TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
74üncü
Birleşim
23
Şubat 2017 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Muş Milletvekili Burcu Çelikin, cezaevlerindeki
hak ihlallerine ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Artvin
ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Trabzon Milletvekili Salih Coranın, 24 Şubat
Trabzonun düşman işgalinden kurtuluşunun 99uncu yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Ayşe Nur Bahçekapılının, 24 Şubat Trabzonun
düşman işgalinden kurtuluşunun 99uncu yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Kâtip Üye olarak göreve başlayan Kocaeli
Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyete başarılar dilediğine
ilişkin konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıçın,
Mescidi Aksada gürültü kirliliği bahanesiyle ezanın
yasaklanmasını kınadığına ilişkin
açıklaması
2.- İstanbul Milletvekili Didem Enginin, İstanbula
gelen turist sayısının 2016 yılında yüzde 26
azaldığına, 2017 Ocak ayında ise yüzde 19 gerilediğine
ilişkin açıklaması
3.- Erzurum
Milletvekili İbrahim Aydemirin, Erzurumlu zihin adamı Yunus
Kayanın ölümünün 2nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
4.- Adana
Milletvekili İbrahim Özdişin, Yargıçlar Sendikası Genel
Sekreteri Hâkim Ayşe Sarısu Pehlivan yargı
bağımsızlığını ve devletin düzenini
ilgilendiren bir konuda muhalif bilinen bir gazeteye demeç verdi diye HSYK
tarafından hakkında inceleme başlatılmasına
ilişkin açıklaması
5.- Mersin Milletvekili
Baki Şimşekin, Hükûmetin tutuklu erlerle ilgili bir girişimde
bulunmadığına ilişkin açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Mescidi Aksada ezanın
susturulmasının inanç ve ibadet özgürlüğüne aykırı
olduğuna ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu uygulamayı
şiddetle kınadıklarına ilişkin açıklaması
7.- Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, toplumun
sorunlarını çözecek yasaların çıkarılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
8.- İzmir
Milletvekili Murat Bakanın, 1993te Madımakta aydınları,
yazar ve sanatçıları yakan zihniyetin o günden bugüne
aydınları yakmaya devam ettiğine ilişkin
açıklaması
9.- Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, genel sağlık
sigortası borçlarının silindiğine, borcunu zamanında
ve düzenli ödeyen vatandaşlar için ileriye dönük düşük prim gibi
herhangi bir uygulamanın düşünülüp düşünülmediğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
10.- Adana
Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin, emeklilere promosyon ödemelerinde
büyük sorunlar yaşandığına ilişkin açıklaması
11.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, Mescidi
Aksadaki ezan yasağını ve 25inci yıl dönümünde
Hocalıda yapılan katliamı kınadığına ve
istişarenin önemli olduğuna ilişkin açıklaması
12.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, referandum ekonomisini hayata
geçirmekle ülkenin ekonomik sorunlarının çözülemeyeceğine
ilişkin açıklaması
13.- Ankara
Milletvekili Şenal Sarıhanın, CHP Genel Başkan
Yardımcısı Selin Sayek Bökeye yapılan tehdidi
şiddetle kınadığına ve Mardinin Nusaybin ilçesine
bağlı Koruköyde yaşanan işkencelere ilişkin
açıklaması
14.-
Iğdır Milletvekili Nurettin Arasın, 17 Şubat 1992
tarihinde Karadağlı köyünde yapılan soykırıma
ilişkin açıklaması
15.- Giresun
Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun, 26 Şubat Hocalı
katliamının 25inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
16.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Mescidi Aksada ezanın
yasaklanmasının kabul edilemez olduğuna, memurluk güvencesinin
kaldırılacağı ve performansa dayalı bir sistem
getirileceği söylentilerine ilişkin açıklaması
17.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, 24 Şubat Trabzonun
düşman işgalinden kurtuluşunun 99uncu ve 26 Şubat
Hocalı katliamının 25inci yıl dönümlerine, OHALin bir
fırsata dönüştürülerek KESKe bağlı çok sayıda
öğretmenin görevlerinden ihraç edilmesiyle yaşanan
adaletsizliğin bir an önce giderilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
18.- Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırımın, Mescidi Aksada ezanın
yasaklanmasını şiddetle kınadıklarına,
Nusaybinin 3 köyünde sürdürülen operasyonlara ve bu konuda Hükûmetin
açıklama yapması gerektiğine ilişkin açıklaması
19.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, 24 Şubat Trabzonun
düşman işgalinden kurtuluşunun 99uncu ve 26 Şubat
Hocalı katliamının 25inci yıl dönümlerine, Mescidi Aksada
ezanın yasaklanmasının kabul edilemez olduğuna ve Mardinin
Nusaybin ilçesine bağlı 3 köyde terör örgütüne yönelik operasyonlara
ve terörist unsurların ülkenin gündeminden çıkarılması
sürecinin devam ettiğine ilişkin açıklaması
20.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Doğan Kubatın, vatandaşların
Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası yazılı nüfus cüzdanı,
ehliyet, evlenme gibi belgelerle oy kullanabileceklerine ilişkin
açıklaması
21.- Maliye
Bakanı Naci Ağbalın, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın 456 sıra sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
22.-
İstanbul Milletvekili Garo Paylanın, 456 sıra sayılı
Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin gerekçesinde geçen Türk soylu
ifadelerini doğru bulmadığına ilişkin
açıklaması
23.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Türk soylu kavramının
Anayasanın 66ncı maddesindeki vatandaşlık
tanımına uygun olduğuna ilişkin açıklaması
24.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, MHP Grubu olarak 456 sıra
sayılı Kanun Teklifine kabul oyu vereceklerine ve kanunun tüm
vatandaşlara hayırlı uğurlu olmasını
dilediğine ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Aydın
Milletvekili Metin Lütfi Baydar ve 29 milletvekilinin, dinî eğitimle
ilgili sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/477)
2.- İstanbul
Milletvekili Onursal Adıgüzel ve 21 milletvekilinin, çocuk
işçiliği sorununun araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/478)
3.- Bursa
Milletvekili Ceyhun İrgil ve 28 milletvekilinin, vatandaşların
Cumhurbaşkanına yönelik hakaretlerinin neler olduğunun,
hakaretlerin içeriklerinin ve hakaret etme nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/479)
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun,
Grup Başkan Vekili Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım
tarafından, 4/11/2016 tarihinde yasal mevzuata aykırı
şekilde gözaltına alınıp tutuklanan HDP eş
başkanları ve 11 milletvekilinin maruz kaldığı
hukuksuzlukların tüm boyutlarıyla araştırılması
amacıyla 22/2/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
23 Şubat 2017 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Mardin
Milletvekili Mithat Sancarın, Ankara Milletvekili Murat Alparslanın
HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine ve HDP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Ankara
Milletvekili Bülent Kuşoğlunun, Malatya Milletvekili Öznur
Çalıkın 456 sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci
bölümü üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında CHP Grup Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Gülay Yedekcinin, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş'ın Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1585) ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 456)
2.- Türkiye
Cumhuriyetinin Orta Amerika Entegrasyon Sistemine Bölge Dışı
Gözlemci Olarak Katılımı Konusunda Türkiye Cumhuriyeti ile Orta
Amerika Entegrasyon Sistemi Arasında Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/640) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 260)
3.-
Uluslararası Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/794) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 451)
X.- OYLAMALAR
1.- (S.
Sayısı: 456) Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin oylaması
2.- (S.
Sayısı: 260) Türkiye Cumhuriyetinin Orta Amerika Entegrasyon
Sistemine Bölge Dışı Gözlemci Olarak Katılımı
Konusunda Türkiye Cumhuriyeti ile Orta Amerika Entegrasyon Sistemi
Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
3.- (S.
Sayısı: 451) Uluslararası Zeytinyağı ve Sofralık
Zeytin Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
23 Şubat 2017
Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Fatma KAPLAN
HÜRRİYET (Kocaeli)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74üncü
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, cezaevlerindeki
hak ihlallerine ilişkin söz isteyen Muş Milletvekili Burcu Çelike
aittir.
Buyurun Sayın Çelik.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Muş Milletvekili Burcu
Çelikin, cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin gündem
dışı konuşması
BURCU ÇELİK (Muş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle ekranları
başında bizleri seyreden halkımıza, genel başkanlarımıza,
milletvekili arkadaşlarımıza, seçilmiş belediye
başkanlarımıza ve tüm siyasi tutsaklara selamlarımı
iletiyorum.
Bu kürsüden sayısız kez cezaevleriyle
ilgili, cezaevlerinde yaşanan ihlallerle ilgili konuşmalar
yaptık ve cezaevlerinde yaşanan ihlallerin iyileştirilmesi için
bu Parlamento çatısı altında çözümler bulunması
gerektiğine dair de defalarca burada konuşmalar yaptık fakat bir
gün olsun, bir kez dahi, özellikle iktidar partisinden bu yönde herhangi bir
çalışma, çözüm önerisi henüz gelmedi, bundan sonra da herhâlde
gelmeyecek diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, 15 Temmuz öncesinde
yaşanan ağır ihlaller 15 Temmuz sonrasında sistematik
olarak artmaya devam etmiş ve bugün cezaevleri yaşanabilir bir hâlde
değildir ne yazık ki. 15 Temmuz sonrası KHKlarla yürütülmeye
başlanan ülkemizde bu OHALin yansımasını bulduğu ilk
alan ne yazık ki cezaevleri olmuştur. İlk kanun hükmünde
kararnameyle birlikte tutsakların avukatlarıyla görüşmeleri,
aileleriyle görüşmeleri yasaklanmış,
kısıtlanmış, bunun yanı sıra çıplak aramadan
tutun sağlık haklarına erişime kadar, bunun yanı
sıra kitapların cezaevlerine girişinden bazı
televizyonların yasaklanmasına kadar birçok ihlalin ne yazık ki
yaşandığını bizler biliyoruz. Bize gelen mektuplardan
biliyoruz örneğin, bize gelen başvurulardan biliyoruz. Bunun
yanı sıra, yaptığımız cezaevi ziyaretlerinden de
bire bir tanık olduğumuz sayısız örnek, sayısız
vaka var. Burada hiçbir parti ayrımı yapmıyorum, bütün parti
gruplarının birlikte ziyaretlerini gerçekleştirdiği bu
komisyon ziyaretlerinde bire bir aldığımız ne yazık ki
birçok başvuru var fakat iyileştirmeyle ilgili bu Parlamentonun bir
refleksi, bir çözümü olacak mı, gerçekten bizler de merakla bekliyoruz.
Bunun yanı sıra, değerli
arkadaşlar, Parlamentoda, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı
altında İnsan Hakları Komisyonu ve İnsan Hakları
Komisyonu bünyesinde çalışmasına devam eden Cezaevi Alt
Komisyonu var. Bu komisyonlar gerçekten ne işe yarar, ne iş yaparlar,
hangi saikle hareket ederler, hangi prensiplere sahiptirler, bir kere bunu da
buradan kamuoyuna aslında açıklamak gerekir.
Düşünün, Parlamento üyesi 13 milletvekili bugün
tutsak ve bizler sayısız kez başvuru yapmamıza rağmen,
İnsan Hakları Komisyonuna başvuru yapmamıza rağmen,
milletvekillerimiz başta olmak üzere, seçilmiş bütün tutsakları
ziyaret etme noktasında dilekçe vermemize rağmen, bugün şu saate
kadar hâlen olumlu ya da olumsuz, tarafımıza, partimize herhangi bir
dönüş yapılmamıştır. Bir kere saygınlık
açısından, bir kere tarihe yazılması açısından
buna yönelik bir kararı vermeniz gerekir. Şayet baskı
altındaysanız, şayet
tarafsızlığınızı ve
bağımsızlığınızı yitirdiyseniz de bunu
kamuoyuyla paylaşmanız bize kalırsa yapmanız gereken ilk
iştir. Aksi takdirde, bugün, hemen, neden bu ziyaretlerin
gerçekleştirilmediğine dair bizlere yazılı olarak cevap
vermenizi bekliyoruz değerli arkadaşlar.
Bunun yanı sıra, bir de Cezaevi Alt
Komisyonumuz var. Bu Cezaevi Alt Komisyonunda yapmamız gereken bazı
ziyaretleri evet yapıyoruz ama özellikle çok şikâyet
aldığımız, gerçekten acil gitmemiz gereken birçok cezaevine
ziyaret gerçekleştirmiş değiliz.
Yaptığımız ziyaretlerde, bütün
ihlalleri -gözlerimizle- aslında birebir yaptığımız
görüşmelerden raporlaştırdık, sunduk; kamuoyuna da sunduk,
İnsan Hakları Komisyonuna da sunduk, Parlamentoya da sunduk. Peki, bu
komisyonların görevi sadece tespit midir yoksa iyileştirme için de
bir çözüm bulmak gerekir mi gerekmez mi, öncelikle Komisyon üyesi
arkadaşlarımıza ve Parlamentonun dikkatine de sunmak istiyorum değerli
arkadaşlar.
Özellikle cezaevlerinde yaşanan ağır
ihlallerin arttığı bu dönemde elime gelen bu mektubu sizlerle
paylaşmak istiyorum. Seçim bölgem olan Muş Cezaevinden gelen bu
mektupta kadın tutsaklara yönelik ağır darp, işkence
vakası çok açık kaleme dökülmüştür ve eğer biz başta
kadınlar, gençler, çocuklar olmak üzere bütün tutsaklara yönelik
cezaevlerindeki ihlallerin, cezaevi koşullarının
iyileştirilmesi için hâlen bir çözüm bulamıyorsak ve hâlen bir
refleks veremiyorsak insanlığımızı yitirmişizdir,
bunun bundan başka açıklaması yoktur değerli
arkadaşlar.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Gündem dışı ikinci söz, Artvinin
sorunları hakkında söz isteyen Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutana aittir.
Buyurun Sayın Bayraktutan. (CHP sıralarından
alkışlar)
2.- Artvin Milletvekili Uğur
Bayraktutanın, Artvin ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin başında, dün bulunduğum
Sakarya Taraklı Aksu köyündeki, Aksu Mahallesindeki, ve Hacıyakup
Paşalar köyündeki yurttaşlarımı da Mustafa Kemalin
Parlamentosundan saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlarım, değerli
milletvekilleri; bakın, geçen yıl 2016da, 19 Eylülde Artvinde
-Artvinin en büyük sorunu Cerattepe; Cerattepeyi, Parlamentoya, Türkiyeye
ezberlettirdik ama ne yazık ki bazen, sağır olanlar duymuyorlar
bunu- Cerattepe duruşması vardı. Duruşmadan bir gün evvel,
Artvin Valiliği, Artvine ilişkin olarak bütün eylemleri
yasakladı değerli arkadaşlarım. Şu anda Artvinde
gösteri yapmak yasak, toplantı gösterileri yapmak yasak, basın
açıklaması yapmak yasak, bildiri dağıtmak yasak, pankart
asmak yasak, basın açıklaması tamamıyla yasak; bir fiilî
durum yarattılar.
Ama niye yasakladılar, onu paylaşmak
istiyorum. Değerli arkadaşlarım, Artvin, TÜİK verilerine
göre Türkiye'nin en huzurlu ili. 2015 TÜİK verilerine göre, Türkiyede
Artvinden daha huzurlu olan il yok. Artvinde cezaevleri kapatıldı.
Yusufelinde cezaevimiz vardı, kimse olmadığı için
kapatıldı, Borçkada kapatıldı. Suç olayının en
az olduğu illerden bir tanesi, suç işlemiyor Artvinli ama bir fiilî
durum yaratılıyor, Artvinde toplantı ve gösteri yürüyüşü
yasak. Neden? Neden olduğunu söyleyeyim değerli
arkadaşlarım: Artvin Cerattepede çıkarılmak istenen maden
girişimiyle alakalı olarak bir iş adamı bir kenti kurban
alıyor değerli arkadaşlarım.
Artvinde fiilî olarak vali kim biliyor musunuz? Kim
Artvinde vali? Mehmet Cengiz. Mehmet Cengiz Artvinde valilik yapıyor
değerli arkadaşlarım. Çıkaracağı maden
girişimiyle alakalı olarak yasaklar koyuyor. Valinin hiçbir iradesi
yok. Valiye bir kâğıt gönderiyorlar, birer ay arayla Artvinde
toplantı ve gösteri yürüyüşlerini yasaklıyor. Niye? Çünkü
Cerattepede çıkarılmak istenen madenine ilişkin olarak herhangi
bir infial olursa, toplumdan bir gösteri olursa bunu engellemeye
çalışıyor Sayın Vali.
Ben buradan Sayın Valiye sesleniyorum: Artvin
babanın çiftliği değil ki. Artvin cumhuriyetin kenti, hukuka
saygılı olan insanların kenti, herhangi bir problemi olmayan,
insanların kardeşçe yaşamış olduğu bir kent. (CHP
sıralarından alkışlar) E bu kentte niye sokağa
çıkma yasağı uyguluyorsun Sayın Vali? Bunu sormak bir il
milletvekili olarak benim hakkım değil midir? Bu yanlış
karardan bir an evvel dönülmesini istiyorum.
Bakın, Anayasa çalışmalarıyla
alakalı propaganda dönemi başlayacak, Artvinde biz basın
açıklaması yapamayacağız. Böyle bir hilkat garibesi olur mu
değerli arkadaşlarım? Bu nedenle, valinin, bu yanlış
kararını geri almasını ummaya çalışıyorum
değerli arkadaşlarım.
Artvinde başka bir şey daha var.
Bakın, Artvin ilinin, Borçkanın yetiştirmiş olduğu
önemli bir anayasa hukukçusu olan İbrahim Kaboğlunu bu Anayasa
oylamasında hayır dedi diye kenara koydunuz değerli
arkadaşlarım, hayır oyu kullandı diye. Ben Parlamentodan
İbrahim Kaboğlunu saygıyla selamlıyorum.
Ama aynı Borçkada, Borçkanın bir
kaymakamı, Ertuğrul Örnek, -buradan adını da veriyorum-
evet kampanyasıyla alakalı sosyal medyada paylaşımlar
yapıyor. Sayın Kaymakama diyorum ki: O Örnek olan soy ismini bir
değiştir. Eğer senin siyasi bir kaygın varsa, evetle
alakalı mücadele etmek istiyorsan o arabadan in, kamu arabasından,
gel bir alanlara, bir boyunun ölçüsünü alalım; Borçka
Kaymakamının, gelsin bir boyunun ölçüsünü alalım bakalım
değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından
alkışlar) O nedenle bu yanlışlıkların
düzeltilmesi lazım.
Bakın, 22 hektarla alakalı olarak bir ÇED
raporu var, Cerattepede maden çıkarılmak istenen 22 hektarla
alakalı. Şimdi diyoruz ki: ÇEDle alakalı herhangi bir düzenleme
yapılmadan, buna ilişkin bir revize planı olmadan 240 hektar
civarındaki yerle alakalı olarak, Cerattepede maden
çıkarılmasıyla alakalı bir fiilî durum yaratmaya
çalışıyor ilgili şirket. Bu şirketin kim olduğunu
biliyoruz, bu şirketin sahibinin halka olan ilgisini de biliyoruz
değerli arkadaşlarım. Ama şunu iyi bilin, koşullar ne
olursa olsun, Sayın Valiye de buradan sesleniyorum, ona talimat veren
siyasi iradeye de sesleniyorum: Artvinliler en son Artvinli hayatta
kaldığı sürece Cerattepede o madeni size
çıkarttırmayacak bize bedeli ne olursa olsun. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Bakın, bunu
iyi bilin. Sanmayın ki bu olağanüstü koşullarda Artvinlinin
sessiz duruşu, bunu kabul ettiğinden, bir teslimiyetin simgesi
değildir, bunu açıkça söylüyoruz, fırtına öncesi
sessizliktir. O nedenle hayır diyorken aynı zamanda Cerattepeye de
hayır diyoruz değerli arkadaşlarım. (CHP sıralarından
alkışlar) Önceki konuşmamda söylemiştim, Memleketimiz
bayırdır ama Artvinin kararı hayırdır. demiştim.
Bunu Parlamentoya 16 Nisandan sonra yapacağım konuşmada
inşallah bu kürsüden anlatacağım değerli
arkadaşlarım.
Başka bir şey daha paylaşmak
istiyorum: Bakın, bugün Artvin Arhavide çayla alakalı olarak,
organik gübreyle alakalı olarak bir toplantı düzenleniyor.
Değerli arkadaşlarım, ÇAYKUR Genel Müdürü, Tarım
Bakanlığının yetkilileri, Sayın Bakan, Değerli
Vali herkesi çağırıyor, Artvinin milletvekili yok. Ben
Ermenistanın milletvekili miyim değerli arkadaşlarım, ben
başka bir ülkeden mi geldim buraya? (CHP sıralarından
alkışlar) Artvinin çay sorunu görüşülüyor ve bize vebalı
muamelesi yapıyorlar. Orada daha ilginç olan bir durum var. Organik
tarımla alakalı olarak bir sınır belirlemişler,
Pazardan bizim tarafa doğru organik tarım var, iyi, bir şey
demiyorum ama bir üretim kaybıyla yaşanacak mağduriyetlerde çay
üreticisi zaten kan ağlıyor
Bununla alakalı olarak, Pazardan
bu tarafa var da Pazardan Rizeye doğru niye yok, bunu bir sormamız
gerekmiyor mu değerli arkadaşlarım? Bu Anayasadaki eşitlik
ilkesi nerede duruyor değerli arkadaşlarım, bunu anlatmak
istiyoruz.
Bu vesileyle bir kere daha size sesleniyorum ki
Cerattepe olduğu müddetçe Artvin halkı onurlu ve dik duruşunu
sergileyecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UĞUR BAYRAKTUTAN (Devamla) Artvin halkı
yeri gelirse kırılacaktır ama asla eğilmeyecektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN HABERAL (Ankara) Karadeniz seninle.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bayraktutan.
Gündem dışı üçüncü söz, 24 Şubat
Trabzonun düşman işgalinden kurtuluşunun 99uncu yıl
dönümü münasebetiyle söz isteyen Trabzon Milletvekili Salih Coraya aittir.
Buyurun Sayın Cora. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Trabzon Milletvekili Salih
Coranın, 24 Şubat Trabzonun düşman işgalinden
kurtuluşunun 99uncu yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
SALİH CORA (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Trabzonumuzun düşman işgalinden
kurtuluşunun 99uncu yılı münasebetiyle gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi
Meclisimizin siz kıymetli üyelerini ve televizyonları
başında bizleri izleyen milletimizi ve hemşehrilerimizi
saygıyla selamlıyorum.
Tarih Trabzonumuzun jeopolitik ve jeostratejik
konumu nedeniyle her dönem önemli bir kent olduğunu vazıh bir biçimde
ortaya koymuştur. Geçmişi milattan önce 2000li yıllara kadar
uzanan Trabzon nice uygarlıklara yurt olmuş, sinesinden çağlara
damga vuracak büyük medeniyetler çıkarmıştır. Fatihin
fethettiği, Kanuninin doğduğu, Yavuzun şehzadelik
yaptığı şehir Trabzon, işte bu biçilmez pahanın
bir neticesi olarak da birçok saldırı ve işgal girişimine
de maalesef maruz kalmıştır. Birinci Dünya
Savaşının yaşandığı yıllarda
Osmanlı ordusu dört kıtada yedi düvele karşı hürriyet,
istiklal ve istikbal mücadelesi verirken Trabzon da o yıllarda, 18 Nisan
1916 tarihinde Rus ordusunun işgaline maruz kalmıştır.
İşgalle birlikte, yerleşik halkın huzuru kaçmış,
düzeni bozulmuştu. Trabzonda yaşayan ve o tarihlerde
savaşamayacak hâlde olanlar bu işgal girişiminde esir
düşmektense ait oldukları topraklardan göç etmek zorunda kalmıştı.
Ana yurtlarından, ata yurtlarından göç ettirilmek suretiyle
muhacirliğe icbar edilen Müslüman Türkler yaklaşık iki yıl
boyunca açlık, sefalet ve salgın hastalıkla mücadele
etmiştir.
Sayın milletvekilleri, muhacirlik tarifi kabil
olmayacak raddede zor bir hâldir. Asırlardır
yaşadıkları topraklardan ve sıcak yuvalarından
ayrı kalmaktır; hastalanan ve çare bulunamayan bebekler, çocuklar;
ayakları çıplak yollara düşen ihtiyarlar; eşini cephede
bırakıp onun yadigârına sahip çıkan kadınlar demektir.
Hamdolsun ki namusuna kamusuna, bayrağına vatanına, ezanına
Kuranına sahip çıkan atalarımızın bizler ana
kucağında yurt aramayalım diye inançlı ve kararlı
mücadeleleri zaferle sonuçlanmış ve nihayetinde 24 Şubat 1918de
yeniden Trabzona geri dönmüşlerdir.
Değerli milletvekilleri, bu
coğrafyanın insanları çok ağır bedeller
ödemiştir, birçok ihaneti görmüş ama asla esarete teslim
olmamıştır. Yaklaşık 350 bin Trabzonlu muhacirlik
yıllarında göç ettiği topraklardan geri dönememiştir. Geri
dönenlerse döndüklerinde yakılıp yıkılan, yağmalanan
bir şehir buldular. Tarihleri yakılmış,
hafızaları kaybolmuş, hatıraları âdeta yerle yeksan
olmuştu. Tarihimizin her döneminde vatanseverlikleriyle ün salan
Trabzonlular bu zorlu şartlar altında dahi oluşturdukları
gönüllü birliklerle yurdun her sathında istiklal mücadelesine fiilen
iştirak etmişlerdir. Birinci Dünya Savaşında Yemen, Kanal,
Hicaz, Çanakkale ve Kafkasyada kan vermiş, can vermiş ama
düşmana asla mahal vermemiştir.
Sayın milletvekillerim, bu vesileyle, bu
anlamlı gün nedeniyle sizlerle bir hassasiyetimi de paylaşmak istiyorum.
Bizlerin her yıl bu işgal günlerinden kurtuluş günlerini
hatırlamamız ve hatırlatmamızdan gayemiz başka
milletlere düşmanlık yapmak, yeni düşmanlık türetmek,
başka milletlere kin beslemek asla değildir, tarihte
yaşanmış hadiselerden ders çıkararak hataların
tekerrür etmesini önlemektir ve elbette pek çoğu ebediyete intikal
etmiş ecdadımızın aziz hatırasını yâd
etmektir.
Bu vesileyle, milletimizin, memleketimizin ulusal
kurtuluş mücadelesinde eşi görülmemiş bir azim, inanç ve
kararlılıkla hareket ederek bu güzel toprakları bize ebedî vatan
kılan başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve onun silah
arkadaşları olmak üzere, yine bu uğurda canlarını feda
eden nice isimsiz kahramanımızı şükranla, minnetle yâd
ediyoruz. Bir kez daha Trabzonun işgalden kurtuluşunun 99uncu
yıl dönümü kutluyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Cora.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının, 24 Şubat Trabzonun
düşman işgalinden kurtuluşunun 99uncu yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
BAŞKAN Ben de
memleketim Trabzonun düşman işgalinden kurtuluşunun 99uncu
yıl dönümünü kutluyorum. Trabzonlu hemşehrilerimi buradan sevgi ve
saygıyla selamlıyorum.
BAKİ ŞİMŞEK
(Mersin) İnşallah 100üncü yıl dönümünde görkemli bir tören
olsun Sayın Başkanım.
BAŞKAN 100üncü
yılda görkemli bir tören yapalım Trabzonlular olarak.
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) 100üncü yıl dönümünde görkemli bir tören
yapalım, bizi de davet edin inşallah.
BAŞKAN Tamam, peki.
Şimdi, sisteme giren ve
söz talebinde bulunan sayın milletvekillerine yerlerinden birer
dakikalık söz vereceğim.
Söz talebinde bulunan
sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum. Çok büyük bir
değişiklik var, bugün 1inci sırada Sayın
Dalkılıç bulunmakta. Sayın Engin, Sayın Aydemir, Sayın
Özdiş, Sayın Şimşek, Sayın Tanal, Sayın
Kayışoğlu, Sayın Bakan, Sayın Gaytancıoğlu,
Sayın Tümer, Sayın Kılıç, Sayın Özdemir, Sayın
Sarıhan, Sayın Aras ve Sayın Bektaşoğlu da söz
vereceğim diğer sayın milletvekillerini teşkil
etmektedirler.
Sayın
Dalkılıç, buyurun, sizden başlıyoruz.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Halis
Dalkılıçın, Mescidi Aksada gürültü kirliliği bahanesiyle
ezanın yasaklanmasını kınadığına
ilişkin açıklaması
HALİS DALKILIÇ
(İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Müslümanların ilk
kıblegâhı olan Mescidi Aksada gürültü kirliliği bahanesiyle
ezanı Muhammedîyi yasaklamışlar.
ENGİN ALTAY
(İstanbul) Hele şükür bu konuda bir laf ettiniz be.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) - Ezanı
Muhammedîyi yasaklayan zihniyeti kınıyorum, İsrail kabinesinin
bu konudaki kararını ciddi manada eleştiriyorum ve gözden
geçirmeleri gerektiğini buradan kamuoyuyla paylaşıyorum. Bütün
coğrafyalarda ve bütün ülkelerde özgürlüklerin ve inanca
saygının esas alınması gerektiğini düşünüyoruz.
Bu konuda inanca ve özgürlüklere yapılan baskıyı,
baskıyı yapanları tekrar kınıyorum.
Bir an önce bu anlamsız yasağın
kaldırılması ve Müslümanların ilk kıblegâhı olan
Mescidi Aksada ezanı Muhammedînin okunması ve ibadetlerin özgürce
yapılabilmesi temennisiyle saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Engin
2.- İstanbul Milletvekili Didem
Enginin, İstanbula gelen turist sayısının 2016
yılında yüzde 26 azaldığına, 2017 Ocak ayında ise
yüzde 19 gerilediğine ilişkin açıklaması
DİDEM ENGİN (İstanbul)
İstanbula gelen turist sayısı 2016 yılında yüzde 26
azaldı, 2017 yılı Ocak ayında ise yüzde 19 geriledi.
Dünyanın en güzel şehri olan İstanbul, gerek tarihî kimliği
gerekse doğal güzellikleriyle benzersiz bir turizm potansiyeline sahipken
ne yazık ki AKP hükûmetlerinin basiretsiz politikaları sonucunda
bugün hak etmediği bir turizm kriziyle karşı karşıya
bırakıldı. Kapalıçarşıda dükkânlar ardı
ardına kapanıyor, Sultanahmet, İstiklal Caddesi esnafı eski
canlı günlerini arıyor. 2017 ve 2018 turizmin kayıp
yılları olmasın diye geçen yıl Meclise sunduğum
araştırma önergesi hâlâ gündeme alınmadı.
Kapalıçarşı esnafımızın sorunlarıyla ilgili
yazılı soru önergeme gelen yanıtta ise
Kapalıçarşı kelimesi bir tek kez bile geçmiyor.
Talepleri bugüne kadar reddedilen Türkiye'nin her
yerindeki turizm esnafımıza sesleniyorum: Şimdi, 16 Nisanda,
referandumda hayır deme sırası sizde.
BAŞKAN Sayın Aydemir
3.- Erzurum Milletvekili İbrahim
Aydemirin, Erzurumlu zihin adamı Yunus Kayanın ölümünün 2nci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Başkanım, Erzurum, kendi ruh, gönül ve vicdanını
seslendiren şahane bir zihin adamını, Yunus Kaya
Hocamızı bundan iki sene evvel darı bekaya uğurladı.
Erol Güngör Hocamızın bir mütefekkir için Onda bir âlimin dikkat ve
titizliği, bir sanatkârın zarafeti ve bir velinin
ızdırabını görürdük. tarifine teslimiz. Bu satırlar
merhum Yunus Kaya için söylenmiş gibi, Alvarlı Efe Hazretlerinin
meşrep ve üslubunun son temsilcisi. İman ve hakikat adamı olarak
tanım bulan dadaşlık lafzının son ifadesiydi. Akif
diyor ya: Kimdi kürsüdeki? Bir bilmediğim pir amma / Hiç de bigâne
değil kalbe o cazip sima. Tam da böyleydi. Bir dadaşça meşrepti,
dadaşça üslup ve dadaşça bir vicdandı o. Kürsüler şahittir,
minberler delil, elifçe yaşadı ve elifçe veda etti bize.
Aziz ruhuna binlerce Fatiha gönderip tazimle
anıyorum, sizleri de saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Özdiş.
4.- Adana Milletvekili İbrahim
Özdişin, Yargıçlar Sendikası Genel Sekreteri Hâkim Ayşe
Sarısu Pehlivan yargı
bağımsızlığını ve devletin düzenini
ilgilendiren bir konuda muhalif bilinen bir gazeteye demeç verdi diye HSYK
tarafından hakkında inceleme başlatılmasına
ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorum Sayın Adalet Bakanına:
Yargıçlar Sendikası Genel Sekreteri ve Karşıyaka Hâkimi
Sayın Ayşe Sarısu Pehlivan yargı
bağımsızlığını ve devletin düzenini
ilgilendiren bir konuda muhalif bilinen bir gazeteye demeç verdi diye HSYK
tarafından hakkında inceleme başlatılmış.
Sayın Pehlivanın yaptığı açıklamaya
baktığımızda, sendikayı temsilen söylenmiş sözler,
açıklanmış düşünceler görüyoruz. Sayın
Pehlivanın hiçbir kesimi tehdit etmeden, ötekileştirmeden
düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında yaptığı
açıklamadan dolayı başına gelenler kabul edilemez.
Antalyadaki başsavcı vekili olayının rövanşı
mı alınmak istenmektedir?
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Şimşek
5.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, Hükûmetin tutuklu erlerle ilgili bir girişimde
bulunmadığına ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, tutuklu erlerin ailelerinin
feryatları artık her gün Türkiye Büyük Millet Meclisi
çatısı altında dile getirilmektedir ama ne yazık ki
Hükûmetimiz tutuklu erlerle ilgili bir girişimde bulunmamaktadır. Bu
erlerin tamamı fakir fukara çocuklarıdır. Bunları,
anaları babaları vatana, millete, toprağa, bayrağa sahip
çıksınlar diye askere göndermişlerdir. İçlerinde
okuryazarlığı olmayanlar bile vardır.
Meclis Başkan Vekili olarak bu konuyu
ivedilikle Adalet Bakanına ve Millî Savunma Bakanına
aktarmanızı, bunu yapmadığınız takdirde her gün
protesto amaçlı aynı soruyu bu Meclisin kürsüsünden
haykıracağımı belirtiyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Tanal
6.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Mescidi Aksada ezanın susturulmasının inanç ve
ibadet özgürlüğüne aykırı olduğuna ve Cumhuriyet Halk
Partisi olarak bu uygulamayı şiddetle kınadıklarına
ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Mescidi Aksada ezanın susturulması inanç
ve ibadet özgürlüğüne aykırıdır. Cumhuriyet Halk Partisi
olarak bu uygulamayı şiddetle kınıyoruz. Siyasi iktidarın
İsraile karşı derhâl tavır almasını,
İsrailin bu tavırlarının devam ettiği müddetçe
ambargo koymasını talep ediyoruz.
Selam ve saygılarımı iletiyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanal.
Sayın Kayışoğlu
7.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, toplumun sorunlarını çözecek
yasaların çıkarılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkürler.
26ncı Dönemin başından beri kanun
fabrikası gibi çalıştık ama maalesef vatandaşın
gerçek problemlerini çözen kanunlar çıkarmadık; göstermelik
çıkarılan bazı kanunlar da vatandaşın problemlerini
çözemedi. Şimdi, 16 Nisanda bir halk oylaması yapılacak.
Hazır seçim sürecine girmişken, en azından seçim
yatırımı olarak torba yasalara el atılmışken
vatandaşın problemlerini çözelim diyorum. Örneğin
sigortalılıktan önce doğum yapan kadınlarımıza
doğum borçlanması hakkı tanınması, emeklilikte
yaşa takılanlar, yine, yaşını doldurup prim gününü
dolduramayan vatandaşlarımıza borçlanma hakkı tanınması,
taşeron işçilere verilen sözün tutularak kadroya geçirilmesi, gazi ve
şehit yakınlarıyla ilgili yasalardaki adaletsizliklerin
giderilmesi ve ruhsatsız
yapılara elektrik, su bağlanmasıyla ilgili seçimlerde ilk yüz
günde çözülmesi sözü verilen toplumun sorunlarını çözecek
yasaları getirin birlikte çözelim.
BAŞKAN Sayın Bakan
8.- İzmir Milletvekili Murat
Bakanın, 1993te Madımakta aydınları, yazar ve
sanatçıları yakan zihniyetin o günden bugüne aydınları
yakmaya devam ettiğine ilişkin açıklaması
MURAT BAKAN (İzmir) Sayın Başkan,
1993 Sivas Madımakta Cumhuriyet burada kuruldu, burada
yıkılacak. sloganlarıyla aydınımızı,
yazarımızı, sanatçımızı yakan zihniyet o günden
bugüne devam ediyor aydınını yakmaya. Yüzlerce olay
yaşadık o günden bugüne. Aynı zihniyet dün Gezide gençlerimizin
çadırlarını ateşe verdi, bugün de İstanbulun
göbeğinde cumhuriyetin kalesi Müjdat Gezen Sanat Merkezini ateşe
verdi. Hükûmete sesleniyorum: Siz aydınlarımızı KHKlarla
üniversiteden attığınız, piyanoya kelepçe vurduğunuz
bugünlerde yobazlar cesaret alıyor ama biz güzel ülkemiz Madımak
olmasın diye tiyatro yapmaya, dans etmeye, türkü söylemeye, piyano çalmaya
ve hayır demeye devam ediyoruz. Müjdat Gezen üstadın koca
yüreğine de buradan selam gönderiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
9.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, genel sağlık sigortası
borçlarının silindiğine, borcunu zamanında ve düzenli
ödeyen vatandaşlar için ileriye dönük düşük prim gibi herhangi bir
uygulamanın düşünülüp düşünülmediğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Genel sağlık sigortasına
birikmiş borcu olan vatandaşın tüm borçları yeni yasayla
siliniyor ancak borcunu zamanında ve düzenli ödeyen
vatandaşlarımız da bu aftan yararlanmak istiyorlar. Borcunu
düzenli ödeyen vatandaşlarımız için ileriye dönük düşük
prim gibi herhangi bir uygulama düşünülmekte midir?
Sağlık anayasal bir
hak iken anayasal olarak görevlerini yerine getiremeyenlerin anayasal
hakkı vatandaşa satması, işsiz adamdan prim istemesi sizce
doğru mudur?
BAŞKAN Sayın Tümer
10.- Adana Milletvekili Zülfikar
İnönü Tümerin, emeklilere promosyon ödemelerinde büyük sorunlar
yaşandığına ilişkin açıklaması
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın
Başkan, yaklaşık 12 milyon emekli vatandaşın büyük bir
umutla beklediği promosyon ödemelerinde büyük sorunlar
yaşanıyor. Emeklilik promosyonu veren bankalar, emeklilerimizden üç
yıl boyunca kendi bankalarından maaşlarını alma
şartının yanı sıra, en az iki otomatik ödeme
faturası ibraz edilmesini ve ayrıca ilgili bankanın kredi
kartını veya kredi kullanma şartını arıyor.
Emekliler, bu şartlarda promosyon parasını bankada bırakmak
zorunda kalıyor, zira otomatik ödeme fatura talimatı bile tek
başına paranın bankada kalmasına yeterli oluyor. En fazla
350 ile 450 lira arasında promosyon alabilen emeklilerimiz, gittikleri
bankalardan eli boş dönüyor. Durumu acilen Hükûmetin takdirine sunuyor ve
çözüm üretilmesini talep ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tümer.
Sayın Kılıç
11.- Kahramanmaraş Milletvekili
İmran Kılıçın, Mescidi Aksadaki ezan
yasağını ve 25inci yıl dönümünde Hocalıda
yapılan katliamı kınadığına ve istişarenin
önemli olduğuna ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Mescidi Aksadaki
ezan yasağını da, 25inci yıl dönümünde Hocalıda
yapılan katliamı, soykırımı da ve
soykırımcıları da kınıyorum.
İşlerini istişareyle yapanlar
idarelerinde en doğru yolu bulmuştur., Bin bilsen de bir bilene
danış., Danışan dağları aşar. demişler.
Hükema Bir senden büyüğü, bir de senden küçüğü dinle.
buyurmuştur. Akıllıya danışırsan onun aklı
senin olur. Sorucu ol ki bilici olasın. İstişareden daha
sağlam dayanacak, güvenecek bir yer yoktur. Meşveretsiz kim bir
iş işleye, şol nedamet parmağın çok dişleye.
Gençlerle müşavere ediniz, onlarda yaşlıların bile
kavuşamadığı yepyeni fikirler bulabilirsiniz.
İşlerde tecrübe sahibi olanların, kararlı kişilerin
ve güngörmüş yaşlıların görüşlerini alın.
İstişareyi herkesle değil, ehliyle yapmalıyız.
Danışan dağ aşmış, danışmayan yol
şaşmış. Danışan zarar etmez.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Özdemir
12.- İstanbul Milletvekili Sibel
Özdemirin, referandum ekonomisini hayata geçirmekle ülkenin ekonomik
sorunlarının çözülemeyeceğine ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Adalet ve Kalkınma
Partisinin on dört yıllık iktidarı boyunca ekonomik büyüme
ortalamamız yüzde 4,6ydı. Oysa 2002 yılına kadarki
ortalama büyüme hızımız yüzde 5,1di. Son on yılın
büyüme ortalaması sadece yüzde 3,3. İşsizlik yüzde 12,1e
yükseldi. 4 gençten biri hâlâ işsiz. 2008de 10.444 dolar olan kişi
başına düşen millî gelirimiz, 2016da 9.200 dolara düştü.
Tablo bu durumdayken ve ekonomideki sorunlara el birliği içinde çözüm
bulmak gerekirken başkanlık uğruna, sırf referandumda
evet çıkması için, bu hafta da görüştüğümüz gibi torba
yasalarla geçici teşvikler veriliyor, vergiler
kaldırılıyor. Referandum ekonomisini hayata geçirmekle ülkemizin
ekonomik sorunları çözülemeyecektir, iktidarınız döneminde fakirleşen
halkımızın derdine derman olmayacaktır, bu 16 Nisanda
hayır diyecektir.
BAŞKAN Sayın
Sarıhan
13.- Ankara Milletvekili Şenal
Sarıhanın, CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin
Sayek Bökeye yapılan tehdidi şiddetle kınadığına
ve Mardinin Nusaybin ilçesine bağlı Koruköyde yaşanan
işkencelere ilişkin açıklaması
ŞENAL SARIHAN (Ankara)
21 Şubat 2017 gecesi Genel Başkan Yardımcımız
Sayın Selin Sayek Bökeye bir tehdit gönderildi. Bunu şiddetle
kınadığımızı ifade etmek isteriz. Bu tür olguların
herhangi bir biçimde arkadaşlarımızı da, hepimizi de vazgeçirmeyeceğini
de buradan duyurmak isterim.
Ayrıca, çok önemli
gördüğüm Mardin Nusaybin Koruköyde yaşanan işkencelere
ilişkin olarak, bu işkencelerin sonlandırılması
konusunda mutlaka yetkililerin müdahalede bulunması ve bir insanlık
suçunun, doğrudan doğruya devletin ajanları tarafından
işleniyor ise iddia edildiği gibi, hızla engellenmesi konusunda
işlem yapılmasını sizinle paylaşmak isterim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Sarıhan.
Sayın Aras
14.- Iğdır Milletvekili
Nurettin Arasın, 17 Şubat 1992 tarihinde Karadağlı köyünde
yapılan soykırıma ilişkin açıklaması
NURETTİN ARAS
(Iğdır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Hankendi Dağlık Karabağda kurulu çok güzel bir şehir.
366ncı Rus Zırhlı Alayı burada konuşlu ve
Komutanı da Yuri Zarvigarov. 2nci Tabur Komutanı da şu andaki
Ermenistanın Millî Savunma Bakanı Seyran Ohanyandır ve bu
tarihlerde maalesef Dağlık Karabağ, bu kontrol edilemeyen Rus
zırhlı birliğinin insafına terk edildi. 17 Şubat günü
bu zırhlı alay 2 bin kadar Ermeni kuldurlarıyla beraber
Hocalının önünde bulunan Karadağlı köyüne
saldırmıştır. Muhasara altına alınan
Karadağlı köyü çok çabuk bir şekilde düşürülmüş, orada
öz güvenlik kuvvetlerine ait 54 kişi şehit edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aras.
Sayın Bektaşoğlu
15.- Giresun Milletvekili Bülent Yener
Bektaşoğlunun, 26 Şubat Hocalı katliamının
25inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bundan yirmi beş yıl önce Azerbaycanda
yüzyılın en büyük soykırımı yaşandı. 25
Şubatı 26 Şubata bağlayan gecede Rus birliklerinin
desteğiyle Hocalı kasabasına giren silahlı Ermeni
teröristler 83ü çocuk, aralarında hamilelerin de bulunduğu 106
kadın ve 70ten fazla yaşlı olmak üzere toplam 613 kişiyi
katlettiler; kafalarını kestiler, gözlerini oydular,
acımasızca, insanlık dışı, canavarca yöntemlerle
katlettiler. Bu saldırıda 487 kişi ağır olmak üzere
1.275 kişi rehin alındı, 150 kişi de kayboldu, 1 milyonu aşkın
Karabağlı o bölgeden göç etmek zorunda kaldı. Dramları hâlâ
sürüyor, doğdukları yerlere gidemiyorlar, yakınlarının
mezarlarında dua edemiyorlar. Kardeşlerimizin tek suçu Türk ve Müslüman
olmaktı. Onlara Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı diliyorum.
Ancak, Türkiye Cumhuriyeti olarak bugüne kadar
katliamı kınamak, acılarını paylaşmak ve iyi
dileklerimizi bildirmekten başka şey yapamadık ama hâlâ geç
değil. Hocalının 25inci yıl dönümünde Türkiye Büyük
Millet Meclisi olarak orada yaşananları bir soykırım ve
insanlık suçu olarak kabul edip inkâr edilmeyen bilgi ve belgelerle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) -
bütün
dünyaya duyurmalıyız. Hocalıya adalet, soykırıma
lanet!
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bektaşoğlu.
Şimdi, söz talebinde bulunan grup başkan
vekillerine söz vereceğim.
Sayın Akçay, sizinle başlayalım.
Buyurun.
16.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, Mescidi Aksada ezanın yasaklanmasının kabul
edilemez olduğuna, memurluk güvencesinin kaldırılacağı
ve performansa dayalı bir sistem getirileceği söylentilerine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bu Mescidi Aksada ezanın yasaklanması,
kabul edilemez bir karardır ve ağır bir tahrik içermektedir.
Öncelikle bu kararı şiddetle kınıyorum ve Hükûmeti de bu
konuda İsrail nezdinde girişimlerde bulunmaya davet ediyorum.
Ezanımuhammediyeyi yasaklamaya dünyada hiçbir gücün gücü yetmeyecektir.
Umarım ki bu geçici olur ve bunun karar alıcıları ve
uygulayıcıları bu yanlışlarından bir an evvel
dönerler.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; basına yansıdığı kadarıyla,
memurluk güvencesinin kaldırılacağı, memurluk güvencesinin
terör örgütlerini besleyen bir yapı arz ettiği ve yirmi yıl
sonrasını gören memurların darbe yaptıkları veya
yapabilecekleri, bu nedenle performansa dayalı bir sistem
getirileceği söylentileri kamuoyuna yansımaktadır. Buna
ilişkin şunları söylemek ve hatırlatmak isterim:
Memurları böyle bir toptancılıkla hedef almak kesinlikle
doğru değildir çünkü darbeye kalkışanlar,
vasıfları ne olursa olsun, memurlar değil, eli silahlı
teröristlerdir. İş güvencesi ise aslında memurun
şahsına yönelik olmaktan ziyade
Çünkü, bu güvence, memur güvencesi
memurun şahsına yönelik bir güvence değildir, devletin ve kamu
hizmetlerinin tarafsızlığını ve
devamlılığını sağlamak adına
oluşturulmuş ve bütün dünyada bütün devletler tarafından
uygulanan bir sistemdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlayacağım
Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Memurun memur güvencesini
sadece bir iş güvencesi olarak ele almak meseleye yanlış bakmak
olacaktır. Memurun iş güvencesinin, darbeye sebep olan değil,
bilakis, aksine, devleti darbeden koruyan bir unsur olarak görülmesinde fayda
vardır. Eğer memurluk güvencesi olmasaydı, kamuda performans
adı altında, bu kritere dayalı güvencesiz bir sistem
uygulansaydı, FETÖnün kamuda etkin olduğu dönemlerde devletine bağlı,
vatanını, milletini seven bir tek kamu görevlisinin neredeyse
kalmayacağı, tamamının performans ya da başka
nedenlerle işten çıkarılabileceği, yerlerine terör
örgütlerinin getirilebileceği bir ortam yaratılmış
olabileceğini de gözden ırak tutmamak gerekir. Gerek
yaşadığımız acı tecrübeler gerekse bilimsel bütün
çalışmalar, kamu hizmetlerinin tarafsızlığı ve
sürekliliği
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Ek süre veriyorum bir dakika,
tamamlayın lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
devletin dönemsel olarak
kişilerin veya grupların veya informel, illegal yapıların
etkisinde kalmaması ve devamlılığı amacıyla memur
güvencesini zorunlu kılmaktadır.
Şu düşünülebilir,
değerlendirilebilir: Öncelikle memur tanımının yeniden
bir tanıma kavuşturulması gerekir. Bu tanımın özü de
şu olabilir: Memur kimdir? Memur, devletin devlet olma
fonksiyonlarını yürüten kamu görevlileridir. Kriter bu olursa
sanırım mesele daha iyi anlaşılır. Aslolan, kamuda
görev alan memurların yani devletin devlet olma fonksiyonlarını
yürüten görevlilerin ehliyet, liyakat ve kariyerlerine de dikkat edilmesi
gerekir. Bugün, mesela bir vergi memurunun performansını neyle
ölçeceksiniz?
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Altay, buyurun.
17.- İstanbul Milletvekili Engin
Altayın, 24 Şubat Trabzonun düşman işgalinden
kurtuluşunun 99uncu ve 26 Şubat Hocalı katliamının
25inci yıl dönümlerine, OHALin bir fırsata dönüştürülerek
KESKe bağlı çok sayıda öğretmenin görevlerinden ihraç
edilmesiyle yaşanan adaletsizliğin bir an önce giderilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Güzide ilimiz Trabzonumuzun düşman
işgalinden kurtuluşu yarın Trabzonda kutlanacak,
kutlayacağız, milletçe bu coşkuyu yaşayacağız. Bu
işgalden kurtulma mücadelesi verirken şehit olan, gazi olan bütün
Trabzonlulara Tanrıdan rahmet diliyorum, mekânları cennet olsun
inşallah. Bu vesileyle, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak bütün
Trabzonlu hemşehrilerimizin bu kurtuluş gününü, yarın kutlanacak
olan kurtuluş gününü tebrik ediyoruz. Gönlümüzün Trabzonda olduğunun
bilinmesini isteriz.
Sayın Başkan, öte yandan,
unutulmaması ve unutturulmaması gereken diğer bir konu da 26
Şubat 1992 tarihinde gerçekleşen Hocalı katliamıdır.
Hocalı katliamında 613 insanımız öldürüldü, 487
insanımız çok ağır yaralandı, 150 insanımız,
soydaşımız kayboldu. Bu katliamı da şiddetle ve
nefretle Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
kınadığımızın altını özenle ve özetle
çizmek istiyorum. Gönlümüzün ve kalbimizin Azerbaycandaki
soydaşlarımızla birlikte olduğunun unutulmaması
temennisiyle, bu katliamda hayatını kaybedenlere de Allahımdan
rahmet diliyorum.
Gene, Sayın Başkan, öte yandan, Türkiyede
OHAL imkânları kullanılarak, OHAL bir fırsata dönüştürülerek,
FETÖyle mücadelede başından beri etkili, keskin bir hesaplaşma
yapılması gereğine işaret etmiş bir parti olarak, bunu
fırsat bilmek suretiyle KESKe bağlı çok sayıda
öğretmen arkadaşımızın kamudaki görevlerinden ihraç
edilmesinin anlamsızlığını
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) -
ve bu
adaletsizliğin bir an önce giderilmesi noktasında Hükûmete
çağrımızı yineliyoruz. Öğretmenlerimize ve
dolayısıyla sevgili öğrencilerimize Hükûmetin daha fazla
zulmetmemesini talep etmekteyiz.
Gene bu vesileyle söylemek isterim ki il valileri ve
ilçe kaymakamları devlete sadık olmak, devletin valisi ve
kaymakamı olmak durumundadırlar. İl valilerinin, ilçe
kaymakamlarının Başbakandan önce evet kampanyasına
başlamalarını da ibretle ve hayretle görüyoruz. Valiler ve
kaymakamlar devletin memuru olduklarını unutmasınlar lütfen.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de Sayın
Altay.
Sayın Yıldırım, buyurun.
18.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın,
Mescidi Aksada ezanın yasaklanmasını şiddetle
kınadıklarına, Nusaybinin 3 köyünde sürdürülen operasyonlara ve
bu konuda Hükûmetin açıklama yapması gerektiğine ilişkin
açıklaması
AHMET YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Müslümanların ilk
kıblegâhı olan Mescidi Aksada İsrail devleti tarafından
ezanın yasaklanmasını ve bu sabah itibarıyla da ezanın
okunmamış olmasını biz de şiddetle kınıyoruz
ve Hükûmetin bu konuda bir an önce ciddi bir biçimde İsrail Hükûmetini
uyarmasını ve bu ucube durumun ortadan
kaldırılmasını, Müslümanların kutsallarına dönük
olan bu saldırıya karşı bir tedbir geliştirmesi
hususunda çaba harcamasını talep ediyoruz.
Sayın Başkan, dört beş günden beri
ifade ediyoruz, yine ifade edeceğiz: Nusaybinin Herabe Bava yani Koruköy
dışında, dünden beri, bitişik köyler olan Talate ve
Cibilgirav yani Doğanlı ve Kuyular köyünde de operasyonlar meskûn
mahalde, köylerde şimdiye kadar 5 evin yıkılmasıyla
neticelenen ve 9 sivil yurttaşın gözaltına alınması
Diğerleriyle ilgili olarak adli makamlardan edinilen bu bilgiler
dışında herhangi bir bilgiye ulaşamıyoruz. Özellikle
ifade ediyoruz: Koruköy dışında, Doğanlı ve Kuyularda
neler oluyor? Orada insan hakları kurumlarının, bölge
barolarının ve insan hakları heyetinin, bizim parti milletvekili
heyetlerimiz dışında bu tarafsız kurumların, sivil
toplum örgütünün oraya gidişinin
Köyün meskûn mahallini söylüyoruz
Sayın Başkan, ya değilse kırsalda yürütülen herhangi bir
operasyondan falan söz etmiyoruz. Neden giriş ve çıkışlar
yasak? Neden dış dünyayla bağlantıları yok? Bu 3 köyde
ne oluyor? Dün hiçbir açıklamanın Hükûmet tarafından
yapılmamış olması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Yıldırım.
AHMET YILDIRIM (Muş) - İktidar partisinin
grup başkan vekilinin, bizim açımızdan, yaptığı
açıklamaların hiçbir resmiyeti ve
bağlayıcılığı yok. Kaldı ki sayın grup
başkan vekilinin açıklaması da Mardin Valiliğinin resmî web
sitesindeki açıklamalarla hiçbir ilgi bağı
taşımıyor. Mardin Valiliği yardım yataklık
yapanlara dönük bir operasyon yapıldığını söylüyor,
sayın grup başkan vekili ise örgütün bölge bilmem eyalet
sorumlusundan, bizim bilmediğimiz kod isimlerden ve kaynağını
kendisinin de nereden getirdiğini bilmediğimiz isimlerden söz ediyor.
Bizim derdimiz sivil yurttaşlarımız, bizim derdimiz sivil
yerleşim alanları ve buralarda nelerin olduğuyla alakalı.
Bu konuda ivedi olarak Hükûmetten açıklama bekliyor ve buranın
tarafsız gözlemci heyetlerin ziyaretine açılmasını, yerinde
incelemelerin yapılmasının altyapısının
hazırlanmasını talep ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yıldırım.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım
BAŞKAN - Sayın Muş
19.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun, 24 Şubat Trabzonun düşman işgalinden
kurtuluşunun 99uncu ve 26 Şubat Hocalı katliamının
25inci yıl dönümlerine, Mescidi Aksada ezanın
yasaklanmasının kabul edilemez olduğuna ve Mardinin Nusaybin
ilçesine bağlı 3 köyde terör örgütüne yönelik operasyonlara ve
terörist unsurların ülkenin gündeminden çıkarılması
sürecinin devam ettiğine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; ben de Trabzonun düşman
işgalinden kurtuluşunun 99uncu yılını tebrik ediyorum
ve inşallah Cenab-ı Hak bir daha ülkemize böyle olaylar
yaşatmaz.
Aynı şekilde, Hocalıda bundan
yıllar önce çok büyük katliam yaşandı. Bu katliamı
yapanları lanetliyorum, kınıyoruz. Orada hayatını
kaybedenlere Cenab-ı Haktan rahmet diliyorum.
Mescidi Aksada Ezanımuhammedînin
yasaklanması kabul edilebilir bir şey değildir. Bunu
kınadığımızı ifade etmek isterim. Mescidi Aksada
İsrail bu tip uygulamalarla bir yere ulaşmayı düşünüyorsa
ulaşamayacağını da bilmesi lazım. Orada yeni
yerleşimler açmak suretiyle Filistinlileri orada yok saymaya
çalışmasının hiçbir anlamı olmayacaktır.
Dün, benim, burada yaptığım bir
açıklamam var ve benim, bu açıklamada, bölgede yürütülen
operasyonların... Terör örgütünün özellikle Akdeniz illerine ve diğer
batı illerine yönelik buradan bombalı saldırılar
planladığı, yaptığı ve burayı âdeta bir üs
olarak kullandığı, burada bazı terörist unsurların
olduğu ve güvenlik birimlerinin bunların temizlenmesine yönelik,
buradaki teröristlerin etkisiz hâle getirilmesine yönelik bir operasyonu söz
konusudur. Burada vatandaşlarımızın, özellikle de Kürt
kökenli vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğinin de
tesis edilmesi amaçlanmaktadır. Yaptığım açıklama,
burada kullandığım ifadeler -aldığım yeri de
burada ifade etmek istiyorum- İçişleri
Bakanlığındandır. Birileri için bunlar belki bir şey
ifade etmez ama ben bu açıklamayı birileri tatmin olsun diye
yapmıyorum. Bu açıklamayı, bir milletvekili olarak
almış olduğum bilgileri kamuoyu, Meclis ve Genel Kurulla
paylaşmak için yaptım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Şunu da
belirtmek isterim: Ülkemizin, 80 milyon vatandaşımızın can
ve mal güvenliğinin tesis edilmesi noktasında onları
rahatsız eden, ülkenin varlığına, birliğine tehdit
oluşturan terörist unsurların devlet refleksiyle hukuk içerisinde
mücadele etmek suretiyle bertaraf edileceğini buradan ifade etmek isterim.
Buradan bir geri dönüş olmayacaktır çünkü Anayasanın amir
hükümleri bu sorumluluğu -bizler milletvekilleriyiz, biz iktidar
milletvekiliyiz, muhalefet milletvekilleri vardır burada- bize
vermiştir. Vatandaşın can ve mal güvenliğini tesis etmek
bizim önemli görevlerimizdendir. Tabii ki yürütme yapacaktır ama biz de
yasama organının üyeleriyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen siz de.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Bu açıdan,
Anayasanın da bu açık amir hükmü ortadadır ve bu terör
örgütlerinin -bu sadece PKK da değildir, DHKP-Csinden tutun da FETÖsüne
kadar, diğer terörist unsurların temizlenmesine kadar- vatandaşımızın
can ve mal güvenliğini bir daha rahatsız edemeyecek şekilde
ülkenin gündeminden çıkarılması sürecidir ve bu devam edecektir.
Genel Kurulu selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Yıldırım
AHMET YILDIRIM (Muş) Ben özellikle
kayıtlara girmesi açısından söylüyorum: Bakın, geri
dönüşü olmayan operasyonlar diye söz ediyor sayın grup başkan
vekili, bu benim sorduğum çok başka bir şey. Az önce,
konuşmamın başında, diğer grup başkan vekilleri
gibi, Müslümanların ilk kıblegâhı olan Mescidi Aksada
ezanın okunamayışından söz ettik. On üç gündür Koruköyde
ezan okunmuyor, on üç gündür Koruköyün camisinde namaz
kılınamıyor. Ben, sivil bir yerleşim biriminde
yaşamın durdurulmasından söz ediyorum. O, işte bugün
Doğanlı ve Kuyular köyüne sıçradı. Biz Orada operasyon
niye yapılıyor, kime karşı yapılıyor?u
değil, Sivil yerleşim biriminin dünyayla bağı neden
kesilir?, bunu çok basit soruyoruz. İçişleri Bakanı
bilgilendirmiş mi, amenna. İçişleri Bakanı kamuoyunu
bilgilendirir; İçişleri Bakanı bir parti yetkilisini değil,
Meclisi bilgilendirir. Beş gündür soruyoruz, burada sorduk.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Talep edin, siz de
alın bilgiyi.
AHMET YILDIRIM (Muş) Talep edin.
değil, dün Sayın Bakan buradayken de sorduk, resmî Hükûmet görevlisi
buradayken de sorduk.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Yıldırım.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan,
bakın, bütün bunlardan hareketle, söylediğim çok net: Sivil toplum
örgütlerinin -partileri, siyasi partileri bir yana bıraktık- bu
köylere girişi neden yasak? Her gün kaygı verici haberler geliyor.
Basit bir şey soruyorum: 60 yaşındaki Abdi Aykut nerede?
İşkence edilip hastaneye kaldırıldı, daha sonra
hastaneye kaldırılma kaydı silindi, Gözaltına
alınıyor. diye söylendi, bilgi yok. Daha ne soralım size?
Açık bir şey soruyorum, somut isim veriyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yıldırım.
AHMET YILDIRIM (Muş) Hükûmet ivedi olarak bu
konuda resmî açıklama yapmak zorunda. Bu konuda kamu güvenliğiyle
ilgili mücadelesini sivil yerleşim birimlerini ve buraları koruyarak
sürdürme yükümlülüğüne sahiptir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben de teşekkür ederim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
Sayın Başkan
Eğer terörist sivil merkeze girmişse
güvenlik birimleri oraya girmek suretiyle o teröristi oradan alacaktır.
AHMET YILDIRIM (Muş) Bakın, İsrail
de diyor ki: Terörist Mescidi Aksaya girmiş. İsraile göre de
terörist Mescidi Aksada.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Burada sokağa
çıkma yasağı diye bir uygulama vatandaşın can
güvenliğine, vatandaşın canına herhangi bir zarar gelmesin
diye vardır.
BURCU ÇELİK (Muş) Operasyonun
başına geçin o zaman Sayın Muş!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bütün
hassasiyetler bundan dolayıdır, vatandaşın canına zarar
gelmesin diye bu sokağa çıkma yasakları uygulanmaktadır.
Maksat budur, başka bir şey yoktur.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Evet, iyi çalışmalar dileklerimle gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı
okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Aydın Milletvekili Metin Lütfi
Baydar ve 29 milletvekilinin, dinî eğitimle ilgili sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/477)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Çeşitli adli olaylarla gündeme gelen imam-hatip
liselerindeki öğretmenlerin ve kimi cami hocalarının basına
yansıyan olumsuz tavır ve açıklamaları ve son olarak,
Diyanet İşleri Başkanlığının internet
sitesinde "baba ve kız evlat arasında kurulması muhtemel
ilişkinin şehvet içerikli olabileceği gibi vahim bir
açıklamanın yer almış olması, ülkemizde bulunan
imam-hatip liseleri ve devlet tekelinde olan diğer tüm dinî eğitim
veren kurumların eğitim kalitesinin ve müfredatının
sorgulanmasına neden olmaktadır. Bu ve benzeri durumlar devlet
tekelindeki dinî eğitimin ve kurumların yeni bir anlayışla
tekrar dizayn edilmesi gerektiğine işaret etmektedir. Hem ülkemizde
toplum nazarında önemli bir değere sahip olan dinî eğitim
almış kişilerin olumsuz tavır ve davranışlar
sergiler bir nitelikten uzak kalması ve hem de eğitimin her
alanında olduğu gibi dinî eğitim alanında da kalitenin
artırılması ve batıl olarak adlandırabileceğimiz
kimi hurafelerden halkımızı kurtarmak adına elzem olan,
devlet tekelindeki dinî eğitimin kalitesini artırmak amacıyla
Anayasa'nın 98inci ve İç Tüzükün 104üncü ve 105inci maddeleri
gereğince bir Meclis araştırması açılmasını
arz ve teklif ederiz. 8/2/2016
1) Metin Lütfi Baydar (Aydın)
2) Kadim Durmaz (Tokat)
3) Orhan Sarıbal (Bursa)
4) Veli Ağbaba (Malatya)
5) Nihat Yeşil (Ankara)
6) Hüseyin Çamak (Mersin)
7) Vecdi Gündoğdu (Kırklareli)
8) Ünal Demirtaş (Zonguldak)
9) Candan Yüceer (Tekirdağ)
10) İrfan Bakır (Isparta)
11) Bülent Öz (Çanakkale)
12) Mahmut Tanal (İstanbul)
13) Kemal Zeybek (Samsun)
14) Mehmet Göker (Burdur)
15) Tur Yıldız
Biçer (Manisa)
16) Muharrem Erkek (Çanakkale)
17) Mevlüt Dudu (Hatay)
18) Yakup Akkaya (İstanbul)
19) Elif Doğan Türkmen (Adana)
20) Nurhayat Altaca
Kayışoğlu (Bursa)
21) Kazım Arslan (Denizli)
22) Barış
Yarkadaş (İstanbul)
23) Murat Emir (Ankara)
24) Okan
Gaytancıoğlu (Edirne)
25) Nurettin Demir (Muğla)
26) Niyazi Nefi Kara (Antalya)
27) Çetin Arık (Kayseri)
28) Zeynel Emre (İstanbul)
29) Mehmet Gökdağ (Gaziantep)
30) Erkan Aydın (Bursa)
Gerekçe:
Din, toplumların gelişimlerini belirleyen
dinamiklerin en önemli olanlarından biridir. Bu anlamıyla din,
toplumun gelişim seyri için göz ardı edilemez bir öneme sahiptir.
Toplumların gelişimleri, yine, din olgusuyla kurdukları
ilişkinin maddi belirleyiciliğine bağımlıdır.
İnsanlık, bu bağımlılığın diyalektik
yasalarına tabi olduğu için ve olduğu sürece, dinle kurduğu
ilişkinin seyrine bağlı olarak gelişir ya da geriler.
Nitekim toplumlar tarihi detaylı bir
incelemeden geçirilecek olursa dini kaliteli bir eğitim alanı
içerisine alan sosyal formasyonların tarih sahnesinde görece daha iyi bir
noktada olduğu görülecektir. Bu eğitim kalitesinden yoksun
toplumların ise çeşitli hurafe ve dogmalarla gittikçe gerilediği
rahatlıkla gözlemlenebilecek bir olgudur.
Din eğitiminde kaliteye önem veren toplumlar
ile bu önemden yoksun olarak dine âdeta bir dogma gibi sarılan toplumlar
arasındaki kıyasta açığa çıkan bu kontrast bizi
kaçınılmaz olarak dinî eğitimde kaliteye önem vermeye itecektir.
Bu eğitim kalitesine sahip toplumlara bakıldığında
görülecektir ki dinî eğitim alan bireyler dünyanın hemen her yerinde
ortalamanın üstünde sayılacak bir entelektüel seviyeye sahiptirler.
Bu seviye kendisini hem dünya ve dinler tarihi konusunda ve hem de çok
farklı lisanları biliyor olma noktasında göstermektedir. Bu
entelektüel birikim, ufku geniş, yüzü aydınlanmaya dönük din âlimleri
yetiştiren bir dinî eğitimin ürünüdür. Başta Avrupa olmak üzere
bu konuda eğitim kalitesini arttırmış toplumların
tamamı sosyal hayatın da daha iyi organize edilmiş olduğu
alanlar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ülkemizde ise din alanında verildiğini
gördüğümüz eğitim, bu eğitimi alan kişiden ortalamanın
üstünde bir entelektüel birey yaratmak şöyle dursun, tam aksi bir sonuç
doğurmaktadır. Bu tedrisat, kafası ve ufku dar, dogmalara
saplanmış, Arapça dışında hiçbir yabancı dil
bilmeyen, dünya ve dinler tarihine dair ortalama bir bilginin bile altında
bir birikme sahip birey yaratmaktadır.
Semavi dinler arasında son din olarak ortaya
çıkan İslam dini diğer dinler kadar kaliteli bir eğitimi
hak etmiyor olamaz.
Bundan dolayı, bu alanda verilecek
eğitimin ülkemizde entelektüel birikime sahip din âlimleri ve kadrolar
yetiştirmek amacı gütmesi gerekmektedir. Hem İslam dininin
dünyadaki itibarını ve hem de ülkemizin sosyal barış ve
gelişkinliğini sağlaması açısından elzem olan bu
eğitiminin başta imam-hatip liseleri olmak üzere devlet tekelindeki
tüm dinî eğitim kurumlarında verilmesi için TBMM tarafından bir
Meclis araştırması komisyonu oluşturulmasının
gerekli olduğu inancını taşıyoruz.
2.- İstanbul Milletvekili Onursal
Adıgüzel ve 21 milletvekilinin, çocuk işçiliği sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/478)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Türkiye'de hâlâ ciddi bir sorun olmaya devam eden
çocuk işçiliğinin araştırılması için
Anayasa'mızın 98'inci, TBMM İçtüzüğü'nün 104'üncü ve
105'inci maddeleri kapsamında Meclis araştırması
açılması konusunda gereğini saygılarımla arz ederim.
1) Onursal Adıgüzel (İstanbul)
2) Kadim Durmaz (Tokat)
3) Mahmut Tanal (İstanbul)
4) İrfan Bakır (Isparta)
5) Hüseyin Çamak (Mersin)
6) Bülent Öz (Çanakkale)
7) Yakup Akkaya (İstanbul)
8) Kemal Zeybek (Samsun)
9) Kazım Arslan (Denizli)
10) Elif Doğan Türkmen (Adana)
11) Nurhayat Altaca
Kayışoğlu (Bursa)
12) Barış
Yarkadaş (İstanbul)
13) Okan Gaytancıoğlu
(Edirne)
14) Erkan Aydın (Bursa)
15) Nurettin Demir (Muğla)
16) Tur Yıldız
Biçer (Manisa)
17) Muharrem Erkek (Çanakkale)
18) Mevlüt Dudu (Hatay)
19) Murat Emir (Ankara)
20) Niyazi Nefi Kara (Antalya)
21) Çetin Arık (Kayseri)
22) Mehmet Gökdağ (Gaziantep)
Gerekçe:
Türkiyede çocuk işçiliği hâlen ciddi bir
sorun olarak geçerliliğini korumaktadır. 2015 Avrupa Birliği
Türkiye İlerleme Raporunun Yargı ve Temel Haklar
başlıklı 23'üncü faslında da belirtildiği üzere,
Türkiyede çocuk işçiliği konusu öncelikli olarak ele
alınması gereken konuların başında gelmektedir.
Çocuk işçiliği olgusunun önlenmesi 2014
Ulusal İstihdam Stratejisinin öncelikli hedeflerinden biri olarak
belirlenmesine rağmen, stratejinin uygulanması 2015 yılında
oldukça sınırlı kalmış, çocuk işçileri ölümcül
kazaların kurbanı olmaya devam etmiştir.
DİSK/GENEL-İŞ Araştırma Dairesinin
hazırladığı Türkiyede Çocuk İşçiliği
Gerçeği 2015 Raporuna göre Türkiye istihdamdaki çocuk
işçiliğiyle mücadelesinde ivme kaybetmiştir. Rapora göre,
2006-2012 yılları çocuk işçiliğinde azalma eğiliminin
durduğu ve tarım kesimindeki artışla birlikte çocuk
işçi sayısının tekrar arttığı bir dönem
olmuştur. 2012 yılında çocuk işçi sayısı 893 bine
ulaşmıştır. 2014 yılı için her 100 iş
cinayetinden 3ü çocuk işçileri bulmuştur.
Aynı rapora göre, okula devam edemeyip ekonomik
işlerde çalışan çocuk işçi oranı da 2006'da yüzde 27
iken, 2012'de yüzde 35'e yükselmiştir. Öte yandan DİSK-AR'ın
raporunda vurgulandığı üzere, Türkiye'de 4857 sayılı
İş Kanunu'nun 71inci maddesine göre 15 yaşını
doldurmamış çocukların çalıştırılması
yasak olmasına rağmen, 2012 yılında yasalaşan 4+4+4
yasasıyla zorunlu eğitimin 6-13 yaş aralığına
çekilmesi çocuk işçiliğinin yaygınlaşma
yaşını fiilen 13'e düşürmüştür.
DİSK-AR'ın raporunda Türkiye genelinde
ekonomik işlerde çalışan çocukların haftalık ortalama
fiilî çalışma sürelerinin son derece yüksek olduğuna dikkat
çekilmiştir. TÜİK verilerine göre, 6-17 yaş grubundaki çocukların
haftalık ortalama fiilî çalışma süresi 40 saati bulurken, bu
süre 15-17 yaş grubundaki çocuklar için 45,8 saattir. Erkek çocuklar
haftada ortalama 43,2 saat çalışırken, kız çocuklar 33 saat
çalışmaktadır. Haftalık ortalama fiilî çalışma
süresi okula devam etmeyen çocuklar için haftalık 54,3 saatle Türkiye
ortalamasının üstündedir. Yine aynı rapora göre, ücretli ya da
yevmiyeli olarak çalışan çocukların yüzde 3,4'ü
yaralanmış ya da sakatlanmıştır.
Bununla birlikte Save the Children ve UNICEF
tarafından yayımlanan son rapor, Suriye'de yaşanan
çatışmalar ve insani kriz nedeniyle işçi olarak
çalıştırılarak istismar edilen çocuk
sayısının her geçen gün arttığını ve çocuk
işçiliğiyle mücadelenin zorlaştığını ortaya koymaktadır.
Bu bağlamda, Türkiye'de bugün sayıları 2 milyonu aşan
Suriyeli mülteci ve diğer yabancı uyruklu çocuklar işin
başka vahim bir boyutunu oluşturmaktadır. Son günlerde medyaya
da yansıdığı üzere, uluslararası tekstil
firmalarının Türkiye'deki tedarikçi zincirlerinde Suriyeli çocukların
çalıştırıldığına yönelik iddialar, sadece
aralık ayında bir Suriyeli çocuk işçinin hayatını
kaybetmesi, konunun ivedilikle araştırılmasını gerekli
kılmaktadır.
Türkiye'de çocuk işçilerin
sayılarının belirlenmesi, çalışma
koşullarının araştırılması, çocuk
işçiliğine neden olan sebeplerin araştırılıp
gerekli çözüm önerilerinin ortaya konulması, kuralsız ve güvencesiz
çalışma koşullarının tespit edilip gerekli tedbirlerin
alınmasının sağlanması, çocuk işçiliğiyle
mücadele stratejisinin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98, TBMM
İçtüzüğü'nün 104 ve 105'inci maddeleri uyarınca bir Meclis
araştırması açılmasını arz ve talep ederim.
3.- Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil
ve 28 milletvekilinin, vatandaşların Cumhurbaşkanına
yönelik hakaretlerinin neler olduğunun, hakaretlerin içeriklerinin ve
hakaret etme nedenlerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/479)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Cumhurbaşkanlığı makamı
hepimizin ortak değeridir, halkın makamıdır. Bu makamda
oturan Cumhurbaşkanı da devleti temsil etmektedir. 28 Ağustos
2014'ten beri Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak devleti
temsil etmektedir ve bugüne dek Cumhurbaşkanına hakaretten pek çok
vatandaş hakkında adli ve idari soruşturma
açılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
olanların devleti temsil eden ve devletin başı olarak
tanımlanan Cumhurbaşkanına hakaret ediyor olmaları hukuksal
olduğu kadar sosyolojik ve psikolojik öneme sahiptir, toplumsal bir
travmanın da göstergesidir.
Bu bağlamda, vatandaşların
Cumhurbaşkanına yönelik hakaretlerinin neler olduğunun ve
hakaretlerin içeriklerinin ortaya konulabilmesi, hakaret etme nedenleri ve bu
nedenleri yaratan unsurların belirlenebilmesi ve bu nedenlerin nasıl
giderilebileceğinin tespit edilebilmesi için, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin saygınlığını korumak adına
Anayasa'nın 98 ve TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105'inci maddeleri
gereğince bir Meclis araştırması açılmasını
saygılarımla arz ederim.
1)
Ceyhun İrgil (Bursa)
2)
Kadim Durmaz (Tokat)
3)
Mehmet Gökdağ (Gaziantep)
4)
Mahmut Tanal (İstanbul)
5)
Kemal Zeybek (Samsun)
6)
Hüseyin Çamak (Mersin)
7)
Elif Doğan Türkmen (Adana)
8)
Nurhayat Altaca Kayışoğlu (Bursa)
9)
Musa Çam (İzmir)
10)Kazım Arslan (Denizli)
11) Barış
Yarkadaş (İstanbul)
12) Okan
Gaytancıoğlu (Edirne)
13) Nurettin Demir (Muğla)
14) Nihat Yeşil (Ankara)
15) Gülay Yedekci (İstanbul)
16) Onursal Adıgüzel (İstanbul)
17) Vecdi Gündoğdu (Kırklareli)
18) Ünal Demirtaş (Zonguldak)
19 Mehmet Göker (Burdur)
20) Candan Yüceer (Tekirdağ)
21) Tur Yıldız
Biçer (Manisa)
22) Muharrem Erkek (Çanakkale)
23) Mevlüt Dudu (Hatay)
24) Yakup Akkaya (İstanbul)
25) Bülent Öz (Çanakkale)
26) Murat Emir (Ankara)
27) Erkan Aydın (Bursa)
28) Niyazi Nefi Kara (Antalya)
29) Çetin Arık (Kayseri)
Gerekçe:
Cumhurbaşkanlığı makamı hepimizin
ortak değeridir, halkın makamıdır, toplumsal uzlaşma
ve demokratik meşruiyeti gözeten bir makamdır. Bu makamda oturan
Cumhurbaşkanı da Türkiye Cumhuriyetini ve Türk milletinin
birliğini temsil eder, Anayasa'nın uygulanmasını, devlet
organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını
gözetir. 28 Ağustos 2014'ten bu yana 12nci Cumhurbaşkanı olarak
bu görevde bulunan Recep Tayyip Erdoğan'dır.
Bugüne dek yargıya taşınan davalara,
basına yansıyan iddialara göre Cumhurbaşkanına hakaretten
pek çok vatandaş hakkında soruşturma ve mahkeme dosyası
açıldı. Örneğin, 1/2/2016 günü 20 ili kapsayan bir operasyonla
53 kişi hakkında Cumhurbaşkanına hakaretten soruşturma
açıldı. Isparta, İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya,
Aydın, Afyonkarahisar, Ağrı, Balıkesir, Çanakkale, Denizli,
Hatay, Kahramanmaraş, Manisa, Muğla, Ordu, Sivas ve Van'da yürütülen
operasyonlarda, hakkında soruşturma açılanlar arasında
öğretmenler, okul yöneticileri ve memurlar bulunuyor. Bu kişiler
hakkında Cumhurbaşkanına hakaret, Türkiye Cumhuriyeti devletini,
devletin kurum ve organlarını aşağılama, halkı
kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama, kamu
görevlisine görevinden dolayı hakaret suçlarından adli ve idari
soruşturma açıldı.
Teröre ve paralel devlet yapılanmasına
destek veren kamu görevlilerinin hemen adalete teslim edilmesi gerektiğini
sık sık dile getiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın sahip olduğu sıfata hakaret edilmesi ciddiye
alınması gereken bir suçlamadır.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı
olanların devleti temsil eden ve devletin başı olarak
tanımlanan Cumhurbaşkanına hakaret ediyor olmaları hukuksal
olduğu kadar sosyolojik ve psikolojik öneme sahiptir, toplumsal bir
travmanın da göstergesidir.
Önceki yıllarda vatandaşların hangi
cumhurbaşkanlarına hakaret ettiğinin ortaya konularak, şu
andaki Cumhurbaşkanına hakaretlerin sadece varsayımsal olarak
mı arttığını belirlemek için bugüne dek hakkında
adli ve idari soruşturma açılanların dosyalarının
incelenmesi toplumsal olarak bir travmanın içinde olup
olmadığının anlaşılmasına olanak
sağlayacaktır.
Bu bağlamda, vatandaşların
Cumhurbaşkanına yönelik hakaretlerinin neler olduğunun ve
hakaretlerin içeriklerinin ortaya konulabilmesi, hakaret etme nedenleri ve bu
nedenleri yaratan unsurların belirlenebilmesi ve bu nedenlerin nasıl
giderilebileceğinin tespit edilebilmesi için Türkiye Cumhuriyeti
devletinin saygınlığını korumak adına
araştırılmalıdır.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri, Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekili Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım tarafından,
4/11/2016 tarihinde yasal mevzuata aykırı şekilde gözaltına
alınıp tutuklanan HDP eş başkanları ve 11
milletvekilinin maruz kaldığı hukuksuzlukların tüm
boyutlarıyla araştırılması amacıyla 22/2/2017
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
23 Şubat 2017 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
23/2/2017
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 23/2/2017 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Ahmet
Yıldırım
Muş
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
22 Şubat 2017 tarihinde Muş Milletvekili
Grup Başkan Vekili Ahmet Yıldırım tarafından, (3942
sıra numaralı) 4/11/2016 tarihinde yasal mevzuata aykırı
şekilde gözaltına alınıp tutuklanan HDP eş başkanları
ve 11 milletvekilinin maruz kaldığı hukuksuzlukların tüm
boyutlarıyla araştırılması amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak 23/2/2017 Perşembe günlü birleşiminde
sunuşlarda okunması ve görüşmelerin aynı tarihli
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin lehinde ilk olarak Mardin Milletvekili Sayın Mithat Sancar
konuşacak.
Buyurun Sayın Sancar. (HDP
sıralarından alkışlar)
MİTHAT SANCAR (Mardin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; dokunulmazlıkların
kaldırılmasından bu yana bir siyasi darbe planının
uygulandığını hep dile getirdik ve bunun çeşitli
etapları olduğunu da belirttik. Bundan önceki etap, eş
başkanlarımızın ve milletvekillerimizin gözaltına
alınması, ardından tutuklanmasıydı. Belli ki
şimdi yeni bir etaba geçmeye karar vermiş siyasi iktidar, Cumhurbaşkanı
ve Hükûmet; o da, milletvekillerimizin vekilliklerinin düşürülmesi
uygulamasıdır. Bu, darbe sürecinde yeni bir dönemeçtir.
Şimdi, geçen gün burada Eş Genel
Başkanımız Sayın Yüksekdağ hakkında verilmiş
bir mahkûmiyet kararı okundu ve vekilliğinin düştüğü ilan
edildi, zaten Meclis Başkanlığının internet sitesinde
de bu bilgi yer aldı.
Şimdi, neresinden başlayalım? Bu
uygulamanın, bu siyasi darbe planının bugün bu aşamaya
gelmiş olmasının çok önemli bir nedeni olduğunu belirterek
başlayalım. Referandum sürecinde iki yönlü bir fayda umuyor
anlaşılan iktidar bloku; birinci fayda, bizim
çalıştırılmamamız dolayısıyla hayır
oylarını düşürmek. Zannediyorlar ki HDP
çalıştırılmazsa, bu şekilde
işlevsizleştirilirse hayır oyları da düşecektir.
Haklılar, eğer biz çalışmazsak hayır
oylarının düşeceğini biliyoruz ama bu uygulamaların
bizi çalışmalarımızdan alıkoyması söz konusu
olmayacaktır; onu hatırlatayım.
İkinci umdukları fayda, bizi günah keçisi
yaparak milliyetçi duyguları yükseltip milliyetçi oyları evete
tahvil etmek yani bütün amaç referandumda evet oylarını yükseltmek,
hayır oylarını düşürmek. Buldukları hedef,
saldırmak için uygun buldukları hedef de Halkların Demokratik
Partisi. Burada defalarca söylediğim bir sözü tekrar edeceğim, bir
intikam operasyonudur aynı zamanda bu, 7 Haziranın intikamı 8
Hazirandan itibaren alınmak isteniyor ve bu amaçla pek çok şey
yapıldı. Şimdi de hem aktüel referandumda bu faydaları
sağlamak hem de intikam planını daha da derinleştirmek için
milletvekillerimizin vekilliklerinin düşürülmesi gündeme getirildi. Ne
diyor iktidar partisi sözcüleri? Efendim, ortada bir yargı kararı
var Yüksekdağ hakkında. Bu yargı kararını Meclis
Başkanlığı burada okutmak zorundaydı.
Dolayısıyla, bizim yaptığımız rutin bir
işlemdir.
Sayın milletvekilleri
Gerçi burada fazla
milletvekili yok, hele 316 kişilik iktidar grubunun sanırım en
fazla 10 vekili burada. O zaman, biz, doğal olarak halkımıza
hitap etmeyi tercih ederiz.
Değerli halkımız,
bağımsız dedikleri yargının ne olduğunu sadece
bu kararda gözlerinizin önüne sermek istiyorum. Şu iktidar partisinin
tarihin en kanlı, en hain terör örgütü ilan ettiği ve FETÖ
dediği yapılanma çerçevesinde 3 hâkim de, savcı da
açığa alınmış, bunların 2si
tutuklanmıştır. Hangi hâkim ve savcılar? Sayın
Yüksekdağ hakkında mahkûmiyet kararı veren mahkeme heyetinin 3
üyesi ve savcısı ihraç edilmiştir. Sizin FETÖ dediğiniz,
azgın terör örgütü diye nitelediğiniz yapıya üye oldukları
için. Peki, madem bunlar böyle bir örgütün üyeleri, madem bu kadar hainler,
bunların verdikleri karara dayanarak burada bu düşme sonucunu
doğuran işlemi yapmanızın mantığı ne? Sadece
sizin işlerinizi aksattığı, size karşı harekete
geçtiği zaman mı tehlikeli oluyor FETÖ? Eğer gerçekten
teröristse bunlar, en azılı terör örgütü ise bunların
mensuplarının hâkim ve savcı olarak verdikleri kararları
nasıl içinize sindiriyorsunuz?
Devam edelim. Verilen hüküm on aylık bir
mahkûmiyet kararı. Neden verilmiş? Propagandadan, terör örgütü
propagandası yapmaktan. Şimdi 76ncı maddeyi uygularsanız
-ki Anayasanın 76ncı maddesini uygulamak zorundasınız bu
olayda- sadece iki grup suçtan dolayı burada vekilliğin düşmesi
sonucunu doğuracak bir işlem yapılabilir. Biri terör eylemlerine
katılmak veya terör eylemlerine tahrik ve teşvik, diğeri de bir
yıl veya daha fazla mahkûmiyet almış olmak. Bu ikisi de burada
yok, bunu size defalarca söyledik. Propaganda ayrı suçtur, terör
eylemlerine tahrik ve teşvik ayrı suçtur. Ha, mahkemenin mahkûmiyet
verdiği olay nedir? Sayın Yüksekdağın bir tek sözü yok
orada, bir konuşması yok; bir anmaya katılmış, orada
bulunduğu için de terör propagandası yaptığı kabul
edilmiş. Şimdi, elbette bir tutarlılık arıyoruz.
İnsanlığın ortak etiğinin çok asgari gerekleri var;
tutarlılık, hicap. Mesela, 1998de Sayın Recep Tayyip
Erdoğan halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmekten
dolayı mahkûm edildi, değil mi? Neydi yaptığı
şey? Bir şiir okumaktı. Peki, bu adaletsiz bir durum olarak
kabul edildi, bence de adaletsiz bir durumdu. O karar adil bir karar
değildi. Yargı var, o nedenle adildir. diyenlere sizler o zaman
nasıl bağırdınız, çağırdınız, karşı
çıktınız? Doğru da yaptınız, adil bir karar
değildi.
Peki, Sayın Erdoğanın siyasete devam
edebilmesi için neler yapıldı? Anayasa değiştirildi. O
zaman bana göre de doğru bir şey yapıldı. Siyaset yapma
hakkının engellenmesi sonucunu doğuran bu tür adaletsiz
kararlara karşı demokratik siyaseti savunanların yapması
gereken şey, bu konudaki engelleri ortadan kaldırmaktır. Bu
Meclis, o dönemde, 2002de Anayasanın çeşitli maddelerini
değiştirdi ve Sayın Erdoğanın siyaset yapma
hakkını tanıdı, Cumhurbaşkanlığına
giden yol açıldı.
Bakın, ben burada şu an en net
şekilde politikalarına karşı çıktığım
hâlde Keşke yapılmasaydı. demiyorum, doğru
yapıldı. Söylediğim, söylemek istediğim tek şey var:
Siz, o gün işinize gelen, alkışladığınız,
yapılması için elinizden geleni yaptığınız o
değişiklikler doğrultusunda davranın bugün. Etik bunu
gerektirir, vicdan bunu gerektirir. Eğer buna aykırı
davranıyorsanız, yaptığınız şey etik
dışıdır her şeyden önce, hukuk dışı
olduğu kesindir ama aynı zamanda etik dışıdır.
Beklediğimiz şey basit bir tutarlılıktır,
beklediğimiz şey birazcık vicdandır ve en çok da
hicaptır. Yaptıklarına bakıp da hicap duymamak hâlinde
insanın vicdanı da, tutarlılığı da, etiği de
çok büyük bir darbe almış olur.
Şimdi, bütün bunların bir amacı var,
onu biliyoruz: Partimizi fiilen kapatmak. Ya, eğer illa bizi kapatmak
istiyorsanız, çalışmamızı engellemek
istiyorsanız, zaten yargı emrinizde, Cumhuriyet Başsavcısına
talimat verin, kapatma davası açsın, orada hesaplaşalım.
Yok, böyle, hileli yöntemlerle partiyi fiilen kapatma da çok basit bir
kurnazlıktır.
Buna rağmen biz
çalışmalarımızı son noktaya kadar sürdüreceğiz, o
konuda kimsenin şüphesi olmasın. Bu yöntemlerin hepsini boşa
çıkaracak inancımız, kararlılığımız ve
halk desteğimiz vardır, bundan kimsenin tereddüdü olmasın ama
sizden de beklentimiz vicdandır arkadaşlar,
tutarlılıktır, etiktir.
Sayın Başkan, size de bir sözüm var;
şunun için söylüyorum: Adalet ve hukuk mücadelesinde önemli roller
aldığınız bir geçmişiniz var, buna bizzat tanık
bir insanım. Acaba, bu tür ağır adaletsizlik uygulamaları
bilerek mi sizin oturumu yönettiğiniz birleşimlere denk getiriliyor?
Acaba, siz itiraz etmediniz mi? Neden o ağır hukuksuzluk içeren
kararı burada okumayı reddetmediniz? Sizin geçmişteki adalet ve
hukuk mücadeleniz bunu gerektirirdi, ben böyle beklerdim.
Danışma Kurulu toplanmıyor, partiye
bilgi verilmiyor. Çok şaibeli bir karar; şaibesi zaten heyetten
belli, kararı veren mahkeme heyetinden belli, Anayasa hükümleri ortada.
Ben sizden bunu okumayı reddetmenizi beklerdim.
Saygılarımla efendim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Sancar, iki gündür bu konuyu
konuşuyoruz. Siz Mecliste yoktunuz ama gündemi reddetmek gibi bir yetkim
yok, bunu sizin bilmenizi isterim.
Teşekkür ederim.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan,
müsaadeniz olursa çok kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurunuz.
AHMET YILDIRIM (Muş) Dün söyledim, tekrar
söylüyorum: Adınızın bu konuşmalarımıza dâhil
olması iki gün değil
Bakın, Sayın Recep Tayyip
Erdoğanın kararı üzerinden on dokuz yıl geçmiş hâlâ
konuşulur ve önceki gün burada okunan karar yıllarca, on
yıllarca şu Meclisin alnına çalınmış bir kara
leke olarak kalmaya devam edecek. Bu, iki gün, iki ay meselesi değil ve
sizden özellikle istirham ediyorum, bu kararın hukuksuzluğu tekrar
irdelenmeli ve geri alınmalıdır; ya değilse Anayasaya,
İç Tüzüke
Fiilî İç Tüzük ihlali var burada.
Bakın, şu olmalı mıydı,
değil miydi; Başkanlık Divanı toplanmalı
mıydı, toplanmamalı mıydı Sayın Başkan?
Bunların hiçbiri, ne usul ne esas, hiçbir şey gözetilmemiş.
Buradan hareketle, bırakın iki günü, inanın yirmi yıl sonra
yine bu karar, Yüksekdağ kararı içtihat olacak. Böyle bir
kararın altına imza atmış oldunuz veya imza atmaktan kastım,
sizin oturumunuza denk geldi. Böyle söyleyeyim.
Bakın, niye olumlu yâd ediliyor? Cemil Çiçek
altmış yıl geçse yine olumlu yâd edilecek; doğru olanı
yaptı, ahlaki, vicdani olanı yaptı, onun için. Sayın
Aktaş, Sayın Alan, Sayın Tuncel kararlarını okutmayarak
demokrasi tarihinin ak sayfasına kendi adını yazdırdı
diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sizi çok iyi anlıyorum ama benim
konumumun da Sayın Cemil Çiçek olmadığını vurgulamak
istiyorum. Benim derdim de problemim de bu, bunu vurguluyorum iki üç günden
beri. Diğer şekilde, gündem edip etmemeniz elbette ki sizin
takdirinizdedir.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
aleyhinde ilk olarak Ankara Milletvekili Sayın Murat Alparslan
konuşacak.
Buyurun Sayın Alparslan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MURAT ALPARSLAN (Ankara) - Sayın Başkan,
çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
HDPnin grup önerisinde birtakım
tutuklamaların haksızlığından, usulsüzlüğünden
bahsedilerek belli isimler ve nihayetinde tamamı üzerinde bir Meclis
araştırması istenmektedir.
İşin doğrusu, tatsız bir konuyu
konuştuğumuz muhakkak. Milletin iradesinin tecelligâhı olan
Mecliste milletvekillerinin bir şekilde terörle iltisakının,
terörle itham edilmesinin, belki bu anlamda gözaltına
alınmasının ve tutuklanmasının bir şekilde, bu
çatı altında bulunan, tüm milletin iradesini temsil ettiğine
inanan vekilleri rahatsız ettiği muhakkak bir gerçek. Gönül arzu
ederdi ki milletin temsilcileri olan ve onların iradesinin asli
savunucuları olarak Mecliste bulunan her bir arkadaşımız
demokratik hukuk çerçevesi içerisinde yasama faaliyetlerini yapabilsin. Ancak,
maalesef, içimizi acıtan, canımızı yakan pek çok hadise
karşısında tüm yaşananlar kamuoyunun gözleri önünde cereyan
etmiştir.
Bu süreç, bu safahat, aylar önce belki de her
birimizin işte Dokunulmazlıklar kaldırılsın.
demesiyle başlayan ve hodri meydanlara dönüşen bir adımdan
sonra, usulüne uygun olarak devam etmiş, fezlekelerin Meclis
Başkanlığına gelmesi, sonrasında Anayasa Komisyonu ve
nihayetinde Genel Kurul safahatından sonra tamamlanmıştır.
Güçler ayrılığını ifade ettiğimiz ve bunu her
fırsatta dillendirdiğimiz bir düzende yargının
dokunulmazlıkları kalkan vekillerle ilgili tasarrufu da kendi
bağımsız ve tarafsız yetkisi ve hakkı çerçevesinde
gerçekleşmiştir. Bu anlamda, mahkûmiyet sonrası kesinleşen
kararın yine Anayasanın 76, 83 ve 84üncü maddeleri gereğince
Meclis Genel Kurulunda oluşturulan, önceden belirlenen gündeme uygun
olarak Meclis Başkan Vekilliğince okunması suretiyle de bu süreç
tamamlanmıştır. Yapılan tüm işlemlerin belirtilen
çerçevede ve demokratik hukuk çerçevesinin kuralları mucibince Anayasaya,
yasalara, usule uygun olarak yapıldığı herkesçe malumdur.
Nihayetinde, bu yapılanların hukuk
çerçevesinden alınarak bir başka noktaya, özellikle bir darbe
planına evrilmesi ve bu anlamda iktidar partisinin, partimizin darbe
yapmak gibi bir zihniyetle bu hukuk sürecini işlettiği konusundaki
iddiaların kabulü de mümkün değildir. Kurulduğundan itibaren
millet iradesini, millet egemenliğini her şeyin üzerinde gören ve bu
anlamda millet iradesine ve egemenliğine musallat olan her türlü vesayetle
mücadele ederek bir bir onları kaldıran bir siyasi iradenin hem
kendisinden evvelki darbelere karşı tutumu hem de kendi döneminde
darbelerle yaptığı mücadele çok açık, nettir. O sebeple,
bir siyasi mühendislik olarak bu sürecin kullanıldığı kabul
edilemez. AK PARTİ, her daim darbelerle olan mücadelesini yapmış
ve yapmaya da devam edecektir.
Bu toprakların, bu coğrafyanın
yaşadığı belki de en kanlı, en vahşi, en kalleş
bir darbe teşebbüsüne, bir işgal teşebbüsüne de bu millet,
maalesef, 15 Temmuzda şahit olmuş ve yine, bu millet kendi iradesini,
egemenliğini bu vesayete bırakmayarak bu taarruzu da tarumar
etmiş ve engellemiştir. Önümüzdeki süreçte, inşallah millet iradesini
ve egemenliğini daha da tescillemek, tahkim etmek ve kuvvetlendirmek
anlamında bir Anayasa değişikliği süreci devam etmektedir.
Temennimiz, bu sürecin de bu iradenin güçlenmesine katkı sağlayacak
bir şekilde kabulle nihayetleneceği şeklindedir. Biz bu
temennilerimizi her fırsatta dillendiriyoruz ve bu konudaki gayretlerimizi
ortaya koyuyoruz.
Bu sebeple, HDPnin bu konudaki
iddialarını kabul etmediğimizi beyan ederek aleyhinde
olduğumuzu belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Alparslan.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın
Yıldırım.
AHMET YILDIRIM (Muş) Şimdi, iki
açıdan sayın hatip bize sataştı; birincisi, verdiğimiz
önergenin tatsız bir konuyu içerdiği, ikincisi ise daha
ağır bir sataşma. Eş Genel Başkanımızın
o Gülen Cemaatine mensup hâkimler tarafından verilen cezası bile
propagandadır. Oysa ne dedi? Gözaltına alınma, tutuklanma,
dokunulmazlığımızın
kaldırılmasının terörle iltisaklı dosyalar üzerinden
olduğunu söyledi. Böyle bir yargı kararı yok orta yerde.
Ağır sataştı. İç Tüzük 69a göre Sayın Sancar
konuşacak.
BAŞKAN Sayın Sancar, buyurun.
İki dakika
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Mardin Milletvekili Mithat
Sancarın, Ankara Milletvekili Murat Alparslanın HDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine ve HDP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
MİTHAT SANCAR (Mardin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Sayın Alparslan, biraz önceki konuşmamda
çok sade birkaç şey talep ettim; tutarlılık, vicdan, hicap.
Bakın, bugüne kadar Sayın Erdoğanın ve parti
sözcülerinizin hoşuna gitmeyen kaç tane karara Yargı
bağımsız değildir, tarafsız değildir. diye itiraz
ettiniz, Bunlar yargı kararı olamaz. dediniz? Sayın
Erdoğanın ömür boyu siyasetten yasaklanması sonucunu
doğuracak bir karardı o 1998de verilen karar. Adil miydi? Her
şey adil yargı mıydı? O zaman da iktidar sahipleri
diyorlardı ki: Ortada adil yargı var, bir yargı
kararıdır, biz ne yapalım? Şimdi, buraya
sığınmayın.
İkincisi, dokunulmazlıklar sürecinde
hodri meydan dediğimizde bir gecede Anayasaya aykırı olarak
toptan dokunulmazlıkların kaldırılması gibi bir ucube
uygulamayı kastetmemiştik. Herkesin bu Mecliste
dokunulmazlığının kaldırılması sürecinde
savunma hakkı var, usul var, İç Tüzük var. Bunlara uyulsun, gelsin
kaldırılsın. Biz dilekçe verdik, Kaldırmak
istiyorsanız, bu usulü işletin, kaldırın. dedik. Ama,
Anayasaya aykırı, savunma almadan, İç Tüzükün gerekleri yerine
getirilmeden, bir ucube Anayasa değişikliğiyle
kaldırın demedik. O zaman da buna rağmen bir Anayasa
değişikliği önerisi sunduk. Gelin bunu kabul edin, hepimizinki
birden kalkacak gene, onu da kabul etmediniz.
Diğer meseleye gelince: İşgal
girişimi olarak yorumluyorsunuz 15 Temmuzu. Kabul edebilirim, bir şey
demem yani darbe olduğu, ağır, kanlı, hain bir darbe
girişimi olduğu benim için açık. Ama, Figen Yüksekdağ
hakkında bu kararı veren mahkeme heyetinin 4 elemanı da
işte, işgal güçleridir o zaman. İşgal güçlerinin
verdiği karara dayanarak eş başkanımızın
milletvekilliğini mi düşürüyorsunuz?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Yüksek mahkeme
verdi.
MİTHAT SANCAR (Devamla) Buna cevap verin.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Sancar,
Yargıtay onaması
MİTHAT SANCAR (Devamla) Burada verin, burada
verin!
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sancar.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Yargıtay
onaması, onu da konuşun.
MİTHAT SANCAR (Mardin) Gelin, burada verin!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Siz hukukçusunuz,
Yargıtay kararını da okuyun.
MİTHAT SANCAR (Mardin) Eğer o da öyleyse
o da öyledir.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Yargıtay
onamış, onamadan olur mu?
MİTHAT SANCAR (Mardin)
Araştırın
Gelin, bir araştırma komisyonu kuralım
yargıyla ilgili, defalarca önerge verdik, kuralım.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekili Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım tarafından,
4/11/2016 tarihinde yasal mevzuata aykırı şekilde gözaltına
alınıp tutuklanan HDP eş başkanları ve 11
milletvekilinin maruz kaldığı hukuksuzlukların tüm
boyutlarıyla araştırılması amacıyla 22/2/2017
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun
23 Şubat 2017 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin lehinde son olarak İzmir Milletvekili Sayın Mustafa Ali
Balbay konuşacaktır.
Sayın Balbay, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın iktidar partisinin milletvekilleri,
iktidara geldiğinizde, 2002 yılında cezaevlerinde 50 bin
kişi vardı. İktidarınızın sekizinci
yılında -yarısında diyelim- 2010 yılında 119 bin
kişi oldu, bugün cezaevlerinde 197 bin kişi var. Bernard Shaw'un
güzel bir sözü var, diyor ki: Bir ülkede cezaevi varsa içinde kimin
olduğu önemli değildir; mutlaka hiç ummadığınız
bir kişi bile içine girebilir. Yakın geçmişte bunun pek çok
örneğini gördük, bugün de gerçekten, cezaevlerindeki doluluk oranı
yüzde 100ü geçmiş durumda. Eskiden doluluk oranı turizm için
kullanılırdı, şimdi artık cezaevleri için
kullanılıyor, hatta kimi cezaevlerinde yüzde 200 doluluk var
sayın milletvekilleri. Diyebilirsiniz ki: Bunlar işte teröristti,
suçluydu, yakaladık, içeri attık. Son dönemde
tutukladığınız 42 bin kişinin yüzde 90ı
iddianame bekliyor sayın milletvekilleri, iddianamesi yok. Cumhuriyet
gazetesinin yazarları ve yöneticileri iddianame bekliyor. HDP
milletvekilleri şu anda öyle bir tabloyla karşı
karşıya ki 2sini tutukluyorsunuz, 1ini serbest
bırakıyorsunuz, serbest bıraktığınızı
tekrar alıyorsunuz. Bu tablo şunu
çağrıştırıyor: Sindirebildiğimiz kadar sindirelim
ve onları bir noktaya çekelim, en azından referandumda güçlü bir
hayır dememeye itelim arayışı ve dayatması içinde
görünüyorsunuz. Benzer durum FETÖ operasyonunda da görünüyor. Siz bu -sizin tanımınızla-
gruba Altı ibadet, ortası ticaret, üstü ihanet. demiştiniz.
Ama, şu andaki tutuklamalarınız tamamen alta, en tabana da
inmiş durumda. Onlara da Önce dize geleceksin, sonra bize geleceksin.
diyorsunuz. Tablo bunu gösteriyor.
Sayın milletvekilleri, birkaç yazardan
alıntı aktaracaktım ama bir umut, Nizamülmülkü bir ölçüde kabul
edebilirsiniz diye düşündüm, onun bir sözünü size
anımsatacağım. Nizamülmülk diyor ki: Güçlü devlet, güçlü
adaletle olur. Devleti güçlü adaletten başka hiçbir şey koruyamaz.
Adalet en güçlü silahlardan, en yüksek kalelerden daha etkilidir. Siz, adalet
kalesini yıktınız ve daha kötüsü, adaleti bir silah hâline
getirdiniz. Bu tutuklamalar
Cezaevindeki insanlar, her şey bir yana,
suçunu öğrenmek istiyorlar, suçunu öğrenmek istiyorlar.
Üç gün önce tutuklanan piyanist Dengin Ceyhan
Cumhurbaşkanına hakaret etti deniyor. Arkadaşlar, 3 gazeteci
oturmuşlar, hangi sözüyle hakaret etti diye aramışlar, 3 gündür
bulamıyorlar. Böylesine bir vahşet olur mu? Bir ülkede bir piyanist tutuklanıyor,
suçu neydi diye gazeteciler arıyor ve bulamıyorlar.
Yine, CHP Maltepe Gençlik Kollarından
arkadaşımız Samet Burak Sarı yine Cumhurbaşkanına
hakaret ettiği gerekçesiyle tutuklandı. O da tweetlerin kendisine
ait olmadığını kanıtladığı hâlde Duruşmada
bakarsın. deyip gönderildi.
Sayın milletvekilleri, bu tablo, ileride
göreceksiniz, nasıl 12 Eylül adil olmayan yargılamalarıyla
anıldıysa ve yıllar sonra hâlâ o dönemin uygulamaları
konuşuluyorsa bu tablo oraya gidiyor. Hayırla anılmayacaksınız
çünkü Türkiyede şu anda cezaevlerini o kadar doldurdunuz ki bugün, son
haberler doğruysa 100 bin kişiyi açığa alalım,
cezaevleri biraz boşalsın, yeni insanları tutuklayalım.
arayışı içine girmiş durumdasınız. Ve yine,
Ankaradaki gelinen tablo gösteriyor ki kimi operasyonlar cezaevleri dolu diye
ertelenmiş. Şimdi, böyle bir ortamda siz nasıl bu ülkeyi daha
demokratik yapacağız deyip referandumla birlikte bu ülkenin
geleceğinde demokrasinin güçleneceğini iddia edebilirsiniz?
Şimdi, burada Nizamülmülkten söz ettim.
Sayın milletvekilleri, Nizamülmülk önümüzdeki yıl bin
yaşına basacak, 1018 doğumlu; unvanı başvezirdi. Tek
vezir vardı Selçukluda, bugünkü Başbakana karşılık
geliyordu. Eğer sizin mantığınızla düşünselerdi,
Nizamülmülk bugün olmayacaktı. Ve Nizamülmülk, o bugün dahi etkili olan
Siyasetnamesinde, biraz önce söylediğim, alıntıyı
yaptığım kitabında devletin, her seferinde adaletin üzerine
o kadar ileri değerlendirmeler yapıyor ki en azından bir göz
atmanızı öneriyorum.
Şimdi, Nizamülmülkün o dönem devlet düzenini
kurarken
Bakın, önce Alparslanın veziri olmuş, sonra
Melikşahın da veziri olmuş. Melikşah, Nizamülmülk böyle
devlet düzeniyle ilgili ileri değerlendirmeler yapınca dedikoducular
Nizamülmülk senin makamına göz koydu, gücüne ortak. dediğinde
çağırmış Nizamülmülkü doğru mu diye. Nizamülmülk
şu cevabı vermiş: Başındaki kavuk benim divitimle
ayakta duruyor. Diviti kapattığında sen de bitersin.
Bugünkü tutuklamalarınız, gazeteleri
susturmanız, gazetecilere yönelik tutuklama, korkutma ve tehditleriniz,
siyasetçilere yönelik tehditleriniz, en son Selin Sayek Böke
arkadaşımızın, Genel Başkan
Yardımcımızın canlı yayında tehdit edilmesi ve
evine özel korumayla gitmek durumunda kalması, bütün bunlar, sayın
milletvekilleri, sizi ayakta tutacak devlet gücünün yıkılmakta
olduğunu, yok edilmekte olduğunu gösteriyor.
Bu yargılamaların bir başka
yansıması da Orta Çağda şu cümleye karşılık
geliyor; Orta Çağda insanları şöyle tutukluyorlarmış,
diyorlarmış ki: Şahsın tutuklanmasına, yargılama
yapılıp yapılmama kararının sonra verilmesine
Bugün
aynen bu tabloyu yapmaktasınız ve bu hâle getirdiğiniz
yargıyı -16 Nisandaki referandumda eğer kafanızdaki tabloyu
gerçekleştirebilirseniz- tümüyle değiştirmek, bu mevcut hâlini
bile değiştirmek üzere Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun
yapısını değiştireceksiniz. Orada -sayın
milletvekilleri, sadece bu örneği bile paylaşmadan
geçemeyeceğim- düşünün, HSYK üye sayısını 22ye siz çıkardınız,
13e siz indirdiniz. 13 üyenin 4ünü devletin en üst makamındaki Cumhurbaşkanı
olarak Erdoğan atayacak. 2sini yürütmenin başı olarak
Erdoğan atayacak, Adalet Bakanını ve müsteşarını.
7sini de Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı olarak Erdoğan
Meclisten seçtirecek. Yani, tümünü kendinizin biçimlendireceği bir
yargıyla bugün bu şekilde kullandığınız
yargının 16 Nisan sonrasında nasıl bir sonuç
doğuracağını şu anda öngörmek bile istemiyorum.
MUSTAFA HÜSNÜ BOZKURT (Konya) Olmayacak o.
MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) Tabii ki
olmayacak, yürekten inancımız o. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın milletvekilleri, eğer bu dönemin
birazcık hayırla anılmasını istiyorsanız
16
Nisan referandumu, gerçekten, en çok Adalet ve Kalkınma Partisinin
hayrına olacak. (CHP sıralarından alkışlar) O dönemde
hayır çıktıktan sonra Türkiye'nin bugün karşı
karşıya kaldığı bu hukuksuzluk, bu adaletin bir silah
olarak kullanılması yeniden sorgulanacak ve Türkiye rahat bir nefes
alacak.
Bugün belki kendi gücünüzün sarhoşluğu
içinde
Bütün bu yargılamaları biraz önce iktidar partisinin
milletvekili anlatmaya çalıştı ama ileriye bunların hiçbiri
kalmayacak arkadaşlar. Nasıl Sokratesi yargılayanlar bugün hiç
akılda yoksa ama Sokrates bugün hâlâ ayaktaysa ve iki bin beş yüz
yıldır Sokratesin savunması adaletin temeliyse bugün hain ilan
ettiklerinizin, yargıladıklarınızın çoğu,
yakın gelecekte göreceksiniz, bu ülkenin geleceğini inşa edecek
diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Balbay.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
aleyhinde son olarak İstanbul Milletvekili Sayın Tülay Kaynarca
konuşacak.
Buyurun Sayın Kaynarca. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi aleyhine söz
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
HDP grup önerisi aleyhine dedim çünkü gündemimiz
salı gününden itibaren Gelir Vergisi Kanunu Tasarısını
görüşmeyle devam ediyor. Birinci bölümü tamamladık. Bugün,
inşallah, ikinci bölümün görüşmelerinin tamamlanmasını
öngörüyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle yeni kanun
tasarımızın hayırlı olmasını diliyor ve az
önceki konuşmacının aksine 16 Nisanın evetle
sonuçlanacağına...
MUSA ÇAM (İzmir) Hayırla,
hayırla. Hayırlı olacak.
TÜLAY KAYNARCA (Devamla)
ve ülkemiz için çok
değerli, çok bereketli bir sürecin başlayacağına ve
gerçekten inşallah bu değerli zaman diliminde de
halkımızın, millî iradenin de her zaman olduğu gibi
gereğini yapacağına yürekten inanıyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
BURCU ÇELİK (Muş) Sayın
Başkan, karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.36
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.51
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Fatma KAPLAN
HÜRRİYET (Kocaeli)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 74üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Öneriyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, öneri kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkan Vekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
--------------------------------------------2.
Oturum-----------------Aysel/1
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1585) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 456) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Dünkü birleşimde, İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 456 sıra sayılı
Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştı.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 12 ila 26ncı maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz
Tor konuşacak.
Buyurun Sayın Tor. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA FAHRETTİN OĞUZ TOR
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
456 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin ikinci bölümü
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum, bu vesileyle sizleri saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1/1/2012 tarihinden itibaren uygulamaya konulan genel
sağlık sigortası sisteminden maalesef beklenen netice elde
edilememiştir. Aradan altı yıl geçtikten sonra sistemin revize
edilmesi ihtiyacı doğmuştur. Beklenen netice elde
edilemediği için bugün sistemi basitleştirmek ve tarifeyi
düşürmek için gayret gösteriyoruz. Özellikle belirtmek gerekir ki genel
sağlık sigortası primleri devlet tarafından ödenenler hariç
-genel gerekçede de belirtildiği üzere- diğer mükelleflerin
primlerinin tahsilinde sistemin karmaşıklığından
kaynaklanan, sağlık primi ödeme
alışkanlığının olmaması gibi sebeplerle
önemli güçlüklerle karşılaşılmış, prim
tahsilatı çok düşük oranlarda gerçekleşmiştir. Sistemin
basit, uygulanabilir olması amacıyla yapılmak istenen
düzenlemeyi olumlu karşılıyoruz.
Değerli milletvekilleri, genel sağlık
sigortasındaki başarısızlığı, salt sistemin
karmaşıklığına, sağlık primi ödeme
alışkanlığının olmamasına bağlamak
olayı tam doğru olarak teşhis edememektir. Sorun, ekonomiktir.
Bakınız, 2015 yılının
Aralık ayı itibarıyla 4/A kapsamındaki zorunlu
sigortalı sayısı 19 milyon 53 bin iken tam bir yıl sonra
yani Kasım 2016 itibarıyla bu sayı 18 milyon 856 bine
düşmüştür. Bir yılda zorunlu sigortalı
sayısındaki azalma tamı tamına 197.248dir. Bunun
anlamı, yılda 200 bin kişinin muhtaç hâle geldiğidir.
Yılda ortalama 700 bin kişiye istihdam sağlaması hâlinde
işsizliğin artmayacağı bir ekonomide, ilave 200 bine
yakın kişinin istihdamdan düşmesi, üzerinde önemle
durulması gereken ciddi bir ekonomik problemdir.
Nüfusumuz 2016 yılında bir önceki
yıla göre yüzde 1,6 oranında artmıştır. Bu
artış, aktif nüfusun 300 binden fazla artması demektir. Normal
şartlarda 700 bin kişiye istihdam yaratması hâlinde
işsizliğin artmayacağı varsayıldığında,
istihdamdaki azalma ve aktif nüfusun artması birlikte
değerlendirildiğinde, istihdam bakımından ekonominin ciddi
sıkıntı içinde olduğu açıktır. Nitekim, bu
sıkıntının bir neticesi olarak, işsizlik tarihî rekor
kırarak Kasım 2016 itibarıyla yüzde 12,1 oranına
yükselmiştir. Genç nüfusun işsizlik oranı ise 3,5 puan artarak
yüzde 22,6ya yükselmiştir. Vergi borçlarını, prim
borçlarını ne kadar yapılandırırsak
yapılandıralım, varlık barışı yasası
çıkaralım, ekonomi canlanmadığı sürece,
işsizliği azaltmadığımız müddetçe, yapılacak
düzenlemelerin bir anlamı olmayacaktır.
Değerli milletvekilleri, 4/B kapsamında
yani esnaf ve sanatkârlar ve diğer bağımsız
çalışanlar, tarımda kendi adına ve hesabına
çalışanlar bakımından olaya baktığımızda,
Aralık 2015 tarihi itibarıyla sayısı 2 milyon 833 bin iken,
on iki ay yani bir tam yıl sonra, Kasım 2016 itibarıyla bu
sayı 2 milyon 706 bine düşmüştür. Yani 2016
yılının başından Kasım 2016 ayına kadar
geçen on iki aylık süre içerisinde 126.426 kişi, esnaf ve sanatkâr olarak,
çiftçi olarak sistemden çıkmıştır. Bugün mazotun litre
fiyatı 4,5 TLnin üzerindedir, böyle bir ortamda çiftçilik yapmak kolay
değildir. Hiç kimsenin, asgari şartlarda gelir elde etmesi hâlinde
dahi, esnaflığı, sanatkârlığı, çiftçiliği
bırakmayacağı açıktır. Geçen bir yıl içerisinde
kendi adına çalışan tam 126 bin küsur kişinin işini
bırakması demek, her bir esnaf, her bir sanatkâr, her bir çiftçi
ailesi -eşi ve çocukları hesabıyla ortalama 4le çarparsak
toplam 500 binin üzerinde kişi yani yarım milyon kişi- gelirden,
geçimden yoksun hâle gelmiştir.
Tabii ki esnafın, sanatkârın, çiftçinin
işini bırakmasının sebepleri vardır. Bugün
itibarıyla dolar 3,62 TLdir, avro 3,84 TLdir. Kasım 2016
itibarıyla işsizlik yüzde 12,1dir, enflasyon yüzde 10lara yaklaşmıştır.
Mazot, benzin, gaz, gübre, yem fiyatları fevkalade yükselmiştir.
Böyle bir ortamda esnafın iş yapması, sanatkârın, çiftçinin
işini devam ettirmesi mümkün olamamıştır. AKP kabul eder
etmez, acı da olsa bir gerçek var ki esnaf, çiftçi güç durumdadır.
Bir yıllık süre içerisinde tam 1 milyon kişinin işini terk
etmesi de bunun göstergesidir.
Değerli milletvekilleri, bugün
BAĞ-KURlunun en düşük aylık prim miktarı 613 lira 23
kuruştur. Çiftçi BAĞ-KURlunun en düşük aylık prim
miktarı 490 lira 59 kuruştur. BAĞ-KURlunun büyük bir kesimi 5
puanlık prim indirimden yararlanamamaktadır, zira yararlanma
şartları ağırdır. Ortalama olarak üç beş ay
önceki prim tahsilatı yüzde 50ler mertebesindeyken bugün bu oran 10-15
puan gerilemiştir. Böyle olunca da, kepenk kapatma, işini terk etme
devam etmektedir. Artan girdi fiyatları nedeniyle çiftçi
tarlasını süremez hâle gelmiştir. Böyle olunca kepenk kapatan,
işini terk edenler bakımından Ahilik Sandığı da
bir huzur getirmeyecektir. İflas ettikten sonra üç beş kuruş
yardım yapmak değil, maharet, iflas etmeden, kepenk kapatmadan önce
esnafın, çiftçinin, sanatkârın yaşamasını
sağlamaktır.
Değerli milletvekilleri, bir başka konu
4/C kapsamında sayılan kamu görevlisi sayısıdır. 15
Temmuz darbe girişimi öncesinde Haziran 2016da 3 milyon 83 bin
civarındayken Kasım 2016da bu sayı 2 milyon 985 bin
civarına gerilemiştir. Azalma 97.766dır. Bunlara son kararlarla
atılanlar da dâhil edildiğinde azalma kamu görevlilerinde 100 bini
geçmiştir. 100 bin kamu görevlisinin azalması ortalama 300-400 bin
nüfus demektir.
AKPnin iktidar olduğu 2002 yılından
sonra 2007 yılına kadar geçen süre içerisinde, özellikle de özel
hastanelerin vatandaşın hizmetine sunulması, isteyenin
istediği -kamu, özel- hastanede tedavi olabilmesinin yolunun açılması
ve ilk başta vatandaşın ilave ücret ödememesi sağlık
hizmetlerine ulaşımda bir rahatlama sağlanmıştır.
Nitekim, bu rahatlamanın bir neticesi de 2007 seçimlerinde seçim sandığına
AKP açısından müspet yansımıştır.
2007 yılından sonraki süreçte özel hastanelere
ilave ücret uygulamasına geçilmiştir. 2008 yılında yüzde 30
oranında ilave ücret alan özel hastanelerin ilave ücret oranı 2009
yılında yüzde 70e, 2012 başlarında yüzde 90a
çıkarılmıştır. Mayıs 2013 tarihinden itibaren de
özel hastanelerde yüzde 200 oranında ilave ücret alınabilmektedir.
Bir örnek vermek gerekirse, özel hastanede paket veya diğer şekilde
muayene ve tedavi masrafı toplamı 100 TL tutan bir hasta 200 TL ilave
ücret verecektir. Bunlardan vatandaşın reçeteden kaynaklanan
katkı payları ve ilave ödemeleri müstesnadır. Özel hastanelerde
dar gelirlinin muayene olması ortadan kalkmıştır. Genel
sağlık sigortası priminin 53 TLye düşmesi ilave ücret
ödenmesini engellemeyecektir. Bu sebeple, primin azalması
vatandaşın derdine yeterince çare olmayacaktır.
Değerli milletvekilleri, bir başka konu:
Tıp fakültesinde döner sermaye ve tam gün uygulamalarının bir
neticesi olarak, birçok yetişmiş öğretim üyesi istifa etmek,
emekli olmak zorunda kalmıştır. Bugün, yetişmiş birçok
öğretim üyesi açtıkları muayenehanelerde hasta muayene etmekle
beraber, özellikle de cerrahi müdahaleyi gerektiren durumlarda parça
başı anlaştıkları özel hastanelerde
yaptıkları cerrahi müdahaleler nedeniyle önemli miktarlarda ücret talep
ettikleri de bir başka gerçektir.
Burada özel hastane ve öğretim üyelerini
suçlamak gibi bir kastım asla yoktur. Zira, bir doktorun, özellikle de
uzmanlığa, öğretim üyeliğine yükselmesinde geçirdiği
zor aşamaları bilen bir kişi olarak, kolay yetişmediğini
biliyorum. Olay, sorun, kolay yetişmeyen bu meslek grubunun ayda 3-5 bin
lira döner sermayeye mahkûm edilmesindedir. Gerek sigortalı olarak gerek
BAĞ-KURlu ve çiftçi olarak gerek kamu görevlisi olarak gerekse nüfustaki
artış nedeniyle bir yılda istihdamdaki azalma 500 bine
yakındır. Aktif nüfustaki artış 320 bindir. Böyle bir
ekonomik tablo karşısında genel sağlık sigortası
primini ne kadar düşürürseniz düşürün beklenen başarı
sağlanamayacaktır.
Çözüm ekonominin
canlandırılmasındadır; çözüm çok
çalışmadadır; çözüm israfı önlemededir; her şeyden
önce de haktan, hukuktan ve adaletten yana olmaktır; çözüm
sigortalının, BAĞ-KURlunun işini kaybetmesinin
önlenmesindedir diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tor.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sayın Garo Paylan konuşacak.
Buyurun Sayın Paylan.
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aylardır Plan ve Bütçe Komisyonu olarak ve
Genel Kurul olarak arkadaşlar, büyük oranda ne yapıyoruz? Ekonomiyi
canlandırma tedbirlerini konuşuyoruz. Ne yapıyoruz? Vergi
yapılandırmasını konuşuyoruz. Defalarca vergi
yapılandırmasını konuştuk. Çiftçinin, esnafın
borçlarının yapılandırılmasıyla ilgili önerileri
konuşuyoruz. Kredi yapılandırmasını konuşuyoruz
ve yeni kredileri teminatsız açmayı öneriyoruz; esnafa, zanaatkâra
faizsiz kredi vermeyi öneriyoruz.
Bütün bunları yapıyoruz, yapıyoruz da
ne oluyor? Bakın, yaklaşık sekiz aydır hep
yapılandırma, Kredi vereceğiz. diyoruz, Ekonomiye can
vermeye çalışıyoruz. diyoruz; sonucu ne? Ekonomi
canlanmıyor.
Bakın, ben hafta sonu -ciddi- pek çok bölgede
esnafları gezdim. Esnaflar diyor ki: İş yapamıyoruz, benim
borcumu yapılandırsan ne olacak; bugün borcumu sileceksin, yarın
gine o borç çıkacak karşıma. Sıfır faiz desen ne
olacak; borcun anasını ödeyemiyorum ki danasını ödeyeyim.
O çerçevede arkadaşlar, bütün bunlar sonuç vermiyor.
Bakın, sanayicilere gittik. Sanayiciler
Kapasite kullanım oranlarımız son derece düşük. diyor,
Bize İşçi alın. diyorlar, biz mevcut işçiyi
çalıştıramıyoruz. diyor, Geçmişte mesai
yaptırıyorduk işçiye, işçi alıyorduk; şimdi
mevcut işçiye iş veremiyoruz, kapasite kullanım
oranlarımız düşük. diyor. Şimdi, demek ki bu yöntem
işe yaramıyor arkadaşlar yani esnafın borcunu silme
meselesi işe yaramıyor çünkü bakın -ben de esnaflık
yaptım- esnaf vergisini ne zaman düzenli öder?
Çalıştığı zaman. Piyasa çalışıyorsa,
dükkânı çalışıyorsa öder, hiç gözüne gelmez vergisi, borcu,
öder çünkü iş dönüyordur, çarklar dönüyordur. Çark durunca kira da gözüne
gelir, işçi parası da gözüne gelir, vergi de gözüne gelir ve
ödeyemez. Önemli olan çarkları çevirmek. Siz çarkları çevirmek için
ne düşünüyorsunuz? Niye bu çarklar dönmüyor? diye düşünüyor
musunuz? Çarklar niye dönmüyor, biliyor musunuz arkadaşlar? Bakın,
şubat ayı Tüketici Güven Endeksi açıklandı. Şubat
ayı Tüketici Güven Endeksi 65i gösteriyor. Yani 2009dan beri en
düşük seviyeyi gösteriyor, 2009un bile altında. Bu ne demek?
Tüketici güvenmiyor. Tüketici güvenmezse harcama yapmaz, esnafın
çarkı dönmez, sanayici, esnaf talep etmediği için üretemez.
Demek ki bu yolla çarklar dönmüyor, dönmeyecek. Ne
yapacağız? Sosyal politikalara bakacağız ve sosyal
psikolojiye yani bu işin psikolojik boyutuna, sosyolojik boyutuna
bakacağız. Bunda da ne görüyoruz arkadaşlar? Bakın, ekonomi
ne ister? Güven ister. Yerli, bir sefer, Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşları güven ister, ekonomiye güvenecek. Bu güven yerlerde
sürünüyor. Yabancı yatırımcı için de siz KDVyi
sıfıra indirdiniz ama yabancı da güvenli ülke ister, demokratik
bir ülke ister, demokrasi yolunda olan bir ülke ister ve bu yolda olan bir
ülkeye de yatırım yapıyordu; KDVyi sıfırlamanıza
gerek yoktu, KDVyi sıfırlamadan da gelip ev alıyordu,
yatırım yapıyordu. Oysa, bugün Batılı
yatırımcılar arkasına bakmadan gidiyorlar.
İhtiyacımız olan şey,
arkadaşlar, olağanüstü hâlin kaldırılmasıdır.
Olağanüstü hâli kaldırmaya var mısınız? Ekonominin
canlanması için olağanüstü hâli kaldırmamız gerekiyor.
Basının özgürlüğüdür. Bakın, basının özgür
olduğu bir ülkede insanlar da özgürdür. Basını
özgürleştirirsek hiç merak etmeyin, ekonomi canlanır çünkü insanlar
kendilerinin ifade edilmiş olduğunu görür, derdinin basına
yansıdığını görür.
Değerli arkadaşlar, aynı zamanda
demokratik bir iklimi geliştirmekle ekonomi canlanır çünkü demokratik
bir iklim gelişirse herkesin ekonomiye karşı güveni olur.
İhtiyacımız olan, çoğulcu bir anayasayı tartışmaktır,
böyle, tek adamın anayasalarını değil. Bütün bu yollara
girersek ekonomi canlanır. Ama, maalesef, Hükûmet bu yolda değil;
yalnızca yapılandırmayla, esnafın borcunu ertelemeyle
ekonominin canlanacağını düşünüyor ama olmuyor.
Sayın Bakan, pek çok tedbir aldınız.
Size Plan Bütçe Komisyonunda da rica ettim. Kanun hükmünde kararnameyle, 300
maddeyle yaklaşık, pek çok maddeyle tedbirler aldınız. Plan
Bütçe Komisyonunda yapılandırmalar yaptık. Dedim ki: Bir brifing
verin. Plan Bütçe Komisyonunda bunu yapmadınız,
programınız varmış Avrupada; bari şu Meclis Genel
Kuruluna bir yapın. Ya, bu kadar madde yaptınız, bu kadar
yapılandırma yaptınız, borçları ertelediniz,
borçları sildiniz; ya, bu bütçe ne olacak? Tek bir çıpamız
kaldı. Mali disiplin, değil mi? Tek bir çıpa kaldı. Bence
10 milyarlarca liralık bir delik gözüküyor. Bu delik ne kadar olacak? Bir
bilgilendirin. Bu kadar kanun hükmünde kararname çıktı, bunların
etkileri ne olacak, etki analizleri ne olacak? Siz gittikten sonra Plan Bütçe
Komisyonu çok daha kötü hâle gitti, bakanlarımız geldi Ya, orada
yazıyor, baksanıza. dedi. Vallahi siz kalın Plan Bütçe
Komisyonunda ama buraya da bilgi verin bence.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Bana mı söylüyorsun?
GARO PAYLAN (Devamla) Ben Sayın Bakana
söylüyorum.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Ha, Sayın Bakan.
GARO PAYLAN (Devamla) Sayın Bakanın
kalmasıyla biraz daha tartışabiliyorduk ama daha sonra çok daha
kötü oldu, bakanlarımız hiçbir bilgi vermeden ve Sayın
Başkanımız orada maalesef inisiyatif almayarak çok kötü
şartlarda bu maddeler geçti ve yasama kalitesi yok Sayın Bakan. Bir
brifing vermenizi bekliyoruz bu anlamda.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Ben mi inisiyatif almadım?
GARO PAYLAN (Devamla) Evet, siz de inisiyatif
almadınız.
BAŞKAN Karşılıklı
konuşmayalım lütfen.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın Başkanım,
sataşma var.
BAŞKAN Sataşmadan söz istersiniz, ben
size veririm sözü, konuşursunuz.
GARO PAYLAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, ekonomi güven ister, yabancı için de güvenli ülke
olmasını ister. Bakın, ülkemiz şu anda savaş
hâlindedir yani Türk Silahlı Kuvvetleri şu anda Suriyede El Babda
savaş hâlindedir. Askerlerimizi kaybediyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanı El Babdan daha
aşağıya gitmeyeceğimizi söylemişti yaklaşık
bir ay önce. İyi, hiç yoksa, herhâlde, bir aklıselime geldi nihayet
demiştik. Bundan bir hafta sonra hemen Hayır, biz Rakkaya
yürüyeceğiz. dedi. Acaba o bir hafta içinde onu Rakkaya yürümeye kim
ikna etti, hangi şartlar ikna etti?
Bakın, Amerika Birleşik Devletleri-Rusya
denkleminde, ki ikisi de orada aktörler, iki büyük güç, savaşacak asker
arıyorlar; tıpkı Korede olduğu gibi, tıpkı
başka savaşlarda gariban halkların askerlerinin öldürüldüğü
gibi burada da savaşacak asker arıyorlar. IŞİDin
Rakkadaki merkezine Türk Silahlı Kuvvetlerinin gitmesi konusunda
pazarlıklar yürüyor. Türkiye ne zaman Rusyaya yanaşsa Amerika itiraz
ediyor ve tersinden, Türkiye Amerikaya yanaşsa Rusya itiraz ediyor ve
tırnak içinde- Kürt kartını kullanmaya
çalışıyor. Bütün bu iki süper gücün de bu kartı -tırnak
içinde söylüyorum- kullanmaması için, Türkiye Sizler ne istiyorsanız
ben o tavizi vermeye hazırım. diyor; İncirliki mi kullanmak
istiyorsun? Hazır. On binlerce Türk Silahlı Kuvvetleri askeri
savaşacak mı? Hazır. Bütün Türk Silahlı Kuvvetleri
birlikleri, uçakları, tankları hazır mı? Hazır. Bütün
bu tavizleri vermeye hazırız. Ne için? Kürt halkı, diğer
halklarla birlikte özerk bir yapılanma içinde, demokratik bir Suriye
içinde yaşamasın diye. Çünkü, Suriye demokratik olursa, Suriyede
özerk yapılanmalar olursa, Suriye demokratik bir federasyon olursa bunun
Türkiyeye de yansıyacağını biliyor; çünkü, çoğulcu,
demokratik bir Suriyenin yanında böyle tekçi bir Türkiye'nin
kalamayacağını çok iyi biliyor. Bu anlamda Suriyedeki bu
demokrasi yolunda yürüme isteğinde olanları boğmaya
çalışıyor. Bunun için ne yapıyor? Üç yıl önce rejimi
boğmak için Suriyedeki yangına benzin döken anlayış,
mezhepçi anlayış duvara çarpmıştı; şimdi,
milliyetçi bir koalisyonla oraya dalıyor ve diyor ki: Ben Kürte orada
bir çadır bile kurdurmam. Bunun için de üç yıl önce kanlı bıçaklı
olduğu, daha geçen yıla kadar kanlı bıçaklı
olduğu rejimle bile arka kapılar ardında -aldığımız
haberlere göre- iş birliği yapma arayışlarına
girişiyor, Rusyayla iş birliği yapma
arayışlarına girişiyor, Trump yönetimiyle iş
birliği yapma arayışına girişiyor. Ne için?
Bakın, on binlerce askerimizi Rakka çöllerine sürmeye
kalkacaksınız. Bunun riskleri nelerdir arkadaşlar? Binlerce
askerimizi kaybedebiliriz. Bunun riskleri nelerdir? IŞİD, köşeye
sıkıştığını anlayınca Türkiye'de pek
çok provokasyonlar ve terör eylemleri yapabilir, Rakka
bataklığına saplanabiliriz ve bununla beraber pek çok iç
provokasyonla ve Amerikanın, Rusyanın ve rejimin pek çok
provokasyonuyla karşı karşıya kalabiliriz, hatta
İranın pek çok provokasyonuyla karşı karşıya
kalabiliriz. Peki, bütün bu riskler varken Türkiye Büyük Millet Meclisi ne
yapıyor? Hiçbir şey yapmıyor çünkü neden? AKP, CHP, MHP bir
fezlekeye evet oyu verdi, Ey Recep Tayyip Erdoğan, sen Suriyeye ne
operasyon yaparsan yap biz sana yetki veriyoruz. dedi.
Bakın, eski Genelkurmay Başkanı çok
önemli bir laf etmişti: Yüz yıl önce de Enver Paşaya böyle
yetkiler vermiştik, ülkeyi duman etti. Tek adama bu yetkiler verilmez.
demişti. Şimdi, yine tek adama bu yetkiyi veriyoruz ama Meclis hiçbir
şey yapmıyor. Gelin, bu konuyu ele alalım arkadaşlar.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Paylan.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğlu konuşacak.
Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 456 sıra sayılı torba Yasa Teklifinin
ikinci bölümü üzerinde grubum adına konuşmak üzere söz aldım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu bölümde değişik kanunlarla ilgili
düzenlemeler yapılıyor: İşsizlik ödeneği alan esnafa
genel sağlık sigortası veriliyor, Türk
vatandaşlarının Türk vatandaşı olmayan Türk soylu aile
fertlerine genel sağlık sigortası, kayıt
dışı işçi çalıştıranlara Teşviklerden
yararlanılamayacak. hükmü; SGK kira alacaklarını
gayrimenkullerle tahsil edebilecek, genel sağlık sigortası
borçları yeniden hesaplanarak azaltılacak, ceza faizleri silinecek
vesair; böyle giden maddeler var.
Değerli arkadaşlarım, bu bir torba
yasa. Gerçekten, torba kelimesi yeni icat edildi, birkaç senelik bir iş.
Bu yasayı, bu düzenlemeyi bu kelimeye uygun bir şekilde yaptık.
Arkadaşlarımız ifade ettiler; Sayın Bakan, önce grup
başkan vekilinin bir teklifi şeklinde geldi, sonra tasarı oldu,
sonra ikisi çekildi, başka bir şey yapıldı, sonra
Sayın Maliye Bakanı terk etti Komisyonu, başka bakanlar
geldiler; ne etki değerlendirmesi ne cümlelerin düzeltilmesi ne
milletvekillerine bunların ne anlama geldiğine dair bir bilgi
verildi. Böyle yasa yapılmaz değerli arkadaşlar. Türkiye Büyük
Millet Meclisi bir yasa yapacaksa, bir ihtiyaç varsa, Hükûmet de teklif etse
ilgili sivil toplum örgütleriyle oturulur, konuşulur, komisyona gelene
kadar olgunlaştırılır, komisyonda ilgili siyasi partiler
gerekli katkıları sağlarlar ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulunda ciddi bir şekilde bu konular konuşularak,
tartışılarak yasa çıkarılır; maalesef bunu
yapmıyoruz. Bunun yerine ne yapıyoruz? Bir panik havası
şeklinde, özellikle 1 Kasım seçimlerinden sonra ekonominin ve her
şeyin ters gitmesi üzerine bir panik havasıyla, gelişigüzel,
Şunu yapsak acaba bohça yama tutar mı, bunu yapsak acaba bohça yama
tutar mı? tarzında teklifler geliyor ve bunları
konuşuyoruz ama her yamadan sonra bohça yine lime lime dökülüyor.
Değerli arkadaşlarım, şimdi gelen ve daha evvel
konuştuğumuz özellikle bu borçların silinmesi, tekrar tekrar
silinmesi, tekrar yapılandırmalar, aflar, geniş şekildeki
teşvikler, bütün bunlara baktığımızda görülen şey
bu.
Adalet ve Kalkınma Partisi uygulamış
olduğu ekonomik politikalar sonucunda toplumun bütün kesimleri; işçisi,
memuru, esnafı, iş adamları, kim aklınıza
gelebiliyorsa, toplumun bütün kesimleri sıkıntı hâlinde ve
haklı olarak bu gelen maddelerde bu sıkıntıları
azaltacak birtakım tedbirler alıyoruz. Bakın, 11 defa borç
alacakları yapılandırıldı; şu anda, daha önce
yapılandırılan bir konuda yeniden yapılandırma
yapılıyor. Bunun anlamı değerli arkadaşlarım, bu
Hükûmet ekonomiyi yönetemiyor; aslında, elimizdeki rakamlar da bunu çok
açık bir şekilde ortaya koyuyor değerli arkadaşlar. Bunun
temel sebebi sadece ekonomik de değil, demokrasiyle ilgili, hukuk
devletiyle ilgili açıklarımız da önemlidir ama şu 3 rakam
bile bu Hükûmetin uygulamış olduğu ekonomik politikaların
çöktüğünü gösteriyor.
Sayın Bakanım, rakamlarla ilgili
konuşurken gerçekten tereddüt içindeyiz çünkü bu rakamları defalarca,
tekrar tekrar yenilediniz. Şu şekildeydi, doğru değildi;
tasarruflarımız şöyleydi, şimdi böyledir; millî gelirimiz
şu kadardı, şimdi böyledir. diye. O nedenle, verdiğimiz
rakamlar konusunda tereddütler olursa bu bizim suçumuz değil, Sayın
Hükûmetin suçudur.
Siz Hükûmete geldiğinizden bugüne 2,5 trilyon
doların üzerinde kaynak kullandınız yani vergi
topladınız, borç aldınız, özelleştirme
yaptınız on beş senede. Ne oldu ondan sonra değerli arkadaşlarım
çok övündüğünüz ekonomi sonucunda? Faizleri ödediniz işte 700 milyar
ve 386 milyarlık da bir yatırım gözüküyor değerli
arkadaşlarım. Yani, bu kadar övündüğünüz, ettiğiniz
şeyin sonucunda geldiğimiz nokta bu değerli arkadaşlarım.
Aslında, işte, sicil affıyla, vergi affıyla, prim
affıyla, kredi affıyla, affın affıyla, diğer
konuların affıyla yapmaya çalıştığınız
ya da bunların gösterdiği tablo bu maalesef.
Bu tablodan nasıl çıkılır
değerli arkadaşlarım? Niye bu noktaya geldik? Bu soruyu hiçbir
şekilde Hükûmet sormuyor. Şu anda zaten Hükûmetin yönelimi bunlarla
ilgili değil, varsa yoksa Türk tipi başkanlıkla ilgileniyoruz.
Değerli arkadaşlarımız,
paramız yok diyoruz, tasarrufumuz yok. Zenginleşmemiz gerekiyor bütün
bunların düzelebilmesi için. Nasıl zenginleşeceğiz? Ne
yapacağız da zenginleşeceğiz? Üreteceğiz ve
satacağız. Bakıyoruz ürettiklerimize,
sattıklarımıza, aldıklarımıza, arada müthiş
bir dış ticaret açığımız var, müthiş bir
cari açık var; rakamlara girmiyorum. Maalesef rekabet edebilen,
ürettiğinin katma değeri olan, bunları pazarlayabilen bir ülke
olmaktan çok çok uzağız ve giderek de uzaklaşıyoruz.
Diğer politikalar da tabii
Yatırım
yapılacak, bu yatırımın ortamı sağlanacak. Biraz
evvel konuşan arkadaşımız psikolojiden söz etti. Evet,
psikoloji de son derece önemli. Bunun için ülkede gerçekten
tartışılmayacak bir demokrasiniz olacak, tartışılmayacak
bir hukuk devletiniz olacak. Bir iş olduğu zaman, başına
bir iş geldiğinde insanlar öngörebilmeli, Ne olacak, bunun sonucunda
ben neyle karşı karşıya kalacağım? bunu
öngörebilmeli. Şöyle bir şey öngörüyorlar tüccarlarımız,
esnaflarımız: Ya, ödemeyeyim bu vergiyi, zaten
sıkıntıdayım, nasıl olsa bir af çıkacak. Hükûmet
de hiç onları mahcup etmiyor değerli arkadaşlarım.
Bunun sonucunda aslında 2017 yılı
bütçesini çoktan deldik, mali disiplin dediğimiz çıpa çoktan
ortadan kalktı değerli arkadaşlarım.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
genel ekonomik tablo bu ama Hükûmetin şu andaki meşgul olduğu
konu bunlar değil. Evet, ekonomi iyi gitmiyor, savaştayız,
sıkıntılar var, demokrasimiz problem, darbeyle karşı
karşıya kaldık ama merak etmeyin, başkanlık sistemi
gelecek, bütün bunlar bitecek. deniliyor değerli arkadaşlar.
Peki, biz de soruyoruz: Aslında fiilî bir
başkanlık sistemi uyguluyorsunuz Anayasaya rağmen. Sayın
Cumhurbaşkanının, Sayın Erdoğanın 2014te
Cumhurbaşkanı seçildiği bugünden -özellikle bugünden- itibaren,
özellikle de 15 Temmuzdan sonra, OHAL ilan edildikten sonra, zaten siz fiilî
bir başkanlık sistemini uyguluyorsunuz. OHALle ilgili
olmamasına rağmen, çok sayıda düzenlemeyi, zaten Meclisi devre
dışı bırakarak kanun hükmündeki kararnamelerle yaptınız
değerli arkadaşlarım. Zaten Türkiye Büyük Millet Meclisi büyük
ölçüde devre dışı bırakılmış
durumdadır.
Peki, şimdi size soruyorum ve vatandaş da
soruyor: Eğer başkanlık sistemi gelirse, evet denilirse bugün
yapamadığınız ne var da yapacaksınız ya da
yaptığınız ne var da yapmayacaksınız da Türkiye'nin
ekonomisi düzelecek? Bu konuyla ilgili bugüne kadar açıklanmış
bir şey yok. Bunun yerine, toplumu gererek, kutuplaştırarak,
hayır diyecek olan vatandaşları terörle ilişkilendirerek
bir kampanya yürütülmeye başlandı.
Değerli arkadaşlarım, Sayın
Cumhurbaşkanının kampanyaya başlarken söylemiş
olduğu cümle şuydu: Hayır diyenler 15 Temmuzun
yanındadır. Sayın Başbakan, buna benzer belki de 10 defa
konuşma yaptı. Bu Hükûmetin bakanları, Türkiyeyi, evet ya da
hayır oyu kullanacakları, halkımızı tehdit edecek
şekilde Evet çıkarsa terör bitecek. diye laflar edebildiler.
Yanlış yapıyorsunuz değerli
arkadaşlarım. Aslında, oy kullanacak olan insanlar, bu iki
seneden beri uygulanan fiilî durumun eğer evet çıkarsa
resmîleşeceğini biliyor ama siz, insanların bunları
bilmesini istemiyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, ben epey
zamandan beri siyaset yapıyorum, ilk bu Türkiye Büyük Millet Meclisine
geldiğimde bu kürsülerde siyasetçiler birbirlerini Yalan söylüyorsun.
falan diye suçlamazlardı, daha çok Doğru değil, doğru
söylemiyorsun. diye birbirlerine laf atarlardı ama şu anda yalan
söylemek, herhâlde Yalan söylüyorsun. diye ben birisini itham etsem burada,
mahkemeye verse Bunlar siyasette olur. noktaya gelmiş. Yalan söylüyoruz
değerli arkadaşlarım, yalan söylüyorsunuz, Hükûmet yalan
söylüyor, yalan söylemeye de devam ediyoruz maalesef.
Şimdi, diyorsunuz ki: Hayır oyu
verenler, hayır diyenler 15 Temmuzun yanında. Değil
değerli arkadaşlarım, aslında 15 Temmuz sizin eserinizdir,
bu cemaat sizin eserinizdir. Bu cemaat sizin
yanlışlarınızdan dolayı 15 Temmuza Türkiyeyi
taşıdı ve bütün bunlar oldu. Bakın, bu olduktan sonra OHAL
istediniz, OHAL ilan edildi ve Türkiyeyi OHALle beraber yönetiyorsunuz. 100
binin üzerinde insan görevinden alındı, ihraç edildi; 30 binin
üzerinde insan şu anda tutuklu ama dün Sayın Başbakanın
ifade ettiği gibi, hangisi kuru, hangisi yaş belli değil. Ve en
önemlisi, değerli arkadaşlarım, bu 15 Temmuzun siyasi ayağı
yok. Bu siyasi ayak burada değerli arkadaşlarım; Bakanlar
Kurulunda, belediyelerde bu siyasi ayak değerli arkadaşlarım. 15
Temmuz aslında sizsiniz yani sizsiniz 15 Temmuz.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) CHP, CHP.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Eğer 15
Temmuz soruşturmaları siyasi ayağa gelmezse, AKPye gelmezse
yaptığınız her şey yalan olacaktır. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bekaroğlu.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş, buyurun.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Siz Yalan söylemeyin.
dediniz, kendiniz söylediniz.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Sizsiniz.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Çelişkiye
düştünüz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Kaç tane var,
gelin anlatın.
BAŞKAN Sayın Bekaroğlu
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Kaç tane var,
gelin anlatın.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Eleştirdiğiniz
şeyi yaptınız, olmadı Sayın Vekil.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Gelin buraya, kaç
tane milletvekiliniz bunlarla konuştu
BAŞKAN Sayın Bekaroğlu
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) -
kaç tane
bakanınız bunlarla konuştu
BAŞKAN Sayın Bekaroğlu, süreniz
bitti, lütfen
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) -
kaç tane belediye
başkanınız bunlara arsaları dağıttı, gelin
burada anlatın.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Eleştirdiğiniz
şeyi yaptınız.
BAŞKAN Sayın Bekaroğlu, lütfen
yerinize geçer misiniz?
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Yalan
söylemiyorum, doğrunun ta kendisini söylüyorum ve bu doğru sizi
rahatsız ediyor. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Muş, sizi dinliyorum.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, Sayın Bekaroğlunun bize yönelttiği iddiaların
hiçbirini kabul etmiyoruz. Kendisi yalan söylüyor olabilir ama biz yalan
söylemiyoruz. Ben burada Türkiyede yapılan bütün her şeyin
meşru ve anayasal sınırlar içerisinde
yapıldığını ifade etmek durumundayım. Kendisi
iddialarını çıkıp anlatabilir, millete bunları
anlatabilir. Nihayetinde kararı verecek olan millettir. Elinden tutan yok
kendisinin.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Çam
MEHMET MUŞ (İstanbul) Grup başkan
vekili mi Sayın Çam?
BAŞKAN Vekâleti var.
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın grup başkan
vekili, konuşmacımız Sayın Bekaroğlunu açık ve
aleni bir şekilde yalancılıkla suçlamıştır.
BAŞKAN Ama Bekaroğlu da onlara Yalan
söylüyorsunuz. dedi.
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan,
görüşlere katılmayabilir, bunu dile getirebilir ama Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyesi bir milletvekili arkadaşımızı
yalancılıkla suçlamak hiç kimsenin haddi değildir.
BAŞKAN Sayın Çam, aynı
şekilde, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyesi olan ve grubunuzun üyesi olan
bir milletvekili de Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna Yalan
söylüyorsunuz. dedi. Bunlar karşılıklı oldu, lütfen.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Kendisi Yalan
söylüyor. dedi.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Bir
kişiyi itham etmedim ben.
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan,
direkt milletvekilimizi hedef almış bir konuşmadır. Lütfen,
sataşmadan dolayı söz istiyoruz.
BAŞKAN Sataşmadan dolayı size söz
veremeyeceğim çünkü aynı şekilde karşılıklı
ithamlar oldu.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Bir
kişi itham edilmedi Sayın Başkan.
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Hükûmet dedi.
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan,
sizin bu konuda
MEHMET MUŞ (İstanbul) Kendisi söyledi
yalan söylüyoruz diye.
BAŞKAN Grup olarak itham edildiyse grup
başkan vekili olarak cevap verdi Sayın Bekaroğlu.
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan,
milletvekilimizi açıkça yalancılıkla suçladı, nasıl
siz
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, Musa Çam grup başkan vekili mi? Sayın Bekaroğlu
hakkını savunamıyor mu?
BAŞKAN E, aynı şekilde
Bekaroğlu da Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna Yalan
söylüyorsunuz. dedi Sayın Çam.
MUSA ÇAM (İzmir) Olabilirdi, bunu
söyleyebilirdi. Sayın Başkan, fikirlerine katılmayabilir,
görüşlerine katılmayabilir, çıkıp orada konuşur ama
milletvekilimizi yalancılıkla suçlayamaz. Siz Meclis Başkan
Vekili olarak buna göz yumamazsınız.
BAŞKAN Sayın Çam, aynı şekilde
Sayın Bekaroğlu da Görüşlerinize katılmayabilirim ama siz
yalan söylediniz, yalancısınız. dedi, lütfen.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Ben
Yalancısınız. diye bir şey söylemedim Sayın
Başkan.
BAŞKAN Dediniz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Öyle bir
şey yok.
MUSA ÇAM (İzmir) Böyle bir şey
söylemedi.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yalan söylüyorsun.
dedi.
BAŞKAN Bakacağım tutanaklara,
eğer yoksa size söz vereceğim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, Sayın Bekaroğlu kendisi Yalan söylüyorsunuz. dedi.
BAŞKAN Tamam Sayın Muş, tutanaklara
bakacağım.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ben de Kendisi
söyleyebilir, biz söylemiyoruz. dedim.
BAŞKAN Tamam, tutanaklara
bakacağım, ona göre değerlendirme yapacağım.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Malatya Milletvekili Sayın Öznur Çalık konuşacak.
Buyurun Sayın Çalık. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ÖZNUR ÇALIK (Malatya)
Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz ve ekranları
başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde grubum
adına konuşmak üzere söz almış bulunuyorum ve yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biraz evvel
doğrulardan, gerçeklerden ve yalanlardan bahsedildi. 2002 öncesi
Türkiyeden biraz bahsedeceğim, o zaman hangi yalanlarla karşı
karşıya kalındığını herhâlde herkes çok daha
net görecektir.
Anayasamıza göre Türkiye Cumhuriyeti
demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Sosyal devlet ibaresi 1961de
Anayasamıza girmiş ve 1961den bugüne kadar da sosyal devlet
ibaresi Anayasamızın içerisine dercedilmiştir fakat 2002
öncesine kadar sosyal devletin esamesi asla okunmamıştır. Ne
zaman? 3 Kasım 2002den sonra AK PARTİ iktidara gelene kadar sosyal
devletten bahsetmemiz asla söz konusu değildi. Popülist
yaklaşımlarla, süper emeklilik gibi temelsiz vaatlerle, köhnemiş
SSK hastaneleriyle ve maalesef, kötü idarecilikle zayıflatılmıştı.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) O günün koşullarında
onlar da en lüks binalardı. Sanki doktorsuz bir memlekette doğdunuz.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) 2002 yılından
önceki eski Türkiyeye baktığınızda,
insanlarımızın hastane kuyruklarında çile çektiği,
rehin kaldığı; yaşlılarımızın emekli
maaşı kuyruklarından vefat ettiği ve ambulansların
saatler sonra geldiği; finansal ve idari açıdan sürdürülemez ve
batmış bir sosyal güvenlik bütçesi vardı.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Siz başka
bir ülkede mi yaşıyordunuz o zaman?
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Siz oraları hatırlarsınız,
biraz sonra geleceğim, merak etmeyin.
Çürümüş bir yeşil kart sistemi vardı;
engellilerin, yaşlıların evlere hapsolduğu bir Türkiye
vardı; engelli hakkından, yaşlı hakkından,
gençlerimizin hakkından bahsetmek imkânsızdı. Özetle, Türkiyede
sosyal devlet anlayışı asla yoktu.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Şimdi evde kuyruk bekliyorlar, evde; beş ay sonraya
ÖZNUR ÇALIK (Devamla)
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde 2002den itibaren sosyal devleti inşa etmeye
başladık ve uygulamış olduğumuz sosyal politikalarla
da şu ana kadar çok önemli adımlar attık arkadaşlar. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Herhâlde
kadınlara haklar da 2002den sonra mı geldi?
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Hatırlar
mısınız -biraz evvel yalanları gündeme getiren
milletvekilleri de iyi baksın- bu, eski Türkiyenin
fotoğrafıdır. Burası Okmeydanı SSK Hastanesi ve o
dönemin SSK Genel Müdürü aynen şöyle söylüyordu: İşçilerin olduğu
yerlere hastane yaparsanız, nüfus artışı
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Şimdi
gidin, aynı durumda, acilde 400 kişi var.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
Şimdi de aynı durumda, aynı.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın Çalık
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Arkadaşlar, sakin olun!
BAŞKAN Sayın Çalık, bir
dakikanızı rica ediyorum.
Sayın milletvekilleri, bir milletvekili
konuşuyor, bunu dinlemeniz gerekmiyor mu acaba?
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
İlaç almak için kuyruğa bile giremiyorlar çünkü ilaçları SGK
ödemiyor.
BAŞKAN - Söyleyecek sözünüz varsa söz
istersiniz, uygunsa söz veririm. Lütfen, duyamıyorum sayın
milletvekilinin söylediği şeyleri.
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla)
Doğruları söylemiyor da ondan.
BAŞKAN - Daha sonraki taleplerle ilgili bir
değerlendirme yapmam gerekecek. Lütfen
Buyurun Sayın Çalık.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Arkadaşlar, bu sadece
bir tanesi ve o dönemin SSK Genel Müdürü şöyle söylüyordu: Nüfus
artış hızının fazla olduğu yerde tabii ki
hastanelerde kuyruklar olacak. İşçilerin olduğu yere hastane
yaparsanız vaziyet bu olacak. diyen SSK Genel Müdürünün, isterseniz,
internetten ATVde Savaş Ayla yaptığı programları
izleyebilirsiniz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) En son ne zaman
acile gittiniz?
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Ben kim olduğunu
söylemiyorum, siz üstünüze alınabilirsiniz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) En son acile ne
zaman gittiniz?
MUSA ÇAM (İzmir) Hiç alınmıyoruz,
hiç alınmıyoruz, hiç.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Eski Türkiyede özel
hastanelere, devlet hastanelerine, üniversite hastanelerine gidemeyen
yeşil kartlı vatandaşlarımızın hâli
ortaydaydı. Sosyal güvenlik kapsamına dönüp
baktığımızda, arkadaşlar, o gün 65 milyon nüfusumuz
vardı ve 65 milyon nüfusun içerisinde sosyal güvenlik kapsamındaki
insanımız sadece 45 milyondu ve 20 milyon vatandaşımız
sosyal güvenlik sisteminden istifade edemiyordu. Yeşil kartlı
vatandaşlarımızı buraya koyuyorlar ve onlar
bırakın hastaneye, özel hastaneye, üniversite hastanesine, tedavi
olamıyorlardı.
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Üniversite
öğrencilerini SGKlı yaptınız.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Ben eczacıyım, o
dönemi canlı yaşayan insanlardan biriyim.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Bugün
eczacılar ne yapıyor?
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Sosyal güvenlik kapsamı
oranı sadece 69du arkadaşlar.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Üniversite hastaneleri gecelik 100 lira yatak parası alıyor, yatak
parası.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Merak etmeyin,
geleceğim.
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Üniversite
öğrencilerini SGKlı yaptınız.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Şahısların isimlerini vereyim, yatak paralarını
ödeyin.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Arkadaşlar, şimdi,
geldiğimiz doğrular ve gerçek Türkiye burası.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) 18
yaşını doldurmamış çocuklardan yatak parası
alıyorsunuz, isim vereyim, yatak parasını ödeyin.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Arkadaşlar, şu an
nüfusumuz 80 milyona ulaştı ve bu 80 milyonluk nüfusun yüzde
97,5uğunu biz sosyal güvenlik kapsamı içerisine aldık.
AHMET YILDIRIM (Muş) Ya yüzde 12 işsiz
var, yüzde 12 işsiz, nasıl oluyor bu?
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Yüzde 975uğunu
alırken bir tek vatandaşımızın dahi
dışarıda kalmaması için elimizden gelen tüm çabayı
sarf ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Parayla aldınız, parayla.
AHMET YILDIRIM (Muş) Yüzde 12 işsiz var,
kalkmış Yüzde 97 sigortalı. diyor ya.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bravo
Başkanım, sen bize anlat, millete anlat, millet biliyor.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Parayı ödemeden, yatak parası ödemeden muayene olamıyorlar.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Bakın, arkadaşlar,
bu, şu an Türkiyede sosyal güvenlik kapsamındaki
insanlarımızın oranları. Evet, aktif çalışan
olarak 21,5 milyon aktif çalışanımız var, emeklilerimiz 12
milyon, bakmakla mükellef olduklarımız 35 milyon.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) -
İşsiz?
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Toplam 68 milyon
vatandaşımızın sosyal güvenlik kapsamı altında
olduğunu bilin.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
İşsiz kaç kişi?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Niye ikide
bir af çıkarıyorsunuz, ikide bir af?
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Geriye kalan, genel
sağlık sigortası kapsamında 11 milyon
vatandaşımız var ve bunun için, çökmüş olan yeşil kart
sistemini ayağa kaldırdık ve genel sağlık
sigortasını ilan ettik. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Ne kadar
işsiz var, onu da söyle?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul)
İşsizlik rakamı kaç oldu, işsizlik? Bir de
işsizliği anlat.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Arkadaşlar, genel
sağlık sigortasıyla birlikte, şu anda, geliri 590 TLnin
altında olan 7,4 milyon vatandaşımızın genel
sağlık sigortasından istifade etmesi için, özel hastaneden
üniversiteye gitmesi için primlerini biz yatırıyoruz. Toplam 7,4
milyon vatandaşımızın genel sağlık
sigortasından istifade etmeleri için primlerini biz yatırıyoruz.
Bugün çıkaracağımız yasa tam da burada 2,7 milyon
vatandaşımızı ilgilendiriyor. Bu
vatandaşlarımızı direkt olarak ilgilendiren bu yasayla
birlikte genel sağlık sigortasıyla istedikleri hastanelerden
hizmet almalarını sağlayacağız.
Yapmış olduğumuz genel
sağlık sigortasında gelir tespiti istiyorduk, artık gelir
tespiti yapmadan, geliri 590 TLnin üzerinde olan
vatandaşlarımızın primlerini tek bir rakama
bağlıyoruz; 53,9; bundan sonra 2,7 milyon vatandaşımız
54 TL prim ödeyerek istedikleri hastaneye gidecek ve 71 TL, 213 TL, 426 TL prim
ödemeyecek, sadece 54 TL primle istedikleri hastaneye gidecek.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) 10 bin lira
geliri olan da 54 TL ödeyecek; hiç geliri olmayan da 10 bin lira geliri olan
da.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Öyle değil.
Doğruyu söyle.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Aynen öyle.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Arkadaşlar, sosyal
devlet olma anlayışı budur, hastaları hastane
kuyruklarında bekletmek değildir.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Sosyal
devlet katkı parası almaz vatandaşından, eczaneden katkı
payı almaz, yatak parası almaz.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Arkadaşlar, şu
anda sağlığa yapmış olduğumuz
yatırımlar 7 kat artmış ve 111 milyar, hastanelerimizin,
Sağlık Bakanlığımızın bütçesini
artırmış vaziyetteyiz.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Lüks oteller
yapıyorsunuz, doktorsuz oteller.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Arkadaşlar, biraz
evvelki Okmeydanından sonra doğru budur, gerçek budur, hastane
kuyruklarından geldiğimiz Türkiye fotoğrafı da
burasıdır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Ne kadar
sağlıkçı açığı var?
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bunlar sosyal güvenlikte yapmış olduğumuz
reformlar, daha yapmaya devam edeceğiz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) En son ne zaman
acile gittin? Dört gün önce acile gittim ben.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Bugünkü yasada
esnaflarımız için çok önemli düzenlemeler yapıyoruz.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Yoğun bakım yok, yoğun bakım.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Yapmış
olduğumuz bu düzenlemelerde, ilk günden itibaren, onlara can suyu ve kredi
kefalet kooperatifleri aracılığıyla vermiş
olduğumuz destek tam 19 milyara yükselmiş vaziyette ve bunların
faizlerini biz sübvanse ediyoruz. Bütçeden 1,3 milyonluk sübvansiyonu
yapıyoruz.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Suriyelilere verdiğinizi Türk vatandaşlarına niye vermiyorsunuz,
onu anlatın.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Ama eski Türkiye'de
doğru olan bir şey vardı, hatırlar mısınız
bu fotoğrafı: Esnafın, Başbakanlığın önünde,
Başbakanının önüne kasayı fırlattığı
tarih. Ve o günden bugüne eski Türkiye'den
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
Şimdi daha kötü esnaf, daha kötü.
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Daha kötü, daha
kötü; yazar kasası kalmadı esnafın.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Yazar kasa kalmadı,
doğru söylüyorsunuz.
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Atacak yazar
kasası yok.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Ve Başbakan bu
esnafın attığı kasadan sonra çekip gidiyordu. Biz
esnafın bütün sorunlarına kulak veriyoruz arkadaşlar, siz hiç
merak etmeyin, her türlü derdine ilaç oluyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Dükkânını
kapatana para veriyorsunuz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Parayı siz
vermiyorsunuz, esnaf veriyor primi.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Ve Ahilik
Sandığı kuruyoruz. Kurduğumuz fonla da, problem
yaşayan BAĞ-KURlu esnaflarımız -bütün
esnaflarımızla ilgili çıkaracağımız Ahilik
Sandığıyla birlikte oluşan fondan- işsiz
kaldıkları anda, sekiz aydan on aya kadar işsizlik
maaşını biz ödeyeceğiz. Ve sadece yüzde 2lik ödeyecekleri
primle biz işsizlik maaşlarını
karşılayacağız. Biz esnafımızı desteklemeye
devam ediyoruz.
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Süre bitti, süre.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sandık deme
Başkanım, bunlar sandıktan korkar, 11 seçimdir kaybediyorlar,
sandık deme.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) Ve sosyal devlet olma
anlayışıyla birlikte sosyal yardımlarımızı
tam 1,6 milyardan 45 milyara çıkardık değerli arkadaşlar,
sosyal devlet olma anlayışı budur.
Ve Birleşmiş Milletler İnsani
Gelişmişlik Endeksinde orta gelişmişlik insani
seviyesinden, yüksek gelişmişlik insani seviyesine çıktık.
Bu, neyle oldu arkadaşlar? Güçlü ekonomiyle oldu, uygulanan güçlü sosyal
politikalarla oldu.
Ve güçlü Türkiye için biz diyoruz ki: Tek millet
için, tek bayrak için, tek vatan için, kararımız evet diyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Tek adam için
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) -
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine sonuna kadar devam
edeceğiz ve bilin ki, bu yapılan çalışmaların
tamamı milletimiz içindir.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Evet, bravo
Başkanım! Görsünler, görsünler!
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Bu cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemi
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Evet, tek adam
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul)
Azerbaycana, Azerbaycana
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Evet, tabii ki evet.
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Tabii ki Evet. diyoruz.
Bundan sonra herkes için Evet. diyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZNUR ÇALIK (Devamla) - Engelli kardeşlerimiz
için de tabii ki Evet. diyoruz, tabii ki Evet. diyoruz, sonuna kadar
Evet. diyoruz, tüm kalbimizle Evet. diyoruz.
Teklifin milletimize hayırlı, uğurlu
olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Çalık.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Başkanım,
sandıktan da korkuyorlar, sandıktan.
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Çam.
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan,
Sayın Çalık konuşmasında SSK Genel Müdürü, Ben
söylemeyeceğim ama siz bilirsiniz. gibi direkt ima ederek Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Başkanımızı ima etmiştir.
Dolayısıyla, Sayın Genel Başkanımıza bir
milletvekili arkadaşımızın bu kadar özensiz, bu kadar
dikkatsiz bir şekilde gelecek bir konuşmasını, bir üslubunu
kabul etmiyorum. Burada Sayın Genel Başkanımıza
karşı direkt bir sataşma var, bu konuda söz istiyoruz.
BAŞKAN Buyurun iki dakika.
MUSA ÇAM (İzmir) Bülent Kuşoğlu
BAŞKAN Buyurun Sayın Kuşoğlu.
(CHP sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Ankara Milletvekili Bülent
Kuşoğlunun, Malatya Milletvekili Öznur Çalıkın 456
sıra sayılı Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında CHP Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Teşekkür
ederim.
Sayın Çalık neden böyle bir konuşma
yaptı bilemiyorum.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Biz de
anlamadık!
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Yani yirmi
yıl önce, yirmi beş yıl önce ile bugünü neden
karşılaştırdı anlayamadım. Ben o dönemde Sosyal
Sigortalar Kurumu Genel Müdür Yardımcısıydım ve Yönetim
Kurulu üyesiydim. Biz göreve başladığımızda Sayın
Genel Başkanımla birlikte, Türkiye, sosyal güvenliğin ne
olduğunun bile farkında değildi, böyle bir bilinç yoktu, büyük
sıkıntılar vardı; biz bürokrat olarak büyük mücadele
verdik. Bakın, hâlâ siyasiler o günün siyasilerini değil de o günün
bürokratlarını suçlayabiliyorlar, öyle bir mücadele verdik. (CHP
sıralarından alkışlar) Gerçekten bununla gurur duyuyorum,
övünüyorum. Türk sosyal güvenliğine önemli katkılarımız
oldu bürokratlar olarak. Siyasileri de bir kenara bıraktık,
bağımsız, gerçekten siyasilerden daha bağımsız
önemli çalışmalar yaptık.
Bugünle mukayese edersek o günlerde Sosyal
Sigortalar Kurumunun gayrisafi millî hasılaya göre yüzde 1lerin
altında olan açığı, en fazla yüzde 1lerde olan
açığı bugün, devlet katkısına bakın, yüzde 5lere
çıkmıştır, çok daha fazladır. Bu sene, 2017 için 116
milyar lira devlet katkısı söz konusu olacaktır. Bu, o günlerde
söylenen kara deliğin çok çok üzerinde, 5 katı üzerinde bir
açıktır, 5 katı üzerinde.
Onun için, böyle bir konunun dile getirilmesi
Aslında, AKP iktidarının en zayıf olduğu yer de sosyal
güvenlik, sosyal sigortalar konusudur.
Bakın, sosyal yardımlar ayrıdır.
Bilmezsiniz, sosyal yardımlar ayrı, sosyal güvenlik, sosyal
sigortalar ayrı.
Sosyal yardımlar konusunda iktidarın
başarılı olduğu bazı çalışmalar
yaptığını biliyoruz ama Sayın Çalık onları
değil de sosyal güvenliği dile getirdi, başarısız
oldukları tarafı dile getirdi, çok büyük bir yanlışlık
yaptı.
Sosyal yardımlar konusunda da söyleyeyim, son
iki seneden beri Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
bütçesi gerilemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Evet,
geriliyor, onlarda da geriye gidiş söz konusu, bunların bilinmesi
gerekir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kuşoğlu.
ÖZNUR ÇALIK (Malatya) Sayın Başkan
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Bir
sataşmada bulunmadım Sayın Başkan.
BAŞKAN Bırakın onu ben
değerlendireyim.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1585) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 456) (Devam)
BAŞKAN - Evet, şahsı adına Kars
Milletvekili Sayın Yusuf Selahattin Beyribey konuşacak.
Buyurun Sayın Beyribey. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Kars)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 456 sıra
sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde
görüşlerimi belirtmek istiyorum.
Özellikle, ben, 24üncü madde üzerine dikkatlerinizi
çekmek istiyorum. 1990lı yıllardan itibaren, çiftçilerimizin
tarım kredi kooperatiflerine ve Ziraat Bankasına olan borçları
çok büyük sıkıntılar yaratmıştır köylülerimizde.
Oysaki köylülerimiz bu vatanın ana unsurlarıdır, üretimin
kaynağıdır, toprağın sahibidir, diğer bir
anlamıyla vatanın öz sahipleridir; onları oralarda tutmak,
üretimlerini kolaylaştırmak, onların orada
yaşamlarını kolaylaştırmak adına gayret
göstermemiz gerektiği kanaatini taşıyorum. Özellikle 1990lardan
itibaren başlayan, 2002 yılında Ziraat Bankası müteselsil
kefilliklerinin sona erdiği, daha sonra 2004 yılında ise
tarım kredi kooperatiflerinin müteselsil kefilliklerinden dolayı
birçok insan mağdur oldu. Bunun için 2017 yılında bir kanun
çıktı; Müteselsil kefillik dediğimiz kefilliğin
şahıslara dönmesi doğrultusunda bir kanun çıktı.
Süreli olduğu için -2007 yılının sonuna kadardı- ondan
sonra müteselsil kefillik için müracaat etmeyenler müteselsil kefilliği
olduğu için ne borçlarını ödediler
Bundan dolayı
arazileri, arsaları, üzerlerinde mevcut olan bütün her şeye haciz
konuldu ve borcunu ödese bile kişi -diğer borçlardan ve kendi
borcundan dolayı- diğer borçlarına icralar geldiğinden
dolayı borçlarını ödemediler.
Şimdi, o günden bugüne kadar sadece benim ilim
Karsta, Kars merkez ve köylerinde -sadece merkezde bu şekilde mağdur
3 bin vatandaşımız var- köyleri toplarsak köylerle beraber bu
sayı 7 bin civarındadır. Bu sadece Karsta değil; bu,
Boluda var; bu, Erzurumda var; bu, Sivasta var, Türkiyede çiftçilikle
uğraşan herkeste var. Çiftçiler kendi borçlarını ödeseler
bile müteselsil borçluluklarından dolayı mağduriyetleri
vardı. Şu anda birçok çiftçi mal sahibi olamıyor, mal sahibi
olursa hemen malına haciz konuluyor.
AK PARTİ her zaman çiftçisinin yanında
olmuştur. Çiftçisinin yanında olduğu için de bugün,
zamanında gidip müracaat edemeyen, mağdur olan ve
borçlarını ödeyemeyen bu vatandaşlarımızla ilgili
yeniden Başbakanımıza teşekkürlerimizi arz ediyorum, himmet
etti. Grup Başkanımıza, komisyon başkanımıza,
bakanımıza ve bu konuda emeği geçen herkese ayrı ayrı
teşekkürlerimi arz ediyorum.
Ayrıca, şimdi evet oylarıyla destek
verecek bütün milletvekillerimize ve Meclisimize teşekkür ediyorum.
Gerçekten, çok önemli, kanayan bir yaraya parmak basmış
olacağız ve orayı tedavi etmiş olacağız. Bu
konuda ben inanıyorum ki borcunu ödemek isteyenler -tarihi özellikle
vurgulamak istiyorum- 2017 yılının sonuna kadar Ben borcumu
ödüyorum, müteselsil kefillikten çıkıyorum. derse
vatandaşımız, köylümüz, müteselsil kefilliği
kaybolacaktır.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Para bulursa.
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Devamla)
Parasıyla ilgili problem yoktur, siz müsterih olun. Köylülerin malı
da para ediyor, ineği de -ben çiftçiyim, köylü çocuğuyum- para
ediyor. [CHP sıralarından alkışlar(!)]
Tasdik ettiğiniz için de teşekkür
ediyorum. Ürettiği mallar gayet güzel para ediyor. Ben köylülerin
nasıl yaşadığını, nasıl yaşamaları
gerektiğini biliyorum.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Köyler niye
boşalıyor?
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Devamla)
Onlar için mücadele veriyoruz. AK PARTİ onların yollarını
yapıyor, okullarını yapıyor, sağlık hizmetlerini
veriyor, her türlü hizmetini veriyor, vermeye de devam edeceğiz.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Yalan
söylüyorsunuz
Hayır, hayır, yanlış
Pardon, düzeltiyorum,
yanlış
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Devamla)
Benim amacım şudur: Köylü üretimini yapsın,
yaptığı üretim de köyünde kalsın. Çocukları tabii ki
eğitilsin ama üretimde, katkıda onların üstüne yoktur. Köylü çok
önemlidir. Köylü 1 metrekare toprak için canını verir. Onun için,
biraz evvel sözümü söylerken de bu vatanın ana unsurudur, bu toprağın
ana sahibidir dedim, bundan dolayıdır.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Sahip
çıkın, sahip çıkın.
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Devamla) Ben
köylülerimize her zaman sahip çıkmamız gerektiğine
inanıyorum. Partimiz ve Meclisteki bütün grupların da köylülere sahip
çıktığına inanıyorum.
Beni sabırla dinlediğiniz için hepinize
ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Bu 24üncü maddeyle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YUSUF SELAHATTİN BEYRİBEY (Devamla)
Heyecanımı sizlerle paylaşmak istedim.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Beyribey.
Şahsı adına son olarak İstanbul
Milletvekili Sayın Gülay Yedekci konuşacak.
Bütün konuşmacılar bugün görsellerle
kürsüye geliyor ama ne yazık ki biz hiçbirini göremiyoruz.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Çok
güzel şeyler var.
BAŞKAN Buyurun Sayın Yedekci. (CHP
sıralarından alkışlar)
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla, sevgiyle
selamlıyorum.
Şimdi, bu torba yasayla, yabancılar emlak
aldığında KDV kaldırılırken ve müteahhitlere
çeşitli imtiyazlar sağlanırken ben size bir belediye
başkanı ile müteahhit arasındaki kirli ilişki
çarkını göstereceğim. Bu belge çok önemli bir belgedir, Türk
siyasi tarihine kara bir leke olarak geçmiş olan bir belgedir. Bu belge,
bir rüşvetin, bir itirafın, bir yolsuzluğun belgesidir. (CHP
sıralarından alkışlar) Konuyu açıklıyorum: Bir
iş adamı, bir müteahhit Maslakta bir bina yapıyor, yedi sene
boyunca inşaatı durduruluyor, sonra İstanbul Belediye
Başkanının Güzelcedeki villasının etrafında 3
tane arsa aldırtılıyor. Daha sonra imar planlarıyla bu 3
arsanın gerekli değişikliği de yapılıyor ve
burası peyzaj donatı alanı olarak Belediye Başkanı
için hazırlanıyor. Ön taraftaki arsanın da İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanlığına ait olduğunu,
yan taraftaki arsanın da Büyükşehir Belediye
Başkanının eşine ait olduğunu ayrıca görünüz.
Belediye Başkanı o iş adamıyla bir protokol imzalıyor
ve bu protokolde açıkça yazıyor, milyonlarca liraya evinin
etrafındaki arsaları zorla aldırtıyor. Aralarında bir
husumet çıkıyor ve bu iş adamı belediyeye gidiyor ve bu
itiraf dolu, rüşveti, ahlaksızlığı belgeleyen, Türk
siyasi tarihinde böylesi görülmemiş bir evrakı bırakıyor.
Mektuptan açıkça okuyorum, diyor ki: Yarın sormayacaklar mı
Yedi sene bu inşaata yapılaşma izni vermeyip mühürlü tuttun da
Sayın Başkanım, evinin yanındaki arsaları ve
diğer gayrimenkulleri aldıktan sonra mı avan projeyi tasdik
ettin? diye. Soruyoruz: Neden bu avan projeyi tasdik ettin? Kaç para
aldın? Bu arsalar size nasıl bir rant sağladı? Bu iş
adamından ayrıca açıktan para aldınız mı? Önce
inşaatı durduruyorsunuz, iş adamını, müteahhidi
kendinize mahkûm ediyorsunuz
Bu arada inşaat da çok tuhaf, kaldırım
payı bile yok, yüzde 15 emsali var ve 190 bin metrekarenin üstünde bir
inşaat alanı var.
Sayın Cumhurbaşkanı
İstanbuldaki dikey yapılaşmaya karşı olduğunu
söylemişti, İstanbulda yeşil alan
kalmadığını söylemişti. Biz de soruyoruz: Son yirmi
iki yıldır bu dikey yapılaşmalara kim izin verdi? Siz izin
vermediniz mi? Bunlar sizin iktidarınızda yapılmadı
mı? Son yirmi iki yıldır İstanbulu vahşi kapitalizmin
kucağına iten siz değil misiniz? Bu alışveriş
merkezlerini yaptırıp Avrupanın alışveriş
merkezi cehennemi şekline çeviren siz değil misiniz? Biz bu
belgelerin çok önemli olduğuna ve AKPli dürüst, namuslu
milletvekillerinin de en az bizim kadar konunun takipçisi olacağına
inanıyoruz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Neresi
Hanımefendi?
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Hattatların
binası.
Evet, son olarak, Cumhuriyet Halk Partisinin her zaman
için bu tür olaylara, rüşvete, haksız kazanca karşı
durduğunu ve bu haksız kazanç yapanların
karşısında da her zaman mücadele edeceğini ayrıca
söylemek istiyorum.
Şunu da söylemek istiyorum değerli
vatandaşlarımıza: Bu, her tür teklife açık bir İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanıyla karşı karşıya
olduğumuz gerçeğini de koyuyor önümüze. Ayrıca, sadece bununla
da yetinmiyor Sayın Belediye Başkanı, villasını küçük
saraya çevirmek için
Saray merakınızı hepimiz biliyoruz, yere
batsın saraylarınız da diyoruz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Çok ayıp!
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Bu saraya çevirmek
için ayrıca imar planlarında değişiklik yapıyor. Bu
imar planlarındaki değişikliği yöre halkı duyuyor.
Belediye Başkanı villasını denetlemeye gittiğinde,
halk gidiyor Kendine yaptığın değişikliği bize
de yapacaksın. diyor. Mecbur kalıyor ve bir başka illegal
duruma imza atıyor, askıdaki planları değiştiriyor,
illegal bir şekilde, yasal olmayan bir şekilde askıdaki
planları değiştiriyor. Bu, sözün bittiği yerdir; bu,
rüşvetin, yolsuzluğun, dolandırıcılığın
açık bir resmidir. Bunun takipçisi olacağımıza emin olun.
Ama, şunu da açıkça söyleyelim, bir
İstanbul sevdalısı olarak, bir Türkiye sevdalısı
olarak sevgili vatandaşlarıma seslenmek istiyorum: Üzülmeyin, az
kaldı, 16 Nisandan sonra haramilerin saltanatını
yıkacağız, bir başka Türkiyeyi, bir başka
İstanbulu, yaşanabilir İstanbulu mümkün
kılacağız.
Yüce heyetinizi buna olan inancımla sevgiyle
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Muharrem İncenin
videosunu izle, bak, ne diyor orada? İki yüz elli yıl iktidar
olamaz. diyor.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Belgelerle
konuşuyoruz, boş konuşmaya karnımız tok.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Muharrem İncenin
videosunu izle.
BAŞKAN Sayın Muş
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hatip, renkli,
yüksek tonda konuşma yapmıştır. Hemen kendisine bir
çağrıda bulunuyorum: Elinde ne var ne yok hemen
savcılığa iletsin, hemen, hiç vakit kaybetmesin.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul)
Savcılığa ilettik, sorun yok.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Buradaki beyanlar bir
savcılıktır işte, savcılık harekete geçsin.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hiç vakit
kaybetmesin. Bu anlattığı işlerden biz anlamayız. Ama
geçmiş dönem Çankaya Belediye Başkanı Yamyamları
doyuramıyorum. diyordu. O Çankaya Belediye Başkanına göstersin
bunları veya bizde rezidans yok, rezidansçılara göstersin.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Şişliye
gel, Şişliye! Şişliye de gel, Beşiktaşa gel!
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Şişik
fatura da yok. Yani böyle, Meclisin faturasını aylık 800 bin
lira limitle kullanan da yok çok şükür.
MUSA ÇAM (İzmir) Sayın Başkan, grup
başkan vekili, Çankaya Belediye Başkanı hangi belediye
başkanıdır, kim söylemiş, bunu açık ve net bir
şekilde söylemelidir.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Şişli,
Beşiktaş dolmuşu var. Şişli-Beşiktaş
dolmuşları kalkıyor.
MUSA ÇAM (İzmir) Dolayısıyla,
partimizin belediye başkanına yapılan direkt bir husumettir ve
bunu mutlaka cevaplaması gerekir.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Geçmiş dönem
başkanınıza sorun, Çankaya Belediye Başkanına.
BAŞKAN - Çankaya Belediye
Başkanının söylediği bir sözü tekrar etti, söylediği
bir cümleyi tekrar etti.
MUSA ÇAM (İzmir) Ne söylemiş?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Yamyamları
doyuramıyorum.
MUSA ÇAM (İzmir) Kimmiş o yamyamlar?
Burada çıksın kürsüde söylesin.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Onu Çankaya Belediye
Başkanınıza sorun. Kimdi? Sizin Çankaya Belediye
Başkanınızdı.
MUSA ÇAM (İzmir) Yamyamları Cumhuriyet
Halk Partisi içerisinde bulmak mümkün değil ama on beş
yıllık AKP Hükûmeti döneminde her şey ortada.
BAŞKAN Sayın Çam, söz verebilirim, iki
dakikadan bir şey çıkmaz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Yamyamları
doyuramıyorum diyen eski Çankaya Belediye Başkanına sorun onu
ya da rezidansçılara.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sarıyerde geçen
gün ne oldu? Sarıyer Belediye Meclisinde ne oldu? Sarıyer Belediye
Meclisinde ne oldu iki hafta önce?
BAŞKAN Ama Sayın Muş kendi
düşüncesi olarak değil -ki hiç tasvip etmiyorum, burada olmayan
kişilerin arkasından konuşulması hiç tasvip ettiğim
bir şey değildir, onu da belirteyim- Sayın Belediye
Başkanının söylediği bir cümleyi tekrar etti.
MUSA ÇAM (İzmir) Nerede söylemiş, ne
zaman söylemiş?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ulu orta bütün
milletin dilinde. Nerede söylediğini onlar iyi biliyor.
MUSA ÇAM (İzmir) Burada olmayan biriyle
ilgili bu kadar konuşulabilir mi? Çok ayıp bir şey bu.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Hanımefendiye, sayın vekile buradan çağrıda bulunuyorum:
Elindeki bütün belgeleri hemen savcılığa iletsin, suç
duyurusunda bulunsun, hemen. Hemen mahkemeye gitsin.
BAŞKAN Sayın Çamla muhatabım
şu anda.
MUSA ÇAM (İzmir) - Ayrıca Milletvekilimiz
Sayın Gülay Yedekciye da sataşma var.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Sayın
Başkan, bana sataşmada bulundu, söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Çamla muhatabım. Grup
başkan vekili vekâleti onda, o yüzden onunla görüşmek
durumundayım.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ya da
rezidansçılara sorsunlar, rezidansçılara.
BAŞKAN - Sizin grubunuza bir sataşma yok
çünkü dediğim gibi, tekrar ediyorum: Bir belediye
başkanının söylemiş olduğu bir cümleyi tekrar etti.
MUSA ÇAM (İzmir) Burada olmayanlar
hakkında Sayın Başkan.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hanımefendi
de söyledi burada olmayanlar hakkında.
BAŞKAN - Eğer belediye başkanı
böyle bir cümleyi sarf etmediyse elbette hakaretten dolayı size söz
verebilirim ama söylenen bir cümlenin tekrarı olduğu için size bu konuda
söz hakkı veremeyeceğim.
MUSA ÇAM (İzmir) Hakaretten dolayı
sayın konuşmacımıza, milletvekilimize bu konuda
sataşma oldu.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hakareti ben
yapmadım ki. Eski Çankaya Belediye Başkanları söyledi.
BAŞKAN Sayın konuşmacıya da
hakaret etmedi, sadece çok net olarak dedi ki: Elinde ne kadar belge varsa
savcılığa teslim etmesini rica ediyorum.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Açık
sataşma var Sayın Başkan.
MUSA ÇAM (İzmir) Açıktan sataşma
var yani yalancılıkla suçluyor.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Böyle bir evrak
yok ki; evrak açık.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Götürmezse müfteri
ilan ederiz. Savcılığa götürecek hepsini.
MUSA ÇAM (İzmir) Yalancılıkla
suçluyor. Böyle bir şey olabilir mi?
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Sayın
Başkanım, ben söz istiyorum.
BAŞKAN Yalancı demedi Sayın Çam.
Bakın, çözelim. Mesele yok, iki dakika konuştuğumuz kadar zaten
geçerdi mesele ama usule uygun olarak bu konuşmayı yapıyorum.
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Çankaya Belediye
Başkanına laf attı.
BAŞKAN - Yalancı demedi, Elindeki
belgeleri savcılığa müracaatta bulunsun, versin. dedi.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hemen, hiç vakit
kaybetmeden.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Bir şey yok
ya; sataşma.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bunu talep
ediyorum.
BAŞKAN - İki: Bir belediye
başkanının söylediği bir cümleyi tekrar etti. Neresinde
sataşma var bunun?
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Sayın
Başkanım, müsaade ederseniz açıklayayım.
MUSA ÇAM (İzmir) Ama, gerçek
dışı konuşmayla itham etti Sayın Başkan.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Daha ne
yapsın?
MUSA ÇAM (İzmir) Daha ne yapsın yani?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hayır, canım
nerede ya?
BAŞKAN Gerçek dışı bir
konuşma demedi ama bunu çözemeyeceğiz böyle, buyurun iki dakika
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Savcılığa verin. dedi ya.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Renkli bir
konuşma, cafcaflı bir konuşma dedim.
BAŞKAN Yani, konuşmaları biraz iyi
dinleyip ona göre talepte bulunursak bize de rahat çalışma
olanağı sağlarsınız.
Buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- İstanbul Milletvekili Gülay
Yedekcinin, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yerinden sarf
ettiği bazı ifadeleri sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biz yaptığımız
bütün çalışmaları evraklarla yapıyoruz. Bu
konuştuğum her şey, burada konuşulan her şey
Sayın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına Belediye
Meclis grubunda soruluyor, Belediye Başkanı bunu kabul ediyor ve bu,
tutanaklara geçiyor. O üç arsayı da soruyorlar.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Tamam, yasa
dışıysa hemen savcılığa götürün, hemen,
bekliyorum.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Bir müsaade edin. Bir
şey söyleyecekseniz çıkın kürsüye söyleyin, orada laf söylemeyin
bana.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Takip
edeceğim verip vermediğinizi.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Ama, bu da bizim
elimizde
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Savcılığa verip vermediğinizi takip edeceğim.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Ben de sizi takip
edeceğim. Hükûmet sizsiniz, bu yolsuzluğun, bu rüşvetin,
Türkiyeyi bu yoksulluğa ve pis hırsızlığa mahkûm etme
anlayışının hesabını siz soracaksınız.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Savcılığa vermezseniz takip edeceğim bunu.
Bakacağım veriyor musunuz, vermiyor musunuz. Savcılığa
vereceksiniz.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Hükûmet sizsiniz. Ben
sizin takipçiniz olacağım. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Biz yargıç
değiliz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hakaret
ettiğiniz, suçladığınız belediye başkanı da
sizi verir mahkemeye merak etmeyin.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Evet, şimdi, bu
elimizdeki evrak da bizim savcılığa
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Mesnetsiz ithamlarda
bulunuyorsunuz burada.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) İstanbul
Büyükşehir Belediye Meclis grubu bu konuyu mahkemeye
taşımıştır ve hangi suçlamayla mahkemeye
taşımıştır?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Mesnetsiz ithamlarda
bulunuyorsunuz.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) TCKnın 257nci
maddesinde düzenlenmiş olan görevi kötüye kullanma, 184üncü maddesinde
düzenlenmiş olan imar kirliliğine neden olma, TCKnın 279uncu
maddesi kamu görevlisinin suçu bildirmemesi, suçu işleyen şüpheliler
hakkında gerekli soruşturma, 250nci maddesi düzenlenmiş olan
irtikap, 255inci maddesi nüfuz ticareti, 247nci maddesi zimmetle ilgili.
Büyükşehir Belediye Meclisimiz bu dilekçeyi hazırlamıştır,
bütün Belediye Meclis üyelerimizin tamamı imzalamıştır ve
biz bu durumu zaten yargıya taşıyacağız.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hemen
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Ama, asıl önemli
olan Türkiyeyi on beş yıldır, İstanbulu da yirmi iki
yıldır yöneten zihniyetin artık bu
hırsızlığa, rüşvete, irtikaba Dur. demesidir.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Şişliyi de
söyle, Şişliyi de, Beşiktaşı da söyle,
Sarıyeri de söyle bakalım, kendi partini söyle.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Ben bütün namuslu AKP
milletvekillerini ve namuslu AKP bakanlarını bu konuyu takipçi olmaya
davet ediyorum. Bunu çözecek ve mahkemeleri bu anlamda denetleyecek olan
sizsiniz...
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) - Bankalar
İstanbul Belediyesine 1994te çek karnesi vermiyordu, bankalar.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) ...mahkemelere emir
verenler sizlersiniz, bunlara dikkat edip bunları önleyecek olan
sizlersiniz.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Çek karnesi
vermiyordu, çek karnesi.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Boş
konuşmayacaksınız, evrakla geleceksiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Bu bir itiraf, bu bir
rüşvet belgesidir, rüşvet, rüşvet. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Yedekci, teşekkür
ederim.
AHMET HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Bankalar
kime çek karnesi vermiyordu?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN - Bütün milletvekillerinden özellikle
rica ediyorum: Herhangi bir şikâyet olabilir, savcılığa
ilgili herhangi bir suç duyurusunda bulunulabilir, mahkemeden karar
alınmadıkça lütfen bu kürsüden kişilerin kim olursa olsun,
hangi partiden olursa olsun- haklarını ihlal etmeyiniz. Lütfen, hangi
partiden olursa olsun, mahkemeden bir karar gelmediği müddetçe bu kürsüden
bazı kişileri karalama kampanyasını sürdürmeyiniz, bu
kürsüyü de buna alet etmeyiniz lütfen.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Burada bize atfen
söylediği hırsızlıktır, rüşvettir vesaire gibi
ifadeleri kendilerine iade ediyorum.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Evet.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Burada bir kez
daha söylüyorum: Behemehâl bu konuyu savcılığa intikal ettirin.
Efendim, dilekçe yazmışlar da şöyle olmuş da, hemen
savcılığa götürsünler.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Sizin
işiniz ne Beyefendi, siz niye savcılığa intikal
ettirmiyorsunuz?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Milletvekilisiniz.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Hani Türkiyeyi
yönetiyordunuz!
BAŞKAN Sayın Yedekci, lütfen laf
atmayın.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) O da bana laf
atıyordu sabahtan beri, niye lütfen demediniz?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ben yargıç
değilim, ben savcı da değilim.
BAŞKAN Ben, şimdi Sayın Muşla
konuşuyorum, sizi dinlemiyorum.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Ben de sizi
dinlemiyorum. Bu nasıl iş ya!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, ben yargıç veya hâkim değilim. Madem yasa
dışı bir şeyler var, bunları da kendileri
yakalamışlar, bu kadar açık, kendileri de böyle bir karar
veriyorlar, behemehâl çağrıda bulunuyorum hemen
savcılığa götürsünler, soruşturma açsın savcılar.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Evraklar
gazetelerde çarşaf çarşaf.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Daha ne
diyeceğim!
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Bakın, tekrar ediyorum: Bu kürsü,
hakkında, aleyhinde bir karar olmadıkça kişilerin
haklarını ve hukuklarını ihlal etme kürsüsü değildir,
bu kürsüyü de o anlamda araç olarak kullanmayalım, kim, hangi partiden
olursanız olun.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Sayın
Başkan, adam itiraf ediyor, Rüşvet verdim. diyor, mektup
yazmış.
BAŞKAN - Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.59
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.14
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Fatma KAPLAN
HÜRRİYET (Kocaeli)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
74üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
456 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1585) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 456) (Devam)
BAŞKAN Komisyon burada.
Hükûmet burada.
Şimdi, teklifin ikinci bölümü üzerinde on
beş dakika süreyle soru-cevap işlemi yapılacaktır. Bu
sürenin yarısı sorular, yarısı da cevaplar içindir.
Sisteme giren sayın milletvekillerinden
başlıyorum.
Sayın Bektaşoğlu, buyurun.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Çok
teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Çıkarılan yasalarla, yönetmelik
değişiklikleriyle KOBİ türü esnaflara vergi, sigorta indirimi
muafiyeti, hazine arazilerinin bedelsiz tahsisi, uzun vadeli geri ödemeler,
faizsiz kredi gibi imkânlar sağlanıyor. Ancak, bu düzenlemenin ilgili
maddelerinde mutlaka borçsuz, vergisini, sigorta primini düzenli ödeyen,
icra takibine uğramamış gibi cümlelerle bambaşka bir
esnaf tipi tanımlanıyor. Getirilen imkânlar ve kolaylıklardan
ancak işleri tıkırında giden esnafların
yararlanacağı şart koşuluyor.
Türkiye'nin diğer illerinde var mı bilemem
ama kendi memleketim olan Giresunda bu tanıma uyan tek bir esnaf bile
olduğunu zannetmiyorum. Cemal kardeşim orada, Bakana söyler.
Uyguladığınız ekonomi
programlarında özellikle Türk parasının dolar, euro
karşısında yüzde 15lere varan değer kaybından en çok
da esnaf kesimi mağdur edildi, esnaf diye bir kesim kalmadı. Sadece
bir yılda 700 esnafın kepenk kapattığı Giresunda, 33
bin icra dosyası, 7 bin dolayında da takibe hazır dosya var.
Sayın Maliye Bakanımıza soruyorum: Bu
durumdaki esnaflar için en azından bir kereye mahsus af veya ödeme
kolaylığına dayalı bir uzlaşma arayışı
düşünceniz var mıdır? İnşallah vardır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Üstündağ
AKIN ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Sayın
Başkan, Tarım Bakanımız burada değil ama Maliye
Bakanımızla ilgili olduğu için soruyorum: Her yılın
sonuna doğru ödenen zeytinyağı primleri şu ana kadar
ödenmemiştir. Bu yılın ilk iki ayı geçmesine rağmen,
zeytinyağı primlerinin hâlâ ödenmemesinin nedeni nedir?
Zeytinyağı primleri üreticiye ne zaman ödenecektir?
Ayrıca, her yılın ocak ayı
içerisinde bal üreticisine kovan başı 10 TL olarak ödenen prim hâlâ
bal üreticisine ödenmemiştir. Bu primleri hâlâ neden ödemiyorsunuz?
Referandumu fırsata çevirmek için
yatçıların vergilerini sıfırlayan Hükûmet, çiftçilerin
alın terinin karşılığını neden vermiyor?
Çiftçilerin alın teri, yabancıların yatlarının
yüzdüğü denizin tuzlu suyundan daha mı değersizdir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Maliye Bakanına olacak sorum:
Biliyorsunuz, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz Suriyede çok önemli operasyonlar
yapıyor ve bir kanun hükmünde kararnameyle de Suriyede görevli olan bu
askerlerimize bir tazminat ödemesi öngörülmüştü. Tabii, bu ödemenin
yapılabilmesi için de Bakanlar Kurulunun ödemenin usul ve
esaslarını belirlemesi gerekiyor. Bu çalışmalar hangi
aşamadadır? Bu Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları bu
tazminat ödemesinin ne zaman yapılacağını merak
etmektedirler.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Sarıhan
ŞENAL SARIHAN (Ankara) Sayın Bakana
benim de sorum: Esnaf Ahilik Sandığı, İşsizlik
Sigortası Fonuna paralel bir fon olarak kuruluyor. İşsizlik
Sigortası Fonu bugüne kadar işçilerden çok işveren yararına
kullanıldı. Bu nedenle, bugün yapılan bu işlem acaba
Varlık Fonuna bir ek kasa oluşturma anlamına mı geliyor?
Ayrıca, yararlanma koşulları yönünden de son derece
sıkıntılı düzenlemeler var.
Bir başka sorum da: Türkiye Esnaf ve
Sanatkârları Konfederasyonunun görüşünün alınmama nedeni ya da
onların görüşlerine itibar edilmeme nedeni nedir? Bugün işsizlik
oranının bu denli yükseldiği dönemde acaba kepenk kapatma
olaylarına bir katkı gibi düşünülen bu durum daha büyük bir
zarara mı neden olacaktır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Altay, sistemdesiniz, soru
mu soracaksınız?
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Arkadaşların hakkına hiç tecavüz etmeyeyim ben yani sonra da
sorabilirim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki.
Grup Başkan Vekili olunca biliyorsunuz, daha
öncelik tanıyorum size.
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, KPSS
sınavını kazanmış binlerce gencimiz var; işe
giremezken, işe alınamazken, sokaklarda işsizler ordusu
dolaşırken, 4 gencimizden biri işsizken size bağlı Sümer
Holdingin Genel Müdürü kendi kurumunda genel müdür yardımcıları,
daire başkanları, doktorlar başta olmak üzere bütün personele
emekli ol baskısını yaparken, havuza bildirirken, hiç vasfı
ve özelliği bulunmayan, kamuda tek gün hizmeti olmayan eşini Balıkesir
Belediyesine istisnai kadrodan yani torba kanundan yararlanarak işe
aldırtıp bir hafta sonra Enerji Piyasası Düzenleme Kurumuna jet
hızıyla Ankaraya alındığı iddiası
doğru mudur? Eğer bu doğruysa bu etik midir? Bu, kanuna
karşı hile değil midir? Bu olaylar karşısında,
doğruysa, ne tür işlem yapacaksınız?
Teşekkür ederim, saygılarımı
sunarım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Kayışoğlu
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkürler.
Sayın Bakan, SMA hastası çocuğu olan
anneler gözlerinin önünde eriyip giden evlatlarına ilaç alamıyorlar
ve bunun acısını her gün yaşıyorlar, her gün bize
mailler atıyorlar, ulaşıyorlar. Bu çocuklara ilaç
alınmasıyla ilgili çözüm konusunda bir çalışmanız var
mı?
Yine, biraz önce Sayın Çalık dedi ki:
İşte birçok kişiyi SGK kapsamına aldık. Ama
örneğin 18 yaşından küçük bir çocuk Uludağ Üniversitesinde
yatıyor fakat yatak parası alınıyor gecelik 100 lira yani
bütün sağlık hizmetleri neredeyse paralı hâle gelmiş
durumda.
Yine, örneğin Bursada yoğun bakım
ünitesi yok. En yakın şehirde bulunmaya
çalışılıyor ve bulunan en yakın ile gönderiliyor,
aileler perişan oluyorlar yoğun bakımlarda yer
olmadığı için. Sağlık konusunda birçok sorun var,
gerçekten yetiştiremiyorum bunlarla ilgili
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Son olarak Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkür
ederiz Sayın Başkan.
Niğde ili, Orta Anadoluda Osmanlı
döneminde sancak olan, bir dönem Kayseriye bağlanan Yahyalı ile
Nevşehir ve Aksarayın da bağlı olduğu merkezdi. Orta
Anadolunun ilk yerleşim yerlerinden olan tarih ve kültür zenginlikleriyle
dolu Niğde, aynı zamanda önemli bir tarım ve
hayvancılık bölgesidir. 1984 yılında başlayan
büyükşehir uygulamasıyla İçişleri
Bakanlığının 30 olan büyükşehir
sayısını 51e çıkaracağı, bu yönde
çalışmaların yapıldığı kamuoyuna
yansımıştır. Yeni belirlenen değerlendirmede
büyükşehir olmak için gerekli nüfus kriterinin 700 binden 400 bine
düşürüleceği belirtilmektedir. Yeni kurulacak büyükşehirler
arasında Niğdenin adının olmadığı ifade
edilmektedir. Niğde ili neden bu değerlendirmeye
alınmamaktadır. Çevre illerin Niğdenin dışında
böyle bir uygulamadan yararlanması Niğdenin daha da geri
kalmasına neden olacaktır. Niğde aynı zamanda Avrupa
Birliği Kırsal Kalkınma Projesine de alınmamış,
çevre iller içinde tarımsal anlamda da bu konuda kendisine destek
sağlanmadığı için en geride kalan il durumuna
düşmüştür.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakan buyurun, süreniz yedi buçuk dakika.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Öncelikle, Sayın Bektaşoğlu
Esnaflarımıza dönük olarak bir ödeme kolaylığı olacak
mı? şeklinde bir soru sordular. Şunu söylememe müsaade edin:
Biliyorsunuz, özellikle geçmişe dönük olarak geçen sene, ağustos
ayında bir yasal düzenleme yaptık, vergi ve sigorta primi borcu olan
esnafımız için otuz altı aya kadar bir taksitlendirme
imkânı getirdik. Yine, ocak başı itibarıyla da bu yeniden
yapılandırmada yapılan ödemeleri de dört ay süreyle, mayısa
kadar erteledik. Ayrıca -yine esnafımız açısından son
derece doğru bir karar olduğunu tekrar söyleyeyim- ocak, şubat
ve mart aylarında sigorta primi ödemelerini de dokuz ay süreyle faizsiz
olarak erteledik.
DİDEM ENGİN (İstanbul) Referandum
olmasaydı erteleyecek miydiniz Sayın Bakan?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Nasıl?
DİDEM ENGİN (İstanbul) 16 Nisanda
referandum olmasa erteleyecek miydiniz?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Evet. Referandumla ne ilgisi var?
DİDEM ENGİN (İstanbul) Nasıl
denk geldi o zaman? (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Karşılıklı
konuşmayalım lütfen.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Yok, alkışlamayın, bence çok garip bir soru. Yani ekonomiyle
ilgili...
DİDEM ENGİN (İstanbul) Çok garip
değil, çok yerinde bir soru.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Bakın, siz her şeyi referandum cephesinden okursanız büyük bir
hata içerisine girersiniz. Biz 2016 Ağustos ayından bu yana...
DİDEM ENGİN (İstanbul) Onu biz
değil, seçmenler düşünüyor.
BAŞKAN Sayın Engin...
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
...arka arkaya, ekonomide canlılık meydana getirmek, bir taraftan
talebi canlandırmak, bir taraftan işletmelerimize finansal
kolaylıklar getirmek için çok sayıda karar aldık. Yani, bu
düzenlemeyi, aynı düzenlemeleri esnafımız için de yaptık.
Onun için lütfen buradaki düzenlemelerimizi... Hiç aklımızın
ucundan böyle bir şey geçmedi, onu özellikle ifade edeyim.
DİDEM ENGİN (İstanbul) Keşke
araştırma önergelerimizi de reddetmeseydiniz.
BAŞKAN Sayın Engin, lütfen müdahale
etmeyin.
Buyurun Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Yine, esnafımıza dönük olmak üzere, biliyorsunuz, KOSGEB üzerinden 50
bin liraya kadar üç yıl vadeli faizsiz bir kredi imkânı getirdik.
Dolayısıyla -Sayın Bektaşoğlu, sizin de takip ettiğinizi
tahmin ediyorum- inşallah esnafımıza bu finansal
kolaylıkları, mali kolaylıkları sağlamak suretiyle
şu içinde bulunduğumuz dönem itibarıyla bir miktar daha
rahatlamalarına katkı sağlayacağız, buna da devam
edeceğiz, teşekkür ediyorum.
Sayın Üstündağ, bu zeytinyağı
primi ve bal üretimine ilişkin primler konusunda detaylı bilgiler
yok, bana müsaade ederseniz, onu arkadaşlardan temin edince size bilgi
olarak vereyim. Ama, çiftçilerimizin alın terini gerçekten ödüyoruz. Yani,
en son 2017 yılında, tarımsal destekleme bütçesine
bakıyorum, 18 milyar lira çiftçimize farklı adlarla, farklı
üretim yapan kesimlere bu ödemeleri yapıyoruz. Helal olsun yani çiftçimiz
gerçekten bunların hepsini hak ediyor. En son, biliyorsunuz, yemde,
gübrede KDVyi kaldırdık. En son yine bu paketin içerisinde çiftçi
kardeşlerimizin borçlarını yeniden yapılandırdık.
Hep beraber, sizlerin de desteğiyle, inşallah çiftçilerimizin
refahının artırılması için birlikte güzel
çalışmalar yapacağız.
Sayın Akçay, müsaade ederseniz, bunu Millî
Savunma Bakanlığından soruyorum yani bu konu hassas bir konu,
çok önem veriyoruz, oradaki yürütülen mücadele ülkemizin güvenliği için
son derece hassas ve oradaki çalışmaları yürüten personele
ilişkin gerekli çalışmaları yapıyoruz derken
arkadaşlar bana şöyle bir not gönderdiler: Suriyedeki görevli askerî
personele tazminat ödenmesine ilişkin usul ve esaslar şu anda
Bakanlığımız tarafından Başbakanlığa
gönderilmiş durumda; takip ediyoruz, en yakın zamanda bununla ilgili
gerekli düzenlemeyi de çıkaracağız. Ben de bu arada
teşekkür ediyorum, bu bilgi de bana gelmiş oldu,
paylaşmış olduk onları.
Sayın Sarıhan İşsizlik
Sigortası Fonu ve Ahilik Fonuyla ilgili bir değerlendirmede
bulundular. Yani, İşsizlik Sigortası Fonunun tabii temel
varlık nedeni, çalışanlarımızın herhangi bir
şekilde işsiz kaldıkları durumda bu döneme ilişkin bir
sigorta sistemi oluşturmaktadır. Aynı şekilde, Ahilik
Fonunun da amacı esnafımızdan herhangi bir nedenle iş yeri
kapanan esnaflarımıza bu dönemde bir gelir desteği sağlamak
amacıyla kurulmuştur. Dolayısıyla burada şunu da
açıkça ifade edeyim ki bütün bu Ahilik Fonu çalışması
yapılırken Esnaf Sanatkârlar Birliği başta olmak üzere
meslek örgütlerimizle çok güzel istişareler yapıldı,
kendileriyle görüş alışverişinde bulunuldu, tasarının
oluşmasında da kendilerinin katkıları var. Ben kendilerine
teşekkür ediyorum. Burada gerçekten isminin dahi belirlenmesinde esnaf
odalarımızın talebi vardır, katkısı vardır,
tasarının oluşmasında da çok güzel bir çalışma
yapıldı. Burada hani, iyi gün var kötü var, kötü günde
esnafımıza mutlaka böyle bir sigorta sisteminin kurulması
başta esnafımızın talebidir; biz de onu, bu şekilde
yerine getirmiş oluyoruz.
Sayın Tanal, Sümer Holdingdeki bir kamu
görevlisinin yakınına ilişkin bir atama bilgisini ifade ettiler.
Buradaki yapılan tayinlerden bilgim vardır, onayım da
vardır. Buradaki yapılan atamalarda yani ilk atandığı
yer konusunda bilgim ilk başta yoktur, daha sonra bu kişinin
diğer kuruma geçişi aşamasında bilgi sahibi
olmuşumdur. Burada bana yapılan açıklamalar hem ilk atamada hem
de tayinde kişiyle ilgili bir ihtiyaç ve liyakat olduğu bilgisidir.
Biz buna itibar ederek bu onayı verdik. Ama bu ne kadar doğrudur
hepimizin vicdanlarında tartılması gereken bir konudur; onu da
ifade etmek gerekiyor.
Sayın Kayışoğlu, Bursa özelinde
ilaç ve sağlık hizmetlerinin sunumuna ilişkin birtakım
tedirginlikler ifade etti ama onlara tek tek bakmak lazım. Normalde,
Hükûmet olarak gerçekten hizmet bakımından en iyi olduğumuz
alanların başında sağlık geliyor. Dolayısıyla
münferit hadiseler olduğunu belki değerlendirmek lazım
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Münferit değil bu söylediklerim Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
veya o bilgileri tekrar bir kontrol etmek lazım. Eğer o bilgileri
bizimle paylaşırsanız
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Bakanım, gece acile saat on birde bir gidin, duruma bir bakın.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Yok, yok, siz
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Bakan olarak
değil.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Ben, Bayburta ne zaman gitsem acile gidiyorum, diyorum ki: Gelin
bakalım, bir hastanenin iyi olup olmadığı acil servisinden
belli olur. Bunu da biliyorlar; ben, Bayburta gittiğimde mutlaka acil
servise uğruyorum. Ama rica ediyorum, burada bir şey yok yani
Herhangi
bir yerde bir aksama olabilir Hükûmet olarak bizim görevimiz, bu
aksaklıkların üzerine gitmek ama sağlık sisteminde ilaca
erişimde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Bir
gün canlı yayın yapalım size Sayın Bakan, telefonunuzu
alalım da.
BAŞKAN Sayın Bakan, bir dakika daha ek
süre veriyorum size.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Teşekkür ediyorum.
Yani sağlık hizmeti sunumunda ve ilaca
erişimde hani gerçekten son on dört yılda olağanüstü gelişmeler
oldu; vatandaşımız, ilacını eczaneden de alabiliyor,
hastanede de bulabiliyor.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
İlaçlar SGK kapsamından çıkarıldı.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Yatak noktasında çok nitelikli hastaneler bu dönemde hizmete girdi ama
lütfen, rica ediyorum, ben de Sağlık Bakanımızla
paylaşayım, herhangi bir hadiseyle
karşılaştıysanız onun da üzerine gideriz. Çok güzel
hastanelerimiz var, çok güzel doktorlarımız var, hemşirelerimiz
çok güzel hizmetler yapıyorlar. Ben, kendilerine de bu arada teşekkür
ediyorum, şükranlarımı arz ediyorum.
Niğde konusunda ise büyükşehir
belediyelerine ilişkin olarak sayın vekilimiz bir tahminde veya bir
düğümden bahsetti. Bende böyle bir bilgi yok. Dolayısıyla bu
konuda bir çalışma yürütülüyorsa bile Hükûmet olarak bu
çalışmalar neticelendiğinde zaten gerekli açıklamaları
yapıyoruz.
Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Altay
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, malum, referandum takvimi
başladı. Biraz önce de İstanbuldan, Ataşehirden
vatandaşlar arıyor. Ben, kendi seçmen kaydımı naklederken
de Küçükçekmecede gördüm, nüfus müdürlüklerinde büyük bir yoğunluk var.
Tabii, nüfus müdürlüğü personeli, müdürler, çalışanlar, büyük
bir özveriyle çalışıyorlar, bir tereddüt yok ancak büyük
sıkışma, yığılma var. YSK da takvimi
değiştiremeyeceğine göre yani belki bir vardiya, gece çalışmak
şeklinde olabilir.
Şimdi, bir vatandaş aradı, diyor ki:
Bana dediler ki biz günde 300 kişiye işlem yapıyoruz, sabah
beşte gel, sıraya gir, fiş al. Vatandaş ona da razı
ama belli ki bu yığılma çözülmeyecek. Bu konuda bir tasarrufunuz
var mıdır, bilginiz var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Bakanım.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Şimdi, biliyorsunuz biz kimlik kartlarını
değiştiriyoruz. Hükûmet olarak eski nüfus cüzdanları yerine yeni
kimlik kartları veriyoruz ve vatandaşlarımız da bu yeni kimlik
kartlarını almak için gerçekten yoğun bir müracaat yapıyor.
Yani bunun referandum süreciyle bir ilgisi olmadığını ifade
edeyim.
Burada İçişleri Bakanımız
özellikle bu artan yoğun talep karşısında ilave personel
talep ettiler ve Maliye Bakanlığı olarak da bu artan talep
karşısında İçişleri Bakanlığımıza
-yanlış hatırlamıyorsam- 1.500 kadar sözleşmeli
personel konusunda gerekli kararı aldık.
İkinci olarak: Yine, buradaki hâlihazırda
çalışan personelimizin tabii ki yoğun talep nedeniyle fazla
mesai yapma ihtiyacı ortaya çıktı. Burada da çalışan
personelimizin fazla çalışma yapmasını da sağlamak
üzere fazla mesai ücreti ödenmesine ilişkin olarak da bir Bakanlar Kurulu
kararı çalışması yaptık. En son burada yine hizmet
sunumunda kaliteyi artırmak ve hizmet sunumunu hızlandırmak
amacıyla hizmet alımı şeklinde talepleri oldu
İçişleri Bakanlığının ve o konuyla ilgili de ben
Bakanlık olarak gereğini yaptım.
Dolayısıyla söyledikleriniz doğru,
gerçekten büyük bir yoğunluk var. İçişleri Bakanımız,
bizler hep birlikte gerçekten bu konudaki talebi karşılamak için var
gücümüzle çalışıyoruz ama sorunların da
yaşandığını biliyoruz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkanım, affınıza sığınarak
BAŞKAN Estağfurullah.
Buyurun.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yani bence
şunun yapılması lazım: Bu nüfus cüzdanı yenilemesi
işine nüfus müdürlüğü üç gün ara vermeli, neticede eskisi de geçerli,
seçmen kayıtlarıyla ilgili iş ve işlemler yürümeli.
Sayın Bakanım, bunu takdirinize sunuyorum.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) -
Olur, ben bunu bilgilerine sunarım İçişleri Bakanının.
BAŞKAN Evet, ben de katılıyorum
Sayın Altayın bu söylediğine. Çünkü her iki işlem de
birbirine karıştı, herhâlde Eski nüfus
kâğıtlarıyla oy kullanılmayacak. diye de bir kaygı
var. Bu konularda da bir açıklama yapılırsa Sayın Bakan,
sanıyorum bir netleşmeye varırız.
İkinci bölüm üzerindeki
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkan, 60a göre söz rica edebilir miyim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kubat.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
20.- İstanbul Milletvekili Mehmet
Doğan Kubatın, vatandaşların Türkiye Cumhuriyeti kimlik
numarası yazılı nüfus cüzdanı, ehliyet, evlenme gibi
belgelerle oy kullanabileceklerine ilişkin açıklaması
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ederim.
Konu çok önemli olduğu için bir açıklama
gereği hissettim: Biraz önce bahsettiğiniz gibi, Türkiye Cumhuriyeti
kimlik kartlarının değiştirilme süreci başladı ve
şu anda da devam ediyor, nüfus müdürlüklerimizde de bu yönde bir
yoğunluk var. Ancak, eski nüfus kâğıtları olan
vatandaşlarımızın, bu halk oylamasında oy
kullanamayacağına dair tereddütler olduğu biraz önce ifade
edildi, bu kesinlikle doğru değil. Şu anlamda: 298
sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında
Kanunun ilgili maddesinde vatandaşların seçimler ve halk oylamasında
oy kullanırken hangi kimlik belgeleriyle oy kullanabileceği yazar,
Yüksek Seçim Kurulunun genelgesinde de buna açıklık
getirilmiştir. Sadece burada üzerinde durulması gereken: Üzerinde
Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası olan nüfus cüzdanı, ehliyet,
evlenme gibi belgelerle vatandaşlarımız oylamada iradesini
ortaya koyabilir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Yani eski nüfus kâğıtlarıyla,
üzerinde TC kimlik numarası olan eski nüfus kâğıtlarıyla da
oy kullanılabilecek olunduğunu bir kez daha buradan
açıklamış olalım.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1585) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 456) (Devam)
BAŞKAN Evet, ikinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra, ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
Sayın milletvekilleri, 12nci maddede üç adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 12nci maddesinde geçen bendine
ibaresinin bendinde geçen şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Mehmet Necmettin Ahrazoğlu İsmail Faruk Aksu
Konya Hatay
İstanbul
Arzu Erdem Kamil
Aydın Muharrem
Varlı
İstanbul Erzurum Adana
Fahrettin
Oğuz Tor Mustafa
Mit
Kahramanmaraş
Ankara
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456
sıra sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir
Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 12nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent
Kuşoğlu Utku
Çakırözer Kadim
Durmaz
Ankara Eskişehir Tokat
Lale
Karabıyık Mehmet
Bekaroğlu Zekeriya
Temizel
Bursa İstanbul İzmir
Musa
Çam
İzmir
MADDE 12 - 31/5/2006 tarihli ve 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun 60ıncı maddesinin birinci fıkrasının (e)
bendine "işsizlik ödeneği" ibaresinden sonra gelmek üzere
"Esnaf Ahilik Sandığı ödeneği" ibaresi ilave edilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 12nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Yıldırım Garo
Paylan İmam
Taşçıer
Muş İstanbul Diyarbakır
Osman
Baydemir Mehmet Emin
Adıyaman Sibel
Yiğitalp
Şanlıurfa Iğdır Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon okunan son önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Şanlıurfa
Milletvekili Sayın Osman Baydemir konuşacak.
Buyurun Sayın Baydemir. (HDP
sıralarından alkışlar)
OSMAN BAYDEMİR (Şanlıurfa)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; yasama organı, çağdaş toplumlarda,
medeniyetlerde niçin vardır, niçin yasama faaliyeti yürütülür? Bana
sorarsanız, her şeyden önce insan onuru, insan haysiyetini güvence
altına almak için bu faaliyetler yürütülür çünkü insanı insan yapan
bütün değerler, bir bütündür, birbirinden ayrık ele alınamazlar.
1978li yıllara müsaadenizle dikkatinizi çekmek
istiyorum. Ben, ilkokul çağlarında bir çocuktum. Doğduğum
ve büyüdüğüm köy olan Şeyhkent köyüne jandarmalar bir operasyon
düzenledi; istihbarat alınmış, köyde silah var. O
silahların toplanması amacıyla bütün köy halkı, köy
meydanında, bender dediğimiz köy meydanında
toplatıldı. Kadınlar, çocuklar bir tarafa ayrıldı,
erkekler bir başka tarafa ayrıldı ve saatler boyunca kadınların
ve çocukların gözleri önünde, yani hepimizin gözleri önünde
babalarımıza, dedelerimize akla hayale gelmeyecek işkenceler,
gayriinsani muameleler yapıldı. Amaç ne? Köyde var olan bir
silahı ele geçirmek.
Gel zaman git zaman cunta gerçekleşti, cuntadan
sonra kürdistan köylerindeki bu uygulama değişmedi.
Gel zaman git zaman 1990lı yıllar
gerçekleşti, 4 bin tane köyümüz, yerleşim birimimiz
yakıldı; bu uygulamalar değişmedi.
Gel zaman git zaman bir başka darbe
gerçekleşti 2015 yılının Haziran ayında, milletin
iradesi tanınmamak suretiyle bir darbe gerçekleşti; şehirler,
kasabalar yıkıldı.
Şimdi aynı uygulama, 1970li
yılların aynı uygulaması, Nusaybinin 3 köyünde
uygulanıyor. Tamı tamına on üç gündür bir köy abluka altına
alınmış, giriş çıkışlar yasaklanmış,
bir istihbarati bilgiye dayalı olarak köyde yaşayan bütün
canlılara eziyet ediliyor. İnfaz, yargısız infaz
iddiaları var, ağır işkence iddiaları var. Bütün
samimiyetimle söylüyorum, dilim demeye varmıyor, insan onurunu,
haysiyetini kırıcı uygulamalar ve onların feryatları,
çığlıkları kulağımıza geliyor. On üç gündür
o köye insan hakları heyetlerinin girişine izin verilmiyor.
Sayın Başkan, demin, benden önceki
hatipler fotoğraflar gösterdiğinde Bunları ben görmüyorum.
demiştiniz. Müsaadenizle, önce siz görün Sayın Başkan. Bu
fotoğraf, Koruköyde -yani Herabe Bava köyü- Abdi Aykuta ait,
işkence gördüğüne dair bir fotoğraftır.
Şimdi ben sorarım size: Hangi istihbarati
bilgi, hangi neden, ne olursa olsun, insanlık ailesinin suç
saymış olduğu işkence etme alçaklığını
meşrulaştırabilir? Bu uygulamanın sahipleri -çok açık
ve net söylüyorum- alçaktırlar. Bu dünyanın neresinde olursa olsun
hiçbir hukuk, hiçbir nizam, hiçbir düzen, bir başka insana işkence
yapma hakkını vermez. Hiçbir düzen, hiçbir rejim, Gazzede
yapılanı meşru görmez. Gazzede yapılan neyse, bugün
Nusaybinde yapılan odur. Ben kendim Mescidi Aksada bulundum, o
maneviyatı hissettim. Bugün Mescidi Aksaya uygulanan uygulama neyse
Herabe Bavadaki uygulama aynı uygulamadır.
Şimdi, ben hepinize, vicdanınız
demiyorum çünkü artık vicdan maalesef kalmadı. Birazcık onuru
olan, Ben işkenceye karşıyım, ben reddediyorum zulmü.
diyen AKP Grubundan bir vekil istiyorum, CHP Grubundan bir vekil istiyorum, MHP
Grubundan bir vekil istiyorum. Gelin, bu akşam Nusaybine gidelim, gelin
yarın sabah Herabe Reş köyüne gidelim. Gelin oradaki yurttaşlara
diyelim ki Burada ne oldu?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OSMAN BAYDEMİR (Devamla) - Eğer ki hukuka
uygun işliyorsa çıkıp kamuoyuna diyelim ki Bunlar
yalandır. Eğer hukuksuzluk varsa o hukuksuzluğu
gerçekleştirenlerin hep beraber yakasına yapışalım.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Baydemir.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı "Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir Vergisi Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin 12nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet
Bekaroğlu (İstanbul) ve arkadaşları
MADDE 12- 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun
60ıncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendine
"işsizlik ödeneği" ibaresinden sonra gelmek üzere
"Esnaf Ahilik Sandığı ödeneği" ibaresi ilave
edilmiştir.
BAŞKAN Komisyon okunan önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğlu konuşacak.
Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yalan söyleme şeyini çıkardım ama
Sayın Bakan doğru söylemiyor. Bu, suç değil herhâlde, değil
mi? Bakın, Plan ve Bütçe Komisyonunda Türkiye Esnaf ve Sanatkârlar
Konfederasyonu Genel Sekreteri Naci Sulkaların söylediği söz burada.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Bekaroğlu, bir bakan olarak yani boşa laf
söyleyeceğime inanıyor musun?
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Bu, gündeme
geldi. Bunun için konfederasyonum adına teşekkürlerimi,
şükranlarımı sunuyorum fakat
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Bekaroğlu, inanıyor musun şu söylediğine,
inanıyor musun yani?
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Tutanaktan
okuyorum.
içeriğine hiçbir şekilde dâhil edilmedik, madde kaleme
alınırken bizim fikrimiz sorulmadı.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Söylediğine inanıyor musun? Söylediğine inanıyor musun?
BAŞKAN Sayın Bakan, cevap verirsiniz
sonra.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Dolayısıyla
fonun ilgili hükümleri bize ağır geldi. Ben sadece tutanaklardan
aktarıyorum.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Bir bakan olarak ağzımdan boş laf çıkacağına,
boşa konuşacağıma inanıyor musun?
BAŞKAN Sayın Bakan, size söz
vereceğim.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, bakın, siz şöyle bir şeyi âdet hâline
getirdiniz: Size bir yanlışlık söylendiği zaman, size bir
kötülük söylendiği zaman başkalarının yaptığı
yanlışlık ya da kötülükle veya sizin
kurguladığınız bir şekilde ifade edip kendi
yanlışlıklarınızı, kötülüklerinizi
meşrulaştırıyorsunuz. Bu, gerçekten çok acıklı
bir durumdur değerli arkadaşlarım.
Burada Adalet ve Kalkınma Partisi sözcüsü,
yıllar öncesine gönderme yaptı, yazar kasa gösterdi. Evet, o dönem
bir ekonomik kriz yaşandı ve insanlar kendi protesto etme
haklarını kullandılar, Başbakanlığın önüne
kadar geldiler ve yazar kasayı attılar. Siz, düşünce ve ifade
özgürlüğünü bütünüyle ortadan kaldırdınız. Aylarca
insanların basın açıklaması yapmasını bile
yasaklıyorsunuz. O gün ile bugünün arasındaki farklardan bir tanesi
budur ama sadece bu değil, çok sayıda fark var.
Değerli arkadaşlarım, esnaflarla
ilgili, İşsizlik Fonunda olduğu gibi bir rahatlatma
getiriliyor, işsiz kalan, iflas eden esnaflara 700 lira maaş ödenecek
eğer şeyleri yerine getiriyorlarsa. Önce siz gelin, burada bir
İşsizlik Fonunun hesabını verin. İşsizlik
Fonunda 116 milyar TL -tam rakamı bilemiyorum çünkü rakamlar sürekli
değişiyor- para toplanmış, bugüne kadar işsizlere
sadece 11 milyar TL para ödenmiş. Bu, nasıl İşsizlik Fonu
değerli arkadaşlarım? Kurduğunuz esnaf fonu da bundan
farklı olmayacaktır.
Sürekli olarak 2002 ile 2016yı
karşılaştırıyorsunuz. Bir
karşılaştırma da ben yapacağım. Buyurun rakamlar:
2002de merkezî yönetim borç stoku 242,7 milyar, 2016da 751,8 milyar TL; özel
sektör dış kredi borcu 2002de 41 milyar dolar, 2016da 293 milyar
dolar; özel sektörün finansal kuruluşlara dış borcu 2002de 12
milyar dolar, 2016da 155 milyar dolar; reel sektörün dış borcu
2002de 30 milyar dolar, 2016da 138 milyar dolar; şirketlerin bankalara
finansal kiralama ve faktöring şirketlerine kredi borcu 2002de 56 milyar
TL, 2016da 1 trilyon 534 milyar TL; bankalar dışındaki
şirketlerin döviz yükümlülükleri 2002de 32 milyar dolar, 2016da 311
milyar dolar.
Değerli arkadaşlarım, bu rakamlar
sizin rakamlarınızdır. Size sorarlar, bu kadar para
kullandınız, şu anda bu kadar borç var,
yaptığınız işler de bellidir ve size sorarlar: Bu
kediyse, et nerede, etse, kedi nerede değerli arkadaşlarım?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Ya, o,
ciğerdir.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Ciğer midir?
Ciğer olsun, her neyse.
Bakın, demin bir şey söyledim,
arkadaşlarım öfkelendiler, kızdılar. Şunu haber
yaptınız ve kullandınız, milletvekilleri de kullandı:
Kılıçdaroğlunun koruması, FETÖcülükten içeri
alındı. Bir koruma memuru gerçekten gözaltına alındı,
sonra bırakıldı. Utanmadan bu, manşete atıldı
yandaş gazetelerde, daha sonra siyasetçiler bunu paylaştı. Peki,
ben size soruyorum, Kılıçdaroğlunun korumasını haber
yapanlar, dert yapanlar: Sizin içinizde, yıllardır beraber
olduğunuz bu insanlara bulaşan hiç kimse yok mudur? Bu,
vicdanları kanatıyor.
Bakın, bu yapının alt tarafı
cemaatti, üst tarafı örgüttü ve o zaman size söylüyorduk. Bu örgütle
iltisakı olanlar en çok sizin içinizdedir. Niçin bunları
ayıklamıyorsunuz? Niye bir tane haber yapmıyorsunuz? Adalet ve
Kalkınma Partisinin içinde de şunlar şunlar var. Ben bile
sayabilirim belediye başkanlarını, milletvekillerini ama benim
işim değil bu, sizin işinizdir. Niye saymıyorsunuz? Niye
garibanın
Adam bağlı da olabilir, birtakım yardımlar
da yapmış olabilir ama hiçbir iddianame hazırlamadan adam
aylarca içeride, mal varlığına el koymuşsunuz, çoluk
çocuğu aç, perişan vaziyette. Peki, size soruyorum: Genel başkan
yardımcınızın kardeşi, ağabeyi her neyse bir
numara olarak yakalandı. Ne yaptınız genel başkan
yardımcınıza? Bu millete neyi anlatacaksınız, hangi
yalanlarını söyleyeceksiniz? Aha bir daha yalan dedim size.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456
sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 12nci maddesinde geçen "bendine"
ibaresinin "bendinde geçen" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Arzu Erdem (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon okunan önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI NUMAN KURTULMUŞ (Ordu)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sayın Arzu Erdem konuşacak.
Buyurun Sayın Erdem. (MHP
sıralarından alkışlar)
ARZU ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Gelir Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 12nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi adına söz
almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi ve ekranları
başında bizleri izleyen aziz Türk milletini saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yine, bir torba
kanunla karşı karşıyayız. Tasarıda,
aralarında bağlantıları bulunmayan yine farklı
farklı konu ve amaç bütünlüğü bulunmayan birden fazla mevzuatta
değişiklik söz konusudur.
Teklifle, çiftçilerin Ziraat Bankası ve
Tarım Kredi Kooperatifince kullandırılan ve 31/12/2016 tarihi
itibarıyla takibe düşen tarımsal kredi borçları
yapılandırılacaktır. Teklifle, TEDAŞın elektrik
tüketiminden kaynaklanan alacaklarından vadesi geldiği hâlde ödenmemiş
olanların yeniden yapılandırılması söz konusudur.
Teklifle, vergiye uyumlu mükelleflere vergi indirimi yapılması
düzenlenmektedir. Ancak, vergi indiriminden tüm vergiye uyumlu vergi
mükellefleri faydalanamayacaktır. Bu anlamda da bir eşitsizlik oluşacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizler, bu
hususları uzun zamandır dile getirmekteyiz ve getirmeye de devam
edeceğiz, aynı zamanda seçim beyannamemizde de yer almaktadır.
Bu düzenleme ise ne yazık ki yetersizdir,
eksiktir ve aynı zamanda da gecikmiştir.
Söz aldığım teklifin 12nci
maddesinde kurulması öngörülen Esnaf Ahilik Sandığından
ödenek alacakların genel sağlık sigortalısı
sayılması düzenlenmektedir. Söz konusu düzenlemeyle, esnaf için
devletin belli oranda katkı sağlayacağı İşsizlik
Fonu benzeri bir fon kurulacaktır. İflas eden veya iş yerini
kapatmak zorunda kalan esnafın ekonomik durumunu düzeltip yeni bir iş
kurana kadar buradan faydalanması söz konusu olacaktır.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket
Partisi, esnaf işsizlik fonu kurulması konusunda yıllarca bu
hususu işlemiştir ve dile getirmiştir. Sigortalı
çalışanların işsiz kaldıktan sonra işsizlik
maaşı almaları konusunu da dile getirmiştir ve bu konuda
bir düzenleme yapılmıştır. Ancak, burada, bir işsizlik
maaşı alan sigortalı çalışanlar, işsiz
kaldıktan sonra almasına rağmen işini kaybedenlerin bir
fona bağlanması elbette ki aslında umut verici, buna ihtiyaç
vardır, biz bunu desteklemekteyiz de ama burada aslında
konuşulması gereken, Sayın Bakan, özellikle neden bu duruma geldiğimiz,
neden iş yerlerinin kapandığı, neden bu konuda elektrikleri
kesilene kadar insanların elektrik faturalarını ödemediği.
Dün bu kürsüden yine Milliyetçi Hareket Partisi
adına dedim ki: Gelin, turizmin canlandırılması için, yine
terörden etkilenmiş olan tüm esnafın canlandırılması
için somut adımlar atalım. Evet, bu kanun tasarısıyla
umutvar bir durum söz konusu olacak. İnsanlar, yine bununla ilgili en
azından İş yerimi kapattım, gideyim oradan bir parça
destek alayım. diye düşünecekler ama bir kısmı yine
buradan faydalanamayacağı için sıkıntılar
çıkacak.
Sicil affı getiriliyor, sicil affı
getirildikten sonra bugün şikâyetler
Sayın Maliye Bakanı
buradaydı, kendisine de söyledim, dedim ki: Bakın, sicil affı
gelecek ancak bankalara gidenler şu cümleyle karşılaşacak:
Kusura bakmayın, size kredi veremiyoruz çünkü şu an sizin bu anlamda
sicil affına girmiş olsanız da bir faaliyetiniz yok,
belgeleyeceğiniz hiçbir geliriniz yok. Bırakın bunların
hepsini, dedim ki: Elektrik faturaları el yakıyor. Gelin, bir süre
için esnafı rahatlatmak adına 1e 3 katında elektrik
faturası ödeyenlerin şu dağıtım bedellerini silelim,
bunu kanunlaştıralım. Torba kanun getiriyorsak somut olarak
esnafı rahatlatacak adımları birlikte atalım. Yine,
Sayın Maliye Bakanı burada oturuyordu ve dedim ki:
Kapalıçarşı esnafı -dün de burada söyledim- işgaliye
parasıyla yanıyor ve bu konuyla ilgili Biz sabah açarken, acaba
akşam zabıta gelip işgaliyemizi ödemediğimiz için bu
konuyla ilgili sıkıntıya düşürecek mi bizi? diye düşünüyor.
Ne olur, gelin, bu konuyla ilgili somut adımları hep birlikte
atalım.
Yine, vergi düzenlemelerini yaparken somut olarak
ceplerine girecek olan faydalar sağlayalım. Nedir bunlar? Yine,
aynı şekilde, doğal gaz faturasını, su
faturasını
Çünkü, iş yerinin yaşaması gerekiyor.
İş yeri kapandıktan sonra o güne kadar bir işveren olarak
faaliyet göstermiş olan kişinin -düşünün ki psikolojik olarak o
kadar ağır bir yüktür ki o- ticaret yapan birinin gidip devletin
kapısına Ben artık buradan aylık maaş alayım.
Çünkü, psikolojik olarak da toparlanması mümkün değil. Ne olur?
Aslında, esnafın yaşatılması için gereğinin
yapılması, iş yerlerinin kapatılmayacak duruma gelmesi için
o ana kadar adımların atılması gerekiyor. Hani,
kapandıktan sonra verilecek olan destekler, evet, tabii ki yaraya belki
bir merhemdir ama ülke ekonomisine hem zarardır, hem yine aynı
şekilde, esnafın rahatlatılması açısından da
yeterli değildir.
Saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Erdem.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
13üncü maddede üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 13üncü maddesinde geçen yer alan
ibaresinin geçen şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Mustafa Mit
Konya Hatay Ankara
İsmail Faruk Aksu Muharrem Varlı Kamil
Aydın
İstanbul Adana Erzurum
Fahrettin
Oğuz Tor
Kahramanmaraş
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir Vergisi Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 13üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Utku Çakırözer Kadim Durmaz Lale Karabıyık
Eskişehir Tokat Bursa
Ömer Fethi Gürer Bülent Kuşoğlu Musa Çam
Niğde Ankara İzmir
Mehmet Bekaroğlu Zekeriya Temizel
İstanbul İzmir
MADDE 13- 5510 sayılı Kanunun 61inci
maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan
"işsizlik veya" ifadesi işsizlik, Esnaf Ahilik
Sandığı veya" şeklinde ve işsizlik
ödeneğinin" ifadesi işsizlik veya Esnaf Ahilik
Sandığı ödeneğinin" şeklinde
değiştirilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım Garo Paylan İmam
Taşçıer
Muş İstanbul Diyarbakır
Sibel Yiğitalp Mehmet Emin Adıyaman Burcu Çelik
Diyarbakır Iğdır Muş
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI NUMAN KURTULMUŞ (Ordu)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Muş Milletvekili
Sayın Burcu Çelik konuşacak.
Buyurun Sayın Çelik. (HDP
sıralarından alkışlar)
BURCU ÇELİK (Muş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yaklaşık bir yıl önce
bu kürsüden tüm milletvekillerimizle Cizre, Sur, Nusaybinde yaşanan
katliamları anlattık. İktidarın bu katliamlara engel
olması için sayısız çağrı yaptık. O gün bu
Parlamento, sağır ve dilsizi oynadı ve bu sessizlik yüzlerce
insanımızın hayatını kaybetmesine, bir şehrin yok
olmasına sebebiyet verdi.
Şimdi, bugün yine Herabe Bava köyünde aynı
durumla karşı karşıyayız. On üç gündür abluka
altında olan bölgede insanlarımıza işkence
yapılıyor. Bölgede yaşayan insanlarımız, günlerdir aç
ve susuz. Bölgede telefon hatları kesilmiş durumda. Örneğin,
bazı evlerin asker ve özel harekâtçılar tarafından karargâh
olarak kullanıldığı iddiası var. Hükûmet bu konuda
açıklama yapacak mı? Bu iddiaya gerçekten cevabınız ne
olacak merakla bekliyoruz.
Görgü tanıklarının
anlattıkları ise kan dondurucu; halkın ölümle tehdit
edildiği, halka işkence yapıldığı ve özellikle
çocukların günlerdir aç ve susuz olduğu söyleniyor.
Günlerdir abluka altında olan bölgeden tek
fotoğraf çıktı ortaya: Bu resmi kim paylaştı? Bu resim
nerede çekildi? İlk önce bunu açıklayın. Öte yandan,
fotoğrafta gördüğümüz Abdi Aykutun durumuna ilişkin açıklama
yapamadığınızı fark ediyor musunuz? Tek
yapabildiğiniz, daha önceden ezberlemiş olduğunuz cümleleri
burada sarf etmek. İçişleri Bakanlığı ile yerel
kaynakların birbiriyle bu kadar çelişen açıklamalarını
Hükûmet nasıl açıklayacak?
Aldığımız son bilgiler,
ablukanın yakındaki iki köye de ne yazık ki
sıçradığı, bu bölgelerde de ablukanın
başladığı. Siz gerçekten son bir yılda
yaşadıklarımızdan da mı ders almadınız?
Cizre, Sur, Nusaybinde yaşananlar Türkiye tarihine kara bir leke olarak
geçti. Hiçbir şeyden korkmuyorsanız bile anaların
gözyaşlarından korkun. Çok açık söylüyoruz: Bugün bu konuda
sessiz kalanlar bu vebal altında vicdanlarda boğulmaya mahkûmdurlar.
Yapılması gereken en temel şey,
değerli arkadaşlar, insan yaşamını koruyabilmektir.
Eğer gerçekten sosyal devlet ve hukuk devletiysek ilk önce insan
yaşamını koruyabilmektir temel görevimiz. Yaşam hakkı
en temel insan hakkıdır. Diğer tüm hakların
varlığı ve kullanımı insan yaşamına
bağlıdır. Bu bakımdan bu hakkın korunması tabii
ki gayet çok açık, öncelikli sorumluluğumuzdur. En temel
sorumluluğumuz olan bu hakkın korunmasını eğer
gerçekten bu topraklarda sağlayamıyorsanız, yani insanların
yaşam hakkını bu topraklarda sağlayamıyorsanız
kamuoyuna bu konuda açıklama yapmak zorundasınız değerli
arkadaşlar.
Evet, bugün yapılması gereken nedir peki
bölgede? Başta insanı, yaşam hakkı başta olmak üzere
tüm hakları ve özgürlükleriyle birlikte yok etmeye çalışan bu
tutumdan derhâl vazgeçilmeli; bölgede var olan sokağa çıkma
yasağı hemen kaldırılmalı; milletvekillerimiz, sivil
toplum örgütleri, gerekirse, talep olursa buradaki bütün parti
gruplarından birer temsilciyle birlikte bölgeye gidilmeli ve halkla,
vatandaşla derhâl, hemen bir araya gelinmeli ve ne olduğu gerçekten
bire bir vatandaştan, halktan dinlenilmelidir.
Evet, değerli arkadaşlar, bizim önerimiz
şudur: Çok net söylüyoruz bugün burada. Suni gündemlerden artık
çıkmanın vaktidir. Düşünebiliyor musunuz... Burada gerçekten
yasa yaptığını zanneden bir iktidar ve elinden
geldiğince muhalefet yapmaya çalışan partilerin yanı
sıra bir tarafta yaşamı tehlike altında olan
insanlarımız, sokağa çıkma yasaklarının,
ablukaların olduğu bölgelerimiz hâlen mevcutken, burada, hukuki ve
sosyal devlet olduğunu söyleyen bir devletin Parlamentosunda gerçekten
yasa yaptığınızı mı zannediyorsunuz değerli
arkadaşlar?
Sürem yetmiyor ama sadece şu raporu göstermek
istiyorum sizlere. İdris Balukenin raporudur bu. Gözaltına
alınıp, ikinci defa gözaltına alınıp tutsak edilen
Grup Başkan Vekilimizin resmî raporudur. Tedavisi yatakta yapılmalıdır
ve bu resmî raporu başta İnsan Hakları Komisyonunun ve
Parlamentonun, bütün değerli arkadaşların dikkatine sunuyorum.
Hepinizi tekrardan selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir Vergisi Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin 13üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Ömer Fethi Gürer (Niğde) ve
arkadaşları
MADDE 13- 5510 sayılı Kanunun 61 inci
maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan
"işsizlik veya" ifadesi "işsizlik, Esnaf Ahilik
Sandığı veya" şeklinde ve "işsizlik
ödeneğinin" ifadesi "işsizlik veya Esnaf Ahilik
Sandığı ödeneğinin" şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI NUMAN KURTULMUŞ (Ordu)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Niğde
Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer konuşacak.
Buyurun Sayın Gürer. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sıra sayısı 456 olan
yasa tasarısının 13üncü maddesi üzerinde söz aldım.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde
esnafın, çiftçinin, çalışanların, emekçilerin
sorunları giderek katlanıyor. Hükûmet de bunun farkında olacak
ki bugün Esnaf Ahilik Sandığı adı altında bu yasada
bir düzenleme içinde. Ancak, ne yazık ki, esnaf örgütleriyle bu konuda
yeterince istişarede bulunulmadan hazırlandığı için
esnafın sorunlarına çözüm olacak bir düzenleme değil.
Biraz evvel Maliye Bakanımız
buradaydı. KOSGEBle ilgili dedi ki: Biz KOSGEBle ilgili 50 bin
liralık kredi veriyoruz. Bununla ilgili, Sayın Başbakan
geçtiğimiz günlerde esnaf toplantılarının birinde, başvuran
herkese bu konuda destek olunacağını söyledi. Şu anda
elimde Bakandan istediğim ve birkaç gün önce elime ulaşan
yazılı dokümana göre, Sayın Bakanın ifadesiyle, Niğde
ilinde 1.600 KOBİden 1.400ünün yaptığı başvurunun
55i karşılanabiliyor. Bunun yanında, son üç yılda,
Niğdeye komşu sayılabilecek illerden Yozgat, Nevşehir,
Kırşehirde 13.082 yer kapanmış. Acaba, buralardaki
başvurularda kaç kişiye yardımcı olunacak, KOBİ
desteği sağlanacak diye baktım; Aksarayda 66, Nevşehirde
64, Yozgatta da 69 destek sağlanıyor. Toplamda yalnızca
Niğde ilinde üç yılda kapanan iş yeri sayısı 4.663.
Esnafların sorunlarını bertaraf etmek
için AVMlerle ilgili ve buna benzer düzenlemeler yapılacağı
yerde esnaflar için şimdi bir sandık düzenlemesi yapılıyor;
primini ödeyen esnaftan yüzde 2 oranında prim kesilecek, bunun
yanında, devlet de yüzde 1 oranında verecek ve bir fon oluşacak.
Bu fonda işini yitiren esnafa destek olunacak ama bunun da
şartları var: Son yüz yirmi günde primini ödeyecek. Düzenli primini
ödeyen bir kişinin o tür bir mağduriyet yaşaması beklenebilecek
bir durum da değil ama görünen o ki Hükûmet kendi getirdikleriyle
esnafların sorunlarının çözülemediğinin farkına
vardı, esnafa esnafı destekletmek üzere bir fon oluşturmaya
kalktı.
Esnafa 30 bin lira kredi verileceğini
belirttiklerinde, geçtiğimiz yıl, getirdikleri ipotekti, kefildi ve
bunun yanında banka borcu olmaması uygulamasıyla 1 milyon 750
bin esnaftan ne yazık ki 43 binine o desteği sağladılar.
Buraya gelindiğinde esnafın sorunu çözülecek gibi
yansıtılanlar alana gittiğinizde esnafın sorunu olarak
karşınıza çıkıyor. Demirciler odamızla
görüştüm, kahveciler odamızla görüştüm. Bunlar tamamen destek
dışındılar. Bunlar da bu yardımlardan faydalanmak
istediğini belirtiyorlar. Bu bağlamda, Hükûmetin oluşturmaya
çalıştığı ahilik adı altında Esnaf Ahilik
Sandığının yine sorunları çözecek bir
çalışma olmadığını belirtmek istiyorum. Bu daha
düzenli kılınabilir, esnafın sorunlarını aşmada
faydalı bir hâle getirilebilirdi.
Keza, burada TEDAŞa olan borçların
ödenmesiyle ilgili bir düzenleme var. Artık bizim oralarda TEDAŞ yok.
Geçmişe dönük borçlarla ilgili bir düzenleme yapılıyor. Bizim
orada özel şirketlerin enerji verdiği çiftçiler var. Enerjiyi
verdiği çiftçiden on beş gün içinde ödemesini alamadı mı ya
haciz yoluyla ya da çiftçiye icra yoluyla enerji firması
alacağını tahsil ediyor. Ha, bunu alamayanların kuyusu
kapatılıyor. Şu anda bizim orada çiftçilikle
uğraşanların önemli sorunlarından biri enerjiyle
çıkardıkları suyun maliyetinin yüksekliği. Bu anlamda bir
iyileştirme var mı? Çiftçiler için de bir iyileştirme yok. Ürün
üreten çiftçi ürününü satamıyor. Biz burada söylediğimiz zaman
patatesi çok dile getiriyoruz gibi varsayılıyor ama şu anda 400
bin ton patates Niğdede depoda bekliyor. Bu bir millî servet. Bunu burada
dillendiriyoruz, ifade ediyoruz, Hükûmet çözüm üretsin istiyoruz. Esnafın,
çiftçinin, işçinin, emeklinin, engellinin sorunlarına çözüm bulma
yerine, yapıyormuş gibi davranarak günü ertelemek bu ülkenin
yararına olmuyor. Esnaf iş yerini kaybediyor, işçi işini
kaybediyor ve yaşanan sorunlar katlanıyor. Alana gittiğimizde de
bize bunlar anlatıldığında buraya gelip komisyonlarda olan
arkadaşlarımız eliyle katkı vermeye
çalıştığımızda ne yazık ki Hükûmet
bildiğini okuyor, yanlış yaptığını gördükten
sonra tekrar tekrar birden fazla da bunların üzerinde çalışma
yürütüyor. Şu anda çiftçinin ve esnafın sorunları,
sıkıntıları gerçekten artık dayanılmaz boyutlara
erişti. Bizim oralarda köylerden göçler yoğunlaştı çünkü
ürettiği para etmeyince şehirde iş aramaya gidiyor ama
şehirde de iş yok.
Bu nedenle, işsizimizin sorunlarının
arttığı süreçte Hükûmetin daha ciddi önlemlere yönelmesini
öneriyor, tavsiye ediyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gürer.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 456 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 13üncü
maddesinde geçen yer alan ibaresinin geçen şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Mit (Ankara) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI NUMAN KURTULMUŞ (Ordu)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ankara Milletvekili
Sayın Mustafa Mit konuşacak.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA MİT (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 13üncü maddesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz kanun teklifi Meclise 16 madde olarak gelmiştir. Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin adı bile Komisyonda
değiştirilmiştir. Yapılan ekleme ve çıkarmalar
sonucunda 26 madde olarak Genel Kurula gelmiştir. Buradan
anlaşılan, teklif aceleye getirilerek
hazırlanmıştır. Komisyon tutanaklarını
incelediğimizde teklif sahibinin toplantılara hiç
katılmadığı anlaşılmaktadır. Komisyon
üyelerinin sorularına teklif sahibi değil, Sayın Bakan cevap
vermiştir. Bu hâliyle Genel Kurula gelen düzenleme, tasarı görünümlü
teklif olarak kayıtlara geçmiştir.
Kanun teklifi aralarında hiçbir
bağlantı bulunmayan birden fazla kanunu ilgilendirmektedir. İlk
geldiği hâliyle 9 ayrı kanunu ilgilendirirken, teklif Komisyon
çalışmaları sonucunda 13 ayrı kanunu ilgilendirir hâle
getirilmiştir. Torba kanun usulüyle nitelenen bu uygulamanın
mahzurlarını daha önce de Genel Kurulda yaptığım
konuşmalarda detaylarıyla açıklamıştım. Bu usulle
yaptığınız kanunları en erken altı ay, en geç iki
yılda tekrar Genel Kurula getirmektesiniz. Kanun yapma tekniği ve
usulü açısından uyulması zorunlu olan şartlara
uyulmamaktadır. Teklif olarak gelen düzenleme, toplantı günü
Komisyona gelen, aynı mahiyette, Başbakanın imzasını
taşıyan tasarı dikkate alınmadan görüşülmüştür. Her
ne kadar teklif olsa da Hükûmetin tasarısıyla aynı mahiyettedir.
Zaten Sayın Başbakan günler öncesinden böyle bir
çalışmaları olduğunu açıklamıştır.
5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol
Kanunu ile Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkındaki
Yönetmelik yürürlüktedir. Kanun hazırlamada amir ve yönlendirici olan bu 2
mevzuata göre düzenleyici etki analizi yapılması zorunludur.
Getirilen düzenlemeyle ilgili sağlıklı bir analiz yapabilmek ve
katkı verebilmek için getirdikleri veya götürdüklerinin mukayese edilme
imkânı bulunmamaktadır. 2016 yılında bazı
alacakların yapılandırılmasıyla ilgili bir düzenleme
yapılmıştır. Bu düzenleme üzerinden 2016 yılında
tekrar düzeltmeler yapılmıştır. Şimdi o düzenlemede
unuttuklarımızı bu teklifle yapılandırma
kapsamına almaktayız. Başka unuttuklarımız da var
mıdır? Hükûmetin bu konuya ciddiyetle eğilmesini talep
etmekteyiz. Siyaset kurumunun bu dağınıklığı izah
etmesi ve en kısa zamanda ortadan kaldırması gerekmektedir.
Benimsenen kanun yapma usulü olan torba kanun tercihinin bunda etkili
olduğunu düşünmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, yapılandırma
kapsamına bu teklifle alınan sektörler de dâhil edildiğinde,
Türkiye'de neredeyse bütün sektörlerde ödeme sıkıntısı
olduğu anlaşılmaktadır. Teklifin 13üncü maddesiyle 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun 61inci maddesinde, esnaf ve sanatkârlardan işsizlik
ödeneği alacak olanların genel sağlık
sigortasının başlangıç tarihi düzenlenmektedir.
Bu teklifle kurulması öngörülen Esnaf Ahilik
Sandığını esas olarak olumlu
karşılamaktayız ve destekliyoruz. Ancak içinde bulunduğumuz
durum itibarıyla vergisini, sigortasını, kirasını
ödemekte zorlanan esnaf ve sanatkâra yeni bir yük getirmektedir.
Bir diğer husus, bağlanacak işsizlik
ödeneklerinin yetersizliğidir. İşsizlik ödeneğine muhtaç
hâle gelen esnaf ve sanatkârın işini tekrar düzeltmesi, yeni bir
iş bulması yetişme tarzı itibarıyla hayli güç
olacaktır. Esnaf Ahilik Sandığının bir önceki
yıl primlerinin yüzde 15inin Türkiye İş Kurumuna aktarılması
da doğru değildir. Kurulacak sandığın personel ve kira
giderleri sandıktan karşılanmalı, genel bütçeyi alakadar
eden birimlere sandıktan transfer yapılmamalıdır diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Mit.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
14üncü maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 14üncü maddesinde geçen "bir
ay" ibaresinin "üç ay" şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Mehmet Erdoğan
Konya Hatay Muğla
İsmail Faruk Aksu Muharrem Varlı Kamil
Aydın
İstanbul Adana Erzurum
Fahrettin
Oğuz Tor
Kahramanmaraş
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım Garo Paylan İmam
Taşçıer
Muş İstanbul Diyarbakır
Sibel Yiğitalp Mehmet Emin Adıyaman Burcu Çelik
Diyarbakır Iğdır Muş
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin
14üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Utku Çakırözer Kadim Durmaz Lale Karabıyık
Eskişehir Tokat Bursa
Zekeriya Temizel Bülent Kuşoğlu Musa Çam
İzmir Ankara İzmir
Mehmet Bekaroğlu
İstanbul
MADDE 14- 5510 sayılı Kanunun 80 inci
maddesinin dördüncü fıkrasının ikinci ve üçüncü cümleleri
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı
fıkranın dördüncü cümlesi yürürlükten
kaldırılmıştır.
"60 ıncı maddenin birinci
fıkrasının (g) bendi içeriğinde genel sağlık
sigortalısı sayılanlar için 82 nci maddeye göre belirlenen prime
esas günlük kazanç alt sınırının otuz günlük tutarı,
prime esas kazanç tutarı olarak esas alınır. Ancak, tescil
tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde gelir testi talebinde
bulunanlardan gelir testi sonucuna göre aile içindeki gelirleri brüt asgari
ücretin üçte birinin altında tespit edilenlerin bu sürelerde
yaptıkları ödemeler herhangi bir faiz uygulanmaksızın iade
veya mahsup edilir."
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI NUMAN KURTULMUŞ (Ordu)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde İzmir
Milletvekili Sayın Zekeriya Temizel konuşacak.
Buyurun Sayın Temizel. (CHP
sıralarından alkışlar)
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olarak daha önceden de belirttik; bu tasarı içerisinde
katıldığımız, gerçekleştirilmesi için çaba
gösterdiğimiz çok önemli düzenlemeler de var. Bu düzenlemelerden bir
tanesi de genel sağlık sigortasıyla ilgili düzenleme. Şu
anda genel sağlık sigortasıyla ilgili düzenlemenin artık
gelir tespiti açısından uygulanamaz olduğunu, hatta bundan
yararlanmak isteyenler açısından ciddi anlamda bürokratik zorluklara,
hatta işkenceye dönüştüğünü kabul etmemiz gerekiyor. Bununla
ilgili bir değişiklik yapma gereği duyuluyor. Bunu normal
karşılamak gerekiyor. Ancak yapılan düzenleme bu gereksinimi tam
olarak karşılamadığı gibi, adalet ve eşitlik
ilkeleri açısından hem Anayasanın 10uncu maddesine hem de
73üncü maddesine aykırılık oluşturan bir düzenlemeye
dönüşüyor.
Olayımız şu: Biz genel
sağlık sigortasını bütün yurttaşlar için uygulayan,
gelir almayan bir ülke değiliz. Herkes geliri oranında bu sisteme
katılmak zorunda. Bu sisteme katılırken de burada eşitlik
ilkesini ve ödeme gücü ilkesini beraberce uygulamak zorunda. Çünkü bu
katılım sadece bir gönüllülük esasına dayanmıyor, zor
alıma dayanıyor. Zor alıma dayandığı andan
itibaren de vergide nasıl hakkaniyet, adalet ve eşitlik ilkelerine
uyuluyor ise vergi benzeri bir yükümlülük olan sosyal sigorta primlerine
katılma paylarını da aynı ilkeler çerçevesinde almak
gerekiyor.
Daha önceki uygulamalarımızda bunu
kademeli olarak uyguladığımızı biliyoruz. Gelirlerine
göre insanlar bu sisteme belirli katkılarda bulunuyorlar idi. Ancak
insanların gelirlerinin tespitiyle ilgili çalışmalar bir türlü
yapılmadı, gerçekleştirilemedi ya da insanlar buna direndiler ya
da yapılan uygulamayı kendileri açısından uygun
bulmadılar; artık durum ne ise. Bu durumda, yeni yapılan
düzenlemeyle ikili bir kademelendirmeye girildi. Geliri asgari ücretin üçte
1inin altında olan yani 590 liranın altında olan insanlar
herhangi bir şekilde gelir tespiti yaptırdıktan sonra ödemede
bulunmayacaklar. Bunun üstünde geliri olanların hepsi de istisnasız
olarak 53 lira ödeyecek. İşte burada adalet yok, geliri 10 bin lira
olan da geliri 591 lira olan da aynı primi ödeyecek. Böyle bir olayın
anlatılması mümkün değil, açıklanması da mümkün
değil, adaletli olduğunu savunmak da mümkün değil. Bununla
ilgili olarak yapılması gereken çalışmalar konusunda
iktidar yetkililerinin de yaklaşımlarının olumlu
olduğunu gördük. Evet, Bu konuda hakkaniyete uygun, adalet sağlayan,
insanların gelirleri ölçüsünde artarak katıldıkları bir
prim sisteminin kurulması gerekir. denildi. Bu sistem üzerinde
çalışılması gerekiyor.
Devletin özellikle sosyal güvenlik
kurumlarının şu andaki olanakları itibarıyla bu gelir
tespitiyle ilgili çalışmaları yapamayabilirler. Daha önce gelir
tespitini biliyorsunuz bu kurumun dışında, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı yürütüyordu, sosyal işlerle sorumlu
olan bakanlık yürütüyordu. Bu saatten itibaren başka bir kurum
yürütecek. Belki bu kurumun olanakları da dikkate alınarak, yeniden
gelir tespitine dayalı ve belirli gelirin altında olanların da
bundan muaf oldukları bir sistemin kurulması mümkün olabilir. En
azından sistemle ilgilenildiğini, insanların, şu anda sorun
olan, gelir tespitiyle ilgili sorunlarının giderileceğini çok
net olarak ortaya koyan bir uygulama ise önümüzdeki süreç içerisinde
Zaten
kanun çıkartmakta Allaha şükür herhangi bir
sıkıntımız yok, istediğimiz kadar torba
hazırlayabiliyoruz. Herhangi bir torbanın içinde değil de bunu
kod kanun olarak getirip, düzenleyip çıkartırsak, sanıyorum, bu
sistemden yararlanacak olanlara da Türkiye'nin gelecekteki sosyal güvenlik
sisteminin ayakta kalmasına da ciddi anlamda katkımız olur.
Olayın bu açıdan değerlendirilmesi gerektiğini
düşünüyoruz. Sistem olarak karşı
olmadığımız, ancak uygulama olarak böyle devam ederse
Anayasaya aykırı olarak sürdürülecek bir uygulamaya sahip
olacağından yüce Meclisin bilgi sahibi olmasını
istediğimiz için de bu açıklamayı yapmak zorunda kaldık.
Çok teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Temizel.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 14üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Garo Paylan (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI NUMAN KURTULMUŞ (Ordu)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sayın Garo Paylan konuşacak.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
GARO PAYLAN (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, değerli
arkadaşlar; genel sağlık sigortasından faydalanmak için
gelir testi yapma yasası 1 Ocak 2012de yürürlüğe girdi. Bakın,
1 Ocak 2012de AKP iktidarında yürürlüğe girdi ve kanunun
sonuçlarına bakalım: Kanunun sonuçlarına göre bugüne kadar bu
sisteme katılan, gelir testini yapan ve ödemesini düzenli yapan
yalnızca yüzde 8,9 yani yüzde 91 Ben bu kanunla ilgilenmiyorum.
demiş, bakmamış, bakamamış; geliri
olmadığı için, darda olduğu için bakmamış veya
Nasıl olsa kapıma gelen yok, zorlayan yok. diye bakmamış.
Bakın, sonuçlarını size söylüyorum: 7
milyon 200 bin kişi borçlu, büyük oranda gençlerden oluşuyor. 7
milyon 200 bin kişi borçlu yani neredeyse her haneden en az 1 kişi
borçlu. 11,7 milyar TL de -12 milyar TLye yakın- borçları var.
Şimdi, büyük bir
başarısızlık sonrası, bu kanundan beş yıl
sonra AKP iktidarı tekrar bir yasa getiriyor, diyor ki: Biz
başarısız olduk, bu kanunu getirdik ama kimse gelmiyor gitmiyor,
gelir testi yaptırmıyor. E, ne yapacağız? Biz geçmişe
dönük olan borçların faizlerini silelim, aylık 53 TLyle yapılandıralım.
Bunları da, bu kişileri de almaya çalışalım. Yeni
dönemde de kim olursa olsun, geliri kaç para olursa olsun 53 TL
yatırdığında genel sağlık sigortasından
faydalansın. diyor. Büyük bir haksızlık ve adaletsizlik
arkadaşlar.
Bakın, bir devlete vergi ödeme, sosyal sigorta
ödeme yükümlülüğü ve alışkanlığı gençken
başlatılır, ağaç yaşken eğilir. Siz eğer ki
gençleri bu anlamda motive edemiyorsanız, gerçekten gelirine göre primlerini
ödeme ahlakını geliştiremiyorsanız, gençler primleri
anlamında devlete başvurmazlar, ileride de vergi ahlakını
geliştiremezsiniz, vergilerini ödemezler; siz de bu prim
yapılandırmasını yaparsınız defalarca, bu
kanunları üst üste getirirsiniz, gene gelmez gençler, ileride de
vergilerini düzenli ödemezler, vergi yapılandırması
yaparsınız sürekli AKP iktidarında olduğu gibi.
Değerli arkadaşlar, devletin
sağlık hizmetini -bizim partimizin görüşüne göre- ücretsiz
olarak verme yükümlülüğü vardır, sağlık hizmetleri ücretsiz
olmalıdır ama herkes de gelirine göre bir prim ödemelidir ve asgari
olarak da gelir testinden geçenler belli bir gelire kadar, ciddi bir gelire
kadar da ücretsiz sağlık hizmetinden faydalanmalılar.
Bakın, bu sistem başarısız. Siz bu yasayı geçirdiniz,
bakın görün sistem gene başarısız olacak, kimse gelip o 53 TLyi
bile ödemeyecek çünkü insanlar dardalar. Gelin, bu yasayı geliri asgari
ücretin 2 katı oluncaya kadar, özellikle gençlerde ve belli bir yaşa
kadar -ya, diyelim ki 28-30 yaşına kadar- ücretsiz yapalım. Daha
sonra, geliri yüksek olanlardan prim almaya bakalım ve daha ciddi bir prim
alınsın, 53 TL değil. Bakın, kira geliri 100 bin TL olan
ama herhangi bir ticari faaliyette olmayan -aylık kira geliri 100 bin lira
olsun- kişi 53 TL ödeyip bu primden faydalanacak, geliri 592 TL olan da 53
TL ödeyecek. Bunda bir hak, bunda bir adalet var mı? Yok. Gelin, bu
sistemi, gerçekten devlete olan bağımlılığı, bir
şekilde primlere olan bağımlılığı gelire
göre sağlayabilecek hâle getirelim, geliri belli bir rakama kadar
olanlardan prim almayalım ama yüksek geliri olanlardan da yüksek prim
alarak bu toplumsal adaleti, sosyal adaleti sağlayalım.
Değerli arkadaşlar -dediğim gibi- son
olarak vergi ahlakını, devlete prim ödeme ahlakını
buralarda bir yerde geliştirebiliriz. Bu yasa çok yanlış bir
yasa. Gelin, el birliğiyle bu yasayı geri çekelim, Plan Bütçe
Komisyonuna tekrar gitsin, üzerinde bir kez daha çalışalım,
sosyal güvenlik sistemini bir kod yasa çerçevesinde hep beraber, bütün
partiler, ortak çalışmamızla yürütelim diyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456
sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 14üncü maddesinde geçen
"bir ay" ibaresinin "üç ay" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Erdoğan (Muğla) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI NUMAN KURTULMUŞ (Ordu)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Muğla
Milletvekili Sayın Mehmet Erdoğan konuşacak.
Buyurun Sayın Erdoğan. (MHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 456 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 14üncü maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bu maddeyle herhangi bir sosyal güvenlik
kapsamında çalışmayan vatandaşlarımızın
genel sağlık sigortasından yararlanma şartları yeniden
düzenlenmektedir. Bu düzenlemeye göre, gelirleri asgari ücretin üçte 1inden az
olanlar artık herhangi bir sağlık primi ödemeden genel
sağlık sigortası kapsamına alınacak ancak asgari
ücretin üçte 1inden fazla geliri olan vatandaşlarımız ise belli
bir ödemeyle bu hizmetten faydalanabileceklerdir. Tabii ki bu düzenlemenin
önceki gibi kademeli olmasının sosyal adalet bakımından
daha uygun olacağı kanaatindeyim.
Vicdanları rahatsız eden durumlar da tabii
ki bu düzenlemede bulunmakta. Bugün ülkemizde 3 milyondan fazla Suriyeli
mülteci ağırlıyoruz. Bu mültecilere sınırsız
sağlık hizmeti sunulurken vergi ödeyen kendi vatandaşlarımıza
bu gibi sınırlamalar getirilmesinin de aslında üzerinde bir
düşünülmesi gerektiği kanaatindeyim. Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarının her biri eşit şekilde sağlık
hizmetlerinden faydalanabilmelidir.
Suriyeli mülteciler konusu ülkemiz gündeminde önemli
bir yer işgal etmektedir. Suriyede koalisyon güçlerinin kontrol
altına aldığı alanların sürekli gerekli
hazırlıklar yapılarak iskâna açılması ve Türkiyede
yaşayan Suriyeli mültecilerin geriye dönmesi konusunun da artık
gündeme alınması gerektiği kanaatindeyim.
Bugün, seçim bölgem Muğlada hem turizm hem de
tarım sektörü zor durumdadır. 2016 yılının, turizm
sektörü açısından çok kötü geçtiğini hepimiz biliyoruz. Yine,
tarım sektörü de sıkıntılı günler geçirmektedir.
Bu minvalde daha önce tespitlerimizi ve çözüm
önerilerimizi bu kürsüden defalarca sizlerle paylaştım, bugün de
vatandaşlarımızın durumunun zor olduğunu tekrar ifade
ediyorum. Tarımdan, turizmden ekmek parasını kazanan binlerce
gencimiz bu sezon işe çağrılmamış durumda veya
çağrılma konusunda umutsuzluk içerisindedir. Gerek
esnafımızın gerekse çiftçimizin, bu sektörlerden ekmek
parasını kazanan vatandaşlarımızın Sosyal
Güvenlik Kurumu primlerini ödemesi her geçen gün daha da
zorlaşmaktadır. Mevcut durum da göz önüne
alındığında, bu insanların primlerinin tahsilatı
bundan sonrası için de kolay olmayacaktır.
Bu vatandaşlarımızın işsiz
kalmaması için, aşsız kalmaması için,
mağduriyetlerinin kar topu misali büyüyerek artmaması için, bugünden,
bu insanların ödeyecekleri primlerinin azaltılması ya da bir
kısmının devlet tarafından karşılanması
konusunda bir çalışma yapılmalıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ayrıca, bu kanunla, yabancılara belli istisnalarla
mülk satışına dair de düzenlemeler yapılmaktadır.
Yaptığınız bu düzenlemenin hayırlı bir iş
olduğunu varsaysak bile, durum, sanılanın aksine daha derin ve
daha düşündürücüdür. Bugün Muğlada yabancı mülk sahipleri
mülklerini satılığa çıkarmaktadır, hiç
olmadığı kadar satılık konut bulunmaktadır.
Diğer Muğla milletvekili arkadaşlarımız da bunu
bilmektedir. Uluslararası camiadaki görüntümüzü düzeltmemiz gerektiği
de açıktır.
Turizm sektörünün başladığı
bugünlerde topyekûn bir seferberlik ruhuyla kültür ve turizm
değerlerimizin tanıtımına yönelik faaliyetlerin
yapılması kaçınılmazdır.
Yeri gelmişken, bu hususta bazı
önerilerimizi de eklemek isterim. Yapılan tanıtım
organizasyonları elbette faydalıdır ancak yeterli değildir.
Bunların yeterli hâle gelmesi lazım.
Biz, turizm sektörüyle ilgili, sektör için otelciye,
tur operatörüne işte böyle palyatif tedbirler, destekler istemiyoruz;
bizim derdimiz, talebimiz, sektörün çalışmasının
sağlanmasıdır. Bunun için de somut önerilerimiz var,
bunları Hükûmetimizin dikkate almasını umut ediyorum.
Öncelikle kampanyaya, yurt dışında
yaşayan Türk vatandaşlarımızın tatillerini Türkiyede
geçirmesi konusundan başlamak lazım; tüm dünyada etkin, sosyal medya
üzerinden, internet üzerinden bir tanıtım kampanyası yürütmek
lazım. Terörle mücadelede görev alan kamu personeline 2017
yılında bir haftalık turizm paketi hediye etmek lazım.
İç turizmin canlandırılması gerektiğini daha önce
söyledik, yine söylüyoruz. Bu manada da örneğin, Muğlada iki tane
havalimanımız var, Ankara, İstanbul dışında
hiçbir havalimanımıza uçuş yok. Dünyanın her yerine uçan
Türk Hava Yollarının bu konuda da inisiyatif almasını ve
yaz sezonunda bölgeye uçuşlar planlamasını planlıyoruz.
Vatandaşımızın turizm yerlerine gelmesi için
ulaşım engelini ortadan kaldıralım diyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yine, tarım sektörü de kötü bir dönem geçirmektedir. Bu
sebeple tarım ve turizm kesimindeki ecrimisillerin 2017 yılında
alınmamasını Hükûmetten istirham ediyoruz.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
BURCU ÇELİK (Muş) Başkan, karar
yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
18.33
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.45
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli),
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
74üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
456 sıra sayılı Kanun Teklifinin
14üncü maddesi üzerinde Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan ve
arkadaşları tarafından verilen önergenin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
15inci maddede üç adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 456 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 15inci
maddesinde geçen "bu oranı" ibaresinden sonra gelmek üzere
"sıfıra kadar indirmeye ve" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı İsmail
Faruk Aksu Fahrettin
Oğuz Tor
Konya İstanbul Kahramanmaraş
Mehmet NecmettinAhrazoğlu Muharrem Varlı Kamil Aydın
Hatay Adana Erzurum
Ahmet
Selim Yurdakul
Antalya
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 456 sıra sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir
Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Kadim
Durmaz Mehmet
Bekaroğlu Zekeriya
Temizel
Tokat İstanbul İzmir
Lale
Karabıyık Utku
Çakırözer Bülent
Kuşoğlu
Bursa Eskişehir Ankara
Musa
Çam
İzmir
MADDE
15- 5510 sayılı Kanunun 81 inci maddesinin birinci fıkrasının (f) bendine
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ancak, 60 ıncı maddenin birinci
fıkrasının (g) bendine tabi olanlar için genel sağlık
sigortası primi, prime esas kazancın %3'ü olup, bu oranı %6'ya
kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir."
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Yıldırım Sibel
Yiğitalp Mehmet
Emin Adıyaman
Muş Diyarbakır Iğdır
Garo
Paylan İmam
Taşçıer Erol
Dora
İstanbul Diyarbakır Mardin
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Muş Milletvekili
Sayın Ahmet Yıldırım konuşacak.
Buyurun Sayın Yıldırım. (HDP
sıralarından alkışlar)
AHMET YILDIRIM (Muş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; iki gündür söylüyoruz, söylemeye devam edeceğiz çünkü
yıllar sonra bile şu Parlamentonun utanç duyacağı bir
karara iki gün önce bir kâğıt parçasındaki metin okunarak imza
atıldı. Sayın Figen Yüksekdağın
milletvekilliğinin hukuka, İç Tüzüke, Anayasaya göre
düşürülmesi, göreceğiz, önümüzdeki dönemlerde hem Türkiyede hukuk
kitaplarına bir garabet örneği olarak sunulacak hem de
uluslararası hukukta böyle bir kararın nasıl akıllara zarar
bir şekilde alındığını hukuk kitapları kötü
örnek diye hukuk öğrencilerine anlatacaktır. Bu yönüyle, hâlâ
çağrımızdır: Başkanlık Divanı toplanmadan ve
son bir hafta içerisinde toplanmamış Başkanlık
Divanının bu kararı ilgili partiye bildirmeden, Başkanlık
Divanının diğer üyelerini haberdar etmeden, yangından mal
kaçırırcasına, siyasi saikle -ki, dün, Başbakan bizim bunun
siyasi saikle alındığı yönündeki iddiamızı
doğrulamıştır- okunması bu ülkenin, bu Parlamentonun
bir ayıbı olarak burada duruyor; kaldırılmasını,
yeniden gözden geçirilmesini ısrarla talep ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, bir iktidarın
ömrü iki şekilde sonlanır. Bir, seçimle sonlanır; iki, seçimden,
halktan almış olduğu yetkiyi, halka karşı verdiği
sözleri çiğneyerek, o halkın aleyhine kullanmasıyla
sonlanır. Göreceğiz, bu halkın aleyhine son bir buçuk
yıldır alınmış kararlar ve geliştirilen
uygulamalar neticesinde bu izlenen politikaların cevabını 16
Nisanda bu halk verecektir çünkü hazırlanan bu ucube paketi
savunamıyor. Biz isterdik ki aylardır iktidar tarafından
hazırlanmış olan bu paketin tek tek maddelerinin bu ülke
insanlarına hangi faydayı sağlayacağı anlatılsaydı;
mesela Başbakan çıkıp bizim partimiz hayır dediği
için evet dediğini söylemek yerine keşke şunu söyleseydi:
4üncü madde bu ülke insanlarına şu huzuru getirecek, 7nci madde bu
ülkede ekonominin önünü şöyle açacak, 11inci madde bu ülkede istikrarı
böyle sağlayacak. Bunların hiçbirine girebiliyor mu? Giremiyor çünkü
18 maddenin bir tanesinde bile bu ülke insanlarına siyasal, toplumsal,
sosyal, ekonomik, kültürel bir katkı, bir rahatlama, bir fayda var
mı? Yok. Olsaydı bizim partimizin negatif meşruiyeti üzerinden
değil kendi doğruları üzerinden bir siyasi hat izlerlerdi.
Şimdi, buradan hareketle, siyasi iktidarın
yürüttüğü kampanya evet mevet kampanyası değil Hayıra
hayır kampanyası, Hayıra hayır kampanyası
yürütüyor siyasi iktidar. Bir maddesinin bu ülke insanlarına, onun
demokrasisine, özgürlüğüne, toplumsal barışına, ekonomik
refahına nasıl bir katkı sağlayacağını bir
cümleyle anlatan çıkmadı, ne Cumhurbaşkanı ne Başbakan
ne bir bakan; maddeleri anlatın maddeleri, maddelerin bu ülke
insanına ne getirdiğini anlatın. Maddeler üzerinden
tartışmadığınız bir pakete kimin hayır
dediği üzerinden bir kampanya yürütmek evet kampanyası değil
Hayıra hayır kampanyasıdır ve bu anlamda, içinde
kendisini görmeyen halkımız bu pakete karşı duruşunu
ortaya koyacaktır. Bu paketin içinde Türk de yoktur, Kürt de yoktur; Alevi
de yoktur, Sünni de yoktur; emekçi de yoktur, işveren de yoktur. Bu
toplumun büyük bir çoğunluğu, bu ülkeye dair aidiyet ve sahiplenme
duygusunu artıran bir maddede kendisini bulamıyor. Bu yönüyle, bundan
sonra eğer paketlerine güveniyorlarsa tek tek maddeler üzerinden bu
maddelerin ve totalde bu paketin bu ülkeye nasıl bir fayda
getireceğini çıkıp anlatsınlar, bıraksınlar kimin
hayır dediğinin peşine düşmeyi. Kim hayır
diyecekse der. Hazırlayan biz değiliz ki niye bizim üzerimizden bir
kampanya yürütüyorsunuz? Tek tek maddeleri siz hazırlamadınız
mı? Komisyonda tartışmadınız mı, Genel Kurulda
bunu savunmadınız mı? Ve bunları yaparken televizyonlardan
kaçırmadınız mı? Halkın bunları
sağlıklı bir şekilde izlemesine engel olmadınız
mı? Canlı yayın taleplerini reddetmediniz mi?
Ee, o zaman yürütülen kampanya evet mevet
kampanyası değil, savunulamayacak bir pakete bir kılıf
bulma, kimin hayır dediği üzerinden Hayıra hayır
kampanyası yürütmektir. Kendisini bu paketin içerisinde göremeyen
halkımız, 16 Nisanda siyasi iktidara bu paketle ilgili olan duygusunu
güçlü bir hayırla bu ülkenin hayırlı geleceği için beyan
edecektir diyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan, 456 sıra sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir
Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 15inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mahmut
Tanal (İstanbul) ve arkadaşları
MADDE 15- 5510 sayılı Kanunun 81 inci
maddesinin birinci fıkrasının (f) bendine
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ancak, 60 ıncı maddenin birinci
fıkrasının (g) bendine tabi olanlar için genel sağlık
sigortası primi, prime esas kazancın %3'ü olup, bu oranı % 6'ya
kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir."
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sayın Mahmut Tanal konuşacak.
Buyurun Sayın Tanal. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi
saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Değerli Maliye Bakanının burada
olmasına, eğer arkadaşlar da meşgul etmeseler
sevineceğim ben, çünkü Üsküdar ilçemizin vergi dairesiyle ilgili bir
sorunu var.
Üsküdarda
BAŞKAN Sayın milletvekili, Sayın
Tanal bakana hitap ederek bir soru sormak istedi. Müsaade ederseniz
Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli Bakanım, Üsküdar ilçesinde 40 bine
yakın mükellef var. Üsküdar ilçesindeki vergi dairesi Üsküdardan Ümraniye
Toya Sokağına taşındı. Vergi dairelerinin
kurulmasına ilişkin yönetmeliğin 8inci maddesi der ki: Vergi
dairesi bulunduğu ilçenin sınırları içerisinde kurulmak
zorunda. Bunun herhangi bir istisnasını ben bulamadım. Eğer
varsa böyle bir istisna, sizden öğrenmek isterim. Mevcut olan vergi
dairelerinin kurulmasına ilişkin kanun ve yönetmelik o
sınırların içerisinde bulunmasını emrettiği
hâlde, 40 bin mükellefi olan Üsküdar ilçesinin vergi dairesinin bir başka
ilçenin, Ümraniye sınırları içerisine taşınması
vergi mükellefleri açısından gerçekten bir sıkıntı
yaratmakta. Hatta vergi dairesi tarafından mükelleflere gönderilebilecek
olan mektuplarla ilgili, tebligatlarla ilgili ayrı bir
sıkıntı. Vatandaşımız vergisini vermek için
aşağı yukarı çok uzun bir yol katetmek zorunda. Bu da vergi
adaleti açısından, Üsküdarlı mükellefler açısından
büyük bir sıkıntı yaratmakta. Bu hukuksuz durumun bir an önce
eski hâline getirilmesini istirham ediyorum.
Mevcut teklifimizin 17nci maddesi üzerine aslında
ben söz almıştım. 17nci maddesiyle ilgili kayıt
dışı istihdam eden veya sahte sigortalı tespiti
yapılması hâlinde işverenlerin istihdam teşviklerinden
yararlanamayacağına ilişkin düzenlemeye bir genişleme
getirilmiş durumda. Yani bu ilk tespit edildiği zaman bir ay
içerisinde istihdam ve teşvikten yararlanamayacak ancak bu bir aydan sonra
eğer tekrar, yine bunu yaparsa üç yıl içerisinde, bir yıl
yararlanamayacak. Bu ne demek? Bu, aslında sigortasız işçi çalıştırmayı,
kayıt dışı çalıştırmayı teşvik eden
bir husus. Bu, aynı zamanda, etkisi açısından, devletin
gelirlerinden mahrum olmasını teşvik eden bir husus. Bu,
sigortasız çalışan personelin
çalıştırılmasını teşvik eden husus. Bu,
sosyal güvenlik ilkesine de aykırı bir husus. Bu, aynı zamanda,
vergi hukukunun temel ilkeleri olan adalet, eşitlik ve özgürlük ilkelerine
de aykırı olan bir durum.
Şimdi, burada gerekçeye
baktığımız zaman diyor ki: Herhangi bir sebepten
dolayı sigortasız çalıştıran... Yani, burada kanunu
bilmemek mazeret sayılmaz. Aslında akla, mantığa uygun olan
şeyin hukuka da uygun olması lazım. Burada, kaçak personel,
işçi çalıştıran kişi, şirket mevcut olan istihdam
teşviklerinden yararlanacak ancak kaçak işçi çalıştırıldığı
için İş Kanunu hükümleri uyarınca para cezası
kesildiği zaman bu para da tahsil edilmiş olacak. Bu nedir? Bu,
aslında hukuk içerisinde uyumlu olan bir düzenleme değil. Burada
düzenlemeyi yaparken Kasıt olmaksızın hataen bunu
göstermemişse. diyorsak, idari para cezası da aynı zamanda
kastı gerektiren bir husustur, kasıt hukuka
aykırılığı ortadan kaldıran bir husustur.
İçimizde hukukçu olan arkadaşlarımız var. Yani eğer
gerçekten bir hukuka aykırılık varsa, hukuka
aykırılık, kastı ortadan kaldırıyor. Mademki
kasıt hukuka aykırılığı ortadan
kaldırıp burada sigortalı gösterilmesi gerekirken hataen
gösterilmemiş ise ve bu teşvikten, istihdamdan yararlanıyorsa o
zaman kasıt, bu idari para cezalarının da ortadan
kaldırılması lazım, düzenlemenin daha fazla genişletilmesine
ihtiyaç var.
Ben teşekkür ediyorum.
Saygılarımı sunuyorum.
Bakandan da istirhamım şu: Üsküdar
esnafı gerçekten mağdur. Yani, Üsküdarda eğer kiralanacak bir
yeriniz yoksa Üsküdardaki esnaf için ben evimi
Bakanlığınıza ücretsiz olarak kiraya vereyim, ücretini
almayacağım Bakanlığınızdan. Gelin, evimde esnafımıza,
vatandaşımıza bu hizmeti verin.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
21.- Maliye Bakanı Naci
Ağbalın, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın 456
sıra sayılı Kanun Teklifinin 15inci maddesiyle ilgili önerge
üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Allaha şükürler olsun, devletimizin her türlü imkânı vardır.
Vatandaşlarımıza vergi dairelerimizde her türlü hizmeti de
veririz Sayın Tanal. Siz, inşallah, bize taahhüt ettiğiniz bu
vaadi bir fakir fukaraya bağışlama sözünü de burada verin, biz
de hepimiz alkışlayalım sizi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Veriyor musunuz?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Siz bana cevap verin,
esnaf vergi
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Vereceğim, ben cevabı vereceğim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ben cevabı
vereyim. Başkan söz veriyor mu bana? Bir açar mı Başkan buradan?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Hayır, ben bir cevabımı tamamlayayım.
Arkadaşlar bana şunu söylüyorlar: Bu
Üsküdardaki binayla ilgili galiba deprem riski bakımından
sıkıntı olduğu için geçici süreyle bir başka yerde
kiralama yapmışlar. Bu arada Üsküdar bölgesinde bir yer
arayışı konusunda da çalışmalarını
sürdürüyorlar. Bu geçici bir durum. Biz vatandaşlarımızın
vergi dairesinden hizmet almaları için son derece hassasız. En
yakın noktada hizmeti sunmak için bir çalışma gayretimiz var.
Geçici bir durum olduğunu ifade ettiler. Ben de konuyla yakından
ilgileneceğim.
Siz de bu ev verme sözünüzü Üsküdarda bir
kardeşimize, bir fakir fukara kardeşimize yaparsınız
inşallah.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bana
sataştı şimdi Sayın Başkan.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
Sataşmadı, yok bir şey.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1585) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 456) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 456 sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 15inci
maddesinde geçen "bu oranı" ibaresinden sonra gelmek üzere
"sıfıra kadar indirmeye ve" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Selim Yurdakul (Antalya) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Antalya Milletvekili
Sayın Ahmet Selim Yurdakul konuşacak.
Buyurun Sayın Yurdakul. (MHP
sıralarından alkışlar)
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak
bugün, Gelir Vergisi Kanununda yapılacak değişiklikleri
görüşüyoruz.
Esasen, vergi teşvikleri ve ticaret
hayatının önündeki engellere yönelik birkaç kelam etmeyi
planlamıştım ancak kanun teklifini Meclise sunan AKP
milletvekili kanun teklifinin gerekçesinde şu ifadeyi kaleme
almış, daha doğrusu şu itirafta bulunuyor, kendisinin
ifadesini okuyorum: 1 Ocak 2012 tarihinden itibaren herhangi bir kapsamda
sosyal güvencesi olmayan vatandaşlarımız, 5510 sayılı
Kanun gereği zorunlu olarak genel sağlık sigortası kapsamında
tescil edilmektedir. Yani, diyor ki: Her vatandaşımızın
sırtına bir çuval yükledik. Beğensin veya beğenmesin,
sağlık hizmetlerinden faydalansın ya da faydalanmasın,
genel sağlık sigortasını her vatandaş ödemek zorunda.
AKP Hükûmetinin bu konuya, bu noktaya nasıl geldiğini defalarca
anlattık. Biz kalkınma dedikçe Yarın ne
olacağını boş ver, bugüne bakalım. dediler; üretime
odaklanmak zorundayız dedik, betona olan açlıklarına yenik
düştüler. Nihayet, yanlış ekonomi politikalarının
bedelini ödetmek için vatandaşı bir kıskacın içine
hapsederek, genel sağlık sigortasıyla, cebindeki son paralara da
göz diktiler.
Sevgili milletvekilleri, muhterem vatandaşlar;
yakinen biliyorum ki ne malınız kaldı ne sermayeniz, lakin
Hükûmet her gün sizin hesabınıza borç yazmaya maalesef devam ediyor.
Ancak, Hükûmet bu primleri ödeyemediğinizin de farkında.
Bakın, iktidar partisinin milletvekili bu
durumu nasıl itiraf ediyor: 2012 yılından günümüze kadar
uygulanan ve sosyal güvencesi olmayan vatandaşlarımıza da
sağlık imkânı sunan söz konusu sistemin bazı
aksaklıkları içinde barındırdığı
görülmüştür. Bu aksaklıkların başında, bu kapsamdaki
vatandaşlarımızın genel sağlık sigortası
prim borçlarını ödeme alışkanlığının
bulunmaması ve sistemin sade olmaması gelmektedir. Yani, diyor ki:
Vatandaş ödeme alışkanlığını edinemedi.
Vatandaş ekmeğinden aşından artırıp sizin
deneme-yanılma politikalarınızı mı besleyecekti? Diyor
ki: Sistemin bazı aksaklıklar barındırdığı
görülmüştür. Bunu görmek için illa denemeniz mi lazımdı? Hiç mi
bu konuda uzman ve liyakat sahibi insan yok etrafınızda?
Bakın, ben bir tıpçıyım.
Sorsaydınız, bu sistemin yürümeyeceğini, temel insan
haklarına aykırı olduğunu size söylerdim. Demek ki Hükûmet
oldum, her şeyi ben bilirim. demenin sakıncaları da böyle
oluyormuş. Cumhuriyetimizin son on beş yılında
bocaladığı kadar, hiçbir dönem, maalesef, bu kadar belirsizlik
yaşamadı.
Kanun teklifinin genel gerekçesi üzerinden devam
ediyorum. İktidar partisi vekili, inşaat maliyetlerini azaltmak
amacıyla çeşitli vergi ve benzeri masrafları indirmekten dem
vurmuş. Doğrusu, vatandaş çarşıda
karşılaştığı 5 liralık domatesin etiketini
hazmedemiyorken iktidar müteahhitleri ellerinde kalan apartman dairelerini
pazarlamanın derdine düşmüş. Saygıdeğer
milletvekilleri, vatandaşın cebine ve dişine dokunacak
politikalar geliştirmekte yaşadığınız
sıkıntıları aşmak istiyorsanız lütfen vatandaşın
sesine kulak veriniz.
Bu maddeyle, genel sağlık sigortası
primi için daha önce kazancına göre prim aldığınız
vatandaşları şimdi 53 lira ödemekle yükümlü tutuyorsunuz. Bu
sayede vatandaşlarımızın yani yaklaşık 7 milyon
vatandaşımızın birikmiş borcunu ödemesini istiyorsunuz
ama mümkün olmadığını daha önceki af denemelerinde de
gördünüz, şimdi de göreceksiniz. Şimdi borçlu olan
vatandaşlarımızın bu parayı dahi ödeme imkânı
yoktur, zaten geçimlerini zor sağlamaktadırlar, çözüm bu
değildir. Vatandaşlara nefes aldırmak ve ticaret hayatını
zenginleştirmek istiyorsanız önce ulaşım ve iletişim
üzerindeki vergileri geri çekiniz ve vatandaşlarımıza insanca
yaşayacakları bir gelir düzeyini sağlayınız.
Örneğin, bu akaryakıt fiyatlarıyla ülkemizi içinden
çıkılmaz bir cendere içine hapsetmiş durumdasınız.
Şu gemilere sunduğunuz akaryakıt vergi avantajını Türk
milletinden esirgemenizin sebebini lütfen gelip buradan
açıklamanızı istiyorum.
Hepinizi sevgi ve saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 16ncı maddede dört
adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456
sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 16ncı maddesiyle
5510 sayılı Kanuna eklenen ek 13üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinde yer alan "bakmakla yükümlü
oldukları" ibaresi ile dördüncü fıkrasında yer alan
"ve hak sahipleri" ibarelerinin madde metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Aydın Ünal Mehmet Doğan Kubat Necip Kalkan
Ankara İstanbul İzmir
Mehmet Muş Haydar Ali Yıldız Osman
Aşkın Bak
İstanbul İstanbul Rize
Hakan Çavuşoğlu
Bursa
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456
sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 16ncı maddesinde
geçen ikamet şartı" ibaresinin "ikamet etme
şartı" şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa Kalaycı İsmail Faruk Aksu Fahrettin Oğuz
Tor
Konya İstanbul Kahramanmaraş
Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu Muharrem
Varlı Kamil
Aydın
Hatay Adana Erzurum
Ruhi Ersoy
Osmaniye
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456
sıra sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir Vergisi
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi'nin 16ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Lale Karabıyık Haluk
Pekşen Zekeriya
Temizel
Bursa Trabzon İzmir
Mehmet Bekaroğlu Bülent Kuşoğlu Utku
Çakırözer
İstanbul Ankara Eskişehir
Kadim Durmaz Musa
Çam
Tokat İzmir
MADDE 16- 5510 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde ilave edilmiştir.
"EK MADDE 13- a) Türkiye'de ikamet eden Türk
vatandaşlarının Türkiye'de ikamet etmeyen ve 28/7/2016 tarihli
ve 6735 sayılı Uluslararası İşgücü Kanununun 16
ncı maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde
belirtilenlerin ana, baba, eş ve çocukları,
b) 6735 sayılı Kanunun 16 ncı
maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde belirtilenlerden
aynı Kanunun 13 üncü maddesi kapsamında olanlar ile bunların
bakmakla yükümlü oldukları ana, baba, eş ve çocukları,
talep etmeleri hâlinde, talep tarihini takip eden
günden itibaren bu Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci
fıkrasının (g) bendi kapsamında ikamet şartı
aranmaksızın genel sağlık sigortalısı
sayılır.
Bu madde kapsamındaki genel sağlık
sigortalıları hakkında 3 üncü maddenin birinci
fıkrasının (10) numaralı bendi uygulanmaz.
Bu madde kapsamındaki genel sağlık
sigortalılarının sağlık hizmetlerinden
yararlanabilmeleri için, sağlık hizmet sunucusuna
başvurdukları tarihte 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine
göre tecil ve taksitlendirerek tecil ve taksitlendirmeleri devam edenler hariç
prim ve prime ilişkin her türlü borcunun bulunmaması
şarttır.
Birinci fıkranın (b) bendinde
belirtilenler ve hak sahipleri için 67 nci maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinde belirtilen 30 gün prim ödeme
şartı 120 gün olarak uygulanır.
Bu madde kapsamındaki genel sağlık
sigortalıları ile ilgili olarak, bu maddede aksine hüküm
bulunmaması kaydıyla bu Kanunun ilgili hükümleri uygulanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esaslar Kurum tarafından belirlenir."
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456
sıra sayılı Kanun Teklifinin 16ncı maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım Sibel
Yiğitalp Mehmet
Emin Adıyaman
Muş Diyarbakır Iğdır
Garo Paylan İmam
Taşçıer Erol
Dora
İstanbul Diyarbakır Mardin
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mardin Milletvekili
Sayın Erol Dora konuşacak.
Buyurun Sayın Dora. (HDP sıralarından
alkışlar)
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin 16ncı maddesi üzerinde
Halkların Demokratik Partisi adına söz almış bulunuyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi,
iki gün önce Halkların Demokratik Partisi Eş Başkanı
Sayın Figen Yüksekdağın vekilliği düşürüldü.
Şimdi, bu konuları böyle kısaca es geçemeyeceğimize
inanıyorum. Bakın, biz seçildiğimizde Anayasanın 83üncü
maddesine göre dokunulmazlığımız vardı ve
dolayısıyla bu, bizim kazanılmış olan bir
hakkımızdı. Yani bütün seçilen vekiller
dokunulmazlıkları olduğundan dolayı seçimlere girdiler ve
aynı zamanda 83üncü maddenin üçüncü fıkrasında Türkiye Büyük Millet
Meclisi üyesi hakkında, seçiminden önce veya sonra verilmiş bir ceza
hükmünün yerine getirilmesi, üyelik sıfatının sona ermesine
bırakılır; üyelik süresince zamanaşımı
işlemez. diye bir amir hüküm vardır. Buradaki amaç nedir, murat
nedir? Bütün milletvekillerinin halkı, kendi seçmenlerini özgürce temsil
etmeleri, kürsü dokunulmazlığı başta olmak üzere bütün
düşüncelerini ifade etmeleri; bu anlamda da, milletvekillerinin özgür
olması, çekinmeden görüşlerini ifade etmeleri bağlamında,
bütün ülkelerde, hemen hemen demokratik bütün ülkelerde, Avrupa ülkelerinde
dokunulmazlık statüsü, müessesesi mevcuttur. Ama, bizim bu
kazanılmış hakkımıza karşın, biliyorsunuz,
yasal bir düzenlemeyle, Anayasamıza aykırı olarak,
uluslararası sözleşmelere ve Venedik Komisyonunun raporlarına
aykırı olarak dokunulmazlığımız
kaldırıldı.
Tabii, AKP tek başına bizim
milletvekillerimizin dokunulmazlığını İç Tüzüke ve
Anayasanın ilgili maddelerine göre kaldırabilirdi ancak bu yola
gitmedi, yasal bir düzenleme yaparak, CHPyi de, MHPyi de
ortaklaştırarak bizim milletvekilliği
dokunulmazlığımızı kaldırdı. Bu da tamamen
aslında Anayasaya aykırı bir düzenlemeydi. Bu, tarihe not
olarak düşülecektir. Bizim milletvekilliği
dokunulmazlığımız Anayasamıza, İç Tüzükümüze ve
uluslararası sözleşmelere aykırı olarak
kaldırılmış oldu -tarihe bir not olarak
düşmüştür- çünkü Anayasa ve İç Tüzüke göre yani Karma
Komisyonda, Anayasa Komisyonunda bütün vekillerin birer birer kendi savunmalarını
yapabileceklerine ilişkin olarak ve Genel Kurulda da
savunmalarını yaptıktan sonra Genel Kurulda yapılacak
oylamalarla ancak dokunulmazlıkları kaldırılabilirdi. Bu
anlamda da biliyorsunuz, aynı zamanda Anayasa Mahkemesine gitme
hakları da mevcuttu.
Bunları niçin vurguluyorum? Şimdi, bu
yetmezmiş gibi, biliyorsunuz, Eş Başkanımız Figen
Yüksekdağın milletvekilliği 84üncü maddenin ilgili
fıkrasına göre kaldırıldı. Aslında,
bakarsanız, Anayasamızın 76ncı maddesinde şartlar,
bu anlamda hangi suçlardan milletvekilliğinin düşürüleceğine
ilişkin olarak amir hükümler mevcuttur ve sayılan bu suçlar
içerisinde de milletvekilimize isnat edilen suç mevcut değildir ve on
aylık bir ceza almasına karşın Eş Genel
Başkanımızın milletvekilliği düşürülmüştür.
Bakın, 24üncü Dönemde yine partimizin
milletvekillerinden biri olan, o zaman Barış ve Demokrasi Partisi Van
Milletvekili olan Kemal Aktaşın altı buçuk senelik bir
cezası olmasına karşın Meclis
Başkanlığı bunu Genel Kurulda okutmadı ve bu da bir
teamül olarak yerleşti. Şimdi, bütün bunlara karşın böyle
bir referanduma gidildiği bir süreçte 13 milletvekilimiz şu anda
cezaevinde tutuklu bulunmaktadır ve Eş Genel
Başkanımız Figen Yüksekdağın milletvekilliği
düşürülmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EROL DORA (Devamla) Bu asla kabul edilemez. Bu siyasi
bir karardır, hukukla hiçbir ilgisi yoktur.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Dora.
EROL DORA (Devamla) Bu, tarihe not düşecektir
ve aynı zamanda yapılacak bu referandumun da şaibeli olması
yönünde tarihe bir leke olarak düşecektir.
BAŞKAN Sayın Dora, teşekkür ederim.
EROL DORA (Devamla) Son sözlerimi belirterek
tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin
16ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Haluk
Pekşen (Trabzon) ve arkadaşları
MADDE 16- 5510 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde ilave edilmiştir.
"EK MADDE 13- a) Türkiye'de ikamet eden Türk
vatandaşlarının Türkiye'de ikamet etmeyen ve 28/7/2016 tarihli
ve 6735 sayılı Uluslararası İşgücü Kanununun 16
ncı maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde
belirtilenlerin ana, baba, eş ve çocukları,
b) 6735 sayılı Kanunun 16 ncı
maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde belirtilenlerden
aynı Kanunun 13 üncü maddesi kapsamında olanlar ile bunların
bakmakla yükümlü oldukları ana, baba, eş ve çocukları,
talep etmeleri halinde, talep tarihini takip eden
günden itibaren bu Kanunun 60 ıncı maddesinin birinci
fıkrasının (g) bendi kapsamında ikamet şartı
aranmaksızın genel sağlık sigortalısı
sayılır.
Bu madde kapsamındaki genel sağlık
sigortalıları hakkında 3 üncü maddenin birinci
fıkrasının (10) numaralı bendi uygulanmaz.
Bu madde kapsamındaki genel sağlık
sigortalılarının sağlık hizmetlerinden
yararlanabilmeleri için, sağlık hizmet sunucusuna
başvurdukları tarihte 6183 sayılı Kanunun 48 inci maddesine
göre tecil ve taksitlendirerek tecil ve taksitlendirmeleri devam edenler hariç
prim ve prime ilişkin her türlü borcunun bulunmaması
şarttır.
Birinci fıkranın (b) bendinde
belirtilenler ve hak sahipleri için 67 nci maddenin birinci
fıkrasının (a) bendinde belirtilen 30 gün prim ödeme
şartı 120 gün olarak uygulanır.
Bu madde kapsamındaki genel sağlık
sigortalıları ile ilgili olarak, bu maddede aksine hüküm
bulunmaması kaydıyla bu Kanunun ilgili hükümleri uygulanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esaslar Kurum tarafından belirlenir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Trabzon Milletvekili
Sayın Haluk Pekşen konuşacak.
Buyurun Sayın Pekşen. (CHP
sıralarından alkışlar)
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Trabzonun kurtuluş
gününü büyük bir coşkuyla kutlayacağız. Bizim Anadolunun
yiğit insanlarının yetiştiği, Karadenizin yiğit
insanlarının yetiştiği Trabzonumuz ve bir Trabzon
Milletvekili olarak Genel Kurulumuzu saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Tıpkı Nazımın şiirinde
söylediği gibi: Dümende ve başaltlarında insanları
vardı ki/ Bunlar uzun eğri burunlu insanlardı ki/ Ve
konuşmayı şehvetle seven insanlardı ki/ Sırtı
lacivert hamsilerin ve mısır ekmeğinin zaferi için/ Hiç kimseden
hiçbir şey beklemeksizin/ Bir şarkı söyler gibi ölebilirdiler.
Evet, benim memleketimin bu yiğit ve yurtsever
insanları ne yazık ki son on beş yıl içerisinde AKP
iktidarı tarafından bir hayli üzüldüler. Mesela, içme suları
kanserojen madde taşıyor; mesela, söz verildiği hâlde
Beşikdüzünde sele tutulan esnafların zararları
karşılanmadı; mesela, Vakfıkebirde on beş
yıldır bir adım atılmayan bir organize sanayi bölgesi hâlâ
yerinde duruyor. Trabzona söz verildiği hâlde bir yatırım
adasının hiçbir planlaması yapılmadı, hiçbir adım
atılmadı. Dereleri yağmalandı, kıyıları
yağmalandı, yolları yapılmadı, Karadenizin
insanı yokluğa ve yoksulluğa mahkûm oldu.
Bakın, iktidara geldikleri gün AKP iktidara
geldiği gün şehrin nüfusu, Trabzonun il nüfusu 1 milyon 50 bin,
şu anda 760 bin yani artan nüfusla, çoğalan nüfusla birlikte tam 400
bin insan Trabzondan göçtü, çekti gittiler. Niye? Çünkü müthiş bir
yoksullaşma var. Bu yoksullaşma hâlâ devam ediyor, şehrin 456
bin insanı yoksulluk sınırında yaşıyor. Bu,
Trabzon Valiliğinin resmî istatistik rakamları. Yine, Trabzonda 73
bin emeklimiz var ve bu emeklilerimizin ciddi bir sayısı da
açlık sınırında hayatını devam ettirmeye
çalışıyor. Karadenizin insanına reva görülen, gerçekten,
AKPnin yapmış olduğu hizmet modeli bu. Hangi alanda isterseniz,
istediğiniz yerde, hatta yandaş bir televizyonunuzda, yandaş bir
anchormaninizle de Karadenizi sizinle konuşmaya varım ve
hazırım. (CHP sıralarından alkışlar)
Bir tek önerim var size. Bakın, bugüne kadar
Türkiyede çok iktidarlar geldi geçti, AKP iktidarına günlerdir
sesleniyorum, yıllardır da söylüyorum, bari bu ülkede bir tane
sektöre bir hizmetiniz olsun. Yani hani rahmetli Özal bu ülkeye turizmi kurdu;
işte, Demireller, diğer hükûmetler, koalisyonlar tekstil
yatırımlarını yaptılar, müteahhitlik hizmetlerini
kurdular. Gelin, şu ülkede fındık ve çikolata sanayisini
teşvik edin. Dünyanın en büyük fındık üreticisi Karadeniz
Bölgesinde niçin fındık ve çikolata sanayisini yatırım
teşvik kapsamına almazsınız, niye bunu İtalyanlara,
Hollandalılara, İsviçrelilere, Almanlara teslim edersiniz, ben bunu
bir türlü anlayamıyorum. Gerçekten, Karadenizden inanılmaz oy
alıyorsunuz ama bunun karşılığında Karadenize
verdiğiniz hiçbir şey yok.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Karadenize
verdiğimiz hizmetlerin karşılığını
alıyoruz.
HALUK PEKŞEN (Devamla) - Bakın,
fındık fiyatı bile perişan hâlde, insanlar yoksul, insanlar
sefalet içerisinde.
Üniversiteler var Karadenizde. Soruyorum ya, bir
anket yapın Allah aşkına, Karadenizdeki gençlere bir sorun,
acaba herhangi bir Karadenizli genç üniversiteden mezun olduğunda
Karadenizin herhangi bir ilinde kendisine gelecek, hayat kurabilecek bir plan
yapıyor mu? Yapmıyor. Niye? Herkes göçe alıştırıldı,
Karadeniz insanı geleceğini göçle el kapılarında
kurabiliyor. Bu, sizin iktidarınızın modeli.
Bakın, size bir şey anlatayım. Bizim
Temel paraşütçüye gidiyor, diyor ki: Ben bir paraşüt almak
istiyorum, bana en iyisinden bir tane paraşüt verir misiniz.
Paraşütçü, en iyi paraşütü çıkarıyor, en kaliteli
olanı önüne koyuyor. Peki, bana şimdi bunu bir anlat, ben bir
öğreneyim. diyor. Diyor ki: Bak, bu, paraşütün ipi, bunu
çektiğinde paraşüt açılır. İyi, peki, açılmazsa
ne olacak? diyor. O zaman yedeği var, yedeği çektiğinde,
ikincisi banko açılır. diyor. Peki, o da açılmazsa ne
yapacağım? diyor. Diyor ki: Rahat ol, hiç merak etme, iki yıl
garantisi var, getirirsin değiştiririz. Tıpkı AKP
iktidarı gibi. (CHP sıralarından alkışlar)
Her seçim döneminde bir sonraki seçime ötelenecek
bir proje anlattınız Karadenize. Ya, şu Erzincandan Trabzona
bir tren hikayesi anlattılar, hakikaten Temel fıkrasından daha
öte. Sayın Grup Başkan Vekilim, hani uçan tren var ya, Trabzona bir
tek uçan treni vadetmediler, vadederlerse de hiç
şaşırmayacağım.
Genel Kurulu ve Trabzonumu saygıyla
selamlıyorum. Benim Karadenizimin o yiğit, yurtsever
insanlarının yetiştiği o güzel şehrimin
kurtuluşunu bir kez daha kutluyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Pekşen.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456
sıra sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 16ncı maddesinde
geçen ikamet şartı ibaresinin ikamet etme şartı
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ruhi Ersoy (Osmaniye) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Osmaniye Milletvekili
Sayın Ruhi Ersoy konuşacak.
Buyurun Sayın Ersoy. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
RUHİ ERSOY (Osmaniye) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; teklifin 16ncı maddesi Türkiyede ikamet eden Türk
vatandaşlarının Türk soylu olmakla birlikte yurt
dışında ikamet eden ve Türk vatandaşı olmayan ana,
baba, eş ve çocukları ile bunların bakmakla yükümlü
oldukları ana, baba, eş ve çocuklarının talep etmeleri
hâlinde genel sağlık sigortalı sayılmalarının
düzenlemesiyle ilgili. Bundan doğal, bundan insani, bundan uygar bir talep
olamaz. Bu düzenlemeyi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olumlu buluyor ve
sonuna kadar destekliyor.
Burada bu işi uygar bulan, olumlu bulan temel
çıkış noktası, aile bütünlüğü ve aile birliğinin,
anne, babanın, evladın, dede torunun bir arada olmasıyla ilgili
bir husustur ve genel sağlık sigortası hastaneyle,
sağlıkla ilgili olabilir ama biz biliyoruz ki en büyük sosyal
güvenlik ve genel sigorta Türk toplumunda aile kurumudur. Aile kurumunun önemini
tartışmak bile yersizdir. Bununla ilgili, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin hükûmetinde bir bakanlık vardır ve bir sürü alt kurumlar
vardır ama aile kurumunun yeteri kadar korunup güçlendirilmesiyle ilgili
yapılan çalışmalar her ne kadar iyi niyetli olsa da yeterli
değil, daha da güçlendirilmelidir.
Bu kapsamda, bir taraftan yaparken diğer
taraftan aile kurumunu yıkan ve tartışmalara sebebiyet veren
konuları da biz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak sıklıkla
gündeme taşıyoruz. Geçen hafta da grubumuzun vermiş olduğu
önergenin bir tanesi bu kapsamda kadın kuşağı
programları adı altındaki, aile programları görünümündeki,
izdivaç programları adı altındaki o rezalete dur denilmesi
hususundaydı. Bu konuda Milliyetçi Hareket Partisinin konuyu gündeme
taşımasından sonra Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanının harekete geçtiği bilgisi ulaştı bize;
çeşitli medya yapımcılarıyla görüşmeler
yapıldığı bilgisi ulaştı, RTÜK
Başkanının Milliyetçi Hareket Partisi grup başkan
vekilliğini ziyaret ederek bilgi verdiği ve daha sonra bu konuda Meclis
bünyesinde var olan diğer komisyonların harekete geçmesiyle Dilekçe
Komisyonu altında bir alt komisyonun kurulması kararını üye
arkadaşlar bizlerle paylaştılar. Bu gelişmeleri biz olumlu
buluyoruz. Bu birlikteliklerin ve tartışma zemininin, bu rezaletten
Türkiyenin kurtulması ve ekranların temizlenmesi ve bunun yerine,
geleneğin güncelleştiği ve kültürün ince işçiliğinin
yapıldığı değerlerle o kuşaktaki
programların daha vasıflı bir şekilde doldurulması
gerektiğini düşünüyoruz.
Gerek RTÜKten gerekse TRTden sorumlu
Bakanımız -az önce buradaydı, aramızdaydı- Sayın
Numan Kurtulmuş Beye buradan seslenmek istiyorum, bu konuda TRT Genel
Müdürü Şenol Göka Beye seslenmek istiyorum, RTÜK Başkanı ve
Başkan Yardımcısına seslenmek istiyorum: Başbakan
Yardımcısı Sayın Kurtulmuşun nezaretinde, TRT Genel
Müdürü, RTÜK Başkanı ve konuyla ilgili komisyon üyelerinin derhâl bir
araya gelmesi ve tüm siyasi partilerden bu konuda uzmanlık alanı olan
değerli milletvekillerinin de görüşleriyle, daha iyiyi nasıl
yapabiliriz diye bir ortak akıl toplantısı yapmaya davet
ediyoruz.
Buraya gelmeden önce TRT Genel Müdürü Şenol
Gökayı bir vesileyle aradım, kurumunda iyi niyetle
yaptığı işler için teşekkür ettim ama bazı
konularda adil ve adaletli olmaları konusunda yorumlarda bulundum. Fakat
bu kürsüden, yine, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş
Beye ve ilgili komisyona ve ilgili bakanlığa ve ilgili bürokratlara,
Mecliste her şey komisyon üzerinden çözülüyor gözükse de, bir yuvarlak
masa toplantısıyla görüş ve düşüncelerini ortaya
koyabilecek konunun uzmanı milletvekili arkadaşlarla, partilerinden
alınacak müsaade ve grup başkan vekilliklerinin oluruyla, böyle bir
toplantının çok faydalı olacağını düşünüyor,
buradan bu teklifi dillendirmiş oluyorum.
Ve bu düşünceyle, ilgili kanun düzenlenmesinin,
aile birliğine, Türk soylu ailelerin, Türkiyede yaşayıp da aile
bütünlüğünü sağlayamayan ve yurt dışında kalan
aileleriyle sosyal bağlarının da güçlenmesi açısından
önemli olduğunu ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ersoy.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
GARO PAYLAN (İstanbul) Sayın
Başkan, yerimden çok kısa bir söz almak istiyorum 60a göre.
BAŞKAN - Önerge kabul edilmiştir. (AK PARTİ
sıralarından Edilmemiştir. sesleri)
Edilmemiştir. Özür dilerim.
GARO PAYLAN (İstanbul) 60a göre bir söz rica
ediyorum.
BAŞKAN Bir işlem yaparken başka bir
talep gelince biraz karışıyor.
Önerge kabul edilmemiştir. Onu
netleştirelim.
Buyurun, bir dakika, Sayın Paylan.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
22.- İstanbul Milletvekili Garo
Paylanın, 456 sıra sayılı Kanun Teklifinin 16ncı
maddesinin gerekçesinde geçen Türk soylu ifadelerini doğru
bulmadığına ilişkin açıklaması
GARO PAYLAN (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Komisyonda da söyledim,
maddenin gerekçesinde, Türk soylu Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarının faydalanması için, akrabalarının
faydalanması için bir madde, önemli ama gerekçede Türk soylu yazmasını
doğru bulmadığımızı ifade etmek istiyorum çünkü
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı esastır. Türkiye
Cumhuriyetinin vatandaşları vardır ve bunların pek çok
soydan gelen vatandaşları vardır. Bu ifadelerin
kanunlarımıza Türk soylu olarak geçmeyip Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının
akrabaları olarak geçmesinin daha doğru olacağını
düşünüyorum. Bunu Komisyon Başkanımıza da söyledim ama
kendisi gerekçelerde düzenleme yapamayacağını iletti. Bundan
sonra, bürokrasinin bu tip maddelerde bu tip ifadeleri daha çoğulcu,
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı çerçevesinde
kurmasının daha doğru olacağını söylemek
istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1585) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 456) (Devam)
BAŞKAN Son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 16ncı maddesiyle 5510
sayılı Kanuna eklenen ek 13üncü maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinde yer alan "bakmakla yükümlü oldukları"
ibaresi ile dördüncü fıkrasında yer alan "ve hak sahipleri"
ibarelerinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Muş (İstanbul) ve
arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Uygulamada yaşanabilecek tereddütleri gidermek
için teknik düzenleme yapılmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
16ncı
madde kabul edilmiştir.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.32
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.52
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli),
Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74üncü
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
456
sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon
ve Hükûmet burada.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Akçay, sizi dinliyorum.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
23.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, Türk soylu kavramının Anayasanın 66ncı
maddesindeki vatandaşlık tanımına uygun olduğuna
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, biraz
önceki maddeyle ilgili olarak ifade etmek isterim ki Türk soylu kavramı
Anayasamızın 66ncı maddesindeki vatandaşlık
tanımına uygundur, herhangi bir ayrım içermemektedir ve tüm
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını, Anayasamızın
66ncı maddesinde düzenlenen Türk vatandaşlığı
düzenlemesine göre anlamak lazım. Bunu ifade etmeyi yararlı gördüm.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim Sayın
Akçay.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1585) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 456) (Devam)
BAŞKAN 17nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
19uncu maddede iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 19uncu maddesinde yer alan birinci
fıkrasına ibaresinin, birinci fıkrasının sonuna
gelmek üzere şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ahmet Yıldırım Sibel
Yiğitalp Mehmet
Emin Adıyaman
Muş Diyarbakır Iğdır
Garo Paylan İmam
Taşçıer
İstanbul Diyarbakır
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir Vergisi Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi'nin 19uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent Kuşoğlu Mehmet
Bekaroğlu Zekeriya
Temizel
Ankara İstanbul İzmir
Musa Çam Kadim
Durmaz Utku
Çakırözer
İzmir Tokat Eskişehir
MADDE 19- 5510 sayılı Kanunun geçici 71
inci maddesinin birinci fıkrasının sonuna
aşağıdaki cümle ilave edilmiştir.
"Ancak (a) bendinin uygulanmasında
Bakanlar Kurulunca belirlenecek prime esas günlük kazancı 18/10/2012
tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş
Sözleşmesi Kanunu hükümleri uyarınca toplu iş sözleşmesi
uygulanan özel sektör işverenlerine ait işyerleri için ayrıca
tespit edilebilir.
BAŞKAN Okunan son önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Kim konuşacak?
MUSA ÇAM (İzmir) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Madde metninin daha iyi anlaşılması
için söz konusu değişiklik yapılmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önerge işlemden
kalktığı için maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
21inci maddede bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra sayılı
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaş'ın Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 21inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent Kuşoğlu Mehmet Bekaroğlu Zekeriya Temizel
Ankara İstanbul İzmir
Kadim Durmaz Utku Çakırözer Lale Karabıyık
Tokat Eskişehir Bursa
Musa Çam Gülay
Yedekci
İzmir İstanbul
MADDE 21- 19/9/2006 tarihli ve 5543 sayılı
İskân Kanununa aşağıdaki ek madde ilave edilmiştir.
"EK MADDE 2- (1) Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğü tarafından yapılmakta ve yapılacak olan
baraj ile baraj mücavir alanında kalan taşınmazların
kısmen veya tamamen kamulaştırılması sonucunda
yerlerini terk etmek zorunda kalanların iskânına ilişkin olarak
bu Kanunla ve diğer ilgili mevzuatla Bakanlığa verilen her türlü
hak, görev ve yetkiler, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü
tarafından gerçekleştirilir. Bu madde kapsamında yapılacak
iskân ile ilgili usul ve esaslar Orman ve Su İşleri
Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu kararı
ile belirlenir.
(2) Birinci fıkra kapsamındaki hak, yetki
ve görevlerin Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından
gerçekleştirilebilmesi maksadıyla, bu Kanunun hükümlerine göre
kullanılabilecek arazi ve arsalardan gerekli olanlar birinci fıkra
kapsamında kalan iskân faaliyetleri maksadıyla kullanılmak üzere
tapuda Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü adına tescil
edilir. Aynı maksatla kullanılmak üzere ihtiyaç duyulan ve talep
edilen Hazinenin özel mülkiyetinde veya Devletin hüküm ve tasarrufu
altında bulunan taşınmazlardan Maliye
Bakanlığınca uygun görülenler tapuda Devlet Su İşleri
Genel Müdürlüğü adına bedelsiz olarak devren tescil edilir, ancak
bunlardan iskân faaliyetleri için ihtiyaç duyulmayan veya kullanılmayanlar
Maliye Bakanlığının talebi üzerine tapuda yeniden bedelsiz
olarak devren Hazine adına tescil edilir. Bu fıkra kapsamında
yapılacak her türlü devir, temlik, tevhid, ifraz, tescil, terkin ve sair
işlemleri tapu sicilinde yapmaya Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü yetkilidir. Bu madde kapsamında iskân faaliyetinde
kullanılmak üzere 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı Kanunun 4
üncü maddesi uyarınca orman sınırları dışına
çıkarılacak alanlar tapuda Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü adına resen tescil edilerek devredilir.
(3) Bu maddenin yürürlük tarihinden önce bu Kanuna
göre iskân duyurusu yapılmış projeler Bakanlıkça
yürütülür."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sayın Gülay Yedekci konuşacak.
Buyurun Sayın Yedekci. (CHP sıralarından
alkışlar)
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce Meclisi sevgiyle
selamlarım.
456 sıra sayılı Gelir Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifi üzerine söz almış bulunuyorum.
Yine bir torba kanunla karşı
karşıyayız. Geçen yıl, Sayın Başbakan Bir daha
torba kanun getirmeyeceğim. demişti ama yine bir torba kanun
getirildi.
Öncelikle şundan bahsetmek isterim:
Parlamentolar her zaman için toplumun daha iyi yaşayabilmesi için,
toplumun kanunlarla daha mutlu ve huzurlu olabilmesi için vardır ama
burada, özellikle son dönemlerde torba yasa sadece Plan ve Bütçe Komisyonuna
gitmekte, ilgili hiçbir komisyonda görüşülmemektedir. Şimdi, bu torba
yasada Plan ve Bütçe Komisyonunda da yeteri kadar görüşme
olmamıştır. Bu da Komisyonun tutanaklarında mevcuttur.
Bu torba yasada Anayasaya açıkça
aykırılıklar mevcuttur ve bu da sıkıntılı
bir durumdur. 21inci maddede de Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğüne yapılmakta ve yapılacak olan baraj projeleri için
kamulaştırma ve iskân çalışmalarının
tamamının yetkisi verilmek istenmektedir. Bu
yanlıştır. Neden yanlıştır? Çünkü, Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğünde bu işleri yapabilecek olan
herhangi bir uzman ekip yoktur. Bu çalışmaları nasıl
yapacaksınız? Zaten, devletin temelini liyakatin olmaması
çökertmiştir. Ayrıca, şimdiye kadar yaptığınız
barajlara baktığımızda, örneğin İstanbulda
yaptığınız barajlara baktığımızda,
etrafının yapılaşmaya açıldığını
ve İstanbulun ciddi bir su, içme suyu problemi ve kullanma suyu problemi
olduğu da açıktır.
Ayrıca, bu madde kapsamında çok ciddi bir
tehlikeden de bahsetmek mümkündür. Bu madde kapsamında, iskân faaliyetinde
kullanılmak üzere, altını çiziyorum, iskân faaliyetinde
kullanılmak üzere 19/4/2012 tarihli 6292 sayılı Orman
Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına
Orman Sınırları Dışına Çıkarılan
Yerlerin Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin
Satışı Hakkında Kanunun 4üncü maddesi uyarınca orman
sınırları dışına çıkarılacak alanlar
tapuda DSİ Müdürlüğü adına resen tescil edilecek. Şimdiye
kadar DSİnin bu alanları yapılaşmada ne kadar
yanlış bir şekilde kullandığı da ortada.
Burada yapılması gereken nedir? Burada
yapılması gereken, yine, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının uhdesinde, oradaki yerel yönetimlerle,
belediyelerle, oradaki vatandaşın ihtiyaçları göz önüne alınarak
gerekli çalışmaların yapılması; mühendislerin,
mimarların, şehir plancılarının ve meslek
odalarının görüşünün alınması şarttır.
Hiçbir çalışmanızda üniversitelerin ilgili disiplinlerinin ve
meslek odalarının hiçbir şekilde görüşünü
almıyorsunuz, hatta meslek odalarını işlevsiz kılmaya
çalışıyorsunuz.
Burada DSİnin yapması gereken onca
şey varken, DSİ bir sürü alanda, tarımda, sulamada yetersiz
kalmaktayken DSİye bu ve benzer konuları niye yüklemek istiyorsunuz,
onu bilmiyoruz. Ama bunu biz AKPnin tekelci zihniyetine bağlıyoruz.
AKP her şeyi merkezden yönetmek istiyor. Burada da DSİye
bağlayarak bütün bu işleri tek elden yönetebileceğini
zannediyor. Ama biliyorsunuz ki kurumlar önemlidir, cumhuriyetin
kurumlarından bir tanesi de DSİdir. Bunun içinin
boşaltılmasına izin vermemelisiniz ve
insanlarımızın DSİnin hizmetlerini almasına imkân
kılmalısınız ve DSİnin baraj ve etrafının
imara açılması, meraların, otlakların, ormanların
imara açılmasıyla ilgili bir çalışmada bulunmaması
gerekmektedir. Bu anlamda, yeterli duyarlılığı
göstermediğinizi açıklıkla görüyoruz. Burada bütün maddeleri
Kabul edenler
Etmeyenler
şeklinde geçirdiğinizi de yüreğimiz
sızlayarak görüyoruz. Umuyorum ve diliyorum ki bu tavrınızdan
vazgeçersiniz ve DSİ de kendi öz işlerine geri döner ve imar ve
planlama işlerini de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
yapar.
Hepinizi içtenlikle selamlıyorum, iyi
akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
22nci maddede bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin
22nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Lale Karabıyık Musa Çam Zekeriya
Temizel
Bursa İzmir İzmir
Mehmet Bekaroğlu Bülent Kuşoğlu Utku
Çakırözer
İstanbul Ankara Eskişehir
Kadim
Durmaz
Tokat
MADDE 22- 15/05/2007 tarihli ve 5661
sayılı Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası Anonim Şirketi ve
Tarım Kredi Kooperatifleri Tarafından Kullandırılan Toplu
Köy İkrazatı/Grup Kredilerinden Doğan Kefaletin Sona Erdirilmesi
Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE - 1 (1) Bu Kanunun 1
inci maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları kapsamında
borçlarını tasfiye etmemiş olan borçlular için, anılan fıkralardaki
mevcut düzenlemeler de geçerli olmak kaydıyla, ödeme veya yeniden
yapılandırma tarihi 31/12/2018 olarak uygulanır. Bu düzenleme
tahsilat yapılan borçlarla ilgili olarak iade isteme hakkı
doğurmaz."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Tokat Milletvekili
Sayın Kadim Durmaz konuşacak.
Buyurun Sayın Durmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
KADİM DURMAZ (Tokat) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri, aziz milletimiz; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
AKP Hükûmeti on beş yılda
yakınlarını ve yandaşlarını zenginleştirmede
rekor kırarken birçok değerlerimizi de bir bir bu ülkede kaybettik.
TEKEL, TELEKOM, SEKA, Sümerbank, elektrik santrallerini çarpık
özelleştirmelerle bir bir satıp yok ettiniz. Hep günü kurtarma
telaşınız sürdü gitti ama günü de kurtaramadınız.
İş kazalarında yüzlerce insan ölürken siz fıtrat, kader
dediniz. 12 Eylülün dahi yapamadığını AKP iktidarıyla
gerçekleştirdiniz. 12 Eylülde 127 akademisyen ihraç edilirken siz bugün
4.811 akademisyenin üniversiteyle bağını kopardınız.
150den fazla gazeteciyi hapse attınız. Hayır. diyeni terörist
ilan ettiniz, ötekileştirdiniz. Oysa, teröristlerle aynı masaya
oturup pazarlık yapanlar sizlerdiniz. Yine, şehit polislerin
çocuklarının tüm eğitim masraflarını
karşılayan, Atatürk ve cumhuriyet sevdalısı Müjdat Gezen
Sanat Merkezi kundaklandı ama siz bir Geçmiş olsun. dahi
diyemediniz.
Gelinen noktada, köylüyü, küçük esnafı,
sanatkârı borçlarını ödeyemez hâle getirdiniz, sonra borç
yapılandırdınız. İktidarınızla en çok
değer kaybettirdiğiniz Türk lirasının itibarını
dolar karşısında koruyamadınız. Kepenk kapatan
esnafı, işsizi, traktörüne mazot alamayan çiftçiyi, emekliyi yok
sayıp iktidarınıza yakın iş çevrelerinin
borçlarını sıfırladınız.
Dünya biliyor ki yolsuzluk
dünyalığınız ama yoksulluğu ve
pahalılığı bir türlü gündeme almıyorsunuz. Kendi
yarattığınız yoksullara yaptığınız
sosyal yardımlarla övünme aymazlığından da geri
durmuyorsunuz.
Yat sahibine ÖTVsiz mazot, yabancıya KDVsiz
iş yeri ve konut verirken çiftçiye, üreticiye ÖTVsiz, KDVsiz mazotu çok
gördünüz. Türk tarımına ve çiftçisine yüz elli dört yıldır
hizmet eden, tabelasında Türkiye Cumhuriyeti ibaresi bulunan Ziraat
Bankasını, yüz yetmiş yedi yıldır Türkiye'nin
haberleşme merkezi PTTyi, Eti Madeni, ÇAYKURu ve daha birçok önemli
değerimizi, cumhuriyetin kazanımı kurumları aziz
milletimize sormadan Varlık Fonuna devrettiniz.
Torba yasaları, göstermelik hukuksuz
düzenlemelerle emekliye, çiftçiye, esnafa süslü laflarla
tanıttınız. Gazi Meclisi itibarsızlaştırmak için
her türlü yolu denediniz. Sivil toplum örgütlerini yok sayıp görüş
almadan, halkı boş, reform niteliği taşımayan
düzenlemelerle kandırıyorsunuz. İstisna, destek, vergi
indirimi, kolaylık diyor, bu halkı hâlâ kandırmaya devam
ediyorsunuz, karşılığında başkanlık
istiyorsunuz; biz de halkımız da Hayır. diyoruz.
Türkiye'de her şey millî ve her şey yerli
olacak. diyordunuz. Sayın milletvekilleri, ekonomide yaşananlar ise
bambaşka şeyler söylüyor. Ne millîliğimiz ne de
yerliliğimiz kaldı. Türkiye Cumhuriyeti pazarlıklar ülkesi
değildir. Bu halk, köylüsünün 95 kuruşa sattığı
buğdayın ekmek olarak karşısına 5 liraya
çıktığını unutmuyor ve biliyor. Ülkemizde yok
ettiğiniz değerleri de unutmuyor; millî değerlerini biliyor,
birlikte yaşama kültürünü biliyor, cumhuriyeti ve
kazanımlarını biliyor, size de gereken cevabı
hayırla veriyor.
Değerli milletvekilleri, on beş senedir
istikrar arayan AKP iktidarı deyince aklımıza gelen, atanamayan
öğretmenler, ziraat mühendisleri ve çeşitli branştaki
mühendisler, veteriner hekimler, sağlık çalışanları,
kadro bekleyen taşeron işçiler; Hükûmete güvenip, istifa edip
atanmayan astsubaylar, uzman erbaşlar on beş yılda AKP
Hükûmetinin yarattığı işsizler ordusundan bir bölümü. Ne
yazık ki hep yapmadıklarınızı, mağdur
ettiklerinizi konuşuyoruz. Eğitim sistemi denince akla gelen atanmayan
450 bin öğretmen varken, Sayın Bakan Yirmi yıl boyunca hiç
atama yapılmayacak bölümler var. diyor. Peki, bu bölümlerde okuyanlar ne
olacak? Akılcı düşünmeye, sorgulamaya
karşısınız, felsefe öğretmenlerinin
atamasını da yapmıyorsunuz, oysa ihtiyaç duymadığınız
felsefenin ta kendisi budur.
Bu yok saydığınız tüm kesimler
ülkemizi normalleştirme adına size ve haksız
uygulamalarınıza Hayır. diyor ve Hayır. diyecektir
diyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 23üncü maddede iki adet
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 23üncü maddesinde geçen
şartıyla ibaresinin kaydıyla şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı İsmail Faruk Aksu Fahrettin Oğuz
Tor
Konya İstanbul Kahramanmaraş
Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Muharrem Varlı Kamil
Aydın
Hatay Adana Erzurum
Deniz
Depboylu
Aydın
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
23üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent Kuşoğlu Mehmet
Bekaroğlu Zekeriya
Temizel
Ankara İstanbul İzmir
Musa Çam Kadim
Durmaz Yakup
Akkaya
İzmir Tokat İstanbul
Utku Çakırözer Lale Karabıyık
Eskişehir Bursa
MADDE 23- 18/10/2012 tarihli ve 6356
sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 28
inci maddesinin yedinci fıkrasına aşağıdaki bent
eklenmiştir.
c) Bakanlıkla yapılacak
işbirliği protokolü çerçevesinde, kadın istihdamını
arttırıcı, destekleyici faaliyetler kapsamında
kullanılması şartıyla Bakanlığa,
BAŞKAN Komisyon okunan son önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sayın Yakup Akkaya konuşacak.
Buyurun Sayın Akkaya.
YAKUP AKKAYA (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
456 sıra sayılı Kanun Teklifinin
23üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış
bulunuyorum. Meclisi, milletvekili arkadaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu kanun teklifi
adrese teslim bir kanun teklifidir çünkü bu kanun teklifiyle sendikaların
gelirlerinin yüzde 10una kadar olan kısmı Çalışma
Bakanlığının Kadın İstihdamını
Geliştirme Projesine katkı sağlamak üzere düzenlenmiştir.
Niçin bu teklif gelmiştir? Bu teklifle yeni bir vesayet ortamı
yaratılmak istenmektedir.
Değerli milletvekilleri, çünkü
sendikaların baraj yani yetkilerini belirleyen, işlemlerini yapan
Çalışma Bakanlığıdır. Ayrıca,
sendikaların toplu iş sözleşme prosedürünü de uygulayan
Çalışma Bakanlığıdır. Bunun yanında, Çalışma
Bakanlığı sendikaların tüzüklerini de incelemektedir.
Şimdi, bu düzenlemeyle -Çalışma
Bakanlığı ile sendikalar arasında bir ekonomik iş
birliği söz konusudur ve dolayısıyla- sendikalara zorunlu
bağış yapma yolu açılmaktadır. Her ne kadar yasada
yapabilir ifadesi olsa bile, sonuçta, Çalışma
Bakanlığıyla sürekli işleri olduğu için sendikaların,
bu anlamda sendikaları baskı altına alacak bir uygulamadır.
Dolayısıyla, sendikalar arasında da bağış yapan
ya da bağış yapmayan sendikalar ya da iktidar partisine
yakın ya da uzak sendikalar olarak adlandırılacak, sendikalar
arasındaki bir ayrışma böylelikle ortaya çıkacaktır.
Ayrıca, bu düzenleme, sendikaların
bağımsızlığına karşı da vurulmuş
bir darbedir.
Değerli milletvekilleri, ayrıca 6356
sayılı Sendikalar Kanununun 28inci maddesinin (6)ncı
fıkrası, sendikaların, üyelerine yardım ya da
bağışta bulunmasını yasaklamaktadır. Bu madde, 12
Eylül 1980 darbesinin bir maddesidir. 6356 sayılı Sendikalar Kanunu
bu Mecliste geçtiğimiz dönem tartışılırken, Cumhuriyet
Halk Partisi olarak bu maddenin değiştirilmesini istemiştik
çünkü ILO normlarına göre bu madde, sendikal örgütlenmeye ve sendikal
özgürlüğe aykırı bir maddeydi ama Adalet ve Kalkınma
Partisi, AKP bunu reddetti, gerekçe olarak da Burası Türkiye, bu bizi
ilgilendirmez. dedi.
Şimdi, buradan soruyorum: Üyesine,
bırakın bağışı, borç bile veremeyen bir sendikaya
Devlete bağış yap. demeniz hiç adil değildir.
Ayrıca, Çalışma Bakanlığının görevlerinden
birisi, istihdamın arttırılmasıdır, bu doğru;
bununla ilgili kaynağı işçinin parasından istemek
doğru değildir.
Ayrıca, Türkiye İş Kurumuna, istihdamı
artırmak için özel görev de verilmiştir. Bu faaliyetler için
İşsizlik Sigortası Fonundan bu alana kaynak
aktarılabileceğine ilişkin düzenlemeler de geçtiğimiz
dönemde yapılmıştır.
Değerli arkadaşlar, İşsizlik
Fonunda biriken 104 milyar TLdir. Peki, işçilere ne kadar
aktarılmıştır? Yaklaşık 14,3 milyardır. Bu
fondan yani İşsizlik Sigortası Fonundan, GAP dâhil, istihdamla,
işsizlerle ilgisi olmayan birçok harcama yapılmıştır,
işverenlere teşvik bu kaynaktan sağlanmıştır.
Ayrıca, Toplum Yararına Çalışma Programına,
İŞKUR İşbaşı Eğitim Programına yine
İşsizlik Sigortası Fonundan kaynak
aktarılmıştır. Peki, buradan bir kez daha soruyorum:
İşverene teşvik, devletin altyapı
yatırımları ile harcamaları gündeme gelince hemen akla
gelen İşsizlik Fonu neden kadın istihdamını
artırıcı faaliyetler için akla getirilmemekte, işçinin
sendikasına verdiği aidata göz dikilmektedir? Ayrıca, birçok
sendika -bildiğiniz gibi- zor durumdadır, ayakta zor
durmaktadır. Örgütlenmenin önünde birçok engel vardır, bu kaldırılmamıştır.
Toplu iş sözleşmesi yapma süreci prosedürü
kısaltılmamıştır. Millî güvenlik gerekçesiyle grevler
ortadan kaldırılmıştır, ki bir Cam grevi bile millî
güvenlik gerekçesiyle ertelenmiştir. Bunun nerede bir millî güvenlikle
alakası var anlaşılabilmiş değildir. Ayrıca, daha
bundan bir ay-bir buçuk ay önce bu olağanüstü hâl uygulamalarına
dayanarak kanun üstünde kararnameyle, Anayasa Mahkemesi kararlarına
rağmen, ulaştırma ve bankacılık hizmetleri de grev
yasağı kapsamına alınmıştır. Yani, Allah
muhafaza, 16 Nisanda bir evet çıkması durumunda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAKUP AKKAYA (Devamla) -
bir kararnameyle bütün
grevlerin ortadan kaldırılacağı da açıktır.
İşçiler buna elbette ki Hayır. diyecektir.
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - Sendikayı
da kaldırır, kapatır kararnameyle.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Akkaya.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin çerçeve 23üncü maddesinde geçen
şartıyla ibaresinin kaydıyla şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Deniz Depboylu (Aydın) ve arkadaşları
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Aydın Milletvekili
Sayın Deniz Depboylu konuşacak.
Buyurun Sayın Depboylu. (MHP
sıralarından alkışlar)
DENİZ DEPBOYLU (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 456 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 23üncü maddesi üzerindeki Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz
önergesi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi ve aziz
Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşülen kanun
maddesinde belirtildiği üzere, Sendikalar ve Toplu İş
Sözleşmesi Kanununda belirtilen ayni ve nakdi yardım alabilir
kapsamına, kadın istihdamını destekleyici faaliyetler
kapsamında Protokolün yapıldığı bakanlığa
yardım yapılabilir. denmektedir. Kadın istihdamının
artırılması ve kadınlarımıza iş
dünyasında daha fazla yer verebilmek adına yapılacak her proje
bizim nazarımızda çok değerlidir. Zira
kadınlarımızın iş hayatındaki istihdam
problemleri de oldukça fazladır. Kadın istihdamında
yaşanılan sorunlara yönelik yapılan araştırmaların
sonuçlarına göre, kadınların yüzde 60ının, kreş
ve anaokullarının pahalı olması ve buna paralel olarak
çocuklarını bırakabileceği ücretsiz merkezlerin
yokluğu, çocuk bakımında yalnız kalmaları sebebiyle
çalışma hayatına katılamadıkları ortaya
çıkmıştır. Bu sebeple, sendikalardan destek alarak
güçlendirdiğiniz Büyükanne Projesinin bu sorunu çözmesini inşallah
umut ediyorum ancak sendikalardan destek talep ederken onların da
sizlerden talep ettiği haklar konusunda da adil davranmanızı
bekliyoruz. Özellikle, sendikalarını değiştirmedikleri için
görevlerinden alınan okullardaki idareci arkadaşlarımız
açtıkları davalarda kazanmış olmalarına rağmen
hâlâ görevlerine iade edilmemiştir. Bunu da hatırlatarak
gereğinin yapılmasını istiyoruz.
Değerli milletvekilleri, kadın
istihdamıyla ilgili olarak yapılan araştırmalar sonucunda
TÜİKin paylaştığı istatistikleri zaten hepimiz
biliyoruz. OECDnin verilerine de baktığımız zaman,
kadınların iş gücüne katılım oranında Türkiyenin
sonuncu olduğunu görüyoruz tüm ülkeler içerisinde. Güney Afrika ülkesi
bile bizden daha iyi durumda. Türkiyede iş gücüne katılmayan 8
milyon erkek nüfusa karşılık, iş gücü
dışında kalan kadın sayısı 20 milyon
civarında. 15-24 yaş arasında her 100 genç
kızımızdan 33ü ne okuyor ne de çalışıyor.
Kadınların ezici çoğunluğunun çalışma
hayatına katılmıyor ya da katılamıyor olması hem
büyük bir üretim kaybıdır hem de kadınlarımızın
ekonomik açıdan güçsüz olduğunu göstermektedir.
Önemli bir sorun da
kadınlarımızın kayıt dışı
çalışmasıdır. Kayıt dışı
çalışan kadınlar, bütün diğer kayıt
dışı çalışanlar gibi sosyal güvenlik hukukunun kendilerine
sağlayacağı güvenceden yoksun kalmaktadırlar. Kayıt
dışında çalışmalarına bağlı olarak
iş kazalarına karşı korunmaları da
bulunmamaktadır, çalışma süreleri uzundur, ücretleri de
düşüktür, bu sorunların da çözülmesi gerekiyor.
Kadınlarımıza ve gençlerimize istihdam kapısı açacak
her proje de bu istatistiklerin inşallah daha iyiye doğru gitmesini
sağlayacaktır diye umuyoruz.
İstihdam alanlarının
genişletilmesi noktasında sadece kadınlarımız
değil, pek çok yeni mezun atama ve istihdam beklemektedir. Özellikle
öğretmen atamalarında mülakata dayalı atama sisteminden
vazgeçilmesi ve liyakata dayalı sisteme dönülmesi noktasında
ısrarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Mülakat yerine KPSS
puanlarının dikkate alınması ve güvenlik
soruşturmalarının yapılması bizce çok daha yerinde bir
uygulamadır. Öğretmenlerin yanı sıra Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığının projelerine
bağlı olarak istihdam bekleyen ziraat fakültesi, veterinerlik
fakültesi, su ürünleri fakültesi mezunları Bakanlıktan gelecek
müjdeli haberleri beklemektedir. Yine -daha birçok alan sayabiliriz buraya-
sosyal hizmetler uzmanları, iktisadi ve idari bilimler fakültesi
mezunları, birçok alandan mezun gençlerimiz atama, istihdam peşinde.
Yine, sağlık personelinin de
sıkıntıları var, bunları da biliyoruz. Daha önce
temizlik ve benzeri işler için taşeron alımı
yapılırken maalesef son zamanlarda hemşirelik, tıbbi
sekreterlik, acil tıp teknisyenliği, radyoloji, laboratuvar
teknisyenliği gibi eğitim ve tecrübe gerektiren işleri de
taşeronlaştırmayı hedeflemekte Bakanlık, bu da bizde
üzüntü ve kaygı yaratmaktadır. Alımların taşeron veya
sözleşmeli olarak yapılması devlet hizmeti kapsamında
ikiliğe yol açacaktır. Bu durum Anayasadaki eşitlik ilkesine de
aykırıdır.
Bu konunun da dikkate alınmasını
diliyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Depboylu.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
24üncü maddede bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın Gelir Vergisi Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin 24üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent Kuşoğlu Mehmet
Bekaroğlu Zekeriya
Temizel
Ankara İstanbul İzmir
Kadim Durmaz Musa
Çam Utku
Çakırözer
Tokat İzmir Eskişehir
Lale Karabıyık
Bursa
MADDE 24- 22/1/1990 tarihli ve 399 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 21 inci maddesinin ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Yıllık izinler, teşebbüs veya
bağlı ortaklığın uygun bulacağı zamanlarda
kullanıcının gereksinimleri dikkate alınarak toptan veya
ihtiyaca göre kısım kısım kullanılabilir. Bir
sözleşme döneminde kullanılmayan izinler müteakip sözleşme
döneminde kullanılabilir. Cari sözleşme dönemi ile bir önceki
sözleşme dönemi hariç, önceki sözleşme dönemlerine ait
kullanılamayan izin hakları düşer.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İzmir
Milletvekili Sayın Musa Çam konuşacak.
Buyurun Sayın Çam. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUSA ÇAM (İzmir) - Sayın Başkan,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygıdeğer üyeleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Bir torba kanunun son maddelerini
görüşüyoruz.
Bu, özellikle sözleşmeli personelin
yıllık izinlerinin kullanılıp kullanılmamasıyla
ilgili ve ne şekilde kullanılacağıyla ilgili bir
düzenlemedir. Öncelikle belirtmek isterim ki Komisyonda eklenen bu madde
oldukça sıkıntılı, oldubittiye getirilip kamu personel
rejimiyle ilgili bu durum torba kanuna eklenmiş, kanun yapma tekniği
açısından son derece yanlış bir düzenlemedir. Bu düzenleme,
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna
ayrı bir düzenleme olarak sevk edilmeliydi ve o komisyonda
görüşülmeliydi ama bir önergeyle Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşüldü. Bu nedenle, eksik ve olumsuz olduğunu düşünüyorum.
Hata yapmak kelimesini özel olarak
kullanacağım çünkü bu düzenleme hatalarla dolu. 399 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 21inci maddesinin ikinci fıkrasında
yaptığınız değişiklikle KİTlerde
çalışan sözleşmeli personelin yıllık izin haklarını,
eğer hak ettikleri yıldan sonra yıl içerisinde kullanamazlarsa
ortadan kaldırıyorsunuz. Hemen Biz olmayan bir hakkı
veriyoruz. diyebilirsiniz. Evet, mevcut durumda, 399 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamede Bir sözleşme döneminde kullanılmayan izinlerin
müteakip sözleşme döneminde kullanılması mümkün değildir.
hükmünü değiştiriyor. Kazanılmış izinlerin bir
sonraki yıl kullanılabilmesine olanak sağlıyor.
diyebilirsiniz. Ama yanlışlık tam da burada zaten;
yanlışlık, kazanılmış izin haklarının
kullanılmaması hâlinde ortadan
kaldırılmasındandır. Bunun üzerine hemen 657
sayılı Devlet Memurları Kanununun memurların izninin
kullanımına ilişkin 103üncü maddesinde bu yönde bir düzenleme
bulunuyor. Biz, aksine birbiriyle uyumlaştırıyoruz.
diyebilirsiniz. Ancak sorun tam da burada yatmakta. Gerek 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun 103üncü maddesi, gerekse 399 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 21inci maddesinde düzenlenen bu hükümler hukuka
aykırıdır, yapılan bu değişiklik de aynı
şekilde hukuka aykırı bir düzenleme olacaktır.
Şöyle ki: Getirdiğiniz düzenlemede de,
mevcut durumda da kamuda çalışan memurlar ve sözleşmeli personel
yıllık izinlerini amirlerinin belirlediği tarihlerde
kullanabilmektedir. Amir veya kurum, memurun yıllık izin
kullanımı talebini kabul etmezse, memur veya sözleşmeli personel
bu izni kullanamayacaktır. Bu nedenle, birçok memurun veya sözleşmeli
personelin geçmiş yıldan gelen izin hakları yanmakta,
kullanılamamaktadır. Şimdi getirdiğiniz bu düzenlemeyle de
-bu sistemde esaslı olan- Anayasa'nın 50nci maddesine uygun bir
düzenleme yapmıyorsunuz. Sözleşmeli personelin hak ettiği,
kullanması anayasal güvenceye alınmış bir hakkını
yasa eliyle ortadan kaldırıyorsunuz.
Bu hak nedir, söylemek isterim:
Çalışanların dinlenme hakkıdır. Anayasa'nın
50nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında dinlenme hakkı
açıkça düzenlenmiştir, buna göre, çalışanların ücretli
izin hakkı bulunmaktadır. Bunun ne şekilde
kullanılabileceğine ilişkin hususların da yasalarda
düzenleneceği belirtilmiştir. Dikkatinizi çekerim, bu hakkın
yasalarla ortadan kaldırılabileceği düzenlenmemiştir. O
yüzden, bu düzenleme Anayasa'mızın 50nci maddesine
aykırılık taşımaktadır.
Yine bu düzenleme, aynı zamanda
Anayasa'mızın 18inci maddesinde düzenlenen angarya
yasağına da aykırıdır. Eğer bir kamu görevlisi
ücretli yıllık izin hakkını kullanamazsa, bu durumda
çalıştığı her bir yıl için yıllık izin
hakkı kadar bir süre, ücreti ödenmeyen bir fazla çalışma
yapmış olmaktadır.
Kaldı ki, bu düzenleme sadece bu 2 maddeye
aykırı değildir, aynı zamanda Anayasa'mızın
90ıncı maddesine göre imzalamış olduğumuz çeşitli
uluslararası sözleşmelere de açıkça aykırılık
taşımaktadır. Yapılması gereken açık ve nettir;
Anayasaya ve uluslararası sözleşmelere aykırı olan bu
düzenlemelerin Anayasaya ve uluslararası sözleşmelere uygun hâle
getirilmesidir; kamuda çalışan memurlar ve sözleşmeli personel
için de tıpkı işçilerde olduğu gibi bu izin
hakkının mutlak olarak korunması, tam ve eksiksiz olarak
kullandırılmasının sağlanmasıdır; yüce
Meclisin görevi de budur.
Değerli milletvekilleri, gerek 399
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin kendisi gerekse Devlet
Memurları Kanununun 103üncü maddesini değiştiren 562
sayılı Kanun Hükmünde Kararname bize bir aksaklık daha
göstermektedir; Anayasamızın 91inci maddesine göre
çıkarılan bu kararnamenin de üzerinden neredeyse otuz yedi yıl
geçmiş bulunmaktadır, bu kanun hükmünde kararname sistemi birçok
sorun yaratmıştır. Bakın, 4/Cliler sorunu, geçici personel
sorunu, sözleşmeli personel sorunu, kamu taşeronlarının
kadroya alınması gibi birçok büyük sorun bulunmaktadır. Bu yüce
Meclis tarafından yapılması gereken şey ise çok
açıktır ancak yamalı bir bohçaya dönmüş bulunan kamu
personel rejimini günümüz koşullarına göre yeniden ele almak,
objektif, anayasal haklara uygun, evrensel hukuk kurallarına uygun
geniş kapsamlı bir düzenleme yapmak zorundayız. Gelin, bu
yanlışı başka bir yanlışla düzeltmeyin. Dinlenme
hakkının evrensel bir hak olduğu, dinlenmenin
sağlığı korumanın koşullarından biri
olduğu, yıllık izinlerin yanmaması ve
kullanımının temininde idarenin sorumluluğu olduğu,
dinlenen memurun çalışmaktan doğan yorgunluğu ve
yıpranmayı gidermiş olmaktan dolayı iş hayatında
daha verimli olacağı gerçeklerinden yola çıkarak daha doğru
ve çalışanların haklarını koruyan bir düzenleme
yapalım.
Sonuç: Bu düzenleme yıllık iznin
bölünemeyeceği ilkelerine aykırıdır. O nedenle, ilk cümleye
en az kaç gün verileceği yazılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSA ÇAM (Devamla) - İkinci olarak da son
cümlesi olan kullanılmayan yıllık iznin düşmesi
uluslararası sözleşmelere aykırıdır, bu cümle mutlaka
kaldırılmalıdır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çam.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
25inci maddede bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 456 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 25inci maddesinin (c) bendinde geçen
1/7/2017 ibaresinin 1/1/2018 olarak değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Mehmet Muş Mehmet Doğan Kubat Osman Aşkın
Bak
İstanbul İstanbul Rize
Hakan Çavuşoğlu Hüseyin
Özbakır
Bursa
Zonguldak
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe
Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Esnaf Ahilik Sandığının
kurulmasıyla ilgili düzenlemenin yürürlük tarihi yeniden
belirlenmiştir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
26ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, ikinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, teklifin tümü oylanmadan önce, İç
Tüzükün 86ncı maddesi gereğince oyunun rengini belli etmek üzere,
aleyhte İstanbul Milletvekili Sayın Engin Altayı kürsüye davet
ediyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Aleyhte
değil efendim, lehte.
BAŞKAN Öyle yazıyor.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yanlış
efendim, düzeltin lütfen.
BAŞKAN Düzeltiyorum, lehte konuşmak
üzere Sayın Engin Altayı kürsüye davet ediyorum.
Buyurun Sayın Altay. (CHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Her vesileyle söylediğim gibi, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde kanunlar milletin menfaatine ise,
vatandaşlarımızın günlük, aylık ya da
yıllık, hiç fark etmez, yaşadığı sorunlara bir
parça derman oluyorsa Cumhuriyet Halk Partisi olarak, biz, bunların
tümüne, bugüne kadar olduğu gibi ve şimdi görüştüğümüz
teklifte olduğu gibi, müspet oy kullanıyoruz, kullanacağız;
peşinen bunun söylemek istiyorum. (CHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bu vesileyle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
varlık sebebinin ortadan kaldırılmasına vesile olacak bu
referandumun, Anayasa teklifinin ne kadar anlamsız olduğunu, burada
dört siyasi parti grubu olarak bir kere daha ortaya koyduk.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) O doğru
değil.
ENGİN ALTAY (Devamla) Meclis milletin
Meclisidir. Bu Mecliste milletin yararına, milletin menfaatine her
şeyde, her konuda iş birliği ve uzlaşmanın
sağlanabileceğinin çok güzel bir örneğini de iki gün gibi
kısa bir sürede 26 maddelik temel bir kanunda eksiğini gediğini,
yetersizliğini yapıcı uyarılarımızla ortaya
koymakla birlikte, netice itibarıyla çiftçimizin,
esnafımızın, vergi mükellefimizin, çalışanların
yaşadığı kimi sorunların kısmi de olsa çözümüne
bir katkı sağlayacağı anlayışı içinde
kanunun hayırlı olmasını temenni ediyorum. Çok
hayırlı bir kanun oldu diye umut ediyorum. Biz bu kanuna kabul oyu
kullanacağız. Hayırlı bir kanun olduğunu
düşünüyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Yalnız, bu vesileyle, değerli
milletvekilleri, bir konuya çok kısa dikkat çekmek istiyorum. Geçtiğimiz
günlerde Müjdat Gezen Sanat Merkezine bir saldırıda bulunuldu,
kundaklama olayı yapıldı ve saldırgan yakalandı.
Savcı tutuklama talebiyle mahkemeye, hâkim karşısına
gönderdi. Hâkim, suç çok somut
Sayın Kuzu, bakma öyle.
BURHAN KUZU (İstanbul)
Baktığım filan yok ya.
ENGİN ALTAY (Devamla) Bu adamı serbest
bırakan hâkime hâkim denir mi ya? 18 yaşındaki bir çocuk bir
tweet atıyor, Cumhurbaşkanını eleştiriyor -belki
gençliğine verelim- hakaret ediyor, cezaevinde yatıyor; bir sanat
merkezini kundaklayan insanı hâkim serbest bırakıyor. Daha
vahimi de şu: Daha sonra, birkaç saat sonra da aynı sanık için
tekrar yakalama kararı çıkarılıyor. Şu Hükûmet var ya
şu Hükûmet, şu Hükûmetin şu yargıyı
düşürdüğü duruma bir bakın. Bundan, yasama organının
birer üyesi olarak, öncelikle AK PARTİli milletvekillerinin utanması
lazım.
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul) Ne
alakası var?
ENGİN ALTAY (Devamla) Evet.
BURHAN KUZU (İstanbul) Milletvekilleriyle ne
alakası var?
ENGİN ALTAY (Devamla) Ya, siz bundan utanmıyor
musunuz?
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Hayır, mahkeme kararı.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ne demek mahkeme
kararı?
BURHAN KUZU (İstanbul) Ya niye
utanacağız?
ENGİN ALTAY (Devamla) Mahkeme kararı
Dalga mı geçiyor bu hâkimler milletle? Ne ayıp şey! Ne ayıp
şey! Valla ben utanıyorum Belma Hanım.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
ENGİN ALTAY (Devamla) Ben utanıyorum,
ben utanıyorum. Utanmıyorsanız o sizin takdiriniz.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Size
yakışıyor mu bu üslup? Bu üslubu size iade ediyoruz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MİHRİMAH BELMA SATIR (İstanbul)
Yargı bağımsızdır.
ENGİN ALTAY (Devamla) Ama bir ülkede
yargının içine düştüğü şu hâlden utanmayan bir yasama
organı üyesi ben tasavvur edemiyorum. Eğer mahkeme kararı
doğruysa adamı bir daha niye yakalama kararı çıkıyor o
zaman?
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) İtiraz
hakkı niye kullanıyor?
ENGİN ALTAY (Devamla) Bu yargı milletle
dalga mı geçiyor?
Hep söylediğim bir şey var: Mahkeme
kararlarının meşruluğu, hâkimin verdiği kararla bitmez;
kamu vicdanında karşılığı varsa, olumlu
karşılığı varsa karar meşrudur. Ama yani milletle
dalga geçer gibi, suçunu itiraf eden, kundaklamayı itiraf eden bir
sanığı serbest bırakan hâkime ben hâkim demem,
demeyeceğim de. Yazıklar olsun, yazıklar olsun, yazıklar
olsun! (CHP sıralarından alkışlar)
Genel Kurulu ve sizleri saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Ayıp ya,
ayıp ya!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Yargı
bağımsız Engin ağabey.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, MHP Grubu olarak 456 sıra sayılı Kanun Teklifine
kabul oyu vereceklerine ve kanunun tüm vatandaşlara hayırlı
uğurlu olmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bizim Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bu
görüşmüş olduğumuz ve Genel Kurulca maddeleri kabul edilen
teklifin tümünün oylamasında kabul oyu vereceğimizi öncelikle
belirtiyorum.
(AK PARTİ ve CHP sıralarından
karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN Sayın Akçay konuşuyor.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu teklifin, bu düzenlemenin
yakinen ilgilendirdiği vatandaşlarımıza, ülkemize,
milletimize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum,
iyilikler getirmesini diliyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/1585) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 456) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, teklifin
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir..
Oylama için üç dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın Gelir
Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi açık oylama sonucunu okuyorum:
Kullanılan oy sayısı: 230
Kabul: 230(x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Fehmi Küpçü Fatma Kaplan Hürriyet
Bolu Kocaeli
Böylelikle teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır, hayırlısı olsun.
Sayın milletvekilleri, 2nci sırada
bulunan, Türkiye Cumhuriyetinin Orta Amerika Entegrasyon Sistemine Bölge
Dışı Gözlemci Olarak Katılımı Konusunda Türkiye
Cumhuriyeti ile Orta Amerika Entegrasyon Sistemi Arasında
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/640) ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
2.- Türkiye Cumhuriyetinin Orta Amerika
Entegrasyon Sistemine Bölge Dışı Gözlemci Olarak
Katılımı Konusunda Türkiye Cumhuriyeti ile Orta Amerika
Entegrasyon Sistemi Arasında Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/640) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 260) (xx)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon Raporu 260 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen yok.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİNİN ORTA AMERİKA ENTEGRASYON SİSTEMİNE
BÖLGE DIŞI GÖZLEMCİ OLARAK KATILIMI
KONUSUNDA TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE
ORTA AMERİKA ENTEGRASYON SİSTEMİ ARASINDA ANLAŞMANIN
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 13 Şubat 2015 tarihinde
Guatemalada imzalanan Türkiye Cumhuriyetinin Orta Amerika Entegrasyon
Sistemine Bölge Dışı Gözlemci Olarak Katılımı
Konusunda Türkiye Cumhuriyeti ile Orta Amerika Entegrasyon Sistemi
Arasında Anlaşmanın onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Türkiye
Cumhuriyetinin Orta Amerika Entegrasyon Sistemine Bölge Dışı
Gözlemci Olarak Katılımı Konusunda Türkiye Cumhuriyeti ile Orta
Amerika Entegrasyon Sistemi Arasında Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
açık oylama sonucunu okuyorum:
Kullanılan oy
sayısı : 218
Kabul :
218(x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Fehmi Küpçü Fatma Kaplan Hürriyet
Bolu Kocaeli
Böylelikle tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, 3üncü sırada
bulunan Uluslararası Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
3.- Uluslararası
Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/794) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 451) (xx)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon Raporu 451 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz
isteyen yok.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
ULUSLARARASI ZEYTİNYAĞI
VE SOFRALIK ZEYTİN ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE
1- (1) Hükümetimiz adına 14 Eylül 2016
tarihinde imzalanan Uluslararası Zeytinyağı ve Sofralık
Zeytin Anlaşması (2015)nın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1)
Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 2nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1)
Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının, Kâtip Üye
olarak göreve başlayan Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyete
başarılar dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bu arada
Kocaeli Milletvekilimiz Fatma Kaplan Hürriyet ilk defa kürsüye çıktı,
ona da huzurunuzda başarılar diliyorum. (Alkışlar)
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
3.- Uluslararası
Zeytinyağı ve Sofralık Zeytin Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/794) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 451)
(Devam)
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN - Uluslararası Zeytinyağı
ve Sofralık Zeytin Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açık oylama
sonucunu okuyorum:
Kullanılan oy sayısı : 216
Kabul : 216(x)
Kâtip Üye Kâtip Üye
Fehmi Küpçü Fatma Kaplan Hürriyet
Bolu Kocaeli
Böylelikle tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, gündemimizde başka
bir iş bulunmadığından, alınan karar gereğince
kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 28 Şubat 2017 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
İyi geceler, iyi tatiller diliyorum.
Kapanma Saati: 20.49
(x) 456 S. Sayılı Basmayazı 21/2/2017 tarihli 72nci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonucunu gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 260 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 451 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.