TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
77nci Birleşim
2 Mart 2017 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Ağrı Milletvekili Berdan Öztürkün, cezaevlerindeki hak ihlallerine
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğdedeki tarihî eserlerin durumuna
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Rize
Milletvekili Hikmet Ayarın, 2 Mart Rizenin düşman işgalinden
kurtuluşunun 99uncu yıl dönümüne ve 1-7 Mart Muhasebeciler
Haftasına ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Hatay
Milletvekili Serkan Topalın, emekli vatandaşların aldıkları
maaşın ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğine
ve gelirlerinin artırılmasını sağlayacak ne gibi
tedbirler alınacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
2.- Uşak
Milletvekili Özkan Yalımın, 1-7 Mart Muhasebeciler Haftasına
ve Uşak Esnaf Odaları Birliği Başkanı Ahmet
Kırmazın sigara yasağı uygulamasıyla ilgili
gönderdiği bir mektubu okumak istediğine ilişkin
açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Didem Enginin, dolarda yaşanan artışın mazot
fiyatlarına anında yansıtılırken düşüşün
aynı oranda yansıtılmadığına ilişkin
açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Fatma Benlinin, 1 Mart Bosna-Hersekin
bağımsızlığının 25inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
5.- Kocaeli
Milletvekili İlyas Şekerin, 1-7 Mart Deprem Hakkında
Farkındalık Oluşturma Haftasına ilişkin
açıklaması
6.- Adana
Milletvekili İbrahim Özdişin, tutuklu gazeteciler ile 15 Temmuz
darbesi nedeniyle hâlen tutuklu bulunan askerî okul öğrencileri, er ve
erbaşların neden mahkeme önüne
çıkartılmadıklarını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
7.- İzmir
Milletvekili Murat Bakanın, İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanı Aziz Kocaoğlu ve çalışma
arkadaşlarının davasının hukuk tarihine kara bir leke
olarak geçtiğine ilişkin açıklaması
8.- Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin, Mersinde sel nedeniyle zarar gören
çiftçilere acil yardım gönderilmesini beklediğine ilişkin
açıklaması
9.- Giresun
Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun, Türk
Bayrağının yanına Kürdistan bayrağı
asılmasına ve bu görüntüyü içine sindiremediğine ilişkin
açıklaması
10.- Kocaeli Milletvekili
Tahsin Tarhanın, Devlet Bahçelinin gazeteci Abdülkadir Selviyi
eleştirirken kılıç artığı deyimini
kullanmasının şanssızlık olduğuna ve düzeltmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
11.- İzmir
Milletvekili Müslüm Doğanın, 13/5/2014 tarihinde Somada
yaşanan maden kazasında hayatını kaybedenlerin şehit
muamelesi göreceği belirtilmesine rağmen herhangi bir işlem
yapılmadığına ve kamu sorumluluğundan kurtulmak için
gizli bir çalışma yapıldığı iddialarına
ilişkin açıklaması
12.- Mersin
Milletvekili Hüseyin Çamakın, yapılan duble yollarla ilgili bilgi
almak istediğine ilişkin açıklaması
13.- Zonguldak
Milletvekili Özcan Ulupınarın, 3 Mart Zonguldak Kozluda
yaşanan maden kazasının 25inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
14.-
Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırımın,
Adıyaman Gölbaşı Belediye Başkanının oğlunun
cinsel istismar suçundan tutuklanması olayına ilişkin
açıklaması
15.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, 3 Mart
Diyanet İşleri Başkanlığının
kuruluşunun 93üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
16.- Hatay
Milletvekili Mehmet Necmettin Ahrazoğlunun, 2016 yılı
mısır destekleme primlerinin ödenmediğine, bir radyo
yayınında Türk askerlerinin nasıl şehit edildiğine
dair hakaret dolu sözler söylendiğine ve yetkilileri bu radyonun
susturulması için göreve davet ettiğine ilişkin
açıklaması
17.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğdenin Çiftlik ilçesi Bozköy
kasabası Ülke Deresi (Tıraz) mevkisindeki peribacalarıyla ilgili
temizlik kararı çıkarılmasına rağmen bugüne kadar
herhangi bir çalışma yapılmadığına ve
Niğdenin merkezindeki bedestenin Osmanlı çarşı kültürüne
uygun olarak değerlendirilmesinin beklendiğine ilişkin
açıklaması
18.-
Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün, Balıkesirde çok sayıda
bakıma muhtaç yaşlı olduğuna ve Balıkesirde yaşlı
bakımevi veya huzurevi olarak planlanan yeni bir yatırım olup
olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
19.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, Adıyamanın Samsat ilçesi Akdamar
köyünde 5,8 büyüklüğünde meydana gelen depreme, 2 Mart Rizenin düşman
işgalinden kurtuluşunun 99uncu, Emir Sultan Hazretlerinin ölümünün
587inci, 4 Mart Selahaddin Eyyubi Hazretlerinin ölümünün 824üncü yıl
dönümlerine, FETÖyle ilgili mücadeleyi desteklediklerine ancak ortaya
çıkan yanlış uygulamalar ve mağduriyetlerin giderilmesini
istediklerine, byLock meselesinde de ciddi hatalar ortaya
çıktığına ilişkin açıklaması
20.- Mardin
Milletvekili Erol Doranın, tutuklu bulunan Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin sağlık durumu ve doktor raporu da gözetilerek
tedavisinin dışarıda sürdürülmesi noktasında bütün siyasi
partilerin, milletvekillerinin ve Meclis Başkanlığının
gerekli duyarlılığı göstermesini talep ettiğine
ilişkin açıklaması
21.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Adıyamanın Samsat ilçesi Akdamar köyünde
5,8 büyüklüğünde meydana gelen depreme, 2 Mart Rizenin düşman
işgalinden kurtuluşunun 99uncu yıl dönümüne, FETÖyle mücadele
nedeniyle yaşanan mağduriyetler konusunda hassas olduklarına,
milletvekillerinin tutuklu olarak yargılanmasının Meclisin
ayıbı olduğuna ve Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin hak ettiği muameleyi görmesi için üzerlerine düşeni
yapacaklarına ilişkin açıklaması
22.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, Adıyamanın Samsat ilçesi
Akdamar köyünde 5,8 büyüklüğünde meydana gelen depreme, 2 Mart Rizenin
düşman işgalinden kurtuluşunun 99uncu yıl dönümüne, 15
Temmuz darbe girişiminde suçluların cezasını çekmesi ama
suçsuz olanların da mağdur edilmemelerinin herkesin ortak dileği
olduğuna, hasta tutuklu ve hükümlülere hastaneye götürüldüklerinde kelepçe
takılmadığına ve tutukluları tutsak diye ifade
etmenin doğru olmadığına ilişkin açıklaması
23.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Metinerin, İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu Cezaevi Alt Komisyon Başkanı olarak
gezmiş olduğu cezaevlerinin hiçbirisinde işkence ve kötü
muameleye rastlamadığına ilişkin açıklaması
24.-
Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukaranın, Adıyamanın
Samsat ilçesi Akdamar köyünde meydana gelen deprem nedeniyle geçmiş olsun
dileğinde bulunduğuna ve Diyarbakır Milletvekili İdris
Balukenin kelepçe takılmadan hastaneye götürülerek tedavi programına
başladığına ilişkin açıklaması
25.-
Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırımın,
Adıyamanın Samsat ilçesi Akdamar köyünde meydana gelen deprem
nedeniyle geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ilişkin
açıklaması
26.- Mardin
Milletvekili Erol Doranın, HDP Grubu adına Adıyamanın
Samsat ilçesi Akdamar köyünde meydana gelen deprem nedeniyle geçmiş olsun
dileğinde bulunduğuna ilişkin açıklaması
27.- Tokat
Milletvekili Kadim Durmazın, şehit ve gazi ailelerinin Hükûmetten
hac farizalarını yerine getirmek noktasında indirim
beklediklerine ilişkin açıklaması
28.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Samsun Milletvekili Erhan Ustanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
29.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
30.- Mardin
Milletvekili Erol Doranın, Samsun Milletvekili Erhan Ustanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
31.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, Mardin Milletvekili Erol Doranın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Samsun Milletvekili Erhan Ustanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması ile
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
33.- Ardahan
Milletvekili Orhan Atalayın, Irak Anayasasında Kürdistan bölgesinin
özel bir bayrağa sahip olacağı hükmü bulunduğuna ve
Barzaninin bölge barışına katkı sağlamak için
çabaladığına ilişkin açıklaması
34.- Mardin
Milletvekili Erol Doranın, belediye başkanlarının idari ve
siyasi kararlarla görevlerinden alınmalarının demokratik bir
hukuk devletine yakışmadığına ilişkin
açıklaması
35.- Tokat Milletvekili
Kadim Durmazın, Niksar Devlet Hastanesi Çocuk Hastalıkları
Uzmanı Doktor Serpil Özdemir ile hastane personeline yapılan
saldırıyı kınadığına ilişkin
açıklaması
36.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Avrupa Türk Demokratlar Birliği
tarafından Almanyanın Gaggenau kentinde düzenlenecek
toplantının iptal edilerek Adalet Bakanı Bekir
Bozdağın konuşma yapması engellendiğine ve Türkiye
Cumhuriyetinin bir bakanına yapmış oldukları fiilî sansür
uygulamasını Cumhuriyet Halk Partisi olarak kabul edilemez
bulduklarına ilişkin açıklaması
V.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldanın,
Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken ve tüm hasta tutuklular
açısından kelepçe vurularak hastaneye götürülmelerinin rencide edici
bir durum olduğuna ve tutuklu milletvekillerinin bir an önce serbest
kalması gerektiğine ilişkin konuşması
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin Buldanın,
Başkanlık Divanı olarak Adıyamanın Samsat ilçesi
Akdamar köyünde meydana gelen deprem nedeniyle geçmiş olsun dileğinde
bulunduklarına ilişkin konuşması
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın
yaptığı açıklaması sırasında MHP Grup
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
2.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Samsun Milletvekili Erhan Ustanın HDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
CHP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
3.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Samsun Milletvekili Erhan Ustanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
5.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, tekraren, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa Parlamentosu (AP)
Demokrasi Desteği ve Seçim Koordinasyon Grubunun desteğiyle AP
Kadın Hakları ve Cinsiyet Eşitliği Komisyonu
tarafından Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle 8-9 Mart 2017 tarihlerinde
Brükselde düzenlenecek olan kadınların ekonomik açıdan
güçlendirilmesi temalı, "Kadınların Ekonomik Olarak
Güçlendirilmesi: Birlikte Hareket Edelim" başlıklı
parlamentolar arası komite toplantısına katılması
Genel Kurulun 21 Şubat 2017 tarihli 72nci Birleşiminde kabul edilen
heyeti oluşturmak üzere siyasi parti gruplarının bildirmiş
olduğu isimlere ilişkin tezkeresi (3/921)
B) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.-
Balıkesir Milletvekili İsmail Ok ve 19 milletvekilinin,
öğretmenlerin sorunlarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/486)
2.-
Balıkesir Milletvekili İsmail Ok ve 19 milletvekilinin,
Balıkesirin Erdek ilçesinde nüfus oranlarının bir yıl
öncesine nazaran düşmesinin nedenlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/487)
3.- CHP Grubu
adına Grup Başkan Vekili Ankara Milletvekili Levent Gökün, ekmek
israfını önlemek için yapılması gerekenlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/488)
C) Çeşitli
İşler
1.-
Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden 50 ülkeden sendikacı,
medya mensubu, akademisyen, fikir ve siyaset adamlarından oluşan
heyete Hoş geldiniz. denilmesi
2.-
Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Kamu Denetçiliği Kurumu
tarafından gerçekleştirilecek 4üncü Uluslararası
Ombudsmanlık Sempozyumu için 52 farklı ülkeden gelen ombudsman ve
yardımcıları heyetine Hoş geldiniz. denilmesi
VIII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun,
24/5/2016 tarih ve 1687 sayıyla Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya ve
arkadaşları tarafından, gıda fiyatlarındaki
istikrarsızlığın araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin, Genel Kurulun 2 Mart 2017
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun,
2/3/2017 tarihinde Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demir tarafından, Ağustos 2015 tarihinden bugüne
kadar DBPden 83 belediye eş başkanının hukuksuzca
tutuklanması, Eylül 2016 tarihinden itibaren ise 85 DBPli belediyeye
kayyum atanması ve belediyelere atanan kayyumların göreve
başladıkları günden bugüne kadar tamamıyla keyfiyete
dayanan uygulamalarının araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin,
Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak Genel Kurulun 2 Mart 2017 Perşembe günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
B)
Danışma Kurulu Önerisi
1.-
Danışma Kurulunun, gündemdeki sıralamanın yeniden
düzenlenmesine ilişkin önerisi
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Denizcilik
Çalışma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/456) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 89)
2.- Uluslararası
Sivil Havacılığa İlişkin Yasadışı
Eylemlerin Önlenmesi Hakkında Sözleşmenin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/457) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu ( S. Sayısı: 90)
3.-
Uçakların Kanundışı Yollarla Ele Geçirilmesinin Önlenmesi
Hakkında Sözleşmeye Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/458) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 91)
4.- Akdeniz ve
Karadeniz İçin Sanal Bölgesel Deniz Trafik Merkezi Kurulmasına Dair
Operasyonel Düzenlemenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı (1/463) ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 92)
5.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı Hükümeti Arasında
Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/464) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 96)
6.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Teknik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/416) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 99)
7.- Gemilerin
İhtiyati Haczine İlişkin Milletlerarası Sözleşmeye
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/443) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 106)
8.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Değiştirilmiş Şekliyle 1978 Tarihli Gemi
Adamlarının Eğitim, Belgelendirilme ve Vardiya Standartları
Uluslararası Sözleşmesi Kural 1/10 Uyarınca Belgelerin
Karşılıklı Tanınması Hakkında Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/444) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 107)
9.- Türkiye
Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Portekiz Cumhuriyeti Adalet
Bakanlığı Arasında Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/485) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 126)
10.- Türkiye
Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Yunanistan Cumhuriyeti Adalet
Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda
Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/486) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 127)
11.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nüfus
İşleri Alanında İşbirliği Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/488) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128)
12.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari
Konularda Karşılıklı Adli Yardımlaşma
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/489) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 129)
13.- Kıta
Sahanlığında Bulunan Sabit Platformların Güvenliğine
Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine Dair Protokole
Ait 2005 Protokolünün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı (1/459) ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 131)
14.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Arasında İade
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/500) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 132)
15.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Arasında Cezai Konularda
Karşılıklı Adli Yardımlaşma
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/501) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 133)
16.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nüfus
İşleri Alanında İşbirliği Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/490) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 153)
17.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kamerun Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/477) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 158)
18.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava
Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/473) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 159)
19.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Kamboçya Krallığı Hükümeti Arasında
Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/467) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 160)
20.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında
Hayvancılık ve Hayvan Sağlığı Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/423) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 172)
21.- Türkiye
Cumhuriyeti ile Fas Krallığı Arasında Deniz
Balıkçılığı ve Kültür
Balıkçılığı İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/442) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 173)
22.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Tarım Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/497) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 174)
23.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Sağlık Alanında İşbirliğine Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı (1/392) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı:177)
24.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı (1/409) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 179)
25.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Bahreyn Krallığı Hükümeti Arasında
Tarım Alanında İşbirliği Konusunda Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/400) ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile
Dışişleri Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 151)
26.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sürücü
Belgelerinin Karşılıklı Kullanımı ve
Değişimi Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/503) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 154)
27.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım
Örgütü Arasında Hükümetlerarası Tahıl Grubu 31 inci Oturumu ve
Hükümetlerarası Pirinç Grubu 42 nci Oturumu Ortak Toplantısına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/524) ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun (S. Sayısı: 182)
28.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Makedonya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Makedonya
Cumhuriyetinin Kazakistan Cumhuriyetindeki Temsilinin Türkiye Cumhuriyeti
Astana Büyükelçiliği İmkânlarından Yararlanılarak
Gerçekleştirilmesine İlişkin Mutabakat
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/519) ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun (S. Sayısı: 146)
X.- OYLAMALAR
1.- (S.
Sayısı: 89) Denizcilik Çalışma Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
2.- (S.
Sayısı: 90) Uluslararası Sivil Havacılığa
İlişkin Yasadışı Eylemlerin Önlenmesi Hakkında
Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
3.- (S.
Sayısı: 91) Uçakların Kanundışı Yollarla Ele
Geçirilmesinin Önlenmesi Hakkında Sözleşmeye Ek Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
4.- (S.
Sayısı: 92) Akdeniz ve Karadeniz İçin Sanal Bölgesel Deniz
Trafik Merkezi Kurulmasına Dair Operasyonel Düzenlemenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
5.- (S.
Sayısı: 96) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas
Krallığı Hükümeti Arasında Denizcilik
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
6.- (S.
Sayısı: 99) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Teknik İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
7.- (S.
Sayısı: 106) Gemilerin İhtiyati Haczine İlişkin
Milletlerarası Sözleşmeye Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
8.- (S.
Sayısı: 107) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Lübnan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Değiştirilmiş Şekliyle 1978 Tarihli
Gemi Adamlarının Eğitim, Belgelendirilme ve Vardiya
Standartları Uluslararası Sözleşmesi Kural 1/10 Uyarınca
Belgelerin Karşılıklı Tanınması Hakkında
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oyalaması
9.- (S.
Sayısı: 126) Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile
Portekiz Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Arasında Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
10.- (S.
Sayısı: 127) Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile
Yunanistan Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Arasında
İşbirliği Konusunda Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oyalaması
11.- (S.
Sayısı: 128) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Nüfus İşleri Alanında
İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
12.- (S.
Sayısı: 129) Türkiye Cumhuriyeti ile Sırbistan Cumhuriyeti
Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Karşılıklı Adli
Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
13.- (S.
Sayısı: 131) Kıta Sahanlığında Bulunan Sabit
Platformların Güvenliğine Karşı Yasadışı
Eylemlerin Önlenmesine Dair Protokole Ait 2005 Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
14.- (S.
Sayısı: 132) Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Arasında
İade Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
15.- (S.
Sayısı: 133) Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Arasında Cezai
Konularda Karşılıklı Adli Yardımlaşma
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
16.- (S.
Sayısı: 153) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tunus Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Nüfus İşleri Alanında
İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
17.- (S.
Sayısı: 158) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kamerun Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
18.- (S.
Sayısı: 159) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
19.- (S.
Sayısı: 160) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kamboçya
Krallığı Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
20.- (S.
Sayısı: 172) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti
Arasında Hayvancılık ve Hayvan Sağlığı
Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
21.- (S.
Sayısı: 173) Türkiye Cumhuriyeti ile Fas Krallığı
Arasında Deniz Balıkçılığı ve Kültür
Balıkçılığı İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
22.- (S.
Sayısı: 174) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Tarım Alanında İşbirliği
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Kanun Tasarısının oylaması
23.- (S.
Sayısı: 177) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kenya Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Sağlık Alanında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının
oylaması
24.- (S.
Sayısı: 179) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri
Alanlarında İşbirliğine Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısının oylaması
25.- (S.
Sayısı: 151) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bahreyn
Krallığı Hükümeti Arasında Tarım Alanında
İşbirliği Konusunda Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
26.- (S.
Sayısı: 154) Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Tunus Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Sürücü Belgelerinin Karşılıklı
Kullanımı ve Değişimi Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının oylaması
XI.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın, KOSGEB tarafından KOBİlere
faizsiz kredi verilmesi yönündeki uygulamaya ilişkin sorusu ve Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlünün cevabı (7/10517)
2.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın, 2014-2016 yılları arasında
mevcut araç sayısına ve sigorta primlerine ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşekin cevabı
(7/11189)
2 Mart 2017 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Ömer SERDAR (Elâzığ), Ali
Haydar HAKVERDİ (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, cezaevlerindeki hak ihlalleri hakkında söz
isteyen Ağrı Milletvekili Sayın Berdan Öztürke aittir.
Buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Ağrı Milletvekili Berdan Öztürkün, cezaevlerindeki
hak ihlallerine ilişkin gündem dışı konuşması
BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Hapishaneler ve hapishanelerde tutulan tutsaklara
uygulanan hak ihlalleriyle ilgili gündem dışı söz
almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Hak ihlallerini genel çerçevede anlatmaya
başlamadan önce, özel bir durumu siz değerli milletvekilleriyle
paylaşmak istiyorum. Bildiğiniz gibi, bu Meclisin bir üyesi, Grup
Başkan Vekilimiz İdris Baluken devletin bir kanadı
tarafından tahliye edilirken; cezaevinde rehin tutulurken oradaki
koşullardan dolayı ayağında geçici bir felç
oluşmuştu, bundan dolayı cerrahi bir müdahale geçirdi ama
yatağından zorla çıkarılarak tekrar, devletin bir
diğer kanadı tarafından rehin alındı. Şimdi
paylaşmak istediğim nokta şu: Yarın öbür gün
tutuldukları zor koşullarda, rehin alındıkları zor
koşullarda bu geçici felcin tam felce dönüşmesi durumunda şundan
emin olun ki bunun bütün sorumluluğu bu Meclise ait olacak, bütün
utancı da bu Meclise ait olacaktır, bunu özellikle belirtmek istedim.
Değerli milletvekilleri, bugün hapishanelere
baktığımız zaman, etkin bir kapatılma yöntemi olarak
hapishaneler bu ülkenin kanayan en büyük yaralarından bir tanesidir ve
konuyla ilgili Adalet Bakanlığının tavrı suç
işleyen bir merhaleye gelmiştir. Egemenlerin
varlığını tehdit eden devrimci ve toplumsal mücadeleler
devletin büyük gazabıyla karşılaşmış, okullarda,
kışlalarda ve kapitalist işletmelerde terbiye edilemeyen,
ıslah edilemeyen devrimciler hapishanelere kapatılarak devrimci
mücadelelerin önü alınmaya çalışılmıştır. Bu
haseble hapishaneler devlet aygıtı ile devrimcilerin en önemli
hesaplaşma alanları olagelmiştir. Türkiye ve kürdistan
hapishaneleri de cumhuriyet tarihi boyunca devrimcilerin devletle
karşılaştığı en önemli mücadele ve direniş
mercilerinden biri olmuştur. Bu anlamda devletin inceltilmiş
hapishane politikası her dönem gündemde olmuş ve cezanın
infazının tecrit, izolasyon ve her türlü işkence yöntemleriyle
yeniden üretildiği mekânlara dönüştürülmüştür. En yüksek
ifadesini İmralı özel infaz rejiminde bulan tecrit ve izolasyon
politikaları bugün bütün cezaevlerinin sathına
yayılmış durumdadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 20 Temmuzda alınan üç aylık olağanüstü hâl
uygulamalarının 20 Ekimde bir kere daha uzatılmasının
sonucunun en olumsuz yansımaları ne yazık ki yine cezaevlerinde
olmuştur. Bu oldukça güç koşullarda yaşayan siyasi mahpuslar
çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerin etkisiyle durumları daha
da güçleştirilmiştir. Söz konusu uygulamalar özellikle hasta
mahpuslar üzerinde daha derin etkiler bırakmıştır. OHALin
ilan edilmesi ve bir kez daha uzatılması zaten erişim ve
iletişim sorunları hat safhada olan hapishanelere erişimi çok
daha güç bir seviyeye getirmiştir. Hapishanelerde, yöneticilerden
gardiyanlara varıncaya kadar olağanüstü hâli kendi olağanüstü
yetkileri sanarak keyfî tutumlar sergilemektedirler.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tarafı olduğumuz uluslararası hukuk sözleşmelerinde
işkence, gayriinsani ve onur kırıcı bir muamele olarak
tanımlanmış ve yasaklanmıştır. Aynı
şekilde işkence ve kötü muamele iç hukukumuzda
tanımlanmış ve yasaklanmış bir fiildir. 15 Temmuz
sonrası Meclis grubumuza, sivil toplum örgütlerine, barolara ve ailelerin
aktarımlarına göre hapishanelerde söz konusu işkence ve kötü
muamele uygulamalarının arttığına ve süreklilik
kazandığına dair iddialar güç kazanmıştır.
Bazı ihlalleri maddeler hâlinde sıralamak istiyorum, sürem da az
kaldı: Haftada 1 olan telefon görüşme hakkı on beş günde
1e indirilmiştir. 3 görüşçü yazdırma hakkı
kaldırılmıştır. Birinci derecede yakınlar
dışında hiç kimseyle görüş yapılmasına izin
verilmiyor. Avukatların müvekkillerle görüşmesine gün ve saat
sınırlandırması getirildi. OHAL öncesi zaten mevcut olan
ancak OHAL sonrasında özellikle darbecileri sığdırmak için
sevk ve sürgünler endişe verici duruma gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BERDAN ÖZTÜRK (Devamla) Başkanım, bir
dakika
BAŞKAN Tabii, buyurun tamamlayın.
BERDAN ÖZTÜRK (Devamla) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
OHALle yayımlanan kararnamelerde savcı
izniyle avukat-müvekkil görüşmelerinde sesli ve görüntülü kayıt
almanın önü açılmıştır. Gazete, dergi, kitap
sayısına sınırlama ve kimi durumlarda yasak
getirilmiştir. Koğuşlarda bulunan ve daha önce sorun olmayan
birçok temizlik araç gerecine el konulmuştur, hatta kantinden
alınabilen eşyalar dahi mahpusların elinden
alınmıştır. Keyfî disiplin cezalarında ciddi bir
artış ve rutinleşme söz konusudur. Kimi cezaevlerinde tutsaklara
asker selamı vermek gibi dayatmalarda bulunuluyor, kabul etmeyen tutsaklar
ya darbediliyor ya da hastane sevkleri gerçekleştirilemiyor.
Sokağa çıkma yasağının
uygulandığı il ve ilçelerde bulunan tutsakların, özellikle
Şırnak Cezaevinde bulunanların aileleriyle iletişimleri yok
derecesinde azalmıştır. Yine, hastane sevklerinde kelepçeli ve
asker eşliğinde muayene dayatılmakta, reddedilmesi durumunda
mahpus muayene edilmeden cezaevine geri götürülmektedir. Daha bir sürü ihlali
burada sayabilirim, zaman yeterli olmadığı için
Bizim söylemek istediğimiz şu: Özellikle,
300 hasta tutsağın şu anda tedavi edilmesi gerekiyor,
dışarıda tedavi edilmesi gerekiyor ama bu zor koşullarda,
bu ihlallerin arttığı koşullarda hâlâ cezaevinde
tutuluyorlar. O yüzden, hasta tutsakların karşı
karşıya kaldığı muamele, Hükûmetin insan hakları
politikasının turnusol kâğıdı olmaya devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BERDAN ÖZTÜRK (Devamla) Hükûmet, insanların
canını bir siyaset malzemesi olarak kullanmaktan vazgeçerek kendisine
tanrısallık atfetme riyakârlığına bir son vermelidir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Öztürk.
Gündem dışı ikinci söz,
Niğdedeki tarihî eserlerin durumu hakkında söz isteyen Niğde
Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürere aittir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğdedeki
tarihî eserlerin durumuna ilişkin gündem dışı
konuşması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Niğde ilimizin sorunları
çok ama bunların yanında bugün tarihî dokusuyla ve yapılmayan
yatırımlarla ilgili birkaç cümle edeceğim çünkü süre çok
sınırlı, saatlerce Niğdeyi anlatabilirim.
Niğdede kale çevresiyle ilgili proje
yıllardır dillendiriliyor. Ne yazık ki bu proje yaşama
geçmediği gibi, kalenin altında mevcutta bulunan yer altı
şehriyle ilgili de bir çalışma yürümüyor.
Bunların yanı sıra, bölgenin en
önemli eserlerinden biri olan, İlhanlılardan kalan Sungur Bey Cami
var. Bu Sungur Bey Camisi, kapı girişinin bir tarafında 37,
diğerinde 42 hayvan motifinin olduğu, bitkisel motiflerin yer
aldığı muhteşem bir cami. On yıldır bu caminin
onarılacağı ve kurtarılacağı söylenir ama ne
yazık ki bununla ilgili çalışmalara geçilmedi. Bunun
yanında, yanındaki 2 tane kilise onarıldı ama nedense,
vakit bulup da caminin onarımıyla ilgili çalışmalar
gerçekleştirilemedi.
Bunun yanı sıra, Niğdede konaklar
harap oluyor. Rasih Özbek Niğdenin Belediye Başkanıydı.
Onun oturduğu konağa gidip görenler bilir, görür, anlarlar ki
Niğdede ne yazık ki bu tür yapılar önce
boşaltılıyor, sonra harap ediliyor ve bir kısmı
kentsel dönüşüm adı altında da yok edildi.
Niğdenin Bor ilçesinde Osmanlılardan
kalma bir hamamımız var. 2015 yılında onarıma
alındı; dört yüz günde tamamlanacağı söylenen hamam şu
anda müteahhidinin gitmesi nedeniyle ortada kaldı, kentin ortasında
bir utanç abidesi gibi duruyor. Hükûmeti bu konuda bir an önce girişimde
bulunup bu hamamı tamamlamaya davet ediyorum.
Keza, Cığızoğlu Konağı
var. Konak onarıldı, bir an önce kültür evi olarak
açılacağını düşünüyorduk, ne yazık ki daha
açılmadan yapılan yapılar tahribata uğramaya
başladı.
Bunun yanı sıra, Kavlaktepe Yer Altı
Şehri -Turizm Bakanımıza da ilettim- harap durumda, buranın
kurtarılması gerekiyor. Çalışma yapılacak. dediler,
altı ay sonra gittim, bölgeye baktım ki yapılan hiçbir
çalışma yok.
Keza, bunun yanında Keçikalesinde,
Yeşilyurtta, Kurrada, Bademderede kalelerimiz var, bunların
onarılmasını istiyoruz ve gündeme getiriyoruz, ne yazık ki
sahip çıkılmıyor.
Niğdenin her köyünde tarihin izleri var. 494
taşınmazın yanı sıra; köylere, kasabalara
gittiğinizde bine yakın bu anda Türkiyenin diğer bölgelerinde
görülebilen değerler Niğdede sahipsiz. Bu anlamda yapılan
çalışmalar eksik ve yetersiz.
Niğdenin tarihsel derinliği, kültürel
zenginliği, turizmden pay almasını da gerektirecek kadar önemli.
Gümüşler Manastırımız var, Kemerhisarda Tyana Antik
Kentinin kalıntıları var, Bahçelide Köşk var. Buralar
bilinen yerler ama Çukurkuyuda, Ulukışla Avörende,
Yeşilyurtta, Yeşilburçta, Hasaköyde, Tırhanda, buralarda,
Konaklıda var olan tarihî yapılar ne yazık ki
kurtarılmıyor. Doğal olarak da bölgenin yapısı
itibarıyla halkımız bu yerlerin değer bulmasını
istiyor. Yapılan çalışmalar bu anlamda yetersiz.
Peki, Niğdenin diğer sorunlarıyla
ilgili ne yapılıyor? O konularda da Niğde sahipsiz durumda.
Niğdede havaalanı için söz verildi, on beş yıldır
yapılmadı.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Adanada
da öyle, Adanada da öyle.
ÖMER FETHİ GÜRER (Devamla) Sayın
Başbakan bölgeye gittiği zaman Niğdeyle ilgili havaalanı
için bakalım ne diyecek. Keza Niğdede petrol çıktı.
dediler, o da çıkmadı. Bu seçimde petrol olmadığına
göre hangi vaatlerde bulunulacak? 200 Çinli Niğdede fabrika kuruyor.
diye 2011de seçim öncesi söylendi, beş yıl içinde kurulacak
fabrikaların hiçbirinden ses çıkmadı. Tabii, Sayın
Başbakan gittiğinde üreticiler soracak Patates depoda çürüyor,
bununla ilgili ne yapıyorsunuz? diyecekler, herhâlde Sayın
Başbakan orada Niğdenin Avrupa Birliği Kırsal
Kalkınma Projesine dahi alınmadığının
nedenlerini anlatacak. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
Bunun yanında, Niğdede Sayın Başbakana yine soracaklar
Niğdenin Bor fizik tedavi merkezindeki başhekim bir buçuk
yıldır yok, müdür yok. Bu sağlık birimlerine niye yönetici
atamıyorsunuz? Niye hastanenin başhekim yardımcıları
yok? Bunların eksiklikleri neden, niye yapılmaz? diye herhâlde
bunları soracaklar. Sahipsiz Niğde için tıp fakültesi 2015te
başladı ama daha 1 öğretim üyesi var. Bu kaç yılda
bitecek? diye sanırım soracaklar. Bunun yanında, Niğdenin
tarihsel dokusuyla ilgili çok bilinmeyenlerden biri, 40a yakın kilisemiz
var ama bu kiliselerin olduğu yerde ne yazık ki camilerimiz
olmadığı için zamanında kiliselerin bir kısmı
camiye çevrilmiş. Bu dönemde artık oralardaki kiliselerin cami
özelliği yanında camilerin yapılarak buraların da kültür
anlamında değerlendirilmesi beklenen ve istenen.
Niğdeye gittiğinizde şunu
görürsünüz: Ne varsa cumhuriyetten sonra oluşmuştur. O nedenle
Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü başta olmak üzere
Niğdeye demir yolunu getiren, Niğdeye Gebere Barajını
yapan, Niğdeye hizmet verenlere teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Gürer.
Gündem dışı üçüncü söz, Rizenin
düşman işgalinden kurtuluş yıl dönümü ile Muhasebeciler
Günü münasebetiyle söz isteyen Rize Milletvekili Sayın Hikmet Ayara
aittir.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
3.- Rize Milletvekili Hikmet Ayarın, 2 Mart Rizenin
düşman işgalinden kurtuluşunun 99uncu yıl dönümüne ve 1-7
Mart Muhasebeciler Haftasına ilişkin gündem dışı konuşması
HİKMET AYAR (Rize) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 2 Mart Rizenin Düşman İşgalinden
Kurtuluşu ve 1-7 Mart Muhasebeciler Haftası münasebetiyle gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Sizleri, tüm Rizeli
hemşehrilerimi, tüm meslektaşlarımı ve aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Birinci Dünya Savaşı sırasında
Ruslar Rizeyi işgal etmişlerdir, iki yıl boyunca bu işgal
devam etmiştir. Bu süre içerisinde dedelerimiz çok çile ve
ızdırap çekmiştir. Bu çile ve ızdıraplar
ağıtlara, türkülere konu olmuştur. Allah (CC) bir daha
milletimize işgal yaşatmasın.
İşgalin devam ettiği iki yıl
içerisinde çok dramatik olaylar yaşanmış, bununla birlikte
halkımızın ortaya koyduğu çok kahramanlıklar da
sergilenmiştir.
Rusya'da gerçekleşen Bolşevik
İhtilaliyle Rusya kendi iç meselelerine dönmüş, yapılan bir
anlaşmayla da Ruslar geri çekilmişlerdir. Önce Trabzondan, 2 Mart
1918de de Rizeden, sonraki tarihlerde de Rizenin ilçeleri ve Artvinden geri
çekilmiştir.
Rizemizin çok kısa işgal hikâyesi ve
kurtuluş hikâyesi budur. O gün Rize Rusların işgalinden
kurtulmuştu ama daha yapacak çok iş vardı. Tüm diğer
Anadolu illerinde olduğu gibi yoksullukla mücadele
başlamıştı. Çok sıkıntılar çekti Rizem.
1950lerden sonra 1960, 1970lerde zirve yapan çay, Rizemizin tek geçim
kaynağı, her bir Rizelinin başının tacı,
yoksullukla mücadelemizin en önemli mihenk taşı olmuştur.
Çayın her bir Rizelinin hayatında çok
önemli yeri olduğu gibi, benim de hayatımda çok çok önemli bir yeri
vardır. Çay bizim ekmek teknemizdir. Çay, bugünkü gibi çay
makaslarıyla değil, tek tek elle toplanırdı. Sabah gün
ağarırken çay bahçesine girerdik, çay toplama işi akşam gün
kararıncaya kadar devam ederdi.
Çayın Rizemize gelişinde çok büyük
katkıları olan Zihni Derin ve arkadaşlarını buradan rahmetle
anıyorum.
Yine, Rizemize hizmeti dokunan siyasi büyüklerimiz
olmuştur. İsimlerini zikrederek kendilerini anmak istiyorum. Rize
için, ülkem için hizmet veren her bir ferde teşekkür etmek boynumuzun
borcudur. Demokrat Parti döneminde İzzet Akçal, Adalet Partisi döneminde
Erol Yılmaz Akçal; kendilerine Allahtan rahmet diliyorum. Anavatan
döneminde eski Başbakanlarımızdan Mesut Yılmaz, Refah
Partisi döneminde Şevki Yılmaz; kendilerine Rizemizdeki
hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyor, uzun ömürler diliyorum ve
nihayet AK PARTİ döneminde AK PARTİmizin kurucusu
Başbakanımız, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğanın 81 ilimize olduğu gibi Rizemize ve
çayımıza yaptığı hizmetlerden ve
katkılarından dolayı tüm Rize ve Rizeliler adına
teşekkür ediyorum, şükranlarımı sunuyorum. Bugünlerde
temeli atılacak olan Rize-Artvin havaalanıyla alakalı da
ayrıca teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1984 yılından beri serbest muhasebeci mali
müşavirlik mesleğini aktif olarak bilfiil yapan bir kardeşiniz
olarak 1-7 Mart Muhasebeciler Haftasıyla ilgili de birkaç kelime etmek
istiyorum. Değerli arkadaşlar, muhasebecilik mesleği Türkiye'de
3568 sayılı Yasayla 1989 yılında yasal altyapıya
kavuşmuş bir meslektir. Önceleri üçlü bir yapı vardı, daha
sonra serbest muhasebecilik kaldırılarak serbest muhasebeci mali
müşavir ve yeminli mali müşavirlik unvanlarıyla bu meslek icra
edilmektedir. Ülkemizde 100 bin dolayında meslek mensubu vardır.
İllerde meslek odalarımız bulunmaktadır. Üst kuruluşumuz
TÜRMOBdur. Devletle tüccarın, devletle esnafın, devletle iş
adamının arasında kelimenin tam manasıyla bir köprü
vazifesi görmekteyiz. Ancak bazen ne mükellefe ne de devlete
yaranamayabiliyoruz, böyle bir çıkmazımız, açmazımız
var. Çok ciddi mesleki sorunlarımız var, ayrıntısına
girmiyorum. Her gün değişen mevzuat
Elbette bu değişen
mevzuatı takip etmek bizim görevimizdir ancak o kadar çok iş yükü
altında meslektaşlarımız eziliyor ki bu tarif edilemez
ancak yaşanır. Son bir iki ay içerisinde vergi affı,
borçların yapılandırılması, KOSGEB destekli krediler,
altyapı güncellemeleri, veri girişleri, serbest muhasebeci mali
müşavirlerimizi âdeta kilitlemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HİKMET AYAR (Devamla) Bir dakika Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Buyurun, lütfen tamamlayın.
HİKMET AYAR (Devamla)- Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Bir muhasebeci fıkrasıyla
konuşmamı sonlandırmak istiyorum. Mali müşavire
sormuşlar: Bir daha dünyaya gelirsen hangi işi yapmak istersin?
İmamlık. demiş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Niye?
HİKMET AYAR (Devamla) Nedenini
sorduklarında Mevzuatı hiç değişmiyor, hep aynı
kalıyor. demiş.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
Hemşehrim bu güzel oldu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Çok güzel.
HİKMET AYAR (Devamla) - Ben böyle demiyorum.
Bütün zorluklarına rağmen ben bir daha dünyaya gelsem yine serbest
muhasebeci, mali müşavir olurdum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Demek ki senin
işler iyi.
HİKMET AYAR (Devamla) Yine bir daha dünyaya
gelsem Rizede dünyaya gelmek isterdim.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla
tekrar selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Rize
kısmı doğru.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Ayar.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce,
sisteme giren ilk on beş milletvekiline yerlerinden söz vereceğim.
Sayın Engin, ilk sırayı
kaptırmışsınız.
Sayın Topal, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, emekli
vatandaşların aldıkları maaşın
ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğine ve gelirlerinin
artırılmasını sağlayacak ne gibi tedbirler
alınacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Türkiyede yaklaşık 11 milyon 750 bin emekli
bulunmaktadır. Yoksulluk sınırının altında
yaşam süren emeklilerimizin aldıkları maaş
ihtiyaçlarını karşılamamaktadır.
Maaşlarının ev kirasının yanında sağlık
giderleri, elektrik, su, doğal gaz faturası gibi zorunlu kalemleri
ödemeye yetmediğini, birçok emeklinin çocuklarının
yardımıyla yaşamını idame ettirdiğini biliyoruz.
Emeklilerimizin, tedavi giderlerine yönelik muayene
ücreti, ilaç katkı bedeli ve ilave ücret adı altında alınan
sağlık ödemelerinden muaf tutulması yönünde bir
çalışmayı hayata geçirecek misiniz?
Emekli vatandaşlarımızın
gelirlerinin artırılmasını sağlayacak ne gibi
tedbirler almayı planlıyorsunuz?
Emeklilerimizin dört gözle beklediği promosyon
konusunu daha uzattıkça uzattınız. Neden bütün emeklilerin
promosyon ödemelerini hesaplarına tek seferde yatırmayıp üç aya
yayıyorsunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yalım
2.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, 1-7 Mart
Muhasebeciler Haftasına ve Uşak Esnaf Odaları Birliği
Başkanı Ahmet Kırmazın sigara yasağı
uygulamasıyla ilgili gönderdiği bir mektubu okumak istediğine
ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
1-7 Mart Muhasebeciler Haftası kapsamında
serbest muhasebecilerin ve de mali müşavirlerin haftasını
buradan kutluyorum.
Değerli Başkan, Uşak Esnaf
Odaları Başkanlığının bana gönderdiği bir
mektup var. Bunu paylaşmak istiyorum çünkü kamuoyunda şu anda
Sayın Sağlık Bakanı Recep Akdağın
açıklamasından sonra Oda Başkanı Sayın Ahmet
Kırmaz bu mektubu göndermiş.
Sigara yasağına kesinlikle
karşı olduğumuzu biz de belirtiyoruz. Ancak ülkenin şu anda
içinde bulunduğu ekonomik krizden dolayı çok sayıda esnafın
da ekonomik krizle karşı karşıya olduğunu da belirtmek
istiyorum. Kapalı alanlarda, üstü açılıp kapanan kapalı
alanlarda sigara yasağı getirilmek istenmektedir. Ancak esnafın
içinde bulunduğu bu zor durumdan, bunca yapılan yatırımdan
dolayı da, bu geçişin çok kısa bir zaman içerisinde olması
dâhilinde birçok esnaf kepenk kapatmakla karşı karşıya
kalacağından dolayı bu kanunun bir an önce ertelenmesi gerektiğini
belirtmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Engin
3.- İstanbul Milletvekili Didem Enginin, dolarda
yaşanan artışın mazot fiyatlarına anında
yansıtılırken düşüşün aynı oranda
yansıtılmadığına ilişkin açıklaması
DİDEM ENGİN (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 2016 yılının
sonlarından itibaren dövizde yukarı doğru yaşanan
hızlı artış mazot fiyatlarını da önemli ölçüde
etkilemişti. Aralık ayının başında ortalama 4
lira 30 kuruş olan motorin, şubat ayı sonunda 4 lira 70
kuruşa kadar yükseldi. Ancak aradan geçen sürede dolar kuru 3,90
seviyelerinden 3,60 seviyelerine gerilediği hâlde bu gerileme mazot
fiyatlarına aynı ölçüde yansıtılmadı. Mazot
fiyatında sadece 7 kuruşluk bir indirime gidildi.
Çiftçilerimizden esnaflarımıza, memurlarımızdan
dar gelirli vatandaşlarımıza, toplumumuzun tüm kesimleri için
önemli bir gider kalemi olan mazot fiyatlarına dolarda yaşanan
artış anında yansıtılırken kurlardaki düşüşün
aynı oranda yansıtılmıyor olmasının
vatandaşlarımızın sırtına yüklediği yükü
Hükûmete hatırlatmak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Benli
4.- İstanbul Milletvekili Fatma Benlinin, 1 Mart
Bosna-Hersekin bağımsızlığının 25inci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
FATMA BENLİ (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Dün, dost ve kardeş ülke Bosna-Hersekin
bağımsızlık günüydü. Bu çok önemli çünkü hâlen
yüreğimiz burkularak hatırladığımız üzere 1992
yılında elde edilen bağımsızlığın
ardından ülkede etnik temizlik başlatılmıştı.
Avrupanın orta yerinde üç buçuk yıl süren toplu katliam ve tecavüzlerin
tanıkları şu an hâlen hayattalar. Bosnalılar,
Birleşmiş Milletlerin güvenli bölge ilan ettiği coğrafyada
gerçekleştirilen katliamın muhatabı olan uzak coğrafyadaki
kardeşlerimiz. Bugün bağımsızlık mücadelelerini
hatırlarken Bilge Kral Aliyanın Barışı adalete
tercih ettim. Unutmayın, eğer unutursanız tekrarlanır.
ifadeleri hâlen aklımızda. Bugün bu ifadelerin önemini, sadece Bosna
için değil tüm coğrafyalarda akan kan ve gözyaşının
akmaması için mücadele ederken daha iyi anlıyoruz. Bu yüzden, bir
daha başka katliamların yaşanmaması umuduyla kutluyorum
bağımsızlık günlerini.
BAŞKAN Sayın Şeker
5.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, 1-7 Mart Deprem
Hakkında Farkındalık Oluşturma Haftasına ilişkin
açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
İçinde bulunduğumuz hafta Deprem
Hakkında Farkındalık Oluşturma Haftasıdır.
Ülkemizin yüzde 66sı birinci ve ikinci derece deprem bölgesinde olup
aktif fay zonları içerisinde bulunmaktadır. Nüfusun yüzde 71i de bu
bölge içinde yaşamaktadır. Ülkemiz birinci derece deprem
kuşağında olmasına rağmen, ne yazık ki biz
depremi 1999 Kocaeli-Gölcük depremiyle öğrendik. İstatistiklere göre
son yüz yılda, depremlerden 80 binin üzerinde kişi hayatını
kaybetmiş ve 490 binin üzerinde yapı kullanılmaz hâle
gelmiş olup ekonomik kayıplar ise gayrisafi millî hasılanın
yüzde 3ü kadardır. Maalesef ülkemizde plansız kentler ve mühendislik
hizmetinden yoksun depreme dayanaksız yapılar çoğunlukta
mevcuttur. Olası depremde ve diğer afetlerde artık bir
vatandaşımızın dahi burnu kanamamalıdır. Bunun
için, can güvenliği sağlanmış, hayat kalitesi
artırılmış, tarihe, doğaya ve çevreye duyarlı
şehirlerin oluşturulması için kentsel dönüşümü desteklemek
hepimizin görevidir. Kentsel dönüşüm kentteki hastalıklı
alanların teşhis ve tedavisidir, aynı zamanda koruyucu
hekimliktir.
BAŞKAN Sayın Özdiş
6.- Adana Milletvekili İbrahim Özdişin, tutuklu
gazeteciler ile 15 Temmuz darbesi nedeniyle hâlen tutuklu bulunan askerî okul
öğrencileri, er ve erbaşların neden mahkeme önüne
çıkartılmadıklarını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorum Sayın Adalet Bakanına. 15 Temmuz
darbe girişimi sonrası, 30 bini aşkın öğretmenin, 5
bin akademisyenin, 25 bin emniyet mensubunun görevine son verildi. 150yi
aşkın gazetecinin hapishanelerde tutuklu olduğunu da biliyoruz.
Hukuk devleti olduğumuzu, hatta referandumda evet verilirse hukuk
sistemimizin daha da sağlamlaşacağını iddia
ediyorsunuz ya, peki, neden çoğu gazeteci mahkeme önüne
çıkamıyor? İçeride kalsınlar diye bu işi bilerek
bekletiyor musunuz?
15 Temmuzda rütbeliler tarafından
kandırılmış, darbeden haberi bile olmayan yüzlerce askerî
okul öğrencisi ve er, erbaşlar hâlen tutuklu. Birisi suçlu terörist
olarak ilan ediliyorsa neden bir an önce iddianamesi hazırlanıp
mahkeme önüne çıkartılmıyor?
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bakan
7.- İzmir Milletvekili Murat Bakanın, İzmir
Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu ve
çalışma arkadaşlarının davasının hukuk
tarihine kara bir leke olarak geçtiğine ilişkin açıklaması
MURAT BAKAN (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Türkiyede bir yerel yönetime karşı
yapılan, 129 masum insanın gözaltına
alındığı, haksız yere tutuklandığı, bir
arkadaşımızın cezaevi koşullarında yeterli tedavi
alamadığı için hayatını kaybettiği en büyük
kumpas davası pazartesi günü sona erdi. Operasyonun
yapıldığı andan itibaren sürecin içinde hem avukat hem de
tanık olarak onurla yer aldığım bu davada beş yıl
meclis üyesi olarak birlikte çalıştığım, her birinin
vatanseverliğini, dürüstlüğünü, çalışma azmini
bildiğim arkadaşlarım altı yıl süren bir
yargılama sonucu beraat etti fakat bu kumpası kuranların
tamamı cezaevinde.
Bu dava Türkiyede hukuk tarihine bir kara leke
olarak geçmiştir fakat aynı zamanda İzmir Büyükşehir
Belediye Başkanı Sayın Aziz Kocaoğlu ve çalışma
arkadaşlarının da onur belgesi olarak toplumsal
belleğimizde yerini almıştır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Şimşek
8.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, Mersinde sel
nedeniyle zarar gören çiftçilere acil yardım gönderilmesini
beklediğine ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorum Tarım Bakanına olacak: Mersin Tarsus
Bahşiş beldesinde seraları sular altında kalan 30
yaşındaki Hanifi Akpınar borçlarından dolayı
bunalıma girerek Kazım Koyuncunun İşte gidiyorum, bir
şey demeden, arkamı dönmeden, şikâyet etmeden, hiçbir şey
almadan
diyerek yaşamına son vermiştir.
Tarım Bakanlığının
selzedelerle ilgili acil önlem almasını, çiftçilerin gerçekten
bunalımda olduğunu, çıkmazda olduğunu, 30 yaşında
bir çiftçinin evinde silahla kendini öldürerek dün intihar ettiğini
belirtiyorum. Çiftçilere verilen para sadaka niyetindedir. 200 lira ile 1.500
lira arasında bir para vermiştir. Bu, çiftçilerin hiçbir derdine
derman olmayacaktır. İvedilikle Bakanlar Kurulunun toplanarak selden
afet gören bölgeye acil ve yüklü miktarda yardım göndermesini bekliyor,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bektaşoğlu
9.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun,
Türk Bayrağının yanına Kürdistan bayrağı
asılmasına ve bu görüntüyü içine sindiremediğine ilişkin
açıklaması
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Evet demek için tek bir
nedeniniz olmayan Anayasa tasarısına hayır deme nedenlerimiz
her geçen gün biraz daha artıyor. Bunlardan sonuncusu Türk
Bayrağının yanına Kürdistan bayrağı diye bir
bez parçasının asılmasıdır. Saygın devlet
adamı merhum Bülent Ecevitin Onbaşımla dahi
görüşemezsin. dediği Barzaniye itibar, PKK ve PYDyle yürüttükleri
doğu ve güneydoğudaki illerimizi de kapsayan Kürt devleti kurma
mücadelesi meşruiyeti kazandırılmıştır. Bu
görüntüler Anayasa tasarısında başkana verilecek özerk
yönetimleri kurma yetkisini hatırlatmıştır. Bir Türk
vatandaşı, bir Karadenizli, Atatürkle birlikte cumhuriyeti
kuranların yanında yer alan Osman Ağanın kenti Giresunun
temsilcisi olarak bu görüntüyü içime sindiremiyorum.
Sayın Başbakanın Bir bayrak hikâyesi
tutturdular gidiyorlar. sözüyle birlikte bu görüntüleri özellikle AKPye,
MHPye ve diğer partilere oy vermiş, gönül vermiş,
vatanını seven, ülkesinin bölünmez bütünlüğünden yana olan bütün
yurttaşlarımın takdirine bırakıyorum.
İnşallah, 16 Nisanda Sayın Binali Yıldırım ve
Sayın Devlet Bahçeli, Barzaninin bayrağının gölgesinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Tarhan
10.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın, Devlet
Bahçelinin gazeteci Abdülkadir Selviyi eleştirirken kılıç
artığı deyimini kullanmasının
şanssızlık olduğuna ve düzeltmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bahçeli gazeteci Selviyi
eleştirirken Alevi kökenine atıfta bulunarak kılıç
artığı deyimini kullanmıştır. Kılıç
artığı deyimi, kılıç zoruyla Müslüman yapılan ve
Türkiyede özellikle Alevi katliamından sağ kurtulan Aleviler ve
ötekileştirilenler için kullanılan, ırkçı, faşist,
gayriinsani bir deyimdir. Sayın Bahçeli gibi entelektüel bir liderin bu
deyimi kullanması şanssızlıktır, düzeltmesi gerekir.
Alevi toplumu gibi, Türkiye'nin diğer renkleri de incinmiştir. Pirler
piri Hünkâr Hacı Bektaş-ı Veli İncinsen de incitme. diyor
ama başka bir şey daha diyor Hünkâr: Yetmiş iki millete bir
nazarla bakmayan, halka müderris olsa da Hakka asidir.
Eyvallah.
BAŞKAN Sayın Doğan
11.- İzmir Milletvekili Müslüm Doğanın, 13/5/2014
tarihinde Somada yaşanan maden kazasında hayatını kaybedenlerin
şehit muamelesi göreceği belirtilmesine rağmen herhangi bir
işlem yapılmadığına ve kamu sorumluluğundan
kurtulmak için gizli bir çalışma yapıldığı
iddialarına ilişkin açıklaması
MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) Sorum Adalet
Bakanına: 13 Mayıs 2014 tarihinde Somada bir maden
ocağında bir katliam yaşandı, biliyorsunuz. Katliam sonucu
301 madenci, maalesef, yaşamını yitirdi. Yaşanan, bir
kazadan çok, bir katliam olarak görülmektedir. Bu katliamın nedeni, iş
güvenliğinin sağlanmadığı maden ocaklarında,
işçilerin, daha çok kazanma adına
Yaşanan bu katliamda
yaşamını yitirenlerin şehit muamelesi göreceği,
Hükûmet tarafından, o dönem belirtilmişti. Ancak henüz hiçbir
işlemin yapılmadığını, ailelerin bugün grubumuz
ve diğer parti gruplarına da giderek durumu anlattığını
biliyoruz.
Ayrıca, kamu sorumluluğundan kurtulmak
amacıyla, 6331 sayılı Yasadan kaynaklı kamu
sorumluluğundan kurtulmak üzere Hükûmetin
Hukuk anlamında gizli bir
çalışmanın yargı eliyle yapıldığı
tarafımıza bildirilmiştir. Adalet Bakanının bizi bilgilendirmesini
bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın Çamak
12.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamakın, yapılan duble
yollarla ilgili bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; her siyasi partinin amacı
iktidar olmaktır. İktidarlar milletten topladığı
vergileri yine millete hizmet olarak sunar.
Ulaştırma Bakanına soruyorum:
1) Gururla, sık sık dile getirdiğiniz
18 bin kilometrelik duble yolun kaç kilometresi daha önce mevcut olup
yanına ikinci yol ilave edilerek bölünmüş yol hâline getirildi? Çünkü
biliyoruz ki bu yolların çoğu zaten mevcuttu.
2) Bu yolların kaç kilometresi hiç yokken
sıfırdan bölünmüş yol olarak iktidarınız döneminde
yapıldı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Ulupınar
13.- Zonguldak Milletvekili Özcan Ulupınarın, 3 Mart
Zonguldak Kozluda yaşanan maden kazasının 25inci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
ÖZCAN ULUPINAR (Zonguldak) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; bundan yirmi beş yıl önce Zonguldak Kozluda madende
263 kardeşimiz grizu patlaması neticesinde şehit olmuştur.
Bu zamana kadar, bu kömürü çıkartmak için, Türkiye ekonomisine
kazandırmak için Zonguldak madenlerinde 5 bin kardeşimiz şehit
olmuştur. İnşallah son olur.
Ben bu vesileyle bütün çalışan madenci kardeşlerimize
sağlık, huzur diliyorum. Allah kaza bela vermesin. Hayatını
kaybeden madencilerimize de Allahtan rahmet, kederli yakınlarına
sabır ve başsağlığı temenni ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yıldırım
14.- Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırımın,
Adıyaman Gölbaşı Belediye Başkanının oğlunun
cinsel istismar suçundan tutuklanması olayına ilişkin
açıklaması
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler
Başkanım.
Adıyaman Gölbaşı Belediye
Başkanının oğlu, Yavuz Ortaokulunda fen bilgisi
öğretmeni olarak görev yapan evli ve 2 çocuk babası bir
öğretmenin lise öğrencisi bir kız çocuğuna cinsel istismar suçundan
tutuklandığı haberleri basında yer almıştı.
Zanlı, savcılık ve mahkeme ifadesinde suçunu kabul etmiş ve
ardından tutuklanmıştır. Ancak öğretmenin avukatı
Gökhan Çağlayan Şüpheli, Belediye Başkanımızın
oğludur. Tutuklanması hâlinde telafisi imkânsız zararlar
doğacaktır. diyerek savunma yapmıştır. Ardından,
öğretmenin çocuğun nitelikli cinsel istismarı
suçlamasıyla tutuklanmasına ilişkin Cumhuriyet gazetesinde
çıkan haberler üzerine, bir yurttaşın Adıyamanın
merkez ve birçok ilçesindeki bayileri dolaşarak tüm Cumhuriyet
gazetelerini satın aldığı söylenmiştir.
Adıyaman Gergerde cinsel istismar
olayının üstü kapatılmaya
çalışıldığı gibi, bu olayın da üstü
kapatılmak mı isteniyor? Bu, ahlak dışı bir
olaydır. Değil Belediye Başkanının oğlu, kim
olursa olsun, bu olay mutlaka aydınlatılmalı, zanlılar
cezalarını çekmelidir.
BAŞKAN Sayın Kılıç
15.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, 3 Mart Diyanet İşleri
Başkanlığının kuruluşunun 93üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kuruluşunun 93üncü yılında
Anayasanın 136ncı maddesine göre, genel idare içerisinde yer alan
Diyanet İşleri Başkanlığı, laiklik ilkesi
doğrultusunda, bütün siyasi görüş ve düşünüşlerin
dışında kalarak ve milletçe dayanışma ve
bütünleşmeyi amaç edinerek özel kanununda gösterilen görevleri yerine
getirir. Diyanet İşleri Başkanlığı, kuruluş
tarihi olan 3 Mart 1924ten itibaren yürüttüğü hizmetlerde doğru
bilgiyi, güzel ahlakı ve İslamın 2 sahih kaynağı olan
Kuran ve sünneti esas almıştır. Bunun yanında, tarihin
imbiğinden süzülüp gelen geleneğini, Müslümanların on beş
asırlık tecrübesini, günün gelişen ve değişen
şartları çerçevesinde çağın ihtiyaç ve beklentilerini göz
ardı etmeyen bir anlayışı benimsemiştir. Toplumu din
konusunda aydınlatmak, inanç, ibadet ve ahlak esaslarıyla ilgili
işleri yürütmek ve ibadet yerlerini yönetmekle görevli olan Diyanet
İşleri Başkanlığı, yurt dışında da
100ü aşkın ülkede teşkilatlarıyla barışın
ve huzurun artmasına çalışmaktadır.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
Sayın milletvekilleri, sisteme giren ilk 15 milletvekiline
söz verdim ancak 3 milletvekili daha sisteme girmişler. Bugüne mahsus
olmak üzere bu 3 milletvekiline de söz vereceğim.
Sayın Ahrazoğlu, buyurun.
16.- Hatay Milletvekili Mehmet Necmettin Ahrazoğlunun, 2016
yılı mısır destekleme primlerinin ödenmediğine, bir
radyo yayınında Türk askerlerinin nasıl şehit
edildiğine dair hakaret dolu sözler söylendiğine ve yetkilileri bu
radyonun susturulması için göreve davet ettiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
İlk sorum Tarım Bakanına. Bitkisel
Üretim Ödemesi Yapılmasına Dair Tebliğle Hatayda Hassa,
Kırıkhan, Kumlu, Reyhanlı ilçelerinde yer altı
sularının yetersizliği ve seviye düşüklüğü nedeniyle
mısır ekim alanlarında daraltılmaya gidilmiştir ve bu
yüzden 2016 yılı mısır destekleme primleri
ödenmemiştir. Birincil ve ikincil ürün olarak ekilen
mısırın ekicileri mağdur edilmiştir. Tahtaköprü
Barajı on beş yıldır iktidarda olan AKP tarafından
tamamlanmayıp bu eksiklik giderilmemiştir. Acaba AKP bunu çiftçilere
nasıl izah edecektir?
İkinci sorum: Suriyedeki iç savaş
nedeniyle Afrin ve çevresi PYDnin kontrolü altındadır şu anda.
Hatay sınırları içerisinde kalan Köroğlu
Dağının arka tarafındaki Kırıkhan ve Hassadan
net bir şekilde görülen Gümüt Dağında yer alan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN BAŞKAN Devam edin,
kayıtlara geçiyor.
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) -
analog yayın yapan radyo vericisinden, sürekli, Türk askerlerinin
nasıl şehit edildiğine dair hakaret dolu sözler söylenmektedir.
Yetkilileri bu radyonun susturulması için göreve davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Gürer
17.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğdenin
Çiftlik ilçesi Bozköy kasabası Ülke Deresi (Tıraz) mevkisindeki
peribacalarıyla ilgili temizlik kararı çıkarılmasına
rağmen bugüne kadar herhangi bir çalışma
yapılmadığına ve Niğdenin merkezindeki bedestenin
Osmanlı çarşı kültürüne uygun olarak değerlendirilmesinin
beklendiğine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Niğde ili Çiftlik ilçesi Bozköy kasabası
Ülke Deresi (Tıraz) mevkisindeki yerleşim alanında
peribacalarıyla ilgili temizlik kararı çıkarılmasına
rağmen bugüne kadar herhangi bir çalışma yapılmamıştır.
Bölgedeki peribacalarının değerlendirilmesi adına burada
temizlik yapılması belediyenin de isteği ve beklentisidir.
Ulukışla ilçesindeki Öküz Mehmet Paşa Kervansarayı
onarılmasına rağmen gerekli tanıtım
yapılmadığı için gerekli ilgiyi görememektedir. Ayrıca
Niğdenin merkezindeki bedestenin Osmanlı çarşı kültürüne
uygun olarak değerlendirilmesi ve buranın da açılarak tekrar
faydalı kılınması beklenmektedir.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Son olarak Sayın Tüm
18.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün, Balıkesirde
çok sayıda bakıma muhtaç yaşlı olduğuna ve
Balıkesirde yaşlı bakımevi veya huzurevi olarak planlanan
yeni bir yatırım olup olmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
MEHMET TÜM (Balıkesir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Balıkesir ilimizde, ne yazık ki çok
sayıda, bakıma muhtaç yaşlı yurttaşlarımız
var. İlde bulunan Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına
ait bakımevlerinin kapasitesi 174 olduğu hâlde şu an 214
kişi barınmaktadır, yüzlerce yurttaşımız
sıra beklemektedir. Dün sıra bekleyen bir yurttaşımız
sıkıntılar içinde yaşamını yitirdi. Hükûmete
soruyorum: Balıkesirde yaşlı bakımevi veya huzurevi olarak
planlanan yeni bir yatırım var mı, varsa kaç kişi
kapasiteli olarak planlandı? İhalesi ne zaman yapılacak?
Kiralama yoluyla yeni bakımevi açmayı düşünüyor musunuz?
Özellikle turizm bölgelerinde, boş bulunan, donanımlı birçok
uygun bina mevcut. Bunları değerlendirmeyi düşünüyor musunuz?
Balıkesir halkı ivedilikle Hükûmetten bu soruna çözüm beklemektedir.
BAŞKAN Teşekkür ederiz sayın
milletvekilleri.
Şimdi sırasıyla sayın grup
başkan vekillerine söz vereceğim.
Sayın Usta, buyurun.
19.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
Adıyamanın Samsat ilçesi Akdamar köyünde 5,8 büyüklüğünde
meydana gelen depreme, 2 Mart Rizenin düşman işgalinden
kurtuluşunun 99uncu, Emir Sultan Hazretlerinin ölümünün 587inci, 4 Mart
Selahaddin Eyyubi Hazretlerinin ölümünün 824üncü yıl dönümlerine,
FETÖyle ilgili mücadeleyi desteklediklerine ancak ortaya çıkan
yanlış uygulamalar ve mağduriyetlerin giderilmesini istediklerine,
byLock meselesinde de ciddi hatalar ortaya çıktığına
ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Az önce Adıyaman Samsatta 5.8 şiddetinde
deprem olduğu haberi ajanslara düştü, umarım bir can kaybı
yoktur. Şimdiden geçmiş olsun diyorum.
Bugün Rizenin kurtuluşunun 99uncu yıl
dönümü, bu kurtuluş gününün de kutlu olmasını temenni ediyoruz.
Ayrıca, bugün, yine, Emir Sultan hazretlerinin
ölüm yıl dönümü. İslam fetihlerine katılarak Anadolunun
şekillenmesinde ve Osmanlı Devletinin güçlenmesinde önemli rol
oynayan derviş ve mutasavvıf Seyyid Emir Sultan hazretlerinin ruhu
şad olsun.
Yine, bugün Selahaddin Eyyubi hazretlerinin de ölüm
yıl dönümü. Mücahit Sultan da 4 Mart 1193 Çarşamba günü Şamda
vefat etmiştir, onun da ruhu şad olsun.
Şimdi, Sayın Başkanım,
biliyorsunuz biz zaman zaman, bu FETÖyle ilgili mücadeleyi
desteklediğimizi, sonuna kadar desteklediğimizi ifade ediyoruz. Ancak
ortaya çıkan yanlış uygulamalar veya mağduriyetler
konusunda da sürekli kamuoyunun dikkatini çekiyoruz, Parlamentoya da bunu
getiriyoruz. Şimdi, bunlardan bir tanesi, aslında geçmişte de
çok sık -mesela şu ifadeyi kendimin kullandığını
hatırlıyorum- İşte olur olmaz şeylerden, bir
sendikadır veya ne bileyim işte bir yere küçük bir
bağış yapmıştır, bundan dolayı
insanları işinden etmeyelim ama byLocku varsa atın
kardeşim. şeklinde ifadeler kullandık. Ama o zaman byLockun,
hakikaten, ciddi bir terör örgütü üyeliği konusunda bir delil
niteliği vardı, en azından öyle biliniyordu. Ancak şu anda,
zaman geçtikçe, bu byLockla ilgili iddialarda da, byLock
kullanıcısı olduğu ifade edilen insanlarda da ciddi hatalar
olduğu ortaya çıktı. Özellikle, Aveanın bu 2014
Ağustos, Eylül, Ekim aylarında verdiği kayıtlarda ciddi problemler
var. Bunu sayın bakanlar da söyledi, işte 40 bin tane hata var.
denildi. Şimdi, bunlardan dolayı -bakın, çok yakından
tanıdığımız, bildiğimiz insanlar veya
tanımadığımız fakat sağlam referanslarla gelen
insanlar var, hiçbir şekilde bu örgütle alakası olmayan, hiçbir somut
kriter taşımayan, ancak haklarında byLock kullanmış.
şeklinde- işinden atılan insanlar var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Usta, ek sürenizi
veriyorum.
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün beni, Türkiye genelinde, sadece sanal ortamda
bir platform oluşturup
Nitelikleri tamamen birbirine çok benziyor, hepsi
686 sayılı KHKyla atılmış öğretmenler, hiçbir
somut kriter yok, hepsiyle ilgili olan iddia da byLock. Şimdi, mesela
bunların içerisinde ülkü ocaklarından yetişmiş
öğretmenler var, zamanında, gençliğinde gitmiş gelmiş
veya illaki öyle olması da gerekmiyor, TÜRK
EĞİTİM-SENLİ, EĞİTİM BİR-SENli zaten
önemli kısmı, hiçbiri AKTİF-SENli değil, hiçbir somut
kriter yok ancak bunlarla ilgili
Mesela, her birisi diyor ki: Biz
savcılığa gittik, Kardeşim bende byLock varsa bu bir terör
örgütü üyeliğidir, beni o zaman tutuklayın, hakkımızda
işlem yapın. Savcılık Sizinle ilgili bizim
yapacağımız bir şey yok. diyor. Fakat biz bu
insanları işlerinden atıyoruz. Buralarda daha dikkatli olmamız
lazım. Belli ki bu byLock meselesinde de ciddi hatalar var. Devletin bir
an evvel, bu her neyse -özellikle MİT kayıtlarıyla ilgili ciddi
hatalar olduğunu, Emniyetin kayıtlarının daha güvenilir
olduğunu da artık bu araştırmaların sonucunda
biliyoruz- bu işi bir an evvel düzeltip...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen tamamlayın Sayın
Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Çok teşekkür ederim
müsamahanız için.
...gençlerimizin, öğretmenlerimizin veya her
kimse, insanımızın mağdur olmasının önüne
geçmemiz lazım. Yani, böyle gencecik yaşta mesleklerinden
soğutmak, ülkeden soğutmak, devletten soğutmak
yanlıştır ama şunu da tekrar vurguluyoruz yani byLock yine
çok önemli bir kriterdir, bunun gerçek kullanıcılarının
hepsi en ağır şekilde kanunlar içerisinde
cezalandırılsın ancak bu mağduriyetleri de dikkate
almamız lazım, bu konuda hassas olmamız gerekiyor. Bunları
ifade etmek istedim.
Çok teşekkür ederim efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Usta.
Sayın Dora...
20.- Mardin Milletvekili Erol Doranın, tutuklu bulunan
Diyarbakır Milletvekili İdris Balukenin sağlık durumu ve
doktor raporu da gözetilerek tedavisinin dışarıda sürdürülmesi
noktasında bütün siyasi partilerin, milletvekillerinin ve Meclis
Başkanlığının gerekli duyarlılığı
göstermesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
EROL DORA (Mardin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, bugün çok önemli bir konuyu
Parlamentomuzun gündemine getirmek istiyorum: Grup Başkan Vekilimiz
Sayın İdris Baluken 4 Kasım 2016 tarihinde parti genel merkezimizde
gözaltına alınarak tutuklanmıştır. Diyarbakır 8.
Ağır Ceza Mahkemesinde 30 Ocak 2017 tarihinde yapılan ilk
duruşmasında, kendi mahkemesi, sanığın
savunmasının alınmış olması, toplanması
gereken ve sanığın elde edebileceği delil bulunmaması,
sanığın milletvekili olması ve Anayasa Mahkemesinin Balbay
ve Haberal davalarını da emsal göstererek, milletvekillerinin
tutukluluk hâllerinin incelenmesinde gözetilmesi gerektiğini ortaya
koyduğu kriterler birlikte değerlendirildiğinde, tutuklama
tedbirinden elde edilmek istenen sonucun adli kontrol tedbirleriyle elde
edilebileceği kanaatine varılmakla Sayın İdris Balukenin
tahliyesine karar vermiştir.
Çıktıktan kısa bir süre sonra sinir
sistemi sorunlarından kaynaklı olarak ameliyat olmuştur.
Sayın Balukenin, ameliyat sonrası bakım ve rehabilitasyon için
yatarak tedavisinin devamı gerektiğine ilişkin doktor raporu da
mevcuttur. Bu durum da gözetilerek tutukluluğunun hukuki
olmadığı ve sağlık durumu da gözetilerek tahliye
edilmesi hukuken ve vicdanen gerekmektedir. Adli kontrol sistemi gereğince
de kendisine zaten yurt dışı yasağı konmuş
bulunmaktadır. Bu anlamda, Meclis Başkanlığını ve
bütün parti gruplarını, Grup Başkan Vekilimiz olan İdris
Balukenin tahliye edilerek dışarıda tedavisinin sürdürülmesi
noktasında gerekli duyarlılığın gösterilmesi
noktasında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Dora.
EROL DORA (Mardin) Grup Başkan Vekilimiz
Sayın İdris Balukenin sağlık durumu ve doktor raporu da
gözetilerek tedavisinin dışarıda sürdürülmesi noktasında
bütün siyasi partilerimizin, milletvekillerimizin ve Meclis
Başkanlığının bu konuda gerekli duyarlılığı
göstermesini talep ediyor, bir kez daha Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Dora.
Sayın Özel, buyurun.
21.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Adıyamanın
Samsat ilçesi Akdamar köyünde 5,8 büyüklüğünde meydana gelen depreme, 2
Mart Rizenin düşman işgalinden kurtuluşunun 99uncu yıl
dönümüne, FETÖyle mücadele nedeniyle yaşanan mağduriyetler konusunda
hassas olduklarına, milletvekillerinin tutuklu olarak yargılanmasının
Meclisin ayıbı olduğuna ve Diyarbakır Milletvekili
İdris Balukenin hak ettiği muameleyi görmesi için üzerlerine
düşeni yapacaklarına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Adıyamandaki deprem haberi yüreğimizi
ağzımıza getirdi. Ölüm olmamasını ve yaralıların
hızlı şekilde şifa bulmalarını diliyoruz.
Hükûmetin, iktidar partisi grubunun, Adıyamanla ilgili
sağlıklı bilgiler elde edildikçe Parlamentoyu gün içinde
bilgilendirmesini ümit ediyoruz.
Rizenin kurtuluşunu Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak kutluyoruz. Rizede bir milletvekilimiz yok, Rizeli
milletvekillerimiz var ama tüm Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri
aynı zamanda Rize milletvekilidir, Rizenin bu güzel gününde
yanındayız.
Milliyetçi Hareket Partisinin sayın grup
başkan vekilinin ifade ettiği mağduriyetler Cumhuriyet Halk
Partisi tarafından uzun süredir dile getiriliyor ve o zaman hep söyledik,
sendikasına göre, hangi siyasi görüşten olduğuna göre pozisyon
almak doğru değil, sonra sıra birilerine de geliyor. Son iki
gündür Milliyetçi Hareket Partisinin konuyla ilgili kürsüde gösterdiği
hassasiyet ve biraz önce Sayın Erhan Ustanın yerinden ifade
ettiği konuların tamamı doğru. Kuru ile yaşın
birbirinden ayrılması lazım, Ne yapalım, kurunun
yanında yaş da yanıyor. anlayışı doğru
değil ama kendi siyasi görüşümüzden olanlara mağduriyetler
gelene kadar beklemek de hiçbir zaman doğru değildir.
Biraz önce Halkların Demokratik Partisinin
sayın sözcüsü tarafından ifade edilen konu son derece önemli. Hem bir
grup başkan vekili olarak hem uzun yıllardır birlikte siyaset
yaptığımız ve şiddete karşı
tavrını bildiğimiz, doktor kimliğiyle özellikle hasta,
tutuklu ve hükümlüler konusunda Cumhuriyet Halk Partisinin yapmış olduğu
-geçen dönem- çalışmalara gösterdiği hassasiyeti de
bildiğimiz, tutuklandığında
kınadığımız, serbest kaldığında arkada
tüm partilerin grup başkan vekilleri bir arada toplanıp
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
İdris Beye
üzüntülerimizi dile getirdiğimiz bir süreçten sonra, kendisi ameliyat
olmuş, tedavi edilmek üzere hastaneden evine giderken yeniden
tutuklanmıştır.
Birincisi, biz tutuklu milletvekili kavramına
karşıyız, zaten Anayasa Mahkemesinin ilgili kararları da
Balbay, Haberal kararları ve Sayın Balukenin tahliyesinde
yapılan atıflar açıkça ortada. Milletvekillerinin tutuklu olarak
yargılanması bu Meclisin ayıbıdır. Bunu geçen dönem
Cemil Çiçek 100 kere söyledi. Bu dönem, Meclis Başkanımız, yasama
faaliyetlerine katılmalarıyla ilgili bir çaba göstereceğini
söyledi; kendi sağlık durumundan dolayı o konunun ilerlememesi
kabul edilebilir bir şey değil, kim vekâlet ediyorsa bu Meclise
verilmiş o sözü tutuyor olması lazım.
Hasta tutuklu ve hükümlülerle ilgili kelepçelenerek
muayeneye götürülme, kelepçeli muayene, ameliyatta kelepçe, hasta
yatağında kelepçe insan haklarına açıkça aykırı
bir durumdur. Böyle bir şeyin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Müsaade ederseniz
tamamlayayım.
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Böyle bir durumun bir grup
başkan vekiline, bir milletvekiline de dayatılıyor oluşu,
tedavisinin aksatılıyor oluşu, onun Tedavisinin yatarak
hastanede yapılması gerekir. raporuna rağmen bu
duyarsızlık kimin, neyin kinidir, anlaşılabilir bir
şey değil. Ama, açıkça şunu söyleyelim: Adalet ve
Kalkınma Partisinin sayın grup başkan vekillerinin ve tüm
partilerin grup başkan vekillerinin arkada İdris Beyin yüzüne
söylediklerini hepimiz duyduk, hepimiz biliyoruz. Kimse İdris Beyin o
içeride bizim ifade ettiğimiz, bütün partilerin teker teker ifade
ettiği muamelenin dışında bir muameleyi hak ettiğini
düşünmüyor. Bu konuda siz nasıl takdir ederseniz, siyasi parti
grupları nasıl takdir ederse Meclis inisiyatif almalıdır,
biz de üzerimize düşeni burada yapacağız.
Ben burada iktidar partisinin
değerlendirmelerine son derece önem veriyorum ve dikkatle
dinleyeceğim.
Ayrıca, Sayın Erhan Usta konuştuktan
sonra bu dile gelmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kendi takdirlerinde olmak
üzere eğer Erhan Bey de bu konuda bir şeyler söylerse 4 parti de bir
tutum almış olur.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Özel.
Sayın Elitaş, buyurun.
22.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
Adıyamanın Samsat ilçesi Akdamar köyünde 5,8 büyüklüğünde
meydana gelen depreme, 2 Mart Rizenin düşman işgalinden
kurtuluşunun 99uncu yıl dönümüne, 15 Temmuz darbe girişiminde
suçluların cezasını çekmesi ama suçsuz olanların da
mağdur edilmemelerinin herkesin ortak dileği olduğuna, hasta
tutuklu ve hükümlülere hastaneye götürüldüklerinde kelepçe
takılmadığına ve tutukluları tutsak diye ifade
etmenin doğru olmadığına ilişkin açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Biraz önce aldığımız bilgi
çerçevesinde, Adıyamanın Samsat ilçesi Akdamar köyünde -merkez üssü
olduğu ifade edilen- bir deprem meydana geldi, büyüklüğü 5,8.
Aldığımız bilgi çerçevesinde, şu anda, hamdolsun, ölüm
hadisesine rastlanmamış. Akdamar köyünde 30 hane var, 15 hane yıkılmış.
Ümit ediyoruz ki yaralıların da olmamasını diliyoruz.
Öte yandan, Rizenin kurtuluşunun 99uncu
yılını, tüm Rizeliler gibi, biz de Türk milletinin bir ferdi
olarak kutladığımızı ifade etmek istiyoruz.
Biraz önce arkadaşlarımızın
ifade ettiği, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili, darbeye
iltisakı olan veya ilgili olan, bu örgütle bağlantısı
tespit edilen kişilerle ilgili uyarılar muhakkak ki dikkate
alınmakta ve onlar da dikkatle değerlendirilmekte. Bizlere de,
iktidar partisi milletvekillerine de, bu konuyla ilgili, kendileri
hakkında yanlış değerlendirmelerin olduğu konusunda
istek ve dileklerde bulunulmakta. Biz de bu anılan konuları
inceliyoruz, irdeliyoruz ve derhâl ilgililere, kendilerinin verdikleri
beyanatı gönderip, varsa bir haksızlık, bir an önce düzeltilmesi
konusundaki tavsiyelerimizi, dileklerimizi intikal ettirmiş oluyoruz.
Nitekim, biliyorsunuz, en son kanun hükmünde kararnamelerde, bu
itirazları, bu haksızlıkları -varsa
haksızlıkları- düzeltmek üzere 7 kişilik bir ön komisyon
kurulmuştu.
Umarım, dilerim ki, böyle bir, 15 Temmuzda
hepimize karşı yapılan, bütün milletimize karşı
yapılan üniformalı darbe girişimi sonucunda kim suçluysa
cezasını çekmeli ama suçsuz olanların da bu durumda mağdur
edilmemeleri hepimizin ortak dileğidir diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Öte yandan,
bazı arkadaşlarımız ifade etti, az önce
aldığım bilgi çerçevesinde doğruluğunu teyit etmeye
çalıştım, doğru olmadığını duyunca da
mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum. Hasta tutuklu ve hükümlüler
cezaevinden herhangi bir şekilde hastaneye muayeneye götürüldükleri
takdirde kelepçe takılmadığı hakkında bilgi geldi.
Yalnız, buradan bazı
arkadaşlarımız tutukluları tutsak diye ifade etmeye
çalışıyorlar. Tutsak, savaş esiri demektir. Savaşta
ortaya çıkan, iki ülke arasındaki yapılan mücadelede esir
alınan kişilere, esir olan kişilere tutsak denilir. Burada hem
tutsak diyeceksiniz, tutsaklarımız diyeceksiniz, bu ülkede
milletvekilliği yapacaksınız, düşman saflarında
bulunuyor gibi bir tavırla cümleleri ifade ederek burada Türkiye Büyük
Millet Meclisinde milletvekilliği yapıp
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İzin
verirseniz
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) -
adalette
yargılaması devam eden kişileri tutsak diye ifade etmenin
doğru olmadığını altını çizerek söylemek
istiyorum ve bunun da Türkiye Büyük Millet Meclisi kayıtlarından
çıkarılması gerektiğini ifade ediyorum. Çünkü, tekrar
altını çizerek söylüyorum, bazı
arkadaşlarımızın bilerek veya bilmeyerek -umarım ki
bilmeyerektir- tutsak ifadesini, bizim tutsaklarımız ifadelerini
kullanması Türkiyeye düşman saflarında
bulunduklarının altını çizmek anlamına gelir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tutanaklara geçmesi
açısından şunu ifade edeyim: Cumhuriyet Halk Partisinin, geçen
dönem, Cezaevleri İnceleme ve İzleme Komisyonundaydım.
Komisyonumuzun Başkanı, aynı zamanda Meclisin de Cezaevleri
İnceleme ve İzleme Komisyonundaki temsilcimiz Veli
Ağbabadır. Kendisiyle ve Muğla Milletvekilimiz Nurettin
Demirle birlikte bu konuda yazdığımız bir rapor da
vardır. Türkiyede cezaevinden hastaların hastaneye
götürülüşünde kendilerine kelepçe vurulduğu ve eğer doktor
kelepçesiz muayeneyi talep etmezse kelepçeli muayeneye zorlandıkları
bir gerçektir. Bu konuda iyiye doğru bir gidişi hep beraber
zorlamış idik ancak burada sayın grup başkan vekilinin
atladığını tahmin ettiğim ve üzerinde durması
gereken esas konu, İdris Baluken ameliyat olduğunda, tedavi edilmek
için -eve giderken yeniden tutuklandı- hastaneye gitmesi gerekiyor, kendisine
kelepçe vurularak hastaneye götürülme dayatıldığı için de
hastaneye gidemiyor. Ben böyle anladım, bu anladığım
üzerinden de Bu konuda hassasiyet gösterelim. dedim. Sayın Elitaş
bunu duymadı mı ya da duydu da önemsemiyor mu bilmiyorum ama ben bir
milletvekilinin tutuklu olmasının doğru
olmadığını zaten söylüyorum ama hastaneye giderken
kendisine kelepçe dayatılmasını duyar duymaz iktidar partisinin
bir şey yapması gerektiğini düşünüyordum. O, bunu, sadece
Böyle bir şey yoktur. diyerek geçiştiremez. Bunu ifade eden bir
grup sözcüsü ve Sayın Balukenin bu konudaki kendi açık ifadesi,
beyanı varken biz Sen hem hapistesin hem hastasın, bir de sözüne
itibar etmiyoruz. mu diyeceğiz? Bu konuyu hızla
araştırıp çözüyoruz. cevabını beklerken bu
yaklaşımı da yadırgadığımı ifade etmek
isterim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, cezaevi komisyonu üyesi arkadaşımız var burada.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Özel.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin
Buldanın, Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken ve tüm hasta
tutuklular açısından kelepçe vurularak hastaneye götürülmelerinin
rencide edici bir durum olduğuna ve tutuklu milletvekillerinin bir an önce
serbest kalması gerektiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Ben cezaevi komisyonu üyesi Sayın
Metinere, aynı zamanda Adıyaman milletvekilleri Sayın Boynukara
ve Sayın Yıldırıma da söz vereceğim ancak bir konuya
ben de dikkat çekmek istiyorum sayın milletvekilleri. Biraz önce iki grup
başkan vekilinin ifade ettiği konuyu gerçekten önemsediğimi ben
de belirtmek istiyorum. Sayın İdris Baluken, Halkların
Demokratik Partisi Grubunun Grup Başkan Vekiliydi. Üç ay süreyle
Kandıra Cezaevinde kaldı ancak Diyarbakır 8. Ağır Ceza
Mahkemesi kendisini oy birliğiyle tahliye etti. Tahliye olduktan sonraki
süreç içerisinde ayağından bir rahatsızlık geçirdi ve bu
rahatsızlığı nedeniyle Sayın Baluken hastanede
ameliyat olmak durumunda kaldı. Tedavisi devam ettiği süreç
içerisinde hastaneden taburcu edildi ancak tedavisinin devam edilmesine karar
verildi, doktor raporları da var. Kapıdan çıkarken, hastanenin
önünde bir kez daha alındı ve cezaevine konuldu. Bu sürece ben
tanıklık ettim, kendisiyle birlikteydim hem hastane sürecinde, tedavi
olurken, ameliyat olurken.
Aynı zamanda, taburcu olduktan sonra da
kapının önünde, benim yanımda gözaltına alındı,
bir kez daha cezaevine gönderildi. Daha sonra, cezaevindeyken de tedavisinin
devam etmesi açısından birçok girişimde bulunduk ancak kendisine
bir kelepçe takılarak tedavisinin devam edeceği ifade edilmişti.
Sayın Baluken kelepçeli tedaviye gitmeyeceğini söylemiş ve
tedaviyi kabul etmemişti. Dolayısıyla, başta Sayın
İdris Baluken ama aynı zamanda cezaevinde bulunan tüm hasta
tutuklular açısından bu konunun çok rencide edici bir durum olduğunu
özellikle belirtmek istiyorum.
Ayrıca, tutuklu milletvekillerinin özellikle
bir an önce serbest kalması gerektiğinin altını bir kez
daha çizmek istiyorum sayın milletvekilleri yani bu durumun, özellikle
Türkiye demokrasisi açısından kabul edilir bir durum olmadığını
her seferinde ifade ettik, bugün, buna bir kez daha vurgu yapmanın gerekli
ve önemli olduğunu düşünüyorum. Belki birazdan, ara verdiğim
zaman, arkada bir kez daha bu konuyu değerlendirebiliriz sayın grup
başkan vekilleriyle birlikte ancak elbette ki bu sadece sayın grup
başkan vekillerinin vereceği bir karar değildir.
Dolayısıyla, tüm Parlamentonun, tüm milletvekillerinin gündeminde
olması gereken bu duruma karşı, herkesin, özellikle
düşüncelerini, fikirlerini ifade etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Bu durumun, ülkemize, Parlamentoya hiçbir faydasının
olmadığını, hele hele bir referandum sürecinde, 16 Nisan
tarihinde yapılacak olan bir referandum sürecinde böylesi bir durumun
yaşanmaması gerektiğini ben de özellikle belirtmek istiyorum ve
bu konuda Parlamentonun üzerine düşen görev ve sorumluluğu yerine
getirmesi gerektiğini belirtmek istiyorum.
Sayın Metiner, buyurun, şimdi sizi
dinleyelim.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
23.- İstanbul Milletvekili Mehmet Metinerin, İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu Cezaevi Alt Komisyon
Başkanı olarak gezmiş olduğu cezaevlerinin hiçbirisinde
işkence ve kötü muameleye rastlamadığına ilişkin
açıklaması
MEHMET METİNER (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Meclis Cezaevi Komisyonu Başkanı olarak
bütün içtenliğimle şunu vurgulamak isterim ki gezmiş
olduğumuz cezaevlerinin hiçbirisinde işkence ve kötü muameleye
rastlamadık. Bu iddialar asılsızdır, doğru
değildir. Ayrıca, hele hele sistematik bir işkence ve kötü
muamele politikasının olduğunu söylemek tamamen
yanlıştır, bühtandır. Doğru oturup doğru
konuşmamız lazım.
Hasta
BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) - Cezaevi Komisyonu
olarak en son ne zaman gittiniz cezaevlerini ziyaret ettiniz Sayın
Metiner?
BAŞKAN Sayın Öztürk, bir dinleyelim
isterseniz, daha sonra
MEHMET METİNER (İstanbul) Önce
dinlemesini öğreneceksiniz Sayın Öztürk.
BAŞKAN Sayın Metiner, siz devam edin,
buyurun.
MEHMET METİNER (İstanbul)
Parmağını sallama, saygısızlık yapma;
parmağınla korkutacağın insanlardan biri değilim.
Saygısızlık yapma!
BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) Sensin
saygısız!
BAŞKAN Sayın Metiner, lütfen hitap edin,
lütfen
BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) Doğru söyle,
doğru söyle.
MEHMET METİNER (İstanbul)
Saygısızlık yapmayacaksın! Saygıyı
öğreneceksiniz!
BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) Asıl senin
öğrenmen lazım.
BAŞKAN Karşılıklı
konuşmayalım sayın milletvekilleri.
MEHMET METİNER (İstanbul) Cezaevlerinde
işkence ve kötü muamele yoktur. Tutuklular hasta da olsa kelepçeyle
götürülüyorlar. Doktorların takdir yetkisi, doktor Kelepçeyi çözün.
derse çözüyorlar. Bu, cezaevinden kaynaklı bir işlem değildir;
bu, mevzuata uygun olarak yürütülen bir işlemdir. Doktorlar Açın.
dediğinde de açılıyor. Ayrıca, başka türlü
yorumların hiçbiri doğru değildir. Meclis tutanaklarına
geçsin diye bunları söylüyorum. Gerçek bundan ibarettir.
Teşekkür ediyorum.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin
Buldanın, Başkanlık Divanı olarak Adıyamanın
Samsat ilçesi Akdamar köyünde meydana gelen deprem nedeniyle geçmiş olsun
dileğinde bulunduklarına ilişkin konuşması
BAŞKAN Peki.
Şimdi, Adıyamanda yaşanan depremden
dolayı hem Sayın Boynukaraya hem de Sayın
Yıldırıma söz vereceğim.
Merkez üssü Adıyamanın Samsat ilçesi
Akdamar köyü olmak üzere 5,8 şiddetinde bir deprem
yaşandığı bilgisini aldık. Biz de Divan olarak
yaşanan depremde kaybı olan
Biz de umut ediyoruz ki yaralı ve
ölü olmaması konusunda bir gelişme olmaz ancak yaralı
insanlarımız varsa kendilerine şimdiden acil şifalar
diliyoruz. Daha detaylı bilgi almak için Adıyaman milletvekillerine
söz vereceğim şimdi.
Sayın Boynukara, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukaranın,
Adıyamanın Samsat ilçesi Akdamar köyünde meydana gelen deprem
nedeniyle geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ve Diyarbakır
Milletvekili İdris Balukenin kelepçe takılmadan hastaneye
götürülerek tedavi programına başladığına ilişkin
açıklaması
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Deprem, dediğiniz gibi, Adıyaman Samsat
ilçesi merkezinde meydana gelmiş. Saat 14.07 civarında olay meydana
geliyor. Herhangi bir can kaybı yok, biraz önce Vali Bey ve AFAD
yetkilileriyle konuştum, şu anki verilere göre herhangi bir
yaralı da yok. Bazı köy evlerinde yıkılmalar olmuş,
onun dışında, şu an itibarıyla herhangi bir
sıkıntılı durum yok. Herkese çok geçmiş olsun diyorum.
Allah beterinden korusun inşallah.
İdris Beyle ilgili konuya da izniniz olursa
bir cümleyle açıklık getirmek istiyorum. Tutuklu veya hükümlüleri
hastaneye götürmek jandarmanın görevi, cezaevi yönetimiyle ilgili bir
vazife değil. Jandarma ilk gün kelepçe takmak istemiş, İdris Bey
buna itiraz etmiş fakat bugün kelepçe falan takılmadan kendisi
hastaneye götürülmüş, 12 seanslık bir fizik tedavi programı
hazırlanıp kendisine önerilmiş ve şu an o tedavi süreci
başlatılmış. Bu bilgiyi de paylaşmak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yıldırım,
buyurun.
25.- Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırımın, Adıyamanın Samsat ilçesi Akdamar
köyünde meydana gelen deprem nedeniyle geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna ilişkin açıklaması
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler
Başkanım.
Evet, arkadaşlardan bilgi aldık. Saat
14.07 sularında Samsat ilçesi merkezli 5,8 şiddetinde bir deprem
oluyor. İlk önce yüreğimiz burkuldu. Çok şükür ki ölüm yok,
yaralılar var, toprak evlerin yıkıldığına dair
haberler var. Bu yaralı arkadaşlara acil şifalar diliyorum, en
kısa zamanda, bu gece oraya gideceğimi söylüyorum. Yetkililerin
ivedilikle olaya müdahil olmalarını rica ettim. Bir vekil olarak, bir
hekim olarak bunun takipçisi olacağım ve Parlamentoya,
duyarlılık gösteren tüm parti gruplarına da buradan ayrıca
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Dora, buyurun.
26.- Mardin Milletvekili Erol Doranın, HDP Grubu adına
Adıyamanın Samsat ilçesi Akdamar köyünde meydana gelen deprem
nedeniyle geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ilişkin
açıklaması
EROL DORA (Mardin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Ben de grubum adına, Adıyamanda, Samsat
merkezli saat 14.07de gerçekleşmiş olan depremle ilgili partimiz
adına konuşmak istiyorum bu anlamda. Tabii, şu anda, Akdamar
köyündeki muhtarın vermiş olduğu bilgilere göre, 30 haneli köyde
15 hanenin yıkılmış olduğu söylenmektedir. Muhtar
tarafından 3 kişinin de yaralı olduğu belirtilmiş.
Öncelikle, ölüm gerçekleşmemiş
olduğundan dolayı burada Allaha şükretmek gerektiğini
ifade etmek istiyorum ve ölüm olmaması noktasında da bu temennimi
tekrar ifade etmek istiyorum.
Bu anlamda, başta Samsat ilçesi ve Akdamar
köylülerine acil şifalar diliyorum. Yaralılara da acil şifalar
dilerken bütün Adıyaman, Samsat ve Akdamar köylülerine de geçmiş
olsun dileklerimi iletiyorum. İnşallah, bunun neticesinde de herhangi
bir ölüm gerçekleşmez diye tekrar niyazlarımı belirtiyor,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Dora.
Sayın Durmaz, sisteme girmişsiniz,
buyurun.
27.- Tokat Milletvekili Kadim Durmazın, şehit ve gazi
ailelerinin Hükûmetten hac farizalarını yerine getirmek
noktasında indirim beklediklerine ilişkin açıklaması
KADİM DURMAZ (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
4.500 şehit ve gazi ailesi 2008den 2017ye
kadar hac başvurusunda bulundu. Hacca gitme, kişi başı,
ikinci sınıf olduğunda, 14 bin lira ile 19 bin lira
arasındadır. Birinci sınıf hac yapacağı zaman da
23 bin lirayla 25 bin lira arasında ücret ödemektedir. Bu şehit ve
gazi ailelerinin Hükûmetten talepleri: Bunlar diğer birçok alanda
olduğu gibi hac farizalarını yerine getirme noktasında da
Hükûmetten özel indirim beklemektedir.
Bunu arz ediyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Durmaz.
Sayın Usta, Sayın Öztürk
Sayın Usta, buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan, az
önce o bir dakikalık konuşmalarda CHP Kocaeli Milletvekilinin
Sayın Genel Başkanımızın Alevilere kılıç
artığı dediği şeklinde bir açıklaması oldu.
Ona ilişkin, izniniz olursa sataşmadan söz almak istiyorum.
BAŞKAN Kim söylemişti Sayın Usta?
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Tahsin Tarhan.
BAŞKAN Peki, buyurun Sayın Usta.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Kocaeli Milletvekili
Tahsin Tarhanın yaptığı açıklaması
sırasında MHP Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim, Genel
Kurulu saygıyla selamlarım.
Şimdi konu şu: Birkaç gündür bu Hürriyet
gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi Milliyetçi Hareket Partisiyle ilgili
bazı değerlendirmelerde bulunuyor. Mesela bunlardan bir tanesi, diyor
ki: AK PARTİ açısından MHP iki ucu keskin bıçak çünkü AK
PARTİnin çok önemli bir Kürt seçmeni var. Kürtlerden oy alan iki parti
var, biri HDP, biri AK PARTİ. Daha sonra da çıtayı biraz daha
yükselterek AK PARTİ önemli oranda Kürt seçmene sahip olduğu için
MHPyle mesafesinde dikkatli olması lazım. gibi, böyle tamamen
ayrıştırmaya yönelik, bin yıllık kardeşliği
bozmaya yönelik ve Milliyetçi Hareket Partisini Kürt düşmanı
göstermeye yönelik değerlendirmeler de bulunuyor. Buna ilişkin bir
eleştiride bulunuyor Sayın Genel Başkan grup
konuşmasında.
Şimdi burada ifade edilen şey, hani
kılıç artığı ifadesi
Bir defa, kılıç
artığı nedir diye ben de baktım. Kılıç
artığı ifadesi, Türk tarihinde savaş ve fetihlerden sonra
geride kalan zevata verilen bir isim, bir tanımlama. Bunu bazen de böyle
bir soykırım şeklinde de kullanıyorlar. Hiç öyle bir
şey değil. Savaş ve fetihten sonra geride kalanlar için bir
tanımlama, sosyolojik bir ifade. Hiçbir zaman bu ifade Alevilere
karşı da kullanılmış değildir.
Bakın, burası çok önemli: Aleviler bu
toprakların sahibidir, asıl sahibidir, bu vatanın sahibidir.
Bunlar için Milliyetçi Hareket Partisinin Genel Başkanının
hiçbir şekilde böyle bir ifade kullanması söz konusu olamaz. Bizim
buradaki kastımız yani ayrıştırmak, birilerini
dışlamak, birilerine bir şeyler ifade etmek değil, tam
tersine, kardeşliği pekiştirmeye yönelik olarak
söylenmiştir ve Milliyetçi Hareket Partisini herhangi bir etnik kökenli
vatandaşımızın düşmanı gibi göstermeye yönelik
yapılan şiddetli bir eleştiridir. Dolayısıyla, bu
bağlamından koparılmıştır. Bunu düzeltmek
lazım.
Tekrar söylüyorum: Aleviler bizim
kardeşlerimizdir, Aleviler bu toprakların sahipleridir. Onlara
kılıç artığı ifadesi kullanılması hiçbir
şekilde doğru değildir ve bu ifade onlara karşı da
kullanılmış bir ifade değildir.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Usta.
Sayın Öztürk, buyurun.
BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) Sadece tutanaklara
geçmesi için söylüyorum, bir beyanda bulunmam gerekiyor Başkanım.
Komisyon Başkanı bizim ortaya
koyduğumuz iddiaların tamamıyla asılsız, yalan
olduğunu söyledi. Madem yalansa bu iddiaların
araştırılması lazım. En son hangi cezaevine
gitmişler, ne zaman gitmişler bilemiyorum ama bildiğim
kadarıyla bir Van Cezaevi, bir Elâzığ Cezaevi, bir Erzurum
Cezaevine gidilip görülüp ona göre bir rapor düzenlenir. Eğer
iddialarımız
MEHMET METİNER (İstanbul) En son
Balıkesir ve Bursa cezaevlerindeydik Sayın Başkan.
BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) Bakın,
eğer iddialarımız yalansa, doğru değilse çıkar
buradan özür dilemesini de biz biliriz.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Peki, teşekkürler Sayın
Öztürk.
Sayın Metiner
MEHMET METİNER (İstanbul) Tutanaklara
geçsin: En son Balıkesir ve Bursa cezaevlerindeydik.
BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) Van, Erzurum
BAŞKAN Sayın Metiner, evet, ben de
cezaevi komisyonunun en son Bursa ve Balıkesire gittiğini biliyorum
ancak Sayın Öztürkün iddia ettiği farklı cezaevleri var.
Örneğin Elâzığ diyor, örneğin Erzurum diyor. Böyle bir
bilgiye sahipler.
MEHMET METİNER (İstanbul) Yani,
bildiğim hiçbir cezaevinde bugüne kadar kötü muamele, işkenceye
tanık olmadığımızı söylüyorum.
BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) Nereden
biliyorsunuz Sayın Metiner?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, bu konu İnsan Hakları Komisyonunda
tartışılır, burada
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Samsun Milletvekili Erhan
Ustanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
milletvekilimiz Sayın Tahsin Tarhanın ortaya koyduğu
duyarlılık karşısında Sayın Grup Başkan
Vekilinin yapmış olduğu açıklama kendisi açısından
son derece tatminkâr bir açıklama. Zaten biz Erhan Beyi
tanırız, bu konuyu böyle değerlendirdiğini ve
değerlendirmesi gerekliliğini elbette beklerdik kendisinden ama
Sayın Bahçelinin bir basın mensubuna, bir köşe yazarına
kılıç artığı ifadesini kullanması, içinde
bulunduğumuz siyaset düzlemi içerisinde
Bir fetihten sonra geride
kalanlar, kılıçtan geçirilmemiş olanlar ve kaçmış,
kurtulmuş olanlar için kullanılan ve çoğu zaman
soykırımlar, çoğu zaman bir yerdeki bir etnik grubu ya da bir
mezhebi ortadan kaldırma iradesinin başaramadığı, geride
bıraktıkları için kullanılan sosyolojik ve
kırıcı bir terim.
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Öyle dedi o da zaten.
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Geride kalan
denildi zaten.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunun bu şekilde
söylenmesi önemli ancak bizim ifade ettiğimiz şu
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Karşı
çıkılan fitne, fitne! Bin yıllık kardeşliği
bozan
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Herhâlde Abdülkadir Selvi
Milliyetçi Hareket Partisini bizi rahatsız ettiğinin onda 1i kadar
rahatsız edecek yazı bugüne kadar yazmamıştır ama ne
kadar şok edici olursa olsun, ne kadar rahatsız edici olursa olsun
bir köşe yazarına
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Selviyi
savunmaya başladı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakın, Abdülkadir
Selviyi savunmak burada bana düşüyorsa ben bir şey demeyeceğim
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Bravo! Sana
düştü herhâlde.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
ama elbette bir yurtsever
olarak da, bir sosyal demokrat olarak da görüşü ne olursa olsun hiçbir
köşe yazarına bu ifadeler kullanılmamalıdır.
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Görüşle alakası
yok, resmen fitne.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Abdülkadir
Selvinin özellikle kendi öz benliği üzerinden bir
çağrışım yapabilecek bu ifade rahatsızlık
yaratmıştır.
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Vay,
Cumhuriyet Halk Partisi Abdülkadir Selvinin görüşlerini savunuyor, bravo!
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Devlet Bahçeli Bin
yıllık kardeşliği bozanın, değil bu dünyada, öbür
dünyada da elim yakasında olacak. diyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Grup Başkan
Vekilinin ifadeleri doğrudur ama bir köşe yazarına tehdit ve onu
hedef göstermeye varacak bu ifadelerin bir lider tarafından
kullanılması yanlıştır.
Bunları kayda geçirmek istedim.
BAŞKAN Peki Sayın Özel.
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Usta, son kez size de söz
vereceğim, daha sonra ara vereceğim.
Buyurun.
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Bu bir çarpıtma, bir
fitne
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bize neler yapıyor, neler
yapıyor.
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Bu hassas dönemde fitneyi
de gör o zaman.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bize neler yapıyor onlar.
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Ha, onun için
savunuyorsun!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Grup
Başkan Vekiliniz konuşuyor.
Buyurun Sayın Usta.
29.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Bakın kılıç
artığının tanımını yaparken de buna
savaş ve fetihlerden sonra kalanlar dedik. Bir defa şunu kabul
etmek asla mümkün değil: Soykırım ayrı bir şeydir,
savaş ve fetih ayrı bir şeydir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Elbette ayrıdır.
ERHAN USTA (Samsun) Savaş ve fetih zaruret
olduğu zaman yapılır ve bu ülke için hepimiz
canımızı veririz. Yani bu mesele
Şimdi, soykırım meselesi ayrı
Özgür Bey, bir defa onu karıştırmamak lazım.
İkincisi, şimdi tabii burada çok acayip
bir durum var. Yani bir yazar ciddi bir şekilde bir ülke içerisinde bir
fitne saçıyor ve buna karşı en sert eleştirinin
yapılması da çok normaldir, bunu normal karşılamak
lazım. Tam tersine, burada ayrıştırmak değil yani
bizim ayrıştırmamız değil,
ayrıştırmaya, bin yıllık kardeşliği bozmaya
çalışanlara
Bu konuda birisi bir fitne ortaya koyuyor, diyor ki
MHPyi tamamen Kürt seçmeninin karşısına koyuyor. Burada buna
karşı verilmiş şiddetli bir cevap vardır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bize neler diyorlar ya!
ERHAN USTA (Samsun) Bunu başka bir
şekilde değerlendirmek son derece yanlış olur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi sizin
çıktığınız televizyon kanalları bizi savunmuyor.
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) CHP bu fitneyi
savunuyor o zaman.
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
tutanağa geçsin, uzatmayayım. Çünkü şunu ifade edeyim: Birçok
arkadaş
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Önce onu bir eleştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Çok net bir şey söylüyorum,
çok net.
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Çok net
söylemiyorsun, net söylemiyorsun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bizi her gün onlarca kanaldan
Şimdi, sizin akşam temsilciler yollayıp konuşma
yaptırdığınız iktidar yanlısı o kanallar her
gün bizi linç ediyorlar, dünya kadar hakarette bulunuyorlar.
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) -
Cevabını ver.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama biz cevabını
doğru bir üslup içinde ve bu ülkenin
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) -
Cevabını ver.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yandaş,
yalaka diyerek doğru bir üslupla veriyorsunuz!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
bu atmosferini
kaldıracak şekilde söylüyoruz.
Kılıç artığı da bu
açıdan doğru olmamıştır. Çok net söylüyorum.
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Telefon
numaralarımızı vererek hedef göstermediniz mi?
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.14
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Ömer SERDAR (Elâzığ), Ali
Haydar HAKVERDİ (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Avrupa Parlamentosu (AP) Demokrasi
Desteği ve Seçim Koordinasyon Grubunun desteğiyle AP Kadın
Hakları ve Cinsiyet Eşitliği Komisyonu tarafından Dünya
Kadınlar Günü vesilesiyle 8-9 Mart 2017 tarihlerinde Brükselde
düzenlenecek olan kadınların ekonomik açıdan güçlendirilmesi
temalı, "Kadınların Ekonomik Olarak Güçlendirilmesi:
Birlikte Hareket Edelim" başlıklı parlamentolar arası
komite toplantısına katılması Genel Kurulun 21 Şubat
2017 tarihli 72nci Birleşiminde kabul edilen heyeti oluşturmak üzere
siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimlere
ilişkin tezkeresi (3/921)
28/2/2017
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Avrupa Parlamentosu (AP) Demokrasi Desteği ve
Seçim Koordinasyon Grubunun desteğiyle AP Kadın Hakları ve
Cinsiyet Eşitliği Komisyonu tarafından Dünya Kadınlar Günü
vesilesiyle 8-9 Mart 2017 tarihlerinde, Brüksel'de kadınların ekonomik
açıdan güçlendirilmesi temalı, "Kadınların Ekonomik
olarak Güçlendirilmesi: Birlikte Hareket Edelim" başlıklı
parlamentolar arası komite toplantısına katılım
sağlanması hususu, Genel Kurulun 21 Şubat 2017 tarihli 72'nci
Birleşiminde kabul edilmiştir.
28/3/1990 tarihli ve 3620 sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında Kanun'un 2'nci maddesi uyarınca heyeti oluşturmak üzere
siyasi parti gruplarının bildirmiş olduğu isimler Genel
Kurulun bilgilerine sunulur.
Ahmet
Aydın
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vekili
Ayşe Keşir Düzce
Milletvekili
Canan Candemir Çelik Gaziantep
Milletvekili
Gamze Akkuş İlgezdi İstanbul Milletvekili
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı
okutuyorum:
B) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok ve 19
milletvekilinin, öğretmenlerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/486)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Öğretmenlerin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasa'nın 98'inci ve TBMM İçtüzüğünün 104üncü
ve 105inci maddeleri uyarınca Meclis araştırması
açılmasını saygılarımızla arz ederiz.
1) İsmail Ok (Balıkesir)
2) Ahmet Selim Yurdakul (Antalya)
3) İsmail Faruk Aksu (İstanbul)
4) Kadir Koçdemir (Bursa)
5) Mehmet Parsak (Afyonkarahisar)
6) Ruhi Ersoy (Osmaniye)
7) Fahrettin Oğuz Tor (Kahramanmaraş)
8) Edip Semih Yalçın (İstanbul)
9) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
10) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
11) Arzu Erdem (İstanbul)
12) Oktay Öztürk (Mersin)
13) Zühal Topcu (Ankara)
14) Saffet Sancaklı (Kocaeli)
15) Nuri Okutan (Isparta)
16) Muharrem Varlı (Adana)
17) Atila Kaya (İstanbul)
18) Zihni Açba (Sakarya)
19) Mevlüt Karakaya (Adana)
20) Seyfettin Yılmaz (Adana)
Genel gerekçe:
Bir ülkenin gelişmesinde eğitimin
payı büyüktür. Eğitime yatırım yapan ülkeler her
açıdan gelişmektedir. Eğitimi etkileyen birçok unsur vardır
ama bunlardan en önemli olanı öğretmendir çünkü eğitimi
etkileyen diğer unsurlar öğretmen olmadan bir anlam ifade etmez.
Doktoru, bilim adamını, siyasetçiyi, mimarı, işçiyi, memuru
yetiştiren öğretmendir. Öğretmenler okulda sadece öğretim
görevini yerine getirmez, bunun yanında eğitim görevini de yerine
getirir. Yani, öğretmenler öğrencileri bilgiyle donatarak meslek
sahibi olması konusunda yardımcı olurken bir taraftan da
düşünceleriyle, davranışlarıyla öğrencilere model
olarak öğrencilerin kişiliklerinin şekillenmesinde önemli rol
alırlar. Öğretmenler, öğrencileri şekillendirirken
aynı zamanda toplumu ve ülkeyi de şekillendirmiş olurlar.
Ülkelerin gelecekleri yani genç kuşaklar öğretmenlerin elinde
şekillenir. Genç kuşak ne kadar iyi yetiştirilirse toplumun
refahı, mutluluğu ve kalkınması bir o kadar artar. Bunun
gerçekleşmesi için öncelikle öğretmenlerin kendine güvenmesi, alan
bilgisinin iyi olması, pedagojik formasyonunun yeterli olması yani
iyi yetiştirilmesi, belki de daha da önemlisi öğretmen olacak
kişinin bu mesleğin ne kadar önemli olduğunun farkında
olması gerekir. Öğretmenler ne kadar iyi yetiştirilirse, ne
kadar çalışma şartları uygun hâle getirilirse eğitimin
kalitesi artar, dolayısıyla çağdaş, huzurlu bir ülkenin
kurulması sağlanmış olur. Ülkelerin kaderlerinde
doğrudan etkili olan öğretmenlerin işlerini iyi yapabilmeleri
için öncelikle iyi yetiştirilmeleri, sonra da çalışma
şartlarının uygun hâle getirilmesi lazımdır.
Bu nedenle, öğretmenlerimizin
sorunlarının araştırılarak yaşanan sorunlara
gerekli önlemlerin alınması için Anayasa'nın 98'inci ve TBMM
İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca Meclis
araştırması açılmasını
saygılarımızla arz ederiz.
2.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok ve 19
milletvekilinin, Balıkesirin Erdek ilçesinde nüfus oranlarının
bir yıl öncesine nazaran düşmesinin nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/487)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Balıkesir ilinin ilçesi olan Erdek'te nüfus
oranlarının bir yıl öncesine nazaran düşmesi nedeniyle
Anayasanın 98inci ve İç Tüzükün 104üncü ve 105inci maddeleri
uyarınca nedenlerinin araştırılıp gerekli önlemlerin
alınması için Meclis araştırması
açılmasını arz ederiz.
1) İsmail Ok (Balıkesir)
2) Oktay Öztürk (Mersin)
3) Ahmet Selim Yurdakul (Antalya)
4) İsmail Faruk Aksu (İstanbul)
5) Kadir Koçdemir (Bursa)
6) Mehmet Parsak (Afyonkarahisar)
7) Atila Kaya (İstanbul)
8) Mevlüt Karakaya (Adana)
9) Ruhi Ersoy (Osmaniye)
10) Zihni Açba (Sakarya)
11) Fahrettin Oğuz Tor (Kahramanmaraş)
12) Edip Semih Yalçın (İstanbul)
13) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
14) Arzu Erdem (İstanbul)
15) Seyfettin Yılmaz (Adana)
16) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
17) Zühal Topcu (Ankara)
18) Nuri Okutan (Isparta)
19) Muharrem Varlı (Adana)
20) Saffet Sancaklı (Kocaeli)
Genel gerekçe:
Balıkesir ilinin ilçesi olan Erdek, Marmara
Bölgesi'nin Marmara Denizi'ne doğru uzanan Kapıdağ
Yarımadası'nda, Erdek Körfezi'nde yer almaktadır. Türkiye'nin
ilk sayfiye yerlerinden biri olmasıyla beraber Balıkesir ilinin en
kuzeyinde, Marmara Denizi kıyısında bulunmaktadır.
Erdek, antik kentleri, açık hava müzesi, temiz
denizi ve kumsalıyla bir turizm merkezidir. Turizmle beraber ilçenin en
önemli tarımsal faaliyeti zeytinciliktir. Erdek ilçesinde iklim ve arazi
yapısının uygunluğu ölçüsünde geniş bir ürün
çeşitliliği söz konusudur. İlçenin 30.630 hektarlık yüz
ölçümünün 7.840 hektarı tarım arazisidir. Tarım arazisi
dışında kalan arazinin 17.686 hektarı da orman arazisidir.
İlçede buğday, arpa, bakla, kuru fasulye,
kırmızıbiber, kırmızı soğan ve zeytin gibi
temel tarımsal ürünlerin yanında elma, armut, kayısı,
kiraz, şeftali, ceviz ve kestane gibi meyve ürünleri de
yetiştirilmektedir.
İlçede Mart 2000 tarihi itibarıyla ticaret
sektöründe yaklaşık 301 iş yeri mevcuttur. Toplam iş yeri
sayısı içinde ağırlık taşıyan alt sektörlere
baktığımızda iş yerlerinin yüzde 19,3'ünün gıda,
yüzde 18,9'unun restoran-kahvehane, yüzde 14,3'ünün giyim, yüzde 13,9'unun
kişisel hizmetler ve yüzde 13,7'sinin mobilya ve ev eşyası
alanlarında olduğu görülmektedir.
Erdek, kış mevsimlerinde büyük bir kasaba
nüfusuna sahip olmakla birlikte yaz mevsimlerinde turizmin de etkisiyle nüfusu
bazı küçük illerin nüfusunu aşmaktadır. Erdek ilçesi TÜİK
2015 yılı raporlarına göre 32.899 nüfusa sahiptir. Bu rakam 2014
yılı raporlarında 34.676 iken bu yıl yaşanan 1.777
kişilik nüfus kaybı Erdek'te yaşayan halkı ve esnafı
kaygılandırmaktadır. Bu nüfus kaybının her geçen gün
artmasından korkan ilçe halkı durumun bir an evvel incelenmesini
istemektedirler.
Bu nedenle, Anayasanın 98inci ve İç
Tüzükün 104 ve 105inci maddeleri uyarınca, nedenlerinin
araştırılıp gerekli önlemlerin alınması için
Meclis araştırması açılmasında fayda görmekteyiz.
3.- CHP Grubu adına Grup Başkan Vekili Ankara
Milletvekili Levent Gökün, ekmek israfını önlemek için
yapılması gerekenlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/488)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizde ekmeğin üretilmesi ve tüketilmesi
aşamalarında yaşanan büyük israfın açlık ve yoksulluk
karşısında hayatta kalmaya çalışan
vatandaşlarımız için yarattığı sorunların ve
etkin çözüm yollarının araştırılarak bulunması
amacıyla Anayasanın 98inci ve İç Tüzükün 104 ve 105inci
maddeleri uyarınca Meclis araştırması
açılmasını saygılarımla arz ve teklif ederim.
Levent
Gök
Ankara
CHP
Grup Başkan Vekili
Gerekçe:
Ülkemizde açlık ve yoksulluk
sınırları altında hayatta kalma mücadelesi veren
milyonlarca yurttaşımız varken temel besleyici özelliği
tartışmasız olan besinlerin başında gelen ekmek
israfının önlenmesi kaçınılmazdır.
Ekmeğin üretilmesi, tüketilmesi
aşamalarında yapılan büyük israfların önlenmesi geçmiş
yıllarda çok konuşulmuş olmasına, kimi önlemler
saptanmış olmasına karşın gerekli önlemlerin
alınmasında ciddi ve kararlı davranılmadığı
için israfın daha da büyüdüğü, büyük bir bölümünü ruhsatsız
fırınların ürettiği ihtiyaç fazlası ekmeklerin
değerlendirilmesi konusunda dahi gereken önlemlerin
alınmadığı, düzenlemelerin yapılmadığı
tüm tarafların yaşadığı acı bir gerçektir.
Ekmek israfının bir nedeni olarak
satın alınan ekmeklerin tamamının tüketilemeyişi öne
çıkmış, bu nedenle ekmeklerde gramaj çeşitliliğini
sağlamak üzere öngörülen düzenlemeler gerçekleştirilmiş
olmasına karşın ekmek israfı rahatsız edici boyutlarda
devam etmiştir.
Buğday öğütülürken tamamının
kullanılmayıp bir kısmının kepek olarak
ayrılması yerine tam buğday ununa geçişin
sağlanması gerektiği işaret edilmişse de israf
sürmüştür.
Tüketicilerin de, esnaf ve sanatkârların da
korunmalarını sağlayarak ekmek israfını önleyecek
yolların bulunması gerekir. Bu görev devletindir. Devlet bu görevini
yerine getirirken kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık
ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu,
aydınlatıcı, eğitici, zararlarını tazmin edici,
çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı önlemleri
almak ve tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu
konudaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri
teşvik etmeye ilişkin hususları da düzenlemelidir.
Ülkemizde yıllık 19 ila 22 milyon ton
arası buğday üretimi olduğu, üretimimiz tüketimimizi
karşıladığından stok devri
yapıldığı ve bu konuda TMO'nun sigorta işlevi
gördüğü, geçmiş yıllarda buğdayda süne emgi oranı
fazla olduğu için dışarıdan una katkı sağlayacak
kaliteli buğday ihtiyacı olduğu ancak son yıllarda
yapılan etkili çalışmalarla emgi oranlarının çok
düşük seviyelere indirildiği ve kaliteli buğday elde
edildiği için un yapmaya yönelik buğday ithalatına ihtiyaç
kalmadığı yolunda açıklamalar
yapılmıştır. Ancak, ekmek üretiminin ihtiyaca yönelik
yapılmadığı, üretimde arz fazlası oluştuğu,
bir günde israf edilen ekmek miktarının tüm Türkiye çapında 12
ila 12,5 milyon arasında olduğu, bu israfın büyük
kısmının toplu tüketim yerlerinde, öğrenci
yurtlarında, turistik otel işletmelerinde ve iş yerlerinde
oluştuğu bilinmektedir.
Uzmanlarca, toplu tüketim yerlerinde ekmeğin
dilimlenmiş veya küçük miktarlarda paketlenmiş olarak sunulmasının
israfın azaltılmasına yardımcı olacağı;
okullarda eğitim verilerek ve gazete, radyo ve televizyonlar
aracılığıyla kampanyalar düzenlenerek sonuçlar
alınabileceği; günlük enerjinin yüzde 44'ünün sadece ekmekten
karşılanmasına karşın ekmek üretiminin
sağlıksız olduğu; Dünya Sağlık Örgütünce
Türkiye'nin ekmek sorununu çözmesi hâlinde sağlık sorununun yüzde 30
oranında çözüleceği; tam buğday ekmeğin
sağlıklı olduğu; belediyelere yönelik bir idari
düzenlemeyle çöp toplama hizmetleri sırasında ekmeklerin ayrı
bir şekilde toplanarak, ekmek küflenmemişse hayvan
barınaklarına gönderilmesi gerektiği; büyük tüketim yerlerinde
artan ekmek ve yemeklerin yardım kuruluşlarına gönderilmesinin
israfı önleyeceği; fırınlarda istihdam edilen
kişilerin eğitilmesi için meslek odalarıyla iş birliği
yapılması gerektiği ifade edilmiştir.
Bütün bu nedenlerle ekmek israfını önlemek
için fırınlarda, ekmek fabrikalarında, hastanelerde, okul ve
yurtlarda, bakanlıklarda, belediyelerde ekmek israfının devlet
ve sivil inisiyatif gruplarının katkısını
sağlamak üzere bir Meclis araştırması açılması
zorunludur.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, 24/5/2016 tarih ve 1687 sayıyla Adana
Milletvekili Mevlüt Karakaya ve arkadaşları tarafından,
gıda fiyatlarındaki istikrarsızlığın
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin,
Genel Kurulun 2 Mart 2017 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
2/3/2017
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 2/3/2017 Perşembe günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki önerisinin,
İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Erhan
Usta
Samsun
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
24 Mayıs 2016 tarih, 1687 sayıyla TBMM
Başkanlığına verilen, Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya ve
arkadaşlarının, gıda fiyatlarındaki
istikrarsızlığın araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amaçlı Meclis
araştırması açılmasına dair önergemizin 2/3/2017
Perşembe günü (bugün) Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup
önerisinin lehinde olmak üzere ilk konuşmacı Adana Milletvekili
Sayın Mevlüt Karakaya.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi olarak vermiş olduğumuz
gıda fiyatlarında yaşanan istikrarsızlıklarla
alakalı Meclis araştırması önergesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede gıda
enflasyonu, tüketici fiyat endeksindeki diğer mal ve hizmet
gruplarına kıyasla yüksek bir seyir izlemektedir. Hane
halklarının zorunlu tüketim ihtiyaçları içerisinde gıda
ürünleri birinci önemde olduğundan gıda fiyatları sosyal ve
ekonomik açıdan önem taşımaktadır. Türkiyede gıda
ürünleri 2016 yılı itibarıyla tüketim sepetinde
yaklaşık yüzde 24 ağırlığa sahip. Bu durum
başta enflasyon olmak üzere alım gücü, refah düzeyi ve gelir
dağılımı gibi önemli makroekonomik değişkenleri
etkilemektedir. Gıda fiyatlarının bu derece önemli oluşu
gıda fiyatlarına dair daha fazla analiz yapılması
ihtiyacını ortaya koymaktadır. Gıda fiyatlarındaki
artışı kısmen tarımsal girdi maliyetlerindeki
artışa bağlamak mümkün olsa da önemli bir
kısmının sebepleri başkadır. Bu durumun
araştırılması, gerekli öneri ve tespitlerin
yapılması için bir araştırma yapılması şart
ve zaruridir.
Genel olarak baktığımızda,
ülkemizde 2006-2016 yılları arasında ÜFE yüzde 103 oranında
artmış, buna karşılık tarımsal üretici
fiyatları endeksi yüzde 113 olarak genel ortalamadan
ayrılmıştır. Gıda fiyatlarındaki artışa
baktığımızda ise yine 2006-2016 yılları
arasında fiyatlar genel düzeyinde yüzde 118lik bir artış
yaşanmışken gıda fiyatlarındaki artış yüzde
143 olarak gerçekleşmiştir. Gıda fiyatları da aynı
tarımsal üretici fiyatlarında olduğu gibi genel ortalamadan
ayrışmaktadır. Bu durum her ne kadar çeşitli sebeplere
bağlanarak açıklanabilse de sorunun tespiti için bilimsel çalışmaların
yapılması ve araştırmaların bir çözüm sonucuna varacak
şekilde nihayetlendirilmesi gerekir.
Gıda, insan hayatı için vazgeçilmez bir
gerekliliktir. İnsan hayatının devamı için gıda
şart ve herkes gıdaya ulaşabilmelidir. Ülkemizde hane halkı
gelirinin gıdaya ayrılan kısmı son on iki yılda yüzde
26,7den yüzde 20,2ye gerilemiş. Hane halkının gıdaya
ayırdığı bütçenin yıllar itibarıyla
azalmasının en büyük sebebi gıda fiyatlarındaki
artış yanında diğer harcama kalemlerindeki
artışlar ve zaruretlerdir. En temel besin kaynağımız
olan et, süt ve ekmek fiyatlarında da ciddi artışlar
görülmektedir. Son on beş yılda et yüzde 360, süt yüzde 135, ekmek
ise yüzde 215 oranında artmıştır.
Sağlıklı ve zeki nesillerin
yetişmesi için yeterli ve düzenli beslenmek gerekmektedir. Özellikle zekâ
gelişimi için protein tüketimi son derece önemlidir. Ancak ne yazık
ki ülkemizde hayvansal protein tüketimi yeterli düzeyde değildir.
Ülkemizdeki kişi başına kırmızı et tüketimi 12
kilogram civarında olup bu miktar Avrupa Birliği ve Rusyada 18
kilogram, ABDde 38 kilogram, Brezilyada 42 kilogramdır. Piliç eti dâhil
kişi başına toplam et tüketimimiz 35 kilogram civarında
seyrederken, bu miktar Rusyada 63 kilogram, ABde 77 kilogram, Brezilyada 100
kilogram, Amerika Birleşik Devletlerinde 108 kilogramdır. Türkiyede
günlük 32,8 gram hayvansal protein tüketilirken, bu, ABDde 70, Avrupa
Birliği ülkelerinde günlük 60 gram hayvansal proteine denk gelmektedir.
İnsanlarımız sofralarına ortalama günlük olarak 2,11 gram
yumurta, 12,56 gram et, 15,47 gram süt koyabilmektedir.
Hayvancılığa gerekli önemin verilmesi bu istatistiki rakamlardan
da belli.
Değerli milletvekilleri, şimdi gıda
fiyatlarında özellikle son yıllarda çok ciddi
istikrarsızlıklar yaşıyoruz. Aslında gıda
fiyatlarındaki artışı tarım ürünlerinin fiyatlarındaki
artıştan, tarım politikalarından ayrı olarak incelemek
ve bir sonuca varmak mümkün değildir, varılsa da bir çözüm,
sağlıklı çözüm üretmek mümkün değildir. Gıda
fiyatlarındaki yaşanan anormallikleri 3 temel alanda göstermemiz ya
da analiz etmemiz mümkündür. Bir konjonktürel olanlar var, konjonktürel
sebeplerin yanında yapısal sorunlar var, bir de yönetsel sorunlar.
Aslında bunları tam anlamıyla birbirinden ayırmak,
birbirinden kopararak analiz etmek de mümkün değil. Bunlar, aynı
zamanda, birbirini etkileyen, birbirini tetikleyen önemli sorun alanları.
Konjonktürel sorunlar içinde bulunan ve çoğu zaman da dış
faktörlere bağlı olarak kontrol edilemeyen bazı sorunlar var ama
bu sorunların önemli bir kısmı da yapısal sorunların
aşılamamasından dolayı konjonktürel sorun hâline gelmektedir,
yönetsel olarak iyi yönetilemediğinden dolayı konjonktürel sorunlar
hâline gelmektedir.
Tarımsal üretimimiz sorunludur. Bizim üzerinde
durmamız gereken en önemli hususlardan biri bu. Gerçekten
sağlıklı ve ulaşılabilir, ucuz gıdaya
ulaşmak istiyorsak öncelikle tarımdaki sorunlarımızı,
tarımsal üretimdeki sorunlarımızı halletmek
zorundayız. Bugün biz hâlen tarımsal kaynaklarımızın
tarımsal üretime dağıtılmasında etkili bir yol
izleyemiyoruz, politika geliştiremiyoruz. Planlama diyoruz, her yıl
buradan patatesçilerin, narenciyecilerin ve sebze üretiminde
aşağı yukarı hiç sorun yaşamayan
Ki bugün Mersin
milletvekilimiz Mersinde yaşanan intihar olayından bahsetti; daha 30
yaşındaki bir evladımız düştüğü ekonomik
sıkıntıyı gerekçe göstererek ama kimseye de
küsmediğini söyleyerek intihar ediyor. Dolayısıyla bizim bu
sorunlarımızı bir an önce çözmemiz gerekiyor. Planlama
diyoruz, ee, planlama yapmak için öncelikle neyiniz var, neyiniz yok, hangi
potansiyele sahipsiniz, kaynaklarınız nedir bunu ortaya koymanız
lazım ama maalesef on dört yıldır Adalet ve Kalkınma
Partisi hükûmetleri bir tarımsal envanteri dahi yapıp ortaya
koyamadı. Bir tarımsal envanterimiz yok. Tarımsal envanterini
bilmeden, kaynakları bilmeden nasıl
dağıtılacağını, neyi, nasıl üreteceğimizi
tespit etmek mümkün olabilir mi?
Tarımsal girdi maliyetlerimiz son derece
yüksek. Tarımsal girdi maliyetlerinin yüksekliğine
baktığımızda, unsurlarına
baktığımızda burada bir elin olduğunu görüyoruz. Bu
elin devlet eli olduğu tarımsal girdi maliyetleri üzerinden
alınan aşırı vergilerle ortada. Evet, Mazotta yüzde 50si
karşılanacak ya da teşvik olarak verilecek. denildi ama diyeli
altı ay oldu, daha altı ay sonra yapılacak mı belli
değil.
Değerli milletvekilleri, hayvansal üretimde
keza aynı şekilde teşvikler yanlış uygulandı, süt
inekçiliği desteklenmedi. Geçmişte hatırlıyorsunuz, süt
ineklerinin tamamı kasaba gitti. Anadoluda bir söz vardır:
Anası olmayanın danası olmaz. Süt inekleri kasaba gidince bu
memlekette et sıkıntısı çektik, et fiyatları aldı
başını gitti. Biz bunu palyatif birtakım tedbirlerle,
ithalatlarla çözmeye çalıştık. Türkiye'nin eğer tarım
ürünlerinde bir istikrar yakalaması söz konusu olmayacaksa gıdada da
bunu gerçekleştirmesi mümkün olmayacak. Biz bir araştırma
komisyonu kurulmasını, bu konuların bir bütünlük içerisinde
enine boyuna tartışılmasını istiyoruz. Burada 80
milyonun menfaati var, 80 milyonun faydası var diyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın
Karakaya.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin aleyhinde
olmak üzere, Antalya Milletvekili Sayın Hüseyin Samani.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
HÜSEYİN SAMANİ (Antalya) - Milliyetçi
Hareket Partisinin gıda fiyatlarındaki istikrarsızlık
hakkında vermiş olduğu grup önerisi hakkında söz
almış bulunmaktayım. Herkesi saygıyla selamlıyorum.
Gıda dediğimiz zaman, hiç şüphesiz
herkesi ilgilendiren, dünyada yaşayan tüm insanlığı
ilgilendiren bir kavramdan bahsetmiş oluyoruz. Bir kere, herkes tüketici
olarak gıdaya ihtiyaç duyuyor ama bazıları da gıda
konusunda üretici olarak katkıda bulunuyor. Yani, gıda
dediğimiz zaman, üreticiler ve tüketiciler var. Üreticiler, aslında
aynı zamanda birer tüketici. Çünkü gıda dediğimiz zaman, insanoğlunun
hayatiyetini devam ettirebilmesi için ihtiyaç duyduğu her türlü besine
gıda diyoruz; yani, gıda dediğimiz zaman açlık ve
tokluk meselesinden bahsediyoruz; gıda dediğimiz zaman belki
yeryüzünün en stratejik meselesinden bahsetmiş oluyoruz. Onun için,
gıdayı konuşurken de son derece dikkatli konuşmamız
gerekiyor genel manada baktığımız zaman. Çünkü bugün
insanoğlu elindeki bütün imkânları kullansa gıda olarak 1 kilo
eti, 1 bardak sütü, 1 tane portakalı, limonu, mandalinayı, domatesi
üretme imkânına sahip değil. Gıda, teknolojik olarak,
fabrikasyon olarak üretilen gıdaların dışında,
tarımsal ürün olarak teknoloji katarak üretilmesi mümkün olmayan bir
mesele. Elbette ki tarımsal üretim, bitkisel ve hayvansal üretim
değişik teknoloji kullanılarak da farklı gıda
türlerine evrilebiliyor, dönüşebiliyor, ambalajlanmış,
paketlenmiş gıdalar grubuna girebiliyor.
BAŞKAN Sayın Samani, bir
dakikanızı alacağım, daha sonra ek olarak size sürenizi
vereceğim.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden 50 ülkeden
sendikacı, medya mensubu, akademisyen, fikir ve siyaset adamlarından
oluşan heyete Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 50 ülkeden
sendikacı, medya mensubu, akademisyen, fikir ve siyaset adamlarından
oluşan 200 kişilik bir heyet Türkiye'de bulunmakta ve bir
kısmı şu anda -Meclisi ziyaret ettiler- locada oturuyorlar. Biz
de kendilerine hoş geldiniz diyoruz, teşekkür ediyoruz. (Alkışlar)
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- MHP Grubunun, 24/5/2016 tarih ve 1687 sayıyla Adana
Milletvekili Mevlüt Karakaya ve arkadaşları tarafından,
gıda fiyatlarındaki istikrarsızlığın
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin,
Genel Kurulun 2 Mart 2017 Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda
okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Sayın Samani, buyurun, devam edin
lütfen.
HÜSEYİN SAMANİ (Devamla) Evet,
gıdanın üretici kesimine baktığımız zaman yani
TÜİK verileri var, biz hep onlar üzerinde genelde değerlendirme
yapıyoruz ama işte köyde yaşayanların, tarımsal,
bitkisel ve hayvansal üretimi yapanların nüfusları orada belli
oluyor. Aslında, üretici kesim, gıdayla uğraşan kesim
sadece bu TÜİK verilerinden de ibaret değil yani sadece köyde
yaşayan insanlar gıda sektörüyle, bitkisel üretimle, hayvansal
üretimle uğraşan insanlar değil. Bunun yanında, mesela
örnek verecek olursak bitkisel üretimde bizatihi bitkisel üretimi icra eden
çiftçilerin yanında, bitkisel üretime katkı koyan diğer yan
sektörler de söz konusu. Mesela tohum üreticileri bunlardan bir tanesi, fide
üreticileri bir diğeri, paketleme yapanlar bunlardan birisi, halciler,
ihracatçılar, ithalatçılar, hepsi bunların içerisinde, gıda
sektörüyle aslında geçiniyorlar. Ama verilere
baktığımız zaman sadece köyde yaşayan insanların
tarımsal üretime katkı koyduğu gibi bir algı söz konusu
oluyor. Oysa üretici kesim de çok geniş. Tüketici kesim tüm halkı
kapsarken üretici kesim de bir o kadar geniş bir tabanı kapsamakta.
Şimdi, gıda fiyatlarındaki
istikrarsızlık denince aslında gıdaya erişim
nasıl oluyor, insanlar, örnek veriyorum, hayvansal ve bitkisel üretime
erişirken hangi yollardan geçiyor, buna şöyle kısaca bir
bakmamız gerekiyor değerli arkadaşlar. Bitkisel üretimi yapan
her şey öncelikle çiftçiden başlıyor, üretim safhasından
başlıyor. Üretim safhası dediğimiz zaman, bu, tohum, fide
veya fidan döneminden başlıyor. Hayvansal üretimse bu, yine hayvansal
üretimin çoğalması, buzağı büyümesi, gelişmesi
vesaireden başlayarak tüketiciye kadar ulaşan bir zincirden
bahsediyoruz.
Çiftçiyi baz aldığımız zaman
burada değerli arkadaşlar, çiftçi ürünü üretiyor, en yakın olan
tedarikçiye yani bu, hallerde halciler olabilir, toptancılar olabilir,
depo sahipleri olabilir, onlara ulaştırıyor. Oradan tüketim
hallerine, tüketim depolarına gidiyor bu ürünler. Tüketim
depolarından veya hallerinden, tüketici hallerinden pazarlara veya
marketlere çıkıyor. Hayvansal üretim ise o yine kasaplara veya
marketlere gidiyor. İşte, bu zincire baktığımız
zaman, aslında bu zincir çok meşakkatli bir zincir. Üreticinin
çektiği meşakkatler ayrı bir şey burada. Çünkü bitkisel ve
tarımsal üretim dediğimiz zaman her türlü meteorolojik verilerden
etkilenen bir üretimden bahsediyoruz. Yani soğuktan etkilenen,
sıcaktan etkilenen, rüzgârdan etkilenen, dondan etkilenen, doludan
etkilenen, her türlü meteorolojik veriden etkilenen bir uğraş
alanından bahsediyoruz. Tarımsal üretimden bahsettiğimiz zaman,
aslında en kadim uğraş alanından ve meslekten
bahsetmiş oluyoruz. Yani Anadoluda söylenildiği gibi, işte,
tarımla uğraşan kişinin karnını
yarmışlar, 40 defa gelecek yıl çıkmış. Hiç
şüphesiz ki bu, çekilen meşakkati anlatıyor. Onun için tarımsal
üretim hakkında konuşurken de son derece dikkatli
konuşmamız gerektiğini düşünüyorum çünkü bu meşakkatin
de bir karşılığı var. İşte, burada bir
sıkıntı olduğu zaman
Çoğu zaman bu ürünlerin
fiyatı arz talep dengesine göre oluşuyor, istikrarsızlık da
buna göre bahsediliyor. Sıcak dönemlerde ürün arzı fazla oluyor,
fiyatlar çok düşük. Örnek veriyorum, 10 kuruş olan bir ürünün
fiyatı ürün azaldığı zaman kış aylarında 2
TLye, 3 TLye kadar çıkabiliyor ama tüketiciye gittiğiniz zaman 5
TLye, 6 TLye, 7 TLye, 8 TLye kadar çıkan ürünler var. Ben ürün
bazında teker teker bu örneklere girmeyeceğim.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Tarım politikası yok, ondan.
HÜSEYİN SAMANİ (Devamla) - Fakat burada
üretimdeki arz ve talebi ortaya koymak gerekiyor. Bu, eşyanın tabiatında
var. Bu, tarımsal üretimin tabiatında var. Bu, üretimde var. Hiç
şüphesiz ki sıcak aylarda çok üretiliyor, soğuk kış
aylarında ise ısıtmak gerekiyor, belli yere kadar
üretebiliyorsunuz. Ürün azlığından dolayı fiyatlar
otomatikman yükselebiliyor veya çokluğundan dolayı da fiyatlar
düşebiliyor genel manada baktığımız zaman.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Olmaz olmaz,
pazarlamada sorun var.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Üreteceksin, üreteceksin.
HÜSEYİN SAMANİ (Devamla) Ama burada bir
husus daha var, o da işte, bu konuya yeteri kadar vâkıf olmayan
insanların, masa başından konuşan insanların bu konu
hakkındaki ahkam kesmeleri de çok önemli. Neden önemli? Diyelim ki,
üretici ürünü üretiyor, pazara çıkacak ama konuyla hiç alakası
olmayan bir adam çıkıyor, diyor ki: Bunda hormon var. Örnek
veriyorum, hıyar bitkisinde hormon var diyor. Çok eski bir kabzımal
televizyonlara çıktı. Benim şehrim Antalya Kumlucadan gelen
hıyarlar
Salatalık bitkisinden yolda kasalarda çatır çatır
ses gelmiş, hormonlu salatalık bitkileri ahşap kasaları
kırıyormuş. Bu kadar konuya vâkıf olmayan insanlar
konuşuyor. Oysa hıyar bitkisi hiç hormon kullanılmayan
partenokarpik bir bitki.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hangi bitki, ne bitkisi?
HÜSEYİN SAMANİ (Devamla) - Yine, hormon
iddiası var burada. Oysa bugün çiftçilerin serasında hormon var demek
çiftçisinin zekâsıyla alay etmektir değerli arkadaşlar. Neden?
Çünkü bugün çiftçiler tamamen Bombus arılarıyla biyolojik olarak
dölleyerek
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ah! Çiftçi
bırakmadınız memlekette, çiftçi! Çiftçi kan ağlıyor!
HÜSEYİN SAMANİ (Devamla)
ürün üretmekte
ve o ürünleri satmakta ama dışarıdan ahkam kesenler buna hormon
damgası vurabilmekte, buna kimyasal ilaç damgası vurabilmekte.
İşte, asıl, üretici kısmını rahatsız eden
tavır ve davranışlar da burası değerli
arkadaşlar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hıyarların
tohumunu İsrailden alıyormuşsunuz, doğru mu?
HÜSEYİN SAMANİ (Devamla) Oysa kimyasal
ilaç kalıntısı dediğimiz rezidü bundan belki on yıl
önce yüzde 24ler civarındaydı ama şu anda yüzde 1in
altında ve Avrupadan daha iyi durumdayız, Avrupadan daha iyi
durumda. Daha güvenli gıdaya insanların ulaşmasını bu
dedikodular ne yapıyor? Engelliyor.
İşte, değerli arkadaşlar, bütün
bunlardan dolayı, bu istikrarsızlıktan dolayı 2014 yılında,
malumunuz, Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme ve
Değerlendirme Komitesi diye bir komite kuruldu. Tarım
Bakanlığının içerisinde olduğu, Ekonomi
Bakanlığının içerisinde olduğu, Kalkınma
Bakanlığının, Gümrük ve Ticaret
Bakanlığının ve Maliye Bakanlığının
içerisinde olduğu bugünkü bu istikrarsızlık konularını
da incelemek üzere şu anda Ekonomi Koordinasyon Kurulu tarafından
kurulan bir komite var, o da çalışmalarına devam ediyor diyor,
ben hepinizi tekraren saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Samani.
Grup önerisinin lehinde olmak üzere ikinci
konuşmacı Bursa Milletvekili Sayın Orhan Sarıbal. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun.
ORHAN SARIBAL (Bursa) Değerli Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle, konuklara merhaba diyecektim ama
konuklar ayrılmışlar, yine de sağ olsunlar, ayaklarına
sağlık.
Tabii, Adıyamanı unutmayacağız,
5,8 deprem, 30 evden 15i yıkılmış. Hani sözüm ona Deprem
öldürmez, binalar ve sistem öldürür. derler, işte, bu, AKPnin gerçek
yüzü. Eğer kazara deprem biraz daha fazla olsaydı demek ki Akdamarda
30 binanın 30u da gidecekti. Elbette büyük bir şans eseri
yitirmediğimiz insanlardan yitirdiğimiz olacaktı.
Evet, aradan yıllar geçmesine rağmen
deprem konusu bu ülkenin en önemli gündemidir. Eğer 30 evden 15i
yıkılıyorsa, burada insan ölmediğini, bunu hâlâ bir
başarı öyküsü olarak söylüyorsak, evet, işimizin ne kadar da
şansa kaldığını bir kez daha görmek zorundayız.
Yine, serbest mali müşavirler
odalarının, serbest mali müşavirlerin de haftasını
kutluyoruz, onlar da bizim meslektaşlarımız, kıymetli
buluyoruz, değer veriyoruz.
Değerli milletvekilleri, gıda
fiyatlarındaki artış ve istikrarsızlık
Gıda
insanlığın temel hakkıdır. Dünyada tarım
alanları sürekli daralırken ürüne ulaşmak, gıda ürünlerini
ekmek ve büyütmek zorlaşırken bir taraftan nüfus artmaktadır.
Bu, şu demektir: Nüfus sürekli artıyor, gıdaya sürekli ihtiyaç
var ve daha fazla üretmek zorundayız. Ama dünyanın bir başka
özelliği var: Şu anda dünyada gıda, enerji ve su, 3ü de
dünyanın en stratejik 3 sektörüdür ve silahtır. Egemenler
gıdayı artık az gelişmiş toplumlar üzerinde bir silah
olarak kullanmaktadırlar, insanlarını tüketici olarak
kullanmaktadırlar, topraklarını üretimde sömürü aracı
olarak kullanmaktadırlar. Elbette Türkiye de bundan nasibini
alacaktır.
FAOnun yaptığı açıklamalara
göre, son beş yıldır dünyada gıda fiyatları ortalama
yüzde 25 oranında azalırken Türkiyede ortalama gıda
fiyatları son beş yılda yüzde 76 oranında
artmıştır. Tabii, neden böyledir, bu soruyu sormak lazım.
Değerli milletvekilleri, ben üreticiyim. 2002
yılında yani Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara
geldiğinde, ben 1 kilo armutla 1 litre mazot alıyordum. Yine, 4
kilogram buğdayla 1 litre mazot alıyordum. Bugün 5 kilogram armut
satarsam 1 litre mazot alabilirim. Ya da benim üreticim 7-8 kilo buğday
satarsa 1 kilogram mazot alır. Ama siyasal iktidar bunun çözümünü
bulmuştu, nasıl olsa ithal edecektik. Bir çıpa denen, dünyada
eşi benzeri az görülmüş bir sistemi uyguladı, dövizi uzun bir
süre baskıladı, döviz ucuzlayınca ithalat da ucuz olmaya
başladı ve hızlıca ithalata döndü. Yani, bu ülke
üreticisinin üretmesi yerine, çiftçinin üretmesi yerine, ithalatı gerekli
gördü, ithalat gündeme geldi. Ama ne yazık ki tüketici fiyatları yine
azalmadı, bir tarafta üretici yoksullaştı, bir tarafta tüketici
sömürü aracı olarak kullanıldı. Bir defa, perakende sistemini
yönetemedi. Manav, kasap, bakkal çıktı, bunun yerine ulusal ve
uluslararası marketler girdi sistemin içerisine. Bu marketler
dünyanın neresine girerlerse girsinler, sömürmek için girdiler. Bir Hal
Yasası çıkardılar, Hal Yasasıyla, çiftçinin ürününü
artık -hale göndermek yerine- süpermarketler direkt çiftçiden aldı,
götürüp üzerine 5 kat, 10 kat koyarak marketlerinde sattılar. Yani, neresinden
bakarsanız bakın bir sömürü zinciri ve sömürü halkasının
içerisine üreticiyi ve tüketiciyi soktular. Peki ne yapmak lazımdı,
ne olması lazımdı? Çok açık, yıllardır
söylüyoruz, gıda ve tarım stratejik bir alandır; biraz önce
milletvekili arkadaşımız söyledi. Stratejik alan demek,
gıda egemenliği ve gıda güvenliği açısından siz
gerçekten yurtsever bir tarım politikası
uygulamalısınız. Ne demek bu? Kendi insanınızın
karnını doyuracaksınız; yetmez, toprak, iklim, insan
gücünüz ve mekanizmanız buna olanak sağlıyorsa dünyanın
öbür ülkelerini de besleyeceksiniz. Gıda güvenliği ne demektir?
İnsanınızın karnını yeterli, dengeli ve kaliteli
gıdalarla doyurmak zorundasınız. Bu, bir devletin olmazsa olmaz
sorumluluğudur, bir siyasal iktidarın olmazsa olmaz sorumluluğudur.
Çünkü, gıda, su gibi, ekmek gibi haktır. Kaliteli
olmalıdır, yeterli olmalıdır, besin değeri güçlü
olmalıdır ve en kolay bir şekilde ulaşılabilir
olmalıdır.
Peki, bunun için ne gerekli? Bizim
topraklarımız var mı? Var. 24 milyon hektar
çalışılabilir, sürülebilir tarım alanımızdan ne
yazık ki 19 milyon hektarını işleyebiliyoruz, ne yazık
ki. 1980, 2002, 2016, bütün verileri inceleyin, bütün verilerde
karşınıza şu çıkacak: 3 tane ürünün
dışında bütün ürünlerde gerileme var. Ama özellikle 2002-2016 yıllarında,
AKPli dönemde 160 milyar dolar ithalata para vermişiz, 160 milyar dolar.
Biraz önce söyledim, o düşük kur yüksek faiz meselesinde ithalat
kolaydı. Bir örnek vereceğim, yakın tarih, pirinç meselesi.
Pirince 2 lira fiyat verin. dedik. Ne yazık ki böyle bir şey
olmadı, pirinç piyasada 1,6, 1,7 liraya satıldı; bundan üretici
kâr edemedi ama tüketici pahalı almaya başladı. Şimdi ne
durumdayız biliyor musunuz? 3,2 liraya çıktı pirinç. Niye? Şunun
için çıktı: Döviz arttı, döviz artınca siz her istediğiniz
malı en ucuz fiyata alamadınız. Hani -samana da burada gönderme
yapalım, hakkı kalmasın- saman aldığımızda
da döviz düşüktü, her şeyi rahat rahat alıyorduk. Bir
arkadaşımız yine söyledi kırmızı et meselesini,
protein meselesine girmeyeceğim ama AKP'nin karnesi bilinsin diye
söyleyeyim: Son beş yılda ithal et meselesi ve canlı hayvan
meselesi üzerinden 4 milyar dolar 2016ya kadar -2016 rakamları
açıklanmadı ama muhtemelen en az 1 milyar dolara yakın- 2016
yılı ithalatını da üstüne koyduğumuzda tam 5 milyar
dolarlık sadece kırmızı et lop olarak alındı ve
buna istinaden canlı hayvan alındı. Yani, geldiğimiz nokta
tam da bu. Bunun karşısında ne var? Mesela -tarımı
desteklemek gerekiyor tabii- kendi çıkardıkları bir yasa var,
gayrisafi millî hasılanın yüzde 1inin altında olmayacak
şekilde tarımın desteklenmesi gerekiyor. Peki, yapıyorlar
mı? Elbette yapmıyorlar. Ne söylediler de yaptılar ki? Onu da
yapmıyorlar. Bugün çiftçiye tam bu rakam üzerinden 68 milyar lira
borçları var, 68 milyar lira. Gayrisafi millî hasılanın yüzde
1inden aşağı olmayacak şekilde tarımı
desteklemeleri gerekiyor ama ne yazık ki bunu yapmadılar. Zaten böyle
bir şeye ihtiyaçları da yok, dinledikleri falan da yok; onlar için
Türkiye çiftçisinin büyümesinin, kalkınmasının çok fazla bir önemi
de yok. Onlar için önemli olan, dövizden ve gelen ürünlerden
aldıkları vergiler.
İki tane örnek vermek isterim
Mazottan çok
bahsediliyor. Evet, değerli dostlar, mazot şu anda yüzde 62nin
üzerinde vergiye tabi, yüzde 62; çiftçinin kullandığı elektrik
yüzde 50 vergi içeriyor değerli dostlar, yüzde 50. Şimdi, böyle bir
ortamda siz hangi çiftçiyle, hangi ülkenin çiftçisiyle rekabet edebileceksiniz?
Hangi koşulda üretim yapabileceksiniz? Böyle bir imkân var mı, böyle
bir olanak var mı? Bu mümkün mü? Elbette değil. Bunun
karşısında elle tutulur tek silah sadece ve sadece ithalat
yapmak, ithalat üzerinden bir durumu göndermek.
Bir başka mesele: Şu anda Türkiye'de
çiftçi ürününü üretiyor, oradan hale geliyor, halden manav alıyor,
manavdan pazara geliyor ya da market giriyor, market alıyor. Değerli
arkadaşlar, çiftçiden pazara gelene kadar ortalama yüzde 50 maliyet var,
ortalama yüzde 50 ama bu normal koşullarda, yaş meyve sebzede.
Eğer siz bunu stokluyorsanız, depoluyorsanız depodan da pazara
sunuyorsanız bunun aşağı yukarı maliyeti bir ürün
maliyeti kadar yani yüzde 100 maliyet giriyor ama bakalım, örneğin
elma değerli arkadaşlar, kilosu tarlada 30 kuruşla 70 kuruş
arasında satıldı. Bugün marketlerde bu ürünün fiyatını
bilen var mı değerli arkadaşlarım? 2 lirayla 4 lira
arasında değişiyor ama eğer bu ithal elmaysa 6 lira, 7
lira, 8 liraya kadar çıkıyor. Peki, bizim üreticimizin deposunda ne
var? Binlerce ton elma var, binlerce ton orada duruyor. En basitinden dün
ahudududa bir açıklama yaptım. Ahududunun maliyeti Türkiye'de 6 lira,
şu anda 1.000 ton ahududu çiftçinin deposunda duruyor ama ne yazık ki
biz söz verdik ya, gümrüksüz Bosnadan, Sırbistandan ahududu
alıyoruz. Geldiğimiz nokta bu.
Bu tarımda yaşanan sorun ekonomik
değildir, bilimsel değildir, teknik değildir; tarımda
yaşadığımız sorun politikadır. Üretimin
sağlıklı bir planlamayla yapılmamasıdır, tamamen
Adalet ve Kalkınma Partisinin şirket ve ithalata dönük politikalarıdır.
O yüzden Türkiye'de tarımın yeniden ayağa kalkması için
Adalet ve Kalkınma Partisinin bir an önce bu ülkenin yönetiminden gitmesi
gerekiyor yoksa ne topraklarımız kalacak ne de köylümüz kalacak. (CHP
sıralarından alkışlar) Türkiye'de tarımın bir tek
düşmanı var, bir tek karşıtı var, o da son on beş
yıldır uygulanan, Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından
uygulanan, gerçekten dünyada
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN SARIBAL (Devamla)
karşılığı olmayan, üretimden yana olmayan,
yabancı şirketlerden, ithalattan yana olan Adalet ve Kalkınma
Partisi politikalarıdır.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Sarıbal.
Grup önerisinin aleyhinde olmak üzere ikinci ve son
konuşmacı Yozgat Milletvekili Sayın Ertuğrul Soysal. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun.
ERTUĞRUL SOYSAL (Yozgat) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; MHP grup önerisi aleyhinde
konuşmak üzere AK PARTİ Grubu adına söz aldım, bu vesileyle
yüce heyetinizi saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
Sözlerimin başında -bugün Dünya Mali
Müşavirler Günü- bütün mali müşavir olan kardeşlerimin gününü
kutluyorum.
Yine bugün, ciğerimizi sızlatan,
Adıyamanda 5,8 şiddetinde bir deprem meydana geldi. Allaha
hamdolsun ki ölümüz yok, şehidimiz yok. Birkaç evin
yıkıldığını öğrendik, az miktarda
yaralılarımızın olduğunu öğrendik. Ben
geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum bütün yaralanan kardeşlerime ve
evi yıkılan kardeşlerime.
Evet, değerli kardeşlerimiz, gündemimiz
yoğun. Benden önceki konuşmacı Antalya Milletvekili olan
kardeşim, gıda fiyatlarıyla ilgili güzel tespitler yaptı,
güzel konuşmalar yaptı, izah etti, anlattı ve netice
itibarıyla da epey miktarda bizi bekleyen uluslararası
sözleşmelerimiz var.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tarım çok önemli,
lütfen
ERTUĞRUL SOYSAL (Devamla) Ben gündemin
yoğunluğundan dolayı sözlerimi uzatmak istemiyorum, sözlerimi
burada kesiyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ertuğrul Bey, dinleriz,
dinleriz. Lütfen, rica ediyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Dinlemek istiyoruz.
ERTUĞRUL SOYSAL (Devamla) Gıda,
tarım ve hayvancılıkla ilgili de AK PARTİ iktidara
geldiği andan itibaren on altı yıldır, on beş
yıldır neler yaptığını ben burada sizlerin engin
görüşlerine sunuyorum.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Niğdeye
bir şey yok.
ERTUĞRUL SOYSAL (Devamla) Köylülerimiz,
çiftçilerimiz, yöneticilerimiz bunu çok iyi biliyor. Nerelerde, hangi konuda,
nelere hangi destekleri verdiğimizi çiftçilerimiz, köylülerimiz çok iyi
biliyor. Eğer iyi bilmese, memnun etmesek, desteklerimizi artırarak
sürdürmesek biz bugün iktidarda olmazdık herhâlde, sizler olurdunuz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Az kaldı, gidiyorsunuz,
az kaldı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Gidiyorsunuz, gidiyorsunuz.
ERTUĞRUL SOYSAL (Devamla) Onun için,
tarımla ilgili, gıdayla ilgili, hayvancılıkla ilgili çok
şeyler yaptık, yapmaya da devam edeceğiz diyor; MHP grup
önerisinin aleyhinde olduğumu belirtiyor, yüce heyetinizi tekrar
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Çiftçi
perişan.
ERKAN HABERAL (Ankara) Tarım, aleyhinde
olunacak bir şey mi?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.27
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.43
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Ömer SERDAR (Elâzığ), Ali
Haydar HAKVERDİ (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 77nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin
oylamasında kalmıştık.
Grup önerisini şimdi oylarınıza sunacağım:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
2.- HDP Grubunun, 2/3/2017 tarihinde Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından,
Ağustos 2015 tarihinden bugüne kadar DBPden 83 belediye eş
başkanının hukuksuzca tutuklanması, Eylül 2016 tarihinden
itibaren ise 85 DBPli belediyeye kayyum atanması ve belediyelere atanan
kayyumların göreve başladıkları günden bugüne kadar
tamamıyla keyfiyete dayanan uygulamalarının
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere
bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 2 Mart 2017
Perşembe günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2/3/2017
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 2/3/2017 Perşembe günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
2 Mart 2017 tarihinde İstanbul Milletvekili Grup
Başkan Vekili Filiz Kerestecioğlu tarafından verilen 4041
sıra numaralı, Ağustos 2015 tarihinden bugüne kadar DBPden 83
belediye eş başkanı hukuksuzca tutuklanmış, Eylül 2016
tarihinden itibaren ise 85 DBPli belediyeye kayyum atanmıştır.
Belediyelere atanan kayyumların göreve başladıkları günden
bugüne kadar tamamıyla keyfiyete dayanan uygulamalarının
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin Genel Kurulun
bilgisine sunulmak üzere, bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak,
2/3/2017 Perşembe günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerin aynı tarihli birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin lehinde olmak üzere ilk konuşmacı, Ağrı
Milletvekili Sayın Berdan Öztürk. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika, buyurun.
BERDAN ÖZTÜRK (Ağrı) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; grubum adına söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Vekili bulunduğum Ağrı Belediyesine,
hepinizin bildiği gibi, dün kayyum atandı. Belediye Eş
Başkanımız Sırrı Sakık, siyasi bir darbeyle
görevinden alınarak yerine AKPnin bürokratı olan atanmış bir
vali görevlendirdiler. Adını bile ağzıma almaktan imtina
ettiğim bu zatımuhterem, Twitter hesabından
yaptığı paylaşımlarda, Ağrı belediye
başkanlığı görevini halkımızın teveccühüne
mazhar olacak şekilde yapacağını beyan ettikten sonra
Halkımızın layık olduğu hizmetleri
yapacağımızdan kimsenin şüphesi olmasın. Hemen
yarın Ağrı'nın sokakları buna şahit olacak.
diyerek, pişkinliğin nadide örneklerinden birini sergileyerek hem
ahlaki hem de demokratik düzeyini de orta yere koymuş oldu. Şimdi bu
zata şunu sormak gerekmiyor mu: Halkın tek bir oyunu bile almadan
nasıl oluyor da Ağrılıların teveccühüne mazhar
olacaksın? Halkın layık olduğu hizmetleri devletin bütün
imkânları elindeyken niye yapmadın? Kayyum olarak atanan zatın
valisi olduğu kent, yaşam kalitesi açısından 81 il
arasında 79uncu sırada yer almaktadır. Halkın
yarısından fazlasının işsiz olarak tespit
edildiği, sosyoekonomik düzeyin en düşük olduğu 16 ilden
biriyken bu hizmetleri neden yapmadı da şimdi hizmet maşuku
kesilmiş? Bir de Ağrının sokaklarını kendine
şahit kılmaya çalışıyor
Siyasi bir darbeyle görevden uzaklaştırdığınız,
gasbettiğiniz belediye başkanlarımız göreve geldiklerinden
bu yana bakın neler yapmış:
Ağrı Belediyesi sadece 2016 yılı
içerisinde toplam 7.330 metre yeni su hattı çekmiş, 650 su
şebekesini değiştirmiş, 740 adet su şebekesi
arızasını gidermiştir. Çimlendirme, ağaçlandırma
ve çiçek ekimiyle Ağrının çehresini
değiştirmiştir. 45 bin metrekare sıcak asfalt yol
çalışması yapılmış, üst geçitler inşa
etmiş, Tahir Elçi Meydanıyla kentin demokrasi tarihini
simgeleştirmiştir. Hava kirliliğiyle bilinen Ağrıda
6.500 baca temizliği yapılmıştır. Belediyede kentte
bir ilk olarak oluşturulan Kadın Politikaları Merkezi ile
kadınların kamusal hayata katılımı için önemli
çalışmalara başlanmış; kadın semt pazarı ve
tekstil atölyesi kurulmuştur. Halkın en önemli besin
kaynağı olan ekmeği en ucuz maliyetle halka
ulaştırmış, kentin toplu taşıma sorununu
çözmüştür.
Burada ancak bir kısmı belirtilebilen bu
hizmetler halkın takdirini kazanmış, sosyal belediyecilik
anlayışını Ağrıya getiren belediyelerden
memnuniyet düzeyi AKPli belediyelerle kıyaslanamayacak düzeyde
artmıştır. Tutuklama ve kayyum uygulamalarıyla HDP, DBP
yöneticileri üzerinden, bu hizmetlerden memnuniyetini açıkça ifade eden
halka hangi yüzle hizmetten söz ediyorsunuz? Düzeysizlikte sınır
tanımayan yaranmacı, yanaşmacı elit bürokratlardan medet
uman devlet aklına ne demeli? Göreve geldiği günde yüzde 75i
bitmiş hastanesini bile şu an bitiremeyen bir bürokratın eline
kalmış AKPnin vay hâline!
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Parlamentoya girdiğimiz günden bu yana siyasi
anlayışımızın temel ilkesi olan demokratik siyaset ilkesini
her zaman ve her yerde savunageldik. Demokratik siyasetteki
ısrarımız nedeniyledir ki halkımız gerek yerel
seçimlerde gerekse de merkezî seçimlerde teveccüh göstermiş, bizlere olan
inancını ve güvenini bizleri seçerek göstermiştir.
Kendini devletin sahibi olarak gören egemen
anlayış seçimler yoluyla kazanılmış
haklarımızı devletin bütün baskı ve zor
aygıtlarını harekete geçirerek gasbetme yoluna tevessül
etmiştir. Seçildikleri yerlerde halkın kahir ekseriyetinin
oylarıyla seçilmiş 13 milletvekili arkadaşımız
zindanlara tıkıldı. Binlerce parti yöneticimiz ve üyemiz
tutuklandı. Parti binalarımız basıldı,
saldırılara uğradı. Çukur medya eliyle algı
operasyonları yürütüldü. Seçimlerden, millî iradeden, sandıktan bu
kadar söz eden bir siyasi partinin darbeci bir anlayışla
sandığı tekmeleyerek, seçilmiş olmayı hiçe sayarak, demokrasi
katliamı yaparak Türkiyedeki darbeler tarihine rahmet okutan bir yerde
durması AKPnin alametifarikasıdır.
Somut örnek mi istiyorsunuz? 2015 Ağustos
tarihinden bugüne kadar DBPden seçilmiş 83 belediye eş
başkanı garabet bir hukuk anlayışıyla rehin
alınmış, Eylül 2016 tarihinden itibaren ise 85 DBPli belediyeye
kayyum atanarak seçme ve seçilme iradesine devlet ipoteği
konulmuştur. Alın size şahane bir millî irade örneği,
muhteşem bir demokrasi deneyimi! Şimdi de utanmadan,
sıkılmadan bu deneyimi dışarıya ihraç etmeye
çalışıyorsunuz. Kayyum atamalarında Halka hizmet
etmiyorlardı, oraya buraya para aktarıyorlardı. diyerek
kurduğunuz komployu basitleştirmeye çalışıyorsunuz o
kadar.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kayyum atamalarını basit ve sıradan bir el
değiştirme olarak terör retoriğiyle topluma sunan
anlayışı ifşa etmek bizim boynumuzun borcudur. Kayyum
atamaları AKPnin hem Kürt halkıyla hem de demokrasiyle kurduğu
bağı göstermesi açısından turnusol kâğıdı
niteliğindedir. Atamaların arka planına gizlenen tarihsellik ve
kolonyalist zihniyet anlaşılmadan AKPnin geçirdiği derin
ideolojik dönüşüm de anlaşılamaz. Resmî ideolojinin sahibi olan
devlet aygıtıyla Hükûmeti elinde tutan siyasal iktidarın
özellikle Kürt halkının kazanımlarının gasbedilmesi
noktasındaki uzlaşmacılığı ve bunun üzerinden
geliştirdiği ittifaklar bir bütünsellik içerisinde resmî ideolojinin
yeniden revizyonudur. Bu revizyon, toplumsal bir dönüşüme tabi tutularak
muhafazakâr bir ton tutturulmaya çalışılmaktadır. Devlet
aygıtının Kürt halkıyla kurduğu kolonyalist bağ, millî
iradenin yılmaz savunucusu ve bekçisi olan AKPnin de Kürtlerle kurmak
istediği bağın ta kendisidir. Öyle olmasaydı resmî ve
merkezî vesayetin gerekliliğini yerine getirme noktasında bu kadar
heveskâr davranılmazdı, bu heveskârlığı da millî
iradenin tecellisi adına görevden alıp kayyum atamaya kadar
vardırılmazdı.
AKP Hükûmetinin, millî irade üzerinden
gerçekleştirdiği demokrasi gasbına meşruluk
kazandırmaya çalıştığını bu şekilde
görebiliriz. AKPnin, Kürt halkının kazanımlarına dönük her
saldırısı tarihsel devlet aklının bir
yansımasıdır. Kayyum atamaları da devletin kolonyalist
aklının AKP eliyle yeniden güncellendiği ve yeni resmî
ideolojinin birebir yansımasıdır.
AKPli yetkililere ve kurmaylara bir çift lafım
daha olacak: Devleti ele geçirmek başka bir şeydir, yönetmek daha
başka bir şey. İktidar şu anda devleti yönetemez bir
hâldedir. Yaşadığınız bu yönetememe krizi en çok
sizlerin başını ağrıtacaktır. Biz yine de burada
olacağız ve yine demokratik siyaseti savunmaya devam edeceğiz.
Kayyum uygulamaları konusunda da birkaç örnek
verip konuşmamı bu şekilde sonlandırmak istiyorum. Bu
uygulamalar da aslında kayyumların anlayışını,
bakış açısını, zihniyetini açıkça ortaya
koyacaktır.
Bakın, atandıkları günden beri
kadın düşmanlıklarını açık, net bir şekilde
bizlere göstermişlerdir. Neyle göstermişlerdir? Kadın
merkezleri, eğitimevleri ve kadın merkezleri bünyesindeki yaşam
merkezlerini Vanda, Şırnakta, Batmanda ve Diyarbakırda
kapatarak bize göstermişlerdir.
Kürt diline karşı
düşmanlıklarını nasıl göstermişlerdir?
Diyarbakırdaki kreşleri kapatarak, Zarokistan adındaki
kreşi kapatarak aslında Kürt diline karşı
tahammülsüzlüklerini bir kez daha bizlere göstermişlerdir. Bununla da
yetinmemişler, olayı kültür sanat kurumlarını kapatmaya
kadar götürmüşlerdir. Bununla da yetinmemiş, anıtlara
saldırılar düzenlenmiş, anıtlar
yıkılmıştır. Roboski anıtını yerle bir
etmişlerdir; daha acısı yüreğimizde tazeyken. Bununla da
yetinilmemiş, barışı, demokrasiyi, özgürlüğü,
eşitliği hayatı boyunca savunan Orhan Doğan gibi bir
siyasetçinin anıtına bile tahammül gösterilmeyerek anıt yerle
bir edilmiştir. Yerine ne konulacak?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BERDAN ÖZTÜRK (Devamla) Yerine MOBESE konulacak.
Bu anlayış, bu düşünce faşist
bir anlayıştır, kadın düşmanlığını
gösteren bir anlayıştır. Size bir kez daha tarihsel uyarıda
bulunmak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Öztürk, bir dakika
veriyorum, lütfen tamamlayın.
BERDAN ÖZTÜRK (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Bu uygulamalar da bize göstermektedir ki bu
anlayış sorunları çözmek yerine daha çok derinleştirmektedir.
Bu açıdan da bunların önüne geçebilmemiz, önleyebilmemiz,
engelleyebilmemiz gerekmektedir. Aksi takdirde, kayyum atamaları daha çok
kutuplaşmaya yol açacak ve hepimizin başı daha çok
ağrımaya devam edecektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Öztürk.
Grup önerisinin aleyhinde Samsun Milletvekili
Sayın Erhan Usta.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP grup önerisi vesilesiyle söz aldım Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına. Bu vesileyle, ülke meselelerine ilişkin birkaç
konuyu değerlendirmek istiyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlarım.
Şimdi, her defasında söylüyoruz, ülkemiz
zor günlerden geçiyor, ciddi bir terör kuşatması altında. Sadece
içeride değil, dışarıda da terörle mücadele ediliyor. Büyük
küresel sömürgeci güçlerin bölgeye ilişkin ciddi planları var. Bu
ciddi planlara karşı koymaya çalışan ve
bağımsızlığını bir anlamda korumaya
çalışan ve beka düzeyinde sorunlarla karşı
karşıya olan bir Türkiye manzarası var maalesef.
Dolayısıyla, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak her zaman ifade
ettiğimiz gibi bu tür durumlarda önce ülkem, önce milletim diyen bir
siyasi partiyiz. Hiçbir şekilde bu görüşümüzden taviz vermedik,
siyasi meseleleri, küçük siyasi çekişmeleri, parti
çıkarlarını hiçbir zaman öncelemedik. 20 Temmuz 2015ten
itibaren terörle mücadeleye destek verirken de aynı anlayış
içerisindeydik, 15 Temmuz 2016 akşamı yapılan hain darbe
girişimi karşısında ilk cesareti gösteren, ilk refleksi
ortaya koyan parti olarak da aynı çerçevede hareket ettik.
15 Temmuz hain darbe girişimi gecesinde ilk
beyanatı Sayın Genel Başkanımız vererek bu darbe
girişiminin hiçbir şekilde desteklenemeyeceğini ve bunun bir hain
girişim olduğunu kamuoyuna duyurmuştur ve Sayın
Başbakanı bu anlamda uyarmıştır. Ülkücü, milliyetçi
gençler sokaklara inmiştir, ülkücü subaylar bulundukları yerlerde bu
darbeye karşı gelmişlerdir. Dolayısıyla, Milliyetçi
Hareket Partisi Türkiye'nin hiçbir şekilde sıkıntıya
girmesine, zora girmesine rıza gösterecek bir siyasi hareket
değildir. Bu nedenle Türkiye üzerinde planı olanlar, bu ülkeyi bölmek
isteyenler karşılarında Milliyetçi Hareket Partisini
bulacaklardır. Biz hiçbir şekilde bu ülkeyi böldürmeyiz, bu ülkeyi
işgal ettirmeyiz, bunu yaparken yüreğimiz kadar da
aklımızı kullanırız. Terörle mücadeleye
desteğimizi, Anayasa değişikliğine desteğimizi,
Anayasa değişikliğine Evet. dememizi de bu çerçevede
değerlendirmek gerekir.
Milliyetçi Hareket Partisi hiçbir zaman ülke
meselelerine kayıtsız kalmamıştır, hep de inisiyatif
kullanmıştır. Şu anda ülkede bir yönetim sorunu var, ülke
bir kaos ortamına doğru sürükleniyor. Buna seyirci kalamayacağımızı
defalarca ifade ettik ve bu anlamda da inisiyatif kullanmaktan
çekinmeyeceğimizi hep söyledik, geçmişte bununla ilgili de Türkiyeyi
bunalımdan kurtaran birçok tecrübe vardır bizim
yaptığımız. Ancak bütün bunları yaparken tabii ki
ekonomik politikalarda, sosyal politikalarda, dış politikalarda
eğer yanlış gördüğümüz bir şey varsa bunları dile
getirmekten, bunları eleştirmekten, buralarda çözüme ilişkin
önerilerimizi paylaşmaktan da hiçbir şekilde geri kalamayız.
Bunları bazıları bir çelişki gibi görüyor, hiçbir
şekilde burada bir çelişki yok; tam tersine, burada ilkeli bir
duruş var. Ne olursa olsun, bir siyasi harekete veya bir siyasi partiye
veya hükûmete destek vermek değil veya ne olursa olsun
karşısına çıkmak da değil; iyi yaptığı
işlerde destek vermek, yanlış yaptığı
işlerde de onu eleştirmek ve doğrusunu söylemek Milliyetçi
Hareket Partisinin asli görevidir.
Pazar günü peşmerge başı Barzaninin
Türkiyeye gelişinde yaşanan skandala ilişkin de tepkimizi bu
çerçevede değerlendirmek gerekir. Maalesef, Türk semalarında sözde
Kürdistan bayrağı dalgalandırılmıştır ve
Milliyetçi Hareket Partisi buna karşı hem Genel
Başkanımız hem de parti temsilcilerimiz en sert bir şekilde
cevap vermişlerdir. Henüz daha cevap verilmemişken Cumhuriyet Halk
Partisi sözcüsü de aklı sıra bizi köşeye
sıkıştırdığını zannederek Bakalım
her konuda bir sözü olan Sayın Bahçeli bu konuda ne diyecek. diye
merakını ifade etmiştir, bir soru yöneltmiştir.
Aslında Milliyetçi Hareket Partisinin ve onun Sayın Genel
Başkanının geçmişte söylediklerini birazcık
incelemiş olsalardı, bu konuda Devlet Bahçelinin ve Milliyetçi
Hareket Partisi refleksinin ne olacağını tahmin edebilirlerdi.
Sözde Kürdistan bayrağının asılmasının, Türk
Bayrağına eş tutulmasının bir skandal olduğunu,
bir aymazlık olduğunu, bir rezalet olduğunu en net bir
şekilde ortaya koyan siyasi hareket Milliyetçi Hareket Partisi
olmuştur. Bunu hiçbir zaman söylemekten de çekinmemiştir. Ve şu
soruları sormuştur: Bu izni kim verdi? Sayın
Cumhurbaşkanının, Sayın Başbakanın bunlardan
haberi var mıdır? diye bu soruları sormuştur. Türk milletine
kefen biçenlerin, PKKyı destekleyenlerin, Irakın kuzeyinde
bağımsızlık için referandumdan bahsedenlerin sözde
bayraklarının vatan semalarında dalgalanmasına,
Başbakanlık odalarında görülmesine hiçbir şekilde tahammül
edemeyeceğimiz çok net bir şekilde ifade edilmiştir.
Aslında dış politikayı da
ilgilendiren bir hususla da burada karşı karşıyayız.
Yine Sayın Genel Başkanımız sosyal medyadan son
paylaşımlarında hangi bölgesel ve küresel politikanın
yörüngelerine girildiği sorusunu sormuştur. Bu çok önemli bir sorudur
ve bu konuda Hükûmetin bir açıklama yapmasını da beklemek
gerekir. Çünkü, durup dururken bu kadar hassas bir dönemde, yani PYD ile
YPGyle Suriyede bu kadar sorunumuz varken Rusya ve Amerikayla, onlarla YPG
konusunda karşı karşıya gelinmişken Barzaninin
Türkiye'de ağırlanması, kırmızı halılarla
karşılanması ve onların paçavralarının Türk
semalarında dalgalandırılması ne anlama gelir? Ne tür bir
bölgesel ve küresel politikasının yörüngesine girilmiştir? Bu
soruların da cevabı beklenmektedir.
Tabii, bütün bunlar olurken burada CHP sözcüsüne
yine biz de bir soru soralım, daha doğrusu onun sorduğu gibi biz
de soralım: Sayın Kılıçdaroğlunun buradaki bu
konulara ilişkin değerlendirmesi ne olmuştur, -tırnak
içerisinde- her şeye bir sözü olan Sayın Kılıçdaroğlu
niye bu konuda bir açıklama yapmamaktadır? Acaba, bize bu soru
sorulurken bizi köşeye
sıkıştırdığını düşünenler, 7
Haziran sonrasında Hükûmet kurma çalışmaları esnasında
hiçbir şart ileri sürmeden otuz üç gün istikşafi görüşmeleri
sürdüren CHP mi zannetti Milliyetçi Hareket Partisini?
Yeri gelmişken, Tuncelide federasyon
diyeceksiniz, bir televizyon kanalında Anayasa'nın 2nci, 3üncü
maddelerinin değişebileceğini söyleyeceksiniz, ondan sonra da bu
Anayasa'nın, Milliyetçi Hareket Partisinin desteklediği bu Anayasa
değişikliğinin de ülkeyi federasyona götüreceği
edebiyatını yapacaksınız; buna hiç kimse inanmaz. O zaman
şu soruyu sorarım ben Cumhuriyet Halk Partisine: İyi ya, madem
federasyonla ilgili sizin beklentileriniz vardı geçmişte,
Anayasa'nın 2nci ve 3üncü maddeleri konusunun
değişebileceğini söylüyordunuz, o zaman madem bu Anayasa
değişikliği ülkeyi federasyona götürecektir, destek verin o
zaman bu Anayasa değişikliğine. Tabii böyle değil.
Milliyetçi Hareket Partisinin olduğu hiçbir yerde, Milliyetçi Hareket
Partisinin desteklediği bir yerde asla bu ülkede bölünmeden, bu ülkede
federasyondan bahsedilemez. Böyle bir oyuna da Milliyetçi Hareket Partisi
hiçbir şekilde gelmeyecektir, bunu çok net bir şekilde görmek
lazım.
Belki bazılarının
rahatsızlığı, bu Anayasa değişikliğinde
millî devletin, üniter devletin korunması mıdır acaba? Bu soru
insanın aklına geliyor çünkü 2011-2012 yıllarında Anayasa
değişikliği çalışmaları yapılırken
Milliyetçi Hareket Partisinin dışındaki bütün siyasi partiler
aslında federasyon konusunda, Anayasa'nın ilk 4 maddesinin
değişmesi konusunda ittifak hâlindelerdi neredeyse. Şimdi, bir
Anayasa değişikliği yapılıyor ve bu Anayasa
değişikliğinde millî yapı, millî devlet, üniter yapı
korunuyor; bundan mı rahatsızlık duyuluyor, insanın
aklına bu soru geliyor.
Bu arada, yeri gelmişken, Sayın
Başbakan bu Barzani paçavrasını gündeme getirmenin iyi
niyetlilik olmadığını ifade etti. Kötüye kötü demenin
neresi iyi niyetlilik değildir, bunu anlamak mümkün değil. Ortada bir
kötülük varsa, bir yanlışlık varsa, hele hele hayati bir konuda
bir yanlışlık yapılıyorsa buna elbette Milliyetçi
Hareket Partisi tepki gösterecektir.
Burada, Sayın Başbakanın üslubuyla
ilgili bir konuyu da belki bir değerlendirmekte fayda var. Şimdi,
bazı konuları basitçe ifade etmeye çalışıyor, bu
anlaşılabilir ama basitçe ifade etme ile konuları basit görme
arasında bir farklılık olduğunu da görmek lazım. Bu
konuda ben Sayın Başbakanın üslubunda da zaman zaman hayati
konularda sorun olduğunu ifade etmek istiyorum.
Dolayısıyla, değerli milletvekilleri,
Milliyetçi Hareket Partisi, Anayasa değişikliği konusunda da,
ülkenin temel meseleleri konusunda da ne yaptığını çok iyi
şekilde bilen, tahlil eden, analiz eden ve yeri geldiğinde bunlarla
ilgili değerlendirmeler yapmaktan çekinmeyen bir siyasi partidir. Ben,
burada, bunun mutlaka bu şekilde bilinmesi gerektiğini bir kez daha
hatırlatmak istiyorum ve bu vesileyle de Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Usta.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Usta
konuşmasında açıkça grubumuzu hedef alıp, hatta Bazı
soruları yöneltiyorum. diyerek sataşmasını da gizlemeden
cevap beklediğini söylemişti.
BAŞKAN Buyurun.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
2.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Samsun Milletvekili Erhan
Ustanın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında CHP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, öncelikle, tabii, bir
konuşma dinledik, konuşmanın bir stratejisi var; Adalet ve
Kalkınma Partisiyle birlikte yola çıkılan, içeriğin
savunulamadığı, kendi örgütünden, kendi seçmeninden tepki alan,
izah edilemeyen bir tavır ve davranışın
karşısında çareyi CHPyle kavga etmekte bulan bir strateji. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Hiç
alakası yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bu oyuna gelmeyiz çünkü biz
Milliyetçi Hareket Partisinin sözcüleriyle kavga etsek de Milliyetçi Hareket
Partisine gönül verenlerle kavga etmiyoruz. Onlar diyorlar ki: Bizimkilerin ne
yaptığını anlamıyoruz ama sizin tutarlı
tavrınız bize güven veriyor.
Ben yarın Afyonun ve Eskişehirin
ilçelerindeyim. Programımı takip etme şansınız olursa
hangi Milliyetçi Hareket Partili örgütlerin, belediyelerin nasıl bir
hayır yaklaşımında olduklarını ve bunun sizi
niye bu kadar rahatsız ettiğini daha iyi anlarsınız. Biz
sizi o açıdan anlıyoruz ama bazı netleşmelere ihtiyaç var.
Bir: Cumhuriyet Halk Partisi ilk 4 maddenin
değişimiyle ilgili hiçbir Anayasa değişikliği
görüşmesinde olmayacağını söylemiş, sizin
oturduğunuz masa bize dar gelmiştir. (CHP sıralarından
alkışlar)
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya)
Kılıçdaroğlu televizyonda söylemişti Özel, bunlara cevap
ver.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) İkincisi:
Kılıçdaroğlunun Tuncelide federasyon diye bir sözü
olduğunu söylemek hakaretten ve bühtandan başka bir şey
değildir.
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya)
Kılıçdaroğlunun açıklamalarına cevap ver. Meclis
tutanaklarında var.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Ayrıca, Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu bir televizyon programında Anayasa
değişikliği, ilk 4 madde değişebilir mi? sorusuna,
sorunun başında bağlaç niteliğinde Tabii, şöyle
derkenki o tabiiyi kesecek kadar ve sırf o tabiiyi
yayınlayıp içeriğe bakmadan CHPnin bu konudaki net
tavrını çarpıtacak kadar acze düşmüş olan bir
siyasetin burada, bunu kürsüde defalarca tekrar etmesi sadece ve sadece içinde
bulunduğu sıkıntıya üretemediği siyasi çözümdendir.
(CHP sıralarından alkışlar)
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Meclis
kayıtlarında da var Özel.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya)
Kılıçdaroğlunun açıklamasına cevap vermediniz.
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Usta
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan,
Sayın Özel de bize açıkça sataşmada bulunmuştur, partimize
sataşmıştır.
BAŞKAN Buyurun, size de iki dakika söz
veriyorum.
3.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ERHAN USTA (Samsun) Tabii, bizim sorduğumuz
soru Bu paçavraya Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın CHP ne
diyor?du. Sayın Özgür Özel buraya çıktı, herhangi bir şey
söylemedi. Buna lütfen bir şey söyleyin arkadaşlar, hayati bir
konudur; kısır siyasi çekişmelerin arkasında olmayın.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Ortağınıza
sorun, ortağınıza sorun!
ERHAN USTA (Devamla) Sizin oradan söylemeniz bir
şey ifade etmiyor; Sayın Kılıçdaroğlu söyleyecek, grup
sözcüsü söyleyecek.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Siz
ortağınıza sorun, bize değil.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Söyler, söyler, merak
etmeyin.
ERHAN USTA (Devamla) Sonra, Milliyetçi Hareket
Partisinin tabanı, tavanı falan yoktur, Milliyetçi Hareket Partisinde
dava arkadaşlığı vardır. Milliyetçi Hareket Partisinin
de dava arkadaşlarıyla bir sorunu yoktur. Siz Milliyetçi Hareket
Partisiyle ilgili bir kaygı duymayın. Yani, bu zaten siyaseten de
yanlış, mantıksız bir şey.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Niye rahatsız oluyorsunuz
o zaman?
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Yo, hiç
rahatsız olmuyor, hayır.
ERHAN USTA (Devamla) Milliyetçi Hareket Partisinin
seçmenleri Milliyetçi Hareket Partisinden kopuyorsa belki oradan siz de bir
miktar oy alabilirsiniz, siz bundan niye rahatsız oluyorsunuz?
Rahatsız olduğunuz şey farklı.
Tutarlılık diyorsunuz,
tutarsızlığın daniskasını yapıyor Cumhuriyet
Halk Partisi. Yani, öbür tarafta federasyon diyeceksin, buraya geleceksin Bu
Anayasa değişikliği federasyona götürür. diyeceksin; böyle bir
siyaset olmaz. Lütfen, burada dikkatli olalım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Nerede dedik federasyonu?
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya)
Şırnakta
ERHAN USTA (Devamla) Hayır, hiçbir
şekilde
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Nerede dedik federasyonu,
nerede?
ERHAN USTA (Devamla) Nerede dedik? Tuncelide,
Tuncelide.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kim söyledi?
ERHAN USTA (Devamla) - Sayın
Kılıçdaroğlunun konuşmaları var.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yok öyle bir şey.
ERHAN USTA (Devamla) - Yerel yönetim özerklik
şartını tamamen kabul ediyoruz. diyorsunuz.
MEHMET TÜM (Balıkesir) Yalan söylüyorsun.
ERHAN USTA (Devamla) - Bunun anlamı nedir, bunu
birisi bize söylesin.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hadi ya!
ERHAN USTA (Devamla) - Bunun anlamı federasyon.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yerel yönetimlerin
güçlendirilmesi
ERHAN USTA (Devamla) - Bunu kabul edeceğiz.
diyeceksiniz
HAYDAR AKAR (Kocaeli) E, ortağınız
da söylüyor onu; ortağınız da söylüyor.
ERHAN USTA (Devamla) -
ondan sonra, Milliyetçi
Hareket Partisinin millî devleti, üniter devleti korumak için ortaya
koyduğu, desteklediği Anayasa paketinde de Federasyona götürür.
diye siyaset yapacaksınız. Tutarsızlığın dik
âlâsı budur, bunu görmek lazım.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ortağınız
söylüyor onu ya.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
Sayın Özel, zaten konuşmanız var
şimdi on dakika.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, ben
konuşmayacağım efendim.
BAŞKAN Öyle mi? Tamam o zaman.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onu devrettim de,
bildirmemişim.
BAŞKAN Peki.
Buyurun.
4.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Samsun Milletvekili Erhan
Ustanın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Cumhuriyet Halk Partisi,
Adalet ve Kalkınma Partisinin dış politikasını
eleştirdiği her noktada, devlet dışı unsurlarla
teması, o unsurların ciddiye alınmasını,
yüreklendirmesini, bunları açıkça eleştirdi, bu konuda
söylemediği hiçbir tavır yok.
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Ya,
Kılıçdaroğlu niye açıklama yapmıyor Sayın Grup
Başkan Vekili?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Ama bakın:
Başkanlık federasyondur, bu da Türkiyeyi bölünmeye götürecektir.
26 Nisan 2015, Devlet Bahçeli.
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Ya, bak hâlâ
cevap vermiyorsun.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) 17-25 Aralık
dosyalarının bir daha açılmamak üzere kapatılması
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Sayın
Kılıçdaroğlu niye açıklama yapmıyor, cevap
vermiyorsun.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Nasıl rahatsız
oluyorsun.
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Hayır,
rahatsız olmuyorum. Sorumuza cevap vermiyorsun.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) -
rüşvet ve
hırsızlık çarkının döndürülmesi, Erdoğanın
bütün yetkileri elinde toplayarak diktatörlüğünü ilan etmesine
bağlıdır. Yeni anayasayla başkanlık sistemine
geçilmesi, bunun için istenmektedir. 26 Nisan 2015, Devlet Bahçeli.
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Hâlâ sorumuza
cevap vermiyorsun ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Erdoğanın
başkanlık isteği, başkanlık hırsı,
parlamenter sisteme yani mevcut devlet nizamına taban tabana
zıttır.
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Sorumuza
cevap
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - PKK ve bölücü çevrelere Al
özerkliği, ver başkanlığı. mutabakatını
sağladığı anlaşılan Erdoğanın, bundan
sonra ısrarla, açıktan siyaset yapacağı ve 7 Haziran öncesi
siyasi kampanya yürüteceği güçlü ihtimaldir. Erdoğan tek adam olmak
için bastırmakta, son kozlarını oynamaktadır. 20 Ocak
2015, Devlet Bahçeli.
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Bir de
sorumuza cevap versen.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) E, bunları dinlersin o
zaman, bunları söylersen.
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Bir de
sorumuza cevap ver. Barzani
Paçavra
Kılıçdaroğlu
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Ve bakın, seçilmiş
vali sorusuna cevap: Bunlar 2023 konusu. Öyle bir sistemin içerisinde
belediyeyi kabul ediyorsun da seçilmiş valiyi niye kabul etmiyorsun? Ama
bu 2023ün konusu. Bunu söyleyen Recep Tayyip Erdoğan. Osmanlı
Kürdistan, Lazistan demiş, bizim Kürdistan, Lazistan dememize gerek
yok. Bizim nasılsa coğrafi bölgelerimiz var, bu bölgeler sistemi
içinde olayı değerlendirebiliriz. Amerika Teksas eyaleti diyor, biz
de benzerini söyleyebiliriz. Bunda ne sakınca var?, Recep Tayyip
Erdoğan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya)
Kılıçdaroğlu
Kılıçdaroğlu
Bak, bitti, gördün
mü, süre bitti.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Sayın
Başkanım, cümlemi toparlayayım.
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanı Kılıçdaroğlunun Tuncelide yapmış
olduğu konuşmada Yerel Yönetimler Özerklik Şartındaki
çekinceyi kaldıracağız. demesini federasyon olarak yorumlamak
akılla izah edilemez. Bugünkü koalisyon ortağınızın
seçim bildirgesinin 26ncı maddesinde bunun
kaldırılacağı yazıyor. Siz bu yetkileri
verdiğinizde sizin esameniz 16sından sonra okunmazken
aldıkları yetkilerle bunları teker teker yapacaklar,
altında kalacaksınız. (CHP sıralarından
alkışlar)
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Cevap
veremiyorsun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Daha neye cevap verecek?
Veriyor işte.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Biz Cumhuriyet Halk Partisi
olarak hiçbir devlet dışı unsurun devlet muamelesi görmesini,
onun bayrağının göndere çekilmesini doğru bulmuyoruz, bu
kadar net söylüyoruz.
Sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
Sayın Usta
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben kendi sözlerini okudum,
bir tane sataşmam yok, bir tane sataşmam yok.
ERHAN USTA (Samsun) Hayır, hayır,
bağlamından kopartıldı.
BAŞKAN Sayın Usta, çok uzadı bu
tartışma, yeni bir sataşmaya mahal vermeyin lütfen. Son kez size
söz veriyorum. Uzayacaksa da ara vereceğim.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Ortaklarına cevap
versin, bize değil.
5.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, tekraren, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Milliyetçi Hareket Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bir defa, Sayın Özgür Özelin okuduğu,
Sayın Genel Başkanımızın ifade ettiği o
hususların hepsinde Genel Başkanımız
açıklamasını yaptı, Arkasındayız. dedi. Biz de
Milliyetçi Hareket Partisi olarak o sözlerin hepsinin arkasındayız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oy verdiniz burada, oy.
ERHAN USTA (Devamla) - Yalnız, sizin
anlayamadığınız bir şey var, belki onu ifade etmek
lazım: Arkadaşlar, bizim karşı olduğumuz, 2011
yılında, 2012 yılında sizlerin de destek verdiği,
tartışılan, Türkiyeyi federasyona götüren, Türkiyede
Anayasanın ilk 4 maddesinin tartışıldığı
başkanlık sistemidir. Şu anda bunlar var. diyebilir misiniz?
Bunu insafla nasıl izah ediyorsunuz? Şu andaki hükûmet sistemi,
konuşulan sistem, yapılan Anayasa değişikliği
2011-2012de konuşulanlardan tamamen farklıdır. Üzerinde
ısrarla söylediğimiz şey, millî devlet, üniter devlet korunuyor
bu Anayasa değişikliğinde. Mevcut sistemin adı
Adının ne olduğunun da bir önemi yok, zaten
başkanlık dediği cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemi.
MEHMET TÜM (Balıkesir) Bir adama teslim
ediyorsunuz, bir adama.
ERHAN USTA (Devamla) Dolayısıyla,
karşı olduğumuza biz yine karşıyız, onu
söylüyoruz ve bunların, tamamen ne söylediysek hepsinin arkasında
olduğumuzu her defasında da ifade ediyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hepiniz
karşısında olduğunuza eminsiniz aslında ama Genel
Başkanınızı geçemiyorsunuz. Hepiniz
hayırcısınız, hepiniz.
ERHAN USTA (Devamla) Yalnız, burada, 5 Eylül
2016da Sayın Kılıçdaroğlunun kurultayda söylediği
sözler çok açıktır. Hatta 7 Ocak 2016da yine özerklik
tartışmaları konusunda Sayın Kılıçdaroğlu
şöyle bir cümle söylüyor: Özerklik deyince hemen ülkenin bölündüğü
şeklinde bir algı çıkıyor. diye bir ifadesi var. Böyle bir
şey olabilir mi? Yerel Yönetimler Özerklik Şartını kabul
ediyoruz. diyor, ondan sonra da bunu söylüyor. Yani Özerklik tamam ama
bölünmesin. Böyle bir şey olmaz. Burada yapılan şey bellidir.
Belki o yüzden mi konuşamıyorsunuz? Barzani diyor ki: Kuzey
Kürdistanda bağımsızlık için referandum zamanı
gelmiştir. Onun için mi eleştirmiyorsunuz yoksa Barzaninin bu gelişini
ve paçavranın Türk semalarında dalgalanmasını?
Teşekkür ederim.
MEHMET TÜM (Balıkesir) Barzaniyi
çağıran kim, getiren kim, söyler misin!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, cevap
vermek durumundayım.
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Usta
başlattı Sayın Başkanım ve devam ediyor.
BAŞKAN Sayın Erol Dora söz istedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sizden önce istedi Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ha, tamam, önce istediyse
elbette alacak.
BAŞKAN Buyurun Sayın Dora.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Mardin Milletvekili Erol Doranın, Samsun Milletvekili
Erhan Ustanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
EROL DORA (Mardin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Milliyetçi Hareket Partisinin Grup Başkan
Vekilinin yapmış olduğu konuşmaya ilişkin bir
değerlendirmede bulunmak istiyorum.
Özellikle, Irak Anayasasına göre, Irak
Kürdistan federal bölgesi, Irak Anayasasına bağlı, anayasal
düzeyde varlığı olan özerk bir bölgedir. Dolayısıyla,
bu bayrak da bu özerk bölgeye aittir ve Irak Anayasasına göre de
tanınmış olan bir bayraktır. Özellikle, Türk ve Kürt
ilişkilerini değerlendirdiğimizde, bütün Orta Doğudaki Kürtler
ve her zaman Türkiyede özellikle yöneticilerin ısrarla
vurguladıkları Kürt ve Türk kardeşliği bağlamında
olayı değerlendirdiğimizde, bin yıllık bir
kardeşlikten bahsedilmektedir.
Tabii, Irak şu anda bir federasyondur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EROL DORA (Mardin) Kürdistan bölgesi de bu
bölgelerden birisidir.
BAŞKAN Sayın Dora, açıyorum,
tamamlayın lütfen.
Buyurun.
EROL DORA (Mardin) Dolayısıyla, biraz
önce de vurguladığımız gibi zikredilen tabir yani paçavra
aslında siyasi bir üsluba bana göre uygun değildir.
ERHAN USTA (Samsun) Paçavradır, paçavra.
EROL DORA (Mardin) Biz Kürtlerle daima komşu
olarak yaşamak durumundayız ve Sayın Barzani de Türkiye
Cumhuriyetini resmî anlamda ziyarette bulunmuştur, Sayın
Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan tarafından resmî
anlamda kabul edilmiştir. Türklerin ve Kürtlerin gelecekte de birlikte
yaşayacakları bir gerçektir. Bu anlamda, daha diplomatik bir dil
kullanılması bağlamında özellikle siyasilere görev ve
sorumluluk düştüğünü belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Dora.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.19
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.34
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Ömer SERDAR (Elâzığ), Ali
Haydar HAKVERDİ (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 77nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Sayın Usta ve Sayın Özelin söz talepleri
var, yerlerinden kendilerine söz vereceğim.
Sayın Usta, açıyorum mikrofonunuzu.
31.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Mardin Milletvekili
Erol Doranın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, böyle kritik bir dönemde Barzaninin
Türkiyede ağırlanmasının yanlış olduğunu
söylüyoruz; bu, bir.
İkincisi: Orada ayrı bir devlet
değil, Kuzey Irakta Kürdistan devleti diye bir şey yok;
dolayısıyla, Barzaniye özgü bir bayrak tanımı da yok Irak
Anayasasında. Diyelim ki buraya Amerika Birleşik Devletlerinin bir
tane eyaletinden birisi geldiği zaman Amerika Bayrağının
yanı sıra onun eyalet bayrağını filan da
asmıyoruz. Eğer burada bir şey asılacaksa da Irak
Bayrağı asılması gerekir. Bu konuda uyarmak istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
32.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Samsun Milletvekili Erhan
Ustanın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
ile yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
aslında kürsüden ifade etmeye çalıştığım
şeyi şimdi Erhan Bey söyledi. O bayrağın oraya
asılması talimatını verenlerin, onun asılmasını
gerçekleştirenlerin bu konuda bir cevap vermesi lazım. Onu
bekliyorlar, o cevap gelmiyor ama soruyorlar. Biz, devletlerle olan
ilişkilerde karşıdaki devlet kimse onun bayrağı,
Iraksa Irakın Bayrağı asılır, onun
dışında bir ilave bayrak asılmasının doğru
olmadığını defalarca söyledik ama bunu bir kez daha buradan
ifade edelim.
Bir de biraz önce yaptığı
konuşmasında Sayın Usta -sonra söz talebim vardı ama ara
verildiği için sizi de anlıyorum, yerimizden verdiniz sözü- diyor ki:
Biz o başkanlık sistemini değil bu başkanlık
sistemini
Oysa Başkanlık sisteminin veya fiilen uygulansa da
partili Cumhurbaşkanlığının ileride
aşırı bedellere mal olacağı bilinmektedir. Türkiye
Cumhuriyeti Türk milletinin eseridir, milletin ise Başkanlık
gelsin. dediğine aklı başında kimse şahitlik
etmemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Açıyorum, buyurun
tamamlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkanlık sistemi
ve partili Cumhurbaşkanlığı konusunda vereceğimiz
destek, sunacağımız herhangi bir katkı zamanın ve
şartların ruhuna uygun olacak şekilde asla mümkün
değildir. diyen -26 Mayıs 2016da, daha bir yıl geçmeden-
Sayın Devlet Bahçelidir. Benim söylediğim bu ve partili
Cumhurbaşkanlığına Felaket getirir. diyen kendileri; bugün
de partili Cumhurbaşkanlığı bu yasada var, bu teklifte var,
ona destek veriyorlar, ben sadece onu ifade etmek istedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Peki.
Teşekkürler sayın milletvekilleri.
Sayın Atalay, sisteme girmişsiniz ama söz
talebiniz niçin? Niye istiyorsunuz?
ORHAN ATALAY (Ardahan) Konuyla ilgili
açıklama yapmak istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Hangi konu?
ORHAN ATALAY (Ardahan) Bayrak meselesi.
BAŞKAN Buyurun.
33.- Ardahan Milletvekili Orhan Atalayın, Irak
Anayasasında Kürdistan bölgesinin özel bir bayrağa sahip
olacağı hükmü bulunduğuna ve Barzaninin bölge
barışına katkı sağlamak için
çabaladığına ilişkin açıklaması
ORHAN ATALAY (Ardahan) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Irak Anayasasının
6ncı maddesi, Irak Federal Cumhuriyetinin bayrağına ek olarak
Kürdistan bölgesi özel bir bayrağa sahip olacak ve durum yasayla
düzenlenecektir. diye bir madde.
Şimdi, burada, bir başka ülkenin kendi
anayasasını âdeta ilzam edercesine, Niye böyle bir madde koydunuz?
dercesine, özellikle de kullanılan dilin, tercih edilen kelimenin, bir
bölgeyi, bir bölgede yaşayan bir halkı aşağılayacak
şekilde kullanılmasını, ben, gerçekten burada
kınıyorum ki Barzaninin, hem bölgenin hem Türkiye'nin
barışına katkı sağlamak için çırpınışlarını
ve çabasını da bütün âlem biliyor. O yüzden, hem Türkiye'nin
barışına hem bölgenin barışına çaba gösteren,
katkıda bulunan bir insanı, bir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Peki, teşekkür ederiz Sayın
Atalay.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) O zaman her birimiz 60tan
söz alalım Sayın Başkan, fikirlerimizi söyleyelim.
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Duyamadık
ki yani anlamadık, AKP Hükûmeti olarak Barzaniyi mi savunuyorsunuz?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Evet, evet, size söylüyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet, evet.
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan, sadece
tutanaklara geçmesi açısından söylüyorum.
Sayın Vekilin bu konuşması,
bilmiyorum Adalet ve Kalkınma Partisinin parti görüşü müdür
değil midir, o konuda belki bir açıklama yapılması
faydalı olacaktır, bir.
İkincisi, Barzani öyle sıradan bir adam
değil, Barzaninin elinde Türk kanı var kardeşim, tamam mı?
Barzaninin elinde Türk kanı varsa eğer, ona hiç kimse, burada böyle
birinci sınıf bir ağırlama filan yapamaz, bizim söylemeye
çalıştığımız şey odur.
AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Grup
başkan vekillerinden cevap bekliyoruz bu konuda özellikle.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 2/3/2017 tarihinde Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından,
Ağustos 2015 tarihinden bugüne kadar DBPden 83 belediye eş
başkanının hukuksuzca tutuklanması, Eylül 2016 tarihinden
itibaren ise 85 DBPli belediyeye kayyum atanması ve belediyelere atanan
kayyumların göreve başladıkları günden bugüne kadar
tamamıyla keyfiyete dayanan uygulamalarının araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin,
Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak Genel Kurulun 2 Mart 2017 Perşembe günkü birleşiminde
sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin aynı tarihli
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin lehinde olmak üzere Antalya
Milletvekili Sayın Niyazi Nefi Kara.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
NİYAZİ NEFİ KARA (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerine
Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
674 sayılı KHKyla belediye
başkanlığının boşalması hâlinde
yapılacak işlemler için yaptığınız düzenlemede
Belediye başkanı veya başkan vekili seçilinceye kadar belediye
başkanlığı görevi, meclis birinci başkan vekili,
bulunmaması durumunda ikinci başkan vekili, onun da bulunmaması
durumunda vali tarafından görevlendirilecek bir kamu görevlisi
tarafından yürütülür. denmiş ve ucu açık bir keyfiyet
yaratılmıştır. Bir belediye başkanı terörle
ilişkisi nedeniyle görevden alındığında belediyenin
meclisi tarafından seçilmesi gereken yeni belediye başkanı,
maalesef İçişleri Bakanlığının keyfine
bırakılmıştır. Bu da ne yazık ki dilinizden
düşürmediğiniz millî iradenin o bölgede temsil edilmesinin önüne
geçmektedir.
Demokrasilerde boşalan belediye
başkanlığı makamı, yine demokratik teamüller ve
seçimle yenilenirken getirdiğiniz uygulamayla İçişleri
Bakanlığına çok geniş bir hareket alanı
sağlanmış ve vatandaşın kendisini yerelde temsil
etmesi için görevlendirdiği belediye meclis üyelerinin temsil hakları
gasbedilmiş, vatandaşın iradesi de hiçe sayılmıştır.
Böyle bir durumda belediye meclis üyelerini de mi terör örgütü üyesi olarak
görüyorsunuz? O zaman işlem yapıyor musunuz? Tamamı mı bir
terör örgütü üyesi? Onların seçilme hakkını niye
gasbediyorsunuz? Öyle ise o bölgede yeniden bir seçime gidilip milletin
iradesinin temsil hakkının önünü açın. Bu tavrınızla
da birçok ilimizi ve vatandaşlarımızı
ötekileştirdiğinizin farkında mısınız? Eğer
siz demokrasiyi uygulamazsanız, o zaman demokrasi dışı
güçlerle karşı karşıya bırakırsınız
insanlarımızı. Bu da ülkenin ve milletin millî birlik ve
beraberliğini zedeleyecektir.
Değerli arkadaşlar, sözlerime 1 Mart
tezkeresini on dört yıl önce reddederek vatan
topraklarımızın işgal edilmesinin önüne geçen bu yüce
Meclisin bir üyesi olarak, bu tezkerenin reddedilmesinde büyük rol oynayan o
dönemin milletvekillerine saygılarımı sunarak devam etmek
istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar) O gün bu tezkereyi
reddeden millî ruhun, bugün yine aynı güçlerin dayatması, FETÖ ve
PKKnın hayali olan Anayasa değişikliğini 16 Nisanda
reddederek Türkiye Büyük Millet Meclisinin onurunu ve varlık sebebinin
kurtarılacağına olan inancımı bu kürsüden vurgulamak
isterim.
İktidarınızın gerek içeride
gerekse dışarıda uyguladığı tutarsız
politikalar yüzünden ülkemiz, maalesef, sıkıntılı bir
sürece girmiş bulunmaktadır. AKP iktidarları politikalarını
Türkiye Cumhuriyetinin kurulduğu zamandan beri izlenen Yurtta
barış, dünyada barış. anlayışından
uzaklaştırarak başka ülkelerin iç işlerine
karışmayı, liderleri devirmek için öfkeli çocukların terör
örgütüne dönüşmesini desteklemeyi, istemedikleri iktidarları devirmek
için başka partiler kurulmasına destek olmayı ve başka
ülkeleri dizayn etmeyi tercih etmiştir. Hâlbuki, Cumhuriyet Döneminden
önce dahi çevre ülkelerde yaşanan krizlerin ülkemize her daim
yansımaları olduğu görmezden gelinmiştir. Tarihten ders
çıkarmayarak ve hatta tarihi yanlış okuyarak, dış
politikanın esas belirleyicisi olan ulusal çıkarları yok sayarak
kişisel duygusallıklar ve hırslar üzerine
kurgulanmıştır.
2005 yılında
başlattığınız ve parti olarak her zaman
desteklediğimiz Avrupa Birliği sürecinin tıkanmasını
salt Avrupa kanadına atarak sorumluluğu üzerinizden
atamazsınız.
Kıbrıs müzakerelerinde, Annan
Planında olduğu gibi, tavizler vererek Kıbrıs
halkını kaderine terk edemezsiniz.
Ege Denizinde, kendi karasularımızda 18
tane adamız işgal altında. Kardaka Genelkurmay
Başkanımız yaklaştırılmamış. Bundan
sıkılmıyor, bir de üstüne boş tehditlerle Çıkmak
istersek çıkarız. diyorsunuz. Çıkamadığınız
kayalık zaten bizim ama 4 mil kala sizi
uzaklaştırmışlar. Kaldı ki Yunan Savunma Bakanı
Kardak kayalıklarını yukarıdan teftiş edip krizin
21inci yılında ziyaret ediyor diye küplere biniyor, haddini
bildirmeye çalışıyorsunuz. Ancak, bilmeyen milletvekili
arkadaşlarım ile kendilerinden gerçekler gizlenen
vatandaşlarıma söyleyeyim: Yunan Savunma Bakanı göreve
geldiği 2015 yılından beri Kardak kayalıklarını
her yıl ziyaret edip kayalıklara çelenk bırakıyor. Bizim
Dışişleri Bakanlığımız ya da Genelkurmay Başkanlığımızdan
ise bu yıla kadar herhangi bir tepki gelmemiş. Hatta, 19 Şubat
günü yeni göreve gelen Yunan Kara Kuvvetleri Komutanı ilk ziyaretini
İzmire bağlı Koyun Adasına yapıyor. Ama, bunu
sakın ilk yurt dışı ziyareti olarak algılamayın,
Koyun Adası Yunan işgali altında, oradaki Yunan askerlerini
ziyaret ediyor.
Hatırlatmakta da fayda var, bu ziyaretin
gerçekleştiği Koyun Adası Sayın Başbakanın
Milletvekili olduğu ile ait olduğu hâlde pasaportla giriş
yapabildiği bir ada.
Biz size, egemenliği Lozanla
devredilmemiş 18 tane Türk adası işgal altında diyoruz, siz
bize çıkışıyorsunuz, Osmanlı döneminde Balkan
Savaşlarında kaybedilen 12 adayı anlatıyorsunuz. Sayın
Bakana soru önergesi veriyoruz, Türk-İtalyan Sözleşmesiyle
Türkiyeye bırakılmış adada Yunanistanın hâkimiyeti
var diyoruz. Bakan imzasıyla yanıt geliyor: O sözleşme Ege
Deniziyle ilgili değil Akdenizle ilgili. Sayın Bakan herhâlde
Dışişleri geleneğinden gelmediği için olsa gerek
bilmiyor olabilir de anlaşmada sayılan adaların isimlerini
internete yazın, adalar Bodrumda, Turgutreiste.
Bir sabah uyanıyoruz, PYDyle birlikte, yurt
dışındaki tek toprağımız olan Süleyman Şah
Türbesini taşımışsınız, Salih Müslim
kırmızı halılarla devlet protokolünde en üst seviyede
ağırlanıyor. Ertesi sabah, PYD terör örgütü, Salih Müslim için
kırmızı bülten çıkarılıyor. Önergeye Bakan
yanıt veriyor PYD konusunda tutumumuz belli diye. Sayın Bakan,
maalesef, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde AKP iktidarlarının tutumunun
belli olduğu tek şey tutarsızlık tutumunuzdur.
Rusya askerlerimizi vuruyor, kaza deyip üstünü
örtüyorsunuz.
Suriyede askerlerimiz yakıldı, Hükûmetten
ses yok.
Moskovada bir deklarasyona imza attınız,
bugüne kadar El Nusranın terör örgütü ilan edilmesine karşı
çıkan, PYDyi terör örgütü ilan eden Hükûmet, bu deklarasyonda, El Nusra
ve IŞİDle mücadele edileceğini açıkladı.
Geçtiğimiz haftalarda Suriye için yeni
hazırlanan anayasa basına sızdı. Burada, açıkça,
PYDnin elinde olan bölgelere özerkliğin tanınacağı ifade
ediliyor. Türkiyeyi temsil edenler buna ne dedi bilemiyoruz da bu anayasa
taslağının Esada çok geniş yetkiler verdiğine dair
itirazların Rusya tarafından Türkiyenin kendi gündemindeki
başkanlık anayasasındaki tek adama verilen geniş yetkilere
bakması gerektiğine dair bir cevapla reddedildiğini biliyoruz.
Kıbrıs konusunda izlenen yanlış
politikalar, bu millî davamızı büyük tehlikelerle karşı
karşıya bıraktı. Sayın Denktaşın her zaman
kaygı duyduğu Kıbrısın Girit gibi elden çıkma
tehlikesi, maalesef, ciddi bir tehlike olarak karşımızda
durmaktadır.
AByi ve ABDyi ve hatta Rusyayı PYDnin terör
örgütü olduğuna ikna etmeye çalışıyorsunuz, terör
örgütlerinin akrep gibi olduğunu söylüyorsunuz.
FETÖ deseniz ayrı bir konu; yıllarca
desteklediniz; orduyu, yargıyı, eğitimi birlikte ele geçirdiniz.
Sonra bir akşam bir baktık, kafamıza bombalar
atılıyor, vatandaşlarımız şehit oluyor. Daha önce
turlar attınız, tüm dünyada okullar açılmasına izin
verilsin diye. Şimdi tekrar tura çıktınız, bu okullar
kapatılsın diye.
Bu tablonun ardından Türkiye Büyük Millet
Meclisine
Bizim uyarılarımıza rağmen Türk dış
politikasını kişisel hırs ve hayallerinize göre
şekillendirip içinden çıkılmaz bir hâle getirirken, bunca
yıldır milleti inançları ve yaşam tarzları üzerinden
ayrıştırıp ötekileştirirken,
insanlarımızı yoksullaştırırken, zengin
yandaşlar yaratırken yaptığınız tek açıklama
Kandırıldık. oldu. Bu uğurda binlerce şehit verirken
ve hatta ülkenin Cumhurbaşkanından en sade vatandaşına
kadar herkesin hayatını tehlikeye atarken tek ifadeniz
Kandırıldık.
Oysa güçlü Türkiye, güçlü bir parlamenter sistem.
Millet iradesinin daima Parlamentoya yansıtılması ve en üstün
irade milletimizken şimdi kandırılıp duran sizler, bu
iradeyi tek bir kişiye bırakmamızı istiyorsunuz.
Dış politikada güçlü olabilmeniz için sizin politikalarınızın
millî iradeye dayanması gerekir. O da güçlü bir parlamentodur, Türkiye
Büyük Millet Meclisidir.
Sözlerimi, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürkün millet
egemenliğine verdiği önemi vurguladığı bir sözüyle
bitirmek istiyorum: Türk milleti yeni bir iman ve kesin bir millî azimle yeni
bir devlet kurmuştur. Bu devletin dayandığı esaslar, tam
bağımsızlık ve kayıtsız şartsız millî
egemenlikten ibarettir. Yeni Türkiye devletinin yapısının ruhu
millî egemenliktir. Milletin kayıtsız şartsız egemenliğidir.
Konuşmamın başında da atıfta bulunduğumuz gibi, 1
Mart 2003te tezkereyi reddeden bu millî ruh ve irade, 16 Nisanda da tüm
kalelerin zapt edilmesine hayır diyecektir.
Saygılarımla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Kara.
Grup önerisinin aleyhinde olmak üzere ikinci ve son
konuşmacı Kocaeli Milletvekili Sayın İlyas Şeker.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Halkların Demokratik Partisinin
belediyelere atanan kayyumlarla ilgili verdiği araştırma
önergesinin aleyhinde AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu nedenle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, bugün
Adıyamanda meydana gelen deprem nedeniyle, Adıyamanda yaşayan
vatandaşlarımız başta olmak üzere, tüm ülkemize geçmiş
olsun diyorum. Sevindirici tarafı ölümlerin olmaması, can
kaybının yerine gelmesi mümkün olmuyor ama mal kayıpları
zaman içerisinde gideriliyor.
Bugün yerimden de -1-7 Mart Deprem Haftası-
deprem bilincinin oluşturulması, vatandaşlara bu bilincin
aktarılması konusunda Deprem Haftası nedeniyle söz
almıştım, orada da ifade ettim. Arkadaşlar, ülke olarak
gerçekten yoğun deprem bölgesi içerisinde bulunuyoruz. Birinci ve ikinci
derece deprem bölgesinde olan alanımız neredeyse yüzde 60ların
üzerinde ve dolayısıyla bu alan üzerinde yaşayan nüfusumuz da
yüzde 60-70ler civarında. Ne üzücüdür ki Türkiye ekonomisinin büyük bir
bölümü de yine, maalesef, bu birinci derece ve ikinci derece deprem bölgesi
üzerinde bulunmaktadır. Dolayısıyla, depremle ilgili çok
çalışma yapmamız lazım, bu konuda Meclisin üzerine
düşen görevleri de yerine getirmesi gerekir diye düşünüyorum.
Depremde ölen canları geri almak mümkün
değil ama az önce söylediğim gibi, kayıpları telafi etmek
mümkün. Can kaybını önlemek için, en aza indirmek için daha önceki dönemde
çıkarılan, Meclisimizin oyuyla çıkarılan Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun,
kamuoyundaki ifadesiyle Kentsel Dönüşüm Yasasına destek
olmamız lazım. Şeyh Edebalinin çok güzel bir sözü var:
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Bizlerin görevi
insanı sağlıklı bir şekilde yaşatmaktır.
Saygıdeğer milletvekilleri, bugün verilen
önergeyle ilgili, kayyum atanan belediyelerle ilgili birkaç konuyu sizlerle
paylaşmak istiyorum. Bu kayyum atanması 674 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameyle gerçekleşti. Burada, teröre veya terör örgütlerine
yardım ve yataklık suçları kapsamında haklarında
yürütülen soruşturma veya kovuşturma nedeniyle görevden
uzaklaştırılan belediye başkanı, başkan vekili,
meclis üyeleri yerine İçişleri Bakanı veya valiler
tarafından atamalar yapılıyor. Bugüne kadar 84 belediye
başkanının yerine kayyum ataması yapılmış;
bunların 43ü tutuklu, 4ü firar durumda, 5i adli kontrol
şartıyla serbest bırakılmış, 32si de tutuksuz
olarak yargılanmaktadır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Şeker,
Kocaeli Büyükşehire niye atamıyorsunuz
İLYAS ŞEKER (Devamla) Sevgili
arkadaşlar, araştırma önergesinde bahsedilen Belediyelere neden
kayyum atandı? Görevlerini yasalara göre yaptılar da mı kayyum
atandı, yoksa ülkeyi bölmek isteyen ve dış güçlerin piyonu olan
PKK terör örgütüne destek oldukları için mi kayyum atandı?
Sayın milletvekilleri, 5393 sayılı
Belediye Kanununa göre, belediyelerin ve belediye başkanlarının
görevleri sıralanmış orada. Evet, Belediye Kanununun 14üncü
maddesinde, belediyenin mahallî müşterek nitelikte olmak
şartıyla; imar, su ve kanalizasyon, ulaşım gibi kentsel
altyapı hizmetleri; coğrafî ve kent bilgi sistemleri; çevre ve çevre
sağlığı, temizlik ve katı atık; zabıta,
itfaiye, acil yardım, kurtarma ve ambulans hizmetleri; şehir içi
trafik; defin, mezarlıklar; ağaçlandırma, park ve yeşil
alanlar gibi hizmetler sayılmaktadır belediyenin görevleri
arasında.
Yine, bu kanunun 37nci maddesinde de belediye
başkanının görevleri sıralanmakta. Belediye
başkanı, belediye idaresinin başı ve belediyenin tüzel
kişiliğini temsil eder ve belediye teşkilatının en üst
amiri olarak belediye teşkilatını sevk ve idare etmek,
belediyenin hak ve menfaatlerini korumak şeklinde sıralanıyor
burada.
Peki, arkadaşlar, bu görevleri yapmak için AK
PARTİ olarak yerel yönetimlere bugüne kadar ne kadar yardım
yapmışız, onu da sizlerle bu vesileyle paylaşmak istiyorum.
2004 tarihinden bugüne kadar AK PARTİ hükûmetleri olarak yerel
yönetimlere
Daha doğrusu, 2002de yerel yönetimlere 4,7 milyar TL para
aktarılırken 2016 itibarıyla -kesinleşmiş rakam olarak
söylüyorum- 50 milyar 593 milyon TL para aktarılmış. Nereden
bakarsanız, en az 12-13 kata, 15 kata yakın, imkânlar
geliştirilmiştir. Bunların tabii, büyükşehir ve diğer
belediyelere taksimatları var.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yani, başka hükûmet
olsaydı aktarılmayacak mıydı bu para?
İLYAS ŞEKER (Devamla) Peki, bu
aktarılan paralarla neler yapılmış? Hangi belediye, hangi
hizmetleri yapmış? Konu, kayyum atanan belediyeler olunca
onların yaptığı hizmetlere bakıyoruz, bu gönderilen
paralarla. Belediye bünyesinde terör örgütü mensuplarının veya
yandaşlarının ya da operasyonlarda ölen terörist
yakınlarının istihdam edilmesi, belediyelerce, operasyonda
etkisiz hâle getirilen örgüt mensuplarına ait cenazelerin defnedilmesi
amacıyla mevcut mezarlıklarda sözde şehitlikler
oluşturulması, terörist cenazelerine belediye
başkanlarının katılması, belediyelerin ve kiralık
araçlarının içerisinde terör örgütlerine ait silahların
bulunması ve bu olaylarda kullanılması, belediyelere ait
araçların ve iş makinelerinin çukur ve hendek kazma faaliyetlerine
katılmış olması, terör örgütünce yollarda açılan
hendek ve barikatların kaldırılması, cadde ve
sokakların temizliğinin yapılması, bu konuda iş
makineleri istenmiş olmasına rağmen maalesef, belediyelerce bu
çukurların kapatılması için iş makineleri verilmemiş.
Yine, terör olaylarında zarar gören devlet
kurumları ve vatandaşın mülkünde çıkan
yangınların söndürülmesi konusunda itfaiye talebinde bulunulmuş,
maalesef, yine yardımcı olmamışlar. Terör örgütü
tarafından çeşitli bahaneler ileri sürülerek yapılan eylem
çağrıları nedeniyle, belediyelerin muhtelif günlerde
toplaması gereken, temizlik yapması gereken konularda hizmetini
yapmamış, belediyeler maalesef çöp yığını hâline
dönüşmüş. Bölücü terör örgütü mensuplarınca bomba yüklü araç,
roketatar ve uzun namlulu silahlarla saldırı düzenlendiği,
patlamalarda kullanılan araçların, maalesef, belediyelerin kendi,
direkt mülkü veya da kiralık araçları olduğu ve bu araçları
-kamuoyuna açıkladıkları gibi- çalıntı olarak
değil de bizzat o araçları kullanan ve yakalanan kişilerin
ifadesiyle, belediyle başkanlarının bu konuda kendilerini
görevlendirdiği ve bu araçları verdiği konusundaki
uygulamaları. Belediyelerin yapımı tamamlanan parklarına
canlı bombaların isimlerinin verilmesi. Yine, kanun hükmünde
kararnameyle kapatılan dernekler vasıtasıyla yoksullara
yardım adıyla dağ kadrosuna eleman veren ailelere yardım
gönderilmesi. İş makineleri örgüt amaçlarına yönelik olarak
kullandırılmış ancak zorla el konulduğuna veya
kaçırıldığına ilişkin tutanak tutulmuş.
Terörist cenazeleri için nakil araçları tahsis edilmiş, örgütlerin
sembolleri kullanılmıştır. Bunun gibi birçok nedenlerden
dolayı bu belediye başkanlarının yerine hizmet yapmak üzere
kayyumlar atanmıştır.
Tabii, bu arada kayyumu kendileri, terör örgütü daha
önceden atamış. Burada bir başka milletvekilimiz bu kürsüde
ifade etmişti, kendi bölgesinde belediye başkanlarının
yerine terör örgütü tarafından kayyum atandığı, bu
kayyumların kadrolu olarak ifade edildiği, dağ kadrosundan
olduğu, belediye personeli olarak bilindiği ve bunlara ücretler
ödendiği konusunda burada açıklamalar daha önceden de
yapılmıştı.
Peki, kayyum atanan belediyelerde bugüne kadar hangi
hizmetler yapıldı? Şöyle bir bakıyoruz, önceden çöp
yığını olan, temizlik yapılmayan, suyu akmayan,
kanalizasyonu çalışmayan belediyelerde kayyum atamasıyla
birlikte hizmet yapılmaya başladı. Artık bu belediyelerimiz
bir Ankara gibi, bir Kocaeli gibi, bir İstanbul gibi, bir İzmir gibi,
bir Tekirdağ gibi, bir Mersin gibi hizmet almaya başladı. Örnek
olarak, Batmanda kayyum geldikten sonra şu ana kadar 169 kilometre asfalt
planlanıyor, yüzde 62si gerçekleşmiş oluyor. Yine, 21 kilometre
parke planlanıyor, bunun yüzde 104ü gerçekleşmiş oluyor.
Bununla birlikte yine arıtma tesisleriyle ilgili, içme sularıyla
ilgili ve depo alanlarıyla, depo yapımıyla ilgili birçok
hizmetler kayyumlar tarafından yapılmaktadır ve o bölgede
yaşayan insanlarımız gerçekten o bölgeye devlet tarafından,
Hükûmetimiz tarafından gönderilen paraların hizmet olarak
kendilerine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLYAS ŞEKER (Devamla) -
döndüklerine
şahit oldular.
Bu uygulamanın doğru olduğunu
düşünüyor ve verilen araştırma önergesinin aleyhinde
olduğumu ifade ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Şeker.
Halkların Demokratik Partisi
Sayın Dora, söz talebiniz var oylamadan önce.
Buyurun
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Mardin Milletvekili Erol Doranın, belediye
başkanlarının idari ve siyasi kararlarla görevlerinden
alınmalarının demokratik bir hukuk devletine
yakışmadığına ilişkin açıklaması
EROL DORA (Mardin) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Bizim siyasi görüşümüze göre halkın
iradesi çok önemlidir. Dolayısıyla Anayasamızın 2nci
maddesinde de Türkiye Cumhuriyetinin laik, demokratik, sosyal bir hukuk
devleti olduğu vurgulanmıştır ve dolayısıyla
bütün belediye başkanlarımız halkın iradesiyle
seçilmişlerdir. Eğer bir belediye başkanının suçu
varsa da Türkiyede eğer gerçek anlamda yargı
bağımsızlığı varsa yargının
vereceği kararlar doğrultusunda ancak görevinden alınabilir. Bu
şekilde idari ve siyasi kararlarla görevlerinden alınması,
demokratik bir hukuk devletine yakışmamaktadır.
Dolayısıyla bu anlamda hatibin vurgulamış olduğu
görüşlere katılmıyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Dora.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, 2/3/2017 tarihinde Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından,
Ağustos 2015 tarihinden bugüne kadar DBPden 83 belediye eş
başkanının hukuksuzca tutuklanması, Eylül 2016 tarihinden
itibaren ise 85 DBPli belediyeye kayyum atanması ve belediyelere atanan
kayyumların göreve başladıkları günden bugüne kadar
tamamıyla keyfiyete dayanan uygulamalarının
araştırılması amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer
önergelerin önüne alınarak Genel Kurulun 2 Mart 2017 Perşembe günkü
birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön görüşmelerinin
aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
(Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
B) Danışma Kurulu Önerisi
1.- Danışma Kurulunun, gündemdeki sıralamanın
yeniden düzenlenmesine ilişkin önerisi
Danışma Kurulu
Önerisi
Tarih:
02/03/2017
Danışma Kurulunun 02.03.2017 Perşembe
günü (bugün) yaptığı toplantıda, Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında bulunan 139,140, 284, 325, 334, 332,
5, 10, 98, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 108, 110, 112, 111, 113, 114, 115,
121, 122, 124, 125, 143, 147, 134, 156, 144, 150, 24, 361, 142, 50, 167, 363,
275, 262, 207, 324, 408, 386, 289 ve 307 sıra sayılı kanun
tasarıları ve teklifleri ile Karma Komisyon Raporunun bu kısmın
sırasıyla 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175, 176, 177, 178, 179, 180,
181, 182, 183, 184, 185, 186, 187, 188, 189, 190, 191, 192,193, 194, 195, 196,
197, 198, 199, 200, 201, 202, 203, 204, 205, 206, 207, 208, 209, 210, 211, 212,
213 ve 214üncü sıralarına alınması ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesinin Genel
Kurulun onayına sunulması önerilmiştir.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mehmet Naci Bostancı Özgür
Özel
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Erol Dora Erhan
Usta
Halkların Demokratik Partisi Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu Temsilcisi Grubu
Başkan Vekili
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan Denizcilik
Çalışma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Denizcilik Çalışma Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/456) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 89) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 89 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz isteyen? Yok
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
DENİZCİLİK
ÇALIŞMA SÖZLEŞMESİNİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1)
Uluslararası Çalışma Örgütü Genel Konferansının 7
Şubat 2006 tarihinde Cenevrede yapılan doksan dördüncü oturumunda
kabul edilen Denizcilik Çalışma Sözleşmesi, 2006nın
beyanda bulunmak suretiyle onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Eskişehir Milletvekili Sayın Gaye Usluer.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
CHP GRUBU ADINA GAYE USLUER (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Vatan, onu parsel parsel satanların
değil, uğrunda darağacına gidenlerin vatanıdır.
Bu söz, 28 Şubatta, iyi ki doğdun ve bize ışık oldun
diyerek onurla andığımız Deniz Gezmişin sözüdür. (CHP
ve HDP sıralarından alkışlar) İki gündür içli içli
mağduriyetlerinizi anlattığınız 28 Şubat,
aynı zamanda Denizin doğum günüydü.
Mağduriyetlerden bahsettiniz değerli
milletvekilleri. Ben de diyorum ki: Denizleri hatırlayın. Gencecik,
vatanını seven, pırıl pırıl insanları
astılar bu ülkede.
Şimdi, sözlerimi, lütfen, hiç sinirlenmeden,
sakin sakin dinleyin diyorum. Ben inanıyorum ki dinlediğinizde beni
anlayacaksınız ve onaylayacaksınız değerli
milletvekili arkadaşlarım. Bir kere, hepimiz öz eleştiri
yapmalıyız. 28 Şubat, bu ülkenin yüzleşmesi gereken bir
süreçtir; evet. 28 Şubat mimarları hesap vermelidir; buna da evet.
Bunu bu salonda inkâr edecek biri ya da birileri olduğunu
düşünmüyorum ama gelin, değerli milletvekilleri, sizler de şunu
inkâr etmeyin: Adalet ve Kalkınma Partisi, siyaset meydanına
çıktığında 3Y formülünü anlattı vatandaşa;
yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele edecektiniz. Şimdi, bugün
lanetle andığınız, hâlâ unutamadığınız
28 Şubatçılardan ne farkınız var Allah aşkına?
diyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Bakınız olup
bitenlere: Baskıcı politikalardan şikâyet edip Sistemi
değiştireceğim. diyen sizler, sistemi değiştirmediğiniz
gibi, daha da güçlendirip kendiniz kullanmaya başladınız. Bugün,
o andığınız 28 Şubattan daha demokratik bir ülke
değil Türkiye. 28 Şubatçı generallerin yapmayı hayal bile
edemediklerini yaptınız ve onaylıyorsunuz.
Bakın, salı günü Genel
Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu da
konuşmalarında söz ettiler. 28 Şubatta görevinden
alınanları, 28 Şubatta tutuklananları gözümüzün önüne
getirelim, bir de bugüne bakalım: 20 Temmuz darbesinden sonra kimler
görevden alındı, kimler tutuklandı? Kıyaslanamayacak kadar
büyük rakamlar 20 Temmuz darbesi sonrası. Mağduriyetse, buyurun size
20 Temmuz mağduriyeti. Ne oldu da darbecilerin sayısı bu ülkede
arttı? Biz, darbeci mi yetiştirmeye başladık? Ama tüm
bunları görmezden gelip mağduriyetlerimizi mi
yarıştıracağız Hangi mağduriyet, hangisi daha
güçlü? diye?
Sonucu tartışmalıyız
değerli milletvekili arkadaşlarım. Bugün geldiğimiz noktada
sonuçların neler olduğunu açıkça ve çekinmeden
tartışmalıyız. Esas olarak istediğimiz, elbette ki, 28
Şubatların bir daha yaşanmayacağı, 15 Temmuzların
bir daha yaşanmayacağı, huzurlu, güvenli ve şeffaf bir
ülkeyi var edebilmektir. Ancak bu söylediklerimi dinlerken ya da
dinlemediğinizde bile bunları inkâr edecek hiç kimsenin de olmadığını
düşünüyorum. Ancak, bakın, bir hatırlatma yapacağım.
2012de Sayın Numan Kurtulmuş, 28 Şubat için ne demiş,
sizlere bunu okumak istiyorum. Numan Kurtulmuş, bugün Adalet ve
Kalkınma Partisi Hükûmetinin Grup Sözcüsü olan Numan Kurtulmuş
şöyle diyor: Nasıl 12 Eylül olmasaydı, Anavatan Partisi
kurulamaz idiyse, 28 Şubat olmasaydı da Adalet ve Kalkınma
Partisi olmazdı. O dönemde hatırlıyorum ben, birçok insan,
birçok ev kadını televizyonlarda o sahneleri izliyordu.
Başörtülü, yeşil gözlü bir kadın ağlıyor, onunla
birlikte birçok ev hanımının da samimi olarak
ağladığını biliyoruz. Ne oldu da bunlar birden
bıçakla kesildi? 28 Şubat, hakikaten, hem kurgusu itibarıyla hem
sonuçları itibarıyla fevkalade ciddi hazırlanmış bir
süreçti. Türkiyenin sadece sosyolojisine değil, sadece siyasetine
değil, Türkiye'nin hamuruna ciddi bir şekilde müdahale edildi. Daha
önemlisi, Türkiyenin ekonomi politiğine müdahale edilen bir süreç oldu.
Tekrarlıyorum dinlemeseniz de Adalet ve
Kalkınma Partili değerli milletvekili arkadaşlarım; bu
söylediğim sözleri, bu okuduğum sözleri sizin sözcünüz Sayın
Numan Kurtulmuş söylemişti.
Eskiden Osmanlı sarayında devşirmeler
olurdu -sözüm Meclisten dışarı- bugün de kaçak sarayda
devşirmeler mevcut. (CHP sıralarından alkışlar) Sayın
Numan Kurtulmuşun söylediklerine tamamıyla katılıyoruz, eksiği
var, fazlası yok.
Sizin mağduriyetleriniz, dediğim gibi,
bitmez ama ben istiyorum ki artık biraz da sizin mağdur ettiklerinizi
konuşalım. Bakınız, 20 Temmuz sonrasında Harp Okulu
öğrencileri tutuklandılar. Bu çocuklar yoksul ailelerin
çocukları, bu çocukların aileleri, bütün ümitlerini subay olacak bu
çocukların geleceğine bağlamışlar, hâlâ mahkemeye
çıkarılmadılar. Bu çocukların aileleri
çocuklarını görmekte güçlük çektikleri gibi, bu çocukların
aileleri perişan ve siz ki mağduriyetten bahseden, siz ki bu Meclis
kürsüsünde âdeta gözü yaşlı, mağduriyetlerini anlatanlar, bu
çocuklar sizin canınızı acıtmıyor mu? Bu
çocukların aileleri sizin ilginizi hiç çekmiyor mu? Buradan sormak
istiyorum.
Millî Eğitim Bakanı Müsteşarı,
zaman zaman açıklama yapacağında diyor ki: İlgili
arkadaşlar rahat olsunlar, bir mağduriyet yaşamayacaklar.
Aslında kendini zorunlu hissediyor bunları söylemek için çünkü
öğretmenlerin tamamı diken üstünde, Sosyal medyada
paylaştığım bir konuyla ilgili görevden alınabilir
miyim, ihraç edilebilir miyim, tutuklanabilir miyim? Gerçekten, 20 Temmuz
sonrasında eğitim alanına vurulan darbe belki de darbelerin en
büyüğü oldu. Öğretmenler huzursuz, yöneticiler huzurlu; okul
müdürleri yukarıdan verilen emirleri yerine getirmekle meşguller,
öğretmenler kimsesiz. Bu kadar kutsal bir meslek, bu kadar kısa bir
sürede ancak bu kadar ayaklar altına alınabilirdi.
Sayın Bakanım, en son mülakat
mağduriyetini siz buradayken de paylaşmak istiyorum. 100
öğretmen adayı aynı puanı aldılar ama içlerinden bazıları
atandı. KPSS sonuçları var, sözlü mülakat sonuçları var ama
sanırım bizlerin bilmediği, bizlere açıklanmayan başka
kriterler de var, atamalar bu kriterlere göre yapıldı.
İhraç edilen akademisyenlerin
çığlığını yedi cihan duydu, siz
kulaklarınızı tıkadınız. Akademiye emek veren
insanlar, ömürlerini akademi için geçiren insanlar ihraç edildiler,
tutuklandılar. İhraç edilenler nasıl döneceklerini bilemezken,
tutuklu olanlar hâlâ yargıç önüne çıkarılacakları günü
bekliyorlar. Mağdur kim? Mağdur, hâlâ 28 Şubat günlerini
yaşayan, bu kürsüden hâlâ 28 Şubat mağduriyetini ifade eden mi;
yoksa, mağdur, bugün ihraç ettiğiniz öğretmen; mağdur,
ihraç ettiğiniz hukukçu; mağdur, ihraç ettiğiniz akademisyen mi?
Elinizi vicdanınıza koyun, gerçek mağdurun artık sizler olmadığını,
bugün mağdur değil, mağdur eden pozisyonunda olduğunuzu
unutmayın. (CHP sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) Zalim, zalim!
GAYE USLUER (Devamla) Bakınız,
eğitimi yamalı bohçaya çevirdiniz. Bugün eğitim deyince
aklımıza bilim, teknoloji, sanat gelmiyor; eğitim deyince
aklımıza aidat paraları geliyor, servis parası geliyor,
atanamayan öğretmenler geliyor ve çalınan sınav soruları
geliyor. Bu mağduriyetleri sizler yarattınız. Ve şimdi
diyorum ki ben buradan: Mağduriyetleri biz gidereceğiz. Ve sözlerimi
bitirirken diyorum ki: Vatan için uykular kaçıyorsa eğer devrim
başlamış demektir. (CHP sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GAYE USLUER (Devamla) Başkanım,
bitirebilir miyim sözlerimi?
BAŞKAN Sayın Usluer, diğer
sayın milletvekillerinin haklarından alacaksınız,
televizyon açıkken herkes konuşmak istiyor. Lütfen tamamlayın.
GAYE USLUER (Devamla) Tamam, peki.
BAŞKAN Buyurun.
GAYE USLUER (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sözlerime Denizin sözleriyle
başlamıştım, yine Denizin sözleriyle bitirmek istedim.
Gerçekten bu sözler, hepimizin hatırlaması gereken ve
hatırladığımızda da güç almamız gereken sözler.
Hep söyledim, bir kez daha söylüyorum: Bahar yakındır, 17 Nisanda
baharı hep birlikte yaşayacağız, 17 Nisanda baharı hep
birlikte gülerek karşılayacağız. Ve soruyorum ki sizlere:
Hanginizin uykusu kaçmıyor bugünlerde vatan için?
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Usluer.
1inci madde üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Aydın Milletvekili Sayın Deniz Depboylu.
Buyurun Sayın Depboylu. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA DENİZ DEPBOYLU (Aydın)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde
görüştüğümüz, özellikle son zamanlarda görüştüğümüz
uluslararası antlaşmalarla ilgili olarak da Milliyetçi Hareket
Partisi Grubum adına söz almış bulunmaktayım.
Konuşmama başlamadan önce, aziz Türk milletini ve Gazi Meclisini
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, uluslararası
ilişkiler, antlaşmalar, karşılıklı güven
ilişkileri üzerine kurulmuş, güveni teminat altına alan
sözleşmelerle teyit edilir. Güven, toplumsal açıdan bir düzenin
ortaya çıkması ve korunması açısından çok önemlidir. Aynı
toplumsal sistem içinde yer alan bireylerin diğer kişilere ya da
kurumlara karşı olan tutumlarının oluşmasında
güven çok fazla önemlidir. Güveni toplumsal ilişkilerin yapı
taşı olarak da kabul ediyoruz diyebiliriz. Güven,
karmaşıklığı azaltma, belirsizlik ve riskleri ortadan
kaldırma, işlevlerini yerine getirme yoluyla ortak bir yaşam
alanı paylaşılabilmesinde ve toplumsal düzenin korunabilmesinde
kritik bir rol oynamaktadır. Güven, başkalarının bize karşı,
gelecekte, destekleyici bir tarzda davranacağına ilişkin güçlü
bir beklentiyi de kapsamaktadır. İnsanların diğer
bireylerle ya da kurumlarla olan ilişkilerinin ve iletişim
süreçlerinin sağlıklı biçimde sürdürülebilmesinde etkili olan
güven unsuru, insanları bir arada tutma gücüne sahiptir.
Siyasi bağlamda bir parti, diğerlerine
göre daha fazla oy almış olabilir. Bu da o siyasi kurumun
güvenilirliğiyle ilgili yorumlanmış olabilir. Hani, çoğu
zaman dile getiriyorsunuz ya Biz sandıkta şu kadar oy aldık.
Biz toplumun yüzde şu kadarının oyunu aldık. Aslına
bakarsanız, bunca oyu almak demek, sadece siyasi bir güvenilirliği
kazanmış olmanın gururunu vermez, bunun yanı sıra, çok
büyük bir sorumluluğu da üzerinizde bırakır demek.
Ancak siyasi güven de tek başına
sağlıklı ve güçlü bir devlet yönetimi için yeterli
değildir. Bunun yanında, toplumu oluşturan bireylerin birbirine
güvenerek karşılıklı iyi ilişkilerin var olduğu
toplumsal dayanışmayı ifade eden sosyal güvenin tesis edilmesi
gerekir. Sosyal güvenin tesisi, o toplumun eğitimi, sorun çözme becerileri
ve karşılaştıkları sorunların niteliği ve
niceliğiyle de ilişkilidir. Bu sorunlar çok zorlayıcı
olabilir. Ki yaşadığımız süreçte ne tür sorunlarla
karşı karşıya kaldığımız, özellikle
Türkiye Cumhuriyeti devletinin var olduğundan beri üzerinde oynanan oyunlar,
düşürülmeye çalışıldığı durumlar,
hakkında yürütülen planlar da ortada olunca ne kadar büyük sorunlarla
mücadele etmek zorunda kaldığımız hepimizin de
anıları ve buna dâhil bilgileri, yaşantıları
içerisindedir.
Güvenlik sorunu bir toplumun yaşayabileceği
en önemli, en ciddi sorunlardan biridir. Son dönemlerde
yaşadığımız, art arda yaşanan terör
olayları, özellikle 15 Temmuzda yaşadığımız darbe
girişimi sonucu meydana gelen güvenlik sorunları toplumumuzu
yeterince zorlamaktadır. Bunun yanı sıra, ekonomik sıkıntılar,
yine, toplumdaki sosyal güvenin çöküşüne sebep olmaktadır, daha
doğrusu, çöküşü demesek de zedelenmesine sebep olmaktadır.
Maslowun bir ihtiyaçlar hiyerarşisi
vardır. Bunu özellikle eğitimci olan birçok milletvekili
arkadaşımız bilir. En altta, kişinin
varlığını sürdürebilmesi için ihtiyaç duyduğu
beslenme, barınma gibi ihtiyaçları vardır. En üstte de kendini
gerçekleştirme, kendini ispat etme dediğimiz nokta vardır.
Eğer güvenlik oluşmadıysa, güvenlik zedeleniyorsa, güvenlik
duygusu zedeleniyorsa tabii ki bir toplumun kendini gerçekleştirmesi,
birçok alanda atılım yapması, ekonomik açıdan büyümesi,
güçlü bir devlet olması, demokrasiyi güçlü temeller üzerinde sağlam
tutması da sorun hâline gelecektir. Bu nedenle güvenlik sorunu belki de
yaşadığımız en büyük sorun olmakla birlikte, ekonomik
açıdan yaşadığımız sorunlar da toplumumuzun
güvenliğiyle birlikte yaşadığı sorunları
artırmaktadır.
Kurumlara karşı güvensizlik, özellikle
sosyal anlamda veya siyasi anlamda bizim toplumumuzun güven duygusunu en çok
etkileyecek olan unsurlardan biridir çünkü Türkiye Cumhuriyeti devleti, her
zaman milletin gözünde üst konumda ve devlet, her zaman güvenilir ve çoğu
zaman da baba adıyla nitelendirilen bir pozisyondadır.
Sorunlar karşısında yaşanan
başarısızlık, umutsuzluk, çaresizlik yaratır.
Öğrenilmiş çaresizlik denilen yaşantılar sonucunda
kendine güvenini kaybeden bir toplumda da toplumsal güvensizlik denilen bir
tutum yerleşir. Bugün yaşadığımız onca sorunun
ardında perdelenmiş olan sosyal güven kaybını dikkatimizden
kaçırırsak sorun git gide büyüyecek, çözümü zor hâle gelecektir.
Peki, toplumun güven sorunu olduğunu nasıl
anlıyoruz, nereden anlıyoruz? Bunu bugün ben neden gündeme getirdim?
En çok yakındığımız şey ne? Şiddet
-kadına şiddet, çocuğa şiddet, hayvanlara şiddet-
bugün sosyal medyada, bakıyoruz, en çok paylaşılanlar
arasında veya hâlâ Meclis gündemine getirdiğimiz sorunlardan biri.
Şiddetin sebepleri zaten malum, şiddetin sebeplerini az çok
bilirsiniz. Çaresizlik duygusu insanı şiddete sürükler, yine, sorun
çözme becerisinin eksikliği, öfke kontrol problemleri şiddete
doğru sürükler ama bir toplumda bu, zincirleme bir reaksiyondur: Güven
kayboldukça şiddet artar, şiddet arttıkça güven de kayba devam
eder ve nihayetinde bir depresyon gelişir.
Depresyonun tanımı aslında nedir
biliyor musunuz, kısaca? Bir kişinin kendine, çevresine ve
geleceğine duyduğu güvenin kaybolması demektir. Peki, bunun
sonunda oluşan bir başka sonuç nedir? Öz kıyım, suicide
girişimi ya da intihar halk diliyle. Hiç dikkatinizi çekiyor mu, bugün
gazetelerde, yerel basında, ulusal basında her gün intihar haberleri
var? Eğer insanlar şiddeti kendisine yöneltiyorsa -ki bu
intihardır; kendi varlığını sonlandırıyor-
bu, noktada alarm zilleri çalıyor demektir. Eğer bu arttıysa
gerçekten bir sorunumuz var ve bu sorun üzerinde çalışmamız
gerekiyor demektir.
Yine, bu güveni oluşturmak zor, tabii ki devlet
olarak da birey olarak da karşınızdaki kişilerde güven
oluşturmak zor ancak yıkılması, çok kolay. Zaten zor bir
dönemden geçiyoruz. Kurumlarla ilgili kaygılarımız arttı.
Bakıyoruz, askerler açığa alındı, kimisi tutuklu,
görevinde değil; kaymakamlar aynı, valiler, savcılar, hâkimler,
emniyetteki kayıplarımız ortada. Bu kadar zor bir dönemden
geçerken, bu zor dönemin üstesinden nasıl geleceğiz? Millî bir
şuurla hareket etmek, birlik ve beraberlik duygusuyla yol almak milleti ve
devleti güçlendirmekle mümkün olacak.
Karşılıklı bir anlaşma
sonucu oluşan ilişkide güven, zor durumlarda veya taşın
altına elini koymak durumlarında ortaya çıkar. Riskli dönemlerde
güven ilişkisi kurmayı hedeflediğiniz taraf, üzerine düşeni
yapmıyorsa, fedakâr ve özverili bir tavır sergilemiyorsa bu durumu üç
şekilde yorumlamamız gerekir: Birincisi, kendisinden ne
beklendiğinin farkında değildir. İkincisi, kendisinden ne
beklenildiğini biliyordur ama üzerine düşeni yapmak istemiyordur ya
da kendisinden ne beklenildiğini biliyordur ama çözüm için yeterli gücü
yoktur. Bu durum teknik anlamda böyle yorumlanır.
Türkler, tarih boyunca devlet kurma konusunda üstün
bir yeteneğe sahiptir ve Milliyetçi Hareket Partisinin de bu konudaki
hassasiyetleri bellidir. Türkiye Cumhuriyeti ve Türklüğün bekası
bizim için çok önemlidir. Türk milletinin güvenliği ve refahı çok
önemlidir. Vatanın bölünmezliği, bizim nezdimizde, üzerinde
tartışılacak bir husus bile değildir. Ancak
vatanımızı bölmek üzerine bunca çaba sarf edenler varken ve
güven duymayı tercih ettiğimiz siyasi kurumlarımız ve bu
kurumlardan sorumlu diğer kişiler, üstlerine düşeni yapmazlarsa
o zaman bu güven ilişkisi de tabii ki sekteye uğruyor, zedeleniyor.
Tüm hassasiyetlerimizde ortak bir tavır
sergileyebileceğimize inandığım, tüm bu konularda hassas
olduğuna inanmak istediğim yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Depboylu.
1inci madde üzerinde, Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Adıyaman Milletvekili Sayın Behçet
Yıldırım, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
HDP GRUBU ADINA BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman)
Teşekkürler Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlar; bugün saat 14.00 sıralarında Adıyamanda
maalesef bir deprem oldu. Çok şükür can kaybı yok, 20nin üzerinde
vatandaş hafif yaralı. 30 haneli köyün yarısı
yıkık hâlde ama çok şükür can kaybı olmadığı
için bunu da kolayca atlatacağımıza inanıyorum. Herkes
duyarlılık gösterdi; sosyal medya üzerinden olsun, telefonla olsun,
Parlamentoda olsun bütün gruplar ilgi gösterdi. Sözlerime başlamadan önce,
Adıyaman adına bütün halklara, bütün gruplara teşekkür ediyorum.
Evet, bir referandum sürecine giriyoruz. Bu
referanduma nasıl gidileceği gözlenirse referandumdan sonra da
ülkenin nereye doğru istikamet alacağı, nereye
sürükleneceği açıktır.
Anayasalar, toplumsal mutabakat, uzlaşma
metinleridir. Anayasalar, açık tartışma ortamında
yapılır; sivil toplum örgütleri, kanaat önderleri, aydınlar,
yazarlar, akademisyenler bu tartışmalara katılır, herkes
fikrini ileri sürer, buna göre bir çalışma yapılır. Bu
çalışma öyle gizli, kapalı kapılar ardında değil,
halkın gözü önünde yapılır ancak bunların
yaptığı gizli metin, açık oylamadır.
Mecliste Anayasa değişikliği
oylamasının nasıl yapıldığını hepimiz
gördük, hepimiz şahit olduk. Anayasa'da, açık oylama
yapılamayacağı, oylamanın gizli yapılacağı
açıkça belirtilmesine rağmen, Anayasa'ya aykırı bir
şekilde milletvekilleri 80 milyonun gözü önünde açık oy
kullandılar, başta Sağlık Bakanı olmak üzere bakanlar
bile açık oy kullandı arkadaşlar.
Normal koşullarda, demokratik ülkelerde, bu
batıl, yok hükmünde bir referandum taslağıdır, bu
şekilde hükümsüzdür. Bu nedenle, bu şekilde halk oylamasına
götürmek de açıkça Anayasaya aykırıdır. Anayasaya uygun
bir şekilde, gizli şekilde oylama yapılsaydı Mecliste bu
metin, bu Anayasa değişikliği reddedilirdi ancak bunu kendileri
de bildikleri için binbir türlü hile, pazarlık, baskıyla Anayasa
değişikliğini Meclisten geçirdiler.
Şu an yapılan anketlere
baktığımızda, halkın yüzde 50den fazlasının
bu Anayasa değişikliğini bilmediği, içeriğinden
haberdar olmadığı söylenmektedir. Bunu bilmemek halkın suçu
değil. Halk ekmeğinin, işinin, aşının derdinde.
Varsa bir suç, bu iktidarın suçudur. İktidar kapalı kapılar
ardında Anayasa değişikliği yaparsa doğal olarak halk
bundan haberdar olmaz. Bunda iktidarın, muhalefetin, medyanın suçu
vardır ama asla halkın suçu yoktur.
Yangından mal kaçırır gibi Anayasa
değişikliği sürecine gidildi, halk bu bilgilenmeyi muhalefetin
ağzından, medyadan duyamıyor. Kimse propaganda yapamasın
diye partimizi -fiilen kapatma- çalışamaz duruma getirdiler. Eş
genel başkanlarımızı, milletvekili arkadaşlarımızı,
belediye başkanlarımızı, parti meclisi üyemizi, hatta
sosyal medya üzerinden bize gönül veren, HDPye gönül veren insanları bile
tutuklamakla meşgul bu iktidar.
Basına sansür uygula, Meclisin 3üncü
partisinin eş başkanlarını, milletvekillerini,
çalışanlarını tutukla, tüm muhaliflere baskı yap,
sindir, sonra Sandıktan kaçmıyoruz. de. Bu, tamamen bir
aldatmacadır. Siz sandıktan kaçmıyorsunuz, açıkça
sandığı kaçırıyorsunuz. Sandık sonucunu
belirleyecek bu duruma kanunsuz, nizamsız, hatta ahlaksız bir
şekilde müdahale et, sonra Sandık sonucuna
saygılıyız. de: Burada bir gram samimiyetleri varsa,
halkın iradesine bir gram saygıları varsa sandığa
giden yolu, tüm seçim sürecini demokratikleştirirler. Ama, asgari
demokratik koşullarda bu Anayasa metninin geçemeyeceğini bildikleri
için, elli bin katakulliyle, hileyle, baskıyla bu Anayasa
değişikliğini geçirmeye çalışıyorlar.
Sayın Başbakan Binali
Yıldırım, çok değil, birkaç ay önce OHAL
şartlarında referanduma gittiler. dedirtmem dedi ama bu sözü, her
sözü gibi yalan oldu. Bunu soran tek bir gazeteci bulamazsınız.
Soranları da cezaevine atıyorlar. Bir valinin bir şehrin tümünde
referandum sürecinde bütün toplantıları, basın
açıklamalarını yasaklayabileceği, özgür bir
propagandanın yapılamayacağı bir ortamda bu ülkenin kaderi
belirleniyor. Bu koşulların, bu şartların darbeden ne
farkı var? Bu nedenle, içeriği, hazırlanma şekli, Meclisten
geçirilme usulü ve halkın onayı süreçleri bir bütün olarak bir darbe
süreci ve bu Anayasa değişikliğinin bir darbe anayasası
olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.
AKPnin terör, terörist manipülasyonları
dışında, Bürokrasi devleti hantallaştırıyor.
gibi bir söylemi var. Biz bununla daha hızlı, daha seri hareket
edeceğiz. diyorlar. Ancak Cumhurbaşkanına verilen yetkilere
bakıldığında, yönetimin yerelleşeceği değil,
tam tersi istikamette merkezîleşeceği anlaşılıyor. Bu
nedenle Bu devlet hızlanacak, halka daha hızlı hizmet
götüreceğiz. iddiası koca bir yalandır. Bu söylemin tek
doğru olduğu yer ise, devlet antidemokratik uygulamaları daha
genişletecek ve daha hızlandıracaktır. Hızlanacak,
ancak halka hizmet için değil, daha çok baskı yapmak için
hızlanacak. Hızlanacak olan barış, demokrasi, özgürlükler, huzur
değil; hızlanacak olan baskı, sindirme ve savaş politikalarıdır.
İçişleri Bakanının Hele şu referandum geçsin,
bakın neler olacak. şeklindeki, Kürtleri resmen tehdit eden
söylemleri de başlı başına bir garabettir. Baskı
politikalarının alanı HDPli gençliktir. İşte, bu
savaş politikalarını durdurmak için hayır diyeceğiz.
Diğer bir konu, seçilme yaşını
öngören düzenlemelerle ilgiliydi. Gençler
Gençlerden 18 yaş altı
düzenlemeye beklenen düzeyde bir ilgi olmadığını AKP itiraf
etmiş. Bunu da kendi içerisinde sorgulaması gerekir. Ben niye olumlu
bir etki yapmadığını söyleyeyim size: Seni mebus
yapacağım. diyorsunuz ama gençler mebus olmak değil, önce
yaşamak istiyor, iş güvencesi istiyor, geleceğinden kaygı
duymak istemiyor. Önce genç ölümleri durduralım, sonra bakan da olurlar,
vekil de. Gençler tabii ki vekil olsun, bakan olsun, iyi güzel de gençler
işsiz, gençler aç, gençler geleceksiz bırakılıyor. Gençler
ölüyor sayın vekiller, gençler toprağa düşüyor. Gençlere önce
bir iş bulun, sonra vekil yaparsınız. Buradan da gençlere
sesleniyorum: Bütün Meclisin kadrosu, vallahi 600 milletvekili, hepsi
gençlerden olsa ne olacak? 600 kişiden garibana kaç tane düşer,
varın siz düşünün. Peki, geriye kalan milyonlarca genç ne yapacak?
Milyonlarca genç, hepsi vekil mi olacak, yoksa işsiz mi? Yoksa
atamasını mı bekleyecek, yoksa El Babda el için toprağa
düşen fidanlar mı olacak? Gençler geleceğimizi Aramızdan 2
kişi vekil olacak. diye karartmayacaklar. O 2 kişi fakir
fukaranın çocuğu olmayacak, Mehmet ağanın ya da para
babalarının çocukları olacak. Geçen Adıyamanda köy hizmetlerine
22 şoför alımı vardı, köy hizmetlerine alınan bu 22
şoför içinde 1 tane fakir çocuğu yoktu; falan ağanın
oğlu, falan beyin oğlu, falan aşiretin oğlu şeklinde
insanlar alındı. Bırakın şoför almayı, bir
temizlik firmasına bile 1 kişiyi almak için partiden referans
istiyorlar. KPSS ayaklar altında, liyakat ayaklar altında; ne varsa
torpil, torpil, torpil şeklinde gelişiyor.
Bakın, daha dün basına yansıdı
-sadece bir örnek, bunun için binlerce örnek var- Samsunda üniversite mezunu
işsiz genç intihar etti. Bunun sorumluluğu hepimizde değil mi?
Aydın İmam-Hatip Lisesinde kendi ana dillerinde müzik dinleyen
gençlere savcılık adres gösteriliyor. Gençler atama bekliyor, gençler
iş güvencesi bekliyor, gençler eğitimini, emeğini çöpe atmak
istemiyor. Gençler sıraya geçmiş, size Bizi vekil yapın.
demiyor; Atamamı yap. diyor, İş ver, aş ver. diyor.
Gençler, bence, bu referandum geçerse zaten vekil olmayın, bir cazibesi de
kalmayacak çünkü bildiğiniz kamu görevlisi olacaksınız, iş
güvenceniz bile olmayacak, başkan ne zaman isterse sizi feshedecek.
Gençler her şeyi görüyor, bizzat yaşıyor bunları. Öyle
Sizi mebus yapacağım. diye
Atama bekleyen, iş bekleyen,
yaşam garantisi bile vermediğiniz gençler bu boş
laflarınıza artık itimat etmiyor.
Bu yaşananlar bir süreç. Bir Anayasa
değişikliği, bu şekilde bir olayla gelişiyor. Bu bir
darbe sürecidir arkadaşlar. Doğal olarak, her darbe süreci kendi
yasal statüsünü, formatını yapmaya çalışacaktır. Her
darbe kendi anayasasını üretir. 7 Haziranla başlayan darbe süreciyle
devlet yeniden formatlanıyor ve bu değişikliği
geçirebilirlerse kendisini uzun yıllar bunun üzerinden yaşatmaya
çalışacak faşist bir yapılanmanın
oluşacağı muhakkaktır.
Kürt, Alevi, muhalif olduğumuz için değil,
bu ülkede ortak vatanda birlikte yaşayabilmek adına, daha özgür, daha
çoğulcu bir anayasaya kapı aralamak için hayır diyeceğiz.
İnşallah sonucu da hayırlı olur diyorum, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yıldırım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Çeşitli İşler (Devam)
2.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Kamu
Denetçiliği Kurumu tarafından gerçekleştirilecek 4üncü
Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu için 52 farklı ülkeden
gelen ombudsman ve yardımcıları heyetine Hoş geldiniz.
denilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Kamu
Denetçiliği Kurumu tarafından gerçekleştirilecek 4üncü
Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu için 52 farklı ülkeden
gelen ombudsman ve yardımcıları heyeti şu anda Meclisi
teşrif etmiş bulunuyorlar.
Kendilerine Meclisimiz adına Hoş
geldiniz. diyoruz. (Alkışlar)
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Denizcilik Çalışma Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/456) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 89)
(Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 1inci
madde üzerinde şahsı adına Isparta Milletvekili Sayın
İrfan Bakır konuşacak.
Buyurunuz Sayın Bakır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
İRFAN BAKIR (Isparta) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Adıyamanda meydana gelen depremde
yaralılarımıza acil şifalar, bölgede yaşayan
vatandaşlarımıza da geçmiş olsun diyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmamda görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısından ziyade yeşil pembe rengiyle güller, göller ve
gönüller diyarı olan Ispartamızdan bahsetmek istiyorum.
Gazi Meclisi ve ekranları başında
bizleri izleyen değerli vatandaşlarımı saygı ve
sevgiyle selamlıyorum.
Her zaman demokrasinin yanında yer alan,
demokrasinin ve cumhuriyetin bize sunduklarıyla ülkesinin hayrına
hizmetler yapan Süleyman Demirelin memleketi Isparta. Ancak son zamanlarda
ihmal edilmiştir. Hasretin, sevdanın, acının, sevincin,
gözyaşının ilmek ilmek dokunduğu Isparta'nın simgesi
halılar artık dokunmaz olmuştur. Teşviki verilmeyen gülün,
elmanın ve kayısının özel bir yeri olduğu,
dünyanın en kaliteli kirazının yetiştiği Uluborlu'nun;
sanayi kenti olan ve daha fazla fabrika kurulması gerekirken
kaldırılan kükürt fabrikasının bulunduğu Keçiborlu'nun
ülkemizdeki yeri önemlidir.
Isparta göller bölgesi, dünyanın en güzel
renklerine sahip. Suları hiçbir zaman bulanmayan, pompalarla Senirkent,
Atabey, Kumdanlı, Gelendost, Yalvaç, Gönen, yavaş şehir
Eğirdir, Boğazova'ya hayat veren fakat hâlâ kapalı sisteme
geçemeyen, enerji üreten, içme suyu veren ekmek teknesi olan Eğirdir Gölü;
Konya Ovasını hâlâ su verilemeyen Şarkikaraağaç Ovası
ve Yenişarbademli ovalarını sulayan Beyşehir Gölü;
yatırım, sevgi, zenginlik, tasarruf, güvenlikle eşitlenen Aksu,
Yenişarbademli ve Sütçüler ormanları; çok zengin bitki örtüsüyle,
endemik bitki olarak bilinen, türü kaybolan kasnak meşesiyle floranın
çeşitliliğini yansıtan Kovada Gölü, Gölcük Gölü, Burdur Gölü;
Sultan Dağları, Karakuş, Söğüt, Dedegöl Dağları,
Kapıdağ, Kuyucak, Akdağ, Davraz, Barla Dağları,
Toroslar, hayvancılığı bitirilen fakat doğa turizmi
yönünden önemli yerler; ülkemizde inanç turizminin başkenti Yalvaç.
Tarım: Ispartada suya hasretin
karşılığı kara saban, kara öküz, kara kağnı,
kara çarık kalkmıştır, orak kalkmıştır. Orak
şudur: İnsanın başından giren ağustos güneşi
ayağından çıkar. İnsan bundan hiç şikâyetçi
değildir; esas işkence olan, yoksulluk, işsizlik,
huzursuzluktur. Bunlar aslında, yeşilin bozkırla savaşı,
aydınlığın karanlıkla savaşı,
zenginliğin fakirlikle savaşı, okumanın cahillikle
savaşı, çarenin çaresizlikle savaşı; budur uygarlık
savaşı, uygarlık mücadelesi.
17, 18 ve 19uncu yüzyıllarda 4 Ispartalı
paşa sadrazamlık yapmıştır. Isparta, 7 kez başbakanlık
ve 9uncu Cumhurbaşkanlığı görevini üstlenen, demokratik
rejimin tüm kurum ve kuruluşlarıyla yerleşmesi ve halkın
vatandaşlık bilincinin gelişmesi için yılmadan, engel
tanımadan mücadele veren, ülkesine ve milletine hep daha iyiyi ve daha
fazlasını, daha kalitelisini sunmayı hedef alan, Türkiye
Cumhuriyetinin erdemi olan fırsat eşitliği ve Türk
demokrasisinin faziletine inanan Süleyman Demirelin memleketi.
Anayasa değişiklik teklifiyle
Başbakanlık makamının kaldırılması Türk
geleneğine aykırı bir uygulamadır. Türk tarihinde hiçbir
hükümdar bütün gücü kendi sarayında toplamamış, başveziri
kaldırmamış, padişahlar tepede bütün sistemi temsil ederken
sadrazama mühürle yürütme yetkisi vermiştir. Padişah Fatih Sultan
Mehmet bile sadrazamlık makamını kaldırmamış,
hükûmet işlerini sadrazamın başında olduğu heyete
vermiş, Millî Mücadele dönemlerinde de bu böyle devam etmiştir. Bu
yetki, ülkemizin kurucusu olan Atatürke bile verilmemiş çünkü millet
iradesi asla bir kişiye devredilemez. Atatürk, aklı kullanarak iki
hedef göstermiştir; birincisi hâkimiyetin kayıtsız
şartsız milletin olması, ikincisi muasır medeniyetler
seviyesine ulaşmaktır. Bu hedef cumhuriyetin temelidir. Cumhuriyet
demek yetmiyor, demokrasinin var olduğu bir cumhuriyet gerekli.
Kalkınmanın kalbi millettir, milletin iradesidir. Türk milleti pek
çok Batı ülkesinden daha çabuk ve daha anlamlı bir şekilde
demokrasiye intibak etmiştir.
Süleyman Demirelin dediği gibi: Yollar
yürümekle eskimez. Tabanı kuvvetli olan yürüsün, sokaklar yürümekle
aşınmaz. Bu sözler çok eleştirildi; bu sözü niçin, nerede,
hangi şartlarda söylediği düşünülmedi. Aslında bu
sözleriyle gösteri ve yürüyüş hakkının temel hak ve özgürlükler
içerisinde olduğunu göstermiş; demokrasiyi, laikliği, sosyal
hukuk devletini savunmuştur.
Ben buradan vatanını seven, ülkesinin
geleceğini düşünen, siyasi görüşü ne olursa olsun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İRFAN BAKIR (Devamla) - ...tüm
vatandaşlarımın vicdanlarına sesleniyorum: Millet
iradesinin yine millete kalması için iyi düşünmek gerektiğini
söylüyor, herkese sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Bakır.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1)
Sözleşmede yer alan Kurallar ve Kod ile Eklerde yapılacak
değişiklikleri onaylamaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili Sayın Mehmet Tüm.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET TÜM (Balıkesir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi
referanduma kırk beş gün kaldı. Başta
Cumhurbaşkanı olmak üzere, AKP, devletin tüm olanaklarını
arkasına alarak büyük bir medya desteğiyle evet kampanyası
yürütüyor ancak biliyoruz ki halkımız kararını çoktan
verdi, bu tek adam diktatörlüğüne hayır diyecektir.
Bakınız, bugüne kadar AKPye oy
verdiğini açıklayan, hatta bundan sonra da AKPye oy vereceğini
söyleyen bazı çevreler, Sayın Cumhurbaşkanının
iyiliği için hayır oyu kullanacağını söylüyorlar.
Sayın Cumhurbaşkanı bunları çok iyi biliyor, bu nedenle
yine gergin siyaseti sürdürmeye devam ediyor, halkımızı yeniden
kutuplaştırıyor, halkımıza 1 Kasım sürecinde
olduğu gibi yine korku vermek istiyor ancak bu sefer bunu
başaramayacak, hiç kimse korkuya yenik düşmeyecek ve boyun
eğmeyecektir.
Peki, bu Anayasaya evet diyenler yok mu? Elbette
vardır.
Değerli arkadaşlar, bakınız bu
evetçiler kimlerdir, size söyleyeyim: Madenciye tekme atan danışman
evet diyecek. Madenleri yağmalayan iş adamı evet diyecek.
Milletin anasına küfreden patron evet diyecek. ByLock korkusu
yaşayan siyasetçi evet diyecek. TRTde yüksek ücretle çalışan
yandaş sunucu ve sanatçılar evet diyecek. Şirketlere
atadığınız yüksek maaşlı kayyumlarınız
evet diyecek. Haksız yere göreve gelen liyakatsiz bürokratlar evet
diyecek. Sayısı belli olmayan
başdanışmanlarınız evet diyecek.
Evet diyenlerin ne kadar kudretli olduğunu
biliyoruz çünkü bu ülkenin kaynaklarını sizler bölüşüyorsunuz.
Fabrikalar, maden ocakları, ihaleler, havaalanları, hepsi sizin.
Bunları gizlemek için bir yandaş medyanız var. Şimdi, hepsi
logolarını değiştirerek evet için gün saymaya
başladı. Elbette ki bizler de gün sayıyoruz.
Halkımızsa gerekli cevabı kırk beş gün sonra
hayır diyerek en iyi şekilde verecektir. Buna inancımız
tamdır. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, AKPli yetkililer
büyük bir yanılgı içindedir. 15 Temmuzda hep beraber darbeye
karşı duran halkımızın AKPyi korumak adına can
verdiğini sanıyor. Oysa, 15 Temmuz gecesi halkımız,
cumhuriyetimize, demokrasimize ve kendi egemenlik kurumu olan Türkiye Büyük
Millet Meclisine sahip çıkmak adına ve devletimizi korumak adına
can verdi. Halkımız, şimdi, sizin OHAL darbenize hayır
diyor, sizin hukuksuzluğunuza hayır diyor, sizin adaletsizliğinize
hayır diyor, sizin diktatörlüğünüze hayır diyor, tek adam
yaratmanıza hayır diyor, sizin ayrımcı
anlayışınıza hayır diyor.
Değerli arkadaşlar,
16 Nisanda ülkemizin rejimini değiştirmek istediğinizi herkes
görüyor. Yasama, yürütme, yargı ve diğer tüm yetkiler tek bir
kişide toplanıyor. Bunu, artık, Sayın Cumhurbaşkanı
ve Başbakan da saklamıyor, meydanlarda açıkça söylüyorlar.
Halkımız bunu gördüğü için de bu Anayasa
değişikliğine sonuna kadar hayır diyor.
Bakınız bu Anayasaya kimler hayır
diyecek, saymaya devam edeyim: Somada, Ermenekte ölüme terk ettiğiniz,
katillerden hâlâ hesabını sormadığınız için,
madenci aileleri hayır diyecek. Karamanda, Çorumda Ensar
yurtlarında tacize uğrayan çocukların aileleri hayır
diyecek. Sadece doğruları yazdıkları için içeri
attığınız gazeteciler hayır diyecek.
Çağdaş ve laik eğitimden ödün vermedikleri için görevden
aldığınız öğretim görevlileri hayır diyecek.
Size yandaşlık yapmadıkları için üniversitelerden
kovduğunuz akademisyenler hayır diyecek. Söz verdiğiniz hâlde
kadroya almadığınız taşeron işçileri hayır
diyecek. Ürettikleri sütü sudan daha ucuza satmak zorunda kalan köylüler
hayır diyecek. Dinî inancı, kutsal değerleri referanduma alet
ettiğiniz için dindarlar hayır diyecek. İşsiz gençler,
şiddete uğrayan kadınlar sizlere hayır diyecek. Suriye
çöllerinde ne olduğunu bilmediğimiz bir savaşta
evlatlarını şehit veren şehit aileleri hayır
diyecek.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Türkiye hayır
diyecek.
MEHMET TÜM (Devamla) Artvinde, Cerattepede,
Sinopta, Mersinde, Akkuyuda, Boluda, Sakaryada, Edirnede, Balıkesir
Kazdağlarında yağmaladığınız doğaya
sahip çıkan duyarlı çevreciler, insanlar hayır diyecek. (CHP
sıralarından alkışlar) Darbeyi fırsata çevirerek
mağdur ettiğiniz, açlığa terk ettiğiniz milyonlarca
mağdur ailesi hayır diyecek.
Değerli arkadaşlar, bahar geliyor
memleketimizin dağlarına, ovalarına, köylerine, kentlerine ama
bu sefer çok hayırlı geliyor.
Hepinize hayırlı baharlar diliyorum,
Nazımdan kısa, hayırlı bir şiir okumak istiyorum:
O duvar, o duvarınız,
vız gelir bize vız...!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET TÜM (Devamla) Şu şiiri bitireyim
Başkanım, yazık olur ya! Nazıma karşı ayıp
olur.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Bitirsin,
bitirsin. Okusun, bence de okusun.
BAŞKAN Sayın Günal konuşacak, onun
da yetişmesi lazım.
MEHMET TÜM (Devamla) Hemen bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun, buyurun, hemen
tamamlayın; yarım dakika.
MEHMET TÜM (Devamla) O duvar, o
duvarınız,
vız gelir bize vız!
Bizim kuvvetimizdeki hız,
ne din adamının dumanlı vaadinden,
ne de bir hülyanın gönlü
yakışındandır.
O yalnız tarihin o durdurulmaz
akışındandır.
Bize karşı koyanlar karşı
koymuş demektir
maddede hareketin, yürüyen cemiyetin ezeli
kanunlarına.
Sükûn yok, hareket var.
Bugün yarına çıkar
yarın bugünü yıkar
ve durmadan akar akar akar.
Biz bugünün kahramanı, yarının
münadisiyiz.
Biz, adımlarını tarihin
akışına uyduran,
temelleri çöken emperyalizme vuran, yarını
kuranlarız.
O duvar, o duvarınız,
vız gelir bize vız! (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tüm.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Dindarlar
CHPyi çok iyi tanır, dindarlar CHPyi çok iyi tanır, unutmadık.
MEHMET TÜM (Balıkesir) Bizim dindarlara
saygımız vardır.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Dindarlar
CHPyi çok iyi tanır.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
KAMİL AYDIN (Erzurum) Sakaryayı oku
Sakaryayı!
İSMAİL TAMER (Kayseri) Bence de hiç
mahzuru yok Sakaryanın, okusun.
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya)
Değerli milletvekili arkadaşlarım, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, akşamın bu saatinde
arkadaşlarımızın karşılıklı esprileri
var ama bir taraftan da sınırlarımızda yaşanan
olaylarla ilgili haberler geliyor. Bugün Sayın Dışişleri
Bakanı da bizi Dışişleri Komisyonu üyeleri olarak
bilgilendirdi ama hâlâ bir taraftan da bazı haberleri, kimisi
dezenformasyon amaçlı kimisi de bölgeden aldıkları haberleri
bize aktarıyorlar. Dolayısıyla, bu konularla ilgili, son dönemde
bölgemizdeki gelişmelerle ilgili, komşularımızla ilgili
gelişmelerle ilgili bazı konulardaki görüşlerimizi bu vesileyle
sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Değerli arkadaşlar, öncelikle, sıcak
konu olan, az önce de bahsetmiş olduğum, Suriyede,
sınırımızın hemen öbür tarafında yaşanan
gelişmeler var. An itibarıyla Menbicteki gelişmelerle ilgili
bazı haberler var. Sayın Dışişleri Bakanının
da toplantı sonrası açıklaması var. Dün yine Sayın
Cumhurbaşkanının seyahat dönüşü açıklamaları var.
Anlaşılıyor ki burada henüz tam bir anlaşma
sağlanmamış. Her ne kadar, Amerika Birleşik Devletlerinden
birtakım yetkililer, CIA Direktörü başta olmak üzere askerî
yetkililer geldiler gittiler, biz de duruşumuzu anlattık Türkiye
olarak. Yetkililerin açıklamalarına göre, Türkiyenin ne yapmak
istediğini, oradaki ne tür bir destekle beraber bu alanda iş
birliği yapılabileceğini de anlattıklarını
söylüyorlar. Ama gelişmelere baktığımız zaman da henüz
Amerika Birleşik Devletleri tarafında da, Rusyada da tam
kafaların netleşmediği görülüyor. Türkiyenin pozisyonu
açıklanmış olmakla beraber burası ciddi gelişmelere
gebe. Nasıl diyeceksiniz? Şimdi, biz bir taraftan burada iki tarafa
da, hem Rusyaya hem Amerika Birleşik Devletlerine söylüyoruz. Ama,
netice itibarıyla hâlâ gelip gidiyorlar ve dün bakıyoruz, işte
YPG tarafını filancalar bombalamış. diye haber geliyor,
bir taraftan taciz ateşi geliyor. Yani nedense böyle herkes YPGyle
iş birliğine devam edelim, PYDyle iş birliğine devam
edelim. Herkes derken Rusyası da aynı, Amerikası da. Biz ne
diyoruz? Onlarla yapmayın, biz de destek sağlayalım, diğer
muhalif gruplarla, ılımlı gruplarla yapın. diyoruz. Ama
burada eğer daha fazla dikkat göstermezsek ciddi tehlikeyle de
karşılaşabilme durumumuz var. Her zaman söylediğimiz bir
şey var: Eğer bu iki güç birbiriyle anlaşırsa, Kuzey
Irakta olduğu gibi aynı oldubittilerle yeniden bu bölgede de
karşılaşma ihtimalimiz var. Biz sürekli olarak buna dikkat
çekiyoruz. Bu hususun net bir şekilde irdelenmesi ve taraflarla bu
kararlılığımızın net bir şekilde
paylaşılması gerekiyor. Aksi takdirde, 1990 yılından
itibaren başlayan, 1990ların başındaki Keşif Güçle,
Çekiç Güçle devam eden ve bugün tartışmasını
yaptığımız Irak bölgesel yönetimiyle ilgili fiilî durumun
yine Suriyenin kuzeyinde de yaşanması kaçınılmaz olabilir.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak en
başından beri -sürekli olarak burada da belirttik, hâlâ da söylemeye
devam ediyoruz- Sayın Genel Başkanımızın -Ağustos
2012de- bu konudaki görüşünü çok net bir şekilde sizlere defalarca
ifade ettik. Ta o zamandan -bu süreç başladığı anda-
şimdiki gibi Fıratın doğusu, batısı
şeklinde tartışılarak değil, Kandilden Afrine kadar bu
terör bölgesinin temizlenmesi gerektiğini ve orada güvenli bir bölge
kurulması gerektiğini söyledik. Tekraren, yine söylüyorum: Evet,
bugün belki stratejik bir planın ürünü olarak Fıratın
doğusuna gidilsin, Menbic terk edilsin. deniyor. Peki, terk edildiği
zaman bitecek mi? Fıratın doğusu ne toprağı?
Buraların da terörden temizlenmesi, arındırılması
gerekiyor. Oralardan da Türkiyeye göçmüş insanlar var; sadece
Fıratın batısından değil, sadece Halepten
değil, sadece El Babdan değil, öbür bölgelerden de gelenler var. Dolayısıyla,
burada topyekûn bir çözüm olmaz ise, güvenli bölge, güvenlikli bölge derken
herkes kendi işine geldiği şekilde kendi desteklediği veya
kendi adına vesayet savaşı yapan grubu eğer orada
desteklemek için yaparsa bizim Türkiye olarak aleyhimize bir durum olur. Bu konuda
çok daha dikkatli adımlar atılması gerekir. Çünkü, her ne kadar
resmî açıklamalarda olmasa da görüşmelerin arkasından Rusyadan
kaynaklanan, kültürel özerklik benzeri bir anayasa taslağı
sızdırılıyor. O zaman arka planda bizim dışımızda
bazı şeylerin çalışıldığı
anlaşılıyor. Bu konularda daha duyarlı ve daha kararlı
olmak gerektiğini bir defa daha hatırlatıyoruz. Bizim burada
yine Irakın kuzeyinde olduğu gibi bir oldubittiyi kabul etmemiz asla
mümkün değildir; bir kez daha bunun altını çizmek istedim.
Diğer bir husus ise -bugün yine açıklamalar
devam ediyor- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
Sayın Akıncının önceki süreçte de yaptığı
açıklamalar vardı. Rum kesimi masadan kalktıktan sonra
Biliyorsunuz, Enosisin okullarda okutulmasıyla ilgili bir
açıklamayla, bu iş bahane edilerek görüşmeler kesildi. Burada da
hassas noktalar var. Tabii, şu anda Kim kalktı, kim oturdu, kim
tekrar geri döner? Eğer bunu geri alırlarsa biz görüşmeye
döneriz. tartışması yaşanıyor ama aslolan, o
yaşanan tartışmalardan önce de gelinen noktada önemli tavizler
verildiğini basına yansıyan açıklamalardan görüyoruz.
Burada, Kıbrısta, bir şekliyle, efendim, anlaşalım da
nasıl olursa olsun; toprak vermeden burada anlaşamayız diyen
yaklaşımı kabul etmiyoruz. Ki önceki hafta da kısaca size
arz etmiştim, tekrarında, bugün, bu açıklamalardan sonra fayda
görüyorum. Sayın Akıncının
Cumhurbaşkanlığının web sitesinde önceki
yaptığı açıklamada, neredeyse Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti Hükûmetiyle farklı farklı görüşler içerisinde
olduğu ve bir nevi iç polemik, siyasi polemik içerisine girdiği
görülüyor. Burada garantör devlet olarak Türkiye Cumhuriyeti devletinin
yetkililerinin bu meseleye el koyması ve buradaki tavizlerin bu
şekliyle sulandırılmasına izin vermemesi gerekiyor. Diyor
ki, efendim, işte Toprak vermeden bu işi çözemeyiz. Ama öbür
tarafta, yayınlanan haritalara baktığımız zaman, bizim
yukarı burunda vereceğimiz, Kardakta, Dipkarpazda vereceğimiz
tavizler, ileride bütün millî güvenliğimizi tehdit edecek, kıta
sahanlığımızı daraltacak, neredeyse Doğu Akdenizde
hareket edemez hâle getirecek tavizler içeriyor. Onun için, bu meselelerin
tekrar üzerinde durulması, müzakerelere dönülüyorsa bu şartlarda
dönülmesi... Aksi takdirde de Rum kesiminin kendi bileceği iştir.
Sayın Genel Başkanımız da
salı günü grup toplantısında belirtti, bu kadar tahrik yapmaya
gerek yok. Sayın Dışişleri Bakanı da
açıklamasında zaten kendilerine gerekli cevabı vermiş ama o
cevap yeterli değildir. Bundan sonraki sürecin dikkatle takip edilmesi,
hem Kıbrıstaki müzakerelere tekrar dönülmesi hâlinde bu müzakere
sürecinin yeniden gözden geçirilmesi hem de taviz verilmeden, Türkiye'nin
kırmızı çizgilerini ortadan kaldırmadan, Kıbrıs
Türklüğünü de azınlık statüsüne indirmeden bu meselenin çözümü için
çalışılması gerekiyor. Aksi takdirde, bu iki kesimli, iki
toplumlu, iki devletli anlayışı biraz zedeleyecek tarzda ve
zafiyet getirecek tarzda bir oldubittinin kabul edilmesi doğru
değildir.
Öte yandan, yine, bununla ilgili, Yunanistanın
son dönemde yapmış olduğu tahrikleri bizler de yakinen izliyoruz.
Bu adacıklarla ve kayalıklarla ilgili tahrikler devam ediyor. Burada
da geçmişten bugüne olduğu söylenen ama fiilî durumların sonucu
olan birtakım yerleşmelerin bu adalarda uluslararası hukuka
aykırı olarak yapıldığı görülüyor.
Değerli arkadaşlar, her ne kadar
İstikşafi görüşmeler, karşılıklı heyetler
yapılıyor. dense de bu konuda da taviz verilmemesi gerekiyor. Burada
-bu yüce Meclisin bugün onayladığı bu anlaşma gibi- 1923
Lozandaki haklardan kaynaklanan ve yine 14 Ocak 1933te TBMMde onaylamış
olduğumuz ve 25 Ocak 1933 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan
sözleşmede yine bunlarla ilgili statüler, İtalyayla yapmış
olduğumuz anlaşma ve bunun devamı, yine Paris
Anlaşmasının 14üncü maddesinde bizim bu adalarla ilgili
haklarımız, Lozan Anlaşmasıyla beraber, tamamı bu 3
anlaşmada belirlenmiş durumdadır. Bunlara sahip çıkmak
devlet olarak -sadece Hükûmet olarak değil- ve yüce Meclis olarak bizim
görevimizdir.
Değerli arkadaşlar, biz o
anlaşmayı burada onaylamışız 1933 yılında.
Orada da bizim bu adalarla ilgili haklarımız ve uluslararası
hukuka uygun şekilde neyi savunmamız gerektiği açıkça
yazılıdır. Dolayısıyla, bu kapsamda da hassasiyet
gösterilmesi gerektiğini, gerekirse yüce Meclisin de -bugün Sayın
Bakan Komisyonumuzu bilgilendirdi- kapalı oturumla bu konularla ilgili
bilgilendirilmesi gerektiğini düşünüyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Günal.
Sayın Durmaz sisteme girmiş.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Tokat Milletvekili Kadim Durmazın, Niksar Devlet
Hastanesi Çocuk Hastalıkları Uzmanı Doktor Serpil Özdemir ile
hastane personeline yapılan saldırıyı
kınadığına ilişkin açıklaması
KADİM DURMAZ (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Niksar Devlet Hastanesi Çocuk Hastalıkları
Uzmanı Doktor Serpil Özdemir ve Niksar Devlet Hastanesi personeline dün
akşam çirkin bir saldırı olmuştur. Bunların
şahsında tüm sağlık çalışanlarına
yapılan bu tür saldırıları nefretle kınıyoruz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Durmaz.
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.02
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.16
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara),
Ömer SERDAR (Elâzığ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 77nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
89 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Denizcilik Çalışma Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/456) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 89)
(Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
2nci madde üzerinde gruplar adına üçüncü
konuşmacı Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Mardin
Milletvekili Sayın Erol Dora.
Buyurun.
HDP GRUBU ADINA EROL DORA (Mardin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 89 sıra sayılı
Uluslararası Sözleşme üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
coğrafyamızın bir geçmişi var. İki gün önce, 28
Şubat postmodern askerî darbesinin yıl dönümüydü. Ancak
geldiğimiz noktada, ülkemizde, maalesef darbeci zihniyetin ürünü darbeler
tekerrür etmektedir. Elbette, darbeci zihniyeti tarihin çöplüğüne
atmanın en gerçekçi yolu demokratik siyasi bir atmosferi tesis
edebilmekten geçmektedir. Sivil siyasetin önü açıldıkça şiddetin
önü kesilebileceği gibi darbeci zihniyetin de önü kesilmiş
olacaktır.
Tam da bu atmosfer içinde 28 Şubat zihniyeti
tekerrür ettirilmek suretiyle, içinde bulunduğumuz zaman diliminde
özgürlüğün sesi, halkların eşit ve özgür birlikteliğinin
adresi olan HDPnin sesi kısılmaya çalışılıyor.
Bu yakın süreçte, bildiğiniz gibi, 18 maddelik Anayasa
değişikliği için bir referanduma gidiyoruz. Türkiye'nin kaderini
belirleyecek böyle önemli bir süreçte, maalesef, başta eş
başkanlarımız olmak üzere, grup başkan vekillerimiz,
toplamda
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Genel
Kurulda uğultu var; lütfen, kendi aramızda konuşmayalım.
EROL DORA (Devamla) -
13 milletvekilimiz şu
anda tutuklu bulunmaktadır. Bu durum, tabii ki yapılacak referandumun
meşruiyetine de gölge düşürmektedir ve aynı zamanda, bugün
başta Avrupa Konseyi olmak üzere, Avrupa Birliği kurumları ve uluslararası
camia önünde de Türkiye'nin itibarını zedeleyen bir durumdur. Bizim
buradaki kaygımız Türkiyedir, biz yalnız kendimiz için
kaygılanmıyoruz. Gerçekten, bu durum, demokratik bir ülkede
olmaması gereken bir durumdur, üzüntümüz bundan yanadır. Dolayısıyla,
demokratik olmayan bu uygulamaların Türkiyede bir an önce bitmesiyle,
başta eş başkanlarımız olmak üzere 13
milletvekilimizin Parlamentoya dönmesi yönünde Parlamentomuzun ve bütün siyasi
partilerin bu anlamda bir tavır geliştirmesini beklemekteyiz.
Ayrıca, bu yetmiyormuş gibi,
bildiğiniz gibi, çok kısa bir süre önce Eş Genel
Başkanımız Sayın Figen Yüksekdağın, başta
Anayasamız olmak üzere uluslararası sözleşmeler ve Meclisin
yerleşmiş teamüllerine aykırı olarak milletvekilliği
düşürülmüştür, bu da Parlamentomuzun tarihine kara bir leke olarak
geçecektir.
Değerli milletvekilleri, 12 Eylül darbesinin
ilk icraatlarından biri belediye başkanlarını görevden
alıp yerlerine emekli ve muvazzaf albayları atamasıydı.
Otuz altı sene sonra yine belediye başkanları görevden
alınıp yerlerine vali veya kaymakam yardımcıları
atanıyor. 12 Eylül rejiminin demokrasi ve hukuk devleti iddiası
olmadığı için darbecilerin belediyelerle ilgili tasarrufunu hukuken
eleştirmek de çok mümkün değildir fakat AKP Hükûmeti kendisini
yıllarca darbeye karşı demokrasinin bekçisi ve hukukun
savunucusu olarak lanse etmiştir, bütün dünyaya da demokrasi dersi verme
iddiasını gütmüştür ancak bunun hiçbir
karşılığının olmadığının en
büyük kanıtlarından birisi de halkımızın iradesini temsil
eden belediyelerimizin hukuksuzca gasbedilmiş olmasıdır.
Değerli milletvekilleri, herhangi bir belediye
başkanı bir suç işlemişse yargılanır, belediye
başkanı yargılama sonunda mahkûm olursa veya
aldığı ceza belediye başkanı olmasına engel ise o
zaman belediye başkanlığı düşer ve belediye meclisinin
kendisinden sonra gelen üyesi yerine geçer. Adil olan budur, yerleşik
mevzuatımız da bunu gerektirmektedir. Bugün itibarıyla 109 il ve
ilçe eş başkanımız tutuklu bulunuyor. En son,
Ağrı Belediye Başkanımız Sayın Sırrı
Sakıkın da görevden alınıp yerine kayyum atanmasıyla
toplamda 80 belediyemize kayyum atanmış bulunmaktadır. 83
belediye eş başkanımız bugün itibarıyla tutuklu durumdadır.
Sadece Diyarbakırda 969 belediye personelinin işine son
verilmiştir. Belediye çalışanlarımıza yönelik
yürütülen bu ceberut politika ekmeğe muhtaç edip açlıkla terbiye etme
politikasıdır. İşinden edilen 10u aşkın emekçi
intihar etmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin yarınlarını, hukuk düzenini ve
demokrasinin geleceğini belirleyecek hayati önemde bir Anayasa
referandumuna OHAL altında gidiyoruz. Muhalefetin ifade özgürlüğü ve
propaganda olanakları kanun hükmündeki kararnamelerle
kısıtlanmaktadır. Medya üzerindeki sansür ve baskılar
yoğunlaşmaktadır. On binlerce kişi tutuklanıyor, yüz
binler işlerinden, mesleklerinden atılıyor. Partimiz, eş
başkanlarından milletvekillerine, seçilmiş yerel yöneticilerden
belediye başkanlarına ve üyelerine uzanan haksız tutuklama,
baskı ve engellemelerle kampanya örgütleyemez, çalışamaz hâle
getirilmek istenmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; günümüzde demokratik ülkeler temsili demokrasiyi yetersiz
bulup katılımcı demokrasiyi hatta doğrudan demokrasiyi
geliştirmeye çalışmaktadırlar. Türkiyede şu anda
uygulanan politikalar temsili demokrasinin dahi temel kurumlarını yok
etmektedir. İlan edilen OHAL sonucunda çıkarılan kanun
hükmündeki kararnameler sonucunda toplumsal kutuplaşma, manevi
bunalım, yurt içine ve yurt dışına göçler, yüz binlerce
insanın görevine son verilmesi ve tutuklanması fikir özgürlüğünü
ve medya üzerindeki baskılar ülkemizin uluslararası bağlamda
itibarını zedelemektedir.
Bildiğiniz gibi Türkiye aynı zamanda
Avrupa Konseyinin kurucu bir üyesidir. Avrupa Konseyine bağlı görev
yapan Venedik Komisyonu üye 57 ülkede planlanan anayasa reformlarını
mercek altına almaktadır. Komisyon Türkiyede devletin yeniden
yapılandırılması planlarını ve bu
yapılanmayla hedeflenen yeni anayasayı son derece eleştirel bir
biçimde değerlendirmektedir. Komisyon Türkiyede planlanan yeni
başkanlık sisteminde Cumhurbaşkanının hiçbir denetim
olmaksızın bakanları atayabileceği ya da görevden
alabileceği saptamasına yer vermektedir.
Cumhurbaşkanının şimdiye kadar olduğundan daha
yoğun olarak ülkeyi kanun hükmünde kararnamelerle yöneteceği ve
olağanüstü durumu kendi isteği doğrultusunda
uzatabileceğine de komisyon raporunda açıkça değinmektedir.
Komisyon son olarak da Türkiyede zaten gücü azaltılmış olan
yargının yeni başkanlık sistemiyle
bağımsızlığını tamamen kaybedeceği görüşünü
de açıkça dile getirmiş bulunmaktadır. Venedik Komisyonu,
hedeflenen anayasal değişikliklerin 15 Temmuz darbe girişiminin
ardından ilan edilen olağanüstü hâl ortamında yapılacak
olmasını da eleştirmektedir. Komisyon, raporunun sonuç bölümünde
şunları dile getirmektedir: Siyasi özgürlüklerin yoğun bir
biçimde sınırlandırılmış olması, anayasa
referandumu için gerekli olan demokratik çerçevenin olmasını
kesinlikle engellemiş bulunmaktadır. Komisyon, bu gerekçelerle,
Ankaranın yani iktidarın, referandumu olağanüstü hâl
uygulaması kaldırılıncaya kadar ertelemesini ya da siyasi
özgürlüklerin budanmasına son vermesini dile getirmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmamın başında 28 Şubatın,
postmodern bir askerî darbenin yıl dönümü olduğuna
değinmiştim. 28 Şubat, aynı zamanda, Türkiyenin
aydınlık bir geleceğe taşınabileceği tarihî
Dolmabahçe mutabakatınının da yıl dönümüdür. Bu
bağlamda, bir kez daha, 2015in müzakere ruhuna geri dönmenin
gerekliliğini ve önemini vurgulamak durumundayız. Kürt sorununu,
sadece bir terör meselesi olarak görmekte ısrar etmek, sadece asayiş
tedbirleriyle ele almak, bugün gelinen çözümsüz durumun temel nedenidir.
Dolayısıyla asayişçi, güvenlikçi yaklaşımlar,
bırakın bu sorunu dindirmeyi, tersine, şiddeti daha da derinleştirmekten
başka bir işe yaramayacaktır ama çözüm reçetesi için izlenecek
yol bellidir. Siyaseti canlı tutmak, siyaseti şiddetin panzehri
olarak kullanmak ve her koşulda sivil siyasetin dozunu artırmaktır.
Belki de en önemlisi, siyasetin, siyasi tartışmanın, siyasi
farklılaşmanın ve çoğulculaşmanın ancak
demokratik bir ortamda mümkün olabileceğini vurguluyor, tekrar Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Dora.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Avrupa Türk Demokratlar
Birliği tarafından Almanyanın Gaggenau kentinde düzenlenecek
toplantının iptal edilerek Adalet Bakanı Bekir
Bozdağın konuşma yapması engellendiğine ve Türkiye
Cumhuriyetinin bir bakanına yapmış oldukları fiilî sansür
uygulamasını Cumhuriyet Halk Partisi olarak kabul edilemez
bulduklarına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
bugün Almanyanın Gaggenau kentinde Avrupa Türk Demokratlar Birliği
tarafından bir toplantı düzenlenmiş ve o toplantıya Adalet
Bakanımız Sayın Bekir Bozdağ konuşmacı olarak
davetliydi. Anılan kentin belediyesi, toplantıya kısa bir süre
kala, salonun küçük olması, otoparkın yetersiz olması gibi sudan
gerekçelerle toplantıyı iptal etmiş, Sayın Bekir
Bozdağın, orada, Türk Demokratlar Birliğinin daveti üzerine,
ağırlıklı olarak da Anayasa değişikliğini
savunacağı bir konuşma yapması engellenmiştir.
Hangi fikir savunuluyor olursa olsun, Türkiye
adına yurt dışında bulunan bir sayın bakanın
özellikle veya Türkiyeden giden herhangi bir siyasinin ifade özgürlüğünün
Alman makamları tarafından keyfî bir şekilde
kısıtlanmasını kabul edilemez buluyoruz.
Bu konuda, Almanyanın Türkiyedeki fikir
özgürlüğüyle ilgili yapmış olduğu pek çok
değerlendirmeyi onlara hatırlatıp, kendi ülkelerinde Türkiye
Cumhuriyetinin bir bakanına yapmış oldukları fiilî sansür
uygulamasını Cumhuriyet Halk Partisi olarak kabul edilemez
bulduğumuzu açıkça ifade ediyoruz.
Çok teşekkür ederim. (CHP, AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Özel.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Denizcilik Çalışma Sözleşmesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/456) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 89)
(Devam)
BAŞKAN 3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik cihazla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, bundan sonraki
uluslararası anlaşmaların oylamalarının tamamının
da ayrı ayrı elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Açık oylamaya ilişkin genel kuralları
her seferinde tekrar etmeyeceğim. Şu anda okuyacağım,
bilginize sunacağım kurallar bütün açık oylamalar için
geçerlidir.
Oylama için verilen süre içinde sisteme giremeyen
üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma
rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için
öngörülen süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da
taşıyan oy pusulasını yine oylama için öngörülen süre
içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Şimdi bu anlaşmanın oylaması
için üç dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 89 sıra sayılı
Denizcilik Çalışma Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açık oylama
sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 199
Kabul : 196
Çekimser : 3 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
2nci
sıraya alınan, Uluslararası Sivil Havacılığa
İlişkin Yasadışı Eylemlerin Önlenmesi Hakkında
Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
2.- Uluslararası Sivil Havacılığa
İlişkin Yasadışı Eylemlerin Önlenmesi Hakkında Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/457) ve Dışişleri Komisyonu Raporu ( S. Sayısı: 90) (xx)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon
Raporu 90 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere
tasarının başlığı 1inci maddeyle birlikte
okunmakta ve işlem görmektedir. Bugünkü birleşimde
tasarıların görüşmelerine başlanırken tarafımca
tasarıların başlıklarının okunmasından
sonra, parti gruplarında uzlaşı olması ve arada işlem
bulunmaması nedeniyle, emsal teşkil etmemek üzere 1inci madde
işlemleri sırasında ayrıca tasarının
başlığı okunmayacaktır. Bununla birlikte, tutanakta
1inci madde işlemleri sırasında da tasarının
başlığına yer verilecektir.
Bilgilerinize sunulur.
Şimdi 1inci maddeyi okutuyorum:
ULUSLARARASI SİVİL
HAVACILIĞA İLİŞKİN YASADIŞI EYLEMLERİN
ÖNLENMESİ HAKKINDA SÖZLEŞMENİN ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) Ülkemiz
tarafından 18 Eylül 2013 tarihinde imzalanan Uluslararası Sivil
Havacılığa İlişkin Yasadışı Eylemlerin
Önlenmesi Hakkında Sözleşmenin beyan ve çekince ile birlikte
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 90 sıra sayılı
Uluslararası Sivil Havacılığa İlişkin
Yasadışı Eylemlerin Önlenmesi Hakkında Sözleşmenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 196
Kabul :
194
Çekimser :
2 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
3üncü sıraya alınan Uçakların
Kanundışı Yollarla Ele Geçirilmesinin Önlenmesi Hakkında
Sözleşmeye Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
3.- Uçakların Kanundışı Yollarla Ele
Geçirilmesinin Önlenmesi Hakkında Sözleşmeye Ek Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/458) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 91)
(xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 91 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
UÇAKLARIN
KANUNDIŞI YOLLARLA ELE GEÇİRİLMESİNİN ÖNLENMESİ
HAKKINDA SÖZLEŞMEYE EK PROTOKOLÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) Hükümetimiz tarafından 18 Eylül 2013 tarihinde
imzalanan Uçakların Kanundışı Yollarla Ele Geçirilmesinin
Önlenmesi Hakkında Sözleşmeye Ek Protokolün beyan ile birlikte
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1)
Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3üncü
maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama
için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 91 sıra sayılı
Uçakların Kanundışı Yollarla Ele Geçirilmesinin Önlenmesi
Hakkında Sözleşmeye Ek Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının açık oylama sonucu:
Oy
sayısı : 204
Kabul : 202
Çekimser : 2 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
4üncü sıraya alınan Akdeniz ve Karadeniz
İçin Sanal Bölgesel Deniz Trafik Merkezi Kurulmasına Dair Operasyonel
Düzenlemenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
4.- Akdeniz ve Karadeniz İçin Sanal Bölgesel Deniz Trafik
Merkezi Kurulmasına Dair Operasyonel Düzenlemenin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/463) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 92) (xx)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 92 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
AKDENİZ VE KARADENİZ İÇİN SANAL
BÖLGESEL DENİZ TRAFİK MERKEZİ KURULMASINA DAİR OPERASYONEL
DÜZENLEMENİN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1- (1)
Arnavutluk, Hırvatistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, Fransa,
Ürdün, Yunanistan, İsrail, İtalya, Malta, Karadağ, Portekiz,
Romanya, Slovenya, İspanya, Türkiye, Birleşik Krallık ve Amerika
Birleşik Devletleri arasında 12 Ekim 2006 tarihinde Venedikte
imzalanan Akdeniz ve Karadeniz İçin Sanal Bölgesel Deniz Trafik Merkezi
Kurulmasına Dair Operasyonel Düzenlemenin çekince ile onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
92 sıra sayılı Akdeniz ve Karadeniz İçin Sanal Bölgesel
Deniz Trafik Merkezi Kurulmasına Dair Operasyonel Düzenlemenin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı :
196
Kabul :
192
Çekimser :
4(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
5inci
sıraya alınan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas
Krallığı Hükümeti Arasında Denizcilik
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı
Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/464) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 96) (xx)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon
Raporu 96 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci
maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ
İLE FAS KRALLIĞI HÜKÜMETİ ARASINDA DENİZCİLİK
ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1- (1) 3 Haziran 2013 tarihinde Rabatta
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Fas Krallığı
Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının onaylanması
uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3üncü
maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu
yürütür.
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama
için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 96 sıra sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti İle Fas Krallığı Hükümeti
Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açık oylama
sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 198
Kabul : 194
Ret :2
Çekimser :2(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
6ncı sıraya alınan Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Teknik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Teknik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/416) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 99) (xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 99 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE YEMEN CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA TEKNİK İŞBİRLİĞİ
ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN
TASARISI
MADDE 1- (1) 20 Ekim 2012 tarihinde Sanada
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Teknik İşbirliği Anlaşmasının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1)
Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3üncü
maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama
için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 99 sıra sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti Ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Teknik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açık
oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 201
Kabul :
198
Ret :
2
Çekimser :
1 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
7nci sıraya alınan, Gemilerin
İhtiyati Haczine İlişkin Milletlerarası Sözleşmeye
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
7.- Gemilerin İhtiyati Haczine İlişkin
Milletlerarası Sözleşmeye Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/443) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 106) (xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 106 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
GEMİLERİN
İHTİYATİ HACZİNE İLİŞKİN
MİLLETLERARASI SÖZLEŞMEYE KATILMAMIZIN UYGUN BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 12 Mart 1999 tarihli Gemilerin
İhtiyati Haczine İlişkin Milletlerarası Sözleşmeye
beyanla katılmamız uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3üncü
maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama
için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 106 sıra sayılı
Gemilerin İhtiyati Haczine İlişkin Milletlerarası
Sözleşmeye Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 206
Kabul :
204
Çekimser :
2 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
8inci sıraya alınan Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Değiştirilmiş Şekliyle 1978 Tarihli Gemi
Adamlarının Eğitim, Belgelendirilme ve Vardiya Standartları
Uluslararası Sözleşmesi Kural 1/10 Uyarınca Belgelerin Karşılıklı
Tanınması Hakkında Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/444) ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Değiştirilmiş Şekliyle 1978 Tarihli Gemi
Adamlarının Eğitim, Belgelendirilme ve Vardiya Standartları
Uluslararası Sözleşmesi Kural 1/10 Uyarınca Belgelerin
Karşılıklı Tanınması Hakkında Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/444) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 107) (xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 107 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ İLE LÜBNAN CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA
DEĞİŞTİRİLMİŞ ŞEKLİYLE 1978
TARİHLİ GEMİ ADAMLARININ EĞİTİM, BELGELENDİRİLME VE VARDİYA STANDARTLARI ULUSLARARASI
SÖZLEŞMESİ KURAL
1/10 UYARINCA BELGELERİN KARŞILIKLI TANINMASI HAKKINDA MUTABAKAT
ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 11
Ocak 2010 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Değiştirilmiş
Şekliyle 1978 Tarihli Gemi Adamlarının Eğitim,
Belgelendirilme ve Vardiya Standartları Uluslararası Sözleşmesi
Kural 1/10 Uyarınca Belgelerin Karşılıklı Tanınması
Hakkında Mutabakat Zaptının onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 107 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti İle Lübnan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Değiştirilmiş Şekliyle 1978 Tarihli Gemi
Adamlarının Eğitim, Belgelendirilme Ve Vardiya Standartları
Uluslararası Sözleşmesi Kural 1/10 Uyarınca Belgelerin
Karşılıklı Tanınması Hakkında Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 212
Kabul :
212 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
9uncu sıraya alınan Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile
Portekiz Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Arasında Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
9.- Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile
Portekiz Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Arasında Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/485) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 126) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 126 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ ADALET BAKANLIĞI
İLE
PORTEKİZ CUMHURİYETİ ADALET BAKANLIĞI ARASINDA MUTABAKAT
ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 8 Eylül 2006 tarihinde Lizbonda
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Portekiz
Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Arasında Mutabakat
Zaptının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1)
Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama
için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
126 sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Adalet
Bakanlığı ile Portekiz Cumhuriyeti Adalet
Bakanlığı Arasında Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
açık oylama sonucu:
Oy
sayısı : 210
Kabul
: 209
Çekimser : 1 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
10uncu
sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı
ile Yunanistan Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Arasında
İşbirliği Konusunda Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
10.- Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile
Yunanistan Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı Arasında
İşbirliği Konusunda Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/486) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 127) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon
Raporu 127 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci
maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ ADALET BAKANLIĞI İLE YUNANİSTAN
CUMHURİYETİ ADALET BAKANLIĞI ARASINDA
İŞBİRLİĞİ KONUSUNDA PROTOKOLUN ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 8 Haziran 2005 tarihinde Atinada
imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Yunanistan Cumhuriyeti
Adalet Bakanlığı Arasında İşbirliği
Konusunda Protokolun onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 127 sıra sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı ile Yunanistan Cumhuriyeti Adalet
Bakanlığı Arasında İşbirliği Konusunda
Protokolun Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı :
207
Kabul :
206
Çekimser : 1(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
11inci sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nüfus
İşleri Alanında İşbirliği Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
11.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Nüfus İşleri Alanında
İşbirliği Protokolünün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/488) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 128) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 128 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE YUNANİSTAN
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA NÜFUS İŞLERİ
ALANINDA İŞBİRLİĞİ PROTOKOLÜNÜN ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 4
Mart 2013 tarihinde İstanbulda imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nüfus İşleri
Alanında İşbirliği Protokolünün onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2-
(1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3-
(1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN 128 sıra sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nüfus
İşleri Alanında İşbirliği Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı :209
Kabul :208
Çekimser : 1(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
12nci sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti
ile Sırbistan Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda
Karşılıklı Adli Yardımlaşma
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
12.- Türkiye Cumhuriyeti ile Sırbistan Cumhuriyeti
Arasında Hukuki ve Ticari Konularda Karşılıklı Adli
Yardımlaşma Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/489) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 129) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 129 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE
SIRBİSTAN CUMHURİYETİ ARASINDA HUKUKİ VE TİCARİ
KONULARDA KARŞILIKLI ADLİ YARDIMLAŞMA ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 5 Haziran
2013 tarihinde Belgradda imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile Sırbistan
Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari Konularda
Karşılıklı Adli Yardımlaşma
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 129 sıra sayılı Türkiye
Cumhuriyeti ile Sırbistan Cumhuriyeti Arasında Hukuki ve Ticari
Konularda Karşılıklı Adli Yardımlaşma
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 205
Kabul :
204
Çekimser :
1(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
13üncü sıraya alınan, Kıta Sahanlığında Bulunan Sabit
Platformların Güvenliğine Karşı Yasadışı
Eylemlerin Önlenmesine Dair Protokole Ait 2005 Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
13.- Kıta Sahanlığında Bulunan Sabit
Platformların Güvenliğine Karşı Yasadışı
Eylemlerin Önlenmesine Dair Protokole Ait 2005 Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/459) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 131) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 131 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
KITA SAHANLIĞINDA BULUNAN
SABİT PLATFORMLARIN GÜVENLİĞİNE KARŞI YASADIŞI
EYLEMLERİN ÖNLENMESİNE DAİR PROTOKOLE AİT 2005 PROTOKOLÜNÜN
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- Türkiye
Cumhuriyeti tarafından 14 Ağustos 2006 tarihinde Londra'da imzalanan
"Kıta Sahanlığında Bulunan Sabit Platformların
Güvenliğine Karşı Yasadışı Eylemlerin Önlenmesine
Dair Protokole Ait 2005 Protokolü"nün onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3üncü
maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama
için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 131 sıra
sayılı Kıta Sahanlığında Bulunan Sabit
Platformların Güvenliğine Karşı Yasadışı
Eylemlerin Önlenmesine Dair Protokole Ait 2005 Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 207
Kabul :
206
Çekimser :
1 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
14üncü sıraya
alınan, Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Arasında İade
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
14.- Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Arasında İade
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/500) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 132) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 132 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLE BOSNA HERSEK ARASINDA
İADE ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR
KANUN TASARISI
Madde 1- (1) 28 Kasım
2013 tarihinde Saraybosnada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna Hersek
Arasında İade Anlaşmasının onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
Madde 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
Madde 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 132 sıra sayılı Türkiye
Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Arasında İade
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 209
Kabul :
208
Çekimser :
1 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
15inci sıraya alınan, Türkiye
Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Arasında Cezai Konularda
Karşılıklı Adli Yardımlaşma
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
15.- Türkiye Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Arasında Cezai
Konularda Karşılıklı Adli Yardımlaşma
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/501) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 133) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 133 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
İLE BOSNA HERSEK ARASINDA CEZAİ KONULARDA KARŞILIKLI ADLİ
YARDIMLAŞMA ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 28
Kasım 2013 tarihinde Saraybosnada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile
Bosna Hersek Arasında Cezai Konularda Karşılıklı Adli
Yardımlaşma Anlaşmasının onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - 133 sıra sayılı Türkiye
Cumhuriyeti ile Bosna Hersek Arasında Cezai Konularda
Karşılıklı Adli Yardımlaşma
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 209
Kabul : 207
Çekimser : 2 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
16ncı sıraya alınan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nüfus
İşleri Alanında İşbirliği Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/490) ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
16.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Tunus Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Nüfus İşleri Alanında İşbirliği Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/490) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 153)
(xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 153 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ İLE TUNUS CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA NUFÜS
İŞLERİ ALANINDA İŞBİRLİĞİ
PROTOKOLÜNÜN ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE
1- (1) 6/6/2013 tarihinde Tunusta imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nüfus İşleri Alanında
İşbirliği Protokolünün onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 153 sıra sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Nufüs
İşleri Alanında İşbirliği Protokolünün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 212
Kabul : 211
Çekimser : 1(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
17nci sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kamerun Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
17.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kamerun Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Denizcilik Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/477) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 158) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 158 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KAMERUN CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA DENİZCİLİK ANLAŞMASININ
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 26
Mart 2013 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Kamerun Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Denizcilik
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 158
sıra sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kamerun Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Denizcilik Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı :
215
Kabul :
215 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
18inci sıraya alınan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava
Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
18.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/473) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 159)
(X)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 159 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ VE YEMEN CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA HAVA ULAŞTIRMA ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 24
Kasım 2012 tarihinde Sanada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve
Yemen Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre
veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN 159 sıra
sayılı Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Yemen Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 213
Kabul : 213(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
19uncu sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ve Kamboçya Krallığı Hükümeti Arasında Hava
Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
19.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Kamboçya
Krallığı Hükümeti Arasında Hava Ulaştırma
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/467) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 160) (xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 160 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ VE KAMBOÇYA KRALLIĞI HÜKÜMETİ ARASINDA HAVA
ULAŞTIRMA ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 12
Aralık 2013 tarihinde Durbanda imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve
Kamboçya Krallığı Hükümeti Arasında Hava
Ulaştırma Anlaşmasının onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 160 sıra sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ve Kamboçya Krallığı Hükümeti Arasında
Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açık oylama
sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 206
Kabul :
206 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
20nci sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Hayvancılık ve
Hayvan Sağlığı Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
20.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti
Arasında Hayvancılık ve Hayvan Sağlığı
Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/423) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 172) (xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 172 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KUVEYT DEVLETİ HÜKÜMETİ
ARASINDA HAYVANCILIK VE HAYVAN SAĞLIĞI ALANINDA
İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 29
Nisan 2013 tarihinde Ankarada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında Hayvancılık ve Hayvan
Sağlığı Alanında İşbirliği
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 172 sıra sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kuveyt Devleti Hükümeti Arasında
Hayvancılık ve Hayvan Sağlığı Alanında
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının açık oylama
sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 204
Kabul :
204 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
21inci sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti ile
Fas Krallığı Arasında Deniz
Balıkçılığı ve Kültür
Balıkçılığı İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
21.- Türkiye Cumhuriyeti ile Fas Krallığı
Arasında Deniz Balıkçılığı ve Kültür
Balıkçılığı İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/442) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 173) (xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 173 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ İLE FAS KRALLIĞI ARASINDA DENİZ
BALIKÇILIĞI VE KÜLTÜR BALIKÇILIĞI
İŞBİRLİĞİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 15 Kasım
2011 tarihinde Rabatta imzalanan Türkiye Cumhuriyeti ile Fas
Krallığı Arasında Deniz
Balıkçılığı ve Kültür
Balıkçılığı İşbirliği Anlaşmasının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci
maddeyi okutuyorum:
MADDE 2-
(1) Bu Kanun yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
3üncü
maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama
için bir dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 173 sıra sayılı Türkiye
Cumhuriyeti ile Fas Krallığı Arasında Deniz
Balıkçılığı ve Kültür
Balıkçılığı İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 201
Kabul: 201(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
22nci sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım
Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/497) ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
22.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Tarım Alanında İşbirliği
Mutabakat Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/497) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 174) (xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 174 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE YUNANİSTAN
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA TARIM ALANINDA
İŞBİRLİĞİ MUTABAKAT ZAPTININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 4 Mart 2013 tarihinde İstanbulda imzalanan Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Tarım
Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 174 sıra sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Tarım Alanında İşbirliği Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 196
Kabul : 195
Ret :1(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
23üncü sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Kenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık
Alanında İşbirliğine Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
23.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Kenya Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Sağlık Alanında İşbirliğine Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu
Hakkında Kanun Tasarısı (1/392) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı:177) (xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 177 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE KENYA CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA SAĞLIK ALANINDA
İŞBİRLİĞİNE DAİR ANLAŞMANIN
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 20
Şubat 2009 tarihinde Nairobide imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Kenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık Alanında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu
Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 177 sıra sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Kenya Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Sağlık Alanında İşbirliğine Dair
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında
Kanun Tasarısının açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 200
Kabul : 199
Ret : 1(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
24üncü sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
24.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sağlık ve Tıp Bilimleri
Alanlarında İşbirliğine Dair Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun
Tasarısı (1/409) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 179) (xx)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet
yerinde.
Komisyon Raporu 179 sıra
sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ İLE BANGLADEŞ HALK CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ
ARASINDA SAĞLIK VE TIP BİLİMLERİ ALANLARINDA
İŞBİRLİĞİNE DAİR ANLAŞMANIN ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞU HAKKINDA KANUN TASARISI
MADDE 1-
(1) 14 Kasım 2010 tarihinde Dakkada imzalanan Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2-
(1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 179 sıra sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Sağlık ve Tıp Bilimleri Alanlarında
İşbirliğine Dair Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun Tasarısının açık
oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 196
Kabul : 195
Ret : 1(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
25inci sıraya alınan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Bahreyn Krallığı Hükümeti Arasında Tarım
Alanında İşbirliği Konusunda Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
25.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bahreyn
Krallığı Hükümeti Arasında Tarım Alanında
İşbirliği Konusunda Mutabakat Zaptının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/400) ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu ile
Dışişleri Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 151) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 151 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ İLE BAHREYN KRALLIĞI HÜKÜMETİ ARASINDA TARIM
ALANINDA İŞBİRLİĞİ KONUSUNDA MUTABAKAT ZAPTININ
ONAYLANMASININ UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- (1) 14 Nisan
2009 tarihinde Manamada imzalananTürkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bahreyn
Krallığı Hükümeti Arasında Tarım Alanında
İşbirliği Konusunda Mutabakat Zaptının
onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- (1) Bu Kanun
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- (1) Bu
Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN 151 sıra sayılı Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Bahreyn Krallığı Hükümeti Arasında
Tarım Alanında İşbirliği Konusunda Mutabakat
Zaptının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 198
Kabul :
198(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı
kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
BAŞKAN 26ncı sıraya alınan
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sürücü
Belgelerinin Karşılıklı Kullanımı ve
Değişimi Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
26.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Tunus Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Sürücü Belgelerinin Karşılıklı
Kullanımı ve Değişimi Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/503) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 154)
(x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 154 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ VE TUNUS CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ ARASINDA SÜRÜCÜ
BELGELERİNİN KARŞILIKLI KULLANIMI VE
DEĞİŞİMİ ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1-
(1) 6 Haziran 2013 tarihinde Tunusta imzalanan Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ve Tunus Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Sürücü Belgelerinin
Karşılıklı Kullanımı ve Değişimi
Anlaşmasının onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum.
MADDE 2- (1)
Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3-
(1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Oylama için bir dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 154 sıra
sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Tunus Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Sürücü Belgelerinin Karşılıklı
Kullanımı ve Değişimi Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 187
Kabul :
187 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Ali Haydar Hakverdi Ömer Serdar
Ankara Elâzığ
Tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
27nci sıraya alınan 182 sıra
sayılı Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
27.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş
Milletler Gıda ve Tarım Örgütü Arasında Hükümetlerarası
Tahıl Grubu 31 inci Oturumu ve Hükümetlerarası Pirinç Grubu 42 nci
Oturumu Ortak Toplantısına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/524) ve Dışişleri Komisyonu Raporunun (S. Sayısı:
182)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
28inci sıraya alınan 146 sıra
sayılı Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
28.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Makedonya Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Makedonya Cumhuriyetinin Kazakistan Cumhuriyetindeki
Temsilinin Türkiye Cumhuriyeti Astana Büyükelçiliği
İmkânlarından Yararlanılarak Gerçekleştirilmesine
İlişkin Mutabakat Muhtırasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/519) ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun (S. Sayısı: 146)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonra da komisyonların
bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan
karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 7 Mart 2017
Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.41
(x) 89 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 90 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 91 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 92 S. Sayılı Basmayazı Tutağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) ) 96 S.Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 99 S.
Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 106 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 107 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 126 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 127 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 128 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 129 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 131 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 132 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 133 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 153 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 158 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(X) 159 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 160 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 172 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 173 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonucunu gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 174 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 177 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(xx) 179 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 151 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.
(x) 154 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.