TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
73üncü
Birleşim
22
Şubat 2017 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
İstanbul Milletvekili Arzu Erdemin,
öğretmen mülakatlarındaki adaletsizliklerin ortadan
kaldırılmasına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Muğla Milletvekili Nurettin Demirin, Muğla ilinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıçın,
birlikte yaşama kültürüne ilişkin gündem dışı
konuşması
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Didem Enginin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanına sorduğu soruların üstünkörü yanıtlarla
geçiştirildiğine ve vatandaşı Hazineye yük gören AKP
Hükûmetine referandumda hayır diyerek gereken yanıtın
verileceğine inandığına ilişkin açıklaması
2.-
Bursa Milletvekili Erkan Aydının, iktidar partisinin ülkeye
verdiği en büyük zararın devlete olan güvenin kaybolması
olduğuna ilişkin açıklaması
3.-
Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, Kayseri Erciyessporun durumuna
ilişkin açıklaması
4.-
Hatay Milletvekili Serkan Topalın, İstanbul Milletvekili Halis
Dalkılıçın yaptığı gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
5.-
İzmir Milletvekili Murat Bakanın, Ahilik Fonuyla ilgili düzenlemeye
ilişkin açıklaması
6.-
Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin, PKK terör örgütü ve FETÖcülerin
arzu ettikleri mesajı vermelerine fırsat verilmemesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
7.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Üsküdar ilçesine
bağlı Yavuztürk Mahallesinin imar sorunu ile Düzce ilinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
8.-
Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, elektrik özelleştirmelerine
ve Edirne TREDAŞın özelleştirme süreciyle birlikte elektrik
kesintilerinin artmasının vatandaşları olumsuz
etkilediğine ilişkin açıklaması
9.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, kültürün
ilk basamağının ana dilini iyi konuşmak ve iyi yazmak
olduğuna ilişkin açıklaması
10.-
Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlunun, Bahreyn Dostluk Grubu
Başkanı olarak Cumhurbaşkanı, bakanlar ve iş
adamlarıyla birlikte gerçekleştirdikleri Bahreyn, Suudi Arabistan ile
Katar ziyaretlerine ve 4 Mart 2017de Erciyes Kayak Merkezinde Snowboard Dünya
Kupasının gerçekleştirileceğine ilişkin
açıklaması
11.-
Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun, toplumun bütün
kesimlerinin muhalif, terörist, vatan haini kabul edilerek korkutulduğuna,
sindirildiğine ve susturulmak istendiğine ilişkin
açıklaması
12.-
Ankara Milletvekili Şenal Sarıhanın, yirmi dört yıldan bu
yana devam eden Sivas katliamı davasında hâlâ sanıkların
arandığına ve Van Milletvekili Figen Yüksekdağ
Şenoğlunun milletvekilliğinin düşürülmesiyle ilgili sürece
ilişkin açıklaması
13.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, atanamayan öğretmenlerin
ciddi sorunlar yaşadıklarına ve öğretmen atamalarında
mülakat sisteminin haksızlık ve liyakate dayalı olmayan bir
sonuç yarattığına ilişkin açıklaması
14.-
İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzelin, memlekette dalga dalga
büyüyen hayıra karşı, saldırı ve baskı
haberlerinin arttığına ilişkin açıklaması
15.-
Adana Milletvekili İbrahim Özdişin, Hükûmetin, Antalya Cumhuriyet
Başsavcı Vekilinin sosyal medyadaki
paylaşımlarını nasıl değerlendirdiğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
16.-
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, FETÖyle mücadeleden
başarıyla çıkılmasının bir gereklilik
olduğuna, FETÖ soruşturması kapsamında aylardır
tutuklu bulunan Hava Harp Okulu öğrencilerinin tahliye edildiğine ve
başta Kara Harp Okulu öğrencileri olmak üzere FETÖyle mücadelede
mağduriyetlerin bir an önce giderilmesi gerektiğine, Vergi
Haftasına ilişkin açıklaması
17.-
Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın, Mardin'in Nusaybin
ilçesine bağlı 3 köyde on iki gündür devam eden sokağa
çıkma yasağı nedeniyle yaşanan mağduriyetlere
ilişkin açıklaması
18.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Vergi Haftasına, 15
Temmuz darbe girişiminin ardından kurulan Meclis
araştırması komisyonu raporunun Genel Kurulda
görüşülmediğine ve FETÖ'nün siyasi ayağı ortaya
çıkarılmadığı müddetçe 15 Temmuz şehitlerinin
kemiklerinin sızlayacağına ilişkin açıklaması
19.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, 15 Temmuz darbe
girişiminden sonra hukuk mekanizmasının işlediğine ve
şüphelilerin Türk yargısına hesap verdiklerine, Mardin'in
Artuklu, Nusaybin ile Ömerli ilçelerinde terör örgütüne yönelik yapılan
operasyonlara ilişkin açıklaması
20.-
Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
21.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
22.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, terör örgütüne yapılan
operasyonlarla ilgili Hükûmetin Meclise bilgi vermesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
23.-
Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın,
Başbakanın Van Milletvekili Figen Yüksekdağ
Şenoğlunun milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
24.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın 456 sıra sayılı Kanun
Teklifinin birinci bölümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
25.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, şiddetin her türlüsünü
reddeden, kınayan bir parti olduklarına ilişkin
açıklaması
26.-
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun,
İstanbul Milletvekili Yakup Akkayanın 456 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 10uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
27.-
İstanbul Milletvekili Yakup Akkayanın, Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Manisa Milletvekili Mazlum Nurlu ve 26 milletvekilinin, kamu kurum ve
kuruluşlarındaki unvan ve görevde yükselme sınavlarında
yapılan usulsüzlüklerin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/474)
2.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 30 milletvekilinin,
daha önce açılan ve kullanılmakta olan tesislerin Hükûmetçe toplu
açılış adı altında tekrar açılıp
açılmadığının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/475)
3.-
İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş ve 29 milletvekilinin,
artan hava kirliliğinin çevre ve halk sağlığı üzerinde
yarattığı sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/476)
VI.-
ÖNERİLER
A)
Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.-
HDP Grubunun, Şırnak Milletvekili Leyla Birlik ve
arkadaşları tarafından, Temmuz 2015 tarihinden beri hukuka
aykırı bir şekilde gözaltına alınıp tutuklanan
HDP eş genel başkanları, grup başkan vekilleri, belediye
eş başkanları ve diğer parti yöneticilerinin maruz kaldığı
hukuksuzluğun tüm boyutlarıyla araştırılması
amacıyla 15/2/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 22 Şubat 2017
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.-
CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve
Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, turizmin canlandırılması
yollarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/289) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin Genel
Kurulun 22 Şubat 2017 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
2.-
Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
3.-
Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
4.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
5.-
Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
VIII.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A)
Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş'ın Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1585) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 456)
2.-
Türkiye Cumhuriyetinin Orta Amerika Entegrasyon Sistemine Bölge
Dışı Gözlemci Olarak Katılımı Konusunda Türkiye
Cumhuriyeti ile Orta Amerika Entegrasyon Sistemi Arasında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/640) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 260)
IX.-
YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, İstanbul'da
Bakanlığa ait arsa ve arazilere ve bunların satış ve
kiralama işlemlerine ilişkin sorusu ve Dışişleri
Bakanı Mevlüt Çavuşoğlunun cevabı (7/11121)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlıkta görev yapan
özel kalem müdürlerine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep Akdağın cevabı
(7/11174)
3.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, bağlı kurum ve kuruluşlarda
çalışan kişi sayısı ile kadın, erkek ve engelli
istihdam verilerine ilişkin sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Yıldırım Tuğrul Türkeşin cevabı (7/11269)
22 Şubat 2017 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Fatma KAPLAN HÜRRİYET
(Kocaeli)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73üncü
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, öğretmen mülakatlarındaki
adaletsizliklerin ortadan kaldırılması hakkında söz isteyen
İstanbul Milletvekili Arzu Erdeme aittir.
Buyurun Sayın Erdem. (MHP sıralarından
alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İstanbul
Milletvekili Arzu Erdemin, öğretmen mülakatlarındaki
adaletsizliklerin ortadan kaldırılmasına ilişkin gündem
dışı konuşması
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, evet, malumunuz, öğretmen
atamalarıyla ilgili, istihdamla ilgili kadro sayısı açıklandı.
Sayın Bakanımızın da açıkladığı gibi, 20.127
öğretmen alınacak. 20.127 öğretmenimiz bu konuda maalesef muzdarip;
neden muzdaripler? Evet, bizler müracaatlarımızı yapacağız.
KPSSyle ilgili gerekli gayreti gösterdik, gerekli emeği de ortaya koyduk.
Alacağımız puanlar nispetinde kendimize de güveniyoruz
Geçen gün
gelen 2-3 öğretmen adayının tam anlatımlarını aslında
sizlere anlatmak istiyorum. Gencecik, pırıl pırıl arkadaşlar
bunlar, şunu söylediler: Bizim KPSS puanımız yüksek Sayın Vekilim
fakat şu dosyayı bir elinize alır mısınız. Elimize
aldığımız dosyada daha önce KPSS puanıyla mülakata girmiş
olan öğretmenlerin isim, soy isimleri ama bir tarafta da mülakattan aldıkları
puanlar vardı. Neydi bu puanlar? İnanın beni çok şaşırttı.
KPSSden 1inci kişinin adı soyadı, yanında 65 puan KPSS puanı
ancak mülakatta 100 almış; 60 puan KPSS puanı, mülakatta 90 almış.
Şimdi burada orantı olarak bir sıkıntı var. Olabilir, belki
KPSS puanı olarak düşük bir puan almış olabilir ama mülakatta
bu kadar yüksek puan almak suretiyle dengenin ortadan kalktığını,
KPSS için çok büyük emek vermiş olan kişilerin bu anlamda mağdur
edildiğini görmek, o insanların umudunun kırıldığını
görmek de hepimiz için üzücü bir şey.
Değerli milletvekilleri, eminim ki bu müracaatlar
sizlere de geliyordur. Gelen arkadaşlar şunu söylüyor
Doğal olarak
akıllara bu sefer şu geliyor: Acaba birilerinin adamı olanlar mı
mülakatta bu puanları alıyor? Gelin biz bunları ortadan kaldıralım,
gelin bu zihniyeti, bu düşünceyi ortadan kaldıralım. Mülakat gerçekten
vebali çok ağır bir süreç.
Şimdi, ben eğitimciyim. Eğitimci olarak
benim karşıma insanlar geldiğinde -aranızda mutlaka eğitimciler
vardır- bu çocuklara baktığınız zaman bunlar konuştuğunda
5 tane soruyla onların gerçekten vatana sevdalı olup olmadığını,
millete sevdalı olup olmadığını nasıl tespit edebilirsiniz,
liyakatlerinin olup olmadığını nasıl tespit edebilirsiniz?
Mülakat bu kadar sıkıntılı bir süreç. Kısacık bir
sürede bir insanın o mesleğe uygun olup olmadığını
tespit etmek, bu anlamda da istihdam konusunda ona bir yer vermek büyük bir adaletsizlik.
Burada olması gereken ne?
Milliyetçi Hareket Partisi bu anlamda kanun teklifini vermiştir, bize göre
mülakat kalkmalıdır. Mülakat kalktıktan sonra güvenlik soruşturması
çok önemli. Hain FETÖ darbe girişimi bize gösterdi ki, evet, güvenlik soruşturması
mutlaka yapılmalı, bu anlamda da insanların ölçümlemesinin çok iyi
değerlendirilmesi gerekiyor. Ancak bu mülakatı kaldırdıktan
sonra KPSS puanı, güvenlik soruşturması ve belki ilave birtakım
tedbirler alınabilir. Ama, mülakat kalacaksa da -burada da çok önemli bir detay
var- mutlaka kayıt altına alınmalı yani kamera sistemi olmalı
ki
İBRAHİM ÖZDİŞ
(Adana) Maalesef alınmıyor, maalesef.
ARZU ERDEM (Devamla) - Burada
mutlaka kamera sistemi olmalı ki bu insanlar yani kendini mağdur hisseden
öğretmen dönüp Ben adalete sığınıyorum, mülakatta benim
hakkım yeniyor. dediği zaman gidip adalete sığındığında
adalet mekanizması işleyebilsin.
LEZGİN BOTAN (Van) - Adalet
çoktan öldü.
ARZU ERDEM (Devamla) - Nedir delil
olan orada? Mülakat esnasında kayıt altına alınmış
olan o belgeler, o bilgiler kayıttır. O anlamda da müracaatı sonucunda
mahkeme heyeti kararını verebilir ve diyebilir ki: Evet, bu itirazınız
haklı ya da haksız. Şu an mülakata girip itirazı olanların,
bu itirazların karşısında herhangi bir delil ortada olmadığı
için itirazları reddediliyor. Hepimizin evlatlarını emanet ettiği
öğretmenler bunlar
Gelin, hep birlikte bu konuda senelerden beri bu milletin,
bu toplumun kanayan bir yarası olan mülakatları kaldıralım,
kaldırırken de biz vicdanı rahat bir şekilde diyelim ki -herkes
bileğinin hakkıyla- nasıl olsa artık sorular da denetim altında,
bu anlamda devlet de gerekli önlemleri artık alacaktır. KPSSyle ilgili
şaibeler de ortadan kalktıktan sonra güçlü devlet, güçlü millet olmanın
karşılığı olan adalet ve liyakat esasına dayalı
Gelin, herkes sınava girsin, bileğinin hakkıyla alan sorularını
cevaplandırsın, bu alan sorularına göre hak eden öğretmenler
de eğitim sisteminde istihdam görsün ki ne bu eğitim sisteminden hain
yetişsin ne bu eğitim sisteminden vatanını sevmeyen insan yetişsin.
Gelin, öğretmenlerimizin değerini güçlendirelim. Birbirlerine şu
soruyla bakmasınlar: Ya, acaba bu öğretmen torpille mi geldi? Acaba diğeri
birinin adamı olarak mı geldi? Gelin, bu kuruntuların hepsini de
ortadan kaldıralım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ARZU ERDEM (Devamla) - Milliyetçi
Hareket Partisi bu anlamda öğretmenlerin yanında olmuştur şu
ana kadar, bundan sonra da olmaya devam edecektir.
Teşekkür ederim. (MHP ve
CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Erdem.
Gündem dışı ikinci
söz, Muğlanın sorunları hakkında söz isteyen Muğla Milletvekili
Nurettin Demire aittir.
Buyurun Sayın Demir. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Muğla Milletvekili Nurettin Demirin,
Muğla ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
NURETTİN DEMİR (Muğla)
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri, televizyonları
başında beni izleyen sevgili yurttaşlar; hayırlı günler
diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Efendim, ben, Muğlayla ilgili
bugün bazı konulara değinmek istiyorum. Muğlamız, biliyorsunuz,
Türkiye'nin göz bebeği, herkes tabii ki Muğlaya gelip yerleşmeye
çalışıyor ama Muğlamızın da ciddi sorunları
var. Bunların en başında, Türkiye genelinde olduğu gibi işsizlik
geliyor, maalesef işsizlik Türkiye'nin kanayan yarası. Bugün, her ne kadar
yetkililer, Muğlada işsizlik sorunu yok falan deseler de gerçekler, biliyorsunuz...
İŞKURumuzun iyi çalışması, toplum yararına çalışmalar,
iş yeri hekimliği gibi geçici, işsizliği absorbe eden politikalar
nedeniyle maalesef bunlar gizleniyor ama daha bugün, buraya geldiğimden beri,
en azından 10 kişinin iş istediğini belirtmek isterim.
Bunun yanında tabii ki özellikle
turizmle ilgili... Turizm bölgesiyiz, biliyorsunuz, Türkiye'nin 2nci turizm kentiyiz
ama turizm bakanlarımız, 3 bakan geldi geçti ve maalesef hiçbiri de gelip
bir Muğlanın sorunlarıyla, turizm sorunlarıyla ilgilenmediler.
Gerçi Türkiye'nin gerçekte turizmle ilgili büyük sorunları var. Maalesef bu
yaz için çok ciddi alarm zilleri çalıyor, turizmde de çok kötü günler bekliyor,
rakamlar yükselmiyor ve birçok şey iptal ediliyor. Gördüğümüz kadarıyla,
aldığımız haberlere göre kruvaziyer turizmi de Türkiyede şu
anda göçmüş durumda. Kuşadasına gelecek 42 sefer iptal edilmiş
durumda. Bunlara şimdiden tedbir almak lazım ve çözüm üretmek lazım.
Hükûmetin ve bizlerin de özellikle bu konuda tabii ki hep beraber tedbir almamız
lazım.
Yatçılık konusunda çok ciddi sorunlar var.
Kıyılarla ilgili çok büyük sorunlar var. Bunların en büyük nedenleri
tabii ki Türkiyedeki güven, güvenlik sorunları ve belirsizlik ortamı.
Bunların bir şekilde çözülmesi lazım. Ayrıca, tabii ki ilimiz
de ülke genelinde olduğu gibi ciddi bir vergi yükü altında ezilmekte.
Şimdi, özellikle ulaşımla ilgili çok ciddi
sorunlar var. Bunlar, başta Göcek Tüneli; biteli altı ay, bir sene oldu.
Bir önceki bakan söz vermesine rağmen, maalesef, milletin parasıyla yapılmış
olan tünelimiz kapalı. Bir çözüm bulunamadı, buna çözüm bulmak gerekir.
Yöre milletvekillerini ve Hükûmeti de her zaman için bu konuda uyarıyoruz ama
maalesef bir çözüm üretilemedi.
Tarımda da çok büyük sorunlar var. Tarım, biliyorsunuz,
Muğlada turizmden daha önce gelen bir sektör ama görüyoruz ki Muğla ayrıcalıklı
bir il, şöyle ayrıcalıklı: Zeytinyağı konusunda maalesef
çok az bir para vermelerine rağmen destekleme primleri verilmedi yani diğer
illere verilmesine karşın Muğla zeytincisi bu konuda mağdur
ediliyor. Zaten halkalı leke hastalığından dolayı ürünler
çok düşük olduğu için zeytincimiz perişan.
Arıcılık çok ciddi sıkıntılar
yaşamakta. Kovan başına verilen 10 liralık destekleme bugüne
kadar verilemedi ve arıcılarımız maalesef arıları
besleyen şekeri de alamamış durumdalar. Niçin Muğlaya böyle
bir ayrıcalık yapıyorlar, onu iktidara sormak lazım. Bunun dışında,
Orman Bakanı ve Tarım Bakanımızın da Muğlaya yapılacak
olan yatırımları desteklemediğini görüyoruz. Özellikle yarımadadaki
sorunların giderilmesi, katı atık tahsis yerlerinin, çöplüklerin
Maalesef, biliyorsunuz, geçen sene Bodrumun büyük bir
kısmı yangın geçirdi; buralarda revizyon yapılması, rehabilite
edilmesi konusunda büyükşehrin istekleri karşılık bulamamakta
ve önümüzdeki dönem belki de çok ciddi bir sorun yaşanacak. Özellikle Bodrum
Yarımadası İçme Suyu Projesi; acil içme suyu projesinde maalesef,
bugüne kadar Bakanlığın desteklemediği bir durum var. 500e
yakın patlama oldu ve Bodrum geçen sene susuz kaldı ve bu sene de susuz
kalmayla baş başa çünkü Bakanlık bu konuda kulağını
tıkıyor.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Demir.
Gündem dışı üçüncü söz, birlikte yaşama
kültürü üzerine söz isteyen İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıça
aittir.
Buyurun Sayın Dalkılıç. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Halis
Dalkılıçın, birlikte yaşama kültürüne ilişkin gündem
dışı konuşması
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Gündem dışı
söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle, aziz milletimizi ve yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Anadolu coğrafyasında yaşayan bizler,
toprağa ilk tohumun atıldığı günlerden bu yana savaş
ve mücadelenin merkezi olan bu toprakları bin yılı aşkın
bir süredir vatan kılmamızın, elimizde bulundurmamızın
temelini birlikte yaşama ve kardeşlik kültürümüze borçluyuz.
Yüce Meclis çatısı altında bulunan her
bir şahsiyetin atalarının yaşattığı medeniyetin
güncel ve modern adı iyilik medeniyeti, kardeşlik medeniyetidir. Büyük
medeniyetimizin bugünkü temsilcileri olan bizlerin inancında, yaratılmış
her fert, insan kardeşimizdir. Hazreti Alinin tabiriyle Ya insanlıkta
eşindir ya da dinde kardeşindir.
Nice büyük imparatorluklara mezar olmuş, nice efsane
orduların dağılmış, nice medeniyetlerin çökmüş olduğu
bu topraklarda Müslüman Türklerin bin yıldır aralıksız bulunuyor
olmasının sırrı ve dayanağı bu birlikte yaşama
ve kardeşlik kültüründedir. Birlikte yaşamak, bizim başkalarından
öğreneceğimiz bir şey değil, bin yıldır bu coğrafyada
beraberce başardığımız ve dünyaya gösterdiğimiz bir
örnektir; dünyaya yön verdiği günlerden bu yana hükümranlığına
giren hiçbir coğrafyayı, hiçbir kültürü, hiçbir unsuru sömürmemiş,
hiçbir acı ve gözyaşına duyarsız kalmamış, hiçbir
mazlum ve mağduru geri çevirmemiştir. Ecdadımıza layık
davranışlar sergilediğimiz günümüzde vatanımızın,
milletimizin ve devletimizin bekası, muasır medeniyetlere ilham olma noktasında,
yeniden, işte bu birlikte yaşama kültürü ve kardeşlik bilincimizi
canlandırmamıza bağlıdır. Ayette de söylendiği gibi
Ey insanlık ailesi, elbet sizi bir erkek, bir dişiden yaratan biziz.
Sizi kavimler ve kabileler hâline getirdik ki tanışabilesiniz. Elbet,
Allah katında üstününüz ona karşı en fazla sorumluluk bilincinde
olanınızdır. Şüphe yok ki Allah her şeyi bilir, her şeyden
haberdardır. İnsanoğlunun şimdi ve buradasına hitap eden
ayet ve konusu insanoğlunun birbirine karşı ahlaki duruşunu
ve duruşu bozmamayı da vazeder. Sadece insanın insana karşı
sorumsuzca davranışı değil, aynı zamanda, insanın
Allaha karşı sorumsuzca davranışı anlamına da gelir
insani ilişkilerdeki zaaf. Bizim, Allaha karşı olan sorumluluk bilincimiz,
Allahın yarattığı tüm insanlığa, yaratılmışlara
karşı sorumluluğumuzu zirvede tutmamızı gerektirdiğinden
sadece kendi coğrafyamızda değil, sadece komşu coğrafyalarda
değil, tüm coğrafyalarda mazlumlara el ve yürek uzatmamızın
sebebi budur.
İnsan eşrefimahlukattır. Farklı inançlara
mensup olması, bir mümin açısından insanı gözden çıkarma
gerekçesi olmaz, olamaz. Bir mümin kul, Allahın insan üzerindeki emeğini
görmezden gelemez, gelmiyor; insan olma ortak paydasını yok sayamaz, saymıyor.
Hayber Savaşı öncesi Peygamber Efendimiz (SAV) komutan olarak atadığı
Hazreti Aliye şu talimatı veriyordu: Ya Ali, senin elinde bir kimsenin
hidayet bulması, güneşin üzerine doğduğu her yeri fethedip bana
teslim etmenden daha hayırlıdır. Peygamber Efendimizin medeniyetimize
ışık tutan bu yaklaşımı ecdadımızı
ve dolayısıyla da bizleri sömürge kültüründen uzak tutmuştur. Sömürülenleri
korumamız adına ilham olmuş, dolayısıyla, sömürenlerin
yegâne düşmanı hâline bizleri getirmiştir.
Bugün yanı başımızda cereyan eden
tüm karışıklıkların yegâne sebebi, dünyayı sömürmeyi
alışkanlık hâline getirenlerin, oyunu yeniden kurgulama iştahlarından
kaynaklanmaktadır. Bu düzene dur diyebilmek -memleketimize olumsuzluklarının
da yansımasından endişelendiğimiz daha büyük acılara yol
açmaması için gayret ettiğimiz- ve başarıyla ilerleyebilmek,
hiçbir renk ayrımı yapmadan Türk milletinin yekvücut hareketine bağlıdır.
Bin yıldır başardığımız
birlikte yaşama kültürünü sürdürmemiz sadece kendi devletimizin değil,
mazlum ve mağdurların umudu olacaktır. Allah Resulünün buyurduğu
gibi: "İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman
etmiş sayılmazsınız." Efendimiz, iman etmenin şartı
olarak müminlerin birbirini sevmesini gösteriyor. Sevgi böylece imanın en büyük
şartı olmuş oluyor. Sevgi, imanın en büyük şartıysa
müminler sevgiyle, merhametle ve şefkatle yollarına devam edeceklerdir.
Şu ayete göre müminlerin birbiriyle didişmesinin acı sonucu da: "Birbirinizle
didişmeyin, direncinizi yitirirsiniz, kokunuz kesilir, rüzgârınız
dağılır."
Bugün burada bulunan bizler anlaşma, uzlaşı
ve dayanışma kültürünü sağlayabilirsek ülkemizin ve milletimizin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HALİS DALKILIÇ (Devamla) Başkanım, bir
dakika lütfen
BAŞKAN Tamamlayın lütfen, diğer konuşmacılara
vermedim bir dakikalık bir süre.
HALİS DALKILIÇ (Devamla)
ateş çemberine
alınmasına daha güçlü ve daha kudretli karşı koymuş oluruz.
Birbiriyle didişmenin, direnci yitirmenin, kokuyu ve rüzgârı kaybetmenin
ne demek olduğunu komşu coğrafyalarda merhametimize ve şefkatimize
sığınan mültecilere sormak ve dinlemek lazım.
BAŞKAN Sayın Dalkılıç, teşekkür
ederim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan,
bir dakika ek süre verin yani çok güzel konuşuyor Sayın Dalkılıç.
Lütfen, biz de rica ediyoruz.
BAŞKAN Diğer arkadaşlara vermediğim
için bir dakikalık bir süre, adaletsiz davranmak istemedim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Verseniz zarar mı
edeceksiniz Sayın Başkan? Sermayeden kaybınız olmayacak yani.
BAŞKAN Bir dakika
Tamamlayın lütfen Sayın Dalkılıç.
HALİS DALKILIÇ (Devamla) Çok teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Nefret, şiddet ve intikam dilinin nelere yol açtığını
görmek için bugün Irak, Suriye, Libya ve benzeri ülkelere bakılabilir.
Sevgi, nezaket ve insanlık diliyle, kuvvetli, güçlü
ve büyük Türkiye'nin geleceğinin arifesindeyiz. Birlik, beraberliğimizi
haykıracağımız en önemli imkân
İnşallah, önümüzdeki
referandum sürecinde güçlü bir şekilde evet demek inşallah bizi hedeflerimize
yaklaştıracak, koşarak muasır medeniyetler seviyesine kavuşmuş
olacağız.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Hayır oyu verenlere
terörist demeyin.
HALİS DALKILIÇ (Devamla) Ülkemize, milletimize
hayırlı olsun.
Ben, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Dalkılıç.
ERKAN AYDIN (Bursa) Hayırlı olsun, hayırlar,
hayırlı başarılar.
SERKAN TOPAL (Hatay) Sayın Dalkılıç
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
Sayın Topal, size söz vermedim, lütfen.
Şimdi, sisteme giren milletvekillerine yerinden
birer dakikalık söz vereceğim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
iki gündür çok gerginsiniz, niye?
BAŞKAN Sisteme giren sayın milletvekillerinin
isimlerini okuyorum: Sayın Engin, Sayın Aydın, Sayın Arık,
Sayın Topal, Sayın Bakan, Sayın Aydemir, Sayın Tanal, Sayın
Gaytancıoğlu, Sayın Kılıç, Sayın Dedeoğlu, Sayın
Bektaşoğlu, Sayın Sarıhan, Sayın Gürer, Sayın Adıgüzel,
Sayın Özdiş.
Sayın Engin, buyurun
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Didem Enginin,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanına sorduğu soruların
üstünkörü yanıtlarla geçiştirildiğine ve vatandaşı
Hazineye yük gören AKP Hükûmetine referandumda hayır diyerek gereken
yanıtın verileceğine inandığına ilişkin
açıklaması
DİDEM ENGİN (İstanbul) Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanına yazılı soru önergesiyle emeklilikte yaşa
takılanları, GSS prim borçlularını, sigortalılık öncesi
doğum borçlanması bekleyen annelerimizi, çıraklık ve meslek
stajı dönemlerinin emeklilik hesaplanmasına dâhil edilmesini bekleyenleri,
Hükûmetin kadro sözü verip unuttuğu taşeron işçilerimizi sormuştum;
önergeme gelen üstünkörü yanıtla konular geçiştirilmiş. Mağdur
olan kaç kişi var ve gerekli düzenlemelerin mali boyutu nedir? sorularıma
ise hiç yanıt verilmemiş. Yaşla ilgili bir düzenlemenin aktüeryal
dengeyi bozacağı ve hazine transferlerini artıracağı gerekçesiyle
mağduriyetlerin giderilmeyeceği belirtilmiştir. Mağdur olan
tüm vatandaşlarımıza sesleniyorum: Devletin tüm imkânlarını
ve kaynaklarını referandumda evet çıkması için harcamada sınır
tanımayan ama kendi vatandaşını hazineye yük gören AKP Hükûmetine
16 Nisan referandumunda hayır diyerek gereken yanıtı vereceğinize
yürekten inanıyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın
2.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
iktidar partisinin ülkeye verdiği en büyük zararın devlete olan
güvenin kaybolması olduğuna ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Referandum süreci şöyle bir gerçeği ortaya
koydu. İktidar partisinin ülkeye verdiği en büyük zarar devlete olan güvenin
kaybolması. Devlet kavramı kurumlarıyla varlığını
ortaya koymakta ancak iktidar partisi eğitimden sağlığa, adaletten
güvenliğe tüm kurumlara karşı olan güveni derinden sarstı, bu
da yetmedi, şimdi bir bakıyoruz ki iktidar mensupları evet denmesi
için ülkeyi gözden çıkardı. Elimizde kalan tek dayanak sağduyumuz,
şimdi bu sağduyuyu da kaybeden evet mimarlarına buradan soruyorum:
Ülkeyi gözden çıkararak elde edeceğiniz bir Anayasa değişikliğinin
kime yararı olacak? Kimse sonsuza kadar canının çektiği gibi
ülkeyi yönetemez, tarihte böyle bir şey yok. Yerden yere vurulan parlamenter
sistem var ya, AKPyi on beş yıldır iktidarda tutan bu sistem. Evetçiler
liderlerine sormalı: Ne yetmedi de daha fazla yetki istiyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Arık
3.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın,
Kayseri Erciyessporun durumuna ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Kayseride uzun yıllar göğsümüzü kabartan ve
bugünkü Kayserispora âdeta yeniden hayat veren Kayseri Erciyesspor bugünlerde can
çekişiyor. Çoğunluk olmadığı için 25 Şubat tarihine
ertelenen kongre mavi siyahlı takımımız için âdeta son şans.
Eğer kongrede yönetime talip çıkmaz ise seksen dört yıllık bir
tarih sona erecek. Ülkemizi Avrupa kupalarında da temsil eden böylesi güzide
bir kulübümüzün kapanması Türk sporu adına bir kayıp, Kayserimiz
adına bir ayıptır. Buradan, bugüne kadar gerek Kayserispor gerekse
de Kayseri Erciyessporun başarıları üzerinden isim yapan, prim yapan,
kendilerinden başka hiç kimseyi kulübe yaklaştırmayanlara ve Kayseri
Büyükşehir ve ilçe belediyelerine sesleniyorum: Kayserimize bu ayıbı
yaşatmayalım ve Kayseri Erciyesspora hep beraber sahip çıkalım.
Teşekkür ederim, hayırlı günler diliyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Topal.
4.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın,
İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıçın
yaptığı gündem dışı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Aslında, ben başka bir soru soracaktım
ama Sayın Dalkılıçı çok iyi, dikkatlice dinledim. Şimdi
kendisine soruyorum. Gerçekten de söylediklerinin altını çiziyorum ve
katılıyorum, çok doğru şeyler söyledi; nefret dilini kullanmamak
gerekiyor. Peki, şimdi kendisine soruyorum: Sahada, bu Anayasaya hayır
diyenlere, demokratik hakkını kullanan vatandaşlara, nefret dilini
kullananları kınıyor mu, doğru buluyor mu; hayır diyen
vatandaşlarımıza terörist diyenleri kınıyor mu, kendisi
buna katılıyor mu; bu, bir nefret dili midir, değil midir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Topal.
Sayın Bakan
5.- İzmir Milletvekili Murat Bakanın,
Ahilik Fonuyla ilgili düzenlemeye ilişkin açıklaması
MURAT BAKAN (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bir torba yasa içerisinde Ahilik Fonunu da görüşüyoruz. Bu
düzenlemenin var olan düzeni de altüst edeceğini sevgili büyüğümüz Zekeriya
Temizel dün üstatça bu kürsüden dile getirdi.
Adına Ahilik Fonu dediğimiz bu düzenlemeden
Ahi adını derhâl geri çekiniz. Zira, Ahi Evran, Mevlâna, Hacı Bektaş
Veli, Yunus Emre bu toprakların ortak manevi değeri, Anadolu hümanizmasının
sembolleridir. Manevi değerlerimizi, dinimizi acımasızca, sorumsuzca
kullanıyor, içini boşaltıyorsunuz. Ahi Evran adını bu fon
için kullanmayınız. Esnafa hiçbir katkısı olmayacak, ancak iflas
ettiğinde işine yarayacak bu fondan Ahi Evranın ismini çekiniz.
Ne diyor Ahi Evran: Kimseyi kandırma, kanaatkâr ol, harama bakma, haram yeme.
Adını kullanacağınıza öğüdüne kulak veriniz.
Meclisimizi saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Aydemir
6.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin,
PKK terör örgütü ve FETÖcülerin arzu ettikleri mesajı vermelerine
fırsat verilmemesi gerektiğine ilişkin açıklaması
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Başkanım,
meramınızı anlatırken farklı metotlar kullanırsınız;
bunlardan birisi de, karşı cenahta olanların konumlarını,
durumlarını tarifle mümkündür.
16 Nisanda yapılacak Anayasa değişiklik
referandumu için orta yerde bir fotoğraf var, dahası videolu görüntüler
bulunuyor; hâli izah bakımından çok net mesajlar veriyor, özetliyorum:
Terör örgütünün sözde yöneticilerinden Cihan Eren diyor ki: Referandumdan evet
çıkarsa PKKnın sonu olur. Örgüt panikte. Bu durumu aziz milletimiz yakından
takip ediyor, biliyor, buna göre de pozisyonlarını evet ifadesiyle şekillendiriyor.
Bir başka not: Menfezden çıkmış FETÖcü
bir iblisin son fotoğrafı. Algı oluşturmak adına temiz
adam resmi vermeye çalışan 15 Temmuz vatan haininin mahkeme resimleri
kamu vicdanını yaralamıştır. Bunlar tek tip elbiseyle yargılanmalı
ve arzu ettikleri mesajı vermelerine fırsat verilmemeli diyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Tanal
7.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Üsküdar ilçesine bağlı Yavuztürk Mahallesinin imar sorunu ile Düzce
ilinin sorunlarına ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
İstanbul ilimizin Üsküdar ilçesine bağlı
Yavuztürk mahallesinin imar sorunu var, mülkiyet sorunu var, halkın ibadet
yapabileceği cami sorunu var, çocukların eğitim görebileceği
okul sorunu var. Belediye otobüsleri durakları kapalı değil, üstü
açık, yağmur ve yağışta vatandaşımız sıkıntı
yaşıyor. Belediye otobüsleri saat 23.00ten sonra çalışmasını
sona erdiriyor, 24.00e kadar çalışmıyor. Yavuztürk Mahallemizde
sokaklar aydınlatılmıyor. Yavuztürk Mahallesinin sorunları
saymakla bitmiyor, bu sorunların giderilmesini talep ediyorum.
Düzce ilimizin otopark sorunu var. Düzce ilimize bağlı
Kaynaşlı ilçemizde doktor ve hemşire sorunu var.
Düzce ilimizin bu sorunlarının ve Üsküdar ilçemizin
Yavuztürk Mahallesinin bu sorunlarının yetkililer tarafından bir
an önce halledilmesini talep ediyorum.
Saygı ve hürmetlerimi sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Gaytancıoğlu
8.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, elektrik özelleştirmelerine ve Edirne
TREDAŞın özelleştirme süreciyle birlikte elektrik
kesintilerinin artmasının vatandaşları olumsuz
etkilediğine ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
AKPnin her zamanki plansız icraatlarından
biri de elektrik özelleştirmeleridir. Özelleştirmeyle kalite geleceğini
söyleyerek insanları hep kandırdınız, gerçek hiç öyle değil.
Belki birileri para kazandı ama halk perişan. Örneğin, Edirne TREDAŞın
özelleştirme süreciyle birlikte Edirnemizde elektrik kesintileri artarak günde
3-4 defayı bulmuştur. Bu durum vatandaşları olumsuz etkilemekte,
hatta yurttaşlarımız maddi yönden de büyük sıkıntılara
girmektedir. Edirnemizde vatandaşlarımız imza toplayarak mağduriyetlerinin
giderilmesini talep etmektedirler. Ülkemizin Avrupaya açılan kapısı
olan Edirnemize bu durum yakışmamaktadır. Yetkilileri göreve çağırıyorum.
Edirneden de nasıl hayır çıkacağını göreceksiniz.
BAŞKAN Sayın Kılıç
9.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, kültürün ilk basamağının ana dilini iyi
konuşmak ve iyi yazmak olduğuna ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Lisanlar, Allahın
ayetleri ve kalemleridir. Her lisan hakikatte bir insan demektir. Kültürün ilk basamağı
ana dilini iyi konuşmak ve iyi yazmaktır. Yeni bir dil öğrenmek yeni
bir ruh kazanmaktır. Bir ülkenin dilinin çiğnenmesi, kanunlarının
çiğnenmesi gibidir ve cürümdür. Diller, uydurmacılıkla değil,
kelime alışverişiyle zenginleşir ve gelişirler.
Öğrenciler bir gün Konfüçyüs'e sorarlar: Şayet
elinizde memleketin işlerini düzeltmek için gerekli yetki olsaydı işe
nereden başlardınız? O da Lisanın doğru kullanılmasına
çalışırdım. cevabını verir. Öğrenciler biraz
şaşkın şaşkın sorarlar: Fakat bu küçük bir şey
değil mi? Şu cevabı verir: Lisan, kelimeleri; söylenenler, yapılacak
işleri; işler, ahlak ve sanatı; ahlak ve sanat, adaleti; adalet,
halkı etkiler. Halk her şeyin temelidir. Dil, bir milletin aynasıdır.
Her halk kendi ikliminin lisanını söyler. Dil, kültürün zarfıdır.
BAŞKAN Sayın Dedeoğlu
10.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlunun,
Bahreyn Dostluk Grubu Başkanı olarak Cumhurbaşkanı,
bakanlar ve iş adamlarıyla birlikte gerçekleştirdikleri Bahreyn,
Suudi Arabistan ile Katar ziyaretlerine ve 4 Mart 2017de Erciyes Kayak
Merkezinde Snowboard Dünya Kupasının gerçekleştirileceğine
ilişkin açıklaması
SAMİ DEDEOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Bahreyn Dostluk Grubu Başkanı olarak Sayın
Cumhurbaşkanımız, bakanlarımız ve iş adamlarımızla
birlikte geçtiğimiz hafta gerçekleştirdiğimiz Bahreyn, Suudi Arabistan
ve Katar ziyaretlerinde ekonomik, askerî, enerji ve birçok alanda anlaşmalar
imzalandı. Ülkemiz ve milletimiz açısından oldukça faydalı ve
yararlı bir program gerçekleştirildi. Gitmiş olduğumuz ülkelerde
idarecilerin ve vatandaşların da Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan
sevgisiyle birlikte Türkiyeyi kendileri için lider bir ülke olarak görmeleri bizleri
oldukça memnun etti.
Sayın milletvekilleri, Kayserimizin ev sahipliği
yapacağı Snowboard Dünya Kupası 4 Mart 2017de Erciyes Kayak Merkezinde
gerçekleştirilecektir. Buradan siz milletvekillerimizi ve tüm halkımızı
bu programa davet ediyorum. Bu uluslararası programın gerçekleşmesinde
emeği geçenlere teşekkür ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bektaşoğlu
11.- Giresun Milletvekili Bülent Yener
Bektaşoğlunun, toplumun bütün kesimlerinin muhalif, terörist, vatan
haini kabul edilerek korkutulduğuna, sindirildiğine ve susturulmak
istendiğine ilişkin açıklaması
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Referandum sürecine yaklaşıldıkça halkımızın
can ve mal güvenliğinin teminatı olan cumhuriyet ve demokrasiye sahip
çıkma, hukuk düzenini koruma kararlılığı, demokratik hak
ve özgürlükleri, egemenlik hakkını bir kişinin hegemonyasına
vermeme inancı da artıyor. Ancak, buna paralel olarak baskı zulüm
de artıyor. Başkanlık gelmeden korku imparatorluğu kuruldu bile.
Toplumun bütün kesimleri muhalif, terörist, vatan haini kabul edilerek korkutulmakta,
sindirilmekte, hatta susturulmak isteniyor. Son kanun hükmünde kararnameyle 631
akademisyenin görevine son verilmesi ve bu akademisyenlerin yerlerde sürüklenmesi
bunun bir örneğidir. Onların içinde İbrahim Kaboğlu gibi değerli
anayasa hukukçuları da vardır. Aynı politika şimdi özel üniversitelerde
uygulanıyor. Bahçeşehir Üniversitesinin eski rektörü, anayasa profesörü
Süheyl Batum da bu politikanın son kurbanı oldu. Sayın Batum, anayasa
profesörü olarak halka anayasayı anlatma suçu işledi diye cezalandırıldı.
Üniversite, sanırım, iktidarın baskısına dayanamamış
olacak ki Sayın Batum'un görevine son verdi. Bu tavrı kınıyorum.
BAŞKAN Sayın Sarıhan
12.- Ankara Milletvekili Şenal
Sarıhanın, yirmi dört yıldan bu yana devam eden Sivas
katliamı davasında hâlâ sanıkların
arandığına ve Van Milletvekili Figen Yüksekdağ
Şenoğlunun milletvekilliğinin düşürülmesiyle ilgili sürece
ilişkin açıklaması
ŞENAL SARIHAN (Ankara) Teşekkür ederim.
Dün yirmi dört yıldan bu yana devam etmekte olan
Sivas katliamı davasının bu yıla ilişkin ilk duruşmasını
gerçekleştirdik. Hâlâ sanıkları aramaya devam ediyoruz. Ancak bir
kolaylığımız var, Parlamentodaki milletvekillerini kolayca tutuklayabiliyor
ve cezaevlerine atabiliyoruz. Onlar yönünden herhangi bir özen eksikliği söz
konusu değil. Özen sözcüğünü tırnak içine alıyorum.
Değerli Başkan, dün bir milletvekili arkadaşımızın
milletvekilliği düşürüldü. Siz de hukukçusunuz, 84üncü maddenin asıl
amacı nedir? Kanun koyucu, neden Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına
kesin bir hükmün kesinleştiği tarihten itibaren değil ancak Meclis
Başkanının iradesiyle açıklanabileceği yetkisini vermiştir?
Bu, bizim şahsımızın millî iradeyi temsil etmesinin yarattığı
üstünlükten
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Millî irade korunamazsa
milletvekili de korunamaz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Sarıhan.
Sayın Gürer
13.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
atanamayan öğretmenlerin ciddi sorunlar yaşadıklarına ve
öğretmen atamalarında mülakat sisteminin haksızlık ve
liyakate dayalı olmayan bir sonuç yarattığına ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ülkemizde atanamayan öğretmenler ciddi sorun yaşıyorlar.
Millî Eğitim Bakanlığı 100 bin öğretmen alınması
olasıyken 20 bin öğretmen alınacağını açıkladı.
Şubatta alımlar yapacağını daha önceki bakan açıklamıştı.
Görülen o ki alımlar aylara sarkacak. Sürekli değişken uygulamalarla,
daha mesleğe başlamadan öğretmenlerin psikolojisiyle oynanmaktadır.
Mutlaka Millî Eğitim Bakanlığı mülakat
uygulaması da sonlandırılmalıdır. Mülakat sırasında
sorulan birkaç soruyla, eğitim almış ve KPSSde yeterli puan alan
aday hakkında verilen karar ne kadar gerçekçi olabilir? Güvenlik soruşturması
KPSS kazanan öğretmen için yeterli sayılmalıdır. Torpile açık
mülakat uygulaması doğru sonuç üretmemektedir. Yıllarca eğitim
almış, öğretmenliğe hak kazanmış kişiler için
sınırlı ve kısa süreli mülakatlarla elde edilen bir değerlendirmenin
yaşamlarını karartmasına izin verilmemelidir. Mülakatsız,
hakkaniyetle öğretmen atamaları yapılmalıdır. Mülakatın,
denetimsizliğin yanında, haksızlık ve liyakate dayalı olmayan
bir sonuç yarattığı örnekleriyle sabittir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de Sayın
Gürer.
Sayın Adıgüzel.
14.- İstanbul Milletvekili Onursal
Adıgüzelin, memlekette dalga dalga büyüyen hayıra karşı,
saldırı ve baskı haberlerinin arttığına ilişkin
açıklaması
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Memlekette dalga dalga büyüyen hayıra karşı,
gün geçmiyor ki yeni bir saldırı, baskı haberiyle karşılaşmayalım.
Cumhuriyet Halk Partisi Maltepe Gençlik Kolları üyesi Samet Burak Sarı
kardeşimiz Cumhurbaşkanına hakaretten tutuklandı. 18 yaşında
milletvekilliği vadedenler, 19 yaşındaki bir genci sırf düşüncelerinden
dolayı tutukladı. Hayır kampanyası yürütenlere yönelik silahlı
saldırıda bulunanlar, Maltepede gençlik kolları üyesi arkadaşlarımızı
yaralayanlar ellerini, kollarını sallayarak gezerken düşünceleri
yüzünden gençlerin tutuklanması, birilerinin memlekette yükselen hayır
dalgasından ne kadar korktuklarını gösteriyor. On beş yıllık
iktidarları boyunca hak, hukuk tanımayanlar, bugün bizleri açtıkları
davalarla, gözaltılarla ve tutuklamalarla susturacaklarını sanıyorlar.
Ama unutmayın ki ne sizden ne de adaletsiz adaletinizden korkmuyoruz. Kararların
üzerine umutla gitmeye devam edeceğiz.(CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özdiş
15.- Adana Milletvekili İbrahim Özdişin,
Hükûmetin, Antalya Cumhuriyet Başsavcı Vekilinin sosyal medyadaki
paylaşımlarını nasıl değerlendirdiğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sorum Hükûmete: Antalya Cumhuriyet
Başsavcı Vekili şahsın, sosyal medyadan, Hayır oyu verecekler
PKKyla aynı muameleyi görecekler, bunda küsmece yok. demesini nasıl
değerlendiriyorsunuz? Hayır diyeceklerin yaka paça gözaltına alındığını,
iş yerinden kovulduğunu gördüğümüz bugünlerde, evet propagandasını
böylesine ağır bir ithamda bulunarak yapan kişi nasıl oluyor
da hâlâ görevinde kalabiliyor? Ya da söz konusu savcıyı göstermelik olarak
birkaç ay görevinden uzaklaştırıp referandum sonrası daha etkili
bir görevle mi ödüllendireceksiniz? En kötüsü de tarafsız olması gereken
bir hukuk insanı hangi cüretle ve kime güvenerek taraf olabiliyor? Bu kişi
Anayasaya eklediğiniz Tarafsız yargı ilkesiyle çelişmiyor
mu?
Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim
ben de Sayın Özdiş.
Şimdi, söz talebinde bulunan
grup başkan vekillerine söz vereceğim.
Sayın Akçay, buyurun.
16.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
FETÖyle mücadeleden başarıyla çıkılmasının bir
gereklilik olduğuna, FETÖ soruşturması kapsamında
aylardır tutuklu bulunan Hava Harp Okulu öğrencilerinin tahliye
edildiğine ve başta Kara Harp Okulu öğrencileri olmak üzere
FETÖyle mücadelede mağduriyetlerin bir an önce giderilmesi
gerektiğine, Vergi Haftasına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
FETÖyle mücadelenin yoğunlukla
devam ettiği ve davaların başladığı günleri yaşıyoruz.
Bu mücadeleden başarıyla çıkmamız bir mecburiyettir. Başarıdaki
en önemli faktör ve en büyük zorluk gerçekten FETÖcü olanların, irtibatı,
iltisakı olanların ve 15 Temmuz darbe girişiminde doğrudan veya
dolaylı rolü olan ve destek verenlerin tespitidir ve lider, yönetici kesiminin
teşhir edilmesidir.
FETÖyle mücadelede at izinin
it izine karıştığı vakalar da yaşanmaktadır.
Şu anda on binlerce kişi FETÖ kapsamında gözaltına alınmış
ve tutuklanmıştır. Bu kesimlerden birisi de askerî öğrencilerdir.
FETÖ soruşturması kapsamında aylarca gözaltında tutulan Hava
Harp Okulu öğrencilerinin tamamı şu an itibarıyla tahliye edilmiştir;
24 Ocakta 43, 14 Şubatta 48 Hava Harp Okulu öğrencisi tahliye edilmiş.
Elbette bu, adaletin tesisi bakımından sevindirici bir karardır ancak
noksandır. Kara Harp Okulunun yaklaşık 160 öğrencisi yedi aydır
cezaevlerindedir. Bu kişiler kiminin evladı, kardeşi, kiminin nişanlısı
ve kiminin eşidir. Pek çok aile ve yüzlerce kişi mağdur durumdadır.
Hava Harp Okulu öğrencileri için verilen kararın örnek olması yönündeki
beklentimiz henüz gerçekleşmemiştir. Adaleti tesis etme yolunda yargıya
güveniyoruz. Arzumuz, bir an önce, başta Kara Harp Okulu öğrencileri olmak
üzere, FETÖyle mücadelede mağduriyetlerin bir an önce tespit edilerek giderilmesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
Bir dakika ek sürenizi veriyorum.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, bugün
Vergi Haftasının başlangıcıdır. Vergi mükelleflerinin,
Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi çalışanlarının,
serbest muhasebeci ve mali müşavirlerin Vergi Haftasını kutluyorum.
Vergi, devlet-vatandaş ilişkilerinin uyumlu,
düzenli, saydam ve gönüllü olması için önem arz etmektedir. Verginin adil olması,
toplumun tüm kesimlerince benimsenmesi, vergi bilincinin geliştirilerek gönüllü
ödeme alışkanlığının artırılması her
geçen gün daha önemli hâle gelmiştir. Verginin adaletli, sağlıklı
ve düzenli bir şekilde toplanabilmesi için vergi sisteminin ekonomiyle uyumlu
olması; adalet, eşitlik ve genellik ilkelerine uygun olması
gerekmektedir.
Vergi sistemimizdeki bozukluk nedeniyle vergi yükü toplum
içinde maalesef adil olarak dağılmamaktadır. Yeterince vergi toplayamayan
devlet, sürekli olarak dolaylı vergileri artırma veya borçlanma yoluna
gidecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Bir dakika daha vereyim, tamamlayın
lütfen Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Yani, insanlar kazançları
nispetinde değil harcamaları üzerinden vergilendirilmektedir. Bu, vergi
adaleti bakımından haksız bir durumdur. Vergi yükü, büyük ölçüde,
kıt kanaat geçinen milyonlarca dar gelirli vatandaş, esnaf ve çiftçi üzerine
kalmaktadır.
Bu vesileyle, Maliye Bakanlığı tarafından
çalışmaları yürütülen Vergi Usul Kanunu Tasarısının
ve şu anda Türkiye Büyük Millet Meclisi Plan ve Bütçe Komisyonunda bulunan
Gelir Vergisi Kanunu Tasarısının da bir an önce yasalaşarak
yürürlüğe girmesini ve biraz evvel bahsettiğim vergi adaletini tesis bakımından
mesafe alınmasını diliyor, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Sayın Yıldırım, buyurun.
17.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, Mardin'in Nusaybin ilçesine bağlı 3
köyde on iki gündür devam eden sokağa çıkma yasağı
nedeniyle yaşanan mağduriyetlere ilişkin açıklaması
AHMET YILDIRIM (Muş) - Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
bugün Nusaybinin 3 köyünde ilan edilen sokağa çıkma yasağının
12nci günü ve bu köylerden Herabe Bavanın yani Koruköyün on iki gündür dış
dünyayla bağlantısı kesilmiş, köyden sadece sınırlı
sayıdaki yaşlının hastaneye tahliyesinden anlıyoruz ki
ciddi işkence izlerine hastanede rastlanmıştır.
Yine, bunun yanı sıra, köyde on iki gün içerisinde
4 kişinin öldürüldüğü, insanların gıdasız bırakıldığı,
on iki gündür hiçbir ulaşımın sağlanamadığı,
oraya girmek isteyen milletvekillerimize engel olunduğu, bilmiyorum, Hükûmetin
ne kadar bilgisi dâhilindedir? Önceki gün yapmış olduğumuz basın
toplantısında ısrarla Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık,
Millî Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı
Nusaybin Herabe Bava köyünde yani Koruköyde neler oluyor, neler bitiyor? 1995 yılında
o zaman güvenlik güçleri tarafından boşaltılan bu köy, tam yirmi
iki yıl sonra aynı akıbete uğratılmaya çalışılıyor.
Bir referandum sürecinde bundan gerek on sekiz gerekse yirmi bir ay önce yapılan
seçimlerde siyasi iktidarın yüzde 1 oy alması bu köyün cezalandırılmasıyla
ilişkili midir? Ya değilse OHAL, KHK ve sokağa çıkma yasağı
ucubeleri adı altında bir köye 2017 dünyasında neler yaşatılmak
isteniyor? 4 kişinin ölümüyle ilgili hiçbir açıklama yapılmaması
neyin üstünün örtülmeye çalışıldığına nişanedir?
Köyde 5 bin küçükbaş hayvan bulunmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın Yıldırım.
AHMET YILDIRIM (Muş) Teşekkürler.
İnsanlar kendilerine gıda temin edemedikleri
için 5 bin canlı hayvanlarının da telef olma riskini, dışarıya
intikal eden sadece birkaç yaşlı hasta ifade etmiştir. Hükûmetin
bu konuda ivedi olarak -sizin aracılığınızla Divandan istirhamımdır-
bir açıklama yapmasını
Buradaki sokağa çıkma yasağının
amacının ne olduğu, on iki günde kaç kişinin öldürüldüğü,
kaç kişinin yaralandığı, operasyonun yürütülme amacının
ne olduğu ve sivillerin gördüğü zararlarla alakalı olarak Hükûmet,
kendi sorumluluğunda olan bu olayla ilgili bütün toplumu bilgilendirmeyle yüz
yüzedir. Bu konuyu bütün kamuoyunun dikkatine sunuyorum.
Yine, o ilin iktidar partisi milletvekillerinden biri
1992 yılında olağanüstü hâl koşullarında kurşunlanmış
biridir. O gün kurşunlanmış biri bugün iktidar partisi milletvekili
olunca başkalarının kurşunlanmasına
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET YILDIRIM (Muş) -
karşı böyle sessiz
ve kayıtsız mı kalacaktır, kafasını kuma mı gömecektir?
BAŞKAN Açayım mikrofonunuzu Sayın Yıldırım.
Buyurun.
AHMET YILDIRIM (Muş) Mardin iline sadece seçimde
oy istemek için gidilmez. Size oy verilsin verilmesin her birimiz birer Türkiye
milletvekiliyiz. O ilin AKPli vekili 1990lı yıllarda aynı mezalime
uğramış biri olarak bugün başkalarının bu mazlumiyetine
karşı neden susmaktadır, bu olaydan haberdar mıdır? Bütün
kamuoyunun bu konuya dikkatini çekmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Koruköy dediniz değil mi?
AHMET YILDIRIM (Muş) Kuruköy.
BAŞKAN Buyurun Sayın Altay.
18.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Vergi Haftasına, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kurulan
Meclis araştırması komisyonu raporunun Genel Kurulda
görüşülmediğine ve FETÖ'nün siyasi ayağı ortaya
çıkarılmadığı müddetçe 15 Temmuz şehitlerinin
kemiklerinin sızlayacağına ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; malumunuz,
Vergi Haftası etkinliklerimiz var ülkemiz genelinde bu hafta. Vergiyi ödeyenlere
de vergiyi toplayanlara da Allah kolaylık versin. Vergiye uyumlu mükelleflere
ödül verdiğimiz bir kanun teklifini görüşürken bunun Vergi Haftasına
denk gelmesi ayrıca bence kıymetlidir, anlamlıdır. Ama arzu
ederdik ki teklif daha etkin, daha verimli, daha adil bir şekilde Genel Kurulumuzdan
çıkabilseydi, belki bu imkân hâlen daha var. Plan ve Bütçe Komisyonunda milletvekillerimizin
yaptığı yapıcı uyarıları, katkıları
umarım çoğunluk partisi Genel Kurulda dikkate alır. Bu vesileyle
Vergi Haftasını biz de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak kutluyoruz.
Sayın Başkan, öte yandan, 15 Temmuz FETÖ darbe
girişiminden sonra, bilindiği üzere, 26 Temmuz 2016 tarihinde Meclisimiz
bir Komisyon kurdu, teşekkül ettirdi ve Komisyon 4 Ekimde çalışmalarına
başladı ve 4 Ocak tarihiyle de Komisyon çalışmalarını
tamamladı. Ancak aradan neredeyse iki ay gibi bir süre geçmesine rağmen,
Komisyon raporunun hazırlanıp, bastırılıp yayınlanmasının
ve Genel Kuruldaki görüşmelerinin yapılmayışının arkasında
üzülerek bir art niyet aramaktayız. Zira, FETÖ terör örgütünün hemen hemen
bütün katmanları şu veya bu oranda da olsa ortaya çıkarılmışken
yani askerî ayağı, yargı ayağı, bürokrasi ayağı
vesair, vesair, vesair, siyasi ayağının ortaya çıkarılmasıyla
ilgili, az da olsa, bu komisyon raporunun Genel Kurulda görüşmeleri esnasında
belki bir parça ümitvar olma noktasındayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ama çoğunluk
partisinin bu komisyondaki çoğunluğundan ve komisyon başkanının
da çoğunluk partisinin üyesi olmasından kaynaklı olarak bu raporun
geciktirilmesini biz anlamış değiliz. Bizim anlamamız, anlamamamız
belki çok önemli değil ama Sayın Başkan, saygın milletvekilleri;
FETÖnün siyasi ayağı ortaya çıkarılmadığı müddetçe
15 Temmuz şehitlerimiz yani 248 şehidimizin kemikleri sızlamakta,
ruhları incinmektedir. Bu da büyük bir ayıptır.
Arz ederim efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Altay.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkanım,
söz istiyorum.
BAŞKAN Sisteme girmemişsiniz Sayın Muş,
o yüzden
MEHMET MUŞ (İstanbul) Giremedim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
19.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
15 Temmuz darbe girişiminden sonra hukuk mekanizmasının
işlediğine ve şüphelilerin Türk yargısına hesap
verdiklerine, Mardin'in Artuklu, Nusaybin ile Ömerli ilçelerinde terör örgütüne
yönelik yapılan operasyonlara ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; ben de Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
15 Temmuz, hain FETÖ darbe girişiminden sonra hukuk
mekanizması işlemektedir ve burada şüpheliler, bu işin içerisine
girenler Türk yargısına hesap vermektedir. Yargılama safahatında
da görüldüğü üzere, direkt olarak darbe girişiminin içerisinde bulunanlar
bile kendilerinin darbe yapmadığını, kendilerinin bu yapıyla
bir iltisakı olmadığını ifade edebilmektedirler. O açıdan
burada mağduriyetlerden veya diğer konulardan bahsediyorken biraz dikkatli
olmamızda fayda var diye düşünüyorum. Direkt Cumhurbaşkanına
suikasta giden ekip bile -bugün basına yansıyan ifadeleri de ortadadır-
kendilerinin böyle bir şeyi olmadığını söyleyebilecek bir
cüret göstermektedirler.
Sayın Başkan, diğer yandan Mardin Ömerli,
Artuklu, Nusaybinde
Burası PKKnın, terör örgütünün bir üs olarak kullandığı
bu bölge ve özellikle Akdenizde bulunan illerimize yönelik terör saldırılarını
organize ettiği bir yer.
Şimdi, burayla alakalı ben Genel Kurula birkaç
bilgi sunmak istiyorum. Ülkemizde meydana gelen birçok kanlı terör olaylarının
müsebbibi olan teröristlerin barındığı, bunlara yardım
ve yataklığın yapıldığı, burada hazırlanan
patlayıcıların, başta bölge illeri olmak üzere, batı illerine
aktarıldığı tespit edilen Ömeryan olarak adlandırılan
Mardin Nusaybin, Ömerli ve Artuklu ilçelerinde 10 mahalleyi kapsayan bölgede operasyon
yapılmakta. Koruköy Mahallesi var; çok sayıda sığınak,
barınak ve depo bulunan mahallede yapılan aramalarda 17 Şubat Cuma
günü 15.10 sıralarında teröristler tarafından evlerin altına
yapılmış sığınaktan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
evin 7 metre altından
3 odalı evden açılan ateş sonucu polis memuru Yavuz Gündoğdu
yaralanmış, bir gözünü kaybetmiş; çıkan çatışmada
bölgedeki patlayıcı madde temin ve aktarımını organize
eden, sözde Ömeryan özel güç sorumlusu Behzat kod adlı Mevlüt Canbaşının
çatışmadan üç gün önce sözde Mardin eyalet sorumluluğuna atandığı
tespit edilmiştir ve Delil kod adlı Agit Elmas, bu 2 terörist silahlarıyla
birlikte etkisiz hâle getirilmiştir. 20 Şubat 2017 Pazartesi günü saat
09.40 sıralarında teröristlerle tekrar çıkan çatışmada
1 terörist ölü olarak ele geçirilmiştir, Serdar kod adlı Suriye uyruklu
bir terörist; Baver kod adlı Şerif Bor isimli 1 terörist de yaralı
olarak silahlarıyla birlikte etkisiz hâle getirilmiştir. Saat 18.00 sıralarında
kepçe yardımıyla açılan sığınıkta bir terörist
silahıyla birlikte ölü olarak ele geçirilmiştir. Sonuç olarak, bölgede
yapılan operasyonlarda ki bugün itibarıyla bu verilerin güncellenmesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan,
bitireceğim.
BAŞKAN Size de artı bir dakika vereyim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bugün itibarıyla
veriler de değişiklik arz edebilir, onu da ifade etmek isterim; burada
aktaracağım verilerde değişiklik olabilir, başka şeyler
de eklenmiş olabilir.
Bölgede yapılan operasyonlarda 4ü ölü, 1i sağ
olmak üzere toplam 5 terörist etkisiz hâle getirilmiştir. Operasyon kapsamında
1 EYP, 10 uzun namlulu ve ağır silah bunlar: 1 roketatar, 1 keskin nişancı
tüfeği, 2 M16, 3 Kalaşnikof, 1 MP5, 1 G3, 1 tabanca- 96 el bombası,
çok sayıda roketatar mühimmatı ve ateşleme düzeneğiyle fünye,
220 kilogram TNT ve patlayıcı yapımında kullanılan malzemeler
ile telsiz, röle, dijital malzeme ve kimlik yapımında kullanılan
çok sayıda malzeme ve örgütsel doküman ele geçirilmiştir.
Aynı şekilde, burada bir teröristin ele geçirilen
bilgisayarında yapılan çözümlemeyle, o çözümlemenin neticesinde elde edilen
verilerle Mersinde sakladıkları 80 kilogram TNT de güvenlik birimlerince
ele geçirilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Burada güvenlik birimlerinin
yapmaya çalıştığı, özellikle ülkemizin farklı illerine
yapılan terörist saldırıların organize edildiği bu merkezin,
bu teröristlerin etkisiz hâle getirilmesidir. Burada operasyonlar devam etmektedir,
hatta bugün çatışmalar devam etmektedir bölgede. Burası teröristlerden
temizlenene kadar, buradaki teröristler etkisiz hâle getirilene kadar bu operasyonlar
sürecektir.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan
BAŞKAN Aynı anda ikinizde
ENGİN ALTAY (İstanbul) Önce ben
Neyse buyurun
ama Ahmet Bey, bana müsaade eder misiniz?
AHMET YILDIRIM (Muş) Buyurun.
BAŞKAN Peki, buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi Sayın
Başkan, tutanaklara geçmesi bakımından, Genel Kurula Hükûmetin saygısızlığının
ortaya konması bakımından şunu arz etmek istiyorum müsaade ederseniz.
BAŞKAN Estağfurullah, buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Siz, zatıaliniz,
orada gözleriniz bantlı otursaydınız, şu anda, kimin konuştuğunu
görmeseydiniz, Sayın Muşun -kendisini de çok severim- yaptığı
konuşmayı, herhâlde size Kim bu konuşmayı yaptı? deseler,
İçişleri Bakanı yaptı. derdiniz, öyle derdiniz. Yani, sanki
parlamenter sistem bitti, başkanlık sistemine geçtik fiilen ki Mecliste
Hükûmet yok, Hükûmeti Meclis denetleyemiyor, Meclis millet adına Hükûmetten
alması lazım gelen bilgiyi alamıyor, çoğunluk partisinin sayın
grup başkan vekili de bir İçişleri Bakanı edasıyla biraz
önceki grup başkan vekilinin yaptığı konuşmaya cevap veriyor.
MEHMET MUŞ (İstanbul) İçişleri
Bakanı değilim Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bunun takdirini önce
zatıalinize, sonra Sayın Genel Kurula, sonra yüce milletimize bırakıyorum.
Öte yandan, Teröristin bilgisayarı çözümlenerek
şunlara ulaşıldı. dedi Sayın Muş; güzel, çok iyi.
Peki, bu FETÖnün bilgisayarları daha çözümlenemedi mi de FETÖnün siyasi bağlantıları
bir türlü ortaya çıkarılmıyor? Genel Kurulun bilgisine sunmak istedim.
(CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Çıkıyor,
çıkıyor, merak etme.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Yıldırım
20.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan, ben
alabildiğine somut bilgiler üzerinden meskûn mahal olan bir köyde yaşanan,
soyadını şu an bilmediğim, 69 yaşında Hayriye adındaki
bir teyzenin Nusaybin Devlet Hastanesine ulaşması ve üzerinde çıkan
işkence izlerine dikkat çekiyorum ama sayın grup başkan vekili eline
tutuşturulan kağıtla
Bölgeyi ne kadar bilmediğini de şuradan anlıyoruz:
Artuklu dediğiniz yer Mardin merkez, merkez. Bilmediğiniz için böyle
bir bilgi elinize tutuşturulunca bu şekilde boşa düşüyorsunuz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Gayet iyi biliyorum,
gayet iyi biliyorum.
AHMET YILDIRIM (Muş) Bakın, şunu söyleyeyim:
Verdiği bilgiler
Biz günlerdir çağrı yapıyoruz Sayın Başkan.
Bu ülkenin bakanı yok mu? Şimdi, demek ki günlerden beri yaptığımız
çağrıya binaen iktidar partisi kendi milletvekillerinin ellerine bilgi
notları dağıtıyor ama kamuoyunu bilgilendirmekten kaçınması
bile orada nasıl alengirli işlerin döndüğünü gösteriyor.
Şunu söylüyorum: Sivil bir yerleşim alanı
Herabe Bava, (Koruköy) meskûn mahaldir ve orada yaşlılar hastaneye kaldırılınca
işkence izlerine rastlanıyor. Kim sizin kamu güvenliğini sağlamakla
ilgili yaptığınız çalışmaya karşı çıktı?
Sivil bir yerleşim alanından söz ediyorum ben. Allah aşkına
ya, orada 5 bin hayvan var, 400 kişi yaşıyor. Onlar nasıl besleniyor?
On iki gündür dış dünyayla neden bağlantıları yok?
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın Yıldırım.
AHMET YILDIRIM (Muş) Açın o zaman bir telefon
Koruköy Muhtarına. Ulaşabiliyor musunuz bir köy muhtarına?
BAŞKAN Sayın Yıldırım, lütfen
AHMET YILDIRIM (Muş) Elinizdeki bilgiler korsan
bilgilerdir, hiçbir resmiyeti ve geçerliliği yok o bilgilerin.
BAŞKAN Sayın Yıldırım, karşılıklı
konuşacaksanız başka bir ortamda konuşabilirsiniz.
AHMET YILDIRIM (Muş) Yok Sayın Başkan,
biz bakandan bilgi istiyoruz, Millî Savunma Bakanı ya da İçişleri
Bakanı.
BAŞKAN Ama bana anlatın, siz Mehmet Muşa
anlatıyorsunuz Sayın Yıldırım.
AHMET YILDIRIM (Muş) Bakın, günlerdir yaptığımız
çağrıya
Bu bilgileri bir bakan verebilirdi.
BAŞKAN Tamam, onu anladım, anladım ama
Mehmet Muşa karşı konuştuğunuz için başka bir yerde
de bu sohbetinizi sürdürürsünüz anlamında söylüyorum. Lütfen
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan,
60a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
AHMET YILDIRIM (Muş) Bilmediği yerler hakkında
konuşuyor. Artuklu, Mardin merkez, Mardin merkez!
BAŞKAN Tamam, Artuklu, Mardin merkez; tamam.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan,
bakın, burada benim elime not tutuşturulduğu gibi sataşmalar
var, ben söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
AHMET YILDIRIM (Muş) Bu belge kaç günden beri
var, niye açıklanmıyor?
21.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan,
ben gayet somut, net bilgiler verdim.
AHMET YILDIRIM (Muş) Ben de gayet somut sordum.
Siviller, siviller
MEHMET MUŞ (İstanbul) Burada söylediğim
de sözde Ömeryan bölgesi diye bir bölge kurulmuş, bunun nereleri kapsadığını
ifade ettim. Burada benim elime ne tutuşturulup ne tutuşturulmadığını
sayın grup başkan vekili çok merak edeceğine kendisine bu bilgiler
nasıl aktarılıyor
Burada teröristlere karşı bir operasyon
yürütülüyor, maksat bu.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) Sivilleri soruyor.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Kaldı ki güvenlik
birimleri, halkın ihtiyacını karşılama noktasında
gereken hassasiyeti ve özeni göstermektedirler. Bakın, Silahlı Kuvvetlerin,
Emniyet birimlerinin, sivil halkın zarar görmemesi için, ihtiyaçlarının
karşılanması için gereken bütün çalışmalar orada yapılmaktadır.
AHMET YILDIRIM (Muş) İşkence var, işkence.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Buradaki maksat
Şehirlere
canlı bomba gönderen bir yapılanma var burada. Buranın temizlenmesinden,
bertaraf edilmesinden kim niye rahatsız olur?
AHMET YILDIRIM (Muş) Sivilleri temizliyorsunuz
değil mi? Köy boşaltılıyor.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Burada temizlenen teröristlerdir.
Sayın Başkan, Genel Kurala ben çok net, somut
bilgiler verdim.
AHMET YILDIRIM (Muş) Hangi muhataplıkla veriyorsunuz?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bu bilgiler, Genel
Kurulu bilgilendirme maksadıyla verilmiş, devletin ilgili kurumlarından
alınan resmî bilgilerdir.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Muş.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Bize niye vermiyor?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Siz de isteyin, siz
de alın.
ENGİN ALTAY (İstanbul) İstiyoruz, vermiyorsunuz.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan, bir
cümle, kayıtlara geçsin diye bir cümle
Ben sormasaydım bu bilgileri açıklayacak mıydınız
Beyefendi?
BAŞKAN Bir cümle, tamam, Sayın Yıldırım.
AHMET YILDIRIM (Muş) Açıklayacak mıydınız
o bilgileri?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkanım,
Genel Kurulun bilgilerine arz ediyorum efendim.
BAŞKAN Sayın Yıldırım, tamam,
bir cümle dediniz.
AHMET YILDIRIM (Muş) Biz sorunca mı aklınıza
geliyor?
BAŞKAN Sayın Yıldırım
Sayın Altay, buyurun.
22.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
terör örgütüne yapılan operasyonlarla ilgili Hükûmetin Meclise bilgi vermesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan,
kıymetli mevkidaşımın Bu bilgileri devletin ilgili birimleri
bize veriyor. sözü orta yerde duruyor. Yani, bundan, önce sizin incinmeniz lazım.
Devlet, Meclisi bilgilendirecekse -ki bilgilendirmeli tabii- burada bütün siyasi
parti gruplarına aynı bilgi notunun gelmesi lazım. Bunu da kuliste
falan bir Hükûmet üyesi varsa duysun, bilsin diye söylüyorum. Hükûmet duymuyor,
saraya sesleniyorum: Bilgileri sadece kendi grubuna yollamasın, bize de yollasın.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
Gündeme geçiyoruz, iyi çalışmalar dileklerimle.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Meclis araştırması açılmasına
ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Manisa Milletvekili Mazlum Nurlu ve 26
milletvekilinin, kamu kurum ve kuruluşlarındaki unvan ve görevde
yükselme sınavlarında yapılan usulsüzlüklerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/474)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
AKP Hükûmeti döneminde kamu kurumlarında yapılan
unvan değişikliği ve görevde yükselme sınavlarındaki usulsüzlükler
ve haksızlıklar bir süredir kamuoyunu meşgul etmekte ve bu konuda
milletvekillerine çok sayıda şikâyet gelmektedir.
Adalet Bakanlığının yaptığı
Yazı İşleri Müdürlüğü yazılı sınavını
kazananların katıldığı sözlü sınavda bazı adaylara
sorulan mesleki bilgi ve birikimle alakası olmayan akıllara ziyan sorularla
adayların elenmesi basına yansımıştır. Bir otobüse
kaç pinpon topu sığar?, Ağaç kovuğuna saklanan peygamber kimdir?,
Arda Turan'ın transfer durumu nedir? gibi Yazı İşleri Müdürlüğüyle
ilgisi olmayan sorularla yüzlerce aday elenmiş, buna karşın hiç soru
sorulmadan bazı adaylar başarılı sayılmışlardır.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının
4 Ekim 2015 tarihinde yaptığı Şube Müdürlüğü Sınavı
aynı şekilde şaibe iddialarıyla gündeme gelmiştir. Sınava
katılanların itirazıyla 4 sorunun hatalı olduğu konusunda
şikâyetler üzerine 2 soru iptal edilmiştir. Yönetmelik gereği sorulardaki
hata oranı yüzde 5'i geçtiğinde sınav iptali gerektiğinden,
diğer 2 soru hatalı olmasına karşın, doğru olarak
kabul edildiği iddia edilmektedir. Ayrıca, yazılı ve sözlü sınavı
kazanan isimler açıklandıktan sonra, 30 kişinin yeniden sözlü sınava
alınması tam bir skandaldır. Yapılan bu ikinci mülakata telefonla
çağrılanların daha önce sınavı kazanan veya hiç mülakata
çağrılmayanlardan olması kurumun görevde yükselme sınavına
gölge düşürmüştür.
Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün 15 Şubat 2015
tarihinde yaptığı Tapu Müdürlüğü Sınavını kazananların
ataması ise hâlâ yapılmamıştır. 2 defa mülakata çağrılan
adaylar hakkında yeterli kanaat oluşmadığının açıklanması,
idarenin beceriksizliği olarak değerlendirilmektedir.
Devlet kurumlarında yapılan görevde yükselme
sınavlarındaki usulsüzlükler yüzünden çalışma barışı
bozulmuş, çalışanlar çok iyi yandaş, iyi yandaş ve
az yandaş gibi sınıflandırmalara tabii tutularak fişlenmişlerdir.
Bu arada AKP'li olmayanların yazılı sınavı birinci olarak
kazansalar bile hiçbir şansı kalmamıştır.
Görevi adalet dağıtmak olan kurumda, adaletin
yok edildiği; görevi bilim, sanayi ve teknolojiyi geliştirmek olan kurumda,
bilgi ve liyakatin göz ardı edildiği; görevi devletin sorumluluğu
altındaki tapu kayıtlarını tutmak ve korumak olan kurumda, güvenin
yok edilmesi AKP döneminde kurumların nasıl yıpratıldığını
göstermektedir. Bu yüzden halkın kamu kurumlarına olan güveni sarsılmış
durumdadır.
Kamu kurum ve kuruluşlarında yapılan tüm
unvan ve görevde yükselme sınavlarında yapılan usulsüzlüklerin araştırılması,
haksızlığa uğrayanların belirlenmesi ve haklarının
verilmesi amacıyla Anayasanın 98, TBMM İçtüzüğünün 104 ve
105inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını
arz ve teklif ederiz.
1) Mazlum Nurlu (Manisa)
2) Kemal Zeybek (Samsun)
3) Orhan Sarıbal (Bursa)
4) Kadim Durmaz (Tokat)
5) Mehmet Gökdağ (Gaziantep)
6) Veli Ağbaba (Malatya)
7) Nihat Yeşil (Ankara)
8) Vecdi Gündoğdu (Kırklareli)
9) Mehmet Göker (Burdur)
10) Candan Yüceer (Tekirdağ)
11) Mahmut Tanal (İstanbul)
12) Tur Yıldız Biçer (Manisa)
13) Muharrem Erkek (Çanakkale)
14) Hüseyin Çamak (Mersin)
15) Mevlüt Dudu (Hatay)
16) Yakup Akkaya (İstanbul)
17) Bülent Öz (Çanakkale)
18) Elif Doğan Türkmen (Adana)
19) Nurhayat Altaca Kayışoğlu (Bursa)
20) Kazım Arslan (Denizli)
21) Barış Yarkadaş (İstanbul)
22) Murat Emir (Ankara)
23) Okan Gaytancıoğlu (Edirne)
24) Erkan Aydın (Bursa)
25) Nurettin Demir (Muğla)
26) Niyazi Nefi Kara (Antalya)
27) Çetin Arık (Kayseri)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Başkan,
özür dilerim ben sizden. Şimdi, 550 milletvekili arkadaş buradayız.
Şu anda bakıyorum, 25 kişi biz varız. Yani bu elektriklere yazık
günah.
BAŞKAN Sayın Tanal, teşekkür ederim.
Buyurun.
2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin
Tanrıkulu ve 30 milletvekilinin, daha önce açılan ve
kullanılmakta olan tesislerin Hükûmetçe toplu açılış
adı altında tekrar açılıp
açılmadığının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/475)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Hükûmetin toplu açılış veya benzer adlar
altında gerçekleştirdiği ve daha önce açılan, kullanılmakta
olan tesislerin tekrar açılıp açılmadığının araştırılarak
Türkiye'de kamu imkânlarının siyasi çalışmalar için kullanılmasını
engellemek ve adaletli bir siyasi rekabet ortamı oluşturmak için alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98'inci ve İç
Tüzükün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
2) Nihat Yeşll
(Ankara)
3) Kadim Durmaz
(Tokat)
4) Orhan Sarıbal
(Bursa)
5) Veli Ağbaba (Malatya)
6) Onursal Adıgüzel
(İstanbul)
7) Musa Çam (İzmir)
8) Vecdi Gündoğdu
(Kırklareli)
9) Zeynel Emre (İstanbul)
10) Candan Yüceer
(Tekirdağ)
11) Ünal Demirtaş
(Zonguldak)
12) Mahmut Tanal (İstanbul)
13) Mehmet Gökdağ
(Gaziantep)
14) Barış
Yarkadaş (İstanbul)
15) Tur Yıldız
Biçer (Manisa)
16) Hüseyin Çamak
(Mersin)
17) Kemal Zeybek (Samsun)
18) Elif Doğan
Türkmen (Adana)
19) Nurettin Demir
(Muğla)
20) Mehmet Göker (Burdur)
21) Muharrem Erkek
(Çanakkale)
22) Mevlüt Dudu (Hatay)
23) Yakup Akkaya (İstanbul)
24) Bülent Öz (Çanakkale)
25) Nurhayat Altaca
Kayışoğlu (Bursa)
26) Kazım Arslan
(Denizli)
27) Murat Emir (Ankara)
28) Okan Gaytancıoğlu
(Edirne)
29) Erkan Aydın
(Bursa)
30) Niyazi Nefi Kara
(Antalya)
31) Çetin Arık
(Kayseri)
Gerekçe:
2013 yılında dönemin başbakanı tarafından
gerçekleştirilen toplu açılış törenleri, kamu imkânlarının
ve mülki idare amirlerinin seferber edildiği AKP'nin seçim mitinglerine dönüştürülmüştür.
Kamu hizmetlerinin ve kamu yatırımlarının halkla birlikte açılışlarının
yapılması idari makamların doğal ve sıradan bir faaliyetidir.
Ancak AKP hükûmetleri döneminde gerçekleştirilen toplu açılış
törenleri, proje sayılarının abartılarak verilmesi, basit boya,
tadilat işlerinin yatırım diye sunulması, daha önce açılan
veya kullanılmakta olan tesislerin tekrar açılması, tamamlanmamış
yatırımların bitmiş gibi sunulması nedeniyle kamuoyunu
aldatmaya dönük bir nitelik taşımaktadır. Kamu idarecilerinin bu
siyasi gösterilere alet edilmesi ise başka bir etik dışı durum
olarak karşımıza çıkmaktadır.
Toplu açılışlarda, istinat duvarı yapımı,
boya badana, tadilat işleri, mezarlık duvarı, içme suyu depolarının
bakım ve onarımı gibi basit işler, büyük kamu yatırımlarıymış
gibi sunulmaktadır. Diyarbakır'da yapılan toplu açılış
töreninde dönemin başbakanının söylemi ile 1.318 tesis açılmıştır.
Bu tesisler içinde asfalt çalışmaları dahi tesis olarak gösterilmektedir.
Yol asfaltlama faaliyetini tesis açılışı olarak lanse eden Hükûmet
halkı
yanıltmaktadır. Diyarbakır'daki toplu açılış töreninde
belirtilen Hilar Mağaraları yol ve çevre düzenlemesi ise 2010 yılında
tamamlanmıştır. Toplu açılışı yapılan tesislerin
arasında ayrıca 17 ayrı proje hâlinde 174 kişiye basınçlı
sulama sistemi hibe desteği, trafo merkezi açılışı, sera,
damızlık sığır, koyun yetiştiriciliği projesi,
işletmelere KOBI ve faiz desteği de bulunmaktadır.
Kamu görevlileri neredeyse afiş asmaya kadar seferber
olmaktadır. Kamu kurumları ve belediyelere ait resmî hizmet araçlarının
mitinglerde görevlendirilmesi, kamu personellerine resmî yazılar gönderilerek
aileleriyle birlikte mitinglere katılmalarının istenmesi, belediyelere
ait toplu taşıma araçlarıyla miting alanlarına insanların
ücretsiz taşınması, devlet kaynaklarının AKP Hükûmeti tarafından
nasıl kullanıldığının somut örnekleridir. Oysa kamu
etik ilkelerine göre, kamu görevlileri gerçek veya tüzel kişilere öncelikli,
ayrıcalıklı, taraflı ve eşitlik ilkesine aykırı
muamele ve uygulama yapamazlar, herhangi bir siyasi parti, kişi veya zümrenin
yararını veya zararını hedef alan bir davranışta bulunamazlar.
Hükûmetin toplu açılış veya benzer adlar
altında gerçekleştirdiği ve daha önce açılan, kullanılmakta
olan tesislerin tekrar açılıp açılmadığının araştırılarak
Türkiye'de kamu imkânlarının siyasi çalışmalar için kullanılmasını
engellemek ve adaletli bir siyasi rekabet ortamı oluşturmak için alınması
gereken tedbirlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılması elzemdir.
3.- İstanbul Milletvekili Barış
Yarkadaş ve 29 milletvekilinin, artan hava kirliliğinin çevre ve halk
sağlığı üzerinde yarattığı sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/476)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Hava kirliliği ülkemizin en önemli çevre ve halk
sağlığı sorunudur. 21inci yüzyılın ilk çeyreği
biterken 90'ların başındaki hava kirliliği probleminin kentlerimizde
tekrar hortladığı TMMOB Çevre Mühendisleri Odasının Hava
Kirliliği 2015 Raporunda detaylarıyla ortaya konulmuştur. Doğal
gazın yaygınlaşmasına rağmen bu sorunun tekrar ortaya çıkması
ve daha da kritik hâle dönüşmesinin ekonomik ve toplumsal sebepleri olduğu
bir gerçektir.
TMMOB Çevre Mühendisleri Odası Çevre Sorunları
Araştırma Merkezi Başkanı Baran Bozoğlu, Türkiye'deki hava
kirliliğinin özellikle belli bölgelerde kitlesel hastalıklara neden olabilecek
seviyelere ulaştığını kaydetmiştir. Türkiye'deki hava
kirliliğine dair hazırlanan raporda İstanbul, Ankara, Bolu, Edirne,
Düzce, İzmir ve Iğdır'da hava kirliliğinin kritik seviyeyi aştığını,
ülkemizde belirlenen sınır değerlerin AB ve Dünya Sağlık
Örgütünün belirlediği sınırlarla uyumlu olmadığı,
bizdeki değerlerin AB sınır değerlerinin yaklaşık
2 katı olduğu belirtilmiştir. Ayrıca Ankara, İstanbul,
Bolu, Keşan, Düzce, İzmir ve Iğdır'da Dünya Sağlık
Örgütü raporlarına göre kritik seviyenin çoktan aşıldığı
da kaydedilmiştir.
Keşan ve Iğdır için, acil önlemler alınmazsa
kitlesel hastalıkların her an baş gösterebileceğinin altı
da önemle çizilmiştir.
İlgili raporda Hava kirliliğinin halk sağlığı
üzerine etkileri açık bir biçimde bilinmektedir. Gerek Sağlık Bakanlığının
raporlarında gerekse Dünya Sağlık Örgütünün raporlarında, hava
kirliliğinin cilt hastalıkları, saç dökülmesi, akciğer hastalıkları
ve hatta kansere yol açtığı somut bir gerçektir.
Özellikle partikül maddeler (PM10 ve PM2,5) cıva,
kurşun, kadmiyum gibi ağır metaller ile kanserojen kimyasalları
bünyelerinde bulundurmakta ve sağlık üzerinde önemli tehdit oluşturmaktadır.
Bu zehirli ve kanser yapıcı kimyasallar nemle birleşerek aside dönüşmektedir.
Kurum, uçucu kül, benzin ve dizel araç egzoz partikülleri benzo(a)pyrene gibi kanser
yapıcı maddeler içerdiğinden bunların uzun süre solunması
kansere sebep olmaktadır.
Ülkemizdeki en önemli ve sınır değerleri
aşan kirletici de PM10 ve PM2,5'tur..." belirtilmiştir
İstanbul ilinde özellikle Yenibosna, Kadıköy
ve Esenyurt'ta hava kirliliğinin son yılların en üst seviyesine ulaştığı
ifade edilmektedir. Ulaşımdan, kömür kullanımından ve hiç kuşkusuz
"kentsel dönüşüm" faaliyetleri nedeniyle hava kirliliği oranlarının
arttığı yadsınamaz bir gerçektir. Kentsel dönüşüm sürecinin
çevresel etkilerinin değerlendirilmemesi ve üst ölçekli planlama ile önlemler
alınmaması nedeniyle PM10 kirleticisinin kaynağı olan toz miktarı
artış göstermektedir.
Ankara'da ise hava kirliliği çok daha vahim boyutlara
gelmiş durumdadır. Dünya Sağlık Örgütü ve AB'de partikül madde
(PM10) kirleticisinin en fazla otuz beş gün sınır değeri aşması
kabul edilebilir görülmektedir. Otuz beş günden fazla sınır değer
aşılırsa halk sağlığı ciddi tehlikelerle karşı
karşıya demektir.
Ankara'da Sıhhiye, Cebeci, Dikmen, Demetevler, Sincan,
Kayaş, Keçiören ve Bahçelievler'de ölçüm istasyonları bulunmaktadır.
Bu istasyonların tamamının partikül madde 10 kirleticisinde sınır
değerleri onlarca kat aştığı görülmektedir.
Özellikle trafiğin yoğun olduğu Sıhhiye,
Bahçelievler, Dikmen, Cebeci ve Keçiören'de kirlilik yoğunluğunu arttırmaktadır.
Bu bölgelerde insan sirkülasyonunun yoğun olduğu da unutulmamalıdır.
Yani kirlilik geniş bir insan kitlesini etkilemektedir. Aynı zamanda,
hastaneler bölgesi olan Sıhhiye'de en yüksek seviyede kirliliğin oluşması
da dikkat çekicidir. Hastaların daha da hastalanması işten bile değildir.
Raporda belirtilen araştırma sonuçlarının
da gösterdiği üzere ülkemizde hava kirliliği korkutucu seviyelere gelmiştir.
Ülkemizde artan hava kirliliğinin araştırılarak, gerekli önlemlerin
alınması ve mutlak çerçevede uzmanlardan görüş alınması
amacıyla Anayasanın 98inci, İç Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını arz
ederiz.
1) Barış Yarkadaş (İstanbul)
2) Orhan Sarıbal (Bursa)
3) Veli Ağbaba (Malatya)
4) Nihat Yeşil (Ankara)
5) Kemal Zeybek (Samsun)
6) Onursal Adıgüzel (İstanbul)
7) Ünal Demirtaş (Zonguldak)
8) Vecdi Gündoğdu (Kırklareli)
9) Hüseyin Çamak (Mersin)
10) Mehmet Göker (Burdur)
11) Candan Yüceer (Tekirdağ)
12) Kadim Durmaz (Tokat)
13) İrfan Bakır (Isparta)
14) Muharrem Erkek (Çanakkale)
15) Mahmut Tanal (İstanbul)
16) Niyazi Nefi Kara (Antalya)
17) Tur Yıldız Biçer (Manisa)
18) Mevlüt Dudu (Hatay)
19) Yakup Akkaya (İstanbul)
20) Bülent Öz (Çanakkale)
21) Elif Doğan Türkmen (Adana)
22) Nurhayat Altaca Kayışoğlu (Bursa)
23) Kazım Arslan (Denizli)
24) Murat Emir (Ankara)
25) Okan Gaytancıoğlu (Edirne)
26) Erkan Aydın (Bursa)
27) Nurettin Demir (Muğla)
28) Çetin Arık (Kayseri)
29) Zeynel Emre (İstanbul)
30) Mehmet Gökdağ (Gaziantep)
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki ön görüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri, Halkların Demokratik
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır; okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, Şırnak Milletvekili
Leyla Birlik ve arkadaşları tarafından, Temmuz 2015 tarihinden
beri hukuka aykırı bir şekilde gözaltına alınıp
tutuklanan HDP eş genel başkanları, grup başkan vekilleri,
belediye eş başkanları ve diğer parti yöneticilerinin maruz
kaldığı hukuksuzluğun tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla 15/2/2017 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 22 Şubat 2017
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
22/2/2017
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 22/2/2017 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin,
İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Ahmet Yıldırım
Muş
Grup Başkan Vekili
Öneri:
15 Şubat 2017 tarihinde, Şırnak Milletvekili
Sayın Leyla Birlik ve arkadaşları tarafından verilen 3890 sıra
numaralı, Temmuz 2015 tarihinden beri hukuka aykırı bir şekilde
gözaltına alınıp tutuklanan HDP eş genel başkanları,
grup başkan vekilleri, belediye eş başkanları ve diğer
parti yöneticilerimizin maruz kaldığı bu hukuksuzluğun tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin Genel Kurulun bilgisine sunulmak
üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 22/2/2017 Çarşamba
günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı
tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin lehinde ilk olarak Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım
konuşacak.
Buyurun Sayın Yıldırım.
AHMET YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülke hukuki, siyasal, sosyal, kültürel, ekonomik olarak şu zor günleri yaşadığı
sürece biz bu zor günlerin müsebbiplerine dikkat çekmeye ve buna karşı
tedbir geliştirmeye ısrarla devam edeceğiz.
Şimdi, az önce sayın grup başkan vekilinin
açıklamasına kızdığımızda nedense hep sormadığımız
sorular üzerinden cevaplarla gündemi geçiştirmeye çalışıyor.
Şimdi, ben sorarım: Kendisi bakan değil,
vali değil; bilgisinin kaynağı ne? Somut soruyorum. Dış
dünyayla bağlantısı kesilmiş olan bir köyle, Nusaybinin Herabe
Bava köyüyle bağlantısı, bilgi kaynağı nedir onun? Mesela
ben açık söylüyorum, benim sadece 2 bilgi kaynağım var: Bir, o köyden
hastaneye intikal etmiş olan 2 yaşlıdaki işkence izleri ve onlardan
edinebildiğimiz kısmi bilgi; ikincisi ise Sayın Muşu baştan
sona çürüten -açın, girin- Mardin Valiliğinin resmî web sitesinde yapmış
olduğu açıklama. Ne diyor Mardin Valiliğinin web sitesindeki açıklama?
Bakın, hiçbir kelimesine dokunmadan söylüyorum, Mardin Valiliği: Bölücü
örgüt mensuplarına yardım ve yataklık eden şahısları
yakalamak maksadıyla operasyon düzenleniyor. Buyurun. Kim yardım yataklık
yapıyor? Köylü; ben işkenceyi de ona yaparım, onun köyünü boşaltırım,
onun evini yıkarım. Sayın Muşun açıklamasıyla ilgili
bir ibare yok Mardin Valiliğinin resmî web sitesinde; buyurun, girin, okuyun.
Peki, hâl böyleyken, Nusaybin Herabe Bava köyünde ne oluyor, Koruköyde ne oluyor,
orayı insansızlaştırmak için nasıl bir politika izleniyor
ve Muşun da bilgi kaynağı nedir?
Şimdi, biz köylerde yardım yataklık yapanlara
dönük operasyonların ne anlama geldiğini o 1990lı yılların
pespaye politikalarından biliyoruz. Muş hayatında belki Mardini,
Nusaybini görmemiştir, daha orada adını zikrettiği Artuklunun
nereye tekabül ettiğini bilmiyor. Artuklu, Mardin merkez ilçe ve orada kontrolü
kaybetmiş devlet; o zaman siyasi iktidar istifa etsin ya. Bir büyükşehrin
il merkezinde, Artukluda kontrolü kaybetmiş, bir örgüte bırakmışsa
o zaman istifa etsin bu siyasi iktidar; Muş da oradan yetkisizlikle konuşmasın
bize, bilgi kaynağını açıklasın. O resimleri nereden getirdi?
Merak ediyoruz, köyün içinden çekilmiş o fotoğrafları kimlerden aldı?
Geçen yıl Cizre, Sur, Silopi, Şırnak olurken, biz buradan avazımızın
çıktığınca o kötü tabloyu önlemeye çalışırken
büyük methiyeler düzdüğünüz o operasyonların komutanlarının
hepsi şu anda darbecilikten ve size göre teröristlikten içeride, işte;
Şırnak komutanı içeride, Cizre komutanı içeride, Sur komutanı
içeride, Yüksekova komutanı içeride, Nusaybin komutanı içeride. Neye benziyor
biliyor musunuz? Size şimdi 4 isim okuyacağım. Bu 4 isim şu
anda nerede? Dün şu Parlamentonun 3üncü büyük partisinin eş genel başkanının
ibretlik o milletvekilliğinin düşürülmesinin dokunulmazlığının-
nasıl bir sürecin ürünü olduğunu siz de anlamış olursunuz.
Evet, soruyorum şimdi. Adana 8. Ağır Ceza
Mahkemesi Başkanı Zeka Kayalı, Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi
Üyesi Müslüm Uzun, Üye Saniye Yalçın; bunlar Figen Yüksekdağa ceza verenler.
Nerede? FETÖden içeride. İddianameyi kim hazırladı? Cumhuriyet Savcısı
Ahmet Mithat Temel. Nerede? FETÖden hem ihraç edilmiş hem içeride. İktidar,
hani sözüm ona, Gülen Cemaatiyle mücadele ediyormuş, bunları terörist
olarak görüyormuş. Evet, kendilerine ucu dokunduğu zaman feryat figan
edip onlarla mücadele eden iktidar, o yapının toplumsal muhalefetle ilgili
yaptıkları zulmün arkasına sığınıp onları
nasıl kutsal metinler ve yargı kararları olarak kabul ediyormuş,
gelsinler, açıklasınlar bakayım. Size göre
Bakın, ben masumiyet
karinesine inanan biriyim, Yargı kararı kesinleşmedikçe ben kimseye
terörist demem, demem. Bağımsız ve tarafsız yargı yargılayacak,
bu yargı kararı tecelli edecek, ondan sonra. Onun ötesi masumiyet karinesidir.
Ama size göre terörist olanların hazırlamış olduğu bu iddianameler
ne kadar kıymetliymiş ya? Nasıl da arkasına sığındınız
böyle siz. Eylül ayında çıkmış Yargıtay kararını
beş buçuk ay bekletip bir referandum takviminin ortasına ne güzel oturttunuz
siz böyle ya.
Bir kararın mahkemece alınmış olması
onun hukuki, ahlaki, vicdani olduğu anlamına gelmez. Refah Partisi kapatıldı,
sözüm ona yasaldı ama bana göre hukuki değildi, bana göre vicdani değildi,
ahlaki değildi; aynen Fazilet Partisinin kapatılmasının yasallığının
hukuki, ahlaki, vicdani olmadığı gibi. Yüz yıl önce kölelik
yasaldı, ahlaki miydi, hukuki miydi? Yahudileri öldürmek belli ülkelerde yasaldı,
hukuk muydu yani o? İşte, arkasına sığındığınız
hukuk 12 Eylülün o pespaye hukukudur. Kaldı ki ona rağmen, bakın,
Sayın Yüksekdağın konuşma yaptığı ve propaganda
suçundan on ay ceza aldığı kararı söyleyeyim: On ay ceza almasına
sebep olan, Sayın Yüksekdağın konuşma içeriği değil,
bulunduğu yerde çevresinde atılan sloganlardır. Mahkemenin gerekçeli
kararını okuyun bir ya.
Bir diğeri: Bakın, etrafta atılan sloganlar
mahkûmiyet kararının verilmesine sebep oluyor. Bir de 82 Anayasası,
o askerî darbe anayasası bile sizden iyi. Ne diyor? TCKnın terör suçlarını
düzenleyen o zamanki 141, 142, hüküm kurduğunda, Müeyyide cezası olan
terör suçlarında milletvekilliği düşürülür. diyor. Ama, 83 eğildi,
84 büküldü, zorla getirildi. Bir referandumda başkanlık hayallerini suya
düşürmek için çabalayan bir siyasi partiye önce darbe vurulması kararı
alındı; ondan sonra, beş buçuk ay önceki, batan Yahudinin eski hesap
defterlerini karıştırması misali, yedekte tutulan bir şey
getirilip dün okundu. Keşke Ayşe Nur Bahçekapılının oturumunda
okunmasaydı. Bir hukukçu olarak hiç sizin yerinizde olmak istemezdim.
Cemil Çiçek direndi; Kemal Aktaş kararına direndi,
Engin Alan kararına direndi, Sebahat Tuncel kararına direndi çünkü orada
bir yasal metin vardı ama hukuki değildi, ahlaki değildi, vicdani
değildi ama demek ki o yürek kalmamış artık iktidar partisinde.
Ya değilse, buradan çıkışta, kuliste gelip Vallahi size katılıyorum.
demenin ve kulis demokratlığının hiçbir anlamı yok bizim
için.
Bir diğeri: Bakın, söyleyelim; şimdi,
öyle bir hazırlanmış ki, öyle bir siyasi altyapısı var
ki dün karar burada okunduktan sadece on dört dakika sonra Sayın Yüksekdağın
Meclis web albümünden öz geçmişi düşürüldü, on dört dakika. Ne kadar iyi
hazırlanmışsınız ya! Keşke her şeye bu kadar
iyi hazırlanabilseniz, keşke memleketin tüm sorunlarına bu kadar
dakik çözümler üretebilseniz. On dört dakika! Minareyi çalacak, kılıfını
da hazırlamış önceden.
Bir diğeri: Bakın, 2012de yapılmış
bir konuşma Sayın Yüksekdağınki ve 2012de yaptığı
konuşmayla ilgili bir fezleke dahi düzenlenmemiş. Anayasa 76. deniyor
ya, dün okudum; hırsızlık var, yolsuzluk var, rüşvet var, elhamdülillah,
çok şükür, hiç alakamızın olmadığı süreçler var, bir
de terör eylemine katılma ve onu teşvik etme var. Propaganda, bu suçlardan
biri değil, bu kapsama girmiyor.
Ama, bir kere, düşürmeye karar vermişsiniz
siz. Ondan sonra, yasanın ne önemi var canım, bir şekliyle eğilir
bükülür, allem edilir, kallem edilir bulunur yani.
Bu nereden hazırlanmıştı biliyor
musunuz? Geçen yıl dokunulmazlığımız kaldırıldıktan
sonra -aramızda bizden daha değerli hukukçular var, bir kişi gelsin
şuradan söylesin- Adalet Bakanlığı, 59 HDP milletvekiliyle ilgili,
tüm savcılıklardan, hazırlanmış dosyalarıyla ilgili
bilgi istedi. Bununla ilgili soru önergem iki aydır bekliyor. Sayın Adalet
Bakanımız Bekir Bozdağ neden bizimle ilgili bilgi istedi, hangi yetkiyle
istedi, ne yapacaktı? Bunları sormuşum ben. Neyin hazırlığını
yaptınız, bugün alınan kararların hazırlığıyla
alakalı bir durum muydu? Cevap yok. Sorum önergem iki aydır bekliyor.
Ya değilse? Allah aşkına, biri çıksın
Evet, Adalet Bakanı milletvekillerinin dosyasını takip etmek, onları
fişlemek yetkisine sahiptir. desin. Ama, bu kararlar, 4 Kasımdan beri
bu süreçle yani referandum takvimiyle iltisaklı işliyor.
Bu, sizin gurur duyduğunuz bir hukuk ve yargı
düzeni olabilir. Sizin gurur duyduğunuz bu düzenden ben utanç duyuyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET YILDIRIM (Devamla) Benim için ahlaki değil,
vicdani değil, hukuki değil. Aynen, Refah Partisinin, Fazilet Partisinin
kapatılmasının ahlaki, vicdani, hukuki olmadığı gibi;
aynen, Recep Tayyip Erdoğanın siyasi yasak getiren o on aylık cezası
gibi. Bir şiir okudu diye, bu da bir konuşma yaptı diye. Peki, bir
siyasetçi konuşma yapmayacak da ne yapacak?
Bütün Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Yıldırım, teşekkür
ederim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın hatip konuşmasında bana pek çok kere sataşmada bulunmuştur.
AHMET YILDIRIM (Muş) Doğru diyor.
MEHMET MUŞ (İstanbul) O açıdan, sataşmalardan
dolayı söz talebim var uygun görürseniz.
BAŞKAN Sataşmadan dolayı mı?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Evet, sataşmadan
dolayı.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika.
AHMET YILDIRIM (Muş) Umarım sorularıma
cevap verebilirsiniz.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın HDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben az önce
Bir iddia varsa -ben milletvekiliyim,
iktidar partisinin grup başkan vekiliyim- tabii ki o iddiayı araştıracağım;
Türkiyede ne oluyor ne bitiyor, yaşanan gelişmeleri tabii ki yakından
takip edeceğim ve aldığım bilgiyi de Genel Kurulda milletvekilleriyle
paylaştım. Bilginin kaynağını soruyor sayın hatip;
İçişleri Bakanlığı. Siz de talep edin, siz de oradan bilgi
alın.
Bir diğer konu, Mardin, Türkiye Cumhuriyeti devletinin,
diğer vatan toprakları olduğu gibi, 81 ilinin bir tanesidir. Biz
bu 81 ile nasıl gidiyorsak Mardine de gayet öyle gidiyoruz, gitmekteyiz de.
AHMET YILDIRIM (Muş) Kaç kere gittin?
MEHMET MUŞ (Devamla) Burası da bir vatan
toprağıdır. Bu açıdan, bizim oraya gidip gitmediğimizi
sorgulamak kimsenin haddine değildir.
Değerli milletvekilleri, burada özellikle vatandaşlarımız
noktasında hassasiyet gösterilmektedir. Mesele vatandaşımız
değildir, vatandaşımız başımızın gözümüzün
üstünde. Vatandaşımızın can ve mal güvenliğini korumak,
sağlamak Anayasanın bizlere yüklediği en temel sorumluluk ve görevdir.
Bu, hepimizin omuzlarında olan bir görevdir. Bu açıdan, orada yürütülen
operasyonlar vatandaşın can ve mal güvenliğini korumak, teminat altına
almak içindir. Burada bir operasyon var. Kimlere karşı? Canlı bomba
eylemleri yapan, kamyonlarla, diğer araçlarla bomba taşıyıp
Emniyet, güvenlik güçlerini, vatandaşımızı, masum çocukları
katleden, şehit eden teröristlere karşı yapılıyor bu. Vatandaşlarımızın
ihtiyaçlarının karşılanması için, bakın, Jandarma,
Emniyet birimleri ellerinden geleni orada yapmaktadır, azami derecede hassasiyet
yürütülmektedir ama şunu herkes bilsin: Vatandaşımızın
canına kasteden, Emniyet birimlerimize silah doğrultan teröristler mutlaka
ve mutlaka etkisiz hâle getirilmek zorundadırlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (Devamla) Bundan kimse rahatsız
olmasın sayın milletvekilleri. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan, hatip
sözlerimi çarpıttı, Niye Mardine gidiyorsunuz? diye sormadım.
Gidişim kimsenin haddi değildir. diye bana ağır sataşmada
bulundu, İç Tüzük 69a göre sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika
2.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
AHMET YILDIRIM (Muş) Zaten az biraz Mardini ziyaret
etme müktesebatı olsaydı böyle konuşmazdı da
Bakın, ben çok somut soruyorum, hep somut soruyorum:
Abdi Aykut, bu köyden.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ben de somut söyledim.
AHMET YILDIRIM (Devamla) 60 yaşında Abdi
Aykuta işkence edildi, gözaltına alındı, kayıp. 60 yaşında
birini soruyorum. İçişleri Bakanlığına siz ne zaman sordunuz
ve cevabı aldınız bilmiyorum. Dört gündür soruyorum, niye bize bilgi
vermiyor? Bu İçişleri Bakanı sadece sizin İçişleri Bakanınız
mı yoksa Türkiye Cumhuriyeti devletinin İçişleri Bakanı mı?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Türkiye Cumhuriyeti
devletinin İçişleri Bakanı.
AHMET YILDIRIM (Devamla) Size bilgi veremez, herkese
bilgi vermeli o zaman.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Siz de talep edin.
AHMET YILDIRIM (Devamla) Abdi Aykut 60 yaşında,
Koruköyden, kayıp. Nerede? Soruyorum size. Aynı İçişleri Bakanından
bilgi alın getirin.
Bir şey daha sorayım bu fırsatı bulmuşken:
Bakın, dün Figen Yüksekdağın milletvekilliğini düşürdüğünü
iddia eden bir kâğıt parçası burada okundu. İki, Iğdırda
Selahattin Demirtaş ilk duruşmasında hiçbir delil incelemesine gidilmeden
hapis cezasına çarptırıldı. Neydi? Özellikle Sur-Cizre döneminde
Doğubeyazıtta yapmış olduğu konuşmada işlenenin
devlet terörü olduğunu söylüyor. Doğubeyazıttaki konuşmasından
yirmi dört gün önce, grup toplantısında yani yasama sorumsuzluğu
kapsamında grup toplantısında konuşmuş, avukat arkadaşlarımız
Meclis Başkanlığından aldığı CDyi mahkeme sunuyor,
İncelensin. deniyor, incelemiyor. İlk duruşma: Hapis cezası.
Aynı gün, İdris Baluken, tutuklu olduğu dosyadan tahliye edildiği
bir dosyadan itirazla yine tutuklanıyor.
Şimdi yine hukukçulara soruyorum: Tutuklu olduğu
dosyadan tutukluluk sonrası tahliye edilen birinin tahliyesine itiraz müessesesi
var mıdır? Var mıdır Sayın Başkan, size soruyorum.
İşte, bütün bunlar bu ülkenin nasıl yönetildiğinin, gerçekten
nereye götürülmek istendiğinin göstergesidir diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Ahmet Bey,
bir vatandaşınız da Kerkükte çıktı biliyorsunuz, üç ay
önce yeri göğü inletmiştiniz kayıp diye.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan,
ben bu ülkenin bir milletvekiliyim ama bu ülkenin milletvekili ve siyasi partisi
olduğunu ifade edenler de askeri ve polisi şehit eden bu PKK terör örgütüne
çıkıp tek bir kelime söyleyebilmelidirler.
BURCU ÇELİK (Muş) Ezberleyip gelmeyin artık
ya, başka sözler yaratın artık ya, yeter!
AHMET YILDIRIM (Muş) Abdi Aykut nerede, Abdi Aykut?
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) Abdi Aykutu söyle ya,
Abdi Aykuta ne oldu, nerede?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bir de PKKya karşı
söyleyecekler.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
BURCU ÇELİK (Muş) - Abdi Aykutun nerede olduğunu
söyleyin artık, utanın biraz, yeter, gerçekten yeter!
GARO PAYLAN (İstanbul) İşkence var,
işkence!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bakın, burada,
bu Parlamentoda aynı şekilde Hurşit Külter için onlarca gün Hurşit
Külter nerede? Devlet kaçırdı. diye söylendi.
BURCU ÇELİK (Muş) - Abdi Aykut nerede Sayın
Muş, nerede; 60 yaşındaki bir insan nerede?
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) 60 yaşında
ya, sivil.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Nereden çıktın
sonradan? Dağdan, dağdan.
BURCU ÇELİK (Muş) Tamam, neredeyse söyleyin,
orada mı, burada mı, şurada mı, nerede?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hurşit Külter
dağdan çıktı, hatırlatırım bunları, hatırlatırım
bunları.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Şırnak Milletvekili
Leyla Birlik ve arkadaşları tarafından, Temmuz 2015 tarihinden
beri hukuka aykırı bir şekilde gözaltına alınıp
tutuklanan HDP eş genel başkanları, grup başkan vekilleri,
belediye eş başkanları ve diğer parti yöneticilerinin maruz
kaldığı hukuksuzluğun tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla 15/2/2017 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 22 Şubat 2017
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin aleyhinde ilk olarak Aksaray Milletvekili Sayın Cengiz Aydoğdu
konuşacak.
Buyurun Sayın Aydoğdu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
CENGİZ AYDOĞDU (Aksaray) Sayın Başkan,
kıymetli arkadaşlar; Türkiyenin kalbinde, siyasetin, yönetimin, idarenin
merkezinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinde siyasetçilerin terörle iltisaklarını
konuşuyoruz, siyasetçilerin terör sebebiyle tutuklanmalarını, gözaltına
alınmalarını konuşuyoruz; çok tatsız, tuzsuz bir konu.
Siyaset bir yönetim şeklidir, hatta bir hayat tarzıdır, ülkelerin,
milletlerin nefes alma şeklidir diyebiliriz. Büyük milletler siyasetle, siyasetçileri
vasıtasıyla nefes alırlar, hayatlarını tarzısiyasetleriyle
devam ettirirler. Bu, siyasetin varlığına kastedecek bir usulle siyasetin
ve siyasetçinin iş birliği çok üzücü.
Kıymetli arkadaşlar, Türkiye, bir rüyadan arta
kalan son sığınağımız; Milletimizin tarih boyunca
gerçekleştirdiği bütün gayretinin, yüz yıllık cehdinin, emeğinin,
ortaya koyduğu düşün son kalesi, İslamın son kalesi, insanlığın
son kalesi, Türklüğün son kalesi, bayrağının altına sığınan
herkesin, Kürtün, Arapın, vesairenin son kalesi. Şu anda bulunduğumuz
coğrafyada, Türkiye'nin çevresindeki bütün ülkelerde başı sıkışan
bize müracaat edebilir, bize sığınabilir; bizim başımıza
bir şey gelse gideceğimiz hiçbir yer yok, burası bizim için son çıkış.
Buraya nasıl geldik? Ocağımızı su bastı. Biliyorsunuz,
biz dünyanın en büyük devletlerinden birini kurduk. İnsanlık idealinin,
bütün dinlerin, kültürlerin, felsefelerin gerçekleştirmek için ideal edindiği
yönetim tarzını, insan tipini hayata geçiren bir devlet kurduk ve bunu
az buz değil altı yüz yıl yaşattık.
19uncu yüzyılın başında, 1804 Sırp
isyanından beri, kendimizi savunmanın mazeretini aramak durumundayız
bütün dünyaya karşı, Avrupaya karşı, Asyaya karşı,
kuzeyimize, güneyimize karşı. Sırp isyanından beri, burada kurduğumuz
hâkimiyetin temeline saldıran yani 1789 Fransız İhtilaliyle ortaya
çıkan ırkçılık mikrobunun devletimize, hâkimiyetimize, buradaki
hükümranlığımıza, o insanlığın son adasına
saldırısına karşı, bizim varlığımıza
yönelmiş ırkçılık adı altındaki bu soruna karşı
aldığımız tedbirleri savunmak ve mazur göstermek zaruretiyle
karşı karşıyayız.
Bugün, Türkiye, bir var olma yok olma mücadelesi veriyor,
bir beka problemiyle karşı karşıya. Türkiye'nin sorunu yalnızca
ve sadece bir terör sorunu değil; Türkiye, bir var olma yok olma sorunu, hayati
bir sorun yaşıyor. Milletlerarası güçlerin o meşum Şark
meselesinin, 17nci, 18inci yüzyıldan beri devam eden, hatta Haçlı Seferlerinden
beri devam eden Şark meselesinin devamını yaşıyoruz. Şu
anda ülkemizde terör dediğimiz şey, süper güçlerin kanlı dansından
başka bir şey değil, bunu çok iyi biliyoruz. Terör bir siyaset etme
aracı değil ki arkadaşlar, terör bir siyasi usul değil. Terör
bütün dünyanın korktuğu, şu anda bütün demokrasilerin tir tir titrediği
kanlı şiddet usulü. İnsanlığın özüne, varlığına
yönelmiş, insanların bir arada yaşama felsefesine yönelmiş,
insanlığın bulduğu bir arada yaşama, bütün oluşumlara
yönelmiş kör, inatçı, bilinçsiz, insan hayatına kasteden bir kanlı
vahşet usulü.
Avrupa devletleri geçtiğimiz yıllarda, hatta
son zamanlarda, bu terörle karşı karşıya kaldıklarında
şuursuzca, telaşla ve panik içinde hiçbir usulü dinlemeden, demokrasiyi
askıya alarak çok kanlı tedbirler alabiliyorlar. Ama onu evinden dışarı
çıkarıp, terörü evinden dışarı çıkarıp bizim
evimizde oynanan uluslararası bir oyun hâline getirdikleri zaman, terör onlar
için bir ölüm kalım meselesi olmaktan çıkıp oradan faydalanılacak,
istifade edilecek bir opportunity, bir fırsat hâline geliyor.
PKK terörü, kıymetli arkadaşlar, bir Kürt sorunu
değildir. PKK terörü, ülkemize yöneltilen ve maalesef bizim kendi çocuklarımızı,
Kürt çocuklarımızı kullanan uluslararası kanlı bir tehdittir.
PKK terörüne karşı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çatısı altında
siyaset yapanların açıkça tavır alamaması milletimizi yaralıyor.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin çatısı altında Türk devletinin bir
parçası gibi siyaset yapan bir birimin veya siyasetçilerin PKK terörü karşısında
sessiz kalması siyasetin, hatta Kürt sorununun anlamını kaybettiriyor.
Eğer Türkiyede Kürtlerin çözülecek meseleleri varsa PKK terörü bunu imkânsız
hâle getiriyor, Kürtler ile Türklerin arasındaki iletişimi koparıyor.
Burada bizim her gün yüz yüze geldiğimiz, selamlaştığımız,
merhabalaştığımız arkadaşlarımızın
PKK terörüne sessiz kalması, PKKnın açtığı yaraları
bizim için aynı zamanda bir kalp yarası hâline getiriyor. Devletimizin
terörle mücadelesi meşrudur arkadaşlar. Her devlet kendi varlığına
yöneltilen, toprak bütünlüğüne, üniter yapısına yöneltilen bir talebe
çok şiddetli karşılık verir. Terör, Türkiyede siyaseti ve bilhassa
HDP siyasetini anlamsızlaştırıyor; bunu görmemiz lazım,
bunu arkadaşlarımızın görmesi lazım. Çocuklarımızı
teröre kurban verirken meselenin özünü kaybedip teferruatla ilgilenmek, bu işin
usulüyle ilgilenmeyip Asıl bu işin maksadı
, Bu, nereden kalıyor,
nereye geliyor, nereye gidecek?, Bunun nereden başladığı
,
Bu kadar desteği nasıl buluyor? ve Nihayete erdiğinde nasıl
bir netice ortaya çıkacak, nasıl bir dünya ortaya çıkacak? sorularını
geriye bırakıp küçük küçük olaylarla, lokal olaylarla ilgilenmek
Elbette
onlar da insanlık açısından çok önemlidir ve Türk devletinin varsa
suistimali onlar da çok önemlidir, üzerine gidilmelidir. PKK terörüyle veya herhangi
bir terörle, DEAŞla, IŞİDle, FETÖyle mücadele edilirken hukuka
bağlı kalmak devlet olmanın vasfıdır ancak terörün amacını
es geçerek sadece bunlarla ilgilenmek sanki terörün amacıyla ortaklaşmak
gibi
Ben kesinlikle böyle bir şeyin olduğunu düşünmüyorum ama bu
siyasetin meşruiyetinin yeniden tesisi için teröre karşı ortak, kesin,
açık, net bir dille tavrımızı ortaya koymalıyız. Aksi
hâlde, milletimizin, kamuoyunun talebiyle geçtiğimiz aylarda siyasetten teröre
destek veren, terörle iş birliği olduğu düşünülen, kamuoyunda
öyle bir zehaba yol açan insanların yargılanması isteği bir
kamuoyu talebi olarak geldi; biliyorsunuz, burada muhalefet partilerinin de desteğiyle,
milletvekili arkadaşlarımızdan varsa terörle ilgisi olanların
yargılanması yolu açıldı. Bu, bir devletin kendini koruma tabiiliği
içerisinde cereyan eden bir şeydi.
Burada, yine, hepimize düşen şey: Bizim devlet
olarak varlığımızın, -Bir arada, birlikte kederde, kıvançta,
diyoruz ya- birlikte yaşamamızın garantisi, geleceği, istikbali
konusunda idarenin esasları, demokrasinin, temel insan haklarının
esasları üzerinde mutabık kaldığımız gibi terörün
kötülüğü üzerinde de mutabık kalıp, bunu, önce birbirimize, sonra
ülkemize, sonra bütün dünyaya ilan etmeliyiz.
Hepinize hürmetlerimi arz ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aydoğdu.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin lehinde
son olarak İstanbul Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkulu konuşacak.
Buyurun Sayın Tanrıkulu.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bu Abdi Aykutla ilgili bilgi vereyim. Abdi
Aykutun fotoğrafı bu, hâli de bu. Eğer Sayın Muş bakarsa
bu fotoğrafa.
Avukatların bana verdiği bilgiye göre kendisi 17sinde gözaltına
alındı, 18inde Mardin Devlet Hastanesine kaldırıldı, şu
anda göğüs cerrahisi bölümünde ve jandarmada, gözaltında getirildiği
hâl bu. Sayın Muş, Abdi Aykut. Bu bilgiyi bana İçişleri Bakanı
değil, sahadaki avukatlar verdi, bunun da bilinmesini isterim. Teröre lanet
olsun, yapanlara lanet olsun, terör yöntemine lanet olsun, ama insanları bu
hâle getirenlerden de hesap sormak bu Meclisin görevi, hepimizin görevi. Bunu Başbakanlığa
sordum, henüz bir yanıt gelmedi değerli arkadaşlar. Bana bildirilen
bunun gibi 38 vaka var, köylülere gözaltında işkence vakası var,
aksi varsa Bakanlık açıklasın. Bu fotoğraf da biraz önce, bugün,
gündüz saatlerinde bana Mardinden avukat arkadaşlar tarafından gönderildi.
Getirildiği durum bu. Eğer göğüs tüpü takılmasaymış
ölecekmiş. Hastanede durumu bu. Bilmenizi istiyorum.
Değerli arkadaşlar, çok ağır bir
dönem yaşıyoruz gerçekten. Ben 80li, 90lı yıllarda -hep burada
söylüyorum- yani zorunlu olarak, o ortamdan kaynaklı olarak ceza avukatı
oldum, insan hakları hukuku üzerine çalıştım. O dönemin insan
hakları ihlalleri beni hukuk doktoru yaptı. Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesine ilk giden avukatlardan bir tanesiyim. Hukuk doktoru oldum o nedenle,
insan hakları ihlalleri nedeniyle hukuk doktoru oldum ama inanın, sizin
bu döneminizde eğer akademisyenlik falan yapsaydım profesör olurdum, ihraç
edilmeseydim eğer. (CHP sıralarından alkışlar) Çünkü insan
haklarının bütün alanları bakımından en dipteki bir dönemi
yaşıyoruz. İslami literatürde gayretullah kavramı vardır
yani Allahın tahammül edemeyeceği sınırı gösterir. Gerçekten
o sınırı aşmış durumdasınız.
Bakın, siz iktidar milletvekillerisiniz, size kimse
ulaşamıyor ya da bu konularda size bir şikâyet gelmiyor ama bize
her gün yüzlerce, yüzlerce şikâyet geliyor. OHALden sonraki tablo berbat,
bütün alanlar bakımından berbat. Yani milletvekillerinin buradan, bu Meclisten
aynen kamudan ihraç gibi ihraç edilmesini söylemiyorum. O vahim bir durum tabii
bu Parlamento tarihi bakımından ama 200 bine yakın tutuklu var. Sadece
geçen yıl cezaevlerinde ölen insan sayısı 310, bakın 310. 2010-2015
yılları arasında 432 faili meçhul cinayet var. Bunların teker
teker isimlerini ben burada saydım. OHALden sonra sokağa çıkma yasaklarında
ölen çocuk sayısı 30. 300den fazla sivil ölüm var ve bunların dışında
yakılan, yıkılan, yerle bir edilen yerler var. Evet, hendek yanlış,
hendeği yapanlara da lanet olsun ama insan haklarını, yaşam
hakkını gözetmeden nasıl yapacağız bütün bu işleri?
Ve burada, bu gruptan insan hakları konusunda, temel haklar konusunda herhangi
bir itiraz gelmiyor, herhangi bir itiraz.
Yargı berbat değerli arkadaşlar, berbat
yargı. Yargının bu kadar kötü olduğu bir dönem hiç olmamıştı
Türkiyede, sıkıyönetim dönemleri dâhil olmak üzere. Devlet güvenlik mahkemelerinin
yargısı bile bu kadar berbat değildi değerli arkadaşlar.
Doğrudan doğruya iktidardan talimat alan bir yargı anlayışı
var, doğrudan doğruya.
Bakın, ben bir avukat olarak şunu anlamam,
anlayamam: 4 Aralık 2013 tarihli Anayasa Mahkemesi kararı var, Mustafa
Balbay kararı. O kararın Türkçesi şudur değerli arkadaşlar:
Milletvekili eğer seçilmişse onun seçenlerin iradesine saygı gösterilmelidir,
tabii ki yargılanabilir ama tutuklanamaz. diyor Anayasa Mahkemesi, Seçme
ve seçilme hakkına aykırıdır. diyor. Anayasa Mahkemesinin bireysel
başvuru üzerine vermiş olduğu karar; bizim mahkememiz, bu üyeler
Bakın, bir grup başkan vekili tutukluydu ayın 30unda. Diyarbakırdaki
mahkeme bunu gerekçe göstererek, gerekçesine bunu alarak tahliye kararı verdi.
Evet, doğru. Aynı gün, aynı adliye içerisinde başka bir mahkeme
serbest bırakılan 2 milletvekilini tutukladı değerli arkadaşlar;
aynı gün, aynı bina içerisinde, aynı adliye içerisinde. Serbest bırakılan
grup başkan vekili on yedi gün sonra yine aynı yerdeki mahkeme tarafından
tutuklandı. Yani, burası Türkiye değil mi, burası adliye ortamı
değil mi? Niye bunlardan bir tek cümle etmezsiniz? Neden etmezsiniz? Neden
yargının durumuna, insan hakları bakımından bu kadar berbat
hâle gelişine göz yumarsınız, neden? Hesabınıza geldiği
için mi? Evet, düşüncelerine katılmayabilirsiniz, benim de katılmadığım
düşünceleri var ama temel hakları, bu Parlamentonun onurunu savunmak bizim
hakkımız değil mi, hepimizin hakkı değil mi? Ama, bunları
maalesef yapamıyoruz.
Bakın, Ahmet Necdet Sezer döneminde Cumhurbaşkanına
hakaretten sadece 26 tane dava var. Şimdi 2 bin var, 2 bin; 2 bine yakın
dosya var. Kimse ağzını açamıyor, hiç kimse; hiç kimse ağzını
açamıyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın Hatip, özür
dilerim.
Sayın Başkanım, özür dilerim, şimdi
içerideki televizyonlar kapalı, konuşmacının konuşmaları
da gösterilmiyor.
BAŞKAN Sayın Tanal, lütfen
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ama, çok önemli bir şey,
televizyonun açık olduğu bir saat.
BAŞKAN Yani, duyarlı olduğunuzu ortaya
koymak için çaba sarf ediyorsunuz ama bunu yaparken bir yandan da Meclisin düzenini
bozuyorsunuz, konuşmacı kürsüde. Buraya gelip bana söyleyebilirsiniz bunu.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ama, Meclis TV yayını
yok Sayın Başkan.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Efendim, böyle
bir şey varsa açsınlar ama.
BAŞKAN Buraya gelip söyleyebilirsiniz bunu Sayın
Tanal. Burası istediğiniz zaman konuşabileceğiniz bir yer değil.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, izin istedik
sizden.
BAŞKAN Buraya gelip söyleyebilirdiniz. Lütfen
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ama, bu kadar gergin olmanızı
gerektiren bir neden yok ki.
BAŞKAN Sürenize ekleyeceğim Sayın Tanrıkulu.
Buyurun.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Tamam efendim.
Yargı bakımından bu kadar berbat bir ortam
var. Bakın, gazeteci Deniz Yücel sekiz gündür gözaltında değerli
arkadaşlar. Kendisine sorulan tek bir soru yok, tek bir soru yok ama kanun
hükmünde kararnameyle gözaltı süresini ilk önce otuz gün, sonra on beş
gün yaptınız. Ya, bir gazeteci sekiz gün neden gözaltında tutulur,
neden gözaltında tutulur? Reinayı bombalayan terörist sekiz gün gözaltında
tutulmadı, sekiz gün. Nedeni ne? Bir bakanla ilgili olarak haber yapmış
olması. Yani, orada tutularak cezalandırılıyor. Sekiz gün neden
gözaltında tutulur değerli arkadaşlar? Bir gazeteciye emniyetin soracağı
sorular sekiz günü alır mı, değerli arkadaşlar, alır mı
sekiz günü?
Almanyadan ikide bir itirazlar geliyor, hiç bunları
duymuyorsunuz. Neden bu sekiz günlük gözaltına ilişkin bir cümle bir şey
söylemiyorsunuz? Yedi gün niye on beş güne çıkarılıyor?
Değerli arkadaşlar, 153 gazeteci hapiste. Türkiye
bundan dolayı her gün ama her gün başka yerlere hesap vermek durumunda
kalıyor, her gün. Peki, niye sormuyorsunuz? Darbecilerin davası açıldı,
hepsinin davaları açılıyor, teker teker görülüyor, ya bu gazetecilerin
davaları niye açılmıyor? Darbe yapanların davası açılıyor.
Bunları açmak kolay ama Cumhuriyet gazetesinin yöneticilerinin, yazarlarının
davalarını -yüz günden fazladır sürüyor- açmak mümkün değil.
Bu itirazları siz yapmadığınız sürece, sizler de yapmadığınız
sürece bu toplumda ortak bir vicdanı yakalayamayız, yakalamamız mümkün
olmaz ve Türkiyenin bir insan hakları ihlalleri cehennemine dönüştürülmesine
göz yummuş oluruz, göz yummuş oluruz.
40 bin kişi tutuklandı değerli arkadaşlar,
40 bin kişi. 110 bin kişi ihraç edildi. Akademisyenler
4 binden fazla
ihraç var değerli arkadaşlar, 4 binden fazla ve yargı yolları
kapalı. Şimdi, uyduruk bir iç hukuk yolu oluşturuldu, daha göreve
başlamadı. İki yıl sürecek. İki yıldan sonra idare
mahkemesi iki yıl sürecek, sonra üç yıl Anayasa Mahkemesi sürecek, sonra
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi sürecek; Ölme eşeğim yaz gelsin.
mantığı. Bunlardan vazgeçmelisiniz, bir an evvel normalleşmeyi
sağlamak için adım atmalıyız.
Şunu da ifade etmek durumundayım: Bakın
Allahın lütfu. dediğiniz bu darbe girişiminden referandum nedeniyle
faydalanıyorsunuz. Bütün medyaya el koyarak, bütün medyaya el koyarak, bütün
muhalifleri içeriye atarak, susturarak bu ortam içerisinde Anayasa oylaması
yaptırmaya çalışıyorsunuz. Peki, şartlar eşit mi,
dürüst mü, adil mi? Adil ve dürüst seçim sadece ve sadece oylama gününü ifade etmez,
oylama sayım işlemlerini ifade etmez, seçim sonuçlarına hile karıştırmamayı
ifade etmez, aynı zamanda bütün sürecin adil ve dürüst olmasını ifade
eder. Peki, bu süreç adil ve dürüst mü? Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine
ve Avrupa Konseyi Genel Sekreterliğine bildirimde bulundunuz 21 Temmuzda, temel
hak ve özgürlükleri kısıtlayacağınızı ifade ettiniz.
Temel hak ve özgürlüklerin kısıtlandığı bir ortamda -Anayasa
gibi- toplumun bilgi alması gereken, kamuoyu oluşturması gereken
bir ortamda referandum yapılabilir mi, neresi adil ve dürüst? Bakın, geçmişe
dönüp baktığınızda, gerçekten dönüp baktığınızda
bu durumdan utanılacak, Parlamentonun bu sessizliğinden utanılacak,
Parlamentonun kendi itibarına, kendi meşruluğuna bu kadar çok gölge
düşürülmesinden utanılacak diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanrıkulu.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin aleyhinde
son olarak Adıyaman Milletvekili Sayın Adnan Boynukara konuşacak.
Buyurun Sayın Boynukara. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, üzerinde yanlış
bilgilerin servis edildiği, yanlış tartışmaların yürütüldüğü
alanlardan birisi de yargısal süreçlerdir. En kolay yapılan eleştiri,
yargı ile yürütme arasında ilişki olduğuna ilişkin ifadelerdir.
Bunun doğru olduğunu, bunun bilgiye dayandığını söylemek
mümkün değil, bunlar genellikle siyasi değerlendirmelerdir. Hatta buna
ilişkin konuşmaların içeriğine baktığınızda,
konuşma bütünlüğü içinde birbirini tekzip eden ifadelerin olduğunu
görürsünüz. Soyut bir suçlama, bu nedenle de hukuki değerlendirme olarak bakmak
oldukça güç. Siyasi düşüncelerimize göre, siyasi pozisyonlarımıza
göre farklılık arz eden bir zeminde yürüyor bu tartışmalar.
Kuşkusuz, tutukluluk, kişi özgürlüğü ve
güvenliği hakkını yakından ilgilendirmesi nedeniyle hassas olunması
gereken, üzerinde dikkatlice davranılması gereken bir konudur, bir koruma
tedbiridir. Tutuklama nedenleri objektif olarak var olsa dahi, tutukluluk süresi,
tutukluluk gibi konular önemle takip edilmelidir. Tutukluluğun zorlaştırılmasına
ilişkin düzenlemeleri bu Meclis kabul etti.
Başta ifade ettiğim siyasi ve siyaset suçlamalarının
doğru olmadığını anlamak için bu konudaki bazı düzenlemeleri
hatırlamakta fayda var. Bu ülkede adalet bakanları 2005 yılına
kadar cumhuriyet savcılarına talimat verme yetkisine sahipti. Bu düzenlemeyi
Meclis 2005 yılında kaldırdı. Uygulayıcıların,
yargıçların tutuklama konusunda daha özenli olmaları için tutuklama
kararlarının somut gerekçelere dayandırılmasına ilişkin
yasal düzenlemeler yapıldı. Adli kontrol uygulamasının kapsamı
genişletildi. Adli kontrol tedbirlerinin uygulanması bakımından
süre sınırı kaldırıldı. Yani, tutuklama sebepleri
varsa dahi hâkim isterse adli kontrol tedbirleriyle kişiyi tutuksuz yargılayabilir.
Bu ve benzeri düzenlemeleri dikkate aldığımızda, siyasetin,
Hükûmetin tutuksuz yargılama konusunda üzerine düşeni yaptığını
söylemek mümkündür. Dolayısıyla, bunun dışındaki değerlendirmelerin
tümü yargının işidir. Siyaset kurumu gerekli düzenlemeleri yapar,
yargı da yapılan düzenlemeler doğrultusunda uygulama süreçlerini
takip eder. Yargının yaptığı faaliyetlerden hareketle siyaset
kurumunu eleştirmek doğru değildir. Aynı binada bulunan iki
ayrı mahkemenin iki ayrı karar verdiğini ifade etmek dahi yürütmenin
bu işin ne kadar dışında olduğunun en somut göstergesidir.
İlgili önergede gözaltı sürecinde kötü muamelelerin
olduğu da iddia edilmektedir. Buna ilişkin somut şikâyetler varsa
bunları takip etmek hepimizin görevi, vazifesidir. Meclis İnsan Hakları
Komisyonu bu tür çalışmaları yapıyor ve yapmalıdır.
Hepiniz hatırlarsınız, bundan birkaç gün
önce, Ahmet Türkle ilgili bir fotoğraf yayınlanmıştı.
O fotoğraf üzerinden çok ciddi bir algı yürütüldü, Ahmet Türke yapılan
muameleyle ilgili değerlendirmelerde bulunuldu ancak bunun doğru olmadığını
Ahmet Türk kendisi ifade etti yani oradaki nezaketi kendisi açıklamıştı.
Sadece hatırlatmak istedim. Dolayısıyla asıl olan, doğru
bilgiler üzerinden gerekli süreçleri işletmektir. Eğer birileri keyfî
olarak kötü muamelede bulunuyorsa, eğer birileri keyfî olarak yanlış
işlerin içindeyse yapılması gereken şey yasal süreçleri işletmektir.
Meclis İnsan Hakları Komisyonunu bu konuda çalışmaya davet etmektir,
Meclis İnsan Hakları Komisyonunun gündemine getirmektir. Eğer bunlar
yapılmıyorsa o zaman farklı bir amaç vardır diye düşünmek
mümkün. Yargı gündemine getirildiği zaman, özellikle kötü muamele ve işkenceyi
hepimizin takip etmesi lazım; kim olursa olsun, kime karşı yapılırsa
yapılsın bize düşen kötü muameleyle mücadele etmektir. Bu konuda
bizim en ufak bir kaygımız, tereddüdümüz, çekincemiz yok. Devletin görevi
yasayla, hukukla belirlenmiştir. Yargının yapacakları bellidir,
siyasetin yapacağı bellidir. Yargı, uygulayıcılar, kolluk,
kendisine çizilen sınırların dışına çıkıyorsa
ilgili kurumların onları sınırlara çekme mecburiyeti vardır.
Bunun için de bilmek gerekir, haberdar olmak gerekir.
Milletvekillerinin dokunulmazlıklarına ilişkin
süreçleri, biraz önce gündeme geldiği için kısa bilgi olarak paylaşayım,
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü takip
eder. Dolayısıyla da Adalet Bakanlığı Ceza İşleri
Genel Müdürlüğü, Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasama dokunulmazlığına
ilişkin yeni düzenleme kabul edildikten sonra ilgili savcılardan var olan
süreçlere ilişkin bilgi istemiştir. Bu, Bakanlığın, Bakanın
kendi tasarrufunda olan bir konu değildir; bu, Ceza İşleri Genel
Müdürlüğünün rutin bir uygulamasıdır. Buradan farklı bir anlam
çıkarmak doğru değil. Onu ifade etmek için söylüyorum.
Sonuç olarak şunu ifade edeyim, gayet açık
yüreklilikle söylüyorum: Kime karşı yapılırsa yapılsın,
kim yaparsa yapsın, yanlış uygulama, hukuksuz uygulama söz konusuysa
gündeme getirelim, hep birlikte takip edelim ama somut bilgiler, somut veriler ve
somut bir biçimde İnsan Hakları Komisyonu da bu işi yapıyor
diye düşünüyorum.
Hepinize selam sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Boynukara.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan, sadece
kayıtlara geçmesi açısından
BAŞKAN Buyurun Sayın Yıldırım.
AHMET YILDIRIM (Muş) Şimdi, Sayın Boynukara
haklı olarak Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün
bir tasarrufundan söz etti. Yalnız şunu bilelim: Bakın, bir fezleke
varsa -siz bizden hem hukukçu olarak hem şu Mecliste daha tecrübeli biri olarak
iyi bilirsiniz ki- başsavcılık aracılığıyla Adalet
Bakanlığına ve oradan buraya gelir. Ya değilse, tersinden işleterek
Bakanlığın başsavcılıklardan böyle bir şey isteme
yetkisi ve tasarrufu yok.
BAŞKAN Evet.
AHMET YILDIRIM (Muş) Yani, fezlekelerin başsavcılıklardan
Bakanlığa, oradan buraya gelmesi söz konusudur. Ya değilse, Bakanlık,
Meclisten bağımsız, başsavcılıklardan bütün bir partinin
vekilleriyle ilgili bilgi, belge isteme yetkisine sahip değil.
BAŞKAN Evet, teşekkür ederim.
GARO PAYLAN (İstanbul) Sayın Başkan,
karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.54
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Fatma KAPLAN HÜRRİYET
(Kocaeli)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 73üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısı arayacağım.
Öneriyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında çelişki var, elektronik
yapalım.
İki dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.11
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.29
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Fatma KAPLAN HÜRRİYET
(Kocaeli)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 73üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Halkların
Demokratik Partisi grup önerisinin ikinci oylamasında da karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
vardır, öneri kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
turizmin canlandırılması yollarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/289)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 22 Şubat 2017 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 22/02/2017 Çarşamba günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin,
İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
CHP
Grup
Başkan
Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme
ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan Turizmin canlandırılması yollarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla (10/289) esas numaralı Meclis Araştırma Önergesinin
görüşmesinin, Genel Kurulun 22/02/2017 Çarşamba günlü (bugün) birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, sessiz olmanızı
bekliyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin lehinde ilk olarak
İstanbul Milletvekili Sayın Ali Özcan konuşacaklar.
Buyurun Sayın Özcan. (CHP sıralarından
alkışlar)
ALİ ÖZCAN (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Turizm sektörü, cari açığı azaltan, döviz
ihtiyacını karşılayan önemli bir sektördür. Turizm, enerji,
inşaat, tekstil, gıda ve içecek sektörleri gibi 60a yakın sektörü
ayakta tutan bir sektördür.
Sayın milletvekilleri, Rusya, koordinatları
belli olan yeri bombaladı, askerlerimiz şehit oldu, diplomatik becerileri
ve yarım özürle üstünü örttü, gıkınız çıkmadı. Siz
bir uçak düşürdünüz, Cumhurbaşkanı bir taraftan, Başbakan bir
taraftan, bazı kurumların başındakiler, yarış içerisinde
O emri biz verdik. dediniz ve maalesef o süreç çok iyi yönetilemedi ve en sonunda
da Pilot hatasını amma büyüttünüz. diyerek işin içerisinden sıyrılmak
istediniz. Bu bir diplomatik krizdir. Ancak bu kriz bu kadar kötü yönetilebilirdi.
Siyasiler hata yapabilir ama yaptıkları hataların faturasını
yine siyasiler ödemeli ama biz bu krizin faturasını halka ödettik, bu
krizin faturasını turizmde çalışan emekçiler ödedi, turizmden
ekmek yiyen esnaf ve çiftçi ödedi.
Turizm can çekişiyor. Siyaset üstü talepler var.
Bunu siyasi olarak söylemeyeceğim ama Türk Hava Yollarının uçuş
politikasını dinamik hâle getirmemiz gerekiyor. Antalya, Dalaman, Bodrum,
Adnan Menderes, Çarşamba, Kapadokya ve Gazipaşa havalimanlarına direkt
uçuşlar koymak gerekir. Eximbank ve diğer bankalardan turizm sektörüne
uzun vadeli ve düşük faizli krediler sağlanmalıdır. Turizm sektöründe
ödenemeyen vergi ve prim borçları vardır, bunların faizsiz olarak
ertelenmesi gerekmektedir; ecri misil borçları vardır, bunun için de üç
dört yıl erteleme gereklidir. 750 bin dolara indirilen ihracatçı sayılma
kriteri turizmciler açısından uygulanabilir değildir. KDV ve ÖTV
iadesinin mutlaka ama mutlaka turizmciler için de sağlanması gerekir.
Yurt dışında ülkemize karşı olumsuz havanın giderilmesi
için adım atılmalı, tanıtım yapılmalıdır.
Yeşil yıldızlı ve doğaya katkılı tesisler için
sağlanan enerji indirimleri ilgili kurumlarca uygulanmamaktadır. Bu konuya
yetkililer kapsamını da genişletmek suretiyle el atmalıdır.
Su, atık su, katı atık ve emlak vergileri çok yüksektir, ivedi çözüm
bulunmalıdır. Turizmi Teşvik Kanunu günün koşullarına göre
yeniden düzenlemelidir.
Sayın milletvekilleri, turizmi gerçekten geliştirmek
istiyor musunuz? Ama turizm fıtratınızda var mı? Hayır.
Suru yerle bir ettiniz Diyarbakırda, Oradan İspanyadaki gibi Toledo
yaratacağız. dediniz. Egede, İstanbulda, tarihî kültürümüz, tarihî
zenginliklerimiz orada, siz onların yerine parsel bazında imar çıkararak
kuleleri diktiniz, şimdi de diyorsunuz ki: Bu kuleleri kim dikti? Kapalıçarşı
gibi bir varlığımızın farkında değilsiniz. Kapalıçarşı
şu anda pes etmiş, iflas etmiş durumda.
Turist, gelebilmesi için evvela neyi arar? Güvenlik arar,
güvenli ülkeyi arar, bir de hukuk arar, insanların yaşam tarzına
müdahale edilmemesini arar, inanç özgürlüğünün ve düşünce özgürlüğünün
olmasına dikkat eder. Sulukule gibi dünyada eşi benzeri olmayan yeri yıktınız
oralara villa diktiniz, o Roman kardeşlerimizi oradan dağıttınız.
Şimdi amacına uygun olarak onlar kullanılıyor mu?
İşte İstanbul dünya kenti olacak, turizm
kenti olacak. diyoruz ama bunlar Avrasya Tüneliyle, üçüncü köprüyle olmaz, meydanlarla
olur. Meydanları açacaksınız, camilerin, kiliselerin, havraların
etrafındaki bütün o molozları yıkacaksınız ve meydanları
büyüteceksiniz. Meydanı büyük olmayan kent dünya kenti ve turizm kenti olamaz.
Şimdi, beldelerimizi, turizm beldelerimizi büyükşehirlere
bağladınız. 100-150 binlik bir belediyenin belediye başkanı
yaz aylarında 5 milyon insanın sorunuyla karşı karşıya
kalmakta. Gelen turist bilemez ki, kanal işini, yol işini büyükşehir
yapacak diye düşünemez; o beldenin hatası olarak görür. Bu kadar yol yapıyoruz,
bu kadar köprü yapıyoruz, niye turizm gelirini artırmak için buranın
bütün altyapılarını devlet üstlenmiyor, Hükûmet üstlenmiyor? Niye
kanalizasyonunu yapmıyoruz? Niye altyapısını, içme suyunu getirmiyoruz?
Biz sit alanlarını korumak, doğal alanları korumak yerine şimdi
kanun hükmündeki kararnamelerle bunları da ortadan kaldırıyoruz.
2015 yılında turizm geliri 32 milyar, 2016da
20 milyara düştü, turist sayısı 10 milyon azaldı. Rusya krizi,
15 Temmuz krizi ve turizm çöktü. Cumhurbaşkanımız akla hayale gelmeyen
yöntemler ve öneriler ileri sürüyor, Düğün dernek yapalım. diyor. OHAL
ortamı ve baskılar devam ettikçe turist gelmez. Turizmden bahsediyoruz
ama ülkede can güvenliği var mı? Hayır. İstikrar var mı?
Hayır. Kaliteli, yetişmiş, eğitimli personelimiz var mı
turizmde? Hayır. Turizm okullarını açtınız mı on beş
yılda? Hayır. Son zamanlarda Rabia işaretini yapamıyorsunuz,
başka işaretlerden umut içerisindesiniz ama bu millet iki elinin beş
parmağını kaldıracak 16 Nisanda hayır diyecek ve hayırlı
günleri Türkiye yaşayacak. (CHP sıralarından alkışlar)
Ülkeye barış gelecek, huzur gelecek, istikrar gelecek, demokrasi, kardeşlik
gelecek, eskisi gibi komşuluk yeniden güçlenecek, herkes yasal sınırlar
içerisine girmek zorunda kalacak. 16 Nisandan sonra hayırla Cumhurbaşkanı
yerinde kalacak, Başbakan yerinde kalacak, bakanlar yerinde kalacak. Başbakan
diyor ki: Anlamlı bir evet çıkacak. Sayın Başbakan size
buradan sesleniyorum, anlamlı bir hayır çıkacak ve siz çok mutlu
olacaksınız bundan, size müjdeler veriyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Kapadokya bizde, Pamukkale bizde, olağanüstü güzellikte
ve özellikte dağlar bizde, mağaralar bizde, kış turizmi için
harika yerler bizde, kaplıcalarımız var, yayla turizmi var, doğa
turizmi var, tarih ve kültür turizmi var, kıyı turizmi desen en âlâsı
bizde, turizm için dünyanın en genç, kaliteli tesisleri bizde. Bu tesislerin
birçoğunu yatırımcılar size güvenip yaptı. Size güvenip
yapılan beş yıldızlı oteller şu anda turizm çöktüğü
için yüzde 20, yüzde 30 dolulukla ayakta durmaya çalışıyorlar. Ey
Avrupa diye diye turizmi çökerttiniz.
Turizmin canlanmasının hukukun üstünlüğüne
ve insan haklarının yaşanmasına, inanç özgürlüğünün yaşanmasına
bağlı olduğunu burada bir kez daha ifade ediyorum ve biz Cumhuriyet
Halk Partisi olarak genişletilmiş parlamenter rejim teklifimizi sunduk,
işte bu paketi verdik. Bununla ülkede gerçekten özgür iradesiyle karar verebilecek
milletvekilleri çıkacak, genel başkanların iki dudağında
değil, özgür iradesiyle burada halka hizmet edecek milletvekilleri çıkacak.
Turizmin ilacı tektir arkadaşlar, o da Mustafa
Kemal Atatürkün dediği gibi Yurtta sulh, cihanda sulh. (CHP sıralarından
alkışlar) Eğer siz yurtta gerilimi devam ettirirseniz ne turizm olur
ne de yaşam olur ve bunun hesabını elbet verirsiniz.
Teşekkür ederim.
Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özcan.
ALİ ÖZCAN (İstanbul) Süremden önce bitirdiğim
için de teşekkür ediyorsunuz.
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ olun.
ALİ ÖZCAN (İstanbul) Böyle oluyor, acemi
milletvekilliği yavaş yavaş bitiyor tabii.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin
aleyhinde ilk olarak İstanbul Milletvekili Sayın Arzu Erdem konuşacaktır.
Buyurun Sayın Erdem. (MHP sıralarından
alkışlar)
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli milletvekilleri, ekranları başında
bizleri izleyen aziz Türk milleti, saygıdeğer basın mensupları;
Cumhuriyet Halk Partisinin turizm hakkında vermiş olduğu grup önerisinin
aleyhinde söz almış bulunmuş olsam da bir kere lehte oy vereceğimizi
belirtmek isterim. Ondan sonra konuşmama devam edeceğim. Teşekkür
ederim öncelikle.
Turizm, bütün ülkelerin belkemiğidir. Turizm bu
noktada hem kültürel gelişmemizin hem de ülkenin gelişmesinin bir ayna
olarak yansımasıdır. Turizm ülke olarak dünya içerisinde nasıl
geliştiğimizin mutlaka ki göstergesidir. Turizm sektörünün dünyada hizmet
sektörü olarak birinci sıraya yükselmiş olması da önemli bir ayna
tutmaktadır aslında ekonomik gelir noktasında. 1980 yılında
yabancı ülkelere turist amaçlı seyahat eden toplam ziyaretçi sayısı
260 milyon civarında iken bugün bu sayı 1 milyar 184 milyon kişiye
yükselmiştir. Bu da demek oluyor ki neredeyse dünya nüfusunun beşte 1i
farklı ülkelere seyahat etmek koşuluyla başka ülkelere gitmektedir.
Ekonomik büyüklük bakımından önemli bir potansiyel taşıyan turizm
sektörü farklı faktörlerden kolaylıkla etkilenmektedir. Öncelikle bunları
bir görmekte ve gözden geçirmekte fayda var.
Ülkemizi içten ve dıştan kasıp kavuran
terör saldırıları bir taraftan, öte taraftan bunlarla mücadele edip
devlet refleksi gösteren
Bizim de bu manada terörle ilgili mücadeleye desteğimiz
tam. bu konuyla alakalı ülkemizin yurt dışından güvenlikli ülke
olarak maalesef görülmemesi ve hatta ve
Hatta Avrupada turizm acentelerinde karşılaştığımız
bir olayı paylaşmak istiyorum sizinle. Türkiyeye seyahat etmek isteyen
Avrupalı turistler seyahat acentesinden Orası güvenlik bölge değil.
Bakın televizyonu açıyoruz, işte yangın var orada, oraya gittiğiniz
zaman her an bir terör saldırısıyla karşılaşabilirsiniz.
denip başka ülkelere yönlendirdiklerine ben kulağımla, gözlerimle
şahit oldum. Bu da ne demek oluyor? Özellikle Avrupalı turist noktasında
ülkemizde çok ciddi anlamda kanayan bir yara var. Bununla ilgili teşviklerin
mutlaka arttırılması gerekiyor.
Ekonomik büyüklük bakımından önemli bir potansiyel
taşıyan turizm sektörü, dediğim gibi, nelerden etkilenmektedir? Sadece
terörden etkilenmemektedir. Aynı zamanda 15 Temmuz darbe girişimi akşamı
televizyonlara yansıyan hepimizin yüreğinde hissettiği var oluşla
yok oluş arasındaki ince çizgiyi biz Türkiyede nasıl yaşadıysak
eminim ki hem Avrupada hem diğer ülkelerde insanlar da yaşadı. Köprünün
üstünde sözde asker kılığına girmiş olan teröristleri görenler
Evet, biz buraya gittiğimiz zaman her an bir terör saldırısıyla
veya işgalle karşılaşabiliriz. refleksiyle ülkemizi tercih
etmez duruma geldiler. Rus uçağının düşürülmesi bir etken oldu;
bir süre, biliyorsunuz, Rus turistlerin ülkemize gelişiyle ilgili bir azalma
oldu. Evet, tekrar orada ilişkiler düzenlendiği için Rus turistler ülkemize
gelmeye belki devam ediyor. Ama şunu belirtmek istiyorum ki: 2006 ile 2014
döneminde ülkemize gelen ziyaretçi sayısı sürekli artmıştır.
Otelci dostlarımız var, diyorlar ki: Son iki
yıl öncesine kadar kapanan otel, özellikle 50 oda üzeri kapanan otel görme
şansınız yok. Ama son iki yıldır özellikle -ve bunlar
küçük oteller değil, küçük işletmeler değil- 50 odanın üzerinde
odası olan otellerde kapanma sayısı çok fazla ve daha vahim olanı,
50 odanın üzerinde çalışmaya ve hayatını sürdürmeye devam
eden otelci dostlarımızla konuştuğumuzda onlardan aldığım
geri dönüş de şu, diyorlar ki: Biz tedbir almaya devam ediyoruz. Çalışan
sayımızı, 100 kişi çalıştırıyorduk, 50 kişi
çalıştırıyorduk, yarı yarıya düşürdük ama dayanamıyoruz
artık, biz de kilit vurmanın eşiğine geldik. Ve bu konuyla
ilgili, aslında, iktidarın, mutlaka vereceği teşvikleri ve turizm
sektörünü canlandırmayla ilgili tedbirleri bir gözden geçirmesi gerekiyor.
Neler yapılabilir değerli milletvekilleri?
Öncelikle, elimize gelen faturalara, evlerimize gelen faturalara bile baktığımız
zaman, elektriğinden, suyundan, doğal gazından vergi kısmına,
dağıtım bedellerine baktığımız zaman, tüketilen
yakıt bedelinin üstünde çok daha büyük bedeller ödendiğini, iş yerlerinde
bu bedellerin 2-3 katına çıktığını görüyoruz. Gelin,
turizm sektörünü, o anlamda, faturalarına destek vermek suretiyle, en azından
önümüzdeki 2017 yılında -ki daha vahim geçecek görünüyor turizm açısından-
bu şekilde destekleyelim, onlara vergisel anlamda ya da dağıtım
bedellerini bir süreliğine kaldırmak anlamında bir destek verelim.
Yine aynı şekilde, SGK ödemelerinde çok zorlanıyorlar.
Önemli bir bölümü zaten para kazanamadığı gibi, vergi borçlarını
ödeyemiyorlar, yıl sonuna borçlu giriyorlar. Bu kez, gerçekten vergisini ödemek
isteyen dürüst vatandaş, tüccar insan çok büyük zorluklarla karşı
karşıya geliyor ve diyor ki: Ben vergi borcuyla devletime daha fazla
borçlu olmaktansa işletmemi kapatayım daha iyi. diye düşünüyor.
Gelin, o konuda da, SGKyla ilgili, elemanların sigortalarıyla ilgili
bir tedbir alalım, bu konuyla ilgili de bir destek paketi çıkaralım
turizm sektörüyle alakalı.
Yine, aynı şekilde, İstanbul benim seçim
bölgem, orada önemli sıkıntılardan bir tanesi, günlük kiralanan evler.
Bakın, bunlar hem gayrimeşru birtakım sonuçlar doğurmakta hem
aynı zamanda şu an içinden geçmiş olduğumuz hassas sürece de
ciddi anlamda sıkıntı oluşturabilecek olan gayrimeşru yapılanmalar.
Günlük evleri kiralayanlar normalde
Bunu artık turizm amaçlı gelenler
de Biz üç beş kişi ucuz bir evde kalalım. Otele niye gidelim de
günlük kira verelim. diye, ya da Günlük oda kiralayalım. diye o şekilde
tercih edenler de var. Bu konuyla ilgili hem ahlaki olarak tedbir alınması
hem bu anlamda da turizm sektöründe gerekli tedbirlerin alınması yönünde
de bu günlük kullanımlı evlerle alakalı
Bir de vergisini ödeyen
dürüst vatandaşın yaşatılması bakımından da mutlaka
bir tedbir alınması ve bunların gözden geçirilmesi gerekiyor.
Kapalıçarşı
Şimdi, alışveriş
merkezleri ve mağazalar olağanüstü etkilenmiş durumda. Ben yine seçim
bölgem olan İstanbuldan bahsetmek istiyorum. Bakın, İstiklal Caddesinden
başladı yangın çünkü terör saldırıları da oldu. Sultanahmet
Meydanına gidin
Mağazalar derken, bunlar sadece tekstil ürünü satan
ya da farklı eşyalar satan mağazalar değil, inanın yiyecek
içecekle alakalı olan yerlerin tamamı neredeyse boş.
İstanbulda son dönemde trafiğe çıktığınız
zaman -hep şikâyet ettiğimiz bir trafik problemi vardı değil
mi- o trafik problemiyle karşılaşmıyoruz. Bu da demek oluyor
ki ekonomi gerçekten kötü ama bu, turizmin de çok kötü olduğunu mutlaka gösteriyor.
Havalimanından çıktıktan sonra sahil yolundan geldiğimizde özellikle
trafiğin azalmasını görüyoruz.
Kapalıçarşıyla alakalı rakamlara
baktığımızda 3.600 tane iş yerinin 600ünün sene başında
ilk altı ayda kapandığını, geçen sene altı ayda kapandığını,
on ikinci aya kadar kapananların sayısının -henüz net olmadığı
için söyleyemeyeceğim ama- bine yaklaştığını da söylemek
zorundayım. Ben buradan, kürsüden, Kapalıçarşıdaki
Orası
bizim turizmin kalbi; her turist İstanbula geldiği zaman mutlaka önce
bir Kapalıçarşı ziyareti yapar ve oraya gider. Şimdi Kapalıçarşıya
gittiğiniz zaman elinizi kolunuzu sallaya sallaya gezebiliyorsunuz çünkü artık
bir yoğunluk da yok Kapalıçarşının içerisinde.
Kapalıçarşı esnafıyla da paylaştığımız
sıkıntılarda, onlardan gelen sıkıntılarda onların
söylediği özellikle şu, diyorlar ki: Biz zaten iş yeri kirası
ödüyoruz. İşlerimizde siftahsız geçirdiğimiz haftalar var. Gelin,
en azından şu belediyenin her gün başımıza gelip, her hafta
başımıza gelip İşgaliyenizi ödeyin. deyip de 2nci gün
Kilit vurduracağız. dedikleri şeyi çözün.
Ben burada Sayın Bakana da seslendim, burada kendisi
yine aynı şekilde görevdeyken, dedim ki: Gelin, bu konuyla ilgili en
azından bir sene, 2017de Kapalıçarşı esnafının işgaliyesini
kaldıralım, Belediye buradan gelir elde etmesin. Gelin, turizmle ilgili
esnafı yaşatalım. O konuyla ilgili bana yazılı olarak
cevap vereceğini söyledi ancak yazılı cevap hâlâ tarafıma ulaşmamıştır.
Değerli milletvekilleri, turizm ülkemizin kalkınmasının,
hem kültürel hem sosyal kalkınmasının bir göstergesidir, bizim renkliliğimizin
bir göstergesidir. Avrupalı turistin neredeyse hiç tercih etmediği, Yunanistanda
turizmin yüzde 40 oranında arttığı ki kapı komşusu
Ki Yunanistana mutlaka gitmişsinizdir; bir düşünün bakalım, bu güzelim
vatan mı, Yunanistan mı? Avrupalı turistin gelip hayran kalacağı
ülkeyle alakalı aslında biz birazcık tedbir ve önlem alırsak
gerçekten burada meydana gelen olaylarla alakalı o güvenliği hissedeceklerdir.
Devlet refleksinin
Gelen yabancı heyetlerin tamamına anlatıyoruz
bunu. Devlet var olduğu sürece ülke mutlaka dimdik ayakta duracaktır.
Gelin, bir de turizmle ilgili esnafı da canlandıralım,
onlar da boynu bükük kapılarında beklemesinler Bir turist gelsin. diye.
Onlar da farklı kampanyalar yapabilsin. Gelin, onların motivasyonlarını
yükseltelim. Eğer Kapalıçarşı esnafına yarın İşgaliyeyi
kaldırdık. derseniz bilin ki eğer bu ülkede bir seferberlik varsa
-ki Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz inanıyoruz ki bir seferberlik hâli
var- o zaman işte Kapalıçarşı esnafı dâhil olmak üzere
Türkiyedeki bütün esnaf ayağa kalkacaktır, Nasıl turist getirebilirim,
bu ülkeye daha da fazla nasıl gelir sağlayabilirim? diye o mücadeleyi
bizimle birlikte yapacaktır.
Hepinize çok teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Erdem.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin lehinde son olarak,
İstanbul Milletvekili Sayın Garo Paylan konuşacak.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP sıralarından
alkışlar)
GARO PAYLAN (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; turizm üzerine konuşuyoruz. Ben turizm rakamlarına
baktım, ne zaman bu ibre -hani turist rakamları hep yukarı doğru
gider ya- tersine dönmüş diye baktım, 2015in ilk aylarında başlıyor.
Yani Türkiye demokrasi yolundan çıkıp otoriter bir anlayışa
doğru yelken açmaya başladığı andan itibaren turist rakamları
tersine gidiyor. Ne zamanki çözüm iradesinden, barış iradesinden vazgeçmiş,
demokrasi yolundan çıkmış ülkemiz, oteller boş kalmaya başlamış,
turist gelmemeye başlamış, güvenli ülke olma anlayışından
çıkmışız. O açıdan, burada arkadaşlarımız
söylüyor: Turizme şöyle teşvik verelim, böyle teşvik verelim. Turizmin
bir teşvike ihtiyacı yoktu ki, güvenli ülke olmamız yetiyordu, demokratik
bir ülke olmamız yetiyordu. Otelciler yatırımlarını yapıyorlardı
ve oteller doluydu. Oysa bugün İstanbulda geziyorum otelleri yüzde 10 doluluk
ve geçen sene, iki yıl önce 200 dolara sattığı odaları
20 dolara satamıyorlar otelciler, iflas eşiğindeler. Neden böyle
oldu? Çünkü Türkiye Büyük Millet Meclisi güvenlikçi politikalara hapsoldu. Yürütme
ve güvenlik bürokrasisi yalnızca güvenlikçi politikaları dayattı
ve Meclisimiz de buna bir çözüm bulamadı. Çözüm üretemeyen bütün devletler
maalesef bu girdaba kapılırlar.
Oysa bakın, arkadaşlar, 28 Şubat 2015
tarihinde memleketimizde bir çözüm masası kurulmuştu, bir protokol ortaya
konmuştu, herkes çok mutluydu. Bundan çok kısa bir süre sonra o güvenlikçi
bürokrasi Recep Tayyip Erdoğanı da ikna ederek maalesef barış
masasını devirdi ve o günden bugüne yalnızca güvenlikçi politikaları
konuşuyoruz, Meclisimiz herhangi bir çözüm iradesini ortaya koymuyor.
Bakın, 7 Haziran seçimlerine doğru giderken
partimize pek çok saldırı oldu, yüzlerce parti binamız yakıldı.
Seçimden yalnızca iki gün önce Eş Genel Başkanımız Selahattin
Demirtaşın 50 metre ötesinde bomba patlatıldı, provokasyonlar
devredeydi. Buna rağmen inadına barış dedik, bu işte bir
yanlışlık var dedik, gelin bakın dedik yürütmeye ama bakmadı,
bunları etkin soruşturmadı. Seçimden sonra tekrar barış
iradesini konuştuk ama provokatörler devredeydi, Suruç oldu, gelin soruşturalım
dedik, bakmadınız; Ceylânpınarda 2 polisimiz öldürüldü, gelin soruşturalım
dedik, bakmadınız; Ankara gar katliamı oldu, gelin soruşturalım
dedik Meclis olarak, bakmadınız; havalimanı saldırıları
oldu, hiç ilgilenmediniz. Tek ilgilendiğiniz şey vardı arkadaşlar,
neydi Meclis olarak? HDPlilerin dokunulmazlığını kaldırmak
çünkü güvenlikçi politikalılar bunu istiyordu, o dönemin darbecileri bunu istiyordu
ve maalesef, sizler o darbecilerle ideolojik birlik içinde olduğunuz için -yeni
dönemin ideolojisi olarak söylüyorum- darbeye yol verdiniz arkadaşlar, bütün
bu meseleleri Meclis olarak soruşturmadığımız için darbeye
yol verdiniz.
Peki, bu sırada Meclisimiz bunları yapıyordu
da yargı ne yapıyordu? Hani yargıya pek çok suç duyurusunda bulunduk.
Cizre bodrumlarında katledilen arkadaşlarımızla ilgili suç duyurusunda
bulunduk; Suruçla ilgili, Ankara gar katliamıyla ilgili suç duyurusunda bulunduk.
Yargı ne yapıyordu? Yargı, HDPlilerle ilgili fezlekeler yazıyordu.
Özellikle de Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaş, Sayın
Figen Yüksekdağ, İdris Baluken ve pek çok arkadaşımla ilgili
fezlekeler yazıyordu. Fezlekeleri buraya gönderdi, biz de dokunulmazlıklarını
kaldırdık değil mi? Sizler kaldırdınız. Ne oldu? Nereye
vardık? Darbeye vardık arkadaşlar. Sayın Selahattin Demirtaş
o çatışma günlerinde görevini yaptı. Görevi neydi? Bir, yasama faaliyeti
yapmak. Burada hep beraber yaptık yasama faaliyetini. İki, denetim faaliyetini
ve eleştiri faaliyetini yapmaktı. Milletvekillerinin görevi budur, özellikle
muhalefet milletvekillerinin görevi idareyi, yürütmeyi, çoğunluk partisini
uyarmaktır. Çünkü uyarılmayan her güç hata yapar. Biz de görevimizi yaptık,
uyarımızı yaptık. Bakın, bir darbe dinamiği devrededir,
gelin bunlarla ilgili tedbir alalım dedik, dinlemediniz. Nihayetinde Meclisimiz
bombalandı arkadaşlar, Meclisimiz burada bombalandı ve yüzlerce insanımızın,
maalesef, sizler almadığınız tedbirlerle kanına girdiniz.
Bugün kahraman edebiyatı yapıyorsunuz. Oysa bütün bunlardan siz suçlusunuz.
Biz uyarı görevimizi yaptık, dinlemediniz.
Değerli arkadaşlar, Sevgili Selahattin Demirtaş
dün beş ay mahkûmiyet aldı. Bu mahkûmiyet neyle ilgiliydi? Şöyle
bir iddia vardı, isnat edilen suç: Türkiye Büyük Millet Meclisini ve Türkiye
Cumhuriyetini aşağılamaktı. Hani bunlar matbu suç şekilleridir,
savcılara yazdırılır bunlar. Ama Sevgili Selahattin Demirtaş
ne yapmaya çalışıyordu? Meclisi, Türkiye Cumhuriyeti devletini yürütenleri,
idareyi, sarayı uyarmaya çalışıyordu. Bu yol, yol değildir.
Bu işte bir terslik var. demeye çalışıyordu. Bu söylediklerini
Meclis kürsüsünde de söyledi, bizim grup toplantı salonunda da söyledi. Bu
deliller mahkemeye sunuldu ama mahkeme başkanı bunlara bakmaya tenezzül
dahi etmeden mahkûmiyet cezası verdi.
Milletvekillerinin dokunulmazlığı
var, kürsü dokunulmazlığı var. Niçin var bu arkadaşlar? Özellikle
de muhalefet partileri için rahatça eleştirilerini yapabilsinler diye, idarelerin
hatalarını, yürütmenin hatalarını özgürce söyleyebilsinler diye.
Siz yanlış yoldasınız. Cizre, Sur operasyonlarındakilerin
hepsi görevlerinden fazla yetki kullanıp suç işliyorlar, orantısız
güç kullanıyorlar. dediğimiz için mi arkadaşlar? Bütün o komutanlar
bugün FETÖ dediğiniz yapılanmadan mahkûm olmuş durumdalar, hapsedilmiş
durumdalar, tutuklular. Sevgili Figen Yüksekdağın -hani dün milletvekilliğini
düşürdünüz ya Sayın Başkan, sizin okuduğunuz ifadeyle- iddianamesini
yazan savcı bugün FETÖden tutuklu. Mahkûmiyetini veren heyetin tamamı
FETÖden tutuklu. Milletvekillerimize yazılan fezlekelerin, bizim tespitlerimize
göre, yüzde 90ını FETÖ dedikleriniz yazdı ve onlardan mahkûmiyetlerini
alınıp alınıp bugünün, yeni dönemin darbecileri -bu Meclis Başkanlığından
umarım bir daha Sayın Bahçekapılı okumaz ama- oradan okutturacaklar
çünkü yeni dönemin darbecileri eski dönemin darbecileri gibi aynı ideolojiye
sahipler, uyanmamışlar, çözüm önerileri yok, tek bildikleri çatışmaları
büyütmek ama darbeciler çatışma iklimini severler arkadaşlar; bu
da hep bir güç savaşı olarak devam eder. Eğer ki siz eski dönemin
darbecileriyle, yeni dönemin darbecileriyle ideolojik birlik içindeyseniz, mevcut
sorunlarımıza herhangi bir çözüm öneriniz yoksa tek bileceğiniz şey,
yeni dönemin darbecilerinin yazdığı fezlekelerle mahkûmiyetler çıkarmak,
toplumu kamplaştırıp kutuplaştırmak ve pek çok iç karışıklığa
yol açıp darbeleri yaratmaktır.
Doğu Perinçek söyledi, evet
de çıksa, hayır da çıksa ben kazanacağım." dedi.
Ya, bu sözden de mi bir şey anlamıyorsunuz? Gerçekten, arkadaşlar,
bu sözden de mi bir şeye uyanmıyorsunuz? Ben hayır diyeceğim
ama evetler de bana yazacak. demek istiyor. Niye? Çünkü, toplum, yine, bir karpuz
gibi bölündü. Yüzde 50, yüzde 40, ne derseniz deyin, sonucun yakın olacağı
belli, 45-55 arası evetlerin, hayırların çıkacağı
belli. Hayır çıkacağını biliyorum ama hayır da
çıksa evet de çıksa hep beraber kaybediyoruz çünkü kazanan darbeciler
olacak, demokrasimiz olmayacak maalesef. Bizim bu yoldan ivedilikle dönmemiz lazım
arkadaşlar.
Bakın, Nusaybinin Herabe Bava köyünde 1990lı
yılları aratmayan uygulamalar var. Köyün yolu kapatıldı askerler
tarafından, milletvekillerimiz girmeye çalışıyorlar, sokulmuyorlar.
Köyde işkence ihbarları vardı, günlerdir İçişleri Bakanına
çağrı yapıyoruz Gelin, müdahale edin. diye, bir telefon açmaya
bile tenezzül etmiyor İçişleri Bakanı. Bugün gördük, işkence
görüntüleri devrede. 60 yaşındaki, 65 yaşındaki dedelerimize,
ninelerimize işkence yapmışlar oradaki güvenlik görevlileri. Bununla
ilgili, bir bakan gelip buraya bilgi vermiyor. O güvenlikçilerin elinize verdiği
bilgileri yalnızca bize veriyorsunuz. Var mısınız oraya gidip
o işkenceleri incelemeye arkadaşlar? Yoksunuz değil mi? Ama, bu kafada
gittiğiniz sürece maalesef daha çok darbeler, darbe girişimleri, provokasyonlar
yaşarız. Gelin, bu yoldan dönelim arkadaşlar. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan,
grubumuza yönelik, atfen ortaya atılan iddiaların tamamını reddediyoruz,
bizim için yok hükmündedir.
BAŞKAN Müsaade eder misiniz.
Sayın milletvekilleri, dün yaşadığımız
süreçten, anından bugüne kadar bazı konuşmacı arkadaşlarımız
mikrofondan adımı ve mesleğimi, milletvekili olmamdan önceki mesleğimi
kastederek ve söyleyerek konuşmalarında özel olarak şahsıma
bir vurgu yapmaktadırlar. Bunun açıklamasını dün yaptım,
tekrar etmeyeceğim. Bizim elimizdeki gündemi değiştirme yetkisi bizde
değil, gündem neyse onu yerine getiriyoruz, bunu bir kez daha vurguluyorum.
Ha, şunu da söylemek isterim: Benim kararımla,
benim katkımla olan bir iş olduysa Bunu ben yaptım. deme cesaretini
de göstereceğimi bilmenizi isterim.
GARO PAYLAN (İstanbul) Okumama hakkınız
yok muydu Sayın Başkan?
BAŞKAN Yok, yok.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Efendim, Cemil Çiçek
altı ay okumadı Ayşe Nur Hanım, altı ay okumadı.
BAŞKAN - Bakın, milletvekilleri, buraya geldikten
sonra artık yapılacak bir şey yok, lütfen.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Efendim, size atfen
söylemiyorum.
BAŞKAN - Ne yapmak istediğinizi ben anlayamıyorum
gerçekten.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Cemil Çiçek Meclis
Başkanıyken altı ay okumadı.
BAŞKAN - Onu bana söylemeyeceksiniz, onu Meclis
Başkanlığına söyleyeceksiniz beyefendi, bana değil.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) İsmail Bey
rahatsız.
BAŞKAN - Tamam, uzatmayalım.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) - İsmail Bey
bu kararı verecek durumda değil.
BAŞKAN - Onu bana değil, Meclis Başkanlığına
söyleyeceksiniz.
GARO PAYLAN (İstanbul) Haberiniz yok muydu?
BAŞKAN - Sizin tarafınızdan sorguya çekilmiyorum,
öyle de hissetmiyorum, cevap da vermeyeceğim.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan, sadece
bir cümleyle
BAŞKAN - Buyurun Sayın Yıldırım.
AHMET YILDIRIM (Muş) Ben de sizin adınızı
ve mesleğinizi andığım için açıklama yapma gereği
duyuyorum.
BAŞKAN Buyurun.
AHMET YILDIRIM (Muş) Burada size dönük herhangi
bir küçük düşürücü veya eleştiri içeren bir söylemde biz bulunmadık.
BAŞKAN Öyle bir şey söylemedim zaten.
AHMET YILDIRIM (Muş) Biz sadece yapılanın
toplum vicdanını incittiğini veya sizin oturumda olmasını
arzu etmediğimiz üzerinden bir ifadede bulunduk.
BAŞKAN Elbette, tabii ki.
AHMET YILDIRIM (Muş) Yoksa, bunu biz, size dönük
böyle bir eleştiri yapma adına söylemedik.
BAŞKAN Tamam, teşekkür ederim, açıklığa
kavuştu.
Tekrar ediyorum: Yani, içinde dâhil olduğum, karar
verdiğim herhangi bir olay olsaydı bunu da korkmadan, cesaretle savunacağımı
da bilmenizi istiyorum, tekrarlamakta fayda var.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin
lehinde son olarak Antalya Milletvekili Sayın Mustafa Köse konuşacak.
Buyurun Sayın Köse. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Aleyhinde efendim.
ALİ ÖZCAN (İstanbul) Yok yok, lehinde konuşacak,
ben biliyorum.
BAŞKAN Aleyhinde.
ALİ ÖZCAN (İstanbul) Hayır, lehinde
konuşacağını söyledi.
BAŞKAN Arkadaşlar çok dikkatli gerçekten,
aleyhinde konuşacak Sayın Mustafa Köse.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) - Bir de lehinde konuşsun
ya.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz, sağ olun.
MUSTAFA KÖSE (Antalya) Sayın Başkan, çok
kıymetli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi hakkında söz
almış bulunmaktayım.
Evet, önce şunu ifade edelim: Biz, Meseleyi mesele
etmezsen mesele kalmaz. anlayışıyla siyaset yapmıyoruz, milletimizin
derdiyle dertleniyoruz, kederleriyle kederleniyoruz ve eğer ortada bir problem
varsa da bu probleme çözüm bulmaya gayret ediyoruz; bu yöndeki makul eleştirileri
de her zaman için alıyor, değerlendiriyor ve gereğini yapmaya çalışıyoruz.
On dört yılda iktidarlarımız döneminde
birçok alanda çok önemli hizmetler yapıldı; eğitimde, sağlıkta,
adalette, emniyette, enerjide, tarımda, bayındırlıkta, ulaşımda
ve tabii ki -gündemimiz olduğu için ifade etmek lazım- turizm alanında
devrim niteliğinde birçok yeniliğe imza atıldı, Türkiye, eskiyle
yani 2002yle kıyaslanmayacak bir noktaya getirildi.
Turizmde birtakım sıkıntılardan bahsedildi.
Elbette bunları, bu sıkıntıların bir kısmını
görüyoruz, yaşıyoruz, şahit oluyoruz ama bu sıkıntılar
sadece Türkiyede değildir. Turizmde yaşanan bu sıkıntılar
özellikle son yıllarda yani 2014 yılından itibaren dünyanın
birçok noktasında yaşanmıştır, yaşanmaktadır.
Avrupada gayrisafi yurt içi hasılaya katkısı 780 milyar dolar olan
ve gayrisafi yurt içi hasılanın yüzde 3,4ünü oluşturan turizm sektörü
2016 yılında bütün dünyada zorlu bir dönem içerisine girmiştir.
Ama bu sıkıntıları söylerken hangi
şartlar altında bu sıkıntıların yaşandığını
da görmek lazım, ifade etmek lazım, bunlara bir bakmak lazım. Türkiyede
Gezi olaylarıyla başlayan operasyonel bir sürecin içerisine girildi yani
Türkiyeye uluslararası anlamda da çok ciddi operasyonlar gerçekleştirildi.
Gezi olaylarında Türkiye yakılıp yıkıldı, 17-25 Aralık
darbe girişimi sonrası
Yine, maalesef 15 Temmuza hep birlikte şahit
olduk ve yaşadık.
ALİ ÖZCAN (İstanbul) 17-25 Aralık darbe
mi ya?
MUSTAFA KÖSE (Devamla) Başkentin göbeğinde
bombalar patladı, şu Gazi Meclis bombalandı. Kendi insanına
silah sıkan, tanklarla insanların üzerine yürüyen, devlet kurumlarına
sızmış Fetullahçı terör örgütünün darbe girişimine şahit
olduk, tanık olduk.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) AKP tarafından
yerleştirilmiş, kardeşim; AKP tarafından yerleştirilmiş
FETÖ.
MUSTAFA KÖSE (Devamla) Milletimizin kahramanlığıyla,
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın dirayetli ve kararlı
duruşuyla, Hükûmetimizin kararlı duruşuyla, elbette muhalefetin de
desteğiyle birlikte, hep birlikte millet olarak bu darbe girişimini bertaraf
ettik. Ama, bütün bunlar dünyanın gözünün önünde oldu. Ayrıca, Rusyayla
bir uçak krizi yaşadık. Uçak krizini yaşadık, bizim hem müttefikimiz
hem de turizm anlamında en önemli ortaklarımızdan biri olan Rusya'yla
ilişkilerimizdeki bu bozulmalar turizmde elbette bizi etkiledi. Ama, bugün
geldiğimiz süreçte Rusya'yla ilişkilerimizi düzelttik ve bu anlamda çok
ciddi bir iş birliğinin içerisine girdik. Dün Rusya'yla ilişkilerimiz
bozulduğunda bizi eleştirenler tekrar Rusya'yla ilişkileri niye
düzelttiniz? diye yine gelip, maalesef, bizi eleştirebildiler.
Tüm bu olumsuzluklardan sonra bu olumsuzlukları
hafifletebilmek amacıyla toplam maliyeti 543 milyon TL olan -sektöre 255 milyon
TL hibe desteği ile 280 milyon TL ödeme yapılmasını içeren-
Turizm Acil Eylem Planı destek paketini 2016 yılı içerisinde uygulamaya
koyduk. Ayrıca, Turizm Bakanlığının genel bütçeden aldığı
pay 2016 yılında yüzde 0,49ken, 2017 yılında yüzde 0,55e çıkardık.
2002 yılı uluslararası turist gelişleri
sıralamasında Türkiye 17nci sıradaydı. Bugün Türkiye 11 basamak
yukarı çıkmış ve 6ncı sıraya yükselmiştir. Bugün
dünyada en fazla turistin geldiği ülkelerden birisidir Türkiye, Avrupa'da 4üncü
sıradadır.
2015 yılı verileri itibarıyla turizm gelirleri
bakımından da Türkiye dünyada 12nci sıradaki yerini korumaktadır.
Dünyanın en fazla turist gelen 6ncı ülkesi,
Avrupa'nın en fazla turist gelen 4üncü ülkesidir Türkiye. 2015 yılında
ülkemize 41 milyon ziyaretçi gelmiştir. Bunların 36 milyon 244 binini
yabancılar, 4 milyon 869 binini de yurt dışında ikamet eden
vatandaşlarımız teşkil etmektedir.
2016 yılında turizmde yaşadığımız
birtakım sıkıntılara rağmen şu veri önemlidir: 2002
yılında 12,4 milyar dolar olan turizm gelirimiz 2016 yılında
1,8 kat artarak 22,1 milyar dolara yükselmiştir. Evet, 2016 yılında
gelen turist sayısında düşme olduğu doğrudur, gelirlerde
de 2015 yılına göre azalma olduğu doğrudur. Bu nedenle birtakım
tedbirler aldık. Turizm sektörünün desteklenmesi çalışmaları
kapsamında 1 Nisan-31 Mayıs ve 15 Eylül-30 Kasım 2015 tarihleri arasında
Antalya, Gazipaşa-Alanya, Dalaman, Milas-Bodrum ve İzmir Adnan Menderes
havalimanlarına tarifesiz uçak seferleriyle turist getiren seyahat acentelerini
destekledik. Bu kapsamda 18 adet A grubu seyahat acentesine toplam 30 milyon dolar
ödeme yaptık. 2016 yılında da bu destekleri vermeye devam ettik.
1 Nisan-31 Aralık 2016 tarihlerinde yine bunlara ilave olarak Kütahya Zafer
Havalimanında da tarifesiz uçak seferleriyle turist getiren A grubu seyahat
acentelerine uçak seferi başına 6 bin dolar destek vermeye devam ettik.
Destekleme kapsamında ayrıca 200 ve daha fazla koltuk sayısına
sahip uçaklarla yapılan tarifesiz uçak seferlerinde en az 150 yolcu getirilmesi
kaydıyla 1 Haziran-31 Aralık 2016 tarihleri arasında da uçak seferi
başına 7.800 dolar ödeme kararını aldık ve bu ödemeleri
gerçekleştirdik. Ayrıca, turizm sektörü için enerji desteği verdik.
2016 yılı için 13,3 milyon TLlik enerji desteği sağladık.
Gençlerimizin turizmde istihdam edilmesi ve turizme yönelik projeler yapması
için de 50 milyon TLlik bir kaynağı ayırarak 2016 yılı
içerisinde harcadık.
Bugün, Türkiye 2002 yılında 127 mavi bayraklı
plajı olan ama 2016 yılında bu sayıyı 3,5 kat artırarak
444 mavi bayraklı plajı bulunan ve bu alanda dünyada 2nci sırada
yer alan ülke olmuştur. Bakanlık belgeli tesislerdeki yatak kapasitemiz
2002 ile 2015 yılları arasında yüzde 88 artmış ve 1 milyon
164 bin 283e ulaşmıştır. Bakanlık belgeli otel sayısı
ise 3.262den 2015 yılı sonu itibarıyla 4.434e yükselmiştir.
2002 yılında Türkiyede işletme belgeli olarak 419 adet 4 ve 5 yıldızlı
otel bulunurken bu sayı 3 katına çıkmış ve 1.223e ulaşmıştır.
Kaldı ki bu oteller de Avrupada da Amerikada da olmayan, son derece kaliteli,
yeni yapılmış ve içerisindeki çalışanları itibarıyla
da dünyanın hiçbir yerinde göremeyeceğiniz hizmeti veren oteller hâline
gelmiştir.
Bakanlık belgeli seyahat acentesi sayısını
da 2,2 kat artırdık ve belgeli seyahat acentesi sayısını,
2002 yılında 4.344 iken 2016 yılında 9.320e ulaştırdık.
Ayrıca turizmde çeşitliliği de öngörüyoruz.
7 bölgede 4 mevsim turizm yapılmasını arzu ediyoruz. Hizmet sektöründe
en çok istihdamı üreten, Türkiyenin ekonomik, sosyal ve diplomatik gücü olan
turizmi geliştirmeye devam edeceğiz. Turizmde planlı gelişmenin
sağlanması, 7 bölge ve 4 mevsime yayılması amacıyla turizmde
planlı gelişme ve sürdürülebilir turizm ilkeleri doğrultusunda geliştirilmenin
sürdürülmesi kapsamında, 2003 yılında 143 olan turizm merkezi bölgesini
2016 itibarıyla 266ya çıkarmış bulunmaktayız. Ayrıca,
dediğim gibi, çeşitliliği artırıyoruz. Mesela buna örnek
olarak termal konaklama sayısının 2016 yılı itibarıyla
137ye ulaştırıldığını ve yatak kapasitesinin
de 57.077ye ulaştığını söyleyebiliriz.
Evet, birçok alanda turizmi geliştirmeye çalışıyoruz,
gayretimiz devam ediyor ama bu noktada şu çok önemli: Türkiyenin bir terör
ülkesi olmadığını, evet PKKyla, DHKP-Cyle, DEAŞla mücadele
ettiğini; yanı başında, evet, Suriyede bir savaşın
bulunduğunu ama Türkiye'nin güvenli bir ülke olduğunu muhalefetiyle iktidarıyla
her planda haykırmamız gerektiğini ifade ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Köse.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın hatip konuşmasında
Cumhuriyet Halk Partisinin adını vermedi değil
mi?
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Vermedi, ima etti.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yok, ima etti ama.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Rusyayla ilişkilerin,
dün Rusyayla ilişkilerin bozulmasını eleştirenler bugün de
düzelmesini eleştiriyor. cümlesini kullanmak suretiyle kamuoyunda da kasıt
olarak CHP anlaşıldı algısı bizde var.
MUSTAFA KÖSE (Antalya) Sizi kastetmedim.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Kastetmedim.
diyor Sayın Başkan.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ya yarası olan
gocunur.
ENGİN ALTAY (İstanbul) CHPyi kastetmedim.
derse mesele yok. Kastı CHP ise sataşmadan söz talep edeceğiz.
BAŞKAN Bakalım
MUSTAFA KÖSE (Antalya) Başkanım, o sözlerimle
CHPyi kastetmedim.
BAŞKAN Kastetmemiş, genel bir ifadeymiş.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Kimi kastetti?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Kimi kastettiğini
açıklasın efendim.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.16
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Fatma KAPLAN HÜRRİYET
(Kocaeli)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73üncü Birleşiminin
Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini
görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkan Vekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1585) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 456) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine
göre temel kanun olarak görüşülen 456 sıra sayılı Kanun Teklifinin
maddelerine geçilmesi kabul edilmişti.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 11inci maddeleri kapsamaktadır.
1inci bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket partisi Grubu
adına Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan konuşacaklar.
Buyurun Sayın Ayhan. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 456
sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket
Partisinin görüşlerini arz etmek üzere söz aldım, yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bahse
konu kanun teklifi de bundan öncekiler gibi, aralarında hiçbir bağlantı
olmayan, konu ve amaç bütünlüğü olmayan fazla sayıda mevzuata değişiklik
getirmektedir. Bu torba kanunlar, her zaman söylediğimiz gibi, kanunların
öngörülebilir ve anlaşılabilir olma vasıflarını da maalesef
yok etmektedir. Ayrıca, yapılan düzenlemeye ilişkin bir etki analizi
de bulunmamaktadır. Bu hâliyle Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları
Hakkında Yönetmelikin ilgili maddelerine de aykırılık teşkil
etmektedir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; teklifin
genel gerekçesinde sosyal güvenlik sisteminde sosyal güvencesi olmayan vatandaşlarımıza
da sağlık imkânı sağlanmasında söz konusu sistemin bazı
aksaklıkları barındırdığından bahsediliyor. Aksaklıkların
ise temelde vatandaşlarımızın sağlık sigortası
prim borcu ödeme alışkanlığı olmaması, sistemin de
basit, sade olmaması olarak gösteriliyor, ifade ediliyor. Sistem basit olsa,
uygulanabilir olsa, erişilebilir olsa problem olmayacak. deniyor. Hâlbuki
bu sistemi kuran, bu değişiklikleri yapan, bunu yasa olarak, tasarı
olarak getiren mevcut AKP iktidarı. Basit olsa ne olacaktı? Vatandaşın
ödeme gücü olmayınca ödeyemeyecekti. Bunun için düzenlemenin yapılacağı
ifade ediliyor. Ayrıca, geçmiş prim borçlarının yapılandırılması
hakkı teklif ediliyor. Teklif 9/1/2017 tarihli. Kaç yıl sonra problemler
hâlâ devam ediyor.
Sayın Bakanım, Denizliden Duran Bey var. Derdini
ne o anlatabildi ne de ben anlatabildim. Buradan size telefon numarasını
da vereceğim. Ben çözemedim, nasıl bir sıkıntısı varsa
bu sistemde, lütfen, siz işe el atın, bunu çözelim. Belki de şu anda
izliyor veya izlemiyor. Ben buna söz verdim, üzerimde kalmasın. Telefon numarası
05384204401. Ben bu zatı muhteremle her akşam, günde en az on beşer
dakika, telefonu açtığım anda mutlaka görüşüyorum. Gerçi maddi
durumunun sıkıntılı olmasından da kaynaklanıyor. Sanıyorum
Denizlili milletvekili arkadaşlar da bununla ilgili muhatap oluyorlar.
Bunlara ilave olarak, Esnaf Ahilik Sandığı
kurulması amaçlanıyor. Ne zaman lazım olacak? Çalışan sigortalıların
ekonomik olarak zor duruma düşmeleri nedeniyle iş yeri kapatma veya iflas
ertelemesi durumunda oluşan gelir kayıplarının telafisi isteniyor.
Demek ki sıkıntı var, ihtiyaç var. Ayrıca, işsizlik ödeneğinin
ödeme tarihinin belirlenmesine ilişkin husus da var.
Teklifte yer alan diğer hususlar: Döviz girişini
artırmak. Problem var mı? Var demek ki döviz girişini artırmaya
çalışıyoruz.
İnşaat sektörünü desteklemek için yabancıların
konut ve iş yeri alımında katma değer vergisi istisnası
sağlanması öngörülüyor.
İnşaat sektörünün maliyeti azaltılıyor.
Nasıl? Tapu harcı farklılaştırılmasına imkân
sağlanıyor. Burada düzenleme tamam mı? Tamam da problem var. Eskiden
konut için yaptığınız hukuki düzenlemelerde, mevzuat düzenlemelerinde
iki senede veya yılda bir kolaylık getiriyordunuz. Bu altı aya düştü,
sonra üç aya düştü, iki aya düştü, şimdi artık haftalık
olmaya başladı. Daha geçen hafta biz bununla ilgili, konutta kolaylık
getirmek amacıyla birtakım düzenlemeleri buradan geçirdik ama şimdi
bakıyoruz ki bu artık ne yapıyor? Yetmiyor. Devamlı ne yapmamız
lazım? Böyle bir şeyi düzenlememiz lazım. Bu neyi gösteriyor? Sektörde
yapısal bir problemin olduğunu gösteriyor. Kentsel dönüşüm tamam,
vesaire tamam ama bu yapısal problemi çözmezsek, gerçekten, sektör birilerinin
üzerinde kalır; bunu buradan da ben ifade ediyorum.
Vergi indirimine ilişkin düzenlemeler var. Damga
vergisi oranlarının farklılaştırılmasına imkân
sağlanıyor.
Devlet Su İşleri tarafından yürütülen
baraj projeleri için kamulaştırma ve iskân çalışmalarının
barajı yapan DSİ tarafından tek elden yürütülmesi ve projelerin süresinde
bitirilmesi
Hasıl olan amaç ise ülke ekonomisine yapılan katkıyı
artırmak.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sizlere
teklifteki bazı maddelerden bahsetmek istiyorum. Birinci bölümdeki 3üncü maddeyle,
1990lı yıllarda Körfez krizi sonucu mağdur olanlara kullandırılan
kredilerden geçen yıl yapılandırma imkânı sağlanan alacaklardan
bakiye kısmının yapılandırılması düzenleniyor.
Söz konusu alacakların -ki bizim dönemimizde de çalışmasını
yaptığımız için yakinen biliyorum- uzun yıllar titizlikle
takip edilememesi, ayrıca Birleşmiş Milletler tazminat sürecinin
ve ortaya çıkan bazı hukuki ihtilafların süreci uzatması ve
karmaşıklaştırması nedeniyle bir ihtiyaç hâline geldiğini
de değerlendirmekteyiz.
Teklifin 4üncü maddesinde vergiye uyumlu mükelleflere
vergi indirimleri düzenlenmektedir. Bunun için bazı şartlar sıralanıyor.
Kanımızca vergi indiriminin vergisini düzenli ödeyen tüm mükellefleri
kapsaması gerekmekte; aksi, eşitsizliğe yol açma potansiyelini barındırır.
Esasen vergilerini düzenli ödemekle birlikte, teklifin kapsamında yer almayan
çalışanlar bir an önce kapsam içine alınmalıdır. Zira,
çalışanlar üzerinde son derece adaletsiz ve ağır bir vergi yükü
bulunmaktadır. Bu vergi yükünün azaltılması iç talebin güçlenmesi
ve ekonomik dengelerin kurulması bakımından da elzemdir.
Bu çerçevede çalışanların asgari ücret
kadar geliri vergi indiriminden yararlandırılmalıdır. Aslında
biz bunu 2007den sonra bir şekilde ifade ettik, Vergisini düzenli ödeyen
dürüst vergi mükelleflerine bir kolaylık sağlayın. dedik. Haddizatında
bir kolaylık sağlanması lazım da bu dünyanın hiçbir yerinde
normal vergisini ödedi diye bir insana indirim yapılmaz. Ne yapılır?
Ona başka kolaylıkları sağlamanız lazım. Çünkü sistemin,
ekonomik durumun iyi olmadığını gösterir, sistemde tıkanıklıklar
olduğunu gösterir. Buna da iyi bakılması lazım.
Şimdi, bu hususlar Milliyetçi Hareket Partisinin
uzun zamandır dile getirdiği ve seçim beyannamelerinde de yer alan hususlardır.
Dolayısıyla bu düzenleme gerekli olmakla birlikte bu hâliyle eksiktir
ve gecikmiştir.
Teklifin 5inci maddesi inşaat sektöründe, özellikle
kamu projelerinde başlangıç maliyetlerinin düşürülmesi amacıyla
damga vergisi muafiyeti getirilmektedir.
İnşaat sektörüne verilen düzenlemelerin her
torbada ayrı ayrı yer alması, işi içinden çıkılmaz
bir şekle sokmaktadır. Bu düzenlemelerin derli toplu bir şekilde
yapılarak uygulanması, sektörün de bizlerin de temennisidir.
Teklifin 7nci maddesinde, yabancılara konut ve
iş yeri satışında KDV istisnası düzenlenmektedir. Türk
vatandaşlarına verilmeyen böyle bir hakkın yabancılara verilmesi
ne kadar kabul edilebilir, hakkaniyetsiz midir ve gayrimillî bir uygulama mıdır,
üzerinde düşünmek lazım. Bu maddenin teklif metninden çıkarılıp
çıkarılmaması veya yeniden düzenlenmesi konusunda ciddi olarak düşünmek
lazım.
Esnaf Ahilik Sandığı kurulması 9uncu
maddede düzenleniyor. Esasen bunu olumlu buluyoruz. Ancak yapılan düzenlemenin
içeriğiyle ilgili eleştiri ve önerilerimiz bulunuyor; maalesef, Komisyon
görüşmelerinde bunlar Hükûmet tarafından dikkate alınmıyor.
Öncelikle, Esnaf Ahilik Sandığı esnafı kapsamalıdır.
Esnaf dışında tacir ve şirket ortaklarının bu kapsama
dâhil edilmesi uygun değildir. Esnafımızın prim yükü hâlihazırda
çok yüksek, yüzde 35ler oranındaki SGK primini ödeyemez hâlde. Bu düzenleme
sonucu, yüzde 2 oranında ilave prim yükümlülüğü de nasıl yerine getirilecek?
Esnafın üzerindeki bu yük mutlaka hafifletilmelidir.
Ayrıca, Ahilik Sandığındaki bir önceki
yıl prim gelirlerinin İş Kurumuna aktarımı konusu kabul
edilebilir bir düzenleme değildir. Bu sandık, kurum için değil, esnaf
için kurulmuştur.
Teklifin 11inci maddesinde, SGK Yönetim Kuruluna başkan
ve başkan yardımcısı dışında, memuriyeti olmayanların
atama ve görevlendirme yapılabilmesi düzenlenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Sayın Bakanım,
gelin SGKyı da Varlık Fonunun içine koyalım. Bir katkısı
olur. Bütün dünyada gördüm.
BAŞKAN Sayın Ayhan, teşekkür ederim.
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Ben çok teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum yüce heyete.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Van
Milletvekili Sayın Bedia Özgökçe Ertan konuşacaktır.
Buyurun Sayın Özgökçe Ertan. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Ben sözlerime, bugün evlerinden binlerce kilometre uzaklıktaki
zindanlarda haksız yere tutulan çok kıymetli, sevgili eş genel başkanlarımızı,
yine, sevgili milletvekili arkadaşlarımı ve haksız yere tutulan
belediye eş başkanlarımızı, parti yöneticilerimizi ve değerli
arkadaşlarımı selamlayarak başlamak istiyorum.
Birhan Keskin der ki: Yol uzun, güzergâh zorlu; ne demeliyim?
/ Zarif kardeşim benim, / Seni aldım yanıma, ikizimi almış
yürüyor gibiyim. / Sana yıldız, sana güneş mi demeliyim? / Günümde
hayret, gecemde hayret istedim. / Yer yer senin gibiyim ben, yer yer kendim. / İnsan
olan yerlerim çok ağrıyor. / Olsun, yine de sen kapanma, bu sıra
benim. / Yerine, bırak, ben incineyim.
Dün itibarıyla, bu Genel Kurul salonu, hem Parlamento
tarihine hem de Türkiyenin siyasi tarihine bir kara leke olarak geçen yeni bir
utanç kararına şahit olmuştur. Sayın Figen Yüksekdağ tek
başına bir kişi değil, bu ülkede demokratik yollarla, tıpkı
sizler gibi seçilen, halk iradesiyle buraya gelen, bu Meclisin üçüncü büyük partisinin
Eş Genel Başkanıdır ve Van halkının yüzde 75 oyuyla
seçtiği vekilidir. Meclis Genel Kurulunda okunan ve Anayasa 84/2 uyarınca
açıklanmaya çalışılan düşürülme kararının bizler
açısından da onu seçen milyonlar açısından da herhangi bir hükmü
yoktur. Onu, hakkında karar veren ve bugün terörist olarak tutuklanmış
olan savcı ve hâkimler değil, bu Meclis değil, milyonlar seçti; onu
halk seçti, halk.
Her sözünüzün halk iradesini referans gösteren durumu
Neden söz konusu bizler olunca halk iradesini hiçe sayıyorsunuz? Halk iradesinin
ne anlama geldiği konusunda idrak sorunu mu var, yoksa bir kısım
halk hiçe mi sayılıyor? Bize oy verenlerin iradesi hangi kefeye konuluyor?
Meclis başkan vekilinin okuduğu kâğıt parçasının,
özü halk iradesini temsil etmek olan hakka müdahale etme, değiştirme ihtimali
dahi yoktur. O yüzden milyonlar nezdinde bu kararın geçerliliği yoktur.
İkinci olarak, okunan karar hem Anayasa hem İç
Tüzük hem de yıllardır oluşmuş olan Parlamento teamüllerine
de açıkça aykırıdır. Anayasa 84e 2nin uygulanabilmesi için
öncelikle İç Tüzükün 135inci maddesinde açıkça düzenlenen hükme, 135in
atfıyla da Anayasanın 76ncı maddesine ve son olarak teamüllere
bakmak gerekirdi. 84e 2 hazırlanırken mantık silsilesinde bir milletvekilinin
Anayasaya uygun olarak dokunulmazlığının kaldırılmış
olduğu ve ikinci olarak, bağımsız ve tarafsız mahkemelerde
yargılandığı, hukuki bir kararın alındığı,
yine, Anayasada açıkça düzenlenen durumlar varsa 84ün uygulanabileceği
varsayılmıştır. Ancak Anayasanın bu kurgusu Anayasanın
özüne ve ruhuna da aykırı olarak, üstelik açık hükümlere de aykırı
olarak çiğnenmiştir.
Milletvekilliğinin kesin hüküm giyme veya kısıtlanma
hâlinde düşmesi hâlinin hangi suçları kapsadığı İç
Tüzük 135 ve 136da açıklığa kavuşturulmuştur. Bu maddeler
milletvekili seçilmeye engel suçların düzenlendiği Anayasa 76ya atıf
yapar, orada da açıkça belirtilmiş. Zaten maddeyi biliyorsunuz ama kısaca
açıklayacağım. Birinci olarak, taksirli suçlar hariç, toplam bir
yıl veya daha fazla hapis cezasından hüküm giyenler; ikinci olarak, terör
eylemlerine katılma ve bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından
biriyle hüküm giymiş olanlar sayılıyor. Bunların arasında
propaganda suçu sayılmamıştır.
Figen Yüksekdağ ESP Genel Başkanıyken
bir cenaze törenine katılmıştır. Mahkeme dosyasındaki delillere
göre ve açıklanan gerekçeli karara göre konuşması yok, slogan attığı
tespit edilememiş, slogan atmamış, döviz taşımıyor
ve bütün bunlara rağmen, sonuçta sadece insani sebeplerle bir cenaze töreninde
bulunduğu için propagandadan ceza verilmiş. Cezayı verenler ise bugün
FETÖ terör örgütü sebebiyle hapiste.
Değerlendirmeye ben şuradan başlayacağım:
Eğer yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı
olsaydı, ülke hukukun üstünlüğü kriteriyle yönetiliyor olsaydı öncelikle
bir cenaze törenine sadece insani sebeplerle katıldı diye bir insan hakkında,
bir kişi hakkında dava açılmazdı zaten. Diyelim ki açıldı,
silahsız ve saldırısız ama düşünceyi kolektif olarak açıklama
biçimi olan toplantı, gösteri yürüyüşü ya da slogan atılan bir ortamda
bulunmaktan dolayı ceza verilmezdi.
Dokunulmazlıkların kaldırılması
meselesinin sadece HDPli vekilleri bu Parlamentodan tasfiye etmek amacıyla
kullanıldığı bugün bu düşürülme kararıyla bir kez
daha açıkça ortaya çıkmıştır. Temel düzenlemeyi etkisiz
kılacak şekilde, Anayasaya aykırı tarzda, savunmaya olanak
tanımadan, geçmişe yürürlü olarak kaldırmak sadece siyasi saiklerle
açıklanabilir bir hâldir, asla hukukla bağdaşmaz. Milletvekilini
tutuklamak, halk yetkisini siyasi rakiplerin gasbetmiş olması asla hukukla,
hakkın özüyle bağdaşmaz. Bu kararın ve sonuçların sorumluları,
öncelikle dokunulmazlıkların kaldırılması oylamasında
evet diyen herkestir. O gün evet diyenler bu sonuçları bile isteye evet
dediler.
Türkiyedeki demokrasi geleneğine AKP eliyle en
ağır saldırıların yapıldığı bir dönemi
yaşıyoruz. Artık yargı bağımsızlığının
zerresinden söz edilemez bir ortamdayız ve tüm uyarılara rağmen bu
mesele gün geçtikçe daha ağır sonuçlara yol açmaktadır. Dünkü karar,
aynı gün Sayın Demirtaş hakkındaki hapis cezası kararı,
yine, tahliye kararına itiraz müessesesi dahi yokken tahliye kararına
haksız bir şekilde itiraz edilmesi sonucu yeniden tutuklanan Sayın
İdris Baluken kararının verdiği mesaj aslında çok açıktır:
AKP, 15 Temmuz darbecilerinin ajandasını, noktasına virgülüne harfiyen
sahiplenmiştir ve uygulamaktadır. İkinci olarak, bu yöntemle, HDPliler
ve muhalifler her an en temel faaliyetleri olan eleştiri haklarını
kullanırken pekâlâ propaganda suçlamasıyla ceza alabilir ve bir gün ansızın
vekillikler düşürülebilir. Bu durum çok açık siyasi bir tehdittir. Tam
da referandum öncesi alınan bu karar hiç tesadüf değildir. HDP kurulduğu
günden beri parti binalarımıza yönelik 400ten fazla saldırı,
10 binden fazla yöneticimizin gözaltına alınması ve 3 bininin tutuklanması,
DBPli belediyelerin gasbedilmesi, 84 eş başkanının tutuklu
olması, kayyum atamaları, milletvekillerimizin tutuklanması ve bu
durumun devam ettiği dünkü kararla da yeni bir sürece girildiği anlaşılan
vekillik düşürme uygulaması, tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde
HDPyi fiilen kapatma ve siyaset dışına itme amacı güdüldüğü
açıkça ortaya konulmuştur ama şunu unutmamalısınız:
HDPyi, barış arayışında olanlar, demokrasi isteyenler
ve özgürlük yürüyüşü başlatanlar kurdu; bu yürüyüş hiçbir engel tanımadan
yoluna devam ediyor. Bu ülkede onca karanlığın içindeki tek umut
ışığıdır HDP. Hiç kimse, hele hele siyasi rakipleri
bu ışığı asla söndüremeyecek. Yöneticilerimizin, arkadaşlarımızın
baskı, zulüm, yok sayma, itibarsızlaştırma girişimleri
ve tüm faşizme karşı duruşları, Kürt halkı başta
olmak üzere, bütün Türkiye halklarına büyük bir moral kaynağı olmuş,
mücadele azmini ve kararlılığını perçinlemiştir.
Demokrasiye sırtını dönüp şiddetle,
baskıyla, tehditle yönetim anlayışı tüm ülkeyi çıkmaza
sürüklemiştir ama Türkiye halkları bu gidişata dur diyeceği
günü çok iyi biliyor; 16 Nisanda Türkiye halkları bu zulme hayır diyecektir.
Bugün Nusaybinin Xerabe Bava köyünde ablukanın
on ikinci günü. On iki gündür tüm sorularımıza rağmen, köylüler,
işkence iddiaları, açık somut deliller ve infazlar karşısında
hâlâ Terörle mücadele ediyoruz. dışında başka bir cevap verilebilmiş
değil.
Az önce sayın milletvekili de anlatmıştı.
Ben, 60 yaşındaki Abdi Aykutu tekrar sormak istiyorum: Abdi Aykut nerede?
60 yaşında. Gözaltında mı, değil mi? Hastanede mi, değil
mi? Nerede? Yoksa öldürüldü mü? Eşi şu an hastanede ve hastaneye böyle
birinin getirilmediği söyleniyor. Bu ağır işkence görüntüleri
ve hâlâ hakkında herhangi bir bilgi verilmemesi karşısında ne
düşünmemizi bekliyorsunuz? Devlet buna acilen bir cevap vermeli. Onun dışında,
39 kişinin köy meydanında açıkça işkenceye maruz kalmış
olduğu bilgisi karşısında izahınız ne olacak? Derhâl
bir açıklama bekliyoruz ve oradaki ablukanın derhâl sonlandırılmasını
bekliyoruz.
Hepinize sevgiler sunuyorum. Saygılar... (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan, İç
Tüzük
BAŞKAN Sayın Yıldırım, sisteme
girmişsiniz, soru sormak için mi, söz almak için mi?
AHMET YILDIRIM (Muş) Bir dakika söz almak için.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
23.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, Başbakanın Van Milletvekili Figen
Yüksekdağ Şenoğlunun milletvekilliğinin düşürülmesine
ilişkin bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
AHMET YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, iki gündür, hatta haftalardır,
özellikle partimize, milletvekillerimize ve yöneticilerimize dönük siyasi soykırım
operasyonu adını verdiğimiz tutuklamaların siyasi bir talimatla
olduğunu söylüyoruz, iktidar partisi hatipleri buna karşı çıkıyor.
Demek ki reddetmenin de bir sınırı var.
Bakın, bugün Sayın Başbakan, Çankaya Köşkünde
bazı medya kurumu temsilcilerini topluyor, farklı konuları ve çoğunlukla
da referandumu değerlendiriyor. Figen Yüksekdağın milletvekilliğinin
düşürülmesine ilişkin olarak sorulan soruya verdiği cevap şu,
aynen okuyorum: Kim olursa olsun, kesinleşen cezası olanın durumu
TBMMde okunur, bundan sonra da devam edecek. Bu bir talimat mıdır? Bundan
sonra kimin milletvekilliğini düşürecekler? Hangi yargısal süreçleri
hızlandıracaklar? Diğer Eş Genel Başkanımız Sayın
Demirtaşın CD çözümlemeleri yapılmadan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET YILDIRIM (Muş) Toparlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen, bir dakika daha
veriyorum.
AHMET YILDIRIM (Muş)
ilk mahkemede Meclisten
alınmış resmî CD kayıtlarının çözümlemesine bile,
delil çözümüne ihtiyaç duyulmadan nasıl ceza veriliyor? İşte bunların
hepsi siyasi iktidarın talimatlarıyla oluyor. Arada böyle Allah şaşırtır,
doğruyu söyletir; bundan sonra devam edecekmiş. Ne gelirse gelsin siyasi
iktidardan geliyor, biz bu kanaatteyiz, Başbakan da bizi doğruluyor. Hükûmet,
bu konuda ivedi olarak Başbakanın bu açıklamayı neye binaen
yaptığını Meclise anlatmalı, bu halkı bilgilendirmeli.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1585) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 456) (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İzmir Milletvekili Sayın Musa Çam konuşacak.
Buyurun Sayın Çam. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; 456 sıra sayılı
Sayın Mustafa Elitaşın vermiş olduğu Gelir Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
birinci bölümü üzerine partim adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Özellikle Gelir Vergisi Kanununu ilgilendiren ama birbiriyle
yaklaşık olarak hiç ilişkisi olmayan onlarca kanun maddesini bu düzenlemeyle
değiştiriyoruz.
İlk olarak, Sayın Elitaşın
vermiş olduğu Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi 8 Şubatta 16 madde olarak Plan ve
Bütçe Komisyonuna verildi, 9 Şubat 2017de de Plan ve Bütçe Komisyonuna çağrı
çıkarıldı görüşmek üzere. Ama aynı tarihlerde, 9 Şubatta,
Sayın Başbakan Binali Yıldırım Vergi Usul Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı'nı da Türkiye Büyük Millet Meclisine veriyor
ve 13 Şubatta Plan ve Bütçeye sevk ediliyor.
Yani, hem Başbakan -Bakanlar
Kurulu kararını- bir tasarıyı hem de AKP Kayseri Milletvekili
ve Grup Başkan Vekili Sayın Elitaş bir kanun teklifini birbirlerinden
habersiz biri teklif biri de tasarı olmak üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine
veriyor ve Plan ve Bütçe Komisyonuna sevk ediliyor.
Şimdi, düşünebilir misiniz
arkadaşlar yani ülkeyi yöneten bir Hükûmet var ve Hükûmetle sürekli koordine
olan bir grup başkan vekili var. Biri tasarı biri de teklif olarak Türkiye
Büyük Millet Meclisine veriliyor ve biri 16 biri de 19 madde olan bu düzenlemelerden
ikisinin 7 maddesi de ortak arkadaşlar ama birbirlerinden haberi olmayan bir
düzenleme.
Bunu şunun için söylüyorum:
Parlamentoda yasa yapma, yasama görevleri o kadar kötü bir noktada ki, iktidar partisinin
Başbakanı ile grup başkan vekili arasında bile o kadar büyük
bir uçurum var ki, birbirinden bihaberler ki böyle bir tasarı ve teklifi Türkiye
Büyük Millet Meclisine veriyorlar ve biz de Mecliste bunları görüşmek
durumunda kalıyoruz arkadaşlar.
Şimdi, Plan ve Bütçe Komisyonuna geldi ve biz Hükûmetin
vermiş olduğu tasarıyı bir tarafa bıraktık, Sayın
Elitaşın vermiş olduğu kanun teklifini görüşmeye başladık
toplam 16 madde olarak. Tabii ki bugüne kadar verilen torba kanunların birçoğunda,
yaklaşık olarak AKP Hükûmetinin on beş yıllık Hükûmeti
döneminde onlarca kez yeniden yapılandırmalar adı altına düzenlemeler
gerçekleştirildi. Bunun ilki 2003 yılında yapıldı, daha
sonra 2006 yılında, daha sonra 2008 yılında, tekrar 2008 yılında,
tekrar 2009 yılında, tekrar 2011 yılında, 2013, 2014, 2016 ve
2017 yıllarında olmak üzere, AKPnin on beş yıllık iktidarı
döneminde, gerek gelir vergisinde gerek sosyal güvenlikte gerekse diğer kanunlarda
-damga vergisi dâhil olmak üzere- tam 11 kez yeniden yapılandırmalar veyahut
da af adı altında yeniden düzenlemeler gerçekleştirmiş.
Peki, neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuluyor? Öncelikle,
üç yılda bir yapılıyordu, daha sonra her geçen gün iki yıla
ve son zamanlarda da bir yıla düştü arkadaşlar. Her bir yılda
bir, yeniden yapılandırmalar yapılıyor.
Bakın, biz ocak ayında bununla ilgili bir düzenleme
yaptık, aralık ayında bir düzenleme yaptık ama yetmedi, şimdi
referanduma giderken tekrar yeniden bir düzenleme yapıyoruz; hem GSSyle ilgili
olarak hem damga vergisiyle ilgili olarak hem de gelir vergisini vermeyen iş
adamlarıyla ilgili olarak yeniden birtakım düzenlemeler yapıyoruz.
Peki, neden böyle sık sık düzenlemeler yapmak
durumunda kalıyoruz? Bunun birinci nedeni, bir defa, Türkiyede gerçek anlamda
hem gelir vergisinin hem de kurumlar vergisinin mutlaka yeni baştan gözden
geçirilmesi ve adil bir vergi sistemine Türkiye'nin kavuşturulması gerekiyor.
Peki, iş adamlarımız, sanayicimiz, esnafımız,
vatandaşımız neden vergisini veremiyor? Bir: Ya Türkiyede ciddi
anlamda bir ahlaki çöküntü var, insanlar vergisini vermiyorlar, kazanıyorlar
ama vermiyorlar. İki: İşler çok kötü, gerçekten çok kötü; kötü olduğu
için, siftah yapamadığı için, iş yerinde çarkı döndüremediği
için ne vergisini verebiliyor ne sigortasını veriyor ne KDVsini veriyor
ne de çalıştırdığı personelin sosyal güvenlik primini
ödüyor arkadaşlar.
Dolayısıyla, işler iyi gitmediği
için sürekli bu tip yapılandırmalar yapılıyor ve bu yapılandırmaların
tabii en büyük dezavantajı da
Namuslu, ahlaklı, gerçekten reel sektör
olarak Türkiye ekonomisine önemli derecede katkı yapmış sanayici
ve iş adamları vergisini kuruşuna kadar ödüyor, sigortasını
kuruşuna kadar ödüyor, damgasını kuruşuna kadar ödüyor ama öbür
taraftaki insanlar, bunu bir gelenek hâline getiren kimi insanlar ise Nasıl
olsa af çıkacak, nasıl olsa bir düzenleme gelecek, seçime giderken, referanduma
giderken bir düzenleme yapılacak. diye, bunların hiçbirisi vergisini
veremiyor. Bu, namuslu, ahlaklı iş adamlarımız açısından
da büyük bir dezavantaj.
Bu düzenlemenin içerisinde şimdi, namuslu, ahlaklı,
vergisini veren iş adamlarımız için, yüzde 5 oranında, yaklaşık
1 milyon TLyi geçmeyecek şekilde bir düzenleme yapılıyor. Kötü mü?
İyi. İyi ama bunun böyle olmaması gerekiyor. Bunların ödüllendirilmesi,
vergisini veren insanlarımızın, iş adamlarımızın,
sanayicimizin, mutlaka ödüllendirilmesi gerekir, doğru ama bizim bu ödüllendirmenin
ötesinde gerçekten vergi niçin verilmiyor, neden sürekli af yapıyoruz, bunlar
üzerine bir düzenlemeyi gerçekleştirmemiz gerekiyor.
Bu teklifin içerisinde, Ziraat Bankası ve Tarım
Kredi Kooperatifleri tarafından kullandırılan ve 31 Aralık 2016
tarihi itibarıyla takip hesaplarında bulunan tarımsal kredi alacakları
yeniden yapılandırılıyor. Daha önce yeniden yapılandırılmış
krediler için de yeniden yapılandırmaya gidilecek. Ziraat Bankasının
tarımsal kredileri toplam 43 milyar lira, bunun 395 milyon liralık kısmı
takipte bulunuyor. Tarım Kredi Kooperatiflerinin tarımsal kredileri 7,5
milyar lira, bunun da 360 milyon liralık kısmı takipte bulunuyor.
Dolayısıyla, çiftçimiz için, köylümüz için güzel düzenlemeler yapılıyor.
Yine, TEDAŞla ilgili, tarımsal sulamada kullanılan
elektrik nedeniyle abonelerin ödemediği ücretlerle ilgili bir düzenleme var.
Bununla ilgili milletvekili arkadaşlarımız ciddi konuşmalar
gerçekleştirecekler.
Ahilik Sandığı var. Ahilik Sandığıyla
ilgili Plan ve Bütçe Komisyonunda Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonunun
değerli temsilcisi geldi konuştu, Bizim böyle bir talebimiz vardı
ama bu tasarının hazırlanmasıyla ilgili konuda bizimle hiçbir
şekilde bir ilişkiye geçilmedi ve bunun içeriğine katılmıyoruz
çünkü içeriğinde diyor ki: Yüzde 2sini esnaf öder, yüzde 1ini de devlet
ödeyecek, devlet katkısı olacak. dedi ve Türkiye Esnaf ve Sanatkârları
Konfederasyonunu temsilen gelen arkadaşımız, Genel Sekreter Bu yüzde
2 oranı çok yüksektir. Ya 1e düşürülsün veyahut da 1,5-1,5 yapılsın.
diye teklifte bulundu ama ne yazık ki ne bizim önerilerimiz ne de TESKin önerileri
kabul edilmedi.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bu düzenlemenin
içerisine, bu teklif kapsamına 5510 sayılı Kanunun 4üncü maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendi girmekte. Bu bent kapsamında kimler
var arkadaşlar? Teklifte zaten jokeyler, antrenörler ve muhtarlar hariç diğer
serbest mesleklerin tamamı bu kapsama giriyor. Örneğin, bu kapsam içerisine
giren avukatlar var, bu kapsam içerisine giren noterler var, bu kapsam içerisine
giren hekimler var ve diş hekimleri var arkadaşlar. Türkiyede yaklaşık
olarak 100 bin avukat var arkadaşlar. Bunun kaçı kamuda, kaçı kendi
şahsi hesabı adına çalışıyor bilmiyorum ama şimdi
avukatların önemli bir bölümü Ahilik Sandığına otomatikman üye
olmuş olacaklar arkadaşlar. Şimdi, esnaf değil ki avukat, doktor
esnaf değil ki, diş hekimi esnaf değil, noter esnaf değil ama
bu düzenlemeyle beraber zorunlu ve mecburen Ahilik Sandığına kayıtlı
olacaklar ve buraya prim ödemek durumunda kalacaklar. E, şimdi içinizde doktor
olan var, mali müşavir olan var, diş hekimi olan arkadaşlarımız
var. Siz esnaf olmayı kabul ediyor musunuz arkadaşlar? Değil, siz
kamu görevi görüyorsunuz, dışarıda kendi adınıza iş
yapıyorsunuz ama şimdi dolayısıyla, direkt olarak bu Ahilik
Sandığına otomatik olarak, zorunlu olarak, mecburen giriş yapmak
durumunda kalacaksınız. Şimdi, bunların sosyal taraflarıyla
konuşulmadan, bunların rızaları alınmadan, onayları
alınmadan zorla ve mecburen bunların tamamını Ahilik Sandığına
kaydetmek, o kapsam içerisine almak kabul edilebilir bir tutum ve davranış
biçimi değildir. Bunlarla mutlaka görüşülmesi ve konuşulması,
onların onayı alınması gerekirdi ki bu gerçekleştirilebilsin.
Yine, bu düzenlemenin içerisinde, değerli arkadaşlar,
özellikle çalışanlar açısından söylemek istiyorum, burada özellikle
sigortasız işçi çalıştıran ya da bildirilen kişinin
fiilen çalışmadığı tespit edilen işletmelere verilen
bir yıl süreli teşviklerden yararlanamama cezası bir aya indirilmektedir.
Düzenleme kaçak, sigortasız, asgari ücretin altında işçi çalıştırmanın
önünü açacak, iş cinayetlerini artıracak. Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığının Şubat 2017 verilerine göre zaten
Türkiyede kayıt dışı istihdam oranı çok yüksek, yüzde
33. Bu teklifle, bu düzenlemeyle kaçak işçilik giderek artacak. Yine bu düzenlemeyle
sigortasız, asgari ücretin altında işçi çalıştırmanın
önü açılacak. Ayrıca, hem güvencesiz hem de sosyal ve ücret güvencesi
olmayan bir istihdam biçimini daha da derinleştiren bir durum karşımıza
çıkaracak. Bu, emekçiler üzerinden, işçiler üzerinden yürüyen bir teşvik
politikasının bir başka versiyonudur.
Kısacası, bu düzenlemenin içerisinde bizim
de desteklediğimiz çok madde var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSA ÇAM (Devamla) Ama esas olarak karşı
çıktığımız maddeler de var. Bunu ilerleyen süreçte, maddeler
üzerinde arkadaşlarımız bu konudaki görüşlerini paylaşacaklar.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Önergelerle düzeltiriz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çam.
Şahsı adına Giresun Milletvekili Sayın
Cemal Öztürk konuşacak.
Buyurun Sayın Öztürk. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Sayın Başkan, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri; 456 sıra sayılı Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi üzerine söz almış bulunuyorum. Muhterem heyetinizi
saygıyla selamlarım.
Aslında, 26 madde olan kanun teklifinin bugün birinci
bölümünü yani 1 ila 11inci maddelerini görüşüyoruz. Vatandaşımızın
hayatını kolaylaştırmayı amaçlayan bu kanun teklifinde
çiftçilerimizin Ziraat Bankası ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçları
yeniden yapılandırılmaktadır. Yapılandırılan
borçlara basit usulde yüzde 11 faiz uygulanacak, söz konusu faizin yüzde 5i borçlu
tarafından, kalan fark ise Hazine tarafından banka veya kooperatife ödenecektir.
Borcun tek seferde 2017 Ekim ayı sonuna kadar ödenmesi durumunda, söz konusu
faiz uygulanmayacaktır. Taksitlendirme yoluna gidilir ise ilk taksit 2017 Ekim
ayı sonuna kadar ödenmek üzere, izleyen taksitler 2018 Ekim ayından başlamak
üzere her yıl tekabül eden ayda 5 eşit taksitte ödenecektir. Daha önceden
borçlarını yapılandıran vatandaşlar da talep etmeleri hâlinde
kalan borç tutarları esas alınarak bu yapılandırmadan faydalanabilecektir.
Bir diğer maddede TEDAŞ alacakları yeniden
yapılandırılmaktadır. Buna göre, özelleştirme devir işlemleri
sırasında TEDAŞa devredilmiş olan ve elektrik üretiminden kaynaklanan
alacaklardan 15 Şubat 2017 tarihi itibarıyla vadesi geldiği hâlde
ödenmemiş olanların asıllarının tamamı ile bu alacaklara
bağlı faiz, cezai faiz, gecikme faizi, gecikme zammı gibi ferî alacaklardan
vazgeçilmesi ve ferî alacaklar yerine ana borcun maddenin yürürlüğe girdiği
tarihe kadar yurt içi üretici fiyat endeksi aylık değişim oranları
esas alınarak yapılandırılması öngörülmektedir.
Bunun gibi, yine teklifin 4üncü
maddesinde Vergiye uyumlu mükelleflere vergi indirimi başlığıyla
yeniden düzenlenmektedir ki bu yeni düzenlemeye göre gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinden
belirlenen şartları taşıyanlar vergisini yüzde 5 indirimli ödeyeceklerdir.
Teklifin önemli maddelerinden
birisi de, inşaat sektörünü desteklemek ve dışarıdan döviz girişini
teşvik etmek amacıyla ülkemizde yerleşik olmayan yabancılar
ile kazancını Türkiyede elde etmeyen kurumlara, iş yeri ve konut
satışlarının ilk tesliminde bedelinin yurt dışından
getirilecek dövizle ödenmesi hâlinde KDV istisnası getirilmektedir. Bununla
ilgili, Komisyonda aslında önemli müzakereler oldu ama hâlen, şu anda
da grup yöneticisi, grup temsilcisi arkadaşlar görüşüyorlar; sanıyorum
önergelerle yeni düzenlemeler gelecek.
En önemli maddelerden birisi 9uncu
madde, bir hizmet sözleşmesine bağlı olmaksızın kendi adına
ve hesabına bağımsız çalışanların ekonomik olarak
zor duruma düşmeleri sebebiyle iş yerlerini kapatmaları veya iflas
etmeleri gibi durumlardan dolayı faaliyetlerini durdurmaları nedeniyle
oluşacak maddi kayıpları telafi etmek üzere Esnaf Ahilik Sandığının
kurulması amaçlanmaktadır. Böylece, küçük esnaf işini kaybettiğinde
yeni iş kurana kadar bu sandıktan yararlanabilecektir. Kurulacak Esnaf
Ahilik Sandığından ödenek alacakların da genel sağlık
sigortalısı olarak sayılması öngörülmektedir ki bu ikinci bölümde
görüşülecek. Tabii, burada bazı eksiklikler varsa ki muhalefet partilerinin
de katkılarını Komisyonda gördük, umarım Genel Kurulda da önergelerle,
katkılarınızla gerekli ilaveler, çıkarmalar yapılabilecektir.
Kurulacak Esnaf Ahilik Sandığı üyelerinin, sandığın
ödeneğinden yararlanmaya başladıkları tarihten itibaren genel
sağlık sigortalısı sayılması ve Türkiye İş
Kurumunun bu durumu Esnaf Ahilik Sandığı ödeneğinin bağlandığı
tarihten itibaren bir ay içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirmesi öngörülmektedir.
Kanunun hazırlanmasında
emeği geçen bütün yetkililere teşekkür ediyor, hayırlı olması
dileğiyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim
Sayın Öztürk.
Şahsı adına ikinci
konuşmacı Muş Milletvekili Sayın Ahmet Yıldırım
olacak.
Buyurun Sayın Yıldırım.
AHMET YILDIRIM (Muş) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; keşke Başbakan bizi doğrulamamış olsaydı
da, bizim günlerden, haftalardan, aylardan beri dile getirdiğimiz bu siyasi
soykırım operasyonlarında bir hukuksal, bir yargısal sürece
değil de, siyasi iktidarın yargıyı nasıl sopa olarak kullanmaya
başladığına biz böyle şahitlik etmeseydik. Başbakan
bugün, 22 Şubat 2017 günü, 21 Şubat günü ibretlik bir kararla milletvekilliği
düşürülen bu Parlamentonun üçüncü büyük partisinin Genel Başkanının
milletvekilliğinin düşürülmesiyle ilgili bir medya mensubunun sorduğu
soruya Evet, bundan sonra da devam edecek. diyor. Ülkede yargının nasıl
bir hâle geldiğinin, utanç verici bir hâle geldiğinin göstergesidir işte.
Söylediğimiz bu, Başbakanın söylediği, başka bir şey
yok.
Sayın Bakan her ne kadar bununla alakalı olmasa
da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanıdır, bu konuda açıklama
bekliyoruz Sayın Bakan. Sayın Başbakan kaç milletvekilinin daha milletvekilliğinin
düşürüleceğini nereden biliyor? Hangi dava dosyaları üzerinden konuşuyor?
Neye göre bunu söyleyebilir? Bunun bilgisine sahip olma hakkı var mıdır?
Biz bilmiyoruz. Daha bugüne kadar cezası kesinleşmiş ikinci bir arkadaşımız
yok. Yargıtayda cezası onanmış hiçbir arkadaşımız
yok. Ya değilse, hızlı bir şekilde siyasallaştırılmış
yargının bu dosyaları hızlandırarak siyasi iktidarın
talimatlarına göre hareket edip kimin milletvekilliğini düşürecek?
Sayın Başbakandan artık bu saatten sonra Ben yanlış anlaşıldım,
yargı siyasal değildir, yargı tarafsız ve bağımsızdır.
açıklaması beklemiyoruz, Sayın Başbakandan biraz daha samimiyet
bekliyoruz, o da şudur: O düşürülecek isimleri açıklasın. Ya
değilse, bundan sonra hangi vekil arkadaşımız gözaltına
alınırsa, hangisi tutuklanırsa, hangisinin vekilliği düşürülürse
Başbakanının talimatıdır bu, bizim için başkaca açıklaması
yoktur ve anlaşılan o ki bir referanduma doğru giderken kendilerine
siyasi rakip olarak görülen ve demokratik siyaset içerisinde meşru yöntemlerle
siyaset yapanlara karşı her türlü kumpas hareketleri, her türlü planlar,
kirli tezgâhlar devreye sokulmuştur.
Değilse, dün Dünya Ana Dil Günüydü, 21 Şubat.
Burada Sayın Mustafa İsen çıktı, bir çocuk, bir halk için ana
dilin ne kadar önemli olduğunu söyledi. 21 Şubat günü bu ülkede ne oldu,
biliyor musunuz? Ekim ayında tam bir darbeyle halkın iradesinin ve belediyesinin
gasbedildiği Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin açmış
olduğu, adı Zarokistan olan üç dilli anaokulunun Kürtçe öğretmenlerinin
tamamının işine son verildi. 21 Şubat, Dünya Ana Dil Günü ve el kadar çocukların okumuş
olduğu anaokulunun etrafı zırhlı araçlarla çevrildi ve çocuklar
korkudan panik hâlde. Bunlardan tanıdıklarımız var, dünden beri
konuşmuyorlar, susmuşlar, sadece o okula o hâliyle bir daha gitmek istemediklerini
söylüyorlar. Kim yaptı bunu? Siyasi iktidarın kayyumu yaptı. O kayyum
kim orada? Diyarbakırla ilgili bağı nedir Diyarbakır kayyumunun?
Üç imzalı bir kararname. Diyarbakırla başka bir bağ kurabilir
mi o? Üç imzayla gelmiş, üç imzayla gider. Kimin yerine gelmiş? Yarım
milyon oy almış Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eş başkanlarının
yerine gelmiş. Kayyum budur işte.
Siz şimdi o çocukların daha bebeklik yaşta
bu ülkeye dair aidiyet ve sahiplenme duygusunun arttığını mı
düşünüyorsunuz ya? Allah aşkına, o çocuk bu ülkeye dair içinde daha
fazla sevgi mi ısıttı? Çocuk Türkçe, Kürtçe, İngilizce eğitim
görüyor ya, ne yapsın? Neden ana dili yasaklanıyor? İşte bu,
siyasi iktidarın Kürte dair duygusudur. Öğretmeni hedef, radyosu hedef,
TVsi hedef, gazetesi hedef, okulu hedef, belediye başkanı hedef, milletvekili
hedef; evet, kendisini bu kadar hedef hâline getiren, siyasi iktidara cevabını
16 Nisanda iyi verecek. Aklınca siyasi iktidar bu yöntemle referandumda bu
baskı politikalarına bu halkın boyun eğip evet oyu vereceğini
mi sanıyor? Hayırı büyütüyorsunuz. Göreceğiz. Bir parça çocuğun
hayal dünyasıyla oynamak, bir parça çocuğu korkulara boğmaya çalışmak,
bir parça çocuğun içindeki bu ülkeye dair sevgisini öldürmek; budur, bu, budur.
AYDIN ÜNAL (Ankara) Siz çocuk öldürüyorsunuz, Oktayı
öldürdünüz.
AHMET YILDIRIM (Devamla) Bak, siz de soykırım
yapıyorsunuz; dil soykırımı, kültür soykırımı,
Kürt soykırımı yapıyorsunuz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri...
AHMET YILDIRIM (Devamla) Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
AYDIN ÜNAL (Ankara) Oktayı öldürdünüz! Oktaytan
bahset, ölümünden bahset! 11 yaşındaki çocuğu öldürdünüz!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Kediye süt vermeye gidiyordu,
öldürdünüz çocuğu!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri...
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) 60a göre söz talebim
var.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümü üzerinde şahsı
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan,
burada, Sayın Genel Başkanımızın, Başbakanımızın,
Grup Başkanımızın bugün basına yansıyan bir ifadesinin
çarpıtılmak suretiyle farklı anlamlara çekilmeye çalışıldığını
görüyoruz. Bakın, ifadeleri okuyan herkes orada ne demek istediğini gayet
iyi anlar. Burada bir hukuki süreç işlemektedir. Eğer hukuki süreçler,
Yargıtay safahatı işler, Parlamentoya bu tip bir şey gelirse
bundan sonraki süreçle alakalı Başbakanın kanaati burada zikrediliyor,
Başbakan kanaatini burada belirtti, yoksa hukuki süreçle alakalı Başbakanın
söylediği herhangi bir şey yoktur, Şu kadar milletvekilinin dokunulmazlığı
düşürüldü, şunlarla alakalı karar çıkacak. veya Şu milletvekillerinin
milletvekilliği düşürülecek. diye bir ifade yok orada, devam eden hukuki
süreçlerle alakalı da bir değerlendirmesi yok Sayın Başbakanın,
Sayın Grup Başkanımızın. Yaptığı değerlendirme,
eğer bu hukuki süreç devam edip Yargıtaydan da geçtikten sonra kesinleşen
cezalar olursa bununla alakalı söylediği ki burada da Anayasanın
hükümleri, İç Tüzükün hükümleri açıktır ve bunlar uygulanır
ve uygulanacaktır da, söylenen budur.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Muş.
Sayın Yıldırım...
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan, Sayın
Başbakanın sözlerini çarpıttığımı iddia ederek
ağır sataşmada bulundu, İç Tüzük 69a göre sataşmadan söz
istiyorum.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Çarpıtıyor.
BAŞKAN Peki buyurun, iki dakika.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AHMET YILDIRIM (Muş) Bakın Bakın, Sayın
Grup Başkan Vekili, Başbakan da her yurttaş gibi düşünce açıklama
hürriyetine sahiptir; buna itirazımız yok ama, unutulmamalıdır
ki Başbakan bir hukuk uzmanı değil, Başbakan bir anayasa profesörü
değil, Başbakan sıradan bir yurttaş değil
MEHMET MUŞ (İstanbul) Siz hukuk profesörü
müsünüz?
AHMET YILDIRIM (Devamla)
Başbakan yürütmenin
başı olarak sorumluluk mevkisindedir. Bu anlamda, yapacağı bütün
konuşmaların bu siyasallaşmış yargı üzerinde talimat
anlamına geleceğini herkes iyi bilir. Başbakan normal bir hukuki
sürece dair Bundan sonra da devam edecek. diyemez, ya değilse Başbakan
bir siyasi görüş açıklamıyor. Başbakan bir hukuki sürece dair
görüş beyan edebilir, Bir yasa işledi, İç Tüzük işledi, Anayasa
işledi. diyebilir. Bundan sonra devam edecek derse talimat vermiş olur.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hayır canım,
ne talimatı? Talimat veren yok, nereden çıkarıyorsun talimatı
ya?
AHMET YILDIRIM (Devamla) Bu, bu kadar nettir. Ve bu
yönüyle de açık söylüyorum, şimdiye kadar bizi doğruladığı
için Sayın Binali Yıldırıma teşekkür ediyoruz, biz de
bunu söylüyorduk.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Siz öyle söylemesini istiyorsunuz,
öyle bekliyorsunuz galiba.
BAŞKAN Karşılıklı konuşmayın
lütfen.
AHMET YILDIRIM (Devamla) Siz başka bir yere çekeceğinize
gelin, buradan Bundan sonra devam edecek. demekle neyi kastetti, hangi isimleri
kastetti, kaç kişinin daha milletvekilliğini düşürecek ve bu isimler
kimlerdir, yargıya kimin için talimat verdi
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Milletvekilliğinin
nasıl düşeceği belli ya, neyi anlatıyorsun.
BAŞKAN Sayın Bak
AHMET YILDIRIM (Devamla) Onun için, Başbakanın
o cümlesini burada
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Anayasada yazıyor.
AHMET YILDIRIM (Devamla) Bir de bir diğer husus
Sayın Başkan, sizin benden önce itiraz etmeniz lazımdı, benim
Hükûmete dönük eleştirime neden bir siyasi partinin grup başkan vekili
cevap verir?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Grup başkanımıza
atfen söylüyorum.
AHMET YILDIRIM (Devamla) Sayın Bakanımız
burada, Sayın Bakandan ben cevap bekledim.
Bakın, ben AKPnin Genel Başkanına diye
hitap ettim mi? Ben yürütmenin başı Başbakan diye hitap ettim
MEHMET MUŞ (İstanbul) Grup başkanımız
bizim.
AHMET YILDIRIM (Devamla)
ve Hükûmet burada, grup başkan
vekili cevap veriyor. Bunun da usul açısından çok ciddi bir probleme tekabül
ettiğini düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Başbakan, aynı zamanda o grubun
genel başkanı Sayın Yıldırım.
AHMET YILDIRIM (Muş) Ama, açıklamayı
Genel Başkan olarak yapmıyor, Başbakan olarak yapıyor. Çankaya
Köşkünde, AKP Genel Merkezinde ağırlamadı.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hukuki süreçler işler
kardeşim ya.
BAŞKAN Sayın Yıldırım, lütfen
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan,
benim ismimi zikretmek suretiyle bize bir sataşmada bulunmuştur, bu açık
bir sataşmadır.
BAŞKAN Buyurun iki dakika. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; burada bir kez daha ifade etmek durumundayım.
Bir milletvekillinin milletvekilliğinin nasıl düşeceği açık
ve net şekilde Anayasamızda bellidir. Kesinleşmiş olan bir
cezanın Türkiye Büyük Millet Meclisinde okunması suretiyle bu düşer.
Burada sorulan Sayın Başbakana, bununla alakalı hukuki süreçler devam
ediyor, kesinleşen bir şey olursa bunların devam edeceği yönünde.
Buna kimsenin engel olma gibi bir durumu yoktur. Anayasa bunu net bir şekilde
ortaya koymuştur. Bunu çarpıtmak suretiyle Efendim, yargıya talimat
veriliyor, yargıyla bu işleri yapıyor. gibi demenin bir anlamı
yoktur.
Bakın Değerli Milletvekili, burada sizin Kürte
bakış açınız bu. Siz orada operasyonlar yapıyorsunuz, siz
orada istismarlarda bulunuyorsunuz.
Şimdi bakın, PKK bu kadar silahlı saldırı
yaptı, bunların hiçbir tanesini ne gördünüz, ne duydunuz. PKK bomba yüklü
araçlarla Ankarada, İstanbulda, Diyarbakırda çocukları katletti,
sivilleri katletti sesiniz çıkmadı. Mecliste PKKnın aleyhine bildiri
hazırladık, içinde PKK geçiyor diye imzalamaya cesaret edemediniz. Milletvekilleriniz
PKKyı barış hareketi olarak nitelendirdi. Canlı bomba cenazelerine
methiyeler düzdünüz, o canlı bombaları şehit diye tabir ettiniz.
PKK güneydoğuda hendekler kazıp içine mayın döşedi, sustunuz
ama devlet operasyon yapınca buradan feryat figan bağırmaya başladınız.
Bakın, şuradan bir kere daha açık ve net
bir şekilde ifade etmek istiyorum: Bizim derdimiz bu terör örgütünü Türkiye'nin
gündeminden çıkarıp doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle
vatandaşımızın can ve güvenliğinin tesis edilmesi ve milletimizin
huzurlu bir şekilde yaşamını sürdürmektir. Burada Türkiye Cumhuriyetinde
Kürtler ile Türkler bu devletin ortak paydaşları ve sahipleridirler. Türkiye
Cumhuriyetinin tüm vatandaşları gibi bizim dillere karşı bir
alerjimiz yoktur. Kürtçeyle alakalı da AK PARTİnin iktidara geldikten
sonra atmış olduğu adımlar ortadadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET MUŞ (Devamla) Televizyon yayınlarından
tutun da diğer pek çok alana kadar atmış olduğumuz adımlar
toplumumuz tarafından gayet iyi bilinmektedir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Türk-Kürt kardeştir.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) Lütfettiniz
Lütfettiniz
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Muş.
AHMET YILDIRIM (Muş) Bir şey söylememe gerek
var mı Sayın Başkan?
BAŞKAN Tabii ki Yıldırım. Ben usul
gereği, tutanaklara geçmesi anlamında size soruyorum bunu. Siz söyleyin
ne için söz istediğinizi?
AHMET YILDIRIM (Muş) Sadece birini söyleyeyim,
yine, çarpıttığımı söylüyor.
BAŞKAN Buyurunuz o zaman.
Siz söyleyeceksiniz, ben ona göre değerlendirme
yapacağım Sayın Yıldırım ama
AHMET YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
5.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AHMET YILDIRIM (Muş) Bakın, çok defa şu
kürsüden söyledim, tekrar söylüyorum: Sivilleri hedef almış saldırılar
nereden gelirse gelsin her zaman karşısında durduk, birçok partiden
daha önce açıklama yaptık. Sözünü ettiği deklarasyonu diğer
parti mensupları da iyi bilir, diğer partiler kabul edebilir, hazır
metin getirip, ortaya koyup, ondan sonra Bunu imzalayın
Diğer partiler
kabul eder ama biz kabul etmeyiz, hazırlamadığımız bir
metnin altına imza atmayız.
Neymiş? Efendim, terörle mücadele ediyormuş.
Nasıl? 60 yaşındaki Abdi Aykutu işkence edip ortadan kaybederek.
Nasıl? Bir halkın dilini yasaklayarak. Nasıl? Bir halkın televizyonunu,
gazetesini kapatarak. Nasıl? Bir halkın belediyelerini seçilmediği
hâlde gasbederek. Nasıl? Bir halkın milletvekillerini tutuklayarak. Nasıl?
Siyasallaştırdığı yargının arkasına saklanarak.
Nasıl? Bir siyasi partiye dönük bir yılda belediye başkanı,
milletvekili, genel merkez, il, ilçe yöneticisi dâhil 10 bin siyasetçiyi gözaltına
alıp 5 binini tutuklayarak.
Biz, bizimle antidemokratik seçim yasalarına rağmen
sandıkta baş edemeyenlerin, demokratik yöntemlerle baş edemeyenlerin,
buna rağmen Meclis dışında bırakamayanların, meşru
siyasette bizimle yarışamayanların ve bu yönüyle de anayasal çoğunluğu
Mecliste elde edemediği için rövanşist duygularla, kin, nefret duygularıyla
siyasallaştırdığı kolluğu ve yargıyı partimize,
siyasetçilerimize karşı kullanarak bu yönlü siyaset yapmayı ucuz
bir hafiyelik olarak görüyoruz. Ya değilse, biz isterdik ki yargının
arkasına sığınmasın, hele hele sabah akşam terörist
olarak suçladığı yargı mensuplarının hazırlamış
olduğu iddianameler ve onların tanzim etmiş olduğu mahkeme dosyalarıyla
karşımıza çıkmasınlar. Bekliyoruz, hâlâ Başbakanın
söylediği cümleye cevap yok burada.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Gayet de cevap verdik.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi (2/1585) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
456) (Devam)
BAŞKAN Şimdi soru-cevap işlemini yapacağız.
Süremiz on beş dakika. Bu sürenin yedi buçuk dakikasını
sorulara, diğer kalan yedi buçuk dakikasını da cevaplaması için
Sayın Bakana vereceğiz.
Sayın Gürerden başlıyoruz.
Buyurun Sayın Gürer.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın Bakan,
emeklilikte yaşa takılanlarla ilgili yazılı sorularımıza
verdiğiniz yanıtta düzenleme yapılmasının mümkün olmadığını,
bu konuda bir iyileştirmeye gidilmeyeceğini belirtiyorsunuz ancak kamuoyuna
yine dolaylı olarak bakanlıktan yansıtılmış gibi emeklilikte
yaşa takılanlar için iyileştirme yapılacağı imajı
doğuracak açıklamalar yapılıyor. Bunları sizin ağzınızdan
bir kez de gerçekçi biçimiyle, emeklilikte yaşa takılanlara bir düzenleme
yapılacak mı yapılmayacak mı, onu öğrenmek istiyorum.
İkincisi: Kamuoyuna anneanne, babaanne için maaş
diye sunulan uygulama bakanlığınız tarafından mı uygulanacak?
Toplam kaç müracaat oldu? Ülke genelinde başvuranlar ve durumu bu kriterlere
uyan tüm aileler bu yardımı alabilecekler midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bektaşoğlu
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türkiye ile Gürcistanı birbirine bağlayan
Sarp Sınır Kapısından Batuma giriş yapan yurttaşlarımız
gümrük ve vize işlemleri sırasında buradaki görevli memurlar, güvenlik
görevlileri tarafından bazen mevzuatlar bazen de kendi kişisel keyfî uygulamalar
nedeniyle zorluklar yaşamaktadır. İki ülke arasında değişen
mevzuatların vatandaşlarımız tarafından bilinmemesi de
buna eklenince geri dönüşler olmakta, gümrüğün Batum tarafında saatlerce
uzayan kuyruklar oluşmaktadır. Bu durum turizm amaçlı seyahat edenler,
iş görüşmesine veya aileleriyle günübirlik ziyaret amaçlı gidenler,
ayrıca bu gümrüğü kullanarak Azerbaycan ve diğer Türk Cumhuriyetlerine
gitmek isteyenler açısından maddi manevi kayıplara yol açmaktadır.
İlgili bakanlıkların bu önemli ve hassas konuda gerekli girişimlerde
bulunmalarını, sorunların tespiti için bir komisyon kurulmasını,
daha kolay ve zaman kaybına yol açmadan gümrük giriş ve çıkışlarını
sağlayacak yasa ve yönetmeliklerle sorunun çözülmesini bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özdiş
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Ben Sayın Bakana şunu sormak istiyorum: Referandum
çalışmaları devam ediyor. Sizler AKP iktidarı ve MHP evet
noktasında çalışmalar yürütüyorsunuz, grup toplantılarında
evet denmesini savunuyorsunuz, söylüyorsunuz genel başkanları olarak
Sayın Kılıçdaroğlu da hayır denmesini iddia ediyor, bu
tür bir söylem geliştiriyor. Bu gerek Meclis bünyesinde gerek dışarıda,
diğer platformlarda böylesine devam ediyor. Biz alanda şunu görüyoruz:
Vatandaş hâlâ niçin evet niçin hayır deneceği konusunda ciddi
derecede bilgi eksikliğine sahip. Sayın Genel Başkan Kılıçdaroğlu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakan
MURAT BAKAN (İzmir) Sayın Bakan, Sayın
Cumhurbaşkanının dünürü Orhan Uzunerin fikir babası olduğu
iddia edilen Kardeş Kal Türkiye diye bir grup ortaya çıktı, biliyorsunuz.
Bu grubun yeni bir darbe girişiminde, kalkışmalarda halkı en
kısa sürede sokağa dökmek için bir iletişim altyapısı oluşturduğu
açıklandı. Bir de Halkın Özel Harekâtı adı altında
bir dernek çatısı altında kurulmuş, sokaklarda sembollü, üzerinde
polisi anımsatan, emniyet görevlilerini anımsatan semboller olan, arkasında
stickerlar olan arabalarla dolaşan ve paramiliter grupları anımsatan
bir örgütlenme var. Ülkemiz referanduma giderken ve toplum bu kadar kutuplaşmışken,
bu tür yapılanmalarla ilgili Hükûmet olarak aldığınız bir
tedbir var mıdır? Toplum bundan dolayı bir endişe içindedir.
Teşekkür ederim. Saygılar sunarım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Pekşen...
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, bu, birazdan görüşmeye başlayacağımız
torba kanun içerisinde, Ziraat Bankasından kredi kullanan tarım çiftçilerinin
sıkıntılarının çözümlenmesi, elektrik borçlarının
ödenmesine ilişkin, sulama suyu elektrik giderlerinin karşılanmasına
ilişkin çeşitli çözüm önerileri var. Ama Eylül 2016 tarihinde, Karadenizde,
özellikle Beşikdüzü ilçesinde çok ciddi bir sel felaketi yaşandı
ve oradaki Belediyenizin uygulamalarından kaynaklanan ciddi sorunlarla, sel
felaketi, esnafa çok ağır bir bedel olarak geri döndü ve Beşikdüzü
esnafı çok ciddi zararlarla karşı karşıya kaldı. O
günden bugüne kadar Beşikdüzü esnafının zararlarını karşılamaya
ilişkin ciddiye alınabilir hiçbir tedbir alınmadı. Bu konuda
Hükûmetinizin herhangi bir çalışması olacak mıdır? Beşikdüzü
esnafına sizin adınıza ben gidip ne söyleyeyim?
BAŞKAN Sayın Zeybek
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Değerli Bakanım, Samsunda
üretimi yapılan çeltik, fındık, ayçiçeği ve bunların giderleri
olan geçen yıl KDV indirimi yaptığınız gübre, tohumdaki
desteklemeleriniz ve mazottaki indiriminiz gerçekleşmemiştir. Ne yazıktır
ki bu vergi indirimleriyle üretimi bir şekilde üretim hâline dönüştürmüyorsunuz
sadece mevcut olan üretimi destekleyen katkıların sağlanması
için üretim yaptırıp çiftçimizi, üreticimizi, esnafımızı,
sanayicimizi kâr eder hâle getirmemiz gerekiyor. Kâr edilmeyen bir malın, ürünün
maliyeti olmaz, kârı olmaz, vergisi de olmaz. Siz vergisi olmayan şeylerin
vergilerini kaldırmaya kalkıyorsunuz. Üretimi sağlayınız,
destek veriniz ve ihracatı destekleyen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Çam
MUSA ÇAM (İzmir) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Bakan, Ahilik Sandığıyla ilgili
düzenlemede -At Yarışları Hakkındaki- jokey ve antrenörler ile
köy muhtarları bu kapsamın dışında tutuluyor; neden?
İkincisi; Türkiyede yaklaşık olarak 52
bin muhtar var, bunların yüzde 50si zaten emekli olmuş, emekliliği
hak etmiş insanlar. Önemli bölümü de emekli olamadılar çünkü sosyal güvenlik
prim borçlarını kendileri ödüyorlar. Muhtarlarla ilgili sosyal güvenlik
primlerini ödemeyi düşünüyor musunuz düşünmüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Yüksel
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Sayın Bakan,
aslında başka bir şey soracaktım ama grup önerimiz üzerine konuşan
AKPli hatip Rus uçağının düşürülmesini hatırlattı
bize.
Malumunuz, çok zaman geçmedi. Rus uçağı vuruldu;
Rusya, 1 uçak, 2 pilot kaybetti, biz o dönemde Suriye üzerindeki tüm haklarımızı
kaybettik, bir uçak uçuramadık. O dönemde gerek Cumhurbaşkanlığı
gerek Başbakanlık Uçağın vurulma talimatını ben verdim.
diye birbirleriyle yarıştı, sonra Rusyayla ilişkiler bozulduğunda
da FETÖcü bir subaya kaldı iş. Biz daha sonra, Rusyayla ilişkiler
düzelsin diye yaldızlı özür mektuplarıyla Rusyadan özür diledik.
En son El-Bab operasyonunda Rusya, askerlerimizi vurdu;
3 askerimiz şehit, 11 askerimiz de yaralı. Rusyadan bu konuda bir özür
talep ettiniz mi? Rusya bu konuda bir özür diledi mi bizden, onu merak ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, buyurun. Süreniz yedi buçuk dakika.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Sayın Başkanım,
benim de söz talebim vardı.
BAŞKAN - Ama süre doldu.
KADİM DURMAZ (Tokat) - Beş dakika Sayın
Bakana yeter.
BAŞKAN - Bir başlayalım, bakalım.
Bu kadar soruya beş dakikada nasıl cevap versin Sayın Bakan?
KADİM DURMAZ (Tokat) - Hepsine vermeyecek ki zaten.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakanım.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; emeklilikte
yaşa takılanlarla ilgili açıklamalarımızı son derece
net yapıyoruz çünkü özellikle bizdeki emeklilik yaşı şu an itibarıyla
ortalama yüzde 52. OECD ülkelerinin ortalama emeklilik yaşı ise 72. Yaptığımız
düzenlemeyle bunu 2036ya kadar erkeklerde 60 yaşına, kadınlarda
da 58 yaşına dönüştürecek bir yolculuk yapılıyor. Dolayısıyla,
emeklilikte yaşa takılan vatandaşlarımızın sabırla
o yaşını tamamlamalarını öneriyoruz ve bunun dışında
bir düzenleme yapamayacağımızı ifade ediyoruz. Ama emeklilikle
ilgili çalışma gününü doldurup da şu anda çalışmayanlar
sosyal güvenlik kapsamı dışında kalıyorlar ve sağlık
hizmeti alamıyorlar. Onlarla ilgili bu kanun tasarımızda, bu 53 liralık
gelir testine tabi olmadan GSS primini ödeyerek onlar da bu ara dönemde sağlık
hizmeti alabilecekler ama yaşlarını beklemekle ilgili şu anda
bir düzenlememiz ve çalışmamız söz konusu değil.
Büyükanne projesi esasında şu anda Hükûmetin
bir projesi değil. Bu, bizim Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
olarak özel sektör iş dünyasından gelen yarı zamanlı çalışma
hakkı; doğum yapan anneye, çocuğu 6 yaşına gelinceye kadar
yarı zamanlı çalışma hakkı tanıdık. Bunun özel
sektör düzenleme yönetmeliğini yaparken düzenlemede bir, sabahtan öğlene
kadar gelebilir talep ettiği hâlde; iki, öğleden akşama kadar gelebilir
ama bunu gördüğümüzde sabah servisle gelen anne öğlen nasıl dönecek
veya akşam servisle dönen anne öğlen işe nasıl gelecek? O zaman
bir gün gelsin, bir gün gelmesin, o hakkı da verelim. Ama özel sektörde bu
tür bir çalışanını istihdamda tutmakta önemli sıkıntılar
olacağını ve kadın istihdamını bu yönetmeliğin
ve bu kararın olumsuz etkileyeceğini, bizim toplumsal kültürümüzde büyükanne
kültürü olduğunu, büyükanne kültürünün de desteğiyle bir proje bazlı
çalışma yapılabileceği konusunda değerlendirmeler yapıldı
ve bunu sanayi odalarımız, ticaret odalarımız, sendikalarımız,
işveren sendikaları ve işçi sendikalarıyla yaptığımız
değerlendirmelerden sonra bir pilot uygulama, proje şeklinde başlattık.
Müracaatları pazartesi günü sonlandırdık. Müracaatlarda hak edebilen,
bu kapsam içine girebilecek sayı 31.262. Burada annenin 2 asgari ücretten az
geliri olma, ailenin de total gelirinin 3 asgari ücreti geçmeme, büyükannenin sağlık
durumu gibi kriterlere göre bu 31.262 kişi aşağıdan yukarı
doğru sıralandırılarak 6.500 aileye bu hakkı tanıyacak,
10 ilde bu pilot uygulamayı değerlendirecek bir yıllık bir pilot
uygulama. Bu pilot uygulamayla ilgili işçi sendikalarımız, TÜRK-İŞ
ve HAK-İŞin de katkıları var. Bu kanun tasarımızda
bunların da bu anlamda katkı sağlayabilmeleri için yasalarında
düzenleme getiriyoruz ki buralara kaynak aktarabilsinler. Şu anda 6.500 ailenin
-bin aile yaklaşık 6 milyona mal oluyor- bunun yüzde 50sini sendikalarımız,
işverenlerimiz, odalarımız; yüzde 50sini de Bakanlık olarak,
İŞKUR olarak biz üstleniyoruz ve proje bir yıllık bir pilot
uygulama projesi şeklinde şekillenecek.
Ben özellikle
Muhtarlarla ilgili SGK primleri konusunda
bir çalışmanız var mı? diye
Muhtarlarımızın
bu anlamda talebi var. Bir genel çalışma yaptık, Sayın Başbakanımıza
sunduk. Değerlendirme Hükûmet bazında ne şekilde tecelli edecek,
onunla ilgili şu anda ilave bir cümle söyleme durumunda değilim.
Batum Sarp Gümrük Kapısındaki saatlerce bekleme
ve buradaki mağduriyetlerle ilgili, Gümrük ve Ticaret Bakanlığımızla
görüşerek bu anlamda alınabilecek tedbirler nelerse onları da alarak
çözüm üretme gayreti içinde oluruz. Size de Bakanlığımızın
bilgilerini aktarırız.
Yani burada konuyu, soruyu zaman kısıtı
dolayısıyla tam anlamadım. Evet diyecek, hayır diyecek olanların
henüz daha bilgilendirme konusunda yeterince bilgileri olmadığı
Doğrudur, önümüzde elli küsur gün var. Bu süre zarfında
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Liderler
televizyona çıksın efendim, televizyona. Televizyona çıksınlar.
BAŞKAN Sayın Özdiş
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa)
neden hayır denmesi gerektiğini anlatmak için de
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Televizyona
çıksınlar, 80 milyona anlatsınlar, onu diyecektim yarım kaldı.
BAŞKAN Tamam, iletiriz Sayın Özdiş,
lütfen... Şimdi yeri mi burası?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Bir saniye
Şimdi, siz neden hayır denmesi gerektiğini
oturur bir
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Televizyonda
liderler çıksın konuşsunlar, millet bilsin, millet faydalansın.
Televizyonda konuşsunlar.
BAŞKAN Sayın Özdiş
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Herkes kendi yolunu seçer; ben kapı kapı geziyorum. Herkes kendi
yolunu kendi seçer. Dolayısıyla televizyonlar da serbest, kapılar
da serbest, sokaklar da serbest, caddeler de serbest. Her tarafta her vatandaşa
herkes ulaşabilir.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Televizyona
niye çıkılmıyor efendim? Televizyona niye çıkılmıyor?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Kapı kapı
Kendiniz
biraz çalışın.
BAŞKAN Sayın Özdiş
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Dolayısıyla, bu anlamda, herkes kendi tercihini kendi yapar.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Televizyona
niye çıkılmıyor efendim?
BAŞKAN Sayın Altay, lütfen, rica edebilir
miyim sizden?
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Televizyona
niye çıkılmıyor? Bu, en doğal bir talep.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Ya, talebiniz doğal olabilir, bizim tercihimiz de doğaldır.
Sizinki doğal da bizimki doğal değil mi?
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) O zaman iddianıza
güvenmiyorsunuz. Sayın Bakan, iddianıza güvenmiyorsunuz.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Biz, bugünlere millete güvenerek geldik, millete güvenerek. Millete kimin
güvenip güvenmediğini burada gördü bu millet, bu kürsüde
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Sayın
Bakan, millet duysun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Bu meydanda kürsü işgaliyle kimin güvenip güvenmediğini millet
gördü.
BAŞKAN Sayın Bakan, tamamlayın lütfen.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Milletten korkan biri varsa belli, millet biliyor onu.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Hayır,
millet duysun efendim, millet duysun. Televizyonlara çıksınlar.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Peki. Sorulara cevap vereceğiz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Beşikdüzü esnafımıza bu anlamda hem o mağduriyet döneminde
gerekli destekleri verdik ama yine de farklı destek ihtiyaçları varsa
bu anlamda değerlendirmeyi yaparız. Toplum yararına çalışmada
da Beşikdüzü Belediyesine destek verdik İŞKUR olarak.
BAŞKAN Sayın Bakanım, son bir dakikayı
veriyorum.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Onun dışında, verilen desteklerin özellikle çeltik, ayçiçeği
konusunda gübrede ve tohumda KDV indirimi
Bakın arkadaşlar, toplum esasında biliyor.
Hangi kalemi alırsanız alın ister 2002ye göre alın ister 2007ye
göre alın ister 2010a göre alın ister bir yıl öncesine göre alın;
bu alanda üretim artışı var mı yok mu? Üretim artışı
olduğuna göre burada öyle veya böyle belirli kazanımlar da vardır.
Kazanımlar çiftçimizi zaman zaman mutlu edecek bazen de yeteri
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, teşekkür ederim.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Efendim, ben bakıyorum daha bir dakikadan fazla zamanım var.
BAŞKAN Orası başka, orası değil;
o, konuşma süresi Sayın Bakan.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Biz teşekkür ederiz, sağ olun.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Sayın Başkan,
süresi yetmediklerine yazılı cevap verecek mi?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, birinci bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde dört adet önerge vardır, okutacağım.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Sayın Başkan, 1inci maddede bir açıklama
yapmak istiyorum Komisyon olarak.
BAŞKAN Yalnız, Komisyon Başkanının
bir açıklama talebi var, onu yerine getirelim.
Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ
BİLGİÇ (Isparta) Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, Komisyon görüşmeleri
sırasında görüşmeler tutanaklara geçirilirken maalesef tutanaklarda
sehven bir yanlışlık olmuştur. Stenograf arkadaş işleme
alınmayan bir önergeyi aşağıya götürdüğü ve direkt olarak
tutanaklara o önerge işlendiği ve ses kayıtları da çözümlenmediği
için tutanaklarda okunan önerge ile buradaki maddenin yazımında bir farklılık
görülmektedir. Burada (1)inci fıkranın (a) bendi ve (8)inci fıkranın
(b) bentlerinde geçen ibare kanunda yer aldığı şekilde doğrudur.
Tutanakta ses kayıtlarını dinledik, Tutanak da yaptığı
yanlışlığı fark etti. Onlar da bu tutanakları, Komisyon
tutanaklarını düzeltecekler.
Bu açıklamayı o yüzden yapmak istedim çünkü
milletvekillerimizin tutanaklarda bir yanılgıya düşmemeleri için.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
1inci madde üzerinde dört adet önerge vardır -tekrar
ediyorum- önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 1inci maddesinin (1)inci fıkrasının (a) bendinde geçen
"%5" ibaresinin "%3" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı İsmail Faruk Aksu Fahrettin Oğuz Tor
Konya İstanbul Kahramanmaraş
Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Muharrem Varlı Kamil Aydın
Hatay Adana Erzurum
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 456 sıra sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1'inci
maddesinin (1)inci, (2)nci, (3)üncü, (4)üncü, (5)inci, (6)ncı, (7)nci
fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet Bekaroğlu Mahmut Tanal Kadim Durmaz
İstanbul İstanbul Tokat
Lale Karabıyık Bülent Kuşoğlu Okan Gaytancıoğlu
Bursa Ankara Edirne
Zekeriya Temizel Utku
Çakırözer Musa
Çam
İzmir Eskişehir İzmir
"(1)
T.C. Ziraat Bankası A.Ş. (Banka) ve Tarım Kredi kooperatifleri tarafından
kullandırılan ve bu kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla
takip hesaplarında izlenen tarımsal kredi alacakları, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihi izleyen üçüncü ayın sonuna kadar banka/kooperatife
başvuruda bulunulması kaydıyla aşağıda belirtilen
kapsam ve şartlar dâhilinde yapılandırılır.
a) Yapılandırmaya esas tutar; yapılandırmaya
konu kredi borcunun vadesini takip eden tarihten yapılandırma tarihine
kadar yıllık %11 oranında basit usulde yürütülecek faiz uygulanmak
suretiyle hesaplanır. Yapılandırmaya konu kredi borcunun vadesini
takip eden tarihten yapılandırma tarihine kadar yıllık %5 oranında
basit usulde yürütülecek faiz borçlu tarafından ödenir.
b) Yapılandırmaya
esas tutar; defaten veya taksitlendirilmesi halinde ilk taksiti, 2017 yılının
Ekim ayı sonuna kadar, izleyen taksitleri 2018 yılının Ekim
ayından başlamak üzere her yıl tekabül ettiği ayda toplam beş
eşit taksitte ödenir. Yapılandırma taksitlerine, yıllık
%11 oranında basit usulde yürütülecek taksitlendirme faizi uygulanır.
Ancak (a) bendi hükümlerine göre hesaplanan yapılandırmaya esas tutarın
defaten ödenmesi halinde taksitlendirme faizi uygulanmaz.
(2) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
önce takibe alınıp takip hesaplarında izlenip izlenmediğine
bakılmaksızın borçları yapılandırılan ve bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödemeleri devam eden borçlular
talep etmeleri halinde bu maddenin taksitlendirmeye ilişkin hükümlerinden kalan
borç tutarı esas alınarak yararlandırılır.
(3) Bu maddeden yararlanılabilmesi için dava açılmaması
veya açılmış davalardan vazgeçilmesi gerekir. Bu maddenin yürürlük
tarihinden önce dava konusu edilmiş ve/veya icra takibi başlatılmış
alacaklar için takip işlemleri başvuru süresi sonuna kadar bekletilir.
Borçlu tarafından madde hükmünden yararlanmak üzere başvurulması
ve madde hükmüne göre yapılandırılan tutarın ilk taksit ödeme
süresi içinde defaten veya taksitli ödeme seçeneği tercih edilmiş ise
ilk taksit tutarının ödenmesi halinde banka/kooperatif tarafından
dava ve/veya icra takipleri durdurulur. Bu takdirde yargılama ve icra takip
giderleri ile vekâlet ücretinin 2017 yılının Ekim ayı sonuna
kadar ödenmesi şarttır.
(4) Bu madde hükümlerine göre yapılandırılan
alacakların taksitlerinden herhangi birisinin vadesinde ödenmemesi hâlinde
ödenmeyen tutarın taksit ödeme süresinin son gününü takip eden 90 gün içinde
ilgili taksitlendirme faizi ile birlikte ödenmesi şartıyla madde hükümlerinden
yararlanılır. Taksitlerin belirtilen sürede de ödenmemesi durumunda alacak
muaccel hale gelir ve bakiye kredi alacakları banka/kooperatif tarafından
ilgili mevzuatına göre takip ve tahsil edilir.
(5) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
önce madde kapsamındaki alacaklar için temerrüde düşüldüğü tarihten
sonra yapılan ödemeler, yapılandırmaya esas tutarın hesabında
dikkate alınır. Ancak borçlu lehine fark çıkması halinde herhangi
bir iade yapılmaz.
(6) Bu madde hükmünden yararlanılması durumu,
borcun maddi ve şahsi teminatının sükutunu icap ettirmediği
gibi müşterek borçlu ve müteselsil kefillerine, kefaletten çekilme hakkını
vermez.
(7) Bu madde hükümlerine göre yapılandırma
ve taksitlendirme sebebiyle oluşacak gelir kayıpları, borçlunun ödemeyi
yaptığı tarihi takip eden ayda yapılan talep üzerine Hazine
Müsteşarlığı tarafından Banka veya ilgili kooperatife aktarılmak
üzere Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliğine ödenir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 1inci maddesinin (4) numaralı fıkrasının
son cümlesinin Taksitlerin belirtilen sürede de ödenmemesi halinde yeniden yapılandırma
iptal edilerek Banka veya Tarım Kredi Kooperatifleri mevzuatı doğrultusunda
borcun tamamı muaccel hale gelir." şeklinde değiştirilmesini,
(7) numaralı fıkrasında geçen Türkiye
Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliğine ibaresinden sonra gelmek
üzere Hazine Müsteşarlığı bütçesinde yer alan ilgili harcama
tertiplerinden gider kaydedilerek ibaresi ile aynı maddenin (8) numaralı
fıkrasına (b) bendinden sonra gelmek üzere aşağıda yer
alan (c) bendinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Muş Hacı Bayram Türkoğlu Mehmet Doğan Kubat
İstanbul Hatay İstanbul
Aydın Ünal Fehmi Küpçü
Ankara Bolu
(c) Yapılandırmaya esas tutarın borçlu
tarafından defaten ödenmesi halinde bu fıkranın (a) bendinde hesaplanan
tutarın tamamı Hazine Müsteşarlığınca Banka veya ilgili
kooperatife aktarılmak üzere Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez
Birliğine defaten ödenir. Yapılandırmaya esas tutarın taksitlendirilmesi
halinde ise bu fıkranın (a) bendinde hesaplanan tutar da yapılandırmaya
esas tutara uygulanan koşullar çerçevesinde taksitlendirilir ve bu maddenin
yedinci fıkrasındaki usuller uyarınca Hazine Müsteşarlığından
talep edilir. Bu kapsamda taksitlendirilen tutarlara talep tarihinden önceki son
on iki aylık döneme ilişkin TL cinsi sabit getirili iç borçlanmanın
ağırlıklı ortalama yıllık bileşik maliyeti oranında
taksitlendirme faizi uygulanır. Bu bent uyarınca yapılacak ödemelerde
vade tarihinin geçmesi ve 90 günlük ödeme dönemi içinde ödeme yapılması
durumunda günlük bazda basit usulde yürütülecek taksitlendirme faizi hesaplanır.
Söz konusu faizin hesaplanmasında bu bentte belirlenen taksitlendirme faiz
oranı kullanılır. Dördüncü fıkrada belirtilen şekilde borcun
muaccel hale gelmesi halinde ödenen gelir kayıpları Hazine Müsteşarlığına
iade edilir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 1inci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım Garo Paylan İmam Taşçıer
Muş İstanbul Diyarbakır
Sibel Yiğitalp Mehmet Emin Adıyaman
Diyarbakır Iğdır
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM
AYDIN (Antalya) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Diyarbakır Milletvekili
Sayın Sibel Yiğitalp konuşacak.
Buyurun Sayın Yiğitalp.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dün bu Meclis tarihî bir
lekeye daha imza attı ve hep birlikte izledi. Türkiye'nin ve bu Meclisin 3üncü
büyük partisinin Eş Genel Başkanının vekilliği düştü,
yangından mal kaçırır gibi alelacele okundu ve hızlıca,
sessiz sedasız geçirilmeye çalışıldı.
HDP kimdir? Sadece seçmeni 6 milyon ama bir araya geldiğinde
20 milyon insana tekabül eden bir partidir. Burada açıklamalar yaparken çok
zorlama hukuksal açıklamalar yapıldı. Kendilerinin bile inanmadığı,
kendilerinin bile konuşurken sahicilikten çok uzak, sahte gerçeklik yaratarak
kendilerince kamuoyu oluşturma gibi bir çabaya girdiler. Dün bu olurken bakıyorsunuz
AKP'nin ilçe teşkilatlarına, ne var burada? Göstermek istiyorum, bir bakın;
ben özellikle yanımda olan fotoğrafı göstermek istemedim kişinin
resmi görünmesin diye. İlçe örgütünde ne var? Uzun namlulu silah var. Ne oldu?
Koca bir hiç. Ondan önce ne olmuştu? Avusturya AKP Temsilcisi İç savaş
olacak eğer hayır çıkarsa." demişti. Yine bu yetmedi,
Manisa İl Başkan Yardımcısı yine iç savaş çağrısı
yaptı. Tabii, onlar için hukuksal bir sorun yok çünkü muktedirler, çünkü zorun
gücüyle bütün yargıyı ele geçirmişler, çünkü kendilerinin dışında
hiçbir iktidarı, hiçbir gücü tanımıyorlar, çünkü kendilerini her
şeyin üstünde görüyorlar; öyle görüyorlar ki, milyonlarca seçmenin iradesini
yok sayacak kadar cüretkâr davranıyorlar ama kendileri için konuşma zamanı
geldiğinde Biz millî iradeyle çıktık, biz sandıktan çıktık,
biz her şeyi yapabiliriz. derken geri kalan yüzde 50yi tanımayan, yüzde
50yi kriminalize eden, yüzde 50yi sürekli terörize eden, kendi dışında
hiçbir gücü tanımayan bir iktidar var. Peki, biz bunu kabul edecek miyiz? Şunu
iyi bilin: Dün Sayın Eş Başkanımız Figen Yüksekdağın
vekilliğini burada düşürerek bu işi oldubittiye getirdiğinizi
mi sanıyorsunuz? Bu olmayacak bir şey, asla olmayacak. Peki, sizin ilçe
teşkilatlarınızda o ağır uzun namlulu silahların ne
işi var? Neden bununla ilgili bir tane yürekli bir savcı işlem yapmıyor?
Hukuk var ya hani
Anayasal suç işliyor, yasal suç işliyor normalde size
göre, propagandadan vekillik düşüyor ama uzun namlulu silahlarla gövde gösterisi
yapıyor
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Nerede ya? Öyle bir şey
yok. Sibel Hanım, yok öyle bir şey.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla)
ve sokaklara
çıkıp Bakın, biz burada hayırcıları karşılıyoruz."
diye silahlarla bekleniyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yok öyle bir şey.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) Eğer
bizim dediğimizi yapmazsa kan banyosunu da yapacağız." diyor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yok öyle bir şey.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) Peki,
bu ülkenin yargıçları nerede? Nerede bu ülkenin yargıçları?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) O algı operasyonu,
yok öyle bir şey.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) Neden
bu ülkenin yargıçları mevzu sadece muhalefet olunca kendine göre sahte
gerçeklik yaratarak tutuklama, yargılama, kriminalize etme, itibarsızlaştırmaya
gidiyor? Şunu unutmayın: Adalet herkese lazım.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Lazım da öyle bir
şey yok, algı operasyonu yapıyorlar.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) Siz bu
ülkede ilk iktidara geldiğinizde mağdurdunuz ve hatta zaman zaman çok
ağlıyordunuz. O mağduriyetinizden çok da oy topladınız.
Şimdi mağrur oldunuz, şimdi muktedir olmanın kibriyle herkese
meydan okuyorsunuz. O kadar meydan okuyorsunuz ki gerçekliği görmekten uzaklaşmışsınız.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Hiçbir zaman kibrimiz olmadı,
hep milletle beraberiz.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) Bir genel
başkanın vekilliğini düşürmenin nasıl bir siyasal faturası
olacağını hiç düşündünüz mü? Milyonlarca insanın iradesini
yok saymanın siyasal faturasını, toplumsal faturasını hiç
düşündünüz mü? Tabii, sizin düşünme gibi bir sorumluluğunuz yok çünkü
siz sadece karar verenin uygulayıcısı olarak burada görev alıyorsunuz.
Birileri karar veriyor, size Onu uygulayın. diyor ve siz de burada ölümüne
uygulamaya çalışıyorsunuz. Kendi başınıza, kendi kendinize
muhasebe yaptığınızda eminim bunun ne kadar yanlış
olduğunun farkındasınız.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Anayasada belli.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) Şu
da zor bir şey aslında: İnsanın bulunduğu yerde kendini
ifade edememesi, itiraz edememesi, tartışamaması ve gerçekten yanlışa
yanlış dememesi çok acı bir şeydir. Bu sizin açınızdan
çok dramatik bir durumdur. Bunu çok iyi anlıyorum. Emin olun, biz sizi de bu
dramatik durumdan kurtaracağız ve sizin bu ne kadar zorun gücünü kullanırsanız
kullanın, eveti örgütlemek adına her türlü zorluğu, her türlü gayrimeşru
araçları kullanırsanız kullanın hiç kimse sizin bu zorun gücünüze
evet demeyecektir. 7 Hazirandan 1 Kasıma kadar bunu zorladınız,
kontrollü şiddet uygulamaya çalıştınız ve aynı yöntemi
tekrar devam ettirmeye çalışıyorsunuz ama şunu unutmayın:
Türkiye halkları bu şiddet sarmalından yoruldu, sıkıldı
ve artık bu ülkeye çözüm ve barış gelmesini istiyor. Bir iç barış,
bir dış barış gelmesini istiyor. Her gün saatte bir düşman
üreterek kimseyi kendinize mahkûm edemezsiniz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Güneydoğuda PKKdan
sıkıntı var. PKKyı atıyorlar. Halk atıyor PKKyı,
kapısına sokmuyor.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) Şimdi
siz, önce, bu yapılan şeyi bir oturun, beş dakika bir düşünün.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Yiğitalp.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkanım
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 1inci maddesinin (4) numaralı fıkrasının
son cümlesinin "Taksitlerin belirtilen sürede de ödenmemesi halinde yeniden
yapılandırma iptal edilerek Banka veya Tarım Kredi Kooperatifleri
mevzuatı doğrultusunda borcun tamamı muaccel hale gelir." şeklinde
değiştirilmesini,
(7) numaralı fıkrasında geçen "Türkiye
Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliğine" ibaresinden sonra gelmek
üzere "Hazine Müsteşarlığı bütçesinde yer alan ilgili harcama
tertiplerinden gider kaydedilerek" ibaresi ile aynı maddenin (8) numaralı
fıkrasına (b) bendinden sonra gelmek üzere aşağıda yer
alan (c) bendinin ekleşmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Muş (İstanbul) ve arkadaşları
(c) Yapılandırmaya esas tutarın borçlu
tarafından defaten ödenmesi halinde bu fıkranın (a) bendinde hesaplanan
tutarın tamamı Hazine Müsteşarlığınca Banka veya ilgili
kooperatife aktarılmak üzere Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez
Birliğine defaten ödenir. Yapılandırmaya esas tutarın taksitlendirilmesi
halinde ise bu fıkranın (a) bendinde hesaplanan tutar da yapılandırmaya
esas tutara uygulanan koşullar çerçevesinde taksitlendirilir ve bu maddenin
yedinci fıkrasındaki usuller uyarınca Hazine Müsteşarlığından
talep edilir. Bu kapsamda taksitlendirilen tutarlara talep tarihinden önceki son
on iki aylık döneme ilişkin TL cinsi sabit getirili iç borçlanmanın
ağırlıklı ortalama yıllık bileşik maliyeti oranında
taksitlendirme faizi uygulanır. Bu bent uyarınca yapılacak Ödemelerde
vade tarihinin geçmesi ve 90 günlük ödeme dönemi içinde ödeme yapılması
durumunda günlük bazda basit usulde yürütülecek taksitlendirme faizi hesaplanır.
Söz konusu faizin hesaplanmasında bu bentte belirlenen taksitlendirme faiz
oranı kullanılır. Dördüncü fıkrada belirtilen şekilde borcun
muaccel hale gelmesi halinde ödenen gelir kayıpları Hazine Müsteşarlığına
iade edilir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM
AYDIN (Antalya) Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Katılıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Birinci maddenin dördüncü fıkrasında yapılan
değişiklikle yapılandırma şartlarına uyulmaması
halinin sonuçları düzenlenmiştir.
Taksitlerin ödenmemesi durumunda yapılandırma
ve taksitlendirme nedeniyle oluşacak gelir kayıpları Hazine Müsteşarlığı
tarafından ödenecektir. Bu çerçevede, gelir kayıplarının Banka
veya ilgili kooperatife aktarılmak üzere Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri
Merkez Birliğine Hazine Müsteşarlığı bütçesinden yapılacağını
belirtmek için birinci maddenin yedinci fıkrasına ekleme yapılmaktadır.
Birinci maddenin sekizinci fıkrasına yapılan
ekleme ile ise, Banka veya ilgili kooperatife aktarılmak üzere Türkiye Tarım
Kredi Kooperatifleri Merkez Birliğine Hazine Müsteşarlığı
tarafından 8 (a) maddesi çerçevesinde yapılacak gelir kaybı ödemelerinin
borçlu tarafından seçilen ödeme yöntemi ile uyumlaştırılması
amaçlanmaktadır. Böylece borçlunun herhangi bir taksiti ödememesi durumunda
taksitlendirme bozulacağından bozulacak bir yeniden yapılandırma
için Müsteşarlıkça peşin ödeme yapılmamış olacaktır.
Yapılandırma şartlarına uyulmadığında ödenen
gelir kaybının iade edilmesi düzenlenmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın Muş, bir söz talebiniz var sanıyorum.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
şiddetin her türlüsünü reddeden, kınayan bir parti olduklarına
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan,
burada bazı fotoğraflar gösteriliyor bizim bir ilçe teşkilatımızda
çekildiği iddia edilen. Bu, 15 Temmuz gecesinde çekilen bir fotoğraf ve
yeni bir fotoğrafmış gibi bugün dolaştırılıyor.
BURCU ÇELİK (Muş) Silah meşru muydu
o dönem?
MEHMET MUŞ (İstanbul) 15 Temmuz gecesi darbeciler
il başkanlığımızı basmış vaziyette, sağı
solu bombalıyorlar, insanların üzerine ateş ediyorlar. Sıkılmış
O gece içerisinde olan bir fotoğraftır. Bizim asla şiddeti, silahı
tasvip etmek gibi bir durumumuz söz konusu olamaz. Şiddeti, her türlüsünü reddeden,
kınayan bir partiyiz.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1585) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 456) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra sayılı
"Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş'ın Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 1'inci maddesinin 1. 2. 3. 4. 5. 6.
7. fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla
Okan Gaytancıoğlu (Edirne) ve arkadaşları
MABDE 1- (1) T.C. Ziraat Bankası A.Ş. (Banka)
ve Tarım Kredi kooperatifleri tarafından kullandırılan ve bu
kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla takip hesaplarında
izlenen tarımsal kredi alacakları, bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihi izleyen üçüncü ayın sonuna kadar banka/kooperatife başvuruda bulunulması
kaydıyla aşağıda belirtilen kapsam ve şartlar dâhilinde
yapılandırılır.
a) Yapılandırmaya
esas tutar; yapılandırmaya konu kredi borcunun vadesini takip eden tarihten
yapılandırma tarihine kadar yıllık %11 oranında basit usulde
yürütülecek faiz uygulanmak suretiyle hesaplanır. Yapılandırmaya
konu kredi borcunun vadesini takip eden tarihten yapılandırma tarihine
kadar yıllık %5 oranında basit usulde yürütülecek faiz borçlu tarafından
ödenir.
b) Yapılandırmaya
esas tutar; defaten veya taksitlendirilmesi halinde ilk taksiti, 2017 yılının
Ekim ayı sonuna kadar, izleyen taksitleri 2018 yılının Ekim
ayından başlamak üzere her yıl tekabül ettiği ayda toplam beş
eşit taksitte ödenir. Yapılandırma taksitlerine, yıllık
%11 oranında basit usulde yürütülecek taksitlendirme faizi uygulanır.
Ancak (a) bendi hükümlerine göre hesaplanan yapılandırmaya esas tutarın
defaten ödenmesi halinde taksitlendirme faizi uygulanmaz.
(2) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
önce takibe alınıp takip hesaplarında izlenip izlenmediğine
bakılmaksızın borçları yapılandırılan ve bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödemeleri devam eden borçlular
talep etmeleri halinde bu maddenin taksitlendirmeye ilişkin hükümlerinden kalan
borç tutarı esas alınarak yararlandırılır.
(3) Bu maddeden
yararlanılabilmesi için dava açılmaması veya açılmış
davalardan vazgeçilmesi gerekir. Bu maddenin yürürlük tarihinden önce dava konusu
edilmiş ve/veya icra takibi başlatılmış alacaklar için
takip işlemleri başvuru süresi sonuna kadar bekletilir. Borçlu tarafından
madde hükmünden yararlanmak üzere başvurulması ve madde hükmüne göre yapılandırılan
tutarın ilk taksit ödeme süresi içinde defaten veya taksitli ödeme seçeneği
tercih edilmiş ise ilk taksit tutarının ödenmesi halinde banka/kooperatif
tarafından dava ve/veya icra takipleri durdurulur. Bu takdirde yargılama
ve icra takip giderleri ile vekâlet ücretinin 2017 yılının Ekim ayı
sonuna kadar ödenmesi şarttır.
(4) Bu madde
hükümlerine göre yapılandırılan alacakların taksitlerinden herhangi
birisinin vadesinde ödenmemesi hâlinde ödenmeyen tutarın taksit ödeme süresinin
son gününü takip eden 90 gün içinde ilgili taksitlendirme faizi ile birlikte ödenmesi
şartıyla madde hükümlerinden yararlanılır. Taksitlerin belirtilen
sürede de ödenmemesi durumunda alacak muaccel hale gelir ve bakiye kredi alacakları
banka/kooperatif tarafından ilgili mevzuatına göre takip ve tahsil edilir.
(5) Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten önce madde kapsamındaki alacaklar için
temerrüde düşüldüğü tarihten sonra yapılan ödemeler, yapılandırmaya
esas tutarın hesabında dikkate alınır. Ancak borçlu lehine fark
çıkması halinde herhangi bir iade yapılmaz.
(6) Bu madde
hükmünden yararlanılması durumu , borcun maddi ve şahsi teminatının
sükutunu icap ettirmediği gibi müşterek borçlu ve müteselsil kefillerine,
kefaletten çekilme hakkını vermez.
(7) Bu madde
hükümlerine göre yapılandırma ve taksitlendirme sebebiyle oluşacak
gelir kayıpları, borçlunun ödemeyi yaptığı tarihi takip
eden ayda yapılan talep üzerine Hazine Müsteşarlığı tarafından
Banka veya ilgili kooperatife aktarılmak üzere Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri
Merkez Birliğine ödenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM
AYDIN (Antalya) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Edirne Milletvekili Sayın
Okan Gaytancıoğlu konuşacak.
Buyurun Sayın Gaytancıoğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Atatürk çiftçilerimize efendi demişti -bunu
daha önce de burada çok söyledim- unuttuğunuz çiftçilere. Yine de siz çiftçiyi
kandırıyorsunuz, buradan iddia ediyorum. Neden kandırıyorsunuz?
Bir kandırma yasası bu. Yani 31/12/2016ya kadar borcu olan çiftçilerin
borçlarını sözüm ona affediyorsunuz. Ne kadar peki bu çiftçilerin borçları?
1 milyar, bazı kaynaklara göre 3 milyar. Peki, çiftçinin gerçek borcu ne kadar?
Tam 80 milyar. Ziraat Bankası 43 milyar, özel bankalar 30 milyar, tarım
kredi kooperatifleri 8 milyar. Peki, sadece bu kadar mı çiftçinin borcu? Ya
tefeciler ya özel, başkaları; bunlara bir kolaylık var mı? Yok.
Şimdi diyeceksiniz ki Tefeciye düşmesin. E ama Ziraat Bankasının,
tarım kredinin tefeciden farkı kaldı mı, çok yüksek faiz oranları
yok mu? Yine borcu erteliyorsunuz, yüzde 5lik faizini yine çiftçiden alacaksınız.
Yani sadece günü kurtarmak için buraya yasalar getiriyorsunuz. Tabii ki katılıyoruz,
çiftçinin borcu olmasın. Biz bu yasaya destek verdik.
Peki, hiç köy kahvesine gidip oturdunuz mu? Çiftçiler
ne diyorlar? Sizden çekiniyorlar çünkü korkuyorlar. Aman, bir şey söylerlerse
bir şey olmasın, içeri girmesinler. Efendi gibi davranıyorlar. Orada
efendilik gösteriyorlar ama Atatürk, üreten çiftçiye efendi dedi. Şimdi bizim
çiftçimiz maalesef ithalat baskısı altında gün geçtikçe eziliyor.
İnternete şöyle bir girin, bir bakın,
özellikle emlak sitelerine bakın, dünya kadar satılık çiftlik, dünya
kadar satılık tarla var. Peki, neden 2017nin Ekimine kadar bunu taksitlendiriyorsunuz,
bekletiyorsunuz? İşte, günü kurtarmak için bu projeleri geliştiriyorsunuz.
Yanlış.
Peki, borcunu ödeyen çiftçi ne yapacak? Şimdi, Tarım
krediye borcu var. Ne kadar? Diyelim, 10 bin lira borcu var. Ne yapıyor çiftçi?
Cebine bakıyor, yok. Sütünü ne yapmış? Bakın, sütünü dökmüş.
Niye? Yem fiyatıyla süt fiyatını birbirine eşitlemişsiniz,
para kazanamıyor. Peki, başkaları ne yapmış? Bu 10 bin
liralık borcunu ödemek için böbreğini satmış. Peki, bu çiftçinin
durumunu nasıl iyileştireceksiniz?
TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) O kadar da değil.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) O kadar, o kadar.
Tarlasını satan çiftçi var, traktörünü satan çiftçi var. Biz dünya kadar
telefon alıyoruz. Niye adam gibi destek vermiyorsunuz? Yasalara niye uymuyorsunuz?
2006 yılında çıkan Tarım Kanununun 21inci maddesi ne diyor?
Çiftçiye gayrisafi millî hasılanın en az yüzde 1i destek olarak verilir.
diyor, en az. Siz fazla verebilirsiniz. Neden bunun sadece yarısını
veriyorsunuz da çiftçi zora düşünce borcunu taksitlendirmeye girişiyoruz?
Neden peki çiftçinin cebinde 3 tane, 4 tane kredi kartı var, bunlarla dönmeye
çalışıyor? Neden çiftçinin peşinde birileri geziyor tarlasını
satın almak için? Siz bunları görmüyor musunuz? Neden on seneden beri
buğday fiyatları aynı seyirde gidiyor da on sene önce 1 lira olan
mazot bugün 4 lira 70 kuruş? Neden yat sahiplerine, kotra sahiplerine, gezi
teknesi sahiplerine 1 lira 70 kuruştan mazot veriyorsunuz da çiftçiye 4 lira
70 kuruştan veriyorsunuz? Neden hep çiftçiyi, 17 milyon kişiyi öteliyorsunuz?
Evet, efendi olduğu için üstüne biniyorsunuz, bu yanlış. Hâlbuki
çiftçi üretendir, ona gözünüzün içi gibi bakmak zorundasınız. O üretecek
ki sanayi çalışacak.
Sanayi şu an neyle çalışıyor? İthal
ham maddeyle çalışıyor. Limanlarımız gelen yabancı
ham maddelerle dolu; Rusyadan geliyor, Ukraynadan geliyor, Fransadan geliyor.
Peki, bizim tarlalar? Boş. 26 milyon dönüm arazi boş iken biz paralarımızı
kazanıyoruz, kazanıyoruz, dışarı ödüyoruz. Çiftçiye gelince
de -hepiniz de biliyorsunuz- Al ananı da git. diyorsunuz. O çiftçinin alnının
ortasından öpmek zorundasınız. O, üreten bir insandır, üreteni
sevmek zorundasınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Bir gün gelecek anlayacaksınız
bunu ama
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya, seviyoruz zaten, milletle
beraberiz. Siz gitmiyorsunuz. 11 seçimi üst üste kazandık, nasıl kazandık?
Millete gittik. Sizin gibi yukarıdan bakmıyoruz.
BAŞKAN Diğer önergeyi okutacağım
eğer Osman Aşkın Bak izin verirse.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 1inci maddesinin (1)inci fıkrasının (a) bendinde geçen
"%5" ibaresinin "%3" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Muharrem
Varlı (Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDIN (Antalya) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Adana Milletvekili Sayın
Muharrem Varlı konuşacak.
Buyurun Sayın Varlı. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUHARREM VARLI (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu torba yasada birçok kesime birçok konuda iyileştirme
yapılıyor. Çiftçiler de bu işin içerisinde olsun denilerek Ziraat
Bankasındaki temerrüde düşmüş yani gecikmeye düşmüş borçların
yapılandırılmasıyla alakalı bir madde konulmuş. Şimdi,
temerrüde düşmek nedir? Temerrüde düşmek, gecikmiş borç yani diğer
bankalar tarafından da borcun geciktiği görülmüş bir hâl almış
olması demektir. Yani bu duruma düşmeden, çiftçimiz temerrüde düşmeden,
başka bankalar da bu gecikmeyi görmeden biz bu işi çözsek daha doğru
olmaz mıydı? Yani şöyle izah edeyim: Ödeme güçlüğü çeken her
çiftçinin borcu ertelenmiş olsaydı kıyamet mi kopardı? Yok.
Sadece temerrüde düşmüş, diğer bankalar tarafından da kırmızı
kalemle çizilmiş çiftçilerin borçları ertelensin istiyorsunuz. Zaten bu
adam bitmiş olacak yani Ziraat Bankasında da işi bitmiş olacak,
bir başka bankadan da kredi alamamış olacak, bunun borçlarının
tehir edilmesi ona çok fazla bir şey kazandırmış olmayacak.
Ben geçen ki konuşmamda da söyledim yani bu yanlış bir uygulama.
Temerrüde düşmeden ödeme güçlüğü çeken her çiftçinin borcunun ertelenmesinin
doğru olduğunu söyledim ama yine bu şekilde çıkartıyorsunuz
yasayı yani ne demek lazım bilmiyorum.
Yine, faiz oranı Maliye Bakanının sunumunda
yüzde 3tü, şimdi yüzde 5e çekmişsiniz. Yani herkese gelirken bol keseden
dağıtıyorsunuz, herkese geldiğinde bol keseden veriyorsunuz
ama çiftçiye geldi mi Efendim, görev zararı, hazineye ek yük gelir. Ya, arkadaş,
hazineye ek yük getiren o kadar çok şey var ki yani sizin çerez parası
diye saydığınız o paraları koysanız zaten çiftçinin
bu borçları ödenir, kapanır. Ama, sizin çiftçiyi kurtarmak, çiftçiyi korumakla
ilgili bir düşünceniz olmadığı için bunun sadece İşin
içerisinde çiftçi de var olsun. demek maksadıyla ortaya konmuş bir yasa
diye düşünüyorum.
Şimdi, ödeme zorluğunu çiftçilerin hepsi çekiyor,
hepsi yaşıyor. Yani kimisi gidiyor, bir arkadaşından borç alıyor,
getiriyor, kimisi gidiyor, tefeciden birkaç günlüğüne borç alıyor, getiriyor,
Ziraat Bankası borcunu yatırıyor, eğer tekrar Ziraat Bankasından
kredi kullanabilirse götürüp o borcunu yatırıyor. Şimdi, böyle sıkıntılı
bir süreçte biz çiftçimizi niye bu sıkıntıyla mücadele içerisinde
bırakıyoruz. Zaten mazot yükü sırtına binmiş, dünyanın
en pahalı mazotunu kullanıyor, dünyanın en pahalı gübresini
tarlasına atıyor, efendim, sulama birliklerine borçları birikmiş.
Yani şimdi böyle bir ortamda bizim çiftçiyi korumamız gerekirken, çiftçiyi
daha rahat ettirmemiz gerekirken temerrüde düşmüş yani bitmiş adamı,
bitmiş çiftçiyi yapılandıralım diyoruz. Yani bunun çiftçiye
çok büyük bir katkısı olmaz, faydası olmaz. Bu, Ziraat Bankası
alacaklarını kurtarmaktan başka bir anlama da gelmez.
Değerli arkadaşlarım, bakın, TEDAŞla
ilgili, elektrik borçlarıyla ilgili faizleri sıfırladınız.
Niye çiftçinin normal borçlarının da faizlerini sıfırlamıyorsunuz?
Sulama birliklerine de çiftçinin borcu var. Sulama birliği borçlarını
niye gündeme almıyorsunuz, onunla ilgili niye bir düzenleme yapmıyorsunuz?
Yok. Yani sadece Çiftçiye biz bir şey verdik, çiftçi bu işin içerisinde
var. demek için bu madde konulmuş. Bunun başka bir izahı yok arkadaşlar.
Yani eğer biz çiftçiyi gerçekten koruyacaksak her ödeme güçlüğü çeken
çiftçinin banka borcunu yapılandırabilmesi lazım. Ziraat Bankası
için diyorum. Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı dün dedi
ki: Diğer özel bankalarla ilgili bizim bir yaptırımımız
olamaz. Doğru, onu da beklemiyoruz zaten ama Ziraat Bankasıyla ilgili
ödeme güçlüğü çeken her çiftçinin yapılandırma yapması lazım
ki belki diğer bankalardan da kredi alıp da tohumunu, gübresini alabilir,
traktörünün mazotunu koyabilir. Ama ben burada her defasında bağıra
bağıra söylüyorum, bağıra bağıra söylemeye de devam
edeceğim. İnşallah kulaklarınızın pası bir gün
çözülür, inşallah benim bu söylediklerim kafanızda yer eder, inşallah
bu kulağınızdan girip öbür kulağınızdan çıkmaz
da çiftçiyi koruruz, çiftçinin ekmesine, dikmesine, üretmesine vesile oluruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Varlı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge Kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, kabul edilen önerge doğrultusunda
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 2nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde
geçen "beş" ibaresinin "on" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı İsmail
Faruk Aksu Fahrettin Oğuz Tor
Konya İstanbul Kahramanmaraş
Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Muharrem Varlı Kamil Aydın
Hatay Adana Erzurum
Mevlüt Karakaya
Adana
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra sayılı
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi'nin 2nci maddesine aşağıdaki gibi (p) bendinin
ilave edilmesini, yine 2nci fıkranın aşağıda belirtildiği
gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Bekaroğlu Utku Çakırözer Kadim Durmaz
İstanbul Eskişehir Tokat
Lale Karabıyık Orhan Sarıbal Musa Çam
Bursa Bursa İzmir
p) Çiftçilerin yeraltı ve yerüstü sulama bedellerinden
dolayı DSİ'ye, Sulama Birlik ve Kooperatiflerine 15 Şubat 2017 tarihi
itibariyle vadesi geldiği halde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih
itibariyle ödenmemiş olan asıllarının tamamıyla bu alacaklara
bağlı faiz, cezai faiz, gecikme faizi gibi feri alacaklardan vazgeçilmesi,
bu alacaklar yerine ana borcun bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi izleyen
üçüncü ayın sonuna kadar söz konusu kurum ve kuruluşlara başvuruda
bulunulması ve ödenmesi gereken tutarın ilk taksiti 2017 Ekim ayının
son gününe kadar ödenmek üzere her yıl ilk taksitin tekabül ettiği toplam
5 eşit taksitte ödenmesi şartıyla bu alacakların ödenen kısmına
isabet eden ferilerin tahsilinden vazgeçilir. Bu bend hükümlerine uygun ödeme yapıldığı
takdirde maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki sürelere herhangi
bir faiz, zam ve katsayı uygulanmaz (İlgili kanunun 1. ve 2. maddesindeki
düşük faiz ve anapara ödeme taksitleri aynen uygulanır).
2) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esaslar Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığının uygun görüşü
alınarak TEDAŞ tarafından belirlenir.
(p) bendinin uygulamasına ilişkin usul ve esaslar
Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı tarafından belirlenir.
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 2nci maddesinin teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım Garo Paylan İmam Taşçıer
Muş İstanbul Diyarbakır
Burcu Çelik Mehmet
Emin Adıyaman Sibel
Yiğitalp
Muş Iğdır Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon okunan son önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM
AYDIN (Antalya) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Muş Milletvekili Sayın
Burcu Çelik konuşacak.
Buyurun Sayın Çelik. (HDP sıralarından
alkışlar)
BURCU ÇELİK (Muş) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, haksız ve hukuksuz
bir şekilde tutsak edilen değerli eş genel başkanlarımızı,
milletvekili arkadaşlarımızı, belediye başkanlarımızı
ve binlerce çalışma arkadaşımızı selamlayarak başlamak
istiyorum.
Bugün ülkede her şey yolundaymış gibi,
demokratik siyasete, halkın iradesine darbe yapılmıyormuş gibi
sessiz kalmak ve gündem konusu olan yasa üzerinde konuşmak vicdanen kabul edilemezdir.
Bugünlerde Hükûmetin Türkiye gerçekliğinden çok uzaklaştığını
görüyoruz, her gün başka bir plan ve başka bir kararla ülkeyi yaşanamaz
bir hâle getirmeye çalıştığınızı görmekteyiz.
Son olarak, Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağın
hukuki hiçbir gerekçesi olmayan milletvekilliğinin düşürülmesi tüm Türkiye
halklarına bir mesajdır aslında. Bu mesajla, çok açık bir şekilde
halkın iradesinin tanınmadığı keyfî olarak açığa
çıkmıştır.
Eş Genel Başkanımız Sayın Figen
Yüksekdağın milletvekilliği 21 Şubat 2017 günü, bugün olduğu
gibi Meclis Başkanı Ayşe Nur Bahçekapılı yönetimindeki
Meclis oturumunda, Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli tarafından
8 Şubat 2017 tarihinde Meclise gönderilen yazının okunmasıyla
düşürülmüştür.
Değerli arkadaşlar, Anayasanın 84üncü
maddesinin ikinci fıkrasına göre, Sayın Yüksekdağın milletvekilliği
kesin hüküm giyme sonucu düşürülmüştür. Yüksekdağın milletvekilliğinin
düşürülmesi ve buraya varana dek yaşanan süreç, Anayasa, Meclis İçtüzüğü
ve uluslararası mevzuata aykırılıklarla doludur. Öncelikle belirtmek
gerekir ki Sayın Yüksekdağın aldığı on ay hapis cezası,
20 Mayıs 2016 günü TBMMde kabul edilen ve 8 Haziran günü Resmî Gazetede yayımlanmakla
yürürlüğe giren geçici Anayasa maddesiyle dokunulmazlığın kaldırıldığı
dosyalardan biri değildir. Yargılama, Sayın Yüksekdağ milletvekiliyken
Anayasanın 83/2 amir hükmüne tamamen aykırı bir biçimde devam etmiştir.
Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi, yargılamanın devam etmesinin gerekçesi
olarak, yine 83/2de yer alan ve dokunulmazlığın uygulanmayacağı
iki istisnadan birini göstermiştir. Bu 2 istisna, ağır cezayı
gerektiren suçüstü hâli ile seçimden önce soruşturulmasına başlamak
kaydıyla Anayasanın 14üncü maddesindeki durumlardır.
Mahkemenin dokunulmazlığı hiçe saymasının
temelinde yer alan, Anayasanın hakların kötüye kullanılmamasını
düzenleyen 14üncü maddesi şöyledir: Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerden
hiçbiri, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve
insan haklarına dayanan demokratik ve laik cumhuriyeti ortadan kaldırmayı
amaçlayan faaliyetler biçiminde kullanılamaz.
Yargıtay bu hükmü uygulayarak yargılamaya devam
etmiştir. Sayın Yüksekdağın katıldığı bir
anmada atılan sloganlarla ilgili olan Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesindeki
bu dosyanın bu kapsamda değerlendirilmesi dokunulmazlık kurumunu
tamamen anlamsızlaştırmakta, muhalif vekilleri taraflı ve bağımlı
hareket eden yargı kurumları karşısında iyice kırılganlaştırmaktadır
değerli arkadaşlar.
Bizler bu yola çıkarken demokrasi, özgürlük ve barış
dedik ve bu çağrımız tüm Türkiyede karşılık buldu.
Ve çok önemli bir kazanımla bu Parlamentoya geldik. İşte bu kazanım
sizin iktidarınız için açık bir tehdit oluşturdu. HDPyle yeni
bir başlangıç ve yeni bir umut aşılandı topluma. Peki,
siz ne yaptınız? Bu umudu ve kazanımları yok sayarak ülkede
halkların nefes almasının bile önüne geçtiniz, tüm demokratik kazanımları
hedef aldınız, belediyelerimize memur atadınız, binlerce insanımızı
tutukladınız. Neden biz? Neden HDP? Çünkü HDP bu toprakların gerçekliğidir,
çünkü HDP hakikattir. HDP çatısı altında bir araya gelen halkımızın
gücüdür sizi korkutan.
Amaçladığınız sisteme ulaşmak
uğruna ülkeyi ne hâle getirdiğinizi ne zaman fark edeceksiniz? Bu gerçekliği
ne zaman göreceksiniz? Sırf bu amaç uğruna şehirler yıkıldı
bu topraklarda, insanlar diri diri yakıldı ve siz sessiz kaldınız.
Ülkede onlarca katliam yaşandı. Açığa çıkartılması
için önergeler verdik, yine sessiz kaldınız ve reddettiniz. Bugün tüm
muhalif kesimlerin sesini kısarak arzunuza gerçekten ulaşabileceğinizi
mi zannediyorsunuz? Ağzınızdan çıkan her cümle ezberlenmiş
ve üzerine bir kelime bile ekleyemiyorsunuz.
Herabe Bava köyünde Abdi Aykuta işkence edildi
diyoruz, nerede diyoruz, grup başkan vekillerinizden cevap alamıyoruz;
on dakika sonra ise bu vatandaşın, bu yurttaşın ağır
işkenceye maruz kalmış bir şekilde hastanede olduğu ortaya
çıkıyor.
Siyasi sorumluluktan çok uzaktasınız. Bu misyonu
kendi elinizle kaybettiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BURCU ÇELİK (Devamla) Sayın Başkan,
pozitif ayrımcılık
BAŞKAN Kimseye uzatmadım. Lütfen, benden
eşitsizlik yaratmamı beklemeyin. Lütfen.
BURCU ÇELİK (Devamla) O zaman, kayıtlara
geçmesi açısından bitiriyorum izninizle.
BAŞKAN Tamam.
BURCU ÇELİK (Devamla) Halkın ve ülkenin sorunlarına
çözüm aramak yerine, politikalarınız ve kararlarınızla ülkedeki
sorunları derinleştirmekten öteye gidemiyorsunuz artık.
Kabul edin ve halkın sesini duyun. Halkın olmadığı,
içerisinde eşitlik, özgürlük, demokrasi kelimelerinin bir kez dahi geçmediği
sistem karşısında halkımız büyük bir inançla 16 Nisanı
bekliyor.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çelik.
BURCU ÇELİK (Devamla) Ve o gün, başta Sayın
Yüksekdağı kucaklayan kadınların, gençlerin, ihraç edilen akademisyenlerin
BAŞKAN Sayın Çelik, lütfen
BURCU ÇELİK (Devamla) -
tutsak olan gazetecilerin
hepsi kazanacak, halkımız kazanacaktır. (HDP sıralarından
alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Millet kazanacak, millet!
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra sayılı
Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi'nin 2nci maddesine aşağıdaki gibi (p) bendinin
ilave edilmesini, yine 2nci fıkranın aşağıda belirtildiği
gibi değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Orhan Sarıbal (Bursa) ve arkadaşları
p) Çiftçilerin yeraltı ve yerüstü sulama bedellerinden
dolayı DSİ'ye, Sulama Birlik ve Kooperatiflerine 15 Şubat 2017 tarihi
itibariyle vadesi geldiği halde bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih
itibariyle ödenmemiş olan asıllarının tamamıyla bu alacaklara
bağlı faiz, cezai faiz, gecikme faizi gibi feri alacaklardan vazgeçilmesi,
bu alacaklar yerine ana borcun bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi izleyen
üçüncü ayın sonuna kadar söz konusu kurum ve kuruluşlara başvuruda
bulunulması ve ödenmesi gereken tutarın ilk taksiti 2017 Ekim ayının
son gününe kadar ödenmek üzere her yıl ilk taksitin tekabül ettiği toplam
5 eşit taksitte ödenmesi şartıyla bu alacakların ödenen kısmına
isabet eden ferilerin tahsilinden vazgeçilir. Bu bend hükümlerine uygun ödeme yapıldığı
takdirde maddenin yürürlüğe girdiği tarihten sonraki sürelere herhangi
bir faiz, zam ve katsayı uygulanmaz (İlgili kanunun 1. ve 2. maddesindeki
düşük faiz ve anapara ödeme taksitleri aynen uygulanır).
2) Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esaslar Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığının uygun görüşü
alınarak TEDAŞ tarafından belirlenir.
(p) bendinin uygulamasına ilişkin usul ve esaslar
Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı tarafından belirlenir.
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM
AYDIN (Antalya) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Bursa Milletvekili Sayın
Orhan Sarıbal konuşacak.
Buyurunuz Sayın Sarıbal. (CHP sıralarından
alkışlar)
ORHAN SARIBAL (Bursa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Komisyon ve Hükûmet Katılamıyoruz. demekle halkı
kandırmaya devam ediyorlar. Gerekçe açıktır, şu anda TEDAŞa
olan borçların ödemesiyle ilgili yapılandırma sadece durumu idare
etmek ve hayırın önüne geçebilmek için bir çabadır.
Eğer gerçekten samimiyseniz, Sayın Bakan, burada
hemen Karacabey Ziraat Odasını, Karacabey Sulama Birliğini bir arayın,
orada Sulama Birliğinin ne kadar borcu olduğunu, köylünün neden bu borçlarını
ödeyemediğini bir öğrenin, ondan sonra buraya gelin.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Beraber arayalım, beraber.
ORHAN SARIBAL (Devamla) Böyle olunca da tabii, çok
açık, bu samimiyetsiz durumu idare etme muhtaçlık rüşvetinden ileriye
geçmemektedir. 16 Nisan rüşvetidir bu yasa tasarısı bütün boyutuyla.
Evet, bir olanak sağlamaya çalışıyorsunuz,
elektrik borçlarını yapılandırmaya çalışıyorsunuz.
Soruyu şöyle sormak gerekiyor: Enerji üzerindeki yüklere şöyle bir bakalım.
Sayın Bakan, yüzde 18 KDV, yüzde 18 ile 23 kayıp kaçak, yüzde 5 belediye,
yüzde 2 TRT, yüzde 1 fon; elektrik üzerinde yüzde 50 yük var. Bu yetmez, bir de
uyguladığınız temel politikalar var. Avrupada bunların
hiçbirisi yok. Bizim ülkemizin çiftçisi Avrupanın çiftçisinden zengin olmalı
ki siz elektriğin gerçek fiyatına bir yüzde 50 daha fiyat koyuyorsunuz.
Bu da yetmez, bugün bir uygulama yönetmeliği yayınladınız, geçen
yıl da aynısını yapmıştınız.
BAŞKAN Sayın Sarıbal, lütfen Genel Kurula
hitap ediniz.
ORHAN SARIBAL (Devamla) Desteklemelerinizde, Ziraat
Bankasına yatırılan paralarda önce şirketlere, elektrik kurumuna,
elektrik şirketlerine kesinti yapacaksınız, eğer kalırsa
çiftçiye ödeyeceksiniz. Siz buna hakkaniyet diyorsunuz, siz buna uygulama diyorsunuz.
Yaşasın şirketler, kahrolsun Karacabeyin çiftçileri!
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Karacabeye beraber gidelim, Karacabeye.
ORHAN SARIBAL (Devamla) - Yaşasın şirketler,
kahrolsun bu ülkenin çiftçileri! Yaşasın şirketler, kahrolsun bu
ülkenin çiftçileri!
BAŞKAN Sayın Sarıbal, lütfen Genel Kurula
hitap ederek konuşur musunuz.
ORHAN SARIBAL (Devamla) Buradan bugünkü uygulanan bu
yönetmeliğin bir an önce geri alınması, bu konuda hemen, acilen bir
tedbir alınması gerekmektedir. Eğer sizin gerçekten çiftçinin sorunlarını
çözmek gibi bir derdiniz varsa
Bakın, sabahtan beri konuşuluyor; Ziraat
Bankasına, Tarım krediye, TEDAŞa olan bütün borçların toplamını,
4 milyar gibi bir parayı yapılandırıyorsunuz. Aynı şekilde
şunu söyleyebiliyorum: Siz yedi yıldır, sekiz yıldır uyguladığınız
yüzde 1 gayrisafi millî hasılayla Sayın Bakan, 68 milyar lira bu çiftçiye
borçlusunuz. Bu 68 milyar ne demek biliyor musunuz? Çiftçinin sadece bu ertelediğiniz
4 milyarı değil, tam 80 milyarlık borcunun büyük bir kısmını,
hem de tümüyle ödemek demektir ama siz bunu istemiyorsunuz. Siz istiyorsunuz ki
çiftçi yoksullaşsın, çiftçi muhtaç hâle gelsin. Muhtaç hâle geldiğinde
de işte böyle 16 Nisanı garanti altına alabilmek, 16 Nisana rüşvet
vermek, 16 Nisanda hayırı engelleyebilmek için böyle bir modeli getirip
halkın önüne sunuyorsunuz. Samimi değilsiniz, bu yüzden diyoruz Samimi
değilsiniz.
Bakın, köylünün artık yaşayacak hâli kalmadı.
Eskiden köylüye kız vermek isterdi şehirliler. Şimdi köylü, oğluna
kız bulamıyor, kimse köylünün oğluna kız vermiyor ve köylü kızını
şehirden birine, asgari ücretli birine ya da ona benzer birine verebilmek için
elinden geleni yapıyor.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Başka bir ülkeden
bahsediyorsun herhâlde.
ORHAN SARIBAL (Devamla) Köylünün girdiği, düştüğü
durum budur çünkü siz köylünün elindeki bütün olanakları aldınız,
tamamen bitirdiniz. On dört yıllık programınızın bütünü
şirket tarımına, konvansiyonel tarıma yöneliktir çünkü sizi
ancak şirket tarımı ayakta tutmaktadır. Tohumu tescilleyip standart
hâle getirmek için köylünün tohumunu iptal ettiniz. Artık köylü gerçek tohumunu
ekip biçip satıp para kazanamıyor. Daha ileri gittiniz, bu yıl şöyle
bir karar çıkardınız Sayın Bakan, dediniz ki: Kendi tohumunu
eken, kendi tohumunu üreten ondan elde ettiği ürünü satamaz ve destekleme alamaz.
Sizin getirdiğiniz yasaların bütününde köylüye yoksulluk var. Sizin getirdiğiniz
bütün yasaların tümünde küçük köylüye ne yazık ki muhtaçlık var.
Peki, bunun karşısında ne yapıyorsunuz? On dört yıldır
bir avuç rantiyeye 700 milyarın üzerinde faiz ödediniz Sayın Bakan. Çiftçiye
ödediğiniz 90 milyarı söylüyorsunuz ama öbür taraftan bir avuç rantiyeye
700 küsur milyar para ödediniz. Bunu, hakikaten, bir vicdanınıza sorun,
bir kendinize sorun. Böyle olunca, tabii, ne oluyor? Sizin kullanabileceğiniz
malzeme çok; insanlar yoksul, kentli yoksul, köylü yoksul, çiftçi yoksul. Böyle
işinize geldiği zaman, getirirsiniz, böyle seçim öncesi, referandum öncesi
bir parmak bal sürerseniz.
Evet, son sözüm şudur
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ORHAN SARIBAL (Devamla) -
güneşimizi aldınız,
toprağımızı aldınız, güllerimizi kopardınız,
biliniz ki bu size kalmayacak
BAŞKAN Sayın Sarıbal, teşekkür
ederim.
ORHAN SARIBAL (Devamla)
er geç bunun hesabını
vereceksiniz.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Sen başka bir
ülkeden bahsediyorsun.
ORHAN SARIBAL (Devamla) Toprağa vereceksiniz,
güneşe vereceksiniz, bu ülkenin insanına vereceksiniz.
BAŞKAN Sayın Sarıbal, teşekkür
ederim.
ORHAN SARIBAL (Devamla) 16 Nisanda da yerle bir olacaksınız.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 2nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde
geçen "beş" ibaresinin "on" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mevlüt Karakaya (Adana) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM
AYDIN (Antalya) - Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Adana Milletvekili Sayın
Mevlüt Karakaya konuşacak.
Buyurun Sayın Karakaya. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 456 sıra sayılı Kanun Teklifinin 2nci maddesiyle
ilgili Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bu teklifle çiftçinin tarımsal sulamada kullandığı
elektrik borçlarıyla ilgili bir ödeme kolaylığı sağlanıyor,
sağlanacak. denilmektedir. Görüntü olarak evet ama gerçekte öyle mi? Gerçekte
maalesef öyle değil. Ya, burada ben görüyorum ki eleştirirken de aynı
oyuna düşüyoruz. Burada çok değerli hatipler çiftçinin durumunu, sıkıntılarını,
sorunlarını dile getiriyorlar ve bunu dile getirirken bugün yapılacak
ya da yapılmakta olan bu düzenlemeyle birlikte çiftçi borçlarının
bir miktarının gerçekten ötelendiğini ya da yeniden yapılandırılacağını
söylüyorlar. Maalesef, tarımsal destekler de bu tarz yanılgılarla,
yanıltmalarla, yanılsamalarla toplanıyor ve gösterilmeye çalışılıyor.
Burada çiftçinin tarımsal sulamayla ilgili elektrik borçlarının yeniden
yapılandırılmasına yönelik bir girişim yoktur, böyle bir
şey yok. Nedir bu biliyor musunuz? Bu, TEDAŞın alacaklarının
tahsiliyle ilgili bir düzenlemedir. Buradaki alacaklar -TEDAŞ açısından-
çiftçi borcu olarak sunulan borçlar on yıl, belki de daha eskilere dayanan
borçlar. Bundan yedi yıl önce TEDAŞın dağıtımla ilgili
işletme hakkı özel şirketlere devredilirken yani dağıtım
faaliyetlerine TEDAŞ son verirken, o işi tasfiye ederken o tarih itibarıyla
çiftçilerden, abonelerden olan bir alacağı var, bir alacak defteri var.
İşte, bu alacak defterinde yazılı olan alacaklar yedi yıldır
tahsil edilememiş. Aynı düzenleme hatırlarsanız 2014 yılı
Eylül ayında geldi, herhangi bir ödeme falan da olmadı. Bu aboneler kalmamış,
ortalıkta böyle bir abone yok, çiftçinin üretim için ödemede sıkıntı
çektiğini kabul ederek ödeme kolaylığı getirilen bir durum falan
değil; abone yok, çiftçi yok, çiftçi çiftini çubuğunu bırakmış,
terk etmiş gitmiş. Burada sadece, TEDAŞın yıllanmış,
donuk, zarar niteliğine dönüşmüş alacaklarının tahsili
var yani TEDAŞ yönetimi bunu mevzuat gereği silemiyor, iptal edemiyor,
zarar olarak kayıtlara alamıyor ama bunun en büyük sıkıntısı
ne biliyor musunuz? Demin, biraz önce, yine çok değerli bir hatip gayrisafi
yurt içi hasılanın yüzde 1inden daha fazla ya da az olmamak üzere destek
verilmesi gerektiğini ama verilmediğini söyledi. Bunu Hükûmete sorduğumuzda
verildiğini söylüyorlar, hesaplarla, alt alta, bunun böyle olduğunu söylüyorlar.
Nasıl oluyor biliyor musunuz?
Bakın, bugün, bu tahsilattan doğacak zararlar
ya da temerrüde düşmüş olan alacakların üzerine yüklenen faizlerden
vazgeçilen kısımlar ilgili kurumun muhasebe kayıtlarında zarar
olarak alınacak, bu zarar ya hazine tarafından görev zararı olarak
karşılanacak ya da kurum zararı olarak kalacak ama her hâlükârda
bu zarar çiftçinin destek hanesine yazılacak. Çiftçiye yapılan bir destek
değil, burada bir kurumun alacağının tahsiliyle ilgili bir durumdan
bahsediyoruz.
Çiftçi gerçekten zor durumda. Bakın, sadece iki
tane rakam söyleyeceğim: Çiftçi 2002 yılında gelirinin yüzde 9u
kadar borçluyken -hani o beğenmediğimiz, çok özel bir dönem 2002 yılı-
2015 yılına geldiğinde, çiftçi, gelirinin yüzde 40ı kadar borçlanmış
durumda, borçlarını ödeyemeyecek durumda.
Onun için, bir an önce çiftçi borçlarının yapılandırılmasının
gündeme getirilmesi gerektiğini buradan tekrar ifade ediyor, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Karakaya.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime otuz dakika
ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.37
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.16
BAŞKAN: Başkan Vekili
Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ
(Bolu), Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 73üncü Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
456 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Şimdi 3üncü maddeyi görüşeceğiz.
3üncü madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra sayılı
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3'üncü maddesinin (1), (2), (3), (4)
ve (5)inci fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet Bekaroğlu Mahmut Tanal Zekeriya Temizel
İstanbul İstanbul İzmir
Lale Karabıyık Kadim Durmaz Bülent Kuşoğlu
Bursa Tokat Ankara
Musa Çam Utku
Çakırözer Haluk
Pekşen
İzmir Eskişehir Trabzon
(1) Geliştirme ve Destekleme Fonundan kullandırılan
Irak Programı kredilerinden, Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş.
(Banka) tarafından takip edilen alacak aslı ile bu alacak aslına
ilişkin hesaplanan faiz, zam ve gecikme zammı gibi fer'i alacaklar yerine
bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık değişim
oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın bu maddede belirtilen
süre ve şekilde tamamen ödenmesi koşuluyla, alacak asıllarına
bağlı faiz, zam ve gecikme zammı gibi fer'i alacakların tahsilinden
vazgeçilir.
(2) Bu madde kapsamında, ödenmemiş alacağın
sadece faiz, zam ve gecikme zammı gibi fer'i alacaktan ibaret olması halinde
faiz, zam ve gecikme zammı gibi fer'i alacaklar yerine Yİ-ÜFE aylık
değişim oranları dikkate alınarak hesaplanacak tutar tahsil
edilir.
(3) Bu maddede geçen, Yİ-ÜFE aylık değişim
oranları tabiri; Türkiye İstatistik Kurumunun her ay için belirlediği
31/12/2004 tarihine kadar toptan eşya fiyatları endeksi (TEFE) aylık
değişim oranlarını, 1/1/2005 tarihinden itibaren üretici fiyatları
endeksi (ÜFE) aylık değişim oranlarını, 1/1/2014 tarihinden
itibaren yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) aylık değişim
oranlarını (Bu madde hükümlerine göre ödenecek alacaklara bu Kanunun yayımlandığı
ay için uygulanması icap eden Yİ-ÜFE aylık değişim oranı
olarak, bu Kanunun yayımlandığı tarihten bir önceki ay için
belirlenen Yİ-ÜFE aylık değişim oranı esas alınır.)
ifade eder.
(4) Bu madde hükmünden yararlanmak isteyen borçluların
maddede belirtilen şartların yanı sıra dava açmamaları,
açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları
şarttır. Davadan vazgeçme dilekçeleri Bankaya verilir ve bu dilekçelerin
Bankaya verildiği tarih, ilgili yargı merciine verildiği tarih sayılarak
dilekçeler ilgili yargı merciine gönderilir. Bu madde hükümlerinden yararlanmak
üzere başvuruda bulunan ve açtıkları davalardan vazgeçen borçluların
bu ihtilaflarıyla ilgili olarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
sonra tebliğ edilen kararlar uyarınca işlem yapılır. Yargı
mercilerince alacağın tutarını etkileyen bir karar verilmiş
olması halinde madde hükmünden ilk aşamada istenilen tutar üzerinden yararlanılacaktır.
(5) Bu madde hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların,
bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi izleyen ayın sonuna kadar Bankaya
başvuruda bulunmaları ve madde kapsamında ödenecek tutarları,
ilk taksiti bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi izleyen üçüncü aydan
başlamak üzere ikişer aylık dönemler halinde azami onsekiz eşit
taksitte ödemeleri şarttır. Bu maddeye göre ödenecek taksitlerin ödeme
süresinin son gününün resmi tatile rastlaması halinde süre izleyen ilk iş
günü mesai saati sonunda biter.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 3üncü maddesinin teklif metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım Garo Paylan İmam Taşçıer
Muş İstanbul Diyarbakır
Sibel Yiğitalp Mehmet Emin Adıyaman Bedia Özgökçe Ertan
Diyarbakır Iğdır Van
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Van Milletvekili Bedia
Özgökçe Ertan konuşacak.
Buyurun Sayın Özgökçe Ertan. (HDP sıralarından
alkışlar)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, şu an salon büyük
oranda boş ama yine de teklif hakkında görüşlerimizi açıklayacağız.
Ben konuya geçmeden önce, az önce, oturumdan önceki kısımda
Sayın Bakan sorulara cevap verirken, özellikle referandum koşullarına
ilişkin cevap hakkını kullandığında öyle bir dünyadan
bahsetti ki gerçekten hayal mi, gerçek mi, nereden bahsediyor, bu dünyadan mı,
Türkiyeden mi bahsediyor diye bir an düşündüm. Çünkü, Türkiyede ne yazık
ki referandumu tartışma ortamında, fikirlerin serbestçe tartışılabildiği,
konuşulabildiği bir ortamda değiliz Sayın Bakan; bundan galiba
sizin haberiniz yok ya da sadece sizin olanaklarınız bunu mümkün kılıyor,
evet çalışması yapmak dışında başka bir söz
söyleme imkânı yok. Hayır diyenler ya gözaltına alınıyor
ya da büyük baskılarla işinden atılıyor, söyleyecek bir mecra
da yok zaten. Ve şu anda anayasal kamuoyu dediğimiz kamuoyu ne yazık
ki oluşamıyor; ağır OHAL koşulları altında yaşıyoruz.
Ve ne yazık ki yine sadece evet demek serbest, hayır diyenler, dediğim
gibi, işinden atılıyor, akademiden atılıyor ve siyasi partilerin
hayır kampanyası da engelleniyor büyük oranda. Basın tamamen bize
kapalı ve her akşam tartışılan konu sadece evet gerekçeleri,
bundan başka bir şey tartışılamıyor.
Gerçekten, ben samimi olarak da sormak istiyorum: Hayır
diyenlerin gerekçeleri tartışılabilecek mi, örneğin, mitingler
yapılabilecek mi bu süreçte? Bunu merak ediyorum, hani açıklanmasını
istiyorum. Çünkü, yaşadığım yerde, seçim bölgem olan Van ilinde
hem vali hem kaymakam olan kişi şu an birkaç aydır OHAL bahanesiyle,
güvenlik gerekçesiyle bir aylık yasak kararları alıyor, hem de şöyle
yasak kararları: Her türlü toplantı, gösteri yürüyüşü, seminer, panel
tarzı herhangi bir etkinlik yapmak dahi yasak. Bu kararı alması yetmiyormuş
gibi bir de bu kararı getirip partimize tebliğ ediyor. Böyle bir durum
asla kabul edilemez. Yani, böylesi bir ortamda bir de kampanya yürütebileceğimizi
ben gerçekten hayal edemiyorum. Başından beri eleştirdiğimiz
gibi, OHAL koşullarında bir anayasa değişikliği bile söz
konusu değildir, açığa çıkan herhangi bir serbest irade oluşamıyor
çünkü. Ve öte yandan, hem kayyum hem de kaymakam hem kayyum hem de vali olan kişiler
AKPnin il ve ilçe teşkilatlarıyla beraber -sizin de dediğiniz gibi-
ev ev dolaşıp evet kampanyası yürütüyorlar; örneğin, Sur Kaymakamı
buna dair açık kampanya yürütüyor, Bahçesaray Kaymakamı AKP ilçe teşkilatıyla
Vanda ev ev dolaşıp taziye ziyaretleri ve evet kampanyası yürütüyor,
bunu da AKP ilçe örgütü başkanı sosyal medya hesaplarından çok açık
bir şekilde yayınlıyor. Yani bu çok haksız, adaletsiz bir ortam
ama her türlü karanlığa rağmen, tüm baskı uygulamalarına
ve OHAL rejimine rağmen işte sırf bu karanlık yok olsun diye
halklarımız 16 Nisan günü çok iyi bir cevap verecekler hayır diyecekler.
Ben de hayırlı akşamlar dileyerek konuşmama devam edeceğim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
iktidar partisinin önümüze getirdiği torba yasa düzenlemesi bütün itirazlarımıza
rağmen ve hatta son birkaç saat kala Komisyona yeni bir tasarı daha eklenerek
bütün yasa yapma çalışmalarına, yasama faaliyetine aykırı
bir şekilde Komisyona getirerek yine kendi çoğunluğuyla birlikte,
sadece kendi çoğunluğunun kabul ettiği gerekçelerle bu tasarıyı
Komisyondan geçirdi. Fakat bu düzenleme sadece geçici bir rahatlama öngören bir
düzenlemedir kısmen. Uzun vadeli önlemler alınmadığı sürece
bu ve benzeri düzenlemelerin tek anlamı
Adalet ve Kalkınma Partisinin
kendi iktidarını korumak uğruna kamu kaynaklarını hoyratça
kullanmasından başka bir vaadi de yoktur.
Yine, yasa yapma tekniğine aykırı olarak
yapıldığını söyledik. Bütün itirazlarımıza rağmen
ısrarla sağlıkta devrim olarak sundukları genel sağlık
sigortası yıllar içerisinde -bildiğiniz gibi- milyonlarca borçlu
yaratmıştı ve borçlarını ödeyemediği için sağlık
hakkından yararlanamayanların sayısı 6 milyona ulaşmıştı.
Bugün görüşmekte olduğumuz bu düzenleme de bize, Hükûmetin sistemin tıkanması
nedeniyle yeni bir örtülü af getirdiğini göstermektedir.
Düzenlemeye dair diğer görüşlerimize sürem
kalmadığı için bir dahaki maddelerde tekrar değineceğim.
İyi akşamlar diliyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra sayılı
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 3'üncü maddesinin (1), (2), (3), (4)
ve (5)inci fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Haluk
Pekşen (Trabzon) ve arkadaşları
(1) Geliştirme ve Destekleme Fonundan kullandırılan
Irak Programı kredilerinden, Türkiye İhracat Kredi Bankası A.Ş.
(Banka) tarafından takip edilen alacak aslı ile bu alacak aslına
ilişkin hesaplanan faiz, zam ve gecikme zammı gibi fer'i alacaklar yerine
bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar Yİ-ÜFE aylık değişim
oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın bu maddede belirtilen
süre ve şekilde tamamen ödenmesi koşuluyla, alacak asıllarına
bağlı faiz, zam ve gecikme zammı gibi fer'i alacakların tahsilinden
vazgeçilir.
(2) Bu madde kapsamında, ödenmemiş alacağın
sadece faiz, zam ve gecikme zammı gibi fer'i alacaktan ibaret olması halinde
faiz, zam ve gecikme zammı gibi fer'i alacaklar yerine Yİ-ÜFE aylık
değişim oranları dikkate alınarak hesaplanacak tutar tahsil
edilir.
(3) Bu maddede geçen, Yİ-ÜFE aylık değişim
oranları tabiri; Türkiye İstatistik Kurumunun her ay için belirlediği
31/12/2004 tarihine kadar toptan eşya fiyatları endeksi (TEFE) aylık
değişim oranlarını, 1/1/2005 tarihinden itibaren üretici fiyatları
endeksi (ÜFE) aylık değişim oranlarını, 1/1/2014 tarihinden
itibaren yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) aylık değişim
oranlarını (Bu madde hükümlerine göre ödenecek alacaklara bu Kanunun yayımlandığı
ay için uygulanması icap eden Yİ-ÜFE aylık değişim oranı
olarak, bu Kanunun yayımlandığı tarihten bir önceki ay için
belirlenen Yİ-ÜFE aylık değişim oranı esas alınır.)
ifade eder.
(4) Bu madde hükmünden yararlanmak isteyen borçluların
maddede belirtilen şartların yanı sıra dava açmamaları,
açılmış davalardan vazgeçmeleri ve kanun yollarına başvurmamaları
şarttır. Davadan vazgeçme dilekçeleri Bankaya verilir ve bu dilekçelerin
Bankaya verildiği tarih, ilgili yargı merciine verildiği tarih sayılarak
dilekçeler ilgili yargı merciine gönderilir. Bu madde hükümlerinden yararlanmak
üzere başvuruda bulunan ve açtıkları davalardan vazgeçen borçluların
bu ihtilaflarıyla ilgili olarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
sonra tebliğ edilen kararlar uyarınca işlem yapılır. Yargı
mercilerince alacağın tutarını etkileyen bir karar verilmiş
olması halinde madde hükmünden ilk aşamada istenilen tutar üzerinden yararlanılacaktır.
(5) Bu madde hükümlerinden yararlanmak isteyen borçluların,
bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi izleyen ayın sonuna kadar Bankaya
başvuruda bulunmaları ve madde kapsamında ödenecek tutarları,
ilk taksiti bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi izleyen üçüncü aydan
başlamak üzere ikişer aylık dönemler halinde azami onsekiz eşit
taksitte ödemeleri şarttır. Bu maddeye göre ödenecek taksitlerin ödeme
süresinin son gününün resmi tatile rastlaması halinde süre izleyen ilk iş
günü mesai saati sonunda biter.
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Trabzon Milletvekili Sayın
Haluk Pekşen konuşacak.
Buyurun Sayın Pekşen. (CHP sıralarından
alkışlar)
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; aslında şu anda konuştuğumuz
yasanın neyi içerdiğine ilişkin -ben yüzde yüz eminim- bu Genel Kuruldaki
hiç kimsenin gerçeği bildiğini sanmıyorum. Burada ne kredi var ne
Eximbank kredisi var ne başka bir şey. Şimdi hikâye şu: Körfez
krizi sebebiyle Iraka mal satmış tüccarlar, akreditif açmışlar,
akreditif karşılığında mal satmışlar, Irakta
müteahhitlik hizmeti yapmış, hizmet sektörü işi yapmış,
nakliye yapmış, parasını alacak, savaş çıkmış.
Savaş çıkınca demiş ki Birleşmiş Milletler: Bir dakika,
Iraktaki alacaklarınızı ülkeler el koysunlar, şirketlerin alacaklarına
her ülke kendi firması adına Birleşmiş Milletlere alacağını
yazdırsın, Birleşmiş Milletler olarak ben parayı ödeyeceğim.
Firmalar el konulan bu alacaklarını Birleşmiş Milletler kayıtlarına
geçirmişler, Birleşmiş Milletler itirazsız alacakları kabul
etmiş. Birleşmiş Milletler fonundan bu alacakların ödenmesi
planlanmış. Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti de demiş ki buradaki YPK
kararıyla birlikte: Biz de Eximbanka görev veriyoruz, sizin alacaklarınızı
sizin adınıza Eximbank size ödeyecek. Zamanı gelmiş, Eximbank
Birleşmiş Milletlerden parayı almış mı, Hazine Birleşmiş
Milletlerden bu zararı almış mı, almamış mı bilmiyoruz.
Almaması mümkün mü? On sekiz sene geçmiş. Almış. Buna ilişkin
davayı bizzat takip ettim çünkü, çok iyi bildiğim bir konu, bu belgeleri
de dilerseniz hepinize sunabilirim. Parayı Hazine alıyor ama devletin
başka harcamalarına kullanılıyor. Vatandaşlara da Eximbank
parayı verirken bir sözleşme imzalattırıyor. İmzalattığı
sözleşmede de o tarihte yürürlükte olan Finansman İhtiyaçlarının
Desteklenmesi Fonu diye bir fonun kaynağı kullanılıyor. Şimdi
bu firmalara diyorlar ki: Size biz paranızı ödedik, Irakta gasbedilen
paranızı, ihracat bedellerinizi, oradaki müteahhitlik hizmet bedellerinizi
ödedik ama kusura bakmayın, bizim sözleşmelerimizde bu durum açık
gözüküyor, bizde kredi gibi gözüküyor çünkü Eximbankın parasını hazine
vermedi, hazine paranın üzerine yattı, ödeyin bir daha. Şimdi, müteahhit,
ihracatçı, nakliyatçı, Iraktan alacaklı parayı kaybetti, şimdi
bir daha ödüyor. Bu tam o Banker Bilo hikâyesi gibi. Yani ortada kredi falan filan
yok, adamın kullandığı kredi de yok, kendi alacağına
devlet el koymuş, vatandaşın alacağını gitmiş
Birleşmiş Milletlerden almış, o parayı bir güzel yemiş,
ondan sonra Eximbanktan verdiği parayı da şimdi diyor ki: Bir daha
öde. Bu, bir dış politika ayıbıdır. Buna daha ağır
bir cümle söylemek istemiyorum. Düşünebiliyor musunuz? Eğer Birleşmiş
Milletlerden parayı alamadıysanız Türkiyenin dış politikası
vahim demektir. Aldığınız parayı, vatandaşın
parasını gasbettiyseniz, vatandaşa ödemeyip de ona kredi gibi gösteriyorsanız
bu klasik bir AKP politikasıdır. Buna sözümüz yok. Bu her zaman yaptığınız
bir iştir. Ama bu belgelerle ortadaki gerçek ve kanun diye buraya getirdiğiniz,
asla burada izah edilemeyecek bir durumdur. Bu, toplumun vicdanına yanlıştır.
Bakın, aynısını Irakta yaptınız,
aynısını Libyada yaptınız, aynısını Mısırda
yaptınız. Libyada müteahhidin alacağı kaldı, şantiyesi
kaldı, parası kaldı, her şeyi kaldı. Niye, müteahhidin
günahı neydi? Aynısı Rusyada da başına gelmeye başladı.
Bu, sizin dış politikada ne kadar beceriksiz, ne kadar basiretsiz, ne
kadar özensiz olduğunuzu gösteriyor.
Türkiye Cumhuriyeti devleti kendi yurttaşının
hukukunu koruyamıyor, coğrafyasını koruyamıyor, can güvenliğini
koruyamıyor. Neyi koruyorsunuz siz, merak ediyorum ben. Maşallah, ayakkabı
kutuları ve 17 Aralık konusunda müthiş bir korumanız var.
Gelelim şu Beşikdüzü hikâyesine. Az önce Sayın
Bakana sormuştum Bu Beşikdüzündeki sel felaketinden uğranılan
zarar ne oldu? diye. Vatandaşlar bana Zararlarımız karşılanmadı
Haluk Bey. diye söylemişlerdi, Sayın Bakan da Zararları karşıladık.
dedi. Beşikdüzünü aradım, Beşikdüzünün esnaflarına sordum
Devlet, size verdiği zararı karşıladı mı? diye.
Kocaman bir hayır dediler. Ee, o zaman devletin haberi yok. dedim. E,
bizim de parayı almadığımızdan haberi yok. dediler. Biz
16 Nisanda güçlü bir şekilde bir daha hayır diyelim, belki devlet uyanır.
dediler.
Genel Kurulu saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Pekşen.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum
BURCU ÇELİK (Muş) Başkan, karar yeter
sayısı istiyorum.
BAŞKAN Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 20.33
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.51
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Fatma KAPLAN HÜRRİYET
(Kocaeli)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 73üncü Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
456 sıra sayılı Kanun Teklifinin 3üncü
maddesi üzerinde Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen ve arkadaşları
tarafından verilen önergenin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir,
karar yeter sayısı vardır.
456 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon burada.
Hükûmet burada.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin ikinci fıkrasının (3) numaralı
bendinde yer alan "1.000 Türk lirasının" ibaresinin, "5.000
Türk lirasının" şeklinde değiştirilmesini ve son fıkrasının
son cümlesinin teklif metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Ahmet Yıldırım Sibel Yiğitalp Mehmet Emin Adıyaman
Muş Diyarbakır Iğdır
Garo Paylan İmam
Taşçıer
İstanbul Diyarbakır
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan parantez
içi hükmün aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mehmet Muş Mehmet Doğan Kubat Necip Kalkan
İstanbul İstanbul İzmir
Haydar Ali Yıldız Osman Aşkın
Bak Hakan Çavuşoğlu
İstanbul Rize Bursa
"(finans ve bankacılık sektörlerinde faaliyet
gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri ile emeklilik şirketleri
ve emeklilik yatırım fonları hariç olmak üzere)"
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra sayılı
"Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş'ın Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 4'üncü maddesiyle başlığıyla
birlikte yeniden düzenlenen 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi
Kanununun mülga mükerrer 121inci maddesinin (1)inci, (2)nci, (3)üncü, (4)üncü
fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Kadim Durmaz Mehmet
Bekaroğlu Lale
Karabıyık
Tokat İstanbul Bursa
Zekeriya Temizel Mahmut Tanal Utku Çakırözer
İzmir İstanbul Eskişehir
Bülent Kuşoğlu Musa Çam
Ankara İzmir
MADDE 4- "Vergiye uyumlu mükelleflere vergi indirimi
MÜKERRER MADDE 121- Ticari, zirai veya mesleki faaliyeti
nedeniyle gelir vergisi mükellefi olanlar ile (finans, bankacılık ve sigortacılık
sektörlerinde faaliyet gösterenler hariç olmak üzere) kurumlar vergisi mükelleflerinden,
bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen şartları taşıyanların
yıllık gelir veya kurumlar vergisi beyannameleri üzerinden hesaplanan
verginin %10'u ödenmesi gereken gelir veya kurumlar vergisinden indirilir. Şu
kadar ki hesaplanan indirim tutarı, her hâl ve takdirde 1 milyon Türk lirasından
fazla olamaz. İndirilecek tutarın ödenmesi gereken vergiden fazla olması
durumunda kalan tutar, mükellefin talebi üzerine nakten veya mahsuben iade olunur.
Gelir vergisi mükelleflerinin yararlanacağı indirim tutarı, ticari,
zirai veya mesleki faaliyet nedeniyle beyan edilen kazançların toplam gelir
vergisi matrahı içerisindeki oranı dikkate alınmak suretiyle hesaplanan
gelir vergisi esas alınarak tespit edilir.
Söz konusu indirimden faydalanabilmek için;
1) İndirimin hesaplanacağı beyannamenin
ait olduğu yıl ile bu yıldan önceki son iki yıla ait gelir ve
kurumlar vergisi kanuni süresinde verilmiş (Kanuni süresinde verilen bir beyannameye
ilişkin olarak kanuni süresinden sonra düzeltme amacıyla veya pişmanlıkla
verilen beyannameler bu şartın ihlali sayılmaz.) ve bu beyannameler
üzerine tahakkuk eden vergilerin kanuni süresinde ödenmiş olması (Her
bir beyanname itibarıyla 10 Türk lirasına kadar yapılan eksik ödemeler
bu şartın ihlali sayılmaz.),
2) (1) numaralı bentte belirtilen süre içerisinde
haklarında beyana tabi vergi türleri itibarıyla ikmalen, resen veya idarece
yapılmış kesinleşmiş bir tarhiyat bulunmaması,
3) İndirimin hesaplanacağı beyannamenin
verildiği tarih itibarıyla gelir veya kurumlar vergisinden aslı 1.000
Türk lirasının üzerinde vadesi geçmiş borcunun bulunmaması,
şarttır.
İndirimin hesaplanacağı beyannamenin ait
olduğu yıl ile önceki dört takvim yılında Vergi Usul Kanununun
359 uncu maddesinde sayılan fiilleri işlediği tespit edilenler, bu
maddedeki hükümlerden yararlanamazlar.
Bu madde kapsamında vergi indiriminden yararlanan
mükelleflerin, öngörülen şartları taşımadığının
sonradan tespiti hâlinde ilgili vergilendirme döneminde indirim uygulaması
dolayısıyla ödenmeyen vergiler, vergi zıyaı cezası uygulanmaksızın
tarh edilir. Bu hüküm, indirimin hesaplanacağı beyannamenin ait olduğu
yıl ile bu yıldan önceki son iki yılda herhangi bir vergiye ilişkin
beyanların gerçek durumu yansıtmadığının indirimden
yararlanıldıktan sonra tespiti üzerine yapılan tarhiyatların
kesinleşmesi hâlinde uygulanır ve bu takdirde indirim uygulaması
dolayısıyla ödenmeyen vergiler açısından zaman aşımı,
yapılan tarhiyatın kesinleştiği tarihi takip eden takvim yılının
başından itibaren başlar.
BAŞKAN Komisyon okunan son önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Eskişehir Milletvekili
Sayın Utku Çakırözer konuşacak.
Buyurun Sayın Çakırözer. (CHP sıralarından
alkışlar)
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, son iki yıl
içinde bu Genel Kurulda kaçıncı defadır ekonomimiz için torba kanun
çıkarıyoruz. Tabii ki, ülkemizin üretmesini, kalkınmasını
ve hakça paylaşmasını ilke edinen Cumhuriyet Halk Partisi olarak
biz de hem komisyonlarda hem de Genel Kurulda yapıcı katkı sağlamaya
çalışıyoruz. Ancak biz ne yaparsak yapalım, ne kadar af, ne
kadar teşvik çıkarırsak çıkaralım ekonomimiz düze
çıkmıyor. Bu sadece bizlerin görüşü değil, bakın,
uluslararası derecelendirme kuruluşları birbiri ardına
ülkemizin notlarını düşürüyor. Bizlerin bu kürsüden
yaptığı konuşmaları anımsayanlar için bu
şaşırtıcı olmamalı çünkü defalarca bu kürsüden
söyledik ki ve hâlâ da ısrarla söylemekteyiz ki ülkemizde güvenliği
ve karşılıklı güven ortamını sağlamadan
ekonomimizin düze çıkma şansı, dengeleri oturtma
şansımız olmayacaktır. Ne demek istiyoruz? İçeride
toplumsal barışı sağlamamız lazım.
Dışarıda komşularla iyi ilişkiler lazım. Ülkemizi
bölgesel çatışmaların, savaşların dışına
çıkarmamız lazım. Gazetecileri, yazarları, gençleri;
düşündükleri, yazdıkları, çizdikleri için cezaevinde
tutmamamız lazım. Bakın, Cumhuriyet gazetesinin 11 yazarı,
çalışanı dört aydır tutuklu, iddianameleri ortada yok.
Altı, yedi ayı bulan gazeteci tutuklamaları var. Bugün bir
piyano sanatçısı, bir piyanistimiz sosyal medyada
yazdığı bir ifadesi nedeniyle özgürlüğünden mahrum
bırakılmış durumda. Milletvekillerimiz, Anayasa
Mahkemesinin bu konuda geçmişte aldığı karara rağmen
tutuklu yargılanıyorlar. Ülke olarak parlamenter sistemimizi
güçlendirmemiz gerekirken bir tek adam rejimi arayışının
peşinde sürüklenmekteyiz.
OHAL dönemi sürüyor, ülke kanun hükmünde
kararnamelerle yönetiliyor. Biz Plan ve Bütçe Komisyonunda iktidar, muhalefet
olarak bir konuyu görüşüyoruz, daha sonra Genel Kurula, buraya
getiriyoruz, burada da tartışıyoruz, milleti temsil eden
partilerin sözcüleri olarak konuşuyoruz ancak sonra bir bakıyoruz,
bizim olmaz dediğimiz, toplumun kabul etmeyeceği hatta Hükûmetin geri
çektiği düzenlemeler kanun hükmünde kararnamelerle hayata geçiyor.
İşte, Varlık Fonuna taşınan kamu şirketleri,
bankalar; işte, zimmetin suç olmaktan çıkarılması, seçim
yasaklarına uymayan televizyonlara cezaları kaldıran
düzenlemeler, malullerin maaşları meselesi, bunların hepsi kanun
hükmünde kararnamelerle geçti. Merkez Bankası banknot basımı
dahi KHKyla geçti. Kış lastikleri konusunun, bunların FETÖyle,
terörle mücadeleyle ne ilgisi var arkadaşlar? Değerli
arkadaşlarım, bu, en fazla bu Meclise, burada olan iktidar ve
muhalefetiyle hepimize saygısızlıktır.
Şimdi, önümüzde
birbiriyle ilgisi olmayan 13 ayrı yasayı 19 farklı konuda
düzenlemeyle birbirine bağlayan bir teklif var. Komisyonda muhalefetin
önerileri, teklifleri dinlenmedi.
Teklifin önümüzdeki 1inci
maddesiyle -ki sonradan 4 oldu- getirilen konuya ilişkin
görüşlerimizi de aktarmak isteriz. Vergisini düzenli ödeyen sanayi ve
ticaret erbabı yurttaşlarımız için doğru ama yetersiz
bir düzenlemedir, bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak öteden beri
söylediğimiz bir husustu. Vergi affı getiren, KDV indirimleri
getiren, cezaları ortadan kaldıran her pakette biz bunu söyledik,
hatta verdiğimiz önergeyle bu ödüllendirmenin yüzde 5ten yüzde 10a
çıkarılmasını da istiyoruz çünkü bu düzenlemenin
getireceği avantaj çok sınırlı. 2017 yılı için
161 milyar lira gelir ve kazanç vergisi öngörülüyor ama bize
dağıtılan etki analizine göre sadece yarım milyar
liralık bir vergiden vazgeçiliyor. Önümüzdeki düzenlemeyle, bizim
önerdiğimiz düzenlemeyle bunun mutlaka daha anlamlı bir teşvike,
ödüllendirmeye dönüştürülmesi gerekmektedir. Bu, iyi bir iş ancak üzerinde
durmak istediğimiz bir husus daha var, o da şu: Vergisini en düzenli
ödeyenler aslında ücretliler, işçiler, memurlar. Onlar için de
düzenlemeler yapmamız lazım. Ücretliler mali güçlerinin çok ötesinde
vergiler ödemekteler, sözde sabit gelirliler ama yıl içinde vergi
dilimleri nedeniyle azalan gelir sisteminde gelir almaktalar. Bakın, 2016
yılında 99 milyar lira gelir vergisi toplanıyor, bunun sadece 5
milyar lirası beyana tabi, 94 milyarı ağırlıklı
olarak ücretli çalışanlardan alınan vergiler. O yüzden,
işçiler, kamu çalışanları yani ücretli çalışanlar
da bu haklardan faydalandırılmalıdır. Ayrıca,
çalışanların üzerindeki yükün hafifletilmesi için vergi, tarife
ve oranlarının yeniden gözden geçirilmesi gerekir. Bunun emek gelirlerinin
lehine olacak şekilde gözden geçirilmesi zarureti vardır.
İşe asgari ücretin vergi dışı kalmasını
sağlayarak başlayabiliriz. Bunu yıllardır söylüyoruz,
onlarca torba yasa çıktı. İş, emekçiden, asgari ücretliden
alınan verginin kaldırılmasına gelince AKP iktidarı
maalesef kaplan kesilmektedir. Bu dirençten vazgeçilmelidir.
Teşekkür ediyorum,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin birinci
fıkrasında yer alan parantez içi hükmün aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Muş (İstanbul) ve arkadaşları
"(finans ve bankacılık sektörlerinde
faaliyet gösterenler, sigorta ve reasürans şirketleri ile emeklilik
şirketleri ve emeklilik yatırım fonları hariç olmak
üzere)"
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Bursa) Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Önerge ile sigortacılık sektöründe faaliyette
bulunan sigorta acenteleri gibi şirketlerin de indirimden
yararlanması sağlanmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin ikinci
fıkrasının (3) numaralı bendinde yer alan "1.000 Türk
lirasının" ibaresinin, "5.000 Türk
lirasının" şeklinde değiştirilmesini ve son
fıkrasının son cümlesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım (Muş) ve arkadaşları
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mardin Milletvekili
Sayın Erol Dora konuşacak.
Buyurun Sayın Dora. (HDP sıralarından
alkışlar)
EROL DORA (Mardin) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Gelir Vergisi Kanununda değişiklik
yapılmasına dair Kanun Teklifi'nin 4üncü maddesi üzerinde
Halkların Demokratik Partisi adına söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri; on yılı
aşkın zamandır, alışkın olduğumuz üzere, her
yerel seçim her genel seçim ya da referandum öncesi, AKP Hükûmeti toplumun
içerisinde bulunduğu borçluluk durumunu gizlemeye çalışan,
geçiştirmeye çalışan, yüzeysel yapılandırma
reformlarıyla toplumu sözüm ona rahatlatıyor imajı çizerek oy
devşirmeye çalışmaktadır. Bu getirilen yasa teklifi de bu
mahiyettedir. 16 Nisan referandumu öncesi kimi borçlara af getirilerek sorunlar
çözülmemekte, bilakis, çözülüyormuş gibi yapılarak toplum
aslında kandırılmaktadır.
Değerli milletvekilleri; izninizle, bu
konuşmamı, aynı zamanda seçim bölgem olan Mardin'in Nusaybin
ilçesine bağlı resmî adıyla Koruköy, yerel ismiyle Herabe
Bava köyüne ilişkin olarak 11 Şubat gününden bu yana yani tam on bir
gündür sürdürülen ablukaya dair konuşmamı sürdürmek istiyorum.
Şimdi, öncelikle belirtelim ki bu köyde neler
olup bittiğine dair elimizde nesnel herhangi bir bilgi
bulunmamaktadır çünkü köye giriş çıkışlara hiçbir
biçimde izin verilmemektedir. Geçtiğimiz üç gün boyunca bizzat bölgedeydim
ancak ne bana ne yanımda bulunan diğer milletvekili arkadaşlarıma
ne de köye gitmek isteyen, çevre köylerden akrabalarının durumunu
merak eden hiç kimsenin köye girişine izin verilmemektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; edinebildiğimiz bilgilere göre, 11 Şubat günü ilan
edilen sokağa çıkma yasağı sırasında elektrik ve
telefon şebekelerinin kolluk güçlerince kesilmesi nedeniyle orada
yaşayan insanlardan haber alınamamaktadır. Diğer taraftan,
sosyal medyaya askerlerin çektiği görüntüler adı altında
yansıyan fotoğraf ve videolarla dile getirilen iddialar son derece
vahimdir.
Abluka altında bulunan köyde
yaşayanların telefonlarının toplanıp hepsinin bir evde
tutulduğuna, köylülere toplu şekilde baskı ve işkence
yapıldığına ve bazılarının işkenceyle
infaz edildiğine dair iddialar bulunmaktadır. Şimdi, tabii,
ortada bu ve benzer vahim iddialar dolaşıyorken hiçbir yetkilinin
kamuoyuna bir açıklamada bulunmuyor olması endişe vericidir.
Üstelik, vekillerimizin İçişleri Bakanlığı ve
Valilikle görüşme girişimlerine de hiçbir karşılık
verilmemektedir. Bu konuşmayı yaptığım şu
saatlerde de heyetimiz ve yöre halkı bölgededir ve tüm
girişimlerimize rağmen olumlu bir sonuç
alınamamıştır.
Bizzat kendim Mardin Valisiyle defalarca
görüşme girişiminde bulunmama karşın hiçbir biçimde
tarafıma herhangi bir yanıt verilmemiştir. İddiaları
yerinde incelemek isteyen heyetimizin köye alınmaması, gerek
Bakanlık ve gerekse Valiliğin görüşme taleplerimizi
karşılıksız bırakması dile getirilen
iddiaları daha da güçlendirmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ablukanın başladığı günden bugüne 39
kişinin gözaltına alındığı, 3 kişinin
öldürüldüğü, 2 kişinin kaybolduğu, evlerin
yakıldığı ve işkence iddialarına Hükûmet
yetkilileri bir yanıt vermek durumundadırlar.
Bakınız, köyden zehirlendiği için
hastaneye gidebilmesi için izin verilen bir köylü, basına da yansıyan
ifadelerinde köyde dışarıya çıkana ateş
açıldığını, evlere ateş
açıldığını, ağabeyinin gözaltına
alındığını ve 1990lı yıllarda bile böyle bir
zulüm görmediklerini dile getirmektedir. Hayvancılıkla
uğraşan bu köylülerin, hayvanlarına bakmalarına dahi izin
verilmediği yönünde iddialar mevcuttur.
Değerli milletvekilleri, son bir
yıldır Nusaybin, Şırnak, Cizre başta olmak üzere
bölgede yürütülen sokağa çıkma yasakları süresince yaşam
hakkı, barınma hakkı, sağlık hakkı, eğitim
hakkı başta olmak üzere temel insan hakları askıya
alındı.
Ülke genelinde ilan edilen OHAL neticesinde de adil
yargılanma hakkı, haber alma özgürlüğü gibi diğer temel
insan hakları da askıya alınmış bulunmaktadır.
21inci yüzyılda 80 milyonluk bir ülkeyi OHAL
rejimiyle yönetmeye çalışmak, her şeyden önce beşerî
kanunlara aykırıdır. Bu sürdürülebilir değildir.
Bu bağlamda, Hükûmet yetkililerine Koruköyde
yaşananlara ilişkin açıklama yapmaya ve köye gerek
milletvekillerinin ve gerekse barolardan, insan hakları örgütlerinden
heyetlerin girişlerinin engellenmemesi konusunda tekrar
çağrımı yineliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Dora.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde
kabul edilmiştir.
5inci maddede iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 5inci maddesinde geçen "meslek
kuruluşları arasında" ibaresinden sonra gelmek üzere
"bu projelere ilişkin" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı Mehmet Necmettin Ahrazoğlu İsmail Faruk Aksu
Konya Hatay İstanbul
Fahrettin Oğuz Tor Muharrem Varlı Deniz Depboylu
Kahramanmaraş Adana Aydın
Kamil
Aydın
Erzurum
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin
5inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet Bekaroğlu Mahmut Tanal Kadim Durmaz
İstanbul İstanbul Tokat
Utku Çakırözer Lale
Karabıyık Zekeriya
Temizel
Eskişehir Bursa İzmir
Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam
Ankara İzmir
MADDE 5- 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı
Damga Vergisi Kanununa ekli (1) sayılı tablonun "I. Akitlerle
ilgili kağıtlar" başlıklı bölümünün "A.
Belli parayı ihtiva eden kağıtlar:" başlıklı
fıkrasına (13) numaralı bentten sonra gelmek üzere
aşağıdaki bentler ile Kanuna ekli (2) sayılı Tablonun
"V -Kurumlarla ilgili kağıtlar" başlıklı
bölümünün 25 numaralı fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.
"14. Resmi şekilde düzenlenen kat
karşılığı veya hasılat paylaşımı
inşaat sözleşmeleri (Binde 9,48)
15. Resmi şekilde düzenlenen kat
karşılığı veya hasılat paylaşımı
inşaat sözleşmeleri kapsamında yapı müteahhitleri ile alt
yükleniciler arasında düzenlenen inşaat taahhüt sözleşmeleri
(Binde 9,48)
16. Kat karşılığı veya
hasılat paylaşımı inşaat işlerine ilişkin
danışmanlık hizmet sözleşmeleri (Binde 9,48)
17. Yapı denetimi hizmet sözleşmeleri
(Binde 9,48)"
"26. Sosyal sorumluluk projeleri kapsamında
proje yürütücüsü sivil toplum kuruluşları ile bu projelere destek
veren kamu kurum ve kuruluşları veya kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşları arasında düzenlenen kağıtlar."
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde metninin daha iyi anlaşılması
için söz konusu değişiklik yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 5inci maddesinde geçen "meslek
kuruluşları arasında" ibaresinden sonra gelmek üzere
"bu projelere ilişkin" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Deniz Depboylu (Aydın) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
Aydın Milletvekili Sayın Deniz Depboylu konuşacaklar.
Buyurun Sayın Depboylu.
(MHP sıralarından alkışlar)
DENİZ DEPBOYLU
(Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 456
sıra sayılı Kanun Tasarısının 5inci maddesi
üzerindeki Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz önergesi üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi ve aziz Türk milletini
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
kanun maddesinde belirtildiği üzere kamu kurumları ve sivil toplum
kuruluşları arasında sosyal sorumluluk projeleri kapsamında
yapılan maddi desteklere bağlı sözleşmelerdeki damga
vergisinin muafiyetine dayalı bir düzenleme söz konusu. Bu noktaya kadar
her şey doğru görünüyor çünkü sonuçta yardım amaçlı
yapılan bir projede devletin bundan vergi alması yardım
parasının azalması anlamına geldiğinden düzenleme
makul görünmekte.
Beklentimiz, bu tarz
projelerin kabulünde sadece Hükûmet yanlısı kuruluşlara
değil her kesime adil davranılmasıdır. Kamu
kurumlarına ellerindeki projelere destek istemek için gelen sivil toplum
kuruluşlarının Hükûmet yanlısı olup
olmadığına bakılmaksızın getirdiği proje ne fayda
sağlayacağı noktasında dikkate alınırsa daha
uygun olur kanaatindeyim.
Değerli milletvekilleri,
bu maddede sosyal projeler kapsamında ele alınan inşaatlar söz
konusu. STKların toplum hizmetine sunulacak projeler geliştirmesi
takdir edilecek bir çalışmadır ancak bu projelerin hangi amaca
yönelik faaliyetlerde bulunacağıyla ilgili açıkçası biraz
kaygı duymaktayım. Vakıf ve derneklerin özellikle
çocukların eğitimi ve barınmasıyla ilgili projeler
geliştirdikleri dikkatimizden kaçmamaktadır. Bugüne kadar bu amaçla
açılan binaların yapılış, hizmete geçiş ve
hizmetin devamlılığında denetime tabi
tutulmadıkları yaşadığımız acı
tecrübelerle ortaya çıkmıştır. Binaların fiziki
sorunlarının yanı sıra bu kuruluşlar tarafından
açılmış yurt ve benzeri yerlerde görevlendirilen personelin
uygun şartları taşımadığı, içlerinden
bazılarının da çocuklara zarar verdiği malumunuzdur. Hatta
bazılarının yetiştirdikleri çocukların yetişkin olduklarında
devlete, millete ve millî değerlerimize bakış açısı
bizi her zaman kaygılandırmıştır.
15 Temmuzda demokrasi ve cumhuriyetimize kastederek
aziz Türk milletine ve Türkiye Büyük Millet Meclisine mermiler, bombalarla
saldıranların nerede, nasıl yetiştirildiklerini
unutmamamız gerekiyor. Düne kadar bu hainliği yapan vakıf ve
derneklerin güvenirliliğinden ne kadar emin olduğunuzu ve onları
nasıl savunduğunuzu hatırlatmak istiyorum. Bugün o evlerde,
yurtlarda, okullarda okuyanlar, kalanlar, çocuklarını orada okutanlar
şaibeli bulunmakta, eğer memurlarsa açığa
alınmaktalar. Yarın bir gün şu anda mevcut olan vakıf ve
derneklerle, cemaat veya cemiyetlerle aranızın
bozulmayacağının garantisi var mıdır? Sütten
ağzımız fena yandı, şimdi yoğurdu üfleyerek
yememiz gerekiyor.
Diyeceğim odur ki: Bahsettiğim tüm bu
kurum ve kuruluşlar veya organizasyon, adına ne diyorsanız,
eğitimden ellerini bir noktaya kadar çekmek zorundalar. Eğitime
destek vermeleri kötü değil, yine versinler, ancak, bunun için
yaptıkları projeleri, binaları tamamladıktan sonra devlete
devretsinler. Bu okullar ve yurtlar, devletin himayesinde, devletin denetiminde
hizmet versinler. Bu okullar, millî eğitimin ilke, ahlak ve
müfredatına göre hizmet sunsunlar. Gerçi müfredat için de
söyleyeceklerimiz var, ne kadar millî, ne kadar iyi öğrenci
yetiştiriyor ama şimdilik bunu geçelim. Biz, unutmayalım ki
çocuklarımızın güvenliği, eğitimi devletin
sorumluluğudur. Devletin elini uzattığı, eğitimini
üstlendiği, desteklediği, koruduğu her çocuk, yetişkin
olduğunda devletine, milletine aidiyet duyar, devletinin, milletinin
çıkarlarını gözetir, vatanını,
bayrağını korur. Cemaatlere veya cemiyetlere teslim
ettiğiniz çocukların, yetişkin olduklarında aidiyet
duyacakları, çıkarlarını gözetecekleri, ona sahip
çıkan kurum, cemaat, cemiyet, vakıf veya kişilerdir. Devletin
görevinde bile çalışsa emir almayı tercih edeceği üstü,
abiler, ablalar, hocalar veya minnet duyduğu, pençesine düştüğü
yanlış kişilerdir. Daha da geç olmadan hatalarımızdan
dönmemiz gerekiyor. Çocuklarımızı koruyacak tedbirleri
almamız gerekiyor. Çocuklarımızın sorumluluğunu direkt
devletin alması gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti devleti güçlü bir
devlettir, çocukları da hiç kimseye, hiçbir vakfa, derneğe, cemiyete,
cemaate muhtaç değildir.
Hatırlatıyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Depboylu,
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 6ncı madde
üzerinde iki adet önerge vardır. Aynı mahiyetteki bu önergeleri
okutacağım ve birlikte işleme alacağım.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın Gelir Vergisi Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 6ncı maddesinin metinden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Kadim Durmaz Mahmut Tanal Lale Karabıyık
Tokat İstanbul Bursa
Bülent Kuşoğlu Zekeriya Temizel Musa Çam
Ankara İzmir İzmir
Utku Çakırözer Mehmet Bekaroğlu
Eskişehir İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Ahmet Yıldırım Garo Paylan Sibel
Yiğitalp
Muş İstanbul Diyarbakır
Mehmet Emin Adıyaman İmam
Taşçıer
Iğdır Diyarbakır
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Katılmıyoruz Değerli Başkanım.
BAŞKAN Önergeler üzerinde önce Van
Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan konuşacak.
Buyurun Sayın Ertan. (HDP
sıralarından alkışlar)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 6ncı maddesi
üzerinde grubumun vermiş olduğu önerge üzerine söz almış
bulunmaktayım.
Değerli milletvekilleri, kuşkusuz emekçi
sınıfları her türlü sosyal güvenceden yoksun bırakmayı
hedefleyen neoliberal politikalar 1980li yıllardan beridir
gündemimizdedir. O dönemden bu yana işbaşına gelen bütün siyasal
iktidarlar işçi haklarını gözetmeyen, sermaye sahipleriyle
ittifak hâlinde emekçilerin kazanımlarına yönelik derin
saldırılarda bulunmuştur. Ancak hiçbir iktidar döneminde
çalışanların kazanılmış hakları on
beşinci yılına giren AKP iktidarları döneminde olduğu
kadar gasba maruz kalmamıştır. AKP iktidarı
hazırladığı kanun tasarılarıyla, teklifleriyle
sosyal hakların esamesinin okunmadığı çalışma
ortamları yaratmanın yanı sıra işçileri
çalıştırmak adına âdeta 19uncu yüzyılın sömürü
düzenine götürmektedir. Bunun yakın tarihteki en vahşi örneğine
Somada tanık olduk. Sene başında 2016 yılı raporunu
açıklayan İşçi Sağlığı ve İş
Güvenliği Meclisi geçtiğimiz sene en az 1.970 işçinin iş
cinayetine kurban gittiğini açıkladı ve rapora göre OHALin
ilanıyla beraber iş cinayetlerinde yüzde 10a yakın bir
artış olmuştur.
Değerli milletvekilleri, iş cinayeti
karnesi bu denli ciddi boyutlara ulaşan devlet, işçilerin
haklarını güvence altına alacak sosyal politikalar
geliştirmek yerine her gün, tıpkı tartıştığımız
bu kanun teklifinde olduğu gibi emek sömürüsünü derinleştirmeye devam
etmektedir. Bu kanun teklifi bu derinleşmeyi kuvvetlendirmekte ve içinde
bulunduğumuz ekonomik krizden sermaye sahiplerinin zarar görmemesi için
uğraşmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Bazı
Alacakların Yeniden Yapılandırılması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin Plan ve Bütçe Komisyonundaki
görüşmeleri yalnızca iki gün sürmüştür. Bu kadar kapsamlı
ve farklı ihtisas alanlarının konusu olan maddelerin bu kadar
kısa sürede görüşülmesi, gerekli çalışmaların
yapılması, ilgili kurumların görüşlerinin
alınması zaten mümkün değilken ikinci günün sonunda kanun
teklifine, bazıları 3 sayfa uzunluğunda olmak üzere, toplam 9
yeni madde eklenmiştir. Bu da Komisyona, AKPnin alelacele
yasalaştırma mantığının dayatılıyor
olmasının en açık örneğidir.
Esnaf Ahilik Sandığı gibi oldukça
önemli ve uzun düzenlemelerin başlı başına
kanunlaşması ve kendi içerisinde maddelere ayrılması gerekirken
hem sayfalarca süren tek bir madde olarak düzenlenmesi hem de yine bir torba
kanun teklifinin içine yerleştirilmesi AKPnin yasama
anlayışının göstergesidir. 3 sayfa boyunca açıklanmaya
çalışılan tek bir maddenin kaliteli bir yasama
çalışması olamayacağı aşikârdır.
Komisyondaki görüşmeler, muhalefetin eleştirileri, önerileri hiçbir
şekilde dikkate alınmadan ilerlemiş, yayınlanan kanun
hükmünde kararnamelerle zaten işlevi sorgulanan Komisyon çalışmalarının
amacı ve yöntemi bir kez daha sorgulanır hâle gelmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ekonominin borçlanmaya dayalı finansman yapısı
ile iç tüketime dayanan harcama yapısı değişmeden mevcut
yapısal sorunlar hep devam edecek ve döngüsel krizler yaşanmaya devam
edecektir. Tam da referandum öncesi, seçim yatırımı olduğu
çok açık olan bu düzenlemenin toplumun çok küçük bir kesimine rahatlama
getirmesinden başka bir sonucu olmayacaktır.
İstihdama yeterli kaynak ayırmadan, asgari
ücreti tamamen vergi dışı bırakmadan, sürekli artan
dolaylı vergileri azaltmadan, temel tüketim mallarından alınan
KDVyi düşürmeden, ücretli emekçilerin temel ihtiyaçlarını
karşılayacak ücret politikaları uygulamadan, kayıt
dışı ekonomiye ciddi bir neşter vurmadan, emeğe
düşman, sermayeye dost torba yasalarla ekonominin düzelmesi mümkün
değildir. Rektöründen kaymakamına, futbolcusundan yandaş
yazarına, herkesin oyunun rengini açıklayabildiği fakat öteki
mahallede olanların itiraz ettikleri an en ufak bir yaşam
alanının dahi bırakılmadığı, referandum
döneminin eşit şartlarda yaşanmadığı, iktidar
partisinin devletin tüm imkânlarını kendi lehine
kullandığı bir ortamda böyle bir teklifin seçim rüşveti
olmadığını görmek veya dile getirmek yanılsama dahi
olamaz.
Değerli milletvekilleri, bu yasama
mantığı devam ettiği müddetçe, sadece, belki günü
kurtarmış olacaksınız ancak ekonomideki derin gedikleri
kapatacak, işçiyi, emekçiyi, yoksulu önemseyen, önceleyen politika
üretilmediği müddetçe ülkeye, halka çok daha büyük zararlar vermiş
olacaksınız diyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Özgökçe Ertan.
Aynı mahiyetteki diğer önergenin
konuşmacısı Ankara Milletvekili Sayın Bülent
Kuşoğlu olacak.
Buyurun Sayın Kuşoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
456 sıra sayılı Kanun Teklifinin
6ncı maddesi üzerinde söz aldım.
6ncı madde Harçlar Kanunuyla ilgili, Harçlar
Kanununun (4) Sayılı Tarifesinin Tapu İşlemleri bölümünün
20 no.lu fıkrasının (a) bendini değiştiriyor.
Dün bütünü üzerinde konuşurken
belirtmiştim, bu torba kanunda da gayrimenkul ya da inşaat sektörünü
teşvik amacıyla vergi kanunlarıyla getirilen 3 tane düzenleme
var. Bunlardan bir tanesi de Harçlar Kanunuyla ilgili ve bu madde. Bununla
Harçlar Kanunu konusunda Bakanlar Kuruluna yetki veriliyor. Yalnız, bu
yetki Anayasaya aykırı bir yetki, bunu biz Plan ve Bütçe
Komisyonunda da ileri sürdük, dikkate alınmadı,
tartışılmadı maalesef dün de belirttiğim gibi, buraya
bu şekilde geldi.
Değerli arkadaşlarım, Bakanlar
Kuruluna yetki veriliyor, Gayrimenkulün kanuni nispeti, gayrimenkullerin
türleri -bakın, gayrimenkul sertifikası
karşılığı edimini, sınıfları,
büyüklükleri ne demekse- bulunduğu yer, vergi değerleri
itibarıyla birlikte ve ayrı ayrı olmak üzere 1 katına kadar
artırmaya vergi nispetini, harç nispetini, onda 1ine kadar da indirmeye
Bakanlar Kurulu yetkilidir. diyor. Bakanlar Kurulunun yetkisi
Anayasamızın 73üncü maddesinde belli edilmiştir. Harç ve
benzeri mali yükümlülüklerin, muaflık ve istisnalar ve indirimleri ile
oranlarına ilişkin hükümlerinde kanunun belirttiği yukarı
ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapma
yetkisi Bakanlar Kuruluna verilebilir. diyor ama burada yukarı ve
aşağı sınırlar içerisinde yetki Bakanlar Kuruluna
verilirken aynı zamanda neyle ilgili yetki verildiği de
belirtilmiyor. Büyüklükleri itibarıyla
Büyüklükleri Harçlar Kanununda
tanımlanmamış. Ne demek büyüklükleri? Ne kadardan ne kadara?
Mesela bunun bir sınırı yok. Türleri
Gayrimenkullerin türleri
nedir? Çok fazla tür ayırt edebilirsiniz. Burada bir belirsizlik var,
belirsizlik olduğu için hangi konuda yetki verildiği belli
değil, çok detayına girmeyeyim. Bulunduğu yer
Ne demek
bulunduğu yer itibarıyla farklılaştırma? Bakanlar
Kuruluna verilen yetki bulunduğu yer itibarıyla verilmez, bunlar
kanunla belirtilmesi, kanunla konması gereken konular. Bunlar Anayasada
belirtilmiş, 73üncü maddede çok açık bir şekilde bunlar
belirtilmiş. Tutup da bu şekilde Anayasaya aykırı bir
işlem yapamayız, yanlıştır ama tabii, burada madde
üzerinde konuşmuyoruz, verdiğimiz önerge üzerinde konuşuyoruz,
gelip geçecek maalesef ama Anayasaya çok aykırı bir iş
yapmış olacağız Sayın Bakanım, maalesef bunlarla
ilgili olarak Komisyonda konuşamadık.
Aslında biraz önce Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı buradaydı. Kendisi burada olsaydı Esnaf Ahilik
Sandığıyla ilgili birkaç konuyu da hatırlatmak istiyordum
ama mevcut konumuza devam edeyim önce.
Şimdi, bu konuyla ilgili olarak Maliye
Bakanlığının hazırladığı, bize de
verilen bir küçük not var. Konuyla ilgili olarak diyor ki, etki analizi
yapılmış güya: Sadece yetki alındığından
gelir kaybı öngörülmemektedir. Sadece yetki alınıyor, Ne kadar
getirir ne kadar götürür bunu bilmiyoruz. diyor Maliye Bakanı, Bunun
hesabını yapamadık. diyor. Ya böyle eksik, bu kadar hem
Anayasaya aykırı hem de ne getirip ne götürdüğü belli olmayan
bir çalışma olabilir mi? Bunu Bakanlar Kurulu bir taraftan da
imzalamıştı, bir iktidar partisine mensup grup başkan
vekili imzalıyor, böyle geliyor, önümüze de bu şekilde geliyor. Yani
özensiz, dikkatsiz bir çalışma sonucu buraya kadar gelmiş
oluyor. Üzülüyoruz tabii bunların bu şekilde yapılıyor
olmasına. Hâlbuki çok daha fazla dikkatli olunabilir, bir sıkıntı
olmayabilirdi. Biz şimdi bunu Anayasa Mahkemesine götüreceğiz,
götürmemiz gerekiyor, ondan sonra da sıkıntı olacak. Ondan sonra
da deniyor ki Cumhuriyet Halk Partisi, Anayasa Mahkemesine gidiyor sık
sık. Ee gitmemiz lazım, yanlışsa ne yapacaksınız?
Yapılması gereken budur, biz de onun gereğini yerine getireceğiz.
Bu vesileyle herkese saygılar sunuyorum
efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kuşoğlu.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
6ncı madde kabul edilmiştir.
7nci maddede dört adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinde yer alan "Türkiye'ye
getirilmek kaydıyla," ibaresinden sonra gelmek üzere "Gelir
Vergisi Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 2
numaralı bendinde belirtilenler hariç olmak üzere çalışma veya
oturma izni alarak altı aydan daha fazla yurt dışında
yaşayan Türk vatandaşları," ibaresinin eklenmesini ve
parantez içinde yer alan hükmün "(Şu kadar ki bentte öngörülen
şartları taşımadığı halde istisnanın
uygulandığının tespit edilmesi halinde zamanında
tahsil edilmeyen vergi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizinden mükellef
ile birlikte alıcı mütesilsilen sorumludur. İstisna
kapsamında teslim alınan konut veya işyerinin bir yıl
içerisinde elden çıkarılması halinde zamanında tahsil
edilmeyen verginin, 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre
hesaplanan tecil faiziyle birlikte tapu işleminden önce elden çıkaran
tarafından ödenmesi şarttır.)" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Muş Mehmet
Doğan Kubat Necip
Kalkan
İstanbul İstanbul İzmir
Haydar Ali
Yıldız Osman
Aşkın Bak Aydın
Ünal
İstanbul Rize Ankara
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
okutacağım üç önerge aynı mahiyettedir, birlikte işleme
alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456
sıra sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan
Vekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın Gelir Vergisi Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 7nci maddesinin metinden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet
Bekaroğlu Utku
Çakırözer Kadim
Durmaz
İstanbul Eskişehir Tokat
Lale Karabıyık Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam
Bursa Ankara İzmir
Mahmut
Tanal Zekeriya
Temizel
İstanbul İzmir
Aynı mahiyetteki
diğer önergenin imza sahipleri:
Mustafa
Kalaycı İsmail
Faruk Aksu Fahrettin
Oğuz Tor
Konya İstanbul Kahramanmaraş
Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu Muharrem
Varlı Kamil
Aydın
Hatay Adana Erzurum
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Ahmet
Yıldırım Garo
Paylan İmam
Taşçıer
Muş İstanbul Diyarbakır
Mehmet Emin
Adıyaman Sibel
Yiğitalp
Iğdır Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelerde ilk
olarak Bursa Milletvekili Sayın Lale Karabıyık konuşacak.
Buyurun Sayın Karabıyık. (CHP
sıralarından alkışlar)
LALE KARABIYIK (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 456 sıra sayılı Gelir Vergisi
Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 7nci maddesiyle ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; maalesef, yine hızla hazırlanmış bir torba
yasa ve maalesef, yine sorunları çözmekten ziyade o yaralara anlık
kompresler yaparak geçiştirmeye çalışılan bir torba yasa
mantığı ve yine, her yerinden yana yakıla finansman
ihtiyacının hissedildiği bir torba yasa.
Evet, ne yapıyoruz bu torba yasada acaba? Buna
bir göz atmakta fayda var. Türkiyede yerleşik olmayan kişiler yani
yurt dışında yerleşik kişilere Türkiyeden konut ve
iş yeri aldıklarında KDV ödemeyecekler. diye bir istisna
getiriyoruz. Peki, buradaki amaç ne olabilir? Acaba Sayın Bakanın
dediği gibi inşaat sektörünü canlandırmak mı? Bunun
olmadığı kesin çünkü inşaat sektörü buradaki istisnayla
canlanmaz, bunu biliyoruz. Peki, yana yakıla döviz ihtiyacını
karşılamak mı? Bu konuda bir projeksiyonumuz var mı? diye
sorduk Sayın Bakana ve bürokratlara yani vazgeçtiğimiz KDVyle acaba
bize gelecek döviz gelirini kıyasladık mı, bir projeksiyon
yaptık mı? hayır dediler, böyle bir projeksiyon henüz
yapılmamış.
Değerli vekiller, Anayasanın 10uncu
maddesindeki eşitlik ilkesine bu uygulamanın yapılması son
derece aykırı. Çünkü, bu durumda ne olacak? Yabancılar en lüks
yerleri KDVsiz olarak satın alacaklar ama bizim vatandaşlarımız
bu lüks yerlere kenardan bakacaklar sadece. 73üncü maddeye göre de
aykırı çünkü vergi ödevi maddesidir bu yani herkes mali gücüne göre
vergi mükellefi olarak vergi vermekle yükümlüdür. Buradaki mali gücü de kamu
maliyesine göre harcamalardan da anlayabiliriz, gelirlerden de. Yine şunu
hatırlatmayı bir görev biliyorum ki harcamanın niteliğinde
farklılık yok ise mukimlik farklı vergi ödemenin nedeni asla
olamaz.
Şimdi, tüm bunları
hatırlattıktan sonra, başka bir nokta daha var, ona da
değinelim. Dedik ki Sayın Bakana: Peki, kaç yıl satılmayacak?
Yabancı KDV ödemeden bunu aldığında kaç yıl
satmayacak? Çünkü, ne yaparsınız? Yabancı birisine
aldırıp ondan dolaylı olarak satın alabilirsiniz. Böyle bir
tehlike var mı? Var. Dediler ki: Böyle bir yıl getirmedik. O zaman
bunu düşünmeniz lazım diye söylediğimizde Genel Kurula gelir.
dediler ve işte şimdi Genel Kurula bir yıl şeklinde böyle
bir teklif, önerge verilmiş oldu.
Peki, bu kimin işine yarayacak yani KDV almadan
yabancılara satış inşaat sektöründeki bütün müteahhitlerin
işine yarayacak mı, sektörün işine yarayacak mı, yan
sanayinin işine yarayacak mı? Şunu söyleyeyim ki 5-6 müteahhidi
geçmeyecektir bu indirimden yararlanan. Zaten yabancılar lüks konutlara
geliyor, bunlarda da zaten 1+1 daireler 700-800 bin liradan
aşağı satılmıyor, onlar da zaten bu dairelere prim
amacıyla, rant getireceği amacıyla ilgi gösteriyorlar.
Değerli vekiller, zaten son bir aylık
gazetelere bakarsanız bu meşhur müteahhitlerin -isimlerini vermeyelim
ama- demeçleri var yani bu kanunun, bu maddenin geleceğini bizlerden,
sizlerden önce biliyorlar. Şu şekilde satış
yapacağız, bu miktarda satış yapacağız. diye de
gazetelerde boy boy demeç vermişler, inceleyebilirsiniz.
Şimdi ben başka bir gazete kupürü getirdim
size, isteyen arkadaşa bunu takdim edebilirim kürsüden indikten sonra.
İsim vermiyorum, falanca gayrimenkul projesiyle ilgili önemli bir
açıklama yapılıyor, deniyor ki: 47 adet rezidans daire 90
milyon 594 bin dolar + KDV ile satıldı. 47 daire için dün el
sıkışan alıcının İranlı bir iş
adamı olduğu biliniyor.
Şimdi, bakın, 90 milyon 594 bin dolar +
KDV. Şimdi bu -el sıkışıldı- bekletilecek ve bu
yasa, bu madde çıktıktan sonra bu kadar KDV kaybı da gidecek
yüzde 8den düşündüğünüzde. Yani, bunun haberi zaten çok önceden
piyasaya verilmiş ve burada tekrar belirtiyorum ki Anayasanın
10uncu ve 73üncü maddelerine aykırılık var, eşitlik
ilkesine aykırı.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de Sayın
Karabıyık.
Aynı mahiyetteki önergelerin diğer
konuşmacısı İstanbul Milletvekili Sayın İsmail
Faruk Aksu olacak.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından
alkışlar)
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 456 sıra
sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 7nci maddesi
hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
7nci maddeyle, inşa edilen iş yeri ve
konutların satış bedelinin yurt dışından
getirilecek döviz olarak ödenmesi şartıyla, Türkiyede yerleşmiş
olmayan yabancı uyruklu gerçek kişiler ile kanuni ve iş merkezi
Türkiyede olmayan ve bir iş yeri ya da daimî temsilci
vasıtasıyla Türkiyede kazanç elde etmeyen kurumlara ilk
satışın KDVden istisna edilmesi öngörülmektedir. Buna göre,
yurt dışında yerleşik kişiler konut ve iş yeri
alımlarında KDV ödemeyecek, yurt içinde yerleşik kişiler
ise aynı alımlar için KDV ödeyecektir.
Hemen ifade edeyim ki Türk vatandaşları
KDV öderken yabancı uyruklulara KDV istisnası getirilmesi açıkça
haksızlıktır, eşitsizliktir, adaletsizliktir. Anayasada
öngörülen verginin mali güce göre ödenmesi, herkesin vergi ödemesi ilkesiyle
birlikte vergilendirmede adalet ve eşitlik ilkesine uygunluğu
göstermekte ve sosyal devletin en etkin uygulama aracını oluşturmaktadır.
Gerekçesinde, ülkemize döviz girişinin
artırılmasının ve inşaat sektörünün
canlandırılmasının amaçlandığı ifade edilse
de esasen ülkemizin ihtiyacı olan, üretimi ve üretken yatırımları
artırmaktır. Üretime dayanmayan ve istihdam yaratmayan
girişimler, kısa vadede belli kişilere avantaj sağlamak
dışında, orta ve uzun vadede ülkemize ve milletimize bir yarar
sağlamayacaktır. O nedenle, hedefimiz mutlaka sağlıklı
bir yatırım, üretim ve istihdam zinciri oluşturmak
olmalıdır.
Bu çerçevede yapılması gereken,
rasyonelleştirilmiş teşvik politikası yoluyla doğrudan
yabancı yatırımların cezbedilmesini,
yatırımların hızlı bir şekilde
artırılmasını ve üretken alanlara yönlendirilmesini sağlamak,
hukuk normlarında ve bürokratik işlemlerde, yatırım için
her bakımdan öngörülebilir, istikrarlı ve güvenilir bir ortam
oluşturmak, yabancı yatırımcı için bütünüyle kurumsal
hâle gelmiş bir yatırım ortamı teşekkül ettirmektir;
basit, açık, uygun, düşük oranlı, eşit ve adil vergi
uygulamalarıyla ve vergi tabanının genişletilmesi suretiyle
vergi gelirlerini artırmak, herkesin mali gücüne göre vergi ödediği,
adaletli bir vergi sistemi tesis etmek ve ekonomide zaten
sınırlı olan kaynakların üretken olmayan alanlardan üretken
alanlara yönelmesini sağlayıcı tedbirler almaktır.
Değerli milletvekilleri, esasen konu
vergilendirmedeki haksızlık ve adaletsizlik yanında
yabancılara taşınmaz satışında millî
güvenliğimiz açısından sınırlamaların yeterli
olmaması yönüyle daha büyük önem arz etmektedir. Seçim beyannamemizde
Yabancılara mülk satışının esasları
karşılıklılık ilkesi dikkate alınarak ve millî
güvenliği tehdit etmeyecek şekilde belirlenecektir. denilmektedir.
Bilindiği gibi, 2003ten itibaren Tapu Kanununda ve Sermaye Piyasası
Kanununda yapılan bir dizi değişiklikle kamu yararı ve
ülke güvenliği bakımından yeterli kısıtlamaya tabi
olmadan yabancıların Türkiyede mülk edinebilmesinin önü
açılmıştır, üstelik mütekabiliyet esası da bu
satışlarda aranmamaktadır. Hâlbuki birçok ülke
kısıtlamaya tabi olmadan topraklarının yabancılara
satışına izin vermemektedir. AB üyesi ülkelerde bile belirli
geçiş sürecinin sonucunda ve ancak tanımlanmış kriterler
çerçevesinde yabancıların mülk edinmesine imkân
sağlanmıştır. Bu düzenlemeler sonucunda ülkemizin sahil
kentleri, stratejik tarım bölgeleri, yer altı ve yer üstü
zenginliğini haiz bölgeleri yabancıların eline geçmiş, bu
düzenlemeyle de geçmeye devam edecektir. Değerli milletvekilleri, Türk
vatandaşlarına verilmeyen bir hakkın yabancılara verilmesi
asla kabul edeceğimiz bir durum değildir. Ayrıca, yabancılara
kontrolsüz bir şekilde gayrimenkul satışını millî
güvenliği tehdit eden bir husus olarak görüyoruz.
Bu düşüncelerle, hem eşitsizliğe hem
de millî güvenlik tehdidine yol açabilecek 7nci maddenin tekliften
çıkarılmasını ve bu yöndeki önergemizin desteklenmesini
Genel Kuruldan bekliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aksu.
Aynı mahiyetteki önergelerin son
konuşmacısı İstanbul Milletvekili Sayın Garo Paylan
olacak.
Buyurun Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri.
Değerli milletvekilleri, inşaat lobisi
gerçekten çok güçlü. O kadar güçlü ki istediği yasaya Bu Meclisten
geçiririm. diye bakabiliyor. O kadar güçlü ki daha bu Meclisin iradesi tecelli
etmeden ilanlar verebiliyor, Yabancıya sıfır KDVyle mal
satacağız. diye ilanlar verebiliyor, televizyonlarda
konuşabiliyorlar. Henüz bu irade tecelli etmedi. O kadar güçlü ki Plan ve
Bütçe Komisyonuna bir yasayı getiriyor, Plan ve Bütçe Komisyonuna yeterli
bilgi verilmiyor. Böyle bir şey olmaz. diyoruz, Sayın Bakan Ya,
Genel Kurulda bakarız. diyor ama bu sabah ben Sayın Bakanı
televizyonda izliyorum, Sıfır KDVye bir yıl gibi bir şart
getireceğiz. diyor yani Bir yıl elde tutma şartı
getireceğiz. diyor. Plan ve Bütçe Komisyonunun hiçbir üyesinin bundan
haberi yok. Oysa biz dün Sayın Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanına
ve bakanlara ricada bulunduk, Gelin, bunun üzerinde bir daha
çalışalım. dedik ama biz televizyondan bu haberi maalesef
alıyoruz.
Değerli arkadaşlar, Türkiyede
satılan konutların yüzde 98ini Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşları alıyor, yalnızca yüzde 2 gibi bir
yabancıya satış var. Bakın, siz yüzde 2ye Sıfır
KDV diyorsunuz, yüzde 98e Ya yüzde 8 ya da yüzde 18 KDV ödeyeceksiniz.
diyorsunuz. Ne kadar piyasa bozucu bir anlayış, değil mi? Ya,
mesela Hans gelecek buraya, 1 milyonluk bir daireyi 1 milyon liraya
aldım. olacak. Bugün gelen bir önergeyle de bir yıl bunu elinde
tutacak. Aynı gün Mehmet de, 1 milyon 180 bin liraya alacak. Bir yıl
sonra Hans hiçbir şey yapmadan bunu 1 milyon 180 bin liraya
sattığında yüzde 18 kâr etmiş olacak. Mehmet ne yapacak?
Bir yıl bekleyecek, bir yıl önce aldığı daire 1 milyon
180 bin lira. Hak mıdır arkadaşlar? Bence değildir. Siz de
böyle olmadığını biliyorsunuz ama Dövize ihtiyaç var.
diyorsunuz. Bakın, nasıl piyasa bozucu bir anlayış. Hans
bunu icabında bir yıl sonra 1 milyon liraya bile
sattığında zarar etmeyecek ama Mehmetin 1 milyon 180 bin liraya
aldığı dairesi zarara girmiş olacak çünkü piyasa
bozulmuş olacak, 1 milyon liraya bir satıcı gelecek piyasaya.
Hak mıdır? Değildir. Bence bu yoldan dönün.
Değerli arkadaşlar, bakın,
Batılı sermaye veya Avrupa Birliği vatandaşları son on
yılda Türkiyeden ciddi oranda konut aldılar, özellikle Ege sahillerinde,
İstanbulda da alanlar oldu, Antalyada da. Neden aldılar biliyor
musunuz? Türkiyenin Avrupa Birliği vizyonu yüzünden aldılar,
demokratik bir ülke olma yolunda olduğunu düşündükleri için
aldılar ama bugün gidin Kaşa, gidin Fethiyeye, bütün İngilizler,
Almanlar konutlarını satıyorlar, arkalarına bakmadan
gidiyorlar. Niye? Türkiye, Avrupa Birliği rayından çıktı,
başka bir eksene girdi. Şimdi nereye çağrı yapıyoruz?
Arap sermayesine, Azeri sermayesine, Körfez sermayesine, hani bugünkü haberle
İran sermayesine. İranlılar gelip ev alsın, Körfezliler ev
alsın, Azeriler ev alsın. Bakın, sermayeyi nereden
bekliyorsanız, neresi size yatırım yapıyorsa, nereyle daha
çok iş yapıyorsanız biraz ülkeniz de oraya benzer, demokrasiniz
de oraya benzer, demokrasiniz o standartlara doğru yol alır. Oysa,
bizim ortağı olmaya çalıştığımız,
standartlarını almaya çalıştığımız yer
Avrupa Birliğiydi, oradan insanlar, Avrupa Birliği
vatandaşları gelip ev alıyorlardı, yatırım
yapıyorlardı. Maalesef, bugün arkalarına bakmadan gidiyorlar.
Değerli arkadaşlar, bu önergeyle, Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşları eğer ki yurt dışında
altı aya kadar oturum izni almışlarsa aynı şekilde bu
KDV indiriminden faydalanacaklarını söylüyorsunuz, sıfır
KDV. Bakın, altı ay çok kısa, sizleri uyarıyorum, pek çok
yolsuzluk olur bu yönde de. Gider birileri altı aylık oturum
izinlerini alır, altı ayda orada oturumunu alır -çok kolay
oturum veren ülkeler var- gelir buradan sıfır KDVyle ev alır.
Bu, hak değil. Aynı şekilde, bir yıllık elde tutma
süresi de çok kısa arkadaşlar. Vatandaşlık için üç
yıllık süre verdiniz 1 milyon dolar ve üzerinde yatırım
yapanlara, ev alanlara, üç yıl için elde tutma zorunluluğu verdiniz.
Neden bu yasada yalnızca bir yıllık süre veriyorsunuz? Bu da
bence hak değildir. Bütün bunları değerlendirmemiz için bu
önergenin, bu yasa maddesinin geri çekilip Komisyonda tekrar
tartışılması lazım. Hepinizi bu yönde menfi oy vermeye
çağırıyorum, burada çoğunluğunuz da yok, önemli bir
madde; bu anlamda menfi oylarınızı bekliyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Paylan.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinde yer alan Türkiye'ye
getirilmek kaydıyla, ibaresinden sonra gelmek üzere Gelir Vergisi
Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının 2 numaralı
bendinde belirtilenler hariç olmak üzere çalışma veya oturma izni
alarak altı aydan daha fazla yurt dışında yaşayan Türk
vatandaşları, ibaresinin eklenmesini ve parantez içinde yer alan
hükmün (Şu kadar ki bentte öngörülen şartları taşımadığı
halde istisnanın uygulandığının tespit edilmesi halinde
zamanında tahsil edilmeyen vergi, vergi ziyaı cezası ve gecikme
faizinden mükellef ile birlikte alıcı müteselsilen sorumludur.
İstisna kapsamında teslim alınan konut veya işyerinin bir
yıl içerisinde elden çıkarılması halinde zamanında
tahsil edilmeyen verginin, 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine göre
hesaplanan tecil faiziyle birlikte tapu işleminden önce elden çıkaran
tarafından ödenmesi şarttır.) şeklinde
değiştirilmesini arz ye teklif ederiz.
Mehmet Muş (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Katılıyoruz efendim.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önerilen düzenlemeyle yurt dışında
yaşayan Türk vatandaşlarının da madde hükmünden
yararlanabilmesini sağlamak amacıyla çalışma veya oturma
izni alarak altı aydan daha fazla yurt dışında yaşayan
Türk vatandaşlarına yapılacak konut veya iş yeri
teslimlerine de istisna getirilmektedir.
Ancak Gelir Vergisi Kanununun tam mükellefiyette
mükellef tanımının yapıldığı 3üncü maddesi
esas alınarak resmî daire ve müesseselere veya merkezi Türkiye'de bulunan
teşekkül ve teşebbüslere bağlı olup bu daire, müessese,
teşekkül ve teşebbüslerin işleri dolayısıyla
yabancı memleketlerde oturan Türk vatandaşları kapsam
dışında tutulmuştur.
Diğer taraftan, maddede öngörülen
şartları taşımadığı hâlde
yaptıkları satışlarda istisna uygulayanlar ile istisna hükmünden
yararlananlar zamanında alınmayan vergi, vergi ziyaı cezası
ve gecikme faizinden müteselsilen sorumlu olacaktır.
Madde kapsamında istisnadan yararlanarak bir
yıl dolmadan taşınmazı satanların da istisnadan
yararlanma hakkı ortadan kaldırılmakta ve zamanında
alınmayan vergi ve bu vergiye hesaplanacak tecil faizi ödenmeden tapuda
devir işlemi yapılmasının önüne geçilmesini sağlayacak
şekilde düzenleme önerilmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
8inci maddede iki adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456
sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 8inci maddesinde geçen
satın alan ibaresinin satın almış olan şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı İsmail Faruk Aksu Fahrettin Oğuz Tor
Konya İstanbul Kahramanmaraş
Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu
Hatay
Kamil Aydın Baki
Şimşek Muharrem
Varlı
Erzurum Mersin Adana
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456
sıra sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan
Vekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın Gelir Vergisi Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 8inci maddesinin metinden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet Bekaroğlu Lale Karabıyık Zekeriya Temizel
İstanbul Bursa İzmir
Kadim Durmaz Utku Çakırözer Mahmut Tanal
Tokat Eskişehir İstanbul
Bülent Kuşoğlu Musa Çam
Ankara İzmir
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ordu Milletvekili
Sayın Seyit Torun konuşacak.
Buyurun Sayın Torun. (CHP
sıralarından alkışlar)
SEYİT TORUN (Ordu) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 456 sıra sayılı Gelir Vergisi
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifinin 8inci maddesi üzerine şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, 4342 sayılı
Mera Kanununa 5178 sayılı Kanunla geçici 3üncü madde eklendi. Daha
sonra 5334 sayılı Kanunla değişikliğe
uğradı yani bu maddeyle belediye ve mücavir alan
sınırları içerisinde kalan ve 1/1/2003 tarihinden önce
kesinleşen imar planları içerisinde yerleşim yeri olarak
işgal edilen, mera vasfını kaybeden arazilerden ot bedeli
alınmaksızın tahsis amacı değiştirilerek hazine
adına tescillerinin yapılmasına olanak
sağlanmıştı. Bununla birlikte, mera alanlarının
amaç dışı kullanımı ve rant
yatırımlarına açılmasını sağlayan pek çok
kanuni düzenleme yapıldı ki bunların en önemlilerinden biri
2012de çıkardığınız 6360 sayılı
büyükşehir yasasıydı. Bu yasayla Türkiyede âdeta kent-kır
ayrımı ortadan kaldırıldı, belediyelerin
sınırları kapsamında 16 bini aşkın köy, kent mahallesine
dönüştürüldü, köy tüzel kişiliklerine ait taşınmazlar,
belediyelere veya devletin kurumlarına devredildi. Devredilen
taşınmazların arasında o çok değerli
meralarımız da vardı.
En önemli diğer kapsamlı
değişiklik ise 2014te 6552 sayılı torba yasayla
yapıldı yani Bakanlar Kurulunca kentsel dönüşüm ve gelişim
proje alanı olarak ilan edilen yerlerin tahsis amacı
değişikliğinin yapılabileceğinin hükmü eklendi.
Böylece mera alanları kentsel dönüşüm ve gelişim proje
alanı olarak yerleşime açıldı. Kısacası, mera
alanlarının rant amaçlı kullanımlarının da
tamamen önü açılmış oldu. Yani, Türkiyede özellikle son
yıllarda mera denildiğinde, yağmalanacak, rant elde edilecek
alan akla geliyor. Herkesin hedefindeki alan konumuna gelmiş. Hem kamu
kurumları, yerel yönetimler hem de özel sektör yeni bir yatırım
yapacağı zaman gözünü bu hazine arazilerine dikiyor.
Sayın milletvekilleri, dünyada 3,4 milyar
hektar mera alanı olduğu tahmin ediliyor. Bu alanlara sahip ülkelerin
başında Çin geliyor, Avustralya, ABD ve Brezilya devam ediyor.
Türkiyenin mera varlığı ise 12 milyon hektar civarında.
Meralarımızı sürekli kaybetmişiz. Meralar son derece
değerli alanlar, bu alanları elimizden
çıkarmışız. Dünya ülkeleri mera alanlarını hem
çok iyi koruyor hem de çok verimli kullanıyor.
Hayvancılığını sürekli geliştirmek,
sürdürülebilir tarımsal üretimini devam ettirmek için
çalışıyor. Bizde ise hayvancılığa gereken önem
verilmediği için mera alanları kolayca elden
çıkarılıyor. Ot biten yerde turistik tesis, sanayi tesisi veya
alışveriş merkezi, toplu konut projelerinin yapılması
daha kârlı bir iş olarak görülüyor. Bu da kalkınmanın,
gelişmenin göstergesi olarak sunuluyor ne yazık ki. Elbette mera
vasfını yitirmiş arazilerin tarımsal üretim için
kullanılması son derece önemli, hem kırsaldan kente göçü önlüyor
hem de köylerin boşalmasını önlüyor ama şimdiye kadarki
yapılan bütün yasal düzenlemeler bunun tam aksi yönünde oldu; mera ve
yaylakların kentsel dönüşüm alanı olarak ilan edilerek imara
açılması sağlandı, toplu konut alanlarına
dönüştürüldü. Sonuçta, yem ham maddeleri bakımından yüzde 40-45
oranında ithalata yani dışa bağımlı bir ülke
hâline geldik. Yem açığımız ise 20 milyon ton.
Kırmızı et ithalatçısıyız. Vatandaş
artık et yiyemez, süt tüketemez hâle gelmiş bulunuyor. Mevcut politikalar
üretimi değil, sürekli ithalatı destekliyor. Bu politikalarla,
hayvancılığa verilen destek ve düşük faizli krediler de
büyük oranda ithalata gidiyor. Uygulanan bu politikayla dışarıya
sürekli kaynak transfer ediliyor.
Değerli milletvekilleri, işte şimdiye
kadar yapılan tüm bu düzenlemeler, çıkarılan kanunlar hep ranta
hizmet etti. Yasalarla bu araziler hazine adına tescil edildi. Hazine
taşınmazlarının tarım amacıyla kullanılmasına
elbet bir itirazımız yok. Zaten vatandaşlarımız
araziler için yıllarca mahkemelerde davalarla uğraştı. Bu
araziler gerçek sahiplerine teslim edilmelidir. Ancak bu araziler köylülerin,
çiftçilerin elinden alınarak ranta peşkeş çekilmiştir.
Şimdi, ranta kurban edilen taşınmazların rayiç
bedellerinden bahsediyoruz ve kimlere ne kazandırmak için bu düzenlemeleri
yapıyoruz. Bunu takdirlerinize sunuyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Torun.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 8inci maddesinde geçen satın
alan ibaresinin satın almış olan şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Baki
Şimşek (Mersin) ve arkadaşları
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mersin Milletvekili
Sayın Baki Şimşek konuşacak.
Buyurun Sayın Şimşek. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 456 sıra
sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 8inci
maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Aziz Türk milletini ve yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, teklifin 8inci
maddesiyle, belediyeler, il özel idareleri veya diğer kamu kurum ve
kuruluşlarından geçmişte bedeli
karşılığında satın alınan arazilerden
hazinenin açtığı davalar sonucu hazine mülkiyetine geçirilenlerin
tekrar ilgili kişilere bedelsiz olarak devredilmesi öngörülmektedir. Yine,
maddeyle devredilen arazilerin kanuni ve akdi haleflerinden bedel istenmemesi,
bu taşınmazlar hakkında dava açılmaması ve açılan
davalardan vazgeçilmesi, henüz infaz edilmeyen kararların infaz edilmemesi
hususu bu maddeyle belirtilmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi grubu olarak, özellikle
mera, yaylak, kışlak ve hazine arazileri üzerinde verilen bu kanun
teklifini desteklemekteyiz. Türkiyenin birçok yerinde, başta seçim bölgem
olan Mersin, Tarsus, Gülek, Adana Pozantı, Tekir ve Mersin Silifke, Narlıkuyu,
Manisa Saruhanlı gibi yerleşim bölgelerinde yıllardır,
kırk elli yıldır hazine, orman, mera ve vatandaş
arasında davalar devam etmektedir. Üzerinde yaklaşık 50-60 bin
kişinin yaşadığı yerleşim alanları mera ilan
edilmiş, içinden çıkılmaz davalar oluşmuştur.
İçerisinde yüz yıllık binaların bulunduğu alanlar
mera, yaylak ve kışlak olarak görülmektedir, bu kanun teklifiyle
bunlar çözüme kavuşturulacaktır. Yalnız, bununla birlikte
yıllardır yine hazineye ait olup üzerinde binaların
bulunduğu, konut alanlarının bulunduğu ve köy yerleşim
planları yapılan, imar planları yapılan birçok arazi
sahiplerine satışı gerçekleştirilememektedir. Bununla
ilgili üzerinde bina olan arazilerin de boş arsa gibi
değerlendirilerek kurayla veya farklı sebeplerle satışa
çıkarılması öngörülmektedir. Buna mutlaka bir çözüm getirilmesi
gerekmektedir.
Yine, bu teklifle tapu harçlarının
belirlenmesi Bakanlar Kurulunun kararına bırakılmaktadır.
Tapu harçları bilindiği gibi, emlak rayiç değerinden belli bir
oran dâhilinde yıllardır ödenmektedir, bunun Bakanlar Kuruluna
devredilmesini yanlış bulmaktayız. Yabancılara KDVsiz
konut satışının da yine yanlış olduğunu
Türk vatandaşlarına tanımadığımız bir
hakkı yabancılara tanımayı da doğru bulmuyoruz.
Yine, bu tasarıyla Ziraat Bankası,
Tarım Kredi, Devlet Su İşleri veya TEDAŞla ilgili olan
çiftçi borçlarının temerrüde düşenlerinin de beş yıla
kadar yapılandırılması öngörülmektedir. Biz burada
çiftçilerin tamamının borçlarını, ne kadar borcu olan
çiftçi varsa -bugüne kadar olduğu gibi hep zamanında borcunu
ödemeyenin, vergisini ödemeyenin ödüllendirilmesini istemiyoruz- bütün
çiftçilerin, zor şartlar altında, gerekirse tefeciden para alarak
borcunu ödeyen çiftçilerin de tamamının borçlarının
beş yıla yayılmasını beklemekteyiz.
Seçim bölgem olan Mersinde doğal afetten
dolayı çiftçilerimize yardım yapılacağı
açıklanmıştır ama maalesef, dağ fare
doğurmuştur. Yaklaşık 1.500 çiftçiye ödenen toplam rakam
2.700 lira tutarında olmuştur yani bir çiftçiye verdiğiniz bin
liralık, 1.200 liralık bir yardım bu çiftçinin hiçbir
masrafını karşılayamayacaktır, gördüğü
zararın yüzde 1i değildir. Bölgemde yaklaşık 100 trilyon
liralık zarar olmuştur doğal afetten dolayı ama Tarsusa
gönderilen para 2 trilyon 700 bin liradır. Burada çiftçilerin
mağduriyeti yine devam etmektedir.
Ahilikle ilgili yine bu tasarıyla getirilen,
dükkânını kapatan esnafa yardım yapılacağı
söylenmektedir. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.
diyen bir zihniyetin, dükkânını kapatana değil
dükkânını açık tutan esnaflara destek vermesi gerekmektedir;
bununla ilgili de yine bir düzeltme yapılması gerekmektedir.
Vergi indirimi diye sunulan, vergisini gününde
yatıranlara yüzde 5lik bir indirim öngörülmüştür. Bu,
insanların ödeyeceği verginin sadece yüzde 5i kadar bir orandır
ve çok düşüktür. Çalışanlardan, özellikle asgari ücretle ve
devlet memuru olarak çalışanlardan devlet peşin olarak vergi
almaktadır. Bu indirimin öncelikle çalışanlara
yansıtılmasını, diğer vergi ödeyen vatandaşlar
için yirmide 1lik bir vergi oranının çok yüksek bir oran
olmadığını belirtiyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Şimşek.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
9uncu maddede üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 9uncu maddesi ile 4447
sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen ek 6ncı maddenin
(6)ncı fıkrasında geçen "%2 sigortalı"
ibaresinin "%1 sigortalı" şeklinde
değiştirilmesini ve (10)uncu fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı İsmail Faruk Aksu Fahrettin Oğuz Tor
Konya İstanbul Kahramanmaraş
Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Muharrem Varlı Kamil Aydın
Hatay Adana Erzurum
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesi ile 4447 sayılı
Kanuna eklenen ek 6ncı maddenin (6)ncı fıkrasının
ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümlenin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Muş Mehmet Doğan Kubat Necip Kalkan
İstanbul İstanbul İzmir
Haydar Ali Yıldız Aydın Ünal Hamza Dağ
İstanbul Ankara İzmir
Hakan Çavuşoğlu
Bursa
"Ancak alınacak günlük prim tutarı,
prime esas günlük kazanç alt sınırının iki katı
üzerinden hesaplanacak tutardan fazla olamaz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin
9uncu maddesiyle 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik
Sigortası Kanununa eklenen ek madde 6'nın (1)inci, (3)üncü,
(4)üncü, (6)ncı fıkralarının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Kadim
Durmaz Utku
Çakırözer Lale
Karabıyık
Tokat Eskişehir Bursa
Okan Gaytancıoğlu Zekeriya Temizel Musa Çam
Edirne İzmir
İzmir
"Bir hizmet sözleşmesine bağlı
olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız
çalışanların ekonomik olarak zor duruma düşmeleri sebebiyle
iş yerlerini kapatmaları veya iflas etmeleri gibi durumlardan
dolayı faaliyetlerini durdurmaları nedeniyle oluşacak maddi
kayıpları telafi etmek üzere bu durumun gerektirdiği görev ve
hizmetler için malî kaynak sağlamak, piyasa şartlarında
kaynakları değerlendirmek, bu Kanunun öngördüğü ödemelerde bulunmak
üzere Esnaf Ahilik Sandığı kurulmuştur. Esnaf Ahilik
Sandığı, Fon kaynakları ile aynı usul ve esaslar
çerçevesinde değerlendirilir. Esnaf Ahilik Sandığı,
Sayıştay tarafından denetlenir."
"Esnaf Ahilik Sandığı, bütçe
kapsamı dışında olup gelirlerinden vergi kesintileri hariç
hiçbir şekilde kesinti yapılamaz ve gelirleri genel bütçeye gelir
kaydedilemez. Türkiye Varlık Fonuna devredilemez. Esnaf Ahilik
Sandığının gelir ve giderleri üçer aylık dönemler
halinde 3568 sayılı Kanuna göre ruhsat almış, denetim yetkisine
sahip meslek mensubu yeminli malî müşavirlere denetlettirilerek denetim
raporlarının sonuçları ilân edilir. Esnaf Ahilik
Sandığının gelirleri ile bu gelirlerle alınan her
türlü taşınır ve taşınmazlar Kuruma aittir. Esnaf
Ahilik Sandığı, damga vergisi hariç her türlü vergi, resim ve
harçtan muaftır. Bu muafiyetin, 193 sayılı Kanun ile 5520
sayılı Kanun uyarınca yapılacak vergi kesintilerine
şümulü yoktur."
"5510 sayılı Kanunun 50 nci maddesi
kapsamındaki isteğe bağlı sigortalılar, 10/7/1953
tarihli ve 6132 sayılı At Yarışları Hakkında
Kanuna tabi jokey ve antrenörler, köy ve mahalle muhtarları ile
tarımsal faaliyette bulunanlar, anonim şirketlerin yönetim kurulu
üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit
şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma
iştiraklerinin ise ortakları, avukatlar ve noterler hariç olmak
üzere; 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi kapsamında hizmet akdine
bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız
çalışanlar Esnaf Ahilik Sandığı kapsamında Esnaf
Ahilik Sandığı sigortalısı sayılır."
"Esnaf Ahilik Sandığı
sigortasının gerektirdiği ödemeleri, hizmet ve yönetim
giderlerini karşılamak üzere, Esnaf Ahilik Sandığı
sigortalıları ve Devlet, Esnaf Ahilik Sandığı primi
öder. Esnaf Ahilik Sandığı primi sigortalının 5510
sayılı Kanunun 80 inci ve 82 nci maddelerinde belirtilen prime esas
günlük kazançlarından, %1 sigortalı ve %1 Devlet payı olarak
alınır. Esnaf Ahilik Sandığına sigortalılarca
ödenen primler, kazancın tespitinde gider olarak kabul edilir."
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Tokat Milletvekili
Sayın Kadim Durmaz konuşacak.
Buyurun Sayın Durmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
KADİM DURMAZ (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Esnaf Ahilik Sandığı hakkında
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Aziz
milletimizi ve yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Ahilik iş yeri kapısını hak
kapısı bilen, hak için çalışan Ne eğride tok gördüm
ne doğruda aç. diyen, kazançta helalin bereketine inanmış esnaf
dayanışma teşkilatıdır. Halkın sanat, ticaret,
ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini
sağlayan bir örgütlenmedir. Ahilik, üyelerini hem ekonomik hem de ahlaki
yönden de yetiştiren tarihî bir yapıdır. Bu düzenlemenin de bu
ruha uygun yapılması gerekirdi ama Hükûmet, esnaf sandığını
kurarken esnafa, esnafı temsil eden meslek kuruluşlarına
sormadı, bu sandığın yönetiminde, işleyişinde
esnafa yer vermedi. Böyle ahilik sandığı olamaz. Bu ismin ruhuna
da yazık ediyorsunuz. Merak ediyoruz, Esnaf Ahilik Sandığı
kepenk kapatmaya yüz tutmuş binlerce esnafın derdine derman olacak
mı? Hayır. Tokatta, Behzat Çarşısında Bakkal Mamulu
Kâmil Çiğdeme, meydanda Semerci İhsan Ustaya, Zile
Uzunçarşıda 94 yaşındaki Nalbur Arif Özene, Erbaada
Saraç Fevzi Yüksele, Turhalda Lokantacı Ali Baltaya, ülkemizin birçok
şehrinde esnaf ve sanatkâra: Hepiniz bu sandıktan yüzde 2 prim
ödeyerek Hükûmet eliyle cezalandırılıp bu birikimleriniz
toparlandığı yerde ancak iflas ettiğiniz zaman sizin
derdinize, yaranıza merhem olacaktır ve bu birikimleri asla geri de
alamayacaksınız. Sandığın esnafın işini
sürdürmesine katkısı olmayacak, bunu da bilmenizi istiyorum.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde 2 milyon 800
bin esnaftan 2 milyon 300 bininin BAĞ-KURa borcu var. Son on bir
yılda 550 bin esnaf da kepenk indirdi. Esnafa marketler yasası sözü
verdiniz ama çıkarmadınız. Esnafı borçlarını
ödeyemez, işini yapamaz hâle getirdiniz. Esnaf kefalet kooperatifleri,
sürekli krediye başvuran, yarısını ödeyince de borcunu
tazeleyen esnaflarla dolup taşıyor. Sadece 2016 yılında 164
bin esnaf kredi kullanmış. Yani esnaf borçlu, esnaf perişan.
Esnaf ve sanatkârımızın ödeyemediği, icrada 17 milyon
liralık dosya var.
Peki, bu esnaf neden borçlu? Siftahsız geçen
günlerin açığını krediyle kapatmaya
çalışıyor. İş yeri ipotek, evi ipotek çünkü esnaf
ayakta duramıyor. Bunu hiç düşünüp çözüm arayışına
girdiniz mi? Hayır.
Esnaf Ahilik Sandığıyla ilgili
endişeler var. Malum, AKP Hükûmetinin bu fonlarla ilgili sicili pek de
parlak değil. Hükûmetin her sıkıştığında
talan ettiği bir İşsizlik Fonumuz var; işçinin
parasını Hükûmetin yanlış ekonomik politikalarını
örtmek için her yerde kullanıyor. İşçinin, esnafın
emeğiyle biriken fonların iktidar eliyle talan edilmesiyle ekonomi
asla düzelmez. İşçinin güvencesi olarak sunduğunuz
İşsizlik Fonu esnafın emeğinden biriken paralarla başka
yerlerde kullanılacak mı? Varlık Fonuna bu ahilik
vakfını da devredecek misiniz? Esnafın emeğiyle biriken
paralar İşsizlik Fonu gibi talan edilecek mi? Esnaf bu fonun
korunmasını istiyor, esnaf yönetimde temsil istiyor, esnaf bu
garantiyi sayın bakanlardan istiyor ama bunu da veremeyecek hayır
diyeceksiniz; veremezsiniz çünkü niyetiniz başka.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin esnaf ve
sanatkârları devletine ve milletine bağlı, ülkesine hizmet eden,
komşusuna siftah için müşteri yönlendiren güzide insanlardır.
Umuyorum ki en kısa zamanda esnafa, emekliye, asgari ücretliye, çiftçiye,
bu ülkeyi var eden yurttaşlarımıza gerçek değerini verecek
hayırlı bir Türkiyeyi birlikte kuracağız.
Esnafımız ülkesi ve kendisi için
hayırlı olan ne ise onu seçecek ve bunun gereğini mutlak
yapacaktır diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Durmaz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456
sıra sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesi ile 4447
sayılı Kanuna eklenen Ek 6ncı maddesinin 6ncı
fıkrasının ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Muş (İstanbul) ve
arkadaşları
Ancak alınacak günlük prim tutarı, prime
esas günlük kazanç alt sınırının 2 katı üzerinden
hesaplanacak tutardan fazla olamaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Bursa) Katılıyoruz Sayın Başkan.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Esnaf Ahilik Sandığı için
alınacak prim tutarının üst sınırı
belirlenmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 456 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 9uncu maddesi
ile 4447 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen ek 6ncı maddenin (6)ncı fıkrasında geçen %2 sigortalı ibaresinin %1
sigortalı şeklinde değiştirilmesini ve onuncu fıkrasının madde
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu (Hatay) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Bursa) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge üzerinde Hatay Milletvekili
Sayın Mehmet Necmettin Ahrazoğlu konuşacak.
Buyurun Sayın Ahrazoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesi üzerinde verdiğimiz
önerge hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, teklif,
aralarında hiçbir bağlantı bulunmayan, konu ve amaç
bütünlüğü olmayan birden fazla mevzuatta değişiklik
içermektedir. Birden fazla komisyonda görüşülmesi gereken teknik
hususları barındıran maddelerin bir torba hâlinde getirilmesi
konunun tüm boyutlarıyla incelenmesini sekteye uğratmakta ve
sağlıklı bir değerlendirme ve kanaat
oluşturulmasına mâni olmaktadır.
Değerli milletvekilleri, teklifin 9uncu
maddesiyle Esnaf Ahilik Sandığı kurulması düzenlenmektedir.
5510 sayılı Kanunun 4üncü maddesi gereğince, hizmet akdine bağlı
olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız
çalışanlar Esnaf Ahilik Sandığı sigortası
kapsamına alınmaktadır. Esnaf Ahilik Sandığı
sigortası zorunlu tutulmakta, sigortalının prime esas günlük
kazançlarından yüzde 2 sigortalı, yüzde 1 devlet payı
olması öngörülmektedir.
Esnaf Ahilik Sandığı sigortası,
5510 sayılı Kanun gereği ödenecek sigorta primleri, yeni bir
iş bulma ve aktif iş gücü hizmetleri kapsamında kurs ve
programlara dair ödemeler yapılması ve hizmetler sağlanması
amaçlanmaktadır. Esnaf ahilik sigortası bir önceki yıl
primlerinin yüzde 15'i hizmet sunmak için Türkiye İş Kurumu bütçesine
aktarılmak suretiyle kullanılabilecektir. Esnaf Ahilik
Sandığı ödeneği, sigortalının son dört aylık
prime esas kazançları dikkate alınarak hesaplanan ortalama kazançlarının
yüzde 40ı olup aylık asgari ücretlerin brüt tutarının
yüzde 80ini geçmeyecektir. Esnaf Ahilik Sandığı
sigortalıları için sigortalılığın sona ermesinden
önceki son yüz yirmi gün sürekli çalışmış olanlardan son üç
yıl içerisinde altı yüz gün faaliyetlerini sürdüren ve prim
ödemiş olanlar yüz seksen gün, dokuz yüz gün faaliyetlerini sürdüren ve
primi ödemiş olanlara iki yüz kırk gün, bin seksen gün faaliyetini
sürdüren ve primi ödemiş olanlara üç yüz gün süreyle Esnaf Ahilik
Sandığı ödeneği verilecektir.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket
Partisi esnaf işsizlik fonu kurulması konusunu yıllardır
dile getirmiş olup sigortalı çalışanların işsiz
kaldığı zaman İşsizlik Sigortası Fonu'ndan ödenek
olarak geçimlerine katkı sağlanan esnafımızın iş
yeri kapanınca da açıkta kaldıklarını, bu durumun
esnaf ve sanatkârımıza işsizlik ödeneği verilmesini sosyal
devlet anlayışının bir uygulaması olarak
gördüğümüzü çeşitli defalarda belirtmiştik. Bu itibarla, Esnaf
Ahilik Sandığı kurulmasına olumlu buluyoruz. Ancak
yapılan düzenlemenin içeriğiyle ilgili eleştirilerimiz ve
önerilerimiz bulunmaktadır. Komisyonda da dile getirilen eleştiri ve
önerilerimiz Hükûmet tarafından hiç dikkate
alınmamıştır. Esnaf Ahilik Sandığı
sigortalılığının kapsamına esnaf
dışında tacir ve şirket ortakları da girmektedir.
Esnaf Ahilik Sandığı adı üzerinde esnafı
kapsamalıdır. Esnafın primi yüksek ve çok yük getirmektedir.
Esnaf yüzde 34,5 oranında sosyal güvenlik primini ödeyemezken bu düzenleme
sonucu yüzde 2 oranında ilave bir prim ödeme yükümlülüğüyle
karşı karşıya kalacaktır. Esnafın prim yükü
mutlaka hafifletilmeli, bu yüzde 34,5 oran mutlaka düşürülmeli veya
esnafın katkı oranı yüzde 1lere çekilmelidir. Bu düzenlemenin esnaf
zor duruma düştüğünde esnafa destek olmak amacıyla düzenlendiğinden,
işini kaybeden veya iflas eden esnafa destek olmak amacıyla
düzenlendiğinden söz etmek mümkün değildir. Şayet esnaf,
primlerini ödeyebilirse bu fondan faydalanacaktır ancak esnaf zor
durumdaysa primlerini nasıl ödesin? Bir de, bunun üzerine ek bir yük
getirilerek destek olunduğu söylenmektedir.
Ayrıca bu fonun gelirinin yüzde 15 gibi bir
kısmının İşsizlik Fonuna aktarılacağı
belirtilmektedir, bunu da anlamak mümkün değildir. Bu
sandığın Türkiye İş Kurumu için değil esnaf için
kurulduğu söylenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla)
İş yeri kapanan esnafın başka işlerde istihdamı
için iş bulmaktan ziyade yeni iş kurulabilmesi
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Ahrazoğlu.
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla) Son
cümlem
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla)
işletme sermayesi imkânı verilmesi gibi uygulamalarla
esnaflığın sürdürülebilmesi esas alınmalı. Zor
durumdaki esnafa beklenen veya söylenen katkıyı sağlamaktan uzak
olduğunu düşünüyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde
kabul edilmiştir.
10uncu maddede iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin
10uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Utku Çakırözer Mahmut Tanal Yakup Akkaya
Eskişehir İstanbul İstanbul
Lale Karabıyık Bülent
Kuşoğlu Zekeriya
Temizel
Bursa Ankara İzmir
Musa Çam Kadim Durmaz
İzmir Tokat
MADDE 10- 25/6/2003 tarihli ve 4904 sayılı
Türkiye İş Kurumu Kanununa aşağıdaki ek madde ilave
edilmiştir.
"Proje karşılığında
aktarılan hibe niteliğindeki tutarlar
EK MADDE 1- Kurum, gerektiğinde faaliyet
alanı ile ilgili ihalelere, projelere ve programlara münferiden veya
ulusal ya da uluslararası kuruluşlarla işbirliği halinde
katılmak suretiyle, yurt içinde veya uluslararası düzeyde kurum ve
kuruluşlara eğitim ve danışmanlık hizmeti verebilir.
Avrupa Birliği ve uluslararası
kuruluşların kaynaklarından Kuruma proje
karşılığı aktarılan hibe niteliğindeki
tutarlar hakkında, 17/9/2004 tarihli ve 5234 sayılı Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 32 nci maddesi doğrultusunda işlem
yapılır."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım Garo Paylan İmam
Taşçıer
Muş İstanbul Diyarbakır
Sibel Yiğitalp Burcu Çelik Mehmet Emin Adıyaman
Diyarbakır Muş Iğdır
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Bursa) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Muş Milletvekili
Sayın Burcu Çelik konuşacak, artı bir dakikası var. (HDP
sıralarından alkışlar)
BURCU ÇELİK (Muş) Beş dakikaya
sığar zaten.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tekrardan merhaba.
Haktan ve gerçeklikten uzak bir şekilde burada
yaklaşık iki yıldır yasa yapılmaya
çalışılıyor. Bugüne kadar en azından eksik, aksak da
olsa bir çalışma vardı ve ne yazık ki -sadece
hatırlatmak için söylüyorum- şayet geçerse yeni anayasayla birlikte
bu Parlamentonun işlevsizliğiyle artık yasa bile yapamayacak
hâle geleceğiz.
15 Temmuz sonrası ilan edilen OHALle birlikte
hukuksuz birçok karara imza atıldı, binlerce insan işinden
edildi. Toplumdaki kutuplaşma, rövanşizm gittikçe artmaya devam etti.
Toplum bugünlerde evetçiler ve hayırcılar olmak üzere ikiye
ayrıldı. Evetçiler -tırnak içerisinde söylüyorum- yasalar ve
haklarla korunurken hayır diyen ve bu konuda broşür
dağıtan gençlerimiz bile gözaltına alındı. Bunlar
yetmedi, kimi memurlar tarafından ve hatta iktidar partisi temsilcileri
tarafından hayır çıkması hâlinde iç savaş
çıkacağı değerlendirmeleri, tehditleri savruldu. Bizatihi
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş tarafından
hayırın ülkeyi kaosa sürükleyeceğine ilişkin
yaptığı açıklama da mevcut.
Öncelikle, eşit olmayan koşullarda
referandum sürecine girmiş bulunmaktayız. İnsan hak ve
özgürlüklerinin yerle bir edildiği, hukuksuzluğun tavan
yaptığı bir süreçte referandum çalışması
yapacağız. Bundan birkaç gün önce, seçim bölgem olan Muşta sayısız
ziyaret gerçekleştirdim. Yaptığım ziyaretlerde toplumda
sessiz bir isyan olduğunu gördüm. Neden sessiz isyan, neden toplum sesini
çıkarmıyor, neden toplum tüm sessizliğini 16 Nisan gününe kadar
korumaya çalışıyor? Çünkü, toplum bizatihi devletin
memurları tarafından tehdit ve zorla baskı altında
tutulmaya çalışılıyor.
Muşun merkez köylerinden tarafıma
gerçekleştirilen sayısız ziyarette açığa çıkan
durum ise çok daha vahimdir. İlin en yüksek mülki amirlerinin AKP il
başkanı ve AKP milletvekili gibi çalıştığını
öncelikle belirtmek isterim. Memurların yaptığı bu
çalışmalarda yüzde 90 ve üstü seçmenimiz olan bölgelerde
halkımızın evet verilmesi yönünde tehdit edildiği
tarafımıza gelen bilgiler arasındadır. Bu memurlar
Muşta ne mi yapıyor? Hangi kurumda AKPliler var, kimler AKPlidir,
kimler değildir, hangi kurumda kimler muhaliftir, hangi kurumda kimler
ihraç edilecek, hangi kurumda kimler işinden edilecek, hatta ve hatta bu
gücü nereden alıyorlar? Hükûmet temsilcisi burada, belki bir açıklama
yapar Biz bu kadar insan ihraç edilsin. dedik, nasıl olur da böyle az
sayıda ihraç olur? diye basına demeç bile verebiliyorlar. Yine, bu
memurlar yerel basını toplayıp HDPlilerin haberini
yapmayacaksınız. diyebiliyorlar örneğin. Yine, bu memurlar
HDPlilerle konuşan, görüşen kamu görevlileri hakkında derhâl
işlem başlatılacak. diyebiliyor mesela. Bu noktada,
aklımıza, yakın zamanda hukuksuz ve sadece muhalif olduğu
için ihraç edilen binlerce memuru getiriyor.
Şimdi, bir örnek vereceğim ve ne,
nasıl işliyor gerçekten görmenizi istiyorum. Yine, Muşta bir
memur hakkında verilen kararı burada paylaşacağım ve
şu dakikaya kadar açıkladıklarımla lütfen özellikle iktidar
partisi üyelerinin karşılaştırma yapmasını
bekleyeceğim; karar şöyle: HDP Muş Milletvekili Burcu Çelik ve
diğer siyasi kimliğe sahip kişilerin de bulunduğu bir
basın açıklamasına kamu görevlilerinin katılması
devlet memuru vakarına yakışmayan tutum ve davranış
olarak değerlendirildiğinden 657 sayılı Kanuna aykırılık
teşkil ediyor. gerekçesiyle bu memura ceza verilebiliyor.
Bu şekilde tarafıma ulaşan
sayısız karar olduğunu ve talep edilirse burada hepsini tek tek
açıklayabileceğimi de yine Parlamentonun dikkatine sunmak istiyorum
değerli arkadaşlar.
Halk ayrıştırıldı,
akademisyenler ayrıştırıldı, eğitimciler
ayrıştırıldı, memurlar
ayrıştırıldı, gazeteciler
ayrıştırıldı; toplum bir bütün
ayrışmış durumda. Tüm bu uygulamalar, hukuksuzluklar
karşısında halkın vicdanında
yargılandığınızı ve halkın bir karar
verdiğini sizler bizden çok daha iyi biliyorsunuz. Fakat, başta
söylediğim bu sessiz isyanın, çok yakın zamanda, evlerden
sokaklara, mahallelere; tarlalardan, tarladaki emekçilerden inşaat
emekçilerine; kadınlardan gençlere; Kürtünden Çerkezine, Türküne; Süryanisinden
Sünnisine, Alevisine kadar ve burada sayamadığım tüm
farklılıkların çığlığı olarak
sonuçlanacağına ve yine halkımızın
kazanacağına olan umudumla sizleri selamlıyorum.
İyi akşamlar. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Nerede, bir dakikayı kullanmadınız
Sayın Çelik.
BURCU ÇELİK (Muş) Yeteceğini
söylemiştim, Beş dakikaya sığacak. demiştim.
BAŞKAN Bir dahaki sefere veririz o zaman.
Peki, önergeleri oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin
10uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Yakup Akkaya (İstanbul) ve arkadaşları
MADDE 10- 25/6/2003 tarihli ve 4904 sayılı
Türkiye İş Kurumu Kanununa aşağıdaki ek madde ilave edilmiştir.
Proje karşılığında
aktarılan hibe niteliğindeki tutarlar
EK MADDE 1- Kurum, gerektiğinde faaliyet
alanı ile ilgili ihalelere, projelere ve programlara münferiden veya
ulusal ya da uluslararası kuruluşlarla işbirliği halinde
katılmak suretiyle, yurt içinde veya uluslararası düzeyde kurum ve
kuruluşlara eğitim ve danışmanlık hizmeti verebilir.
Avrupa Birliği ve uluslararası
kuruluşların kaynaklarından Kuruma proje
karşılığı aktarılan hibe niteliğindeki
tutarlar hakkında, 17/9/2004 tarihli ve 5234 sayılı Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 32nci maddesi doğrultusunda işlem
yapılır."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Bursa) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sayın Yakup Akkaya konuşacak.
Sayın Akkaya, sizin de artı bir
dakikanız var.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
YAKUP AKKAYA (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Hayırlı akşamlar diliyorum.
456 sıra sayılı Kanun Teklifinin
10uncu maddesi üzerinde söz aldım. Bu kanun teklifinin, İŞKUR
projeleri için yurt dışından gelen paraların denetlenmeden
İŞKUR bütçesine gelir kaydedilmesi ve özel hesapta tutulması
birinci amacı. İkinci amacı da İŞKURun bu projeleri
kimlerle birlikte hayata geçireceği açık uçlu olarak belirtiliyor.
Değerli arkadaşlar, yurt
dışından gelen proje karşılığı fonlar,
amacı doğrultusunda uygulansın diye hazineye gelmiş bir
nevi gelirdir. Dolayısıyla, diğer gelirler gibi, devletin
muhasebe sistemine uygun işler yapılması gerekiyor bu gelen
gelirlerin. Kısaca, bu gelen fonların amacına uygun
kullanılıp kullanılmadığına ilişkin
denetimin yapılması gerekir. Mali saydamlık gereği Meclisin
bu denetimi de işlemesi, görmesi gerekir. Sayıştay yıllardır
bu konuda Hükûmetin eksikliğini söylüyor. 2014-2015 Sayıştay
raporlarına baktığınızda bunları görebilirsiniz.
Bu gelen düzenleme, Sayıştayın eleştirilerini ortadan
kaldırmıyor değerli arkadaşlar; tam tersine,
Sayıştayın denetimini ortadan kaldıran bir düzenlemedir.
Yani, yurt dışından gelen hibe paraların, İŞKUR
hesabına gelen paraların bir gelir olarak değil, özel hesap
olarak yer almasını öngörüyor. Bu da şunu gösteriyor ki gelen
düzenlemeler kontrolsüz, denetimsiz; bu paraların kâğıt üzerinde
projelere harcanacağını ancak onun dışında
gerçekten farklı amaçlar için de yetkisiz kişilerce de
kullanabileceğini gösteriyor.
Bir diğer olay da değerli arkadaşlar,
proje karşılığı İŞKURa gelen paraların
esas amacı istihdama yöneliktir. Bu anlamda başta meslek
eğitimleri olmak üzere işsizliğin çözümüne katkı
sağlamayı amaçlamaktadır. Esasen böyle projelerin işçi ve
işveren sendikaları ve meslek odalarıyla birlikte
yapılması gerekir. Getirilen önerinin ucu açıktır, konuyla
hiçbir alakası olmayan kuruluşlar, şirketler, dernekler, vakıflar
bu sisteme dâhil edilebilir. Türkiye'de 104 bin STK olduğunu
düşündüğümüzde böylesi düzenlemenin amacı dışında
da kullanılabileceğinin bir göstergesidir. 10uncu maddedeki
düzenlemelerde görüldüğü gibi sınırı belirsiz, muğlak,
net olmayan bir durum yaratılmıştır bu getirilen
düzenlemeyle. Madde içeriği net değildir, iş birliği
yapılan örgütlerin kuruluşlar, çalışma hayatının
tarafları olan işçi ve işveren sendikaları ve meslek
odalarıyla sınırlandırılmaları gerekir. Bu
projede kullanılacak paraları dış denetimden yani
Sayıştay denetiminden kaçırmak anlamlıdır.
Ayrıca, değerli arkadaşlar, bu maddenin alelacele Meclise
gelmesinin acep başka bir anlamı var mıdır?
Çalışma hayatının yıllardır çözemediğimiz
sorunları varken AB fonlarından gelen paraların
Sayıştay denetiminden çıkartılması, özel hesaplarda
tutulması çok ilginç bir durum.
Burada çalışma hayatının
sorunlarından söz ederken değerli arkadaşlar, on beş
yıldır çalışma hayatının çözülmeyen
sorunları var; en başta iş kazaları. İşte,
Şubat ayında da -daha bugün 22si- 70 işçi iş
cinayetlerinde kurban gitti, El Babda 69, 70e yakın şehidimiz var,
bunların hepsi yanlış politikalar yüzünden oluyor.
Tabii, Sayın Çalışma Bakanı dün
NTVde verdiği bir demeçte taşeronla ilgili şöyle dedi: Bu
referandumdan sonra bunu bir çözüme kavuşturacağız. Ben
taşeronla ilgili tekrar burada bir hatırlatma yapıyorum: AKPnin
son iki yılda taşerona verdiği sözü bakanların
ağzından tekrar burada tekrarlamak istiyorum değerli
arkadaşlar. 3 Mart 2014, Sayın Faruk Çelik: Taşerona kadro
Başbakanlıkta. 6 Ekim 2015, Sayın Faruk Çelik: 1 Kasımda
iktidar olursak taşeronla ilgili problem bitecek. 12 Kasım 2016,
Çalışma Bakanı Sayın Faruk Çelik: Altı ay içinde
taşeron netlik kazanacak. 30 Ocak 2016, Maliye Bakanı Sayın
Naci Ağbal: 21 Mart 2016dan önce taşeron Meclise gelecek. 21
Şubat 2017, Çalışma Bakanı Sayın Mehmet
Müezzinoğlu: Sabırlı olun, bunlar referandumdan sonra
konuşulacak. Yani her seçim öncesi seçime tahvil edilen milyonlarca
işçi. Bu iktidarın ne kadar güvenilmez olduğunun da bir
göstergesidir değerli arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek sürenizi veriyorum
Sayın Akkaya.
YAKUP AKKAYA (Devamla) Çok teşekkür ediyorum.
Ayrıca, Sayın Bakan, yaşa
takılanlarla ilgili bu oturumun başında bir soruya
karşılık şöyle söyledi: Yaşa takılanlarla
ilgili, onların emeklilikleriyle ilgili bir şey yapamayız.
Yıllardır aşağı yukarı bütün bakanlar -belki de
ilk doğruyu söyledikleri o- AKPde bunu söylüyorlar çünkü işçinin
lehine olan bir şeyi yapmadıklarının da bir göstergesidir.
Yaşa takılanlar sonradan emekliliği hak etmiş
değillerdir. Yani maç oynanırken kural değiştirilmesi
sonucunda onlar mağdur edilmişlerdir. Ama Sayın Bakan burada bir
şey söyledi, dedi ki: Bir düzenleme yaptık geçen gün. Her ay 53 lira
ödeyenler, hiç olmazsa onlar sağlıktan yararlanacak. Sayın
Bakan, Çalışma Bakanısınız ama ya sizi iyi
bilgilendirmiyorlar ya da biliyorsunuz da farklı söylüyorsunuz. 53 lira
ödeyenler farklı, emeklilikte yaşa takılanlar farklı. Bakın,
gelir testi uygulamalarına baktığınız zaman asgari ücretin
üçte 1inin altında geliri olanlar zaten sağlıktan ücretsiz
yararlanıyorlar. Dolayısıyla yaşa takılanlar
çalışıyorsa bu sağlıktan yararlanıyorlar,
çalışmıyorsa
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAKUP AKKAYA (Devamla)
zaten gelirleri olmadığı
için bunlar sağlıktan yararlanıyorlar. Yani bir bilgi verirken
de lütfen Meclisi yanıltmayın.
Çok teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Akkaya.
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU
(Bursa) Sayın Başkan
BAŞKAN Açıklama mı yapmak
istiyorsunuz Sayın Bakan?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Bursa) Evet, bir düzeltme, bir açıklama yapabilir
miyim?
BAŞKAN Buyurun, tabii ki.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun, İstanbul Milletvekili Yakup
Akkayanın 456 sıra sayılı Kanun Teklifinin 10uncu
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Bursa) Şimdi, Sayın Vekilim, şayet
emeklilik gününü doldurup da çalışmıyor ise GSS kapsamı
dışına çıkıyor ve sağlık hizmetinden yararlanamıyor.
Bunların bizden bu zaman zarfında da sağlık hizmetlerinden
yararlanma hakkını en çok talep ediyorlar. Şimdi ya 53
lirayı ödeyerek ailecek sağlık hizmeti alabilecek veyahut da
gelir testine giderek, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, o
gelir testinden asgari ücretin o ödenen üçte 1lik kısmından daha az
geliri kapsamına girecek ve oradan yararlanacak. Dolayısıyla,
şu anda yaşa takılanların asgari yüzde 99u şayet
çalışmıyor ise bu 53 liralık GSS ücretiyle GSS kapsamı
içine girmiş olacak.
Yani bu anlamda teknik bilgileri sizin
danışmanlarınız yeterince vermiyorsa
Bu, bakın üçüncü
kapışmamız oldu. Çok da doğru bulmuyorum
açıkçası.
YAKUP AKKAYA (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Akkaya.
YAKUP AKKAYA (İstanbul) Tabii, bana bir
sataşma var.
BAŞKAN Sataşma diye bir şey yok.
Açıklama yapın siz de yerinizden lütfen.
Size de bir dakika vereyim.
Buyurun Sayın Akkaya.
27.- İstanbul Milletvekili Yakup
Akkayanın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
YAKUP AKKAYA (İstanbul) Teşekkür
ediyorum.
Ben bu siyasi konuşmaları bir
kapışma olarak görmüyorum. Ayrıca bir bakanın
kapışma diye bir tabir kullanmasını da doğru
bulmadığımı söylemek isterim fikirlerime katılır
ya da katılmaz, bu ayrı bir olay. Yani ben ne
anlattığımı çok iyi biliyorum. Bakan zaten kendisi de
konuşurken onun cevabını veriyor.
Geliri olmayanlar zaten
sağlık yardımlarından ücretsiz yararlanıyorlar.
Doğal olarak ister prim gün sayısını doldursun ister yirmi
beş yıllık süreyi doldursun eğer bir geliri yok ise o
vatandaş, diğer vatandaşlar gibi yaşa takılır
takılmıyoruna bakmaksızın sağlıktan
yararlanır. Olay tamamen bundan ibarettir. Yani bunu tutup prim gün
sayısını doldurmuş, yılını doldurmuş
Yani eğer geliri asgari ücretin üçte 1inin altındaysa bu
yararlanmayacak mı, 53 lira mı ödeyecek?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Peki.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1585) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 456) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
11inci maddede bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin
11inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent Kuşoğlu Mehmet Bekaroğlu Zekeriya Temizel
Ankara İstanbul İzmir
Utku Çakırözer Kadim Durmaz Musa Çam
Eskişehir Tokat İzmir
MADDE 11- 5502 sayılı Kanunun 6 ncı
maddesinin beşinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiş,
yedinci fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiş ve aynı maddeye aşağıdaki
fıkra ilave edilmiştir.
"Başkan ve başkan
yardımcısı dışındaki atama ile gelen Yönetim
Kurulu üyeliklerine aynı usulle daha önce memuriyette bulunmamış
olanlardan atama veya 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (a) veya (b) bentlerine göre sigortalı
olmalarını gerektiren çalışmalarını devam
ettirmek suretiyle görevlendirme yapılabilir; bu şekilde atanan veya
görevlendirilenler için 657 sayılı Kanunun 68 inci maddesinin (B)
bendi gereği aranacak on yıllık hizmet süresinin tespitinde,
bakanlıkların bağlı ve ilgili kuruluşlarının
en üst yöneticileri için öngörülen hükümler uygulanır ve yönetim kurulu
üyeliğinde bulunmuş olmak bu kişilere görev süresinin sonunda
memuriyete atanma hakkı vermez."
"Toplantılara iştirak eden Yönetim
Kurulu Başkan ve üyelerine, bu görevleri nedeniyle ayrıca, 22/1/1990
tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 34 üncü maddesine
göre kamu iktisadi teşebbüsleri yönetim kurulu başkan ve üyelerine
ödenen miktarlarda her ay ödeme yapılır. Ancak beşinci
fıkranın son cümlesine göre görevlendirilen yönetim kurulu üyelerine
sadece 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 34 üncü maddesine göre
kamu iktisadi teşebbüsleri yönetim kurulu başkan ve üyelerine ödenen
miktarın kadar her ay huzur hakkı ödenir ve bunlar yönetim kurulu
üyesi kadrosu ile ilişkilendirilmez."
"Sosyal güvenlik kuruluşlarının
herhangi birinden emeklilik veya yaşlılık aylığı
almakta olanlardan yönetim kurulu üyeliğine atanan, seçilen veya
görevlendirilenler hakkında 5335 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi
hükümleri uygulanmaz. Ancak bunlardan isteyenlerin aylıkları göreve
başladıkları tarihi takip eden aybaşından itibaren
kesilir ve bunlar 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (c) bendi kapsamında yeniden sigortalı
sayılır. Bu şekilde aylıklarını kestirmek
suretiyle yeniden sigorta primi ödeyenlerin görev sürelerinin bitiminde emekli
aylıkları genel hükümlere göre yeniden belirlenir.
Aylıklarını kestirmek istemeyen yönetim kurulu üyelerine sadece
399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 34 üncü maddesine göre kamu
iktisadi teşebbüsleri yönetim kurulu başkan ve üyelerine ödenen
miktarlarda her ay huzur hakkı ödenir."
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI MEHMET
MÜEZZİNOĞLU (Bursa) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ankara Milletvekili
Sayın Bülent Kuşoğlu konuşacak.
Buyurun Sayın Kuşoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesi üzerinde söz aldım.
Hepinizi bu vesileyle tekrar saygıyla selamlıyorum.
11inci maddeyle ilgili olarak işçi
sendikaları ve işveren sendikaları olumlu görüşte. Biz de
bazı ufak tefek eleştirilerimiz olmasına rağmen onlara
katılıyoruz, bir eleştiride bulunmuyorum. Ancak bu vesileyle,
özellikle Sayın Bakan da buradayken Esnaf Ahilik Sandığıyla
ilgili bazı görüşlerimizi belirtmek istiyoruz çünkü dün de, bugün de
belirttiğim üzere Komisyonda bunlar yeterince konuşulamadı maalesef,
önemli.
Şimdi, Esnaf Ahilik Sandığı değerli
arkadaşlarım, İşsizlik Sigortası Kanununa ek
yapılmış bir maddeyle. 3-3,5 sayfa tek başına bir
madde, İşsizlik Sigortası Kanununa da ek
yapılmış, ek olarak konulmuş. İşsizlik
Sigortası Kanunu 64 maddeden oluşuyor, 18 de geçici maddesi var; ilk
defa da ek madde konuldu şimdi, 3,5 sayfalık bir ek madde
konulmuş vaziyette. İşsizlik Sigortası Fonunda birçok
kavram tanımlanmış. 64 madde, dediğim gibi, 18 geçici
maddesi var, birbirine girmiş olacak, Esnaf Ahilik
Sandığıyla birbirine girmiş olacak bir kere, kavramlar
birbirine girmiş olacak, usul, esaslar birbirine girmiş olacak çünkü
İşsizlik Sigortası Fonu, adı üzerinde çalışanlar
ile ücretli çalışanlarla ilgili olarak kurulmuş bir fon, Esnaf
Ahilik Sandığı, kendi adına bağımsız
çalışanlarla ilgili bir fon, farklılıklar var. Hem Sosyal
Güvenlik Kurumu, SGK hem de Türkiye İş Kurumu yetkili bu konularla
ilgili, bazı sıkıntılar kesinlikle söz konusu olacak.
Sayın Bakanım, özellikle
katılsaydınız Komisyonda belirtmek isterdik, Esnaf Ahilik
Sandığı adı çok ağırlıklı bir
sandık. Ahilik deyince -dün Sayın Bakanım Temizel de
anlattı- fütüvveti, Ahiliki anlıyoruz. Çok önemli, bizim
geçmişimizle, tarihimizle ilgili kavramlar bunlar, çok önemli.
Esnafın, özellikle birbirine yardımcı olması demektir.
Kârlılığı ön plana almıyor, kazancı değil de
yardımlaşmayı, dayanışmayı ön plana alıyor.
Çok önemli bir kurum bu. Bugünlere keşke aktarılabilse.
Şimdi, böyle bir kurumun ya da kurumların
adını bu sandığa veriyoruz ama şu var: Esnaf iflas
etmeden, kaydını sildirmeden BAĞ-KURdan ya da -şu anda,
3(b)- SGKdan kaydını sildirmeden, iflas etmeden bundan
yararlanamıyor. Peki, yararlanınca ne kadar yararlanıyor? Sadece
asgari ücret kadar, en fazla dokuz ay yararlanıyor, asgari ücretin biraz
altında veya üstünde, ödediği prime göre. BAĞ-KURluların
çok büyük bölümü, dörtte 3ü zaten primlerini aksatıyor, zaten
aksatıyor çok büyük bölümü, sıkıntıda, krizde. Krizin
sebebi, şu anda yönetemeyen Hükûmet. Şimdi, siz diyorsunuz ki: Yüzde
34,5 prim zaten ödeyemeyen bu insanlara 2 puan daha ödeyeceksiniz, yüzde 2
daha ödeyeceksiniz. Biz devlet olarak size yüzde 1 veririz, siz 2 daha ödeyin.
Eğer bunları düzenli öderseniz iflas ettikten sonra size maaş
bağlayacağız. Ya, böyle bir şey olabilir mi? Yani, bu
nasıl bir Esnaf Ahilik Sandığıdır Sayın
Bakanım? Bu gerçekten çok yanlış oldu, hiç kimseye de hayrı
olmayacak. Biraz önce de 2018 yürürlük tarihi olarak belirlendi, bunu anlamak
mümkün değil.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Değiştirecekler onu.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Zaten
ödeyemiyor dörtte 3ü, hatta dörtte 3ünden fazlası ödeyemediği için
sıkıntıda, krizde. 2 puan daha ödeyeceksin. diyoruz. Ödersen
de iflas etmen koşuluyla sigortalılığının bitmesi
koşuluyla ancak sana maaş bağlayacağız, o da asgari
ücret kadar. diyoruz.
Ahilik deyince, fütüvvet deyince dayanışma
esastır. Devletin yardım yapmasını anlamamız
lazım değil mi? İflas etmesini nasıl bekleriz? Yani bu,
adıyla, kuruluşuyla, usulüyle erkanıyla, her şeyiyle
yanlış oldu Sayın Bakanım. Bunun üzerinde tekrar lütfen
düşünülsün.
Bakın, bize bildirildiğinde de şu
şekilde bir etki analizi verilmişti: Yüzde 1 oranındaki primden
kaynaklanan ödeme 2017 için yani altı aylık 91 milyon liraydı ve
Bütçeye ödenek kondu deniliyordu, Bütçeye de ödenek konmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Bunları
özellikle belirtmek istedim.
BAŞKAN Sayın Kuşoğlu, bir
dakika vereyim isterseniz.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Bu vesileyle
tekrar saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kuşoğlu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.46
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.52
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Fatma KAPLAN
HÜRRİYET (Kocaeli)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 73üncü
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
456 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada yer alan 260 sıra
sayılı Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
2.- Türkiye Cumhuriyetinin Orta Amerika Entegrasyon
Sistemine Bölge Dışı Gözlemci Olarak Katılımı
Konusunda Türkiye Cumhuriyeti ile Orta Amerika Entegrasyon Sistemi
Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/640) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 260)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için 23 Şubat 2017 Perşembe günü, alınan karar gereğince,
saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
İyi geceler diliyorum.
Kapanma Saati: 22.53