TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
90ıncı
Birleşim
10
Mayıs 2017 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Bursa Milletvekili Bennur Karaburunun, Engelliler
Haftasına ilişkin gündem dışı konuşması
2.- İzmir Milletvekili Müslüm Doğanın,
toplantı ve gösteri özgürlüklerine ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Bursa Milletvekili Lale Karabıyıkın, Özel
Öğrenci Barınma Hizmetleri Yönetmeliğine ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Ahmet Aydının, Engelliler Haftasına ve Berat Gecesini kutladığına
ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet
Aydının, Başkanlık Divanı olarak Genel Kurulu ziyaret
eden Sinoptan gelen tüm annelere hürmetlerini sunduklarına ve Anneler
Gününü kutladıklarına ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet
Aydının, Spor Toto 3üncü Lig Play-Off Finalinde 2nci Lige
yükselme mücadelesi verecek olan Kocaelispora başarılar
dilediğine ilişkin konuşması
4.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Ahmet Aydının, Spor Toto 3üncü Lig Play-Off Finalinde 2nci Lige
yükselme mücadelesi verecek olan Altaya ve mücadele eden tüm takımlara
başarılar dilediğine ilişkin konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, geçen hafta
yayımlanan Özel Öğrenci Barınma Hizmetleri Yönetmeliğiyle
öğrencilerin daha güvensiz koşullarla ve yeni istismarlarla
karşılaşması tehlikesinin yolunun
açıldığına ilişkin açıklaması
2.- Sinop Milletvekili Barış Karadenizin, Berat Kandili
ile Anneler Gününü kutladığına, Mustafa Kemal Atatürke hakaretlerde
bulunan hainleri şiddetle lanetlediğine ve şu anda Genel Kurulda
misafir olan Sinoptan gelen annelerin önünde saygıyla
eğildiğine ilişkin açıklaması
3.- Sivas Milletvekili Ali Akyıldızın, kısa
bir süre önce yenilenen Sivas Öğretmenevinin başka bir yere
taşınma kararına ilişkin açıklaması
4.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, asgari
ücretin açlık sınırının altında olduğuna ve
Engelliler Haftasına ilişkin açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının,
Mersinin Tarsus ilçesinde altı aydır esrarengiz bir şekilde
devam eden kazı çalışmasıyla ilgili bilgi almak
istediğine ilişkin açıklaması
6.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Akif Yılmazın, Berat
Gecesini kutladığına ve Amerika Birleşik Devletlerinin YPG terör örgütüne ağır
silah desteği verilmesi yönündeki kararına ilişkin
açıklaması
7.- İstanbul Milletvekili Fatma Benlinin, Engelliler
Haftasına ilişkin açıklaması
8.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Berat Gecesini
kutladığına ve Niğde iline özellikle seçim dönemlerinde
vaat edilen desteğin verilmediğine ilişkin açıklaması
9.- Çanakkale Milletvekili Bülent Özün, Atatürke ve
maneviyatına iftira atan kişilere hukuk sürecinin
başlatılmasının bir nebze de olsa sevindirici olduğuna
ve FETÖye övgüler düzen Mustafa Armağana bunca zaman neden bir
işlem yapılmadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
10.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, Spor Toto
3üncü Lig Play-Off Finalinde 2nci Lige yükselme mücadelesi verecek olan
Kocaelispor taraftarının maça gidebilmesi için hafta sonu
Antalya-İzmit arası uçak seferleri düzenlenmesini talep ettiğine
ilişkin açıklaması
11.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, Veysel Karani Haftası ile Engelliler
Haftasına ve Berat Gecesini kutladığına ilişkin
açıklaması
12.- Adana Milletvekili İbrahim Özdişin, iki yıl
önce yaşanan bir olayda katil zanlısı olan Mert Zülfikarın
ailesinin gücünü kullanarak yurt dışına kaçtığına
ve bu şekilde adaletten kurtulabiliyorsa o ülkede hukuktan söz etmenin
mümkün olup olmadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
13.- Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırımın, cezaevlerinde pek çok hasta tutsak
bulunmasına rağmen İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Kadir Topbaşın damadı Ömer Faruk Kavurmacının
uyku apnesi sebebiyle tahliyesi kararının vicdanları
sızlattığına ilişkin açıklaması
14.- İzmir Milletvekili Tacettin Bayırın, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığının İzmir Karaburun
Yarımadasında yapılmak istenen balık çiftlikleri
projesiyle ilgili kararını gözden geçirmesini talep ettiğine
ilişkin açıklaması
15.- Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmenin, Türkiye'de
kadın cinayetlerini önleme anlamında Adalet Bakanlığı
ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığını göreve davet
ettiğine ilişkin açıklaması
16.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Berat Gecesini
kutladığına, Engelliler Haftasına, Amerika Birleşik
Devletlerinin YPG terör örgütüne
ağır silah desteği verilmesi yönündeki kararının kabul
edilemez olduğuna, Gazi Mustafa Kemal Atatürke hakaret içeren
değerlendirmelerle ilgili soruşturma başlatılmasının
memnuniyet verici olduğuna ve Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftasına
ilişkin açıklaması
17.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Berat Gecesini kutladığına ve Engelliler Haftasına
ilişkin açıklaması
18.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Berat Gecesini
kutladığına, Engelliler Haftasına, 10 Mayıs
Danıştayın kuruluşunun 149uncu yıl dönümüne ve
Danıştay Başkanının bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
19.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Berat
Gecesini kutladığına, Atatürk hakkında tarihle, bilimle,
insanlıkla ilgisi olmayan birtakım ifadelerde bulunanları
şiddetle kınadığına, Engelliler Haftası ile Yunus
Emre Kültür ve Sanat Haftasına ve Amerikanın YPGye ağır
silahlar vermesinin Suriyenin barışına aleyhte etki
yapacağına ilişkin açıklaması
20.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, Meclisin
Atatürke hakaret eden Mustafa Armağanın genel yayın
yönetmenliğini yaptığı Derin Tarih dergisine aboneliği
hakkında bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
Adana Milletvekili Muharrem Varlı ve 21
milletvekilinin, Çukurova bölgesindeki mısır
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/522)
2.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı ve 21 milletvekilinin,
narenciye üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/523)
3.- Adana Milletvekili Muharrem Varlı ve 21 milletvekilinin,
hayvancılık sektörünün sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/524)
B) Tezkereler
1.- Dilekçe Komisyonu Üyeleri ile İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonun, Kamu
Denetçiliği Kurumu 2013, 2014 ve 2015 yılı raporları
hakkındaki 289 sıra sayılı Raporunun İç Tüzükün
88inci maddesine göre Komisyona geri verilmesine dair tezkeresi (3/1009)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, Grup Başkan Vekili Manisa
Milletvekili Erkan Akçay ve arkadaşları tarafından engelli
vatandaşların yaşadıkları sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/37) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 10 Mayıs 2017
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
VIII.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın, 4/C statüsündeki çalışanlar için
yapılan çalışmalara ve 4/Clilerin kadroya
alınmalarına yönelik bir talimatı bulunup
bulunmadığına ilişkin Başbakandan sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun
cevabı (7/12819)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 2003-2017 yılları
arasında görev yapan bakanlık müşavirlerine ilişkin sorusu
ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun
cevabı (7/12837)
3.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 2003-2017 yılları
arasında Bakanlıkta çalışan basın müşavirlerine
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun cevabı (7/12838)
4.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 2003-2017 yılları
arasında Bakanlıkta çalışan özel kalem müdürlerine
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun cevabı (7/12839)
5.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Çalışma ve İş Kurumu
Şanlıurfa İl Müdürlüğü tarafından
vatandaşların başvurularının kabul edilmediğine
dair iddialara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun cevabı (7/12841)
6.- Mardin
Milletvekili Ali Atalanın, Toplum Yaranına Çalışma
Programı kapsamında yapılan işe alımlara ilişkin
sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet
Müezzinoğlunun cevabı (7/12845)
7.- İzmir
Milletvekili Müslüm Doğanın, İzmirde bir üniversite kantininde
çalışan kadının referandum tercihi sebebiyle işten
çıkarıldığı iddiasının
soruşturulmasına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlunun cevabı (7/12946)
10 Mayıs 2017 Çarşamba
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.04
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Emre KÖPRÜLÜ (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 90ıncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter
sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç
sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı
ilk söz, Engelliler Haftası münasebetiyle söz isteyen Bursa Milletvekili Bennur
Karaburuna aittir.
Buyurun Sayın Karaburun.
ÖMER FETHİ GÜRER
(Niğde) Sayın Başkan, geçen yıl da söyledik, şu
yakışmıyor. Buraya Meclis tarafından bir otomatik
kaldırma
BAŞKAN Ona
bakalım inşallah yani olabilecek en uygun şey neyse.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Vallahi Başkanım, ben altı yıldır milletvekiliyim,
her yıl bunu söyledik ama.
BAŞKAN Sayın
Karaburun, buyurun efendim.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Bursa Milletvekili
Bennur Karaburunun, Engelliler Haftasına ilişkin gündem
dışı konuşması
BENNUR KARABURUN (Bursa)
Selâmün aleyküm.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; öncelikle Berat Gecenizi en
kalbî duygularımla kutlar, bu vesileyle Cenab-ı Allahtan tüm
dualarınızın kabul olmasını dilerim.
Engellilik Türkiyede on
beş yıl öncesine kadar pek de gündemde olmayan bir konuyken 2002de
başlayan AK PARTİ hükûmetleriyle birlikte, aynı, medeni
hizmetin, insanlık anlayışının, gelişmişlik
göstergesinin temel noktası hâline gelmiştir. 2002 yılıyla
birlikte, engelliler devlet nezdinde belki de ilk kez muhatap alınmaya
başlandı. 2005te Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğan önderliğinde Türkiyede ilk defa engellilere yönelik
kanun çıkarılmasıyla, engellilere eğitimde,
sağlıkta, istihdamda fırsat eşitliği sağlanması
için çalışmalara başlandı. Engelliler Kanununun
uygulanmasına ilişkin ilgili diğer mevzuatlarla birlikte 1.500
maddelik bir engelliler hukuku oluşturuldu ve tabii ki en önemlisi
ayrımcılık yasaklandı. Bu, neresinden bakılırsa
bakılsın, devlet nezdinde bir zihniyet devrimiydi.
Kurulduğundan bugüne, AK
PARTİ, tüm çalışmalarında engellileri içselleştiren,
engellilerin sorunlarını sahiplenen ve engellileri çözüme dâhil eden
bir parti oldu. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı 2013
İnsani Gelişmişlik Raporunda, Türkiye, insani gelişme
açığını kapatan 9uncu ülke olarak yer almıştır.
Bu durum da toplumsal bir bilinç değişikliği ve zihniyet
dönüşümüyle ülke sathında her geçen gün daha da belirgin hâle
gelmektedir. Bugün geldiğimiz noktada, bugünün Türkiyesinde daha da
iyisini oluşturmak adına engellilere yönelik
kanunlarımızı, mevzuatlarımızı yeniden düzenliyor
ve çalışmalarımızı bu minvalde şekillendiriyoruz.
Engelliler Haftası, 1982
yılından bu yana Birleşmiş Milletlere üye olan ülkelerde ve
ülkemizde her yıl 10-16 Mayıs tarihleri arasında etkinliklerle
kutlanmaktadır.
Adalet ve Kalkınma
Partisi olarak biz, devletin milletin esenliği için var olduğuna,
milletin esenliğinin de her kesimin kendisi için söz hakkı
bulabildiği ve hizmete ulaşabildiği bir toplumla
gerçekleşebileceğine inanıyoruz. AK PARTİ olarak
misyonumuz, engellilerin başta eğitim, sağlık,
rehabilitasyon ve istihdam hizmetlerinden tam anlamıyla
yararlanmalarının önündeki engelleri kaldırmaktır. Toplumun
her kesimiyle iş birliği içinde gerçekleştirilen çalışmalarımız
neticesinde bugün engellilerimizin ihtiyaç duyduğu her alanda önemli
rakamlara ulaşıldı. Bu sayede ülkemiz engelli hakları
bakımından dünyada öncü konumda. Sosyal ve ekonomik sebeplerle muhtaç
durumda olan engellilerin de öncelikle aile ortamında bakım ve
korumalarının sağlanmasını, aile yanında
bakımı sağlanamayanlara ise bakım ve koruma hizmetleri
sunmayı amaçladık. Ailelere vereceğimiz desteğin, bütün
alanlarda sorunun yükünü hafifleteceğine ve hayatı
kolaylaştıracağına inanıyoruz. Onun için, diğer
hizmet alanlarında olduğu gibi engelli hizmetlerinde aileyi bir çözüm
birimi olarak görüyoruz. Aile odaklı yürüttüğümüz engelli
hizmetlerinde de kaliteyi yakalamamız kuşkusuz zihniyet
dönüşümünün gerçekleştirilmesiyle ve
farkındalığın artırılmasıyla mümkün olur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kurulunda Mecliste grubu bulunan dört siyasi partinin de ortak
önergesiyle çölyak hastalığının sebep ve sonuçlarına
ilişkin Meclis araştırma komisyonunun hastalığın
önemine uygun bir hamle olduğu görülmüştür. Engellilere yönelik
Meclisimize getirilen tüm düzenleme ve tekliflerin Meclisteki tüm taraflarca
desteklendiğini müşahede etmekten bir engelli hem de yüce
Meclisimizin bir üyesi olarak büyük memnuniyet duymaktayım. Bu anlamda, AK
PARTİye, çölyak hastaları ve tüm engelliler adına, Mecliste
siyasi partilerin grup başkan vekillerine duyarlılıkları ve
hassasiyetleri için teşekkür ediyorum. Toplumsal bir mesele hâline
gelmiş çölyak hastalığının
araştırılması bu hastalıktan etkilenen tüm vatandaşlarımız
için umut verici olmuştur.
Engelliler için devlet,
siyasi partiler, sivil toplum, yerel yönetimler, hasılı, hepimizin
yapması gereken çok işimiz var. Biz engellilik alanında
üzerimize düşenin ne kadar önemli olduğunun farkındayız.
Engellilerimizin bizden beklentilerini hayata geçirmek, beklentilerinin ötesine
geçerek onlara hizmet sunmak AK PARTİ olarak bizim
çalışmalarımızdaki en büyük teşvikimizdir. Bu yüzden,
tüm kurumlarımızı harekete geçirecek öncü çalışmalar
yapmaya ve sivil toplumun gerçekleştirdiği çalışmaları
desteklemeye önem veriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
lütfen.
BENNUR KARABURUN (Devamla)
Birleşmiş Milletlere üye 156 ülkede aynı tarihlerde
gerçekleşen Engelliler Haftasının engellilerimiz için
hayırlara vesile olmasını diliyor, tüm engellilerimizi sevgiyle
selamlıyor ve son olarak şu mesajımı iletmek istiyorum:
Engelli olmak hayatın hiçbir alanında hiçbir şeye engel
değildir; her şeyi yapabilir, her alana uzanabilirsiniz. Engellilerle
birlikte yaşama kültürünü uygulamak, yaygınlaştırmak
hedefiyle, farklılıklarımızın
zenginleştirdiği günleri birlikte paylaşmak dileğiyle yüce
Meclisimizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum Sayın Karaburun.
Gündem dışı
ikinci söz, toplantı ve gösteri özgürlükleri hakkında söz isteyen
İzmir Milletvekili Müslüm Doğana aittir.
Sayın Doğan,
buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
Sizin de süreniz beş
dakikadır.
2.- İzmir Milletvekili Müslüm
Doğanın, toplantı ve gösteri özgürlüklerine ilişkin gündem
dışı konuşması
MÜSLÜM DOĞAN
(İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
konuşmama başlamadan önce ülkemiz engelli
yurttaşlarının engelsiz bir dünyada, engelsiz olarak
yaşamalarını diliyorum.
Sayın Başkan,
Türkiye'nin genel durumunun oldukça endişe verici bir düzeye
geldiğini hep birlikte görmekteyiz. İç ve dış siyasette
düşman yaratmaktan başka hiçbir şeye yaramayan
başarısız politikalar sonucu ekonominin giderek
kötüleştiği, işsizliğin en yüksek seviyeyi gördüğü bu
dönemde iktidar sahipleri hatalarından ders çıkarmak yerine hâlâ
ısrarla aynı yanlışları sürdürmeye devam etmektedir.
Özellikle 7 Haziran seçimleri sonrasında halkın iradesi yok
sayılarak seçimlerin yenilenmesiyle başlayan süreç Anayasaya aykırı
bir biçimde dokunulmazlıkların kaldırılması, 15 Temmuz
darbe girişimi, partimiz vekillerinin hukuksuz bir biçimde
tutuklanması ve eşit olmayan koşullarda gerçekleştirilen,
meşruluğu tartışmalı bir referandumla
taçlandırılmıştır. Bu ülkenin üçüncü büyük partisinin
eş genel başkanlarının, Selahattin Demirtaş ve Figen
Yüksekdağın cezaevlerinde rehin tutularak demokratik siyasetten
tasfiye edilmeye çalışılması, yine bu süreçte Eş Genel
Başkanımız Sayın Figen Yüksekdağın ve
Diyarbakır Milletvekilimiz Nursel Aydoğanın vekilliğinin
hukuka aykırı bir biçimde düşürülmesi bu süreci giderek
derinleştirmektedir. 15 Temmuz darbe girişimini Allahın lütfu
olarak görenler, tarihte eşi benzeri görülmemiş bir biçimde OHAL
kanun hükmünde kararnameleriyle on binlerce kamu emekçisini bir gecede işten
atmış, onlarca TV kanalını ve basın yayın
organını hiçbir gerekçe sunmadan kapatmış, derneklerin
kapılarına kilit vurulmuş, yüz binlerce insan maalesef
mağdur edilmiştir.
Şimdi sizlere OHAL kanun
hükmünde kararnameleriyle işinden edilmiş 2 emekçiden bahsetmek
istiyorum. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça. Akademisyen Nuriye Gülmen ve Semih
Özakça işlerini geri alabilmek, adil bir yargılanmayla kendilerini
savunabilmek adına altmış üç gündür açlık grevindeler.
Doktorlar bundan sonraki sürecin son aşama olduğunu belirtiyorlar.
Hükûmet yetkililerinden, Adalet Bakanından, Sağlık
Bakanından tek bir cümle duyamıyoruz. Bu insanlar bu ülkenin
vatandaşları, yurttaşları değil mi? Neden susuyorsunuz
arkadaşlar?
Kanun hükmünde kararnameyle işten
atıldığınızda başınıza neler
geldiğini buradan isterseniz biraz aktarmaya çalışayım. Bir
kere, kanun hükmünde kararnameyle atıldığınızda
artık sağlık güvenceniz yoktur, herhangi bir sağlık
kurumuna gittiğinizde sizi muayene etmiyorlar. Artık hiçbir kamu
kurumunda ya da yarı kamu kuruluşunda dolaylı ya da doğrudan
çalışamıyorsunuz. Yurt dışına gidip iş
aramak gibi bir şansınız da yok çünkü mevcut pasaportunuz
geçersiz ve sizlere turistik pasaport da verilmiyor. İşsizlik
maaşından yararlanamıyorsunuz, hiçbir şekilde yardım
almanız mümkün değil, bu insanları ve bakmakla yükümlü
oldukları ailelerini tamamen açlığa mahkûm ediyorsunuz. Zaten
başlı başına hak ihlalleri silsilesi olan süreç
karşı dava açmamakla, savunma yapmamakla, o rektörün hoşuna
gitmemek, bu meslektaşın hırsına kurban olmak, sosyalist
olmak, demokrat olmak, Alevi olmak, muhalif olmak gibi gerekçelerle
taçlandırılmış durumda. Şimdi, Yüksel Caddesindeki
sevgili arkadaşlarımız diyor ki: Bizi açlığa mahkûm
ettiniz. Durum bu kadar net arkadaşlar. Şimdi, buradan soruyorum: Bu
insanlar ne yapmalı sayın milletvekilleri? Hak aramak bu anlamda
onları ölüme terk etmek midir?
Bir başka örnekle de sizi tekrar bilgilendirmek
istiyorum değerli milletvekilleri. Dersime gittim, Pir Seyit
Rızanın anıtı önünde Dersim katliamıyla ilgili bir
anma programı vardı, ben şunu öğrendim. Kayyum olarak
atadığınız insan, vali, bir hafiye gibi
çalışıyor; toplantı ve gösterilere özgürlük, demokrasi,
barış istemli her türlü toplantıya katılanları teker
tespit ediyor ve -çok ilginç- ecrimisil uygular gibi Siz bu alana geldiniz,
işgal ettiniz, size para cezası kesiyorum. diyor ve insanlar en
küçük demokratik haklarını kullanmaya
sınırlandırılmış durumdalar, bu kabul edilemez
arkadaşlar.
Bir de ikinci bir husus, yetmiş altı
gündür evladının cesedini bekleyen bir baba var. Dersimde Pir Seyit
Rızanın anıtı önünde yatıyor, evladının
cesedini bekliyor. Evladı ne olursa olsun, hangi mücadele içerisinde olursa
olsun, demokratik olsun, demokratik olmasın, bir babanın ölen
evladının cesedini almaya hakkı vardır arkadaşlar.
Türkiye nereye gidiyor? Bu kabullenilemez, devlet aklını yitiremez bu
şekilde; büyük bir zafiyet var, bu iyiye gidiş değil. Bu anlamda
devleti
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MÜSLÜM DOĞAN (Devamla) -
devletin bu
güçlerini, valisini buradan uyarmak zorundayız arkadaşlar.
BAŞKAN Siz de tamamlayın lütfen.
MÜSLÜM DOĞAN (Devamla) Gerçekten kötü bir
sürece gidiyoruz, bu kabullenilecek bir şey değil. Bir babanın
gayet insani olan talebi nasıl yerine getirilemez? Bu çocuğu ne oldu?
Çatışmada öldürüldüyse cesedi nerede? Bunların
cevaplandırılması gerekiyor.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Doğan.
Gündem dışı üçüncü söz,
değişen Özel Yurtlar Yönetmeliği hakkında söz isteyen Bursa
Milletvekili Lale Karabıyıka aittir.
Sayın Karabıyık, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.- Bursa Milletvekili Lale
Karabıyıkın, Özel Öğrenci Barınma Hizmetleri
Yönetmeliğine ilişkin gündem dışı konuşması
LALE KARABIYIK (Bursa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle tüm İslam âleminin Berat kandilini
kutluyorum ve hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Çok uzun süre önce değil, öğrencilerle
ilgili, barınmayla ilgili, yurtlarla ilgili çok büyük sorunlar
yaşadık; Karamanda yaşadık, Aladağda
yaşadık, İzmirde yaşadık, kimi basına
yansıdı, kimi yansımadı. Aynı zamanda şunu
biliyoruz ki bir ülkede devlet, çocukların eğitimini,
barınmasını, korunmasını sağlamak zorunda; bu,
devletin asli görevlerinden ve sorumluluğu dâhilinde. Burada denetim de
son derece önemli. Geçmişte yaşanan tecavüz hadiselerinde,
yangında, bütün olaylarda hep şunu söyledik, dedik ki: Ortaokul
düzeyinde gerçek ve tüzel kişiler yurt açamazlar. Sadece devletin
açması gerektiğini ifade ettik. Açmışlar ise de
bunların illegal olduğunu söyledik ama bugün geldik, illegal
dediğimiz uygulamaları legal hâle getirecek yönetmelik
hazırlandı ve yayımlandı. Biz bunun son derece yanlış
olduğunu söylemek istiyoruz, her zaman da söyledik ve söylemeye devam
edeceğiz.
Şimdi, yönetmeliğe bakarsak, Millî
Eğitim Bakanlığı tarafından Özel Özel Öğrenci
Yurtları Yönetmeliğinde yapılan değişiklikle
artık ortaokul öğrencileri için de özel yurt açılabiliyor. Bu
yeni yönetmelik, birçok sorunun yaşandığı ortaokul
öğrencileri için yasal olmayan özel öğrenci yurdu ve
pansiyonları yasallaştırmış oluyor değerli
vekiller. Ortaöğretim ve yükseköğretim düzeyindeki öğrenci yurdu
açma, işletme usul ve esasları Özel Öğrenci Yurtları
Yönetmeliğiyle düzenlenmişti ancak ardından 6/5/2017 yani
birkaç gün önceki tarihli gazetede yayımlanarak Özel Öğrenci
Barınma Hizmetleri Yönetmeliğiyle tekrar yeni bir düzenleme
yapıldı ve değiştirildi. Yayımlanan bu yönetmelikle 2004
tarihli Özel Öğrenci Yurtları Yönetmeliği de maalesef
yürürlüktün kaldırılmış oldu. Buna göre, gerçek ve tüzel
kişilere ortaokul düzeyinde yurt açma izni veriliyor.
Ayrıntısına baktığınızda özel yurtların
açılması için en az 40, pansiyon için 30, apart ve stüdyo daire için
10 öğrenci şartı getiriliyor.
Şimdi, buraya dikkat çekmek istiyorum:
Kurumlarda geçici barınma adı altında ortaöğretim
kurumlarında yükseköğretim öğrencilerinin, yükseköğretim
yurtlarında ortaöğretim öğrencilerinin barınmalarına
da izin veriliyor ki sayın vekiller, bu, çok yanlış, pedagojik
açıdan da son derece zararları olan bir uygulama.
Yine, Kurumların denetimi il millî eğitim
müdür yardımcısı ya da şube müdürünün
başkanlığında şube müdürü ve resmî ortaöğretim
kurumu müdürü tarafından yapılacak. deniyor. Yani, burada
aslında müfettişlerin denetim yetkisi de saklı tutuluyor.
Gerçek ve tüzel kişilere ortaokul düzeyinde
yurt açma izni verilmesi zaten doğru değil. Telafisi mümkün olmayan
zararları geçmişte de gördük, bundan sonra da görebiliriz; bunu
belirtmek istiyorum. Ortaokul düzeyinde açılacak yurtlar mutlaka Millî
Eğitim Bakanlığı tarafından işletilmeli ve
denetlenmeli. Bunun yanı sıra, Bu kurumları denetlemesi gereken
maarif müfettişlerinin denetim hakkı saklı tutulur. diyor ama
maarif müfettişlerinin denetlemediği kurumlarda siyasi
yandaşlık ön plana çıkabilir, istismar vakalarının da
üstü çok rahat örtülebilir.
Ayrıca, gerçek ve tüzel kişilere yurt,
pansiyon açmanın yanı sıra bir de 10 öğrenciyle apart ve
stüdyo açma yetkisi veriyorsunuz. Bunun anlamı, bir apartman dairesi
kiralayan tüm gerçek ve tüzel kişiler bu evleri açabilecek, istismar
vakaları bu tür kurumlarda artacak. Karamanda, Aladağda,
İzmirde yaşanan olaylar tüm kamuoyunun vicdanını
sızlatmıştı, bunları burada defalarca söyledik, ifade
ettik. Zaten Millî Eğitim Bakanlığı, şu anda ortaokul
öğrencilerinin sadece yüzde 1ine hizmet verebiliyor yurt anlamında,
barınma anlamında, nedense bütün yatılı ilköğretim
bölge okullarını da kapatıyor; yüzde 37,6ya indi, 67
oranında bir azalma söz konusu. Yani, bunun anlamını bilmek
gerçekten mümkün değil, neden böyle yapıldığını
gerçekten anlamak mümkün değil.
Tabii ki, yurtlar siyaset yuvası hâline geldi,
burada amaç belli. Biz sürekli Devlet yurtları yapsın. derken,
Hayır devlet yapmayacak, vakıflara bırakacağız.
şeklinde bir diretme söz konusu. O zaman amaç, çocuklara barınma
sağlamak değil de, çocukları siyaseten şekillendirmek mi?
Eğer barınma sağlamak amaç olsaydı çocukların maksimum
yararı dikkate alınırdı ve uygulama bu şekilde devam
etmezdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen siz de bir
dakikada.
Buyurun.
LALE KARABIYIK (Devamla) Buraya dikkat çekmek
istiyorum: Yaşanan kötü olayların tekrar devam etmesini anneler
olarak, babalar olarak, bu ülkenin vatandaşı olarak hiç kimse arzu
etmez. Bu nedenle buradaki tehlikeyi görmek lazım. Biz bunlara, bu
yurtlara illegal derken şimdi bunları legal yapmak gerçek durum,
fiilî durum hikâyesidir ve bunun da yanlış olduğunu bir kez daha
belirtmek istiyorum.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Karabıyık.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının, Engelliler
Haftasına ve Berat Gecesini kutladığına ilişkin
konuşması
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, Dünya Engelliler Haftası bu hafta. Dünyanın dört bir
yanında ve ülkemizde vermiş oldukları mücadeleyle yılmadan
ve yorulmadan azimle herkese örnek olan engelli kardeşlerimiz, bugün
giderek artan sosyoekonomik standardı ve her türlü problemlerinin çözümüne
yönelik iyileştirmelerle yarınlarını çok daha anlamlı
bir şekilde inşa etmektedirler.
Başta Meclisimiz,
Hükûmetimiz ve devlet kuruluşları olmak üzere, kendi kendilerine
yetebilecekleri ve sorunsuz bir hayat sürmeleri için çabalarımız her
zaman olduğu gibi bugün de devam etmektedir. Yapılan her türlü
bilinçlendirme çalışmaları, ele alınan faaliyetler,
çıkarılan kanunlar ve kurumsallaşmaya dayalı hizmetlerle
vatandaşlarımızın sahip oldukları haklarını,
hukukla, eğitimle ve istihdamla bir bütün olarak düşünerek insan
onuruna yakışır bir hayat sürdürmeleri için kendileriyle beraber
çalışmaktayız. Kardeşlerimizin karşı
karşıya bulundukları riskleri en aza indirip koruyucu ve
yönlendirici bir ulusal politika izleyerek hareket etmek arzusu içinde
olmamız en önemli vazifelerimizin başında gelmektedir. Üreten,
sosyal hayatın bütün alanlarında aktif biçimde yer alabilen
bağımsız bireyler olarak yer alabilmeleri için her alanda
gereken duyarlılığın artmasını sağlamamız
da başlıca görevlerimiz arasındadır. Bu manada Dünya
Engelliler Haftası vesilesiyle ülkemizdeki tüm engelli
vatandaşlarımızın bu anlamlı gününü tebrik ediyor, hak
ettiklerini her zaman almaları gerektiği engelsiz bir dünya
düşüncesiyle en içten selam ve saygılarımı sunuyorum.
Ayrıca, bu gece
İslam âlemi açısından son derece önemli olan mübarek Berat
Gecesi. Gecenizi hayırlıyorum, Beratın insanlığın
kardeşliğine, barışa ve herkesin beraatına,
affına, günahlarından arınmasına vesile olmasını
diliyorum. Dua ve dileklerimizle birlikte tüm müminlerin bu mübarek gecesini
bir kez daha kutluyorum bu vesileyle.
Şimdi, sisteme giren
sayın milletvekillerine, ilk 15 arkadaşımıza, İç Tüzük
60a göre birer dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Özdemir, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Sibel
Özdemirin, geçen hafta yayımlanan Özel Öğrenci Barınma
Hizmetleri Yönetmeliğiyle öğrencilerin daha güvensiz koşullarla
ve yeni istismarlarla karşılaşması tehlikesinin yolunun
açıldığına ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Geçtiğimiz hafta yayımlanan Özel
Öğrenci Barınma Hizmetleri Yönetmeliğiyle öğrencilerin
daha güvensiz koşullarla, yeni istismarlarla
karşılaşması tehlikesinin yolu da açıldı. Gerçek
ve tüzel kişilere ortaokul ve yükseköğretim düzeyinde yurt, pansiyon,
apart ve stüdyo daire açma hakkı getirildi, denetimi ise
Bakanlığın kişisel tercihlerine bırakıldı.
Geçici barınma adı altında ortaöğretim ve üniversite
öğrencilerinin aynı odada kalmasının yolu açıldı.
Öğrencilerin güvenli ve sağlıklı koşullarda
barınma ve yurt ihtiyacını bilinçli olarak
karşılamayan mevcut siyasi iktidar, cemaatlere emanet ettiği bu
alanı şimdi de hangi cemaatlerin insafına bırakıyor?
Buradan tüm ailelere sesleniyorum: Lütfen, sizler de
bu yönetmelikle çocuklarımızın güvenliğinin kimlere emanet
edildiğini görün ve bu düzenlemeye tepkinizi gösterin.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Topalın yerine
Sayın Karadeniz, buyurun.
2.- Sinop Milletvekili Barış
Karadenizin, Berat Kandili ile Anneler Gününü kutladığına,
Mustafa Kemal Atatürke hakaretlerde bulunan hainleri şiddetle
lanetlediğine ve şu anda Genel Kurulda misafir olan Sinoptan gelen
annelerin önünde saygıyla eğildiğine ilişkin
açıklaması
BARIŞ KARADENİZ (Sinop) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Öncelikle kandilimiz mübarek, dualarımız
kabul olsun.
Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürke, değerli
annesi Zübeyde Hanıma, eşine ve manevi kızına akla
sığmaz hakaretlerde bulunan hainleri şiddetle lanetliyorum.
Bizim için çok anlamlı olan bu günde hiç üşenmeden Sinoptan gelen
annelerimizle birlikte Ulu Önderimizi ziyaret ettik. Sinop Belediyesi Kent
Konseyi Kadın Meclisiyle birlikte gelen 93 yaşında Ayşe
Cenal ve 84 yaşındaki Hasibe Akkoca ve 45 annemizle birlikte onu
minnetle andık. Annelerimiz Atatürkü bizlere armağan eden Türk
milletinin annesi Zübeyde Hanımı da özlemle yâd ettiler, hepsine
teşekkür ediyorum. Bu kutsal çatı altındaki milletvekillerimizin
ebediyete intikal etmiş annelerine Allahtan rahmet diliyorum, hayatta
olan annelerin, şehit annelerinin ve izin verirseniz kendi annemin ellerinden
öpüyorum. Tüm ulusumuzun şimdiden Anneler Gününü kutluyorum. Sinoptan
gelen, şu anda Genel Kurulda misafir olan annelerimizin önünde
saygıyla, hürmetle eğiliyorum. (CHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Karadeniz.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ahmet Aydının, Başkanlık Divanı
olarak Genel Kurulu ziyaret eden Sinoptan gelen tüm annelere hürmetlerini
sunduklarına ve Anneler Gününü kutladıklarına ilişkin
konuşması
BAŞKAN - Biz de Meclis
Başkanlık Divanı olarak Sinoptan gelen tüm annelerimize en
derin saygılarımızı, hürmetlerimizi sunuyoruz. Anneler
Gününü kutluyor ve tüm annelerin ellerinden öpüyoruz.
Sayın
Akyıldız, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Sivas Milletvekili Ali
Akyıldızın, kısa bir süre önce yenilenen Sivas
Öğretmenevinin başka bir yere taşınma kararına
ilişkin açıklaması
ALİ AKYILDIZ (Sivas) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sivasta Pulur Mahallesinde herkesin
rahatlıkla ulaşabileceği merkezî bir yerde bulunan, içinde de
iki adet düğün salonu ile özellikle de ekonomik anlamda
sıkıntısı olan benim Sivaslı kardeşlerime hizmet
vermekte olan Sivas Öğretmenevi, çok kısa bir süre önce 500 bin liranın
da çok çok üzerinde bir maliyetle tadilat yapılarak yenilendi. Şimdi,
ne değişti de öğretmenevinin başka bir yere
taşınması kararı alındı? Madem böyle bir
niyetiniz vardı öyleyse bu kadar masrafı neden yaptınız?
Tüyü bitmemiş yetimin hakkı olan bu parayı çöpe atmakla kul
hakkı yediğinizin de farkında mısınız? Gerçi
sizin için kul hakkının önemli olmadığını, varsa
yoksa bazı yandaşları zengin etmenin çok daha önemli
olduğunu bugüne kadar yaptığınız uygulamalarla göstermiştiniz.
Buradan Sayın Millî Eğitim
Bakanımıza, kamuoyunu tatmin edecek bir açıklama yaparak özür
dileyip bu yanlıştan derhâl geri dönülmesini öneriyor,
saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Tanal
4.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, asgari ücretin açlık sınırının
altında olduğuna ve Engelliler Haftasına ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, asgari ücret
açlık sınırının altındadır. Bu sebeple
asgari ücretle çalışan vatandaşlarımız mağdur
durumdadır. Bu asgari ücretle çalışan vatandaşlarımızın
bu mağduriyeti ne zaman giderilecektir?
Engellileri yok saymak insanlığı yok
saymaktır. Engelliler Haftasını kutluyorum. Ancak kamu
kurumlarında ve aynı zamanda özel işyerlerinde yasa
uyarınca istihdam edilmesi gereken engellilerin yerine engelli olmayanlar
çalıştırılmaktadır. Bu, engelli
vatandaşlarımızın mağduriyetine yol açmaktadır.
Yasa uyarınca sürekli engelli sayısının artmasından
dolayı istihdam alanı engellilere açılmamaktadır.
Engellilere istihdam alanının açılması için -yasayla
ilgili- bir teklif verdik, bu oranın artırılmasını
bekliyor, selam ve saygılarımı iletiyorum.
BAŞKAN Sayın Atıcı
5.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, Mersinin Tarsus ilçesinde altı aydır
esrarengiz bir şekilde devam eden kazı çalışmasıyla
ilgili bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Değerli
arkadaşlar, Mersinin Tarsus ilçesinde tam altı aydır esrarengiz
bir kazı çalışması devam ediyor. Kazı alanı Özel
Harekât ekiplerince ve uzun namlulu silahlarla korunuyor, alana milletvekilleri
dahi sokulmuyor.
Konuyla ilgili olarak verdiğim soru önergesine
AKP Hükûmeti cevap veremedi, Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde
yaptığım başvuruya cevaben bugüne kadar sadece testi
parçalarının çıkarıldığı belirtildi. Bu, hiç
inandırıcı değildir. Halktan ne saklanıyor? Bu
kazı alanında ne aranıyor? Gerçekte ne bulundu? Roma dönemine
ait ve milyonlarca dolar değerindeki Dakyanus hazinesinin yurt
dışına çıkarıldığı doğru mudur?
Paha biçilemeyen bir inci bulunduğu doğru mudur? Kazıyı
Cumhurbaşkanı adına eski bir AKP milletvekilinin takip ettiği
iddiaları doğru mudur? Bu iddialar AKP Hükûmeti tarafından
derhâl cevaplandırılmalıdır.
Teşekkür ederim.
Sayın Yılmaz
6.- Kocaeli Milletvekili Mehmet Akif
Yılmazın, Berat Gecesini kutladığına ve Amerika
Birleşik Devletlerinin YPG
terör örgütüne ağır silah desteği verilmesi yönündeki
kararına ilişkin açıklaması
MEHMET AKİF YILMAZ (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle milletvekillerimizin ve aziz milletimizin
Berat Gecesini tebrik ediyor, hayırlara vesile olmasını
Cenab-ı Haktan niyaz ediyorum.
Bilindiği üzere, Amerika Birleşik
Devletleri yönetiminin dün ilan ettiği PKKnın Suriye kolu YPG terör
örgütüne ağır silah desteği verilmesi yönündeki kabul edilemez
kararı, bize, ABDnin öteden beri bölgede devam ettirdiği terör
örgütleri eliyle etnik ve mezhebî çatışmaları körükleyen
yıkıcı kaos stratejisinin devam ettiğini gösteriyor.
Sözde terörle mücadele adı altında terör
örgütleriyle iş tutmak bölgemizde barışa değil terörü ve
kaosu artırmaya hizmet eden bir yaklaşımdır ve bundan vazgeçilmelidir.
Biz bölgemizde barış istiyoruz. Terör örgütlerini destekleyerek de
barış tesis edilemez, terör terörle temizlenemez.
ABD yönetiminin bölgemizde kan ve
gözyaşını artıracak, çatışmaları
körükleyecek bu yanlış kararı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Benli
7.- İstanbul Milletvekili Fatma
Benlinin, Engelliler Haftasına ilişkin açıklaması
FATMA BENLİ (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Engelliler Haftası vesilesiyle söz
almış bulunmaktayım. Sonuçta her birimizin de engelli adayı
olduğu gerçeği bu konunun hayati önemi olduğunu göstermekte.
Sonuçta hepimiz farklıyız, hepimizin farklı engelleri var ve bu
engelleri ancak beraberce mücadele ederek aşabiliriz. AK PARTİ de her
türlü engeli aşabilmek için engellilere olan bakış
açısını tümden değiştirdi, bu yöndeki sosyal
politikaları yardım değil hak eksenli bir anlayışla
gerçekleştirdi, özellikle de 2005 yılında
çıkardığı Engelliler Hakkında Kanunla bu alanda
çığır açtı. Bu kanunla ilk defa evde bakım ve evde sağlık
hizmetlerinin sunulması, engellilerin eğitimde fırsat
eşitliğine kavuşması gibi pek çok çalışmanın
gerçekleşmesine imkân tanıdı ancak daha fazla sonuç alabilmek
için beraberce mücadele etmeye devam etmek durumundayız. Biliyoruz ki bir
arada olursak aşamayacağımız engel yok. Engeli ne olursa
olsun herkesin, haklarını kullanmasını sağlayabiliriz,
yeter ki gönüllerdeki engelleri kaldıralım
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Gürer
8.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi
Gürerin, Berat Gecesini kutladığına ve Niğde iline
özellikle seçim dönemlerinde vaat edilen desteğin verilmediğine
ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Halkımızın Berat Gecesini
kutluyorum, hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Niğde ili özellikle seçim dönemleri vaat
almakta ancak gereken destek Hükûmet tarafından verilmemektedir.
Niğde, Avrupa Birliği Kırsal Kalkınma Projesi kapsamı
dışında bırakılmıştır; bir kere
Niğde tarımla ilgili bir projede dahi devre dışı
kalmıştır. Önemli geçim kaynağı tarım olan
Niğdede patateste, elmada, lahanada ülke çapında ilk sıralarda
üretim yapılmaktadır. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından
sebze ve meyve ticaretinde lojistik altyapı geliştirilmesi için
lisanslı depoculuğun yaygınlaştırılmasıyla
ilgili pilot iller içine Niğde ili alınmamıştır.
Soğutma üniteleri, soğuk hava depoları,
kurutma-temizleme-ayıklama-paketleme üniteleri ve bunlara ilişkin
makine ile ekipmanların alımlarında pilot bölge seçilen illerin
içine Niğde de alınmalıdır. Niğde, bu anlamda,
Hükûmetin uygulamaya koyduğu politikalarda göz ardı edilmektedir ve
Niğde, bu bağlamda, sahipsizdir.
BAŞKAN Sayın Öz
9.- Çanakkale Milletvekili Bülent Özün,
Atatürke ve maneviyatına iftira atan kişilere hukuk sürecinin
başlatılmasının bir nebze de olsa sevindirici olduğuna
ve FETÖye övgüler düzen Mustafa Armağana bunca zaman neden bir
işlem yapılmadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
BÜLENT ÖZ (Çanakkale) Sayın Başkan,
ulusal yayın yapan bir kanaldan, adı derin terbiyesizlik olan
programda Atatürke ve maneviyatına iftira atan o hadsiz kişilere
hukuk sürecinin başlatılması bir nebze olsa sevindiricidir.
Fakat FETÖcü şüphesiyle binlerce kişi hapisteyken, açlık
grevindeyken FETÖye övgüler düzen, cilt cilt kitaplar yazan Mustafa
Armağana bunca zaman neden bir işlem
yapılmadığını iktidara sormak istiyorum. Ensara kulak
tıkayanların, gerçek FETÖcülere gözlerini kapatanların
ülkemizin kurucusu Ulu Önder Atatürke yapılan bu hakaretler için neden
hiçbir şey demediklerini merak ediyorum. Tescilli FETÖcüleri besleyen,
koruyan, kollayan düzen yıkılacak. Tarihçilik ile
yalancılığı birbirine karıştıranlar gücünü
kimden alıyorsa ortaya çıkacak. Buradaki konuşmam dakikalarla
sürelidir ama mücadelemiz asırlarca sürecektir. Emelleri ne olursa olsun
cumhuriyetimizi ve Mustafa Kemal Atatürkü yok edemeyecekler.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Hürriyet
10.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan
Hürriyetin, Spor Toto 3üncü Lig Play-Off Finalinde 2nci Lige yükselme
mücadelesi verecek olan Kocaelispor taraftarının maça gidebilmesi
için hafta sonu Antalya-İzmit arası uçak seferleri düzenlenmesini
talep ettiğine ilişkin açıklaması
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Kocaelisporumuz, Spor Toto 3üncü Lig Play-Off
Finalinde 14 Mayıs Pazar günü Antalyada Altay ile karşı
karşıya gelecek ve 2nci Lige yükselme mücadelesi verecek. O gün 20
bine yakın taraftarın Antalyaya gitmesi bekleniyor ancak taraftar O
610 kilometre uzaklıktaki Antalyaya nasıl giderim? diye
düşünüyor. Kocaelide Cengiz Topel Havaalanımız var ama haftada
üç gün, sadece Trabzona uçuş var. Sürekli Talep yok. deniliyor, buyurun
size talep. Kocaelinin Bakanı Fikri Işık ve Ulaştırma
Bakanı Ahmet Arslana sesleniyorum: Gelin, hafta sonu Antalya-İzmit
arası uçak seferleri düzenleyelim. Havaalanı için defalarca
yapılan açılışlar artık bir işe yarasın. Bu,
sizin için parmak şıklatmak kadar kolay. Göz bebeğimiz
Kocaelispora, yeşil-siyahlı renklere âşık olan
taraftarımıza bir katkı da böyle sunalım. Sayın
bakanlara tekrar sesleniyorum: Şampiyonluk gelsin bu sene, beraber
kutlayalım Fethiyede. (CHP sıralarından alkışlar)
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ahmet Aydının, Spor Toto 3üncü Lig Play-Off
Finalinde 2nci Lige yükselme mücadelesi verecek olan Kocaelispora
başarılar dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN
Kocaelispora başarılar diliyoruz biz de.
Sayın
Kılıç
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
11.- Kahramanmaraş Milletvekili
İmran Kılıçın, Veysel Karani Haftası ile Engelliler
Haftasına ve Berat Gecesini kutladığına ilişkin
açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Veysel Karani Haftası, Engelliler Haftası
ve Berat Gecesini aynı anda idrak ediyoruz.
Berat Gecesi, Yüce Allahın rahmet ve
mağfiretine sığındığımız, gönüllerimizi
tövbeyle arındırdığımız özel bir gecedir. Bu
mübarek gecenin bize sunduğu manevi iklimde beratımızı
almamızın Yüce Rabbimizin ilahi mesajına kulak vermekle, ahlaki
erdemleri hayatımıza yansıtmakla mümkün olacağını
bir kez daha anlarız. Ey nefis, büyük günahlardan dolayı düşme
yeise, onlar kusurlar gibidir Allahın affediciliğinde. "Kendi hakkında
nasıl Allah'ın af ve müsamahasını dilersen,
başkalarından da af ve müsamahayı esirgeme sen." Hazreti
Ali böyle buyuruyor. Affın en güzeli güçlüyken yapılandır.
Zalimleri affetmek mazlumlara ezadır. Beraatizimmet asıldır.
Suçsuzluk esas, suçluluk fasıldır. Asli günah söz konusu
değildir. Her çocuk masum doğar. Günah şahsidir.
Bağışlanmayacağına inanman en büyük günahtır.
BAŞKAN Sayın Özdiş
12.- Adana Milletvekili İbrahim
Özdişin, iki yıl önce yaşanan bir olayda katil
zanlısı olan Mert Zülfikarın ailesinin gücünü kullanarak yurt
dışına kaçtığına ve bu şekilde adaletten
kurtulabiliyorsa o ülkede hukuktan söz etmenin mümkün olup
olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
İBRAHİM
ÖZDİŞ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorum Sayın Adalet
Bakanına: Şubat 2015te, İstanbul Ataköyde Ömer Fatih Öztürkler
isimli 17 yaşındaki gencimiz, Mert Zülfikar isimli şahıs ve
onun arkadaş grubuyla bir kavgaya karışmış, olay
sonucunda da kalbinden bıçaklanarak öldürülmüştür. Katil
zanlısı Mert Zülfikar, ailesinin maddi ve siyasi gücünü kullanarak
-ki olaya karışan gençlerden birisinin yakın tarihte
bakanlık yapmış bir şahsın yeğeni olduğu
söyleniyor- yurt dışına kaçmış, geçen iki yılda
da bulunamamıştır. Bununla birlikte anne ve babası da
kayıptır.
Şimdi soruyorum: Bir
ülkede zengin ve tanıdığı olan herkes, istediği
kişiyi öldürüp sonra yurt dışına kaçarak adaletten
kurtulabiliyorsa o ülkede hukuktan söz edebilmek mümkün müdür?
BAŞKAN Sayın
Yıldırım
13.- Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırımın, cezaevlerinde pek çok hasta tutsak
bulunmasına rağmen İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Kadir Topbaşın damadı Ömer Faruk
Kavurmacının uyku apnesi sebebiyle tahliyesi kararının
vicdanları sızlattığına ilişkin
açıklaması
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler
Başkanım.
Cezaevlerinde 162si ağır 1.144 hasta
tutsak bulunmaktadır. Bu hasta tutsaklar pek çok işkence ve
insanlık onuruna aykırı utanç verici muameleler görmektedir.
Hasta tutsaklar Cezaevinde kalamaz. raporu olmasına rağmen hâlen
cezaevinde tutulurken FETÖnün en büyük finansörlerinden biri olduğu iddia
edilen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir
Topbaşın damadı Ömer Faruk Kavurmacının on altı
yıla kadar hapis cezası istenmesine rağmen nöbetçi mahkeme uyku
apnesi -soru işareti- sebebiyle tahliyesine karar vermiştir. Bu
karar vicdanları sızlatmıştır. Adaletin,
yargının ayaklar altına alındığı bu dönemde
hekimlik mesleği de derin yara almıştır. Kişiye göre
adalet, kişiye göre sağlık olmaz. Adı geçen
şahsın ciddi bir sağlık sorunu varsa amenna. Diğer
mahkûmların da sağlık sorunları göz önüne
alınmalı. Bir ülkede adalete ve buna bağlı Adli Tıbba
güven kalmamışsa sözün bittiği yerdeyiz. Adaleti bu kadar
kirleten iktidarın mesleğim olan hekimlikten elini çekmesini talep
ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
4.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının, Spor Toto
3üncü Lig Play-Off Finalinde 2nci Lige yükselme mücadelesi verecek olan
Altaya ve mücadele eden tüm takımlara başarılar dilediğine
ilişkin konuşması
BAŞKAN Az önce, Sayın Hürriyet,
Kocaelispora başarılar diledik, rakip takım Altaya da
aynı başarıları dilemek durumundayız.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Tabii ki.
BAŞKAN Bütün takımlara
başarılar diliyoruz. Centilmence, sportmence, inşallah en iyi
şekilde
MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) Başkan,
Sivasspora da başarılar.
BAŞKAN Sivassporu unutmuyoruz zaten, bütün
takımlara, mücadele eden tüm takımlara gerçekten spora kalite
getirmek şartıyla, centilmence bir mücadele dileğinde
bulunuyoruz ve başarılar diliyoruz tüm takımlarımıza.
Sayın Bayır, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
14.- İzmir Milletvekili Tacettin
Bayırın, Çevre ve Şehircilik Bakanlığının
İzmir Karaburun Yarımadasında yapılmak istenen balık
çiftlikleri projesiyle ilgili kararını gözden geçirmesini talep
ettiğine ilişkin açıklaması
TACETTİN BAYIR (İzmir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
İzmir Karaburun Yarımadasında,
yaklaşık 4 milyon metrekare, yapılmak istenen tek projeli
balık çiftliklerine bütün muhtarlar, sivil toplum örgütleri, kent konseyleri
karşı çıkarken denizlerimizin,
kıyılarımızın kirletilmesi, doğanın yok
edilmesi, bitirilen turizmin daha da bitirilmek istenmesi, halka rağmen
rant adına yarımadanın kirletilmesine izin
vermeyeceğimizin bilinmesini istiyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının
bu kararını gözden geçirmesini, illaki yapılacaksa başka
bir alanın tespit edilerek farklı bir alanda bu balık
çiftliğinin yapılmasını talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Son olarak Sayın Türkmen,
buyurun.
15.- Adana Milletvekili Elif Doğan
Türkmenin, Türkiye'de kadın cinayetlerini önleme anlamında Adalet
Bakanlığı ile Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığını göreve davet ettiğine ilişkin
açıklaması
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) Teşekkür
ederim Başkan.
Son iki yıldır Adana, kadın cinayetlerinde
başı çeken bir il olmuştur ancak son on beş yılda
Türkiye'de de kadın cinayetlerinin ne kadar artmış olduğu
istatistiği bir gerçektir. Türkiye CEDAW Sözleşmesi ve İstanbul
Sözleşmesini imzalamış bir ülke olarak kadın cinayetlerini
önleme anlamında neden daha çok politikalar geliştirmemekte hatta
önlemek bir yana erkek egemen resmî politikasıyla kadın cinayetlerini
neredeyse özendirmektedir. Bu konuda Adalet Bakanlığı ve Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığını göreve davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Türkmen.
Şimdi, sisteme giren sayın grup
başkan vekillerine iki dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Usta, buyurun.
16.- Samsun Milletvekili Erhan
Ustanın, Berat Gecesini kutladığına, Engelliler
Haftasına, Amerika Birleşik Devletlerinin YPG terör örgütüne ağır silah desteği verilmesi
yönündeki kararının kabul edilemez olduğuna, Gazi Mustafa Kemal
Atatürke hakaret içeren değerlendirmelerle ilgili soruşturma
başlatılmasının memnuniyet verici olduğuna ve Yunus
Emre Kültür ve Sanat Haftasına ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Öncelikle bütün milletvekillerimizin, milletimizin
ve Türk-İslam âleminin Berat Gecesini tebrik ediyorum.
Bu hafta Engelliler Haftası. Dün konuyla
ilgili, konunun önemine ilişkin değerlendirmelerimi
yapmıştım, bugün de yine konunun önemine binaen bir Meclis
araştırması önergemiz olacak. Engelli vatandaşların
yaşadıkları sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin araştırılması
amacıyla
Bu konuda da Genel Kuruldan araştırma önergemize
destek talep ediyoruz.
Sayın Başkan, dün Amerika Birleşik
Devletleri Başkanı Donald Trump, Rakka operasyonu öncesi, terörist
örgüt YPGye ağır makineli tüfek ve zırhlı araç
yardımını onaylamıştır. Bu, hiçbir şekilde
bizim açımızdan kabul edilemez, müttefik hukukuyla da
bağdaşmayacak bir durumdur. Bu, Türkiyenin ve bölgenin
güvenliğini olumsuz etkileyecek bir durumdur. Tabii, burada
yanlışlık Amerika Birleşik Devletlerinin Rakka
operasyonunu YPGyle birlikte yapmasındadır. Bu anlayış,
Suriyede sorunların çözümünü zorlaştıracaktır,
kolaylaştırmayacaktır.
Birkaç gün önce bir özel televizyon kanalında
cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürkle ilgili, hakaret içeren
ve tarihî gerçeklerle bağdaşmayan bir kısım değerlendirmeler
yapılmıştı. Bunları da hiçbir şekilde kabul
edilemez buluyoruz, kınıyoruz. Burada, Bakırköy Cumhuriyet
Başsavcılığının konuyla ilgili iki tane
soruşturma başlatmış olması son derece memnuniyet
vericidir. Ortak değerlerimize sahip çıkmak durumundayız.
Medyanın da sorumlu hareket etme yükümlülüğü vardır. RTÜKün de
bu tür gerçek dışı beyanlara fırsat vermemesini temenni
ediyoruz.
Bu hafta, yine, Yunus Emre Kültür ve Sanat
Haftası. İslam tarihinin en büyük bilgelerinden, tasavvuf
şiirinin en önemli temsilcilerinden, aynı zamanda bir âlim ve halk
şairi olan Yunus Emre, 1240 yılında dünyaya gelmiş, 1320
yılında vefat etmiştir. Hacı Bektaş-ı Veli
dergâhında hizmet eden mutasavvıf Yunus Emre...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ERHAN USTA (Samsun) ...asil, garip, zengin, fakir,
din farkı gözetmeksizin insanları eşit şekilde
saymıştır. Yaşadığı ve
yaşattığı inanç sistemi Kuranın özüne ulaşarak
Allah, insan ve âlemin sırlarını keşfetmeyi ve bunları
hayata geçirmeyi amaçlayan tasavvuf sistemidir. Yunus, her şeyden evvel,
tasavvuf düşüncesinin önemli bir ismidir. Yunus, benlik hevesinden öyle
geçmiştir ki şiirlerinden bile varlığını silip
atmış, kimliği hakkında kesin bilgi
bırakmamıştır. Bilinen şudur ki Yunus Emre Hak
âşığıdır. Yunus, yaşadığı zamandan
günümüze kadarki kimliği itibarıyla halk nezdinde asla bir
tartışmanın konusu olmamıştır; tasavvufa
getirdiği yorumlarla ve bunları söyleme üslubuyla Mevlânanın
Türkçe söyleyen hâli oldu. O yüzden Yunusa Türkçede Mevlânayı
yaşamış, Türk dilinde Mevlânayı
şakımış gönül eri, aşkın bülbülü. dememizde bir
sakınca yoktur. Bu nedenle halk onu kendileriyle müşterek inançlara
ve dile sahip, Hak ve halk dostu bir mutasavvıf olarak benimsedi ve sevdi.
Kendisine Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Kerestecioğlu, buyurun.
17.- İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, Berat Gecesini kutladığına ve
Engelliler Haftasına ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün bütün Müslümanların Berat Gecesini
kutluyoruz. Aynı zamanda Engelliler Haftasına girdik ve engeli
yurttaşlarımızın pek çok sorunları var. Maalesef,
birçok ülkede bu sorunlara çözüm bulunacak hak temelli politikalar izlenirken
ülkemizde, evet, 2005te bir yasa çıkarıldı ama buna uygun
düzenlemeler yapılmamakta ve onların ihtiyaçlarına da
yardım gözüyle bakılmakta. Bunun ciddi bir ayrımcılık
olduğunu ve engelli yurttaşlarımıza engelsiz bir gelecek
dilediğimizi, aslında yaratılan bütün bu engellerle zaten
engelli olduklarını belirtmek isterim.
Aynı zamanda şunu da ifade etmek gerekir:
Savaş yeni engelliler yaratır, iş cinayetleri yeni engelliler
yaratır, trafikteki kontrolsüzlük yeni engelliler yaratır, yani
engellilik sadece doğuştan olan bir şey değildir aynı
zamanda önlenebilecek bir durumdur; bunun da dikkate alınması
lazım.
Ben size bir fotoğraf da bu Engelliler
Haftasında göstermek istiyorum. Kocaeli eski savcısı Seyfullah
Çakmak FETÖ soruşturması kapsamında tutuklandı ve Çakmak
dokuz aydır cezaevinde tutuluyor. Onun ağır engelli 2
çocuğu var ve bu çocukların engelli aylığı kesildi. O
nedenle, Meclis bazı şeyleri kutlamadan önce, gerçekten
vatandaşlarına, özellikle iktidarlar, devletler, intikam duygusuyla
yaklaşmamayı kendilerine hedef edinmelidirler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Babaları soruşturuluyor olabilir,
yargılanıyor olabilir, zaten masumiyet karinesine göre, aslında,
yargılaması devam eden herkes suçsuzdur, öncelikle bunu belirtmek
isterim ama onun dışında, çocuklar babaları nedeniyle,
eşler kocaları nedeniyle ya da karıları nedeniyle
cezalandırılamazlar. Aynı zamanda suçların
şahsiliği ilkesi vardır. Eşi diyor ki: Ben ev
kadınıyım, sosyal güvencem yok. Neredeyse on sekiz
yıllık evlilik hayatımız hastanelerde geçti.
Kızım Tuğbayı ağırlığı nedeniyle
kaldıramıyorum, yıkayamıyorum bile. Ne yapmam
gerektiğini biri bana söyleyebilir mi? Evet, birisi söylesin ne
yapması gerektiğini Engelliler Haftası münasebetiyle.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kerestecioğlu.
Sayın Gök
18.- Ankara Milletvekili Levent Gökün,
Berat Gecesini kutladığına, Engelliler Haftasına, 10
Mayıs Danıştayın kuruluşunun 149uncu yıl
dönümüne ve Danıştay Başkanının bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tüm İslam âleminin Berat Kandilini kutluyorum.
Sayın Başkan, bu hafta Engelliler
Haftası. Engelli vatandaşlarımızın
sorunlarını çözüme kavuşturmak için her şeyden önce bu
konuya ilişkin toplumsal duyarlılığın güçlendirilmesi
gerektiği çok açıktır. Engelli bir kişinin
yaşadığı en önemli sorunun o kişinin engeli
değil, toplumun engellilerle ilgili yanlış anlayış ve
ön yargılarının olduğu, kendisine sağlanan olanakların
yetersizliği, diğer insanlarla arasındaki fırsat
eşitsizliğinin olduğu unutulmamalıdır. Bir toplum
engelli ve yaşlı vatandaşlarına sahip çıkamıyor,
gerekli desteği veremiyorsa o toplumun gelişmiş bir toplum
olarak adlandırılması mümkün değildir. Tüm engelli vatandaşlarımızın
sorunlarına çözüm üretmek ve onların eşit hizmet
almasını sağlamak açısından onlara sahip çıkarak
onların sorunlarına ortak olmak hepimizin insani ve vicdani görevi
olmalıdır. Bu anlamda, tüm engelli
yurttaşlarımızı saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin de bugün engelli
yurttaşlarımızın sorunlarının
araştırılması ve çözüm bulunması amacıyla
verdiği bir grup önerisi vardır. Umarım ve dilerim ki hem
Cumhuriyet Halk Partisinin hem de diğer muhalefet partilerinin vermiş
olduğu aynı konudaki önergeler kabul edilir ve engelli
yurttaşlarımızın nefes almasını sağlayacak
tedbirleri hep beraber alırız.
Sayın Başkan, bugün
Danıştayın 149uncu kuruluş yıl dönümü.
Danıştay Başkanı Sayın Zerrin Güngör bugün
yapmış olduğu konuşmayla bir yargı organının
siyasetin nasıl emrine girdiğinin çok açık ifadelerini kullanmıştır.
Sayın Zerrin Güngör bir Danıştay Başkanı olarak
idareyi denetlemekle görevli olan bir yargının
Başkanıdır. Danıştayın en önemli görevi idarenin
işlem ve eylemlerini denetlemektir. Bugün Danıştay
Başkanı Sayın Zerrin Güngör 16 Nisanda kabul edildiği
-bizim açımızdan meşru olmayan mühürsüz oyla- ilan edilen
referandum sonuçlarının
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
LEVENT GÖK (Ankara)
16 Nisan referandum
sonuçlarıyla kuvvetler ayrığı ilkesi daha da belirgin hâle
getirildi. demek suretiyle Venedik Komisyonunun dahi Bu Anayasa
değişikliği geçerse kuvvetler ayrılığı
ortadan kalkar. raporu önde ve bizim tüm itirazlarımız öndeyken
böyle bir sözü bir Danıştay Başkanı olarak nasıl
söylemiş gerçekten anlamakta hayret ediyorum. Aslında anlamakta
hayret etmiyoruz çünkü tam bir, sahibinin sesi gibi konuştu bugün
Danıştay Başkanı. Olağanüstü hâlin ilanının
ve KHKların amacının da demokrasiyi korumak olduğunu,
kişilerin hak ve özgürlüklerine amaç dışında herhangi bir
sınırlama getirmek olmadığını söylemek suretiyle
yani bir hukuk devleti ilkesinden nasıl ayrılabileceğinin çok
tipik bir örneğini verdi. Ben Danıştay Başkanına,
hemen şurada, Danıştaya çok yakın mesafede bulunan Yüksel
Caddesinde 2 akademisyenin altmış günü aşan bir açlık
grevini izlemesini öneririm.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
LEVENT GÖK (Ankara) KHKlarla işten
atılan ve nedenini bilmeyen bu akademisyenlerin açlık greviyle
karşılaştıkları sorunları acaba bir yerinde
görmek ister mi Sayın Danıştay Başkanı? Bunların
sesi, vicdanı olmak istemez mi? Bu insanların adaletsiz bir
şekilde işten atılmasının önüne geçmek istemez mi? Bir
Danıştay Başkanına yakışır mı bu
konuşmalar? Nasıl bir Danıştay Başkanıdır
böyle? Danıştay Başkanı bugün tam anlamıyla siyasete
girmiştir; cübbesini çıkarmıştır, siyasete
girmiştir. Kendisini kınadığımı ifade ediyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Bostancı, buyurun.
19.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, Berat Gecesini kutladığına, Atatürk
hakkında tarihle, bilimle, insanlıkla ilgisi olmayan birtakım
ifadelerde bulunanları şiddetle kınadığına,
Engelliler Haftası ile Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftasına ve
Amerikanın YPGye ağır silahlar vermesinin Suriyenin
barışına aleyhte etki yapacağına ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, teşekkürler.
İslam dünyasının Berat Gecesini
tebrik ediyorum, hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bir ümit
kapısıdır, geçenlere ne mutlu.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk
hakkında tarihle, bilimle, insanlıkla ilgisi olmayan, dedikodu ve
söylentiden öteye geçmeyecek birtakım lüzumsuzlukları serdeden
insanları ve bu tavrı şiddetle kınıyorum. Atatürk
hepimizin ortak değeridir, cumhuriyet hepimizin ortak değeridir. Bunlara
ilişkin toplumda hiçbir tartışma yoktur. Bu tür konuşmalara
mecra olmayı da uygun bulmam, bunu da bu vesileyle bildirmek isterim.
Engelliler Haftası içindeyiz. Türkiye
toplumunun yüzde 10 civarı engelli olarak biliniyor. İnsanlar engelli
olabilir ama kişilik bütünlüğü olan özgür bireyler olarak
hayatlarını sürdürmeleri hem onlar için hem de toplumlar için hayati
derecede önemlidir. Geleneksel dünyada bu toplumsal dayanışmayla bir
ölçüde çözülür ama modern dünyada devlet bu işlere ilişkin asli
aktördür, rollerini yerine getirmek durumundadır. AK PARTİ 2002den
bu yana engellilere ilişkin olarak getirmiş olduğu toplumsal
hayattaki düzenlemeler, kazandırdığı sosyal haklar ile bu
devletin engellilere karşı üstlenmesi gereken rolleri yerine getirme
doğrultusunda çok önemli işler yapmıştır, bunlara
ilişkin nice kanun maddesini ve bundan daha önemlisi insani anekdotu
herhâlde hepimiz biliyoruzdur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bunlar yeterli
olmayabilir ama istikamet, devletin bu rolünü yerine getirmesi yolunda, yine
toplumsal talepler ve ihtiyaçlar çerçevesinde davranmaya devam etmesi
istikametindedir.
Yunus Emre Haftası içindeyiz. Bir gün arabayla
yolda giderken bir yolcu almıştım -ismini bilmem, işini
bilmem- konuşurken mal mülk mevzusu oldu. Mal sahibi, mülk sahibi, / Hani
bunun ilk sahibi? dedim. Adını, sanını, işini
bilmediğim kişi Mal da yalan, mülk de yalan, / Var biraz da sen oyalan."
diye tamamladı. Yunus Emre yaşıyor, bu toplumun ortak
hafızasında ve hayatında yaşıyor. Yunus Emre
Haftası münasebetiyle bunu belirtmek isterim.
Amerikanın YPGlilere ağır silahlar
vermesinin Suriyenin barışına ve oradaki insanların
gözyaşlarına
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
aleyhte etki
yapacağını bu vesileyle bildirmek isterim. Suriyenin toprak
bütünlüğünü ve oradaki insanların esenliğini düşünen
politikaların araçları böyle olmamalı.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç adet önerge vardır, ayrı
ayrı okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Adana Milletvekili
Muharrem Varlı ve 21 milletvekilinin, Çukurova
bölgesindeki mısır üreticilerinin sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/522)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye mısır
üretiminin büyük bir kısmını karşılayan Çukurova
bölgesindeki mısır üreticilerinin içinde bulunduğu
sorunların tespiti ve çözümü konusunda gerekli
araştırmaların yapılması, buna göre alınacak
önlemlerin ve gerçekleştirilmesi gereken uygulamaların yerine
getirilmesi hususunda Anayasanın 98inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Muharrem
Varlı (Adana)
2) Erkan Akçay
(Manisa)
3) Celal Adan (İstanbul)
4) Emin Haluk
Ayhan (Denizli)
5) Mustafa Mit
(Ankara)
6) Baki
Şimşek (Mersin)
7) Mevlüt
Karakaya (Adana)
8) Ruhi Ersoy (Osmaniye)
9) Zihni Açba (Sakarya)
10) Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu (Hatay)
11) Saffet
Sancaklı (Kocaeli)
12) Fahrettin
Oğuz Tor (Kahramanmaraş)
13) Nuri
Okutan (Isparta)
14) Mehmet
Günal (Antalya)
15) Mehmet
Erdoğan (Muğla)
16) Ekmeleddin
Mehmet İhsanoğlu (İstanbul)
17) Yusuf
Halaçoğlu (Kayseri)
18) Erhan Usta
(Samsun)
19) Ahmet
Selim Yurdakul (Antalya)
20) Arzu Erdem
(İstanbul)
21) Zühal
Topcu (Ankara)
22) Kamil
Aydın (Erzurum)
Gerekçe:
Dünyada üretilen mısırın yüzde 27'si
insan beslenmesinde, yüzde 73'ü ise hayvan yemi olarak
kullanılmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde
mısırın kullanımı hayvan beslenmesinde yüzde 46, insan
beslenmesinde ve sanayi ham maddesi olarak yüzde 54'tür. Gelişmiş
ülkelerde ise bu oran hayvan beslenmesinde yüzde 90, insan beslenmesinde ve
sanayi ham maddesi olarak yüzde 10'dur.
Mısır dünyada tahıllar içinde üretim
açısından buğdaydan sonra ikinci sırada yer
almaktadır. Mısır, hayvan yemi ve insan yiyeceği olarak çok
değişik alanlarda kullanılan ve ülkemizde buğday ve arpadan
sonra en fazla üretilen bir hububat bitkisidir. Ülkemizin hemen her yerinde
yetiştirilen mısır, yakın zamana kadar yaygın bir
şekilde sadece Karadeniz Bölgesinde yetiştirilmekte iken 1980li
yıllardan itibaren özellikle Tarım Bakanlığı
tarafından yürütülen İkinci Ürün Projesiyle güney bölgelerimizde yaygınlık
kazanmıştır.
Bugün Türkiye'de 6,4 milyon ton civarındaki
mısır üretimi, tarlanın hazırlanması, ürün ekimi ve
hasadı, nakliye, depolama, sanayide değerlendirilmesi ve nihai
tüketiciye ulaşıncaya değin geçen süreçte milyonlarca
insanımızın istihdam edildiği, ekmek yediği, ekonomiye
ciddi manada katma değer sağlayan tarım sektörü içinde
ayrıcalıklı konum edinmiştir.
Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO) verilerine göre üretim
kayıtlarının tutulmaya başlandığı 1970
yılında 1 milyon 40 bin ton mısır üretilmiştir. 2014
yılına gelindiğinde 658 bin hektar alandan 5 milyon 950 bin ton
mısır üretimi gerçekleştirilmiştir. Bu yıl ise
mısır ekimi yapılan 680 bin hektar alanda 6,4 milyon ton
mısır üretilmiştir.
Bölgede mısır üretimi Adana ve Mersin
başta olmak üzere Doğu Akdeniz'de yoğunlaşmaktadır.
2012-2013 döneminde Adana'da 682,5 bin ton mısır üretimi
yapılmışken Mersin'de 148,5 bin ton üretim
yapılmıştır. Adana'nın 2005-2006 dönemindeki
üretiminin 1 milyon tonun üzerinde, Mersin'in üretiminin de 348 bin ton
olduğu dikkate alındığında yaşanan
sorunların bölgedeki mısır tarımına etkileri daha net
olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu nedenledir ki tarım
politikalarının en üst seviyedeki belirleyicisi konumundaki
Bakanlığın dünya piyasalarını da takip ederek
mısırda arz-talep dengesini titiz bir şekilde kurgulaması,
planlaması elzem görülmektedir. Bu denge, sadece çiftçiler
açısından değil, maliyet dalgalanmalarından zarar gören
sanayiciler, sanayicilerimizin istihdam ettiği işçiler için de önem
arz etmektedir.
Geçtiğimiz yıllar için prim
desteğinin çok yetersiz olması karşısında hayal
kırıklığı yaşayan üretici, yine müdahale
fiyatının çok geç açıklanmasından, hasat dönemlerinde
gümrük kapılarının açılmasından, TMO'nun yine
zamansız ve gereksiz piyasa müdahalelerinden endişe etmeye devam
etmektedir. Çiftçilerimiz, TMO'nun yine kendilerinin aleyhine piyasaya mal
arzından, ürün bedellerinin çok geç ödenmesinden kaygılı olup
önünü görememektedirler.
Mısırda, özellikle ikinci ürün
mısırda Çukurova'da hastalıklardan ve iklim
şartlarının olumsuz gitmesinden dolayı verim
düşüklüğü yıllardır yaşanmaktadır. Bu
olumsuzlukların yanında fiyatların kötü oluşu çiftçimizi
çok sıkıntı içerisinde bırakmakta ve perişan
etmektedir.
Çiftçinin ve özellikle mısır
üreticilerinin en büyük sıkıntısı girdi maliyetlerinin
yüksekliği ve istikrarsızlığıdır. Bu girdilerden
özellikle gübre çiftçinin kullanım zamanında en yüksek fiyattan
işlem görmekte ve çiftçinin belini bükmektedir. Bir diğer girdi olan
akaryakıt konusunda da yüksek maliyet traktörlerin
çalışmasını ve tarlaların işlenmesini
engellemektedir. Dünyadaki petrol fiyatlarının düşmesine
rağmen ülkemizde akaryakıt fiyatlarının düşmemesi ve
komik derecede düşmesi hiçbir vatandaşın
anlayamadığı bir konu hâline gelmesine neden olmuştur.
Çiftçilerin hepsi tarlasını ekebilmek için
tarlalarını ipotek ettirerek bankalardan kredi almaktalar.
Basında son yıllarda çıkan haberlerden de görüleceği gibi
bankaların elinde çok sayıda icralık tarla olması bunun çok
acı bir göstergesidir.
Sonuç olarak, Türkiye mısır üretiminin
büyük bir kısmını karşılayan Çukurova bölgesindeki
mısır üreticilerinin içinde bulunduğu sorunların tespiti ve
çözümü konusunda gerekli araştırmaların yapılması,
buna göre alınacak önlemlerin ve gerçekleştirilmesi gereken
uygulamaların yerine getirilmesi amacıyla Meclis araştırma
komisyonu kurulmasını arz ederiz.
2.- Adana Milletvekili Muharrem
Varlı ve 21 milletvekilinin, narenciye üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/523)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Narenciye üreticilerinin
sorunlarının tespiti ve çözümü konusunda gerekli
araştırmaların yapılması, buna göre alınacak
önlemlerin ve gerçekleştirilmesi gereken uygulamaların yerine
getirilmesi hususunda Anayasanın 98inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Muharrem Varlı (Adana)
2) Erkan Akçay (Manisa)
3) Celal Adan (İstanbul)
4) Emin Haluk Ayhan (Denizli)
5) Mustafa Mit (Ankara)
6) Baki Şimşek (Mersin)
7) Mevlüt Karakaya (Adana)
8) Ruhi Ersoy (Osmaniye)
9) Zihni Açba (Sakarya)
10) Mehmet Necmettin
Ahrazoğlu (Hatay)
11) Saffet Sancaklı (Kocaeli)
12) Kamil Aydın (Erzurum)
13) Fahrettin Oğuz Tor (Kahramanmaraş)
14) Nuri Okutan (Isparta)
15) Mehmet Günal (Antalya)
16) Mehmet Erdoğan (Muğla)
17) Ekmeleddin Mehmet
İhsanoğlu (İstanbul)
18) Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
19) Erhan Usta (Samsun)
20) Ahmet Selim Yurdakul (Antalya)
21) Arzu Erdem (İstanbul)
22) Zühal Topcu (Ankara)
Gerekçe:
Sınır ihlali yapan Rus savaş
uçağının düşürülmesinin ardından Rusyanın Türk
tarım ürünlerine uyguladığı ambargo yaş sebze ve meyve
ihracatı yapan ülkemizi ve üreticilerimizi etkilemiştir.
Türkiye, narenciye üretiminde dünyadaki ilk 10 ülke
arasındadır. Çukurova bölgesinde ise ülkemizdeki toplam turunçgil
üretiminin yaklaşık yüzde 70i üretilmektedir. Greyfurtun yüzde 95i,
limonun yüzde 85i, portakalın yüzde 65i ve mandalinanın ise yüzde
75i bu bölgede yetiştirilmektedir. Dünya turunçgil üretiminin yüzde 3ünü
karşılayan Türkiyede turunçgil üretiminin yüzde 50sini portakal
oluşturmaktadır.
Turunçgiller dış ticaretine
bakıldığında, ülkemizde üretilen toplam turunçgillerin
yüzde 32si ihraç edilmektedir. Türkiyenin yıllık 2 milyon ton olan
yaş meyve sebze ihracatının yarısını turunçgiller
oluşturmaktadır. İhracatta en yüksek payı yüzde 42yle
limon almaktadır. Toplam turunçgil ihracatında mandalina yüzde 27,
portakal yüzde 18, greyfurt ise yüzde 13lük paya sahiptir. Türkiyenin portakal
ve limonda en fazla ihracat yaptığı ülkeler Rusya, Ukrayna,
Romanya ve Suudi Arabistandır. Bu ülkeleri Avrupa Birliği ülkeleri
takip etmektedir. Mandalinada Ukrayna, İngiltere, Rusya, Suudi Arabistan
ve Doğu Avrupa ile Avrupa Birliği ülkeleri; greyfurtta ise Rusya,
İngiltere, Romanya, Polonya ve Avrupa Birliği ülkeleri en fazla
ihracat yapılan ülkelerdir.
2014 yılı itibarıyla 3 milyon 787 bin
ton turunçgil üretiminin 1 milyon 585 bin tonu ihraç edilmekte olup
yaklaşık 1 milyar dolar gelir elde edilmekte ve bu üretimin 1 milyon
150 bin tonu Adanada üretilmektedir. Turunçgil üretiminin Adana ekonomisine
etkisi ile Türkiye ve Adana için çok önemli bir ihracat ürünü olduğu göz
ardı edilemeyecektir.
2015-2016 turunçgil üretim sezonunun henüz
başında Rusyayla yaşanan kriz üreticileri çok
sarsmıştır. Henüz üretimin yüzde 30u hasat edilmiştir.
Hasat edilmiş ürünlerin büyük bir kısmı da paketleme
depolarında ihracatı beklemektedir. Üretimin önemli bir kısmı
henüz dalındadır. Üreticilerin mağduriyetinin yanında hasat
işçiliği ve paketlemelerde çalışan yüz binlerce
işçinin işe çıkamıyor olması sosyal açıdan büyük
problemler yaratacaktır.
İhracatta yaşanan problemlerden
dolayı üreticilerin tahsilat zorlukları yaşadığı,
yapılmış sözleşmelerin feshedildiği, verilen çeklerin
iadesinin talep edilmesi, zaten ödeme sıkıntısı içinde olan
çiftçilerin önümüzdeki senelerde üretimde zorluklar yaşamasına neden
olacaktır. Mevcut pazarların yerlerinin başka pazarlar
tarafından doldurulması da kısa sürede mümkün görülmemektedir.
Öncelikle, iç pazarda tüketimi artırabilmek
için Hal Yasasının yaptırımlarının
gevşetilmesi, kamu spotlarının yayınlanması ve kamu
kuruluşlarında turunçgil tüketiminin teşvik edilmesi
gerekmektedir. Kısa vadede alınacak bu önlemler üreticileri biraz olsun
rahatlatabilecektir.
Sonuç olarak, yaş sebze ve meyve üretimi yapan,
özellikle de narenciye üretici vatandaşlarımızın neredeyse
tamamı zarar etmiş ve şu anda devletten yardım ve çözüm
beklemektedir.
Rusyayla yaşanan kriz sebebiyle narenciye
üreticilerinin ortaya çıkan sorunlarının tespit edilmesi, tespit
edilen sorunların giderilerek yaşanan ve yaşanması muhtemel
mağduriyetlerin önüne geçilmesi ve buna göre alınacak önlemlerin ve
gerçekleştirilmesi gereken uygulamaların yerine getirilmesi
amacıyla Meclis araştırma komisyonu kurulmasını arz
ederiz.
3.- Adana Milletvekili Muharrem
Varlı ve 21 milletvekilinin, hayvancılık sektörünün
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/524)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Hayvancılık
sektörünün yaşadığı sorunların tespiti ve çözümü ile
kırmızı et fiyatlarının yüksekliği konusunda
gerekli araştırmaların yapılması, buna göre alınacak
önlemlerin ve gerçekleştirilmesi gereken uygulamaların yerine
getirilmesi hususunda Anayasanın 98inci, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ve teklif ederiz.
1)
Muharrem Varlı (Adana)
2)
Erkan Akçay (Manisa)
3)
Celal Adan (İstanbul)
4)
Mustafa Mit (Ankara)
5)
Emin Haluk Ayhan (Denizli)
6)
Baki Şimşek (Mersin)
7)
Mevlüt Karakaya (Adana)
8)
Ruhi Ersoy (Osmaniye)
9)
Zihni Açba (Sakarya)
10)
Mehmet Necmettin Ahrazoğlu (Hatay)
11)
Saffet Sancaklı (Kocaeli)
12)
Kamil Aydın (Erzurum)
13)
Fahrettin Oğuz Tor (Kahramanmaraş)
14)
Nuri Okutan (Isparta)
15)
Mehmet Günal (Antalya)
16)
Mehmet Erdoğan (Muğla)
17)
Ekmeleddin Mehmet İhsanoğlu (İstanbul)
18)
Yusuf Halaçoğlu (Kayseri)
19)
Erhan Usta (Samsun)
20)
Ahmet Selim Yurdakul (Antalya)
21)
Arzu Erdem (İstanbul)
22)
Zühal Topcu (Ankara)
Gerekçe:
Hayvancılık, gelişmiş ülkeler
başta olmak üzere birçok ülkede genel ekonominin önemli sektörlerinden
birisi konumundadır. Türkiye'de ise tarım kesiminde bulunan nüfusun
önemli bir bölümü, bir başka deyişle tarım işletmelerinin
yaklaşık yüzde 70i hayvancılıktan geçimini
sağlamasına rağmen hayvancılık ülke ekonomisine
istenilen katkıyı yapamamaktadır.
Bunun en önemli göstergesi Türkiye'de
hayvancılığın toplam tarımsal üretim değeri
içinde yaklaşık yüzde 30'a yakın bir paya sahip
olmasıdır. Hâlbuki AB ülkelerinde bu durum yüzde 40-50'ler
düzeyindedir. Bunun birçok nedeni olmakla birlikte en önemli nedenlerinden
birisi ticari anlamda hayvancılık yerine geçimlik
hayvancılık yapılmasıdır. Hayvancılık, gerek
ulusal gerekse bölgesel kalkınmada önemli iktisadi fonksiyonlara sahip
bulunmaktadır. Bunlar arasında kırsal kesimde gizli
işsizliği önleme, sanayi ve hizmetler sektörüne istihdam yaratma,
sanayileşmeye kaynak aktarma ve halkın yeterli ve dengeli
beslenmesini sağlama, kalkınmanın finansmanını öz
kaynaklara dayandırma gibi önemli fonksiyonlar sayılabilir.
Türkiye hayvancılığının
birçok sorunu bulunmasına rağmen, en önemli sorunlarından birisi
yem ve beslenme sorunudur. Bu sorun yıllardır Türkiye
hayvancılığını tehdit etmektedir. Bu sorunun temelinde
yem bitkileri tarımına ağırlık verilmeden hayvansal
üretim yapılması ve buna bağlı olarak çayır-mera
alanlarının azlığı yer almaktadır. Diğer
önemli bir sorun ise hayvan bakım ve sağlık
sorunlarıdır. Türkiye'deki hayvancılıkta maalesef hâlen
modern olmayan ahırlar ön plandadır. Diğer sorunlar ise
eğitim ve teknik eleman yetersizliği ile örgütlenme
yetersizliğidir.
Damızlık değeri yüksek hayvanlardan
arzu edilen verimin alınabilmesi için yetiştiricinin bakım,
besleme ve sağlık korumada eğitilmesi, gereksinim duyduğu
teknik desteğin sağlanması gerekir. Günümüzde
hayvancılıkta birçok destekleme (yem bitkilerine yapılan
ödemeler, alet-ekipman destekleri, gebe düve alımlarına destek,
buzağı desteklemeleri, suni tohumlama desteği, süt destekleme
ödemeleri, süt sağım tesisi kurma vb.) varmış gibi
görünmesine rağmen yapılan bu destekler hayvansal üretimde
artışları sağlayabilecek düzeyde değildir.
AKP iktidarlarının son yıllarda
yüksek et fiyatlarını canlı hayvan ve et ithalatıyla çözmeye
çalışmaları hayvancılığı tamamen bitirme
noktasına getirmiştir. Asıl önemlisi de her defasında
ithalatın çözüm olmadığının görülmesine rağmen bu
politika ısrarla sürdürülmekte ve sadece spekülatörlerin para
kazanması sağlanmaktadır.
Koyun ve sığır varlığımızın
artmamasının nedeni, ülkede hayvanların besleneceği
meraların kalmamasıdır. Ayrıca, hayvanlarımız
meralar yetmeyince yemle beslenmekte ve yemin girdisi döviz olunca hayvanların
beslenme maliyeti de artmakta ve fiyatlar yükselmektedir. Beş yıl
önce besiciler 1 kg et satarak 32 kg besi yemi alabiliyorken, şimdilerde 1
kg et karşılığı 18-20 kg besi yemi alabilmektedirler.
Türkiye hayvancılığının
günübirlik politikalar yerine, tutarlı, hükûmetlere göre
değişmeyen, uzun vadeli politikalarla geliştirilmesi
gerekmektedir. Hayvancılıkta gerek tarımsal yapıyı
iyileştirmeye dönük gerekse üretim artışı sağlayacak
politikalar maalesef izlenememiştir.
Türkiye'ye ne kaçak hayvan girişini engellemek
ne de Türkiye içerisinde hayvan hareketlerini izlemek ve bir düzene sokmak
mümkün olamamıştır. Özellikle doğu ve güneydoğu
komşularımızdan hayvan girişinin engellenememesi
hastalık tehdidini sürekli hâle getirmiştir. Nitekim, Türkiye'de
ciddi salgınların başlangıç noktası genellikle bu
bölgeler olmaktadır.
Hayvancılığın kârlı bir
şekilde yapılabilmesi için, kaliteli kaba yem üretimine önem
verilmesi, çayır ve meraların zamansız, aşırı,
düzensiz kullanılmasının engellenmesi, mera
alanlarının ıslahının ciddiyetle ele
alınması ve üretici örgütlerinin ülkemizde de yeterli önemi
kazanması gerekmektedir.
Sonuç olarak, hayvancılık sektörünün
yaşadığı sorunların tespiti ve çözümüyle,
kırmızı et fiyatlarının yüksekliği konusunda
gerekli araştırmaların yapılması, buna göre
alınacak önlemlerin ve gerçekleştirilmesi gereken uygulamaların
yerine getirilmesi amacıyla Meclis araştırması komisyonu
kurulmasını arz ederiz.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın Arslan, sisteme girmişsiniz, 60a
göre bir dakika süreyle söz veriyorum.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
20.- Denizli Milletvekili Kazım
Arslanın, Meclisin Atatürke hakaret eden Mustafa Armağanın
genel yayın yönetmenliğini yaptığı Derin Tarih
dergisine aboneliği hakkında bilgi almak istediğine ilişkin
açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanına
soruyorum: Meclisimizin abone olduğu Derin Tarih dergisi, Büyük Önderimiz
Mustafa Kemal Atatürkün özel yaşamı, ilke ve devrimleriyle
açıkça kavgalıdır. Derginin Genel Yayın Yönetmeni sözde
tarihçi Mustafa Armağan, gerek bu dergide gerekse TVNet kanalında
hakaret ve iftira dolu sözleriyle düşünce ve ifade özgürlüğünün
sınırlarını çoktan geçmiş, laik cumhuriyetimize,
Kurtuluş Savaşı kadrolarına, Büyük Önderimiz Mustafa Kemal
Atatürke şuursuzca dil uzatmıştır.
Bu durumlar çerçevesinde,
1) Meclis Başkanlığı olarak
Derin Tarih dergisi aboneliğini sona erdirecek misiniz?
2) Şimdiye kadar bu dergiden kaç adet
alınmış, bunun karşılığında ne kadar
para ödenmiştir?
3) Başkanlığınıza
bağlı olan kurumlarda Derin Tarih dergisi aboneliği var
mıdır? Bunların abonelikleri ne zaman sona erecektir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyonu Kamu
Denetçiliği Kurumu 2013, 2014 ve 2015 yılı raporları
hakkındaki 289 sıra sayılı Raporunun İç Tüzükün
88inci maddesine göre Komisyona geri verilmesine dair bir tezkeresi
vardır, okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI (Devam)
B) Tezkereler
1.- Dilekçe Komisyonu Üyeleri ile
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma
Komisyonun, Kamu Denetçiliği Kurumu 2013, 2014 ve 2015 yılı
raporları hakkındaki 289 sıra sayılı Raporunun
İç Tüzükün 88inci maddesine göre Komisyona geri verilmesine dair
tezkeresi (3/1009)
10/5/2017
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Millet Başkanlığına
İlgi (a) yazımız ekinde
Başkanlığınıza sunulması üzerine 24/5/2016
tarihinde dağıtılmış bulunan ve hâlen TBMM Genel
Kurulunun 79'uncu sırasında görüşülmeyi bekleyen 289 sıra
sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu 2015, 2014 ve 2013
Yıllık Raporları Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporları'nın (5/5, 5/4, 5/3) Kamu Denetçiliği Kurumu 2016
Yılı Yıllık Raporuyla birlikte değerlendirilmesine ihtiyaç
duyulmuştur.
Yukarıda belirtilen nedenle 289 sıra
sayılı Komisyon Raporunun TBMM İçtüzüğünün 88'inci
maddesi kapsamında Komisyonumuza geri verilmesi hususunda gereğini
arz ederim.
Mihrimah
Belma Satır
(İstanbul)
Dilekçe
Komisyonu Başkanı
BAŞKAN 289 sıra
sayılı Komisyon Raporu Karma Komisyona geri verilmiştir.
Birleşime on dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 15.12
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.30
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Emre KÖPRÜLÜ (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
90ıncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet
Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, Grup
Başkan Vekili Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve arkadaşları tarafından
engelli vatandaşların yaşadıkları sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/37) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 10 Mayıs 2017
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun
10/5/2017 Çarşamba günü (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Erhan
Usta
Samsun
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan MHP Grup Başkan Vekili ve
Manisa Milletvekili Erkan Akçay ve arkadaşlarının (10/37) esas
numaralı, engelli vatandaşların yaşadıkları
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla verdiği Meclis
araştırması önergemizin 10/5/2017 Çarşamba günü (bugün)
Genel Kurulda okunarak görüşmelerinin bugünkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup
önerisi lehinde ilk söz Konya Milletvekili Mustafa Kalaycıya aittir.
Sayın Kalaycı, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; engelli vatandaşlarımızın
yaşadıkları sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Milliyetçi
Hareket Partisi olarak verdiğimiz Meclis araştırması
açılmasına dair önerge üzerine söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüksek heyetinizi hürmetle selamlıyorum.
Öncelikle sizlerin, milletimizin, Türk ve İslam
âleminin Berat Gecesi'ni yürekten kutluyorum. Berat Gecesi, Allah'ın
rahmet ve bağışlamasının bol olduğu gecedir. Bu
gece hürmetine dertliler deva bulsun, hastalar şifaya kavuşsun. Bu
gece arınalım, saadet ve kurtuluş mükâfatıyla bezenelim ve
hep birlikte berat edelim. Allah bizleri darda koymasın, yüzüstü
bırakmasın; millî ve manevi değerlerimizi vefa ve
fedakârlık yolundan asla ayırmasın.
Değerli milletvekilleri, 10-16 Mayıs
Engelliler Haftası, engelli kardeşlerimizle ilgili sorumluluk,
duyarlılık, bilinç ve farkındalık düzeylerinin yeniden
değerlendirilmesine ve yeni baştan gözden geçirilmesine öncelikle
vesile olmaktadır.
Şunu da ifade etmeliyim ki: Engelli
vatandaşlarımızı hatırlamak ve beklentilerini
hatırlatmak için sadece 10-17 Mayıs Engelliler Haftasını
ya da 3 Aralık Engelliler Gününü beklemek hakkaniyetli ve insaflı
bir tutum değildir. Engellilerin arzu, istek ve ihtiyaçları
yılın tamamında gündemin ön sıralarında yer
almalıdır. Hiçbir ayrıma takılmadan insan olmanın
sağladığı tüm imkânlar engelli kardeşlerimize de
sunulmalıdır. Bu kapsama giren sosyal, siyasal ve ekonomik imkânlar
bir lütuf olmayıp engeli bulunan her kardeşimizin anasının
ak sütü gibi hak ve helalidir.
Türkiye'deki engellilerin belirlenmesiyle ilgili
olarak en son çalışma 2002 yılında
yapılmıştır. Bu araştırmaya göre ülke nüfusunun
yüzde 12,3'ü engelli olarak hayatını sürdürmektedir. Aradan geçen on
beş yıllık süre içinde engellilerle ilgili geniş
kapsamlı bir araştırma yapılmamış, 2010
yılında sadece veri tabanındaki engelli
vatandaşlarımızın sorun ve beklentileri
çalışması yapılmıştır. Bugün itibarıyla
engellilerin sayısı, engel durumu, eğitim, sağlık ve
istihdam durumları sağlıklı bir şekilde
bilinmemektedir. Bu konuda kapsamlı bir çalışma mutlaka
yapılmalıdır.
Ulaşımdan eğitime, çalışma
hayatından sağlık hizmetlerine varıncaya kadar her alanda
engellilerimize insanca bir hayat sunmak insani ve hukuki mükellefiyettir.
Engelli olmayı atıl değil aktif hâle dönüştürmek, üretim
çarkının içinde özne hâline getirmek, hayatın akışına
çaresizce kapılan değil, bizatihi yön veren bir konuma
taşımak şarttır. Bizim için engellilerin toplumla
bütünleşmeleri, başkalarının yardımına muhtaç
olmadan hayatlarını idame ettirmeleri asıl gayedir.
Eğitimlerine ve sosyal yaşantılarına normal olarak devam
edebilmeleri için fiziki ve sosyal çevrenin oluşturduğu engellerin
kaldırılması başlıca beklentimizdir.
Engellilerin en önemli sorunlarından biri
işsizliktir. Engellilerin istihdamı sorunu kendine özgü
yanlarıyla engelli sorunlarının en önemli boyutlarından
birini oluşturmaktadır. Her insanın yapabileceği bir
iş vardır ve engelliler de onların niteliklerini dikkate alan
uygun bir eğitim ve rehabilitasyondan geçirildikleri zaman
çalışabilirler, üretime katılabilirler. Herkes gibi engelliler
de çalışmaya, üretmeye isteklidirler.
Engellilere yönelik istihdam politikaları büyük
ölçüde kota tekniğine dayanmaktadır. Ülkemizde kamu
kurumlarının çalıştırmak zorunda olduğu engelli
kontenjan oranı yüzde 3tür. Dünyada engelli kotası ülkeden ülkeye
farklılık göstermektedir. Birçok ülkede kamu kurumlarında yüzde
5 ve üzerinde engelli kotası uygulaması yapılmaktadır.
Devlet Personel Başkanlığının Nisan 2017 verilerine
göre kamuda engelli memur kontenjanı 62.912, çalışan engelli
memur sayısı 48.947 olup açık engelli kontenjanı
13.967dir. Engelli memur kontenjanının yüzde 22si açık
durumdadır. En fazla açık kontenjan 9.236yla Millî Eğitim
Bakanlığında bulunmaktadır. Engelli öğretmenlerle
ilgili geçtiğimiz aylarda 1.500 kontenjan için atama öngörülmesine
karşın tümüne atama yapılmamıştır. Atama bekleyen
engelli öğretmenlerin branşları dikkate alınarak bir atama
süreci planlanması ve uygulanması beklenirken sayısı,
branşı belli olan engelli öğretmenlere keyfekeder bir kadro
dağıtımına gidilmiştir. Bazı bölümlere hiç
kontenjan verilmemiş, bazılarına mevcuttan fazla,
bazılarına ise mevcudun altında kontenjan verilerek
mağduriyetin devam etmesine neden olunmuştur. Hakları
açıkça tespit ve tayin edilmiş engelli öğretmenlerin herhangi
bir mağduriyet yaşamamaları için kontenjan
dağılımının yapılan başvurulara göre
düzenlenmesinde zaruret vardır. Bu hem Millî Eğitim
Bakanlığının sorumluluğu hem de aklın ve
vicdanın gereğidir.
Engelli bireylerin öncelikle işe
yerleştirilmelerinin, üretime katılmalarının ve topluma
kazandırılmalarının temini amacıyla kamuda engelli
kotaları yüzde 5e çıkartılmalı ve açık bulunan
engelli kontenjanlarına süratle atama yapılmalıdır.
Engelliler Haftası münasebetiyle bu yıl
içinde yapılacak atamaya dair şimdiden engellilere müjde verilmeli ve
en az 10 bin kadro tahsisi yapılmalıdır. Engelli Kamu Personeli
Seçme Sınavlarının daha sıklıkla yapılması
dikkate alınmalıdır. Engelliler, hizmetli kadrolarına
değil, niteliklerine uygun kadrolara atanmalı, mevcut hizmetli
memurların da genel idare hizmetlerinde ilgili kadrolara geçirilmeleri
sağlanmalıdır.
Engellilerimizin
karşılaştıkları en önemli sorun alanlarından biri
de eğitimdir. Engellilere yönelik özel eğitim ve örgün eğitim
veren okulların, öğretmenlerin ve verilen derslerin sayısı
son serece yetersizdir. Özel eğitim kurumlarında fizik tedavi ve
eğitim alan engellilerin haftalık iki saat bireysel eğitimi,
engelli 36 aydan büyük ise bir saatlik grup eğitimi devlet tarafından
karşılanmaktadır. Maalesef, çok ağır engellilere
hiçbir faydası olmamasına rağmen grup eğitimi
verilmektedir. Bu engellilere grup eğitimi yerine bireysel eğitim
verilmelidir. İlk yaşlarda haftalık iki saat bireysel
eğitim yeterli olsa da ilerleyen yaşlarda bu yetersizdir. Birçok aile
daha fazla eğitim için gerekli ücreti ödeyememektedir. Devlet, engelli
çocukların haftalık en az dört saat bireysel eğitim ve iki saat
grup eğitim masrafını karşılamalıdır.
İhtiyaç içinde bulunan engellilere
bağlanan aylıklar da çok yetersiz durumdadır. Bugün engelli
yakını ve engelli aylığı 350 Türk lirası,
ağır engelli aylığı ise 525 Türk lirası
düzeyindedir. Engelli aylıklarının iyileştirilmesi
gerekmektedir çünkü bu aylıklarla geçimlerini sağlamaları mümkün
değildir. Ayrıca, engelli aylığı verilmesinde
muhtaçlık kriterinin kendi geliri yerine aile gelirine göre belirlenmesi
birçok engellinin aylığının kesilmesine yol
açmıştır. Yersiz ödenen aylıklar ile bunlardan doğan
ceza ve faizlerin terkin edilmesine dair düzenlemeler yapılsa da bu
düzenlemeler ödenen aylıkların geri alınmasını
önlemiş ancak soruna kalıcı bir çözüm getirmemiştir.
Yaşanan mağduriyetin giderilmesi için engellilerin muhtaçlığının
belirlenmesinde "hane başına düşen gelir
uygulamasından vazgeçilip, kişisel gelir uygulamasına dönülmesi
için yasal düzenleme yapılmalıdır.
Ülkemizde engelliler kendi aralarında da
eşit fırsatlara sahip değildir. Engellilerin malul
sayılması ve maluliyet aylığı bağlanmasında
farklı uygulama bulunmaktadır. Aynı derecede engeli olan
sigortalıların malul sayılmasında, engellilik durumunun
doğuştan ve sonradan olması durumuna göre farklı hukuka
tabi tutulmaları hakkaniyetle bağdaşmamakta olup, bu uygulama
Anayasanın adalet ve eşitlik ilkelerine de aykırıdır.
Engellilerin eşit fırsatlara sahip
olabilmeleri kapsamında, doğuştan ya da
sigortalılıktan önce engelli olanlar da 5510 sayılı
Kanunun malul sayılma ve maluliyet aylığı
bağlanmasıyla ilgili hükümlerinden
yararlandırılmalıdır.
Engelli vatandaşlarımızın
bağımsız, ayakları üstünde durabilen ve mutlu fertler
olarak yaşayabilmeleri için yapılması gerekenler daha çoktur.
Engelsiz bir Türkiye, engelsiz bir toplum, engelsiz bir gelecek için sorumluluk
şuuru, empati kültürü, dayanışma ve yardımlaşma
duygusu muhakkak surette canlı ve aktif tutulmalıdır. Engelli
kardeşlerimizin, hayatın her alanında hak ettikleri seviyelerde
bulunmalarının önü ardına kadar açık
tutulmalıdır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, engelli
vatandaşlarımızın yaşadıkları
sorunların araştırılarak gerekli önlemlerin
alınması amacıyla Meclis araştırması
açılmasını öneriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen, bir dakika ek
süre veriyorum.
Buyurun.
MUSTAFA KALAYCI (Devamla) Bu konuda tüm
milletvekillerimizin aynı görüşte olduğunu düşünüyor,
desteklerinizi bekliyor, teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kalaycı.
Önerinin aleyhinde ilk söz Mardin Milletvekili
Mithat Sancara aittir.
Buyurun Sayın Sancar. (HDP
sıralarından alkışlar)
MİTHAT SANCAR (Mardin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Engelliler Haftasındayız.
Maalesef bu tür sorunları ancak kendilerine tahsis edilmiş özel
günlerde ya da haftalarda hatırlıyoruz. Bunun dışında
genellikle bu sorunlar ve bu sorunları ağır bir şekilde
yaşayan insanlar unutuluyor.
Evet, Türkiyede engellilerle ilgili en temel sorun
hak ve eşitlik temelli bir uygulamanın oluşturulmamış
olmasıdır, oluşturulması yönünde de herhangi bir
girişimin bulunmamasıdır. Yardım ve sadaka kültürü içinde
engellilerin sorunlarının çözüleceği varsayılarak bir
siyaset yürütülüyor. Bu da aslında engellilere bir yardım değil,
tam tersine bir ayrımcılıktır, hatta hakarettir. Oysa
engelliler, hepimiz gibi, engeli olmayanlar gibi birer yurttaştır,
eşit haklara sahip olmaları gerekir, yaşamın bütün
alanlarından ve bütün imkânlarından eşit muameleyle
yararlanmaları lazımdır. Maalesef bu konuda büyük bir
hoyratlık, büyük bir kayıtsızlık söz konusudur. Hak ve
eşitlik temelli olmayan, yardım ve sadaka anlayışına
dayanan hiçbir politikanın engelli yurttaşların
sorunlarını çözmesi mümkün değildir.
Bakın, engellilere yönelik
hoyratlığın siyasi gerekçelerle nasıl
derinleştiğine dair örnekler her gün karşımıza
çıkıyor. Biraz önce Grup Başkan Vekilimiz Sayın
Kerestecioğlu söz etti, açığa alınan bir babanın 2
ağır engelli çocuğunun engelli yardımı kesildi. Burada
nasıl bir vicdansızlık işlediğini tekrar tekrar bu kürsülerden,
bu platformdan ve başka yerlerden dile getirmeye
çalışıyoruz. Kin ve intikam temelli bütün yaklaşımlar,
aynı duyguları farklı kesimlerde
yaygınlaştırır. Ülkeyi kin ve intikam duygusunun hâkim
olduğu bir atmosfere mahkûm eder. Bugün bu şekilde kendilerinde kin
ve intikamla hareket etme hakkı bulanlar yarın aynı duygularla
karşılaşabilirler. Bunu sürekli hatırlatıyorum,
Anayasa değişikliği zamanında da bunları
hatırlattık çünkü başka argümanın etki etme imkânı
kalmadığını görüyorum. Yani makul, rasyonel, işte
dünya literatüründen, uygulamalarından örneklerle anlatmak bir işe
yaramıyor. Sadece belki uyarı bir parça etki eder diye umut ediyoruz.
O nedenle bunları hatırlatıyoruz. Ayrıca geçmişimiz,
yakın geçmişimiz hatta uzak geçmişimize de
baktığımızda bir döngü, intikam ve kin döngüsünün büyük
yaralar açtığını çok rahat görebiliriz. Toplumumuz bu
yaraların sarılmasını sağlayacak yöntemler beklerken
yaraların daha da derinleşmesine yol açan bir anlayışla
karşı karşıya kalıyor.
Kanun hükmünde kararnamelerle işinden
atılan insanlar arasında engelliler de var ve bunlara hangi
suçların isnat edildiği de belli değil; soyut örgüt üyeliği
gerekçesi yeterli görülüyor. Bunlardan bir tanesi Veli Saçılık,
biliyorsunuz hayata dönüş operasyonu adı altında yapılan
vahşette kolunu kaybetmişti, daha sonra engelli kontenjanından
işe alındı, olağanüstü hâl döneminde kanun hükmünde
kararnameyle işinden atıldı. Devletin kendi sorumlu olduğu
böyle bir mağduriyetten sonra bir süre engelli kontenjanında
çalışma imkânı bulan bu arkadaşımız, şimdi
engeline bakılmaksızın gerekçeler de son derece keyfî bir
şekilde gösterilerek işinden atılmıştır.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça kardeşlerimiz
altmış üç gündür açlık grevindeler. İstedikleri şey
çok basittir arkadaşlar. İstedikleri şey işlerine iade
edilmektir. Kendilerinin açlıkla terbiye edilmesi için işten
atıldıklarını söylüyorlar ve buna kendi
cevaplarını veriyorlar. Siz bizi açlıkla terbiye etmek
istediniz, biz kendimizi açlığa yatırıyoruz. Bu,
vicdanlarda hiçbir hareketlenme yaratmıyor mu? Bu iki güzel insanın
gözümüzün önünde erimesine seyirci kalacak mıyız? Bizler, hepimiz ama
en başta hiç şüphesiz Hükûmet, bu haksızlığın
asıl sorumlusu Hükûmet mutlaka harekete geçmelidir.
Bizlere de düşenler vardır, Hükûmette
olmayan partilerin milletvekillerine de düşenler vardır, daha fazla
destek ve dayanışma gösterme zorunluluğumuz bulunuyor
değerli arkadaşlar. Bu 2 insanımızın yarın öbür
gün -şu hafta dolayısıyla söylüyorum sadece- evet, pek çok
hasarla hayata devam etmeleri söz konusu olabilir bugün bitirseler bile ki
bitirmeye niyetleri yok, Sonuna kadar, işimize iade edilene kadar
açlık grevini sürdüreceğiz. diyorlar. Gözlerimizin önünde bu 2 güzel
insanın yok olmasına seyirci kalmak büyük bir
vicdansızlıktır. Hükûmetin nasıl bu kadar vicdansız
olabildiğini anlamakta bazen -çok ciddiyim- zorlanıyorum. Bunu
söylediğimiz zaman da Niye zorlanıyorsunuz? Dünya kadar
vicdansızlık örneği var bu Hükûmetin yarattığı.
Sizler çok naifsiniz. diyorlar bize, Hükûmeti eleştirenler, bizimle
aynı fikirleri paylaşanlar. Evet, bu naifliği kaybetmemek belki
insanlığımızı ayakta tutmak için yegâne
imkânımızdır bugün. Naif olmaya devam edeceğiz. Sizleri bir
parça naifliğe davet ediyorum, bir parça şu iktidar
hesaplarının dışında, şu çıkar
hesaplarının dışında düşünmeye ve davranmaya
davet ediyorum. Şu kadarcık bir naiflik
insanlığımızı kurtarabilir.
Şimdi, dün burada bir milletvekilimizin daha
milletvekilliği düşürüldü. Büyük bir vicdansızlık, büyük
bir haksızlık. Sadece vicdansızlık değil, hukuksuzluk
ortada duruyor. Bakın, darbe girişiminden bu yana açığa
alınan hâkim ve savcıların sayısı 4.500ü buldu,
bunların bir kısmı tutuklu. Arkadaşlarımız
hakkında, mesela Nursel Aydoğan hakkında verilen mahkûmiyet
kararının görüldüğü mahkemedeki, o davanın görüldüğü
mahkemedeki savcı MİT tırları davası
dolayısıyla ihraç edildi. 3 hâkim, o mahkeme heyetinin 3 hâkimi yine
ihraç edildi, meslekten atıldı. Neden? Onların tarafsız bir
yargılama yapmadıkları, başka amaçlar için
yargıyı kullandıkları varsayılıyor. Bir örgüte
mensubiyet böyle bir sonuç doğurur.
Yine, mesela, Eş Genel
Başkanımız Selahattin Demirtaş hakkında 21 Şubat
2017 tarihinde Doğubeyazıt 2. Asliye Ceza Mahkemesinin verdiği
beş aylık hapis cezası da aynı şekilde bu kararı
veren hâkimin ihraç edildiği, daha geçen gün ihraç edildiği bir
davadır değerli arkadaşlar. Bu dosyanın hâkimi HSYKnın
5 Mayıs 2017 tarihli kararıyla meslekten ihraç edilmiştir.
Şimdi, bazen bu ihraçları Hükûmet
sözcüleri Almanyanın birleşmesi, Doğu Blokunun çökmesi
sonrası uygulamalarla karşılaştırıyor, diyorlar
ki: Orada da tasfiyeler yapıldı. Birkaç kere uyardım, bu
argümanı kullandım, işinize yaramaz, tam tersi sizi haksız
çıkaracak çok fazla oradan örnek ve argüman türer. Size bir iki örnek
vereyim: Sovyetler Birliği çöktükten sonra, hatta çökmeden önce
Perestroyka zamanında, 1987-1988den başlayarak geçmişteki
adaletsiz mahkeme kararlarının iptali için süreç başlattı,
1991de kanun çıkardı bunun için.
Şimdi, siz bu hâkimleri, savcıları
atacaksınız, bunlar meslekten çıkacak ve siz onu, o kararı
gerekçelendirirken kullandığınız argümanı da hiç
başka alana uygulamayacaksınız yani diyeceksiniz ki: Darbe
girişimi, onları atıyoruz. Onların
yargıladıkları da cezalarını çekmeye devam etsinler.
Bu kadar keyfîlik olamaz, bu kadar vicdansızlık olamaz. Dün
sayın Meclis başkan vekiline de ilettim, tekrar söylüyorum: Değerli
arkadaşlar, eğer bu bir Hükûmet politikasıysa bunu açık
söyleyin, bundan kaçmayın; söyleyin, deyin ki: Biz elimizdeki bütün kirli
imkânlarla, bütün haksız yöntemlerle sizleri tasfiye edeceğiz.
Yapın bunu. Biz de buna göre kendi tavrımızı zaten
takınıyoruz, politikamızı yürütüyoruz. Yok. diyorlar,
Böyle bir politikası yok Hükûmetin. O zaman sizi uyarıyorum;
eğer gerçekten yoksa böyle bir politikanız, o zaman yargı içinde
sizi de tuzağa düşürmeyi hedefleyen bir oluşum var, böyle
düşünmemiz gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MİTHAT SANCAR (Devamla) Bir dakika daha rica
ediyorum.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MİTHAT SANCAR (Devamla) Demek ki hani bu
kadar haksız, adaletsiz kararları veren bir odak vardır ve 15-20
milletvekilinin, 30-40 milletvekilinin bu tür hükümlerle
milletvekilliğinin düşürülmesini sağlayabilirler. Buna
karşı koruma yolu Meclisin kendi iradesini göstermesidir. Haksız
ve adaletsiz olduğu belli olan bu kadar açık kararlara, mahkeme
kararlarına Efendim, mevzuat böyle diyor. Ne yapalım? Burada okumak
zorundayız. gibi bir gerekçeyle bu tür sonuçları
bağlarsanız büyük bir vebal altında kalırsınız.
Bu vebalin hesabını vermek gerektiğinde umarım sizler
başkalarının adalet için size dayanışma göstermesini
talep etmek zorunda kalmazsınız. Umarım yarın Adalet,
adalet! diye bağırmak zorunda kalmazsınız. Biz onurlu bir
şekilde mücadelemizi yürütüyoruz, cezaevlerindeki
arkadaşlarımız da öyle. Sizler ise bu ağır yükün
hesabını vermeyi asla başaramayacaksınız.
Saygılarımla efendim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi, önerinin lehinde ikinci söz Kayseri
Milletvekili Çetin Arıka aittir.
Sayın Arık, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Milliyetçi Hareket Partisinin engelli
vatandaşlarımızın sorunlarının
araştırılmasıyla ilgili verdiği grup önerisi
hakkında konuşmak üzere söz almış bulunuyorum. Öncelikle
gazi Meclisi saygıyla selamlıyor, tüm İslam âleminin Berat
Kandilini kutluyorum.
Değerli arkadaşlar, Türkiyenin
yüzleşmekten korktuğu ama korkmaması, aksine yüzleşmesi
gereken bir konudur engelliler. Bakın, Milliyetçi Hareket Partisinin grup
önerisinde de vurguladığı gibi engellilerle ilgili Türkiye
İstatistik Kurumunun son çalışması 2002
yılını kapsıyor. Yani bugün gerçek anlamda Türkiye'de kaç
tane engelli yurttaşımızın olduğu ve bunların
sorunlarıyla ilgili gerçek verilere sahip değiliz. Eldeki verilere
göre nüfusumuzun yüzde 12,5ini engelliler oluşturuyor. Bu da
yaklaşık 10 milyon engelli yurttaşımızın
olduğunu gösteriyor. Evet, 10 milyon engelli vatandaşımız
var ama büyük çoğunluk bu engelli vatandaşlarımızı
görmüyor çünkü engelli bireylerin bir bölümünün aileleri engelli bireyleri
toplumsal yaşamdan uzak tutmayı tercih ediyor. Kimileri bunu bir
utanç kaynağı olarak görüyor. Peşinen söylemek gerekir ki
utanması gereken engelliler ve aileleri değil, engellilerin
sorunlarına çözüm üretmeyen, üretemeyen, engellileri görmezden gelen
yetkililer, çözüm üretemeyen siyasi makamlardır.
Değerli milletvekilleri, maalesef ülkemizde
engelliler 3 Aralık Dünya Engelliler Günü veya 10-16 Mayıs Engelliler
Haftası gibi belirli gün ve haftalarda hatırlanıyor. Büyük
nutuklar atılıyor, iddialı vaatler veriliyor ama maalesef ki
çözüm yok. Bir yıl sonra yine aynı nutuklar, yine aynı
iddialı vaatler verilecek. Gelin hep birlikte bu kez farklı bir
şey yapalım. Her şeyden önce siyasetüstü bir konu olan
engelliler konusunu ele alırken siyasi manevraları, siyasi
kaygıları bir kenara bırakarak çözüm için bir araya gelelim.
Milliyetçi Hareket Partisinin önergesine hep birlikte destek verelim ve
öncelikle engellilerle ilgili sağlıklı verileri ortaya
koyalım. Gerçekten ülkemizde kaç yurttaşımız engelli,
bunların kaçı istihdam ediliyor, kaçı eğitim
olanaklarından yararlanıyor bunları bilmemiz gerekiyor.
Sevgili arkadaşlar, engellilerin en önemli
sorunlarından bir tanesi eğitim. Engelli
yurttaşlarımız temel bir hak olan, Anayasayla güvence
altına alınan eğitim hakkından maruz
bırakılıyor. Örneğin otizmli çocuklarımız
Otizm
doğumdan gelen, belirtileri yaşamın ilk üç yılında
ortaya çıkan, beynin farklı çalışmasıyla ilgili bir
gelişimsel yetersizlik. 1985 yılında 2.500 doğumdan 1inde görülürken
şimdi 68 doğumdan 1inde otizm görülüyor ve yapılan
araştırmalar on yıl sonra her 2 çocuktan 1inin otizmli
doğacağını söylüyor. Tablo bu kadar ürkütücü. Peki, 68
çocuktan 1i otizmli doğuyor, yirmi dakikada 1 çocuk otizm
tanısı alıyor ise dünyanın en yaygın ve en güvenilir araştırma
şirketi on yıl sonra her 2 çocuktan 1i otizmli doğacak diyor
ise biz bu çocukları niye göremiyoruz, nerede bu çocuklar? Hiç uzatmadan
söyleyeyim, evlerinde. Aile mecbur kalmadıkça bu çocukları
dışarı çıkarmıyor. Çıkarsa da mümkün
olduğunca kimseye görünmemeye çalışıyor. Neden peki? Neden
en büyük ilaçları doğal gelişen yaşıtlarıyla
birlikte olmak olan bu çocuklar evlerinde hapis hayatı yaşıyor?
Şimdi, belki evlerinde hapis hayatı yaşayabiliyorlar ama yüzde
50yi bulacak olan bu özel çocuklar eve hapsedilebilecek mi? Yüzde 50 evinde
tutulabilecek mi? Bu özel çocuklarda tek çare kesintisiz, yoğun ve sürekli
bir eğitim.
Sayın milletvekilleri, otizmli çocuklar en az
haftada kırk saat eğitimle hayata tutunacak hâle geliyorlar. Ama
maalesef, ülkemizde ne yeterince eğitim verecek eğitmen ne
eğitimi verebilecek nitelikli okullar ne de en önemlisi buna yetecek
devlet yardımı var. Normal eğitimin bile dershane desteği
olmadan yürümediği bir dönemde bu özel çocuklara haftada sadece ve sadece
iki saat eğitim verilmesi reva mıdır? Ve yine Türkiyede toplam
nüfus içerisinde yaklaşık 1 milyon 142 bin otizmli birey var. 0-18
yaş grubunda ise 352 bin otizmli çocuk var. 352 bin çocuktan eğitime
ulaşabilen çocuk sayısı sadece ve sadece 26.586. O da maalesef
ki kâğıt üzerinde.
Bakınız, size bir örnek vermek isterim: Otizmli
Esra Nazlı Doğan. Sevgili Esra konservatuvar eğitimi almak
istiyor ama bürokratik engelleri bir türlü aşamıyor. Esra 3
yaşında otizm tanısı almış genç bir kız.
Piyano tutkunu, müzik tutkunu bir genç kızımız. Güzel sanatlar
lisesinde okumak istiyor ancak ders verecek öğretmen
olmadığı için Esra liseye kabul edilmiyor. Buna rağmen
Esra, 2015 yılında Ankarada yapılan ortaokul ve liseler
arası klasik müzik piyano dalında 3üncü oluyor. Yine, Ankarada ortaokul
ve liseler arası solo ses yarışmasında ilk 10a girdi.
Esraya ders veren öğretmen müzik bilgisinin konservatuvar seviyesinde
olduğunu söylüyor, Esra da konservatuvar okumak istiyor. Esranın
konservatuvar sınavlarına girebilmesi için lise diploması
şartı aranıyor. Esra lise diploması alabilmek için
açık öğretim lisesine devam ediyor. Esra üç yılda toplam 51
kredi alabilmiş. Esranın lise diploması alabilmesi için
kredisini 192ye tamamlaması gerekiyor. Esra otizmli ama sistem, Esraya
diğer bireylerle aynı standart soruları soruyor. Esranın
trigonometriyi, logaritmayı, molekülleri bilmesine gerek yok.
Üstelik siz, Esraya haftalık iki saat
eğitim hakkı vermişsiniz, güzel sanatlar lisesinde okumak
istemiş ama siz demişsiniz ki: Ders verecek öğretmenimiz yok.
Kabul etmemişsiniz. Şimdi, Esrayı aynı koşullarda
sınava tabi tutuyorsunuz ve aynı krediyi tamamlamasını
istiyorsunuz. Adalet bunun neresinde? Vicdan bunun neresinde? Hâlbuki Esraya
şans verilse belki de dünya çapında bir piyanist olacak. Biliyoruz ki
bu çocuklara yapacağımız her türlü yatırım,
sağlıklı ve mutlu çocuklar ve aileler olarak bize geri
dönecektir. Amerikada yapılan bir araştırmaya göre bu çocuklara
harcanan her 1 dolar topluma 16 dolar olarak geri dönmektedir.
Ülkemizde engelli çocukların eğitimi için
en önemli sorunlardan birisi özel eğitim öğretmeni eksiği ve bu
öğretmenleri yetiştirecek öğretim üyesi sayısının
yetersizliğidir. Hâlen 7 bin özel eğitim öğretmeni
açığı var ve bu açığın kapatılması için
eğitim kurumlarına her türlü desteğin sağlanması
hayati önem taşımaktadır.
Sayın milletvekilleri, engelliler konusundaki
bir diğer sorun ise engellilerin istihdamı. İstihdam konusunda
sınıfta kalan AKP iktidarı engellilerin istihdamı konusunda
ise küme düşmüş durumda. Engellilerin iş gücüne
katılımı incelendiğinde, eldeki verilere göre engellilerin
yüzde 78inin iş gücüne dâhil olmadığı görülüyor. Burada,
çalışabilecek durumda olan yaklaşık 2 milyon engellinin
istihdam dışı kaldığı gibi acı bir gerçekle
karşı karşıyayız. İş Yasasına göre, 50
ve üzerinde işçinin çalıştığı iş yerlerinde;
özel sektörde yüzde 3, kamu kuruluşlarında yüzde 4 oranında
engelli çalıştırılması zorunluluğu var ama olay
yasa yapmakla bitmiyor, bu yasanın hayata geçirilmesi, uymayanların
denetlenmesi gerekiyor. Her şeye rağmen iş bulabilen engelli
vatandaşlarımız ise iş yerlerinin fiziksel
koşullarına uygun olmaması nedeniyle büyük zorluklar
yaşıyor. İş yerlerinin engellilerin ihtiyaç duyduğu
teknolojik ve çevresel donanıma sahip olması bakımından
ülkemiz, uluslararası standartların çok gerisinde. Bu noktada AKP iktidarının
siyasi rant amaçlı yardımlarının da önemli bir sorun
olduğunun altını çizmek gerekiyor. AKP tarafından, engelli
bireylerin toplumsal hayata katılabilmeleri için yapılan destekler
genellikle muhtaçlık yardımı niteliğindedir. Engelli
bireylerin aldığı muhtaçlık aylığı da,
ağır engelliye bakan kişinin aldığı bakım
aylığı da engelli bireyin ve ailesinin onurlu bir yaşam
sürdürmesini sağlamaktan uzaktır. Engelli dostu görüntüsü
altında oy avcılığı yapılırken
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen, açıyorum
bir dakika daha.
ÇETİN ARIK (Devamla)
engelliler, giderek
artan düzeyde yardıma muhtaç bir toplum kesimi hâline geldi.
Çağdaş, sosyal hukuk devleti anlayışı, tüm engelli
yurttaşlarımızın başkalarına gereksinim duymadan
yaşamını sürdüren, üreten ve toplumsal yaşama katkıda
bulunan bireyler olmalarını amaçlamaktadır.
Şöyle bir örnek vermek gerekirse, engellilerin
toplu taşıma araçlarından ücretsiz yararlanması tabii ki
önemlidir ama daha da önemlisi engellilerin sıkıntısız bir
şekilde binip inebilecekleri, sıkıntısız yolculuk
yapabilecekleri toplu taşıma araçlarını hayata geçirmektir.
İşte, o zaman engelliler daha fazla hayatın içinde
olacaktır.
Engelsiz bir dünya dileğiyle hepinizi
saygıyla selamlıyorum. Milliyetçi Hareket Partisinin önerisine evet
diyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP, AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Arık.
Şimdi, önerinin aleyhinde ikinci ve son
konuşmacı Erzincan Milletvekili Serkan Bayram.
Buyurun Sayın Bayram. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SERKAN BAYRAM (Erzincan) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; MHP grup önerisi üzerinde aleyhte söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün Berat Kandili. Hepinizin bu güzel gecede, bu
güzel kandil gününde beratınızı kutluyorum, hayırlara
vesile olur diyorum.
Tabii, demin konuşmacı vekillerimiz fazla
bir şey yapılmadığı noktasından bahsederken, 2002
yılı öncesinde Meclisimizde 1 engelli vekil ya var ya yokken bugün,
şükürler olsun, 4 engelli vekilimiz var Mecliste. Bu, bir
kazanımdır. İnşallah, zamanla sayısı daha da
artar çünkü damdan düşen, sorunu en güzel anlar. Allah kimseyi de damdan
düşürmesin, temennimiz o.
Engellilik sadece engelli
vatandaşlarımızı ve ailelerini değil, toplumu
oluşturan tüm kesimleri ilgilendiren, duyarlı olmayı gerektiren
ve çok yönlü ele alınması gereken toplumsal bir görevdir.
Çeşitli engellerine rağmen, hayat mücadelesi veren ve
hayatlarını onurlu bir şekilde geçirmek adına ekonomik,
kültürel ve sosyal alanda hayatın içerisinde olan engelli
vatandaşımız bizim için büyük bir önem arz etmektedir.
Engelli vatandaşlarımızı topluma
kazandırmak, kimseye muhtaç olmadan, bağımsız olarak, kendi
başlarına yaşayabilmelerini sağlamak, üretken insan
durumuna getirerek yaşam düzeylerini gelişen dünya
şartlarına göre biçimlendirmek, ihtiyaçlarını iyi anlamak,
onlara mevcut şartlar içinde en iyi ortamları hazırlamak ve
onlara iş imkânları sağlamak bir sosyal devlet ilkesi olarak
Anayasamızın bizlere vermiş olduğu bir ödevdir, yükümlülüktür.
Engellilerin hayatını kolayca
sürdürebilmeleri, toplumda ayrım yapılmadan toplumun diğer
bireyleriyle eşit pozisyonlarda yer alabilmeleri, her alanda
desteklenmeleri için partimiz elini taşın altına koymuştur.
Yine, 2002-2017 yılları arasında
engellilik alanında devrim sayılabilecek nitelikte adımlar
attık ve mevzuatlar çıkardık. Engelli haklarını
koruyup geliştirmek amacıyla 2005 yılında Engelliler
Kanununu çıkardık. Ben yüce Meclise, 2005 yılında
çıkan Engelliler Kanununda bütün partiler destek vermiştir, bu
destekten dolayı da teşekkürlerimi sunuyorum çünkü engellilik
olayı partilerüstü bir olaydır, Meclisimiz o özeni göstermiştir,
şükranlarımı sunuyorum.
Yine, Birleşmiş Milletler Engelli
Hakları Sözleşmesini 2007 yılında imzalayarak Avrupa
Konseyinden önce imzalayan ülke olduk. 2010 yılında Anayasanın
10uncu maddesinde referandumla değişiklik yaparak engellilerimize,
kadınlarımıza, yaşlılarımıza pozitif
ayrımcılık getirdik. Yine, 2013 yılında
Başbakanlık genelgesiyle Engelli Hakları İzleme ve
Değerlendirme Kurulunu oluşturduk. 2014 yılında
yapılan 6518 sayılı Yasayla 2005 yılında
çıkarmış olduğumuz 5370 sayılı Yasa güncellenerek
Birleşmiş Milletler Engelli Kişilerin Haklarına
İlişkin Sözleşmeye uyum sağladık. 2010
yılında yapılan yasal düzenlemeler neticesinde engelli
bakım hizmetleri alanında yeni bir hizmet modeli olan evde
bakıma destek hizmeti için gerekli düzenlemeleri yaptık. Bu hizmet
modeliyle evinde bakılan ancak evde bakım ücreti veya kurumsal bakım
hizmeti gibi hizmetlerden yararlanamayan bakıma muhtaç engellinin talep
etmesi hâlinde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızca
görevlendirilecek bakıcı personel tarafından evde bakım
hizmetleri sağladık. Bakmakla yükümlü olunan birey sayısına
göre kendilerine düşen ortalama aylık gelir tutarı bir
aylık net asgari ücret tutarının üçte 2sinden az olan
bakıma muhtaç engellilerin isterlerse ikametgâhlarında, isterlerse
resmî ve özel bakım merkezlerinde bakımlarını
sağlayacak düzenlemeyi yaptık. Mart 2017 tarihi itibarıyla da
485 bin engelli vatandaşımıza evde bakım hizmeti verdik.
2002 yılında bakım ve rehabilitasyon merkezinde 1.843
engellimize hizmet verirken Mart 2017 itibarıyla bu sayıyı
6.700e çıkararak engelli yatılı hizmetini sunduk. Yine, 2017
Mart ayı itibarıyla 166 özel bakım merkezinde 12.316 engelliyi
yatılı bakım hizmetinden yararlandırdık.
2002 yılında 30 engelliye 1 bakım
elemanı düşerken şimdi 6 engelliye 1 bakım elemanı
düşüyor. Tam 5 katı kazançlı çıktık, 30a 6. Ailesi
yanında, bakımı mümkün olmayan engelliler için umut evleri
modelini geliştirdik. İş Kanununa göre
çalıştırılamayan her engelli ve
çalıştırılmayan her ay için 1/1/2017 itibarıyla 2.295
TL o iş yerlerine idari para cezası uygulamasını getirdik.
2016 sonu itibarıyla kamu kurumlarında işçi statüsünde mevcut
istihdam edilen engelli işçi 10.822dir, kamuda işçi statüsünde
engelli bireyi çalıştırmakla yükümlü olan kurumlarda kota
açığı sadece 387dir. 2016 sonu itibarıyla özel sektörde
hâlen 92.413 engelli çalışırken özel sektörde engelli birey
çalıştırma yükümlülüğü olan kurumlarda kota
açığı da 20.336dır. Bu sayede 2002 yılı
itibarıyla engelli kontenjanda memur olarak çalışan engelli
sayısı 5.777yken bugün itibarıyla 48.947dir; tam on kat artmıştır
engelli memur sayısı. Kamuda engelli memur kontenjanı açığı
13.976ya inmiştir, 2008 yılında engelli memurlar için daha
uygun emeklilik imkânı getirilmiştir.
Yine, İŞKUR iş birliğiyle
Korumalı İşyerleri Projesini gerçekleştirdik.
Korumalı İşyerleri Projesiyle ilgili engelli istihdamına
katkı sağlayacak olan sivil toplum kuruluşlarına yol
göstermek üzere Korumalı İşyeri Başvuru Rehberi hizmetini
sunduk. Engelli bireylerin özel sektörde istihdamını desteklemek
üzere Bakanlığımız beş ili kapsayan bir destekli
istihdam projesiyle, İşe Katıl Hayata Katıl Projesiyle
özel sektörde engelli çalışmasını artıran unsurlarla
ilgili bir çalışma başlattı.
Yine, 2011 yılının sonunda,
engellilerin adil bir rekabet ortamında yarışabilmesini
sağlamak için Devlet Memurları Kanununu değiştirerek
engelliler için ayrı bir merkezî sınav uygulaması getirdi. Bu
sınavla, engelli memur alımı bu sınava göre her yıl
yapılmaktadır; yakında da memur öğretmenlerle ilgili 1.500
engelli öğretmen atamamız olacaktır.
Yine, 2014 yılında
yaptığımız değişiklikle toplu taşıma
araçlarında erişilebilir olması zorunluluğu getirdik ve
bunu en iyi şekilde izleyen, denetleyen bir kurul oluşturduk. Bizden
önce sadece memur ve SSKlıların çocuklarının
faydalandığı çocuklara eğitim desteğinden, bizim
dönemimizde, sosyal güvencesi olsun olmasın bütün engelli vatandaşlarımızı
-bu haktan- yararlandırdık. Bedensel engellilerin, ihtiyaç
olması hâlinde oturduğu apartmanda fizikî değişiklik
yaptırabilmesine ilişkin düzenlemeleri getirdik. Kamu binalarında,
toplu taşıma araçlarında engellilerin kullanımına
uygun hâle getirdik. Lüks konut kapsamına girmeyen bir evi olan
engellilerden emlak vergisinin alınmayacağı
uygulamasını getirdik. Engellilerin günlük yaşamlarını
ve toplumsal hayata katılmalarını kolaylaştırıcı
araç ve gereçleri muafiyet kapsamına aldık, KDV ve ÖTV indirimini
getirdik engellilerimizle ilgili.
Yine, engellilerimizin yaşamdan zevk
almaları, geleceğe güvenle bakabilmeleri ve üreten bireyler olarak
kendi kendine yeter duruma gelmeleri, okulda, iş hayatında, sokakta,
parklarda yani hayatın her alanında var olsunlar, ülkemize hizmet
etme yarışında bizlere omuz versinler diye, engel grubu ve engel
oranı ne olursa olsun, bütün engelli vatandaşlarımızın
kendi kendine yetebilen, onurlu ve başı dik eşit vatandaşlar
olarak yaşamını sağlamak için her gün daha kuvvetli bir
azimle var gücümüzle çalışmaktayız.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın belirttiği gibi, Allahın topluma birer
emaneti olarak kabul ettiğimiz engellerimizi toplumun diğer
mensuplarıyla aynı derecede bu ülkenin sahibi olarak görüyor ve kabul
ediyoruz. 10-16 Mayıs Engelliler Haftasını en içten
dileklerimle kutlar, yüce Meclisi saygılarımla selamlarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Bayram.
Böylece Milliyetçi Hareket Partisi Grubu önerisi
üzerinde konuşmalar tamamlanmıştır.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Başkanım, karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup
önerisini oylarınıza sunmadan önce karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.16
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.20
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Emre KÖPRÜLÜ (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 90ıncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.21
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.26
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Emre
KÖPRÜLÜ (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 90ıncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin ikinci
oylamasında da karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Yapılan üçüncü oylamada da karar yeter
sayısı bulunamadığından, kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 11 Mayıs 2017 Perşembe günü, alınan karar
gereğince, saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum,
iyi günler diliyorum.
Kapanma Saati: 16.28