TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
15inci
Birleşim
31
Ekim 2017 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Diyarbakır
Milletvekili Ziya Pirin, Amedspor seyircilerine deplasman yasağı
getirilmesine ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, yerel basının sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Mersin Milletvekili
Yılmaz Tezcanın, helal ve sağlıklı gıdaya
ilişkin gündem dışı konuşması
V.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli
İşler
1.- Başkanlıkça,
Genel Kurulu ziyaret eden Pamukkale Üniversitesi öğrencilerine Hoş
geldiniz. denilmesi
2.- Başkanlıkça,
Genel Kurulu ziyaret eden Trabzonun Maçka ilçesinden gelen vatandaşlara
Hoş geldiniz. denilmesi
B) Önergeler
1.- Başkanlıkça,
İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkcünün Çevre Komisyonu
üyeliğinden istifasına ilişkin önerge (4/110) yazısı
2.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, (2/610) esas numaralı Organ ve Doku
Alınması, Saklanması, Aşılanması ve Nakli
Hakkında Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/111)
C) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Birleşmiş Milletler
Örgütü himayesinde 4 Aralık 2017 tarihinde Rusyanın başkenti
Moskovada düzenlenecek olan Parlamenterler Uyuşturucuya
Karşıdır başlıklı konferansa Rusya Federasyonu
Federal Meclisi Devlet Duması Başkanı Vyaçeslav Volodinin vaki
davetine icabetle Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen bir heyetin
katılmasına ilişkin tezkeresi (3/1204)
2.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Ağrı Milletvekili
Dirayet Taşdemir ile Şırnak Milletvekili Leyla Birlikin 17
Temmuz 2017 tarihinden itibaren on birer gün izinli sayılmalarına
ilişkin tezkeresi (3/1205)
VI.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının, 29 Ekim
Cumhuriyet Bayramını tebrik ettiğine ilişkin
konuşması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının,
Başkanlık Divanı olarak Erdal İnönüyü sevgi ve
saygıyla andıklarına ilişkin konuşması
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri sırasında Cumhuriyet
Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Bursa Milletvekili Bennur Karaburun ile Ordu
Milletvekili Metin Gündoğdunun yaptıkları
açıklamaları sırasında Cumhuriyet Halk Partisi ve CHP Grup
Başkanına sataşmaları nedeniyle konuşması
4.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında AK PARTİ Grup Başkanına sataşması
nedeniyle konuşması
5.- Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Aydın Milletvekili Abdurrahman
Özün HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
6.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın 501
sıra sayılı Kanun Tasarısının tümü üzerinde HDP
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
7.- İstanbul
Milletvekili Hüda Kayanın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına ve Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
8.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın 501 sıra sayılı Kanun
Tasarısının birinci bölümü üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
9.- Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
10.- Muş Milletvekili
Ahmet Yıldırımın, Ankara Milletvekili Ahmet
Gündoğdunun yaptığı açıklaması
sırasında HDP Eş Genel Başkanına sataşması
nedeniyle konuşması
11.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
12.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının
501 sıra sayılı Kanun Tasarısının birinci bölümü
üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
13.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcının, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
14.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
VIII.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
2.- Bursa Milletvekili Bennur
Karaburunun, Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü Bülent Tezcanın
Cumhurbaşkanı hakkındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
3.- Bursa Milletvekili Emine
Yavuz Gözgeçin, Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü Bülent Tezcanın
Cumhurbaşkanı hakkındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Didem Enginin, doğum borçlanması hakkının
sigortalarının başladığı tarihe
bakılmaksızın tüm annelere tanınması gerektiğine
ilişkin açıklaması
5.- Ordu Milletvekili Metin
Gündoğdunun, Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü Bülent Tezcanın
Cumhurbaşkanı hakkındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
6.- Adana Milletvekili
Zülfikar İnönü Tümerin, Adananın Karataş ilçesine
bağlı Kesik köyünde 28 Ekim Cumartesi günü meydana gelen hortumdan
mağdur olan köylülerin zararlarının karşılanması
için acilen girişimde bulunmasını dilediğine ilişkin
açıklaması
7.- İzmir Milletvekili
Mustafa Ali Balbayın, 18 ada ve 1 kayalığın Yunanistan
tarafından işgaliyle ilgili sorusuna Millî Savunma
Bakanının verdiği cevaba ilişkin açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Halis Dalkılıçın, Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü
Bülent Tezcanın Cumhurbaşkanı hakkındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
9.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcının, hekimlerin ve sağlık
emekçilerinin çalışma koşullarının acilen düzeltilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
10.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, son dönemlerde avukatların âdeta müvekkilleriyle
özdeşleştirildiklerine ve Nuriye Gülmen ile Semih Özakçanın
avukatlarının gözaltına alınmalarına ilişkin
açıklaması
11.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkayanın, Türkiye Taş Kömürü Kurumunun
özelleştirilmesine yoğun bir tepki olduğuna ilişkin
açıklaması
12.- Kayseri Milletvekili
Sami Dedeoğlunun, Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü Bülent Tezcanın
Cumhurbaşkanı hakkındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
13.- Denizli Milletvekili
Melike Basmacının, Denizlililerin Pamukkale Üniversitesi yemek
ihalesiyle ilgili bilgi beklediğine ilişkin açıklaması
14.- İstanbul
Milletvekili Gülay Yedekcinin, mesleğini icra ettiği için
gazetecileri tutuklamanın bir demokrasi katliamı olduğuna
ilişkin açıklaması
15.- Kütahya Milletvekili
İshak Gazelin, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 94üncü
yılını kutladığına ve Cumhuriyet Halk Partisi
Sözcüsü Bülent Tezcanın Cumhurbaşkanı hakkındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
16.- Osmaniye Milletvekili
Mücahit Durmuşoğlunun, Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü Bülent
Tezcanın Cumhurbaşkanı hakkındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
17.- Erzurum Milletvekili
Orhan Deligözün, Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü Bülent Tezcanın
Cumhurbaşkanı hakkındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
18.- Balıkesir Milletvekili
Ahmet Akının, Balıkesir Büyükşehir Belediye
Başkanı Ahmet Edip Uğurun istifasına ilişkin
açıklaması
19.- Düzce Milletvekili
Ayşe Keşirin, Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü Bülent Tezcanın
Cumhurbaşkanı hakkındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
20.- Adıyaman
Milletvekili Adnan Boynukaranın, Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü Bülent
Tezcanın Cumhurbaşkanı hakkındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
21.- Balıkesir
Milletvekili Mehmet Tümün, Balıkesir Büyükşehir Belediye
Başkanı Ahmet Edip Uğurun istifasına ilişkin
açıklaması
22.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Oturum Başkanı TBMM Başkan
Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
23.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, temizlik işçisi olarak işe başlatılan
4.995 imamın mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine,
Belçikada Genk şehrine bağlı Waterschei ilçesinde Belçika Türk
Federasyonuna bağlı bir derneğe yapılan saldırıya
ve Erdal İnönünün vefatının 10uncu yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
24.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, Erdal İnönünün vefatının
10uncu yıl dönümüne, Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü Bülent
Tezcanın Cumhurbaşkanı hakkındaki bazı ifadeleri
nedeniyle Genel Kurulda yaşanan tartışmalara ve 13 Ekim 2017
günü HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaşın
fezlekesinin ve dosyasının olduğu bütün mahkemelere gönderilen
bir yazıya ilişkin açıklaması
25.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, CHP Grubu olarak, vefatının 10uncu
yıl dönümünde Erdal İnönüyü ve 31 Ekim 1919da Kahramanmaraşta
Fransız işgalcilerine ilk kurşunu atan Sütçü İmamı
saygıyla andıklarına ilişkin açıklaması
26.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, başarılı ve hayırlı bir hafta
geçmesini ümit ettiğine, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 94üncü
yılını kutladığına ve Erdal İnönünün
vefatının 10uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması
27.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, uyuşturucu kullanımı ve madde
bağımlılığı konusunda bir araştırma
komisyonu kurulmasıyla ilgili mutabakat sağlanmasından çok
memnun olduklarına ve grup önerisini geri çektiklerine ilişkin
açıklaması
28.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, 4 partinin mutabakatıyla uyuşturucu madde
kullanımı konusunda bir komisyon kurulmasını talep
ettiklerine ilişkin açıklaması
29.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, uyuşturucu madde kullanımıyla ilgili bir
araştırma komisyonu kurulması konusunda mutabakat
sağlanmış olmasından dolayı bütün parti
gruplarına teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
30.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, uyuşturucu
kullanımıyla ilgili bir komisyonun kurulacak olmasının
olumlu bir adım olduğuna ve Mecliste çocuk hakları daimî
komisyonunun bir an önce kurulması gerektiğine ilişkin
açıklaması
31.- Ankara Milletvekili
Ahmet Gündoğdunun, Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın 501 sıra sayılı Kanun
Tasarısının birinci bölümü üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.- Muş Milletvekili
Ahmet Yıldırımın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
33.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- MHP Grubunun, Ankara
Milletvekili Mustafa Mit ve arkadaşları tarafından, tarım
ülkesi olan Türkiye ve Ankarada yaşanan kuraklık neticesinde
çiftçilerin uğramış oldukları zararlar ile çiftçilerin
durumlarının iyileştirilmesi için yapılması
gerekenlerin tespiti amacıyla 24/10/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 31
Ekim 2017 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir ve
Grup Başkan Vekili Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım
tarafından, Haziran 2015 tarihinden bu yana gözaltına
alınıp tutuklanan muhaliflerin maruz kaldığı
hukuksuzlukların tüm boyutlarıyla araştırılması
amacıyla 31/10/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 31
Ekim 2017 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, uyuşturucu kullanımı ve madde
bağımlılığının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/365)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 31 Ekim 2017 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
X.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık
Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Plan ve Bütçe
Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
XI.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Helal Akreditasyon Kurumu
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı (1/886) ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(S. Sayısı: 501)
2.- Türkiye Cumhuriyeti ile
Nijer Cumhuriyeti Arasında Savunma Sanayi İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/661) ile Milli Savunma Komisyonu ve Dışişleri
Komisyonu Raporları (S. Sayısı: 325)
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Büyük Britanya ve Kuzey İrlanda Birleşik
Krallığı Hükümeti Arasında Savunma ile İlgili Gizlilik
Dereceli Bilginin Korunması Konusunda Güvenlik Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/735) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 479)
XII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Edirne Milletvekili Erdin
Bircanın, bir televizyon programında Atatürke hakaret eden
kişilerin Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarda
katıldıkları etkinliklere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı (7/13927)
2.- Edirne Milletvekili Erdin
Bircanın, Edirnede düzenlenen Atatürkü Anma ve Barış
Koşusu ile ilgili törenin usulüne uygun olarak
yapılmadığı iddiasına ilişkin sorusu ve Gençlik
ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı (7/13928)
3.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Adıyamandaki
lisanslı sporcu, spor kulübü ve spor tesisi sayılarına ve son on
yılda spor tesisleri için yapılan harcamalara,
Adanadaki lisanslı
sporcu, spor kulübü ve spor tesisi sayılarına ve son on yılda
spor tesisleri için yapılan harcamalara,
Ankaradaki lisanslı
sporcu, spor kulübü ve spor tesisi sayılarına ve son on yılda
spor tesisleri için yapılan harcamalara,
Amasyadaki lisanslı
sporcu, spor kulübü ve spor tesisi sayılarına ve son on yılda
spor tesisleri için yapılan harcamalara,
Aksaraydaki lisanslı
sporcu, spor kulübü ve spor tesisi sayılarına ve son on yılda
spor tesisleri için yapılan harcamalara,
Ağrıdaki
lisanslı sporcu, spor kulübü ve spor tesisi sayılarına ve son on
yılda spor tesisleri için yapılan harcamalara,
Afyonkarahisardaki
lisanslı sporcu, spor kulübü ve spor tesisi sayılarına ve son on
yılda spor tesisleri için yapılan harcamalara,
İlişkin
soruları ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın
cevabı (7/14013), (7/14014), (7/14015), (7/14016), (7/14017), (7/14018),
(7/14019)
4.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, 2010 yılı itibari ile yükseköğrenim
kredisini ödeyemediği için ihbarname gönderilen veya icra takibi
başlatılan kişilere ve toplam borçlarına ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın
cevabı (7/14020)
5.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, il müdürlüklerinde çalışan sözleşmeli
personele ve 2016-2017 yıllarında yapılan ödemelere ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın
cevabı (7/14021)
6.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, çeşitli şehirlerde arena adı verilen
statlara eski adlarının verilmesine yönelik bir çalışma
yapılıp yapılmadığına ilişkin sorusu ve Gençlik
ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı (7/14022)
7.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, futbol menajerlerine ilişkin sorusu ve Gençlik ve
Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı (7/14023)
8.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, son üç sezonda futbolcuların biyolojik
yaşının tespiti için yapılan başvurulara ve
müsabakalar tamamlanmadan ligden çekilen takımlara ilişkin sorusu ve
Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı
(7/14024)
9.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, amatör takımlarda oynayan lisanslı futbolculara
ve 18-25 yaş arası futbolcuların transferinde kulüplerce
yapılan katkı payı ödemelerine ilişkin sorusu ve Gençlik ve
Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı (7/14025)
10.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, son üç yılda amatör takımlarda oynayan
yabancı futbolculara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı
Osman Aşkın Bakın cevabı (7/14026)
11.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, son üç yılda doping nedeniyle ceza alan sporculara
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın
cevabı (7/14027)
12.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, Bakanlık teşkilatında görevli ilçe
müdürlerine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman
Aşkın Bakın cevabı (7/14028)
13.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, statlara girmesi yasaklanan ve ceza alan kişiler ile
son beş yılda uygulanan seyircisiz maç cezalarına ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın
cevabı (7/14029)
14.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, Bakanlık personeline ilişkin sorusu ve Gençlik
ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı (7/14030)
15.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, spor kulüplerine sponsor olarak destek sağlayan kamu
ve özel sektör kuruluşlarına ve toplam destek miktarına
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın
cevabı (7/14031)
16.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, 2015, 2016 ve 2017 yıllarında yurt
dışı görevine giden Bakanlık personeline ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın
cevabı (7/14032)
17.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ihraç edilen
Bakanlık personeline ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı
Osman Aşkın Bakın cevabı (7/14243)
18.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, spor tesisi bulunan ve bulunmayan okullara ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın
cevabı (7/14244)
19.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Ardahandaki lisanslı
sporcu, spor kulübü ve spor tesisi sayılarına ve son on yılda
spor tesisleri için yapılan harcamalara,
Batmandaki lisanslı
sporcu, spor kulübü ve spor tesisi sayılarına ve son on yılda
spor tesisleri için yapılan harcamalara,
Diyarbakırdaki
lisanslı sporcu, spor kulübü ve spor tesisi sayılarına ve son on
yılda spor tesisleri için yapılan harcamalara,
Bayburtdaki lisanslı
sporcu, spor kulübü ve spor tesisi sayılarına ve son on yılda
spor tesisleri için yapılan harcamalara,
Çankırıdaki
lisanslı sporcu, spor kulübü ve spor tesisi sayılarına ve son on
yılda spor tesisleri için yapılan harcamalara,
Bingöldeki lisanslı
sporcu, spor kulübü ve spor tesisi sayılarına ve son on yılda
spor tesisleri için yapılan harcamalara,
İlişkin
soruları ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın
cevabı (7/14245), (7/14246), (7/14247), (7/14248), (7/14249), (7/14250)
20.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 2015-2017 döneminde Kredi ve Yurtlar
Kurumuna başvuran öğrenci sayısına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın
Bakın cevabı (7/14366)
21.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Denizlideki lisanslı
sporcu, spor kulübü ve spor tesisi sayılarına ve son on yılda
spor tesisleri için yapılan harcamalara,
Balıkesirdeki
lisanslı sporcu, spor kulübü ve spor tesisi sayılarına ve son on
yılda spor tesisleri için yapılan harcamalara,
Bartındaki
lisanslı sporcu, spor kulübü ve spor tesisi sayılarına ve son on
yılda spor tesisleri için yapılan harcamalara,
Bilecikdeki lisanslı
sporcu, spor kulübü ve spor tesisi sayılarına ve son on yılda
spor tesisleri için yapılan harcamalara,
Artvindeki lisanslı
sporcu, spor kulübü ve spor tesisi sayılarına ve son on yılda
spor tesisleri için yapılan harcamalara,
Aydındaki lisanslı
sporcu, spor kulübü ve spor tesisi sayılarına ve son on yılda
spor tesisleri için yapılan harcamalara,
Boludaki lisanslı sporcu,
spor kulübü ve spor tesisi sayılarına ve son on yılda spor
tesisleri için yapılan harcamalara,
Burdurdaki lisanslı
sporcu, spor kulübü ve spor tesisi sayılarına ve son on yılda
spor tesisleri için yapılan harcamalara,
Bursadaki lisanslı
sporcu, spor kulübü ve spor tesisi sayılarına ve son on yılda
spor tesisleri için yapılan harcamalara,
Çorumdaki lisanslı
sporcu, spor kulübü ve spor tesisi sayılarına ve son on yılda
spor tesisleri için yapılan harcamalara,
İlişkin
soruları ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın
cevabı (7/14384), (7/14385), (7/14386), (7/14387), (7/14388), (7/14389),
(7/14390), (7/14391), (7/14392), (7/14393)
22.- Adana Milletvekili
Zülfikar İnönü Tümerin, KYK yurtlarında
yapıldığı ve öğrencilerin
katılımının zorunlu tutulduğu iddia edilen
toplantılara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman
Aşkın Bakın cevabı (7/14502)
23.- Giresun Milletvekili
Bülent Yener Bektaşoğlunun, Giresun Çotanak Arena ve 1000
kişilik Olimpik Yüzme Havuzu projesinde gelinen son duruma ve mevcut
olimpik yüzme havuzunun bakıma alınmasına ilişkin sorusu ve
Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı
(7/14503)
24.- Ankara Milletvekili
Nihat Yeşilin, Ankaraya yapılacak olan stadyum konusundaki
çalışmalara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman
Aşkın Bakın cevabı (7/14660)
25.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Hakkâri ilinde bulunan spor
tesislerine, düzenlenen spor organizasyonlarına, faaliyet gösteren
lisanslı sporculara ve spor kulüplerine,
Gaziantep ilinde bulunan spor
tesislerine, düzenlenen spor organizasyonlarına, faaliyet gösteren
lisanslı sporculara ve spor kulüplerine,
Eskişehir ilinde bulunan
spor tesislerine, düzenlenen spor organizasyonlarına, faaliyet gösteren
lisanslı sporculara ve spor kulüplerine,
Elâzığ ilinde
bulunan spor tesislerine, düzenlenen spor organizasyonlarına, faaliyet
gösteren lisanslı sporculara ve spor kulüplerine,
Erzincan ilinde bulunan spor
tesislerine, düzenlenen spor organizasyonlarına, faaliyet gösteren
lisanslı sporculara ve spor kulüplerine,
Hatay ilinde bulunan spor
tesislerine, düzenlenen spor organizasyonlarına, faaliyet gösteren
lisanslı sporculara ve spor kulüplerine,
Iğdır ilinde
bulunan spor tesislerine, düzenlenen spor organizasyonlarına, faaliyet
gösteren lisanslı sporculara ve spor kulüplerine,
Düzce ilinde bulunan spor
tesislerine, düzenlenen spor organizasyonlarına, faaliyet gösteren
lisanslı sporculara ve spor kulüplerine,
Edirne ilinde bulunan spor
tesislerine, düzenlenen spor organizasyonlarına, faaliyet gösteren lisanslı
sporculara ve spor kulüplerine,
Gümüşhane ilinde bulunan
spor tesislerine, düzenlenen spor organizasyonlarına, faaliyet gösteren
lisanslı sporculara ve spor kulüplerine,
Giresun ilinde bulunan spor
tesislerine, düzenlenen spor organizasyonlarına, faaliyet gösteren
lisanslı sporculara ve spor kulüplerine,
Erzurum ilinde bulunan spor
tesislerine, düzenlenen spor organizasyonlarına, faaliyet gösteren
lisanslı sporculara ve spor kulüplerine,
İlişkin
soruları ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın
cevabı (7/14661), (7/14662), (7/14663), (7/14664), (7/14665), (7/14666),
(7/14667), (7/14668), (7/14669), (7/14670), (7/14671), (7/14672)
26.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, KYK yurtlarında verilen
manevi rehberlik hizmetiyle ilgili bazı iddialara ilişkin
Başbakandan sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın
Bakın cevabı (7/14766)
27.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, kamu yurtlarına ve
barınma sorunu yaşayan öğrencilere ilişkin Başbakandan
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın
cevabı (7/14803)
28.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlığın afet
yönetim planına ve İstanbulda bağlı kurum ve
kuruluşlara ait binalarda depreme karşı alınan önlemlere
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın
Bakın cevabı (7/14845)
29.- Diyarbakır
Milletvekili Ziya Pirin, Türkiye Futbol Federasyonunun bütçesine ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın
cevabı (7/14846)
30.- İstanbul
Milletvekili İzzet Ulvi Yönterin, Türk Millî Futbol Takımı
futbolcularına ve teknik heyetine ödenen prim ve ücretlere ilişkin
Başbakandan sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın
Bakın cevabı (7/14907)
31.- Ankara Milletvekili
Necati Yılmazın, KYKdan burs ve öğrenim kredisi alan
öğrencilere ve öğrenim süresi biten öğrencilerin kredi
ödemelerinin Haziran ayında kesilecek olmasına ilişkin sorusu ve
Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı
(7/15016)
32.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, deprem performans kriterlerini
sağlamayan KYK yurt binalarına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı (7/15018)
33.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 2017 yılından
itibaren yapılan ihalelere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı
Osman Aşkın Bakın cevabı (7/15019)
34.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 2010-2017 yılları
arasında Bilgi Edinme Kanunu kapsamında yapılan müracaatlara
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın
Bakın cevabı (7/15020)
35.- Denizli Milletvekili
Melike Basmacının, SGKnın mühendis, mimar ve şehir
planlamacılar için asgari ücretin TMMOB tarafından belirlenmesini
düzenleyen protokolü iptal etmesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlunun cevabı
(7/15320)
36.- Denizli Milletvekili
Melike Basmacının, SGKnın mühendis, mimar ve şehir
planlamacılar için asgari ücretin TMMOB tarafından belirlenmesini
düzenleyen protokolü iptal etmesine ilişkin sorusu ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlunun cevabı
(7/15356)
37.- İzmir Milletvekili
Ertuğrul Kürkcünün, Suriyeli mültecilerin çalışma mevzuatı
karşısındaki durumuna ilişkin Başbakandan sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlunun
cevabı (7/15362)
38.- Zonguldak Milletvekili
Ünal Demirtaşın, gıda fiyatlarındaki artışa ve
emekli maaşlarına yapılan zamma ilişkin Başbakandan
sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlunun
cevabı (7/15363)
39.- Van Milletvekili Adem
Geverinin, kamu kuruluşlarında ihtiyaç duyulan kadro
sayısına, personel alım takvimine ve mülakat uygulamasına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Jülide Sarıeroğlunun cevabı (7/15366)
40.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, FETÖye ait dershanelere ve
buralarda bazı sınav sorularının
dağıtılması vakalarının
soruşturulmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı (7/15387)
41.- Balıkesir
Milletvekili Ahmet Akının, işsizlik maaşının
kademeli olarak düşürülmesine ve istihdamı artırmaya yönelik
çalışmalara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlunun cevabı (7/15399)
42.- Ağrı
Milletvekili Dirayet Taşdemirin, İstanbulda bir fabrikada
kadın işçilerin maruz kaldığı iddia olunan cinsel
taciz ve fiziksel şiddet olaylarına ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide
Sarıeroğlunun cevabı (7/15400)
43.- Adana Milletvekili Elif
Doğan Türkmenin, 2016-2017 döneminde KYK tarafından verilen kredi ve
burslara ve bu yıl ödemelerin erken kesilmesine ilişkin sorusu ve
Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı
(7/15409)
44.- Bitlis Milletvekili
Mahmut Celadet Gaydalının, tutuklu bulunan HDP Eş Genel
Başkanı Selahattin Demirtaş hakkındaki mahkeme sürecine
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Ahmet
Aydının cevabı (7/15442)
45.- Batman Milletvekili
Saadet Becereklinin, tutuklu bulunan HDP Eş Genel Başkanı
Selahattin Demirtaş hakkındaki mahkeme sürecine ilişkin sorusu
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Ahmet Aydının
cevabı (7/15443)
46.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, tutuklu bulunan HDP Eş
Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkındaki mahkeme
sürecine ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Ahmet Aydının cevabı (7/15444)
47.- Muş Milletvekili
Ahmet Yıldırımın, tutuklu bulunan HDP Eş Genel
Başkanı Selahattin Demirtaş hakkındaki mahkeme sürecine
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Ahmet Aydının
cevabı (7/15445)
48.- Bitlis Milletvekili
Mahmut Celadet Gaydalının, OHALde grev hakkının
kullanımını ilgilendiren bir açıklamaya ilişkin
Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı
Jülide Sarıeroğlunun cevabı (7/15458)
49.- Kırklareli
Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, çırak ve stajyer öğrencilerin
sigortalılık sorununa ilişkin sorusu ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlunun cevabı
(7/15694)
50.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, mevsimlik tarım işçilerine, yoğun olarak
çalıştıkları yerlerde yapılan geçici yerleşim
alanlarına ve çocuk işçiliğiyle mücadeleye ilişkin sorusu
ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide
Sarıeroğlunun cevabı (7/15695)
51.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, Büyükanne Projesi kapsamında destek sağlanan
ailelere ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Jülide Sarıeroğlunun cevabı (7/15698)
52.- İzmir Milletvekili
Murat Bakanın, Bakanlığın ve bağlı kurum ve
kuruluşların İzmire yönelik devam eden ve yapılacak olan
yatırımlarına ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlunun cevabı (7/15700)
53.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, 17 Aralık 2016 tarihinde yapılan YDUS
sınavıyla ilgili bazı sorulara açılan iptal
davalarının seyrine ve sınav sonuçlarının
açıklanmaması nedeniyle yaşanan sorunlara ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı İsmet Yılmazın cevabı
(7/15757)
54.- Mardin Milletvekili Erol
Doranın, son beş yılda mevsimlik tarım işçisi olarak
başka şehirlere giden kişilere ve mevsimlik tarım
işçilerinin sorunlarının çözümüne yönelik çalışmalara
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide
Sarıeroğlunun cevabı (7/15795)
55.- Adana Milletvekili Elif
Doğan Türkmenin, 2002 yılından itibaren Adanada yaşanan
iş kazalarına, gerçekleşen ölüm ve yaralanmalara ve iş kazalarının
nedenine ve önlenmesine ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlunun cevabı (7/15796)
56.- Kocaeli Milletvekili
Tahsin Tarhanın, Bakanlık ve bağlı kuruluşlarca
2002-2017 yılları arasında Kocaeli iline yapılan yatırımlara
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide
Sarıeroğlunun cevabı (7/15797)
57.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, 2016 ve 2017 yıllarında işyeri açmak ve
çalıştırmak için başvuran yabancı uyruklu
kişilere ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Jülide Sarıeroğlunun cevabı (7/15798)
58.- Adana Milletvekili
İbrahim Özdişin, Adanada bir fabrikada üç işçinin
hayatını kaybettiği kazaya, fabrikanın denetimine,
olayın soruşturulmasına ve son on beş yılda meydana
gelen ölümlü ve yaralanmalı iş kazalarına ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide
Sarıeroğlunun cevabı (7/15799)
59.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 2017 mali yılı
içerisinde Adıyaman iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Ağrı iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Aksaray iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Bayburt iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Bingöl iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Bitlis iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Çankırı iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Diyarbakır iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Düzce iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Elâzığ iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Erzincan iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Erzurum iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Gümüşhane iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Hakkâri iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Iğdır iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Kahramanmaraş iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Karabük iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Karaman iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Kars iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Kastamonu iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Kilis iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Kırşehir iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Kırıkkale iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Kütahya iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Mardin iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Muş iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Nevşehir iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Osmaniye iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı içerisinde
Rize iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Siirt iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Şanlıurfa iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Şırnak iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Yozgat iline ayrılan ödenek miktarına,
2017 mali yılı
içerisinde Van iline ayrılan ödenek miktarına,
İlişkin
soruları ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın
cevabı (7/15810), (7/15811), (7/15812), (7/15813), (7/15814), (7/15815),
(7/15816), (7/15817), (7/15818), (7/15819), (7/15820), (7/15821), (7/15822),
(7/15823), (7/15824), (7/15825), (7/15826), (7/15827), (7/15828), (7/15829),
(7/15830), (7/15831), (7/15832), (7/15833), (7/15834), (7/15835), (7/15836),
(7/15837), (7/15838), (7/15839), (7/15840), (7/15841), (7/15842), (7/15843)
60.- Balıkesir
Milletvekili İsmail Okun, Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı
yükseköğrenim öğrenci yurtlarına, kapasitelerine ve 2015-2016
eğitim-öğretim yılında yurtlara başvuran ve
yerleştirilen öğrenci sayılarına ilişkin sorusu ve
Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı
(7/15845)
61.- Balıkesir
Milletvekili İsmail Okun, amatör spor kulüplerinin sorunlarına
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın
Bakın cevabı (7/15846)
62.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın, tekstil işçilerine asgari geçim indiriminin
ödenmediği yönündeki iddialara ilişkin sorusu ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlunun cevabı
(7/15930)
63.- İzmir Milletvekili
Ali Yiğitin, İzmir Atatürk Stadının depreme
karşı güçlendirilmesine ve kapatılacağı yönündeki
iddialara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman
Aşkın Bakın cevabı (7/15936)
64.- İzmir Milletvekili
Ertuğrul Kürkcünün, OHAL süresince izin verilmeyen grevlere ilişkin
sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide
Sarıeroğlunun cevabı (7/16092)
65.- Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Adanada üç işçinin
hayatını kaybettiği iş kazasına, inşaat
sektöründe meydana gelen ölümlü iş kazalarına, iş
kazalarının önlenmesine ve OHALin uzatılma gerekçesine
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide
Sarıeroğlunun cevabı (7/16093)
66.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, SGKnın 20 yıllık gelir ve gider durumuna
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide
Sarıeroğlunun cevabı (7/16095)
67.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, son 20 yılda çalışma izni verilen
yabancılara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Jülide Sarıeroğlunun cevabı (7/16099)
68.- Zonguldak Milletvekili
Ünal Demirtaşın, engelli çalıştırma
yükümlülüğünün uygulanmasına ve kamudaki engelli kadrolarına
yapılacak atamalara ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlunun cevabı (7/16101)
69.- Şanlıurfa
Milletvekili Dilek Öcalanın, Adanada beş işçinin
yaşamını yitirdiği iş kazasının
soruşturulmasına ve hedef sıfır kaza kampanya sürecine
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide
Sarıeroğlunun cevabı (7/16102)
70.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, İŞ-KURa müracaatta bulunan ve iş bekleyen
kişi sayısına, iş bekleyen engellilere ve 2016 ve 2017
yıllarında iş sağlananlara ilişkin sorusu ve
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Jülide
Sarıeroğlunun cevabı (7/16607)
71.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, 2015, 2016 ve 2017 yıllarında devlet ve özel
şirketlerce yapılan et ithalatına ilişkin sorusu ve Gümrük
ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkcinin cevabı (7/16673)
72.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, 2015, 2016 ve 2017 yıllarında ithal edilen gübre
miktarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent
Tüfenkcinin cevabı (7/16675)
73.- Trabzon Milletvekili
Haluk Pekşenin, THY yayını olan Skylife dergisinde Atatürk ile
ilgili haber, makale ve benzeri yazılara yer verilmediği
iddiasına ilişkin sorusu ve Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanı Ahmet Arslanın cevabı (7/16930)
74.- Diyarbakır
Milletvekili Sibel Yiğitalpin, cezaevleri ile ilgili soru ve Meclis
araştırması önergeleri ile dilekçelere ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Ahmet Aydının
cevabı (7/17288)
75.- Diyarbakır
Milletvekili Sibel Yiğitalpin, Diyarbakırın Sur ilçesiyle
ilgili soru ve Meclis araştırması önergelerine ilişkin
sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Ahmet
Aydının cevabı (7/17290)
31 Ekim 2017 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Ali
Haydar HAKVERDİ (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15inci Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN
- Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama
için beş dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
Pusula
gönderenler lütfen Genel Kuruldan ayrılmasınlar, isimlerini
okuyacağım.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Pusula veren sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum:
Sayın
Bennur Karaburun? Burada.
Sayın
Nureddin Nebati? Burada.
Sayın
Kadri Yıldırım? Burada.
Sayın
Emine Yavuz Gözgeç? Burada.
Sayın
Saadet Becerekli? Burada.
Sayın
Serkan Bayram? Burada.
Sayın
Aycan İrmez? Burada.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Amedspor seyircilerine deplasman yasağı
hakkında söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Ziya Pire aittir.
Buyurun
Sayın Pir. (HDP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Diyarbakır Milletvekili Ziya Pirin, Amedspor
seyircilerine deplasman yasağı getirilmesine ilişkin gündem
dışı konuşması
ZİYA
PİR (Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen, rica ediyorum.
Buyurun
Sayın Pir.
ZİYA
PİR (Devamla) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, ben bu duruma alışığım çünkü maçlarda da
bu resmi hep görüyoruz, bu sesleri duyuyoruz.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye liglerinde yani Süper Lig, Birinci, İkinci ve
Üçüncü Ligde toplam 108 takım futbol oynuyor. 108 takımın
107si aynı şartlarda futbol oynarken 1 tanesine
ayrımcılık hukuku uygulanıyor. Kimdir o 1 tanesi?
Diyarbakırlı kulüpler arasında en yüksekte oynayan Amedspordur.
Amedsporun taraftar grubunun, direniş grubunun bir üyesi olarak da ben
burada konuşuyorum.
28
Ocak 2016da yani bundan yaklaşık iki yıl önce Amedspor
Başakşehirle deplasmanda bir maç yapmıştı. Bu,
Türkiye kupa maçıydı. O maçtan sonra Amedsporun ligde ve kupa
maçlarında oynamış olduğu 39 maç var deplasmanda.
Bunların 31ine taraftar yasağı getirilmiştir. Bu hafta
sonu Sancaktepe maçı olacak Amedsporun, oraya da taraftar
yasağı geldi. Yani, 40ıncı deplasman maçında 32nci
yasakla karşı karşıya Amedspor. Bu, sadece Türkiye'de
değil, dünyada bir rekordur, ayıplanacak bir rekordur.
Sayın
Başkan, deplasman yasaklarına şöyle bir gerekçe uyduruluyor,
deniyor ki: Biz, sizin can güvenliğinizi sağlayamayız ve
şiddeti önleyemeyiz. Eğer emniyet güçleri, o ilin, ilçenin il
emniyet müdürleri, ilçe emniyet müdürleri, valileri, İçişleri
Bakanı ve hatta Başbakan şiddeti önlemek isterse, eğer
istiyorsa gerçekten o zaman Amedsporlu yöneticilerin ve futbolcuların
maruz kalmış olduğu şiddeti önleyebilirdi bugüne kadar,
bunları bile önlemiyor. Bu da Hükûmetin bir ayıbı olarak burada
dursun; şimdi orada dursun diyoruz ama bunun ne olduğuna da bakmak
lazım. Niye böyle kararlar veriliyor? Çünkü Amedspor -ben de o
takımın bir taraftarıyım- şöyle sloganlarla maça
çıkıyor, diyor ki: Çocuklar ölmesin, maça gelsin. Nesi var bunun?
Çocuklar ölmesin, maça gelsin. Sadece, bu sloganla maçlara
çıktığı için bu yasaklar geliyor. Şiddeti önlemekse
Eğer şiddet önlenemiyorsa -ki önlenemiyor, bizim yöneticilerimiz ve
futbolcularımız sürekli deplasman maçlarında şiddete maruz
kalıyor- o zaman o ilin valisi de emniyet güçleri de beceriksizdir.
Bunları görevden almanız gerekiyor. Yok, onlar becerikli.
diyorsanız, burada başka bir şey var. Nedir o? Biraz irdelemek
lazım yani niye?
Şimdi,
bizim yasaklı deplasman maçlarında ne oluyor, kısaca
anlatayım sizlere: İstanbulda diyelim ki Sancaktepe maçı var.
Bu maça giden kim olursa olsun, ister Sancaktepe taraftarı ister Amedspor
taraftarı olsun, kimliklere bakılıyor ve kimlikte eğer
Sivastan öte bir ilin ismi geçiyorsa bu seyirciler statlara
alınmıyor.
Bundan
üç hafta önce şöyle bir ayıbı da yaşadık: Bir
futbolcunun yaşlı ana babası küçük bir çocukla, sonradan,
kimliğinde İstanbulun dışında bir il
yazdığı için darp edilerek stattan atıldı. Bu mu sizin
adaletiniz, bu mu şiddeti önlemek? Hani sizin Başbakanınız
birkaç hafta önce Biz yolları böldük ama vatanı bölmedik. diyordu.
Tam da onu yapıyorsunuz, bu yapmış olduğunuz bölücülüktür.
Bu
tavrınız sadece Amedspor taraftarlarına karşı
değil, aynı zamanda bütün Kürtlere karşıdır çünkü
Kürt illeri demeyi yasaklıyorsunuz, evet, ama o bölgeden gelen kim varsa
onları stat dışında tutuyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ZİYA
PİR (Devamla) Bunun adı bölücülüktür. Bu bölücülüğü
sonlandırmanın
BAŞKAN
Bir dakika daha ek süre veriyorum size Sayın Pir, geç
başladınız konuşmanıza.
ZİYA
PİR (Devamla) Saygı da sunmuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Ama bitirdiniz.
MUSTAFA
ILICALI (Erzurum) Sizin Başbakanınız deyip siz
yapıyorsunuz bölücülüğü. Öyle olur mu ya, hepimizin
Başbakanı.
ZİYA
PİR (Diyarbakır) Konuşma.
MUSTAFA
ILICALI (Erzurum) Ne diyorsun?
BAŞKAN
Evet, sayın milletvekilleri
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, kayıtlara geçsin diye
söylüyorum.
BAŞKAN
Sayın Turan, buyurun.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Yapılan her türlü yanlış işte,
uygulamada veya benzeri konularda -hep yaşadık- sürekli Kürtlere
yapılan baskı, Kürtlere yapılan haksızlık ifadeleri
kullanılıyor. Sayın konuşmacı da aynı şeyi
söyledi.
Mesele,
takımdaki sıkıntılarla ilgilidir, bunun böyle Kürtlere
yapılan baskı diye ifade edilmesi doğru değildir,
zabıtlara geçmesi için söylüyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Başkanım, Şanlıurfaya
da aynı şeyi yaptılar, Şanlıurfaya da yaptılar.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Takımda ne sıkıntı var,
anlamadım. Amedsporda ne sıkıntı var, anlamadım.
MİTHAT
SANCAR (Mardin) Açıklasın. Öyle şey olur mu ya?
AHMET
YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Yıldırım, buyurun
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Kürtlere baskı var. mı diyorsun Sayın
Altay?
MİTHAT
SANCAR (Mardin) Silahla mı çıkıyorlar?
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Şanlıurfaspora
yaptığınız şeyi söyleyin ya, şikeyi söyleyin ya.
Yazık Şanlıurfaya.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, müsaade ederseniz Sayın
Yıldırımı bir dinleyeyim.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Bak, önceki dönem Spor Bakanımız da burada.
Şanlıurfaspor mağdur.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan, ezberden, afaki,
alabildiğine soyut konuşmalarla bu ülkede var olan, artık
toplumsal soruna tekabül eden meselelerin üstü örtülemez.
Buyurun,
Sayın Turanla bu işi test edelim. Bu hafta birlikte Sancaktepe
maçına gidelim ve yanımıza o bir Çanakkaleli alsın, ben
Mardin, Batman, Diyarbakır, Malatya, Urfa, Hakkâri, Şırnak,
Bitlis, Muş, Vandan birini alayım; orası doğumlu ve o
nüfusa kayıtlı.
BAŞKAN
Tamam, peki, bizce bir mahzuru yok.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Onun birlikte getirdiğini alacaklar, benim birlikte
getirdiğimi almayacaklar; ayrımcılık budur. Yoksa,
takımla ilgili ne gibi teknik veya sportif mesele varsa ezberden
konuşmayacak, çıkıp somut olarak bunu ifade edecek.
Teşekkürler.
BAŞKAN
Tamam.
Teşekkür
ederim Sayın Yıldırım.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Kürtlere baskı yapılmıyor Sayın
Başkan, konu budur.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden
Pamukkale Üniversitesi öğrencilerine Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Pamukkale Üniversitesi öğrencileri
aramızda.
Sevgili
gençler, hoş geldiniz. (Alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, yerel
basının sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
BAŞKAN
- Gündem dışı ikinci söz, yerel basının sorunları
hakkında söz isteyen Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürere aittir.
Buyurun
Sayın Gürer. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde ulusal basın gibi yerel basın da önemli
sorunlar yaşamaktadır. İllerin sorunlarını gündeme
getiren, devlet ve vatandaş arasında bir bağ olan yerelin sesi,
gözü kulağı yerel basına her türlü destek verilmesi şarttır
ve ihtiyaçtır. Bir kentin varlığını geleceğe
taşıyan en önemli yayın organları aynı zamanda
yereldeki basın organlarıdır. Ekonomik kriz yerel
basını etkilediği gibi mesleki sorunlar da giderek
derinleşmektedir.
Ülkemizde
toplam 6.265 gazete ve dergi yayınlanmaktadır. Bu
yayınlananlardan Basın İlan Kurumunun görev alanında 616 ve
valiliklerin görev alanında 540 olmak üzere resmî ilan alan gazete
sayısı ülke genelinde 1.156dır, resmî ilan ve reklam yayınlamaksızın
yayın yapan gazete ve dergi sayısı ise 4.358dir. Gazete ve
dergi sayısı 2016 yılında 2015 yılına göre yüzde
8 azalmış bulunmaktadır, gazete ve dergilerin tirajı da
2016 yılında 2015 yılına göre yüzde 20 azalmıştır.
Ülkemizde yayınlanan dergi ve gazetelerin toplam tirajı 1 milyar 705
milyon 225tir, bunun yüzde 94ü gazetelerden oluşmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, basının çok yönlü sorunları vardır, yerel
basının da sorunları giderek katlanmaktadır. Hükûmetten
çözüm bulamayan yerel basının temsilcisi gazete, dernek ve
konfederasyonlar -Türkiye genelinde 96 meslek kuruluşu olarak-
geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanına bir mektup yazmak durumunda
kalmışlardır çünkü görünen o ki Hükûmetten umutlarını
yitirmiş bulunmaktadırlar.
Her
yıl ocak ayında yayınlanan resmî ilan fiyat tarifesi bu yıl
yayınlanmamıştır. Basın İlan Kurumu Genel
Kurulunda kabul edilen, Bakanlar Kurulu onayına sunulması gereken
yeni resmî ilan tarifesi bugüne kadar yayınlanmadığı için
yerel basında resmî ilan alan gazeteler daha mağdur duruma
gelmişlerdir. Resmî ilan alan gazetelerin bir yıl öncesine göre artan
maliyetleri ne yazık ki yükselmiş, bunun yanında, resmî ilanla
ilgili şubat ayında açıklanması gereken karar ekim ayı
sonu geldiği hâlde açıklanmamıştır. Görünen o ki
bundan sonra yayınlansa da bu kez 2018 rakamları şubatta
açıklanmak durumunda olacaktır, oysa 2017 rakamları
açıklanmalı ve şubat ayından geçerli olmak üzere de yerel
basının resmî ilanlarından alamadıkları hakları
kendilerine verilmelidir. Süreklilik arz edip resmî ilandan yararlanmayan yerel
medyanın da durumu bu cümleden ele alınmalı ve sürekli olarak
çıkan resmî ilan alma şartlarını haiz olmayan gazetelere de
Hükûmet destek sağlamalıdır. Özel ilan gelirlerinde önemli
ölçüde düşüşler meydana geldiği için, resmî ilan alan
gazetelerin ayakta kalabilmeleri buradan kendilerine sağlanacak
desteğe bağlıdır.
İnternet
haber siteleriyle ilgili bir yasanın oluşmaması da bu anlamda
önemli bir boşluk yaratmaktadır. Belirsiz yapı bir an önce
ortadan kaldırılmalı, internet haber siteleriyle ilgili de
düzenleme sağlanmalıdır. Hazine, KOSGEB, İŞKUR,
kalkınma ajanslarıyla Anadolunun gazete, radyo ve
televizyonlarının internet sitelerine destek paketi
sağlamasına yönelik Hükûmet çalışma yapmalı, bu sorunu
da çözüme erdirmelidir. İnternet haber siteleri düzenlenmeli, desteklenmeli
ve mutlak surette bu konuda Hükûmetin yapacakları olmalıdır.
Mesleki yapılanmanın yasayla düzenlenmesi, şantajcı
haberciliğin önlenmesi, çalışma koşullarının
iyileşmesi sağlanmalıdır.
Değerli
milletvekilleri, tek gelir kaynağı resmî ilan olan yerel gazeteler,
son yıllarda özelleştirmeyle oluşan ilan kayıpları
nedeniyle yaşadığı sorunların yanında, her
yıl artan girdi fiyatlarıyla da ciddi anlamda mağdur
durumdadır. Aylık ortalama 10 bin ile 15 bin lira arasında resmî
ilandan pay alan yerel gazetelerde asgari 5 kişi çalışma
zorunluluğu bulunmaktadır. Asgari kadrodaki tüm çalışanlar
asgari ücret alsa bile, resmî ilan payları çalışanların
maaş ve sigortasını karşılamakta zorlanmaktadır.
Ayrıca, çalışanların da bu nedenle almaları gereken
hak edişlerini alamadıkları da bir gerçektir diyor, Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Gürer.
Gündem
dışı üçüncü söz, helal ve sağlıklı gıda
hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Yılmaz Tezcana aittir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Buyurun
Sayın Tezcan.
3.- Mersin Milletvekili Yılmaz Tezcanın, helal ve
sağlıklı gıdaya ilişkin gündem dışı
konuşması
YILMAZ
TEZCAN (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; helal
ve sağlıklı gıda hakkında gündem dışı
söz almış bulunmaktayım. Sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Rabbimiz,
Kuran-ı Kerimde Nahl suresinde, özellikle helal ve temiz gıdayla
ilgili, rızıkla ilgili şöyle diyor: Artık Allahın
size helal ve temiz olarak verdiği rızıklardan yiyin. Eğer
yalnız ona ibadet ediyorsanız Allahın nimetine şükredin.
Sağlıklı
kalmanın en temel ögelerinden birisi kuşkusuz sağlıklı
beslenmedir. Sağlıklı beslenme ise tarladan sofraya bütün
zincirin sağlıklı ve doğru kurgulanmasına bağlıdır.
Sağlıklı ve helal ürün seçimi konusu, zincirin tüm
halkaları göz önüne alınarak helal ve sağlıklı
bakış açısıyla değerlendirilmelidir. Böylelikle hem
üreticilerin hem de tüketicilerin helal ve sağlıklı gıda
duyarlılığı artmaktadır. Helal gıda, tarladan
sofraya tümüyle İslami kurallara uygun olarak hazırlanan
gıdayı ifade eder. Daha geniş bir açıklamayla helal
gıda, bitkisel, hayvansal, kimyasal ve mikrobiyal kaynaklı olsun,
gıda ürünlerinin ham madde, işlem yardımcısı
maddeleri, bileşenleri, katkı maddeleri, işleme metotları,
işletme koşulları ve ambalajlarının İslami
kurallara uygunluğunun bir ifadesidir. Maalesef, ülkemizde helal
gıda denildiğinde ilk akla gelen et ürünleri oluyor. Oysaki
gıdalarda kullanılan gıda katkı maddeleri nedeniyle
tükettiğimiz bütün ürünlerin helal ve sağlıklı olup
olmadığını araştırmalıyız.
Bugün
Helal Akreditasyon Kurumu yani HAKla ilgili olarak bir tasarı
görüşeceğiz. Dünyada yaşayan yaklaşık 1,8 milyar
Müslüman nüfusun, helal ürün ve belgelendirmesine ilişkin ilgi ve talebi
giderek artmaktadır. Tüm dünyada gıda, giyim, ilaç, kozmetik gibi
ürünler ile turizm ve seyahat gibi hizmet sektörleri eklenince helal pazar
potansiyelinin büyüklüğü 3,9 trilyonu aşmaktadır. Yüzde 99u
Müslüman olan ülkemizde toplam gıda ihracatının yüzde 30unu
helal sertifikalı ürünler oluşturmaktadır ki bu oran da oldukça
düşüktür.
Ülkemizde
ve dünyada helal ve sağlıklı gıda konularında
çalışmalar yapan çeşitli kurum ve kuruluşlar vardır.
Bunlardan bir tanesi de benim üyesi olduğum Helal ve
Sağlıklı Gıda Platformudur. Helal ve
sağlıklı gıda konusunda farkındalığın
artması için Helal ve Sağlıklı Gıda Platformu önemli
çalışmalar yapmaktadır. Bu manada, çevreyi ve insanı
merkeze alarak helal ve sağlıklı gıda konusunda
yaratılış gayesine uygun fayda üretmek, muhtemel zararları
tespit ederek tedbirler önermek, alternatif, yenilikçi düşünerek ulusal ve
küresel boyutta süreçler geliştirmemiz gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, helal ve sağlıklı beslenmenin önemini
kavramış, doğal ve sağlıklı beslenmenin temel
ilkelerini öğrenmiş, gıdaların içindeki katkı
maddelerini ve etkilerini araştırma becerisi kazanmış
bireylerin yetişmesi için çalışmalar yaparak doğal çevrenin
ve doğal kaynakların tüm insanlığın ortak malı
olduğu inancı içerisinde korunması, güzelleştirilmesi ve
geliştirilmesi, helal ve sağlıklı beslenmenin
anlaşılması, yaygınlaştırılması ve
sistematiğinin oluşumuna katkıda bulunacak
çalışmaların yapılması, sosyal farkındalık
gelişimine katkı sağlayacak tüm faaliyetlerin
geliştirilmesi amacıyla özellikle ticari kaygı gütmeyen bu tür
organizasyonlara destek olmamız gerekmektedir.
Platform
tarafından bu hafta sonu yani 3-5 Kasım tarihleri arasında
Ankarada Uluslararası Helal ve Sağlıklı Gıda
Kongresinin 4üncüsü Helal Yaşam ana temasıyla düzenlenecektir.
Sizleri de bu anlamlı kongreye davet ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, bizler de helal ve sağlıklı gıda için
doğal beslenme uzmanları olmalıyız, yiyecek ve
içeceklerimizin içindeki katkı maddelerini çok iyi
araştırmalıyız. Tüm hazır besinlerin özellikle ambalajlarının
içeriklerini en ayrıntılı şekilde okuma
alışkanlığı kazanarak bilinçli tüketici
olmalıyız.
Kıymetli
milletvekilleri, sözlerimin sonunda, dün CHP Genel Başkan
Yardımcısı Bülent Tezcanın Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğana yönelik sarf ettiği seviyesiz,
sorumsuz, nezaket kurallarından uzak, hamaset ve nefret diliyle
yaptığı konuşmayı kınıyor ve lanetliyorum.
CHP
Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan
dışındaki tüm saygıdeğer milletvekillerini
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tezcan.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Ayşe Nur Bahçekapılının, 29 Ekim Cumhuriyet
Bayramını tebrik ettiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, iki gün önce cumhuriyetimizin 94üncü yıl
dönümünü kutladık. 29 Ekim 1923, Türkiye Cumhuriyetinin kurtuluşunun
ve kuruluşunun ilanıdır. Bu nedenle de büyük bir imparatorluktan
cumhuriyete doğru giden yolu çok iyi bilmek, anlamak, kavramak ve
zihinlerimizde her daim canlı tutmak zorundayız. Mustafa Kemal
Atatürkün rehberliğinde ve önderliğinde milletimizin kanı,
canı ve büyük emekleriyle kurulan Türkiye Cumhuriyetinin tüm varlık
ve değerleriyle sonsuza dek yaşatılması çocuktan
kadına, yaşlıdan gence herkesin vazgeçilmez ortak sorumluluğu
olmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti, laik ve demokratik
anlayıştan taviz vermeden Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürkün
çizdiği çağdaş uygarlık yolunda hızla ilerlemektedir.
Buna hiçbir güç engel olamayacak ve Türkiye Cumhuriyeti devleti sonsuza kadar
yaşayacaktır, yeter ki bizler Atatürkün mirası olan bilimsel ve
akılcı yoldan ayrılmayalım.
Ülkemizin
gurur günü olan 29 Ekim Cumhuriyet Bayramınızı bir kez daha
tebrik ediyor, milletimize sağlık, huzur ve esenlik diliyorum.
Cumhuriyetimizin 94üncü kuruluş yıl dönümü kutlu olsun. Bu
düşüncelerle Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşlarını, nice isimsiz kahramanları saygı ve
sevgiyle anıyorum, şehitlerimizin ruhları şad olsun. (AK
PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
Teşekkür
ederim sayın milletvekilleri.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Alkışladık efendim biz de sizi.
BAŞKAN
Gördüm, teşekkür ederim.
Buyurun
Sayın Altay.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Biraz önce gündem dışı konuşan AK
PARTİ Milletvekili Sayın Yılmaz Tezcanın, Parti Sözcümüz
Bülent Tezcanın yaptığı bir konuşmaya yönelik
sözlerini dinledik. Sayın Bülent Tezcanın Tekirdağda
yaptığı konuşmanın benzerini defaatle ben ve
milletvekillerimiz burada da yaptık. Bu tartışmayı AK
PARTİ yapmak isterse bundan keyif alırız lakin tutanaklar da
burada, diktatör ithamının bir siyasi eleştiri olduğunu
AK PARTİ Grubu kabul ve teyit etmiştir defaatle. Bu bakımdan,
yeniden bu tartışma açılmak isteniyorsa açarız ama
siyasetçilerin siyasetçilere hakaret içermemek kaydıyla siyasi
terminolojilerde var olan sıfatları
yakıştırmaları bir ritüeldir. Konunun bu şekilde değerlendirilmesini,
aksi takdirde bu tartışmaların bizim için hiçbir mahzurunun
olmayacağını Genel Kurula beyan ederim efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Turan
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, cumhuriyetimizin kurulduğu
günden bugüne kadar eksik, fazla- demokratik rejim içerisinde
yaşıyoruz. Her türlü siyasi eleştirinin
başımızın üzerinde yeri var ancak bir genel başkana,
daha da ötesinde bir Cumhurbaşkanına o ithamları bir
eleştiri olarak ifade etmek başka ithamlara kapı açmak demektir,
CHPnin
Genel Başkanının grubunun başına gelirkenki
atmosferden başlayarak birçok konuda bize itham hakkı verir. Bu,
doğru bir yaklaşım değil. Biz Bülent Tezcanın
yaptığı yanlışın CHP Grubu tarafından
değerlendirilerek yanlış yaptığı kanaatine
varılacağını düşünüyoruz, ümit ediyoruz. CHPnin
kurumsal duruşu, siyasi ahlakı, tarihsel duruşu bu tarz hakaretlere
açık kapı bırakmaz diye ümit ediyoruz. Sayın
Başkanı ben bir daha düşünmeye, siyasi etiğe, siyasi ahlaka
davet ediyorum. Bir kişinin yaptığı yanlışı
tabii ki bir kurum sahiplenirse o kurumun da yanlışı olur. Ümit
ediyorum toplanacaklardır, sözcünün o hakaretinin yanlış
olduğunu, haddini aştığını kendileri de ifade
edeceklerdir.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Altay.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bizi kurum olarak
BAŞKAN
Bir dakika, mikrofonunuzu açayım.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Hayır, bu bir sataşmadır. Grubumuzu,
partimizi, siyasi etik ve ahlak dışı davranmakla itham etmek
suretiyle
.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Şahıs.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) -
açık bir sataşmada bulunmuştur.
BAŞKAN
Hayır, Sayın Altay, grubunuzu kastetmedi.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Grubu kastetti.
BAŞKAN
Hayır, hayır, Başkanınızı dedi.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Partinin sözcüsü
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, açıklayayım izin verin.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Partinin sözcüsünün söylediği her şey partiyi
bağlar.
BAŞKAN
Müsaade eder misiniz. Sayın Altay, bir dakika. Dinleyelim, bakalım,
Sayın Turan ne kastetmiş.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Başkan, partinin sözcüsü kurumsal kimliktir.
BAŞKAN
Sayın Tanal, lütfen
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, bir vekilin yapmış
olduğu siyasi edepsizlik, siyasi ahlaksızlık, siyasi
nezaketsizlik bir kurumu bağlamaz.
BAŞKAN
Evet, söylediniz.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) - Ancak o kurum o şahsa sahip çıkarsa kurumu da
bağlar. Diyorum ki: O şahsın yaptığı edep
dışı ithamı, siyasi ahlak dışı söylemi
eğer CHP kurumsal olarak kabulleniyorsa diyecek lafım yok zaten ama
şunu diyebilir: Vekiller hata yapabilir, sözcü de olsa hata yapabilir.
Bunu diyorsa biz sadece şahsı eleştireceğiz ama kurum
diyorsa ki: O yapılanın arkasındayız. O zaman, bizim ifade
edilen şahsa da gruba da çok daha öte ifade kullanma hakkımız
doğacaktır diyorum. Mesele, şahsın yaptığı
hatanın CHP tarafından da kınanmasıdır. CHPye
yakışan, Mustafa Kemalin partisine yakışan tavır,
duruş siyasi edeptir.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bu daha büyük bir sataşma Sayın Başkan.
MELİKE
BASMACI (Denizli) Söylemedik laf bırakmadı.
BAŞKAN
Burada grubunuza bir sataşma yok.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Nasıl yok Sayın Başkan?
BAŞKAN
Evet, yok.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) - Parti sözcüsünün söylediklerini kabul etmeleri, ona
yönelttiği edepsizlik ithamını bütün CHPye
BAŞKAN
Eğer kabul ederse ama.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Evet, kabul ediyoruz.
BAŞKAN
O zaman, buyurun, iki dakika.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bülent Tezcanın söylediğini kabul ediyoruz.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) O zaman aynen söylüyoruz. Aynen söylüyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
O zaman, buyurun.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, üç dakika veremez misiniz, konu
geniş.
BAŞKAN
Veremem.
HALİS
DALKILIÇ (İstanbul) Tarihinize bakın.
GÜLAY
YEDEKCİ (İstanbul) Sayın vekilim, şu an
yaşadığımız duruma bakalım.
BAŞKAN
İki dakika.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Belli ki Balıkesir Belediye
Başkanının istifasından sonra AK PARTİye yeni bir
gündem lazım oldu. Zira, Balıkesir Belediye Başkanı istifa
ederken aile fertleri dâhil mafyavari yöntemlerle tehdit edildiğini adam
ağlaya ağlaya anlattı. Tam bu arada, iki yıldır hiç
gocunmadığınız, alınmadığınız bir
diktatör eleştirisine birden alınasınız tuttu.
BENNUR
KARABURUN (Bursa) Niye? Her zaman alınıyoruz.
ENGİN
ALTAY (Devamla) Ya, siz iki yıldır kör, dilsiz, sağır
mıydınız kardeşim? Ben bu kürsüde en az yüz defa,
milletvekillerimiz defaatle, Genel Başkanımız defaatle AK
PARTİ Genel Başkanı Erdoğan için diktatör demedik mi?
Neredeydiniz siz? Neredeydiniz siz? (CHP sıralarından alkışlar)
BENNUR
KARABURUN (Bursa) Her söylediğinizde karşı çıktık.
ORHAN
DELİGÖZ (Erzurum) - Biz de hep karşı çıktık. Size
karşı hep karşı çıkmadık mı?
ENGİN
ALTAY (Devamla) - Balıkesir Belediye Başkanının
demokrasinin, etik siyasetin ne hâle geldiğini Türkiye kamuoyuna dün
yaptığı açıklamayla ortaya sermesi, belli ki sizin
persenginizi bozmuş. Bu işlerden Vay bize şöyle dediler,
ortalığı, medyayı bununla meşgul edelim. diyerek size
bir kâr çıkmaz.
Bak,
tutanak Sayın Başkan, tarih 28 Şubat 2016, burada
konuşmuşum, diktatör demişim, itirazlar olmuş.
BENNUR
KARABURUN (Bursa) Her söylediğinde karşı çıktık.
ENGİN
ALTAY (Devamla) - Sayın Başkan da Evet, Sayın Altayın
yaptığı, siyasi eleştiridir. demiş, Sayın Naci
Bostancı teyit etmiş, bu iş bitmiş.
Arkadaşlar,
her diktatörün faşizan eğilimleri olur. (CHP sıralarından
alkışlar)
AKİF
ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Bak, hakaret etmeye devam ediyorsunuz. Hakaret
etmeye devam ediyorsunuz.
ENGİN
ALTAY (Devamla) - Geçmişte Ecevite komünist deseydi Bülent Tezcan
hakaret saymayacak mıydınız?
Faşizm,
komünizm, bunlar birbirinin tersi ideolojilerdir. Ne olduğunu söyleyeyim
mi? Türk Dil Kurumundan söyleyeyim mi?
AKİF
ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Kendiniz inanmıyorsunuz bu
söylediğinize.
ENGİN
ALTAY (Devamla) Demokratik düzenin yerine aşırı bir
ulusçuluk
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN
ALTAY (Devamla)
ve baskı düzeni kurmayı amaçlayan öğretiye
faşizm denir.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Altay.
ENGİN
ALTAY (Devamla) - Faşizm yanlısı olan kimseye de faşist
denir.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri Sayın Turan, size söz vereceğim ama-
biraz önce Türkiye Cumhuriyetinin 94üncü kuruluş yıl dönümünü
yaşadığımıza ilişkin bir açıklama
yaptım ve pazar gününden bu yana, yani 29 Ekim 2017den bu yana iki gün
geçti. İlk çalışma günümüz ve ilk çalışma günümüzdeki
durumun takdirini sizlere bırakıyorum.
Siyasi
tartışmalar elbette ki yapılabilinir. Hepimiz hukukçuyuz,
hukukçu olan arkadaşlarımız var içimizde. Özellikle,
tanınmış kişilerin veya siyasilerin eleştiriye maruz
kalma hakkı geniştir. Ama ne olursa olsun hiç kimsenin hakarete
yönelik, hakaret içerikli ve hakaret kastıyla bir kimse hakkında
siyasi olsun veya olmasın bir cümle veya bir laf söylemesi kabul edilemez
bir şeydir.
ZİYA
PİR (Diyarbakır) Ya, hep terörist diyor bize. Erdoğan hep
terörist diyor bizim için.
BAŞKAN
- Böylelikle, hepimizin bildiği bir şeyi siyasi polemiklere lütfen
malzeme yapmayalım, konuşurken birbirimizi eleştirelim ama
hakaret etmeyelim, lütfen.
Sayın
Turan
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, grubumuza Sayın Grup
Başkan Vekili hakaret etti.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Ne diye ettim?
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Defaatle şimdiye kadar diktatör diyoruz, yine de
söylüyoruz
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Evet, dedik; gıkınız çıkmadı,
yüz kere söyledik.
BAŞKAN
Sayın Altay
BENNUR
KARABURUN (Bursa) Nasıl çıkmadı ya? Her söylediğinizde
karşı çıktık.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Diktatör tavırlarından dolayı kendisini
usule davete ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Altay, şimdi ısrar ediyorsunuz, evet, bir kişiye
diktatör demek hakarettir. Bu, siyasi eleştiri içinde de kalmaz; lütfen
Yani karışmayayım diyorum ama bir noktada da bunu söylemek
zorunda bırakılıyorum.
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Nasıl olur diktatör, nasıl olur?
BAŞKAN
Lütfen, rica ediyorum.
Buyurun
Sayın Turan.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Bu yüzden söz istiyorum Sayın Başkan,
sataşmadan dolayı.
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Başbakan istifa etti, belediye
başkanları istifa etti, Ülkeyi ben tek yönetirim. diyen insan,
diktatördür işte.
BAŞKAN
Sayın Ekici, lütfen
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Başbakanı istifa ettiren, belediye
başkanlarını istifa ettiren, diktatördür. Başka nasıl
olur diktatör? Size göre nasıl olur diktatör?
BAŞKAN
- Her partinin kendine göre bir iç düzeni, iç dengesi vardır.
Lütfen
2.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Şu diktatöryal tavırlara engel olur musunuz
Sayın Başkan?
BAŞKAN
Bir dakika müsaade edin, sessizlik olsun, cevap verme
hakkınızı kullanın.
BÜLENT
TURAN (Devamla) Bir daha başlatırsanız
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika
BÜLENT
TURAN (Devamla) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle,
bugün bir üzüntümü ifade edeyim: Biz Bir vekil hata yaptı, partinizin
kurucu Genel Başkanına, Cumhurbaşkanına hakaret etti; biz
haddini aştığı için onu uyaracağız, disipline
vereceğiz. demesini beklerdik. (CHP sıralarından gürültüler)
Ancak şundan çok keyifliyim, bu tavır, sittinsene sizi iktidar yapmayan,
halkın oyunu aldırmayan, ancak darbeden sonra, kavgadan sonra,
savaştan sonra iktidara yol açan tavrın ta kendisi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
GÜLAY
YEDEKCİ (İstanbul) Bu ülkeyi biz kurduk, biz
kurtaracağız; merak etme.
BÜLENT
TURAN (Devamla) - Diktatörse bu tavır, yanlışsa bu tavır.
İnsaf, insaf; bir ülkede diktatör olacak, o meydanda o konuşmayı
yapacak; bırakın bunları!
GÜLAY
YEDEKCİ (İstanbul) Konuşma da mı yapmayalım yani.
Konuşmaları da mı yaptırmayacaksınız?
BÜLENT
TURAN (Devamla) On beş yıldan beri 11 seçim yaptık, her seçim
halka gittik; yereli, geneli, Cumhurbaşkanlığı, hepsini
kazandık. Halkımızın takdiriyle buradayız.
AKIN
ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Bu sefer olmayacak, öyle yok.
BÜLENT
TURAN (Devamla) Halkımız git der, gideriz ama oyununuz bozuldu,
parametreler değişti, siz hakaret ettikçe on beş yıldan
beri 25i 26 yapamadınız; bakın, 25 puan 26 olmadı.
İddia ediyorum, ağzınızı açmasanız, hiç
konuşmasanız, meydanlarda hakaret etmeseniz daha çok oy
alacaksınız.
AHMET
AKIN (Balıkesir) Ya, sen kimsin ya!
BÜLENT
TURAN (Devamla) Bu partinin Mustafa Kemal hatırası var, İnönü
hatırası var.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
AHMET
AKIN (Balıkesir) Ne biçim konuşuyor! Ne biçim adam ya!
GÜLAY
YEDEKCİ (İstanbul) CHPnin ne yapacağını size mi
soracağız?
BÜLENT
TURAN (Devamla) O yüzden diyorum ki siz konuşmasanız daha çok oy
alacaksınız ama şikâyetimiz yok.
GÜLAY
YEDEKCİ (İstanbul) Siz önce ülkeyi yönetin doğru düzgün,
ülkenin hâline bakın! Ne durumda bu ülke!
BÜLENT
TURAN (Devamla) Şu diktatöryal tavırdan dolayı, bu
hakaretlerden dolayı göreceksiniz bu millet hâlâ Tayyip Erdoğana
destek olacak.
GÜLAY
YEDEKCİ (İstanbul) Biz muhalefetiz! Bize bu görevi verdi bugün
halk!
BAŞKAN
Sayın Yedekci
BÜLENT
TURAN (Devamla) Sizin sevmediğiniz, Tayyip Erdoğan değil
GÜLAY
YEDEKCİ (İstanbul) Bize bu görevi layık gördü! Sizin ne
haddinize partimize laf söylemek?
BÜLENT
TURAN (Devamla)
sizin sevmediğiniz, on beş yıldan beri
yenemediğiniz, bu milletle beraber yol yürüyen o adam.
O
yüzden bir daha söylüyorum, değerli arkadaşlar, bir konu gözden
kaçmasın; her uluslararası girişimin olduğu yerde benzer
ithamlar olmuş, Diktatör demişler, uluslararası güçlere
Kulaklarınızı açın. demişler. Biz bu oyunun niçin
olduğunu biliyoruz. Bundan iki, üç ay önce Sakin olun, AKP demeyin, AK
PARTİ deyin. diyordunuz. Ne oldu şimdi?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN
ALTAY (İstanbul) AK PARTİ diyoruz.
BÜLENT
TURAN (Devamla) Düne kadar AKP demeyin AK PARTİ deyin. diyen insanlar
tekrar aynı tavra başladılar. Bu tavrı halkımız
görecek, bu tavrı değerlendirecektir Sayın Başkan.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Turan.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Altay.
Yerinizden
söz mü istiyorsunuz?
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Hayır, yani duyulmuyor, arkadan arkadaşlar
konuşmalarımı anlamıyor
BAŞKAN
Mikrofonu açıyorum, bir dakika söz vereceğim size.
Buyurun.
VIII.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Mustafa Kemal hepimizin, sadece bizim partimizin diye
iddia ediyorsan o yanlış, onu düzelt, AK PARTİlilerin de
Mustafa Kemali.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Bu ülkenin kurucusu, başımızın
tacı.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) AK PARTİlilerin de Mustafa Kemali
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Tabii ki.
ENGİN
ALTAY (İstanbul)
80 milyonun Mustafa Kemali, onu söylememiz
lazım, bir. (CHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Tekrar
ediyorum Sayın Başkan, tekrar ediyorum: Sanıyorum Sayın
Bülent Bey bir de şöyle bir şey söyledi, Dış odaklara
mesaj gibi bir şey söyledi
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Kesinlikle.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bu ülkenin Cumhurbaşkanını ne
dış odaklara ne de darbecilere yedirmeyiz, onu sandıkta biz
yiyeceğiz. Onu sandıkta biz yiyeceğiz.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Kimi, kim nerede yiyecek, ona halk karar verir, bunu da belirtelim.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bir dakika Sayın Başkanım
AKIN
ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Siz grup başkan vekili misiniz, Meclis
Başkan Vekili misiniz?
BAŞKAN
Lütfen, kimseye söz vermeyeceğim, lütfen
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Hayır, çok kısa bir şey
söyleyeceğim efendim, ben grup başkan vekiliyim.
BAŞKAN
Hayır, buyurun, yerinizden, lütfen, bir dakika
AKIN
ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Bu nedir böyle ya!
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Hayır, Sayın Başkan, bir şey
demiyorum ama sizin de tartışmalara katılma konusunda biraz
daha
BAŞKAN
Ben bu tartışmalara katılırım
ENGİN
ALTAY (İstanbul) 64 var efendim.
BAŞKAN
ben bu ülkenin vatandaşıyım, şu andaki gündemi, Genel
Kurulu yöneten bir Başkan Vekiliyim ve ülkenin Cumhurbaşkanı söz
konusu.
Teşekkür
ederim.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) AK PARTİ Genel Başkanını
savunuyorsunuz, oradan AK PARTİ Genel Başkanını
savunamazsınız. Savunamazsınız!
AHMET
AKIN (Balıkesir) Ayıp, ayıp!
BAŞKAN
Evet, sayın milletvekilleri, cumhuriyetimizin 94üncü yıl dönümü
nedeniyle yerlerinden 20 milletvekiline söz vereceğim.
AKIN
ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Böyle bir şey olur mu Başkan ya?
BAŞKAN
Sayın Karaburun, Sayın Kılıç yerine Sayın Gözgeç,
Sayın Engin, Sayın Gündoğdu, Sayın Tümer, Sayın
Balbay, Sayın Dalkılıç, Sayın Atıcı, Sayın
Tanal yerine Sayın Yalçınkaya, Sayın Zeybek, Sayın
Dedeoğlu, Sayın Basmacı, Sayın Yedekci, Sayın Gazel,
Sayın Durmuşoğlu, Sayın Deligöz, Sayın Akın,
Sayın Keşir, Sayın Boynukara, Sayın
Kayışoğlunun yerine Sayın Tüm; 20 kişi.
Sayın
Tanal konuşacak mı?
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Tabii.
BAŞKAN
Sayın Tanalın söz hakkı var. Sayın Zeybek yerine
Sayın Yalçınkaya söz istemişler.
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Engin Beyin yerine de ben söz isteyebilir miyim?
BAŞKAN
Sayın Karaburun
2.- Bursa Milletvekili Bennur Karaburunun, Cumhuriyet Halk
Partisi Sözcüsü Bülent Tezcanın Cumhurbaşkanı hakkındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BENNUR
KARABURUN (Bursa) Teşekkür ederim Başkanım.
CHP
Parti Sözcüsü Bülent Tezcanın Cumhurbaşkanımız
hakkında söylediği sözleri kabul etmek mümkün değil. Recep
Tayyip Erdoğan, Türkiyeyi temsil ediyor. Erdoğanın şahsında
tüm aziz milletimizi hedef alan bu art niyetli ve çirkin sözler bizleri
derinden yaralamıştır. CHP Genel Başkanı
Kılıçdaroğlunun ortaya çıkan 15 Temmuz kaçış
videoları üzerine yapılan bu hakaret, gündem değiştirme
çabasıdır. Bir tarafta milletiyle birlikte ölüme yürüyen
Cumhurbaşkanımız, diğer tarafta FETÖcü darbecilerle
anlaşıp havaalanından kaçan Kılıçdaroğlu.
Milletimiz, 15 Temmuzda Cumhurbaşkanımızın
çağrısıyla tankların altına bedenini koydu. Recep
Tayyip Erdoğan, milletimizin göz bebeğidir.
BAŞKAN
Sayın Gözgeç
3.- Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeçin, Cumhuriyet Halk
Partisi Sözcüsü Bülent Tezcanın Cumhurbaşkanı hakkındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
EMİNE
YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) Sayın Başkan, vesayet odaklarının
gölgesinde iktidar arayanların vesayet odakları ortadan kalkınca
düştükleri boşluğu anlıyorum. Yediden yetmişe
halkımızın gönlünde taht kuran Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan sevgisini
kıskançlıkla içlerine sindirememelerini de anlıyorum ancak durup
kendilerine bakmak, Biz nerede yanlış yapıyoruz? Artık
millet iradesini içimize sindirmemiz gerekiyor. Millete nasıl
ulaşabiliriz? diye düşünmeleri gerekirken millet iradesini yok
saymayı tercih etmelerini hiç anlamıyorum. Çaresizlik içinde hakaret
etmeyi bırakıp kendilerini bu şeddeli çaresizlikten kurtaracak
bir yol bulmalarını tavsiye ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Engin
4.- İstanbul Milletvekili Didem Enginin, doğum
borçlanması hakkının sigortalarının
başladığı tarihe bakılmaksızın tüm annelere
tanınması gerektiğine ilişkin açıklaması
DİDEM
ENGİN (İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Ülkemizde
kadınlarımızın istihdam oranı yalnızca yüzde 29
yani her 10 kadından sadece 3ü çalışabiliyor. İş
bulup çalışabilen kadınlarımızın da önemli bir
bölümü, ne yazık ki sigortaları çok geç başladığı
için emekli olamıyorlar çünkü doğum borçlanması hakkı,
sadece sigortalılık sonrası doğum yapan anneleri
kapsıyor. Hâlbuki doğum borçlanması hakkı, annelerin
doğum yapmadan önce mi, sonra mı sigortalarının
başladığına bakılmaksızın tüm annelere
tanınmalı ve annelerimiz arasındaki bu
ayrımcılığa son verilmeli. Bu eşitsizliğin
giderilmesi gerektiğini pek çok kez Mecliste dile getirdim, soru önergesi
verdim.
Hükûmete
ve tüm partilere buradan tekrar çağrı yapıyorum. Annelerimiz,
Meclisten müjdeli bir haber bekliyor. Gelin, 2018 bütçesinde annelerimize
emeklerinin karşılığını verelim ve geleceklerini
güvence altına almalarına destek olalım.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim ben de.
Sayın
Gündoğdu
5.- Ordu Milletvekili Metin Gündoğdunun, Cumhuriyet
Halk Partisi Sözcüsü Bülent Tezcanın Cumhurbaşkanı
hakkındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
METİN
GÜNDOĞDU (Ordu) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
CHP,
özellikle son zamanlardaki söylemleriyle küresel çetelerin algı
operasyonuna hizmet ettiğini bir kez daha gösterdi. Sayın
Cumhurbaşkanımızı hedefe koyanların asıl
amacı, Türkiyeye diz çöktürmektir. Bağımsız dış
politika takip edince, millî ve yerli projeler yürütünce, Batının
sömürgeciliğine karşı çıkınca hemen bir kulp
takıyorlar. Türkiye Cumhuriyetinin ana muhalefet partisinin küresel
projelere hizmet eder hâle getirilmiş olması üzüntü vericidir,
demokrasimiz açısından talihsizliktir. Milletin gönlünde yer
etmiş Adnan Menderesi asan zihniyet, bugün de milletin adamı
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanı
hedef almaktadır. Sömürgecilerin taşeronları şunu iyi
bilsinler ki bu millet, Başkomutanını kimseye yem etmez.
CHP
Parti Sözcüsünü kınıyor, bu dış destekli söylemi,
milletimizin vicdanına havale ediyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Tümer
6.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin,
Adananın Karataş ilçesine bağlı Kesik köyünde 28 Ekim
Cumartesi günü meydana gelen hortumdan mağdur olan köylülerin
zararlarının karşılanması için acilen girişimde
bulunmasını dilediğine ilişkin açıklaması
ZÜLFİKAR
İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın Başkan, Adananın Karataş
ilçesine bağlı Kesik köyünde 28 Ekim Cumartesi günü meydana gelen ve
80 saniye süren hortum, köy halkını büyük zarara
uğratmıştır. Ziyaret ettiğimiz birçok evin duvarı
ve çatısı yıkılmış, tarım makineleri zarar
görmüş, ağaçlar devrilmiş, hayvanlar telef olmuştur.
Bölgede
büyük paniğe yol açan hortum nedeniyle vatandaşlarımıza
buradan bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, Hükûmetin
mağdur köylülerin zararlarının karşılanması için
acilen girişimde bulunmasını diliyorum.
BAŞKAN
Sayın Balbay
7.- İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbayın, 18
ada ve 1 kayalığın Yunanistan tarafından işgaliyle
ilgili sorusuna Millî Savunma Bakanının verdiği cevaba
ilişkin açıklaması
MUSTAFA
ALİ BALBAY (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 6 Haziran 2017 tarihinde Millî Savunma
Bakanına Egedeki İzmir, Aydın ve Muğla karasuları
içinde kalan, vilayetleri içinde kalan 18 ada ve 1 kayalığın
Yunanistan tarafından niçin işgal edildiğini sormuştum.
Sayın Millî Savunma Bakanı hafta başında bana şu
yanıtı gönderdi: İzmir Milletvekili Sayın Balbay
tarafından TBMM Başkanlığına verilen, Millî Savunma
Bakanı tarafından cevaplanması istenilen önergenin
Dışişleri Bakanlığının faaliyet alanı
olduğundan iadesine
Buradan
soruyorum: Acaba Türkiye'nin sınırları, Ege adalarının
sorumluluğu Millî Savunma Bakanının sorumluluğunda
değilse kimin sorumluluğundadır? Geçen yıl 31 Temmuz 2016da
669 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle Kara, Deniz ve Hava
Kuvvetleri Komutanları Millî Savunma Bakanına
bağlanmıştı. Millî Savunma Bakanı neden sorumludur?
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Dalkılıç
8.- İstanbul Milletvekili Halis
Dalkılıçın, Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü Bülent
Tezcanın Cumhurbaşkanı hakkındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
HALİS
DALKILIÇ (İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Bir
tarafta Dünya, beşten büyüktür. çıkışını
onların sahasında, onların yüzüne karşı haykıran
cesur bir devlet adamı, tüm emperyalist güçlere karşı
göğsünü, bedenini ve varlığını siper eden yiğit
bir dava adamı, dini, dili, ırkı ne olursa olsun bütün
mazlumlara, mağdurlara, mahzunlara kucak açan vicdanlı bir siyaset
adamı; bir tarafta CHPnin içerisinde bir lider, otorite ve disiplin
boşluğunun tezahürü olarak CHPde öne çıkmak isteyen her ismin,
fırsat buldukça millete, milletin seçtiği
Cumhurbaşkanımıza FETÖ ağzıyla hakaret etme yolunu
seçen Cumhuriyet Halk Partisinin içerisinde parti sözcülüğünü parti
sövücülüğüne döndürmüş Bülent Tezcan.
Bülent
Tezcanın dün Tekirdağda yapmış olduğu çirkin ve
ahlaksız cümleleri kendisine iade ediyorum ve milletin oyuyla
seçilmiş Cumhurbaşkanımızdan ve milletimizden özür dilemeye
davet ediyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Atıcı
9.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının,
hekimlerin ve sağlık emekçilerinin çalışma
koşullarının acilen düzeltilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Değerli arkadaşlar, hekimler, birer birer
değil, üçer üçer intihar etmeye başladı, haberiniz var mı?
Bu çığlığı ne zaman duyacaksınız? Birisi
Batmanda görevli, kalp damar cerrahisi uzmanı; diğeri Adanada çocuk
sağlığı ve hastalıkları asistanı; bir
diğeri de İstanbulda olmak üzere 3 meslektaşımız
aynı gün intihar ettiler.
Yaşama
güvenle bakması beklenen, insanlara umut olmayı seçmiş bir hekim
kendi yaşamına son veriyorsa, bu toplumda hastalık bütün vücudu
sarmış demektir.
Uzun
süren çalışma saatleri, yorucu çalışma koşulları,
mesleğini yaparken yaşadığı şiddet,
değersizleştirilen mesleki kimliği ve güvencesizlikle
yaratılan gelecek kaygısı gencecik hekimleri hayatını
sonlandırmaya götüren sebeplerdir. Sağlık sistemindeki
çarpıklık ve izlenen yanlış politikalar, sağlık
çalışanlarının sırtına yüklenen iş gücüyle
telafi edilemez. Hekimlerin ve sağlık emekçilerinin çalışma
koşulları acilen düzeltilmelidir.
BAŞKAN
Sayın Tanal
10.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, son
dönemlerde avukatların âdeta müvekkilleriyle
özdeşleştirildiklerine ve Nuriye Gülmen ile Semih Özakçanın
avukatlarının gözaltına alınmalarına ilişkin
açıklaması
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkanım, siz yıllarca İstanbul Barosunda görev
yaptınız, Türkiye Barolar Birliği Başkan
Yardımcılığını yaptınız. Son dönemlerde
avukatlar, müvekkilleriyle âdeta özdeşleştirilmekte. Avukatlığını
yaptığı kişilerle
Şu deniliyor:
Avukatlığını yaptığı, vekâletini
aldığı kişinin eğer terör örgütüyle bir irtibatı,
iltisakı varsa avukatlar da aynı muameleye tabi kılınmakta.
Nuriye
ile Semihin avukatları, terör örgütü nedeniyle gözaltına
alınmış durumda. Takdir edersiniz, Avukatlık Kanunu
hükümlerine göre, avukatın görevinin ifası için müvekkillerini
cezaevlerinde ziyaret etmesi gerekiyor, savunmalarını yapmak için
dosyalarını incelemesi gerekiyor. Bu, âdeta, bunların sorgusunda
suç hâline getirilmiş durumda. Ne zamandan beri avukatlık görevini
yapmak terör örgütüyle ilişkilendirmek oldu? Bu, sadece Nuriye ve Semihin
avukatları için değil diğer avukat arkadaşlarımız
için de aynı. Yani hiçbir meslek grubu rahmetli
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tanal.
Sayın
Yalçınkaya
11.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkayanın, Türkiye Taş Kömürü Kurumunun
özelleştirilmesine yoğun bir tepki olduğuna ilişkin
açıklaması
MUHAMMET
RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Ülkemizde
taş kömürü deyince ilk akla gelen kurum Türkiye Taş Kömürü Kurumudur.
TTK, ülkemizdeki taş kömürü üretiminin en köklü kurumu, madencilik
sektörünün en önemli değeridir. Torba kanunda yer alan bir düzenlemeyle,
TTKnin özelleştirilmesinin yolu açılarak, maden sahaları bölünerek
parsel parsel satılmak istenmektedir. Cumhuriyetimizin ilanından
bugüne kadar ülkemizin sanayisi ve ekonomisine önemli katkı sağlayan,
bölgemizin iş, aş ve ekmek kapısı olan TTKnin
özelleştirilmesine karşı bölgemizde yoğun bir tepki
oluşmuştur. Halkın bu haklı tepkisine karşı iktidarın
vurdumduymaz, aldırış etmeyen tavrını ve TTKnin
özelleştirilmesini asla kabul etmeyeceğimizi belirterek bu
düzenlemenin tasarıdan çıkarılmasının maden emekçisine
ve bölge insanına olan bir sorumluluk ve vefa borcu olduğunu
hatırlatmak isterim.
BAŞKAN
Sayın Dedeoğlu
12.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlunun, Cumhuriyet
Halk Partisi Sözcüsü Bülent Tezcanın Cumhurbaşkanı
hakkındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
SAMİ
DEDEOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
CHP Genel Başkan Yardımcısının yapmış
olduğu talihsiz ve taraflı açıklamayı esefle
kınıyoruz. Kendisini milletine adayan Genel
Başkanımız, Cumhurbaşkanımızla ilgili akla ve
mantığa sığmayan, toplumumuzu ayrıştırarak
kin ve nefrete sürükleme gayreti içerisine girmiş olmasını bir
akıl tutulması olarak görüyorum. Yargımız zaten gerekli
süreci başlatmıştır. Biz, tüm partilere ve düşüncelere
her zaman saygılı ve eşit mesafede olduk, her daim bir ve beraber
olmanın, kardeşçe hep birlikte yaşamanın gayreti içerisinde
olduk. Şunu herkes iyi bilmelidir ki: Anadolunun mayasında birlik ve
kardeşlik ruhu yatar. Bu ruhun karşısında hiçbir güç
duramaz. Milletimizin ve Anadolunun yiğit evladı
Cumhurbaşkanımıza karşı yapılan her türlü
haksız saldırı ve sataşma, karşısında bu
asil Türk milletini bulacaktır. Bize muhalefet yapacaksanız,
karşımıza daha ciddi proje ve tekliflerle gelin diyorum, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Sayın Basmacı
13.- Denizli Milletvekili Melike Basmacının,
Denizlililerin Pamukkale Üniversitesi yemek ihalesiyle ilgili bilgi
beklediğine ilişkin açıklaması
MELİKE
BASMACI (Denizli) Sayın Başkan, geçen hafta bana bilgi olarak gelen
Pamukkale Üniversitesi yemek ihalesiyle ilgili bir durumu Genel Kurulda
Sayın Bakan Demircana bildirmiştim. Sayın Bakan da İhbar
olarak alıyorum, takip edeceğiz. diyerek cevap verdi.
Hatırlatmak için söz aldım. Denizlili hemşehrilerimiz ihaleyle
ilgili bilgi bekliyor. Gerçekten bir usulsüzlük var mı, yok mu, Sayın
Bakana hatırlatma olsun.
BAŞKAN
Sayın Yedekci
14.- İstanbul Milletvekili Gülay Yedekcinin,
mesleğini icra ettiği için gazetecileri tutuklamanın bir
demokrasi katliamı olduğuna ilişkin açıklaması
GÜLAY
YEDEKCİ (İstanbul) Havaalanlarına, devlet kurumlarına
yandaş gazetelerin dışında gazete sokmuyorsunuz, yandaş
olmayan bütün gazetecileri de içeriye tıkıyorsunuz. Gazetecilerimiz
hâlâ tutuklu. Belediye başkanları konuşamıyor. Gazeteciler
konuşamıyor. Üniversiteler susturulmuş. OHAL bitmek bilmez bir
süreç hâline gelmiş. Türkiyeyi açık bir cezaevi hâline getirdiniz.
İnsanlarımızı mutsuz, umutsuz ve endişeli bir
yaşama mahkûm ettiniz. Durun artık, yeter! Demokrasiyi katletmekten
vazgeçin. İnsanlarımızı üzmekten vazgeçin.
Yurttaşlarımızın sesine kulak verin. Hakkın, adaletin
sesine kulak verin. Tutuklu gazetecileri derhâl özgür bırakın.
Gazetecileri tutuklamak halkın haber alma hürriyetini gasbetmektir.
Gazetecilik suç değildir. Mesleğini icra ettiği için
gazetecileri tutuklamak bir demokrasi katliamıdır. Ayrıca, itiraflar
ve istifalar kimseye yargı yolunu kapatmıyor, bunu biliniz. Biliniz
ki gün gelir, hesap döner.
BAŞKAN
Sayın Gazel
15.- Kütahya Milletvekili İshak Gazelin, Türkiye
Cumhuriyetinin kuruluşunun 94üncü yılını
kutladığına ve Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü Bülent
Tezcanın Cumhurbaşkanı hakkındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
İSHAK
GAZEL (Kütahya) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Öncelikle,
insanlığın son kalesi Türkiye Cumhuriyetimizin kuruluşunun
94üncü yılını kutluyorum. 2014 yılında yapılan
seçimlerle, malumunuz olduğu üzere, Türkiye Cumhuriyetinde ilk defa bir
Cumhurbaşkanı, milletin bizzat katıldığı bir
seçimle işbaşına geldi. Şimdi, CHP Genel Başkan
Yardımcısı da milletin tercihine karşı, faşist
diktatör diye seviyesiz bir üslupla saldırmaktadır, hakaret
etmiştir. Bu bir siyasi eleştiri değildir kesinlikle, bu bir
seviyesizliktir. Dolayısıyla ben, CHP Genel Başkan
Yardımcısını kınıyorum. Bir an önce, Sayın
Cumhurbaşkanımızdan, milletin iradesini temsil eden Sayın
Cumhurbaşkanımızdan özür dilemesini talep ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Durmuşoğlu
16.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun,
Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü Bülent Tezcanın Cumhurbaşkanı
hakkındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ana
muhalefet partisi, her zaman olduğu gibi, yine memleketimiz ve
vatandaşlarımız için yaptığı güzel bir icraatla
değil, siyasi geleneklerimize yakışmayan bir dille gündeme
gelmiştir. AK PARTİ ve Cumhurbaşkanımız Sayın
Recep Tayyip Erdoğana muhalefet uğruna üslup ve yöntem
açısından seviyesini her seferinde biraz daha aşağı
çekmeyi marifet sayan ana muhalefet, isminde geçen cumhuriyete ve halka da
açıkça hakaret etmektedir.
İki
gün önce 94üncü yaşına giren cumhuriyetimize de, cumhuriyetimizin
yılmaz savunucusu olan aziz milletimize de, millî iradenin ve Türkiye
Cumhuriyetinin temsilcisi Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğana da hiç kimsenin hakaret etme hakkı yoktur, olamaz.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent
Tezcan Beyin sözleri, milletin iradesine sadece saygısızlık
değil, âdeta düşmanlıktır ve bu konuda tabii ki yasal
yollara başvurulacaktır. Ancak şunu özellikle vurgulamak isterim
ki asıl cevabı, her zaman olduğu gibi milletimiz verecektir. Ana
muhalefet, kendi gündemiyle uğraşadursun, biz Türkiye
kervanını geleceğe doğru yürütmeye devam edeceğiz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim ben de.
Sayın
Deligöz
17.- Erzurum Milletvekili Orhan Deligözün, Cumhuriyet Halk
Partisi Sözcüsü Bülent Tezcanın Cumhurbaşkanı hakkındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ORHAN
DELİGÖZ (Erzurum) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhurbaşkanımız, milletin adamı Sayın Recep Tayyip
Erdoğan hakkında haddini aşan sözleriyle nefret söylemini
dışa vuran, milletin iradesine düşmanlık besleyen Bülent
Tezcanı kınıyorum.
Tek
parti döneminde diktatörlüğü resmî olarak uygulayan, Millî Şef
döneminde camileri ahırlara ve depolara çeviren, Kur'an-ı Kerimi
yasaklayan, Âşık Veyseli kılık kıyafeti köylü diye
Ankaraya sokmayan, Kan dökmeden Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemini gerçekleştiremezsiniz. diyen, milletin iradesini hiçe sayan,
bağımsız yargıyı tehdit eden CHPyi ve Parti Sözcüsü,
Üç Kemaller Parkının şeddeli hokkabazı Bülent
Tezcanı şiddetle kınıyor ve özür dilemeye davet ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Akın
18.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının,
Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip
Uğurun istifasına ilişkin açıklaması
AHMET
AKIN (Balıkesir) Allah Aşkına, Millî irade, millî irade
deyip, bahsedip duruyorsunuz; Ülkemizi kabile devletine çevirdiniz. dedik,
kızdınız. Burası hukuk devleti. dediniz ama güzel
ülkemizi raconla yönetilen bir mafya devleti hâline getirdiniz. Racon keserek,
tehdit ederek, şantaj yaparak, Balıkesirli hemşehrilerimizin oy
verdiği seçilmiş bir belediye başkanının, hukuka ve
adalete aykırı bir şekilde istifaya zorlanması millî
iradeye ve Balıkesire büyük saygısızlıktır.
Ayrıca,
dün Edip Uğur çok ilginç cümleler kullandı, Aileme tehdit geldi ve
istifa etmeye mecbur kaldım. dedi. Bu, bir ihbardır ve suç
duyurusudur. Cumhuriyet savcılarına sesleniyoruz, lütfen bu
ihbarı derhâl değerlendirin ve soruşturmayı yapın.
Hukuk
ve millî irade yerine alternatif bir tek adam iradesi ortaya koyarak ülkemizi
ve tüm demokratik kazanımlarımızı hedef alan bu
uygulamalardan derhâl vazgeçin. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Keşir
19.- Düzce Milletvekili Ayşe Keşirin, Cumhuriyet
Halk Partisi Sözcüsü Bülent Tezcanın Cumhurbaşkanı
hakkındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
AYŞE
KEŞİR (Düzce) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ihtilafın ve muhalefetin de bir ahlakı vardır. Anadoluda
Kavgada bile söylenmez. sözü, bir erdemi ifade eder.
Cumhuriyet
Halk Partisi Sözcüsünün kullandığı ifade, sadece siyasi
nezaketsizlikle de açıklanamaz. Unutmayalım ki 1960ta Rahmetli
Menderes, 1980 sonrası Rahmetli Özal için de Türkiye düşmanları
ve içerideki iş birlikçileri aynı iftirayı
atmışlardı. Diktatör söylemi, Türkiye
düşmanlarının ve FETÖnün söylemidir, aynı zamanda bir nefret
suçudur. Türkiyede diktatör yoktur ama Türkiye düşmanları ve FETÖyle
iş tutanlar vardır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan, aziz milletimizin gönlünde taht kurmuş bir dünya lideridir.
Tezcan,
Cumhurbaşkanımıza gönül ve destek veren Türk milletinden de
derhâl özür dilemelidir.
Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Boynukara.
20.- Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukaranın,
Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü Bülent Tezcanın Cumhurbaşkanı
hakkındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ADNAN
BOYNUKARA (Adıyaman) Teşekkürler Başkanım.
İsmini
anmaya değmeyecek birisi, çirkin bir dil kullanarak bu ülkenin
Cumhurbaşkanına hakaret etmiştir. Milletin oylarıyla
seçilmiş Cumhurbaşkanımıza yönelik sözler aynı
zamanda, nefret söylemidir. Kendince Onların anlayacağı dilden,
şeddeli
şeklinde yaptığı sözde espriyle, mukaddesata
ve İslami değerlere dil uzatarak ayrımcılık suçu
işlemiştir. Hakaret, ayrımcılık, nefret ve sorumsuzca
ötekileştirme, dünyanın her yerinde suçtur. 2014 yılında
Cumhurbaşkanımıza oy veren 21 milyonu aşkın Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşına karşı işlenmiş bir
suçtur. Siyaset üretemeyen ve söyleyecek sözü olamayanların
başvurduğu üslup neden hiç değişmez ki? Bu çirkin dil,
siyasi tükenmişliğin ilanıdır. Bu dil, bir utanç
belgesidir, âcizliktir, siyasetsizliktir. Faşizm ve diktatörlüğün
adresini arıyorsa kendi yol güzergâhına baksın.
BAŞKAN
Sayın Tüm
21.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün,
Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Edip
Uğurun istifasına ilişkin açıklaması
MEHMET
TÜM (Balıkesir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Balıkesir
Büyükşehir Belediye Başkanı Edip Uğur, Yolsuzluğunuz
yok, FETÖ bağlantınız yok fakat ailenize, evinize kadar
ulaşan baskılar, tehdide varan müdahaleler var. Bu, katlanılacak
bir durum olmanın ötesini de geçmiştir. diyerek istifa
etmiştir. Bu çerçeveden hareketle, seçilmiş bir kişinin tehdit
ve şantajla istifaya zorlanması mafyatik bir yönetim şekli
midir? Belediye başkanının, tehdit edildiğini söylemesi
üzerine Hükûmet olarak savcılığa suç duyurusunda bulunacak
mısınız? Erdoğanın, İstifası istenen
başkanlar istifa etmezlerse gereğini yaparız, bunu da herkes
görür. sözlerinin Edip Uğura yönelik olduğu doğru mudur? Daha
önce istifa eden belediye başkanları da aileleri üzerinden tehdit
edilmiş midir? Bir kişiyi, ailesi üzerinden tehdit ve şantajla
istifa ettirmek FETÖden kalma bir gelenek midir?
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
şimdi, grup başkan vekillerine söz vereceğim.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) O ayrı.
BAŞKAN
Siz sataşmadan mı söz isteyecektiniz?
ENGİN
ALTAY (İstanbul) On-on iki AK PARTİ mensubu sayın
milletvekili, partimize ve Genel Başkanımıza
BAŞKAN
Kim dediniz?
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Bennur Hanım, Sayın Gündoğdu
-sataşma şeylerini de söyleyebilirim- Sayın Boynukara
BAŞKAN
Hepsini toptan olarak mı söylüyorsunuz?
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sadece Sayın Boynukaranın Faşist
arıyorlarsa kendilerine baksın.ı ben sataşma almam çünkü
faşist
ADNAN
BOYNUKARA (Adıyaman) Kendisine baksın. dedim Başkan.
BAŞKAN
Sayın Boynukara, lütfen
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Siyasette, siyasi terminoloji kullanılır,
romantik terminoloji kullanılmaz. Siyasetçi siyasetçiye faşist de
der, komünist de der. Ecevit komünist midir? Rahmetli Başbuğ
Türkeş faşist midir?
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Estağfurullah.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) E, değildir ya da bu iddia
BAŞKAN
Söylendiği zaman hakaret oluyor ama işte Sayın Altay.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Siz bunu söylemeyin bari
Sayın Başkan.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Ama asıl, Sayın Genel
Başkanımızın 15 Temmuz gecesi kaçtığıyla
ilgili bir itham var, bunu kabul etmemiz mümkün değil.
Ayrıca,
Sayın Gündoğdunun küresel projelere hizmet ettiğimizle ilgili
iddiası var, bunu da kabul etmemiz mümkün değil.
Bunlar
sataşmadır. İki tane ayrı iki dakika talep ediyorum
efendim.
BAŞKAN
İki tane ayrı
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Birinde uzlaşacağız, belli yani.
BAŞKAN
Peki, bir sataşmadan dolayı iki dakika söz veriyorum size.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Aslında, ayrı ayrı yani.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Kaçtı siyasi bir eleştiridir ama Sayın
Başkan.
BAŞKAN
- Yalnız, bir dakika
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
A) Çeşitli İşler (Devam)
2.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden
Trabzonun Maçka ilçesinden gelen vatandaşlara Hoş geldiniz.
denilmesi
BAŞKAN
- Uzun zamandan beri bizi izliyorlar, Trabzon ilinin Maçka ilçesinden sevgili
hemşehrilerimiz de burada. Kendilerine de hoş geldiniz diyelim. (AK
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
Teşekkür
ederim.
Buyurun
Sayın Altay. (CHP sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Bursa
Milletvekili Bennur Karaburun ile Ordu Milletvekili Metin Gündoğdunun
yaptıkları açıklamaları sırasında Cumhuriyet Halk
Partisi ve CHP Grup Başkanına sataşmaları nedeniyle
konuşması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Biz de sevgili Maçkalılara Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak hoş geldiniz diyoruz; sevgilerimizi,
saygılarımızı iletiyoruz. Hoş geldiniz
Maçkalılar.
Değerli
milletvekilleri, tartışmadan kaçmayız, hiç sorun yok.
Saygıdeğer Bennur Hanım tekrar bu tartışma vesilesiyle
15 Temmuz gecesine döndü. Ben bu kürsüde dedim ki: Sayın
Kılıçdaroğlu havaalanından herkesin göreceği
şekilde, bileceği şekilde çıktı, belediye
başkanının evine gitti. Adam bunu saklamadı. Şimdi,
buradan Bennur Hanım burada yok- soruyorum: 15 Temmuz gecesi
Başbakan Sayın Binali Yıldırım neredeydi? İki: 15
Temmuz gecesi, o zaman AK PARTİ Genel Başkanı olmayan
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan neredeydi? Neredeydi?
ORHAN
DELİGÖZ (Erzurum) Herkes biliyor, yoldaydı, Ankaraya geliyordu.
ENGİN
ALTAY (Devamla) Bunların cevabını verecek yürekli bir AK
PARTİli bekliyorum bu kürsüye.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Az sonra görürsün Sayın Başkan.
ORHAN
DELİGÖZ (Erzurum) Kargalar bile güler buna! Herkes meydandaydı
meydanda, Cumhurbaşkanımız da Başbakanımız da
meydandaydı.
ENGİN
ALTAY (Devamla) Tartışmaya açarsanız
Bunların
cevabını verecek, doğru dürüst verecek, yürekli bir AK
PARTİli bekliyorum buraya. Binali Bey neredeydi, Erdoğan neredeydi?
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Binali Bey saat on birde ekranlardaydı.
ÇETİN
ARIK (Kayseri) - Binali tünelde saklanıyordu.
ENGİN
ALTAY (Devamla) Gelelim, tekrar Küresel projelere hizmet meselesi, böyle
bir eleştiri var. Küresel projelere hizmet eden biri aranıyorsa o, AK
PARTİnin Genel Başkanıdır. Büyük Ortadoğu
Projesinin Eş Başkanıyım. diyerek Suriyeyi, Irakı
kan gölüne çeviren oysa, eş başkansa, sorumlu ve dahli vardır.
(CHP sıralarından alkışlar)
Arkadaşlar,
faşist deme meselesini yarın unutacaksınız, tekrar
diyeceğiz, bu tepkiyi vermeyeceksiniz. Derdinizi biliyoruz. Derdiniz,
Balıkesir Belediye Başkanının AK PARTİnin gerçek
yüzünü, millî iradeye saygısızlığını 80 milyona
kanıtlamasının verdiği rahatsızlıkla
hopluyorsunuz çünkü iki senedir hiç hoplamadınız. (CHP
sıralarından alkışlar) Oturumu yöneten Meclis
Başkanı bile ben Erdoğana diktatör dediğim zaman,
Bu bir siyasi eleştiridir. dediğim zaman
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sataşma var Sayın Başkanım size de.
ENGİN
ALTAY (Devamla)
Sayın Bahçekapılı, tutanaklara bakın,
Evet, bir siyasi eleştiridir. dedi. Şimdi, ne oluyor, ne oluyor?
BAŞKAN
Diktatör kelimesine mi?
ENGİN
ALTAY (Devamla) Evet, dediniz; açın bakın tutanaklara.
MURAT
EMİR (Ankara) Mahkeme kararları var, mahkeme.
ORHAN
DELİGÖZ (Erzurum) Halk nasıl anlıyor, ona bak, halk nasıl
anlıyor bunu? Diktatör olmayan bir insana nasıl diktatör dersiniz!
Suçtur, suç.
ENGİN
ALTAY (Devamla) Öyle değil
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN
ALTAY (Devamla) Hodri meydan, ben bir şey söylüyorum. Soruyorum: Bülent
Turan, Ecevit komünist mi?
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Altay.
Şu
tutanağı da bana bir lütfen getirir misiniz, elinizde var herhâlde.
ENGİN
ALTAY (Devamla) Ben getirmem, sen bul Sayın Başkan.
Ecevit
komünist mi?
ORHAN
DELİGÖZ (Erzurum) Kendisine sor, ne bilelim biz!
BAŞKAN
Lütfen, söylüyorsunuz, iddianızı tescil edin.
ENGİN
ALTAY (Devamla) Ben göndereceğim sana.
BAŞKAN
Getirin lütfen.
ENGİN
ALTAY (Devamla) Göndereceğim.
BAŞKAN
Süreniz de bitti bu arada
ENGİN
ALTAY (Devamla) Ecevit komünist mi kardeş?
ORHAN
DELİGÖZ (Erzurum) Ya, ne bilelim, kendisine sor, rahmetli oldu gitti.
Hayatta olsaydı kendisine sorardık.
HALİS
DALKILIÇ (İstanbul) Başkanım, sataşma var, sataşma.
ENGİN
ALTAY (Devamla) Tümünde, diktatörlerin tümünde faşizan eğilimler
vardır arkadaşlar.
BAŞKAN
Sayın Altay
ENGİN
ALTAY (Devamla) Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
HALİS
DALKILIÇ (İstanbul) Başkanım, söylemediğiniz cümleyle
sataştı size.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Turan
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Yürekli bir AK PARTİli vekil istiyorum. dedi, tüm
vekillerimizi çıkartırım kürsüye. Ancak, söz alıp cevap
vermek istiyorum Sayın Başkanım izin verirseniz.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Evet, versin.
Cevabı
buradan verin.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Başkan, siz çok deneyimli...
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Oradan cevap veremez.
BAŞKAN
Müsaade edin, hiç duymadım Sayın Turanın söylediklerini.
Buyurun,
yeniden tekrar edin.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, Sayın Altay dedi ki: AK
PARTİnin o zamanki Genel Başkanı Sayın Başbakan
neredeydi o akşam? Buna cevap vermek zorundayım.
AKIN
ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Tüneldeydi, tünelde.
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Saat on birde televizyonlardaydı,
ekranlardaydı.
BAŞKAN
Evet, buyurun, iki dakika
MURAT
EMİR (Ankara) Yerinizden cevap vereceksiniz Sayın Turan.
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Aynı yerde mi saklandınız?
AKIN
ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Beraber miydiniz yoksa?
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bunu bir sataşma olarak mı aldınız?
Başbakan neredeydi?yi sataşma olarak mı aldınız?
BAŞKAN
Açıklayın. dediniz, açıklıyor işte.
MURAT
EMİR (Ankara) Açıklama için niye oradan söz verdiniz?
4.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Engin Altayın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ
Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Yerinden yapacak.
BAŞKAN
Müsaade edin, ona da ben karar vereyim Sayın Altay.
GÜLAY
YEDEKCİ (İstanbul) Taraflı bir yönetim yapıyorsunuz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
- Çok gerginsiniz bu hafta grup olarak, lütfen
BÜLENT
TURAN (Devamla) - Bu diktatöryal baskılardan vazgeçin bence,
konuşayım iki dakika, izin verin. Sayın Başkan,
konuşabileyim ben de.
Değerli
arkadaşlar, aslında burada söylenen, defaatle cevap verilen
konuların bir daha bir daha konuşulması bu Mecliste bir zaman
kaybı. Siz bilmiyor olabilirsiniz, bütün dünya 15 Temmuzun
akşamında Cumhurbaşkanımızın nerede
olduğunu, Başbakanımızın nerede olduğunu gururla,
onurla -şehidiyle gazisiyle- biliyor. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AKIN
ÜSTÜNDAĞ (Muğla) Tünelde, tünelde.
BÜLENT
TURAN (Devamla) - Ama bir şeyi daha biliyoruz. O akşam -ifadenizle
söylüyorum- güvenli bir yer, bir belediye başkanının evi
arandı. diyorsunuz, eyvallah. Bundan utanmıyorsanız yine
lafımız yok, sizin takdiriniz. Ancak biz şunu da biliyoruz:
İçeriye girdiği zamanki kravatıyla... Tıraş
olmuş, başka kravatla çıktığı da bir gerçek. Ben
de şunu soruyorum...
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Neye hazırlık yapıyordu?
BÜLENT
TURAN (Devamla) ... o zaman, bir siyasi eleştiri olarak: O akşam
darbe olacaktı, siz yeni kravatla görev mi alacaktınız
Sayın Başkan?
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Yazıklar olsun!
BÜLENT
TURAN (Devamla) Böyle bir şey olur mu, böyle şey olur mu? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar, CHP sıralarından
gürültüler)
MURAT
EMİR (Ankara) Bu ne ya, bu ne ya!
BÜLENT
TURAN (Devamla) Diktatör diyene her türlü eleştiriyi yapma
hakkımız var. Siz 28 Şubatta Ankarada mahkemeler var, hâkimler
var. dediniz, siz 27 Mayısta Yanlış yaptı siyasetçiler,
asker astı, iyi yaptı. dediniz. Darbenin kim
karşısında, kim yanında, bütün dünya biliyor.
GÜLAY
YEDEKCİ (İstanbul) Biz her türlü darbenin
karşısındayız.
BÜLENT
TURAN (Devamla) Biz o 15 Temmuz akşamındaki tavırlarla,
Başbakanımızın erken saatlerde televizyona
çıkmasıyla, Cumhurbaşkanımızın meydana
çıkmasıyla gurur duyuyoruz.
GÜLAY
YEDEKCİ (İstanbul) FETÖyü kim besledi, insanlar onu çok iyi
biliyor.
BÜLENT
TURAN (Devamla) Türkiyenin siyasi tarihinde, demokrasi tarihinde altın
harflerle yazılacaklar var, şüpheyle yazılacak olanlar var. O
akşam bedel ödemek için canıyla çıkanlar var, kravatla
televizyon izleyenler var. Herkes bunu biliyor.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum, grup
başkan vekillerini toplantıya çağırıyorum.
Sayın
Altay, tutanağı da lütfen getirmenizi rica ediyorum.
Kapanma Saati: 16.06
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.19
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Ali
Haydar HAKVERDİ (Ankara)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Sayın
Engin Altaya önce teşekkür ederim toplantıya
katıldığı için, bir; tutanakları getirdiği için,
iki. Kendisiyle arkada konuştuk, bu tutanakların hiçbir yerinde benim
Sayın Cumhurbaşkanına diktatör cümlesini kabul etmeme dair bir
belirti yok, aksine, Sayın Engin Altay Sayın
Cumhurbaşkanına diktatör lafının bir siyasi eleştiri
olduğunu iddia ediyor. Bundan, Mehmet Naci Bostancı, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili bu söz üzerine sataşmadan
dolayı söz istiyor. Ben de bunu sataşma olarak, hakaret olarak kabul
edip Sayın Naci Bostancıya söz veriyorum. Tutanağın
devamında Sayın Engin Altay bana, düşüncemi açıkladım
diye, sataşmadan dolayı söz verdim diye sözümü geri almamı
söylüyor. Ben de kendisine Bana dayatmada bulunmayın. diyorum,
Sataşma değil, siyasi eleştiride bulundum. diyor, ben de Bana
dayatmada bulunmayın, burada herkes düşüncesini belli kurallar
çerçevesinde açıklayabilir. diyorum. Sayın Başkan bana
Sözünüzü geri alacaksınız. diye dayatmada bulunuyor, ben de sözümü
geri almıyorum.
Durum
bundan ibarettir.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Çok kısa bir ek.
BAŞKAN
- Bir de Sayın Altayı dinleyelim.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, açarsanız
Genel Kurul da
duysun.
BAŞKAN
Tabii ki.
Buyurun.
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
22.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, ben size Tayyip Erdoğana
diktatör dediniz. demedim bir kere.
BAŞKAN
Siz dediniz ki Burada, mikrofonda Sayın Tayyip Erdoğana,
Cumhurbaşkanına diktatör denildi, siz de bunu bir siyasi
eleştiri olarak kabul ettiniz. diye defalarca söylediniz bunu.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Tabii, tabii.
BAŞKAN
Böyle bir şey yok, tutanakta yok. Lütfen
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Hayır, siz diyorsunuz ki: Siz de sataşmada
bulundunuz, hakarette değil. Tamam.
BAŞKAN
Sataşmada bulundunuz. Neden
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Yani siz bunu bir sataşma olarak görüyorsunuz,
hakaret görmüyorsunuz; bunu söylüyorum.
BAŞKAN
Hayır.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Burada böyle yazıyor.
BAŞKAN
Hayır, öyle değil.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Burada böyle yazıyor, gelin bakın.
BAŞKAN
Siz diktatör olarak nitelendiriyorsunuz.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Hayır
BAŞKAN
- Naci Bostancı sataşmadan dolayı söz istiyor, ben de ona söz
verince siz bana karşı Usulünüzü değiştirin,
çalışma şeklinizi. diye dayatmada bulunuyorsunuz.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Hayır, hayır, o onunla ilgili değil.
BAŞKAN
Evet, böyle.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) - Sayın Başkan, tutanak açık, isteyen
arkadaşlar bakabilir.
BAŞKAN
Peki, teşekkür ederim.
İsteyen
milletvekili arkadaşlarımız tutanağa bakabilir.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) - Siz Sataşmada bulundunuz, hakarette değil.
diyorsunuz; bunun altını çizelim. Tamam.
BAŞKAN
- Şimdi sayın grup başkan vekillerine yerlerinden söz
vereceğim.
Sayın
Akçay, buyurun.
23.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, temizlik
işçisi olarak işe başlatılan 4.995 imamın
mağduriyetlerinin giderilmesi gerektiğine, Belçikada Genk
şehrine bağlı Waterschei ilçesinde Belçika Türk Federasyonuna
bağlı bir derneğe yapılan saldırıya ve Erdal
İnönünün vefatının 10uncu yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Diyanet
İşleri Başkanlığınca sözleşmeli imam
istihdamı için 12 Mayısta ilana çıkıldı, 23
Mayısta mülakatlar yapıldı, 25 Mayısta sonuçlar
açıklandı ve 26 Mayısta sözleşmeler imzalandı. Geçici
cami görevlisi olarak vazifelerine başlayan 4.995 imam göreve
başladıklarının 10uncu gününde cep telefonlarına
gelen mesajla İŞKURa bağlı olarak Toplum Yararına
Hizmet Programına kaydırıldıklarını ve burada da
temizlik işçisi olarak istihdam edildiklerini öğrendiler. Bu
imamlarımız KPSS ve din hizmetleri alan bilgisi puanıyla ve mülakatı
kazanarak istihdam edildiler. Bir aydır hak arayışındalar.
Diyanet İşleri Başkanlığının ilan
ettiği sınav ve iş şartlarına aykırı olan bu
uygulamayla, geçici cami görevlisi olarak görevlendirilen ancak temizlik
işçisi olarak işe başlatılan bu 4.995 imam mağdur
edilmiştir. Bir hata olduğu açıktır. İmamlar ilan
şartlarına aykırı olarak istihdam edilmişlerdir.
Üstelik bu gelişmeler bir ay içinde yaşanıyor. Bir ay içinde
istihdam şeklini değiştirecek kadar plansız,
programsız bir istihdam olmaması gerekir. Bu nedenle Hükûmete
çağrıda bulunuyoruz: Bu mağduriyetleri gidermek
mecburiyetindesiniz. 4.995 imamın bir an önce ilan şartlarına
göre istihdam edilmeleri gerekmektedir. Plan ve Bütçe Komisyonunda bütçe
görüşmeleri devam ederken soruna mutlaka bir çözüm getirilmelidir.
Belçikada
Genk şehrine bağlı Waterschei ilçesinde Belçika Türk
Federasyonuna bağlı bir derneğe dün sabah saatlerinde
silahlı saldırı düzenlenmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen Sayın Akçay.
Buyurun.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Saldırıda bir yaralımızın
olmaması sevindiricidir. Bu saldırıyı şiddetle
kınıyor, Belçikada yaşayan tüm Türk vatandaşlarına ve
Belçika Türk Federasyonuna geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Saldırıyı münferit bir vaka olarak göremeyiz. Avrupa ülkeleri,
Türkiye ve Türk milletine karşı terör eylemleri düzenleyen PKK, FETÖ,
DHKP-C gibi terör örgütlerini himaye etmektedirler. Avrupada yuvalanan terör
örgütleri buralardaki Türk vatandaşlarına ve sivil toplum
kuruluşlarına saldırılar düzenlemektedir. Terör
örgütlerinin saldırı yapacaklarını açık bir
şekilde açıklamalarına rağmen hiçbir güvenlik önleminin
alınmadığı da görülmektedir.
Avrupalı
yetkililer terör örgütlerini himaye etmekten bir an önce vazgeçmeli,
vatandaşlarımızın can ve mal güvenliği için gereken
önlemleri bir an önce almalıdır.
Ayrıca,
Belçikadaki saldırının failleri bir an önce yakalanarak adalete
teslim edilmelidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, tamamlayabilir miyim.
BAŞKAN
- Buyurun, bir dakika daha ek süre vereyim size Sayın Akçay.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün
eski Başbakan Yardımcısı, devlet ve bilim adamı
Profesör Erdal İnönünün vefatının 10uncu yıl dönümüdür.
Erdal
İnönü, ülkemizin kurtuluşu ve kuruluşunda önemli hizmetler
vermiş bir babanın evladı ve bir siyaset adamı olmanın
yanı sıra 2004 yılında fizik alanında Nobelden
sonraki en önemli ödül olan Wigner Madalyasını alarak bilim
dünyasında Türkiyenin adını dünyaya duyurmuş saygın
bir bilim adamıdır.
Uluslararası
bilim dünyasındaki yerinin yanında mütevazı ve örnek
şahsiyetiyle milletimizin takdirini kazanmış Erdal İnönüyü
rahmetle anıyorum.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akçay.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Ayşe Nur Bahçekapılının, Başkanlık Divanı
olarak Erdal İnönüyü sevgi ve saygıyla andıklarına
ilişkin konuşması
BAŞKAN
Biz de Sayın Erdal İnönüyü Divan olarak sevgi ve saygıyla
anıyoruz, ruhu şad olsun kendisinin de.
Sayın
Yıldırım, buyurun.
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, Erdal İnönünün vefatının
10uncu yıl dönümüne, Cumhuriyet Halk Partisi Sözcüsü Bülent
Tezcanın Cumhurbaşkanı hakkındaki bazı ifadeleri
nedeniyle Genel Kurulda yaşanan tartışmalara ve 13 Ekim 2017
günü HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaşın
fezlekesinin ve dosyasının olduğu bütün mahkemelere gönderilen
bir yazıya ilişkin açıklaması
AHMET
YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Siyasette
hoşgörü, eleştiriye karşı tevazunun bir simgesi hâline
gelmiş Erdal İnönünün ölümünün 10uncu yıl dönümü. Kendisi
partiler arası diyaloğu herhâlde bu ülkede en iyi
başarabilmiş siyasetçilerden biriydi. Onun o mizacına bugün her
zamankinden daha fazla ihtiyaç duyduğumuzu ifade edebiliriz. Biz de
kendisini rahmetle anıyoruz.
Sayın
Başkan, bir diğer husus, bugün Meclis Genel Kurulunda da
tartışmanın ana gündemi, CHP Parti Sözcüsünün dün ifade
etmiş olduğu bir sözcüğe karşı iktidar partisi
milletvekillerinin reaksiyonu.
Bir
defa şunu ifade edelim: Şüphesiz siyasette eleştiri
sınırları içerisinde kalmak önemlidir ancak şu ülkede
siyaset hayatını en fazla üslupla zorlayan kişi bugün tartışma
konusudur. Cumhurbaşkanı diye, AKP Genel Başkanı diye, halk
tarafından seçildi diye herkese hakaret etme hakkını içte ve
dışta kendinde gören AKP Genel Başkanı bu üslubun bu
ülkedeki öncüsü olmuştur. Yargı kararı olmaksızın
insanları açıkça suçlu ilan eden bizatihi kendisidir. Eş genel
başkanımız daha mahkeme karşısına çıkmadan,
asla kabul etmeyeceğimiz ithamlarda bulunan ve suçlu ilan eden kendisidir.
Siyasette bu üslubun hâkim olmasına sebep olan kendisidir. Eğer
bunlara karşı, bu eleştirilere karşı bir
tahammülsüzlüğü varsa üslup konusunda ilk başta onun özen ve
hassasiyet sahibi olması gerekir. Bu bir defa bütün iktidar partisi
milletvekilleri ve mensupları tarafından görülmelidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen Sayın Yıldırım.
AHMET
YILDIRIM (Muş) 9 Temmuz günü Hamburgda bir G20 zirvesinde
yapmış olduğu konuşmanın iler tutar tarafı
yoktur. Kantarın topuzu oraya düştükten sonra herkes birbirine
karşı bu dili pekâlâ kullanma hakkını kendinde görebilir.
Bir
diğer husus: Sayın Başkan, hukukçusunuz. Bugün
hukukçuluğunuzun değerine önemli atıflarda bulunuldu. Biz
yıllardır bu Parlamentoda, yargının iktidar tarafından
siyasallaştırıldığını ve derdest
edildiğini söyledik. Buyurun, 13 Ekim 2017 günü Eş Genel Başkanımız
Sayın Selahattin Demirtaşın fezlekesinin ve
dosyasının olduğu, bütün mahkemelere gönderilmiş ibret bir
yazıyla karşı karşıyayız. Bütün mahkemelere
Neymiş? Örgüte üye olma suçundan militan konumunda olan ve kamuoyu
tarafından yakından bilinen ve takip edilen adı geçen Selahattin
Demirtaşın, bulunduğu il dışında yapılacak
duruşmalara getirilmesinin firar, olası saldırı ve adliye
önünde gösteri, eylem yapılmasına neden olabileceği, bu sebeple
getirilmemesi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen, size de son olarak bir dakika ek süre vereyim.
Buyurun.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Teşekkürler.
Nerede
bağımsız yargı? O mahkeme başkanının ve
üyelerinin özgür karar verebilme ihtimali kaldı mı? İşte
budur yargının siyasallaşması ve iktidar tarafından
derdest edilmesi. Buradan siyasi iktidara sesleniyorum: Demirden
korkuyorsanız trene binmeyeceksiniz. Selahattin Demirtaşın
tutukluluğundan bu kadar korkuyorsanız rehin almayacaksınız.
Bakın, Selahattin Demirtaşın Mecliste, alanda, sokakta siyaset
yapma hâli sizin korkunuzdu, zindanda rehin olma hâli kâbusunuz olmuş. Bu
ne korku? Niye mahkemeye çıkarmıyorsunuz? Eğer dağ yeni bir
fare doğurmazsa dört yüz gün sonra, 7 Aralıkta mahkemeye çıkacak.
İşte, yargının pürmelali budur, siyasi iktidar kendine
yakışanı yapıyor.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim ben de.
Sayın
Altay, buyurun.
25.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, CHP
Grubu olarak, vefatının 10uncu yıl dönümünde Erdal
İnönüyü ve 31 Ekim 1919da Kahramanmaraşta Fransız
işgalcilerine ilk kurşunu atan Sütçü İmamı saygıyla
andıklarına ilişkin açıklaması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Olağanüstü
hâl, olağanüstü hukuksuzlukların kanun hükmüne
bağlanmasıdır diyen, Demokrasi su ise testisi laikliktir; testi
kırıldı mı bu toplumu kimse bir arada tutamaz. diyen,
SODEP Kurucu Genel Başkanı, Sosyal Demokrat Halkçı Parti Genel
Başkanı, Başbakan Yardımcısı ve
Dışişleri Bakanı olarak bu ülkeye, bu millete çok
kıymetli hizmetlerde bulunmuş büyük bilim adamı, eşsiz
devlet adamı, büyük siyaset adamı Profesör Doktor Erdal İnönüyü
vefatının 10uncu yılında Cumhuriyet Halk Partisi Türkiye
Büyük Millet Meclisi Grubu olarak rahmet, minnet ve saygıyla anıyoruz.
(CHP sıralarından alkışlar)
Öte
yandan, daha iki gün önce Cumhuriyet Bayramımızı milletçe ve
çok büyük bir coşkuyla idrak ettik, bugün 31 Ekim. 31 Ekim 1919, Sütçü
İmamın Kahramanmaraşta Fransız işgalcilerine ilk
kurşunu attığı gündür. Allahım bütün Kurtuluş
Savaşı şehitlerine, Birinci Dünya Savaşı şehitlerine,
diğer Kore, Kıbrıs şehitlerine, güneydoğu
şehitlerine rahmet eylesin. Bu vesileyle Kurtuluş
Savaşımızın efsane halk önderlerinden Sütçü
İmamı da Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak saygı, rahmet ve
minnetle anıyoruz, mekânı cennet olsun inşallah.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Altay.
Sayın
Turan buyurun.
26.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
başarılı ve hayırlı bir hafta geçmesini ümit
ettiğine, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 94üncü
yılını kutladığına ve Erdal İnönünün
vefatının 10uncu yıl dönümüne ilişkin açıklaması
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, biliyorsunuz, bu hafta önemli kanun görüşmelerine
başlayacağız. Ben öncelikle bu haftanın
başarılı, hayırlı geçmesini ümit ediyorum.
İki
gün önce cumhuriyetimizin 94üncü kuruluş yıl dönümünü kutladık
hep beraber. Bir asır önce milletimiz işgale karşı yekvücut
hâliyle devasa bir destan, bir mücadele yazdı, bir özel örnek gösterdi tüm
dünyaya. Savaş ortamında bile Meclisi açık tutarak tüm dünyaya
millî iradenin ne demek olduğunu göstermiş oldu. Şehit
düştüler, gazi oldular ama vatanın mukaddesatına el
sürdürmediler. Az önce Sayın Başkanın da ifade ettiği gibi,
Sütçü İmamın bugün aynı zamanda ölüm yıl dönümü,
şehadet yıl dönümü, kendisini ve tüm şehitlerimizi rahmet ve
minnetle anıyoruz. Bu kutlu mücadele 29 Ekim 1923te Gazi Mustafa Kemal
Atatürk öncülüğünde taçlandırılarak cumhuriyetle
sonuçlandırıldı. Bir asır önce savaştan
çıkmış, yokluk içerisinde hayat savaşı veren bir
devlet vardı, bugün ise dünyanın 13üncü büyük ekonomisi olan büyük
bir Türkiye Cumhuriyeti var. Cumhuriyetin 100üncü yılına doğru
ilerlerken her açıdan Gazi Mustafa Kemal başta olmak üzere
işaret etmiş oldukları muasır medeniyetler seviyesine
ulaşma mücadelemiz tüm gücümüzle devam ediyor, sürüyor. Bu cumhuriyeti biz
kurduk, bu cumhuriyeti biz yücelttik, bu cumhuriyeti hep beraber biz
kollayacağız, koruyacağız. 15 Temmuz akşamı bütün
milletin sokağa çıkarak lideriyle partileriyle hep beraber meydanlara
çıkarak yan bakanlara, yanlış yapanlara izin vermemesi bu
cumhuriyetin geldiği yer açısından gurur verici bir tablodur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün aynı zamanda eski
Başbakanlarımızdan Sayın Erdal İnönünün ölüm yıl
dönümü. Sayın İnönü bulunduğu görevlerde ilkeli ve dürüst bir
siyaset sergiledi. Esprili, mütevazı kişiliğiyle siyasete
ayrı bir renk kattı. Onun üslubundan alınacak çok dersler
vardır diye düşünüyorum. Erdal Bey siyasette olduğu kadar bilim
dünyasında da büyük katkılar sağlayan bir insandı. Ölümünün
10uncu yıl dönümünde kendisini rahmetle, minnetle anıyorum.
Sayın
Başkan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bitti.
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen Sayın Turan.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) İktidar bu kadar konuşur mu ya? İktidar
iş yapar ya.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Engin Bey Bitti. dedi. Engin Beye olan sevgimizden,
saygımızdan siyaseten tartışılmış konunun
bundan sonra hukuk dünyasında
tartışılacağını ve bizim de takipçisi
olacağımızı ifade etmek istiyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim, sağ olun.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler
1.- Başkanlıkça, İzmir Milletvekili
Ertuğrul Kürkcünün Çevre Komisyonu üyeliğinden istifasına
ilişkin önerge (4/110) yazısı
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, İzmir Milletvekili Sayın Ertuğrul
Kürkcünün Çevre Komisyonu üyeliğinden istifasına ilişkin
yazısı 30/10/2017 tarihinde Başkanlığımıza
ulaşmıştır.
Bilgilerinize
sunulur.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
C) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Birleşmiş Milletler Örgütü
himayesinde 4 Aralık 2017 tarihinde Rusyanın başkenti
Moskovada düzenlenecek olan Parlamenterler Uyuşturucuya
Karşıdır başlıklı konferansa Rusya Federasyonu
Federal Meclisi Devlet Duması Başkanı Vyaçeslav Volodinin vaki
davetine icabetle Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen bir heyetin
katılmasına ilişkin tezkeresi (3/1204)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Birleşmiş
Milletler Örgütü himayesinde 4 Aralık 2017 tarihinde Rusyanın
başkenti Moskovada Parlamenterler Uyuşturucuya
Karşıdır başlıklı bir konferans düzenlenecektir.
Anılan
konferansa, Rusya Federasyonu Federal Meclisi Devlet Duması
Başkanı Vyaçeslav Volodinin vaki davetine icabetle Türkiye Büyük
Millet Meclisini temsilen bir heyetin katılması hususu, 28/3/1990
tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 9uncu maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Ayşe
Nur Bahçekapılı
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vekili
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının milletvekillerinin
izin taleplerine ilişkin bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
2.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Ağrı Milletvekili Dirayet Taşdemir
ile Şırnak Milletvekili Leyla Birlikin 17 Temmuz 2017 tarihinden
itibaren on birer gün izinli sayılmalarına ilişkin tezkeresi
(3/1205)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlık Divanının 12 Eylül 2017
tarihli toplantısında milletvekili izin taleplerine ilişkin
olarak ekli husus kararlaştırılmıştır.
Genel
Kurulun onayına ayrı ayrı sunulur.
Saygılarımla.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mazeret nedeniyle;
a) Ağrı Milletvekili Dirayet Taşdemirin
17 Temmuz 2017 tarihinden itibaren 11 gün izinli sayılmasını,
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
b) Şırnak Milletvekili Leyla Birlikin 17
Temmuz 2017 tarihinden itibaren 11 gün izinli sayılmasını
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, Ankara Milletvekili Mustafa Mit ve
arkadaşları tarafından, tarım ülkesi olan Türkiye ve
Ankarada yaşanan kuraklık neticesinde çiftçilerin
uğramış oldukları zararlar ile çiftçilerin durumlarının
iyileştirilmesi için yapılması gerekenlerin tespiti
amacıyla 24/10/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 31
Ekim 2017 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 31/10/2017 Salı günü
(bugün) toplanamadığından Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Erkan
Akçay
Manisa
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
24
Ekim 2017 tarih, 2433 sayısıyla, TBMM
Başkanlığına, Ankara Milletvekili Mustafa Mit ve
arkadaşlarının, tarım ülkesi olan Türkiye ve Ankarada
yaşanan kuraklık neticesinde çiftçilerimizin uğramış
oldukları zararlar ile çiftçilerimizin durumlarının
iyileştirilmesi için yapılması gerekenlerin tespiti
amacıyla Meclis araştırması açılmasına dair
önergemizin görüşmelerinin 31/10/2017 Salı günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin gerekçesini açıklamak üzere öneri sahibi Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Mustafa Mit
konuşacaklardır.
Buyurunuz
Sayın Mit. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
MHP
GRUBU ADINA MUSTAFA MİT (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çiftçilerimizin sorunlarını ve bu sorunların
ortadan kaldırılması için alınması gereken tedbirlerin
tespiti maksadıyla vermiş olduğumuz araştırma önergesi
üzerinde söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 100 milyonluk nüfusu besleyecek durumdaki tarımsal üretim
miktarı, 80 milyonluk Türkiyeyi besleyemez hâldedir. Bütün partiler
çeşitli vesilelerle tarımın içinde bulunduğu durumdan
şikâyet etmektedirler, bize de çare bulmak düşer.
70li
yıllarda bizden mercimek tohumu alıp götüren Kanadadan mercimek,
Yunanistandan pamuk, Rusyadan buğday, en acısı da saman ithal
etmekteyiz. Canlı hayvan ve kırmızı et ithal etmemize
rağmen yine de fiyatları düşüremiyoruz. Üretici ithalat ile
yüksek yem fiyatlarından, tüketici ise yüksek et fiyatlarından
şikâyetçidir.
Önümüzdeki
yüz yılın tartışmasız en önemli sorunu, gıda
güvenliğidir. Bütün dünyada olduğu gibi tarımı desteklemek
zorundayız. Tarımda 2000 yılında başlayan
doğrudan gelir desteği, en ciddi sistematik destek
programıdır. 2006 yılında Tarım Kanunu
çıkarılarak yapılacak yardımlar kanuni esasa
bağlanmıştır. Tarım Kanununda Tarıma bütçeden
ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın yüzde 1inden az
olmaz. denmektedir. Ancak şimdiye kadar bu miktarda destek çiftçiye
yapılmamıştır. 2006 yılından bugüne kadar
çiftçilerimize aktarılamayan bütçe değerlerinin toplam tutarı
87,5 milyardır. 2002de çiftçilerin kullandığı nakit kredi
miktarı 1 milyar lirayken 2017 Eylül itibarıyla çiftçilerin bankalar
ve tarım kredi borçları 88 milyara ulaşmıştır.
Yasal hakkı verilmeyen çiftçi krediye, faize mahkûm edilmektedir. Çiftçi
hayatını banka kredileriyle devam ettirmeye
çalışmaktadır. Amerika Birleşik Devletlerinde 2014
yılında çıkan tarım kanunuyla gelecek on yıl için 596
milyar dolar, Avrupa Birliğinde ise 2014-2020 arasında 480,3 milyar
avro tarımsal destek programları açıklanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, 2002 yılında DAP gübrenin çuvalı 13 lirayken
2017 yılında 83 liraya yükselmiştir. Azot gübre 9,45 lirayken
2017de 68 lira olmuştur. Nitrat gübre 7,55 lirayken 2017de 53 lira
olmuştur. Geçen sene gübrede ve yemde KDVnin
sıfırlanmasına rağmen, satış fiyatında bir
değişiklik olmamıştır. Tarımsal kesime destek
olarak açıklanan uygulama çiftçiye değil başka kesimlere çiftçi
üzerinden kaynak aktarılmasına yaramıştır.
2002
yılında mazotun litre fiyatı 1,30 lirayken 2017de ortalama 4,5
lira olmuştur. Milyonluk yatların kullandığı mazot,
KDV ve ÖTVden istisna edilmişken tamamen üretim ve istihdam sağlayan
tarım kesiminden KDV ve ÖTVnin alınması büyük
haksızlıktır. Çiftçinin kullandığı mazottan KDV
ve ÖTVnin alınmasından vazgeçilerek çiftçilerimize ucuz mazot temin
edilmelidir.
Ziraat
odalarının 2017 yılı buğday maliyet tablosuna göre
ortalama 1 kilo buğdayın maliyeti 1,065 lira olup satış
fiyatı ise 0,94 liradır. Bütün tarım ürünlerinde tohum
fiyatları enflasyonun üzerinde artış göstermektedir. Çiftçimiz
yabancı tohum üreticisi firmaların insafına terk edilmiştir.
Tarladan yok pahasına alınan ürün tüketiciye neredeyse on katı
fiyatına satılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, çiftçimiz yaptığı masrafı
karşılamak bir yana yeni ekim yapacak, kredi taksitlerini ödeyecek
güçten yoksun kalmıştır. Çiftçimizin Ziraat Bankasına ve
tarım krediye olan anapara borçlarının ödenebilir uzun bir
takvime bağlanacak şekilde ertelenmesi ve tahakkuk etmiş
faizlerin de silinmesi gerekmektedir çünkü ötelenen borçlar yıllar
itibarıyla birikmiş olup eklenen faizlerle birlikte artık
ödenemez hâle gelmiştir. Ziraat Bankası lehine verilen ipotek miktarları
karşı karşıya kaldığımız tehlikenin
boyutunu göstermektedir.
Çiftçimizin
mağduriyetinin giderilmesi gerektiğini ifade ediyor, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Mit.
Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Filiz
Kerestecioğlu konuşacak.
Buyurun
Sayın Kerestecioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
üç dakika.
HDP
GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmakta
olduğumuz, görüşmekte olduğumuz önerge çiftçilerin
sorunlarıyla ilgili. Bizi de bugün özellikle Kayseriden çiftçiler
aradılar ve kendi sorunlarını dile getirmemizi rica ettiler.
Öncelikle,
gerçekten mazot fiyatları en yüksek olan ülke aslında Türkiye ve
onların sıkıntıları da en fazla bununla ilgili.
Başta mazot fiyatları olmak üzere çiftçilere özel olarak indirimli
üretim girdilerinin sağlanması gerektiğini
Çiftçilere
tarım kredileri verilmekte ve Ziraat Bankasına borçlarının
faizi ertelenmekte ancak bu desteklerin çoğu gecikmeli olarak çiftçiye
ödenmekte, devlet bunu da faizle çiftçiden almakta. Çiftçiler ürün üretmekten,
bunu elde etmekten ziyade aslında Borçlarımızı nasıl
ödeyeceğiz? diye kara kara düşünür bir hâlde. Bu nedenle, gerçekten,
aslında sözde bir tarım ülkesi olan ama artık böyle bir
özelliği kalmamış olan ülkemizde çiftçilerin sorunlarına
gözümüzü açmamız gerekiyor. Özellikle de akaryakıttan yüzde
60ın üzerinde vergi alınırken ve eylül ayında 5,27ye
ulaşan benzinin fiyatı ekim ayında da 5,38i bulmuşken.
Ben
çiftçilerden özür diliyorum çünkü gerçekten üç dakikayı onlarla
konuşmak isterdim ama şu elimdeki belge Anayasanın 138inci
maddesine aykırı ve korkunç bir belge. Yani bununla ilgili suç
duyurusunda bulunacağız ama bununla ilgili, Sayın Meclis
Başkan Vekilimiz, sizin de bir şey yapmanız gerekiyor ve
buradaki milletvekillerinin de buna kulağını açması
gerekiyor.
Bir
parti başkanıyla ilgili nasıl siz talimat verirsiniz? Gerçekten,
Silahlı terör örgütüne üye olma suçundan militan konumunda olan
Bu
nasıl bir ifadedir. Ve Kayseri mahkemesi Selahattin Demirtaşın
duruşmaya getirilmesini karara bağladığı hâlde Adalet
Bakanlığı nasıl talimat verebilir ve SEGBİSle bağlanabilir,
bununla ilgili yazıları bütün mahkemelere gönderir? Gerçekten, bu,
Anayasa 138e aykırıdır çünkü hiçbir merci, kişi hâkimlere,
mahkemelere kendi yetki alanları içerisinde talimat veremez, onları
yönlendiremez. Buna aykırıdır bu tutum. Bunu reddediyoruz. Sizin
de aslında, hakikaten ara vererek Adalet Bakanlığına bunu
sormanız gerekiyor bir hukukçu olarak da.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Bakanlık değil, genel müdürlük.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Ben son olarak şunu
söylemek istiyorum: Ancak tüm vekillerimiz 4 Kasım darbesinde, bu hafta
serbest kalırlar, düşünceleri nedeniyle yatan herkes serbest
kalır
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla)
işte o zaman demokratik
bir cumhuriyeti kutlayabiliriz.
Saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Ali Haydar
Hakverdi konuşacak.
Buyurun
Sayın Hakverdi. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Öncelikle,
şu hususta bir söz söylemek istiyorum: AKP Genel
Başkanının, kendisine yöneltilen faşist ve diktatör
tabirinden rahatsızlık duymasını ben memnuniyetle
karşıladım. Umarım bu rahatsızlığı
yönünde ülkeyi yönetir, umarım OHALe son verir, umarım tutuklu
milletvekillerinin tutukluluğuna son verir, umarım gazeteciler ve
aydınlar hapisten bir an önce çıkartılır. Aksi hâlde, bu
tanımlamadan kurtulabilmesinin mümkün olmadığını
düşünürüm.
Şimdi,
bugün çiftçinin sorunlarının araştırılması
yönünde muhalefet önergesini konuşuyoruz ve biz de grup olarak bunu
destekliyoruz. Çiftçinin sorunlarını konuşuyoruz ancak
Niğde merkeze bağlı Konaklı beldesinde bir çiftçimiz, Ünal
Balta... Ünal Baltanın cesedi şu an adli tıpta inceleme bekliyor.
Ünal Balta, 4 çocuk babası bir çiftçi ve borçları sebebiyle dün
intihar etti. Ülkemizde Ünal Balta, çiftçilerin durumuna bir örnektir ve
maalesef ülkemizde çiftçilerin durumu da hiç iç açıcı değil.
Ziraat Bankasına ve tarım kredilere çiftçilerimizin borcu had
safhada. Geldiğimiz noktada, tohum, gübre ve mazot fiyatları tavan
seviyede. Üretim durdu ve maalesef -hani klişe olacak ama- saman ithal
eder duruma geldi ülkemiz. Tam da bu noktada, Konya kadar olan Hollanda,
ihracatta bizim 14 katımız olmuş ve dünyanın en güzel
topraklarına sahip ülkemiz maalesef hak ettiği değeri görmüyor.
Ülkemizde
çiftçinin hâli ortadayken Tarım Bakanı ne yapıyor mesela?
Tarım Bakanı, 16 bin liraya uçak kiralıyor 6 saatliğine ve
gezilerde bulunuyor. Geçen dönem, borcu sebebiyle yandaş zengininizin,
ülkesinin annesine küfreden yandaş zengininizin borçlarını
sildiniz. Gelin bu dönem de yoksul çiftçimizin borçlarını silelim.
Genel
Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hakverdi.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Tamer
Dağlı konuşacak.
Buyurun
Sayın Dağlı. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA TAMER DAĞLI (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Adana
Karataş ilçemizde geçen hafta meydana gelen doğal afet hortum
nedeniyle zarar gören çiftçilerimizin ve kendisi de yaralanan bir
ablamızın bu süreçte -geçmiş olsun dileklerimle- bir an önce
yaralarının sarılması dileğiyle konuşmama
başlamak istiyorum.
Adana
Karataşta meydana gelen bu doğal afet sonucu hem TARSİM hem
Tarım İl Müdürlüğü hem Kaymakamlık hem de Valilik direkt
konuya el atmış ve hasar tespiti yapılmış, AFAD
üzerinden de gerekli destekler sağlanarak bütün çiftçilerimize yol haritası
bildirilmiş; inşallah, en kısa zamanda yaralarını
sarıp tazminatlarını ödeyeceğiz diyorum. Tekrar geçmiş
olsun dileklerimi iletiyorum.
Değerli
milletvekilleri, 2017 yılında kuraklık ve benzeri doğal
afetler nedeniyle ülkemizde 69 ilimizde, 464 ilçemizde ve 9.062 köy ve
mahallemizde 329 bin üreticimize ait toplam -6 bin dekarı kapalı
olmak üzere- 12 milyon 800 bin dekar alanda sıkıntı
yaşanmış, etkilenme olmuştur. Çiftçilerimizin doğal
afet nedeniyle uğramış oldukları zararların tazmini
için de 2005 yılında Tarım Sigortaları Kanunu uygulanmaya
başlamıştı. Bu vesileyle de TARSİM kurulmuş ve
TARSİM, özellikle, zarar gören çiftçilerimizin zararlarının
yüzde 50sinin devlet desteğiyle karşılanmasını esas
almıştı. Bu vesileyle hiçbir ayrım gözetmeksizin, bütün
bölgelerimizdeki TARSİM risk sınırı içerisine giren
ürünlerin yüzde 50sinin tazmini devlet tarafından prim olarak ödenmekte,
ayrıca bazı ürünlerde de tazminat hakkı olmaktadır
çiftçilerimizin, özellikle dondan zarar gören meyvelerde TARSİM
ayrıca hasar tazminatı da ödemektedir. Özellikle kuraklık
nedeniyle buğday üreticisinin yüzde 60 hasarını TARSİM
karşılamaktadır. 2017 yılı içerisinde 25 ilçede
TARSİM tarafından kuraklık nedeniyle ödenen tazminat tutarı
10,7 milyon TL olarak gerçekleşmiştir.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Milliyetçi
Hareket Partisinin grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir ve Grup Başkan Vekili Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırım tarafından, Haziran 2015
tarihinden bu yana gözaltına alınıp tutuklanan muhaliflerin
maruz kaldığı hukuksuzlukların tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla 31/10/2017 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 31
Ekim 2017 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
30.10.2017
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 31.10.2017 Salı günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
31
Ekim 2017 tarihinde İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Filiz
Kerestecioğlu ve Muş Milletvekili Grup Başkan Vekili Ahmet
Yıldırım tarafından verilen 5778 sıra numaralı 7
Haziran 2015 tarihinden bu yana gözaltına alınıp tutuklanan
muhaliflerin maruz kaldığı hukuksuzlukların tüm
boyutlarıyla araştırılması amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
31.10.2017 Salı günkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin gerekçesini açıklamak üzere öneri sahibi Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Şanlıurfa Milletvekili Sayın
İbrahim Ayhan konuşacak. (HDP sıralarından
alkışlar)
Buyurun
Sayın Ayhan.
HDP
GRUBU ADINA İBRAHİM AYHAN (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün
vermiş olduğumuz önergenin bir gerekçesi olarak tam üç yüz
altmış iki gündür Eş Genel Başkanlarımız
Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ dâhil olmak üzere 9
milletvekili arkadaşımız zindanda, cezaevinde rehin olarak
tutulmaktadır.
Şu
anda vermiş olduğumuz önerge de 7 Haziran 2015 tarihinden bugüne
kadar demokratik siyaseti tasfiye etmeye, demokratik siyaseti ortadan
kaldırmaya yönelik, tüm muhaliflere yönelik yapılan hukuk
dışı, keyfî gözaltı, tutuklamaların
araştırılmasına dairdir.
AKP
iktidarı özellikle iki yılı aşkındır 15 Temmuz
darbe girişimini de gerekçe göstererek, OHALi de arkasına alarak,
toplumu âdeta bir cendereye sokarak Türkiyeyi hapishaneler ülkesine
dönüştürmüş durumdadır. Toplum disipline edilmek, toplum AKPnin
siyasal çıkarları çerçevesinde zapturapt altına alınmak
istenmektedir.
Özellikle
AKP iktidarı ve onun temsil ettiği zihniyet yargıyı da
araçsallaştırarak kendi siyasal çıkarlarına
aykırı bulduğu bütün muhalifleri ya cezaevlerine atmakta ya
gözaltılarla ya baskılarla tehdit etmektedir. Gün geçmiyor ki
insanlar şoklama yöntemiyle toplu gözaltılara, toplu tutuklamalara
maruz kalmasın. Tüm muhalifler, özellikle siyasetçiler, gazeteciler, hukukçular,
sendikacılar, bir bütün olarak hakkını arayan herkes bu siyasal
iktidarın, bu siyasal anlayışın terbiye etme ve kendine
tabi kılma operasyonlarına hedef olmaktadır. Özellikle bu mevcut
politika toplumu bütünen bir korku ikliminin içerisine koyarak âdeta toplumda
bir korku psikolojisini hâkim kılmaya çalışmaktadır.
Türkiye açık bir hapishaneye dönüştürülmüş durumdadır.
Değerli
arkadaşlar, Fransız düşünür Foucault hapishane tarihini yazarken
der ki: Siyasal iktidarlar tahakküme dönüştüğü zaman, toplumu
disipline etmek için hapishaneleri inşa ettiler. Toplum disipline edilmek
ve siyasal iktidarların çıkarları doğrultusunda egemenlik
altına alınmak için hapishaneler bir model olarak topluma
dayatıldı ve modern toplumu da aslında açık hapishaneler
toplumu olarak da ifade etmektedir. Dolayısıyla AKP iktidarı da
buradan hareketle Türkiyeyi açık hapishane yöntemiyle yönetmenin
çabası içerisindedir. Gün geçmiyor ki bu disiplin yöntemiyle toplum
kontrol altına alınmaya, toplum korkutulmaya çalışılmasın.
Dolayısıyla yapılmak istenen, gerçekleştirilmek istenen
şey, kendi siyasal düşüncelerine, kendi zihniyetlerine
aykırı olan tüm kesimleri korkutmak ve tüm kesimlerden intikam
alırcasına onları cezaevleriyle tehdit etmek, baskı
altına almak veya devre dışı bırakmaktır. Bundan
hızını alamadığı için de kendi belediye
başkanlarını da siyasal iktidar, AKP iktidarı korkutarak,
âdeta ağlatarak hukuk dışı bir muameleye tabi
tutmaktadır. Ve bu hukuksuzluk, bu kendine görelik, bu kendi
antidemokratik yaşam tarzını ve anlayışını
topluma dayatmak kendisi de başta olmak üzere Türkiyeye ve Türkiyenin
geleceğine büyük zarar vermektedir. Dolayısıyla tüm
bunların araştırılması gerektiğini söylüyoruz.
Ve
buna bağlı olarak, özellikle 4 Nisan 2015 tarihinden itibaren
Türkiyede demokrasinin ve barışın tesis edilmesi için büyük bir
çaba gösteren Sayın Abdullah Öcalana yönelik de çok ağır bir
tecrit uygulanmaktadır. Dünyada eşi benzeri görülmemiş mutlak
bir tecrit Sayın Öcalan üzerinde gerçekleştirilmektedir ve bu tecrit
Türkiyede yaratılmaya çalışılan korku ikliminin, korku
atmosferinin bir parçası olarak gerçekleşmektedir.
Dolayısıyla biz demokrasinin gelişmesi, Kürt sorunu başta
olmak üzere tüm toplumsal sorunlarımızın barış
içerisinde, özgürlükler temelinde çözülmesi gerektiğini savunurken
başta tecrit olmak üzere bütün antidemokratik uygulamaların ortadan
kaldırılması gerektiğini söylüyoruz ve bu vermiş
olduğumuz önergeyle de toplumsal muhalefeti ortadan kaldırmaya
çalışan hukuk dışı bütün yöntemlerin bütün
boyutlarıyla araştırılması gerektiğini ifade
ediyoruz.
Tekrardan
sizleri saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Şenal
Sarıhan konuşacak.
Buyurun
Sayın Sarıhan. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA ŞENAL SARIHAN (Ankara) Değerli Başkan, salonda
bulunan değerli tüm arkadaşlar; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
HDPnin
araştırma önergesine katıldığımızı
ifade ederek bu konudaki katılma gerekçelerimizi sunmaya
çalışacağım.
Genç
olanlar belki zor anımsarlar ama ben gençlik yıllarımdan Çetin
Altanın Büyük Gözaltı adlı kitabını
anımsıyorum. O kitabı okuduğum zaman Büyük bir
gözaltı nasıl olabilir? diye düşünmüştüm ve Çetin
Altanın her an gözaltına alınma kuşkusuyla sürdürdüğü
yaşamın ne denli zor olduğunu hayal etmeye
çalışmıştım. Zaman zaman bu hayallerim daha somuta
döndü ama bugün galiba bu Büyük Gözaltının tam zamanı.
Gerçekten, Türkiye büyük bir gözaltıyla karşı karşıya
ve büyük bir tutukeviyle de karşı karşıya.
Şimdi
size rakamlardan söz edeceğim. 15 Temmuz 2016 tarihinden itibaren
gözaltına alınmış olan kişi sayısı 71.274.
Bunlardan 44 bini kamu çalışanı, 2.431i yargıç ve
savcı ve HDPnin kendi önergesinde yer aldığına göre de HDP
üyesi olan yani siyasi parti üyesi olan 11 bin kişi var, bunlardan 4.500ü
tutuklu. Aynı zamanda, 8.087 kişi hakkında da yakalama
müzekkereleri var ve 146 gazeteci de şu anda gözaltında.
Sevgili
arkadaşlar, bugün Cumhuriyet gazetesine yapılan operasyonun yıl
dönümü. Şu anda da İstanbulda, Silivride Cumhuriyet gazetesi
yazarlarından hâlâ tutuklu olanlar yargılanıyorlar, bir
yılı aşkın bir süredir yargılanıyorlar.
Başka insanlar da var. Örneğin, Dikenden Tunca Öğreten var,
BirGünden Mahir Kanaat var, Meral Geylani var Roboskiden adını
bildiğimiz. Emine Cansever var, Gezinin sapanlı teyzesi, benim
yaşlarımda bir kadın. Suruç avukatları var; Sezin Uçar,
Özlem Gümüştaş ve İzmirden, isimlerini bilmediğim ama
mutlaka tanıdığım, Çağdaş Hukukçular Derneği
(ÇHD) üyesi 6 savunman arkadaşımız var ve 20 savunman arkadaşımız,
avukat arkadaşımız da şu anda tutuklu.
Gözaltına
alınanlara, biliyorsunuz, gözaltından sonra tutuklama
gerçekleşince tutuklu denir. Tutuklular ve avukatları
müvekkilleriyle birlikte şu anda cezaevindeler. Peki, tutuklama nedir?
Tutuklamanın hukuktaki karşılığı önlemdir. Bu
önlemin de ne zaman alınacağına ilişkin Ceza Yargılama
Usul Yasamızda, CMKda açık hükümler bulunmaktadır. Makul bir
kuşku varsa
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ŞENAL
SARIHAN (Devamla) Bitti mi sürem?
BAŞKAN
Sayın Sarıhan, lütfen
Peki,
bir dakika ek süre vereyim, yalnız, toparlayın lütfen.
Buyurun.
ŞENAL
SARIHAN (Devamla) Şayet makul bir şüphe varsa tutuklama
yapılabilir. Makul şüphe nedir? Delilleri karartma kuşkusudur
ama esas olarak o olayın faili olduğuna dair güçlü
kanıtların olmasıdır.
Değerli
arkadaşlar, bugün, hiçbir güçlü kanıt olmaksızın -yine
Cumhuriyete atıfla anımsayalım- pideci ve perdecinin telefon
kayıtlarından, herhangi bir gazetecinin telefon
kayıtlarından yola çıkılarak tutuklamalar
yapılmaktadır.
Bir
rakamı söyleyeyim size: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin on
beş yıl süreyle yani AKPnin yönetimde olduğu süreyle
haksız tutuklama nedeniyle bize yüklediği tazminat miktarı 270
milyon 816 bin liradır. Biz bu tazminatların üzerinde durmayabiliriz
ama insanların yaşamlarının, insanların özgürlük
haklarının üzerinde durmalıyız. Şimdi sizi bir saat
gözaltına alsalar bunun ne anlama geldiğini anlayabilirsiniz ama
umarım ki buna ihtiyaç olmaz, ülkemiz yeniden özgürlükleri
yaşayabileceğimiz bir ülke olur.
Teşekkür
ederim. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Sarıhan, teşekkür ederim.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına Aydın Milletvekili Sayın
Abdurrahman Öz konuşacak.
Buyurun
Sayın Öz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA ABDURRAHMAN ÖZ (Aydın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; HDP Grubu tarafından verilmiş olan grup
önerisi aleyhine AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
HDP
grup önerisini incelediğimde, 7 Haziran 2017 tarihi esas alınarak
yargısal faaliyetlere ilişkin Anayasanın 98inci ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 ve 105inci maddeleri
gereğince Meclis araştırması açılmasının
talep edildiği görülmektedir. Anayasamızın 2nci maddesinde
cumhuriyetin nitelikleri sayılmıştır. Buna göre, Türkiye
Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet
anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk
milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel
ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
Bildiğiniz üzere, hukuk devleti olmanın gereği kuvvetler
ayrılığı ilkesidir. Bu çerçevede, yasama, yürütme ve
yargı organları egemenlik yetkisini kullanan bağımsız
organlardır. Yine, Anayasanın 10uncu maddesine göre, herkes dil,
ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve
benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
Meclis
araştırması açılması istenen konu öncelikle yargı
yetkisinin kullanılmasına ilişkin olup bu sebeple yasama ve
yasamanın denetim yetkisi alanına girmemektedir. Anayasanın
138inci maddesi gereğince, hâkimler görevlerinde
bağımsızdır. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak
vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya
kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve
hâkimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde
bulunamaz. Görülmekte olan bir dava hakkında yasama Meclisinde yargı
yetkisinin kullanılmasıyla ilgili soru sorulamaz, görüşme
yapılamaz veya herhangi bir beyanda bulunulamaz.
Yukarıda
izah ettiğim gerekçeler ve Anayasanın 138inci maddesinin açık
düzenlemesi karşısında HDPnin grup önerisi açıkça
Anayasaya aykırıdır. Grup önerisinin konusu olan gözaltına
alma ve tutuklama işlemleri yargısal birer faaliyet olup ceza
mevzuatımızda tedbir olarak düzenlenmiştir. Yine, gözaltı
ve tutuklama sebepleri kanunlarımızda açıkça düzenlenmiş
olup bu durum ceza hukukunun kanunilik ilkesine de uygundur. Gözaltı veya
tutuklamaya ilişkin kanunlarda sayılan sebeplerin
gerçekleştiğinin tespiti hâlinde, bu tedbirlerin yetkili ve görevli
mahkemelerce şüpheli veya sanık hakkında uygulanması
hukukun gereğidir. Şüpheli veya sanıklara mahkemelerin tutuklama
veya gözaltı kararlarına karşı itiraz hakları da
düzenlenmiştir ve şüpheli ve tutuklular kendileri hakkında
yapılan işlemi hukuka aykırı bulurlarsa bu karara itiraz
etme hakları bulunmaktadır.
Grup
önerisinde yargı yetkisine giren bir konunun
araştırılması istendiğinden Meclis
araştırması açılmasına karşı olduğumu
ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Öz, teşekkür ederim.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Yıldırım.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Sayın hatip neye göre, hangi İç Tüzük maddesine
göre söylüyor bilmiyorum ama HDPnin grup önerisi Anayasaya
aykırıdır. diyerek bize açıktan sataşmada
bulunmuştur.
BAŞKAN
Evet, öyle bir iddiada bulundu.
AHMET
YILDIRIM (Muş) - İç Tüzük 69a göre sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN
Size söz vereceğim ama Anayasaya aykırıdır.
iddiasında bulunmak da bir sataşma anlamında
alınmamalıdır Sayın Yıldırım.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Yani vermeyelim mi Sayın Başkan?
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Diktatör deyince eleştiri diyorsunuz Sayın
Yıldırım.
BAŞKAN
Bakın, Vereceğim. dedim ama bu konuda da biraz daha hassas
davranmanızı rica ediyorum arkadaşlarım.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Aynı şekilde hatibe de
BAŞKAN
Yani bir kişinin Anayasaya aykırıdır. deme
özgürlüğüne de sahip olması gerekiyor. Lütfen
AHMET
YILDIRIM (Muş) Meral Danış Beştaş konuşacak
Sayın Başkan.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Zabıtlara geçti Sayın Başkan. Hangi
gerekçeyle verdiniz? Anayasaya aykırı. dediğinden dolayı
mı? Anayasaya aykırıdır. dedikleri için mi söz verdiniz
Sayın Başkan?
BAŞKAN
Evet.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Peki, teşekkür ediyoruz.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Bir partinin Anayasaya
aykırı bir önerge vermesi, bu kadar şuursuz olması mı
BAŞKAN
Düşünce özgürlüğünden bahsediyorsunuz ya bu da onun gibi bir
şey. O da Anayasaya aykırıdır. dedi, o anlamda
söylüyorum.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Diktatör deyince eleştiri diyorlar Sayın
Başkan.
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Beştaş.
Yeniden
başlatıyorum sürenizi.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
5.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Aydın Milletvekili Abdurrahman Özün HDP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Bir kere, her şeyden önce
Anayasaya aykırı. demek büyük bir sataşmadır çünkü biz
önergemizi niye verdiğimizi gayet iyi biliyoruz. Asıl Anayasaya
aykırı belge buradadır. Biraz önce Grup Başkan Vekilimiz bu
belgeyi açıkladı. Bu, Adalet Bakanının yargıya
talimatıdır. Bu, Adalet Bakanının yargıya karar verme
yönündeki emridir. Biz bu önergeyi niye verdiğimizi gayet iyi biliyoruz,
bize hikâye anlatmayın.
Sayın
hatip burada Anayasa 2den başlayarak 10a kadar bir sürü madde
saydı, bize Anayasa okudu. Bu Anayasa yok, şu anda bu Anayasa
yürürlükte değil, sadece kanun hükmünde kararnamelerle OHALe
sırtını yaslayan ve her türlü hukuksuzluğu yapan bir
iktidarla karşı karşıyayız. Biz size yargıya
talimatın, yargıyı yönetmenin belgesini sunuyoruz, siz bize
gelip hikâye anlatıyorsunuz, Anayasa 2
Anayasa 10
Emin olun,
Anayasayı sizden daha iyi biliyoruz. Anayasa'yı her an, her saniye
çiğnediğinizin gayet iyi farkındayız. Bu
tutuklamaların, bu kararların sahibi yargı değildir,
AKPdir, AKP Hükûmetidir, AKP Genel Başkanıdır, Merkez Yürütme
Kurulu üyeleridir. Siz bize burada gelip -halka yönelik olarak- Efendim,
yargı bağımsızdır, biz yargıya talimat veremeyiz,
siz de yargının araştırılmasını istemeyin.
demeyiniz. Biz burada araştırılmasını istiyoruz, siz
gizli belgelerle yargıya talimat gönderiyorsunuz.
İnsan
biraz rahatsız olur, insan biraz mahcup olur, gizli
yaptığınız belgeleri dosyadan biz zor zahmet
çıkarırken burada bir öz eleştiri vermek yerine
Bunun
doğru olmadığını söylemenizi beklemiyoruz, o kadar
yüce bir tutum beklemiyoruz ama en azından bize Anayasa'nın böyle
sanki şey okuyormuşsunuz gibi, uygulanıyormuş gibi
bunları da anlatmayın. Şu anda cezaevinde bulanan bütün
siyasetçilerin kararını siz verdiniz, bunu da gelin, açık
yüreklilikle savunun. (HDP sıralarından alkışlar)
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili
Filiz Kerestecioğlu Demir ve Grup Başkan Vekili Muş Milletvekili
Ahmet Yıldırım tarafından, Haziran 2015 tarihinden bu yana
gözaltına alınıp tutuklanan muhaliflerin maruz
kaldığı hukuksuzlukların tüm boyutlarıyla
araştırılması amacıyla 31/10/2017 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 31
Ekim 2017 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutacağım.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Bir okutalım, sonra size söz vereceğim.
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, uyuşturucu
kullanımı ve madde bağımlılığının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/365) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 31
Ekim 2017 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
31/10/2017
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 31/10/2017 Salı günü (Bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye
Büyük Millet Meclisinin gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırma Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan uyuşturucu kullanımı ve madde
bağımlılığının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla (10/365) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin görüşmesinin
Genel Kurulun 31/10/2017 Salı günkü (Bugün) birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Altay.
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
uyuşturucu kullanımı ve madde
bağımlılığı konusunda bir araştırma
komisyonu kurulmasıyla ilgili mutabakat sağlanmasından çok
memnun olduklarına ve grup önerisini geri çektiklerine ilişkin
açıklaması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, uyuşturucu
kullanımı ve madde bağımlılığı
başta İstanbul olmak üzere Türkiye'nin artık en önemli beş
sorunundan biri hâline geldi. İstanbul Milletvekilimiz Oğuz Kaan
Salıcı, Bursa Milletvekilimiz Ceyhun İrgil ve 27
arkadaşı tarafından verilen bu araştırma önergesinin
bugün görüşülmesini talep etmiş idik ancak gerek AK PARTİ gerek
Milliyetçi Hareket Partisi gerekse Halkların Demokratik Partisinin, bu
konuya Meclisin el atması, bu konuda bir araştırma komisyonu
kurulmasıyla ilgili mutabakatından çok memnun olduğumuzu
belirtiyor, üç siyasi partiye ayrı ayrı teşekkür ediyor, haftaya
bu komisyonun kurulması arzu ve temennisiyle grup önerimizi geri çekiyoruz
efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, uyuşturucu
kullanımı ve madde bağımlılığının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/365) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 31
Ekim 2017 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN
- Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisi geri çekilmiştir.
Sayın
Turan
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, 4 partinin
mutabakatıyla uyuşturucu madde kullanımı konusunda bir
komisyon kurulmasını talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Kıymetli
Grup Başkan Vekilinin de ifade ettiği gibi, uyuşturucu madde
kullanımı halk sağlığı yanında huzurumuzu,
güvenliğimizi tehdit eden ciddi bir problem olarak zaman zaman gündemimize
geliyor. 24üncü Dönemde malumunuz, tüm vekillerimizin, tüm
gruplarımızın katkısıyla çok önemli bir rapor
hazırlanmıştı. Bu rapora istinaden Başbakanlık
genelgesi başta olmak üzere birçok çalışma yapıldı.
Yine Meclisimizde, uyuşturucu satanlarla ilgili büyük oranda
cezaların artırıldığı değişiklikler
yapıldı, TCK bu konuda revize edildi ancak geldiğimiz yerde
tekrar bir çalışma yapmak tüm partilerin ortak kanaati, bizler de bu
kanaati paylaşıyoruz. Önümüzdeki hafta bu konuya ilişkin 4
partinin mutabakatı doğrultusunda evlatlarımızın
-varsa yapacağımız katkımız- sıkıntı
görmemesi için tekrar bir komisyon kurulmasını talep ediyoruz.
Uyuşturucuyla mücadele hepimizin meselesi; güvenlik boyutu var, sosyolojik
boyutları var, diğer meseleleri var; herkesin bu konuda rahatsız
olduğunu ifade etmek istiyorum. Haftaya bu konuya hep beraber yer
vereceğiz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Akçay, buyurun lütfen.
29.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, uyuşturucu
madde kullanımıyla ilgili bir araştırma komisyonu
kurulması konusunda mutabakat sağlanmış olmasından
dolayı bütün parti gruplarına teşekkür ettiğine
ilişkin açıklaması
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle,
bugün uyuşturucuyla mücadele konusunda bir konsensüsün sağlanarak bir
komisyonun kurulmasının uygun olacağına ilişkin
mutabakat Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizleri de sevindirmiştir.
Bildiğiniz üzere, geçen hafta Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak bu
uyuşturucuyla mücadele konusunda bir grup önerimiz vardı ve o grup
önerisi her ne kadar kabul edilmemiş olsa da önümüzdeki günlerde bunun
yeniden ele alınarak bütün gruplar tarafından ortak bir mutabakatla
bu komisyonun kurulacağı ümidimizi taşıdığımızı
da ifade etmiş idim ve bu kısa süre içerisinde, bugün bu
mutabakatın sağlanmış olmasından dolayı bütün
parti gruplarına da teşekkür ve tebriklerimi iletiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim ben de.
Sayın
Kerestecioğlu, buyurun.
30.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin, uyuşturucu kullanımıyla ilgili bir komisyonun
kurulacak olmasının olumlu bir adım olduğuna ve Mecliste
çocuk hakları daimî komisyonunun bir an önce kurulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Şimdi,
uyuşturucuyla ilgili, uyuşturucu kullanımının
artışıyla ilgili, bizim de bu konunun
araştırılması için defalarca verdiğimiz
araştırma önergeleri var ancak genelde önergeler Meclis
çoğunluğuyla reddediliyor, bu anlamda olumlu bir adım bununla
ilgili bir komisyonun kurulacak olması.
Gerçekten
gençlere sunulan şey ancak nefret ve kutuplaşma. Onların ne
doğru dürüst eğitim olanakları ne spor olanakları ne de
başka aktiviteler için imkânları var. Türkiye'de asıl
yapılması gereken bu. Cezaların artırımı hiçbir
suçu önlemek için aslında yeterli bir şey değil, önleme
politikası değil cezaların artırılması. Bunu
olumlu bulduğumuzu ifade etmek isteriz ancak
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul)
5 bin kere söylüyor da
olsam yine söylemeye devam edeceğim; bu Mecliste, özellikle bu konuda,
gençlerin, 18 yaş altı çocuklara yönelik de olduğu için
gençlerin, çocukların sorunlarıyla ilgili Mecliste yapılmış
olan mutabakata uyulmalı ve çocuk hakları daimî komisyonunun bir an
önce kurulması gerekmektedir, asıl hayata geçmesi gereken de budur,
bunu da tekrar ifade etmek isteriz.
Teşekkürler.
BAŞKAN
Ben de teşekkür ederim.
Sayın
grup başkan vekillerine ve gruplara da ayrıca bir teşekkürüm
olması gerekiyor benim de çünkü bugün Danışma Kuruluna ben
katıldım. Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin uyuşturucuyla
mücadele konusunda olduğunu gördükten sonra, bunu ortak bir öneri hâline
dönüştürmeyi, Danışma Kuruluna katılan
arkadaşlarımıza ilettim. Daha sonra her birimiz kendi grubumuzla
veya da diğer grup başkan vekilleriyle de görüştük. Kısa
zamanda böyle ortak bir iradenin çıkmasına doğrusu ben de çok
memnun oldum. Sayın Şimşek de oradaydı. Çok teşekkür
ediyorum, sağ olun.
İç
Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme
alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, (2/610)
esas numaralı Organ ve Doku Alınması, Saklanması,
Aşılanması ve Nakli Hakkında Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/111)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/610)
esas numaralı Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifimin Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 37nci maddesi
uyarınca doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını arz
ve talep ederim.
Saygılarımla.
Mahmut
Tanal
İstanbul
BAŞKAN
Teklif sahibi olarak İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal
konuşacak.
Buyurun
Sayın Tanal. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Değerli Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Gerek
dünyada gerek Türkiyede her yıl çok sayıda insan organ
yetmezliği nedeniyle vefat etmekte. Mecliste, gerçekten de, meslek
anlamında baktığımız zaman, doktorların da
yoğun olduğu bir dönemdeki Meclisi yaşamaktayız. Bu organ
bağışı konusunda dünyada kadavradan alınan oran yüzde
75, yüzde 80 iken, bizde tam tersi yüzde 25, yüzde 20 civarlarında. Bu
neden kaynaklanmakta? Bu, bizim mevzuatımızdan kaynaklanmakta.
Avrupadaki
mevzuatlara baktığınız zaman kişi reşitse, temyiz
kudretine sahipse, organının alınması
yasaklanmamışsa -ihtiyaridir, isteğe bağlıdır-
bağışlanmış farz edilir. Bu nedenden dolayı
şu anda Sağlık Bakanlığının verilerine göre
25 binin üzerindeki insanımız organ beklemekte. En azından
burada bu organ bekleyen vatandaşlarımızın
sağlığına kavuşması için, biraz önce nasıl
uyuşturucuyla mücadele hususunda 4 siyasi parti birlikte hareket ettiyse
ben diğer sayın siyasi partilerden de bu konuyla ilgili aynı
hassasiyeti talep ediyorum. Bunun siyaseti yok değerli arkadaşlar. Bu
açıdan gerçekten kanayan bir yara. Eğer siyasi iktidar bu anlamda bu
kanun teklifinden çekiniyorsa ben geri çekeyim, buyurun, siz teklif edin, bunu
kanunlaştıralım. Şu anda bu organ
bağışı nedeniyle diğer ülkelerin böyle büyük bir
sıkıntısı yok ama ülkemizde gerçekten böyle büyük bir
sıkıntı var.
Kısacası,
organ nakli hayattır. Gelin, organ bağışlayalım, bir
hayat biterken bir hayatı başlatalım. Yaşama
şansımız olmasa bile yaşatma şansımızın
olduğunu unutmayalım. Organlar toprak olmasın, bir bedende can
bulsun.
Ben
de bir vatandaş olarak tüm organlarını
bağışlamış olan bir kardeşinizim. Organ
bağışlama kartım işte burada ve öncelikle Türkiye
Büyük Millet Meclisinde bulunan tüm milletvekili arkadaşlarımızın
organ bağışına katılmasını talep ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar) Burada, öncelikle milletvekili
arkadaşlarımızın 80 milyona örnek olması
açısından organ bağışı kampanyasına
katılmasını istirham ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, vatandaşımızın kafasında şöyle
bir soru olabilir: Ya arkadaş, organ bağışı dinen
mahzurludur. Dinen bunun mahzuru olabilir. Tüm semavi dinlerde organ
bağışının mahzurunun olmadığı
söylenmekte. Bununla ilgili, dinimizde Maide suresinin 32nci ayetinde Kim,
bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını
kurtarmış gibi olur. der. Aynı zamanda Diyanet İşleri
Başkanlığı Din Şûrasının bu konuyla ilgili
kararı var, organ bağışının dinen bir mahzurunun
olmadığını söylemekte.
Değerli
arkadaşlar, son günlerde Türkiyede hekimlerin çok intihar ettiğini
görüyoruz. Hekimlerin tıp fakültesi eğitimleri hem zor ve hem de bir
o kadar uzun. Doktorların çalışma hayatı çok zor ve bundan
daha ötesi, aynı zamanda hem riskli hem de vicdani boyutu
açısından çalışma süreleri maalesef çok uzun. Aynı
zamanda Sağlıkta Dönüşüm Programı adı altında
sürdürülen çalışma koşulları da bir o kadar ağır.
Doktorlar hastalarla sürekli karşı karşıya
bırakılmakta, hatta ve hatta sistemden kaynaklanan tüm hataların
hepsi doktorlara mal edilmekte ve doktorlara, sağlık
çalışanlarına Sağlık Bakanı, Sağlık
Bakanlığı sahip çıkmamakta. Bu sebepten dolayı daha
dün Batman Bölge Devlet Hastanesinde yaklaşık bir buçuk
yıldır kalp damar cerrahı olarak görev yapan 39 yaşındaki
uzman doktor Ergin Karakuş evinde intihar etti.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Bir dakika daha ek süre vereyim size Sayın Tanal, toparlayın
lütfen.
MAHMUT
TANAL (Devamla) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Henüz
dün gerçekleşen bir olaydan bahsediyorum. İntihar etmeden önce
Bıktım baş ağrılarından. notunu
bırakmış, telefonu da kırık hâlde bulunmuş.
Geçirdiği sinir harbini tahmin edebiliyor musunuz?
İkinci
olay, yine bir sağlık çalışanı cinneti Adanada
gerçekleşti. Adana Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Balcalı
Hastanesinde görevli 26 yaşındaki asistan doktor Ece Ceyda Güdemek
evinin balkonundan, 6ncı kattan atlıyor ve yaşamına son
veriyor. İntihar etmeden önce not bırakıyor, mesleğinin
çalışma koşullarıyla ilgili şikâyet ediyor, dert
yanıyor. Yakınları genç doktorun otuz altı saat nöbet
tuttuğunu, ağır koşullarda
çalıştığını söylüyor.
Canımızı
emanet ettiğimiz sağlık görevlilerimizin canını hiçe
sayamayız. Sağlık çalışanlarının
çalışma saatleri, çalışma süreleri düzenlenmeli, özel
hastaneler de dâhil, zorunlu vardiya sistemine geçilmeli.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT
TANAL (Devamla) Hiçbir sağlık çalışanı sekiz saatten
fazla çalıştırılmamalı.
BAŞKAN
Sayın Tanal, teşekkür ederim.
MAHMUT
TANAL (Devamla) Bitiyor, özür dilerim.
Böylece
istihdam alanı açılacak, psikolojisi rahat olan sağlık
çalışanı vatandaşımıza hizmet etmiş
olacaktır.
BAŞKAN
Sayın Tanal
MAHMUT
TANAL (Devamla) Sağlık çalışanlarımızın,
genç doktorlarımızın intiharına dur diyelim.
Hepinizi
saygı ve hürmetle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tanal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, gündemin Seçim kısmına geçiyoruz.
X.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan üyeliğe
seçim
BAŞKAN
Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan ve Halkların Demokratik
Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için İzmir Milletvekili Ertuğrul
Kürkcü aday gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Birleşime
on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.26
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.46
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Emre
KÖPRÜLÜ (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Alınan
karar gereğince sözlü soru önergeleri ile diğer denetim
konularını görüşmüyor, gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmına geçiyoruz.
1'inci
sırada yer alan, Helal Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
başlayacağız.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Helal Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı (1/886) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 501)
(X)
BAŞKAN - Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon
Raporu 501 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince, bu tasarı, İç
Tüzük'ün 91'inci maddesi kapsamında temel kanun olarak
görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde
görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı
oylanacaktır.
Şimdi
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
İzzet Ulvi Yönter konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Yönter. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
yirmi dakika.
MHP
GRUBU ADINA İZZET ULVİ YÖNTER (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Helal Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının tümü üzerine
partimizin görüşlerini açıklamak maksadıyla söz almış
bulunmaktayım. Muhterem heyetinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Helal,
İslam fıkhına göre yasaklanmamış, izin verilen ve
kurallara uygun olan anlamı taşımaktadır. Helal
kapsamı sadece gıda ürünleriyle sınırlı olmayıp
kozmetik, tekstil, turizm, lojistik, finans gibi sektörleri de
kapsamaktadır.
Helal
belgelendirmesi ilk olarak 1970li yıllarda Malezyada ortaya
çıkmıştır. Bugün ise dünyada farklı standartlara göre
faaliyet gösteren 400den fazla belgelendirme yani helal belgelendirme
kuruluşu vardır. Dünyada yaklaşık 1,8 milyar Müslüman
nüfusun helal ürün ve belgelendirmesine ilişkin ilgi ve talebi de giderek
artmaktadır.
Dünyadaki
helal ürün ticaretinin yüzde 80i Müslüman olmayan ülkeler tarafından
gerçekleştirilmektedir. Batıda en büyük helal ürün tedarikçileri
arasında Amerika Birleşik Devletleri, Kanada, Brezilya, Yeni Zelanda
ve Avusturalya; doğuda ise Tayland, Malezya, Endonezya ve Hindistan yer
almaktadır. Helal standartları ve belgelendirmesi alanında
Müslüman ülkeler arasında ortak bir dil bugüne kadar ne yazık ki
oluşturulmuş değildir. Dolayısıyla küresel düzeyde
helal ürün ticaretinin artması, farklı helal
standartlarının ve belgelendirme sistemlerinin uluslararası
ticaret üzerinde yarattığı engellerin belirginleşmesine
neden olmuştur.
İslam
İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari İş
Birliği Daimî Komitesi çalışmaları kapsamında 40tan
fazla İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi devletin
temsilcilerinin katılımıyla helal gıda, belgelendirme ve
akreditasyon konularında 3 temel standart kabul edilmiştir. Ülkemizin
bir projesi olan İslam Ülkeleri
Standartlar ve Metroloji
Enstitüsünün Tüzüğü, 57nci Cumhuriyet Hükûmeti döneminde 4-7
Kasım 1999 tarihlerinde İstanbulda gerçekleştirilen 15inci
İSEDAK toplantısında ilk defa üye ülkelerin imzasına
açılmıştır. Tüzüğü ilk imzalayan ülke ise Türkiye
olmuştur. Bu çalışmalar, sonrasında İslam Ülkeleri
Standartlar ve Metroloji Enstitüsü çatısı altında devam
ettirilmiştir. 2010 yılında 13 ülkeyle yoluna başlayan
Enstitü, bugün 36 üye ülkeyle faaliyetlerini sürdürmektedir. Türkiye'nin Dönem
Başkanlığını yürüttüğü Enstitü, hâlihazırda
ortak bir helal belgelendirme sistemine esas teşkil edecek
standartları oluşturmuştur ancak bu süreçte Enstitünün
akreditasyon sistemi işlevsel
hâle maalesef getirilememiştir. Bu noktada, Ekonomi
Bakanlığı tarafından hazırlanarak Türkiye Büyük Millet
Meclisine sunulan Helal Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda görüşülmüştür.
Tasarının öngördüğü Helal Akreditasyon Kurumu neyin helal, neyin
haram olduğu konusunda karar vermeyecektir. Zira, milletimiz neyin helal,
neyin haram olduğunu engin vicdanında, tarihsel derinliğinde
bilmektedir.
Kurum,
ülkemizde ve yurt dışında yerleşik helal uygunluk
değerlendirme kuruluşlarına helal akreditasyon hizmeti verecek,
bu kuruluşların hizmet alanı için idari kuralları
belirleyecek, bu kurallara uyulması için çalışacaktır.
Hâlbuki, bu akreditasyon işlemi için 36 üyeli Enstitü içinde
değerlendirme yapılıp ortak bir karar ortaya koyulabilir ve daha
geniş anlamda uygulama alanı bulmasına imkân sağlanabilirdi.
Görüşmekte
olduğumuz tasarıyla kurulması öngörülen yeni yapının
bağımsızlığı ve tarafsızlığı
Enstitü standartları çerçevesinde de bir gereklilik, bir zorunluluktur. Bu
yapının Ekonomi Bakanlığı veya bir başka kurum
bünyesinde kurulması bağımsızlığına ve
tarafsızlığına peşinen halel getirebilecektir. Ancak
Enstitü standartlarına aykırı olarak tasarıyla
kurulması öngörülen Helal Akreditasyon Kurumu, Ekonomi Bakanlığı
bünyesinde ihdas edilmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi helal
akreditasyona tabii ki karşı değildir. Arzumuz, Türkiyenin
helal akreditasyonda dünya pazarında daha fazla payı
almasıdır.
Biliyorsunuz,
1999da 57nci Hükûmet döneminde başlatılan çalışmalar
sonucunda bu zamana kadar bu alanda gerekli altyapı, birikim ve tecrübeye
sahip TÜRKAK diye bir kurumumuz mevcuttur. 57nci Hükûmet döneminde 27 Ekim
1999 tarihinde kurulan Türk Akreditasyon Kurumu sistem, ürün, hizmet,
laboratuvar ve personel alanlarında akreditasyon hizmeti vermektedir. Diyoruz
ki gelin, TÜRKAKı, helal akreditasyon konusundaki eksikliklerini
tamamlayalım, daha aktif hâle getirelim. Bu alanda bir kurum varken yeni
bir kurumun ihdas edilmesinin ne tip sorunlara neden olacağını
da zaman elbette gösterecektir. Bugüne kadar helal ürün alanında
sayısız çalışmalara imza atan TÜRKAK varken, bu kurumdan
bağımsız bir yapı oluşturulması öncelikle
girişimcimizi yoracak, meşgul edecektir. Bununla beraber,
akreditasyon konusunda iki başlı bir yapının ortaya
çıkma ihtimali de ziyadesiyle mevcuttur. Girişimcimiz bir taraftan
Avrupa Birliği ülkeleri için TÜRKAKtan akreditasyon belgesi almaya,
diğer taraftan ise Helal Akreditasyon Kurumundan İslam ülkeleri için
belge temin etmeye çalışacak yani belge, ücret ve zaman israfı
ortaya çıkacaktır.
2014te
dönemin Avrupa Birliği Bakanı Sayın Çavuşoğlu TÜRKAK
sayesinde diğer ülkelerin önündeyiz. TÜRKAK, İslam
İşbirliği Teşkilatıyla da birlikte
çalışmaktadır, özellikle helal ürün konusunda TÜRKAK
uzmanlaşmıştır. diyerek bu kurumun hakkını
teslim etmiştir. Tasarıyla TÜRKAK, âdeta bu alanda yetersiz bulunup
Avrupa Birliği standartları gerekçesiyle bugüne kadar
yaptığı hizmetler hemen hemen yok görülmektedir. TÜRKAK idari ve
mali özerkliği 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve 6245
sayılı Harcırah Kanunu nedeniyle sorunlar
yaşamaktadır. TÜRKAK ağır iş yükü ve denetim
havuzundaki yetersizlik nedeniyle sıkıntılara maruz
kalmıştır. Bu sorunlar mezkûr tasarı
yasalaştığında da görüyoruz ki devam edebilecektir. Burada
sorulması gereken soru: TÜRKAK, helal ürün akreditasyon işlemlerini
neden gerçekleştirememektedir? Bunun önünde bir engel yok ise bu kuruma
neden gerek görülmektedir?
Helal
Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısından ziyade bu alanda yaşanmakta olan mevcut
sorunları çözme amaçlı bir düzenlemenin getirilmesi daha rasyonel
olacaktı. Ancak Hükûmet, tasarıyla yeni bir kurum ihdas etmeyi tercih
etmiştir. Tasarının 3üncü maddesinde Hükûmetin teklif
ettiği metinde yer alan, kurumun merkezinin bakan tarafından
belirlenmesi hususu tasarı metninden
çıkarılmıştır. Bağımsız olması
gereken bir yapının bu kararı kendisinin vermesi gerekecektir ve
bu son derece doğaldır. Tasarının Komisyona sunulduğu
ilk hâlinde, 12 bakanlık ve 34 kurum ve kuruluşun yer
alacağı kurumun danışma kurulu yapısı yapılan
ilavelerle değiştirilmiştir. Danışma kurulu
tasarısıyla yılda en az bir kez toplanması
öngörülmüştür. Oysa uluslararası alanda ön alma, pazar büyütme
hedefleniyorsa bu kurula daha dinamik ve etkili bir çalışma takvimi
öngörülebilirdi.
Diğer
yandan, tasarının 5inci maddesinin (10)uncu fıkrasında
yönetim kurulunun yetkileri arasında (l) bendinde yer alan yardım,
bağış ve sair gelirlerin kabul edilmesine karar vermek ve
11inci maddenin (1)inci fıkrasının (ç) bendinde mali hükümler
arasında yer alan kurumun tarafsızlığını ve
bağımsızlığını etkilemeyecek her türlü
yardım, bağış ve sair gelirler kurumun
tarafsızlığını ve bağımsızlığını
etkilemeyecek midir? Bu konuda tasarıda ciddi bir düzenleme yoktur.
Nereden bakılırsa bakılsın, suistimale açık bir durum
söz konusudur.
Helal
Akreditasyon Kurumu hakkında Hükûmetin bir ısrarı mevcut.
İdari ve mali özerkliği olan bir kurum ihdas ediliyor. deniliyor
ancak bu kurum Ekonomi Bakanlığının ilgili kuruluşu,
yönetim kurulu bakanın teklifi üzerine Başbakan tarafından
atanıyor. Biz diyoruz ki: Böyle idari ve mali özerklik elbette sorunludur.
Böyle bir yapı illa ki olmalı. deniliyorsa Bakanlık bünyesinde
bir genel müdürlük veya daire başkanlığı şeklinde de
teşekkül ettirilebilirdi.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ekonomi yönetimi tarafından
2018 yılı içinde kamuda kemer sıkma politikalarının
daha da artacağı dile getirilmektedir. Genel Kurula gelmek üzere olan
torba yasadaki düzenlemelerle vatandaşımızdan ilave vergilerle
daha fazla fedakârlık yapması beklenmektedir ancak bu tasarıyla
kurulması öngörülen Helal Akreditasyon Kurumunun 2018 yılı
gideri 3,8 milyon Türk lirası, 2019 yılı gideri 5,5 milyon Türk
lirası, 2020 yılı giderinin ise 7,2 milyon Türk lirası
olması öngörülmekte, ayrıca kuruma bütçeden 3 milyon lira
yardım adı altında para aktarılması
planlanmaktadır. Bu durum bize Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.
dedirtmektedir. Kuruma 3 milyon lira para aktarılacak olması
tasarının hiçbir ön çalışma yapılmadan
hazırlandığına işaret etmektedir. Tasarı, helal
akreditasyonu alanında ülkemizin merkez konumunun güçlendirilmesine
adanmış olmasına rağmen, helal ürün ve hizmet
ihracatının uzun ve kısa vadede bu kurum vasıtasıyla
hangi boyutlara ulaşabileceği de ortaya konulmuş değildir.
Helal ürün pazarının büyüklüğü, belli iken Türkiye, Helal
Akreditasyon Kurumunu ihdas ederek bu pazar büyüklüğünün ne kadarına
taliptir? Varsa talip olunan bir pazar büyüklüğü, bu hangi araçlarla
başarılacaktır? Bu önemli konuda vizyonumuz nedir? Bu bize göre
belli değildir. Tasarıda talip olunan pazar büyüklüğü, bunun
hangi araçlarla sağlanacağına dair bir vizyon, bir hedef ortaya
konulmamış, yine tasarının fayda/maliyet, ekonomik analiz
ve iç piyasalara yansımasına dair bir değerlendirme de
yapılmamıştır. Cenab-ı Allah, Furkan suresi 67nci
ayette Onlar harcadıkları zaman ne israf ederler ne kısarlar,
ikisi arasında orta bir yoldur. buyurmaktadır. Tasarıyla yeni
bir kurum ihdas etmek aslında bir yönüyle de israfa neden olacaktır.
Müslüman ülkelerin yoğunlukta olduğu Orta Doğuda diplomatik
krizler devam ederken, bu krizler çözülmeden Helal Akreditasyon Kurumunun
başarılı olması zor görünmektedir ama dileğimiz
başarılı olmasıdır elbette. Helal Akreditasyon
Kurumunun başarılı olması sağlam,
sağlıklı, sorunlarını aşmış bir
dış politikayla da güçlendirilecek, temellenecek ve desteklenecektir.
Bir
başka sorun, helal akreditasyon işlemlerini gerçekleştirerek iç
pazara mal veya hizmet satan sanayici, üretici ve esnafımız ile helal
sertifika almadan, aslında içeriği helal olan mal veya hizmeti iç
pazara satan sanayici, üretici ve esnafımız arasında bir
haksız rekabet yaşanmayacak mıdır? İç pazara mal veya
hizmet satan sanayici, üretici ve esnafımız haksız rekabetle
karşılaşmamak için helal sertifika almak zorunda kalacak
mıdır?
Tasarı
bu haliyle uluslararası helal akreditasyonda, yaklaşık 4 trilyon
dolarlık dünya pazarında ve 6 milyar dolarlık helal
belgelendirme pazarında iddialı ve söz sahibi olmamızı ne
yazık ki sağlayamayacaktır.
Tasarıyla
Helal Akreditasyon Kurumuna 50 kişilik kadro ihdas edilmektedir. Vatan
savunmasının sözleşmesi olmaz. diyen kahraman uzman
erbaşlarımızın da yıllardır kadro bekledikleri
bilinen bir gerçektir değerli milletvekilleri. Uzman erbaşlarımızın
haklı talepleri uzun süredir seslendirilmekte ve dillendirilmektedir. Biz
helali haramı çok iyi biliyoruz. Vatan savunması, vatan mücadelesi
helaldir ve bu helal mücadelenin içerisinde, şu anda yurdumuzun dört bir
yanında kahraman uzman erbaşlarımız, uzman
çavuşlarımız vardır. Hem yurt içinde hem yurt
dışında, mücavir alanlarımızda, yakın
coğrafyalarımızda kahraman uzman
çavuşlarımızın korkusuzca, kahramanca mücadeleleri
hakikaten dillere destandır. Geçtiğimiz hafta yapmış
olduğum bir konuşma esnasında uzman
çavuşlarımızın sorunlarını buradan dile
getirmiş, bazı beklenti, talep ve mağduriyetlerini sizlerle
paylaşmıştım. Önemle ve özellikle altını
çiziyorum ve tekrar vurguluyorum: Helal Akreditasyon Kurumunu madem ihdas
edeceğiz, bu kuruma madem 50 kişilik bir kadro oluşturacağız,
buyurun gelin, uzman çavuşlarımıza kadro verelim. Uzman
çavuşlarımızın sözleşmeli personel statüsünden
çıkarılması için, istirham ederim, gereğini yapalım
çünkü bu kardeşlerimiz vatan için, bayrak için, millet için can
veriyorlar, her türlü mücadeleyi gözünü kırpmadan yapıyorlar ama
gelin görün ki uzman çavuşlarımız sözleşmeli, iş
güvenceleri yok, en az iki yıl, en çok beş yıl sözleşmeyle
vatana ve millete hizmet etmeye çalışıyorlar fakat her birisinde
bir sıkıntımız var.
Değerli
arkadaşlarım, şu anda İzmirde görev yapan bir uzman
çavuş kardeşimiz var. Bu uzman çavuş kardeşimiz,
babası karaciğer hastası olduğundan dolayı,
geçtiğimiz nisan ayında karaciğerini babasına verdi ve
babasının hayatını kurtardı. Maalesef, bu uzman
çavuşumuzun -kendisi Urfalıdır, babasının
ameliyatı Malatyada yapılmıştır- bu kardeşimizin
bu ameliyattan sonra sözleşmesinin feshedilmesi gündemde. Yani,
babasına ciğerini veren, babasının hayatına destek
olan hayırlı evlat işinden olacak.
Değerli
arkadaşlarım, değerli milletvekili arkadaşlarım,
Sayın Hükûmet; istirham ederim bu konuya dikkat ediniz, bu
mağduriyeti gideriniz, bu sorunun üstesinden geliniz, hep birlikte
gelelim.
Değerli
arkadaşlarım, daha önemlisi, uzman çavuşlarımıza
şu anda silah vermiyoruz, beylik tabancaları yok ve kendilerini
müdafaa edemiyorlar; herhangi bir şekilde, çarşıya indiklerinde,
sokağa çıktıklarında, biraz evvel dağda, ovada,
herhangi bir yerde karşılaşmış oldukları
teröristlerin açmış oldukları taciz ve ihanet ateşine cevap
veremiyorlar. Peki, biz uzman çavuşlarımıza beylik
tabancayı niye vermiyoruz? Kendilerini korumasına neden imkân
sağlamıyoruz?
Değerli
arkadaşlarım, nelere kaynak ayırmıyoruz, nelere para
bulmuyoruz, nelere para harcamıyoruz; uzman çavuşlarımıza
beylik tabancalarını çok mu görüyoruz? Şu anda burada bulunan,
beni dinleyen ya da dinlemeyen bütün milletvekili arkadaşlarım,
beylik tabancası konusunda uzman çavuşlarımızın sesini
duymayacağız mı?
Şimdi,
daha önemlisi, bu kahraman evlatlarımız, kardeşlerimiz Türk
ordusunun şerefli mensupları; sözleşmeli ama şerefli
mensupları. Değerli arkadaşlarım, bu
arkadaşlarımız, bu kardeşlerimiz orduevine giremiyorlar.
Evet, astsubayın evladı giriyor, subayın evladı giriyor,
uzman çavuşun çocuğu, uzman jandarmanın çocuğu orduevine
giremiyor. 2009 yılında Tekirdağda bu konuda çok hazin bir olay
yaşanmıştı.
Değerli
arkadaşlarım, bu orduevi meselesinin, sözleşme meselesinin,
kadroya alınmaları uzman çavuşlarımızın, beylik
tabanca ihtiyaçlarının elbirliğiyle, omuz omuza, bir araya
gelerek çözülmesi temel arzumuzdur. Gelin, helal mücadele verenlere
anasının ak sütü gibi helal olan haklarını verelim; bunu
Türkiye Büyük Millet Meclisi yapsın. Uzman çavuşlarımıza
çalışmaz mirî tabancaları vererek de günü
kurtardığımızı veya kurtarabileceğimizi
zannetmeyelim. Onlar varsa biz güvendeyiz, onlar varsa biz güvencedeyiz, onlar
varsa al bayrağımız Allahın izniyle sonsuza kadar
dalgalanacak.
Bu
duygularla aziz şehitlerimizi rahmetle, minnetle, şükranla
anıyorum ve hepinize teşekkür ediyorum. Uzman
çavuşlarımızın, vatan mücadelesi veren kahramanların
taleplerini, seslerini duymanızı özellikle istirham ediyorum.
Sağ
olun, var olun. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yönter.
Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Hüda Kaya
konuşacak.
Buyurun
Sayın Kaya. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP
GRUBU ADINA HÜDA KAYA (İstanbul) Sayın Başkan, Sayın
Genel Kurul; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Helal Akreditasyon
Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısının geneli üzerinde söz almış bulunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, gündeme girmeden önce, önümüzdeki günlerde, bu hafta, 4
Kasımda, Türkiye tarihinin, siyaset tarihinin en kirli, en utanç verici
bir yıl dönümüne tekrar şahitlik yapacağız. 4 Kasım
2016, Türkiye siyasetine bir yüz karası gece olarak kayda geçmiştir
arkadaşlar. Türkiye bir daha asla darbeler ülkesi olmayacak. derken bu
iktidarla darbelerin formu, versiyonu değişti;
dışarıdan değil içeriden darbeler gerçekleştirilmeye
başlandı.
28
Şubatlara postmodern darbe diyorduk, örtülü darbeler diyorduk. On beş
yıllık bu iktidar sürecinde, maalesef, artık 12 Eylüller, 28
Şubatlar, 12 Martlar gibi dışarıdan gelen bir müdahale
değil içeriden siyasete yapılan müdahalelerle siyaset tarihimiz en
karanlık günlerini yaşamaya hâlâ devam ediyor.
4
Kasım, Türkiye siyasi tarihinde, örtülü bir darbe bile
diyemeyeceğimiz kadar açık ve net siyasi bir darbedir. Meşru,
seçilmişlerin olduğu, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına göre
faaliyetini sürdüren, siyaset yapan bir siyasi partinin eş genel
başkanlarına, milletvekillerine, yöneticilerine, belediye
başkanlarına ve oy verenler de dâhil olmak üzere binlerce insana bu
ülkede bedel ödettirilmeye bu iktidar tarafından hâlâ devam ediliyor.
Değerli
arkadaşlar, bakın, sizlere birkaç rakam vereceğim: Sadece OHAL
ilanı olduktan sonraki süreçte siyasi mücadele eden
Hani Burası
demokratik hukuk devletidir. Bu ülkede Anayasa vardır. diye zaman zaman
grup sözcülerinizin, vekillerinizin dile getirdiği,
kullandığı pek çok ifade var ya işte bu ülkede demokratik
hukuk süreci nasıl lince tabi tutuldu, nasıl bir darbe
gerçekleştirildi ve hâlâ bu linç seçilenlere karşı -milyonlarca
insanın iradesi- bir siyasi partiye karşı nasıl
sürdürülüyor acımasızca ve diktatöryal yöntemlerle -rahatsız olmayın
bu kelimelerden- ve bunun bedelini siz, kendinizin taraf
olmadığı, sizi eleştiren, size muhalefet eden milyonlarca
insanın iradesine reva görmeye hâlâ devam ediyorsunuz.
OHALden
sonraki sürece bakalım. Yargı mensuplarının da, içinde,
dâhil olduğu 44 bin kamu çalışanı tutuklu. Bizim
vekillerimiz, grup başkan vekillerimiz sık sık bunu ifade
ediyorlar. Eş genel başkanlarımız, milletvekillerimiz dâhil
olmak üzere, onlara, pek çoğuna, hepimize açılan davaların
çoğunu açan, soruşturma açan yargı mensupları, şu anda
bu 44 bin kamu çalışının içinde bulunuyor, şu anda
hapislerde bulunuyor ve onların açtıkları davalar üzerinden bu
iktidar hâlâ siyasi rant devşirmeye, prim kazanmaya devam ediyor.
Gözaltı ve tutuklama uygulaması partimiz yöneticilerine ve üyelerine
karşı tasfiye niteliğine dönüşmüş. 2015in yedinci ayının
24ünden bu yana partimize, parti yöneticilerimize, tabanımıza ve
bileşenlerimize yönelik gerçekleştirilen operasyonlarda 11 bin
kişi gözaltına alınmış. Aralarında eş genel
başkanlarımızın, milletvekillerimizin, il, ilçe eş
başkanlarımızın, yöneticilerimizin, parti üyelerimizin
bulunduğu 4.500 kişi tutuklanmış. Son bir yıl
içerisindeyse parti mensuplarımızdan 6.700 kişi gözaltına
alındı, 1.842 kişiyse tutuklandı. Yine Temmuz 2015ten bu
yana 38 HDP il eş başkanı, 97 HDP ilçe eş başkanı
tutuklandı. Şu anda yönetimde olan 28 il eş başkanı,
86 ilçe eş başkanı, 1 belde eş başkanımız
hâlen tutuklu. Temmuz 2015ten bu yana, eş genel
başkanlarımızla beraber, 15 vekilimiz tutuklanmış
durumda; 2 MYK, 11 parti meclisi üyemiz, 750yi aşkın il ve ilçe
yöneticilerimiz tutuklandı ve şu anda milyonların iradesi olan,
seçilmiş 9 milletvekilimiz hâlen cezaevinde. Ama kınamaya gelince,
başta Sayın Cumhurbaşkanı da olmak üzere, sık sık
İsrail zindanlarında yatan, seçilmiş, halkın iradesi olan
Filistinli milletvekillerine buradan destanlar düzebiliyoruz.
Sınırların ötesinde, siyonizmin zindanlarında olan,
seçilmiş, halkın iradesi olan Filistin vekillerine gösterdiğimiz
vicdanı, gösterdiğimiz ahlakı, erdemliliği ülkemizde de
katılmasak da, eleştirsek de, muhalefet etsek de milyonların
iradesi olan HDP milletvekillerine karşı da gösterebilme
erdemliliğini keşke gösterseydiniz, keşke böyle bir vicdani
duruşu gösterebilseydiniz. Daha bir yıl olmuş, mahkemeye bile
çıkartılmayan eş genel başkanlarımıza,
milletvekillerimize buradan terörist yaftası, mahkûmiyetini ifade
edercesine tabirler kullanılmaya, pervasızca itham edilmeye devam
edildiğini görüyoruz. Şuna da şahit olduk: İnsan
hakları aktivistlerinin adalarda gözaltına alınıp
tutuklanmasından sonra en üst mercilerden Onlar ajandır.
ifadelerini sık sık duyduk. Onları ajan diye
tutuklattıranların da mekanizması güya hukuktu,
yargıydı. Yargıdan niye kaçıyorsunuz? diyordunuz,
onları tahliye eden de yine aynı hukuk. Hangi hesapla içeri
alınıyor insanlar, hangi hesapla dışarı bırakılıyor
insanlar? Bu, hukuk mekanizmasının iflas ettiğini gösterir
değerli arkadaşlar.
Demokrasilerin
vazgeçilmezi olan basın-yayın organlarının muhalif
olanlarından 177 medyaya el konuldu, 146 gazeteci tutuklandı.
HASAN
BASRİ KURT (Samsun) FETÖ dâhil mi, FETÖ?
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Size sormak lazım onu.
HÜDA
KAYA (Devamla) Değerli arkadaşlar, içinizde, uydurulan dine
değil de indirilen dine inandığını
düşündüğüm, öyle böyle tanıdığım insanlar var.
Sizlere Şûra suresinin 41 ve 42nci ayetlerini okuyacağım
arkadaşlar: Kim bir zulme, haksızlığa uğradıktan
sonra hakkını savunursa, hakkı için mücadele ederse bir suçlama,
bir sorumluluk yoktur ancak halka zulmedenlere, yeryüzünde insanlara saldıranlara
karşı durulmalıdır, sorumluluk onlaradır, onlara
acı bir azap vardır. Yani ezilenler haklarını hangi yol ve
yöntemle arama mücadelesine girerlerse girsinler sorumluluk, yükümlülük
ezilenlere değildir; onlara saldıran, haklarını gasbeden ve
barışa yanaşmayanlarındır arkadaşlar. Olaylara ve
problemlere hamasi ve yapay, kutsal söylemlerle yaklaşmadan,
vicdanımızla, inancımızla, birazcık erdemlilikle
yaklaşırsak
Bu ayetler bizlere gereken yolu ve nasıl bir
duruşa sahip olmamız gerektiğini göstermiyor mu? Bir kez daha
bunu vicdanlarınıza sunuyorum arkadaşlar.
Sevgili
arkadaşlar, muhakkak sizlere de gelmiştir, son günlerde onlarca mesaj
geldi bana. Bu arada, konuşmam arasında, Sağlık
Bakanına bunu da sormak istiyorum ve bunun cevabını kamuoyuna
açıklamasını istiyorum: 2017/5 sözleşmeli sağlık
personelinden, 12.500 kişiden 9.267sinin güvenlik soruşturması
3 Ekimde sonuçlanıyor. Fakat, Sağlık Bakanı 2.589
kişinin soruşturmasının ekim ayında, ekimin sonunda
biteceğini söylemiş olmasına rağmen, 2 bine yakın
kişinin akıbetinin hâlâ meçhul olmasından dolayı gelen
onlarca mesajda insanlar artık intiharın eşiğine
geldiklerini ifade ediyor arkadaşlar. Borçlanmada dibi bulmuşlar,
kiralarını ödeyemiyorlar, çocuklarına, eve ekmek getiremiyorlar.
Bu güvenlik soruşturması ne menem bir şeydir ki aylardır
bizi süründürüyorlar, artık sonuçlansın ve hak ettiğimiz
mesleğimizi, işimizi yapalım, helalinden
kazancımızı alalım. diyorlar.
Bakın,
burada helal akreditasyonla ilgili bir kanun tasarısını, bir
kurumsal yapılanmayı önümüze getiriyorsunuz. Sevgili arkadaşlar,
helal, sadece yediğimiz değildir; helal, sadece giydiğimiz
değildir. İnsanların emeğini çalmak en büyük haramdır.
İnsanları özgürlüğünden alıkoymak en büyük haramdır.
İnsanların özgürce nefes almasını yasaklamak en büyük
haramdır. Hükûmetin, yönetimin her kademesinde yolsuzluğun,
haksızlığın alıp başını gittiğini
sizler, içeriden, çok çok iyi biliyorsunuz. Yetimin hakkı gasbediliyor,
sokaktaki kâğıt toplayıcısının ekmeğine bile
el uzatılmış, sokaktaki pazarcının ekmeğine bile
el uzatılmış, haram yönetimin, haram işleyişin, haram
politikanın, haram kazancın dindar ve demokratik ya da
muhafazakâr diye kendini tanımlayan böyle bir iktidar döneminde zirve
yaptığı bu süreçte, haramın
meşrulaştığı böyle bir yönetimde bizim önümüze Helal
Akreditasyon Kurumuyla ilgili bir kanun getiriyorsunuz. Allah aşkına,
bu kurum sizlerin elinde nasıl bir işleyişe sahip olacak? Ben
ürküyorum. Bir şeye, bir kazanca, bir gıdaya, bir giysiye, bir
tekstile, ne bileyim, aklınıza ne gelirse, bu alanları
kapsayacak olan bu kurumun alanı içine giren her ne olursa olsun helal
ya da haram demeye size ehliyeti kim veriyor ve siz bunu hangi referanstan
alıyorsunuz? Haramın meşrulaştığı,
dindarlık yükseldi diye övünülen bir toplumda, ahlaksızlığın
tavan yaptığı bir yönetimde helal demek, helal
kurumlaşmak gibi, sizin mühür basacağınız, bir onay
vereceğiniz ehliyeti ben düşünemiyorum bile. Dindar ve muhafazakâr
partiyiz, iktidarız. diyorsunuz. Sevgili arkadaşlar -sizler de bu
toplumun içinde yaşıyorsunuz, hepimiz halkımızla, bu
toplumun içinde, mahallelerde yaşıyoruz- on beş yıllık
bu muhafazakâr ve dindar yönetime umut bağlayan aileler, dindar,
muhafazakâr aileler bile şu anda, sizin bu iktidarınız
döneminde, bırakın kız çocuklarını yurtlara, kurslara
yatılı gönderebilmeyi, erkek çocuklarını bile
gönderemiyorlar, erkek çocuklarını sokağı bile
indiremeyecek hâle geldiler ve bu, muhafazakâr bir iktidar döneminde
geldiğimiz noktadır arkadaşlar.
Yine,
başka bir şey -o kadar çok şey var ki- helal ve haramı
belirleyecek olan hangi mekanizmadır? Bir şeye, yetimin hakkına
el uzatan, insanların en kutsal helali olan yaşam hakkını
gasbeden, insanların en önemli helali olan düşünce hakkını
gasbeden, emek hakkını, ekmeğini gasbeden bir mekanizmaya, bir
yönetime hangi sebeple nasıl helal akreditasyon vereceğine ben ve
milyonlarca insan nasıl güvenebileceğiz? Hangi hakla, hangi
referansla siz böyle bir onayı, böyle bir ehliyeti kendinizde görebildiniz
arkadaşlar?
Bakın,
geçtiğimiz günlerde bir firmanın uçağında bir aile Kürtçe
konuşuyor diye uçakta görev yapanlar bu Kürtçe konuşan ailenin
talebini yerine getirmediler, uçağı havaalanında bir buçuk saat
beklettiler ve bu aileyi gözaltına aldılar arkadaşlar.
Rum
suresi 22nci ayette -hepinizin çok iyi bildiği gibi- Renkler ve diller
Allahın ayetidir. diyor, bunu çok iyi biliyorsunuz. Allahın
insanlara verdiği en doğal helalidir, hakkıdır; diller,
renkler, yaşama, nefes alma, düşünme, konuşma, düşüncesini
ifade etme, muhalefet etme, eleştirme hakkı insan olanların en
doğal helalidir, hakkıdır. Siz bunları gasbederken Türkiye
tarihinde görülmeyen en büyük insani gasbı yaşatan yönetim önümüze
bir helal akreditasyon meselesi getiriyor. Helale saygı göstermek için
şu anda binlerce insanın cezaevinde bulunmaması gerekiyor.
Helale saygı gösterebilmek için, nasıl ki biz Türkçe konuşuyoruz
ve konuştuğumuz dil bizim için bir değerse, bir kutsalsa -aynen
bu Rum suresinin 22nci ayetinde olduğu gibi, diğer dillerin de
Allahın ayeti olduğuna iman etmiş olduğumuzu hatırlamamız
gerekiyor arkadaşlar- Türkçenin dışında konuşulan
dillere de Türkçe için, kendimiz için, ana dilimiz için reva gördüğümüz,
hak gördüğümüz bütün hakları ve helali diğer dillere de görmemiz
ve tanımamız gerekiyor arkadaşlar. Helali tanımak önce
insanı insan kabul etmekten geçiyor. Helale saygı göstermek önce
insanın yaradılıştan gelen, seçimi olmadan Yaradanın
kendisine bahşettiği tüm özellikleri, hakkını teslim
etmekten geçiyor değerli arkadaşlar.
Ve
bir de şunu da sormak istiyorum: Bu Helal Akreditasyon Kurumu, helali
verecek olan 50 kişilik kadro inançlar temelinden mi referanslar alarak
oluşturulacak, yoksa bir teknik kadro mu olacak? Bu teknik kadro mu
helal diye onay verecek? Ya da hangi inancın referanslarıyla
oluşturulan kadrolar hangi inanca göre helal diyecek. Türkiye'de
farklı inançlardan halklar yaşıyor. Her bir inancın ve
mezhebin kendine göre ayrı ayrı değer ve helal algısı
vardır, değeri vardır, karşılığı
vardır ve sizler bu insanların da ihtiyacını gözetecek
nasıl bir mekanizma düşündünüz acaba? Bunu da sizlere sunuyorum.
Bütün Genel Kurulu, arkadaşları saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kaya.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Turan
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan 4 Kasım darbesi gösterdi ki
faşist bir yönetim var. tarzı çok ağır ithamlarda bulundu
sayın konuşmacı. İzin verirseniz grup adına söz almak istiyorum, cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Darbe değil mi bu?
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
6.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın 501 sıra sayılı
Kanun Tasarısının tümü üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
önemli bir kanunu görüşüyoruz. İsteriz ki bu kanun üzerinde
değerlendirmelerimizi alalım, hatamız varsa revize edelim, iyi
tarafı varsa öne çıkaralım. Ancak ne hikmetse HDPli
arkadaşlar çıktığı zaman en ağır ifadeleri,
en ağır ithamları, hayal bile kuramayacağımız
terimleri burada kullanıyorlar. Dedi ki sayın konuşmacı:
24 Kasım darbesi gösterdi ki faşist, diktatör bir yönetim var.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) 4 Kasım.
BÜLENT
TURAN (Devamla) Önce bir vicdan demek istiyorum, insaf demek istiyorum.
Bağımsızlığın kaldırılmasıyla
ilgili talebi ilk gündeme getiren, 80 tane vekille dilekçe verdik biz. diyen
sizsiniz. Bağımsızlığı
HÜDA
KAYA (İstanbul) Dokunulmazlığı.
BÜLENT
TURAN (Devamla) Dokunulmazlığı kaldırmasaydık bugün
Neden kaldırmıyorsunuz? diyecektiniz, bunun polemiği
olacaktı. Dokunulmazlığı kaldırdık, mahkemeler
bununla ilgili -doğru-yanlış, geçiyorum- adımlar
attılar, bu sefer Neden böyle oldu? diye kızıyorsunuz.
MEHMET
EMİN ADIYAMAN (Iğdır) Ne demek doğru-yanlış?
HÜDA
KAYA (İstanbul) Hep yanlış.
BÜLENT
TURAN (Devamla) Bir daha söylüyorum: Her kararı savunmak zorunda
değilim, benim de katılmadığım kararlar var. Bu
yanlış bir şey değil.
MEHMET
EMİN ADIYAMAN (Iğdır) Vesayetiniz altındaki yargı,
direkt kumanda ettiğiniz yargı.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
BÜLENT
TURAN (Devamla) Değerli arkadaşlar, sürem yok diye geçeceğim.
Örneğin sayın konuşmacı dedi ki: İsrail
zindanlarında Filistinli vekiller var, onlara üzülüyorsunuz, söylüyorsunuz
ama Türkiyede HDPnin vekilleri içeride, onlarla ilgili bir şey
yapmıyorsunuz. Bir daha diyorum: Dokunulmazlığın
kaldırılmasını isteyen, ilk adımı atan
sizlerdiniz. Bu birincisi.
İkincisi;
İsrail zindanlarındaki Filistinli vekiller Filistin bağımsız
olsun diye, bölünmesin diye, bayrağına, tarihine halel gelmesin diye
zindanlarda. Ancak iddia konusu HDPnin vekillerinin iddianamelerine
bakıyoruz, tam aksine, ülke bölünsün diye, kaos çıksın diye,
Yasin Börüler ölsün diye buralarda.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Yuh sana, yuh!
BÜLENT
TURAN (Devamla) O yüzden diyorum ki insaf edin, vicdan sahibi olun. Bu
ülkenin birliğine, beraberliğine beraber katkı
sağlayalım diyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET
EMİN ADIYAMAN (Iğdır) En büyük bölücü sizsiniz.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Beştaş
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın hatip, açıkça grubumuza
ve hatibimize yönelik sataşmada bulundu. Özellikle son cümleleri söylemek
yeterli.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Ne dedim Sayın Başkan?
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) HDPli vekillerin ülke bölünsün, işte,
kaos olsun şeklinde iddiaları olduğunu söyledi, Hüda Hanım
cevap verecek.
BAŞKAN
Böyle bir iddiamız yok. diye, yok olduğunu söylüyorsunuz, buyurun
iki dakika
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Bizim programımız ortada, ne
demek Sayın Başkan?
BAŞKAN
Tamam iki dakika, buyurun, bir şey demiyoruz.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Ama böyle bir şeyi söyleme ve değerlendirme
hakkınız yok Sayın Başkanım.
BAŞKAN
- Bunu söyleyip söz vermesem itirazda haklısınız.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Hayır, yani sanki HDP ülke bölünsün
programına sahip de siz bunun aksini bizden duymak istiyorsunuz.
BAŞKAN
Hiç öyle bir niyetim yok, niyet okuması yapmayalım.
Buyurun,
iki dakika Sayın Kaya.
7.- İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına ve Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
HÜDA
KAYA (İstanbul) Teşekkür ediyorum.
HDP
vekilleri çıkınca en ağır ithamı yapıyormuş.
Allahtan korkun. En ağır bedelleri biz ödüyoruz,
yaşadıklarımızı anlatmayalım mı size?
Sayıları söylemeyelim mi? Düşünceye saygılı olun.
demeyelim mi, İnanca saygılı olun. demeyelim mi,
İnsanlığa, ahlaka saygılı olun. demeyelim mi?
Politika, yasal, legal
Anayasaya göre kurulmuş bir partinin
çalışmasını yapanlara saygılı olun, bu bir siyasi
mücadeledir. demeyelim mi? Siz en büyük iftirayı yapıyorsunuz.
Gerçek, AKP politikası, iktidarın politikası
Dilleri
ötekileştirerek, muhalefeti ötekileştirerek, insanları
ötekileştirerek en büyük bölücülüğü sizler yaptınız bu
ülkeye. Tarih bunu unutmayacak. Biz seçim meydanlarında bile ortak vatan
diye konuşmalarımızı yapıyoruz, bu insanlar biz
bölünmeyelim diye cezaevinde yatıyor. Siz en büyük
iftiracısınız. (HDP sıralarından alkışlar)
AYŞE
KEŞİR (Düzce) İnanıyor musunuz bu söylediğinize?
HÜDA
KAYA (İstanbul) Aynen inanıyorum.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Siz yaptığınıza inanıyor
musunuz?
BAŞKAN
Sayın Turan
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, bu üsluba cevap vermeyeceğim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Helal Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı (1/886) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 501)
(Devam)
BAŞKAN
- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın
Tacettin Bayır konuşacak.
Buyurun
Sayın Bayır. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA TACETTİN BAYIR (İzmir) Yüce Meclis, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, Gözümüz aydın ülkedeki sorunların çok büyük
bölümü bitti. diyeceğim güleceksiniz tabii. Terör bitti, eğitim
sorunu halloldu! Sağlıkta hiç sorunumuz kalmadı neredeyse,
hastaneler şakır şakır çalışıyor! Hatta,
cezaevleri boşaltıldı, hatta artık özgürlükler ülkesi
olduk! Her şeyi bitirdik, şimdi sıra geldi neyin helal neyin
haram olduğunu tespit etmeye!
İnanır
mısınız, şu anda bizi televizyon başında
seyredenler Ya, Allah aşkına, Türkiye Büyük Millet Meclisi,
saygıdeğer parlamenterler; Türkiyedeki bütün sorunları
hallettiniz de sıra buna mı geldi? diye bizimle dalga geçiyorlar.
Ben bugün çok sayıda telefon aldım. Gerçekten neyin helal neyin haram
olduğunun tartışması noktasına gelmişsek demek ki
Türkiyedeki sorunların tamamını bitirmişiz demektir. Helal
et, haram et; helal oto, haram oto; helal ev, haram ev; helal parfüm, haram
parfüm; helal içecek, haram içecek
Arkadaşlar, gerçekten ülkede bu kadar
sorun varken bunu bir sorun diye getirmek ve bunu getirip burada bu Meclisin
değerli zamanını kullanmak bence ciddi bir hata. Benim
bildiğim bir tek şey var: Neyin helal neyin haram olduğu
noktası sizin aldığınız ürüne alın teri ve
emeğinizle kazandığınız para helal paraysa
aldığınız şey helaldir ama ayakkabı
kutularındaki dolarlarla alıyorsan o haramdır, benim
anlayışım budur. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi,
ben Türkiye'nin gerçek sorunlarıyla ilgili bir şeylerin
altını çizmek istiyorum: Bugün Türkiye gerek coğrafi gerekse
iklim şartları yönünden çok çeşitli tarım ürünlerinin
yetiştirilmesine uygun ülkelerden biridir. Bugün topraklarımız
iyi kullanıldığı takdirde 200 milyon nüfusu besleyebilecek
potansiyele sahibiz. Ancak şu anda birçok tarım ürününü ne yazık
ki ithal ediyoruz. Bugün Türkiyeyi ithalata mahkûm eden tek neden plansız
üretimdir. Tarım, Türkiye için olmazsa olmaz bir sektördür. Ancak son on
beş yıl ve ötesini kapsayan tarımsal istatistiklere göre
durumumuz hiç de iç açıcı değil. Bizim
kuşağımız, bizler, ilkokulda Türkiye'nin tarımda kendi
kendine yetebilen bir ülke olduğunu dinleyerek büyüdük. Gerçekten de
öyleydi. Milyonlarca hektar tarım arazilerini ülkeye yetecek ölçekte
tarımsal üretim yapıyorduk ve fazlasını ihraç ediyorduk.
1980 senesinde Türkiye'nin nüfusu henüz 45 milyon iken hayvansal
varlığı 80 milyonun üzerindeydi. Bir diğer ifadeyle,
nüfusumuzun 2 katına yakın hayvan varlığımız söz
konusuydu.
Türkiye'nin
hayvancılıkta ve tarımda kendi kendine yetebilen bir ülke
olması durumu 2000li yılların başına dek devam etti.
Devam eden süreç, Türkiye'nin yaşadığı sosyoekonomik ve
sosyokültürel değişimlerle ve uygulanan yanlış
politikalarla birlikte tarım sektöründe de büyük sıkıntılar
yaşanmasına sebep oldu. Türkiye artık 1980lerde ve 1990larda
ilkokul kitaplarında anlatıldığı gibi tarımda
kendi kendine yetebilen, üretimin artanını ise ihraç eden bir ülke
değil ne yazık ki, bu gerçekle yüzleşmemizin zamanı geldi
de geçiyor bence. Türkiye artık sığır, koyun, keçi,
buğday, mercimek, kuru fasulye gibi kalemlerde ithalat yapan bir ülke.
Samanı bile ithal hâle getirdik. İthalatla günü kurtarıp tüketiciyi
koruyacağız derken -kaldı ki bunu da başaramadık- et
fiyatlarındaki örnekte olduğu gibi üreticimiz de üretemez hâle geldi,
geleceğimiz yok olmaya başladı. Bu sebeptendir ki ithalattan
kurtulmak zorundayız.
Bugün,
ülkemizi ithalata yönlendiren etkenlerin başında plansız üretim
gelmektedir. Çiftçimize hiçbir destek sağlanmadan bilinçsizce üretim
yapılıyor. Ürün ihtiyacından çok fazla üretilip tüketilemiyor,
ihraç da edilemiyorsa bu sefer ürün para etmiyor. Çiftçimizi de bu şekilde
mağdur ediyoruz. Kıt kanaat geçinen çiftçimiz bir de ürününü
üretebilmek için banka kredisi aldıysa borcunu ödeyemediği gibi,
elindeki mevcut öz varlığını, traktörünü kaybediyor, banka
faizleriyle boğuşuyor. Bu durumun tam tersi olduğunda da ürün az
üretilirse o zaman da fiyatlar yükseliyor, bu sefer de tüketici mağdur
oluyor. Eğer ürün yetersiz üretilirse o zaman da piyasada fiyatlar
yükseliyor, bu kez tüketici mağdur oluyor. Tüketiciyi korumak için ithalat
yapılıyor, millî ekonomimiz zarar görüyor. Sonunda da kendi
çiftçimizi fakirleştirerek üretimden uzaklaşıyoruz. Bu
işten kârlı çıkan yabancı çiftçiler ve ithalat
şirketleri oluyor.
Dışarıdan
sürekli ithalat yaparak gıda fiyatlarını düşüremezsiniz.
Bunu en net biçimde ette gördük, ette. Dışarıdan 18 liraya
aldığımız karkas eti bugün kasapta 50 liraya kıyma
olarak, 45 liraya et olarak görüyoruz. Hatta bir de şu var
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Helal mi?
TACETTİN
BAYIR (Devamla) Helal mi, tabii, onu da söyleyeceğim.
5
bin ton et, karkas et kararı aldı iktidar. Nereden getiriyor, biliyor
musunuz arkadaşlar? Sırbistandan, 250 bin Müslümanı diri diri
doğrayan, Müslümanları yok eden bir ülkeden getiriyor. Bu nasıl
Müslümanlık! Şimdi bu et helal mi, haram mı? Böyle şey olur
mu! (CHP sıralarından alkışlar) Boşnakları
doğradılar diri diri orada, Müslümanları diri diri
doğradılar; siz gidip o ülke ekonomisine katkı koymak için 5 bin
ton et getiriyorsunuz. Bunun neresi helal?
NECİP
KALKAN (İzmir) Ya, biz ticaretten bahsediyoruz arkadaşlar.
TACETTİN
BAYIR (Devamla) Hükûmet enflasyonun sorumlusu olarak gördüğü gıda
fiyatlarını düşürmek için çok tehlikeli uygulamalar
peşinde. Biz uyarı görevimizi yapacağız. Adına
dış tedbir denilse de yapılmak istenen tam olarak desteksiz,
korumasız bırakılarak tarımın yok edilmesidir.
Türkiyenin
tarımda şu anda bulunduğundan çok daha iyi bir noktaya
gelebilmesi için çok aşamalı bir planla hareket edilmesi
gerekmektedir. Bunlardan birisi zorunlu kalemler dışında
ithalatı durdurmak olmalıdır. Üreticiye destek olmadan, onu
korumadan tüketiciye destek olamazsınız.
Şimdi,
şunu söyleyebilirsiniz doğal olarak: Ya, bu muhalefet de,
kardeşim, hep eleştiriyor, hep eleştiriyor, ne
yapacağımızı söylemiyor. Söyleyeceğim, zamanım
uzun, bu sefer söylemek istiyorum. Ama onu söylemeden önce gelin,
arkadaşlar, sizi çok kısa bir süreliğine bir zaman tüneline
götüreyim. Yani fazla değil, on beş yıl geriye. Bir kilo et
fiyatı: Yıl 2002, etin kilosu 8 lira; yıl 2017, etin fiyatı
40 lira; artış oranı yüzde 500. Çeviriyorum, bir kilo süt
fiyatı: Yıl 2002, litre fiyatı 18 kuruş; yıl 2017
litre fiyatı 1 lira 15 kuruş. Kaldı ki üreticide 85 kuruş
Tirede bu, artış oranı yüzde 600. 1 litre benzin fiyatı:
2002, 1,66 lira; 2017, 5 lira 41 kuruş. Affedersiniz, bunu ben evvelki gün
hazırladım, bugün buna bir yüzde 3 daha eklemeniz gerekiyor.
Artık bunları hazırlarken bile fiyatlar o kadar hızlı
artıyor ki yetiştiremiyoruz, düzeltemiyoruz. Bugün yine
zamlandı, artış oranı yüzde 326. 1 kilo ekmek fiyatı:
2002, kilosu 1 lira ekmeğin; yıl 2017, ekmeğin kilosu 4 lira
arkadaşlar, artış oranı yüzde 400, garibanın
yiyebildiği tek şey. Toplam dış borç: Yıl 2002, 149
milyar dolar; yıl 2017, toplam dış borcumuz 411,5 milyar dolar,
artış miktarı yüzde 277. Vatandaşların bankalara olan
borcu: Yıl 2002, 6,5 milyar lira; yıl 2017, 428 milyar. Vatandaş
artık bankaya borçlanarak geçimini temin eder hâle gelmiş,
artış oranı yüzde 650. Amerikan doları: Bunu da
yetiştiremedim arkadaşlar, durmadan değişiyor, 2002de
Amerikan doları 1 lira 60 kuruş; yıl 2017, 3 lira 73 kuruş,
artış oranı yüzde 230. Çeyrek altın: Yıl 2002, çeyrek
altın 28 lira; yıl 2017, şu anda çeyrek altın 248 lira,
artış oranı yüzde 850. Tüm bu harcamalarda, fiyat
yüksekliklerinde, Türkiyede, tabii, keş parayla değil de artık çalışıp
alın teriyle, emeğiyle, kredi kartıyla alabildikleri için,
çalışıp ödeyecekleri varsayımıyla kredi kartı
borçlu sayısı: Yıl 2002, borçlu sayısı 277.133
kişi; yıl 2017, 2,7 milyon kişi, artış oranı
yüzde 975 ve sonuç olarak, perişan olan Türk halkının
icralardaki dosya sayısı: Yıl 2002, 10 milyon adet dosya varmış
2002de; bugün itibarıyla, 2017 itibarıyla, 24 milyon adet icralarda
dosya sayısı. Sevgili arkadaşlar, bu rakamlara
baktığınızda bu ülkede ekonominin düzeldiğini iddia
etmeniz mümkün mü? Bence mümkün değil, ekonominin çöktüğünün
göstergesidir.
Şimdi,
size, Hep eleştiriyor bu muhalefet, önermiyor, soruna çözüm önermiyor.
diyenlere iki lafım var, buyurun size kurtuluş reçetesi: Öncelikli
olarak ilk aşamada, sulama, iklim, ürün ve hayvan haritası
yapılmalıdır derhâl. İkinci aşamada, hangi bölgede il,
ilçe, köy, hangi ürünler kaliteli ve verimli olarak yetiştirilebiliyorsa
sadece o bölgelere destek verilmelidir. İsteyen istediği yerde
istediği ürünü ekebilir ama diyorsak ki: Türkiyede en iyi pamuk Egede,
Çukurovada, Antalyada yetiştirilir. O zaman sadece o bölgelerde pamuk
desteklenmelidir. Başka bölgede ekmek isteyen yine eksin,
itirazımız yok ama o bölgede destek olunmaması daha
doğrudur.
Diğer
aşamada, çiftçi, köylü, toprak sahibi tespit edilmeli, verilecek olan
destek gerçek çiftçilere doğru bölgelerde verilmelidir. Kayıt
dışılığı ortadan kaldırarak neyi ne kadar
ürettiğimizi bilmeliyiz. Sonra, ülkemizin hangi ürüne ne kadar
ihtiyacı var, hangi ürünlere dış pazarda talep olduğunu bilmeliyiz.
Türkiyenin hangi ürünleri iç talep için, hangi ürünleri dış talep
için üreteceğini netleştirecek ve bölge, çiftçi, ürün desteği
bütünleşmesini sağlamalıyız. Çiftçimizin bilinçli üretim
yapabilmesi için her ilde eğitimler verilmeli. Ziraat fakültelerinde, bölgede
hangi ürünün verimli olduğu tespiti yapılarak buna uygun tohum ve
gübre çeşitleri üretilmesi konusunda
çalışılmalıdır.
Özellikle
gençlerimizi tarıma yönlendirmek, özendirmek için çalışma
yapmalıyız. Bu anlamda, tarımın güvenceli bir meslek hâline
getirilmesi gerekiyor. Şu anda tarım sektöründe, çiftçinin bir
güvencesi olmadığı için gençler ne yazık ki
tarımı terk ediyorlar. Fiyat istikrarının
sağlanması gerekiyor ki bu da ancak ve ancak üretim
planlamasıyla mümkün olabilir. Türkiyede maliyetlerin düşürülmesi,
kayıt dışılığın önlenmesi, gıda
güvenliğinin sağlanması, tüketici ve üreticinin korunması
gibi tüm yapısal sorunların çözümü için kooperatifleşmek
gerekiyor arkadaşlar, kooperatifleşmek. Dünyaya
baktığınızda, kooperatifçilik bir ülkede ne kadar
gelişmişse tarımı da o kadar gelişmiştir. Bu
durum kooperatifleşmenin ne kadar doğru, somut bir adım
olduğunun göstergesidir.
Ülkemizin
şirket tarımcılığı zihniyetinden tamamen
vazgeçmesi gerekmektedir. Bu, Türkiyenin temellerine dinamit koymak demektir.
Bugün Türkiyede herkes yanlış tarım politikalarından
şikâyet ediyor, neler yapılmalıyı bir türlü ortaya koyup
tartışıp hayata geçiremiyoruz. Oysa biz biliyoruz ki Türkiyenin
zaten bir tarım politikası yok, her gelen tarım bakanı da
kendi bilgisiyle bir şeyler yapmaya çalışıyor. Bir taraftan
Kırsalı destekleyeceğim. diyorlar, bir yandan da dev
şirketlere milyarlık destekler veriyorlar. Bu sistem içerisinde küçük
aile şirketlerinin bu dev firmalar karşısında tutunma
şansı ne yazık ki kalmıyor. Çözüm kendi tarım
programlarımızı uygulamaktan geçiyor. Çiftçiye para veren
değil, tekrar ediyorum, çiftçiye para veren değil, para
kazandıran bir Tarım Bakanlığı istiyoruz, çiftçiye
para kazandıran Tarım Bakanlığı istiyoruz.
Tarım
ve hayvancılık bir bütündür. Bunu saman fiyatlarındaki
artış ve saman ithalatından da anlamak mümkündür. Eğer bana
sorarsanız, helal ile haram noktasında şunu söyleyebilirim:
Bence, bizim için bugün tarımda ithalat haramdır, ihracat helaldir
diye düşünüyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu
yıl yine saman ithal ettik arkadaşlar. Nedeni ise kendi kaba yemini
üretemeyen işletmelerin piyasadan bu ürünleri çekmesiyle dengelerin
bozulmasıdır. Çiftçimiz kendi hayvanını besleyecek kadar
samanını, otunu tarlasında yetiştirebilecekken yeterli
desteği doğru zamanda alamadığı için samanı bile
ithal ettik, bunu bile beceremedik laf aramızda. Tek çıkış
noktası, bence, IMF ile Dünya Bankasının
dayattığı programları Bakanlığın rafa
kaldırmasıdır. Onlar önce kendi çıkarlarını
düşünüyorlar. Ülkenin doğal koşullarına, halkın
gereksinim ve çıkarlarına uygun bir programı hayata hep birlikte
geçirmek zorundayız.
Üretimi
artırmadan, ithalatla, gümrük vergisini düşürerek enflasyon sorununa
çözüm bulamazsınız. Kısa vadede fiyatları
düşürebilirsiniz fakat kapıları açarak, ülkeyi ithalat cennetine
dönüştürerek tarımı bitiriyorsunuz. Sadece tarımı
değil, yerli üretimi ve üreticiyi, buna bağlı olarak yerli
sanayiciyi de bitiriyorsunuz. İthalat yapmak bu kadar büyük zenginliklere
sahip ülkemize yakışmıyor. Hedefimiz, ihracat yapan bir Türkiye
olmalıdır. İthalat işsizliği körükler, ihracat ise
işsize iş bulur, yerli malı piyasaya canlılık getirir.
Bakın,
son günlerle ilgili bir şey paylaşmak istiyorum: İngiltere
Merkez Bankası, on yıldır değişmeyen borç verme faiz
oranını önümüzdeki dönemde yükseltebileceğini
açıkladı. Hesapsızca ve fütursuzca ihale edilen Türkiyedeki
mega projelerin yükleri şimdiden bütçemize sıkıntı
yaratmaya başladı. Bir avuç müteahhide 2018 yılında 6,2
milyar lira garanti ödemesi yapılacak. Garantiler müstakil bir
bakanlık bütçesi kadar bütçeden kaynak gerektiriyor. Bu nasıl bir
hesaptır arkadaşlar?
Sıcak
para çıkışı devam ediyor. Amerikayla yaşanan vize
krizi sonrasında bir haftada ülkemizden yurt dışına 600
milyon dolarlık sıcak para çıkışı
yaşandı, bunları gözlemlemek ve takip etmek gerekiyor.
Dolar
ve avro karşısında Türk lirası bir ayda 5 puan değer
kaybetti, 5 puan, bir ayda; Türk lirası dolar ve avro
karşısında bir ayda 5 puan değer kaybetti. Türk
lirasının avro karşısındaki yıllık
değer kaybı yüzde 30ları buldu, dolarda yüzde 20yi
aşıyor. Varlıklarımız her geçen gün eriyor, bütçe
açıkları hızla büyüyor, hazine aşırı borçlanmaya
hız kesmeden devam ediyor, hazine nakit açığından çok daha
fazla borçlanıyor.
Faiz
ödemeleri ve sosyal güvenlik kurumunun zarar ve açıklarının da
kapatılma çabası bütçe üzerinde ciddi bir basınç
oluşturuyor. Özel iletişim vergisi dışında 2018de
vergi gelirleri reel olarak artıyor. Kriz ve istikrarsızlık,
kamu kesiminin borçlanma gereğini hızla bozuyor. Halk, tüketici
kredisi ve kredi kartı borcu altında ezilmeye ne yazık ki devam
ediyor. 2010 yılında 20 milyar olan tüketici kredisi ve kredi
kartı faiz ödemesi, 2016 yılı itibarıyla 48 milyar
lirayı aşmış durumda.
Turizmde,
odalarda doluluk artmasına rağmen gelirler artmıyor. TL
bazında ortalama oda fiyatı ve oda başına ortalama gelir
2011 seviyelerine kadar gerilemiş durumda. Otelleri doldurmak için otel
sahipleri fiyatlarını yedi yıl önceki fiyatlara geri çekmiş
durumda.
Sonuç
olarak on beş yıllık iktidarınızda ne yazık ki
hâlinden memnun bir tek kesim kalmadı. Ne işçisi ne memuru ne
çiftçisi ne öğrencisi ne köylüsü ne emeklisi, herkes mutsuz ve ne
yazık ki herkes de AKP iktidarından artık umutsuz.
İstikrar diyerek, Terör var. diyerek, mağduru oynayarak,
Kandırıldık. diyerek ülke yönetilemez. Kabul edin, bu güzel
ülkeyi yönetemiyorsunuz, yönetemiyorsunuz, yönetemiyorsunuz!
Hepinize
saygılar sunuyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bayır.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına Bolu Milletvekili Sayın Ali
Ercoşkun konuşacak.
Buyurun
Sayın Ercoşkun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA ALİ ERCOŞKUN (Bolu) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Helal Akreditasyon Kurumu
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı vesilesiyle
grubum adına söz almaktan büyük memnuniyet duyuyorum. Bu vesileyle, gerek
genel olarak helal belgelendirmesi gerekse kısa adı HAK olan helal
akreditasyon kurumuyla ilgili görüş ve değerlendirmelerimi sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Küresel
ekonomide önemli değişiklikleri ve dönüşümleri
yaşıyoruz. Böyle bir dönemde dış ticarette etkin ve
girişken olmak artık bir tercih değil, bir ihtiyaçtır.
Gittikçe büyümekte olan küresel helal pazarına da bu gözle bakıyoruz
ve önemsiyoruz.
Bilindiği
üzere tüketici tercihleri ticaretin gelişimini etkileyen en önemli
dinamikler arasında yer almaktadır. Belirli ürün ve hizmetlere
yönelik ortaya çıkan talep o alandaki ticaretin ve ekonomik
gelişmenin de itici gücü olmaktadır. Bugün İslam dünyasında
helal ürün ve hizmetlerle ilgili yaşanan olgu da budur. Dünyada 1,8 milyar
Müslüman yaşıyor ve Müslüman nüfusun helal ürün ve hizmetlere
ilişkin ilgi ve talebi de giderek artıyor. Türkiye gibi Müslüman
ülkelerde tüketilen ürünlerin helal olup olmadığı konusunda herhangi
bir tereddüt bulunmuyor ancak özellikle gayrimüslim ülkelerde yaşayan
Müslümanlar açısından bu daha da büyük bir hassasiyete yol
açıyor. Helal deyince aklımıza sadece, yalnızca
tükettiğimiz gıdalar gelmesin. Bugün helal kavramı kozmetikten
eczacılık ürünlerine, tekstilden lojistiğe, turizme kadar pek
çok ürün grubu ve hizmette talep edilen ve katma değer yaratan bir unsur
olarak ön plana çıkıyor.
Müslümanların
yalnızca gıda ürünlerine harcadığı meblağ 1,17
trilyon Amerikan doları. Diğer ürünler ile hizmet sektörünü de buna
eklediğimizde dünya helal pazarı 3,9 trilyon Amerikan doları
büyüklüğüne ulaşıyor. Bu veriler önümüzdeki elli yıl
boyunca dünyada ticaretin ne yönde değişeceğini de
açıkçası bize bir anlamda göstermiş oluyor. 3,9 trilyonun 2
trilyon doları finans sektörüne hitap ediyor; 1,9u ise helal ürün ve
hizmetlerin toplamına hitap ediyor. Bu helal gıdada 1,17 trilyon
doların dünya çapında dağılımına şöyle
baktığımızda bunun yüzde 50sinin Asya, yüzde 22sinin Orta
Doğu ve Kuzey Afrika, yüzde 8inin Körfez Ülkeleri, yüzde 8inin Avrupa,
yüzde 11inin Sahra Altı Afrika ve sadece yüzde 1inin Amerika ve
Avustralyaya hitap ettiğini görüyoruz. Bu dağılımı
neden ifade ettim? Çünkü Türkiyenin bulunduğu konum, jeopolitik konumu,
coğrafi konumu aslında pazarın neredeyse tamamına yönelik
bir avantajı da bu manada ortaya koyuyor. Helal gıdanın
büyüklüğü 1,17 trilyon ama dünya çapındaki toplam gıda sektörü 7
trilyon doların üzerinde. Yani, bu da aslında sadece
Müslümanların değil, diğer ülkelerin de gerek hijyen gerek
sağlık sebepleri vesaire konulardan helal gıdaya yönelik
taleplerinin arttığını düşünürsek eğer önemli bir
pazar büyüklüğünü ortaya koyuyor. Fakat, bu pazara hitap eden ülkeler
dünya çapında baktığınız zaman, yüzde 80i Müslüman
olmayan ülkeler, üreticiler. Yani, bir örnek verirsek eğer mesela, Suudi
Arabistanın et ve et ürünlerinin ithalatı 2,1 milyar dolar ve bunun
yüzde 62,7sini Brezilyadan alıyor. Aynı şekilde, Endonezya et
ve et ürünleri ihtiyacının yüzde 55ini Avusturalyadan alıyor.
Yani, bu pazara hitap eden ülkelerin yüzde 80i gayrimüslim ülkeler. Helal
gıda, tekstil, eczacılık ürünleri, kozmetik, turizm, seyahat,
İslami finans alt başlıklar.
Tabii,
bu ürün ve hizmetlerin helal olması kadar bunların belgelendirilmesi
de bu anlamda önem taşımakta. Yani, tüketiciler nezdinde bu ürün ve
hizmetlerin gerçekten helal olduğuna yönelik güvenin sağlanması
bu belgelendirmeler üzerinden söz konusu. Fakat, bu noktada da bir karmaşa
söz konusu. Yani, şu anda belgelendirme anlamında biraz önce çeşitli
konuşmacıların da ifade ettiği üzere, 400ün üzerinde
belgelendirme kuruluşu veya belge söz konusu. O zaman hangisi doğru?
Yani, A ülkesinde farklı bir helal belgesi, B ülkesinde farklı
bir helal belgesi veya C ülkesinde farklı bir helal belgesi söz konusu.
Dolayısıyla, bizim Türkiyedeki üreticilerimizi düşünürsek
eğer A ülkesine ihracat yapacağı zaman bir belgeyi, diğer
ülkeye ihracat yapacağı zaman diğer belgeyi alması
gerekiyor ve bu çerçevede de Müslüman dünyasında oldukça geride bir
pozisyonumuz söz konusu yani bir birlik söz konusu değil.
Bu
manada, Türkiyenin önünü çektiği bir girişim İslam
İşbirliği Teşkilatı kapsamında, biraz önce de
ifade edildi kürsüde, bir önderlik yaparak oluşturulan bir kuruluş
söz konusu. Tabii, bu kuruluşla birlikte aslında oluşturulan standartlara
dayalı bir belge vermek söz konusu olacak yani burada, Helal Akreditasyon
Kurumu, ürünün helal veya haram olduğunu belirlemeyecek, bu
standartları İslam İşbirliği
Teşkilatının altında oluşan kurumun
oluşturduğu standartlara göre belirlemiş olacak.
Dolayısıyla burada neyin helal veya neyin haram olduğunu
belirleyecek bir kurumu veya kuruluşu konuşmuyoruz.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bunu zaten Allah biliyor.
ALİ
ERCOŞKUN (Devamla) Değerli arkadaşlar, dünyada faaliyet
gösteren yüzlerce helal belgelendirme kuruluşunun hangi standart ve
kriterlere göre belgelendirme yaptığı konusunda ciddi manada
tereddütler yaşanmakta. Ticari saiklerle hareket edip usulüne uygun belge
vermeyen kuruluşlarca düzenlenen belgelerde de sıklıkla
şahit oluyoruz ki dünyadaki helal belgelendirme uygulamalarının
zarar görmesine bu ayrı görünüşler sebep oluyor. Tüketiciyi
kandırmak pahasına da ticari kazanç elde etmek için gerçek olmayan
helal ibaresini ürünlerinin ambalajlarına koyan işletmeler de
durumu daha da kötüleştirmekte. Ayrıca helal belgelerine güven
duyulmaması neticesinde veya ticari saiklerle Müslüman bir ülkenin
düzenlediği helal belgesini diğer bir Müslüman ülkenin yeterli
görmediği ve kabul etmediğine de bu anlamda şahit oluyoruz.
Dolayısıyla ürünlerin helal olduğunu, ürün üzerindeki helal
logo ve etiketlerinin güvenli olduğunu garanti edecek bir sistemin
varlığı büyük bir önem taşımakta. Türkiyenin 2010
yılında SMIICyi yani İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji
Enstitüsünü kurarak İstanbulda bulunuyor biliyorsunuz bunun merkezi-
küresel anlamda yeni bir girişimin öncüsü olması da aslında bu
birliği oluşturmak için oldukça önemli.
En
temel amacımız, ortak helal standartlarına dayanan bir helal
belgelendirme sisteminin Müslüman ülkelerde tesisini sağlamak. İşte
bu sistemin oluşumu için son tuğlayı da Helal
Akreditasyon Kurumuyla koymayı hedefliyoruz.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; tüm dünyada geçerli olacak ve helal belgelerinin
karşılıklı tanınmasını sağlayacak bir
sistemin oluşumu gelişmiş
bir kalite altyapısı ile idari, teknik ve personel birikimi
gerektirmekte. Ülkemiz işte bu özellikleriyle Müslüman ülkeler
arasında ön plana çıkmakta. Yani Türkiyenin sadece 80 milyon
nüfustan ibaret olmadığını aslında şu
yaşadığımız süreç ve ortam ortaya koyuyor. Türkiyenin
hitap ettiği pazarlar, bu pazarlara olan yakınlık da biraz önce
de ifade ettiğim gibi aslında bize bu anlamda ciddi bir avantaj
oluşturuyor. Ülkemizin ön alacağı bir sistem hem
Müslümanların hassasiyetlerine saygı gösterilmesini temin edecek,
helal ürün ve belgelendirme pazarını ticari saiklerle hareket eden
kurum ve kuruluşlardan kurtaracak, ayrıca ülkemizin merkez rolünü
daha da güçlendirecektir. İşte bu nedenle İslam dünyası söz
konusu sistemin bir an evvel kurulabilmesi için ülkemizin öncülüğünü
beklemektedir.
Bildiğiniz
gibi aslında İslam dünyasında değişik ülkelerde bu
manada çeşitli girişimler var ama Türkiyenin etkisini ve etki
alanını düşündüğümüz zaman attığımız bu
adımın aslında sadece Türkiye için bir adım
olmadığını, Müslüman dünyasına, dünya ticaretine
yönelik bir adım olduğunu da ortaya koymak durumundayız.
Değerli
arkadaşlar, tabii söyleyebileceğimiz çok fazla söz var, aslında
hazırlığım da var ama bildiğiniz gibi Komisyon
çalışmaları aşamasında oldukça uyumlu bir
çalışma ortaya koyduk; Sanayi Komisyonunun pek de yabancı
olmadığı bir konu bu. Muhalefet partilerinin tekliflerinin kabul
edildiği ve gerçekten uyumlu bir şekilde Genel Kurula
indirdiğimiz bir çalışma söz konusu. Ben bu çalışmadan
dolayı gerek MHP gerekse CHPden katılan milletvekili
arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Vermiş oldukları
desteklerden, olumlu eleştirilerden dolayı da tüm
arkadaşlarımıza bu manada tekrar şahsım ve AK
PARTİ Grubum adına teşekkür ediyorum. Bu konudaki
çalışmalardan ve bu kanunun gelmesinden dolayı Ekonomi
Bakanımıza ve tüm yetkililerine, tüm kurum, kuruluşlarına
ayrıca teşekkür ediyorum.
Bu
kurumun ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ercoşkun.
Sayın
milletvekilleri, gruplar adına yapılan konuşmalar sona erdi.
Şimdi,
şahsı adına yapılan konuşmaları
dinleyeceğiz.
Şahsı
adına, Denizli Milletvekili Sayın Kazım Arslan konuşacak.
Buyurun
Sayın Arslan. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakika.
KAZIM
ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi öncelikle sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 15 madde ve 1 geçici maddeden oluşan bu tasarı
ekonomide, maliyede, dış politikada ve ihracatta, finans
alanında son derece sorunlu olduğumuz bir dönemde, özellikle
terörizmin her alanda kıskaca aldığı ülkemiz düzeninde
önümüze geliyor.
Tabii,
öncelikle bu sorunları çözmeden, gerçekten, genel anlamda SMIICin
vermiş olduğu kriterler çerçevesinde bu kurumun
oluşturulması ve bu maddelerin oluşturulması, belgenin
oluşturulması yönünde yapılan bu çalışmaların bu
kurum nezdinde yapılmasının aslında uygun
olmayacağını düşünüyoruz. Çünkü ülkemizde Avrupa
Birliği Bakanlığının bünyesinde Türk Akreditasyon Kurumu
var, bu kurum nezdinde bu belgenin yıllardan beri verildiğini
biliyoruz. Dolayısıyla, verilen bir belge varken yeni bir kurum
oluşturarak yeniden farklı bir şekilde piyasaya veyahut da
farklı ülkelere ihraç edilecek mallarla ilgili belgenin verilmesinin
doğru olmadığını, bu kurumun aslında ekstra
kurulan ve işlevini de yeterince yerine getiremeyecek bir kurum
olacağını da belirtmek istiyorum.
Memlekette
israftan kaçınma, tasarrufu artırma ve kurulan kurullarda ve
kuruluşlarda, kamu kurumlarında israfın en aza düşürülmesi
noktasında yapılan bir çalışmanın olması
gerekirken yeni bir kurum oluşturularak SMIICin yapacağı görevi
bu kurumun üzerine vererek bizim bunda öncü olacağımız şeklinde
ifadelerin kullanılması kesinlikle yerinde değildir. Çünkü
öncelikle bizim, modern dünyayla iç içe olmamızın,
komşularımızla, Müslüman ülkelerle, İslam ülkeleriyle
ilişkilerimizin çok iyi bir düzeye taşınmasının bize
çok büyük fayda getireceğini ve bu belgeyle değil, ürettiğimiz
ürünlerle, onlarla kuracağımız ilişkilerimizle bu
ihracatımızı daha iyi boyutlara getirebileceğimizi
özellikle belirtmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; biliyorsunuz, kurulan bu
Akreditasyon Kurumunun kriterlerini SMIIC verecek. SMIIC verecekse SMIICin
bünyesinde kurulacak bu kurumun daha etkin olabileceğini ve bütün Müslüman
ülkelerde daha iyi bir şekilde itibar göreceğini ve değer
bulabileceğini göz ardı etmeden böyle bir kurumun kurulmasına
bizim öncülük etmemiz kesinlikle bize çok fazla fayda getirmeyecek, hatta yük getirecektir.
Onun için bu tasarının aslında geri çekilmesini ve böyle bir
kuruma da ihtiyaç olmadığını belirtmek istiyorum.
Şimdi,
tasarının daha fazla ürün ve hizmeti ihracat yapmayı
hedeflediği görülmekte ise de sadece vereceğiniz bir belgeyle bu
ihracatın artacağını söylemek kesinlikle hayalcilik olur,
inandırıcı olamaz. İhracatımızın en
yoğun yaşandığı Batılı ülkelerle
sorunlarımızı her gün büyütüyoruz, onlarla ilişkilerimizi
bozuyoruz, komşularımızla ilişkilerimizi bozuyoruz, onlara
ihracat yapacağımız birçok ihraç ürünümüzü gönderemiyoruz,
çiftçimizin ürünü narenciyesinden tutun, meyvesinden sebzesine kadar,
domatesine kadar -domatesi hatta Rusyanın alması için
yalvarıyoruz- bunlar bir kenarda duruyor, bu sorunları gerçekten halledememişiz
ama bir belge çıkararak her şeyi halletmenin ve bunun üstesinden
gelmenin yolunu arıyoruz.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, böyle bir yapıyla, böyle bir
anlayışla, yaklaşımla, sürdürülen böyle yanlış
bir dış politikayla İslami pazarda yerimizi almamız ve daha
çok ihracat yapmamız kesinlikle mümkün değildir.
Helal
Akreditasyon Kurumu kurulmasına dair tasarı, iktidarın
İslam coğrafyasını göz önünde tutarken Batılı
ülkelerle nasıl bu ilişkilerimizi sürdüreceğimiz yönünde birçok
tereddütleri ortaya koymaktadır. Şimdi, modern dünyadan kendimizi bir
kenara koyacağız, kenara iteceğiz İslam ülkeleriyle daha
fazla bu belgeyle irtibat kuracağız, ihracat yapacağız.
gibi bir hayalin peşinde kesinlikle koşmayalım diyorum. Çünkü
ihracatı yapabilmek için öncelikle üretimi artırmak gerekiyor.
Üretimi artırmak, rekabeti iyi bir noktaya taşıyabilmek ve
rekabet odaklı bir çalışma yaparak bu ülkelere daha ucuza, daha
kaliteli malları satabilmek için çalışma yapmamız
gerekirken; özellikle sanayicimizin ve ihracatımızın
maliyetlerini her gün artırarak gerçekten bu ihracatı
artırmamız, daha iyi bir boyuta getirmemiz kesinlikle mümkün
değildir.
Değerli
arkadaşlarım, bölgesel itibarımızı ve ticari gücümüzü
kuracağımız bu kurumla, vereceğimiz belgeyle sağlama
imkânımız kesinlikle yoktur. Yalnızca Helal Akreditasyon
Kurumunu kurarak bu kurumun nezdinde yürüteceğimiz politikalarla iyi
sonuçlar almamız da mümkün değildir. Sadece dış pazara
hükmedecek, ihracata hükmedecek şeklinde yürütülen bu
çalışmanın gelecekte iç pazarımıza ve
dolayısıyla kendi ülkemizde de kendi sınırlarımız
içinde de helal-haram tartışmasını her gün gündeme
getireceğini ve birçok ayrımcılığa da neden
olacağını, bu yolun açılacağını da belirtmek
istiyorum; bu çok tehlikeli bir durum. Zaten ülkemiz içinde yeteri kadar
ayrımcılık yapılıyor; inanan-inanmayan deniliyor,
laik-antilaik deniliyor. Bunun dışında birçok işte, helal
gıda satan, normal gıda satan gibi marketler oluşturmak,
kasaplar oluşturmak, turizm şirketleri oluşturmak, lojistik
şirketler oluşturmak
Tekstilde nasıl bir yol yöntem izlenecek
ki bu alanda Helal Akreditasyon Kurumu bir belge verecek?
Değerli
arkadaşlarım, öyle enteresan konular önümüze geliyor ki. Bakın,
lojistikte nasıl bir yol izleyeceğiz, bu belgeyi hangi kritere
dayalı olarak vereceğiz, belli değil; turizmde hakeza öyle,
tekstilde öyle, finansta öyle. Hadi gıdada anlarım ama bunun
dışında yine kozmetikte, ilaçta ve birçok alanlarda,
arkadaşlarım, bunların ayrımını nasıl
yapacağız da, kriterlerini ortaya koyacağız da bu belgeyi
vereceğiz? Üretimimizi, ihracatımızı bu alanda daha iyi bir
noktaya taşıyamayacağız diye söylemek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, gerçekten ülkede çok önemli sorunlarımız var.
Bu sorunlarımızı halletmeden, komşularımızla
ilişkilerimizi iyileştirmeden, Müslüman ülkelerle diyaloglarımızı
iyi bir noktaya taşımadan, Batılı dünya ülkeleriyle ve
diğer dünya ülkeleriyle ilişkilerimizi iyi bir noktaya
taşımadan sanayide, üretimde, ihracatta hangi belgeyi verirseniz
verin kesinlikle hedeflediğimiz bir noktaya, sonuca varamayız.
Dolayısıyla, bu belge bizi hedefe taşımaz
arkadaşlarım. Onun için bizler öncelikle kendi ülkemizdeki
birliği beraberliği, dayanışmayı, güveni ve dünya
üzerindeki, Müslüman ülkeler üzerindeki itibarımızı iyi bir
noktaya taşımak zorundayız. Eğer size itibar etmiyorlarsa,
size güvenmiyorlarsa birçok ithal ürünü başka ülkelerden, Batılı
ülkelerden alıyorlarsa, ihtiyaçlarını böyle
karşılıyorlarsa bu gerçekler ortadayken siz sadece bir kurum
kurarak, bir belge vererek bu işin sonucunu iyi bir noktaya
taşıyamazsınız. Onun için değerli
arkadaşlarım, çalışmalarımızı hem iç
piyasada olgunlaştıracak, iyi olacak şekilde hem dışa
iyi bir şekilde hitap edecek şekilde yapmamız ve sadece Müslüman
ülkelere değil, aynı zamanda da dünya ülkelerine ihracat yapabilecek
bir noktaya taşımamız gerekmektedir.
Hepinize
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Arslan.
Sayın
milletvekilleri, şimdi yirmi dakika süreyle soru-cevap işlemini
yapacağız. Bu sürenin on dakikası soru sormak için siz
sayın milletvekillerine, diğer on dakikası bu soruları
cevaplamak için Sayın Bakana aittir.
Sayın
Gürerden başlıyoruz.
Buyurun
Sayın Gürer.
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkür ederiz Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, Niğde ili Bor ilçesi Kaynarca köyünde köy afet nedeniyle taşınmıştı.
Şu anda taşındığı bölgede yerleşik olan
köylülerin devlet destekli aldığı kredilerin de ödeme süresi
geldi ancak buradaki köylüler çiftçilik yapıyor, çiftçiler de şu anda
mağdur durumdalar, bir gelirleri de yok. Bu anlamda, afet evlerinde
oturanlar kredilerinin geri dönüşümünü sağlayamıyorlar,
Hükûmetin bu anlamda yardımcı olmasını istiyorlar.
Kredilerinin ötelenmesi ya da affı konusunda bir çalışma
yapılacak mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Tümer...
ZÜLFİKAR
İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın Bakan, Adana, Osmaniye,
Kahramanmaraş, Diyarbakır başta olmak üzere, Türkiyedeki iplik
fabrikaları ithal iplik nedeniyle büyük sorunlar yaşamaktadır.
Yerli fabrika sahipleri tüm zorluklara rağmen üretime ve istihdama katkı
sunarken ucuz ve kalitesiz iplik ithalatının önüne geçilebilmesi
amacıyla ilave gümrük vergisi getirilmesini talep etmektedirler.
Bakanlığınızın bu konuda bir çalışması
olacak mıdır?
BAŞKAN
Sayın Bektaşoğlu.
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
29
Ekimde Ankarada ve yurdumuzun çeşitli illerinde, temsil ettiğim
Giresunda da partimizin, belediyelerimizin kutlama etkinlikleri düzenlendi.
Halkımız yoğun katılımlarıyla bayrak, vatan
sevgisine, cumhuriyete ve demokrasiye sahip çıktığını
bir kez daha gösterdi, onlara teşekkür ediyorum. Ancak cumhuriyetin
kurucusu Atatürkün Anıtkabirinin de olduğu, cumhuriyetin ilan
edildiği cumhuriyetin başkenti Ankarada bu yıl cumhuriyete
yakışan görkemli bir tören yapılmadı. Örneğin, her
yıl 29 Ekim kutlamalarına ev sahipliği yapan AKMdeki geçit
töreni bile iptal edildi. Bunu yadırgadığımı ifade
ediyor ve nedenini öğrenmek istiyorum.
Ayrıca,
her Cumhuriyet Bayramında olduğu gibi, varlıklarını
cumhuriyete borçlu olduğunu unutanlar yine sahnede yerlerini aldılar.
Yurdun pek çok yerinde cumhuriyetin temel değerlerine,
kazanımlarına, Atatürke dönük saldırı, eylem ve söylemlere
tanık olduk.
Buna
benzer bir örnek de Giresunda yaşandı. Millî Eğitim
Müdürlüğü tarafından, törende gösterilen fon müziği olarak
kullanılan İzmir Marşının yasaklandığı
iddiası var. Bu iddianın araştırılmasını,
soruşturulmasını bekliyorum.
Bu
vesileyle cumhuriyetimizi kuranları, yaşatanları, uğrunda
can verenleri saygı ve rahmetle, minnetle bir kez daha anıyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Arslan
KAZIM
ARSLAN (Denizli) Sayın Bakana soruyorum. Bir: Kamu kurum ve
kuruluşlarında, hastanelerde çalışan
doktorlarımız emekli olduklarında çok düşük maaş
alıyorlar, bu da kamu hizmetini yapanlar arasında büyük
eşitsizlik yaratıyor. Geçen sene
Bakanlığınızın bütçe görüşmelerinde Komisyonda
dile getirmeme rağmen, bugüne kadar bir düzeltme ve iyileştirme
yapılmamıştır. Bu düzeltmeyi bu seneki bütçede yapmayı
düşünüyor musunuz?
İki:
Şehir hastaneleri ülkemizin gerçeklerine ve imkânlarına uygun
değildir. 2018 bütçesinde 2,6 milyarlık kâr ve müşteri garanti
fonu ayrılmıştır. Geleceğimizi ve bütçemizi ipotek
altına alacak olan bu tür yatırımları hâlâ devam ettirmeyi
düşünüyor musunuz?
Üç:
Başta Denizli ve ilçelerimiz olmak üzere, birçok hastanemizde uzman doktor
eksikliği vardır. Hastaların tedavileri gecikmekte ve
aksamaktadır. Denizliyi ve ilçelerimizdeki uzman doktor
kadrolarını ne zaman tamamlamayı düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Arslan.
Sayın
Tekin
HAYATİ
TEKİN (Samsun) Teşekkür ederim.
Sayın
Bakanım, Türkiyede üretilen ve ihracat yapılan tüm gıda
firmalarının helal gıda akreditesi olduğunu biliyoruz.
Haramın
helali geçmiş olduğu Hükûmetinizde amaç, iç piyasada helal-haram
çelişkisi yaratarak toplumun kafasını
karıştırmaktır, bunu biliyoruz. Peki, her şeye
rağmen domuz etini raf malı olmaktan çıkartacak
mısınız?
BAŞKAN
Sayın Toğrul
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, son dönemde, Rakkanın düşmesinden sonra çeşitli basın
yayın organlarında 900 IŞİD çetesinin üst düzey
yöneticisinin Türkiyeye giriş yaptığı ve buradan da kendi
ülkelerine geçtiklerine dair iddialar var. Bu IŞİD çetesinin daha
önce neler yapabileceğini hep beraber gördük; Suruçta, Antepteki
düğün patlamasında, Ankara Gar patlamasında gördük. Bu ortamda
Hükûmet gerekli önlemleri almakta mıdır? Bu IŞİD çetesinin
önümüzdeki dönemde özellikle
Eğer Türkiye'ye girmişlerse,
kullandıkları topraklar sınır kenti olan, benim de vekili
olduğum Gazianteptir. Gaziantepte bugün insanlar bu yönlü ciddi
endişeler taşıyorlar. Bu çeteler eğer buralara geliyorsa
ciddi bir lojistiği olduğu bilgisi olmalıdır. Bu konuda bir
bilginiz, bir çalışmanız var mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Tüm
MEHMET
TÜM (Balıkesir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, Türkiye'de yoksulluk, işsizlik giderek artmaktadır. Buna
bağlı olarak kimsesiz çocuklar sokakta barınmaktadır.
Bununla ilgili Hükûmetinizin bir çalışması var mıdır?
Sokakta yaşayan kaç tane çocuğumuz vardır? Sosyal devletin
görevi bu çocukların barınma, eğitim ve sağlık
sorunlarını çözmek değil midir?
BAŞKAN
Sayın Balbay
MUSTAFA
ALİ BALBAY (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakan -sizin de bildiğinizi tahmin ettiğim- Aydın-Nazilli
arasındaki bu Aslanlı ile Beydağ arasında bir yol
yapımı uzun süredir tartışılmakta. Küçükmenderes
havzasını bir anlamda o yöre insanları kuyu diye
değerlendirirler çünkü Tire, Bayındırdan geldiğinizde,
Ödemiş, oradan Beydağ; o dağı aşıp Aydına,
ovaya geçmek çok çok zordur. O yüzden kuyu diye de değerlendirirler ama
bu yol yapılsa hem ana yola ciddi bir alternatif çıkacak hem de yöre
insanlarının dağın iki tarafıyla, İzmirle ve
Aydınla teması hem ekonomik hem sosyal olarak çok güçlü bir konumda
olacak. Bu yolun yapımını hızlandırmayı
düşünüyor musunuz? Ne zaman tamamlamayı düşünüyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın Erdem
ARZU
ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sorum
Sayın Bakana.
Tüm
bakanlıkları ilgilendiren ve bilhassa gençlerimizin işe
alımında korkulu rüyaları hâline gelmiş olan mülakatlar ve
mülakatlarda adaletsizlik şaibelerine ilişkin grubumuzun
mülakatlarda kamera kayıtlarının alınması ve
saklanması yönünde kanun teklifi de bulunmaktadır. Vebali
ağır olan mülakatla değerlendirme hususunda devlete güveni
tekrar tesis edecek olan bir düzenleme beklenmekte midir? Bu hususta
kalıcı bir çözüm noktasında
Bakanlığınızın bir çalışması var
mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim ben de.
Sayın
Gürer
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sağlık
Bakanlığında ataması yapılan ancak güvenlik
soruşturması sonuçlandırılmayanların büyük bir
beklentisi vardır. Aylar geçtiği hâlde bu konuda bir
çalışma bugüne kadar gerçekleştirilmemiştir. Neden bu
güvenlik soruşturmaları bu kadar uzun sürmektedir?
İkincisi:
Ek atamayla ilgili şu anda Başbakan Yardımcısı olan
eski Sağlık Bakanımızın sözü vardı. Ek atamalar
ne zaman yapılacaktır? Yıl sonu geldi. Çünkü Sağlık
Bakanlığında çalışmak isteyenlerin bu konuda bizlere
de sıkça başvuruları var.
Sağlık
Bakanlığına farklı branşlarda da başvurusu olup
alınmayanlar var. Bunlarla ilgili çalışma yapılmakta
mıdır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim ben de.
Sayın
Bektaşoğlu
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Demokrasilerde
halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarının
ya bir sonraki seçimle ya da meclislerinin aldığı kararlarla
veya haklarında açılan idari, adli soruşturmaların selameti
açısından Bakanlığın kullandığı
tasarrufla açığa alınmalarıyla görevleri sona erer. Oysa
bugün Türkiye'de hiçbir hukuki gerekçe olmadan, inandırıcı
gerekçe açıklanmadan keyfiyetle belediye başkanlarının
istifası istenmektedir. Bunun son örneği Balıkesir Belediye
Başkanıdır. Başkan istifa etmesi için ailesinin dahi tehdit
edildiğini ifade etmiş ve ağlayarak görevini
bırakmıştır. Baskı, tehdit, şantaj, kişiyi
hürriyetinden alıkoymak, kamu yöneticisinin görevini yapmasına engel
olmak Ceza Yasasına göre, seçme ve seçilme hakkının
engellenmesi ise Anayasa'ya göre suçtur. Bu suç işlenmiştir.
İktidar, ikrar ve ihtilaf vardır, bütün dünya da buna şahittir.
Öyleyse buna seyirci mi kalacağız? Nerede bu ülkenin
savcıları? Hadi savcılar susuyor, AKP'li arkadaşlar, siz
bari susmayın çünkü sustukça sıra size de gelecek.
BAŞKAN
Sayın Arslan
KAZIM
ARSLAN (Denizli) Çevre ve Şehircilik Bakanına soruyorum: Denizli
Çivril ile Dinar arasındaki yol dar ve trafiğin yoğun
olması nedeniyle her gün tehlike yaratmaktadır. Bu yolun tamamlanması
ne zaman sağlanacaktır?
İki:
Denizli Tavas-Kale yolunun yapımı yıllardan beri devam
etmektedir. Turizm yolu olan ve sürekli tehlike yaratan bu yolu ne zaman
bitireceksiniz?
Üç:
Denizli-Aydın otobanının yapımına
başlanacağı ve kısa sürede bitirileceği söylenmiştir.
Bu otobanın bitirilmesi ne zaman gerçekleşecektir?
Dört:
Denizli Büyükşehir Belediyesine bağlı DESKİnin
Denizlimizin birçok ilçesinde; Tavas, Sarayköy, Çivril, Acıpayam, Güney,
Çal, Baklan, Çardak, Honaz, Çameli, Beyağaç, Serinhisar, Babadağ ilçelerinde
ve ilçelere bağlı mahallelerde altyapı
çalışmaları yaptıkları ve bazı ilçeleri iki
yıla yakındır toz ve çamur içinde
bıraktıklarını görmekteyiz. Denizlili hemşerilerimizi
rahatsız eden bu durumu ne zaman düzelteceksiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Tümer.
ZÜLFİKAR
İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın Bakan, sosyal güvencesi olmayan ve
ekonomik durumu yetersiz 65 yaş üstü vatandaşlara verilen
yaşlılık aylığı günümüz şartlarında
vatandaşların aylık ekmek ihtiyaçlarını dahi karşılayamamaktadır.
Yaşlı aylığı olarak bilinen ödemeler üç aylık
dilimler hâlinde toplamda 652 lira olarak ödenmektedir. Anadoluda, Adanada
hiçbir geliri ve yakını olmayan bakıma muhtaç insanlarımıza
reva görülen bu ücret vicdanları yaralamaktadır. Vatandaşlarımızın
ödenen yardımların artırılmasına yönelik haklı
isteği karşılık bulacak mıdır? Hükûmet
aylıkların artırılmasına yönelik olumlu bir adım
atmayı düşünmekte midir?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Son olarak, Sayın Şimşek, size söz verelim.
Süremizi
geçtik ama Sayın Bakana ekleriz.
Buyurun.
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, Türkiye'de 3,5 milyona yakın Suriyeli
yaşamaktadır. Suriyelilerin büyük bir çoğunluğu Antep,
Hatay, Urfa, Adana ve Mersin illerinde yaşamaktadır. Devletimiz bu
illerin belediyelerine kişi başına ödenek göndermektedir. 400
bin Suriyelinin yaşadığı Mersin burada yaşayan
Suriyeli vatandaşlara da hizmet etmektedir. 2018 yılı
bütçesinden yaşayan Suriyeli sayısına göre o bölgedeki
belediyelere ilave ödenek gönderilmesini ve burada yaşayan insanların
hakkının bunlara aktarılmamasını talep ediyor,
saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Bakan, buyurun.
EKONOMİ
BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Sayın Başkanım, çok
teşekkür ediyorum.
Tabii,
Helal Akreditasyon Kanunu Tasarısı görüşmelerinden şahit
olduğumuz kadarıyla tam anlamıyla konunun
anlaşılamadığını veyahut da farklı yönlere
çekilmeye çalışıldığını da burada görüyoruz.
Helal
Akreditasyon Kanunu Tasarısı bir yılın üzerinde
yapılan bir çalışmayla bütün kurumların,
kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının da
görüşleri alınarak yapıldı. Şunu net olarak
söyleyeyim: 36 ülkenin üye olduğu SMIIC (İslam
İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin Standardizasyon ve
Metroloji Enstitüsü) tarafından dört yıl süren, helalle ilgili
yapılmış olan bir çalışma var. Orada tüm kurallar
konmuş, tüm standartlar oluşturulmuş. Bir
konuşmacının tespitinde Bu kurum helali, haramı nasıl
belirleyecek? diye
Helali, haramı belirlemeyecek. Helal, haram zaten 36
ülkenin oluşturmuş olduğu bir kurul tarafından
belirlenmiş durumda. Diğer taraftan, Bu kurum belge verecek
Bu
kurum belge vermeyecek, helal belgesi vermeyecek. Bu kurum, o kurallara göre
helal belgesi verebilecek olan kuruluşları akredite edecek ve
onları takip edecek, onların çalışmalarını
disiplin edecek.
Dolayısıyla,
başka bir kurum olabilir miydi? Bu da önemli sorulardan bir tanesi, daha
doğrusu soru işaretlerinden bir tanesiydi. Başka kurum
olamazdı. Biz, TÜRKAK (Türk Akreditasyon Kurumu) eliyle bunun
yapılması için de baktık. Orada şöyle bir şey var:
Yine 36 ülkenin koymuş olduğu kuralda helal akreditasyonu yapacak
olan şirketin veyahut da kuruluşun Müslüman olması
şartı var. Bu kuralı biz koymadık, 36 üye ülke koydu. Ve
Müslüman olması şartını uyguladığı anda
TÜRKAK, Avrupa Akreditasyon Birliği üyesi olması hasebiyle, dinî
anlamda bir ayrım yapamayacağından dolayı böyle bir
akreditasyonu yapamıyor, onun için bizim farklı bir kurum
kurmamız gerekiyor.
Peki,
bu kurum başka hangi amaçlara hizmet edecek? Bu kurum dünyada İslam
ülkeleri içinde, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi
ülkeler içinde helal akreditasyon yapmak amacıyla kurulmuş olan ilk
kuruluş olacak ve biz bunda öncü olacağız. Altyapısı,
standardizasyonu, teknik kadrosu, tecrübesi, laboratuvarları bizim kadar
yeterli olmayan birçok ülkede de faaliyet gösterecek ve dolayısıyla,
onun için bunların altını ben özellikle çizmek istedim.
Tabii,
burada, yüce Meclisin sormuş olduğu soruları da vaktim
yettiğince cevaplandırmaya çalışayım.
Niğdenin
Bor ilçesi Kaynarca köyüyle ilgili, bence, afetle ilgili süreç orada devam
ediyorsa tekrar bununla ilgili başvurulması lazım.
Sayın
Tümerin ithal iplikle ilgili konusu: Bunlar, gerekli ilgili kuruluşlarla,
sanayi odalarıyla, üreticilerle, ihracatçılarla değerlendirildi ve
inşallah 1/1/2018den itibaren uygulanmak üzere bir uygulama getirilecek
yani koruma amaçlı bir tedbir getirilecek. Ama biraz önce yine bir
konuşmacımız burada Nerelerde pamuk ipliği yetişir,
en güzeli nedir? diye sordular. Evet, Egede, Çukurovada, Antalyada,
Güneydoğu Anadoluda hakikaten çok kaliteli pamuklarımız
yetişiyor. Bu pamukları 8 numara, 10 numara, 12 numara, 16 numara, 20
numara, 24 numara gibi hakikaten çok kolay üretilebilen numaralarda kullanmak
da pek millî menfaatimize uymuyor. Dolaysıyla, biz, kendi
pamuğumuzun, kaliteli pamuğumuzun 30 numara ve üzerinde üretilmesiyle
ilgili bir koruma çalışması yapacağız.
Bu
arada, tabii ki 29 Ekimle ilgili Sayın Bektaşoğlunun
söylediği
Cumhuriyet Bayramımızı tebrik ediyorum,
cumhuriyeti kuran Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve tüm emeği geçenlerden
Allah razı olsun diyorum. Onları minnetle, şükranla, rahmetle
anıyorum.
Cumhuriyetimiz
güvencededir. Cumhuriyet en son 15 Temmuz gecesi dünya demokrasi tarihine
altın harflerle geçecek bir destanla Türkiye sivil demokrasi devrimi
olarak yazılan bir zaferle kayda geçmiştir. Kimsenin bundan da
şüphesi olmasın, kimse de bu ülkeyi, bu milleti ve cumhuriyeti bu
milletten koruma ve kollama gibi bir amaç ve gaye içine gitmesin.
Doktorların
emeklilikleriyle, diğer konularla ilgili soruları ilgili
bakanlıklara mutlaka ve mutlaka ulaştıracağız.
Tüm
gıda firmalarının helal sertifika
Türkiye'de üretilen hiçbir
ürünün üzerinde helalle ilgili bir şüphe yoktur; geçmişte de yoktu,
bugün de yoktur, gelecekte de yoktur. Yani, bu, Türkiye'de bir ihtiyaç
olduğundan kaynaklanan bir sebeple de ortaya
çıkmamıştır. Burada, önüne gelenin, hatta bir
kaymakamın, bir müftünün veyahut da bir kurumun helal diyerek üzerine
bir belge vermesi, yüzlerce, binlerce, ne bileyim, otoritenin veya kendinin
yetkili olduğunu zannedenlerin belge vermesiyle ilgili de bir
sınırlama, onlara bir yasak da getirilmeyecek. Ama böyle, 36 ülkenin
kabul ettiği standartların uygulanması konusunda akreditasyon
veren bir kuruluşun olduğu yerde bir disiplin kendiliğinden
oluşacaktır. Hiç kimse bundan sonra artık öyle kendi
kafasına göre bir şey
Ama
diğer taraftan bir milletvekilimizin sorduğu domuzla ilgili
Hiçbir
şeyle ilgili, Türkiyede helal, haramla ilgili bir kısıtlama,
sınırlama, bir uygulama yoktur ancak sadece ve sadece Tarım
Bakanlığının domuzla ilgili bir şartı
vardır. İçerisinde domuz karışımı veya domuz eti
olan tüm ürünler üzerine görülür
Ve ayrıca sergilenmek ve stoklanmak
kaydıyla böyle bir uygulamaya tabi olmak zorundadır. Üzerine de
yazılmak zorundadır. İçinde ne kadar domuz eti olduğu da
açıklanmak zorundadır.
Sokak
çocuklarıyla ilgili konuları da Aile
Bakanlığımızla paylaşacağım.
Aydın-Nazilli
yani Tireden Aydın-Nazilli yoluna çıkan yolun yani şeyden gelen
kuyu bölgesiyle ilgili
Bu bölgeler bizim de bölgemiz. Onu da inşallah,
Sayın Balbay, ben de takip edeceğim. Hep beraber bakalım.
Yapıldığı, daha doğrusu yapımıyla ilgili
devam ettiğini biliyorum.
Mülakatlarla
ilgili, tabii ki şu andaki uygulamayı tam olarak bilmiyorum,
açıkça da onu söyleyeyim. Sayın Erdemin sorusunu
Bunu da ilgili
kuruluşlarla, kendi kuruluşumuzla da tekrar kontrol edeceğim.
Kendilerine bilgi vereceğim.
Değerli
arkadaşlar, tabii, biraz da Sayın Arslanın Denizli
İkimizin de Denizlili olması sebebiyle biraz Denizli şeyine
dönüştü. Sadece birine cevap vereyim, diğerleri
Yani Denizlide
ilçelere yapılan, Türkiyenin her yerinde olduğu gibi, ilçelere
yapılan hastanelerin hangi standartlarda, hangi kalitede ve hangi
güzellikte olduğunu kendisi de çok iyi biliyor. Kendisi de
Tavaslıdır, sadece Tavas Hastanesine uğrasın, Çivril
Hastanesine uğrasın, Çameli Hastanesine ve diğer hastanelere uğradığı
zaman
Şimdi,
diyeceksin ki: Doktor yok.
KAZIM
ARSLAN (Denizli) Şehir hastaneleri
EKONOMİ
BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Tavas Hastanesinde 22 tane doktor
var.
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Birçok hastanede doktor yok.
EKONOMİ
BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Tavas Hastanesinde 22 tane doktor
var, git de bak.
KAZIM
ARSLAN (Denizli) Çameliye bak, Kaleye bak Sayın Bakan.
EKONOMİ
BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Diğer soruna cevap vereyim:
2017 yılı sonundan önce Aydın-Nazilli otoyolunun ihalesi
bitecek, Ulaştırma Bakanımızın bana söylediği.
Ben de bu bilgiyi sizlerle paylaşıyorum.
Değerli
arkadaşlar, tekrar konumuza dönmek istiyorum Sayın
Başkanımın da anlayışıyla, hoşgörüsüyle.
Helal
Akreditasyon Kurumu büyük bir ihtiyaçtan dolayı ortaya çıktı.
Bakın, İngilizlerin bir sözü var, sözün bir bölümünü alayım:
Kuralı koyan altını alır. diyor. Bugün dünyada ülkeler
ikiye ayrılıyor: Bilgiyi üretenler, bilgiyi tüketenler; kuralı
koyanlar, o kurala uyanlar. Türkiye olarak ilk defa İslam İşbirliği
Teşkilatı üyesi ülkelerin içinde 36 ülkenin
katıldığı ve onların kabul ettiği standartlara
göre bu coğrafyada yani İslam İşbirliği
Teşkilatı üyesi ülkelerde ilk defa bir kurum kuruyoruz. Bu kurumun
kurulması da bu yüce Meclis tarafından olacaktır, ülkemiz ve
ihracatçımız açısından son derece faydalı
olacaktır, ihracatımızı artıracaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakan, ek süre veriyoruz size bir dakika.
Buyurun.
EKONOMİ
BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Nasıl? Şu anda birçok
ülke kendine göre standartlar koyuyor. Bu kurala göre artık tek standart
olduğu için Helal Akreditasyon Kurumunun akredite ettiği bir kurum
tarafından helal belgesi alan bir kuruluşun gönderdiği ürün
bütün bu ülkeler tarafından kabul edilecek ve kabul edilmek zorunda
olacak, onun için ben bunu son derece faydalı görüyorum. Bu tarihî
adımda vermiş olduğunuz desteklerden dolayı Komisyonumuza
da bütün milletvekillerimize ve emeği geçen bütün teknik kadrolara,
artı, sivil toplum kuruluşlarımıza da teşekkür
ediyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelere
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi,
birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci
bölüm 1 ila 8inci maddeleri kapsamaktadır.
Birinci
bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sayın İsmail Faruk Aksu konuşacak.
Buyurun
Sayın Aksu. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakika.
MHP
GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 501 sıra sayılı Helal
Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısının birinci bölümü hakkında Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz Türk milletini
saygıyla selamlıyorum.
Kanun
tasarısı, Ekonomi Bakanlığının ilgili
kuruluşu olarak kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali
özerkliğe sahip, özel bütçeli Helal Akreditasyon Kurumunun kuruluş,
teşkilat, görev ve yetkilerini düzenlemektedir. Kuruluşun temel
amacı, helal uygunluk değerlendirme kuruluşlarını
akredite etmek, bu kuruluşların ulusal ve uluslararası
standartlara göre faaliyette bulunmalarını ve bu çerçevede
düzenledikleri belgelerin kabulünü temin etmektir. Ve tasarıya
bakıldığında, öngörülen yapının esas
itibarıyla ekonomik bir temele oturduğu
anlaşılmaktadır.
Bilindiği
üzere, kamu yönetiminin teşkilatlanmasına ilişkin temel
anlayış ve kurallara Anayasada yer verilmiştir.
Anayasanın 113üncü maddesinde, bakanlıkların kurulması ve
kaldırılması ile görev ve yetkilerinin, 123üncü maddesinde ise
idarenin kuruluş ve görevlerinin kanunla düzenleneceği
belirtilmiştir. Bakanlıkların kuruluşu ve görev
esaslarını düzenleyen 3046 sayılı Kanunda da
bakanlıklar ile bağlı ve ilgili kuruluşların
teşkilatlanmalarına ilişkin esas ve usullere
ayrıntılı bir şekilde yer verilmiştir. İlgili
veya ilişkili kuruluş statüsünde bulunan kurumlar her ne kadar
merkezî idareden ayrı bir konuma ve özelliğe sahip olsalar da
Anayasanın 123üncü ve 3046 sayılı Kanunun 3üncü maddelerine
göre bu kuruluşlar da Anayasada bir bütün olduğu belirtilen idare
kapsamında yer almaktadır. Bu yönüyle, ilgili ve ilişkili
kuruluşların da idarenin teşkilatlanmasına ilişkin
kurallara uygun yapılanması gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, gerekçede de vurgulandığı gibi, hâlen dünyadaki
helal ürün ticaretinin yüzde 80i Müslüman olmayan ülkeler tarafından
gerçekleştirilmektedir. Öte yandan, gıda dışındaki
birçok alanda da söz konusu olmasına rağmen helal standartları
ve belgelendirilmesi alanında Müslüman ülkeler arasında bir
ortaklık ve söylem birliği oluşturulamamıştır.
Helal ticaret anlayışının küresel düzlemde
kazandığı yaygınlık karşısında
farklı standart ve belgelendirme sistemlerinin uluslararası ticaret
üzerinde bazı engeller ortaya çıkartmakta olduğu bilinmektedir.
Bu nedenle, İslam İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve
Ticari İşbirliği Daimi Komitesi (İSEDAK)
çalışmaları kapsamında, üye devlet temsilcilerinin
katılımıyla helal ürün standartları ve belgelendirilmesine
ilişkin olarak bazı çalışmalar
yapılmıştır. Nitekim, 1999 yılında 57nci Hükûmet
döneminde İstanbulda yapılan 15inci İSEDAK
toplantısında İslam Ülkeleri Standardlar ve Metroloji Enstitüsü
Tüzüğü imzaya açılmış ve tüzüğe ilk imzayı da
Türkiye koymuştur. MHP olarak helal akreditasyon ihtiyacını
önemsiyor, bu anlamdaki talebin giderilmesine dönük bir yapılanmayı
da destekliyoruz. Bununla birlikte, özellikle yapılanmanın şekli
konusunda daha verimli bir yolun izlenebileceğine işaret ediyoruz.
Bilindiği
gibi 27 Ekim 1999 tarihli ve 4457 sayılı Kanunla Türk Akreditasyon
Kurumu kurulmuştur. On sekiz yıldır faaliyette olan TÜRKAK,
sistem, ürün, hizmet, laboratuvar ve personel standardı ve
belgelendirilmesi alanlarında verdiği hizmetlerle kuşkusuz
önemli mesafeler katetmiştir. Bu çerçevede, kurum, helal ürünle ilgili
olarak da çalışmalar yapmaktadır. Buna rağmen, aynı
işlevi görecek bir başka kurum kurulması teşkilatlanma
ilkeleriyle uyumlu olmadığı gibi, aynı alanda
yaratacağı çift başlılık sonucu uygulamada sorunlar da
ortaya çıkarabilecektir.
TÜRKAKın
AB standartlarında hizmet verdiği, bu kurumun ise AB
standartları dışında kalan uluslararası standartlara
göre de hizmet verecek olması sebebiyle farklı bir yapılanmaya
gidilmesi makul görülse de TÜRKAK Kanununda kurumun, uygunluk
değerlendirme kuruluşlarını akredite etmek ve bu
kuruluşların ulusal ve uluslararası standartlara göre faaliyet
yürütmelerini temin etmek görevi verildiğine göre, AB standartları
dışında kalan uluslararası diğer standartlar
çerçevesinde de faaliyet göstermesi mümkün görülmektedir. O sebeple, kamuda
atıl kapasite yaratılmaması, yetki geçişine fırsat
verilmemesi ve kaynak israfına yol açılmaması
bakımından TÜRKAK içerisinde bu konuda birim oluşturulabilir ve
bugüne kadar elde edilmiş kazanımların daha etkin bir
şekilde kullanılma imkânı sağlanabilirdi.
Değerli
milletvekilleri, kurulmak istenen yapıya bakıldığında,
kurumun işleyişiyle ilgili bazı sıkıntılar
görülmektedir. Danışma Kurulu, yapısı itibarıyla
hantal, inisiyatif alamayan, sadece ana hizmet biriminin yönlendirmesiyle
faaliyet yürütecek bir görünümdedir. Kurumun önemli bir denetim fonksiyonu
olmasına rağmen denetim işleriyle ilgili bir tanımlama
yapılmamış, denetim görevini kimin yürüteceği konusuna
değinilmemiş ve bu konu tasarıda önceliklendirilmemiştir.
Yönetim Kurulunun görevlerinin sayıldığı 5inci maddenin
(10)uncu fıkrasının (ç) bendinde, ihtiyaç duyulması
hâlinde belirlenecek bilirkişilerden hizmet satın alınmasına
karar vermek hükmü yer almaktadır. Ancak kurumun görev ve yetkilerine
uygun olarak tahsis edilmiş bulunan kadroları eliyle ifa edilmesi
gereken asli hizmetlerle ilgili konularda bu tür hizmet alımına imkân
verilmesi, birçok alanda istismara yol açtığı gibi, bu alanda da
bir danışmanlık sektörünün oluşmasına zemin
hazırlayabilecek, kamu kaynaklarının gereksiz yere çarçur
edilmesine yol açabilecektir. Kurum her ne kadar 5018 sayılı Kamu
Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun özel bütçeli kurumların yer
aldığı (II) sayılı cetveline eklenmiş ve bu
çerçevede kamusal denetime tabi olmakla birlikte, kurumun denetimine
ilişkin ayrı bir düzenlemeyle Ekonomi Bakanlığı ve
Sayıştay tarafından denetlenmesi yönünde bir hüküm de
yararlı olurdu. Kamu tüzel kişiliklerinin merkezinin neresi
olacağı kuruluş kanunlarında belirtildiği hâlde
kurumun merkezinin neresi olduğu tasarıda belli değildir.
Yönetim Kurulu Başkanının kamu görevlisi değilse tam
zamanlı sözleşmeli olarak çalışacağına
işaret edilmiş, uhdesinde kamu görevi bulunan Başkanın
nasıl çalışacağı ise belirtilmemiştir. Yine bunların
maaşları farklı düzenlendiğinden üzerinde kamu görevi
bulunan Yönetim Kurulu Başkanı ile üzerinde kamu görevi bulunmayan
Yönetim Kurulu Başkanının farklı ücret alması söz
konusu olacaktır. Oysa aylık ücret veya maaş, görev, yetki ve
sorumluluklarla uyumlu, kadroya bağlı ve kişilere göre
değişmeyen bir şekilde olmalıdır. Yine Yönetim Kurulu
Başkanının başka iş ve hizmet yasağına
ilişkin bir düzenleme de tasarıda yer almamıştır. Tüm
bunlar bir ücret karmaşası yanında, farklı hukuki sorunlar
da çıkarabilecek ve suistimal iddialarına zemin hazırlayacak
nitelikte eksiklikler olarak değerlendirilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, tasarıyla teşkilatlanma ve personele ilişkin
yapılan münferit düzenlemeler Türk personel rejimini daha da
karmaşık hâle getirmektedir. Kuşkusuz, teşkilatlanmada
ihtiyaçlara uyum sağlayabilecek bir esneklik olmalıdır ancak
muhtemel gelişme ve talepleri dikkate alan bir çerçeve düzenlemenin
yapılması bu yöndeki olası ihtiyaçları karşılayabilecektir.
Bu
doğrultuda, Milliyetçi Hareket Partisi olarak seçim beyannamemizde
vurguladığımız gibi, devletin yürüteceği hizmetlerle
uyumlu teşkilat yapısının oluşturulması, kurumlar
arasında görev ve yetki tedahülünün giderilerek hizmette birlik
sağlanması, kamu istihdamının gözden geçirilerek unvan,
statü ve kadro karmaşasının önlenmesi gerekmektedir. Bunun için
ise öncelikle söz konusu sorunları bütüncül bir anlayışla ele
alarak Türkiyenin köklü devlet geleneğini çağdaş
gelişmelerle buluşturan bir kamu yönetimi yapısının
oluşturulacağı yönetim reformunun hayata geçirilmesi
şarttır. Bu şekilde, bürokrasideki hantallığın
hukuki ve mali statüye ilişkin karmaşanın önüne geçmesi mümkün
olabilecektir.
Bu
düşüncelerle kanun tasarısının milletimiz için
hayırlı olmasını, ihracatımızın
artmasına vesile olmasını diliyor, sizleri saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aksu.
Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Meral
Danış Beştaş konuşacak.
Buyurun
Sayın Danış Beştaş. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP
GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biraz önce sataşma üzerine söz
aldığımda da bir belge göstermiştim, yargıya
talimatın, emrin belgesini. Bunu kesinlikle es geçemeyiz, es geçilemez bir
belge. Üzerinde gizli ibaresi bulunan, Adalet Bakanlığı Ceza
ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü başlıklı bir
yazıyı Hâkim Enis Yavuz Yıldırım Bakan adına
Eş Genel Başkanımız Demirtaşın bütün dava
dosyalarına göndermiştir. Peki, bu yazı nedir? Bu
yazının içeriğinde -iki sayfalık bir yazı,
yazının teknik bölümlerini geçiyorum- aynen şöyle
yazılıyor, bu SEGBİS sistemi ve duruşmalara
çıkarılma talebiyle ilgili önceden önlem almak, aslında verilen
talimatın gereği tartışılıyor olacak ki bunu
sağlamlaştırmak için Bakanlık yeni bir müdahalede bulunuyor
ve diyor ki, aynen cümle şu: Silahlı terör örgütüne üye olma
suçundan militan konumunda olan ve kamuoyu tarafından yakından
bilinen ve takip edilen adı geçen tutuklunun bulunduğu il
dışında yapılacak duruşmalara getirilip götürülmesinin
firar, olası saldırı ve adliye önünde gösteri, eylem
yapılması gibi istenmeyen olayların yaşanmasına neden
olabileceği değerlendirilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bir kere, Adalet Bakanlığının bir
tutuklunun duruşmaya getirilip getirilmeme konusunda yargılamayı
yapan mahkeme yerine karar vermesi mümkün değildir. Adalet Bakanı
mahkeme heyeti yerine bu değerlendirmeyi yapamaz. Bu bir hükümdür, böyle
bir hükmü Adalet Bakanlığı veremez. Tabii, niye veremez?
Eğer hâlâ Anayasa yürürlükteyse, eğer hâlâ iç hukuk mevzuatı ve
ulusal üstü sözleşmelere imzanın gereği yapılıyor
iddiası devam ediyorsa
Yok, bu iddia ortadan kalkmışsa, Türkiye
Cumhuriyeti devleti bir hukuk devleti değilse, kuvvetler
ayrılığı yoksa, yargı denetimle, talimatla çalışıyorsa
biz Hükûmete sesleniyoruz: Lütfen bunu açıklayın, Türkiyede biz de
artık yargı vardır yoktur tartışmasını bir
kenara bırakalım. Bu, vahim nitelemesinin bile karşılamayacağı
bir belgedir.
Şimdi,
daha önce yaptığım konuşmada sayın grup başkan
vekili dedi ki: Bu ülkede siz de 80 milletvekiliyle
dokunulmazlıkların kaldırılmasını istediniz. Ya,
gerçekten burada her gün, her an aklımızla alay ediliyor. Biz alay
ettirmeyiz aklımızla. Alay edemezsiniz, sadece kendi kendinizi komik
duruma düşürürsünüz. Nerede kuvvetler ayrılığı ya? 80
milletvekili dilekçe verdiğimiz için mi dokunulmazlık kalktı?
Bizim verdiğimiz öneri ortadadır, kayıtlarda mevcuttur. Bunu
halka yutturmak için bu algı yönetiminden vazgeçin artık. Bu
dokunulmazlıkların kaldırılması süreci, Meclise
gelmesi, soruşturmaların başlatılması, hangi
davaların, hangi soruşturmaların davaya dönüşeceği,
kimler hakkında tutuklama kararı verileceği, kimlerin
milletvekilliğinin düşürüleceği, kimlerin ne kadar ceza
alacağının kararı mahkemede değil, Külliyede verildi,
AKP Genel Merkezinde verildi. Bunu zaten gizlemiyorsunuz. Bence gizlememek en
dürüst yaklaşımdır. Zaten AKP Genel Başkanı
açıkça Ben onu bunu dinlemem, bunlara yargı gereğini yapacak.
dedi. Bu konuda yüzlerce konuşma var. Şimdi gelmiş Mecliste
bunun aksini iddia ediyorsunuz. Bu her şeyden önce dürüstçe bir
yaklaşım değil. Yaptığınız işin
arkasında durun. Bunu önemle hatırlatmak istiyorum.
Şimdi,
diğer yandan, bu yazıda bir genelge geçiyor değerli
milletvekilleri, bunu özellikle halk duysun, kamu duysun diye söylüyorum.
Yazının ikinci bölümünde -AKP Grup Başkan Vekiline de verdim-
14/3/2012 tarihli -uzun bir rakam var- sayılı genelge
doğrultusunda diyor. O tarihte HSYKde kim var biliyor musunuz? Bu yazının
dayanağı, bu genelgeye atıfta bulunmuş, işte şu
HSYK listesi. Kaç kişi dışarıda dersiniz? O HSYK kurulu,
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu cezaevinde ama onların genelgeleri
Demirtaşın mahkûm ilan edilmesini, suçlu ilan edilmesini
gerektiriyor. Ahmet Hamsici o zaman HSYK Başkan Vekili. Nerede biliyor
musunuz? Tutuklanmış, etkin pişmanlıktan yararlandı ve
tahliye oldu. İbrahim Okur, kendisi 1. Daire Başkanı,
tutuklandı. Nesibe Özer tutuklandı. Bunu resmî belgeden söylüyorum.
Birol Erdem, üye, tutuklandı, pişmanlıktan tahliye oldu. Profesör
Doktor Bülent Çiçekli firari konumunda, Doktor Teoman Gökçe açığa
alınmış -henüz onu tespit edemedik, tespit edersek sizlerle
paylaşacağız- Ahmet Berberoğlu tutuklu, Hüseyin Serter
tutuklu, Ömer Köroğlu tutuklu, Ahmet Kaya tutuklu. Kendileri tutuklu, yazdıkları
genelgeyle HDP mahkûm ediliyor, HDPnin adil yargılanma hakkı ihlal
ediliyor. İşte buna çifte standart mı deriz, buna,
Fetullahçılarla yapılan iş birliği temizlenemiyor mu deriz,
geçmişe dönük aynaya bakma zorunluluğu hissetmiyorlar mı deriz,
ne dersek diyelim, bunların ikisi de resmî belgedir değerli
milletvekilleri. İşte Türkiyede yargının artık
olmadığının ilanıdır bu. Bu, açık bir
tablodur.
Diğer
yandan, eş genel başkanımıza, Erdoğanın
açıkça bir hakareti, iftirası vardı. Türkiye
yurttaşlarının, 80 milyonun ve dünyanın gözünün içine baka
baka G20 zirvesinde Demirtaş ne zaman çıkacak? sorusuna -bu
kelimeyi söylemekten de büyük bir rahatsızlık duyuyorum- O bir
teröristtir. Bizim teröristleri cezaevinden çıkarma yetkimiz yoktur.
demiştir. Sayın Ahmet Gündoğdunun tweeti bende
kayıtlı. Telefonumu yanımda getirmedim. Aynı cümleleri -99
bin takipçisi var- kendisi de atmış, herhâlde inkâr etmez. Hiç kimse
eş genel başkanımıza ya da bize terörist diyemez. Siz bir
partinin genel başkanını, milletvekillerini terörist diye
itham edemezsiniz. Burada oturan, sizin gibi halk oyuyla gelen, demokratik
siyaset yapan milletvekillerini bu şekilde itham ederseniz yarın
terörist suçlamasıyla sizler cezaevine girersiniz, bunu asla unutmayın.
Yapılan
suç duyurusuna Ankara Başsavcı Vekili ne yanıt vermiş
biliyor musunuz? Şikâyet edilen Recep Tayyip Erdoğanın Türkiye
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olduğuna ilişkin belge,
Cumhurbaşkanlığı internet adresinden temin edilerek
dosyasına konulmuş, dosyada diyor ki: Mevcut delil durumuna göre
hiçbir belgeye gerek yok ve hiçbir şekilde, Anayasa 103e göre
Cumhurbaşkanı yargılanamaz, soruşturulamaz. Ne güzel, çok
güzel bir şey. İstediğin kişiye istediğin hakareti et,
istediğin suçlamayı yap, istediğin suçu işle, ömür boyu
dokunulmazlık zırhına sahip ol. Aynı zamanda
Cumhurbaşkanlığı ceketiyle AKP Genel
Başkanlığı yap, AKP Genel Başkanı olarak
başka bir partinin genel başkanına iftirada bulun, suçlamada
bulun, halkın gözünde kriminalize et, sana dokunulmasın ama o cezaevinde
tutulsun. Böyle bir demokrasi olabilir mi, böyle bir hukuk devleti olabilir mi?
Olamaz. Nerede rekabet, nasıl rekabet edilecek? HDPnin Eş Genel
Başkanı cezaevindeyken AKPnin Genel Başkanı
çıkıp kampanya yapacak ama buna Siyasi partiler arasındaki rekabet
serbesttir. diyeceğiz öyle mi? Zaten Erdoğanın en büyük
korkusu yargılanmak, bunu hepimiz biliyoruz. İktidarını
kaybetmemek ve yargı karşısına çıkmamak için hem
içeride hem dışarıda savaş ve çatışma
bataklığına Türkiyeyi sürüklüyor, ülkeyi büyük bir
kutuplaşmaya ve kamplaşmaya sevk ediyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bu, demokratik meşruiyete sahip
olmayan bir tutumdur.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Danış Beştaş.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Son cümlem.
Bunu
özellikle iktidar partisi milletvekillerinin objektif olarak, bir an için
empati yaparak bu belgeleri ve bu suçlamaları değerlendirmelerini
talep ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Kırk altı saniyesi vardı Sayın
Başkan, erken kesildi.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Evet.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, görüyorum; onu soruyorum, müsaade edin.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Ama siz Bitti. dediniz, teşekkür ettiniz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Danış Beştaş, bir dakika verebiliriz, bir
sıkıntı olmuş teknik olarak.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Nasıl olsa sataşma olacak,
sonra alırım, üç dakika alırım.
BAŞKAN
Peki.
Evet,
Sayın Muş...
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, burada, yürüyen davalarla
ilgili kararların AK PARTİ Genel Merkezinde verildiğini iddia
ediyor sayın hatip.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ben etmiyorum, bakan söylüyor.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Bu, partimize açık bir sataşmadır, bu
noktada söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
8.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın 501 sıra
sayılı Kanun Tasarısının birinci bölümü üzerinde HDP
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Burada
hatip kararların partimizin genel merkezinde ya da
Cumhurbaşkanlığı Külliyesinde verildiğini iddia ediyor
AHMET
YILDIRIM (Muş) Ne büyük iftira, ne büyük iftira!
MEHMET
MUŞ (Devamla) -
bunların hiçbir karşılığı
bulunmamaktadır, hiçbir doğruluk payı bulunmamaktadır,
bunun bir kere altını çizmek gerekir. Biz parti genel merkezimizde
yürüyen davalarla alakalı kararlar vermiyoruz, Külliyede de böyle bir
karar verildiğini düşünmüyorum, böyle bir karar verilmiyor;
kararı verecek olan mahkemelerdir.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Belgesi var.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Evde mi veriyorsunuz?
MEHMET
MUŞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, şimdi burada hatip
Bizim aklımızla alay etmeyin. Bunlar, böyle şeyler olur mu, siz
toplumu kandırmaya çalışıyorsunuz. diyor. Bakın,
asıl siz bizim aklımızla alay etmeyin, asıl siz toplumu
kandırmaya çalışmayın. Burada, Türkiye olağanüstü bir
mücadele verirken hendekçilerin sırtını sıvazlayanlar biz
değildik kusura bakmayın. Orada canlı bomba olanlara veya orada,
hendeklerde askere, polise, sivil halka kurşun sıkanların
cenazesine katılmayanlara Soruşturma açarım. diyenler AK
PARTİ de değildi, bunu unutmayın.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Başka bir şey bilmiyor musun ya? Yine üç cümle,
makarayı başa sardın.
MEHMET
MUŞ (Devamla) - PKKyı terör örgütü olarak biz görmüyoruz. diyen
bizim genel başkanımız değildi ya da biz PKKyı
eleştirme hakkına sahip değiliz. diyen bizim grup başkan
vekilimiz değildi.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Kim masaya oturdu onlarla ya.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Yalan söylüyorsun.
MEHMET
MUŞ (Devamla) - Yol yapılıyor, askerî amaçlı yol diyor.
Yolun askerî amaçlısı olur mu? Velev ki öyle bir şey var, siz
neden bundan rahatsız olursunuz? Kendi ülkenizin askerinden, polisinden
niye rahatsız oluyorsunuz; bunun bir kere aydınlatılması
gerekiyor.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) O rahatsız olduklarımız darbe
yapanlardı, darbe; sana darbe yaptılar, sen onu söyle.
BAŞKAN
Sayın Toğrul
MEHMET
MUŞ (Devamla) - En büyük korkusu yargılanmak. diyor. Bir şey
söyleyeyim mi size. Siz 7 Haziran seçimlerinden sonra da kendinizi hâkimlerin
yerine koyup yargılanacaksınız diye ifadeler
kullanıyordunuz ama bugün kimin yargılandığı bellidir.
Şunu
da ifade edeyim: Sürekli aynı şeyleri konuşuyor. deniyor
oradan, birisi laf atıyor. Helal gıda kurumuyla alakalı
konuşuyoruz
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
MUŞ (Devamla) -
konuşulanlar bunlar. Kusura bakmayın ama
sizleri ancak bunlarla özetleyebiliyoruz, üç kelimenin haricinde bir
tanımlamaya sahip değilsiniz.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Biraz kitap oku, biraz kitap, grup başkan
vekilisin.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan
BAŞKAN
Grup başkan vekilinize söz vereceğim.
Buyurun
Sayın Yıldırım.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan, sataşmanın haddi
hesabı yok, hangi birinden başlayalım; istiyorsanız
söyleyelim.
BAŞKAN
Benim isteğime bağlı değil, İç Tüzük öyle
yazıyor.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Yok, onlara hiç sormadan verebiliyorsunuz Sayın
Başkan. Baştan sona grubumuza sataştı.
BAŞKAN
Peki, buyurun.
Sayın
Danış Beştaş konuşacak herhâlde değil mi
Sayın Yıldırım?
AHMET
YILDIRIM (Muş) Evet.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Üç dakika süre istiyorum, bir dakikam
vardı.
BAŞKAN
Ben o süreyi size tanıdım.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ama bir dakikam vardı.
BAŞKAN
İki dakika, lütfen
9.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Gerçekten, bunlara cevap vermekten büyük
bir rahatsızlık duyuyorum, aynı cümlelere aynı cümlelerle
cevap vermeyeceğim.
Bizim
söylediğimiz her şey, belgeye, olguya dayalı, biz ezbere
konuşmuyoruz. Biz size, Adalet Bakanı adına yazılan
yazıyı gösteriyoruz, siz gelmişsiniz bize başka bir hikâye
anlatıyorsunuz. Buna cevap istiyoruz, buna. Biz yargılanıyorsak,
bu yargılamaya kim karar veriyor? Bir daha söylüyorum, eğer
Külliyede ya da AKP Genel Merkezinde alınmıyorsa evde
toplantılarda alıyorsunuz ya da kulislerde alıyorsunuz. Burada
yaptığımız konuşmalar, dava dosyalarında
iddianameye dönüşüyor, aynı cümlelerle iddianameye dönüşüyor ve
mahkemeler korkudan Meclisten tutanak istemiyor. Bunu size mahkeme
numaralarını vererek söyleyebilirim. Benim
yargılandığım dava Adana 8. Asliye Ceza Mahkemesinde.
Burada Mahmut Can Çakırı polisin öldürdüğünü defalarca
söyledim. Burada Adana milletvekillerimiz de var. Olay yerine gittim,
olguları tespit ettik, hâlâ failler yakalanmadı, ben Polis,
delilleri temizledi. dediğim için 301den yargılanıyorum ve
mahkeme Meclis tutanağını bile istemiyor. Şu var,
hukukçulara söylüyorum, lütfen, elinizi vicdanınıza koyun, bir
yıllık avukat bilir, tutuksuz davalar çok uzun sürelerle ertelenir,
tutuklular için çok kısa süre verilir. Bizde tam tersi, tutuksuz
vekillerin davaları on beş gün süreyle, tutuklu arkadaşlarımızın
davaları beş ay sonrasına atılıyor ve kararlar asla o
salonlarda verilmiyor; biz bunun farkındayız ve sizler gerçekten,
yargıdan ya elinizi çekin ya da bir daha Kuvvetler
ayrılığı vardır. demeyin, bunu itiraf edin, bunu ilan
edin çünkü siz rakip partinin üyelerini tutuklatarak hiç de mertçe olmayan,
adil olmayan bir siyaseti arkadan dolanarak
yaptığınızı sanıyorsunuz ama hesabını
vereceksiniz. (HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Muş
Sonra Sayın Gündoğduyu dinleyeceğim.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, burası mahkeme salonu
değil. Mahkemelerle alakalı konular mahkeme salonlarında
anlatılır. Burada yasama faaliyeti yapıyoruz.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Siz gizli yapıyorsunuz, gizli!
MEHMET
MUŞ (İstanbul) - Yasamayla alakalı herkes istediğini
söyleyebilir. Kararları da veren
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Muş, gizli belgeyle
yapıyorsunuz, gizli.
BAŞKAN
- Sayın Danış Beştaş, konuştunuz, cevap veriyor.
Lütfen
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Hayır, gizli belge var burada.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) - Kararları da veren bağımsız
mahkemelerdir.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ben size gizli belge gösteriyorum.
BAŞKAN
Konuştunuz, cevap veriyor. Lütfen saygılı olalım
düşüncelerimize. Lütfen
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Kararları da veren bağımsız
mahkemelerdir.
Bakın,
ben bazı sorular yönelttim, hiç oralı olmuyorlar. Onlara bir cevap
verin, bir gelin.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) O soruları bir milyon kere sordunuz.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Bir cevap verin oraya.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Biz de bir milyon kere cevap verdik.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Bir cevap verin oraya.
BAŞKAN
Peki.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) - Hiç oraya gelmiyor, Adalet
Bakanlığının yönetmeliğiyle alakalı bize
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Yönetmelik değil, değil.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Yönetmelik değil, değil...
BAŞKAN
Tamam.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) - Burada yasamayla alakalı çalışmalarda
bunu ifade ediyor.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Gizli belge
MEHMET
MUŞ (İstanbul) - Gidin Adalet Bakanlığına sorun onu,
mahkemelerde ifade edin derdinizi.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Cevap verin.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) - Burası mahkeme değil, burası yasama
faaliyeti.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Buna bir cevap verin.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) - Mahkemeye gidin, orada cevap arayın.
BAŞKAN
- Teşekkür ederim.
Sayın
Gündoğdu, nedir talebiniz?
AHMET
GÜNDOĞDU (Ankara) İsmimi zikrederek açıklamada bulunduğu
için bir hususu açıklamak istiyorum.
BAŞKAN-
Bir açıklama istiyorsunuz.
Yerinizden
bir dakika...
Buyurun.
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Ankara Milletvekili Ahmet Gündoğdunun, Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın 501 sıra
sayılı Kanun Tasarısının birinci bölümü üzerinde HDP
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
AHMET
GÜNDOĞDU (Ankara) Değerli Başkanım, değerli
arkadaşlar; Adem Özköse isimli aktivistin 6-7 Ekim olaylarındaki
etkisi nedeniyle Selahattin Demirtaşa katil dediğim için 2 ay 15
gün hapis cezası aldım. İşte mahkeme kararı. diye bu
kararı ve bu twitini alıntılayarak ben de şu twiti
attım: Ben de Yasin Börü ve arkadaşlarını katleden
hainleri azmettirdiği için Selahattin Demirtaş katildir diyorum.
diyerek twit attım.
Saygıyla
duyurulur.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan, eş genel
başkanımıza alçakça iftirada bulunarak
sataşmıştır. İç Tüzük 69a göre sataşmadan
dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN
Şimdi, bakın, söz isterken bile -sataşmadan dolayı-
hakaret ediyorsunuz.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Evet, sataşırım, alçakça bir
sataşmadır bu.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ne demek ya?
AHMET
YILDIRIM (Muş) Neye göre katil? Katil kendisidir. Aynaya bakacak.
AHMET
GÜNDOĞDU (Ankara) Adını başkasına söyleme, adın
sende kalsın, adını başkasına söyleme!
BAŞKAN
Sayın Yıldırım, ben size söz vereceğim eğer
talebiniz yerindeyse. Sizden şunu rica ediyorum: Söz isterken bile
başka birine sataşmada ve hakarette bulunuyorsunuz.
AHMET
YILDIRIM (Muş) O birileri de birine karşı bu cümleleri
kullanıyor.
BAŞKAN
Ama ben size söz verecektim kürsüden.
Nedir
şimdi talebiniz, söyleyin?
AHMET
YILDIRIM (Muş) Eş genel başkanımıza sataşarak,
açıktan grubumuzu da ilzam ederek sataşmada bulunmuştur. İç
Tüzük 69a göre sataşmadan dolayı söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
İki
dakika
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
10.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, Ankara Milletvekili Ahmet Gündoğdunun
yaptığı açıklaması sırasında HDP Eş
Genel Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
AHMET
YILDIRIM (Muş) On beş yıl boyunca teröristlerle kol kola,
boyun boyuna, yatak yatağa bulunduğunuz için herkesi kendiniz gibi
sanıyorsunuz. Bakın, biz, yargı kararı
olmadığı için hiç kimseyi ilzam edecek, töhmet altında
bırakacak bir kavramda bulunmuyoruz. Fetulahçılar terörist midir,
değil midir? Buna ben veya bir başkası değil mahkemeler
karar verir. Ama siz terörist diyorsunuz, mahkeme kararı
olmaksızın terörist diyorsunuz. On beş yıl boyunca kol
kolaydınız, on beş yıl boyunca o terörist dediğiniz
kişilerle, katil dediğiniz kişilerle bu ülkeye kan kusturdunuz
ve onların, insanların günahına, kanına giren bütün
müsebbiplerinden sorumlusunuz. Katil arıyorsanız aynaya
bakacaksınız, terörist arıyorsanız aynaya
bakacaksınız.
AHMET
GÜNDOĞDU (Ankara) - Karşımızda görüyoruz.
AHMET
YILDIRIM (Devamla) - Bunun ötesinde ya ölçülü konuşacaksınız
-siyasette üslup arıyor, düzey arıyorsanız o üslubu, düzeyi
iktidar olarak kendinizden başlatacaksınız- ya da muhalefetin bu
yönlü bütün eleştirilerine açık tutacaksınız kendinizi.
Eş
genel başkanımız
Bakın, çıkmış grup
başkan vekili ne söylüyor? Hoş geldiniz. Üç, dört saattir Genel
Kurulda olmadığınız için buranın atmosferini teneffüs
etmemişsiniz. Diyor ki: Onu Adalet Bakanına sorun. Adalet
Bakanı nereden geldi? Sizin partinizin içinden çıktı.
Yargıya müdahalenin açık göstergesidir, mızrak çuvala
sığmıyor. Yargıyı bu halka karşı kan
kusturmak, bu halka kan kusturmak için sopa hâline getirdiniz. Adalet
Bakanı bu talimatı veremez, Adalet Bakanı Onu SEGBİSte
getir ya da direkt yargıla. diyemez. Adalet Bakanı AKPnin ruh
hâlini yansıtıyor. Evet, açık söylüyoruz, yargı
tarafsız ve bağımsız değildir, söylerseniz hem yurt
içinde hem yurt dışında insanları kendinize güldürmekten
başka bir şey yapamazsınız. Yargı dediğiniz
geçmişte başka teröristlerdi, bugün ise başka militanlarca kol
kola girmiş yürüyorsunuz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Muş
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, açık bir şekilde
Grubumuza sataştı. Burada bizim teröristlerle kol kola
olduğumuzu ifade ediyor, gülünç biraz.
AHMET
YILDIRIM (Muş) - Terörist değiller mi? On beş yıl kol kola
değil miydiniz?
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Gülünç biraz ama böyle bir ifade kullandı. Bunu
da böyle bir partinin kullanması bizi gerçekten güldürüyor.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Siz terörist diyorsunuz.
BAŞKAN
Kim son verecek bu tartışmaya çok merak ediyorum.
Buyurun.
11.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırımın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; böyle bir partiden bu tip lafları duymak
Hakikaten
oturduğum yerden gülerek dinledim. Gerçekten insan hayretle dinliyor ve
kendini gülmekten alıkoyamıyor. Halkların Demokratik Partisinden
böyle bir şeyler duyuyoruz, partimizi teröristlerle ilişkilendirmeye
çalışıyor.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) On beş yıldır Fetullahla kucak
kucağa değil miydin?
MEHMET
MUŞ (Devamla) - Kusura bakmayın, bugün sokağa
çıktığınız zaman kimlerin teröristlerle birlikte
olduğu ayan beyan ortadadır.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ortada sizsiniz.
MEHMET
MUŞ (Devamla) - Burada sizin kaçacak hiç alanınız yoktur.
Kaçacak hiç alanınız yoktur.
MEHMET
EMİN ADIYAMAN (Iğdır) Allah bizi affetsin. diyerek
MEHMET
MUŞ (Devamla) - Bakın, eş genel başkanları terör
örgütü üyeliğinden hüküm giymiştir, Yargıtay bunu
onamıştır; doğru mu?
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Yalan!
MEHMET
MUŞ (Devamla) Doğru.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Yalan!
MEHMET
MUŞ (Devamla) - Figen Yüksekdağ ceza almadı mı?
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ne zaman?
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Yalan söylüyorsun.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Yalan söylüyorsun.
MEHMET
MUŞ (Devamla) Yargıtay cezasını onamadı mı?
AHMET
YILDIRIM (Muş) Yalan söylüyorsun.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Onamadı.
MEHMET
MUŞ (Devamla) Burada Meclis kürsüsünden
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Öyle bir şey yok ya!
MEHMET
MUŞ (Devamla) - Meclis kürsüsünden, bakın Meclis kürsüsünden Grup
Başkan Vekiliniz PKK terör örgütünü eleştirme yetkimiz yok. demedi
mi?
AHMET
YILDIRIM (Muş) Yok, demedi.
MEHMET
MUŞ (Devamla) Bunları dedi, kayıtlara bakın.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Bir öncekini önce ispatla!
MEHMET
MUŞ (Devamla) Sırtımızı PKKya dayıyoruz,
YPGye dayıyoruz, diğer unsurlara dayıyoruz. diyen Genel
Başkanınız değil miydi? (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Yalan söylüyorsun, yalan söylüyorsun.
MEHMET
MUŞ (Devamla) Değil miydi?
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) - Yalan söylüyorsun. O konuşma
yapıldığında ben oradaydım. Yalan söylüyorsun.
MEHMET
MUŞ (Devamla) Şimdi, bakın onlarca belediyeye kayyum
atandı. Neden bunlara kayyum atandı değerli dostlar?
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Niye istifa ettirdiniz?
MEHMET
MUŞ (Devamla) - Terör örgütüne destek verdikleri için bunlara kayyum
atandı.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Kadir Topbaşı, Melih Gökçeki niye istifa
ettirdiniz?
MEHMET
MUŞ (Devamla) - Bunu saklamanın, bunu yok saymanın bir
anlamı yok.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Onları da yok saymanın bir anlamı yok.
MEHMET
MUŞ (Devamla) - Bunu yok saymanın bir anlamı yok; bunlar
realiteler.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Siz niye tehdit ettiniz? Balıkesire
gel!
MEHMET
MUŞ (Devamla) Bunları bir kere ortaya koymamız lazım.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Kimle tehdit ettiniz önce onu açıklayın.
MEHMET
MUŞ (Devamla) Bakın, biz FETÖ terör örgütüyle kararlı bir
şekilde mücadele eden bir partiyiz, aynı şekilde bir iktidara
sahibiz.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Bu çorabı Türkiyenin başına ören
sizsiniz.
MEHMET
MUŞ (Devamla) - Ama siz hiçbir zaman bu kürsüden PKK terör örgütüne tek
kelime söyleyemediniz. O cesaretiniz yok; bunu söyleyemezsiniz.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Bizi cesaretle sınayacak sen misin?
MEHMET
MUŞ (Devamla) Neden söyleyemezsiniz biliyor musunuz? Çünkü onlarla
berabersiniz, aynı çuvalın içindesiniz. Onların sayesinde burada
olduğunuzu çok iyi bildiğiniz için onlara karşı tek kelime
ifade edemezsiniz.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Sen hangi çuvaldasın? Sen hangi çuvalda
olduğunu açıkla önce.
MEHMET
MUŞ (Devamla) Buraya bu şekilde geldiniz, o çuvalın da
dışına asla çıkamazsınız.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Hangi çuvalda olduğunu açıkla önce.
MEHMET
MUŞ (Devamla) - Oraya sizi onlar koydu, hapsetti. İradeniz yok sizin.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, İç Tüzükün 66ncı maddesi İç
Tüzüke uymayı, görüşülen konudan ayrılmamayı, İç
Tüzükün 67nci maddesi ise Genel Kurulda yapılan konuşmalarda temiz
bir dil kullanılmasını, kaba ve yaralayıcı sözler sarf
edilmemesini düzenlemektedir.
Yine,
İç Tüzükün 65inci maddesinde ise Genel Kurulda söz kesmek,
şahsiyatla uğraşmak ve çalışma düzenini bozucu bir
harekette bulunmak yasaklanmıştır.
Görüşmelere
başladığımızdan itibaren gelinen nokta itibarıyla
bu açıklamayı yapmak zorundayım. Lütfen, rica ediyorum,
görüşmelerin sağlıklı ve verimli yürütülebilmesi,
gerginliklere sebep olunmaması için tüm milletvekillerimizden konu dışına
çıkılmamasını, temiz bir dil kullanılmasını,
şahsiyatla uğraşılmamasını ve
konuşmacının sözünün kesilmemesini şiddetle rica ediyorum
ve birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.08
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.36
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Emre
KÖPRÜLÜ (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
501
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Helal Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı (1/886) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 501)
(Devam)
BAŞKAN
- Komisyon yerinde.
Hükûmet
yerinde.
Şimdi
birinci bölüm üzerinde gruplar adına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Mersin Milletvekili Sayın Aytuğ Atıcı
konuşacak.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan, affedersiniz
BAŞKAN
- Sayın Aytuğ Atıcı, bir dakikanızı rica
ediyorum.
Sayın
Yıldırım, siz sisteme girmişsiniz ama şu anda soru
soracak olan sayın milletvekillerinin listesinde bulunduğunuz için
direkt Sayın Atıcıyı çağırdım.
Bekletmeyelim, Sayın Atıcı konuşsun, daha sonra size söz
veririm. Tamam mı?
AHMET
YILDIRIM (Muş) Tamam.
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Atıcı. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Helal Akreditasyon Kurumu Kurulması Hakkında Kanun
Tasarısının birinci bölümü üzerine Cumhuriyet Halk Partisi
Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Helalin sadece
gıdayla ilgili olmadığını idrak eden ve kul hakkı
yemeyen milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu tasarıyla diyorsunuz ki: Biz helal gıda
üreteceğiz, sertifikalandıracağız ve Müslüman ülkelere
satacağız. Şimdi, istediğiniz kadar helal gıda
üretin, en güzel sertifikaları hazırlayın; bu ürünü satacak bir
ülke bulamadıktan sonra hiçbir işe yaramaz. Ürettiğiniz helal gıdayı
-tırnak içinde- kime satacaksınız, Suriyeye mi
satacaksınız? Suriyeye satacaksınız. Peki, orada Müslüman
kanı dökülürken, Suriyede Müslüman kanı dökülürken, haramların
en büyüğüne imza atarak oradaki Müslüman kanını durdurmak yerine
taraf olmasaydınız da Suriyelilerle düşman
olmasaydınız da bu malları satabilseydiniz daha iyi olmaz
mıydı? Siz gittiniz Suriyenin yönetimiyle değil Suriyenin
halkıyla düşman oldunuz. Şimdi diyorsunuz ki: Bizden helal
gıda satın alın. Kimseyi kandıramazsınız.
Bu
helal gıdaları kime satacaksınız, Iraka mı
satacaksınız? Çok enteresan bir şey yaptınız,
dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir şey yaptınız, Irakta
ne kadar grup varsa kötü oldunuz. Önce kalktınız Bağdat
Hükûmetine İbadi benim kıratım bile değil. Sen kimsin?
dediniz, arkasından aynı masaya oturdunuz. Sonra Barzaniyle
ilişkileriniz iyiydi, Bir gece ansızın gelebilirim. dediniz,
bu sefer oradaki Kürtlerden de oldunuz, Araplardan da oldunuz; bunların
hepsi Müslüman. Sizin üretip sertifikalandırdığınız
helal gıdayı satamayacaksınız. Komik duruma
düşüyorsunuz, ben buna üzülüyorum.
Libyayı
mı satmayı düşündünüz? Vallahi yani buna çocuklar bile güler.
NATOnun orada ne işi var? deyip önce bir celallendiniz, sizi
alkışladı Libyalılar, ondan sonra Tabii ki orada olacak.
deyip siz de gidip işin içinde yer aldınız, Libya
halkını küstürdünüz. Şimdi Ben oraya gıda
satacağım. diyorsunuz. Kimi kandırıyorsunuz ya? Vallahi
yani ben merak ediyorum, bu söylediklerinize siz de inanıyor musunuz?
Acaba
Mısıra satabilir misiniz? Şöyle bir baktım,
Mısıra, belki oraya
Bakın, bir şey satarsanız bundan
bütün Türkiye faydalanacak yani satabilirseniz ama bir şey yapıp
gerekçesine Ben yurt dışına mal satacağım,
refahımı artıracağım. diye girdiğinizde, buna da
kimse inanmıyorsa, yahu ayıp oluyor, insanlara bizim
başımızı öne eğdirmeyin. Mısıra dediniz ki:
Efendim, Sisi darbe yaptı. Lanet olsun! Tamam, kim darbe yapıyorsa
lanet olsun! Gittiniz oradaki Rabia Meydanındaki işareti ithal
ettiniz, getirdiniz, kendi partinize mal ettiniz. Ondan sonra, şimdi,
Sisiyle görüşmenin yollarını arıyorsunuz, aynı
fotoğraf karesine giriyor Sayın Cumhurbaşkanı Sisiyle. Ya,
kime satacaksınız siz bu malı, Mısıra mı
satacaksınız? Efendim, Suudi Arabistana satarmışız;
işte, Katara satarmışız, başka yere
satarmışız; güldürmeyin adamı ya, güldürmeyin! Ülkemizi
güvenilmez bir duruma getirdiniz.
Helal
gıda üreteceğiz. Yahu, bu helal gıdanın
tanımını içinizde doğru düzgün yapan var mı? Her bir
tarikat, her bir grup, her bir Müslüman ülke helal gıdanın
tanımını ayrı yapıyor, farklı bir tanım
yaratıyor ortaya. Peki, böyle bir durumda bizim kendi ülkemizde bulunan
farklı inanç, farklı yorumlara sahip olan Müslümanlar acaba bundan
zarar mı görür diye hiç düşünmediniz mi Allah aşkına? Bir
helal gıda tartışması başlatıp bizim milletimizi
de yaralamaya ne hakkınız var?
Bakın,
size basit bir şey söyleyeyim, acaba böyle bir tartışmada ne
diyeceksiniz. İslam inancına göre kanlı et haramdır
değil mi, çiğ et haramdır yani açık net ifadelerle
söylenmiştir, açık net, tartışması bile yoktur. Peki,
helal gıda üretiyorsunuz, çiğ köfte haram mıdır, helal
midir arkadaşlar? Çiğ köftenin içinde çiğ et var. Helal
mıdır haram mıdır? Hadi buyurun bakalım. İçinizde
çiğ köfte yemeyen var mı?
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sakallı olan sizsiniz, cevap verin buna.
HACI
ÖZKAN (Mersin) Çiğ köfteyi terbiye ettiğin zaman pişer.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) İşte, buradan bir yorum geliyor. Hacı Bey
diyor ki: Çiğ köfteyi terbiye yaptığın zaman
pişiyor.
HACI
ÖZKAN (Mersin) Ben bunu ellerimle yoğurduğum için sen bilemezsin
onu.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) Ben de diyorum ki: Kardeşim, et ateşte pişerse
kanı gider, sen istediğin kadar yoğur gitmez. Bak,
tartışmaya başladık, gördünüz mü? Bir çiğ köfte haram
mıdır, helal mıdır? 80 milyon
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Etsiz var Hocam, etsiz çiğ köfte var.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) Bakın, yaptığınız iş doğru
bir iş değil. Bu sadece basit bir söylem. İçinizde inanın
bu tartışmaya katılacak pek çok milletvekili vardır. E,
milletimiz de katılacak. Şimdi, bir haram gıda, helal
Yahu,
bırakın, benim babam bana neyin haram olduğunu öğretti
kardeşim. Benim kitabımda neyin haram olduğu yazıyor.
Bırakın herkes kendi inancına göre haramını helalini
bilsin. Şimdi, siz getireceksiniz o Danışma Kuruluna, oradan Ahmet
gel, buradan Ayşe gel, oradan Fatma gel, bu
İnan bana hepsi kavga
edecek orada ya. Ya hepsini aynı mezhepten koyacaksınız ya da
birbirini yiyecekler. O nedenle bu, sıkıntılı bir
iştir.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Seni niye rahatsız ediyor?
AYTUĞ
ATICI (Devamla) Beni niye rahatsız ediyor biliyor musun? Nifak
sokacaksın milletin içine, nifak. Senin nifak sokmana izin
vermeyeceğim.
BAŞKAN
Karşılıklı konuşmayalım lütfen.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Ben inancım gereği ona bakmak zorundayım.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) Sen, inancın gereği bir şeye helal diyorsun,
öbürü inancı gereği ona haram diyor. Bak, bir çiğ köftede bile
birbirimize düştük, gördünüz mü?.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Kim düştü, nerede düştük?
AYTUĞ
ATICI (Devamla) Ben size ne olacağını söyledim.
Bak,
kardeşim, hiç uzatmayın lafı, siz helal gıda melal
gıda derken millet açlıktan kırılıyor.
TÜRK-İŞ açıkladı, 4 kişilik ailenin açlık
sınır 1.544 lira yani sizin Ekim 2017 tarihinde 1.404 lira
belirlediğiniz asgari ücret alan bütün herkes aç, ne helal
gıdasından bahsediyorsunuz ya, ayıp değil mi ya! Ya, millet
sizin yüzünüzden domuz etine mecbur kalacak çünkü eğer ölmemek için
yiyorsa mübahtır. Sizin yüzünüzden millet domuz eti yemeye mahkûm kalacak.
Siz hâlâ bana diyorsunuz ki: Efendim, helal gıda üzerine gidelim.
Kardeşim, TÜRK-İŞ diyor ki: Yoksulluk sınırı
5.030 lira. 5.030 liranın altında alan bütün aileler yoksul. Sen
gelmişsin bana diyorsun ki: Bu haramdır, bu helaldir.
Bırakın Allah aşkına bunları, başka şeylerle
uğraşın. Bakın, TÜRK-İŞ size yakın.
Göbeğinizden örnek vereyim, TÜİK rakamına göre,
halkımızın yüzde 21,2si yoksul. Siz
kalkmışsınız bana Bu gıda helal mı, haram
mı? tartışması... Ayıptır ya, ayıptır
ya, böyle bir şey olmaz!
Burada
sizin yaptığınız şey şudur: Din eksenli bir yönetim
getirmeye çalışıyorsunuz, yaptığınız
şey bu, din eksenli bir yönetimi inşa etmeye
çalışıyorsunuz. Bir yandan helale harama sadece Yemek yemek,
lojistik, turizm diyorsunuz; öbür taraftan, yetim hakkı yemeyi hiç de
kötü görmüyorsunuz. Yemiyor musunuz yetimin hakkını? O kadar
yapılan köprülere, yollara harcanan, şehir hastanelerine harcanan,
yirmi beş sene bizi, yetimleri borçlandıran projelerde yetim
hakkı yiyor musunuz, yemiyor musunuz? Bal gibi yiyorsunuz, işte haram
buradadır.
AKP
Genel Başkanı, şimdinin Cumhurbaşkanı, zamanında
çıkıp Ben İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığına adayım. derken, yüzüğünü gösterip
Benim bütün servetim budur. Eğer bundan daha fazla beni zengin görürseniz
bilin ki haram yemişim. dedi. Açın videolarına bakın.
Şimdi dünyanın en zengin liderleri arasında.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) İspatlayın hocam, ispatlayın.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) - O zamanki serveti 5.110 lira.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) İspatlayın.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) - O zamanki serveti
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) İftira atmayın, iftira atmayın.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) - Hanımefendi, iftira değil.
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) İftira atıyorsunuz, ispatlayın.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) - Bakın, Sayın Cumhurbaşkanının kendi
mal beyanı. O zamanki serveti, mal varlığı 5.110 lira,
şimdi 730 kat artmış. Yani, O yüzüğünü gösteren Tayyip
Erdoğanın servetiyle şimdinin Tayyip
Erdoğanının serveti aynı. diyorsanız, ben sizin
aklınıza şaşarım, şaşarım
kardeşim.
O nedenle, siz kendiniz haram yerken milleti helal
cenderesine sokamazsınız. Siz hiç uzağa gitmeyin, Diyanet
İşlerine bakın.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Helal Mercedese
biniyor, helal Mercedes!
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Diyanet İşlerine
gelen gelirler arasında faiz var mı, yok mu? Diyanet İşleri
Başkanlığının gelirleri arasına faiz
koyuyorsunuz, sonra çıkıp burada haramdan, helalden...
Ayıptır ya!
Ya, Diyanet İşleri
Başkanlığından açıklama yapılıyor, diyor ki:
Haram parayla hacca gidersen olur. Böyle bir şey var mı ya? Ya, siz
nasıl bunlara izin verirsiniz? Nasıl böyle bir saçmalığa
imza atarsınız? Haram parayla ama sonra dönüşte onu fakirlere
dağıtacağım. Hadi oradan, hadi oradan!
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Ezanı
yeniden yasaklayacak mısınız, yasaklamayacak
mısınız?
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Yüce dinimizi böyle
fetbazların eline bırakırsanız, haramdan da helalden de
bahsetmeye hiç hakkınız yok.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Ezanı
yeniden yasaklayacak mısınız, yasaklamayacak
mısınız?
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Sizin amacınız
dini istismar etmektir.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Ezanla bir
sorununuz var mı, yok mu?
AYTUĞ ATICI (Devamla) - Bu tasarıyı da
masum hâlde, masumane duygularla getirmiyorsunuz.
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) On sekiz yıl
ezanı yasakladınız, yeniden böyle bir niyetiniz var mı, yok
mu?
AYTUĞ
ATICI (Devamla) - Bizim hayatımız boyunca dinimizle de
ezanımızla da sorunumuz olmadı.
İMRAN
KILIÇ (Kahramanmaraş) On sekiz yıl niye yasakladınız?
AYTUĞ
ATICI (Devamla) - Ama senin gibi dini kullananlarla sorunumuz var.
İMRAN
KILIÇ (Kahramanmaraş) On sekiz yıl ezanı niçin
yasakladınız?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karşılıklı
konuşmayın lütfen.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) - Sorunumuz da olmaya devam edecek. (CHP sıralarından
alkışlar)
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) Niçin
yasakladınız on sekiz yıl ezanı? Sizin yine aynı
niyeti taşıdığınızı bu halk da biliyor.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Ne ezanı yasaklaması
ya, ezbere konuşuyor ya.
BAŞKAN
Evet, Sayın Turan
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Yetim hakkı yiyorsunuz. dedi, sataştı
grubumuza.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Vallahi sataştım, haklısınız
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
12.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcının 501 sıra sayılı
Kanun Tasarısının birinci bölümü üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir
daha söylüyorum: Özel, önemli, ticaretimizi artıracak bir kanundan
bahsediyoruz. Bu kanunun ticaretimizden, ihracatımızdan
bağımsız düşünülemeyeceğini defaatle söyledik ama
ısrarla aynı polemiklere, dar kalıplara, deve kuşu misali
kafasını yere sokmalara bağlı bir tablo
yaşıyoruz. Bunlara gerek yok arkadaşlar; bu tavrın CHPye
de faydası yok, bu ülkeye de faydası yok.
Yetim
hakkı yiyen şerefsizdir, alçaktır, namussuzdur, o kadar net
söylüyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar [CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar!]) Şimdiye kadar
Tayyip Erdoğanın ifade edilmeyen, izah edilmeyen bir mal
varlığı yoktur ama Tayyip Erdoğana,
Cumhurbaşkanımıza Fi tarihinde yüzük gösteriyordu, o zamanlar
böyleydi, şimdi mal varlığı çok, dünyanın en zengini.
demek de başka bir alçaklıktır.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Alçak mı? Sana iade ediyorum o alçaklığı!
BÜLENT
TURAN (Devamla) - Ben de diyorum ki: Bu iddiayı ispatlamayan nokta, nokta,
noktadır.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Sana o alçaklığı iade ediyorum!
BÜLENT
TURAN (Devamla) - En kolay yol, çık burada kürsüye, yap hakareti in
aşağıya. Olur mu öyle bir şey?
KAZIM
ARSLAN (Denizli) - Hakaret yok ya, gerçekleri söylüyor burada.
BÜLENT
TURAN (Devamla) - Bu demokrasi değil, bu ahlakla ilgili bir problem. Ne
kadar güzel! Ben de size Hayır, senin mal varlığın Tayyip
Erdoğandan daha fazla. diyeyim o zaman. Var mı böyle şey?
Ezbere konuşmalar. Biz Tayyip Erdoğanın ruhunu biliyoruz, bu
millet o adamın yürüyüşünü biliyor. On beş sene önce nasıl
bir kiralık evde yaşadığını, nasıl
yıllarca aynı yerde yaşadığını biliyor. Bir
mazlumun karşısında, bir yetimin karşısında
nasıl yüreğinin titrediğini biliyor. Şu anki sizin ifade
ettiğiniz saray meselesi bu devletin kurumu, o kuruma yarın sen
gidersin o gelir, çok çalışırsın sen gelirsin ama bu
kafayla, bu söylemle, bu iddiayla hiçbir yere gelme imkânınız yok.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Gemicikler de mi devletin kurumu? O gemicikler kimin kurumu?
BÜLENT
TURAN (Devamla) - Ama üzüldüğüm şey şu, her zaman söylüyorum: Bu
parti Mustafa Kemalin onurlu partisi olmaktan çıktı, bir
Tekirdağda küfreden, bir burada küfreden bir küfürbaz hâline geldi.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Sen Mustafa Kemalin adını ağzına alma!
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Atatürkün adı ağzınıza
yakışmıyor! Atatürkü istismar etmeyin, bırakın.
BÜLENT
TURAN (Devamla) - Bu yakışmıyor. Kendinize gelin, demokratik
kültür içerisinde, siyasi ahlak içerisinde söyleminizi, iddianızı
ortaya net koyun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Bırakın, istismar
alanlarınızı değiştirmeyin.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Sayın Başkan, alçaklıkla suçladı,
herhâlde
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Yalan atan, ispatlamayan alçaktır Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Aynen
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Hayır, öyle demedi, alçaklıkla itham etti.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Bir daha söylüyorum: İddiasını ispat etmeyen
al-çak-tır. Böyle şey mi olur ya! (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Ben de iddiamı ispat etmiştim. Alçaklıkla
suçluyor. Böyle bir şey
BAŞKAN
Siz iddianızı ispat etmediniz, sadece bir düşünce söylediniz.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) İspatlayacaksa baş tacı.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Hayır efendim, ben söyledim
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Dünyanın en zengini. dedi.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Hayır.
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Zenginleri arasında. dedi.
BAŞKAN
Bakın, Sayın Atıcı
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Sayın Başkan, bu, sataşma değilse
oturacağım, size hiçbir şey söylemeyeceğim.
BAŞKAN
Sayın Atıcı, bakın, siz dediniz ki Sayın
Cumhurbaşkanı için Dünyanın en zengin kişisi hâline
geldi.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Hayır.
BAŞKAN
Evet.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Dünyanın en zenginleri arasında. dedim.
BAŞKAN
Tamam, aynı şey, aynı kapıya çıkıyor.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Hayır efendim, aynı şey değil.
BAŞKAN
Bunu dediniz.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Dünyanın en zengini. demek başka şey, En
zenginleri arasında. demek başka şey.
BAŞKAN
Bunu dediniz mi? Dediniz.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Evet, dedim.
BAŞKAN
Sayın Turan ne dedi? Bu bir iddiadır, iddiayı
ispatlayamayan
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Gitsin, mahkemede ispat etsin.
BAŞKAN
Biraz önce de söyledi, o kelimeyi kullandı.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Hayır efendim, öyle demedi.
Sayın
Başkan, tarafsız olun.
BAŞKAN
Tamam, ben o zaman tutanakları getirteceğim ve ona göre karar
vereceğim.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Hayır efendim. Alçakça iddialar dedi.
BAŞKAN
Hayır. Getirteceğim tutanakları, tartışmayalım.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Sayın Başkan, lütfen
BAŞKAN
Tutanakları getirteceğim, burada okuyacağım ve ona göre
söz vereceğim.
Teşekkür
ederim Sayın Atıcı.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Sayın Başkan, sizi tarafsızlığa davet
ediyorum.
BAŞKAN
Bakın, ben başka bir şey söylüyorum, siz başka bir
şey söylüyorsunuz
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Hayır. Siz tarafsınız.
BAŞKAN
-
Sayın Turan başka bir şey söylüyor. Lütfen
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Sayın Başkan, taraf oluyorsunuz.
BAŞKAN
Size söz vereceğim diyorum.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) O zaman şimdi istiyorum.
BAŞKAN
Tutanaklara bakayım, size söz vereceğim, arada vermeyeceğim.
Lütfen
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın hatip partimizi ismen zikrederek Mustafa
Kemalin partisi olmaktan çıktı. demek suretiyle partimizin
geçmişine
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Doğru söylüyor.
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Aytuğ Atıcı cevap verecek efendim.
13.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Değerli arkadaşlar, ben söylediklerimin
arkasındayım. Eğer Tayyip Erdoğan yüzüğünü gösterip
Bütün servetim bu. demişse, eğer Bundan daha zengin görürseniz
haram yemişimdir. demişse neyini tartışıyoruz?
Dünyanın en zengin liderleri arasındadır.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Kim diyor bunu? Sen diyorsun.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) Kendi mal varlığıyla dünyanın en zengin
liderleri arasına girmiştir. Bu aşamadan sonra, o yüzükten daha
fazla serveti de olduğuna göre haram yiyip yemediğini Tayyip
Erdoğana soracaksınız.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sen iddia et, ona soralım; var mı öyle bir dünya?
AYTUĞ
ATICI (Devamla) Eğer kendisi Ben bundan daha fazla bir servete sahipsem
bilin ki haram yemiştir Tayyip Erdoğan. diyorsa siz ne konuşuyorsunuz
ki, ben ne konuşuyorum ki? Ben mi bileceğim haram yediğini, siz
mi bileceksiniz haram yediğini, kendisi mi bilecek haram yediğini?
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Bilmeden niye söylüyorsun? Niye iftira atıyorsun
ya?
AYTUĞ
ATICI (Devamla) Ancak kendisi ve Yüce Yaradan bilir.
TÜLAY
KAYNARCA (İstanbul) Sayın Başkanım, hatibi temiz dile
davet edin lütfen.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) Ama ben Tayyip Erdoğanın sözlerini tekrar ettim ve
bu sizi rahatsız etti çünkü rahatsız olacaksınız, çünkü
kendi söylediği şey Ben haram yedim." diyor adam.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) İnsan olan iftiradan ve yalandan rahatsız olur
biraz.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) Siz de adamı savunuyorsunuz. En çok haramı helali
birbirine karıştıran sizsiniz. Siz küçücük çocuklara dinî
öğreti yapacağım diye ilkokul 1inci sınıf çocuklar
annelerine Anneciğim, işe gitme, işe gidenler kötü kadın
oluyormuş. dedirttiriyorsunuz.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Sokak ağzıyla konuşuyorsun be.
Yakışmıyor, sana yakışmıyor, sokak
ağzıyla konuşuyorsun bu kürsüde.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) Siz çocuk elinde ekmekle tuvalete girdi diye vicdan
azabı çekip psikolojik sorunlar yaşayıp psikoloğa gitmesine
neden oluyorsunuz.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Sizler ezanı yasakladınız. Ezanı
yasaklarsınız yine, Allah fırsat vermesin.
AYTUĞ
ATICI (Devamla) Bazılarınız cihat ilan edip kendini
darülharpte görürken yaptığı her türlü haramı, yediği
her türlü haramı mübah görürken gariban insanlar ölüyor açlıktan.
Bunları ben sizin yüzünüze söylemeyecek miyim? Tabii ki söyleyeceğim,
söylemeye devam edeceğim, siz de rahatsız olmaya devam edeceksiniz.
İMRAN
KILIÇ (Kahramanmaraş) Bu milletin ezanını yasaklamak
bayrağını indirmek gibidir. Siz bunu yaptınız on sekiz
yıl.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Atıcı, bir iddiada bulundunuz ve bu iddiayı
açıklayamadınız, belgeleyemediniz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Bunun
yanında, burada oturan, kastettiğiniz kişileri haram ve helal
konusunda itham ettiniz.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Ettim.
BAŞKAN
Bir kişinin haram mı, helal mi yediği veya yemediği veya
inancıyla ilgili bir çift söz söylemek hiç kimseye ait değildir,
olamaz. Hiç kimsenin böyle bir haddi yoktur, hiç kimsenin.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Çok güzel, burada anlaştık.
BAŞKAN
Lütfen, vermiyorum artık size söz.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Sayın Başkan, o zaman bu tasarıyı Bakan
geri çeksin siz de
BAŞKAN
Size söz vermiyorum artık, tamam.
Sayın
Turan
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Müsaade edin. Hayır efendim bana
sataştınız.
BAŞKAN
Hayır, size söz vermiyorum, size söz verdim.
Sayın
Turan, buyurun.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Siz de bu tasarıyı geri çekin, böylece bir fetva
kurumu oluşturmaktan geri durun.
BAŞKAN
Haram ve helal konusunda değerlendirme yapmak hiç kimsenin haddi
değildir. Lütfen.
Buyurun
Sayın Turan, sizi dinliyorum.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Siz Başkansınız, bana laf yetiştirmeye
çalışmayın. Siz orada ağır başlı
olacaksınız. Bana laf yetiştirmeye çalışmayın.
Tamam.
BAŞKAN
Sayın Turan, sizi dinliyorum.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Haram, helal hakkında kurum oluşturuyorsunuz, var
mı öyle bir şey.
BAŞKAN
Siz konuşuyorsunuz, siz.
Ben
Sayın Turanı dinliyorum. Sizi dinlemiyorum.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Ben oluşturulan kurulun yanlış olduğunu
söylüyorum. Bu kanunu geri çekin ve bu kanundan da hepimizi kurtarın.
BAŞKAN
Sizi dinlemiyorum, ben Sayın Turanı dinliyorum.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Sizin dinlemeniz önemli değil, dinlemezseniz daha iyi.
Ben beni dinleyenlere konuşuyorum.
BAŞKAN
Evet Sayın Turan, buyurun.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, sataşmadan söz istiyorum.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Neden? Ne dedi de sataştı?
BAŞKAN
Nedir gerekçeniz?
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Israrla bu grubu göstererek yetim hakkı yediğini
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Demin cevap verdi.
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
14.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
CHPde en öne çıkma yarışı, en çok hesapsız
konuşma, hakaret etme, tabiri caizse küfretme bir yarış hâline
gelmiş. Bunun -bir daha diyorum- size faydası yok.
Az
önce dedim ki: Cumhurbaşkanımızın belediye
başkanlığından bugüne kanun gereği her sene mal
beyanında bulunma zorunluluğu var. Artan mal belli, eksilen mal
belli.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Yüzükten fazla mı, eksik mi?
BÜLENT
TURAN (Devamla) - Bir daha söylüyorum: On beş yıl
başbakanlığı var, cumhurbaşkanlığı var,
öncesinde kamu görevleri var yani belediye başkanlığı var.
Nereden baksanız otuz kırk senesi her zaman mal beyanı
açısından kayıt altında.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Serveti yüzükten az mı, çok mu?
BÜLENT
TURAN (Devamla) - Buna rağmen bu iftirayı atıp da ispatlamayan
alçaktır, şerefsizdir diyorum. Sözümün arkasındayım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Arkadaşlar,
bir insanın namusuyla, malıyla, yetim hakkıyla bu kadar rahat
oynamamanız lazım. İnsan bir düşünür, korkar.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Hangi devlet memuru biriktirmiş 700 bin lira para ya?
BÜLENT
TURAN (Devamla) - Aynı lafı ben size söyleyeyim o zaman. Doktorken
nasıl bu kadar mal varlığın oldu desem bunun ahlaki
tarafı kalır mı?
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Kalır. Ben ispatlarım. Ben mal
varlığımı internette yayınlıyorum.
BÜLENT
TURAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, mal beyanları her sene
ortada. Olayın siyasi tarafını geçiyorum,
Cumhurbaşkanımızın yetim hakkına nasıl
baktığını, mal varlığını nasıl
elde ettiğini falan geçiyorum.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Mal varlığını yayınlasın
Cumhurbaşkanı da.
BÜLENT
TURAN (Devamla) - Ama altını bin defa çiziyorum: Aklımıza
geleni hemen söylemek, iddiasız konuşmak bir siyasetçiye
yakışmaz.
Bir
daha diyorum: Tekirdağda bir CHPli arkadaş demedik laf bırakmadı.
Onu sollamak için bunları söylüyorsunuz. Yarın başkası
çıkacak. Ama bu tavrın size faydası yok. On beş yıldan
beri CHP 25ti, 26 olmadı. Sussanız artacaksınız.
Konuşmasanız artacaksınız.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Size mi soracağız?
BÜLENT
TURAN (Devamla) - Ama sizin yüzünüzü, sizin siyasi etiğinizi,
ahlakınızı, anlayışınızı bu millet
gördüğü için size bir gram oy vermiyor. Zaten kilidi kapatsanız 25
var.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Söyleyecek başka lafın yok herhâlde.
BÜLENT
TURAN (Devamla) - Niye var? Doksan yıllık hatırası var, o
var bu var. Ama buna rağmen oy artıramıyorsanız en büyük
sebebi, sadece bu iftiralarınız, hakaretleriniz.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Cumhurbaşkanı mal varlığını
yayınlasın.
BÜLENT
TURAN (Devamla) - Cumhurbaşkanımızın mal
varlığı da yıllardan beri, otuz yıldan beri
kayıtlardadır. İddiasını ispata davet ediyorum.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Yayınlasın. Cumhurbaşkanı mal
varlığını yayınlasın. Ben de çıkar özür
dilerim o zaman.
ADNAN
BOYNUKARA (Adıyaman) En zengin olduğunu söyleyen sensin, ispat et.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Ben kaç kat artırdığını söyledim.
Çıkarsın, o desin ki: Benim mal varlığım budur.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, gündeme bağlılık ilkesi nedeniyle Sayın
Yıldırıma söz vermiştim, ona söz veriyorum. Bu konuyla
ilgili başka hiç kimseye söz vermeyeceğimi de bilmenizi istiyorum.
Buyurun
Sayın Yıldırım.
VIII.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
AHMET
YILDIRIM (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan
BAŞKAN
Bekleyin biraz.
ADNAN
BOYNUKARA (Adıyaman) Yalancı müfteri.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Allah Allah
Sen de çok bağır, seni de bakan
yaparlar yarın.
BAŞKAN
Sayın Atıcı, müsaade eder misiniz, çalışmak
istiyoruz.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Bana niye söylüyorsunuz, bakın, beyefendi bana
sataştı.
METİN
KÜLÜNK (İstanbul) Meclisin insicamını bozan sensin.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Ne kadar seviyesizsin be
BAŞKAN
Çalışmak istiyoruz, bir müsaade edin.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Bana niye söylüyorsun, oradan geliyor laf.
BAŞKAN
Sayın Grup Başkan Vekili, lütfen
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Milletvekillerimiz özgürdür Sayın Başkan.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Allah Allah, sen bu tarafa konuş önce. Ayıptır
ya, bu kadar taraf olunmaz ki.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Bu kadar da seviyesizlik olmaz ama.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Yıldırım
AHMET
YILDIRIM (Muş) Yeniden başlatırsanız
BAŞKAN
- Yeniden başlayın, bir dakika.
İMRAN
KILIÇ (Kahramanmaraş) Türk müziğini niye yasakladınız?
Türk müziğini niye yasakladılar?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Sayın Kılıç
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Allah razı olsun ya, bizi güldürdün.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) - Şuna bir beş dakika söz verin de biraz daha gülelim
ya.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Rezidans kraliçesi burada, iddialar burada. Böyle bir
şey olabilir mi?
İMRAN
KILIÇ (Kahramanmaraş) Türk müziğini yasaklayan
insanlarsınız sizler, ezanı yasaklayan insanlarsınız
on sekiz yıl, 1932den 1950ye kadar.
BAŞKAN
Sayın Kılıç
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Deminden beri orada konuşuyor, bir iki dakika söz verin,
bir gülelim biraz ya.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Hocam, iyi ki bu Meclistesin bizi güldürüyorsun, Allah
razı olsun senden.
İMRAN
KILIÇ (Kahramanmaraş) Millet size gülüyor. Sizi biliyor millet.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Sen bizi güldürüyorsun.
BAŞKAN
Sayın grup başkan vekillerini göreve davet edebilir miyim acaba,
lütfen.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, bu gibi hâllerde göreve davet
edeceğiniz idare amirleridir, grup başkan vekilleri değil.
Görevinizi hatırlatmak istemezdim, özür dilerim.
BAŞKAN
Ben sizden rica ettim, gereğini yaparsınız siz. Ben ne
söylediğimi biliyorum.
Sayın
Yıldırım, buyurun.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi,
Sayın Başkan, aramızda, Genel Kurulda bizden daha fazla din
bilgisine sahip olan ve okumuş insanlar var. Hadiste de, ayette de
insanlar ana rahmine düştüğü andan itibaren onur sahibidir. Son bir
saatlik tartışmalar bu açıdan ibret vericidir. Bakın,
burada iktidar partisinin, çoğunluk partisinin grup başkan vekili
çıkıp birçok yalan üzerine haysiyet cellatlığı
yaptı. Ben yanımdaki grup başkan vekilinin son sözüne
katılarak söylüyorum: İddiasını ispat etmeyen
Ondan
sonrasını söylemiyorum nedir diye. Ben de bütün Genel Kurulun
huzurunda ve ekranları başında izleyen bütün
halkımızın huzurunda söylüyorum: Sayın Turanın
yanındaki kişi çıkıp şu iddiasını ispat
etsin, ben söz veriyorum milletvekilliğinden istifa edeceğim. HDPnin
örgüt üyeliğinden ceza yemiş ve cezası Yargıtayda
onaylanmış bir genel başkanı varsa söz veriyorum istifa
edeceğim. Bakın, üç hâkimi FETÖden tutuklanmış, örgüt
propagandasından on ay ceza almış bir eş genel
başkanımız
Bakın
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen, bir dakika daha veriyorum ek süre.
AHMET
YILDIRIM (Muş) İktidar partisi tarafından terör örgütü
görülmüş bir örgütün mensuplarınca, hâkimleri ve savcıları
tümü tutuklanmış, görevden alınmış kişilerce on
ay sadece propaganda cezasına çarptırıldı.
Kendisini
şuna davet ediyorum: Üç dakikalık söylem üstünlüğü sağlamak
adına bu kadar yalanın arkasına sığınmaya gerek
yok ve onun dışındaki yalanlarına da girmiyorum ve Allah
beni, arkadaşlarımı üç dakikalık söylem üstünlüğü
sağlamak için iftira atmaktan, yalan atmaktan men etsin diyorum.
Teşekkür
ederim.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, açarsanız mikrofonu
BAŞKAN
Sayın Muş, size de yerinizden bir dakika söz veriyorum.
Bu
konuyu da kapatacağım burada.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Tamam.
BAŞKAN
Buyurun.
33.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırımın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, kürsüde konuşuyorken
örgüt üyeliği demişim; düzeltiyorum, terör örgütü
propagandasından hüküm giymiş.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Teröristler tarafından ama.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Şimdi, terör suçu
AHMET
YILDIRIM (Muş) Tamam, bak, yalan beş dakika sürdü. Yalan işte.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Değerli dostlar, terör örgütü üyeliği
demişim; düzeltiyorum, terör örgütü propagandası yapmak suçundan 7.
Ağır Ceza Mahkemesinin 2013 yılında verdiği
kararı Yargıtay 16. Ceza Dairesi 22/9/2016 tarihinde
onamıştır.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Kaç hâkimi FETÖcü?
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Bu karar burada okunmuştur. MLKP terör örgütü
propagandası yapmaktan dolayı milletvekilliği
düşmüştür.
Ben
üyelik demişim, terör propagandasıymış. İkisi de
terör suçu, bunun savunulacak bir tarafı yok, bunun savunulacak bir
tarafı yok. Ben iddiamı ortaya koyuyorum, düzeltiyorum onu. Ama ikisi
de terör suçudur. MLKP bir terör örgütüdür. Onun propagandasını
yapmaktan, bir partinin genel başkanlığını yapan
şahıs hüküm giymiş; Yargıtay onamış, burada
okunmuş, milletvekilliği düşmüş. Kalkıp bu partinin
grup başkan vekili AK PARTİyle terörü ilişkilendirmeye
çalışıyor. Kusura bakmayın, mahkeme kararı burada.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan
BAŞKAN
Şimdi grup adına
AHMET
YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan, kayıtlara girsin diye
BAŞKAN
Bu konuda daha kimseye cevap vermeyeceğim dedim.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Hayır, kayıtlara girsin diye söylüyorum:
Keşke mahkeme kararının altındaki hâkimlerin
adını, şimdi nerede olduklarını, hangi terörist
suçlamayla görevden alındıklarını ve
tutuklandıklarını da söylese.
BAŞKAN
Bu iddiada daha önce de bulunmuştunuz.
AHMET
YILDIRIM (Muş) İşte iftira on beş dakika sürdü, bu kadar,
on beş dakika.
BAŞKAN
Peki.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Helal Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı (1/886) ve Sanayi, Ticaret, Enerji,
Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 501)
(Devam)
BAŞKAN
Şimdi, grup adına konuşmalar sona erdi.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) 2016 dokuzuncu ay; 2016 dokuzuncu ay, Yargıtay
BAŞKAN
Şahsı adına ilk olarak Mersin Milletvekili Sayın
Hacı Özkanı dinleyeceğiz.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) 2012 değil, 2016 dokuzuncu ay,
Yargıtayın onadığı tarih.
BAŞKAN
Sayın Muş
Sayın
Özkan, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
HACI
ÖZKAN (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Helal
Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Tasarısı vesilesiyle şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Helal belgelendirmesi ve kısa adı HAK olan
Helal Akreditasyon Kurumuyla ilgili görüş ve değerlendirmelerimi sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Küresel
ekonomide önemli değişiklikleri ve dönüşümleri
yaşıyoruz. Böyle bir dönemde dış ticarette etkin ve
girişken olmak bir tercih değil, ihtiyaçtır. Gittikçe büyümekte
olan küresel helal pazarına da bu gözle bakıyor ve önemsiyoruz. Helal
deyince aklımıza yalnızca tükettiğimiz gıdalar gelmesin.
Bugün kozmetikten eczacılık ürünlerine, tekstilden lojistiğe
helal kavramı pek çok ürün grubunda ve hizmette talep edilen ve katma
değer yaratan bir unsur olarak ön plana çıkıyor.
Dünya
helal pazarı 3,9 trilyon dolar büyüklüğüne ulaşıyor.
Önümüzdeki elli yılda dünya ticaretinin bu yönde geleceğini bize
göstermektedir. Helal ürün ve hizmetlere yönelik ortak standartların
geliştirilmesi, ortak bir dil oluşturulması ve bunun yetkili
kuruluşlar tarafından belgelendirilmesi günümüzde artık bir
gerekliliktir. Bunun sağlanamadığı durumlarda ise
yalnızca tüketici güveni değil, helal ürün ve hizmet algısı
da zarar görecektir. Bugün piyasada çok sayıda ve birbirinden farklı
helal standardı, belgelendirme kuruluşu ve logo bulunmaktadır.
Dolayısıyla ürünlerin helal olduğunu, ürün üzerindeki helal
logonun ve etiketlerin de güvenilir olduğunu garanti edecek bir sistemin
varlığı büyük önem taşıyor.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tüm dünyada geçerli olacak ve helal
belgelerinin karşılıklı tanınmasını
sağlayacak bir sistemin oluşumu gelişmiş bir kalite
altyapısı ile idari, teknik ve personel birikimini gerektirmektedir.
Ülkemiz bu özelikleriyle Müslüman ülkeler arasında ön plana
çıkmaktadır. İslam dünyası söz konusu sistemin bir an evvel
kurulabilmesi için ülkemizin öncülüğünü beklemektedir. İşte,
Helal Akreditasyon Kurumuyla bu küresel sistemin temel taşlarını
ülkemizde atıyoruz. HAK ülkemizde ve yurt dışında faaliyet
gösteren helal uygunluk değerlendirme kuruluşlarını
akredite edecek, helal akreditasyon sisteminin oluşturulması
çalışmalarının öncülüğünü üstlenecektir.
Değerli
milletvekilleri, HAKın helal belgelendirme ve akreditasyon alanında
ülkemizin merkez konumunu güçlendireceğine ve ülkemize uluslararası
alanda söz sahibi olmasına katkı sağlayacağına
inanıyor, bu kanun tasarısının hayırlara vesile
olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özkan.
Şahsı
adına ikinci olarak Niğde Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer
konuşacak.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sizin
de süreniz beş dakika.
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Helal Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısının birinci bölümünün geneli
hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, böyle bir kurumun işlevini gören mevcutta olan kuruma
rağmen olmasının gerekçesini Sayın Bakan biraz evvel
açıkladı, 36 İslam İşbirliği Teşkilatı
üyesinin birlikte benzer bir oluşumda görev alması anlamında veya
ürün dolaşımıyla ilgili bu konuyu dile getirdi. Tabii,
insanın aklına şu geliyor: Peki, Helal Akreditasyon Kurumunun
helal olarak değerlendirerek ticari anlamda dönüşümünü
sağladığı ürünler hangi parayla yapılacak?
Örneğin o doların helal olup olmadığının
kararını kim veriyor? Üzerindeki işaretlere bakınca onu
cebe nasıl koyuyor Müslümanım. diyen insanlar? Şimdi, o
noktadan bakınca hiç kimsenin sesi çıkmıyor, ürünle ilgili
konuşuyor. Peki, dinimize göre Nisa suresi 119 ve 120nci ayetler ve
Bakara suresi 205inci ayet, genetiğiyle oynamaya, ürünün yani tohumun
genetiğinin değiştirilmesine izin veriyor mu? Ama ülkemize
genetiği değiştirilmiş ürünlerin girişi yasak
olduğu hâlde genetiği değiştirilmiş yem girip
hayvanlar o yemi yemiyor mu? O yemi yiyen hayvanları da biz tüketmiyor
muyuz? Yani biz şimdi tohumu yurt dışından,
İsrailden, Hollandadan, İtalyadan alıyoruz; mercimeği
ithal ediyoruz, fasulyeyi ithal ediyoruz, domatesi ithal ediyoruz, ithal
ettiğimiz ürünün tohumu yok. Genetiğiyle oynanmamış mı
bu ürün? Gıda ürünlerinde şu anda dışa
bağımlılığımızda neyin helalinin, neyin
haramının peşindeyiz. Hadi İslam ülkelerine diyoruz ki:
Helal ürünle ilgili böyle bir oluşumu yaratalım. E Somalide,
Sudanda açlıktan kırılan insana ne gönderirsen yemiyorlar mı?
Onun derdi ne? Yiyecek, aş. Bizim ülkemizin derdi ne? Aş, iş,
çalışacak alan.
Değerli
milletvekilleri, bakınız, bir şey söyleyeyim: Adalet ve
Kalkınma Partisi dinî değerleri siyasi anlamda kendi lehine
kullanıyor ama on beş yıllık iktidarları döneminde
fuhuş patlamış, uyuşturucu patlamış, kumar
patlamış, kadın cinayeti patlamış, iş cinayetleri
patlamış, bu konuda niye bir şey yapmıyor? (CHP
sıralarından alkışlar) Bu anlamda -on beş
yıldır ülkeyi yöneten sizsiniz- ahlakta büyük çöküntü var, bununla
ilgili de bir şey yapın. Ha, yurttaşlara helal gıda
diyorsunuz; tekstilden, turizmden, gıdadan dem vurarak bununla ilgili
helal gıda tanımını getiriyorsunuz. Peki, Türkiyede
tohum ithal, ithal tohumun yanında gübre ithal, onun gibi diğer, ilaç
ithal, gübre ithal, tohum ithal, ekipman ithal, millî tarım
Şimdi,
bir de bakınız, Sırbistanla ilgili daha geçen gün açtım
okudum, Adalet ve Kalkınma Partisinin başındakilerin
söylediği söz şu: Müslümanların kasaplarıyla bizim hiçbir
anlamda ticari ilişkimiz olmaz. diyoruz, Sırbistandan da et
getiriyoruz. Şimdi, bu eti kesen kişi besmeleyle mi kesti?
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Söyledin ya, Müslüman kasabı o.
ÖMER
FETHİ GÜRER (Devamla) Onun gibi Türkiye'ye giren gıda ürünlerinin
çoğunun helal olduğu konusunda sizin inancınız var mı?
Benim kendi değer yargılarıma göre yok.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Bunlar yanlış anlamış Ömer. Müslüman
kasabı onlar.
ÖMER
FETHİ GÜRER (Devamla) Örneğin glikozlu, fruktozlu ürünlerin
Türkiye'ye girişine neden izin veriliyor?
Yine,
bunun yanında, ülkemizde çiftçi gerçek anlamda mağdur, esnaf
mağdur, öğrenci mağdur. Her geçen gün, mağdur olan
kesimlerin sorunları katlayıp artıyor. İşsizin derdi
var; çalışan, işinden mutlu değil çünkü hak ettiğini
almıyor. Üretici ürettiği değere ürününü satamıyor. Ama biz
nelerle uğraşıyoruz? Toplum dokusunda sempati yaratacak
konulardan oy devşirmenin peşindeyiz. Ülke elden gidiyor
arkadaşlar. Yapmayın, bu konuları bu şekilde
değerlendirerek alacağınız 3 oyla yarın belki gene bir
şey olabilirsiniz ama ülke elden gidiyor. Ahlak konusunda
yapacağımız çok şey var; gelin, onlara yönelelim. Helalle,
haramla herkes kendi vicdanında değerlendirme yapsın. Bugün, ne
yediğimizi bilmiyoruz. Gıda ürünlerimizin çoğunun içeriği
konusunda benim şüphelerim var. Bu anlamda yapılan
çalışmalar yetersiz. Kurumlarımızın kadrosu dahi bu
konuda yeterli değil. Bunlara bakalım. Yediğimizi,
içtiğimizi bilmediğimiz bir yerde helalin, haramın peşine
düşecek noktada bile değiliz. İnsan aç, işsiz. Bu
sorunlarla ilgilenelim diyorum.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Gürer.
Sayın
milletvekilleri, birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi,
birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
1inci
madde üzerinde ikisi aynı mahiyette olmak üzere üç adet önerge
vardır, okutacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 501 sıra sayılı Yasa Tasarısının 1inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ahmet
Kenan Tanrıkulu Ruhi
Ersoy Ahmet
Selim Yurdakul
İzmir Osmaniye Antalya
Zihni
Açba Arzu
Erdem Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu
Sakarya İstanbul Hatay
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Kazım
Arslan Tahsin
Tarhan Tacettin
Bayır
Denizli Kocaeli İzmir
Mehmet
Gökdağ Mazlum
Nurlu
Gaziantep Manisa
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
EKONOMİ
BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önergeler üzerinde Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Necmettin
Ahrazoğlu konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Ahrazoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 501 sıra sayılı Helal Akreditasyon Kurumu
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının
1inci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi olarak vermiş
olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, tasarının 1inci maddesi helal uygunluk
değerlendirme kuruluşlarının akreditasyonu suretiyle bu
kuruluşların düzenledikleri belgelere güven temin edilmesi ve helal
belgelerinin karşılıklı tanınmasının
zemininin oluşturulması açısından helal akreditasyon
sistemi önem arz etmektedir. Bu kapsamda maddeyle helal uygunluk
değerlendirme kuruluşlarını akredite etmek, bu
kuruluşların ulusal ve uluslararası standartlara göre
faaliyetlerde bulunmalarını ve bu suretle düzenledikleri belgelerin
ulusal ve uluslararası alanda kabulünü temin etmek amacıyla kamu
tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip, özel
bütçeli Helal Akreditasyon Kurumunun kurulması öngörülmektedir.
Akreditasyon,
yürütülen süreçlerin belirli kriterlere uygunluğunu üçüncü, tarafsız,
bağımsız bir denetim mekanizmasıyla onay işlemidir. Bu
onay işleminin uluslararası geçerliliği oldukça önemlidir.
Akreditasyon kurumu bölgesel ve uluslararası anlamda akreditasyon
kuruluşları ve birliklerine üyelik yaparak belgeleri bölgesel ve
uluslararası geçerli olur, aksi hâlde sadece ulusal geçerliliği olan
bir kurum olur. Bu durumda da herhangi bir ülkeyle yapılacak istisnai
karşılaştırmalar yüzünden bu belgenin hiçbir anlamı
olmaz.
Değerli
milletvekilleri, bu konunun iyi anlaşılması açısından
helal akreditasyona neden gerek duyulmuştur, o konuda biraz açıklama
yapmak istiyorum.
İslam
İşbirliği Teşkilatı Ekonomik ve Ticari
İşbirliği Daimi Komitesi kısa adı İSEDAK-
1981de Suudi Arabistanın Taif şehrinde İslam Ülkeleri
Zirvesinde kurulmuş, 1984 yılında Fasın başkenti
Kazablankada 4üncü İslam Zirvesinde Türkiye İSEDAKın
başkanı seçilmiştir. 50nci Hükûmet döneminde, 4-7 Ekim 1999
tarihinde İstanbulda gerçekleştirilen İSEDAK 15inci
toplantısında İslam Ülkeleri Standartları ve Metroloji
Tüzüğü imzaya açılmış ve ilk imza da ülkemiz
tarafından atılmıştır. 2-3 Ağustos 2010da
İslam Ülkeleri İş Birliği Teşkilatı o günkü Genel
Sekreterinin de -bugün İstanbul Milletvekilimiz olan Ekmeleddin
İhsanoğlu Beyin- gayretiyle 57 İslam ülkesinin
katılımıyla Ankarada TSİnin ev sahipliğinde
İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü kurulmuştur.
Yönetim merkezi hâlen İstanbulda bulunmaktadır. 3 Haziran 2014te
SMIIC yani İslam Ülkeleri Standardizasyon ve Metroloji Enstitüsü
tarafından yapılan 6ncı olağan kongrede helal konusunda
uluslararası akreditasyon kuruluşunun değerlendirilmesini
yapacak bir çatı teşkilatı oluşturulması
benimsenmiş ancak bugüne kadar bu gerçekleştirilememiştir.
Tasarının
genel gerekçesinde, TÜRKAKın çeşitli gerekçelerle ülkemizde helal
akreditasyon işlemlerini gerçekleştirememiş olmasından
bahsedilmektedir. Helal ürün ve hizmet akreditasyonu SMIIC 2 Madde 1 5.1.1e
göre helal belgelendirme yapan kuruluşlar için kılavuz olan bu
standardın Müslüman bir tüzel kişilik olarak değerlendirilmesini
istemektedir. Acaba TÜRKAK Avrupa Akreditasyon Birliğinden akredite diye
yani Müslüman olmayan kuruluşları da akredite ediyor diye Avrupa
Akreditasyon Birliği tarafından kınanır diye mi
korkulmaktadır? Böyle bir durumda, TÜRKAK akreditasyon başvuru ve
denetim işlerinde tanımlanmış kurallara uyduğunu
gösterdiği sürece Avrupa Akreditasyon Kurumu tarafından herhangi bir
problemle karşılaşmayacaktır. Bugün dünyada 1,8 milyar
Müslüman yaşamakta, dünyadaki ürün ticaretinin yüzde 80ini Müslüman
olmayan ülkeler gerçekleştirmektedir. Batıda Amerika, Kanada,
Brezilya, Yeni Zelanda başta olmak üzere
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla) -
Doğuda ise Tayland, Malezya
başta olmaktadır.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ahrazoğlu.
MEHMET
NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN
Bir dakika mı istiyorsunuz?
MEHMET
NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla) Bir dakika yeterli
Başkanım.
BAŞKAN
Peki, buyurun.
MEHMET
NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla) - Dünyada helal gıda belgesi veren
36 ülke bulunmakta, bunların içerisinde Müslüman olmayan Hırvatistan,
Avusturya, Uganda gibi ülkeler de mevcuttur. O nedenle helal ürün ve hizmet
konusunda belgelendirme önemli bir ekonomik yer tutmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, apar topar olarak getirilen bu kanun tasarısı için
pazar analizi yapılmış mıdır? Yurt
dışından gelecek akreditasyon talepleri belirlenmiş midir?
Kısaca, fayda-maliyet analizi sonucunda bir yatırımın
karşılığını kurum ne zaman
karşılayacaktır, bunlar hesaplanmış mıdır?
Tasarının
üzerinde çalışarak eksikliklerinin giderilmesi gerektiğini
düşünüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ahrazoğlu.
Aynı
mahiyetteki önergenin diğer konuşmacısı Denizli
Milletvekili Sayın Kazım Arslan olacak.
Buyurun
Sayın Arslan. (CHP sıralarından alkışlar)
KAZIM
ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
öncelikle sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Biraz
önce de birçok konuya temas ettim, yine de bu bize ayrılan süre içinde
bazı konuları da yine önünüze koymaya
çalışacağım. 501 sıra sayılı Helal
Akreditasyon Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısının
1inci maddesinde söz aldım. Cumhuriyet Halk Partisi olarak
görüşlerimizi sizlere aktarmak istiyorum.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak, değerli milletvekilleri, gerçekten bu kurumun
gereksiz olduğunu, böyle bir kurumun cumhuriyetle yönetilen Türkiye
Cumhuriyetinde bir anlamının olmadığını,
şeriatla yönetilen birçok ülkenin buna ihtiyaç duyabileceğini,
Müslüman ülkelerin birliği olan, 36 ülkenin bir arada olduğu SMIICin
böyle bir akreditasyon kurumunu ortaya çıkarabileceğini ve
çalıştırabileceğini uygun buluyoruz ancak Türkiye
Cumhuriyeti devleti olarak hem Batıya ihracat yapan hem Müslüman
ülkelerine ihracat yapan bir Türkiyenin böyle bir kurumla zaman kaybetmesinin
bir anlamı olmadığını düşünüyorum. Bize bir
faydası da olmayacak. Bu nedenle bu yasa tasarısının
aslında geriye çekilmesini ve bu 1inci maddenin de tasarıdan
çıkarılmasını istiyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, Helal Akreditasyon Kurumunun
kurallarını SMIIC belirleyecek. Şimdi SMIIC belirliyorsa, SMIIC
genel anlamda bütün Müslüman ülkelerinin her alandaki, her şekildeki
uygulamalarını dikkate alarak 36 üyenin belirlemiş olduğu
kuralları belirli kriterlere getirip bunu bir akredite etme noktasına
taşıyorsa bırakalım bu işi SMIIC yapsın. Bizim bu
işlerle falan uğraşmaya ne vaktimiz var ne zamanımız
var ne de paramız var. Onun için biz daha çok yatırımla,
üretimle, istihdamla, ihracatla uğraşalım ki ülkemizin
kalkınmasına katkı yapalım, gelişmesini bu şekilde
sağlayalım değerli arkadaşlarım.
Şimdi,
biliyorsunuz, iktidara gelirken Yolsuzluğu, yoksulluğu,
yasakları ortadan kaldıracağız. diye geldiniz ama
iktidarınızın on beş yıllık döneminde maalesef
yolsuzluk diz boyu. Her alanda, her şekilde yolsuzluğun
yapıldığı, bunun üzerine hiçbir şekilde
gidilmediği ve birçok kurumun ve siyasilerin de bu işin içinde
olduğunu görüyoruz, duyuyoruz. Bunlarla ilgili hiçbir önlem yok,
yoksullukla ilgili yok. Neden? İstihdamı artıran,
işsizliği önleyen çalışmalar yok, yatırımlar yok,
atılımlar yok. Yapılan inşaatlarla bu işin giderilmesi
mümkün değil. Eğer biz istihdamı artıracak
çalışmalar yapmaz isek, fabrikalarımızı çoğaltmaz
isek, işletmelerimizi çoğaltmaz isek, esnafların, işletmelerin
daha çok yer açması konusunda gayret sarf etmezsek istihdamı
sağlayamayız, işsizliği önleyemeyiz, özellikle üniversiteyi
bitirmiş olan gençlerimizin de iş bulmasına olanak
sağlamayız; bunların üzerinde ısrarla durmalıyız.
Değerli
arkadaşlarım, yasaklara gelince gerçekten, Yasakları
kaldıracağız. dediniz, her alanda yasak getirdiniz, öyle
yasaklar var ki artık muhalefet olarak size karşı ne
basının ne de siyasilerin konuşma imkânı kalmadı,
birçok şeyle sınırlandırıyorsunuz. AKPnin Genel
Başkanı çıkıyor meydanlara, her şeyi konuşuyor,
her şeyi söylüyor; genel başkanlara çatıyor, bizlere
çatıyor, Cumhuriyet Halk Partisine çatıyor, MHPye çatıyor,
HDPye çatıyor ama ona bir şey söylendiği zaman Dur
kardeşim, yasak. deniliyor, hatta ihbarlar ediliyor, şikâyetler
ediliyor, haklarında dava açılması sağlanmak isteniyor.
Değerli
arkadaşlarım, bunların üzerinde duralım. Ülkenin daha fazla
gerginlikle, bu tür gereksiz işlerle zaman kaybetmesine gerek yok. Bu
nedenle, çalışmalarımızı üretim üzerine
yoğunlaştırmak, üretim odaklı, rekabet odaklı
çalışmalar yapmak zorundayız diyorum.
Hepinize
teşekkür ediyorum.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Arslan.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 510 sıra sayılı Kanun Tasarısının 1inci
maddesine yer alan kamu tüzel kişiliğini ibaresinin kamu tüzel
kişiliğine şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mahmut
Toğrul Meral
Danış Beştaş Hüda
Kaya
Gaziantep Adana İstanbul
Mehmet
Emin Adıyaman Aycan
İrmez
Iğdır Şırnak
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
SANAYİ,
TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE
TEKNOLOJİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MEHMET ERDOĞAN (Gaziantep)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
EKONOMİ
BAKANI NİHAT ZEYBEKCİ (Denizli) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde, Gaziantep Milletvekili Sayın Mahmut Toğrul
konuşacak.
Buyurun
Sayın Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu bu vesileyle
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, üç gün sonra, siyasi soykırım
operasyonlarının başlamasının ve eş genel
başkanlarımızın rehin alınmasının üzerinden
tam bir yıl geçmiş olacak ama bu süre zarfında örneğin,
Eş Genel Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş,
hâlâ tutuklu olduğu davadan yargı önüne çıkmış
değil. Bakın bugün gösterdik, yargı, Adalet
Bakanlığından mahkemelere giden talimatla nasıl
çalışacağı, nasıl karar vereceği konusunda
uyarılıyor. Yargı talimatlı yargıya
dönüşmüş, siyasetçiler rakiplerini bertaraf etmek adına
onları rehin aldırıyor, rakip siyasi partinin 11 bin
insanını gözaltına aldırıyor, 4 bini hâlâ içeride,
yargı bağımsızdır diyebiliyoruz.
Değerli
arkadaşlar, bu ülkenin ekonomisi çökmüş. Ekonomi şaha
kalkmış diyorlar. Vallahi, son günlerde hepiniz görüyorsunuz,
şaha kalkan kurlardır, şaha kalkan akaryakıt
fiyatlarıdır. Bunlar şaha kalkmışken, nasıl
oluyor ekonomi şaha kalkıyor anlamakta güçlük çekiyoruz.
Dış
ilişkilerimiz kimseyle neredeyse
Hatırlayın bir zamanlar
sıfır sorun diye başlamıştık komşularla,
neredeyse komşumuz kalmamış. Helal ürün
tartışıyoruz ama Müslüman ülke gördüğümüz
komşularımızın iç işine
karışmışız, siyasetine
karışmışız, Emevi Camisinde namaz
kılacağız diye bir gün kalkmışız, böyle bir
iddiada bulunurken orada oluk oluk kan akmış, biz burada
akreditasyonu çalışıyoruz.
Değerli
arkadaşlar, 1 Ekimde Meclis açıldığında bu yana, bu
ülkenin bakın ekonomisi çökmüş, dış ilişkileri
çökmüş, yargısı çökmüş, daha doğrusu yönetim sistemi
çökmüş. Peki, biz neyi tartışıyoruz? Müftüler nikâh kıysın
mı kıymasın mı? Bugün de işte Helal sertifikası
verelim mi vermeyelim mi? tartışması yapıyoruz.
Değerli
arkadaşlar, bu kadar sorunumuz varken Hükûmet şu anda maalesef
Meclise angarya yaptırıyor, şu anda biz angarya
çalıştırılıyoruz değerli arkadaşlar.
Hükûmetin derdi, bu çöküntüden artık kaybettiğini çok net olarak
görüyor, görüntüsel olarak halka Ben dindar bir siyaset izliyorum, ben dindar
bir yönetime yakınım. gibi bir imaj yaratmak.
Değerli
arkadaşlar, dindarlığın en başta şartı kul
hakkı yememektir. OHAL ilan edildiğinden bu yana, sorgusuz sualsiz
140 bine yakın insanı kamudan aldınız,
dışarıya bıraktınız. Sadece suçların
şahsiliğine bile bakmadınız, çocuklarını,
ailesini cezalandırmaya kalktınız. Şimdi, bir taraftan kul
hakkını yemekte hiçbir beis görmüyorsunuz ama bir taraftan da
Müslüman, dindar bir görüntüyü acaba verebilir miyiz, bu
çökmüşlüğümüzü bunun üzerinden kurtarabilir miyiz, kotarabilir
miyiz...
Değerli
arkadaşlar, bu halkın çok net olarak ilk bakacağı, dindar,
eğer gerçekten dindarsa kul hakkı yemez, insanların
yaşamı için gerekli olan en asgari koşulları sağlar
Bugün asgari ücret maalesef birilerinin çay parasıdır, birilerinin
yemek parasıdır ama bu ülkede yoksulluk almış
başını gidiyor, bu ülkede gençlerimiz harap oluyor, uyuşturucu
almış başını gidiyor, bu ülkede insanlar hiçbir
şekilde geleceğe dair kendilerini güvencede görmüyorlar ama biz
burada helal akreditasyon, işte, helal midir değil midir
tartışması yapıyoruz, çiğ köfte
tartışması yapıyoruz biraz önce.
Değerli
arkadaşlar, bunların hepsi gerçekten bu Mecliste angaryadır. 1
Ekimden bu yana bu Meclis angarya çalıştırılıyor.
Halkın sorunlarına, emekçinin sorunlarına, çiftçinin
sorunlarına deva olabilecek, ilaç olacak tek bir yasa maddesi
tartışmamışız burada. İki ayı aşkın
süredir Meclis açık, tartıştığımız konular
bu. Ben bunu halkın bilgisine sunuyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.31
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Fehmi
KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 15inci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
501
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
2nci
sırada bulunan 325 sıra sayılı Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
2.- Türkiye Cumhuriyeti ile Nijer Cumhuriyeti Arasında
Savunma Sanayi İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/661) ile Milli Savunma Komisyonu ve Dışişleri Komisyonu
Raporları (S. Sayısı: 325)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada bulunan 479 sıra sayılı Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Büyük Britanya ve Kuzey
İrlanda Birleşik Krallığı Hükümeti Arasında
Savunma ile İlgili Gizlilik Dereceli Bilginin Korunması Konusunda
Güvenlik Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/735) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 479)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan
sonra da komisyon bulunamayacağı
anlaşıldığından, kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için, 1 Kasım 2017 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum.
İyi
geceler diliyorum.
Kapanma Saati: 21.34