliye
Bakanlığınca bu tespitlerin iyi yapılmadığı,
titizlik gösterilmediği ve sık sık, böyle yeni yeni
yapılandırmalarla, yeni düzenlemelerle yeni borçların, yeni
zorlukların ve sorumlulukların ortaya çıktığını
görüyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bugün,
gerçekten, siyasi iktidarın tam anlamıyla bir akıl
tutulması içinde olduğunu düşünüyorum. Bu kadar olup bitenleri
bir kenara koyarak; ülkede gerçekten terör almış başını
gidiyor, Türkiye'nin her tarafında terör cereyan ediyor, böyle bir olgu
içinde, böyle bir yapı içinde bunlar bir kenara
bırakılıyor, sanki ülkenin başka hiçbir derdi yokmuş
gibi başkanlık derdini ortaya atıyor, mutlaka bu
başkanlık sisteminin oluşması için yeniden bir Anayasa
değişikliğinin yapılması noktasında
çalışmalar yapılıyor.
Şimdi, bunlar yetmiyor, iş dünyasına
öyle zorluklar, öyle sıkıntılar ortaya
çıkarılıyor ki, bir yandan vatandaşa Dövizinizi bozdurun.
diye talimatlar veriliyor, bir yandan da cebinde dövizi olanları ve döviz
ticareti yapanları da terörist olarak ilan eden bir
Cumhurbaşkanı görev yapıyor.
Değerli arkadaşlarım, kim ne yaparsa
yapsın herkesin bir sorumluluk çizgisi var, bir sorumluluk yetkisi var. Bu
sorumluluk çerçevesinde belirli görüşler, düşünceler ortaya atabilir
ama ekonomiyi bozacak, güvensizliği artıracak, iş
dünyasında gerçekten güvensizlik yaratacak ve iş
dünyasının, gerek yerli yatırımcının gerekse
yabancı yatırımcının güvenini azaltacak ve böylelikle,
ülkede hem sanayileşmenin hem de yatırım yapma
olanağının, güveninin ortadan kalkacağı sözleri
söylemek gerçekten bu ülkeye yapılabilecek en büyük zarar verici bir
açıklamadır, bir davranıştır.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye çok
zorlu günlerden geçiyor. Bu zorlu geçen günler çerçevesinde ülkemizin gerçek
gündemini, gerçek durumunu, sıkıntılarını göz önüne
alarak yani işsizliğe bakarak, istihdama bakarak, üretimdeki
düşmeye bakarak ve ülkedeki ihracatın azaldığına
bakarak Türkiye'nin bu yönde gelişmesi, çalışmalarını
bu yönde yapması noktasında çalışmaların öncelikle
yapılması ve Türkiye'nin hem dünya bazında hem Türkiye içinde
insanlarına güven verecek, dünyaya güven verecek bir atmosferi bir an önce
yaratması gerekmektedir. Eğer bunu yaratmazsak, bu oluşumu
sağlamazsak, aynı şekilde gerginliği artıracak,
kutuplaşmayı artıracak ve ülke içindeki
sıkıntıları artıracak çalışmaları
sürdürmeye devam edersek gelecekte Türkiyede çok daha zorlu günleri birlikte
yaşayacağımızı belirtmek istiyorum.
Hepinize çok teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Arslan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 32nci maddesinde
geçen 1/1/2019 ibaresinin 1 Ocak 2019 şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan (Muğla) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon okunan önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Muğla
Milletvekili Sayın Mehmet Erdoğan konuşacak.
Buyurun Sayın Erdoğan. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 446 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 32nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizi kaosa sürüklemek için birlikte hareket eden
bütün terör şebekelerini lanetliyorum. Allah hepsini kahretsin. Dün
Diyarbakırda polislerimize haince saldırarak 4 polisimizi şehit
etmişlerdir. Dün şehit olan 4 polisimize ve bütün şehitlerimize
Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum.
Yine dün İstanbulda,
yılbaşını kana bulayan caniyi canlı olarak yakalayan
İstanbul Emniyetini tebrik ediyorum. İnşallah bundan sonra
terörle mücadelede yeni bir çığır açılmasına bu durum
vesile olur.
Görüşmekte olduğumuz 32nci madde,
Hazinenin veya Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün mülkiyetinde
veya devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan deniz ve iç sularda veya
bu yerlerdeki sulak alanlarda balık üretimiyle ilgili alanların ve su
kaynaklarının kiralanmasını düzenleyen maddedir. Burada geçici
hüküm iki yıl daha ertelenmektedir. Bu iki yıl erteleme, bir yıl
erteleme gibi geçici düzenlemelerle milletin kafasını
karıştırmaya gerek yoktur. Bu maddeyle ilgili olarak bundan
sonra yetkinin Hazinede mi yoksa Tarım ve Köyişleri
Bakanlığında mı olacağına dair hususun
açıklığa kavuşturulması ve bu geçici düzenlemelerden
uzaklaşılması gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bu
vesileyle önergemize desteklerinizi bekliyorum.
Tabii, burada şunu ifade etmek isterim ki
Türkiye'deki kültür balıkçılığının
aşağı yukarı yüzde 70i Muğla ilimizde
yapılmaktadır. Sektör ciddi manada ihracat yapmaktadır.
Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik darboğaz da dikkate
alınırsa üreticilerin sorunlarına biraz daha yakından bakarak
üretimin, istihdamın ve ihracatın artırılması konusunda
üreticimize imkân sağlanması gerektiği açıktır.
Sayın Bakan, üreticilerimizin kendilerine göre
çok önemli ve karşılanması gereken talepleri var. Bu
üreticilerimizin kendi dilinden bu talepleri bu vesileyle sizlere iletmek
istiyorum.
Üreticilerimizin en önemli talepleri, hem denizde
hem toprak havuzlarda hem de nehirler üzerinde tatlı su
balıkçılığı yapan bütün üreticilerimizin en önemli
sorunu girdi maliyetlerinin yüksekliğidir. Zaman zaman balık fiyatları
düştüğü zaman üreticilerimiz balıklarına yem almakta bile
zorlanmaktadır. Bu hususta desteklerinizi beklemektedir üreticilerimiz.
Yine, denizde üretim yapan kültür
balıkçılarının mazotlarından ÖTV alınmamakta
fakat toprak havuzlarda üretim yapan kültür balıkçılarının
mazot alımlarında ÖTV uygulanmaktadır. Bu adaletsizliğin
giderilmesi gerekmektedir. Toprak havuzda üretim yapan
balıkçılarımızın da kullandığı mazottan
ÖTV alınmaması muhakkak sağlanmalıdır. Toprak
havuzlarda üretim yapan balıkçılardan kaynak suları kullanma
harcı alınmaktadır. Hâlbuki bu havuzlarda kullanılan sular,
zaten yavan ve tuzlu sulardır, bu sular içme ve kullanma suyu
değildir. Bu sebeple, balıkçılarımızdan kaynak
suları kullanma harcı alınmaması gerekmektedir.
Sayın Bakan, yine, ette KDV oranı yüzde
1e düşürülmüştür. Balıktaki KDV oranıysa yüzde 8dir.
Balıktaki KDV oranının da yüzde 1e indirilmesi hem haksız
rekabeti ortadan kaldıracak hem de vatandaşlarımızın
daha sağlıklı beslenmesine vesile olacaktır.
Denizdeki balık havuzlarının
planlaması yapılırken turizmcilerin ve çevrenin bu işten
zarar görmemesi için iki tarafı da mağdur etmeyecek iyi bir
planlamanın muhakkak yapılması gerekmektedir.
Yine, Milas ilçemizde -ki bizim denizde ve
havuzlardaki balıkçılık konusunda en önemli ilçemizdir- Güllük
ve Kazıklı bölgesi arasında uygun görülecek bir yerde
balıkçılarımızın ihtiyaç duyduğu lojistik destek
iskelesinin mutlaka kurulması gerekmektedir. Bu iskele
kurulmadığı için zaman zaman turizmciler ile
balıkçılar karşı karşıya gelmektedir.
Üretilen balığın çok önemli bir
kısmı, başta AB ülkeleri olmak üzere yurt dışına
ihraç edilmektedir. Balık ihracatında Türk Hava Yollarının
kargo fiyatlarında indirim yapılması ve ihracatçımıza
bu konuda kolaylık sağlanması da üreticilerimizi
rahatlatacaktır. Bu konuda da desteklerinizi bütün üreticilerimiz
beklemektedir.
Sayın Bakan, bu konudaki ilgi ve desteklerinizi
bekler, yüce heyetinizi saygıyla selamlarım. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 33üncü maddede üç adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 33üncü maddesinde
geçen 1/1/2019 ibaresinin 1 Ocak 2019, 1/1/2020 ibaresinin 1 Ocak 2020
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsmail Faruk Aksu Mustafa Kalaycı Mevlüt Karakaya
İstanbul Konya Adana
Emin Haluk Ayhan Deniz Depboylu Arzu Erdem
Denizli Aydın İstanbul
Ahmet Selim Yurdakul
Antalya
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi okutacağım iki önerge aynı mahiyette
bulunduğundan önergeleri birlikte işleme alacağım.
Şimdi aynı
mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Kanun Tasarısının 33üncü maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım Mehmet Emin
Adıyaman Osman
Baydemir
Muş Iğdır Şanlıurfa
Mahmut Toğrul Berdan Öztürk
Gaziantep Ağrı
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet Bekaroğlu Lale Karabıyık Zekeriya
Temizel
İstanbul Bursa İzmir
Bihlun Tamaylıgil Kadim Durmaz Utku Çakırözer
İstanbul Tokat Eskişehir
Musa Çam Veli
Ağbaba
İzmir Malatya
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk olarak Malatya Milletvekili Sayın Veli Ağbaba
konuşacak.
Buyurun Sayın Ağbaba. (CHP
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Malum, bugünlerde Meclisin gündemi Anayasa
değişikliği ama AKP geçmiş tecrübesine dayanarak bu
değişikliği, açık bir rejim değişikliği
olmasına rağmen farklı bir isimle seslendiriyor:
Cumhurbaşkanlığı sistemi. Meclisin iradesi yok ediliyor,
Türkiyenin bütün kurumları baştan aşağıya geriye
götürülüyor, Anayasanın ilk 4 maddesinin değiştirileceği
dillendiriliyor, partili cumhurbaşkanlığı geliyor,
açıkça rejim değiştiriliyor ama buna iktidar ne diyor?
Cumhurbaşkanlığı sistemi. Hani geçmişten tecrübe var
ya değerli milletvekilleri, Hükûmet geçmişte Öcalanla
görüşüyordu, ne diyordu? İmralıyla görüşüyorum. Kuzey
Irakta PKK yöneticileriyle pazarlıklar yapılıyordu, Hükûmet ne
diyordu? Kandille görüşüyorum. Değerli arkadaşlar, Hükûmeti,
AKPyi tebrik etmek lazım; dünyada dağla ve adayla konuşabilmeyi
başarabilen tek parti sizsiniz, sizi tebrik ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar) Yine, geçmişte, beş
altı yıldan beri Esed, Esed, Esed
diyorlar, Esadla
görüşüyorlar ama ne diyorlar? Suriye rejimiyle görüşüyoruz.
diyorlar.
Değerli arkadaşlar, bakın, partili
cumhurbaşkanlığı aslında altı çizilmesi gereken
bir şey. Bizim tarihimizde padişahlar var, yöneticilerimiz var ama
bakın, padişahlar bile partili değil. Hatırlayın
geçmişimizi, bir tane partili padişah var mı? (CHP
sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Hâkimiyet milletin.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Acayip bir yaklaşım
ya(!)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Toparla, toparla,
olmadı.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Toparla,
dağıldı.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bakın, Başkomutan diyorsunuz, muhtemelen
Cumhuriyet Halk Partisinden biri seçilirse bu yasa geçtiğinde siz
başkomutanın bir siyasi partili olmasına ne diyeceksiniz
bilmiyorum.
Aşkın, sana geleceğim, dur, acele
etme.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bana gelme. Niye
geliyorsun?
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Ağbaba, dağıldın.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Dağıldın. Konuya gel, konuya.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Şimdi,
değerli arkadaşlar, bu Anayasa değişikliği neler
getiriyor, esas amaç ne, bakın, ben size anlatayım. Bakın, bu
Anayasa değişikliğiyle mülkiyet hakkı bile elden
alınacak.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Nereden çıkarıyorsun?
Yok öyle bir şey.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Bakın,
bugünlerde, geçmişte yandaş olan, beraber yürüdüğünüz
insanların malına el koyuyorsunuz ya, siz de yarın eğer
reisle ayrı düşerseniz sizin de mal varlığınıza
el konulabilir; bunun altını çizmek istiyorum. Bakın,
birçoğunuzun durumu iyi, maşallah, zenginsiniz, ciplere biniyorsunuz,
Audiye biniyorsunuz, dikkat edin kendinize, o nedenle biraz gözden geçirin
kararınızı verirken. (CHP sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Hadi oradan ya!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Allah Allah.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Siz niyet
okuyorsunuz.
SALİH CORA (Trabzon) Senin arabanın
modeli ne?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ne kadar cip varsa hep
CHP plakalı.
VELİ AĞBABA (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bir de milletvekili sayısı 550den 600e
çıkıyor. Vallahi billahi anlayabilmiş değilim, bu
milletvekili sayısı 550den 600e niye çıkıyor, niye
ihtiyaç var, hangi şeyle milletvekili sayısı artırılıyor,
ben bilmiyorum.
SALİH CORA (Trabzon) Veli Ağbaba, sen
nerede oturuyorsun?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Otoparkta ne kadar cip
varsa hepsinde CHP yazıyor ya.
VELİ AĞBABA (Devamla) Bir düşünün
arkadaşlar, bakın, Meclis kapatılıyor, yetkileri elinden
alınıyor, kolu kanadı kırılıyor, hem de vekil
sayısı artırılıyor. Bakanlar Kurulu artık
içimizden çıkmayacak.
Değerli arkadaşlar, Meclisin denetim
yetkileri azaltılıyor ama milletvekili sayısı
artırılıyor. Benim aklıma hiçbir şey gelmedi, ama bir
şey geldi aklıma değerli arkadaşlar: Bu, Meclise
rüşvettir, rüşvet, rüşvettir Meclise.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ne alakası var?
Saçma sapan konuşma ya, saçmalıyorsun.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Avrupa
Birliği standartlarına yaklaşıyoruz.
VELİ AĞBABA (Devamla) 50 milletvekili
size rüşvet veriliyor. Bunu tekrar değerlendirmenizi sizden rica
ediyorum.
Bakın değerli arkadaşlar, ayrıca
beş yıla yükseltiliyor.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Temsili
yaygınlaştırıyoruz.
VELİ AĞBABA (Devamla) 50 milletvekilinin
Türkiyeye maliyeti, beş yıllık maliyeti, tam olarak,
değerli arkadaşlar, 184 milyon 500 bin lira ek yük getiriyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, eğer
bu değişiklik geçerse milletvekiline ihtiyaç kalmayacak.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Vekil
olayının para boyutuna bakan tek kişi sizsiniz herhâlde.
Yapmayın ama ya, 50 kişinin maliyeti mi var yani? Bunu mu hesap
ettiniz?
VELİ AĞBABA (Devamla) Artık
insanlar dertlerini, dermanlarını, Ayşe Hanım, Meclise
değil, kime anlatacak? Saraya. Örneğin, artık saraydaki jöleli
viskisini yudumlarken Ayşe Hanım, şunu yap. diyecek.
Aşkın laf atıyor bize, dili yoruldu. Aşkına diyecek
ki jöleli sarayda viskisini yudumlarken Aşkın, laf at.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ayıp, ayıp!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sen merak etme, biz
millet için konuşuruz; sen merak etme, millet için konuşuruz.
VELİ AĞBABA (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bakın, yine, Saraydan yönetileceksiniz Saraydan. Hani
yalılarda oturan gazeteciler var ya yalılarda, kızı
başka gazetede, oğlu başka gazetede çalışan, hanımı
da televizyonda program yapan adamlar var ya
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Konuştukça
batıyorsun, konuştukça.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Toparla, toparla. Biz
millet için konuşuruz.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Biz temsili
yaygınlaştırıyoruz, temsili.
VELİ AĞBABA (Devamla)
hani yalıda
viski içiyor ya yalıda, o viskisini içecek, Osman, Veli Ağbabaya laf
atacak.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Biz millet için
konuşuruz, kimse için konuşmayız, millet için konuşuruz.
VELİ AĞBABA (Devamla) Aşkın,
oy verme; Ayşe Hanım, oy verme.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Ya, CHP nerelere düşmüş.
Bu adam Genel Başkan Yardımcısı.
VELİ AĞBABA (Devamla) Örneğin,
Doğan Kubat
Doğan Kubat burada sabaha kadar çalışacak,
koşturacak, ülkeyi kim yönetecek, ülkeyi, ülkeyi?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya oylar düşüyor,
Malatyada yüzde 21di oy, 15e düştü; şimdi 10a düşecek
sayende. İyi ki senin gibi Genel Başkan Yardımcıları
var CHPde, Allah razı olsun.
VELİ AĞBABA (Devamla) Ülkeyi jöleliler
yönetecek, ülkeyi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
anlamıyorum konuşmacının ne dediğini.
VELİ AĞBABA (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bakın, siz bir siyasi hareketten geliyorsunuz, o siyasi
harekete katılmıyorum ama bugün yandaş gazete köşelerinde
yazıp para kazananlara, malı götürenlere bir bakın, malı götürenlere
bakın.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya CHPnin oyu ne oldu
Malatyada, onu söyle sen.
VELİ AĞBABA (Devamla) Onlar kim? Ecevit
zamanında Ecevitçi, Demirel zamanında Demirelci, Mesut Yılmaz
zamanında Mesut Yılmazcı, şimdi de Recep Tayyip
Erdoğancı.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Bu kadar
ucuz siyaset yapmaya gerek yok.
VELİ AĞBABA (Devamla) Değerli
arkadaşlar, AKPli vekiller; en önce siz oy vermeyin; siz oy verirseniz
-geçmişte emeğiniz var, mücadeleniz var- saray gelecek saray.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sen konuştun,
oyumuz artacak.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Oyumuz artacak.
VELİ AĞBABA (Devamla) Jöleliler,
yalıdaki gazeteciler yönetecekler; onlar yüksekten hükmedecek, siz de,
Aşkın Bak orada oturacak, bağırıp duracak.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Turan, buyurun.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Merak etme sen, biz
millet için konuşuruz, millet için.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) CHP Genel Başkan
Yardımcısı olmuş; mahalle başkanı bile
yapmayız senin gibi adamı.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Grup
Başkan Vekiliniz söz istedi. Lütfen...
MEHMET METİNER (İstanbul) Herkese cevap
verme, her adama cevap verme.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Vermeyeceğim,
vermeyeceğim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Millet için...
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Mahalle
başkanı bile olmaz senden ya, mahalle başkanı.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan...
BAŞKAN Efendim?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Allah, Veli
Ağbabayı CHP yönetiminden eksik bırakmasın. (AK PARTİ
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bravo, bravo, bravo!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Amin, amin... Allah
başımızdan eksik etmesin.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ikinci olarak...
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Malatyada oylar yüzde
21den 15e düştü Başkanım ya, Malatyaya yazık oluyor
vallahi.
BAŞKAN Sakin ol, sakin, sakin, sakin...
Sakin, Sayın Bak...
VELİ AĞBABA (Malatya) Aşkın,
Yiğit var ya Yiğit, saçları jöleli, içecek malt viskisini...
BAŞKAN Ağbaba, siz de sakin olun lütfen.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ben her zaman
buradayım, her zaman.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
konu iş sağlığıydı...
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ben her zaman
buradayım. Yüzde 76, Rize.
BAŞKAN Sayın Ağbaba ile Sayın
Bakı kulise davet ediyorum sohbet etmeleri için, tamam mı?
VELİ AĞBABA (Malatya) Ben
Aşkının haklarını koruyorum Sayın Başkan,
vallahi Aşkının haklarını koruyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yüzde 76 Rizede, 3-0.
BAŞKAN İkiniz de konuşuyorsunuz,
hiçbir şey anlaşılmıyor, onu da söyleyeyim yalnız,
Sayın Bak ile Sayın Ağbaba.
Aynı mahiyetteki diğer önergede
Ağrı Milletvekili Sayın Berdan Öztürk konuşacak.
Buyurun Sayın Öztürk. (HDP
sıralarından alkışlar)
BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 446 sıra sayılı torba
tasarının 33üncü maddesi üzerine grubum adına söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Aslında konuşulacak,
değerlendirilecek çok konu var ama bu maddenin önemine binaen madde
üzerinde konuşmam gerekiyor. Emekçileri ilgilendiren bir madde, bu
açıdan önem arz etmektedir.
Şimdi, 33üncü maddeyle
yapılan düzenlemede, 2012 tarihli 6331 sayılı İş
Sağlığı ve Güvenliği Kanununun geçici 4üncü
maddesinin (1)inci fıkrasında yer alan 1/1/2017 ibaresi 1/1/2019
ve 1/1/2018 ibaresi de 1/1/2020 şeklinde
değiştirilmiştir.
Daha önceden,
hatırlanacağı üzere, AKP iktidarının
çıkardığı torba yasalarla, 6331 sayılı Kanunda
yer alan, çok tehlikeli iş yerlerinde görevlendirilmesi gereken (A)
sınıfı iş güvenliği uzmanlarının yetersizliği
gerekçe gösterilerek (B) sınıfı iş güvenliği
uzmanları görevlendirilmiş, tehlikeli iş yerlerinde
görevlendirilmesi gereken (B) sınıfı iş güvenliği
uzmanlarının yetersizliği gerekçe gösterilerek (C) sınıfı
iş güvenliği uzmanları görevlendirilmişti. Bu maddeyle bu
yetersizlikler gideriliyor mu? Hayır, giderilmiyor. Yeterli uzman
yetiştirilip istihdam sağlanabilmiş mi? Hayır, bu da
sağlanamamış. Peki, ne yapılıyor? Yasanın
yürürlüğe girmesi ertelenmektedir. Bu, hiçbir şekilde kabul
edilebilecek bir durum değildir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; iş sağlığı ve güvenliği
konusunda uzun yıllardır mücadele eden, adalet arayan işçi
ailelerine destek amacıyla gönüllü hukukçular ve Adalet Arayana Destek
Grubu tarafından hazırlanan İş Cinayetleri Almanağında
iş kazası şu şekilde tanımlanıyor:
İşçiyi işle ilgili bir sürecin dâhilinde bedenen veya ruhen
özre uğratan olay olarak tanımlanıyor. Her yıl
çıkarılan İş Cinayetleri Almanağı verilerine
göre, iş cinayetlerinin en çok yaşandığı sektörler,
sırasıyla, inşaat, maden ve tarım sektörleridir. Bu
sektörlere baktığımız zaman aslında bir şeyin
dikkatimizi çekmesi lazım. AKPnin kalkınma retoriği ve iş
birikim modelinde palazlandırılan ve oluk oluk para
akıtılan sektörlerin ilk sırasında, ilk 2 sırada inşaat
ve maden sektörünün olması tesadüfi değildir. Kendi
burjuvasını yaratma konusunda, ilk 2 sektördeki iş cinayetleri
palazlandırılan şirketlerin diyeti olarak değerlendirilen
bir iktidarla karşı karşıyayız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye, iş cinayetlerinde dünya ülkeleri arasında
3üncü, Avrupada 1inci sıradadır. İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi verilerine
göre, Türkiyede 1 Ocak-30 Aralık 2016 tarihleri arasında toplam
1.956 işçi çeşitli iş cinayetlerinde hayatını
kaybetmiştir. AKPnin iktidara geldiği 2002 yılından beri
17 binden fazla işçinin yaşamını yitirdiği Türkiyede,
en fazla iş cinayeti de 2016 yılında
yaşanmıştır. Görülüyor ki AKP iktidarı, Türkiyeyi,
sermayenin kâr hırsı için tam bir işçi
kıyımının yaşandığı bir ülkeye
dönüştürmüş durumdadır. 2012de çıkarılan 6331
sayılı Yasa, AKP tarafından göstermelik şekilde
çıkartılmıştır. Uygulamada işçi
sağlığı ve güvenliğini sağlayacak hiçbir tedbir
alınmadığı gibi, bu maddenin konusu olan yasanın
uygulanmasını sermaye lehine sürekli olarak ertelemektedir. Bu
maddenin kati suretle tasarı metninden çıkarılması
gerekmektedir. İş sağlığı ve güvenliğini
sağlayacak -gerekli istihdamı sağlayarak- iş güvenliği
uzmanlarının yetiştirildiği bir düzenleme, iktidarın
en önemli gündemlerinden biri olmalıdır.
Uzmanlar ve hukukçular, yasal mevzuatta belirlenen
işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri
alındığı takdirde, iş kazaları ve meslek
hastalıklarının yüzde 98 oranında önlenebileceğini
belirtiyor. Önleyemiyorsanız sorumlusunuz, önleyemiyorsanız bunun
adı kaza değil cinayettir, önleyemiyorsanız suç
ortağısınız demektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 446 sıra sayılı Emekli Sandığı Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 33üncü maddesinde
geçen 1/1/2019 ibaresinin 1 Ocak 2019, 1/1/2020 ibaresinin 1 Ocak 2020
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet Selim
Yurdakul (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Antalya Milletvekili
Sayın Ahmet Selim Yurdakul konuşacak.
Buyurun Sayın Yurdakul. (MHP
sıralarından alkışlar)
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 446 sıra sayılı Kanun
Tasarısının iş güvenliği uzmanlığıyla
ilgili bir düzenleme getiren 33üncü maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
adına söz aldım.
Düzenlemeyle, iş ve risk analizi yapan
uzmanların sahip oldukları yetki belgeleriyle bir üst risk grubu
içinde gözlem ve değerlendirme yapma yetkisinin süresi
uzatılıyor. Belli ki düzenleme bir mecburiyet olarak bugün
görüşülüyor. (A) grubu riskli bir iş yerini (B)grubu iş
güvenliği uzmanı 2020ye kadar denetleyebilecek.
Şimdi, bu durumda akla iki soru geliyor:
Birincisi, ülkemizde yeterince iş
güvenliği uzmanı yok mu?
İkincisi ise iş konularında risk
gözlemi yapan iş güvenliği uzmanları gerçekten ve hakkıyla
gözlem yapabiliyor mu?
Bu iki soru neden önemli biliyor musunuz? Ülkemizde
iş kazalarında binlerce kişi hayatını kaybediyor veya
sakat kalıyor. Sadece 2015 yılında iş kazası sonucu
hayatını kaybeden 1.252 vatandaşımız var; 1.252 can,
1.252 aile. Sadece 2015 yılında 3.443 vatandaşımız,
geçirdiği iş kazaları nedeniyle sürekli iş göremezlik maaşı
almaya başladı.
Hem terör hem de iş kazalarında
evlatlarımızı tek tek maalesef kaybediyoruz. Biz,
gelişmekte olan bir ülkeyiz ama istatistiklerimiz resmen Orta Çağa
ait. Ne yazık ki 2002 yılından itibaren hayatlarımız
daha da büyük bir risk altında. Yanlış güvenlik ve dış
politika kararlarının bedelini yüce Türk milleti ödüyor. Her gün
kahraman şehitlerimizi toprağa veriyoruz. Dün 4 kahraman polisimiz
Diyarbakırda şehit oldu. Şüphesiz, onlar ölü değiller.
Hepsinin ruhları şad, mekânları cennet olsun ancak Hükûmetin
şu andan itibaren kandırılma lüksü yoktur. Zaten, tarih önünde hiçbir
iktidar Kandırıldık. gibi bir açıklamayla kendisini
aklayamaz.
Muhterem milletvekilleri, sayın Hükûmet
üyeleri, Türk milleti muhakkak ki tevekkül sahibidir. Bunu kimse istismar
unsuru yapmamalıdır. Bırakın, insanlar demokratik
düşüncelerini ifade etsinler; bırakın, ülkemizin ve Türk
milletinin refaha ulaşması için liyakat sahibi insanlar Türk
milletine hizmet etme şansı yakalasın. Sırf birilerini
tanıyor diye anahtar pozisyonlara getirilenler konusunda Hükûmeti
yıllarca uyardık, Bakın, bunun vebali var. dedik. Bu millete
layığıyla hizmet eden insanları daha iktidara gelmenizin
üzerinden birkaç ay bile geçmeden görevden aldınız.
Velhasıl, bugün, Orta Doğudaki
yanlış politikalar nedeniyle ülkemiz terörden en çok etkilenen
ülkelerden biri hâline geldi. Türk komutanlarının ve Mustafa Kemal
Atatürkün önderliğinde yedi düvelle alnının akıyla
mücadele eden bir ülkeydik, alnımızın akıyla
özgürlüğümüzü kazandık. Sonraki yıllarda da tüm yaptırımlara
rağmen, Türk milletinin Hatay ve Kıbrıs da dâhil olmak üzere tüm
çıkarları korundu. Bugün bakıyoruz, her cephede bizzat Hükûmetin
yanlış kararlarının ceremesini çekiyoruz.
Allah tüm şehitlerimizin yüzü suyu hürmetine
Türk milletini korusun. Allah büyük Türk milletini ayaklarındaki
prangalardan kurtarsın ve Türk milletine gerçek adalete ve doğruya
yürüme iradesi versin.
Son olarak şunu söylemek istiyorum: Hiç kimse
bu ülkenin Kuvayımilliye ve birlik, beraberlik ruhunu hafife almasın.
İç ve dış mihraklar sabrımızı taşırmaya
asla yeltenmesinler, dünyayı başlarına yıkmayı çok iyi
biliriz.
Hepinizi sevgi ve saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yurdakul.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 34üncü maddede iki adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 34üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet Doğan Kubat Ramazan Can
Amasya İstanbul Kırıkkale
Mehmet Demir Osman Aşkın
Bak Osman Mesten
Kırıkkale Rize Bursa
"MADDE 34- 18/10/2012
tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş
Sözleşmesi Kanununun 54 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer
alan "başkanlarından en kıdemli olanının
başkanlığında;" ibaresi "başkanları
arasından başkanlık süresi en fazla olanın
başkanlığında;" şeklinde
değiştirilmiştir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı "Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 34'üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bihlun Tamaylıgil Kadim Durmaz Musa Çam
İstanbul Tokat İzmir
Zekeriya Temizel Lale Karabıyık Utku Çakırözer
İzmir Bursa Eskişehir
Yakup Akkaya Mehmet Bekaroğlu
İstanbul İstanbul
MADDE 34-18/10/2012 tarihli ve 6356
sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 54
üncü maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"(I) Yüksek Hakem Kurulu, Yargıtay'ın
bu Kanundan doğan uyuşmazlıklara bakmakla görevli dairelerinin
başkanları arasından başkanlıkta süresi en fazla
olanın başkanlığında;"
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sayın Yakup Akkaya konuşacak.
Buyurun Sayın Akkaya. (CHP
sıralarından alkışlar)
YAKUP AKKAYA (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Esasen, bu madde görüşülürken Adalet
Bakanının burada olması çok uygun olurdu çünkü tipik bir parti
devleti uygulamasının bir örneği bu getirilen önerge, düzenleme.
Biliyorsunuz, 6356 sayılı Sendikalar ve
Toplu İş Sözleşmesi Kanununun Yüksek Hakem Kurulunun
Kuruluşu başlıklı 54üncü maddesinin (1)inci
fıkrasında değişiklik öneriliyor. Nedir bu Yüksek Hakem
Kurulu? Yüksek Hakem Kurulu işçi-işveren arasında köprü vazifesi
gören bir kuruluş; işçi, işveren ve devletin olduğu bir
kuruluş. Görevi, eğer sendikalar toplu iş sözleşmesini
yapamıyorlarsa, grev ertelemesi varsa ya da ertelenmişse ya da
işçiler valiliğe başvurup grev ertelemesi istiyorlarsa Yüksek
Hakem Kurulu devreye giriyor ve sonuçta işçiler adına toplu
sözleşmeyi yapıyor. Yüksek Hakem Kurulunun vermiş olduğu
kararlar kesin kararlardır.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
yapılan değişiklikle, Yüksek Hakem Kurulunun Başkanı
olarak görev yapan Yargıtay üyesinin burada nitelikleri
değişiyor. Mevcut durumda, Yargıtayda iş davalarına
bakan daireler arasında en kıdemli olan daire başkanı
Yüksek Hakem Kurulu Başkanı olarak atanıyor, görev yapıyor.
Şimdi önümüze getirilen değişiklikle, süre olarak en fazla daire
başkanlığı görevinde bulunanın Yüksek Hakem Kurulu
Başkanı olması önerilmektedir. Normalde, liyakat
dediğimiz şey, meslekte deneyim ve tecrübe anlamına gelmektedir.
Yüksek Hakem Kurulunun Başkanı olacak hakemin belirlenmesinde
objektif bir kriter getirilmiştir. Çalışma yaşamıyla
ilgili görev yapan yüksek yargı mensuplarından seçilmesi ve
bunların arasından da hâkimlik mesleğinde en fazla kıdemli
olanının seçilmesi 54üncü maddenin (1)inci fıkrasıyla
düzenlenmiştir. Peki, bunun anlamı nedir? Bunun anlamı
şudur: Yargıtayın 3 dairesi vardır; 7. Hukuk Dairesi, 9.
Hukuk Dairesi ve 22. Hukuk Dairesi. 2016 yılına kadar 9. Hukuk
Dairesi Başkanı Yüksek Hakem Kurulu Başkanlığını
yapıyordu. Ümran Sayış emekli olunca, yasa gereği yerine
hâkimlikte en kıdemli olan 7. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Hicri
Tunanın atanması gerekiyordu. Bu atama
yapılmamıştır, 54üncü maddenin (1)inci fıkrası
ihlal edilmiştir. Hakkı yenen 7. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer
Hicri Tuna Danıştayda bu yönetmelikle ilgili dava açtı.
Danıştay yürütmeyi durdurma kararı verdi, bu da taraflara
tebliğ edildi. Burada olması gereken, normal hukuk devletinde, 7.
Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Hicri Tunanın Yüksek Hakem Kurulu Başkanı
olmasıydı ama burası AKP Türkiyesi. Yargıtay Birinci
Başkanlık Kurulu bir kararıyla 7. Hukuk Dairesinin
kapatılmasına karar verdi, gerekçe olarak da İş gücünün
hafiflemesinden. dedi.
Değerli arkadaşlar, Yargıtayın 3
dairesi de iş hukukuyla ilgili yılda en az ortalama 25 bin dosyaya
bakıyordu ve iş yükünden dolayı da işini
yetiştiremediği için de zorunlu arabuluculuk sistemi, Adalet
Bakanlığının önümüzdeki günlerde Meclise getirmek için
hazırladığı bir sistem. Yani, şimdi, bu önümüze gelen
yasa değişikliğiyle, liyakat esasına göre en kıdemsiz,
Yüksek Hakem Kurulu Başkanı olmayacak olan 22. Hukuk Dairesi
Başkanını atayabilmek için yasa değişikliği
yapılmaktadır. Bu değişiklik âdeta adrese teslim bir
değişikliktir. Yani, önümüze getirilen yasal düzenlemenin hikâyesi
budur.
6356 sayılı Yasanın 56ncı
maddesine göre de, ayrıca, Yüksek Hakem Kurulu üyelerinin siyasi parti
organlarında görev yapmaları yasaktır. Şimdi, bir atama
yapıldı, Sayın Uğur Kızılca, işçi veya
işveren örgütlerini temsil etmiyor, üniversite öğretim üyesi de
değil, Yargıtayda daire başkanlığı veya
Çalışma Genel Müdürlüğü de söz konusu değil. Ancak Yüksek
Hakem Kurulu üyeliğine atanan Sayın Uğur
Kızılcanın, 29 Eylül 2016 tarihinde AKPnin internet sitesine
baktığımızda, Adalet ve Kalkınma Partisinin Ankara
İl Yönetim Kurulu Üyesi olduğunu görüyoruz. Yani bu hukuki
değildir, ahlaki değildir, yasaya uygun değildir. Bir hukuk
devletinde böyle bir şey olmaz, olmamalıdır ama burası
Türkiye ve burada AKP var. Tam bir parti devleti hükmünde bütün kurumlara parti
üyelerini, parti yöneticilerini yerleştirmek için elinden geleni
yapıyor.
Biz, bu düzenlemeyi bu şekliyle kabul
etmiyoruz.
Hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler.. .Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 446 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 34üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Naci Bostancı (Amasya) ve arkadaşları
"MADDE 34- 18/10/2012 tarihli ve 6356
sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 54
üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"başkanlarından en kıdemli olanının
başkanlığında;" ibaresi "başkanları
arasından başkanlık süresi en fazla olanın başkanlığında;"
şeklinde değiştirilmiştir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Katılıyoruz
Sayın Başkanım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Gerekçe Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
446 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının çerçeve 34üncü maddesiyle 6356 sayılı
Kanunun 54üncü maddesinin (1)inci fıkrasında bir ibare
değişikliği amaçlanmasına karşın, bütün
fıkranın değiştirilmesini öngörecek biçimde sehven
yazılmıştır.
Önergeyle yazımı teknik olarak
düzenlemedeki amacına uygun olacak hâle getirilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
35inci maddede üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 35inci maddesiyle
eklenen ek madde 23ün aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İsmail Faruk Aksu Mustafa Kalaycı Mevlüt Karakaya
İstanbul Konya Adana
Emin Haluk Ayhan Deniz Depboylu Arzu Erdem
Denizli Aydın İstanbul
Kamil
Aydın
Erzurum
Ek Madde 23- Ekli (1) sayılı listede yer
alan öğretim elemanlarına ait kadrolar ihdas edilerek bu Kanun
Hükmünde Kararnameye bağlı cetvellerin Recep Tayyip Erdoğan
Üniversitesine ait bölümüne eklenmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446 sıra
sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 35inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Madde 35-2/9/1983 tarihli ve 78 sayılı
Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanlarının
Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye
aşağıdaki ek madde ilave edilmiştir.
Ek Madde 23- Recep Tayyip Erdoğan
Üniversitesinde kullanılmak üzere ekli (1) sayılı listede yer
alan öğretim elemanlarına ait kadrolar ihdas edilerek bu Kanun
Hükmünde Kararnameye bağlı cetvellerin anılan üniversiteye ait
bölümüne eklenmiştir.
Bihlun Tamaylıgil Kadim Durmaz Musa Çam
İstanbul Tokat İzmir
Utku Çakırözer Lale Karabıyık Mehmet
Bekaroğlu
Eskişehir Bursa İstanbul
Zekeriya
Temizle
İzmir
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Kanun Tasarısının 35inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım Mehmet Emin
Adıyaman Osman
Baydemir
Muş Iğdır Şanlıurfa
Berdan Öztürk Mahmut
Toğrul
Ağrı Gaziantep
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Gaziantep Milletvekili
Sayın Mahmut Toğrul konuşacak.
Buyurun Sayın Toğrul. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, bu vesileyle Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu torba kanunun
35inci maddesi ne hikmetse adı Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi
olan üniversiteye KHKya ek bir madde eklenerek 230 adet kadro veriyor.
Değerli arkadaşlar, bilimsel, demokratik,
özerk bir yapıda olması beklenen üniversitelerin adlarının
bile böyle siyasi mekanizmalara dâhil edilmesi aslında, Türkiye'de
üniversite eğitimi açısından ne durumda olduğumuzun
açık bir örneğidir.
Değerli arkadaşlar, biliyorsunuz,
ülkemizde üniversite kadrolarını dağıtan Yükseköğretim
Kurulu var ama ne hikmetse burada özel bir durum eklenmiş.
Üniversite özerkliği UNESCOya göre,
değerli arkadaşlar, şu şekilde tarif ediliyor: Akademik
topluluğun başkalarının siyasi, felsefi veya epistemolojik
inanç ve düşüncelerine bağımlı olmaksızın ve
kendi fikirlerine göre bilimsel araştırma yapabilmeleri, bilimsel
çalışmalarının kontrolünün üniversite dışı
kurumlar yerine bilim insanlarınca bilimsel ölçütler kullanılarak
yapılması anlamına gelmektedir.
Değerli arkadaşlar, hepinizi biliyorsunuz
ki bugüne kadar üniversitelerimizde 20 Temmuz-31 Aralık tarihleri
arasında toplam 3.850 akademik personelin, 947 idari personelin işine
son verilmiş. Bunların, işine son verilen akademisyenlerin
140tan aşkını barış için, demokrasi için bildiriyi
imzalayan ve ömürleri Fetullahçı Cemaatle mücadeleyle geçen
akademisyenler.
Değerli arkadaşlar, üniversitelerimizin
bugüne kadar onlarca sorunu var. Üniversitelerimizin en temel
sorunlarının başında gelen yandaş
kadrolaşmadır. Biliyorsunuz, bugün üniversitelerin idari, teknik ve
akademik ölçütlerine baktığımızda,
yandaşlığın tamamen esas
alındığını, liyakatin tamamen devre
dışı bırakıldığını görüyoruz
maalesef. Akademik aşamaların tümünde iktidara yakınlık,
cemaatsel yakınlık veya rektörün himayesinde olma şartı
aranıyor.
Değerli arkadaşlar, yine, üniversitenin
her aşamasında maalesef, iltimas ve kayırmacılık
almış başını gidiyor. iltimas ve
kayırmacılık sadece kadro verilmesinde değil; aynı
zamanda, üniversitelerin örneğin inşaat işleri yandaş
firmalara veriliyor, kantin, döner sermaye, gelir getiren işleri yine
yakınlık esas alınarak yakın kurumlara, yakın
kişilere verilmektedir.
Değerli arkadaşlar, üniversitelerde
bıktır-kaçır yani mobbing almış başını
gidiyor.
Yine, üniversitelerde üniversitenin asli
bileşenleri olan idari ve teknik kadrolara, tamamen yandaş bir
sendika aracılığıyla yine yandaşlık esas
alınarak kadro dağıtımı yapılmaktadır ve
idari, teknik kadrolarda görevde yükselme sınavları
yapılmamakta, tamamen liyakatsiz bir şekilde -dediğim gibi-
siyasi, cemaatsel yakınlık esas alınmaktadır.
Üniversitelerde üniversitenin temel
taşlarından biri olan, yine araştırmanın temeli
sayılan araştırma görevlileri bugün aynı işi
yapmalarına rağmen iki ayrı kadroda istihdam edilmektedir: 33/A
ve 50/D. Özellikle 50/Dyle atanan araştırma görevlileri, doktoraları
bittikten sonra, eğer siyasal yakınlık söz konusu değilse
kapı önüne bırakılmaktadır. 50/D kadrosuyla
doktorasını bitirenlere kadro, kesinlikle ve kesinlikle, tamamen
rektörün iki dudağı arasında, İhtiyaç vardır,
atıyorum., İhtiyaç yoktur, kapı önüne koyuyorum.
şeklinde işletilmektedir.
Yine, üniversitelerin en önemli bileşenlerinden
olan öğrenciler, maalesef, bugün artık neredeyse üniversiteler için
tehlikenin başı olarak gösterilmekte, kendilerini ifade etmeleri,
potansiyellerini ortaya koymaları mümkün olmamaktadır. Yurt ve
barınma sorunları tamamen cemaatlerin yurtlarına sevk edilmekte
ve cemaatler aracılığıyla bu ihtiyaç karşılanmaya
çalışılmaktadır.
Taşeronlaşma almış
başını gidiyor. Üniversitenin özellikle güvenlik ve diğer
temizlik hizmetleri taşeronlara verilmekte
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Devamla)
ve bu taşeron
firmalar kendilerine yakındır ama aynı zamanda kimin
çalışacağını da yine bunlar belirlemektedir.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Toğrul.
MAHMUT TOĞRUL (Devamla) Üniversitelerimiz
sorun yumağı olmuştur.
Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
III.-
YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa
kalktı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
yoklama istiyoruz.
BAŞKAN Yoklama istiyorsunuz, peki.
Sayın Özel, Sayın Ağbaba, Sayın
Basmacı, Sayın Akar, Sayın Bektaşoğlu, Sayın
Karabıyık, Sayın Hürriyet, Sayın Tanal, Sayın Arslan,
Sayın Gürer
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Dışarıdan geldiler efendim.
BAŞKAN Sayın Tümer, Sayın Durmaz
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Evet, sayı yok,
dışarıdan geliyorlar.
BAŞKAN Şu anda kim varsa ayakta 20
kişiyi tamamlaması gerekiyor, lütfen ekleme yapmayalım.
Sayın Gaytancıoğlu, Sayın
Kayışoğlu, Sayın Kuşoğlu, Sayın
Yıldız, Sayın Yedekci, Sayın Çam, Sayın
Çakırözer, Sayın Bakan.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bizde öyle hile
falan da olmaz. Yani, naylon adam da kullanmayız biz. Bizde olmaz. Geçen,
vekil diye kavası gösteriyorlardı.
BAŞKAN Sayın Ağbaba, lütfen
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1. Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/796) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 446) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446 sıra
sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 35inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Madde 35-2/9/1983 tarihli ve 78 sayılı
Yükseköğretim Kurumları Öğretim Elemanlarının
Kadroları Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye
aşağıdaki ek madde ilave edilmiştir.
Ek Madde 23- Recep Tayyip Erdoğan
Üniversitesinde kullanılmak üzere ekli (1) sayılı listede yer
alan öğretim elemanlarına ait kadrolar ihdas edilerek bu Kanun
Hükmünde Kararnameye bağlı cetvellerin anılan üniversiteye ait
bölümüne eklenmiştir.
Lale
Karabıyık (Bursa) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Bursa Milletvekili
Sayın Lale Karabıyık konuşacak.
Buyurun Sayın Karabıyık. (CHP
sıralarından alkışlar)
LALE KARABIYIK (Bursa) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, bu maddede Recep
Tayyip Erdoğan Üniversitesine kadro tahsis edilmekte. Çok doğal,
normal, tahsis edilecek tabii ki ama ben Plan ve Bütçe Komisyonunda bu madde
geçerken bir şey teklif etmiştim Sayın Bakana basının
karşısında, o da şuydu: Bildiğiniz gibi, kapanan
vakıf üniversitelerinin 2.600 küsur öğretim üyesi şu anda
açıkta. Onlar hiçbir yerde istihdam edilmiyor, güvenlik
soruşturmasına da tabi olmadılar. Herhangi bir rektör, kadrosuna
da onları almak istemiyor çünkü FETÖcüleri korudu. diye suçlanır
diye korkuyor. Şu anda, YÖK Başkanı Başbakandan bekliyor.
Bu konuda bir atılım olup olmayacağı da belli değil
ama gelin bu insanları ayrıştırın. Akademisyen kolay
yetişmiyor. Burada defalarca da söylemiştim. Onları
ayrıştırdıktan sonra, bir güvenlik
soruşturmasından geçirdikten sonra, gelin, önce bu üniversitenin
kadrolarına atamaya başlayın, diğer rektörlere örnek olun
ve bir kapı açılsın.
Evet, sayın vekiller -belki cumaya kadar
konuşma fırsatım olmaz, onun için söylemek istedim- cuma günü
sevgili öğrencilerimiz karnelerini alacaklar ve bir sömestir tatili
olacak. Onlara başarılı sömestirler diliyorum, iyi tatiller
diliyorum, hepsini kucaklıyorum.
Bu arada, karne demişken tabii, iktidar
partisinin karnesinden de söz etmeden olmaz diye düşündüm. Evet,
sayın vekiller, şimdi ben size birkaç rakam okuyayım. Ama,
eğer kızarsanız o zaman TÜİKe yalancı diyorsunuz
diyeceğim çünkü TÜİKten okuyorum.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Bize
karneyi vatandaş veriyor Sayın Vekilim, karneyi vatandaş
veriyor.
LALE KARABIYIK (Devamla) Karneyi vatandaş,
bakalım, ne kadar verecek. İsterseniz dinleyin.
Evet sayın vekiller, 2002den bu yana
protestolu senet tutarı sayenizde 11 kat artmış. 2002de
icradaki dosya sayısı 2 milyon iken 24 milyona çıkmış.
Tüketicilerin borcu 60 kat artmış, tarım sektörünün borcu 15 kat
artmış, dış borcumuz 3 kat artmış. Sizin
söyleyeceğinizi hemen ben söyleyeyim: Ama IMFye borcumuzu bitirdik.
diyorsunuz. Evet, IMFye borcumuz
Zaten artık, kimse IMFye
borçlanmıyor sayın vekiller. Küresel sermaye diye bir şey var
biliyorsunuz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Onu da
dışarıdan alıp ödemişler zaten, borç alıp
ödemişler.
LALE KARABIYIK (Devamla) Herkes
yatırımcıyı ülkesine çekerek
yatırımcıyı alıyor ve IMFye borçlanmıyor da
yabancı tasarrufçulara borçlanıyorsunuz, torunlarınıza
kadar da maalesef, borçlu yaşamak zorunda kalıyorsunuz.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon)
İşte, maharet
Eskiden kimse borçlanmazken CHP borçlanıyordu.
LALE KARABIYIK (Devamla) Onun için IMFye
borçlanmadık. demek bir marifet değil, siz söylemeden ben
söyleyeyim.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Nereden
LALE KARABIYIK (Devamla) Bu rakamlardan
anlıyorum. Ben sosyal politikalardan sorumluyum ama bir
finansçıyım. Ne yapalım? Yapacak bir şey yok,
anlıyorum yani.
Yani sayın vekiller, aile gelirinin borca
oranını 2002de yüzde 4,7 devralmışsınız, şu
anda yüzde 57,1; borçlu bir toplum yaratmışsınız.
İşsizler diyorsunuz, bir çözüm aramaya
çalışıyorsunuz ama bir çözüm göremiyoruz.
Bakın gençler diyorsunuz ama 8,3ten
aldığınız işsizliği, bir kere, 11,3e
çıkardınız. Genç işsizliğini ise 13,1den
devraldınız, 19,9a geldi şu anda.
2000de asgari ücretle 9 tane çeyrek altın
alınabiliyordu, bugün 5 çeyrek altın alınabiliyor ve açlık
sınırı arttı, yoksulluk sınırı arttı.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Nüfus
artışını da söyleyin.
LALE KARABIYIK (Devamla) Bende daha çok veri var
ama sanırım siz bunlarla pek ilgilenmiyorsunuz, şu anda
başkanlık sistemi sizin için çok önemli.
Şimdi, sayın vekiller, ne isterseniz
yapıyorsunuz ama sorunları görerek, çözüm üreterek değil
maalesef. Sadece, ne yapıyorsunuz: İşte bu torba yasada
olduğu gibi rahatlatma çalışmaları yani kesin çözümler,
iyileştirmeler değil, rahatlatma çalışmaları
yapıyorsunuz. E tamam, böyle gidiyorsunuz da
Ya bir şey sormak istiyorum, şu Millî
Eğitimin müfredatıyla niye oynuyorsunuz? Millî Eğitimin
müfredatı değiştirilebilir, iyileştirilebilir de yani
Atatürkü, Kemalizmi müfredattan niye kaldırıyorsunuz? Ne
istiyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NAZIM MAVİŞ (Sinop) Yanlış
bilgi veriyorsunuz, kaldırılmıyor.
LALE KARABIYIK (Devamla) Yani, diyorsunuz ki:
Atatürk sizin için önemli olduğu kadar bizim için de önemli. Yani,
müfredattan kaldırdığınız zaman Nefret mi
ediyorsunuz, korkuyor musunuz? diye sorarlar insana. Neden
değiştirdiniz, müfredattan niye kaldırıyorsunuz? Ama,
müfredata şunu yerleştirdiniz
NAZIM MAVİŞ (Sinop)
Kaldırılmıyor Hanımefendi, yanlış bilgi
veriyorsunuz, yanlış.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Nereden duydunuz?
LALE KARABIYIK (Devamla) Bakın, artık,
müfredatta Atatürk çok daraltıldı, yok ama çocuk gelinler var. Çocuk
gelin kavramını, küçük gelin kavramını çok yerde
kullanıyorsunuz. Bu müfredat gerçekten hayırlı olmaz. Bu
nedenle, bunun bir kere daha altını çizmek isterim.
Son olarak zamanım varsa şunu da
vurgulayayım, her şey söylendi Anayasa çalışmaları
içerisinde ama şunu ifade etmek isterim: Bakın, sendikal
hakların en güvenceli olduğu 13 ülkenin 11inde parlamenter rejim
geçerli. Başkanlık sistemi uygulamaları, sendikal hakların
en kötü olduğu ülkeler arkadaşlar. Bunu da bir köşeye lütfen
yazın.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Karabıyık.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 35inci maddesiyle
eklenen ek madde 23ün aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Kamil Aydın (Erzurum) ve
arkadaşları
Ek Madde 23- Ekli (1) sayılı listede yer
alan öğretim elemanlarına ait kadrolar ihdas edilerek bu Kanun
Hükmünde Kararnameye bağlı cetvellerin Recep Tayyip Erdoğan
Üniversitesine ait bölümüne eklenmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Erzurum Milletvekili
Sayın Kamil Aydın konuşacak.
Buyurun Sayın Aydın. (MHP sıralarından
alkışlar)
KAMİL AYDIN (Erzurum) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben de 446 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 35inci maddesi üzerinde konuşmak üzere
Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce Selçuklu ve
Artuklunun binlerce yıllık hatırası ve bugüne kadar
yetiştirdiği büyük değerleriyle hafızalarımızda
yer etmiş Diyarbakır Surda dün yine canlarımız yandı,
4 şehidimiz var. Onlara Allahtan rahmet diliyoruz, yaralılarımıza
acil şifalar diliyoruz.
Yine hatırlatmakta çok önemli bir beis
gördüğüm diğer bir şey ise sanki Türkiye Cumhuriyetinin
bölünüp, parçalanıp bittiğini zannettikleri bir anda Ortaköyde özel
bir gün seçilerek eylem yapılmıştı ve o eylemin kanlı
katili dün sağ salim yakalandı. Buradan bu üstün
başarıyı sağlayan kolluk kuvvetlerimizi tebrik ediyorum,
onların Allah yardımcıları olsun diyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, yüksek vizyonu
ve misyonu olan ülkelerin vazgeçilmez en önemli ayağı nedir, biliyor
musunuz? Üniversitelerdir, araştırma kurumlarıdır. Türkiye
Cumhuriyeti devleti de gerçekten yüksek misyon ve vizyon sahibi bir
kalkınma modeli olduğuna göre, öncelikle eğitim
kurumlarını ve -vurguyla söylüyorum- üniversiteleri göz ardı
etmemeli diye düşünüyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, bakın,
üniversiteler deyince üç önemli paydaş geliyor aklımıza: Bir
tarafta öğrencilerimiz var, bir tarafta öğretim üyelerimiz var, bir
de işte ikisinin ortasında bulunan velilerimiz, toplumumuz ve
devletin aracılığını yaparak istihdam sağlayan
birimlerimiz söz konusu. Öğrencilerimiz açısından bugüne kadar
çeşitli vesilelerle sorunlarını ifade ettik.
Öğrencilerimizin öncelikli olarak istedikleri gerçekten sağlıklı
barınma ortamları, çok donanımlı bir eğitim kurumu, iyi
bir malzeme temini ve bölümlerinde yetkin öğretim üyesi
kadrolarıydı, bir de tabii her şeyden önce güvenlik, huzur;
öğretim üyelerinin ise yine çok sağlıklı çalışma
ortamları, özlük hakları ve en önemlisi de kadro
sıkıntılarıydı. Bunları birazcık açmak
gerekirse, ilgili madde de biraz onunla bağlantılı: Şimdi,
15 Temmuz darbe girişimi sonrası birçok kurumumuz sekteye
uğradığı gibi eğitim kurumlarımız da bundan
olumsuz anlamda etkilendi. Çünkü hiçbirimizin öngörüsünde olmayan, hiçbirimizin
hesap edemediği hain bir girişimdi malumunuz.
Dolayısıyla, bu darbe girişimi
sonrası bazı devlet üniversitelerindeki açığa alma ve
göreve son verme olayları, kapatılan vakıf üniversiteleri ve
yeni açılan devlet üniversitelerinin mevcut ihtiyaçlarının
karışlanmaması hâli ortaya çıkınca birazcık
gerçekten dikkatli davranmak zorundayız diye düşünüyoruz. Bunu
söylerken neyi kastediyorum? Bakın, Türkiyede hâlihazırda 180 küsur
üniversitemiz var, sanıyorum 65 vakıf hâlihazırda, 118 de devlet
üniversiteimiz var ve bu üniversitelerimizin hemen hemen hepsinde bir
tıkanıklık söz konusu, bir kadro sıkıntısı
söz konusu. Ama, bunlardan böyle cımbızla çekip bir tanesini öne
çıkarmak gerçekten diğer üniversitelerdeki öğretim üyesi
arkadaşlarımızı birazcık üzdü. Elbette ki Recep Tayyip
Erdoğan Üniversitemiz de gerçekten genç, dinamik, gelişmekte olan bir
üniversite, bölgesinde gerçekten iyi işler yapmaya çalışan bir
üniversite. Bir akademisyen olarak bunu itiraf etmek zorundayım. Buraya
mutlaka kadro temini yapılmalı öncelikli olarak. Ama, onunla beraber
yeni kurulan birçok üniversitemiz var ve kapatılan vakıf
üniversitelerinin yanı sıra birçok vakıf üniversitesinden de
ayrılan öğretim üyeleri var. Bütün bunları dikkate alarak
gerçekten üniversiteler siyasetin en son girmesi gerektiği yerlerdir.
Hatta cübbelilerin olduğu hiçbir yerde siyasetin olmaması gerekir
yani yargıda da olmaması gerekir, üniversitede de olmaması
gerekir, kışlada da olmaması gerekir. Ama, geçmişten biraz
ders çıkararak ne olur üniversitelere dokunmadan, gerçekten Hattı
müdafaa değil sathı müdafaa. deyip üniversitelerin hepsine,
özellikle kalkınmakta olan üniversitelere bu kadroları bir an önce
tahsis edelim. 230 birine, diğerine hiç. mantığı çok
doğru bir mantık değil. Bunu bir an önce Mecliste tekrar gündeme
getirip hep birlikte, Birlikten kuvvet doğar. mantığıyla
diğer üniversitelerin de ihtiyaçlarını dikkate alıp bu
yeniden dirilişi sağlayalım diyorum, gecenin bu saatinde
hepinizi iyi geceler diliyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Aydın.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 36ncı madde
üzerinde iki adet önerge vardır. Önergeler aynı mahiyette
olduğundan önergeleri birlikte okutacağım ve birlikte
işleme alacağım.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 36ncı
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bihlun
Tamaylıgil Kadim
Durmaz Musa
Çam
İstanbul
Tokat İzmir
Utku
Çakırözer Zekeriya
Temizel Lale
Karabıyık
Eskişehir İzmir Bursa
Mehmet
Bekaroğlu
İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
İsmail
Faruk Aksu Mustafa
Kalaycı Mevlüt
Karakaya
İstanbul Konya Adana
Emin
Haluk Ayhan Deniz
Depboylu Arzu
Erdem
Denizli Aydın İstanbul
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk olarak İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğlu
konuşacak.
Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; önce, bu madde, 36ncı madde ve
ayrıca 6, 12, 13, 14, 15 ve 29uncu maddelerin Anayasanın 87nci
maddesine göre işlem görmesi gerekir. Dolaylı da olsa af
niteliğinde bir değişiklik yapılıyor ve nitelikli
çoğunluk aranması gerekir Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlarım, bu maddede
yapılan düzenleme Adalet ve Kalkınma Partisinin bir
takıntısıyla ilgili, gemilerle ilgili bir madde. Gerekçe
şu: Türkiye'nin kara sularında çok sayıda yabancı
bayraklı gemiler dolaşıyor, özellikle yat, kotra, tekne ve
gezinti gemileri, 6 bin filan. Bunlar Türk Bayrağı açsın. Bu,
bu şekilde, masumane bir şekilde takdim ediliyor. Böyle değil
değerli arkadaşlarım. Bu 6 bin kişi kim? Niye yabancı
bayrakla dolaşıyorlar ve diğerleri niye Türk
Bayrağıyla dolaşıyor? Yapılan bu
değişiklikle, sadece bu şekilde, kotra, yat, tekne ve gezinti
gemileri değil -bu kalemlere bakarsanız- yük ve yolcu gemileri, suda
yüzen her tür taşıt aynı işleme tabi tutulacak. Kim bunlar,
kim? Türkiye tersanelerinde gemi yaptırıp Malta bandırası
alan kim, değerli arkadaşlarım? Lütfen Adalet ve Kalkınma
Partisi milletvekilleri bu soruyu sorsunlar. BMZ Grubun kaç tane böyle gemisi
var? Türk tersanelerinde yaptırılıp yabancı
bandırayla, Malta bandırası ya da başka ülkelerin bandırasıyla
dolaşan kaç tane gemi var?
Değerli arkadaşlarım, bu düzenleme
şahsa özel, kişilere özel yapılan bir düzenlemedir. Bu
kişiler sıradan kişiler değildir değerli
arkadaşlar; bu ülkeyi yöneten, en üst düzeyde yöneten insanların
birinci derece yakınlarıdır değerli arkadaşlarım.
Bunu bilin, bunun ötesinde bir şey söylemeyeceğim.
Değerli arkadaşlarım, Adalet ve
Kalkınma Partisinin ciddi bir problemi var, problem şu: Adalet
ismiyle geldiniz, adalet arayışıyla geldiniz ama bundan önce
eleştirmiş olduğunuz iktidar yapma biçimi, siyaset yapma
biçiminin aynısını yapıyorsunuz. Daha evvel bu kürsüden
ifade etmiştim, siz de siyaseti birikim ve tahakküm aracı olarak
görüyorsunuz. Sizin için de siyaset yapmak, dolayısıyla devlete
gelmek, devlet imkânlarını kullanarak kendisi ve
yakınlarını bir adım öne geçirmek, öne geçtikten sonra
geride kalan insanlara tahakküm etmek. Maalesef, bu şekilde bir siyaset
yapıyorsunuz. Bunu bu şekilde bilelim. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, bu Hükûmet,
sizin Hükûmetiniz sürekli olarak 2002yle 2016
karşılaştırması yapar, 2017
karşılaştırması yapar, der ki: Biz geldiğimizde
2002de asgari ücret bu kadardı, şimdi şu kadar oldu.,
Kişi başına millî gelir bu kadardı, şu kadar oldu.
Arkadaşlar, bilirsiniz, mutlaka biliyorsunuzdur, 1 trilyon dolara
yakın kaynak kullandınız. Bu paralar içeride üretilmedi, 500
milyar doları zaten cari açıkla gitti, hepsi borç alındı bu
paraların. Ne yaptınız bu paraları değerli
arkadaşlarım? Şimdi, ekonomi bohça, yama tutmuyor diyoruz; her
gün, her gün ekonomiyi düzeltmek için birtakım acil, panik hâlinde
tedbirler alıyorsunuz, torba yasalar çıkarıyorsunuz. Peki, ne
oldu bu paralar? Şimdi diyeceksiniz ki: Yollar yaptık, duble
yollar. Kaç lira? İşte, Havaalanı yapıyoruz. Evet,
yapıyorsunuz, ne de güzel yapıyorsunuz, iyi yapıyorsunuz ama ne
kadar? Arkadaşlar, siz bu paraları tüketime yani yabancılardan
aldığımız parayı yine yabancıların
mallarının tüketimine harcadınız ve daha başka bir
şeye de harcadınız; inşaata, betona döktünüz.
Beton deyip geçmeyin değerli
arkadaşlarım, sizin bir de medeniyet iddianız var, medeniyet.
Daha evvel de söylemiştim, dışarıdan birisi gelse baksa,
elli sene sonra incelese, tarihe baksa nasıl bir medeniyet? Adalet ve
Kalkınma Partisinin medeniyet iddiası var ya; medeniyeti diriltme,
inşa etme, nasıl bir medeniyet? Beton arkadaşlar, beton. Buna
bizim tıpta da, başka yerlerde de gigantomani diyorlar
arkadaşlar. Şu demek, daha evvel başka ülkelerde de
görülmüş: Gücün simgesi olarak yüksek binaları göstermek. Siz böyle bir
şey yapıyorsunuz ama siz başka bir şey daha
yapıyorsunuz; sizden öncekilerin yaptığı,
eleştirmiş olduğunuz iktidarların yaptığı
başka bir şeyi daha yapıyorsunuz: Siz maalesef lobilere
çalışıyorsunuz, güçlülere çalışıyorsunuz,
güçlülerin istediklerini yapıyorsunuz. Bu gelen pakette 10 milyar TL
civarında bir kaybı var hazinenin, devletin ama bunun ancak onda 1i
garibanlara gidiyor, diğerlerinin tamamı tuzu kurulara gidiyor,
kotraları olanlara gidiyor, tekneleri olanlara gidiyor. Kim bunlar, bir
daha soruyorum, bir daha soruyorum değerli arkadaşlarım: Türkiye
tersanelerinde gemi yaptırıp Malta bandırası alanlar
kimdir? Siz bunlara hizmet ediyorsunuz.
Saygılarımla. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN Buyurun, bir dakika
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
446 sıra sayılı Kanun Tasarısının bazı
maddelerinde af niteliğinde düzenlemeler olması nedeniyle nitelikli
çoğunluk aranması gerektiğine ve bu düzenlemelerin
oylamasının yarına bırakıldığı takdirde
anayasal bir eksiklik olmayacağına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, biraz önce sayın hatibin de söylediği gibi,
6, 12, 13, 14, 15, 29 ve 36ncı maddelerde bazen doğrudan, bazen
dolaylı olarak af niteliğinde düzenlemeler var. Bu konuda, geçmişte
Anayasa Mahkemesinin sadece hürriyeti bağlayıcı cezalarda
Meclisin af yetkisini kullanırken nitelikli çoğunluk aramasıyla
ilgili bir kararı var. Ancak, bu saydığım maddelerin
bazılarında kovuşturma dışı bırakılan,
yürümekte olan dava varsa düşürülen, kesinleşmiş dava varsa yok
sayılanlar içinde hürriyeti bağlayıcı cezaların
olduğu -dolaylı olarak- suçları da kapsıyor. Bu nedenle, bu
nitelikli çoğunluk dediğimiz 330; kanunun son iki maddesindeyiz,
hatta son maddeye kadar da gelebiliriz ama bu nitelikli çoğunluk gereken
düzenlemelerin oylaması yarına bırakıldığı
takdirde hiç olmazsa anayasal bir eksiklik yapılmamış olacak.
Anayasa Mahkemesinin verdiği karar motamot, tam olarak doğru ve
burada hiç hürriyeti bağlayıcı ceza olmasa dahi bir diğer
başvuruda Anayasa Mahkemesinin o tek kararındaki fikrini devam
ettireceğinin de bir garantisi yok. Mecliste nitelikli çoğunlukla
ilgili, iktidar partisinin bu süreçte bir sıkıntısı da
yokken oylamanın yarına bırakılması, hatta, 6, 12, 13,
14, 15, 29 ve 36ncı maddelerde tekririmüzakere yapılırsa
eğer CHP Grubu olarak konuşmacı
koymayacağımızı ve sadece oylamanın yenilenmesiyle bu
konuda, hiç olmazsa, nitelikli çoğunluk aranmasının önünü
açacağımızı ifade ediyorum.
Takdir yönetim olarak
sizindir, eğer bu yönde bir takdir kullanırsanız çok doğru
olur. İktidar partisinin de bu konuya karşı
çıkmayacağını düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben
teşekkür ederim.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI (Devam)
6.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının, 446 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 6ncı ve 36ncı
maddelerinin af ihtiva ettiğinden bahisle oylamada nitelikli
çoğunluğun gerektiğine dair bir itiraz olduğuna, bu
maddelerin ceza hukuku anlamında bir af içermediğine ve bu nedenle
nitelikli çoğunluk aramaya gerek olmadığına ilişkin
açıklaması
BAŞKAN Sayın Özgür Özel, geçmişte
de böyle tartışmalarımız olmuştu. Ben şimdi size
bir açıklama yapayım, düşüncem de aynı yöndedir. Evet, 446
sıra sayılı Kanun Tasarısının 6ncı ve
36ncı maddelerinin oylamasında bu maddelerin af ihtiva
ettiğinden bahisle oylamada nitelikli çoğunluğun
gerektiğine dair bir itiraz olmuştur, Sayın Özel de bu konuda
bir açıklama yaptı aynı mahiyette.
Şunu açıklamak ve vurgulamak isterim ki
görüşülmekte olan tasarının 6ncı ve 36ncı
maddelerinin içeriğine bakıldığında ceza indirimi veya
cezanın genel affı olarak bir durum olmadığı,
6ncı maddede fazla ve yersiz ödenen ve geri alınması gereken
tutarlar ile bunlardan doğan faizlerin terkinine, 36ncı maddede ise
yabancı bayrak çekilmiş olan yat, kotra, tekne ve gezinti gemilerinin
Türk Bayrağına geçişine ilişkin istisnalar
düzenlenmiş, bu işlemin gümrük vergisi dâhil her türlü vergi, resim,
harç, fon ve paylardan müstesna olduğu hükme
bağlanmıştır. Her iki maddede de ekonomik istisnanın
söz konusu olduğu, ceza hukuku anlamında bir af olmadığı
görülmektedir. Bu nedenle, Anayasanın 87nci maddesinde ve İç
Tüzükün 92nci maddesinde öngörülen nitelikli çoğunluklu bir kabul
şartına bakmak uygun değildir.
Konuya ilişkin, Anayasa Mahkemesinin 22/11/2007
tarihinde yayımlanan 22/12/2006 tarihli 120 sayılı
Kararında Anayasanın 87nci maddesinde düzenlenen genel af ve özel
af kapsamının maddi ceza hukukuyla sınırlı olarak
anlaşılması gerektiği, genel af ve özel af kavramlarının
ceza hukukuna özgü kavramlar olduğu, ceza hukuku alanı
dışında kullanılmadığı, bu kavramların
tanımlarının, hüküm ve sonuçlarının da ceza hukukunca
düzenlendiği açıklanmıştır. Bu nedenle, yapılan
bu işlemin geçmiş uygulamalarla uyumlu olduğu da görülmektedir.
Nitekim, Genel Kurulun 9/11/2016 tarihli 18inci Birleşiminde ve 4/11/2004
tarihli 14üncü Birleşiminde de ertelemeye ve şartlı
salıvermeye ilişkin maddelerin oylamalarında nitelikli
çoğunluk aranmamıştır.
Bu nedenlerden dolayı itirazlara ilişkin
Başkanlığımızın yapacağı herhangi bir
işlem olmadığını bildiriyorum ve işlemlerimize
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim.
Mutabakatımız yok. Konu usul
tartışmasına esastır ancak fikrinizin
değişmeyeceğini de bir nevi ihsasırey de yaparak ifade
ettiniz.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN Rica ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Konuyu Anayasa Mahkemesine
götüreceğiz tabii ki.
BAŞKAN Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, gerçekten, Anayasa Mahkemesinin 2006 tarihinde
aldığı, 2007de yayımlanan kararını çok net bir
şekilde ifade ettiniz, onun için söz hakkımdan vazgeçiyorum. Biz de
Başkanlık Divanının görüşüne katılıyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1. Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/796) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 446) (Devam)
BAŞKAN Evet, Sayın Mehmet
Bekaroğlunun konuştuğu önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Aynı mahiyetteki diğer önergenin
gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Haksız rekabete ve yasa yoluyla kişisel
avantajlara zemin hazırlayacağı düşüncesiyle maddenin
taslaktan çıkarılması öngörülmektedir.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
37nci maddede iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446 sıra
sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 37nci maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendinde geçen ve 32 nci maddesi
ibaresinin 32 nci ve 33 üncü maddesi şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet Doğan Kubat Ramazan Can
Amasya İstanbul Kırıkkale
Mehmet Demir Osman
Aşkın Bak Osman Mesten
Kırıkkale Rize Bursa
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 446 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 37nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla
Bihlun Tamaylıgil Kadim Durmaz Mehmet Bekaroğlu
İstanbul Tokat İstanbul
Musa Çam Zekeriya Temizel Lale Karabıyık
İzmir İzmir Bursa
Utku Çakırözer Oğuz Kaan
Salıcı
Eskişehir İstanbul
MADDE 37- (1) Bu Kanunun;
a) 10uncu maddesiyle 3065 sayılı Kanuna
eklenen geçici 37nci madde, 17nci, 18inci, 28inci maddesiyle 5520
sayılı Kanuna eklenen geçici 9uncu madde ve 32nci maddesi 1/1/2017
tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
b) Diğer hükümleri ise yayımı
tarihinde,
yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) -
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sayın Oğuz Kaan Salıcı konuşacak.
Buyurun Sayın Salıcı. (CHP
sıralarından alkışlar)
OĞUZ KAAN SALICI (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben aslında 37nci madde
üzerine değil de güncel tartışmalar üzerine görüşlerimi
ifade etmek istiyorum çünkü bu konu bugün gece boyunca çok fazla
konuşuldu, kanundaki maddeler.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Adalet ve
Kalkınma Partisinin bir kuruluş felsefesi vardı, bir kuruluş
anlayışı vardı. 2002 yılında sizi iktidara
getiren, yüzde 34 oy almanıza neden olan bir anlayış vardı,
bu da sizin parti programınızda somutlaşmış olan bir
anlayıştı. Takdir edersiniz ki parti programları, siyasi
partilerin ortak fikrinin tartışıldıktan sonra
yazıldığı ve o partiyi kuranların, daha sonra üye
olanların üzerine mutabık kaldığı programlardır.
Dolayısıyla, parti programları her bir siyasi parti için
önemlidir ama siz uzun zamandan beri ne kuruluş programınızdan
ne kuruluş felsefenizden, hatta kuruluşta dile getirmiş
olduğunuz sloganlardan da bahsetmiyorsunuz, hatta bazı
kurucularınızdan da kurtulmuş durumdasınız.
Örneğin, bugün bazı kurucularınızın da içinde yer aldığı
birçok eski milletvekili sizin şu anda Anayasa değişikliği
konusunda yapmış olduğunuz hatalarla ilgili ya da devlet
yönetiminde yapmış olduğunuz hatalarla ilgili bir bildiri
yayımladılar, hepinize tavsiye ederim, bir ara bakın çünkü
önemli tespitler var orada. Sizin aranızdan çıkmış
arkadaşların olmuş olmasının da ekstra bir ehemmiyeti
var diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, bugün iktidara
geldiğinizden daha fazla yoksulluk var Türkiye'de, daha fazla yoksul var.
Bir zamanlar bırakın yoksulluğu, açlık
sınırının 1.405 lira olduğu bir ülkede şu anda
asgari ücret net 1.404 liraya tekabül ediyor. Yasaklardan yani sizin
başlangıçtaki sloganlarınızdan birisi olan Yasaklardan
kurtulacağız. bölümünden hiç bahsetmeye bile gerek duymuyorum.
Birçok yasayı buradan jet hızıyla geçirmeye çalışıyorsunuz.
Soruyoruz Nedir aceleniz? diye, sizden aldığımız somut
bir cevap yok. Kimse duymasın diye Meclis Televizyonu yayın
yapmıyor. Sayenizde bazı arkadaşlarımız canlı
yayın konusunda teknik uzmana dönüştüler. Bizim arkadaşlarımız
kendi yayınlarını yapıyor. Bununla ilgili de doyurucu ve
somut bir cevap alamıyoruz.
Sizin o başlangıçtaki kuruluş
felsefenizi ifade eden programdan bazı alıntılar
yapacağım. Şu anda bulunduğumuz durumla çok alakalı.
Eminim sizler de okumuşsunuzdur kendi programınızı.
Örneğin, arkadaşlar, programınızda Partimiz toplumsal
düzenin teminatı olan adalet sistemine azami ölçüde güvenin tesisini
sağlayacaktır. deniyor. Adalet mekanizmasına güven şu anda
yüzde 2,5. Araştırmalar bunu gösteriyor. Cumhuriyetin temel
nitelikleri korunarak devlet yönetiminin esas hükümlerine yer verilecektir.
deniyor. Bu kürsüden, Bursa Milletvekili, Anayasa Komisyonu üyesi İsmail
Aydın ilk 4 maddenin değiştirilebileceğini ifade etti.
Sayın Başbakan çıktı, bununla ilgili bir açıklama
yaptı ama yapmış olduğu açıklama Ya İsmail, bu
kadar kritik bir zamanda böyle bir açıklama yapılır mı?
türünde bir açıklamaydı. (CHP sıralarından
alkışlar) Anladığım kadarıyla, Anayasa
sürecindeki ortağınızın da sıkıştırmasıyla
geldi bu açıklama. Ama mesela, şu andaki Meclis Başkanı -kendisine
de acil şifalar diliyorum- Sayın Binali Yıldırım,
Sayın Davutoğlu ve daha önceki başbakan zamanlarında
defalarca laikliğin Anayasadan çıkarılmasını gündeme
getirdi. Sıradan birisi değildir, partinizin önemli isimlerinden bir
tanesidir. Ne Sayın Binali Yıldırım ne Sayın
Davutoğlu, hiçbiri bu konuyla ilgili bir cevap verme ihtiyacını
duymadı çünkü kritik bir zamanda değildi, bir oylama zamanında
değildi. Diyorsunuz ki arkadaşlar programınızda: Yasama,
yürütme ve yargı erkleri arasındaki ilişkiler açık, net ve
anlaşılabilir bir biçimde belirtilecektir. Şimdi, bu konuda
hakkınızı yemeyelim. Gerçekten yasama ile yürütme
arasındaki ilişkiyi çok net açıklamışsınız,
hepsini toplamışsınız, toptan başkan seçilecek
kişiye bağlamışsınız. Kuvvetler ayrımı
ilkesi hassasiyetle uygulanacaktır. diyorsunuz. Kuvvetler
ayrımı ilkesi net bir biçimde kuvvetler birliğine
dönüşmüş. Yasama, yürütme ve yargı güçleri arasında denge
ve denetim sağlanacaktır. demişsiniz. Denge de yok, denetim de
yok; dengesiz ve denetimsiz bir değişiklik ortaya
çıkmış. Parlamentonun yasa çıkarmada, denetimde etkin,
bağımsız ve verimli olması için gerekli düzenlemeler
yapılacaktır. demişsiniz. Parlamento baypas edilmiş, 550
milletvekili çıkmış 600e. Yani o milletvekillerinin hiçbir
etkisi yok. Emin olun, bu değişiklik geçerse, bir sonraki dönem
seçilecek olan 600 tane milletvekili herhâlde telefon etse Çankaya nüfus müdürü
o kişinin telefonuna çıkma ihtiyacı duymaz çünkü yürütmeyle
ilgili elinde hiçbir şey yok, tamamı bakanlıklarda olacak ki
sayın bakan da zaten buradan seçilmiş olmayacak.
Dolayısıyla, ortada Türkiye'nin içinde bulunduğu duruma uymayan,
yönetilemez bir yapı ortaya çıkacak.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Salıcı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446 sıra
sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 37nci maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendinde geçen ve 32 nci maddesi
ibaresinin 32 nci ve 33 üncü maddesi şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Osman
Aşkın Bak (Rize) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Rize Milletvekili
Sayın Osman Aşkın Bak konuşacak.
Buyurun Sayın Bak. (AK PARTİ, CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
Muhalefetten de alkış aldınız,
iktidardan da. Bravo, tebrik ederim sizi.
Buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) Çok seviyoruz
Sayın Aşkın Bakı. Laf atma imamı.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sataşma imamı,
sataşma.
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, 446 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 37nci maddesinde grubumuzun önergesi üzerinde söz
aldım, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Bu da Meclisin laf atma
imamı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Örnek
alın
Örnek alın
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) Kanun
Tasarısının 37nci maddesi bir yürürlük maddesi olarak
düzenlenmiştir ama ben 35inci maddeyle ilgili konuşacağım.
VELİ AĞBABA (Malatya) Arkadaşlar,
Aşkına asla laf atmayın(!)
MELİKE BASMACI (Denizli) Başkanım,
laf atmıyoruz Osman Beye(!)
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) 35inci maddede
Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesine 230 tane kadro veriliyor. Tabii, Recep
Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rizede 2006 yılında kuruldu ve
gelişmekte olan, yine genç, dinamik bir üniversite. Kadro
ihtiyacımız var.
Kimse böyle bir ayrıcalık
yapıldığını düşünmesin çünkü Recep Tayyip
Erdoğan Üniversitesine kurulurken emsallerine göre eksik kadro
verilmiş.
VELİ AĞBABA (Malatya) Aşkın,
şu gruba bak, gruba.
MELİKE BASMACI (Denizli) Hiç laf
atmıyoruz (!)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, hiç dikkate almayın onlar konuşsun. Osman çok güzel konuşuyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla)
Dolayısıyla, burada bu eksiklik gideriliyor. Bu eksikliğin
giderilmesinde yüce Meclisimize teşekkür ediyoruz. Recep Tayyip
Erdoğan Üniversitesi, bölgesinde bilimsel çalışmalara imza atacak,
önemli gelişmelere imza atacak bir üniversite. Tabii, Rize,
üniversitesiyle gurur duyuyor, ismiyle de gurur duyuyor. (AK PARTİ
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar) Recep Tayyip
Erdoğan Üniversitesi, Sayın Cumhurbaşkanımızın ismi
ve seçimlerde de Rize bize her zaman 3-0; 3 milletvekili veriyor, yüzde 76 oy
veriyor, Türkiye birincisi yapıyor.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Üniversiteye siyaset
sokma Osman.
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) - Ben burada, Rize
halkı adına, Rize milletvekilleri adına, sizlere teşekkür
ediyorum. Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi camiası adına
hepinize teşekkür ediyorum. Bu kanunun hayırlı
olmasını temenni ediyorum.
Hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Mecliste laf atmak, dozunu kaçırmadıkça bir ritüel. Osman
Arkadaşımız bazen kaçırsa da bu işi çok iyi
yapıyor diye biliyorduk ama Osmanın laf atıp da üç
buçuğuncu dakikada kürsüden indirebildiği hiçbir CHP milletvekili
yok. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sayın
Başkanım, sataşma var. (CHP sıralarından
gülüşmeler)
Ben bir tamamlayayım isterseniz. Bir dakika
verin, ben tamamlayacağım.
BAŞKAN Sataşmadan; gel, bir dakika.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Aynı şeyleri söyleyeceksin, biliyoruz.
IX.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
7.- Rize Milletvekili Osman
Aşkın Bakın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin, yerinden sarf
ettiği bazı ifadeleri sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bir dakika
konuşacağım. (Gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri bir dakika
Lütfen
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, gece geç, sabah saatlerine
doğru yaklaşıyoruz. Ben, tabii, iyi konuşurum ama
konuşunca da
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Tamam,
ne söyleyeceğini biliyoruz zaten.
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) - Şimdi siz
seçim sonuçlarını hatırlarsınız, üzülürsünüz,
moraliniz bozulur, onun için oralara girmedim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler) Biliyorsunuz, 11 seçimde hep kaybettiniz, AK PARTİ bütün
seçimleri kazandı.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Millet
bizi seçmiyor(!) Cümleler aynı. Ezberledik Osman söylediklerini,
ezberledik.
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) - Ben Rizeden örnek
verdim ama bu zamana kadar girdiğiniz bütün seçimleri kaybettiniz, yüzde
25i aşamadınız. Biraz daha çalışmanız
lazım. (AK PARTİ sıralarından Bravo! sesleri,
alkışlar) Anayasa değişikliği için, bence referandum
için siz şimdiden dolaşmaya başlayın,
çalışın, burada konuşmakla olmuyor. Vatandaşa giderek
anlatmanız lazım Anayasa değişikliğini. (CHP
sıralarından gürültüler)
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Osman,
ya şu kelimeleri bir değiştir Allah aşkına.
MELİKE BASMACI (Denizli) Bir bak yerdeki
yaprağa, bir zamanlar o da yukarıdan bakardı toprağa.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, ayıp
oluyor ama artık. Tamam.
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) Bana göre iyi okumamışsınız,
iyi anlamamışsınız bu Anayasa değişikliğini.
BAŞKAN Her şeyi dozunda
bırakalım, lütfen.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Hep
aynı şeyleri söylüyor. Hep aynı; aynı kelime, aynı
cümle.
OSMAN AŞKIN BAK (Devamla) Bu, Türkiyede bir
değişimi ifade ediyor. CHPye şunu söylüyorum: Çok
çalışmanız lazım bize yetişmeniz için.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Hayır, hayır
Hayır
arkadaşlar
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, hayır, cevap
vermeyeceğim, tutanağa geçsin sadece.
Aslında, tutanağa geçmiş bir
şeyden bahsediyorum. Osman laf atarken de aynı sözleri söylüyor,
kürsüde de olsa aynı sözleri söylüyor. (CHP sıralarından
alkışlar, AK PARTİ sıralarından İstikrarlı,
istikrarlı sesleri)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Olsun
Bütün seçimleri
de kazanıyor.
BAŞKAN Demek ki çok inandığı
şeyler, çok doğru şeyler, her yerde tekrar ediyor.
Hemşehrim
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 64, İç Tüzük 64.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1. Türkiye Cumhuriyeti Emekli
Sandığı Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/796) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 446) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
38inci maddede bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 446
sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı
Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
38'inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bihlun Tamaylıgil Kadim Durmaz Musa Çam
İstanbul Tokat İzmir
Zekeriya Temizel Lale
Karabıyık Bülent
Kuşoğlu
İzmir Bursa Ankara
Mehmet Bekaroğlu Utku Çakırözer Eren Erdem
İstanbul Eskişehir İstanbul
MADDE 38- Bu Kanun hükümleri Bakanlar Kurulu
tarafından yürütülür.
BAŞKAN Komisyon okunan önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sayın Eren Erdem konuşacak.
Buyurun Sayın Erdem. (CHP
sıralarından alkışlar)
EREN ERDEM (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; bugün Kurtuluş
Savaşımızın ismi bilinmeyen kahramanlarından biri
olan Derviş Paşanın vefat yıldönümü. Hayatının
sonuna kadar Mustafa Kemal Atatürkün yanında mücadele etmiş bir
isimden bahsediyoruz.
Arkadaşlar, Derviş Paşanın bir
özelliği var: Namazgâhını siper edinerek birinci antiemperyalist
Kurtuluş Savaşımızda öncülük etmiş, akabinde
çıkmış olan bütün isyanları da bastırma görevinde
bulunmuştur. Cumhuriyeti görmüştür, Millî Savunma Bakanlığı
Müsteşarı olarak görev yapmıştır ve seksen beş
yıl önce bugün hayatını kaybetmiştir.
Arkadaşlar, bu topraklar Derviş Paşa
gibi böyle askerler de görmüştür, 15 Temmuzda kendi halkına
kurşun sıkan askerler de görmüştür, asker kılıklı
teröristler de görmüştür. Ama onun bir özelliği vardır beni
etkileyen: Bir elinde mavzer, bir elinde de yüreği vardır ve
arkadaşlar, Derviş Paşa secdegâhını defaatle
gözyaşlarıyla ıslatmasıyla bilinir. O günlerde secdeye
kapanarak halkı aldatan derviş kılıklı
meczupların iş tuttuğu emperyalistlerle çarpışma
onurunu başının üstünde taşımıştır
değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Aynı şekilde, cumhuriyetin de
faziletlerini yaymaya çalışmıştır. O günlerde
kendisini zıllullah filarz yani yeryüzünde Allahın gölgesi
addeden iradenin de karşısında İlayıkelimetullahın
şûra ve meşveret ilkesini savunmuştur yani cumhuriyeti
savunmuştur, cumhuriyetin yanında olmuş ve mücadele
etmiştir değerli arkadaşlar. 1923te iradenin saraydan
alınıp halka verilmesinde Derviş Paşa gibi isimlerin çok
büyük emeği olmuştur değerli arkadaşlar. O günlerde
kimileri İngiliz emperyalizmiyle iş tutuyor, sözde hilafet getirmek
için özde İngiliz şansölyelerinin kılıçlarındaki masum
kanının üzerine saltanat inşa etmeye çalışıyordu
değerli arkadaşlar. İşte o güruha, benim defaatle üzerine
tefekkür etme imkânı bulduğum -ki bugünlerde onun eksikliğini
yaşadığımızı da ifade etmeliyim, şu
yoğunluk nedeniyle bize belki de bu tefekkür imkânını vermiyor
Parlamento bugünlerde; buradaki herkes eminim böyle bir problem
yaşıyordur- Kuran işte o güruha Allah ile aldatanlar diyor
değerli arkadaşlar.
Derviş Paşa inançlı biriydi, dindar
biriydi, Allah ile aldatmaya da karşıydı, Fatır suresinin
5inci ayetinde geçen Allah ile aldatmaya da karşıydı,
Allahın eşrefi mahluk dediği o yaratılmışların
en yücesinin egemenliğini savunuyordu; onun için cumhuriyetin yanında
durdu. Bizler de arkadaşlar, bugün onun ardından yüreklerimizi
birleştirip Fatiha okuyabiliyoruz. O yüzden ben diyorum ki değerli
arkadaşlar: Gelin, Derviş Paşanın kemiklerini
sızlatmayalım, Derviş Paşa bizim değerimizdir.
Değerli arkadaşlar, Derviş
Paşayı anlattıktan sonra
Bir de tabii bir realitemiz var: O
günlerde sahte dervişler vardı, üçkâğıtçı mollalar
vardı, Kuranı mızrak ucuna takanların iradesini
savunanlar vardı; aynı şekilde, yoksulun ve horlanmışın
değil, istifleyenin, biriktirenin, imtiyaz sahibi olmaya
çalışanların yanında olanlar vardı;
zorbalığın, zulmün yanında duranlar vardı
arkadaşlar. O gün Derviş Paşanın yapmaya
çalıştığı şeyin adı, arkadaşlar millî
egemenliği tesis etmekti ama onun karşısında, yeniden o
egemenliği alıp saraylara sokuşturmak isteyenler vardı.
Değerli arkadaşlar, bakınız,
bizler burada sadece kendi çocuklarımız için değil, sizlerin
çocukları için mücadele ediyoruz. Siz belki buna
inanmayacaksınız ama biz sizlerin çocuklarını çok seviyoruz
değerli arkadaşlar, sizlerin de bizlerin çocuklarını
sevdiğinizden en ufak bir tereddüt dahi duymuyoruz. Ama diyoruz ki
değerli arkadaşlar, bakın: Gelin, bu işi bir kişiye teslim
etmeyelim. Unutmayalım, bugünkü sarayda bir ifade kullanılmıştı,
Tarih anlayışımızın 1919dan itibaren
yazılmasına karşıyım. denmişti. Değerli
arkadaşlar, 1919 demek, 15 yaşındaki çocukların yalın
ayakla birinci antiemperyalist Kurtuluş Mücadelesine katkı
sunması demektir. Bugün Doksan yıllık reklam arası. diye
küçümsediğimiz bu süreç hepimizin mihenk taşıdır, hepimizin
namusudur, hepimizin iradesidir. Demin bir milletvekili
arkadaşımız dedi ki: Benim dedem Çanakkalede şehit oldu.
Bundan kimsenin şüphesi olabilir mi? Buradaki herkes o antiemperyalist Kurtuluş
Savaşında mücadele etti.
O yüzden, arkadaşlar, görevlerimizi
hatırlayalım. Yapmamız gereken şey, Derviş
Paşalar gibi; tıpkı bu ülkeye kanını dökmüş,
evlatlarını siper etmiş, namazgâhını siper etmiş,
secdegâhını siper etmiş olan o irade gibi çelikten o
gömleği giyinip millî egemenliği saraylara değil, milletin
iradesinin tecelligâhı olan Meclise teslim etmektir değerli
arkadaşlar.
Tekrar teşekkür ediyorum, sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, böylelikle, ikinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Tasarının tümünü oylamadan önce, İç
Tüzükün 86ncı maddesi gereğince oyunun rengini belli etmek üzere,
lehte, Elâzığ Milletvekili Ejder Açıkkapıyı kürsüye
davet ediyorum.
Buyurun Sayın Açıkkapı. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; 446 sıra sayılı
Kanun Tasarısı hakkında lehte söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle yüce Meclisimizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Önceki gün, Diyarbakırda şahadete yürüyen
4 polis kardeşimizi kaybettik. Yüce Allahtan polis kardeşlerimize
rahmet diliyorum, ailelerine ve milletimize sabırlar diliyorum.
Ayrıca, Reina saldırısında 39
kişiyi katleden saldırgan dün yakalandı. Ben bu vesileyle de
güvenlik güçlerimize bu başarılarından dolayı teşekkür
ediyorum.
AK PARTİ, kurulduğu günden bu yana, yüce
milletimizin özlem duyduğu, gıpta ettiği, hayalini kurduğu
ihtiyaç ve beklentileri ne ise bu beklentileri ve ihtiyaçları
karşılamaya yönelik olarak her türlü düzenlemeyi millî iradenin
tecelligâhında görüşerek önemli kanunlar çıkarmış ve
çıkarmaya devam edecektir. AK PARTİ olarak on beş yıl
boyunca necip milletimizin gönlünü fetheden çalışma
anlayışıyladır ki bugünlere geldik. Bu çalışmaların
bir sonucu olarak ortaya koyduğumuz hizmetleri ve
çalışmalarımızı görmezden gelip görmek istemeyenler,
anlamak istemeyenler, hafife almak isteyenler olabilir. Ancak
yaptığımız hizmetleri gören ve bugüne kadar ak
kadroları iktidara taşıyan çok şükür ki asil bir milletimiz
var.
Milletimize herkes güven duysun, kararlarına
herkes saygı göstersin ve iradesini hiç kimse ama hiç kimse hafife
almasın. Hele hele Halk her zaman doğru karar veremez. gibi bir
yanlışa sakın ama sakın hiç kimse düşmesin. Bu millet,
her zor dönemde iradesini sandıklara yansıtarak o zor dönemlerden
çıkışın anahtarı olmuştur. Milletimizi hiç kimse
hafife almasın. Bu millet, 15 Temmuzda ülkesine, vatanına,
demokrasisine, iradesine ve cumhuriyetimize sahip
çıkmıştır; güvendiği, inandığı, onda
kendisini gördüğü kurucu lideri Sayın Recep Tayyip Erdoğana,
Başbakanımız Sayın Binali Yıldırıma ve onun
yol arkadaşlarıyla birlikte bugün bu yüce Meclis çatısı
altında bulunan bütün siyasi partilere sahip
çıkmıştır. Alçaklara, vatan hainlerine, maşalara,
maşaların ağababalarına bu coğrafyada hiçbir zaman
geçit vermeyeceğiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Hakka yürüyerek şehadete koşan
şehitlerimizi unutmayacağız. Bugüne kadar zaferleriyle
övündüğümüz muzaffer ceddin torunları olduklarını 15 Temmuz
gecesi bütün dünyaya göstermiştir bu millet. Senaristlerin
oyunlarını bugüne kadar bozduk, bundan sonra da bozmaya devam
edeceğiz. Taşeron örgütler FETÖye, PKKya, DAEŞe, PYD-YPGye,
DHKP-Cye ve türevlerine karşı milletimizin asil evlatlarıyla,
Ömer Halisdemirlerle, Fethi Sekinlerle ve tüm güvenlik güçlerimizle hak
ettikleri cezayı mutlaka vereceğiz.
Marmarayı yapmayın, üçüncü
havalimanını yapmayın, nükleer enerji santrallerini
yapmayın, Kanal İstanbulu yapmayın. diyenlere inat
hizmetlerimize devam edeceğiz. Bu asil millet her türlü hizmeti fazlasıyla
hak ediyor. 2016 yılının son aylarında dünyanın
gıptayla izlediği devasa projeler olan Osman Gazi Köprüsü, Yavuz
Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli ve Ilgaz 15 Temmuz İstiklal Tünelini
hizmete açtık.
Her türlü engellemelere, ihanetlere,
tırmandırılmaya çalışılan terör olaylarına,
ekonomimize kurulmaya çalışılan her türlü kumpasa rağmen,
daha pek çok proje ve hizmetlerle ülkemizi ve milletimizi
buluşturacağımızı ifade ediyor, millî iradenin
tecelligâhı yüce Meclisimizi ve milletimizi bir kez daha saygıyla,
hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Tasarının aleyhinde İzmir
Milletvekili Sayın Musa Çam konuşacak.
Buyurun Sayın Çam. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; gecenin ilerleyen
saatlerinde sizleri çok fazla tutmak istemiyorum.
446 sıra sayılı Emekli
Sandığıyla ilgili Kanun Tasarısının aleyhinde
söz almış bulunuyorum. Tabii ki torba kanunların en önemli
meselesi
Bu torba kanunun, 38 maddenin tümü kötüdür. demek mümkün
değil. İçinde gerçekten bizim de desteklediğimiz, hem Plan ve
Bütçe Komisyonunda hem de Genel Kurulda grup başkan vekilimizin
altına imza atmış olduğu önergeler var. Ama torba
kanunların en kötü şeyi -zaman zaman Özgür Özel ve diğer
arkadaşlarımın da söylediği gibi- şu: Bir elma
şekeri düşünün, elma şekerinin dışı şekerli,
yaladığınızda son derece büyük bir keyif verir ama içinde
gerçekten zehirli maddeler de var arkadaşlar; torba kanunların en
dezavantajlı olayı budur. Bu torba kanunun içerisinde,
vatandaşımız için, çiftçimiz için, köylümüz için, efendim
KOBİler için, inanlarımız için son derece yararlı
şeyler var ama kotrasından, yatından bilmem neyine
varıncaya kadar, kamu arazilerinin ve binalarının birtakım
insanlara tahsis edilmesine varıncaya kadar akıl almaz dezavantajlar
da var.
Şimdi, burada arkadaşlar, 12 Aralık
2016 tarihi itibarıyla hâlen ödenmemiş
karşılıksız çeki olan 566.116 kişi, 31/10/2016 tarihi
itibarıyla kredi kartı nedeniyle yasal takip borcu bulunan 2 milyon
233 bin 188 kişi, 31/10/2016 tarihi itibarıyla tüketici kredileri ve
diğer bireysel kredilerden yasal takip borcu bulunan 1 milyon 729 bin 846
kişi, 31/10/2016 tarihi itibarıyla ticari kredilerden yasal takip
borcu bulunan 535.379 şahıs şirketi ile 99.929 sermaye şirketi
bu düzenlemeden faydalanacak arkadaşlar; toplam 4 milyon 166 bin 458
kişi bu düzenlemeden faydalanacak. Yine, bu düzenlemeden arkadaşlar,
karşılıksız çek borçlusu 198 bin kişi, bireysel
müşteri kredi kartından dolayı 3 milyon 975 bin kişi,
tüketici kredisi ve diğer bireysel kredi müşterisinden 2 milyon 858
bin kişi, ticari nitelikli kredisini ödeyenlerden de 1 milyon 573 bin
kişi olmak üzere, toplam 8 milyon 728 bin kişi; genel toplam olarak
baktığımızda bu düzenlemelerden 13 milyon 302 bin kişi
faydalanacak arkadaşlar. Kötü bir şey mi? Değil.
Biz bunu 4, 5, 6 Ocakta görüştük. 6 Ocakta
çoğunluğunuz yoktu, geri kaldı ve bugüne kaldı. Peki, bizim
bunu 4, 5, 6 Ocakta görüştükten sonra normalde 8, 9unda görüşmemiz
gerekirken bunu bir tarafa bıraktınız, neyi getirdiniz? Anayasa
değişikliğini getirdiniz. Peki, Anayasa
değişikliği 1 kişiyi ilgilendiren bir konu.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) 80 milyon insanı
ilgilendiriyor.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) 80 milyon, 80 milyon.
MUSA ÇAM (Devamla) Burada, 13 milyon kişiyi
ilgilendiren bir konuyu bıraktınız, 1 kişi için yasal
düzenleme yaptınız arkadaşlar. Burada yanlış olan
şudur; biz söyledik: 1 kişi için yasal düzenleme yapıyorsunuz, 1
kişinin geleceği için yasal düzenleme yapıyorsunuz, 13 milyon
kişiyi bir tarafa bıraktınız, gecenin bu saatinde burada
bunları konuşuyoruz ama 1 kişi için geçtiğimiz hafta
içerisinde bizi sabah üçlere, dörtlere kadar
çalıştırdınız, altılara kadar
çalıştırdınız. Bizim karşı
çıktığımız budur arkadaşlar. Kişiler gelip
geçer ama 13 milyon kişiyi ilgilendiren bir konuyu bizim geçtiğimiz
hafta bitirip, hemen Cumhurbaşkanı tarafından onaylanıp,
Resmî Gazetede yayımlanıp bu vatandaşlarımızın
bundan faydalanması gerekirken on gün ertelendi arkadaşlar, neden?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayenizde.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sayenizde ertelendi
ya, sayenizde.
MUSA ÇAM (Devamla) Sadece 1 kişinin
geleceği, onun ihtirasları, onun Köşkteki başkanlık
hevesleridir arkadaşlar.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Önerge veriyorsunuz.
Vatandaş biliyor ne olduğunu.
MUSA ÇAM (Devamla) Bizim karşı
çıktığımız ve inatla söylediğimiz olay da budur
arkadaşlar. Dolayısıyla, geçtiğimiz hafta içerisinde
yapılmış olan tutum ve davranış doğru değildir.
Bizim çıkarmamız gereken kanun buydu arkadaşlar.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Çıkardık
işte.
MUSA ÇAM (Devamla) Biz de bu nedenle gerek Plan ve
Bütçe Komisyonunda ve gerekse burada ilgili maddelerin tamamını
destekliyoruz, veriyoruz, oy verdik arkadaşlar ama şimdi, on gün
sonra bunu buraya getirmek doğru değildir. Vatandaş on gündür
bekliyor, 13 milyon kişi on gündür bekliyor arkadaşlar.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayenizde. Yoklama
istemeyin, yoklama.
MUSA ÇAM (Devamla) Siz bunları ertelediniz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sayenizde.
MUSA ÇAM (Devamla) 1 kişi için burada bizleri
gece yarılarına kadar çalıştırdınız; bunu
kabul etmek mümkün değildir.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Kabul oyu verecek misin Sayın Çam? Kabul oyu verecek misin?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Kabul oyu verecek
misin?
MUSA ÇAM (Devamla) Arkadaşlar, şunu söylememiz
gerekiyor...
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yoklama istediniz
kapattırdınız, önerge verdiniz kapattırdınız.
MUSA ÇAM (Devamla) Aşkın...
Aşkın... Aşkın... Aşkın... Aşkın...
Aşkın... (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Çam... Sayın Çam...
Sayın Çam... Lütfen, siz de laf atmayın.
MUSA ÇAM (Devamla) Değerli arkadaşlar,
dolayısıyla, bu torba kanun içerisinde bizim desteklediğimiz, oy
verdiğimiz maddeler vardır ama geneli olarak biz torba kanunlara
prensip olarak karşıyız.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Evet verecek
misiniz?
MUSA ÇAM (Devamla) Burada temel kanun olarak
değil, bütün kanun tasarı ve tekliflerin ilgili komisyonlarda
görüşülmesi, ilgili komisyonlarda görüşüldükten sonra Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna gelmesi gerekiyor. Yoksa 40 kez Plan ve
Bütçe Komisyonu toplanmış; İçişleri Komisyonu
toplanmamış, bilmem o komisyon toplanmamış, bu komisyon
toplanmamış.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Evet verecek
misiniz?
MUSA ÇAM (Devamla) Sadece bir tane
araştırma komisyonu toplanmış arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MUSA ÇAM (Devamla) Bu doğru değil
diyorum ve bu tasarıya kırmızı oy vereceğimizi de
burada ilan ediyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Çam, teşekkür ederim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bak, ne oldu 13 milyon
kişiye? Evet verecek misin? Yok, Ret veriyorsun değil mi?
YILMAZ TUNÇ (Bartın) 13 milyona ret
veriyorsun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Anayasa
değişikliği 1 kişi için değil, bu milletin
geleceği içindir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için üç dakika süre vereceğim.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da
taşıyan oy pusulasını yine oylama için öngörülen üç dakika
içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Esnaf bekliyor, CHP
Hayır. diyor; tutanaklara geçsin.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN 267
BÜLENT TURAN (Çanakkale) CHP vermemiş mi
Sayın Başkan?
BAŞKAN Bu durumda vermemiş gözüküyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Özgür nerede?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) CHP burada.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne oldu hani Esnaf
bekliyor. diyordunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Musa Bey biraz önce
anlattı. Dışına şeker koyuyorsunuz, içinde zehir var
elma şekerinin; biz onu yemeyiz. Başbakanın,
Cumhurbaşkanının çok sevdiklerinin gemileri ile esnafın
menfaati şekerleme; olmaz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri sonucu
açıklıyorum:
Kullanılan
oy sayısı |
: |
267 |
|
||
Kabul |
: |
236 |
|
||
Ret |
: |
31(x) |
|
|
|
Kâtip Üye Emre Köprülü Tekirdağ |
Kâtip Üye Sema Kırcı Balıkesir |
BAŞKAN Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Hayırlı olsun.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati:01.52
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 02.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Emre KÖPRÜLÜ (Tekirdağ), Sema
KIRCI (Balıkesir)
----- 0 -----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 60ıncı
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
2nci
sırada bulunan, 447 sıra sayılı Kanun Teklifi ile Anayasa
Komisyonu Raporunun ikinci görüşmelerine başlıyoruz.
2.- Adalet ve Kalkınma Partisi
Genel Başkanı İzmir Milletvekili Binali Yıldırım
ve Grup Başkanvekilleri Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş, Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancı, Aksaray Milletvekili İlknur
İnceöz, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan ve İstanbul Milletvekili
Mehmet Muş ile 310 Milletvekilinin Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1504) ve
Anayasa Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 447 ve 447ye 1inci Ek)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada bulunan,
443 sıra sayılı Kanun Tasarısı ile Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
3.- Serbest Bölgeler Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/666) ile Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 443)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunamayacağı anlaşıldığından, kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen işleri
sırasıyla görüşmek için 18 Ocak 2017 Çarşamba günü,
alınan karar gereğince, saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum; bizi bekleyen arkadaşlarımıza da çok
teşekkür ediyorum.
Kapanma Saati: 02.01