TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
99uncu
Birleşim
31
Mayıs 2017 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Adana Milletvekili Mevlüt Karakayanın,
arıcılık sektörünün sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceerin,
Tekirdağın eğitim sorunları ve derslik ihtiyacına ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- İzmir Milletvekili Necip Kalkanın, Türkçemizin
bugünkü hâline ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 31
Mayıs 2010da Gazzeye insani yardım götüren Mavi Marmara gemisine
İsrail tarafından yapılan saldırının 7nci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
2.- Manisa Milletvekili Mazlum Nurlunun, deprem bölgelerindeki
mevcut binaların depreme dayanıklı olup
olmadıklarının belirlenmesi için gerekli çalışmalara
başlanması gerektiğine ilişkin açıklaması
3.- İstanbul Milletvekili Didem Enginin, mevcut
Hayvanları Koruma Kanununun hayvanlara yönelik hak ihlallerini önlemede
yetersiz olduğuna ve hayvanların yaşam
koşullarını iyileştirici yasal düzenlemeleri bir an evvel
hayata geçirmek için tüm partilerin birlikte çalışması
gerektiğine ilişkin açıklaması
4.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, fosil
yakıtların yerine yenilenebilir enerji kaynaklarına
yatırım yapılması ancak yenilenebilir enerji
yatırımlarında da insan ve canlı haklarına azami
hassasiyetin gözetilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
5.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın, Kocaelinin
Çayırova ilçesinin İnönü ve Emek Mahalleleri Korkakdere bölgesinin
kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan edilmesi
kararının iptal edilmesine rağmen belediye tarafından imar
izni verilmemesi nedeniyle yaşanan mağduriyetlere ilişkin
açıklaması
6.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının,
Mersinde nükleer santral yapımı inadından vazgeçilmediğine
ve bu konuda referandum yapılmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
7.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, AKP Hükûmeti
döneminde cam işçilerine yönelik 4üncü kez grev yasaklamasının
işçi sınıfının en demokratik hakkı olan grev
hakkını elinden almak olduğuna ilişkin açıklaması
8.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, 31 Mayıs Dünya Sigara İçmeme Gününe
ilişkin açıklaması
9.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir, Erzurumun yerli
otomobil üretim merkezi olmasının bölgedeki diğer illerin de
kalkınma ve gelişme hızını artıracağına
ilişkin açıklaması
10.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
öğretmenlerin atama sürecinde mülakatın kaldırılması
ve KPSS puanına göre öğretmen atamasının
sağlanmasının haksızlıkları engellemiş
olacağına ilişkin açıklaması
11.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, AKP Genel
Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın partisinin grup
toplantısında yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
12.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutçanın,
öğretmen istihdamında uygulanan mülakat sisteminde
haksızlıklara sebep olunmamasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
13.- Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırımın, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin
Demirtaşın tutuklandıktan on ay iki gün sonra hâkim
karşısına çıkacak olmasının kabul edilecek bir
durum olmadığına ilişkin açıklaması
14.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, parti devleti
tek adam düzenini mutlaka değiştirerek demokrasiyi ve
güçlendirilmiş parlamenter sistemi tekrar hâkim kılacaklarına
ilişkin açıklaması
15.- İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzelin, üniversitenin
Beşiktaşta bulunan Yıldız kampüsünün
Cumhurbaşkanlığı ofisi için boşaltılmasına
karşı çıkan Yıldız Teknik Üniversitesi
öğrencilerinin seslerinin duyulması ve bu ısrardan vazgeçilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
16.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun,
Giresunun derelerinde HES adı altında yürütülen 100 dolayında
projeyle su talanı, doğa katliamı ve ekolojik sisteme
saldırının sürdüğüne ilişkin açıklaması
17.- Rize Milletvekili Hikmet Ayarın, yaş çay alım
fiyatındaki artış nedeniyle Hükûmete ve Bakanlığa
teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
18.- Hatay Milletvekili Hilmi Yarayıcının, Gezi
direnişinin ruhunun dört yıldan sonra dahi iktidarı korkutmaya
devam ettiğine ilişkin açıklaması
19.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, İstanbulun
Üsküdar ilçesinin sorunlarına ilişkin açıklaması
20.- Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu, Gezinin 4üncü
yıl dönümüne, Hükûmetin ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğanın dış politika konusunda kafasının ve
niyetinin karışık olduğuna ilişkin açıklaması
21.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Manisa Tarzanı
olarak bilinen Ahmet Bedevinin vefatının yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
22.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın,
Açlıkla Mücadele Haftasına, Yargıçlar Sendikası
Başkanı Mustafa Karadağın bir gece yarısı
kararnamesiyle sürgün edilmesine, Feyyaz Yumuşak ile Okan Acar adlı 2
polis memurunun Ceylânpınarda 20 Temmuz 2015 günü evlerinde uyurken
katledilmelerinin bu ülkede yeni bir sürecin başlamasına sebep
olduğuna, Gezi direnişinin sembol isimlerinden Ayşe Deniz
Karacagilin Rakkada bir çatışmada öldürüldüğüne ilişkin
açıklaması
23.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, AKP Genel
Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın Ensar Vakfının
bir toplantısındaki bazı ifadelerine ve Gezi
olaylarının iktidarın antidemokratik uygulamalarına
karşı bir mücadele olduğuna ilişkin açıklaması
24.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Gezinin
demokratik bir eylem değil bir provokasyon olduğuna ilişkin
açıklaması
25.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın,
terör kavramının tek bir tanımı
olmadığına, terörün bu ülkede muğlak ve subjektif bir
tanıma sahip olduğuna ilişkin açıklaması
26.- Ankara Milletvekili Murat Emirin, Burdur Milletvekili
Reşat Petekin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
27.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Diyarbakırda
sürdürülen operasyonlarda Licede şehit olan 3 askere Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
V.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.-
HDP Grup Başkan Vekili Diyarbakır
Milletvekili Çağlar Demirelin, Türkiye'de
yaşayan insanların kendi ana dillerini öğrenememe,
öğretememe, kamuda kullanamama ve birçok dilin yok olma tehlikesiyle
karşı karşıya kalması gibi sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/544)
2.- HDP Grup Başkan Vekili Diyarbakır Milletvekili
Çağlar Demirelin, ana dili resmî dilden farklı olan
yurttaşların sağlık alanı başta olmak üzere
kamusal hizmetlere erişimde yaşadıkları hak ihlallerinin ve
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/545)
3.- Şanlıurfa Milletvekili Dilek Öcalan ve 22
milletvekilinin, kamusal alanda, eğitim
alanında, basın-yayın ve daha birçok alanda yasak olan Kürt
dilinin ve ana dilde eğitimin önündeki engellerin
kaldırılması için yapılması gerekenlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/546)
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili Muş Milletvekili
Ahmet Yıldırım tarafından, 15 Temmuz darbe girişiminin
siyasi ayağının açığa çıkarılması,
siyasi ayağında bulunanlarla ilgili adli ve siyasi süreçlerin
işletilmesi amacıyla 31/5/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 31 Mayıs 2017
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun, Ankara milletvekili Murat Emir ve
arkadaşları tarafından, OHAL döneminde başta KHK'larla
ihraç edilenler olmak üzere yaşanan gelişmelerin sosyal ve toplumsal
dokumuzda yarattığı sonuçların araştırılması
amacıyla 31/5/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 31 Mayıs 2017
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.-
AK PARTİ Grubunun, gündemdeki sıralama ile
Genel Kurulun 31 Mayıs 2017 Çarşamba günü ve 1 Haziran 2017
Perşembe günkü birleşimlerinde birleşimin başından
saat 20.00ye kadar sözlü soruların görüşülmesi ve bu
birleşimlerde sözlü soruların görüşmelerini müteakip başka
bir işin görüşülmeyerek birleşimlerin sona ermesine ilişkin
önerisi
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Mardin Milletvekili Mithat Sancarın, Manisa Milletvekili
Selçuk Özdağın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdunun, Manisa
Milletvekili Selçuk Özdağın HDP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Burdur Milletvekili Reşat Petekin, Ankara Milletvekili
Levent Gökün yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.- Burdur Milletvekili Reşat Petekin, Ankara Milletvekili
Murat Emirin CHP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
5.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Burdur Milletvekili
Reşat Petekin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
6.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Burdur
Milletvekili Reşat Petekin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
7.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın,
Manisa Milletvekili Selçuk Özdağın yerinden sarf ettiği
bazı ifadeleri sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
8.- Burdur Milletvekili Reşat Petekin, İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
VIII.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Ayşe Nur Bahçekapılının, Licede şehit olan askerlere
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin konuşması
2.-
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Ayşe Nur Bahçekapılının, FETÖyle mücadele konusunun
aktüel bir dedikodu seviyesine indirilmemesi gerektiğine ilişkin
konuşması
IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Bolu Milletvekili Ali Ercoşkun'un, enerji
yatırımları ve kaynak çeşitlendirmesi konularında
yürütülen çalışmalara ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından sözlü soru önergesi (6/23) ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
2.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen'in,
hidroelektrik santrallerin kapasitelerine ve üretilen enerji miktarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/62) ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
3.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen'in, Doğu
Karadeniz ormanlarının kurumasının sebeplerine ve
alınan önlemlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/77) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
4.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok'un,
Balıkesir'de kurulan bir tesisin su kaynaklarına olası
etkilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/103) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
5.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Niğde
ilinde yürütülen ağaçlandırma çalışmalarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/123) ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
6.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde'nin Ulukışla ilçesinde yapılması planlanan bir
gölete ilişkin sözlü soru önergesi (6/126) ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
7.- Antalya Milletvekili Mustafa Akaydın'ın,
Antalya'nın Kumluca ilçesinin Adrasan beldesinde bulunan ve doğal sit
alanı olan bir köye ilişkin sözlü soru önergesi (6/133) ve Orman ve
Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
8.- İstanbul Milletvekili Ali Özcan'ın, KKTC Su
Temin Projesi'ne ilişkin sözlü soru önergesi (6/137) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
9.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde'ye bağlı bir köyün içme suyu sorununa ilişkin sözlü
soru önergesi (6/142) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı
10.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, yaban
keçilerinin avlanmasına izin verilmesine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/149) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı
11.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde'de içme suyu şebekelerinde asbestli borular bulunup
bulunmadığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/168) ve Orman
ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
12.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde'de sulama ve içme suyu sorunu bulunan bir yerleşim bölgesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/169) ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
13.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde'de yapılan sulama uygulamalarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/186) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı
14.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde'nin Ulukışla ilçesinde içme ve sulama suyu konusunda
yapılan çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/200) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
15.- Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak'ın,
Antalya'daki doğal koruma alanları ile orman alanlarında
yapılan tahsislere ilişkin sözlü soru önergesi (6/207) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
16.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırım'ın, rüzgar enerji santrali yapımı
nedeniyle zarar gören ormanlık alanlara ilişkin sözlü soru önergesi
(6/210) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı
17.- Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen'in,
Adana'nın Kozan, İmamoğlu ve Ceyhan ilçelerini kapsayan sulama
projesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/274) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
18.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen'in, Doğu
Karadeniz Bölgesi'nde kurulması planlanan küçük hidroelektrik
santrallerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/295) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
19.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok'un,
Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı'nın Çay Deresi
Islahı Projesi ile ilgili bir açıklamasına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/305) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı
20.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen'in,
Şanlıurfa'daki sulama birliklerinin elektrik borcuna ilişkin
sözlü soru önergesi (6/323) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı
21.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde'deki Akkaya Barajı'nda meydana gelen kirliliğe
ilişkin sözlü soru önergesi (6/359) ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı
22.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde'de tarımsal sulama ile ilgili çalışmalara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/368) ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı
23.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Ecemiş suyunun Niğde'de tarımsal sulama amaçlı
kullanılmasına yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/370) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı
24.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde'nin Kitreli Köyü'ndeki kükürtlü su kaynağına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/373) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı
25.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde'nin Ulukışla ilçesindeki Darboğaz Göleti'ne
ilişkin sözlü soru önergesi (6/374) ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı
26.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde'nin Bor ilçesindeki Akkaya Barajı'nda meydana gelen
kirliliğe ilişkin sözlü soru önergesi (6/377) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
27.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Akkaya
Barajı'nda yapılan temizleme çalışmalarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/385) ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı
28.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde'nin Kitreli Beldesi'nde MTA tarafından yapılan su
sondajlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/451) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
29.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde'nin Ulukışla ilçesinde bulunan Karasit
Mağaralarındaki şifalı maden suyu kaynaklarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/469) ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı
30.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde ilinde peyzaj çalışması yapılan köylere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/477) ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı
31.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde ilinde 2015 yılında yapılan fidan dikim
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/478) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
32.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde ilindeki bazı köylerin sulama suyu sorununa ilişkin sözlü
soru önergesi (6/479) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı
33.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, bitki ve
hayvan kaçakçılığı konusunda toplumun bilinçlendirilmesine
yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/483) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
34.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, risk
altında bulunan hayvan türlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/485) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
35.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, nesli
tehlike altındaki kuş türlerini barındıran alanlara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/486) ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı
36.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Bolkar
Dağlarındaki endemik bitki ve hayvan türlerinin korunmasına
yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/487) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
37.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde'nin Bor ilçesine bağlı köylerde yapılması
planlanan göletlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/500) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
38.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde ilindeki bazı köylerde gölet yapılması talebine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/507) ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı
39.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde ilindeki Akkaya Baraj Gölü'nün koruma alanı kapsamına
alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/508) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
40.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde'nin Ulukışla ilçesinin içme suyu sorununa ilişkin
sözlü soru önergesi (6/614) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı
41.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, asbestli
içme suyu borularının değiştirilmesine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/615) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı
42.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, yer
altı sularının çekilmesi sonucu oluşan obruklara
karşı alınan önlemlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/616) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
43.- İzmir Milletvekili Atila Sertel'in, Gediz
Nehri'ndeki kirliliğe ve yapılan temizleme
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/619) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
44.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Konya
Kapalı Havzası Master Planı kapsamında Niğde
Şekerpınarı içme suyu ile ilgili yapılan
çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/651) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
45.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde'nin Ulukışla ilçesine Şekerpınarı suyunun
getirilmesine yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi
(6/670) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı
46.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
ülkemizdeki kuş cennetlerinin korunmasına ve sularının
temizliğine yönelik denetimlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/717) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
47.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen'in,
öğretmen atamalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/69) ve Millî
Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
48.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok'un,
Bakanlık aleyhine açılan davalara ve kamunun zarara
uğratılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/85) ve Millî
Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
49.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok'un,
eğitim kurumu müdürleri ile ilgili Danıştay İDDK
kararı uyarınca gerçekleştirilen işlemlere ilişkin
sözlü soru önergesi (6/86) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
50.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok'un,
eğitim kurumları yöneticilerinin görevlendirmeleri ile ilgili
yönetmelik nedeniyle Bakanlık aleyhine açılan davalara ilişkin
sözlü soru önergesi (6/88) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
51.- Aydın Milletvekili Deniz Depboylu'nun, rehber
öğretmen atamalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/92) ve Millî
Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
52.- Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın,
Manisa'nın Akhisar ilçesindeki bir okulun ısınma sisteminde
yaşanan soruna ilişkin sözlü soru önergesi (6/119) ve Millî
Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
53.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde İl Milli Eğitim Müdürlüğünün 2015 yılı
Stratejik Planında yer alan bazı tespitlere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/174) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
54.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde'deki okullarda yapılan sosyal, kültürel ve sportif faaliyetlere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/187) ve Millî Eğitim Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
55.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde'de okul, veli ve öğrenciler arasındaki
işbirliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/188) ve Millî
Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
56.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok'un,
Bakanlık aleyhine açılan davalara ve kamunun zarara
uğratılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/192) ve Millî
Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
57.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu'nun, Doğu ve
Güneydoğu'daki okul ve yurtların güvenliğinin
sağlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/193) ve Millî
Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
58.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu'nun, Suriye
sınırına yakın bölgelerde bulunan okullarla ilgili
alınan güvenlik tedbirlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/198) ve
Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
59.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırım'ın, Şırnak'ın Cizre ve Silopi
ilçelerinde görev yapan öğretmenler için düzenlenen hizmet içi
eğitimlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/209) ve Millî Eğitim
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
60.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde'de kullanılmayan bir meslek yüksekokulu binasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/233) ve Millî Eğitim Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
61.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde'de taşımalı eğitime geçilen yerlerde
kapatılan köy okullarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/234) ve
Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
62.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
engelli öğrencilere yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/262) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
63.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok'un, aday
öğretmenlere danışmanlık yapacak olan öğretmenlerin
belirlenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/286) ve Millî Eğitim
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
64.- Balıkesir Milletvekili İsmail Ok'un, ücretli
öğretmenlik uygulamasına ve atama bekleyen öğretmenlere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/289) ve Millî Eğitim Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
65.- Antalya
Milletvekili Mustafa Akaydın'ın, görme engellilere eğitim veren
okullara ve engelli öğretmeni açığına ilişkin sözlü
soru önergesi (6/293) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
66.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde Üniversitesi Bor Meslek Yüksekokulu Dericilik Bölümünün
kapanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/363) ve Millî Eğitim
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
67.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, ilkokul
müfredatına yerel konularla ilgili ders konulmasına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/375) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
68.- Şırnak Milletvekili Ferhat Encu'nun,
Şırnak merkez ve Silopi'de TEOG sınavına girecek 8.
sınıf öğrencilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/383) ve
Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
69.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde'nin Bor ilçesindeki öğretmenevinin fiziki yetersizliğine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/392) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
70.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
yatılı bölge okullarında eğitim gören öğrencilere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/394) ve Millî Eğitim Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
71.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, kitap
okuma alışkanlığının
kazandırılmasına yönelik çalışmalara ilişkin
sözlü soru önergesi (6/396) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
72.- Şırnak Milletvekili Ferhat Encu'nun,
Aydın'da bir üniversite öğrencisinin kaldığı yurttan
atılması ile ilgili iddialara ilişkin sözlü soru önergesi
(6/404) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
73.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
ataması yapılmayan öğretmenlerin mağduriyetlerinin
giderilmesine yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi
(6/491) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
74.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
tarım meslek liselerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/496) ve Millî
Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
75.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, engelli
çocukların eğitimine ilişkin sözlü soru önergesi (6/605) ve
Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
76.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
taşımalı eğitim uygulamasına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/606) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
77.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, okullarda
seçmeli olarak Arapça dersi okutulmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/622) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
78.- Ağrı Milletvekili Dirayet Taşdemir'in,
Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesindeki bir ortaokulda
gıda güvenilirliği ve hijyen konularında yapılan
denetimlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/626) ve Millî Eğitim
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
79.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir'in, Ulusal
Öğretmen Strateji Belgesi'ne ilişkin sözlü soru önergesi (6/640) ve
Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
80.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
ülkemizdeki mülteci çocukların eğitimine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/656) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
81.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Tıp Fakültesinin eğitime
başlama tarihine ilişkin sözlü soru önergesi (6/685) ve Millî
Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
82.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
sobalı ve kömür kaloriferli okulların sayısı ile doğal
gazla ısıtılan okulların sayısına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/688) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
83.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
birleştirilmiş sınıflarda eğitim verilen okullara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/696) ve Millî Eğitim Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
84.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
öğretmelerin özlük ve çalışma koşullarının
iyileştirilmesine yönelik çalışmalara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/697) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
85.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
öğretmen açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/698)
ve Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
86.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
eğitim çalışanlarına yönelik şiddet olaylarına ve
önlenmesi konusunda yürütülen çalışmalara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/724) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
87.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
mahrumiyet derecesine göre öğretmenlere zorunlu hizmet tazminatı
ödenip ödenmediğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/725) ve Millî
Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
88.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, ek ders
ücretlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/726) ve Millî Eğitim
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
89.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
uygulanmayan yargı kararı olup olmadığına ilişkin
sözlü soru önergesi (6/727) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
90.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
öğretmen açığına ve yeterli sayıda hizmetli ve memur
kadrosu bulunmayan okullara ilişkin sözlü soru önergesi (6/728) ve Millî
Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
91.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
öğretmen alımlarında mülakat yönteminin
kaldırılmasının planlanıp
planlanmadığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/729) ve
Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
92.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in,
Bakanlığa bağlı eğitim kurumlarının norm
kadrolarında rehber öğretmenlere yer verilip verilmediğine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/730) ve Millî Eğitim Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
31 Mayıs 2017 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
99uncu Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
İyi çalışmalar dileklerimi sunuyorum.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, arıcılık
sektörünün sorunları hakkında söz isteyen Adana Milletvekili Mevlüt
Karakayaya aittir.
Buyurun Sayın Karakaya.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Adana Milletvekili
Mevlüt Karakayanın, arıcılık sektörünün sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; son günlerde arıcılık sektöründe
yaşanan sıkıntılar hakkında Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, arıcılık,
az sermayeyle, toprağa bağlı olmadan yapılabilen, kısa
sürede gelir getiren; bal, bal mumu, polen, arı sütü, propolis, arı
zehri, ana arı, oğul gibi çeşitli ürünler sağlayan ve son
yıllarda bütün dünyada önem verilen bir tarımsal
uğraşı alanı. Bal arılarının bitkisel
üretime olan katkıları da arı ürünlerinden sağlanan gelirle
kıyaslanamayacak düzeydedir. Yani arıcılık dediğimizde
üretimi sadece balla sınırlı görmemek lazım, bunun
yanında diğer bileşik ve yan ürünler özellikle de
sağlık sektöründe son yıllarda çok önemli ölçülerde
kullanılmakta ve değer verilmekte, bu anlamda, ekonomik anlamda ciddi
bir katkı sağlamaktadır.
Bugün ülkemizde
yaklaşık 8 milyon arı kolonisi, yani kovanı olduğu
bilinmektedir. Hatta bu, aile olarak ifade ediliyor. Biliyorsunuz, arılar
aile biçiminde yaşamaktadır. Ve üretimimiz de 105 bin ton
civarında. Dünya üretimiyle
karşılaştırdığımızda, dünyada koloni
başına 20 kilogram bir üretim söz konusu iken, bu, Türkiye'de 15-16
kilogram düzeylerinde kalmakta.
Tabii, arıcılıkla ilgili
faaliyetlerdeki üretimi sadece arısal üretimle ya da
arıcılıktan üretilen ürünlerle de sınırlı
tutmamak gerekiyor çünkü ekolojik denge açısından
yaptığı katkıların ve bunun ekonomik katma
değerinin hesabı çoğu zaman mümkün değil. Yani, bir örnek
vermek gerekirse, Amerika Birleşik Devletlerinde bitkisel üretim yapan
üreticiler arıları kiralamakta, arıcılık
yapanların arılarını kiralayarak bir arı kirası
parası ödemekte. Yapılan bir araştırmada, 41 milyon dolar
civarında ödenen arı kirası
karşılığında, bitkisel üretimde 3 milyar doların
üzerinde bir katma değer, bir artış
yaratıldığı bilimsel makalelerde yer almakta. Yani,
arıcılık dediğimizde sadece bu faaliyeti yapan insanlar ve
bunların ürettiği ürünlerin pazar, piyasa değerleri biçiminde
konuya bakmamak lazım; bunun toplam tarımsal üretimdeki, özellikle
bitkisel üretimdeki katkısını ciddiye almak ve buna göre
arıcılık faaliyetlerini planlamak lazım. Yani Türkiyede,
her alanda olduğu gibi, maalesef -ki bunun en büyük örneğini de
tarım alanında görüyoruz- bir bütüncül yaklaşım içerisinde
konuları ele almakta zorlanıyoruz.
Evet, son yıllarda özellikle benim de seçim
bölgem olan Adanada çok ciddi biçimde toplu arı ölümleri söz konusu oldu.
Son üç yılda 60 bin kovan arının telef olması gerçekten
ülke popülasyonu açısından ciddi bir kayıp olarak
karşımıza çıkıyor. Üreticilerimiz, bu olağan
dışı toplu arı ölümlerinin nedenlerini kendileri
farklı şekilde ifade ediyorlar, özellikle zirai ilaçlamadan, hatta
zehirli bir mısırdan, mısır tohumunun zehirli olmasından
bahsederek. Bu konuların bir an önce araştırılarak çözüme
kavuşturulması ve Adanada, Mersinde, Osmaniyede
arıcılarımızın perişan durumda
olduklarını
Ülke genelinde de aynı
sıkıntıların siz değerli milletvekillerine de
geldiğinden eminim. Tüm sermayelerini, emeklerini bu işe harcayan
arıcılarımıza bir çare bulunması gerekiyor.
Arı kovanlarının yüzde 30 ile yüzde
80ini, kimi yerde tamamını kaybeden üreticilerimizin
mağduriyetleri hakikaten had safhada. Mutlak suretle bu
mağduriyetlerin giderilmesi gerekiyor. Adanadaki
arıcılarımızın örgütlü olduğu kurumun raporunda
da zirai ilaçların bu konuda vermiş olduğu zararlar ön planda.
Bu açıdan, Tarım Bakanlığımıza da bir soru önergesi
verdik. Henüz cevabını alamadık ama
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) -
bu konunun acilen
gündeme alınarak gerekli çözümlerin üretilmesi gerektiğine
inanıyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Karakaya.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Tüm bal
arıları yok olmadan önlem alınmalı.
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Evet.
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Tekirdağın eğitim sorunları ve derslik ihtiyacı
hakkında söz isteyen Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceere aittir.
Buyurun Sayın Yüceer. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Tekirdağ Milletvekili Candan
Yüceerin, Tekirdağın eğitim sorunları ve derslik
ihtiyacına ilişkin gündem dışı konuşması
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Tekirdağın
eğitim sorunları ve derslik ihtiyacına ilişkin söz
aldım ama konuşmama Gezi ruhunu selamlayarak başlamak istiyorum.
Karanlığa karşı bir mum yakan,
karanlığa bir mum olan, dünyanın en güzel haziranını
yaratan dostları selamlayarak ve Unutursak kalbimiz kurusun.
dediğimiz, unutmadığımız, asla
unutmayacağımız o güzel insanları anarak başlamak
istiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Tabii, buradan Millî güvenliğe tehdit
denilerek grevleri Bakanlar Kurulu kararıyla ertelenen cam işçilerine
de selam gönderiyorum, selam olsun tüm direnişçi kardeşlerimize. (CHP
sıralarından alkışlar)
Geçtiğimiz aylarda, Tekirdağın
derslik ihtiyacına ilişkin olarak yazılı bir soru
yöneltmiştim Sayın Bakana ve gelen cevabı sizin
değerlendirmelerinizle paylaşmak istiyorum.
Gelen cevapta diyor ki Sayın Bakan: Türkiye
genelinde, 2015 senesinde 15.145, 2016 senesinde ise 18.911 derslik
yapıldı ama Tekirdağdaki derslik sayısı 2015te 84,
2016da 184te kaldı.
İşin doğrusu, ben, bu cevabın
neresinden tutsam, hangi ipliği çeksem elimde kaldı. Orana vuruyorum,
2015te, Türkiye genelinde yapılan derslik sayılarının on
binde 5i -tekrar ediyorum, 10 bin derslikten yalnızca 5 tanesi- 2016da
10 bin derslikten 9,7si yani 1.000 derslikten 1 tanesi Tekirdağa
yapılmış.
Ya, Tekirdağın dersliğe
ihtiyacı yoktu, ondan yapılmamıştır. diyebilirsiniz
ancak Millî Eğitim Bakanlığının kendi istatistikleri
ortada. Türkiye genelinde derslik başına düşen öğrenci
sayısı 24 iken, Tekirdağda bu oran 31. 228i Çerkezköyde,
293ü Çorluda, 259u Kapaklıda olmak üzere, Tekirdağ genelinde acil
karşılanması gereken derslik sayısı 917.
Tekirdağ, nüfus artış hızı
en yüksek olan 2nci il, en fazla olan ilçemiz Çerkezköy. Yani
Tekirdağın acil, dayanılmaz bir şekilde okula ve
dersliğe ihtiyacı var.
Ne yapılıyor? derseniz, yapılan
dersliklere bakıldığında aslında hiçbir şey
yapılmıyor. Ha, Zaten bizler FETÖcü diyerek sendikalı
öğretmenleri, FETÖcü diyerek demokrat öğretmenleri işten
attık, temizledik, artık o yüzden okula ihtiyaç yok, dersliğe
ihtiyaç yok çünkü öğretmen yok. diyebilirsiniz ya da Bize laik
eğitim değil, bize düşünen, sorgulayan, sorunlarıyla
baş edebilen nesiller, eğitimli nesiller lazım değil; bize
kindar, sorgulamayan, biat eden nesiller lazım. diyorsanız -ki tam
olarak bunu diyorsunuz- o zaman iş başka.
Bakın, 4+4+4le, proje okullarla, eğitimin
sürekli dinselleştirilmesiyle eğitim sistemini sorunlar
yumağına çevirmenizden önce Tekirdağ eğitimde en
başarılı iller arasındaydı. Bugün çocuklarımız
gidecek okul bulamıyor; okul bulsa derslik, derslik bulsa öğretmen
bulamıyor; hadi bunların hepsini bulsa nitelikli bir eğitim
bulamıyor; yerine ideolojik bir dayatma buluyor. İşte bu
ideolojik dayatmanın bedelini -dün Aladağ duruşması
vardı- yurtlarda küçücük bedenler, yavrularımız yanarak ödüyor;
işte küçücük yavrularımız yurtlarda cinsel istismara maruz
kalarak ödüyor; bu bedeli çocuklarımız geleceği çalınarak
ödüyor. Buradan bir kez daha söylüyorum: Kıymayın
çocuklarımıza, çalmayın geleceklerini.
Bakın, OHAL kararnameleriyle beraber on
binlerce öğretmen ihraç edildi, açığa alındı,
işten çıkarıldı. Ha, bunların kaçının
FETÖyle zerre ilişkisi yoktu, kaçı masumdu, Allah bilir. Her
muhalife bu damga vurulup haysiyet cellatlığı yapıldığı
için, kim masum, kim masum değil, kim FETÖcü, hangisi suça
karışmış, hangisi karışmamış belli
değil ama belli olan bazı şeyler var; FETÖye Sen benim
sırtımı kaşı, ben senin sırtını
kaşıyayım. diyerek Millî Eğitim Bakanlığının
anahtarının teslim edildiği belli. Birilerinin FETÖyle
ilişkisi aşikâr olmasına rağmen birilerinin damadı
diye salınacak; birileri ötelenecek, görülmeyecek, dokunulmayacak ama
terör örgütleriyle ilişkisi olmayanlar, sırf demokrat diye, sırf
muhalif diye ya da onuru için, hakları için açlık grevi yaptı
diye tutuklanacak ve içiniz hiç sızlamayacak.
Konuşmamı bitirirken şunu bir kez
daha hatırlatmak istiyorum, Nietzschenin bir sözünü: Hesap insanı
makam sahibi yapar ama vicdan insanı daha önemli bir şey yapar,
insanı insan yapar.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yüceer.
Gündem dışı üçüncü söz, Türkçemizin
bugünkü hâli hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Necip Kalkana
aittir.
Buyurun Sayın Kalkan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- İzmir Milletvekili Necip
Kalkanın, Türkçemizin bugünkü hâline ilişkin gündem
dışı konuşması
NECİP KALKAN (İzmir) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Kıymetli milletvekilleri, efendim, ben,
Türkçemizin bugünkü hâlini benim görüşümle size anlatmak için söz
aldım.
Birleşmiş Milletler verilerine göre
dünyada 8 bin çeşit dil konuşuluyormuş; 2 bin tanesinin
yazması yok, sadece konuşuluyor. Yazılan diller içinde de Türkçe
önemli bir dil olarak kaydedilmiş. Bunu tarih böyle yazıyor.
2017 yılında, bunu bilen Türk Dil Kurumu
2017 yılını Dilimiz Kimliğimizdir adı altında
Türk Dili Yılı ilan etti. Türk Dili Yılında
Sayın Başkan, size tekrar teşekkür
ederim. Ben bu konuşmayı yirmi beş gün evvel yapmak
istemiştim çünkü o zaman bu kurultay yapılmamıştı, o
kurultayda anlatacaklarımızı burada daha önceden
anlatacaktık. Fakat yirmi gün sonra nasip oldu, siz söz verdiniz,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Rica ederim.
Buyurun.
NECİP KALKAN (Devamla) Efendim, milleti
oluşturan en önemli unsurlardan biri dildir. Bu nedenle, dildeki çözülme,
bozulma, yabancılaşma milletin oluşumunu etkiler. Milletin
fertlerini birbirine bağlayan dil önemini yitirdikçe fertler
arasındaki bağ ve yakınlık da zayıflar. Bunun sonucu,
çözülme ve ayrılma isteklerine kadar gider.
Türkçeye karşı kayıtsızlık
iş adamlarımızı ve esnafımızı etkilemekte,
imal edilen mal ve ürünlerin adlarında, ticari unvan ve adlarda
yabancılaşma süratle artmaktadır. Bugün torunlar dedelerinin
konuştuğunu anlamıyor ise, tabelalarımızı
okuyamıyor isek, Türkçe isimler dahi İngilizce yazım karakterine
göre yazılıyor ise ortak en büyük zenginliğimiz olan Türkçemizin
can çekiştiğini görebiliyoruz.
Dil kelimelerle nefes alır. Artık kadim
kelimeler yerlerini, uydurulmuş, melez, köksüz sözcüklere
bırakıyorsa, tehdit artık medeniyetimizle ilgilidir. Günlük kaç
kelimeyle konuştuğumuza bakarsak, Türk Dil Kurumunun verilerine göre
Türkçede 114 bin kelime varmış, bizim Türkiyede üniversite
profesörlerinin ortalaması da
Günde 400 ila 500 kelimeyle Türkçeyi
konuşuyormuşuz.
Ben, buradan, Türk Dil Kurumunun harekete geçerek,
yeniden yapılandırma dâhil, yeni ve kapsamlı, radikal bir
düzenlemeye ihtiyaç olduğunu ifade etmek istiyorum.
Ben kendi gözümle bunları not aldım,
şunları Allah aşkına kısaca bir dinleyin.
Herhangi bir vatandaş, Ahmet Beyin sabah
kalkışından başlayarak yatana kadar
karşılaştığı durumları anlatayım.
Ahmet Bey sabah saat yedide Casio marka saatinin
alarmıyla gözlerini açtı. Puffy yorganını
kaldırdı. Hugo Boss çamaşırlarını
çıkarıp Adidas terliklerini giydi. WCye uğradıktan sonra banyoya
geçti. Clear şampuan ve Protex sabunuyla yıkandı. Colgatele
dişlerini fırçaladı. Braunla saçlarını kuruttu.
Bills gömleğini giydi. Lipton çayını içti. Sony televizyonda
medya özetlerini, flash haberleri izledi. Citizen kol saatine bakarak aile
fertlerine bye deyip Hyundai otomobiline bindi. Blaupunkt radyosunu açarak
rock müziğini dinledi. Ağzına bir Polo şeker attı.
Şehrin göbeğindeki mega centerdaki ofisine varınca Toshiba
bilgisayarını çalıştırdı, Microsoft Excele
girdi. Office boydan Nescafesini ve grissini istedi. Öğlen Wimpys
fast food kafeteryaya gitti, Coca Cola ve hamburgeri mideye indirdi. Camel
sigarasını yakıp Star gazetesini karıştırdı.
Image Bara uğradı, JBsini yudumladı. Shopping centera gitti.
Ariel deterjan, Ace çamaşır suyu, Palmolive şampuan, Gala
tuvalet kâğıdı, Sprite gazoz, Johnson kolonyayı alarak
kasaya yanaştı. Bonus kartıyla ödemeyi yaptı. Hafta sonu
eşi Münevverle Galleriaya gitti, showroomları dolaştı.
Kinetix ayakkabısını giydi. Lee Cooper blue jeans satın
aldı. TV Guideda zapping yaparak First Class, Top Secret, Paparazzi
programlarını aynı anda izledi. Outdoor dergisini
karıştırdı. Esas söylemek istediğim bu: Bu kadar
yorgunluğun ardından uykusu gelen Ahmet Bey televizyonunu
kapatıp yatak odasına geçerken mutlu mutlu gülümsedi, Ne mutlu Türkü
diyene! diyerek uykuya daldı, hâlâ uyuyor; acaba ne zaman uyanacak, belli
değil!
Türk dili konusunda bunları söylüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ,
CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kalkan.
Sayın milletvekilleri
MAHMUT TANAL (İstanbul) Üretimi Türkiye
yapmadığı için oldu.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sizi kutluyorum,
konuşmanız iyi ama üretimi yapsak bu olmazdı.
BAŞKAN Müsaade eder misiniz Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Buyurun
Başkanım.
BAŞKAN Müsaade eder misiniz.
Sayın milletvekilleri dedim birkaç kez de
MAHMUT TANAL (İstanbul) Özür dilerim,
buyurun.
BAŞKAN Rica ederim, esprisi o tabii ki, bir
şey yok.
Sayın milletvekilleri, şimdi, bir
ritüelimiz var biliyorsunuz, 15 sayın milletvekiline yerlerinden söz
vereceğim. Ama Sayın Bektaşoğlunun iki gündür bir
ricası var, sisteme giremediğiyle ilgili bir şikâyette bulundu.
Başka ricalar da oldu. Bugüne münhasır olmak üzere bir istisna
yapalım, bugün 20 kişiye söz verelim.
Söz vereceğim sayın milletvekillerinin
isimlerini okuyorum: Sayın Taşkın, Sayın Nurlu, Sayın
Engin, Sayın Topal, Sayın Tarhan, Sayın Atıcı,
Sayın Hürriyet, Sayın Kılıç, Sayın Aydemir, Sayın
Gürer, Sayın Arık, Sayın Havutça, Sayın
Yıldırım, Sayın Özdemir, Sayın Adıgüzel,
Sayın Bektaşoğlu, Sayın Ayar, Sayın
Yarayıcı, Sayın Tanal, Sayın Kuyucuoğlu.
Buyurun Sayın Taşkın.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, 31 Mayıs 2010da Gazzeye insani yardım
götüren Mavi Marmara gemisine İsrail tarafından yapılan
saldırının 7nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün Gazzeye insani yardım götüren Mavi
Marmara gemisine İsrail tarafından yapılan
saldırının 7nci yıl dönümüdür. 31 Mayıs 2010da
İsrail, uluslararası kara suları kanunlarında kara suyu
sayılmayan 70 kilometre açıklarında, birçok milletten, dinden
gönüllülerin bulunduğu Mavi Marmara gemisine operasyon düzenlemiştir.
Ellerinde hiçbir silah bulunmayan yolculara tam teşekküllü silahlarla
müdahalede bulunan İsrail, 9 vatandaşımızı şehit
etmiş ve birçok yolcuyu da yaralamıştır. Geçen sene
Hükûmetimizin dik duruşu sayesinde İsraile özür dilettirilmiş
ve anlaşma yapmak zorunda bıraktırılmıştır.
Böylece, Filistin meselesinde Türkiye'nin garantör ülke olduğu kabul
edilmiştir. Bu vesileyle şehitlerimize tekrar rahmet diliyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Nurlu
2.- Manisa Milletvekili Mazlum
Nurlunun, deprem bölgelerindeki mevcut binaların depreme dayanıklı
olup olmadıklarının belirlenmesi için gerekli
çalışmalara başlanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
MAZLUM NURLU (Manisa) Sayın Başkan, son
bir yıldır Manisa ve ilçelerimiz çok sayıda depremle
sarsılmaktadır. Geçen yıl Akhisar ilçemizde üç ay boyunca binden
fazla deprem meydana gelmiştir. Geçen hafta içerisinde ise Gölmarmara,
Saruhanlı, Akhisar üçgeninde, bir gecede, en büyüğü 5,1 olmak üzere,
artçılarla birlikte 270 deprem meydana gelmiştir. Depremler ve
artçıları hâlâ devam etmektedir. Depremin hissedildiği
ilçelerimizde yaşayan hemşehrilerim tedirginlik içerisindedir. Daha
önce Manisa Afet ve Acil Durum Müdürü tarafından basına yapılan
açıklamada çok sayıda binanın Deprem Yönetmeliğine uygun
olmadığı ve risk teşkil ettiği belirtilmiştir. Bu
nedenle, deprem bölgelerindeki mevcut binaların depreme
dayanıklı olup olmadıklarının belirlenmesi için
gerekli çalışmalara başlanması gerektiğini belirtiyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Engin
3.- İstanbul Milletvekili Didem
Enginin, mevcut Hayvanları Koruma Kanununun hayvanlara yönelik hak
ihlallerini önlemede yetersiz olduğuna ve hayvanların yaşam
koşullarını iyileştirici yasal düzenlemeleri bir an evvel
hayata geçirmek için tüm partilerin birlikte çalışması
gerektiğine ilişkin açıklaması
DİDEM ENGİN (İstanbul) Gün geçmiyor
ki ülkemizde hayvanlara yönelik hak ihlaliyle ilgili bir haber okumayalım.
Hâlbuki dünyayı birlikte paylaştığımız
dostlarımız yani hayvanlar da hisseden, canı yanan
varlıklar ve onlar da şiddet, işkence ve kötü muameleden uzak
bir yaşam hakkına sahipler. Ancak ne yazık ki mevcut
Hayvanları Koruma Kanununun hayvanlara kötü muamelede bulunan
kişilere tek yaptırımı idari para cezası ve bu da
savunmasız hayvan dostlarımızı korumak için ne yeterli ne de
caydırıcı. Hayvan dostlarımızın yaşam
koşullarını iyileştirici yasal düzenlemeleri bir an evvel
hayata geçirmek için tüm partiler birlikte çalışmalıyız.
Hayvan hakları konusunda çalışan tüm STKlara ve hayvanseverlere
de sesleniyorum ve yasal düzenlemelerle ilgili önerilerini tüm partilerin
milletvekillerine iletmeleri için çağrıda bulunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Sayın Topal
4.- Hatay Milletvekili Serkan
Topalın, fosil yakıtların yerine yenilenebilir enerji
kaynaklarına yatırım yapılması ancak yenilenebilir
enerji yatırımlarında da insan ve canlı haklarına
azami hassasiyetin gözetilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Fosil yakıtların yerine yenilenebilir
enerji kaynaklarına yatırım yapılmasını ve bu
yönde çabaların devlet tarafından daha fazla desteklenmesini
savunmaktayız. Ancak yenilenebilir enerji yatırımlarında da
insan ve canlı haklarına azami hassasiyetin gösterilmesi
gerekmektedir. Hatay, bugün, dağları ve tepeleriyle RES türbinleri
tarafından çepeçevre sarılmış gibidir. Çevre ve insan
yaşamının yanında, binlerce yıllık tarihî
doğal sit alanlarının korunması gerçeği de göz önüne
alınmalıdır. Hataya, Belene, Samandağa bu hızla
türbin yerleştirmeye devam edilirse bölgede bitki ve hayvan
yaşamından bahsedilemeyecek, tarım ve turizm imkânsız hâle
gelecektir.
Son ağaç yok olduğunda, son nehir
kuruduğunda, son balık öldüğünde beyaz adam paranın
yenmeyecek bir şey olduğunu anlayacak.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de Sayın
Topal.
Sayın Tarhan...
5.- Kocaeli Milletvekili Tahsin
Tarhanın, Kocaelinin Çayırova ilçesinin İnönü ve Emek
Mahalleleri Korkakdere bölgesinin kentsel dönüşüm ve gelişim
alanı ilan edilmesi kararının iptal edilmesine rağmen belediye
tarafından imar izni verilmemesi nedeniyle yaşanan
mağduriyetlere ilişkin açıklaması
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kocaeli Çayırova ilçesi İnönü ve Emek
Mahalleleri Korkakdere bölgesi, 2009 yılında Çayırova Belediyesi
tarafından kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan
edilmiştir. Bu bölgede bulunan 570 mülk sahibi, ihtiraz ederek konuyu
yargıya taşımıştır. Yargı tarafından
Belediye Meclisinin 01/12/2009 tarihli 2009/66 sayılı Kararı
-Belediye Meclisinin kararı- iptal edilmiştir. Bu karara rağmen
belediye tarafından imar izni verilmemekte, bölge hiçbir kamu hizmetinden
yararlanmamaktadır. Bölgede yaşayan
vatandaşlarımızı etkileyen yörenin imara açılması
ve mağduriyetin giderilmesiyle ilgili, iktidarın uygulamayı
düşündüğü bir eylem planı var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Sayın Atıcı...
6.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, Mersinde nükleer santral yapımı
inadından vazgeçilmediğine ve bu konuda referandum
yapılmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar, AKP Genel
Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Mersinin kalbine nükleer bomba
koyma inadından bir türlü vazgeçmiyor. Hâlbuki 2011 yılında Fukuşima
Nükleer Santralinde yaşanan facianın ardından aklı
başında olan birçok lider nükleer santralleri kapatma kararı
aldı. Bazı hükûmetler ise böylesine önemli bir konuyu referanduma
götürdü. İtalyanın ardından İsviçre de 21 Mayıs
2017de yani on gün önce nükleer santrallerle ilgili bir referandum yaptı.
İsviçre halkının yaklaşık yüzde 60ı nükleer
santrallere hayır dedi. Şimdi size soruyorum: Türk
vatandaşlarının sağlığı, canı,
İsviçre, İtalya vatandaşlarından daha mı önemsiz?
Buradan AKP Genel Başkanına sesleniyor ve meydan okuyorum: Kendinize
güveniyorsanız gelin Mersinde referandum yapalım. Millî iradeye
saygı duyalım, aksi hâlde millî irade lafını bir daha
ağzınıza almayın.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Hürriyet
7.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan
Hürriyetin, AKP Hükûmeti döneminde cam işçilerine yönelik 4üncü kez grev
yasaklamasının işçi sınıfının en demokratik
hakkı olan grev hakkını elinden almak olduğuna ilişkin
açıklaması
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
AKP Hükûmeti döneminde cam işçilerine yönelik
dördüncü kez grev yasaklaması işçi sınıfının en
demokratik hakkı olan grev hakkını elinden almaktadır. OHAL
kılıfıyla alınan bu karar demokrasiye, adalete, vicdana
aykırıdır. Grev yasağı emekçilere hakarettir. Cam
üretiminin millî güvenlikle ne alakası var? Bu hukuksuz karardan derhâl
vazgeçilmelidir.
Biliyoruz ki sermayeye dikensiz gül bahçesi,
emekçilere zorlu bir ülke yaratmaya çalışıyorsunuz. Siz
sırça köşklerinizden görmek istemeseniz de cam işçisi cam
üretiminde ülkemizi Avrupada 1inci, dünyada 3üncü yapmıştır.
Gebze, Trakya, Mersin, Eskişehirdeki binlerce
cam işçimizin haklı mücadelesinin yanındayız. Tüm
işçilerimize dayanışma duygularımızla selam olsun
diyorum. İşçi dostu rahmetli Bülent Ecevitin şiir dizeleriyle
buradan seslenmek istiyorum işçi kardeşlerimize: Emeğe eylem,
eyleme yürek, yüreğe sevgi ne güzel uymuş.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Sayın Kılıç
8.- Kahramanmaraş Milletvekili
İmran Kılıçın, 31 Mayıs Dünya Sigara İçmeme
Gününe ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
31 Mayıs, 1987den bu yana Dünya Tütünsüz Günü
ve Sigara İçmeme Günü olarak ilan edilmiştir. Batıda
yaklaşık on asırlık bir geçmişi bulunan sigara ve
tütün 15inci yüzyıldan itibaren yeni dünyadan bize de gelmiş, sigara
alışkanlığı ve tütünden mamul maddelerin
kullanılması toplumda yaygınlaşmıştır.
Sigara ve tütünden mamul diğer maddeler israfa yol açmakta, nafakaya ek
yük getirmekte olup birçok zararlara ve hastalıklara yol
açtığı kesindir. Bu maddenin meydana getirdiği
ağız, beden ve çevre kirliliği, üçüncü şahıslara
verdiği zarar ve eziyet de çok ciddi boyuttadır.
İnsanlığı bu zararlı maddenin yol
açtığı ve açacağı yıkımlardan kurtarmak
insanlık görevimiz olsa gerektir.
Zararlı maddelerin ekimine, dikimine,
üretimine, ticaretine kâr amacıyla bakılamaz. Tiryakilerin 1/4ü 10
yaşından küçükken başlıyor bu işe. Dumanını
yel, parasını el alır; zararı sana kalır.
denilmiştir sigaraya. Bu anlamda tabut çivisidir sigara.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kılıç.
Sayın Aydemir
9.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir,
Erzurumun yerli otomobil üretim merkezi olmasının bölgedeki
diğer illerin de kalkınma ve gelişme hızını
artıracağına ilişkin açıklaması
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımızın
yönlendirmesi, TOBBun sahiplenmesiyle, yerli otomobil üretimi müjdesi,
bölgemiz ve Erzurumda da büyük sevinçle
karşılanmıştır. Ak sürece minnettar olan dadaşlar
ve hususen büyükşehir belediyemiz, ticaret borsamız ve diğer
mesleki ve sivil toplum örgütleri, yerli otomobil üretiminin, biri teknik iki
üniversitesi, bölgenin en donanımlı teknokentiyle çağdaş
bilgi altyapısına, lojistik köyünden havalimanına kadar mükemmel
ulaşım ağına, iki organize sanayi bölgesiyle sanayi
birikimine sahip olan Erzurumda gerçekleştirilmesi ümit ve beklentisindedirler.
Ovit Tüneliyle bir liman kenti konumunu da kazanan Erzurumun yerli otomobil
üretim merkezi olması bölgedeki diğer illerin de kalkınma ve
gelişme hızını artıracaktır. Erzurum adına,
ak beklentimizi paylaşıyor, yerli otomobille bir reforma imza atacak
olan ak hareketi kutluyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Gürer
10.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi
Gürerin, öğretmenlerin atama sürecinde mülakatın
kaldırılması ve KPSS puanına göre öğretmen
atamasının sağlanmasının haksızlıkları
engellemiş olacağına ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Millî Eğitim Bakanlığında,
KPSSden yeterli puan alan öğretmenlerin atama sürecinde mülakat
sistemiyle ilgili haksızlık yapıldığı ve torpille
haklarının gasbedildiği bir gerçektir. Mülakatın
kaldırılması ve KPSS puanına göre öğretmen
atamasının sağlanması haksızlıkları
engellemiş olacaktır. Bu bağlamda, yıllarca eğitim
alıp gerekli puanı alarak atama beklerken birkaç görevlinin
sorduğu birkaç mülakat sorusuyla hakların gasbedilmemesi olası
mıdır? Dört yıl eğitim almış, KPSSye
girmiş, başarılı olmuş bir kişi için mülakat
neden gerekmektedir? Mülakatın kaldırılması düşünülmekte
midir? sorularımızı, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı, kişisel görüş ileri sürüldüğü için, ilk
satırdan dolayı iade etmiştir. Oysa burada ifade ettiğim,
torpille hakların gasbedildiği toplumun genel
kanısıdır. Mülakat var olduğu sürece torpil
konuşulacaktır, mülakatsız alımın yolu
açılmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Arık
11.- Kayseri Milletvekili Çetin
Arıkın, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğanın partisinin grup toplantısında
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
AKP Genel Başkanı Sayın Erdoğan,
partisinin grup toplantısında yaptığı
konuşmasında AK PARTİ, açıkça söylemek lazım,
devrimci bir partidir. Devrimciyim diye söyleyenlere sesleniyorum: AK
PARTİnin attığı adımları hanginiz
attınız? diye soruyor. Sayın Erdoğana hatırlatmak
isterim ki devrimciyim demekle devrimci olunmuyor. Devrimcilik, düşmana
teslim olmuş Osmanlının küllerinden aydınlık Türkiye
Cumhuriyetini kurmakla olur. Devrimcilik, egemenliği tek adama
bağlayarak değil, egemenliği saltanattan alıp halka
vermekle olur. Devrimcilik, din kisvesi altında dini istismar edenlere
devletin tapusunu verip 15 Temmuza zemin hazırlamakla değil, okula,
kışlaya, camiye siyaset sokmayarak olur. Özetle, AK PARTİden
devrimci olmaz, olsa olsa aydınlık Türkiye için yapılan
devrimlerin karşısında karşı devrimci olur.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Havutça
12.- Balıkesir Milletvekili
Namık Havutçanın, öğretmen istihdamında uygulanan mülakat
sisteminde haksızlıklara sebep olunmamasını talep
ettiğine ilişkin açıklaması
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Millî Eğitim Bakanlığı, şu
anda, önümüzdeki bir ay içerisinde 20 bin öğretmeni istihdam
edeceğini açıkladı. Ben buradan 15 Temmuzdan sonra başlayan
uygulamalarla ilgili Millî Eğitim Bakanlığımızı
uyarmak istiyorum. KPSSde 100 almış ama sırf Atatürkçü,
cumhuriyetçi, devrimci olduğu için 30 puanla elenen onlarca, yüzlerce
öğretmen bize bilgi verdiler, bunları bu kürsülerde defalarca ifade
ettik. Bakın, FETÖyle mücadele adı altında Atatürkçü, devrimci,
cumhuriyetçi öğretmenler tasfiye edilmektedir. FETÖyle ilişkisi
olduğu zannıyla, iddiasıyla açığa alınan
EĞİTİM-İŞli, EĞİTİM SENli
öğretmenlerin hiçbirisinin bu yapıyla alakası yoktur, tam aksine
bu yapılarla mücadele içerisindedir. O bakımdan, mülakat adı
altında, hak eden, KPSSde yüksek puan alan öğretmenlerimizin
önümüzdeki sistemde, mülakatta hak ettikleri yere gelmesini talep ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Havutça.
Sayın Yıldırım
13.- Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırımın, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin
Demirtaşın tutuklandıktan on ay iki gün sonra hâkim
karşısına çıkacak olmasının kabul edilecek bir
durum olmadığına ilişkin açıklaması
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler
Başkanım.
Diyarbakır Cumhuriyet
Başsavcılığının yürüttüğü soruşturma
kapsamında 4 Kasım günü rehin alınan Eş Genel
Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş hakkında yüz
kırk iki yıla kadar hapis cezası istenen dosyanın 6 Eylül
günü görüşüleceği kararı verildi yani tutuklandıktan on ay
iki gün sonra hâkim karşısına çıkıyor olması asla
kabul edilecek bir durum değildir. Eş Genel
Başkanımızı bu şekilde rehin almanız ne onu ne de
halkımızı yıldıracak bir politika değildir.
Gördüğünüz üzere dört duvar arasında bile şiir, öykü yazıp
resim çiziyor ama siz onun içeride yazdığı şiirin
dışarıda okunmasından korkup şiiri
yasaklıyorsunuz. Eş Genel Başkanımız: Korkuya
hayır demeye davet ediyorum. Cesaret bulaşıcıdır.
Türk, Kürt, Alevi, Sünni, AKPli, CHPli, MHPli ve HDPli demeden herkesi ele
ele verip cesareti birbirimize bulaştıralım. Emin olun ki iyilik
kazanacak, hepimiz kazanacağız. demişti. Ben de sizi korkunuzu
yenmeye davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özdemir
14.- İstanbul Milletvekili Sibel
Özdemirin, parti devleti tek adam düzenini mutlaka değiştirerek
demokrasiyi ve güçlendirilmiş parlamenter sistemi tekrar hâkim
kılacaklarına ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Mühürsüz ve meşru olmayan bir referandum
sonrası, parti devleti ve tek adam yönetimi bu yüce Meclis
çatısı altında dün itibarıyla başladı.
Tarafsızlığı üzerine millet önünde yemin eden
Cumhurbaşkanının Parti Genel Başkanı
sıfatıyla ülkenin tamamını ve devleti temsil eden
Cumhurbaşkanlığı forsunu önce bir siyasi partinin genel
merkezine ve dün de Mecliste bir siyasi partinin grup toplantı salonuna
taşıması demokrasimize ve hukuk devletimize vurulan büyük bir
darbedir. Bu darbeyle, cumhuriyet ve demokrasi tarihimizin en büyük
kazanımı olan güçler ayrılığı ilkesi yerle yeksan
edilmiştir. Geleceğimizi karartan bu parti devleti, tek adam düzenini
mutlaka ama mutlaka değiştirerek demokrasiyi ve güçlendirilmiş
parlamenter sistemi tekrar hâkim kılacağız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Sayın Adıgüzel...
15.- İstanbul Milletvekili Onursal
Adıgüzelin, üniversitenin Beşiktaşta bulunan Yıldız
kampüsünün Cumhurbaşkanlığı ofisi için
boşaltılmasına karşı çıkan Yıldız
Teknik Üniversitesi öğrencilerinin seslerinin duyulması ve bu
ısrardan vazgeçilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Üniversitenin Beşiktaşta bulunan
Yıldız kampüsünün Cumhurbaşkanlığı ofisi için
boşaltılmasına karşı çıkan Yıldız
Teknik Üniversitesi öğrencileri günlerdir seslerini duyurmaya
çalışıyor. Üniversitelerinin tarihî ve kültürel mirasına
sahip çıkmaya çalışan öğrenciler ve akademisyenlerin
seslerini Yıldız Teknik Üniversitesi mezunu bir milletvekili olarak
buradan bir kez daha duyurmak istiyorum: Bir üniversiteyi üniversite yapan dört
duvar değil, on yılların birikimi, kültürel mirası,
geleneğidir. Yıldız Teknik Üniversitesi, 1911den bu yana
Türkiyeye on binlerce mühendis, mimar yetiştirmiştir. İçi
boşaltılan, yalnızca fiziki bir bina değil, bir
üniversitenin yüz yıllık mirasıdır. O yüzden gelin,
Cumhurbaşkanlığı ofisi için hâlihazırda
kullanılan mekânlar mevcut iken öğrencilerin, akademisyenlerin
taleplerini dışlayan bu ısrarınızdan vazgeçin.
Öğrencilerin kampüse girişini yasaklayarak haklı talepleri yok
sayamazsınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bektaşoğlu...
16.- Giresun Milletvekili Bülent Yener
Bektaşoğlunun, Giresunun derelerinde HES adı altında
yürütülen 100 dolayında projeyle su talanı, doğa katliamı
ve ekolojik sisteme saldırının sürdüğüne ilişkin
açıklaması
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkan.
Giresunun derelerinde HES adı altında
yürütülen 100 dolayında projeyle su talanı, doğa katliamı
ve ekolojik sisteme saldırı sürmektedir. Bunun son örneği Aksu
Vadisinde yaşanmaktadır. Vadiye adını veren 60
kilometrelik dere üzerinde, birbirine uzaklıkları 5 kilometreyi dahi
bulmayan, tamamen vadiyi susuzlaştıracak, 15e yakın,
projelendirilmiş HES bulunmaktadır. Bu HESleri yapanlar korunup
kollandıkları için yasa, yönetmelik, kural tanımıyorlar.
İnşaatı sürerken hiçbir denetim maalesef yapılmıyor.
Örneğin, Dereli ilçemize bağlı Yüce köyün içinden geçen
Samayıl Deresinde de bir firma tarafından HES inşaatı
başlatılmıştır. Bu, aynı derede 5 kilometre arayla
ikinci HEStir. Yayla merkezinin ortasındaki bu köyümüzde fındık
tarımı yapılıyor, çok sayıda balık çiftliği
ve hâlen aktif durumda değirmenler var. ÇED bilgilendirme
toplantısı daha yapılmadan inşaata
başlanılmasına köylüler karşı. 250 hanelik köyün tamamının
imzaladığı 15 sayfalık dilekçeyle müracaat etmişler
ama henüz sonuç alamamışlar.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bektaşoğlu.
Sayın Ayar
17.- Rize Milletvekili Hikmet
Ayarın, yaş çay alım fiyatındaki artış nedeniyle
Hükûmete ve Bakanlığa teşekkür ettiğine ilişkin
açıklaması
HİKMET AYAR (Rize) Evet, teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Geçtiğimiz hafta Rizemde ve çay bölgesinde
yaş çay alım fiyatı Tarım Bakanımız
tarafından 2,17 TL olarak açıklanmıştı. 2016
yılı enflasyonu yüzde 8,5 iken yapılan zam yüzde 13tür;
enflasyonun üzerinde 4-5 puanlık bir artıştır. Sayın
Bakanımıza ve Hükûmetimize tüm çay müstahsilleri adına
teşekkür ediyorum.
Geçtiğimiz yıllarda hep enflasyonun
üzerinde yapılan artışlarla, her geçen gün yaş çay
fiyatımız reel olarak eski günlerine
yaklaşmıştır. 2015 yılı enflasyonu yüzde 6,5,
artış yüzde 12; 2014 enflasyonu yüzde 7,91, artış yüzde
13,13; 2013 yılı enflasyonu 9,38, artış 12,20. Tüm
yıllarda bu farkı görebilmekteyiz.
Tekrar Hükûmetimize ve
Bakanlığımıza teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Sayın Yarayıcı
18.- Hatay Milletvekili Hilmi
Yarayıcının, Gezi direnişinin ruhunun dört yıldan
sonra dahi iktidarı korkutmaya devam ettiğine ilişkin
açıklaması
HİLMİ YARAYICI (Hatay) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Gezi direnişimizin ruhu dört yıldan sonra
dahi iktidarı korkutmaya devam ediyor. Küçük bir çocuğun, Berkinin
cansız bedeni hâlâ sarayı da yandaşlarını da
korkutmaya devam ediyor. Ali İsmailin düşlerindeki özgür dünyadan,
emekçi Ethemin cüretinden, hayallerini satmayan Ahmetten, Gezi
direnişini Hataydan selamlayan Abdocandan korkuyorlar hâlâ. Biliyorlar
ki şehitlerimiz Anadolunun direniş toprağına
düşmüş birer tohumdu ve tohumlarımız bir kez düşmeye
görsün toprağa, hiçbir güç filizlenmelerinin önüne geçemez artık.
Ne yazık ki dört yıldan sonra
iktidarın politikaları hiç değişmedi. Baskı ve öldürme
politikası bugün Nuriye ve Semih üzerinden devam ediyor. Artık yeter;
bu topraklarda artık ölümlerin değil yaşamların anlamı
olmalı. Nuriye ve Semihin taleplerine kulak verin ki bu kez hayat
kazansın.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Sayın Tanal
19.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, İstanbulun Üsküdar ilçesinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL(İstanbul) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Üsküdar ilçemizde otopark sorunu var. Üsküdar
ilçemizde meydan düzenlemesi yapılacaktı ancak hâlen
yapılamadı; bitmediği için hem esnaf hem halkımız
mağdur durumda. Üsküdar ilçemizin 33 mahallesi var, 33 mahallesinin 16
mahallesinde; Güzeltepe, Mehmet Akif Ersoy, Kirazlıtepe, Yavuztürk, Ünalan
Mahallelerinin hem imar sorunu var hem mülkiyet sorunu var. Sayın Belediye
Başkanı, seçim döneminde Yavuztürk Mahallesine 8 kat imar
vereceğini söylediği hâlde, vatandaş da oy verdi ancak bugüne
kadar bu verdiği sözü tutmadı, bu sözü tutmasını talep
ediyoruz. Başbakan çiftçiye Mazotun yarısını biz
ödeyeceğiz. dedi, Başbakanın çiftçiye verdiği sözü
tutmasını talep ediyoruz. Cumhurbaşkanı Başbakan iken
polislerin ek göstergesini 3600 yapacağına söz vermişti, o
sözünü tutmadılar, bu sözlerini tutmasını talep ediyoruz.
Bunların takipçisi olacağız. Söz ağızdan çıkar ve
vatandaş Allahtan sonra Hükûmete güvenir, devlete güvenir, lütfen devlet
bu yükümlülüklerini yerine getirsin.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanal.
Son olarak Sayın Kuyucuoğlu
20.- Mersin Milletvekili Serdal
Kuyucuoğlu, Gezinin 4üncü yıl dönümüne, Hükûmetin ve
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın dış
politika konusunda kafasının ve niyetinin karışık
olduğuna ilişkin açıklaması
SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Gezinin 4üncü yılında tüm demokrasi
güçlerini ve destek verenleri saygıyla selamlıyorum.
Dış politikada Hükûmetin de Sayın
Erdoğanın da kafası da niyeti de karışık. Tüm
komşularla ve dünyayla kavgalı ve sorunlu hâle geldik.
Komşularımız, Ermenistandan başlayan, İran, Irak,
Suriye, Yunanistan, Bulgaristan; bunlara ilaveten Amerika Birleşik
Devletleri, Rusya, Avrupa Birliği ve son olarak da NATOyla sorunlu hâle
geldik ve dışlanıyoruz. Bütün bunların faturası
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ve iş adamlarına
çıkıyor. Türk ve Türkiye düşmanı olarak gösterilenler
aslında Türkiye ve Türk düşmanı değil, Erdoğan
düşmanları.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Şimdi, söz talebinde bulunan sayın grup
başkan vekillerine söz vereceğim.
Sayın Akçay, sizden başlıyoruz.
Buyurun.
21.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, Manisa Tarzanı olarak bilinen Ahmet Bedevinin
vefatının yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün, Manisa ve ülkemiz için simge
şahsiyetlerden olan ve Manisa Tarzanı olarak bilinen Ahmet
Bedevinin vefatının yıl dönümüdür. Balkan
Savaşlarından başlayarak Kurtuluş Savaşına kadar
süren yaklaşık on yıllık savaş döneminin ardından
ülkemizin sosyal ve ekonomik yapısı olduğu kadar çevre ve
doğal yaşam konusunda da olumsuz bir durum vardı. Kurtuluş
Savaşı yıllarında işgal altında zor günler
geçiren Manisa, yangınlar sebebiyle de orman zenginliğini
kaybetmişti. Böyle bir dönemde, Manisa Tarzanı Ahmet Bedevi, Spil
Dağında tek tek elleriyle ağaç dikti, büyüttü, korudu ve
şehirdeki parkları ağaçlandırdı. O, Türkiye'nin ilk
çevrecisidir. Ahmet Bedevi, Manisanın ve Türkiye'de çevreciliğin en
önemli isimlerinden birisidir. Savaş sonrasının yokluk
yıllarında yaptıklarıyla şehrin çehresinin
değişmesinde ve şekillenmesinde çok büyük rol
oynamıştır. Manisa Tarzanının hayatı ve
yaptıkları, çevre duyarlılığından giderek
uzaklaşan toplumumuzda dikkatle incelenmeli, araştırılmalı
ve örnek olarak toplumumuza, gençlerimize benimsetilmelidir. Bu vesileyle,
Manisa Tarzanı Ahmet Bedeviyi rahmetle anıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Ben de teşekkür ederim Sayın
Akçay size.
Sayın Yıldırım, buyurun.
22.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, Açlıkla Mücadele Haftasına,
Yargıçlar Sendikası Başkanı Mustafa Karadağın
bir gece yarısı kararnamesiyle sürgün edilmesine, Feyyaz Yumuşak
ile Okan Acar adlı 2 polis memurunun Ceylânpınarda 20 Temmuz 2015
günü evlerinde uyurken katledilmelerinin bu ülkede yeni bir sürecin
başlamasına sebep olduğuna, Gezi direnişinin sembol
isimlerinden Ayşe Deniz Karacagilin Rakkada bir çatışmada
öldürüldüğüne ilişkin açıklaması
AHMET YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yarın Açlıkla Mücadele Haftası
başlıyor. Türkiye'de açlık sınırının 1.528,
yoksulluk sınırının ise 4.979 lira olduğu göz önünde
bulundurulursa asgari ücretle geçinen milyonlarca insanın aylık
ücreti 4 kişilik bir ailenin hem açlık hem yoksulluk
sınırının altında. Bunlar nerede oluyor? 10 milyonu
aşkın yurttaşına sosyal yardım vermekle övünen bir
iktidarın olduğu ülkede oluyor. 10 milyonu aşkın
insanı sadaka kültürüne alıştırmak, onları sıraca
kuyruklarda bekletip saatlerce, sadece 120 lira, 200 lira sosyal yardım
aylığını almak için çoluğuna, çocuğuna, çevresine
karşı mahcup eden bir iktidarın olduğu ülkede oluyor
bunlar. Doğal olarak savaş politikalarının, güvenlikçi
politikaların bu kadar öncelendiği ülkede ekonominin bundan daha farklı
bir mecrada seyretmesini biz beklemiyoruz.
Sayın Başkan, YARSAV Başkanı,
Yargıçlar Sendikası Başkanı Mustafa Karadağ, geçen
hafta, Ankarada görevli olduğu görev yerinden Urfaya bir gece
yarısı kararnamesiyle sürgün edildi. Kendisi buna itiraz
edeceğini, kabullenmeyeceğini ifade ediyor. Yargının
siyasallaşma boyutuna örnek olan bu hususla alakalı olarak şunu
ifade edelim: İktidara fayda sağlayabilecek yargı kararları
almayan bütün savcı ve hâkimlerin hedef olduğunu çok iyi biliyoruz.
Bu, bu iktidarın maalesef utancıdır.
Sayın Başkan, Feyyaz Yumuşak, Okan
Acar, bilmem bu Parlamentoda kaç milletvekilinin bildiği isimlerdir. Bu 2
gencimiz, 2 polis memuru, Ceylânpınarda 20 Temmuz 2015 günü evlerinde,
uyurken katledildiler. Polislerin öldürüldüğü evdeki parmak iziyle bu
davadan sanık olan 9 kişinin parmak izlerinin
uyuşmadığı, örtüşmediği bir önceki duruşmada
açığa çıkmıştı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Yıldırım.
AHMET YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim.
Bugün ikinci duruşması görülüyor. 20
Temmuz 2015 ve Okan Acar ile Feyyaz Yumuşak adlı gençlerimiz bu
ülkede bir dönemin kapanmasına, kirli, kanlı, insanların
vicdanında mahkûm olmuş olan yeni bir sürecin başlamasına
sebep olmuştur. O gün bugündür bu ülkenin iki yakası bir araya
gelmedi, o gün bugündür bu ülke iflah olmadı.
Bir diğer husus Sayın Başkan:
Ayşe Deniz Karacagil. Dün Gezi direnişinin 4üncü yıl dönümüydü.
Ayşe Deniz Karacagil kırmızı fularıyla orada simge
olmuş, polislerin hışmına uğramış, siyasi
iktidarın siyasallaştırmış olduğu
yargının hışmına uğramıştı. Bu
genç kız, bu hafta, Rakkada bir çatışmada öldürüldü asla tasvip
etmediğimiz bir yöntemle. İnsanların demokratik hak arama
süreçleri kapatılırsa, insanların demokratik mücadele
içerisinde...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın, bir dakika daha
veriyorum.
AHMET YILDIRIM (Muş) ...hak arama
kanallarının tıkatıldığı bir ülkede,
Ayşe Deniz Karacagil gibi Gezi direnişinde simgeleşmiş bir
kızımızı maalesef, el birliğiyle, hiçbir parti
ayrımı yapmaksızın, ancak silahlı süreçler içerisine
sevk etmenin önünü açmış, buna zemin sunmuş oluruz diyorum,
teşekkür ederim.
BAŞKAN Teröre demek istiyorsunuz yani
terörü meşrulaştırma gibi bir yaklaşımınız
oldu ama umarım ben yanlış anlamışımdır.
Buyurun Sayın Gök
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok garipti, biz de
anlayamadık. Rica ediyoruz.
AHMET YILDIRIM (Muş) Gerekirse bu konuda
tekrar cevap veririm. Teröristlere karşı çatışırken
vuruldu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Nerede?
AHMET YILDIRIM (Muş) Rakkada. Sizin girmek
istediğiniz yerde.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Siz derken?
AHMET YILDIRIM (Muş) Sizin girmek
istediğiniz, iktidarın girmek istediği yerde.
BAŞKAN Karşılıklı
konuşmayalım lütfen.
Şimdi Sayın Göke söz verdim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok teessüf ederim, Türk
askeri orada operasyon yapıyor.
AHMET YILDIRIM (Muş) Nereye? Rakkaya yapmak
istiyor musunuz?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Uygun olan yere.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O kişinin de
terörist olduğu zabıtlarda var zaten.
BAŞKAN Sayın Yıldırım bir
açıklama yaptı, ben de kendisine terörün
meşrulaştırılmaması gerektiğini söyledim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bir kişinin fular
takması onu sevimli yapmaz Sayın Başkan, terör terördür.
BAŞKAN O da sizin görüşünüz. Ben de
başka bir yönden yaklaştım konuya. Katılmıyorum tabii
ki Sayın Yıldırımın görüşlerine ama tabii ki
Mecliste ifade etmesinin özgürlüğünün yollarını da açmak
gerekiyor ama katılmadığımı ifade etmek istedim ben
de.
Buyurun Sayın Gök.
23.- Ankara Milletvekili Levent Gökün,
AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın Ensar
Vakfının bir toplantısındaki bazı ifadelerine ve Gezi
olaylarının iktidarın antidemokratik uygulamalarına
karşı bir mücadele olduğuna ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, AKP Genel Başkanı
Recep Tayyip Erdoğan önceki gün cinsel taciz olaylarının
yaşandığı Ensar Vakfının bir
toplantısında yine toplumu ayrıştırdı, gençleri
ayrıştırdı ve aynen şu cümleyi kullandı, dedi ki:
15 Temmuz gecesinde oraya gelenler Gezi Parkının gençleri
değildi, o gece oraya gelenler vatanını, milletini seven
gençlerdi.
Şimdi, şu cümlenin neresini düzeltmek
gerekir Sayın Başkan? Bir kere, bir ülkenin sorumlu mevkisinde
olanlar, o görevde bulunanlar için herkes yurttaş değildir midir,
herkes gençleri değil midir, herkes insanları değil midir?
Ben -Cumhuriyet Halk Partisi olarak- şunu çok
rahatlıkla ifade ediyorum: 15 Temmuzda hayatını kaybeden gençler
de Türkiyenin gençleridir, Cumhuriyet Halk Partisinin de sahip
çıktığı gençlerdir, Gezi olaylarında
hayatını kaybeden gençler de Türkiyenin gençleridir. Böyle bir
ayrımı asla kabul edemeyiz. Kimse kimsenin vatanseverliğini
sorgulayacak hâlde değildir. Biz Gezi olaylarında milletvekili
sıfatımızla hem olayları önlemek hem de antidemokratik
uygulamaları orada bertaraf etmek için de yer aldık ama 15 Temmuz
gecesi, bir darbe girişiminin yapıldığı o gece
Meclisin altında da görev yaptık. Dolayısıyla kimsenin vatanseverliği
bir başkası tarafından sorgulanamaz. Berkin Elvanların,
Abdullah Cömertlerin, Ali İsmail Korkmazların, Ethem
Sarısülüklerin daha hesapları sorulmadı, kanları yerde
kaldı. Böyle bir tablo içerisinde, Gezi olaylarında
hayatını kaybeden gençlerimizi, gözlerini, uzuvlarını
kaybeden binlerce yurttaşımızı bir kez daha
selamlıyorum. 15 Temmuz da meşru olmayan bir darbe girişimine
karşı mücadele günüdür, Gezi olayları da iktidarın
antidemokratik uygulamalarına karşı bir mücadele günüdür. Bunun
en
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Elimde görmüş
olduğunuz, Türkiye İnsan Hakları Kurumunun Gezi olayları
raporudur. Gezi olayları raporunu objektif bir şekilde
değerlendirerek orantısız güç
kullanıldığını işaret eden bu rapor
karşısında daha sonra çok başka gerçekler de ortaya
çıkmıştır, olayları yatıştırmak yerine
yangının üzerine körükle giden polislerin FETÖcü oldukları
gerçeği de bugün ortaya çıkmıştır.
Dolayısıyla Gezi olaylarında gençlerimizi bir kenarda tutarak
onları birbiriyle yarıştırmamamız gerekir. Ben, bu
toplumun bütün değerlerinin her olayda bir reaksiyon verdiğini
biliyorum. 15 Temmuzun bir farklı mecrası vardır, Gezi olaylarının
bir farklı mecrası vardır ama orada görev yapan, o eylemlerde
yer alan herkes vatanını sever.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gök
ben de.
Sayın Turan, buyurun.
24.- Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın, Gezinin demokratik bir eylem değil bir provokasyon
olduğuna ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; teşekkür ediyorum.
Aslında söz almamayı düşünüyordum
ancak Sayın Grup Başkan Vekilinin Genel
Başkanımızın Ensar Vakfındaki konuşmasına
atıfla yaklaştığı meseleyi bir değerlendirmek istiyorum.
Tabii ki herkesin sosyal olaylara karşı
bakışı farklı olabilir, tabii ki farklı
değerlendirebilir. Ancak çevre duyarlılığıyla ilgili ilk
günlerde Geziye çıkanları hep anlayamaya çalıştık,
onları ayrı hep ayrı tuttuk. Ağaç dediler,
yeşillik dediler ve bu gerekçeyle orada olmaya başlayanlarla ilgili
kendi partimizin yetkilileri de sürekli daha makul yaklaşarak olayı
anlamaya çalıştık. Ancak zaman içerisinde insanların
nasıl bir provokasyona alet olduğunu, nasıl uluslararası
bir oyunun parçası olduğunu herkes görmüş oldu. 17
Aralığın Geziden, MİT tırlarının Geziden
farklı bir senaryo olmadığını herkes görmüş oldu.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Kim gördü acaba ya?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Başbakanlık
ofisini yağmalamaya çalışan, ambulansları taşlayan,
polisi taşlayan insanların vatansever diye ifade
edilemeyeceğini herkes görmüş oldu.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Onlar Gezide miydi?
Gezidekiler kitap okuyordu.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bakın, az önce
fularlı terörist övüldü, ağzınızı açmadınız.
Bırakın konuşayım, bitireyim.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Ama doğru
şeyler söyleyin Sayın Grup Başkan Vekili.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın
Başkanım, ben buna inanıyorum, inanmayabilirler, ben bunu
söylüyorum. Sözüm ona demokratik kültür bunu gerektirir, bırakın konuşayım
ben de. İzin verin, söylüyorum.
BAŞKAN Sayın Turan, ben dinliyorum sizi.
Buyurun.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Yalan
konuşmayın!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ben Gezinin demokratik
bir eylem olmadığını, bir provokasyon olduğunu,
uluslararası ajanların orada cirit attığını
gördüm, biliyorum; bunu okuduk, gördük hep beraber. Kaldı ki Gezinin
sonrasında ortaya çıkan 17 Aralık gibi, MİT krizi gibi
devam eden silsilede Gezinin nasıl bir anlam ifade ettiğini tüm
Türkiye değil, tüm dünya görmüş oldu. Dolayısıyla Gezinin
AYTUĞ ATICI (Mersin) Allah, Allah! Darbeyi de
Geziye bağla bari!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Müdahale eder misiniz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Atıcı, lütfen
müsaade edin.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Ama,
kışkırtıcı bir şey söylüyor Sayın Başkan.
BAŞKAN Ama düşüncesini ifade ediyor
Sayın Atıcı, dinlemek zorundasınız, lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın
Başkanım, şöyle yapalım o zaman
BAŞKAN Buyurun, dinliyorum ben sizi.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
CHPnin grup başkan
vekili konuşmasını bana versin, ben de imzalayayım,
gönülleri olsun o zaman. Böyle bir şey olabilir mi? Ben böyle
düşünmüyorum arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Turan, devam edin lütfen.
Ben gerekli müdahaleyi yaptım Sayın Turan, sizi dinliyorum.
Buyurun.
Sayın Atıcı, lütfen.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Biz orada
ambulansların taşlandığını görmedik mi? AKMnin
terör örgütleri bayraklarıyla donatıldığını
görmedik mi? Bunu nasıl tasvip edebiliriz, bunu nasıl söyleyebiliriz?
O yüzden, bir daha söylüyorum: Genel
Başkanımızın, Cumhurbaşkanımızın
bırakın ayrıştırmayı, vatanseverlik adına
bir vurgu yaptığını; ülkesine, bayrağına,
milletine, gençlerine sahip çıkan duruşla beraber konuşmayı
yaptığını ifade ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Ben de teşekkür ederim.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkanım,
ben bir cümle söyleyeceğim, kayıtlara geçsin.
BAŞKAN Buyurun Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Az önce gösterdim ama bu
Türkiye İnsan Hakları Kurumunun Gezi olayları raporudur. Ben konuşmamı
İnsan Hakları raporundan aldığım bilgiler çerçevesinde
yaptım. İnsan Hakları Kurumu, bildiğiniz gibi, bu Mecliste
kuruldu ve atamalarının tümü iktidar tarafından yapılan bir
kurumdur. Bu kurumun vermiş olduğu raporda, Gezi olaylarında
demokratik bir hakkın kullanıldığı ve Emniyet
güçlerinin orantısız bir şekilde eylemlere müdahale ettiği
çok açık bir şekilde yer almıştır.
Dolayısıyla benim buradaki itirazım, 15 Temmuz gençliği ile
Gezi olaylarındaki gençlerin birbiriyle karşı karşıya
getirilmesidir Sayın Başkanım. Gençlerin her biri bizim
gencimizdir, bizim insanımızdır yani bu insanlar Türkiye
Cumhuriyeti'nin yurttaşı. Dolayısıyla önemli olan, her
konuyu algılamak, anlamak, değerlendirmek ve siyaset kurumunun da
böylesi olaylarda daha barışçıl yaklaşımlar içerisinde
olmasını sağlamaktır.
Dolayısıyla 15 Temmuz olaylarında
ölenleri de Gezi olaylarında hayatını kaybedenleri ya da
yaralananları da ayrı bir sınıflandırmaya tabi tutmak
son derece yanlıştır. Bu, devleti yönetenlere yakışmaz
Sayın Başkanım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gündeme geçiyoruz sayın milletvekilleri.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin üç önerge vardır, ayrı ayrı
okutuyorum.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Meclis Araştırması Önergeleri
1.- HDP Grup Başkan
Vekili Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirelin, Türkiye'de yaşayan insanların kendi ana dillerini
öğrenememe, öğretememe, kamuda kullanamama ve birçok dilin yok olma
tehlikesiyle karşı karşıya kalması gibi sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/544)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
21 Şubat Dünya Ana Dili Günü
dolayısıyla Türkiye'de yaşayan insanların kendi ana dillerini
öğrenememe, öğretememe, kamuda kullanamama ve birçok dilin yok olma
tehlikesiyle karşı karşıya kalması gibi
sorunların araştırılması ve bu sorunların
giderilmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci İç Tüzükün 104'üncü ve
105'inci maddeleri gereğince Meclis araştırması
açılması için gereğini arz ve teklif ederiz.
Çağlar
Demirel
Diyarbakır
HDP
Grup Başkan Vekili
Gerekçe:
UNESCO'nun yayınladığı, dünya
dillerinin durum raporunda yeryüzünde tespit edilebilmiş 6.912 dil
mevcuttur. Fakat son altmış yetmiş yılda 220 dilin
öldüğü ve Türkiye'de de 15 dilin tehlike altında olduğu
belirtilmektedir. UNESCO, bir dili yok olmaktan koruyabilmek için
yapılabilecek en önemli şeyin insanların o dili
konuşabilmesi ve çocuklarına öğretebilmesi için uygun
koşulların yaratılması ile egemen ulus dilinin
dışındaki halkların dillerini tanıyan ulusal
politikaların ve ana dili eğitimini destekleyen bir eğitim
sisteminin olması gerektiğini belirtmektedir.
Ana diller, bireylerin mensup olduğu toplumun
yüzlerce, hatta binlerce yıl biriktirdiği kültürel zenginliğin
oluşturduğu hazinenin anahtarlarıdır. Çocuklar, ilk
bilgilerini okul öncesinde ana dilleriyle edinirler ve bu bilgiler ileriki
aşamalar için bir temel olur. Okul öncesi yaşadığı
altı yıl öğrendiği şeyleri ana dili yoluyla öğrendiği
için, yeni öğreneceklerini de ancak ana dil yoluyla canlandırabilir,
diğer bir deyişle ana dil düşüncel gelişimin temelidir.
Okulun görevi bunu desteklemek olmalıdır. Oysaki bir çocuk, 7
yaşında hiç bilmediği bir dilde dünyayı anlamaya ve
anlamlandırmaya, konuşmaya zorlanırsa iç dilini yitirir. Ana
dilinde eğitim alamayan bir çocukta pedagojik açıdan görünen en büyük
sorun, öğrenme kaybının meydana gelmesidir. Çünkü insanlar ana
dilleriyle öğrenirler. Kavramlar ve kavramlar arası ilişkiler
ana dille kurgulanır ve algılanır.
Çağımız artık çok
dilliliğin önem kazandığı bir dönem. Günümüzde, dünya
ülkeleri incelendiği zaman BM üyesi 194 ülkenin 113 tanesinde birden çok
resmî dilin olduğu ve İngiltere, İspanya, İtalya,
İsveç, Almanya Çin, Hindistan gibi birçok ülkede ana dilde eğitim ve
öğretim yapıldığı görülmektedir. Estonya, Macaristan
ve Bulgaristan gibi birçok üniter devlet, aralarında Türkçenin de
olduğu çok dilli eğime geçmiş durumdadır. Halkların
ana dillerini sahiplenmek için verdiği mücadeleler sonucu kazanılan
haklarla, bugün Birleşmiş Milletler Sözleşmesinde, İnsan
Hakları Evrensel Bildirgesinde, Çocuk Hakları Sözleşmesinde,
Uluslararası Medeni ve Siyasal Haklar Paktında, UNESCO Sözleşmesinde,
Ulusal Azınlıkların Korunması Hakkında Çerçeve Sözleşmesinde
ve buna benzer birçok uluslararası metinde ana dilde eğitimin önemi
vurgulanmakta ve hiç kimsenin ana dilini öğrenmekten
alıkonamayacağı belirtilmektedir.
Bugün Türkiye'de çok sayıda farklı dil
konuşulmaktadır. Türkiye dil ve kültürlerin çeşitliliği
açısından oldukça zengin bir ülkedir. Kürtçe, Gürcüce, Hemşince,
Lazca, Pontusça, Süryanice, Abazca, Ermenice, Rumca, Arapça, Çeçence, Çerkes
dilleri, Mıhallemice, Pomakça bunlardan yalnızca bir
kaçıdır. Anadolu'nun çok kültürlü mevcut sosyolojik yapısına
rağmen Türkiye'de, Türkçe dışında konuşulan dillerle
ilgili bugüne kadar ana dili eğitim öğretimi ve/veya ana dilinde
eğitim öğretim sorunları ne yazık ki
sağlıklı olarak tartışılıp bu konuda çözüm
önerileri üretilememiştir.
Demokratik ülkeler farklı dilleri koruyup
geliştirmenin yolunu ararken Türkiye'de katı ulus devlet
anlayışı, farklı dillerin kendilerini koruyup
geliştirmeleri önünde çok ciddi engeller getirmiştir. Bir asra varan
acılarla dolu Kürt sorununun en temel ayaklarından biri de hâlâ cunta
dönemi Anayasa, yasa ve mevzuatlarla düzenlenen Kürtçe meselesidir.
"Vatandaş Türkçe Konuş kampanyalarıyla başlayıp
Kürtçe konuşanlara para cezaları, daha sonra hapis cezalarıyla
devam eden yasakçı ve asimilasyoncu anlayış AKP iktidarı
döneminde sorgulanmış olsa da ana dilinde eğitim veren okullar
bugün hâlâ kapatılmakta, göstermelik açılan seçmeli Kürtçe derslere
dahi müdahale edilmekte ve TBMM çatısı altında bile Kürtçe
bilinmeyen bir dil olarak tanımlanmaktadır. Öte yandan, on üç
yıldır tek başına iktidar olan bir Hükûmetin Kürtçenin ana
dil olarak tanınması hususunda gelebildiği en ileri
noktanın bireysel haklar kapsamında, seçmelik veya özel kursluk dil
eğitimi olması da sorgulanması gereken bir hakikattir.
Bu bağlamda, ana dilinde eğitimin toplumsal
barışa katkılarının belirlenmesi, ülkede
konuşulan dillerin durumunun tespiti, ana dilinde eğitimin
olamayışından kaynaklı pedagojik sorunların
belirlenmesi ve giderilmesi için önlemlerin alınması amacıyla
Meclis araştırması açılmasını talep ederiz.
2.- HDP Grup Başkan Vekili
Diyarbakır Milletvekili Çağlar Demirelin, ana dili resmî dilden farklı olan yurttaşların
sağlık alanı başta olmak üzere kamusal hizmetlere
erişimde yaşadıkları hak ihlallerinin ve sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/545)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Ana dili resmî dilden farklı olan
yurttaşlarımızın sağlık alanı başta
olmak üzere kamusal hizmetlere erişimde yaşadıkları hak
ihlallerinin ve sorunların tespit edilmesi, ana dilinde kamusal
sağlık hizmetlerinin öneminin açığa
çıkarılması ve sağlık alanı başta olmak
üzere çok dilli kamusal hizmetlere geçiş için neler yapılması
gerektiğinin belirlenmesi amacıyla Anayasa'nın 98'inci İç
Tüzükün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılması için gereğini arz ve teklif
ederiz.
Çağlar
Demirel
Diyarbakır
HDP
Grup Başkan Vekili
Gerekçe:
Tüm siyasi tartışmalardan
bağımsız olarak, gerek uluslararası hukuk
açısından gerekse insani, dinî ve etik açıdan, ana dilin
yaşamın her alanında özgürce kullanılması, ana dilde
eğitim başta olmak üzere tüm kamusal hizmetlerin ana dilinde
alınması ve çok dilli yaşam doğal, kutsal ve anayasal bir
haktır. Doğuştan gelen bu hakkın engellenmesi veya
kısmi/özel eğitimlerle sınırlandırılması,
insanın insan olmaktan kaynaklı diğer tüm haklarını da
sekteye uğratan temel insan hakkı ihlalidir.
Tüm dünyada farklı dil ve lehçeler
insanlığın ortak değeri kabul edilip çok dilli politikalar
desteklenirken Türkiye'de bu coğrafyanın kadim dil ve lehçeleri
cumhuriyet tarihi boyunca birer tehdit olarak algılanıp
yasaklanmış, yok sayılmış,
aşağılanmış, inkâr, asimilasyon ve imha politikalarına
maruz bırakılmıştır. Bu politikalar çok derin
toplumsal yaraların ve ayrışmaların yanında
farklı dil ve lehçeleri konuşan yurttaşların temel kamu
hizmetlerinden yararlanmasını engelleyen sayısız
trajedilere neden olmuştur.
Bu kamusal hizmetlerin başında,
vazgeçilmez temel haklardan biri olan ana dilinde sağlık hizmetlerinden
yararlanma hakkı gelmektedir. Ana dili, sağlık hakkı,
tedavi hakkı ve hasta hakkı olmak üzere, yaşam hakkıyla
bütünleşen sağlık hizmetlerinin erişilebilirliğini ve
kalitesini etkileyen unsurların başında gelmektedir.
İnsanın fiziki bir acı
karşısında çıkardığı sesin çoğunlukla
ana dilinde olduğu bilinmektedir. Bedensel ve ruhsal
rahatsızlıkların başka bir dilde ifadesinin eksik
kalacağı, bu rahatsızlıkların ancak ana dilin betimsel
ve tematik özellikleriyle ifade edilebileceği açıktır.
Dolayısıyla her şeyden önce ağrının ve
acının dili olan ana dil, hasta hekim ilişkisinin her iki taraf
açısından da anlaşılabilir kılınması,
sağlık hizmetinin kalitesini ve sonuçlarını ciddi oranda
etkiler. Şu ana kadar hiçbir radyolojik görüntüleme ve laboratuvar yöntemi
hastadan alınan öykünün yerini dolduramamıştır.
Örneğin, psikolojik rahatsızlıkları olan bir hastanın
iç dünyasındaki karmaşayı ana dili dışındaki bir
dilde tam olarak ifade edebilmesi mümkün olmadığı gibi,
hastasının ana dilini bilmeyen bir doktorun da hastanın öyküsünü
anlama ve sağlıklı bir tedavi uygulama şansı yoktur.
Ana dilinde verilmeyen bir sağlık hizmetinin, hasta-hekim
arasında etkili bir iletişimden yoksun kalacağı, hastanın
bilgilendirilmesi ve tedavi hakkının engellenmesi sonucunu yani sağlık
hakkı gasbını doğurduğu açıktır.
Sağlık Bakanı olarak Yunanistan'dan Türkiyeye ithal edilecek
binlerce doktor için "Asistanlık eğitimlerinde Türkçe
öğrenmeleri gerekir. demeniz dil ve sağlık hizmeti
arasındaki bu önemli ilişkiyi özetlemektedir.
Türkçe dışında diğer tüm dil ve
lehçelerde kamu hizmetinin yasaklandığı tek dil politikası,
Türkiye gibi diller ve kültürler mozaiği olan bir ülkeye
başından beri dar gelmektedir. Antidemokratik bir uygulama olan ana
dili üzerindeki yasaklar ve engellemelerle, başta Kürt
yurttaşlarımız olmak üzere, ana dili Türkçe olmayan milyonlarca
yurttaşın ana dilinde sağlık hizmeti alması
engellenmiş, etkin ve nitelikli kamu hizmetlerinden mahrum
bırakılarak sağlık hakkı gasbına maruz
bırakılmıştır. Bunun yanında, tek dil
politikası, ana dilinden kopuk yaşamak zorunda kalan milyonlarca
insanı, yabancı ve ötekileştirilmiş ruh hâline iterek
ayrı bir hastalık kaynağı olmuştur.
Dünyada sağlık ve eğitim gibi kamu
hizmetleri başta olmak üzere, yaşamın her alanında çok
dilli politikaları uygulamaktan dolayı bölünen hiçbir ülke
örneği yoktur. Tam tersine toplumsal kutuplaşmayı ve siyasal
çatışmaları önlemek, toplumsal bütünleşmeyi ve empatiyi
güçlendirmek için, birçok ülke çok dilli kamusal hizmetleri desteklemekte ve
yaygınlaştırmaktadır. Birçok bilimsel araştırma
çok dillilik politikalarının toplumsal barışa da katkı
sağladığını kanıtlamıştır.
Sosyal devlet olmanın gereği olarak
sağlık hizmetleri başta olmak üzere tüm kamusal hizmetlerin
ülkede yaşayan her bir yurttaşa eşit, ücretsiz,
ulaşılabilir ve ana dilinde sunulması gerekmektedir. Bu, bir
lütuf değil, temel bir hakkın teslimidir. Ayrıca, ana dilinde
sağlık hakkına sahip çıkmak, dil, din, ırk, cinsiyet
farkı gözetmeyen sağlık hizmeti anlayışının
mimarı, bu toprakların çocuğu Hipokrat'a olan borcumuzdur.
Bu bağlamda, ana dili resmî dilden farklı
olan yurttaşlarımızın, sağlık alanı
başta olmak üzere, kamusal hizmetlere erişimde
yaşadıkları hak ihlallerinin ve sorunların tespit edilmesi,
ana dilinde kamusal sağlık hizmetlerinin öneminin açığa
çıkarılması ve sağlık alanı başta olmak
üzere çok dilli kamusal hizmetlere geçiş için neler yapılması
gerektiğinin belirlenmesi amacıyla bir Meclis araştırması
açılmasını talep ediyoruz.
3.- Şanlıurfa Milletvekili
Dilek Öcalan ve 22 milletvekilinin, kamusal alanda,
eğitim alanında, basın-yayın ve daha birçok alanda yasak
olan Kürt dilinin ve ana dilde eğitimin önündeki engellerin
kaldırılması için yapılması gerekenlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/546)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Mezopotamya halklarından olan Kürt
halkının ana dili olan Kürtçe, Kürtlerin yaşamının
birçok alanında yasaklanmıştır. Kamusal alanda, eğitim
alanında, basın-yayın ve daha birçok alanda yasak olan Kürt
dilinin araştırılması ve bu konuda yapılacak yasal
düzenlemeler ile ana dilde eğitimin önündeki engellerin
kaldırılması amacıyla Anayasa'nın 98inci ve TBMM
İçtüzüğünün 104üncü ve 105inci maddeleri gereğince bir Meclis
araştırması açılması için gereğini arz
ederiz.
1) Dilek Öcalan (Şanlıurfa)
2) Meral Danış
Beştaş (Adana)
3) Behçet
Yıldırım (Adıyaman)
4) Berdan Öztürk (Ağrı)
5) Dirayet Taşdemir (Ağrı)
6) Sırrı Süreyya
Önder (Ankara)
7) Ayşe Acar
Başaran (Batman)
8) Mehmet Ali Aslan (Batman)
9) Saadet Becerekli (Batman)
10) Hişyar Özsoy (Bingöl)
11) Mizgin Irgat (Bitlis)
12) Altan Tan (Diyarbakır)
13) Çağlar Demirel (Diyarbakır)
14) Feleknas Uca (Diyarbakır)
15) İmam
Taşçıer (Diyarbakır)
16) Nimetullah
Erdoğmuş (Diyarbakır)
17) Nursel Aydoğan (Diyarbakır)
18) Sibel Yiğitalp (Diyarbakır)
19) Ziya Pir (Diyarbakır)
20) Mahmut Toğrul (Gaziantep)
21) Abdullah Zeydan (Hakkâri)
22) Mehmet Emin Adıyaman
(Iğdır)
23) Erdal Ataş (İstanbul)
Gerekçe:
İlk çağlardan bugüne kadar insan
evladının yaşamı, toplumsal ilişkilerini
kolaylaştırmak amacıyla milyarlarca icadı olmuştur.
Yaşadığı dönem içerisinde ilişkileri düzenlerken icat
ettiği dil şüphesiz ki insan yaşamını
kolaylaştıran en büyük araçtır. Harflerin yan yana
getirilmesiyle oluşan dil ilk çağlarda insan
yaşamını kolaylaştırırken, gelinen çağda
toplumların karşısına bir yasak olarak konulmuş ve
kültürel bir soykırımı beraberinde getirmiştir. Dil
yalnızca bir ifade aracı değildir, ifadenin içeriğini ve
anlamını zenginleştiren bir ögedir. İfadenin biçimi ve
içeriği birbiriyle sentez içerisindedir. Bu nedenledir ki kişi kendi
seçtiği dili kullanma özgürlüğünden mahrum bırakılırsa
dil noktasında gerçek bir ifade bütünlüğünü yakalayamaz ve bu da
kişinin en temel özgürlüğü olan ifade özgürlüğü önünde bir
engeldir.
Mezopotamya halklarından olan Kürt
halkının dili olan Kürtçe ise 1923 yılından bu yana
yasaklanmaya başlamıştır. Kürt köyleri, kasabaları,
dağları, ovaları hatta ve hatta yeni doğan çocuk isimleri
dahi Türkçeleştirilerek bir dil ve kültür asimilasyona
uğratılarak ortadan kaldırılmaya
çalışılmıştır. Kürtlere karşı
geliştirilen ve giderek büyüyen bu asimilasyon politikalarıyla ulus
devlet inşa sürecine girilmiştir.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve
Kültür Örgütü (UNESCO) Genel Kurulu 1999 yılında
aldığı bir kararla 21 Şubat gününü Uluslararası Ana
Dili Günü olarak kabul etmiş ve ilk kez 2000 yılında kültürel
çeşitliliği ve çok dilliliği desteklemek amacıyla Dünya
Ana Dili Günü kutlanmaya başlamıştır.
UNESCO verilerine göre dünya üzerinde 2.500 dil yok
olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Türkiye'de ise bu
tehlikeyle karşı karşıya olan dil sayısı 18'i
bulmaktadır. UNESCO tarafından yüz yıl içerisinde bir dili
konuşacak çocuk kalmayacak durumda ise o dil tehlikededir. Bir dili
konuşacak hiç çocuk kalmamış ise o dil kabul edilmektedir.
Türkiye'de 18'e yakın dil bu tehlikeyle
karşı karşıya iken eğitimde Türkçe
dışında kalan dilleri yasaklayan Anayasanın 42nci maddesi
ana dilde eğitimin önüne geçen en büyük etkendir. Bir insanın hiçbir
eğitime tabi tutulmaksızın ailesi, çevresi ve toplumu
aracılığıyla öğrendiği dil ana dilidir. Türkiye
dünyada çocuklarına bayram armağan eden tek ülke olmasıyla
övünürken, bunun yanında milyonlarca çocuğun kendi ana diliyle
eğitim görmesini ülke bölünmesiyle eş değer görmektedir. Bir
ülke için toplumsal ve ekonomik başarı sağlamak kadar önemli
olan bir diğer nokta ise dilsel ve kültürel zenginlikleri asimile etmeden
nesilden nesile aktarılmasının önünü açmaktır.
Bu gerekçeler doğrultusunda, Türkiye'de Kürt
dilinin gelişiminin önündeki engellerin kaldırılması, ana
dilde eğitimin önünün açılması, bir ulusun yasaklanan dilinin
araştırılması ve geliştirilmesi yönünde bir Meclis
araştırması komisyonu kurulmasını talep etmekteyiz.
BAŞKAN Bilgilerinize sunulmuştur.
Önergeler gündemdeki yerlerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön
görüşmeler sırası geldiğinde yapılacaktır.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan,
ben kısa bir söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Yıldırım.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, terör kavramının tek bir
tanımı olmadığına, terörün bu ülkede muğlak ve
subjektif bir tanıma sahip olduğuna ilişkin açıklaması
AHMET YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, az önce İç Tüzük 60a
göre yaptığım konuşmada, siz ve sayın grup başkan
vekili konuşmam üzerinde değerlendirme yaptınız Ayşe
Deniz Karacagille ilgili. Terörü meşrulaştırma
kavramını siz de kullandınız.
BAŞKAN Evet, ben kullandım.
AHMET YILDIRIM (Muş) Unutmamak gerekir ki bu
genç kızımız, insanlık düşmanı olan
IŞİDe karşı koalisyon güçlerinin, ABDnin ve NATOnun
destek verdiği, dün de silah sevkiyatı yaptığı bir
güçle o barbarlık ordusuna karşı mücadele ederken
hayatını kaybetti. Bunu ifade etmek isterim.
Bir diğer husus ise, bu ülkede artık
terör kavramının tek bir tanımı yoktur. Terör, bu ülkede
muğlak ve subjektif bir tanıma sahiptir. Öyle ki birçok gazetenin
bile terör örgütü odağı olma hâliyle suçlandığı ve
yargılandığı, doksan yıllık Cumhuriyet
gazetesinin böyle nitelendirildiği bir ülke gerçekliğine sahibiz.
Yoksa, şunu ifade edeyim ki: Biz ne Suriye politikalarına ne oradaki
yapılanmalara ne de Rojavadaki süreçlere veya DAİŞe
karşı mücadelede
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET YILDIRIM (Muş) Bitiriyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
AHMET YILDIRIM (Muş)
iktidar partisinin
baktığı gibi bakmıyoruz, böyle bir zorunluluk da
hissetmiyoruz. İktidar partisi aşırı ideolojik kodlar
üzerinden ve militarist bir bakış açısıyla eklemlenmiş
bazı güç odaklarıyla hareket ediyor ve tanımlarını
buna göre geliştiriyor. Aynı zaviyeden bakma zorunluluğu
hissetmiyoruz. Burada benim tanımım nettir, söylediğim cümle de
nettir. Kaldı ki ben, parti ayrımı yapmaksızın
demokratik hak arama kanallarını açık tuttuğumuz sürece
gençlerimiz silahlı hak arama süreçlerine başvurmaya ihtiyaç
duymayacaktır diye söylemiştim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN İşte tam da bu noktada
terörü meşrulaştırmanın doğru
olmadığını, hele bu mikrofonlardan terörü
meşrulaştıracak anlam ve algısı çıkacak bir
konuşmanın yapılmaması gerektiğini vurguladım.
Hangi taraftan bakarsanız bakın, bu beni
ilgilendiren bir şey değil, ister iktidar tarafından
bakarsınız ister başka bir taraftan bakarsınız, benim
siz konuşurken araya girmem sadece benim şahsi ve kişisel
tasarrufumdur, bunu da ben belirtmek isterim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sadece kayıtlara
geçmesi için söylüyorum: Sizin kişisel bakış
açınızı söylemenizden zerre rahatsızlık duymam ama bu
bakış açınızın uluslararası toplum nezdinde acaba
koalisyon güçlerine, ABDye, NATOya da bir terör odağı olarak
bakış açısını beraberinde getirdiğinin ne kadar
farkındasınız, bilmiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Bunu dışarıda
konuşalım sizinle Sayın Yıldırım, konumuz
değil. Ne zaman isterseniz konuşmaya hazırım.
AHMET YILDIRIM (Muş) Tamam.
BAŞKAN Benim de bu konuda söyleyecek bir dolu
şeylerim var, onu da bilmenizi isterim.
Sayın milletvekilleri, şimdi Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi bulunmaktadır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekili Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım tarafından, 15
Temmuz darbe girişiminin siyasi ayağının açığa
çıkarılması, siyasi ayağında bulunanlarla ilgili adli
ve siyasi süreçlerin işletilmesi amacıyla 31/5/2017 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 31 Mayıs 2017
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 31/5/2017 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Ahmet
Yıldırım
Muş
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
31 Mayıs 2017 tarihinde Muş Milletvekili
Grup Başkan Vekili Ahmet Yıldırım tarafından verilen
4711 sıra numaralı 15 Temmuz darbe girişiminin siyasi
ayağının açığa çıkarılması, siyasi
ayağında bulunanlarla ilgili adli ve siyasi süreçlerin
işletilmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş
olan Meclis araştırma önergesinin, Genel Kurulun bilgisine sunulmak
üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak 31/5/2017 Çarşamba
günlü birleşiminde sunuşlarda okunması ve görüşmelerin
aynı tarihli birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Evet, Halkların Demokratik
Partisi grup önerisinin lehinde ilk olarak Mardin Milletvekili Sayın
Mithat Sancar konuşacak.
Buyurun Sayın Sancar. (HDP
sıralarından alkışlar)
MİTHAT SANCAR (Mardin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şu tespitleri açık,
sizlerle paylaşarak başlamak istiyorum: Biz her türlü darbeye, darbe
girişimine, darbeci zihniyete tereddütsüz, amasız, fakatsız
karşıyız. Bunun kadar, devlet içi her türlü illegal
örgütlenmeye, çeteleşmeye net, açık, kesin bir biçimde
karşıyız. Devlet içindeki illegal yapılanma veya çete
faaliyetleriyle mücadelenin demokratik hukuk devletleri açısından bir
hak ve sorumluluk olduğunu kabul ediyoruz. Adı ister Susurluk olsun
ister özel büro olsun ister kontrgerilla ister gladyo olsun ister
herhangi bir cemaat olsun; fark etmez, devlet içinde illegal her türlü
yapılanma gayrimeşrudur ve mutlaka mücadele edilmesi gereken önemli
bir tehdittir.
15 Temmuz darbe girişimine gelelim. Bu
girişimin menfur, kanlı ve lanetlenmesi gereken bir organizasyon
olduğunu bu kürsüden ve bütün mümkün platformlardan sürekli dile getirdik,
en ufak bir tereddüdümüz, amamız, fakatımız yok bizim. Ama
-ama şurada başlıyor- eğer bu kadar vahim, yıkıcı
sonuçlar doğuran bir darbe girişimiyle ilgili soru işaretleri
varsa kamuoyunda bunları aydınlatmak en başta Meclisin ve siyasi
otoritenin görevidir. Bu soruları aydınlatmadığınız
takdirde şüpheleri kalıcı hâle getirir, siyasi sorumluluğun
altında ezilirsiniz.
Bu şüpheler nelerdir 15 Temmuz darbe
girişimiyle ilgili? Birincisi, Komisyon çalışmalara
başladığında belirttik, tekrar kayıtlara geçsin diye
söylüyorum: Darbe girişiminin siyasi otorite tarafından, Cumhurbaşkanı,
Hükûmet ve diğer siyasi kurumlar tarafından önceden haber
alındığına dair ciddi kuşkular var. Bu
kuşkuları gidermek zorundaydınız ve zorundaydık.
Darbenin istihbaratı ne zaman alındı;
bilgisi kime, ne zaman ulaştı? Bu bilgiler ulaştıktan sonra
kim, ne yaptı? Bu sorulara doyurucu yanıt vermemek darbeyle ilgili
şüpheleri, siyasi iktidarın kontrollü darbe yaptığı
iddialarını sürekli canlı tutacaktır. Öyle, kontrollü darbe
iddiaları ileri sürüldüğünde bağırarak çağırarak,
tehditler savurarak, demagojilerle, polemiklerle sorumluluktan kaçmak mümkün
değildir.
Size, şimdi çok hızla bazı verileri
aktaracağım: Birincisi, Darbe Araştırma Komisyonu kuruldu,
oy birliğiyle kuruldu. Hızla çalışmaya
başlamasını istedik çünkü olaylar sıcak ve tazeyken
bilgileri daha sağlam alabileceğimizi düşündük. 4 parti bir
ortak önergeyle Meclise getirdiler bu talebi ve Meclis Genel Kurulunda oy
birliğiyle kabul edildi. Ne zaman kabul edildi? 26 Temmuzda. Daha sonra,
üye seçimi için 19 Ağustosu bekletti AKP, üye vermedi; diğer 3 parti
üye verdi, 19 Ağustosa kadar üye bildirmedi. 19 Ağustostan sonra da
ancak 4 Ekimde toplantı yapabildi Darbe Komisyonu. 10 Aralıkta da
Cumhurbaşkanının bir açıklaması geldi İşi
uzatmalarının bir gereği yok, bir an önce bitirsinler. diye. 4
Ocakta da Darbe Komisyonu çalışmalarını bitirdiğini
ilan etti.
Darbe Komisyonunun raporu ise daha yenilerde, geçen
hafta yayınlandı. 4 Ocakta bitiyor, altı ay sonra rapor
yayınlanıyor ve rapor bütünüyle açık kaynaklardan
alınabilecek bilgilere dayanıyor; herhangi bir aydınlatıcı
işlevi bulunmuyor. Oysa Mecliste bir araştırma komisyonu
kuruyorsanız gazetelerden, dergilerden, televizyon haberlerinden
alınacak bilgiden fazlasını, onun arkasını, dibini
araştırmak zorundasınız, ortaya çıkarmak
zorundasınız. Böyle yapılmadı.
Bizler diğer muhalefet partilerinin üyeleriyle
birlikte 4 ismin mutlaka dinlenmesi gerektiğini söyledik, 15 Temmuzda
neler yaşandı? sorusunu aydınlatmak için bu isimler
çağrılmalı. dedik. Kimdi bunlar? Cumhurbaşkanı,
Başbakan, MİT Müsteşarı ve Genelkurmay Başkanı.
Israrla çağrılmadı. Neden çağrılmıyor? MİT
Müsteşarı darbe raporu açıklanmadan üç gün önce raporunu
iletiyor, o rapor da maşallah yani sanki istihbarat görevi yok da hani
basit bir araştırma şirketiymiş gibi sadece herkesin
bildiği bilgileri sıralıyor.
Sorular şunlardır
MİT raporundaki
çelişkileri açığa çıkarmak için biz Müsteşarın
Komisyona gelmesini talep ettik, alın size çelişkiler. Şöyle
başlıyor MİT raporu 6ncı başlıkta: Millî
İstihbarat Teşkilatı tarafından önce dış
makamlarla paylaşılan çeşitli bilgiler olmakla birlikte, Türk
Silahlı Kuvvetleri bünyesinde darbe girişimi olabileceği
bildirimlerine rağmen Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesinde istihbarat
toplanamadığından darbe girişiminin tarihi konusunda net
bir istihbarata daha önceden ulaşılamamıştır.
Nasıl olur arkadaşlar? Açın DTK dosyalarını, dava
dosyalarını, açın muhaliflere yönelik davaları, her türlü
ortam dinlemesini yapabilen MİT, nasıl olur da TSK içinden bilgi
alamıyor? Kaldı ki darbe girişimi sadece TSK içinde mi oldu?
Organizasyonu ve hazırlıkları sadece subaylar arasında
mı oldu? İddianamelere bakıyoruz, hayır; işte pek çok
sivil ayağı var, pek çok sivil bağlantı var. Bunu
açıklamak zorundadır MİT Müsteşarı ve Hükûmet,
MİT Müsteşarından siyaseten sorumlu Hükûmet açıklamak
zorundadır. Ne gibi bilgiler geldi darbe girişimiyle ilgili, neden
üzerine gidilmedi?
Şimdi süre çok sınırlı
olduğu için ayrıntılara girmeyeceğim ama Genelkurmay
Başkanının gönderdiği rapor da hakikaten insana pes
dedirtiyor. Genelkurmay Başkanı MİT Müsteşarlığından
öğleden sonra bir bilgi geldi. diyor. Ne demek öğleden sonra,
hangi saatte? Tam olarak ne zaman, ne kadar görüşüldü, bunlarla ilgili tek
bir bilgi raporda yer almıyor. Peki, en geç 14.20de binbaşı
MİT karargâhına ulaşıyor ve ihbarda bulunuyor Darbe
olacak. diye, Cumhurbaşkanı ancak geç saatlerde, saat sekiz gibi
eniştesinden öğrendiğini söylüyor. Ya, böyle ciddiyetsizlik olur
mu? Enişteyi çağırdık, Komisyona çağırın.
dedik, enişte mazeret bildirdi, gelmedi. Alexander Dugini
çağırın. dedik çünkü Biz 14 Temmuzda Ankaraya Orduda
hareketlenme var, darbe olabilir. bilgisini ulaştırdık. dedi,
Putinin danışmanlarından. Dugin çağrılmadı ya da
niye gelmedi bilmiyoruz fakat Türkiyeye 8 Kasımda geldiğini
öğreniyoruz Duginin. 8 Kasımda Türkiyeye gelmiş, AK PARTİ
Grubuna katılmış ama darbe komisyonuna gelmiyor. Darbenin
önceden bilgi alındığına dair bütün kaynaklar bilerek,
kasıtlı olarak Komisyondan kaçırılmıştır.
Nedir kaçırmaya çalıştığınız, örtmeye
çalıştığınız nedir?
652 sayfa raporun neredeyse tamamı bir hukuk ya
da siyasal bilgiler fakültesinde dönem ödevi çapındadır. Böyle bir
şey olabilir mi? Hatta şunu iddia ediyorum: Öğrencilerimden
birine üç ay süre verip Bu konuda açık kaynaklardan bir ödev
hazırla. deseydim bunun en az üç katı kaliteli bir rapor
hazırlayacaktı.
Bakın, darbe girişiminin çok vahim
sonuçları oldu. Her şeyden önce, 249 insanımız o gün
hayatını kaybetti...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MİTHAT SANCAR (Devamla)
ama sonuçlar bunlarla
sınırlı değil.
Son bir dakika rica edeceğim.
BAŞKAN Peki Sayın Sancar, buyurun.
MİTHAT SANCAR (Devamla) Sonuçlar onlardan
ibaret değil. Darbe girişimi üzerine yeni bir rejim kuruldu. Darbe
girişimi, şimdi uygulanmakta olan rejimin kurucu efsanesi hâline
getirildi. Yüz binlerce insan mağdur edildi, yüz binlerce insan
ekmeğinden aşından edildi. Siyasi alan bütünüyle otoriter ve
zalim yöntemlerle kontrol altına alındı. Basın
özgürlüğü başta olmak üzere bütün özgürlükler askıya
alındı. Bunların hepsi darbe girişimi üstüne
kurulmuştur. Darbe girişiminin hakikatini ortaya çıkarmayı
engellediği sürece hem o geceki ölümlerden hem de bugüne kadar
yaşanan bütün zulümlerden Darbe Komisyonunun AKPli üyeleri başta
olmak üzere Hükûmet ve Cumhurbaşkanına kadar uzanan siyasi iktidar
silsilesi sorumludur.
Saygılarımla efendim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sancar.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
aleyhinde ilk olarak İstanbul Milletvekili Sayın İsmail Faruk
Aksu konuşacak.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından
alkışlar)
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 15 Temmuz darbe
girişiminin siyasi ayağının açığa
çıkarılması, siyasi ayağında bulunanlarla ilgili adli
ve siyasi süreçlerin işletilmesine ilişkin verilen Meclis
araştırması önergesi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Yol açtığı acılar ve toplumun
geleceğine yönelttiği tehditlerle birlikte terör, temel insan
hakları değerlerine, demokrasiye ve hukukun üstünlüğü ilkesine
de indirilen bir darbedir. Şüphesiz ki terörizm,
varlığımıza, birliğimize ve bizi bir arada tutan ortak
değerlere kastetmek suretiyle kardeşlik hukukumuzu bozmak ve ülkemizi
bir kaos girdabına sokmak istemektedir. Bu vesileyle, PKK tarafından
bir hafta içerisinde şehit edilen 9 kahramanımıza Allahtan
rahmet, milletimize başsağlığı diliyorum. Türkiyeyi
teslim almak isteyenlerin niyetleri açıktır, milletimizi
ayrıştırmak isteyenlerin oyunları da malumdur.
Bunların bilincinde siyaset yapmak, politika üretmekse hepimizin üstüne
düşen bir yükümlülüktür. Bugün Türkiye birçok terör örgütüyle farklı
cephelerde mücadele etmektedir. FETÖ, PKK, IŞİD, YPG ve DHKP-C gibi
terör örgütleri Türk milletini hedef almış eli kanlı terör
örgütleridir.
Şüphesiz ki vatan toprağı üzerinde egemenliğe
sahip olmak devlet olmanın temel kriterlerinden birisidir. Belli
sınırlar üzerinde egemenliğin tek sahibi olmanın yanı
sıra, bu egemenlik alanında yani vatanda yaşayan bireylerin
temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek, güçler karşısında
sınırları ve iç güvenliği sağlayabilmek,
vatandaşlar arasında huzur ve asayişi gerekirse kuvvet
kullanarak temin edebilmek devlet olarak nitelendirilebilmek için olmazsa
olmazdır. Devleti devlet yapan ise tüm bu kriterlerin tam olarak yerine
getirilmesidir.
Bilindiği gibi, 15 Temmuz 2016 gecesi Türkiye
hain bir darbe girişimiyle karşı karşıya
kalmıştır. Bu hain saldırı, bütün siyaset
kurumlarına, Türk devletinin kuruluş esaslarına ve son tahlilde,
milletimizin tamamına yapılmıştır. 15 Temmuz, hiçbir
hesabın ve siyasi değerlendirmenin vatanın ve milletin
bekasının, birlik ve bütünlüğünün önünde ve üzerinde
olmadığını herkese göstermiştir.
Yıllarca Türk Silahlı Kuvvetlerine ve
diğer kurumlara sirayet eden FETÖcü hainler Türkiyeyi ateşe vermek,
vatana ve millete kastetmek amacıyla Türk milletine silah
doğrultmuş, Türk tarihinde nadir görülebilecek bir ihanete imza
atmıştır. Demokrasiye vurulmak istenen darbe Türk milletinin
engin feraseti sayesinde önlenmiş, demokrasi uçurumdan
döndürülmüştür. Bu nedenle, 15 Temmuzdaki FETÖcü kalkışmaya
karışan kim varsa, ismi, unvanı, sıfatı ve mevkisi ne
olursa olsun hesap vermeli ve bedelini ödemelidir. Alınan olağanüstü
hâl kararı çerçevesinde, bugüne kadar, FETÖyle irtibatı ve
iltisakı bulunan bazı eğitim ve sağlık kurumları,
öğrenci yurtları, üniversite, vakıf, dernek ve sendikalar
kapatılırken yargı ve Türk Silahlı Kuvvetleri
mensupları ile diğer kamu çalışanlarının kamu
görevinden çıkarılmasına yönelik tedbirler
uygulanmıştır. Bu kapsamda, bugüne kadar 100 binin üzerinde kamu
görevlisinin görevine son verilmiştir.
Biz, en baştan itibaren, FETÖyle mücadelede,
alt düzeydeki, işçi, memur ve benzeriyle
uğraşıldığı kadar 15 Temmuzun sevk ve idaresini
yapan lider kadrosunun, siyaset ayağının ve yurtta sulh konseyinin
üyelerinin de sıfatı, mevkisi ve görevi ne olursa olsun ortaya
çıkarılmasının zorunlu bulunduğunu ifade ettik, etmeye
de devam ediyoruz. Bunu söylerken, gerçek faillerin ortaya
çıkmasını, adaletin yerini bulmasını, Olan yine
garibana oldu. düşüncesinin kamuoyunda oluşmamasını, bu
süreçte kazanılan halk desteğinin kaybedilmemesini ve son tahlilde,
devlete olan inanç ve güvenin bu sebeple zedelenmemesini istiyoruz. Aksi
takdirde, mücadelenin kamu vicdanında inandırıcılığı
kalmayacaktır.
Türkiyede hukuk ve yargı sisteminin son
yıllarda büyüyen sorunlarla karşı karşıya
kaldığı bir gerçektir ancak en büyük sorun, var olan hukuk
kurallarının uygulanmadığı ya da kişiye veya
duruma göre farklı uygulandığı şeklindeki
algıdır. Bu kanaatin toplumda oluşmasına yol açan unsurlar
mutlaka giderilmelidir. Adaletin siyasallaşması ya da bir
kişinin veya grubun çıkarlarını önceleyen bir
yaklaşımla karar vermesi yargının
tarafsızlığı ve bağımsızlığı
ilkesini şüphesiz ki kökten yok edecektir. Unutulmamalı ki adalet
herkese lazımdır ve şu günlerde de en çok ihtiyaç
duyduğumuz şeydir. 15 Temmuz hain darbe girişimi Türk milletinin
ve devletinin birlik ve bekasına yapılmıştır. Bu
nedenle de ülkemizin devlet otoritesinin zaafa
uğratıldığı bir anlayışa terk edilmesi asla
kabul edeceğimiz bir durum değildir. Devletimiz, insan hakları
ve hukukun üstünlüğü temelinde devletin ve milletin beka, huzur ve
güvenliğini temin edebilecek kapasiteye, yetkinliğe ve hukuki
normlara sahiptir. Bu araçlardan birisi olarak gördüğümüz OHAL uygulaması
ve bu çerçevede alınan tedbir ve kararları Türkiye Büyük Millet
Meclisinde destekledik çünkü ülkemizde olabilecek en olağan
dışı durum vuku bulmuş, Türk devletini ve Türk milletini
hedef alan bir saldırıya maruz kalınmıştır.
Şüphesiz ki Türk devletine ve Türk milletine kasteden her düzeydeki
hainler tamamen temizlenmeden mücadelenin kamu vicdanında
inandırıcılığı olmayacaktır. Asli amaç,
hiçbir istismarı gölgede bırakmadan FETÖ terör örgütünün yok edilmesi
olmalıdır. Bu çerçevede, temiz siyaset, temiz toplum, temiz yönetim
anlayışı da egemen kılınmalıdır.
Değerli milletvekilleri, herkesin gönül huzuru
içinde güven duyabileceği bir adalet düzeni, güçlüyü değil
haklıyı koruyan bir adalet sistemi ile sistemin etkin,
erişilebilir ve adil olmasını gerektirmektedir.
Bu çerçevede, çeşitli güç
unsurlarının hukuk devleti kurallarına göre
sınırlandırılması suretiyle toplumsal ahengin ve
huzurun tesis edilmesi devletin temel görevleri olmalıdır.
İnsanlarımızın adaletli ve hakkaniyetli bir sosyal düzen
içerisinde yaşaması için hukukun üstünlüğü prensibinden asla
taviz verilmemesi, temel hak ve özgürlüklerin güvence altına
alınması ve hak arama özgürlüğünün tam olarak
kullanılması temin edilmelidir. Türkiye'nin hukuk, demokrasi, insan
hakları ve şeffaf bir yönetim sistemi içinde hareket etmesi
beklentisi karşısında, usulsüzlük ve kayırmacılık
iddialarına yol açacak uygulamaların,
vatandaşlarımızın beklenti ve talepleriyle de
örtüşmediği açıktır.
Bu çerçevede, OHAL kapsamında alınan tüm
tedbirlerin ve işleyen süreçlerin açık ve şeffaf bir
şekilde yürütülmesi ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi hayati
öneme sahiptir.
Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, FETÖ
melanetinin sonunun getirilmesi, PKK belasından milletimizin
kurtarılması, IŞİD ve diğer terör örgütlerinin kökünün
kazınması için kararlı ve etkin bir mücadelenin devam
ettirilmesini istiyor ve bu amaçla atılan adımları
destekliyoruz.
Bu kapsamda, FETÖnün tüm unsurlarıyla birlikte
siyasi boyutunun da ortaya çıkarılması şarttır ve
sürecin adli boyutunun sağlıklı bir şekilde
işletilmesi ve doğruların ortaya çıkması
bakımından da önemlidir. Bunun, güçlü bir siyasi iradenin ortaya
konularak, yargının ve güvenlik güçlerinin desteklenmesi suretiyle
mümkün olabileceğini düşünüyoruz. Ardından, bunlarla ilgili
siyasi süreçlerin işletilmesi, kuşkusuz ilgili siyasi kurumların
işi ve sorumluluğu olacaktır. Devletimizin bunları tespit
edebilecek, doğruyla yanlışı ayırabilecek ve gerçek
suçluyu yakalayarak mazlumu mağdur etmeyecek gücü ve yeteneği
olduğuna inanıyoruz; yeter ki yönetsel hatalar yapılmasın,
siyasi ve ideolojik koruma anlayışı içerisinde hareket
edilmesin.
Bu düşüncelerle tekrar hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aksu.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
lehinde son olarak İstanbul Milletvekili Sayın Aykut Erdoğdu
konuşacak.
Buyurun Sayın Erdoğdu. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuz 2016 tarihinde haince,
kahpece, kanlı bir darbe girişiminde 249 şehit, 2.193
yaralı verdik. Allahtan şehitlerimize rahmet,
yaralılarımıza acil şifalar, milletimize de hem
başsağlığı hem geçmiş olsun diliyorum.
Değerli arkadaşlar, 15 Temmuz 2016, sadece
bu tarih varmış gibi bir algı var. Biz milletin namuslu
milletvekilleri olarak, yurtsever milletvekilleri olarak doğru
soruları ön yargısız sormak zorundayız. 15 Temmuz 2016
tarihinde yaşanan darbe
Bakın şimdi, Bipartisan Policy Center,
yabancılar tarafından Mart 2014 tarihinde yazılmış
rapordan bir paragraf okuyorum: TSKda binbaşı, yarbay ve albay
rütbelerinde Fetullah Gülen yanlısı çok sayıda subay olduğu
ve Gülen yanlısı bu askerlerin darbe yapma ihtimali
vurgulanmıştır. 2014te yabancı biliyor, biz bilmiyoruz.
Geliyorum, Fuat Uğurun yazısı
Allah
aşkına, Googlea Fuat Uğur tavuk tarda sayılır
diye yazın, göreceksiniz ki Fuat Uğur dört ay öncesinden, üstelik
hususiler diye, sadece MİTin kullandığı bir kavramla
darbenin nasıl olacağını tek tek yazmış. Tavuk
tarda sayılır. demiş. Bir bölümünü okuyayım bu
yazının isterseniz: Tekrar cemaatçi kripto askerleri
uyarıyorum. Devlet ve komuta kademesi her şeyi biliyor ve suç
işlemeye teşebbüs etmenizi bekliyor. Hayır, kimsenin, ne
devletin ne de TSKnın bu olası kalkışmadan çekindiği
yok. Dört ay önce, Fuat Uğurun yazısı.
Sonra, Fetullahçıların
attığı mesajlar
Bir televizyon programında Profesör Doktor
Osman Özsoy: Bu süreç bitti. Her şey TV ekranlarında söylenmez. Çok
güzel günler geliyor. Hizmet Hareketindeki arkadaşları çok
yoğun günler bekliyor. Profesör olacağıma bir albay
olsaydım daha fazla hizmetim olurdu.
Ve 14 Temmuz 2016 Tuncay Opçin, Ergenekon
tezgâhtarı: Yatakta basacak, şafakta asacaklar.
Herkes her şeyi biliyor; bir tek biz
bilmiyoruz, bu ülkenin masum ve temiz insanları. Bu darbe hepimize
yapıldı, ben bu kürsünün altında bombalandım, ölüyordum; o
tavan çöküyordu arkadaşlar, o tavan üzerimize çöküyordu, ben ve buradaki
milletvekilleri ölüyorduk. Milletimize bir saldırı oldu. Bu
saldırıyı kim organize etti, kim yaptı, kim destekledi
açığa çıkarmak zorundayız.
Şimdi, biz Komisyonda rica ettik; darbenin iki
kilit ismi, en çok bilgi sahibi olması gereken bürokratlardan MİT
Müsteşarı ve Genelkurmay Başkanımız gelsin,
karşılıklı görüşelim, darbeyi açığa
çıkaralım istedik ama bu grup izin vermedi, Cumhurbaşkanı
izin vermedi, Başbakan izin vermedi; gelmediler.
Daha sonra gönderilen yazılara bakıyoruz.
Değerli arkadaşlar, MİT Müsteşarlığından
gelen yazıda birçok şey belirtiliyor ama önemli birkaç tanesini
söyleyeyim, diyor ki: MİTin daha önce dış makamlara
Kim bu
dış makamlar? MİTin dış makamlar dediği,
Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri Bakanı ve
Genelkurmay Başkanıdır. Dış makamlarla
paylaşılan notlarda cemaatin darbe girişiminde
bulunabileceği ancak TSK bünyesinde istihbarat toplayamadığından
darbe girişiminin tarihi konusunda net bir istihbarata önceden
ulaşamadığını
Arkadaşlar, darbe girişimi biliniyor,
biliyorsunuz, niye kabul etmiyorsunuz? MİT yazmış, diyor ki:
Darbe girişimini biliyorduk. Dış makamlara
-Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri Bakanı,
Genelkurmay Başkanına- bunu bildirdik. Madem bu darbe biliniyor niye
bir sürprizle karşılaşmış gibi yapıyorsunuz 15
Temmuzda?
Saat 14.20de MİTe gelen bir pilot
binbaşı -O.K. deniliyor, var mı yok mu bilmiyoruz- diyor ki:
MİT Müsteşarına bir operasyon yapılacak 3 helikopterle,
MİT Müsteşarı kaçırılacak. Arkadaş, kız
kaçırılmıyor, MİT Müsteşarı
kaçırılıyor. Kaçırsa fidye mi isteyecek? Bariz bir şey
değil midir darbe olduğu? MİT ile Genelkurmay arasında
tartışma var. Genelkurmay diyor ki: Bu O.K. darbe
olacağını söylemedi. MİT diyor ki: Darbe
olacağını söyledi.
Bununla bitmiyor, MİT Müsteşarı önce
müsteşar yardımcısını gönderiyor, sonra kendi gidiyor.
18.00de toplantı yapılıyor ve güya, bu darbeciler
-anlatıldığı kadarıyla- bu kanlı adamlar MİT
Müsteşarını 3 helikopterle kaçıracak. Genelkurmay
ağzına kadar darbeci dolu, MİT Müsteşarı saat 20.20de
elini kolunu sallayarak Genelkurmaydan çıkıyor. Plan ne, ilk verilen
plan? 3 helikopterle saldırıp, ölümü göze alıp MİT
Müsteşarını alacaklar. MİT Müsteşarı nerede?
Yaverlerin ve generallerin tamamının darbeci olduğu Genelkurmayda.
MİT Müsteşarı çıkıyor, yarım saat sonra
Genelkurmay Başkanı derdest ediliyor. Yok mu bir soru işareti
arkadaşlar? 249 şehidin ailesi, yakını, milleti, ferdi
olarak sormayalım mı? Bir soru işareti var mı
kafanızda?
Devam ediyoruz, bununla kalmıyor. 20.30da
Suriye eski Başkanı Muaz el-Hatible görüşmek üzere MİT
Müsteşarı Genelkurmaydan ayrılıyor. Neymiş? Kara
Havacılık Okulundan teyit alınamamış. Bu kadar önemli
bir olay var, Muaz el-Hatible görüşecek. Yani vardır
mantığı ama MİT Müsteşarımız gelmediği
için açıklayamıyoruz durumu.
Saat 18.00 sıralarında
Bakın, çok
kıymetli bir ifade var. İfade Genelkurmay 2.
Başkanımız Yaşar Gülerin, olayı anlatıyor: Saat
18.00de Hakan Fidanın -bu olaylar açığa çıktıktan
sonra- Komutanım -bu iddianameden- ben bir de Sayın
Cumhurbaşkanımıza bilgi vereyim. dediğini ve Koruma Müdürü
Muhsin Köseyi telefonla aradığını, Muhsine Sayın
Cumhurbaşkanımızla görüşebilir miyim? dediğini,
karşıdan ne cevap geldiğini duymadığını,
bunun üzerine Hakan Fidanın Peki, Muhsin, dışarıdan bir
saldırı olursa yeterli gücün, silahın ve adamın var
mı? diye sorduğunu, Hakan Fidanın oradan bir cevap
aldığını ancak cevabı bilmediğini, sonra tekrar
Muhsin, sana dışarıdan bir saldırı olsa buna
karşı koyacak kadar gücün, kuvvetin ve adamın var mı? diye
bir daha sorduğunu, oradan da muhtemelen olumlu bir cevap almış
olmalı ki Kolay gelsin. dediğini ve telefonu
kapattığını
Arkadaşlar, MİT Müsteşarı her
gün Cumhurbaşkanının Koruma Müdürünü arayıp Sana bir
saldırı olursa yeterince mermin, mühimmatın ve savunman var
mı? diye sorar mı? Bana anlamlı gelmiyor. Böyle bir soruyu
Cumhurbaşkanı Koruma Müdürü Muhsin Köseye sorması
Cumhurbaşkanı ölümcül hasta bile olsa kaldırılıp bu
bilgi verilmek zorundadır. Peki, bu bilgi Muhsin Köseye verildiyse bu
bilgi Muhsin Köse tarafından Cumhurbaşkanına verildi mi?
Verilmediyse Muhsin Kösenin FETÖcü olma ihtimali var mı? Sorulması
lazım, değil mi? Hiçbir ifade tutanağında görmedik.
Yargı sormamış, Komisyona sordurulmadı, biz bilmiyoruz. Bu
bilginin saat 18.00de Cumhurbaşkanlığı makamına
iletildiğini Hakan Fidanın yanındaki telefon
konuşmasıyla Orgeneral Yaşar Güler teyit ediyor, Hakan Fidan da
Bu bilgi verildi. diyor. Peki, bu bilgi verildiyse Cumhurbaşkanı
hangi enişteden öğrenmiş oluyor? Hakan Fidanın kod
adı enişte mi arkadaşlar? Çünkü bu bilginin verildiği
söyleniyor. Peki, bu bilgi verildiyse Sayın Cumhurbaşkanı niye
büyük bir sürprizle karşılaşmış gibi anlatılıyor?
Hiçbir ön yargım yok, öğrenmemiş olabilir ama bunlar darbenin
karanlık soruları. Arkadaşlar, bu sorularla kalmıyor,
olayları üst üste koyduğunuzda gelen cevaplarla birlikte daha
karanlık bir hâle geliyor.
Bakın, her şeyden önce can verdik;
yaralılarımız var, ekonomimiz mahvoldu, üstüne bir OHAL ilan
ettiniz. Bütün bu darbecilerin hepsi yurt dışında, bir eli
yağda bir eli balda. Zekeriya Öz orada, yüreğimiz sızlıyor.
Ergenekonda bize ettiği zulmü biliyoruz bu adamların. Hepsi yurt
dışında, bir eli yağda bir eli balda; burada 200 bin insan
mağdur. İçinde suçlusu da vardır ama Bank Asyanın önünden
geçti diye insanlar tutuklanıyor, biz siyasi ayakla ilgili bir şey
yapmıyoruz. Bu soruları cevaplandırmıyorsak siyasi ayak
sizsiziniz çünkü bu sorulara cevap bulmaya engel olan sizsiniz, sorumlusunuz.
BÜLEN TURAN (Çanakkale) Çok ayıp! Çok
ayıp!
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Bu soruları
aydınlatmak zorundayız arkadaşlar. O 249 şehidin ailesinin
yüzüne bakmak için bunu, kırmak için söylemiyorum- bu soruları
cevaplandırmak zorundayız.
Ortaya koyduğunuz rapora bir bakın, sizin
parti grubunuzun raporu; müzakere bile edilmedi, bilgi bile verilmedi, uzmanlar
çağrılmadı, yok sayıldık. Cumhurbaşkanı
Komisyonu kapattı, cumhuriyet savcılarını görevden
aldı, OHAL altında basın susturuldu. Peki, bu karanlıkta
kalacak mı? Bu millet bunun hesabını sormayacak mı
sanıyorsunuz? Böyle sanıyorsanız geçmişe bakın,
Fetullahçılar da böyle sanıyordu, Fetullahçılar güçlerinin hiç
bitmeyeceğini sanıyordu; Ergenekonda millî ordunun belini
kırarken, bu devlete tezgâh kurarken bu devleti şu an itibarıyla
felce uğratan hainler bunun
hesabının sorulmayacağını sanıyordu. Gelin,
namuslu, temiz, ahlaklı, yurtsever milletvekilleri olarak şu andan
itibaren yargının önünü açalım, elimizden geleni yapalım,
bu önergeyi kabul edelim ve bu hainlerden hesap soralım ki bir daha hiç
kimse Türkiye Cumhuriyetine ve onun halkına ihanet edemesin.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Erdoğdu.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
aleyhinde son olarak Manisa Milletvekili Sayın Selçuk Özdağ
konuşacak.
Buyurun Sayın Özdağ. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; HDPnin grup önerisinin aleyhinde söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
FETÖ denilen yapının bir 17-25
Aralık öncesi var, bir de 17-25 Aralık sonrası var. Bu
yapı, 17-25 Aralık öncesinde, 1969larda neşet etmiş,
neşvünema bulmuş bir yapı. 1971 yılında ise MİT
Müsteşarıyla, Vehbi Koçla aynı evde sohbet yapabilecek kadar
önemli bir kişi; Graham Fuller tarafından, Abramovich tarafından
övülen bir şahsiyet ve onlar tarafından desteklenen birisi. Bu
yapı, 1971 yılındaki darbeden önceden haberdar olan bir
yapı. Ardından 1980 darbesi önce olacaktı, önce
olacağını tahmin ederek Sızıntı dergisi
dediği dergilerinde askerlere övgüler düzen bir yapı; aynı
zamanda 12 Eylül olduktan sonra da son kale diyerek yine aynı
şekilde darbecilere ve cuntacılara övgüler yapan bir yapı.
Ardından da bu yapı, 28 Şubat 1997deki postmodern darbede de
aynı şekilde iktidara karşı cephe alan, Erbakana
Yapamadınız, çekip gidin. diyen bir şahsiyet ve böyle bir
cemaat, böyle bir yapı, böyle bir örgüt. Ve bu örgüt, 17-25
Aralığa kadar görünen kısmıyla, okullarıyla, yurtlarıyla
veyahut da yapmış olduğu dershanelerle, gazeteleriyle, zaman
zaman da sözde demokrasiye destek olmasıyla tanınan bir yapı.
17-25 Aralık öncesi bu yapıya hemen hemen
her siyasi yapı destek olmuş. Bunlar zaten duran arabaya
binmemişler, hep yürüyen arabaya binmişler, otobüs duraklarında
durmayı değil yürüyen arabalara -iktidara- binmeyi tercih
etmişler. Önce Ecevitle de diyalog sağlamışlar, Sayın
Ecevitle de görüşmeler yapmışlar, hatta Papayla görüşme
yapmadan önce -bir hafta önce- Başbakan Yardımcısı olan
Bülent Ecevitle de görüşmüş.
Aynı şekilde Kasım Gülekle çok ciddi
ilişkileri var.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Selçuk Bey,
delilin var mı? Yazık ya, ölmüş insanlar, müteveffa.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Kasım Gülek,
Cumhuriyet Halk Partisinde çarıklı siyasetçi diyerek
nitelendirilen, on yıl kadar orada genel sekreterlik yapan bir
şahsiyet.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Vefat
edenlerden değil, yaşayanlardan bahset.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Kendisi Fetullah
Güleni o kadar çok seviyor ki bir gün Anadolu yakasında kendisini
göremeyince, nerede olduğunu sorunca Sabahleyin görürsünüz, Trakya
yakasında. Hayır. hemen gece oraya geçerek Fetullah Gülenle
görüşen bir şahsiyet.
Özalla da teşrikimesaisi var, ardından
Demirelle teşrikimesaisi var. Bütün siyasi yapıları kontrol
ederek aynı şekilde...
MURAT EMİR (Ankara) - Erdoğanla yok mu?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Erdoğanla
var mı, senle görüştü mü?
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Siyasi
yapıları kontrol ederek bu yapılarla beraber devleti ele geçirme
çalışması yapan bir yapı. Siyaset kurumunu...
MURAT EMİR (Ankara) Erdoğanın
kendisine söyle!
TURABİ KAYAN (Kırklareli) Devlete kim
tırmandırdı?
MURAT EMİR (Ankara) Erdoğan ne istediyse
verdi mi vermedi mi, onu söyle!
BAŞKAN Sayın Özdağ, bir dakika...
Sürenize ekleyeceğim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
bir kelime etmedik biz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Vefat
etmiş kişilerden söz ediyor Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Milletvekilim, bakın
Sayın Gürer...(CHP sıralarından gürültüler)
Konuşabilir miyim, izin verir misiniz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yok, hep onlar
konuşacak Başkanım.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Vefat edenlerin
burada adını anma.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Süleyman
Demirel nasıl konuşsun? Bülent Ecevit nasıl konuşsun?
Kasım Gülek nasıl konuşsun?
BAŞKAN - Biraz önce Sayın Erdoğdu
konuştu, eleştirileri de vardı, büyük bir sükûnet içinde bütün
salon dinledi.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Vefat
edenlerden söz etmedi.
BAŞKAN
Katılmadığınız yönler olabilir konuşmacıda
ama lütfen saygıyla dinlemek zorundayız.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Burada kendini
gelip anlatamayacak insanlardan söz ediyor.
BAŞKAN - Lütfen... Lütfen...
Buyurun Sayın Özdağ.
Sürenize ekleyeceğim bir dakika.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) Ölenlere Allahtan
rahmet diliyorum ama aynı zamanda eğer FETÖyle ilişkisi
varsa... Tarihçilerin ve siyasetçilerin ben aynı zamanda tarihçiyim,
sosyal bilimciyim- görevi onların ilişkilerini tam ve net
manasıyla gelecek kuşaklara taşımaktır, ben onu
yapıyorum. (AK PARTİ ve CHP sıraları arasında
karşılıklı laf atmalar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Aykut ne dediyse bir
şey söylemedik, on dakika dinledik, bir şey söylemedik; dinleyin
kardeşim, dinleyin.
BAŞKAN Sayın Osman Aşkın Bak,
lütfen...
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) Burada diyorum ki: Her
iktidar partisiyle iyi ilişkiler içerisine girmiş diyorum, herkeste
var bu ilişkileri, bunları söylüyorum.
Değerli milletvekilleri, ardından 17-25
Aralık oluyor. 17-25 Aralıkta bu yapı gelip bir ekonomik ve
siyasi bir darbe yapmak istiyor.
TURABİ KAYAN (Kırklareli) Devlette bütün
makamları kim verdi, onu da söyleyin.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - O güne kadar bu
yapıya F tipi diyenler, özellikle Cumhuriyet Halk Partililer ve
HDPliler, nedense çok güzel bir şekilde güzellemeler yapmaya devam
ediyorlar. Bir yandan CHP milletvekilleri bir yandan CHPnin Genel
Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu, burada Samanyolu
gazetesi kapatılırken, Bank Asya kapatılırken bir
diğer yandan bunların Bugün gazeteleri kapatılırken,
bunlara ait ticari mekanizmalar kapatılırken bunlara desteğe
gidiyorsunuz.
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Basın
özgürlüğü ya, basın özgürlüğü.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Ardından kayyum
atanırken oradan ayrılmıyorsunuz.
Bugün gazetesi kapatılırken Sayın
Kılıçdaroğlu oraya gittiği gibi Sayın Demirtaş da
oraya gidiyor ve diyorlar ki: Biz bu yapının
arkasındayız. Niye? Çünkü düşmanımın
düşmanı dostumdur. diyorsunuz. Öyle demeyeceksiniz. AK PARTİye
karşı mısınız? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Karşı olacaksınız ama bir diğer
yandan da diyeceksiniz ki: F tipine de karşıyız.
Desteklemeyeceksiniz. Darbe Komisyonuna söylediler: Efendim, biz demokrasi
adına destek verdik, basın hürriyeti adına destek verdik. 17-25
Aralık öncesi, bu yapının gerçek yüzü çıkmadan önce bu
yapıya biz de demokrasi adına destek verdik, eğitim adına
destek verdik. Sizinki meşru olacak, bizimki suç olacak, öyle mi? Sizinki
de suç. Eğer suçsa ki gerçek suç sizinkilerin kardeşlerim.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) 15 Temmuzdan
sonra atadığı görevlileri görevden aldılar.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) -
Bulundukları makamlara kim getirdi?
ALİ ÖZCAN (İstanbul) Sizin ki de suç mu!
Sizinki de suç mu!
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, 17-25 Aralık sonrasında ve 17-25 Aralık olmadan
önce de sizler gidiyorsunuz, Amerika Birleşik Devletlerine gidiyorsunuz,
orada Fetullah Gülenin, bu FETÖcü adamların örgütleriyle görüşmeler
yapıyorsunuz.
ALİ ÖZCAN (İstanbul) Sizinki de suç mu!
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Hatta bir
milletvekiliniz, Genel Başkanınız diyor ki: Bunlar
bildiğimiz cemaatlere benzemiyor, meşru bir cemaate benziyor.
Bunlarla teşrikimesai kurmaya devam edeceğiz. Bir yandan Faruk
Loğoğlu gidiyor, bir diğer yandan Genel Başkan
Yardımcınız gidiyor, bunlarla teşrikimesai içerisinde
bulunuyorsunuz. Neden bulundunuz bunlarla teşrikimesai içerisinde?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sizden 30
kişiyle resmi var, 30!
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Hem F tipi
diyeceksiniz, örgüt diyeceksiniz, çete diyeceksiniz
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Hanginizin
resmi var orada?
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) - Bir yapının
örgüt olabilmesi için dünyada kriterler vardır. Amerika Birleşik
Devletlerinde kriter Dışişleri Bakanlığının
kararlarıdır, İngilterede İçişleri
Bakanlığının kararıdır, Türkiyede ise
yargının kararıdır. Burada şikâyetler
yapıldıktan sonra, 2005 yılında bu yapının örgüt
olduğu noktasında bazı şikâyetler geliyor ve Yargıtay
5. Ceza Dairesi bunlarla ilgili karar veriyor, diyor ki: Hayır,
burası bir örgüt değildir, radikal İslamcıların dahi
burayı hedef aldığı bir yapıdır. Ardından,
cumhuriyet başsavcısı itiraz ediyor. 2008de karar veriyor
Yargıtay Daireler Kurulu -herkes var orada- diyor ki: Hayır,
burası bir örgüt değildir. Buna rağmen, 2013
yılındaki 17-25 Aralıktan sonra iktidar partisi büyük bir
mücadele içerisine giriyor. Bir yandan Haşhaşiler diyor bunlara,
bir diğer yandan bunlara paralelciler diyor, Paralel yapı
oluşturmak istiyor. diyor ama nedense Cumhuriyet Halk Partisinin ve
HDPnin milletvekilleri buraya destek vermeye devam ediyorlar.
Ben Komisyonda Gültan Kışanaka şu
soruyu sordum... İmralıya gidenlerden birisi şu soruyu soruyor
Abdullah Öcalana, o teröristbaşına şunu soruyor: Efendim,
herkes Fetullah Gülenle görüşüyor. Siz de bize ne söylersiniz? Biz de
görüşelim mi? Kendisi diyor ki: Bir barış adamıdır
Fetullah Gülen, bir sulh adamıdır; görüşün tabii. Orta
Doğudaki hayallerimizle, ideallerimizle onların hayalleri ve
idealleri örtüşüyor. ifadesini kullanıyor. Şimdi, soruyorum HDP
milletvekillerine, diyorum ki: Abdullah Öcalanla aynı görüşte
misiniz 17-25 Aralıktan sonra, aynı görüşte misiniz 15 Temmuzdan
sonra?
AHMET YILDIRIM (Muş) Siz aynı
görüştesiniz, siz.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) Bakınız,
size bir şey söyleyeyim: Darbecilerin siyasi ayağı olmaz,
darbeciler her yerde olurlar. Fetullah Gülen bir darbecidir; darbeciler,
siyaset yapısını, siyasi yapıyı ortadan kaldırmak
için yapmışlardır. 1960 darbesi Menderese
yapılmıştır, 1971 Demirele
yapılmıştır; 1980 Demirele, Türkeşe, Erbakana,
dolaylı olarak da Ecevite yapılmıştır; 28 Şubat
postmodern darbesi Erbakana karşı yapılmıştır.
İktidara karşı yapılan her darbeden muhalefet de mutlaka
nasibini almıştır. Hep beraber, kime yapılırsa
yapılsın bütün darbecileri kınayacağız ve takbih
edeceğiz ki bir daha demokrasiye kimse halel getirme noktasında
hareket etmesin veya bu şekilde davranmasın diyeceğiz.
Değerli milletvekilleri, darbeler kötüdür, takbih edilmesi gerekmektedir.
15 Temmuza gelince: Darbe Araştırma
Komisyonu
HDPnin grup önerisinde diyorlar ki: AK PARTİli üyeler
tarafından Komisyon Başkanlığı seçildi. E, seçim
oluyor orada. Hepiniz biliyorsunuz, bütün araştırma
komisyonlarında yapıldığında nereden seçilir? Kim çok
oy alırsa ondan seçilir. AK PARTİ'li milletvekilleri, CHPli, HDPli
ve MHPli milletvekillerin ellerini mi bağladı?
Bir şey daha söyleyeceğim. Bakın, bu
Komisyonda görevini yapmayan milletvekilleri, muhalefet partisi
milletvekilleridir. Neden? Eski başbakanlara soru soralım dedik, eski
başbakanlara, cumhurbaşkanlarına sorular soralım, Melih
Gökçeke sorular soralım, Beşiktaş Belediye Başkanı
Hazinedara sorular soralım, gelin, İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanına sorular soralım, MİT Müsteşarına
sorular soralım. Siz Komisyonun nasıl
çalışacağını, Anayasanın bize hangi görevleri
verdiğini bilmiyor musunuz? Anayasada şöyle söyler -İç Tüzük de
bunu söylüyor- der ki: Araştırma komisyonlarına davet edersiniz;
aynen, Birgül Ayman Güleri davet ettiğimiz gibi. Birgül Ayman Güler
gelmedi, gelmeme hakkı vardı ama bana soru sorun da demedi. Ki Birgül
Ayman Güler neler söylüyordu biliyor musunuz? CHPnin kanalı Halk TVde
Fetullah Gülen reklamları yayınlanmaktadır, Zaman gazetesi
reklamları yayınlanmaktadır. F tipi TVlerde CHPnin
adaylarını görmeye alışamayacağız. 15
Aralık Cumhuriyet gazetesinde Her ne kadar parti yönetimimiz inkâr etse
de 30 Mart seçimlerinde bir ittifak yaptık, cemaatle ittifak yaptık.
diyordu. Bir sürü şey var burada. Birgül Ayman Güleri
çağırdık, geldi mi? Gelmedi. Getirebilir miyiz? Hayır,
getiremeyiz. Necdet Özel, çağırdık, geldi mi? Gelmedi ama bir şey
söyledi: Bana sorular sorun, cevaplayayım. dedi. Siz, eski
başbakanlara niye soru sormadınız, Melih Gökçeke niye soru
sormadınız, MİT Müsteşarına niye sorular
sormadınız, Genelkurmay Başkanına niye sorular
sormadınız?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Çoğunluk
sizsiniz, sorsaydınız.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) Görevini yapmayan
üyeler varsa onlar da CHPli ve HDPli üyelerdir değerli milletvekilleri,
görevlerini yapmamışlardır çünkü
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Siz ne
yapıyordunuz, siz?
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) Tarihe not düşmek
adına, siz görevinizi yapmadınız. Geçmişteki komisyonlarda
da görev aldım ben. O komisyonlarda da
çağırdıklarımız oldu, gelmediler,
çağırdığımız kişilerden gelmeyenler Bana
soru sorun. dediler. Deniz Baykal Komisyona geldi ve 5 sayfalık Komisyon
raporunu okudu, cevapları okudu, kendi düşüncelerini söyledi. Bir
dakika
Sayın Baykal, size sorular soracağız. dedik
Hayır, sorularınızı almayacağım ve
gideceğim. dedi, demokratik hakkını kullandı ve anayasal
hakkını kullandı, İç Tüzük hakkını kullandı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) Sözlerimi
tamamlayayım Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Özdağ, sözünüzü
kesmiştim, bir dakika daha ek süre veriyorum size, tamamlayın lütfen.
Buyurun.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) Çok teşekkür
ederim.
Cemaatçi CHPliler diyen Soner Yalçının
yazısından kısaca alıntılar yapmak istiyorum:
Kılıçdaroğlu'nun danışmanlarından Fatih Gürsul
FETÖ üyesi. Fethullah Gülen'in onursal başkanı olduğu
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı tarafından düzenlenen Abant
Platformu'nun son toplantısının açılışını
yapan Gediz Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr.
İştar Gözaydın FETÖ soruşturması sonucu
açığa alındı. Gözaydın, CHP Parti Meclisi üyesiydi.
Aynı zamanda, Zaman gazetesinin,
Fetullahçı terör örgütünün tüm yayın organlarının hepsi 7
Haziran seçimleri öncesi AK PARTİden hesap sormak adına
Güneydoğu Anadoluda HDPyi destekleyeceğiz, geri kalan yerlerde
CHPyi destekleyeceğiz. dediler. Bu onları ilzam etmez ama bilesiniz
ki bu yapı sizi de kullanmak istedi ve siz maalesef buna teşne oldunuz,
17-25 Aralıktan 15 Temmuza kadar da bu yapıya destek oldunuz.
ALİ ÖZCAN (İstanbul) Sizi de
kullandı mı, sizi de kullandı mı?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sizi
kullandığını kabul ediyorsunuz.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) Eğer F tipi
dediğiniz yapıya karşı çıksaydınız bunlar
olmazdı.
ALİ ÖZCAN (İstanbul) Sizi kullandı
mı, sizi aldattı mı?
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) Darbeci, siyaseti
reddeder, siyasetçilere karşı oldukları için de darbe yaparlar.
Bu darbe AK PARTİye ve Cumhurbaşkanına karşı
yapılmıştır; önce AK PARTİye ve
Cumhurbaşkanına, sonra Türkiye Büyük Millet Meclisine ve demokrasiye
karşı yapılmıştır. Eğer siyasi bir ayak
arayacaksanız bunu darbeye maruz kalanlarda ve Recep Tayyip
Erdoğanda -ki öldürülmek istendi- aramayacaksınız, onu
başka yerlerde arayacaksınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZCAN (İstanbul) Siyasi eli var,
siyasi eliniz var. Siyaseten eliniz içinde.
BAŞKAN Sayın Özdağ, teşekkür
ederim.
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) Bu önergenin aleyhinde
olduğumuzu söylüyor ve de diyorum ki: Bir daha darbe olmasın. 15
Temmuz akşamı ben yeğenimi de burada şehit verdim. İlk
darbe girişimini de Sayın Başbakana haber veren bendim.
BAŞKAN Sayın Özdağ
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) Hep beraber, birlikte
15 Temmuz gibi darbe girişimlerine karşı olalım. İyi
darbe yoktur, kötü darbe vardır. Şu darbe iyidir, bu darbe kötüdür.
gibi bir düşünce doğru değildir, sakîm mantıktır.
BAŞKAN Sayın Özdağ, lütfen
SELÇUK ÖZDAĞ (Devamla) Teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum değerli milletvekilleri. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın
Başkan...
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan...
BAŞKAN Sayın Yıldırım...
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan,
konuşmasında, özellikle partimize dönük, bizim bu yapıya
güzellemeler dizdiğimizi söyledi; bu siyasi iktidarın rehin
aldığı ve şu an Edirne Cezaevinde tutulan Eş Genel
Başkanımızın kayyum atanan bir kurumu ziyaret etmesi
üzerinden özellikle partimize dönük ağır eleştirilerde bulundu.
Mesela, Eş Genel Başkanımız gittiğinde, acaba
Sayın Özdağ gibi...
BAŞKAN Sataşmadan söz mü isteyeceksiniz?
AHMET YILDIRIM (Muş) ...Biz bilgi
toplumundan yanayız...
BAŞKAN Sayın Yıldırım...
AHMET YILDIRIM (Muş) ...maddi
zenginliğin olduğu gibi aynı zamanda manevi zenginliğin de
en az o derece önemli olduğunu biliyoruz.
BAŞKAN Sayın Yıldırım...
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan,
bir dakika sataşma
. Sözümü tamamlayayım, ondan sonra şey
yapayım Sayın Başkan.
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Bir daha
konuşacak Başkanım.
AHMET YILDIRIM (Muş) Diğer cemaatlere
mensup olan arkadaşlarımız alınganlık göstermesinler
ama açık ifade etmem gerekir ki en başarılı gördüğümüz
cemaat Fetullah Gülen cemaatidir. ve bir sürü dizi, güzelleme; bunlardan
mı söz ediyorsunuz?
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) 17-25ten sonra
gittiniz.
AHMET YILDIRIM (Muş) Bu cümleler Selahattin
Demirtaşa mı ait, kime ait?
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) 17-25ten sonra
gittiniz, 17-25ten sonra gittiniz. Ekrem Dumanlı sizi ziyaret etti. Ekrem
Dumanlının ziyaretini niye kabul ettiniz, niye kabul ettiniz Ekrem
Dumanlının ziyaretini? Niye ziyaret ettiniz Bugün gazetesini?
BAŞKAN Sayın Yıldırım,
siz söz talebinde bulunmuyorsunuz şu anda, bulunmak istiyorsunuz ama bir
tarafa cevap veriyorsunuz. Gerekçelerinizi söylediniz, sataşmadan
dolayı söz mü istiyorsunuz?
AHMET YILDIRIM (Muş) Ben sataşma
gerekçelerini söylüyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Ama o tarafa cevap veriyorsunuz,
gerekçelerini söylemiyorsunuz.
AHMET YILDIRIM (Muş) İç Tüzük 69a göre
sataşmadan bu sebeplerle söz istiyorum.
BAŞKAN Tamam, buyurun, iki dakika, buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, bizim
de talebimiz vardı.
BAŞKAN Tabii ki.
Sayın Sancar konuşacak Sayın
Yıldırımın yerine.
Buyurun.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Mardin Milletvekili Mithat
Sancarın, Manisa Milletvekili Selçuk Özdağın HDP grup önerisi
üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MİTHAT SANCAR (Mardin) Darbeyle mücadeleyi
engelleyen en önemli şey sorular sorulduğunda burada
bağırıp çağırmak, demagoji yapmak, polemik yapmak,
herkesi suçlamaktır ve sürekli bu yöntemi kullanıyorsunuz.
Bakın, size net ve açık söylüyoruz: Darbe raporunda, 1980leri, hatta
Darbe Komisyonu Başkanı 1967 tarihli makbuzu gösterip diğer
siyasi partileri... O da uydurma, gerçek olsa bile -ki uydurma- diğer
siyasi partileri suçlayacak... Hadi 2003te iktidara başladınız,
2002 sonu, 2013te yollarınız ayrıldı diyelim, rapor diyor
ki: İhale aldılar, kamuya sızdılar, yurt
dışında okullar açtılar. Yahu kim yaptı? Bu, böyle
uzayda bir oluşum muydu? Siyasi kararları kim veriyordu?
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) Son on yılda
mı yaptılar? Son elli yılda yaptılar.
MİTHAT SANCAR (Devamla) - Devlete
alınmasını kim teşvik ediyordu? Hangi bakanların
imzası var? Hangi milletvekilleri onlarla birlikteydi? Sayısız
fotoğraf yayınlandı. Bizim efendim, Koza İpeke o gün
yapılan baskını, basın özgürlüğü adına
reddettiğimiz bir ziyareti iş birliği olarak sunuyorlar. Ya, siz
kalkın -2003ten 2013e; on yıl- Ne istediler de vermedik. sözüyle
özetlenebilecek bir ilişkiyi, kol kola yürüyüşü, KCK
operasyonlarını, Balyoz, Kumpas dâhil hepsinin
ortaklığını göz ardı edin, şurada iki tane söz,
orada iki tane cümle, Efendim, bütün partiler iş birliği
yaptı.
Bakın, arkadaşlar, Kumpasın da,
Ergenekonun da savcısıyız. diyen sizsiniz, KCK
davalarının arkasında da duruyoruz. diyen sizsiniz ve bütün
bunları yapanlar bugün hapiste ama o soruşturmalardan dolayı
hapiste yatan başkaları da var. Eğer onlar darbeciyse, hainse,
teröristse onların yaptığı soruşturmaların
arkasında hâlâ niye duruyorsunuz? (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sancar.
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) Sayın
Başkanım
Affedersiniz Sayın Başkanım.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Gök, bir dakika
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) Sadece 17-25
Aralıktan sonra Sayın Demirtaş, Garo Paylan ve
arkadaşları Bugün gazetesini veya bu gazeteleri ziyaret
etmemiştir. 2013 yılında Ahmet Türk ve Nazmi Gür -aynı
zamanda o zaman milletvekilleriydiler- Pensilvanyaya giderek Fetullah Gülenle
görüşmeler yaptılar; bunun da tutanaklara geçilmesini özellikle
istirham ediyorum efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Evet, Sayın Gök
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim, iktidar partisinin,
daha önceki yıllarda televizyonları gezerek Fetullah Güleni savunan
birisini Darbe Araştırma Komisyonu Başkanı
yaptığı bir komisyonun verdiği rapordan sonra, zaten
sözcülerinden başka bir şey de beklemiyoruz. Yani, bir aklama,
karalama, kapatma komisyonu görevini üstlenmiş
BAŞKAN Talebiniz nedir?
LEVENT GÖK (Ankara)
ve bunu yerine getirmek için
sözcü seçen iktidar partisi çıkardığı sözcülerle partimize
ağır sataşmalarda bulunmuştur özellikle hayatta bulunmayan
rahmetli Ecevit, Kasım Gülekten başlamak suretiyle. Bugüne gelinen
noktada, Cumhuriyet Halk Partisinin bir desteği olduğunu ima eden
konuşmalar yapmıştır, tamamı çarpıtmadır,
tamamı sataşmadır. Bu konuda sataşmadan dolayı söz
istiyoruz.
Aykut Bey konuşacak.
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) Yapmayın ya,
yapmayın ya, çarpıtma olur mu? Ecevitin kendi itirafları var
ya, Kasım Gülekin kendi itirafları var ya, vasiyet var ya.
BAŞKAN Sayın Erdoğdu mu
konuşacak?
LEVENT GÖK (Ankara) Evet.
BAŞKAN Buyurun Sayın Erdoğdu.
İki dakika
(CHP sıralarından
alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Aykut
Erdoğdunun, Manisa Milletvekili Selçuk Özdağın HDP grup
önerisi üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
AYKUT ERDOĞDU (İstanbul) Sayın
Başkan, kürsü şehvetine kapılmak istemem, meseleyi
kişiselleştirecek olsam çok şey söylerim ama meseleyi
kişiselleştirmeyeceğim.
Birincisi, etik değil, doğru değil;
kendisini savunamayan insanların hatırasını bu kadar kirletmek
ve savunma şansı vermemek doğru değil.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Fotoğraf
çektirmişler.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Hepsi müteveffa,
kendini savunamaz ama kendini savunacak durumda olanlar var arkadaşlar.
Sayın Cumhurbaşkanına sormak
zorundayız Ne istediler de vermedik? demek bir iştirak değil
midir, sormayalım mı bu soruyu? Bakın konuşuyoruz,
anlatıyoruz, yok kabul ediyorsunuz.
Hangimizin resmi var CHP grubundan Fetullah Gülene
Hoca Efendi diye diz çökmüş, başını kapatmış
yanında saygıdan, bir tane gruptan resmini gösterin, bir tane
CHPlinin resmini gösterin, bir tanesini, deyin ki şunlar bunu yaptı.
(CHP sıralarından alkışlar) Ama sizin grubunuzda onlarca
var.
Değerli arkadaşlar
yakışıyor mu bir sahte makbuz üzerinden
Ya, İnternette
satılıyor, bu kadar ucuz, bu kadar basit olunamaz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya, Birgül Güler Ayman
söyledi be kardeşim. Ne diyorsun? Burada kürsüden söyledi ya.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) O, Birgül Ayman
Güleri bağlar, bizim partimizle ilgisi yok. Birgül Ayman Gülerin
kendisine sor.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ne bağlar, ne
alakası var ya? Bırakın Allah aşkına!
BAŞKAN Sayın Bak
SELÇUK ÖZDAĞ (Manisa) Başkan
Yardımcısıydı o zaman.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Şimdi,
geliyorsunuz meseleyi 17-25 Aralık meselesine bağlıyorsunuz.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Neyi bağlar? O,
başkasını bağlar. diyorsun.
BAŞKAN Sayın Bak
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Yok muydu yolsuzluk,
yok muydu hırsızlık? Yetim hakkı bakan
çocuklarının kasasına, vatan evlatlarının hakkı
bakan evlatlarının kasasına konulmadı mı, söylemeyecek
miydik?
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hayret bir şey,
konuşturmadınız kadını be!
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Kendi
ortağınız tezgâh kurmuş bize ne. Çalmasaydınız,
çırpmasaydınız, yolsuzluk yapmasaydınız. Söylemeyecek
miyiz?
BAŞKAN Hakaret etmeyin birbirinize lütfen.
İthamlarda da bulunmayın Sayın Erdoğdu, lütfen. Bir gruba
ithamda bulunuyorsunuz
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Yok Sayın
Başkan, böyle bir göreviniz yok, benim fikrime
karışamazsınız.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya, neyi söylüyorsun
ya?
BAŞKAN Var, benim öyle bir yetkim var.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Öyle şey mi olur
ya?
BAŞKAN Tüzükü okuyun, benim yetkimin olup
olmadığını görürsünüz. İthamda bulunmayın lütfen.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Bakın,
Cumhuriyet Halk Partisinin tarihi burada. Bizler bu önergeleri
BAŞKAN Temiz bir dille konuşun.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Sözümü
kestiğiniz için umarım süremi uzatırsınız herhâlde.
BAŞKAN O da benim takdirimde.
Buyurun.
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) İnşallah
takdir edersiniz.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisinin tarihi
burada. Bizler FETÖ derken, bizler terör örgütü derken, devleti teslim
alıyor derken bizim üzerimize saldırarak gelip yok ettiğiniz
araştırma önergeleri, gensorular burada. Bu kürsüde nasıl
savunmalar yaptığınızı biliyoruz, ayıptır
ya! Yaptığınız ayıptır arkadaşlar! Kozmik
odaya nasıl girildiğini biliyorsunuz değil mi? Millî
sırlarımızın çıkması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Kim verdi
talimatı? Sayın Recep Tayyip Erdoğan verdi arkadaşlar. Onun
için rica ediyorum, bizim
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya, ne alakası
var, nereden çıkartıyorsun be?
BAŞKAN - Sayın Bak, lütfen
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Yahu, Genelkurmay
Başkanı söyledi, nereden çıkaracağım be! Aklına
gelmeden bağırıyorsun.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Konuşma be!
BAŞKAN Sayın Bak
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Genelkurmay
Başkanı söyledi.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ne diyorsun sen be?
Bilmeden şey yapıyorsun!
BAŞKAN Sayın Bak
AYKUT ERDOĞDU (Devamla) Yahu, Genelkurmay
Başkanı söyledi
BAŞKAN - Sayın Erdoğdu, teşekkür
ederim.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hayret bir şey
ya!
REŞAT PETEK (Burdur) Sayın Başkan,
Komisyon Başkanı olarak sataşma var, sataşmadan söz
istiyorum.
Sayın Başkanım, doğrudan
şahsıma sataşma
BAŞKAN Bir dakika
Sayın Petek, sizi dinleyeyim.
REŞAT PETEK (Burdur) - Hem Grup Başkan
Vekili özellikle şahsıma yönelik sataşma yaptı
LEVENT GÖK (Ankara) Evet, resmen
sataştım Sayın Başkan.
REŞAT PETEK (Burdur) Evet, sataştı.
LEVENT GÖK (Ankara) Aynen şunları dedim
BAŞKAN Duydum, ben sizi dinledim, tekrar
etmeyin Sayın Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Birkaç yıl önce
televizyonlardan Fetullah Güleni savunuyordu. dedim, dedim.
BAŞKAN Ben biliyorum, duydum, duydum, tekrar
etmeyin.
Buyurun Sayın Petek.
İki dakika
MURAT EMİR (Ankara) Makbuzu anlatacaksa
çıksın, sahte makbuzu!
BAŞKAN Aman tekrar etmeyin, duydum.
Buyurun Sayın Petek.
İki dakika
3.- Burdur Milletvekili Reşat
Petekin, Ankara Milletvekili Levent Gökün yerinden sarf ettiği bazı
ifadeleri sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
REŞAT PETEK (Burdur) Değerli
arkadaşlar, şimdi
LEVENT GÖK (Ankara) Ya, ayıp ya Reşat
Bey, şu sahte makbuzla çıkıyorsun, bir de burada
konuşuyorsun! Ayıp denen bir şey var ya, ayıp denen bir
şey var!
REŞAT PETEK (Devamla) - Kimin ayıp
yapıp yapmadığını önce dinleme nezaketi göstererek
LEVENT GÖK (Ankara) Sen o makbuzu kimden
aldın?
BAŞKAN Ama kürsüye geldi Sayın Petek.
LEVENT GÖK (Ankara) Kimden aldın o makbuzu?
BAŞKAN -
bakalım ne söyleyecek,
sayın milletvekilleri, Sayın Gök.
REŞAT PETEK (Devamla) Sayın Başkan,
süremi
LEVENT GÖK (Ankara) Bir şey söylemiyor ki
BAŞKAN Ama dinleyin, daha bir şey
söylemedi, bir tane kelime söyledi.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) İstiklal Mahkemesi
de kursunlar Sayın Başkan oldu olacak! Hâle bak,
konuşturmuyorlar adamı!
REŞAT PETEK (Devamla) Sayın Başkan,
süremi
BAŞKAN Yeniden başlatacağım.
Yani bir ithamda bulunuyorsunuz, savunma
hakkını engelliyorsunuz. E, ne yapacak yani? Savunma hakkı
kutsaldır. demiyor muyuz hep beraber her yerde?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) İthamda
bulunmuyoruz, sahte makbuzla çıkıyor.
BAŞKAN Lütfen
LEVENT GÖK (Ankara) İthamda bulunan o!
BAŞKAN Ama bırakın.
LEVENT GÖK (Ankara) İthamda bulunan o!
BAŞKAN Ama bırakın Sayın Gök,
lütfen
LEVENT GÖK (Ankara) İki yıl önce
televizyonda söylediğini bırakmış, Cumhuriyet Halk
Partisini suçluyor.
BAŞKAN Sayın Gök, lütfen
bırakın.
Dinleyelim Sayın Peteki.
Yeniden başlatıyorum sürenizi.
LEVENT GÖK (Ankara) Bizim öyle Fetullahı
öven sözlerimiz yok ki televizyonlarda.
REŞAT PETEK (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Önce cevap hakkımı kullanmama müsaade
edin, bir dinleyin, ondan sonra sözünüz varsa ben de sizi dinlerim.
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Önce iftira
attıklarını bir anlat!
REŞAT PETEK (Devamla) - Birincisi
Fetullahçı terör örgütü dediğimiz bu örgüt
LEVENT GÖK (Ankara) Sen iftiradan dolayı özür
dile, özür dile. Bu belgeyi nereden aldın, onu söyle bir! Kim verdi sana
bu belgeyi?
HALUK PEKŞEN (Trabzon) ByLock kullanıyor
musun sen? ByLock listesinde ismin var mı?
REŞAT PETEK (Devamla) -
arkadaşımız az önce bahsetti
LEVENT GÖK (Ankara) Sana FETÖcü diyorlar.
REŞAT PETEK (Devamla) -
geçmişte cemaat
olarak, geçmişte hizmet olarak bilindiği dönemde
LEVENT GÖK (Ankara) FETÖcü diyorlar sana.
HALUK PEKŞEN (Trabzon) - Niye Değilim.
demiyorsun?
LEVENT GÖK (Ankara) Niye çıkıyordun
televizyonlara?
HALUK PEKŞEN (Trabzon) FETÖyle ilgim yok.
niye diyemiyorsun?
REŞAT PETEK (Devamla) Bakın, biz
geçmişte bütün siyasi partileri suçlamak için değil
ALİ ÖZCAN (İstanbul) Kur'an-ı
Kerime el basıp da FETÖcü değilim. diyebiliyor musun?
BAŞKAN Sayın Özcan
REŞAT PETEK (Devamla) - Sayın Aykut
Erdoğdu belki Ölülere saygı gösterin. şeklinde ifade etti. Biz
onları suçlamak için bir şey söylemedik, raporumuza da yazmadık.
LEVENT GÖK (Ankara) Neyi söylüyorsun? Bu ne, bu
ne, bu ne?
REŞAT PETEK (Devamla) -
Yazdığımız şu
LEVENT GÖK (Ankara) Bu ne Reşat Bey, bu ne
ya?
REŞAT PETEK (Devamla) - Her dönemde FETÖnün
siyasi partilere yakınlık gösterip devlete sızmak için gayret
gösterdiğini ifade ettik; bu bir.
LEVENT GÖK (Ankara) Kim verdi sana bu belgeyi?
Sahteciliğe niye tevessül ediyorsunuz ya, niye tevessül ediyorsunuz?
REŞAT PETEK (Devamla) - İkincisi: Orada
gösterdiğimiz makbuz
LEVENT GÖK (Ankara) Evet, nedir bu?
REŞAT PETEK (Devamla) -
daha 15 Temmuz darbe
girişimi olmadan önce yazılmış olan bir kitapta yer
aldı. Komisyonumuz bunu Komisyona aldı. (CHP sıralarından
gürültüler) Şu anda Darbe Komisyonunda var olan, uzmanların
incelediği kitapta var olan bir belge. Şimdi, daha darbe yokken
ortaya konmuş bir bilgiyi
LEVENT GÖK (Ankara) - Sen buna inanıyor musun?
İnanıyor musun sen buna?
REŞAT PETEK (Devamla) Bakın, şunu
dinleyin: Cumhuriyet Halk Partisini suçlamak için değil ama Cumhuriyet
Halk Partisini nasıl kullandığını göstermek için
göstermiştim.
LEVENT GÖK (Ankara) - Ayıp denen bir şey
var Reşat Petek, hukukçusun ya!
REŞAT PETEK (Devamla) - Ama sizin bu
saldırganlığınız ve FETÖden yana tavır
almanız karşısında şunları göstermek
zorundayım: FETÖnün terör örgütü vasfı ortaya çıktıktan
sonra en büyük desteği veren Sayın Kılıçdaroğludur,
Sayın Tanaldır, Sayın Erdemdir. (CHP sıralarından
gürültüler)
MURAT EMİR (Ankara) Hadi oradan! Saçmalama
hakkın yok senin! Adam gibi konuş!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
REŞAT PETEK (Devamla) - Şu
fotoğraflara bakın Allah aşkına. (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
REŞAT PETEK (Devamla) - Mahkeme
kararlarının uygulanmasına gidip de terör örgütünün basın
organlarının önünde göğsünü siper eden Cumhuriyet Halk
Partisinin Sayın Genel Başkanı FETÖnün bugün sözcülüğünü
yapmış, bu darbeye kontrollü darbe diyor. Utanın, utanın!
(CHP sıralarından gürültüler)
Bu darbe alçak Fetullahçı terör örgütünün bir
darbesidir. Buna kontrollü darbe diyeceksin ondan sonra da bugün
kalkacaksınız burada geçmiştekileri, bizi eleştirerek
söyleyeceksiniz. (CHP sıralarından gürültüler)
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) Zaman
gazetesine deprem binasının yerini ben mi verdim? Samanyoluna
lisansı ben mi verdim? Kanaltürkü zorla Tuncay Özkanın elinden
alıp Fetullah Gülene ben mi verdim? Fetullahçılara, FETÖcülere
hepsini siz verdiniz.
REŞAT PETEK (Devamla) - Şu belgelere
bakın Allah aşkına.
BAŞKAN Sayın Yarkadaş
REŞAT PETEK (Devamla) - Şu belgelere
bakın Allah aşkına. FETÖye kim destek veriyor? (CHP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN Sayın milletvekili,
ayıptır ya! Burası Meclis, bombalandı ya!
LEVENT GÖK (Ankara) - İftira atıyor
Sayın Başkan.
REŞAT PETEK (Devamla) - Tahammül edemiyorsunuz
değil mi?
BAŞKAN Hepiniz buradaydınız.
Yazıktır size ya! Ayıptır ya! Yıkıldı bu
içinde bulunduğunuz Meclis! Böyle mi çözeceksiniz FETÖyle mücadeleyi,
böyle mi çözeceksiniz terör örgütleriyle mücadeleyi! Gerçekten
ayıptır ya!
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Grup başkan vekillerini toplantıya
çağırıyorum.
Kapanma
Saati: 16.07
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.24
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Özcan PURÇU (İzmir), Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 99uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekili Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım tarafından, 15
Temmuz darbe girişiminin siyasi ayağının açığa
çıkarılması, siyasi ayağında bulunanlarla ilgili adli
ve siyasi süreçlerin işletilmesi amacıyla 31/5/2017 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 31 Mayıs 2017
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan
BAŞKAN Arkadaşlar, Sayın Tanal,
Sayın Yıldırım; biraz önce hepimiz burada gördük ki herkes
birbirini eleştirdi, birbirleriyle ilgili bilemediğimiz iddialarda
bulundu. Takdir edersiniz ki, o gürültü içinde kimini duydum kimini
duymadım. Tutanakları istedim, tutanakları okuyacağım,
sataşmadan dolayı bir olay meydana geldiğine kanaat getirirsem
söz hakkınız bakidir.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan,
bizimki o gürültü olmadan önce, Sayın Özdağ kayıtlara geçsin
diye
BAŞKAN Gerçekten onu da duymadım çünkü o
arada da bağrışmalar oluyordu.
AHMET YILDIRIM (Muş) Hayır, Genel
Başkan Yardımcımız Nazmi Gürün adını kullanarak
sataştı.
BAŞKAN Sayın Yıldırım,
tutanakları inceleyeceğim, lütfen
Çünkü Sayın Özdağı
da duymadım, Sayın Peteki hiç duymadım, Sayın Tanalı
duymadım çünkü büyük bir gürültü vardı, siz de takdir ediyorsunuz.
AHMET YILDIRIM (Muş) Tamam da bizim
sataşma Sayın Petekin konuşmasından çok daha önce oldu.
BAŞKAN Ama o anda da gürültü vardı.
Söz veriyorum size, bir şeyiniz varsa size söz
vereceğim; her talep edene. İstedim tutanakları
Evet, sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.- CHP Grubunun, Ankara milletvekili
Murat Emir ve arkadaşları tarafından, OHAL döneminde başta
KHK'larla ihraç edilenler olmak üzere yaşanan gelişmelerin sosyal ve
toplumsal dokumuzda yarattığı sonuçların
araştırılması amacıyla 31/5/2017 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 31 Mayıs 2017
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 31/5/2017 Çarşamba
günü (Bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Levent
Gök
Ankara
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Ankara milletvekili Murat Emir ve
arkadaşları tarafından, "OHAL döneminde başta
KHK'larla ihraç edilenler olmak üzere yaşanan gelişmelerin sosyal ve
toplumsal dokumuzda yarattığı sonuçların
araştırılması amacıyla 31/5/2017 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
Araştırma önergesinin (1246 sıra no.lu), Genel Kurulun bilgisine
sunulmak üzere bekleyen diğer önergelerin önüne alınarak, 31/5/ 2017
Çarşamba günlü birleşimde sunuşlarda okunması ve
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin
lehinde ilk olarak Ankara Milletvekili Sayın Murat Emir konuşacak.
Buyurun Sayın Emir. (CHP sıralarından
alkışlar)
MURAT EMİR (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, dört yıl
önce özgürlük talep eden, adalet talep eden ve bunun için en meşru hak
arama yeri olan -demokrasilerde- sokağa çıkan ve bize o güzel
haziranı yaşatan Gezi çocuklarına buradan selamlarımı
gönderiyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sokağa git o zaman;
ne işin var Mecliste? Yapmayın ya!
MURAT EMİR (Devamla) Değerli
arkadaşlar, demokrasilerde her yer, her yer mücadele yeridir; Meclis
kürsüsü de, Meclis de, alanlar da, sokaklar da.
Alışacaksınız bunlara.
Değerli arkadaşlar, Meclis
Başkanlığına olağanüstü hâl kanun hükmünde
kararnameleri yoluyla yapılan ihraçları ve hukuksuzlukları
gündeme getirmek için bir araştırma önergesi vermiştim ancak
Meclis Başkanlığı, AKP Grubunun sık
yaptığı gibi, FETÖ ile AKP Grubunun ve AKP iktidarının
ilişkisini, iltisakını, bağlantısını,
yardımlaşmasını ve iç içe geçmesini örtmek üzere benim
bazı cümlelerimi sakıncalı gördü. Ben de vaktim
olmadığı için onları silmek zorunda kaldım ama
izninizle burada okuyacağım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sokakta
okusaydınız o zaman.
MURAT EMİR (Devamla) - Demişim ki: 2002
yılında iktidar olan AKPde iktidarını daim kılmak
için demokrasi ve hukuk devleti ilkelerinden vazgeçerek yönettiği
devlet olanaklarını, daha sonra Fetullahçı terör örgütü ve
paralel devlet yapılanması olarak tanımlanan Fetullah Gülen
cemaatiyle paylaşıp her türlü devlet kadrosunu bu örgüte âdeta
sunmuştur. Tamamen de böyledir.
Yine söylüyorum: 15 Temmuz darbe girişimine
gelinen süreçteki demokrasi ve hukuk dışı uygulamalar, ne yazık
ki gerekli dersler alınmayarak, sonrasında da farklı bir
şekilde devam ettirilmiştir. Hukuk dışı
uygulamaları karşı karşıya gelmeden önce Fetullah
Gülen cemaatiyle birlikte uygulayan
Sayın Petek, hani siz savunuyordunuz ya, kanal
kanal gezip Ergenekonu, Balyozu savunuyordunuz ya; işte o
zamanları, iş birliğiniz olan zamanları söylüyorum burada.
O sırada birlikteydiniz ama sonrasında, darbe girişiminin
ardından bu uygulamaları tek elden yönetmeye başladınız.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Ya, siz FETÖyü
savunuyordunuz ya.
MURAT EMİR (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bugün üzeri örtülmeye çalışılan, bir sürü
karanlık noktası olan ve sizin lütuf olarak
değerlendirdiğiniz 15 Temmuz darbe girişiminden sonra KHKlar
eliyle yaptığınız hukuksuzlukları konuşacağız,
haksızlıkları konuşacağız. Bu kararnamelerle
Meclisi devre dışı bıraktınız. Anayasa Mahkemesi
kendini yetkisiz ve görevsiz değerlendirdiği için de Türkiyeyi,
neredeyse bir yıldır, sürekli uzattığınız
olağanüstü hâllerle dilediğinizce yönetiyorsunuz. Tamamen hukuk
dışı ve anayasasızlaştırılmış bir
Türkiyede yapıyorsunuz bunu. Darbeyle mücadele görüntüsü altında
yaptığınız işlemlerin birçoğunun aslında
darbeyle ilişkisi yok. Aslında yapılan
haksızlıkların, hukuksuzlukların ve tüm toplumsal muhalefet
kesimlerinin ayırt etmeksizin üstüne gitmeniz gerçekte FETÖnün
değirmenine su taşıyan gerçekler. FETÖyle mücadele edecekseniz
biz yanınızdayız, sonuna kadar yanınızdayız ancak
sizin yaptığınız sizin beğenmediğiniz
FETÖcülerle mücadeledir çünkü size yakın olan, siyasi nüfuzu olan, gücü
olan ve özellikle de siyasi bağı olan FETÖcüleri bir bir
koruyorsunuz ve tahliye edildiğini de zaman zaman görüyoruz.
Şimdi, bugüne kadar 24 kanun hükmünde kararname
çıkarttınız, bunlardan 11i ihraçlarla ilgili ve maalesef,
şu ana kadar Meclisimizin önüne sadece 5 kararnameyi getirdiniz,
diğerleri Meclis Başkanlığının raflarında
görüşülmeyi bekliyor, sırasını bekliyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Murat Bey, grup
önerilerinden getiremiyoruz ki KHKları.
MURAT EMİR (Devamla) - Bu, aslında Meclis
iradesine ve millî iradeye saygısızlığınızın
da açık bir göstergesidir. Meclis Başkanlığını
görevini yapmaya ve kanun hükmünde kararnameleri Mecliste görüşülmek üzere
indirmeye davet ediyoruz.
100 binin üzerinde kamu görevlisi ihraç ettiniz.
Bunları haksız yapıyorsunuz, hukuksuz yapıyorsunuz.
Yargı kararını bekleyin. Yargıyı
hızlandırın. dediğimizde bize verdiğiniz cevap
Ağaç kökü yesinler. oldu. Bunlardan 33 bin tanesi Millî Eğitim
Bakanlığında. Millî Eğitim Bakanlığındaki
insanların, öğretmenlerin, eğitim görevlilerinin alelacele,
yargı kararı olmaksızın el çektirilmesinin, ihraç
edilmesinin mantığı nedir? Hukuk devletinde bu nasıl kabul edilebilir?
Askerleri, kritik personeli ihraç ettiniz, bunu anlayabiliriz ama bu
öğretmenleri siz yerleştirdiniz oraya, iş birliği
olduğunuz zamanlar içerisinde onları
EĞİTİM-BİR-SENe üye olmak konusunda siz motive ettiniz,
hatta genelgeler yayınladınız. Dolayısıyla, bu
darbenin koşullarının hazırlanmasında birinci elden
failsiniz.
Değerli arkadaşlar, tabii, bu arada 5
binin üzerinde akademisyen ihraç edildi. Peki, bu akademisyenler içerisinde
sadece FETÖcüler mi vardı? Hayır. FETÖyle hiçbir ilgisi olmayan ama
toplumsal muhalefeti temsil eden -hani geçenlerde bahsetti ya Genel
Başkanınız Kültürel ve sosyal iktidarı kuramadık.
dediği- işte, kültürel ve sosyal iktidarı
kuramadığınız üniversitelerde cesurca, size biat etmeden
bilim yapan ve sesini yükselten bilim insanlarını da Barış
İçin Akademisyenleri de ihraç etmekten geri durmadınız.
Onların uluslararası düzeyde akademik performanslarını da
bildiğiniz için pasaportlarına da el koydunuz.
Şimdi, Komisyon kuruldu. diyeceksiniz. Bu,
bir palavradır, boş bir palavradır. Komisyonun görevlendirilmesi
aylarca sürmüştür. Kendi iç işleyişine
baktığınızda dosya başına beş dakikadan daha
az süre düşmektedir. Bu, aslında mağduriyetleri gidermek üzere
değil, bilakis mağduriyetleri artırmak üzere planlanmış
bir oyundur.
25ten fazla kişi intihar etti. İbrahim
Kaboğlu gibi, Murat Sevinç gibi birçok bilim insanı
çalışamaz hâle getirildi ve üniversiteleriyle bağları
koparıldı.
Değerli arkadaşlar, hiçbir hak arama yolu
bırakmadınız. Demokrasisi askıya alınmış,
Anayasası askıda, mahkemeleri tamamen saraya bağlanmış
bir Türkiye'de insanlar işlerini talep ettiler, onur mücadelesi verdiler.
Bunlardan 2si de Nuriye Gülmen ve Semih Özakça.
Geçen hafta, Sayın İçişleri
Bakanı, burada bence son derece hazin bir duruma düştü ve o kişilerin
DHKP-C üyesi olduğunu, terörist olduğunu söyledi. Bakınız,
bir İçişleri Bakanı böyle bir şey söyleyemez. Kimsenin
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne söyledi?
MURAT EMİR (Devamla) Benim yanımda, size
okurum, sürem bittikten sonra gelirsiniz okurum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) DHKP-Cli. dedi.
MURAT EMİR (Devamla) Söyledi, Bunlar teröristtir.
dedi. Oysa bunlar şu anda terör örgütüne mensup olma iddiasıyla
yargılanıyorlar, dava açılmak üzere. Ne zaman oldu bu? Geçen
hafta.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) 40tan fazla eylemde
yakalanmışlar, zabıtlarda var, davaları var.
MURAT EMİR (Devamla) Yani açlık grevine
başladıktan sonra oldu. Bu kişiler yıllarca kamu görevlisi
olmuşlar, 22 defa gözaltına alınmışlar ve
gözaltılar sırasında bile bunların terör örgütüne
mensubiyetine dönük bir iddia yoktu arkadaşlar. Şimdi, İçişleri
Bakanı görevini yapacağı yerde, hâkim olmuş, savcı
olmuş, insanları peşinen suçluyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O, Adalet
Bakanının görevi, İçişleri Bakanı eylemleri
söylemiş.
MURAT EMİR (Devamla) Bakınız,
DHKP-Cyi asla savunmayız, asla savunmayız ama insanlara peşinen
teröristtir denmesini de kabul etmiyoruz. Biz sizin terörist
dediğinize terörist demek zorunda değiliz. Bizi bağlayan
bağımsız yargıdır. Biz ancak yargı
kararlarıyla karar veririz. Bakın, biz, hak arama yoluna girmiş,
mücadele veren insanların, kim olursa olsun, hangi siyasetten gelirse
gelsin, onların yanında dururuz, kimseden adli sicil kaydı
istemek gibi bir zorunluluğumuz yok. Biz, insanları, eğer
yargılanmamış, gözaltında veya tutuklu değilse
onları masum kabul ederiz ve İçişleri Bakanının da
aynı şekilde masum kabul etmesi şarttır arkadaşlar.
Şimdi, aynı İçişleri
Bakanının bir valisi var, evlere şenlik, Allah başka keder
vermesin. Bakın, akılalmaz işler yapıyor, hukuk
tanımazlığını öyle bir zirveye tırmandırdı
ki, geçen hafta bir genelge yayınladı ve diyor ki: Ben OHAL
kanunundan ve il idaresi kanunundan aldığım yetkiyle belli bir
saatten sonra şarkı türkü söylenmesini suç işlenmesine dönük
açık bir tehlike sayarım ve bunları yasakladım.
Bakın, böylesine gülünç bir yürütmeyle karşı
karşıyayız.
Tabii, bunlar nereden kaynaklanıyor, bu
çaresizlikler nereden kaynaklanıyor? Derin bir korku içerisindesiniz.
Biraz önce bahsetmiştik, söylemiştik. Geziden gözünüz çok korktu
çünkü toplumu her yerinden sıkıştırıyorsunuz,
haksızlıkla, hukuksuzlukla, despotlukla, baskıyla herkesi
sıkıştırıyorsunuz ve toplumsal muhalefetin özgürlük
talebiyle, demokrasi talebiyle, adalet talebiyle bir gün ayağa
kalkacağından korkuyorsunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Âciz bir siyaset.
MURAT EMİR (Devamla) - Aslında bu da sizin
elbette ki korkulu rüyanız olmaya devam etsin çünkü biliniz ki bu ülkenin,
demokrasi isteyen, özgürlük isteyen, barış isteyen ve
dilediğince yaşamak isteyen, sizin baskılarınıza rağmen
dilediğince yaşamak isteyen insanlarının mutlaka bir gün
size karşı koyacağını ve iktidarınızın
sonunu getireceğini bilin diyorum ve Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Emir.
REŞAT PETEK (Burdur) Sayın
Başkanım, Sayın Petek, FETÖyü savunuyorsun. diyerek
doğrudan sataşmada bulundu.
MURAT EMİR (Ankara) Kanal kanal
savunuyordunuz, biraz önce resimleri gösterdiniz ya o kanallarda.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
REŞAT PETEK (Burdur) Cevap hakkımı
kullanıyorum. İsmimi söyleyerek doğrudan sataşma Sayın
Başkanım.
ATİLA SERTEL (İzmir) Ben
kulaklarımla duydum, sizi defalarca seyrettim savunurken.
BAŞKAN Peki, buyurun Sayın Petek, iki
dakika.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
4.- Burdur Milletvekili Reşat
Petekin, Ankara Milletvekili Murat Emirin CHP grup önerisi üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
REŞAT PETEK (Burdur) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sükûnetle bir dinleyebilsek esasen
söylediklerimize burada doğrudan Cumhuriyet Halk Partili milletvekili
arkadaşların özellikle komisyon raporundaki anlatımlar yönünden
tepki göstermelerini ben şaşkınlıkla
karşılıyorum. Zira bizim söylediğimiz şu: Bu örgütün
neredeyse yarım asırlık bir geçmişi var ama terör örgütü
vasfı ortaya çıkıncaya, anlaşılıncaya kadar olan
dönem ayrı, terör örgütü vasfı ortaya çıktıktan sonraki
durum farklı. Hukuk önünde de böyle siyaseten de böyle olması
lazım. Bu nedenle, şimdi, kalkıp bazı
arkadaşların Ergenekon, Balyoz davalarını savunuyordun
şeklindeki söylemlerini... Ben televizyonlara çıkıp da o dönemde
siyaset üzerindeki vesayetin kalkması anlamındaki bu davaları
savunmadığımı söylemiyorum ama o davaları savunmak,
FETÖyü savunmak değil ki. FETÖnün ihaneti ortaya çıktıktan
sonra, bakın, 17 Aralık girişiminin üç gün sonrasında bütün
televizyonlarda...
ATİLA SERTEL (İzmir) Beraber
savunuyordunuz televizyon programlarında, beraber.
REŞAT PETEK (Devamla) Dinleyin, bakın.
...FETÖnün uluslararası bir örgüt
olduğunu da söyleyen insanım. O günden bu tarafa da FETÖnün
ipliğini pazara çıkarmak için AK PARTİnin yürüttüğü
mücadelenin içindeyim, olmaya da devam edeceğim. Ama ne yazık ki
burada Cumhuriyet Halk Partisi, FETÖnün cemaat olma özelliği
zamanında FETÖye karşıydı; o cemaatin örgüt olduğu,
Fetullahçı terör örgütü olduğu ortaya çıktı, bu defa
savunmaya geçti. Biz bunu anlayamıyoruz. O bakımdan, bugün
Fetullahçı terör örgütüne karşı birlikte mücadele edeceksek
gelin, o zaman bu artık, bir örgüttür, uluslararası suç
şebekesidir, bununla birlikte mücadele edelim. Nasıl burada 16 Temmuz
günü birlikte ortak bildiri yayınladıysak o birlikteliğimizi
devam ettirelim. Yoksa, FETÖye, FETÖnün müntesiplerine destek olarak, mahkeme
kararlarına karşı çıkarak, onları koruyarak,
kollayarak bu yapılmaya kalkılırsa bizim de çantamızda
söylenecek çok şey var.
BAŞKAN Sayın Petek, teşekkür
ederim.
REŞAT PETEK (Devamla) Ama lütfen FETÖyle
mücadeleyi bu Meclis birlikte yürütsün.
Teşekkür ediyorum.
MURAT EMİR (Ankara) Sayın Başkan,
sayın hatip benim sözlerimi çarpıtmıştır ve İç
Tüzük 69a göre...
BAŞKAN Hayır, sizin sözlerinizi
çarpıtmadı.
MURAT EMİR (Ankara) Evet, benim ifade
etmediğim bir şeyi ifade etmişim gibi söyledi, oysa ben
başka bir şey ifade etmiştim. Bunu açıklamak için sizden
söz istiyorum.
BAŞKAN Açıklamak istiyorsanız
yerinizden bir dakika söz vereceğim çünkü size sataşmadı.
Buyurun yerinize oturun, bir dakika söz vereyim
size.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Ankara Milletvekili Murat Emirin,
Burdur Milletvekili Reşat Petekin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MURAT EMİR (Ankara) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, şimdi,
bakınız, FETÖ bir anda oluşmadı, AKPnin büyük
katkısıyla oluştu, serpildi ve bu da zaten AKP tarafından
en üst düzeyde kabul edildi. Oysa Sayın Petekin fark etmediği veya
bizden saklamaya çalıştığı açık bir şey var,
o da şudur: Fetullahçı terör örgütü bir anda terörist olmadı.
Kendisi Ergenekon, Balyoz davalarının avukatıyken ve o
beğenmediği, bizim o kapatıldı diye savunurken, kanaları
kanal kanal dolaşıyordu ve bütün Cumhuriyet Halk Partililer bunun bir
terör eylemi olduğunu, bunun Türk Silahlı Kuvvetlerini yok etmek
üzere planlandığını, kumpas olduğunu anlatırken
kendisi onu savunuyordu. Dolayısıyla, o güne kadar iş
birliği içerisindeydi. Şimdi, o iş birliğinin üzerini
örtebilmek için de sahte makbuzlarla kamuoyunun önüne çıkıyor ve
çarpıtmaya çalışıyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Buna cevap verdiler
Sayın Başkan.
MURAT EMİR (Ankara) - Dolayısıyla,
burada yapılan şudur: Kendilerinin FETÖyle bağlarını,
desteklerini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Emir.
Sayın Gök
REŞAT PETEK (Burdur) Şimdi, Sayın
Başkan, doğrudan
BAŞKAN Sayın Petek, lütfen.
Sayın Göke söz verdim, lütfen.
Buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Konuşmacı az önce
konuşurken Fetullah Gülenin cemaat yapılanmasına ilişkin
bir değerlendirmenin olmadığı bir dönem, daha sonraki bir
başka dönem olduğunu ifade etmek suretiyle Cumhuriyet Halk Partisinin
bu konuyu çarpıttığını ifade etti. Ben de Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Çarpıttığını
söylemedi.
LEVENT GÖK (Ankara) Hayır efendim.
BAŞKAN Hayır.
LEVENT GÖK (Ankara) Olur mu öyle şey?
BAŞKAN - Yani şu aşamada, artık
bir terör örgütü olarak kabul edilen FETÖ/PDYye karşı
LEVENT GÖK (Ankara) Hangi aşamaymış
efendim o?
BAŞKAN ...Cumhuriyet Halk Partisinin
savunuyor pozisyonda olduğunu anlayamıyorum. dedi.
LEVENT GÖK (Ankara) Evet. E, daha ne desin?
BAŞKAN Buyurun, iki dakika.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.- Ankara Milletvekili Levent Gökün,
Burdur Milletvekili Reşat Petekin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; tabii, buradaki konuşmaları izlerken
gerçekten büyük üzüntü duyuyorum.
2004 yılı Millî Güvenlik Kurulu
kararı Sayın Petek. Siz hangi tarihi baz alıyorsunuz? Kendi
işinize gelen tarihi almak durumunda değilsiniz. 2004
yılında bu ülkenin Cumhurbaşkanı, Başbakan, Millî
Güvenlik Kurulu Konseyinin tüm üyelerinin olduğu toplantıda Fetullah
Gülen cemaati tehlikelidir, bununla ilgili bir tedbir alın. diye Hükûmete
tavsiyede bulunuldu. Sizin bundan haberiniz yok mu? Haberiniz yokmuş gibi
konuşuyorsunuz. Yakışıyor mu size bir hukukçu olarak?
REŞAT PETEK (Burdur) Konuştuğuna
cevap mı vereyim, sonra mı?
LEVENT GÖK (Devamla) - 2004 yılında bu
ülkenin Millî Güvenlik Kurulu bir karar alacak ve o dönemin Başbakan
yardımcısı da diyecek ki Biz bu kararı yok hükmünde
saydık. Yok hükmünde sayarsan başına bomba yağar senin
kardeşim, başına bomba yağar.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Onu anlattı ama o
zamanki müsteşar.
LEVENT GÖK (Devamla) - Kalkıp televizyon
televizyon konuştun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Öyle demedi.
LEVENT GÖK (Devamla) - Bülent Turan laf etme! Bak,
sana da bir söz söylerim, oturursun!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) A, çok korktum! Hiç
yakışmıyor bu. Levent Bey, söyle lafını. Bu nasıl
konuşma ya, yakışıyor mu yani?
REŞAT PETEK (Burdur) Bu ne üslup ya!
LEVENT GÖK (Devamla) Reşat Petek diyor ki
Sayın Başkan: Fetullah Gülene çete denmesi
haksızlıktır, o bütün davalarda beraat etti. diyor 2004 Millî
Güvenlik Kurulu kararından sonra.
Madem laf ettin Bülent Turan, sen demiyor muydun
Fetullah Güleni biz affettik. diye, gazetelerde boy boy demeçler. Demedin
mi?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, demiyordum.
Ben o zaman avukatım, vekil değilim. Yalancı, şerefsizdir!
Yalancı, şerefsizdir! Ben vekil değilim o zaman.
LEVENT GÖK (Devamla) Fetullah Güleni biz
affettik. diye gazetelere demeç veren sen değil misin?
BAŞKAN Sayın Gök, bir dakika beni dinler
misiniz, lütfen! Sayın Gök
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ben vekil değilim o
zaman, avukatım o zaman. Yakıştı mı sana! Ayıp
ya! Çok ayıp ya!
LEVENT GÖK (Devamla) Açtırmayın kutuyu,
söyletmeyin kötüyü.
BAŞKAN Sayın Gök, partinize bir
sataşma var diye
LEVENT GÖK (Devamla) - Yani bunlar sanki
yaşanmamış gibi davranacağız, Millî Güvenlik Kurulu bu
kararı almamış, Başbakan Yardımcısı da Biz
bu kararı yok hükmünde sayıyoruz. dememiş olacak ve kalkıp
burada bunları söyleyeceksiniz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ayıp sana,
ayıp!
BAŞKAN Sayın Gök, rica ediyorum, beni
dinler misiniz! Sayın Gök, beni duyuyor musunuz?
LEVENT GÖK (Devamla) Buyurun Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Sataşmadan söz aldınız
ama Sayın Turanla uğraşıyorsunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Böyle bir usul var
mı Sayın Başkanım?
LEVENT GÖK (Devamla) Sayın Turan da benimle uğraşıyor.
BAŞKAN Uğraşmayın lütfen, ben
gerekli müdahaleyi yapıp sustururum kendisini.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Laf
attığım falan yok, ne atacağım laf.
ATİLA SERTEL (İzmir) Laf atıyor,
gerekli cevabı alıyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hiç yakışmadı,
hiç!
LEVENT GÖK (Devamla) Sayın Başkan,
süremi kesti bir dakika daha
BAŞKAN - Buyurun.
LEVENT GÖK (Devamla) Sayın Başkan,
tabii, ben elbette bir cevap verirken AKP Grup Başkan Vekili de bana
sataşıyor, doğal olarak. Şimdi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ne dedim de
sataştım? Ayıp ya!
BAŞKAN Sayın Turan, siz de bir şey
söylemeyin lütfen.
LEVENT GÖK (Devamla) Sayın Turan, sizinle
hukukumuz ayrı, onu şimdi tutuyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hiç yakışmadı
hiç Levent Bey!
BAŞKAN - Bir dakika daha ek süre veriyorum
size.
LEVENT GÖK (Devamla) Değerli AKPli
kardeşlerim, bu Millî Güvenlik Kurulu ne işe yarar? Yani, sizin
iktidarınız döneminde aldığı bir karar, daha sonra
Darbe Komisyonuna dönemin Genelkurmay Başkanı gelmedi mi değerli
arkadaşlarım? O Genelkurmay Başkanı Biz Hükûmeti
uyardık ama gerekli tedbirleri almadılar. demedi mi? E, daha ne
desinler ya? Fetullah Gülen konusunda bizim sayfalarca açıklamalarımız
var. Biz burada Fetullah Gülen tehlikelidir, dikkat edin. dediğimiz
zaman bize hakarete varan hepinizin verdiği cevaplar var. Şimdi
bunları unutacaksınız, elli yıl öncesinin internette
satılan bir belgesini güya yutturmaya çalışacaksınız,
aklı sıra Cumhuriyet Halk Partisini FETÖyle ilişkilendirmeye
çalışacaksınız. Bunu kimse yutmaz, böyle bir tablo olmaz.
REŞAT PETEK (Burdur) İzah ettim
anlayamadın mı Sayın Levent Gök.
LEVENT GÖK (Devamla) - Bir kere hukukçu olan bir
kişinin önüne gelen bir belgeyi incelemesi gerekir Sayın Petek. Bu
belgeyi inceleyin. Böyle bir tablo olabilir mi, size yakışıyor
mu!
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya, Birgül Hanım
söyledi geçen, Bağlantı var. dedi ya.
LEVENT GÖK (Devamla) Bu belgeyi sunduğunuz
anda verdiğiniz bütün rapor zaten çökmüştür Sayın Petek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LEVENT GÖK (Devamla) Cumhuriyet Halk Partisini
FETÖ'yle irtibatlandırmak hiç kimsenin haddi değildir değerli
arkadaşlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gök.
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sizin milletvekiliniz
söyledi Levent Bey, sizin milletvekiliniz söyledi.
LEVENT GÖK (Devamla) Biz bu konuda en ciddi
mücadeleyi verdik.
BAŞKAN Sayın Gök, teşekkür ederim.
LEVENT GÖK (Devamla) Darbe gecesi dahi can
güvenliğimizi ortaya koyarak ve ölümü de göze alarak millî iradeye sahip
çıkma kararlılığını biz burada gösterdik
kardeşim, tamam mı?
BAŞKAN Sayın Gök
LEVENT GÖK (Devamla) FETÖyle ilgili duvara siz
çarptırdınız, biz sizleri kurtardık; o kadar. (CHP
sıralarından alkışlar)
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Millet kurtardı
herkesi ya, millet.
Sizin milletvekiliniz söyledi ya,
açıklamaları var. Kendi milletvekilinizin açıklamaları var.
BAŞKAN Sayın Turan...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
sabahtan beri bir tabloya şahidiz, o da şu: CHPnin
konuşmacıları her türlü ifadeyi kullanacaklar, her türlü ithamda
bulunacaklar; bizim konuşmacılarımız kürsüye
çıktığı zaman daha başladığı anda
bağırmaya başlayacaklar. Bu, doğru bir usul değil.
Ancak az önce grup başkan vekilinin -ki sayarız, severiz- kürsüye
çıkıp hiç ilgisiz bir konuyla ilgili itham etmesini esefle
karşılıyorum. Daha önce on defa izah ettim, on bir olsun; bir
daha anlar belki. Avukatım ben, hukukçuyum ben. Buradan kanun geçmiş,
kanunu değerlendiriyorum. O kanundan istifade edenlerden bir tanesi de,
davası düşen binlerce kişiden biri de Fetullah Gülen diyorum.
Kanunda oyum yok, komisyonda görevim yok, bir hukukçu olarak bunu söylüyorum.
Bunu söylememem mi lazım? Bir avukat olarak bunu mu anlaması lazım?
LEVENT GÖK (Ankara) Ne söylediniz?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Çok
ayıpladığımı ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan
BAŞKAN Hayır, hayır, Sayın
Gök.
LEVENT GÖK (Ankara) Hayır, bir şey
demiyorum.
BAŞKAN Ne söyledin? diye sordunuz, bu
konuyla ilgili size izin veremeyeceğim, lütfen.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkanım,
ben teşekkür edeceğim Bülent Beye.
BAŞKAN Aranızda konuşun, benim
gündemim bu değil, aranızdaki konuşma değil. Lütfen
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ayıp sana, çok
ayıp!
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Turana
yapmış olduğu itiraftan dolayı teşekkür ediyorum. Daha
ne diyeyim?
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) Fetullah
Güleni kurtarmak için kişiye özel kanun çıkardılar, bu da
kayıtlara geçsin. AKP çıkardı.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Ankara milletvekili
Murat Emir ve arkadaşları tarafından, OHAL döneminde başta
KHK'larla ihraç edilenler olmak üzere yaşanan gelişmelerin sosyal ve
toplumsal dokumuzda yarattığı sonuçların
araştırılması amacıyla 31/5/2017 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 31 Mayıs 2017
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin aleyhinde Erzurum Milletvekili Sayın Kamil Aydın
konuşacak.
Buyurun Sayın Aydın.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Sayın Başkan,
çok kıymetli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin
araştırma önergesi üzerinde konuşmak üzere Milliyetçi Hareket
Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlarken mübarek ramazanınızı da kutluyorum.
Evet, ben şu ana kadar her iki
araştırma önergesi de aynı minvalde olduğundan tekrara
düşmemek adına farklı bir pencere açmak ve o zaviyeden bakmak
istiyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri,
edebiyatın, biliyorsunuz, en çok okunan türü romandır. Efendim,
romanın da çok basit bir tanımı vardır, birçok
tanımı vardır ama en basitlerinden bir tanesini söyleyeyim:
Hayata, yaşama ayna tutmaktır. Dolayısıyla, hayata ve
yaşama ayna tutan birçok romanlar var aklımıza gelen, Batı
klasikleri vardır, benim de aklıma onlardan bir tanesi geldi, Mary
Shelley adındaki bir yazarın Frankenstein diye bir romanı var.
Bu sanayi devriminin Avrupada yoğunlukla yaşandığı
bir dönemde gücü elinde bulunduranların bilim ve teknolojiye
aşırı güvenlerinden dolayı bunu kullanarak çok rahat bir
şekilde hükmedeceklerini sanan bir yapıya eleştirel bir boyut
kazandırma adına yazılmış bir eserdir. Bir kadavra
üzerinden hareket edilerek bugünkü ifadesiyle robot tarzı bir yapı,
bir oluşum gerçekleştirip onu çok rahat bir şekilde isteklerine,
emirlerine uygun bir şekilde kullanma amacını güden bir bilim
adamının öyküsüdür. Evet, başarmıştır,
insanımsı bir varlık ortaya koymuştur ama kontrol
edeceğini, kullanacağını sandığı bu
Frankenstein dediğimiz yapı, varlık zamanla canavarlaşıp
kontrolden çıkmış, itaatsizliğe başlamış ve
yavaş yavaş sahibini kontrol etmeye dönüşmüştür.
İşte ben bugün bu Mecliste bütün bu tartışmalara neden
olan, gerçekten 15 Temmuz gecesi de bizi büyük bir travmaya sürükleyen o
vahşi olayı ancak böyle ifade edebiliyorum.
Bir yapı onu siyaseten muhafaza edip
kullanabileceğini, kontrol edebileceğini sanan bir yapıya
direniş göstermiş ve kendisini kontrol edici noktasına
getirmiştir. Peki, bunun sonuçları ne olmuştur? Mütemadiyen
bütün konuşmacı arkadaşlar ifade ettiler. Büyük bir
travmaydı, evet, büyük bir kalkışmaydı, ağır
bedeller ödendi. Allah gani gani rahmet eylesin, 249 şehidimiz var, 2.193
gazimiz yani bu olaydan yaralanmış kardeşimiz var. Bunun sosyal
travmasından bahsetmiyorum, hepiniz bire bir tanık oldunuz. Buralar
bombalandı, Türkiye'nin gerçekten idare yönteminde önemli kurumları
olan yapılar yerle bir edilmeye çalışıldı hiç
acımaksızın. Bütün bunları yaşadık ama bugün,
şimdi, televizyonlarda gerçekten bu mevzuyla ilgili toplumda sosyal bir
travmaya dönüşen, altından kalkınmaz bir kaos öncesi durum
yaratabilecek bu yapıyla ilgili somut birtakım şeyler bekliyor
insanlar.
Ne oldu? Bu acımasız, bu cani yapı,
bu habis ruhlu yapının sebep olduğu olaylardan dolayı bir
sürü insanımız, şu anda 154 bin civarında soruşturma
geçiren insan söz konusu, kamu görevlisi söz konusu. Bunun 50 bini şu anda
tutuklu, bir 50 bini kadar işten ihraç edilmiş. Bu olaylardan
dolayı 37 insan intihar etmiş. O zaman, bakın, ne oldu da
bunları yaşadık? Bugün, burada, biz yasama organı olarak
gerçekten hakkı ve hakikati itiraf etmek, konuşmak zorundayız.
Burada herhangi bir siyasi mülahaza gütmemek lazım çünkü toplumun
gerçekten çok acı, kanayan bir yarasından bahsediyoruz.
Söz konusu olan nedir? Şimdi, basit ilkokul
mezunu, köyünden başka hiç büyük bir yerleşim merkezini görmemiş
er kardeşlerimiz var. Bu çocuklar askere gitmiş,
kınalanmış, alayla valayla askere gönderilmiş, bir gece
tatbikat var diye uyandırılmış, belirli mekânlara
götürülmüş. Ne kurşun atmış ne kasaturasını
çekmiş. Beklemiş ikinci bir emri ama ertesi günü ne
olupbittiğini anlamadan tutuklu bir şekilde cezaevine
atılmış.
Şimdi, bunların çarpanı o kadar çok
ki sadece bir ayağından bahsettik. Öğrencileri var
Allah
korusun, YÖKle aklıselim bir çalışma yapıp aklın
gerektirdiği, hukukun gerektirdiği bir sonuç çıkarmasaydık
inanın şu anda 55 bin de üniversite öğrencisi bu
mağduriyeti yaşayacaktı. Ne yaptık? Ya bu çocuklar
öğrenci olmuş. Çocuğun puanı devlet üniversitesine
yetmemiş, babasının da gücü varmış vakıf
üniversitesine göndermiş. Vay, o kripto FETÖcüler Ben üniversitemde
FETÖcü istemiyorum. diye yaygara koparıp bu 55 bin çocuğu da
kurban, heba edip piyasaya sürecektik; yeni bir cephe.
Öğretmenlerimiz aynı
sıkıntıda, yani bir sendikaya üyelik, bir bankaya, efendim,
masumane bir ödeme yapmak. Bakın, destek amaçlı değil, bunu
hukukçularımız çok rahat ayırt edebilir, hainle normal
vatandaşı. Bütün bunların yarattığı bir travmadan
bahsediyoruz. Dolayısıyla, burada yapmamız gereken şudur,
bir hukukçunun ifadesiyle ben ifade etmek istiyorum: Devletin arınmaya ve
liyakat ilkesiyle seçilen, temel millî yararları esas alan kamu
görevlilerine ihtiyacı olduğu muhakkak. Bu arınma ve liyakatli
insanların kamu hizmetlerinde görevlendirilmeleri konusunda hassas
davranılması gerektiği tartışmasızdır. Bu
meseleyi hukuk kaidelerinden sapmadan, haksızlığa yol açmadan,
gerekçeleri de örtbas etmeden ve edilmesine izin vermeden, yakından ve
objektif kriterle takip etmek çok önemlidir.
Şimdi, bakın, aynı bağlamda
Milliyetçi Hareket Partisi olarak -geçen hafta Genel Başkanımız
grup toplantımızın bir kısmını buna
ayırdı ve net bir talebini beyan etti Milliyetçi Hareket Partisinin-
ben de bunu bir kez daha tekrar etmek istiyorum; bizim talebimiz budur: Bizim
talebimiz, haksız yere bireysel, somut gerekçeler
oluşmaksızın yargılamadan değil, hukuktan
ayrılmadan
Çünkü devlet hukuk devleti, bu hukuk her zaman hepimiz için
geçerlidir. O zaman ne istiyoruz? Diyoruz ki: Kripto damarın kesilip
atılması, kılık değiştirmiş, usul ve üslup
açısından kendisini emniyete almış FETÖnün siyasi
ayağının darmadağın edilmesi artık millî bir
seferberlik ruhuyla ele alınmalıdır. Hükûmete
çağrımızdır aynı zamanda: Çaycıyı
çorbacıyı bırakın; yılana çıyana bakın.
Zahîre değil zehre odaklanın, zarfa değil mazrufa dikkat
kesilin. Kapıcıyı, odacıyı, memuru, işçiyi, onu
bunu değil; 15 Temmuzun kurgusunu, saldırı
planlamasını yapan sözde akıl ve akil hocalarını
yakalayın. Suçlu-suçsuz tasnifi tam ve eksiksiz yapılmazsa, kim
mağdur kim mahkûm ayrımı adalet ölçülerinde gerçekleşmezse,
üstelik FETÖ çuvalına önüne gelen atılırsa bilinsin ki ihanet
alttan alta beslenecek, büyüyecek, ilk fırsatta harekete geçmek üzere
bilenecektir.
Şimdi, bunları niye söylüyoruz? Gerçekten,
bir kere, biz, hak ile haksızlığı ayırmak
zorundayız. Eğer bu işte, özellikle azmettiriciler,
planlayıcılar, kurgulayanlar, harekete geçmesini önceleyenler, ilk
önce, inanın, bu saf, temiz vatandaş, o
Cumhurbaşkanının ifadesiyle, en alttakiler bunu görmek istiyor,
diyor ki: Önce bu işi, bu fitneyi, bu çıfıt yuvasını
kim organize edip harekete geçirdiyse onlar önce dikkat ettikleri noktalar
itibarıyla ele alınsın, yargılansın. Bu beklenti
içerisinde bu milletimiz, gerçekten, adil ve hakkaniyetli bir yargılama
sürecini beklemektedir.
Ayrıca, yine mağduriyetin ikinci bir
ayağı, bu insanların -kamudan
uzaklaştırıldı, atıldı; yargılandı, suçlu
bulundu- artık bunların ikinci dereceden, üçüncü dereceden
akrabaları ya da işten atıldıktan sonra kamuda görev
vermiyorsunuz ama özel sektörde de bu insanların kendi
yaşamlarını idame ettirme adına giriştikleri
birtakım şeylerde de çok engelleyici birtakım uygulamalara
rastlıyoruz. Bunlardan da vareste olmamız lazım.
Buradan çıkarılacak ders şudur:
Bakın, mübarek aydayız. Kutsal bir, ulvi bir dinin
mensuplarıyız. Burada uzun vade önemli bir tedbir şudur:
Dinimizi bütün bu siyasetten, ticaretten, eğitimden, her türlü
yapılanmadan, sosyal yapı içerisindeki her türlü uygulamalardan
vareste tutmak zorundayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Aydın, bir dakika daha
vereyim size ek süre.
Buyurun.
KAMİL AYDIN (Devamla) Teşekkür ederim.
Aksi takdirde, bugün FETÖdür, yarın TETÖ olur,
bugün Gülen hareketi diye bize yutturulur zehir, yarın ağlayan
hareketi olur. Biz de o zaman ne yaparız? Bu işten mağdur
olanlar olarak, aynen üstadın dediği gibi, artık
İslamın siyasete, bürokrasiye, ticarete
bulaştırılmış hâlinden gına gelir bize, Muhammed
İkbalin ifadesiyle, bize de artık Müslümanlardan kaçıp
İslama sığınmak düşer. Onun için, gerçekten, bunu
siyasetüstü, dinimizi bu işlere bulaştırmadan
Birkaç gün önce
eski bir Diyanet İşleri Başkanının röportajında
da okuduk, benzer şeyleri söylüyor. Biz siyasetin dışında
bir din anlayışına sahibiz; o bizim yüce, ulvi bir
değerimizdir; onu her şeyin üzerinde, her şeyin ondan ilham
alacağı bir yapı olarak benimsemediğimiz sürece bu tür
musibetler sürekli tekrar edilebilir diyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Aydın.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, bir
hususu açıklayabilir miyim izin verirseniz?
BAŞKAN Sayın Gök, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- Ankara Milletvekili Levent Gökün,
Diyarbakırda sürdürülen operasyonlarda Licede şehit olan 3 askere
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, üzücü bir haber için söz
aldım, teşekkür ederim. Bu, Diyarbakırda sürdürülen
operasyonlarda Licede 3 askerimizin şehit olduğunu öğrendim,
yine, yaralı askerlerimiz var. Yani büyük bir üzüntü içerisindeyim. Bu
operasyonlarda hayatını kaybeden askerlerimize Allahtan rahmet
diliyorum, ulusumuza başsağlığı diliyorum, yaralı
askerlerimize de geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Çok teşekkür ederim bilgi
verdiğiniz için.
VIII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Licede şehit olan askerlere Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Biz de Allahtan rahmet diliyoruz
şehitlerimize.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Ankara milletvekili
Murat Emir ve arkadaşları tarafından, OHAL döneminde başta
KHK'larla ihraç edilenler olmak üzere yaşanan gelişmelerin sosyal ve
toplumsal dokumuzda yarattığı sonuçların
araştırılması amacıyla 31/5/2017 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, Genel Kurulun 31 Mayıs 2017
Çarşamba günkü birleşiminde sunuşlarda okunmasına ve ön
görüşmelerinin aynı tarihli birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin lehinde son olarak Bitlis Milletvekili Sayın Mizgin Irgat
konuşacak.
Sayın Irgat, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
MİZGİN IRGAT (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Ben de bu ülkede kalıcı bir
barışın tesis edilmesi için bu Meclisin görev üstlenmesini ve
gelecek dönemde barışın ülkemize hâkim olmasını
dilemekle konuşmama başlamak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; burada sabahtan beri, hem bizim önergemiz hem CHPnin
önergesine baktığımızda, gerçekten, darbeler ve darbelerle
mücadele tarihi ve darbelerle mücadele edilirken bir kesimin haksız
hukuksuz bir şekilde ve gerçekten, asgari dengenin çok aleyhe
işletildiği bir noktada sonuçların mağduriyetlere yol açtığı
bir dönemi anlatacağız, bir dönemi tartışacağız.
Evet, hâlâ görünen o ki darbeyi yapanların,
darbenin kararını alanların ve gerçekten adının darbe
olup olmadığının, nasıl
planlandığının, kimin bildiği-kimin bilmediğinin
net olmadığı bir süreç yaşanırken net olan şu:
Hiçbir tartışma, hiçbir yargı ve
İfadeleri dahi
alınmayan yüz binlere varan ihraçlar kesin olan ve somut olan şey.
Kendileriyle beraber aileleri ve bir bütün toplumun büyük oranda çoğunun
mağdur edildiği bir süreçten bahsediyoruz. Darbeyle ilgisi olan
olmayan, darbe yapıldığı iddiasıyla, var olan suçlarda
iddia edildiği gibi cemaatle bağlantısı olup
olmadığı ya da nereyle bağlantısı olduğu
tartışılmadan bir bütünel muhalefetin tamamının
susturulduğu, işinden atıldığı bir süreci
yaşadık, hâlâ yaşıyoruz. DBP belediye başkanlarının,
HDPnin eş genel başkanları ve milletvekillerinin ve -kendi
işini isteyen- bazı sendikalara yani AKPnin, iktidarın
yandaşı olmayan sendikalara üye olanların işinden
edildiği bir süreçten bahsediyoruz. Bu insanlar işten
çıkarıldı, ihraç edildi, hâkim olmadıkları, mesleki
olarak vâkıf olmadıkları işte çalışmak zorunda
kaldılar ve iş cinayetleriyle hayatlarını kaybettiler.
İktidar, 100 binin üzerindeki bu çalışanları ihraç ederken,
işinden, ekmeğinden ederken ne yapacağı, ailesini
nasıl geçindireceği sorusunu sormaksızın, ulu orta ortada
bırakmıştır.
Ve bugün bu araştırma komisyonuyla,
gerçekten sorumluluğu olan AKP iktidarı -iş cinayetiyle
hayatını kaybeden- 37ye yakın kişinin intihar ettiği,
hayatına son verdiği bu olaylar da dâhil olmak üzere hepsini
araştırmak, sorumluluğunu üstlenmek durumundadır diye
düşünüyorum.
Darbe araştırmaları
tartışmaları yapılırken bu darbeci cemaatin üyelerinin
hazırlamış olduğu KCK dosyalarının tamamı
şu an yürürlükte ve hiçbirisi hakkında düşme kararı
verilmedi. Kendileri suç iddiasıyla, suç örgütü kurmakla şu an
cezaevlerinde yatarken, hazırlamış oldukları
mutfaklarında çalışan savcılar, hâkimler ve polisler,
şu anda onların hazırlamış olduğu dosyalar ise
yargılamada, sözde yargılamalar devam ettirilmekte.
Selahattin Demirtaş, sayın eş genel
başkanlarımız ve diğer tutuklu vekillerimizin
konuşmalarını hazırlayan bu mutfağın
çalışanlarının, sözde, bugün sizin cemaatçi olarak iddia
ettiğiniz kişilerin dosyalarından şu an milletvekilleri
tutuklu yargılanmaktadır ve bu konuda, daha önce benzer konularda
tahliye kararı vermişken yani onu seçen seçmenlerin iradelerine bir
baskı olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesinin bir milletvekilinin
görevine devam etmesi yani görev yeri olan Türkiye Büyük Millet Meclisinde olması
gerektiği kararına rağmen, hâlâ, aylardır
milletvekillerimiz cezaevlerinde bulunmaktadır.
Sayın Selahattin Demirtaşın
duruşma tarihi 6 Eylüldür hem de manidar bir tarihte duruşma tarihi
verilmiştir. Bugün Besime Konca, az önce aldığımız
habere göre, kendisi hakkında propaganda gibi, katalog suçlardan olmayan
yani tutuklanmayı gerektirmeyen bir suçtan şu an tahliye
edilmemiştir, tekrar cezaevine gönderilmiştir.
Dolayısıyla, yargının üfürükten
dosyalarla, bir bütünel mutfağının tartışmalı
olduğu dosyalarla siz darbelerle mücadele ettiğinizi dile
getiremezsiniz. Söyleseniz bile buna inanan kimseyi bulamazsınız
çünkü gerçek olan, aslolan mağduriyetler var ortada.
Bitliste, vekili olduğum ilde, işten
ihraç edilen bir çalışan, 6 çocuğuyla beraber oturduğu
lojmandan da atıldı yani sokağa atıldı.
Diğer taraftan, muhtarlar, 5 tane muhtar
Basının çokça işlediği, aslında 16 Nisan referandumu
öncesi gündeme gelen Hayır oyu verirseniz elinizdeki mührü
alırım, size hizmet etmem. diyen kaymakamın emriyle ve talimatıyla
muhtar şu an görevden alınmış durumda. Bitlisin Adilcevaz
Kaymakamından bahsediyorum size. Hepimiz televizyonlarda izledik,
muhtarları toplayıp Köyünüzden hayır oyu çıkmayacak.
tehdidini yapan kaymakam, evet, bu köylerden hayır
çıktığı için karakola çağırtıp sözlü
talimatla Artık görevinize son verilmiştir. Mühürlerinizi iade
edin. demiştir. Zaten bundan önce de 19 muhtarımız aynen bu
şekilde, keyfî bir şekilde görevlerinden alınmıştır.
Tekrar, Bitlisten bahsediyorum, tekrar, sözde kanun
hükmünde kararnamelerden bahsediyorum. Bitlisin ormanları, Güroymak ve
Mutkiye bağlı ormanlar şu anda kesiliyor, yok ediliyor. Yani
Darbeyle mücadele ediyorum. derken ormanlardan, ilgisi alakası olmayan
tüm alanlardan öç alma duygusuyla hareket ettiniz ve hiç ilgisi olmayan
insanları işinden, ekmeğinden ettiniz. Şimdi, buradan
tekrar, biz, Bitlis Vekili olarak ve Bitlis adına, Bitlise
duyduğunuz bu öfkeden vazgeçin diyoruz. Nedir Bitlisten ve hayır
oyu veren yerlerden korkunuz?
Eğer o kadar kendinize güveniyorsanız
-daha önce de söylemiştim- DBPli Bitlis Belediye
Başkanını, Güroymak Belediye Başkanını ve
diğer belediye başkanlarımızı tutuklamak yerine
onları kendi şehirlerinde bırakıp, başka, Karadeniz
illerine sürgün etmek yerine gelin, demokratik bir şekilde seçim
sandıklarını kuralım ama o sandıklara da müdahale
etmeyelim. Yüksek Seçim Kurulunun da kendi hakkını, kendi görevini
layıkıyla yapacağı adil, demokratik bir seçim sistemiyle
seçim yapalım ve orada gerçekten halkımız neyi tercih ediyorsa,
kimi tercih ediyorsa onu yapalım ama bu zulümden vazgeçin. Gerçekten,
hiçbir yatırımı yapmadığınız,
havaalanını yapmadığınız, her seçim döneminde
ısıtıp ısıtıp önümüze getirdiğiniz o
propagandadan vazgeçip gerçekten sosyal devlet ve iktidar olma duygusuyla ve
sorumluluğuyla kendi görevinizi yapmaya davet ediyoruz.
Elzem bir şekilde, burada yerleri boş olan
tutuklu milletvekillerinin, bir kere, her şeyden önce görevinin
başına gelmesi gerekmektedir. Haksız, hukuksuz bir şekilde
tutuklu bulunan belediye eş başkanlarımıza, bir sözlü
talimatla şu an görevinden aldığınız mahalle ve köy
muhtarlarımızı ve işinden atılan emekçileri
işlerine iade ederek, Semih ve Nuriyenin başlatmış
olduğu açlık grevini sonlandırmak için kendilerine iş
taahhüdünde bulunarak bütün bu sorunlara cevap olunacağını
düşünüyoruz. Aksi takdirde, burada öyle bir kısmını
sahiplenip bir kısmını sahiplenmediğiniz, bir
kısmına dokunduğunuz, bir kısmına ses çıkarmadığınız,
siyasi ayağını tartışmadığınız,
araştırmadığınız darbelerle mücadele yöntemiyle
bu işi kesinkes çözemeyeceğinizi, başka darbelerle baş
başa kalacağınızı, gelecekte de daha büyük darbelerle
karşılaşacağınızı buradan yinelemek
istiyorum. Bu ülkenin bu ülkede yaşanan tüm darbeleri gerçekten burada
tartışması, masaya koyması ve müzakere etmesi
gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MİZGİN IRGAT (Devamla) Bir dakika
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun bir dakika Sayın Irgat.
MİZGİN IRGAT (Devamla) Sayın
Demirtaşın bugün bir mektubu basına yansıdı, bir yol
haritasından, demokrasi blokundan bahsetmekte. Evet, hepimizin ihtiyaç
duyduğu şey, gerçekten, Kürt meselesi başta olmak üzere bütün
sorunlarımızı masaya yatıracağımız akilane
bir yol haritasıyla, bir barış haritasıyla ve gerçekten
büyük bir demokrasi blokuyla sorunlarımızı çözeceğimiz bir
yöntemden geçer. Dolayısıyla, ihraçlar gerçekten telafisi
imkânsız olan zararların doğacağı ihraçlar,
haksız hukuksuz gözaltılar ve sürgünler değildir. Çünkü biz
bunları çok yaşadık, bunlardan sonuç alınmadı. Dolayısıyla,
bu ülkede bir hak, hukuk, demokrasi sorunu vardır. Bunun da
çözüleceği yegâne yer bu Meclis ve bizleriz. Bu temelde, ben burada
tekrar, bu komisyonun kurulması gerektiğini düşünüyorum.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Irgat.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde
son olarak İstanbul Milletvekili Sayın Hurşit
Yıldırım konuşacak.
Buyurun Sayın Yıldırım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
HURŞİT YILDIRIM (İstanbul)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; CHP grup önerisi üzerine
söz almış bulunmaktayım, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Biraz önce, terör örgütüyle mücadele ederken
şehit haberini almış olduğumuz şehitlerimize Allahtan
rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.
Yine, aynı şekilde, içerisinde
olduğumuz, idrak ettiğimiz ramazan ayının, birlik ve
beraberlik ayının, mağfiret ve bereket ayının tüm
ülkemize ve İslam âlemine hayırlara vesile olmasını temenni
ediyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, öneriyle ileri
sürülen OHAL ve KHKları iyi anlayabilmek için öncelikle 15 Temmuzu çok
iyi değerlendirmek gerekir. Her on yılda bir darbelerle mağdur
olan Türkiye, 15 Temmuzda, bu defa, hain FETÖnün darbe girişimine
karşı dik durmuş, darbecilere boyun eğmemiş, istikbalini
ve istiklalini yitirmemiştir. 15 Temmuz darbe girişimi öncesi
bürokratik tüm birimlere sızan FETÖnün hayalini topyekûn millet bir
gecede tarihe gömmüştür. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğanın, 15 Temmuz darbe girişimine kadar, MİT
olayı, 17-25 Aralık darbe girişimi, Gezi olayları gibi
sayısız başkaca darbe girişimleri atlatması, vesayet
güçlerinin beklemediği refleksleri göstermesi, her daim milletin
verdiği millî iradeye sahip çıkması, liderlik karizması ve
dik duruşu milletimize güç ve güven vermiştir. İlk defa, bir
darbe girişimi karşısında önceki
alışkanlıklar gibi teslim olan değil, tam aksine, darbeye
karşı çıkan bir lider etrafında millet topyekûn
birleşmiştir.
Siyasi tarihimizde 27 Mayıs, 12 Mart, 12
Eylülde cuntacıların Silahlı Kuvvetlerdeki bir kısım
unsurları kullanarak ülke yönetimine el koyma geleneği... 15 Temmuzda
Recep Tayyip Erdoğanın cep telefonundan televizyonlara
bağlanarak milletine Ben halkın gücünün üstünde bir güç
tanımadım. Milletimi havaalanlarına, meydanlara
çağırıyorum. çağrısıyla milyonlar anında
sokaklara dökülmüş ve ilk defa silahlı bir darbe girişimi
püskürtülmüştür.
Sayın milletvekilleri, 15 Temmuzdan sonra bütün
siyasi partilerin millî iradeye sahip çıkmasını, darbe
girişiminden hemen sonra Gazi Meclisimizde partiler tarafından kaleme
alınan ortak bildiriyi de anlamlı buluyorum.
15 Temmuz, milletimiz tarafından millî irade ve
millet egemenliğine sahip çıkılmasıdır. Bu, hep
birlikte, tek yürek olarak Türkiye'nin geleceğine sahip
çıkılması demektir. Milletçe en büyük
kazancımızın 15 Temmuz ruhu yani millî birlik ve beraberlik
olduğuna inanıyorum. 15 Temmuzda gerek Ankara'da, burada bulunan
vekillerimiz gerekse seçim bölgelerinde bulunan vekillerimiz demokrasiye darbe
vurmak isteyenlerin karşısına çıktı ve Milletin verdiği
emaneti yere düşürmeyiz. dedi.
Sayın milletvekilleri, 15 Temmuz gibi hain ve
sinsi bir darbe girişiminden sonra hiçbir şey olmamış gibi
davranamayız, 15 Temmuzda bize destek veren milletimin isteklerini
görmezlikten gelemeyiz. 15 Temmuz Türkiye için yeni bir milattır. 15
Temmuz darbe girişiminden sonra, hepimizin bildiği gibi, ülkemiz
bambaşka bir döneme girmiştir. Olağanüstü durumlarda acilen ve
yıldırım hızıyla kararlar almak gerekmektedir.
Olağanüstü dönemlerde olağanüstü kararlar geçerlidir. OHAL ve KHK
düzenlemeleriyle siyasetin ve millet iradesinin üzerinde yeni bir vesayete izin
vermeyecek düzenlemeleri yapmak zorundayız, devletimiz ve milletin
bekası için de gerekli düzenlemeleri yapmak zorundayız. Devletin
demokratik işleyişini bozma tehdidi taşıyan kamu personeli
ve unsurlarının bürokrasiden temizlenmesi gerekir. Başka bir
ifadeyle, devlete sadakatle bağlı olmayan bürokrasiyle devletin
beraber çalışması düşünülemez.
Pensilvanyadaki hain teröristbaşından
emir alan şizofren ve Haşhaşi ruhlu bu örgütle, gerek OHAL ve
KHK içinde gerekse OHALden sonra mücadeleden vazgeçildiği takdirde veya
bu mücadele sulandırıldığı takdirde oynanan küresel
oyunlara düşeriz. FETÖyle mücadelede, FETÖnün gerçek yüzünü gördükten
sonra kim nasıl mücadele ediyor, iyi izlemek gerekir. Biraz önce
bahsettiğimiz 15 Temmuz hain darbe girişimine ve terör eylemine
karşı yine hukuk içerisinde, Anayasamızın 119, 120 ve
121inci maddelerinde ifade edilen OHAL ve KHK düzenlemelerini yürürlüğe
koymak zaruri olmuştur. Böyle bir dönemde OHAL ilan edilmeyecek de ne
zaman ilan edilecektir? Ayrıca OHAL ve KHKlar, Avrupa İnsan
Hakları Sözleşmesinin 15inci maddesinde bu mücadelenin hukuki
dayanakları da yer almaktadır. Devletler, kamu düzenini bozan, ulusal
varlığını tehdit eden tehlikeler karşısında
gerekli tedbirleri de almak zorundadır.
Sayın milletvekilleri, Anayasamıza göre
olağanüstü hâlin, tabii afet hâllerinde, tehlikeli salgın
hastalık durumlarında, ağır ekonomik buhranlarda ve
Anayasayla kurulan hür, demokratik düzenlemeyi, temel hak ve hürriyetleri
ortadan kaldırmaya yönelik şiddet hareketlerinin bulunması
hâlinde ilan edileceği malumunuzdur. OHAL, toplumun gündelik
yaşamını da etkilememektedir, tam aksine vatandaşlarımızın
gündelik hayatlarını sürdürmesi için uygulanmaktadır. OHALle ve
KHKlarla, demokratik düzenin tesis edilmesi önünde engel teşkil eden
vesayetçi aktör ve terör yapılarının ortadan
kaldırılması da hedeflenmektedir. Ayrıca OHAL ve
KHKları -Bakanlar Kurulu kararından- Parlamento tarafından
onaylama veya reddetme hakkımız da bulunmaktadır.
Dolayısıyla, gerek OHAL kararında gerekse KHKlarda,
Parlamentonun devrede olduğu, İç Tüzük ve Anayasa gereği mevcut
hükümlerin uygulandığı, hukuk sisteminin işlediğini de
ifade etmek gerekir.
Sayın milletvekilleri, OHAL ve KHKlar, sadece
ulusal güvenliğimizi ve ülke bütünlüğünü tehdit eden FETÖ, PKK, PYD,
DAEŞ gibi terör örgütlerinin faaliyetlerine karşı
alınmış yasal ve hukuki bir uygulamadır, AK PARTİ
iktidarlarından önce de zaman zaman başvurulmuş olan anayasal bir
tariftir. Örneğin, merhum Cumhurbaşkanımız Sayın
Turgut Özal döneminde, 1987 tarihinde, doğudaki 14 ili kapsayacak
şekilde yürürlüğe konan OHAL, tam 46 defa uzatılmış,
30 Kasım 2002 tarihinde AK PARTİ tarafından
kaldırılmıştır. Yani başka bir ifadeyle, AK
PARTİ özgürlükçü bir kararla yıllardır uygulanan OHALi
kaldıran aslında bir partidir.
Sayın milletvekilleri, son üç yılda, bizim
yaşadıklarımızın onda birini yaşamamış
ülkeler OHAL ilan etmekten geri kalmadılar. Fransa, Charlie Hebdo ve Paris
katliamı gibi iki üzücü yerel terör olayını
yaşamış ve hemen ardından OHAL uygulamasına
geçmiştir, iki yıl olmasına rağmen hâlen OHAL kararı
sürdürülmektedir. 12 Haziran 2016 günü Amerikada Orlandoda bir gece kulübü
saldırısı sonucu Florida eyaletinde olağanüstü hâl ilan
edilmiştir. Bunun benzer pek çok örneği vardır.
Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; kamu kurumlarında öncelikle açığa alma
işlemi yapılarak bir araştırma neticesinde ihraçların
gerçekleştirildiğini görüyoruz. 100 bin kişiden bahsediyoruz. Bu
kadar büyük bir sayı içerisinde hatalar da olabilir ama bu hataların
zaman içinde düzeltildiğini, KHKlar yayınlanırken iade
kararlarının verildiğini hep birlikte görüyoruz. İtirazlar
için oluşturulan mekanizmada, başvuru sayısının
yoğunluğu, mükerrer başvurular, bu kadar yoğun bir
başvuru neticesinde, tabii ki, soruşturma neticesinde alınacak
kararda elbette gecikmeler olacaktır. Bunları da olumlu
karşılamak gerekir çünkü 15 Temmuzun ülkemize verdiği hasar çok
büyüktür. Bu kadar büyük bir hainlik karşısında devletin
toparlanması elbet zaman alacaktır. Bu hasarı gidermekte de tüm
kurumlarımız birlik ve beraberlik içerisinde olmalıdır.
OHAL ve KHKların amacının devletin
bekası ve milletin geleceğiyle ilgili olduğunu hep söylüyoruz.
Bu mücadele yapılırken elbette hukuk içerisinde bağlı
kalınmasına azami gayret gösterilmektedir ve gösterilmelidir, temel
hak ve özgürlüklerin ihlal edilmemesine özen gösterilmelidir. Bu nedenle yine
kararnameyle Olağanüstü Hâl İşlemleri İnceleme Komisyonu
kurulmasına karar verilmiştir. 23 Ocak 2017 tarihinde kurulan bu
Komisyonun görevleri malumunuzca bilinmektedir. Malumunuz olduğu üzere bu
Komisyon üyeleri şu an için tespit edilmiş bulunmaktadır. OHAL,
kanun hükmünde kararnameler nedeniyle işlemin haksız olduğunu
iddia edenler bu Komisyona başvurabileceklerdir. Aynı zamanda bu
Komisyonun faaliyetleri yargı denetimi altındadır. 11inci
maddede ifade edildiği üzere, Komisyon kararlarına karşı
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenecek Ankara idare
mahkemelerinde iptal davası açılabilir. Yine (2)nci
fıkrasında belirtildiği üzere, meslekte kalmalarının
uygun olmadığına ve meslekten çıkarılmalarına
karar verilenler, kararın kesinleşmesinden itibaren altmış
gün içerisinde ilk derece mahkemesi olarak Danıştaya dava
açabilirler. Yani, Komisyon kararına itiraz etmek isteyenler Ankara idare
mahkemelerinde iptal davası açabilecek ve böylece yargı denetimine
getirilmiş olacaktır.
Sayın milletvekilleri, Türkiye
yaşadığı bunca olay ve terör saldırılarına
rağmen hukuka bağlı bir şekilde mücadelesini sürdüren nadir
ülkelerden biridir. Ülkemiz, devletimiz yıkılmaya
çalışılıyor. 249 şehit, 2.193 gazimiz var. Dünyada
Türkiyenin yaşadıklarını yaşayıp da hukuka bu
kadar bağlı kalabilecek bir ülke olabileceğini de sanmıyorum.
Yaşadığımız darbe girişimi sıradan bir olay
değildir. Kırk yıldır devletin içine sızmış,
uluslararası, küresel şer güçleri irtibatlı bir terör örgütünün
kamudan ve devletin tüm birimlerinden atılması ve temizlenmesi
elbette zaman alacaktır. Hem ülkemizin bekası hem milletimizin geleceği
hem de gerek 15 Temmuzda gerekse tüm terör olaylarındaki şehit ve
gazi olan kardeşlerimize karşı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HURŞİT YILDIRIM (Devamla)
15 Temmuz
sonrası oluşan ruhu devam ettirmek zorundayız. Başka bir
ülkemiz
BAŞKAN Sayın Yıldırım
HURŞİT YILDIRIM (Devamla) Bitiriyorum
Başkanım.
BAŞKAN Size de bir dakika ek süre vereyim.
Tamamlayın lütfen.
HURŞİT YILDIRIM (Devamla) Sayın
Başkanım, süreye riayet için bitiriyorum.
Başka bir ülkemiz ve başka bir
geleceğimiz olmadığı için bu uğurda
canlarını seve seve feda eden şehit ve gazilerin
mesajlarını doğru okumalıyız diyorum.
Bu vesileyle CHP grup önerisi hakkında aleyhte
oy kullanacağımızı ifade ediyor, yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yıldırım.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmemiştir.
Sayın Tanal, tutanaklarınız geldi.
Size söz vereceğim yalnız sizden bir ricam var, lütfen yeniden bir
tartışma ortamı yaratmayacak bir özde konuşursanız
memnun olacağım.
Buyurun.
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan,
aynen bizim de talebimiz var.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
6.- İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanalın, Burdur Milletvekili Reşat Petekin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; Reşat Petek beni terör
örgütüyle ilişkilendirdi. Şu sol ayağım Ergenekon, Balyoz
döneminde
BAŞKAN Çıkarmayın, göstermeyin.
Tarif ederseniz anlarız.
MAHMUT TANAL (Devamla) Bakın, Sayın
Başkan, şurada kırılan ayak, o dönem bu FETÖ terör
örgütüyle mücadele ederken aynı şahıs, aynı televizyon
kanalları bana terörist milletvekilleri diyorlardı. Tarih geldi,
değişti, bugün basın özgürlüğünü savundum, adil
yargılamayı savundum, bugün aynı zihniyet yine bana terörist
diyor. Siz yarın yargılansanız size de adil yargılama
isteyeceğim; hukuk devletini, demokrasiyi sizin için de isteyeceğim
anladınız mı? (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, değerli arkadaşlar, bugüne
kadar bunu söyleyen iki şahıs var: Biri Gaziantep Milletvekili
Şamil Tayyar, biri Sayın Reşat Bey. Herhâlde bunlar kendilerini
kamufle etmek için -diğer, grubu tenzih ediyorum ben-sürekli bu lafı
söylüyorlar.
Şimdi, kimler teröre destek verdi? Bir, Bank
Asyaya lig olayını veren teröre destek verendir. OGSyi, köprülerden
geçişi veren AKPdir. Ne istediler de vermedik? diyen AKPdir,
Ergenekon, Balyozun savcısıyım. diyen AKPdir. Zaman
gazetesinin yeri deprem alanına tahsis edilmişti, Zamana veren
AKPdir. Bülent Arınç Parsel parsel verdiniz. dedi, Bu desteği
veren yine AKPdir. Bu medya grubuna kamu bankalarının ihalesini
veren de AKPdir. Fetullah Gülenin yurt dışı okullarına
Türk Hava Yollarının özel servislerini yapan da yine AKPdir.
Zekeriya Öze makam aracını veren de yine AKPdir. Bu darbeyi yapan
askerlerin tayin ve terfisini yapan da yine AKPdir.
Değerli arkadaşlar, bu Bank Asyayı
açan da yine Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğandır, kurdeleyi ben
kesmedim. Aynı zamanda, gidip
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) -
Burhan Kuzu fotoğraf
çektirdi, Grup Başkan Vekiliniz fotoğraf çektirdi, benim böyle bir
fotoğrafım yok bunlarla.
BAŞKAN Sayın Tanal, teşekkür
ederim.
MAHMUT TANAL (Devamla) Ben teşekkür ederim,
sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)
REŞAT PETEK (Burdur) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Petek, sizden önce
Sayın Yıldırıma da bir sözüm vardı.
REŞAT PETEK (Burdur) İsmen
doğrudan
BAŞKAN Tamam, size de söz vereceğim.
REŞAT PETEK (Burdur) Peki.
BAŞKAN Sizin talebiniz nedir Sayın
Yıldırım?
AHMET YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan,
Sayın Özdağ son konuşmasında, kayıtlara geçirmek üzere
söz aldığında hem önceki Genel Başkanımız
Sayın Ahmet Türk hem de Genel Başkan Yardımcımız Nazmi
Gürle ilgili açıkça
BAŞKAN Evet, gördüm tutanaklarda.
Buyurun, iki dakika
(HDP sıralarından
alkışlar)
7.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, Manisa Milletvekili Selçuk Özdağın
yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
AHMET YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Benim iktidar partisi milletvekillerine çok
içtenlikle, samimiyetle bir önerim var: Bakın, ilk darbe olduğunda
insanlar, yurttaşlarımız darbenin önlenmesinde iktidarın
ciddi ihmalinin olduğunu söylüyordu ama savsaklamaya başlayınca
darbenin kontrollü olduğunu söylemeye başladılar ve bu algı
giderek toplumda yaygınlaştı. Bu tavrınızı,
tutumunuzu sürdürmeye devam ederseniz darbenin ortağı olduğu algınızı
güçlendireceksiniz toplumda.
Şimdi, buradan hareketle söyleyelim: Bir defa,
iktidar bazı şeylerin tarihini yalnız başına,
subjektif olarak koyamaz. Mesela soruyorum: Sizin için Gülen hareketi ne zaman
FETÖ oldu? Siz bunun tarihini sadece toplumu yıllardır, on
yıllardır zehirleyen bir yapının ucu sizin maddi çıkar
ilişkilerinize dokundu diye ilan ederseniz bu, toplum tarafından
samimiyet açısından tartışmalı ve alabildiğine
sorgulamalı olur.
Bir de, bakın, daha dün darbeci General Erdal
Öztürk söylüyor, duruşmada söylüyor, diyor ki: Ben emekli olacaktım
ancak Sayın Erdoğan rica etti, ben de ricanız benim için emirdir
dedim ve görevde kaldım. Görevde kalıp Sayın
Erdoğanın rica ettiği generaller darbe yaptı bu ülkeye.
Bir diğer husus, eğer siz kendi üzerinizdeki
kuşkuyu dağıtmak istiyorsanız, bu iktidarın bu
işin ortağı olmadığını, siyasi
ayağı içerisinde yer almadığını
söylüyorsanız gelin, kendinizi de, bizi de, toplumu da rahatlatın,
byLock kullananların listesini açıklayın, bakalım hangi
partiden kaç kişi byLock kullanmış, buradan gereksiz
tartışmalar ve polemikler üzerinden yürütmeyelim. Ama biz şunu
iyi biliyoruz: Bugün canhıraş kalkıp muhalefetin
eleştirilerine sert itirazlarda bulunanların yarın bir gün
byLock listesi içerisinde yer alıp milletvekilliği bittikten sonra
hapishane ve yargılama yolu açıldıktan sonraki feryat ve
figanları çok anlamsız kalacaktır, zamansız olacaktır
diyorum.
Bütün Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yıldırım.
Sayın Petek, son olarak sizi dinliyorum,
başka hiç kimseye söz vermeyeceğim, ben bazı şeyler
söyleyeceğim.
Buyurun.
MURAT EMİR (Ankara) Sataşırsa da
mı vermeyeceksiniz, bu nasıl iş ya?
BAŞKAN Sayın Petek, neden söz
istiyorsunuz?
REŞAT PETEK (Burdur) Doğrudan
Sayın Petek
diyerek Mahmut Tanalın sataşmasından
dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika.
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim, daha bir şey
demeden verdiniz. Ne diyeceğini sordunuz, daha ne dediğini demeden
söz verdiniz Sayın Başkan.
BÜLENT TURAN (İstanbul) Az önce
söylemişti.
REŞAT PETEK (Burdur) Yok,
başlangıçta Söz vereceğim. dedi, onun için buraya geldim
Sayın Levent Gök.
BAŞKAN Sayın Gök, baştan talebi
vardı, istemişti oradan.
8.- Burdur Milletvekili Reşat
Petekin, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
REŞAT PETEK (Burdur) Değerli
Başkan, sayın milletvekilleri, arkadaşlar; meseleyi sükûnetle,
olgunlukla tartıştıktan sonra her konuyu açık yüreklilikle
tartışırız, konuşuruz, bunda hiçbir sakınca yok.
Ama konuşturmayarak, söz vermeyerek, sözler anlaşılmasın
diye sadece gürültü yaparak bir yere varılmaz.
Şimdi, az önce hatibin her nedense, efendim, AK
PARTİ içerisine bir nifak tohumu sokmak için bir gayret içine girip 2
kişinin ismini zikredip Diğerlerini ayırıyorum.
şeklindeki tavrı bir defa kabul edilebilir değil. Biz şunu
söylüyoruz
MAHMUT TANAL (İstanbul) O dönem de yine
aynı televizyonları siz dolaşıyordunuz, bu dönem de
aynı. Meşhur olan ikinizsiniz çünkü, başka yok.
REŞAT PETEK (Devamla) Bak, yine
susamıyorsun, lütfen.
Şimdi, söylediğimiz şu: Bizim hangi
dönemde televizyonda ne konuştuğumuz belli. Ben, 2008
yılında Ceza Genel Kurulu kararı hakkında, Türk hukuk sisteminde
Ceza Genel Kurulu son karardır. diye bir yorum yapmışsam
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değil, bana o
dönem de terörist diyordun sen.
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sen, bana o dönem de
terörist diyen adamsın.
BAŞKAN Sayın Tanal
REŞAT PETEK (Devamla) Efendim, bana
şahsınızla ilgili böyle bir belge olduğunu lütfen gösterin.
Ben şunu çok söylüyorum kendime çok güvendiğim için: Müddei
iddiasını ispatla mükelleftir. Ama siz böyle dediğiniz zaman,
ben de mahkeme kararlarıyla Zaman gazetesine el konulduğu zaman
duvarların üzerinden atlayıp da Mahmut Tanalın mahkeme
kararlarına karşı nasıl mücadele verdiğini gösteririm.
Duvarın üzerinden, bakın
Mahmut Tanal niye atlıyorsun böyle?
MAHMUT TANAL (İstanbul) O yeri ben tahsis
etmedim ki, siz tahsis ettiniz.
REŞAT PETEK (Devamla) Teröristlere destek
vermek için atlıyorsun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Siz tahsis ettiniz,
siz, o yeri siz tahsis ettiniz.
REŞAT PETEK (Devamla) Bakın, ama
şimdi şunu oturup konuşabiliriz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) O yeri siz tahsis
ettiniz, ben yapmadım.
BAŞKAN Sizin ikinizin arasında
Sayın Petek, Sayın Tanal; başka bir yerde oturup
konuşabilirsiniz, lütfen.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Terör örgütlerine
yardım yataklık benim nasıl şahsi işim Başkanım,
bu, devletin işi.
REŞAT PETEK (Devamla) Bu yapının
terör örgütü vasfı ortaya çıktıktan sonra bunun yanında
mısınız karşısında mısınız? Biz
FETÖyle mücadele ediyoruz, sonuna kadar da mücadele edeceğiz, eğer
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Petek.
REŞAT PETEK (Devamla)
Cumhuriyet Halk
Partisi kendilerine sunulan koltukları bir tarafa bırakıp da
Biz burayı hak ettik. diyorsa birlikte mücadele ederiz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Petek, teşekkür
ederim.
VIII.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, FETÖyle mücadele konusunun aktüel bir dedikodu
seviyesine indirilmemesi gerektiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, ben de
birkaç şey söylemek istiyorum size: İki grubun önerisini de
konuşurken bütün konuşmacılar -mutlaka istisnaları
vardır- FETÖyle mücadele etmenin gerektiğini söyledi. Bir darbe
girişiminin -15 Temmuzda hepimiz yaşadık- bir işgal
girişiminin olduğunun hepimiz bilincindeyiz ve mücadele etmemiz
gerektiğine inanıyoruz, bundan kuşku duymuyorum ama hepinizi
dinlemiş bir milletvekili arkadaşınız olarak görmekteyim
ki, şu anda yapılan, aktüel bir dedikodu seviyesine mücadeleyi
indirmek. Bu, aslında FETÖyle mücadelenin üzerine büyük bir şal
örtmek demektir. Tam da FETÖnün istediği, tam da FETÖ terör örgütünün
istediğini çözmemiz gerekli olan yerde üstünü örtmeye
çalışıyoruz. Gerçekten üzgünüm. Kimin elinde ne belge varsa, kim
nereden ne duyduysa cumhuriyet savcısına veya ilgili yere lütfen
götürsün. Yoksa burada dedikodu boyutundan ileri gitmeyip FETÖnün
oyuncağı hâline geliriz. Gerçekten üzgünüm.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.31
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.48
BAŞKAN: Başkan Vekili
Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Özcan
PURÇU (İzmir), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 99uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Sayın Levent Gök, buyurun, sizi dinliyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkanım,
az önce oturumu kapatmadan önce bir değerlendirme içerisinde bulundunuz.
BAŞKAN Evet.
LEVENT GÖK (Ankara) İç Tüzükümüz
başkanlara tartışmalara katılmama gibi bir hüküm emrediyor.
Elbette Türkiye çok önemli bir süreçten geçiyor ve o süreçte hepimizin çok
dikkatli olması gerektiği çok açık. Cumhuriyet Halk Partisi bu
sorumluluğunun gereği olarak gerek konuşmacılar ve gerekse
konuşmaların içeriği konusunda büyük bir titizlik göstererek
Türkiyenin sorunlarını ve ona ilişkin çözüm yollarını
da aktarmaya gayret ediyor. Dolayısıyla burada Cumhuriyet Halk
Partisi adına konuşan her arkadaşımız belgeli, bilgili
ve iddialarını kanıtlar mahiyette konuşmalar
yapıyorlar, bu konuda grup başkan vekilleriyle tam bir
dayanışma içerisindeler. Dolayısıyla az önce ifade
ettiğiniz konuda, burada yapılan konuşmalardan üzüntü
duyduğunuzu, bir dedikodu mahiyetinde gördüğünüzü ifade
ettiğiniz konuları biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak kesinlikle
kendi üzerimizdeki bir sorumluluk duygusu içerisinde üzerimize
almadığımızı ifade ediyoruz. Böyle bir
konuşmanın muhatabı Cumhuriyet Halk Partisi değildir, bence
hiçbir milletvekili olmamalıdır. Bütün partiler için de aynı
şey geçerlidir.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Özür
dilesin, özür.
LEVENT GÖK (Ankara) Dolayısıyla
yapmış olduğunuz değerlendirmelere
katılmadığımızı ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak
titizlikle ve sorumlulukla, tam tersine, dedikodulara cevap vermek ve
gerçekleri ortaya çıkarmak gibi bir sorumluluk duygusu içerisinde hareket
ettiğimizi ve konuşmanızı
paylaşmadığımı tekrar ifade ediyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gök.
Ben görevimi Anayasa ve İç Tüzükün ilgili
maddelerine, örneğin Başkanlık Divanına ilişkin
Anayasanın 94üncü maddesinin son fıkrasına göre yaptım.
Düşüncelerimde hâlâ ısrarlıyım. FETÖyle mücadelenin
yönteminin başka olması gerekir diye düşünüyorum. Eğer
bilgi, belge varsa veya bu iddiayı taşıyan
arkadaşlarımız varsa savcılıklara bu konuda müracaat
edebilirler, çok da büyük bir hizmette bulunmuş olurlar bu konuda,
mücadele konusunda. Israr ediyorum; bunu yapmadan, birbirimizi itham ederek ve
sadece o noktada bırakarak tartışmayı sürdürmek, bence
mücadele biçimlerine uygun değil. Aksine, belki de FETÖyle ilgili, FETÖ
tarafından yapılmasını, gerçekleşmesini arzu
ettiği bir seviyeye çekmektir Türkiye Büyük Millet Meclisini.
Buna ikaz ettim sadece, hiç kimsenin
tarafını tutmadım, genel olarak söyledim. Düşüncelerimde de
ısrarlıyım. Sizin düşüncenize de saygı duyuyorum tabii
ki.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, bir
cümle de ben söyleyeyim bu şeyden sonra. Yani FETÖyle mücadele konusunda
iktidara tam destek olduğumuz konusunda bir tereddüt yoktur. Ancak bugünkü
bu tartışmaları ortaya çıkaran, olağanüstü hâl
uygulamaları, KHKlar ve bunların getirdiği olumsuz
sonuçlardır. Dolayısıyla buradaki tüm sorumluluk iktidar
partisine aittir.
Bakın, az önce iki grup önerisi görüşüldü
ve ikisi de reddedildi. İkisi de tam tersine, sizin söylediğinizin
tam aksine, kabul edilmesi gereken ve Meclisin el koyması gereken
konulardı. Bir tanesi, darbenin siyasi ayağı; bir tanesi,
KHKlarla mağdur olmuş kişilerin durumlarının
araştırılması. Dolayısıyla Meclisin bundan kaçınması
bence hatalı olmuştur. Her iki grup önerisinin kabul edilmemesi de
AKP Grubunun oylarıyla mümkün olmuştur.
BAŞKAN Sayın Gök, siyasi parti
gruplarının tercihleridir. Ben uzatmak istemiyorum.
LEVENT GÖK (Ankara) Dolayısıyla biz
elimizden gelen tüm gayreti gösteriyoruz.
BAŞKAN Lütfen Sayın Gök, siyasi
partilerin tercihleridir ama bu söylediğiniz konuyu, ileri sürdüğünüz
bu fikri başka yöntemlerle de halledebilirsiniz. Burada birbirimizi
yaralamanın hiçbir anlamı yok. Bir yığın yöntem var. O
yöntemleri denemenizi öneririm sadece size.
Peki, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır.
Okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- AK PARTİ
Grubunun, gündemdeki sıralama ile Genel Kurulun 31 Mayıs 2017
Çarşamba günü ve 1 Haziran 2017 Perşembe günkü birleşimlerinde
birleşimin başından saat 20.00ye kadar sözlü soruların
görüşülmesi ve bu birleşimlerde sözlü soruların
görüşmelerini müteakip başka bir işin görüşülmeyerek
birleşimlerin sona ermesine ilişkin önerisi
31/5/2017
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 31/05/2017 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince, grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan 471
sıra sayılı Kanun Tasarısının bu
kısmın 1inci sırasına alınması ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun, 31 Mayıs 2017 Çarşamba günü
(Bugün) ile 1 Haziran 2017 Perşembe günkü birleşimlerinde
birleşimin başından saat 20:00ye kadar sözlü soruların
görüşülmesi ve bu birleşimlerde sözlü soruların
görüşmelerini müteakip başka bir işin görüşülmeyerek
birleşimlerin sona ermesi,
Önerilmiştir.
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisinin lehinde ilk olarak Bilecik Milletvekili Sayın Halil Eldemir
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Eldemir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HALİL ELDEMİR (Bilecik) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; İç Tüzükün 19uncu
maddesi gereğince grubumuzun vermiş olduğu önerimizle
alakalı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri, sizlerin
nezdinde de aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Vermiş olduğumuz önerinin iki ana
başlığı var. Bunlardan bir tanesi, 471 sıra
sayılı Kanun Tasarısının gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler bölümündeki
1inci sıraya alınması ve diğer işlerin de buna göre
teselsül ettirilmesi. Bu konu, 471 sıra sayılı Tasarı,
Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesinin
Kuzey Akdenize Dair Ekinin Bölgesel Uygulamasına Yönelik İstanbul
Türkiyede Bölgesel Koordinasyon Birimi Kurulmasına İlişkin
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler Çölleşmeyle
Mücadele Sözleşmesi Sekretaryası Arasında Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısıdır.
Diğer başlığımız da
Genel Kurulun bugün -31 Mayıs 2017- ve yarınki -1 Haziran 2017
Perşembe- birleşimlerinde saat 20.00ye kadar sözlü soruların
görüşülmesi ve bu sözlü soruların görüşülmesini müteakip
başka bir işi görüşmeyerek birleşimlerin sona ermesini
önermektedir. Sayın Bakanlarımızdan Profesör Doktor Veysel
Eroğlu ve İsmet Yılmaz Bey sorulara cevap vereceklerdir.
Ben önerimizin hayırlı olması
dileğiyle Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Eldemir.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisinin
aleyhinde Trabzon Milletvekili Sayın Haluk Pekşen konuşacak.
Buyurun Sayın Pekşen. (CHP
sıralarından alkışlar))
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; son günlerde çok önemli bir
gözlemimi sizinle paylaşmak istiyorum ve buradan yüce Meclisin
aracılığıyla Türkiyeyi uyarmak istiyorum. Bence
müthiş bir ego, kronik ego rahatsızlığına
yakalandınız. Bakın, Türk Hava Yolları uçaklarında
bakan korumaları var. Olmalı mı? Evet, olmalı ama dünyada
uçağa binen bakan korumasının kim olduğunu ve nerede
oturduğunu hiç kimse bilmez. Niye? Çünkü uçaklarda en büyük
saldırılar silahlar üzerine yapılır. Buna ilişkin
geçmişte Amerika Birleşik Devletlerinde silahlı bir
korumanın silahının terörist tarafından ele geçirilmesiyle
birlikte vahim sonuçlar oluşmuş. Bunun üzerine hem ICAO
Sözleşmesi hem de Chicago Sözleşmesine göre uçaklara silahla
binilmez. Ama müthiş bir ego var. Kocaman silah, belinde de gösteriyor
böyle. Gidiyor, bunu bir meziyet zannediyor arka tarafta bir yerde oturuyor,
kulağında da bir tane kulaklık, herkes görüyor; sonra horul horul
uyuyor. Uyurken onu anında enterne ederler. Bakın, bunu çok ciddiye
alın, şaka bir şey söylemiyorum. Yarın, emin olun her an
bir uçağı kaçırabilirler. Rus Büyükelçisini vuranın da
polis olduğunu unutmayın. Yarın o uçakta bir tane silah
patladığı anda o uçaktaki yolcuların hiçbirisinin
tırnağını bile bulamazsınız. Büyük
yanlış yapıyorsunuz. Nedir yani, korumanız geldiğinde
kabine silahlı binmese de o silahını gelse görevliye teslim etse
ne olur sanki? Başbakan Yardımcısı biniyor 10 koruma, 10
silahlı koruma, uçağın içerisi cephanelik gibi. Söylüyorum,
hepinizin hayatı tehlikededir. Ben telefon açıyorum: Uçakta Bakan
var mı? Var. dediklerinde iptal ediyorum uçuşumu, size de tavsiye
ederim.
LEVENT GÖK (Ankara) Tehlikeli çünkü.
HALUK PEKŞEN (Devamla) - Ölümüne biniyorsunuz,
aman dikkat diyorum. Bu doğru bir yöntem değil, bunu yapmayın,
silahları teslim edin. İndiğinizde zaten iki dakika içerisinde
getiriyorlar, alın gidin, yazık günah. Bunun maliyeti var. Eğer
uçağa, kabine silahla binerseniz önünüze sigorta maliyeti geliyor.
Yıllık ne kadar biliyor musunuz? Bu beyefendilerin uçakların
kabinlerine silahla binmelerinin maliyeti 10 milyon dolar, ek sigorta maliyeti
çünkü yüksek riskli uçaklar.
İki: Yolcu diyor ki: Güvenlikli uçak
değil bunlar. Türk Hava Yolları bunun bedelini ağır
ödüyor. Bu kadar ego şişkinliği olmaz ya. Nedir bu Rambo tipli
adamların bu öz güvenleri, bu ego patlamaları? Bu kadar büyük bir
riski almayın, bu yanlış, lütfen bunu düzeltin. Bakanlardan rica
ediyorum: Korumalarını uçaklara silahlarla bindirmesinler. Korumalar
silahları teslim etsinler, öyle binsinler.
Bakın, bir tane olay: Trabzona gidiyoruz.
Uçakta bir sayın bakan, yanında koruması. Koruma horul horul
uyuyor, belinde silahı. Kabin amirini çağırdım, görüyor
musunuz dedim, evet dedi, lütfen uyandırın dedim. Onun yanında
kötü niyetli olan birisi, Allah korusun, o silahı alırsa sonucu
tahmin edebiliyor musunuz? Dünyada havacılığın
kurallarının kanla niye yazıldığını
anlıyor musunuz? Binlerce, milyonlarca insanın aklıyla
konulmuş kurallara itibar etmiyorsunuz. Büyük bir ego
şişkinliğiniz var, her şeyi biliyorsunuz, hiçbir
uyarıya itibar etmiyorsunuz. Emin olun, yarın Türkiyede bir kaza
kırımı yaşanırsa, Türkiyede böyle bir kaçırma olayı
olursa müsebbibi siyasi iktidarınızdır ve bundan kaçamazsınız.
Sizi 22 Haziranda buradan uyardık 15 Temmuzda
olacaklarla ilgili, bizi ciddiye almadınız. Sizi bugün
uyarıyorum, herhangi bir uçağın başına böyle bir
şey gelirse emin olun 80 milyon yakanızdadır.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Pekşen.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Orman ve Su
İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğlu, gündemin Sözlü
Sorular kısmının 1, 11, 22, 31, 45, 48, 54, 57, 61, 68, 75, 76,
86, 99, 103, 106, 160, 178, 183, 199, 224, 230, 231, 233, 234, 237, 245, 289,
298, 306, 307, 308, 311, 313, 314, 315, 325, 330, 331, 419, 420, 421, 424, 439,
454 ve 489uncu sıralarında yer alan önergeleri birlikte
cevaplandırmak istemişlerdir.
Ayrıca, Millî Eğitim Bakanı
Sayın İsmet Yılmaz, gündemin Sözlü Sorular
kısmının 15, 25, 26, 27, 28, 41, 78, 87, 88, 92, 93, 97, 105,
122, 123, 149, 159, 171, 174, 176, 228, 235, 240, 241, 243, 251, 253, 255, 262,
294, 318, 321, 412, 413, 426, 430, 437, 441, 468, 470, 478, 479, 480, 491, 492,
493, 494, 495, 496 ve 497nci sıralarında yer alan önergeleri
birlikte cevaplandırmak istemişlerdir.
Alınan karar gereğince gündemin Sözlü
Sorular kısmına geçiyoruz.
IX.- SÖZLÜ SORULAR VE CEVAPLARI (x)
1.- Bolu Milletvekili Ali
Ercoşkun'un, enerji yatırımları ve kaynak
çeşitlendirmesi konularında yürütülen çalışmalara
ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/23) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı
2.- Trabzon Milletvekili Haluk
Pekşen'in, hidroelektrik santrallerin kapasitelerine ve üretilen enerji
miktarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/62) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
3.- Trabzon Milletvekili Haluk
Pekşen'in, Doğu Karadeniz ormanlarının
kurumasının sebeplerine ve alınan önlemlere ilişkin sözlü
soru önergesi (6/77) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı
4.- Balıkesir Milletvekili
İsmail Ok'un, Balıkesir'de kurulan bir tesisin su kaynaklarına
olası etkilerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/103) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
5.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde ilinde yürütülen ağaçlandırma
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/123) ve Orman
ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
6.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde'nin Ulukışla ilçesinde yapılması
planlanan bir gölete ilişkin sözlü soru önergesi (6/126) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
7.- Antalya Milletvekili Mustafa
Akaydın'ın, Antalya'nın Kumluca ilçesinin Adrasan beldesinde
bulunan ve doğal sit alanı olan bir köye ilişkin sözlü soru
önergesi (6/133) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı
8.- İstanbul Milletvekili Ali
Özcan'ın, KKTC Su Temin Projesi'ne ilişkin sözlü soru önergesi
(6/137) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı
9.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde'ye bağlı bir köyün içme suyu sorununa
ilişkin sözlü soru önergesi (6/142) ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
10.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, yaban keçilerinin avlanmasına izin verilmesine
ilişkin sözlü soru önergesi (6/149) ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
11.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde'de içme suyu şebekelerinde asbestli borular
bulunup bulunmadığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/168)
ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
12.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde'de sulama ve içme suyu sorunu bulunan bir
yerleşim bölgesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/169) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
13.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde'de yapılan sulama uygulamalarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/186) ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
14.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde'nin Ulukışla ilçesinde içme ve sulama suyu
konusunda yapılan çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi
(6/200) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı
15.- Antalya Milletvekili Çetin
Osman Budak'ın, Antalya'daki doğal koruma alanları ile orman
alanlarında yapılan tahsislere ilişkin sözlü soru önergesi
(6/207) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı
16.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırım'ın, rüzgar enerji santrali yapımı
nedeniyle zarar gören ormanlık alanlara ilişkin sözlü soru önergesi
(6/210) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı
17.- Adana Milletvekili Elif
Doğan Türkmen'in, Adana'nın Kozan, İmamoğlu ve Ceyhan
ilçelerini kapsayan sulama projesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/274)
ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
18.- Trabzon Milletvekili Haluk
Pekşen'in, Doğu Karadeniz Bölgesi'nde kurulması planlanan küçük
hidroelektrik santrallerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/295) ve Orman
ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
19.- Balıkesir Milletvekili
İsmail Ok'un, Balıkesir Büyükşehir Belediye
Başkanı'nın Çay Deresi Islahı Projesi ile ilgili bir
açıklamasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/305) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
20.- Trabzon Milletvekili Haluk
Pekşen'in, Şanlıurfa'daki sulama birliklerinin elektrik borcuna
ilişkin sözlü soru önergesi (6/323) ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
21.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde'deki Akkaya Barajı'nda meydana gelen
kirliliğe ilişkin sözlü soru önergesi (6/359) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
22.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde'de tarımsal sulama ile ilgili
çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/368) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
23.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Ecemiş suyunun Niğde'de tarımsal sulama
amaçlı kullanılmasına yönelik çalışmalara ilişkin
sözlü soru önergesi (6/370) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı
24.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde'nin Kitreli Köyü'ndeki kükürtlü su
kaynağına ilişkin sözlü soru önergesi (6/373) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
25.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde'nin Ulukışla ilçesindeki Darboğaz
Göleti'ne ilişkin sözlü soru önergesi (6/374) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
26.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde'nin Bor ilçesindeki Akkaya Barajı'nda meydana
gelen kirliliğe ilişkin sözlü soru önergesi (6/377) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
27.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Akkaya Barajı'nda yapılan temizleme
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/385) ve Orman
ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
28.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde'nin Kitreli Beldesi'nde MTA tarafından
yapılan su sondajlarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/451) ve
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
29.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde'nin Ulukışla ilçesinde bulunan Karasit
Mağaralarındaki şifalı maden suyu kaynaklarına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/469) ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
30.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde ilinde peyzaj çalışması yapılan
köylere ilişkin sözlü soru önergesi (6/477) ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
31.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde ilinde 2015 yılında yapılan fidan
dikim çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/478) ve
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
32.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde ilindeki bazı köylerin sulama suyu sorununa
ilişkin sözlü soru önergesi (6/479) ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
33.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, bitki ve hayvan kaçakçılığı konusunda
toplumun bilinçlendirilmesine yönelik çalışmalara ilişkin sözlü
soru önergesi (6/483) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı
34.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, risk altında bulunan hayvan türlerine ilişkin sözlü
soru önergesi (6/485) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı
35.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, nesli tehlike altındaki kuş türlerini
barındıran alanlara ilişkin sözlü soru önergesi (6/486) ve Orman
ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
36.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Bolkar Dağlarındaki endemik bitki ve hayvan
türlerinin korunmasına yönelik çalışmalara ilişkin sözlü
soru önergesi (6/487) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı
37.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde'nin Bor ilçesine bağlı köylerde
yapılması planlanan göletlere ilişkin sözlü soru önergesi
(6/500) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı
38.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde ilindeki bazı köylerde gölet
yapılması talebine ilişkin sözlü soru önergesi (6/507) ve Orman
ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
39.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde ilindeki Akkaya Baraj Gölü'nün koruma alanı
kapsamına alınmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/508) ve
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
40.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde'nin Ulukışla ilçesinin içme suyu sorununa
ilişkin sözlü soru önergesi (6/614) ve Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
41.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, asbestli içme suyu borularının
değiştirilmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/615) ve Orman ve
Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
42.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, yer altı sularının çekilmesi sonucu oluşan
obruklara karşı alınan önlemlere ilişkin sözlü soru
önergesi (6/616) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı
43.- İzmir Milletvekili Atila
Sertel'in, Gediz Nehri'ndeki kirliliğe ve yapılan temizleme
çalışmalarına ilişkin sözlü soru önergesi (6/619) ve Orman ve
Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
44.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Konya Kapalı Havzası Master Planı
kapsamında Niğde Şekerpınarı içme suyu ile ilgili
yapılan çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/651) ve
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
45.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde'nin Ulukışla ilçesine
Şekerpınarı suyunun getirilmesine yönelik çalışmalara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/670) ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı
46.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, ülkemizdeki kuş cennetlerinin korunmasına ve
sularının temizliğine yönelik denetimlere ilişkin sözlü
soru önergesi (6/717) ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı
47.- Trabzon Milletvekili Haluk
Pekşen'in, öğretmen atamalarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/69) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
48.- Balıkesir Milletvekili
İsmail Ok'un, Bakanlık aleyhine açılan davalara ve kamunun
zarara uğratılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/85) ve
Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
49.- Balıkesir Milletvekili
İsmail Ok'un, eğitim kurumu müdürleri ile ilgili Danıştay
İDDK kararı uyarınca gerçekleştirilen işlemlere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/86) ve Millî Eğitim Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
50.- Balıkesir Milletvekili
İsmail Ok'un, eğitim kurumları yöneticilerinin görevlendirmeleri
ile ilgili yönetmelik nedeniyle Bakanlık aleyhine açılan davalara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/88) ve Millî Eğitim Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
51.- Aydın Milletvekili Deniz
Depboylu'nun, rehber öğretmen atamalarına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/92) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
52.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçay'ın, Manisa'nın Akhisar ilçesindeki bir okulun ısınma
sisteminde yaşanan soruna ilişkin sözlü soru önergesi (6/119) ve
Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
53.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde İl Milli Eğitim Müdürlüğünün 2015
yılı Stratejik Planında yer alan bazı tespitlere
ilişkin sözlü soru önergesi (6/174) ve Millî Eğitim Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
54.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde'deki okullarda yapılan sosyal, kültürel ve
sportif faaliyetlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/187) ve Millî
Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
55.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde'de okul, veli ve öğrenciler arasındaki
işbirliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/188) ve Millî
Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
56.- Balıkesir Milletvekili
İsmail Ok'un, Bakanlık aleyhine açılan davalara ve kamunun
zarara uğratılmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/192) ve
Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
57.- Ankara Milletvekili Zühal
Topcu'nun, Doğu ve Güneydoğu'daki okul ve yurtların
güvenliğinin sağlanmasına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/193) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
58.- Ankara Milletvekili Zühal
Topcu'nun, Suriye sınırına yakın bölgelerde bulunan
okullarla ilgili alınan güvenlik tedbirlerine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/198) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
59.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırım'ın, Şırnak'ın Cizre ve Silopi
ilçelerinde görev yapan öğretmenler için düzenlenen hizmet içi
eğitimlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/209) ve Millî Eğitim
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
60.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde'de kullanılmayan bir meslek yüksekokulu
binasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/233) ve Millî Eğitim
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
61.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde'de taşımalı eğitime geçilen
yerlerde kapatılan köy okullarına ilişkin sözlü soru önergesi
(6/234) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
62.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, engelli öğrencilere yönelik çalışmalara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/262) ve Millî Eğitim Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
63.- Balıkesir Milletvekili
İsmail Ok'un, aday öğretmenlere danışmanlık yapacak
olan öğretmenlerin belirlenmesine ilişkin sözlü soru önergesi (6/286)
ve Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
64.- Balıkesir Milletvekili
İsmail Ok'un, ücretli öğretmenlik uygulamasına ve atama bekleyen
öğretmenlere ilişkin sözlü soru önergesi (6/289) ve Millî Eğitim
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
65.- Antalya Milletvekili Mustafa
Akaydın'ın, görme engellilere eğitim veren okullara ve engelli
öğretmeni açığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/293)
ve Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
66.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde Üniversitesi Bor Meslek Yüksekokulu Dericilik
Bölümünün kapanmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/363) ve Millî
Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
67.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, ilkokul müfredatına yerel konularla ilgili ders
konulmasına ilişkin sözlü soru önergesi (6/375) ve Millî Eğitim
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
68.- Şırnak Milletvekili
Ferhat Encu'nun, Şırnak merkez ve Silopi'de TEOG sınavına
girecek 8. sınıf öğrencilerine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/383) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
69.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde'nin Bor ilçesindeki öğretmenevinin fiziki
yetersizliğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/392) ve Millî
Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
70.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, yatılı bölge okullarında eğitim gören
öğrencilere ilişkin sözlü soru önergesi (6/394) ve Millî Eğitim
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
71.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, kitap okuma alışkanlığının
kazandırılmasına yönelik çalışmalara ilişkin
sözlü soru önergesi (6/396) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
72.- Şırnak Milletvekili
Ferhat Encu'nun, Aydın'da bir üniversite öğrencisinin kaldığı
yurttan atılması ile ilgili iddialara ilişkin sözlü soru
önergesi (6/404) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
73.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, ataması yapılmayan öğretmenlerin
mağduriyetlerinin giderilmesine yönelik çalışmalara ilişkin
sözlü soru önergesi (6/491) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
74.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, tarım meslek liselerine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/496) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
75.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, engelli çocukların eğitimine ilişkin sözlü soru
önergesi (6/605) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
76.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, taşımalı eğitim uygulamasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/606) ve Millî Eğitim Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
77.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, okullarda seçmeli olarak Arapça dersi okutulmasına
ilişkin sözlü soru önergesi (6/622) ve Millî Eğitim Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
78.- Ağrı Milletvekili
Dirayet Taşdemir'in, Ağrı'nın Doğubeyazıt
ilçesindeki bir ortaokulda gıda güvenilirliği ve hijyen
konularında yapılan denetimlere ilişkin sözlü soru önergesi
(6/626) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
79.- İstanbul Milletvekili
Sibel Özdemir'in, Ulusal Öğretmen Strateji Belgesi'ne ilişkin sözlü
soru önergesi (6/640) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
80.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, ülkemizdeki mülteci çocukların eğitimine ilişkin
sözlü soru önergesi (6/656) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
81.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Tıp Fakültesinin
eğitime başlama tarihine ilişkin sözlü soru önergesi (6/685) ve
Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
82.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, sobalı ve kömür kaloriferli okulların
sayısı ile doğal gazla ısıtılan okulların
sayısına ilişkin sözlü soru önergesi (6/688) ve Millî
Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
83.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, birleştirilmiş sınıflarda eğitim verilen
okullara ilişkin sözlü soru önergesi (6/696) ve Millî Eğitim
Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
84.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, öğretmelerin özlük ve çalışma
koşullarının iyileştirilmesine yönelik
çalışmalara ilişkin sözlü soru önergesi (6/697) ve Millî
Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
85.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, öğretmen açığına ilişkin sözlü soru
önergesi (6/698) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet
Yılmazın cevabı
86.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, eğitim çalışanlarına yönelik şiddet
olaylarına ve önlenmesi konusunda yürütülen çalışmalara
ilişkin sözlü soru önergesi (6/724) ve Millî Eğitim Bakanı
İsmet Yılmazın cevabı
87.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, mahrumiyet derecesine göre öğretmenlere zorunlu hizmet
tazminatı ödenip ödenmediğine ilişkin sözlü soru önergesi
(6/725) ve Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın
cevabı
88.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, ek ders ücretlerine ilişkin sözlü soru önergesi (6/726) ve
Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
89.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, uygulanmayan yargı kararı olup
olmadığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/727) ve Millî
Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
90.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, öğretmen açığına ve yeterli sayıda hizmetli
ve memur kadrosu bulunmayan okullara ilişkin sözlü soru önergesi (6/728)
ve Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
91.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, öğretmen alımlarında mülakat yönteminin
kaldırılmasının planlanıp
planlanmadığına ilişkin sözlü soru önergesi (6/729) ve
Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
92.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, Bakanlığa bağlı eğitim
kurumlarının norm kadrolarında rehber öğretmenlere yer
verilip verilmediğine ilişkin sözlü soru önergesi (6/730) ve Millî
Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, soru-cevap
işlemine ayrılan süreyi daha verimli kullanmak için önergelerin
okunması işlemi yapılmayacaktır. Önergeler tam metin
hâlinde Tutanak Dergisinde bastırılmaktadır.
Ayrıca, cevaplanacağı önceden
bildirilen soru önergelerinin özet bilgilerini içeren liste gruplara
dağıtılmıştır.
Şimdi sözlü soru önergelerini
cevaplandırmak üzere Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın
Veysel Eroğlunu kürsüye davet ediyorum.
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Saygıdeğer Başkanım,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Özellikle, sözlü soru önergelerine cevap vermek
üzere huzurunuzdayım.
Bolu Milletvekili Sayın Ali Ercoşkunun
(6/23) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevap veriyorum: Enerjiyi
verimli üretme ve kullanmaya, kaynak çeşitliliğine, yeni ve
yenilenebilir kaynaklara, yerli teknolojileri desteklemeye önem ve öncelik
vermek suretiyle bu kaynaklar artırılmaktadır. Rüzgâr enerjisine
dayalı elektrik üretim tesislerinin kurulmasına 1998
yılında başlanmış ve özellikle, 2005
yılından itibaren, çıkarılan 5346 sayılı Kanun
sonrasında büyük bir ivme kazanılmıştır. 2002
yılında 12.277 megavat olan yenilenebilir enerji kaynakları
kurulu gücümüz, 2017 yılı Nisan ayı sonu itibarıyla
yaklaşık olarak yüzde 187 artışla 35.271 megavata
yükselmiştir. 2002 yılında yenilenebilir kaynaklardan elektrik
üretimimiz 35 milyar kilovatsaat iken 2016 yılı sonu itibarıyla
90,7 milyar kilovatsaat seviyesine ulaşmıştır. 2016
yılında rüzgâr, jeotermal, hidroelektrik ve güneş enerjisi
kaynaklarının kurulu gücünde yaşanan artış 2.842
megavattır. Ayrıca, 2014 yılında kurulu gücümüzde
gerçekleşen 5.512 megavatlık net artışın yaklaşık
yüzde 45i, 2015 yılında gerçekleşen 3.628 megavatlık net
artışın neredeyse tamamı, 2016 yılında
gerçekleşen 5.351 megavatlık net artışın yüzde 53,1i
yenilenebilir kaynaklara dayalıdır. Dolayısıyla,
yenilenebilir kaynaklarda büyük bir artış meydana gelmiştir,
bunun büyük bir kısmı da hidroelektrik enerji
kaynaklarıdır.
Trabzon Milletvekili Sayın Haluk Pekşenin
(6/62) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım: HESlerin 2003
yılında 26 bin gigavatsaat/yıl olan üretim kapasitesi 2012
yılında 62 bin gigavatsaat/yıla, 2013 yılında 72 bin
gigavatsaat/yıla, 2014 yılında 80 bin gigavatsaat/yıla,
2015 yılında 83 bin gigavatsaat/yıla, 2016 yılında 91
bin gigavatsaat/yıla ve 2017 yılında takriben 93.800
gigavatsaat/yıla ulaşmıştır. Yani yaklaşık
93,8 milyar kilovatsaatlik bir hidroelektrik enerji kapasitesine
ulaştık.
HESlerin elektrik üretimi yağışlarla
doğru orantılı olup çok kurak geçen 2014 yılında
yaklaşık yüzde 50 kapasiteyle çalışan HESler, 2015
yılında yağışlarla birlikte yüzde 80 kapasiteyle çalışmıştır.
Deriner Barajının kurulu gücü 670 megavat
olup ortalama enerji üretimi 2.118 gigavatsaat/yıldır yani yılda
2,1 milyar kilovatsaat.
Karadeniz Bölgesinde 1 megavattan 670 megavata
kadar değişik ölçekli HESler yapılmaktadır. 10 megavat
altı projeler küçük ölçekli HES projeleri olarak kabul edilmekte olup 10
megavat kurulu gücün altında değişik safhalarda işlemleri
devam etmekte olan 185 adet hidroelektrik santral bulunmaktadır. Kurulu
güçleri toplamı yaklaşık 1.000 megavat ve ortalama
yıllık enerji üretim potansiyeli 3.300 gigavatsaat/yıldır.
HESlerin kurulu gücüne göre yatırım
maliyeti 5 ila 60 milyon TL arasında değişmekte olup toplam
yatırım maliyeti ise 6 milyar TLye ulaşmaktadır.
Sayın vekilimiz bir de Acaba bütün bunlar
Deriner Barajının yüzde kaçına tekabül ediyor? diye
sormuş. Bunların, bütün bu özel küçük HESlerin toplam üretim
kapasitesi 1,5 adet Deriner Barajının üretimine eş
değerdir.
Yine, Trabzon Milletvekili Sayın Haluk
Pekşenin (6/77) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım:
Türkiye geneli 2003, -Nisan 2017 arasında 8 milyon 491 bin 378 adet
yırtıcı üretilerek ormanlara
bırakılmıştır. Ayrıca biyolojik mücadele
kapsamında ormanlarımıza 2016-Nisan 2017 döneminde 55.700 adet
kuş yuvası yaptırılarak ormanlara
bırakılmış, 70 adet karınca yuvası nakli
yapılmıştır.
Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail
Okun (6/103) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım: Efendim,
SEKA Balıkesir İşletmesinin özelleştirilmesinden sonra
DSİ Genel Müdürlüğümüz ile SEKA Balıkesir Müessese
Müdürlüğü arasında yapılmış olan sözleşmeye göre,
Balıkesirde bulunan tesislere 500 litre/saniye su verilmekteyken
kurumumuz ile anılan şirket arasında 190,3 litre/saniye suyun
verilmesiyle ilgili protokol 19 Şubat 2016 tarihinde
imzalanmıştır yani 500 litre/saniyeyi 190,3 litre/saniyeye
indirdik.
Ayrıca şunu belirtmek istiyorum:
Sayın İsmail Ok, biliyorsunuz, şu anda Balıkesirin
şehir merkezine 53 milyon metreküp içme suyu temin ettik, sizin Belediye
Başkanlığınız döneminde de bu su kullanıldı.
Ayrıca şu ana kadar Balıkesire tam 13 tane baraj ve 9 tane
gölet olmak üzere 22 tane baraj ve gölet inşa ettik ve 537.765 dekar
araziyi sulamaya açtık. Bununla Balıkesir çiftçilerine yılda 364
milyon TL ilave gelir artışı sağladık. Ayrıca 24
adet derenin de ıslahını gerçekleştirdik.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/123) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım:
Niğde ilinde 2000-2016 yılları arasında 46.410 hektar
alanda ağaçlandırma çalışması yapılarak 41 milyon
984 bin adet fidan toprakla buluşturulmuştur.
Ağaçlandırmada Türkiye rekoru 2015 yılında
çalışılan alan olarak Erzurum iline aittir.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/126) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım:
Niğde Ulukışla Emirler Göleti işi DSİ Genel
Müdürlüğünün Göl-Su 2 Projesi kapsamında yer almaktadır.
Hâlihazırda planlama çalışmaları devam etmekte olan
işin 2016 yılında proje ihalesi yapılmış olup
2017de de projeler tamamlandığı takdirde de bu yıl
inşaat ihalesi yapılacaktır.
Antalya Milletvekili Sayın Mustafa
Akaydının (6/133) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine
cevabım: Sazak Koyu, Bey Dağları Sahil Millî Parkının
güney kısmında yer alan birinci derece doğal sit alanı
içerisinde kalmakta olup uzun devreli gelişme planında mola
noktası olarak önerilmiştir. Alandaki işletmecinin
sözleşmesi 6/6/2016 tarihinde sonlandırılmış ve
başka ihale yapılmamıştır.
İstanbul Milletvekili Sayın Ali
Özcanın (6/137) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım:
Kıbrısla alakalı soruyor, asrın projesi
dediğimiz... Herhangi bir kriz söz konusu değildir. Tesislerin
işletilmesi konusunda 19 Temmuz 2010 tarihinde imzalanan hükûmetler
arası çerçeve anlaşmasına ek anlaşma 2 Mart 2016 tarihinde
imzalanmıştır. Hâlen yerleşim yerlerinin su depolarına
su verilmekte olup birim su fiyatı üzerinden Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti Hükûmetiyle anlaşmaya varılmıştır.
Yerleşim yerlerinin yüzde 90ına su verilmiştir, vatandaşta
büyük bir memnuniyet vardır; onu da özelikle vurgulamak istiyorum.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/142) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım:
Efendim, köylere içme suyu tesisi yapılması
Bakanlığımın görev ve sorumluluk alanında
bulunmamaktadır, genellikle özel idareler tarafından yapılmaktadır.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/149) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım:
Ülkemizde av ve yaban hayvanlarının popülasyonları her yıl
izlenmekte, popülasyon artımları değerlendirilmekte, belirlenen
yoğunluk seviyesine ulaşmış popülasyonlar için avına
izin verilen sayılar, kotalar ortaya çıkmaktadır.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/168) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım:
Efendim, 1053 sayılı Belediye Teşkilatı Olan Yerleşim
Yerlerine İçme, Kullanma ve Endüstri Suyu Temini Hakkında Kanun ile
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğümüz, belediye
teşkilatı olan yerleşim yerlerine, içme, kullanma ve endüstri
suyunu temin etmek maksadıyla yetkilendirilmiş olup, dağıtım
şebekeleri tamamen bizim mesuliyetimizin dışındadır.
Biz ancak şehirlerin içme suyu deposuna kadar suyu götürüyoruz,
dağıtım şebekeleri belediyeler tarafından
yapılıyor.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Bakanım, asbestli boru var mı yok mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürerin
(6/169) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım: Niğde ili
Bor ilçesi Havuzlu köyünün gölet talebi su potansiyelinin yetersiz
olmasından dolayı uygun bulunmamıştır Sayın
Vekilim, su potansiyeli yok; ben kendim de baktım.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/186) esas numaralı sözlü soru önergesine cevabım:
Efendim, Niğde ilinde DSİ Genel Müdürlüğümüzce inşa
edilerek işletmeye açılan bütün sulamalarda planlı su
dağıtım çalışmaları yapılmakta,
aşırı su tüketimini önlemek maksadıyla bitki suyu
ihtiyaçlarına göre hazırlanan su dağıtım
programları uygulanmaktadır.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/200) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım: 1053
sayılı Kanun gereğince belediye teşkilatı sınırları
içindeki nüfusu 50 bin ve üzeri olan yerleşim yerlerinin su temin
çalışmalarını DSİ yürütmekte, nüfusu 25 binden az olan
belediyelerin SUKAP kapsamındaki projeleri ise Yüksek Planlama Kurulunun 2011/11
sayılı Kararıyla yüzde 50 hibe sağlanarak İLBANK
tarafından gerçekleştirilmektedir.
Antalya Milletvekili Sayın Çetin Osman
Budakın (6/207) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım:
Söz konusu izin, tahsis işlemleri uzun devreli gelişme planı,
karar ve hükümleri dâhilinde gerçekleştirilmiş olup koruma
alanlarının sınırlarında herhangi bir
değişiklik veya daraltmaya sebebiyet verilmemiştir.
Muş Milletvekili Sayın Ahmet
Yıldırımın (6/210) esas numaralı Sözlü Soru
Önergesine cevabım: RES yani rüzgâr enerji santralleri iznine
ilişkin konu ormanlık alanlarda herhangi bir ağaç sökümü
yapılmamıştır. RES izin talepleri 6831 sayılı
Orman Kanunu ve Orman Kanununun 17/3 ve 18inci Maddelerini Uygulama
Yönetmeliği kapsamında değerlendirilmekte ve bu kapsamda uygun
bulunanlara bedelli olarak rüzgâr enerji santrali kesin izni verilmektedir.
Adana Milletvekili Sayın Elif Doğan
Türkmenin (6/274) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım:
Adana ilimizin önemli projelerinden 108.714 hektar Aşağı Seyhan
Yedigöze İmamoğlu Ovası Sulaması Projesinde sona gelinmiştir.
Buna göre, proje 4 merhale hâlinde tamamlanacaktır. Yedigöze Barajı
inşaatına bağlı olarak İmamoğlu sulaması
inşaatına başlanmış olup söz konusu sulama
inşaatı membadan mansaba doğru çok hızlı bir
şekilde sürdürülmektedir. Özellikle İmamoğlu gerçekten çok
önemli, verimli bir arazi. Bunu ben de bir an önce bitirmeyi arzu ediyorum,
hatta geçen sene ilave ödenek de aktardık. Ödenek
sıkıntısı yok. Şu anda İmamoğluyla
alakalı çok hızlı bir şekilde yatırımlar devam
ediyor.
Trabzon Milletvekili Sayın Haluk Pekşenin
(6/295) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım: DSİ Genel
Müdürlüğümüz tarafından yürütülen Doğu Karadeniz Küçük
Hidroelektrik Santralleri Kalkınma Projesiyle alakalı bir
çalışma bulunmamaktadır.
Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail
Okun (6/305) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım: Efendim,
Çay Deresi taşkın kontrol inşaatı DSİ Genel
Müdürlüğünce yapılmakta olup işin kapsamında 2.149 metre
çift taraflı taşkın dere ıslahı, 1 adet yedi gözlü
kabartma yapısı ve 3 adet köprü bulunmaktadır. Çay Deresi 2nci
kısım taşkın kontrol inşaatı kapsamında ise
3 adet ard germe yaya köprüsü ve 1 adet ard germe araç köprüsü
bulunmaktadır. Yani özellikle köprüler ve aynı zamanda dere
ıslahı DSİ tarafından yapılmakta ancak oradaki
diğer tesisler, karada yapılacak tesisler Balıkesir
Büyükşehir Belediyesi tarafından inşa edilmektedir. Biz sadece
deredeki köprülerde çalışma yapıyoruz.
Trabzon Milletvekili Sayın Haluk Pekşenin
(6/323) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım: Efendim, 2016
yılı itibarıyla DSİ 15. Bölge Müdürlüğü
(Şanlıurfa) sorumluluk alanındaki sulama tesislerine ait toplam
borç 778 milyon 555 bin 492 TLdir. Problemlerin çözümü için alternatif
işletme modelleri geliştirilmekte ve birliklerin idari ve teknik
denetimleri yapılmaktadır. Hatta usul ve esaslara uygun davranmayan
birliklerin sözleşmeleri feshedilmektedir.
Sulama birliklerinin iyileştirilmesi
maksadıyla 6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanununda
değişiklik yapılmıştır, yeni birtakım
değişiklik yapılması çalışmaları da devam
etmektedir.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/359) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım: Akkaya
Barajının işletme ve bakım sorumluluğu Bor
Belediyesindedir. Bakanlığımızca hazırlanan Niğde
Akkaya Baraj Gölü ve Çevresi İyileştirme Projesi kapsamında 35
bin metreküp dip çamuru bertaraf edilmiştir. Koyunlu ve Fertek köyleri
yerleşim birimleri atık su toplama hattı yapılması
maksadıyla Niğde Valiliğiyle de protokol imzalanmıştır.
Niğde ili ikinci kademe evsel ileri atık su biyolojik arıtma
tesisinin projeleri hazırlanmıştır. Bu konuda 2017 içinde
projeler tamamlandı, biz Kalkınma Bakanlığına teklif
edeceğiz; ya Bakanlığımız veya İller Bankası
tarafından yapılacaktır.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/368) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım: Konya
Kapalı Havzası Master Plan İşi kapsamında
hazırlanan Ecemiş Kaynaklarından Su Temini Ön Raporuyla Aksaray
ve Niğde illeri ile Konya Emirgazi ilçesinin 2050 yılına kadar
olan içme suyu ihtiyaçları incelenmiştir. Söz konusu
çalışmayla Niğde şehir merkezi, Kemerhisar, Altunhisar ve
Bor ilçeleri, Konyanın Emirgazi ilçesi, Aksaray şehir merkezi ve
Taşpınar ilçesine toplam, yılda, yaklaşık 64 milyon
metreküp su temin edilecektir; proje çalışmaları devam ediyor.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/370) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım:
Ecemiş kaynaklarından sadece içme suyu maksadıyla istifade
edilecek, burada Niğde ilindeki arazilerin sulanmasına yönelik
herhangi bir çalışma bulunmamaktadır, su ihtiyacı için
planlanıyor.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/373) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım:
Efendim, özellikle kükürtlü su kaynağından bahsediliyor. Sorulan
hususun Bakanlığımızın görev alanıyla
alakası yok efendim, onu da arz ediyorum.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/374) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım:
Niğde Ulukışla Darboğaz Göleti ve Sulaması tesisinde
vana odası zemininde oluşan toprak kaymasının vana
odasını tehlikeye sokmaması için üst kısımdaki toprak
yükü makineli çalışmayla azaltılmış, çalışma
sonrasında 3 adet palye oluşturularak arazi düzenlenmiş ve
tehlike bertaraf edilmiştir.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/377) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım:
Bakanlığımızda hazırlanan Niğde Akkaya Baraj Gölü
ve Çevresi İyileştirme Projesi kapsamında 35 bin metreküp dip
çamuru bertaraf edilmiştir. Az önce söylemiştim, Koyunlu ve Fertek
köyleri yerleşim birimleri atık su toplama hattı
yapılması maksadıyla Niğde Valiliğiyle protokol
yapılmıştır efendim.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/385) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım:
Niğde Akkaya Baraj Gölü ve Çevresi İyileştirmesi Projesi
Bakanlığımızca hazırlanmış ve bu kapsamda
suların çekilerek dip çamurunun kuruduğu kesimlerde iş
makineleriyle çamur sıyırma işlemleri yapılmış
olup toplam 117.850 metrekarelik alanda makineli sıyırma işlemi
yapılarak yaklaşık 35 bin metreküp dip çamuru, baraj sol
sahilinde bulunan mera arazisinin ıslahı maksadıyla alana
serilmiş ve benim de katıldığım bir
ağaçlandırma programı çerçevesinde
ağaçlandırılmıştır.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/451) esas numaralı Sözlü Soru Önergesinin konusu benimle
alakalı değil, MTAyla alakalı. Dolayısıyla,
Bakanlığımızın yetki ve sorumluluğunda
bulunmamaktadır.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/469) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım:
Efendim, maden suyu kaynaklarının değerlendirilmesi hususu, 5686
sayılı Jeotermal Kaynaklar ve Doğal Mineralli Sular Kanunu
gereğince Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının
uhdesinde bulunmaktadır.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/477) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım:
Efendim, köylerle ilgili gene sorulan hususların Bakanlığın
görevleriyle ilgi ve alakası bulunmamaktadır.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/478) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım:
Niğde ilinde 2015 yılında 504 bin adet fidan dikimi, 1 milyon
330 bin adet sedir ve badem tohumu ekimi yapılmıştır. Meyve
fidanı dağıtımı yapılmamıştır.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/479) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım:
Karanlıkdere, Kolsuz, Himmetli, Hasangazi köyleri gölet talepleri
incelenmiş olup ayrıntılı etüt çalışması
yapılmasının uygun olacağı
değerlendirilmiştir. Bu kapsamda, su ölçümü
çalışmalarına devam edilmektedir. Su ölçümü neticesine göre
göletlerin yapılabilirliğine karar verilecektir.
Halaç göleti ve sulaması yapım ihalesi bu
yıl yapılacaktır efendim.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/483) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım:
Halkımızın bilinçlendirilmesi ve ilgili mevzuattaki
noksanlıkların tespiti maksadıyla 5-6 Haziran 2014 tarihlerinde
Ankarada biyokaçakçılıkla mücadele çalıştayı
düzenlenmiştir.
Biyokaçakçılıkla mücadeleye yönelik
çalışmalarda devamlılık ve kurumsallaşma
sağlanması maksadıyla Biyokaçakçılıkla Mücadele Eylem
Planı hazırlanmış olup 2014 yılında 4 ilde yürütülen
çalışmalar 2015 yılında 81 ilde yürütülerek
tamamlanmıştır. Biyokaçakçılık vakalarının
takibini kolaylaştırmak üzere Biyokaçakçılık Bilgi
Paylaşım Sistemi kurulmuştur.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/485) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım: Nadir,
endemik ve risk altındaki türler için Bakanlığımızca
eylem planları hazırlanmakta ve uygulanmaktadır. Bunlardan
bazıları: alageyik, turna, dağ horozu, Avrupa
kırmızı orman karıncası, saz kedisi, çizgili
sırtlan, Van kertenkelesi, Fırat kaplumbağası, ada
doğanı, sakallı yarasa, Iğdır çöl faresi, Anadolu
engereği ve balık baykuşudur. Bunlarla ilgili korumalar devam
ediyor.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/486) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım: Nesli
tehlike altında olan veya olmayan kuş türlerinden en çok görülen
türler sakarmeke, flamingo, çamurcun, elmabaş patka, yeşilbaş
ördek, karabaş martı, gümüş martı, Van Gölü
martısı, fiyu, bahri, angıt, tepeli patka, kaşıkgaga
ve sunadır. Ülkemizde en çok tür çeşitliliğine sahip olan sulak
alanlar ise sırasıyla Kızılırmak Deltası, Akyatan
Lagünü, Gediz Deltası, Yumurtalık Lagünü, Meriç Deltası, Manyas
Gölü, Göksu Deltası, Büyük Menderes Deltası, Büyükçekmece Gölü,
Ağyatan Gölü, Yeşilırmak Deltası, Karakaya Barajı,
Tuzla Gölü, Keban Barajı ve Aşkale Göletidir.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/487) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım: Toros
kurbağası -Latincesi Rana Holtzi- koruma altında olup türün
yaşadığı Karagöl bölgesi araç girişine
kapatılmıştır.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Latincesi
değil, bulan adamın ismi Sayın Bakanım, yanlış
vermişler. Latince deyince
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Evet, yani ismi öyle.
Bakanlığıma bağlı birimler
ve jandarma tarafından bu bölgelerde sık sık denetimler
yapılmaktadır. Merak etme Sayın Vekilim, Toros
kurbağasını koruyoruz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sazan
balığı tohumu ekip kurbağaları yok ettiler.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürerin
(6/500) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım: Efendim,
Karanlıkdere, Himmetli, Hasangazi, Kolsuz, Tepeköy ve Şeyhömerli
köylerinin gölet talepleri incelenmiş olup ayrıntılı etüt
çalışması yapılmasının uygun olacağı
değerlendirilmiştir. Bu kapsamda su ölçüm çalışmaları
devam etmektedir. Çalışmaların neticesine göre göletlerin
yapılabilirliğine karar verilecektir.
İmrahor, Asmasız, Halaç gölet ve
sulamalarının planlama raporu ve proje yapım
çalışmaları tamamlanmış olup inşaat ihalesi bu
yıl yapılacaktır.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/507) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım: Bu da
aynı efendim, aşağı yukarı. Az önce belirttim, Halaç
Göleti ve sulaması yapım ihalesi bu yıl yapılacaktır.
İmrahor Göleti ve sulaması proje çalışmaları
tamamlanmış olup inşaat ihalesi yapılacaktır. Gedelli
Göleti ve sulaması planlama raporu ve proje yapım ihale
çalışmaları devam etmektedir.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/508) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım:
Niğde Akkaya Barajı yapay sulak alan niteliğinde olup Ramsar
kriterlerinden herhangi birini sağladığına dair veri
bulunmamaktadır. Baraj gölü, Sulak Alanların Korunması
Yönetmeliği kapsamında korunmaktadır.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Oraya
kuşlar falan geliyor, incelensin Sayın Bakanım.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Tamam, inceleyelim, hayhay; tekrar incelensin Vekilim.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/614) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım: Konya
Kapalı Havzası Master Planı işi kapsamında
hazırlanan Ecemiş kaynaklarından su temin ön raporu ile
Niğde şehir merkezi, Kemerhisar, Altunhisar ve Bor ilçeleri, Konya
ili Emirgazi ilçesi, Aksaray şehir merkezi ve Taşpınar ilçesine
yaklaşık olarak toplam yılda 64 milyon metreküp su temin
edilecektir. Ecemiş kaynaklarından sulama suyu teminine yönelik
herhangi bir çalışma bulunmamaktadır. Şekerpınardan
Niğde iline içme suyu temini ise Konya Kapalı Havzası Master
Planı kapsamında incelenmekte olup plan raporunun
tamamlanmasını müteakiben konu değerlendirilecektir. Ama ben
ilave bir bilgi vereyim, bizzat kendim de inceledim: Oradaki kaynaklarda,
özellikle Şekerpınarda yeterli miktarda ihtiyacı
karşılayacak su yok. Ayrıca terfi yüksekliği çok fazla,
ekonomik olmadığı anlaşıldı; bunu da yeni bir
bilgi olarak size ifade ediyorum. Ama Ecemiş kaynaklarından su
vereceğiz.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/615) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım: Bu,
tabii, İller Bankası ve Çevre ve Şehircilik
Bakanlığıyla alakalı. Şebekelerle alakalı bizim
bir mesuliyetimiz yok, içme suyu şebekeleriyle alakalı.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/616) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım:
Obruklar, DSİ Genel Müdürlüğünün kuruluşundan itibaren takip
edilmekte ve tespitleri yapılmaktadır. Maden Tetkik ve Arama Genel
Müdürlüğü tarafından en son Ocak 2013te obruk oluşumlarına
yönelik bir rapor hazırlanmıştır. Obrukların meydana
gelmesi tabii bir süreç olup teknik olarak engellenmesi mümkün değildir.
Konya kapalı havzasında obruk oluşumları dikkatle
gözlenmektedir.
İzmir Milletvekili Sayın Atila Sertelin
(6/619) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım: Gediz Nehrinde
taşkınları önleme ve su akışını düzenleme
maksadıyla Bakanlığım imkânlarıyla makine çalışmaları
yapılmakta olup 2016 yılına kadar 60 kilometre yatak düzenlemesi
tamamlanmıştır. 2017 yılında ise mülkiyet
problemlerinin giderilmesi durumunda Ege Denizinden itibaren kalan 30
kilometrelik kısımda yatak düzenlemesi yapılacaktır.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/651) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım: Konya
Kapalı Havzası Master Plan Raporu kapsamında incelenen
Ecemiş ve Şekerpınarı kaynaklarından Niğde ve
Aksaray illerine içme ve kullanma suyu teminine yönelik hazırlanacak olan
Niğde Ecemiş kaynaklarından Niğde ve Aksaray illeri içme
suyu temin planlama ve proje yapımı için ihale süreci DSİ 4.
Konya Bölge Müdürlüğü tarafından yürütülmekte olup söz konusu
işin ihalesiyle alakalı 2 Mart 2017 tarihinde ön yeterlilik
değerlendirmesi yapılmış, ihale süreci devam etmektedir.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/670) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım:
Niğde Ulukışla ilçesinin içme suyu ihtiyacını
karşılamak maksadıyla Şekerpınarı
kaynağı, yer altı suyu kaynakları ve Ecemiş
kaynağı olmak üzere üç farklı alternatifin üzerinde
çalışıldığı
Sayın Vekilim, hatta bizzat
kendim de takip ettim, yerine gittim hem Şekerpınarına hem de
özellikle Ulukışlaya. Ancak yaptığımız
çalışmalarla
Şunu ifade edeyim: Şekerpınarında
işletme masrafı, terfi masrafları çok yüksek ve
Şekerpınarı kayağının debisi yaz aylarında
çok düşüyor. Dolayısıyla, biz ekonomik olması için
kısa vadeli su ihtiyacının yer altı suyu
kaynaklarından, orta vadeli su ihtiyacının ise Ecemiş
kaynaklarından karşılanmasını uygun bulduk.
Yerleşimin ihtiyacını karşılamak üzere proje çalışmalarına
başladık. Yer altı sularından bir de arıtma tesisi
yapacağız. Bu şekilde Ulukışlanın su problemini
kısa vadede yer altı suyundan, uzun vadede ise Ecemiş kaynaklarından
çözeceğiz.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/717) esas numaralı Sözlü Soru Önergesine cevabım:
Bakanlığım sürdürülebilir ve akılcı kullanım
ilkeleri çerçevesinde ülkemiz sulak alanlarında Kuş Cennetleri
Projesini 2005 yılında hayata geçirmiştir. Proje çerçevesinde
bugüne kadar kırk sulak alanda kuş gözlem kulesi, ziyaretçi merkezi,
seyir maksatlı yaya yolları gibi tesisler halkımızın
istifadesine sunulmuştur. Suların temizliğine yönelik denetim
yetkisi ise Çevre ve Şehircilik Bakanlığına aittir.
Şimdiden Ramazan Bayramınızı da
gönülden tebrik ederim. Bu bayramın da birlik, beraberlik,
kardeşliğimizin daha da pekişmesine vesile olmasını
Cenab-ı Allahtan niyaz ederim.
Efendim, hepinizi tekrar hürmetle selamlıyorum.
Saygılarımı arz ediyorum. Beni dinlediğiniz için
teşekkür ediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Çok teşekkür ederim Sayın
Bakan.
Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Bakana açıklamalarından
dolayı teşekkür ediyorum. Çünkü bizim orada sulama suyu yer
altından elektrikle çıkarılıyor, üretici oldukça
mağdur. Ecemiş suyunun gelip ovalara akacağı bekleniyordu
ama sizin açıklamalarınızla Ecemiş suyunun Niğde
ovalarına gelmeyeceği açıklanmış oldu.
İkincisi, Şekerpınarıyla
ilgili, siz gittiğinizde onu Ulukışla ilçesine
getireceğinizi söylemiştiniz ama Kalkınma Bakanlığından,
sanırım, o konuda çalışma çıkamayınca
açıklamanızdan Ulukışlaya gelecek
Şekerpınarı suyunun da gelmeyeceği
anlaşıldı.
Keza, Niğdedeki Akkaya Barajındaki
kirlilik o boyutlara erdi ki geçenlerde gittim, arabanın üstüne
çıkıyor yani insan boyunu geçti. Akkayada yapılanlardan sonuç
alınamıyor Sayın Bakanım. 100 bine yakın insan risk
altında çünkü sudaki kirlilik üst boyutta ve oradaki su da sulama suyu
olarak kullandığı için insanların sağlığı
ciddi anlamda tehlike altında.
Ayrıca, Niğdede orman için dikilen
ağaçlarla ilgili yıllardır rakam veriliyor. O dikilenlere
bakınca ormanların her taraftan Niğdeyi kaplaması
lazım ama Niğdede görülen orman yok, en fakir orman
durumundayız.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Ben de teşekkür ederim.
Sayın Bakan, açıklama yapmak ister
misiniz?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Kısa bir açıklamayı yerimden
BAŞKAN Yerinizden de yapabilirsiniz, kürsüden
de, nasıl arzu ederseniz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Kürsüden konuşayım o zaman.
BAŞKAN Buyurun.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Başkanım, bir saat konuştu, biz bir dakika konuştuk, gene
cevap hakkı var. Bir de bize olsun şu cevap hakkı.
BAŞKAN Sayın Gürer siz dün bugün soru
sorma şampiyonusunuz gerçekten.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; esasen, ben, Ulukışlaya bizzat giderek yerinde
inceledim, Şekerpınarı kaynaklarından. Yani o kadar yüksek
terfi maliyetleri ve yatırım maliyetleri var ki o fiyatın onu
karşılaması mümkün değil. Onun yerine arkadaşlar bir
çalışma yaptı. Orada 3 tane kaynak var: Bir,
Şekerpınarı kaynağı; çok yüksek terfi, bizzat
inceledim. İki, yer altı sularından Ulukışlaya su
verilmesi. Bir de Ecemiş suyu.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) O bölgenin yer
altı suları temiz değil, kireçli.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Ecemiş suyu köklü bir çözüm ama zaman
aldığı için biz bir an önce yer altı sularından
kısa vadede su verelim diye karar aldık, çalışmalar devam
ediyor, kısa zamanda yapacağız.
İkinci husus da
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sular çok
kireçli Sayın Bakan, kireçli, o da olmaz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Kireci varsa arıtma yapacağız, merak
etmeyin.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Şu anda da
kireçli olduğu için söylüyorum.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Biz onu arıtarak vereceğiz, kireç gidermek de
zor bir şey değil. Biz her türlü suyu arıtırız. Yer
altı suyu gayet de temiz. Kireç muhtevası
Sertlik derecesi diyelim
kireç değil de sertlik derecesi yüksek olabilir, onu
yumuşatırız, birincisi bu.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sertlik
derecesi bizim orada kireç, vatandaş ağzı.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) İkincisi de tabii, orayı da
ağaçlandırıyoruz yani. Türkiyede başta yol kenarları
Daha önce ben, Niğdeyi, Boru bilen
Benim en yakın
arkadaşım Borluydu, gittiğimiz zaman orada yeşillik yoktu
ama bakın, Türkiyede yol kenarları, açık alanlar,
mezarlıklar, okul bahçeleri, her taraf ağaçlanıyor.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Bakanım, sizin döneminizde görülen bir şey yok.
BAŞKAN Sayın Gürer, lütfen
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Sayın Vekilim, Niğde çöldü,
bozkırdı; şimdi, Niğdeyi yemyeşil
yapacağız, Boru yemyeşil yapacağız, merak etmeyin,
onu da arz ediyorum.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Eskiyi de
söküyor belediye başkanı.
BAŞKAN Sayın Gürer,
karşılıklı olmasın Sayın Gürer, lütfen
LEVENT GÖK (Ankara) Efendim, soru oraya ait ama,
karşılıklı konuşabilirler.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Birlikte dikelim, birlikte dikelim.
Teşekkür ediyorum, sağ olun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Biz de
teşekkür ederiz.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Bakan
tekrar.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Açılışlara da geleceğim Sayın Bakanım
çağırın da.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Bekleriz, şeref verirsiniz.
BAŞKAN Şimdi, Millî Eğitim
Bakanı Sayın İsmet Yılmaz az önce sizlere bildirdiğim
soru önergelerini cevaplandıracaklardır.
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Bakanlığımla ilgili soru önergelerini cevaplandırmak üzere
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri saygıyla selamlıyorum.
Trabzon Milletvekili Sayın Haluk Pekşenin
(6/69) esas numaralı soru önergesinin cevabı: 2015 yılı
Eylül ayındaki öğretmen atama döneminde başvuruda bulanan aday
sayısı 157.545 olup Bakanlığımıza tahsis edilen
37 bin kadronun 105 alana dağıtımı yapılmıştır.
2015 yılı Eylül dönemi öğretmen atamasına en çok 4.189
kontenjanla sınıf öğretmenliği alanına atama
yapılmıştır. Bakanlığımıza bağlı
resmî eğitim kurumlarında 10 Aralık 2015 tarihi itibarıyla
net öğretmen ihtiyacı 91.880dir. Bakanlığımıza
bağlı resmî eğitim kurumlarına özel eğitim
alanında son üç yılda atanan öğretmen sayısı toplam
2.884tür. 2017 yılı Nisan ayında yapılan ek atamada en
düşük 66 puanla Yaşayan Diller ve Lehçeler-Kurmançi alanına
öğretmen ataması yapılmıştır.
Bakanlığımızca 2015 yılında sözleşmeli
öğretmen istihdamı yapılmamıştır.
Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail
Okun (6/85) ve (6/88) esas numaralı soru önergelerinin cevabı:
Bakanlığımıza bağlı eğitim kurumu
yöneticiliklerine görevlendirme iş ve işlemleri Millî Eğitim
Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları
Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine Dair Yönetmelik hükümlerine göre
valiliklerce gerçekleştirilmektedir. 2016 yılında, 7 Aralık
2016 tarihi itibarıyla yargılama gideri ve avukatlık ücreti
kapsamında toplam 102.836 lira ödeme yapılmıştır.
Bakanlığımıza bağlı
okul kurum yöneticilerince 2 Mayıs 2017 tarihi itibarıyla açılan
dava sayısı 6.449; yürütmeyi durdurma ve iptal kararı
sayısı 2.337; sadece iptal kararı sayısı 3.134; sadece
yürütmeyi durdurma kararı sayısı 745; ret kararı ise
730dur.
Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail
Okun, 686 numaralı Sözlü Soru Önergesinin cevabı:
Bakanlığımıza bağlı eğitim kurumu
yöneticiliklerine görevlendirme iş ve işlemleri Millî Eğitim
Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları
Yöneticilerinin Görevlendirilmelerine Dair Yönetmelik hükümlerine göre
valiliklerce gerçekleştirilmektedir. Danıştay İdari Dava
Daireleri Kurulunun 9/10/2013 tarihli kararında Millî Eğitim
Bakanlığına Bağlı Eğitim Kurumları
Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelikin yürürlükte
kaldığı süre zarfında tesis edilen bireysel nitelikteki
atama ve yer değiştirme işlemleri, anılan yönetmeliğe
dayanılarak tesis edilmiş olmakla beraber, her birinin hukuka
uygunluk karinesinden yararlanmaları ve kişiler yönünden haklar
doğurmaları nedeniyle ayrıca dava konusu olmadıkları
ve yargı kararıyla iptal edilmedikleri sürece yalnızca
dayandıkları düzenleyici işlemin yürütülmesinin
durdurulması ya da iptali nedeniyle geri alınması
zorunluluğundan söz edilemez. Bu durumda, davalı idarenin ayrıca
anılan yönetmeliğe dayanılarak tesis edilen bireysel
işlemleri geri alması hukuken zorunlu olmadığından
dava konusu işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir. denilmektedir.
İdari Dava Daireleri Kurulunun bu kararına Danıştay 16.
Dairesi 14 Mayıs 2015 tarihli kararıyla uymuştur.
Danıştay 16. Dairesi kararında Millî Eğitim
Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve
Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik
Yapılmasına Dair Yönetmelikin yürürlükte tesis edilen bireysel
nitelikteki atama ve yer değiştirme işlemleri anılan
yönetmeliğe dayanılarak tesis edilmiş olmakla beraber, her
birinin hukuka uygunluk karinesinden yararlanmaları ve kişiler
yönünden haklar doğurmaları nedeniyle ayrıca dava konusu
olmadıkları ve yargı kararıyla iptal edilmedikleri sürece,
yalnızca dayandıkları düzenleyici işlemin yürütülmesinin
durdurulması ya da iptali nedeniyle geri alınması
zorunluluğundan söz edilemez. Kararların gereğini yerine
getirdiği anlaşılan davalı idarenin ayrıca anılan
yönetmeliğe dayanılarak tesis edilen bireysel işlemleri geri
alması hukuken zorunlu olmadığından dava konusu
işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir.
denilmiştir. Yargı kararlarında da açıkça görüldüğü
üzere, idarenin yürürlükten kaldırılmış olan söz konusu
yönetmeliğe dayanarak tesis ettiği bireysel işlemleri geri
alması zorunlu değildir.
Aydın Milletvekili Sayın Deniz
Depboylunun (6/92) esas numaralı Sözlü Soru Önergesinin cevabı:
2016 yılında kamu personeli seçme sınavına giren ve
rehberlik alanına başvuran 4.581 adaydan 4.105i psikolojik
danışma ve rehberlik bölümü mezunudur. 2016 yılında
yapılan atamalarda rehberlik alanına ilk atama yoluyla atanan 2.129
öğretmenden 1.975i PDR mezunudur.
Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçayın
(6/119) esas numaralı Sözlü Soru Önergesinin cevabı: Akhisar
ilçesinde bulunan Aliya İzzetbegoviç Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin
ısınma sisteminin okul binasının yapımını
üstlenen müteahhit firmanın hazırlamış olduğu baca
projesinin onaylanmak üzere zamanında yetkililere verilmemesi nedeniyle
geciktiği, okulun doğal gaz, kazan ve tesisat değişimi
işinin 9 Aralık 2016 tarihinde bitirildiği, 23 Aralık 2016
tarihinden itibaren ısınma sorununun çözüldüğü görülmüştür.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/174) esas numaralı Sözlü Soru Önergesinin cevabı:
Bakanlığımız, öğrenciler için öğrencilerin
karşı karşıya kaldıkları endişeleri
gidermelerine, sorunlarını çözmelerine, ilgi ve yeteneklerine göre
karar verme becerilerini geliştirmelerine yönelik olarak hizmet
vermektedir. Öğrenciler okullarda kişiler arası iletişim
becerilerini, etkin olarak görev ve faaliyetlere nasıl
katılacaklarını, hedef ve amaçlarını,
çalışma becerilerini nasıl geliştireceklerini, sorumluluk
gerektiren kararları nasıl vereceklerini ve problemleri nasıl
çözeceklerini öğrenirler. Çeşitli çalışmalarla,
öğrencilerin daha duyarlı, daha tedbirli ve olumsuzluklarla baş
etme becerileri yüksek bireyler olarak yetiştirilmeleri
amaçlanmaktadır.
Bu çerçevede, öğrenci, öğretmen ve
ailelerin karşı karşıya kaldıkları olaylara
karşı güçlendirilmesini hedefleyen psikoeğitim ve grupla
psikolojik danışma çalışmaları düzenli olarak
rehberlik öğretmenleri tarafından verilmektedir.
Öğrencileri bağımlılık
riskinden koruma gayesiyle, Türkiye Bağımlılıkla Mücadele
Eğitim Programı uygulanmaktadır. Bu programla, alkol, tütün,
madde, teknoloji bağımlılığı ve
sağlıklı yaşam konuları, gelişim düzeylerine göre
öğrencilere ve ailelere aktarılmaktadır.
0-18 Yaş Aile Eğitimi Kurs Programı
kapsamında, öğrenci velilerine, aile ilişkileri, iletişim,
okul-aile iş birliği gibi konular
yapılandırılmış grup oturumları hâlinde
verilmektedir.
Okul rehberlik servisleri tarafından
öğrenci ve ailelere, bireysel sorunlarına ilişkin ihtiyaç
duydukları psikolojik danışma desteği verilmektedir.
Özel eğitim ihtiyacı olan öğrenciler
tespit edilerek, eğitsel tanılama için okulların bağlı
bulunduğu rehberlik ve araştırma merkeziyle irtibata
geçilmektedir. Rehberlik ve araştırma merkezi tarafından aile
görüşmesi yapılmakta ve öğrencinin eğitim performansı
değerlendirilmektedir. Değerlendirme sonucunda öğrencinin engel
türü ve derecesine göre okullara yerleştirme yapılmakta ve
bireyselleştirilmiş eğitim programları uygulanmaktadır.
Niğde Valiliğince, konuya ilişkin
olarak stratejik planda yer alan Tehditler bölümündeki iç ve dış
tehditlerin gerçekleşecek anlamında olmadığı, muhtemel
gelişmelere karşı eğitim kurumlarının hazır
bulunuşluk düzeylerini artırmayı amaçlayan tedbirlerin
kastedildiği, 2015-2019 Stratejik Planı Tehditler bölümünde yer
alan Problemli aile ifadesinden kastın parçalanmış aile
sayısındaki artışlar olduğu, boşanma,
eşlerden birinin ölümü veya hastalığı belirtilmektedir.
Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail
Okun (6/192) esas numaralı Sözlü Soru Önergesini cevaplandırıyorum:
14 Temmuz 1965 tarihli ve 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun 10 ila 13üncü maddelerinde, özetle, devlet
memurlarının amiri oldukları kuruluş ve hizmet birimlerinde
kanun, tüzük ve yönetmeliklerle belirlenen görevleri zamanında ve eksiksiz
olarak yine kanun, tüzük ve yönetmeliklerde belirtilen esaslar çerçevesinde
yapmaktan ve yaptırmaktan sorumlu oldukları; devlet memurunun
kasıt, kusur, ihmal veya tedbirsizliği sonucu idare zarara
uğratılmışsa bu zararın ilgili memur tarafından
rayiç bedeli üzerinden ödenmesinin esas olduğu; kişilerin kamu
hukukuna tabi görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan
dolayı bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil, ilgili
kurum aleyhine dava açacağı; kurumun ise genel hükümlere göre sorumlu
personele rücu hakkının saklı bulunduğu ifade edilmektedir.
Bu bağlamda, hukuka aykırı işlemleriyle veya bu
işlemler nedeniyle dava açılmasına sebep olan, kamuyu zarara
uğratan görevlilerin kasıt, kusur ve ihmali tespit edildiği
takdirde rücu edilmektedir.
Muş Milletvekili Sayın Ahmet
Yıldırımın (6/209) esas numaralı Sözlü Soru
Önergesinin cevabı: Bakanlığımızca hizmet içi
eğitim faaliyetleri genellikle yıllık olarak planlanmakla
birlikte, ihtiyaç duyulması hâlinde ek faaliyetler şeklinde de
planlanarak uygulanabilmektedir. Söz konusu bu faaliyetler Millî Eğitim
Bakanlığı Hizmet İçi Eğitim Yönetmeliği hükümleri
çerçevesinde gerçekleştirilmekte olup soru önergesindeki diğer
hususlarda gerekli açıklamalar ve bilgilendirmeler defaten kamuoyuyla
paylaşılmıştır.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/233) esas numaralı Sözlü Soru Önergesinin cevabı:
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca Niğde Ömer
Halisdemir Üniversitesinden alınan konuya ilişkin yazıda, soru
önergesine konu olan taşınmazın 22/11/1996 tarihinde imzalanan
protokol çerçevesinde Sağlık Bakanlığı tarafından
eğitim amacıyla tahsis edildiği, 20 Şubat 2014 tarihli
teslim tutanağıyla İl Sağlık Müdürlüğüne teslim
edilerek tahsis işleminin sonlandırıldığı,
Zübeyde Hanım Sağlık Yüksekokulu ve Zübeyde Hanım
Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulunun 2013 yılından
itibaren eğitim öğretim faaliyetlerini Derbent yerleşkesinde
sürdürdüğü, ayrıca son yirmi yılda yaptırılıp
yıkılan ve kullanılmayan bina bulunmadığı
belirtilmektedir.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) O yanlış
Sayın Bakan, bir sürü okulu yıktılar, sağlık
ocağını yıktılar.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET
YILMAZ (Devamla) Valilikten aldığım açıklama da
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/262) esas numaralı Sözlü Soru Önergesini
cevaplandırıyorum. 5378 sayılı Özürlüler Kanununun
yürürlüğe girmesiyle, fiziksel engelliler için okul binalarında
yapılması öngörülen düzenlemeler 17 Aralık 2009 tarihli 2009/90
no.lu genelgesiyle tüm taşra teşkilatına ve bakanlık
birimlerine duyurulmuştur. Bu genelgenin hazırlanmasında Türk
standartları esas alınmıştır, TS 9111 ve TS 12576. Söz
konusu mevzuat düzenlemesiyle, okul girişlerinde ve bahçede kot farkı
olan yerlerde engelli rampası yapılması, zemin
kaplamalarının kaymayan ve tekerlekli sandalye hareketini
güçleştirmeyen malzemeyle kaplanması, kapı genişliklerinin
sandalye girişini engellemeyecek şekilde tasarlanması, ara hol,
asansör, tuvalet girişlerinde ve iç kısmında manevra alanı
bırakılması, birden fazla katlı eğitim
yapılarında standartlara uygun engelli asansörü yapılması,
engelli tuvalet düzenlenmesi, dersliklerin eşiksiz ve kot farkı
olmaksızın tasarlanması, yazı tahtalarının uygun
yüksekliğe asılması, tören alanlarının fiziksel engelli
öğrencilerin ulaşabilirliğini ve hareketini
kolaylaştıracak şekilde engellerden
arındırılması öngörülmüştür.
Bakanlığımızca
yaptırılan tüm tip projelerde ve onaylanan tüm özel projelerde
engellilerin erişimiyle ilgili kriterler göz önüne alınmakta ve yeni
okul inşaatlarında uygulanmaktadır. Önceden yapılan okul
binalarının zemin katlarında da fiziksel engelliler için
eğitim ortamı hazırlanmasının hedeflenmesi ve imkânlar
ölçüsünde bu hedeflerin gerçekleştirilmesine
çalışılması gerektiği valiliklere talimatlandırılmıştır.
Bunların yanı sıra,
Bakanlığımızca hazırlanan ve 14 Şubat 2014
tarihinde yürürlüğe giren, 2015 yılında yeniden düzenlenen
Eğitim Yapıları Asgari Tasarım Standartları
Kılavuzunda da Engellilere Yönelik Tasarım Standartları
başlığı altında yeni bir bölüm yer almış,
okul içinde ve okul bahçesinde yapılacak fiziksel düzenlemelerin
erişilebilir olması hedeflenmiş ve 2014 yılında
başlatılan yeni tip projelerde belirtilen tedbirler
alınmıştır.
Bakanlığımızca
hazırlatılan tip projelerde okula ferah ve geniş bir
rüzgârlıklı giriş holünden girilmektedir ve giriş holünde
veli bekleme bölümü oluşturulmuştur. Kütüphane mekânı, zemin
katta kolay ulaşılabilir konumda, bilgisayar düzenekli, internet
bağlantılı, Z kütüphane şeklinde bilgisayar dersliği
ile birlikte iç içe geçmeli 2 oda tarzında düzenlenmiş, kantinler
kafeterya şeklinde geniş ve ferah olarak yine zemin katta, bahçe
çıkışı imkânlı tasarlanmış, çok amaçlı
salonlar, temsil, konser, toplantı gibi eğitsel faaliyetler için
kullanılabilecek bir mekân olarak tercihen zemin katta
düzenlenmiştir.
Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail
Okun (6/286) esas numaralı Sözlü Soru Önergesini
cevaplandırıyorum: Millî Eğitim Bakanlığı
Öğretmen Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinin 18inci
maddesinin 4üncü fıkrasının (a) bendinde Aday öğretmenin
göreve başlamasından sonraki 5 iş günü içerisinde öncelikle
kendi alanından olmak üzere danışman öğretmen
görevlendirilir. Görevlendirilecek danışman öğretmen
bulunamaması hâlinde, başka bir eğitim kurumundan
danışman öğretmen görevlendirilebilmesi için durumu eğitim
kurumunun bağlı olduğu millî eğitim müdürlüğüne
bildirir. hükmüyle aday öğretmenlere danışman
öğretmenlerin nasıl görevlendirileceği belirtilmiştir. Aday
öğretmen yetiştirme sürecine ilişkin yönergenin 11inci
maddesinin 1inci fıkrasında, Danışman öğretmenin,
aday öğretmenlerin yetiştirme sürecinde görevlendirildikleri
eğitim kurumu müdürünce, adaylık dâhil en az on yıl hizmet
süresine sahip öğretmenler arasından, ulusal veya uluslararası
projelerde koordinatör, danışman veya katılımcı
öğretmen olarak görev almış olan, sosyal ve kültürel
faaliyetlere katılım sağlayan, iletişim becerisi ve temsil
yeteneği güçlü ve mesleğinde temayüz etmiş ve aday
öğretmenle aynı alanda olan öğretmenler arasında
belirlenmesi esastır.
2nci fıkrada İl millî eğitim
müdürlüklerince, aday öğretmenin yetiştirilmek üzere
atandığı ilde on yıllık hizmet süresine sahip
öğretmen bulunamaması durumunda, hizmet süresine sahip öğretmen
bulunamaması durumunda hizmet süresi on yıldan az olanlar arasından,
aynı alandan öğretmen bulunamaması durumunda ise farklı
alandan danışman öğretmen görevlendirebilir. şeklinde
fıkralarıyla danışman öğretmeninin nasıl
belirleneceği hükme bağlanmıştır. Aday
öğretmenlere uygulanan yetiştirme sürecine ilişkin sendikalardan
görüş alınmamıştır.
Balıkesir Milletvekili Sayın İsmail
Okun (6/289) esas numaralı Sözlü Soru Önergesinin cevabı:
Bakanlığımıza bağlı resmî eğitim
kurumlarının öğretmen ihtiyacı bütçe kanunlarının
verdiği yetki yanında, Bakanlar Kurulunca
Bakanlığımıza tahsis edilen ve Maliye
Bakanlığınca kullanım izni verilen kadro
karşılığında karşılanabilmektedir. Tahsis
edilen bu kadrolar illerin öğretmen ihtiyacı yüzdelik oranları
dikkate alınarak il millî eğitim müdürlüklerine
dağıtılmakta, il millî eğitim müdürlükleri de kendi
illerine ayrılan kontenjan ölçüsünde atama yapılacak en çok ihtiyaç
duyulan alanlar ile bu alanlara atanacakların istihdam edileceği
eğitim kurumlarını belirlemektedir. Belirlenen bu eğitim
kurumları atama dönemlerinde sisteme yansıtılarak atanacak
öğretmen adaylarının tercihlerine sunulmakta ve puan
üstünlüğüne göre atamalar gerçekleştirilmektedir. Bu çerçevede,
öğretmen ihtiyacının kadrolu öğretmenlerle
karşılanamadığı eğitim kurumlarında
eğitim öğretimin aksatılmadan sürdürülebilmesi için valiliklerce
ilgili mevzuatı çerçevesinde ders ücreti karşılığında
öğretmen görevlendirilmesi yapılmaktadır.
Bakanlığımız, MEBBİS veri tabanından alınan
bilgilere göre resmî eğitim kurumlarında ülke genelinde 45.552
ücretli öğretmen görev yapmaktadır, öğretmen aday
sayısı ise 436.291dir.
Antalya Milletvekili Sayın Mustafa
Akaydının (6/293) esas numaralı Sözlü Soru Önergesinin
cevabı: 2016-2017 eğitim öğretim yılı verilerine göre
15 ilimizde hem görme engelliler ilkokulu hem de görme engelliler ortaokulu
bulunmaktadır, ayrıca 2 ilimizde özel eğitim mesleki eğitim
merkezi bulunmaktadır. Bakanlığımızca görme
yetersizliği olan bireyler için her tür ve kademede kaynaştırma
uygulamaları yoluyla eğitim hizmeti verilmektedir. Ayrıca bu
bireyler için özel eğitim kurumları da açılmaktadır.
Ayrıca zorunlu öğrenim çağında olan ve sağlık
problemleri nedeniyle örgün eğitim kurumlarından doğrudan
yararlanamayacak durumdaki görme yetersizliği olan bireyler için de evde
veya hastanede eğitim hizmetleri sunulmaktadır. Özel eğitim okul
ve kurumlarının açılmasıyla ilgili iş ve işlemler,
özel eğitim ihtiyacı olan bireylerin durumuna göre,
sayısına göre, yerleşim biriminin özelikleri, ulaşım
imkânları gibi hususlar ile kamu yararı da dikkate alınarak
valiliklerce iletilen talepler doğrultusunda
Bakanlığımızca yürütülmektedir. Görme engelli
öğrencilerden bulunduğu ilde bir okula yerleştirilemeyen görme
yetersizliği olan bireylerin yatılı ilköğretim okuluna
yerleştirilmesine ilişkin iş ve işlemler valiliklerce,
ortaöğretim kurumlarına yerleştirilmesine ilişkin iş
ve işlemler Özel Eğitim ve Rehberlik Hizmetleri Genel
Müdürlüğümüzce yürütülmektedir.
Osmaniye Valiliğince konuya ilişkin olarak
ilde görme engelliler okulunun bulunmadığı, 2011 Ağustos
atama döneminde Kadirli ilçesi Rehberlik ve Araştırma Merkezine bir
görme engelliler sınıf öğretmeninin atandığı ve
2014 yılında yapılan alan değişikliği döneminde
de özel eğitim alanına geçtiği belirtilmektedir.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/363) esas numaralı Sözlü Soru Önergesinin cevabı:
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığınca Niğde Ömer
Halisdemir Üniversitesinden alınan konuya ilişkin yazıda,
dericilik atölyesinin Bor Halil Zöhre Ataman Meslek Yüksekokulu tekstil, giyim,
ayakkabı ve deri bölümüne bağlı, deri teknolojisi programı
uygulama atölyesi olduğu, deri teknolojisi programının
öğrencilerin uygulamalarına hizmet verdiği, hâlihazırda
tekstil, giyim, ayakkabı ve deri bölümü, deri teknolojisi programına
öğrenci alımının yapılmadığı, uygulama atölyesinde
dönem kaybetmiş ya da aftan yararlanarak yeniden ilgili programa
kayıt yaptırmış öğrencilerin uygulama derslerinin
yapıldığı, bununla birlikte yine uygulama atölyesinde
meslek yüksekokulunun tasarım ve geleneksel el sanatları bölümlerinde
okutulan deri ve dericilikle ilgili seçmeli derslerin uygulamalarının
yapıldığı, ayrıca atölyede mevcut makinelerden deri
yumuşatma ve pres makineleriyle zaman zaman üniversitenin döner sermayesi
kanalıyla çevredeki küçük esnafların deri işleme
işlemlerinin yapıldığı ancak 1996 yılında
kurulan mevcut atölyenin teknolojik olarak güncelliğini kaybetmesi
nedeniyle kiralama teklif bedelleri son derece düşük olduğundan genel
olarak kiraya verilmediği, 2009-2010 eğitim öğretim
yılına kadar dericilik ve deri konfeksiyon programları
öğrenci doluluk oranı yüzde 90ın üzerindeyken bu yıldan
itibaren her iki programın deri teknolojisi olarak tek bir program
altında birleştirildiği, öğrenci doluluk oranının
yüzde 10un altına düştüğü, 2010-2011 eğitim öğretim
yılında 2 öğrencinin kayıt olması nedeniyle 2011-2012
yılında Yükseköğretim Kurulu tarafından kontenjan
verilmediği, üniversitenin mevcut programını ve dericilik
atölyesini aktif tutmak amacıyla 2012-2013 eğitim öğretim
yılında 30 öğrencinin teklif ettiği ancak 2012-2013
eğitim öğretim yılında deri teknolojisi programına
ÖSYM tarafından 4 öğrencinin yerleştirildiği ve 4
öğrencinin kayıt yaptırdığı, 2013-2014
eğitim öğretim yılında ise 30 öğrenci kontenjanı
verildiği, tercih eden ve yerleşen öğrenci olmadığı,
bu nedenle de 2014-2015 eğitim öğretim yılı içinde de
kontenjan talebinin olmadığı belirtilmektedir.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/375) esas numaralı Sözlü Soru Önergesinin cevabı:
Okullarımızda uygulanan haftalık ders çizelgeleri bireyin,
toplumun ve konu alanının ihtiyaçları doğrultusunda
katılımcı bir anlayışla çağdaş ve bilimsel
esaslara göre geliştirilmektedir. Eğitim ve öğretim
alanında dünyadaki gelişmeler izlenmekte, ülkemize özgü temel
değerlerle ve niteliklerle bütünleştirilmektedir. Bu çerçevede
haftalık ders çizelgeleri geliştirilirken öğrenci, veli,
öğretmen ve diğer paydaşların görüşleri
alınmaktadır. Çalışmalar için öğretmen ve
akademisyenlerden oluşan komisyonlar kurulmakta, ortaya konulan taslaklar
üzerinde geniş katılımlı çalıştaylar düzenlenmektedir.
Haftalık ders çizelgelerinde yer verilen zorunlu ve seçmeli derslerin
tamamı hassasiyetle belirlenmektedir. Derslerin içerikleri düzenlenirken
benzer disiplinler öğrenci seviyesine uygun olarak bir arada
verilmektedir. Bu bağlamda, 20 Şubat 2017 tarihli ve 10
sayılı Kararla Seçmeli dersler ve açıklamalar bölümünde,
değişiklik yapılan ilköğretim kurumları -ilkokul ve
ortaokul- haftalık ders çizelgesinin seçmeli sosyal bilimler ders grubu
içerisine Kent Kültürü adı altında yeni bir ders konulmuş, söz
konusu ders 5, 6, 7 ve 8inci sınıflarda seçilebilmektedir.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/396) esas numaralı Sözlü Soru Önergesinin cevabı: Talim
Terbiye Kurulu Başkanlığının 5 Ağustos 2015 tarih
ve 71 sayılı Kurul Kararıyla kabul edilen ve 2016-2017
eğitim öğretim yılından itibaren 1inci ve 5inci
sınıflardan başlamak üzere kademeli olarak uygulamaya konulan
ilköğretim Türkçe dersi 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7 ve 8inci sınıflar
öğretim programı, öğrencilerin hayat boyu kullanabilecekleri
sözlü iletişim, okuma ve yazmayla ilgili dil becerilerini ve zihinsel
becerileri kazanmaları ve bu becerileri kullanarak kendilerini bireysel ve
sosyal yönden geliştirmeleri, etkili iletişim kurmaları, Türkçe
sevgisiyle istek duyarak okuma ve yazma alışkanlığı
edinmelerini sağlayacak şekilde bilgi, beceri ve değerler içeren
bir bütünlük içinde yapılandırılmış ve öğrenme
alanları sözlü iletişim, okuma ve yazma olmak üzere üç ana
başlık altında düzenlenmiştir. Okumu becerisi,
öğrencinin farklı kaynaklara ulaşarak yeni bilgi, olay, durum ve
deneyimlerle karşılaşmasını sağlar.
Dolayısıyla, bu beceri, öğrenme, araştırma, yorumlama,
tartışma ve eleştirel düşünmeyi sağlayan bir süreci de
içine alır. Programda, okuma, yazma, öğrenme alanıyla
öğrencilerin yazılı metinleri doğru, akıcı bir
biçimde okuyabilmeleri, okuduklarını değerlendirmeleri,
kültürel, ekonomik, sanatsal, siyasi, ahlaki değerlerin nasıl
yansıttığının farkında olarak okumayı bir
alışkanlık hâline getirmeleri amaçlanmıştır.
Diğer taraftan, 28 Mayıs 2013 tarih ve 22
sayılı Talim Terbiye Kurulu Kararı eki İlköğretim Kurumları
Haftalık Ders Çizelgesinin ilkokul ve ortaokul- Seçmeli Dersler
bölümünün dil ve anlatım alanı altında 5inci ve 6ncı
sınıflarda haftada ikişer saat okuma becerileri dersine yer
verilmiştir.
Ayrıca, Bakanlığımızın
4 Ağustos 2005 tarih ve 2005/70 sayılı Genelgesi
doğrultusunda, öğrencilere okuma alışkanlığı
kazandırmak amacıyla okul idaresince hafta içi belirlenecek bir günde
okuma saati uygulaması devam etmektedir.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/496) esas numaralı Sözlü Soru Önergesinin cevabı:
Mesleki ve teknik Anadolu liselerinde eğitim öğretim faaliyetlerini
devam ettiren tarım alanı ve alana bağlı dal programı
uygulayan okullarımızın sayılarının artırılmasına
ilişkin çalışmalar illerde sektörün ihtiyaç duyduğu alan ve
dallar il istihdam ve mesleki eğitim kurumlarında belirlenerek
valilik teklifi olarak Bakanlığımız Mesleki ve Teknik
Eğitim Genel Müdürlüğüne iletilmektedir, uygun görülen alan ve dallar
açılmaktadır.
Bakanlığımız Mesleki ve Teknik
Eğitim Genel Müdürlüğü ile KOSGEB arasında imzalanan 14 Haziran
2016 tarihli Uygulamalı Girişimcilik Eğitim Protokolüyle
2015-2016 eğitim öğretim yılından itibaren ortaöğretim
okullarında girişimciliği geliştirmek ve
yaygınlaştırmak amacıyla Mesleki ve Teknik Eğitim
Genel Müdürlüğüne bağlı mesleki ve teknik Anadolu liselerinden
mezun olan gençlere öncelikle kendi alanlarında iş kurmak istemeleri
hâlinde hibe olarak 50 bin lira, ayrıca faizsiz 100 bin liraya kadar
KOSGEB yeni girişimci desteği verilmektedir.
2 Aralık 2016 tarihli ve 6764 sayılı
Millî Eğitim Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla mesleki
ve teknik Anadolu liselerinde okuyan -tarım alanı da dâhil- bütün öğrencilerimizle
ilgili olarak işveren tarafından çıraklara ve meslek lisesi
öğrencilerine ödenecek beceri eğitimi ve staj ücretlerinin üçte 2si
devlet tarafından karşılanmaktadır. Mesleki ve teknik eğitim
öğrencilerinin okuldaki atölye eğitiminde 10, 11 ve 12nci
sınıfta iş kazaları ve meslek hastalıklarına
karşı sigortalanması zorunlu hâle getirilmiştir. Bütün
mesleki ve teknik ortaöğretim mezunlarına teknisyen unvanı da
verilmektedir.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/605) esas numaralı Sözlü Soru Önergesinin cevabı:
Eğitim çağında olup özel eğitime ihtiyaç duyan
öğrencilere yönelik olarak kaynaştırma uygulamaları yoluyla
özel eğitim sınıflarında, özel eğitim okullarında,
ev ve hastane sınıflarında hizmet sunulmaktadır. Tüm
öğrencilerin eğitim hizmetine erişimlerini sağlamak ve
toplumla bütünleşmelerini kolaylaştırmak üzere fırsatlar
artırılmakta, öğrenme ortamlarını iyileştirme
çalışmaları sürdürülmektedir.
2016-2017 eğitim öğretim yılı 2
Mayıs 2017 tarihi itibarıyla Türkiye genelinde özel eğitim
resmî ve özel dâhil olmak üzere- okullarında ilkokul, ortaokul ve meslek
lisesinde 45.590 öğrenci, ilkokul ve ortaokulda özel eğitim
sınıflarında 40.887 öğrenci, ana sınıfı,
ilkokul, ortaokul ve lisede kaynaştırma eğitimi alan 219.728
öğrenci olmak üzere toplam 306.205 engelli öğrenci eğitim
öğretim görmektedir.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/622) esas numaralı Sözlü Soru Önergesinin cevabı: Talim
Terbiye Kurulunun 25 Haziran 2012 tarihli ve 69 sayılı
Kararıyla kabul edilen ve 28 Mayıs 2013 tarihli ve 22
sayılı Kararıyla da ortaokul kısmında
değişiklik yapılan İlköğretim Kurumları
-ilkokullar ve ortaokullar- Haftalık Ders Çizelgesine göre ülkemizde daha
önce 4üncü sınıfta başlatılan yabancı dil
öğretimi 2nci sınıfta başlatılmıştır.
Zorunlu yabancı dil öğretimi 2, 3 ve 4üncü sınıflarda
ikişer, 5inci ve 6ncı sınıflarda üçer, 7nci ve 8inci
sınıflarda ise dörder ders saati olarak uygulanmaktadır. Ayrıca,
tamamen öğrencinin tercihi ve isteğine bağlı olarak 5, 6, 7
ve 8inci sınıflarda ikişer ders saatli seçmeli yabancı dil
öğretimi uygulaması yapılmaktadır. Bunlara ilave olarak,
5inci sınıfta isteyen ve durumu müsait olan okullar toplam 18 ders
saatine kadar yabancı dil öğretimi yapabilmektedir. Resmî ve özel her
derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında okutulacak
yabancı diller, yabancı dille eğitim ve öğretim yapacak
okullar ile Türk vatandaşlarının günlük yaşamlarında
geleneksel olarak kullandıkları farklı dil ve lehçelerin tabi
olacağı esaslar 2923 sayılı Yabancı Dil Eğitimi
ile Türk Vatandaşlarının Farklı Dil ve Lehçelerinin
Öğrenilmesi Hakkında Kanun hükümlerine göre Bakanlar Kurulunca
kararlaştırılmaktadır. Söz konusu Kanun kapsamında
Almanca, Fransızca, Rusça, İngilizce, İspanyolca gibi dersler
Bakanlar Kurulunca 8 Nisan 2010 tarihinde örgün öğretim kurumlarında
Arapça dersinin de eğitim ve öğretiminin yapılması
kararlaştırılmıştır.
Ağrı Milletvekili Sayın Dirayet
Taşdemirin (6/626) esas numaralı Sözlü Soru Önergesinin
cevabı: Ağrı Valiliğince konuya ilişkin olarak
Savcı Hakan Kılıç İlkokul ve Ortaokul Müdürlüğüne ait
kantin olmadığı belirtilmektedir.
İstanbul Milletvekili Sayın Sibel
Özdemirin (6/640) esas numaralı Sözlü Soru Önergesinin cevabı:
Öğretmen strateji belgesinin hazırlanması ve geliştirilmesi
sırasında çok sayıda paydaşın görüşleri
alınmış, öğretmen yetiştirme ve geliştirme
sürecinde bir yol haritası niteliğinde olan bu belge, bütünsel ve
katılımcı bir anlayışla şekillendirilmiştir.
Yüksek nitelikli, iyi yetişmiş ve mesleğe uygun bireylerin
öğretmen olarak istihdamını sağlamak, öğretmenlik mesleğine
yönelik algıyı iyileştirmek ve mesleğin statüsünü
güçlendirmek, öğretmenlerin kişisel ve mesleki gelişimini
sürekli kılmak amacıyla 35 eylemden oluşan öğretmen
strateji belgesi hazırlanmıştır. Bu belge, 16 Şubat
2017 tarihinde Yüksek Planlama Kurulunun onayına sunulmak üzere
Kalkınma Bakanlığına iletilmiştir. Yüksek Planlama
Kurulunda öğretmen strateji belgesinin kabulüne ilişkin kararın
çıkmasından sonra Resmî Gazetede yayımlanacaktır.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/656) esas numaralı Sözlü Soru Önergesinin cevabı:
Bakanlığımıza bağlı okullarda öğrenim gören
Geçici Koruma Kanunu kapsamındaki Suriyeli öğrenci sayısı
169.010 olup, geçici eğitim merkezlerinde öğrenim gören Suriyeli
öğrenci sayısı 294.112dir. Bu öğrencilere yönelik
yapılan çalışmalarda geçici eğitim merkezlerine kendi dil
ve müfredatında eğitim öğretim çalışmaları
yürütülürken, geçici eğitim merkezlerinde on beş saat Türkçe dersi
eklenmiş olup, öğrencilerin Türkçe öğrenmelerini sağlamak
üzere yeni çizelge oluşturulmuştur. Bu kapsamda Suriyeli
öğrenciler Türkçe ve akademik temelli dersler alarak
Bakanlığımız okullarına kademeli olarak
aktarılacaktır. Suriyeli öğrenciler Türk eğitim sistemi ve
müfredatına tabi olmakla birlikte kendi dil ve kültürlerini
unutmamalarına yönelik Arap dili ve kültürü üzerine ilave dersler
alacaklardır.
Bakanlığımız Hayat Boyu
Öğrenme Genel Müdürlüğünce ülkemizde eğitim gören ve eğitim
çağındaki Suriyeli öğrencilere Türk dilinin öğretimi ve
öğrencilerin yaşadığı psikososyal sorunların en
aza indirgenmesi amacıyla örgün eğitime uyum programları
planlanmıştır; bu kapsamda halk eğitim merkezleri
aracılığıyla Türkçe kursları verilmektedir.
Yabancılara Türkçe öğretecek olan eğitim personeli, Suriyeli
öğrencilere dağıtılan ve Yunus Emre Enstitüsünden
satın alınan 490 bin Türkçe Öğretim Setini kullanmaktadır.
Türkiyede verilen eğitimin belgelendirilmesi
amacıyla Bakanlığımız, 2015 ve 2016 yılı
Haziran ayında yabancı öğrenciler için lise yeterlilik ve
denklik sınavı düzenlenmiştir. Yapılan denklik
sınavına 6.530 öğrenci girmiş olup yaklaşık yüzde
58i başarılı olmuştur. Türk üniversitelerinde 2015-2016
eğitim öğretim yılında toplam 9.689, 2016-2017 eğitim
öğretim yılında ise toplam 13.663 Suriyeli öğrenci
eğitim görmektedir. Ayrıca, Yurtdışı Türkler ve Akraba
Topluluklar Başkanlığı bu yıl itibarıyla 1.400
Suriyeli öğrenciye burs vermekte olup bunların 777si bu yıl
üniversiteyi kazanan Suriyelilerden oluşmaktadır.
Yeni eğitim alanlarının
oluşması yönünde Suriyelilerin yoğun olarak
yaşadığı yerlerde 2019 yılına kadar 105 okul
inşaatının yapılması planlanmaktadır. Şu ana
kadar Suriyeliler için 30un üzerinde okulun inşaatı ise
tamamlanmıştır. İhtiyaç sahibi Suriyelilere yardım
sağlamak amacıyla Bakanlığımız, Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı ve UNICEF iş birliğiyle
Şartlı Eğitim Yardımı Protokolü
imzalanmıştır. Protokollerle birlikte
Bakanlığımıza bağlı okullarda okuyan Suriyeli
öğrencilere ilk ödemeler sağlanmış olup geçici eğitim
merkezinde okuyan öğrenciler için de ilk ödemelerin temmuz ayı içinde
yapılması planlanmaktadır. Bu yardımla beraber Suriyeli
öğrencilerin okula devamsızlıklarının
azaltılması amaçlanmaktadır.
Ülkemizde misafir edilen ve geçici koruma
kapsamına alınan Suriyeli vatandaşlara yönelik Avrupa
Birliği tarafından insani yardım, eğitim, sağlık,
belediye altyapısı, göç yönetimi ile iş gücü ve ekonomi
alanlarında toplamda 3 milyar avro tutarında fon
kullanımını temin etmek amacıyla oluşturulan
Türkiyedeki Suriyeliler için mali imkân çerçevesinde
Bakanlığımıza doğrudan hibe yöntemiyle toplam 300
milyon avro tutarında bir bütçe tahsis edilmiştir. Ayrıca, okul
inşaatları için okul içi donatımlar da dâhil 200 milyon avro
tutarında bir başka bütçe daha tahsis edilmiştir. Bu mali imkân
kapsamında doğrudan Bakanlığımız
kullanımına yönelik toplamda 500 milyon avro tutarında bir fon
kullanılacaktır. Hibe anlaşması kapsamında 3/10/2016
tarihinde imzalanan ve 300 milyon avro tutarında bütçe
kullanımına yönelik olarak hazırlanan Geçici Koruma
Altındaki Suriyelilerin Türk Eğitim Sistemine Entegrasyonunun
Desteklenmesi Projesi kapsamında iki yıl içerisinde geçici koruma
altındaki Suriyelilere Türkçe ve Arapça eğitimi verilecek, telafi ve
destekleme eğitimleri yapılacak, 60 bin Suriyeli öğrenciye
akademik başarı, okula devam ve entegrasyona
yatkınlıkları göz önünde bulundurularak burs yardımı
yapılacaktır. Ayrıca, 50 bin Suriyeli öğrenciye
taşıma hizmeti verilecek, eğitim materyali geliştirilecek
ve müfredatları iyileştirilecektir. Proje kapsamında Suriyeli
öğrencilere kırtasiye, okul materyali ve giyim yardımı yapılacaktır.
Projeyle Suriyeli öğrencilerin başarı seviyelerini tespit etmek
için özel bir sınav sistemi geliştirilecek, öğrenci rehberlik ve
danışmanlık hizmeti sağlanacaktır. Okulların
temizliği ve güvenliği için temizlik ve güvenlik personeli
istihdamı yapılacaktır. Aynı zamanda öğretmen ve
idarecilere yönelik yönetici eğitimleri de verilecektir. Dijital bir
izleme ve değerlendirme sistemi geliştirilecek ve verilerin
sağlıklı takibi sağlanacaktır.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/730) esas numaralı Sözlü Soru Önergesinin cevabı: Okul
öncesi öğretmenleri 3-5 yaş grubundaki çocuklara yönelik yeterli
rehberlik eğitimi alarak mezun olmaktadır. Bu yaş
çocuklarında genel olarak gözlenen eğilim sürekli birlikte
oldukları öğretmenlerle beraber olma şeklindedir. Bu durum
rehberlik öğretmenlerinin öğrencilere katkısını
azaltmakta öğretmenleri başka alanlara yöneltmektedir. Nitekim bu
okullardaki rehberlik öğretmenleri çocuklardan çok aileleriyle ilgilenmeye
çalışmaktadır. Diğer yandan, yenilenen okul öncesi eğitim
programında aile eğitimine geniş yer verilmiş olup bu
anlamda aile destek eğitim rehberi hazırlanmıştır. Tüm
alan öğretmenlerinin bu eğitimi almaları
sağlanmıştır. Okul öncesi eğitim kurumlarında
rehberlik alan öğretmenlerin üstlendikleri görevleri diğer
öğretmenlerce sağlanmakta olup rehber öğretmenlerden diğer
kurumlar da yararlanmaktadır.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/724) ve (6/727) esas numaralı Sözlü Soru Önergelerinin
birlikte cevabı: 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 6ncı
maddesinde kamu görevlisi tanımı yapılmıştır.
Buna göre kamu görevlisi deyiminden kamusal faaliyetin yürütülmesine atama
veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir suretle sürekli, süreli veya geçici
olarak katılan kişi şeklinde tanımlanmıştır.
Bu tanıma göre, eğitim görevlileri de Türk Ceza Kanunu
kapsamında kamu görevlisi sayılmaktadır. Kanunda çeşitli
suç tiplerinin kamu görevlisine karşı işlenmesi nitelikli hâl
olarak düzenlenmiştir. Yasal mevzuatlarımızda eğitim
görevlilerine karşı işlenmiş suçlara karşı
cezayı ağırlaştırıcı hâl
düzenlenmiştir. Cezalandırma yetkisi bulunan yargı
organlarının etkili şekilde yasal mevzuatı uygulaması
durumunda yaşanan sıkıntıların azalacağı
düşünülmektedir. Eğitim görevlilerine karşı işlenen
suçlara yönelik özel bir çalışma bulunmamaktadır.
2577 sayılı İdari Yargılama
Usulü Kanununun 28e 1inci maddesinde Danıştay, bölge idare
mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin
durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre
idare, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur.
hükmü yer almaktadır. Yargı kararlarına her zaman saygı
duyan Bakanlığımız, uygulama alanı bulunan ve tüm
yargı kararlarını titizlikle değerlendirmekte ve
gereğini yerine getirmektedir.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/685) esas numaralı Sözlü Soru Önergesnin cevabı:
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığından alınan konuya
ilişkin yazıda: Ömer Halisdemir Üniversitesi Tıp Fakültesinin 5
Haziran 2015 tarihli ve 29377 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararıyla kurulduğu, Ömer Halisdemir
Üniversitesi Tıp Fakültesinin eğitim ve öğretime başlama
talebinin 14 Mayıs 2015 tarihli Tıp ve Sağlık Bilimlerine
Yönelik Fakülte ve Yüksekokullarda Eğitime Başlama Kriterleri
gereğince değerlendirileceği belirtilmektedir.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/606), (6/688) ve (6/696) esas numaralı Sözlü Soru
Önergelerinin birlikte cevabı: Taşımalı Öğrenci
Modülünden alınan 24 Nisan 2017 tarihli verilere göre, 2016-2017
eğitim öğretim yılı öğrenci taşıma
uygulaması kapsamında ülke genelinde 81 il, 41.893 yerleşim
biriminde toplam 1 milyon 358 bin 335 ilköğretim, ortaöğretim
öğrencileri ile özel eğitim öğrenci kursiyerleri ilgili
okullarına taşınmaktadır.
Türkiye genelinde 2016-2017 eğitim öğretim
yılında resmî ve özel olmak üzere 62.250 okul öncesi, ilköğretim
ve ortaöğretim okulunun kullanmış olduğu 54.835
binanın 10.690ı soba, 40.379u kalorifer (kömür, doğal gaz,
fuel-oil) ve 3.766sı klimayla ısıtılmaktadır.
2016-2017 eğitim öğretim yılı Türkiye genelinde, resmî
6.516 ilkokulda 136.524 öğrenci birleştirilmiş
sınıflarda eğitim görmektedir.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/392) ve (6/394) esas numaralı Sözlü Soru Önergelerinin
birlikte cevabı: Niğde ili Bor ilçesinde yeni bir öğretmenevi
yapımı için Niğde Valiliğinden Bakanlığımıza
ulaşmış herhangi bir talep ya da resmî başvuru
bulunmamaktadır. Niğde Valiliğince konuya ilişkin olarak
Bor ilçesindeki Öğretmenevinin konaklama ve diğer sosyal amaçlar için
yetersiz olduğunun bilindiği ve bütçe imkânları dâhilinde
konunun değerlendirileceği belirtilmektedir.
Yatılı bölge ortaokulları yönetici ve
öğretmenleri ile belletici öğretmenleri pedagojik formasyon sahibi
eğitimcilerden oluşmaktadır. Bu yönetici ve öğretmenler ile
diğer kadrolu personel değişik zamanlarda hijyen, okul yönetimi,
pansiyon yönetimi ve benzeri konularda düzenli hizmet içi eğitim
seminerine alınmaktadır. 2016-2017 eğitim öğretim
yılında yatılı bölge okullarında 91.525 öğrenci
eğitim görmektedir.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/697), (6/725) ve (6/726) esas numaralı Sözlü Soru
Önergelerinin birlikte cevabı: Bakanlığımız
kadrolarında öğretmen olarak görev yapanlara zorunlu hizmet
tazminatı adı altında tazminat ödenmesine yönelik herhangi bir
düzenleme bulunmamaktadır.
Ankara Milletvekili Sayın Zühal Topcunun
(6/193) ve (6/198) esas numaralı Sözlü Soru Önergelerinin birlikte
cevabı: Bakanlığımıza bağlı eğitim
öğretim kurumlarına yönelik her türlü güvenlik tedbiri valiliklerce
alınmaktadır.
Şırnak Milletvekili Sayın Ferhat
Encunun (6/383) ve (6/404) esas numaralı Sözlü Soru Önergelerinin
birlikte cevabı: 27-28 Nisan 2016 tarihlerinde yapılan Merkezi Ortak
Sınavlarına giren 8inci sınıf öğrencisi
Şırnak merkezde 1.542 ve Silopi ilçesinde 2.710dur. Sınava
girmeyen öğrenci sayısı ise Şırnakta 252 ve Silopi
ilçesinde 362 kişidir. Ayrıca, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgelerinde bulunan bazı il ve ilçelerde alınan güvenlik tedbirleri
nedeniyle Merkezi Ortak Sınavlara girememiş öğrenciler bu
sınavlardan muaf tutularak mağdur edilmemiş olup söz konusu
öğrencilerin sadece 1inci dönem sınav sonuçları dikkate
alınarak yerleştirme puanları hesaplanmıştır.
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığından alınan konuya
ilişkin yazıda, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun
64üncü maddesine göre düzenlenen ve 18 Ağustos 2012 tarihli Resmî
Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Yükseköğretim
Kurumları Öğrenci Disiplin Yönetmeliğinin yükseköğretim
kurumları öğrencilerine verilecek disiplin cezaları ile
soruşturma usul ve esaslarını düzenlediği, bu
yönetmeliğin ikinci bölümünde disiplin cezaları ve disiplin
cezalarını gerektiren disiplin suçlarının sıralı
olarak sayıldığı, bu fiilleri işleyenlere kimler
tarafından ceza verileceğinin üçüncü bölümde Disiplin Soruşturması
başlığı altında yer aldığı,
üniversitede bulunan öğrenciler tarafından disiplin
cezasını gerektirecek fiillerin işlenmesi neticesinde bu
öğrenciler için yaptırımların ne şekilde
uygulanacağı hususunda, öğrenim gördükleri fakülte veya
yüksekokulların dekan ya da yüksekokul müdürünün soruşturma açmaya
yetkili olduğu, bu sebeple üniversitelerde öğrenim gören ve disiplin
soruşturmasına konu olan fiilleri işleyenler hakkında
yaptırım kararının soruşturma açmaya yetkili amirler
ile disiplin kurulları tarafından verildiği belirtilmektedir.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/187), (6/188) ve (6/234) esas numaralı Soru Önergelerinin
cevabı: Niğde Valiliğince konuya ilişkin olarak ildeki okul
ve kurumlarda bilgi ve iletişim teknolojilerinin etkin ve verimli
kullanılmasıyla ilgili çalışmaların FATİH
Projesiyle birlikte ivme kazandığı, okulların bilgi ve
iletişim teknolojileri kapsamında eksikliklerinin hızla
giderildiği ve bunların verimli kullanılmasıyla ilgili
eğitim çalışmalarına devam edildiği, okulların
büyük çoğunluğunun fiziki yapıları itibarıyla sosyal,
kültürel ve sportif faaliyetlere uygun alanlara sahip olduğu, eksiklikleri
olanların da bütçe imkânları dâhilinde tamamlanacağı; il
genelindeki 10 okulun bünyesinde kapalı spor salonu bulunduğu, uygun
alanı bulunan tüm okulların bahçelerinin ise öğrencilerin
faydalanacağı voleybol, basketbol sahalarının mevcut
olduğu, bu sahaların 75 adedinin 2014, 2015 yılları
içerisinde İl Özel İdaresi tarafından
yaptırıldığı, il genelinde 18 okulda Z kütüphanenin
yapıldığı, ayrıca 24 okulda da yapılması
çalışmalarının devam ettiği, Bakanlıkça ve
İl Özel İdaresi tarafından her yıl ödenek
ayrıldığı, il genelindeki okullarda öğrenci-veli
iş birliği faaliyetlerinin birinci öncelikli planlama
çalışmaları arasında yer aldığı, bu
faaliyetleri daha da etkin hâle dönüştürebilmek amacıyla okul
yöneticilerinin ve öğretmenlerin bilgilendirme
çalışmalarının aksatılmadan yürütüldüğü,
velilerin okul faaliyetleri açısından daha etkin
katılımlarının sağlanması amacıyla rehber
öğretmenlerin okul-veli iş birliğinin önemi konusunda
bilinçlendirilmesinin sağlanmakta olduğu, öncelikle üniversite
öğrencilerinin akademik kariyer yapmalarında okullarca her türlü
kolaylığın sağlandığı, üniversitenin topluma
hizmet uygulama çalışmalarıyla kulüp faaliyetleri adı
altında okullarda resimleme, boyama, badana gibi
çalışmaların yapıldığı, öğretmenlerin
mesleki çalışma faaliyetlerini üniversitedeki akademisyenlerden
yararlanarak her türlü seminer, konferans çalışmaları
yapıldığı, ilde taşımalı eğitim
uygulaması nedeniyle kapatılan okul binalarına ihtiyaç hasıl
olması hâlinde çok küçük onarımla eğitim öğretime
hazır hâle getirilebileceği, taşıma nedeniyle boşalan
okul binalarından köy muhtarlıklarınca talep edilenleri ihtiyaç
olması hâlinde geri alınmak üzere köyevi ve muhtarlık odası
olarak kullanmak üzere köy muhtarlığına verileceği, ilde
ekonomik ömrünü tamamlayan ve kullanılmaz raporu verilen binaların
yıkılarak yerlerine yenisinin yapılmakta olduğu ve şu
anda da harap olan bina bulunmadığı belirtilmektedir.
Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi
Gürerin (6/491), (6/698), (6/728) ve (6/729) esas numaralı Sözlü Soru
Önergelerinin ortak cevabı: Bakanlığımıza
bağlı resmî eğitim kurumlarının öğretmen
ihtiyacı bütçe kanunlarının verdiği yetkinin yanında
Bakanlar Kurulunca Bakanlığımıza tahsis edilen ve Maliye
Bakanlığınca kullanım izni verilen kadro
karşılığında karşılanmaktadır. Tahsis
edilen kadrolar illerin öğretmen ihtiyacı yüzdelik oranları
dikkate alınarak il millî eğitim müdürlüklerince
dağıtılmakta, il millî eğitim müdürlüklerince atama
yapılacak alanlar ile bu alanlara atanacakların istihdam
edileceği eğitim kurumları belirlenmektedir. Belirlenen
eğitim kurumlarına Talim ve Terbiye Kurulunun 9 sayılı
Kararı ile Millî Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama
ve Yer Değiştirme Yönetmeliği hükümlerince yapılan
duyurular doğrultusunda atamalar gerçekleştirilmektedir. Bu kapsamda
Talim ve Terbiye Kurulunun 9 sayılı Kararı eki çizelge, Millî
Eğitim Bakanlığı Öğretmen Atama ve Yer
Değiştirme Yönetmeliği, 668 ve 674 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameler ile 3 Ağustos 2016 tarihli ve 29790 sayılı
Resmî Gazetede yayınlanan Sözleşmeli Öğretmen
İstihdamına İlişkin Yönetmelik hükümleri çerçevesinde
Bakanlığımızca yayınlanan duyurular doğrultusunda
sözleşmeli öğretmenlik için il millî eğitim müdürlüklerince
başvurular alınmıştır. Başvuruda bulunan
öğretmen adaylarının tercih ettikleri kurumlara 10/10/2016
tarihinde sözleşmeli öğretmen olarak atamaları
gerçekleştirilmiştir. Sözleşmeli öğretmenliğe
atanacakların başvuruları, sözlü sınava
alınacakların belirlenmesi, sözlü sınav konuları, sözlü
sınavın usul ve esasları, atanmaları ve uygulamaya
ilişkin diğer hususlar Sözleşmeli Öğretmen
İstihdamına İlişkin Yönetmelikle düzenlenmiştir.
Diğer taraftan, öğretmen atama
işlemlerinde öğretmen atamaya esas öğretim programlarından
mezun olan aday sayısı değil, alan öğretmenliklerinin ülke
genelindeki ihtiyaç durumu dikkate alınmaktadır. 29 Mart 2017 tarihi
itibarıyla Türkiye genelinde okul ve kurumlarında toplam 3.970 memur,
8.652 hizmetli kadrosu boş bulunmaktadır. Maliye
Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı
tarafından diğer hizmet sınıflarında kullanmak üzere
ilave kadro kullanım izni verilmesi hâlinde ilk atama yoluyla personel
alımına ilişkin iş ve işlemler başlatılacaktır
diyor ve yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Çok teşekkür ederim Sayın
Bakan.
Sayın Gürer, bir açıklama yapmak
istediğinizi görüyorum ekrandan.
Buyurun.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) 29 sorumuzu
Sayın Bakan yanıtladı, onlarla ilgili tek tek benim de bir
şeyler söyleme şansım yok. Okullarımızın durumu
ve eğitim ne yazık ki sorunlu. PISA, öğrenci
değerlendirmesiyle ilgili raporunda OECD ülkeleri arasında son
sırada yer alıyoruz. Her 100 öğrenciden 28i hayatından
memnun değil. Sık değişen eğitim sistemi sorunlar
üretmektedir. OECD ülkeleri içinde öğrenci mutluluğunda son
sıradayız. Verilere göre, öğrencilerin ders
çalışırken stres altında yaşama oranı da yüzde
56.
Okullarda madde
bağımlılığı, şiddet doğal hâle
gelmiştir.
Engelliler için okullarda düzenlemeler yetersizdir.
Öğretmen atamalarından öğretmenlerin özlük haklarına
değin sorunlar vardır.
Sobalı okulların varlığı
dahi dikkate değer bir sonuçtur.
Niğde Tıp Fakültesi 2015 yılında
alınan karara rağmen hâlen açılamadığı gibi
açılış tarihi belli değildir.
Sayın Bakana yanıtlarından
dolayı teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Biz de size teşekkür ederiz.
Sayın Bakan, teşekkür ederiz.
Cevaplamak isterseniz, buyurun.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Muhterem Başkanım, sayın milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye'de iyi giden şeyler var, inanın, o
iyi giden şeylerden birisi de eğitimdir. Ailesinde öğretmen
olanlar var. Öğretmenlere ben soruyorum, memnun, öğrencilere
soruyorum, memnun; Okulunuzdan memnun musunuz? Öğretmenizden memnun musunuz?
diye Güneydoğuda anket yapıldı, inanın ki birçok kamu
hizmetinden memnuniyet yok ama diğer hizmetlere kıyasen
-arkadaşlarım da bana gösteriyor- bakın, eğitimde
memnuniyet var.
Bakın, eğitimin amacı millî geliri
artırmaktır, doğru mudur? Özü, bir şey üreteceksin
eğitim de budur. Türkiye'nin millî geliri ne kadardır? 860 milyar
dolardır. Bu millî gelirle dünyada kaçıncı sıradadır?
16ncı sıradadır. O hâlde bunu artırmak lazım.
Hedefimiz, ilk 10 arasına girmek. Eksiğimiz var. Niçin 2 trilyon
dolar olmadı? Eğitimden dolayı. Niçin 860 milyar dolar oldu?
Eğitimden dolayı. Birinci husus bu.
Gelelim PISAya: PISAda -eğer bire bir ölçü
olarak alırsanız- Vietnam Amerikanın önünde. Doğru mudur?
Bakın oraya o zaman, onu da alın. PISAda Amerikanın önünde
Vietnam. İyi ama herkes biliyor ki herhâlde dünyadaki en iyi eğitim
Amerikada var. PISA doğru bir ölçü değildir, onu diyorum.
Niçin böyle oldu? Bizde meslek lisesine yüzde 36
katılım oldu. Biz meslek liselileri mesleğe yönelik olarak
yetiştiriyoruz, akademiye ilişkin bir değerlendirme değil.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Matematiği
bilen yok Sayın Bakanım.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET
YILMAZ (Devamla) Bir cümle daha söyleyeyim: Sayın Başkanım,
bizim Elbistan Fen Lisesinin öğrencilerini sınava tabi tutmuşlar
PISAda, aldığı sonuç, Japonya öğrencilerinden daha
başarılı. Bakın, Ankara Fen Lisesini söylemiyorum,
İstanbuldaki fen lisesini söylemiyorum. Dolayısıyla,
eğitim sistemi
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Endüstri meslek
liselerini söyleyin, benim oğlum orada okuyor. Matematiği bilmiyor
çocuklar.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET
YILMAZ (Devamla) Bakın, evlatlarımıza güzel bir Türkiye umut
edeceksek hep beraber
Eğitim konusu, tartışma konusu
olmasın. Başka konularda her türlü tartışmayı
yaparız, eksikliğimizi de kabul ederiz. Eğitim hepimizin ortak
değeridir.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Ama buna
inanmayın Sayın Bakanım, bakın, biz katkıda
bulunalım diye söylüyoruz.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET
YILMAZ (Devamla) Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ramazanınızı tebrik ediyorum.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sağ olun,
biz de sizin.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET
YILMAZ (Devamla) İnşallah sağlık sıhhat içinde nice
bayramlara ulaşmanızı diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Okullara
bakın Sayın Bakanım, okullara bakın.
BAŞKAN Teşekkür ederiz, sağ olun
Sayın Bakanım.
Soru önergeleri
cevaplandırılmıştır.
Sayın milletvekilleri, gündemimizde başka
bir konu bulunmadığı için alınan karar gereğince sözlü
soru önergelerini görüşmek için 1 Haziran 2017 Perşembe günü saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
İyi akşamlar, hayırlı iftarlar
diliyorum.
Kapanma
Saati: 19.34