TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
71inci
Birleşim
16
Şubat 2017 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Erzurum Milletvekili
Mustafa Ilıcalının, Erzurum EYOF 2017 Avrupa Gençlik Olimpik
Kış Festivaline ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdinin, Türkiyede temel haklar ve
özgürlüklere ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Aydın Milletvekili
Deniz Depboylunun, Aydın ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Kırklareli
Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, kalkınmış ülkelerin ortak
yapısının erkler ayrılığı, az
gelişmiş ülkelerin ortak yapısının ise yetkinin tek
kişide toplanması olduğuna ilişkin açıklaması
2.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, şoför ve nakliyatçıların sorunlarına
ilişkin açıklaması
3.- Adana Milletvekili
İbrahim Özdişin, örtülü ödenekten sadece ocak ayında 163 milyon
TL harcandığına ve Başbakanın bu harcamaları etik
bulup bulmadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, AKP hükûmetleri döneminde korkunç boyutlara
ulaşan kadın cinayetleriyle etkin mücadele için harekete geçilmesi
çağrısında bulunduğuna ilişkin açıklaması
5.- Denizli Milletvekili
Kazım Arslanın, Başbakanın Anayasada yapılmak
istenen değişiklikleri vicdanen ve ahlaken kabul edip etmediğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Hasan Turanın, dinin temeli olan ezanı susturmaya
yeltenen İsrail yönetimini şiddetle kınadığına
ilişkin açıklaması
7.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Akının, Balıkesirdeki devlet hastaneleri ve
hekimlerin sorunlarına ilişkin açıklaması
8.- Uşak Milletvekili
Özkan Yalımın, Uşakın Eşme ilçesinin Güllü köyünde
yaşanan elektrik sıkıntısının çözülmesini talep
ettiğine, işsizlik oranlarında son on yılın zirvesine
ulaşıldığına ve Hükûmetin işsizliği azaltmak
adına hiçbir şey yapmadığına ilişkin
açıklaması
9.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, tutuklu er ve erbaşların bir an önce tahliye
edilmesi için gereken işlemlerin başlatılmasının
beklendiğine, pek çok devlet memurunun ihraç gerekçesinin
açıklanmadığına ve göreve iade edilmesi gerekenlerle ilgili
komisyonların sayısının artırılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
10.- İzmir Milletvekili
Murat Bakanın, Almanyada Diyanet İşleri Türk İslam
Birliğine bağlı imamlarla ilgili casusluk iddialarına,
DİTİB ile Diyanet İşleri Başkanlığı arasında
statüsel bir bağ olup olmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
11.- Manisa Milletvekili Tur
Yıldız Biçerin, Adalet ve Kalkınma Partisi Manisa İl
Başkan Yardımcısının Somada bir toplantıda sarf
ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
12.- Mardin Milletvekili
Ceyda Bölünmez Çankırının, Mardinin trafik sorununu kökten
çözecek projelerin hayata geçişinin müjdesini almanın
mutluluğunu yaşadıklarına ve desteklerini hiçbir zaman
esirgemeyen Başbakan ile Ulaştırma Bakanına hemşehrileri
adına teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
13.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, tenkitlerin haklı ve
dozunda olması gerektiğine, her şeyi tenkit ve itiraz etmenin
bir yıkma hamlesi olduğuna ilişkin açıklaması
14.- Mersin Milletvekili
Hüseyin Çamakın, Hükûmetin sosyal hizmet politikaları nedeniyle
yaşanan sorunlara ilişkin açıklaması
15.- Eskişehir
Milletvekili Utku Çakırözerin, Avrupa Konseyinin
açıkladığı raporda basın özgürlüğü konusunda
Türkiyeye ağır eleştiriler yapıldığına ve
Başbakan Binali Yıldırımın Tatarlarla ilgili
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
16.- Kayseri Milletvekili
Çetin Arıkın, Kayserinin Sarıoğlan ilçesinin Palas
kasabasında yaşanan bir trafik kazasında hayatını
kaybedenlere Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar
dilediğine ilişkin açıklaması
17.- Samsun Milletvekili
Erhan Ustanın, 16 Şubat, Türk Hava Kurumunun kuruluşunun
92nci, Akşemseddinin ölümünün 558inci, tiyatro oyuncusu Gazanfer
Özcanın ölümünün 8inci yıl dönümlerine, eğitim-istihdam
planlamasının olmamasının ülkenin en önemli
sorunlarından biri olduğuna, sağlıkta yardımcı
personel sorununa ve 15 Temmuz hain darbe girişiminde ölen erlerin
iadeiitibarı konusunda devletin hemen bir şey yapması
gerektiğine ilişkin açıklaması
18.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Şırnak Milletvekili Ferhat
Encunun tahliye haberine, Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirelin
tutukluluğunun devamına karar verilmiş olmasının
hukuka aykırı olduğuna, bir operasyon geçiren Diyarbakır
Milletvekili İdris Balukene geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna, Adalet ve Kalkınma Partisi Manisa İl Başkan
Yardımcısının Somada bir toplantıda sarf ettiği
bazı ifadelerine, Cumhurbaşkanı ile Genelkurmay
Başkanının El-Babla ilgili bazı ifadelerine ve on üç gün
bir kuyuda kalan köpeği kurtaran Beykoz itfaiyecileri ile HayKonfede
teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
19.- Ankara Milletvekili
Levent Gökün, Diyarbakır Milletvekili İdris Balukene geçmiş
olsun dileğinde bulunduğuna, on üç gün bir kuyuda kalan köpeğin
hayata döndürülmesinin herkeste bir sevinç uyandırdığına,
16 Şubat Türk Hava Kurumunun kuruluşunun 92nci yıl dönümüne ve
Adalet ve Kalkınma Partisi Manisa İl Başkan
Yardımcısının Somada bir toplantıda sarf ettiği
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
20.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Adalet ve Kalkınma Partisi Manisa İl
Başkan Yardımcısının Somada bir toplantıda sarf
ettiği bazı ifadelerini doğru bulmadıklarına ve bu
kişinin istifasının istendiğine, referandum sürecinde
herkesi sorumlu davranmaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
21.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, Diyarbakır Milletvekili İdris Balukene geçmiş
olsun dileğinde bulunduğuna, Adalet ve Kalkınma Partisi Manisa
İl Başkan Yardımcısının Somada bir
toplantıda sarf ettiği bazı ifadelerine, referandum sürecinde
bütün siyasi tarafların üslubuna çok dikkat etmesini salık
verdiğine ilişkin açıklaması
22.- Ankara Milletvekili
Levent Gökün, TBMM Kanunlar ve Kararlar Başkanlığı
personeli Birol Taştanın CHP Genel Başkanına hakaret
içeren sosyal medya paylaşımları nedeniyle her türlü yasal ve
idari yaptırımın uygulanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
23.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Anayasa referandumuna
gidilirken HDP milletvekillerinin tutuklu olmalarına rağmen Meclisin
her şey olağanmış gibi davranmasını asla kabul
etmediklerine ilişkin açıklaması
24.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, bu yasama haftasında toplam 51 sözleşmenin
yasalaştırıldığına ve emeği geçen herkese
teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukene geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ve on üç
gün bir kuyuda kalan köpeği kurtaran Beykoz İtfaiyesine teşekkür
ettiğine ilişkin açıklaması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebinin, TBMM Kanunlar ve Kararlar
Başkanlığı personeli Birol Taştan hakkında
disiplin cezası uygulandığına ve sosyal medya
paylaşımları suç teşkil ediyorsa hakkında takibat
başlatılmasının mümkün olduğuna ilişkin
açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL
KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Trabzon Milletvekili
Haluk Pekşen ve 27 milletvekilinin, ülkenin içinde bulunduğu siyasi
ve ekonomik krizin turizm sektörüne etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/468)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 22 milletvekilinin, Ankara ilinde
toplu taşımada yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/469)
3.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 milletvekilinin, Türkiyede
artan terör saldırıları, Doğu ve Güneydoğu Bölgesinde
yaşanan olaylar ve Rusyayla yaşanan uçak krizinin turizm sektörüne, ekonomiye
ve istihdama olumsuz etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/470)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- HDP Grubunun, Gaziantep
Milletvekili Mahmut Toğrul ve arkadaşları tarafından,
yaşanan işçi ölümlerinin nedenlerinin
araştırılması ve engellenmesi amacıyla 18/1/2017
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 16 Şubat
2017 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve
ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.- SEÇİMLER
A) TBMM Başkanlık
Divanında Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Başkanlık
Divanında boş bulunan Türkiye Büyük Millet Meclisi Kâtip
Üyeliğine seçim
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Türkiye Cumhuriyeti ile
Afganistan İslam Cumhuriyeti Arasında Stratejik Ortaklık ve
Dostluk Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/325) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 24)
2.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik
Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/454) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 116)
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Habibe
Kadiri Kız Okullarının Kuruluşu ve Faaliyetlerine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/415) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 390)
4.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşma ve Eki Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/691) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361)
5.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Kültür
Merkezlerinin Kuruluşu, İşleyişi ve Faaliyetleri
Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/398) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 229)
6.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik
Krallığı Hükümeti Arasında Askeri İş Birliği
Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/509) ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun (S. Sayısı: 142)
7.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji Alanında
İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/629) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 352)
8.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Norveç Krallığı Hükümeti Arasında Enerji
Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/626) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 194)
9.- Türkiye Cumhuriyeti ile
Nijer Cumhuriyeti Arasında Madenler Alanında
İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/545) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 189)
10.- Türkiye Cumhuriyeti ile
Nijer Cumhuriyeti Arasında Enerji ve Hidrokarbonlar Alanında
İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/616) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 191)
11.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji ve Hidrokarbon
Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/369) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 50)
12.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Sudan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hidrokarbon Alanında
İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/358) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 46)
13.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Sudan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Elektrik Alanında
İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/359) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 47)
14.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Cibuti Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji Alanında
İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/365) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 49)
15.- Türkiye Cumhuriyeti,
Yunanistan Cumhuriyeti ve İtalya Cumhuriyeti Arasında
Türkiye-Yunanistan-İtalya Gaz Nakil Koridorunun Geliştirilmesine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/615) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 190)
16.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/374) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (S.
Sayısı: 74)
17.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
Yönelik Anlaşmaya İlişkin Protokolün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/298) ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu ile
Dışişleri Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 75)
18.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/680) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 339)
19.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Birleşik Meksika Devletleri Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/388) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 163)
20.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/428) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 167)
21.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile İslam Kalkınma Bankası Grubu Arasında Türkiye
ve İKB Üye Ülkeleri Arasındaki Ticaret ve Yatırımların
Teşviki İçin İşbirliğine Dair Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/535) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 216)
22.- Gelişen Sekiz Ülke
Ekonomik İşbirliği Örgütü Şartının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/534) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 215)
23.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Sierra Leone Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari ve Ekonomik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/670) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 338)
24.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kolombiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/384) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 79)
25.- Ekonomik
İşbirliği Teşkilatı Üye Devletleri Arasında
Yatırımların Teşviki ve Korunmasına İlişkin
Anlaşma ile Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Üye
Devletleri Arasında Yatırımların Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın 9/7 nci Maddesinin
Değiştirilmesine İlişkin Protokolün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/706) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 363)
26.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/426) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 166)
27.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Honduras Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/390) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 162)
28.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Nikaragua Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/391) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 164)
29.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Filistin Devleti Hükümeti Arasında Ekonomik
İşbirliği Konseyi Kurulmasına Dair Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/425) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 165)
30.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Gine Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/544) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 201)
31.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Gambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/546) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 202)
32.- 3 Mart 2005 Tarihinde
Pretoriada İmzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile Güney Afrika Cumhuriyeti
Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşmasını Değiştiren Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/363) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 236)
33.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir
Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşması ve Eki
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/429) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 237)
34.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Gambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/539) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 240)
35.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Konsolosluk
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/491) ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 130)
36.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Yolcu ve Eşyanın
Karayoluyla Uluslararası Taşınmasına İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/495) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
155)
37.- Türkiye Cumhuriyeti
Dışişleri Bakanlığı ile Karadağ
Dışişleri Bakanlığı Arasında
İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/512) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 135)
X.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı:
194) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Norveç Krallığı Hükümeti
Arasında Enerji Alanında İşbirliğine İlişkin
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
2.- (S. Sayısı:
46) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve
Sudan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hidrokarbon Alanında
İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
3.- (S. Sayısı:
47) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Sudan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Elektrik Alanında
İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
4.- (S. Sayısı: 49)
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Cibuti Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Enerji Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
5.- (S. Sayısı:
339) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
6.- (S. Sayısı:
163) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşik Meksika Devletleri Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
7.- (S. Sayısı:
216) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İslam Kalkınma Bankası
Grubu Arasında Türkiye ve İKB Üye Ülkeleri Arasındaki Ticaret ve
Yatırımların Teşviki İçin İşbirliğine
Dair Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
8.- (S. Sayısı:
215) Gelişen Sekiz Ülke Ekonomik İşbirliği Örgütü
Şartının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısının oylaması
9.- (S. Sayısı:
338) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sierra Leone Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Ticari ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
10.- (S. Sayısı:
79) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kolombiya Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
11.- (S. Sayısı:
166) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
12.- (S. Sayısı:
162) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Honduras Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
13.- (S. Sayısı:
164) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Nikaragua Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
14.- (S. Sayısı:
165) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Filistin Devleti Hükümeti Arasında
Ekonomik İşbirliği Konseyi Kurulmasına Dair Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
15.- (S. Sayısı:
201) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gine Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
16.- (S. Sayısı:
202) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gambiya Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
17.- (S. Sayısı:
236) 3 Mart 2005 Tarihinde Pretoriada İmzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile
Güney Afrika Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde
Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel
Olma Anlaşmasını Değiştiren Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
18.- (S. Sayısı:
237) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
19.- (S. Sayısı:
240) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gambiya Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
20.- (S. Sayısı:
130) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında
Konsolosluk Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
XI.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili
Müslüm Doğanın, Trabzonda bulunan Çamburnu Tabiat Parkındaki
orman yangınına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/10810)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, sosyal medya
paylaşımları sebebiyle hakkında işlem yapılan
kurum personeline ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep
Akdağın cevabı (7/10814)
3.- Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Trabzonun Sürmene ilçesi Çamburnu
mevkiinde yaşanan orman yangınına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/10830)
4.- Bursa Milletvekili Orhan
Sarıbalın, Trabzonun Sürmene ilçesi Çamburnu mevkiinde yaşanan
orman yangınına ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/10876)
5.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlarca Adıyamana yönelik hizmetler
için ayrılan ödeneklere ilişkin sorusu ve Sağlık
Bakanı Recep Akdağın cevabı (7/10878)
6.- Mersin Milletvekili
Durmuş Fikri Sağların, Trabzon Sürmenede çıkan orman
yangınıyla ilgili iddialara ilişkin Başbakandan sorusu ve
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/11046)
7.- Ankara Milletvekili Aylin
Nazlıakanın, Trabzonun Sürmene ilçesi Çamburnu mevkiinde
yaşanan orman yangınına ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/11082)
8.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlıkta görev yapan özel kalem
müdürlerine ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı (7/11172)
9.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, Artvin ve ilçelerinde maden için tahsis edilen orman
arazilerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/11184)
10.- İstanbul
Milletvekili Erdal Ataşın, Trabzonun Sürmene ilçesinde çıkan
orman yangınıyla ilgili bazı iddialara ilişkin sorusu ve
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(7/11219)
16 Şubat 2017 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Ömer SERDAR
(Elazığ)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 71inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, Erzurum EYOF 2017 Avrupa Gençlik Olimpik Kış Festivali
hakkında söz isteyen Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalıya
aittir.
Buyurunuz Sayın
Ilıcalı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalının, Erzurum EYOF 2017
Avrupa Gençlik Olimpik Kış Festivaline ilişkin gündem
dışı konuşması
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları
başında bizleri izleyen dadaşlar ve değerli
vatandaşlarım; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Önce bir kere,
başlangıçta, benim bugün konuşmam yoktu, Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıç Bey bana verdi hakkını.
Değerli Vekilime ve bu hakkı onaylayan Meclis Başkan Vekilimiz Akif
Hamzaçebiye teşekkür ediyorum.
NUREDDİN NEBATİ
(İstanbul) Biz de sizi dinliyoruz, bize de teşekkür edin.
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
Sizlere de çok teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
O zaman herkesi ilgilendiren
bir şeyle başlayalım. Ben konuşmamda neye ve ne için evet
diyeceğimi söyleyeceğim.
MÜSLÜM DOĞAN
(İzmir) Onu biliyoruz Hocam.
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
Ama iktidarıyla muhalefetiyle hepinizin evet demesini bekleyeceğim.
Neye evet onu açıklıyorum: 2026 Kış Olimpiyatlarına
Erzurum-Erzincan-Sarıkamış da aday olsun. Bu olimpiyatlarda
acayip bir potansiyelimiz var. Türkiye Büyük Millet Meclisimiz hep beraber önce
bir desteği versin, Hükûmetimiz destek versin, o bölgenin
kalkınmasına acayip bir avantaj sağlasın. (AK PARTİ ve
CHP sıralarından alkışlar) Şimdi bakıyoruz,
muhalefetin tamamı olmasa da ana muhalefet destek verdi, Milliyetçi
Hareket Partisi ve HDPnin de destek vereceğini düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri,
peki, Erzurum veya Sarıkamış neden Kış Olimpiyatlarına
aday olabilir bunu sizlerle paylaşmak istiyorum. Şu anda Erzurumda
EYOF diye Kış Olimpiyatları, Avrupa Gençlik Kış
Olimpiyatları yapılıyor. 14 ve 18 yaşındaki gençler
katılıyor ve 34 Avrupa ülkesinden yaklaşık 680 sporcu
katılıyor, Türkiyeden 70e yakın sporcumuz var ve bu oyunlardan
önce de Erzurum, 2011 Universiade Oyunlarını almıştı,
başarıyla yapmıştı ve bundan önce de yine
uluslararası 2 oyuna daha ev sahipliği yapmıştı.
Hepsini başarıyla yaptığı için, bu manada bunlar büyük
bir altlık oluşturuyor.
Pazar günü işte, EYOFun
açılışında Sayın Sağlık Bakanımız
Recep Akdağ, Spor Bakanımız Akif Çağatay Kılıç
Bey, İçişleri eski Bakanımız Efkan Ala, valimiz, belediye
başkanımız, rektörümüzle çok muazzam, muhteşem bir
açılış oldu Erzurumda, Erzurum Kazım Karabekir
Stadında. Burada 34 ülkenin parlayan yıldızları var,
ülkemizin parlayan yıldızları var. Daha işin
başında snowboardda 3üncülük aldık, atlamada 4üncülük
aldık -birçok dalda, 9 dalda yarışma var- kış
sporlarıyla ilgili, buz pateniyle ilgili birçok alanda da derecelere
girdik.
Bu arada, yani niye ben bugün
bu konuşmayı yapıyorum: Değerli Meclisimizden,
milletvekillerimizden iki isteğim var; Kış Olimpiyatlarına
aday olabilmemiz, bir de bu hafta sonu en kalbî duygularımla sizi Erzuruma
davet ediyorum. Çok önemli bir etkinlik var, EYOF belki 18inde bitecek ama
burada bir sanatın hakkını vermemiz lazım. Erzurum Atatürk
Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, EYOF Kültür Sokağı açtı.
Muazzam bir şey, ben çok etkilendim ve gelen birçok misafirimiz de
etkilendi. Buradan ne kadar gösterebilirim
Erzurumun tarihi eserlerini,
işte, Erzurumun Çifte Minareli Medresesini, Erzurum evlerini,
Bakırcı Camisini, Saat Kulesini sembolize eden buzdan
yapılmış bir sokak; 100 ton kar ve buzdan değerli vekillerim.
Dekan Mustafa Beye, Rektör Ömer Beye sonsuz teşekkürler. Hocalar bir ay
çalıştılar ve 100 tonla bu sokağı yaptılar.
Şimdi, bu sokak bir ay hizmet verecek. Ne olur bu hafta sonu gidin,
Erzurumun Palandökenini görmeyenler için, Konaklıyı görün, buradaki
kar pistlerini görün, kayak şeyiniz varsa burada bir kayak yapın ve
bu sokağı mutlaka görün.
Buradan birkaç tane daha
görsel gösteriyorum. Bunların haricinde, muazzam bir sokak ve Erzuruma
ait figürlerin buz heykellerini yapmış hocalar, öğrenciler;
müthiş bir şey. Erzurum çayı çok sever; Erzurumun semaverini,
çay bardağını, şekersiz, limonlu çay
bardağını simgeleyen şeyler. Bunun haricinde, bir de el
sanatlarıyla ilgili Erzurumda bu sokağın içerisinde
görebileceğiniz ebruydu, ihramdı, halıydı, kilimdi, Oltu
taşıydı, yemek kültürüne yönelik kadayıf
dolmasıydı, cağ kebabıydı
Yani, burada, bu kültürel
etkinlikte Erzurumun geçmişini gösteren, geleceğini de sizlerin bu
geçmişi görüp, etkilenip Ya, Erzurum Sarıkamışla, Karsla
beraber niye 2026ya daha müracaat edilmemiş? Niye alınmasın?
MÜSLÜM DOĞAN
(İzmir) - Komisyon olarak gidelim.
MUSTAFA ILICALI (Devamla) -
Bu arada, Olimpiyat Komitesi Başkanımız Uğur Beye de çok
teşekkür ediyoruz. Onların da mutlak suretle desteğini
bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ILICALI (Devamla) -
Bir dakika
Toparlayayım.
BAŞKAN - Buyurunuz
Sayın Ilıcalı.
MUSTAFA ILICALI (Devamla) -
Ben değerli, nazik Başkanıma çok çok teşekkür ediyorum.
Bu arada, bu olimpiyatlarda
en önemli şey: Sporcu kapasitesi.
Ben bir şeyden daha
etkilendim değerli vekillerim, paylaşacağım: 18
yaşını aşmış Menderes Eren diye bir kardeşim
-18 yaşının üstünde, çoban, babası çoban- buz sürat
pateninde şu anda dünya kategorisinde ilk 20de. 2018de, gelecek yıl
Koredeki Kış Olimpiyatlarında yarışacak. Yani, bizim
biraz daha sporcu kapasitesini artırmamız lazım. Bu yanda
yetenekler var.
Hırvatistan
Cumhurbaşkanının eşi gelmişti, ona sordum orada,
ulusal televizyonların yanında: Erzurum bu olimpiyatları
alabilir mi? Neden almasın? dedi. Gelen birçok ulusal kanal çekim
yaptı.
Ben burada daha fazla
zorlamadan, önceki konuşmalarımda olduğu gibi zorlamadan diyorum
ki: Değerli milletvekillerim, gelin, bu Kış Olimpiyatları
için destek verin.
LEVENT GÖK (Ankara) -
Veriyoruz.
MUSTAFA ILICALI (Devamla) -
Bir de, Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinin bir önemli isteği
var, buradan Hükûmetime sesleniyorum: Bir buz müzesi kuralım, bu daha uzun
süreli hizmet versin. Gelsin, görsünler; bu, dünyanın birçok yerinde yok.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ILICALI (Devamla) -
Bu manada desteklerinizi bekliyoruz.
LEVENT GÖK (Ankara) Bravo!
Destek veriyoruz, destek veriyoruz.
İSMAİL TAMER
(Kayseri) Dadaşları destekliyoruz, dadaşları.
MUSTAFA ILICALI (Devamla) -
Sizlere teşekkürler ediyorum, güzel bir geleceğimiz olsun diyorum.
Sağ olun, var olun. (AK
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Ilıcalı.
Gündem dışı
ikinci söz, demokrasi ve insan hakları konusunda söz isteyen İstanbul
Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdiye aittir.
Buyurunuz Sayın
Akkuş İlgezdi. (CHP sıralarından alkışlar)
2.-
İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdinin, Türkiyede temel
haklar ve özgürlüklere ilişkin gündem dışı
konuşması
GAMZE AKKUŞ
İLGEZDİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye'deki temel hak ve özgürlükler hakkında söz
aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Geçtiğimiz hafta Amerika
Birleşik Devletlerinde, Dünyada Özgürlükler 2017 Raporu
açıklandı. Son on yılda özgürlüklerin en fazla gerilediği
ülkeler kategorisinde Orta Afrika Cumhuriyetiyle yarışıyorduk,
geçmek kısmet olmadı fakat lideri ülkesinden kaçan Gambiyayı
geçerek 2nci sıraya yerleştik. Ne yazık ki böylece kısmen
özgür ülkeler içerisinde yer alan ülkemiz, son bir yıl içinde
özgürlüklerin en fazla kötüye gittiği ülke nişanına nail oldu.
Kısacası Güney Sudan, Libya ve Nikaragua gibi üçüncü dünya
ülkeleriyle aynı kategoride yer aldık, istikrarlı bir biçimde
gerilemeye devam ettik.
Diğer taraftan, Türk
tipi ileri demokrasinin bir başka gurur vesilesi olarak basın ve
internet özgürlüğü alanında da ülkemiz özgür değil
kategorisinde yer aldı. Dün yayınlayan Avrupa Konseyi İnsan
Hakları Komisyonu raporunda da aynı açıklamalar yer
alıyordu. Türkiye'de demokratik alanın alarm verici düzeyde
küçüldüğü vurgulandı. O hâlde soruyorum: Mali, Bahreyn, Etiyopya,
Yemen ve Tacikistan gibi baskıcı rejimlerin özgürlük karnesinin
bizden daha iyi durumda olması sizleri rahatsız etmiyor mu?
Değerli milletvekilleri,
özgürlükler alanında sınıfta
kaldığımızı ortaya koyan uluslararası raporlara
Hükûmet Duymadım, görmedim, bilmiyorum. diyor. Gazi Meclisin üyeleri
olarak bizler bu tabloyu, bu suskunluğu ülkemize layık görebilir
miyiz? Oysa, referandum öncesinde bu raporların çok iyi
tartışılması gerekiyordu. Görünen o ki referandum
özgürlüklere sahip çıkmamız açısından son
fırsatımız artık bu süreçte.
Bakın, Türkiye'de
aylardır kanun hükmünde kararnamelerle düzenlemeler yapılıyor.
Herkesin her an terörist olarak damgalanabileceği bu düzende Türkiyenin
tarihî ve toplumsal belleği siliniyor.
Bugüne kadar 60 bin
öğretmen görevden alındı. Laik karakteri zaten yok edilen millî
eğitim sisteminde ne eğitim ne de sistem kaldı.
Anayasa Mahkemesi OHAL
kararnameleri benim alanım değil. dedi, Anayasayı fiilen
kendisi çiğnedi. Böylece ne tarafsız ne de bağımsız
yargı kaldı.
Muhalif görüşleri
nedeniyle on binlerce insan gerekçe gösterilmeden bir gecede devlet
memurluğundan çıkarıldılar, açlık ve sefalete mahkûm
edildiler.
Türkiye, haberciler için
dünyanın en büyük açık hava hapishanesi hâline getirildi.
Basında çok seslilik ortadan kaldırıldı.
4 binden fazla akademisyen
üniversitelerden atıldı. İkinci bir emre kadar bilimsel
eğitim yasaklandı. Üniversiteler kayyum rektörlerin insafına
kaldı.
Hapishanelerde adım
atacak yer kalmadı. Tutuklu ve hükümlü sayısı 197 bini
aştı. Ülke nüfusu yaşlanırken hapishanelerdeki genç nüfus
her geçen gün arttı.
Değerli vekiller,
önümüzde duran bu tabloyu kabul etmemizi bizden kimse beklemesin çünkü özgürlük
hayata, uygarlığa ve insanca bir yaşama yönelik mücadelenin
bütünüdür; eşitsizliğe, baskıya, sansüre, sömürüye, ayrımcılığa,
her türlü şiddete, istismara, hak ihlallerine ve doğanın talan
edilişine karşı bir duruştur; sokaklarda, fabrikalarda,
meydanlarda insanın her an kendisini yeniden ve yeniden yaratabilmesidir;
insanoğlunun milyonlarca yıllık yaşam serüveninin özüdür.
Yani aldığımız nefestir özgürlük. Büyük Önder Mustafa Kemal
Atatürk bakın ne diyor: Her türlü ilerleyişin ve çözümün yolu
özgürlüktür. Özgürlüğün olmadığı yerde ölüm ve
yıkım vardır.
Değerli vekiller, o
yüzden uyarıyoruz; demokrasiyi oy pusulasından, özgürlükleri oy
oranından ibaret görürseniz ülkeyi büyük bir felakete sürüklersiniz. Biz
yoksak istikrar da yok. demekte ısrar ederseniz, Buyurun size ölüm, gelin,
sıtmaya razı olun. derseniz toplumu bölerseniz. Önce insan onuruyla
oynayıp ardından Yanlışlık varsa düzeltiriz,
haksızlık varsa gideririz. diyerek mağduriyetleri basite
indirgerseniz kul hakkı yersiniz. Evet. deme özgürlüğünü
kullananlara sahip çıkarken hayır deme özgürlüğünü
kullananları ötekileştirirseniz, kaybedersiniz.
Değerli vekiller, bugün
geldiğimiz noktada hayır deme hakkına darbe
yapıldığını görüyoruz. hayır diyenlerin vatan
haini, terörist denilerek fişlendiğini, kolluk kuvvetleri
aracılığıyla baskı altına
alındığını, mahkemeler yoluyla sindirildiğini
görüyoruz. Oysa, bu topraklarda yetişen nice ulu kişiler bize adil
olmayı tembihlerken adaletin öneminden asla vazgeçmemişlerdir.
Bakın, hoşgörünün sembolü olan Mevlâna Adil olmayan iktidarın
hiçbir gücü olmadığını gör. diyor.
Unutulmasın diye tarihe
not düşüyorum. İstibdat dönemini aratmayan uygulamalarla özgür insana
karşı çıkanlara hayır diyoruz. Kalıcı
istikrar. diyerek kalıcı iktidar isteyenlere hayır diyoruz.
Güçlü Türkiye. diyerek tek adam rejimi isteyenlere hayır diyoruz.
Meclisi tasfiye ederek parti devleti inşa etmek isteyenlere hayır
diyoruz. Camiye, kışlaya, adliyeye siyaset sokarak ortak
değerlerin tahrip edilmesine hayır diyoruz. Çocuklarımızın
sevgiyle değil, kinle yetiştirilmesine, geleceklerinin yok edilmesine
hayır diyoruz.
Sözlerimi
sonlandırırken halk dilinde bir deyim vardır, hatırlatmak
isterim: Hayır dile komşuna hayır gele başına. Ben
de buradan aynı temenniyle, hayır diliyorum iktidara hayır gele
başlarına.
Saygılarımla. (CHP
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Evet, evet.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Akkuş İlgezdi.
Gündem dışı
üçüncü söz, Aydının sorunları hakkında söz isteyen
Aydın Milletvekili Deniz Depboyluya aittir.
Buyurunuz Sayın Depboylu.
(MHP sıralarından alkışlar)
3.-
Aydın Milletvekili Deniz Depboylunun, Aydın ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
DENİZ DEPBOYLU
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Aydın
ilimizin yaşadığı sorunları gündeme getirmek ve bu sorunların
çözülmesinin sağlanması amacıyla Milliyetçi Hareket Partisi
Grubumuz adına gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Konuşmama başlamadan önce aziz Türk milletini ve
Gazi Meclisini saygıyla selamlıyorum.
Dağlarından
yağ ovalarından bal akan şehir olarak tanımlanan,
tarım, turizm ve tarihî kültürün merkezi olan
Aydınımızın gittikçe büyüyen sorunları maalesef bizi
üzmekte ve kaygılandırmaktadır. Aydınımızın
en önemli geçim kaynaklarından biri biliyorsunuz, turizmdir. Maalesef,
2016 yılında yaşanan gelişmelerin neticesinde turizmdeki
kriz tüm sektörlerin gelirini düşürmüştür. Bu durum ciddi krizlere
yol açmaktadır. Kuşadası TÜRSAB Başkanıyla
yaptığımız görüşme sonucunda aldığımız
bilgiler maalesef kaygılandırıcıdır.
Kuşadasına gelen, yıllara göre gemi sayısı 2015
yılında 900e yakın, 2016 yılında 500 civarı,
2017 rezervasyon sayısı ise 175 ve ne yazık ki gittikçe de
sayı düşmekte.
En büyük acentelerden biri
olan TUI rakamlarına göre dünyada gezmeye çıkan insanların
sayısı artıyor, azalmıyor. Komşu Yunanistan içinde
bulunduğumuz durumu bir fırsata dönüştürerek turizm
rezervasyonlarını yüzde 40 oranında artırmış
durumda, Mısırda dahi yüzde 5 oranında artış var.
Acentelere rezervasyon yaptıran Alman vatandaşları
sayısındaki artışa rağmen, Türkiyede yüzde 80-85
civarında bir düşüş söz konusu Alman turistler
açısından. Diğer ülkeler açısından da farklı
değil, sayı gittikçe düşüyor. 2015 ve 2016 yıllarında
yaşanan birçok negatif olay Avrupa, İran, Rusya pazarı gibi
ülkelerden ülkemize gelen turist sayısında ciddi azalmaya yol
açmıştır. Bu negatif durumun 2016 yılında turizm
sektörüne ve sektördeki işletmelere verdiği zarar yüzde 70
oranına ulaşmıştır. Didim ilçemizde de durum
farklı değil. Bu durum turizmcilerimizin yanı sıra,
geçimini bu yolla sağlayan yöre halkını da olumsuz
etkilemektedir. Kuşadası Limanına gelen gemilerin azalması
demek, sadece Kuşadasına gelecek olan turistin azalması demek
değildir; Denizli Pamukkale, Karacasu Afrodisias, İzmir Selçuk Efese
gelecek olan turist sayısının da azalması demektir.
Biz Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu olarak turizmde yaşanan sorunların çözümünün
sağlanması amacıyla birçok kez Meclis araştırma
önergesi verdik. Turizm sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin mali
büyüklüklerine göre değerlendirilerek borçlarının ertelenmesi,
teşvik ve sübvanse edilmesi gerekiyor; yöre halkının
borçlarının tekrar yapılandırılması gerekiyor.
Yine, yurt içi, yurt dışı tanıtım önemli, birçok çare
var ama tabii ki zamanımız kısıtlı, çareleri daha
farklı bir boyutta da ele alıp çözüme ulaştırabiliriz.
Yine, değerli
milletvekilleri, Aydınımız turizmin yanı sıra
asıl tarım ürünleriyle öne çıkan; inciri, pamuğu, zeytini,
kestanesi gibi ürünleriyle sadece iç piyasada değil, dünya
piyasasında da önemli bir yere sahip. Yöredeki üreticilerimizin
sıkıntıları ise çok büyük. Söz verilip de yerine
getirilmeyen ve çiftçilerimizin hâlâ beklentide olduğu zeytin ve
zeytinyağına destek henüz zeytincilerimize verilmemiştir.
İncire verilen destek sadece Hükûmet yandaşlarına değil,
tüm yöre halkına, çiftçilere verilmelidir; devletin görevi,
vatandaşlarımıza, Türk milletinin, aziz Türk milletinin her
ferdine eşit haklar sunmaktır.
Büyükbaş ve
küçükbaş hayvan bakımıyla geçinenlerin en büyük
sıkıntısı yem fiyatlarının yüksekliği, süt
ürünlerinin düşük fiyata satılması. Özellikle Çine yöremizdeki
hayvan hırsızlığına da artık bir çözüm
bulunması gerekiyor, bu konuda kanuni düzenlemelerin tekrar ele
alınması gerekiyor. Çiftçilerimiz bankaya kefilsiz gidemiyor, bütün
çiftçiler birbirine neredeyse kefil olmuş durumda. Çiftçi borcunu ödemeye
çalıştıkça temerrüt faizleri kendisini zorluyor. Çiftçinin
borçlarının tekrar yapılandırılması gerekiyor.
Çiftçinin ödediği mazot
bedeli 4,70 TL, yatçının aldığı 2 TL civarında;
biraz vicdan diyorum. Hükûmet olarak seçim zamanında verdiğiniz
sözleri yerine getirmeniz gerekiyor.
ÖZKAN YALIM (Uşak) O
zaman niye referanduma gidiyorsunuz? Allah Allah! Hem bu
sıkıntıları anlatıyor, ondan sonra da referanduma
gidiyor.
DENİZ DEPBOYLU (Devamla)
Aydın-Denizli otoban hattının hızla bitirilmesi
gerekiyor. Çıldır Havaalanımız hiç olmazsa ticari
uçuşlara açık hâle getirilmeli, bu düzenlemenin yapılması
gerekiyor. Bugüne kadar verdiğiniz sözleri tutmanız gerekiyor, bunu
özellikle rica ediyoruz.
Ama, bu arada güzel bir
gelişme var. 49 ilde 141 ova, büyük ova kapsamına
alınmış. Aydın bunların dışında
bırakılmıştı, öğrendiğime göre Aydın,
Karpuzlu ve Davutlar Ovaları bu kapsama alınmış, bu
memnuniyet verici.
Verdiğiniz tüm sözleri
tutmanızı rica ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Depboylu.
Sayın milletvekilleri,
İç Tüzükün 59uncu maddesine göre yapılan gündem dışı
konuşmalar sona ermiştir.
Şimdi, elektronik
sisteme girerek söz talep eden milletvekillerine sırayla söz
vereceğim.
Söz verme işlemini
başlatıyorum.
Sayın Gündoğdu
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, kalkınmış
ülkelerin ortak yapısının erkler ayrılığı,
az gelişmiş ülkelerin ortak yapısının ise yetkinin tek
kişide toplanması olduğuna ilişkin açıklaması
VECDİ GÜNDOĞDU
(Kırklareli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorum Sayın
Başbakana: Sistemin adı her ne olursa olsun, ister
başkanlık ister krallık ister parlamenter sistem olsun;
demokratik, çağdaş ülkelerde olmazsa olmazımız, erkler
ayrılığının güçlendirilmesidir, yetkinin erklere
dağıtılmasıdır. Kalkınmış ülkelerin
ortak yapısı, erkler ayrılığı ilkesinin de
işletilmesidir. Az gelişmiş ülkelerin ortak yapısı ise
yetkinin tek kişide toplanmasıdır.
Sayın Başbakan,
Bahçeli ve Erdoğanın uzlaşarak getirdiği sistemle
Parlamento gücü arkasında olan bir Başbakan olarak Ben
arkadaşlarımla yönetemiyorum, tek kişi yönetsin. diyen
cumhuriyet döneminin son Başbakanı olarak tarihe geçmeyi nasıl
içinize sindireceksiniz? Ama, merak etmeyin, hayırlı sonuç sizin
hayrınıza olacaktır.
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Gürer
2.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, şoför ve
nakliyatçıların sorunlarına ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ülkemizde binlerce şoför
ve nakliyatçı zor günler geçiriyor. Mazotta fiyat
artışının yanında, köprü ve yolların ücretli
olanlarını kullandıklarında kazançlarını bu yolla
tüketmiş oluyorlar. Kamyoncu esnafı geçim
sıkıntısına düşmüş durumda. Niğde Obruk köyü
gibi neredeyse geçiminin tamamını bu yolla kazanan köylerimizde ne
iş yapacaklarını düşünen araç sahipleri dertli mi dertli.
Hükûmet sorunlarımıza çözüm üretmiyor. diyorlar. Araç sahibi
olabilmek için kredi kullanmışlar, işleri düşmüş,
ödemede zorlanıyorlar. Yedek parça ve serviste artışlar kadar
kazançlarının artmadığını,
azaldığını belirtiyorlar. Kazançları çalışma
saatleriyle orantılı olmadığı gibi, kendisini ve
ailesini geçindirecek gelir sağlayamaz durumdalar. Şoförler mazotta
ve ulaşım geçişlerinde indirim yapılmasını
istiyorlar.
Yapacak bir işi olmayan,
sağlık raporu bulunan 65 yaşını dolduranlara da
taşıma araçlarında şoförlük yaptırılmıyor.
Elim ayağım sağlam, tecrübem de var, sağlık raporum
da var, neden en iyi bildiğim işi yapmam engelleniyor? diye soruyorlar.
Hükûmetin, sorunlarına duyarlı olmasını istiyorlar.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Özdiş
3.-
Adana Milletvekili İbrahim Özdişin, örtülü ödenekten sadece ocak
ayında 163 milyon TL harcandığına ve Başbakanın
bu harcamaları etik bulup bulmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
İBRAHİM
ÖZDİŞ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorum Sayın
Başbakana: Cumhurbaşkanı Erdoğanla birlikte
kullandığınız örtülü ödenekten sadece ocak ayında 163
milyon TL harcandığını öğrenmiş bulunuyoruz.
İşsizliğin rekor kırdığı, resmî rakamlara
göre 3 milyon 750 bin işsizin bulunduğu, 5 milyon asgari ücretli
çalışan ve aileleriyle beraber 21 milyon kişinin asgari ücretle
geçindiği günümüz Türkiyesinde 163 milyon TLyi sadece bir ayda
nasıl harcadınız, nereye harcadınız? Bu harcama
istikrarınızı sürdürürseniz referandumda evet
propagandası boyunca milyarlarca, eski parayla katrilyonlarca lira
harcayacaksınız demektir. Bu harcamalarınızı etik
buluyor musunuz?
Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Sibel
Özdemir
4.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, AKP hükûmetleri döneminde korkunç
boyutlara ulaşan kadın cinayetleriyle etkin mücadele için harekete
geçilmesi çağrısında bulunduğuna ilişkin
açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
AKP hükûmetleri dönemi en çok
da kadın cinayetleriyle anılacaktır. 2002-2017 Ocak ayında
14.293 kadın cinayeti işlendi. Hükûmet 2016 yılında 328
kadın vatandaşımızın yaşam hakkını
koruyamadı ve sadece geçtiğimiz ocak ayında 37 kadın
cinayeti daha işlendi. Boşanmak istediği kocası
tarafından 1 Şubatta öldürülen Sinem Metinin ailesine hafta sonu
ziyaretimizde Hükûmetin, Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının sorumluluğunu yapmadığına
bizzat şahit olduk. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına çağrıda
bulunuyorum: İktidarınız döneminde korkunç boyutlara ulaşan
kadın cinayetleriyle etkin mücadelede artık harekete geçin.
Cinayetlere ilişkin istatistiki bilgileri gizlemeye son vererek sorumsuz
politikalarınızla kaderlerine terk edilen mağdur ailelerine
destek olun.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Kazım Arslan
5.-
Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, Başbakanın Anayasada
yapılmak istenen değişiklikleri vicdanen ve ahlaken kabul edip
etmediğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli)
Sayın Başkan, Başbakana soruyorum: Anayasamızda yapmak
istediğiniz değişiklikler sıradan bir değişiklik
değildir, bir rejim değişikliğidir, başkanlık
sisteminin kurulmasına yöneliktir. Ayrıca, bu istek tamamen
Cumhurbaşkanının ihtiyacına yöneliktir. Hâlbuki
şimdiye kadar yapılan bütün Anayasa değişiklikleri
ülkemizin ihtiyacına yönelik olarak yapıldığı hâlde bu
değişikliği neden kişiye bağlı olarak
yapıyorsunuz? Yapılmak istenen bu değişiklikleri laik
cumhuriyetle hesaplaşmak, adım adım demokrasiyi askıya
almak için yapıyorsunuz. Başta Cumhurbaşkanı,
Başbakan, bakanlar ve milletvekilleri olarak bizler hepimiz cumhuriyet
rejiminin ve demokrasinin sayesinde buralara geldik. Geçmişi inkâr etmeye
yönelik olarak yapmak istediğiniz bu değişiklikler girişimini
vicdanen ve ahlaken kabul ediyor musunuz?
Teşekkür ederim,
sağ olun.
BAŞKAN Sayın
Turan
6.-
İstanbul Milletvekili Hasan Turanın, dinin temeli olan ezanı
susturmaya yeltenen İsrail yönetimini şiddetle
kınadığına ilişkin açıklaması
HASAN TURAN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz ki son
günlerde İsrail yönetimi Müslümanların ilk kıblesi ve
Resulüekrem Efendimiz, Peygamberimizin miraca çıktığı
kutlu beldede uluslararası hukuku, temel insan haklarını ve
inanç özgürlüğünü bir kez daha hiçe sayarak siyonist düşüncenin
tezahürü olarak ezana yasak koymaya çalışmaktadır. Tarihî
yaşanmışlıklar göstermiştir ki ezana getirilmek
istenen her türlü yasak Müslümanlar nezdinde büyük tepkilere yol
açmıştır. Bundan dolayı, inanıyorum ki, Filistin
topraklarında yaşayan mazlum Müslüman kardeşlerimizin her biri
çatılarına, balkonlarına çıkıp tekbirlerini getirerek
Ezanımuhammediyeyi okumaya devam edecek; her evi bir cami, her çatıyı
bir minare hâline getireceklerdir. Siyonizm başta olmak üzere dünyada
hiçbir şer odağının nefesi Allah'ın nurunu söndürmeye
yetemeyecek ve Allah nurunu mutlaka tamamlayacaktır.
Bu vesileyle,
şehadetleri dinin temeli olan ezanı susturmaya yeltenen İsrail
yönetimini şiddetle kınıyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HASAN TURAN (İstanbul) -
bu uygulamanın dünyanın bütün Müslümanları nezdinde yok
hükmünde olduğuna inanıyorum.
BAŞKAN Sayın
Akın
7.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, Balıkesirdeki devlet
hastaneleri ve hekimlerin sorunlarına ilişkin açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir)
Çok teşekkür ederim.
Sayın
Başkanım, buradan daha önce defalarca Balıkesirdeki devlet
hastaneleri ve hekim sorununu dile getirmiştim. Bu konularla alakalı
Sağlık Bakanlığını da göreve
çağırmıştım fakat şu geldiğimiz noktada hâlâ
Balıkesir genelinde hastanelerimizde hem hekim sorunu var hem de büyük
oranda hastanelerin kendi yerel sorunları var. Özellikle Dursunbey
ilçemizdeki -AKPnin yüzde 80 oy aldığı bir bölgede- devlet
hastanesinde kadın doğum doktoru yok, kulak burun boğaz doktoru
yok, personel yok. Sağlık Bakanlığını Dursunbey
için göreve çağırıyorum. Hem oyu alıyorsunuz hem görevinizi
yapmıyorsunuz.
Aynı zamanda
Sındırgı ilçemizde de aynı şekilde göz doktorumuz yok,
yine personel eksikliğimiz var. Bir an evvel Balıkesiri artık
bu mahrumiyet ortamından kurtarın. Sağlık
Bakanlığına buradan tekrar tekrar sesleniyorum:
Sağlığa dikkat edelim. Balıkesire elinizi uzatın ve
sağlığa dikkat edelim.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın
Yalım
8.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, Uşakın Eşme
ilçesinin Güllü köyünde yaşanan elektrik
sıkıntısının çözülmesini talep ettiğine,
işsizlik oranlarında son on yılın zirvesine
ulaşıldığına ve Hükûmetin işsizliği azaltmak
adına hiçbir şey yapmadığına ilişkin
açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Başkanım, Uşak Eşme ilçesi Güllü köyünde, 1.900 nüfuslu
köyde maalesef sık sık elektrik kesintileri -sadece bu köyde-
olmaktadır çünkü sıkıntı trafolardan meydana gelmektedir.
Trafolar çok eski olduğundan dolayı, dağıtıcı
firma yatırım yapmadığından dolayı köyde elektrik
sıkıntısı maalesef had safhadadır. Bununla ilgili,
buradan Enerji Bakanlığına sesleniyorum: Gereğinin bir an
önce yapılıp Güllü köyünün elektrik
sıkıntısının çözülmesini talep ediyoruz.
Diğer taraftan, bugün
itibarıyla işsizlik verileri açıklandı, son on
yılın zirvesine ulaşıldı. Yani işsizlik bugün
itibarıyla 12,1 oldu. Hükûmet işsizliği azaltmak adına
hiçbir şey yapmamaktadır. Ekonomi bitmiştir, firmalar
batıyor, esnaf batıyor, çiftçi, köylü çok fena mağdur durumda.
Bu kadar problem varken AKPnin tek derdi referandum oldu. Onun için bu
haksızlığa hayır diyoruz.
Hepinize saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Baki
Şimşek.
9.-
Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, tutuklu er ve
erbaşların bir an önce tahliye edilmesi için gereken işlemlerin
başlatılmasının beklendiğine, pek çok devlet memurunun
ihraç gerekçesinin açıklanmadığına ve göreve iade edilmesi
gerekenlerle ilgili komisyonların sayısının
artırılması gerektiğine ilişkin açıklaması
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tutuklu er ve
erbaşların aileleri artık feryat figan etmektedirler.
Yaklaşık altı aydır, anne babasının askerlik
yapması için gönderdiği çocuklar Sarıkamışta,
Silivride, Mamakta tutukludur. Sayın Millî Savunma Bakanından ve
Adalet Bakanından bu er ve erbaşların bir an önce tahliye
edilmesi için gereken işlemleri başlatmasını bekliyoruz.
Devlet memurlarının
100 bine yakını ihraç edilmiştir. Yalnız birçoğuna
ihraç gerekçeleri açıklanmamıştır. Bir hukuk devletinde
-yirmi-yirmi beş yıl devlete hizmet eden- eğer bir suçu varsa,
bir suçtan dolayı memuriyetten ihraç oluyorsa bunun gerekçelerinin mutlaka
açıklanması lazımdır.
Göreve iade edilmesi
gerekenlerle ilgili 7 kişilik bir komisyon kurulduğu söyleniyor. 100
bin ihracın olduğu bir yerde 7 kişilik komisyon, benim
hesaplamalarıma göre, her dosyaya on dakika bakarsa yaklaşık
sekiz yılda bu dosyalara cevap verebilecektir. Bu komisyonların
sayısının artırılması, gerekirse valiliklere de
yetki verilmesi için gereğinin yapılmasını bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Bakan
10.-
İzmir Milletvekili Murat Bakanın, Almanyada Diyanet
İşleri Türk İslam Birliğine bağlı imamlarla
ilgili casusluk iddialarına, DİTİB ile Diyanet İşleri
Başkanlığı arasında statüsel bir bağ olup
olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
MURAT BAKAN (İzmir)
Sayın Başkan, Avrupa, bilhassa Almanya üç aydır Diyanet
İşleri Türk İslam Birliğine bağlı imamların
casusluk iddialarıyla çalkalanıyor. Ben bu iddiaları daha önce
yazılı soru önergesiyle Sayın Başbakana sormuştum,
Almanya Başbakanı Sayın Merkel de Cumhurbaşkanını
ziyaretinde dile getirmişti. Şimdi ise 4 Türk imamının
evine casusluk gerekçesiyle baskın yapıldığını
öğreniyoruz.
Sayın Başbakana
soruyorum: DİTİB ile Diyanet İşleri
Başkanlığı arasında statüsel bir bağ var
mıdır? Ülkemiz ile Almanya arasında barış köprüsü
olması gereken, Yunusu, Hacı Bektaş Veliyi, Mevlânayı,
Anadolu hümanizmasını anlatması gereken ve oradaki Türklerin
entegrasyonuna katkıda bulunması gereken imamlarımıza
herhangi bir devlet kurumundan bu yönde bir çağrı olmuş mudur?
Eğer böyle bir çağrı olmuş ise, Almanyada devletimiz ve
milletimiz aleyhine birtakım faaliyetler var ise bunun muhatabı olan
Alman makamları yerine, dinî değerlerimizi anlatmak ve korumakla
yükümlü imamlarımıza niye çağrı yapılmış ve
onlar töhmet altında bırakılmıştır?
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Yıldız Biçer
11.-
Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçerin, Adalet ve Kalkınma
Partisi Manisa İl Başkan Yardımcısının Somada
bir toplantıda sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
TUR YILDIZ BİÇER
(Manisa) Sayın Başkan, Manisa AKP İl Başkan
Yardımcısının Somada bir toplantıda
kullandığı Bu referandum oylamasında
başarısız olursak içi savaşa hazırlanın.
ifadeleri şantaj ve tehdit içermektedir ve alenen suç teşkil
etmektedir. Referandumda başarısız olmanız halkın
iradesidir, halkın iradesine saygı göstereceksiniz. Kimseyi tehdit
edemezsiniz. Bu söylem, AKPnin referandumda izleyeceği söylemin ve
yöntemin de ne olacağını gösteriyor aslında.
İşte, bizim ısrarla hayır deme gerekçemiz tam da budur.
Halkın iradesi üzerinde baskı kuran, halkı yıldırmaya
ve korkutmaya dayalı otoriter rejime hayır diyoruz. Somada madenci
tekmeleyeni saraya aldınız; çama çıkan keçinin dala bakan
oğlağı gibi halkı terörle, suikastle, iç savaşla ve
kaosla tehdit eden, büyüklerinin izinden giden bu kişiyi de
danışman mı yapacaksınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
Çankırı
12.-
Mardin Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırının, Mardinin trafik
sorununu kökten çözecek projelerin hayata geçişinin müjdesini almanın
mutluluğunu yaşadıklarına ve desteklerini hiçbir zaman
esirgemeyen Başbakan ile Ulaştırma Bakanına
hemşehrileri adına teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI
(Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; millete hizmet
yolunda on beş yılını geride bırakan partimiz, her
geçen gün eserlerine eser katmaya devam etmektedir. Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanlığımızın yoğun mesai,
gayret ve çalışmalarıyla, dillerin ve dinlerin şehri kadim
Mardinimizin trafik sorununu kökten çözecek projelerin hayata geçişinin
müjdesini almanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Yapımı tamamlanan
ve halkımızın hizmetine sunulan üniversite köprülü
kavşağı, zemin etütleriyle başlanılan ve yakın
zamanda yapımına başlanılacak olan TOKİ devlet
hastanesi, Kızıltepe yol ayrımı ve tarihî Mardin-Midyat yol
ayrımı köprülü kavşaklarının, kuzey ve güney çevre
yollarının tamamlanmasıyla Mardinimiz âdeta nefes alacak,
hemşehrilerimizin yaşadığı trafik çilesi son
bulacaktır.
Kadim şehrimize
değer katan projeleriyle desteklerini hiçbir zaman esirgemeyen başta
Sayın Başbakanımıza ve Ulaştırma
Bakanımıza hemşehrilerim adına teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın
İmran Kılıç
13.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, tenkitlerin
haklı ve dozunda olması gerektiğine, her şeyi tenkit ve
itiraz etmenin bir yıkma hamlesi olduğuna ilişkin
açıklaması
İMRAN KILIÇ
(Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tenkitler haklı ve
dozunda olmalıdır. Her şeye tenkit, her şeye itiraz bir
yıkma hamlesidir. İnsan bir şeyi beğenmiyorsa daha iyisini
yapmaya çalışmalıdır. Yıkmaktan harabeler, yapmaktan
da mamureler meydana gelir. Oymacılıktaki kural eleştirilerde de
geçerlidir: Oyulacak yer kesilmez. Vakitlerimizi hep şuna buna cevap
yetiştirmekle harcamamalı, iş yapıp hizmet etmeliyiz. En
iyi cevap budur, aksi takdirde hedefimize ulaşamayız ve yolumuzdan
geri kalırız. Hemfikir olmadığımız şeyi
kavga etmeden söylemeliyiz. Öz eleştirinin olmadığı yerde
gelişme de olmaz ama bilelim ki çözüm önermeyen tenkitçinin tenkide
hakkı yoktur, onu kimse kale almaz. Bir şeyi eleştirmeden önce o
işi nasıl çözeceğimizi önermeliyiz. İğneyi kendimize
batırmadan çuvaldızı başkasına
batırmamalıyız. Eleştirmek kolay, yapmak zordur
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın
Çamak
14.-
Mersin Milletvekili Hüseyin Çamakın, Hükûmetin sosyal hizmet
politikaları nedeniyle yaşanan sorunlara ilişkin
açıklaması
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İktidarın sosyal
hizmete dair politikaları nedeniyle, bir bilim olan sosyal hizmet, son on
dört yılda maalesef salt bir hayırseverlik uğraşına
indirgenmiştir. Bu nedenle, âdeta bir zekât memurluğuna dönüştürülen
sosyal hizmet kadrolarının atamaları liyakate bakılmadan,
yerlerine farklı branşlardan kişilerin atanmasıyla
gerçekleşmektedir. Oysa klinik bir alan olan sosyal hizmet eğitiminin
önemli bir kısmı çeşitli stajlardan oluşan zorunlu
uygulamalı derslerle, yerini asla başka bir branşın
dolduramayacağı bir yetkinlikle gerçekleşmektedir. Şu an
binlerce işsiz sosyal hizmet mezununun gözü Aile Destek Projesi
kapsamındaki ASDEP atamalarında. Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının hakkaniyetli davranıp sosyal
çalışmacılara hak ettikleri kadroları vermeleri bir
haksızlığı gidermiş olacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın
Çakırözer
15.-
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, Avrupa Konseyinin
açıkladığı raporda basın özgürlüğü konusunda
Türkiyeye ağır eleştiriler yapıldığına ve Başbakan
Binali Yıldırımın Tatarlarla ilgili bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
UTKU ÇAKIRÖZER
(Eskişehir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kurucu üyesi olduğumuz
Avrupa Konseyinin İnsan Hakları Raportörü dün
açıkladığı raporda basın özgürlüğü konusunda ağır
eleştiriler yapıp ülkemizin alarm verdiğini açıkladı.
Aylardır tutuklu bulunan Cumhuriyet çalışanları ve
diğer gazetecilerin iddianameleri ne zaman hazırlanacaktır? Bu
gazeteciler hâkim karşısına ne zaman çıkacaktır?
Başbakan Binali
Yıldırımın üst üste kullandığı
Tatarı gitti, beteri geldi. sözleri, ana vatanlarından çıkmak
zorunda kalıp Türkiyeye yerleştikleri günden bu yana devletimize
bağlı olan, Çanakkalede, Millî Mücadelede, güneydoğuda
şehitler vermiş yüz binlerce Kırım Tatarı
soydaşımızı ve Eskişehirlilerimizi derinden
yaralamıştır. Sayın Başbakan bu sözleri düzeltip
Kırım Tatarlarından özür dileyecek midir?
Hayırlı günler
dilerim.
BAŞKAN Sayın
Arık
16.-
Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, Kayserinin Sarıoğlan
ilçesinin Palas kasabasında yaşanan bir trafik kazasında
hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet, yaralılara acil
şifalar dilediğine ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün seçim bölgem Kayserinin
Sarıoğlan ilçesinin Palas kasabasında elim bir trafik
kazası yaşandı. Bu kazada 5 vatandaşımız
hayatını kaybetti. Hayatını kaybedenler arasında
beş yıl önce dünyaya gözlerini ellerimde açan minik yavrumuz Asya
Göktürkün de olduğunu öğrendim. Bu benim üzüntümü bir kat daha
artırdı. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza
Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar ve Palas
halkımıza başsağlığı diliyorum.
Dün oradaki acılı bir aile AKP her dönem
millet diye, Milletin adamıyız. diye bizlerin oyunu alır,
gider. Bugün bizim en acılı günümüz, 1 AKP yetkilisi yok; 7
milletvekili var, 1i burada yok. diye haykırdı, Artık bizi
Milletin adamıyız. diye kandıramayacaklar. dedi.
Hayırlı günler diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Arık.
Şimdi, söz talep eden sayın grup başkan
vekillerine söz vereceğim.
İlk söz Sayın Ustanın.
Buyurunuz Sayın Usta.
17.-
Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, 16 Şubat, Türk Hava Kurumunun
kuruluşunun 92nci, Akşemseddinin ölümünün 558inci, tiyatro
oyuncusu Gazanfer Özcanın ölümünün 8inci yıl dönümlerine, eğitim-istihdam
planlamasının olmamasının ülkenin en önemli
sorunlarından biri olduğuna, sağlıkta yardımcı
personel sorununa ve 15 Temmuz hain darbe girişiminde ölen erlerin
iadeiitibarı konusunda devletin hemen bir şey yapması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Doksan iki yıl önce bugün sivil ve askerî
havacılığı desteklemek amacıyla Türk Tayyare Cemiyeti
kuruluyor. Şu andaki ismi: Türk Hava Kurumu. Kuruluş yıl
dönümünü kutluyorum.
Aynı zamanda, yine bugün İstanbulun manevi
fatihi Akşemseddin Hazretlerinin ölümünün 558inci yıl dönümü; onun
da ruhu şad olsun. Onun ilminin ve maneviyatının,
ışığının, aydınlığının
her zaman ülkemizin üzerinde olmasını temenni ediyorum.
Ayrıca yine bugün devlet sanatçısı, aile
babası rolünün unutulmaz ismi, tiyatro oyuncusu Gazanfer Özcanın da
aramızdan ayrılışının yıl dönümü; ona da
Allahtan rahmet diliyorum.
Sayın Başkan, konuşmalarımızda
sık sık gündeme getiriyoruz. Ülkemizdeki en önemli sorunlardan bir
tanesi eğitim-istihdam planlamasının maalesef ülkemizde
olmaması. Hatta yeni kurulan üniversitelerle zaten olmayan bu planlama
tamamen altüst oldu. İşte, zaman zaman konuşuyoruz, 450 bin
atanamayan öğretmenimiz var. diyoruz -bunlar iş bekliyorlar,
başka iş de yapamıyorlar- veya belli bölümlerden yakında
hiçbir atama olmayacak diye kurumlardan açıklamalar geliyor ama orada
okuyan öğrenciler var.
Bugün de bizi, grubumuzu sağlıkta atanamayan
yardımcı personel ziyaret etti. Yaklaşık 400 bin bu
şekilde personel var. Yani biz bu çocukları bir şekilde ya
meslek yüksekokulundan ya lisanstan ya lise seviyesinden
sağlıkçı olarak mezun etmişiz ancak bunlara hiçbir
şekilde iş verme imkânı yok. Ekonominin iyi gitmemesi bir
yandan, bir yandan da sistemsizlik
Esas problem o tabii, Hükûmetin
yapması gereken şey. Niye? Çünkü bir yerde -işte 36 tane
branş var burada- bu branştan birisinin çalışması
gerekirken, sertifika adı altında uydurma yöntemlerle mesela
insanlar çalıştırılıyor ama o branşın mezunu
iş bulamıyor. Yönetimden kaynaklanan bu tür sorunlar nedeniyle de bir
mağduriyet var.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Ek sürenizi
veriyorum Sayın Usta.
Buyurunuz.
ERHAN USTA (Samsun)
Taşeronlaşma bunların büyük problemi. Ben burada daha fazla
vakit kaybetmek de istemiyorum. Bu konuyu bugün Sağlık Komisyonu
üyemiz Ahmet Selim Yurdakul Hoca detaylı bir şekilde ifade edecek.
Diğer bir husus da dün
gündeme getirmiştim- bu 15 Temmuz hain darbe girişimi esnasında
o gece veya ertesi sabah ölen erlerimiz vardı. Ben bunu siyasi bir konu
olarak gündeme getirmiyorum. Bakın, bunları saysanız hepsi
50-100 kişidir; bu, oy kaygısıyla veya siyasi amaçla
söylenmiş bir şey değil ama bir tane insanımız bile
mağdur oluyorsa
Şimdi, aileler bizi arıyor, Bizim
çocuğumuz Hain. damgası yedi. diyor. Daha sonra bunların hain
olmadığı, ateş etmediği ortaya çıkmış.
Mesela dün bir tanesi aradı, Karstan Er Nuh Duygunun annesi arıyor,
iki gözü iki çeşme, Yedi aydır babası dışarı
çıkamıyor. diyor. Avuç içinde 11 tane kurşun var bu çocuğun
yani elini kaldırmış, olayın ne olduğunu
anlamış ama avuç içinde 11 tane kurşun var; buna devlet hain
muamelesi yapıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz, son
cümlelerinizi alayım.
ERHAN USTA (Samsun) Yine,
Sivastan Burak Dinler aynı durumda; balistik muayenesi gelmiş,
silahından ateş edilmemiş.
Yine, Maraştan Osman
Küçük
Bakın, bunların
iadeiitibarı konusunda devletimizin hemen bir şey yapması
lazım. Aileler perişan, bunu görmek lazım.
Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Usta.
Sayın
Kerestecioğlu
18.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Şırnak
Milletvekili Ferhat Encunun tahliye haberine, Diyarbakır Milletvekili
Çağlar Demirelin tutukluluğunun devamına karar verilmiş
olmasının hukuka aykırı olduğuna, bir operasyon
geçiren Diyarbakır Milletvekili İdris Balukene geçmiş olsun
dileğinde bulunduğuna, Adalet ve Kalkınma Partisi Manisa İl
Başkan Yardımcısının Somada bir toplantıda sarf
ettiği bazı ifadelerine, Cumhurbaşkanı ile Genelkurmay
Başkanının El-Babla ilgili bazı ifadelerine ve on üç gün
bir kuyuda kalan köpeği kurtaran Beykoz itfaiyecileri ile HayKonfede
teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Dün Şırnak
Vekilimiz Ferhat Encunun tahliye haberini almak bizi ne kadar sevindirdiyse de
bugün Grup Başkan Vekilimiz Çağlar Demirelin maalesef
tutukluluğunun devamına karar verilmiş olması hukuka
aykırı bir durumdur. Bütün vekillerimizin aslında hukuki durumları
aynıdır ve bir an önce her birinin tahliye olmasını ve bu
Meclise dönmelerini temenni ediyoruz.
Önceki Grup Başkan
Vekilimiz Sayın İdris Baluken de cezaevinden çıktıktan
sonra bugün ciddi bir operasyon geçirmiştir, sağlık durumu
iyidir. Bir an önce aramıza gelmesi ve geçmiş olsun dileklerimizi
iletiyoruz kendisine.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; AK PARTİ Manisa İl Başkan
Yardımcısı Ozan Erdem isimli bir şahıs, AKPnin Soma
il gençlik kollarının düzenlediği bir etkinlikte yani gençlere
yaptığı konuşmada çok tehlikeli sözler sarf etti. Erdem
Eğer yüzde 50yi geçemezsek ve bu referandum oylamasında
başarısız olursak iç savaşa hazır olun. diyor. Bu
ülkeyi gerçekten iç savaşa sürüklemek isteyenler varsa bilsinler ki bir
daha hiçbirimiz bu ülkeyi eskisi gibi göremeyiz. Herkesin ettiği sözlere,
bir topluma ektiği tohumlara dönüp bakması gerekir. Özellikle,
gençler delikanlı diye anılırlar; bu sözün kadını,
erkeği yoktur. Onların inancını, heyecanını kendi
politik ikballeri için kullanmak, hele hele onları ölüme, savaşa,
düşmanlığa, iç savaşa motive etmek en büyük suçtur.
Bir başka önemli konu:
Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanının
açıklamaları.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu
açıyorum Sayın Kerestecioğlu.
Buyurunuz.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Teşekkürler.
Genelkurmay Başkanı
El Bab bitti, gözümüz aydın. derken Cumhurbaşkanı Erdoğan
Yakında hayırlı sonuçlar verecek, El Bab hallolmak üzere.
diyor. Bu operasyon başlayalı 177 gün oldu ve 70e yakın Türkiye
vatandaşı askerimiz hayatını kaybetti. Bu gencecik
insanların ölümüne neden olan savaşın nesi hayırlı,
nesi gözümüz aydın, kamuoyunun değerlendirmesine
bırakıyorum.
Son olarak bizim iyiliğe
olan inancımızı artıran bir olaydan söz etmek istiyorum.
Kendisinin fotoğrafı da burada, Kuyu adı verilen ve on üç gün
kuyuda kaldıktan sonra çok ciddi çabalarla kurtarılan bir köpek
kendisi ve onu kurtarmak için günlerdir çaba sarf eden Beykoz itfaiyecilerine,
aslında herkese ama özellikle onlara ve HayKonfede sonsuz
teşekkürlerimizi iletiyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayınız lütfen, açıyorum mikrofonunuzu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Tamam.
İyiliğe,
barışa özellikle çok ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde değerli
şair Hasan Hüseyinin dizelerini hatırlamamak mümkün değil,
onunla sözlerime son vermek istiyorum:
Damda birlikte
yatmışız,
Öküzü hoşça
tutmuşuz;
Koyun değil şu
dağlarda,
San kendimizi gütmüşüz.
Hor baktık mı
karıncaya,
Kırdık mı
kanadını serçenin,
Vurduk mu karacanın
yavrulusunu,
Ya nasıl
kıyarız insana.
Evet, insanlara da hayvanlara
da kıymayalım. Yaşam hakkı herkes için çok değerlidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Kerestecioğlu.
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukene geçmiş olsun
dileğinde bulunduğuna ve on üç gün bir kuyuda kalan köpeği
kurtaran Beykoz İtfaiyesine teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
BAŞKAN Diyarbakır
Milletvekili Sayın İdris Balukenin ameliyat olduğunu sizin
konuşmanızdan öğrendim. Kendisine şifa diliyorum,
sağlık diliyorum. En kısa zamanda aramızda
olmasını temenni ediyorum.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Teşekkür ederiz.
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlunun
da ifade ettiği, Beykozda on üç gün süreyle bir sondaj kuyusunda
kaldıktan sonra, itfaiye ekiplerinin yoğun çabalarıyla kuyudan
kurtarılan ve kuyuda kalmış olması nedeniyle Kuyu ismini
alan sevimli kangal köpeğinin kurtarılmış olması, yeniden
yaşama dönmüş olması gerçekten hepimizi mutlu etmiştir.
Sevgiye çok
ihtiyacımız olan bir dönemde, hele hayvan dediğimiz zaman,
zaman zaman farklı anlamlarda maalesef konuşma dilinde
kullanılmaya çalışılan, gerçekte bir sevginin örneği,
sevginin sembolü olan bu varlığın, bu küçük
varlığın aramıza dönmüş olmasından, bizi sevgi
kavramı üzerinden birleştirmiş olmasından ben çok mutlu
oldum. Onu kurtaran Beykoz İtfaiyesine çok teşekkür ediyorum. Bu
vesileyle bir kez daha sevgilerimi sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Şimdi söz
sırası Sayın Gökte.
Buyurunuz Sayın Gök.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
19.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukene geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna, on üç gün bir
kuyuda kalan köpeğin hayata döndürülmesinin herkeste bir sevinç
uyandırdığına, 16 Şubat Türk Hava Kurumunun
kuruluşunun 92nci yıl dönümüne ve Adalet ve Kalkınma Partisi
Manisa İl Başkan Yardımcısının Somada bir toplantıda
sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle, ben de HDP Grup
Başkan Vekili Sayın İdris Balukenin geçirmiş olduğu
ameliyat nedeniyle kendisine acil şifalar dilediğimizi ifade etmek
istiyorum.
İfade edildiği
üzere, Kuyu köpeğin hayata döndürülmesi, yaşama
kazandırılması Türkiye'de hepimizde bir tebessüm
uyandırdı, bir sevinç uyandırdı. Hayvan haklarına ve
yaşayan her canlıya olan
duyarlılığımızın bundan sonra da bir simgesi
olacak gibi gözüküyor Kuyu köpek.
Sayın Başkan,
bundan tam doksan iki yıl önce cumhuriyeti kuranlar, çok ileri bir
görüşle, İstikbal göklerdedir. diyerek Türkiyede sivil ve askerî
havacılığı desteklemek amacıyla, adı önce Türk
Tayyare Cemiyeti, sonra da Türk Hava Kurumu olarak nitelendirilen kurumu
kurdular. Bundan tam doksan iki yıl önce kurulan Türk Hava Kurumunun ne
denli büyük bir öngörüyle kurulmuş olduğunun altını çizerek
kendilerine bundan sonraki dönemlerde başarılar diliyorum.
Sayın Başkan,
Manisada İl Başkan Yardımcısının söylediği
sözler sıradan sözler değildir. Her ne kadar AKP Genel Merkezinin
istifasını istediği duyurulmuş ise de bu sözü söyleyen
İl Başkan Yardımcısının bir yerden güç
aldığı ve bu gücün kendisine verdiği güçle bu sözleri sarf ettiği
tartışmasızdır. Bunun azmettiricileri var yani Türkiyede
referandum sürecine giderken ortalıkta söylenen sözlere
bakıldığında, aslında bu sözleri söyleyen İl
Başkan Yardımcısından daha çok, örneğin
Cumhurbaşkanının, Başbakanın Türkiyede, referandumda
hayır kullananları kategorize ederek, kutuplaştırarak
onlar üzerinde bir algı operasyonu yönetecek tarzda sözler söylenmesini
nereye sığdıracağız? Bakın, olaylar nereden
nereye geliyor. Olayları bu şekilde tutamazlar. Bu konuda net
tavır
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu
açıyorum Sayın Gök, tamamlayınız lütfen.
LEVENT GÖK (Ankara) Bu
konuda ülkeyi yönetenlerin net tavır sergilemeleri şarttır.
Türkiyeyi kutuplaştıran dillerden son derece uzak durulmalı ve
eğer bu dillerde devam edilirse, bugün Manisa İl Başkan Yardımcısında
ortaya çıkan ama daha bilemediğimiz başka insanların
zihinsel dünyasında yer almış bu düşüncelerin nasıl
önlenebileceği konusunda bunun hesabını kimse veremez, herkes
dikkatli olmalıdır ve Türkiyeyi kutuplaştırmaktan uzak
durmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Gök.
Sayın Turan
20.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Adalet ve Kalkınma Partisi
Manisa İl Başkan Yardımcısının Somada bir
toplantıda sarf ettiği bazı ifadelerini doğru
bulmadıklarına ve bu kişinin istifasının
istendiğine, referandum sürecinde herkesi sorumlu davranmaya davet
ettiğine ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Az önce grup başkan
vekillerinin ifade etmiş olduğu, Manisada görevli bir üyemizin
basına yansıyan ifadesini kesinlikle doğru
bulmadığımızı, net ifadeyle reddettiğimizi ifade
etmek isterim. Bununla ilgili Genel Merkezimiz gerekli adımları
atmışlardır, kişinin istifası istenmiş ve
açığa alınmıştır. Dolayısıyla, bu konu
bizim açımızdan artık gündemden düşmüştür.
Başkanlık geçerse
kan dökülür. tarzı dil ne kadar tehlikeliyse, yanlışsa dün
basına yansıyan Manisadaki konuşma da o kadar tehlikeli ve
yanlıştır. Ben herkesi bu konuda tekrar sorumlu davranmaya, doğru
ifadelerde bulunmaya davet ediyorum. Huzur ve güven içerisinde milletimizin
iradesini sandığa yansıtmak hepimizin görevidir.
Tekrar teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Turan.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Sayın Başkan, bir söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın
Akçay, buyurunuz.
21.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukene geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna, Adalet
ve Kalkınma Partisi Manisa İl Başkan
Yardımcısının Somada bir toplantıda sarf ettiği
bazı ifadelerine, referandum sürecinde bütün siyasi tarafların
üslubuna çok dikkat etmesini salık verdiğine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de HDP Grup Başkan
Vekili Sayın İdris Balukene geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum
ve şifa diliyorum. Bir an önce sağlığına
kavuşarak aramıza katılmasını bekliyorum.
Şimdi, Sayın Turan
ve diğer grup başkan vekili arkadaşlarımız da ifade
ettiler; bir ilimizin Adalet ve Kalkınma Partisi il başkan
yardımcısının talihsiz sözlerini kabul etmek gerçekten mümkün
değil. Bunun sevindirici tarafı, bu kişinin görevinden
alınmış olmasıdır.
Bu referandum sürecinde bütün
siyasilerin, sözcülerin, söz söyleyenlerin ve görüş dile getirenlerin çok
büyük bir sorumluluğu vardır. Burada dikkat etmemiz gereken, toplumu
kamplaşmalardan ve gerilimlerden uzak tutacak bir dil kullanma
mecburiyetidir. O bakımdan, bu talihsiz sözlerin ve konunun bundan sonra
bir uyarı görevi görmesini ben diliyorum ve bütün siyasi tarafların
da üslubuna çok dikkat etmesini salık veriyorum. Bizlerin de Milliyetçi
Hareket Partisi olarak bu konuda gereken özeni göstereceğimizi ifade
ediyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Akçay.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin üç önerge
vardır. Önergeleri ayrı ayrı okutacağım.
İlk sırada
okutacağım Meclis araştırması önergesi 500 kelimeden
fazla olduğu için önerge özeti okunacaktır ancak önergenin tam metni
tutanak dergisinde yer alacaktır.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen ve 27 milletvekilinin, ülkenin içinde
bulunduğu siyasi ve ekonomik krizin turizm sektörüne etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/468) (x)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizin içinde
bulunduğu terör, güvenlik, ekonomik istikrarsızlık, siyasi
belirsizlik, dış politika sorunları, komşularıyla iyi
geçinmeme ve toplumsal huzurun olmayışı gibi çok önemli sorunları
doğrudan turizm sektörüne de çok olumsuz etki yapmaktadır. Şu
anki verilere göre ortalama yüzde 38'lik bir rezervasyon kaybı
yaşanmaktadır ki bu rakamın daha da artabileceği
endişesi bulunmaktadır. Bu durumda Türkiye'nin yalnızca turizm
sektöründeki kaybı en az 10 milyar dolar olacaktır ki bu da ülke
turizminin çökmesi demektir. Turistik Otelciler, İşletmeciler ve
Yatırımcılar Birliğinin (TUROB) açıklamasına
göre, Türkiye'nin Eylül 2015'te otel doluluğu, 2014 yılının
aynı dönemine oranla yüzde 12,4'lük bir düşüşle, yüzde 65,3'e
gerilemiştir. Ülkemize en fazla turistin geldiği ikinci ülke olan
Rusya'dan gelen ziyaretçi sayısı 2014 yılında 4 milyon 482
bin 388 kişi iken 2015 yılında 3 milyon 652 bin 430 kişiye
düşmüştür. Rusyayla yaşanan krizin etkileri daha net olarak
ortaya çıkmadan 2015 yılında Rusya'dan gelen turist
sayısı yüzde 18,5 azalmıştır. Ülkemizin içinde
bulunduğu siyasi ve ekonomik krizin turizm sektörüne etkilerinin
incelenip, turizm sektöründe meydana gelen gerileme ve gelir
kayıplarının araştırılıp, sektörün
gerilememesi ve olumsuz etkilerin giderilmesi ve turizm sektörünün
canlanıp, dünya turizm pastasından aldığı payın
azalmayıp artması için gerekli politikaların üretilmesi
amacıyla Anayasa'nın 98inci ve TBMM İçtüzüğünün 104üncü
ve 105inci maddeleri gereği Meclis araştırması
açılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
1) Haluk
Pekşen (Trabzon)
2) Kadim Durmaz (Tokat)
3) Ünal
Demirtaş (Zonguldak)
4) Mehmet
Gökdağ (Gaziantep)
5) Mehmet Göker (Burdur)
6) Bülent Öz (Çanakkale)
7) Kemal Zeybek (Samsun)
8) Candan Yüceer (Tekirdağ)
9) İrfan
Bakır (Isparta)
10) Mahmut Tanal (İstanbul)
11) Tur
Yıldız Biçer (Manisa)
12) Muharrem
Erkek (Çanakkale)
13) Hüseyin Çamak
(Mersin)
14)
Barış Yarkadaş (İstanbul)
15) Nihat
Yeşil (Ankara)
16) Gülay Yedekci
(İstanbul)
17) Ceyhun
İrgil (Bursa)
18) Vecdi
Gündoğdu (Kırklareli)
19) Mevlüt Dudu (Hatay)
20) Yakup Akkaya (İstanbul)
21) Elif
Doğan Türkmen (Adana)
22) Nurhayat
Altaca Kayışoğlu (Bursa)
23) Kazım
Arslan (Denizli)
24) Murat Emir (Ankara)
25) Okan
Gaytancıoğlu (Edirne)
26) Erkan
Aydın (Bursa)
27) Nurettin
Demir (Muğla)
28) Çetin
Arık (Kayseri)
Gerekçe Özeti:
Doğal, tarihî ve
kültürel varlıklar bakımından büyük çeşitliliğe sahip
bir ülke olan Türkiye, turizmin bütün çeşitlerini barındıran çok
önemli bir potansiyele sahiptir. Siyasi ve ekonomik krizlerden çok etkilenen
turizm sektörü, son dönemde siyasi gelişmelerden en çok etkilenen sektör
olmuştur. Dünya turizm potansiyelinin değeri göz önüne
alındığında, yılların birikimiyle bugünkü noktaya
gelmiş Türk turizm sektörünün daha da gelişmesi beklenirken krize
girmesi, diğer sektörleri de olumsuz etkileyeceği gibi, yerinde ve
zamanında alınmayan önlemler ve desteklerin ileride hiçbir etkisi
olmayabilir.
Türkiye'nin turizm gelirleri,
ziyaretçi sayısı yıllar itibarıyla artmasına
rağmen, kişi başına ortalama harcama ve ortalama geceleme
sayısında bir artış yoktur. Üstelik kişi
başına ortalama harcama sayısı inişli
çıkışlı bir trend göstermektedir. Çıkış
Yapan Ziyaretçiler Anketine göre, Türkiyenin 2014 yılı
itibarıyla turizm geliri 34 milyar 305 milyon 904 bin dolar, ziyaretçi
sayısı 41 milyon 415 bin 70 kişi iken kişi başı
ortalama harcama 828 dolar, ortalama geceleme sayısı 10dur. Türkiyenin
2015 yılı itibarıyla turizm geliri 31 milyar 464 milyon 777 bin
dolar, ziyaretçi sayısı 41 milyon 617 bin 350 kişi iken
kişi başı ortalama harcama 756 dolara düşmüştür.
Türkiyenin turizm geliri 2014 yılına göre 2015 yılında
yüzde 8,3 oranında azalmıştır.
Ülkemizden
çıkış yapan yabancı sayısı 2014 yılında
36 milyon 507 bin 184 iken 2015 yılında 35 milyon 903 bin 327
kişiye gerilemiştir. Ülkemize en fazla turistin geldiği 2nci
ülke olan Rusyadan gelen ziyaretçi sayısı 2014 yılında 4
milyon 482 bin 388 kişi iken 2015 yılında 3 milyon 652 bin 430
kişiye düşmüştür. Rusyayla yaşanan krizin etkileri daha
net olarak ortaya çıkmadan 2015 yılında Rusyadan gelen turist
sayısı yüzde 18,5 azalmıştır.
Ülkemizin içinde
bulunduğu terör, güvenlik, ekonomik istikrarsızlık, siyasi
belirsizlik, dış politika sorunları, komşularıyla iyi
geçinmeme ve toplumsal huzurun olmayışı gibi çok önemli
sorunları doğrudan turizm sektörüne çok olumsuz etki
yapmaktadır. Şu anki verilere göre ortalama yüzde 38lik bir
rezervasyon kaybı yaşanmaktadır ki bu rakamın daha da
artabileceği endişesi bulunmaktadır. Bu durumda Türkiyenin
yalnızca turizm sektöründeki kaybı en az 10 milyar dolar
olacaktır ki bu da ülke turizminin çökmesi demektir.
Turistik Otelciler,
İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliğinin (TUROB)
açıklamasına göre, Türkiyenin Eylül 2015te otel doluluğu 2014
yılının aynı dönemine oranla yüzde 12,4lük bir
düşüşle yüzde 65,3e gerilemiştir.
1999 yılında
yaşanan siyasi krizde yeni satışlar
yapılmadığı gibi, eski satışların da iptal
edilmesiyle turizm bir anda çökmüştü. O zamanki koalisyon hükûmeti çok
ciddi tedbirler alarak Türk turizminin yaşadığı büyük
krizden çıkmasına katkı sağlamıştı. O
dönemde uçaklara yakıt desteği; turizm firmalarına aktif
büyüklükleriyle orantılı ucuz ve uzun vadeli kredi desteği (iki
yıl ödemesiz dört yıl vadeli); yurt dışında birçok
ülkede yazılı ve görsel basında yoğun Türkiye
tanıtım reklamları; Türkiyeye getirilen her turist için
kişi başına 25 dolar pirim; tur operatörü, hava yolu şirketi,
acente, otel gibi turizm şirketlerine vergi ve SSK borçlarını
faizsiz vadelendirme ve yapılandırma olanağı
tanınması turizm sektörünün krizden çıkmasını
sağlamıştı. Bugün ülkemiz turizm sektörü tarihinin en büyük
ekonomik krizine girmiş olmasına rağmen Hükûmetin
aldığı tek destek, uçaklara yakıt desteğidir. Bu
desteğin de yetersiz kaldığı ortaya çıkan sonuçlardan
kolaylıkla anlaşılmaktadır.
Ülkemizin içinde
bulunduğu siyasi ve ekonomik krizin turizm sektörüne etkilerinin
incelenip, turizm sektöründe meydana gelen gerileme ve gelir
kayıplarının araştırılıp sektörün gerilememesi,
olumsuz etkilerinin giderilmesi ve turizm sektörünün canlanıp, dünya
turizm pastasından aldığı payın azalmayıp
artması için gerekli politikaların üretilmesi amacıyla bir
Meclis araştırmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
2.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 22 milletvekilinin,
Ankara ilinde toplu taşımada yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/469)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ankara ilimizdeki toplu
taşımada yaşanan sorunların
araştırılması ve yaşanan sorunlara etkili ve sürekli
çözüm önerilerinin bulunması amacıyla Anayasanın 98inci,
İç Tüzükün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılması için gereğini saygılarımızla
arz ve teklif ederiz.
1) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
2) Kadim Durmaz (Tokat)
3) Candan Yüceer (Tekirdağ)
4) Mahmut Tanal (İstanbul)
5) Muharrem Erkek (Çanakkale)
6) Tur
Yıldız Biçer (Manisa)
7) Mehmet
Gökdağ (Gaziantep)
8) Hüseyin Çamak (Mersin)
9) Mevlüt Dudu (Hatay)
10) Yakup Akkaya (İstanbul)
11) Kazım Arslan
(Denizli)
12) Kemal Zeybek (Samsun)
13) Nurettin Demir (Muğla)
14) Elif Doğan
Türkmen (Adana)
15) Nurhayat Altaca
Kayışoğlu (Bursa)
16) Musa Çam (İzmir)
17) Barış
Yarkadaş (İstanbul)
18) Murat Emir (Ankara)
19) Okan Gaytancıoğlu
(Edirne)
20) Erkan Aydın (Bursa)
21) Niyazi Nefi Kara (Antalya)
22) Çetin Arık (Kayseri)
23) Bülent Öz (Çanakkale)
Gerekçe:
Cumhuriyetin başkenti
Ankara'da vatandaşlar saat 22.00'den sonra toplu taşımada hiçbir
vasıta bulamamaktadır. Üniversitelerin semt servislerinin
kaldırılması sebebiyle, öğrenciler 4 araçla okula gidip
gelmek zorunda kalmaktadır. Toplu taşımada görülen bu çağ
dışı uygulamalar cumhuriyetin başkenti Ankara'ya
yakışmamaktadır.
Ankara gibi
büyükşehirlerde ulaşımın yirmi dört saat olması gerekirken
metro seferleri dahi 22.00'de sona ermektedir. 22.00'de biten metro için gece
boyu ring konularak bir imkânsız denenmek istenmiş, bunun neticesinde
gece seferleri yolcu yetersizliği gerekçesiyle
kaldırılmıştır.
Ankara'da metro seferleri ve
otobüs seferleri gece yarısı olmadan sona ermektedir. Şehrin bir
ucundan diğer bir ucuna gitmek isteyen yurttaşların birçoğu
Kızılay'a uğramak zorunda kalmaktadır. Vatandaşlar
Kızılay trafiğine mahkûm edilmekte ve birden fazla araç
kullanarak seyahat edilmeye zorlanmaktadır.
Metronun sinyalizasyon
çalışması 12 Mayıs 2014'te başlamış olup bir
yıl içerisinde tamamlanması gerekirken hâlâ tamamlanmamış
ve ayrıca Çayyolu metrosu olarak bilinen Koru-Kızılay güzergâhında
çalışan metroda yağmur ve kar yağınca arıza
oluşmakta ve durakları su basmaktadır. Bu metronun
duraklarının altyapı çalışmaları yeterince
yapılmadığından yurttaşların can güvenliği
tehlikededir.
Raylı ulaşım
araçlarının seferleri erken saatlerde bittiği gibi, sefer
sayıları da yetersiz durumdadır. Özellikle işe gidiş
ve işten dönüş saatlerinde insanlar bu araçları etkin olarak
kullanamamaktadır. Sefer sayıları
artırılmalıdır. STK'lar ve EGO yetkileri bir araya gelerek
Ankara için yeniden ulaşım haritası belirlemelidir.
STK'ların ve EGO yetkililerinin açıklayacağı yol
haritası neticesinde yeniden yapılandırılmaya gidilmelidir.
Raylı ulaşım
araçlarına ve otobüslere gece seferleri eklenmeli ve
Ankaralıların ulaşım çilesi sona ermelidir.
Kızılay tüm araçların ortak güzergâhı olmaktan
çıkarılmalı ve Kızılay trafiği
rahatlatılmalıdır.
Ankara'da toplu
taşımada yaşanan sorunlar ve aksaklıklar
araştırılarak yaşanan sorunlara etkili ve sürekli çözüm
önerilerinin bulunması amacıyla Meclis araştırması
açılması elzemdir.
3.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 20 milletvekilinin,
Türkiyede artan terör saldırıları, Doğu ve Güneydoğu
Bölgesinde yaşanan olaylar ve Rusyayla yaşanan uçak krizinin turizm
sektörüne, ekonomiye ve istihdama olumsuz etkilerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/470)
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye'de artan terör
saldırıları, Doğu ve Güneydoğu Bölgelerinde
yaşanan olaylar ve Rusyayla yaşanan uçak krizinin turizm sektöründe
yarattığı ekonomik kayıpların tespit edilerek turizm
sektöründe yaşanan krizin daha da derinleşmesinin önlenmesi için
gerekli tedbirlerin alınması, turizm işletmecilerinin ve
çalışanlarının sorunlarının
araştırılarak etkili ve sürekli çözüm önerilerinin getirilmesi amacıyla
Anayasanın 98'inci, İç Tüzükün 104 ve 105'inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılması için
gereğini arz ederiz.
1) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
2) Mahmut Tanal (İstanbul)
3) Yakup Akkaya (İstanbul)
4) Hüseyin Çamak (Mersin)
5) Bülent Öz (Çanakkale)
6) Kazım
Arslan (Denizli)
7) Kemal Zeybek (Samsun)
8) Elif
Doğan Türkmen (Adana)
9) Nurhayat
Altaca Kayışoğlu (Bursa)
10) Mehmet
Gökdağ (Gaziantep)
11) Murat Emir (Ankara)
12)
Barış Yarkadaş (İstanbul)
13) Okan
Gaytancıoglu (Edirne)
14) Nurettin
Demir (Muğla)
15) Erkan
Aydın (Bursa)
16) Kadim Durmaz (Tokat)
17) Tur
Yıldız Biçer (Manisa)
18) Muharrem
Erkek (Çanakkale)
19) Mevlüt Dudu (Hatay)
20) Niyazi Nefi
Kara (Antalya)
21) Çetin
Arık (Kayseri)
Gerekçe:
Ekonomideki durgunluk, turist
sayısının azalması ve artan terör olaylarının
yarattığı güvenlik tehdidi nedeniyle zor günler geçiren turizm
sektörü 24 Kasım 2015 tarihinde Rus uçağının
düşürülmesinden sonra büyük bir kriz yaşamaktadır. Avrupa'da
güvenlik nedeniyle rezervasyonların iptallerinin artması, Rus
pazarının kapanması turizmciyi iflasın eşiğine
getirmiştir. Özellikle Antalya'da otellerin dört aydır kapalı
olduğu ve bankalara yüklü miktarda borcu olan turizmcilerin tesislerini
satışa çıkardığı belirtilmektedir. Turizm
sektöründe giderek derinleşen kriz nedeniyle Ege ve Akdeniz sahillerinde
1.300 otel satışa çıkarılmıştır. Bu oteller
için istenen toplam tutarın 30 milyar TL'yi bulduğu ifade
edilmektedir.
Turizm sektörü,
Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgelerinde yaşanan olaylar ve ülkenin
bütününü saran gerginlik sebebiyle zor günler geçirirken Rusyayla yaşanan
uçak krizi Türkiye'de turizm işletmeciliğini yapılamaz hâle
getirmiştir. Hükümetin "B planı" olarak sunduğu 12
ülkeye yakıt desteği, Orta Doğu pazarına açılma
stratejisi sektörün yaşadığı ağır kriz
karşısında yetersiz kalmıştır.
2016 yılında turist
sayısı ve turizm gelirlerinde yüzde 35'lik bir daralma
öngörülmektedir. Turizmde öngörülen bu daralma iş yerlerinin
kapanması ve işsizlik anlamına gelmektedir. AKP Hükümeti,
öncelikle, ağır darbe alan turizm sektöründe kurtarılabilecek
işletmelerin mali yapılarını ve yarattıkları
istihdamı destekleyecek politikayı göz önüne almalıdır.
Turizm işletmelerinin fiyat düşürerek, tanıtım ve pazar
araştırması yaparak kendi imkânlarıyla bu krizin
altından kalkması zor gözükmektedir. 2016 yılının ilk
aylarında Ege ve Akdeniz sahillerinde 1.300 otelin satılığa
çıkarılması durumun ciddiyetini göstermektedir. Turizm
işletmelerinin kapanması ciddi bir işsizlik oranı ve
istihdam sorununu da beraberinde getirecektir.
Hükûmetin turizme destek
stratejisinde pazarı genişletmek ve turist sayısını
arttırmak hedefleri önceliklidir. Ancak turizm işletmelerinin
kârlılık oranlarının düşmesi, girdi maliyetlerinin ve
borçluluk oranlarının artmasıyla bozulan mali dengeleri,
pazarın genişletilmesi ve turist sayısının
arttırılmasıyla düzeltilebilir olmaktan uzaktır.
Turizm işletmelerinin
mali yapılarının desteklenmesi için vergi, SGK ve banka kredi
borçlarının yapılandırılmasına, girdi
maliyetlerinin düşürülmesine yönelik teşvik ve destekle ilgili yasal
düzenlemelerin yapılması gereklidir.
Turizm iç pazarının
piyasa ekonomisi şartlarında kendiliğinden
canlanmasını beklemek yerine kamu kaynaklarını da
kullanarak etkili bir iç pazar oluşturma stratejisi düşünülmelidir.
Kamu kaynaklarının kullanılması, kamu
kurumlarının seminer, eğitim, kongre planlamaları, turizm
sektörünün ihtiyaçlarına göre düzenlenmesiyle mümkün olabilecektir. Kamu
personeline de turizm için ek teşviklerin sunulması faydalı
olabilecektir.
Hükûmetin 12 ülkeye
yakıt desteği ve yeni pazarlara açılım stratejisi, yurt
dışında, Türkiye'de turizm bölgelerinin güvenli olduğu
algısını oluşturmakla desteklenmelidir. Bu bağlamda ek
güvenlik tedbirlerinin alınması gerekmektedir.
Türkiye'de artan terör
saldırıları, Doğu ve Güneydoğu Bölgesinde
yaşanan olaylar ve Rusyayla yaşanan uçak krizinin turizm sektörüne,
ekonomiye ve istihdama olumsuz etkilerinin araştırılarak turizm
işletmecilerinin ve çalışanlarının sorunlarına
etkili ve sürekli çözüm önerileri getirilmesi amacıyla Meclis
araştırması açılması elzemdir.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki
yerlerini alacak ve Meclis araştırması açılıp
açılmaması konusundaki ön görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Halkların Demokratik
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
HDP Grubunun, Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul ve
arkadaşları tarafından, yaşanan işçi ölümlerinin
nedenlerinin araştırılması ve engellenmesi amacıyla
18/1/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 16 Şubat 2017
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
16/2/2017
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun
16/2/2017 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
18 Ocak 2017 tarihinde
Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul ve arkadaşları
tarafından (3642 sıra numaralı) yaşanan işçi ölümlerinin
nedenlerinin araştırılması ve engellenmesi amacıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 16/2/2017 Perşembe
günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerinin
aynı tarihli birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların
Demokratik Partisi grubu önerisi üzerinde ilk konuşmacı, lehte olmak
üzere, Garo Paylan, İstanbul Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Paylan.
(HDP sıralarından alkışlar)
GARO PAYLAN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Memleketimde maalesef
ölümlerin sıradanlaştığı,
doğallaştığı günler yaşıyoruz. Oysa,
demokratik ülkelerde her bir ölüm bir felakettir ve ölümler o kadar azdır
ki bir ölüm olduğunda, tek bir ölüm olduğunda haftalarca o memleketin
gündemini oluşturur ve o ölümün bir daha olmaması için her türlü
tedbir konuşulur. Oysa, memleketimde maalesef ölümler tekrar, sıradan
ve ölümlerin olması sıradan, doğal olaylar olarak gösterilmeye
çalışılıyor. Fıtratında var. denilebiliyor,
kader denilebiliyor, kısmet denilebiliyor maalesef. Oysa, hayatın
her alanında olduğu gibi, siyaset kurumu bu ölümleri durdurmak ve
olan ölümlerin bir daha olmaması için gereken tedbirleri almak için var
mesela emek alanında olduğu gibi, çalışma
yaşamında olduğu gibi.
Rakamlarla
sunacağım arkadaşlar: Maalesef şu anda iş
cinayetlerinde -bu, AKP iktidarının on yedi yıllık
karnesidir, maalesef çok acı bir karne- on yedi yılda 18.604 iş cinayetiyle
karşı karşıyayız. 2016 yılında, önceki
yıllardan çok daha fazla ve AKP iktidarının en yüksek
rakamına maalesef ulaştı iş cinayetleri, 1.970 cinayetle
karşı karşıyayız. Bunun sektörlere göre
dağılımları var ve ölümler sürekli kendilerini tekrar ederek
devam ediyor. Siyaset kurumu olarak da buna etkin bir tedbir almıyoruz,
mevzuatta olan uygulamalar dahi etkin bir şekilde devreye sokulup bununla
ilgili gerekli denetlemeler ve düzenlemeler yapılmıyor.
Değerli arkadaşlar,
emek kutsaldır, emeğin hakları kutsaldır ve emeğin
çaresiz bırakıldığı bir dönemde çalışanlar
hem canıyla bunu ödüyor hem de çok daha zor şartlarda
çalışmak zorunda bırakılıyor. Bakın, bu rakamlarla,
değerli arkadaşlar, Avrupada 1inci, dünyada 3üncü
sıradayız. Bunlar sürekli olan şeyler, fıtratında
var. demişti Sayın Cumhurbaşkanı. Oysa bakın,
yalnızca Almanyayla karşılaştırsak gayrisafi yurt içi
hasılası bizim 3 katımız, tam 3 katımız yani 3
kat daha fazla üreten bir ülke, oysa iş cinayetlerinde, iş
kazalarında bizim onda 1imiz, on beşte 1imiz kadar işçi
hayatını kaybediyor ve her iş kaybında gerekli tedbirler
alınıp her yıl bu iş kazaları, iş cinayetleri
düşürülüyor, oysa ülkemde bunlar artmaya devam ediyor.
Değerli arkadaşlar,
bakın, adalet arayan işçi ailelerimiz var, bunlar inisiyatifler
kurdular ve her ayın ilk pazarı Galatasaray Meydanına
çıkıp seslerini duyurmaya çalışıyorlar, maalesef,
sesleri buradan yeterince duyulmuyor. Bugün umarım ki onların
seslerini duyduğumuzu gösterebiliriz adalet arayan işçi ailelerine.
Aynı şekilde, Bir Umut Derneği de her yıl bir almanak
yayınlıyor. Ben bu almanağı inceledim ve utandım bir
milletvekili olarak. Bakın, şöyle yandan göstereyim,
kalınlığına bakın, 2016 yılının
almanağı yalnızca bu; bu kalınlıkta bir almanakla
karşı karşıyayız iş cinayetleriyle ilgili.
Değerli arkadaşlar, tek tek bakın, işçilerimizin
fotoğraflarına bakın, yüzlerine bakın, nasıl
öldüklerine, öldürüldüklerine bakın; hepsi birbirini tekrarlayan
cinayetler. Her biriyle ilgili tedbirler alınsaydı, gerekli iş
güvenliği tedbirleri alınsaydı pek çoğu hayatta
olacaktı bugün, oysa iktidarınız, maalesef, bununla ilgili
gerekli tedbirleri almadığı için cinayetler devam ediyor ve bu
kalın almanaklar yayımlanmaya devam ediyor. Ben Bir Umut
Derneğini bu anlamdaki çabalarından dolayı kutluyorum ve adalet
arayan işçi ailelerinin de yanında olduğumuzu söylemek
istiyorum.
Peki, bu artış
neden arkadaşlar? Bakın, orta gelir tuzağına
çakılmış bir ülkedeyiz, orta gelir tuzağındayız
ve işsizlik rakamları açıklandı biliyorsunuz. Kasım
ayı işsizlik rakamları yüzde 12,1e çıktı. Peki, genç
işsizliğimiz kaç? Yüzde 23. Yani yüzde 17lerden bir yıl içinde
yüzde 23lere çıktı, işsizlik rakamları yüzde 9dan yüzde
12,1e çıktı.
Böyle iklimlerde sermaye
homurdanır. Bakın, Plan ve Bütçe Komisyonu üyesiyim. Aman, sermaye
büyük kriz var diyor, bu sermayeye nasıl destek olalım, nasıl
daha fazla taviz verelim? Vergileri almayalım, kaynak sunalım, kredi
verelim. diye, bütün yasaları, bütün tedbirleri bunun üzerine konuşuyoruz.
Oysa, emeğin hakları konusunda tek bir madde görüşmüyoruz
arkadaşlar ve Türkiye Cumhuriyetinde her gün ortalama 5 veya 6 kişi
iş cinayetleriyle karşı karşıya kalıyor.
Peki, arkadaşlar, neden
böyle oluyor? Dediğim gibi orta gelir tuzağı olan ülkelerde hep
emeğin sırtına binilir. Emek sömürüsüdür esas olan. Benim
burada ucuz iş gücüm var. denilir, Gel sermaye, bende ucuz iş gücü
var. denilir. Bende katma değer yaratan ürün yok, ben bunu üretemiyorum.
Üniversitelerim özgür değil, yaratıcılık geliştiremiyorum.
Ne var bende? Ucuz iş gücü var.
Peki, sendika var mı?
Hak getire. Sendika yalnızca sarı sendika, Hükûmetin yanında
olan sendikalar var. Bunun yanında, tabii ki mücadele veren elli
yıllık DİSK gibi pek çok devrimci sendika var, mücadelesini
veriyor ama o sendikaları geriletmek, sarı sendikaları büyütmek
için Hükûmet elinden gelen her şeyi yapıyor. Sendika da yok. Vergi
de almayacağım ben senden, gel, yatırımını yap.
İş güvenliği mi? Yok. İş güvenliği mevzuatta var
kısmen ama biz denetlemiyoruz, bununla ilgili tedbirler de alınmıyor.
Peki, ya işçi ölürse?
Merak etme, ufak para cezalarıyla kurtarırsın. deniliyor
sermayeye. Böyle olduğu sürece de maalesef, cinayetler devam ediyor
arkadaşlar.
Ekonomi kötü gittiğinde
işveren işçinin çalışma şartlarını
zorlaştırır. Ben de iş hayatından gelen bir
insanım, bunu iyi bilirim ve özellikle de işçiye hep şu denilir:
Bak, kapıda milyonlarca işçi bekliyor, sakın benden
fazlasını bekleme. Zam mı? Aman ağzını açma. Buna
razı ol, buna şükret. İş güvenliği mi? Asla! Onlar
çünkü maliyettir ve bu çerçevede, hepsi, maalesef, arkadaşlar, cinayetlere
dönüşüyor. İş güvenliği ilk taviz verilen alan oluyor,
arkadaşlar, krizlerde. Bir ekonomik krizin içindeyiz, ilk taviz verilen
konu odur.
Bakın, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde dahi -biliyorsunuz, tamirat çalışmaları var-
çalışan işçileri defalarca gördüm, iskeleye
çıkarılıyor mesela -taşeron işçiler onlar da-
baktım ki emniyet kemeri yok işçinin. Şurada iskeleye çıkarılmış,
bareti de yok. Dedim Hemen aşağıya in. İndi. Sen
necisin? dedim. Ağabey, ben taşeron işçiyim, burada ne iş
verirlerse onu yapıyorum. Niye takmıyorsun baret, kemer? Beni
zorla çıkardılar, benim yükseklik korkum var ağabey. dedi.
Hayatında hiç iskeleye çıkmamış birisini, o işin
sorumluluğunda olmayan bir kişiyi Türkiye Büyük Millet Meclisinde
baretsiz, emniyet kemersiz, iskeleye çıkarıyorsunuz;
düştüğünde de Fıtratında var. diyeceğiz, öyle mi?
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu oluyorsa arkadaşlar, maalesef her yerde
olur.
Aynı şekilde, kriz
dönemlerinde denetimler de zayıflar çünkü İşveren burnundan
soluyor, sermayeci burnundan soluyor, aman dokunmayalım. denir, Çünkü
müfettişlerimiz dayak yedi, dövüldü. diye söylentiler
çıkarılır, müfettişler geri çekilir ve denetimin
olmadığı yerde de, etkin denetimin olmadığı yerde
ve cezasızlığın olduğu yerde de cinayetler, maalesef,
devam eder arkadaşlar.
Bu bağlamda, iş
güvenliği bağlamında, arkadaşlar, eğer ki bu
araştırma önergemiz kabul edilirse, bir komisyonda hem bu kriz
şartlarını konuşalım hem de bu noktada, emeğin
sömürüsü ve iş cinayetlerinin devam etmemesi anlamında ne tip
tedbirler alabileceğimizi konuşalım.
Dün Plan ve Bütçe
Komisyonunda, arkadaşlar, Sayın Maliye Bakanından rica ettik:
Bakın, yüzlerce kanun hükmünde kararname çıkardınız, pek
çok kanun hükmünde kararname çıkardınız -maddeler anlamında
söylüyorum- 285 madde ekonomiyle ilgili ve pek çoğu da sermayeye
çıkar sağlamak için kullanılan maddeler. Gelin, bunlarla ilgili
bir brifing verin.
Mesela işçiye, emek
alanına yapılan saldırılardan bir tanesi de işsizlik
sigortası arkadaşlar. Biliyorsunuz, yıllardır 112 milyar
lira toplandı işsizlik sigortasında, bunun yalnızca 12
milyar TLsi işçiye ödendi, işsiz işçiye. Geri kalan 100 milyar
TLsi de alakasız yerlere harcanmaya başlandı. Bakın, kanun
hükmünde kararname şunu söylüyor -o kadar ilginç ki- diyor ki sermayeye,
işverene: Sen işçiyi çalıştır, ben
maaşının bir bölümünü işsizlik sigortasından
vereceğim. Ya, biz o kaynağı işsizler için, işçiler
için toplamadık mı arkadaşlar? Ne haddinize, ne
hakkınıza ki o parayla -işçinin emeği
karşılığında- işçinin parasıyla işçinin
emeğini ödetiyorsunuz? Böyle bir hakkınız ve böyle bir haddiniz
yok.
O anlamda, bütün bunları
konuşmak üzere arkadaşlar, bu araştırma önergemize destek
vermenizi bekliyoruz. Komisyonda bunun detaylarını
konuşalım, gerekli yasal tedbirleri hep beraber alalım diyorum.
Saygılarımla. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Paylan.
Halkların Demokratik
Partisi Grubu önerisi üzerinde, aleyhte Fahrettin Oğuz Tor,
Kahramanmaraş Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Tor.
(MHP sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN OĞUZ TOR
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yaşanan işçi ölümlerinin nedenleri konusunda verilen grup önerisi
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle, Genel Kurulu saygılarımla
selamlamaktayım.
Değerli milletvekilleri,
iş kazası, mevzuata göre, çalışan sigortalının
işyerinde bulunduğu sırada, işveren tarafından
yürütülmekte olan iş dolayısıyla görevli olarak iş yeri
dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl
işini yapmaksızın geçen zamanlarda, emziren kadın
sigortalının iş mevzuatına tabi olup
olmadığına bakılmaksızın yine bu mevzuatta belirtilen
sürelerde çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, işverence
sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı
yere gidiş gelişi sırasında, yürütülmekte olan iş
nedeniyle iş yeri dışında sayılan zaman ve mekân
dilimlerinin birinde meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan
bedenen ya da ruhen özre uğratan olaydır. İş kazası,
iş kazasına uğrayan açısından sigortalının
bedenen veya ruhen özre uğraması, iş kazası sonucunda ölüm
veya sürekli iş göremezlik durumuna göre geride kalan aile fertleri
bakımından, bir de iş kazası sonucunda ölüm veya sürekli
iş göremezlik durumuna göre bağlanan kısmi ve tam aylık
bakımından maddi ve manevi ciddi sonuçlar doğurmaktadır.
Özellikle ölüm veya sakatlık hâlinde eş ve çocuklar çok ciddi
sıkıntılara düşmektedirler.
Sosyal Güvenlik Kurumu
tarafından yayımlanan iş kazaları ve meslek
hastalıklarına ilişkin 2010 yılı istatistiklerine
göre, 2010 yılında toplam 62.903 iş kazası
yaşanmıştır. Konumuzla ilgili olması
bakımından belirtmek gerekir ki iş yeri kaynaklı olarak 553
meslek hastalığı da tespit edilmiştir. Bunların
1.454ü ölümle sonuçlanmıştır.
Verilere göre faaliyet
grupları bazında sıralama yapıldığında, 2010
yılında en fazla iş kazasının 8.150 kazayla kömür ve
linyit çıkarılması faaliyetinde yaşandığı
görülmüştür. Bunu, 6.918 kazayla makine ve teçhizatı hariç
fabrikasyon metal ürünleri imalatı, 4.621 kazayla ana metal sanayisi
izledi. Meydana gelen iş kazalarının sayısı ile
sektörde istihdam edilenlerin sayısının bir arada
değerlendirildiği standardize iş kazası oranına göre
de en sık kazanın kömür ve linyit çıkarılması
faaliyetinde meydana geldiği anlaşılmaktadır.
En fazla iş
kazasının yaşandığı iller sıralamasında
ilk 3 sırayı İstanbul, İzmir ve Bursa almaktadır.
İstanbulda 8 bine yakın, İzmirde -hemen hemen eşit- 7.900
civarında ve Bursada 7.500 civarında iş kazası meydana
gelmiştir.
Yaşanan iş
kazalarının en önemli nedenleri, bir veya birden fazla cismin
sıkıştırması, ezmesi, batması veya kesmesi,
düşen cisimlerin çarpıp devrilmesi, kişilerin düşmesi,
makinelerin sebep olduğu kazalar şeklinde
sıralanmıştır. Bu nedenlerle yaşanan kazalar toplam kazaların
yüzde 82sini oluşturmaktadır.
2010 yılında
iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu kaybedilen
iş gücü sayısı 1 milyon 516 bin 24 olarak belirlenmiştir
gün bazında. Bunun 50 bin günü hastanede yatarak geçirilmiştir.
Verilere göre en çok iş kazası, yaş gruplarına göre
dağılımında 25-29 yaş grubundakilerde
görülmüştür. 25-29 yaş grubu en verimli, en genç yaş grubudur.
İş yerinde çalışan sigortalı sayılarına göre
yine en çok 1-3 arası işçi çalıştıran iş
yerlerinde görülmüştür. İşçinin son işveren nezdinde
çalışma süresine göre üç ay ile bir yıl arası
kıdemlerde rastlanmıştır. İş
kazalarının en çok öğleden sonra saat 15.00 ila 16.00
saatlerinde yaşandığı tespit edilmiştir. Meydana gelen
iş kazaları sonucu yaşanan geçici iş göremezlik süreleri
kişi başına ortalama yirmi dört gündür. Bu oran erkeklerde yirmi
dört, kadınlarda on sekiz gün olarak hesaplanmıştır.
Değerli milletvekilleri,
görüldüğü üzere, sadece iş kazası olarak 2010 yılında
1.454 ölüm vakası yaşandığı hâlde, bunun sonucunda da
binlerce kişi eşsiz, çocuksuz, babasız, anasız
kalmıştır. Toplam, ayaktan 1 milyon 555 bin gün iş gücü
kaybı yaşanmıştır, yatarak tedavide kaybedilen iş
gücü kaybı gün bazında 47.316dır. Bunlar ciddi
rakamlardır. Bunların üretim değeri tespit edilememekle beraber,
belirtmek gerekir ki iş gücü kaybı üretimde de ciddi kayıplara
sebep olmuştur.
İş kazası
sonucu ölüm nedenleriyle geride kalanlara aylık bağlanmaktadır.
Sürekli iş göremezlik oranı yüzde 10un üzerinde ise kısmi
aylık bağlanmaktadır. Binlerce kişiye kısmi-sürekli
iş göremezlik geliri bağlandığı göz önüne
alındığında -zaman darlığı nedeniyle buraya
getiremedim ki bunlar maddi olarak önemli rakamlardır- her ay hazineden
trilyonlarca lira yardım alan Sosyal Güvenlik Kurumu için bu tür giderler
önemli miktarlara ulaşacaktır. Önlenecek her bir iş kazası
tabii ki en başta aile açısından fevkalade önemlidir.
Sonuçları itibarıyla ciddi sosyal problemlere de sebep
olmaktadır. Bununla beraber, maddi açıdan da, SGK açısından
da ciddi miktarlarda gider önlenmiş, hazineden alınan yardımlar
da azalmış olacaktır.
Bir başka konu:
Eğitim durumuna göre 2013 yılında iş kazası
geçirenlerin oranları incelendiğinde, son on iki ay içinde istihdam
edilen lise altı eğitimlilerin yüzde 2,8i iş kazası
geçirirken genel lise mezunlarında bu oran 1,7dir, lise dengi meslek
okulu mezunlarında 2,4tür, yükseköğretim mezunlarında ise yüzde
1 olarak tahmin edilmiştir. Burada lise dengi meslek okulu
mezunlarında yüzde 2,4 olmasının sebebi mesleki ve teknik eğitimdir.
Eğitim seviyesi arttıkça kaza, iş kazası azalmaktadır.
Bu göstermektedir ki yapılması gereken tek şey eğitimdir.
İşteki duruma göre
iş kazası geçirenlerde en yüksek oran 2,6yla kendi hesabına
çalışanlarda gerçekleşirken bunu yüzde 2,5le ücretli veya
yevmiyeli çalışanlar, yüzde 1,6yla işveren olarak
çalışanların izlediği görülmüştür. Ücretsiz aile
işçisi olarak çalışanlarda iş kazası geçirme
oranı ise 1,4 olarak tahmin edilmektedir. Meslek grubu itibarıyla
sanatkârlar ve ilgili işlerde çalışanlarda iş kazası
geçirenlerin oranı yüzde 4,8le ortalamanın -ortalama 2,3tür-
üzerinde gerçekleşmiştir. İş kazalarının en
düşük gözlendiği grup ise binde 8le büro ve müşteri hizmetleri
sektörüdür.
Değerli milletvekilleri,
2004-2014 verilerine göre dünyada her yıl ortalama 270 milyon iş
kazası meydana gelmektedir. Uluslararası Çalışma Örgütü
verilerine göre her gün ortalama 5 bin, yılda ise 2 milyon işçi
ölüyor veya 160 milyon işçi meslek hastalığına
yakalanıyor. Türkiyede ise iş kazası ve meslek
hastalığı sonucu ölümlere yönelik veriler üzerinde
tartışma sürmekle birlikte, SGK verilerine göre 2014
yılında iş kazası sonucu ölen sigortalı
sayısı 1.626dır.
Kıymetli
milletvekilleri, belirtmek gerekir ki Avrupada Türkiye 1inci
sıradadır iş kazaları yönünden, acınacak bir
durumdayız. 2014 yılına gelindiğinde, alınan her türlü
yasal tedbire rağmen iş kazaları azalmamış bilakis
artmıştır, az sonra vereceğim 2016 yılında da
durum farklı değildir. Bütün bunlar çok ciddi mağduriyetlere ve
giderlere sebep olmaktadır.
İş kazasına
yönelik değerlendirmelerde kullanılan kavramlardan birisi olan
iş kazası sıklık hızı, her 1 milyon
çalışma saatinde meydana gelen iş kazası
sayısını vermektedir. SGK istatistiklerine göre 2013 yılında
çalışan her 100 kişiden 1,32si iş kazası geçirirken
2014 yılında, bu, her 100 kişiden 1,47 olarak
gerçekleşmiştir, yıllar itibarıyla artmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
SGKnın en son yayımlanan sigortalı istatistikleri Kasım
2016 tarihini taşımaktadır. 2015 yılında 65.361
kişiye sürekli iş göremezlik geliri bağlanmış iken
2016 Kasım itibarıyla kümülatif rakam 69.630 olmuştur, bir
önceki yıla göre on bir aydaki artış 5,26dır.
Konuyla ilgili ciddi
istatistikler var ama ben son olarak şunu söylemek istiyorum: 2005
yılında sürekli iş göremezlik ölüm geliri alan toplam hak sahibi
73.428 iken 2016 yılında yaklaşık 20 bin kişi artarak,
bu, 94 bin-95 binleri bulmuştur. İş kazalarını
önlemede, maalesef, Türkiye başarısız olmuştur, ölümler
artmıştır, sakatlananlar artmıştır, ciddi
ekonomik ve manevi kayıplar meydana gelmiştir. Bunu önlemenin tek
yolu da eğitim diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Tor.
Halkların Demokratik
Partisi Grubu önerisi lehinde Yakup Akkaya, İstanbul Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Akkaya.
(CHP sıralarından alkışlar)
YAKUP AKKAYA (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle,
milletvekillerimizi saygıyla selamlıyorum.
Bu Mecliste,
yaklaşık on beş yıldır belki onlarca kez
araştırılması ve bu sorunun çözülmesi için bu Meclise
gelen, işçi ölümlerinin nedenlerinin araştırılmasıyla
ilgili yeni bir teklifi görüşüyoruz. Keşke bundan önce getirilenler,
getirilen önergeler bu Mecliste desteklenseydi ve dünyada sabıkalı
bir ülke hâline gelen Türkiye'nin kanayan yarası olan bu iş
cinayetlerinin nedenlerini araştırmak ve onların önüne geçmek
için burada bir çaba harcasaydık. AKP iktidarı döneminden günümüze
kadar iş cinayetlerinde ölen işçi sayısı 18.643 kişi
değerli arkadaşlar. Bunlar iş cinayetleri sonucunda
hayatlarını kaybettiler. Niye iş cinayeti diyoruz? Çünkü
yapılan araştırmalara göre, şayet önlem
alınmış olsaydı bu kazaların yaklaşık yüzde
95i önlenmiş olacaktı, çok küçük tedbirler alınmış
olsaydı birçok iş cinayeti önlenmiş olacaktı; ne yazık
ki önlenmedi. Dile kolay, 18 binden fazla işçi yani Rizenin
Fındıklı ilçesinin nüfusundan fazla, benim Ordu Mesudiye ilçemin
nüfusundan fazla işçi iş cinayetlerine kurban gitti, terörden beter.
Bugün 2002den günümüze kadar baktığımız zaman, terörde
kaybettiğimiz bu kadar insan yok ama umursamıyoruz, işte dünyada
3üncü, Avrupada 1inci konumdayız.
Peki, bu konuyla
ilgili bu kadar konuşmamıza rağmen ne yapıyoruz? Yasa
çıkarıyoruz. Evet, çıkardığımız yasalarda
eksiklikler var mı? Olabilir ama ileri düzenlemelerde
çıkardığımız yasalar da var. Peki, bu yasayı çıkarıyoruz
ama çıkarılan yasaları uyguluyor muyuz? Ne yazık ki
uygulayamıyoruz. 2012 yılında bunun önlenmesi için 6331
sayılı Yasa çıktı, İş Sağlığı
ve Güvenliği Kanunu. E, peki, bu kanunda ne yazıyordu? Başta
kamu binaları olmak üzere, iş güvenliği risk değerlendirmeleri
yapılacak ve buna göre önlemler alınacaktı.
Değerli
arkadaşlar, 2012 yılında çıkan bu kanun, aradan beş
yıl geçmesine rağmen hâlâ uygulanmadı. Neden? Üstelik bunu kamu
binalarında yapamıyorsak özel sektörden nasıl bekleyebiliriz?
Kamu binalarındaki bu denetimi gerçekleştiremiyorsak, bu yasal
düzenlemelerin hayata sağlıklı olarak geçmesini nasıl
bekleyebiliriz? Peki, buradaki ihmal kimdedir? Buradaki ihmal, tabii ki bu
ülkeyi yönetme iddiasında bulunanlardadır çünkü çıkartılan
yasaları denetlemek ve uygulamak da bu yasaları çıkartan
iktidarın başlıca görevlerindendir.
Yine, bakın,
6331 sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Yasasının 8inci maddesinde önemli bir
değişiklik yapıldı, itirazlarımız oldu. Neydi o?
O da iş yerlerinde denetim yapacak denetim elemanlarının
sertifikasyon işlemleriydi. A, B, C diye bunları
ayırmıştık, iş güvenliğinin risklerine göre çok
tehlikeli, tehlikeli, az tehlikeli sınıflarına ayırmıştık
ve bu iş sağlığı ve güvenliği elemanları
buna göre eğitilecek, sertifika alacak ve iş yerlerini
denetleyecekti. Peki, ne yaptık bunu? 2016nın sonunda bu bitmiş
olacaktı. Türkiyedeki yaklaşık 1 milyon 950 bin işletmenin
yaklaşık 450-500 bine yakını tehlikeli ve çok tehlikeli
işler sınıfında yer alan işletmeler ve bu sertifikayı
alan iş güvenliği uzmanları çıkıp bu iş yerlerini
denetleyecekti. Ne oldu? Ocak ayında hemen bir kanun düzenlemesi
yaptık ve bunu 2019 yılına erteledik. Görüldüğü üzere, bu
kadar acıya rağmen önlemler kâğıt üzerinde kalıyor.
Uygulamaya gelince bahane çok ancak işverenin taleplerine gelince bahane
yok; üstelik, işçinin parasından işverene destek çok. Elbette
üreten işverenler desteklenmeli, buna hiçbir itirazımız yok ama
bu, işçinin alın terinden yapılmamalı.
Bakın, işsizlik
verileri açıklandı. Yüzde 12yi geçen işsizlik rakamlarıyla
bugün sabahleyin evinden çıkıp Ben işe gidiyorum. demenin lüks
hâline geldiği bir dönemi yaşıyoruz ama İşsizlik
Sigortası Fonundan bu işsizler yeterince faydalanamıyor. Peki,
kimler faydalanıyor? İşte, işverenler. Gene bir
olağanüstü hâlin getirdiği KHKyla bir gecede 13 milyar TL
İşsizlik Fonundan işverenlere aktarıldı. Peki,
değerli arkadaşlar, olağanüstü hâlin İşsizlik Fonuyla
ne alakası var? Yani, gelin, bunu İşsizlik Fonundan
yararlanamayan işçilere siz anlatın. Şimdiye kadar 103 milyar
lira para toplandı İşsizlik Fonunda, ama 2002den günümüze
kadar
Ben rahmetle anıyorum bir kez daha rahmetli Bülent Eceviti, 3üncü
Genel Başkanımızı ve Türkiye işçi sınıfına
yaptığı en büyük hizmetlerden bir tanesi de İşsizlik
Fonunu çıkartmasıydı ve onun getirdiği şey bu
toplanan paraların sadece işsizlere ödenmesiyle ilgili bir
düzenlemeydi ama 2002de AKP iktidarının getirdiği
düzenlemelerle ne yazık ki o İşsizlik Fonundan birçok miktar,
işçiye ödenen paradan daha fazla para başka amaçlar için
kullanıldı. En sonunda, gene, 13 milyar TL işverenlere
kullanılmak üzere İşsizlik Fonundan o tarafa
aktarıldı yani 9 Şubatta çıkmıştı bu kanun
hükmünde kararnameyle.
Şimdi,
işsizliğin bu kadar yoğun olduğu günümüzde, işçinin
parası, tüm işsizlere günün şartlarına göre ödenmesi
gerekmiyor mu? Yani, siz işverenler istedi diye dün Plan ve Bütçe
Komisyonunda yüzde 5 vergi indirimi yaptınız. Değerli
milletvekilleri, orada işçi temsilcileri de vardı; o işçi
temsilcileri de o yüzde 5 vergi indiriminin işçi bordrolarından,
işçilerden de kesilmesini talep ettiler ama Maliye Bakanı Naci
Ağbal dedi ki: Bütçe kısıtlaması var, bunu
yapamayız. Yani, burada işverene gelince her şey normal,
işverene Buyurun. ama işçi istediği zaman işçiyi görmezden
geliyorsunuz.
Ben şuradan soruyorum:
Allah aşkına, bana AKPnin yetkilileri çıksın şurada
söylesin, desin ki: Ya, haksızlık ediyorsunuz, biz işçi ve
memur için 2002den günümüze kadar şu yasal düzenlemeleri yaptık,
onlar da faydalandı. diye. Bir tane burada örnek veremezsiniz. Hem
taşeronlaşma hem İşsizlik Sigortası Fonu hem de
bireysel emeklilik sistemiyle ilgili işsizin cebindeki 3 kuruşa göz
diken bir anlayış artarak sürüyor.
Bakın, dün gene,
Sayın Çalışma Bakanı bir radyo programında uzun
yıllardır gündemden gitmeyen taşeronla ilgili dedi ki: Bir
yıl daha sabredin, bu yıl içinde taşeron sistemimizi
çözeceğiz.
Bakın, ben, çok
değil bu ocak ayında, bu Mecliste bir konuşma
yapmıştım taşeronla ilgili, tutanaklardan
okuyacağım izninizle, diyorum ki: Sayın Başkan, 3 Mart
2014, dönemin Çalışma Bakanı Sayın Faruk Çelik
Taşerona kadro kanun taslağı Başbakanlıkta. diyor.
Tarih 6/10/2015, 1 Kasım seçimleri öncesi Sayın Faruk Çelik taşeronla
ilgili, 1 Kasımda iktidar olursak problem biter. diyor. Tarih 12
Kasım 2015, Sayın Faruk Çelik Taşerona kadro altı ay
içinde netlik kazanacak. diyor. Tarih 30 Ocak 2016 Maliye Bakanı
Sayın Naci Ağbal Taşeronla ilgili düzenlemeyi 21 Marttan önce
Meclise sevk etmiş oluruz. diyor. Dün de Çalışma Bakanı
Bu yıl içinde taşerona kadro vereceğiz. diyor. Ne zaman
açıklama yapıyor? 16 Nisan referandumu öncesinde, yine, taşeron
kadrosunu oya tahvil etmek için yapıyor. Bu, ahlaki değildir. Yani,
siz on dört senedir iktidardasınız, iktidara geldiğiniz zaman
35-40 bin olan taşeron sayısı bugün milyonu aşmış
durumda ve her seçim öncesinde söz veriyorsunuz ve sözünüzde durmuyorsunuz.
Bunu ben, bizi dinleyen işçi kardeşlerimizin takdirlerine
bırakıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bizi dinleyen değerli vatandaşlarımız; şimdi, 1 Ocaktan
itibaren zorunlu bireysel emeklilik sistemi yürürlüğe girdi. Yani, 45
yaşın altında olan işçi ve memur, 1 Ocaktan itibaren
zorunlu olarak bireysel emeklilik sisteminde fona para ödeyecek. Bunun
uygulanmasıyla ilgili yönetmelik çıkacaktı, aralık ayında
yönetmelik çıktı. Bu yönetmelikle istisna getirildi. Kimlere biliyor
musunuz değerli milletvekilleri, değerli
yurttaşlarımız? İşte, bu Mecliste olan, 45
yaşın altındaki milletvekillerine yönetmelikle istisna
getirildi, zorunlu bireysel emeklilik fonu için 45 yaşın
altındaki milletvekillerinden kesilmeyecek. Bu, hem yasaya uygun
değil hem de ahlaki değil.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YAKUP AKKAYA (Devamla)
Başta söylediğim gibi, 2002den günümüze kadar AKP
iktidarının işçiye, emekçiye vermiş olduğu bir
şey yok. (CHP sıralarından alkışlar)
HDPnin vermiş
olduğu araştırma önergesini Cumhuriyet Halk Partisi olarak
desteklediğimizi buradan bir kez daha ifade ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
Hepinize saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Akkaya.
Halkların Demokratik
Partisi Grubu önerisi aleyhinde Mahmut Kaçar, Şanlıurfa Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Kaçar.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT KAÇAR
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; HDP Grubunun iş sağlığı ve
güvenliği hakkında vermiş olduğu araştırma
önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
çalışma hayatı istihdamdan çalışma
şartlarına, sosyal güvenlikten mesleki eğitime, iş
sağlığı ve güvenliğinden yurt dışında
çalışan vatandaşlarımızın haklarının
korunmasına kadar çok geniş bir alanı ve toplumun büyük bir
kesimini kapsamaktadır. İş sağlığı ve
güvenliği konusu ise sadece iş yeri ve çalışan düzeyinde
değil, toplumun genelini doğrudan ilgilendiren ve aynı zamanda
ulusal ve uluslararası düzeyde alınması gereken siyaset üstü bir
konudur. Sağlıklı ve güvenli bir ortamda çalışma tüm
çalışanlarımız için en temel insan haklarından
biridir. İş sağlığı ve güvenliğinin
sağlanamamasıyla bağlantılı sorunlardan kaynaklanan
insani ve ekonomik kayıplar tüm ülkeleri olumsuz etkilemektedir. Bu
nedenle, çalışanların hayat seviyesini yükseltecek
istihdamı, insana yaraşır işi ve verimli çalışmayı
destekleyecek tedbirleri almak ve çalışma barışını
sağlamak tüm hükûmetlerimizin öncelikleri arasında yer
almıştır. Türkiye bu konuda gerek ulusal mevzuatını ve
gerekse de uluslararası anlamdaki sorumluluklarını yerine
getirme noktasında özellikle son yıllarda son derece önemli
adımlar atan ve yasal düzenlemeler yapan bir ülke. Uluslararası
anlamda bizi bağlayan ve adım atmamız gereken uluslararası
sözleşmeler var. Bu konuda Uluslararası Çalışma Örgütünün
İş Sağlığı ve Güvenliği ile
Çalışma Ortamına İlişkin 155 Sayılı
Sözleşmesi, yine aynı şekilde ILOnun 161 no.lu
Sözleşmesi AK PARTİ hükûmetleri zamanında onaylanan
uluslararası sözleşmeler. 155 sayılı Sözleşme 5038
sayılı Kanunla, 161 sayılı Sözleşme ise 5039
sayılı Kanunla onaylanmış ve yürürlüğe
girmiştir. Özellikle 155 sayılı Sözleşmenin bütün ekonomik
faaliyet kollarına uygulanacağı, ekonomik faaliyet
kolları teriminin kamu hizmetleri de dâhil olmak üzere
çalışanların bulunduğu bütün kolları
kapsadığı, kamu çalışanlarını da dâhil etmek
üzere istihdam edilen bütün herkesin iş sağlığı ve
güvenliği kapsamına alınması gerektiğine vurgu yapan
uluslararası bir sözleşme. Elbette bu 155 ve 161 no.lu
sözleşmenin yanında Türkiyenin 2013 yılında
imzalamış olduğu 187 sayılı İş
Sağlığı ve Güvenliğini Geliştirme Çerçeve
Sözleşmesi ve yine hemen akabinde, 2014 yılında Türkiyenin 176
sayılı Madenlerde Güvenlik ve Sağlık hakkındaki ILO
Sözleşmesi kabul edilen ve onaylanan sözleşme. Yani iş
sağlığı ve güvenliğiyle ilgili Türkiyenin uluslararası
anlamdaki yükümlülükleri noktasındaki bütün sözleşmeler son
yıllarda AK PARTİ hükûmetleri döneminde onaylanan sözleşmeler.
Kendi mevzuatımızda
da bu anlamda -bizden önceki değerli hatip
arkadaşlarımızın da ifade ettiği gibi- çok önemli bir
yasal düzenleme yapıldı aslında iş
sağlığı ve güvenliğiyle ilgili, o da 26 Haziran 2012de
yürürlüğe giren 6331 sayılı İş
Sağlığı ve Güvenliği Yasası. Türkiye, 2012
yılına kadar kendine ait özel iş sağlığı ve
güvenliği yasası olmayan bir ülkeydi. Türkiyede iş
sağlığı ve güvenliğiyle ilgili bütün tedbirler 4857
sayılı İş Kanunu çerçevesinde yürütülmeye
çalışılan bir durumdayken 2012de yapılan yasal
düzenlemeyle birlikte Türkiyede bütün çalışanların iş
sağlığı ve güvenliği kapsamına
alındığı, iş yerlerine çok önemli sorumluluklar
yüklendiği, bütün iş yerlerinin bu anlamda risk analizi yapmak
zorunda olduğu ve alacağı tedbirlerde de mutlaka ve mutlaka
çalışanların paydaş olmasını zorunlu hâle getiren
bir İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası
yürürlüğe girdi. Türkiye 2012den önce, bu İş
Sağlığı ve Güvenliği Yasasından önce 4857
sayılı İş Kanunu kapsamındaki çalışan
sayısı son derece sınırlıydı. Hepinizin malumu
olduğu üzere, 2012den önce 50 ve üzeri çalışanlar
dışındaki hiçbir çalışan iş sağlığı
ve güvenliği kapsamında değildi, kamu kurumları iş
sağlığı ve güvenliği kapsamında değildi ki
Türkiyede 50den aşağı iş yerlerinin sayısı
neredeyse toplam iş yerlerimizin yüzde 75i yani Türkiyede İş
Sağlığı ve Güvenliği Yasası çıkmadan önce
iş yerlerinin neredeyse yüzde 75i bu kanun
dışındaydı. Şimdi, gerek bütün
çalışanları kapsaması, 10 ve daha aşağı
çalışan yerlerde İş Sağlığı ve
Güvenliği Yasasının uygulanmasından dolayı iş
yerlerine yeni bir yük gelmemesi noktasında bu konudaki bütün ödenecek
olan ücretlerin Sosyal Güvenlik tarafından ödenmesi bu anlamda kamunun,
devletin iş sağlığı güvenliği uygulamalarının
hayata geçmesi noktasında ortaya koyduğu irade açısından
son derece önemli.
Şimdi, bu kadar
düzenleme yapıldı, gerek uluslararası sözleşmelerin
imzalanması gerek 6331 sayılı Yasa. Bunun uygulama
sonuçları ne? Maalesef, uygulama sonuçları istediğimiz noktada
değil. Yani, bu kadar önemli düzenlemeler yapıldı, gerek kendi
mevzuatında gerek uluslararası sözleşmede çok daha ileri bir
noktada olmamız gerektiği noktasındaki yaklaşımı
kabul ediyoruz ancak 2012 ve bugün gelinen noktadaki gelişmelere dikkat
ettiğinizde aslında çok önemli mesafeler
aldığımızı ama istenilen noktada
olmadığımız gibi bir tespitin çok daha doğru ve
hakkaniyetli olduğunu düşünüyorum. Bunu neye göre söylüyorum?
Türkiyede 2002 yılında 727 bin iş yeri var, 2015 yılı
sonunda iş yeri sayısı 1 milyon 740 bin; toplam artış
yüzde 139. Çalışan sayısı 2002 yılında ya bu
eski SSKlı olarak tabir edilen işçi sayısı itibarıyla
söylüyorum- 5 milyon 223 bin, 2015 sonu rakamlar 14 milyon. Eğer biz
iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgili alınan
tedbirlerin sonuçlarını, iş kazalarının
sayısı veya ölümlü iş kazaları üzerinden
değerlendirirsek doğru bir istatistik yakalayamayız. Toplam
çalışan içerisindeki bir yaklaşıma bakıldığı
zaman çok daha doğru bir neticeye varma imkânımız olur. Bununla
ilgili uluslararası standartlar var, o da nedir? 100 bin
çalışandaki kaza sayısı veya ölüm sayısı. Bu
anlamda, Türkiyede 2002 yılında her 100 binde ölümlü iş
kazası oranı yüzde 16,8; 2002 rakamları. 1990lı
yıllarda bu rakam yüzde 40ın üstünde; hepimizin elinde veriler var.
2015 rakamı 100 binde yüzde 8,9. Ciddi anlamda düşüş var
mı? Var. Ama olması gereken rakam mı? Kesinlikle değil. Bu
kadar tedbire rağmen, bu kadar yasal düzenlemelere rağmen hâlâ bu
rakamlar çok yüksek. O zaman ne yapmamız gerekiyor? Demek ki yasal mevzuat
tek başına yeterli değil, mutlaka bu konuda denetim sistemi
üzerinden iş sağlığı ve güvenliği
koşullarının iyileştirilmesinin yanında güvenlik
kültürünün yaygınlaştırılması son derece önemli.
Güvenli davranışın hem işverende hem de tüm
çalışanlar için bir refleks hâline gelmesi bu manada son derece
önemli.
İş
sağlığı ve güvenliği mevzuatının etkin
şekilde uygulanmasının en önemli faktörlerinin başında
kişisel düzeyde kendi sağlığını koruma ve güvenli
davranış biliminin geliştirilmesi, bir başka ifadeyle
toplumun güvenlik kültürüne erişmesi önemli. Son yıllarda, özellikle
güvenlik kültürünün oluşması noktasında son derece önemli
faaliyetler yapılıyor gerek sanayi ve ticaret odalarımız
eliyle gerek Sosyal Güvenlik Kurumu ve gerekse millî eğitim sisteminde;
ilkokuldan lise sonuna kadar iş güvenliğinin uygulanması
konusunda özellikle çalışanlarımızda bir güvenlik bilinci
geliştirilmesi ve her şeyden önce
çalışanlarımızın kendi sağlıklarını
ön plana alan bir yaklaşım içerisinde hareket etmesi bu manada son
derece önemli. Son derece önemli yasal düzenlemeler yapıldı, Türkiye
ILOnun birçok sözleşmesini son üç dört yıl içerisinde
yaptığı yasal düzenlemelerle onayladı. Kendine müstakil
İş Sağlığı ve Güvenliği Yasasını
çıkardı, önemli yükümlülükler getirdi. Yükümlülükler noktasında,
Sosyal Güvenlik Kurumunun ekonomik anlamda elini taşın altına
koyması noktasında önemli düzenlemeler yapıldı ama bunun
yanında toplumun güvenlik bilincinin artırılmasının
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MAHMUT KAÇAR (Devamla)
zannediyorum bu sorunun önümüzdeki birkaç yıl içerisinde gündemden
kalkması noktasında önemli bir adım olduğunu ifade ediyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Kaçar.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Karar yeter
sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Evet, öneriyi
oylarınıza sunacağım ancak sunmadan önce bir karar yeter
sayısı talebi vardır. Karar yeter sayısını
arayacağım.
Öneriyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati :
15.46
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir),
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71inci Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Halkların Demokratik
Partisi grup önerisinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, öneri kabul
edilmemiştir.
Gündemin Seçim
kısmına geçiyoruz.
VIII.-
SEÇİMLER
A)
TBMM Başkanlık Divanında Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.-
Başkanlık Divanında boş bulunan Türkiye Büyük Millet
Meclisi Kâtip Üyeliğine seçim
BAŞKAN
Başkanlık Divanında boşalan Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna
düşen Türkiye Büyük Millet Meclisi Kâtip Üyeliği için Kocaeli
Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyet aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın Kaplan Hürriyete
yeni görevinde başarılar diliyoruz.
Gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Arasında
Stratejik Ortaklık ve Dostluk Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Türkiye Cumhuriyeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Arasında
Stratejik Ortaklık ve Dostluk Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/325) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 24)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Denizcilik Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
2.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Denizcilik Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/454) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 116)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Habibe Kadiri Kız Okullarının Kuruluşu ve
Faaliyetlerine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
3.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Afganistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Habibe Kadiri Kız Okullarının Kuruluşu ve
Faaliyetlerine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/415) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 390)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4üncü sırada yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşma ve Eki Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
4.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşma ve Eki Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/691) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 361)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5inci sırada yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu, İşleyişi ve
Faaliyetleri Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
5.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Kültür Merkezlerinin Kuruluşu, İşleyişi ve
Faaliyetleri Hakkında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/398) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 229)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6ncı sırada yer
alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda
Birleşik Krallığı Hükümeti Arasında Askeri
İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
6.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda
Birleşik Krallığı Hükümeti Arasında Askeri
İş Birliği Çerçeve Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/509) ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (S. Sayısı:
142)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
7nci sırada yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji
Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
7.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji
Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/629) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 352)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
8inci sırada yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Norveç Krallığı Hükümeti
Arasında Enerji Alanında İşbirliğine İlişkin
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
8.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Norveç Krallığı Hükümeti
Arasında Enerji Alanında İşbirliğine İlişkin
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/626) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 194) (x)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 194 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE
NORVEÇ KRALLIĞI HÜKÜMETİ ARASINDA ENERJİ ALANINDA
İŞBİRLİĞİNE İLİŞKİN MUTABAKAT
ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE
1- (1) 5
Kasım 2013 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Norveç Krallığı Hükümeti Arasında Enerji Alanında
İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının
Notalarla birlikte onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde
üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Bitlis Milletvekili
Sayın Gaydalı konuşacaktır.
Buyurunuz Sayın Mahmut
Celadet Gaydalı. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MAHMUT
CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; partim ve grubum adına, görüşülmekte
olan uluslararası anlaşmalar hakkında söz almış
bulunmaktayım. Sizleri, kamuoyunu, tutuklu, hükümlü ve rehin
alınmış bütün vatandaşlarımızı ve ailelerini
saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri,
uluslararası anlaşmalara karşı değiliz fakat bugünün
gündemini dolduracak öncelikli işler sıralamasında ön
sıralara gelecek işlerden olmadığına inanıyoruz.
Sosyal eşitsizlikler, etnik çatışmalar, üretim, tüketim ve
dağıtım sorunları kadar, gıda, işsizlik, iş
güvenliği, trafik güvenliği, sosyal yaşam güvenliği gibi
birçok yaşamsal sorunlarımız var ama gündem olamıyor.
Türkiye siyaseti dünyanın genel gündemini sahiplenecek bir durumda
değil. Toplumun üretimle, tüketimle ilgili sorunları var ve Türkiye
siyasetinin bunların hepsini üstlenmesi lazım.
Kurumlarımız
yurttaşlık ve haklar rejimine göre işletilmemektedir.
İktidar yanlısı gösteriler her yerde serbest olmasına
rağmen iktidar karşıtı gösterilerin nasıl
bastırıldığı ve baskı altına
alındığı gözler önündedir. Bu koşullarda devlet
yönetmek devleti yönetenler için de büyük risktir.
Getirilen başkanlık
taslağıyla oluşacak sistem, başına oturacak
kişiyi ülkeyi istediği gibi şekillendirme yetkisiyle
donatmaktadır. Yapılacak olan değişiklik, birinin eline
yıkıcı bir balyoz verilmesi gibidir. Bu durum ileride
başkan olacak kişinin ideolojik angajmanı ve ilişkili
olduğu gruba, partiye göre hareket etmesini ve bütün yapıların
buna göre şekillendirilmesine neden olacaktır. İleride
farklı karakter ve düşünceye sahip başkanlar devleti bir yapboz
tahtasına çevirebilir.
Güvensizliğin dibe
vurduğu bir ortamdayız. Güven kaybolmuşsa hiçbir şey
kuramazsınız, devlet olamazsınız, hukuk
kuramazsınız, yargı faaliyetleri gerçekleştiremezsiniz. Bu
krizi ancak ve ancak ortak hakikat alanı yaratarak çözebiliriz. Herkesin
birbirine güvenebileceği ve asgari bir demokrasi programı
etrafında yeni bir bir arada yaşama zemini inşa edebileceğimize
inanıyoruz.
Sosyal yaşamda bir
ürkeklik ve korku var. Geleneksel kavgaları terk edip, bir araya gelip
Anadolucu, Türkü, Kürtü, bütün yoksulların, farklı
toplulukların bir araya gelip korkulara karşı yeni bir politik
dilin söyleminin geliştirilmesi gerekiyor.
Bugün darbe bahanesiyle ilan
edilmiş OHAL uygulamasıyla kanun hükmünde kararnamelerle yönetilen
bir Türkiye yaratıldı. Hukuk, demokrasi, insan hakları
askıya alındı; özgürlük ve barış istemek potansiyel bir
suçlunun talepleri hâline geldi. Barış için akademisyen olmak ya da
özgür gazetecilik yapmak cezalandırıldı. Şu ana kadar 312
akademisyen ihraç edilirken 156 gazeteci de cezaevine gönderildi.
Gazeteciler, milletvekilleri,
akademisyenler ve sıradan vatandaşların da dâhil olduğu
toplumun geniş bir kesimine yönelik artan yargı tacizi ve Hükûmetin
çoğulculuğu azaltan ve otosansürü artıran eylemleri sebebiyle
Türkiyede demokratik tartışma alanı endişe verici bir
biçimde daraltılmıştır. İktidar yanlısı bir
siyasi söylem geliştirmeyen her parti kriminalize edilerek, tamamen
hukuksuz isnatlarla örgüt üyelikleriyle suçlanıyor. Hükûmet için
kendisinden olmayan herkes bir şekilde ya bir terör örgütünün üyesi ya da
bunlara hizmet eden bir zanlı. Size soruyorum, bu mantıkla Türkiye
daha nereye kadar yol alabilir? Bu mantıkla onlarca belediye
başkanımız tutuklandı, eş genel
başkanlarımız ve milletvekili arkadaşlarımız,
önce cezaevindeki odaları hazırlanıp sonra hâkim karşısına
çıkarıldı; halkın iradesi mahkûm edildi, cezaevleri
toplumsal iradenin meclisleri hâline geldi. Bu ortamda yargıya güven tabii
ki dibe vurur. Bırakın toplumun yargıya güvensizliğini,
artık yargı mensupları bile kendi içinde birbirine güvenemez
hâldeler.
Değerli milletvekilleri,
bir siyasi partinin en meşru, en doğal görevlerinden biri de siyasi
düşüncelerini halka aktarmaktır. Fakat sokağa hayır diye
çıkan herkes kolluk kuvvetlerinin engellemesiyle, gazla, copla, ters
kelepçeyle karşılaşıyor. Tamamen bir korku
imparatorluğu yaratılmaya çalışılıyor. Birey,
iktidar karşısında tamamen savunmasız bir durumda. Bireyi
koruması gereken hukuk sistemi ise tamamen askıya
alınmıştır. Cumhurbaşkanı OHAL ilanında
güvence olarak Vatandaşın normal hayatı etkilenmeyecek. demişti.
Sokağa çıkıp bir bakın, normal olarak
adlandırılacak bir ortam var mı?
İki gün önce, vekili
olduğum Bitliste 11 DBPli siyasetçi gözaltına alındı.
Hayır diyenler, özellikle Kürt illerinde yaşayanlar bu
baskıyı her gün ve her saniye hissetmektedir. Hayır diyen
kimseye tahammülü olmayan bir yapı var şu anda. Eğer iktidar
olarak adaletten bahsedecekseniz evet diyenlerin hakkını
savunduğunuz kadar hayır diyenlerin de hakkını
savunmanız gerekmektedir. Hayır diyenler işlerinden olurken,
hayır diyenler gözaltına alınırken, hayır diyenler
tutuklanırken, hayır diyenler kriminalize ederken adaletten söz
etmeniz mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri,
Başbakan Yardımcısı şenlik içinde kampanya
yapacağından bahsediyor. Bir söz vardır: Düğün evinde çok
oynayandan, cenaze evinde çok ağlayandan korkmak lazım. Asıl mesele
şu ki: Evetçilerde ne heves kalmış ne heyecan çünkü anlatmaya
değer bir hikâye yok.
Son olarak da, Başbakan
Sayın Binali Yıldırımın şu ifadelerine yer
vermek istiyorum: Ana muhalefet partisinin HDPnin kayığına
bindiğini söylüyor. Önce şunu bir belirtelim: Bahsettiğiniz
kayık değil, filikadır. Titanik bile muhteşem bir dizayn
olmasına rağmen bir aysberge çarpıp battı, kurtulanlar
filikalar sayesinde kurtuldu. Bizim filikalarımızın 6 milyon
gönüllü kürekçisi var ve tamamı emek ve insan gücüne dayanıyor. Hatta
daha ileri giderek bizimkinin Nuh'un gemisi olduğunu da söyleyebiliriz.
Sizin gemicikleriniz ise ithal yakıtla çalışıyor.
Yakıtınız tükenince tezekle yolunuza devam edebilecek misiniz?
Gemiciğiniz su alıyor farkında değilsiniz. Siz hâlâ tek kaptan
başkanla kurtulma hesabı yapıyorsunuz. Bizim ise daha güçlü ve
hızlı yol almamız için bir başkana değil,
kürekçilerimizin daha ritmik ve efektif kürek çekmesi için ritim davuluna
ihtiyacımız var. Bunun da teknolojik iş birliği
yaptığınız Afrika kabilelerinden temini mümkün. Yalnız
bir şartla; ihale şartnamesini ve ihale prosedürlerini bizim
belirlememiz gerekiyor. Bizler ithal malına çok meraklı değiliz.
Yalnız bizim yerli davulların sesi iyi çıkmıyor da.
Sizlerle bir hikâyeyi
paylaşmak istiyorum. Askerî bir tatbikat sırasında askerî alanda
askerî araçla bir şoför ve komutanı hızla yol almaktadır.
Yolda trafik ve levhalar olmadığı için de şoför tam gaz
gider. Birden bir uçurumun kenarına geldiklerinde sert virajı fark
edemeyen şoför aracı uçurumdan aşağı uçurur. Komutan
Ne oldu evladım? deyince Yol bitti komutanım. der. Her ne kadar
direksiyon başında olsanız da ve yanınızda gözlerinin
flu gördüğünü iddia eden, bizce hiç görmeyen muavininiz olsa da halkımızın
inisiyatifini kullanarak 16 Nisanda hep bir ağızdan hayır
diyerek, arka koltuktan hamle yapıp el frenini çekerek aracı
durduracağına ve böylece araçla uçurumdan uçmasına mani
olacağına inanıyoruz.
Değerli milletvekilleri,
dünya örnekleri iyi incelendiği zaman ekonomik anlamda da güçlü
olmanın şartı parlamenter sistemdir yani halk iradesinin hesap
sorabildiği bu çatının altı. Dünya ekonomisinde güçlü
ülkeler parlamenter sistemlerle yönetilmektedir. Bu sistemi daha güçlü
kılmaktansa tamamen ortadan kaldırmayı, Parlamentoyu
sıradan bir komisyona çevirmeyi düşünüyorsunuz. Bunu kabul etmek
mümkün değildir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Gaydalı.
1inci madde üzerinde ikinci
konuşmacı Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Adana
Milletvekili Muharrem Varlı.
Buyurunuz Sayın
Varlı. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUHARREM
VARLI (Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; uluslararası anlaşmalarla ilgili
grubumuz adına söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu madde Norveçle
yapılan enerji anlaşması üzerine. Tabii, enerji denilince
aklımıza Türkiyenin en çok ihtiyacı olan, ülkemizin en çok
ihtiyacı olan elektrik, doğal gaz, petrol gibi ihtiyaçlar geliyor ve
bunların en başında da tabii ki, elektrik üretebilmek için
barajlar ve HESler gündeme geliyor. Hazır Sayın Kalkınma
Bakanı da buradayken GAP projesinin hangi boyutta olduğunu, GAP
projesinin ne zaman bitirileceğini ve bu ülkenin ekonomisine hem tarımsal
sulama açısından hem de enerji açısından ne zaman en büyük
katkıyı sağlayacağını da sormak istiyoruz çünkü
GAP bir türlü bitmek bilmedi. Aktarılan paralar da GAPtan ziyade
başka yerlerde kullanıldı. Hâlbuki GAP bitmiş olsa bugün
ülkenin ihtiyaçlarına en çok karşılık verebilecek bir proje
olacak. Çünkü o bölgede pamukçuluk yaygın. Türkiye yılda 2,5 milyar
dolar dışarıdan lif pamuk ithal ediyor. Bu, Türkiye için önemli
bir kayıp. GAP projesi tamamlanmış olsa, Adanadaki sulanamayan
araziler tamamlanmış olsa, barajlar yapılmış ve
bitirilmiş olsa Türkiye 2 milyar dolar parasını başka
ülkelerin çiftçilerinin cebine aktarmamış olacak, kendi çiftçisinin
cebinde kalmış olacak bu para. Onun için barajlar ve HESler bizim
için önemli ama HESleri yaparken de tabii ki tabiatı da korumak,
tabiatın genel işlevini de bozmadan hareket etmek lazım.
Karadenizde yapılan birçok HESlerle derelerin kuruduğunu,
ormanlık alanların bu alanda bozulduğunu da biliyoruz. Yine, birçok
alanda kurulan termik santrallerle, özellikle kömürle çalışan termik
santrallerle birinci kalite içme sularının bozulduğunu, birinci
kalite tarım arazilerinin bozulmaya yüz tuttuğunu, orada üretilen,
üretimi yapılan bitkilerin çok etkilendiğini biliyoruz. Onun için
bunlara da dikkat ederek yatırımlarımızı ona göre
yapmamız lazım.
Değerli
arkadaşlarım, Seyhan Baraj Gölü aşağı yukarı
Çukurovanın tamamını sulayan büyük bir baraj yani büyük oranda,
yüzde 70 oranında sulayan büyük bir baraj. Buranın enerji
kısmının ihale edileceği, özelleştirileceğiyle
ilgili bazı duyumlar aldık. Bu, son derece yanlış bir
uygulama olur. Kesinlikle böyle bir özelleştirmenin Hükûmetin gündeminden
çıkarılması ve bu özelleştirmenin yapılmaması
lazım. Neden yapılmaması lazım? Eğer bu
özelleştirme yapılırsa orayı alacak şahıs kendi
şahsi menfaatini, kendi kazanacağı parayı hesaba katarak su
akışını ona göre şekillendirecektir. Buradan akan
suyla, oradan gelen suyla bütün ovanın sulaması temin edilmektedir.
Onun için Seyhan Baraj Gölündeki enerji kısmının
özelleştirilmesini Hükûmetin tekrar gözden geçirmesini ve bunu kesinlikle
gündemden düşürmesini tavsiye ediyorum çünkü demin de söylediğim gibi
Seyhan Baraj Gölü aşağı yukarı Çukurovanın yüzde
70ini sulayan bir baraj gölüdür. Bundan dolayı da
insanlarımızı ve çiftçilerimizi mağdur etmemek adına
böyle bir özelleştirmenin yapılmaması gerekir.
Yine Yüreğir bölgesinde
Lokman Hekim Sulama Birliği alanına dâhil olan köylerimizde narenciye
bahçelerinin dönümü -eski parayla- aşağı yukarı 350 bin
lira gibi büyük maliyetlerle sulanıyor. Şimdi, orada ırmaktan,
Ceyhan Nehrinden su elektrikli pompalarla veya dizel motorlarla
alınmasına rağmen ona da aynı uygulama yapılıyor.
Bundan da bir an önce vazgeçilmesi, DSİnin de bunu yeniden gözden geçirmesi
gerekir yoksa oradaki çiftçilerimiz çok mağdurlar, bu konuda da üzerlerine
çok önemli bir yük binmiş durumda.
Torba yasa Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülüyor. Torba yasada, bildiğimiz kadarıyla,
Ziraat Bankasındaki borçların ertelenmesi de var ama temerrüde
düşen borçlar gibi bir konu gündeme geldi. Eğer böyle bir uygulama
yapılırsa çok sakıncalı bir uygulama olur. Temerrüde
düşmek demek bütün bankaların artık kredi vermeyeceği bir
insan ve kurum hâline gelmek demektir ki bu, çiftçimizi mağdur eder. Ödeme
güçlüğü çekiyorsa, ödemekte sıkıntı yaşıyorsa
bütün çiftçilerin borçlarını Ziraat Bankasının düşük
faizlerle ertelemesi lazım. Faiz oranlarını da Ziraat
Bankasının
Tabii, burada bunu söylerken biz bürokratları,
Ziraat Bankası çalışanlarını kastetmiyoruz, buradan
çıkacak yasanın nasıl düzenlemesi gerektiğini
anlatıyoruz yani bürokratlar bundan alınganlık göstermesinler.
Şimdi, faiz
oranlarını da iyi belirlemek lazım. Şu anda yüzde 16lar
veya yüzde 14lerle taksitlendiriliyor, bunların yüzde 3ler gibi bir
rakamlara çekilmesi lazım yani eğer bunu yapamazsak çiftçinin
sırtına çok önemli yük bindirmiş oluruz. Bu yükü çiftçinin
kaldırması da söz konusu değil, zaten çiftçi
sıkıntı içerisinde, zaten çiftçi kendi tarlasını ekip
dikmekten aciz hâle gelmiş durumda.
Mazot yükü, gübre yükü her
geçen gün çiftçinin üzerine çok ağır bir şekilde biniyor.
İşte, üre gübresi, şu anda lazım -eski rakamla söylüyorum-
1 milyon 200 bin lira. Bundan üç ay önce gidip peşin para verip
aldığınız zaman -eski rakamla- 740 bin liraydı üre
gübresi, şu anda 1 milyon 200 bin lira. Yani, 740 bin liraya üre gübresi
kurtarıyorsa şu anda neden 1 milyon 200 bin lira? Bunu da ben
defalarca burada söyledim ama Hükûmetin bu kulağından girdi, bu
kulağından çıktı. Hiç bunu duyan yok, bunu dikkate alan
yok, Neden bu böyle oluyor, serbest piyasayı nasıl regüle ederiz?
diye akıllarından geçiren yok. Hâlbuki Tarım Kredi Kurumunu bu
manada devreye sokmuş olsak, Tarım Kredi Kurumu çiftçinin gübre
ihtiyacını regüle etmiş olsa serbest piyasadaki tüccar bu
rakamlara gübre satamaz. Ama, tabii, biz ne söylersek söyleyelim Hükûmetin
gündemi farklı, Hükûmetin çiftçi diye, üreten insan diye bir gündemi
yok ne yazık ki. Onun için de bunu da üzüntüyle belirtmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Plan ve Bütçede görev yapan
arkadaşlarımıza da söylüyorum, Bakanlığa da
söylüyorum, Tarım Bakanlığına da söylüyorum, Ziraat
Bankasının borçları ertelenecekse eğer, bütün üreticilerin,
ödeme güçlüğü çeken bütün üreticilerin borçlarının yüzde 3
faizle ertelenmesi lazım. Bunun üstündeki bir faiz çiftçiye çok yüksek bir
maliyet getirir, çiftçinin bu yükü kaldırması da mümkün olmaz. Onun
için, lütfen, bu yasayı çıkaracak
arkadaşlarımızın bunu yeniden gözden geçirmesini istiyoruz.
Yine, burada Tarım
Bakanı da daha önce söylemişti, ben de birçok defa gündeme getirdim,
Çukurovaya pamuk ektirelim. Çukurovanın pamuk ekmesi lazım,
Egenin pamuk ekmesi lazım, Urfa bölgesinin pamuk ekmesi lazım. diye
birçok defa gündeme getirdim. Tarım Bakanı da bu söylediklerimizi her
defasında doğru buldu, kendisinin de bu manada desteklerinin
olacağını söyledi. Ancak, şimdi, şu anda pamuk
destekleme priminin 75 kuruş, eski rakamla 750 bin lira olarak
açıklandığını öğreniyoruz yani geçen yılki
rakamın aynısı. Mısırın yerine ekilecek
pamuğa uygulanacak rakamın daha yüksek olacağını söylemişlerdi,
onunla ilgili de bir çalışma yok. Yani, siz çiftçiye Çukurovada
pamuk ektirmek istiyorsanız, 2 milyar dolar paranız başka
ülkenin çiftçilerinin cebine gitmesin de Türk çiftçisinin cebinde kalsın
istiyorsanız 75-80 milyon dolar bir parayla bunu yapmanız mümkün.
Ama, siz bunu yapmak istemiyorsunuz herhâlde. Bunu gerçekleştirmek
istemediğiniz için, bu manada gayret sarf etmek, bu manada bu işi
çözmek istemediğiniz için de ne yazık ki çok önemsemeden bir önceki yılın
fiyatıyla çiftçiyi geçiştirmeye çalışıyorsunuz. Mazot
desteği, gübre desteği daha şu ana kadar verilmedi. Çiftçi ekim
yapıyor, mısır ekimine başlandı, birkaç gün sonra
pamuk ekimi başlayacak ama çiftçinin cebinde para yok. Gelin, verin
işte bu parayı. Çıktı askıya, askıdan indi,
şu anda sizde. Bir an önce bu parayı ödeyin de çiftçi tohumunu
alsın, gübresini alsın, gidip faizciye boğulmasın.
Ama, dediğim gibi, sizin
gündeminizde çiftçiyi korumak, üreten insanı korumak yok ne yazık ki.
Benim burada söyleye söyleye dilimde tüy bitti. Siz dinlemekten
usanmadınız ama ben de söylemekten usanmayacağım, her
defasında çıkacağım buraya, her defasında
kulağınızı doldura doldura söylemeye devam edeceğim.
Anlamıyorsunuz yani başka türlü. Sayın Kubat gülüyor oradan. Bu
işe çözüm bulmanız lazım Sayın Kubat.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET DOĞAN KUBAT
(İstanbul) Dinliyoruz, dinliyoruz, can kulağıyla dinliyoruz.
MUHARREM VARLI (Devamla)
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara)
Bunların bir kulağından giriyor, bir kulağından
çıkıyor.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Varlı.
1inci madde üzerinde üçüncü
konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ömer Fethi Gürer,
Niğde Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Gürer.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 194 sıra sayılı Anlaşmanın 1inci
maddesi üzerinde söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Meclisimizin esas gündeminin terör ve ekonomik sorunlar olması
gerektiğine inanıyorum. Çiftçinin, işçinin, köylünün
sorunları giderek yoğunlaşıyor ve artıyor.
Ülkemizde, TÜİK
verilerine göre açıklanan işsizlik rakamının 3 milyon 700
bin kişiye yükseldiği belirlendi. Beş yılda işini
yitiren sayısı 1 milyon 400 bin kişi. 2016 yılında 590
bin kişi daha işsiz kaldı. Resmî rakamların ötesinde,
iş umudunu yitirenler ve iş bulursa çalışacak olanlarla
işsiz sayısı 6,5 milyona ulaştı.
CHP Emek Büroları
adına 16 ile gittim, ildeki sorunları yerinde gördüm. Durum vahim. Bu
bağlamda, yaptığımız çalışmaların
ardından, Orta Anadoluda kapanan iş yerlerini ve işsiz
kalanları Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına sordum.
Yazılı olarak verdiği yanıtta: Üç yılda Nevşehir
ilinde 2.696 iş yeri kapanmış, 12.838 sigortalı işsiz
kalmış. Yozgat ilinde üç yılda 3.663 iş yeri
kapanmış, 17.058 kişi işsiz kalmış.
Kırşehir ilinde üç yılda 2.060 iş yeri kapanmış,
8.784 kişi işsiz kalmış. Niğde ilinde ise üç
yılda 4.663 iş yeri kapanmış, 17.857 kişi işsiz
kalmış. Niğde, hizmet almak, Hükûmetin desteklerinden
yararlanmak şöyle dursun, iş yeri kapatmada ve işten
çıkarılmada da bölgedeki iller içinde ilk sıraya yükselmiş
durumda. Bu 4 ilde toplam 13.082 iş yeri kapanmış, 56.537
kişi de işsiz kalmış.
Değerli milletvekilleri,
bu 4 il, ülkemizde yalnızca iş yeri kapanan iller değil.
Adana'da uzun yıllar sendikacılık görevinde bulundum.
ÇUKOBİRLİK, PAKTAŞ, Özbucak, Güney Mensucat Sanayi, Akdeniz,
Bossa, Sümerbank gibi tekstil fabrikaları ile TEKELden çıkan
işçilerin vardiyalarında trafik kilitlenirdi. Ne yazık ki o
fabrikaların yerini AVM'ler aldı; üretim yok, çalışacak
iş yeri yok, iş arayanlar belediyelerin kapısında bekliyor.
Özelleştirmeyle üreten fabrikalar kapandı, işsizlik arttı.
Bu anlamda kapanan iş yerlerinin yerine yenileri
açılmadığı gibi, dışa bağımlılık
ülkemizdeki işsizliğin de artışında önemli bir faktör
oldu.
Şu anda Varlık
Fonuna devredilen ve yurt dışından kredi almak için rehin olma
ihtimali bulunan iş yerlerini de KİT Komisyonu üyesi olarak irdeleyip
incelediğimde gördüm ki burada da büyük bir risk var. Türkiye'nin elde
kalan en önemli son kuruluşları da ne yazık ki Varlık Fonu
eliyle ne olacağı belirsiz bir sürece sürükleniyor. Buradaki
çalışanların da ne olacağı konusunu Bakana sordum.
Umarım ve dilerim ki bu konuda da bir bildirimde bulunurlar.
Anadoluda olan bitenler
böyle de diğer yerlerde farklı mı? İstanbulda dahi
gezdiğiniz zaman kapanan iş yerlerini ya da benzer durumlardan
mağduriyet yaşayan esnafı, sanayiciyi görmeniz ve dertlerini
dinlemeniz olası.
İŞKURa iş
aradığı için başvuran üniversite mezunu sayısı
509.536ya yükselmiş. Sayın Bakandan yazılı
aldığım bu yanıtta da altı ayda üniversite
mezunlarından 72 bin kişi daha işsiz kalmış. İş
umudu olmadığı için başvurmayanlar ile üniversite mezunu 1
milyona yakın kişi de işsiz durumda. Taşeron işçilere
verilen kadro sözü ne yazık ki Üç ayda gerçekleşecek. denirken bir
yılda gerçekleşmedi. Onların beklentisi sürerken Sayın
Bakan Bu yıl içinde olmayacak. dedi. Acaba hangi yıl içinde olacak?
Taşeron işçiler de bunu merakla bekliyorlar.
Atanamayan öğretmenler
hâlen sorun. 20 bin kişiye şubatta öğretmenlik için atama
yapılacağı belirtildi ama 60 bin öğretmen
açığı karşılığında 100 bin
öğretmen alımı yapılabileceği hâlde Millî Eğitim
Bakanlığının bu yönde bir çalışması da yok.
Atama bekleyen
sağlıkçılar dernek kurdu. 300 bin atanamayan
sağlıkçının 60 binine bu yıl için Sizi
alacağız. denmiş, sağlıkçılar hastanelerde
işbaşı yapmak için umutla bekliyor. Umarım, dilerim ki
bunlar da taşeronun durumuna dönmez.
Sanat tarihi eğitim alanların
platformu ziyaretime geldi. Öyle bir ülke olduk ki iş arayanlar artık
ya platform oluşturuyor ya da dernekler kuruyor. Bu bağlamda sanat
tarihi mezunları, vakıf ve kültür üzerinde onlarca eser yok olurken
kendilerine yeterince iş olanağı yaratılmadığını
belirtiyorlar. Ayrıca, kendilerinin vermesi gereken eğitimle ilgili
farklı branşlardan eğitim verdirildiği ya da iş
yerlerine alınarak olanaklarının önünün kesildiğini belirtiyorlar.
Maliye Bakanı, Adalet Bakanı açıklamalar yapıyor,
alımlardan söz ediyor, insanların umutlarıyla oynanıyor, ne
yazık ki hiçbiri de gerçekleşmiyor ya da çok cüzi miktarda
alımlar yapılıyor.
İşçilerin
yaşadığı sorunların yanında mühendislerin durumu,
çalışan mühendislerin durumu dahi vahim. Neredeyse asgari ücret
koşullarında çalışmak zorunda kalan üniversite mezunu
mühendislerimiz var. 4/Cliler ve 4/Bliler gibi mağdur olan kesim için
Bakana sorular yönelttim, geçmişte yapılanları anlattı.
Oysa 4/C ve 4/Blilerin eşit işe eşit haklar
sağlanması, kadro sorunlarının giderilmesi ya da
onların özlük haklarında iyileştirme yapılması için
onlar beklenti hâlinde. Bakana sorduğum sorularda ne yazık ki bunlar
konusunda da olumlu yanıt alamadım.
Emeklilerle ilgili de
söylenen çok şey var. Ne yazık ki emekliler için de verilen sözler
tutulmuyor. İntibak yasasıyla ilgili, Bakan, düzenleme
yapılmayacağını yine yazılı sorum üzerine
belirtti. Ayrıca, emekliler için yaşa takılanların
durumuyla ilgili bir düzenleme olup olmadığını sorduk. Bu
konuda da Hükûmetin bir iyileştirme düşünmediği belirtildi.
Emeklilere ucuz konut sözü verilmişti, bu söz de ne yazık ki
gerçekleşmedi. Emeklilerin ilaçta katkı payıyla ilgili bir
düzenleme de bu aşamada gerçekleşmedi. Emeklilerin promosyonuyla
ilgili, arkası yarın dizisi gibi her gün yapılan
açıklamalara rağmen bankaların yapacağı ödemelerle
ilgili de şu ana kadar gerçekleşen bir durum olmadı.
Bunun yanında ülkemizde
ne yazık ki iş cinayetleri de giderek artıyor. 18 bin kişi,
AKP iktidarları zamanında iş cinayetlerinde
yaşamını yitirdi. İş cinayetlerinin yanı
sıra ülkemizde bir artış görülen kesim de meslek
hastalıkları. Çalışma koşullarının giderek
olumsuzlaşması nedeniyle meslek hastalıklarında da yüzde
60ın üzerinde çalışamaz duruma gelenlerin, yüzde 60 kurum
sağlık raporuna göre çalışma şartlarını yitirenlerin
sayısı 2015 yılında 312 iken 2016 yılında 355
kişiye ulaşmış. Bu tür hasta olanların bir
kısmı ise işini yitirmemek için ne yazık ki
çalışmak zorunda. Akciğer hastalıkları, el ve
kollarında meydana gelen rahatsızlıklar gibi, kulak
sorunlarında yaşanan olumsuzluklar gibi meslek hastalıkları
da ne yazık ki ülkemizde artmaya devam ediyor.
Ülkemizde
çalışanların sorunlarındaki bu artışın
yanında ne yazık ki gündem Anayasa referandumuna bağlandı.
Anayasa referandumu için gittiğimiz zaman yurttaşlarımız 18
maddeyle ilgili sorduklarında ben Meclisin işleviyle ilgili daha çok
bilgi veriyorum. Başbakanın olmadığı, Bakanlar
Kurulunun olmadığı, güvenoyunun olmadığı,
gensorunun olmadığı, sözlü soru önergesinin
olmadığı Mecliste 550 milletvekilinin 600e niye
çıkarıldığını vatandaş merak ediyor, biz de
merak ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Bunun yanında, partili
cumhurbaşkanının nasıl tarafsız
olacağını halkımız soruyor, Eğer bir partinin
genel başkanıysa, sabah il başkanlarına talimat vermesi,
öğleyin de valiyi arayıp talimat vermesi nasıl olacak? diyor.
Ayrıca, parti devletine dönecek bu sürecin ülkemizin yüz kırk
yılda kazandığı deneyimlerini yok edecek, parlamenter
sistemi dışlayarak tek adam rejimine dönüşmesinin ülkemizin
hayrına olmadığını belirtiyorlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Yurttaşlarımızın
yaşamlarını ilgilendiren yoksulluk, işsizlik, iş
cinayetleri, emeklinin sorunlarına yönelik dönüşümler yapmak,
parlamenter sistemi güçlendirmek gerekirken, halkın sorunları yerine,
Anayasa değişikliğiyle tek bir kişi için ülkenin rejiminin
değiştirilmesini halkımız içine sindiremiyor ve bu nedenle
hayır diyor.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Gürer.
1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE
2- (1)
Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci madde
üzerinde gruplar adına ilk söz hakkı Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Erzurum Milletvekili Kamil Aydına aittir.
Buyurunuz Sayın
Aydın. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA KAMİL
AYDIN (Erzurum) Sayın Başkan, çok kıymetli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu ikili anlaşma üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunmaktayım,
yüce Meclisi, Gazi Meclisi tekrar saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz uluslararası
anlaşmaların sağlanmasına zemin hazırlayan en önemli
siyasi çıkış noktası dış politikalardır.
Nedir dış politika? Kısaca ifade etmek gerekirse, bir devletin
ulusal çıkar şeklinde tanımlanan hedef ve ideallerini korumak
ve geliştirmek maksadıyla kendi dışındaki dünyaya yani
uluslararası sisteme dönük olan sahip olduğu politikanın
adıdır. Diğer bir ifadeyle, bir ülkede yaşayan toplumun ve
devletin, kendisi dışındaki toplumlara ve devletlere yönelik
planlı-plansız, doğrudan-dolaylı hedefleri,
bakışı, tavrı, davranışları ve
ilişkilerinin tamamı yani politikasıdır.
Dolayısıyla, milletlerin veya devletlerin dış
politikalarını belirlerken hem dışarıdaki
gelişmelere hem de içerideki gelişmelere dikkat etmeleri
gerekmektedir.
Sayın milletvekilleri,
yukarıdaki tanımda kısaca, kısmen ifade ettiğim gibi,
dış politikanın belirlenmesinde iki önemli husus vardır;
bunlardan ilki dış politikanın temel kriteri olan ulusal
çıkarın belirlenmesi hususu, ikincisi ise politikanın nasıl
ve hangi yöntemlerle oluşturulacağıdır. Genel kabul gören
içerik tanımlamasına bakıldığında, siyasi
güvenlik yani egemenliği korumak, hayatta kalmak ve dış
saldırılardan ve tehditlerden uzak olmak, ekonomik yani ulusal refah
seviyesini artırmak ve nihayet sosyokültürel değerleri korumak
şeklinde üç boyutlu bir ulusal çıkar tanımı öne
çıkmaktadır. Sorunlar yumağının her daim etkin
olduğu medeniyetler kavşağının ortasında bulunan
Türkiye'nin uluslararası sorumluluğu çok ağırdır. Bir
taraftan bu üç boyutlu ulusal çıkarlar dengesine bağlı kalmak,
öte yandan Kafkaslar ve Orta Asya, Orta Doğu ve Balkanlar, AB eksenli Avrupa
ve NATO bağlamlı ABDyle hassas dengeleri sağlamak çok dikkatli
olmayı gerektirir bölgemizde.
Bunu, malum, Türkiye'nin
siyasi konjonktürünü birkaç somut örnekle açıklayarak daha
anlaşılır kılmak mümkündür. Hepinizin malumu, bir taraftan,
maalesef, bu dış politika hedeflerimizden, biraz önce içerik noktasında
belirttiğim hususlardan uzaklaştığımız anlarda
meydana gelen boşluk, dışarıda ateş bulan ve içeriye
de yansıyan bir terör sarmalına neden olmuştur. Bu, Irakla
başlayan, komşumuzdaki terör sarmalı daha sonra Suriyeye de
sıçrayarak bir taraftan da bizim içerideki huzurumuzun da kaçmasına
vesileler sağlamıştır.
Öte yandan, çoğu NATO
müttefikimiz olan Avrupa Birliği üyesi ülkelerin son zamanlardaki
tavırları da bunu çok açık bir şekilde ortaya
koymaktadır. Nedir bu? En somut örneğiyle, mülteci krizi,
yaşadıklarımız ve özellikle verilen sözlerin, yani vize
muafiyeti sözünün rafa kaldırılmasıyla çok açık bir
şekilde görülmüştür. Biz bu tavrı daha önce de yapay, suni,
mesnetsiz, sözde soykırım iddialarındaki tavırlarında
da görmüştük. Öte yandan, ABDnin özellikle 15 Temmuz hain darbe
girişimi sonrası daha da belirginleşen, Türkiyeyi bölgede
yalnızlaştırma politikası da çok nettir. Diğer
taraftan, İsrailin son günlerde Batı Şeriada, Filistin topraklarında
4 binin üzerinde izinsiz bir konut yapma teklifini meclisine getirip 52 redde
karşı 60 oyla kabul etmesi de yine bizim dış politikada
önümüzde olan sorunlardan bir tanesidir.
Fakat bunların hepsi bir
tarafa, son günlerde yine sıcaklığını koruyan
diğer bir uluslararası sıkıntıyla baş
başayız. Yine, içerik olarak bu ulusal çıkarlar ekseninden
uzaklaşılarak meydana gelen olaylara binaen Rusyayla yaşanan
birtakım sorunlar ve sıkıntılar ifade edilmektedir. Bunun
en son örneği, Ukrayna içerisindeki Kırım Özerk Bölgesi
konusundaki Rusyanın taraflı, tarafgir tutumudur. Nedir? Talep
edilmesine rağmen buraların terk edilmesi
Gerçekten, bu özerk
bölgeye müdahale edilmemesi noktasındaki talepleri reddederek, kendileri
Orası bizim toprağımızdır, vazgeçemeyiz. şeklinde
ifade etmiştir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Kırım, malumunuz, 18 Mayıs 1944te, özellikle
Stalin döneminde İkinci Dünya Harbinde Almanlara yardım ettiği
bahanesinden yola çıkarak Sovyetlerin büyük bir zulmüne uğrayan bir
coğrafyadır, bir coğrafyanın adıdır. Oradaki
soydaşlarımız, Kırım Türkleri
Özellikle bunu
vurgulamak istiyorum çünkü Tatarsınız. diye rahmetli hocamız
Halil İnalcıka sorduklarında, bir kitap için röportaj
yaptıklarında Hocam, siz de bir Tatar olarak bu konuda ne
diyorsunuz? dediklerinde o Hayır, Tatar değil, biz Kırım
Kıpçak Türküyüz. demişti. O düzeltmeden hareketle şunu
vurgulamakta yarar var: O kardeşlerimiz, o soydaşlarımız
1944te ilkel şartlarda tren vagonlarına bindirilip soğuk
bölgelere, Rusyanın çok ücra yerlerine, hatta Özbekistana kadar
gönderilmiştir; 300 bin civarındaki kardeşimizin maalesef
neredeyse 200 bini rahmetli olmuştur, bir kısmı da Türkiye'ye
gelmek üzere Karadenizin soğuk sularında yok olmuşlardır.
Bugün onlarla ilgili uluslararası her türlü platformda gerekenleri
söylüyoruz ama maalesef yaptırım gücümüz etkin değil. Bu noktada
gerçekten tekrar gözden geçirmeliyiz dış politikamızı.
Bu noktada yapılacak şey saygıdeğer
milletvekilleri, biraz önce saydığım iki eksenli ilkelere
bağlı kalmak. Bir: Ulusal çıkarlardı. Neydi bunlar da?
Güvenlikti, refahtı ve sosyokültürel değerlerimizin
taşınması noktasıydı. Bir de bunu nasıl
yapacağımızın yöntemini belirlemekti. Bunlar aslında
bugüne kadar çoğunlukla belirlendi çünkü bizim çok güçlü bir devlet
geleneğimiz var. Yani ta Hun İmparatorluğundan hedefini Avrupa,
Batı gören Attiladan başlayan bir süreçten başladığımızda
Mustafa Kemale kadar bu çok net bir şekilde kendini göstermiştir.
Bugün de aynı ilkeler doğrultusunda aynı hedeflere kilitlenerek
bazı uluslararası sıkıntıları aşmak
mümkündür. Yapılacak şey, ulusal çıkar merkezli bir
kararlılık, birlik ve beraberlik hukukuna bağlı iç siyasi uygulamalar
ve doğu-batı, kuzey-güney ayrımı yapmadan dış
dünya ve komşularla iyi ilişkiler öncelemekten geçer.
Bunun örneklerini gerçekten
tarihimizde görmekteyiz. Daha önceleri Gökalpin, İsmail
Gaspıralının ortaya koyduğu ve Mustafa Kemalin
uyguladığı Doğu-Batı ilişkiler manzumesi bugün de
aynı şekilde Genel Başkanımızın çift başla
Selçuklu kartalıyla somutlaştırdığı duruşun
adıdır yani bir ayağı Batıda, bir ayağı
Doğuda; bir başı Batıya dönük, diğer başı
Doğuya çevrili. Çift başlı kartalın
ecdadımızın güç ve kudretinin simgesi olduğunun
farkında olmamız gerekir. Bu, aynı zamanda bizim stratejik
irademizin de ifadesidir. Dolayısıyla, sözün özü, dış
politikada hareket noktamız şu olmalıdır: Batıdan
kopmayalım, Doğuya sırt çevirmeyelim diyoruz.
İnşallah, Mustafa Kemalin de Muasır medeniyetler seviyesi
üzerine çıkmak. olarak ifade ettiği sözün bir başka ifadesidir
bu, bir başımızla Batı, bir başımızla
Doğuyu selamlamaktır diyorum.
Ben de aynı duygularla
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Aydın.
2nci madde üzerinde
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Müslüm Doğan,
İzmir Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Doğan. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MÜSLÜM
DOĞAN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
uluslararası anlaşmaların onayına ilişkin kanun
teklifiyle ilgili olarak Halkların Demokratik Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce, değerli milletvekilleri, Manisadaki bir olayla
ilgili sizi bilgilendirmek isterim. Adalet Bakanlığına, Hâkimler
ve Savcılar Yüksek Kuruluna ve Meclis İnsan Hakları Komisyonuna
bir mektup yazdım, mektubun konusu şu değerli milletvekilleri:
14 aydır tutuklu bulunan 73 insanın yargı önüne çıkartılmaması
meselesi. Bu 73 insanın ailesini, etrafını, işini
düşündüğünüzde orada özel yetkili mahkemenin savcısı bu
süreci uzatmak için on dört aydır elinden geleni yapıyor ve bu
insanları yargı önüne çıkarmıyor. Gerçekten, orada
toplumsal barışa da zarar veriyor. Bu konuyu ilgilerinize sunuyorum.
Söz konusu memur hakkında, savcı hakkında gereğinin de
yapılmasını istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
ülkemiz insanlarının tamamına yakını bu ülkedeki insan
hakları ve demokrasi konusunda bir kanıya varmışlar, bir
ortak görüş oluşturmuşlar. Yani bu ülkenin temel sorunu nedir,
hangi sorunlar ülkemizin esas sorunudur, bunları nasıl çözeriz diye
toplumsal bir uzlaşma da var, bu konuda da tespitler var. Bu ülkenin bir
Kürt sorununun olduğu konusunda kimsenin şüphesi yok artık. Bu
sorunun barışçıl, demokratik bir yolla çözülebileceği
konusunda da aslında tam bir fikir birliği vardır. Herkes, bu
ülkede yaşayan tüm insanlarımız bu sorunun
barışçıl, demokratik bir zeminde çözülmesini istiyor.
Aleviler ve diğer inanç
gruplarının inanç ve öğretilerinin özgürleşmesi ve hukuk
düzlemine oturtulması konusunda hemen hemen yine hemfikirlik var. Bu
sorunların çözümü bence artık kolay olmalıdır. Çünkü toplum
eğer bu sorunları tespit etmişse, bu sorunlar insan hakları
ve demokrasi anlamında ülkenin önünü açacaksa, insan hakları ve
demokrasi anlamında ileriye gideceksek, bu konuda da bir görüş
oluşmuşsa bu konuların çözümünün kolay olması gerekir diye
düşünüyorum. Sorun tespit edilmiş, çözüm yolu yöntemi konusunda
toplumsal bir mutabakat söz konusudur. Bu sorunları çözmezsek
halklarımız, inançlarımız birbirinden uzaklaşacak,
tarihsel süreçlerdeki kazanımlar maalesef boşa çıkacaktır.
Nitekim, Türkiyede 2015 Temmuzunda şiddet politikalarına yeniden
dönülmesiyle birlikte, çözüm sürecinin yol açmış olduğu insan
hakları açısından toplumsal barış ve
uzlaşmanın yerini, maalesef, kaos ve ağır hak ihlalleri
tekrar sürece hâkim olmuştur.
Değerli milletvekilleri,
uluslararası dış politikadaki tutarsızlık, sürdürülen
savaş politikalarının da etkisiyle ülkenin temel sorunları
ağırlaşmış, siyasal otoriteleşme üst noktaya
ulaşmış, kuvvetler ayrılığı ve yargı
bağımsızlığı ortadan kalkmış, siyasal
gücün tek elde toplandığı fiilî bir başkanlık sistemi
maalesef ülkemizde yaşanmaya başlanmıştır.
Tüm bunların
yanında, darbe girişiminden sonra devreye sokulan OHAL ve
uygulamaları, çıkarılan kanun hükmünde kararnameler sonucu her
boyutta yaşanan yeni hak ihlalleri artık kabul edilemez bir düzeye
ulaşmıştır ve bu konu aslında toplumsal
barışı da artık tehdit etmektedir.
Kanun hükmünde kararnamelerle
işinden atılan, hiçbir yerde çalışma hakkı
tanınmayan, sosyal haklarına ve malına mülküne el konulan, keyfî
gerekçelerle gözaltına alınan, işkence gören, sonu belirsiz sürelerce
tutuklu kalan, her türlü hukuki koruma ve savunma haklarından yoksun
bırakılan, ne Anayasa yargısından ne de idari yargıdan
cevap alamayan yüz binlerce bir toplum kesimini yaratmış
durumdayız. Bu süreçte elbette ki partimiz için de gereken şey
yapılmış, bu süreçte partimiz resmen bir kuşatmayla
karşı karşıya kalmıştır; siyasi
çalışmaları askıya alınmak istenmektedir.
Değerli milletvekilleri,
partimiz bileşenlerine ve demokratik bölge partilerine yönelik
operasyonlarda son iki günde tam 519 kişi gözaltına
alınmıştır. Bu durumu, aslında yeni bir devlet
düzenini öngören Anayasa değişikliğinin referandumunda
hayır demeyi engelleme çalışması olarak görüyoruz yani bu
hayır çalışmasını engellemek için ortaya konan
gözaltılar ve tutuklamalar maalesef hayırı engellemek için
ortaya konmuştur.
Sayın Cumhurbaşkanı
ve Sayın Başbakanın hayır oyu kullanacaklarını
açıklayan partimiz ve demokrasi güçleri için yaptıkları
terörist suçlamasının -tırnak içinde söylüyorum- içinde
bulundukları ruhsal duruma işaret ettiğini de burada ifade etmek
istiyorum. Bu ruh hâli bozuk bir ruh hâlidir, aslında bundan
hızlıca çıkmak gerekiyor. Halkımızı
ötekileştirerek, hedef göstererek bir yere gidilemeyeceğinin
farkında olmayanlara halkımız 16 Nisanda gerekli cevabı
verecektir.
Halkların
Demokratik Partisi Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve
Figen Yüksekdağla birlikte 9 milletvekili tutuklanmış, 81
belediye eş başkanı da şu anda tutuklu durumdadır.
Değerli milletvekilleri,
siyaset üretimi engellenmiş, demokratik siyaset alanları yok
edilmiş bir parti olarak, bu baskı ve şiddet atmosferini
bertaraf ederek 16 Nisan referandumunda gerekli dersi vereceğiz.
Partimizin demokratik siyaset üretiminde, demokratik mücadele alanında ne
kadar yetenekli olduğunu herkes bilir ve o süreçleri siyasiler olarak
sizin de bilmenizde yarar var.
Basın-yayın
üzerindeki tarihimizin hiçbir kesitinde yer almayan baskılar nedeniyle
halkın büyük çoğunluğunun sorunlarıyla ilgilenen gazeteler,
TVler, dergiler kapatılmış, yayınlarına son verilmiştir.
Cumhuriyet gazetesi üzerindeki tutuklamalar ve dava baskısıyla büyük
bir baskı oluşturulmuştur, hâlen Cumhuriyet gazetesinden
yazarların tutukluluğu devam etmektedir. Yine, Türkiye demokrasi ve
insan hakları sorununa duyarlı, ortak vatanı, birlikte
yaşamı savunan, Kürtçe yayın yapan, Alevi inancı ve
öğretisi konusunda yayın yapan çok sayıda TV
kapatılmıştır. Türkiyede işçi ve emekçilerin
sorunlarına yer veren ve doğrudan doğruya iş yerlerinden
haberler veren, sol çizgide yayın yapan TVler maalesef yine
kapatıldı.
Ülkemizde, 2016
yılında düşünce ve ifade özgürlüğü alanında çok ciddi
ihlaller olmuş, özellikle siyasal iktidarın basın üzerindeki
baskı ve kontrolü kaygı verici bir boyuta
ulaşmıştır. OHAL ilanıyla çıkarılan kanun hükmünde
kararnamelerle neredeyse ifade özgürlüğü iktidarın iki
dudağı arasına sıkışmış
durumdadır. Bu yıl içinde gazeteci, yazar, insan hakları
savunucusu, buna benzer birçok sayıda kişiye davalar
açılmış, tutuklamalar olmuş, dergi ve kitaplar toplatılmış,
gazeteler kapatılmış, muhalif gazete binalarına ve
gazetecilere fiilî saldırılar gerçekleşmiştir.
Alevilerin eşit
yurttaşlık hakkı talepleri 2016 yılında da
karşılığını bulamamıştır.
AİHMin zorunlu din derslerinin kaldırılması ve
cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilmesiyle ilgili kararlarının
gereği yerine getirilmemiştir.
Türkiye, 15 Temmuz darbe
teşebbüsünün ardından bir bütün olarak olağanüstü yönetim
usullerinin yürürlüğe girdiği bir dönemi yaşamaktadır.
Darbeler ve darbe teşebbüsleri, geçmişle yüzleşememenin, hesaplaşamamanın
ve dolayısıyla sistemin demokratikleşememesinin bir sonucudur.
Değerli milletvekilleri,
tekçi, egemen ulus ve egemen inanç sistemi terk edilmediği sürece sorunlar
ağırlaşarak devam edecektir, durumun faturası ise maalesef
yine emekçi halkımıza kesilecektir.
Kanun hükmünde kararnameler
ve uygulamalardaki keyfîlik, işkence ve kötü muamelenin yanında,
hukukun tamamen dışına çıkan uygulamalar derhâl terk
edilmelidir. 686 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle akademisyenlerin
görevlerinden el çektirilmesi artık bu işin nereye kadar
savrulacağına önemli bir işarettir.
Darbe teşebbüsü
sonrasında Türkiyede ilan edilen OHAL ve OHALin gerekçesi darbe
teşebbüsüyle mücadele iken, çıkarılan kanun hükmünde
kararnamelerle toplumsal muhalefet üzerinde ağır baskı
kurulmuştur. Söz gelimi, 12 Eylül askerî darbe döneminde aralarında
akademisyenler ve öğretmenlerin bulunduğu 8.500 kamu görevlisi
sıkıyönetim komutanlarının emriyle ihraç edilmiştir.
15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında çıkarılan kanun hükmünde
kararnamelerle 100 binden fazla kamu görevlisi açığa alınmış,
80 bine yakın kamu görevlisi ihraç edilmiştir.
OHAL
uygulamalarının Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasi Haklar
Uluslararası Sözleşmesinin 4üncü maddesi, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 15inci maddesi ve Anayasanın 15inci
maddesindeki sınırlamalar arasında kalması ve
yükümlülükleri bu sınırlamalarla azaltması gerekirken, OHAL
uygulamaları gözaltı süresi, yaşam hakkı ve işkence
yasağı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, adil
yargılanma hakkı, seyahat özgürlüğü, toplanma özgürlüğü,
ifade özgürlüğü, çalışma hakkı, mülkiyet hakkı ve
ayrımcılık yasağı konularında insan hakları
hukukuna aykırı, sorunlu düzenlemeler de içermektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu
açıyorum, tamamlayınız Sayın Doğan.
MÜSLÜM DOĞAN (Devamla)
Sağ olun Başkan.
OHAL ilanıyla
çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle 19 sendikanın
kapatılması, 1.600 civarında dernek ve vakfın
kapatılması örgütlenme özgürlüğünün çok ciddi olarak siyasal
iktidarın baskısı altında olduğunu göstermektedir.
OHAL kararnameleriyle insan
hakları örgütlerinden bazıları hedef alınmış ve
temelli de kapatılmışlardır. Bunlar arasında çok
yakından çalışmalarını bildiğimiz örneğin
ÇHD, ÖHD, MHD, Gündem Çocuk, İHAD, Sarmaşık Derneği, VAKAD,
Kürt-Der, Rojava Derneği gibi dernekler bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
demokrasinin ön şartı ifade özgürlüğüdür. Şu anda
Türkiyede ifade özgürlüğü askıya alınmış, yargı
baskı altındadır. Dolayısıyla, Türkiyede asgari standartlarda
dahi demokrasiden söz edilemez. OHAL ve KHK rejimi, bir karşı darbe
rejimidir, bundan derhâl vazgeçilmelidir. Devam eden hak ihlalleri
durdurulmalı, sorumlular hakkında etkin soruşturma yürütülmeli,
cezasızlık derhâl terk edilmelidir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Doğan.
Madde üzerinde üçüncü
konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bülent Öz,
Çanakkale Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Öz. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BÜLENT ÖZ
(Çanakkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilgili
madde üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım.
Cumhuriyet Halk Partisi
olarak, uluslararası anlaşmalarda ülkemiz yararına olacak
girişimleri elbette destekliyoruz ancak uluslararası ilişkilerin
sağlam zemine oturmasının temeli, ülkemizin demokrasi
inşasını tamamlamış, hukukun üstünlüğünü
benimsemiş, hak ve özgürlükleri tesis etmiş bir ülke görünümünde
olmaktan geçmektedir. Yapılmak istenen bu Anayasa
değişikliği, ülkemizi sosyal ve ekonomik anlamda güven duyulan
bir ülke olmaktan uzaklaştıracaktır, özgürlükler ve demokrasi
yolculuğunda bizi alıkoyacaktır. Her seferinde millî iradeyi
ağızlarından düşürmeyenler, bu değişikle, millî
egemenliği yok sayacak bir tasarıya imza atmışlardır.
Değerli milletvekilleri,
7 Haziran 2015 seçimleri sonrası, millî iradenin kararıyla hiçbir
parti tek başına iktidara gelememişti, milletimiz Milletin
iradesi gereği koalisyon kurun, anlaşın, uzlaşın.
demişti. Maalesef AKP, 7 Haziranda milletin iradesine saygı
duymadı. AKP, 7 Haziran sonrası koalisyon oluşmasına
yanaşmadığı gibi AKPyi iktidardan indirirseniz beyaz
Toroslar kol gezmeye başlar., 400 milletvekili verin, bu iş huzur
içinde çözülsün., Siz, Cumhurbaşkanı yerine başkan seçseydiniz
bu terör olayları olmazdı. diye millete âdeta gözdağı
verdi. Bu atmosferde gidilen Kasım 2015 seçimlerinde yeniden iktidar
oldunuz. Sonrasında İstikrar sürsün.
anlayışınızın aksine maalesef terör olayları
devam etti.
Bugün de milletimize
gözdağı vermeye devam ediyorsunuz, Başkanlığa
geçmezsek terör olayları devam eder, ülke bölünür. şeklinde
milletimizi tehdit etmeye devam ediyorsunuz. Yöneticileriniz çıkıp
Referandumdan evet çıkmazsa ülkede iç savaş çıkar. diyor ve
yine milleti tehdit ediyor. Cumhurbaşkanı, Başbakan
çıkıp FETÖ, PKK hayır veriyor. diyor ve âdeta hayır
verecekleri tahakküm altında bırakıyor. On beş
yıldır milletin iradesini ağzından düşürmeyen sizler,
ne oldu millî iradeye, sormak gerekiyor. Halk sizi seçerse iyi, seçmezse
terörist, öyle mi? Neden bunu yapıyorsunuz, toplumu
kutuplaştırıyorsunuz?
Peki, siz terör örgütlerinin
hayır vereceğini nereden biliyorsunuz? Acaba PKK hayır
veriyor. algısını yaratıp başka işler mi dönüyor
sormak gerekiyor çünkü Öcalanın İmralı tutanaklarında Biz
Tayyip Beyin başkanlığını destekleriz. dediği
biliniyor. Kaldı ki bu Anayasa değişikliğinde idarenin
bütünlüğü maddesinde kamu tüzel kişiliği kurulması yetkisi
kararnameyle Cumhurbaşkanına veriliyor. Özerklik isteyen bölücü
unsurların bu Anayasa değişikliğinde neden
hayırı destekleyeceği benim aklıma yatmıyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
On dört yıldır tek
başınıza iktidarda olmanıza ve dilediğiniz her türlü
yasayı Parlamentodan geçirecek çoğunluğa sahip olmanıza
rağmen neden bu başkanlık ısrarı, perde arkasında
siyasi planınız nedir, merak ediyoruz doğrusu. Anayasa
değişikliğine Rejim değişikliği değil,
sistem değişikliği. diyorsunuz ama yine yöneticileriniz
çıkıp Ya masaya elimizi vuracağız ya da bir doksan
yıl daha sürünmeye devam edeceğiz. deyiveriyor. Bir milletvekiliniz
çıkıyor cumhuriyet rejimi için Doksan yıllık reklam
arası. diyor. Yine bir milletvekiliniz Anayasanın ilk 4 maddesi
değişebilir. diyor. Gerçekten aklınızdan ne geçiyor,
milletten sakladığınız nedir, 80 milyon bunu merak ediyor.
Başkanlık sistemi
Ya hep ya hiç. kuralına dayanan, yüzde 51in her şeyi
kazandığı, yüzde 49un hiçe sayıldığı bir
sistemdir. Bu Anayasa önerisi başkanlık ya da yarı
başkanlık sistemleriyle bağdaşmayan, kişisel iktidar
projesidir. Bu taslak toplumda demokratikleşme özlemlerinin
yükseldiği ve yeni anayasa sürecinden toplumun büyük beklentilerinin
olduğu bir dönemde gündeme geldi ancak beklenenin aksine, ortaya
çıkan taslak demokratikleşme özlemlerine ters düşmüştür. Bu
taslak hukuk devleti ilkesi çerçevesinde, bireysel hak ve özgürlüklere
ağır darbe vuracaktır. İstikrar adına demokrasiyi
öteleyen bu anlayışın, Türkiyenin asıl
ihtiyacının toplumda demokratik bir uzlaşma ve iş
barışımızın sağlanması olduğunu
gözlerden kaçırmaması gerekir. Türkiye gibi kültürel, etnik, dinsel,
ideolojik bakımlardan çeşitliliğin olduğu bir ülkede,
farklı değerlere, inançlara sahip yurttaşlara özgürlük,
hoşgörü ve uzlaşma gibi demokratik değerler çerçevesinde bir
arada yaşayabilme koşullarının yaratılması
gerekmektedir. Çoğunluğun hâkimiyetini sağlamayı amaçlayan
bir anlayışın toplumsal ihtiyaçlara cevap verebilmesi mümkün
değildir. Bu doğrultuda, demokratikleşme yolunda bir zümrenin
yöneteceği devlet anlayışının yerine, özgürlükçü ve
katılımcı parlamenter sistemin güçlendirilmesi gerekmektedir.
Cumhuriyet Halk Partisinin
alternatif bir anayasa çalışması yok. denmesi de büyük bir
yalandır. Topluma her zaman olduğu gibi, algı yönetimiyle yalan
söylenmektedir. Cumhuriyet Halk Partisinin seçim bildirgelerinde ve verdiği
tekliflerde olduğu gibi, Siyasi Partiler Kanununun değişmesi,
seçim barajının düşmesi, milletvekillerinin halk tarafından
seçilmesi gibi daha özgürlükçü, daha demokratik bir anayasa
hazırlanması gerektiği hep vurgulanmaktadır. Siyasal
kültürümüze ve parti sistemimize daha uygun olan parlamenter sistemi
işletmenin yollarını aramak daha makul bir yol olarak
görünmektedir. Bu paketin içerisinde demokrasi adına, memleket
yararına, milletin yararına bir tane madde yoktur. Özgür basın,
özgür bir toplum, sivil toplum kuruluşları, üniversiteler,
sendikaların özgürce çalışabilmeleriyle ilgili bir madde yoktur;
esnaf, çiftçi, emekli, sanayici yoktur; bütün düzenlemeler milletin
yararına değil, sadece bir kişinin yararına
düzenlenmiştir. Toplumumuzun birlik ve beraberliğe ihtiyacı vardır.
Başkanlık ısrarı yüzünden toplum demokrasiden
uzaklaşmaktadır. Bu durum, umulanın aksine, siyasal krizlere yol
açacaktır. Oysa, bu toplum yüz yıllardır bu coğrafyada
kardeşçe yaşamıştır. Milletimizin özünde birlik ve
beraberlik vardır.
İşte bu
anlayışla, Çanakkalede işgal kuvvetlerine karşı bu
millet tek vücut olmuş, hangi etnik kökenden olursa olsun Anadolunun her
yerinden ve toplumun tüm kesimlerinden Çanakkaleye gelen kınalı
kuzuların, kadınların, çocukların oluşturduğu
birlik ve beraberlikle düşman kuvvetlerine Dur! denmiştir.
İşte bu toplumsal uzlaşmanın adı Çanakkale ruhudur.
(CHP sıralarından alkışlar) Her yıl binlerce otobüsle
milletimizin cumhuriyetin temellerinin atıldığı, birlik ve
beraberliğin simgesi olan Çanakkaleye gittiğini, o ruhu
yaşadığını unutmayın. Bugün biz bu Meclis
çatısı altında 550 saygın milletvekili ve Türkiyede 80
milyon vatandaşımız Çanakkale ruhundan doğduk ve bu ruh
atalarımızın emriyle Çanakkalede doğmuştur. Bugün biz
millet olarak adı Ankara olan resmî başkentin çatısı
altında, atalarımız ise o gün adı Çanakkale olan manevi
başkentte buluşmuştur.
Değerli milletvekilleri,
Çanakkale ruhundan bir ulus doğmuştur, bir millet
doğmuştur. O ruh sayesinde milletin egemenliği saraydan
alınıp milletin kendisine verilmiştir. Milletimiz, cumhuriyetin
ön sözünün yazıldığı Türkiye Büyük Millet Meclisinin yani
millî egemenliğin ilk temellerinin atıldığı Çanakkale
ruhuna sahip çıkacaktır. O yüzdendir ki bugün bir zümrenin iradesine
değil, milletimiz kendi iradesine sahip çıkacaktır.
Atalarımızın yaptığı gibi, bu toprak için toprak
olanlara, düşmana karşı birlik olanlara, milletin iradesine
bağlı kalacaktır. Çanakkaledeki alnı ak dedelerimizi
düşünmek zorundayız. Ak kefenlere sarılamadan toprağa
düşenleri ve akan kanları düşünmek zorundayız.
Çanakkaledeki milletin yarattığı harikalar destanını,
düşmeyen bayrağı, 253 bin şehidi, bir hilal uğruna bir
güneş gibi batanları düşünmek zorundayız. Çanakkalede aynı
siperde savaşıp nice halkın aynı toprak altında
kardeşçe yan yana yattığını unutmamak zorundayız.
(CHP sıralarından alkışlar) Cumhuriyetin, millî
egemenliğin ön sözünün yazıldığı Çanakkaleyi
düşünmek, Çanakkale ruhuna bağlı kalmak, bizlerin
bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinde kurmuş
olduğumuz birlikteliği, tek vücut olmuş ve bir ulusu yaratan
atalarımıza bağlı kalmak zorundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurunuz,
mikrofonunuzu açıyorum Sayın Öz, tamamlayınız.
BÜLENT ÖZ (Devamla) - Millî
Mücadele yıllarında Çanakkalede ve tüm cephelerde hiçbir Mehmetçikimizin
kişisel çıkarları yoktu; tek çıkarları vardı,
milletin ve ülkelerinin geleceğiydi. Yüz iki yıl önce nasıl hep
birlikte, ayrım yapmadan, istiklal mücadelesi verdiysek bugün de hangi
partili olursak olalım istikbal mücadelesi için, Türkiyenin geleceği
için birlik olmak zorundayız. 15 Temmuz akşamı Türkiye Büyük
Millet Meclisi çatısı altında parlamenter sisteme, demokrasiye,
millî egemenliğe ve milletin iradesine vurgu
yaptığınız sözleri, imzanızı sizler unutmuş
olsanız da milletimiz unutmadı.
Aziz milletimize seslenmek
istiyorum: Bu bir siyasi parti seçimi değildir. 16 Nisanda
atacağımız oylarla ne Sayın Recep Tayyip
Erdoğanı seçeceksiniz ne de Sayın Kemal
Kılıçdaroğlunu; ne AKPye oy atmış
olacaksınız ne de Cumhuriyet Halk Partisine. Ülkemizin kaderini
oylayacağız. Ülkenin idaresi milletin kendisi tarafından mı
yönetilecek yoksa bir zümre tarafından mı yönetilecek, bunu
oylayacağız. Millî iradeyi, parlamenter sistemi
oylayacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BÜLENT ÖZ (Devamla) -
Milletimiz ülkemizin bekasını bir kişinin eline
bırakmayacak ve milletimiz kendi iradesine sahip çıkacaktır.
Teşekkür ediyor,
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Öz.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE
3- (1)
Bu kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 3üncü
madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır. Tasarının tümü açık oylamaya
tabidir.
Açık oylamanın
elektronik cihazla yapılmasını oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
bundan sonraki uluslararası anlaşmaların oylamalarının
tamamının da ayrı ayrı elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Açık oylamaya
ilişkin kuralları her seferinde tekrar etmeyeceğim. Şu anda
bilginize sunacağım kurallar bütün açık oylamalar için
geçerlidir. Her oylama için bir süre verilecektir. Oylama için verilen süre
içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için öngörülen süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oy pusulasıyla oy
kullanan milletvekillerimizin Genel Kuruldan ayrılmamalarını
hatırlatıyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy
kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve
soyadıyla imzasını da taşıyan oy pusulasını
yine oylama için öngörülen süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Şimdi, bu
anlaşmanın oylaması için üç dakika süre veriyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati:
17.17
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.29
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir),
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71inci Birleşiminin
Üçüncü Oturumunu açıyorum.
194 sıra
sayılı Kanun Tasarısının tümünün açık
oylamasında toplantı yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
tasarının tümünü tekrar açık oylamaya sunuyorum.
Oylama için üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Norveç
Krallığı Hükümeti Arasında Enerji Alanında
İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
açık oylama sonucunu bilgilerinize sunuyorum:
Kullanılan
oy sayısı : 200
Kabul : 200 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Sema Kırcı Mustafa Açıkgöz
Balıkesir Nevşehir
Tasarı kabul edilip
kanunlaşmıştır. Hayırlı olsun.
9uncu sırada yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti ile Nijer Cumhuriyeti Arasında Madenler Alanında
İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
9.-
Türkiye Cumhuriyeti ile Nijer Cumhuriyeti Arasında Madenler Alanında
İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/545) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 189)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
10uncu sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti ile Nijer Cumhuriyeti
Arasında Enerji ve Hidrokarbonlar Alanında İşbirliğine
İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
10.-
Türkiye Cumhuriyeti ile Nijer Cumhuriyeti Arasında Enerji ve
Hidrokarbonlar Alanında İşbirliğine İlişkin
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/616) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 191)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
11inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kenya
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji ve Hidrokarbon Alanında
İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
11.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Enerji ve Hidrokarbon Alanında İşbirliğine
İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/369) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 50)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
12nci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Sudan
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hidrokarbon Alanında
İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
12.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Sudan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Hidrokarbon Alanında İşbirliğine İlişkin
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/358) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 46) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu
46 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen yok.
Tasarının
maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi
okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE SUDAN
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA HİDROKARBON ALANINDA
İŞBİRLİĞİNE İLİŞKİN MUTABAKAT
ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 26
Mayıs 2013 tarihinde Hartumda imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve
Sudan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hidrokarbon Alanında
İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
1inci maddeye ilişkin söz taleplerini karşılayacağım.
Gruplar
adına ilk konuşmacı, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına,
Antalya Milletvekili Ahmet Selim Yurdakul.
Buyurunuz
Sayın Yurdakul. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, muhterem vatandaşlar; sözlerime başlamadan önce,
terör örgütünün kahpe saldırılarında şehit olan, her biri
fidan gibi olan ve birbirinden kahraman Türk evlatlarını rahmetle ve
şükranla anıyorum.
Bugün,
Türkiyemizin dört bir yanından gelen 100e yakın genç
arkadaşımızla birlikteydik. Milliyetçi Hareket Partisi Meclis Grup
Başkan Vekilimiz Sayın Erhan Ustayla birlikte Milliyetçi Hareket
Partisi olarak -ülkemizin doğusundan batısına, güneyinden
kuzeyine- Meclisimizi ziyaret eden pırlanta gibi genç kardeşlerimizi
ağırladık. Bu gençlerin gözlerinde ülkemizin geleceğini gördüm,
bu gençlerin gözlerinde büyük Türk milletinin ufuklarına baktım.
Tamamı, ülkemizin gündemini özümseyerek ülkesini seven bu
kardeşlerimiz bizlere hem şahsi hem millî kaygılarını
aktardılar. Yaşıtlarının ülkesi ve Türk Bayrağı için
gerek sınır içinde gerek sınır ötesinde mücadelesine
şahit olan Türk gençleri artık uyanıyor. Türk gençleri,
atalarımız gibi, dünya bir olup kuyumuzu kazsa dahi milletini ve
devletini korumak için bir dakika bile oyalanmadan sorumluluk almaya
hazır. Vatanını seven Türk gençleri en iyi bildikleri işi
en iyi şekilde yaparak yüce Türk milletinin varlığına
hizmet ediyor.
Muhterem vatandaşlar,
Türk milleti olarak, karşımıza geçecek yüreği bile olmayan
kahpe terör örgütlerini lanetliyoruz. Kim ki bu necip milletin
evlatlarını üzüyorsa hem bu dünyada hem de ahirette iki elimiz de
yakasında olacaktır, buna herkes emin olsun. Bizler Bir ölür bin
diriliriz. diyen gururlu bir milletin fertleriyiz. Allahın izniyle,
fırtınalar dolu bu deryadan çıkacak ve sakin limanlara
varacağız. İşte bu yolculukta, içinde bulunduğumuz
gemide hepimiz biriz, hepimiz aynı hedefe kürek çeken Türk milletinin
gururlu üyeleriyiz. Bizim bu birlik ve beraberliğimize kastedenler
kaybedecekler. Dost gibi görünüp bizi sırtımızdan vuranlar kendi
tuzaklarında can verecekler. Bu toprakların tek hâkimi vardır, o
da yüce Türk milletidir.
Bu vesileyle, sınır
ötesini düşmana dar eden, düşmanı girdikleri inlerde yok eden
Türk piyadesine, Türk topçusuna, Türk tankçısına, Türk Özel
Kuvvetlerine, Türk komandolarına, 7 denizi yurt yapan Türk Deniz
Kuvvetlerinin seçkin birliklerine, Türk Hava Kuvvetlerine ve
bayrağımızı her diyarda dalgalandıran
doğuştan asker Türk evlatlarına selam olsun.
Gece gündüz ikmal
yollarında askerlerimizi ve masum sivilleri destekleyen
kardeşlerimize, düşmana ölüm saçan askerlerimize, kahpe ve korkak
düşmanın bombalı tuzaklarını başlarına
yıkan Sualtı Savunma Grup Komutanlığının seçkin
askerlerine tek tek teşekkür ediyorum, Allah yollarını açık
etsin; kılıcınız keskin, gazanız mübarek olsun.
Saygıdeğer
milletvekilleri, bugün pırıl pırıl gençlerden oluşan
sağlıkçı kardeşlerimizle görüştüğümüzü ifade
ettim. Allahın izniyle onlar da bu güzel millete sağlık hizmeti
verecekler. İnsan hayatını koruyan ve kurtaran kutsal
mesleklerini yaparak büyük Türk milletinin bu coğrafyada ilelebet payidar
kalması için mücadele edecekler. Tüm beklentileri, adil ve liyakatli bir
kamu sisteminde Türk milletine sağlık hizmetlerini götürebilmektir.
Ancak, gelin şimdi AKP Hükûmetinin sağlık personel
politikasını birlikte inceleyelim.
Sevgili vatandaşlar,
hepinizin bildiği gibi doktorlar tıp fakültelerinden, hemşire,
ebe, tıbbi sekreter, fizyoterapist, paramedik gibi yardımcı
sağlık personeli ise sağlık meslek liseleri ya da başta
sağlık hizmetleri meslek yüksekokulları olmak üzere
üniversitelerimizden mezun olmaktadır. Ülkemizde şu an 385i devlet
okulu olmak üzere, diğerleri özel okul olmak üzere 500ün üzerinde
sağlık meslek lisesi vardır ve yılda ortalama 75 bin
öğrenciyi mezun etmektedir. Bununla birlikte, sağlık
alanında ön lisans programları da dâhil olmak üzere, sağlık
meslek yüksekokullarında ise 2015-2016 yılında toplam
öğrenci sayısı yaklaşık 264 bin
civarındadır. Yani ülkemizde bir yıl içerisinde bu okullardan
sağlık alanında mezun olan öğrenci sayısı bu
kadardır. Şimdi, bu kadar öğrenci arkadaşımız
mezun olduktan sonra maalesef açıkta kalmaktadır çünkü AKP Hükûmeti
sağlık personeli alımında taşeron sistemini
kullanmaktadır. Hâlbuki kaliteli ve hakkaniyetli bir sağlık
sistemi için, Türk milletine daha kaliteli bir sağlık hizmeti
verilebilmesi için ilk koşul sağlık hizmetlerinin eğitimli,
donanımlı ve likayatli kişiler tarafından sunulması
gereğidir. Bizim AKP Hükûmetinden, Sayın Sağlık
Bakanından ve Sayın Maliye Bakanından Türk gençleri adına
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bir isteğimiz vardır: Lütfen,
sağlık personeli atamalarında taşeron sisteminden
vazgeçelim. Şu anda yaklaşık 400 bin atanamayan
yardımcı sağlık personeli gencimiz var. Bunlar zorluklar
içerisinde okumuş, eğitim almış ve donanımlı
gençlerimizdir. Bu gençlerimizin, özellikle sizin kamu-özel
ortaklığıyla 2017 yılından itibaren yapmış
olduğunuz şehir hastanelerine, yaşam merkezlerine, aile
sağlığı merkezlerine ve taşra sağlık
müdürlüklerine atamalarını yapalım. Gelin, buradan bu
gençlerimize ve ailelerine bir müjde verelim. Aynı atanamayan
öğretmenlerde olduğu gibi 40 bin, 60 bin atama yapalım.
İkinci önemli konusu
ise, sağlık personeli alımı yaptınız ancak bu
alımı 2016da yapmanıza rağmen şu ana kadar güvenlik
soruşturmalarını tamamlamadınız. Bu gençler,
sabırla bu soruşturmanın sonuçlarını beklerken
atamalarını istemektedirler. Burada da bu işin bir an önce
çabuklaştırılmasını talep ediyoruz.
Sağlık
personelimiz, ülkemizin her köşesinde büyük fedakârlıklar içinde
hizmet vermeye devam etmektedir. Ancak bu sağlık personelimizin özlük
hakları konusunda, özellikle emekli maaşları ve
çalışırken aldıkları maaşlar konusunda
artışlar yapılmamaktadır ve
çalıştıkları anda aldıkları döner sermayeler
emekliliklerine sayılmamaktadır. İşte, gelin, Milliyetçi
Hareket Partisinin bu konuda vermiş olduğu kanun teklifini hep
birlikte geçirerek bu sağlık personelimize de bu müjdeli haberi
birlikte verelim.
Bir diğer konu ise geçen
hafta da Sayın Sağlık Bakanının söylediği
yıpranma payı. Sayın Sağlık Bakanı diyor ki:
Yıpranma payı hazır. Bu, bakın, geçen yıldan beri
devamlı gündeme getirilen konu. Madem hazırsa Sayın
Başbakan, gelin, bu yıpranma payını artık geçirelim.
Sizin yıpranma payı konusunu yıllardır sürüncemede
bıraktığınızı biliyoruz ama -dört
yıldır- artık bu yıpranma payı müjdesini lütfen
sağlık personeline verelim.
Peki, biz Milliyetçi Hareket
Partisi olarak sağlık konusunda neler öneriyoruz? Sadece muhalefet
yapmıyoruz. Bakın, buradan Milliyetçi Hareket Partisi olarak neler
yapılması gerektiğini bütün vatandaşlarımızla
birlikte sizlerle de paylaşmak istiyoruz.
Birincisi: Tedavi edici
hizmetlerden ziyade koruyucu sağlık hizmetlerine önem verelim.
Böylelikle tedavi edici hizmetlerin önündeki tıkanma azalır yani
hastanelerdeki yığılmalar azalır ve bunun sayesinde yapmış
olduğunuz sağlık harcamaları da azalır.
İkincisi: Birinci
basamak sağlık hizmetlerini yeniden yapılandırmamız
lazım yani kalite, koordinasyon ve hasta mutluluğunun
sağlandığı multidisipliner sağlık merkezleri
kuralım. Yani burada içinde laboratuvar ve röntgen hizmetlerinin de
bulunduğu, içinde, işte yardımcı sağlık
personellerinin bulunduğu, diyetisyenin, psikoloğun olduğu bir
sağlık merkezi yapalım ve vatandaşlarımız burada
sorunlarına çözüm bulsun.
Üçüncüsü: Kültür
değişimi yani yüksek performanslı sağlık hizmetlerine
geçelim. Sağlık çalışanlarını
değersizleştirme politikalarından artık
uzaklaşalım, hem hastalarımızı hem de sağlık
çalışanlarımızı mutlu eden bir sağlık
sistemine hep birlikte geçelim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
AHMET SELİM YURDAKUL
(Devamla) Son birkaç şey kaldı.
BAŞKAN Buyurunuz,
mikrofonunuzu açıyorum Sayın Yurdakul.
AHMET SELİM YURDAKUL
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dördüncüsü: Israrla getirdiğiniz
performans sistemi var, eğer performans sisteminde ısrar edecek
iseniz hacimden yani nicelikten ziyade değere yani niteliğe önem
verirsek o zaman bu performans sistemindeki adaletsizlik de sona erer.
Beşincisi: Hesap
verilebilir sağlık kurumlarını birlikte yaratalım.
Altıncısı:
Eğitim, AR-GE çalışmaları ve enformasyon teknolojilerine
önem veren bir Türk sağlık sistemini birlikte meydana getirelim.
İşte, bakın, o zaman hem sağlıkta kalite artar hem de
hem hastalarımız hem de sağlık
çalışanlarımız birlikte memnun olduğu için bütün
sorunlara hep birlikte çözüm bulmuş oluruz.
Beni dikkatle
dinlediğiniz için hepinize sevgi ve saygılarımı
sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Yurdakul.
1inci madde üzerinde
LEVENT GÖK (Ankara)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Gök,
buyurunuz.
Mikrofonunuzu açıyorum.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
22.-
Ankara Milletvekili Levent Gökün, TBMM Kanunlar ve Kararlar
Başkanlığı personeli Birol Taştanın CHP Genel
Başkanına hakaret içeren sosyal medya paylaşımları
nedeniyle her türlü yasal ve idari yaptırımın uygulanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara)
Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın
Başkanım, bundan bir müddet önce Kanunlar ve Kararlar
Başkanlığında görev yapan Birol Taştan isimli bir
memurun Genel Başkanımıza dönük hakaret içeren tweetleri ve
paylaşımları bu Mecliste tartışıldı ve
sonuçta bu anılan kişi bir başka yere gönderildi. Biz
zannediyorduk ki Genel Başkanımıza dönük bu hakaretleri ve
partimize yönelik bu hakaret içerikli paylaşımları yapan bu
kişinin hakkında bir ceza verildi, bir yaptırım
uygulandı. Meğer bu kişi korunuyor Sayın
Başkanım, bu kişi Meclis Başkanlığı
personeli olarak yine görevine devam ediyor, kendisine bir başka yerde
görev tahsis edilmiş. Bu kişinin dün atmış olduğu
tweetle yine Genel Başkanımıza dönük çok ağır
hakaret içeren bir tweetini öğrenmiş bulunuyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu
açıyorum, devam ediniz Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Kabul
edilebilir bir tablo değil. Yani, yurttaşlara, vatandaşlara
yönelik, başta Recep Tayyip Erdoğanın bir resminin
altında, evet denildiğinde Genel Başkanımıza ne
yapılması gerektiğini içeren bir tweeti paylaşan bu
kişinin Meclis tarafından himaye edilmesi, bu kişinin korunup
kollanması tam anlamıyla vurdumduymaz bir anlayışın
ötesinde Cumhuriyet Halk Partisine dönük ağır bir
saldırıdır. Bunu kabullenmemiz mümkün değildir.
Az önce Meclis Genel
Sekreteriyle görüştüm. Bu kişi derhâl Meclis personelliğinden ihraç
edilmelidir. Sayın Başkan Vekili olarak görevde bulunduğunuz
şu saatte bu konuyu sizin aracılığınızla Meclis
Başkanına da bildirmek üzere söz aldım. Böyle bir tablo
içerisinde bu personelin Meclis çatısı altında himaye
edilmesine, korunmasına izin verilmemelidir. Bu kişiyle ilgili derhâl
her türlü yasal, idari yaptırım uygulanmalıdır. Bu
alçaklığı kabul edemeyiz, bu şerefsizliği kabul
edemeyiz, bunu himaye eden anlayışı da kabul edemeyiz. Bunu
bildirmeyi uygun gördüm.
Saygılar sunarım
Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Gök.
V.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mehmet Akif Hamzaçebinin,
TBMM Kanunlar ve Kararlar Başkanlığı personeli Birol
Taştan hakkında disiplin cezası uygulandığına ve
sosyal medya paylaşımları suç teşkil ediyorsa hakkında
takibat başlatılmasının mümkün olduğuna ilişkin
açıklaması
BAŞKAN İsmini
belirttiğiniz personelin daha önce Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu hakkındaki
sosyal medya paylaşımlarının bir devlet memuruna yakışmayacak
ölçüde hakaret içerecek şekilde paylaşımlar olduğu burada,
Genel Kurulda konuşuldu ve Genel Kurulda bu konuda tüm siyasi partiler
hassasiyet gösterdi; bu son derece mutluluk verici bir olaydı. Ancak,
şu an yapmış olduğunuz açıklamadan, bu personel
hakkında bir disiplin cezası işlemi
uygulanmadığını, onun yerine görev yeri değişikliği
yönünde idari bir önlem uygulandığını anlıyorum.
Eğer bu kişi hakkında yasaların öngördüğü disiplin
cezası uygulanmamış ise işlem yanlıştır, bu
kişi korunmuştur.
Bir saniye, şu an bilgi
alıyorum...
Evet, kendisi hakkında
şu an Kanunlar ve Kararlar Başkanlığı personelimizin
verdiği bilgiye göre, kademe ilerlemesi cezasının
uygulanması kararı alınmış ve bu disiplin cezası
uygulanmıştır. Yani, disiplin cezası uygulanmış
ve sizin anlatımınızdan anladığım kadarıyla,
görev yeri de değiştirilmiştir. Sanıyorum, disiplin yönüyle
gerekli işlemler yapılmıştır ancak elbette, bu
kişinin bu paylaşımları bir suç teşkil ediyorsa Türk
Ceza Kanununa göre bu konuda ayrıca cumhuriyet savcılığına
suç duyurusunda bulunmak suretiyle bir takibatın
başlatılması mümkündür. Hukuk çerçevesinde bu takibat, bu
şikâyet kim tarafından yapılacaktır, bunu en iyi sizler
değerlendireceksiniz.
Yine de bakınız,
bugün yapmış olduğu o sosyal medya paylaşımı da
-bilemiyorum, içeriği nedir, şu an sizin söyleminizden
öğreniyorum- bir suç ise, disiplin cezası gerektiren bir fiil ise o
fiil hakkında da gerekli işlem yapılacaktır, hiç
kuşkunuz olmasın.
Teşekkür ederim.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
12.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Sudan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Hidrokarbon Alanında İşbirliğine İlişkin
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/358) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 46) (Devam)
BAŞKAN 1inci madde
üzerinde gruplar adına ikinci konuşmacı, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Mehmet Emin Adıyaman, Iğdır
Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Adıyaman. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET
EMİN ADIYAMAN (Iğdır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Halkların Demokratik Partisi adına söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
bugün tutuklu iki milletvekili arkadaşımızın
yargılamaları yapıldı. Biri, belki bu Mecliste en çok söz
alan, en çok konuşan, halkımızın sorunlarını en
çok dile getiren Grup Başkan Vekilimiz Sayın Çağlar Demirel.
Diğeri ise yine, Türkiyede 6,5 milyon oy almış ve Türkiye Büyük
Millet Meclisinin üçüncü büyük partisi olan Halkların Demokratik Partisi
Eş Başkanı Sayın Figen Yüksekdağ. Her iki milletvekili
arkadaşımız hakkında bugün gerçekleşen
yargılamada tutukluluk hâllerinin devamına karar verildi.
Tabii, biz başından
beri, milletvekillerimize ve partimize yönelik uygulamaların aslında
hem Anayasaya hem mevcut hukuk düzenine aykırı olduğunu birçok
kez bu kürsüde dile getirdik. Hukuk sistemi ciddi bir şekilde, henüz
Anayasa değişikliği gerçekleşmediği hâlde, fiilen
yürütmenin, siyasal iktidarın vesayeti altına girmiş bulunuyor
ve bunu her seferinde de dile getirdik. Öyle ki yine bu kürsüden defalarca,
Anayasa Mahkemesinin tutuklu milletvekillerine ilişkin geçmişte
vermiş olduğu, yasama faaliyetinin tutuklamayla
engellenemeyeceğine dair içtihadı olmasına rağmen bu
içtihat ve Anayasa Mahkemesinin bu net, bağlayıcı kararı,
âdeta kanun hükmünde olan bir kararı, maalesef, Halkların Demokratik
Partisine yönelik uygulamalarda uygulanan hukuk anlayışında
görmezden geliniyor, uygulamadan alıkonuluyor ve keyfî kararlar veriliyor.
Öyle ki bakın, yine dün -bizi sevindiren- tutuklu milletvekillerimizden
Sayın Ferhat Encu tahliye oldu. Şimdi, Sayın Ferhat Encuya
ilişkin yerel mahkemenin vermiş olduğu utangaç kararda Anayasa
Mahkemesinin bu içtihadına yer vermemesine rağmen, yine de bu kürsüde
-özellikle 34 yakınını Roboskide kaybetmiş olan- Ferhat
Encu hukuksuz, bölgede şehir yıkımlarına, sivil katliamlara
yönelik uygulamaları dile getirirken iktidar tarafından âdeta linç
girişimine tabi tutulup hain, terörist gibi akla hayale gelmeyen en
ağır suçlamalarla saldırıya uğradı. Ferhat Encu
arkadaşımız dün tahliye oldu ve umarım, umut ediyorum o
dönemde o çirkin sözleri sarf eden, o utanmazca, o çirkince ve yüzü
kızarmadan, ar etmeden bu Meclisin, bu kürsünün adabına uymayan o
saldırganlığı yapan şahıslar dün bu yerel
mahkemenin vermiş olduğu karar karşısında
azıcık vicdan, azıcık onur varsa utanç duyarlar.
Bakın, vesayet
altında olan ve her gün çifte standart uygulayan mahkemelerin tutumu bir
yana, dün bu utangaç kararı veren mahkeme dahi Ferhat Encu hakkında
tahliye kararı verirken gerekçesinde şunu söylüyor:
Sanığın tutuklulukta geçirdiği süre
Yani Biz yeteri
kadar tutukladık, yeteri kadar yattı, dört ay. Başka?
İkinci gerekçesi: Mevcut delil durumu... Yani bu
arkadaşımız dört ay tutuklu kalmış, dosyasında
tutuklandığı günden bugüne tek bir delil
değişikliği olmamasına rağmen, Mevcut delil durumu
diyor. Yani mevcut delil durumuna göre tutukluluğu gerektiren bir durum
yok. Peki, yoksa dört aydır niye tutuklu? Yine, sanığa isnat
edilen suçun vasıf ve mahiyetinin değişme ihtimali. Peki, arkadaşımıza
yöneltilen, isnat edilen suçun vasıf ve mahiyetinde bir
değişiklik olma ihtimali varsa mahkeme dört ay sonra mı bunu
görebiliyor? Dört ay boyunca yargı bu durumu değerlendiremiyor mu? En
vahimi de şu: Tutuklulukta umulan yani istenilen sonuç elde
edildiğinden adli kontrolle bu sonucun devam edebileceği, adli
kontrolle de istenilen amacın, istenilen sonucun elde edileceğini
kararında belirtiyor ve arkadaşımızı tahliye ediyor.
Peki, soruyorum buradan:
Ferhat Encu, konuşmalarından yani yasama faaliyetleri içerisindeki
konuşmalarının ötesinde hangi suçu işlemiştir, söz
söylemekten öte hangisini işlemiştir? Keza eş genel
başkanlarımız Sayın Selahattin Demirtaş, Figen
Yüksekdağ ve tutuklu milletvekili arkadaşlarımızın
söyledikleri sözden öteye dosyalarında hangi delil vardır ve Ferhat
Encu hakkında verilen bu karardan farklı onların hukuki durumu
nedir? Hiçbir fark yok ama Ferhat Encu tahliye edilir, bir iki
arkadaşımız tahliye edilir.
Öte taraftan, yine siyasi
saiklerle, siyasi kin ve nefretle anayasa değişikliğinin
Komisyondaki görüşme sürecinde belki en çok konuşan, anayasa üzerinde
fikrini, halkımızın duygularını özgürlük adına,
demokrasi adına, demokratik bir anayasa adına en çok söz alan
arkadaşımız Meral Danış Beştaş bu referandum
sürecinde susturulmak adına, bir milletvekilimiz tahliye edilirken yerine
herhâlde en çok konuşan bir başka milletvekilimizi
alınıyor, eş başkanlarımız alınıyor.
Halkların Demokratik Partisinin susabileceği, ketum kalabileceği
düşünülüyor ama partimizin sözcüsü Sayın Ayhan Bilgen, bir ikinci
Selahattin Demirtaş, bir ikinci Figen Yüksekdağ gibi hiçbir
boşluk bırakmadan partimizin görüşünü, felsefesini; demokrasi,
barış, özgürlük adına çabalarını dile getiriyor,
susturmak adına bu sefer siyasi saiklerle tutuklanıyor.
Bakın, Figen
Yüksekdağ Eş Başkanımızın bugün
yargılandığı davanın iddianamesi ve konusu nedir
biliyor musunuz? Sayın Yüksekdağ bir konuşmasında
Barış ve demokrasi şehitlerini saygıyla anıyorum
Cümle bu, barış ve demokrasi şehitlerini saygıyla anmak.
Siyasal iktidarın tetikçisi olan, onun âdeta emir kulluğunu yapan
cumhuriyet savcısının hazırladığı
iddianamede barış ve demokrasi uğruna şehit düşenler,
özgürlük uğruna şehit düşenler, hak, adalet adına
şehit düşenleri anmak örgüt propagandası
sayılıyormuş. Evet, Sayın Figen Yüksekdağ bugün Van 2.
Ağır Ceza Mahkemesinde bu sözünden dolayı
yargılanıyor. Biz, bu kürsüde her alanda; sokakta, caddede,
dünyanın neresinde olursa olsun zulüm olduğu sürece, diktatörlük olduğu
sürece, faşizm olduğu sürece ve buna karşı direnen
barışseverler, demokratlar, özgürlük sevdalıları
olduğu sürece, bu uğurda şehit düşenler olduğu sürece
biz bir kere değil, bin kere, yüz bin kere onların önünde
saygıyla eğileceğiz, onları saygıyla
anacağız. Sadece Türkiyede değil, dünyanın neresinde
olursa olsun özgürlük, barış ve kardeşlik isteyenlerin önünde
elbette saygıyla eğileceğiz, onları anacağız.
Değerli arkadaşlar,
açık bir şekilde görünen o ki AKP kendisinden olmayan herkesi
düşman görüyor. Bakın, kendi bölgemden özellikle Caferi yurttaşlarımızın
yoğun olarak yaşadığı Iğdır ve Kars
yöresinden yurttaşlarımızla -ki benim yaşayıp
büyüdüğüm köyün yarısı Caferiydi- bir arada yaşadık,
kardeşçe yaşadık; babalarımız, dedelerimiz Caferi
yurttaşlarımızla aynı camide namaz kıldılar ve
Caferi yurttaşlarımızın inancına yönelik, iki
televizyon kanalı yayın yapıyor -yapıyordu daha
doğrusu- 14 TV ve Kanal 12. Siyasi hiçbir faaliyetleri yok, siyasi hiçbir
çizgileri yok, yaptıkları tek şey Caferi
yurttaşlarımızın inançlarına yönelik yayınlar
yapmak.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu
açıyorum, tamamlayınız Sayın Adıyaman.
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Caferi
yurttaşlarımızın salt inançlarını
öğrenebilmeleri, kendi inançları içerisinde âlimlerinin,
hocalarının çıkıp konuştuğu, siyasetle, herhangi
bir partiyle, herhangi bir örgütle hiçbir bağı olmayan iki kanal,
salt Şiâlığa yönelik, Caferiliğe yönelik yapın
yapıyor diye 683 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
kapatıldı ve gerekçesi şu: Devletin güvenliği ve örgütsel
ilişki. Hükûmet çıkıp buradan açıkça ortaya koymalı;
TV 14 ve Kanal 12nin hangi terör örgütüyle ilişkisi vardır, ortaya
koymalı, dürüst davranmalı. Aksi hâlde Caferi yurttaşlarımızdan
özür dileyerek her iki kanalın bir an önce açılmasına izin
vermelidir. Bu bir zulümdür. Bu bir diktatörlüktür.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Devamla) Bu bir mezhepçi anlayıştır. Bunun
halklarımıza hiçbir faydası yoktur diyorum, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Adıyaman.
1inci madde üzerinde üçüncü
konuşmacı Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Muharrem Erkek,
Çanakkale Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Erkek.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUHARREM
ERKEK (Çanakkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 46
sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz aldım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
iktidar, maalesef, OHALi ve darbe hukukunu çok sevdi. Biliyorsunuz,
Anayasamızın 15inci maddesinde yer alan OHAL düzenlemesi ve yine,
Anayasamızın 148inci maddesinde yer alan OHAL kanun hükmünde
kararnamelerinin yargı denetiminden muaf tutulacağına ilişkin
düzenlemeler 12 Eylül darbe hukukunun yani 12 Eylül Anayasasının
tipik bir uygulaması. Yani önceki anayasalarımızda yoktu. Siz
başlangıçta hep 12 Eylül Anayasasını ve darbe hukukunu
eleştirdiniz ama bugün geldiğiniz noktada darbe hukukuna, maalesef,
sıkı sıkıya sarılmış durumdasınız.
OHAL devlete uygulanacak,
millete değil. dediniz ama, maalesef, bugün millete OHALi hukuksuz,
keyfî bir şekilde uyguluyorsunuz. Gazeteciler cezaevinde, bilim
adamları, akademisyenler ihraç ediliyor ve muhalefet boğulmak
isteniyor. Evet, düşünce ve ifade özgürlüğünü, basın
özgürlüğünü de bu süreçte yok ettiniz.
Değerli milletvekilleri,
Ahmet Şık niçin cezaevinde, niçin tutuklu? Ahmet Şıkı
FETÖ ve diğer tüm terör örgütleriyle ilişkilendirerek
tutuklattınız. 15 Temmuz kanlı darbe girişimi eğer başarıya
ulaşmış olsaydı darbecilerin ilk yapacağı iş
Ahmet Şıkı tutuklamak olacaktı ve maalesef, Ahmet
Şık bugün de tutuklu ve cezaevinde.
Biliyor musunuz, Ahmet
Şık cezaevinde mektup dahi yazamıyor. Evet, mektup dahi kaleme
alamıyor, sevdiklerine mektup dahi yazamıyor ve
dışarıdan kendisine mektup dahi
ulaştırılamıyor. Bu, ne olağanüstü hâlle
bağdaşır ne insan haklarıyla bağdaşır ne
vicdanla, adaletle bağdaşır. Her zaman söylediğimiz gibi,
insanları hapsedebilirsiniz ama düşünceleri, fikirleri asla
hapsedemezsiniz.
Değerli milletvekilleri,
dün, 15 Şubat tarihinde Avrupa Konseyi İnsan Hakları
Komiserliği bir rapor, bir memorandum yayınladı ifade
özgürlüğü, düşünce özgürlüğü ve basın özgürlüğüyle
ilgili. Yine, maalesef, ağır eleştirilere muhatap olduk. Ve
Türkiye Cumhuriyeti devleti dünyada saygınlığını
hızla kaybediyor ve bu tabloyu kesinlikle hak etmiyoruz.
Siz OHALi kırk
beş gün içinde gereğini yapacağız ve
kaldıracağız. dediniz. Yine, Meclise ve millete Eğer
Anayasa değişikliği referanduma giderse OHALi mutlaka kaldıracağız.
dediniz ama bu sözlerinizi unuttunuz. OHAL sürecinde Anayasa
değişikliği yapmak ciddi bir hatadır. Bugün,
gelişmiş demokrasilere bakın, Avrupada birçok anayasada, OHAL
sürecinde anayasa değişikliği yapılamayacağı
hüküm altına alınmıştır.
Siyaset kurumunun temel
görevi, vatandaşların ağır sorunlarını çözmektir.
Bakalım bugün tabloya: Bugün vatandaşlarımızın
bankalara kredi kartı ve tüketici kredisi borcu toplam 424 milyar lira, eski
parayla 424 katrilyon. Ve yine vatandaşlarımızın bankalara ödediği
-ki bunların birçoğu dar gelirli vatandaşımız- faize
bakalım: Geçen yıl vatandaşın ödediği faiz,
yalnızca geçen yıl 48 milyar lira, eski parayla 48 trilyon.
İktidar güya faiz lobisiyle ciddi mücadele ediyor. 26 milyon icra
dosyası derdest vaziyette şu anda. Vatandaşımızın
yaşadığı sorunlar bu. Her 4 üniversite öğrencisinden
1i işsiz. Genç işsizlik oranı son resmî rakamlara göre 3,5 puan
arttı ve şu anda yüzde 22,6 civarında.
Vatandaşımızın bu kadar temel ağır sorunları
varken, barış ve huzurumuz hiçbir dönemde olmadığı
kadar bu kadar ciddi tehdit altındayken sizlerin tek derdi var, patronlu
hiper başkanlık sistemi. Dünyada hiçbir demokratik sistemde
görülmeyen bir teklifle milletin huzuruna, milletin takdirine gidiyoruz.
1 Kasımdan önce millete
döndünüz Bize tek başına iktidarı yeniden verin. dediniz,
istikrarı hep tek başına iktidar olarak millete söylediniz ve
millet de size güvendi, tek başına iktidarı verdi. Ne oldu 1
Kasımdan sonra? Terör, şiddet, kaos hızla daha da arttı;
ekonomi daha da hızlı çökmeye başladı. Demek ki tek
başına iktidar, sorunları çözmeye tek başına maalesef
yetmiyormuş. Ondan sonraki süreçte bir siyasi partinin
mutfağında, daha doğrusu Sarayın mutfağında bir
Anayasa değişikliği teklifi hazırladınız ve
Millete gidiyoruz. dediniz, Millet karar verecek. dediniz, Millet evet
ya da hayır diyecek, korkmayın. dediniz, ondan sonra da
hayır diyenleri terörle ilişkilendirmeye başladınız,
milleti tehdit ettiniz. Bunları Türkiye hak etmiyor değerli
milletvekilleri. Bizim barışa, kardeşliğe, adalete, huzura
ihtiyacımız var ve bunu siz sağlayamadınız ama
milletimiz, eminim, 16 Nisanda sağlayacak.
2010 referandumunda da millet
size güvendi, evet dedi ama siz milletten aldığınız o
güveni, yetkiyi kötüye kullanarak ülkeyi bir felakete sürüklediniz; devletin
bütün kurumlarını, yargıyı bir cemaate yani çeteye teslim
ettiniz ve 15 Temmuz darbe girişimini hazırladınız. Evet,
15 Temmuz darbe girişiminin sorumlusu, maalesef, geçmişteki
iktidar-FETÖ ilişkisidir, bu çok açık. Anayasada güvence altına
alınan din ve vicdan özgürlüğünü istismar ettiniz, kutsal din
duygularını devlet ve politika işlerine
karıştırdınız. Yine, Anayasada güvence altına
alınan liyakati yani kamu görevlilerindeki niteliği yok
saydınız, devleti liyakatsiz ellere teslim ettiniz; aynı
hataları da maalesef yapmaya devam ediyorsunuz.
Bakın, diyorsunuz ki:
Başkanlık bizi daha iyi yerlere götürecek. Şimdi size
bazı veriler sunmak istiyorum. Birleşmiş Milletler İnsani
Gelişmişlik Endeksine göre ülkelere bir bakalım. İlk 10
ülkeyi sayacağım sizlere. Norveç, parlamenter sistem, kişi
başına düşen millî gelir 74 bin dolar; 2nci sırada
Avustralya, parlamenter sistem, kişi başına düşen millî
gelir 58 bin dolar; 3üncü sırada İsviçre, parlamenter sistem, 80 bin
dolar; Danimarka, parlamenter sistem, 51 bin dolar; Hollanda, Almanya,
İrlanda, ABD, Kanada ve Yeni Zelanda; ilk 10 ülke. Bakın,
dünyanın en gelişmiş 10 ülkesinden 9u parlamenter sistemle
yönetiliyor, başkanlık sistemiyle yönetilen de ABD ki o da eyalet
sistemi ve kendi kuruluş felsefesi var.
Peki, son 10 ülkeye bakalım: Dünyada en az
gelişmiş 10 ülke Mali, Mozambik, Gine, Burkina Faso, Burundi, Çad ve
bunların bir tanesi bile parlamenter sistemle yönetilmiyor. Dünyanın
en az gelişmiş 10 ülkesinin 6sı başkanlıkla 4ü de
yarı başkanlıkla yönetiliyor.
Değerli milletvekilleri, dünyada parlamenter
sistemden başkanlık sistemine geçen bir tek demokratik ülke dahi yok.
Geçenleri ben size sayayım, onlar zaten otoriter sistemle yönetiliyorlar.
Dünyada parlamenter sistemden başkanlığa geçiş
yapmış ülkeler: Burundi, Gana, Afganistan, Malavi, Nijerya, Sierra
Leone, Sudan, Zimbabve. Evet, siz Türkiye'yi işte bunlara eklemek
istiyorsunuz maalesef. 8 ülke var dünyada parlamenter sistemden başkanlığa
geçmiş ve hepsi de çöküşe gitmiş ülkeler; 7si Afrika ülkesi,
1i de Afganistan. Türkiye'yi bu ülkeler arasına sokmanıza millet
asla ve asla izin vermeyecek, biz milletimize güveniyoruz.
Bakın, bütün veriler, dünyadaki bütün demokratik
gelişmeler, bizim siyasi tarihimiz de aslında parlamenter sistemi
geliştirerek, güçlendirerek yürümemiz gerektiğini bize söylüyor ama
siz bunu dayattınız ve milletimize gidiyoruz. 15 Temmuz kanlı
darbesinden sonra 20 Temmuzda OHAL ilan edilerek yine demokrasiye
ağır bir darbe vuruldu ve Sarayın, Beştepedeki
Külliyenin mutfağında bir Anayasa değişikliği
hazırlandı. Evet, acaba bu da bir darbe anayasası mı?
Millet, egemenliğinin, istiklalinin Saraya
devredilmesine asla müsaade etmeyecektir; milletin istiklalini,
egemenliğini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır diyorum.
Bütün Türkiye'ye hayırlı, güzel, iyi günler
diliyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Erkek.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci madde
üzerinde söz talep eden Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu, Hatay Milletvekili.
Buyurunuz Sayın
Ahrazoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET
NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; onaylanmasının uygun bulunduğu kanun
tasarısı hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
konuşmama başlarken, geçtiğimiz günlerde Hatay Amanos
Dağlarında PKK terör örgütüne yönelik yapılan operasyonlarda
çıkan çatışmalarda şehit olan askerimize Allahtan rahmet,
şehidimizin değerli ailesine, yakınlarına, Türk
Silahlı Kuvvetleri mensupları ile yüce Türk milletine
başsağlığı ve sabır diliyorum.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ikili sözleşmelere
baktığımızda gündemdeki konuların bir
kısmının enerji anlaşmaları olduğunu görmekteyiz.
Dünyada söz sahibi bir ülke olabilmenin öncelikli şartlarından birisi
de hiç şüphesiz ki yeterli enerji kaynaklarına sahip olmak ve bu
kaynakları doğru kullanabilmektir. Enerji politikalarını
doğru belirleyerek uygulayan ülkeler uluslararası rekabet gücünde öne
çıkarken enerjide dışa bağımlı ülkeler gerek
ekonomik gerekse siyasi politikalarda dışa bağımlı
olmak zorunda kalmaktadırlar.
Ülkemizde son yıllarda
AKP hükûmetleri tarafından uygulanan, doğal gaz ve petrol
ithalatına dayalı yanlış enerji politikaları sonucunda
ne yazık ki enerjide dışa bağımlılık giderek
artmış, üretimin tüketimi karşılama oranı
düşmüş, yüksek kaçak ve kayıp oranları bir türlü kabul
edilebilir sınırlara çekilememiştir, nükleer güç santrallerinin
yapımı bir türlü başlatılamamıştır. Ancak
son yıllarda ülkemizdeki petrol ve doğal gaz lobilerinin
etkinliğinin artmasıyla yerli ve yenilenebilir enerji kaynakları
yeterince değerlendirilememiştir. Bu amaçla ülke
kaynaklarının üretime sokulmasına yönelik tedbirler
alınamamış, alternatif enerji kaynakları alanında
AR-GE çalışmaları, yatırımlar özendirilememiş,
termik kaynaklı enerji üretim santralleri yenilenememiş, doğal
gaza bağımlılık artmış, hidroelektrik
üretimindeki su kaynaklarımız yeterince
kullanılamamıştır. Ayrıca, ülkemizde enerji
verimliliği de beklenen düzeyde artırılamamıştır.
Elektrik enerjisi dağıtım ve kullanımında kayıp
ve kaçakların önlenmesi, kullanılan teknolojinin geliştirilmesi
ve enerji tasarrufu konusunda tüketici bilinçlendirilmesi maalesef
oluşturulamamıştır.
Elektrik
dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesinin
ardından bazı dağıtım bölgelerinde ve illerde kaçak
elektrik kullanımları engellenememiş, elektrik fiyatlarında
bir ucuzlama sağlanamadığı gibi bazı illerde
kullanılan kaçak elektrik bedeli, tüm
vatandaşlarımızın sırtına yük olarak dürüst
vatandaşlarımıza yüklenmiştir ve bir ceza olarak
uygulanmaktadır. Gelecekte enerji ihtiyacı daha da artacak olan
ülkemizde enerji üretiminin ve verimliliğinin artırılması,
enerji arz güvenliğinin sağlanması ve yenilenebilir enerji
kaynaklarına yönelik yatırımların teşvik edilerek
hızlandırılması kaçınılmaz olacaktır. Ülke
olarak, uzun vadeli enerji stratejisi çerçevesinde millî enerji politikası
oluşturarak aşağıdaki hedeflere ulaşılması
gerekmektedir: Enerji ham maddelerinde dışa
bağımlılığın azalması, bunun için kömür ve
yenilenebilir enerji kaynaklarının azami seviyede
değerlendirilmesi, enerji ithalatında kaynak ve kaynak ülke
çeşitliliğinin artırılması, etkin bir talep yöntemiyle
enerji arzının kesintisiz ve yeterli bir şekilde
gerçekleştirilmesi gibi çalışmaların yapılması
gerekmektedir. Enerji arz güvenliğini sağlamlaştırmaya
yönelik somut adımlar atılması muhakkak gerekiyor. Enerji
planlamasında ve yapılacak uluslararası anlaşmalarda kaynak
ve ülke çeşitliliğine gidilerek arz güvenliği güçlendirilmelidir.
Doğal gaz depolama alanlarının sayısı, depolama ve
günlük enjeksiyon kapasiteleri artırılmalı, olağanüstü
durumlar ve mevsimsel dalgalanmalara karşı yüksek yedekleme
imkânları oluşturulmalıdır. Doğal gazın elektrik
üretimindeki payının makul bir orana düşürülmesi için uygun ve
acil tedbirler alınmalıdır. Enerji üretimindeki payın
artırılması için kapsamlı bir yenilenebilir enerji
stratejisi oluşturulmalı, elektrik üretiminde rüzgâr, güneş ve
jeotermal kaynakların daha fazla değerlendirilmesi için etkili
teşvik ve düzenlemeler bir an önce hayata geçirilmelidir. Hidroelektrik
santral yapımında toplumda oluşan
duyarlılığı gözeten yeni bir yaklaşıma
gidilmelidir. Havza planlaması çerçevesinde, ekosistemi tahrip etme riski
bulunan projelerin projelendirme safhasında takibi
yapılmalıdır.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye, 2005 yılında Yenilenebilir Enerji Kaynakları Kanununu
çıkarmış ve bu noktada yatırımların önünü açmak
için oldukça yol almıştır. Özellikle son yıllarda rüzgâr
türbininde özel sektör yatırımı artmıştır.
Jeotermalde çalışmalar devam etmektedir. Türkiye çevre konusunda
yolun henüz başındadır. Kyoto Sözleşmesine yeni üye olan
ülkemizin ABnin taahhüt ettiği kriterlere ulaşması güç
görünmektedir. Türkiye'nin bu taahhütleri yerine getirebilmesi için birincisi,
mevcut kömür santrallerinin rehabilitasyonunu gerçekleştirerek daha az
emisyona sebep olması; ikincisi de, hidrojen, jeotermal, rüzgâr ve
güneş zengini olan ülkemizin bu alanlardan daha fazla yararlanabilir şekilde
politikasını gerçekleştirmesi gerekmektedir.
Türkiye, Mayıs 2007de
Enerji Verimliliği Kanununu kabul etmiştir. Bu kanunla, enerji
kaynaklarının üretiminden tüketimine kadar verimli
kullanılması amaçlanmış, ne yazık ki bu, uygulamaya
çok yansımamıştır. Hele elektrik santrallerinin çoğu
minimum verimde çalıştırılmakta, aynı şekilde,
Rusyaya doğal gazda yüzde 65 bağımlı olan ülkemiz de
alternatif tedarikçiler aramaktadır. Dışa bağımlılıkta
Avrupa Birliğiyle aynı kaderi paylaşmamız, enerji arz
güvenliği politikalarımızı birbirine yaklaştıran
unsurlar olmuştur. Ülkemizde, kayıp kaçak oranının hâlâ çok
yüksek olduğu, hükûmetlerin enerji verimliliği ve yenilenebilir
kaynaklar için çıkardığı yasaların içeriğinin
Avrupa Birliği topluluk müktesebatına kısmen uyum
sağlayabildiği ve nükleer enerji konusunda yasal çerçevenin tam
olarak yeterli olmadığı gibi noktalar göze çarpmaktadır.
Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biraz da ülkemizdeki çiftçiler ve özellikle de
Hatay çiftçisinin, bereketli Amik Ovasında geçimini emek ve alın
teriyle karşılayanların durumundan bahsetmek istiyorum.
Basına yansıdığı kadarıyla, çiftçi
borçlarının erteleneceğinden bahsedilmektedir. Kapsamı ne
olursa olsun, borç ertelemesine sulama ve elektrik borçlarının da
ilave edilmesi gerekmektedir. Tarım kredi kooperatiflerine ve Ziraat
Bankasına olan borçların haricinde, muhakkak, Devlet Su
İşlerine veyahut da sulama birliklerine olan borçlar ve TEDAŞa
olan elektrik borçlarının da ertelenmesi elzem olmuştur. Hataylı
çiftçiler bu konuda Hükûmetten haber beklemektedir. Bunun için, çiftçinin temel
girdileri olan mazot, gübre, tohum ve ilaçların fiyatlarındaki
artışı çiftçi karşılayamaz durumdadır. Bugün
mazot 4,60 lira, üre yılbaşından önce 900 liradan 1.300 liraya
çıkmıştır; 18-46 DAP gübresi 1.100 Türk lirasından
1.600 Türk lirasına, üç 15 dediğimiz toprak gübresi ise 850 Türk
lirasından 1.300 Türk lirasına yükselmiştir. Yani,
yılbaşından önceki aralık ayındaki fiyatlar ile
bugünkü fiyatlar arasında yüzde 30, yüzde 40lar mertebesinde bir
artış olmuştur. Hatayda genellikle ekilen mısır,
pamuk, havuç gibi şeylere baktığımızda; dönüm
başı masraflar buğdayda 300-400 lira arasında, pamukta
500-600, kavunda 1.500, mısırda ise 400-500 lira arasında dönüme
yapılan masraf. Bu şartlarda çiftçi emeğinin
karşılığını alamamaktadır. Tüketen
Türkiyeden üreten Türkiyeye geçmezsek, yeni bir üretim reformu
hazırlamazsak istikrar ve ekonomik büyümeyi sağlamak mümkün
olmayacaktır.
Değerli milletvekilleri,
ayrıca 15 Temmuz sonucu değerlendirildiğinde Türk milletinin
istiklaline ve istikbaline kasteden tüm hainlerin temizlenmesi gerekmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak buna desteğimiz tamdır ancak bu
kapsamda suçlu ile suçsuzun ayrılması
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu
açıyorum Sayın Ahrazoğlu, tamamlayınız lütfen.
MEHMET NECMETTİN
AHRAZOĞLU (Devamla) Teşekkür ederim Başkanım.
Suçlu ile suçsuzun birbirine
karıştığına yönelik yoğun rahatsızlık
ve çağrılara iktidarın kulak vermesi, dikkate alması ve
bunlara muhakkak bir çözüm vermesi gerekmektedir. Aslı astarı belli
olmayan, somut delillerle belirtilmeyen iftiralar ve gizli tanıklarla
mağduriyet yaratılmamalı, toplumda yeni bir küskünlüğe ve
Türk düşmanlığına fırsat verilmemelidir.
Mazlumun ahını
almadan, mağduriyetlere ve adaletsizliğe meydan vermeden, Anayasa ve
yasalara aykırı davranmadan, adaleti geciktirmeden ülkemizin bir an
önce bu belayı atlatması bizim Milliyetçi Hareket Partisi olarak da
arzumuzdur. Ancak, suçlu var ise neyle suçlandığı da açıkça
belirtilmelidir. Özellikle yurtta sulh konseyi üyeleri konusunda kamuoyu
açık cevap beklemektedir. Suçlu, suçunu bilmek ve ona göre de savunmak
durumundadır diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Ahrazoğlu.
Madde üzerinde ikinci
konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Tufan Köse, Çorum
Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Köse.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TUFAN KÖSE
(Çorum) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
uluslararası anlaşmanın onaylanması hakkında kanun
tasarısı üzerinde konuşacağım. Tabii, biraz
uluslararası anlaşmalardan bahsetmek gerekiyor.
Değerli
arkadaşlarım, bizim en büyük şikâyetlerimizden birisi, özellikle
de Anayasa konusunda tek adamlığa yönelten bir Anayasa
Değişiklik Teklifi kabul edildi.
Bunun uluslararası
yansımaları nasıl, şöyle kısaca geçmişteki bir
tarihimize bakabilirsek eğer. Örnek olsun, İsraille
ilişkilerimize bakalım. İsraille ilişkilerimiz, one
minute hadisesi ve Mavi Marmara gemisi olayıyla beraber bir çıkmaz
hâl almıştı. O dönemde, dönemin Başbakanı,
şimdinin Cumhurbaşkanı Mavi Marmarayla ilgili açıklamalar
yapmıştı. İlk açıklamaları şöyle; mesela, 16
Temmuz 2014te bir şeyler söylemiş, ne demiş?
Hınçlarını bir insani yardım kuruluşundan
alıyorlar. Mavi Marmara ile Gazzeli bebeklere mama götüren, ilaç götüren,
bunun için ölümü göze alan bir yardım kuruluşu. Ne istiyorsunuz
bundan? demiş 16 Temmuz 2014 tarihinde.
Devamında, yine bir gün
sonra, 17 Temmuz 2014 gününde de İsrailin, Mavi Marmaradan dolayı
bu insani yardım kuruluşuna kini var. Pensilvanyanın da bu
insani yardım kuruluşuna kini var. demiş o dönemde, 2014te.
Gelmişiz
2016ya, İsraille ilişkileri yumuşatmak gereği
duymuş. Tek adam ya, önce geriyor, sertleştiriyor, Mavi Marmara
içerisinde bulunan, insani yardım kuruluşunun 10 üyesi ölüyor. Otoriteden izin almaksa, biz
otoriteyiz ve izin verdik. İlk, yine 2014teki konuşması.
Onun bu
açıklamasından, 2014ten iki sene sonra tekrardan bir açıklama
yapıyor 2016ya gelince Siz kalkıp da Türkiyeden böyle bir insani
yardımı götürmek için günün Başbakanından izin mi
aldınız? diye gürlüyor Sayın Cumhurbaşkanı.
LEVENT GÖK
(Ankara) Evet, aynen öyle oldu.
TUFAN KÖSE
(Devamla) Dönemin Başbakanı, bu açıklamayı
yaptığı zaman da Cumhurbaşkanı.
Peki, 20 milyon
dolarlık bir anlaşma imzaladılar Mavi Marmara
dolayısıyla. Bu 20 milyon dolarla, İsraile diz çöktürdük biz.
diye, Türkiyedeki bizim 80 milyon mazlum insanımızı
inandırmaya gayret ettiler.
Peki, bu bir
tazminat mıydı, diz mi çöktürülmüştü İsrail?
Anlaşmanın bu maddesine baktığımızda, 20 milyon
dolarlık tazminatla ilgili maddesine baktığımızda ex
gratia yani tazminat değil lütuf, yani borcu olmadığı
hâlde ödenen bir para, mecburiyeti olmadığı hâlde ödenen bir
para.
Bakın, Anayasa
değişikliğiyle gelmek istediğimiz, tek adamın daha
değiştirmeden yaptıklarına bir bakarsak her şeyi daha
iyi göreceğiz.
Değerli
arkadaşlarım, yine, dış ilişkilerden devam edelim,
Suriye. Şimdi, Suriyede bizim isteğimiz neydi? İşte,
Suriyede diktatörlük vardı, Esad rejimi vardı. Esad rejimi
dünyanın en diktatör, en pis rejimi de olabilir ama
bağımsız bir ülke. Bağımsız bir ülkenin
içişlerine böyle tankla, topla, tüfekle ya da onları göndererek,
oradaki bir kısım mezhepçi terör örgütlerine, bir kısım İslami
terör örgütlerine bu yardımları, lojistik destekleri yaparak iç
işlerini böyle karıştırmak mıydı
yapılması gereken?
Örnek olsun, şimdi,
yine, Sayın Cumhurbaşkanının
Başdanışmanı İlnur Çevik var. Bunu özellikle ülkücü
vatandaşlarımıza ve Milliyetçi Hareket Partililere de söylemek
istiyorum, İlnur Çevik bir açıklama yapmış birkaç gün önce
New York Times gazetesine. Ne demiş Başdanışman? Türkiye,
Suriyenin kuzeydoğusunda bir Kürt kantonunu tolere edebilir. Ben
özellikle ülkücü vatandaşlarımıza, Milliyetçi Hareket Partili
yurttaşlarımıza seslenmek istiyorum, tabii, Türkiyede
duyarlı, bütün 80 milyon insanımıza da seslenmek istiyorum.
Yine, devam etmiş, bununla da kalmamış: PYD de bir Barzani
olamaz mı? Barzaninin Türkiyeyle ilişkileriyle muhteşem.
Bakın, böyle bir açıklamayı -ki Başdanışman bu
İlnur Çevik- Sayın Cumhurbaşkanının izni, en
azından haberi, muvafakati olmadan yapabilir mi? Madem bu noktalara
gelecektiniz -ben bu açıklamanın doğruluğunu,
yanlışlığını ya da PYDyle ya da oradaki kantonunu
tolere etmeyle ilgili işin doğruluğunu,
yanlışlığını tartışmıyorum, bu
konuşmanın içeriğine de dâhil değil ama- madem böyle bir
noktaya gelecekti tek adamımız, niye peki, orada onlarca, milyonlarca
insanın evlerinden olmasına, on binlerce, yüz binlerce insanın
ölmesine ve yüzlerce yoksul Türk halkının evlatlarının da
orada ölmesine, şehit düşmesine yol açmadan yapabilseydiniz
keşke, böyle bir barışçıl yol vardı da.
Taktınız kafayı Cuma namazını Emevi Camisinde
kılacağım. Cuma namazını şimdi Şam fatihi,
Suriye fatihi olarak kılamayacaksın ama zorunlu olarak, Esadın
yeniden dostu bir Cumhurbaşkanı olarak belki orada kılabilirsin
yani zorunlu komşuluk artık. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli
arkadaşlarım, bakın, uluslararası ilişkilerde tek
adamın bizi getirdiği noktalar: Bugün, Türk Hava Yolları,
geçtiğimiz gün 6,5 milyar dolar zarar açıkladı, bir önceki
yıldaki kârı yaklaşık 1 milyar dolar yani bugünün
parasıyla 4 milyara yakın bir para. Bir yıl geçmiş, on iki
aylık sonucu, bilançoyu vermiş; 6,5 milyar zarar. Bunun sebebi ne?
Bunun bir tek sebebi var: Suriyede uyguladığın dış
politikanın Türkiyede terörü azdırması; bir, Rus
uçağının düşürülmesi. Bakın, Rus uçağı
düşürülebilir, hata da yapılmış olabilir, Rus
uçağının düşmesi değil mesele. Mesele, Rus uçağının
düşmesinden sonra yaptığınız aymazca açıklamalar
ve Rusyadan 4,5 milyon turist gelmediği için bugün Türk Hava Yolları
6,5 milyar zarar açıklamak zorunda kalmış. Yani, tek adamın
ülkemize verdiği zararlar öyle saymakla bitmiyor.
Şimdi, işin
esasında konuşulacak çok konu var. Basın özgürlüğünde son
sıralara düşmüşüz, işte, gelir dağılımı
bozuk, eğitimin geldiği nokta belli fakat daha önemlisi, bizim bugün
görüşmemiz gereken, 16 Nisanda yapılacak halk oylamasıyla
ilgili. Komisyonlara televizyonu sokmayarak vatandaşın bilgisinden
kaçırdığınız, Genel Kurulda da saat yediden sonra
televizyon kameralarını kapatarak vatandaştan
kaçırdığınız ve sadece vatandaşa Kardeşim;
teröristler, FETÖcüler, FETÖ hayır diyor, PKK Hayır diyor. E,
onlar hayır diyorsa biz evet diyoruz
Ya, nereden biliyorsunuz siz
FETÖnün hayır dediğini, hâlâ görüşmeleriniz devam mı
ediyor, ilişkiler devam mı ediyor FETÖyle? Yani, PKKyla çözüm
süreci hâlâ devam mı ediyor. (CHP sıralarından
alkışlar) Vallahi, biz bilmiyoruz, ben FETÖ ne diyor bilmiyorum yani
hayır mı diyor, evet mi diyor? Kaldı ki şimdi FETÖ
Allah bir. dese haşa biz Allah bir değil. mi diyeceğiz yani
böyle bir açıklama, böyle bir propaganda olabilir mi, insanların
aklıyla böyle alay edilebilir mi? Niye içeriğini saklıyorsunuz?
Ben onu da söyleyeyim, niye içeriğini
sakladığınızı: Dünyada örneği yok,
başarılı örneği de yok.
Bakın arkadaşlar,
ülkemizi bir maceraya sürüklüyorsunuz, sürüklediniz bu değişiklikle.
İnşallah, 16 Nisanda sağduyulu yurttaşımız, sağduyulu
milletimiz buna izin vermeyecek, bundan da adımın Tufan Köse
olduğu kadar eminim. Ülkemizi bilinmezliğe, bir maceraya
sürüklüyorsunuz.
Şimdi,
başkanlık sisteminin ana ekseni ne? Kuvvetlerin kesin çizgilerle
birbirinden ayrıldığı bir sistem. Kuvvetler kesin
çizgilerle birbirinden ayrılacak. Var mı bizde böyle bir şey?
Cumhurbaşkanı tek başına Meclisi feshedebilecek. Diyorsunuz
ki: Meclis de seçimleri yenileyebiliyor. Kardeşim, bir tarafta 400
milletvekillinin iradesi, bir tarafta bir kişinin iradesi. İşin
esasında, ikisi de meşruiyetini halktan aldığına,
hatta Meclisin halktan aldığı oy oranının çok daha
yüksek olmasına karşın
Cumhurbaşkanı yüzde 35-40 oyla
da seçilebilir ama Meclis aşağı yukarı milletin
tamamının temsil edildiği bir yer olacak. E, şimdi ikisi de
meşruiyetini, gücünü halktan aldığına göre niye bir tarafta
400 kişi, niye bir tarafta 1 kişi? Bu, bunun
karşılığı mıdır?
Değerli
arkadaşlarım, yine, Cumhurbaşkanı seçiliyor, 1 kişiyi
seçiyoruz. Hani diyordunuz ya Seçilmişler, atanmışlar.,
Anayasa Mahkemesi çıkar cübbeni gel. İmamlara da deyin,
cübbeleriyle propaganda yapıyorlar gerçi de
Yargıtay üyeleri,
üniversite rektörleri; gelin siyaset yapın. Şimdi, seçilmişleri
kutsuyordunuz böyle, doğrudur da. Peki, Cumhurbaşkanını
seçtik biz. Cumhurbaşkanı yardımcılarını,
bakanların hepsini kim seçiyor, kim atıyor daha doğrusu?
Cumhurbaşkanı atıyor. Tamamı kamu görevlisi olacak.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale)
Bütün kamu görevlilerini.
TUFAN KÖSE (Devamla) Nerede
kaldı sizin seçilmişleri kutsayan, seçilmişleri öne çıkaran
tavrınız?
Peki, Cumhurbaşkanı
gitti bir yere, kim vekâlet edecek? Yardımcısı.
Yardımcısı damat olabilir mi? Bakın, ben bu
Cumhurbaşkanımız damadını Cumhurbaşkanı
yardımcısı yapacak filan demiyorum, bundan sonra seçilebilecek
bir cumhurbaşkanı damadını, oğlunu başkan
yardımcısı yapabilir mi? Yapabilir.
UĞUR BAYRAKTUTAN
(Artvin) Bacanağını yapabilir.
TUFAN KÖSE (Devamla)
Yaptığında babadan oğula geçer mi
Cumhurbaşkanlığı? Geçer.
Bakın arkadaşlar,
önümüzdeki on yıllara sirayet edecek değişikliği buradan
hepinizin oyuyla kabul ettik. Millet buna izin vermeyecektir ama bu noktalarda
da milletin aydınlatılması gerekiyor.
Yine, yargı
Bakın,
Anayasa Mahkemesi üyelerini Cumhurbaşkanı seçiyor, Hâkimler ve
Savcılar Kurulu üyelerinin tamamını da Cumhurbaşkanı
seçiyor.
ZEKİ AYGÜN (Kocaeli)
Hadi be!
TUFAN KÖSE (Devamla)
İtiraz edeceğinizi biliyorum, itiraz edeceksiniz. Doğru, hepsini
seçmiyor, yarısını seçiyor, yarısını da
tamamını seçtiği milletvekilleri seçiyor çünkü aynı günde
seçim yapılıyor. Bakın, bu Cumhurbaşkanıyla
alakası yok bunun. Aynı günde yapılan seçim hiçbir
başkanlık sisteminde yok. Her birinin arasında iki yıl
vardır. Senatonun seçimleri her iki yılda bir ayrıca yenilenir.
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Değerli
arkadaşlarım, böyle bir yargıdan bağımsız bir
tavır beklemek mümkün mü? Bakın, 2010 Anayasa
değişikliğinde de Bağımsız, yansız, adil
karar verecek yargı getireceğiz. diyordunuz, ne oldu?
Başınıza bela oldu Fetullah Gülen yargısı.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin)
Tufan Bey, o cübbeliler fermuar taksın.
TUFAN KÖSE (Devamla) Bundan
sonra da eğer bu yargı, bu sistem
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu
açıyorum Sayın Köse, tamamlayınız.
TUFAN KÖSE (Devamla) Türk
milletinin sağduyusuna yürekten inanıyorum, güveniyorum. Bu Anayasa
değişikliğinde öyle yüzde 51le, 52le, 55le de hayır
çıkmayacak, en az yüzde 70lerle hayır çıkacak, bundan da
zerre kadar tereddüdüm yok. (CHP sıralarından alkışlar)
Türk milleti, böyle bir bürokratik yönetime, böyle bir Cumhurbaşkanı
vesayeti yönetimine -her ne olursa olsun adı, siz
cumhurbaşkanlığı diyorsunuz bunun adına ama ne
başkanlık ne Cumhurbaşkanlığı ne parlamenter
demokrasi, ne idiği belirsiz, Türk tipi de değil bu iş
esasında, Türk tipinde de sadrazamlık falan var geçmişe
baktığımızda- bu Anayasa değişikliğine izin
vermeyecektir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Köse.
Sayın
Kerestecioğlu, 60a göre söz talebiniz var sanıyorum.
Mikrofonunuzu açıyorum.
Buyurunuz.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
23.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Anayasa
referandumuna gidilirken HDP milletvekillerinin tutuklu olmalarına
rağmen Meclisin her şey olağanmış gibi
davranmasını asla kabul etmediklerine ilişkin
açıklaması
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sabahleyin de ifade
etmiştim ama karar elimde yoktu, şu anda Sayın Çağlar
Demirelin kararı elimde ve biliyorsunuz, tutukluluğunun
devamına karar verildi diye ifade etmiştim. Gerçekten, yine hukuk
tarihine geçecek günler yaşıyoruz, aynı zamanda Meclis tarihine
de geçecek günler yaşıyoruz tabii. Tutuklama kararı verildikten
sonraki geçen süre göz önünde bulundurulduğunda, adil yargılanma
hakkının ihlal edilmesinin yahut uzun tutukluluk durumunun söz konusu
olmaması, bu nedenle sanığın Meclis
çalışmalarından uzun süre mahrum bırakılmak suretiyle
yasama faaliyetinden alıkonulmuş olmaması
deniyor kararda. Bu
gerçekten bir hukuk garabeti.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Mikrofonunuzu
açıyorum Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Teşekkürler.
Ben, aynı şekilde,
Sayın İdris Balukenin kararından okumak istiyorum:
Sanığın savunmasının alınmış
olması, toplanması gereken ve sanığın etki
edebileceği delil bulunmaması, sanığın milletvekili
olması ve Anayasa Mahkemesinin 4/12/2013 tarih, 2013/1272 başvuru
sayılı Kararında milletvekillerinin tutukluluk hâllerinin
incelenmesinde gözetilmesi gerektiğini ortaya koyduğu kriterler
birlikte değerlendirildiğinde tutuklama tedbirinden elde edilmek
istenen sonucun adli kontrolle de elde edebileceği
Bugün, bu Mecliste
aslında ciddi bir utanç yaşanması gerektiğini
düşünüyorum. Dün, Diyarbakır Milletvekilimiz Sayın Meral
Danış Beştaş Meclis Başkanlığına bir
önerge, soru önergesi sundu ve kendisi şunu sordu Meclis
Başkanlığına: Anayasa referandumuna gidilirken Anayasa
Komisyonu üyesi olan bir vekilin tutuklu olması hakkında ne
düşünüyorsunuz? Kendisi, biliyorsunuz, Anayasa Komisyonunda sabahtan
akşama, akşamdan sabaha sürekli bulunan bir vekilimizdi. Ben
isimlerini saymak istiyorum, siz de süremi uzatırsanız memnun
olacağım.
BAŞKAN Tabii ki,
mikrofonunuzu açacağım, devam ediniz.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Selahattin Demirtaş,
Figen Yüksekdağ, Ayhan Bilgen, Çağlar Demirel, Abdullah Zeydan, Selma
Irmak, Nursel Aydoğan, Meral Danış Beştaş, Gülser
Yıldırım, Besime Konca ve Nihat Akdoğan. Evet, Anayasa
referandumuna gidilirken bu arkadaşlarımız tutuklular ve bunun
meşruiyetini ben artık sormak dahi istemiyorum ama hakikaten
eğer birazcık vicdanımız ve meslek duygumuz varsa bununla
ilgili bu Meclisin, her şey olağan devam ediyormuş gibi
davranmasını da asla kabul etmediğimizi bir kez daha sizlere
sunmak istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Kerestecioğlu.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
12.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Sudan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Hidrokarbon Alanında İşbirliğine İlişkin
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/358) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 46) (Devam)
BAŞKAN 2nci madde
üzerinde, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Ertuğrul
Kürkcü, İzmir Milletvekili.
Buyurunuz Sayın Kürkcü.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; Sudan ve
Türkiye arasında hidrokarbon alanında iş birliğini öngören
bir anlaşma için Meclis onayı aranıyor. Ben de partimiz
adına söz aldım.
Çok basit iki cümleyle
söylemek istersem: Hidrokarbon alanında hiçbir ülke ile hiçbir ülke
arasında iş birliği yapılmamalıdır çünkü
hidrokarbonların tüketimi esasen, çevre çöküntüsüne, ekosistemlerin
iflasına, ozon tabakasının parçalanmasına, delinmesine,
suların, denizlerin, toprakların kirlenmesine, yaşanabilir bir
dünyadan bütün canlıların mahrum kılınmasına yol
açıyor. İnsanlığın doğaya karşı yaptığı
kötülüklerin en önemlilerinden birisi hidrokarbonları oburca kullanarak,
aslında, doğaya, doğadan aldıklarıyla ihanet etmesi.
Bu ihanete ortak olunması için makul hiçbir sebep yok ama, sadece
insanlığın artık geride bırakmakta olduğu bu
oburluğun Türkiye'de son yıllarda yeniden böylesine coşmuş
olmasına bakarak, aslında, bu insanlığa karşı
suçun işlenmeye devam etmesinin bir Hükûmet politikası olduğunu
görerek, doğaya karşı suçun bir Hükûmet politikası
olduğunu görerek, buna onay vermeyeceğimizi söylemek istiyorum. Böyle
bir anlaşma yapılmasın.
Eğer Türkiye akademisi
bugün özgür ve özerk bir biçimde sözünü söylemeye devam ediyor olsaydı,
mutlaka bunun hakkında diyecek sözü olurdu, ama ne yazık ki
olağanüstü hâlin ilanından bu yana, kanun hükmündeki kararnamelerle
birlikte üniversitenin üzerine çökmüş olan kâbus, bilim
insanlarını toplumsal alanda sorumluluk yüklenmekten kendi
kendilerini korumaya doğru iteliyor. Buna rağmen, binlerce
akademisyenin ne kadar büyük bir özveriyle, bilim insanı olmaktan
doğan haklarını kullanmaya çaba gösterdiklerini hep birlikte
görüyoruz. Bunun sonucu, 4.478 akademisyenin olağanüstü hâlin
ilanından bu yana akademiden kovulmuş olmalarıdır.
Esasında, Türkiye,
böylelikle kendi beynini çekiçle dövmektedir. Bu insanların Türkiye'nin
entelektüel ortamına, bilimsel gelişmesine, genel olarak fikrî
dünyanın ve akademik dünyanın gelişmesine yaptıkları
katkı sadece eksilmekle kalmıyor, onlardan beslenebilecek olan bütün
diğer bilgi arayanlar da bundan mahrum bırakılıyor, Türkiye
bu manada çoraklaşıyor ve çölleşiyor. Ancak esen bu havanın
sadece 4.478 akademisyenle sınırlı olduğunu düşünmemek
gerekir. Sayıların büyüsüne kapılmış olanlar
şöyle diyebilirler: 80 milyonluk bir ülkede 4.478 akademisyen ha
olmuş, ha olmamış. Ama böyle değil. 1 akademisyen bile
olsaydı böyle dememek gerekirdi ama esasen sadece akademisyenler
değil, Türkiyede kendilerinin artık bu ülkede yaşamalarına
tahammül edilmeyeceğini varsayan, devletle aralarında hiçbir yasal
ihtilaf ortaya çıkmamış olan binlerce insanın Türkiyeyi
terk etmekte olduklarından acaba Meclisimizin haberi var mı?
Bakın, Türkiyeden göç,
2000lerin başına kadar, ortasına kadar yılda 30 bin
civarındaydı. Çoğunlukla siyasi sebeplerle ve çoğunlukla
kimlik sebepleri ve ideolojik sebeplerleydi. Ancak, bu, 2000lerin
başından itibaren, 2016ya kadar nispeten duruldu. Türkiyeden
yıllık ortalama göç oranı 6.640a düştü. Bu çok önemli bir
düşüş. Türkiyede kör topal da olsa bir düşünce evreninin
şu ya da bu şekilde, reformlarla, ceza yasasındaki
değişikliklerle şöyle ya da böyle garantiye alınmaya
başlaması, yurt dışından içeriye doğru
insanların kesin dönüşler yapmaları bunda etkiliydi ancak
2016nın ilk on ayında bu yüzde 50 oranında artarak 9.600e
çıktı. Türkiyeden sadece 2016nın ilk on ayında 9.600
insan göç etti, 15 Temmuzdan sonra da bunun 3-4 katına
çıktığını bu konuları araştıran bütün
bilim insanları ortaya koyuyor. Sadece Avrupaya değil, Amerika
Birleşik Devletlerine de; sadece bilim insanları değil, beyaz
yakalılar, profesyoneller, meslek sahipleri de kitleler hâlinde
Türkiyeden ayrılıyorlar. Bu, Türkiyeyi yönetenler için hiç dert
değil mi acaba? Sadece Amerika Birleşik Devletlerine göç edenlerin
sayısı 500 bindir. İngilterenin ve Amerika Birleşik
Devletlerinin akademisyen koruma programlarına başvuranların
sayısında 3-4 kat artış olmuştur sadece altı ay
içerisinde ve bu insanlar, şimdi Türkiyede bulamadıkları
bilimsel ifade özgürlüğünü oralarda elde etmeye
çalışmaktadırlar. Ama, kendi ülkesinde, kendi
toprağında, kendi yaşadığı yerde, kendi dilini
konuşanlarla birlikte bilim yapmak nasıl olabilir ya da sizin
geleceğinizin hiçbir şekilde belirli olmadığı
ülkelerde, sığındığınız yerlerde bilim
yapmak nasıl olabilir, siyaset yapmak nasıl olabilir, hayat
nasıl kurulabilir? Türkiye, yurttaşlarını âdeta cebrî bir
biçimde ülkeden çıkmaya zorlamaktadır.
Olağanüstü hâlin bir an
önce sona erdirilmesi bu bakımdan temel bir zorunluluktur çünkü Türkiye
beynini çekiçlemekte, kendi beynini örselemekte, kendisini cahil, bilgisiz,
ebleh kılmak için elinden geleni ardına koymamaktadır.
Aslında devlet kendini kurtarmaya
çalıştığını sanırken intihar etmektedir ama
bundan haberi yoktur. Bütün bu basınçlar, baskılar altında, hiç
değilse bilim yapabilmek, hiç değilse yaşama tarzını
sürdürebilmek için dışarıya gitmeyi tercih edenler de arkalarından
teneke çalınarak suçlanmaktadır.
Doğrusu,
Türkiyede kalmak ya da Türkiyede kalmamak konusunda her türlü kararı
vermekte insanlar ahlaken özgürdürler, birisi ötekinden daha iyi ya da daha
kötü değildir benim kanımca. Sürgünler olmadan, sürgünlük olmadan bir
siyasi özgürlük hikâyesi dünyanın hiçbir yerinde
yazılmamıştır. Fidel Castro sürgünden gelmişti Kübada
devrimi başlatmaya, Lenin sürgünden gelmişti Rusyada devrimi
başlatmaya, Gandi sürgünde hapis yatmıştı İngiliz emperyalizminin
baskısı altında. Dolayısıyla, sürgün, siyasetin; sürgün,
kurtuluş ve özgürlük mücadelesinin bir parçasıdır; bunu seçip
seçmemek siyasi mücadele sürdürenlerin bir konusu olabilir ama
yurttaşları, entelektüelleri, profesyonelleri, düşünce, meslek
sahiplerini bu seçimlerle karşı karşıya
bıraktığını hiçbir zaman düşünmeyen bir Hükûmetin
şimdi kendi kendisini aslında katletmekte olduğuna dair ben
buradan onlara bir ayna tutmak istiyorum. Yurt dışında
gittiğimiz her kentte, her toplantıda, her uluslararası kuruluşta
orada yaşamak için kendilerine yaşam alanı arayan bilim
insanları, aydınlarla bir araya geliyoruz ve hepsinden
duyduğumuz ses, bir an önce Türkiye'nin özgürlüğüne
kavuşması, kendilerinin de Türkiyeye geri dönerek bu ülkenin
özgürleşmesi, bu ülkenin gelişmesi, bu ülkede halkların
eşit ve kardeşçe yaşaması için çaba göstermeye devam
etmeleridir.
Bütün bu nedenlerle, Hükûmeti
bu meseleyi son derece ciddi bir mesele olarak ele almaya davet ediyorum,
yaptıklarıyla yüzleşmeye, hesaplaşmaya davet ediyorum ancak
bu hesaplaşmayı kısa vadede yapmayacaklarını biliyorum.
Bu yüzleşmeyi en iyi biçimde 16 Nisanda sağlayabileceğimizden
eminim. Bütün yurttaşlarımıza, buradan beni duyanlara söylüyorum
ki: Sesinizi yükseltin, buna hayır deyin, hayır deyin,
hayır deyin. Ancak o zaman hep birlikte özgürleşmenin bir adım
daha yakınına geleceğiz.
Hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Kürkcü.
2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde
kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE
3- (1)
Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde
kabul edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylama için üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Toplantı
yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
18.56
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Mehmet Akif
HAMZAÇEBİ
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir),
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 71inci Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
46 sıra sayılı
Kanun Tasarısının tümünün açık oylamasında
toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
tasarının tümünü tekrar açık oylamaya sunuyorum.
Oylama için üç dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Sudan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Hidrokarbon Alanında İşbirliğine
İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu
bilgilerinize sunuyorum:
Kullanılan oy sayısı : 217
Kabul : 214
Ret : 3 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Sema
Kırcı Mustafa
Açıkgöz
Balıkesir Nevşehir
Tasarı,
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı
olsun.
13üncü
sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sudan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Elektrik Alanında İşbirliğine
İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
13.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sudan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Elektrik Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/359) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 47) (xx)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu, 47 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE
SUDAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA ELEKTRİK ALANINDA
İŞBİRLİĞİNE İLİŞKİN MUTABAKAT
ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE
1- (1) 26
Mayıs 2013 tarihinde Hartumda imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Sudan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Elektrik Alanında
İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde
kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE
2- (1)
Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde
kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE
3- (1)
Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde
kabul edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylama için bir
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Sudan Cumhuriyeti Hükûmeti
Arasında Elektrik Alanında İş Birliğine
İlişkin Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açık oylama
sonucunu bilgilerinize sunuyorum:
Kullanılan
oy sayısı : 208
Kabul : 206
Ret : 1
Çekimser : 1 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Sema Kırcı Mustafa Açıkgöz
Balıkesir Nevşehir
Tasarı, kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olsun.
14üncü sırada yer alan
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Cibuti Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Enerji Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
14.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Cibuti Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Enerji Alanında İşbirliğine İlişkin Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/365) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 49) (xx)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu, 49 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE CİBUTİ
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA ENERJİ ALANINDA
İŞBİRLİĞİNE İLİŞKİN MUTABAKAT
ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 6/12/2012 tarihinde
Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Cibuti Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Enerji Alanında İşbirliğine
İlişkin Mutabakat Zaptının onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1inci
madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde
kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylama için bir
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Cibuti
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Enerji Alanında
İşbirliğine İlişkin Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının açık oylama sonucunu bilgilerinize sunuyorum:
Kullanılan
oy sayısı : 213
Kabul : 209
Çekimser : 4 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Sema Kırcı Mustafa Açıkgöz
Balıkesir Nevşehir
Tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır. Hayırlı
olsun.
15inci sırada yer alan
Türkiye Cumhuriyeti, Yunanistan Cumhuriyeti ve İtalya Cumhuriyeti
Arasında Türkiye-Yunanistan-İtalya Gaz Nakil Koridorunun
Geliştirilmesine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
15.-
Türkiye Cumhuriyeti, Yunanistan Cumhuriyeti ve İtalya Cumhuriyeti
Arasında Türkiye-Yunanistan-İtalya Gaz Nakil Koridorunun
Geliştirilmesine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/615) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 190)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
16ncı sırada yer
alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu ile
Dışişleri Komisyonu Raporlarının görüşmelerine
başlayacağız.
16.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/374) ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu ile Dışişleri Komisyonu Raporları (S.
Sayısı: 74)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
17nci sırada yer alan
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Pakistan İslam Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına Yönelik
Anlaşmaya İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu ile Dışişleri
Komisyonu Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
17.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Pakistan İslam Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Pakistan İslam Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına Yönelik
Anlaşmaya İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/298) ve Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu ile
Dışişleri Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 75)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
18inci
sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kenya Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
18.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/680) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 339)
(X)
BAŞKAN
- Komisyon? Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
Komisyon
Raporu, 339 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci
maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KENYA CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA YATIRIMLARIN KARŞILIKLI TEŞVİKİ VE
KORUNMASINA İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 8 Nisan 2014 tarihinde
Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kenya Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü
maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 3üncü
madde kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylama için bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kenya Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açık oylama
sonucunu bilgilerinize sunuyorum:
Oy
sayısı : 215
Kabul : 214
Çekimser :1 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Sema Kırcı Mustafa Açıkgöz
Balıkesir Nevşehir
Tasarı, kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olsun.
19uncu sırada yer alan
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşik Meksika Devletleri Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/388) ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
19.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşik Meksika Devletleri Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/388) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 163)
(xx)
BAŞKAN - Komisyon?
Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu, 163
sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE BİRLEŞİK
MEKSİKA DEVLETLERİ HÜKÜMETİ ARASINDA YATIRIMLARIN
KARŞILIKLI TEŞVİKİ VE KORUNMASINA
İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 17 Aralık 2013
tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşik
Meksika Devletleri Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylama için bir
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşik Meksika
Devletleri Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu
bilgilerinize sunuyorum:
Oy
sayısı : 215
Kabul : 215 (x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Sema Kırcı Mustafa Açıkgöz
Balıkesir Nevşehir
Tasarı, kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır, hayırlı olsun.
20nci sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
20.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/428) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 167)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
21inci sırada yer alan Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile İslam Kalkınma Bankası Grubu
Arasında Türkiye ve İKB Üye Ülkeleri Arasındaki Ticaret ve
Yatırımların Teşviki İçin İşbirliğine
Dair Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/535) ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
21.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İslam Kalkınma Bankası Grubu
Arasında Türkiye ve İKB Üye Ülkeleri Arasındaki Ticaret ve
Yatırımların Teşviki İçin İşbirliğine
Dair Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/535) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 216) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu, 216 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE İSLAM
KALKINMA BANKASI GRUBU ARASINDA TÜRKİYE VE İKB ÜYE ÜLKELERİ
ARASINDAKİ TİCARET VE YATIRIMLARIN TEŞVİKİ
İÇİN İŞBİRLİĞİNE DAİR MUTABAKAT
MUHTIRASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 2/3/2013 tarihinde Ciddede imzalanan Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile İslam Kalkınma Bankası Grubu Arasında Türkiye
ve İKB Üye Ülkeleri Arasındaki Ticaret ve Yatırımların
Teşviki İçin İşbirliğine Dair Mutabakat
Muhtırasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylama için bir
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İslam Kalkınma
Bankası Grubu Arasında Türkiye ve İKB Üye Ülkeleri
Arasındaki Ticaret ve Yatırımların Teşviki İçin
İşbirliğine Dair Mutabakat Muhtırasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
açık oylama sonucunu bilgilerinize sunuyorum:
Kullanılan oy sayısı : 215
Kabul : 215 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Sema
Kırcı Mustafa
Açıkgöz
Balıkesir Nevşehir
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır. Hayırlı olsun.
22nci sırada yer alan
Gelişen Sekiz Ülke Ekonomik İşbirliği Örgütü
Şartının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
22.-
Gelişen Sekiz Ülke Ekonomik İşbirliği Örgütü
Şartının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı (1/534) ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 215) (xx)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu, 215
sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
GELİŞEN
SEKİZ ÜLKE EKONOMİK İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ
ŞARTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 22 Kasım 2012
tarihinde İslamabadda imzalanan Gelişen Sekiz Ülke Ekonomik
İşbirliği Örgütü Şartının onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde
kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylama için bir
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Gelişen Sekiz Ülke Ekonomik İşbirliği
Örgütü Şartının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının açık oylama sonucunu bilgilerinize
sunuyorum:
Kullanılan oy sayısı : 214
Kabul : 214 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Sema
Kırcı Mustafa
Açıkgöz
Balıkesir Nevşehir
Tasarı,
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı
olsun.
23üncü
sırada yer alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sierra Leone Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Ticari ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
23.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sierra Leone Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Ticari ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/670) ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 338) (xx)
BAŞKAN - Komisyon?
Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
Komisyon
Raporu, 338 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci
maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE SİERRA LEONE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA TİCARİ VE EKONOMİK
İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 9 Ekim 2012 tarihinde
İstanbulda imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sierra Leone
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü
maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... 3üncü madde kabul edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylama için bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sierra Leone
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticari ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu bilgilerinize
sunuyorum:
Oy sayısı : 217
Kabul : 217 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Sema
Kırcı Mustafa
Açıkgöz
Balıkesir Nevşehir
Tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Hayırlı
olsun.
24üncü
sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kolombiya Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
24.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kolombiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/384) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 79) (xx)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
Komisyon
Raporu 79 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci
maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KOLOMBİYA CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA YATIRIMLARIN KARŞILIKLI TEŞVİKİ VE
KORUNMASINA İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 28 Temmuz 2014 tarihinde
Bogotada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kolombiya Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
3üncü
maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylama için bir
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kolombiya Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu
bilgilerinize sunuyorum:
Kullanılan oy sayısı : 217
Kabul : 217 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Sema
Kırcı Mustafa
Açıkgöz
Balıkesir Nevşehir
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır. Hayırlı olsun.
25inci sırada yer alan
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Üye Devletleri
Arasında Yatırımların Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşma ile Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı Üye Devletleri Arasında Yatırımların
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın 9/7 nci
Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
25.-
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Üye Devletleri
Arasında Yatırımların Teşviki ve Korunmasına İlişkin
Anlaşma ile Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Üye
Devletleri Arasında Yatırımların Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın 9/7 nci Maddesinin
Değiştirilmesine İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/706) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 363)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
26ncı sırada yer
alan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/426) ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
26.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/426) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 166)
(X)
BAŞKAN - Komisyon?
Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 166 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE VİETNAM SOSYALİST
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA YATIRIMLARIN KARŞILIKLI
TEŞVİKİ VE KORUNMASINA İLİŞKİN
ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 15 Ocak 2014 tarihinde
Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Vietnam Sosyalist
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde
kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylama için bir dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu bilgilerinize
sunuyorum:
Oy sayısı : 216
Kabul : 215
Çekimser : 1 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Sema
Kırcı Mustafa
Açıkgöz
Balıkesir
Nevşehir
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır, hayırlı olsun.
27nci sırada yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Honduras Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
27.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Honduras Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/390) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 162)
(xx)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 162 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz
isteyen? Yok.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE HONDURAS CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA TİCARET VE EKONOMİK
İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 13/2/2015 tarihinde
Guatemalada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Honduras Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylama için bir
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Honduras Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu bilgilerinize
sunuyorum:
Oy sayısı : 217
Kabul : 215
Çekimser : 2 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Sema
Kırcı Mustafa
Açıkgöz
Balıkesir
Nevşehir
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır, hayırlı olsun.
28inci sırada yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Nikaragua
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
28.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Nikaragua Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Ticaret ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/391) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 164)
(xx)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 164 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz
isteyen? Yok.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE NİKARAGUA
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA TİCARET VE EKONOMİK
İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 13 Şubat 2015
tarihinde Guatemalada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Nikaragua
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylama için bir
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Nikaragua Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Ticaret ve Ekonomik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu bilgilerinize
sunuyorum:
Kullanılan oy sayısı : 217
Kabul : 215
Ret : 2 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Sema
Kırcı Mustafa
Açıkgöz
Balıkesir Nevşehir
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır, hayırlı olsun.
29uncu sırada yer alan
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Filistin Devleti Hükümeti Arasında
Ekonomik İşbirliği Konseyi Kurulmasına Dair Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
29.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Filistin Devleti Hükümeti Arasında
Ekonomik İşbirliği Konseyi Kurulmasına Dair Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/425) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 165)
(xx)
BAŞKAN - Komisyon?
Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
Komisyon
Raporu 165 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE FİLİSTİN
DEVLETİ HÜKÜMETİ ARASINDA EKONOMİK
İŞBİRLİĞİ KONSEYİ KURULMASINA DAİR
PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 24 Ekim 2013 tarihinde
İstanbulda imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Filistin Devleti
Hükümeti Arasında Ekonomik İşbirliği Konseyi
Kurulmasına Dair Protokolün onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylama için bir
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Filistin Devleti Hükümeti Arasında Ekonomik İşbirliği
Konseyi Kurulmasına Dair Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu
bilgilerinize sunuyorum:
Oy sayısı : 214
Kabul : 212
Ret : 1
Çekimser : 1 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Sema
Kırcı Mustafa
Açıkgöz
Balıkesir Nevşehir
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır, hayırlı olsun.
30uncu sırada yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gine Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
30.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gine Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/544) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 201)
(x)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 201 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE GİNE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA YATIRIMLARIN KARŞILIKLI TEŞVİKİ VE
KORUNMASINA İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 18 Haziran 2013
tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gine
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylama tabidir.
Açık oylama için bir
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gine Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu
bilgilerinize sunuyorum:
Oy sayısı : 216
Kabul : 216 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Sema
Kırcı Mustafa
Açıkgöz
Balıkesir Nevşehir
Tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Hayırlı
olsun.
31inci
sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gambiya Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
31.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/546) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 202)
(xx)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
Komisyon
Raporu 202 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının
tümü üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci
maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE GAMBİYA CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA YATIRIMLARIN KARŞILIKLI TEŞVİKİ VE
KORUNMASINA İLİŞKİN ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 12 Mart 2013 tarihinde
Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gambiya Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3üncü
maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylama için bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gambiya Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
açık oylama sonucunu bilgilerinize sunuyorum:
Oy sayısı : 215
Kabul : 214
Ret : 1 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Sema
Kırcı Mustafa
Açıkgöz
Balıkesir Nevşehir
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır, hayırlı olsun.
32nci sırada yer alan 3
Mart 2005 Tarihinde Pretoriada İmzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile Güney
Afrika Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşmasını Değiştiren Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/363) ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
32.-
3 Mart 2005 Tarihinde Pretoriada İmzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile Güney
Afrika Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşmasını Değiştiren Protokolün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/363) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 236) (x)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 236 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz isteyen yok.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
3 MART 2005
TARİHİNDE PRETORİADA İMZALANAN TÜRKİYE
CUMHURİYETİ İLE GÜNEY AFRİKA CUMHURİYETİ ARASINDA
GELİR ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLERDE ÇİFTE
VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME VE VERGİ KAÇAKÇILIĞINA ENGEL
OLMA ANLAŞMASINI DEĞİŞTİREN PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 3 Mart 2005 Tarihinde
Pretoriada İmzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile Güney Afrika Cumhuriyeti
Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşmasını Değiştiren Protokolün onaylanması
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür
BAŞKAN 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylama için bir
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, 3 Mart 2005 Tarihinde Pretoriada İmzalanan Türkiye
Cumhuriyeti ile Güney Afrika Cumhuriyeti Arasında Gelir Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi
Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasını
Değiştiren Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu bilgilerinize
sunuyorum:
Kullanılan oy sayısı : 212
Kabul : 212 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Sema
Kırcı Mustafa
Açıkgöz
Balıkesir Nevşehir
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır, hayırlı olsun.
33üncü sırada yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
33.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/429) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 237) (x)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 237 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz isteyen yok.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE VİETNAM SOSYALİST
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA GELİR ÜZERİNDEN ALINAN
VERGİLERDE ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME VE VERGİ
KAÇAKÇILIĞINA ENGEL OLMA ANLAŞMASI VE EKİ PROTOKOLÜN
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 8 Temmuz 2014 tarihinde
Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Vietnam Sosyalist
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşması ve eki Protokolün onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir. Açık oylama için bir dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Vietnam Sosyalist Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma
Anlaşması ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu
bilgilerinize sunuyorum:
Kullanılan oy sayısı : 211
Kabul : 211 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Sema
Kırcı Mustafa
Açıkgöz
Balıkesir Nevşehir
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır. Hayırlı olsun.
34üncü sırada yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
34.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/539) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 240) (XX)
BAŞKAN Komisyon?
Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 240 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE GAMBİYA CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA GELİR ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLERDE
ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMASININ
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 11 Şubat 2014
tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gambiya
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylama için bir
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Gambiya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
açık oylama sonucunu bilgilerinize sunuyorum:
Kullanılan oy sayısı : 212
Kabul : 212 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Sema
Kırcı Mustafa
Açıkgöz
Balıkesir Nevşehir
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır, hayırlı olsun.
35inci sırada yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında
Konsolosluk Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
35.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında
Konsolosluk Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/491) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 130) (xx)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu
130 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü
üzerinde söz isteyen? Yok.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KARADAĞ HÜKÜMETİ
ARASINDA KONSOLOSLUK ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 18 Nisan 2013 tarihinde
İstanbulda imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ
Hükümeti Arasında Konsolosluk Anlaşmasının onaylanması
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3 (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylama için bir
dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti
Arasında Konsolosluk Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı açık oylama sonucunu
bilgilerinize sunuyorum.
Oy sayısı : 211
Kabul : 211 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Sema
Kırcı Mustafa
Açıkgöz
Balıkesir Nevşehir
Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır, hayırlı olsun.
Sayın Turan,
60ıncı maddeye göre söz talebiniz olduğunu görüyorum,
buyurunuz.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
24.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, bu yasama haftasında toplam
51 sözleşmenin yasalaştırıldığına ve
emeği geçen herkese teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu yasama haftasında
yani üç günde toplam 51 sözleşme yasalaştırılmış
durumda. Bu kıymetli çalışmada, ortak iradede emeği geçen
tüm partilerimizi, gruplarımızı, tüm milletvekillerimizi,
Komisyonumuzu ve siz Değerli Başkan ve Divan üyesi
arkadaşlarımızı ve tabii ki tüm Meclis
çalışanlarımızı canıgönülden tebrik ediyorum,
teşekkür ediyorum.
Yasalaşan tüm bu
sözleşmelerin milletimiz için, devletimiz için hayırlı
olmasını ümit ediyor, hayırlı akşamlar diliyorum. (AK
PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Turan.
36ncı sırada
bulunan 155 sıra sayılı Kanun Tasarısı ile
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
IX.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
36.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti Arasında Yolcu ve
Eşyanın Karayoluyla Uluslararası Taşınmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/495) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 155)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
37nci sırada bulunan
135 sıra sayılı Kanun Tasarısı ile
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
37.-
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı ile
Karadağ Dışişleri Bakanlığı Arasında
İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/512) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 135)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da
komisyonların bulunamayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince,
kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 21 Şubat 2017 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum; iyi akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati:
20.08
(x) (10/468) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin tam metni tutanağa eklidir.
(x) 194 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 46 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 47 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 49 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(X) 339 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 163 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 216 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 215 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 338 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 79 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(X) 166 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 162 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 164 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 165 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 201 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 202 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 236 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 237 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(XX) 240 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 130 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.