TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
95inci
Birleşim
23
Mayıs 2017 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri
Başkanlığı tarafından hazırlanan bu Tutanak
Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından okunmuş bulunan her
tür belge ile konuşmacılar tarafından ifade edilmiş ve
tırnak içinde belirtilmiş alıntı sözler aslına uygun
olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN
TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kayseri Milletvekili
Hülya Nergisin, 21 Mayıs 1864te gerçekleşen Çerkez sürgünü ve
soykırımının 153üncü yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.-
Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün, görevlerine son verilen kamu
görevlilerinin durumuna ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Batman
Milletvekili Mehmet Ali Aslanın, Araplarla ilgili geliştirilen
nefret söylemleri ve Arapçaya karşı takınılan
ötekileştirici yaklaşımlara ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Balıkesir Milletvekili Mehmet
Tümün yaptığı gündem dışı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
2.-
Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün, Aksaray Milletvekili İlknur
İnceözün sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında CHP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
3.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslanın
yaptığı gündem dışı konuşması
sırasında Milliyetçi Hareket Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Trabzon Milletvekili Salih Coranın
yaptığı açıklaması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
5.- Trabzon
Milletvekili Salih Coranın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
6.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Trabzon Milletvekili Salih Coranın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
V.-
AÇIKLAMALAR
1.- Batman
Milletvekili Mehmet Ali Aslanın, Samsun Milletvekili Erhan Ustanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
2.- Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin, Batman Milletvekili Mehmet Ali
Aslanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
3.- Ankara
Milletvekili Ali Haydar Hakverdinin, Bitlis Adilcevazda 5 köy
muhtarının görevlerinden alınmasına ilişkin
açıklaması
4.- Kocaeli
Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, taşeron işçi
çalıştırma uygulamasına derhâl son verilmesi ve tüm
taşeron işçilerin eşit haklarla kadroya alınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
5.-
İstanbul Milletvekili Didem Enginin, ülkenin bir oldubittiyle AKP
devletine dönüştürülmesine milletin ilk sandıkta dur
diyeceğine ilişkin açıklaması
6.-
Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, verilen sözlerin tutularak 1
milyon 700 bin civarındaki taşeron işçinin kadrosunun
verilmesini beklediğine ilişkin açıklaması
7.- Trabzon
Milletvekili Salih Coranın, 19 Mayıs 2017 tarihinde Beylikdüzü
Belediyesince yapılan ve CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlu tarafından açılışı
gerçekleştirilen Rauf Denktaş heykeline ilişkin
açıklaması
8.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, atanamayan öğretmenlerin
durumuna ve sözleşmeli öğretmen alımındaki uygulamalara
ilişkin açıklaması
9.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Akının, Dünya Süt Haftasına ve
hayvancılığın gelişmesi, üreticilerin mağdur
olmaması için yetkilileri ve Bakanlığı acilen göreve davet
ettiğine ilişkin açıklaması
10.- Adana
Milletvekili İbrahim Özdişin, sağlık emekçilerine yıpranma
payı getirilmesi çalışmalarının ne aşamada
olduğunu ve döner sermaye ücretlerinin emekliliğe
yansımaması ile sağlıkta şiddet konularında ne
zaman bir girişimde bulunulacağını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
11.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, sözün
ağızdan bir kere çıktığına ama
bıraktığı tesirin çok uzun sürdüğüne ve
atalarımızın bir söylerken bin kere düşünmeyi tavsiye
ettiklerine ilişkin açıklaması
12.- Kocaeli
Milletvekili İlyas Şekerin, 22 Mayıs 1955 tarihinde 98
yaşında vefat eden Nene Hatunu 62nci ölüm yıl dönümünde
rahmetle andığına ilişkin açıklaması
13.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, İstanbulun Üsküdar
ilçesinin sorunlarına ilişkin açıklaması
14.-
Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırımın,
Cumhurbaşkanı, AKP yöneticileri ve bakanların OHALi savunan
ifadelerde bulunduklarına ilişkin açıklaması
15.- Burdur
Milletvekili Mehmet Gökerin, Burdurun Çeltikçi ilçesinde meydana gelen
şiddetli dolu afeti nedeniyle üreticilerin
karşılaştıkları zararları gidermeye yönelik bir
çalışma başlatılmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
16.- Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin, yedi aydır tutuklu bulunan binlerce
er ve askerî okul öğrencisinin durumuna ilişkin açıklaması
17.- Mersin
Milletvekili Serdal Kuyucoğlunun, 21 Mayıs 1864te gerçekleşen
Çerkez sürgününün 153üncü yıl dönümüne ve Cumhurbaşkanı bir
parti genel başkanı olduğuna göre Meclis personeli ile devlet
memurlarının partili olmalarının önünün açılıp
açılmayacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
18.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, 21 Mayıs 1864te gerçekleşen Çerkez
sürgününün 153üncü yıl dönümüne, 21 Mayısta şehit olan Uzman
Erbaş Enes Sakınç ile Jandarma Uzman Çavuş Hasan Sevinçe ve tüm
şehitlere Allahtan rahmet dilediğine, İngilterenin Manchester
kentinde meydana gelen patlama nedeniyle geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna, THY Euroleague Avrupa şampiyonu olan Fenerbahçeyi
tebrik ettiğine ve Sakaryada Atatürk heykeline karşı
yapılan saldırıyı nefretle kınadığına
ilişkin açıklaması
19.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Çerkez sürgününü
ve dünyada hâlâ birçok halkın yaşadığı göç ve
soykırımı kınadığına, Nuriye Gülmen ve Semih
Özakça ile onların eylemine destek verenlere yapılan muamelelere
ilişkin açıklaması
20.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, THY Euroleague Avrupa şampiyonu olan
Fenerbahçeyi tebrik ettiğine, İngilterede yaşanan terör
olayını Cumhuriyet Halk Partisi olarak kınadıklarına,
iktidar partisinin olağanüstü hâli bahane ederek grev ertelemelerine devam
ettiğine, Sakaryada Atatürk anıtına yapılan alçakça
saldırıyı kınadıklarına, Çerkezlerin
acısını paylaştıklarına, Sözcü gazetesine FETÖ
yakıştırması yapılmasına ve Nuriye Gülmen ile
Semih Özakçanın tutuklanma taleplerini kınadıklarına
ilişkin açıklaması
21.-
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın, Gazi Mustafa Kemal
Atatürke yapılan saldırıları esefle
kınadıklarına, THY Euroleague Avrupa şampiyonu olan
Fenerbahçeyi tebrik ettiğine, İngilterede terör olayında
hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet dilediğine ve 25
Mayıs 1983te vefat eden Necip Fazıl Kısaküreki rahmetle
andığına ilişkin açıklaması
22.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, iktidar
partisince çocukların cinsel istismarıyla ilgili bir önergenin kabul
edilmemesi için Meclisin kapattırıldığına ilişkin
açıklaması
23.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Meclisi çalıştırma görevinin iktidar
partilerine ait olduğuna ve iktidar partisi toplantı ve karar yeter
sayısını sağlayamıyorsa iktidar etme yetisini kaybettiğinin
tescillendiğine ilişkin açıklaması
24.-
Kırıkkale Milletvekili Ramazan Canın, çocuk istismarıyla
ilgili gerekli komisyonların kurulduğuna ve karar yeter
sayısı istemenin İç Tüzükte verilen bir hak olduğuna
ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlu ve 22 milletvekilinin, yağ
üreticisinin korunması, gıda güvenliğinin sağlanması,
bu konudaki dolandırıcılığın önlenmesi ve Irak ve
Suriyeye yapılan ihracat ve ithalatın ne derece gerçeği
yansıttığının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/532)
2.- Antalya
Milletvekili Devrim Kök ve 23 milletvekilinin, Antalyanın Manavgat ilçesi
Değirmenözü Mahallesi Köprüçayı Nehrinde devam eden HES projesinin
yol açacağı zararların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/533)
3.-
İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır ve 23 milletvekilinin,
kırmızı et üretiminde yaşanan sorunların ve fahiş
fiyat artışlarındaki nedenlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/534)
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- HDP
Grubunun, Van Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan tarafından, çocuk
istismarının mutlak surette önlenmesi, cinsel istismara uğrayan
çocukların toplumsal yaşama tam iyilik hâline ulaşmış
şekilde adaptasyonlarının sağlanması ve Türkiyenin
uluslararası çocuk hakları sözleşmelerinden doğan
yükümlülüklerinin yerine getirilmesi amacıyla 22/5/2017 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 23 Mayıs 2017
Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
23 Mayıs 2017 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan
Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU
(Osmaniye), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 95inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 21 Mayıs
Çerkez soykırımının yıl dönümü münasebetiyle Çerkez
sürgünü hakkında söz isteyen Kayseri Milletvekili Sayın Hülya
Nergise aittir.
Sayın Nergis, buyurunuz.
Süreniz beş dakika.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Kayseri Milletvekili Hülya Nergisin, 21 Mayıs
1864te gerçekleşen Çerkez sürgünü ve soykırımının
153üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
HÜLYA NERGİS (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bundan yüz elli üç yıl önce
yaşanan büyük Çerkez sürgünüyle ilgili şahsım adına gündem
dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
1862 ve 1864 yılları arası,
Osmanlı topraklarına zorunlu göçün yoğun olarak
yaşandığı yıllardır. Coğrafi konum olarak
Hazar Denizinin batısından Karadenizin doğusuna, güneyde
Azerbaycan ve Gürcistana, kuzeyde de Rusya topraklarına kadar uzanan
coğrafya Çerkezlerin ana vatanlarıdır. Sıcak denizlere
inmeye çalışan Çarlık Rusyası ile Çerkezler
yaklaşık üç yüzyıl savaşmıştır. Bu
savaşlarda Rus ordularına çoğu kez ağır kayıplar
verdirilmesine rağmen Rusların sayısal üstünlükleri, etnik bir
yok etme politikasını ısrarla sürdürmeleri üzerine göç
kaçınılmaz hâle gelmiştir. İnsanlık tarihine kara bir
leke olarak geçmiş olan büyük Çerkez sürgününde Çerkezlerin
yaklaşık yüzde 80i ana yurtlarından çıkarılmıştır.1,5
milyon kişi yola çıkmış, yaklaşık üçte 2si ana
karaya ulaşmış, üçte 1i ise hastalıktan ve açlıktan
ölmüştür. Osmanlı topraklarına ulaşanlar, Balkanlardan
Filistine kadar yerleşim bölgelerine yerleştirilmiştir.
Türkiyede ilk defa, sürgünün 125inci
yılına tekabül eden 21 Mayıs 1989 tarihinde Ankarada anma
töreni düzenlenmiştir. Rus askerlerinin Kuzey Kafkasyada
yaptığı baskınlarla alakalı Kont Lev Nikolayeviç
Tolstoy Köylere gece karanlığında dalıvermek âdet hâline
gelmişti. Gece karanlığının örtüsü altında Rus
askerlerinin ikişer üçer kişi evlere girmesini izleyen dehşet
sahneleri öylesineydi ki bunları hiçbir rapor görevlisi aktarmaya cesaret
edemezdi. der. Fransız gazeteci A. Fonvill anılarında 1864te
yaşanan büyük göçü anlatırken Gemicilerin gözü doymuyordu, 50-60
kişilik yerlere 200-300 kişi alıyorlardı. Yanlarına
aldıkları biraz su ve ekmek beş altı günü aşınca
tükeniyor, açlıktan salgın hastalıklara yakalanıyorlardı,
yolda ölüyorlar ve denize atılıyorlardı. 600 kişiyle yola
çıkan gemiden ancak 370 kişi sağ kalabilmişti. demektedir.
Gürcü tarihçisi Simon Canaşia Şapsığ bölgesi Cubgada 91
yaşında bir ihtiyarla karşılaşır 1864ün
Mayısında neler oldu? diye sorar. İhtiyar hem ağlar hem
anlatır. Deniz kıyısında yedi yıl boyunca atılmış
insan kemikleri vardı. Kargalar erkek sakallarından ve kadın
saçlarından yuvalarını kurarlardı. Deniz yedi yıl
boyunca karpuz gibi insan kafataslarını fırlatır,
kıyıya atardı. dediğini nakleder.
Bu sıkıntılı zamanda mazlum
ecdadımıza kucak açan Osmanlı İmparatorluğunun 32nci
padişahı Sultan Abdülaziz Hanı rahmetle anıyorum. Tarihin
her döneminde Türk halkı mazlumlara kucak açmıştır.
İktidarımız döneminde demokratikleşme yolunda atılan
adımlar, ana dilin önünün açılmış olması ve okullarda
seçmeli dil olarak okutulmaya başlanması, üniversitelerde Çerkez dili
ve edebiyatı bölümlerinin açılması Çerkezler tarafından
heyecan ve takdirle karşılanmıştır. Kafkasyalılar
yüz elli üç yıldır kendilerini Türk milletinin asli unsuru olarak
görmekte ve hiçbir ayrıma tabi tutulmadan bu topraklarda acıda,
kederde ve sevinçte yekvücut olarak hayatlarını sürdürmektedirler.
Kültürel değerler insanlığın
ortak mirasıdır. Anadolu coğrafyası kültürel
zenginlikleriyle âdeta bir mozaik oluşturmaktadır. Bu da
İslamın sunmuş olduğu hoşgörü
anlayışının tezahürüdür. Bu çeşitlilik kültürel
zenginliğimiz olarak gelecek nesillere nakledilecektir.
Sürgünde hayatını kaybedenleri saygı
ve rahmetle anıyor, yeryüzünde yaşayan tüm insanların
barış, huzur ve kardeşlik duyguları içerisinde yaşamalarını
diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Nergis.
Gündem dışı ikinci söz görevlerine
son verilen kamu görevlileri hakkında söz isteyen Balıkesir
Milletvekili Sayın Mehmet Tüme aittir.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
2.- Balıkesir Milletvekili Mehmet
Tümün, görevlerine son verilen kamu görevlilerinin durumuna ilişkin
gündem dışı konuşması
MEHMET TÜM (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
İngilterede yaşanan terör eylemini
şiddet ve nefretle kınıyorum.
Yüz elli üç yıl önce Çarlık
Rusyasında katliama uğrayan Çerkez halkının
acısını paylaşıyorum.
Değerli milletvekilleri, 15 Temmuz darbe
süreciyle başlayan tek adam anlayışı ve
Cumhurbaşkanının AKPnin Genel Başkanı olmasıyla
birlikte ülkemizde yeni bir dönem başlamıştır. Türkiye'de,
tarafsızlık yemini etmiş Cumhurbaşkanı artık
tarihe karışmıştır, onun yerine taraflı bir genel
başkan gelmiştir.
Değerli arkadaşlarım, 15 Temmuzu
bahane ederek on aydır uyguladığınız OHALle
Türkiye'de adaleti, demokrasiyi, hukuku, insan haklarını katlettiniz.
Ülkemizde hiç kimsenin can ve mal güvenliği kalmamıştır. AKP,
Türkiye'yi konuşma, düşünme, haber alma, yazma ve çalışma
özgürlüğü olmayan tutsak bir ülke durumuna getirmiştir. Gelinen
yerde, adalete, hukuka, hatta Meclisin çalışma yöntemine tek adam
karar vermektedir. Basındaki manşetleri tek adam belirliyor.
Tüm aykırı sesleri susturuyorsunuz.
Cumhuriyet gazetesi, Sözcü gazetesi, Hürriyet internet sitesi bunun en belirgin
örneklerindendir. Seçilmiş siyasetçileri, gazetecileri, akademisyenleri,
aydınları sırf sizi eleştirdi diye cezaevlerine
atıyorsunuz. Geçmişte, Ergenekon ve Balyoz davalarında
olduğu gibi, olmayan suçlar, olmayan örgütler yaratıyorsunuz.
İnsanlar hak arayacak hiçbir yer ve makam bulamıyorlar. Seslerini
duyurmak, işlerini geri almak için yetmiş beş gündür açlık
grevi yapan Nuriye Gülmen ve Semih Özakçayı dinlemek yerine
gözaltına aldınız. Hak aramayı suç sayıyorsunuz. Bu
yaptığınız zulümdür. İnsanları ölüme mahkûm
ediyorsunuz.
Kim konuşursa, kim hakkını ararsa
FETÖcü olmakla suçluyorsunuz. FETÖyü ziyaret edenler, dizinin dibinde
oturanlar, ona biat edenler sizin partinizin en etkili, yetkili kişileri
değil midir? Bunları görmezlikten geliyorsunuz.
Hukuk adına, insanlık adına her
şeyi sulandırdınız. Asıl darbeyi siz
yaptınız. 120 bin kamu görevlisini işten attınız. Yeni
doğan bebekleri annelerinden ayırdınız. Çocukları,
yaşlıları açlığa, sefalete, hatta ölüme terk ettiniz.
Türkiyenin en büyük üniversite kıyımını siz
yaptınız. Milyonlarca mağdur yarattınız. O kadar
gözünüz döndü ki hiç kimse adalet arayamaz duruma geldi.
Bağımsız yargıyı tümden yok ettiniz, hâkim ve
savcı diye kendi militanlarınızı atadınız.
Şimdi bunların eliyle yargısız infazlar yapıyorsunuz.
Sizler bu kadar zulüm karşısında kendi vicdanlarınıza
nasıl hesap vereceksiniz? Çocuklarınızın yüzüne nasıl
bakacaksınız?
Değerli arkadaşlar, Türkiye tarihinde ne
yazık ki birçok darbeye hep birlikte tanık olduk. Hiçbir darbe
döneminde sizin mağdur ettiğiniz kadar, insanlar mağdur
edilmedi. Sendikaların, emekçilerin, yoksulların, işsizlerin
üzerinde baskı kurdunuz. Demokrasi adına, hak aramak adına her
türlü gösteri ve toplantıyı yasakladınız. Böyle bir
demokrasi dünyanın neresinde vardır? Bunun adı olsa olsa
faşizmdir, diktatörlüktür.
16 Nisanda neler
yaptığınızı, halkın oylarını nasıl
gasbettiğinizi tüm dünya âlem bilmektedir. Millî iradeyi hiçe sayan, onu
ayaklar altına alan bir ülkede demokrasiden, hukuktan asla söz edilemez.
Değerli arkadaşlar, adalet devletin
temelidir. Siz devletin temeliyle oynadınız ve adaleti öldürdünüz.
Adaletin öldüğü yerde insanlık ölmüş demektir. Bu ülkenin kurucu
felsefesi olan 23 Nisanın içini boşalttınız. 19
Mayısı yasakladınız, kutlayanlar hakkında
soruşturma açtınız. Halkına adalet sağlamayan bir
iktidar asla ayakta kalamaz. Sizin de sonunuz yakındır. Sizin
amacınız laik Türkiye Cumhuriyetini ortadan kaldırmaktır.
Buna halkımız asla izin vermeyecektir, bunu asla
başaramayacaksınız.
Değerli arkadaşlar, iktidara düşen
görev bu zulümlere neden olan OHALden derhâl vazgeçmektir. Bir an önce, kanun
hükmünde kararnameler olarak çıkardığınız diktatörlük
yasalarına son veriniz. Suçsuz yere cezaevlerine
attığınız yurttaşlarımızın
mağduriyetini gideriniz ve özgürlüklerini iade ediniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET TÜM (Devamla) FETÖ darbesini bahane ederek
yaptığınız darbeye son veriniz. Bu kayyumcu
anlayışa sahip ülkenin gideceği hiçbir yer yoktur. Bu dikta
anlayışınız
Bir dakika verir misiniz Sayın Başkan?
BAŞKAN Sayın Tüm, lütfen bitiriniz.
MEHMET TÜM (Devamla) Bu dikta
anlayışı devam ederse bunun hesabını halka
veremezsiniz. Şimdi, Efsane geri döndü. diye çığlıklar
atıyorsunuz. Hukuk devletinde efsanelere asla yer yoktur. Her gün
efsaneler, reisler yaratarak demokrasiden adım adım
uzaklaşıyorsunuz. Türkiye sahte kahramanlar, savaş bilmeyen
başkomutanlar, şeyhler ve müritler ülkesi değildir. Türkiye
laik, demokratik, sosyal hukuk devletidir ve sonsuza kadar böyle
kalacaktır.
BAŞKAN Sayın Tüm, süreniz doldu.
MEHMET TÜM (Devamla) Tüm halkımızın
beklediği ve istediği budur. Gelin, bu tek adamcı
anlayıştan bir an önce vazgeçiniz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Başkan,
süresi doldu.
MEHMET TÜM (Devamla) Bir kere de olsa
demokrasiden, toplumsal uzlaşmadan, barıştan söz ediniz.
Barıştan ve özgürlükten korkmayınız.
BAŞKAN Sayın Tüm
MEHMET TÜM (Devamla) Demokrasinin olduğu bir
ülkede herkese yer vardır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
Bravo. sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Tüm.
Sayın İnceöz
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan, az evvel, hatip konuşması içerisinde 16 Nisanda
halkın oylarını gasbetme, diktatörlük vesaire gibi ithamlarla
grubumuzu itham etmek suretiyle ağır bir töhmet altında
bırakmıştır, 69a göre sataşmadan söz talep ediyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın İnceöz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın İnceöz, normalde gündem
dışı konuşmalara hükûmet adına bakanlar cevap verir
ama siz sataşmadan söz istiyorsunuz.
Buyurun.
IV.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Aksaray Milletvekili İlknur
İnceözün, Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün
yaptığı gündem dışı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, gündem
dışı konuşma içerisinde, Hükûmetten ziyade burada
grubumuzu, partimizi, Hükûmetimizi her şekilde ilzam ve itham edici, ağır
töhmet altında bırakıcı bir konuşma
gerçekleşmiştir. Kendisini gerçekten ben esefle dinlediğimi
belirtmek istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili olarak acaba hangi
ülkede yaşıyor?
Bir kere, 15 Temmuz günü
yaşadıklarımızı, 15 Temmuz gecesi
yaşadıklarımızı bu kadar hafif bir tabirle, bu kadar
senaryoyla buradan, kürsüden, milletin kürsüsünden bu bombalanan Meclis
çatısı altında söylemini ve konuşmasının
tamamını, içeriğini reddettiğimi özellikle belirtmek istiyorum.
Bakın, 15 Temmuz çok ağır bir darbe
ve işgal girişimiydi. O gece üç parti grubundan milletvekili
arkadaşlarımızla buradaydık, Meclis bombalandı. 17-25
Aralıkta söylediğimiz bir şey vardı ki paralel devlet
yapılanması; 17-25 Aralıktan sonra paralel devlet
yapısına inanmayanlarla, o gün mücadele başlattığımız
süreçte, 15 Temmuzda bunların nasıl o paralel yapıdan bir FETÖ
terör örgütüne, silahlı bir terör örgütüne döndüğüne hep beraber
tanık olduk. Sanki böyle bir terör örgütüyle mücadele basit bir
mücadeleymiş gibi, keyfiyet içeriyormuş gibi 15 Temmuzu küçültücü,
yok edici bir konuşmayı reddediyorum.
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) Nerede içinizdeki
FETÖcüler?
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) 15 Temmuz
ağır bir darbe ve işgal girişimiydi.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana)
Kontrollü, kontrollü.
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) Kontrollü darbe.
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) Elbette ki
olağanüstü hâl, kanun hükmünde kararnamelerle bununla mücadele edecektir.
Bu mücadele kırk yılın mücadelesi.
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) Nerede Adil Öksüzü
saklayanlar?
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) Kontrollü
darbe, kontrollü.
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) Sadece bizim
iktidarımız döneminde ortaya çıkmış, örgütlenmiş
bir terör örgütünden bahsetmiyoruz, temeli eskiye dayanan ve silahlı
olduğuna 15 Temmuz gecesi de şahitlik ettiğimiz bir terör
örgütünden bahsederken buradaki mücadeleyi küçültücü, şehitlerimizin
ruhuna saygısızlık edici şekilde bir konuşmayı
gerçekten reddediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) O kadar da
değil. Besleyin, büyütün, ondan sonra Şehitlere saygı. deyin.
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) FETÖyü kim besledi,
FETÖyü?
BAŞKAN Buyurunuz Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
Sayın Grup Başkan Vekili cevap için kürsüdeyken şehitlere
saygısızlık etmekle grubumuzu itham etmiştir. Buna cevap
hakkımızı kullanmak istiyoruz. Grubumuz adına Mehmet Tüm
kullanacak efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tüm. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Balıkesir Milletvekili Mehmet
Tümün, Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında CHP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET TÜM (Balıkesir) Değerli
arkadaşlar, hiç kimseye hakaret etmedim ancak yarası olan gocunur.
Şunu söyledim: Yani tek tek Amerikaya gidip Fetullah Gülenin elini biz
öpmedik, kimlerin öptüğünü herkes biliyor. Fetullah terör örgütü
dediğiniz örgütle birlikte yola çıktınız, ikiz
kardeşsiniz, bu ülkenin tüm imkânlarını birlikte
paylaştınız, ordunun yarısı gitti, yargının
yarısı gitti. Kim teslim etti? 81 il emniyet müdürünün 75ini kim
teslim etti onlara? Biz mi teslim ettik?
Onun için, bu darbe, kontrollü bir darbedir. Bu
darbeyi fırsata çevirdiniz. Size muhalif olan ne kadar insan varsa, ne
kadar basın varsa hepsini yok etmeye çalışıyorsunuz.
Cumhuriyet gazetesinin yazarlarının FETÖyle ne ilgisi var? Sözcü
gazetesinin FETÖyle ne ilgisi var?
Sizin derdiniz aslında FETÖ değil. Şu
anda zaten eğer derdiniz FETÖ olsa kendi içinizdeki FETÖcüleri
temizlersiniz. O FETÖ terör örgütüne o okulları açtıran, o Bank
Asyayı açtıran o genel müdürler, o müsteşarlar, o bakanlar
nerede? Allah aşkına, bu FETÖ terör örgütü her yere girmiş ama
sizin içinize girmemiş. Peki, bu Amerikaya gidip el öpenler kimlerdir?
Çok iyi biliyorsunuz. Peki, bir vekilinizi feda ettiniz mi? Ama yoksul
vatandaşları, onların okullarına giden, onların
dershanelerine giden insanları cezaevine attınız, aç susuz
bıraktınız yani beş günlük, yeni doğmuş bebekleri
annelerinden ayırdınız
Bunun neresi yanlış
arkadaşlar, Allah aşkına söyler misiniz? O nedenle, bundan
vazgeçiniz.
Milyonlarca insanı mağdur ettiniz. Bu
ülkede çok darbe oldu, darbelere tanık olduk ama en büyük darbeyi siz
yaptınız bu ülkeye, insanları mağdur ediyorsunuz. Sizin
varsa yoksa derdiniz tek adamdır ve tek adamı aldınız. Bu
tek adam anlayışıyla bu ülkeyi kurtaracak
mısınız? Bundan vazgeçiniz. Bu ülke tekrar rotasına
dönmeli. Bu ülkeyi tek kurtaracak şey, demokratik parlamenter sistemdir.
Tek adam anlayışından vazgeçeceksiniz. Bu ülkede özgürlüğü,
demokrasiyi herkes için isteyeceksiniz, sadece kendi yandaşlarınız
için, rant kesimleri için istemeyeceksiniz, bu ülkede herkes için
isteyeceksiniz.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tüm.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın İnceöz
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Kayıtlara
girmesi bakımından söylüyorum: Hatibin konuşması içerisinde
söylediği kontrollü darbe iddiasını, bundan evvel, daha evvel
Anayasa Komisyonu görüşmeleri sırasında da birkaç kez Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu içerisinden tekrar ettiklerinde bunu düzeltme yoluna
gitmişlerdi.
Şimdi, bu ithamı ispat etmeyen -hatip de
dâhil olmak üzere- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu üyeleri müfteri konumuna
düşmüşlerdir. İddialarını ispat etmeye davet ediyorum.
(CHP sıralarından gürültüler)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bir söz istiyoruz
efendim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hepimiz söz istiyoruz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) 15 Temmuzda
şehitlerimize, gazilerimize, burada, bu söylem hakaret etmektir,
kemiklerini ve ruhlarını sızlatmaktır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Grup Başkan Vekili gibi ben de tutanaklara geçmesi
açısından buradan söyleyeyim.
Bu Mecliste araştırma komisyonları
defalarca kuruldu. Dopingi Araştırma Komisyonuna üç ay yetmedi,
dördüncü ayı talep etti; Hekime Karşı Şiddeti
Araştırma Komisyonuna üç ay yetmedi, dördüncü ayı talep etti;
Somayı Araştırma Komisyonuna üç ay yetmedi, dördüncü ayı
talep etti; 15 Temmuzu Araştırma Komisyonuna dönemin
Cumhurbaşkanının, bugününün Adalet ve Kalkınma Partisi
Genel Başkanının talimatı üzerine üç ay yetti, FETÖyü
araştırmayı üç ayda bitirdiler.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Bunu da
ispatlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O günden bugüne kadar taslak
raporu bile yazmadılar. Yazacakları rapor muhtemelen ki kalın
bir rapor olacaktır ama şunu bilsinler: Darbe Araştırma
Komisyonuna tuğla kadar rapor yazarlarsa briket kadar karşı oy
yazacağız. Orada da kontrollü darbe neymiş okuyup
öğreneceksiniz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Biraz önce sayın
hatip dedi ki
BAŞKAN Sayın Tanal, Sayın Özel
cevap verdi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ama bakın, tüm
CHP grubu dedi.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Böyle bir usul
yok Başkan, böyle bir usul yok.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Tüm üyeleri dedi
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Tamam, Grup Başkan Vekili
Sayın Özel tüm grup adına cevap verdi Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, bakın,
benim kişiliğimle, şahsiyetimle ilgili sayın AKP Grup
Başkan Vekili bir açıklamada bulunmuştur. Ne diyor?
BAŞKAN Sayın Tanal, isminiz
zikredilmedi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Hepimize Hepsi
müfteridir. dedi ama.
BAŞKAN Grup adına Grup Başkan
Vekili cevap verdi Sayın Tanal, lütfen.
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) - Grup üyeleri dedi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, açık ve
net, buradaki hepimize tüm grup üyeleri dedi.
BAŞKAN Tamam, Sayın Özel cevap verdi
Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, yani orada
grup adına verdi ama bir milletvekili olarak ben kendi adıma cevap
vermek istiyorum. Bu bir sataşmadır Sayın Başkan.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Hayır,
hayır, yok öyle bir usul.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanal.
Sayın Özel, lütfen siz görüşün Sayın
Tanalla.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Efendim, o zaman
63üncü maddeye göre usul tartışması açmak istiyorum, açık
ve net, bu tutumunuzdan dolayı.
BAŞKAN Sayın Tanal, lütfen
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.22
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.36
BAŞKAN: Başkan
Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU
(Osmaniye), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 95inci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Gündem dışı üçüncü söz, son
zamanlarda Araplarla ilgili geliştirilen nefret söylemleri ve Arapçaya
karşı takınılan ötekileştirici yaklaşımlarla
ilgili söz isteyen Batman Milletvekili Sayın Mehmet Ali Aslana aittir.
Süreniz beş dakika Sayın Aslan.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
(Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları (Devam)
3.- Batman Milletvekili Mehmet Ali
Aslanın, Araplarla ilgili geliştirilen nefret söylemleri ve Arapçaya
karşı takınılan ötekileştirici yaklaşımlara
ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) Sayın
Başkan ve Sayın Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bugün Çerkez soykırımı ve
sürgününün 153üncü yıl dönümü. Kendilerine de Çerkezce
(x) yani merhaba diyoruz. Dün,
kendileri, Kayseride Kafkas dernekleri öncülüğünde 3 bin kişilik bir
yürüyüş gerçekleştirdi. Çerkez soykırımı ve sürgününün
tanınmasını istiyorlar, ana dilde eğitim
haklarını istiyorlar, yine ana dillerinde radyo ve televizyon
istiyorlar. Tabii ki bütün ana dillere bu haklar verilmeli. Allahın
verdiği bir haktır, kul kuldan esirgeyemez. Yine, kendilerine
Çerkezce
(x) yani Yolunuz
aydın olsun. diyorum.
Bugün, maalesef, 20 Mayıs 2016
dokunulmazlıkların kaldırılması, sivil, siyasi ve
Meclis darbesinin 1inci yıl dönümündeyiz. Bu vesileyle de rehin tutulan,
başta Eş Genel Başkanlarımız Sayın Selahattin
Demirtaş, Sayın Figen Yüksekdağ ve bütün vekillerimizi
onların nezdinde selamlıyorum.
Türkiyede yaklaşık yüzde 10 Arap nüfusu
vardır -ama gerek iktidar gerek ana muhalefet de buna maalesef dâhil oldu-
son zamanlarda Araplara ve Arapçaya karşı ötekileştirici
eylemlerde bulunuyorlar, nefret söylemlerinde bulunuyorlar. Geçtiğimiz
günlerde Adana ve Mersinde Arapça tabelalar indirilmişti ve ben bunu dile
getirmiştim. AKP ve MHP belediyeleri bunu yapmıştı
demiştim çünkü Kırıkhanda AKPli belediye görüntü
kirliliği yapıyor dolayısıyla kaldırdıklarını
söylemişlerdi. Maalesef, Hatay Büyükşehir Belediyesi de yani ana
muhalefet partisi CHPli belediye de buna dâhil oldu, onlar da Arapça
tabelaları indirdi.
Yine, çok ilginçtir ki bir dönem
milletvekilliği yapmış, 24üncü Dönem MHP Kocaeli Milletvekili
Twitterında maalesef şunu söyleyebilmiştir: Arap toplumunun
aslında ne kadar ikiyüzlü, ne kadar ilkesiz, ne kadar rezil olduğunu
bu fotoğraftan anlayabilirsiniz. demiş, milletvekilliği
yapmış biri. Dünyada yaşayan 500 milyon Arapa hakarettir. Tabii,
Peygamberimiz (ASV)ın dilinin de Arapça olduğunu unutmayalım,
son kitap Kuran-ı Kerimin de dilinin Arapça olduğunu
unutmayalım. Yani biz kardeşleşmeyi böyle mi
sağlayacağız? Maalesef bu büyük bir yanlış yoldur,
bundan bir an önce çıkılması gerekiyor.
Bakın, Kuveyte gitmiştim, oradaki
Türkiyeli iş adamları oranın sermayesini Türkiyeye çekebilmek
için değil kırk dereden su getirmek, dört yüz dereden su getirmeye
çalışıyorlar. Oradan buraya yönlendirme yapmaya
çalışıyorlar ama burada iktidarıyla, ana muhalefetiyle,
muhalefetiyle Arapça diline ve Araplara karşı eylem ve söylemlerde
sorunlar yaşanmaktadır. Peki, burada
yaptığınızı, Türkiyede
yaptığınızı Arap ülkelerinde savunabiliyor musunuz,
gidip sermayeyi çağırdığınızda Biz sizin
tabelalarınızı indiriyoruz, biz Arap toplumuna hakaret
ediyoruz. diyebiliyor musunuz? Hayır. Dolayısıyla, bu
yanlış yoldan bir an önce dönülmeli, özür dilenmeli, öz eleştiri
verilmelidir. Biz kayyumlar döneminde de gördük, sadece Arapça değil,
Kürtçe tabelalar, Süryanice tabelalar, Ermenice tabelalar yine
indirilmişti. Böyle bir kardeşlik anlayışı olamaz.
Bakın, Hazreti Muhammed (ASV) bununla ilgili ne
buyurmuş: Irkçılık yapan, ırkçılık için
savaşan ve ırkçılık uğrunda ölen bizden
değildir. Yine Kavmiyetçilik davasına kalkan, onu yaymaya
çalışan, bu dava yolunda mücadeleye girişen bizden
değildir. diye buyurmuş. Burada Arapın Arap olmayana
üstünlüğü yoktur. diye buyurmuş. Yine Arap olmayanın da Arap
olana üstünlüğü yoktur, üstünlük ancak kötü iş yapmamaktadır.
buyurmuş. Dolayısıyla bu yapılanlar da kötü işlerdir.
Kimse kendi ırkını, kimse kendi nesebini, soyunu başka
soylara, neseplere, kavimlere karşı silah olarak kullanamaz ve
diğerini küçültücü ifadelerde bulunamaz.
Teşekkür ediyorum; sağ olun. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Aslan.
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Usta
ERHAN USTA (Samsun) - Hatip konuşmasında
bir eski Milliyetçi Hareket Partisi milletvekilinden bahsederek sanki oradan
Milliyetçi Hareket Partisinin kurumsal kimliğine karşı bir
sataşmada bulunmuştur.
Söz hakkı istiyoruz.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslanın yaptığı gündem
dışı konuşması sırasında Milliyetçi Hareket
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Az önce hatip bir eski Milliyetçi Hareket Partisi
milletvekili diye bahsetti, kim olduğunu da bilmiyorum ama kim
olduğunun da bir önemi yok, belki de şu anda bizim üyemiz bile
olmayabilir; velev ki olsun, bir kişinin sözleri üzerinden bir kurumu
töhmet altında bırakmak yanlıştır.
Bizim, Milliyetçi Hareket Partisi olarak hiçbir
şekilde ne Araplara ne ülkemizde yaşayan Arap kardeşlerimize,
artık bizim milletimizin bir ferdi olmuş Arap kökenli
kardeşlerimize ne de dünyadaki Araplara karşı herhangi bir
şekilde olumsuz tavrımız, ötekileştirici veya onları
aşağılayıcı, küçük görücü, dillerine karşı
herhangi bir şekilde hasmane tutumumuz olması mümkün değildir,
Milliyetçi Hareket Partisinin anlayışında hiçbir şekilde
böyle bir şey yoktur. Bunu bir defa tespit etmemiz lazım.
Bir de tabii ki burada esas yapılmak istenen
şey nedir, onu da anlamak mümkün değil. Yani sürekli
Mesela, az önce
Çerkezlerin sürgünüyle ilgili konudan bahsederken de işte yine böyle
toplumda bir anlamda fitne çıkarılmaya yönelik olarak, toplumda
birileri sanki birileri tarafından sürekli ötekileştiriliyormuş
gibi bu toplumun temel dinamiklerini yıkmaya yönelik konuşmaları
da kınıyorum. Bu tür konuşmaların hiçbir şekilde yeri
yoktur. Türkiye Büyük Millet Meclisinin çatısı altında da bu tür
konuşmaların yapılmaması gerekir.
Tekraren söylüyorum: Milliyetçi Hareket Partisinin
bu milletin hiçbir ferdine karşı bir şekilde ötekileştirici,
küçümseyici bir tavrı olamaz. Bunu kabul etmiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Usta.
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Aslan
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) Ben bu konuyla
ilgili iki dakikalık söz istiyorum çünkü benim söylediğim
çarpıtılmış durumda yani sanki fitne yapıyormuşuz
anlamında, zaten açık açık söyledi.
BAŞKAN Sayın Aslan, Sayın Usta size
sataşmada bulunmadı
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) Ama fitne
BAŞKAN -
sadece partisinin bu konudaki
görüşlerini açıkladı.
Size, eğer isterseniz yerinizden söz hakkı
verebilirim.
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) Tamam.
BAŞKAN Mikrofonunuzu açıyorum.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Batman Milletvekili Mehmet Ali
Aslanın, Samsun Milletvekili Erhan Ustanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) Ya, birincisi,
şunu hemen dile getireyim: Adana ve Mersin bildiğim kadarıyla Milliyetçi
Hareket Partisinin belediyeleri, bu konuda Arapça tabelaları
indirmişlerdir.
İkincisi, fitneden söz edildi. Oysaki Çerkez
katliamı ve sürgününü yapan Rusyadır. Kafkas dernekleri bunun
tanınmasını istiyor ve bunu dün Kayseride büyük bir yürüyüşle
dile getirdiler. Yani Çerkez vatandaşlarımızın,
yurttaşlarımızın bu taleplerini dile getirmesi ve
dolayısıyla, bize düşen de, milletvekilleri olarak
-halkımızın bir bütün olarak- yani
farklılıklarını burada dile getirmek, sorunlarını
dile getirmek neden fitne olsun? Bir Çerkezin kendi ana diliyle -Allah onu
Çerkez yaratmış- eğitim talep etme hakkı ve bunun
dillendirilmesi neden fitne olsun, ben anlamış değilim.
Yine, aynı şekilde, kendi ana dilinde
televizyonda ve radyoda yayın istemesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
Buyurun.
MEHMET ALİ ASLAN (Batman)
niye fitne olsun
gerçekten anlamış değilim.
Geçen günlerde de ben dile getirdim, madem demokrasi
kabul edilmiyor, madem Anayasa'ya bağlılık yok görüyoruz,
ayaklar altına alınmış- ben referans olarak diyorum ki:
Allahutaala Kuran-ı Kerimde demiş ki:
(x)
Sizi çok dilli yarattım. Ya, çok dilli yaratmışsa çok dilli
yaşamalarını istiyor demek. Biz bu çok dilliliği, çok
kültürlülüğü, çok halklılığı yaşatmak için, geleceğe
taşımak için neden imtina ediyoruz, neden bunu anayasal güvenceye
almıyoruz ve neden biz bunu dile getirirken, işte, bölücü oluyoruz,
fitneci oluyoruz, bilmem ne oluyoruz? Eğer Allahın
yarattığını korumak bölücülükse ben bölücüyüm
kardeşim. Ama yok eğer ben samimi olarak bunların
yaşamasını ve yaşatılmasını arzu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ALİ ASLAN (Batman)
ediyorsam, e buna
da kimsenin kulak tıkamaması gerekiyor ve bunun için ayrıca
oturumlar yapılması gerekiyor. Birbirimizi iyi anlayalım. Yani
buradaki kastımız herhangi bir fitne yaratmak değil tabii ki.
ERKAN HABERAL (Ankara) Başkan, böyle bir usul
yok. Bir dakika dediniz, üç dakika oldu, böyle bir usul yok.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) -
Sayın Başkan
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Aslan.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Başkan, Mersinle ilgili bir açıklama yapmak istiyorum,
tabelalar ve dil konusunda
BAŞKAN Buyurun size de yerinizden söz
vereyim.
2.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Başkanım, tabii, Mersinde yüzlerce yıldır Arap
kardeşlerimiz, Türk kardeşlerimiz ve Kürt kardeşlerimiz bir ve
beraber yaşamaktadır. Mersinde hiç kimse hiç kimseye hangi dili
konuştuğunu, hangi mezhepten olduğunu sormaz. Mersin böyle bir
kültüre sahiptir. Bizim mezarlıklarımızda bile Müslümanlar,
Hristiyanlar ve Ermeniler yan yana yatarlar. Hiç kimse Mersin üzerinden siyaset
yapmaya çalışmasın. Ama takdir edin ki, şu anda Mersin
merkezinde, Silifke Caddesinde yürüdüğünüz zaman Türkiye Cumhuriyetinin
bir kentinde mi yürüyorsunuz, başka bir ülke topraklarında mı
yaşıyorsunuz bunu anlamak mümkün değildir. Oranın bir
vatandaşı olarak, bir Türk vatandaşı olarak dükkanlarda ne
satıldığını bizim o levhalardan anlamamız mümkün
değildir. Onun için, Mersin Büyükşehir Belediyemiz de bu şekilde
bir karar almıştır ve tabelalarda böyle hem görüntü
kirliliğine hem de karışık ifadelere yer verilmemesi
konusunda uyarılarını yapmıştır.
Esnafımız da buna hassasiyet göstermiştir.
Teşekkür ediyorum.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Türkçe
okuyamayan Araplar ne yapsın?
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Şimşek.
Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme
giren ilk on beş milletvekiline yerlerinden söz vereceğim.
İlk söz Sayın Hakverdinin.
Buyurun.
3.- Ankara Milletvekili Ali Haydar
Hakverdinin, Bitlis Adilcevazda 5 köy muhtarının görevlerinden
alınmasına ilişkin açıklaması
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Bitlis Adilcevazda beş köy muhtarı dün
görevlerinden alındı; Esenkıyı, Aşağısüphan,
İpekçayır, Gümüşdöven, Akyazı köylerinin muhtarları.
Bu muhtarları, referandum öncesi kaymakam gidip Köyünüzden evet
çıkmaz ise mühürlerinizi elinizden alırım. diye tehdit
etmişti. Bu köylerde hayır çıktı ve referandum
sonrası bu muhtarlar terör örgütü üyeliğiyle suçlanıp mühürleri
ellerinden alındı. Beş köy muhtarı, bir tanesi 80
yaşında bir amcamız, bizzat tanıyorum ve kırk
yıldır o köyün muhtarı, hiçbir şeyle de alakası yok
ama bugün hiçbir delil olmadan, terör örgütü üyeliği gerekçesiyle mührü
elinden alındı, haklarında açılmış bir
soruşturma dahi yok.
Bu yapılan zulümdür. Asıl terör, ülkeyi
bölmektir, senden, benden diye bölmektir, asıl terörist kendi gibi
düşünmeyenleri işinden, ekmeğinden etmektir.
BAŞKAN Sayın Hürriyet
4.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan
Hürriyetin, taşeron işçi çalıştırma uygulamasına
derhâl son verilmesi ve tüm taşeron işçilerin eşit haklarla
kadroya alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Taşeron işçilere Kasım 2015
seçimlerinden önce verilen ve yüz gün içinde tutulacağı söylenen
kadro sözünün üzerinden tam bir buçuk yıl geçti. AKP, taşerona kadro
sözünü tutmadığı gibi, kiralık işçi yasasını
Meclisten geçirdi yani patronlara verdiği sözün gereğini yerine
getirdi. Patron sever, işçi düşmanı daha birçok
değişiklikle sendikalılık oranı düştü, ortalama
işçi ücretleri reel olarak düştü, iş kazaları büyük oranda
arttı. Taşeron işçisinin kadroya alınması için
verdiğimiz yasa teklifleri, her seferinde ne yazık ki AKPye
takıldı. AKP, patronlara verdiği sözleri tutuyor ama ne
yazık ki işçileri hep görmezden geliyor. Yalan propagandalarla
milyonlarca işçinin umudu artık sömürülmemeli, taşeron işçilerin
kadro umutları yeni bir seçim tartışmasına asla meze
yapılmamalıdır. Bu akıl dışı, hukuk
dışı ve insanlık dışı taşeron işçi
çalıştırma uygulamasına derhâl son verilmelidir, tüm
taşeron işçiler eşit haklarla kadroya
alınmalıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Engin
5.- İstanbul Milletvekili Didem
Enginin, ülkenin bir oldubittiyle AKP devletine dönüştürülmesine milletin
ilk sandıkta dur diyeceğine ilişkin açıklaması
DİDEM ENGİN (İstanbul) AKP
kongresinde açıklanan yeni sözde atılım döneminin
sloganları demokrasi, değişim ve reformmuş.
İnönünün meşhur söylemiyle Hadi canım sende! İçi
boşaltılmış kavramlarla,
inandırıcılığı ve gerçekçiliği
kalmamış söylemlerle yine bir hayal ve aldatma politikası.
Artık bütün dünya biliyor ki Adalet ve
Kalkınma Partisi Türkiyesinde adalet yok baskı var; kalkınma da
yok, talimatla sözde istihdam, talimatla sözde yatırım var. Liyakat
yok, yandaşlık var. Yargı
bağımsızlığı yok, partili hâkimler ve partili
savcılar var. Hukuk devleti yok, parti devleti hedefi var. Özgürlükler
yok, gözaltılar, tutuklamalar var. Demokrasi yok, tek adam var ve ona biat
var. Tüm bu yaptıklarınıza da milletimizin itirazı var, bu
itiraz haykırışı her geçen gün büyüyerek güzel ülkemizin
oldubittiyle AKP devletine dönüştürülmesine ilk sandıkta dur
diyecektir.
BAŞKAN Sayın Yalım
6.- Uşak Milletvekili Özkan
Yalımın, verilen sözlerin tutularak 1 milyon 700 bin
civarındaki taşeron işçinin kadrosunun verilmesini
beklediğine ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, sözüm Sayın
Başbakana ve Hükûmetedir. 1 Kasım 2015 öncesi birçok ilde
billboardlarda, televizyonlarda, dergilerde, gazetelerde bütün taşeronlara
kadro verileceği sözü verildi. Bugün 1 milyon 700 bin civarında olan
taşeron işçiye hâlâ kadro verilmedi.
Sayın AKP hükûmetleri, bakın,
verdiğiniz sözün arkasında durun, bir an önce 1 milyon 700 bin
civarındaki taşeron işçinin kadrosunu verin diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Cora
7.- Trabzon Milletvekili Salih
Coranın, 19 Mayıs 2017 tarihinde Beylikdüzü Belediyesince
yapılan ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu
tarafından açılışı gerçekleştirilen Rauf
Denktaş heykeline ilişkin açıklaması
SALİH CORA (Trabzon) Sayın Başkan,
19 Mayıs 2017 tarihinde Beylikdüzü Belediyesince yapılan, CHP Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından
açılışı gerçekleştirilen Rauf Denktaş heykelinin
arkasında Kıbrısın eli kanlı katili Makariosun
Londra Antlaşmasında çekilen fotoğrafını sembolize
eden rölyefler bağımsızlık ruhuna gölge düşürmüştür.
Bu rölyef Kıbrısta yaşanan kanlı Noel
olaylarının emrini veren, Türkler geldiğinde adada kurtaracak
tek bir Türk bile bulamayacaklar. diyen küstah, azılı bir katili
asla masum gösteremez. Bu açılış hangi maksatla
yapılmış olursa olsun, zihnimizde acı hatıralar
bırakan caninin her gün gözümüzün önünde bu şekilde durmasına
müsaade edemeyiz. Eğer ille de bir iş yapılacaksa kurtuluş
mücadelesinin gerçek kahramanlarının, ilk Türk hava harp şehidimiz
Pilot Yüzbaşı Cengiz Topelin, Beşparmak Dağlarına tankı
çıkaran kahraman askerlerimizin, eşinin ve 3 çocuğunun
katledildiği haberini aldığı esnada hamile bir Rum
kadının ameliyatına koşup giden ve geçtiğimiz aylarda
ebediyete uğurladığımız Tabip Binbaşı Nihat
İlhanın hatıraları yaşatılsın.
BAŞKAN Sayın Gürer
8.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi
Gürerin, atanamayan öğretmenlerin durumuna ve sözleşmeli
öğretmen alımındaki uygulamalara ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Atanamayan öğretmenler önemli bir sorun olmaya
devam etmektedir. Bu arada sözleşmeli 20 bin öğretmen alımı
yapılacak yere 60 bin aday mülakata girmiştir ve mülakat
puanlarıyla atama yapılmaktadır. Dolayısıyla mülakatta
alınan puanlardan sonra sıralamalar değişmektedir.
Örneğin 120nci sırada mülakata giren bir adayın
puanının değişmesi sonucu sıralamada
değişiklikler olmaktadır. Fakat sonuçlar açıklanınca
sadece puan duyurusu yapılmaktadır ve sırası
açıklanmamaktadır. Sıralamasını bilmeyen aday tercih
işlemleri sırasında büyük problemler yaşamaktadır.
Adayların geçen yıllarda 40 tercih hakkı varken bu sene 20
tercih hakkına düşürülmüştür. Hem sıralama bilmeden hem de
tercih hakkı yarı yarıya düşürüldüğü için adaylar
mağdur olmaktadır. Bu problemlere çözüm bulunmalıdır.
Sıralamaların açıklanması ve tercih hakkının
eskiden olduğu gibi 40 tercihe yükseltilmesi gerekir. Ayrıca,
mülakat, tercih noktasında ayrımlara neden olmaktadır,
kaldırılmalıdır.
BAŞKAN Sayın Akın
9.- Balıkesir Milletvekili Ahmet
Akının, Dünya Süt Haftasına ve
hayvancılığın gelişmesi, üreticilerin mağdur
olmaması için yetkilileri ve Bakanlığı acilen göreve davet
ettiğine ilişkin açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın
Başkan, teşekkürler.
Şu anda Dünya Süt Haftası içerisindeyiz.
Balıkesir de süt ve süt ürünlerinde büyük bir üretime sahip bir ilimiz
fakat asla ve asla hak ettiklerini alamıyorlar. Süt, sudan ucuz durumda.
Ya yapılması gerekenler yapılmıyor ya da Bakanlık
gerekli görevi yerinde yapmıyor. Onun için buradan uyarıyoruz
Bakanlığı: Lütfen, köylüye sahip çıkın.
Hayvancılıkla uğraşanlar, sütle uğraşanlar birer
birer iflas ediyorlar, icralar kapıda bekliyor. Her fırsatta millîlik
ve yerlilik vurgusu yapan AKP, maalesef, ülkemizi ithal hayvan cenneti hâline
getirdi, köylüye destek olacağına köstek olmaya devam ediyor.
Başta Balıkesir olmak üzere ülkemizin her
bölgesinde hayvancılığımızın gelişmesi,
üreticimizin mağdur olmaması için yetkilileri ve Bakanlığı derhâl ve acilen göreve davet ediyorum.
Köylerimiz boşalıyor, köylerde
yaşlılar kaldı, torunlarına hasret gidiyor herkes.
BAŞKAN Sayın Özdiş
10.- Adana Milletvekili İbrahim
Özdişin, sağlık emekçilerine yıpranma payı
getirilmesi çalışmalarının ne aşamada olduğunu ve
döner sermaye ücretlerinin emekliliğe yansımaması ile
sağlıkta şiddet konularında ne zaman bir girişimde
bulunulacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorum Sağlık Bakanına:
Cumhurbaşkanının uzun süre önce sözünü verdiği, sizin de
geçtiğimiz aylarda Çalışma yapıyoruz. dediğiniz
konu, sağlık emekçilerine yıpranma payı getirilmesi
çalışmalarınız ne aşamada?
Ayrıca, döner sermaye ücretlerinin
emekliliğe yansımaması ve sağlıkta şiddeti
önlemek için Ceza Kanununa bir madde eklemek gibi konularda
girişimleriniz ne zaman olacak? Kendi çalışanlarınıza
ne zaman sahip çıkacaksınız Sayın Bakan?
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Kılıç
11.- Kahramanmaraş Milletvekili
İmran Kılıçın, sözün ağızdan bir kere
çıktığına ama bıraktığı tesirin çok
uzun sürdüğüne ve atalarımızın bir söylerken bin kere
düşünmeyi tavsiye ettiklerine ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yunusumuz ne güzel söylemiş:
Söz ola kese savaşı, söz ola kestire
başı.
Söz ola ağulu aşı bal ile yağ
ede bir söz.
Söz ağızdan bir kere çıkar ama bıraktığı
tesir çok uzun sürer. Bundan dolayı atalarımız bir söylerken bin
kere düşünmeyi, ölçüp biçip de konuşmayı tavsiye
etmişlerdir. Aklına eseni söyleyenler kadar düşünerek yerinde ve
zamanında konuşanların ibret dolu nice hikâyeleri
anlatılagelmiştir. İnsanlara bin kere yap diyeceğine bir
kere yap da görsünler. Sözleriniz yürekten gelmedikçe hiçbir zaman iki kalbi
birleştiremezsiniz. Sözlerinizi dinletebilmek için kendinizi
konuştuğunuz kimsenin yerine koyun. Hitabın tesirlisi göze
bakıp kalbe hitap etmektir. İnsanın cümlelerine egemen
olabilmesi için konusuna egemen olması gerekir. Söyleyene değil,
söylenen söze bak. demiştir Hazreti Ali Efendimiz.
BAŞKAN Sayın Şeker
12.- Kocaeli Milletvekili İlyas
Şekerin, 22 Mayıs 1955 tarihinde 98 yaşında vefat eden
Nene Hatunu 62nci ölüm yıl dönümünde rahmetle andığına
ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkürler
Sayın Başkan.
1857 yılında Erzurumda doğan ve
henüz 20 yaşındayken 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşında
düşmana karşı kahramanca mücadele ederek adını tarihe
yazdıran Nene Hatun o günleri şöyle anlatıyor: Ağabeyim
Hasan cepheden ağır yaralı olarak eve gelmişti.
Kollarımın arasında öldü. Sabaha karşı minarelerden
Moskof Aziziyeye girdi. diye haykırışlar
başlayınca, kardeşimin alnından öpüp 3 aylık yavrumu
Allaha emanet ettikten sonra ağabeyimin tüfeğini ve
satırımı alıp dışarı fırladım.
Düşmanda iyi silah vardı, bizde ise iman. Dadaşlar arasına
karıştım, satırım durmadan kalkıp iniyordu.
93 Harbinin sembolü hâline gelen Nene Hatun ölümünden
önce kendisini ziyaret eden Amerikalı subaya Ben o zaman gereken
şeyi yapmıştım, bugün de gerekirse aynı şeyi
yaparım. diye cevap veriyor.
22 Mayıs 1955 tarihinde 98 yaşında
vefat eden Nene Hatunu 62nci ölüm yıl dönümünde rahmetle anıyorum,
mekânı cennet olsun.
BAŞKAN Sayın Tanal
13.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, İstanbulun Üsküdar ilçesinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli Başkanım, değerli
milletvekilleri; Üsküdar Meydanında inşaat çalışması
var. Bu çalışma nedeniyle esnafımız ve halkımız
mağdur. Üsküdar ilçesinin 14 mahallesinin imar sorunu var ancak imar
sorunu giderilmedi. Belediye başkanlık seçimlerinde belediye
başkan adayı Yavuztürk Mahallesine 8 kat imar izni verileceğini
söyledi, seçimi aldıktan sonra imar iznini Yavuztürk Mahallesinde unuttu.
Üsküdar ilçemizin otopark sorunu var. Okul
çevrelerinde uyuşturucular cirit atıyor, emniyet herhangi bir tedbir
almıyor. Üsküdar ilçemizin gençlerinin zaman geçirebilecekleri
alanları yok. Üsküdar ilçemizde istihdam alanı yok, istihdam
alanının mutlak surette yaratılması lazım. Üsküdar
ilçemiz sahili en uzun bir ilçe olmasına rağmen
vatandaşımız denizden yararlanamıyor.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Tanal.
Sayın Yıldırım
14.- Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırımın, Cumhurbaşkanı, AKP yöneticileri ve
bakanların OHALi savunan ifadelerde bulunduklarına ilişkin
açıklaması
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler
Başkanım.
AKP, pazar günü yeni bir dönemin
başlangıcı olan bir kongre yaptı. Hayırlı olsun
diyeceğim ama kamuoyu, hayırlara vesile olacak en ufak bir ifade, bir
mesaj alamadı; mevcut durumu daha da zorlaştıracak, bu
çatışmalı, kaotik durumu daha da derinleştirecek mesajlar
vardı. Gerek Sayın Cumhurbaşkanı gerek AKP yöneticileri
gerekse bakanlar OHALi savundu.
Sağlık Bakanının CNN TÜRKe
verdiği röportajda, OHALin çok iyi bir şey olduğunu, OHALle
Türkiyenin çok iyi idare edildiğini, neredeyse OHALin
sağlığa yararlı olduğunu çağrıştıracak
ifadeler kullanması başlı başına bir garabettir. Bir
Sağlık Bakanının sağlık kelimesinin özüne bile
ters olan OHALi savunması asla kabul edilecek bir durum değildir
çünkü Dünya Sağlık Örgütünün tanımıyla sağlık Ruhen,
bedenen altını çiziyorum- sosyal olarak tam bir iyilik hâlidir. Ben
de buradan diyorum ki AKPnin bu zihniyeti de OHAL de sağlığa
zararlıdır. OHAL ve kanun hükmündeki kararnameyle ihraç edilen
akademisyenlerin açlık grevlerine bile müdahale eden bir zihniyetten ne
beklenir?
BAŞKAN Sayın Göker
15.- Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin,
Burdurun Çeltikçi ilçesinde meydana gelen şiddetli dolu afeti nedeniyle
üreticilerin karşılaştıkları zararları gidermeye
yönelik bir çalışma başlatılmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
MEHMET GÖKER (Burdur) Sayın Başkan, dün
Burdurun Çeltikçi ilçesinde meydana gelen şiddetli dolu afeti bölgede
bulunan ceviz, kiraz ve erik ağaçlarına ciddi zararlar
vermiştir. Özellikle Çeltikçi ilçesine bağlı Kuzköy ve Tekke
köylerindeki meyve ağaçlarını vuran dolu afeti
yaklaşık 1.500-2.000 dönüm tarım arazisine zarar vermiş ve
dolu nedeniyle büyük kayıplar meydana getirmiştir.
Bu bilgiler ışığında,
Burdur Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğünün
hasar tespit çalışmalarını bir an önce
tamamlamasını ve üreticilerin karşılaştıkları
zararları gidermeye yönelik Bakanlığınızca bir
çalışma başlatılmasını acilen talep ediyorum.
BAŞKAN Sayın Şimşek
16.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, yedi aydır tutuklu bulunan binlerce er ve askerî okul
öğrencisinin durumuna ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, yaklaşık yedi
aydır binlerce er ve askerî okul öğrencisi tutukludur. Bu kürsüden
defalarca gündeme getirmemize rağmen hiç kimsenin gözü görmüyor,
kulakları duymuyor. Yedi aydır henüz ortada iddianame bile yoktur.
Bizleri ziyaret eden, bütün milletvekillerini ziyaret eden
Sarıkamıştaki, Silivrideki, Mamaktaki erlerin aileleri
artık perişandır. Bunlar askerliklerini yapmak üzere, anası
babası tarafından vatana, millete olan borcunu ödemek üzere
gönderilmişlerdir. Hükûmetin ramazan ayı başlamadan önce bu
konuyu acilen gündemine almasını ve bunların tutuksuz
yargılanmalarını -çünkü bunların çoğunluğunun
psikolojisi bozulmuştur, intihar edenler vardır içlerinde- ve Adalet
Bakanlığının harekete geçmesini bekliyorum.
Saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN - Son olarak Sayın Kuyucuoğlu,
buyurun.
17.- Mersin Milletvekili Serdal
Kuyucoğlunun, 21 Mayıs 1864te gerçekleşen Çerkez sürgününün
153üncü yıl dönümüne ve Cumhurbaşkanı bir parti genel
başkanı olduğuna göre Meclis personeli ile devlet
memurlarının partili olmalarının önünün açılıp
açılmayacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Yüz elli üç yıl önce yaşanan Çerkez
sürgününü anıyor, acıları paylaşıyor, sürgünlerde ve
göçler sırasında hayatını kaybedenleri saygıyla
anıyorum.
Sayın Başkan, tüm Türkiye'nin
Cumhurbaşkanı olması gereken makamdaki kişi artık bir
partinin genel başkanı oldu. Sormak istiyorum: Mecliste
çalışan personelin ve devlet memurlarının herhangi bir
partiye üye olmaları yasak mı? Tarafsız olması gereken
Cumhurbaşkanı partili olduğuna göre, vekil
danışmanlarının ve tüm kamu personelinin de partili
olmasının önü açılacak mı ya da devlet memuru
alımlarında getirilen mülakat sistemi ortadayken memurlar AK
PARTİ dışında bir partiye üye olma cesareti gösterebilirler
mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Salih Cora,
yapmış olduğu konuşmasında Beylikdüzü Belediyemiz
tarafından açılan bir heykelin Makarios heykeli olduğunu, Genel
Başkanın onu açtığını söyledi ve onun üzerinden
çok sayıda sataşma ve ithamda bulundu; onlara cevap
hakkımızı kullanmak istiyorum.
BAŞKAN Peki, buyurun Sayın Özel.
Sayın Cora burada mı? Yok.
IV.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Trabzon Milletvekili Salih Coranın yaptığı
açıklaması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, teşekkür
ederim.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Trabzon Milletvekilli Sayın Salih Cora,
partisinin kendi siyasetinin ondan çok şey beklediği bir
milletvekili. Beklenirdi ki bir dezenformasyon karşısında
hemşehrisi olan Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu
bu konuda ne söylüyor, konu neymiş bir araştırsın,
soruştursun ama öyle değil. Troller interneti trollüyor, Salih Cora
geldi, Türkiye Büyük Millet Meclisini trolledi gitti. Heykel, Rauf Denktaş
heykeli, Rauf Denktaşın büyük mücadelesini anlatıyor. En önde
Rauf Denktaş, arkada hayatından kesitleri içeren rölyefler. Makarios
var mı? Var. Nerede var? Masada pısmış oturuyor;
yanında Doktor Küçük, kahraman Doktor Küçük, onun yanında
Birleşmiş Milletler gözlemcisi; Denktaş ayakta, masaya
yumruğu vurmuş. Bu heykeli, Denktaşın Makariosun
bulunduğu masada masaya yumruğu vurup ayağa
kalktığı rölyefi, delinin biri, manyağın biri CHP Makarios
heykeli açtı. diye söylüyor, Salih Cora da geliyor Türkiye Büyük Millet
Meclisini trollüyor.
Bakın, Rauf Denktaş öldü gitti, size
hakkını helal etti mi bilmiyorum.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Etmedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Beğenmediğiniz,
sırtınızda yük gördüğünüz, onun
bağımsızlık iddiası ve Türk tarafını
ezdirmeme iddialarına karşı Rum tezini desteklediğiniz,
kahrettiğiniz Rauf Denktaşa saygı heykeli o. Ve o heykel
yapılırken çizimleri aileye yollanıyor; açın bakın,
ailenin oluru var. Kızı diyor ki: Ne Makarios
heykeli, Türkiyede bir belediye Denktaş heykeli yapmış, bunun
neresi eleştirilir?
Peki, bu eleştiriyi başlatan kim?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Sayın
Başkanım, çok kısa...
BAŞKAN Lütfen tamamlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bu heykelle ilgili bu
yalanı başlatan kişi Mücahit Birinci Beylikdüzü Belediyesi AKP Meclis üyesi, babası Niyazi
Birinci ama Niyazi Birinci kendi adını kullanmıyor, takma isim
kullanan bu kişi Yavuz Bahadıroğlu adını
kullanıyor. Kim bu? Atatürkün manevi kızına, Atatürkün
annesine, anamıza hakaret eden utanmaz, rezil, pislik adamın
ağzından akan lağım, bu sefer Beylikdüzünde Rauf
Denktaşın saygıdeğer hatırasının üstüne
akıyor, Salih Cora da bu meczubu kendine örnek alıp gelip burada
Meclisi trollüyor.
Salih Bey, heykel Denktaş heykeli,
Denktaşın ailesinin izniyle yapılmış; bütün rölyefler
hayatını anlatıyor, Makarios
pısmış, Denktaş masaya yumruğunu vuruyor. Bu heykeli
geldin eleştirdin, şimdi çıkıp burada Rauf Denktaştan
ve tüm Kuzey Kıbrıslılardan özür dileyeceksin.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
SALİH CORA (Trabzon) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Sayın Cora...
SALİH CORA (Trabzon) Sayın
Başkanım, benim sözlerimin birçoğunu
çarpıtmıştır
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Neresini çarpıttım?
SALİH CORA (Trabzon) -
ve birçok şeye
yakıştırmalarda bulunmuştur.
BAŞKAN Buyurun.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bir Trabzonlu
heykelini yapıyor Denktaşın, öbür Trabzonlu onu
eleştiriyor. Böyle bir şey olur mu ya! Hiç yakışık değil
vallahi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Özür bekliyoruz, özür, özür.
5.- Trabzon Milletvekili Salih
Coranın, Manisa Milletvekili Özgür Özelin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
SALİH CORA (Trabzon) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; CHP grup başkan vekilinin
açıklamalarını kısmen dinledim ancak aslında ben
konuyu çarpıtmadım, kendisinin konuyu
çarpıttığını düşünüyorum. Rauf
Denktaşın heykelinin olması bizim için onurdur, gururdur,
mutluluk duyarız. Ancak böyle bir durumda, Kıbrıs
Barış Müzakeresinde, Kıbrısın bu kutlu mücadelesinde
o rölyeflerle alakalı hususu ben eleştirdim; Rauf
Denktaşın bizzat oradaki heykeline bir eleştirim yoktur, rölyef
tercihinin yanlış olduğunu söyledim. Orada Makariosun bulunması
toplum tarafından da bir infiale neden olmuştur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne alakası var? Sizin
gibi troller yüzünden!
SALİH CORA (Devamla) Makariosun oradaki
görüntüsü şudur: O rölyefte Makariosun bulunması ne demektir?
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Ya yürü,
boş boş konuşma ya!
SALİH CORA (Devamla) Türkler geldiğinde adada kurtaracak tek bir Türk bile
bulamayacak. diyen Makariosu, küstah, azılı bir katili asla masum
gösteremez...
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Oraya CHP
çıktı, CHP; Kıbrısa CHP çıktı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Masum mu?
SALİH CORA (Devamla) -
orada asla masum
gösteremez ve bu, her şekliyle bizim toplumumuzda bir acı
hatıranın canlanmasına
O fotoğraf, o rölyefin orada
görülmesi haksızlıktır.
Bizim isteğimiz, düşüncemiz şudur:
Rauf Denktaşın heykeli olabilir, çok güzel olur. Onun
dışında da kurtuluş mücadelesinin gerçek
kahramanlarının, ilk Türk hava harp şehidimiz Pilot
Yüzbaşı Cengiz Topelin, Beşparmak Dağlarına tank
çıkaran kahraman askerlerimizin
ALİ ŞEKER (İstanbul) Hamaset yapıyor,
hamaset. O şehitlerin adını ağzına alma!
SALİH CORA (Devamla) -
eşinin ve 3
çocuğunun katledildiği haberini aldığı esnada hamile
bir Rum kadının ameliyatına devam eden ve geçtiğimiz
aylarda ebediyete uğurladığımız Tabip
Binbaşı Nihat İlhanın heykelleri de yapılsın,
onların hatıraları yaşatılsın.
VELİ AĞBABA (Malatya) Onu da sen
bitişik belediyeye söyle, yapsın!
ALİ ŞEKER (İstanbul) Onu da sen
yap, sen!
SALİH CORA (Devamla) - Başka bir rölyef
bulunamadı mı? Bu yanlıştır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bin tane belediyen var,
yapsın!
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Bütün CHPli
belediyelerde var o heykeller.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Rauf
Denktaş heykeli yaptınız mı?
SALİH CORA (Devamla) Ben, bu manada,
Beylikdüzü Belediyesini kınıyorum ve o rölyefin kaldırılmasını
istiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkürler Sayın Cora.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Bak, biz
Kartala da diktik Rauf Denktaşın heykelini, Beylikdüzüne de
diktik.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Özel
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Mesele
anlaşıldı Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Siz konuşunca mesele
anlaşılıyor.
Sayın Başkanım, kendisi benim sarf
ettiğim sözleri bağlamından koparıp
kullanmadığım ifadeleri tarafıma atfetmiştir. İç
Tüzük 69a göre cevap hakkı istiyorum.
BAŞKAN Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
6.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Trabzon Milletvekili Salih Coranın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Salih Bey, Değerli Milletvekili; salonda
değildiniz, dedim ki başta: Salih Bey gibi kendi partisinin, kendi
siyasetinin çok konularda umut bağladığı, iyi yerlere
layık gördüğü birisine bu tutum yakışmaz. Ama kürsüye
ikinci çıktığınızdaki tutum hiç yakışmadı.
Demek ki hakikatle bağınızı siyasi bir kazanç uğruna
bu kadar kolay koparabiliyorsunuz. Sizinle ilgili, başta söylediğim,
sizin tarafınızdaki olumlu kanaatin tesisinde bir kusur var o zaman.
Çünkü, başta çıktınız çok açık, net Mücahit
Birincinin ortaya attığı, hedef gösterdiği,
saldırılara sebep olan ama büyük bir yanlış
anlaşılmadan kaynaklanan heykel için CHP, Makarios heykeli
yaptı. dediniz ve bizim size cevabımız şu: Heykel
Denktaş heykeli. Peki, bu konuda kimin rızası aranacak
SALİH CORA (Trabzon) Rölyefte ne var?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
rölyeflerle ilgili de
Aileye yollanmış hepsi, kızının açıklaması
var. Bir belediye, babasının aziz hatırası üzerine bir
anıt yapmış: Babası bağırıyor, masaya
yumruğunu koymuş; orada Makarios pısmış, Birleşmiş
Milletler gözlemcisinin önünde, Doktor Küçükün önünde ve Denktaşın
o anını ölümsüzleştiriyor; diz çöktürmüş,
başarmış. Bu durumda siz, o diz çöktürülen kişinin
zaviyesinden bakıyorsanız eğer haklısınız,
oradaki o rölyef sizi rahatsız eder çünkü Makarios zaviyesi o. Ben böyle
duruyorum, Denktaş tepemde masaya yumruğu vurmuş. Makariosun
ailesi bundan rahatsız olur ama bundan rahatsız olacak
Denktaşın ailesi değil, onların gurur günü, gurur yeri
orası.
SALİH CORA (Trabzon) Görüntüler yalan söylemez,
görüntü öyle değil.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) O açıdan size şunu
söylüyorum: Olabilir, eksik bilgi.
SALİH CORA (Trabzon) O rölyef orada
olmamalı.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bize atılan, üzerimize
atılan bir iftiranın etkisinde CHPye saldırmanın
dayanılmaz hafifliği ama burada yapmanız gereken Denktaş
ailesinden özür dilemek.
Kıbrıs davasındaki diğer
kahramanların pek çok belediyemizde arkadaşlar hatırlattı-
heykelleri var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bine yakın belediyeniz
var kardeşim, bine yakın; bir tanesini de siz dikin, Allah için
yapın bunu.
Teşekkür ederim.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) Biz yapıyoruz.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
Sayın milletvekilleri, şimdi, sayın
grup başkan vekillerine yerlerinden kısa söz vereceğim.
Sayın Usta, sizden başlayalım.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
18.- Samsun Milletvekili Erhan
Ustanın, 21 Mayıs 1864te gerçekleşen Çerkez sürgününün
153üncü yıl dönümüne, 21 Mayısta şehit olan Uzman Erbaş
Enes Sakınç ile Jandarma Uzman Çavuş Hasan Sevinçe ve tüm
şehitlere Allahtan rahmet dilediğine, İngilterenin Manchester
kentinde meydana gelen patlama nedeniyle geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna, THY Euroleague Avrupa şampiyonu olan Fenerbahçeyi
tebrik ettiğine ve Sakaryada Atatürk heykeline karşı
yapılan saldırıyı nefretle kınadığına
ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim.
21 Mayıs 1864te gerçekleşen ve 1,5
milyona yakın Çerkezin Çarlık Rusyasının nüfus
politikası kapsamında sürgüne tabi tutulmasının üzerinden
yüz elli üç yıl geçti. Çarlık Rusyası, Karadeniz sahiline inme
emelinin bir sonucu olarak köklü tarihi ile cesur ve onurlu bir halka ev
sahipliği yapan Kafkasyada üç yüz yılı aşkın süren
acımasız bir savaş yürüttü. Rus İmparatorluğunun
Kafkasları istilası ve işgali sırasında meydana gelen
çarpışmalarda ve 21 Mayıs 1864teki nihai ateşkesten sonra
Çarlık Rusyası, Çerkez nüfusu bir an önce Rusya
sınırları dışına göndermek ve onlardan ebedî
olarak kurtulmak istedi. Bu amaçla yürütülen sistematik baskı ve
katliamlar neticesinde 1,5 milyon Çerkez Tuapse, Soçi ve Sohum gibi liman
kentlerinde toplandı; Rus askerlerinin süngü ve dipçik darbeleriyle de
zorlanarak, bazı durumlarda oturmaya bile yer kalmayacak biçimde ve
yığınlar hâlinde gemilere doldurularak başta Varna, Kefken,
Samsun, Sinop ve Trabzon olmak üzere Osmanlı topraklarına sürüldü.
Ancak, sürgün sırasındaki yol şartları, salgın
hastalıklar, açlık gibi nedenlerden dolayı resmî olmayan
rakamlara göre 400 bin ila 500 bin arasında Çerkez hayatını
kaybetti. Günümüzde, dünyada yaşayan Çerkezlerin yaklaşık yüzde
80i Türkiyede bulunmaktadır. Bu vesileyle, sürgün esnasında
hayatını kaybeden Çerkezlere Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum.
Üzerinde yaşadığımız toprakları vatan bilip
Çanakkalede, Kurtuluş Savaşında, vatanımızın
selameti için her yerde omuz omuza birlikte
savaştığımız ve milletimizin şerefli birer üyesi
olan tüm Çerkez kardeşlerime selam olsun.
Sayın Başkan, geçen hafta Trabzon Maçkada
şehit olan Uzman Onbaşı Osman Gazi Çetingözden sonra 2
şehidimiz daha var maalesef. 21 Mayısta, Elâzığ nüfusuna
kayıtlı Uzman Erbaş Enes Sakınç Şemdinlide şehit
olmuştur. Adıyaman nüfusuna kayıtlı Jandarma Uzman
Çavuş Hasan Sevinç de 21 Mayısta Amanos Dağlarında teröristlere
karşı yapılan operasyonlarda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun)
yaralanarak dün şehit
olmuştur. Bütün şehitlerimize Cenab-ı Allahtan rahmet, kederli
ailelerine ve milletimize başsağlığı dilerim.
Dün, İngilterenin Manchester kentinde meydana
gelen patlamada çoğunluğu 13 ila 18 yaş grubunda olan 22
kişi hayatını kaybetti, çok sayıda da yaralı var.
İngiliz halkına başsağlığı ve geçmiş
olsun dileklerimi iletiyorum. Terörün yaşattığı
acıları en iyi bilen bir ülkenin mensubu olarak her türlü terörü
şiddetle kınıyorum.
Ayrıca, pazar günü 2016-2017 sezonu Türk
Havayolları Euroleague Avrupa şampiyonu olarak göğsümüzü
kabartan Fenerbahçeyi gönülden tebrik ediyorum,
başarılarının devamını diliyorum.
Son olarak da Sakaryada Atatürk heykeline
karşı yapılan baltalı saldırıyı nefretle
kınıyorum. Son zamanlarda cumhuriyetimizin değerlerine
yapılan sistematik saldırıların nedenleri araştırılmalı,
bu tür saldırılara fırsat veren, göz yuman ya da azmettirenler
varsa derhâl cezalandırılmalıdır. Cumhuriyetimizin kurucusu
Mustafa Kemal Atatürke yapılan bu saldırıya göstermiş
olduğu tepki nedeniyle de Sakarya halkına teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Usta.
Sayın Kerestecioğlu, buyurun.
19.- İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, Çerkez sürgününü ve dünyada hâlâ birçok
halkın yaşadığı göç ve soykırımı
kınadığına, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile onların
eylemine destek verenlere yapılan muamelelere ilişkin
açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, ben de öncelikle -bunu daha önce de
ifade etmiştim geçen hafta ama bir kez daha dile geldiği için-
büyükannesi de belki aynı göçü yaşamış olan bir Çerkez
torunu olarak onların yaşadıklarını, aslında
dünyada bugün hâlâ birçok halkın yaşadığını
görerek bu göç ve soykırımı kınıyorum ve
insanların, halkların kendi talepleri, kendi özgür
yaşamları ve barış içerisinde yaşama isteklerinin
karşılandığı bir dünya diliyorum bütün halklar için
benim atalarımı da anarak.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugüne baktığımızda, biz dün Ankarada
İnsan Hakları Anıtının
tutuklandığını gördük. Ankara Yüksel Caddesinde İnsan
Hakları Anıtı tutuklandı. Gerçekten insan haklarından
nasıl korkulduğunu gösteren şeylerden biriydi bu ama bir
başka şey daha gördük orada, bu ülkede hakikaten yönetenlerin
vicdanının çürüdüğünü gördük. Bu, yerde sürüklenen kadın 70
yaşında bir kadın ve sosyolog Veli Saçılıkın
annesi Kezban Saçılık. Veli Saçılık -tırnak
içerisinde- hayata dönüş operasyonunda cezaevinde kolu kepçeyle
koparılmış bir mahkûmdu ve bugün KHKyla işten
atıldı, Nuriye Gülmen ve Semih Özakçayla dayanışma
içerisinde Yüksel Caddesinde bulunuyordu. Ve annesinin omuzuna basan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Kerestecioğlu,
devam edin.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) -
bu polisin bulunması gerekiyor ve orada bu şiddeti
uygulayanların. Şiddeti bu kadar
meşrulaştıramazsınız, şiddeti bu kadar görmezden
gelemezsiniz. Buna izin vermeyeceğiz, buna hiçbir şekilde
yönetenlerin hakkı yoktur.
Ben şurada, evlerinden darp edilerek
alınmış olan Nuriye ve Semihe -şu anda
savcılıkta bulunuyorlar, savcılık sorgusunu bekliyorlar
daha doğrusu- sorulan soruları söylemek istiyorum size, aynen şu
söyleniyor Semihe: Gitar çalıp şarkı söylediğin bir video
paylaşılmış, sen de beğenmişsin,
paylaşanların örgüt üyesi olabileceğini düşündün mü?
Masumane hak arayışı görünümündeki bu eylemlerin asıl
amacı nedir? Yaptığınız eylemlerle hak
arayışından uzak, halkta kin ve nefret uyandıran
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Tamamlamama izin verirseniz
BAŞKAN Buyurun, tabii.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul)
kin ve nefret uyandıran eylem tarzı
yapmanızın amacı nedir? Ölüm orucu eylemi yapmanız
konusunda size ne tür menfaatler sunulmaktadır? Bu dâhiyane
soruları sormadan önce gerçekten 2 eğitimcinin sadece işini geri
istediğini akla getirmek gerekiyor. Yani artık bu eylem, ölüm orucuna
da dönüşebilir çünkü tutuklanabilir bu insanlar bugün, anlaşılan
hakikaten vicdan çürümüş. Cezaevinde ölmeleri isteniyor herhâlde,
yetmiş beş gün sonra yürüyemeyecek hâlde olan insanları belki
cezaevine gönderecekler ve orada bu muamele sonunda Şekeri ve suyu da
keseceğiz. diyorlar kendileri yani tamamen ölmeye yatacaklar. Türkiye
buna izin vermemeli. Biz buna izin vermeyeceğiz. Türkiye buna izin
vermemeli çünkü haklarımız hepimizin hakları ve bu çürümüş
düzene bu anlamda karşı çıkmamız gerekiyor, her anlamda.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kerestecioğlu.
Sayın Özel, buyurun.
20.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, THY
Euroleague Avrupa şampiyonu olan Fenerbahçeyi tebrik ettiğine,
İngilterede yaşanan terör olayını Cumhuriyet Halk Partisi
olarak kınadıklarına, iktidar partisinin olağanüstü hâli
bahane ederek grev ertelemelerine devam ettiğine, Sakaryada Atatürk
anıtına yapılan alçakça saldırıyı
kınadıklarına, Çerkezlerin acısını paylaştıklarına,
Sözcü gazetesine FETÖ yakıştırması yapılmasına ve
Nuriye Gülmen ile Semih Özakçanın tutuklanma taleplerini
kınadıklarına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Çok tatsız bir gündemle haftaya yine
başlıyoruz. Ancak, Avrupa şampiyonu olarak ülkedeki 80 milyonun
muhtaç olduğu tebessümü belli bir süre için de olsa hepimizin içinde
hissettiren, bu tebessümü yüzlerimize yansıtan Fenerbahçe Basketbol
Takımına teşekkür ediyoruz ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak tebrik ediyoruz.
Ancak, dediğim gibi, gündem çok tatsız.
Dün gece terör korkunç yüzünü İngilterenin Manchester şehrinde
gösterdi ve şimdiye kadar 22 kişi yaşamını yitirdi.
İngiltere halkına başsağlığı diliyoruz.
Terör kimden, nereden gelirse gelsin, hangi saikle yapılırsa
yapılsın bir insanlık suçudur ve tüm terör olaylarını
olduğu gibi bu terör olayını da Cumhuriyet Halk Partisi olarak
kınıyoruz.
İktidar partisi olağanüstü hâli, darbeyi
araçsallaştırıp ilan ettiği olağanüstü hâli bahane
ederek grev ertelemelerine devam ediyor ve Akbankın ardından
Şişecam grevi de altmış gün süreyle ertelendi ve
Kristal-İş bu konuda tepkisini gösteriyor. Olağanüstü hâl ile
grev ertelemesinin nasıl bir ilgisi var, bunu iktidar partisinin
yetkililerinin Mecliste paylaşması gerektiğini düşünüyoruz.
Sakaryada Atatürk anıtına yapılan
alçakça saldırıyı kınıyoruz. Bu
saldırıların zamanlamasına baktığınızda
iktidara yakın televizyonlardan Atatürke hakaretlerin
yapıldığı, Atatürk düşmanlığının
siyasi parti kongrelerine yansıdığı, cumhuriyetle
hesaplaşmak için sözle ve şeklen ve Atatürkün ve cumhuriyetin kazanımlarını
aşındıracak her türlü davranışın tribünlerde
takdir gördüğü ve âdeta iktidar partisi tarafından
kutsandığı bir hafta sonundan sonra Atatürk heykeline
yapılan...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, devam edin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) ...bu saldırı için,
meşhur deyimle, zamanlama manidar demekten başka bir şey elden
gelmiyor.
Çerkezlerin acısını
paylaşıyoruz, tarihteki o acı günlerden ve o acı
hatıradan duyduğumuz üzüntüyü bir kez daha Sayın Genel Kurulla
paylaşıyoruz.
Bir gazeteye FETÖ yakıştırması
yapılacak. dense -Türkiyede ulusal yayın yapan 50ye yakın
gazete var- 45 tane hak verseniz Sözcü gazetesi ilk 45 içinde kimsenin
saymayacağı 3-5 tane gazeteden bir tanesi. Belki o konuda üzeri leke,
çamur tutmayacak olan birkaç gazeteden bir tanesine FETÖ
yakıştırması yapılıyor. Sözcünün
yıllardır, özellikle son beş yıldır bu FETÖ konusunda
attığı manşetleri şöyle bir göz önünden geçirdiğimizde
yapılmaya çalışılanın herhâlde Fetullah Gülene zil
takıp oynayacak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Müsaadenizle
toparlayayım.
BAŞKAN Lütfen tamamlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Fetullah Gülenin Amerikadaki
güvenli istirahatgâhında -ki anlaşılıyor ki iadesi için de
üstüne düşen hiçbir şeyi yapmamış Hükûmet- bugün zil
takıp oynadığını, E, Sözcüye de FETÖ dediklerine
göre arada ben bile kaynar giderim. diye mutluluk duyduğunu duyar
gibiyiz.
Son olarak da 2 onurlu insan Nuriye Gülmen ve Semih
Özakça uğradıkları haksızlığı bedenlerini açlığa
yatırarak tepki göstermişlerdi. Elbette, yaşam hakkı, en
önemli insan hakkı; biz kendilerine bu konuda insancıl
çağrılarımızı da yaptık ama bedenin
dokunulmazlığı, kişinin hekim seçme hakkı,
sağlığı bozulmuş bir kişinin kendisine
uygulanacak tedaviye mutabakatı ya da mutabakatsızlığı
çok önemli hasta haklarından. Kişilerin haklı siyasi ve sosyal
taleplerine kulak tıkayanların, sözde yaşam hakkı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
adına, zorla besleme
gibi, 2000li yıllarda yaşanmış -şöyle
tamamlayayım- sözde hayata dönüş operasyonunun katlettiği
bedenlere yapılanın aynı zihniyetle tekrar etmekte olduğunu
görüyoruz. Tutuklanma taleplerini kınıyoruz ve eğer tutukluluk
hâlleri devam ederse bu konuda gösterdiğimiz tepkinin dozunu
arttıracağımızın, Semih Hocanın ve Nuriyenin ve
hiçbir mağdurun yalnız olmadığının,
karıncanın kardeşi olduğunun, onun da Cumhuriyet Halk
Partisi olduğunun altını çiziyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
Sayın Can, grubunuz adına siz mi
konuşacaksınız?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Evet.
BAŞKAN Buyurun.
21.- Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Canın, Gazi Mustafa Kemal Atatürke yapılan
saldırıları esefle kınadıklarına, THY Euroleague
Avrupa şampiyonu olan Fenerbahçeyi tebrik ettiğine,
İngilterede terör olayında hayatını kaybedenlere Allahtan
rahmet dilediğine ve 25 Mayıs 1983te vefat eden Necip Fazıl
Kısaküreki rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum. Başarılı bir
çalışma haftası diliyorum.
Özellikle Gazi Mustafa Kemal Atatürk ortak
değerimizdir, cumhuriyetimizin kurucusudur, kurucu lideridir. Kendisine
yapılmış olan saldırıları esefle
karşıladığımızı Sayın Başbakanımız
da deklare etti. Olay yargıya intikal etmiştir, ilgililer
hazırlık tahkikatından sonra gerekli davayla karşı
karşıya kalacaklardır.
Diğer taraftan, Fenerbahçe Basketbol
Takımımızı Avrupa şampiyonu olmasından
dolayı kutluyoruz, tebrik ediyoruz.
Yine, İngilterede insanlık suçu terör
olayıyla hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet diliyor,
yaralılara geçmiş olsun diyoruz. İngilterenin başı
sağ olsun diyoruz.
Yine, 25 Mayıs 1983te vefat eden Türk
edebiyatının Sultan-uş Şuara unvanıyla
ödüllendirilmiş, fikir ve sanat adamı Necip Fazıl
Kısaküreki vefatının seneidevriyesinde rahmetle anıyoruz.
Yazıları, tiyatro eserleri, makaleleriyle ektiği tohumdan o
kadar emindi ki filizlenmezse toprağın utanması gerektiğini
düşünen bir tefekkür ve insan adamıydı. Necip Fazıl,
geleceğe çentik atan, nesillere başını bir gayeye satmadan
sonsuz mesafelerin aşılmayacağını öğreten bir ruh
mimarıdır. Rüzgârlarda deli sedalar yakalar; çilesi, fikir
sancısı olanların ancak surda mukaddes gedikler
açabileceğinin farkındadır. Zaman bendedir ve mekân bana
emanettir. anlayışı ile kendine olan özgüveni ve
taşıdığı misyonun büyüklüğünün idrakindedir.
Üstat Necip Fazıl, kendi deyimiyle bir dava adamının
şiirini yazdı ama hem şairken hem de bir dava adamıyken
şiirden ve şiirsellikten asla ödün vermedi, sadece şair olarak
değil bir fikir mecmuası editörü olarak
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun devam edin.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) ...müstesna düz
yazılar kaleme aldı. Türk edebiyatında her zaman
ayrıcalıklı yerini koruyacaktır.
Milletlerin edebiyatına, düşünce
hayatına şairler, düşünce adamları yön verir, yükseltir ve
yüceltirler. Edebiyat ve fikir hayatımızda müstesna bir yeri olan
Necip Fazıl Kısaküreki tekrar rahmetle anıyor, aziz
hatırasını saygıyla selamlıyoruz.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Can.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı
okutuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması
Önergeleri
1.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlu ve 22 milletvekilinin, yağ üreticisinin
korunması, gıda güvenliğinin sağlanması, bu konudaki
dolandırıcılığın önlenmesi ve Irak ve Suriyeye yapılan
ihracat ve ithalatın ne derece gerçeği
yansıttığının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/532)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Vergi veren, etik çalışan yağ
üreticisinin korunması, gıda güvenliğinin sağlanması,
bu konudaki dolandırıcılığın önlenmesi ve de Irak
ve Suriye'ye yapılan ihracat ve bu kapsamda yapılan ithalatın ne
derece gerçeği yansıttığının detaylı olarak
araştırılması için Anayasamızın 98inci maddesi,
İç Tüzükümüzün 104 ve 105inci maddeleri gereğince bir
araştırma komisyonu kurularak konunun tüm boyutlarıyla
araştırılmasını saygılarımızla arz
ederiz.17/2/2016
1) Okan
Gaytancıoğlu (Edirne)
2) Gülay Yedekci (İstanbul)
3) Mustafa Hüsnü Bozkurt (Konya)
4) Ali Şeker (İstanbul)
5) İrfan Bakır (Isparta)
6) Ali Yiğit (İzmir)
7) Dursun Çiçek (İstanbul)
8) Gaye Usluer (Eskişehir)
9) Mehmet Göker (Burdur)
10) Nurhayat Altaca
Kayışoğlu (Bursa)
11) Bülent Öz (Çanakkale)
12) Özcan Purçu (İzmir)
13) Mahmut Tanal (İstanbul)
14) Tacettin Bayır (İzmir)
15) Cemal Okan Yüksel (Eskişehir)
16) Haluk Pekşen (Trabzon)
17) Şafak Pavey (İstanbul)
18) Şenal Sarıhan (Ankara)
19) Didem Engin (İstanbul)
20) Ceyhun İrgil (Bursa)
21) Candan Yüceer (Tekirdağ)
22) Sibel Özdemir (İstanbul)
23) Gürsel Erol (Tunceli)
Genel Gerekçe:
Son yıllarda Türkiye'de bitkisel sıvı
yağ pazarında ve özellikle sızma zeytinyağı
piyasasında tağşiş (dolandırıcılık)
olayları artmakta, bu durum gıda güvenliğini tehlikeye sokmakta
ve tüketicilerin aldatılmasına neden olmaktadır.
5 litrelik, toplamda içeriği 15-20 TL'yi
geçmeyen ancak inandırıcı olsun diye 60-80 TLye satılan
çeşitli markalarda sözde natürel sızma zeytinyağı ürünleri
satışı, Trakya ve Ege bölgesinde son tüketiciden restoranlara
kadar yaygın bir şekilde artmıştır. Konu, gıda
güvenliğini ilgilendirdiği gibi, aynı zamanda ulusal çapta
nitelikli dolandırıcılık açısından
değerlendirilebilecek bir hâl almıştır. İdari cezalar
dışında daha etkili cezai müeyyideye ve problemi çözecek köklü
yaklaşımlara ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ürünlerin çoğu
yollarda, seyyar araçlarda ve el altından satıldığı
için vergi kayıplarına da neden olmaktadırlar.
Ambalajlarında yanlış, eksik ve olmaması gereken
işaretlemeler mevcuttur. Diğer bitkisel sıvı yağ
ürünlerinde de benzer kaotik durum söz konusudur.
Özellikle geçtiğimiz yıla kadar ayçiçek
yağına nispeten yüzde 20 daha ucuz olan kanola yağı
karıştırılıp saf ayçiçek yağı adı
altında satılmaktaydı. Son günlerde ise ayçiçek
yağıyla karıştırıldığında
karışımda tespit edilmesi teknik olarak son derece güç ve
ayçiçek yağından yüzde 30 daha ucuz aspir yağı
tağşişi bu oyuna dâhil olmuştur. Bu tür
tağşişlerde gıda güvenliğinin olumsuz etkilenmesinin
yanında, dolandırıcılık olarak
nitelendirebileceğimiz tüketicinin aldatılması da söz konusudur.
Özellikle son aylarda Doğu ve Güneydoğu
Anadolu'da sınır kapılarında kaçak yağ girişleri,
ihracat karşılığında fonsuz/düşük vergili ithalat
kapsamında yağ yerine ambalajlanmış su ihraç edildiği
tespit edilmiştir. -Cilvegözü- Bu olayın münferit
olmadığı inancı kuvvetlidir. Bu bölgelerdeki yağ
tesisleri sayısında ciddi artış kaydedilmiştir.
Bazı boya üreticilerinin boya hammaddesi olarak
ayçiçek yağını kullandığını beyan
ettiği ve bu yönde düşük vergili ayçiçek yağı ithalatı
yaptığı bir gerçektir; oysa ayçiçek yağı diğer
yağlarla kıyaslandığında boya hammaddesi olarak
kullanılması nispeten en elverişsiz yağ cinsidir. Bu da
ithalatçının veya müşterisinin gümrüksüz yağ ithalatı
ile düşük maliyetli yağ üretimi yaptığını ve
haksız rekabetini işaret etmektedir.
Vergi veren, etik çalışan yağ
üreticisinin korunması, gıda güvenliğinin sağlanması,
bu konudaki dolandırıcılığın önlenmesi ve de Irak
ve Suriye'ye yapılan ihracat ve bu kapsamda yapılan ithalatın ne
derece gerçeği yansıttığının detaylı olarak
araştırılması için Meclis araştırması
gerekmektedir.
2.- Antalya Milletvekili Devrim Kök ve 23
milletvekilinin, Antalyanın Manavgat ilçesi Değirmenözü Mahallesi
Köprüçayı Nehrinde devam eden HES projesinin yol açacağı
zararların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/533)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Antalya Manavgat ilçesi Büyükşehir
Yasasından önceki adıyla Değirmenözü Köyü, şimdiki
adıyla Değirmenözü Mahallesinde; Köprülü Kanyon Millî
Parkının ana unsurunu oluşturan Köprüçayı nehrinde devam
eden HES projesiyle ilgili yaşanan süreç yasa ve yönetmeliklere
aykırı olarak sürdürülmektedir. Bu durum hem bölgenin coğrafi
yapısının bir daha geri dönülmeyecek şekilde
bozulmasına hem de bölge halkının yaşanan hukuksuzluk
karşısında çaresiz bırakılmasına yol
açmaktadır. Öyle ki proje inşaatına imar planı onaylanmadan
başlanılmış, proje, sonradan imar planına dâhil
edilmiştir. Yerel belediye olan Manavgat Belediyesi bölgede HES
yapımının olumsuz etkilerine dikkat çekerek olumsuz görüş
vermesine rağmen projeyi Antalya Büyükşehir Belediyesi
onaylamıştır. Projeyi savunan Antalya Büyükşehir Meclisinde
AKPli bir meclis üyesinin projeyi anlatırken, yapılacak olan HES
projesini Köprüçayı nehri dışında olarak anlatması
projenin yapılacağı yerin görülmeden ve bilgisizce
onaylandığını gösteren en önemli kanıttır.
Firmaya, imar planı onaylanmadan HES
inşaat süreci başlattığı için Manavgat Belediyesi
tarafından rekor bir ceza kesilerek inşaat üç gün durdurulmasına
rağmen firma yürütmeyi durdurma kararı aldırılarak
inşaata devam edilmiştir.
Bakanlık yetkisinde olan kamulaştırma
yetkisi EPDK'ya verilmiştir. Acele kamulaştırma kararı:
İki defa acele kamulaştırma kararı
çıkartılmıştır. Savaş hâllerinde alınan
acele kamulaştırma kararı maalesef bu projelerde uygulanmak
isteniyor. Bu durum, şirket lehine işlemlerin daha hızlı
olmasını sağlayıp ve hukuki sürecin önünde büyük bir engel
teşkil ediyor. En önemli konulardan birisi de burada
kamulaştırma usulleri bile uygulanmıyor olmasıdır.
Şirket karşılıklı satın alma yolunu kullanarak ve
köylüyü kamulaştırma olursa araziniz değersizleşir diyerek
vatandaşı çaresiz bırakıyor. Yetkililer de bu duruma sessiz
kalıyor.
İmar planı kabul edilmeden inşaata
başlanılan projesinin baraj kısmının Isparta, santral
kısmının Antalya il sınırlarında olmasından
dolayı hukuki ve idari süreç yavaş işlemektedir. Ancak bu
davalar daha devam ederken yapılan HES inşaatı ise neredeyse
bitmek üzeredir.
Yapılan HES inşaatı sebebiyle
çıkan hafriyat Köprüçayı nehir yatağına dökülüyor. Nehir
yatağı daraltılıyor. Bu durum ilerde olacak sel
taşkınlarının artmasına ve selin verdiği
zararların daha da büyümesine yol açacaktır. Oysa ki ÇED raporunda
nehir dere yatağına hafriyat dökülmez taahhüdü bulunmasına
rağmen, sonradan eklemelerle hafriyat dökümü de
kılıflanıyor.
Bölgeyle özdeşleşmiş birçok nar
ağacı hafriyat dökümü proje kapsamında yol yapımı için
kesilmiştir. İşin daha vahim olan boyutu ise HES
inşaatının yerleşimlere sıfır mesafede devam ediyor
olması. Bir taraftan yüksek gerilim hatları evlere çok yakın
mesafelerden geçerken diğer yandan dinamit patlatmaları nedeniyle
köylüler mağdur ediliyor.
Köprüçayı nehrinde yeni HES projelerinin de
olması Köprülü Kanyon Millî Parkını da etkileyecektir. Millî
Park alan daraltması da gündemde. Bölgede HES ile ilgili kanunlar
değiştirilerek veya istisna maddeler koyularak HES yapımına
yasal zemin hazırlanıyor.
Yine Değirmenözü köyünde köy
sınırlarına mevcut devam eden HES inşaatının 2
kilometre güneyinde Değirmenözü Devret mevkiinde regülatör ve HES
planlaması yapıldı. Buradan su tekrar boruya alınarak 12
kilometre aşağıda Çaltepe köyünde 3üncü bir HES projesi
planlanıyor. Bununla ilgili ve bu bölgeyle ilgili bir kanun ve
araştırma raporu ve bu bölgede HES ve baraj yapılmaması
doğal yapının bozulmasının Köprülü Kanyon Millî
Parkını etkileyeceği raporlarla tespit edilmesine rağmen
çalışmalar devam ediyor.
Köprülü Kanyon Millî Park Alanında 2873
sayılı Millî Parklar Kanununun 4üncü maddesi uyarınca Uzun Devreli
Gelişme Revizyon Planı 30/5/2014 tarihinde Orman ve Su işleri
Bakanlığınca onaylanarak yürürlüğe giren Plan
Araştırma Raporu'nda; alan içerisindeki ve Millî Park
dışında olup alanla doğrudan ilişkili olan ve kanyon
yapıları içinde akış gösteren yüzey suları ve
kaynaklar (Köprüçay Irmağı, karstik su kaynakları, Millî
Parkın kuzeydoğusuna doğru KD-GB yönünde uzanan Kırkkavak
fayından dolayı oluşan subatan, dolin ve mağaralar,
Değirmenözü-Bolasan/Çaltepe arasında akarsu yatağında yer
alan birçok düden yapısı) alanın kaynak değerleri
arasında sıralanmış olup sahip olduğu doğal ve
tarihsel değerlerin yanı sıra rafting sporuna elverişli
yapısı ile bölgenin en önemli alternatif turizm alanları
arasında bulunan Köprüçayı Irmağı ve kanyon
oluşumlarının taşıdığı sürdürülebilir
turizm potansiyelinin koruma-kullanma dengesi gözetilerek bölgeleme karar ve
hükümlerine göre yönetilmesi gerektiği ve alanda ekosistemin dengesini
bozacak ve biyoçeşitliliğe zarar verebilecek baraj, HES ve benzeri
tesislerin yapımına izin verilmemesi hususları
vurgulanmıştır." Ancak bu rapora rağmen bölgede HES
inşaatlarının yapımı mahkeme kararları
beklenmeden hızla devam etmektedir.
Hem doğa hem de bölgede yaşayanlar için
meydana gelecek zararların tespit edilerek çözüm önerilerinin bulunması
amacıyla Anayasanın 98, İç Tüzükün 104üncü ve 105inci
maddeleri gereğince Meclis araştırması açılması
için gereğini arz ve teklif ederiz.
10/2/2016
1) Devrim Kök (Antalya)
2) Kadim Durmaz (Tokat)
3) Ömer Fethi Gürer (Niğde)
4) Kazım Arslan (Denizli)
5) Özkan Yalım (Uşak)
6) Elif Doğan Türkmen (Adana)
7) Hüseyin Yıldız (Aydın)
8) Orhan Sarıbal (Bursa)
9) Nihat Yeşil (Ankara)
10) Melike Basmacı (Denizli)
11) Tahsin Tarhan (Kocaeli)
12) Özcan Purçu (İzmir)
13) Ceyhun İrgil (Bursa)
14) Mustafa Hüsnü Bozkurt (Konya)
15) Bülent Yener
Bektaşoğlu (Giresun)
16) Çetin Arık (Kayseri)
17) Mustafa Tuncer (Amasya)
18) Didem Engin (İstanbul)
19) Dursun Çiçek (İstanbul)
20) Erkan Aydın (Bursa)
21) Mustafa Ali Balbay (İzmir)
22) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
23) Ali Yiğit (İzmir)
24) Onursal Adıgüzel (İstanbul)
3.- İzmir Milletvekili Kamil Okyay
Sındır ve 23 milletvekilinin, kırmızı et üretiminde
yaşanan sorunların ve fahiş fiyat artışlarındaki
nedenlerin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/534)
11/2/2016
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ülkemizde kırmızı ette fahiş
fiyat artışındaki nedenlerin araştırılması,
yerli üretim yolları ile kırmızı et temini, sektörün planlı
yönetim anlayışı ile kalıcı ve istikrarlı fiyat
politikalarına kavuşturulması, gerekli düzenlemelerin
yapılması için Anayasa'nın 98inci, Meclis
İçtüzüğü'nün 104 ve 105inci maddeleri gereği Meclis
araştırma komisyonu kurulmasını bilgilerinize sunarız.
Saygılarımızla.
1) Kamil Okyay
Sındır (İzmir)
2) Kazım Arslan (Denizli)
3) Ömer Fethi Gürer (Niğde)
4) Kadim Durmaz (Tokat)
5) Özkan Yalım (Uşak)
6) Çetin Arık (Kayseri)
7) Elif Doğan Türkmen (Adana)
8) Nihat Yeşil (Ankara)
9) Melike Basmacı (Denizli)
10) Tahsin Tarhan (Kocaeli)
11) Özcan Purçu (İzmir)
12) Orhan Sarıbal (Bursa)
13) Mustafa Hüsnü Bozkurt (Konya)
14) Bülent Yener
Bektaşoğlu (Giresun)
15) Mustafa Tuncer (Amasya)
16) Didem Engin (İstanbul)
17) Hüseyin Yıldız (Aydın)
18) Dursun Çiçek (İstanbul)
19) Erkan Aydın (Bursa)
20) Mustafa Ali Balbay (İzmir)
21) Ceyhun İrgil (Bursa)
22) Mustafa Sezgin
Tanrıkulu (İstanbul)
23) Ali Yiğit (İzmir)
24) Onursal Adıgüzel (İstanbul)
Gerekçe:
Kırmızı et ve ürünleri içerdikleri
yüksek proteinle beslenme açısından büyük önem taşır.
Özellikle çocuklar olmak üzere bireylerin hem fiziksel hem zihinsel
gelişimleri ve sağlığı için yeterli ve güvenilir
kırmızı et tüketimi gerekmektedir.
Türkiye, temel besin kaynağı olan
kırmızı et fiyatının dünyada en yüksek olduğu
ülkelerden birisidir. Kırmızı et fiyatlarındaki
artışlar nedeniyle vatandaşlarımız bu temel
gıdaya erişimde büyük sıkıntılar
yaşamaktadır. Sektörde uygulanan yanlış politikalar
nedeniyle meydana gelen fiyat istikrarsızlığı hem
vatandaşlarımızın hem de ülkemizin ekonomisine olumsuz
yansımaktadır. Bu durum vatandaşlarımızın
sağlıklı, güvenilir ve ucuz kırmızı etten mahrum
olmasıyla birlikte kırmızı ette boya, hileli katkılar,
tağşiş sorununu da beraberinde getirmektedir.
Ülkemiz, sahip olduğu mera ve yem bitkisi üretim
alanlarıyla hayvansal üretim potansiyeline sahiptir. Bu potansiyel ülkemiz
nüfusunun kırmız et gereksiniminin 2 katına yetecek hayvansal
üretime eş değerdir. Buna karşın, canlı hayvan ve
kırmızı et dış alımıyla bir yandan süt
inekçiliği ve süt üretimi zarar görmekte diğer yandan yurt
dışına yüksek miktarda döviz çıkmakta ve
yurttaşlarımız çok yüksek fiyattan kırmızı et
tüketmektedir.
Konunun küçükbaş ve büyükbaş hayvansal
üretim planlama boyutuyla ele alınması,
hayvancılığı destekleyecek olanak ve teşviklerin
yanı sıra üretimin kayıt altına alınması ve
maliyet hesapları öncelikli çalışma konusu
yapılmalıdır. Üretimdeki planlama fiyat istikrarını da
beraberinde getirecek, üreticinin daha iyi ve düzenli gelir elde etmesi
sağlanacak, tüketiciler de sağlıklı, güvenli ve
hesaplı kırmızı et temin edebilecektir. Kırmız et
alıcısı olan ülkemiz, gerekli düzenlemeler ve önlemler
alındığı takdirde dış satım yaparak ülkemiz
ekonomisine döviz getirisiyle katkı sağlayacaktır.
Öncelikle sektörün tüm taraflarının görüş
ve önerilerinin alınması, üretim tüketim bağlamında
piyasanın tanımlanması, küçük ve büyükbaş hayvan
envanterinin çıkarılması gerekmektedir. Bunun için de
kırmızı et üretiminin tüm yönleriyle ele alınması,
konuya ilişkin üretici ve ticaret tarafları ile tüketim
karşılaştırması bağlamında
araştırılması gerekmektedir. Özellikle ülkemiz
koşullarında hayvancılığın verimli bir
şekilde yapılabilmesi için özgün politikalar uygulanmalı,
sorunun tespiti ve çözüm önerileri ortaya konulmalıdır.
Ülkemiz dört mevsimin bir arada
yaşandığı, geniş meralarıyla küçük ve
büyükbaş hayvancılığa elverişli coğrafyaya
sahiptir. Konu istihdam boyutuyla ele alındığında ise
hayvan sahiplerinin ve çalışanlarının gelir ve
koşullarının iyileştirilmesi sektörde yaşanan insan
kaynağı sorununun da çözümü mümkün olacaktır.
Bireylerin sağlıklı gelişiminde
temel besin kaynağı olan, kırmızı et üretiminde
yaşanan sorunların ve fahiş fiyat artışlarındaki
nedenlerin araştırılması ve çözüm yollarının
bulunması, sektörün planlı yönetim anlayışı ile
kalıcı ve istikrarlı fiyat politikalarının
belirlenmesi, yeni istihdam alanlarının yaratılması ve
gerekli düzenlemelerin ivedilikle yapılması için Meclis
araştırma komisyonu kurulması kamunun yararına
olacaktır.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.41
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.55
BAŞKAN: Başkan
Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Mücahit
DURMUŞOĞLU (Osmaniye), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 95inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, Van Milletvekili Bedia
Özgökçe Ertan tarafından, çocuk istismarının mutlak surette
önlenmesi, cinsel istismara uğrayan çocukların toplumsal yaşama
tam iyilik hâline ulaşmış şekilde
adaptasyonlarının sağlanması ve Türkiyenin
uluslararası çocuk hakları sözleşmelerinden doğan
yükümlülüklerinin yerine getirilmesi amacıyla 22/5/2017 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 23 Mayıs 2017
Salı günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 23/05/2017 Salı günü
(Bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
22 Mayıs 2017 tarihinde Van Milletvekili Bedia
Özgökçe Ertan tarafından verilen 4623 sıra numaralı çocuk
istismarının mutlak surette önlenmesi, cinsel istismara uğrayan
çocukların toplumsal yaşama tam iyilik hâline ulaşmış
şekilde adaptasyonlarının sağlanması ve Türkiye'nin
uluslararası çocuk hakları sözleşmelerinden doğan
yükümlülüklerinin yerine getirilmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma önergesinin Genel
Kurulun bilgisine sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne
alınarak 23/05/2017 Salı günlü birleşiminde sunuşlarda
okunması ve görüşmelerin aynı tarihli birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisinin lehinde olmak üzere ilk konuşmacı Van Milletvekili
Sayın Bedia Özgökçe Ertan.
Süreniz on dakika.
Buyurun Sayın Ertan. (HDP
sıralarından alkışlar)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Biz, çocuklara yönelik cinsel istismarın
önlenmesini istiyoruz, çocukların istismarla anılmamasını
istiyoruz. Tecavüzcülerin, istismarcıların değil;
çocuklarımızın, geleceğimizin korunmasını
istiyoruz. Bu taleplerle tekrar bir önerge verdik çünkü bu sefer istismar
Adıyamandan, Karamandan, Batmandan, Adanadan, Vandan sonra, bu sefer
Vanın Erciş ilçesinde karşımıza çıktı.
Neredeyse her gün istismar vakalarının
yaşandığına şahit oluyoruz, eminim ki vicdanı
olan her insan bu haberler karşısında ürperiyordur. Hatta, çocuk
ve istismar kelimelerinin dahi aynı cümlede yan yana gelmesinden bile
çaresiz bir eziklik hissediyoruz hepimiz. Ama biz yasama üyelerinin bu durum
karşısında sadece ürpermesi yetmiyor. Bir yerlerde bir
çocuğun canı yanıyorsa hepimizin canı yanmalı. Bir
yerlerde çığlık atan bir çocuğun
çığlığına ses olamıyorsak, susan ya da susturulan
çocuğun tüm geleceğinin kararmasına göz yumuyorsak, çaresizlik
hisseden ailesinin adalet arayışına yanıt olamıyorsak
o zaman neden bu çatı altındayız?
Bakın, istismar her yerde; okulda, evde,
sokakta, bir kuaför salonunda, inşaatta, yurtlarda, kurslarda, her yerde.
Daha ne kadar üzerini örtmeye çalışanlara zemin sunmaya devam
edeceğiz?
Ben on yıllardır cinsel istismara, ensest
suçuna maruz bırakılan, yaşamları karartılan binlerce
çocuğumuzdan öncelikle özür dilemek istiyorum. Affedin bizi sevgili
çocuklar, bizler sizleri koruyamadık. İstismarı önlemek yerine,
hayatlarınızı çalan tecavüzcüleri en ağır şekilde
cezalandırmak yerine, onlarla sizi nasıl evlendiririz de hapisten
kurtarabiliriz, günlerce bunları tartıştık. Sizlere
demirden bir leblebi verdik, hayatlarınızı zindana çevirdik,
bağışlayın bizi.
Sayın milletvekilleri, bir özür dahi sorumluluk
almak adına bazen çok şeydir. Sorumluluk almak, bir bütün olarak
işlemesi gereken bütün mekanizmaları işletmek, ortaklaşmak
ve önlemek için adım atmak. İşte bu adımları atacak
olan kurum bizleriz, bu Meclistir.
Sayın milletvekilleri, bu kürsüden defalarca
kez çağrıda bulunduk, komisyon toplantılarında somut
öneriler getirdik. Geçen yıl bir Meclis araştırma komisyonu da
kurulmuştu ve o komisyon üç ay çalıştı. 80 civarında
somut öneriler getirildi ama hâlâ çocuğa yönelik cinsel istismar
suçlarında bir adım dahi mesafe alamamış durumdayız.
Üstelik komisyondaki önerilerden tek bir tanesi bile şu an için hayata
geçirilmemiş durumda. Eğer her gün ülkenin en ücra kasabasından
metropolüne kadar her yerden mutlaka bir çocuğumuzun tecavüze
uğradığını, istismar edildiğini duyuyorsak
artık sözün bittiği yerdeyiz.
Komisyondan çıkan somut önerilerden bir tanesi
daimî bir çocuk izleme komisyonu kurulmasıydı mesela. Bu komisyonun
kurulmasının önünde bir engel de yok. Üstelik Meclisin hâlâ adım
atmamış olması istismarcıların cesaretlenmesine de
zemin hazırlıyor. Geçen haftalarda Batmanda 14 yaşındaki
çocuğun hamileliğiyle açığa çıkan olayı
incelediğimizde münferit bir olay da olmadığı gözler
önündedir. Karanlık bir suç çetesi var ortada ve bu çete çocukları
tuzağa düşürüp pazarlıyor. 100den fazla kişinin bu suçu
işlediğini bütün Batman halkı biliyor. Çocuk pornografisi dahil
her türlü istismarı yaşatıyor ve bu vahim olay
karşısında sadece konuşan tek bir kişi var, o da
mağdur olan 14 yaşındaki çocuk. Bu olay ilk değil, daha
evvel de birçok kez benzer olaylarla, benzer vahametteki olaylarla
karşılaştık. Siirt N.Ç davası olarak bilinen
davanın kendisi ve sonuçları hâlâ hepimizin
hafızasındadır. Böylesi korkunç çetelerin
varlığı, palazlanmaları, bir virüs gibi
yayılmaları, uyuşturucu çetelerinin de iş birliğiyle
herkesin tehdit altında olduğu bir ortamda sizce bizlerin
sorumluluğu yok mudur?
Bu olayın vahameti ortaya çıkmaya devam
ederken bu sefer Kınalıadada 3 küçük kız çocuğuna yönelik
şantajla istismar olayı ortaya çıktı. Yine aynı
günlerde bu sefer de Vanın Erciş ilçesinde bir okulda müdür
yardımcısının istismarını duyduk. Ben
konuşmamı hazırlarken yine Erciş ilçesinden başka bir
köyde, başka bir okulda benzer bir olayın
yaşandığını duyduk. Ercişte rehber
öğretmenin fark ettiği ve jandarmaya haber verdiği olayda okul
müdür yardımcısı gözaltına alınmıştı.
Bu olay sonrasında yereldeki gazeteciler ailelere ulaşıp konuyu
araştırdılar ve haberini yaptılar. Baktılar ki sadece
1 çocuk değil, 1i erkek olmak üzere 10 çocuğa yönelik müdür
yardımcısının istismarı söz konusu. Bu olayla ilgili
idarenin refleksiyse her zaman olduğu gibi, her vakada
karşımıza çıktığı gibi üzerini örtme ve
gizleme anlayışı olmuştur. Haberciler bilgi almaya
çalıştığında Millî Eğitim Müdürü önce öyle bir
şey olmadığını söylemiş, sonrasında Aman
ilçemize, okulumuza zarar gelmesin, haber yapmayın. demiştir. Bu
pervasızlığa hep birlikte Artık, yeter. demenin
zamanı gelmemiş midir sizce de? Seçim bölgem Van ilinde bu
pervasızlığa biz şahit olduk. Ercişin Keklikova
köyünde Mesut Dinçer adlı istismarcı öğretmenin
yaptıklarını herkes bilirken, suça maruz kalan çocuklar
aynı ifadeleri verirken okulun müdürü istismara uğrayan çocuğu
yalan söylüyor diye dövmüştür ve idareci bu istismarcıyı
sadece sözlü olarak uyarmıştır. Normalde çocuğun 500 metre
yakınına bile yaklaştırmaması gereken bu
istismarcıyı sadece uyarmakla yetinmişlerdir. Diğer
öğretmenler susturulmaya çalışılmış ve Millî
Eğitim Müdürü Erol Şimşek, olayı ivedilikle
soruşturmak yerine, olayı haber yapan basın
mensuplarını tehdit etmiştir. Akabinde basın mensuplarının
şüpheli sıfatıyla ifadeleri alınmıştır.
Aslında bu tablo kimseyi şaşırtmıyor. Her olayla
olduğu gibi bu olayda da olayın örtbas edilmesi için idare,
diğer kolluk birimleri ve diğer yetkililer el birliğiyle
çabalıyor ama tüm veliler korkunç bir infiale kapılmış
durumda ve öğrencilerini okula göndermemeye başladılar. Dün
itibarıyla sadece 15 öğrenci okula gitmiştir.
Bu olayın şoku atlatılmadan,
dediğim gibi, Taşkapı köyünden de benzer bir haber geldi.
Yine, Batmanda 12 yaşındaki bir kız
çocuğuna yönelik 70 yaşında bir kişinin tecavüzü ortaya
çıktı. Örtbas etmek, gizlemek, çocuğu suçlamak açıkça suça
teşviktir, istismarcıyı korumakla eş anlamlıdır.
Her saldırıda olay yeterince soruşturulmuyor, failler
cezalandırılmıyor, aksine korunuyor ve akla, vicdana
aykırı gerekçelerle cezasız kalıyor. Biz bunların
hepsini biliyoruz. Sayın Millî Eğitim Bakanına da buradan
çağrı yapmak istiyorum: Bu örtbas etmeye çalışanlar
hakkında ivedilikle bir soruşturma başlatılması
gerekiyor.
Sayın milletvekilleri, çocuğun cinsel
istismarı, ensest suçu, tüm bunlar kapı kenarına birikmiş
toz değildir kapının altına süpürelim. Yargıçlar Bir
baba bunu yapmaz. ya da Bir idareci bunu yapmaz. anlayışından
alelacele kurtulmak zorundadır. Saydığım örnekler, yer
verdiğim ifadeler bize gösteriyor ki bu kanayan yaranın en büyük
nedeni cezasızlık politikasıdır. Bu bir yönetim
anlayışıdır. İktidarda hangi partinin hükûmeti olursa
olsun erkekliğe bu denli güç verdiği ölçüde bu sorun devam edecektir.
Bu ülkenin hâkimi, bir çocuğa onlarca yıl tecavüz etmiş ya da
onlarca çocuğu istismar etmiş bir tecavüzcüyü yargılarken hangi hukuk
ve adalet aklıyla Cezayı daha fazla nasıl indirebilirimin
hesabını yapabilir? Ve hâkimler, mahkemeler ensest suçu ve istismar
olaylarıyla ilgili davalara müdahil olmak isteyen sivil toplum
örgütlerinin, baroların müdahilliklerini neden hep reddeder? Hatta o
sürekli İlk imzacısıyız. diye övündüğümüz
İstanbul Sözleşmesinin gereklerini neden yerine getirmezler?
Biliyoruz ki mahkemeler istisnaen bu müdahillik kararlarını kabul
ediyorlar, o da toplumsal bir baskı var ise. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
müdahil olduğu davalarda hiçbir kurumun müdahilliğine zaten karar
verilmiyor. Bakın, size başka bir örnek vereyim, yakın zamanda
basına da yansıdı beş buçuk yaşındaki çocuğun
istismarını Yargıtaydan beraat diye bir haber
yansıdı. Bu haberin başlığı bile kendi
başına istismarcıları cesaretlendiren bir durumdur. O
olayda da Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
atadığı avukat görevini yerine getirmediği için, temyiz
süresini kaçırdığı için sonuç olarak delil
yetersizliğinden beraat kararı çıkmıştı.
Başka bir vahamet daha var uygulamada, istismar mağduru bir
çocuğun sadece bir defa, o da pedagog gözetiminde olayı
anlatması tüm sözleşmelerde esas iken bu ülkenin karakol polisleri
tacize varacak düzeyde tecavüz hikâyelerini defalarca kez çocuğa anlattırıyorlar.
Değerli milletvekilleri, bu tabloyu, bu
korkunçluğu hangimizin vicdanı kabul eder. Üstelik bu durum sebebiyle
aileler şikâyetten dahi vazgeçmek durumunda kalıyorlar. Duyulma
ihtimali dahi bazen o ailelerin o şehri terk etmesine yetiyor. Milyonlarca
acı birikiyor, bunun farkında değil miyiz? Bu ülkenin
çocukları hukuk masalı dinlemek zorunda değiller, onlar sadece
adalet istiyorlar ve bunu sağlamak da en başta bu Meclisin görevidir.
Sayın Başkan, çocukların cinsel
suiistimalini ve çocuğa yönelik istismarı önlemek amacıyla
oluşturulan Lanzarote Sözleşmesine 2010 yılında taraf
olduk. Sözleşme bu suçlara karşı ulusal ve uluslararası
iş birliği yapılmasını da öngörüyor. Biz bugün bu
fırsattan daha fazla bir fırsatı neden bekliyoruz. Bu
sözleşmenin gereklerini yerine getirmek ve uyum yasalarını
çıkarmak için daha ne bekliyoruz? Artık bizim bahane
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla)
üretecek gibi
bir lüksümüz olamaz.
Sayın Başkan, tamamlamama izin verin.
BAŞKAN Buyurun tamamlayın.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) Sayın
milletvekilleri, mevzuatımız hâlâ istismarcılarla,
tecavüzcülerle mücadelede yetersizken uluslararası kurumların
raporlarına giren başka bir gerçek daha var; o da cinsellik
amaçlı turizmdir. Bu konuda da gereğinin yapılması ve
derhâl gündeme alınması gerekiyor.
Belirtiğimiz gibi aslında acilen bir
komisyonun kurulması gerekiyor ve bu komisyonun eski komisyondan da
aldığı tecrübelerle gerçekten atması gereken
adımları hızla atması gerekiyor. Toplum şu an bu
beklenti içerisinde. Artık istismara dur demenin zamanıdır;
geldi ve geçiyor bile. Susmanın sırası değil. Biz sustukça
her gün her yerde istismar vakalarıyla karşılaşmaya devam
edeceğiz.
Son olarak tekrar susmayın diyorum.
Susmayalım. En kıymetlilerimizi, geleceğimizi korumak için hep
birlikte harekete geçelim artık diyorum. Bütün Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Özgökçe Ertan.
Grup önerisinin aleyhinde ilk konuşmacı
Aydın Milletvekili Sayın Deniz Depboylu. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun.
Süreniz on dakika Sayın Depboylu.
DENİZ DEPBOYLU (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; çocuk istismarlarının
araştırılması amacıyla verilmiş olan önerge
üzerinde konuşmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz
almış bulunmaktayım. Konuşmama başlamadan önce Yüce
Türk milletini ve Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Çocuk istismarını biz burada birçok kez
tanımladık. Maalesef defalarca araştırma önergesi veriliyor
yaşanan her olayın sonunda. Çocuk istismarı geniş anlamda
0-18 yaş grubundaki çocuğun belli bir zaman dilimi içerisinde
kendisine bakmakla yükümlü yetişkinler veya başka yetişkinler,
diğer yetişkinler veya başka çocuklar tarafından uygulanan
bir istismar türü. Çocuklara bir yetişkin, toplum, devlet veya başka
bir çocuk tarafından bedensel, duygusal, zihinsel ve sosyal
gelişimlerini olumsuz etkileyen, kasıtlı bir davranış
uygulaması olarak tanımlanan çocuk istismarı, çocuklardaki
hastalanma ve ölümlerin başlıca sebepleri arasında. Aslında
çocuklara uygulanan istismar sadece cinsel istismar da değil. Biz
biliyoruz ki birçok türü var bunun ve maalesef toplumda bu türlerin çoğu
da karşımıza çıkıyor. Fiziksel istismar, yine bugün
konuştuğumuz cinsel istismar, duygusal istismar, ekonomik istismar,
çocuk ihmali ve bunun yanı sıra çocukların terör örgütleri
tarafından siyasi, ideolojik olarak da istismarı söz konusu, daha da
kötüsü, FETÖ olayında yaşadığımız gibi, biz bir
nesli güvensizlik duygusu geliştirerek kaybettik. Bir de çocuklarımızın
dinî istismarı da söz konusu.
Bütün bu konularda, tabii ki, devletin, devleti
yöneten Hükûmetin de mutlaka önlemler alması gerekiyor.
Cinsel istismara maruz kalan çocukların
yaşa göre dağılımlarına şöyle bir baktım;
yüzde 30unun maalesef 2 ila 5 yaş arasında olduğu, yüzde
40ının 6 ila 10 yaş arasında olduğu, yüzde 30unun da
11 ila 17 yaş arasında olduğunu gördüm. Ve yapılan cinsel
istismarların yüzde 70i de ne yazık ki çocuklara uygulanıyor.
Cinsel istismarın ilk anda fark edilmesi mümkün
de değil. Çünkü fiziksel istismar gibi gözle görebileceğiniz herhangi
bir belirtiye rastlamıyorsunuz. Ancak çocuğu iyi tanıyan, onu
yakından takip eden yetişkinler varsa etrafında veya bir
şekilde söylemlerinden yola çıkarak algılayabiliyorsanız
çocuğun cinsel istismara uğradığını
keşfedebiliyorsunuz. Çünkü çocuk utanıyor, anlatmak istemiyor veya o
kadar küçük ki kendisine ne yapıldığının bile
farkında olmadığı için bunu ifade edemiyor.
Haberlere şöyle bir
baktığımızda, mevcut ortaya çıkan cinsel
istismarların aşağı yukarı yüzde 80ini, yüzde
90ını rehber öğretmenler ortaya çıkarıyor. Daha geçen
günlerde, rehber öğretmenlerin, okul psikolojik
danışmanların yönetmeliğinde yapılan, sır gibi
saklanan bir yönetmelik ve değişikliklerden ve bunların
olumsuzluklarından bahsetmiştim sizlere. Çocukların
uğradığı cinsel istismarları ortaya çıkaranlar,
çocukların en mahrem kabul ettiği sırları,
sıkıntılarını dinleyenler okullarda görev alan rehber
öğretmenler, okul psikolojik danışmanları. Psikolojik destek
hizmetleri okullar dışında maalesef çok ulaşılabilir
değil. Neden değil? Diğer kurumlarda uzman yetersizliği söz
konusu. İş yükünün de fazla olması sebebiyle bu kurumlarda,
gidip de bir sıra almak istediğinizde bazen aylar sonra sıra
alabiliyorsunuz. Yine, dışarıda bu hizmeti satın almak
isteseniz maalesef oldukça yüklü bir ücret ödemek zorundasınız.
Ruh sağlığı alanında
çalışan meslek gruplarını desteklemek zorundayız.
Psikologlar ve psikolojik danışmanlar, çocukların bulunduğu
tüm kurum ve kuruluşlarda mutlaka istihdam edilmek zorunda.
Yine, sorunların tespiti için, sadece çocuğu
izleyerek veya olan olayları keşfetmeye çalışarak bu
sorunun önüne geçmek mümkün değil, o sebeple de saha
çalışmaları yaparak risk bölgelerinin tespit edilmesi, riskli
ailelerin tespit edilmesi, riskli kurum ve kuruluşların tespit
edilmesi için çalışacak olan sosyal hizmetler uzmanlarına; yine,
toplumun yapısını inceleyip sorunları önceden
keşfetmek üzere çalışacak olan sosyologlara ve yine, çocuklarla
yakından ilgili olan çocuk gelişimi uzmanlarına da istihdam
kapılarının açılması, tüm kurum ve kuruluşlarda
görevlendirilmeleri gerekiyor.
Ulusal risk haritaları çıkarılmak
zorunda. Hangi bölgelerde risk daha fazla, hangi yapılarda, hangi
köylerde, şehirlerin hangi bölgelerinde risk daha fazla, bu
bulunmalı.
Çalıyı tepmek zorundayız, bunu yapmak
zorundayız ama çalıyı teptiğimizde karşımıza
çıkanın da tavşan olmayacağını bilmek
zorundayız, çıkacaklarla da yüzleşmek zorundayız. Biz bu
çalıyı teptiğimiz zaman karşımıza yılan
çıkacak, akrep çıkacak; bizi ürkütecek, üzecek ama şunu da
unutmayalım ki gözlerimizi kapayarak sorunları yok edemeyiz, sadece
yok sayabiliriz. Eğer gözlerimizi kaparsak bize emanet edilmiş olan
çocuklarımızın ne tür acılar çektiğini asla
öğrenemeyiz, gerekli tedbirleri alamayız ve gerekli yerde gerekli
müdahaleleri de yapmamız mümkün olmaz.
Bugün haberlere bakıyoruz, Van, Batman,
Erciş, Heybeliada, Tire, Kilis, daha önceden Karaman, başka iller,
maalesef vatanın her bölgesinde karşımıza cinsel
istismarlar çıkmakta.
Yalnız şunu da bilmeliyiz ki bununla da
sınırlı değil, buz dağının görünen yüzünü
görüyoruz. Biz araştırdıkça daha çok cinsel istismar
vakalarıyla karşılaşacağız. E ne yapalım,
biz bunlarla karşılaşıyoruz, üzülüyoruz. veya bazı
şeyler çok görünmeye başladı diye geri mi adım
atacağız? Hayır, tam tersine bu çocuklarımızın içinde
bulunduğu durum değerlendirilerek çocuklarımız yakın
takibe alınmalı.
Bu olaylar sonrasında, daha doğrusu tespit
edilmiş vakalar sonrasında sadece suçluyu cezalandırmak da
doğru değil; suçluyla birlikte görevini ihmal eden, çocuğun
istismarına göz yuman, tüm sorumluluk sahibi olan,
sorumluluklarını ihmal eden ya da kötüye kullananların da
cezalandırılmasına özen göstermek zorundayız.
Çocuklara yönelik işlenen suçlar ve çocuk
ihmalleri birçok çocuğun fiziksel ve ruhsal travma yaşamasına
sebep oluyor. Bu, toplum ruh sağlığını da en kötü
şekilde etkileyecek bir boyuta doğru gidiyor. Bugün hâlâ eğitim
hakkı gasbedilmiş, eğitimine devam edemeyen çocuklar var, bugün
-daha yeni bitirdik, Aladağ yurt yangınında kaybettiğimiz
çocuklarımız için kurduğumuz araştırma komisyonu
çalışmaları yeni bitti- yangında kaybettiğimiz,
yanarak kaybettiğimiz çocuklarımız var ve bugün hâlâ risk
ortamlarında barınan çocuklarımız var. Bütün bu
çocuklarımızın korunması gerekiyor. Çocuk yaştaki
kızların evlendirilmesinin hâlâ önüne geçebilmiş, bu olayı
tamamen durdurabilmiş değiliz. Çocuk işçiliği son
bulmamış, yasal boşluklardan yararlanan yetişkinler
tarafından maalesef çocuklar hâlâ istismar ediliyor. Çocuklar yasa dışı
örgütlerin ideolojik ve siyasi istismarına maruz kalmakta ve hatta suça
itilmekte. Diyarbakırdaydı zannediyorum, hangi ildeydi; bir anne
çocuğunun terör örgütü tarafından
kaçırıldığını iddia ederek günlerce, aylarca
derdini anlattı, çocuğuna ulaşmaya çalıştı ama
son dönemde teröristlerin güvenlik güçleriyle girdiği çatışmada
o çocuğun öldüğünü öğrendik.
Bütün bunlara ilaveten, Suriyeden göç ederek
ülkemize sığınan ilticacıların içerisinde çok
sayıda çocuk var. Peki, bu çocukların durumu nedir? Bu çocuklar
ağır travmalı çocuklar. Bu çocuklar benim bildiğim üç
ağır travma yaşadı; savaşı gördü, bir;
yakınlarını kaybetti, arkadaşlarını kaybetti
belki, iki; üçüncüsü de hiç bilmedikleri bir ülkeye göç ettiler. Bu üç tanesi,
başka kim bilir kaç daha travma yaşadılar. Peki, bu
çocukların hepsi geri mi dönecek yarın? Bir kısmı kalacak.
Peki, bu ağır travmalı çocuklara müdahale edilmezse bu
çocukların içinde yaşadığı bu topluma
verebileceği -kendi yaşadıkları zararla, sorunlarla
birlikte- neler olabilir? Demek ki o çocuklar için de bir şeyler
yapılması, çalışılması gerekiyor.
Yine, çocukları korumada en önemli hususlardan
birisi de yasaların çocukları ne kadar koruduğunun bilinmesi.
Bir devletin gücü himayesindeki çocukların güven, huzur içinde, eşit
haklara sahip olarak, eğitim haklarını sonuna kadar kullanarak
ruhsal ve bedensel açıdan sağlıklı büyümesiyle ölçülür. Bu,
bir araştırma komisyonu daha kurularak başarılamaz
değerli milletvekilleri. Biz daimî çocuk hakları komisyonu kurmak
durumundayız. Yüce heyetinize bunu tekrar hatırlatıyor,
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Depboylu.
Önergenin lehinde olmak üzere ikinci
konuşmacı Bursa Milletvekili Sayın Nurhayat Altaca
Kayışoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
Buyurun.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkürler.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, ekran başında bizleri izleyen değerli
yurttaşlar; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum. Çocuk
istismarlarının araştırılmasıyla ilgili olarak
verilmiş olan önerge hakkında grubum adına söz almış
bulunuyorum.
Öncelikle son günlerdeki verilere bir göz atmak
gerekiyor. Resmî rakamlara göre, Adalet Bakanlığı Adli Sicil
İstatistik Genel Müdürlüğünün yayınladığı 2016
yılı verilerine göre cinsel suçların artmış
olduğunu ve cezaların ise azalmış olduğunu görüyoruz.
2006 yılında yani bundan on yıl önce, bu suçları
işleyenlere yönelik toplam 5.243 karar verilmişken bu sayı on
yıl sonra yani 2016 yılında 13.347ye yükselmiş. Bu
gösteriyor ki cinsel suçlarla ilgili davalar neredeyse üç kat artmış
durumda. Son üç yıllık dönemde cinsel taciz suçlarında verilen
kararlarda artış yaşanırken mahkûmiyet
sayılarında da azalma olduğunu görüyoruz yani bir nevi
cezasızlık uygulamasının bir politika olarak hayata
geçtiğini verilere dayanarak söyleyebiliriz. 2007de cinsel suçlarla ilgili
mahkûmiyet kararı yüzde 47,7 iken 2016da dava açılmış
olmasına rağmen mahkûmiyet kararlarının yüzde 36,5e
düştüğünü görüyoruz. Ve biraz önce söylenen, hepimizin basından
takip ettiği son günlerde, sadece açığa çıkmış
olan Batmandaki, Van Ercişteki, Kınalıadadaki, Siirt
Pervarideki olaylar ve daha açığa çıkmayan maalesef biz belki
burada konuşurken ülkenin dört bir yanında devam eden istismar
vakaları
Evet değerli milletvekilleri, geçen sene burada
cinsel istismar ve diğer istismarlarla ilgili olarak önleme konusunda
araştırma yapmak üzere bir komisyon kuruldu. Ben de bu Komisyonun
üyesiydim. 21 Nisan 2016da çalışmalara başladı ve Ekim
2016da raporunu yazdı. Bu raporun sonuç itibarıyla uygulamaya bir
yansımasının olmadığını biraz önce
anlattığımız bu günlük olaylar da ortaya
çıkarıyor.
Şimdi, bu konuda yapılmış
çalışmaları aslında sizlere göstermek istiyorum. Daha önce
Lanzarote Sözleşmesi milletvekillerine bir bilgi olarak, rapor hâline
getirilip dağıtıldı. 2013 yılında Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı Ulusal Çocuk Hakları Strateji Belgesi
ve Eylem Planı hazırladı. Bunun şu anda yürürlükte
olması, hatta süresinin bitiyor olması gerekiyordu fakat bunun
içindeki hiçbir eylemin hayata geçmediğini bugün burada yapmak zorunda
kaldığımız konuşmadan dolayı biliyoruz. Yine, iki
bakanlığın ve birçok kurumun hazırladığı
Çocuk Koruma Hizmetlerinde Koordinasyon Strateji Belgesi 2014 yılında
hazırlanmış fakat biz bugün hâlâ burada, çocuk istismarlarını
önlemek için neler yapılmalı diye araştırma komisyonu kurulmasını
maalesef konuşmak zorunda kalıyoruz.
Peki, bu Komisyonda ne oldu değerli
milletvekilleri, öncelikle kısaca onu söyleyeyim. Yani, iktidar
partisinden hatip arkadaş çıkarsa herhâlde anlatacaktır,
işte, Birçok güzel çalışmalar yaptık. Cezaevlerine gittik.
Rapor hazırladık. O rapor da burada. Hatta bizi de muhtemelen
eleştirecektir, daha önceki konuşmalarda da bunu yaşadık.
Ama sonuca bakmalı değerli milletvekilleri, bu raporun içerisinde
Sonuç kısmında özet olarak 87 madde olarak yer alan önlemlerden tek
bir tanesi, en azından ilk maddesinde yer alan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi çatısı altında kurulması önerilen ve bütün parti
gruplarının da kabul ettiği daimî bir çocuk hakları
komisyonu kurulmuş mudur? Kurulmamıştır, maalesef
kurulmamıştır. Demek ki kalın kalın raporlar yazmak
bir işe yaramıyor, önce zihniyeti değiştirmek gerekiyor.
(CHP sıralarından alkışlar)
Bu Komisyon çalışırken üstünkörü,
evet, katkı sunduğumuz değerli çalışmalar da
yapıldı ama maalesef bizi bir cezaevine götürdüler, dediler ki:
İşte istismarları önlemek için böyle bir cezaevi yaptık.
Sincan Cezaevi. Evet, örnek bir cezaevi ama Türkiye'de bundan 3 tane var.
Ülkenin birçok yerindeki cezaevinde koğuş sistemi var ve çocuklar her
gün buralarda maalesef istismar ediliyorlar. O cezaevlerine ilişkin
ziyaret talebimiz kabul edilmedi.
Bugün, maalesef, belki kısmen açığa
çıkıyor ama çoğunlukla çıkmıyor, mülteci
kamplarında çocukların yoğun bir şekilde istismara
uğradığını biliyoruz ve Bir mülteci kampını
ziyaret edelim. dediğimizde maalesef karşılık
bulmadı.
Öneriler kısmını -hepinize
dağıtılmıştır değerli milletvekilleri-
okursanız görürsünüz ki daha çok, aslında, Millî Eğitim
Bakanlığında karşılaşılan bu sorunlarla
ilgili iki cümlelik bir ifade var ve MEBle ilgili mevzuatta değişiklik
yapılması gerekir. deniyor, ayrıntılara maalesef
girilmiyor ve önerilerin birçoğu sadece cezai yaptırımlarla
ilgili. Önlemek için, bu korkunç olayların yaşanmaması için ve
önlemek amacıyla ne yapılması gerekir, buna dair kapsamlı,
etkili öneriler maalesef az. Onlar da zaten, söylediğim gibi, hayata
geçirilmiş değil.
Çok söyledik. O günden beri her gün yine yurtlarda
yaşanan istismar vakaları, yangın vakaları, çocuklarla
ilgili ekonomik, fiziki, duygusal, cinsel istismarlar yoğun bir
şekilde devam ediyor ve bazı konular maalesef iktidarın hiçbir
şekilde gündeminde değil. Örneğin, o çalışmalar
sırasında gördük ki 16 yaşın altındaki çocukların
çalışması mevzuata göre yasak olduğu için 15 yaş ve
altındaki çocuklarla ilgili ekonomik istismar bakımından tek bir
veri maalesef hiçbir kaynakta ve resmî kurumlarda yok. Bizler biliyoruz ki
özellikle tarım sektöründe ve diğer alanlarda çocuk işçiler hem
ekonomik anlamda hem cinsel anlamda istismara uğruyorlar. Ama önlemek için
önce elimizde veri olması gerekir. Maalesef bu veriler dahi yok.
Yine, bu çalışmalar esnasında bütün
uzmanların bize -evet, Komisyon raporunu açıp tutanaklarını
okursanız değerli milletvekilleri, her biriniz görürsünüz- 18
yaş altındaki evliliklerin yasaklanması gerekir ve bunun bir yaptırıma
bağlanması ve velilerin de bu kapsama alınması ve tabii ki
bilinçlendirilmesi gerekir. demelerine rağmen, raporun öneriler
kısmında sadece bilgilendirmeyle yetinilmiş ve herhangi bir
yaptırım veya kanuni düzenleme getirilmemiştir.
Yine, 4+4+4 eğitim sistemi neticesinde
okullaşma oranı düşen kız çocuklarımızla ilgili
önlemler alınması gerekiyor. Kesintisiz ve zorunlu on iki yıl
kız çocuklarının, tabii, özellikle eğitiminin takibi gerekirken
bu konuda hiçbir çalışma maalesef yapılmıyor.
Tam tersine, bu rapor yayımlandıktan sonra
ne oldu değerli milletvekili arkadaşlar? Maalesef çocukları
istismar eden, tecavüz eden birtakım kişiler tırnak içinde
söylüyorum- mağdur sıfatıyla karşımıza
çıkarılıp bir gece yarısı önergesiyle bunlara af
çıkarılmaya çalışıldı ve o yasa içerisinde
Anayasa Mahkemesinin iptal ettiği madde düzenlenirken, çocuklarla ilgili
önerilerde değişiklikler yapılabilecekken tam tersine çocuklar
daha fazla mağdur edilsin diye bir af yasası çıkarılmaya
çalışıldı.
Değerli milletvekilleri, geçen her saniye, her
dakika bu ülkenin bir yerlerinde minicik bedenler, ruhlar istismara
uğruyor ve bu güzel çocuklarımızın bundan sonraki bütün
hayatı kararıyor, ruhları örseleniyor. Gerekli tedbirleri
almakla görevli olan, bu istismarları önleyecek olan, en azından
azaltacak olan bizleriz. Her bir çocuğun vebali bizim boynumuzdadır
ve ben bu vebali taşımak istemiyorum. Gelin, siyasi
görüşlerimizi bir tarafa bırakarak çocuklarımız için,
memleketin her bir köşesinde içlerinden sessizce çığlık
atan bu çocuklarımız için birlikte, etkili ama gerçekçi ama sonuç
alınabilen ama samimiyetle hayata geçirilebilecek çözümler nelerdir, bunu
araştıralım ve hayata geçirelim diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Kayışoğlu.
Önerge üzerinde, ikinci ve son konuşmacı,
aleyhinde olmak üzere Kocaeli Milletvekili Sayın Radiye Sezer
Katırcıoğlu.
Süreniz on dakika.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
RADİYE SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli)
Teşekkürler Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Öneri üzerinde konuşmaya başlamadan önce,
yaklaşık kırk yıldır terörün her çeşidiyle mücadele
eden milletin bir evladı olarak, İngilterede yaşanan terör
saldırısını lanetliyor, İngiltereye
başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, çocuklarımız
hayatımızın en değerli varlıklarıdır, onlar
geleceğimizin teminatı, gözümüzün nurudur. Çocuklarımız
toplumun en savunmasız, en hassas kesimidir, dolayısıyla
korunmaya muhtaçtırlar. Medeniyetimiz ve yaşam kültürümüz,
çocukların korunması, en iyi şekilde yetiştirilmesi
hususunda titizlikle yaklaşmamızı sağlamaktadır, bize
görev yüklemektedir. Çocukların savunmasız olduğu olgusundan
hareketle, tüm dünyada çocuğa karşı kötü muamele önemli bir
sorun olarak insanlığın önünde durmaktadır. Çocuklar tüm
dünyada aile içi şiddetten, yoksulluktan, savaştan ve terörden
olumsuz olarak etkilenmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemiz, çocuk haklarının tesis edilmesinde ve
geliştirilmesinde önemli ilerlemeler kaydetmiştir. BM Çocuk
Haklarına Dair Sözleşme 1990da imzalanmış, bu temel
üzerinde çocuklarımızın üstün yararını gözeten pek çok
yasal düzenleme hayata geçirilmiştir. 2005 yılında
yürürlüğe giren 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunuyla BM Çocuk
Haklarına Dair Sözleşmenin temel ilkeleri doğrultusunda önemli
düzenlemelere imza atılmıştır. 2005 yılında 5237
sayılı Türk Ceza Kanununda çocuğun cinsel istismarı suçu
ayrıca düzenlenmiş, 2014 yılında da 6545 sayılı
Kanunla çocukların cinsel istismarına ilişkin
yaptırımlar daha da
ağırlaştırılmıştır. Ülkemiz, 2007
yılında imzaladığı Çocukların Cinsel
İstismar ve Sömürüye Karşı Korunmasına İlişkin
Avrupa Konseyi Sözleşmesi yani Lanzarote Sözleşmesi dâhil olmak
üzere, çocuklarla ilgili neredeyse bütün uluslararası sözleşmelerin
taraftarıdır.
2010 yılında yapılan Anayasa
değişikliğiyle Anayasanın 41inci maddesinin
başlığı çocuk haklarını vurgulayacak şekilde
Ailenin korunması ve çocuk hakları olarak
değiştirilmiş ve Her çocuk, korunma ve bakımdan
yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça,
ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve
sürdürme hakkına sahiptir. ve bununla birlikte Devlet, her türlü
istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri
alır. fıkraları eklenmiştir. Yine, Anayasanın
61inci maddesinin dördüncü fıkrasında Devlet, korunmaya muhtaç
çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri
alır. hükmü yer almaktadır.
Gerek ulusal gerekse uluslararası düzlemlerde
eş zamanlı olarak, özellikle 2004 yılından itibaren TBMM
çatısı altında çocuk odaklı çalışmalar komisyon
düzeyinde hız kazanmıştır. Bu kapsamda, internet
kullanımının çocuklar üzerindeki etkisi, kayıp ve
mağdur çocuklar, çocuklarda ve gençlerde artan şiddet eğiliminin
nedenleri, çocuklara yönelik şiddetlerin sebepleri, çocukları
sokağa düşüren nedenler ve sokak çocuklarının
sorunları hakkında Meclis araştırma komisyonları
kurulmuştur. 2012 yılında yürürlüğe giren 6328
sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu ile de çocuk hakları
alanında kamu denetçisi görevlendirilmiştir. Diğer taraftan,
2008 yılında Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu bünyesinde Çocuk Haklarını İzleme
Komitesi kurulmuştur.
Yapılan tüm iyileştirmelere ve alınan
önlemlere rağmen, dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de
çocuğa yönelik kötü muamele bütünüyle önlenememiştir. Bu durum
hepimizi derinden etkilediğinden sorunun çözümüne yönelik
çalışmalar artan bir ivmeyle devam etmektedir.
Bu bağlamda, Türkiye Büyük Millet Meclisi
tarafından, çocuk istismarının önlenmesi için alınması
gereken tedbirler ve müdahalenin belirlenmesi amacıyla araştırma
komisyonu kurulmuş olup komisyon çalışmalarına 21 Nisan
2016 tarihinde başlamış ve Kasım 2016da rapor
yazılmış ve 23 Ocak 2017 tarihinde de rapor olarak
dağıtılmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; toplumda infiale yol açan çocuk istismarına ilişkin
olaylar hepimizi derinden etkilemektedir. Toplumun hassasiyetlerinin farkındayız
ve olayların takipçisiyiz. Ülkemizde vuku bulan vakalar derhâl
yargıya intikal ettiriliyor, hakkında idari soruşturmalar
başlatılıyor, failler hakkında gerekenler
yapılıyor ve bizler de bu konuların titizlikle takipçisi
oluyoruz ve olmaya devam ediyoruz.
Değerli milletvekilleri, şu anda HDP
tarafından verilen önergeyle çocuk istismarı ve bu konuda
devletimizin yükümlülükleri konusu tekrar Meclis araştırması
konusu yapılmak istenmektedir. Grup olarak tabii ki bunun karşısında
değiliz ancak burada zamanımızı verimli kullanmak
adına bu konuda yapılmış araştırma komisyonu
raporunun sonuç ve öneriler kısmının bize yüklediği
yükümlülükleri yerine getirme taraftarıyız.
Bu konu da başta partimiz olmak üzere tüm
partilerimizin çok hassas olduğu bir konudur. Bu kapsamda bu konuyu
partilerüstü bir mesele olarak gördüğümüzü buradan tekrar ifade etmek
isterim. Bu hususta, yine bu raporun sonucuna göre, iyi uygulama örneklerini
artırmaya çalışıyoruz. 27 ilde çocuk izleme merkezlerini
kurduk ve bunu 81 ile yayma çalışmalarımız hızla devam
etmekte. Cinsel istismara uğrayan çocuklarımız artık
adliyeye gitmiyor, savcı karşısına çıkmıyor,
çocuk izleme merkezlerimizde sosyal çalışmacıların gözlemi
altında alınıyor. İlk ve ortaöğretim
yurtlarının artık kurulma izinleri Millî Eğitim
Bakanlığı tarafından verilmekte, bu konudaki hassas
denetimlerimiz ve kontrol mekanizmamız oluşturuluyor. Bu konuyla
ilgili çok yeni kanuni düzenlenmemizi yapmış olduğumuzu buradan
ifade etmek istiyorum.
Ayrıca, Başkanı olduğum
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu olarak da Erken
Yaşta Evlilikler Hakkında Komisyon Raporu ve Çocuk Cinsiyeti
Nedeniyle Kadın Üzerinde Oluşturulan Psikolojik Şiddet,
Başlık Parası ve Geleneksel Evlilikler Hakkında
Raporumuzla bu konuya kamuoyunun dikkatini çekmiştik. Hatta erken
yaşta evliliklerle ilgili proje yürüten bir STKmızın proje
kapanış toplantısını da konuya dikkat çekmek
anlamında, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında ev
sahipliğimizi de gerçekleştirmiştik.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konu çok mühim, çok yaralayıcı, bu sebeple
devletimiz bu konuda ayrı bir hassasiyetle çalışmakta. Bu
durumdaki çocuklarımız hemen sevgievlerine, çocuk yuvalarına
yerleştirilmekte, yaralanmış vicdanlara bir nebze merhem olmak
üzere yoğun olarak çalışmaktayız. Biliyorsunuz ki Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığımız içinde Çocuk Hizmetleri
Genel Müdürlüğümüz bulunmakta, bu Genel Müdürlüğümüz de tamamen çocuk
haklarının korunması, çocuğa yönelik kötü muamelenin
önlenmesi için çalışmaktadır. Kurumsal olarak koruyucu
değil, önleyici tedbirlere ağırlık vererek bu konuyu ele
almaktayız, bakış açımız bu konuda böyle olmak
zorunda.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında
Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin Başvuru Usulüne
İlişkin İhtiyari Protokolün Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisinde
görüşülmüş, yasalaşmış ve 2017 yılında da
yayımlanmıştır.
Son on beş yılda çocuklarımıza,
geleceğimize yönelik yürüttüğümüz çok önemli
çalışmalarımız ve projelerimizden kısaca bahsetmek
istiyorum.
Çocuğa Yönelik Şiddetin Önlenmesi Projesi.
Psikososyal hizmetler kapsamında çocukların esenliğinin,
refahının ve sosyal bütünlüğün yüksek düzeyde gözetilmesi
amacıyla fiziksel, duygusal, sözel ve psikolojik her türlü şiddetten
korunmasına katkıda bulunmak üzere Çocuğa Yönelik Şiddetin
Önlenmesi Projesini yürütüyoruz.
Her Çocuk Başarır Projesi. Bu proje de
akranlarından geride kalmış, çeşitli sebeplerle eğitim
ve öğretimde sorunlar yaşayan çocuklarımızın
yitirdikleri güveni kazanmalarını sağlamak için eksik
öğrenimlerini tamamlamak amacıyla hazırlanmıştır.
Çocuklarımızın Sevgiyle
Büyütülmesini İstiyoruz Projesiyle birlikte,
çocuklarımızın aile yanında kalmasını desteklemek
adına 2016 yılında 653 TLlik bir nakit desteği verilmekte.
Aynı zamanda, Haydi Kızlar Okula
kampanyasıyla birlikte bu projelerimiz devam etmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben sözümü bitirirken tüm parti gruplarının
birlikteliğiyle oluşturulmuş araştırma komisyonunun
sonuçlarının bir bir hayata geçirilmesi gerektiğini ve bu
konudaki çalışmaların hızla başladığını
bir kez daha ifade ederek bu ülkede ortak değerimiz olan
çocuklarımızın saçının bir tek teline bile zarar
gelmeyecek şekilde çalışmalarımızı
yürüttüğümüzü, politikalarımızı hayata geçirdiğimizi
ifade ederek sözlerime son vermek istiyorum.
Yüce Meclisi de saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Katırcıoğlu.
Önergeyi
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Karar yeter
sayısı Başkanım.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ama karar yeter sayısı
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, tutanağa geçsin:
Adalet ve Kalkınma Partisi toplum yararına bir önergeyi reddedebilmek
için kendi kendine karar yeter sayısı istemiştir. Bu ayıp
AKP Grubuna yeter. Madem öyle, gelin oturun burada, bir de tutup karar yeter
sayısı istiyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sen kendine bak ya,
sen kendine bak!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Aynı şekilde, tutanağa geçsin diye, ben
önergenin ne olduğunu da bir kere daha okumak istiyorum: Çocuk
istismarının mutlak surette önlenmesi, cinsel istismara uğrayan
çocukların toplumsal yaşama tam iyilik hâline ulaşmış
şekilde adaptasyonlarının sağlanması ve Türkiyenin
uluslararası çocuk hakları sözleşmelerinden doğan
yükümlülüklerinin yerine getirilmesi amacıyla
İşte bu önergeye
hayır vermek için karar yeter sayısı istiyorlar maalesef.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İktidarı
beceremiyorsanız bırakın arkadaşlar, iktidar olmayı
beceremiyorsanız bırakın.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sen kendi işine
bak, seksen senedir iktidar olamıyorsunuz, konuşma!
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.41
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.52
BAŞKAN: Başkan
Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Mücahit
DURMUŞOĞLU (Osmaniye), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 95inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.53
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.58
BAŞKAN: Başkan
Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Mücahit
DURMUŞOĞLU (Osmaniye), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 95inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
ikinci oylamasında da karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Yapılan üçüncü oylamada da karar yeter
sayısı bulunamadığından, Adalet Bakanı Bekir
Bozdağ hakkındaki (11/15) esas numaralı gensoru önergesinin
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İktidar
edemiyorsanız bırakın kardeşim. Meclisi
çalıştırmak iktidarın görev alanına girer.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Çalıştırıyoruz, sıkıntı yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Yazıklar olsun! Taciz,
tecavüz önergesini geçirmemek için, böyle bir önergeyi oylamamak için Meclisten
kaçıyorsunuz. Sabıkanız devam ediyor.
BAŞKAN -
gündeme alınıp
alınmayacağına ilişkin görüşmeler ile alınan
karar gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sabıkanız devam
ediyor.
BAŞKAN Tarihi söyleyeceğim ama
Halkların Demokratik Partisi
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Efendim, işlemi
tamamlamanız lazım.
BAŞKAN Sayın Bak, bir saniye
Bir saniye
lütfen.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) İşlemi
tamamlamanız lazım efendim.
BAŞKAN İşlemi
tamamlayacağım, yarına ertelediğimi söyleyeceğim zaten
ancak Grup Başkan Vekili sisteme girmiş, ona söz hakkı
vereceğim.
Buyurunuz Sayın Kerestecioğlu.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Efendim, o işlemi
yapamazsınız. Doğru değil efendim.
BAŞKAN - Lütfen müdahale etmeyin.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) İç Tüzüke
aykırı bir işlem yapıyorsunuz efendim.
BAŞKAN Değil, değil Sayın Bak.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) İç Tüzüke
aykırı bir işlem yapıyorsunuz efendim.
GARO PAYLAN (İstanbul) Müdahale etmeyin.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Eğer müdahale etmezseniz, İç Tüzükü herhâlde
burada başka bilenler de var sizden başka
Tamam mı?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Var, var. Biz
biliyoruz.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
22.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin, iktidar partisince çocukların cinsel istismarıyla ilgili
bir önergenin kabul edilmemesi için Meclisin
kapattırıldığına ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) - Ben, öncelikle, yine bunun bir utanç olduğunu ama
artık herhâlde utanma duygusunun kaybedilmiş olduğunu ifade
etmek istiyorum. Çocukların cinsel istismarıyla ilgili bir önergenin
aslında kabul edilmemesi için şu anda Meclis
kapatılmıştır.
Ben, çocuklar demişken bir duruma daha dikkat
çekmek istiyorum, belki ilgisini çeker sayın milletvekillerinin. Ama
herhâlde, belki dünya tarihinde ilk defa, bir milletvekili çocuğuyla
birlikte hapis yatacak. Muş Milletvekilimiz Burcu Çelik, çocuğu ciddi
şekilde ayrılıktan dolayı- rahatsız olduğu için
ve şu anda kendisi cezaevinde olduğu için 3 yaşındaki
çocuğunu yanına istetti ve onunla birlikte kalma talebi var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Tamamlayacağım.
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu,
açıyorum mikrofonunuzu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) - Bu da, aynı şekilde, hani o yıkılan
şehirlere karşı gözlüklerle, siyah gözlükler, takım
elbiselerle poz veren, yıkıntılara karşı poz veren
vali yardımcılarını koruyan ama milletvekillerini korumayan
bir Meclisin, aynı şekilde, utanç hanesine yazılacaktır ve
şu anda cezaevinde kalan 516 anne ve 560 çocuk var, şimdi 561incisi
olacaktır. Bu Meclise armağan olsun çocuklar için.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
23.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin,
Meclisi çalıştırma görevinin iktidar partilerine ait
olduğuna ve iktidar partisi toplantı ve karar yeter
sayısını sağlayamıyorsa iktidar etme yetisini
kaybettiğinin tescillendiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
teşekkür ederiz.
Meclisi çalıştırma görevi iktidar
partilerine aittir. Eğer bir iktidar partisi Mecliste toplantı yeter
sayısını, karar yeter sayısını
sağlayamıyorsa her sağlayamadığı gün onun
iktidarının biraz daha aşındığı, iktidar
etme yetisini kaybettiğinin tescillendiği gündür. Ama bugünün
ayrı bir özelliği var. Bugün Adalet ve Kalkınma Partisi
sayıyı kendisi sağlamayarak ve bunu kendi kendine tescil ettirip
Meclisi kapatma gibi bir acziyetin altına imza atmaktadır. Durum,
iktidar açısından bu yönüyle vahimken, bir başka yönüyle daha
büyük bir vahamete işaret ediyor. Bir sabıkası var iktidar
partisinin. Bir gece, bir buçukta tacizcileri, tecavüzcüleri serbest
bırakacak bir yasayı getirip, o gece biz uyarmışken inat
edip dört gün sonra kendi kadın kollarına hesap verememişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Müsaade ederseniz
BAŞKAN Lütfen tamamlayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bugün yaptırmak
istemediği oylama, çocuk taciz ve tecavüzlerinin engellenmesi için bir
komisyon kurulması içindir; aynı sabıkasının
altını kırmızı kalemle çizmekte, perçinlemektedir.
On beş yıl önce iktidara 3Yyle mücadele
için geldiniz beyler; yolsuzluk, yasaklar ve yoksulluk ama sizden sonra gelecek
iktidar bu 3Yyle mücadele edebileceği gibi 4üncü bir Y de var;
yolsuzluk, yasaklar ve yoksulluk dışında, biz, artık bir de
yüzsüzlükle mücadele etmek zorundayız sizin yüzünüzden.
Teşekkür ediyorum. (CHP ve HDP
sıralarından alkışlar)
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
Başkanım
BAŞKAN Sayın Can, buyurun.
24.- Kırıkkale Milletvekili
Ramazan Canın, çocuk istismarıyla ilgili gerekli komisyonların
kurulduğuna ve karar yeter sayısı istemenin İç Tüzükte
verilen bir hak olduğuna ilişkin açıklaması
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, çocuklar bütün grupların ortak değeridir.
Çocukların istismarına AK PARTİ de karşıdır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hani, nerede grubun?
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Türkiye Büyük
Millet Meclisinde gerekli komisyonlar kurulmuştur ve
çalışmalarına devam etmektedir.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Öyle bir
komisyon mu var?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Öyle bir komisyon yok
şu anda.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Biz, AK
PARTİ Grubu olarak bu komisyon çalışmalarını da
destekliyoruz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Öyle bir komisyon kurulmadı, yok, yok!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Diğer
taraftan, karar yeter sayısı istemek İç Tüzükte verilen bir
haktır
GARO PAYLAN (İstanbul) Komisyon yok!
RAMAZAN CAN (Kırıkkale)
muhalefet
kullanırken iyi, iktidar kullanırken kötüdür diye bir
anlayış olamaz ve toplantımız şu an hitama
ermiştir.
Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Gerçekdışı beyanda bulunuyor Sayın Başkan, komisyon
yok.
GARO PAYLAN (İstanbul) Sayın
Başkan, komisyon yok.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Can.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sayın
Başkan, daha önce Meclisi kapatmak için çalışanlar, yoklama
isteyenler, göbek atanlar nerede?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Görev sizin,
işletemiyorsan gideceksin!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) O zaman
konuşsaydınız! O zaman Meclisi kapatmak için gerekli her türlü
şeyi yapıyordunuz, poz veriyordunuz!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Adalet
Bakanı Bekir Bozdağ hakkındaki (11/15) esas numaralı
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Konuşuyorsun!
Göbek atıyordun burada Meclisi kapattık diye! Konuşuyorsun!
BAŞKAN
gensoru önergesinin gündeme
alınıp alınmayacağına ilişkin görüşmeler
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Meclisi kapattık
diye göbek atıyordun burada! Tutanaklar var burada!
BAŞKAN
ile alınan karar gereğince,
kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 24 Mayıs 2017 Çarşamba günü
saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 18.04