TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
100üncü
Birleşim
16
Mayıs 2018 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- BU
BİRLEŞİM TUTANAK ÖZETİ
III.- GELEN KÂĞITLAR
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Bitlis Milletvekili
Mahmut Celadet Gaydalının, Bitlis ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Bursa Milletvekili Ceyhun
İrgilin, Türkiyenin ve dünyanın gündemi olan Amerika Birleşik
Devletlerinin desteklediği Gazzedeki İsrail terörüne ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Halis Dalkılıçın, bölgesel gelişmeler
ışığında Türkiyenin istikametine ilişkin gündem
dışı konuşması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Yaşar Tüzünün, Başkanlık Divanı
olarak Bursa Milletvekili Ceyhun İrgile bundan sonraki özel
yaşamında başarılar dilediklerine ilişkin
konuşması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Yaşar Tüzünün, 22, 23 ve 24üncü Dönem
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğluna ölümünün 4üncü yıl dönümünde
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Yaşar Tüzünün, 26ncı Yasama Döneminde
Parlamentonun dünyada önemli olaylara şahitlik ettiğine,
istikrarlı, huzurlu, kutuplaşmadan uzak, birbirini daha iyi anlayan
ve dinleyen bir Meclis dilediğine, milletvekillerine ve Meclis
çalışanlarına Başkanlık Divanı olarak teşekkür
ettiğine ilişkin konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, ramazan ayının hayırlara vesile
olmasını dilediğine, Filistinlilere yapılan
saldırıları şiddetle kınadığına ve
İsraile sözde tepki vermek yerine ticari ilişkilerimizin gözden
geçirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
2.- Adana Milletvekili
Zülfikar İnönü Tümerin, Adananın Sarıçam ilçesinde
yaklaşık beş yıldan bu yana inşaat
aşamasında kalan stadyumun neden bitirilemediğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
3.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Akının, İzmir Atatürk Lisesinin mezuniyet
töreninde öğrencilerin İzmir Marşı söylemelerinin okul
müdürü tarafından engellendiğine ilişkin açıklaması
4.- Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın, Afyonkarahisarın Bayramgazi köyünde
taş ocağı açmak için patlatılan dinamit yüzünden su
yataklarının yön değiştirdiğine ve su
sıkıntısı yaşandığına, İhsaniye
ilçesi Döğer kasabasındaki Atatürk heykelinin
kaldırılmasına ilişkin açıklaması
5.- İstanbul
Milletvekili Osman Boyrazın, işgal altında olan Kudüs için
ayağa kalkma vakti olduğuna ve ramazan ayının
sağlık, huzur ve mutluluk getirmesini Allahtan niyaz eylediğine
ilişkin açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Ali Şekerin, Gazzede yaşanan olaylara ve Mavi Marmara
Anlaşmasının iptal edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
7.- Giresun Milletvekili
Bülent Yener Bektaşoğlunun, Müslüman âleminin ramazanını
tebrik ettiğine, Giresun ilinde engelli sayısının çok
olduğuna ve hayata katılmak için pek çok sorun yaşadıklarına,
Karadeniz yaylalarındaki obaların elektrik sorununa ilişkin açıklaması
8.- Mersin Milletvekili
Hüseyin Çamakın, Barış Atayın sosyal medyadaki bir
paylaşımı nedeniyle gözaltına alınmasına
ilişkin açıklaması
9.- Kayseri Milletvekili Sami
Dedeoğlunun, katil İsrailin masum Filistinli Müslümanlara
yaptığı vahşeti yazdığı şiirle dünyaya
duyurmak istediğine ilişkin açıklaması
10.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, İsrailin Filistine uyguladığı
şiddeti kınadığına, ülkenin ekonomik çöküşle
seçime gittiğine ve bundan en fazla sağlık sisteminin nasibini
aldığına, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin
medikal şirketlere olan borcu nedeniyle kırmızı alarm
verdiğine ilişkin açıklaması
11.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, Filistin ve Kudüs
yasının devam ettiğine ve ramazan ayını tebrik
ettiğine ilişkin açıklaması
12.- Trabzon Milletvekili
Ayşe Sula Köseoğlunun, 26ncı Dönem milletvekillerinin hain
darbe girişimine karşı direnerek ve
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi
gerçekleştirerek isimlerini demokrasi tarihine altın harflerle
yazdırdıklarına ve ramazan ayının hayırlar
getirmesini dilediğine ilişkin açıklaması
13.- İzmir Milletvekili
Mustafa Ali Balbayın, 22, 23 ve 24üncü Dönem Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun ölümünün 4üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
14.- İzmir Milletvekili
Kerem Ali Süreklinin, İslam âleminin ramazan ayını tebrik
ettiğine, İsrail tarafından şehit edilen Filistinlilere
Allahtan rahmet dilediğine ve Kudüsün bağımsız Filistin
devletinin başkenti olma gerçeğini değiştirmeye kimsenin
gücünün yetmeyeceğine ilişkin açıklaması
15.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, ramazan ayını kutladığına,
Afganistan, Irak, Suriye ve Filistinde akan kanın durmasını
temenni ettiğine, bütün İslam âlemini ve Türk dünyasını bu
zulme karşı direnmeye ve tepkisini koymaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
16.- Balıkesir
Milletvekili Mehmet Tümün, ramazan ayının barış ve huzur
getirmesini dilediğine, Meclisin Türkiye tarihinde belki de en çok
işlevsizleştirildiği bir dönem yaşandığına
ve seçilecek milletvekillerine başarılar dilediğine ilişkin
açıklaması
17.- Kütahya Milletvekili
Mustafa Şükrü Nazlının, terörist İsrail ve hamisi ABDyi
lanetlediğine, mazlum Filistin halkına ve tüm insanlık âlemine
başsağlığı dilediğine ilişkin açıklaması
18.- Erzurum Milletvekili
Mustafa Ilıcalının, İsrailin yaptığı
katliamı şiddetle kınadığına, sevginin,
kardeşliğin ve paylaşmanın unutulmadığı
bereketli bir ramazan dilediğine ilişkin açıklaması
19.- Uşak Milletvekili
Özkan Yalımın, Maliye Bakanlığında çalışan
12 bin kişinin uzmanlık sınav tarihinin açıklanmasını
beklediğine ilişkin açıklaması
20.- Kocaeli Milletvekili
Fatma Kaplan Hürriyetin, Kocaelinin Gebze ilçesinde yaşanan tapu
sorununa ilişkin açıklaması
21.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, ramazan ayının hayırlı ve bereketli
geçmesini temenni ettiğine, 22, 23 ve 24üncü Dönem Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlunu vefatının 4üncü seneidevriyesinde rahmetle
andığına, TBMMde 3 partinin imzasıyla yayınlanan
bildirinin İsraile ve ABDye yönelik tepkinin gösterilmesi
açısından önemli olduğuna, İsraile karşı
atılan diplomatik adımları olumlu bulduklarına, Kudüsün
statüsünün ABD ve İsrail iş birliğiyle çiğnenmeye
çalışıldığına ilişkin açıklaması
22.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, 20 Mayıs 2016
dokunulmazlıkların kaldırılmasının yıl
dönümüne, HDP Cumhurbaşkanı adayı Selahattin
Demirtaşı saygıyla selamladıklarına, 24 Haziranda
ifade özgürlüğünün tüm yollarını açacaklarına, 17-31
Mayıs Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftasına,
İsrail Tarım Bakanının Türkiyeden tarım ürünleri ithalatını
dondurduğunu açıkladığına ve devletin gereken
yaptırımları uygulaması gerektiğine ilişkin
açıklaması
23.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, ramazan ayının İslam dünyasına huzur ve
barış getirmesini dilediğine, Filistinlilerin yasını
tuttuklarına, sadece söylemde değil eylemde de mücadelenin gerekli
olduğuna, kadroya geçen taşeron işçilerin
maaşlarındaki azalmanın görüşülecek torba yasada bir
düzenlemeyle çözülebileceğine, 22, 23 ve 24üncü Dönem Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlunun ölümünün 4üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
24.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, ramazan ayının hayırlara vesile
olmasını temenni ettiğine, Kudüsteki İsrail zulmünü
şiddetle ve lanetle kınadıklarına, dinlerin insanların
birbirleriyle kardeşlik içerisinde yaşamalarını temin etmek
için gönderilmiş ilahî değerler olduğuna, HDPnin Filistin
konusunda genel görüşme açma önerisini teknik şartlar nedeniyle kabul
edemediklerine ve 22, 23 ve 24üncü Dönem Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun ölümünün 4üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
25.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, niyet gerçekten Filistin
halkının yanında olmaksa nasıl bir dış politika
izlenebileceğini bütün partilerin istişare edebilmesi için teknik
sorunların aşılabileceğine ilişkin
açıklaması
26.- Elâzığ
Milletvekili Ejder Açıkkapının, Malatyanın Darende
ilçesinde elim bir trafik kazasında hayatını kaybeden AK
PARTİ İl Gençlik Kolları Başkan Yardımcıları
Siraç Bingöl ve Emrullah Ataş için taziye dileğinde bulunanlara
teşekkür ettiğine, Filistinde Müslümanlara karşı
soykırım suçunu işleyen terörist İsraili ve onu
destekleyen ABDyi kınadığına ilişkin
açıklaması
27.- Kahramanmaraş
Milletvekili Fahrettin Oğuz Torun, 2016 yılında
Gölbaşı Belediyesine istisnai kadrodan özel kalem müdürü olarak
atanan, bir gün sonrasında da memur yapılan kişinin SGKye daire
başkanı olarak atanmasını kınadığına
ilişkin açıklaması
28.- İzmir Milletvekili
Musa Çamın, 22, 23 ve 24üncü Dönem Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunu ölümünün 4üncü yıl dönümünde rahmetle
andığına ilişkin açıklaması
29.- Ankara Milletvekili
Şenal Sarıhanın, Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi
üyeleri Selma Güngör ve Dursun Yaşar Ulutaş hakkında
yapılan işlemlerin hukuksuz olduğuna ilişkin
açıklaması
30.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın, Filistin vatandaşlarına vize şartı
aranırken İsrail vatandaşlarının vizeden muaf
olmasını şiddetle kınadığına ve derhâl
düzeltilmesini beklediğine ilişkin açıklaması
31.- Denizli Milletvekili
Kazım Arslanın, İslam âleminin ramazanını
kutladığına, İsrailin Filistin halkına
karşı sürdürdüğü kanlı saldırıyı
şiddetle kınadığına ve bölgede barış
sağlanıncaya kadar iktidarın İsraille ilişkilerini
dondurmasını istediğine ilişkin açıklaması
32.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine ve Mavi
Marmara Anlaşması metninin imza yerinde Kudüs yazmasına dikkat
çektiklerine ilişkin açıklaması
33.- İstanbul Milletvekili
Yakup Akkayanın, TOBB Başkanı Rifat
Hisarcıklıoğlunun TOBBun 74üncü Genel Kurulunda sarf
ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
34.- İstanbul
Milletvekili Barış Yarkadaşın, gazetecilerin yıpranma
payı süresinde 2008 yılı öncesine dönülmesini ve gerekli
düzenlemelerin yapılmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
35.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, 26ncı Dönemin sonuna gelindiğine, TBMM
çatısı altında milletten aldıkları yetki ve görevi en
iyi şekilde yapma gayreti içerisinde olduklarına, MHPnin
Cumhurbaşkanı adayının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan olduğuna ve Cumhur İttifakı adı altında
milletvekili genel seçimlerini gerçekleştireceklerine ilişkin açıklaması
36.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, 26ncı Dönem boyunca ülke
olarak çok derin acılar yaşandığına, sadece ifade
özgürlüklerini kullandıkları için 9 vekilin cezaevinde olduğuna,
65 belediye başkanının tutuklandığına, 10 vekilin
milletvekilliğinin düşürüldüğüne, 6 milyon insanın
iradesine el konulduğuna ve herkesi 24 Haziran seçimlerini en ufak
şaibeye yer vermeyecek şekilde yürütmeye davet ettiğine
ilişkin açıklaması
37.- Manisa Milletvekili
Özgür Özelin, bir dönemi tamamladıklarına, 15 Temmuz gecesi hain
darbe girişimine hep beraber direnmenin gururunu taşırken 20
Temmuzda sivil bir darbeye boyun eğmenin ve Meclisin yetkilerinin bir
saraya devredilmesinin ayıbını, kalitesiz yasamanın
utancını taşıdıklarına ve 24 Hazirandan sonra
bambaşka bir Meclis olacağını ümit ettiğine
ilişkin açıklaması
38.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, 26ncı Dönemin sonuna gelindiğine, bu
Meclisin milletvekillerinin 15 Temmuzda hain darbe girişimine
karşı kahramanca durduklarına ve birlikte 27nci Döneme devam
etmeyi arzu ettiğine ilişkin açıklaması
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- HDP Grubunun, Batman
Milletvekili Ayşe Acar Başaran ve arkadaşları
tarafından, 15 Temmuz darbe girişimi kapsamında görevden
alınan veya tutuklanan Adli Tıp Kurumu uzmanları,
doktorları ve profesörlerinin sorumlu oldukları raporlara dair
şaibelerin açığa çıkarılması amacıyla
10/8/2016 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 16
Mayıs 2018 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun, Grup
Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili
Sakarya Milletvekili Engin Özkoç tarafından 15/5/2018 tarihinde TBMM
Başkanlığına sunulan, Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti
Arasında Tazminata İlişkin Usul Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanunun Yürürlükten
Kaldırılması Hakkında Kanun Teklifinin ivedilikle
Dışişleri Komisyonunda görüşülmesine ilişkin önerisi
3.- AK PARTİ Grubunun,
Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine;
bastırılarak dağıtılan 561 sıra sayılı
Kanun Teklifinin kırk sekiz saat geçmeden gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmının 1inci sırasına alınmasına ve bu
kısımda bulunan diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine; 561 sıra sayılı Kanun Teklifinin
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine; 561 sıra
sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanması
hâlinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin 24 Haziran 2018 Pazar günü
yapılacak 27nci Dönem milletvekili genel seçimine ilişkin kesin
sonuçların Yüksek Seçim Kurulunca ilanını takip eden üçüncü gün
saat 14.00te toplanmak üzere tatile girmesine ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, 16 Mayıs 2018 tarihli birleşiminde birleşime saat
20.00de ara verilmesine ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın CHP grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Manisa Milletvekili Özgür
Özelin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın AK PARTİ grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın AK PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasında HDP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2341) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 561)
X.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı:
561) Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaş ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin oylaması
16 Mayıs 2018 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Yaşar TÜZÜN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Mücahit
DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
100üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Bitlisin
sorunları hakkında söz isteyen Bitlis Milletvekilimiz Sayın
Mahmut Celadet Gaydalıya aittir.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Bitlis Milletvekili Mahmut Celadet Gaydalının,
Bitlis ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bitlis ilinin sorunlarıyla ilgili söz almış
bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, Bitlis ili, binlerce
yıllık geçmişi olan ve birçok medeniyete ev sahipliği
yapmış bir şehirdir. Bunca medeniyete ev sahipliği
yapmış Bitlisi bu kısa süre içerisinde anlatabilmek,
sorunlarını dile getirebilmek tabii ki mümkün değildir.
Yaşamı, doğası, sahip olduğu güzellikleriyle Nemrut
Dağının eteklerinde, Van Gölünün kıyısında
bulunan, fındığıyla, balıyla ve ceviziyle
tanınmış bir şehirdir. Doğal yapısını
korumaya direnen ender şehirlerdendir.
Yüzlerce asra rağmen Bitlis Kalesi tüm
ihtişamıyla hâlâ varlığını korumaktadır. Sit
alanı olmasına rağmen kayyumun sivri zekâlı
başkanı, restore amaçlı garip bir çalışma içine
girmiştir. Restorasyon tekniğine uymayan bu çalışma,
sonuçta dokuyu bozan garip bir görünüm ortaya çıkarmıştır.
Tarihî dokuya aykırı, işçilik kalitesi düşük, estetikten
nasibini almamış, beşinci sınıf acayip bir
çalışma. Ne yazık ki hiçbir iktidar tarafından
hatırlanmayan, hatırlansa da bir tek Ahlat ilçesinde bulunan mezardan
ibaret varsayılan bir şehirden öteye gidememiştir. Bu
şehir, unutulmuşluğa, terk edilmişliğe mahkûm
edilmiş, verilen sözler hiçbir zaman yerine getirilememiştir.
İşte, bu sözlerden biri de Ahmet
Davutoğlu tarafından verilen havalimanı sözüydü. Bitlis
halkını her zaman boş vaatlerle kandıranlar, bir çivi dahi
çakmadan koltuklarından gitmiş ama Bitlis, hak ettiğini hiçbir
zaman alamamıştır. Ben buradan yaptığım bir
konuşmada da sizlere bu havalimanının takipçisi
olacağımı söylemiştim. Fakat Bitlisli olarak OHAL gördük,
belediyelerin kayyumlara mahkûm edilişini gördük, devrik başbakanlar
gördük, sistemlerin değişimini gördük fakat on altı
yıldır, sözünde duracak ilkeli bir iktidar göremedik. Eğer bu
iktidar, bir hesap verecekse önce Bitlis halkına verdiği sözlerin
hesabını vermesi gerekir.
Tabii, Bitlis ili, sadece boş vaatlerle
değil, uygulanan kötü politikalarla da yok edilmiştir. Uygulanan
yanlış politikalarla işsizlik had safhadadır. Bitliste ne
fabrika var ne de bir üretim tesisi, tek sanayisi olan tütün fabrikası da
kapatılmıştır. Bitlis'e has Bitlis sigarasını yok
eden zihniyet, Bitlis tütününü de yok olmaya mahkûm etmiştir. Bu yok
oluş, Bitlisli ailelerin büyük şehirlere göç etmesine sebep
olmuştur. İstanbulda, Adanada, Mersinde ve diğer birçok ilde
bu kadar Bitlislinin bulunmasının tek nedeni, hem tütünün yok
edilmesi hem de güvenlik gerekçesiyle sürekli yasaklanan mera ve yaylalarda
hayvancılığın yapılamamasındandır.
Bitlis ili, üretim konusunda dünyanın en güzel
balına sahip olmasına rağmen, yeterli desteğin ve denetimin
olmaması nedeniyle bu sektör için de alarm zilleri çalmaktadır. Bunun
yanında, her yıl organik bal üretimindeki düşüşün nedeni
araştırılmalıdır. Aksi takdirde, Hizan balı da
sadece simge olarak hatıralarda kalacaktır.
Değerli milletvekilleri, Bitliste iyi
şeyler olmuyor mu? diyeceksiniz, hemen cevaplayayım: Maalesef,
olmuyor. Ormanlarımız yakılıp, kesilip tahrip edilirken
başkentte de Orman, insanlar için hayat, ekonomi için kaynaktır
pankartları açtınız. Bu kadar yok oluşun, bu kadar
güvenlikçi ve korumacı politikaların uygulandığı
Bitlis ilinde korunabilecek tek şey demokrasi kalmışken iktidar
ona da göz dikmiş ve demokrasiyi hedef almıştır. Bütün
belediyelere kayyum atanmış, kayyumların da
başarılı olduğuna halkımız ikna edilmeye
çalışılmaktadır fakat kaçış yok. Sizler de
biliyorsunuz ki kayyum mantığı hem adaletin hem demokrasinin hem
özgür iradenin üzerindeki bir gölgedir. O kayyumlar bir ilin veya ilçenin on
yıllık gelirini toplamış ve zaten ekonomik olarak zorlanan
illerde tüm taşınmaz malları da satarak âdeta hiçbir gelir
bırakmamıştır. Utanmadan, sıkılmadan kayyumlarla
kasaların dolduğunu ifade edenler, Belediyeler
devralındığında borçluydu, biz kapattık.
demektedirler. Ben buradan açıkça sesleniyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Gaydalı.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Devamla) Kayyum
tarafından el konulmadan önce Hizan Belediyesinin kasasında ne kadar
vardı, lütfen çıkıp açıklansın. Daha fazla
konuşmak isterdim fakat maalesef süre yeterli değil.
24 Haziranda demokrasi adına mutlaka
kazanacağımızı, Bitlisin Tamam! diyeceğini
söylüyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Gaydalı.
Gündem dışı ikinci söz, Türkiyenin
gündemi hakkında söz isteyen Bursa Milletvekilimiz Sayın Ceyhun
İrgile aittir.
CEYHUN İRGİL (Bursa) Türkiyenin gündemi
değil de dünyanın gündemi oldu.
BAŞKAN Buyurun Sayın İrgil. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
2.- Bursa Milletvekili Ceyhun İrgilin, Türkiyenin ve
dünyanın gündemi olan Amerika Birleşik Devletlerinin desteklediği
Gazzedeki İsrail terörüne ilişkin gündem dışı
konuşması
CEYHUN İRGİL (Bursa) Sağ olun
Sayın Başkan.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
Türkiyenin gündemi diye söz almıştık ama maalesef şu anda
dünyanın da gündemi oldu. Bildiğiniz gibi Amerika Birleşik
Devletlerinin desteklediği Gazzedeki İsrail terörü sürüyor. Dün
itibarıyla 61 kişi şehit olmuştu, 2700ün üstünde insan da
yaralı. 61 Filistinliden biri de 20li yaşlarında güzel insan
Fadi Salahtı. Siyonist rejimin saldırısında
bacaklarını kaybetmişti. Dün yine aynı teröristlerin,
aynı Siyonist katillerin saldırısı sırasında
canını kaybetti. Anısı, Filistin direnişi
mücadelesinde yaşayacak, Kudüs özgürleştiğinde
özgürleşecek. Bu, bir insanlık suçudur. Che Guevaranın
dediği gibi Ezilen halkları anlamak için sosyalist, solcu,
sağcı, dindar, ateist olmak gerekmiyor; insan olmak yeterli.
Ben doğduğumdan beri bu sorun vardır
ve hep de Filistin yalnız değildir. denir. Yaklaşık 60
İslam devleti var, hepsinin İsraille ilişkisi var. Bildim bileli,
Filistinde sistematik ve rutin katliamlar yapılır, acılar
yaşanır; hep Filistin yanar, hep Filistin kanar ve acı çeker. Ve
ardından, bildim bileli, cuma eylemleri yapılır. Sonra zaman
geçer, Filistin davası soğur, İsraille ilişkiler ve
ticaret ısınır. Bu nedenle, İslam dünyasının
refleksleri, ölümler karşısındaki heyecanlı
çıkışları çok da gerçekçi değildir. Maalesef, Filistin
davasında bizlerin de dost dediklerimizin de tutumu istikrarlı ve
sahici değildir. Sahici değildir çünkü günlük siyasi çıkarlar,
ticari ilişkiler, orta ve uzun vadeli hesaplar söz konusu olunca
pazarlık masalarında ilk unutulan dava, Filistin davasıdır;
ilk göz ardı edilen insanlar, Filistinin mazlumlarıdır.
Velhasıl, Filistin her zaman yalnızdır.
Bugün İsrailin işgali altındaki
Filistin topraklarında şehit ettiği her bir Filistinli,
İsrailin utanç duvarına eklenen yeni bir cinayet, yeni bir lekedir.
Dünyanın, bu sistematik yok etme barbarlığı
karşısındaki sessizliği de ayrı bir utanç tablosudur.
Şairin dediği gibi:
Bu nasıl bir dünya, hikâyesi zor;
Mekânı bir satıh, zamanı vehim.
Bütün bir kâinat muşamba dekor,
Bütün insanlık bir yalana teslim.
2014 yılından beri ziyaret
edemediğimiz Gazze için artık salt kınama, niyet, dua yetmez;
artık söylem ve eylem zamanıdır. Yahudi Üstün Cesaret
Madalyası iade edilmelidir. Türkiyedeki Amerikan üsleri masaya
konmalıdır. Malatya Kürecik konuşulmalıdır. Ticari ve
askerî faaliyetler ciddiyetle gözden geçirilmelidir. Kudüs, iç politika
malzemesi, seçim mezesi yapılmayacak kadar ciddi, kutsal ve değerli
bir meseledir ama korkarım ki içine girilen ramazan ayı ve
yaklaşan seçimler nedeniyle, maalesef, iktidar, Kudüsü yine iç politika
malzemesi yapıp, sonra, on altı yıldır
yaptığı gibi, pazara kadar Kudüs, seçime kadar Filistin,
seçimden sonra Merhaba İsrail. Emret dostum Amerika. diyecektir.
Lafı eğip bükmeyeceğim, Amerikadaki
bu dengesiz kişiye artık prim verilmemelidir. Salt iktidarda kalmak
uğruna, emperyalist emelleri zaten ortada olanlara eğilip bükülmeden
Hayır. denmelidir. Hani Müslümanlar et ile tırnak gibiydi,
şimdi Kudüslü kardeşlerimizin tırnakları sökülüyor,
canınız acımıyor mu? Orta Doğudaki muktedirleri,
emperyalistlerin yandaşları, herkes Kudüs ve Gazze edebiyatı
yapıyor, oysa BOPun parçası olanlar, bu cinayetin ortağıdır
ve bu sorunun çözümünde katkı koyamazlar.
Arkadaşlar, İsrail bir terör devletidir.
ve İsrail ve yandaşlarını lanetliyoruz. diyenlere,
Filistin Devletinin başkenti, Kudüs olarak tanınmalıdır.
sözünü söyleyenlere sesleniyorum: Kudüse Filistin büyükelçiliği
açılmalıdır. Kudüse bir barış gücü organizasyonu
yapılmalıdır. Malatya Kürecikte bulunan, İsraili koruyan
füze radar sistemi derhâl kaldırılmalıdır. İsraile
ekonomik, askerî, siyasi yaptırımlar hemen devreye
sokulmalıdır. Kudüste ateşi yakıp yangına körükle
giden Amerika Birleşik Devletlerine de televizyondan kınama,
kapalı kapılar arkasında kutlama ve yanaşma
politikaları terk edilmelidir.
Seyyid Hasanın dediği gibi, bazı
siyasi konularda farklı düşünebiliriz, ancak Filistin konusu olduğu
zaman aramızdaki ihtilafları bir kenara bırakmalıyız.
Filistin direnişinin zaferi, zaferimizdir; yenilgisi, yenilgimizdir.
Filistin salt bir din, kimlik ve siyasi bir sorun değildir artık;
Filistin bütünüyle bir insanlık sorunudur. Bu konu iç siyaset malzemesi
yapılmadığı ve bir insanlık sorunu olarak ele
alındığı sürece Filistinli kardeşlerimiz için de
sizinle birlikte, iktidarın yanındayız.
Ebubekir yok diye sadakat, Ömer yok diye adalet,
Osman yok diye edep, Ali yok diye ilim, Selahaddin yok diye Kudüs yetim kalmaz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Mezara kadar Filistin.
BAŞKAN Sayın İrgil, teşekkür
ederim.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Yaşar Tüzünün, Başkanlık Divanı olarak Bursa Milletvekili
Ceyhun İrgile bundan sonraki özel yaşamında başarılar
dilediklerine ilişkin konuşması
BAŞKAN Biz de Başkanlık Divanı
olarak bundan sonraki özel yaşamınızda size başarılar
dileriz, tebrik ederiz.
CEYHUN İRGİL (Bursa) Başkanım,
çok teşekkür ederim.
Belli olmaz Başkanım,
Cumhurbaşkanlığını kazanınca belki bakan olarak
geliriz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum, sağ olun
Sayın İrgil.
Sayın milletvekilleri, gündem
dışı üçüncü söz, bölgesel gelişmeler
ışığında Türkiye'nin istikameti hakkında söz
isteyen İstanbul Milletvekilimiz Sayın Halis Dalkılıça
aittir.
Buyurun Sayın Dalkılıç. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
3.- İstanbul Milletvekili Halis
Dalkılıçın, bölgesel gelişmeler
ışığında Türkiyenin istikametine ilişkin gündem
dışı konuşması
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Sayın
Başkanım ve Anadolunun güzel gönüllü insanları,
saygıdeğer milletvekillerim; ramazanın bu ilk gününde,
başı rahmet, ortası mağfiret, sonu cehennem azabından
kurtuluş olan bu mübarek ayın ilk gününde sizleri ve aziz milletimizi
ve mazlum Müslümanları en kalbî, en samimi duygularımla
selamlıyorum.
Sözlerimin başında, önceki gün terör
devleti İsrailin, işgal devleti İsrailin katliamından
sonra hayatını kaybeden Filistinli kardeşlerime Allahtan rahmet
diliyorum; Allah, şehadetlerini kabul etsin. Yaralılarımıza
acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, Orta Doğuda akan
kanı durduramamak, yaşanan acıları dindirememek eminim ki
hepimizi derinden kahrediyor, derinden üzüyor. Hepimiz bu noktada biçareyiz,
biçarız, hepimiz şikâyetçiyiz ancak tarihin bu bölümünde böyle bir
sahneye şahit olmaktan dolayı insanlık adına utanıyorum.
Maalesef, emperyalist ve siyonist güçler yeniden tarihi kanla yazma
hevesindeler, yeniden tarihi kanla şekillendirme hevesindeler çünkü
onların tarihlerinde, geçmişlerinde, bugünlerinde ve hedeflerinde
ezilmişlerin malı, masumların kanı, mazlumların
canı ve kirli sömürgeleri ve işgalleri var. Hamdolsun, bizim
tarihimizde ne sömürge var ne işgal var ne de kan var, gözyaşı
var. Bizim medeniyetimiz gittiği her yere merhamet götürmüş, adalet
götürmüş, şefkat götürmüş ve her daim mazlumun ve mağdurun
yanında yer almış.
Onun için değerli milletvekili
arkadaşlarım, Orta Doğuda yaşanan, bugün şahit
olmaktan utandığımız olaylar yeni değil;
Batının, geçmişten beri tarihinde nerede mazlum coğrafya varsa,
bakın, kanlı izlerini görürsünüz. Bir de bu kadar katliamlar,
zulümler işlenirken dünyaya demokrasi havariliği yapanların,
insan haklarını pazarlamaya çalışanların, ölüm
sessizliğine büründüklerini görürsünüz; sessizlikleri, suskunları ve
tarafsızlarını görürsünüz. Üstat Cemil Meriç onlara en güzel
cevabı ve ismi koymuş: Zulmün olduğu yerde
tarafsızlık, namussuzluktur. demiş.
Onları bir kenara bırakıyoruz.
Şimdi, diyorlar ki emperyalist ve küresel dinamikler: Dünya, 5imizden
ibarettir; dünya, 5ten ibarettir. diyorlar. Anadolunun yiğit
evladı Recep Tayyip Erdoğan, onun yol arkadaşları, 80
milyon vatan evladı da onların mekânlarında, gözlerinin içine
baka baka Dünya, 5ten büyüktür. Sizin zulümlerinize sessiz kalmadık,
kalmayacağız. diye haykırmaya devam ediyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar).
MAHMUT TANAL (İstanbul) Türkiye de 1den
büyüktür.
HALİS DALKILIÇ (Devamla) Yine, bunların
karşısında, dün olduğu gibi bugün de bizim iyilik ve
merhamet medeniyetimiz olmadığı için bunlar ayaktalar. Güçlü
Türkiye'nin, müreffeh Türkiye'nin, ayağa kalkmış bir Türkiye'nin
ne anlama geldiğini mazlumlara sorun, mazlum Orta Doğu
halklarına sorun, ezilenlere sorun. Biz diyoruz ki: 1923te kuruluş,
2002de her şeye rağmen, hamdolsun, dirilişi
gerçekleştirdik; şimdi, yeni dönemde de erdemle, iradeyle, cesaretle
2023, 2053, 2071 hedeflerine, herkese rağmen, her şeye rağmen
yürümeye devam edeceğiz. Biz sadece siyasi mücadele yapmıyoruz, biz
mücadelemiz, tüm insanlığın huzurunu, ülkemizin
kardeşliğini büyütmek, tüm insanlığa barış ve
huzur getirmek içindir. Orta Doğu, biz güçlendiğimiz zaman,
inşallah, kanın, gözyaşının ve zulümlerin bittiği
yer olacaktır.
Bu vesileyle, Kudüste hevesi olanlara buradan
sesleniyorum: Hevesleriniz hep kursağınızda kaldı, kalacak.
Kudüs üzerinde hesap yapanlar, hesaplarınız asla tutmayacak çünkü
Kudüs bizim göz bebeğimizdir, onurumuzdur, ezelî ve ebedi İslam
mabedidir, öyle kalacaktır, bundan asla geri adım
atmayacağız. Çünkü biz, 15 Temmuz hain ve alçak girişiminde,
vatan evlatları, alçakça uçan alçak F-16ları nasıl durdurduysa,
ses duvarını aşan ama bizim korku duvarlarını
aşmamıza vesile olan uçakları nasıl durdurduysa,
onların arkasındaki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HALİS DALKILIÇ (Devamla) Başkanım,
bir dakika
BAŞKAN Buyurun Sayın Dalkılıç.
HALİS DALKILIÇ (Devamla)
küresel
dinamiklerle nasıl hesaplaştıysak aynı şekilde
hesaplaşmaya devam edeceğiz.
Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak biz
medeniyetimizin, tarihimizin bize yüklediği ödevin ve sorumluluğun
farkındayız, bu sorumluluğu hissediyoruz.
Yaptıklarımızı sadece siyasi değil, topluma ve
yaşadığımız dünyaya ahlaki, imani, tarihî borcumuz ve
ödevimiz olarak görüyoruz ve bu düsturla çalışıyoruz.
Bu noktada, milletimizin önünde duran hedef,
inşallah 24 Haziranda İstikrarla devam. diyeceğiz.
Devamın ne anlama geldiğini Orta Doğuya
soracaksınız, devamın ne anlama geldiğini dünyadaki
ezilenlere soracaksınız.
Şimdi, inşallah, cuma günü İslam
İşbirliği Teşkilatını toplayan Dönem
Başkanımız Sayın Cumhurbaşkanımızın
davetiyle Yenikapıda büyük bir miting yapacağız. İsrailin
zulmüne ve dünyadaki tüm zulümlere hayır diyeceğiz.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Tamam. diyeceğiz.
HALİS DALKILIÇ (Devamla) Dünyadaki tüm
kardeşliğe, huzura kucak açacağız. Bizim
olmadığımız, bizim egemen, bizim güçlü
olmadığımız bir dünyada maalesef zulümler, kan,
gözyaşı devam edecek. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak) Tamam. diyeceğiz.
HALİS DALKILIÇ (Devamla) 26ncı Dönemin
sonunda emek veren, gayret eden tüm milletvekillerine hayırlı olsun
diyorum. Verdiğiniz emeklerden dolayı Allah razı olsun, Allah
mahcup etmesin.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak) Güle güle.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Dalkılıç.
Sayın milletvekilleri, şimdi sisteme giren
milletvekillerimize yerlerinden birer dakika süreyle söz vereceğim. Bu
sözlerin ardından sayın grup başkan vekillerimizin söz
taleplerini karşılayacağım.
Sayın Gürer, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, ramazan
ayının hayırlara vesile olmasını dilediğine, Filistinlilere
yapılan saldırıları şiddetle
kınadığına ve İsraile sözde tepki vermek yerine
ticari ilişkilerimizin gözden geçirilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Öncelikle ramazan ayının hayırlara
vesile olmasını diliyorum.
Gazzede İsrail terörü sürüyor. Masum
Filistinlilere yapılan saldırıları şiddetle
kınıyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmeti ve sözcüleri bu
bağlamda tepki verici açıklamalarda bulunuyor ancak Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekci, soru önergeme verdiği yanıtta
İsraille ticaret hacmimizin 2016 yılında 4 milyar 342 milyon
dolarken 2017 yılında 4 milyar 918 milyon dolara
çıktığını belirtti. İsraili her kınadığımız
süreçte ticaret ilişkilerimiz gelişiyor, o denli büyüyor. Bu durum dikkate
değerdir. İsraile sözde tepki vermek yerine gerçekte İsraille
ilişkilerimizi ticaret anlamında da gözden geçirmek gerekir. Al
gülüm, ver gülüm ticaret yaklaşımı kabul edilemez. İsrail
terör devletiyse neden İsraille ticari ilişkilerimiz gelişmektedir,
büyümektedir? Bu durumda yapılması gerekli olan bu tür
ilişkilerin yeniden değerlendirilmesidir.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gürer.
Sayın Tümer
2.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin,
Adananın Sarıçam ilçesinde yaklaşık beş yıldan
bu yana inşaat aşamasında kalan stadyumun neden
bitirilemediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın
Başkan, yapımına 2014 yılında başlanan ve 2016
yılında hizmete açılacağı belirtilen Adananın
Sarıçam ilçesindeki stadyum inşaatı, 2018 yılının
ortalarına gelinmesine rağmen bitirilememiştir. 33 bin seyirci
kapasiteli, 140 milyon liralık proje maliyetli stadyum inşaatının
gecikmesi maliyetleri de artırmaktadır. Türkiye'nin birçok kentinde yapımına
başlanan ve kısa sürede tamamlanarak hizmete açılan stadyumlar
olmasına rağmen Adananın Sarıçam ilçesinde
yaklaşık beş yıldan bu yana inşaat
aşamasında kalan stadyum neden bitirilememektedir? Adanalılar ve
futbolseverler her yeni yıl açılış tarihi verilen ve âdeta
yılan hikâyesine dönen 102 dönüm arazi üzerine planlanan spor tesisiyle
ilgili umudunu kesmek üzeredir. Adanaspor ve Adana Demirsporun mücadele
ettiği 2018-2019 Birinci Lig futbol sezonu, 10 Ağustos 2018den
itibaren yapılacak maçlarla başlayacaktır. Stadyumun gelecek
futbol sezonuna yetişeceğine yönelik yeni açılış
tarihi açıklamaları da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) Ayrıca
Adanalılar tarihî 5 Ocak Stadyumunun da teknolojiyle donatılıp
kapasitesinin artırılarak hizmete devam etmesini beklemektedir.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tümer.
Sayın Akın
3.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının,
İzmir Atatürk Lisesinin mezuniyet töreninde öğrencilerin İzmir
Marşı söylemelerinin okul müdürü tarafından engellendiğine
ilişkin açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın
Başkanım, teşekkürler.
Mezunu olmaktan gurur duyduğum
asırlık çınarımız İzmir Atatürk Lisesi, her zaman
ismine yakışır bir şekilde Atatürk ilke ve
inkılaplarına sahip çıkmış, laik ve bilimsel
eğitimi esas almıştır.
Okulumuzun öğrencileri, mezuniyet töreninde
Onuncu Yıl Marşı ve İzmir Marşı söylediği
zaman okul müdürü bu durumu engellemek için yüksek sesle müzik
açmıştır. Çocuklarımız Katar marşı söylese
rahatsız olmayacaklar; laik, demokratik, ülkemizin kurucusu, hepimizin
ortak değeri Ulu Önder Atatürk ve onunla özdeşleşmiş
marşları okuyunca rahatsız oluyorlar. Atatürkten, İzmir
Marşından, Onuncu Yıl Marşından rahatsız
olmanıza Tamam!, eğitim sistemini gerici, otoriter, tek adam rejiminin
kontrolü altına almanıza da Tamam! diyoruz. Duymaya
alışın, 24 Hazirandan sonra daha çok duyacaksınız:
Yaşa Mustafa Kemal Paşa! (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Akın.
Sayın Köksal
4.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın,
Afyonkarahisarın Bayramgazi köyünde taş ocağı açmak için
patlatılan dinamit yüzünden su yataklarının yön
değiştirdiğine ve su sıkıntısı yaşandığına,
İhsaniye ilçesi Döğer kasabasındaki Atatürk heykelinin
kaldırılmasına ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, seçim bölgem Afyonkarahisar iline bağlı Bayramgazi
köyünde taş ocağı açılması nedeniyle patlatılan
dinamitin sarsıntısı yüzünden su yatakları yön
değiştirmiştir. Şu anda Bayramgazi köyünde yaşayan vatandaşlar
büyük oranda su sıkıntısı çekmektedir. Âdeta bir bardak
içecek suyu dahi çarşıdan, dışarıdan satın
almaktadırlar. Tüm müracaatlara rağmen bu su
sıkıntısı giderilememiştir. Köy halkı bu sorunun
bir an önce giderilmesini talep etmektedir.
Yine, seçim bölgem İhsaniye ilçesi Döğer
kasabasındaki Cumhuriyet Parkında restoran yapımı
bahanesiyle Atatürk heykeli kaldırılmıştır. Her türlü
yapım ve tadilat işleri bittiği hâlde Atatürk heykeli
aylardır yerine yeniden dikilmemiştir. Burada, hile ve desiseyle Atatürk
heykelini kaldırarak onu unutturmayı başaracağını
düşünen AKPli belediye başkanına sesleniyorum:
Atamızın sevgisini bu milletin kalbinden heykellerini kaldırarak
silmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Köksal.
Sayın Boyraz
5.- İstanbul Milletvekili Osman Boyrazın,
işgal altında olan Kudüs için ayağa kalkma vakti olduğuna
ve ramazan ayının sağlık, huzur ve mutluluk getirmesini
Allahtan niyaz eylediğine ilişkin açıklaması
OSMAN BOYRAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bu ramazan ayında sevinci ve kederi bir arada
yaşamaktayız. Bir yanımız sevince gark olurken diğer
yanımız mazlum kardeşlerimizin ahvaliyle mahzun. Bir avuç
Filistinliden kurtulmak isteyenler, yer yüzündeki tüm Müslümanları
Filistinli yaparak derdi Kudüs olan milyonları karşılarına
almış oldu. Herkes bilsin ki Ya Kudüste yaşarız ya da
şehit oluruz. diyen ümmetin bir parçasıyız biz. Ayakları
olmadan da şehadete koşan koca yürekleri hep birlikte gördük.
Ey Kudüs, ey peygamberler kokusu, ey yerin göklere
en yakın avlusu; Kudüs İslam dünyasının göz bebeği,
haklı davası, meşru sancağı, gasbı ve rehni
imkânsız manevi tacıdır. Mahşere inanan tüm Müslümanlara
uykularından uyanmalarını, işgal altında olan Kudüs
için Selahaddinin rüyası, Abdülhamitin davası için ayağa
kalkma vaktidir diyorum.
Bu vesileyle halkımızın ramazan
ayını tebrik eder, sağlık, huzur ve mutluluklar getirmesini
Cenab-ı Allahtan niyaz eylerim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Boyraz.
Sayın Şeker...
6.- İstanbul Milletvekili Ali Şekerin, Gazzede
yaşanan olaylara ve Mavi Marmara Anlaşmasının iptal
edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sayın
Başkanım, daha önce Mavi Marmarada sivillerin üzerine ölüm
yağdırdılar. Lütuf olarak 20 milyon dolara Türkiye'nin
hükümranlık haklarından vazgeçti AKP Hükûmeti ve Kudüsü
tanıdı o anlaşmayla.
Suriyede Miraç Kandilinde katledilen insanlar için
Yeteri kadar bombalanmadı, yeteri kadar yüreğimiz
soğumadı. diye o zaman daha fazla bomba talep etti
bazıları. Şimdi de ramazan arifesindeyiz ve Gazzede
yüreğimiz yanıyor; yüzlerce, binlerce yaralının
yanında 60ın üzerinde ölü var maalesef. Biz diyoruz ki bu Mavi
Marmara Anlaşmasını iptal edin. Dün HDPnin grup önerisini
reddettiniz, bugün Cumhuriyet Halk Partisinin kanun teklifi var, bunu kabul
edin ve Mavi Marmara Anlaşmasını iptal edin.
Sabah erken saatlerde Barış Atay rehin
alındı. Tetikçi havuz medyasının işaret etmesi üzerine
Barış Atayı, adalet talep ettiği için, herkesin
yargılanmasını talep ettiği için gözaltına
aldınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Şeker.
Sayın Bektaşoğlu...
7.- Giresun Milletvekili Bülent Yener
Bektaşoğlunun, Müslüman âleminin ramazanını tebrik
ettiğine, Giresun ilinde engelli sayısının çok
olduğuna ve hayata katılmak için pek çok sorun
yaşadıklarına, Karadeniz yaylalarındaki obaların
elektrik sorununa ilişkin açıklaması
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Müslüman âleminin ramazanını tebrik
ediyorum, mübarek olsun.
Giresun, engellilerin nüfusa oranı en yüksek
olan illerdendir, buna rağmen onlarla ilgili bakanlıkların
hazırladığı veya uyguladığı tek bir özel
proje yoktur. Kamu kurum ve kuruluşlarında tam bir
duyarsızlık hâkim. Dolayısıyla engelli kardeşlerimiz,
başta hayata ulaşmak ve katılmak, var olmak için pek çok sorun
yaşıyorlar. Örneğin, deniz ile kent arasından geçen
Karadeniz Sahil Yolu üzerinde 15 üst geçit var, 16ncısı da hastane
bölgesine yapılıyor. Defalarca dile getirdim; hepsi tam bir görsel
çirkinlik abidesi. Tonlarca ağırlıkta demirlerden oluşan,
abartılı bir uzunlukta, şekilsiz, biçimsiz, estetikten yoksun bu
üst geçitler, kaldırımlar üzerine ayakları vidalarla
gelişigüzel monte edilmiş, hiçbirinde asansör sistemi yok, engelliler
kullanamıyor. Bu kadar küçük bir hizmeti dahi onlara çok gören bir
anlayışı şiddetle kınıyorum. Ayıptır,
yazıktır, günahtır! Bu kadar zor mu üst geçitlere asansör
yapmak?
Ayrıca, Karadenizde yayla mevsimi geldi.
Obalarımızın elektrik sorununa dikkat çekmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bektaşoğlu.
Sayın Çamak
8.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamakın,
Barış Atayın sosyal medyadaki bir paylaşımı
nedeniyle gözaltına alınmasına ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Sayın
Başkan, Soma katliamından sonra madenciye atılan tekmeyle
simgeleşmiş dönemin Başbakanlık Müşaviri Yusuf
Yerkele sosyal medya hesabından Yargılanacaksınız. diyen
Barış Atay bu sabah evine yapılan baskınla gözaltına
alındı. Her gün sosyal medyada sayısız tehdit, küfür ve
hedef göstermeyle karşılaşıyoruz. Öte yandan, bu ülkenin
ana muhalefet partisine ve Cumhurbaşkanı adayına dahi ağza
alınmayacak sözler sarf edilirken yargının kılı
kıpırdamıyor. Yine Oluk oluk kan akıtacağız.
Sivil öldürecek olsak Cihangirden başlarız. diyenlere dokunmayan
yargı, Barışı hedef aldı. Oysa barış
söylemine gereksinimimiz var.
Bir kez daha ifade etmek isterim:
Yargılanacaksınız. demek suç değildir. Suç
işleyenler, hedef gösterenler yargı önünde hesap vermeli.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çamak.
Sayın Dedeoğlu
9.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlunun, katil
İsrailin masum Filistinli Müslümanlara yaptığı
vahşeti yazdığı şiirle dünyaya duyurmak
istediğine ilişkin açıklaması
SAMİ DEDEOĞLU (Kayseri) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, mübarek ramazan
ayı başlarken katil İsrailin masum Filistinli Müslümanlara
yaptığı vahşeti şiirle dünyaya duyurmak istiyorum.
Filistinli mazlumlar vuruluyor, ümmet mahzundur.
Şu anda gözyaşlarıyla geldi bak
mübarek ramazan.
Filistinde akarken masum damarlardan kan,
Ey İsrail, sen bunu yanına kalır
sanma,
Artık bize insanlık, barış
adını anma.
Oynanan bir oyun var zalimlerin
yazdığı,
Bu esir coğrafyada ölümün kol gezdiği,
Yetti artık ey katil, cüretinin
azdığı,
Ey İsrail, sen bunu yanına kalır
sanma,
Artık bize insanlık, barış
adını anma.
Hiçbir kutsal kitapta yazmaz, nedir sizin dininiz?
Dünyayı mahvediyor Müslüman kininiz,
Milyonlarca beddua, geliyor bak sonunuz,
Ey İsrail, sen bunu yanına kalır
sanma,
Artık bize insanlık, barış
adını anma.
Türkiye bu zulme Dur! diyen tek ülkedir,
Dünya beşten büyüktür, bizlerde ilkedir.
Bebekleri katleden zalim değil, nedir?
Ey İsrail, sen bunu yanına kalır
sanma,
Artık bize insanlık, barış
adını anma.
Gazi Meclisi saygılarla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Dedeoğlu.
Sayın Aydın
10.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
İsrailin Filistine uyguladığı şiddeti
kınadığına, ülkenin ekonomik çöküşle seçime
gittiğine ve bundan en fazla sağlık sisteminin nasibini
aldığına, Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin
medikal şirketlere olan borcu nedeniyle kırmızı alarm verdiğine
ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Öncelikle, İsrailin Filistine
uyguladığı bu şiddeti kınıyor, bir an önce de bu
vahşete son vermesini talep ediyoruz.
Ülke, bir ekonomik çöküşle birlikte seçime
gidiyor. Bu çöküşten de en fazla nasibini alan maalesef sağlık
sistemi. Hükûmet, kamu hastanelerinin borçlarını ödeyemediği
için Resmî Gazetede yayımladığı bir kararla
alacaklılardan feragat istedi. Özetle diyor ki: Kamu hastaneleri boğazına
kadar borca battı ve bunları ödeyemiyoruz. Hükûmet olarak
alacaklı yüzlerce şirketi 2014ten beri olan borçları ya yüzde
20lere varan oranda siler, kısa vadeli olanları uzun vadeye çevirir,
açtığınız davaları geri çeker, faizleri unutursunuz ya
da tek kuruş ödeme yapmam, olan size olur. diye tehdit ediyor.
Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinin
de medikal şirketlere olan 250 milyonluk borç nedeniyle
kırmızı alarm verdiğini buradan duyuruyor, yorumu seçim
öncesi halkımıza bırakıyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Aydın.
Sayın Kılıç
11.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, Filistin ve Kudüs yasının devam
ettiğine ve ramazan ayını tebrik ettiğine ilişkin
açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Filistin ve Kudüs yasımız devam ediyor.
Bugün hicri 1 Ramazan 1439, ramazanın 1inci günü. Ramazan, neşe,
sürur, oruç, Kuran, yardımlaşma, kıyam ayıdır. Evveli
rahmet, ortası mağfiret, sonu da cehennemden azat olan bu ay,
bütünüyle kendini tezkiye ve itaat için ahdini yenileme ayıdır.
Mazlum, mağdur, mahrum ve muhtaç insanlığı hatırlama,
acıma ve teselli verme ayıdır. Hepsinin üstünde, nefsin birçok
ihtiras ve arzularının bastırılmasıyla kendini idare
etme ve disiplin ayıdır.
Sahur ve iftar arası, bir düzen ve disiplin
tekerrürüdür. Ramazan ayında İslam âleminin
yaşadığı iktisadi iklim, İslamiyetin iktisat
anlayışının mahyalaşmış önemli
yansımasıdır. Ramazan ayındaki tüm faaliyetler, ibadetler
ve oruç günlük hayatın ritmini değiştirir. Ramazan ayı,
Müslümanlar için kendini hesaba çekme ayıdır; ahlaki, ruhi değer
ve sorumluluklarının birikimini temin eden tek aydır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Ramazan
ayı, içinde leyleyikadir ve sonunda bayramı barındıran on
bir ayın sultanı olan aydır.
Ramazan ayınızı tebrik ediyor,
hayırlara vesile olmasını diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kılıç.
Sayın Köseoğlu
12.- Trabzon Milletvekili Ayşe Sula Köseoğlunun,
26ncı Dönem milletvekillerinin hain darbe girişimine karşı
direnerek ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçişi
gerçekleştirerek isimlerini demokrasi tarihine altın harflerle
yazdırdıklarına ve ramazan ayının hayırlar
getirmesini dilediğine ilişkin açıklaması
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
26ncı Dönemin sonuna geldiğimiz
bugünlerde bu dönemi diğer dönemlerden ayıran, demokrasi tarihimize
damga vuran iki önemli özelliğini kayda geçirmek istiyorum. 26ncı
Dönem milletvekilleri, hain darbe girişimine karşı direnen ve
milletin iradesini egemen kılmak adına milletin Meclisini açık
tutan, milletin vekâletine canı pahasına sahip çıkan bir
duruş sergileyerek demokrasi tarihimize geçmişlerdir. Ve yine
26ncı Dönem milletvekilleri, her türlü vesayet odaklarına
karşı milletin egemenliğini esas kılan, kayıtsız
şartsız egemenliği millete veren bir yönetim sistemi
değişikliğini Anayasa değişikliği yapmak
suretiyle hayata geçiren milletvekilleridir, parlamenter hükûmet sisteminden
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçerek demokrasi
tarihimize altın harflerle isimlerini yazdırmışlardır.
Milletin iradesini egemen kılmak için tarihî
bir rol üstlenen bu dönem milletvekillerini ben de gururla temsil ettiğim
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon)
bir Trabzon
Milletvekili olarak tebrik ediyor, ramazan ayının tüm İslam
coğrafyasına ve milletimize hayırlar getirmesini diliyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Köseoğlu.
Sayın Balbay
13.- İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbayın, 22,
23 ve 24üncü Dönem Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun ölümünün
4üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
bundan dört yıl önce bugün Ferit Mevlüt Aslanoğlunu
kaybetmiştik. Aslanoğlu, gerçekten milletvekilliğini halkın
içinde yapan, halkın sorunlarını kendi sorunu belleyen,
yurtsever, Atatürkçü ve partilerüstü bir insandı. Silivri günlerinde de
bizi ilk ziyaret eden ve hiç yalnız bırakmayan kişilerden
biriydi. Cumhuriyet Halk Partisinin sıfır oy aldığı
bir dağ köyünde bir dedenin dişi ağrısa kendisini sorumlu
hissederdi. İktidar partisinin yapmadıklarını da
yapılması gerekenleri de tek tek sıralar, gerekirse bütün
kapıları çalardı. Anısı önünde saygıyla
eğiliyoruz. Onun milletvekilliği yapma biçimi gerçekten bizim yol
haritamızdır. Ferit Mevlüt Aslanoğlunu unutmayacağız.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Balbay.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Yaşar Tüzünün, 22, 23 ve 24üncü Dönem Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğluna ölümünün 4üncü yıl dönümünde Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın Aslanoğluyla benim de
iki dönem çalışma fırsatım oldu. Gerçekten, gerek seçim
bölgesi ve gerekse tüm Türkiye genelinde Malatyalıları en iyi
şekilde temsil eden, çalışkan, dürüst, başarılı
bir milletvekilimizdi. Ben de huzurunuzda bir kez daha Allahtan rahmet
diliyorum, bütün yakınlarına başsağlığı
diliyorum.
Sayın Sürekli, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
14.- İzmir Milletvekili Kerem Ali Süreklinin,
İslam âleminin ramazan ayını tebrik ettiğine, İsrail
tarafından şehit edilen Filistinlilere Allahtan rahmet
dilediğine ve Kudüsün bağımsız Filistin devletinin
başkenti olma gerçeğini değiştirmeye kimsenin gücünün
yetmeyeceğine ilişkin açıklaması
KEREM ALİ SÜREKLİ (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Tüm İslam âleminin ramazan ayını
tebrik ediyorum.
Terör devleti İsrail tarafından şehit
edilen Filistinli kardeşlerimize Allahtan rahmet, yaralılara acil
şifalar diliyorum. ABD Hükûmeti bölgedeki hassas yaraları
kaşıyarak kaostan beslenen bir politika izlemektedir. Kendilerini
dünyanın süper gücü zanneden zavallılar ordusu, Kudüs
semalarındaki Allahuekber nidasını susturamayacaktır.
Gözlerini kan bürümüş caniler topluluğu Yüce Allahın adaletini
hesaba katmamış olmanın bedelini en ağır şekilde
ödeyecektir.
Kutsal şehir Kudüs, bağımsız
Filistin devletinin başkentidir. Bu gerçeği değiştirmeye
kimsenin gücü yetmeyecektir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sürekli.
Sayın Şimşek
15.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, ramazan
ayını kutladığına, Afganistan, Irak, Suriye ve
Filistinde akan kanın durmasını temenni ettiğine, bütün
İslam âlemini ve Türk dünyasını bu zulme karşı
direnmeye ve tepkisini koymaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, ben de bütün İslam
âleminin ramazan ayını kutluyorum. İnşallah, ramazan
ayında Afganistanda, Irakta, Suriyede ve Filistinde akan kanın
durmasını temenni ediyorum.
Bu coğrafyada akan kanın hepsinin
sorumlusu küresel güçler, emperyalistler, Amerika Birleşik Devletleri ve
İsraildir. Bugün Filistinde de 60 insanı katleden, 6 aylık
bebekleri katleden yine Amerika Birleşik Devletleri ve İsraildir.
Maalesef, İslam âlemi gerekli tepkiyi koyamamış, bu konuda hep
birlikte hareket edememiştir. Ben bugün buradan tekrar bütün İslam
âlemini ve Türk dünyasını bu zulme karşı direnmeye ve
tepkisini koymaya, emperyalist güçlere karşı bir ve beraber hareket
etmeye davet ediyor, saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Şimşek.
Sayın Tüm
16.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün, ramazan
ayının barış ve huzur getirmesini dilediğine, Meclisin
Türkiye tarihinde belki de en çok işlevsizleştirildiği bir dönem
yaşandığına ve seçilecek milletvekillerine
başarılar dilediğine ilişkin açıklaması
MEHMET TÜM (Balıkesir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ramazan ayının ülkemize ve İslam
âlemine barış ve huzur getirmesini diliyorum.
Değerli milletvekilleri, bir Parlamento
döneminin sonuna geldik. Türkiye tarihinde belki de Meclisin en çok
işlevsizleştirildiği bir dönemi yaşadık. Bu çatı
altında yaşanan tartışmalar ve kavgalar nedeniyle birçok
arkadaşımız yaralandı, milletvekilleri bu kürsüden
yaptığı konuşmalar nedeniyle yargılandı, cezalar
aldı ve tutuklandı, bazılarının milletvekilliği
düşürüldü.
Her şeye rağmen bizler demokratik, özgür,
barışçıl bir Türkiye için elimizden geleni yapmaya
çalıştık. Umuyorum ki yeni dönemde millî egemenliğin
Meclise daha fazla yansıdığı, seçilmiş
milletvekillerine saygının arttığı ve ellerin
demokrasi için havaya kalktığı bir yasama dönemi
yaşarız. Şimdiden yeni seçilecek arkadaşlara bu zorlu
süreçte başarılar diliyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tüm.
Sayın Nazlı
17.- Kütahya Milletvekili Mustafa Şükrü
Nazlının, terörist İsrail ve hamisi ABDyi lanetlediğine,
mazlum Filistin halkına ve tüm insanlık âlemine
başsağlığı dilediğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ŞÜKRÜ NAZLI (Kütahya) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Uluslararası hukuk ve Birleşmiş
Milletler kararlarının yanında tarihî ve sosyal gerçeklikleri
görmezden gelerek büyükelçiliğini Kudüse taşıma kararı
alan ABD bu vahim kararıyla Orta Doğuda istikrarsızlık ve
kaosa davetiye çıkararak terör devleti İsraili katliama sevk
etmiştir. Bu meşum kararın Nekbe yani Felaket Gününün 70inci
yıl dönümüne getirilmesi olayların ne kadar büyük tahrik ve provokasyon
boyutu içerdiğini gözler önüne sermektedir. İsrail ve onun hamisi
ABD, Orta Doğuda mazlum insanlara karşı şiddet kullanmak
suretiyle devlet terörü işlemişlerdir. Evvelki gün Filistinde sadece
büyükelçiliğin taşınma kararını protesto etmek isteyen
silahsız Filistinli insanlara karşı zalimce kurşunlar ve
bombalar yağdıran İsrail, 70in üzerinde kişiyi şehit
ederken 2.400 kişinin de yaralanmasına yol açmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ŞÜKRÜ NAZLI (Kütahya) Bu vesileyle
terörist İsrail ve hamisi ABDyi lanetliyor, mazlum Filistin halkına
ve tüm insanlık âlemine başsağlığı diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Nazlı.
Sayın Ilıcalı
18.- Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalının,
İsrailin yaptığı katliamı şiddetle
kınadığına, sevginin, kardeşliğin ve
paylaşmanın unutulmadığı bereketli bir ramazan
dilediğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Teşekkür ederim
Başkanım.
On bir ayın sultanı, manevi iklimin göz
bebeği, başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedî
azaptan kurtuluş olan ramazan ayına bir kez daha ulaşmanın
huzuru içerisindeyiz. Maalesef ki ramazan ayının gelişini bu
yıl için de bir hüzünle karşıladık. Tüm İslam âleminin
birlik beraberlik içerisinde, huzur ve refah ortamında bu mübarek günleri
eda etmesi temennisindeyken Filistinde Müslüman kardeşlerimize
yaşatılan zulüm bizleri derinden yaralamıştır.
İsrailin yaptığı bu katliamı buradan bütün milletimiz
adına şiddetle kınıyorum ve bütün dünyada demokrasi ve
barış mücadelesi veren herkesin de İsraile gereken tepkiyi
vermesi gerektiğini düşünüyorum.
Ramazanışerif ayı huzuru, bereketi,
rahmetiyle bizlere bir olma, iri olma, diri olma gücü versin inşallah.
Dünyada nerede bir acı, gözyaşı, zulüm varsa bu mübarek günlerin
hürmetine son bulsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Ruhumuzun manevi doyuma
ulaştığı, sevgi ve kardeşliğin,
paylaşmanın unutulmadığı bereketli bir ramazan
diliyor, Rabbim bugünleri layıkıyla eda ederek huzur, barış,
kardeşlik içinde Ramazan Bayramına ulaşmayı bizlere nasip
etsin diyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Ilıcalı.
Sayın Yalım
19.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, Maliye
Bakanlığında çalışan 12 bin kişinin uzmanlık
sınav tarihinin açıklanmasını beklediğine ilişkin
açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, benim özellikle
talebim 12 bin kişi adına. Yaklaşık 50 civarında
kişiden telefon ve mail aldım. Sayın Maliye
Bakanlığına sesleniyorum: Gelir İdaresi ve defterdarlıkta
çalışan -5 bin Gelir İdaresinde çalışan, 7 bin defterdarlıkta
çalışan- uzmanlık sınavı bekleyen çok sayıda
memur kardeşimiz var. Bunlar maalesef aynı diplomaya, aynı
haklara sahip olmasına rağmen sadece bir sınava
giremediklerinden dolayı, özellikle, Sayın Bakanın sınav
tarihinin belirleneceği açıklamasını yapıp
açıklamadığından dolayı ciddi derecede hak
kaybına uğramışlardır. Bu 12 bin kişinin
sınav tarihi beklediğini özellikle belirtmek istiyoruz, bir an önce
sınav yapılması talebinde bulunuyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yalım.
Ve son söz, Sayın Hürriyet
20.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin,
Kocaelinin Gebze ilçesinde yaşanan tapu sorununa ilişkin
açıklaması
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkanım, seçim bölgem olan
Kocaelinin Gebze ilçesinde tapu sorunu olan vatandaşlarımız var
ve yıllardır bu sorunları çözülmüyor ne yazık ki. Yine
seçim dönemi geldi ve bu sefer imar barışı çerçevesinde yeniden
sözler verildi, hatta Bu sorun çözüldü. dendi ama şu anda çözülen bir
sorun yok. Bu sözlerin de diğerleri gibi unutulmaması için mahalle
halkı somut bir çözüm istiyor, seçim malzemesi olmak ve sömürülmek
istemiyor. Artık insanlara söz vermeyi bırakmak gerekiyor ve icraata
geçmek gerekiyor. Madem Hükûmet Sorun çözüldü. diyor, biz de Hani, tapular
nerede? diyoruz. Vatandaşlar da tapularını seçim öncesinde
almak istiyorlar, artık bu vaatlerle kandırılmak istemiyorlar.
Buradan vatandaşa da bir sözüm var: Seçimden
sonra üzülmemek için seçimden önce mutlaka tapularını ellerinde
görmeyi talep etmek en doğal hakları çünkü yasal olarak söylenen bir
sürü yanlış bilgi var. Orada ciddi uygulama planları
yapılmayan yerler var, bunlar nasıl çözülecek, belli değil. Ada
bazlı hisseli tapular verileceği söyleniyor ama kanunda
sıkıntılar var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim sayın
milletvekillerimize.
Şimdi, söz sırası grup başkan
vekillerimizin.
Buyurun Sayın Akçay.
21.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, ramazan ayının
hayırlı ve bereketli geçmesini temenni ettiğine, 22, 23 ve
24üncü Dönem Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunu vefatının
4üncü seneidevriyesinde rahmetle andığına, TBMMde 3 partinin
imzasıyla yayınlanan bildirinin İsraile ve ABDye yönelik tepkinin
gösterilmesi açısından önemli olduğuna, İsraile
karşı atılan diplomatik adımları olumlu
bulduklarına, Kudüsün statüsünün ABD ve İsrail iş
birliğiyle çiğnenmeye çalışıldığına
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dün gece, ilk teravih ve ilk sahurla rahmet ve
mağfiretle müjdelenen ramazan ayını idrak etmeye
başladık. Öncelikle ramazan ayımızı tebrik ediyorum.
Ramazan, sevgi ve muhabbeti güçlendiren, birlik,
beraberlik, kardeşlik, yardımlaşma, dayanışma ve
hoşgörü duygularını en güzel şekilde
yaşadığımız ve yaşamamız gereken günlerdir.
Ramazan ayının manevi ikliminde
paylaşmanın, kardeşlik ve dayanışma ruhunun erdemini
ve güzelliğini en iyi şekilde yaşamayı Cenab-ı
Allahtan niyaz ediyorum. Mübarek ramazan ayının hayırlı ve
bereketli geçmesini temenni ediyorum.
Bugün, Cumhuriyet Halk Partisi Malatya ve
İstanbul Milletvekilliği yapmış ve bizim de iki dönem
birlikte Türkiye Büyük Millet Meclisinde ve Plan ve Bütçe Komisyonunda
çalıştığımız merhum arkadaşımız
Ferit Mevlüt Aslanoğlunun vefatının da 4üncü seneidevriyesi.
Bu vesileyle, merhum Mevlüt Aslanoğlu'nu bir kez daha rahmetle
anıyorum.
Sayın Başkan, ABDnin İsraildeki
büyükelçiliğini Kudüse taşımasıyla başlayan
protestolarda, İsrail terörist devlet niteliğini âdeta yeniden
göstermiş ve saldırılarda 60 Filistinli hayatını
kaybetmiş ve 2.770 kişi de yaralanmıştı. Dün Türkiye
Büyük Millet Meclisinde 3 partinin imzasıyla
yayınladığımız bildiri İsraile yönelik tepkimiz
açısından, İsraile ve ABDye yönelik tepkimiz açısından
önemliydi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) İsraile karşı
atılan diplomatik adımları da olumlu bulduğumuzu ifade
etmek istiyorum.
Öte yandan, İsrailin Tarım Bakanı
sosyal medya mesajlarıyla ülkemize yönelik haddini aşan ifadeler
kullanmıştır ve Türkiye'den tarım ithalatı
yapmayacaklarını ifade etmiştir. Bu haddini bilmez ifadelere
karşı ülkemize yönelik sarf edilen sözlerin hesabının
mutlaka sorulması gerekmektedir. Bununla birlikte, İsraile yönelik
atılacak somut adımlarda Hükûmete destek vereceğimizi bir kez
daha vurgulamak istiyorum.
Kudüsün statüsü uluslararası hukukun,
anlaşmaların, Birleşmiş Milletler kararlarının,
daha da önemlisi tarihin ve manevi dünyanın teminatı
altındadır. Bu teminat ABD ve İsrail iş birliğiyle
çiğnenmeye çalışılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Sayın Kerestecioğlu, buyurun Sayın
Başkanım.
22.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin, 20 Mayıs 2016 dokunulmazlıkların
kaldırılmasının yıl dönümüne, HDP
Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaşı
saygıyla selamladıklarına, 24 Haziranda ifade özgürlüğünün
tüm yollarını açacaklarına, 17-31 Mayıs Uluslararası
Gözaltında Kayıplar Haftasına, İsrail Tarım
Bakanının Türkiyeden tarım ürünleri ithalatını dondurduğunu
açıkladığına ve devletin gereken
yaptırımları uygulaması gerektiğine ilişkin
açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
20 Mayıs, dokunulmazlıkların
kaldırılmasının yıl dönümü. Buradan 26ncı
Dönemin bu son gününde Cumhurbaşkanı adayımız Sayın
Selahattin Demirtaşı sevgiyle, saygıyla selamlıyoruz ve
Senle değişir, bizle değişir. diyoruz. Selahattin
Demirtaşı serbest bırakın, Figen Yüksekdağı
serbest bırakın, Gültan Kışanakı serbest
bırakın, Celalettin Canı serbest bırakın, Osman
Kavalayı serbest bırakın, Gülsüm Ağaoğlunu serbest
bırakın, Can Memişi serbest bırakın ve daha daha nice
dostlarımızı serbest bırakın; Türkiyenin neredeyse
her tarafına yaydığınız tutukluluk, tutsaklık,
rehinlik hâllerine bir son verin. Siz son vermiyorsanız biz 24 Haziranda
bütün bunlara son vereceğiz, hiç merak etmeyin.
Evet, bunlar olurken diğer yandan bugün,
Pınar Aydınlar milletvekili adayı olduğu dönemde
yaptığı konuşma nedeniyle kesinleşen cezası
sonucunda cezaevine girdi. Yine bugün ifade kıtlığı
mağduru olarak, -ifade özgürlüğü diyemiyorum, ifade
kıtlığı mağduru olarak- Barış Atay hedef
gösterilerek gözaltına alındı ve adını
bilemediğimiz yüzlerce insan da aynı şekilde, sosyal medya
paylaşımları ya da ifadeleri nedeniyle gözaltında
tutuluyor. Evet, bütün bunları, gerçekten, 24 Haziranda hep birlikte,
bütün demokrasi güçleriyle birlikte aşacağız ve ifade
özgürlüğünün tüm yollarını açacağız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) - Yarın Uluslararası Kayıplar Haftası
başlıyor. Ne tuhaf ve acı aslında, Uluslararası
Kayıplar Haftası diyoruz, gerçekten dünyada ne çok kayıp var.
Ben bu haftanın başlangıcında Cumartesi Annelerini,
Barış Annelerini ve tüm kayıp yakınlarını
selamlıyorum, bir daha kayıplar yaşamamalarını
diliyorum.
Sayın Başkan, dün burada Hamaset
değil, icraat. demiş ve bir genel görüşme talebine
bulunmuştuk; İsrail Hükûmetinin 60 Filistinli yurttaşı
öldürmesi ve binlercesini yaralaması üzerine, yaptırımlar getirilmesini,
diplomatik ilişkilerin gözden geçirilmesini, askerî, ekonomik, ticari
ilişkilerin, başta Mavi Marmara olmak üzere anlaşmaların
iptalini isteyen bir genel görüşme talebinde bulunmuştuk ve bu
talebimiz iktidar partisinin oylarıyla reddedilmişti. Sanıyorum,
İsrail Tarım Bakanı bizi duymuş ve şimdi, Türkiye'den
tarım ürünleri ithalatını dondurduğunu açıkladı
İsrail.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Lütfen tamamlayın Sayın
Başkanım.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Gerçekten böyle dış politika olmaz diyoruz;
kınamayla, sadece Yaşasın Filistin, yaşasın Kudüs.
demekle dış politika olmaz; devletseniz, iktidarsanız bunun
yaptırımlarını uygulamak sizin elinizdedir. Dün, bu
önergemiz bu Parlamentoda reddedildi, tıpkı Mavi Marmaranın,
daha önce bizim ret oyu verdiğimiz Mavi Marmaranın, o
sözleşmenin bu Parlamentoda kabul edilmesi ve insanların
mağduriyetinin kendilerinin istediği biçimde değil,
İsraille bir miktar paralarla anlaşmalar yapılarak sona
erdirilmesi gibi.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kerestecioğlu.
Sayın Özel, Sayın Başkanım,
buyurun.
23.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, ramazan
ayının İslam dünyasına huzur ve barış getirmesini
dilediğine, Filistinlilerin yasını tuttuklarına, sadece
söylemde değil eylemde de mücadelenin gerekli olduğuna, kadroya geçen
taşeron işçilerin maaşlarındaki azalmanın
görüşülecek torba yasada bir düzenlemeyle çözülebileceğine, 22, 23 ve
24üncü Dönem Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunun ölümünün 4üncü
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün İslam âlemi için son derece önemli olan
ramazan ayının ilk günü. Öncelikle, mübarek ramazan ayının
ülkemize ve tüm İslam dünyasına huzur ve barış getirmesini
diliyoruz. Her zaman olduğu gibi, bugün de hakça ve adil
bölüştüğümüz, hiçbir çocuğun yatağa aç gitmediği bir
Türkiye ve bir dünyayı özlediğimizi ifade etmek istiyoruz.
Adalet, hem dinimizin hem tüm dinlerin, tüm
inançların temelidir. Haksızlığa uğramış
insanların yanında olmayı her daim görev bildik, bunun için de
çalışmaya devam edeceğiz. Diliyoruz, bu ramazan ayı, bu
anlamda ülkemiz için adalet, barış, kardeşlik ayı olur,
ülkemizin hak ettiği yarınlarına doğru hep birlikte
atacağımız adımların müjdecisi olur.
Ramazan ayına iki gün kala, 1948deki büyük
felaketin yıl dönümünde, tarihi özel olarak seçilmiş bir günde,
Kudüste Amerikan Elçiliğinin açılması sırasında bu
uluslararası provokasyona karşı direniş hakkını
kullananlara orantısız bir şekilde, öldürme kastıyla
yapılan müdahaleler sonucunda hayatını kaybeden herkese Filistin
vatandaşlarıyla birlikte ağlıyoruz, onların
yasını tutuyoruz. Bu konudaki grup önerimizde konuyla ilgili
bazı önerilerimizi de birazdan dile getireceğiz. Ama bu konuda ulusal
duyarlılığın tam bir mutabakatla sürmesi, artması ve
yaptırımlara dönük, sadece söylemde değil, eylemde de bir
mücadelenin gerekliliğinin altını çiziyoruz.
Kadroya geçen taşeron işçiler Meclisin
kapanacağına yönelik haberlerden sonra bu Meclisten çözüm bekleyen
pek çok grup gibi büyük bir üzüntüyle telefona sarıldılar, herkese
başvuruyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yıllar önce Cumhuriyet
Halk Partisinin dile getirdiği, önce itiraz edilen, büyük toplumsal
beklentiden sonra hayata geçen taşerona kadrodaki pek çok aksaklıklar
ve kapsam dışılıklardan sonra şimdi de ilk
maaşlarını alan taşeronların maaşlarında 150
lira, 300 lira, 400 lira azalmalar olduğuyla ilgili şikâyetler var.
Bu konuda bir değişiklik yapılmayacak, bir çalışma
yapılmayacak olursa Meclis de bu şekilde
çalışmalarını sonlandırdıktan sonra sevinçleri
kursağında kalan insanlar geçmiş gelirlerine göre
borçlanmışken zor günler yaşayacaklar. Buna izin vermememiz ve
buna hep birlikte bir müdahalede bulunmamız gerekiyor. Bugün
görüşülecek torba yasada bir mutabakatla yapılabilecek bir
düzenlemeyi bunun için fırsat görüyoruz.
Ayrıca, biraz önce sayın grup başkan
vekillerinin ve sizin de dile getirdiğiniz gibi, bugün, bundan dört yıl
önce, 16 Mayıs 2014 tarihinde kaybettiğimiz değerli
ağabeyimiz, büyüğümüz, siyaset arkadaşımız,
ustamız Ferit Mevlüt Aslanoğlunun ölüm yıl dönümü. Herkesin
derdine koşan, tam bir halk insanı, usta bir siyasetçi, örnek bir
milletvekili
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım,
lütfen tamamlayınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
hem Malatya için hem de
Türkiyenin dört bir yanındaki başta Malatyalılar ama nerede bir
yardım eline muhtaç birisi varsa onlar için bir umut kaynağı ve
onlar için uzatılan sıcacık bir dost elinin sahibi olan Ferit
Mevlüt Aslanoğlunu bir kez daha buradan rahmetle, minnetle, özlemle
anıyoruz. Hem Cumhuriyet Halk Partisi ailesi hem de Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun sayın aile mensupları adına, grupların, milletvekillerimizin
gösterdikleri teveccühe, kendilerini anmalarına ve buradan bildirdikleri
sıcak duygulara bir kez daha teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
Sayın Elitaş, buyurun Sayın
Başkanım.
24.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
ramazan ayının hayırlara vesile olmasını temenni
ettiğine, Kudüsteki İsrail zulmünü şiddetle ve lanetle
kınadıklarına, dinlerin insanların birbirleriyle
kardeşlik içerisinde yaşamalarını temin etmek için
gönderilmiş ilahî değerler olduğuna, HDPnin Filistin konusunda
genel görüşme açma önerisini teknik şartlar nedeniyle kabul
edemediklerine ve 22, 23 ve 24üncü Dönem Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlunun ölümünün 4üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, bugün idrak etmeye
başladığımız mübarek ramazan ayını tebrik
ediyorum, İslam âlemine hayırlara vesile olmasını temenni
ediyorum.
Dün başlayan, Kudüsteki, Filistindeki
İsrail zulmünü şiddetle ve lanetle kınıyoruz. Aslında,
Amerika Birleşik Devletlerinin başka başkanlarının
yıllar önce yapmaya cesaret edemediği, tüm ülkelerin buna
karşı durduğu, aylar öncesinde verilen Amerika Birleşik
Devletlerinin büyükelçiliğinin Tel Avivden Kudüse
taşınması kararı bunun başlangıcı
olmuştur, fitili ateşleyen en önemli unsurlardan biri hâline
gelmiştir. Dün itibarıyla 62 insanın hayatını
kaybettiği, 3 binden fazla kişinin yaralandığı eli
kanlı İsrail terörünün ortaklarından biri de Amerika
Birleşik Devletleri Başkanı Trumptır. Bundan önce
olduğu gibi, İslam İşbirliği
Teşkilatının Dönem Başkanlığı Türkiyede
olduğundan dolayı Türkiyede İslam İşbirliği
Teşkilatı acilen toplanmış ve Birleşmiş Milletler
toplantıya çağırılarak Doğu Kudüsün başkent
olması ve Amerika Birleşik Devletlerinin aldığı bu
karar karşısındaki olumsuz tavırlarını dile
getirmek üzere karar alınması noktasına gidilmiştir.
Nitekim, 193 ülkeli Birleşmiş Milletlerden 128 ülke Amerika
Birleşik Devletleri kararına karşı durmuştur. 15
ülkeden -daimî temsilcisi olan ülkeden- 1i hariç, Amerika hariç 14 ülke
Amerika Birleşik Devletlerinin bu kararına karşı
durmuştur. Şimdi de bugünlerde bu zulüm devam ederken İsrailin
aynı şekilde aymazlıkla insanlık dramı hâline gelen
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
İnsanlığı bir tarafa bırakıp bu katliamlara devam
etmesini şiddetle ve nefretle kınıyoruz. Hiçbir din,
insanları katletmeyi emretmez. Dinler, insanları yaşatmak,
insanların birbirleriyle kardeşlik içerisinde
yaşamalarını temin etmek için gelmiş, gönderilmiş
önemli ilahî değerlerdir. O anlamda, İsraildeki
vatandaşların İsrail Hükûmetinin bu zulmüne karşı dik
durmalarını, onlara engel olmaya gayret etmelerini temenni ediyoruz.
Sayın Kerestecioğlu bir şey ifade
etti, Dün grup önerimizde biz Genel görüşme yapalım. dedik. diye
söyledi. Aslında bizim niyetimiz de oydu fakat -İç Tüzükün 103üncü
maddesine baktığınız takdirde- genel görüşmenin karar
verildikten sonra kırk sekiz saat geçmeden görüşülme imkânı
bulunmadığından dolayı dünkü usulü tercih etmek zorunda
kaldık. Siyasi partilerle yaptığımız görüşmelerde
bunu söyledik. 103üncü maddeye baktığınız takdirde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş, lütfen
tamamlayınız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Genel
görüşme açılma kararı muhtemelen saat 18.00de veya 19.00da
verilecekti. Kırk sekiz saat de cuma gününe geleceğinden dolayı
ve bunun teknik şartlar altında imkânsızlığından
dolayı bunu dile getirdik; ondan dolayı o önergeyi kabul etmedik,
sadece Hükûmetin 59/2ye göre bilgi vermesi usulünü seçmiş olduk.
16 Mayıs 2014 tarihinde, bizlerin çok
yakın dostu, Malatya Milletvekili, aklımıza geldiğinde
gerçekten arkasından sürekli rahmet okuduğumuz, insan iyisi, Türkiye
Büyük Millet Meclisindeki uzlaşmanın en önemli unsurlarından
biri
Ki bugün de Doğan Kubat o işi gerçekleştiriyor, onun
bıraktığı eksik yeri de o dolduruyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Allah ona uzun ömürler versin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Allah,
Doğan Kubata uzun ömürler versin, Ferit Mevlüt Aslanoğlunun
yattığı yer de nur olsun. Bugün, mübarek ramazanın 1inci
günü. Gerçekten çok iyi bir insandı, ailesini de tanırdım,
akrabaları arkadaşımdı. Ben, Sayın Mevlüt
Aslanoğlunu rahmetle yâd ediyor ve ruhuna bir Fatiha okumayı teklif
ediyorum.
Allah rahmet eylesin.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Kubat, Sayın Elitaş
tarafından bir sataşma var, cevap verecek misiniz?
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul)
Estağfurullah.
BAŞKAN Yok mu?
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Yok.
BAŞKAN Peki.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
25.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin, niyet gerçekten Filistin halkının yanında olmaksa nasıl
bir dış politika izlenebileceğini bütün partilerin istişare
edebilmesi için teknik sorunların aşılabileceğine
ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, aslında sadece kayıtlara
girmesi için çok kısa bir söz almak istedim çünkü bu Mecliste usullerin
nasıl değiştirildiğini, torba torba yasaların
nasıl getirilip saatlerce, günlerce art arda
çalıştırıldığımızı bütün Genel
Kurul, Meclis, milletvekilleri gayet iyi biliyor. O yüzden, niyet gerçekten
üzüm yemekse, niyet gerçekten Filistin halkının yanında olmaksa
ve bununla ilgili neler yapılabileceğini, nasıl bir
dış politika izlenebileceğini eğer bütün partilerin
konuşarak istişare etmesiyse bu da aşılabilirdi. Hem
getirirdiniz, bilgilendirmeyi yapardınız -evet, İç Tüzük 103ü
ben de biliyorum- arkasından da biz genel görüşmeyi yapabilirdik,
buna hiçbir engel yoktu.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kerestecioğlu.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, Batman Milletvekili Ayşe Acar
Başaran ve arkadaşları tarafından, 15 Temmuz darbe
girişimi kapsamında görevden alınan veya tutuklanan Adli
Tıp Kurumu uzmanları, doktorları ve profesörlerinin sorumlu
oldukları raporlara dair şaibelerin açığa
çıkarılması amacıyla 10/8/2016 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 16
Mayıs 2018 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
16/5/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 16/5/2018 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul
HDP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Batman Milletvekili Sayın Ayşe Acar
Başaran ve arkadaşları tarafından, 15 Temmuz darbe
girişimi kapsamında görevden alınan veya tutuklanan Adli
Tıp Kurumu uzmanları, doktorları ve profesörlerinin sorumlu
oldukları raporlara dair şaibelerin açığa
çıkarılması amacıyla, 10 Ağustos 2016 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan 2601 sıra numaralı
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak, görüşmelerinin 16/5/2018 Çarşamba günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına, Batman
Milletvekilimiz Sayın Ayşe Acar Başaran.
Buyurun Sayın Başaran. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
HDP GRUBU ADINA AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben önergemiz üzerinde konuşmadan önce
Bugün DTK Eş
Başkanı Leyla Güvenin duruşması vardı. Uzun bir
süredir hukuksuz olarak rehin tutuluyor. Bugünkü görülen duruşmasında
tutukluluk hâlinin devamına karar verildi. Leyla Güven, 25inci Dönemde bu
Meclis çatısı altında siyaset üreten bir milletvekili
arkadaşımızdı; haksız, hukuksuz bir şekilde uzun
bir süredir tutuklu olarak tutuluyor. Zaten önergemiz de bununla ilgili
olduğu için eğer bir afsa önce siyasi tutsaklara affı konuşmamız
gerekiyor diye düşüyorum. Buradan da bütün siyasi tutsaklara
selamlarımı iletiyorum.
Değerli arkadaşlar, bizler 26ncı
Dönem boyunca aslında cezaevlerinde mevcut sorunlar,
sıkıntılar üzerine çokça konuşma yaptık. Artık
26ncı Dönem için son önergemiz olduğu için bunları kısaca
ifade etmek gerekiyor. 26ncı Dönem içerisinde 50 tane araştırma
önergesi verdik, 50si reddedildi. 460 soru önergesi verdik, 460 soru
önergesinin bir kısmına cevap verildi ama basmakalıp,
ciddiyetsiz, karşı tarafı hiçbir şekilde tatmin etmeyen;
çoğunda da -tırnak içerisinde söylüyorum- işkenceyi kaba ve
yaralayıcı bir dil bularak iade edildi önergelerimiz. 14 kanun
teklifi verdik.
Değerli arkadaşlar, ayrıca ana
muhalefet partisinden de bu yönde önergelerin ve taleplerin olduğunu
biliyoruz. Bütün bu çabalarımıza rağmen elde ettiğimiz ne
oldu? Sıfır. Yani bu Meclis bu süreç içerisinde cezaevinde cezaevinin
ilgili sorunlarıyla ilgili tek bir adım atmadı. Her geçen gün
cezaevlerinde hak ihlalleri daha fazla derinleşti, daha fazla 80
dönemindeki cezaevlerine yaklaşmış bulunuyoruz.
Şimdi, asıl mesele aslında
cezaevindeki hasta tutsaklar; hiç isimleri duyulmayan, af talebinde
bulunulmayan, hiç dillendirilmeyen ama günbegün aslında infaz hukukumuzda
olmamasına rağmen, Ceza Kanunumuzda olmamasına rağmen
fiilî olarak ölüm cezasına çarptırılan hasta tutsaklar.
Bunlardan birkaçını sayayım: Seyran Demir, daha 30
yaşında, ilik kanseri, hepatit B, cezaevinde tutuluyor. Sise Bingöl
-çokça bunu ifade ettik- 78 yaşında, kalp, tansiyon, akciğer hastası.
Değerli arkadaşlar, belki bunu buradan söylemek kendisini
kıracaktır, üzecektir ama Sise ana idrarını
tutamadığı için hastaneye sevk edilmek bile istenmiyor. Bu, onun
ayıbı değil, aslında bu Meclis sıralarından
oturan herkesin ayıbıdır, bunu bilmemiz gerekiyor.
Yine Barış Annelerinden Mevlüde Baştaş...
Değerli arkadaşlar, Barış Annelerinin niye bir dernek
kurduğunu, kendilerine niye Barış Anneleri dediklerini merak
ediyorsanız biraz araştırma yapmanızı tavsiye ederim.
Bir Barış Annesi, kendisi de yürüyemeyecek durumda, çocuğu
yanına gittiğinde durumunun günbegün kötüleştiğini söylüyor
ve kendisinin kaç yaşında olduğunu merak ediyorsanız, onu
da söyleyeyim, 86 yaşında. 86 yaşında yaşlı bir
kadının cezaevinde günbegün ölmesi bekleniyor.
Mehmet Emin Özkan
Değerli arkadaşlar,
Mehmet Emin Özkan 80 yaşında. Bakın, 80 yaşında, o da
guatr, bağırsak, kalp, yüksek tansiyon, KOAH hastası ve beyninde
baloncuk var ama ısrarla Adli Tıp Kurumu kendisiyle ilgili
Cezaevinde kalamaz. raporu vermiyor. Biz bu önergeyi verdiğimizde
aslında araştırılmasını istemiştik ama
araştırılmadı. Adli Tıp içerisindeki cemaatlerle
ilgili vermiştik ama siz cemaate rahmet okuttunuz, hâlâ bütün bu tutsaklar
cezaevinde.
Bakın bir hasta tutsak, aldığı
rapor nedeniyle tahliye edildi ama ev hapsi uygulandı. Dinletemediğim
için sesimi yükseltiyorum, ev hapsi, bir hasta tutsak. Bu ne demektir?
Aslında hiçbir şekilde tedavi olanaklarının
oluşturulmaması demektir. Bu, 26ncı Dönemin ayıbı
olsun. 26ncı Dönemde çözülemeyen bir mesele olarak bunun vebali size
kalsın. Ölen her hasta tutsağın, cezaevinde hayatını
kaybeden her insanın sorumluluğunun tek tek hepimizin boynunda
olduğunu bilmenizi isterim.
Bu arada son olarak bir şey söyleyeyim, sadece
2016ya kadar 300ü ağır, 700 hasta tutsak vardı, şu anda
binleri aştı. Bence yapacağınız en iyi şey onlar
için bir af vaadinde bulunmak olabilir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Başaran.
Şimdi söz sırası, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın Gamze
Akkuş İlgezdiye aittir.
Buyurun Sayın İlgezdi. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
CHP GRUBU ADINA GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ
(İstanbul) Sayın Başkan, HDP grup önerisi üzerinde söz
aldım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Hepimiz biliyoruz ki cezaevleri her yönüyle
Türkiyede kanayan bir yara. Bakın, çocuğuyla hapiste kalmak
zorundaki annelerden çocuk mahpuslara, dört duvar arasında okumaya
çalışan öğrencilerden hasta mahpuslara varıncaya dek
ülkemizde cezaevi nüfusu 236 bine dayanmış vaziyette. Öte yandan, cezaevlerinde
yaşanan hak ihlallerini burada üç dakika içerisinde anlatabilecek durumda
değilim ancak cezaevinde annesiyle kalan çocuklarla birlikte en
dezavantajlı grubu oluşturan hasta mahpusların
sorunlarını burada yeniden gündeme getirme zorunluluğu duyuyorum.
Bundan tam bir yıl önce bu kürsüden cezaevlerinde tahliye edilmeyi
bekleyen 841 mahpus olduğunu açıklamıştım. Ceza infaz
sisteminin kanayan yarası olan hasta mahpuslara her geçen gün yenilerinin
eklendiğini belirtmiş ve gerekli adımlar
atılmadığı takdirde can kayıplarının
yaşanacağı konusunda Hükûmeti uyarmıştım. Ne
yazık ki bu uyarıların dikkate
alınmadığını gördük bu süreç içinde.
Değerli vekiller Ceza tehiri için, en az 3
hekim imzalı Sağlık Kurulu raporu düzenlenen tüm devlet veya
üniversite hastanelerinin raporları kabul edilmektedir. deniliyor. Bunu
kim ifade ediyor? Adalet Bakanlığı ifade ediyor. İyi güzel
de sistem böyle işliyor mu? Adalet Bakanlığının bilgi
edinme taleplerime verdiği yanıtlar, hapishanelerde ağır
hastalığı nedeniyle ölümü bekleyen 1.086 kişinin
olduğunu ortaya koyuyor ancak bu mahpuslar hastalıklarına
rağmen ağır işleyen bürokrasi çarkları arasında
günbegün eriyorlar.
Bakın, adım adım
anlatacağım. Diyelim ki cezaevinde kansere yakalandınız,
doktora gideceksiniz. Ancak cezaevlerinde toplam doktor sayısı 279,
bunlardan kadrolu olan sayısı ise sadece 8 yani 845 mahkûma 1 doktor
düşüyor dolayısıyla teşhis ve tedavi
şansınız yok. E, ne yapacaksınız? Mecbur cezaevi
yönetiminin uygun gördüğü bir tarihte, boş bir ring aracıyla tam
teşekküllü bir hastaneye sevk edileceksiniz. Ancak sevk edilmek yeterli
mi? Hayır. Ağır hastalığınız olduğuna
dair rapor alacaksınız. Bu da yetmeyecek, Adli Tıp Kurumunun
raporunun onaylanması için birkaç ay bekleyeceksiniz. Bu arada
hastalığınız ilerleyecek. Ve nihayetinde Adli Tıptan
beklediğiniz rapor gelecek ancak size hastalığınıza
rağmen ceza tehirine gerek olmadığı bildirilecek.
Peki, tam teşekküllü hastanelerin hasta
dediğine sağlık raporunu verenler kim? Bakın, hasta
mahpuslara Cezaevinde kalabilir. raporunu veren İstanbul Adli Tıp
Kurumunda çalışan birçok doktor ve Adli Tıp uzmanının
FETÖ soruşturması kapsamında tutuklandığını
biliyoruz. Dolayısıyla cezaevlerinde artan hak ihlallerinden en çok
etkilenenlerin hasta mahpuslar olduğunu söylüyoruz. Adli Tıptan
kaynaklanan bu keyfiyet mahpusların tahliye edilerek tedavi
olmalarını engelliyor ne yazık ki.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (Devamla) Bir
dakika rica edebilir miyim?
BAŞKAN Buyurun Sayın İlgezdi.
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (Devamla) Bu
nedenle, ağır hastalıkları nedeniyle 451 mahpus tahliye
edilmeden hayatını kaybettiğini biliyoruz. Bu tablodan da
anlaşılacağı üzere ceza infaz sistemindeki
anlayış, bürokratik işlemlerin yavaşlığı,
ağır hasta olan mahpusların hayatlarını tehdit
etmekte. Oysaki uluslararası insan hakları hukuku çerçevesinde
başta yaşam hakkı olmak üzere temel hak ve özgürlüklerin güvence
altına alınması devletin sorumluluğundadır. Bu güvence
kişi mahpus olsa bile Anayasayla teminat altına alınmıştır.
Bu nedenle, tüm ağır hasta
mahpusların sağlığa erişim hakları önündeki
mevcut engellerin kaldırılması, tahliyelerinin yolu
açılacak düzenlemelerin derhâl yapılması ve hasta mahpuslara tedavi
olanağı sağlanması gerektiğini bir kez daha
hatırlatıyor, saygıyla selamlıyorum Meclisi. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
İlgezdi.
Sayın milletvekilleri, şimdi
Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Sayın Açıkkapı, söz talebinde
bulunmuşsunuz. Talebinizi alabilir miyim önce, talebiniz nedir?
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ)
Başsağlığı dileklerinde bulunacağım.
BAŞKAN Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Elâzığ Milletvekili Ejder
Açıkkapının, Malatyanın Darende ilçesinde elim bir trafik
kazasında hayatını kaybeden AK PARTİ İl Gençlik
Kolları Başkan Yardımcıları Siraç Bingöl ve Emrullah
Ataş için taziye dileğinde bulunanlara teşekkür ettiğine,
Filistinde Müslümanlara karşı soykırım suçunu işleyen
terörist İsraili ve onu destekleyen ABDyi kınadığına
ilişkin açıklaması
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Dün sabah Malatyanın Darende ilçesinde elim
bir trafik kazasında Hakka yürüyen Elâzığ AK PARTİ İl
Gençlik Kolları Başkan Yardımcılarımız, çok
kıymetli kardeşlerim Siraç Bingöl ve Emrullah Ataş için taziye
dileklerinde bulunan Sayın Başbakanımıza, grup başkan
vekillerimize, milletvekillerimize teşekkür ediyorum. Ayrıca, iki
gencimizin cenaze törenlerinde bulunan, Elâzığ ve Malatyaya gelerek
taziyemizi paylaşan Millî Eğitim Bakanımıza, Gençlik ve
Spor Bakanımıza, Genel Başkan Yardımcımız
Sayın Öznur Çalıka, Konya Milletvekilimiz Sayın Leyla
Şahin Usta Hanımefendiye ve gençlik kolları genel
başkanlarımıza teşekkür ediyorum.
Ayrıca, 1948 yılından bu yana
Filistinde Müslümanlara karşı sistematik bir şekilde
soykırım suçunu işleyen terörist İsraili ve onu
destekleyen Amerika Birleşik Devletlerini kınıyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Başınız sağ olsun Sayın
Vekilim.
Sayın Tor, sisteme girmişsiniz, talebinizi
alayım.
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş)
Bir atamayla ilgili açıklama yapmak istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
27.- Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz
Torun, 2016 yılında Gölbaşı Belediyesine istisnai kadrodan
özel kalem müdürü olarak atanan, bir gün sonrasında da memur yapılan
kişinin SGKye daire başkanı olarak atanmasını
kınadığına ilişkin açıklaması
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş)
Çok teşekkür ediyorum.
Bugün, Çalışma Bakanlığı
Sosyal Güvenlik Kurumunda yapılan bir atamayla ilgili olarak çok
sayıda telefon ve mesaj aldım. Bildiğiniz gibi, Sosyal Güvenlik
Kurumuna 2018 yılı bütçesinden aktarılacak yardım dar
anlamda 34 milyar liradır. Piyasadan 120 milyar liradan fazla
alacağı vardır, yapılandırmalar da maalesef problemi
çözememiştir. Doların, avronun her gün rekor
kırdığı günümüzde SGKnin, Sosyal Güvenlik Kurumunun
ehliyetli, çalışkan, tecrübeli kişilere şiddetle
ihtiyacı vardır. Hâl böyleyken 2016 yılında
Gölbaşı Belediyesine istisnai kadrodan özel kalem müdürü olarak
atanan, bir gün sonrasında da memur yapılan torpilli kişi geçen
hafta, tecrübe ve bilgi gerektiren, teknik bilgi gerektiren SGKye maalesef
daire başkanı olarak atanmıştır. Bu atamayla SGKde
çalışan binlerce kişinin hakkı yenmiştir, moraller dip
yapmıştır, heyecanları bir defa daha
sıfırlanmıştır. Müslümanlığa ve
insanlığa sığmayan bu atamayı, benzer atamaları
gerçekleştirenleri kınıyorum diyorum. Bu yolun bir yol
olmadığını tekraren söylüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tor.
Sayın Çam, sisteme girmişsiniz, talebinizi
alayım önce.
MUSA ÇAM (İzmir) Uygun bulunursa İç
Tüzük 60a göre bir dakikalık söz hakkını kullanmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Çam.
28.- İzmir Milletvekili Musa Çamın, 22, 23 ve
24üncü Dönem Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlunu ölümünün 4üncü
yıl dönümünde rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
MUSA ÇAM (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
24üncü Dönemde Parlamentoda birlikte
çalışmaktan büyük mutluluk ve keyif aldığım
İstanbul Milletvekilimiz Mevlüt Aslanoğlunun aramızdan
ayrılışının dördüncü yılı bugün. Kendisiyle
ilk kez Parlamentoda ve Plan ve Bütçe Komisyonunda birlikte
çalıştık. Plan ve Bütçe Komisyonumuzun sözcüsü idi. Kendisini
zamansız ve talihsiz bir şekilde kaybettik. Acımız Büyük.
Kederli ailesinin acısını paylaşıyoruz. Parlamentoda
ve Plan ve Bütçe Komisyonunda bize çok değerli katkılar sundu.
Kendisini minnetle ve rahmetle anıyorum, toprağı bol olsun.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çam.
Sayın Sarıhan, siz de sisteme
girmişsiniz, talebinizi alayım önce.
ŞENAL SARIHAN (Ankara) Türk Tabipleri
Birliğinden arkadaşlarımız bir basın
açıklaması yaptılar, o konuyla ilgili
BAŞKAN Buyurun Sayın Sarıhan.
29.- Ankara Milletvekili Şenal Sarıhanın,
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyeleri Selma Güngör ve Dursun
Yaşar Ulutaş hakkında yapılan işlemlerin hukuksuz
olduğuna ilişkin açıklaması
ŞENAL SARIHAN (Ankara) Teşekkür ederim
Değerli Başkan.
Biliyorsunuz ki Türk Tabipleri Birliği bir
meslek kuruluşudur ve bu meslek kuruluşu kendisinin de üzerinde olan
Dünya Tabipler Birliği tarafından ileri sürülen tutum belgesine de
uygun davranmak zorundadır. Bu belge 1953 tarihlidir, 2017de de gözden
geçirilmiştir. Bu arkadaşlarımızın Savaş bir
halk sağlığı sorunudur. biçimindeki basın
açıklamaları nedeniyle uğradıkları hukuksuzluklar
Parlamentomuzun anımsadığı bir gerçekliktir.
Bugün ise Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi
üyesi Selma Güngör ve Dursun Yaşar Ulutaşa ilişkin olarak, bu
bildiri gerekçe gösterilerek görevlerine son verilmesi konusunda bir
girişim vardır. Bu girişimin, Sağlık
Bakanlığının demokrasiyi vadeden bir dönemde hemen geri
alınması konusu
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sarıhan.
Sayın Tanal, siz de sisteme girmişsiniz,
talebinizi alayım.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, İç Tüzükün 60ıncı maddesine göre çok
önemli pek kısa bir söz istiyorum.
BAŞKAN Çok önemli...
Buyurun Sayın Tanal.
30.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Filistin vatandaşlarına vize şartı aranırken
İsrail vatandaşlarının vizeden muaf olmasını
şiddetle kınadığına ve derhâl düzeltilmesini
beklediğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Çok teşekkür
ederim Değerli Başkanım.
Değerli milletvekilleri, hepinizi
saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Şu anda bu, Türkiye Cumhuriyeti
Dışişleri Bakanlığının sitesine
girdiğiniz zaman, Filistin vatandaşları Türkiye Cumhuriyeti
devletine gelmek istedikleri zaman vize şartı aranıyor yani
Filistinli vatandaşlar Türkiyeye gelmek istediğinde vizesiz
Türkiyeye giriş yapamıyor. Aynı şekilde İsrail
Konsolosluğunun sitesine girdiğinizde, İsrail devletinin
vatandaşları Türkiyeye gelmek istedikleri zaman vizesiz gelebiliyor
yani İsrail devletinin vatandaşları vizeden muaftır,
Türkiyeye vize şartı olmaksınız giriş yapabiliyorlar.
Şimdi, siyasi iktidar afra tafra yapıyor
İsrail devleti terör devletidir. diyor, Haydut devlettir. diyor.
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Bu ne samimiyetsizlik?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yani burada çifte
standart var. İsrail devletinin vatandaşlarına gösterilen bu
pozitif ayrımcılık Filistin devletine gösterilemiyor. Bu
uygulamayı şiddetle kınıyorum, derhâl düzeltmelerini
bekliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanal.
Sayın Arslan, siz de sisteme girmişsiniz,
talebiniz nedir?
KAZIM ARSLAN (Denizli) 60a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Arslan.
31.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın,
İslam âleminin ramazanını kutladığına,
İsrailin Filistin halkına karşı sürdürdüğü kanlı
saldırıyı şiddetle kınadığına ve
bölgede barış sağlanıncaya kadar iktidarın
İsraille ilişkilerini dondurmasını istediğine
ilişkin açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün ramazan ayının birinci günü. Tüm
İslam âleminin ramazan ayını kutluyor, ramazan ayının
barış, huzur ve adalet getirmesini diliyorum.
Bu ramazan ayı arifesinde, İsrail devletinin
barış isteyen mazlum Filistin halkına karşı
sürdürdüğü kanlı saldırıyı şiddetle ve nefretle
kınıyorum. Bir hiç yerine öldürülen 65e yakın Filistinli
vatandaşa Allahtan rahmet diliyorum. Bu kanlı saldırı
sonucu yaralanan 2.600 kişiye de acil şifalar diliyorum.
Orta Doğuda barışın ve huzurun
sağlanması için başta ABD olmak üzere tüm emperyalist ülkelerin
bölgeden ellerini çekmelerini diliyorum. Ayrıca iktidarın İsrail
devletiyle ilişkilerini hem siyasi hem ekonomik açıdan askıya
almasını, bölgede barış sağlanıncaya kadar her
türlü ilişkisini dondurmasını istiyorum. Artık
iktidarın tepkilerini miting yaparak değil, icraat yaparak
gerçekleştirmesini bekliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Arslan.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.23
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.40
BAŞKAN: Başkan Vekili Yaşar TÜZÜN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Mücahit
DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 100üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili
Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç
tarafından 15/5/2018 tarihinde TBMM Başkanlığına
sunulan, Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti Arasında Tazminata
İlişkin Usul Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanunun Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun Teklifinin ivedilikle Dışişleri
Komisyonunda görüşülmesine ilişkin önerisi
16/5/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu; 16/5/2018 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisini İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekilleri
Manisa Milletvekili Özgür Özel ile Sakarya Milletvekili Engin Özkoç
tarafından 15/5/2018 tarihinde TBMM Başkanlığına
sunulan Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti Arasında Tazminata
İlişkin Usul Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanunun Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun Teklifinin ivedilikle Dışişleri
Komisyonunda görüşülmesi önerilmiştir.
BAŞKAN İlk söz önerinin gerekçesini
açıklamak üzere öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Manisa Milletvekilimiz Sayın Özgür Özel'e aittir.
Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce yerimizden söz
aldığımızda da ifade etmiştik, dün Filistin
Büyükelçisi Sayın Fayed Mustafayı ziyaretimizde ve sonrasında
da ifade ettik, Filistinde 60 can, 60 Filistin vatandaşı
hayatını kaybetti. Üçlü bir cinayete kurban gittiler, üç cinayet
birden işlendi Filistinde. Birincisi fiilî cinayetti,
hayatlarını kaybettiler. İkincisi hukuki bir cinayetti, Amerika
Birleşik Devletlerinin uluslararası hukuku, uluslararası
örgütleri ve o örgütlerin ürettiği hukuku hiçe saydığı bir
hukuk cinayetiyle karşı karşıyayız. Üçüncüsü de bir
siyasi cinayet söz konusu Filistinde, Amerika Birleşik Devletleri ile
İsrail, Kudüsün tarihini, Kudüsün tarihî statüsünü, Kudüsün tüm
inançlar için önemini ve Filistinin uluslararası camiada tanınan
egemenlik haklarını hiçe sayan siyasi bir cinayet işlediler.
Buna karşı Türkiye Cumhuriyetinin ortak ve net bir tavır
sergilemesi gerekiyordu. Bu konuda açıklamalarda, kınamalarda, meydan
okumalarda, ses yükseltmelerde hiçbir sorun yok. Ama bir gerçekle karşı
karşıyayız ve şimdi Meclisteki tüm siyasi partiler olarak
bir gerçekle yüzleşeceğiz. Aslında dünkü bir grup önerisiyle
ilgili biraz önce Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu meselenin iç tüzüksel
sorunundan bahsetmişti. Şimdi elimizde bir grup önerisi var.
İsrail'in Mavi Marmara katliamından sonra kendilerine karşı
ortaya koyduğumuz tavır ve 3 adet olmazsa olmazımız
vardı, kırmızı çizgimiz: Bir, abluka tamamen ortadan
kalkacaktı, abluka kalkmadı, artarak devam ediyor; ikincisi, hayatını
kaybedenlere tazminat ödenecekti, İsrail 20 milyon dolar para yolladı
ama anlaşmaya bu parayı İsrail devletinin bir lütuf olarak, yani
bir tazminat değil, bir lütuf olarak yolladığını kayda
geçirdiler; üçüncü olarak da, yine İsrail devleti ile Türkiye
arasındaki önemli sorun alanlarından bir tanesinin çözülmesini bekliyorduk
ama bu konuda da çok şaşırtacak bir durumla
karşılaştık. Özür dileyeceksiniz. demiştik, bir gün
Sayın Recep Tayyip Erdoğan çıktı ve dedi ki: Obama'yla yan
yana oturuyordum, telefon geldi, Netanyahu ile Obama konuşurken Obama
telefonu bana verdi, Netanyahu benden özür diledi. Özür dediğinizin
uluslararası hukukta, uluslararası ilişkilerde bir zaptı,
bir kaydı, bir mektubu olur. Özür dileme meselesi, çocuklar arasında
bile bunu yapsanız derler ki Meydanda işlenen kusurun tenhada özrü
olmaz. Bütün dünyanın önünde ulusal onurumuz rencide edilecek, sonra
Telefonu verdiler, benden özür diledi. Bugün sorsan, İsrail böyle bir
şeyi kabul etmiyor. Bu şartlar altında bir sözleşme
getirildi ve Mavi Marmara mağdurlarının hukuki
haklarını düşüren, İsraili 20 milyon lütuf ödeyerek
aklayan paklayan, ilişkileri sıcaklaştıran, yumuşatan
bir anlaşma. Gerçekten bugün geldiğimiz noktada
Hele hele Trump'la
gidip el ele sıkışılıyor, Trump açıklıyor:
İlişkilerde tarihî zirvesindeyiz. Yayın organınız
yazıyor: Hiç olmadığı kadar yakınız. Bundan
seksen bir gün sonra Amerika Birleşik Devletleri büyükelçiliğini
Kudüse taşıyor. Yahu, tarihte hiç olmadığınız
kadar yakınsak nasıl böyle bir adımı atabiliyorlar? Bu
samimiyetsiz, bu yalancı, bu ikiyüzlü tutumuna karşı bunlara
niye haddini bildirmiyoruz?
İşte, şimdi şunu söylüyoruz,
grup önerimiz şu: Yüz kere başka ihlaller yaptınız ama
erken seçim kararında da Yetki Kanununda da ne dediniz? Kanun teklifi
komisyonda kırk sekiz saat geçmeden görüşülsün. Kanun teklifi verdik
arkadaşlar, komisyonda bekliyor, diyoruz ki bir an önce görüşülsün.
Nedir? Mavi Marmara Anlaşması'nı Türkiye tek taraflı ve
bütün sonuçlarını ortadan kaldıracak şekilde feshetsin, bu
Meclis bu anlaşmayı ortadan kaldırsın. (CHP
sıralarından alkışlar) Yani
çıkardığınız kanunu hep beraber iptal edelim. Bu
konuda Meclise güveniyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisinin samimiyetini
birazdan göreceğiz. Dün o olmadı, bu olmadı
Elinizi
kaldırırsanız beşte Dışişleri Komisyonu
toplanır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Başkanım, müsaade
ederseniz
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bu önergeyi kabul ederseniz
saat beşte Dışişleri Komisyonu toplanır. Bizim kanun
teklifimizin olması şart değil, birer tane de sizler verirsiniz,
Komisyon birleştirir, Mavi Marmara Anlaşması iptal edilir. Her
zaman yapıyorsunuz ya, kırk sekiz saat geçmeden Meclis gündemine
alalım. Şimdi yapalım, tam zamanı, bugün akşam gelir,
Mavi Marmarayı bu ramazanın ilk günü akşamı, iftardan hemen
sonra ellerinizi kaldırırken de büyük bir memnuniyet duyarak,
torunlarınıza anlatacağınız bir iş yaparak iptal
eder geçersiniz. Ama eğer bugün bu grup önerisine hayır oyu
kullanırsanız o Komisyon toplanmayacak, bu Mecliste o
anlaşmayı iptal etme imkânı olmayacak ve İsrail diyecek ki:
Tamam, 60 can aldım, yine yanıma kaldı. Türklere 20 milyon TL
lütuf verdim, seslerini kestim. CHP, tarihsel tavrıyla uyumlu, Filistin
meselesine sahip çıktı ama müttefikim beni yanıltmadı, bana
sıkıntı çıkarmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Hani, her zaman grup
kararı, grup kararı; bu sefer Adalet ve Kalkınma Partisinden bir
vicdan kararı bekliyoruz.
Bugün belki de son gün; belki de burada 316
milletvekilinin önemli bir kısmı olmayabilir ama bu son oylamada Ben
Mavi Marmara Anlaşmasının iptal edilmesine el
kaldırdım. demek önemli bir iştir. Ben torunlarıma bunu
anlatırım; muhalefet partisi milletvekillerinin bu konuda hiçbir sıkıntısı
olmadığını düşünüyorum. Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunu bu tarihsel sınavla, vicdanlarıyla baş başa
bırakıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
Şimdi söz sırası, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın
Filiz Kerestecioğluna aittir.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Teşekkürler.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dün İsrail Hükûmetinin, ABD iktidarının
desteğiyle, Kudüsü tek taraflı başkent ilan etmesi
girişiminin ardından 60 Filistinli yurttaşın öldürülmesi ve
binlercesinin yaralanması üzerine biz Mecliste bir genel görüşme
talep ettik. Bu genel görüşme İsraille ekonomik, ticari, askerî anlaşmaların
iptal edilmesi ve diplomatik ilişkilerin gözden geçirilmesi üzerineydi;
bununla ilgili yeni bir dış politika kurulması, inşa
edilmesi üzerineydi ama maalesef bu talep iktidar partisinin oylarıyla
reddedildi.
Mavi Marmara Anlaşması, evet, bir süre
önce bu Mecliste oylandı. Bu anlaşmaya en net tutumu alan parti
Halkların Demokratik Partisidir; bu, verilen oylarla da sabittir. Bugün,
bu anlaşmayla ilgili olarak net bir tutum almamış olan partinin
de bu önergeyi getirmesi aslında sevindiricidir ama o dönemde Milliyetçi
Hareket Partisinin de buna ret oyu verdiğini biliyoruz, belki bugün
aynı sevindirici gelişmeyi hep birlikte yaşarız. Biz
önergeye kabul oyumuzu vereceğiz, bununla ilgili bir çekincemiz yok çünkü
gerçekten biz, vatandaşların mağduriyetinin devlet
tarafından tek taraflı olarak kaldırılmasını,
İsrailin bir lütuf olarak, lütuf tazminatı gibi, hiç mecbur
olmadığı hâlde, işte ex gratia denilen şekilde 20
milyon Amerikan doları ödemesini zaten o gün de kabul etmemiştik,
bugün de kabul etmiyoruz ve aynı şekilde o zaman İsrailin her
türlü hukuki ya da cezai talebe ilişkin sorumluluktan kurtularak muaf
tutulmasını ve bunu Türkiye Cumhuriyeti devletine yüklemesini bu
anlaşmayla da kabul etmemiştik, yine kabul etmiyoruz. Biz riyaya
karşıyız arkadaşlar, riyakârlık üzerine siyaset
yapılmasına karşıyız ve diyoruz ki: Hamaset
değil, icraat. Gerçekten bugün yapılması gereken şey
icraattır.
Bakın, bugün Amerika yeni
yaptırımlarını açıklıyor, diyor ki: İran
Merkez Bankası Başkanı terör listesine alındı.
Yarın Türkiye Merkez Bankası Başkanıyla ilgili ne
diyecekleri belli değil. Gerçekten sağlam, sağlam ayakta duran
bir dış politika gerekiyor bütün bu emperyal emellere, bütün bu
herkesi savaşa sürükleyen Orta Doğu politikasına
karşı.
Şimdi diyorsunuz ki: Miting
yapacağız. Eğer bir devletseniz mitingi yapmakla bir şey
olmaz. Miting midir bir devletin, bir iktidarın yapacağı
şey?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) - Sayın Başkanım, tamamlayacağım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) - Protesto faaliyetlerini, mitingleri bakın, Tel Avivde de
gençler yapıyorlar, Yeni bir savaş istemiyoruz. diyorlar
İsrailli gençler de. Burada ayrıca bir başka yanlışa
düşmemek gerekiyor. Halklar birbirine düşman değildir. Bütün
İsrail halkını düşman olarak görmek ve bu tarz
yaklaşımlarda bulunmak da bizim ülkemizde yaşayan
vatandaşlarımıza da saygısızlıktır. Biz bunu
değil evet, mitingi onlar yapsınlar diyoruz. Siz mitingde ne
yapacaksınız Amerikayı protesto ederken? İsterseniz bir de
coca cola dökün yere o şekilde de protesto edin. Devletseniz
yaptırım uygularsınız. Yaptırım gücünüz
vardır; yaptırım gücü de birtakım anlaşmaları
iptal etmekten geçer. İşte, dün de söylediğimiz gibi bugün de söylüyoruz,
Mavi Marmara başta olmak üzere bu anlaşmaların iptali gerekir ve
gerçekten Ali kıran baş kesen gibi dünyaya böyle meydan okuyan Her
yerde savaş ilan ederim. diyen bu devletlere karşı
barışçıl ve birlikte bir tutum almak gerekir.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kerestecioğlu.
Şimdi söz sırası, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Kayseri Milletvekilimiz Sayın
Mustafa Elitaşa aittir.
Buyurun Sayın Elitaş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Orta Doğuda yaşanan olaylar içerisinde
gerçekten bugüne kadar görülmemiş kanlı bir katliamla karşı
karşıyayız. İsrail devletinin temsilcileri
haklarını aramaya çalışan, Kudüsün işgalini ortadan
kaldırmak için direnen Filistinli kardeşlerimizi katlederek dünya
tarihinde kara bir leke alarak yerlerini almışlardır.
Bunun aslı Amerika Birleşik Devletleri
Başkanının Kudüsü İsrailin başkenti olarak
tanıyacağını ve Tel Avivdeki büyükelçiliğin Kudüse
taşınmasıyla başlayan bir süreçtir. Asıl bu,
Trumpın ağzından çıkan, Trumpın kaleminden
büyükelçiliğin Kudüse taşınmasıyla ortaya çıkan kanla
yazılmış bir imzadır. Bu İsrailin Amerika
Birleşik Devletlerinden aldığı güçle Orta Doğudaki
yeniden şekillenme planları çerçevesinde ortaya
çıkardığı ve güçsüzleştirilmiş bir Türkiyeyle
Orta Doğu coğrafyasını yeniden şekillendirmeye
çalışan Amerika Birleşik Devletlerinin amaçları
doğrultusunda ortaya çıkan bir harekettir.
24 Haziran seçimlerine giderken amaç, Türkiye'de
Cumhurbaşkanlığı sisteminde yeni bir lider, yeni bir
Cumhurbaşkanı tayini değil, Orta Doğuda sesi çıkan,
Birleşmiş Milletlerde 128 ülkeyi aynı doğrultuda karar
verdirmeye çalışan, Müslümanların sesi olan bir ülkeyi, bir
lideri Recep Tayyip Erdoğanı ortadan kaldırmak için
yapılan hareketlerin asıl temelleri bunlardır. 24 Haziran
seçimleri basit bir seçim değil, Türk dünyasının, İslam
coğrafyasının geleceğiyle ilgili alınacak
kararların en önemli seçimlerinden biridir. Şu anda hiç kimse Amerika
Birleşik Devletlerinin, siyonizmin Orta Doğudaki planlarına
alet olmak lüksüyle karşı karşıya değildir.
Bakın, değerli milletvekilleri, bugüne
kadar yapılmış 13 tane İsraille ilgili sözleşme var,
1951 yılından bu tarafa yapılmış İsrail
sözleşmeleri. Onlarla ilgili yani sadece Mavi Marmara Sözleşmesiyle
değil, diğerleriyle ilgili sözleşmeleri de dikkate alıp
neler varsa onların değerlendirilmesi gerekir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yapalım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Ama bakın,
değerli milletvekilleri, devletler canları
sıkıldığı takdirde Ben şu sözleşmeyi de
ortadan kaldırıyorum, şunu yapıyorum. deme lüksüne sahip
değildir.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Siz
yaptınız, daha yeni yaptınız.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Türkiye
Cumhuriyeti devleti kurulduğundan bu tarafa belki binlerce ki bu sene 400
taneden fazla- uluslararası sözleşme imzaladı. Bu,
uluslararası sözleşmelerin dünya milletleri nezdindeki Türkiye'nin
itibarını zedeleyecek bir unsurla da karşı
karşıya gelmememiz gerekir.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Mavi
Marmarayla mı itibar kazandık, onunla mı itibar kazandık?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bir, Mavi
Marmarayla ilgili sözleşme konusu kalmamış bir
sözleşmedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Başkan,
bir dakika daha verin, anlatsın, çok merak ediyorum nasıl anlatacak.
GARO PAYLAN (İstanbul) Süreyi siz
kısalttınız, bak, üç dakika siz yaptınız.
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Arkadaşlar
üç dakika diyor Başkanım, grupların ortak kararı
GARO PAYLAN (İstanbul) Yok yok, siz karar
verdiniz, üç dakikaya siz düşürdünüz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Grupların
ortak kararı Sayın Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, hayır, öyle
bir şey yok, İç Tüzükten kaynaklanıyor.
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakın,
Mavi Marmarayla ilgili
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sen azalttın bunu, sen
azalttın.
BAŞKAN Sayın Özel
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Aslında
uzatmaması gerekir Sayın Başkanın.
BAŞKAN Sayın Elitaş, siz Genel
Kurula hitap edin.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) On dakikaydı sen üçe
indirdin, onu kabul et. Ortak karar yok, biz karşı oy kullandık.
Ondan üçe siz indirdiniz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın
Başkanın uzatmaması gerekir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başkanın yüce
gönüllülüğü.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakın,
değerli milletvekilleri, Mavi Marmarayla ilgili sözleşme konusuz
kalmış sözleşmedir. (CHP sıralarından Allah Allah
sesleri)
ALİ ŞEKER (İstanbul) 20 milyon
alındı, iş bitti.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - 20 milyon
ödenmiştir.
Bizim üç meselemiz vardı:
1) Tazminat ödenecek.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Ödendi mi?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) 2) Özür
dilenecek.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Diledi mi?
ALİ ŞEKER (İstanbul) Hayır,
lütuf etti.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) 3) Abluka
sınırlı olarak kaldırılacak.
GARO PAYLAN (İstanbul) Kalkmadı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Tazminat ödendi
mi? Ödendi.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Tazminat
değil, lütuf!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Lütuf yazmış adam,
lütuf!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Abluka
sınırlı olarak kaldırıldı mı?
Kaldırıldı.
GARO PAYLAN (İstanbul) Kalkmadı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Özür dilendi
mi? Dilendi.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Dilenmedi.
GARO PAYLAN (İstanbul) Dilenmedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır. Hani nerede,
göster?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bu üç unsur
ortadan kalkmıştır.
Şimdi, davaların ortadan
kalktığı bir süreçte açıkçası
Yani tebrik ediyorum
Cumhuriyet Halk Partisini, biz yıllarca Filistin davasını, Kudüs
davasını savunurken -hiç gayret göstermeyen- bugün Filistin
bayraklarıyla yaptığı gösteriyi tebrik ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Deniz
Gezmiş nerede savunuyordu siz 6. Filoya taparken?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Allahtan kork, Allahtan!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) 24 Haziran
nelere kadirmiş?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Deniz Gezmişin elinde bu
bayrak, Deniz Gezmişin.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Deniz
Gezmişten utan!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Mübarek ramazan
onları da Kudüs davasını, İslam davasını
savunabilir bir hâle getirdi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Allahtan kork!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Büyük bir
mutluluk duyuyorum, Rabbime hamdediyor, şükrediyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) 6ncı
Filoya secde edenlerden öğrenmeyeceğiz!
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Elitaş.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
BAŞKAN Bir saniye Sayın Özel,
vereceğim.
Buyurun dinliyorum Sayın Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan...
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, öncesinde sözüm vardı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Siz buyurun.
BAŞKAN Tamam, size de vereceğim
Sayın Başkanım. İlk önce mi istiyorsunuz?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Zaten görmüştünüz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Efendim, bizim
grup önerimizde konuşabilirler Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Başkan, ben
yönetiyorum Genel Kurulu, bir saniye, müdahil olmayalım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yönetiyorsunuz
ama usulüne de uygun yönetin.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın CHP grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ve Mavi Marmara
Anlaşması metninin imza yerinde Kudüs yazmasına dikkat
çektiklerine ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Elitaş özür dilendiğini söyledi ama o
sanıyoruz Sayın Erdoğanın gizli bir görüşmesiyle
olmuş olabilir çünkü Türkiyeye karşı böyle bir özrü ve
anlaşmayı Türkiye halkları duymadı.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) İsrailin
öyle bir yazılı beyanı var.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Ama bunun dışında ben eksik
bıraktığım bir şeyi tamamlamak için aslında söz almıştım.
Bilmiyorum, kendileri hatırlıyorlar mı, evet, bugün Amerika
diyorlar, Onun yarattığı kan diyorlar vesaire ama Mavi Marmara
Anlaşmasının metninde altında imza yerleri olarak Tel
Aviv yazmıyordu, Kudüs yazıyordu ve o zaman da buna dikkat çekmiştik,
bunu çok çok iyi hatırlıyordur sayın milletvekilleri.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
Dışişlerinden anlayan arkadaşlarınıza
sorarsanız ne olduğunu anlatır onlar.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) O yüzden, Kudüs'ü zaten o zaman kabul etmişti buna oy
verenler, bunu da hatırlatmak isteriz Halkların Demokratik Partisi
olarak.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kerestecioğlu.
Sayın Özel, buyurun Sayın
Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
sayın hatip konuşmasının son kısmında Biz
Filistin davası derken aklına gelmeyenler, bugün İsrail
bayrağını eline almış. diyerek sataşmada
bulunmuştu, ona cevap vermek istiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Tespitte bulundum,
sataşma değil.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel. (CHP
sıralarından alkışlar)
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşmasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
aslında çok net bir şeyi ortaya koydu: Bu anlaşma konusuz
kalmıştır. deyip, 3 tane şartı vardı. dedi.
Eğer siz bugün İsrailin Filistine ablukasının sonlandığını
söylüyorsanız, ben size bir şey söylemeyeceğim. Abluka bugüne
kadarki en sert günlerini, dönemlerini yaşıyor, bir.
İkincisi: Özür dilendi. diyorsunuz. Diyor ki
Sayın Erdoğan: Obamayla Netanyahu oturuyorlardı. Obama beni
aradı: Bak telefonu kime veriyorum dedi. Netanyahu özür manasına
gelecek laflar söyledi.
Sayın Elitaş, meydanda yapılan
kusurun tenhada özrü olmaz. İki çocuk mahallede kavga etseler, akşam
gelip de evde anasının yanında özür dilese derler ki:
Arkadaşlarının yanında özür dilesin. Bütün dünyanın
önünde o adamlar, o katilleri yukarıdan indirdiler, 9 kişiyi
şehit ettiler. Netanyahu özür dilemiş, tek şahidi Recep Tayyip
Erdoğanla kulağındaki ahize, böyle bir şey olmaz. Kâğıt
isterler, Hani mektup nerede? derler, Hani zabıt nerede? derler.
Üçüncüsü: 20 milyon dolar tazminat ödedim.
desinler ama demiyor. Ne yapıyor? Anlaşmaya İngilizcesini
yazarak Lütuf olarak verdik. diyor. Bu kadar onur kırıcı bir
anlaşma olmaz.
Şimdi, eğer yiğitsek, eğer
sözümüzün arkasındaysak, eğer bu Meclisteki herkes bu davada
ikircikli davranmayıp samimiyetle parmak kaldırıyorsa, biz
diyoruz ki: Komisyon toplansın, Mavi Marmara anlaşmasını
iptal edelim. Grubunuz diyor ki arkadaşlar, son oy kullanmalarınız,
bir kere onlara bakmadan buraya bakarak, şunu ve şunu dinleyerek oy
kullanın. Eğer siz bugün Mavi Marmara anlaşmasının
görüşülmesine ve iptal edilmesine evet demezseniz, bundan sonra, otuz
sene sonra, belki hayatınızın son günlerinde pişman
olacaksınız. Bu pişmanlığı size
yaşatmasına izin vermeyin grubunuzun, vicdanınızla karar
verin.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili
Özgür Özel ile Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç
tarafından 15/5/2018 tarihinde TBMM Başkanlığına
sunulan, Türkiye Cumhuriyeti ile İsrail Devleti Arasında Tazminata
İlişkin Usul Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanunun Yürürlükten Kaldırılması
Hakkında Kanun Teklifinin ivedilikle Dışişleri
Komisyonunda görüşülmesine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma
gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; bastırılarak
dağıtılan 561 sıra sayılı Kanun Teklifinin
kırk sekiz saat geçmeden gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının
1inci sırasına alınmasına ve bu kısımda bulunan
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine; 561 sıra sayılı Kanun Teklifinin temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesine; 561 sıra sayılı
Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanması hâlinde Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 24 Haziran 2018 Pazar günü yapılacak 27nci Dönem
milletvekili genel seçimine ilişkin kesin sonuçların Yüksek Seçim
Kurulunca ilanını takip eden üçüncü gün saat 14.00te toplanmak üzere
tatile girmesine ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 16/5/2018 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak dağıtılan 561
sıra sayılı Kanun Teklifinin kırk sekiz saat geçmeden
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmının 1inci
sırasına alınması ve bu kısımda bulunan diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi;
Genel Kurulun;
16-17 Mayıs 2018 Çarşamba ve Perşembe
günkü birleşimlerinde ramazan ayı nedeniyle 19.30-21.30 saatleri
arasında iftar yemeği arası verilmesi.
16 Mayıs 2018 Çarşamba günkü
birleşimde 561 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalara devam edilmesi,
bu birleşimde 561 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde 17 Mayıs 2018
Perşembe günü 561 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmalara devam
edilmesi,
561 sıra sayılı Kanun Teklifinin görüşmelerinin
TBMM'nin çalışma günlerinde tamamlanamaması hâlinde
haftalık çalışma günlerinin dışında 18 Mayıs
2018 Cuma günü saat 14:00'te toplanması.
561 sıra sayılı Kanun Teklifinin
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve
bölümlerinin ekteki cetvellerdeki şekliyle olması;
561 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerinin tamamlanması hâlinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin
24 Haziran 2018 Pazar günü yapılacak 27'nci Dönem milletvekili genel
seçimine ilişkin kesin sonuçların 2839 sayılı Milletvekili
Seçimi Kanunu'nun 37'nci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün
3'üncü maddesine göre Yüksek Seçim Kurulunca ilanını takip eden
üçüncü gün saat 14:00'te toplanmak üzere tatile girmesi,
Önerilmiştir.
561
Sıra Sayılı Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/2341) |
||
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki
Madde Sayısı |
1.
Bölüm |
1 ila 10 uncu maddeler arası |
10 |
2.
Bölüm |
11 ila 23 üncü maddeler arası |
13 |
Toplam Madde Sayısı |
23 |
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önerinin gerekçesini açıklamak üzere söz, öneri
sahibi Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Kayseri Milletvekilimiz
Sayın Mustafa Elitaşa aittir.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA ELİTAŞ
(Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir teknik
konuyu bildirdikten sonra ifade etmek istiyorum.
Bakın, İç Tüzük'ün 36ncı maddesinde
sanıyorum Aksine karar alınmadığı sürece
komisyonlarda kırk sekiz saat geçmeden görüşülemez. ibaresi var, onu
Sayın Kerestecioğluna söylemek isterim. Biz burada neler
yaptık? diyor. Danışma Kurulunun tavsiyesi veya bir kanun
tasarı veya teklifinin
komisyonlarda kırk sekiz saat geçmeden
görüşülemez. ifadesi var, ona istinaden biz grup önerisi getiriyoruz
19uncu maddeye göre. 103üncü maddede aksine bir karar diye bir şey söz
konusu olmadığından dolayı sizin genel görüşme
teklifinizi reddetmek zorunda kaldık çünkü kırk sekiz saat geçmeden
görüşülemediği
O 36ncı maddede
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Görüşürüz
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Yani şunu
diyorsunuz: Gelin, biz İç Tüzük'ü sürekli delelim, İç Tüzüke
ihtiyaç yok. Zaten öyle oldu ama biz kurallarla bu işi götürmeye
çalışıyoruz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Hayır Bölelim. demiyoruz Kırk sekiz saat sonra
görüşelim. diyoruz.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) E, açık
kalsaydı cuma günü, ne olacaktı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakın,
değerli milletvekilleri, şunu iyi bilelim, aziz mübarek gün: Bütün
Filistin davasına, Filistindeki mazlumların davasına gönülden
destek çıkanlara, o katliama Dur. diyen herkese teşekkürlerimizi,
şükranlarımızı sunuyoruz. Nitekim, Sayın
Cumhurbaşkanımız İngilterede Yahudi toplumunun
temsilcileriyle, Filistindeki katliama Dur. diyen, İngilterede
yaşayan Yahudi toplumunun temsilcileriyle bir araya gelmiş, biz
onlara da teşekkür ediyoruz. Bizim Yahudilerle, herhangi bir din
mensuplarıyla ilgimiz yok, ne Hristiyanla ne başka bir dinle ne de
ateistle; bizim meselemiz, insanları zalimce katleden, zulmeden, katil
olan devletlerin başkanlarıyla bizim derdimiz. Biz onları
anlatmaya çalışıyoruz.
Bakın, değerli milletvekillerim,
Sayın Özel bilmeyebilir ama Sayın Kerestecioğlu ifade etti: Biz
o günkü görüşmelerde fazla direnmeyen bir siyasi partinin bugün Çekelim.
dediğini doğru bulmuyoruz. dedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bize mi?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın
Özel, ben konuşmaları ifade etmek istemiyorum. Sayın
Başbakan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu
ve ben, Sayın Kılıçdaroğlunu ziyaret ettik; Sayın
Öztürk Yılmaz yanındaydı; bu konuyu konuştuk,
değerlendirdik. Ben ne konuştuğumuzu ifade etmek istemiyorum.
Ara Sayın Kılıçdaroğlunu, ne konuştuğumuza
bakarsınız, onların ne olduğunu görürsünüz. Biz, bu
İsraille ilgili sözleşmelerin nasıl geçtiğini de anlatırız.
İki: Kudüs meselesi. Bir ülkedeki
sözleşmeler nerede imzalandıysa orada yazılır. Nitekim bu
konuyla ilgili bizim milletvekili arkadaşlarımız da bizi
uyardılar.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Tabii, tabii!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Diğer
siyasi partilerden milletvekili arkadaşlarımız da bizi
uyardılar. Dediler ki: Bakın, burada anlaşma yeri Kudüs diye
yazıyor. Bizim kırmızı çizgimiz olan Kudüs sanki
İsrailin başkenti gibi gösterilmeye gayret ediliyor. Bunun üzerine
biz araştırma yaptık, konuştuk Dışişleri
Bakanlığıyla, başka anlaşmalarda neler vardır
diye değerlendirdik.
Bakın, değerli milletvekilleri, o gün
anlaşma Dışişleri Bakanlığının
bulunduğu yer neresiyse orada imzalanır. İsrail, böyle
anlaşmaları baypas edebilmek için -ki bundan önceki anlaşmaları
da o şekilde- kendi milletine hamasetini uygulayabilmek için Dışişleri
Bakanlığını Kudüste yerleştirdiğinden
dolayı bu iş yapılıyor ama biz, eğer
Dışişleri Bakanlığımızı
İstanbulda konuşlandırsak, İstanbulda yerleştirsek
anlaşmalarımız İstanbul diye yazılır; bu
anlaşmaları taraflardan biri Kudüste biri İstanbulda
imzalamış diye yazılır. Biz anlaşmayı Kudüste
imzalamadık. Onlar Kudüste Dışişleri
Bakanlıklarında imzaladılar, bize gönderdiler. Biz Ankarada
Dışişleri Bakanlığımızda imzaladık,
onlara gönderdik ve anlaşma ikili anlaşma hâline geldi, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin onayına sunulmuş oldu.
Değerli milletvekilleri, bakın, hamasetle,
duygusallıkla, vay efendim, biz bu Mavi Marmara
Anlaşmasını geri çıkaralım diye AK PARTİ Grubuna
hitap ederek, mübarek günün de verdiği bir manevi hazdan faydalanarak AK PARTİ
Grubuna -yani bugüne kadar doğru olmayan, dürüstçe yaklaşım
içerisinde sergilenmeyen- Hadi gel, benimle beraber yap. demek
Sayın
Özel, kusura bakmayın, siz AK PARTİ Grubu milletvekillerini
tanımıyorsunuz. AK PARTİ Grubu milletvekilleri,
aldıkları karar doğrultusunda sonuna kadar devam ederler, siz
CHP milletvekilleriyle karıştırıyor olabilirsiniz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, bakın,
yapılan iş tamamen tribünlere oynamaktan başka bir şey
değildir. Yapılan iş, bugünlerin ehemmiyetine
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) İzin
verirseniz toparlayayım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) İslam
İşbirliği Teşkilatı toplanırken, yine, dünya
milletleri bu konuyla ilgili meseleleri gündeme getirmeye
çalışırken; İngilteresi, Fransası, Avrupa
Birliği ülkelerinin, Amerika Birleşik Devletlerinin Kudüs
kararını ve İsrailin -sesli olarak yapmasalar bile içlerinden-
bu katliamını, bu zalimce davranışını telin
etmeleri önemli bir gelişmedir. Biz Milletler Topluluğu çerçevesinde
bir araya gelerek değerlendirip onların taraftar bulmasıyla
ortaya çıkarmamız gereken, atmamız gereken adımlara gayret
etmeye çalışıyoruz. Türk milletinin Yenikapıda
toplanması, milyonların orada; HDPlilerin, MHPlilerin, CHPlilerin,
AK PARTİlilerin, bütün sivil toplum örgütlerinin, 81 milyonun ruhunun
-kalbi Kudüsteki mazlumlar için çarpan kim varsa- orada toplanması dünya
milletlerine önemli bir mesaj olacaktır.
NURETTİN DEMİR (Muğla) İcraat
bekliyoruz, icraat!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bu mesajı
hep beraber yerine getirmek
Siz belki yöneticiler olarak gitmeyebilirsiniz ama
ben, ülkeye gönül vermiş -İslam dünyasını- zulümlere dik
duran kim varsa Yenikapıya mitinge davet ediyorum.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Seçim
mitinginize gelmezler, gelmezler!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Hepinizi
sevgiyle, saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Elitaş.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Filistini
seçim malzemesi yapmayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
samimiyetsizlik ifadesini kullandı Cumhuriyet Halk Partisine karşı.
Ayrıca da birtakım kötü betimlemeler yapıp Kendi grubunuzla
karıştırmayın. dedi. Cevap hakkı kullanmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel. (CHP
Sıralarından alkışlar)
Yeni bir sataşmaya mahal vermeyelim.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın AK PARTİ grup önerisi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; CHP grup önerisi görüşüldü, üzerinde
Sayın Elitaş çıktı, grubu adına konuştu ama
meramını anlatamadığını düşünüyor ki
beş dakikalık, kendi grup önerisinde de dönüp bu kararı niye
verdiklerini, ne sıkıntıları olduğunu,
gruplarının nasıl davrandığını izaha muhtaç
İşte siyasette bu durum, tutarsızlığın,
halkın karşısında göründüğün gibi
olmadığının ya da olduğun gibi görünmediğinin ve
kendini ilave ifadeye muhtaçlığın en önemli göstergesidir. Bugün
karşınıza bir turnusol kâğıdı geldi;
vatandaş batırdı, çıkardı; renginiz ortaya
çıktı, herkesin rengine baktı; bundan sonra böyle bakarlar.
Ben milletvekillerinizin hepsinin vicdanına,
kararlarına saygılıyım. Katı bir grup disiplini, dört
gün sonra teslim edilecek listeler ve ortaya koymuş olduğunuz
geçmiş -örneğin 1 Mart tezkeresine oy vermeyen 99 milletvekilinin
birden süresiz siyaset dışı bırakılması- bu
grubun üzerindeki baskıyı açıklıyor. O konuyu daha fazla
kurcalamanın ne bize ne sayın milletvekillerine faydası yok.
Ama bir gerçek var, biz bugün bir
tutarlılık sorunundan bahsediyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi,
görüşülürken karşı çıktı ama üç gün önce Bunu iptal
edelim. diye getirmedik, yaşanan katliamdan sonra buna en sert
cevabı vermeliyiz diye gelip bunu söylüyoruz, siz diyorsunuz ki: Temmuz
ayında biz bunu geçirirken muhalefet ettiniz ama bu kadar etmediniz. 60
can gitmiş, 60 evlat ölmüş, 60 Müslüman ramazana iki gün kala
katledilmiş; Bu adamlara bir hesap sorulsun, bir had bildirilsin.
diyoruz, burada katı grup disiplini Millet Meclisinin değerli
milletvekillerinin vicdanlarına egemen olmaya çalışıyor.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak çok açık ve çok
net bir şey söylüyoruz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Sayın Başkan,
müsaadenizle
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Hani, 2010 Mayısından
beri Kudüse gideceğim. Mayısta gideceğim., olmadı
Haziranda gideceğim. Öbür mayısta gideceğim
ALİ ŞEKER (İstanbul) Gazze
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Gazzede
olacağım. diyen birisi hâlen daha bugün Türkiye Cumhuriyeti
Cumhurbaşkanıdır ve Gazzeye gidememiştir. Ama ben birkaç
ay içinde bu sözün tutulacağına inanıyorum, Türkiye
Cumhuriyetinin 13üncü Cumhurbaşkanı Sayın Muharrem İnce
Gazzeye gidecek, bu devlet sözünü de tutacaktır. (CHP sıralarından
alkışlar)
Ayrıca, bugünkü grup öneriniz Meclisi
kapatmayı öneriyor. Emeklilikte yaşa takılanların
sorunlarını çözmeden; askerin, polisin, öğretmenin 3600 ek
gösterge sorununu çözmeden; öğretmenlerin atamalarını yapmadan;
ziraat mühendisini, gıda mühendisini, iktisadi ve idari bilimler fakültesi
öğrencilerini, doktoru, hemşireyi atamadan; gelir vergisinden muaf
tutup asgari ücretlinin alın terini ödemeden; engellinin elektrik, su,
doğal gaz parasına indirim uygulamadan nereye gidiyorsunuz
kardeşim, nereye gidiyorsunuz? Buradayız, Meclis
çalışsın, sorunlar çözülsün diyoruz. Hiçbir yere gidemezsiniz.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Başkanım, oradan
mı söz istiyorsunuz? Grup adına size söz
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Oradan da olur, buradan da olur, fark etmez; oradan olsun.
BAŞKAN Peki, söz sırası,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Filiz Kerestecioğluna aittir.
GARO PAYLAN (İstanbul) Bu, söz için
değil efendim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Hayır hayır, bu, söz için değil efendim, ben
sataşmadan dolayı
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman)
Sataşmadan
BAŞKAN Ha, sataşmadan söz istediniz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sataşma değil, daha doğrusu bir tashih yapma
gereği doğdu.
BAŞKAN Buyurun, burada ek süre verelim,
ikisini birlikte yaparsınız.
GARO PAYLAN (İstanbul) Ama Ertuğrul Bey
konuşacak efendim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Ertuğrul Bey konuşacak.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
3.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin, Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın AK PARTİ grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Ben bir düzeltme yapma gereği duydum çünkü bu önergeyle
ilgili Cumhuriyet Halk Partisinin bu önergeyi vermesi kabul edilemez, bunu
kabul etmiyoruz. demedim; aksine, o zaman tutum
alınmadığını ama şimdi bu önergenin verilmesini
sevindirici bulduğumuzu ifade ettim. Öncelikle bunu düzeltmek isterim.
Onun dışında, devletler arası
teamüllere göre bir sözleşme, anlaşma imzalanırken devletlerin
başkentleri yazılır. Mavi Marmara Anlaşmasının
altında da Kudüs ve Ankara yazmaktadır, devletlerin başkenti
olarak yazmaktadır bu anlaşmanın altında bu şehirler
ve bu da açıkça aslında bilinmektedir ama üstü örtülmek istenen
şeylerden biridir.
Biz diyoruz ki az önce de söylediğim gibi:
Bakın, bir şeyler olduktan sonra kınamak, bir şeyler
olduktan sonra protesto etmek değil, öncelikle kendi yurdunuzdaki
yurttaşlarla iyi geçinin. Gerçekten, bu ülkenin içinde artık
barışı tesis edecek adımları hep birlikte atalım
ve aynı şekilde, dış politikamızı da bu tür bir
iç politikayı tesis ettikten sonra barış üzerine kuralım. O
zaman İsrail de dostumuz olabilir, Filistin de dostumuz olabilir -ki zaten
elli yıldır devrimcilerin dostudur Filistin- Amerika da dostumuz
olabilir ya da dostluk etmediklerinde onlara gereken her türlü tepkiyi gösteririz
ama halkları her zaman dostumuz olabilir. Ama şu anda tıpkı
içeride yaptığınız gibi, sadece düşüncelerini ifade
eden insanları -terörle iltisaklı dediğiniz- bugün
getireceğiniz birtakım küçük küçük yardımlarla ilgili bile
Terörle ilgili olanlar bunun dışında kalacaktır. diye
dışında tutmadığınız,
vatandaşlarınızı ötekileştirmediğiniz,
ayrımcılığa tabi tutmadığınız bir
politikayla içeride de barışı sağlayabilirsiniz,
dışarıda da barışı sağlayabilirsiniz. Ama
bunu defalarca söylememize rağmen sizler bunu yapmadınız. 24
Hazirandan sonra bizler bunu yapacağız, sizler de umarım bunu
destekleyeceksiniz.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kerestecioğlu.
GARO PAYLAN (İstanbul) Sayın
Başkanım, Ertuğrul Beyin konuşması baki yani Filiz
Hanım sataşmadan konuştu.
BAŞKAN Buyurun, nedir konu, anlayamadım?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Siz bana sataşmadan söz verdiniz Sayın Başkan,
ben bir şey üstüne konuşmadım. Yani çıkarken de bunu ifade
ettim, o yüzden
BAŞKAN Başkanım, grup adına
sizin isminiz geçiyor, onun için sizin isminizi okudum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Hayır, hayır, o öncekiydi, düzelttim.
BAŞKAN Burada düzeltme
yapılmamış.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Hayır, değil. Yani onun için, çıkarken
özellikle Sataşmadan istiyorum. Buradan da olabilir, oradan da olabilir.
dedim, tutanaklarda da var efendim. O yüzden de süreyi tamamlamadım zaten
yani.
BAŞKAN Grup adına Başkanlık
Divanımıza bildirilmediği için arkadaşlar, böyle bir usul
hatası oldu çalışma arkadaşlarımız
tarafından.
Bir önceki sözü sataşmadan Sayın
Kerestecioğluna vermiştim.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma
gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; bastırılarak
dağıtılan 561 sıra sayılı Kanun Teklifinin
kırk sekiz saat geçmeden gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmının
1inci sırasına alınmasına ve bu kısımda bulunan
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine; 561 sıra sayılı Kanun Teklifinin temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesine; 561 sıra sayılı
Kanun Teklifinin görüşmelerinin tamamlanması hâlinde Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 24 Haziran 2018 Pazar günü yapılacak 27nci Dönem
milletvekili genel seçimine ilişkin kesin sonuçların Yüksek Seçim
Kurulunca ilanını takip eden üçüncü gün saat 14.00te toplanmak üzere
tatile girmesine ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun önerisinin Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
konuşmacısı İzmir Milletvekilimiz Sayın Ertuğrul
Kürkcüdür.
Buyurun Sayın Kürkcü. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sevgili arkadaşlar, kalan, bakiye tartışmayı
tamamlayalım.
Anlaşma, Sayın Elitaş,
Dışişleri Bakanlıkları arasında değil,
Hükûmetler arasında, dolayısıyla Hükûmetlerin
konuşlandığı yerler olarak görünmesi gerekirdi. İsrail
hariciyesi size bir anlaşmayı bu şekilde dayatmış ve
kabul edilmiş. İkincisi, anlaşma özür maddesini içermiyor. Bu
nedenle bu tartışma hâlâ sürecek ama şimdiki konumuz bu
değil. Ben dokunup geçmiş olayım.
Şimdi, sevgili arkadaşlar, önümüzde bir
torba daha var, Mustafa Elitaş ve Ahmet Aydının bazı
kanunlarda değişiklik yapma teklifi. Ben bu teklifin gerekçesini size
okumak istiyorum okumayanlarınız varsa, Komisyonda bunu
konuştuk: 24 Haziran 2018 tarihinde yapılacak
Cumhurbaşkanlığı seçimiyle genel seçim sürecinde geniş
toplum kesimlerini yakından ilgilendiren ve süregelen sorunların bir
an önce çözüme kavuşturulmasına ihtiyaç duyulmaktadır bu
çerçevede. Yani özetle sevgili arkadaşlar, ilk defa Türkiye Büyük Millet
Meclisi bir kanun çıkarıyor açıkça adını seçim
rüşveti koyarak. Herhangi bir kanunun gerekçesi Önümüzde seçim var, o
yüzden kanun çıkarıyoruz. olabilir mi? Ancak ve ancak bir seçim
rüşveti yasası böyle çıkabilir. Bunun açıkça itiraf
edilmesi, aslında içten geçenin dile vurulması yani psikolojide
lapsus dediğimiz hadise bu, demek istemez ama demekten de kendini alıkoyamaz
ve kendini ele verir.
Şimdi, bir seçim rüşveti yasası
tartışacağız. Biz bu rüşvetin bu şekilde
yasalaştırılmasına karşıyız açıkça
fakat bu meydan okumayı da kabul ediyoruz. Getirin bakalım, şu
rüşvet dediğiniz şeyler neymiş, hepsini hep beraber
konuşalım. Halklarımıza siz özgürlük, adalet, eşitlik,
hapisteki Cumhurbaşkanı adaylarının serbest
bırakılmasını değil ama halklarımıza, birkaç
kuruş karşılığında, şu güne kadar
halledilmemiş birkaç meselenin halledilmesi
karşılığında Adalet ve Kalkınma Partisine oy
vermesini teklif ediyorsunuz. Ben inanıyorum ki bunca yıldan sonra
halklarımız şu ferasete artık erişmiştir:
Kendilerinin olan, zaten başka türlü, daha çok, daha geniş, daha
anlamlı bir şekilde kendilerinin olması gerekeni alacaklar,
Adalet ve Kalkınma Partisine de oylarını vermeyeceklerdir;
oylarını adalet, eşitlik, özgürlük, demokrasi, halkların
eşitliği için kullanacaklardır. Bundan da herhangi bir sonuç
elde edemeyeceğinizi hepiniz hep birlikte göreceksiniz. Meydan
okumanızı kabul ediyoruz, pilavdan dönenin kaşığı
kırılsın. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kürkcü.
Şimdi, söz sırası Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Denizli Milletvekilimiz Sayın Kazım Arslana
aittir.
Buyurun Sayın Arslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
CHP GRUBU ADINA KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi öncelikle sevgiyle
saygıyla selamlıyorum.
AKPnin grup önerisi üzerine grubum adına söz
aldım.
Özellikle, AKPnin, birçok yasa tasarısı
Başkanlıkta bekliyor olmasına rağmen, Meclisin bugün,
yarın çalışarak bu yasa tasarılarını görüşme
olanağı olmasına rağmen bugün bu Meclisi tatile
sokmasını kesinlikle kabul etmiyoruz çünkü çalışmaya
ihtiyacımız var, vatandaşın beklediği birçok düzenleme
var; başta, taşeron işçilerimizin bir kısmının
dışarıda kalması sebebiyle onların kadroya
alınmasıyla ilgili
Emeklilerin, özellikle yaşa
takılanların düzenlemelerinin yapılması nedeniyle
çalışmaya ihtiyaç var. Ayrıca, intibak yasasına ihtiyaç
var; emekli maaşları arasında inanılmaz
farklılıklar var, eşitsizlikler var, bunların giderilmesi
gerekiyor. Yine, öğretmenlerimizin, polislerimizin, 3600 ek göstergeyle
ilgili bir düzenlemenin yapılmasına ihtiyaç var. Bu da mutlaka
görüşülmesi gereken yasa tasarılarının
arasındadır. Yine, biliyorsunuz, ihracatta sanayicilerin
beklediği KDV iadeleri vardı, bunu geri çektiniz; bunların
görüşülüp mutlaka bunların iade edilmesiyle ilgili düzenlemeye
ihtiyaç var. Atanamayan öğretmenlerimizle ilgili kadro düzenlemesine
ihtiyaç var.
Dolayısıyla, bunları görmezden
gelerek Meclisin tatile sokulmasını kesinlikle kabul etmiyoruz.
Değerli arkadaşlarım, o sebeple bu öneriye ret oyu veriyoruz.
Değerli milletvekilleri, biraz önce gerçekten
gündemimizde Cumhuriyet Halk Partisinin bir önerisi vardı; bu öneri,
özellikle Mavi Marmara Anlaşmasının iptal edilmesiyle ilgili
bir çalışmanın yapılması ve öne
çıkarılması ve bunun görüşülmesiyle ilgili bir yasa
tasarısının görüşülmesi gerekiyordu. Maalesef bunu
reddetmiş olmanız sebebiyle İsrail ile Türkiye Cumhuriyeti
arasındaki ilişkilerin hem dondurulması hem de askıya
alınması noktasındaki tavrınızın samimi
olmadığına ve burada dürüst
davranmadığınızın açık bir göstergesine burada
hep birlikte şahit olduğumuzu belirtmek istiyorum. Çünkü iki devlet
arasındaki bu ilişkilerin, bu katliamdan sonra, gerçekten, Filistinli
Müslüman kardeşlerimizin katledilmesinden sonra hâlâ sürdürülmesinin bir
anlamının olmadığını, burada Türkiye Cumhuriyeti
devletinin daha ciddi bir kararla bütün ilişkileri askıya alacak bir
tavrın ortaya konulmasını düşünüyoruz ve bunları
belirtmek istiyorum.
Hepinizi tekrar sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Arslan.
Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma
Partisinin grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.
Sayın Akkaya, sisteme girmişsiniz,
talebiniz nedir?
YAKUP AKKAYA (İstanbul) Sayın
Başkanım, bugün TOBB Genel Kurulunda TOBB Genel Başkanı
Rifat Hisarcıklıoğlu tarihî bir itiraf yapmıştır.
O itirafta, işçi haklarının kapalı kapılar
ardında AKP Hükümetiyle nasıl pazarlık içinde olduğunu ifade
etmiştir. Onunla ilgili bir açıklama yapacağım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Akkaya.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- İstanbul Milletvekili Yakup Akkayanın, TOBB
Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlunun TOBBun 74üncü Genel
Kurulunda sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
YAKUP AKKAYA (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bugün TOBBun 74üncü Genel
Kuruluydu. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu üyelerine
aynen şunu söyledi: İş Sağlığı ve
Güvenliği Mevzuatı KOBİlerimize büyük yük getiriyordu. Bunları
AKP Hükûmetiyle birlikte kaldırdık. Yani Türkiye'de on altı
yılda 21 bin işçinin iş cinayetlerine kurban gittiği bir
dönemde alınması gereken tedbirler yerine, alınan tedbirlerin
Rifat Hisarcıklıoğlunun AKP Hükûmetiyle girmiş olduğu
iş birliğiyle kaldırıldığını gördük.
Ayrıca gene Büyük sıkıntı
yaşadığımız bir başka alan yargı
sistemiydi. diyor Sayın Rifat Hisarcıklıoğlu. Özellikle
iş mahkemelerindeki davalarda işveren yüzde 99 haksız
çıkıyordu. Bunu değiştirmek üzere zorunlu ara buluculuk
sistemini gene AKPyle kapalı kapılar ardında düzelttik.
İşçiler aleyhine, böyle düzenlemeleri çıkardık. dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YAKUP AKKAYA (İstanbul) Ben buradan bir kez
daha söylüyorum ki işçilerin hakkı gasbedilerek ekonominin
düzelmediğini bugün yaşadığımız tablodan
görüyoruz ve bu durumu da kınadığımı ifade etmek
istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Akkaya.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sıraya alınan, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş ve Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2341) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 561) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, Komisyon Raporu 561
sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, bu teklif İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle teklif, tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Teklifin tümü üzerinde söz isteyenleri okuyorum:
Gruplar adına, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Denizli
Milletvekilimiz Sayın Emin Haluk Ayhan, Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın Garo Paylan,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ve aynı zamanda şahsı
adına İzmir Milletvekilimiz Sayın Zekeriya Temizel.
Şimdi, ilk söz, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Denizli Milletvekilimiz Sayın Emin Haluk Ayhana aittir.
Buyurun Sayın Ayhan. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
(2/2341) esas numaralı ve 561 sıra sayılı Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin geneli üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini
iletmek üzere söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
uluslararası ekonomide çalkantılı bir dönemden geçilmektedir.
Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası 2015 yılından bu
yana faizleri 6 kez yükseltti, piyasalarda bir sonraki faiz
artışı beklentisi haziranda. Dolar endeksi nisan ayında
hızla yükselmeye başladı. ABD on yıllık faizleri uzun
bir süre sonra yüzde 3leri aştı.
Bu gelişmeler neticesinde, gelişmekte olan
ülke piyasalarında ve kurlarında bir baskı oluştu.
Dolayısıyla, küresel düzeyde risk iştahı
değişmelere karşı daha kırılgan olan ülkeler daha
negatif ayrıştı. Ancak, özellikle Türkiyeye yönelik olarak bir
faiz ve kur baskısının olduğu da bir vakıadır.
Özellikle dün kredi derecelendirme kuruluşları bu yangına
körükle gitmeye başlamışlar, TL üzerinde spekülasyonu
artırma gayreti içine de girmişlerdir. Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankasını büyük montanlı bir faiz artışına
zorlamaya çalıştıklarını da görüyoruz.
Dolar, âdeta Kudüsü işgal edenler, Gazzedeki
katliamı yapanlarla eş anlı olarak, çeşitli
spekülasyonların da etkisiyle 4,50 seviyelerine dayandı. Bu lobinin
uluslararası piyasalardaki taşeronları olan kuruluşlar
vasıtasıyla Türkiye hedefe kondu. Türkiye ekonomisini
zayıflatmaya, potansiyelini gölgelemeye, sorunların
derinleşmesine, kırılganlaşmasının artmasına
yönelik dış kaynaklı operasyonlarına da hız verdiler.
Döviz kuru ve faizler üzerinden Türkiye ekonomisini vurma oyununu yeniden
devreye sokma gayreti içindeler.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
ancak, Türkiye ekonomisi ve Türk milleti bu kuşatmayı kıracak
güçtedir. Buna mukabil, Türkiye ekonomisinin
kırılganlıklarının da farkında
olmalıyız. Ağustos ayında 37 milyar dolar olan cari
açık, on iki ayda 55 milyar dolara yükseldi, yurt içi hasılanın
yüzde 6,5ine ulaştı. Mart ayı itibarıyla, geçen yıla
göre, dört aylık cari açığa baktığımızda
artış yüzde 100e yaklaşmış durumda.
Bütçe açığı ilk dört ayda yüzde 30
civarında yükseldi, ocak-nisan döneminde 23,2 milyar TL oldu. Geçen sene
bu rakam 17,9 milyar Türk lirası olmuştu. Özellikle kısa vadeli
dış finansman ihtiyacı, reel kesim ve hane halkının
yüksek borçluluk seviyesi, yükselen cari açık ve dış ticaret
açığı, yükselen enflasyon, yüksek kur ve faizler, dolarizasyon;
bu sorunlar ekonomi yönetiminin kararlı bir duruş sergilemesini, 24
Haziran seçimlerinden bağımsız olarak, ihtiyaç duyulan düzenlemelerin
bir an önce yapılmasını zorunlu kılıyor. Diğer
taraftan, firmalarımızın yabancı para açık
pozisyonları yüksek. Firmalarımızın borçluluğu
hızlı bir şekilde artıyor. Firmalarımızın
borçları öz kaynaklarının 2 katından daha fazla. Toplam
kredilerin toplam mevduata oranı yüzde 125i, Türk lirası kredilerin
Türk lirası mevduata oranı ise yüzde 150yi aşmış
vaziyette. Firmalarımızın finansal borçlarının
yarıdan fazlası yabancı para cinsinden. Görüşeceğimiz
bu tasarı bu şartlar altında Genel Kurul gündemine
gelmiştir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; burada,
geneli itibarıyla baktığımızda, getirilen
düzenlemelerin mevcut mevzuata ilişkin kurallarda değişim ve
güncellemeler olduğunu, içerdiğini görüyoruz; meri mevzuattaki
eksikliklerin giderilmesine yönelik düzenlemeler ile yürürlükteki bazı
sorunların çözümüne yönelik tedbirler olduğu ifade ediliyor.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
kanun teklifinin 1 ila 3üncü maddelerinde özellikle 1567 sayılı Türk
Parasının Kıymetini Koruma Kanununun bazı maddelerinde
yapılan değişiklikler önem arz ediyor. Ancak bu maddeler
hakkında yanlış ve eksik bilgilenmeden kaynaklanan, kamuoyunda,
kambiyo rejiminde sıkılaştırıcı bir
değişikliğe gidildiği yönünde algı
oluşturulduğu gözleniyor. Bu çerçevede, yapılmak istenen
düzenlemelerin özünde, serbest piyasa kurallarına aykırı
olmayacak şekilde meri mevzuattaki eksikliklerin giderilmesinin
sağlanmasını hedeflediği yetkililerce ifade edildi.
Düzenlemelerle meri mevzuatta netlik sağlandığı, mevzuata
uygun olmayan uygulamalar açısından eski kanunda güncelliğini ve
yaptırım gücünü yitirmiş bazı para cezalarının
günün koşullarına göre güncellendiği yetkililerin
açıklamalarından anlaşılıyor ancak ithalat ve ihracat
ve diğer kambiyo işlemlerinde döviz veya Türk parası
kaçırmak kastıyla muvazaalı işlemlerde bulunanların
yurda getirmekle yükümlü oldukları veya kaçırdıkları
kıymetlerin rayiç bedellerinin yüzde 40ı oranında idari para
cezasıyla cezalandırılması öngörülüyor.
Burada, devam etmek mümkün ancak süre
açısından bakmak gerekirse, kanun teklifinin 4, 5, 6ncı
maddeleri kapsamında yer alan, çiftçilerimizin sulama için
kullandıkları elektrik borçlarının destek ödemelerinin
kaynağında kesilmesi, ANKAPARKın kurulması için Atatürk
Orman Çiftliği arazisinin yirmi dokuz yıllığına Ankara
Belediyesine ücretsiz devri ve şirket bilançolarındaki
taşınmazların yeniden değerlendirilmesine ilişkin
düzenlemelerin gözden geçirilmesinde fayda görülmektedir.
Kanun teklifinin 4üncü maddesinde, ANKAPARKın
bulunduğu Atatürk Orman Çiftliği arazisinin Ankara Büyükşehir
Belediyesine yirmi dokuz yıllığına bedelsiz olarak
devredilmesi öngörülmektedir. Bu husus geçmiş torba tasarılarda yer
almaktayken tam 4 kez komisyon aşamasında geri çekilmiştir.
Atatürk Orman Çiftliği arazisinin amaçları dışında
kullanımı ve yapılaşma, trafik ve çarpık kentsel
gelişim gibi sorunlar doğuracak bir proje için üçüncü
şahıslara kiralanmak üzere bedelsiz olarak belediyeye devrinin
düzenlenmesinin bir kez daha tekrar değerlendirilmesi için teklif
metninden çıkarılmasının gerektiğini düşünüyoruz.
Kanun teklifinin 5inci maddesinde Devlet Su
İşlerinin teşkilat kanununda değişiklik yapılarak
çiftçimizin sulamada kullandığı elektrik borçlarının
kaynağında yani tarımsal destekleme ödemesinden kesilmesi düzenlenmektedir.
Bu düzenleme, esasen çiftçilerimizin yararına görünmekle beraber,
kamuoyunda, düzenlemenin asıl amacının elektrik
dağıtım şirketlerinin kayıp kaçak miktarını
azaltmak ve tahsilatlarını artırmak olduğu yönünde bir
düşünceye yol açabilecektir. Esasen bu düzenlemenin çiftçimizin
tarımsal desteklemelerinin bir kısmının elektrik
dağıtım şirketlerine transfer edilmesi sonucunu
doğuracağı, çiftçilerimizin cari destek gelir giderlerini
azaltıcı mahiyette etki doğurabileceği de görülmektedir.
Dolayısıyla bu düzenleme, kamuoyunda, çiftçimizin gelirlerinden
ziyade dağıtım şirketlerinin gelirlerini koruma
amacıyla yapıldığı şeklinde yorumlanabilecektir.
Elektrik dağıtım sektörünün
kayıp kaçak maliyetinin vatandaşın ödediği faturalara
yansıtılması konusunda Milliyetçi Hareket Partisinin
yaklaşımı defaatle ortaya konulmuştur. Ayrıca,
geçmiş torba yasalarla inşaat sektörü başta olmak üzere
geniş kesimlere sağlanan desteklerin çiftçimizden esirgenmemesi
gerektiği de Milliyetçi Hareket Partisi tarafından
düşünülmektedir. Bu anlamda, çiftçimizin üretim için
kullandığı elektriğin gecikme cezalarının tümüyle
kaldırılarak borçların taksitle
yapılandırılması imkânı sağlanması ya da
sulamada kullanılan elektrik borçlarının bir
defalığına sulama desteğine ilave bir destek unsuru olarak
çiftçiye ödenmesinin daha uygun olacağı düşünülmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Aksi takdirde
çiftçimizin üretimi için hâlihazırda yetersiz bulunan tarımsal
desteklerin bir kısmının elektrik dağıtım
şirketlerine transfer edilmesi söz konusu olacaktır.
Bütün bunları ifade ederken şunu özellikle
belirtmek istiyorum: Belirttiğimiz önemli hususların dikkate
alınması şartıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifini desteklemekle birlikte
yukarıda izah ettiğim hususlarda düzenlemenin yapılması
hâlinde daha etkin bir düzenleme olacağını kamuoyuna duyurmak
istiyoruz.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum
Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Zamanı da iyi kullandığınız
için ayrıca teşekkür ederim.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) On dakika verdiniz
Sayın Başkanım, onun için.
BAŞKAN Şimdi söz sırası
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Garo Paylana aittir.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Arkadaşlar, karanlık bir dönem geçirdik.
26ncı Dönem milletvekilleri olarak bu ülkeye ne huzur getirebildik ne
refah getirebildik ve biz muhalefet olarak iktidar çoğunluğuna
defalarca çağrı yapmamıza rağmen, maalesef Meclisi tarumar
ettik arkadaşlar, yargıyı bağımlı hâle getirdik,
basını susturduk, üniversitelere maalesef büyük kötülükler
yaptık ve arkadaşlar, kurumsal çöküşün sonuçlarını
bugünlerde görüyoruz. Bunun siyasi sonuçlarını ülkemizin bütün
dünyada yalnızlaşmasıyla ve ülkemizin bırakın birinci
ligde olmasını üçüncü ligde olmasıyla görüyoruz; ekonomik
sonuçlarını da doların 4,5 olmasında, faizlerin 17ye
yükselmesinde, hazinenin uluslararası alanda yüzde 7 dolar faiziyle
borçlanmasında, genç işsizliğin yüzde 20de kalmasında
görüyoruz arkadaşlar. Rakamlar belli, rakamlar yalan söylemez; sonuçlar
belli.
Peki, AKP bir yanda çok rahatken seçim konusunda,
anketlerde, bir baktı, baş aşağı gidiyor. Ya,
arkadaş, hani bizim oylarımız yüzde 50deydi, ne oldu? Anketler
öyle göstermiyor. Ne yapmamız lazım? Ya, Sayın
Cumhurbaşkanı, biz pek çok toplum kesimini küstürdük, işçiyi
küstürdük, çiftçiyi küstürdük, emekliyi küstürdük. E, nasıl
barışacağız? Hemen bir torba hazırlayalım, acil,
bir torba hazırlayalım.
Değerli arkadaşlar, biz Plan ve Bütçe
Komisyonunda vedalaştık, on beş gün önce, tak bir torba geldi.
Ne yapacağız? Emekliye hemen biner lira vereceğiz. Niye?
Çünkü emekli bize küstü, geçinemiyor, ay sonunu getiremiyor, biner lira
vermemiz lazım. Tamam, çok güzel, destekledik. Ne oldu arkadaşlar
sonucu? 2 bin lira değil mi yılda verdiğiniz? Yani emeklinin
maaşına göre yüzde 7 zam yapmış olduk, değil mi?
Bakın, iki hafta önce. Ne oldu bu on gün içinde? Dolar yüzde 10 arttı
arkadaşlar. Yani iki hafta önce emekliye, geçen hafta biz yüzde 7 zam
verdik -yıllığa baktığımızda- ikramiyeyle.
Bir haftada piyasa, dolar, enflasyon bunu geri almış oldu yani biz
emekliye kaşıkla verdik kepçeyle geri aldık. Ne oldu? Emekliyle
barıştık mı? Hayır. Niye böyle oluyor peki? Çünkü
iktidara biz şunu söyledik arkadaşlar üç yıldır: Gelin,
gelir vergisi reformunu yapalım. Ya, siz yüzde 1i zenginleştirdiniz,
yandaşları zenginleştirdiniz; gelin, gelir vergisi reformunu yapalım,
maliye alanında bir kaynak yaratalım, bu kaynakla yoksullara kaynak
transfer edelim. Yok, yapamayız. dediler. Niye? Çünkü bizim
yandaşlar bunlar, nasıl yapalım, nasıl onlardan vergi
alalım? dediler.
Dedik ki: Kentlerde rant oluşuyor. Bakın,
imar artışları yapıyorsunuz, kentlerde milyarlarca
dolarlık rantlar oluşturuyorsunuz, yalnızca AKP döneminde
oluşturulan rantların birkaç yüz milyar dolar olduğu söyleniyor.
Gelin, bunları vergilendirelim arkadaş. Tamam, rant oluştu,
eyvallah, gelin bunları artan oranlı olarak vergilendirelim. Yok.
Ne dedi Sayın Cumhurbaşkanı? Ben rant vergisini
çıkarırsam AKPye ilçe başkanı bulamam. dedi. Bu yüzden,
rant vergisi de çıkmadı.
Dedik ki: Servet bir elde toplandı, bu serveti
artan oranlı vergilendirelim. Bakın, millet yoksulluk içinde, borç
içinde kıvranıyor. Gelin bu adımları atalım. Yok.
dediler.
Ne oldu arkadaşlar? Seçime bir ay kala emekliye
biner lira verdiler, bak, o biner lira gitti, daha da yoksullaştı
emekli. Emeklinin maaşı geçen sene 400 dolardı, bu sene
düştü 300 dolara. Ne anladık biz bu zamdan arkadaşlar?
Değerli arkadaşlar, bakın, bu
işler nasıl olur? Güven vererek olur. Üç sebepten dolayı bu
iktidarın attığı adımlar hep ayağına
dolanıyor. Bir, artık kimse güvenmiyor. Türkiyedeki vatandaşlarımızın
bir bölümü medya algısı altında belki hâlâ oylarını
verecek ama büyük oranda bir güven kaybı var. Ne oluyor arkadaş?
Dolar niye yükseliyor? Faiz niye yükseliyor? Niye ben esnaf olarak siftah
yapamıyorum. diye düşünüyor.
Peki, Türkiye'ye yatırım yapanlar, borç
verenler ne diyor? Yok arkadaş, baksana, artık bu ülkenin çivisi
çıktı, hukuk devleti değil, paramın güvencesi yok, kurumlar
işlemiyor, ben bu ülkeye niye borç vereyim? diyor. Veya borç veren, bak,
dolar bazında yüzde 2yle değil artık yüzde 7yle borç veriyor.
Ve yüzde 7yle borçlanan bir ülke, arkadaşlar, eğer ki
kaynakları yoksa, eğer ki ekonomisi sağlıklı bir
şekilde büyümüyorsa o borç veren, yüzde 7yle değil, yüzde 30la bile
borç vermez. Bak, Venezuelaya borç veren var mı? Yunanistan iki yıl
önce yüzde 30la bile borç bulamıyordu arkadaşlar. Biz, o duruma
gelmek üzereyiz aklımızı başımıza toplamazsak.
Diğer bir konu, maliye politikasında alan
açılmadı, vergiler etkin bir şekilde alınmadı, kaynak
yaratılmadan attığımız her adım, bakın,
enflasyon, faiz ve kur artışı olarak ayağımıza
dolaşır arkadaşlar ve maalesef bugünlerde dolaşıyor.
Diğer bir konu neydi yapabileceğiniz?
İsrafı durdurmaktı. Ama ne dedi Sayın
Cumhurbaşkanı: İtibarda tasarruf olmaz. Saraylar inşa
etti, Mercedeslerle gezdi. Konvoyları görüyorsunuz değil mi? 500
araçlık konvoyla geziyor Sayın Cumhurbaşkanı. Ne oluyor
arkadaşlar, sonucu ne oldu? İsrafı durdurmadık,
sarayları durdurmadık, şatafata tam gaz verdik, bak, ne oldu,
sonuçta deniz bitti arkadaşlar. Hem israfı durduracaktık hem
adil bir vergi sistemi kuracaktık, elde ettiğimiz kaynaklarla
yoksullara gelir transfer edecektik, bunların hiçbirini yapmadık
arkadaşlar.
Şimdi, bu torba ne işe yarıyor, niye
geldi bu torba? Çünkü anketler yine baş aşağı gidiyor.
Sayın Cumhurbaşkanı ekonomi kurmaylarını topladı,
Ya, arkadaş, bu dolar niye yükseliyor ya? dedi. Ee, dolar yükseliyor,
benim oylarım düşüyor, ne yapacağız? Bir torba daha
götürelim efendim. diye birisi dedi herhâlde, Bir torba daha götürelim. Ne
yapalım? Ya, bu tütün emekçilerini küstürmüştük, onların
şimdilik cezalarını erteleyelim. Veya Urfada, Mardinde,
diğer yerlerde çiftçileri elektrik borçları yüzünden
küstürmüştük, onların da borçlarını, nasıl olsa bir
para veriyoruz, küçük bir para destek olarak onlardan mahsup edelim. dediler.
Değerli arkadaşlar, eyvallah, bu aklı
götürenler çok iyi akıl götürdüklerini düşünüyorlar ama bakın,
doları görüyorsunuz, faizleri görüyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, sorun teknik bir sorun
değil, palyatif tedbirlerle çözülemez; sorun siyasi bir sorun. OHAL
altında yaşayan bir ülkeye kimse güvenmiyor, yargısı
bağımsız olmayan bir ülkeye kimse güvenmiyor. Siyasi
adımları atmadan da böyle adımlar atmışsın,
çiftçiye bir parmak bal çalmışsın, bir şey ifade etmez.
Bak, onlara da vereceğimiz her kuruş daha fazlasıyla geri
dönüyor. Bak, buğdayda yüzde 12 artış yaptınız
arkadaşlar, ee, mazot yüzde 26 zamlandı, gübre yüzde 28
zamlandı; çiftçi nasıl satsın ürününü? Bak, buğday
fiyatı 2007de 380 dolardı, bugün 230 dolar; bu çiftçi
buğdayını nasıl eksin arkadaşlar? Nasıl ekecek
buğdayını, bütün girdiler zamlanıyor, fiyatlar dolar
bazında düşüyor?
Değerli arkadaşlar, bakın, bu torbada
çok önemli bir madde var, sürem kısıtlı, biraz ona vurgu
yapayım. Sayın Cumhurbaşkanı demişti ki: Para
kaçıranlardan hesabını soracağım. Bunlara müsaade
etmeyin. Niye? Çünkü ülkeden para kaçıyor, güvenmiyor. Ne
yapacağız? Yasaklayacağız, ceza getireceğiz. Ya,
değerli arkadaşlar, üçüncü dünya ülkeleri, dördüncü dünya ülkeleri
bunu yapıyorlar. Bak, İran bunu yaptı, yasakladı para
çıkışını; ne oldu? İranla ticaret yapanlar
Laleliye geliyorlar, orada birine veriyorlar, burada teslim alıyorlar
parayı. Para cıva gibidir, istediğiniz kadar yasaklayın, o
para bir yolunu bulur, kaçar eğer ülkede güven yoksa. İnsanlar da
kaçarlar. Bakın, beyinlerimiz kaçıyor, gençlerimiz kaçıyor
ülkeden. Yapmamız gereken, ülkemizi güvenli bir hukuk devleti yapmak. Bunu
yaptığımız zaman hem insanlarımız kalır hem
para kalır hem üretim olur hem de bereket olur. Ama bütün bunları
yapmadan Para çıkışını ben yasaklayacağım,
yüzde 40 da vergi getireceğim. deseniz de o para bir yolunu bulur, kaçar
arkadaşlar. Hatta bu tip tedbirler o para kaçışını
hızlandırır. Bakın, bir söylenti çıksın, Ya,
bankalara bir tedbir alacağız, para
çıkışını
diye; bakın, bankalardaki paralar
nasıl çekiliyor. Hükûmet tam bir panik içinde arkadaşlar, tam bir
panik içinde; panik içinde panik adımlar atıyor ama
attığı her adım da ayaklarına dolaşıyor
arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar, Sayın
Cumhurbaşkanı haftada bir ekonomi kurmaylarını topluyor ve
Arkadaşlar, veriler iyi gitmiyor, niye işinizi iyi
yapmıyorsunuz? diyor. O ekonomi kurmayları, sayın bakanlar
herhâlde ağızlarını açıp hiçbir şey diyemiyorlar,
karşısında böyle susuyorlar. Şunu diyemiyorlar: Sayın
Cumhurbaşkanı, sizin yüzünüzden bu dolar yükseliyor, sizin tek adam
rejiminiz yüzünden yükseliyor dolar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir)
Danışmanları ondan daha beter ya!
GARO PAYLAN (Devamla) Sayın Başkan, bir
dakika alabilir miyim?
BAŞKAN Buyurun Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (Devamla) Ama arka kapılar
ardında konuşuyorlar, bunları duyuyoruz kulislerde Ya, biz
diyemiyoruz, bunu siz deseniz acaba daha mı etkili olur efendim. diye
birbirlerine pas atıyorlar.
Niye? Bir korku iklimi var. Siz bu ülkede bakan bile
olsanız, Cumhurbaşkanına bir uyarı dahi, bir eleştiri
dahi yapamıyorsunuz.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Başbakan bile!
GARO PAYLAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, bakın, bu tip toplantıları Sayın Cumhurbaşkanı
yapıyor, toplantı çıkışında güzel bir
yazılı açıklama oluyor Merkez Bankamız gereken tedbirleri
alacaktır, bağımsızdır. deniliyor. Ee, güzel.
Sayın Cumhurbaşkanı Londraya gidiyor Merkez Bankası
benden habersiz adım atamaz. diyor, Merkez Bankası benden
işaret almadan adım atamaz. diyor Sayın
Cumhurbaşkanı; dolar 4,30dan 4,50ye yükseliyor arkadaşlar.
İşte, kurumsal çöküş böyle bir şeydir.
Daron Acemoğlunun Ulusların
Düşüşü kitabını okuyun arkadaşlar. Kurumlar
çöktüğünde ülkeler çöker. Tek adama bağımlı olduğunuz
bir yerde o ülke ayakta kalamaz. Önemli olan kurumlarımızı
tekrar ihya etmektir arkadaşlar, bu yönde Meclisin ivedi adımlar
atması gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GARO PAYLAN (Devamla) Sayın Başkan, çok özür
dileyerek bir dakika daha almak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (Devamla) Değerli
arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanına tavsiye ediyorum,
öncelikle, tabii ki Meclisimize tavsiye ediyorum. Dolar 4,46, değil mi?
Panik toplantılar yapıyor ekonomi kurmayları, palyatif
tedbirler, bu torba da öyle. Değerli arkadaşlar, bakın, sizinle
bahse giriyorum, bir ekonomist olarak sizinle bahse giriyorum. Gelin, bu
Meclisi hemen toplayalım, olağanüstü hâli kaldıralım. Bugün
dolar 4,46, değil mi? Biz Olağanüstü hâli
kaldıracağız. dediğimiz anda o dolar 4e düşer
arkadaşlar. Bahse giriyorum sizinle. Hadi gelin, kaldıralım
olağanüstü hâli, bakın dolar nasıl 4e düşüyor.
Bir adım daha söyleyeceğim size: Hani
doları 4e düşürdük ya olağanüstü hâlle, gelin, Selahattin
Demirtaşı ve bütün yoldaşlarımızı serbest
bırakın, bakın dolar nasıl 3,70e düşüyor
arkadaşlar.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) O zaman HDP
seçimi kazanır.
GARO PAYLAN (Devamla) Gelin, el birliğiyle bu
adımları atalım. Bırakın palyatif tedbirleri, siyasi
tedbirler alalım arkadaşlar. Dolar ancak o şekilde düşer.
Bu doların başka düşüşü müşüşü yok. Yarın,
alimallah 5i de görürüz arkadaşlar.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Paylan.
Şimdi söz sırası Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İzmir Milletvekilimiz Sayın Zekeriya
Temizele aittir.
Buyurun Sayın Temizel. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sizin şahsınız adına da
talebiniz var, birleştiriyorum Sayın Bakanım.
CHP GRUBU ADINA ZEKERİYA TEMİZEL
(İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bu son konuşma. demiyorum çünkü son konuşma
olduğu zaman bir konuşma daha geliyor. O nedenle bu
çalışmanın 26ncı Dönemin en verimli
çalışması olmasını dileyerek sözlerime başlamak
istiyorum.
Değerli arkadaşlar, burada
kırgınlıklar da olsa, bazı sert tartışmalar da
olsa verimli çalışma saatleri geçirdiğimiz gerçeğini asla
inkâr etmemeliyiz. Verimli çalışma saatleri geçirdik ama daha sonra,
yaptığımız bu çalışma saatlerinden sonra çok
fazla keşke kelimesini kullandık yani keşkeli yasalar
yaptığımızın farkına vardık. Keşke
bunu yapmasaydık, keşke bunun zamanlaması böyle olmasaydı,
keşke şununla şunu birleştirseydik. diye çok ciddi anlamda
tartıştık, konuştuk.
Keşkeli yasalar yapmamanın bir yolu,
kaliteli yasa yapmaktan, dolayısıyla bunun üzerinde ciddi olarak
çalışmaktan geçiyor elbette ki ama bu zaman baskısı bize
sürekli keşke, keşke dedirtti. Keşkeli yasalarımızın
en sonunu Yetki Kanunu Tasarısıyla yaptık. Değerli
arkadaşlar, Yetki Kanunu Tasarısı, gelecekte çok fazla
keşke diyeceğimiz bir olgu idi.
Şimdi, bir Anayasa değişikliği
yaptık, sistem değişikliğine gittik. Sonuç olarak
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçiş olarak
adlandırdığımız bir Anayasa değişikliğiyle
mevcut idari yapımızda çok büyük değişiklikler yapma
gereğini ortaya koyduk; buraya kadar tamam. Yine, Anayasanın geçici
21inci maddesinde getirdiğimiz hükümle de dedik ki: Bu düzenlemelerin
hepsini Türkiye Büyük Millet Meclisi altı ay içerisinde yapar.
Dediğimiz tarih ne zaman? 27 Nisan 2017. Yasayı
çıkardığımız tarih ne zaman? 28 Nisan veya
geçtiğimiz hafta, 2018. Yani altı ay, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
bu yasaları yapması için Anayasanın geçici maddesinin kendisine
verdiği emredici hükümdür, özel hükümdür. Bu tür hükümlere özel yetki de
denilir, münhasırlık içeren bir yetkidir. Yani Anayasa çok açık
bir şekilde diyor ki: Bu görevi yerine getirmek Türkiye Büyük Millet
Meclisine münhasırdır, bunu devredemezsiniz. Biz bu özel yetkiyi
Anayasanın 91inci maddesindeki genel hükümlerin içerisine koyarak
Bakanlar Kuruluna devrettik, özel yetkinin genel yetkinin önünde
olacağı, dolayısıyla bu düzenlemenin mutlaka özel yetkiyle
yapılması gerektiği gerçeğini göz ardı ettik. Çok
fazla keşke diyeceğiz, çok fazla, az buz değil.
Anayasayı yaparken burada söylenen lafların hepsini
hatırlayın, çok net olarak diyorduk ki: Yani bütün bu uygulama
yasalarının hepsinde değişiklik yapılacak. Bu
yasaları da Meclis yapacak. Dolayısıyla bu geçiş döneminden
sonra elinizde sağlıklı bir yasa sistemi kuracaksınız,
göreceksiniz. Yapmadık; Bakanlar Kuruluna verdik, çıktık
gittik.
Değerli arkadaşlar, münhasır yetkiyi,
özel yetkiyi Bakanlar Kuruluna veremezsiniz. Özel yetki, genel yetkinin
önündedir. Yarın Bakanlar Kurulu bunları çıkarttı.
Anayasamıza göre, 91inci maddeye göre ne yapmamız gerekiyor idi?
Yetki kanununu verdik, hemen kanun hükmünde kararnameler
hazırlanacaktı Bakanlar Kurulunca ve aynı gün Meclise gelecekti.
Aynı gün Meclise geldikten sonra da bunların görüşmeleri
yapılacaktı Meclis tarafından. Peki, şu konumda bu Anayasa
değişikliği ve erken seçim kararından sonra Meclisin bunu
yapma olanağı var mı? Yani bu Bakanlar Kurulu kararlarının,
Bakanlar Kurulu kararıyla yapılan değişikliklerin Meclise
gelerek değerlendirilme olanağı kaldı mı? Hayır,
kalmadı çünkü 24 Hazirandan sonra Bakanlar Kurulu diye bir şey yok,
Bakanlar Kurulu kararı diye de bir şey yok. O zaman ne oldu? Şu
sırada, hem de büyük bir hızla Bakanlar Kurulu tarafından
yapılmış olan değişiklikler -bir nevi,
bürokratlarımızın yapmış olduğu
değişikliklerin hepsi- kalıcı yasa olarak geldi, Meclisin
yasama yapma yetkisini elinden aldı ve onların yerine geçti.
Keşke yapmasaydık, keşke yapmasaydık.
Değerli arkadaşlar, keşke
yapmasaydık dediğimiz ikinci konumuz, bu görüşmekte
olduğumuz yasa tasarısının 1 ve 5inci maddeleri.
Meclisimizin yaş ortalaması çok düştü, dolayısıyla
içinizde 1567 sayılı Kanunu hatırlayan insan pek fazla yok,
kontrollü kambiyo sistemini de hatırlayan pek fazla kimse yok. Rahmetli
Özal döneminde kontrollü kambiyo sisteminin kaldırılarak liberal
sisteme geçilmesinin üzerinden tam otuz beş yıl geçti. Türkiye
farklı bir ekonomik sistemle belirli günlerini geçirdi, belirli günlere
geldi. Şimdi birdenbire 1567 sayılı Kanun gündeme geldi. Hem de
ne zaman geldi? Seçimlere bir ay kala geldi. 1567 sayılı Kanun ve
kontrollü kambiyo rejimini birdenbire topluma hatırlatmanın ne
manası vardı? Millet, bazı söylemler ile getirilen düzenlemeyi
yan yana getirdi, herkes yalan yanlış şeyler söylemeye
başladı. Ama durduramıyorsunuz, körlerin fili tarif etmesi gibi,
neresini tutuyorsa orasını tarif ediyor; herkes Bununla bu geliyor,
bununla bundan sonra sermaye transferleri yasaklanıyor, kâr transferleri
yasaklanıyor, yabancı sermaye yasaklanıyor, döviz girişi
çıkışı yasaklanıyor
Bunlar, zaten ekonominin ciddi
anlamda kırılganlık gösterdiği bir dönemde düşüncesiz
bir şekilde getirilecek maddeler değil.
Maddeleri inceledik, baktık maddelere ya ne
yapıldı burada Allah aşkına diye. Sizi temin ederim,
yapılan bir değişiklik yok. Tek şey var, bilgi istemeyle
ilgili Hazineye verilen yetki, bu işlemlerle ilgili olarak Hazine bilgi
alsın. Ya, bunu bugün de yaparsınız, 24 Hazirandan sonra da
yaparsınız, aceleniz ne, derdiniz ne? Şu anda döviz kurlarındaki
oynaklık nedeniyle -sabahtan beri görüyorsunuz, iniyor çıkıyor,
iniyor çıkıyor, iniyor çıkıyor- birilerinin milyarlarca
lira haksız kazanç elde etmesinin altında ne var? Bu kanunun hiç mi
etkisi yok, hiç mi etkisi yok? Keşke yapmasaydık, keşke.
Keşke getirilmeseydi. Komisyonda çekilen 2 maddeden sonra kalan 3 maddenin
de bu Genel Kurulda çekileceğini varsayıyoruz. Bu, yeniden, toplumda
Zamanlaması yanlış olmuş. veya Düzenlenmesi gereken bir
uygulama. diyerek unutulur gider ve etkisi de nötr hâle gelir. Keşke
yapmasaydık.
Değerli arkadaşlar Keşke
yapmasaydık. dediğimiz bir maddemiz daha var. Keşke
yapmasaydık. dediğimiz bu madde -daha önceden bu Parlamentoya 4 defa
gelip, 4 defa da Aman ha, bunu yapmayalım. deyip İyi ki
yapmadık. dediğimiz bir düzenleme- Atatürk Orman Çiftliği
talanına meşruiyet kazandırmaya yönelik bir madde.
Değerli arkadaşlar, bu teklifin 4üncü
maddesi Atatürk Orman Çiftliğinin hayvanat bahçesi olarak tanınan,
bilinen yerdeki
Şimdi ne kadar alan tahsis edildiğini de açık
söylemek gerekirse net olarak bilmiyoruz. Arkaya bir sürü numara, numara
yazmışlar -parsel numaralı- o paftalarla beraber ne kadar dönüm
arazinin gittiği de bilinmiyor. Oraların Büyükşehir Belediye
Başkanlığına yirmi dokuz yıllık irtifak
hakkı devriyle ilgili bir düzenleme.
Şimdi, değerli milletvekilleri,
aslında bu Keşke gelmeseydi. dediğimiz olay Atatürkün
mirasına bir ihanetin belgesi. Atatürk Orman Çiftliği, hepiniz biliyorsunuz,
1925 yılında, 52 bin dekarlık bir arazi üzerine Mustafa Kemal Atatürk
tarafından bizzat kurulmuş ve Atatürkün özel mülkü olan yer, özel
mülkü. Sonra, Atatürk, bu mülkü milletine bırakıyor yani hazineye
bırakıyor, hazineye bırakırken de
bıraktığı 2 tane senette veya mektupta - adına ne
derseniz deyin- bunun hangi koşullarda kullanılması
gerektiğini açık açık yazıyor. Veraset hukuku
dediğiniz olay eğer şarta bağlıysa o şartlar
yerine getirilmediği takdirde aslına rücu eden bir olaydır,
şartlı bağıştır bu olay. Bunun
dışında kullanmayın. deniliyor. Bizim hukukumuzun söylediği
olay, eğer şartlı bir işlem yapıyorsanız o
şartın dışında bunu kullanamazsınız
demektir. Atatürk Orman Çiftliğinde başlangıçta sadece hayvanat
bahçesi alanı çağdaş bir kente yakışır hayvanat
bahçesi düzenlenmek üzere -on yıllık intifa hakkı düzenlenmesi
şeklinde- Atatürk Orman Çiftliği Kanununa eklenen bir maddeyle
gerçekleştiriliyor. Deniyor ki: Buraları ıslah etsin,
çağdaş bir yapıya kavuşsun, bu arada da orada on yıl
boyunca kişilerin gereksinmelerini karşılayacak küçük iş
yerlerinin de kiralamasını yapsın. Peki, bu yapıldı,
geçti. Şimdiki ne oluyor? İşte, değerli arkadaşlar, bu
şekilde, bu şartla kiralanmış olan hayvanat bahçesinden
şu anda Ankarada eser yok, tek bir kuş bile yok orada, artık
kuş da uçmuyor. Hayvanat bahçesi yerine bozkırdan
kazanılmış olan o yemyeşil arazi, o cennet gibi yer
birdenbire dev hangarlarla doldurulmuş, binalarla doldurulmuş,
içerisinde ne olduğunu da kimse bilmiyor; böyle bir yapıya
kavuşmuş. Nerede kaldı hayvanat bahçesi? Sizin daha önceden
yapmış olduğunuz 2006 tarihli kanunda, geçici madde 1de siz
bunu hayvanat bahçesi ıslahı için vermişsiniz ama birisi
kalkmış kanuna aykırı olarak işlem yapmış.
Kanuna aykırı işlem yapmanın sonucu hele bir de kamudan
ciddi anlamda kaynak kullanmayı gerektirmiş ise -ki 2 milyara
yakın harcama yapıldığı söyleniyor burası için-
bunu yapanların bir bedel ödemesi ve hukuki olarak hangi
yaptırımlar gerekiyorsa bunun da uygulanması gerekir.
Değerli arkadaşlar, Atatürk Orman
Çiftliği Kanunu çıkartılırken 9 ve 10uncu maddelere çok
özel 2 tane hüküm konuyor: Atatürk Orman Çiftliğinden yapılacak
bütün bu tür tahsislerin veya devirlerin kanunla yapılması
şarttır. deniyor, Kanunla yapılacaktır. deniyor. Bu
kanunun Mecliste savunulması sırasında kullanılan cümleler
ve yazılan gerekçe çok ibret verici bir olay. Deniyor ki: Buradan
yapılacak her şey kanunla yapılsın ki Atatürkün
mirasını milletvekillerinden daha güçlü olarak koruyacak başka
bir gücün olmadığını herkes görsün. Yani Atatürkün
çiftliğiyle ilgili yasanın korunmasıyla ilgili olarak hüküm
milletvekillerine emanet edilmiş, kanun bu, 10uncu madde. Emanet
edilmiş, size emanet edilmiş.
Şimdi kalkıp da Burası
yapıldı, yazıktır, günahtır, zayi olmasın
Neyi
zayi olacak sayın milletvekilleri, neyi zayi olacak? Bu büyüklükteki salonlar,
içlerine garip garip makineler falan konmuş olan bir yer. Daha önceden de
dinozorlar, şunlar bunlar yığılıydı her tarafta,
onlar kaldırıldı, onlara yazık oldu mu? Atatürk Orman
Çiftliği milletin malıdır, Atatürkün emanetidir, güvencesi de
milletvekilleridir. Türkiye Büyük Millet Meclisini güvence olarak koymuşuz
oraya.
Şimdi, ne yapıyorsunuz? Birileri suç
işlemiş, yapılmaması gereken kanuna aykırı
işlemleri yapmış, garip binalar yapmış, şimdi ne
yapalım? Onu affedelim, yirmi dokuz yıla çıkartalım, bir de
kiraya vermesini sağlayalım. Bu, keşke diyeceğimiz
kanunların en büyüğüdür. Keşke bunu yapmasak, keşke bunu
tartışmasak, bu, keşkelerin en büyüğüdür değerli
arkadaşlar; bu yapılmaz, bu edilmez, bu gerçekten günahtır.
Değerli milletvekilleri, suçu
yasallaştırmak da aslında suçtur. Burada bir suç var. Burada
yasaya aykırı bir şekilde, orada hayvanat bahçesini tamamen yok
ederek inşaatlar yapmak, binlerce ton beton dökmek suretiyle orada
bozkırdan kazanılmış tarım arazisini yok etmek suçtur.
Ankara halkının, Ankara kentinin akciğerlerinden biri olacak
olan bir yer olarak tasarlanmış bir yere bunları yapmak suçtur.
Oraya binlerce insanı doldurup bağıra çağıra oralarda
bir şeyler yapmak, döndürmek, dönme dolap yapmak suçtur. Ankaranın
etrafında dünya kadar yer var, götürün oralarda yapın; engelleyen
yok, bir şey yapan yok.
Şimdi, değerli milletvekilleri,
çağdaş toplumlarda toplum yararını, gelecek
kuşakların varlık ve mutluluğunu güvence altına
alabilmek için hukuk kurallarının sadece kâğıt üstünde kalmaması
gerekiyor, bizim hukukumuzun sadece kâğıt üstünde kalmaması
gerekiyor, bunu kâğıt üstünde bırakamayız. Hepiniz
bilirsiniz ki hukuk toplumu olmadan hukuk devleti olmak da mümkün
değildir. Yasal olan ile meşru olan ya da yasal olan ile
gayrimeşru olan arasındaki çizgi çok ince bir çizgidir, çok ince
Dolayısıyla burada
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Temizel.
ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Söz talebinde bulunmuyorum ama son iki cümlem, o
nedenle teşekkür ederim.
Hukuk toplumu olmadan hukuk devleti olamayız
değerli arkadaşlar. Yasal olan ile meşru olan, gayrimeşru
olan arasındaki fark çok incedir ve çok keskindir. Bunu kavrayacak ve
gereğini yapacak durumda değilsek gelecek nesillerin yüzüne
bakamayız, keşke demek de bizi kurtarmaz.
26ncı Dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisinin
son yasasını yapıyoruz. Yasal ancak meşru olmayan bir yasa
yapmamalıyız değerli arkadaşlar.
Atatürk Orman Çiftliği maddesi kesinlikle
meşru değildir, kanunların kâğıt üstünde
kalmasıdır. Yüce Meclisin son görevini Atatürkün mirasına sahip
çıkarak yerine getireceğinden benim kuşkum yok. Bu niyetle
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Temizel.
Şahıslar adına Kayseri
Milletvekilimiz Sayın Mustafa Elitaş.
Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bakanımızı
ilgiyle dinledik, gerçekten önemli tespitleri var. Bazı konularda
katılmadığımız meseleler de olsa konuya ciddi bir
şekilde çalıştığının en önemli
işaretlerinden, emarelerinden biri.
Birincisi, bu 1567 sayılı Kanunla ilgili
olarak yapılan, Komisyona verdiğimiz teklifte 5 maddede önerge
vardı. Daha sonra arkadaşlarımızla ve Hazine
Müsteşarlığıyla yaptığımız
görüşmeler çerçevesinde kanunun 2 maddesini, teklifteki 2 maddeyi çektik.
Şimdi, tekrar, kamuoyunda yanlış algılamalardan dolayı
ortaya çıkan sorunlar ve zihinlerdeki bulanıklığı
ortadan kaldırmak için teklifin 2nci maddesini -1567 sayılı
Kanunun 4üncü maddesindeki değişikliği- madde metninden
çıkarıyoruz.
İkinci mesele, teklifin 1inci maddesi, 1567
sayılı Kanunun 3üncü maddesini komple değiştiren
düzenlemeyi
Önergeyi dağıtmadılar Sayın Bakanım ama
ben önergeyi konuşmama başlamadan önce verdim çünkü tek imzalı
önerge. Biliyorsunuz, 87ye göre, konuşmalar başladıktan sonra 5
imza gerekir, görüşmeye başlamadan önce tek imza gerekir. Bu, 1567
sayılı Kanunun 3üncü maddesini komple değiştiren 1inci
maddedeki değişiklik maddeyi aynen bırakırken sadece 1567
sayılı Kanunun 3üncü maddesine bir ilave yaparak döviz
bürolarıyla ilgili meseleyi ortadan kaldıran bir düzenleme
yapıyoruz.
Biliyorsunuz, döviz büroları konularında,
bunların gelen efektifleri kontrolsüz bir şekilde alabilmelerinden,
paranın kaynağının nereden olduğu belli
olmadığından dolayı, bunların müeyyidesi olmaması
münasebetiyle ortaya çıkacak istifhamları uluslararası piyasalardaki,
Türkiyeden giden döviz, efektif döviz transferleriyle ilgili sorunları
ortadan kaldırmak üzere yapılan bir düzenlemeydi. Kamuoyundaki,
zihinlerdeki bulanıklığı ortadan kaldırabilecek
Ki
konuyu en iyi bilenlerden birisi olan Sayın Bakanım bunun doğru
olmadığını bilmesine rağmen ama haksız bir
eleştiriyle Türkiyede spekülasyonların
yapıldığı, seçim ortamına giderken döviz
fiyatlarında ve farklı durumlarda, ekonomik kriterlerde olumsuzluklar
getirdiğini söyledi, gerçekten önemli bir şeydi, kendisine de
teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, 26ncı Döneme kadar
Anayasanın 91inci maddesine göre 268 tane KHK
çıkarılmış, 31 tane KHK bu dönemde
çıkarılmış, bu 268in 16sı OHAL KHKsi, bizden önce.
AK PARTİ döneminde 31 tane OHAL KHKsi çıkarılmış,
bunların tamamı yasalaşmış, Parlamentoda siyasi parti
gruplarıyla bir araya geldiğimizden dolayı
yasalaşmış. Bakın, kanun hükmünde kararnamelerin 268inin
hiçbiri görüşülmemiş. Mesela, gelen kanun tekliflerinde diyor ki
Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapan Kanun Tasarısı veya Gelir Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapan Kanun Teklifi. Böyle
teklifler geliyor. Şimdi, yaptığımız
araştırmada, Uyum Komisyonundaki yaptığımız
araştırmada toplam 300 civarındaki kanun hükmünde kararnamenin
80inin yürürlükten kaldırıldığı, 220sinin hükmünü
bitirdiği anlaşılıyor. Çeşitli kanun hükmünde
kararnamelerle ve çeşitli kanunlarla yapılan
değişikliklerle uygulama imkânı kalmamış
yaklaşık 220 tane kanun hükmünde kararname var. Ama bu kanun hükmünde
kararnameleri Anayasanın 91inci maddesine göre -İç Tüzük maddesini
hatırlamıyorum, o da herhâlde 90ıncı, 91inci maddeleri
civarında olabilir- yine, İç Tüzüke göre tıpkı kanun
görüşmelerinde olduğu gibi
Ve bunların her biri 50şer,
100er maddelik; 300 tane kanun hükmünde kararnameyi 100 madde diye üst üste
koyun, 30 bin kanun hükmünde kararname maddesinin burada görüşülmesi
uzlaşma sağlanamadığı müddetçe ancak üç yılda
veya dört yılda biter.
Şimdi, uygulama kabiliyeti ortadan
kalkmış kanun hükmünde kararnameler ile yine sadece Anayasanın
geçici hükümlerine göre uyum yetkisi veren Anayasanın 106ncı
maddesinde bir hüküm var. Aslında, zihinlerdeki farklılıktan
dolayı bunu ifade etmeye çalıştık. 113üncü madde mülga.
113üncü madde ne diyor? Bakanlıklar kanunla kurulur, kanunla kapatılır.
Biz onu kaldırdık, Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesiyle bakanlıklar kurulabilme imkânını, yetkisini
Cumhurbaşkanına vermiş olduk. Anayasanın 106ncı
maddesi Cumhurbaşkanının görevlerini sayarken
Cumhurbaşkanı, görevleriyle ilgili ve bakanlıklarla ilgili
konuları Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenler,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yapar ancak
Anayasanın 1inci, 2nci ve belirli kısımlardaki düzenlemeler,
kişi haklarıyla ilgili kısımlar
Cumhurbaşkanlığı kararnamesine konu edilemez. diye
sınırlama koymuş fakat orada bir cümle var, diyor ki: Kanunla
açıkça düzenlenmiş bir konu ancak kanunla düzenlenebilir,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenlenemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
Başkanım, bir dakikada bitireyim izin verirseniz.
BAŞKAN Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Hep teknik
konuşuyoruz farkındaysanız. Teşekkür ediyorum Sayın
Bakanıma da.
Bu kanun hükmündeki kararnamelerle,
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle, Anayasa 106daki o bir
cümlelik Kanunla düzenlenmiş konular Cumhurbaşkanlığı
kararnamesiyle düzenlenemez. hükmü münasebetiyle bir endişe oluştu.
Yani Bakanlar Kurulunun kurulmasıyla, bakanlıkların
kurulmasıyla ilgili yetki tamamen Cumhurbaşkanında, üst düzey
bürokratların atanmasıyla ilgili yetki tamamen
Cumhurbaşkanında ama Cumhurbaşkanının bununla ilgili
kararname düzenlemesini önünden alabilecek, sorun ortaya çıkabilecek,
çeşitli tartışmalar olabilecek düşüncesiyle, sadece dikkat
ettiyseniz ki Komisyonda da bir buçuk saatte geçti bu-
Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin yapılabilmesi,
kanunlardaki özlük hakları hariç olmak üzere ki özlük haklarını
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzenleyemezsiniz- sadece
Cumhurbaşkanının yapması gereken yetkiler neyse onunla
ilgili kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi verdik ve bunu hükûmet
onayladığı andan itibaren Türkiye Büyük Millet Meclisine
gönderecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Anayasada
zaten 21inci dönemden itibaren de 92nci madde mülga olduğu için bundan
sonra KHK çıkarma yetkisi de tamamen kalkmıştır.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Elitaş.
Sayın milletvekilleri, teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Maddelerine geçilmesi kabul
edilmiştir.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.19
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.43
BAŞKAN: Başkan Vekili Yaşar TÜZÜN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Mücahit
DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 100üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
561 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 10uncu maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyenleri okuyorum:
Gruplar adına; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Adana
Milletvekilimiz Sayın Mevlüt Karakaya, Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Van Milletvekilimiz Sayın Bedia Özgökçe Ertan, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın Mehmet
Akif Hamzaçebi; şahıslar adına Batman Milletvekilimiz Sayın
Mehmet Ali Aslan.
İlk söz Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Adana Milletvekilimiz Sayın Mevlüt Karakayaya aittir.
Buyurun Sayın Karakaya. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun
teklifiyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, hayat dinamik;
kurallar, mevzuat ise çoğu zaman statik bir durumda. Dolayısıyla
değişen ekonomik, sosyal yaşam karşısında
kuralların, mevzuatın da zaman zaman değiştirilmesi tabii
ki gereklidir hatta çoğu zaman şarttır.
Değerli milletvekilleri, bugün burada
görüşülmekte olan kanun teklifinin -geneli itibarıyla
baktığımızda- önemli bir kısmının toplumsal
yaşamın ihtiyaçları olarak karşımıza
çıktığı bir gerçektir. Ancak içerik itibarıyla
bakıldığında Milliyetçi Hareket Partisi olarak bazı
konularda çekincelerimizi Komisyonda dile getirdik, burada da önemli
bulduklarımızı ben tekrar etmek istiyorum.
Teklifte Milliyetçi Hareket Partisi olarak
düzeltilmesi ya da yeniden gözden geçirilmesi istek ve talebinde
bulunduğumuz önemli bir husus: Çiftçilerin sulama için
kullandıkları elektrik borçlarının desteklemeden
karşılanması ya da destekleme ödemeleri sırasında
kaynaktan kesilmesi biçimindeki bir uygulamanın zaten zor durumda olan
çiftçilerimiz için başka bir sıkıntı
yaratacağını ifade etmek istiyoruz. Bunun yerine zorda olan
çiftçilerimizin bu borçlarının karşılanması için
sulama yardımlarına, elektrik yardımlarına, o destek
hanesine ilave bir destek konularak bu sorunun çözülmesi yerinde olacak diye
düşünüyoruz.
Değerli milletvekilleri, tabii ki
çiftçilerimizin üretimle ilgili diğer sorunları: Girdi maliyetlerinin
yüksek olması, ürün fiyatlarının düşük olması ve
tarım ürünleri fiyatlarında istikrarın
sağlanamamış olması da diğer önemli hususlardır.
Kanun teklifi kapsamında önemli gördüğümüz
bir başka husus ise işletmelerin bilançolarındaki
taşınmazların yeniden değerlenmesiyle ilgili yapılan
düzenlemedir. Aslında bu düzenlemenin bir enflasyon muhasebesi
uygulaması olduğunu baştan ifade etmeliyim ama her zaman
olduğu gibi, bizim vergi mevzuatımızda, vergi mevzuatıyla
ilgili değişikliklerde genellikle kavramlara, terminolojiye çok fazla
dikkat edilmemekte. Burada da konu yeniden değerleme olarak
getirilmektedir. Bu, aslında, bir yeniden değerlemeden ziyade
enflasyon düzeltmesi kapsamında dikkate alınmalıdır.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Mevlütcüğüm,
kaç kere anlattın bunu, bir daha anlat!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, biliyorsunuz, 2004 yılında enflasyon muhasebesi
uygulaması ilk defa Türkiyede uygulandı ve bu uygulamadan sonra
enflasyon muhasebesi uygulama şartları oluşmadığından
dolayı 2018 yılına yani bugüne kadar bu uygulama bir daha
gerçekleşmedi. Ama bu şu anlama gelmiyor: O şartların
gerçekleşmemesi enflasyonun işletmeler üzerinde olumsuz etkiyi
yaratmadığı anlamına gelmiyor. 2004 yılının
Ocak ayından 2018 yılının Nisan ayına kadarki yurt içi
üretici fiyatları endekslerine eğer bakacak olursak bu
katsayının 2,95lere çıktığını, şöyle
yüzde 200e yakın
BAŞKAN - Sayın Karakaya, bir saniye
lütfen.
Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz sayın
milletvekilimiz kanunun özü itibarıyla çok detaylı bilgi veriyor.
İçerideki gürültüden, uğultudan gerçekten anlaşılması
zor durumda kalıyoruz. Biliyorum, bugün orucun ilk günü, belki
sabrınız dolmuş olabilir ama en azından bir saat daha sabretmenizi,
bu konuda sessiz olmanızı sizlerden rica ediyorum, sükûnetli
davranmaya davet ediyorum.
Buyurun Sayın Karakaya.
MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) - Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Enflasyon muhasebesi 2004 yılında ilk defa
uygulamaya geldiğinde özellikle enflasyonun işletmeler üzerindeki
olumsuz etkilerinin giderilmesi, enflasyonun neden olduğu fiktif kârlar
üzerinden vergi alınmasını önlemesi açısından önemli
görünüyordu ancak enflasyon muhasebesinin uygulanmasıyla birlikte vergi
mevzuatımızda olan maliyet artışı, yeniden
değerleme ve stokların maliyetlerinin hesaplanmasında
kullanılan LIFO yöntemleri de uygulamadan kaldırıldı.
Bunlar önemliydi. Neden önemliydi? Çünkü enflasyon karşısında
bir nebze de olsa işletmeleri koruyan uygulamalardı. Bu müesseseler
ortadan kaldırıldı enflasyon muhasebesi geldi diye ama
sonrasında da şartlar oluşmadı gerekçesiyle enflasyon
muhasebesi uygulaması söz konusu olmadı. O günden bugüne, yani 2004
yılının Ocak ayından 2018 yılının Nisan
ayına kadarki geçen sürede yurt içi üretici fiyatları endeksi
yaklaşık yüzde 200 arttı. Bu, endeks düzeltme
katsayısı itibarıyla 2,95lere çıktı. Yani, on dört
yıl önce aktife girmiş olan taşınmaz ya da maddi duran
varlıklar o günkü tarihteki paranın satın alma gücüyle
kayıtlara girdi ama paranın satın alma gücündeki
değişime baktığımızda yüzde 200 düzeyinde
değişti. Bu neden önemli, bu detayı neden verdim? Bu şunun
için önemli: İşletmeden aktiflerin çıkması hâlinde
enflasyonun etkisi mali tablolara fiktif, yani zahiri, yani görüntü kâr olarak
yansımakta ve görüntü kâr üzerinden de vergi alınmakta.
Değerli milletvekilleri, yani enflasyon
muhasebesi uygulamasını kaldırdık, onunla birlikte yeniden
değerleme uygulamasını kaldırmıştık ve bu
uygulamaların enflasyonun etkisini giderme anlamında işletmelere
bir katkısı olmadı, o enflasyon etkisi işletmeler üzerinde
kaldı. Bu düzenlemeyle birlikte, taşınmazlarda, evet, bir
enflasyon düzeltmesi yapılıyor ama enflasyon düzeltmesiyle birlikte
oluşan pasif artışları, yani kaynakta meydana gelen
artışlar üzerinden de vergi alınıyor. Bu ilk defa
uygulanıyor. Yani Türkiye uzunca yıllar yeniden değerleme
uygulaması yaptı ama ilk defa yeniden değerlemeden dolayı
ortaya çıkan -bir değer artışı olmayan aslında-
enflasyon düzeltmesinin bilanço tekniği açısından pasif
karşılığı tutar üzerinden vergi alınmaya
çalışılıyor. Tabii ki bu vergiyi bazıları rant
vergisiyle de ilişkilendirebilir. Bunun rant vergisiyle alakası yok.
Bunun rantın vergilendirilmesi biçimindeki bir ifadeyle
geçiştirilmesi de doğru değildir. Rantın
vergilendirilmesinin tamamen ayrı bir şekilde bir bütün olarak ele
alınarak bir düzenlemenin yapılması şarttır. Bu
nedenle buradaki düzenlemede biz sadece taşınmazlara ilişkin
enflasyon düzeltmesinin yeterli olmadığını, maddi duran
varlıkların tamamının bunun kapsamına
alınması gerektiğini ifade ediyoruz. Yani her ne kadar enflasyon
muhasebesi uygulama şartları oluşmamış olsa da şu
andaki mevcut enflasyonun da işletmeler üzerinde olumsuz etkilerinin
olduğunu bilmemiz ve bunun için de gerekli tedbirleri almamız
gerektiğini Milliyetçi Hareket Partisi adına ben buradan ifade
ediyorum.
Yüce heyetinizi saygılarımla tekrar
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Karakaya.
Şimdi söz sırası Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Van Milletvekilimiz Sayın Bedia
Özgökçe Ertana aittir.
Buyurun Sayın Ertan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın milletvekilleri, sözlerime
başlamadan önce ben de ramazan ayının bütün İslam âlemine
ve halkımıza, bütün mazlumlara ve ezilenlere özgürlük ve hayır
getirmesini diliyorum.
Evet, torba kanun teklifi üzerine, bölüm üzerine ben
de söz aldım. Bildiğiniz gibi, panik seçim atmosferindeyiz ve panik
seçim dolayısıyla Meclisin de hızlandırılmış
yasama faaliyeti yapması gerçekten takdire şayan. Özellikle torba
yasalarla Hükûmetin kendisi açısından pürüz olarak gördüğü her
ne varsa son dakikada halletme çabasını görmezden gelmemiz mümkün
değil. Oysa, bildiğiniz gibi, defalarca kez Hükûmet sözcüleri,
Hükûmet üyeleri Bir daha torba yasa gelmeyecek. demişti; özellikle eski
Başbakan Sayın Davutoğlu bahsetmişti bundan, Bir daha
Meclise torba kanun getirmeyeceğiz. demişti ve Maliye Bakanı
Sayın Naci Ağbal da hem bu ifadeyi desteklemiş hem de tam dokuz
ay önce Bundan sonra kimse yeniden yapılandırma kanunu beklemesin.
demişti ama dokuz ay içerisinde yapılandırma ve vergi affı
içeren torba kanunların art arda geldiğini gördük. Bu torba kanunlar
vesilesiyle devletin vazgeçtiği vergi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sistemde bir sorun oldu.
Buyurun.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) Sayın
milletvekilleri, gerçekten dokuz ay içerisinde yapılandırma ve vergi
affı içeren torba kanunlar sebebiyle devletin vazgeçtiği vergi
borçlarının haddi var, hesabı yok. Özellikle son Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülen torba yasaların içeriğine
bakıldığında, karşılıklı bir
etkileşim olduğunu görüyoruz. Yani, erken seçim
hazırlıkları olduğu için torba yasalarla kapsamlı af
ve yapılandırmalar getirilmiştir ya da kapsamlı af ve
yapılandırmalarla erken seçim hazırlıklarına
başlanmıştır diyebiliriz. Bir yandan seçim
rüşvetlerinin ön hazırlıkları yapılırken, öte
yandan dikiş tutmayan bütçeye yeni kaynaklar oluşturulmaya
çalışılıyor.
Örneğin 7061 sayılı Kanun olarak
bildiğimiz bir torba yasayla Maliye Bakanı Meclisin bütçe yapma
hakkını gasbetti ve 37 milyarlık borçlanma yetkisi aldı.
Yetmedi, telekomünikasyon şirketlerinin 5 milyarlık vergi borcu tek
kalemde silindi. Yani, bu yasalarla öyle söylendiği gibi milyonları
ilgilendiren aflar falan çıkmıyor; milyonlara ancak yeni vergiler
getiriliyor. 7061 sayılı Yasa mesela motorlu taşıtlar
vergisine yeni vergi getirmişti, gazlı içeceklere özel tüketim
vergisi getirmişti. Gazlı içeceği özel tüketim vergisi olarak
gören Hükûmet, ne hikmetse mücevheratı zorunluluk olarak görüp yüzde
sıfır ÖTV uyguluyor.
Sayın milletvekilleri, mızrak artık
çuvala sığmıyor. Şöyle ki: 28 Kasım 2017de kabul
edilerek yasalaşan 7061 sayılı Kanunun en karakteristik
özelliği, AKP hükûmetlerinin 2002 yılından beri izlediği
ekonomi politikalarında hükûmetlerinizin en sıklıkla sözünü
ettiği husus olan sıkı politikalarla mali disiplinin
sağlanması, cari açığa rağmen bütçe disiplinin
korunması ilkelerinin doğrudan reddi olmasıdır. Öyle ki
seçim atmosferinin hızlandığını hissettiğimiz son
dönemde yani seçim ilanından önceki dönemde ekonominin içinde
bulunduğu açmazı ve güvenlik politikaları izlemenin
sonuçlarını orta vadeli programın sunuşunda Mehmet
Şimşekin savunma giderlerini borçlanarak değil, yeni vergi
salarak karşılayacaklarını söylemesiyle biz bu duruma
şahit olduk.
Sayın milletvekilleri, Bir daha torba yasa
olmayacak, yapılandırma da olmayacak. sözlerinin üzerine Şubat
2018de bir başka yapılandırma yasasıyla devlet bu kez tam
20 milyarlık vergi alacağından vazgeçmiştir.
Erdoğanın seçim tarihini 24 Haziran olarak
açıklamasının ardından Binali Yıldırım
tarafından açıklanan ve 11 Mayıs 2018de kabul edilen 28
maddelik kapsamlı vergi affı ve ikramiye gibi hazineye getirilen yeni
yüklerle kapsamı 50 milyar liraya ulaşan bir yasa da geçtiğimiz
günlerde kabul edildi.
Sayın milletvekilleri, torba yasa ve vergi
affı yağmurunda son turu işte bugün görüşüyoruz. Bu torba
yasa teklifi Vergi affının uğramadığı kimse
kalmasın. demiş ve otoyollardan kaçak geçiş sebebiyle devletin
alacaklarının yeniden yapılandırılmasını
düzenleyerek 1,5 milyarlık bir alacaktan vazgeçmiştir. Bir daha
vergi affı olmayacak. sözünü duyduğumuz zamandan bu yana
çıkarılan aflarla hem yandaş sermaye gruplarının
borçları sıfırlanmış hem popülist vergi afları
getirilmiş hem de yeni vergiler yaratılmıştır çünkü bu
Hükûmetin istikrarlı bir vergi toplama programının olmadığı,
vergide adalet gibi bir düşüncesinin bulunmadığı artık
anlaşılmış hâldedir.
Sayın milletvekilleri, yine bu torba yasaya
dönecek olursak, Plan ve Bütçe Komisyonu üyeleri bu torba yasanın
varlığını 10 Mayıs günü Komisyon görüşmeleri
sürerken tesadüfen öğrenmişti ve yasa teklifi 11 Mayıs Cuma günü
mesai bitiminden sonra bizlerin bilgisine sunuldu. 21 maddeden oluşan
kanun teklifinin tam 18 ayrı maddede değişiklik
yaptığını gördük. Değişiklik yapılması
öngörülen yasalara bakıldığında ise vergiler ve
vergilendirmeyle ilgili düzenlemeler dışında tasarıdaki
düzenlemelerin neredeyse tamamının, Plan ve Bütçe Komisyonunun görev
ve uzmanlık alanına girmeyen alanlarda olduğunu söyleyebiliriz.
Verdiği sözü tutmayan Hükûmet yine birbirinden alakasız konuları
torba yasayla tek komisyonda görüşme yaklaşımından
vazgeçmedi. 26ncı Yasama Dönemi sona ererken her bir maddenin ihtiyatla
ele alınmasının gerektiği bu torba teklif, âdeta
hızlandırılmış bir yasa yapma tekniğine maruz
bırakıldı ve bir anlamda seçim döneminin
sıkışıklığından faydalanılarak bir
oldubittiye getirilmek isteniyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
26ncı Dönem boyunca izlenen politika da göstermiştir ki son
göstergelere baktığımızda açıkça gördüğümüz
manzara şudur: AKP ülke ekonomisini batırmıştır. AKP
ülke ekonomisini batırmıştır. AKP ülke ekonomisini
batırmıştır ve devleti olduğu gibi artık
ekonomiyi de yönetememektedir. Buna karşılık, HDP olarak bizler
emek ve doğa dostu, çevreyi talan etmeyen, kriz üretmeyen, verimli ve
adaletli bir ekonomi programıyla ekonominin yönetilebileceğini tekrar
ediyoruz. Topluma, rantın, sömürünün, patronun safında olmayan, emek
ve istihdam dostu bir büyüme ve kalkınma modeli sunuyoruz. Sadece
rantı büyüterek Ekonomi büyüdü. diyen AKP'ye karşı
esnafın, çiftçinin, memurun, işçinin sofrasını
büyütebileceğimizi söylüyoruz. AKP iktidarı 16 yıl boyunca
rantçı sermaye kesimi dışında kimsenin fayda görmediği
bir politika izlemiş ve bu, yurttaşlara zam, işsizlik, yoksulluk
ve gelir dağılımında adaletsizlik şeklinde
yansımıştır. Doğrusu şu ki on altı yıl
boyunca ne adalet ne de kalkınma sağlanamamıştır.
Sayın milletvekilleri, Türkiye ekonomisi
yaklaşık yedi yüz gündür yani iki yıldır devam eden OHAL
istibdadı ve on altı yıldır devam eden, AKPnin
bahsettiği AKP istikrarıyla yönetiliyor. Toplumu baskıyla,
korkuyla ve güvenlikçi politikalarla dizayn etmeye çalışan AKP,
ekonomide güven bırakmamıştır. Her seferinde,
kaşıkla verdiğini kepçeyle geri almıştır.
Özellikle popülizm uğruna alınan kararlar nedeniyle son birkaç
aydır AKP ekonomisinde güven endekslerinin tümü düşmekte, toplumun
tüm kesimleri nefessiz bırakılmaktadır. Gelinen aşamada
yurttaşlara değil, yandaşlara refah sağlayan AKP ekonomi
politikası açık bir şekilde çökmüştür.
Sayın milletvekilleri, on altı yıl
boyunca toplumun güvenini istismar eden AKP hükûmetleri, 2002
yılından bu yana tam 6 trilyonluk bütçe harcamış ve ülkenin
net dış borcunu 860 milyar lira artırmıştır.
Bunun yanı sıra ülkenin kaynaklarını -tıpkı
şeker fabrikalarındaki gibi- haraç mezat satarak 360 milyar lira özelleştirme
geliri harcamıştır. AKP bu ülkenin kaynaklarını
kurutmuş, toplumu borca mahkûm etmiştir.
Bugün açıklanan bir veriyi de sizlerle
paylaşayım son olarak. Bankalar tarafından
kullandırılan nakit krediler mart sonu itibarıyla 2,3 trilyon
liraya yükseldi. Bireysel kredisi olan kişi sayısı son bir yılda
1,8 milyon artarak 30,3 milyon kişi olurken ortalama kredi bakiyesi 18 bin
lira düzeyinde gerçekleşmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) Cümlemi
tamamlayayım Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ertan.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) Yani bu ülkenin
halkı borçlanmadan yaşayamaz, hayatını idame ettiremez hâle
gelmiştir; bu sizin eserinizdir. Neyse ki 24 Haziran geliyor,
halkımız sandıkta size gereken cevabı verecek.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Özgökçe Ertan.
Sayın milletvekilleri, şimdi söz
sırası Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Mehmet Akif Hamzaçebiye aittir.
Buyurun Sayın Hamzaçebi. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
CHP GRUBU ADINA MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, sözlerime
başlarken hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir anımı anlatarak konuşmama
başlayacağım. İstanbul Defterdar
Yardımcısıyım, Defterdar izindeydi, Defterdarlığa
vekâlet ediyorum. Maliye Bakanı o zaman Sayın Ekrem Pakdemirliydi,
Allah rahmet eylesin, iyi bir Bakanımızdı. İstanbula
geldi, havaalanında kendisini karşıladım, yanında
danışmanları vardı, arabaya bindik, gidiyoruz. Nereye
gittiğimizi bilmiyorum, Galatasaray istikametine doğru saptık,
gerçekten ben de merak ediyorum nereye gidiyoruz diye. Gide gide bir
binanın önünde durduk, baktım, Anavatan Partisi İl
Başkanlığı. İndik arabadan, parti binasına
doğru yürüdük, merdivenlerden çıktık Sayın Bakanım, izninizle
ben buradan ayrılmak istiyorum. dedim. Niye? dedi. Sayın
Bakanım, biz parti binasına giremeyiz, biz bürokratız. dedim.
(CHP sıralarından alkışlar) Bak, Sayın Pakdemirli çok
sevdiğim, değerli bir Bakandı, onu tekrar ifade edeyim. Allah
Allah. dedi. Yanında bir siyasi danışmanı vardı
Sayın Bakanım, onlar girmez, siz ısrar etseniz de girmez. dedi
o ve ben izin aldım, ayrıldım.
Bugün Merkez Bankası Başkanı
Sayın Cumhurbaşkanı tarafından AK PARTİ Genel
Merkezine çağrılmış ve Merkez Bankası Başkanı
oraya gitmiş.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Devletin
çivisi çıktı. Faizin de çivisi çıktı.
MUSA ÇAM (İzmir) Bağımsız,
sözde bağımsız.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla) 1)
Bürokratlar parti binalarına çağrılmaz.
2) Bürokratlar parti binalarına
çağrılsa da oraya gitmez. (CHP sıralarından
alkışlar) Hele bu bağımsız Merkez Bankası
Başkanıysa asla gitmez.
3) İster parti binasında ister sarayda,
nerede yaparsanız yapın toplantılarla dolar inmez, faiz inmez.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sevgili arkadaşlar, ateş düştüğü
yeri, dolar yükseldiği yeri yakar; vatandaşın cebi yanıyor.
Birkaç rakam vermek istiyorum size. 31 Aralık 2017 itibarıyla
Türkiye'nin dış borç stoku 453 milyar dolardır. O tarihte dolar
kuru 3 lira 82 kuruştur. Bugün öğleden önce basın
toplantısı yaptım, o saatlerde dolar 4 lira 45 kuruş
seviyesinde dolaşıyordu, sonra biraz daha aşağı indi
belki. O rakamlar üzerinden basın toplantısında
paylaştığım rakamı size vermek istiyorum. O tarihten,
31 Aralıktan bugüne kadar 1 dolardaki Türk lirasının değer kaybı
63 kuruştur. Bunun 453 milyar dolarlık dış borç stokundaki
etkisi 285 milyar Türk lirasıdır. Dolar karşısında
Türk lirası yüzde 16 değer kaybetmiştir, bunun dış
borç stokumuza etkisi 285 milyar Türk lirası olmuştur. Özel sektörün,
reel sektörün döviz cinsinden net borcu 222 milyar dolardır. Dolardaki her
1 kuruşluk artışın bu reel sektörün döviz borcuna etkisi
2,2 milyar Türk lirasıdır. 31 Aralıktan bugüne kadar reel
sektörün döviz cinsinden Türk lirası karşılığı
borcu da 140 milyar Türk lirası artmıştır. Toplam 425
milyar Türk lirası. Bu neyin faturasıdır, biliyor musunuz
değerli milletvekilleri? Faiz enflasyonun nedenidir. gibi bir batıl
inancın faturasıdır arkadaşlar. Faiz enflasyonun sonucudur.
Hükûmet cuma günü
Daha doğrusu, Hükûmet
değil, AK PARTİ grup başkan vekili ve AK PARTİ Meclis
başkan vekili imzalarını taşıyan bir teklif cuma günü
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verildi,
şimdi onu görüşüyoruz. O gece, sosyal medyadan görüşlerimi
kamuoyuyla paylaştım. Sıkı bir kambiyo rejiminin
altyapısı hazırlanıyor. dedim. Sıkı bir kambiyo
rejimi yani 1989 yılında Turgut Özalın
Başbakanlığı dönemindeki 32 sayılı Kararla
libere edilen döviz ve sermaye hareketlerine sıkı bir kontrol, âdeta
vatandaşın cebinde 1 dolar olursa Bu doları nereden buldun?
sorusunun sorulacağı bir dönem. Liberalizasyon vesaire, bunlar
ayrıca tartışılabilir, bu başka bir
tartışmanın konusu, oraya girmiyorum. Teklif o şekilde
vahim, cezalar artırılıyor, bütün döviz cinsinden hatta döviz
değil, Türk lirası krediler de dâhil olmak üzere bütün kredilerle
ilgili Bakanlar Kurulu kısıtlayıcı önlemler almaya yetkili
kılınıyor. Bunları eleştirdim sosyal medyada. Sonra,
pazartesi günü Plan ve Bütçe Komisyonunda birtakım düzeltmeler
yapılmış. Şimdi öğrendim ki bir önergeyle başka
düzeltmeler yapılarak tekrar, sadece döviz bürolarıyla
sınırlı bir düzenlemeye dönüşüyor bu. Peki, neden döviz?
Daha genişti, daha daraltıldı. 1567 sayılı Türk
Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanunda yapılan
değişikliktir bu.
1567 sayılı Türk Parasının
Kıymetini Koruma Hakkında Kanun, 1929 dünya ekonomik krizinden, o
büyük buhrandan sonra 1930 yılında çıkarılmış
olan bir kanundur. 1989a kadar Bakanlar Kurulu kararlarıyla
kısıtlayıcı bir kambiyo rejimi uygulanırken 1989da
bugün uygulanan rejim benimsenmiştir. Bakanlar Kurulu isterse şu anda
bu kanundaki yetkisini kullanarak da sıkı bir kambiyo rejimini
uygulayabilir, buna hiçbir engel yok.
Peki, neden burada değişikliğe
ihtiyaç duyuldu? Krediler, özellikle döviz kredileri hedef konusu. Dolar, döviz,
vatandaşın cebindeki döviz, alım satım konusu olan döviz
hedef konusu yapıldı. Neden şu: Faiz baskı altında,
Merkez Bankası Başkanı faizi artıramıyor. Faiz
artışından ülkeyi yönetenler hoşlanmıyor. O da zaten
dolambaçlı yollara başvuruyor, hep geç likidite penceresi diye bir
yola başvurmak suretiyle faizi örtülü bir şekilde
artırıyor. Piyasa faiz artışını istiyorsa denge
ona göre kurulur, Merkez Bankası istediği kadar
Artırmıyorum. desin, hiçbir şey ifade etmez. O zaman döviz
yükselir, dövizi kontrol edemezsiniz. Neden şu, dövizin hedef
tahtasına konulmasının nedeni şu: Vatandaş Türk
lirasına güvenmiyor. Şöyle bir tablo göstereceğim size, 2005
yılından 2018 yılının Mayıs ayına kadar olan
dönemi gösteren bir grafik: Vatandaşın, şirketlerin banka sistemindeki
döviz mevduatının yine piyasadaki ve bankalardaki toplam paraya,
mevduata oranı. 2005te bu rakam yüzde 33-35lerdeyken şimdi bu rakam
yüzde 39a çıkmış durumda. 2010-2011 yıllarında yüzde
30un altına inmiş. Güvenli yıllarda vatandaş dövizden
çıkmış, Türk lirasına yönelmiş; ne zaman güven
kaybolmuş, vatandaş dövize yönelmiş. Bu en büyük orandır.
Kimse Türkiye ekonomisinin geleceğine inanmıyor, güvenmiyor,
parasını dolarda tutuyor, dövizde tutuyor, avroda tutuyor, başka
bir parada tutuyor. Türkiyeye yabancı sermaye gelmiyor, gelen gidiyor.
Amaç bunu frenlemek ama bunu Türk Parasının Kıymetini Koruma
Hakkında Kanunda değişiklik yapmak, cezaları artırmak
suretiyle frenleyemezsiniz. Çözüm nedir biliyor musunuz? Çözüm OHALi
kaldırmaktır; çözüm Merkez Bankasının
bağımsızlığına saygı duymaktır; çözüm
hukuktur, demokrasidir; insanımızın,
yatırımcıların geleceğe güvenle bakmasıdır.
Bunlar olmadığı sürece istediğiniz kadar ceza
artırın, düzeltilmiş hâliyle dahi teklifteki cezalar inanın
yeterli olmayacaktır. Daha ocak ayında döviz bürolarıyla ilgili
32 sayılı Kararda değişiklik yapılmak suretiyle
düzenleme yapıldı, yeni bir sistem getirildi ocak ayında, 2018
yılının Ocak ayında. O tarihten bugüne ne değişti
de dönüp 1567 sayılı Kanundaki cezaları artırmayı düşünüyorsunuz?
Sevgili arkadaşlar, bunların hiçbiri çıkar yol değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Cumhurbaşkanı bir şey
söylüyor: Bütün kötülüklerin anası faizdir. Faizin yüksek olması iyi
bir şey değil. İyi de bu yüksek faizin bir babası var
arkadaşlar. Faiz yüksek olursa yatırımlar düşer, doğru
ama bakın, 2003-2008 dönemi büyüme olarak, ekonomik büyüme olarak AK
PARTİnin en başarılı olduğu dönem; reel faiz
oranı yüzde 10lardadır, sabit sermaye
yatırımlarının bir önceki yıla göre artış
oranı yüzde 15lerdedir. 2017 yılı sonu reel faiz yüzde
4-5lerdedir, yatırımların artış oranı da yüzde
7,3tür; tam 2003-2008 döneminin yarısı kadar, faiz o zaman
bugünkünün 2 katı -reel faiz- ama yatırımlar çok daha
hızlı artmış. Neden? Geleceğe güven var, mesele budur.
Geleceğe güven yoksa ekonomi iyi olmaz. Gelin
Gelin derken artık 24
Haziran geliyor, tabii inşallah, 24 Hazirandan sonra Türkiyede hukuku
veya demokrasiyi sağlayacak, gerçekleştirecek yeni bir
cumhurbaşkanı olacaktır ve ekonomik dengeler yerine
oturacaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Tamam.
inşallah.
KADİM DURMAZ (Tokat) Tamam. diyeceğiz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Hamzaçebi.
Sayın milletvekilleri, gruplar adına
konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, şahıslar adına ilk söz,
Batman Milletvekilimiz Sayın Mehmet Ali Aslana aittir. (HDP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Aslan, süreniz beş dakika.
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) Sayın
Başkan ve sayın Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu ramazan ayının da bu bereketli ve
rahmet dolu ramazan ayının da oruç ayının da bütün
İslam âlemine bereket, huzur, kardeşlik getirmesini diliyorum ama
maalesef öyle olmuyor. Her ramazan ayı, her bayramımızda
maalesef yas içinde geçmektedir.
Şimdi, ona da değineceğim ama
değinmeden önce öğrenci affıyla ilgili bir olayı anlatmak
istemiştim ama unutmuştum, onu burada dile getireyim: Öğrenciler
aslında af değil adalet istiyor, bütün öğrenciler; tutuklular da
öyle, af değil adalet istiyor. Şu anda, düşünceden dolayı
binlerce insan içeride affı değil adaleti beklemektedir, bunu
nazarlarınıza sunmak istedim.
Nevrozda Milastaydım arkadaşlar. Belki
inanmayacaksınız ama üzerinde tefekkür etmeniz gerekiyor. Özellikle
iktidarın, özellikle Hükûmetin buradaki mesajı iyi
algılaması gerekiyor. 3üncü, 4üncü, 5inci sınıf
öğrencileri vardı, önlükler vardı üstlerinde. Milasta Nevroza
gitmiştim. Vekil olduğumu öğrenince gelip benimle fotoğraf
çektirdiler ama dediler ki: Amca, sakın
fotoğraflarımızı yayınlama. Neden çocuklar? dedim.
Gelip bizi okuldan alıp hapse koyacaklar, babamızı da işten
atacaklar. dediler.
Arkadaşlar, artık çocuklar dahi bu korku
iklimine, psikolojisine kapılmış durumda. Artık cinlerden,
karabasanlardan değil, mevcut yaratılmış olan atmosferden
korkuyorlar, irkiliyorlar. Bu başka bir ülkede olsa psikologlar,
sosyologlar oraya akın eder, Çocuklar neden öyle düşünüyorsunuz,
neden öyle korkmuşsunuz, neden korkutulmuşsunuz? diye bir
araştırma yaparlardı. Gelinen nokta budur arkadaşlar.
İktidarın kendini bu anlamda, ciddi anlamda gözden geçirmesi
gerekiyor.
Fadi Abu Salah, 2014te ayakları,
bacakları şehit olmuştu, üç gün önce de kendisi. Kendisini
buradan öpüyoruz ve bütün Filistin halkı için sembolleşen bu insana
da Allah'tan rahmet diliyoruz. Hangi gün öyle olmuş arkadaşlar?
Filistinlilerin El Nekebe dedikleri yani Büyük Felaket, Büyük
Yıkım dedikleri
Yetmiş yıldır toprakları işgal
edilmiş, evleri ellerinden zorla alınmış, o yüzden
Filistinin tapusu, Filistinin sembolü hâline gelmiş yani Evlerimize bir
daha döneriz. umuduyla anahtarlarını da yanlarına alıp göç
etmişler. 6 milyon Filistinli dünyanın farklı ülkelerinde mülteci
olarak yaşıyor, 5 milyon Filistinli ise maalesef, ana yurdunda,
toprağında âdeta açık cezaevinde hapis hayatı sürmektedir.
Ama İsraillilerin gücü işte 14 yaşındaki Fevzi El-Junidiye
yetiyor. Yazıklar olsun! İsraillilerin anlayacağı bir dilde
söylüyorum yine:
(x) Sizin gücünüz, işte böyle 14
yaşındaki çocuklara yetiyor. 50 silahlı güvenlik görevlisi, bir
de gözleri bağlanmış sanki onlara zarar verecekmiş gibi,
sizin gücünüz bu kadar.
Bir İsrailli milletvekili de utanmadan
şunu söyleyebiliyor: Bütün Filistinlilere yetecek kadar kurşunumuz
var. diyor. Tabii, onun bu pervasızlığı aslında
İslam âleminin ihtilaflarından kaynaklanıyor. İslam âlemi
dokuz yüz yıldır ikinci bir Selahaddin Eyyubiyi maalesef
bağrından çıkaramamıştır ve Selahaddin Eyyubinin
torunları da, başta Selahattin Demirtaş olmak üzere, maalesef
şu anda hapislerde. Onları özgürleştirip onlarla bütün Orta
Doğuda güzel bir görünüm, güzel bir huzur yakalamak için ittifak ve
ittihat edileceğine maalesef
düşmanlaştırılmışlar.
Şu da dikkatimi çekti arkadaşlar: Yani
ümmete mensup bir birey olarak bunu söylüyorum; Barzaninin referandumu
esnasında ve Afrine girildiği sıralarda işte askerlik
şubelerinin önünde kuyruk oluşturanlar, sözüm ona sözde cihada gidecek
olanlar, 70 Filistinli kardeşimiz katledilmiş, her ne hikmetse bu
anlamda kendilerine bir vazife çıkarmıyorlar. Yani illa
İsrailin Kürtçe konuşması mı gerekiyor o kuyruklarda
sıra oluşturulması için? Maalesef, gelinen nokta bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Ya, nasıl
geldiniz bu noktaya? Hayret ya! Gene geldiniz, ırkçılığa
dayandınız yani.
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) Sayın
Başkan, bir dakika, iki dakika ek süre istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Aslan.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Geldiniz,
ırkçılığa dayandınız.
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) Ben hem Filistin
Parlamentolar Arası Dostluk Grubu üyesiyim hem de İslam Parlamentosu
üyesiyim. Dolayısıyla buradan da Arapların anlayacağı
bir dilden ben Arapça bir mesaj okumak istiyorum, Arap ülkelerinin parlamentolarının
bu anlamda bunu dikkate almasını istiyorum:
(x) Yani
kısaca Türkçesini de söyleyeyim: Eğer Müslümanlar böyle uyumaya devam
ederse Mekke ve Medine de elimizden çıkar, İsrailin o beklediği
arz-ı mevut yani
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) Bitiriyorum
Sayın Başkan.
Dicle ve Fırat arasındaki topraklar da
aslında elimizden alınır çünkü çorap söküğü gibi gelir ve
geliyor, maalesef bunu da görmekteyiz. Ben yine buradan, yaşasın
Filistin halklarının bağımsızlığı
diyorum, yaşasın bağımsız Kudüs!
(x)
Teşekkürler, sağ olun beni
dinlediğiniz için.
Bu arada, eğer halkımızın
mağduriyetlerini gereği kadar dillendirememişsek, gereğini
yerine getirememişsek halkımızın da hakkını helal
etmesini istiyorum. Yetersiz kaldığımız durumlar oldu,
eksik kaldığımız durumlar oldu. Bundan dolayı da ben
bütün, 80 milyonluk halkımızdan özür diliyorum, haklarını
helal etmesini diliyorum. İnşallah, hep beraber güzel günler,
aydınlık günler göreceğiz.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Aslan.
Sayın milletvekilleri, birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeler ve
varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 561 sıra sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan Kanuna dayanılarak ibaresinin kanun
çerçevesinde şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Mehmet
Ali Aslan Altan
Tan
İstanbul Batman Diyarbakır
Mizgin
Irgat Mahmut
Celadet Gaydalı
Bitlis Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Bitlis Milletvekilimiz Sayın Mizgin Irgat.
Buyurun Sayın Irgat. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
MİZGİN IRGAT (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, bizleri izleyen sevgili
vatandaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Panik seçime giderken panik yasalarla, torba
kanunlarla, yılların ürünü, yılların sorunları
gerçekten on altı yıllık AKP iktidarında çözülememiş,
bir türlü sosyal reformunu ve siyasal reformunu tamamlayamamış,
işin esasında mış gibi yapmış olduğu bütün
süreçlerden sonra, seçim arifesinde böylesi bir yeniliğin, böylesi bir
değişikliğin Meclise getirilmesi bu Meclisin en büyük
çelişkilerinden bir tanesidir.
Partimizin Cumhurbaşkanı adayı
Sayın Selahattin Demirtaş çalışmalarını maalesef
şu an cezaevi koşullarında yapmaktadır ve daha önce
söylemiştik, bu Meclisin ayıbı olan tutuklu milletvekilleri
şu an hâlâ cezaevlerinde bulunmaktadır ve diğer taraftan,
gazeteciler, öğrenciler, kayyum atanan belediye başkanları
26ncı Dönem sonlanırken maalesef, bu Meclis onlara bir özgürlük
getirmemiştir, özgürlüklerini sağlayamamıştır ve yeni
bir seçim dönemine girerken dört yılda bir 5inci kez çıkarılan
böylesi vergi afları, varlık barışları vesaire
adı altında birtakım yeniliklerle, gerçekten, seçim rüşvetini
bizlere sunmaktadır. Ama bizler de çok iyi biliyoruz ki halkımız
da çok iyi biliyor ki şu an bin lira adı altında
söylediğiniz, emekliye vermeye çalıştığınız
o bin lira çoktan eridi gitti. Döviz kurları o kadar hızlı
gidiyor ki o bin liranın o döviz kurlarının
karşısında hiçbir kıymeti kalmamıştır.
Değerli milletvekilleri, reform yerine geçici
tedbirler, geçici rahatlamalar taşısa da on altı
yıllık AKP iktidarına baktığımızda, bu
ülkeye sadece ve sadece borçlanma yükünü taşıdığını
ve büyük bir borç batağına sürüklediğini söyleyebiliriz.
İçte ve dış politikada gerçek anlamıyla iç ve dış
barışını sağlayamamış Türkiye ekonomisine
baktığımızda, kendi elindekini, kendi
kazanımını, kendi zenginliğini dışarıya
satan ve bu anlamda değersizleştiren, itibarsızlaştıran,
demokrasinin kriterlerini aşağıya çeken ve elitist bir grup
sermayedara peşkeş çeken bir AKP reform paketinden bahsedebiliriz.
Oldukça pragmatist, oldukça siyasal düşünceden ve siyasal seçim noktasından
ve seçim çalışmalarından esinlenerek çıkarılmış
bu tür reform adı altındaki düzenlemelerin bu ülkenin şu anda
içine girmiş olduğu sorunlara karşılık
olmayacağı açıktır.
Dün 15 Mayıstı değerli
milletvekilleri. Hawar dergisi 1932de, Şamda yani bu topraklardan çok
uzakta bir grup aydın Kürtün, edebiyatçının
çıkarmış olduğu bir dergi. 2006dan itibaren Kürt Dili
Bayramı olarak kutlanmaktadır ve bu anlamda bugüne
baktığımızda, Kürt dili üzerinde, Kürt tarihi üzerinde,
Kürt edebiyatı ve gazeteciliği üzerinde şu anda
baskıların hâlâ daha devam ettiğini söyleyebiliriz. Bu ülkede
militarist bakış açısı, milliyetçi bakış
açısı bu ülkenin hem ekonomik anlamda kaybına hem de siyasal
anlamda kaybına neden olmuştur. 24 Haziran, işte tam da bütün
bunlardan kurtuluşun günüdür, özgürlüğün günüdür; dilimiz üzerinde,
ekonomimiz üzerinde ve coğrafyamız üzerinde, ekolojik sistem üzerinde
ve siyasi irademiz üzerinde şu anda yürütülen bütün baskılardan
kurtulmanın günüdür diyorum.
Buradan şu anda cezaevlerinde bizi izlemekte
olan hasta siyasi tutsaklara da selamlarımızı gönderiyoruz ve
onların da bir an evvel özgürlüklerine kavuşması
gerektiğinin çağrısını bu kürsüden bir kez daha
yineliyoruz.
Kendi ilim Bitlis için de bugüne kadar pişirip
pişirip bize sunmuş olduğunuz ve
tutmadığınız hiçbir vaadi 24 Haziranda da gelip Bitlis
sokaklarında lütfen anlatmayın, Türkiye'yi artık
kandıramazsınız. Türkiye halkları bütün halklarıyla,
inançlarıyla bu politikalarınızı artık biliyor, ne
yapmak istediğinizi biliyor, bu gemi su alıyor; bu gerçeği
herkes biliyor. Ben de bu temelde, bu kürsüden bir kez daha önümüzdeki seçimde
her alanda kazanmış, özgürlüğünü elde etmiş
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MİZGİN IRGAT (Devamla)
gerçek iradeli
bir Türkiye'nin geleceğini diliyorum.
Saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Irgat.
Sayın milletvekilleri, Sayın Irgat ve
arkadaşlarının vermiş olduğu önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
1inci madde üzerindeki diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 561 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 1inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
"MADDE 1- 20/2/1930 tarihli ve 1567
sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında
Kanunun 3 üncü maddesine aşağıdaki beşinci fıkra
eklenmiş ve diğer fıkralar buna göre teselsül
ettirilmiştir.
Bu Kanuna dayanılarak çıkarılan
karar, yönetmelik ve tebliğler ile diğer genel ve düzenleyici
işlemler uyarınca faaliyet izni veya yetki belgesi alınması
zorunlu olan konularda, gerekli izin veya belgeyi almaksızın ticari
faaliyette bulunanlar, elli bin Türk lirasından iki yüz elli bin Türk
lirasına kadar idarî para cezası ile cezalandırılır ve
yetkisiz faaliyetin gerçekleştirildiği iş yerindeki tüm
faaliyetler bir aydan altı aya kadar, tekrarı halinde ise sürekli
olarak durdurulur. Ancak, yetkisiz olarak faaliyette bulunanların ilan ve
reklamlarından veya yaptıkları işin mahiyetinden söz konusu
iş yerini, sadece faaliyet izni veya yetki verilmesi gereken faaliyet
konularında iştigal etmek maksadıyla açtıkları veya
işlettikleri anlaşılıyorsa söz konusu iş yerindeki
faaliyet sürekli olarak durdurulur. Durdurma işlemleri Hazine
Müsteşarlığının talebi üzerine valiliklerce yerine
getirilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılıyoruz Başkanım.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle yetki belgesi olmadan işlem yapanlar
için yetkisiz faaliyetlere yönelik caydırıcılığın
artırılması ve böylece yetkisi ve izni
bulunmadığı hâlde faaliyette bulunanların ekonomiye menfi
etkilerinin önüne geçilmesi amaçlanmıştır. Bu fiillere yönelik
yüksek idari para cezaları ile idari bir tedbir olarak faaliyetlerinin
durdurulması öngörülmüştür.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 1inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci
madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
561 sıra sayılı Kanun Teklifinin
2nci maddesinin Teklif metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederim.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılıyoruz Başkanım.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
2nci maddenin teklif metninden
çıkarılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, kabul edilen önergeyle
teklifin 2nci maddesi metinden çıkartılmıştır.
Herhangi bir karışıklığa
mahal vermemek için bundan sonra maddeler üzerindeki önerge işlemlerine
mevcut sıra sayısı metnindeki madde numaraları üzerinden
devam edilecek, kanun yazımı esnasında madde numaraları
teselsül ettirilecektir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde 3 kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 4üncü madde üzerinde
ikisi aynı mahiyette olmak üzere üç adet önerge vardır; ilk
okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir, önergeleri okutup
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 561 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 4üncü maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Mehmet
Ali Aslan Mizgin
Irgat
İstanbul Batman Bitlis
Mahmut
Celadet Gaydalı Altan
Tan Ertuğrul
Kürkcü
Bitlis Diyarbakır İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Musa
Çam Zekeriya
Temizel İbrahim
Özdiş
İzmir İzmir Adana
Zülfikar
İnönü Tümer Orhan
Sarıbal Kadim
Durmaz
Adana
Bursa Tokat
Ömer
Fethi Gürel
Niğde
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Ayfonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önergeler üzerinde ilk söz, İzmir
Milletvekilimiz Sayın Ertuğrul Kürkcüye aittir.
Buyurun Sayın Kürkcü. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Sayın
Başkan, sevgili arkadaşlar; biz bu maddenin tamamen bu tekliften
çıkarılmasını istiyoruz. Sebebi son derece açık.
Aslında, kurulduğunda 55 bin dekar olan ama şimdi 33 bin dekara
kadar düşmüş ve neredeyse topraklarının yarısı
kâr amacı ya da prestij için yağmalanmış ve amacı
dışında kullanılmış olan bu alanın Ankara
için sadece bir tabiat mirası değil aynı zamanda bir kültür
mirası olarak da korunması gerektiği konusunda en ufak bir
şüpheye yer olmadığını düşünüyoruz.
Bugünkü hâliyle, üzerinde bir önceki Belediye
Başkanı Melih Gökçekin fantezilerinin de bir parçası olan ama
aslında şımarıklık, kibir, değer bilmezlik,
aklına eseni yapmak, başına buyrukluk, hepsinin, bir ahlakın
ve bir kültürün, bir sonradan görmeliğin eseri olarak ortaya
çıkmış olan bu felaketin, şimdi, bir şekilde
baştan defedilmesi için buranın birkaç ticari şirkete
devredilerek bu yükten kurtulunabileceği düşünülüyor. Bence, Türkiye
Büyük Millet Meclisi bu işe el koymalı ve bu doğa ve kültür
mirasını yeniden sahiplenmek için aslında ne kadar masraf
yapılabiliyorsa hepsini yapmalı, bütün bu yapıları
yıkmalı, orayı yeniden bir doğa hazinesi olarak
Ankaranın ortasında bütün halkın
Ankaranın nüfusu 1 milyon
bile değilken son derece ferah, fersah bir yer olan bu alanı,
şimdi artık 4-5 milyonluk bir şehrin orta yerinde muazzam bir
rekreasyon alanı olması ve halkın kültürel mirası gözlemesi
için, bütün bunların içerisinde kendini yeniden üretmesi için bir imkân
olarak Ankaraya geri kazandırmalıdır, hediye etmelidir. Zararın
neresinden dönülse kârdır.
Burası, hepiniz biliyorsunuz, cumhuriyetin ilk
yıllarındaki kamu kaynaklarını kullanarak kalkınma ve
modernleşme hamlelerinin nişanelerinden biriydi. Doğrusu ben bir
çocuk iken, ilkokul öğrencisiyken Ankarada benim gibi çocukların her
hafta sonu gitmeyi özlemle bekledikleri yer burasıydı,
Ankaranın biricik rekreasyon alanıydı ve onlarca kuşak
buradan geçerek büyüdü ve kendisini doğayla ve aynı zamanda yeni bir
yaşam alanıyla, yeni bir yaşam perspektifiyle
tanıştıran buradan geçti. Bunlar çok eskide kalmış
olabilir ama daha iyi ya miras dediğiniz zaten böyle bir şeydir. Bu
zihniyeti, bu hamleyi, Türkiye'nin geçtiği bu dönemi hatırlamak,
görmek, değerlendirmek için bundan daha büyük bir zenginlik olabilir mi? O
nedenle, bence bu masrafa katlanılsın, buradan
çıkılsın ve bütün bu iğrençlikler yıkılarak
yeniden eski sadeliğiyle bu alan Ankaraya geri döndürülsün; bizim
diyeceğimiz budur.
O nedenle, bu torba yasanın içerisinde belki
eski döneme yönelik bir öz eleştiri olarak da okuyabiliriz bu tedbiri ama
işte piyasacılığın öz eleştirisi yine
piyasacılık şeklinde oluyor. Burayı, bu kamu
alanını berbat ettik, bundan geri dönüyoruz. demek yerine Mademki
bu kamu alanı berbat edildi, bari sermaye bundan kâr etsin, yükü bize
kalmasın. denilerek bu yasa teklifi önümüze getirilmiş oluyor. O
nedenle sevgili arkadaşlar, ben tabii ki adım gibi biliyorum bu
söylediklerim ne kadar Ya, aslında o kadar da yanlış bir
şey değil. diye düşünülse de gereği öyle yapılmayacak
ve bu yıkıntı, bu yıkım, sizin kendi tabirinizle kente
olan bu ihanet bir şekilde devam edecek.
Sevgili arkadaşlar, bütün bunların bir
bedeli olacak. Aslında belki de Ankaranın ortasına
dikilmiş bulunan bu ucube, Cumhurbaşkanının ucube diye
yıktırdığı heykellerin yanında hakikaten bir
ucubeler rekoru kırarak Ankaraya sizin tarafınızdan hediye
edilmiş bir şeydi. Şimdi bunu Ankarada muhafaza ederek bunun
lanetinden kurtulabileceğinizi sanmanız bence büyük bir hayal ve
büyük bir yanılgı. O yapılar, o ucube Ankaranın
ortasında
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) Başkanım,
iki kelime daha söyleyeceğim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kürkcü.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) Belki de şöyle
olacak: Benim beklediğim ve benim istediğim bir tür doğa ve kültür
müzesi olarak, böyle bir miras alanı olarak bu alan kendini koruyamayacak
ama belki de en büyük kötülüğü bunu muhafaza ederek kendinize siz
yapmış olacaksınız. Belki de gelecek kuşaklar, Adalet
ve Kalkınma Partisinin on altı yılı mirası olarak bu
ucubeyi seyrederek tarihe sizin bıraktığınız izleri
burayı bir tür zaman içinde yolculuk alanı olarak görecek,
değerlendirecek ve Meğer Ankara, meğer Türkiye, meğer bu
ülkenin tarihi, kültürü, doğası neler çekmiş ve bunlardan
nasıl kurtulmayı başarabilmişler? diye hayretle ve
dehşetle bu müzede gezecekler. Bu müze hepimize hayırlı ve
uğurlu olsun(!) (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kürkcü.
Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde söz
isteyen, Bursa Milletvekilimiz Sayın Orhan Sarıbal.
Buyurun Sayın Sarıbal. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ORHAN SARIBAL (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Atatürk Orman
Çiftliği, evet, 1925 yılında Mustafa Kemal Atatürkün
talimatlarıyla, modern bir tarım işletmesi olarak tarımdaki
yenilikleri, sebze bahçelerini, meyve bahçelerini, tarımsal mekanizasyonu
hayata geçirebilmek için birkaç çiftliğin birleştirilerek orada büyük
bir alan yaratılması ve bataklığın kurutulmasıyla
elde edilen yaklaşık 55 bin dekarlık bir alan. Atatürkün,
kardeşinin olası bir hak talep etmesi durumunda onun
hakkını bile 1933 yılında çıkan bir kanunla iptal
ederek herhangi bir talepte bulunmamasını
sağladığı; 1950 yılında Atatürk Orman
Çiftliği adı altında kendisine ait bir kanunla resmîleşen,
1937 yılında Atatürk tarafından hazineye
bağışlanan bir alan. Yani cumhuriyetin, yani belleğin, yani
tarihin, yani tarımın, yani mekanizasyonunun en önemli
alanlarından bir tanesi.
Burası, 2015 yılında,
Sayıştayın açıklamış olduğu rapor
doğrultusunda 55 bin dekardan 33 bin dekara kadar indirilmiş; AKP
iktidarı tarafından da 2006 yılında Tarım ve
Köyişleri Bakanlığının rızasıyla, Atatürk
Orman Çiftliği yönetimi ile Ankara Büyükşehir Belediyesi
arasında yapılan bir protokolle, on yıllığına
hayvanat bahçesinin işletmesi ve planlaması Ankara Büyükşehir
Belediyesine verilmiş. Aradan on yıl geçtikten sonra, 2016
yılında, bakıyoruz, ortada ne hayvan kalmış ne
hayvanat bahçesi. Yerinde ne var? Robotlar, oyuncaklar ve beton
yığınları. Buna seyirci kalan bir Atatürk Orman
Çiftliği yönetimi var çünkü kanun açık, 5659 sayılı Atatürk
Orman Çiftliği Müdürlüğü Kuruluş Kanunu açık: Ticaret,
konut, sanayi yapılamaz; amacı dışında herhangi bir
şey yapıldığı andan itibaren Atatürk Orman
Çiftliği yönetimi devreye girecek ve tekrar geri alacak. Yani 2016
yılı itibarıyla Büyükşehir Belediyesi buradan elini
eteğini çekip defolup gitmeli, onun yerine Atatürk Orman Çiftliğine
yönetim bırakılmalı. O tarihten sonra, 2 defa planlama
yargıdan dönüyor, 2 defa. Hayvanat bahçesinin yenileme projesi yine
yargıdan dönüyor yani yargı iptal ediyor ama bu arada, biraz önce
söylendiği gibi, Büyükşehir Belediye Başkanı Gökçek kendi
fantezilerini gidermek amacıyla orada robot ve lunapark inşaatına
giriyor tamamen hukuk dışı, tamamen yasal olmayan bir
şekilde.
Şimdi, geldiğimiz noktada yapılmak
istenen şu: Fiilen yapılıp hukuken yasaklı olan bu bina,
aynen kaçak saray gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi eliyle... Ki yine söylendi
buradan, Atatürk Orman Çiftliği üzerinde herhangi bir değişiklik
yapıldığında Türkiye Büyük Millet Meclisinin özel kanun
çıkarması zorunluluğu varken yine Büyük Millet Meclisi
aracılığıyla bu fiilî yolsuzluk, kaçak inşaat
yasallaştırılmak isteniyor. Gerekçe: Turizme açılacak. Ne
için yapılıyor bu? Tamamen, birilerine satılıp rant elde
edilmek için yapılıyor. Bu, cumhuriyete bir
saldırıdır; bu, tarihe bir saldırıdır; bu,
belleğimize bir saldırıdır; bu, kültürümüze bir
saldırıdır.
300 dönüm kaçak saraya ayrılan yerden sonra
1.200 dekar, 1 milyon 200 bin metrekare alan, ne yazık ki şu anda
sizin çıkaracağınız, bu Meclisin çıkaracağı
kanunla peşkeş çekilecek. Kime? Bilmiyoruz adını ama orada
hukuksuz ve usulsüz yapılmış bir işletmeyi faaliyete
geçirmek için yasalar çiğneniyor, hukuk çiğneniyor, cumhuriyetin
değerleri mekânsal olarak değiştiriliyor, bir dönemi bitirme
çabası sürekli sürüyor. Ve bu neyle yapılıyor? Meclis eliyle
yapılıyor maalesef.
Arkadaşlar, bunu yıkmamız gerekiyor.
O hayvanat bahçesinin yerine, yok edilen, nereye gittiğini
bilmediğimiz o hayvanların yerine yapılan bu yapay
robotların, yapay mekânların bir an önce kaldırılması
ve yıkılması gerekiyor. Bu Meclisin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN SARIBAL (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Sarıbal.
ORHAN SARIBAL (Devamla) Bu Meclisin bu hukuksuz,
adaletsiz yapıya müsaade etmemesi gerekiyor. Bir büyükşehir belediye
başkanı gitti, yerine öbür büyükşehir belediye başkanı
geldi. Biri yaptığı hukuksuzluk nedeniyle Cumhurbaşkanı
tarafından çekildi, kenara kondu; onun yerine başka biri geldi,
aynı hukuksuzluk şimdi ona işletiliyor. Buna müsaade etmeyin.
Atatürk Orman Çiftliği, Ankara için bir
eğlence merkezi değildir. Elbette bir park alanıydı ama bir
belleği var buranın, tarihsel bir geçmişi var, yasası var;
bu yasa çiğneniyor. Bütün planlar iptal edildi yargı tarafından;
ısrarla buna direniliyor, fiilen hukuksuz bir işletme
yapılıyor, şimdi de bu yasallaştırılmaya
çalışılıyor ve ne yazık ki Tarım
Bakanlığı da buna seyirci kalıyor, Atatürk Orman Çiftliğinin
yönetimi de buna seyirci kalıyor.
Biline; gün gelir, devran döner, bunun hesabı
elbette sorulur. Kaçak sarayı resmîleştirebilirsiniz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN SARIBAL (Devamla)
o bir grup zengine
vereceğiniz yeri resmîleştirebilirsiniz ama biliniz ki bu doğa,
bu coğrafya, bu insanlık Adalet ve Kalkınma Partisinden hesap
soracaktır.
Bu maddenin tekliften mutlaka
çıkarılmasını talep ediyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sarıbal.
Sayın milletvekilleri, Sayın Sarıbal
ve Sayın Kürkcünün aynı mahiyetteki önergelerini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler
kabul edilmemiştir.
4üncü madde üzerindeki diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 561 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 4üncü maddesiyle değiştirilmesi
öngörülen 5659 sayılı Kanunun ek 1inci maddesinin üçüncü fıkrasına
aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
Kiraya veya işletmeye verilen bu alanlar, bu
maddenin beşinci fıkrasındaki kısıtlamalara tabi
değildir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle, tahsis edilen alanların kiraya veya
işletmeye verilmesinin bu maddenin beşinci fıkrasındaki
kısıtlamalara tabi olmayacağı hususu
açıklığa kavuşturulmaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 4üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
4üncü
madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 5inci madde üzerinde
iki adet önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 561 sıra sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin teklif
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Mehmet
Ali Aslan Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul Batman Bitlis
Mizgin
Irgat Altan
Tan
Bitlis Diyarbakır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkan.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan düzenlemeyle, 6200 sayılı
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunda değişiklik yapılmaktadır. Elektrik
borçlarının yapılandırılmasıyla ilgili bu madde
olumlu gibi görünse de çiftçilerin borcu açısından ilgili komisyonda
görüşülmesine ihtiyaç vardır çünkü esasen Hükûmet çiftçiye zaten
borçludur. Tarım Kanunu'na göre, gayrisafi yurt içi hasılanın
yüzde 1'inin çiftçiye doğrudan destek olarak verilmesi gerekirken Hükûmet
yüzde 0,5'ini vermektedir. Çiftçilerle ilgili daha fazla olumlu düzenleme
yapmak ve onlara daha çok destek verilmesi gerekirken bu madde gibi
düzenlemeler lütuf gibi sunulmaktadır, kendilerinden habersiz
yapılmaktadır ve kesinlikle yetersizdir. Çiftçiye gerekli destek
verildiği takdirde bu borçlar zaten ortadan kalkacaktır. Biz, HDP
olarak bu elektrik borçlarının silinmesinden yanayız. Çiftçilerin
borcu affedilirken var olan bu borcu kamunun üstlenmesini öneriyoruz. Bu
hâliyle yapılan düzenlemenin tekliften çıkarılmasını
öneriyoruz. Sorunlara kökten bir çözüm getirebilmek ve çiftçilerin daha fazla
borçlu duruma düşmemeleri için çiftçiye mazot, gübre, ilaç ve tohum
desteği artırılmalı ve çiftçiye ürün alım garantisi
verilmelidir. AKP'nin uygulamadığı, millî gelirin en az yüzde
1'i oranında (36 milyar lira) çiftçiye destek kanunu da derhâl uygulanmalıdır.
BAŞKAN Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
5inci madde üzerindeki diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 561 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 5'inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Okan
Gaytancıoğlu Musa
Çam Zekeriya
Temizel
Edirne İzmir İzmir
Ömer
Fethi Gürer Kadim
Durmaz Zülfikar
İnönü Tümer
Niğde Tokat Adana
İbrahim
Özdiş
Adana
MADDE 5- 18/12/1953 tarihli ve 6200 sayılı
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanunun ek 11 inci maddesinde bulunan ikinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Devlet tarafından yapılacak destekleme
ödemesi almaya hak kazanan çiftçilerin vadesi geldiği halde ödenmeyen
sulama işletme ve bakım ücreti veya su kullanım hizmet bedeli
borcu veya münferiden tarımsal sulamada kullanılan elektrik enerji
borcu bulunması halinde; DSİ veya işletme ve bakım sorumluluğu
devredilen gerçek veya tüzel kişi veya elektrik dağıtım
şirketi ve/veya elektrik perakende satış şirketi
tarafından tarımsal destekleme ödemesi yapacak bankaya borç
miktarı bildirilir. Bu bildirim üzerine; çiftçilerin destekleme
ödemelerinden borç tutarı mahsup edilerek DSİ veya işletme ve
bakım sorumluluğu devredilen gerçek veya tüzel kişiye veya
elektrik dağıtım şirketine ve/veya elektrik perakende
satış şirketine ödenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önerge hakkında konuşmak isteyen Edirne
Milletvekilimiz Sayın Okan Gaytancıoğlu.
Buyurun Sayın Gaytancıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Önce bir soru sorarak başlamak istiyorum:
Bulmaca çözüyor musunuz? Eminim herkes bulmaca çözmüştür. Bulmacalarda
şöyle bir şey vardır: Karşılıksız yapılan
yardım. Hemen ben cevabı vereyim, adı iyiliktir. Yani
birisine yardım ediyorsunuz, iyilik yaptığınızı
düşünüyorsanız bunun karşılıksız olması
lazım. Ama çıkar amaçlı yardım ediyorsanız,
ettiğiniz yardım karşılığı bir şey
istiyorsanız onun adı iyilik olmaz.
Şimdi, ben daha önce akademisyendim, derslerde
anlatırdım, tarım politikasında; çiftçiye
karşılıksız yapılan yardımın adı nedir?
Desteklemedir. Neden destek verirsiniz çiftçiye? Üretim yapsın diye, zor
durumda kalmasın diye. Doğa koşullarına
bağlıdır tarım, bir açık hava fabrikasıdır;
dolu yağabilir, yağmur yağabilir. Yağmurun
yağmasını istersiniz ama çok yağdığı zaman
Eyvah, çok yağdı, sel olabilir. dersiniz. Sıcak olsun. istersiniz,
çok sıcak olduğu zaman Kuraklık oldu. dersiniz; o zaman da
destek şarttır. Niye çiftçinin cebine para koyuyorsunuz?
İşte, piyasa koşullarına terk ettiğiniz çiftçiyi
destekleyerek piyasa koşullarından etkilenmesini önlemek
istiyorsunuz.
Şimdi, siz bulmacaları tersine çevirdiniz.
Ne yapıyorsunuz? Kötülük yapıyorsunuz. Bulmacalarda bile çıkan
karşılıksız yardımı yapmıyorsunuz ama
yardım yaptığınız birileri var. Kim? Elektrik
dağıtım şirketleri. Siz, elektrik şirketlerinin
neredeyse tamamını özelleştirdiniz.
Uyguladığınız tarım politikalarından dolayı
çiftçiler borçlarını ödeyemediği için, elektrik
şirketleriniz size diyorlar ki: Ya, bu çiftçiden biz para
alamıyoruz. Size şunu diyemiyorlar: Yıllardır çiftçiyi
borçlandırdınız, girdi fiyatlarına sürekli zam
yapıyorsunuz ama biraz da buğday fiyatını
artırın, biraz da süt fiyatını artırın. Yani siz
tarımı hiç iyi yönetemiyorsunuz. Ne yapıyorsunuz? İşin
kolayına kaçıyorsunuz. İşte, 5inci maddede işin
kolaylığı var. Çiftçiye yapacağınız iyiliği
yapmıyorsunuz, yapacağınız destekten kesiyorsunuz. Kime
veriyorsunuz? Elektrik dağıtım şirketlerine veriyorsunuz.
Bu yanlış. Ne için yapıyorsunuz? Birkaç avuç dolar için. Her
yere saldırıyorsunuz ya, doların ateşini
düşüremiyorsunuz. Şimdi, geldi sıra buradaki bu mantıksızlığa.
Lütfen, bunu yapmayın.
Peki, çiftçi tarımda neden elektrik
kullanıyor? Verim olsun diye. Sulu tarım yapıyor, sulamayla
verim artıyor, dolayısıyla bunun için suya ihtiyacı var.
Ama siz yıllardır gübre fiyatlarını artırıyorsunuz,
mazot fiyatlarını artırıyorsunuz. Bakın, bugün
çiftçinin kullandığı 1 litre mazot 5 lira 75 kuruş oldu.
Siz iktidara geldiğinizi de söylemiyorum, bundan on yıl önce 1,5
liraydı, şimdi 5 lira 75 kuruş. Buğday fiyatı on sene
önce kaç paraydı? Kilo başına 50 kuruştu, şu an
-işte, iki gün önce açıklandı- ton başına 1.050 lira.
Ama siz ne yapıyorsunuz? Yine, bayramın 3üncü gününde olduğu
gibi, gümrük vergilerini sıfırlıyorsunuz ve ucuz buğdayla
Türk çiftçisinin rekabet etmesini istiyorsunuz; bunlar yanlış.
Siz, çiftçinin üretmemesi için inanın elinizden
geleni yapıyorsunuz. Destek vermiyorsunuz, çiftçiyi
borçlandırıyorsunuz, girdileri arttırıyorsunuz. Az önce
söyledim, gübrenin tonu 1.500 lira olmuş. Tarımı
yönetemiyorsunuz, şimdi de tarımı yönetemediğinizi
artık itiraf ediyorsunuz, çiftçinin desteklerine göz diktiniz. Elektrik
parasını alamıyorsunuz çiftçiden. Niye? E, çiftçide para
kalmıyor ki. On yıldan beri aynı fiyatlarla ürün satan insanlar,
on yıl önce mazota, gübreye ödediklerinden daha fazla, daha yüksek
bedeller ödüyorlarsa, sürekli borçlanıyorlarsa nasıl çevirecekler
çarklarını? Siz başka bir şey yapmak istiyorsunuz; çiftçiyi
devre dışı bırakmak istiyorsunuz, onun
topraklarını başkalarının almasını,
böylelikle büyük çiftliklerin olmasını istiyorsunuz; bunu
yapıyorsunuz.
Bakın, az önce Sayın Hamzaçebi söyledi, üç
aydan beri dolardaki artışın dış borç stokuna etkisi
288 milyar lira. Yani bunun tamamını çiftçiye verseydiniz tam 20 kat
fazla para vermiş olacaktınız çiftçiye ki Türkiye ne et ithal
ederdi ne buğday ithal ederdi, hiçbir şey ithal etmezdi; Türkiyede
istihdam olurdu, insanlar işsiz kalmazdı, yüzde 10ları
aşan işsizlik oranı düşerdi. Ama siz bunları
yapmadığınız gibi, sürekli çiftçinin ensesine biniyorsunuz,
ona iyilik yapmıyorsunuz, kötülük yapıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Sayın
Başkanım son bir toparlayayım.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Gaytancıoğlu.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Son sözüm de
Bakanadır, Bakanın bugünkü açıklamasını doğru
buluyorum ama eleştireceğim tabii ki. İsrailden tarımsal
ürünlerin ihracatını durdurmuşuz yani İsraile mal
satmıyoruz. İyi, güzel ama samimi değilsiniz. Sıkıysa,
yapabiliyorsanız ithalat yapmayın. Hadi bakalım! Tohum
ithalatı yapmayın, alet makine ithalatı yapmayın, sulama
malzemelerinin ithalatını yapmayın. (CHP sıralarından
alkışlar) Öyle, üç kuruşluk ihracatı durdurmakla adam
olunmaz. Sıkıysa tohum ithalatını durdurun, ithalat
yapmayın, o zaman ben de sizin adam olduğunuzu öğreneyim.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Tohum ithal
etmiyoruz, nereden çıkarıyorsunuz?
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) - Oradan da laf
atmayın, daha fazlasını söylerim.
Evet, son olarak şunu söylüyorum: Çiftçinin
cebinden artık şu elinizi çekin, çiftçiyi borçlandırmayı
bırakın; cebine nasıl para koyabilirim diye düşünün, biz de
size destek verelim, size iyilik yapalım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Gaytancıoğlu.
Sayın milletvekilleri, Sayın
Gaytancıoğlu ve arkadaşlarının vermiş olduğu
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde önerge yoktur.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
6ncı madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde önerge yoktur.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde 7 kabul edilmiştir.
8inci madde üzerinde önerge yoktur.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde önerge yoktur.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde kabul edilmiştir.
10uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 561 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 10uncu maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Mehmet
Ali Aslan Altan
Tan
İstanbul Batman Diyarbakır
Mizgin
Irgat Mahmut
Celadet Gaydalı Ayşe
Acar Başaran
Bitlis Bitlis Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Batman Milletvekilimiz Sayın Ayşe Acar Başaran.
Buyurun Sayın Acar Başaran.
Süreniz beş dakika.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi bu kanun teklifinin
10uncu maddesinde, daha önceki bir yasa tasarısına ek bir kelime
ekleniyor ama o ek bir kelime aslında bir şehrin tamamını
etkiliyor, aslında Türkiye'nin tamamını etkiliyor, aslında
dünyanın tamamını etkiliyor. Nasıl oluyor bu? Rizenin
ekolojisi Türkiye'nin ekolojik sistemini perişan ediyor. Türkiye'nin
ekolojik sistemi dünyanın ekolojik sistemini perişan ediyor. Yani
bir kelime deyip geçmeyelim. Çünkü daha önce Trabzona, bir de Rizeye sosyal
tesis yapılmasına izin verdik.
Şimdi, değerli arkadaşlar, öncelikle
bu iktidarın ormanlarla, kıyılarla ne derdi var,
açıkçası anlam veremiyoruz. Bir sosyal tesisi -sağlık
tesisi de olabilir- Rizede ya da herhangi bir yerde, başka bir yer yok mu
ki kıyılarda yapıyoruz. Ama biz bu meseleleri iyi biliyoruz.
Önce sağlık tesisi diye başlayan kanunlar daha sonra dönüp
bazı sermayedarlara peşkeş çekiliyor. Bunun çokça örneklerini
gördük.
Şimdi, Rizede AKP iktidarı kaç oy
almış, hatırlatayım. Yüzde 75,9 almış. Peki, bu
insanlar, Rizeliler gidip şunu mu söylesinler? Elimiz
kırılsaydı da AKPye oy vermeseydik. Bize verdiği talan.
Kıyılarımızı talan ediyor. Bunu mu desinler? Bence
desinler. Bence Rize halkı hatta tüm Karadeniz halkı hatta Türkiye
halkları sandıklarına gittiklerinde bir baksınlar, bu
iktidar ekolojik sistemi nasıl perişan etmiş.
Kışı görmedik, kışı.
Hiç düşünüyor musunuz, niye bu sene kışı görmedik? Biraz
düşünün. Sizin için yol, su, çiçek, böcek meseleleri gibi böyle basit,
sıradan meseleler gibi konuşuyorsunuz ama şu anda Türkiye'nin
ekolojik sistemini perişan ediyorsunuz, kıyıları talan
ediyorsunuz, ormanları talan ediyorsunuz, kültürel mirası talan
ediyorsunuz.
Dün burada bir arkadaş Hasankeyften söz etti.
Bu arada Hasankeyf de kısmen yüksek oy oranı
aldığınız yerlerden biri, belediyesi sizde ama demek ki bu
insanların size oy vermemesi gerekiyor. Siz hizmet diye talanı bütün
alanlara sürüyorsunuz. Hasankeyften dün söz ettiniz ve orada çok müthiş
işler başardığınızdan söz ettiniz. Bakın,
ben bir ara yine bu kürsüden söylemiştim, Hasankeyf bir açık hava
müzesiydi, perişan ettiniz, gelin hep beraber bir görelim. Hiç mi
vicdanınız sızlamıyor? Biraz vicdan ya! Oradaki
hayvanları, doğayı talan ettiniz, tarihi yok ettiniz; hiç mi
vicdanınız sızlamıyor? Yüzyıllardır, bin
yıllardır bugüne kadar gelmiş tarihten, doğadan sizin
sayenizde elimizde bir şey kalmayacak. Ama dediğim gibi,
bunların hepsi 24 Haziranda size gelmeyecek oy olarak geri dönecek. Bu
halk bunu görüyor, yaptığınız HESlerle,
yaptığınız bu talanlarla aslında asıl
amacınızın halk olmadığını görüyor.
Eğer biraz Karadeniz halkını düşünseydiniz oradaki
işsizlik durumunu değerlendirirdiniz, orada gençlerin niye
kalmadığını değerlendirirdiniz ve bunlara yönelik
çözüm önerileri geliştirirdiniz, çözüm olanakları bulurdunuz. Ama siz
bunu düşünmüyorsunuz ki. Düşündüğünüz tek şey -ben yine
burada bir ara söylemiştim- nereden, nasıl para gelir, bazı
sermayedarlar nasıl zenginleşir. Sabahtan beri konuşuyorsunuz,
bugün çok önemli bir gün, ramazanın başlangıcı,
hayırlı bir iş yapın; vazgeçin Trabzondan, Karadenizden,
doğadan; vazgeçin, doğa kendi hâlinde özgür olarak yaşasın.
Bunun yanında ne yapıyorsunuz? Bakın,
daha önce de yine bu kürsüden söylemiştim, TOKİleri koydunuz, Ayder
Yaylasına TOKİler inşa ettiniz. Sizin ekolojik bakış
açınız TOKİden öteye geçmiyor zaten. Sürekli o çok
övündüğünüz üçüncü havalimanı, üçüncü köprü iki işe yaradı
sizin açınızdan. Bir: İşçiler orada hayatını
kaybetti. İkincisi: Binlerce dönümlük ağaçlar yok edildi. Ha, üçüncü
bir iyi tarafı da sizin açınızdan, yoldan her geçenden para
alacak bazı sermayedarlar, bunun sayesinde zengin olacak.
Ama dediğim gibi, bu halk bunu görüyor, sizi de
yakından izliyor. Siz bazen duymuyorlar zannediyorsunuz ya da siz
duymayınca kimse duymuyor zannediyorsunuz. Mesela, hasta tutsaklardan söz
ettim, hiçbiriniz dinlemediniz ama Menemenden bir aile aradı beni,
çocukları bir aydır açlık grevinde ve tek bir istedikleri var;
sağlık erişimine ulaşmak. Bu mübarek günde yapacağınız
eğer hayırlı bir iş varsa, bir hayır işlemek
istiyorsanız -sözden ibaret- bu insanların sağlık
erişimine ulaşmasına izin verirsiniz diyorum.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Başaran.
Sayın Başaran ve
arkadaşlarının vermiş olduğu önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 11 ila 23üncü maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyenleri okuyorum:
Grupları adına, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
İzmir Milletvekilimiz Sayın Ertuğrul Kürkcü, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Eskişehir Milletvekilimiz Sayın Utku
Çakırözer, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin
Milletvekilimiz Sayın Baki Şimşek.
Şimdi ilk söz, Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına İzmir Milletvekilimiz Sayın Ertuğrul
Kürkcüye aittir.
Buyurun Sayın Kürkcü. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir)
Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; tabii ki bu kanunun birinci
bölümü hakkında ne diyorsak ikinci bölümü hakkında da onu diyoruz
çünkü bu iki bölüm birbirinden ayrılamayacak kadar birbirine benziyor yani
içinde herhangi bir tutarlılık, ihtiyaçlar ile yasalar arasında
bir ilişki, bağlam ilişkisi, ihtisas süreçleri ile yasalar
arasında ilişki, hiçbir şey yok. Adı üzerinde, bir torba
var elimizde, torbacılar tarafından içi doldurulmuş ve bir seçim
rüşveti olarak ortaya konmuş. Dolayısıyla bu maddeler bugün
tartışılsa ve karara bağlansa ya da hiç
tartışılmadan karara bağlansa aslında pratikte
aynı sonuç doğacaktı. O nedenle, yeni bir sözü gerektirmiyor.
Bu çerçevede şunu söyleyebiliriz önümüze
bakarak: Ümit ediyoruz ki, Halkların Demokratik Partisi öyle bekliyor ki
Türkiye halkları önümüzdeki dönemde sadece bu kanun yapma tekniğini
değil, aynı zamanda bu teknikle kanun yapanları bir şekilde
sınavdan geçirecek, bunların önlerine on altı yıllık
bir fatura çıkaracak ve Bir daha bizi böyle yönetmeyin çünkü biz böyle
yönetilmeye layık değiliz. diyecek.
Herhangi bir biçimde halkın örgütlü
kesimleriyle müzakere etmeden, ihtiyaç sahipleriyle tartışmadan,
paydaşlarla görüşmeden, onların rızasını almadan
gündeme getirilen ve her seferinde her uygulamadan sonra orası burası
yeniden değiştirilerek, aslında kanunu
uygulayıcıların çoğu kez içinden çıkamadığı
kanunlar yaratarak bu halka kanun dayatmak -daha önce de söyledik- bu kanunun,
kanunların kaynağındaki Roma hukukunda esasen bir suçtur. Her
konuda bir kanun ilkesini kaçıncı keredir ihlal ettiğinizi
bilmiyoruz ancak bunların içerisinde bazıları ister istemez
halkın dolaysız çıkarını olumlu olarak etkilediği
için bunları tartışmak zorunda kalıyoruz. Yoksa
aslında yapılması gereken, böyle bir kanun yapma tekniği
karşısında Meclisin geri kalanının bunları boykot
etmesi, sizi bu kanun yapma usullerinizle baş başa
bırakması olabilirdi ama kaçınılmaz olarak Meclis
halkı ilgilendirdiğinden, halk Bu Mecliste hayrımıza bir
şey olabilir. diye ümitle buraya baktığından o zaman ister
istemez biz de bunun içerisinde halkın şöyle ya da böyle göreli
olarak yararına olan konuları sonuca bağlamakta katkıda
bulunmaya çalışıyoruz. Yoksa ne böyle devlet yönetilebilir ne
böyle toplum yönetilebilir. Zaten öyle görülüyor ki böyle yönetilmeyeceği
apaçık ortaya çıkacak.
Bugün bir İsviçre gazetesi Neue Zürcher
Zeitunda çıkan bir makalede Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğanın Türkiyenin her bir tarafının düşmanlarla
dolu olduğu, ülkemizin uluslararası alanda düşmanlarla
kuşatılmış olduğu ve bunlarla etkin bir mücadele
vermek konusundaki sözlerini ele alarak demiş ki: Aslında Tayyip Erdoğan
bu Türkiyenin başındayken başka bir düşmana ihtiyacı
yok. Şimdi bunu bir kinaye olarak görebilirsiniz ama elinizi
vicdanınıza koyun, siz söyleyin: Bu yasa yapma usulleriyle bir
devlet, bu yasa yapma usulleriyle bir parlamento
çalıştırılabilir miydi? Elde ettiğiniz şeyin
kocaman bir hiç, bir bıkkınlık, bir kurtulsak da bir an önce
bitse duygusu olması sizi hiç üzmüyor mu? 3üncü yılını
daha tamamlamadan bu Meclis sona geldi ve sonunu hep beraber getirdik.
Sevgili arkadaşlar, bu son torba yasanız.
Umarım sonuncu yasanız da olacak. Bundan böyle Türkiye, layık
olduğu gibi yönetileceği insanları iktidara getirmek için
yeniden sandık başına gidecek. Sizi uyarmak isterim. Oyun
bozanlık ve mızıkçılık işaretleri geliyor, 24
Haziranda sandıklardan ne çıkıyorsa odur. Bunun gereğini
yerine getirmeyenler Türkiyenin geleceğini büyük bir tehlikeye
atacaklardır. Sizi, verdiğiniz söze sadık kalmaya davet
ediyorum. Hoşçakalın. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kürkcü.
Şimdi söz sırası Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Eskişehir Milletvekilimiz Sayın Utku Çakırözere
aittir.
Buyurun Sayın Çakırözer, süreniz beş
dakika. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle
girmiş olduğumuz mübarek ramazan ayının ülkemize,
milletimize ve insanlığa kardeşlik, esenlik ve huzur getirmesini
dilerim. Bu mübarek günde Filistinli kardeşlerimize yönelik
katliamları şiddetle lanetliyorum. Yine bu ramazan gününe
sevdiklerinden mahrum girmek zorunda bırakılan, bir yıldır
tutuklu İstanbul Milletvekilimiz Enis Berberoğluna ve diğer
tutuklu milletvekillerine özgürlük diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu kanun
teklifinin gerekçesinde ve Maliye Bakanının Komisyona
yaptığı açıklamada, bu paketin toplumun büyük
çoğunluğunun ihtiyacını karşılayacağı
ve bu yönde beklenti olduğu ifade edilmekteydi. Şimdi, ben merak
ediyorum, çiftçinin üç kuruşluk desteğine, elindeki paraya el
koyulmasını hangi geniş toplum kesimleri arzu etmektedir? Çünkü
bu torba yasada böyle bir madde var. Çiftçi zaten borç içinde, alın
terinin karşılığını bile alamıyor. Hâl
böyleyken siz önümüze getirdiğiniz bu düzenlemeyle çiftçinin su ve elektrik
borçlarına karşılık onun devletten alacağı
destekten kesinti yapılması düzenlemesini getiriyorsunuz. Yani
çiftçiye destek olması gereken bu devlet, bu düzenlemeyle elektrik
dağıtım şirketlerinin tahsildarı
yapılmaktadır. Devleti düşürdüğünüz konuma bakın,
yazıktır, ayıptır. Bu düzenlemeden vazgeçilmelidir.
Değerli arkadaşlarım, yine bu
kanunla, Atatürkün bizlere yani Meclise emanet ettiği mirasına
ihanet etme durumuyla karşı karşıyayız. Atatürk Orman
Çiftliği, Atatürkün bu ülkeye armağanıdır, mirasıdır;
Çiftliğin bağışlanma amacına uygun olarak
kullanılmasının güvencesi ise Türkiye Büyük Millet Meclisidir.
Atatürk Orman Çiftliği, Türkiye Büyük Millet Meclisine, milletvekillerine
emanet edilmiş bir mirastır. Bu nedenle, Atatürkün mirası olan
ve devlet malı niteliğinde bulunan AOÇ arazisi üzerindeki yasal
olmayan tasarruflara kaynak teşkil eden bu tür düzenlemelere izin
verilmemesi gerekir. Bugün bu yasaya kalkan eller tarihî bir vebal
üstlenecektir, Mustafa Kemal Atatürkün mirasına ihanet için kalkacaktır.
Değerli arkadaşlarım, 2002 tarihinde
yayımlanarak yürürlüğe giren Kamu İhale Kanununun maddeleri AKP
döneminde toplam 185 kez değiştirilmiştir. Şimdi, bugün bir
kez daha bu kanunun 12nci maddesiyle Kamu İhale Kanununun Pazarlık
Usulü başlıklı 21inci maddesinin (b) bendinde çok tehlikeli
bir değişiklik yapılmak istenmektedir. Bu 21/b maddesi, AKP
döneminde ve özellikle son birkaç yıldır tüm kamu ihalelerinin
veriliş şeklini belirlemiştir. Nedir bu 21/b maddesi? Doğal
afetler, salgın, hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi
ani ve beklenmeyen veya idare tarafından önceden öngörülemeyen
olayların ortaya çıkması üzerine ihalelerin sadece seçilen
şirketler davet edilerek pazarlık usulüyle yapılması.
Komisyonda bize verilen bilgilere göre 2015 yılında tüm ihalelerin
yüzde 9u bu şekilde acil pazarlık usulüyle verilirken 2017de bu
rakam yüzde 22lere ulaşmış durumda. Sadece 2017de 45 milyar
liralık ihale bu şekilde, pazarlık usulü verilmiş durumda.
Son üç yılda 90 milyar liralık ihale bilinen birkaç şirkete
pazarlık usulü verilmiş durumda. Parasal büyüklüklere
baktığınızda, neredeyse tüm altyapı ihaleleri, afet,
deprem, salgın gibi gerekçelerin arkasına
sığınılarak, davet usulü, Hükûmete yakın birkaç
şirket arasında paylaştırılmıştır.
Bugün bu gerekçeler arasına yapım tekniği açısından
özellik arz eden ibaresi eklenmektedir. Yani yapım tekniği
açısından özellik gösteren işler de pazarlık usulü
kapsamına alınarak kamuda ancak istisnai hâllerde kullanılabilen
pazarlık yöntemi genişletilmektedir. Kamu ihalelerinde
saydamlığın, rekabetin, kamuoyu denetiminin ve kaynakların
verimli kullanılmasının sağlanması açısından
bu düzenlemeyi kesinlikle uygun bulmuyoruz.
Değerli arkadaşlarım, gerçekten,
geniş halk kesimlerinin ihtiyaçlarını düşüneceksek asıl
şunları yapmamız gerekir: OHALi kaldırmalıyız;
sadece düşünceleri ve ifadeleri nedeniyle zindanlarda tutulan
gazetecileri, milletvekillerini çıkarmalıyız; basın
özgürlüğünü lafta değil, özde sağlamalıyız;
Barış Atayın görüşlerine katılmayabilirsiniz ama onu
özgürlüğünden mahrum bırakmamalısınız; ülkede herkes
için hukuk güvenliğini sağlamalıyız; gerçekten
bağımsız bir yargı oluşturmalıyız.
İşte bunları yaparsak yatırımcıya güven gelir,
üretim artar, refahımız artar.
Bu düşüncelerle, bir ay sonra gerçekleşecek
24 Haziran seçimlerinin ülkemizde özgürlükleri, ülkemizde demokrasiyi,
ülkemizde hukuk devletini huzur içinde, refah içinde, kardeşçe
yaşayabileceğimiz bir ortamı getireceğine inanıyorum.
Halkımız, güçler ayrılığının, hukuk
devletinin, demokrasinin ayaklar altına alındığı bu
tek adam düzenini iradesiyle, sağduyusuyla bitirecek ve Tamam, artık
söz milletin. diyecektir.
Değerli arkadaşlarım, bu yasama
döneminin son oturumundayız. Tüm milletvekili
arkadaşlarımı, öncelikle 15 Temmuz darbe girişimi gecesi
bombalar altındaki Gazi Meclise sahip çıktıkları için
kutluyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Son, bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Çakırözer.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Bu yüce Meclis
çatısı altında bazen birbirimizi eleştirdik, bazen
katkıda bulunduk. Biz muhalefet olarak milletimizin faydasına,
hayrına olan çalışmalarda hep katkı sağladık,
yanlış gördüğümüz hususları, muhalefet sorumluluğunda
sizlerle ve milletimizle paylaştık. Siz değerli milletvekili
arkadaşlarıma bundan sonraki yaşamlarınızda
başarılar dilerim.
Son olarak, temsil etmekten büyük onur duyduğum
Eskişehirimize, Eskişehirli hemşehrilerimize ve tüm
yurttaşlarımıza teşekkürlerimi, saygılarımı
iletmek isterim. Kurtuluş Savaşımızı yöneten bu Gazi
Mecliste görev almış olmak, benim bundan sonra aileme,
evlatlarıma bırakacağım en büyük şeref
madalyasıdır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Çakırözer.
Sayın milletvekilleri, şimdi söz
sırası Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin
Milletvekilimiz Sayın Baki Şimşeke aittir.
Buyurun Sayın Şimşek. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA BAKİ ŞİMŞEK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de
sözlerime başlamadan önce bütün İslam âleminin Ramazan
Bayramını, ramazanını kutluyorum. Tabii, ramazanın
başlangıcında Gazzede yaşanan insanlık
dışı dramı da lanetliyorum. İsrail, ABDnin
açtığı karanlık ve kanlı güzergâhta gözü
dönmüşçesine ilerleyerek Gazzede son yılların en ağır
katliamına imza atmıştır. İsrail katil, haydut ve
terörist bir devlet olduğunu tüm delilleriyle
ispatlamıştır. İsraili ve ABDyi, 60 Filistinliyi
katlettiğinden ve 2.500ü aşkın Filistinliyi de
yaraladığından dolayı kınıyor ve lanetliyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii, artık
Meclisin son günlerinde, 26ncı Dönemin son günlerinde torba yasayla
ilgili bir görüşme yapıyoruz. Tabii, 25 ve 26ncı dönem Türkiye
Büyük Millet Meclisi milletvekili olarak hep komisyonlarda bunu defalarca dile
getirdik, keşke komisyonlarda bu yasalar daha detaylı bir
şekilde görüşülse, komisyonlar
çalıştırılsaydı ve bu yasalar böyle son dakikayla
geçirilmeseydi. Ama torba yasada, sulama birliklerinin elektrik paralarının
çiftçilere ödenen destekleme priminden karşılanması, maalesef,
Tarım Bakanı karşı olmasına rağmen torba yasa
içerisine konuldu. Benzer şekilde, daha önce de çiftçilerin sulama suyuyla
ilgili paralarının da, yine torba yasa içerisinde çiftçilerin
tarımsal desteklerinden kesilmesi kabul edildi. Zaten çiftçiye verilen
para üç kuruş para. Çiftçi bununla ekim zamanı ancak tohumunu alacak,
gübresini alacak. Biz yasanın bu bölümünü uygun
bulmadığımızı belirtiyoruz.
Atatürk Orman Çiftliğiyle ilgili de yine
Keşke Atatürk Orman Çiftliği bir bütün olarak korunabilseydi, nüfusu
4 milyonu, 5 milyonu bulan bir Ankarada elimizde kalan son yeşil
parçayı kaybetmeseydik. Ama maaselef ANKAPARK Ankaralının
tabiriyle beton park olarak gerçekleşmiştir ve buna bütün siyasi
partiler de düşünce olarak karşıdır. Keşke yasal
mevzuatı önceden hazırlansaydı. Yani bir şeyi
yapıyoruz, yaptıktan sonra bunu yasaya uydurmaya
çalışıyoruz. ANKAPARKla da ilgili, yine, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak eleştirilerimizi getirmekteyiz. İnşallah bundan
sonra her zaman yapanın yaptığı yanına kâr kalmaz;
öncelikle planlamalar yapılır, projeler çizilir, izinler
alınır ve yatırımlar bundan sonra yapılır. Bu
konudaki eleştirilerimiz, tabii, saklıdır.
Artık Meclisin son gününde ben bütün
milletvekili arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Zaman zaman belki
burada gergin, tartışmalı ortamlar yaşandı Türkiye
Büyük Millet Meclisi çatısı altında ama bana göre Türkiyenin en
şerefli mesleğidir milletvekilliği her ne kadar belli odaklar bu
milletvekilliğinin itibarını zedelemeye çalışsalar da.
Bu çalışmaların artık son günlerine geliyoruz.
Burada bölgemizle ilgili, ülkemizle ilgili birçok
sorunu Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsünden dile getirdik. Bununla ilgili
belki kısmen bazılarına çözüm bulabildik, belki
bazılarına bulamadık ama inşallah 24 Hazirandan sonra
Cumhur İttifakıyla, yeni yönetim sistemi,
Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemiyle inşallah Meclis
daha sağlıklı çalışacak.
Genel Başkanımızın Önce ülkem,
sonra partim, sonra ben. anlayışıyla ortaya koyduğu ve her
zaman bu ülkenin menfaatlerini göz önünde bulundurarak, kendisine uzatılan
Başbakanlık teklifini bile elinin tersiyle iten bir lider olarak Türk
tarihine geçen ortaya koyduğu bu modelle 26 Hazirandan sonra yine,
Milliyetçi Hareket Partililer olarak
Türk milleti her zaman umudun peşinde
koşmuştur, her zaman Türk milleti ileriye bakmıştır.
Türk milleti yine Devam. diyecektir diyorum, 24 Hazirandan sonra da yine
yoluna devam edecektir diyorum.
Tabii, sözlerimin son kısmında, Zeytin
Dalı Operasyonuna giderken kendisine uzatılan mikrofona, Nereye
gidiyorsun? diyene Kızıl elmaya. diyen, Memleketine selamın
var mı? diyenlere Beni beklemesinler. diyen Mehmet Kuzunun ailesine;
şehit olurken yazdığı vasiyetnameyle Bana vereceğiniz
tazminatla Telaferdeki Türkmenlere okul yaptırın. diyen Musa
Özalkanın ailesine, yine, idam sehpasına yürürken Mustafalar ölür
ama Allah davası bitmez. diyen Mustafa Pehlivanoğlunun ailesine,
Osmanlının artığısınız. dediklerinde
kahroluyorum. diyen Kerküklü nineye, Bizi kimlere bırakıp gidiyorsunuz.
diye haykıran Şamlı dedeye, Türkiye için dua etmeden seccademi
kaldırmam. diyen Bosnalı teyzeye, 2 patik ördüm, köyüme ilk gelen
Türk askerine vereceğim. diyen Ahıskalı geline, ordumuza
katılmak için ceketini satan Pakistanlı gence, şehadet parmağını
İsrailli askerlere uzatarak Bir gün gelecekler. diye ağlayan
Gazzeli çocuğa, Baykala, Hazara, Tunaya, Fırata ve Nile, Türkmen
Dağına, Apşerona
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Şimşek.
BAKİ ŞİMŞEK (Devamla)
Elbruza ve Erciyese, Ahlata, Urumçiye, Ferganaya ve Tebrize,
velhasılıkelam yürek bohçasında bize dair ağıt ve umut
taşıyan her yere, her sese, herkese hayırlı ramazanlar
diliyor, saygılarımı sevgilerimi sunuyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Şimşek.
Sayın milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Birleşime üç dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.26
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.29
BAŞKAN: Başkan Vekili Yaşar TÜZÜN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Mücahit
DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
----- 0 -----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 100üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, 16 Mayıs 2018 tarihli
birleşiminde birleşime saat 20.00de ara verilmesine ilişkin
önerisi
Danışma Kurulu
Önerisi
Danışma Kurulunun 16 Mayıs 2018
Çarşamba günü yaptığı toplantıda 16 Mayıs 2018
tarihli birleşiminde birleşime saat 20.00de ara verilmesi önerisinin
Genel Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mehmet Naci
Bostancı Özgür
Özel
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu
Başkan
Vekili Başkan
Vekili
Erkan
Akçay Filiz
Kerestecioğlu Demir
Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu Halkların
Demokratik Partisi Grubu
Başkan
Vekili Başkan
Vekili
BAŞKAN Danışma Kurulu Önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2341) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 561) (Devam)
BAŞKAN 561 sıra sayılı Kanun
Teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam
ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştı.
Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
11inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 561 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 11inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Mehmet
Ali Aslan Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul Batman Bitlis
Mizgin
Irgat Altan
Tan
Bitlis Diyarbakır
MADDE 11- 3/1/2002 tarihli ve 4733 sayılı
Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkol Piyasasının Düzenlenmesine Dair
Kanunun 6 ncı maddesinin üçüncü fıkrası madde metninden
çıkarılmış, ikinci fıkrasına
aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Ancak tek başına
kıyılıp içilebilme vasfına sahip tütün çeşitlerinin
üretildiği Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığınca belirlenen merkezlerdeki tütün üreticilerinin bir
araya gelerek kurduğu kooperatiflerce kurulacak sarmalık
kıyılmış tütün mamulü üretim tesislerinde, tam ve yeni
teknoloji ile tesisler kurmaları şartı aranmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge hakkında konuşmak
isteyen Bitlis Milletvekilimiz Sayın Mahmut Celadet Gaydalı.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 561 sıra sayılı
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifinin 11inci -ben 21inci maddeyi de buna ilave ettim- maddesi
üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlarım.
Türkiyenin birçok ilinin önemli gelir
kaynaklarından olan tütün, Bitlis ilimizin de neredeyse tek geçim
kaynaklarından biridir. 2009 yılı ve öncesi TEKELin devlet
adına tütün alımı yaptığı dönemlerde,
sarmalık kıyılmış tütün üretimi ve ticareti yapan
tütün üreticileri ve tüccarlar TEKELin vermiş olduğu nakliye
belgeleri sayesinde sarmalık tütünlerin bu kapsamda kısmen de olsa
sorunsuz bir şekilde taşıma işini yapabiliyorlardı.
TEKEL fabrikalarında öncelikle tütün kotası düşürüldü, sonra
TEKEL fabrikaları tamamen kapatıldı. TEKELin
kapatılmasıyla göç arttı, işsizlik arttı.
Mevcut Hükûmetin Tütünün önünü açacağız,
yasal hâle getireceğiz. söylemlerinden sonra Meclise sunulan ve kabul
edilen torba yasa tasarılarından tütüne yasak çıktı ancak
getirilen yasanın tam anlamıyla neler getirdiğini kendileri de
anlamış değil, hâlâ konuşmalarında Yok, yasak
getirmedik, yasal hâle getiriyoruz. söylemleriyle resmen vatandaşla dalga
geçiliyor. Madem öyle, geçtiğimiz aylarda neden 81 ilimizde tütün
satışı yapan küçük esnafımıza baskılar
yapıldı? Yine aynı şekilde, tütün
taşımacılığı yapan kargolara ve vatandaşa
baskılar yapılarak, idari para cezaları kesilerek birçok üreticinin
tütünlerine neden el kondu? Peki, bu yasayı geçirirken hangi tütün
üreticisinin, STKnin görüşlerini aldınız? Bu yasayı
getirirken, başta tütün üreticisi olmak üzere bu tütünü satan küçük
esnafa, çiftçiye alternatif iş imkânı olarak ne sundunuz? Hiçbir
şey; ırgatlık, işsizlik ve göç etmekten başka bir
şey sunmadınız.
İktidar 1 Temmuz 2018de yürürlüğe girmesi
beklenen ve çeşitli ağır cezalar getiren bu yasayı bir
yıl ertelemek için teklif sunmuş. Kooperatif maliyetini
düşürüyoruz, bürokrasiyi yüzde 90 azaltıyoruz. Daha önceki
düzenlemelerde üretim tesisi kurmak için çok maliyetli olan tam ve yeni
teknoloji şartı vardı, o kalkıyor. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili ve AKP Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın
ile Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş tarafından verilen teklifte,
1 Temmuz 2018 tarihinde yürürlüğe girmesi beklenen Tütün
Yasasının 1 Temmuz 2019 tarihine ertelenmesi istendi.
Biraz önce de dile getirdiğim gibi, bu, resmen
vatandaşla dalga geçmek, bunun başka bir açıklaması yok.
Biz bu getirilen yasanın tütünü tamamen bitireceğini, üreticiyi,
esnafı, tüketiciyi, çiftçiyi mağdur edeceğini bu kürsüden
defalarca dile getirdiğimiz zaman Erteleyip iyice bir düşünelim,
araştıralım, ilgili kurum ve kuruluşlarla
ortaklaşalım, getirisi, götürüsü nedir? muhasebesi içerisine
girmediniz ve hâlâ da anlamış değilsiniz.
Türkiye ekonomisine büyük katkısı olan,
başta Bitlis ilimiz olmak üzere birçok ilimizin önemli geçim
kaynaklarından olan tütünün çözümü Tütün Yasasını bir yıl
ertelemek değil, çözüm, bu yasayı tamamen ortadan kaldırmak ve
üreticinin serbest ekmesini, esnafın serbest satmasını
sağlamak, kısacası yasal bir güvence altına almaktır.
Sizin bu teklifi şimdi sunmanızın bir
tek gerekçesi var, o da seçim yatırımıdır. Bu teklifin
tütün üreticisine ve yurttaşa özeti şudur: 24 Haziranda
yapılacak seçimlerde oylarınızı aldıktan sonra tekrar
yasaklayacağız. Yani, halkı aptal yerine koyuyorsunuz.
Diğer bir şekliyle, idam mahkûmuna Son isteğin ne? diye
soruyorsunuz, adam Ya, ben suçsuzum, ben yaşamak istiyorum. deyince
Yok, bir sene daha seni yaşatacağız, bir yıl sonra seni
asacağız. diyorsunuz ve her seçim böylesi birçok durumda
yaptığınız gibi bunu da bir şantaj olarak kullanıyorsunuz,
Oylarınızı verin yoksa tütünü yasaklarız. diyorsunuz. Ama
yıllarca kandırdığınız, oylarını
aldığınız halkın artık sizin bu seçim öncesi
verdiğiniz vaatleri seçim sonrası yerine getirmeme durumunuza
tahammülü kalmamıştır. Bundan dolayı başta Bitlis
olmak üzere Türkiye halkları 24 Haziran günü tütüne sahip çıkmak için
barış, özgürlük ve demokratik bir Türkiye için size Tamam.
diyecektir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Gaydalı.
Sayın milletvekilleri, Sayın Gaydalı
ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 12nci madde üzerinde
iki adet önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 561 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 12nci maddesinin teklif metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Musa
Çam Ömer
Fethi Gürer Hüseyin
Çamak
İzmir Niğde Mersin
Kadim
Durmaz İbrahim
Özdiş Zekeriya
Temizel
Tokat Adana İzmir
Zülfikar
İnönü Tümer
Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mersin Milletvekilimiz
Sayın Hüseyin Çamak konuşacaktır.
Buyurun Sayın Çamak. (CHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; torba yasa
anlayışı AKP iktidarının olağan hâle
getirdiği bir süreçtir. İstisnai olarak uygulanması gerekirken
ne yazık ki artık torba anlayışı hâkim
anlayış hâline gelmiştir. Kuşkusuz, bu
anlayışın temelinde halktan bir şeyleri gizleme niyetinin
de yattığı yadsınamaz. Torbalarda herkesçe kabul gören
maddeler öne çıkarılırken halkın geleceğini olumsuz
etkileyecek birçok maddenin de aralara
sıkıştırıldığına defalarca tanık
olduk.
Torba anlayışında olduğu gibi,
AK PARTİ yıllarında istisna olmaktan çıkarak yaygın
hâle getirilen bir yöntemin de ihale süreçlerinde
yaşandığına tanık oluyoruz. Ezici çoğunluğu
Karayolları Genel Müdürlüğü olmak üzere, 2013 yılında tek
haneli rakamlarla başlayan, 2014te iki haneye çıkan davet yöntemli
ihaleler, 2016 yılında büyük artış gösteren 21/b ihaleleri
2017 yılında doruğa çıktı. Sadece 2017
yılında 150nin üzerinde davet yöntemli ihale yapıldı ve
bunların toplam büyüklüğü neredeyse 37 milyar Türk lirasına
ulaştı.
OHAL uygulamalarının açtığı
hukuk dışı zeminde Adalet Bakanlığı da yoğun
biçimde bu ihale yöntemini kullandı. Adalet
Bakanlığının geçen yıl firmaları davet ederek pazarlıkla
yaptığı ve sayıları 40ın üzerine çıkan ceza
ve infaz kurumu ihalelerinin toplam büyüklüğü 3,3 milyar Türk
lirasına ulaştı. Fabrikalarımız bir bir
satılırken Hükûmetin onlarca cezaevi açması ülkenin içinde
bulunduğu hukuksuz, haksız ve suç üreten mekanizmaların
nasıl yaygınlaştırıldığının da
çarpıcı bir göstergesidir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın milletvekilleri, Kamu İhale
Yasasına göre devletin bir kamu ihalesinde doğal afetler,
salgın hastalıklar, can veya mal kaybı tehlikesi gibi ani durum
çıkarsa idare açık ilan etmeden şirketleri davet edebiliyor
ancak 2017 yılında bu zorunluluklardan hiçbiri gerçekleşmemesine
rağmen, bunca ihalenin bu yasaya dayanarak gerçekleştirilmesi, davet
usulü ihaleyle yapılması kamu kaynaklarının
peşkeş çekilmesi anlamına gelmez mi? Peki, bu ihaleler kime
veriliyor, çağrılan firmalar neye göre çağrılıyor?
Bunların hiçbiri şeffaf bir şekilde ortaya konmuyor.
İhaleleri alan firmalara baktığımızda iktidar nezdinde
makbul şirket adlarına sıklıkla rastlamamız
aslında bu yollarla nelerin amaçlandığını,
yandaşlarının nasıl zenginleştirildiğini ve kamu
kaynaklarının hoyratça nasıl talan edildiğini
rahatlıkla anlayabiliriz. Zaten gerçek anlamda devlet ve millet menfaatini
düşünen bir anlayış olsa bu yollara asla tevessül etmezdi.
Dolayısıyla, bugüne dek bu istisnai yolla gerçekleştirilmiş
ihalelerin hiçbiri hukuka uygun değildir. (CHP sıralarından
alkışlar) Kanunun öngördüğü deprem, sel vesaire gibi doğal
afet şartıyla ihaleye sunulan alan var mı doğrusu merak
ediyoruz. Eğer varsa Sayın Bakan çıksın
açıklasın, bizler de, vatandaşlarımız da
öğrensin.
Şimdi, yıllardır iktidar eliyle
gerçekleşen bu hukuksuzluğa seçimlerin de yaklaşmasıyla
yani belli kaygılarla olsa gerek bir yasal kılıf uydurulmaya
çalışılmaktadır. Bu teklifin ilgili maddesinde yapım
tekniği açısından özellik arz eden diye bir ibare ekleniyor.
Yapılacak bu değişiklikle uygulama tamamen keyfiyete açık
hâle geliyor. Bu gerekçeye sığınılarak her tür ihale
yapılır. Yapılır yapılmasına da bugün olmasa da
bu ihalenin altına imza atanlar asla sorumluluktan kurtulamaz. Devleti
zarara uğratmanın zaman aşımı olamaz.
Dolayısıyla, sorumluluk makamında oturanları bir kez daha
uyarıyoruz: Hukuksuzluklara alet olmayın. Bakınız, 2018
yılının sadece ilk üç ayında 7,4 milyar Türk lirası
tutarında ihale yapılmış. Bu ihaleler hangi kurallara göre
yapıldı, kimlere verildi? Hükûmet bunları kamuoyuna
açıklamak zorundadır, aksi hâlde bu süreçte bulunan tüm bürokratlar,
bu hukuksuzluklara göz yumanlar zan altında kalacak ve eninde sonunda
hukuk önünde hesap vermek zorunda kalacaklardır.
Ramazan ayının bütün İslam âlemine
hayırlı olmasını diler, yüce Meclisi saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Çamak.
Sayın Çamak, 25inci ve 26ncı Dönemde
Parlamentoda sizlerle birlikte görev yapmaktan biz de büyük onur duyduk. Bundan
sonraki yaşamınızda size de üstün başarılar diliyoruz.
Sayın Çamak ve arkadaşlarının
vermiş olduğu önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
12nci madde üzerindeki diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 561 sıra
sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin 12nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Mehmet
Doğan Kubat İsmail
Emrah Karayel
Kayseri İstanbul Kayseri
Gökcen
Özdoğan Enç Hüsnüye
Erdoğan Hacı
Bayram Türkoğlu
Antalya Konya Hatay
"MADDE 12- 4/1/2002 tarihli ve 4734
sayılı Kamu İhale Kanununun 21 inci maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendinde yer alan "beklenmeyen veya"
ibaresinden sonra gelmek üzere "yapım tekniği
açısından özellik arz eden veya yapı veya can ve mal
güvenliğinin sağlanması açısından ivedilikle
yapılması gerekliliği idarece belirlenen hallerde veyahut"
ibaresi eklenmiştir."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) Katılıyoruz Sayın Başkan.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle ani ve beklenmeyen veya idare
tarafından önceden öngörülemeyen olayların ortaya çıkması
hâlinde uygulanan madde hükmünde, yapı veya can ve mal güvenliği
açısından tehlike olduğunun tespit edilmesi hâlinde zarar
meydana gelmeden müdahale edilerek kamu menfaatinin sağlanmasına
yönelik değişiklik yapılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 12nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
12nci
madde kabul edilmiştir.
13üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
13üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına
dair bir önerge vardır, önergeyi okutup Komisyona soracağım.
Komisyon önergeye salt çoğunlukla yani 21 üyesiyle katılırsa
önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım.
Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi
işlemden kaldıracağım.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
561 sıra sayılı Kanun Teklifine
aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
"MADDE 14- 18/5/2004 tarihli ve 5174
sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Kanunu ile Odalar ve
Borsalar Kanununun 65 inci maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"onbeş ibaresi "yirmibir olarak; üçüncü fıkrasında
yer alan "ondört ibaresi "yirmi olarak değiştirilmiş
ve aynı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 19- Bu maddeyi ihdas
eden Kanunla bu Kanunun 65 inci maddesinde yapılan değişiklikler
mevcut Birlik yönetim kurulu için de uygulanır. Yeni ihdas edilen yönetim
kurulu üyeliklerinin doldurulması için en fazla oy alan yedek yönetim
kurulu üyeleri, Birlik Başkanı tarafından bir ay içinde göreve
çağrılır.
Mustafa
Elitaş Mehmet
Naci Bostancı Ramazan
Can
Kayseri Amasya Kırıkkale
Şahin
Tin Hacı
Bayram Türkoğlu Serap
Yaşar
Denizli Hatay İstanbul
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Sayın Başkan, salt
çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Söz isteyen var mı? Yok.
Yeni maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Yeni madde kabul edilmiş ve teklife yeni bir
madde eklenmiştir.
Herhangi bir karışıklığa
mahal vermemek için bundan sonra maddeler üzerindeki önerge işlemlerine
mevcut sıra sayısı metnindeki madde numaraları üzerinden
devam edilecek, kanun yazımı esnasında madde numaraları
teselsül ettirilecektir.
Madde 14ü oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 14üncü madde kabul edilmiştir.
Madde 15i oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde 15 kabul edilmiştir.
Madde 16yı oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde 16 kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına
dair bir önerge vardır. Önergeyi okutup Komisyona soracağım.
Komisyon önergeye salt çoğunlukla yani 21 üyesiyle katılırsa
önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım.
Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi
işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan (2/2341) esas numaralı Kanun Teklifine 16ncı maddesinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
Barış
Yarkadaş Utku
Çakırözer Şenal
Sarıhan
İstanbul Eskişehir Ankara
Kadim
Durmaz Nurettin
Demir Musa
Çam
Tokat Muğla İzmir
Sibel
Özdemir Tur
Yıldız Biçer
İstanbul Manisa
YENİ MADDE -31/5/2016 tarihli ve 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun 40 ıncı maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan
bulunanlar ibaresinden gelmek üzere ile beş yılı geçmemek
üzere (16) ve (17) numaralı sırasında bulunanlar ibaresi eklenmiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, konu
hakkında söz istemiyoruz hızla bitsin diye ama Barış
Yarkadaşın bir dakika yerinden söz talebi var, daha önce iletmiştik,
60a göre.
BAŞKAN Buyurun Sayın Yarkadaş.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- İstanbul Milletvekili Barış
Yarkadaşın, gazetecilerin yıpranma payı süresinde 2008
yılı öncesine dönülmesini ve gerekli düzenlemelerin
yapılmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul)
Değerli Genel Kurul, gazetecilerin yıpranma payı süresinde 2008
yılı öncesine dönülmesini ve beş yılı geçmemek üzere
her üç yüz altmış gün için doksan gün yıpranma payı
verilmesini talep ediyoruz. Bu durumun emeklilikteki yaş haddinden de
düşürülmesini talep ediyoruz.
Saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yarkadaş.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2341) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 561) (Devam)
BAŞKAN Sayın Komisyon, önergeye salt
çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Salt çoğunluğumuz yoktur,
katılamıyoruz.
BAŞKAN Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılamamış olduğundan önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
Sayın milletvekilleri, 17nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 17nci
madde kabul edilmiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 18inci madde kabul edilmiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 19uncu madde kabul edilmiştir.
20nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 20nci madde kabul edilmiştir.
21inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 21inci madde kabul edilmiştir.
22nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 22nci madde kabul edilmiştir.
23üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 23üncü madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, ikinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Sayın milletvekilleri, teklifin tümünün
oylamasına geçmeden önce 26ncı Dönemde birlikte görev
yaptığımız sevgili grup başkan vekillerimizin ister
yerlerinden ister kürsüden kısa bir açıklaması olacaktır.
İlk söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Grup Başkan Vekilimiz Sayın Akçaya aittir.
Buyurun Sayın Akçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 26ncı
Dönemin sonuna gelindiğine, TBMM çatısı altında milletten
aldıkları yetki ve görevi en iyi şekilde yapma gayreti içerisinde
olduklarına, MHPnin Cumhurbaşkanı adayının
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olduğuna ve Cumhur
İttifakı adı altında milletvekili genel seçimlerini
gerçekleştireceklerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün itibarıyla 26ncı Dönemin sonuna
gelmiş bulunuyoruz. 17 Kasım 2015 tarihinde bu kürsülerde yemin
ederek başladığımız görevin, 26ncı Dönemin
sonuna geldik. 348 birleşim yapmış bulunuyoruz ve bu çatı
altında milletimizden aldığımız yetki ve görevi
elimizden geldiğince en iyi şekilde yapma gayreti içerisinde olduk.
26ncı Dönemde çok tarihî günler
yaşadık, çok üzüldüğümüz günler de oldu fakat milletimizin
tarihine geçen çok önemli hadiselere de tanıklık ettik. Yasama
faaliyeti olarak da milletimizin istikbalini, bekasını,
çocuklarımızın geleceğini, ülkemizin yararını
ilgilendiren çok önemli Anayasa değişikliklerini, yasa
değişikliklerini ve İç Tüzük değişikliklerini de hep
birlikte gerçekleştirdik. Özellikle 26ncı Dönemde, 16 Nisan 2017
tarihinde gerçekleştirdiğimiz Anayasa değişikliğiyle,
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine geçmiş
olacağız; 24 Haziranda yapılacak genel seçimlerle birlikte, hem
Cumhurbaşkanını seçeceğiz hem de Türkiye Büyük Millet
Meclisini seçmiş olacağız.
Bizim, Milliyetçi Hareket Partisi olarak, ta 8 Ocak
tarihinde de ilan ettiğimiz gibi, Milliyetçi Hareket Partisinin
Cumhurbaşkanı adayı, şimdiki
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğandır.
(MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ve Cumhur
İttifakı adı altında, bu ittifakta milletvekili genel
seçimlerini de hep birlikte gerçekleştirmiş olacağız ve bu
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Devamla) Cümlemi tamamlayayım
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay.
Buyurun Sayın Başkanım.
ERKAN AKÇAY (Devamla) Aziz milletimize
huzurlarınızda şunu ifade etmek isterim ki
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine, bu yeni düzene
geçişi sürekli kötülemekle günü geçiren ekipler değil, bunu savunan
kadrolar geçişi sağlayacaktır, milletimiz de bunu bu
şekilde takdir edecektir ve 24 Haziran da büyük bir zaferle
taçlanacaktır ümidiyle hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Sayın milletvekilleri, çalışma
süremizin sonuna gelmiş bulunmaktayız. İç Tüzükün 55inci
maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, görüşülmekte olan 561
sıra sayılı Kanun Teklifinin oylamasının
tamamlanmasına kadar çalışma süremizin, Genel Kurulun
çalışmasının uzatılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
Şimdi söz sırası Halkların
Demokratik Partisi Grubu Başkan Vekili ve İstanbul Milletvekilimiz
Sayın Filiz Kerestecioğluna aittir.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
36.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin, 26ncı Dönem boyunca ülke olarak çok derin acılar
yaşandığına, sadece ifade özgürlüklerini
kullandıkları için 9 vekilin cezaevinde olduğuna, 65 belediye
başkanının tutuklandığına, 10 vekilin
milletvekilliğinin düşürüldüğüne, 6 milyon insanın
iradesine el konulduğuna ve herkesi 24 Haziran seçimlerini en ufak
şaibeye yer vermeyecek şekilde yürütmeye davet ettiğine
ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 26ncı Dönem
boyunca tüm ülke olarak aslında çok derin acılar yaşadık.
Maalesef böyle yaşadık, böyle yaşatıldı ve parti
olarak, aslında, bu acıları biz ayrıca yaşadık ve
sadece ifade özgürlüklerini kullandıkları için 9 vekilimiz
cezaevinde, 65 belediye başkanımız tutuklandı, 10
vekilimizin vekilliği düşürüldü, 6 milyon insanın oyuna,
iradesine el konuldu.
Şimdi, Sevgili İdris Balukeni
hatırlarsınız, biz İdris Balukeni, Çağlar Demireli
özlerken yine sol yanımızdaki Ahmet Yıldırımı bu
sefer kaybettik, onun grup başkan vekilliğini düşürdünüz,
milletvekilliğini düşürdünüz. Evet, biz bütün
arkadaşlarımızı geri alacağız ve o cefakâr
halkımızın oylarını aynı şekilde kazanacağız
ve onların iradesine tekrar sahip çıkacağız.
Bugün, biliyoruz, maalesef hiçbir şekilde
eşit, adil koşullarda yarışmayacağız ama ben
bütün milletvekillerini ve bütün halkımızı en ufak bir
şaibeye yer vermeyecek şekilde bu seçimleri yürütmeye davet ediyorum;
sandığa girenle sandıktan çıkanın aynı
olmasına, bunu kollamaya davet ediyorum. Evet, atanmayan, işsiz
bırakılan, KHKlerle işten çıkarılan tüm
yurttaşlarımızı, gençlerimizi
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Sayın Başkan
BAŞKAN Evet arkadaşlar, rica ediyorum.
Son iki dakika
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Emeği çalınan tüm işçilerin, şiddete maruz
kalan, özgürlükleri için
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Atanmayan, işsiz bırakılan, KHKlerle işten
atılan tüm yurttaşları, emeği çalınan tüm işçileri,
aynı şekilde, kadın cinayetlerine maruz
bırakılanların yakınlarını, şiddete
uğrayan kadınları ve özgürlükleri için mücadele eden
kadınları, hepsini sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
24 Hazirandan sonra biz buraya daha çok genç, daha
çok kadın ve daha çok özgür düşünceyle, özgürlükle geleceğiz.
Hepinize yeni hayatlarınızda
başarılar dilerim, saygılar sunarım. Görüşmek
dileğiyle, hoşça kalın. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kerestecioğlu
Şimdi söz sırası, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilimiz, Manisa Milletvekilimiz
Sayın Özgür Özele aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
37.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, bir dönemi
tamamladıklarına, 15 Temmuz gecesi hain darbe girişimine hep
beraber direnmenin gururunu taşırken 20 Temmuzda sivil bir darbeye
boyun eğmenin ve Meclisin yetkilerinin bir saraya devredilmesinin
ayıbını, kalitesiz yasamanın utancını
taşıdıklarına ve 24 Hazirandan sonra bambaşka bir
Meclis olacağını ümit ettiğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hem son konuşma olması açısından
hem de saat açısından son derece zor bir konuşma. Çok uzatmadan,
grubumuz adına bir iki duygumuzu, düşüncemizi paylaşmamıza
izin verin.
Bir dönemi tamamlıyoruz. Önemli gururlar
taşıyarak da gidiyoruz, önemli ayıpları yüklenerek de
gidiyoruz. 15 Temmuz gecesi bir hain darbe girişimine hep beraber
direnmenin gururunu taşıyoruz ama ardından 20 Temmuzda bir sivil
darbeye boyun eğmenin ve Meclisin yetkilerinin bir saraya devredilmesinin
ayıbını da taşıyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar) Kaliteli yasama yapamamanın utancını
taşıyoruz. Hemen hemen her yasayı torba yasa yapmanın,
hemen hemen her yasayı temel kanun olarak geçirmenin, kalitesiz yasamanın
utancını taşıyarak gidiyoruz. Tutuklu milletvekilleri
ayıbını yaşayarak, yaşatarak ve çözemeden
ayrılıyoruz. Emeklilerde yaşa takılanlara verilen sözleri;
öğretmenlerin, polislerin 3600 ek gösterge taleplerini; atanamayan
öğretmenleri, atanamayan üniversite mezunlarının
tamamının umutlarını; bazı ibadethanelerin devlet için
makbul, bazılarının elektriğinin, suyunun dahi
karşılanmadığı bir ayrımcılığı;
devletin kendilerine karşı eşit davranmadığı
etnisitelerin, mezheplerin isyanlarını ve bunlara karşı bir
çözüm üretememenin ayıbını taşıyarak gidiyoruz.
Dezavantajlı gruplara, kadınlara, engellilere, doğaya, çevreye
yeterince sahip çıkamamanın eksikliklerini taşıyarak
gidiyoruz.
24 Haziran tarihinden sonra burada bambaşka bir
Meclis olacak. Ümidimiz odur ki yetkileri elinden alınan, 23 Nisan 1920de
bir saraydan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Müsaadenizle
toparlayayım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
halka, halk için de millî
iradenin tecelligâhı bu yüce çatıya verilen yetkilerin yapılan
bir Anayasa değişikliğiyle Meclisin elinden
alındığı bir sürecin 24 Haziranda geriye dönmesinin mümkün
olduğu bir seçime gidiyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar) O seçimi başarıp da buraya geldiğimizde
şunu söyleyelim: Muhalefete sormadan İç Tüzük yaptınız,
size sormadan İç Tüzük yapmayacağız. Muhalefetin bileğini
bükerek Anayasa değiştirdiniz, asla böyle bir şey
yapmayacağız. (CHP sıralarından alkışlar, AK
PARTİ sıralarından gürültüler) Uyum kanunlarını Anayasaya
uyumsuz yetkilerle devrettiniz, asla böyle bir şey yapmayacağız.
Siz bu Mecliste, maalesef, Erdoğana Anayasa yaptınız, biz
geldiğimizde her doğana Anayasa yapacağız. (CHP
sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Özel.
Arkadaşlar, rica ediyorum, son iki dakika
artık, lütfen yerlerinize oturun.
Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Grup Başkan Vekili, Kayseri Milletvekilimiz Sayın Mustafa
Elitaş
38.- Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın,
26ncı Dönemin sonuna gelindiğine, bu Meclisin milletvekillerinin 15
Temmuzda hain darbe girişimine karşı kahramanca
durduklarına ve birlikte 27nci Döneme devam etmeyi arzu ettiğine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 26ncı Dönemin sonuna geldik.
Aslında, bugün saat 19.30da ara verip, kapatıp 21.30da da tekrar
devam etme niyetimiz vardı. Fakat siyasi parti gruplarına, grup
başkan vekillerine teşekkür ediyorum. 19.30da bitirelim diye planladık
çünkü çıkardığımız bu kanunda da halkımıza
dokunan önemli maddeler vardı. Değerli grup başkan
vekillerimizin katkılarıyla, değerli milletvekillerimizin
katkılarıyla bu kanun hızlı bir şekilde geçti. Şu
anda da iftar vakti geldi diye tahmin ediyorum, Ankara için ezan vakti. Orucu
açsak olur, burada su var.
Değerli milletvekilleri, 26ncı Dönemde
iyi günlerimiz, kötü günlerimiz oldu. Birlikte, beraber kanun
tasarılarına imza attık. Olumsuz şeyler yaşadık,
güldüğümüz, birlikte duygulandığımız anlar oldu. Hele
hele hiç unutmadığımız bir an, 15 Temmuz hain darbe
girişimine kahraman milletvekillerimiz Türkiye Büyük Millet Meclisinde
karşı durarak, burada bombalar atılırken Adalet Bakanı
burada kürsüde bombacıların tehditlerine karşı boyun
eğmez göğsünü siper etmişken, değerli milletvekillerimizin
hem sıralarda hem kürsüde kahramanca durduklarına şahit olduk,
gözlemledik. Nasıl ki 1920de bu Gazi Meclis Türkiye Cumhuriyetini
kurduysa, 2016 yılında da bu Meclis kahraman milletvekillerinin
vasıtasıyla darbecileri önledi, Türkiye'nin işgal edilmesine
bütün milletin verdiği yetkiyle Dur. deme imkânını bulmuş
oldu. Kahraman Meclisin, Gazi Meclisin, 26ncı Dönem Millet Meclisinin
değerli milletvekillerine, siz kahramanlara, hepinize milletim adına
şükranlarımı, teşekkürlerimi sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bu destan her zaman her parlamentoya nasip olmaz.
Belki dünya parlamentolarında görülmeyen, milletlerin darbelere,
darbecilere karşı, tanklara karşı, dipçiklere karşı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Başkanım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) 27
Mayısı görmüş, 28 Şubatı yaşamış, 12
Eylülü yaşamış, 12 Martı yaşamış, 27 Nisan
e-muhtırasını yaşamış, o e-muhtıra
verildiği zaman Altına imza atıyorum, askerle beraber
bulunuyorum. diyen siyaset figürlerini de görmüş bir Parlamento. Ama
26ncı Dönem Parlamentosu her tarafı bitaraf etmiş,
şapkasını alıp gitmek yerine Parlamentoda nöbetini tutarak
lideri Recep Tayyip Erdoğanla birlikte darbecilere Dur. deyip bundan
sonra inşallah darbe yapmaya hevesli olanların önündeki heveslerini
almış götürmüştür. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İyi günde, kötü günde,
ağzımızın tadıyla inşallah bu Parlamentoyu
bitiriyoruz. 27nci Dönemde kimler olur, bilmiyoruz. Ümit ediyoruz, AK
PARTİ Grubu adına, sabahlara kadar zor şartlar altında,
bazen sabrederek, bazen sabrımız taşmasına rağmen
büyük bir metanetle bekleyerek bütün milletvekili arkadaşlarımızın
burada olmasını, birlikte 27nci Döneme devam etmeyi gönül arzu
ediyor, kısmet neyse olur.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla, muhabbette
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Biz teşekkür ederiz Sayın
Elitaş.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Yaşar Tüzünün, 26ncı Yasama Döneminde Parlamentonun dünyada önemli
olaylara şahitlik ettiğine, istikrarlı, huzurlu,
kutuplaşmadan uzak, birbirini daha iyi anlayan ve dinleyen bir Meclis
dilediğine, milletvekillerine ve Meclis çalışanlarına
Başkanlık Divanı olarak teşekkür ettiğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Değerli arkadaşlarım;
26ncı Yasama Döneminin son birleşiminin sonuna gelmiş
bulunuyoruz. Bu dönem Parlamentosu, cumhuriyet tarihinin en
çalkantılı dönemlerinden birisini yaşadı. İç ve dış
politikada ve dünyada önemli olaylara şahitlik ettik. Ama en önemlisi,
Kurtuluş Savaşını yöneten bu Gazi Meclis 15 Temmuz
akşamı dünya tarihinde nadir görülecek, doğrudan bir
saldırıya maruz kaldı ve 26ncı Dönemin milletvekilleri
geçmişte olduğu gibi büyük bir direnç ve azimle demokrasiye ve
cumhuriyete sahip çıktılar, bedenleriyle Meclise kalkan oldular.
Şunu net olarak ifade ediyorum ki: 2nci kez gazi olan Meclisimizin
26ncı Döneminin bu tarihî oturumunun son konuşmasında bu dönem
boyunca Parlamentoda çalışan ve emek harcayan tüm değerli
milletvekili arkadaşlarıma, Meclis çalışanlarına
teşekkürü bir borç bilirim.
26ncı Dönem, birçok yönüyle geçmişteki
hiçbir dönemde olmadığı kadar çalkantılı olaylara,
önemli tarihsel kararlara, sistem değişikliklerine ve toplumsal olaylara
tanıklık etti. Dolayısıyla bir dolu
tartışmanın, fikirsel çatışmanın merkezi oldu.
Ben gelecek dönemde istikrarlı, huzurlu,
kutuplaşmadan uzak, birbirini daha iyi anlayan ve dinleyen, toplumun tüm
kesimlerini ve renklerini çatısı altında başta
barış, kardeşlik ile uzlaşı ikliminde
çalışacak bir 27nci Dönem, bir Meclis diliyorum. Başkanlık
Divanı olarak hepinize teşekkür ediyorum. (Alkışlar)
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve Adıyaman Milletvekili Ahmet
Aydının Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2341) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 561) (Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, teklifin
görüşmeleri tamamlanmıştır.
Teklifin tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için iki dakika süre vereceğim. Bu süre
içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin oy
pusulalarını oylama için verilen süre içinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar varsa hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da
taşıyan oy pusulasını yine oylama için verilen süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 561
sıra sayılı Kanun Teklifinin açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 234
Kabul : 225
Ret :
7
Çekimser : 2 (x)
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Sema
Kırcı Mücahit
Durmuşoğlu
Balıkesir
Osmaniye
Bu sonuca göre, teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, 24 Haziran 2018 Pazar günü yapılacak olan Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 27nci Dönem milletvekili genel seçimine ilişkin kesin
sonuçların Yüksek Seçim Kurulunca ilanını takip eden üçüncü gün
saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Hayırlı ve uğurlu olsun.
27nci Dönemde sizlerle buluşmak umuduyla.
Kapanma Saati. 20.17