TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
17nci
Birleşim
2
Kasım 2017 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMA
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
İzmir Milletvekili Müslüm Doğanın,
Alevi inanç ve öğretisinin sorunlarıyla ilgili olarak
hazırladığı rapora ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Didem Enginin, İstanbul ilinin sorunlarına ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- İzmir
Milletvekili Kerem Ali Süreklinin, Karşıyaka Spor Kulübünün
kuruluşunun 105inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili Didem Enginin
yaptığı gündem dışı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine ve AK PARTİ Genel
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Didem Enginin, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili Didem Enginin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
4.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
5.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
6.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın, İzmir Milletvekili Ertuğrul
Kürkcünün 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının
birinci bölümü üzerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
7.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
8.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Bayburt Milletvekili Şahap
Kavcıoğlunun 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının birinci bölümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
2.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Özün, eğitimini yarıda bırakmış
ya da bırakmak zorunda kalmış öğrenciler için af
düzenlemesi düşünülüp düşünülmediğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, üretimi artıramayan, işsizliği
çözemeyen, enflasyonu dizginleyemeyen Adalet ve Kalkınma Partisi
hükûmetlerinin kötü yönetimine halkın ilk seçimde tepkisini göstereceğine
ilişkin açıklaması
4.- Kocaeli
Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, Kocaelinin Gebze ilçesi Adem Yavuz
Mahallesi sakinlerinin uzun zamandır tapu sorunu
yaşadığına ilişkin açıklaması
5.- Denizli
Milletvekili Melike Basmacının, Hükûmetten ve
Cumhurbaşkanından şehitlerin olmaması için bir çare bulmalarını rica
ettiğine ilişkin açıklaması
6.- Osmaniye
Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, Hakkâri Şemdinlide
şehit olan güvenlik güçlerine Allahtan rahmet dilediğine, 3
Kasım 2002nin üzerinden geçen on beş yılda heyecanlarında
en ufak bir eksiklik olmadan koydukları hedeflere doğru emin
adımlarla ilerlediklerine ilişkin açıklaması
7.-
Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, yaşlı bakım
teknikerlerinin bir mesleki tanımlarının
olmadığına ve statülerinin ne zaman belirleneceğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
8.- Adana
Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin, çıraklık veya
öğrencilik sırasındaki staj çalışmalarının
emeklilik hesaplanmasında ilk işe giriş tarihi olarak
hesaplanması gerektiğine ilişkin açıklaması
9.- Bilecik
Milletvekili Halil Eldemirin, Hakkâri Şemdinlide şehit olan
güvenlik güçlerine Allahtan rahmet dilediğine ve Türkiyenin Otomobili
Ortak Girişim Grubuna başarılar dilediğine ilişkin
açıklaması
10.- Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, mazot fiyatlarının
düşürülerek tarım üreticisine destek verilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
11.- Mersin
Milletvekili Hüseyin Çamakın, IŞİD terör örgütünün ülkemizde
tekrar eylemler gerçekleştirebileceği iddiaları üzerinde
hassasiyetle durulması gerektiğine ilişkin açıklaması
12.- Samsun
Milletvekili Kemal Zeybekin, Atatürk ve İsmet İnönüye defalarca
saldıranların vatanın
bağımsızlığına, demokrasiye, hukuk devletine,
adalete, bilime, cumhuriyete düşman olduklarına ilişkin
açıklaması
13.- Giresun
Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun, Hakkâri Şemdinlide
şehit olan güvenlik güçlerini rahmetle andığına, Giresunda
meydana gelen sel, toprak kayması ve heyelanlar nedeniyle afet
mağduru yurttaşların barınma sorunlarının hâlâ
çözülmediğine ilişkin açıklaması
14.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, korumalar ile Mecliste görevli
polisler arasında yemek ücreti konusunda farklı uygulama
olduğuna, Emniyet mensupları arasındaki tazminat
orantısızlığının giderilmesi ile mesai ve
çalışma koşullarının iyileştirilmesinin
düşünülüp düşünülmediğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
15.- Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın, Türk otomobilinin gerçeğe dönüşme
sürecinin bugün başladığına ve Anadolu Grup, BMC,
Kıraça Holding, Turkcell ile Zorlu Holdinge başarılar
dilediğine ilişkin açıklaması
16.- Ankara
Milletvekili Ali Haydar Hakverdinin, Mustafa Kemal Atatürkü vatan
hainliğiyle suçlayan gazetecinin akıbetini takip edeceğine
ilişkin açıklaması
17.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Hakkâri Şemdinlide şehit olan
güvenlik güçlerine Allahtan rahmet dilediğine, terörle mücadelenin millî
bir dava olduğuna ve terörün beslendiği her kaynağın
kurutulması gerektiğine ilişkin açıklaması
18.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Hakkâride
hayatını kaybeden 8 askerin ailelerine
başsağlığı dilediğine, tutuklu milletvekillerinin
milletvekilliğiyle ilgili hiçbir faaliyete
katılamadıklarına ve Diyarbakır Milletvekili Çağlar
Demirelin Genel Kurula ilettiği mektubunu okumak istediğine
ilişkin açıklaması
19.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Hakkâri Şemdinlide
şehit olan güvenlik güçlerine Allahtan rahmet dilediğine, Hükûmetin
terör konusundaki politikalarının çözüme yönelik
olmadığına ve bu Meclisin Türkiyede yaşanan bütün sorunların
çözülebileceği tek adres olduğuna ilişkin açıklaması
20.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Hakkâri Şemdinlide
şehit olan güvenlik güçlerine Allahtan rahmet dilediğine, terörle
mücadelenin son şehidin hesabı sorulana dek devam edeceğine ve
terörün partilerüstü bir mesele olduğuna ilişkin açıklaması
21.- Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırımın, Hakkâri Şemdinlide
çatışmada hayatını kaybeden 8 güvenlik görevlisine
Allahtan rahmet dilediğine ve bu can kayıplarının son
olmasını içtenlikle temenni ettiğine ilişkin
açıklaması
22.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın AK PARTİ Grup önerisi üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
23.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
24.- Ankara
Milletvekili Sırrı Süreyya Önderin, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
25.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Sağlık
Bakanlığında güvenlik soruşturması nedeniyle
ataması yapılmayan personelin atamalarının bir an önce
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
26.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, 9u Halkların Demokratik
Partisinden olmak üzere 10 milletvekilinin yasama faaliyetlerine
katılamadığına ve Hakkâri Milletvekili Selma Irmakın
Genel Kurula ilettiği mektubunu okumak istediğine ilişkin
açıklaması
27.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
28.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Bayburt Milletvekili Şahap
Kavcıoğlunun 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının birinci bölümü üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
VII.-
OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Başkanlık Divanı olarak Hakkâri
Şemdinlide şehit olan güvenlik güçlerine Allahtan rahmet
dilediklerine ilişkin konuşması
VIII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.-
Başkanlıkça, Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Ayhanın (4/113) Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
üyeliğinden istifasına ilişkin yazısı ile
Diyarbakır Milletvekili Nimetullah Erdoğmuşun (4/114) Plan ve
Bütçe Komisyonu üyeliğinden istifasına ilişkin
yazılarının 2/11/2017 tarihinde Başkanlığa
ulaştığına ilişkin önerge yazısı
IX.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- AK PARTİ
Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatleri ile gündemdeki
sıralamanın yeniden düzenlenmesine ve 502 sıra sayılı
Kanun Tasarısının İç Tüzük'ün 91'inci maddesine göre temel
kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
B) Danuşma
Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, Burdur
Milletvekili Bayram Özçelik ve 34 milletvekilinin (10/2099), İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 27 milletvekilinin (10/114),
Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil ve 25 milletvekilinin (10/365),
Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir ve 22 milletvekilinin (10/378),
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve 21 milletvekilinin (10/494), Ankara
Milletvekili Zühal Topcu ve 20 milletvekilinin (10/702), İstanbul
Milletvekili Onursal Adıgüzel ve 33 milletvekilinin (10/884), Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 23 milletvekilinin (10/1423), Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve 20 milletvekilinin
(10/1431), Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ve 25 milletvekilinin
(10/1442), Adana Milletvekili İbrahim Özdiş ve 25 milletvekilinin
(10/1449), Gaziantep Milletvekili Mehmet Gökdağ ve 24 milletvekilinin
(10/1597), Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu ve 23
milletvekilinin (10/1787), İstanbul Milletvekili Barış
Yarkadaş ve 22 milletvekilinin (10/1808), Adana Milletvekili Aydın Uslupehlivan
ve 22 milletvekilinin (10/1949), İstanbul Milletvekili Didem Engin ve 21
milletvekilinin (10/1955), Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve 23
milletvekilinin (10/1970), Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve 20 milletvekilinin (10/2056), Ankara Milletvekili Murat
Emir ve 23 milletvekilinin (10/2092), Mersin Milletvekili Oktay Öztürk ve 20
milletvekilinin (10/2094), İstanbul Milletvekili Arzu Erdem ve 21
milletvekilinin (10/2095), Gaziantep Milletvekili Akif Ekici ve 23
milletvekilinin (10/2096), MHP Grubu adına Grup Başkan Vekili Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın (10/2097), HDP Grubu adına Grup
Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir ve
Grup Başkan Vekili Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırım'ın (10/2098) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergelerinin görüşmelerinin birleştirilerek Genel Kurulun 2
Kasım 2017 Perşembe günkü Birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
X.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda
Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Plan ve Bütçe
Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
XI.- MECLİS
ARAŞTIRMASI
A) Ön
Görüşmeler
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 27 Milletvekilinin, gençler
arasında yaygınlaşan uyuşturucu kullanımı ve
madde bağımlılığının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/114)
2.- Bursa
Milletvekili Ceyhun İrgil ve 25 Milletvekilinin, uyuşturucu
kullanımı ve madde bağımlılığının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/365)
3.-
Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir ve 22 Milletvekilinin, gençler
arasında yaygınlaşan uyuşturucu kullanımı ve
madde bağımlılığının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/378)
4.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve 21 Milletvekilinin, uyuşturucu
bağımlılığının ve
satışının engellenmesi yollarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/494)
5.- Ankara
Milletvekili Zühal Topcu ve 20 Milletvekilinin, uyuşturucu
kullanımı ve bağımlılığındaki
artışın nedenlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/702)
6.- İstanbul
Milletvekili Onursal Adıgüzel ve 33 Milletvekilinin, uyuşturucu madde
kullanımının artmasının sebeplerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/884)
7.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 23 Milletvekilinin, çocuklarda
uyuşturucu ve madde bağımlılığının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1423)
8.- Adana Milletvekili
Meral Danış Beştaş ve 20 Milletvekilinin, Adana'da
uyuşturucu madde kullanımı ve satışının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1431)
9.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer ve 25 Milletvekilinin, uyuşturucu ile
mücadele yollarının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1442)
10.- Adana
Milletvekili İbrahim Özdiş ve 25 Milletvekilinin, Adana'da
uyuşturucu kullanımı ve buna bağlı suçların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1449)
11.- Gaziantep
Milletvekili Mehmet Gökdağ ve 24 Milletvekilinin, Gaziantep'te uyuşturucu
bağımlılığı ile hırsızlık ve gasp
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1597)
12.- Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlu ve 23 Milletvekilinin, Sentetik
uyuşturucu madde kullanımının engellenmesi için
yapılması gerekenlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1787)
13.-
İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş ve 22 Milletvekilinin,
uyuşturucu madde kullanımının nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1808)
14.- Adana
Milletvekili Aydın Uslupehlivan ve 22 Milletvekilinin, Bonzai
kullanımının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1949)
15.-
İstanbul Milletvekili Didem Engin ve 21 Milletvekilinin, Uyuşturucu
kullanımı ve madde bağımlılığının
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1955)
16.-
Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve 23 Milletvekilinin, Uyuşturucu
madde kullanımındaki artışın
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1970)
17.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve 20 Milletvekilinin,
Bonzai kullanımının önlenmesi için alınacak önlemlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/2056)
18.- Ankara
Milletvekili Murat Emir ve 23 Milletvekilinin, ülkemizde yaşanan
uyuşturucu madde bağımlılığı sorununun
nedenlerinin ve sonuçlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2092)
19.- Mersin
Milletvekili Oktay Öztürk ve 20 Milletvekilinin, sentetik
uyuşturucuların imali, satışı ve
kullanılmasının önlenmesi için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2094)
20.-
İstanbul Milletvekili Arzu Erdem ve 21 Milletvekilinin, uyuşturucu ve
madde bağımlılığı sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/2095)
21.- Gaziantep
Milletvekili Akif Ekici ve 23 Milletvekilinin, uyuşturucu sorununun tüm
yönleriyle araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2096)
22.- MHP Grubu
adına Grup Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın,
kullanımı giderek yaygınlaşan ve toplumun geleceğini
tehdit eden uyuşturucuların imali, dağıtımı,
satışı ve kullanımına dair süreçlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/2097)
23.- HDP Grubu
adına Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demir ve Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırım'ın, uyuşturucu kullanımının
yaygınlaşmasının siyasal, sosyal ve ekonomik nedenlerinin
tüm boyutlarıyla araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2098)
24.- Burdur
Milletvekili Bayram Özçelik ve 34 Milletvekilinin, uyuşturucu
kullanımı başta olmak üzere madde
bağımlılığı ve yeni
bağımlılık türlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2099)
XII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Bazı
Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/884) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 6306
Sayılı "Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981 Sayılı
"İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara
Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun
Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun" ve 4706
Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 502)
2.- AB-EFTA Ortak Transit
Ortak Komitesinin 20 Mayıs 1987 Tarihli Ortak Transit Rejimine
İlişkin Sözleşmeyi Değiştiren 28/04/2016 Tarihli ve
1/2016 Sayılı Kararının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/745) ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
457)
2 Kasım 2017 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Emre
KÖPRÜLÜ (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17nci Birleşimini açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN
- Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama
için beş dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
Pusula
veren arkadaşlar lütfen Genel Kuruldan ayrılmasınlar, yoklamadan
sonra da verilen pusulaları okuyacağım.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Pusula veren sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum:
Sayın
Ahmet Selim Yurdakul? Burada.
Sayın
Cemil Çiçek? Burada.
Sayın
Serkan Bayram? Burada.
Sayın
Bennur Karaburun? Burada.
Sayın
Nureddin Nebati? Burada.
Evet
sayın milletvekilleri, toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Alevi inanç ve öğretisinin sorunlarıyla
ilgili olarak hazırladığı raporu açıklamak üzere söz
isteyen İzmir Milletvekili Müslüm Doğana aittir.
Buyurun
Sayın Doğan. (HDP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- İzmir Milletvekili Müslüm
Doğanın, Alevi inanç ve öğretisinin sorunlarıyla ilgili
olarak hazırladığı rapora ilişkin gündem
dışı konuşması
MÜSLÜM
DOĞAN (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Alevi inancına yönelik olarak yok sayma, görmeme ve egemen inanç
içerisinde eritme politikalarına karşı sorunun tanımı
ve teşhisine dönük belirleme ve tespitleri ele almak ve çözüm önerileri
sunmak üzere tarafımdan bir rapor hazırlandı.
Raporda
izlenen yolla ilgili de kısaca bilgi vermek istiyorum: Alevi meselesini
teolojik tartışmalardan uzakta ele almak ve meselenin çözüm
noktasında Alevi toplumunun tespit edilen sorunlarına çözüm önerileri
sunmaktır. Alevi sorunu olarak belirtilen mesele, aslında,
doğrudan bir bütün olarak siyasal toplumun yapılanmasından ve
onun örgütsel ifadesi olarak devlet ile devleti cisimleştiren siyasal
aygıtlardan, araçlardan, kurum ve kuruluşlarla ilgili siyasal
aktörlerden kaynaklanmaktadır.
Alevi
sorunu, cumhuriyetin ilk yıllarından beri süregelen bir mesele
olmasına rağmen devletin egemen inanç oligarşisi tarafından
sürekli olarak gizlenmiş, yok sayılmış ve meselenin çözümü
yolunda isteksizlik, kararsızlık ve ciddiye almama nedeniyle bu meselenin
günümüz sürecine kadar taşınmasına olanak
sağlanmıştır. Alevi toplumunun demokratik ve hukuk eksenli
mücadelesinin karşılık bulmaması sonucunda, meselenin
uluslararası hukuk nezdinde ele alınmasına kadar varan bir
süreçle de ülkemiz karşı karşıya kalmıştır.
Değerli
milletvekilleri, Alevi inanç ve öğretisinin sorunlarını
demokratik zeminlerde ve hukuk ekseninde çözmek üzere
hazırladığım raporu Mecliste grubu bulunan partilerin grup
başkan vekillerine, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına ve parti genel başkanlarına
iletmiş durumdayım.
Raporda
esas mesele, sorunun teşhisi, ortaya konulan sorun nedir, mesele nereden
kaynaklanmaktadır, nasıl çözebiliriz meselesiyle ilgilidir. Tamamen
teoloji kapsamının dışında tutulmuş, Alevi
inancı ve özgün öğretisinin, tartışmalardan uzak özgün
hâlinin korunması, ileri kuşaklara aktarılması meselesi
esas alınarak hazırlanmıştır.
Şimdi,
somut olarak Alevilerin istemleri nelerdir, bunları size arz etmek
istiyorum sayın vekillerim. Zaten bu konular çok
tartışıldı, kurultaylarda
AKP hükûmetleri döneminde
kurultaylar, sempozyumlar, konferanslar düzenlendi ancak çıkan sonuçlar
değerlendirilmedi. Bununla ilgili olarak somut ifadeleri ortaya koymak
istiyorum.
Aleviler,
devlet tarafından tanınmalarını istiyorlar. Alevilerin
inancına karşı devlet müdahalesinin son bulmasını
istiyorlar.
Zorunlu
din derslerinin kaldırılıp bunun isteğe bağlı
hâle getirilmesini istiyorlar.
Aleviler,
kapatılmaya çalışılan derneklerinin faaliyetlerine
geniş olanaklar sağlanmasını istiyorlar.
Cemevlerinin
yasal olarak bir statüye kavuşması isteniyor.
Cemevlerinin,
camilerin yararlanacağı destekler gibi aynı şekilde
desteklenmesi isteniyor.
Yalnız,
bu raporda bir hususu daha size belirtmek istiyorum arkadaşlar. Cemevleri
camilerin karşıtı değildir. İnanç ve öğretimizin,
bâtıni bakışımızın bir mekânı, bir
oluşum yeridir, bunun böyle değerlendirilmesini istiyoruz. Cami
karşıtı bir mekân, ibadethane değildir.
Anne
ve babanın çocuğu için tercih ettiği inanç ve öğreti
eğitimini verebilme olanaklarının
sağlanmadığı, Alevilik inancı hakkında yeterince
okul açılamadığı, okullarda ders verilmediği.
Din
adamlarının devlet memuru olarak zorunlu olarak
bırakılması, devletin dinî alandaki tekelinin Diyanet
İşleri Başkanlığı tarafından sürdürülmesi.
Alevi
kimliğiyle bilinen devlet memurlarının üst düzeye
ulaşamaması. Özellikle, arkadaşlar, hâlâ bir vali, hâlâ bir
kaymakam, hâlâ bir il emniyet müdürü olarak görev verilmemiştir Alevilere.
Bu anlamda da devlet mekanizması, bürokrasisi içerisinde Aleviler yer bulmak
istiyor. Bu da doğal bir istektir.
Değerli
milletvekilleri, yine, Hacı Bektaş Velinin türbesinin müzeye
çevrilmesi meselesinde, bunun bir inanç merkezi olarak kabul edilmesini, yasada
bu yönde yapılacak değişikliği talep etmektedirler.
Alevi
köylerine cami yapımından artık vazgeçilmesi gerekmektedir çünkü
Aleviler sadece cemevlerini ibadethane olarak görmekte, inanç ve
öğretilerini orada değerlendirmektedirler.
Değerli
vekillerim, ayrıca, bu raporun hazırlanmasındaki husustan daha
önce bahsettim ama nedenini
Bu raporun dikkate alınarak aslında bir
yerde, devlet içerisinde mevzilenmiş istemediğimiz o oligarşik
yapıyı aşmak biz vekillerin görevidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜSLÜM
DOĞAN (Devamla) - Alevilerin hukuk ekseninde ve hukuk temelinde
tanınmaları, inanç ve öğreti alanlarının ibadethane
olarak kabul edilmeleri çok zor bir durum değildir diyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğan.
Gündem
dışı ikinci söz, İstanbulun sorunları hakkında
söz isteyen İstanbul Milletvekili Didem Engine aittir.
Buyurun
Sayın Engin. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Didem Enginin, İstanbul
ilinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
DİDEM
ENGİN (İstanbul) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; konuşmama derin bir üzüntüyle başlıyorum.
Şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum, ailelerine, sevenlerine ve tüm
milletimize güç ve sabır diliyorum, yaralılara acil şifalar
diliyorum. Terörü ve terör destekçilerini şiddetle, nefretle bir kez daha
kınadığımızı kürsüden tekrar dile getiriyorum.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bugün İstanbulun
sorunlarını dile getirmek üzere söz aldım.
Yahya
Kemal Sana dün bir tepeden baktım aziz İstanbul. diye başlayan
şiirinde İstanbulu Nice revnaklı şehirler görülür
dünyada, / Lakin efsunlu güzellikleri sensin yaratan. diye anlatır. Evet,
İstanbul, eşi ve benzeri bulunmayan bir dünya mücevheridir. Peygamber
Efendimiz bir hadisinde şöyle buyuruyor: İstanbulu fetheden komutan
ne güzel komutandır, İstanbulu alan asker ne güzel askerdir. Demek
ki İstanbul sadece bir dünya mücevheri değil, onun manevi bir
kutsiyeti, değeri ve anlamı vardır.
Sayın
Cumhurbaşkanı ise yaptığı itirafta ki herhâlde Allah
söyletti Biz bu şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet
ettik, hâlâ da ihanet ediyoruz, ben de bundan sorumluyum. itirafında
bulunuyor. Dikkatinizi çekerim Hâlâ da ihanete devam ediyoruz. diyor. Özrü
kabahatinden büyük. diye işte buna derler. Hayır Sayın Cumhurbaşkanı,
hayır; öyle iki kelimeyle günah çıkartıp timsah
gözyaşları dökerek bu sorumluluktan kurtulamazsınız, bu o
kadar basit değil. Hatırlar mısınız Sultanahmet
Camisinin silüetini bozan kulelerin tıraşlanması emrini
vermiştiniz, sonra da o kuleler aradan geçen onca zamana rağmen
olduğu gibi yerinde duruyorken, o kuleleri yapan müteahhidi
yaptığı bir okulun açılışında övgülerle
göklere çıkardınız. Hayır Sayın Cumhurbaşkanı,
o sorumluluğu vicdanınızda hissetseydiniz o okulun
açılışına gitmez ve o müteahhide övgüler
yağdırmazdınız. Hayır Sayın
Cumhurbaşkanı, o sorumluluğu ruhunuzda duysaydınız
İstanbulu taş yığınına çeviren belediye
başkanını 3 dönem arka arkaya aday göstermezdiniz.
O
hâlde tarih önünde soruyorum size: Bir işaretinizle belediye başkanlarınızı,
il başkanlarınızı istifa ettiriyorsunuz. İstanbulun
yok edilişine neden seyirci kaldınız ve neden seyirci kalmaya
devam ediyorsunuz? Yoksa bu yok edilişi önlemeye gücünüz mü, kudretiniz mi
yetmedi? Neden sorumluluğunuzu yerine getirmediniz? Sizi kim engelledi?
Hiç mazeret üretmeye kalkmayın, siz rant ve çıkar uğruna
İstanbulun tarihî silüetinin ve İslami dokusunun yok edilmesinin,
İstanbulun bir taş yığınına
dönüştürülmesinin baş sorumlususunuz, yirmi üç yıldır
İstanbulu siz yönetiyorsunuz. Üstelik Osmanlı ve İslami
hassasiyeti olan bir iktidar olduğunuzu iddia ediyorsunuz. Siz
İstanbula ihanet etmekle aynı zamanda İstanbulun fatihi Fatih
Sultan Mehmete de ihanet ettiniz, Kanuni Sultan Süleymana da ihanet ettiniz,
Mimar Sinana ihanet ettiniz, Eyüp Sultan Hazretlerine, Yûşa Hazretlerine,
İstanbulda yatan bütün evliyalarımıza ihanet ettiniz.
Başta Sultanahmet Camisi, Süleymaniye Camisi, Fatih Camisi, Yeni Cami
olmak üzere, tüm camilerimize ihanet ettiniz. Ağzınızdan
düşürmediğiniz Osmanlıya ihanet ettiniz, Osmanlının
bize bıraktığı en kıymetli hazinemizi yok ettiniz ve
gelecek nesillerimize sadece bir taş yığını
bıraktınız. Ağla İstanbulum ağla!
İstanbulun
yok edilişinde sorumluluğu olan tüm AKP yöneticilerine sesleniyorum:
Ülkemizde onlarca sorun varken sizler İstanbulun yağmalanması
ve parsel parsel satışıyla meşgul oldunuz. Demek ki para,
çıkar ve rant sizin yegâne rehberinizmiş. Şimdi İstanbula
bakarken hiç mi vicdanınız sızlamıyor? İnanıyorum
ki sızlamıyordur çünkü bugünkü İstanbul sizin zihin
dünyanızın ve hizmet anlayışınızın gerçek
bir aynasıdır. İstanbulu rant ve çıkar için yok eden ve
bunu açıkça itiraf eden bir parti olarak tarihin kara sayfalarında
yerinizi alacaksınız. Bu şeref size yeter. Siz istediğiniz
kadar cami açın, istediğiniz kadar Biz İslami hassasiyeti olan
bir partiyiz. deyin, İstanbul işte sizin alametifarikanız.
Tevfik
Fikretin Han-ı Yağma şiirinde yazdığı gibi:
Yiyin
efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca,
tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Muş.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Genel Başkanımızın bir
açıklamasından yola çıkıp Fatihe, Kanuni Sultan Süleymana
ihanet ettiğimize, rant ve çıkarın bizim rehberimiz
olduğuna kadar akılla izah edemeyeceğimiz ifadeler
kullanmıştır. Bu, parti grubumuza ve Genel
Başkanımıza açık bir sataşmadır.
BAŞKAN
Sataşmadan dolayı iki dakika süre veriyorum.
Buyurun Sayın Muş. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul
Milletvekili Didem Enginin yaptığı gündem dışı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine ve AK
PARTİ Genel Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; az önce ortaya atılan iddiaları reddettiğimizi
ifade ederim. Sayın Cumhurbaşkanımızın
yapmış olduğu bir konuşmayı bağlamından
koparıp, anlamından koparıp çok farklı noktalara çekmek
suretiyle partimize hak etmediği temelsiz sataşmalarda ve ithamlarda
bulunmuştur sayın konuşmacı. Bir kere bunu
reddettiğimizi ifade ederim. Bizim İstanbulda ortaya koyduğumuz
eserler hepinizin malumudur. İstanbul, Sayın
Cumhurbaşkanımız tarafından ilk devralındığı
zaman çöple, çöp yığınlarıyla, akmayan sularıyla, hava
kirlilikleriyle Haliçte maskeyle dolaşmak zorunda
kaldığınız bir şehirdi. İstanbulda hava
açık olur ama siz güneşi İstanbulda göremezdiniz. İstanbul
bu hâldeydi, bu hâlde devralındı. Haliç tamamen dolgu
yapılsın ve kapatılsın. deniliyordu, Haliçteki pislik
boşaltılırsa kaymalar olur. gibi raporlar veriliyordu. Haliç
gözden çıkarılmış bir durumda devralındı ve
Büyükşehir Belediyesi kasası tamtakırdı. Buradan
alındı ve İstanbulun onlarca sorunu çözülerek bugünlere
gelindi.
Rant,
çıkar bizim hiçbir zaman rehberimiz olmadı, olmayacaktır da.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) 10 milyar dolar borç bıraktı Kadir
Topbaş, 10 milyar dolar!
MEHMET
MUŞ (Devamla) Hiçbir zaman olmadı, olmayacaktır da. Herkes
aynaya baktığı zaman kendini görür.
Sayın
Cumhurbaşkanımızın yaptığı, şehrin
tamamıyla alakalı, Türkiyede şehircilikle alakalı bir öz
eleştiridir ama siz bunu bağlamından koparıp başka noktalara
çekerseniz, kusura bakmayın, bunu kabul etmemiz mümkün değildir.
Yirmi
üç senedir -2004ten beri de seçimler yapıyoruz- sizler de seçimlere
giriyorsunuz, İstanbulda aldığınız oy oranı da
bellidir.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Gündem
dışı üçüncü söz
TÜRABİ
KAYAN (Kırklareli) İstanbula ihanet ettik. dedi Sayın
Başkanınız, yakın zamanda da
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sataşmadı, çok güzel ifade etti Sayın
Başkan.
DİDEM
ENGİN (İstanbul) Sayın Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Engin.
DİDEM
ENGİN (İstanbul) Sayın grup başkan vekili işte,
geçmişten bahsetti, çöplerden vesaireden, bizim dönemimize suçlamalarda
bulundu, sataşmalarda bulundu, Herkes kendine baksın aynada.
şeklinde.
Söz
istiyorum lütfen, yanıt vermek için.
BAŞKAN
Şimdi, bunda sizin şahsınıza yönelik bir sataşma
yok.
DİDEM
ENGİN (İstanbul) Çok bariz bir
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Çok diktatöryal bir tavır içerisindeler Sayın
Başkanım.
DİDEM
ENGİN (İstanbul) Benim şahsıma değil, bizim
İstanbulda olduğumuz döneme yönelik bir sataşma var; çöpler,
sular
BAŞKAN
Şimdi, Sayın Engin, bakın, diyorsunuz ki: İstanbulun
eski hâlinden bahsetti, çöp yığınlarından, susuzluktan
bahsetti.
DİDEM
ENGİN (İstanbul) Aynı şekilde, aynı şekilde;
bizi kastederek bundan bahsetti. O yüzden söz istiyorum ben.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Niye, siz miydiniz iktidarda o zaman?
BAŞKAN
Bununla sizinle ilgili ne gibi bir şahsi sataşma olduğunu
düşünüyorsunuz?
DİDEM
ENGİN (İstanbul) Yanıt vermek için söz istiyorum.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, çöp
yığınlarını bırakanları söylüyorum; onlarsa
buyursunlar.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bir dakika
OĞUZ
KAAN SALICI (İstanbul) Sataşmaya devam ediyor gördüğünüz gibi.
DİDEM
ENGİN (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Ne gibi bir sataşma var şahsınıza?
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Grup adına bir şey
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Evet, buyurun.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, hatip İstanbul Cumhuriyet
Halk Partisi yönetimindeyken insanları nefes alamaz hâle
getirdiğimizi itham etmek suretiyle ağır bir sataşmada
bulunmuştur.
BAŞKAN
Grubunuza bulunmuş olabilir.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Evet, evet.
DİDEM
ENGİN (İstanbul) Evet, grup adına söz istiyorum.
BAŞKAN
Burada da söz talebinde bulunmak sayın grup başkan vekiline
düşer şu anda olduğu gibi.
Sataşmadan
dolayı söz istiyorsunuz.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Evet, grubumuz adına Didem Hanım cevap
verecek.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, o zaman SHPyi kabul ediyor
CHP.
BAŞKAN
Sayın Engin, çünkü sizin şahsınıza yönelik bir
sataşma yok burada.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Şahsa yok canım, biz gruba dedik zaten.
BAŞKAN
Onu da siz isteyebilirsiniz, Grup Başkan Vekili.
Buyurun
Sayın Engin.
2.- İstanbul Milletvekili Didem Enginin, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
DİDEM
ENGİN (İstanbul) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; AKP grup başkan vekili kürsüye sataşmadan söz almak
için geldi ama keşke sormuş olduğum sorulara yanıt
verebilseydi. Öyle, Biz bu söylenenleri reddediyoruz. demekle gerçekleri
kapatamazsınız, gerçekleri reddedemezsiniz.
Eserlerinizden
bahsettiniz biraz önce, öncelikle, şunu ifade edeyim: Siz, buraya gelip de
iki dakikada yaptığınız konuşmayla, aslında
İstanbulu önemsemediğinizi çok açık bir şekilde burada
İstanbullulara gösterdiniz.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Neyse, çöpe gelin, çöpe; sataşmalarıma
gelin.
DİDEM
ENGİN (Devamla) Şimdi, yerinizden laf atmayın, biraz önce
konuştunuz, şimdi de birazcık dinleyin.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, sataşmalarıma
cevap bekliyorum. Sataşmalara cevap bekliyorum.
DİDEM
ENGİN (Devamla) Eserlerimizle övünüyoruz. dediniz, ben şimdi size
eserlerinizi göstereceğim. Siz İstanbula
yaptıklarınızdan vicdani olarak hiçbir rahatsızlık
duymuyor olabilirsiniz ama bizler, İstanbullular, İstanbulu sevenler
ve İstanbula aşkla bağlı olanlar İstanbulun bugünkü
hâlinden vicdani olarak o kadar büyük bir üzüntü duyuyoruz ki siz hiçbir
şekilde rahatsızlık hissetmiyor olabilirsiniz. Eserlerimizle
övünüyoruz. dediniz, işte, ben size şimdi eserlerinizi
göstereceğim. Kulaklarınızı tıkıyorsunuz,
bakalım, gözlerinizi de kapatabilecek misiniz? Görebiliyor musunuz resmi,
Sultanahmet Camisini görüyor musunuz?
AHMET
HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Belediye dolandırıcı
hükmündeydi, dolandırıcı; çek karnesi vermiyordu banka, çek
karnesi.
DİDEM
ENGİN (Devamla) Konuşmalarımdan ne kadar rahatsız
olduğunuzun farkındayım, sürekli laf atarak orada, yerinizde hop
oturup hop kalkıyorsunuz.
Bakın,
siz Sultanahmet Camisini nasıl gökdelenlerin gölgesinde
bıraktınız? Biraz önceki sözlerimin aynen arkasındayım,
İstanbula ihanet etmekle İstanbulun fatihi Fatih Sultan Mehmete
ihanet ettiniz, Kanuni Sultan Süleymana ihanet ettiniz, Mimar Sinana ihanet
ettiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET
HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Maskeyle geziliyordu İstanbulda,
maskeyle.
DİDEM
ENGİN (Devamla) İstiklal Caddesinin nasıl bir betona
dönüştüğünü görüyor musunuz? Kulaklarınızı
tıkıyorsunuz ya, gözlerinizi de iyice açın. Güzel İstiklal
Caddesi nasıl bir betona
AHMET
HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Dolandırıcı hükmündeydi
Büyükşehir Belediyesi, dolandırıcı; banka çek karnesi
vermiyordu.
AHMET
UZER (Gaziantep) İSKİye gel, İSKİye gel!
DİDEM
ENGİN (Devamla)
Taksim Meydanını nasıl betona
dönüştürdüğünüzü görün. Ondan sonra, iyice eserlerinizle
AHMET
UZER (Gaziantep) İSKİye gel hanımefendi.
DİDEM
ENGİN (Devamla) İstanbulluları buradan saygıyla sevgiyle,
aşkla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, bakın, yine, aynı
sözlerinin arkasındaymış hanımefendi. Sayın grup
başkan vekili de 1994le bize sataştı." dedi; evet,
sataştım ama sataşmalara bir cevap alamadım.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Tamam, ben vereyim.
Cevap
istiyor, ben vereyim efendim.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Hâlen dönüp dolaşıp Fatih Sultan Mehmete,
Kanuni Sultan Süleymana ihanet ettiğimizi ifade ediyor. Bu bize
açıkça sataşmadır, söz istiyorum Sayın Başkan.
DİDEM
ENGİN (İstanbul) Fotoğraflarla gösterdim sizin nasıl
ihanet ettiğinizi.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, 60a göre bir dakika söz talep
ediyorum.
BAŞKAN
Size de, size de aynı şekilde, 60a göre bir dakikalık söz
vereyim.
Sayın
Muş, sizden başlayalım.
Buyurun.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, ben sataşmadan söz
istiyorum, 60a göre istemiyorum.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Ne sataşması ya? Ben de isterim.
BAŞKAN
Sayın Muş, bakın, bu böyle devam edecek, bir uzlaşı
sağlamak anlamında size de bir dakika yerinizden söz vereyim,
Sayın Altayın da bir dakikalık söz talebi var.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, sataşmaya uğrayan
biziz.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Ya, size sataşan Erdoğan, kardeşim.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Az önce, ben bazı şeyleri ifade ettim,
bunu sataşma olarak kabul ettiniz. Hâlen ihanetle bizi suçluyor, böyle bir
şey yok.
DİDEM
ENGİN (İstanbul) Böyle bir şey yok. ne demek?
Fotoğrafları gösteriyorum size.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Muş.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Ya, Süleyman Soylu da Trabzona ihanet ettik
dedi. İhanet itirafları var peş peşe.
3.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul
Milletvekili Didem Enginin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aslında, az önce yaptığım konuşmada
herhangi bir sataşma yoktu. Ben, Sayın Cumhurbaşkanımızın
İstanbulu devraldığı zaman pislik içinde olduğunu
söyledim, çöp dağlarından geçilmediğini söyledim, suların
akmadığını, insanların gece kalkıp nöbet
bekleyip
DİDEM
ENGİN (İstanbul) Ben de camilerin nasıl yok edildiğini
gösterdim size. Ben de camilerin nasıl yok edildiğini, gökdelenlerin
gölgesinin altında kaldığını gösterdim size.
MEHMET
MUŞ (Devamla) -
bidonlarını doldurmaya
çalıştığını ifade ettim. Buradan CHP Grubu ve
sayın hatip üzerine alınmış Bize sataştı. dedi.
Demek ki bunları siz yapmışsınız.
Bakın,
daha ötesine gidiyorum. Bir büyükşehir belediyesi düşünün,
bankaların çek karnesi vermediği duruma düşürdükleri bir
büyükşehir belediyesi devralındı, bankalar çek karnesi vermiyor.
AHMET
HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Dolandırıcı hükmünde.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) İstanbul Belediyesinin borcunu
açıkla, İstanbul Belediyesinin. Battı İstanbul Belediyesi.
MEHMET
MUŞ (Devamla) - Ben az önce özellikle sayın grup başkan vekiline
sordum O 1994teki mirası kabul ediyor musunuz? Sataşma var bize.
dedi. Demek ki bunu kabul ediyormuş. Yani bir belediyeyi, bir
büyükşehir belediyesini getirdiğiniz durum ortadaydı.
Bakın,
1994te ben 12 yaşımdaydım, İstanbula
taşınalı birkaç yıl oluyor. Tabii, Haliç vesaire falan çok
bilmiyoruz, gidiyoruz, bir koku bir koku, geçmek mümkün değil. Nedir?
diye soruyorum.
DİDEM
ENGİN (İstanbul) Bugüne gelin, bugüne gelin, bugün
yaptıklarınıza gelin.
MEHMET
MUŞ (Devamla) - Tabii, zaman sonra öğrendik ki CHPnin
beceriksizliği ya da kabul ettikleri SHPnin beceriksizliği ve
yetersizliği Haliçi o hâle getirmiş, pisliği Haliçe
akıtmışlar, kanalizasyon yok. Barajdan suyu
akıtıyorlar, musluğa ulaşıncaya kadar, borular
delinmiş, su gelene kadar taşıma sistemi içerisinde kayboluyor.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) CHP mi yaptı, CHP mi? Dalan dönemini
anlatıyorsun. Dalan dönemini CHP diye anlatma Sayın Başkan.
MEHMET
MUŞ (Devamla) - Bakın, 1994 işte böyle bir şeydir.
Şimdi,
heyecanla birisi laf atıyor. Ben 1994te böyle bir şey anlattım,
bunun sataşma olduğunu ifade ettiler ve özellikle sayın grup
başkan vekiline sordum, dedim bak: O dönemde SHP vardı, demek ki siz
bunu kabul ediyorsunuz, bu mirası. Evet. dedi, Bize sataşma olarak
bunu kabul ediyoruz. O zaman kabul ediyorsanız bu sözleri duyacaksınız.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Başkan, o zaman dedi ki: Dalan döneminde
böyleydi. Niye CHPyi SHPyi suçluyorsun?
MEHMET
MUŞ (Devamla) - Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Engin Altay, sizin İç Tüzük 60a göre bir dakikalık söz
isteğiniz vardı.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) 60a göre söz talebi geçerliliğini yitirdi.
Sayın hatip İstanbulu yöneten partili belediye
başkanımız döneminde İstanbulla ilgili çok olumsuz iş
ve işlemler yaptığını
BAŞKAN
SHP dedi, CHP değil, SHP zamanını kastetti.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) SHP bizim partimizdir Sayın Başkan.
BAŞKAN
Kabulleniyorsunuz, evet.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan kabul ediyoruz, sataşmadan
söz istiyorum ben de efendim.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sataşmadan söz verdiniz.
BAŞKAN
Peki, buyurun, size de iki dakika söz vereyim
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Sayın Başkanım, siz de cevap
verebilirsiniz aslında.
BAŞKAN
Veririm çünkü ben de bir İstanbulluyum ama o dönemde İstanbulun
çöp yığını içinde olduğunu, susuz
kaldığını, kanalizasyonların
olmadığını, Haliçin çok koktuğunu ben de biliyorum.
(CHP sıralarından gürültüler)
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Nefes alamıyorduk Sayın Başkan, nefes.
BAŞKAN
İstanbulda doğdum, İstanbulda yaşıyorum.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Dalan, Dalan!
BAŞKAN
Ben de böyle cevap veririm benden cevap isterseniz.
KEMAL
ZEYBEK (Samsun) O barajlar, göletler, metro, hepsi o dönemde
yapıldı.
BAŞKAN
Sayın Yarkadaş benden cevap vermemi istedi de ben de verdim.
Buyurun
Sayın Altay. (CHP sıralarından alkışlar)
4.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Arkadaşlar, sayın milletvekilleri; Sayın
Yarkadaş, Sayın Başkana Siz de cevap verebilirsiniz. derken
Sayın Başkanın eski bir SHPli olduğuna işaret etti,
acele etmeyin. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Ben de cevap verdim işte.
MURAT
EMİR (Ankara) SHPye ihanet eden AKPye de ihanet eder, haberiniz olsun.
ENGİN
ALTAY (Devamla) Evet, şimdi, önce şunu söyleyeyim. Evet, teknoloji
geliştikçe insanların hayatı kolaylaşır.
İstanbulun bugün doğal gazını dağıtan
İGDAŞı Recep Tayyip Erdoğan kurmadı, Nurettin Sözen
kurdu, siz anahtarını açtınız.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Bravo!
ENGİN
ALTAY (Devamla) Doğal gaz yokken kömür yakılan her şehirde
hava kirliliği vardı ama şimdi İstanbulun her
metrekaresinde, bugün görüşeceğimiz gibi
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Su da mı yoktu?
ENGİN
ALTAY (Devamla)
uyuşturucudan telef olan, fuhuştan perişan
olan aileler, dramlar var. Siz İstanbulu dram kent hâline getirdiniz,
İstanbuldan bir terörist kent yarattınız.
Tayyip
Erdoğan, güzel bir şey yaptı aslında, samimi bir itirafta
bulundu. İhanet ettim. dedi. İhanet ettik ve dahi etmeye devam
ediyoruz. dedi. Bu şimdi, bir sataşma varsa size sataşan Tayyip
Erdoğan kardeşim. Gidin, Tayyip Erdoğanla hesaplaşın.
(CHP sıralarından alkışlar) Adam samimi bir şeyde
bulundu. (CHP sıralarından alkışlar)
Yolsuzluklara
gelince, İstanbulda rant yolsuzluğunu hepimiz, herkes söylüyor. Siz
şimdi diyeceksiniz ki İSKİ, İSKİ, İSKİ.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Zıplamayın ya, zıplamayın!
ENGİN
ALTAY (Devamla) İSKİ yolsuzluğuna bulaşan bürokratı
Nurettin Sözen kulağından tuttu, savcının önüne
yatırdı, savcının önüne yatırdı.
AHMET
HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Rahmetli Levent Kırca olsa da bir
anlatsa İSKİyi.
ENGİN
ALTAY (Devamla) Sizin bakanlarınız Rıza Zarrabın önüne
yattı. (CHP sıralarından alkışlar) Sizin bizimle
kendinizi mukayese edecek bir hâliniz yok.
Haliçe
gelince, Haliçe şu kadar katkınız yok.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Çarpılırsın, yapma!
ENGİN
ALTAY (Devamla) Allah Bedrettin Dalandan razı olsun. Haliç Bedrettin
Dalanın eseridir, Haliçte sizin bir katkınız yok, geçin bu
işleri.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Pislik götürüyordu ya.
ENGİN
ALTAY (Devamla) Ayrıca şuna gerek yok... İstanbullu her
şeyi görüyor. Kadir Topbaşı niye kaldırdınız o
koltuktan? FETÖyle bağlantısı varsa, yolsuzluğa
bulaşmışsa, elinizdeki belgeleri savcıya vermek sizin
ahlaki sorumluluğunuzdur, ahlaki borcunuzdur.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Yerinizden bir dakika söz vereceğim size, kayıtlara geçmesi için.
Evet,
buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul
Milletvekili Engin Altayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, inanın, sayın
hatibi dinlerken nereyi anlattığını anlayamadım. Yani,
çok değil, bundan yirmi üç sene evvel ne şartlarda
devralındığı hepinizin malumudur. O günden beri zaten bir
daha İstanbulda yerel iktidar yüzü göremedi bu parti.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) E, 2019da görürüz.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Neden? Vatandaş o yapılanları asla ve
asla unutmadı.
TAHSİN
TARHAN (Kocaeli) Beşiktaş kimde, Bakırköy kimde, Kadıköy
kimde...
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Partimizle alakalı, belediye
başkanlarıyla alakalı yaşanan bir süreç... Değerli
arkadaşlar, AK PARTİ on beş yıldır iktidarda. AK PARTİ
ne yapıyorsa siz arkadan ne yaptığını anlamaya,
anlayıncaya kadar da zaten AK PARTİ bir sonraki iktidarı
kazanıp yoluna devam ediyor. Bu duruma düşmüş bir partisiniz.
Belediye
başkanlarıyla alakalı, arkadaşlarda bir görev
değişimi olmuş, bir bayrak değişimi
yapılmış, yeni arkadaşlarımız gelmiş, onlar
devraldıkları arkadaşlardan çok daha yükseğe götürecekler.
Siz zaten bunu anlayabilseniz olduğunuz yerde kalmaz, olduğunuz yerde
saymaz bir adım ileriye giderdiniz.
Teşekkür
ediyorum.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Yahu Tehdit edilerek gönderildim. diyor.
Tehditle koltuk boşaltıyorsunuz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, birleşime on beş dakika ara veriyorum
ve bazı konuları görüşmek için de grup başkan vekillerini
toplantıya davet ediyorum.
Kapanma Saati: 14.33
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.50
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Emre
KÖPRÜLÜ (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17nci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları (Devam)
3.- İzmir Milletvekili Kerem Ali Süreklinin,
Karşıyaka Spor Kulübünün kuruluşunun 105inci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
BAŞKAN
Gündem dışı üçüncü söz, Karşıyaka Spor Kulübünün
kuruluşunun 105inci yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen İzmir
Milletvekili Kerem Ali Sürekliye aittir.
Buyurun
Sayın Sürekli. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
KEREM
ALİ SÜREKLİ (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle,
Hakkâride, Şemdinlide şehit olan asker ve korucularımıza
Cenab-ı Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum,
vatanımızın milletimizin başı sağ olsun. Bir kere
daha bu kürsüden terörü lanetliyorum.
Evet,
bugün, Karşıya Spor Kulübünün 105inci kuruluş yıl dönümü
dolayısıyla söz aldım. İzmirin plakası 35tir,
Karşıyakalılar, biz 35,5 diyoruz. Lakin bunun sebebi de
anlı şanlı Karşıyaka Spor Kulübümüzdür.
Karşıyaka Spor Kulübü -1912 yılında kurulmuş- İzmirin
ilk spor kulüplerindendir. Yıl 1912, Osmanlı Devleti
sıkıntı içerisinde, 5 milliyetçi genç bir araya geliyor;
Kadızade Zühtü Bey yani Zühtü Işıl, ağabeyi Kadızade
Raşit Bey, Osman Nuri, Örnekköylü Hüseyin, Refik Civelek hep beraber millî
şuuru ve millî heyecanı artırmak amacıyla bir spor kulübü
kuruyorlar. Kulübün adı Karşıya oluyor, renkleri yeşil,
kırmızı. Yeşil İslamiyeti işaret ediyor,
kırmızı Türklüğü işaret ediyor. Kulübün isminin
kısaltılmasının Osmanlıca
karşılığı "Kaf Sin Kaf." İşte,
yıllardır tribünlerde söylenen bu tezahürat buradan geliyor ve dalga
dalga tribünlere yayılıyor o zamandan Kaf Sin Kaf. İlk defa
bunu tribünlerde Ahmet Umar ve Mustafa Cemal dillendiriyor. Yine, o dönemlerde
Kurtuluş Savaşı var ve bu gençler, o dönemde, millî
hassasiyetlerle, Anadoluya silah taşınmasında rol
üstleniyorlar. İşte, şimdi tribünlerde Biz
Karşıyakalıyız. deniyor ya, bunun da sebebi budur.
Evet,
Karşıyaka Spor Kulübü, çok büyük başarılara imza
atıyor ve tarihi başarılarla dolu. Bunlardan size bir örnek
vermek isterim: Yıl 1980, ezelî rakibimiz Göztepeyle bir maçtayız.
80 bin kişi tribünleri dolduruyor ve dünyada ve Türkiyede İkinci Lig
seyirci rekoru kırılıyor.
Yine,
Basketbol takımımız var, Pınar Karşıyaka, iki
tane Türkiye Şampiyonluğu var, Cumhurbaşkanlığı
Kupamız var, Türkiye Kupamız var. Yolumuz açık olacak
inşallah ancak bugünlerde sıkıntılı günlerdeyiz. Bu
sıkıntılı günlerde taraftarlarımız çıktı,
bir kampanya başlattılar, bakın, kulübümüzü 12
puanının silinmesinden kurtardılar. Sağ olsun, var olsun
cefakâr, vefakâr taraftarlarımız.
Sıra
bizde, şimdi biz de gereğini yapacağız. Ben, inşallah,
İzmire döndüğümde ilk önce Karşıyaka Belediye
Başkanımızı ziyaret edeceğim,
Karşıyakanın önemli şahsiyetlerini ziyaret edeceğim
ve diyeceğim ki: Şu Karşıyakaya bir şeyler
yapmalıyız, taraftarın başlattığı yerden
devam etmeliyiz. İnşallah da çağrımız
karşılık bulacaktır.
TACETTİN
BAYIR (İzmir) Gençlik ve Spor Bakanından başla.
KEREM
ALİ SÜREKLİ (Devamla) - Yine önemli gelişmeler var bugünlerde,
Karşıyakaya stat yapıyoruz. 9 Eylülde Sayın
Başbakanımız bu stadın temelini attı, 62 milyon liraya
mal olacak, 15 bin kapasiteli. Bu stadın ruhsat başvurusu da
yakınlarda Karşıyaka Belediye Başkanımıza
gelecek. Sayın Belediye Başkanım, Karşıyakanın
kaybedecek bir dakikası bile yok, lütfen ruhsatı verin,
stadımıza başlayalım, inşallah
stadımızı 19 Aralık 2018 tarihinde dünya
Karşıyakalılar gününde açalım. Bu stat bizim kurtuluşumuz
olacak. Bakın stattan neler kazanacağız? Bizim ticari
ünitelerimiz var bu statta, buradan kulübümüz gelir elde edecek.
Yine,
bu stattan isim hakkımız var, bu isim hakkını
değerlendireceğiz ve bu, anlı şanlı
Karşıyakanın kurtuluşu olacak.
Ben
burada başta Karşıyaka Belediye
Başkanımızın, bütün Karşıyakalıların
duyarlı olacağına inanıyorum. Taraftarın
başlattığı bu çalışma başarıyla
inşallah sona erecek.
Sözlerimi
bitirmeden önce Karşıyakamızın efsanevi
başkanlarından Tahir Türetkeni, yine merhum Başbakan Adnan
Menderes Karşıyakada futbol oynadı Adnan Menderesi, yine Lemi
Yerliyi, Gode Cengizi rahmetle anıyorum. Altobelli Rızayı ve
tribünlerin sevgilisi Efendi Mustafayı da saygıyla anıyorum.
Bütün
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri, şimdi, sisteme giren 15 milletvekiline yerlerinden birer
dakikalık söz vereceğim.
Söz
vereceğim sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum: Sayın Öz
Sayın Atıcının yerine, Sayın Özdemir, Sayın
Hürriyet, Sayın Basmacı, Sayın Durmuşoğlu, Sayın
Kayan, Sayın Tümer, Sayın Dedeoğlu, Sayın
Gaytancıoğlu, Sayın Çamak, Sayın Zeybek, Sayın
Yiğitin yerine Sayın Bektaşoğlu, Sayın Tanal,
Sayın Özkan, Sayın Hakverdi ve Sayın Karaburun.
Sayın
Öz, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Çanakkale Milletvekili Bülent Özün, eğitimini
yarıda bırakmış ya da bırakmak zorunda
kalmış öğrenciler için af düzenlemesi düşünülüp
düşünülmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
BÜLENT
ÖZ (Çanakkale) Sayın Başkan, sorum Millî Eğitim Bakanına.
Üniversite, yüksek lisans, doktora ve doktora sonrası eğitimini
ekonomik ya da özel nedenlerle yarıda bırakmış ya da
bırakmak zorunda kalmış ve çıkarılacak bir afla geri
dönme umuduyla bekleyen öğrencilerimiz -sesini duyurarak- Hükûmetten bir
af düzenlemesi beklemektedir. Tıpta uzmanlık eğitimi alırken
benzer sebeplerle eğitimlerini yarıda bırakmak durumunda
kalmış asistanlar var. Yine ekonomik, sağlık
koşulları ve diğer sebeplerle başvuru tarihini kaçıran
öğrenciler bulunuyor. Birçok kez imza kampanyaları düzenleyen, sosyal
medyada bizlere mesaj atan ve taleplerinin çözüme yönelik gündeme gelmesini
isteyen geleceğimiz dediğimiz ama okuyamayan öğrencilerimiz af
istiyor. Mutlak ki disiplin suçları araştırılıp af
kapsamı bu ölçüde değerlendirilebilir ama imkânsızlıklar
nedeniyle eğitimini yarıda bırakan gençler görmezden
gelinmemelidir.
Eğitimlerine
geri kavuşmayı uzun zamandır bekleyen öğrenciler için af
düzenlemesi yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Özdemir
3.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, üretimi
artıramayan, işsizliği çözemeyen, enflasyonu dizginleyemeyen
Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetlerinin kötü yönetimine halkın ilk
seçimde tepkisini göstereceğine ilişkin açıklaması
SİBEL
ÖZDEMİR (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İktidarları
dönemince üretimi artıramayan, işsizliği çözemeyen, enflasyonu
dizginleyemeyen Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri, arka arkaya
vergilere, benzine zam yapıyor, öngörüsüz politikalarının yükünü
ise vatandaşın, emeklinin, çiftçinin, dar gelirlinin ve orta
sınıfın üzerine atıyor, bir yandan da yandaş
şirketlerin devlete olan borçlarını ise
sıfırlıyor.
Yeni
açıklanan Dünya Ekonomik Forumu Küresel Rekabetçilik Raporu 2017-2018
sonuçlarına göre Türkiye, 137 ülke arasında iki basamak gerileyerek
53üncü sıraya düştü. En hızlı düşüşler ise
sağlık, ilköğretim ve altyapı endekslerinde
yaşanıyor. G20 ülkeleri arasında en düşük istihdam; 39
Avrupa ülkesi arasında istihdamda 36ncı.
OECD
ülkelerinin çoğunda işsizlik düşerken yükselişte olan
ülkemizdeki bu kötü yönetime halkımız ilk seçimde ilk tepkisini
gösterecektir mutlaka.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim ben de.
Sayın
Hürriyet
4.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, Kocaelinin
Gebze ilçesi Adem Yavuz Mahallesi sakinlerinin uzun zamandır tapu sorunu
yaşadığına ilişkin açıklaması
FATMA
KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kocaelide
Gebze ilçemizin Âdem Yavuz Mahallesi sakinleri uzun zamandır tapu sorunu
yaşamakta. Yıllardır burada yaşayan
vatandaşlarımıza 2981 sayılı Yasa gereğince tapu
tahsis belgesi verildi.
Şimdi,
Gebze Belediyesi, tapu tahsis belgelerini tapuya dönüştürürken orada
yaşayan vatandaşlarımıza kırk yıldır
oturdukları evlerini sıradan bir müşteri gibi yüksek fiyatla
satmaya çalışıyor ancak dar gelirli insanların bu
şekilde arsa edinmesi mümkün değildir.
Vatandaşımızın tek isteği hak sahibi oldukları
tapularını almaktır.
Gebze
Belediyesine buradan sesleniyorum: Bugün yapılacak Belediye Meclisinde
vatandaştan yana karar alın, vatandaşa hizmet etmek için
seçildiğinizi ve oturduğunuz koltukların sizi seçenlere ait
olduğunu unutmayın. Gebze halkı sizin müşteriniz
değildir, derhâl bu mağduriyetlere son verin ve Hükûmete buradan
soruyorum: Sorumsuz davranan Gebze Belediye Başkanına Hükûmetinizin
bir yaptırımı olacak mıdır?
Aynı
sorunu yaşayan Gebzenin 10 mahallesiyle birlikte Çayırova ilçesi,
Emek ve İnönü Mahallelerinin sesini ne zaman duyacaksınız?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim ben de.
Sayın
Basmacı
5.- Denizli Milletvekili Melike Basmacının, Hükûmetten
ve Cumhurbaşkanından şehitlerin olmaması için bir çare
bulmalarını rica ettiğine ilişkin açıklaması
MELİKE
BASMACI (Denizli) Sayın Başkan, aslında konuşurken bile
nefesimin durduğu bir andayız çünkü bugün yine şehitlerimiz var,
yine evlatlarımızı toprağa verdik. Hani Anayasada,
referandumda evet çıkarsa bir daha şehit gelmeyecekti? Ben bir
anneyim, bir evladın değerini içimde hissediyorum. O yüzden
Hükûmetten ve Sayın Cumhurbaşkanından ricam: Bırakın
belediye başkanlarını, OHALi, ihaleleri; her şeyi bir yana
bırakalım ve artık bu evlatlarımızı toprağa
vermemek için bir çare bulalım. Çünkü şehit analarının
ahı yerde kalmaz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Durmuşoğlu
6.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, Hakkâri
Şemdinlide şehit olan güvenlik güçlerine Allahtan rahmet
dilediğine, 3 Kasım 2002nin üzerinden geçen on beş yılda
heyecanlarında en ufak bir eksiklik olmadan koydukları hedeflere
doğru emin adımlarla ilerlediklerine ilişkin
açıklaması
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Öncelikle, bugün Hakkâride şehit olan
kahramanlarımıza Allahtan rahmet diliyor, tüm şehitlerimizi
minnetle anıyorum.
Türkiye
için yepyeni bir dönemin başlangıcı olan 3 Kasım 2002nin
üzerinden yarın itibarıyla tam on beş yıl geçmiş olacak.
Biz on beş yıl önceki heyecanımızda en ufak eksiklik
olmadan, ilk günkü aşkla cumhuriyetimizin 100üncü yılını
kutlayacağımız 2023 yılı için önümüze koyduğumuz
hedeflere doğru emin adımlarla ilerliyoruz.
Günümüzde
863 milyar dolara ulaşan millî gelirimizle dünyanın 17nci,
Avrupanın 6ncı büyük ekonomisi konumundayız. 2002
yılında 3 bin dolar civarındaki kişi başı millî
gelirimiz bugün 11 bin dolara yaklaşmıştır. Hedefimiz, ülkemizi
üst gelir grubu ülkeler arasına sokmaktır. Bunu
başaracağımızdan en ufak kuşkumuz yoktur. Türkiye için
felaket senaryoları yazanlar, terör örgütleriyle huzurumuzu bozmaya
çalışanlar ne yaparlarsa yapsınlar Türkiye istikrarla
büyüyecektir.
Bugün,
15 ilimiz 1 milyar doların üzerinde tek başına ihracat yapar
seviyeye gelmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımızın
sürekli vurguladığı tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek
devlet ilkesi gibi Sayın Başbakanımız da ekonominin
rabiasını yatırım, istihdam, üretim, ihracat
şeklinde ortaya koyarak iş adamlarımıza duyurmuştur. O
hâlde Durmak yok! diyeceğiz ve üretime, ihracata, büyümeye devam
edeceğiz. Bu güzel ülkeyi de hak ettiği yere
taşıyacağız. Allah yolumuzu açık etsin.
BAŞKAN
Sayın Kayan
7.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın,
yaşlı bakım teknikerlerinin bir mesleki tanımlarının
olmadığına ve statülerinin ne zaman belirleneceğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
TÜRABİ
KAYAN (Kırklareli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiyenin
yaklaşık 106 üniversitesinden yaşlı bakım teknikerleri
mezun olmaktadır. Bugüne kadar da 30 bin civarında yaşlı
bakım teknikeri mezun olmuştur. Bu meslekteki kişilerin şu
ana kadar bir mesleki tanımları olmamıştır, görev
tanımları olmamıştır ayrıca istihdam da şu
ana kadar yoktur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamam, buyurun.
TÜRABİ
KAYAN (Kırklareli) 22 Mayıs 2014 tarihli 29007 sayılı
Resmî Gazetede sağlık meslek mensuplarının iş ve
görev tanımları yapılırken yaşlı bakım
teknikerlerinin tanımının yapılmamasının,
Sağlık Bakanlığında olmadığı gibi Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanlığında da görev
tanımlarının olmamasının sebebi nedir? Görev
tanımları olmadığı için KPSS tercihi dahi
yapamadıkları göz önünde de bulundurulmamaktadır. Sayın
Sağlık Bakanına ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanına
soruyoruz: Kamu kurum ve kuruluşlarında yaşlı bakım
teknikerleri yerine özel kurs ve programlarla sertifika almış
kişiler hâlen görev yapmaktadır; lise mezunu hasta
bakıcılar, lise mezunu hemşirelerden daha düşük seviyede
meslekte tutulmaktadırlar. Bu kişilerin statüleri ne zaman belirlenecektir?
BAŞKAN
Sayın Tümer
8.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin,
çıraklık veya öğrencilik sırasındaki staj
çalışmalarının emeklilik hesaplanmasında ilk işe
giriş tarihi olarak hesaplanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ZÜLFİKAR
İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın Başkan, bilindiği gibi
çıraklık veya öğrencilik sırasındaki staj
çalışmalarından kaynaklanan sigortalılık
başlangıçları ve prim gün sayıları emeklilik
hesabında dikkate alınmamaktadır. Sigorta güvenlik
mevzuatına göre 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanununda
belirtilen aday çırak, çıraklar hakkındaki iş kazası
ve meslek hastalığı ve hastalık sigortası, meslek
liselerinde okumaktayken veya yükseköğrenimleri sırasında staja
tabi tutulan öğrenciler hakkında ise iş kazası ve meslek
hastalığı sigorta hükümleri uygulanmaktadır. Çırak ve
stajyer öğrenciler, uzun vadeli sigorta kolları olarak nitelendirilen
malullük, yaşlılık, ölüm, emeklilik sigortalılık
kollarına tabi değildirler. Ülkemizin zor şartlarında ve
emekliliğin uzun sürece yayıldığı göz önüne
alınarak milyonlarca kişiyi olumsuz etkileyen bu durum gözden
geçirilmeli, çıraklık veya öğrencilik sırasındaki staj
çalışmaları emeklilik hesaplanmasında ilk işe
giriş tarihi olarak hesaplanmalıdır.
BAŞKAN
- Sayın Dedeoğlu yerine Sayın Eldemir
9.- Bilecik Milletvekili Halil Eldemirin, Hakkâri
Şemdinlide şehit olan güvenlik güçlerine Allahtan rahmet
dilediğine ve Türkiyenin Otomobili Ortak Girişim Grubuna
başarılar dilediğine ilişkin açıklaması
HALİL
ELDEMİR (Bilecik) Teşekkür ederim Başkanım.
Bugün
Hakkâri ve Tuncelide teröristlerle girilen çatışmada şehit
düşen kahraman askerlerimize ve köy korucularımıza Cenab-ı
Allahtan rahmet, yakınlarına sabırlar dilerim. Milletimizin
başı sağ olsun.
Ayrıca
ülkemizin, markası, tasarımı, teknolojisi, üretimi milletimize
ait yerli bir otomobile sahip olma hayali vardı. Bugün şu saatlerde
Türkiyenin Otomobili Ortak Girişim Grubunun tanıtım
toplantısı yapılıyor. Destek verenleri tebrik ediyorum,
başarılar diliyorum. Milletimize hayırlı uğurlu olsun.
BAŞKAN
Sayın Gaytancıoğlu
10.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, mazot
fiyatlarının düşürülerek tarım üreticisine destek verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
OKAN
GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün
Plan ve Bütçe Komisyonunda Tarım Bakanlığının bütçesi
görüşülüyor. Geçen sene AKP Genel Başkanının sarayda
muhtarlara açıkladığı Millî Tarım Projesi
kapsamında Mazotun yarısı sizden, yarısı bizden.
denilmişti. Şimdi, bu yılın bütçesinde Bakan Fakıbaba
Bazı ürünlerde mazotun yarısını vereceğiz. diyor.
Evet, sizi tanımasak biz de kanacağız. Pamuk ve mısır
haricinde hiçbir üründe prim artışı yok, gübre desteğini
azaltmışsınız, hepsini mazota eklemişsiniz.
Ayrıca biz bir traktörün ne kadar mazot yaktığını
biliyoruz; hepsini hesapladım, çoğu yanlış. Eğer
destek vermek istiyorsanız şu an 5 liraya gelmiş mazotu, yat ve
kotra sahiplerinin aldığı fiyat olan 1 lira 70 kuruştan
çiftçiye verin de destek neymiş anlayalım.
BAŞKAN
Sayın Çamak
11.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamakın, IŞİD
terör örgütünün ülkemizde tekrar eylemler gerçekleştirebileceği
iddiaları üzerinde hassasiyetle durulması gerektiğine
ilişkin açıklaması
HÜSEYİN
ÇAMAK (Mersin) Sayın Başkan, ekim ayında ABD merkezli
düşünce kuruluşu Soufan Center bir rapor yayınladı.
IŞİD terör örgütünün son dönem faaliyetlerini ortaya koyan rapora
göre, IŞİDin Suriye ve Iraktaki yenilgisinden sonra 5 bini
aşkın militanın ülkelerine döndüğü açıklandı.
Bunlardan yaklaşık 900 IŞİD militanının
Türkiyeye döndüğü ve hâlen aramızda olduğu tahmin ediliyor.
Dışişleri Bakanlığı bu bilgiyi şu ana kadar
yalanlamadı. Daha önce ülkemizde çok sayıda kanlı eylem
gerçekleştiren bu örgütün ülkemizde tekrar eylemler gerçekleştirebileceği
gerçeği önümüzde durmaktadır. Ortaya konan bu iddialar üzerinde
hassasiyetle durulmalı ve olabilecek saldırıların önüne
geçmek için acil önlemler alınmalıdır.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çamak.
Sayın
Zeybek
12.- Samsun Milletvekili Kemal Zeybekin, Atatürk ve İsmet
İnönüye defalarca saldıranların vatanın
bağımsızlığına, demokrasiye, hukuk devletine,
adalete, bilime, cumhuriyete düşman olduklarına ilişkin
açıklaması
KEMAL
ZEYBEK (Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kurtuluş
Savaşında başta Mustafa Kemal Atatürk ve Kurtuluş
Savaşı kahramanlarını arkadan vuran ihanet çetelerini
bilmekteyiz. Ülkeyi yönetilemez hâle getirip atalarımızın
kurtuluş mücadelesi vermesine sebep olanlar, cumhuriyetin kurulmasına
ve Atatürk devrimlerine karşı çıkmış çağ
dışı düşünce ve ideoloji sahipleri, ülkemizin
çağdaş, demokratik yönetimini hiçbir zaman içlerine sindiremeyen,
emperyalistlerin iş birlikçi uşakları, Atatürk ve yakın
arkadaşı İsmet İnönüye defalarca saldıranlar,
vatanın bağımsızlığına, demokrasiye, hukuk
devletine, adalete, bilime, cumhuriyete düşmanlardır. Mustafa Kemal
Atatürk ve İsmet İnönü, Kurtuluş Savaşındaki
kahramanlarımız ölümsüzlerdir. Yaşasın demokrasi,
yaşasın cumhuriyet!
BAŞKAN
Sayın Bektaşoğlu
13.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun,
Hakkâri Şemdinlide şehit olan güvenlik güçlerini rahmetle
andığına, Giresunda meydana gelen sel, toprak kayması ve
heyelanlar nedeniyle afet mağduru yurttaşların barınma
sorunlarının hâlâ çözülmediğine ilişkin açıklaması
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben
de şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Daha
önce önerge ve konuşmalarımda gündeme getirdiğim ancak nedense
cevap alamadığım bir konuyu tekrar dikkatinize sunmak isterim.
Giresunda 1989-2000 yılları arasında Yağlıdere ilçesi
ve Bulancakın Kovanlık beldesinde meydana gelen sel, toprak
kayması ve heyelanlar nedeniyle boşaltılan alanlarda
yaşayan afet mağduru yurttaşlarımızın
barınma sorunları maalesef hâlâ çözülmedi. Toplam 162 aile için
planlanarak dört yıl önce inşaatına başlanan afet
konutlarının teslimi iki yıl gecikti. Konutların
inşaatı tamamen durdu, âdeta çürümeye terk edildi. Ortada
sorumluluğu üstlenecek muhatap kimse yok. Müteahhit firma ise ödenek
gelmemesini mazeret olarak öne sürüyor. Bu durum halkta tepkilere neden oluyor.
Bu konuyu bakanlıkların gündeme almasını, acil olarak
inceleme yapılmasını bekliyoruz. Bu
yurttaşlarımızın afet mağduriyetine mağduriyet
eklemeye kimsenin hakkı yoktur; ayıptır, yazıktır,
günahtır, kış geliyor.
BAŞKAN
Sayın Tanal
14.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, korumalar
ile Mecliste görevli polisler arasında yemek ücreti konusunda farklı
uygulama olduğuna, Emniyet mensupları arasındaki tazminat
orantısızlığının giderilmesi ile mesai ve çalışma
koşullarının iyileştirilmesinin düşünülüp
düşünülmediğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, saygılarımı sunuyorum. Sayın Başbakan
Yardımcılarımızın, Cumhurbaşkanının
özel korumaları, Başbakanın özel korumaları,
bakanların özel korumaları Türkiye Büyük Millet Meclisine geldikleri
zaman Mecliste ücretsiz yemek yiyorlar. Aynı zamanda Türkiye Büyük Millet
Meclisinde görevli olan polisler ücretsiz yemek yiyememekte, kendi ücretleriyle
yemek yemektedirler. Gerek bakanlıkların gerek Cumhurbaşkanlığının
korumaları özel tazminat aldığı hâlde Türkiye Büyük Millet
Meclisini koruyan polisler koruma tazminatını alamamaktadır.
Aynı
şekilde, Türkiyenin değişik bölgelerinde bulunan polisler
bölgeler açısından terör tazminatı almakta, bu terör tazminatlarında
da farklı ve orantısız, denk olmayan bir uygulama
sağlanmakta. Emniyet mensuplarının, bu terör tazminatıyla
ilgili orantısızlığının giderilmesini, mesai ve
çalışma koşullarının iyileştirilmesini
düşünüyor musunuz? Bu mağduriyet ne zaman giderilecektir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Özkan...
15.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, Türk otomobilinin
gerçeğe dönüşme sürecinin bugün başladığına ve
Anadolu Grup, BMC, Kıraça Holding, Turkcell ile Zorlu Holdinge
başarılar dilediğine ilişkin açıklaması
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hayal
gücü olmayan insanın kanatları yoktur.
Aziz
milletimiz için on beş yıldan beri Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, elhamdülillah,
hayallerimizi bir bir gerçekleştiriyoruz. Her alanda
gerçekleştirdiğimiz yatırım, üretim, ihracat ve
kalkınma hedefleri gibi bugün yeni bir hayalin gerçeğe dönüşme
sürecine tanıklık ediyoruz. Tasarımı, mühendisliği, pazarlanmasıyla
safkan Türk otomobilinin gerçeğe dönüşme süreci bugün
başlıyor. Cumhurbaşkanımızın davetine icabet eden
babayiğitler: Anadolu Grup, BMC, Kıraça Holding, Turkcell ve
Denizlimizden dünyaya açılan Zorlu Holdinge başarılar diliyor,
aziz milletimize hayırlı olmasını temenni ediyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özkan.
Sayın
Tanal, bahsettiğiniz konuyu şimdi konuştum
arkadaşlarımla. Burada Başbakanın,
Cumhurbaşkanının, bakanların, Başbakan
Yardımcılarının korumalarının veya da diğer
görevli polislerin, Emniyetten görevli olanların, hepsinin ücret
karşılığında yemeklerini yedikleri, yemek
faturalarının daha sonra ilgili bakanın kalemine
gönderildiği bilgisi bana geldi. Onu Genel Kurulla paylaşmak istedim.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Ben özür dilerim, o şu şekilde: Yani bakanlığın
bütçesinden karşılanıyor, gelen korumalar kendi cebinden
ödemiyor. Buradakiler bakanlık bütçesinden karşılanmıyor,
kendi ceplerinden yiyorlar Sayın Başkan.
BAŞKAN
Ama siz öyle ifade etmediniz, Burada kendisinden para alınmıyor.
diye ifade ettiniz.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) O zaman yanlış ifade ettiysem özür dilerim
yani olayın şekli bu.
BAŞKAN
Sayın Hakverdi...
16.- Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdinin, Mustafa Kemal
Atatürkü vatan hainliğiyle suçlayan gazetecinin akıbetini takip
edeceğine ilişkin açıklaması
ALİ
HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün
yandaş ve besleme sözde gazeteci yazarlarınızdan biri harf
devrimini hedef alarak cumhuriyetimizin kurucu önderi Mustafa Kemal Atatürkü
vatan hainliğiyle suçlama alçaklığını
göstermiştir.
Belli
ki son dönem AKP Genel Merkezinin ve sarayın oy kaygısıyla
Atatürkçü görünme çabaları henüz bu yandaş, besleme tetikçilere
iletilmemiştir.
Sosyal
medya hesaplarından AKP Genel Başkanına hakaret edildiği
iddiasıyla onlarca kişi cezaevine gönderilirken Atatürke hakaret
eden bu tetikçinin akıbetini elbette biz de takip edeceğiz.
BAŞKAN
Sayın Karaburun
Ama, yerinde yoklar galiba.
Evet,
şimdi, söz talebinde bulunan sayın grup başkan vekillerine söz
vereceğim.
Sayın
Akçay, buyurun.
17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Hakkâri
Şemdinlide şehit olan güvenlik güçlerine Allahtan rahmet
dilediğine, terörle mücadelenin millî bir dava olduğuna ve terörün
beslendiği her kaynağın kurutulması gerektiğine
ilişkin açıklaması
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu
sabah Şemdinliden gelen şehit haberleriyle yine yüreğimiz
dağlandı. Irakın kuzeyinden sızmaya çalışan
teröristlerle çıkan çatışmada 1 uzman çavuş, 5 er, 2 korucu
olmak üzere 8 evladımız şehit oldu.
Şehitlerimize
Allahtan rahmet, milletimize başsağlığı ve sabır
diliyorum. Ailelerine sabır ve başsağlığı
diliyorum.
Milletimizin
ve vatanımızın birliği için yaptıkları mücadele,
ödedikleri bedel asla unutulmayacaktır. Şehitlerimizin gözü arkada
kalmasın. Terörle mücadeledeki başarılar asla yarım
kalmayacaktır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve aziz milletimizin her
bir mensubu şehitlerimizin mirasına sahip çıkacaktır. Türk
milletinin varlığını muhafaza etmek için ödediği
ağır bedellerden, çileli ve külfetli mücadeleden asla geri dönüş
olmayacaktır.
Terörle
mücadele millî bir davadır. İstiklalimiz ve istikbalimiz bu
mücadelede bir ve bütün olmamıza bağlıdır. Hattı
müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır ve o satıh bütün
vatandır, bütün millettir.
Ömrünün
kırk yedi yılını dağlarda şakilik yaparak geçiren
ve şimdi 103 yaşında olan Hamidonun şu sözlerini
ibretiâlem için tekrarlamak istiyorum: Devlet, kimsenin düşmanı
değildir. Devlet, bütün halkının barış içinde, kardeşçe
yaşamasını istiyor. Devlet, boşu boşuna kimseye zarar
vermez. Ben sana zarar vermezsem, devlet gelip bana zarar vermez. PKK, silahla
hiçbir yere varamaz; zulümle hiçbir yere kimse varmamış, varamaz da.
Devlet kimdir? Devlet biziz, devletin çocukları biziz. Kimse Türkiye'yi
dize getiremez. PKK terör örgütünü silah bırakmaya da çağırarak
Devlet büyüktür, kimse Türkiye Cumhuriyeti devletini dize getiremez.
demektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen Sayın Akçay.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Bu cümleler içerisindeki şu ifadeye tekrar dikkat çekmek
istiyorum: Devlet kimdir? Devlet biziz. Bu, devletin milletin
teşkilatlanmış hâli olduğunu devlet ebet müddet
şuurunu çok iyi ifade eden, bütün aydınlara, siyasilere, devlet
yöneticilerine ve herkese örnek olması gereken bir şuurlu ifadedir.
Devlet kimdir? Devlet biziz. Bu şuurla bakabildiğimiz takdirde
hadiseye biraz daha açıklık gelecektir.
Teröristlerin
bu saldırılarını bölgedeki gelişmelerden farklı
düşünemeyiz. Bu terörist saldırı, Iraktan Suriyeye Türkiye'nin
güney sınırı boyunca uzanan bir koridor kurma senaryosunun da
parçalarıdır. Silahlı Kuvvetlerimiz, gerek
sınırlarımız içerisinde gerekse de Suriye ve Irakta
terörle amansız mücadelede başarılar elde etmektedir. Bu
başarılar, Türkiye'yi kuşatmayı amaçlayan koridorun kurulma
amacının önündeki en büyük engeldir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Tamamlayabilir miyim Sayın Başkan?
BAŞKAN
Tabii ki.
Buyurun
bir dakika daha
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Bununla birlikte, terörün beslendiği her kaynak
kurutulmalıdır. Irakta Sincarda, Suriyede Rakka-Münbiç
hattında da nihai sonuç alıcı gerekli çalışmalar
yapılmalıdır.
Bu
vesileyle, Cenab-ı Allahın Silahlı Kuvvetlerimize güç ve kudret
vermesini temenni ediyor, aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve
minnetle anıyorum, yaralılarımıza şifalar diliyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Sayın
Kerestecioğlu
18.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Hakkâride hayatını kaybeden 8 askerin ailelerine
başsağlığı dilediğine, tutuklu milletvekillerinin
milletvekilliğiyle ilgili hiçbir faaliyete
katılamadıklarına ve Diyarbakır Milletvekili Çağlar
Demirelin Genel Kurula ilettiği mektubunu okumak istediğine
ilişkin açıklaması
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan,
Hakkâride maalesef 8 askerimiz hayatını kaybetti. Öncelikle
ailelerine başsağlığı diliyoruz. Bu ölümlere son
verecek barışçıl bir akla, bir politik akla ve böyle bir
politikaya ihtiyaç var. Bunu, artık, el birliğiyle
gerçekleştirmenin zamanı çoktan geldi ve geçiyor, bu gencecik
insanların ölümlerinin son bulması için diyoruz.
Şimdi,
Sayın Başkan, tutuklu milletvekillerimizin Anayasa Mahkemesinde
görüşülmeyi bekleyen dosyalarına Adalet Bakanlığı
tarafından gönderilen görüş yazısında
milletvekilliğinden kaynaklanan hakların engellenmediği
belirtilmişti. Oysaki milletvekillerimizin tutuklandığı
tarihten bu yana onlarca grup toplantısı yapıldı, Mecliste
117 birleşim, 665 oturum yapıldı, 276 kanun geçti,
Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişi öngören Anayasa
değişikliği ile İç Tüzükün değiştirilmesi gibi
önemli iki düzenleme yapıldı ve bu süre boyunca ne eş
başkanlarımız ne diğer milletvekillerimiz burada
seçmenlerine, topluma seslenebildi ne de bir tane kanun için oy kullanabildi.
Dolayısıyla aslında faaliyetleri engellenmekte ve burada
herhangi bir faaliyete katılamamaktadırlar.
Bugün
bu demokratik siyasete yönelik darbenin, 4 Kasımın neredeyse yıl
dönümüdür, iki gün sonra gerçekleşecektir. Orada bulunan bütün
arkadaşlarımıza, başta eş genel başkanlar olmak
üzere, sevgilerimizi, saygılarımızı yolluyoruz ve özgür
oldukları günlerde buluşmayı diliyoruz.
Şimdi,
aslında benim yerimde oturması gereken Sevgili Çağlar Demirelin
Genel Kurula ilettiği mektubu okumak istiyorum, kısa bir mektup.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Tarihin sayfalarında
kara bir leke olarak yer alacak olan 4 Kasım siyasi darbesinin 1inci
yılında, tutsak edildiğimiz cezaevlerinden direnmeye ve
direncimizi her daim diri tutmaya devam ediyoruz. Halkımızın
arasında sürdürdüğümüz siyasi mücadelemiz tutsak edilmemizle, rehin
alınmamızla engellenememiş, aksine büyük bir inanç eşliğinde
kaldığı yerden devam etmiştir, etmektedir. Bunu herkes
böyle bilmelidir. Tutsaklığımız ancak beton duvarlardan
ibarettir ve halkımızla aramıza konulan bu beton duvarları
yıka yıka yine yeniden halkımızın arasında
olacağımızın umudunu ve inancını taşıyoruz.
Mücadeleye halkımızla birlikte devam edeceğimize duyduğum
en derin inancımla, tüm siyasi tutsaklar başta olmak üzere tüm
mücadele arkadaşlarıma selamlarımı, sevgilerimi yolluyorum.
Çağlar Demirel, Diyarbakır Milletvekili
Teşekkürler.
BAŞKAN
Teşekkür ederim ben de.
Sayın
Altay
19.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Hakkâri
Şemdinlide şehit olan güvenlik güçlerine Allahtan rahmet
dilediğine, Hükûmetin terör konusundaki politikalarının çözüme
yönelik olmadığına ve bu Meclisin Türkiyede yaşanan bütün
sorunların çözülebileceği tek adres olduğuna ilişkin
açıklaması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, diğer sayın grup başkan vekillerinin
işaret ettiği gibi bugün gene içimiz kan ağlıyor,
şehitlerimiz var. Allahtan hepsine rahmet diliyorum, mekânları
cennet olsun, kederli ailelerine sabır diliyorum. Ancak, kederli aileler
artık Türkiye Büyük Millet Meclisinden böyle sabır, iyi dilek
temennisi duymak istemiyor. Kederli aileler Türkiye Büyük Millet Meclisinden
çözüm bekliyor.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 1984-2017, tam otuz üç
yıldır Türkiye'nin doğusundan batısına, kuzeyinden
güneyine hepimizin canını yakan, içini acıtan bir vahim tabloyla
karşı karşıyayız. Aynı topraklar içinde
insanların birbirlerini öldürdüğüne, insanların birbirlerine kan
ve gözyaşı akıttığına tanık oluyoruz. Bu
meselenin, hiç şüphesiz, sadece güvenlikçi bir politikayla
çözülmediği çok açıktır. Hükûmetin 2009, 2010 aslında
2013te başlattığı çözüm sürecine biz bu kan akmasın, bu
gözyaşı dinsin diye, eksikleri söylemek ve eleştirilerimizi
yapmak kaydıyla samimi desteğimizi de verdik. Ancak görüldü ki
Hükûmetin bu konudaki politikaları çözüme yönelik değildir. Kimi
siyasi mülahazalara, kimi siyasi taleplere, kimi seçim hesaplarına göre
Adalet ve Kalkınma Partisinin Kürt sorunu kaynaklı terör sorununa
bakışı işi içinden daha çıkılmaz bir hâle
getirmiştir.
Şunu merak ediyorum: PKK bir terör örgütüdür, evet.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen siz de Sayın
Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) - Terör örgütünün
kurucusu Abdullah Öcalana önce sayın deyip sonra
teröristbaşı demek, sonra tekrar sayın demek, şimdi
tekrar teröristbaşı demek, onunla masaya oturmak, sonra bırakın
onunla masayı dağıtmayı, halkın oylarıyla
seçilmiş milletvekillerini terörist itham etmek, ilan etmek, cezaları
kesinleşmeden, hüküm sabitleşmeden milletvekillerini cezaevine
koymak, özgürlüklerinden ve Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarından
alıkoymak bu meselenin çözümüne hizmet etmez.
Bu Meclis, Türkiyede yaşanan bütün sorunların
çözülebileceği tek adrestir. Bu Mecliste Türkiye elbette, Hükûmet elbette
terörle etkin, katı bir mücadele etsin ama lokal tedbirler, askerî
tedbirlerle görüldü ki terör örgütünü bitirmek şöyle dursun,
güçlenmiştir terör örgütü. Meselenin Kürt sorunu ekseninde, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde sağduyu içerisinde samimi bir yaklaşımla,
siyasi çıkarlardan uzak ele alınması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENGİN ALTAY (İstanbul) Müsaade ederseniz
bitireyim.
BAŞKAN Elbette ki, buyurun, bir dakika daha ek
süre veriyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
bu Mecliste bulunan
bütün sayın milletvekillerinin en asli görevidir, kendilerini seçen bütün
vatandaşlarımıza karşı şeref ve namus borcudur
Sayın Başkan. Şehitlerin arkasından taziye yakmak,
ağıt yakmak Meclisin işi değildir.
Türkiye
Büyük Millet Meclisinin sayın üyelerini ve Hükûmeti bu konuda daha
duyarlı ve daha tutarlı olmaya davet ederken, tekrar, aziz
şehitlerimize Allahımdan rahmet, kederli ailelerine
başsağlığı diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Muş, buyurun.
20.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Hakkâri
Şemdinlide şehit olan güvenlik güçlerine Allahtan rahmet
dilediğine, terörle mücadelenin son şehidin hesabı sorulana dek
devam edeceğine ve terörün partilerüstü bir mesele olduğuna
ilişkin açıklaması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu sabah ülke olarak güne kötü bir haberle başladık.
Şemdinlide terör örgütü tarafından düzenlenen saldırıda 6
askerimiz, 2 güvenlik korucumuz şehit olmuştur. Şehitlerimize
Allahtan rahmet dilerim, milletimizin başı sağ olsun.
Buradan
bir kez daha ilan ediyorum: Terörle mücadelemiz son şehidimizin
hesabı sorulana dek devam edecektir. Bir kez daha şehitlerimizin
acılı ailelerine başsağlığı dileklerimi
iletiyorum.
Sayın
Başkan, terörle mücadele, sadece elinde silah tutan o teröristle
değildir, aynı zamanda onlara bu imkânları sağlayanlarla,
onların propagandasını yapanlarla, onları aklamaya
çalışanlarla, onlara finans, lojistik imkân sağlayanlarla,
onları masumlaştırmaya çalışanlarla da
yapılacaktır. Sınırlarımızın
dışında olan gelişmeler, Suriyedeki gelişmeler bu
bağlamda değerlendirilmelidir.
Türkiye,
işte, tam da bu noktada sınır ötesi operasyonlarla
vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamaya,
korumaya çalışmaktadır. Suriyede yapılan Fırat
Kalkanı operasyonu ya da şu an yürütmekte olduğumuz
operasyonlar, oradan Türkiyeye karşı yönelebilecek olan terör
faaliyetlerine ve terör tehditlerine karşıdır.
Bu
açıdan, Irakta meydana gelecek olan gelişmeler, Suriyede meydana
gelecek olan gelişmeler, bu arada oluşabilecek olan boşluklar ve
o boşlukta da terör örgütlerinin beslenerek Türkiyeye tehdit
oluşturmasına karşı Türkiye hamleler yapmaktadır,
bunlardan da geri durmayacaktır.
Şunu
özellikle belirtmek isterim: Terör partilerüstü bir meseledir. Birileri
oturduğu yerden sadece konuşur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen Sayın Muş siz de.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) - Konuşmak kolay ama somut önerin varsa bu
terörle mücadelede onu ortaya koyarsın. Kalkıp böyle bir meselede
ikide bir somut bir şey koymadan ortaya, iktidarı, partimizi hedef
almayı da açıkçası doğru bulmuyorum. AK PARTİ kimseyle
oturup pazarlık yapmamıştır, yapmayacaktır da.
Milletiyle beraber gelmiştir, milletiyle beraber Türkiye'nin
sorunlarını çözmeye çalışacaktır.
Teröristbaşının
olduğu yer bellidir. İlk geldiği zaman nasılsa şimdi
de aynı durumdadır, durumunda bir değişiklik
olmamıştır. Teröristbaşı geldi, teröristbaşı
orada durmaktadır.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
VII.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Başkanlık Divanı olarak Hakkâri
Şemdinlide şehit olan güvenlik güçlerine Allahtan rahmet
dilediklerine ilişkin konuşması
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, biz de Divan olarak Hakkâri ili Şemdinli
ilçesi Ortaklar bölgesinde teröre karşı mücadele ederken şehit
düşen asker ve koruculara Allahtan rahmet, değerli ve kederli
ailelerine, yakınlarına başsağlığı ve
sabır, yaralılara da acil şifalar temenni ediyoruz. Türkiye'nin
başı sağ olsun.
Sayın
Yıldırım, sisteme girmişsiniz. Bir şey mi
söyleyecektiniz?
AHMET
YILDIRIM (Muş) Çok kısa Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun, bir dakika
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
21.- Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın,
Hakkâri Şemdinlide çatışmada hayatını kaybeden 8
güvenlik görevlisine Allahtan rahmet dilediğine ve bu can
kayıplarının son olmasını içtenlikle temenni
ettiğine ilişkin açıklaması
AHMET
YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün
benden önce konuşan grup başkan vekillerinin ifade ettiği üzere
Hakkâri Şemdinlide 8 güvenlik görevlisi çatışmada
hayatını kaybetmiştir. Tamamına Allahtan rahmet diliyorum.
Ailelerine ve bütün Türkiye toplumuna başsağlığı
diliyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Bu
ülke topraklarının kana doyduğu, toplumumuzun artık bir
canını kaybetmeye bile tahammülünün kalmadığı
bilinciyle bu can kayıplarının son olmasını içtenlikle
temenni ediyorum. Bu ülkenin, evet, yüz yıla yaklaşan toplumsal
sorunları var, doğru ama yüzlerce yıllık siyaset,
düşünce, diyalog ve çözüm müktesebatı da vardır. Denenmiş,
hem de defalarca denenmiş ama aynı çözümsüzlük noktasına
varmış yöntemlerin bir an önce terk edilerek, bu ülkede artık
bir gencimizin bir damla dahi kanının akmayacağı günler
inancıyla herkesi tekrardan selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
VIII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Başkanlıkça, Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Ayhanın (4/113) Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
Komisyonu üyeliğinden istifasına ilişkin yazısı ile
Diyarbakır Milletvekili Nimetullah Erdoğmuşun (4/114) Plan ve
Bütçe Komisyonu üyeliğinden istifasına ilişkin
yazılarının 2/11/2017 tarihinde Başkanlığa
ulaştığına ilişkin önerge yazısı
BAŞKAN
Şanlıurfa Milletvekili Sayın İbrahim Ayhanın Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu üyeliğinden istifasına
ilişkin yazısı ile Diyarbakır Milletvekili Sayın
Nimetullah Erdoğmuşun Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğinden
istifasına ilişkin yazısı 2/11/2017 tarihinde
Başkanlığımıza ulaşmıştır.
Bilgilerinize
sunuyoruz.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
IX.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve
saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ve 502
sıra sayılı Kanun Tasarısının İç Tüzük'ün
91'inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi
2/11/2017
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 2/11/2017 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından,
İç Tüzükün 19 uncu maddesi gereğince grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
Bülent
Turan
Çanakkale
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmında bulunan 502, 457, 385, 460 ve 465 sıra
sayılı Kanun Tasarılarının bu kısmın
sırasıyla 1, 2, 3, 4 ve 5inci sıralarına alınması
ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesi,
Genel
Kurulun;
7
Kasım 2017 Salı günkü birleşiminde 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar,
8
Kasım 2017 Çarşamba günkü birleşiminde 385 sıra
sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
9
Kasım 2017 Perşembe günkü birleşiminde 460 sıra
sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
Haftalık
çalışma günlerinin dışında 13, 17, 20 Kasım 2017
Cuma ve Pazartesi günleri saat 14:00'te toplanarak bu birleşimlerde
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler kısmındaki işlerin görüşülmesi
ve;
13
Kasım 2017 Pazartesi günkü birleşiminde 325 sıra
sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
14
Kasım 2017 Salı günkü birleşiminde 479 sıra
sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
15
Kasım 2017 Çarşamba günkü birleşiminde 142 sıra
sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
16
Kasım 2017 Perşembe günkü birleşiminde 361 sıra
sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
17
Kasım 2017 Cuma günkü birleşimde 477 sıra sayılı Kanun
Tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar,
20
Kasım 2017 Pazartesi günkü birleşimde 463 sıra sayılı
Kanun Tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar,
çalışmalarını
sürdürmesi,
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının İç Tüzük'ün
91'inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin
ekteki cetveldeki şekliyle olması,
önerilmiştir.
502 Sıra
Sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/884) |
||
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bolümdeki Madde
Sayısı |
1. Bölüm |
1 ila 27nci maddeler
arası |
27 |
2. Bölüm |
28 ila 55inci maddeler
arası |
28 |
3. Bölüm |
56 ila 83üncü maddeler
arası |
28 |
4. Bölüm |
84 ila 104üncü maddeler
arası |
21 |
5. Bölüm |
105 ila 125inci
maddeler arası (Geçici Madde 1 ve Geçici Madde 2 dâhil) |
23 |
Toplam Madde
Sayısı |
127 |
BAŞKAN
Önerinin gerekçesini açıklamak üzere öneri sahibi Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Kırıkkale Milletvekili
Sayın Ramazan Can konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Can.
AK
PARTİ GRUBU ADINA RAMAZAN CAN (Kırıkkale) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Grup
önerimizle ilgili konuşmadan önce, bugün maalesef menfur bir
saldırı sonucunda şehitlerimiz var, yaralılarımız
var. Şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum,
yaralılarımıza da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
502
sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısını İç Tüzükün 91inci maddesi gereğince
temel yasa şeklinde -beş bölüm hâlinde, 127 madde- inşallah
Genel Kurul kabul ederse grup önerimizle gündemin birinci sırasına
alacağız.
Yine,
ikinci sırasında, 457 sıra sayılı Avrupa Birliği
ile EFTA arasındaki bir sözleşme var. Üçüncü sırasına, 385
sıra sayılı Geçici İthalat Sözleşmesine dair bir
sözleşmenin; dördüncü sırasına, Birleşmiş Milletler
ile Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti arasındaki bir sözleşmenin ve
beşinci sırasına da 465 sıra sayılı Türkiye
Cumhuriyeti ile Karadağ Hükûmeti arasındaki bir sözleşmenin
-gündemin ön sıralarına- alınmasını öneriyoruz.
13
Kasım, 17 Kasım ve 20 Kasım -cuma ve pazartesi- günleri Genel
Kurulun saat 14.00te toplanarak çalışmasını öneriyoruz.
Ayrıca,
gruplara teşekkür ediyorum, milletvekili arkadaşlarımıza
teşekkür ediyorum; toplumumuzu, gençlerimizi yakından ilgilendiren
önemli bir önergeyi kabul edeceğiz hep beraber. Birazdan Danışma
Kurulu önerisi oylanacak. Genel Kurulda oylanacak olan, uyuşturucuyla
ilgili mücadele kanayan bir yara. Sayın Bakanımız da burada,
Başbakan Yardımcımız da, konuyla ilgili açıklamaları
olacak. Bundan dolayı gruplara da ayrıca teşekkür ediyorum.
Kurulacak bir Meclis araştırması komisyonuyla ilgili hem tespit
anlamında hem de tedavi ve tedbir anlamında ciddi bir
çalışma olacaktır.
Şimdiden
hayırlı olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu tekrar
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Can.
Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Muş Milletvekili Sayın Ahmet
Yıldırım konuşacak.
Buyurun
Sayın Yıldırım. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP
GRUBU ADINA AHMET YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; iki gün sonra, bu Parlamentoya
yapılmış bir siyasi darbenin yıl dönümü. 4 Kasım
2016da, bu Parlamentonun üçüncü büyük partisi, ikinci büyük muhalefet
partisinin eş genel başkanlarıyla birlikte 10 milletvekili
tutuklandı. Biz, siyasi iradeye, sivil siyasete, demokratik siyasete
yapılan bu darbeyi kınıyoruz.
Benimle
aynı ilden milletvekili seçilmiş olan sevgili Burcu Çelikin bugüne
dair göndermiş olduğu kısa bir mektubunu sizlerle paylaşmak
istiyorum:
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, hâlihazırda tutuklu
bulunan diğer milletvekili arkadaşlarıma, belediye
başkanlarına ve tüm cezaevlerine selamlarımı iletiyorum.
Sayın
Başkan, mensubu olduğum HDPnin barış, kardeşlik,
demokrasi ve eşitlik temelli çalışmalarına
karşılık, on yıllar boyunca bitmek bilmeyen, her dönemde
ülkeyi daha derin kaosa sürükleyen hatalı politikaların
uygulanmasıyla HDP milletvekillerinin her türlü çalışmasının
kriminalize hâle getirilmesi çabasını üzüntüyle seyrediyorum.
Hepinizin
malumu olduğu üzere, Anayasa Komisyonu görüşmeleri neticesinde,
milletvekili dokunulmazlıkları, Türkiye siyaset tarihinde ilk defa
açığa çıkan bir usulle Anayasaya, İç Tüzüke, evrensel
hukuk kurallarına ve yerleşmiş teamüllere açık
aykırı bir şekilde kaldırılmıştır. Her
şeyden önce bilinmelidir ki bu süreci başlatan ve destek veren tüm
siyasi partiler halkın vicdanında yargılanmıştır.
Değerli
milletvekilleri, elbette, şahsım ve diğer milletvekili
arkadaşlarım hakkında düzenlenen dosyalar siyasidir. Aksi
takdirde, söz konusu zorlama sebeplerden bir dava dosyası
oluşturulması mümkün değildir. Dosyaların siyasi
olduğunun diğer bir göstergesi de Anayasa Mahkemesinin milletvekili
tutukluluğuna ilişkin vermiş olduğu önceki kararlarına
sahip çıkmaması ve hâlihazırda mevcut milletvekili
dosyalarında karar vermemiş olmasıdır.
Demokraside
kutsal olan, mekanizmalar değil, değerlerdir. Mutlaka ve en küçük
ödün vermeden saygı gösterilmesi gereken şey, insanların
inançları ve renkleri ne olursa olsun, niceliklerine
bakmaksızın, kadın erkek, çocuk, bütün insanların onurudur.
İşte, biz siyasetçilerin yapması gereken, bu insanlık
onurunu korumaktır.
Mevlânanın
çok güzel bir sözü vardır, şöyle der Mevlâna: Madem hamı
pişiremiyoruz, bari pişmişi ham etmeyin. Haktan, hakikatten ve
hukuktan uzak bir şekilde tutulduğumuz cezaevlerinde yasama-iktidar,
yürütme-iktidar, yargı-iktidar ilişkilerini yakından takip
ediyoruz. Teslim bayrağını çekmiş yargı, disipline
edilmiş yürütmenin yanı sıra ülke gerçekliğinden uzak, suni
konularla yürütülmeye çalışılan yasama faaliyetlerinin
işlevsizliği ayyuka çıkmış durumdadır.
Yargılandığım
dosyaya gelirsek, hakkımda hazırlanan 5 fezleke içeriği ve
fezlekeler dışında, iddianamede yer alan bütün isnatlardan
beraat kararı verilmiştir fakat dosyada tek bir isnat ve emaresi
bulunmayan fezlekelerden ve iddianameden bağımsız, dosyanın
muhteviyatıyla
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET
YILDIRIM (Devamla) Sayın Başkan, bir paragraf
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen. Bir dakika daha süre vereyim size.
AHMET
YILDIRIM (Devamla)
çelişen bambaşka bir sevk maddesinden
hakkımda altı yıl hapis cezası verildi. Bu durum, en naif
tabirle hukuk kıyımıdır. Bilinmelidir ki hakikat bugün
olmazsa yarın mutlaka ortaya çıkacaktır. İşte, ortaya
çıkacak bu hakikatin vebali de ağır olacaktır.
Bu
denli ağır haksızlıklar üzerine hiçbir iktidar dikiş
tutturamaz. Yapılması gereken, demokratik siyaset
koşullarını oluşturmak, Türkiyede var olan tüm
sorunların çözüm yeri olduğuna inandığım ve son süreçte
işlevsizleştirilen Türkiye Büyük Millet Meclisini aktif hâle
getirmek, Türkiyede var olan çoğulcu toplumu samimiyetle kucaklamak ve
hep birlikte Asminlerimize, Mirazlarımıza ve tüm
çocuklarımıza onurlu bir yaşam armağan etmektir. Birlikte
özgürce hak, hukuk ve insani değerlere saygı çerçevesinde inşa
edeceğimiz yarınlara olan inancımla halkımıza ve tüm
milletvekili arkadaşlarıma selam, sevgi ve saygılarımı
iletiyorum. Burcu Çelik, Muş Milletvekili, Sincan Kapalı Kadın
Cezaevi.
Selamlar,
saygılar. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Engin Altay
konuşacak.
Buyurun
Sayın Altay.
CHP
GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Biraz
önceki tartışmayla ilgili, iktidar partisinin sayın grup
başkan vekili şehitlerimizle ilgili taziyesinden sonra dedi ki: Bu
muhalefet böyle işin lafını yapıyor. Somut çözüm önerisi
getirin. Bu vesileyle AK PARTİ grup önerisi üzerinde görüşlerimi
açıklamadan önce, bu konuda da çok somut, çok net bir iki öneri yapmak
istiyorum.
Bir
kere, buradaki hiçbir milletvekilini kastetmiyorum, hiçbir siyasi partiyi
kastetmiyorum ama kim terör, kan ve gözyaşından besleniyorsa Allah
onun belasını versin!
MELİKE
BASMACI (Denizli) Âmin.
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Âmin.
ENGİN
ALTAY (Devamla) Şimdi, somut çözüm mü istiyorsunuz? Ben söyleyeyim:
Defaatle söyledik. Siz, bu Meclisin, bu Parlamentonun Türkiye'de yaşanan
bütün sorunların çözüm merkezi olduğuna inanmıyor musunuz? Buna
inanmıyorsanız bu Mecliste işiniz ne? Ki, inanıyorsunuzdur.
Buna inanıyorsanız, diyorum ki -çok somut, 80 milyonun önünde size
çağrı yapıyorum- ateş düştüğü yeri yakıyor.
Şehitlerimizin evlerine şimdi gidecek vali, garnizon komutanı.
Şehidin babasına sarılacak, ağlanacak sızlanacak,
şehidin babasına bir bayrak verilecek -küçümsemiyorum- herkes
işine bakacak, o aile o acıyla baş başa kalacak.
Benim
içim sızlıyor kardeşim, sizin sızlamıyorsa ben onu
bilemem. Somut çözüm önerisi yapıyorum, bir çağrı yapıyorum
Parlamentoya. Bu Parlamento bu işi çözecek tek yerdir. Hükûmet, kendi
başına, Parlamentoyu devre dışı bırakarak bu
işi çözmeyi denedi, yüzüne gözüne bulaştırdı. 11 Mart
2009da, dönemin Cumhurbaşkanı, bu çözüm sürecinin başlangıcından
önce demiş ki Çok güzel şeyler olacak. Tarih 2 Kasım 2017;
ölen şehitlerimizin sayısını, ölen
insanlarımızın sayısını ben vermek istemiyorum.
Ben vermek istemiyorum, içim acıyor, onun için vermek istemiyorum.
Sayın
milletvekilleri, Sayın Hükûmet; bu sorunun bir tane çözümü var. Bu kana,
bu gözyaşına mecbur değiliz. Türkiye Büyük Millet Meclisi,
derhâl eşit temsilli bir komisyon kurmak zorundadır. Bunun adına
ister toplumsal barış ve terörün sonlandırılması
deyin, ne derseniz deyin, adı önemli değil. 4 siyasi partiye
çağrıda bulunuyorum: Eşit temsille toplumsal barış ve
mutabakat, terörün sonlandırılması, neyse, bir komisyon
kurulmalı, belli yetkilerle ve gerekse böyle bir komisyon için özel bir
kanun çıkarılmalı ve bu komisyon bu işi üstlenmelidir.
Çözüm istiyorsan çözüm budur.
İlaveten,
siyasi partilerin göstereceği insanlardan gene eşit şekilde
dışarıda bir gerçekleri araştırma komisyonu
Hani siz
bir akil adamlar komisyonu kurmuştunuz, şöhretler karması,
milletin aklıyla alay eder gibi. Gelin, her parti belli sayıda ismi
önersin, toplumda saygınlığı olan, kabul gören ismi
önersin, bunlar da dışarıda çalışsın, bu mesele
üç ayda çözülür. İddia ediyorum, üç ayda çözülür. Var mısınız,
yok musunuz? (CHP sıralarından alkışlar)
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Varız.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, 60a göre yerimden bir
açıklama istiyorum.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) E, çözüm dedin, çözüm bu işte. Başka çözüm
var mı?
BAŞKAN
Buyurun, bir dakika yerinizden söz veriyorum size Sayın Muş.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
22.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul
Milletvekili Engin Altayın AK PARTİ grup önerisi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, öyle kürsüden hararetli
konuşmalarla olmuyor bu iş. Divan sazı gibi
(CHP ve HDP
sıralarından gürültüler)
HÜDA
KAYA (İstanbul) Basitleştirmeyin ya.
ALİ
ŞEKER (İstanbul) İnsanlar sahiden ölüyor.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Divan sazı gibi
AHMET
YILDIRIM (Muş) Ne yapalım? Silah mı alıp gelelim?
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Bakın, divan sazı gibi yöntem söylüyor.
Sonucu, nereye gideceksin, onu söyle sen. Ne, sonuçta ne hedefliyorsun? Nereye
götüreceksin, ne söylüyorsun? Efendim, Mecliste çözelim. Yöntem belirliyor.
Sonucun ne?
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Sonucu konuşursunuz zaten. Konuşmadan sonuç
mu koyacaksın peşin peşin?
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sürecin sonunda nereye gideceksin? Bunları bir
söyle, bunları bir ortaya koy. Orada ne konuşacaklarını
burada bir açıkla önce sen. Yöntem belirliyor, Sayın Grup Başkan
Vekili bize yöntem söylüyor: Böyle çözelim, şöyle çözelim.
HÜDA
KAYA (İstanbul) Her şeyi basitleştiriyorsunuz.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Tamam, senin önerdiğin silah dışında
her şeyi öneriyoruz.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Tamam, nereye geleceksin çözümün sonunda, onu söyle.
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Çözümün adını ağzınıza
almıyorsunuz iki buçuk senedir.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Silah dışında her şeyi. Ölüm
dışında her şeyi.
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Korkmayın çözümden.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Ne düşünüyorsunuz, bunu söyle.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Korkmayın çözümden.
HÜDA
KAYA (İstanbul) Bu kadar basit bir dil olamaz ya.
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Ölümler sahici.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın hatip ya beni ya konuşmamı divan
sazına benzeterek bana hakarette bulundu efendim. Söz talep ediyorum.
BAŞKAN
Size bir soru sordu, dedi ki
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sormadı efendim Divan sazı gibi
konuşuyor. dedi. Ya konuşmamı ya da beni divan sazına
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Divan sazından hakaret çıkmaz Engin
Bey.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Hayır, konuşmayı kastediyorum.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, eğer bunu sataşma
saymıyorsanız çok
BAŞKAN
Hayır, hayır divan sazını duymadım Sayın Altay.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Nasıl duymazsınız, bütün Genel Kurul
duydu.
BAŞKAN
Duymadım Sayın Altay, bir dakika, durun.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, hakaret kastım olmaz
Sayın Altaya, öyle bir şey olmaz.
GÖKCEN
ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) Asla, asla efendim, asla.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Mehmet Bey çok üzülür bak eğer hakaret
çıkartırsan; çıkmaz.
VURAL
KAVUNCU (Kütahya) İltifat, iltifat.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Olabilir. E, ben de laf edeyim, sonra Kastım o
değildi. diyeyim, olur mu, edeyim mi?
BAŞKAN
Olur.
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Ölümler sahici maalesef. Çözümler yalandan olunca
ölümler sahici yaşanıyor.
BAŞKAN
Buyurun.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
5.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın mevkidaşım, bak, ben 8 tane eve,
ocağa ateş düşmüş, gel bu işi çözelim diyorum, sen
zevahiri kurtarmaya çalışıyorsun.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Haydaa! Ne zevahiri ya?
ENGİN
ALTAY (Devamla) Yazık günah ya, yazık, vallahi yazık.
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Sahiden öldü o insanlar.
ENGİN
ALTAY (Devamla) Bundan daha somut bir teklif olur mu? Bana birisi
çıksın -4 siyasi parti var burada, iktidar partisi milletvekillerine
sesleniyorum- şundan daha somut bir önerisi olan gelsin, burada söylesin,
biz ona uyalım.
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Çözümden niye korkuyorsunuz?
ENGİN
ALTAY (Devamla) Bakın, altını tekrar kalın çiziyorum,
Hükûmet PKK terör örgütüyle şüphesiz etkin bir mücadele etsin, bu
ayrı bir şey ama bunun böyle bitmediği de görüldü. Otuz üç
yıldır
Hatırlayın -siz belki o zaman daha gençtiniz,
hatırlamazsınız- rahmetli Özal Bir avuç çapulcu diye bu işi
nitelendirdi, geldiğimiz nokta bu.
Demek
ki ne yapmak lazım? Bir kere bu işi siyasi değerlendirmelerden
uzak tutmak lazım. Ne yapmak lazım? Kardeşlik duygusu içinde,
Kürtün Türkle bir olduğu anlayışı içinde bu işe
bakmak lazım.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Zaten buna bakıyoruz.
ENGİN
ALTAY (Devamla) Buna bakamazsanız, Kürt ile Türkü bir saymazsanız,
Alevi ile Sünniyi bir saymazsanız zaten bu işi çözmekle ilgili sizin
yapacağınız bir şey yoktur.
Çok
net tekrar çağrı yapıyorum: Var mısınız, yok
musunuz? Artık kan akmasın diyorum ben.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, pek kısa bir
açıklama
IX.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve
saatleri ile gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ve 502
sıra sayılı Kanun Tasarısının İç Tüzük'ün
91'inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Adalet ve Kalkınma Partisinin grup önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Buyurun
Sayın Muş.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Pek kısa bir açıklama Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
23.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul
Milletvekili Engin Altayın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, burada 80 milyon
vatandaşımızı hiçbir zaman biz AK PARTİ olarak
birbirinden farklı görmedik, kimsenin de göreceğini
düşünmüyorum. Türkiyede insanların nerede, nasıl, hangi
şartlarda doğacağı insanların elinde değil.
Dolayısıyla insanların etnisitesinden, inancından,
kültüründen dolayı onlara farklı bir gözle bakmak, asla bizim tasvip
edeceğimiz, kabul edeceğimiz bir şey değil. Zaten Türkiyenin
tamamına yayılmış bir siyasi parti olarak da milletimizin
tamamına aynı samimiyetle yaklaştığımızdan
bu kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla Türkü ile Kürtü, Sünnisi
ile Alevisi, bunlar arasında bir ayrım kesinlikle söz konusu olamaz,
tamamı Türkiye Cumhuriyeti devletinin vatandaşıdır.
Ben
daha önce defaatle bu kürsüden şunu da söyledim: Benim bu ülkede ne kadar
hakkım varsa Kürt kökenli bir vatandaşın da aynı hakkı
vardır, Alevi kökenli bir vatandaşın da aynı hakkı
vardır, birinin diğerinden fazla bir hakkı olamaz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Sayın Başkan, bir dakikalık bir
açıklama için yerimden söz verebilir misiniz?
BAŞKAN
Hangi konuda?
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Tam da bu mesele konusunda.
BAŞKAN
Peki, bir dakika yerinizden
24.- Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önderin,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Teşekkür ederim.
Sayın
Recep Akdağ bilim insanı, tıp insanı. Sayın Recep
Akdağın hakemliğine müracaat ederek Sayın Muşa bir
cevap vermek istiyorum, bütün bu söylenenlerin ne kadar ayağı havada
olduğunun ortaya çıkması kabîlinden.
Biraz
önce hemen sizin yanınızda oturan değerli vekil safkan otomobil
yaptığımızı söyledi. Safkan diye neye deniliyor? Ben
Googlea girdiğimde at, köpek ve kedi çıkıyor, hiç insanla
ilgili böyle bir değerlendirme çıkmıyor, tamam. Otomobilde bile
bir safkanlık şovenizmi her konuşmanızın patolojisine
yansımış. Ondan sonra Sayın Muş, bize şunu
söylemeyin: Doğduğumuz yeri seçmek elimizde değil. Efendim,
bilmem şu, bu falan. Herkesin, kendisi olarak ve kendisi gibi
yaşamasıdır esas.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Önder.
Danışma
Kurulunun bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
IX.- ÖNERİLER (Devam)
B) Danuşma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, Burdur Milletvekili Bayram Özçelik ve 34 milletvekilinin
(10/2099), İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 27
milletvekilinin (10/114), Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil ve 25
milletvekilinin (10/365), Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir ve 22
milletvekilinin (10/378), Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve 21
milletvekilinin (10/494), Ankara Milletvekili Zühal Topcu ve 20 milletvekilinin
(10/702), İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel ve 33
milletvekilinin (10/884), Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 23
milletvekilinin (10/1423), Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve 20 milletvekilinin (10/1431), Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer ve 25 milletvekilinin (10/1442), Adana Milletvekili İbrahim
Özdiş ve 25 milletvekilinin (10/1449), Gaziantep Milletvekili Mehmet
Gökdağ ve 24 milletvekilinin (10/1597), Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlu ve 23 milletvekilinin (10/1787), İstanbul
Milletvekili Barış Yarkadaş ve 22 milletvekilinin (10/1808),
Adana Milletvekili Aydın Uslupehlivan ve 22 milletvekilinin (10/1949),
İstanbul Milletvekili Didem Engin ve 21 milletvekilinin (10/1955),
Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve 23 milletvekilinin (10/1970), Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve 20 milletvekilinin
(10/2056), Ankara Milletvekili Murat Emir ve 23 milletvekilinin (10/2092),
Mersin Milletvekili Oktay Öztürk ve 20 milletvekilinin (10/2094), İstanbul
Milletvekili Arzu Erdem ve 21 milletvekilinin (10/2095), Gaziantep Milletvekili
Akif Ekici ve 23 milletvekilinin (10/2096), MHP Grubu adına Grup
Başkan Vekili Manisa Milletvekili Erkan Akçayın (10/2097), HDP Grubu
adına Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demir ve Grup Başkan Vekili Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırım'ın (10/2098) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergelerinin görüşmelerinin
birleştirilerek Genel Kurulun 2 Kasım 2017 Perşembe günkü
Birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Danışma
Kurulu Önerisi
Danışma
Kurulunun 2/11/2017 Perşembe günü yaptığı toplantıda,
aşağıdaki önerinin Genel Kurulun onayına sunulması
uygun görülmüştür.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
Bülent Turan Engin
Altay
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Filiz Kerestecioğlu Demir Erkan
Akçay
Halkların Demokrasi Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Öneri:
Burdur
Milletvekili Bayram Özçelik ve 34 Milletvekilinin (10/2099), İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 27 milletvekilinin (10/114),
Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil ve 25 milletvekilinin (10/365),
Şanlıurfa Milletvekili Osman Baydemir ve 22 milletvekilinin (10/378),
Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve 21 milletvekilinin (10/494), Ankara
Milletvekili Zühal Topcu ve 20 milletvekilinin (10/702), İstanbul
Milletvekili Onursal Adıgüzel ve 33 Milletvekilinin (10/884), Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcı ve 23 milletvekilinin (10/1423), Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve 20 milletvekilinin
(10/1431), Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ve 25 milletvekilinin
(10/1442), Adana Milletvekili İbrahim Özdiş ve 25 milletvekilinin (10/(1449),
Gaziantep Milletvekili Mehmet Gökdağ ve 24 milletvekilinin (10/1597),
Edime Milletvekili Okan Gaytancıoğlu ve 23 milletvekilinin (10/1787),
İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş ve 22 milletvekilinin
(10/1808), Adana Milletvekili Aydın Uslupehlivan ve 22 milletvekilinin
(10/1949), İstanbul Milletvekili Didem Engin ve 21 milletvekilinin
(10/1955), Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve 23 milletvekilinin
(10/1970), Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş ve 20
milletvekilinin (10/2056), Milletvekili Murat Emir ve 23 milletvekilinin (10/2092),
Mersin Milletvekili Oktay Öztürk ve 20 milletvekilinin (10/2094), İstanbul
Milletvekili Arzu Erdem ve 21 milletvekilinin (10/2095), Gaziantep Milletvekili
Akif Ekici ve 23 milletvekilinin (10/2096), Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
(10/2097), Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Grup Başkan
Vekilleri İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ve Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırım'ın (10/2098), Meclis
Araştırması Önergelerinin görüşmelerinin birleştirilerek
Genel Kurulun 2 Kasım 2017 Perşembe günkü (bugün) Birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Danışma Kurulu önerisini kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Gündemin
Seçim kısmına geçiyoruz.
X.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Plan ve Bütçe Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN
- Plan ve Bütçe Komisyonunda boşalan ve Halkların Demokratik Partisi
Grubuna düşen bir üyelik için Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Ayhan aday gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince gündemin Genel Görüşme
ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmına geçiyoruz.
Uyuşturucu
kullanımı başta olmak üzere madde
bağımlılığı ve yeni
bağımlılık türlerinin araştırılarak
bağımlılığa götüren nedenlerin ve alınacak
tedbirlerin tespit edilmesi maksadıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına sunulan İstanbul Milletvekili Mustafa
Sezgin Tanrıkulu ve 27 milletvekilinin (10/114), Bursa Milletvekili Ceyhun
İrgil ve 25 Milletvekilinin (10/365), Şanlıurfa Milletvekili
Osman Baydemir ve 22 milletvekilinin (10/378), Diyarbakır Milletvekili
Altan Tan ve 21 milletvekilinin (10/494), Ankara Milletvekili Zühal Topcu ve 20
milletvekilinin (10/702), İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzel ve
33 milletvekilinin (10/884), Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcı ve
23 milletvekilinin (10/1423), Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve 20 milletvekilinin (10/1431), Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer ve 25 milletvekilinin (10/1442), Adana Milletvekili İbrahim
Özdiş ve 25 milletvekilinin (10/1449), Gaziantep Milletvekili Mehmet
Gökdağ ve 24 milletvekilinin (10/1597), Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlu ve 23 milletvekilinin (10/1787), İstanbul
Milletvekili Barış Yarkadaş ve 22 milletvekilinin (10/1808),
Adana Milletvekili Aydın Uslupehlivan ve 22 milletvekilinin (10/1949),
İstanbul Milletvekili Didem Engin ve 21 milletvekilinin (10/1955),
Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve 23 milletvekilinin (10/1970), Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaş ve 20 milletvekilinin
(10/2056), Ankara Milletvekili Murat Emir ve 23 milletvekilinin (10/2092),
Mersin Milletvekili Oktay Öztürk ve 20 milletvekilinin (10/2094), İstanbul
Milletvekili Arzu Erdem ve 21 milletvekilinin (10/2095), Gaziantep Milletvekili
Akif Ekici ve 23 milletvekilinin (10/2096), Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
(10/2097), Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Grup Başkan
Vekilleri İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir ve Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırım'ın (10/2098), Burdur
Milletvekili Bayram Özçelik ve 34 milletvekilinin (10/2099) esas numaralı
Meclis araştırması önergelerinin birlikte yapılacak
görüşmelerine başlıyoruz.
XI.- MECLİS ARAŞTIRMASI (x)
A) Ön Görüşmeler
1.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulu ve 27 Milletvekilinin, gençler arasında
yaygınlaşan uyuşturucu kullanımı ve madde
bağımlılığının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/114)
2.- Bursa Milletvekili Ceyhun İrgil ve 25
Milletvekilinin, uyuşturucu kullanımı ve madde
bağımlılığının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/365)
3.- Şanlıurfa Milletvekili Osman
Baydemir ve 22 Milletvekilinin, gençler arasında yaygınlaşan
uyuşturucu kullanımı ve madde
bağımlılığının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/378)
4.- Diyarbakır Milletvekili Altan Tan ve 21
Milletvekilinin, uyuşturucu
bağımlılığının ve
satışının engellenmesi yollarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/494)
5.- Ankara Milletvekili Zühal Topcu ve 20
Milletvekilinin, uyuşturucu kullanımı ve
bağımlılığındaki artışın
nedenlerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/702)
6.- İstanbul Milletvekili Onursal
Adıgüzel ve 33 Milletvekilinin, uyuşturucu madde
kullanımının artmasının sebeplerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/884)
7.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcı ve 23 Milletvekilinin, çocuklarda uyuşturucu ve madde
bağımlılığının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1423)
8.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve 20 Milletvekilinin, Adana'da uyuşturucu madde
kullanımı ve satışının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1431)
9.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ve
25 Milletvekilinin, uyuşturucu ile mücadele yollarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1442)
10.- Adana Milletvekili İbrahim Özdiş
ve 25 Milletvekilinin, Adana'da uyuşturucu kullanımı ve buna
bağlı suçların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1449)
11.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Gökdağ ve
24 Milletvekilinin, Gaziantep'te uyuşturucu
bağımlılığı ile hırsızlık ve gasp
olaylarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1597)
12.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlu ve 23 Milletvekilinin, Sentetik uyuşturucu madde
kullanımının engellenmesi için yapılması gerekenlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/1787)
13.- İstanbul Milletvekili Barış
Yarkadaş ve 22 Milletvekilinin, uyuşturucu madde
kullanımının nedenlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1808)
14.- Adana Milletvekili Aydın Uslupehlivan
ve 22 Milletvekilinin, Bonzai kullanımının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1949)
15.- İstanbul Milletvekili Didem Engin ve 21
Milletvekilinin, Uyuşturucu kullanımı ve madde
bağımlılığının nedenlerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1955)
16.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceer ve
23 Milletvekilinin, Uyuşturucu madde kullanımındaki
artışın araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/1970)
17.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve 20 Milletvekilinin, Bonzai kullanımının
önlenmesi için alınacak önlemlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2056)
18.- Ankara Milletvekili Murat Emir ve 23
Milletvekilinin, ülkemizde yaşanan uyuşturucu madde
bağımlılığı sorununun nedenlerinin ve
sonuçlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis Araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2092)
19.- Mersin Milletvekili Oktay Öztürk ve 20
Milletvekilinin, sentetik uyuşturucuların imali,
satışı ve kullanılmasının önlenmesi için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2094)
20.- İstanbul Milletvekili Arzu Erdem ve 21
Milletvekilinin, uyuşturucu ve madde
bağımlılığı sorununun
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/2095)
21.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici ve 23
Milletvekilinin, uyuşturucu sorununun tüm yönleriyle
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/2096)
22.- MHP Grubu adına Grup Başkanvekili
Manisa Milletvekili Erkan Akçay'ın, kullanımı giderek
yaygınlaşan ve toplumun geleceğini tehdit eden
uyuşturucuların imali, dağıtımı, satışı
ve kullanımına dair süreçlerinin araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2097)
23.- HDP Grubu adına Grup
Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir
ve Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım'ın, uyuşturucu
kullanımının yaygınlaşmasının siyasal,
sosyal ve ekonomik nedenlerinin tüm boyutlarıyla
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla bir Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/2098)
24.- Burdur Milletvekili Bayram Özçelik ve 34
Milletvekilinin, uyuşturucu kullanımı başta olmak üzere
madde bağımlılığı ve yeni
bağımlılık türlerinin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2099)
BAŞKAN
Hükûmet? Yerinde.
İç
Tüzük'ümüze göre Meclis araştırması açılıp
açılmaması hususunda sırasıyla Hükûmete, siyasi parti
gruplarına ve önergelerdeki birinci imza sahibine veya onların
göstereceği bir diğer imza sahibine söz verilecektir. Konuşma
süreleri Hükûmet ve gruplar için yirmişer dakika, önerge sahipleri için
onar dakikadır.
Şimdi,
söz alan sayın üyelerin isimlerini okuyorum: Hükûmet adına
Başbakan Yardımcısı Sayın Recep Akdağ; önerge
sahipleri olarak Antalya Milletvekili Sayın Ahmet Selim Yurdakul, Mardin
Milletvekili Sayın Mithat Sancar, İstanbul Milletvekili Sayın
Oğuz Kaan Salıcı ve Burdur Milletvekili Sayın Bayram
Özçelik konuşacaktır.
İlk
söz, Hükûmet adına Başbakan Yardımcısı Sayın
Recep Akdağa aittir.
Buyurun
Sayın Bakanım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz
yirmi dakika.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Saygıdeğer
Başkanım, teşekkür ediyorum. Sizi ve yüce Meclisimizin
değerli üyelerini saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle,
bu Meclis araştırması önergesini ortak bir akılla ve ortak
bir inisiyatifle teklif eden bütün parti gruplarımıza milletimizin
huzurunda teşekkürü bir borç biliyorum.
Hepinizin
bildiği gibi, uyuşturucu maddeler, sakinleştirici ya da
uyarıcı etkileri olan, kişide kullanımına
bağlı olarak daha fazla kullanma isteği uyandıran ve
alınmadığında da yoksunluk belirtisi gösteren maddeler.
Bağımlılığı ise, yasal olsun ya da yasal
olmasın bir maddenin bütün olumsuzluklarına rağmen
kullanılmaya devam edilmesi şeklinde tarif ediyoruz. Aslında
bağımlılık, süreğen yani kronik bir beyin
hastalığı olarak kabul ediliyor.
Ülkemizde
uyuşturucuyla mücadelenin tarihçesine baktığımız
zaman, Birleşmiş Milletlere üye olduğumuz günlerden hemen sonra
afyon ekimiyle ilgili tedbirlerin alındığını,
özellikle 1971 yılında afyon üretiminin önce tamamen yasaklanıp daha
sonra kontrol altına alındığını görüyoruz. 1988
yılında Uluslararası Adalet Divanına da
başvurulabilecek biçimde Uyuşturucu ve Psikotrop Maddelerin
Kaçakçılığına Karşı Birleşmiş Milletler
Sözleşmesi yapıldıktan sonra Türkiye Cumhuriyeti, ülkemiz 1995 yılında
bu anlaşmayı imzalıyor ve bir kanunla yürürlüğe sokuyor.
Daha sonra bu işle ilgili olarak 1997 yılında bir üst kurul
kuruluyor mücadele etmek amacıyla yani yaklaşık olarak yirmi
sene önce. Daha sonra yine -1983 yılında AMATEMler kuruluyor
Türkiyede- 2007 yılında da bir ulusal eylem planı TUBİM
tarafından, İçişleri Bakanlığının
altında yer alan ve uluslararası irtibat noktasıyla
ilişkili kurumumuz tarafından oluşturuluyor. Bu arada, 2008
yılında Meclisimizde bir araştırma komisyonu daha
kuruluyor. Şu anda elimizde, ülkemizdeki uyuşturucu
bağımlılığı ve önleme tedbirlerini kapsayan en
önemli ulusal yayınlardan birisi bu araştırma raporudur.
Dolayısıyla, aradan yaklaşık olarak dokuz yıl
geçmiş durumda. Mecliste yeni bir araştırma raporunun
oluşmasının bu husustaki mücadelemize katkı vereceğine
ben yürekten inanıyorum.
Daha
sonra, ülkemizde, 2011 yılında, sentetik kannabinoid denen
uyuşturucuların yaygınlaşmaya başlaması üzerine,
gençlerde özellikle yayılma eğilimi göstermesi üzerine ki dünyada da
yeni bir madde bu- bir multidisipliner yaklaşımla en üst düzeyde
kararlılıkla müdahale edilmesi gerektiğine dair fikirler
oluşmaya başlıyor ve o zaman Mecliste Sağlık, Sosyal
İşler ve Aile Komisyonu Başkanı Sayın Profesör Doktor
Necdet Ünüvarın önayak olmasıyla bir araya geliniyor. Daha sonra, bu
bir araya geliş önce yedi, daha sonra sekiz
bakanlığımızın oluşturduğu bir faaliyet
planının Bakanlar Kuruluna takdimiyle devam ediyor.
Bütün
bunlardan sonra 13 Kasım 2014 tarihinde uyuşturucuyla mücadele konulu
bir Başbakanlık genelgesi yapılıyor ve Uyuşturucuyla
Mücadele Yüksek Kurulunu kuruyoruz. Bunun altında müsteşarların
teknik anlamda çalıştığı bir Uyuşturucuyla
Mücadele Kurulu, onun altında da bir teknik kurul oluşturuluyor.
Yine,
kasım ayında Iinci Uyuşturucuyla Mücadele Şûrası
yapılarak 2015 yılında da Ulusal Uyuşturucu ile Mücadele
Strateji Belgesi, İl Uyuşturucu Koordinasyon Kurullarının
Çalışma Usul ve Esasları ve Uyuşturucu ile Mücadele Acil
Eylem Planlarını yapıyoruz. Bu planlar çerçevesinde de mücadelemiz
devam ettiriliyor; bir başbakan yardımcısının
koordinasyonunda, ifade ettiğim gibi, sekiz bakanlığın
birlikte çalışmasıyla. On bir ana başlık var, o
başlıklara girmeyeceğim.
Nasıl
bir iş yapılıyor? Uyuşturucu ile Mücadele Yüksek Kurulu
dört kere, Uyuşturucuyla Mücadele Kurulu yirmi iki kere, Teknik Kurul da
altmış kere bir araya geliyor. Tabii, bütün bu bir araya
gelişler birtakım faaliyetlere bağlanıyor ve bu faaliyetler
de Türkiyede uyuşturucuyla mücadele için bize yol göstermiş oluyor.
Ayrıca illerde de il uyuşturucu mücadele kurullarının her
ayda bir toplandığını ifade etmek isterim valilerin
kontrolünde ve başkanlığında.
Bu
arada, bu, koordinasyon ve iş birliğinin güçlendirilmesi
amacıyla yapılan bir iş. Bilimsel temellere oturtularak
yapılması için de 3 bilim komisyonu oluşturulmuş durumda.
Birisi arzla mücadele, biri taleple, diğeri de iletişimle
alakalı. İletişimle alakalı konu olarak bir iletişim
stratejisi uygulama rehberi hazırlanmış durumda, bir broşür
hazırlanarak bütün kurumlara bu da dağıtılmış
durumda. Bu broşür çerçevesinde iletişimin yapılması uygun
bulunuyor. Çünkü uyuşturucu mücadelesinin iletişimi yanlış
yapılırsa fayda yerine zarar verme riski de olan, enteresan bir alan.
Bu arada, sağlık muhabirleriyle bilgilendirme toplantıları yapılarak
da özellikle basınımızda yanlış bir
yaklaşıma mâni olmaya çalışıyoruz.
Arzla
mücadele kısmı, kanaatime göre, konunun en önemli
tarafıdır. Arzdan kastımız, bu ürünlerin Türkiyeye
dışarıdan getirilmesi ya da Türkiyede imal edilmesi ve bir
satış ağıyla satılması. Burada mücadele eden
kurumlarımızın organizasyon ve personel
yapılarını güçlendirerek bilgi ve teknik cihaz kapasitelerini
artırdık. Yasa dışı ekim ve narkoterörle mücadeleye
yönelik operasyonların da sayısı birkaç katına
çıkarıldı. Bugün itibarıyla 50 ilde faaliyet gösteren
narkotimlerimiz var. Bunlar tamamen yeni uygulamalar ve bu narkotimlerle sokak
bazlı mücadeleyi güçlendirmiş olduk. Ayrıca ülkemize girişi
önlemek için sınırlarımızda teknik donanım ve insan
gücü kapasitemizi de güçlendirdik. Uyuşturucu kullanım ve
satış alanı olarak kullanılabilen metruk binaların
yıkımı ve kontrol altına alınmasıyla ilgili çok
ciddi çalışmalar yapıldı ve bu metruk binaların büyük
bir bölümü yıkıldı.
Yapılan
mevzuat düzenlemeleriyle cezai müeyyideler artırıldı. Çok ciddi
cezaları var uyuşturucuyla ilgili hususların. Mesela, imal,
ithal ya da ihraç yirmi ila otuz yıl; satan, satışa arz eden,
sevk eden, başkalarına verenler için on yıldan, eğer
çocuklara verilirse on beş yıldan az olmamak üzere cezaları var.
Bir şekilde okul, yurt, kışla vesaire gibi yerlerde
uygulanırsa bu cezaların yarı yarıya
artırılması söz konusu. Ayrıca, özellikle daha
ağır uyuşturucular olan eroin, kokain, morfin, sentetik
kannabinoid gibi maddelerse yine yarı yarıya
artırılıyor. 3 kişi ya da daha fazla kişi
tarafından yapılıyorsa yarı oranında, organize bir suç
şeklindeyse bir katı oranında artırılacağına
dair yakın bir zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisimizde yapılan yeni
düzenlemelerle, aslında yargı açısından da çok ciddi tedbirler
almış durumdayız.
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) - Ülkede tutuklu sayısı toplam 500
kişiyi geçmiyor.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Eğitim kurumlarımızda
28.349 rehber öğretmen eğitildi bu konu için bütün bu süreç
içerisinde. Ayrıca, 19.187 aile hekimine bağımlılık
eğitimi verilerek hem onların hem de ülkemizde diğer
psikiyatristlerin de bu meseleyle ilgilenmeleri imkânı
sağlanmış oldu.
Alo
191, Uyuşturucu ile Mücadele, Danışma ve Destek Hattı 2015
tarihinde hizmete açıldı.
Yeşilayla
birlikte çalışılarak Yeşilayda da birtakım merkezler
hizmete konmuş oldu.
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Okulun içinde içiyorlar, okulun içinde.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Şimdi, önemli bir konu da şu:
Sosyal uyum hizmetlerinin geliştirilmesi için çalışmalara
başlanarak sosyal uyum merkezleri hayata geçirildi. Ayrıca, Kredi ve
Yurtlar Kurumunun gençlik merkezleri ve gençlik kamplarında da yine
bilgilendirici, farkındalığı artırıcı
birtakım faaliyetlerde bulunuldu.
Şimdi,
geldiğimiz noktada güçlendirmemiz gereken alanlar olduğunu biliyoruz.
Bu sebeple, Sayın Başbakanımızın talimatıyla
bundan sonraki süreçte hem kurul yapılarını güçlendirecek hem de
aslında bir taraftan uyuşturucuya zemin hazırlayan sigara
içimiyle ilgili mücadeleyi de güçlendirmek için Uyuşturucu ile Mücadele
Yüksek Kurulunu Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu
hâlinde yeniden yapılandırıyoruz. Beş ayrı alanda
çalışma grupları oluşturuyoruz, en başta
uyuşturucu olmak üzere; tütün, alkol, teknoloji
bağımlılığı konusunda da yeni bir yapı
oluşturuyoruz. Öyle inanıyorum ki inşallah bu
araştırma komisyonu kurulursa teknoloji
bağımlılığı konusunda da bu yeni
çalışmalarımıza katkı vermiş olacaktır.
Bu
arada üç ayrı çalışma yapıyoruz. Bunlardan birisi
üniversite çağı gençlerde, diğeri 15-16 yaş lise
çağında, diğeri de bütün toplumu kapsayacak biçimde gerçek
yaygınlığın ne olduğunu tespit edeceğiz. Bu son
derece önemli çünkü bundan sonraki çalışmaları belli
göstergelerle izlemek kararlılığındayız. Bütün
kurumların kendilerine verilen vazifeleri icra edip etmediklerini ya da ne
kadar başarıyla icra ettiklerini ortaya koymak için elle tutulur göstergeler
oluşturuyoruz dolayısıyla başlangıç noktasındaki
değerleri iyi bilmemiz son derece önemli.
Bir
taraftan da tedavi, rehabilitasyon ve sosyal uyum hizmetlerini bir bütünlük
içerisinde yürütecek şekilde Sağlık
Bakanlığımız bir çalışmayı
aşağı yukarı tamamlamak üzere. Çok sayıda akredite
edilmiş danışma merkezleri ve tedaviden rehabilitasyona ve uyuma
kadar bütün süreci bir bütünsellik içinde değerlendirecek yeni bir sisteme
geçiyoruz.
Ama
şunu açıkça ifade etmeliyim konuşmamı bitirirken, bu
meselede eğer biz kazanacaksak, toplum kazanacaksa, Türkiye toplumu
kazanacaksa, gençlerimizin geleceğini kurtaracaksak bu birinci derecede
arzla mücadele alanında olacaktır yani bu ürünlerin Türkiyeye
dışarıdan getirilmesi ya da imali, satılması, piyasaya
arz edilmesi konusundaki çalışmalarımız birinci öncelik
olacaktır, olmalıdır.
Ben
bu vesileyle bütün parti gruplarımıza böylesi önemli bir konuda
hassasiyet gösterdikleri ve bu öneriyi verdikleri için teşekkür ediyorum,
Hükûmet olarak da desteklediğimizi özellikle ifade etmek istiyorum.
Teşekkürler.
(AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Önerge
sahipleri olarak Antalya Milletvekili Sayın Ahmet Selim Yurdakul
konuşacaklardır.
Buyurun
Sayın Yurdakul. (MHP sıralarından alkışlar)
AHMET
SELİM YURDAKUL (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, muhterem vatandaşlar; öncelikle Hakkârinin Şemdinli
kırsalında kahpe ve hain teröristlerle girdiği
çatışmada şehadete eren kahraman Türk evlatlarımıza
Allahtan rahmet diliyorum.
Yüreğimiz
kan ağlasa da buradan düşmanlarımızı sevindirecek
değiliz. Binlerce yıllık varlığımızla tarihe
vurduğumuz damga bizi kahraman ve savaşçı bir millet olarak
tarif ediyor. Gerçekten de Türk milleti her dönemde yiğitlik ve cesaret
kavramlarıyla anılmış necip bir millettir. Sefil, aciz
zavallıların tek bildikleri ihanet ve hainlik olup kahraman milletler
bu aciz zavallıların çocukluk hayallerini de, ergenlik
hülyalarını da buruşturup çöpe atmıştır. Bu
nedenle, her zaman teröristler kaybetmeye mahkûmdur. Ne yaparlarsa
yapsınlar, Türk milleti kaybetmez.
Terör
ağababalarına ve savaş baronlarına sorun, size, Atatürk
diyecekler, Fatih diyecekler, Yıldırım diyecekler, vaktiniz
varsa Metehanı anlatacaklar.
Muhterem
vatandaşlar, Ulubatlı Hasanın dalgalandırdığı
Türk Bayrağını hiçbir fâninin indiremeyeceğini
öğrenene kadar Türk milletinin kılıcı inmeyecek. Tarih
boyunca Türkün kılıç kaldırdığı coğrafyalarda
adalet ve huzur var olmuştur. Genel Başkanımız Sayın
Devlet Bahçelinin de dediği gibi Çekildiğimiz topraklar âdeta can
çekişmektedir. Er ya da geç bunu bilmeyenler de öğrenecekler. Bu
nedenle, terörü, teröristleri bir kez daha lanetliyorum.
Genel
Başkanımız ve liderimiz Sayın Devlet Bahçeliye kulak
verin, bakın ne diyor? Biz Ankaradan 29 Ekim 1923 ruhuyla dünyaya
bakacağız. Onurlu, imanlı, millî, ahlaklı, cesur ve elbette
tam bağımsız bir şekilde sonsuza kadar
yaşayacağız.
Rabbim
Hakkâride şehadete eren 8 kahramanımızın ailesine ve Türk
milletine sabır versin. Bugün itibarıyla 8 kahramanımız
daha cennete intikal etti, ruhları şad olsun.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tüm partilerin ortak
girişimiyle gündeme alınan uyuşturucuyla mücadele önergesi
üzerine Milliyetçi Hareket Partisi adına söz aldım.
Biliyorsunuz,
bizler milliyetçi, ülkücü camia olarak damarlarımızdaki asil
kanın uyuşturucuyla kirletilmesine en büyük tepkiyi koyan
insanlarız, bu hassasiyetimize tüm ülke şahittir. Dünyanın en
büyük gençlik kuruluşu olan Ülkü Ocakları Eğitim ve Kültür
Vakfı, il, ilçe ve hatta beldelere kadar uyuşturucunun zararları
ve bağımlılıkla mücadele hususlarında büyük bir gayret
göstermiştir. Bu gayretine de her gün bir yenisini eklemektedir.
Sayın
üyeler, Milliyetçi Hareket Partisi olarak daha geçtiğimiz hafta, bir
Meclis araştırması önergesiyle konuyu Meclis gündemine getirdik.
Böyle illetlerin ülkemize girmesini, ülkemizde üretilmesini ve
kullanılmasını engellemek için Milliyetçi Hareket Partisi olarak
ne yapılması gerekiyorsa hazırız demiştik. Bu konunun
da böyle ortak bir çabayla, tüm partilerin iş birliğiyle Meclise
gelmesi çok önemli bir gelişme. Burada ortak bir beyanatı meydana
getirmek üzereyiz. Türk milletinin sağlığı için, Türk
gençlerinin uyuşturucudan korunması için ortak bir irade oluşturuyoruz;
bu, tarihî bir andır. Aynısını çölyak ve beslenme
hassasiyeti konusunda da hayata geçirmiştik. Hatta, bugün bu Meclis
araştırması komisyonunun toplantısı vardı. Her
partinin desteğiyle kurulan Meclis araştırması komisyonunda
çalışma ahengimiz tam bir imece usulünde ilerliyor, herkes iyi niyetle
çalışıyor. Aynı çalışma ahenginin bugünkü önerge
neticesinde kurulacak olan uyuşturucuyla mücadele Meclis
araştırması komisyonunda da yakalanacağına eminim.
Halis niyetlerle çalıştığımız için
sonuçların da halis olacağına eminim. Bu çatı altında
tüm gayemiz, bir vatandaşımızın dahi uyuşturucudan
zarar görmemesidir. Bu nedenle, tüm partilerimize buradan Milliyetçi Hareket
Partisi olarak teşekkür ederiz.
Karşımızda
kara bir tablo var. Ülkemizde uyuşturucuya başlama yaşı
10a gelmiş durumda. Düşünebiliyor musunuz, 10 yaşında
uyuşturucu kullanan çocuklarımız var. 2013 yılında
ülkemizde doğrudan ve dolaylı yollarla uyuşturucudan ölen
vatandaşlarımızın sayısı 325 iken 2014 yılında
ise 2 kat artarak 648e yükselmiş durumda ve giderek artmaktadır.
Sadece 2016 yılında uyuşturucu kullanımı, imalatı
ve satışıyla ilgili açılan davalarda 108.848 sanık
bulunmaktadır. Yani kabaca ifade etmek gerekirse şu anda çevremizde
gördüğümüz her 80 kişiden 1i uyuşturucuyla ilgili davanın
bir parçasıdır. Bununla birlikte, daha kayıtlara girmeyen belki
bir bu kadar, hatta daha fazlası olay var. Sokak aralarında aleni
şekilde satılır hâle gelen uyuşturucular yüzünden masum
gençlerimiz ve ailelerinin hayatı maddi ve manevi olarak kararırken,
diğer yandan eli kanlı terör örgütlerinin mali gücü katlanarak
büyümeye devam etmektedir. Buradan, Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türk
gençliğine çağrımızı yineliyoruz:
Damarlarınızdaki asil kanı kirletmeyin.
Komisyon
çalışmalarında Milliyetçi Hareket Partisi olarak ifade
edeceğimiz tedbirleri ve önlemleri kayıtlara girmesi
bakımından buradan da söylemek istiyorum:
1)
Uyuşturucu ve uyuşturucu ham maddesi üretiminin çok daha
sıkı tedbirlerle izlenmesi ve kayıt altına
alınması sağlanmalıdır.
2)
Mevcut sistemdeki tüm açıklar ve suistimale açık boşluklar
ivedilikle tespit edilerek bertaraf edilmelidir.
3)
Uyuşturucu kaçakçılarının kullandığı
kaçakçılık yöntemleri devlet imkânları kullanılarak tespit
edilmeli, istihbari ve adli yöntemlerle uyuşturucu transferi gerekirse
daha kaynak ülkede engellenebilmelidir.
4)
Oluşturulacak olan millî veri tabanı ile ülkemizde uyuşturucu
üretim ve kaçakçılığı noktasında herhangi bir dahli
olan tüm unsurlar da gözetilerek ülke çapında çalışacak bir
ağ hayata geçirilmelidir.
5)
AMATEMlerin etkinliği artırılmalı, başvuran hiçbir
bağımlının geri çevrilmeyecek şekilde kapasitesi
yükseltilmelidir. Bu konuda Sağlık Bakanlığının
yapmış olduğu çalışmalar vardır. Ancak bu
sayı yetersizdir çünkü uyuşturucu ve diğer
bağımlılardan artan hasta sayımız giderek
artış göstermektedir. Bu nedenle AMATEMlerin bilimsel
araştırmalarda bulunabilecek şekilde
yapılandırılması sağlanmalı, uyuşturucuyla
mücadelede dünyaya örnek oluşturabilecek, AR-GE faaliyetleri yapabilecek
Türk bilim insanlarının yetişmesinin önü
açılmalıdır. En önemlisi Türk toplumu yediden yetmişe
uyuşturucu konusunda bilinçlendirilmeli ve topyekûn bir mücadeleyle
uyuşturucu ve hayat karartan bağımlılıkların
önüne geçilmelidir.
6)
Eğitici, öğretici materyaller hazırlanarak konunun
uzmanlarıyla ilkokul çağından itibaren uyuşturucuyla
mücadele formel eğitimin bir parçası hâline getirilmelidir.
7)
Gençleri uyuşturucudan uzak tutan sportif ve kültürel faaliyetler
artırılmalıdır. Özellikle bu konu uyuşturucu
bağımlılığı tedavisi alan gençlerin bu tedaviden
sonraki dönemi için çok önem arz etmektedir.
Tüm
kalbimle Genel Kurulu böyle hayırlı bir işe vesile olduğu
için saygıyla ve sevgiyle selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yurdakul.
Önerge
sahibi olarak ikinci konuşmacı Mardin Milletvekili Sayın Mithat
Sancar olacak.
Buyurun
Sayın Sancar. (HDP sıralarından alkışlar)
MİTHAT
SANCAR (Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Mecliste grubu bulunan 4 partinin uyuşturucuyla mücadele konusunda
birlikte hareket etmeleri sevindiricidir. Bu konuyla ilgili bir
araştırma komisyonunun kurulması üzerinde mutabakata
varılması gerçekten arzulanan, olumlu bir gelişmedir.
Uyuşturucuyla
mücadele konusunda kurulacak komisyona zaten grubumuz destek veriyor,
ayrıca komisyon çalışmalarına katkıda bulunmak üzere
de grubumuzdan üye verilecektir.
Uyuşturucuyla
mücadele konusunda birkaç noktaya şimdiden işaret etmeyi gerekli
görüyorum. Uyuşturucu gibi, karanlık çevrelerin ve karanlıkta
işlenen faaliyetlerin arttığı dönemler, toplumda denetimin,
yargı bağımsızlığının, demokrasinin
zayıfladığı zamanlardır. Güvenlikçi
politikaların, toplum içi çatışmalarda gerilimin yükseldiği
dönemlerde devlet de bu faaliyet ağının çok önemli bir yerine
oturmaktadır. Yakın tarihimiz bunun çok çarpıcı bir
örneğine tanıklık etmiştir. Tam yirmi bir yıl önce, 3
Kasım 1996da şu meşhur Susurluk kazası meydana geldi.
Susurluk kazasının ardından devlet-siyaset-mafya
ilişkilerine dair dehşet verici bilgiler ortalığa
saçıldı. Meclis bu konuda çalışmalar yürüttü, kamuoyunda
bununla ilgili çok boyutlu tartışmalar da yapıldı ama dönüp
samimiyetle bakalım ve şu soruya samimiyetle cevap verelim: O dönemde
ortaya saçılan ilişkilerin ne kadarının derinlerine
inilebildi? O ilişkiler ağını yaratan
çatışmaların veya dinamiklerin ne kadarıyla hesaplaşıldı,
ne kadarıyla yüzleşildi? Bir suç imparatorluğu
oluşmuştu ve suç imparatorluğunun beslendiği yer güvenlikçi
politikalardı. Kürt sorunundaki bütün kuralları, hukuk
kurallarını, her türlü devlet geleneğini yani hukuk devleti
geleneğini bir kenara bırakan bir konsept devreye sokulmuştu.
Her şey mübahtı, uyuşturucu çeteleriyle, mafya örgütleriyle,
eski suçlularla, katliamlardan yargılananlarla bile ilişki
kurmayı pekâlâ da geçerli bir yol olarak görmüştü.
Size
bir başka ülkeden örnek vereyim: Kolombiya. Kolombiyada özellikle
Medellin Karteliyle anılan o çok büyük suç ve uyuşturucu
ağının gelişmesinin temelinde Kolombiya devletinin oradaki
iç çatışmaya, güvenlikçi ve şiddet içeren yöntemlerle yaklaşması
geliyordu. Ne zamanki Kolombiyada o çatışma müzakereyle, diyalogla
ve demokratik yollarla çözülmeye başlandı, öyle bir süreç
başlatıldı, uyuşturucuyla mücadele konusunda da hızla
çok önemli adımlar atıldı, önemli başarılar elde
edildi.
Bu
bağlamda, bizim uyuşturucuyla mücadeleyi devletin ilişkileri,
devletin karanlık ve gölgede bırakılan ilişkileri, tercih
ettiği yöntemler -mesela, Kürt sorununda güvenlikçi politikalar-
ışığında ele almadığımız takdirde
bu eksik kalacaktır, hatta daha fazlasını söyleyeyim: Eğer
bu politikalar devam ederse, ki pek çok işareti vardır, mafyavari
örgütlerin, karanlık çevrelerin bu politikalardan cesaret alarak
palazlanmaya çalıştıkları ve hatta, bunu önemli ölçüde
başardıkları yönünde önemli işaretler vardır.
Eğer, o politika sürdürülürse sadece küçük satıcılarla, torbacı
tabir edilen kişilerle mücadele ya da onlara yönelik polisiye tedbirler
alarak uyuşturucu sorununa çözüm bulunamaz. Yani, suçla, suçun
kaynağıyla, kötülüğün kaynağıyla, kötülüğü
doğuran kaynaklarla mücadele etmeniz gerekiyor. Hani Yoksullukta aslolan
yoksulluğun sebepleriyle yüzleşmektir. denir, yoksa bunu
yapmazsanız yoksullarla mücadele etmek zorunda kalırsınız.
Oysa yoksullar, yoksulluğun sebebi değildir, ürünüdür.
Evet,
böyle bir yola girebilmek için ise yapılması gereken bellidir: Kürt
sorununda demokratik siyaseti merkeze alan, diyalog ve müzakereye dayanan bir
süreç başlatmaktır. Bunu elbette sadece Hükûmetten beklemiyoruz, bu
Mecliste temsil edilen ve edilmeyen bütün siyasi aktörlerin bu konuda bir
mutabakata varmalarına ihtiyaç vardır. Eğer böyle geniş bir
mutabakat oluşursa, evet, o zaman da uyuşturucu dâhil pek çok
meseleyle daha kolay mücadele edilecektir ama bunun yerine yapılan
şey maalesef, demokratik siyasetin tasfiyesidir; bugün de onun yıl
dönümünü yaşıyoruz, 4 Kasımda başlayan siyasi darbenin
yıl dönümündeyiz. Bu politikaların bu ülkeye her alanda çok büyük
zararlar verdiğini görmek için daha fazla beklemek gerekmiyor.
Değerli
milletvekilleri, şu an bu operasyonun kurbanları ya da
mağdurları olarak cezaevinde tutulan ama onurla direnen
arkadaşlarımızın mesajları var. Ben de bunlardan
birini burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Çok sevgili kardeşim
Abdullah Zeydan, Hakkâri Milletvekilimiz, sizlere, hepimize, kamuoyuna,
halklarımıza bir mektup kaleme aldı, onu okumak isterim:
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 7 Haziran 2015 seçimlerinde yüzde
88, 1 Kasım 2015 seçimlerinde yüzde 85 oyla Hakkâri'den
halkımızın özgür iradesiyle milletvekili seçildim. Bu
konuşmayı sizler gibi halkın özgür iradesiyle seçilen bir
milletvekili olarak şu anda karşınızda Genel Kurul
salonunda yapmam gerekiyordu. 4 Kasım siyasi darbe operasyonuyla rehin
alındığımdan dolayı cezaevi duvarları
arasında dokunulmazlığı devam eden bir milletvekili olarak
seslenmek zorunda kalıyorum. Bu, Türkiye demokrasisi açısından
utanç duyulacak bir durumdur.
4
Kasım siyasi darbesiyle AKP iktidarı TBMM kapılarını
Hakkâri halkına kapatmıştır. Hakkâri'de seçilen üç
milletvekiliyle beraber bütün belediye eş başkanları rehin
alınmış, Hakkâri'ye ve Hakkâri halkına Siz bu ülkeye ait
değilsiniz. mesajı verilmek istenmiştir.
Bütün
rehin alınan arkadaşlarım gibi benim de
yargılandığım bütün fezlekeler siyasi parti faaliyeti ve
konuşmalarından ibarettir. Özellikle Şengal ve Rojava'da
halkımızı hunharca katleden ve ülkemizde 7 Haziran seçimleri
öncesi Diyarbakır'da, 20 Temmuzda Suruç'ta, 10 Ekimde Ankarada ve birçok
parti binamıza saldırı düzenleyen IŞİD ve bu
saldırılara göz yuman iş birlikçileri kastederek
yaptığım bir konuşmanın bir cümlesi alınarak
Meclis Başkanı ve bazı AKP'li milletvekilleri tarafından
sanki Türkiye halklarına karşı gerçekleştirilmiş bir
konuşmaymış gibi aksettirilmeye
çalışılmaktadır. Oradaki yokluğumdan yararlanarak
âdeta kendilerini mahkemelerin yerine koyup gıybet eden başta Meclis
Başkanı ve bahsettiğim milletvekillerini kınıyorum.
Tekrar
ifade etmek isterim ki 80 milyon yurttaşımızın onuru ve
haysiyeti benim onurum ve haysiyetimdir. Tüm siyasi çabalarımız tüm
yurttaşlarımıza, barış ve demokrasi içerisinde mutlu,
huzurlu bir yaşam sunabilmektir.
Halkın
gücünün üstünde hiçbir güç yoktur, tarih de bize göstermiş ki zulmedenler
hep kaybetmiştir, mazlum halklar kazanmıştır. Nerede
olursak olalım ülkemizdeki tüm halklar için barış,
kardeşlik, demokrasi, özgürlük ve demokratik cumhuriyetle birlikte
yaşam mücadelemizi, haklarımızın onuruna
yakışır bir şekilde sürdürmeye devam edeceğiz.
En
kısa zamanında ülkemizdeki bu akan kardeşkanının
durmasını temenni eder, sizleri saygıyla selamlarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sancar.
Önerge
sahibi olarak şimdi de İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan
Salıcıyı dinleyeceğiz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun
Sayın Salıcı.
OĞUZ
KAAN SALICI (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün
şehitlerimiz var, grup başkan vekilleri de bahsetti.
Şehitlerimize Allahtan rahmet, yakınlarına da
başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
Değerli
arkadaşlar, uyuşturucuyla mücadele üzerine verilen
araştırma önergesinin dört parti tarafından da kabul görüyor
olması, Meclisin bir mutabakat hâlinde bu konuyu gündeme getiriyor
olması çok olumlu bir şey, bunun bütün partiler nezdinde doğru
bir iş yapıldığının bir kanıtı olarak
ortaya konması gerekiyor. Normal şartlar altında salı günü
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun vermiş olduğu bir önergeydi,
diğer partilerden de gelen teklifle Meclisin ortak önergesine çevrildi. Bu
konuda ben, grubu bulunan bütün partilere teşekkür ediyorum.
Bir
süredir Beykoz Uyuşturucuyla Mücadele Platformu uyuşturucuyla
mücadele konusunda imza topluyordu. Bunu geçen hafta 100 bin imza olarak
grubumuza getirip teslim ettiler. Onların da yapmış
oldukları bu çabalar bugün bir Meclis araştırma önergesini dört
partinin de vermesi şeklinde somutlaştığı için onlara
da emeklerinden dolayı teşekkür ediyorum.
Değerli
arkadaşlar, Sayın Bakan Hükûmet adına yapmış
olduğu konuşmada uyuşturucuyla mücadele konusunda şu ana
kadar neler yapıldığıyla ilgili bazı veriler
paylaştı. Uyuşturucuyla mücadele konusunda Sayın
Bakanın ya da başka bir arkadaşımızın yapmış
olduğu katkı neyse ondan dolayı teşekkür etmek lazım.
Bu uyuşturucu konusuna özel bir önem vermek lazım ve bu konuyu
partiler üstü bir mesele hâline getirmek lazım ama bir taraftan da şu
ana kadar gelinen noktayla ilgili gerçekleri paylaşmaktan kaçınmamak
lazım ki bundan sonra yapılacak olanlara bir ışık
tutsun.
Örneğin
2008 yılında Meclis araştırma komisyonu kuruluyor ve onun
bir raporu var. Neredeyse on yıl olmuş, o rapordan
alacağımız bir sürü örnek var ve o rapordan
aldığımız veriler bugün üzerinden dokuz on yıl
geçtikten sonra hâlâ yakıcılığını koruyor hatta
daha da artmış durumda.
Örneğin
2002de TÜBİMin rakamlarına göre 2002de Türkiyede genel nüfusun
madde kullanımı yüzde 1,3 iken yani toplam nüfus içinde 1,3 iken çok
uzun bir zaman sonra değil, 2011 yılında 2,7ye
çıkıyor. Toplam nüfusa oranladığınız zaman 200
bin kişinin aslında bu uyuşturucu madde
bağımlılığından etkilendiğini görüyorsunuz.
Madde
bağımlılığı konusunda ölümlerdeki
artışa baktığımız zaman da benzer bir tablo var
önümüzde. Örneğin 2000 yılında madde
bağımlılığından kaynaklı ölüm 12 iken
2006da 51e, 2013te 232ye çıkıyor, 2017ye gelindiğinde
300ün üzerinde rakamlar telaffuz ediliyor hatta Birleşmiş Milletler
Dünya Uyuşturucu Raporuna göre 2017 itibarıyla Türkiye, sentetik
uyuşturucuya bağlı ölümlerde Avrupada maalesef birinci
sırada.
Şimdi,
Sağlık Bakanlığı eminim birçok şey
yapıyordur; Sağlık Bakanımız da çıktı burada
anlattı ama rakamlar yapılanların yeterli
olmadığını, yapılanlara rağmen uyuşturucu
kullanımının tabana daha fazla
yayıldığını, bizim gençlerimizin, toplumumuzun daha
ağır bir tehditle karşı karşıya
kaldığını bizlere gösteriyor.
Değerli
arkadaşlar, şu anda inanmazsınız belki ama 5 liraya bonzai
satılıyor, 15-20 liraya esrar bulabiliyorsunuz belirli miktarda ve
bunları çok uzağa gitmenize gerek yok, okulların
köşelerinde bulabiliyorsunuz. Okulların köşelerinde
bulduğunuz o bonzaileri okulların içinde, tuvaletlerde
uyuşturucu olarak gençlerimizin çektiğini görüyoruz hep beraber.
Şimdi,
bu işin bir Türkiye içinde yapılması gereken mücadele boyutu
var, bir de uluslararası alanda yapılması gereken mücadele
boyutu var. Uluslararası alandaki mücadele boyutunun sadece
kurumların birbiriyle iş birliği ya da uluslararası
örgütlerle iş birliği olmadığını vurgulamak lazım.
Bunlardan bir tanesi şu: Türkiye -en son, 2008 yılındaki raporda
da geçiyor, Mecliste yazılan raporda da geçiyor- bir zamanlar transit
ülkeydi ama 2008 yılından hemen önce, ortaya konan verilerle
birlikte, Türkiye uyuşturucunun üretildiği ülkelerden birine
dönüştü. Yani, şu anda -İçişleri
Bakanlığının verilerine göre söyleyeyim- 3 tane ana hat
var. Bunlardan bir tanesi Balkan hattı, Türkiyenin de içinde
bulunduğu, uyuşturucunun taşındığı hat; bir
diğeri Kuzey koridoru dedikleri koridor ve bir diğeri de Karadeniz
koridoru dedikleri koridor. Karadeniz ve Kuzey koridorunda Türkiye bulunmuyor
ama ne ilginçtir, adında İslam ülkesi olduğu yazan İran
bütün bu koridorların başlangıcı. Yani, dünyadaki,
Avrupadaki uyuşturucunun büyük bir kısmı, İran başlangıç
noktası olmak üzere, 3 değişik koridordan dünyaya
yayılıyor; öncelikle Avrupaya ve ondan sonra da dünyanın daha
gelişmiş, daha zengin bölgelerine yayılıyor.
Son
zamanlarda alınan tedbirlerle şunu görüyoruz ki: Türkiyenin
üzerinden geçen transit koridorundaki uyuşturucu miktarında azalma
var; Kuzey ve Karadeniz üzerinden geçen uyuşturucu miktarında
artış var. Ama yakalanan rakamlar o kadar ilginç ki, birkaç tanesini
paylaşayım sizlerle. 2011 yılı Dünya Uyuşturucu
Raporunda Avrupa genelinde gerçekleştirilen eroin
yakalamalarının dünya geneli yakalamalarının yüzde 38ini
oluşturduğu ve Türkiyenin, eroin yakalamalarında ilk
sırada yer aldığı ortaya çıkıyor. Yani, bizim
ülkemizin üzerinden transit ya da sentetik uyuşturucuların
imalatıyla birlikte o kadar yüksek miktarda uyuşturucu geçiyor ki biz
bunların sadece bir kısmını yakalayabiliyoruz,
yakaladığımız bir kısmıyla da dünyada
uyuşturucu trafiği içinde en çok uyuşturucu yakalayan ülkeler
arasında istatistiki olarak 1inci sıraya çıkıyoruz.
Olayın vahametini göstermek için söylüyorum.
2012
Dünya Uyuşturucu Raporunda, 2010 yılında Türkiyenin 13 tonla
küresel eroin yakalamalarının, tüm dünyadaki eroin
yakalamalarının yüzde 16sını tek başına
engellediğini, tek başına gerçekleştirdiğini
görüyoruz. Bu, toplam rakamın, bizim gözden
kaçırdığımız rakamın vahametini gösteriyor.
Türkiyede
2013 yılında yakalanan extacy miktarı 4,4 milyon tablet, tüm
Avrupa Birliğinde yakalanan toplam miktardan daha fazla. Şimdi,
bunlar iyi çalışmalar yani İçişleri
Bakanlığının bu konuya önem verdiğini gösteriyor ama
bu aynı zamanda bizim üzerimizden giden trafiğin ne kadar yoğun
olduğunu gösteriyor ve bizim bir miktarını yakalıyor
olmamıza rağmen ortadaki miktarın ne kadar yüksek olduğunu
gösteriyor.
Bir
başkası: Bizim -az önce Sayın Bakan da bahsetti-
uyuşturucudan mağdur olan yurttaşlarımız, gençlerimiz
AMATEMde tedavi görüyorlar. 2004 yılında 12.700 kişi tedavi
görüyor AMATEMde, 2013 yılında 258 bin kişi görüyor
arkadaşlar, 20 katından fazla artmış. AMATEMdeki
tedavilere başvurduğunuz zaman da öyle kolay kolay sıra
alamıyorsunuz. Bir yıl içinde size sıra geliyor ve bu AMATEMde
tedavi görenlerin büyük bir kısmı maalesef gençlerimiz. Şöyle
söyleyeyim: Madde bağımlılığından ayakta tedavi
için başvuranların sayısı son on yılda yüzde 674
artmış, yatan hasta sayısı yüzde 381 artmış.
Yatan hastaların yüzde 51i 19 yaş altında, yüzde 51i 19
yaş altında.
2008
yılında Türkiye'deki ortalama madde kullanım yaşı
14ken daha doğrusu ilk başlayan yaş 14ken -bu rakam 2002de
16-17ydi, onu hatırlatayım- bugün, 2017de uyuşturucu kullanma
yaşı 10a düşmüş durumda arkadaşlar. 10
yaşında çocuklarımız daha ilkokulu bitirip ortaokula
başlamadan ya da daha hayatlarında belki de büluğ
çağına ermeden uyuşturucu kullanımıyla
başlıyorlar ve bunlar maalesef, bu rakamların tamamı 2002
sonrası rakamları.
Şimdi,
çok sık söylediğiniz için dilimin ucuna geliyor geliyor, tekrar geri
çekiyorum ama artık daha fazla geri çekmenin bir anlamı yok. Biz
muhalefet partisi olarak dış politikada sizi bazen eleştiriyoruz.
Evet, biliyorum, hoşunuza gitmiyor ama diyorsunuz ki: Biz millî
duruşu olan millî bir dış politika izliyoruz.
İçişleri Bakanlığında -gerektiği zaman
teşekkür ediyoruz, gerektiği zaman uygulanan politikalardan
dolayı eleştiriyoruz- diyorsunuz ki: Biz büyük tehditler
altındayız, millî bir duruş gösteriyoruz. Millî eğitimde
zikzaklar yapıyorsunuz, sürekli değiştiriyorsunuz, yine
eleştiriyoruz, siz yine dönüp diyorsunuz ki: Millî değerlerimizi
anlatıyoruz gençlerimize. Arkadaşlar, sormak lazım; on beş
yıldan beri uygulamış olduğunuz millî uyuşturucuyla
mücadele politikası mıdır ki bizi bu hâle getirmiştir? 10
yaşında gençlerimizin uyuşturucu kullandığı bir
noktaya gelindiyse eğer, bunun neresi millîdir, neresi yerlidir?
Yapılması gereken tek şey tedbir almaktır, tedbiri de
sadece polisiye tedbir olarak görmemek gerekir. Bu konuyla ilgili bugün burada
konuşan hatiplerden bir tanesi, değerli bir
arkadaşımız bazı başlıklar sundu. O
başlıkların tamamına katılıyor olmakla birlikte
bunların artırılması gerektiğini de ifade etmek
lazım.
Ben,
bundan bir süre önce, Pendikte Çamçeşme Karakoluna gittim çünkü oradaki
aileler Biz uyuşturucudan muzdaribiz. dediler. Ailelerle görüştük.
Eskiden uyuşturucu zengin çocuklarının keyif için
kullandığı bir madde olarak görülürdü artık öyle fiyatlara
düşmüş durumda ki yoksul çocuklar kullanıyor. Çok yakın bir
yerdeydi karakol, yürüyerek karakola gittik. 42 personeli var, karakolda 8
kişi vardı arkadaşlar. Başvuru yapıyorsunuz ama
karakoldaki polis diyor ki: Benim bunlarla mücadele edebilecek ne imkânım
var ne personelim var.
Buradan
çıkacak sonuçların bundan sonra uyuşturucuyla mücadelede
hepimizin hep beraber sahip çıktığı bir yola dönüşmesi
gerektiğini söylüyorum, temenni ediyorum, sağ olun.
Bütün
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Salıcı.
Son
olarak, Adana Milletvekili Sayın Necdet Ünüvarı dinleyeceğiz.
Buyurun
Sayın Ünüvar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
NECDET
ÜNÜVAR (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın
başında, Hakkâri Şemdinlide, bugün, hain terör örgütü
tarafından şehit edilen askerlerimize ve korucularımıza
Allahtan rahmet, yakınlarına ve milletimize
başsağlığı dileyerek sözlerime başlamak
istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, uyuşturucuyla mücadelede bugün Türkiye Büyük Millet
Meclisinde yeni bir komisyon kuruluyor. Bu vesileyle, AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Benden
önce konuşan değerli Başbakan Yardımcımız ve üç
partimizin değerli temsilcilerine duyarlı konuşmalarından
dolayı teşekkür ediyorum. Uyuşturucu önemli bir problem.
Değerli arkadaşlar, bazı meseleler vardır ki belli bir
kesime özgüdür, belli bir coğrafyaya özgüdür, belli bir döneme özgüdür ama
uyuşturucu herhangi bir kesime, herhangi bir coğrafyaya veya herhangi
bir döneme özgü bir problem değil. Dünyanın her yerinde ciddi bir
problem ve dünyanın her yerinde de giderek artan bir problem. Dolayısıyla,
bugün attığımız adımların yarınlarımızı
daha iyi etkilemesini umuyorum. Bu çerçevede bugün kurulacak olan
araştırma komisyonunun da ülkemizin geleceği adına çok
önemli bir adım olduğunu düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlar, dünyada her 20 kişiden 1isi uyuşturucu
kullanıyor. Yani yaklaşık 250 milyon civarında
uyuşturucu kullanıcısı var. Rakamlara
baktığınız zaman Avrupada, Batı Avrupada özellikle
bu oranın yani 15 ila 24 yaş aralığını baz
alırsak bir kez deneme oranı anlamında yüzde 29 civarında
bir ortalamaya sahip olduğunu görüyoruz. Çek Cumhuriyetinde yüzde 52,
Romanyada yüzde 3 gibi birbirinden çok farklı rakamlar var. Bu çerçevede,
bu kritere göre yani 15 ila 24 yaş arası uyuşturucu maddeyi bir
kez deneme oranı anlamında Türkiye'yle ilgili elimizdeki son veri ki
2011 yılına aittir- yüzde 2,7 civarında ama bu rakamları
konuşurken esasında sadece rakamlara bağlı kalmamak
lazım. Zira ortaya çıkan rakamlarla algılar çok farklı.
Toplumun algısı uyuşturucuyla ilgili konulara çok daha hassas
olabiliyor. Esasında benden önce konuşan arkadaşlarımız
rakamlarla ilgili konularda yorumlar yaptı, Sayın Başbakan
Yardımcımız da yeni bir araştırma yapılıyor
olduğunu ifade etti. ECPAT araştırması yapıldığı
zaman ki Avrupadaki uyuşturucuyla ilgili oranları ortaya koyan en
önemli araştırmadır- o rakamlar ortaya
çıktığı zaman belki üzerinde daha fazla konuşabiliriz
ama çıkan rakamların bizde oluşturduğu algıyı
farklılaştıran birkaç tane sebep var. Bir tanesi
farkındalığın artmış olması yani gerek
toplumda gerekse bu uyuşturucuyla mücadelede etkin kurum, kuruluş ve
kişilerin farkındalığının artmış
olması.
İkincisi:
Uyuşturucu meselesinin birazcık yıldırım
düşmesine benzer olduğu gerçeği. Yani bir
yıldırım gürültüsünü duyduğumuz zaman, o
yıldırımın düştüğü noktada gerçekten ciddi bir
tahribat olur ama insanların, kendi evine veya yakınına
düşmediği zaman bu tahribata Oh, bana düşmedi. şeklinde
olduğu, ama yakınına düşerse de onun çok daha dramatik,
vahim olduğu gerçeğidir. Dolayısıyla bu
yıldırım düşen noktaların bize olan
yansımaları, siyasi veyahut da toplumda kanaat ifade edecek kesimlere
yansıması doğal olarak o farkındalığı
artırıyor. Aslında, bu, bizim bir noktada mücadele azmimizi de
artıran bir başka unsur; bu çerçevede de düşünmek gerekir.
Ama
rakamlar bizi yanıltmasın değerli arkadaşlar. Türkiye iki
açıdan risk altında: Bir tanesi, Türkiye'nin bir geçiş
güzergâhı olması yani Birleşmiş Milletler Suç Ofisinin
resmî rakamlarına göre -biraz önce Sayın Salıcı İran
dedi ama aslında Afganistan kaynaklı yüzde 92,6sı- doğal
uyuşturucuların yüzde 92,6sı Afganistan kaynaklı ve oradan
batıya geçerken kullandığı en önemli yollardan bir tanesi
Türkiyenin güney kesiminden geçen klasik İpek Yolu. Diğeri,
Karadeniz ve Sibiryadan geçen üç tane rota. Doğal olarak Türkiye o
geçiş güzergâhında olduğu için bir risk altında ve
aslında burada emniyet güçlerimize, kolluk kuvvetlerimize çok büyük bir
teşekkür borçluyuz. 2006dan beri Türkiye, Avrupa Birliğinin toplam
ülkelerinin yakaladığı uyuşturucu miktarının 2 katından
daha fazlasını sınırlarında yakalıyor. Aslında
bu, Türkiyenin küresel ölçekteki uyuşturucuyla mücadelede bütün
insanlığın gençlerini bu zararlı illetten ne kadar
koruduğunun da bir göstergesidir. Burada emniyet güçlerimize ve kolluk
kuvvetlerimize bir teşekkür borçlu olduğumuzu da ifade etmem
lazım.
İkincisi,
Türkiye genç bir nüfusa sahip yani nüfusunun yarısı otuz
yaşının altında. En riskli yaş grubunun da otuz
yaş altında olduğu düşünülürse, bu, Türkiyenin
uyuşturucuyla ilgili mücadelede riskini ortaya koyuyor.
Dolayısıyla, 2008den beri hasbelkader bu konuyla
uğraşmış bir arkadaşınız olarak, bu
Komisyonun da hem geçmişte yapılan çalışmaları ortaya
koyması hem de bundan sonraki süreçte atılacak adımlarla ilgili
hususları ortaya koyması adına çok önemli olduğunu
düşünüyorum. Ama, uyuşturucuyla mücadelenin çok boyutlu olduğunu
da ifade etmemiz lazım. Yani, devlete düşen görevler var, ailelere
düşen görevler var, topluma düşen görevler var, medyaya düşen
görevler var; her bir görevi de bizim detaylı bir şekilde
konuşmak ve ortaya koymak gibi bir zorunluluğumuz da var.
Devletimizin
bence 3 tane önemli görevi var, bir tanesi; riskli bireylerden başlayarak,
uyuşturucuyla bireylerin buluşmasının engellenmesi.
İkincisi, uyuşturucu bağımlısı olmuş
vatandaşlarımızın kurtulması veya ıslah edilmesi.
Üçüncüsü de o kurtulmuş veya ıslah olmuş
vatandaşlarımızın iş, aş, sıcak yuva sahibi
olması yani toplumda ayağının üzerinde durabilen bir birey
hâline gelmesi.
Bu
çerçevede, tabii ki Hükûmetimiz aslında çok önemli çalışmalar da
yapıyor. Bakınız, 2008de bizim yaptığımız,
biraz önce Sayın Başbakan Yardımcımızın ve
Sayın Salıcının bahsettiği araştırma
komisyonu raporu, 500 sayfaya yakın bir rapor. Ama, bu rapor, 2014teki
uyuşturucuyla mücadelede çok önemli olan Acil Eylem Planının
oluşmasında da önemli bir katkı sağladı ve
Hükûmetimizin, Cumhurbaşkanımızın,
Başbakanımızın, bakanlarımızın çok önemli
katkılarıyla bir eylem planı hâline dönüştü. Daha sonra,
Dünya Sağlık Örgütü de bizim yaptığımız o entegre
çalışmayı, Avrupa Birliği bölgesindeki 52 ülkeye,
İngilizceye çevirerek, dünyaya örnek bir çalışma olarak da
sundu.
Peki,
bu Komisyonu şimdi niye kuruyoruz? Çünkü farklı bir dünyada
yaşıyoruz. Yani, bir yandan imkânlar bir yandan ihtiyaçlar artarken,
toplumun uyuşturucuyla ilgili konularda da birtakım beklentileri var.
O beklentilerine de bizim cevap vermek gibi bir sorumluluğumuz var.
İşte, bu Komisyon belki böyle bir görevi de üzerine almış
olacak.
Ama,
değerli Genel Kurula şunu ifade etmek isterim:
Bağımlılığı sadece uyuşturucudan ibaret de
görmemek lazım. Bağımlılık, aslında bir sarmal,
birbirlerini etkiliyor. Mesela, sigara içen herkes esrar kullanmıyor ama
esrar kullananların yüzde 90ından fazlası sigara içiyor. Alkol
ile uyuşturucu ve diğer bağımlılıklar arasında
ciddi bir bağlantı var. İnternet
bağımlılığı, teknoloji
bağımlılığı günümüzün önemli problemlerinden
birisi. Belki imkânlarını hepimiz kullanıyoruz ama
sıkıntılarını esasında çocuklarımız
daha fazla hissedebiliyor. Mesela, internet
bağımlılığı olanların yüzde 50sinden
fazlasında bir başka psikiyatrik bozukluğun olduğu yine
bilim adamları tarafından ortaya konulmuş; yüzde 38inin
diğer bağımlılıklarla beraber olduğunu,
obeziteyle beraber seyrettiğini ve bir yandan fiziksel
sağlığını, öbür yandan ruhsal
sağlığını olumsuz yönde etkilediğini biliyoruz.
Dolayısıyla, bu yeni kurulacak komisyonun sadece uyuşturucu
değil, diğer bağımlılık türlerine de
birazcık eğilmesini ve o konularla ilgili de fikirlerini, önerilerini
ortaya koyması gerektiğini düşünüyorum. Bunu yaparsak toplum
için ve gelecek için çok güzel bir iş yapmış olduğumuzu ve
olacağımızı düşünüyor, ben, bu komisyonun
kurulmasına destek olan bütün parti gruplarına ve Hükûmete
teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sağ
olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ünüvar.
Sayın
milletvekilleri, Meclis araştırması önergeleri üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi,
Meclis araştırması açılıp açılmaması
hususunu oylarınıza sunacağım.
Meclis
araştırması açılmasını kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) 4 parti el kaldırıyor.
Hayırlı
olsun.
BAŞKAN
- Hayırlı olsun, evet.
Meclis
araştırmasını yapacak komisyonun 12 üyeden
kurulmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Komisyonun
çalışma süresinin başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip
üyenin seçimi tarihinden başlamak üzere üç ay olmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Komisyonun
gerektiğinde Ankara dışında da çalışabilmesi
hususunu oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Bir
kez daha hayırlı olsun diyelim.
Sayın
Beştaş
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Sağlık Bakanlığında güvenlik
soruşturması nedeniyle ataması yapılmayan personelin
atamalarının bir an önce yapılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Teşekkürler Sayın Başkan.
Doğrusu,
güvenlik soruşturmasıyla ilgili dün de konuşulmuştu,
Sayın Bakan, Başbakan Yardımcısı buradayken bir kez
daha ifade etmek istedim. 5 Haziran 2017 tarihinde Sağlık
Bakanlığı tarafından atamalar yapıldı ve 19.267
atama yapıldı fakat geriye kalan 3.233 kişi hâlâ güvenlik
soruşturması sebebiyle atanmayı bekliyor. Bu konuda çok
sayıda başvuru alıyoruz. Geçen haftalarda Sağlık
Bakanlığı 2.589 kişinin ekim ayı içinde
atanacağını söyledi ve şu ana kadar atanamadılar.
Doğrusu, bugün aldığım mesajlarda ve yaptığım
görüşmelerde intihar eşiğinde olan, ailelerinin yalnız
bırakmadığı kişiler de çok sayıda. Bu konunun
ivedilikle ele alınması ve bu atamaların bir an önce
yapılması için söz aldım. Bakan Sayın Akdağ buradayken
bunu acilen gündemlerine alırlarsa seviniriz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Yalnız, Bakanlık görevi değişti Sayın
Akdağın.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Biliyorum ama önceki görevinden
dolayı
BAŞKAN
İletirler, evet.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Hükûmet adına ileteceğiz.
BAŞKAN
Hükûmet adına ileteceksiniz, evet.
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
1'inci
sıraya alınan Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/884) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981 sayılı İmar
ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak
Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir
Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun" ve 4706
Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
XII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/884) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981
Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara
Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar
Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun" ve
4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (x)
BAŞKAN
- Komisyon? Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
Komisyon
Raporu 502 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince bu tasarı İç
Tüzük'ün 91'inci maddesi kapsamında temel kanun olarak
görüşülecektir. Bu nedenle tasarının tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Şimdi,
tasarı üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sayın Sırrı Süreyya Önder
konuşacak.
Buyurun
Sayın Önder. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
yirmi dakika.
HDP
GRUBU ADINA SIRRI SÜREYYA ÖNDER (Ankara) Sayın Başkan, değerli
üyeler; öncelikle ilinizin vekilliğinden Ankara vekilliğine geçtim.
İstanbul vekili değilim artık ama farkı yok, bütün
Türkiye'nin vekiliyiz.
BAŞKAN
Zihinlerimizde öyle kalmışsınız Sayın Önder.
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Etkili bir vekillik yapmışım
İstanbulda.
BAŞKAN
Ankara Milletvekili diyeyim.
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Devamla) Teşekkür ederim.
Değerli
arkadaşlar, tutsak edilen eş genel başkanlarımızdan
Figen Yüksekdağın Genel Kurula bir mektubu var, önce onu okuyarak
başlayacağım.
HDP
eş başkanları ve milletvekilleri olarak tutukluluğumuz bir
yılı doldurdu. Bu bir yıl içerisinde umudu, direnişi,
haklılığa inancı, demokratik siyasete güveni ve kazanma
iddiasını tüketmeye çalıştılar.
Halklarımızın emeği, iradesi ve oylarıyla elde
ettiğimiz hak ve mevzileri düşürmeye uğraştılar ama
partimizin binlerce üye, yönetici ve bileşeninin hapsedildiği bu bir
yılda haklılığımızı karartamadılar,
direncimizi kıramadılar. HDP dimdik ayakta, umut dimdik
ayaktadır. İktidar zulmünün, tek adam, tek parti sultasının
karşısında teslim olmayanlar, dimdik duruşuyla yürümeye devam
edenler bu ülkenin geleceğidir. HDP darbelerden beslenen faşist
iktidar yapıların karşısında tam demokrasi ve
katılımcı siyaset programı ve vizyonuyla yeni bir merkez,
demokratik bir sembol olmuştur. Bu merkezi dağıtmak ve bu
programın sembolü olmuş siyasetçileri tasfiye etmek isteyenler
başarılı olamadı, olamayacaklar. Çünkü HDP fikri ve
mücadelesi bayrağındaki o ağaç gibi kısa sürede serpilip
kök salmıştır. Kökleri sağlam, ufku açık bir siyasi ve
ahlaki harekettir. Düşmanlık ve dikta saldırılarıyla,
esaret ve baskı uygulamalarıyla durdurulamaz, geri çekilemez.
İşte bir yıl boyunca bu durmayan, durdurulamayan siyasi iradenin
yolunu, hiç sapmadan kendi yatağından akışını
gördü dost düşman.
Elbette yine yükümüz kurşun gibi ağır,
elbette bütün zalimler yenilmedi, mazlumlar nihai zaferine henüz
kavuşmadı ama direne direne kazananlar var. Bugüne dair azim ve
kararlılık, geleceğe dair güven var, HDP var.
Neyle karşı karşıya kalırsak
kalalım bizleri güçlü kılan bunlara duyduğumuz güvendir,
birliğimize ve büyük insanlığa inançtır; yarını
görüyor, yarına yürüyor olmaktır.
Fakat zehirli bir iktidar gücüne dönüşenler,
bırakın geleceği, artık burnunun ucunu göremiyor. Müzakere
masasını devirip memleketi karanlık bir savaşa
sürükleyenler, Sayın Öcalana uygulanan mutlak tecritle ateşe benzin
dökenler, binlerce HDPliyi tutuklayan, belediye eş
başkanlarına, milletvekillerine rehin muamelesi yapan ve haktan,
özgürlükten, hukuktan yana taş üstüne taş bırakmayanlar
yarınını göremediği için bu kadar şirazeden
çıkıyorlar.
Dahası saray-AKP iktidarı kendisiyle birlikte
bütün Türkiye halklarının geleceğini karartmaya doğru
gidiyor. Bu gidişi durduracak olan en geniş demokrasi ve özgürlük
güçleri antifaşist mücadele dinamikleridir. Baskı, hile ve tasfiye
saldırılarının ortasında boy veren hayır
iradesi, haklı olanlarına aynı zamanda güçlü olduğunu da
göstermiştir. Bu gücü yine birlikte büyüteceğiz. İnsanca
yaşanabilir bir ülke ve güven duyacağımız yarınları
birlikte başarabiliriz.
Bizler dışarıda olduğu gibi içeride
de demokratik siyasetin başarısı, halklarımızın
bugünü ve geleceği için direnmeyi sürdürüyoruz. Bu direniş sadece bir
başarı gayesi için değil, büyük bir onur davası içindir.
Bizleri seçen, iradesini sözüne emanet eden halklarımızın,
emekçilerin, kadınların siyasi onur ve
saygınlığını yere düşürmemek içindir. Belki
birçok yetmezliğimiz oldu, olabilir ama asla halkımızın,
seçmenlerimizin onur ve saygınlığını yere
düşürmedik, düşürmeyiz. Yurttaşların oyu ve iradesiyle
oluşan Meclisi faşizme kötü bir fon hâline getirenler, kendi
partilerinin seçilmişlerini dahi tehditle, baskıyla istifa
ettirenler, 85 belediyeye işgal gücü gibi çöreklenerek haktan ve siyasi
ahlaktan yana bütün sıfırları tüketenler, temsiliyet görevi ve
onur bağlantısı kuramazlar, bu değerler için direnmenin ne
anlama geldiğini bilemezler ama bilenler var, bilinçle ve inançla kazanmak
için yürüyenler var.
Tutuklandığımız
ilk günlerde Bizleri, HDPyi tutsak edecek bir hapishane yok. demiştik.
Bugün de gururla diyoruz ki: Öyle bir hapishane yok. Bir yıl boyunca
sadece hapsedebildiler, tutsak edemediler. Teslim alamadılar, irademizi
bükemediler, bilinç ve cesaretimizi karartamadılar, neşemizi,
ışığımızı söndüremediler.
Bizler
hapsedilen, milletvekilliği düşürülen, darbeyle görevden alınan
kadın siyasetçiler diz çökmeyerek zalim iktidarlara dert olan bir
halkın soyundan ve geleneğinden geldiğimiz için mutluyuz,
gururluyuz. Her yerde ayakta, her yerde görevimizin başındayız.
Zalimlere
dert, dostlara selam olsun.
Özgürlükte
görüşmek üzere.
Figen
Yüksekdağ
Van
Milletvekili
(HDP
sıralarından alkışlar)
Hak
mücadelesinde, özgürlük bahsinde, mazlum ve zalim ayrımında burada
söylenen şeyler dağlar ve nehirlerle aynı yaştadır.
Bunların hakikati dünyanın en kadim hakikatlerindendir.
Bu
siyasi darbenin birinci yılında, öncelikle seçilmiş belediye
eş başkanlarımız, il, ilçe yöneticilerimiz,
milletvekillerimiz, partililerimiz ve değerli eş
başkanlarımızı buradan özgür yarınlara olan inancımızla
onların mücadelesini, onların bize bıraktığı
bayrağı yere düşürmeme, bir santim bile irtifa kaybettirtmeme
kararlılığıyla grubumuz adına demokrasiye inanan,
ortak vatana, özgür bir geleceğe inanan herkesle beraber saygıyla
özlemle selamlıyoruz. Öncelikle bu baki selamımızı
iletmemiz gerekiyor.
Sonra,
Neydi bu işlerin aslı? meselesine dair birkaç şey söylemek
gerekiyor. Bu 4 Kasım darbesi başlangıç tarihi olarak 7
Haziranı işaret etmektedir. 7 Haziran bu ülkede, bu ülkenin
yakın dönem siyasi geçmişinde hiçbir zaman yaşanmamış
bir olgunlukla sağcı-solcu, zengin-yoksul, mülksüz, emekçi, genç,
kadın-erkek üzerinde büyük bir umut dalgası yarattı. İlk
defa insanlar geleceğe dair umutla bakabilmenin erincini
yaşadılar.
Onun
dışında, Türkiye İşçi Partisinin Parlamento
deneyiminden sonra ilk defa mazlumlar, yok sayılanlar,
ötekileştirilenler kendileri olarak bu Mecliste bir kürsü sahibi, bir söz
sahibi oldular. Seçilen milletvekillerinin oranına
baktığınızda, cumhuriyetin parlamenter tarihinin ve bu
ülkenin tüm tarihinin en yüksek kadın temsiliyetini gördüler burada. Karar
süreçlerinin tümünde kadınların eşit, zaman zaman daha fazla söz
sahibi olduğu bir yapının pratiğini gördüler burada, hayata
geçmiş hâlini gördüler. Bütün bunlardan önemlisi, barışa dair
bir umudun giderek daha da filizleneceğini, kök salacağını
gördüler. İlk defa bu Parlamentoda işsiz bir insanın
milletvekili olabileceğini, tek kuruş harcamadan buradan vekil olarak
halkını temsil edeceğini, bir işçi emeklisinin, bir memur
emeklisinin, bir dar gelirlinin de parlamenter olabileceğini gördüler.
Bunlar cumhuriyet tarihinde çok fazla, bu yaygınlıkta hele hiç
yaşamadığımız bir fotoğraftı. Bu
fotoğraf bir dönüşüm hareketi olan, başta bu dönüşüme
kendisini, temsiliyetlerini büyük tartışmalar yürüterek kendisinden
başlayarak dönüştüren ve bu ülkedeki teklik,
düşmanlaştırma, ötekileştirme, yok sayma, nefret dili gibi
kavramların tümünü tarihin çöp sepetine atmaya aday bir dönüşüm
hareketinin dalga dalga gelmekte olduğu gerçeği bu ülkenin
egemenlerini dehşete düşürdü. Buna bir önlem alınması
gerekir. dediler. Tarihte Baba İshakın direnişi neyse HDPnin
kendisini ikiye katlayarak ve yine cumhuriyet tarihinde kendi çeperinin
dışında oy alabilme imkân ve kabiliyetine sahip olarak gelmesini
engellemek gerektiğini düşündüler. Bugün, Seyit Rızanın
direnişi, Baba İshakların direnişi, Mahirlerin, Denizlerin
direnişi ne ise HDPnin direnişi ve kendisini buraya
taşıması da öyleydi. Dolayısıyla karar 7 Haziran
akşamı verildi. Karar 7 Haziranda halkın huzuruna çıkmaya
cesaret edemeyen, ortadan kaybolan egemenler tarafından buna bir dur
denilmesi gerektiği söylendi.
Ben
barış ve müzakere heyetini bugün
itibarsızlaştırılan, barış ve müzakere
süreçlerini yürüten heyetin üyelerinden birisiydim. Hayatımızın
en onurlu işleri arasındadır. Birçok kesimle görüşüyorduk.
En temelden karşı çıkan bile son tahlilde
kaygılarını belirtip İyi bir şey yapıyorsunuz,
inşallah finale ulaştırabilirsiniz. diyordu.
Şu
gerçeklik orta yerde apaçık duruyor: Bugün, kürsüde, her çıkan belli
bir ezbere yaslanarak söylüyor. Aramızda, biraz önce uyuşturucu
meselesinde, ne kadar özgün, ne kadar bilimsel bir yaklaşım getiren,
yoldaşı olmaktan onur duyduğumuz bilim insanı Sayın
Sancar bu konularda Türkiye'de sayılı akademisyenlerdendir.
Çatışma
sonrası çözüm süreci yaşayan ülkeler hakikatine bir
baktığımızda, hem çatışmalı süreçlerde hem
çatışma sonrası çözüm süreçlerinde bu ülkede ne
yaşanmışsa aynısı yaşanmış yüzde
80inden fazlasında. İstatistikleri var, meraklısı çok
çabuk ulaşabilir. Nedir o? Barışa bir el atımı
mesafesinde yaklaşıldığında, tekrar eski
koşullara, hatta yer yer eskiyi de aratacak koşullara dönmek. Türkiye
bir tek yönüyle nevi şahsına münhasır. O, yüzde 80 ülkenin
tamamında, bu provokasyonlar nereden gelirse gelsin, bu yeniden eski
statükoya dönme çabaları ve bunu tetikleyen olaylar sadece müzakereyi,
görüşmeleri, demokratikleşme ve barış arzusunu daha da
çoğaltmakla sonuçlanmış. Bizde, sürecin sonlanması için bir
gerekçe olarak söyleniyor: Siz de şunu yapmasaydınız. Siz de
onlar da bunu yapmasaydı. Bunlar da şunu demeseydi. Erenler,
bunların hepsi çatışma süreçlerinde görüşmeleri daha da
hızlandırmanın, daha da cesur adımlar atmanın
gerekçesidir, yeniden savaşa dönmenin gerekçesi değil. Bugün,
ağzını açan herkes bir savaş diliyle ve onun
argümanlarıyla konuşuyor. Buradan bir yola varılmış
olsaydı, dünyada bir tane örneği olurdu, ülkemizde bunu gösterecek
bir karine olurdu. Yok.
Dolayısıyla,
benden önce ana muhalefet sözcüsü sayın grup başkan vekili bir
çağrı yaptı, bütün kalbimle desteklediğimi buradan partimiz
adına beyan ediyorum. Evet, getirin Meclise. Bir komisyon kuralım.
diyorsunuz, Sayın Altay, hiç buna da gerek yok. Yasa yaptık hep
birlikte, orada onun alt yönetmelikleri çıkarılamadı,
çıkarılmadı. Bu, Hükûmetin bir sorumluluğu, vebali ve
suçudur. Bununla ilgili yönetmelikler, bununla ilgili kurum ve kurullar
oluşturulacaktı tıpkı bugün uyuşturucu meselesinde
olduğu gibi. Neredeyse, belli istisnaları dışında
tutarsak, büyük bir mutabakatla geçti Meclisten. Gelin bunu yapalım.
Türkiyede her kurum, iş adamı dernekleri dâhil herkes inisiyatif
aldı. İnisiyatif almayan tek kurum bu ülkenin Parlamentosu. Bunu
kendimize yakıştırabiliyor muyuz?
Şu
hâle bakın, Meclis dediğimiz yer artık bir televizyon stüdyosu
işlevinde. Burası, dışarıda kısıtlanan
sesimizi, bir televizyon kamerası gibi, halkla
paylaşabileceğimiz bir kürsü, bunun ötesinde hiçbir işlevi
bırakılmamış. Alın OHALi, alın bugün getirilen
torba yasa tekniğini, bu Hükûmetin elinde bir taşı bir taşın
üstüne koyabilecek imkân ve yeteneği kalmamış. Kalsa başka
türlü davranırdı. OHALle ülke idare etmek hüner midir? İstisna
bir şeyi yıllara yayılan ve ne zaman biteceği de belli
olmayan bir şekilde bir yönetim enstrümanı olarak kullanmak
siyasetçilik midir? Bu kadar hikmetten, bu kadar irfandan, bu kadar
Osmanlıdan bahsediyorsunuz; 15 tane adamıyla bütün
Mısırı on beş yıldan fazla idare etmiş bir
anlayış nere
15 kişi göndermiş, hatta bir yoruma göre 2
kişi. Bir de sizin bütün devletin valilerini, devletin bütün güvenlik
kurumlarını, yargısını kendinize kul köle ettirdiğiniz,
onun dışında statünün dışına hiçbir şekilde
çıkmaya cesaret edemeyen, belediye başkanlarının bile
kendileri olamadıkları
Biz kayyumdan şikâyet ediyorduk, vallahi
artık kayyumu demeyeceğiz. Kendi partinizin belediye
başkanı çıkıyor, Ailemi tehdit ettiler. diyor. Bu,
siyaset değildir, bunun literatürde bir tane adı vardır, ona da
zorbalık denir. (HDP sıralarından alkışlar)
Demokrasiyle, partiyle, politikayla bunların ilişkisini kurabilecek
bir tane enstrüman sunamazsınız. Bu hüner değil, siz çekilin,
bunu askerler de zamanında yapıyordu. Bir şekilde, bugünleri de
görecek miydim? Sizden de daha iyi yapıyorlardı, bir parça demokratik
hayâ ve edebi gözetiyorlardı. Bir gazete kapatıldığı
zaman dünyanın işi oluyordu, en fazla iki gün sürüyordu. O koşullarda
yayın yapabilen özgür bir basın vardı, bugün içerideki gerçek
gazeteci sayısı dışarıdaki gazeteci
sayısını geçmiş durumda. Siz buna yönetim mi diyorsunuz,
siz buna demokrasi mi diyorsunuz?
Ağzınızı
açıyorsunuz, demokraside olmayan bir biat kültürü. Burada biraz önce hayâ
ettim ya, Allahımıza hamdolsun, safkan Türk otomobili yaptık.
diyor. Herhâlde Cenab-ı Hak kendine bir tek bunun için dua
edileceğini hesaba katmamıştır diye düşünüyorum. Sonra
grup başkan vekili düzeltti: Yerli ve millîyi kastetti. dedi. Yerli ve
millîyse buğday bu topraklardan bütün dünyaya neşet etmiş.
Mezopotamyanın buğdayı, Kastamonunun siyez buğdayı
-14 kromozomlu- dünyada eşi menendi bulunmayan sadece Anadoluya özgü 2 buğday
türü. Peki, bugün var mı? Yok. Meksikanın tohumunu, İsrailin
tohumunu alırken yerliliğiniz, millîliğiniz aklınıza
gelmiyor, bugün sarayda elhamdülillah yerli otomobil, safkan otomobil
yapılmış, buradan da şükür duasına çıkılıyor.
Bu mudur kabiliyet, bu mudur yönetim şekli?
Elbette
ki böyle bir yapıda HDPye tahammül edilemeyecek çünkü bizim
dışımızdaki hiçbir muhalefet partisi meselenin bu
gerçekliğini bu çıplaklıkta dile getirmiyor. Bir Kürt
diyorsunuz, bir bakıyorsunuz bütün muhalefet hizaya geçmiş. Bir
terör diyorsunuz, bütün muhalefet hizaya geçmiş. Ne anlıyorsunuz
terörden, gelin bunu konuşalım, hakiki çareler üretelim. Bunun da
çaresi daha fazla ve gerçek demokrasidir. diyoruz, hepiniz dut yemiş
bülbüle dönüyorsunuz. Yerli ve millî arayacaktıysanız bu ülkede
şeker pancarını, tütünü, buğdayı kısıtlayan
yasaları alıp elinizin tersiyle bir kenara atacaktınız. Siz
bu yasakları daha da kavileştirdiniz. Bugün Adıyamanlı kan
ağlıyor. Herkes seçmenine selam gönderiyor, ben de memleketime
göndereyim. (HDP sıralarından alkışlar) Bir toprakta ne
ekeceğine başkaları karar veriyorsa orada yerli ve millîlikten
bahsedenin alnını bile karışlamazlar Hadi oradan ya, git
başka bir mevzudan bahset. derler. (HDP sıralarından
alkışlar) Bu mudur sizin yutturmaya
çalıştığınız? Mızrak çuvala
sığmıyor. Onun için büyük bir gerilim var
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen, bir dakika daha ek süre veriyorum size.
SIRRI
SÜREYYA ÖNDER (Devamla) -
bu gerilim de bizde yok. Biz yarınlara büyük
bir umut, moral ve coşkuyla bakıyoruz. Demokrasi güçlerini
birleştirdiniz, artık eskisi gibi Kürt dediğinde hizaya
girmeyenler de var. Artık KHK mağdurları, emekçiler,
işsizleştirilenler, geleceksizleştirilenler dediğinizde
bizimle yan yana durmayı bir erdem sayan, bundan kaçınan insanların
yanında artık çoğunlukta. Onun için, biz umutluyuz.
Bu
gerilim nerede? Bu gerilim sizlerde, sıralarınıza bakınca
bunu görüyoruz. AKPli milletvekili olmanın şartlarını çok
aza indirdiniz. Kimin geçmişinden şüphesi varsa Elhamdülillah Reis
diyor hemen arkasından kulislere geçiyor. Bununla demokratik de olunamaz,
bununla bu memleketin sorunlarına çare bulunmaz, yerli ve millî hele hiç
olunamaz. Yolu bellidir: Yerli ve millî olacaksanız, yerli ve millî bu
topraklarda tarihi sizden çok daha kadim olan bütün halklarla, inançlarla
barış içinde bir arada ortak bir geleceğe yürümenin
yollarını arayacaksınız ki ben size yerli diyeyim.
Şimdi, size söylenecek tek şey: Yersizliktir. Bununla
müsemmasınız.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Birleşime
on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.17
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.34
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Emre
KÖPRÜLÜ (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon
yerinde.
Hükûmet
yerinde.
Şimdi
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın
Emin Haluk Ayhan konuşacak.
Buyurun
Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; (1/884) esas sayılı
Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının geneli üzerinde Milliyetçi Hareket Partisinin
görüşlerini arz etmek üzere söz aldım. Bu vesileyle yüce heyeti
saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; tasarının değerlendirmesini
yapmadan önce, ekonomide ve özellikle kamu maliyesinde hangi koşullar
altında hazırlandığına göz atmakta bir yarar
görüyorum. Bunu yaparken tabii ki ülkemizin içinden geçmekte olduğu iç ve
dış konjonktürün etkisini gözden kaçırmamak gerektiğine de
inanıyorum. Ancak şartlar ne olursa olsun, doğru tespiti yapamaz
isek, doğru teşhisler koyamaz isek tedavi yerine -amiyane tabiriyle-
pansuman yapılırsa ülkemizin sorunlarının büyümesinin
engellenmesi hemen hemen mümkün olmaz.
Gerek
kanun tasarısının gerekse bütçenin Komisyonda görüşmeleri
sırasında ifade ettiğim bir husus var: Mali disiplinden ödün
vermek çok kolay fakat telafisi bir o kadar sancılı, meşakkatli
ve uzun olur Sayın Bakanım. Siz daha bütçe görüşülmeden önce
böyle bir meşakkatli işe girmek zorunda kaldınız. Bunu
niçin söylüyorum? Hakikaten kamu maliyesinde birtakım
sıkıntılar baş gösterdi, sizin işiniz de zor. Hatta
dün Mehmet Şimşek Beye de takıldım. Bir anlamıyla
Maliye Bakanının hiç şeye ihtiyacı yok. Geneli
görüşülürken burada, bakıyoruz, bütçeyi sunarken Sayın Bakan
-bakıyoruz dedim- Mehmet Şimşek Bey oradan bir açıklama
yapmış, fırlıyor, içeri gidiyor. Bir taraftan geneli
üzerinde görüşmeleri yapıyoruz, bizim hemşehrimiz ekonomiden
sorumlu Bakan -e, adı Ekonomi Bakanı- Sayın Zeybekci bir açıklama
yapıyor, tasarının tam hilafına bir şey, Maliye
Bakanı yine çıkıp gidip bakmak zorunda kalıyor. Tabii, bunu
Kabine içinde iyi istişare ederseniz, senkronize bir çalışma
götürürseniz dışarıya da güven telakki edersiniz. Özellikle
sizin açınızdan yapılacak işler ekonomik açıdan
fevkalade kolaylaşır. Sizin açınızdan bunların
kolaylaşması demek, milletin işinin rahatlaması demek.
Millet
şu anda rahat değil Sayın Bakanım, bunu siz de biliyorsunuz
ki bu tasarı geldi. Türkiyede özellikle biraz önce Mali disiplinden ödün
vermek çok kolay, toparlanması çok zor. dediğim olayda, esasen
geçmişte bürokrat olarak da, siyasetçi olarak da -sizler belki siyasetçi
olarak yeni yaşıyorsunuz ama- gördüğümüz, yaşadığımız
çok acı tecrübeler var. Bu oraya doğru gidiyor.
2002
yılında 57nci Hükûmetin, siyasi bedelini ödeyerek hayata
geçirdiği yapısal tedbirler sayesinde bir on seneyi, yedi sekiz
seneyi rahat geçirdiniz ancak bir süredir ekonomide ve kamu mali yönetiminde
zafiyetlerin ortaya çıkmaya başladığını
görüyoruz. Ekonomide dengeler sarsılıyor.
Sayın
Bakanım, ben ne zaman görsem, AKPye mensup milletvekili arkadaşlar,
komisyon üyeleri, sayın bakanlar 2002yle mukayese ediyorlar. Elbette on
beş sene gibi bir iktidar döneminde 2002ye kadar gitmekte fayda var. Ya,
o kadar uzağa gitmeyin Allahınızı severseniz, gelin 2008,
2009dan şimdi mukayese edin.
İki
kere millî gelir hesaplarında revizyon yapmanıza rağmen,
kişi başı 10.500 dolar gelir seviyesini ne
yapamadınız, geçemediniz; neye rağmen, 2 kere millî gelir hesaplamasında
revizyon yapmanıza rağmen.
4,5
milyon, Türkiyeye misafir olarak kabul ettiğimiz insanlar; ki bu benim
rakam olarak telaffuzum değil, Sayın Akdağın, Sayın
Başbakan Yardımcısının ifade ettiği rakam; bu
sene, bu revizyona rağmen millî gelir 10 bin dolar düzeyine ancak geliyor.
Şimdi,
ekonomide dengeler sarsılıyor. Bundan Türkiye, siz, biz, muhalefet
partileri, hepimiz etkileniyoruz. Türkiyede yalnız şu anda sizin
iktidarınız döneminde sıkışmaya
başladığımız bir alan daha var, Türkiyede
dış ticaret ve cari işlemler dengesi açığı
vakıa idi. Kabul edelim etmeyelim ama genel kabul görmüş bir
şey, kamu maliyesi açısından kamu mali disiplininin Türkiyede
bir miktar dış açığa rağmen iyi gittiği, iyi
yönetildiği ifadeleri, kabulü, dışarıda da içeride de bir
politika aracı olarak kabul görüyordu ancak şimdi görüyoruz ki
özellikle bu yıl kamu mali disiplininin resmen darmadağın olmaya
başladığını görüyoruz, burada birtakım
sıkıntılar baş gösteriyor. Bunun ilk meyvesi, 2018
yılı bütçesi görüşülmeden önce böyle bir tasarıyı
getirip hem 2017 yılını kurtarmak hem de 2018
yılının neyini, bazını biraz düzeltmeye
çalışmak açısından bir faaliyette bulundunuz. Bir yandan
bütçe açığı hızla artıyor, bir yandan dış
ticaret açığı büyüyor, dolayısıyla cari açık da
yükseliyor. Her şeyi iyi gösterme gibi bir alışkanlık
edindi AKP hükûmetleri. Bunda bir sıkıntı var, bunu bir
değiştirelim, kötüye de kötü diyelim. Birkaç gün önce TÜİK
açıkladı, dış ticaret açığı yüzde 85
arttı. Sayın Başbakana İstanbulda Ekonomi Bakanı veya
diğer arkadaşlar açıklattırıyorlar, ne, geçen ay için
son on yılın en yüksek neyi? En yüksek ihracat değeri. Ya,
Allahtan korkmak lazım, ihracatın hangi hâlde olduğunu hepimiz
biliyoruz; iktidar da biliyor, muhalefet de biliyor, bütün dünya biliyor. Böyle
sıkışık bir durum var.
Bir
taraftan 2017 yılında yüzde 7 seviyesine ulaşarak dünyada rekor
kıracağı söylenen büyümenin ne istihdama ne rekabet gücüne ne de
dış ticaret dengesine yansıdığını görüyoruz.
Yok böyle bir şey, olsa görürdük zaten. Dolar bazında kişi
başına düşen millî gelirin 2009dan beri yükselmediği de
bir vakıa. Çok sevdiğiniz, kişi başına dolar
bazında yurt içi hasılayı bile dolarla hesap etmekten
vazgeçtiniz, zor geliyor. Döviz kuru, enflasyon ve faizler almış
başını gidiyor. Makro dengeler, bütçede kaynak harcama dengesi,
dış ticarette ithalat-ihracat dengesi hızla bozuluyor. Enflasyon
ve faizler dünya ortalamasının üzerinde. Reel sektörün faiz
borçluluğunun çok yüksek seviyelere geldiğini görüyoruz. Ekonomide
kısa vadeli finansman ihtiyacı 211 milyar dolara
ulaşmış durumda. Bunun 179 milyar doları kısa vadeli
dış borçlar, bunun da yüzde 85i özel kesimin, reel sektörün
dış borcu. İhracatın ithalatı karşılama
oranı yüzde 59lara kadar düşmüş. Buna bağlı olarak
dış ticaret açığının yüzde 85 arttığını
görüyoruz. Siz hakikaten emek sarf ediyorsunuz, konuşuyorsunuz, bir
şey ortaya çıkarmaya çalışıyorsunuz, başka bir
bakanın ifadesiyle, burada yazılan çizilenin güvenilirliği, ciddiyeti
maalesef kalmıyor.
İç
ve dış açıkların finansman sorununa dönüşmemesi
gerekiyor. Piyasalarda yaşanan gelişmeler
değerlendirildiğinde, ülkemiz için bir risk algısı yaratmak
kolaylaşıyor. Dövizdeki bu gelişmeler bunu çok net bir
şekilde gösteriyor. Bu durum da bazı çevrelerin ekmeğine
yağ sürüyor. Milliyetçi Hareket Partisinin gerek seçim beyannamelerinde,
Meclis kürsüsünde ve her fırsatta ifade ettiği gibi, Türkiyenin
sürdürülebilir ve yüksek büyüme kapasitesini ortaya çıkartacak;
yatırım, istihdam ve ihracatı artıracak, gelir dağılımını
düzeltecek, üretim ve ihracat yapısını değiştirecek,
dış ticaret dengesinin sağlanmasını gözetecek yeni bir
modele; inşaatın, ithalatın önünü açan değil, üretimin,
rekabetin, ihracatın önünü açan, üreten bir ekonomi
anlayışına ihtiyacı var.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gelinen bu noktada kamu maliyesi
alarm veriyor. 2017 yılında faiz dışı açık
verilecek. Merkez yönetim bütçe açığı yurt içi
hasılanın yüzde 2sine ulaşacak.
Şimdi,
Sayın Bakanım, siz oradasınız. Hakikaten, kurumların
üzerine ne yapıyorsunuz, yüzde 2 ilave vergi yükü koyuyorsunuz. Faizler
düşsün diye de bir başka Sayın Bakanımız ne
yapıyor? Bu faizlerin düşmesi için bir öneri getiriyor. Bilmiyorum
katılıyor musunuz onun görüşüne, katılmıyorsunuz
değil mi? Çünkü o Komisyona geldiğinde söyleyeceğim.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Söyleyin, söyleyin.
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Katılmıyorsunuz, biliyorum, dediği
doğru değil çünkü, bu tarafı görmüyor ama maalesef, bu
tasarının buraya gelişinde imzası var. Dün Sayın
Şimşeke Ya, Allah rızası için, siz bunları Bakanlar
Kurulunda görüşüp Ya, şunu da söylemeyelim, kamuoyunda
yanlış bir algı ortaya çıkıyor, bunu da böyle
yapmanın bir anlamı yok. demiyor musunuz? diye söyledim. Hatta ben
Sayın Şimşeke Bir gecede tasarrufların millî gelire
oranının 10 puan arttığı bir ülke görmedim. dedim.
Ben yedi sekiz sene önce ilk bakan olduğunda Sayın Şimşeke
buradan tasarrufların ileride çok büyük problem olacağını,
çok büyük sıkıntılar getireceğini söylediğimde,
oturduğunuz koltuktan müstehzi bir şekilde alkışladı.
Her sefer söylüyorum, o zaman hafife aldın, şimdi başında;
bireysel emeklilik nereden nereye geldi. Şimdi zorunlu yapacak, yok çünkü
imkân yok. Siz istediğiniz kadar Tasarruflar millî gelirin yüzde 25ine
geldi. deyin. Geldi mi? Hesap değiştikten sonra geldi, hesapla
geldi, kitabi geldi ama vatandaşta öyle bir şey yok
baktığınız zaman, bir düzelme yok.
Şimdi,
kamu kesiminin borçlanma gereği 2016 yılında millî gelirin yüzde
1i seviyesinde; 2017 yılında 2,5 kat artıyor, yüzde 2,4
seviyesine yükseliyor. Hazine nakit dengesi eylül ayı itibarıyla
toplam 40,4 milyar TL açık veriyor. Baktığınızda,
hazinenin ilk dokuz ayında nakit açığının çok üzerinde
borçlanıyorsunuz. Eylül ayı itibarıyla hazinenin toplam nakit
açığı 40,4 milyar lira olmuş; buna karşın, dokuz
ayda yaptığı net borçlanma miktarı 67,4 milyar TL. Bu
borçlanmanın gerekçesi de çok net bir şekilde ifade edilmiyor. Sizi
kızdırdılar, açıklamaktan vazgeçtiniz geçen gün.
İlk
dokuz ayda 32 milyar TL olan bütçe açığının yıl sonu
gerçekleşme tahmini 61,9 milyar TL. 2017 yılı bütçesinde
başlangıçta 11 milyar TL faiz dışı fazla
öngörülmüşken 2017 yılı sonuna kadar 4,2 milyar TL faiz
dışı açık ortaya çıkmış. Bunu bekliyorsunuz.
2018 bütçesinde öngörülen açık da 68 milyar TL. Geçmiş torba
yasalarda çıkartılan vergi aflarının, verilen hesapsız
ve verimsiz teşviklerin, önceliği dikkate alınmadan yapılan
büyük kamu yatırımlarının, kamunun hesapsız, israfa
varan harcamalarının ağır faturasıyla karşı
karşıya kalındığı bugün görülüyor.
2018
yılı bütçesi de harcama-gelir dengesinin gözden
çıkarıldığı, yüksek bir bütçe
açığının hedeflendiği, borçlanma ve faiz giderlerinin
artacağı bir bütçe olacak maalesef. Üstelik, 2018 yılında
da bütçe tahminlerinin tutturulamayacağı, bütçe açığı
ve finansman ihtiyacının öngörülenden yüksek gerçekleşeceği
Hükûmet tarafından da görülmüş olacak ki, bütçe kanunu öncesi bu
torba yasa Meclise getiriliyor.
Sayın
Bakanım, orta vadeli programı konuştuk, daha dün Merkez
Bankası sizin orta vadeli programı deldi.
Buradalar
mı Sayın Bakan? Delmediniz mi? Enflasyonla delmedi mi?
KALKINMA
BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) Siz söyleyeceğinizi söyleyin, biz
cevabımızı verdik.
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) - Ona ayrı söyleyeceğim var, onun da
istihzalı konuşmaları vardı burada. Dün deldi. Merkez
Bankasına hiç sormadınız mı Bu niye böyle? diye
Sayın Bakan?
BAŞKAN
Karşılıklı konuşmayalım lütfen.
Genel
Kurula hitap edin Sayın Ayhan.
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Bunlar da Genel Kurulun üyesi Sayın
Başkanım. Bunu daha önce sizinle, ilk Başkan seçildiğinizde
de konuştuk. İkisi de
BAŞKAN
Karşılıklı konuşma oluyor.
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Tamam, karşılıklı olmasın.
BAŞKAN
Genel Kurula hitap edin lütfen.
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) İkisi de Genel Kurulun üyesi, kabul
etmiyorsanız bilmem.
BAŞKAN
Ben gerekli ihtarda bulundum. Siz istediğiniz gibi davranabilirsiniz.
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Kanun tasarısı 130 asıl madde ve 3
geçici madde olarak Komisyona geldi. Görüşmeler sırasında AKP
Grubunun önerileriyle 21 madde tasarıdan çıkarılmış,
16 yeni madde ilave edilmiş.
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Sayın Başkan, orada kimse yok ki
kiminle konuşsun?
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) - Nihayetinde 125 asıl madde ve 2 geçici madde
olarak kabul edilmiş. Tasarıda, 35 madde öngörüyle
değiştirilmek suretiyle, 5 madde redaksiyonla, 85 maddeyse aynen
kabul edilmiş.
Komisyon
Başkanı, Allah var, iyi duruyor. Ne kadar lüzumsuz addettiği,
kurumların ciddiyetine önem addetmediği hususları çıkartmak
için gayret sarf etti. Allah var, yüzüne de arkasına da
Şimdi,
kanun tasarısı; motorlu taşıtlar vergisi, kurumlar vergisi,
gümrük vergisi, gelir vergisi, özel iletişim vergisi, katma değer
vergisi, Harçlar Kanunu, hazine borçlanma limitinde artış,
iletişim sektöründe bazı firmalar için vergi ve ceza
alacaklarına ilişkin af düzenlemesi -ki bu epey adamı yakar öbür
tarafta, bu tarafı bilmem- köy yerleşim yerlerine ilişkin
düzenlemeler, batık ve atıl gemi ve sivil hava
taşıtlarına ilişkin düzenlemeler, turizm teşvik
düzenlemeleri; fikir, sanat eserleri, amme alacakları, vakıflar,
bahis ve şans oyunları, madencilik sektörü, enerji sektörü, organize
sanayi bölgeleri, Merkez Bankası ve bankacılık, yaz saati
uygulaması, pek çok farklı alanda kanunları değiştiren
düzenlemeleri içeriyor.
Şimdi,
bunun torba kanun uygulamaları sonucu
Bu düzenlemelerin pek çoğu
Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde kendi ihtisas komisyonlarında ele
alınarak gerekli teknik değerlendirmenin yapılması
ihtiyacı olan düzenlemelerdir. Aciliyeti var, getirdiniz. Şimdi,
bunlar ne yapılacak, görüşülecek ama burada özellikle söylemek
istediğim bir husus var, belki vakit yetmeyecek: Bütçe dengesi
karşısında, bozulan bütçe dengesi karşısında bu
torba kanunla getirilen tedbirler maalesef eksik ve hatalı; daha fazla
borçlanma ve mali disiplinden uzaklaşma, daha fazla vergi, daha fazla
yüksek enflasyon, daha yüksek faiz, daha düşük yatırım ve
istihdam olarak ileride size geri dönecek.
Şimdi,
uzatmak mümkün ama kanun tasarısının ülke menfaatlerine en uygun
ve zamanlı bir şekilde değerlendirilmesinin sağlanması
lazım. Amacımız hakikaten kuru kuruya muhalefet etmek
değil; bu, iktidarın sıkıştığı alanda
ülkeyi sıkıştırdığı ve bundan
çıkış için bunun biraz ayıklanması gerektiğini de
düşünüyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) Çok teşekkür ediyorum.
Yüce
heyeti saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ayhan.
Sayın
milletvekilleri, şimdi, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İzmir Milletvekili Sayın Zekeriya Temizel konuşacak.
Buyurun
Sayın Temizel. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
502
sıra sayılı Yasa Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz aldım ancak sözlerime başlamadan önce,
Hakkâride şehit düşen canlara Allahtan rahmet, kalanlara da
başsağlığı diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, buradaki notlarıma Dinlemekten
bıkmadığınız diye başlıyordum ama dinleyen
olmadığı için, o nedenle bıkılmıyor belki de.
Aslında, ısrarla, bu torba yasalarla ilgili görüşmelere bütün
milletvekillerinin gelmesini zorunlu tutmalı, iki defa torba yasa
görüştükten sonra bir daha torba yasa getirmeye kimse cesaret edemez o
zaman.
Değerli
arkadaşlar, artık torba yasaların kalitesi konusunu
konuşmaktan bıktık, konuşmayacağız. Nasıl
olsa demokrasilerde yasa yapma yetkilerini gelecekte inceleyenler, Türkiye
Cumhuriyetinin Millet Meclisinde yasalar böyle yapılır. diye tarihe
not düşecekler ancak kod kanun olarak düzenlenmesi gereken birçok hükmün
bir torbaya sıkıştırılmasının artık
anlamının kalmadığını, mürekkebi kurumadan bu
kanunları yeniden değiştirmek zorunda
kalacağımızı; özellikle de tebliğ ve genelgelerle
düzenlenmesi gereken, çözüm bulunabilecek birçok konunun çok uzun, genelge
gibi, tebliğ gibi maddelerle düzenlenmesinin yasa yapma tekniğiyle
uzaktan yakından ilgisinin olmayacağının altını
bir defa daha çizmek istiyoruz.
Değerli
milletvekilleri, bu torba yasayla öncelikle vergi düzenlemeleri yapıyoruz.
Kurumlar vergisi oranını yüzde 10 artırıyoruz, yüzde 20den
yüzde 22ye çıkartıyoruz, motorlu taşıtlar vergisini
artırıyoruz, gazozculardan ÖTV alıyoruz, özürlülerin kullandığı
araçlardan daha önceden muafiyet nedeniyle alınmayan vergilerde muafiyet
sınırlarını daraltıyoruz. Bütün bu düzenlemeler bu
tasarının içerisinde var ancak bu vergi düzenlemeleriyle ilgili genel
bir değerlendirme yapmadan önce bir konuyu sizlerin dikkatine sunmak, daha
sonra da bu vergi düzenlemelerini o açıklamalar çerçevesinde vicdanlara
havale etmek istiyorum.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, vergi düzenlemeleri ekonomik gereksinimlerden
doğar, dolayısıyla da ekonominin gerçek durumunun belirlenmesi
ve bu gerçeğin ortaya konulması, vergi kanunlarının
yapılması sırasında farklı seçeneklerin
oluşturulmasına zemin sağlar. Aksi takdirde, o veriler
bilinmeden yapılan düzenlemelerin doğru mu, hakkaniyetli mi ve
özellikle de eşitlik ilkesine uygun olup olmadığını
bilmek mümkün olmaz. Bu değerlendirmelerden sonra ancak milletvekilleri bu
düzenlemelerin hakkaniyetli olduğuna, dolayısıyla
çıkarılmasının gerekip gerekmediğine karar
verebilirler.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, biz nasıl bir ekonomi için düzenleme
yapıyoruz yani ekonomimizin durumu ne? Biliyorsunuz, Türk ekonomik
verilerinin temelini oluşturan seriler Türkiye İstatistik Kurumu
tarafından değiştirildi. Yeni seriyle yapılan bütün
göstergelerde bir de baktık ki biz son beş sene içerisinde birdenbire
zenginleşmişiz, ulusal gelirimiz yüzde 19 artmış son
beş sene içerisinde, zenginleşmişiz. Buna bağlı olarak
millî gelirimiz 1,9 trilyondan 2,5 trilyon liralara yaklaşmış
2016 tarihi itibarıyla. Yatırımlarımız da
yükselmiş, yüzde 29,5 olmuş. Cari açık -bu rakamları pek
değiştiremiyoruz, direkt olarak gümrük verilerinden falan
aldığımız için- 3,2ye gelmiş. Kısacası,
ekonomimiz birdenbire yüzde 29 oranında yatırım yapan, cari
açığı yüzde 2 olan güçlü bir ekonomi hâline gelmiş.
Değerli
arkadaşlar, millî gelir hesabının muhasebesinde bir denklem
vardır, bilirsiniz onu. Toplam yatırımlar, ulusal tasarruflar ve
cari açığın toplamına eşittir. Dolayısıyla
toplam yatırımlardan cari açığı
çıkarırsanız geriye tasarruflar kalır. Biraz önce
verdiğim iki rakamdan yani 29,5tan 3,2yi
çıkardığınız zaman bizim ulusal gelire göre tasarruf
oranımız yüzde 26,3 olur. Şimdi, bu durum
karşısında biz toplam yatırımlarının millî
gelire oranı yüzde 29,5, tasarruf oranı yüzde 26,3, cari
açığı yüzde 3,2 olan bir ekonomiyi konuşuyoruz. Hâlbuki
eski seriye göre aynı verileri anlatıyor olsak o zaman diyecektik ki:
Toplam yatırımların millî gelire oranı yüzde 18
civarında, tasarruf oranı yüzde 14 civarında, cari açık da
yüzde 4. Şimdi, bu ekonomi için yapacağınız düzenlemeler
ile biraz önce söylediğim ekonomi için yapacağınız
düzenlemeler birbirinden farklı olmak zorundadır çünkü vergilerle
getireceğiniz yükü kimin üzerine yıkacağınıza
bağlı bir olaydır.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, 1,9 trilyon lira olan bu ulusal gelirin
nasıl 2,5 trilyon lira dolayına yükseldiğini, bize yeni seriyle
ilgili bilgi veren TÜİK yetkililerine sorduk Ya nasıl oldu, böyle
birdenbire 600 milyarlık falan bir gelir artışına sahip
olduk? diye. Dediklerine göre, bizim inşaat
yatırımlarımızla ilgili, inşaat gelirlerimizle ilgili
vergiler millî gelir hesaplarına meğerse çok iyi
yansımamış. Onları tam olarak gerçek değerleriyle
koyduğunuz zaman gelir zıplıyor. Gerçekten de ulusal gelir
içerisinde inşaatın payı yüzde 4ten yüzde 8e yani iki
katına çıkmış.
Şimdi,
bu durumda çok net olarak şu soruyu sormak gerekiyor: Değerli
arkadaşlar, eğer ulusal gelirde inşaat gelirlerinin millî gelir
hesaplarına doğru yansımaması nedeniyle böyle 600 milyar
liralık bir artış olmuş ise bu artış özellikle de
inşaattan ve rant gelirlerinden kaynaklanan bir artış ise siz
yeni vergi düzenlemesi getirdiğiniz zaman kime getirirsiniz? Bu gelirleri
elde edene getirirsiniz. Peki, bu tasarıyla kime getiriyoruz? Motorlu
taşıt kullananlara, gazoz içenlere...
Şimdi,
bu düzenlemede herhangi bir hakkaniyet görüyor musunuz? Hani bütün göstergeleri
uluslararası değerlendirildiği zaman neredeyse dünyanın en
gelişmiş birkaç ülkesinin arasına girebilecek kadar iyi olan bir
ekonomide bunlarla ilgili düzenlemeler mantıklı düzenlemeler mi
oluyor? Katılmadığımız, benimseyemediğimiz olay
kesin olarak bu.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bir önemli olay daha var, bunların
unutulmaması açısından bir daha altını çiziyorum. Bu
yüzde 26lık tasarruf oranına biz fena hâlde takıldık.
Ulusal gelirin -yani bu yıl itibarıyla 3 trilyon lirayı geçti-
yüzde 26ları civarında, hadi yüzde 25i diyelim, yüzde 25i
civarında bir tasarrufu varsa eğer, bizim
tasarruflarımızın yaklaşık 700-750 milyar lira
arasında olması gerekiyor. O zaman bu tasarrufların bir yerlerde
durması lazım; bankacılık sisteminde olacak, finans
kesiminde olacak, bir yerde olacak bu olay. Şimdi başlıyorsunuz
bunu aramaya. Bunu haklı gösterebilecek tek bir veriyle bile
karşılaşmıyorsunuz bizim finans sistemimizin içerisinde,
yok böyle bir para. Değişik varsayımlarla bir sürü
çalışma yaptık. Eldeki verilerin hepsi sağlıklı
olmadığı için, belirli bilgilere
ulaşılmadığı için elbette ki bütün düzenlemeleri
doğru dürüst yapamıyoruz ama nereden bakarsak bakalım 300-350
milyar lira civarındaki bir veriye kesin olarak ulaşamıyoruz. Bu
ne anlama geliyor? İnşaat sektöründe rant gelirlerinden kaynaklanan gelirler
nedeniyle millî gelirimiz artmış ancak bu gelirler kayıt
dışında kalmış, kayıt dışında, yok
ortalıkta.
Şimdi
soruyu bir defa daha soruyorum ve işte bunu vicdanlara havale ediyorum.
Ulusal geliri rant gelirlerinden kaynaklanır bir şekilde inşaat
sektörlerinden artmış, bu kaynağın da aşağı
yukarı 300-350 milyar lirası kayıtlarda gözükmüyor. Bu durumda
vergilendireceğiniz alan ne olur, bu sektörler mi, kayıt
dışı sektörler mi yoksa gazozcular mı ya da özürlülerin
muafiyet sınırlarını daraltmak mı? Bunu
vicdanınıza havale ediyorum. Bu kanun tasarısındaki temel
eleştiri noktalarımızdan bir tanesi budur.
Şimdi
değerli arkadaşlar, kanun tasarısının hacmi
itibarıyla maddelerini bile saymaya zaman yetmiyor. Ancak, özellikle 2000
krizinden sonra Türkiye'nin haklı olarak övünmüş olduğu bir mali
disiplin uygulamaları vardı. Bu mali disiplin
uygulamalarının da en önemli ayaklarından bir tanesi Kamu
Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanundu yani
artık devletler keyfî bir şekilde istedikleri gibi borçlanıp
istedikleri gibi sağa sola bu paraları saçmayacaklardı.
Dolayısıyla bütün bütçe harcamalarının hepsi bu çerçeve
içerisinde, disiplinli bir şekilde yürütülecekti. Devletin
borçlanmasıyla ilgili düzenleme kesinlikle bütçe açığına
bağlanmıştı. Bu şu anlama geliyor: Yani sizin
bütçenizde ne kadar açık varsa ancak o kadar borçlanabilirsiniz demek.
Örneğin, 2007 bütçesinde 47 milyar lira civarında bir açık
oluşacaktı, 47 milyar liralık açık için sadece borçlanma
yetkisi vardı ancak yasada bu limitin aşılmasında iki ölçü
daha kullanılıyordu. İlk yüzde 5 Maliye
Bakanlığının yetkisiydi yani 47 milyar liralık
borçlanma yetmediği takdirde, 2nci yüzde 5te, 2nci yüzde 5te... (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
Aslında
bazen salonun daha boş olmasının daha iyi
olacağını da düşünmüyor değilim açık söylemek
gerekirse.
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Bence de...
Sayın
Başkan, olmaz ki ya harbiden. 4 kişi Genel Kurulda...
Vallahi
dinleyemiyorum ya!
BAŞKAN
Bu tarafta var, burayı niye saymıyorsunuz? Burası Genel Kurul
değil mi?
AYKUT
ERDOĞDU (İstanbul) Efendim, sese duvar koyamıyoruz ki
Sayın Başkan.
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Temizel.
ZEKERİYA
TEMİZEL (Devamla) - Şimdi, bu kanun tasarısıyla birdenbire
Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun
hükümleri çiğneniyor. Değiştiriliyor mu? Hayır. Onlara
uyulmaksızın, bağımsız olarak bir borç yetkisi daha
isteniyor.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bütçe yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisine
aittir ve bütçe kanunlarıyla verilir, devredilir. Burada yapılacak
değişiklikler de, eğer daha önceden yapılmış olan
hükümler çerçevesinde uygulamalara yeterli ödenek ayrılmamış,
yeni zorunlu giderler ortaya çıkmış ya da olağanüstü
durumlar nedeniyle yeni harcamalara gerek duyulmuşsa bu Parlamentonun
yapacağı bir tek şey vardır, bir ek bütçe hazırlamak,
bu kadar. Bütçe hakkı iktidar partisi tarafından kullanılan bir
haktır, Parlamentonundur ama iktidar partisi tarafından
kullanılır. Burada İktidar partisi böyle bir şey
kullanmasın, bunu engelleyeceğiz. diye bir olay yoktur, sadece
Yasalara uygun davranılsın. vardır.
Şimdi
birdenbire, 47 milyar liranın üzerinde, yüzde 5, yüzde 5, 2 defa da limit
aşımlarını koyuverin, 52 milyar liranın üzerinde
borçlanmaması gereken bir devlete 37 milyar lira ilave borçlanma yetkisi
isteniyor. Olabilir, yeni bir ek bütçe kanunu getirilir, denir ki: Şu,
şu, şu alanlarda kullanmak üzere bana yeniden borçlanma yetkisi verin
ey Türkiye Büyük Millet Meclisi. Verilir. Ama Diğerleriyle
bağlantılı olmaksınız 37 milyar lira istiyorum. deyince
bunun adı demokrasi olmaz, bunun adı parlamenter rejim olmaz, bunu
adı bütçe hakkının Meclis tarafından kullanılıp
iktidar partisine devredilmesi olmaz. Sorun budur. Aslında şimdi bile
bu Kamu Finansmanı ve Borç Yönetimi Yasasına ve 5018e tamamen aykırı
bir şekilde devletin borçlandığını görüyorsunuz.
Değerli
arkadaşlar, şu gün itibarıyla net borçlanmamız yani 52
milyar lira olması gereken net borçlanmamız 70 milyar lirayı
aştı; daha kanun falan bir şey çıkmadı, öyle bir yetki
falan vermedik, aştı. Ve Bu nerede kullanıldı? diye ister
istemez tabii ki bunun peşine düşüyorsunuz çünkü devlette bu tür
olayların mutlaka ve mutlaka izlenmesi gerekiyor. Bu fazla
borçlanmanın izini Merkez Bankasının kayıtlarında
buluyorsunuz. Merkez Bankası kayıtlarında 47 milyar liralık
bir kamu mevduatı gözüküyor. Yani bu, şu anlama geliyor: Devlet
borçlanıyor ve Merkez Bankasına 47 milyar lira para koyuyor.
Olabilir, yani koyabilir. Koyabilir ama Merkez Bankasına para koymak için
devletin borçlanma yetkisi yok çünkü oradan faiz ortaya çıkıyor,
faizden gider doğuyor, giderden bütçe sorumluluğu doğuyor, o
bütçe sorumluğundan da uygulayıcıların sorumluluğu
doğuyor. Siz, devlete herhangi bir masraf yapmayı, yasası
olmadan kesinlikle ve kesinlikle imkân dâhiline sokamazsınız. Bunu
dün, Hazine bütçesinin görüşülmesi sırasında ilgili
Başbakan Yardımcısına sordum, büyük bir açık
yüreklilikle dedi ki: 2018 yılının ilk çeyreğinde bizim 59
milyar liralık bir ödememiz söz konusu olacak. Dolayısıyla bunun
için hazırlık yapıyoruz, rezerv biriktiriyoruz. Hiç
karşı çıkmadık, bu doğaldır, bu olur. Yani,
devlet gelecekte birtakım yükümlülükleri çıkıyorsa çok net bir
şekilde gelir Meclise der ki: Böyle böyle, önümüzdeki yılın ilk
çeyreğinde böyle bir yükümlülükle karşı karşıya kalma
olasılığımız var, şimdiden bunun önlemini almam
konusunda bana yetki verin, ben borçlanayım, faiz ödeyeceğim, bu
faizin ödenmesi ve gider yazılması konusunda da sizden izin
istiyorum. O zaman verilir değerli arkadaşlar, verilir. Ama bunu
demeden, bunu yapmadan resen kalkıp da 37 milyar lira fazla istiyorum.
deyip sonra da kendiliğinden bu borcu burada biriktirmek kesinlikle ve
kesinlikle Anayasaya aykırıdır, bütçe hakkına
aykırıdır. Siz, 59 milyar lira veya daha fazla bir miktar
borçlanıp da bunun faizini yazma konusunda, milletin sırtına
yükleme konusunda bir izin aldınız mı, var mı böyle bir
kanun? Yok. O zaman bu, bir ek bütçe kanunu tasarısıyla, 2 maddelik
bir ek bütçe kanunuyla getirilir, burada hiç kimsenin bir itirazı olmaz;
sadece, şimdi yaptığımız gibi, kimsenin
dinlemediği konuşmaları yaparız ederiz, oylanır geçer
ama hukuka uygun olur, Anayasaya uygun olur, demokrasinin teamüllerine uygun
olur. Bunları müthiş şekilde önemsiyoruz. Dolayısıyla
bu şekilde, doğrudan doğruya 4749 sayılı Kanunun
sınırlamalarına tabi olmaksızın 37 milyar lira
borçlanma istiyoruz, borçlanma. dediğiniz andan itibaren bunun
uygulanabilir bir tarafı yoktur, yoktur. Yaptık, oldu. olmaz. Ha,
olur, yapılacak ama bu mutlaka ve mutlaka belirli bir süre sonra
sorumluluk doğurur, sıradan bir olay değildir,
yapılmaması gerektiği konusu o nedenle ısrarla
söylenmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bu sene içerisinde -biraz önce Sayın Ayhan da belirtti-
daha önceden bütçe içerisinde görülmeyen ve ısrarla buralarda
söylediğimiz Bakın, bunlar şu anda bütçede görülmüyor ama
gelecekte bütçe yükümlülüğü doğuracak. dediğimiz olaylarla
ilgili olarak 6 milyar liranın üzerinde bir yükümlülükle karşı
karşıya kaldık. Önümüzdeki yıllarda bu daha fazla olacak,
bu daha fazla olacak. Bütün bunların yasalardan, özellikle de
çıkartılacak olan bütçe yasalarından ayrı olarak
götürülmesinin doğuracağı sakıncaları ısrarla ve
ısrarla belirtiyoruz, altlarını defalarca yeniden çiziyoruz.
Özellikle borç üstlenimine ilişkin kredi anlaşmalarında, hazine
garantilerinde bütün bu olayların mutlaka dikkate alınması
gerekir.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bu kanun tasarısı içerisinde
desteklediğimiz, hatta bundan sonra da iyileştirilmesine katkıda
bulunmaya çalışacağımız çok madde var çünkü 130 küsur
maddeye kadar, dev bir kanun bu, böyle az buz bir olay değil, torba
kanun deyince bu gerçekten bir torba kanun hâline gelmiş bir vaziyette.
Onların üzerinde durulacak, onların üzerinde durulacak ama oralarda,
topluma gerçek anlamıyla bazı iyileştirmeler getiren hükümlerin içerisinde
toplumun büyük bir kısmını rencide edecek, hatta haksız
edinimlere yol açabilecek, haklar doğuracak düzenlemeler olduğu
gerçeği de var. Umuyoruz ki bu Meclis bu kanunun maddelerinin
görüşülmesi sırasında en azından şu konularda bir
katkı yapabilecek durumda olur. Bu katkıların
yapılmasını müthiş şekilde önemsemek gerekiyor ve
burada kimsenin aklına gelmediği konular büyük bir
olasılıkla sayın milletvekillerinin aklına gelir çünkü doğrudan
doğruya o konulardan mutazarrır olan ya da onlardan rencide
olmuş ya da onlar nedeniyle yükümlülüklerle karşı
karşıya kalmış mutlaka seçmeni vardır, akrabası
vardır, yakını vardır.
Bütçenin
içerisinde yıllardan beri karşı çıkılan özel bütçe
uygulamalarıyla ilgili olarak hiç değilse başlangıç
niteliğindeki bir düzenleme nedeniyle bunu yapanları kutladık
Plan ve Bütçe Komisyonunda, buradan da kutluyorum. Gerçekten kangren hâle
gelmiş yılların düzenlemeleri de var bu kanunun içerisinde,
doğru hükümleri var ancak başlangıçta belirttiğim bu iki
konu vicdani bir olay. O nedenle de insanların vicdanlarıyla bu
konuyu kararlaştırabilmeleri için konunun üzerine birazcık
eğilip incelemelerinde çok yarar görüyorum.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ederim Sayın Temizel.
Şimdi
şahsı adına yapılacak konuşmalara sıra geldi.
İlk
olarak Nevşehir Milletvekili Ebubekir Gizligider konuşacak.
Buyurun
Sayın Gizligider. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz
on dakikadır.
EBUBEKİR
GİZLİGİDER (Nevşehir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
Başkanım, saygıdeğer milletvekilleri; 502 sıra
sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı hakkında şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle,
tabii, sabah saatlerinde hepimizin yüreğini dağlayan acı bir
haber aldık, belki uzun süredir bu kadar yüksek sayıda bir şehit
haberi almamıştık. Elbette hemen güvenlik güçlerimiz
tarafından gereği yapıldı. Şu anda 30u
aşkın sayıda eşkıya etkisiz hâle getirilmiş
durumda. Ama biz bin yıldır bu vatanda yaşamaya gayret ediyoruz,
bayrağımızı dalgalandırmaya gayret ediyoruz. Ben ne
PKKsının ne PYDsinin ne DAEŞinin ne FETÖsünün bu bin yıldır
yaşadıklarımızdan farklı olduğunu
düşünmüyorum. Belki Haçlı Seferlerinin modifiye edilmişi,
Haçlı Seferlerinin yeni versiyonunu yaşıyoruz ama bu zamana
kadar nasıl kazandıysak bundan sonra da Allahın izniyle
kazanacağız, yeter ki birliğimizi, dirliğimizi muhafaza
edelim.
Saygıdeğer
milletvekilleri, elbette her birimizin en önemli görevi, hangi partide olursak
olalım, bu çatı altında milletimize hizmet etmek, yetkimiz
dâhilinde yani kanun çıkarma yetkisi dâhilinde, mevzuat yapma yetkisi
dâhilinde milletimizin sıkıntılarına yeni çareler
bulabilmek. Torba düzenlemenin tabii eleştirebilecek yönleri olabilir -ki
bu noktada muhalefet partilerinin ciddi katkısı oldu- ama bence en
güzel yönlerinden birisi, toplumun neredeyse her kesimine
dokunmasıdır; sanayiciden, esnaftan tutun da şehit ailelerine,
yatırımcıya, öğrenciye, köylüye, yine organize sanayilerine
kadar toplumun belli amaçlar doğrultusunda beklentileri olan birçok
kesimine dokunuyor ve önemli kolaylıklar getiriyor. Burada, huzurunuzda
Sayın Maliye Bakanımıza gerçekten teşekkür ediyorum ve Plan
ve Bütçe Komisyonu üyelerinin -ki ben de üyelerinden biriyim- iktidar ve
muhalefet ayrımı yapmaksızın tamamına teşekkür
ediyorum. Çünkü çok ciddi bir katkı sağlandı; muhalefet
tarafından da çok ciddi bir katkı sağlandı, iktidar partisi
milletvekilleri tarafından da çok ciddi bir katkı sağlandı
ve Sayın Maliye Bakanımızın da anlayışıyla
ve akla yatkın önerilerin katkısıyla bazı düzenlemeler geri
çekildi tasarıdan, bazılarında ciddi değişiklikler
yapıldı; burada oranlardan tutun da eklenecek toplum birimlerine
kadar ciddi değişiklikler yapıldı. Bunu şu anlamda
söylemek istiyorum, hep bu torba yasalarla ilgili ya da Hükûmetin
getirdiği tasarılarla ilgili yapılan bir eleştiri
vardı: Noktasına, virgülüne bile dokundurmazlar. Hatta bürokratlar
yapar, sizin de etkiniz olmaz. Bunun bu son düzenlemede etkin, doğru
olmadığını bizzat kendi gözlemimle sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Elbette
bu tasarı, küreselleşen dünyanın getirdiği birtakım
zorlukların aşılması noktasında fayda
sağlayacaktır. Ekonomik, sosyal ve teknolojik gelişmeler var;
bunlara yeni düzenlemeler getirmeye çalışıyoruz. Burada,
vatandaşımızın vergiye gönüllü uyumunu ve vergi
tahsilatının etkinliğini artırmayı amaçlıyoruz.
Banka ve finans kuruluşları için kurumlar vergisi
artırılmakta. Hazine taşınmazlarının ekonomiye kazandırılması
ve taşınmaz tahsis edilen işletmecilerin ve
yatırımcıların yatırımlarını
sürdürmelerine yeni imkânlar getirmeye gayret ediyoruz. Yine, burada, net borç
limitini yükselten düzenlemeler var. Çalışma hayatında istihdam,
yatırım ve üretimi teşvik etmeye yönelik, savunma sanayisine
daha fazla kaynak sağlayacak, tarım arazilerinin
kullanımından doğan sorunları çözmeye yönelik pratik
çözümler olduğunu düşünüyoruz.
Tabii,
isterseniz kısaca şöyle özetleyelim: Vatandaşımıza ne
kazandırıyor, yani günlük hayatında birtakım
sıkıntılarına nasıl bir katkı sağlıyor?
Öncelikle,
vergi sisteminde bu gönüllü uyum meselesinin önemli olduğunu
düşünüyorum. Yine, daha etkin bir vergi tahsilatı hedefleniyor ki
burada vatandaşımızın da toplamda aslında büyük bir
menfaati söz konusu.
Kamu
alacaklarının tahsilatındaki gecikmelerin önüne geçmeyi
hedefliyoruz. Kamu kurum ve kuruluşlarında biriken atıl
tutarların genel bütçeye aktarılması yine yapılan
düzenlemeyle hedeflenenlerden biri. Yine, tebligat süreleri var kamu alacaklarında,
bunlarda yeni düzenlemeler yapılıyor.
Bakanlar
Kuruluna yetkiler veriliyor, özellikle net borçlanma limitini artırma
yetkisi önemli, çok da tartışılacak. Gümrük Giriş Tarife
Cetvelindeki eşyaların gümrük had ve nispetlerini artırma
yetkisi yine Bakanlar Kuruluna hak olarak tanınıyor. Damga vergisi
oranlarını belirleme yetkisi önemli. Enerji verimliliğiyle
ilgili, biliyorsunuz, ileri saat uygulama yetkisi, ki bu konuda bir mahkeme
kararı da vardı, bunu getiriyoruz. Devlet desteklerine ilişkin yönetmeliklerin
yürürlüğe konulmasına ilişkin tarih belirleme yetkisi
getiriyoruz.
FATİH
Projesi var eğitimde, hepimizin de gururu olan bir proje; KDV, ÖTV ve özel
iletişim vergisi, damga ve gümrük vergisi muafiyetleri burada getiriliyor.
Yine,
Hazine Müsteşarlığımızın uluslararası
fonlara kaynak aktarması gibi önemli bir değişiklik getirilecek.
Yine,
çok tartışılan, AK PARTİ iktidarlarının belki ilk
günlerinde ilk icraatı olarak ve toplumun neredeyse bütün kesimlerinin
desteğini aldığı bir lojmanlar meselesi vardı ki ilk
olarak bizzat bizim de üyesi bulunduğumuz Meclisin lojmanlarıyla yani
milletvekillerinin lojmanlarıyla harekete geçilmişti ve beklenti
bunun devamı noktasındaydı. Burada bu değişikliğin,
çoğumuzun da desteklediğini düşündüğüm bu
değişikliğin zamanı geldi. Şimdi, kamuya ait
lojmanların, öncelik içlerinde oturanlara ait olmak üzere, şufa
hakkı benzeri bir hak tanınarak ekonomiye
kazandırılmasını sağlamaya
çalışacağız ve şu önemli: Sağlanacak
satış gelirinin ilgili kurumun yatırım bütçesine ilave
edilmesi burada önemli bir şart.
Yine,
Millî Sivil Havacılık Güvenlik Kurulunun oluşturulması
hedefleniyor.
Vakıflar
Genel Müdürlüğü, vakıflarla ilgili pratikte bazı
sıkıntılar vardı, bu mazbut vakıflar ve temsilen
yönetilen mülhak vakıflara ait kültür ve tabiat
varlıklarının korunması ve değerlendirilmesiyle ilgili
yetkili kılınıyor.
Yine,
belediyeler ve bağlı kuruluşların, yüzde 50sinden
fazlası belediyelere ait şirketler ve il özel idarelerinin
TEDAŞa olan borçları yapılandırılmakta. Şu
önemli: Nevşehir için de, Orta Anadolu için de, tahmin ediyorum
Güneydoğu Anadolu için de bu tarımsal sulamanın olduğu
bölgeler için, inşallah çok önemli bir yenilik olacak. Burada
kullanılan elektrik tüketiminden kaynaklanan borçlarda başvuru süresini
2020 yılına kadar uzatacağız, bu önemli bir müjde olacak.
Yine,
belediyelerin meclis kararıyla mabetlerin yanı sıra eğitim
kurumlarına, yurtlara ve hastanelere indirimli bedelle ya da ücretsiz
olarak içme ve kullanma suyu verebilmesinin önünü açmaya
çalışıyoruz, ki bu pratikte, uygulamada doğrusu mevcuttu.
Vatandaşa
önemli değişikliklerden biri, bu vergi tarifesi dilimleri meselesi
var. Asgari ücretle çalışanın aldığının
aylar geçtikçe, buradaki vergi dilimi dolayısıyla asgari ücretin
altına düşebilmesi söz konusu, buna bir engel getiriyoruz.
Yine,
vergi mükelleflerinin vergi dairelerine gitmeden tüm işlemlerini
elektronik yoldan yapmalarını sağlamaya yönelik düzenlemeler
var.
Yükseköğretim
Kredi ve Yurtlar Kurumuna ilişkin düzenlemeler var ama vaktim bir yandan
azalıyor.
Şu
önemli, şehit yakınlarından bunu biz çok duyuyorduk: Şehit
anne, baba ve kardeşlerinin istihdam hakkını kullanmaması
durumunda bu hakkın şehit çocukları veya şehidin eşi
tarafından kullanılabilmesi hakkını getiriyoruz.
İstihdam hakkı bulunanlar için de mevcut 45 yaş
sınırı vardı, bunu kaldırıyoruz, burada bir
rahatlama sağlanıyor.
Yine,
araç alımında engelliler için uygulanan ÖTV istisnası
vardı. Burada bazı, hakkın kötüye kullanımı,
suistimali söz konusuydu. Burada bir rakam kondu ve 90 bin TL
sınırı getirildi.
Yine,
Köy Kanununda bazı değişiklikler yapacağız. Bina
yapmak ve taksitlerini ödemek için burada 31/12/2020 tarihine kadar süre
vereceğiz köylülerimize.
Öbür
taraftan turizme ilişkin, bizi son derece ilgilendiren, Kapadokyayı,
Antalyayı, İstanbulu, İzmiri, Muğlayı son derece
ilgilendiren ve çok önemli bir gelir kaynağımız olan
turizmcilere yönelik bir müjdemiz var. Burada turizmde iki üç yıldır
durgunluk yaşandı, inşallah canlılık
başlıyor ama bu amaçla bir katkı da, inşallah, bu torba
yasada olacak. Turizm işletmecilerinin kamu taşınmazları
üzerindeki haklarının kırk dokuz yıla kadar
uzatılabilmesi ve yatırım teşvik kanunu kapsamındaki
yatırımlarını tamamlamaları için iki yıl ek süre
tanıyacağız çünkü kanundaki süre dolmak üzere.
Yine,
imalat sanayisi yatırımları 2018 yılında da vergisel
yönden desteklenecek.
Organize
sanayi siteleriyle ilgili düzenlememiz var, onlara ciddi kolaylıklar
getiriyoruz. Burada il özel idarelerine, büyükşehir belediyelerine, sanayi
sitesi yapı kooperatiflerine bu yerlerin bedellerinin taksitle ödenmesiyle
ilgili yetkiler getiriyoruz.
Yine,
madencilik sektöründe ciddi kolaylıklar getiriyoruz. Buradaki
teşebbüs sahiplerini, müteşebbisleri rahatlatabilecek ve ekonomiye
artı bir değer kazandırabileceğini düşündüğümüz
bir düzenleme.
Yine,
bankalara borcu olan finansal kiralama ve finansman şirketlerinin
taşınmaz ve iştirak hisseleri satışından
doğan kazançları kurumlar vergisinden istisna ediliyor.
Tabii,
tüm bunların milletimiz için hayırlı olmasını ümit
ediyoruz ve bütün bu düzenlemelere katkısı olan bütün
milletvekillerimize şimdiden teşekkürlerimi sunuyor ve hepinize
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Gizligider.
Şimdi
Hükûmet adına Maliye Bakanı Sayın Naci Ağbal
konuşacak.
Buyurun
Sayın Bakan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz
yirmi dakika.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Başkan, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulunun çok değerli üyeleri; sözlerimin
başında hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Plan
ve Bütçe Komisyonunda görüşmelerini tamamlayarak Genel Kurula
getirmiş olduğumuz bazı vergi kanunları ile diğer
bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun
tasarısı hakkında yüce Meclisimizi, Genel Kurulumuzu bilgilendirmek
istiyorum.
125
maddeden oluşan bu yasal düzenleme içerisinde çok farklı toplum
kesimlerini ilgilendiren, vatandaşlarımızı ilgilendiren,
yatırımcılarımızı, üretim yapan
işletmelerimizi, sanayicilerimizi, ihracatçılarımızı
velhasıl toplumumuzun bütün kesimlerini ilgilendiren çok önemli
düzenlemeler var. Ben Plan ve Bütçe Komisyonu aşamasında bu kanun
tasarısının daha da gelişmesine katkı veren bütün
milletvekillerimize, Plan ve Bütçe Komisyonumuzun çok değerli üyelerine
ayrı ayrı teşekkür ediyorum. İnşallah, Genel Kurulda
da yapılacak katkılarla ve önerilerle birlikte bu yasa,
hızlı bir şekilde Meclisimiz tarafından kabul edildikten
sonra, inşallah, birçok toplum kesimi tarafından beklenen bir
düzenleme olması hasebiyle de önümüzdeki dönemde ekonomimize de katkı
sağlayacak diye düşünüyorum.
Ben,
tasarı içerisinde yer alan düzenlemeler hakkında kısa kısa
Genel Kurulumuzu bilgilendirmek istiyorum. Biliyorsunuz, 2017 yılında
asgari ücret 1.404 lira. Öncelikle, burada, asgari ücretle çalışan
vatandaşlarımızın ücretlerinin hiçbir şekilde 1.404
liranın altına düşmemesini sağlayacak şekilde bir
düzenleme yapıyoruz ve vergiden vazgeçmek suretiyle, ki 1 milyar
liralık bir vergiden vazgeçiyoruz, böylelikle çalışanlarımızın
bu noktadaki beklentilerini de karşılamış oluyoruz.
Yine,
2014 yılından sonra, köy olup da mahalleye dönüşen
büyükşehir belediyesi içerisindeki yerlerde esnaflık yapan
vatandaşlarımızın esnaf muaflığını da
2020 yılına kadar uzatıyoruz. Bu da özellikle ilk defa
büyükşehir belediyesi sınırları içerisine giren, köyden
mahalleye dönüşen birçok esnafımızın da vergiyle ilgili
meselesini çözmüş olacak.
Yine,
bu kanun tasarısı içerisinde, 2018 yılında ödenecek emlak
vergisi değerlerine ilişkin önemli bir düzenleme yapıyoruz.
Biliyorsunuz, belediyeler, komisyonlar 2018 yılında ödenecek emlak
vergisi için hesaplanacak arsa ve arazi metrekare değerlerini belirlediler
ama vatandaşlarımızdan çok yaygın şikâyetler
aldık. Burada, yapılan değerlemelerin çok aşırı
derecede yükseltildiği şeklinde şikâyetler gelince, Hükûmet
olarak bu kanun tasarısında bir madde düzenlemesi öngördük. Buna
göre, 2018 yılında, emlak vergisi hesabında esas alınacak
arsa ve arazi metrekare değerleri, 2017 yılındaki değerin
yüzde 50sinden daha fazla olamayacak. Bu da birçok
vatandaşımızın burada emlak vergisindeki
sıkıntılarını ortadan kaldıracak.
Yine,
2018 yılında imalat sanayisinde teşvik belgeli
yatırımlarda yatırımları teşvik edecek
şekilde düzenlemeler getiriyoruz. Bunu 2017 yılı için de
yaptık, bu sene için de geçerli. Burada ne yapıyoruz? Eğer
teşvik belgesi olan yatırımcılar 2018 yılında
yatırım harcaması yaparlarsa kurumlar vergisinden
yararlandıkları imkânları artırıyoruz. Burada,
öncelikle bölgelere göre farklılaşmakla birlikte, yatırıma
katkı oranını 15er puan artırıyoruz, 2018
yılında eğer bu imkândan yararlanırlarsa hiç kurumlar
vergisi ödememe imkânına da kavuşacaklar ve yine 2018
yılında yapılacak bütün yatırım harcamaları
üzerindeki KDVyi de kendilerine iade edeceğiz. Böylelikle
yatırımcılarımız 2018 yılında, özellikle
teşvik belgeli yatırımlarda büyük bir imkâna da
kavuşmuş olacaklar.
Kanun
tasarısı içerisinde vergiden muaf kooperatifler lehine de önemli
düzenlemeler getiriliyor. Biliyorsunuz, üretim kooperatifleri vergiden muaf ama
zaman zaman kooperatiflerimiz ellerinde sermayeleri varsa başka işler
de yapmak istiyorlar yani ortakları dışında iktisadi
işletmeler kurmak istiyorlar. Burada yapmış olduğumuz yasal
düzenlemede, vergiden muaf olan bir kooperatif bir iktisadi işletme
kurarsa, başka bir faaliyet yaparsa ortakları dışında
veya bir şirkete ortak olursa bu durumda kooperatifin muafiyeti ortadan
kalkmayacak, iktisadi işletmeden veya şirketten almış
olduğu kârı da ortaklarına transfer edecek, böylelikle
kooperatiflerimizin iktisadi hayatta çok daha fazla rol almalarını,
ekonomik faaliyetlere katılmalarını da teşvik etmiş
olacağız.
FATİH
Projesiyle ilgili önemli vergisel düzenlemeler yapıyoruz, burada vergi
istisnalarını genişletiyoruz.
Finans
sektörüne dönük düzenlemelerimiz var. Borsada, borsa dışında
gerçekleştirilen türev işlemlerde BSMV istisnası getiriyoruz.
Finansal kiralama şirketleri ile finansman şirketlerinin özellikle
taşınmaz satış kazançlarına aynı bankalarda
olduğu gibi istisnalar getiriyoruz ve yine finansal kiralama
şirketleri ile finansman şirketlerinin özel karşılık
ayırıp bunu vergi matrahından düşmesine de imkân
sağlıyoruz.
Tasarıda
vergi mükelleflerine dönük çok önemli iyileştirmeler var.
Yaptığımız yasal düzenlemenin sonunda artık
vatandaşlarımız hiç vergi dairesine gitmeden, evinde, ofisinde,
iş yerinde, nerede olursa olsun, vergi dairesinde mükellef olmak için
iş yeri açma başvurusundan işi terk dilekçesine kadar bütün
iş ve işlemlerini elektronik ortamda yapacak. Bu konuda bir yetki
düzenlemesi yapmak suretiyle bütün vergi dairesi işlemlerini elektronik
ortama taşıyoruz.
Yine,
vatandaşlarımız artık ikametgâh adresi olarak vergi
dairesindeki işlemlerde MERNİS adreslerini kullanabilecekler.
Biliyorsunuz,
vergi borcunu süresinde ödemeyen mükelleflerimize borçlarını ödemek
için, bugünkü kanunlara göre, yedi gün süre veriyoruz. Burada yapmış
olduğumuz düzenlemeyle bu süreyi on beş güne çıkarıyoruz.
Yine,
bu kanun tasarısı içerisinde Hazinenin 2017 yılında
yapacağı borçlanma limitini de 37 milyar lira artırıyoruz.
Burada
özellikle binek otomobillerin vergilemesinde yeni bir sisteme geçiyoruz.
Biliyorsunuz, binek otomobillerin motorlu taşıtlar vergisinin
hesabında aracın motor silindir hacmi, aracın yaşı
esas alınarak biz vergi tutarlarını belirliyoruz. Hâlbuki
araçların fiyatları birbirinden çok farklı. 50 bin liraya da
araba var, 300 bin liraya da araba var; ikisinin de motor silindir hacmi
eğer 1600 cc ise 50 bin liralık araca da 1.294 lira vergi ödüyoruz,
300 bin liralık araca da 1.294 lira vergi ödüyoruz. Aslında vergi
adaleti bakımından son derece doğru bir düzenleme
yapıyoruz. Aracın değeri eğer daha fazlaysa, o zaman ne
yapması lazım, aracın motorlu taşıtlar vergisini
artırımlı ödemesi lazım.
Özel
iletişim vergisi konusunda önemli bir düzenleme yapıyoruz.
Biliyorsunuz, cep telefonlarında özel iletişim vergisi oranı
yüzde 25, sabit telefonlarda özel iletişim vergisi oranı yüzde 15.
Burada yaptığımız düzenlemeyle özel iletişim vergisi
oranını yüzde 7,5a düşürüyoruz. Dolayısıyla sabit
telefon kullanıcıları ve cep telefonu
kullanıcıları bakımından bu vergilerde önemli
indirimlere gidiyoruz.
Elektronik
haberleşme sektörüyle ilgili birçok meseleyi çözen önemli düzenlemeler
yapıyoruz. Elektronik haberleşme sektörü birçok kamu kurum ve
kuruluşunu ilgilendiren birtakım kamusal yükümlülüklere sahip. Burada
yapmış olduğumuz düzenlemelerde sektörün önünü açacak şekilde
belirsizlikleri ortadan kaldırıyoruz. Kamu ile şirketler
arasındaki ihtilafları ortadan kaldıracak bir
yapılandırma düzenlemesi yapıyoruz ve burada uygulamada
kolaylık sağlayacak birçok düzenlemeyi de getiriyoruz.
Genel
Kurulumuza özel olarak bilgi arz etmek istediğim bu bağlamdaki husus
şudur: Biraz önce de burada ifade edildi, TELEKOM sektörü ile başta
Hazine Müsteşarlığı olmak üzere kamu kurumları
arasında ihtilaflar var, mahkemelerde devam eden ihtilaflar var,
Danıştayda veya idare mahkemelerinde devam eden ihtilaflar var. Bu
ihtilaflarla ilgili bu yasal düzenlemede bir maddemiz var. Burada herhangi bir
şekilde kimseye af getirmiyoruz; herhangi bir şekilde, kimsenin
kamuya ödeyeceği bir paradan, kesinleşmiş bir alacaktan
vazgeçmiyoruz. Bunu özellikle Genel Kurulumuza bilgi olarak arz etmek istiyorum.
Yani bir vergi affından bahsedebilmek için kanunlarla
kesinleşmiş, ödenmesi mecburi hâle gelmiş bir verginin veya bir
kamusal yükümlülüğün olması lazım. Hâlbuki bizim burada
getirdiğimiz düzenlemeyle, henüz kesinleşmemiş, yargıda
devam eden ihtilafları aslında bir noktada kanuni sulh yöntemiyle
çözmüş oluyoruz.
Burada
yaptığımız düzenlemede özellik arz eden bir husus da
şudur, bunun da herkes tarafından bilinmesi lazım: Normalde, biz
başka yeniden yapılandırma kanunlarında ihtilaflı
dosyalarla ilgili yasal düzenleme yaparken bir ihtilafın sonucunun ne
olacağı belli olmadığı için aslında
alacağın aslından vazgeçiyoruz önceki düzenlemelerde. Mesela
yeniden yapılandırma kanunlarında, vergiyle ilgili bir
ihtilaflı dosya varsa ve vergi mahkemesinde görülüyorsa, bundan önceki
çıkardığımız kanunlarda biz ne dedik? Dedik ki:
Alacağın aslının yüzde 50sini alırız.
İdare vergi mahkemesinde kaybetmiş, Danıştaya gelmiş,
ihtilaf devam ediyor. Yapmış olduğumuz kanunlarda ne dedik? Bu
takdirde yüzde 20sini alırız. dedik.
Değerli
arkadaşlar, Genel Kurula getirdiğimiz bu yasal düzenlemede hazine
payına ilişkin kamusal yükümlülüklerde, hazineye ödenmesi gereken
alacağın aslında hiçbir indirim yapmıyoruz,
alacağın aslının tamamını alıyoruz. O
açıdan, bu yeniden yapılandırmayla getirdiğimiz düzenleme
alacağın aslını tamamen alma üzerine kurulmuş bir
sistem. Ne yapıyoruz? Gecikme zammı yerine yurt içi ÜFE oranında
hesaplanmış gecikme faizi alıyoruz. Bundan önceki bütün
yapılandırma kanunlarında da zaten aynı düzenlemeyi
yapıyoruz. Cezalardan vazgeçiyoruz. Bundan önceki bütün
yapılandırma kanunlarından da zaten ihtilaflı dosyalarda
cezalardan vazgeçiyoruz. O açıdan, biz aslında bir taraftan
mahkemelerde devam eden bu ihtilafları ortadan kaldırırken
diğer taraftan da hazinenin alacağını bir an önce
almasını sağlayacak önemli bir yasal düzenleme yapıyoruz ve
buradaki yaptığımız çalışmalara göre, 1 milyar
liradan fazla bir hazine alacağını da böylelikle tahsil
etmiş olacağız. Kimse bu düzenlemeyi farklı bir yere
çekmesin. Bu düzenleme kamunun lehine olan bir düzenlemedir ve burada
ihtilafları büyük ölçüde ortadan kaldırıyoruz.
Kayıt
dışı tütün ticaretiyle ilgili düzenlemeler yapıyoruz.
Burada bir taraftan kayıt dışı tütün ticaretini yapanlar
için cezalar getiriyoruz ama tütün üreticilerimizi koruyoruz. Özellikle
Adıyaman yöresinde sarmalık tütün diye tabir edilen ve bu işin
üretimini yapan üreticilerimizin durumunu bugünden daha da
iyileştiriyoruz. Onlara bu kanun tasarısıyla bu tütün üretimini
yapmalarını, ürettikleri bu tütünün kooperatifler
vasıtasıyla ticari olarak değerlendirilmesinin önünü
açıyoruz. Bazıları bu kanunun Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşülmesi sırasında o bölgedeki insanlarımızın
duygularını istismar etmeye kalktı, kanuni düzenlemeyi
olduğundan farklı göstermeye çalıştı. Hâlbuki, bizim,
hiçbir şekilde üreticimizin aleyhine bir düzenleme yapmamız asla söz
konusu değil. Nitekim, bugün Genel Kurulda görüşmesine
başladığımız tasarıda üreticilerimizin önünü
açacak bir düzenlemenin de ilk noktasını koymuş oluyoruz, bu da
son derece önemli.
Hazineye
ait taşınmazların ekonomiye kazandırılması
konusunda önemli düzenlemelerimiz var. Kamu lojmanlarının içinde
oturanlara öncelikli olmak üzere satışının önünü
açıyoruz. Turizm sektöründe hazineye ait taşınmazlar üzerinde
bulunan turizm tesislerinin kullanıcılarına, irtifak hakkı
sözleşmesi lehtarlarına sözleşmelerini kırk dokuz yıla
kadar uzatma imkânı getiriyoruz. Bu düzenleme turizm sektörünün önünü
açacak, turizm yatırımlarını artıracak, Türkiyedeki
turizmi dönüştürecek son derece önemli bir yapısal düzenleme.
İnşallah, bu düzenleme sayesinde Türkiyedeki, Akdenizde ve Ege
Bölgesindeki tesisler başta olmak üzere, bütün bu tesisler yenilenecek,
yeni yatırımcılar gelecek ve Türkiye turizmi daha da büyüyecek.
Yine,
sanayi sektörüne ilişkin önemli düzenlemeler var. Organize sanayi
bölgelerinde, serbest bölgelerde, endüstri bölgelerinde eğer bir
genişleme ihtiyacı varsa bu alan içerisinde kalan meralardan ot
bedelinin alınmamasını düzenliyoruz. Böylelikle,
yatırımlara destek vermiş oluyoruz.
Yine,
kamu ihalelerine katılanlardan kesin teminat mektubu yerine geçmek üzere
sigorta şirketleri tarafından düzenlenmiş kefalet senedinin de
alınmasının önünü açıyoruz.
Yine,
burada, Merkez Bankasının döviz riskini takip edebilmesini
sağlamak amacıyla bilgi toplamasının önünü açıyoruz.
Hazine Müsteşarlığının fonlara kaynak aktarması
noktasındaki mevcut düzenlemesindeki alternatifleri artırıyoruz
ve özellikle tasarrufların artırılması veya sermayenin
tabana yayılması ve özellikle de inovatif yeni girişimlerin
önünü açmak amacıyla kitle fonlaması düzenlemesini de
mevzuatımıza katacak önemli bir düzenleme yapıyoruz. Sermaye
Kanununun birçok düzenlemesine tabi olmaksızın kitle
fonlaması denilen platformlar üzerinden tasarrufların değerlendirilmesinin
de önünü açmış oluyoruz.
Genel
aydınlatma giderlerini hazine olarak önümüzdeki üç yıl boyunca da
karşılamanın önünü açıyoruz.
Sulama
birliklerinin TEDAŞa olan borçlarının yeniden
yapılandırılmasını sağlayacak önemli bir
düzenlemeyi burada madde olarak düzenliyoruz. Genel aydınlatma
kapsamındaki şirketlerin eksikliklerini gidermemeleri hâlinde idari
para cezalarının uygulamalarının önünü açıyoruz.
Maden
sektörüyle ilgili önemli düzenlemeler yapıyoruz; gerek arama
ruhsatlarını alanlar gerekse işletme ruhsatlarını
alanlar bu ruhsat kapsamında faaliyetlerini gerektiği kadar
yapmazlarsa bu konuda birtakım idari düzenlemeleri de getiriyoruz.
Yine,
biliyorsunuz, hazineye ait taşınmazlar üzerinde 2003
yılından önce yapılan yapılaşmalarda yapı sahiplerine
bu yerleri biz verebiliyoruz. Şimdi, burada yaptığımız
düzenlemeyle 2003 olan bu tarihi 2009 yılına çekiyoruz. Burada, belki
sizlerin de ortak değerlendirmesiyle bu süreyi daha da ileriye çekme
imkânı var. Böylelikle, 2009 yılına kadar hazineye ait
taşınmazlar üzerinde yapıları olan
vatandaşlarımız da bu yapıları alma imkânına
kavuşacaklar.
Yine,
biliyorsunuz belediye mücavir alan sınırları içerisinde
tarım arazisi olarak kullanılan hazineye ait yerler var. Çok
sayıda vatandaşımız hazineye ait olup da tarım arazisi
olarak kullandığı yerleri de yapacağımız yasal
düzenlemeyle doğrudan satın alma imkânına kavuşuyor. Bu,
özellikle belediye mücavir alan sınırları içerisinde bu
şekilde tarımsal faaliyette bulunan birçok
vatandaşımızın da bu meselesini çözmüş olacak.
Arazi
toplulaştırmasıyla ilgili, arazi toplulaştırma
faaliyetlerini hızlandıracak, etkinleştirecek, bu anlamda
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının taşra
teşkilatına vatandaşın yapacağı işleri
Bakanlık olarak yapma yetkisi veriyoruz. Bu, toplulaştırma ve
sulama alanlarına ilişkin yapılacak çalışmalara çok
ciddi anlamda katkı verecek.
Yine,
biliyorsunuz, istihdam hakkında 45 yaş sınırı var.
Burada yaptığımız düzenlemeyle terörle mücadele
kapsamındaki istihdam hakkından yararlanmak için artık 45
yaş sınırı kalmayacak, onu kaldırıyoruz.
Böylelikle, vatandaşlarımız bu imkândan yararlanmış
olacaklar. Terörle Mücadele Kanununa göre, hayatını kaybedenlerin
anne-baba ve kardeşlerine tanınan istihdam hakkını
kullanmamaları durumunda bu hakkı şehidin eşi veya
çocuklarının da kullanmasının önünü açıyoruz; bu da
son derece önemli bir düzenleme.
Kanun
tasarısında çok farklı sektörleri ilgilendiren düzenlemeler de
var.
Burada,
elektronik ticaretin düzenlenmesine ilişkin Gümrük ve Ticaret
Bakanlığını ilgilendiren düzenlemelerimiz var.
Vakıflar Genel Müdürlüğünün elindeki taşınmazları daha
uzun süreyle değerlendirebilmesine imkân veren düzenlemelerimiz var.
Vakıfların yurt dışındaki aynı amaçla faaliyette
bulunan tüzel kişilere yardım yapmasının önünü açan bir
düzenlememiz var.
Yine,
Kişisel Verileri Koruma Kanununa ilişkin olarak, hem uygulamayı
kolaylaştıran hem de teşkilat yapısını
güçlendiren düzenlemelerimiz var.
Ayrıca,
suç ekonomisiyle mücadele, kayıt dışılıkla mücadele,
kara para aklamayla mücadele anlamında Mali Suçları
Araştırma Kurulunun idari kapasitesini, insani
kaynağının kapasitesini artırmaya dönük önemli
düzenlemeleri getiriyoruz. Böylelikle, Türkiye'nin uluslararası terörün
finansmanıyla mücadelesine önemli bir katkı sağlayacak.
Yine,
bu tasarı içerisinde optisyen, gözlükçüler odası ve Türk
Optisyen-Gözlükçüler Birliğinin teşkil edilmesine dönük düzenlemeler
yapıyoruz.
Böylelikle,
125 maddeyi kapsayan, toplumun çok farklı kesimlerini ilgilendiren ve
toplumumuza önemli faydalar sağlayacak bir yasal düzenlemeyi, hep beraber,
inşallah, sizlerin de katkısıyla burada birlikte
yapacağız.
Ben,
şimdiden, bu yasanın ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini
diliyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Şahsı
adına, son olarak, Tokat Milletvekili Sayın Kadim Durmaz
konuşacak.
Buyurun
Sayın Durmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
KADİM
DURMAZ (Tokat) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün,
tabii, yine bir hüzünlü gün. 8 şehidimiz var. Değerli ailelerine,
aziz Türk milletine ve kahraman Silahlı Kuvvetlerimize
başsağlığı diliyor, acımızı
paylaşıyorum. Yine, yaralılarımıza da Cenab-ı
Haktan acil şifalar diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları
ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı hakkında Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına bireysel söz almış bulunmaktayım.
Yüce Meclisi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Tabii,
torba yasa, ivediliği olan, ülkemize ve toplum yararına olan çok
önemli konular için kullanılması gereken bir yol ve yöntem. Oysa AKP
iktidarları, hükûmetler değişse de gelenekleri bozmadan, her
aklına geldiğinde, yeteri kadar alt komisyonları kullanmadan, o
konuda uzman şahısların görüşlerini alıp
olgunlaştırmadan, bu ülkeye çok fazla bir şey katmayacak
Artık bu torba, çuval, hurç, ne derseniz, ona dönüştü ve bugünlerde
de gerçekte insanlara böyle tatlı bir sunum yaparak ama özünde uzun vadede
hem bu ülkeye çok şey kazandırmayacak hem de insanların
cebinden, yaşamından ve günlük yaşamından bir şeyleri
alıp götürecek birçok düzenlemeyi bu torbanın içerisinde görmek
mümkün.
Başta
132 maddeyle geldi, bir bölümü geri çekildi ama göç yolda düzülür dercesine bu
sayıyı yine 126ya tamamlayarak huzurunuza getirmeyi Sayın
Maliye Bakanımız ustalıkla başardı.
Çalışmalarda gün boyu çalışıp çalışıp
akşam baktığımızda, konuştuğumuz,
çalıştığımız konularla ilgili bir bölümün
çekildiği, hemen yeni bir önergenin geldiği yeni bir tasarıyla
karşılaştık.
Sayın
Bakan yasa geldiğinde kendisi de bu konuda yeteri kadar
yoğunlaşamadıklarını, çeşitli
değişiklikler yapacağını söylemişti. Bu bizim de
gördüğümüz, Bakanımızın da itirafıdır. Biz,
maliye bakanlarımızın bu konuda daha öngörüsü yüksek
olmasından, Meclisteki tüm komisyonları çalıştırarak
Meclisin yasa yapma tekniğine uygun, bu yüce Meclise saygınlık
kazandıracak yasaların çıkarılmasından yanayız.
Komisyonlarda saatlerce -yeteri kadar- konuşup bu konudaki eksikleri,
düzeltilmesi gerekenleri hep uyararak söyledik ama gördüğümüz manzara ve
tablo şu: Bu alışkanlık, iktidardaki yeter
sayının olması, maalesef ortak aklı egemen
kılmıyor. Güç zafiyeti, birlikte yaşadığımız
bu ülkede, ilelebet var edip yaşatacağımız cumhuriyette
birlikte yaşamanın karşılıklı bize verdiği
sorumlulukları hiç dikkate almadan yoluna devam ediyor. Biz yine de Genel
Kurulda da -az önce eski maliye bakanlarımızdan Sayın Temizelin
de ifade ettiği gibi- katkı sunmaya devam edeceğiz. Ama
dileğimiz, muradımız, artık Sayın Bakanın ve
iktidarın bu konuda, lütfen
Bu ülkenin yararına olmayan kanun
maddeleri konusunda bir kez ama bir kez daha hepimiz düşünerek
doğruda ortak yolda buluşmamızın gereğine
inanıyorum.
Bakın
bu yasada, Sayın Bakanımız da saydı, neler yok ki: TELEKOM,
haberleşme, köy tüzel kişiliği, batık gemiler, sivil
havacılık, Kültür ve Turizm Bakanlığı, vakıflar,
şans oyunları, amme alacakları, motorlu taşıtlar
vergisi, Kredi ve Yurtlar Kurumu, damga vergisi, Merkez Bankası, gazi ve
şehit yakınlarını içeren düzenleme, yine engellileri
kapsayan birçok değişiklik var. Bunların hepsinde doğru ve
olması gerekenlere biz gerekli önergeleri verdik ama o sayısal
çoğunlukla bunların hepsi de reddedildi.
Diğer
bakanları ve diğer komisyondaki arkadaşları görüp
sorduğumuzda, birçoğunun bunu duymadığını,
bilmediğini, hatta şu iki yıldır toplanmayan
komisyonların olduğunu üzüntüyle öğrendik.
Bu
torba yasa içerisinde birçok zammı beraberinde görüyoruz. İşte
zor geçinen insanlar ve az önce Sayın Bakanımızın ifade
ettiği gibi
Çok büyük lütufmuş gibi, asgari ücretin 1.404 lira
olmasını koruma adına hamle yaptığını
söylüyor. Sayın Bakanım, 5 kişilik bir aile üç öğün simit
yese, o dediğimiz parayla geçinemiyor artık. Bunu da artık
Hükûmetin görmesi lazım. Halkın millî değerleri, ülkenin
bekası sık sık ortaya getiriliyor. İşte bu torba yasa
da getirilirken Ülkemizin ali menfaatleri gereği, alelacele bu
yasayı getirmek zorunda kaldık. diyor. Ben burada bakıyorum,
Hükûmetin alelacele ortaya getirmek istediği şey, hızlı
borçlanmak. Bütçedeki sıcak para açığını kısa
sürede geniş kesimlere, halk yığınlarına nasıl
yükleyebiliriz, onun çok ustaca bir hesabını yapmışlar. Ama
biz burada da itiraz ediyoruz, diyoruz ki sivil toplum örgütlerinin
birçoğunun görüşü alınmadan kendilerini ilgilendiren yasalar
burada çıktı ve hayata geçecek belki birkaç gün sonra. Sayın
Bakanım, çok şey geçmiş değil, gelin, o sivil toplum
örgütlerinden yeniden görüş alalım, burada da ortak aklı
birlikte yakalayalım. Bu ülkenin bütçesi, bu ülkenin kaynakları, bu
ülkenin parası tüyü bitmemiş yetimin hakkı, siz şu anda
harcamakla mükellefsiniz ama bunda bir vebal var. Biz diyoruz ki buna
katkı sunmaya varız. Bunun da yolu, buradaki düzenlemeleri bu yüce
Meclisteki tüm siyasi partilerin görüşlerini önemseyerek, eksikleri
düzelterek, gerekiyorsa bir bölümünde de uzlaşıp geri çekerek
yolumuza devam edebiliriz.
Bakın,
orta vadeli plan dedik, dolara bir öngörü ve tahmin yaptı iktidar, 2018
yılı itibarıyla 3 lira 70 kuruş. Arkadaşlar, 2018
yılına girmedik, dolar o rakamları buldu. Bu, şu demek:
Demek ki bizim iktidarımızın uzun vadede planlarında da bir
öngörü yok. Bu öngörünün olmamasının temel nedeni, kendi güçlerinden
başka bu ülkede yaşayan hiç kimseyi önemsememelerinden
kaynaklanıyor. Bunun yolu, mutlak ama mutlak bu ülkedeki sivil toplum
örgütlerini önemseyerek, birlikte yaşadığımız
insanları
Sık sık da vurguluyorsunuz: Aynı gemide
yolumuza devam ediyoruz. Eğer aynı gemide yolumuza devam edeceksek
işin doğrusunu yapalım, bu ülkeye yakışan, bu
Parlamentoya da saygınlık kazandıran yasaları
çıkaralım.
Bizim
bütçemizin şimdiden açığı belli, farkında olmadan
yapılan hataların da bu ülkeye bedeli belli. Çıkıyor
Başbakanımız, sağ olsun, bu ülkede artık tasarruf
yapmak zorundayız, ülkemiz ekonomisinin tehlike çanları
çaldığını söylüyor ama Sayın Cumhurbaşkanı
saraydan İtibarda tasarruf olmaz. diyor. Tasarrufu kim yapacak? Gariban
yapacak, küçük esnaf yapacak, geçinemeyen 11 milyon emekli yapacak, köylü
yapacak ya da toprağını satacak gidip İstanbula göçecek.
İktidarınız,
3 Kasım 2002de geldiği zaman, Sayın Bakanım bu ülkede
sosyal yardım kuruluşlarından yaşamını devam
ettiren ya da oradan para alarak aile bütçesine katkı sunan insan sayısı
yaklaşık olarak 2 milyon 850 bindi. Sizin üç yılda bunu 2
milyona, bir beş yıl sonunda 1 milyona, on yıl dendiği
zaman da bu ülkede yoksulu bitireceğiz hedefini koymanız gerekirdi
ama o rakamlar şimdi 10 milyonların çok üzerine çıktı, daha
da çıkacak bu ekonomik ve mali politikalarınızla. Bu ülkedeki
farklı mezhep gruplarını, sivil toplum örgütlerini, ortak
anlayışı yok saydığınız müddetçe o
hedefleriniz yine de tutmayacak. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın
Bakanım, dileğimiz ve muradımız, çok şey geçmeden
ortak uzlaşıyı sağlayarak yola devam etmemizdir diyorum,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Durmaz.
Sayın
milletvekilleri, şimdi soru-cevap bölümüne geldik.
On
dakikada sayın milletvekillerinin sorularını alacağım,
diğer on dakikayı da Sayın Bakana cevaplaması için
tanıyacağım.
Sayın
Hürriyet...
FATMA
KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, benim seçim bölgem olan Kocaelinin Gebze ilçesinde yaklaşık
10 mahallede ciddi şekilde tapu sorunları olan
vatandaşlarımız var. Daha önce de, dün de sormuştum
aynı soruyu başka bir bakanımız vardı, İlgili
bakanlıktan bilgi alıp aktaracağım. dedi. Özellikle Adem
Yavuz Mahallesi sakinleri, bugün de ifade etmiştim, uzun zamandır
tapu sorunu yaşıyor. Burada yaşayan vatandaşlara ne
yazık ki Gebze Belediye Başkanımız işgalci ve
müşteri muamelesi yapıyor. Oranın imar durumlarının
değiştirilerek, afet bölgesi ilan edilerek şu anda daha yüksek
fiyatlara orayı vatandaşa satmaya çalışıyor ama dar
gelirli vatandaşın buraları alma gibi bir durumu yok ne
yazık ki. Orada ciddi olarak bir mağduriyet yaşanıyor.
Sadece orası değil, Çayırovada yine 2 mahallemiz var, Emek ve
İnönü Mahallesi. Buradaki insanların ciddi desteğe ihtiyacı
var. Bu konuda sizlerden, Hükûmetinizden yardım bekliyoruz. Bu
mahallelerdeki sorunlar giderilecek mi? diye sormak istiyorum size. Bu
mağduriyetler önlenecek mi? Sorumsuz davranan belediye
başkanlarınız hakkında Hükûmetiniz bir yaptırım
uygulayacak mı?
BAŞKAN
Sayın Arslan
KAZIM
ARSLAN (Denizli) Maliye Bakanına soruyorum: Ülkemizde temmuz
ayının genelinde işsizlik oranı 10,7
çıkmıştır. Özellikle genç işsizliğin önlenmesi
için, bu oranın daha aşağılara çekilmesi için bir
planınız var mıdır?
İki:
Taşeron işçilerin ücretleri zamanında ödenmiyor, ödemeler
gecikmeli olarak yapılıyor. Alın teri olan bu işçilerimizin
ücretlerinin süresinde ödenmesi için ödeneklerin zamanında
yapılmasını düşünüyor musunuz?
Üç:
Üretimin ve ihracatın artırılması için üretim reformu
yasası çıkardık. Bazı teşvikler ve destekler ortaya
koyduk. Şimdi de kurumlar vergisini artırarak sınai
işletmelere yeni yükler getiriyorsunuz. Böyle bir anlayış ve
düzenleme çerçevesinde piyasanın daha çok tıkanmasına sebebiyet
vermeyecek misiniz?
Dört:
Sanayicimizin ve ihracatçımızın
Bakanlığınızdan KDV alacakları var. Bu konuda yasa
çıkarmış, Bakanlığınıza yetki
vermiştik. Tekstildeki KDV iadesinin sağlanması için ne zaman
genelge göndereceksiniz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Sarıhan
ŞENAL
SARIHAN (Ankara) Sayın Bakan, torbanın, torba tasarının
hangi ekonomik ve sosyal gereksinimlerden kaynaklandığı
konusunda tasarının gerekçelerinde herhangi bir açıklık
bulunmuyor. Biliyorsunuz ki bugüne dek, üretenden geliri kadar, hakkaniyetine
uygun vergi alan bir ekonomik düzenimiz zaten yoktu. Ancak bu düzenlemeyle
maliye politikası, üst gelir sınıflarına dar ve orta
gelirli sınıflardan transferler yapılması yönünde
kullanılmış. Bu tutum ekonomiyi orta ve uzun vadede
çökertmeyecek mi? Böyle bir kaygı taşımıyor muyuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sarıhan.
Sayın
Bektaşoğlu
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanı Sayın Fatma Betül Sayan Kaya, sağ
olsun, soru önergeme kapsamlı bir cevap verdi. Oradan öğreniyoruz ki
2016 yılında ülkemizde 3 milyon 154 bin 69 hanede yaşayan
vatandaşlarımıza kamu kaynaklarıyla 32 milyar
tutarında sosyal yardım yapılmıştır. İki
yıl içinde yoksul hane sayısı 150 bin artmıştır.
Aynı yıl sadece Giresunda ikamet eden 24.250 haneye yapılan
yardım ise 157 milyon 401 bin 406 TLdir. Geçen yıla ait bu
rakamların yoksullaşmaya göre şimdi daha da yükseldiğini
biliyoruz. Hanelerde yaşayan yurttaşlarımızın
sayısını düşündüğümüzde övünülecek değil utanılacak
ve endişe verici bir durum olduğunu görüyoruz. Çünkü devlet
yardımı olmadan yaşayamayan yurttaşlarımızın
sayısının çoğalması yoksulluğun
boyutlarını ve Hükûmetin bununla ilgili mücadele
politikasının olmadığını da ortaya
koymaktadır. Sosyal devlet de budur. On beş yıldır
değişmeyen tek şey yoksulluk ve buna bağlı olarak
artan işsizlik sayısıdır.
BAŞKAN
Sayın Tanal.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
Bakanım, Düzce ilimizde hazineye intikal etmesi gereken birçok tapu, Tapu
Kanununun 21inci maddesi uyarınca belediye adına kayıt
yapılmakta. Tapu Kanununun 21inci maddesi der ki: Çıkmaz yol ve
dere kenarı. Aslında, hem Anayasamızda hem tüm kanunlarda dere
kenarlarının vesairin hazine adına kayıtlı olması
gerekirken belediye adına kaydedilip dışarıya,
vatandaşlara satışı yapılmakta, hazineden mal
kaçırılmakta ve imara açılmaması gereken yerler imara
açılmakta.
Bilemiyorum,
Maliye Bakanı olarak hazineye kaydedilmesi gereken bu tapuların
takipçisi misiniz? Ne kadar tapu var, bilginiz var mı? Buradan size
ihbarda bulunuyorum. Düzcede en az 500 dönüme yakın yer bu şekilde
satılmıştır.
Bilgilerinize
arz olunur.
BAŞKAN
Sayın Dedeoğlu
SAMİ
DEDEOĞLU (Kayseri) Sayın Bakanım, öncelikle
çıkaracağımız bu yasa için sizlere çok teşekkür
ediyorum. Yapılacak tarım arazilerini toplulaştırmada
dededen toruna geçen tapuların intikal harçlarını açarsanız
daha iyi olur diyorum.
Çok
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Şimşek.
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, imar rantı olmayan yerlerdeki tarım arazilerinin
kullanıcısına süre farkı gözetmeksizin
satılmasıyla ilgili bu düzenleme içerisinde bir yasal düzenleme
yapılmasını talep ediyorum. Bir komisyon buna karar verebilir,
imar rantı olmayan tarım arazilerinin tarih gözetilmeksizin
Yani
burada konulan süreler insanları bağlıyor ve tarım
arazilerinin birçoğu satılamıyor, devlet buradan istediği
kirayı da alamıyor.
Yine,
aynı şekilde, üzerine bina yapan
Özellikle, köy yerleşim
alanı içerisinde kalan, geçmiş tarihte imar planları bile
yapılan
Yalnız, bina yaptığı için, Köy Kanununa göre
kurayla bunların dağıtılması gerekiyor. Üzerinde bina
olan vatandaşlar Köy Kanununa göre kuraya giremedikleri için bu
binaları satın alamıyorlar. Kuraya da girmesi mümkün değil
çünkü vatandaşın üzerinde binası var. Bunun da bu yasal
düzenleme içerisinde çözülmesini talep ediyorum. Mevcut Köy Yerleşim
Uygulama Yönetmeliğinde, yasada bu şekilde şu anda. Köy
yerleşim planı yapılan yerlerde kurayla arsalar
dağıtılıyor, üzerinde bina olan kurayla
dağıtılamadığı için hak sahibi tapusunu
alamıyor. Bunun düzenlenmesi gerekiyor.
BAŞKAN
Sayın Emir
MURAT
EMİR (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, geçen yıl büyük beklentilerle Varlıkların Millî Ekonomiye
Kazandırılması Kanunu çıkarılmıştı ve
öylesine beklentiler yaratılmıştı ki kaynağına
bakılmaksızın, âdeta, kara paranın dahi sisteme girmesinin
önü açılmıştı. Bu bir yıllık süreç içerisinde kaç
liralık varlık kazandırıldı bu kanun kapsamında
ve gerçek veya tüzel kişi olmak üzere kaç kişi buna başvurdu,
bunu öğrenmek istiyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Durmaz
KADİM
DURMAZ (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Unutmayalım
ki herkes bir engelli adayıdır. Bugün kamuda toplam engelli memur
kontenjanı 55.334 olmasına rağmen 32 bini istihdam edilmekte, 23
bin engelli kadrosu boştur. Birinci sorum: Sayın Bakan bu
dezavantajlı gruplara 2018 yılı içerisinde kadrolarını
vermeyi planlıyor mu?
İkinci
sorum: Gazilik kanunu ülkemizde yok ve bunlar arasında da son zamanlarda
bir sıkıntının olduğunu hepimiz biliyoruz. Yeni bir
düzenlemeyle, ortak bir anlayışla tüm gazileri; doğu,
güneydoğu, terör, Kıbrıs, hayatta olan Kore gazileri gibi, 15
Temmuzu da dâhil edip bunlarla ilgili kapsayıcı bir yasa yapmayı
düşünüyor muyuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Hürriyet
FATMA
KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, az önce sorduğum soruyu biraz daha detaylandırmak istiyorum,
aynı zamanda, mahalle isimlerini de söylemek istiyorum. Gebze ilçemizde
Adem Yavuz, Kirazpınar, Hürriyet, Yavuz Selim, Ulus, İnönü, Gaziler,
Mevlânâ, Arapçeşme, Köşklüçeşme, Mimar Sinan; Çayırova
ilçemizde ise Emek ve İnönü Mahallelerimizde yaşayan binlerce insana
belediye tarafından ne yazık ki âdeta eziyet ediliyor ve verilen
sözler tutulmayarak âdeta dalga geçiliyor. Burada insanların tapu tahsis
belgeleri olduğu hâlde tapuları çeşitli bahanelerle verilmiyor
ve kendilerine -tekrar söylüyorum- yüksek bedellerle satılmak isteniyor.
Biz burada, aslında, bir rant kokusu, rant hikâyesi duyuyoruz,
hissediyoruz. Bu konuda -tekrar sormak istiyorum- sorunlar giderilecek mi,
mağduriyetler önlenecek mi? Sorumsuz davranan belediye başkanlarınıza
Hükûmetinizin bir yaptırımı olacak mı?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Zeybek
KEMAL
ZEYBEK (Samsun) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın
Bakanım, belediyelerimizde su ve atık su bedelleri
alınıyor. Bu bedellerin alınması doğrudur ve her
yıl artırılması da TEFE, TÜFE endeksinde
gerçekleştiriliyor. Ne yazıktır ki bütün şehirler
Şu
anda Samsunda Samsun Büyükşehir Belediyesi su ve atık su bedellerini
alırken her ay TEFE, TÜFE uyguluyor. Bu doğru mudur? Yani her ay
yatırım mı yapıyor büyükşehir belediyesi de artırım
yapıyor, TEFE, TÜFE endeksli bir endekse bağlıyor su alım
fiyatlarını? Doğru olmadığını söylemek
istiyorum.
Diğer
taraftan, Bütünşehir Yasasıyla beraber köylerimizdeki tüm
gayrimenkuller belediyelerin uhdesine geçirildi.
Bunların yeniden köy tüzel kişiliklerine verilerek onların,
oradaki köylünün kamusal olarak yapabileceği köy konağı, cami,
okul, cemevi neyse onların sağlanmasını temenni ediyoruz.
BAŞKAN
Sayın Arslan
KAZIM
ARSLAN (Denizli) Maliye Bakanına soruyorum: Görüşmekte
olduğumuz 502 sayılı torba yasayla MTVde yüzde 25 zam
getiriliyor, kurumlar vergisinde artış, meyveli gazozdan, sigara
kâğıdından ÖTV almayı düşünüyorsunuz, velhasıl
her alanda yeni vergiler ihdas ediyorsunuz, bazılarının
oranlarını da artırıyorsunuz. Halkın üzerine yeni
vergiler gelirken Cumhurbaşkanlığına 38 yeni araç
alınmasını
Bunun 10 adedinin özel zırhlı
olacağı söylenmektedir. Şu anda sarayın garajında 7
özel uçak, 2 helikopter, 268 adet araç olduğu hâlde, yine Diyanete 2018de
35 yeni araç, kamuya 4.500 araç alınma istemi karşısında
İktidarın tasarruf tedbirlerine uymadan yapılacak bu araç
harcamaları bütçemize ve halkımıza yeni yük getirmeyecek midir?
Üç:
Bir yandan işletmelerin ve halkın vergi yükünü artırırken
gerçekçi bir tasarruf tedbirini ne zaman uygulayacaksınız?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAZIM
ARSLAN (Denizli) Sarayın lüks ve gereksiz harcamalarını
kısmayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN
Sayın Altay, buyurun.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, Rekabet Kurumumuz 20nci kuruluş yıl dönümünü kutluyor
bildiğim kadarıyla, güzel; bu vesileyle bir uluslararası
sempozyum yapması da güzel. Şimdi, Rekabet Kurumunun merkezi Ankara
olduğu hâlde İstanbulda böyle bir sempozyum ve kuruluş
kutlaması yapmasının sebepleri nedir? Bu etkinliğe
Ankaradan kurumun hangi statüde kaç personeli
taşınmıştır? Kurumla ilgisiz kaç kişi bu
etkinliğe götürülmüştür, davet edilmiştir,
ağırlanmıştır? Bu etkinlik nedeniyle otel, uçak,
şehir gezisi masrafları dâhil Rekabet Kurumunun Ankara dururken,
merkezi Ankaradayken- İstanbulda böyle bir 20nci yıl
kutlamasının anlamı nedir? Asgari ücreti 10 lira fazla vermemek
için bin dereden su getiren devletin böyle bir israfı sizce doğru
mudur?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Bakan, buyurun.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Öncelikle
Sayın Hürriyetin Kocaelideki bazı mahallelerle ilgili gündeme
getirdiği konular hakkında -takdir ederler ki- şu anda bir
bilgim yok ama ilgili belediye başkanıyla da
arkadaşlarımız bir görüşsünler, bilgi alırsam ben de
burada Genel Kurulumuzu bilgilendiririm.
Sayın
Arslan, AK PARTİ olarak her zaman için işsizlikle mücadele ve
istihdamın artırılması için yoğun bir gayretimiz
olmuştur. Nitekim 2007 yılından bu yana, global krizin de
etkilerine rağmen yaklaşık 8 milyon ilave istihdamı bu
dönemde ürettik. Aslında Türkiye bu anlamda OECD ülkeleri arasında,
global kriz sonrası dönemde hem ekonomik büyümeyi sürekli bir şekilde,
kalıcı bir şekilde devam ettiren hem de yine bu dönemde yüksek
istihdam sağlayan nadir ülkelerden bir tanesi olmuştur.
KAZIM
ARSLAN (Denizli) Oran niye artıyor Sayın Bakan?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Onu ifade ediyorum.
İlave
olarak son bir yılda da 1,1 milyon insanımıza istihdam ürettik,
aş ürettik, iş ürettik ama buna rağmen işsizlik
oranları hepimizin bildiği gibi 10lar seviyesinde devam ediyor.
Bizim tabii Hükûmet olarak ortaya koyduğumuz hedef bu oranların daha
da aşağılara gelmesi. Bunun için, sürekli bir şekilde ifade
ediyoruz, ekonomik büyümeyi kalıcı ve yüksek seviyelerde devam
ettirmek durumundayız. Onun için, Hükûmet olarak yatırımı,
üretimi, ihracatı, istihdamı her zaman destekliyoruz. Nitekim,
2016daki alçak darbe girişimi sonrası dönemde de Hükûmet olarak
almış olduğumuz tedbirler sayesinde ekonomide çok
hızlı bir toparlanmayı yakaladık. 2017
yılının ilk yarısında yüzde 5in üzerinde büyüdük;
2nci yarıda da daha yüksek oranda bir ivmeyle beraber inşallah
yıl sonunu çok daha yüksek bir oranda bitireceğiz. Bu, tabii, kendisini
istihdamda da önümüzdeki aylarda daha fazla yansıtacak; çünkü ekonomide
güven geldikçe, üretimin çarkları döndükçe bu, istihdama daha fazla
yansıyacak. Ama biz Hükûmet olarak, istihdamı destekleyen aktif
iş gücü politikaları başta olmak üzere gerek vergi
politikası gerek sosyal güvenlik politikası gerekse yatırım
ve üretime destek olan bütün ekonomik veya mali tedbirler çerçevesinde
istihdamı destekleyeceğiz ve işsizlik oranlarını
aşağı çekeceğiz.
Taşeron
firmalarda çalışanların ödemeleriyle ilgili genel bilgim: Bir
ödememe sorunu olmaması gerekir.
KAZIM
ARSLAN (Denizli) Var efendim. Şu anda iki ay geriden geliyor.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Burada, özellikle işçi
alacaklarının süresinde ödenmesini sağlamak üzere de 2014
yılında bir düzenleme yaptık. Firma sahibi parasını
almak istese bile öncelikle biz işçi alacaklarını doğrudan
çalışanların hesaplarına yatırıyoruz.
Burada
katma değer vergisi iadeleri konusunda bir hususu gündeme getirdiniz.
Şunu ifade edeyim: Özellikle 15 Temmuz alçak darbe girişimi
sonrası dönemde ekonomide birçok düzenleme yaptık;
yatırımı, üretimi, istihdamı destekledik. Ama bu dönemde
özellikle hem ihracatçılarımızın hem de indirimli orana
tabi işlem yapan firmalarımızın KDV iadelerini
hızlandırmak için olağanüstü düzenlemeler yaptık; bu konuda
yasalar çıkarttık, yıl içerisinde KDV iadesinin
yapılmasının önünü açtık, tebliğ düzenlemeleri
yaptık, uygulamayı basitleştirdik, işlemleri
hızlandıracak şekilde birtakım prosedürleri ortadan
kaldırdık, yine çok sayıda ilimizde KDV iadesi yapmak üzere
ihtisas vergi daireleri kurduk.
2
tane rakam vereceğim: 2016 yılının ilk dokuz ayında
sadece ihracatta yapılan KDV iadesi tutarı 17,5 milyar liraydı.
Şu anda, bu sene ilk dokuz ayda sadece ihracatta yapmış
olduğumuz KDV iadesi tutarı 22,6 milyar lira yani ihracatta
yaptığımız iadeleri yüzde 30 artırdık. Böylelikle
ihracatçımız KDV iadesine hem daha hızlı ulaştı
hem de çok daha fazla iade alma imkânına kavuştu. Bugün de ifade
ettim yani bir KDV reformu üzerinde çalışıyoruz. 1985
yılında o günün koşullarına göre oluşan bir KDV
sistemimiz var. Geldiğimiz noktada bu sistemin baştan
aşağıya değiştirilmesi lazım. Bu konuda da
yoğun bir çabamız var.
Sayın
Sarıhan maliye politikaları konusunda bir değerlendirme
yaptı. Tabii ki bütün partilerin ortak düşüncesidir. Maliye
politikası bir taraftan gelir dağılımını
düzeltmeli, sosyal adaleti sağlamalı, diğer taraftan da ekonomik
büyümeye destek olmalı. Yapmış olduğunuz değerlendirmeler
son derece kıymetli ve önemli.
Sayın
Bektaşoğlu, yoksulluk oranlarıyla ilgili bir değerlendirme
yaptı ama kusura bakmasınlar tam sorusunu yakalayamadım.
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Tekrar edeyim.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Tanal imarla ilgili bir
mesele sordu ama Bakanlığımı ilgilendiren bir konu
olmadığı için kendisine cevap veremeyeceğim.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Özür dilerim, imarla ilgili değil tapu,
Bakanlıkla ilgili.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Dedeoğluna ben de
teşekkür ediyorum ifade etmiş oldukları husustan dolayı.
Tabii ki Hükûmet olarak nerede bir sorun varsa sonuna kadar üzerine
gideceğiz. Sorunları torunlara bırakmayacağız,
kendimiz çözeceğiz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Dolayısıyla da bu konuda da yoğun
gayretlerimiz sonuna kadar olacak.
Sayın
Şimşek, burada, tarım arazileri için ister belediye mücavir
alanı içinde isterse dışında olsun bir tarih belirlemesi
yaptık. Burada özellikle kullanıcılarına satışa
imkân veren bir düzenleme ama siz köy yerleşim alanlarıyla ilgili bir
konuyu gündeme getirdiniz.
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Her ikisiyle ilgili. Yani oradaki tarih daha
önce de 2009du. Orada bir yanlış anlaşılma
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Uygun görürseniz onu bir
konuşalım, detayları ben sizden alayım, birlikte
değerlendirelim, yapılacak bir şey varsa memnuniyetle o konuda
biz de yapmak isteriz.
Sayın
Emir Âdeta kara paranın önü açıldı. diye bir
değerlendirme yaptı. Burada Genel Kurulda defalarca söyledim. Bizim
yapmış olduğumuz Varlık Barışı Kanununu
uluslararası FATF Örgütü değerlendirmeye aldı, bütün
uluslararası normlara ve standartlara uygun olduğunu
değerlendiren bir rapor ortaya koydu. Hiçbir zaman için Türkiye
ekonomisinin ve Türkiye'nin kara paraya zerre kadar ihtiyacı yok. Bizim
yapmış olduğumuz düzenlemeler
vatandaşlarımızın, daha fazlası da bankalarda yani
bankacılık sisteminde olan varlıklarının Türkiye'ye
getirilmesini sağlamaya dönük bir düzenlemeydi. Orada da bence önemli bir
başarı yakaladığımızı düşünüyorum.
Sayın
Durmaz engellilere kadro verilmesiyle ilgili söyledi. Burada, biliyorsunuz...
MURAT
EMİR (Ankara) Sayın Bakan, o hâlde kaç lira geri geldiğini
neden söylemiyorsunuz, neden cevaplamıyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın Emir, lütfen, bakan cevap veriyor.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) ...Sayın
Başbakanımız açıkladı, burada 5 bin tane kadro
verilecek.
Gazilerle
ilgili konuyu da Aile Bakanımıza ileteceğim.
Sayın
Hürriyet tekrar aynı konuyu gündeme getirdi.
Sayın
Zeybek atık su bedelleriyle ilgili Samsun Belediyesi özelinde bir konuyu
gündeme getirdi. Bu konunun detaylarına vâkıf değilim.
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Cevaplardan bir şey
anlayamadık, çok hızlı gidiyor.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Büyükşehir Belediyesi
kapsamındaki köyden mahalleye dönüştürülen yerlerdeki mülkiyet
meselesi önemli bir mesele, hepimizin tartıştığı bir
mesele. Köy tüzel kişiliğine ait olan bu yerlerin belediyeye
geçtikten sonra o köy halkı yani yeni hâliyle mahalle halkı
tarafından kullanımını sağlayacak bir imkân üretmek lazım.
Bu konuda bir çalışma zaten var, onu hep beraber
değerlendireceğiz.
Sayın
Arslan vergi artışları ile tasarruf konularını gündeme
getirdi. 2 tane rakam vereceğim. Sene 2002, bu bütçenin yüzde 43'ü nereye
gidiyordu? Faize. Sene 2018, bu bütçenin kaçı faize gidiyor?
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Borca gidiyor şimdi de.
KAZIM
ARSLAN (Denizli) Yine faize gidiyor Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Yüzde 10dan daha düşüğü.
Yani tasarrufu da yapan biziz, yatırımı da yapan biziz,
refahı da sağlayan biziz, hizmet bütçesini de yapan biziz. Onun için
bize tasarrufu da vergiyi de hiç söylemeyin. O konuda sıkıntı
çekersiniz.
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Ne gerek var bu kadar arabaya?
KAZIM
ARSLAN (Denizli) On beş sene içinde ödediğiniz faizi bir
açıklayın Sayın Bakan.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Anlayamıyoruz Sayın Başkan, müdahale eder
misiniz?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Altay, Rekabet Kurumuyla
ilgili konuda bilgi alayım olur mu? Bilgim yok.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bu sempozyum bu millete kaç liraya mal oldu merak
ediyorum.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Bilgi alayım memnuniyetle...
Aynı hassasiyeti hepimiz paylaşıyoruz.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) İstanbulun en pahalı otelinde
yapılıyor bu.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bakan.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Maddelerine
geçilmesini oylarınızı sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Başkanım, ben biraz önce açık
ve net şunu ifade ettim, Sayın Bakana herhâlde yanlış bilgi
verildi: Kamuya ait olan taşınmazların, bunun
değerlendirmesini Maliye Bakanlığı yapması gerekirken
bunlar...
BAŞKAN
Sayın Bakana söyleyebilirsiniz yanına gelip Sayın Tanal.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Bakın, anladım ama bu kamuyu ilgilendiren bir
sorun. Bunları belediye kendi adına tescil ediyor. Tapu Kanununun
21inci maddesi açık ve net Sayın Bakanım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tanal.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Yani internete bakarsanız bunun Maliye
Bakanlığına ait olduğu açık ve net.
BAŞKAN
Sayın Tanal, Sayın Bakanın yanına gelip anlatsanız
daha sağlıklı olmaz mı?
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Ama bu Meclisi ilgilendiren bir şey, Türkiyeyi
ilgilendiren bir sorun Sayın Başkanım.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, bu konuyu konuştuk, lütfen
gündeme devam edelim.
BAŞKAN
- Zaten talep ettiniz, zaten tutanaklara geçti. Bir anlaşmazlık varsa
onu gelip konuşun.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Ama biz burada vergilerle uğraşıyoruz, kamu gelirlerinin
artmasıyla uğraşıyoruz. İşte kamu gelirlerini
burada azaltıyor belediye.
BAŞKAN - Şimdi,
birinci bölüm üzerindeki görüşmelere başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ile 27nci
maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Konya Milletvekilimiz Sayın
Mustafa Kalaycı konuşacak.
Buyurun Sayın
Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA
KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının birinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle yüksek heyetinizi hürmetle
selamlıyorum.
Öncelikle, şehitlerimize
Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum. Şehit ailelerinin ve milletimizin
başı sağ olsun.
Değerli milletvekilleri,
125 asıl ve 2 geçici maddeden oluşan bu tasarı, 63 ayrı
kanun ve kanun hükmünde kararnamenin çeşitli maddelerinde
değişiklikler yapmaktadır. Tasarıda her şey var ama
vatandaş yoktur. Milyonların umutla beklediği düzenlemeler,
maalesef, yoktur. 127 madde içinde doğrudan vatandaşa hitap eden
madde sayısı parmakla sayılabilecek kadardır. Tasarıda
Milliyetçi Hareket Partisi olarak muhalefet ettiğimiz madde
sayısı da azdır, bazılarına şimdi
değineceğim.
Tasarıda Zonguldak için
hayati önemi bulunan ve Zonguldak ekonomisinin can damarı olan taş
kömürü konusunda Zonguldaklının fikri bile sorulmaksızın
düzenleme yapılmaktadır. Düzenlemede Türkiye Kömür İşletmeleri
ve Türkiye Taşkömürü Kurumuna ait maden ruhsatları bölünerek yeni
ruhsat talep etme ve bu ruhsatları ihale etme yetkisi verilmektedir. Yani,
ruhsat sahası parçalara bölünüp satılabilecektir. Havza
madenciliğinden uzaklaşılması ve ruhsatların
parçalanması öncelikle iş sağlığı ve
güvenliği risklerini artıracak, ayrıca rezervlerin yeterince
değerlendirilmemesine yol açacaktır. Taş kömürü
işletmeciliğinde risk oranı yüksektir. O nedenle, her önüne
gelen bu işletmeciliğin altından kalkamaz. Hâlen sürdürülen
redevans usulü ve taşeron şirketler eliyle işletmecilikten
beklenen sonucun alınamadığı açıktır. Ölümlü
iş kazaları artmış, kaçak ocak çalışmaları
önlenememiştir. Zonguldak havzasında milyonlarca ton kömür
üretileceği ve binlerce kişi
çalıştırılacağı sözleri de hep lafta
kalmış, bu sözleri verenler maalesef 1 ton kömür dahi
çıkarılmadan ya da hazır kömürü alıp belli bir kâr ettikten
sonra orayı bırakıp gitmişlerdir.
Dolayısıyla
geçmişte yaşananlar ile konunun ekonomik, sosyal ve teknik
boyutları dikkate alınarak, Zonguldaktaki sendika ve diğer
sivil toplum kuruluşları ile üniversite, işletmeciler ve Enerji
Bakanlığı bir araya gelmek suretiyle bütün ilgili
tarafların görüşleri alınmalı ve bölge gerçekleriyle
bağdaşacak, taş kömürü üretimine özel bir düzenleme
yapılmalıdır. O nedenle, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
tasarının 51inci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını istiyoruz. Ben yaptım, oldu.
anlayışıyla Zonguldakın, Zonguldaklının
kaderiyle oynanmamalıdır.
Tasarıda
geniş kesimlerin vergi yükünü artıracak ağır vergi
düzenlemeleri getirilirken bazı sektörlere ve iktisadi faaliyet
kollarına vergi indirimi, istisnası ve borçlarına örtülü af
getirilmektedir. Bir yandan vergilerde yüksek oranda artışa
gidilirken, bir yandan da üç firmaya ait alacağın silinmesini içeren
bir düzenleme yapılması vicdanları sızlatmakta,
tasarının gerekçesi ve ruhuna da aykırılık teşkil
etmektedir. Bu konuda, söz konusu alacakların yeniden
yapılandırıldığı gerekçesine
sığınılmamalı, özelliği nedeniyle benzer kamu
alacaklarıyla birlikte daha önce çıkarılan
yapılandırma kanunları kapsamına
alınmadığı da dikkate alınmalıdır.
Dolayısıyla, tasarının 2nci maddesi tasarı metninden
çıkarılmalıdır.
Diğer
taraftan, tasarıyla sabit telefon görüşmelerinde yüzde 15, cep
telefonlarında yüzde 25, data ve internette yüzde 5 olan özel iletişim
vergisi oranı yüzde 7,5 olarak tek oranda birleştirilmektedir.
Telefon için vergi indirimi olumlu olmakla birlikte, interneti ucuzlatmak
lazım gelirken daha pahalı hâle getirmek uygun değildir.
Ayrıca, sabit ve cep telefonları görüşmeleri için yapılan
vergi indiriminin faturalara yani vatandaşa yansıtılması da
sağlanmalıdır.
Tasarıda
motorlu taşıtlar vergisinin yüzde 50ye kadar varan oranlarda
artırılması öngörülmektedir. Buna göre motorlu
taşıtlar vergisi artış oranı, 31 Aralık 2017
tarihinden önce tescil edilmiş taşıtlarda 1300 cc altındaki
taşıtlar için yüzde 15, üstündeki taşıtlar için yüzde 25
olarak belirlenmiş; 1 Ocak 2018 tarihinden itibaren tescil edilecek
taşıtlarda ise motor silindir hacminin yanı sıra katma
değer vergisi matrahı olarak belirlenen taşıt değerine
göre kademeli olmak üzere yüzde 15 ila yüzde 50 arasında değişen
oranları içermektedir. Yüzde 15 yeniden değerleme oranı dikkate
alınmasa dahi vergi artış oranının yüksek olduğu
ortadadır.
Vergileri
artırmak, kayıtlı mükelleflere yeni yükler getirmek yerine
ekonominin ihtiyacı olan alanlarda yapısal reformlar hızlı
ve kararlı bir şekilde başlatılmalı, vergi reformu
hemen gündeme alınmalıdır. Bu çerçevede, herkesin mali gücüne
göre vergi ödediği adaletli bir vergi sistemi tesis edilmelidir. Yine,
haksız rekabete ve çalışanların sosyal haklardan yoksun
kalmasına yol açan kayıt dışı ekonomi ve kayıt
dışı istihdamla mücadelede daha etkili yöntemler benimsenmeli,
kamu harcamalarında tasarrufa gidilmeli, israf ve
savurganlığın önlenmesi için tedbirler
alınmalıdır.
Değerli
milletvekilleri, tasarının 16ncı maddesinde 2017
yılına dair asgari ücretin 1.404 liranın altına
düşmemesi yönünde düzenleme yapılmaktadır. Bu yıl eylül
ayından itibaren yaşanan düşme sonucu oluşacak kaybın
ilave asgari geçim indirimi yoluyla telafi edilmesi öngörülmektedir. Bu
düzenlemeyle, ücretlinin bekâr veya evli olmasına ve çocuk
sayısına göre belirlenmiş asgari geçim indiriminin amacına
ve mantığına uygun olmayan sonuç ortaya çıkmaktadır.
Esasen, çalışanlar üzerinde adaletsiz ve ağır vergi yükü
bulunmaktadır. Vergi kesintileri nedeniyle çalışanların
aylığı yıl içinde aydan aya giderek azalmaktadır.
Görüyorsunuz, asgari ücretlinin bile vergi dolayısıyla yıl
içinde ücreti azalmaktadır ki bu düzenlemeyi azalmaması için
yapıyoruz. Bu durum vergideki adaletsiz yapıyı açık bir
şekilde ortaya koymaktadır. Hükûmet, çalışanların
vergi yükünü azaltmak yerine yeniden değerleme oranında
artırılması gereken gelir vergisi tarife dilimlerini daha
düşük artırıp ya da hiç artırmayarak acımasızca
daha fazla vergi kesmektedir. Nitekim, 2017 yılı için yeniden
değerleme oranı yüzde 3,83 iken, gelir vergisi tarifesinin ilk dilimi
yüzde 3,17 oranında artırılmış, diğer gelir dilimleri
aynı kalmıştır. Bu nedenle çalışanlar daha fazla
vergi ödemek zorunda kalmıştır.
Çalışanların
vergi yükü mutlaka hafifletilmeli, asgari ücret vergi dışı
bırakılmalı ve asgari ücret çalışanlara insanlık
onuruna uygun bir yaşayış sağlayabilecek düzeyde olmalıdır.
Biliyorsunuz, 2017 yılında asgari ücrete yüzde 7,9 oranında zam
verilmiştir. Hükûmetin enflasyon tahmini yüzde 9,5; Merkez
Bankasının enflasyon beklentisi ise yüzde 9,8dir ki bunlar iyimser
rakamlar. Buna göre, asgari ücrete yapılan zam enflasyonun altında
kalmaktadır. Çalışanlar enflasyona ezdirilmemeli, enflasyon
kayıpları telafi edilmelidir.
Çalışanlar
ve emekliler geçim sıkıntısı çekmektedir. Motorlu
taşıtlar vergisinde yüzde 50ye varan artış yapan Hükûmet,
umarız, çalışanlara ve emeklilere de kesenin
ağzını açacaktır. Hiç olmazsa öngördükleri vergi
artış ortalaması oranında zam verilmelidir.
Tasarıda,
kamuda çalışan taşeron işçilerle ilgili de bir düzenleme
bulunmaktadır. 68inci maddede kamu idarelerince personel
çalıştırılmasına dayalı yardımcı
işlere ilişkin hizmetler için ihaleye çıkılmadan önce
çalıştırılacak personel sayısı ile ücret ve
diğer mali ödemelere ilişkin tavanların tespiti için de uygun
görüş alınması zorunlu kılınmaktadır. Maddenin
yıl başında yürürlüğe girmesi öngörülmüş olup
yardımcı işlerde taşeron işçisi
çalıştırılmasına devam edileceği
anlaşılmaktadır. Ne oluyor, taşeron işçileri
ketenpereye mi getirilmek isteniyor? Bir defa, Hükûmet 4734 sayılı
Kanunda yetki almasına rağmen hangi işlerin yardımcı
iş olduğunu dahi üç yıldır belirleyememiştir.
Ayrıca, buradan soruyorum: Taşeron işçilerle ilgili söz vermeyen
Başbakan ve bakan kaldı mı acaba? Ne olacak şimdi?
Bakınız, Adalet ve Kalkınma Partisinin 22 Mart 2016 TBMM Meclis
Grubu Toplantısında o günkü Genel Başkan ve Başbakan aynen
şunları söylemiştir: İster asıl iş olsun ister yardımcı
iş olsun dışarıda kalan tek bir taşeron işçisi
kalmayacak inşallah.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA
KALAYCI (Devamla) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Bir dakika ek süre veriyorum Sayın Kalaycı.
Buyurun.
MUSTAFA
KALAYCI (Devamla) Biz söz verdik mi böyle söz verir, icraat yaptık
mı böyle icraat yaparız Allahın izniyle. Önümüzdeki günlerde
Türkiye Büyük Millet Meclisine sunacağımız yasa
tasarısıyla kamuda hem asıl işlerde hem de
yardımcı işlerde sürekli olarak çalışıp emeklilik
hakkını elde etmemiş olanları da kamuya alacağız.
Buradan bütün emekçilerimize selam olsun. Onların nasırlı
ellerine, terli alınlarına selam olsun. Emekçilerimize
hayırlı, mübarek olsun.
E,
söz verirken iyisiniz, coşuyorsunuz, icraata gelince öyle kaçmak yok. Ya
söz vermeyecektiniz ya da verdiğiniz sözleri tutacaksınız.
Taşeron işçileri oyalamayı artık bırakın.
Taşeron işçileriyle oyun oynamayı artık bırakın.
Sürekli Çalışıyoruz. diyorsunuz, üç dört yıldır ne
çalışmasıdır bu? Konu vergileri artırmaya gelince hiç
çalışmıyorsunuz, yüksek oranlara varan vergileri hemen
koyuveriyorsunuz. Hükûmet taşeron işçilere verdiği sözü
artık tutmalıdır. Bu torba kanun tasarısı
görüşmelerinde Genel Kurulda verilecek önergeyle gerekli düzenlemeyi
yapabiliriz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA
KALAYCI (Devamla) Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz burada destek ve
katkı vermeye hazırız.
Hayır
olsun diyorum, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.30
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.46
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Emre
KÖPRÜLÜ (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon?
Yerinde
Hükûmet?
Yerinde.
Sayın
Kerestecioğlu, bir söz talebiniz var.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, 9u
Halkların Demokratik Partisinden olmak üzere 10 milletvekilinin yasama
faaliyetlerine katılamadığına ve Hakkâri Milletvekili Selma
Irmakın Genel Kurula ilettiği mektubunu okumak istediğine
ilişkin açıklaması
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Daha önce de bugün içerisinde
ilettik ama partimizin 9, Meclisin de 10 milletvekilinin yasama faaliyetlerine
katılamadığını bir kez daha Genel Kurulun bilgisine
sunarak, Hakkâri Milletvekilimiz Sevgili Selma Irmaktan az önce ulaşan
bir kısa iletiyi Genel Kurula iletmek istiyorum:
Bugün, haksız ve
hukuksuz bir şekilde cezaevinde âdeta birer siyasi rehin olarak
alıkonuluşumuzun yıl dönümü. Millet Meclisinin üçüncü büyük
siyasi partisi olan HDPnin eş genel başkanları ve vekiller
olarak Hükûmetin 4 Kasım siyasi darbesiyle tutuklanmış bulunmaktayız.
15 Temmuz darbe
girişimini karşı darbeyle bastıran AKP Hükûmeti bu durumu
kendisi için bulunmaz bir nimet olarak tarif etmiştir. Olağanüstü
hâlin ilanıyla yasamanın askıya alındığı,
hukukun rafa kaldırıldığı bir süreci bütün bir ülke
olarak yaşıyoruz. Ülke, âdeta yarı açık cezaevine
dönüştürülmüş vaziyettedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın, buyurun.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) En ufak demokratik
tepkiye dahi tahammül bulunmamaktadır. Bu durum aslında Hükûmetin
demokrasi ve hukuktan ne kadar korktuğunun da göstergesidir. Türkiye'nin
tarihi tekerrürün tarihidir. Kürt sorununda yüz yıldır hep aynı
yöntem denenerek sonuç alınmaya
çalışılmıştır. Şiddet ve baskıdan
başka yol denemek akıllara zarar olarak algılanmaktadır.
Yanı
başımızdaki bölgesel gelişmelere bakın. Suriye-Irak
özelinde Orta Doğu patlamaya hazır barut fıçısı gibi
şu an. Türkiye'nin bu süreçteki tek ve biricik politikası Kürtler
irade sahibi olmasın ve mevcut inkâr politikası sürsün.
şeklindedir. Ama maalesef şunu net bir şekilde belirtelim ki,
Birinci Dünya Savaşının eski düzeni yıkılırken
yeni kurulacak düzende Orta Doğu'nun bütün halkları kendi renginde
temsil imkânı bulacağı bir sisteme kavuşacaklardır.
Tek tipleştirici ve hakları yok sayan köhnemiş rejimler bu
yüzyılda kaybedeceklerdir.
Türkiye'yi
yönetenlerin bu gerçeği görmesi ve çoğulculuğu esas alarak Kürt
fobisinden kurtulması bu coğrafya için hayırlı karar
olacaktır. AKP Hükûmetini uyguladığı baskı rejiminden
dönmeye ve demokrasiye işlerlik kazandırmaya
çağırıyoruz. Demokratik cephenin üzerine düşen tarihî
rolünü oynaması gerektiğine olan inancımızı belirterek
baskı rejiminin geçici olduğu inancımızı
paylaşıyoruz. Biz cezaevinde ve her yerde direnmeye devam
edeceğiz.
Selma
Irmak
Hakkâri
Milletvekili
Teşekkürler.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim ben de.
XII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/884) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981
Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı
Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı
İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz
Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili
Sayın Ertuğrul Kürkcü konuşacak.
Buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP
GRUBU ADINA ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Sayın Başkan, sevgili
arkadaşlar; bugün gündemdeki torba yasa üzerine konuşmak için bir
aradayız ama hepiniz görüyorsunuz tabloya
baktığınızda, aslında bir yasama ikliminde
değiliz. Bu kadar önem verilen, bu kadar haftalar boyu üzerinde
çalışılan yasa üzerinde tartışmak için, şu an
Mecliste aslında toplanmak için bile yeterli sayı yok. Ama
yasamanın önündeki tek problem bu değil, aslında burada
olanların yarısına yakın milletvekilimiz de cezaevindeler
şu an; 9 milletvekilimiz, eş başkanlarımız ve
10uncusu da Cumhuriyet Halk Partili milletvekili arkadaşımız,
toplam olarak 10 milletvekilimiz cezaevinde.
Bu
öykü 4 Kasım 2016 günü başladı, 4 Kasım 2016dan beri,
Meclis, her gün kendisine yeni bir darbe yapmayı, bir bakıma
otodestrüktif, kendi kendini yıkan bir Meclis gibi
çalışmayı başardı. Dehşet içinde bunu izliyoruz.
Geçmişte askerî diktatörlerin, darbelerin meclislere yaptığı
her şeyi şimdi Meclis kendisine reva görüyor; milletvekillerini hapse
atıyor, onların vekilliklerinin düşürülmesi için, aslında
yargıçlardan, savcılıklardan ve emniyet güçlerinden daha büyük
bir hızla çalışmak için, hızla, telaşla Meclise hem
fezleke yetiştiriyor hem bu fezlekelerin sonucu olarak ortaya
çıkmış olan kararları icra için bir tek saniye bile
beklemiyor. Meclisten HDPli ayıklamak konusunda Meclisimizin
gösterdiği üstün başarıyı, aslında, 12 Eylül rejimi
göstermiş değildi doğrusu.
Ben,
o nedenle, bugün, burada, bu 4 Kasım darbesinin yıl dönümünde,
hapisteki vekillerimizi hem selamlamak hem onları anmak istiyorum. Eminim
ya da emin olmak istiyorum ki hiç değilse cezaevinden Meclis oturumunu
izleyebiliyorlardır, onlarla benim şahsen temas edebilmemin biricik
yolu bu, tek taraflı bir SEGBİS süreci çünkü hapishaneye onları
ziyarete bile gidemem, keyfî bir biçimde Adalet Bakanlığı benim
hapishanelere gidişimi engeller ama Cumhuriyet Halk Partili vekillerimiz hiç
değilse gidiyorlar da onlardan bizim vekillerimizin bir selamını
alabiliyoruz. Ama şimdi beni izlediklerini düşündüğüm
vekillerimizi buradan tek tek selamlamak istiyorum Türkiye Büyük Millet
Meclisinin SEGBİS sistemiyle:
Merhaba
Selahattin Başkan, nasılsın? Merhaba Figen Başkan, iyi
misin? Merhaba Ferhat.
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Konu hakkında konuşsanız
DİRAYET
TAŞDEMİR (Ağrı) Sana ne!
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Devamla) Merhaba Çağlar. Merhaba Gülser. Merhaba Selma. Merhaba
Abdullah.
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Hayali konuşmalar yerine konu hakkında
konuşsanız
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Devamla) Merhaba İdris. Merhaba Burcu. Merhaba Sebahat. Merhaba
Gültan. Merhaba Aysel.
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Ne bu ya, ne bu! Şov yapma yeri mi kürsü
ya? Şov yapıyorsunuz sadece.
MİTHAT
SANCAR (Mardin) Niye rahatsız oluyorsun, bir selam gönderiyor. Bundan
rahatsız olunur mu? Biraz vicdan, biraz insaf ya!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Devamla) Hepinize merhaba. Kalbimizdesiniz,
yanımızdasınız, sizinle birlikteyiz, yüreklerimiz birlikte
çarpmaya devam ediyor. Hiç merak etmeyin, mutlaka ve mutlaka
hakkınızı soracağız, hakkınızı
alacağız. Bundan emin olun yoldaşlar! (HDP
sıralarından alkışlar)
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Bu ne ya!
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Devamla) Ben bu şekilde konuşuyorum.
ŞAHAP
KAVCIOĞLU (Bayburt) Şehitleri de an.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Devamla) Bugün buna odaklanıyoruz. Bugün, 4 Kasım
darbesinin yıl dönümü. Ondan sonraki üç yüz altmış dört gün her
şeyi konuşuruz.
Ve
bu arada Ferhat Encu arkadaşımızın yani milletvekilinizin,
milletvekilimizin size yolladığı mesajı da okuyorum:
Halkların
ortaya çıkardığı Rakka zaferinin
sıcaklığıyla hepinizi selamlıyorum.
Bildiğiniz
gibi, biz halkın seçilmişleri olarak bir yıldır zindanlarda
siyasi iktidar tarafından rehin tutulmaktayız. Yürümüş
olduğumuz siyaset ve sarf ettiğimiz sözlerden dolayı iktidar
güdümlü yargı tarafından bazılarımıza cezalar verilip
bazı arkadaşlarımızın vekilliği düşürüldü.
Hâlâ bu politika ve zorbalık devam etmekte. Biz biliyoruz ki
halkımızla omuz omuza verip Kral çıplak! dediğimiz için
cezalandırıldık. Halkımızın özgürlük taleplerini
dile getirdiğimiz için, onlara boyun eğmeyip kürdistan ve Türkiyede
yaptıkları hukuksuzlukları, zorbalıkları dillendirip
karşılarında durduğumuz için buradayız. Eşitliği,
adaleti, demokrasiyi ve özgürlüğü savunduğumuz için rehin
alındık.
Dolayısıyla
4 Kasım 2016 tarihinde yapılan operasyon Kürt halkının ve
diğer halkların iradesine yapılan faşist bir darbedir.
Halkların özgürlük talepleri karşısında korkan zorbalar
halkın iradesini gasbederek, rehin tutarak önüne geçmeye
çalıştılar ama nafile. Bu kadar bedel ödeyen bu halk bu
mücadeleden asla vazgeçmeyecektir. Bizler de onların temsilcileri olarak
ödemekte olduğumuz bu bedeli bir onur madalyası olarak görüp onlara layık
olmaya devam edeceğiz. Daha özgür ve demokratik bir ülke için tüm
halkımızı mücadele etmeye çağırıyorum. Umudumuz
ve direncimiz diridir. Biz kazanacağız.
Ferhat
Encu
Şırnak
Milletvekili
(HDP
sıralarından alkışlar)
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Hainler hiçbir zaman kazanamaz.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Devamla) Sevgili arkadaşlar, düşünün, cezaevinde olan ve
hâlâ yargılanmayı bekleyen, hiç biri hakkında herhangi bir hüküm
verilmiş olmayan 10 milletvekilimizi buradan selamladığım
için nasıl büyük bir öfke ve nefretle karşılaştım,
hepiniz gördünüz.
Şimdi,
nasıl olacak da bu ülkede, çeşitli toplum kesimlerinin,
birbirlerinden farklı çıkarlara, birbirlerinden farklı
düşüncelere, birbirlerinden farklı hakikatlere, tarihlere,
kültürlere, hatta ahlaki anlayışlara sahip insanların meclisi
olarak bu Mecliste bir araya gelinecek. Demokrasiden söz ediyorsak bu nefret
burada kendisine yer bulmamalıdır. Ama eğer demokrasiden
başka bir şeyden söz ediyorsak yani beğenmediğimiz fikirlerin
ifade edilmesine rıza göstermek, bunlara razı olmak, bunlarla bir
arada yaşamak, bunları dinlemeye tahammül etmek zorunda olmak gibi
bir terbiyeye sahip olacak isek o zaman bu ne? Sanıyorum gidişat
aslında birincisi istikametindedir. Geniş ve büyük manevralarla bu
hedefe ilerleniyor olması aslında kalpten geçenin bu olduğu
gerçeğini ortadan kaldırmaz. Bütün bunları biliyoruz, bütün
bunlarla ilgili bütün tasavvurları her gün takip ediyoruz. 20 Temmuz
2016dan beri Türkiyede durumun giderek daha kötüye gidiyor olmasından
bütün bunların böyle olduğunu anlıyoruz ama biz Türkiye Büyük
Millet Meclisine gelirken halklarımızla
yaptığımız anlaşmaya, sözleşmeye sadık
kalacağız.
Bakın,
bu benim Meclisteki ikinci dönemim. Birinci dönemde konuştuğumdan ya
da söylediğimden daha farklı bir şey söyledim mi size? Ne ise o.
Biz buyuz, burada duruyoruz, başka yerde duramayız,
değişemeyiz, bizi değiştiremezsiniz, bize boyun
eğdiremezsiniz, uğraşmayın bununla. Biz size boyun
eğdirmeye uğraşıyor muyuz? Ama şairin dediği gibi
bârikayi hakîkat müsâdemeyi efkârdan doğacaksa; gerçeğin
ışığı, şimşeği fikirlerin
çarpışmasından doğacaksa burada bir fikir var
beğenseniz de beğenmeseniz de. Bu fikir, Türkiyede üstün millet,
üstün ırk ve aşağı millet, aşağı ırk
olmadığı fikridir. Bunların hepsinin, Türkiyede
yaşayan bütün halkların eşit hakla temsil edildikleri bir
Meclise kavuşmak, Türkiye'nin,
hem hakkı hem ihtiyacıdır. Bu ihtiyacın
gerçekleştirilmesi için varız, buradayız ve bunun için mücadele
etmeye devam edeceğiz. Bunu bu Mecliste sağlayamazsak eğer, bu
ihtiyaç ortadan kalkacak değildir. Daha iyisi, Meclisin kendisini bu
ihtiyaca uydurabilmesidir; uyduramıyorsanız, buna kabiliyetiniz
yoksa
İnanın,
toplum bugüne kadar ne devletler ne meclisler ne liderler ne imparatorlar ne
sultanlardan vazgeçti. Bunların hepsi şimdi tarihin bir yerinde
duruyorlar ve kendisine yeni bir hayat seçtiler. Bu hayatın içinden biz
daha ileriye doğru gitmeye çalışıyoruz. Ama eğer bizi
maziye iade etmek için çalışılacaksa yani sultanın bir
buyruğuyla dağıtılabilecek bir Meclis -ki o Meclis bile öyle
değildi- sultanın bir buyruğuyla Fizana sürgün edilebilecek
vekiller, eğer beklenilen şey buysa tarihin çarkı geriye dönmez,
buna kalkışan herkes tarihin dersleriyle
karşılaşır. Bizim tarihten
çıkardığımız ders, değişimin tarihin
değişmez yasası olduğudur.
Türkiyeyi,
tarihi, kendimizi değiştirerek yeni bir toplumu hep birlikte kurmak
ümidiyle hoşça kalın yoldaşlar, hapishanede değilsiniz,
özgür olan sizsiniz. (HDP sıralarından alkışlar)
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) - Hainler tarihin çöplüğüne gömülür.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Turan
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkanım, Askerî dönemlerde bile
olmayan uygulamalar bu dönemde oldu. diyerek Hükûmete
sataşmışlardır, cevap vermek istiyorum izin verirseniz.
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Hükûmet adına, öyle
mi?
Bari
siz konuşsaymışsınız
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Grubumuza sataştılar Sayın
Başkanım.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
6.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın,
İzmir Milletvekili Ertuğrul Kürkcünün 502 sıra sayılı
Kanun Tasarısının birinci bölümü üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Az
önceki konuşmacıyı büyük bir üzüntüyle dinledim. Bugün 8
şehidimiz var, isterdim ki bir kez olsun o şehitlere rahmet dilesin.
Epey uzun zamandan beri devletin, milletin barış süreci talebine
rağmen yapılan ihanetlere değinsin. Bu gençlerin
şehadetinden üzüldüğünü ifade etsin. Ancak gördük ki cezaevindeki
vekiller dedi, selam gönderdi, onlara yoldaşlar dedi ama şehitler
hiç gündemimiz olmadı.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; dokunulmazlığı her
gün 40 defa söylüyoruz, bir daha söylüyorum, Dokunulmazlığı
kaldırın, 80 vekil imza verdik. diyen sizdiniz. Biz, Meclis olarak,
tüm partiler, dokunulmazlığı kaldırdık; AK
PARTİli vekillerin de dokunulmazlığı
kaldırıldı, sizin de kaldırıldı. Ben
şahsımın da olmak üzere yargılamalar devam ediyor. Bir
partiyi ayıklamak falan değil, tam aksine her vekile yargı
önünde eşit muamele etmek var.
Bunun
dışında, vekillik, her türlü suçu işleme özgürlüğü
vermez kimseye. O selam gönderdiklerinizden birkaç örnek vereyim size. O
dediklerinizden biri devlete ve güvenlik güçlerimize PKK sizi tükürüğüyle
boğar. dedi mi? Dedi. 6-8 Ekim gösterileri için Sokağa
çıkın. dedi mi? dedi. Köy korucularına Defolup gideceksiniz, o
Keleşler size doğrultulacak. dedi mi? Dedi. Hendeklere
faşizmin bayrağını gömeceğiz. dediler mi? Dediler.
Değerli arkadaşlar, bunların hiçbiri vekillik faaliyeti
değildir. Terör örgütünün sözcülüğü vekillik olamaz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Ben
de buradan sizin selamınızın ötesinde selam gönderiyorum. Ey
Yasin Börü, sana rahmet olsun; ey Kaymakam
Muhammet Fatih, sana rahmet olsun; ey Necmettin Öğretmen, sana rahmet olsun; ey Aybüke
Öğretmen, sana rahmet olsun; ey Eren Bülbül, sana rahmet olsun diyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Sağ olun, var olun. (AK
PARTİ sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan,
özellikle parti eş genel başkanımızı da hedef alarak,
partimizi hedef alarak, insanları sokağa çağırmak ve sanki
bu ölümlerden partimiz sorumluymuş gibi bir sataşmada
bulunmuştur.
BAŞKAN
Milletvekillerinizin söylediklerini söyledi.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) İddianame ifadeler Sayın Başkan!
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Milletvekillerimiz böyle
bir şey söylemediler. Hangisini söylediler?
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Cümle âlem biliyor Sayın Başkan!
BAŞKAN
Nasıl söylemedi Sayın Kerestecioğlu!
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Terörün sözcüsü. dedi,
bunun yanı sıra sataşmada bulundu.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Aç bak! Aç bak da öğren, öğren.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Şimdi, burada
değerlendirmeyi
BAŞKAN
Şimdi, bakın, Sayın Kerestecioğlu, grubunuzu hedef alarak
söylediği herhangi bir şey yok.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Terör örgütünün sözcüsü
olarak vekillik olmaz. dedi.
LEYLA
ŞAHİN USTA (Konya) Evet, yalan deyin, yalan deyin hadi.
BAŞKAN
Sadece milletvekillerinizin geçmişte yapmış olduğu,
söylemiş olduğu, sarf etmiş olduğu sözlerden bahsetti.
Bunlar da doğru olan sözler.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Burası mahkeme değil Sayın Başkan.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan,
terör örgütünün sözcüsü olarak
BAŞKAN
Buyurun, size de iki dakika vereyim.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Siz hangi hakla Bunlar
doğru olan sözler. diyorsunuz? Siz bir hukukçusunuz. Terör örgütünün
sözcüsü olarak onu mahkûm ediyor, grup başkan vekili mahkûm ediyor.
LEYLA
ŞAHİN USTA (Konya) Yalan deyin hadi dediklerine.
BAŞKAN
Ben mahkûm etmiyorum Sayın Kerestecioğlu, benimle
tartışmayın.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Burası mahkeme
değil.
BAŞKAN
- Olan olaydan bahsediyorum, durum tespiti yapıyorum.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Basbayağı mahkûm
ediyorsunuz.
BAŞKAN
Mahkûm etmiyorum, durum tespiti yapıyorum.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Nasıl bir tespit?
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN
Evet, durum tespiti yapıyorum. Bunları okuduk.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Ben Terör örgütünün sözcüsü
olarak vekillik yapılmaz. sözü nedeniyle sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN
Lütfen
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Veriyor musunuz, vermiyor
musunuz?
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika diyorum.
İkide
bir de hukukçusunuz hukukçusunuz
Denilmedi mi bunlar? Durum tespiti bu.
Mahkûm mu ediyorum?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) İnanamıyorum
çünkü hukukçu musunuz değil misiniz gerçekten bazen.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan
BAŞKAN
- Ben de size inanamıyorum, neyse bu hırsınız.
Buyurun.
7.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Bunu genel olarak
hukukçular değerlendiriyorlardır herhâlde Sayın Başkan.
Öncelikle,
gerçekten, hani her sözde aynı hamaseti yapmakta ısrar ediyorsunuz
ya
LEYLA
ŞAHİN USTA (Konya) Sizden öğrendik, hamaseti sizden
öğrendik.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) -
bütün gün boyunca burada,
Hakkâride kaybettiğimiz askerlerimize ve güvenlik görevlilerine olan
üzüntümüzü dile getirdik.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Ne zaman söyledin? Az önce söylediniz mi?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Siz burada yoktunuz herhâlde,
olduğunuz zaman dinleseydiniz.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) - Siz hamaseti Avrupa Parlamentosunda nasıl
yaptığınızı söyleyin burada!
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Gerçekten bir ölü
yarışı hâline bu memleketi getirmek esef verici bir şeydir.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Avrupa Parlamentosunda nasıl hamaset
yaptığınızı söyleyin burada!
BAŞKAN
Sayın Erdoğan
Sayın Erdoğan
Lütfen
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Şimdi, siz istediğiniz
kadar devam edin.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) PKKyı kınıyor musunuz, PKKyı?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Burada, bu Millet Meclisinde 10
vekil tutukludur ve onların yıl dönümüdür.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Yediğiniz içtiğiniz kaba nasıl
tükürdüğünüzü söyleyin!
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Biz bu nedenle bir gün
içerisinde kalkıp bütün konuşmalarımızı buna
vakfediyoruz ve bunu her daim yapıyorsunuz.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Terör örgütü PKKyı kınasanız ya!
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Size 28 Şubatta terörist
denildi, bizler terörist mi dedik size?
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Sokağa çıktınız mı?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Şimdi, bunu demeyi hak
ediyor musunuz siz? Hayır, hak etmiyorsunuz.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Biz hak ihlaline uğradığımızda
neredeydiniz siz?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bir dakika
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Her şeye rağmen hak
etmiyorsunuz çünkü burası yargı makamı değil ama siz
yargıyı da kendinize bağladınız
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Biz hak ihlaline uğradığımızda
siz nerelerdeydiniz, bir söyler misiniz.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) -
ve vekillerimiz hakkında
aslında sadece ifade ettiklerinden ve dokunulmazlık kapsamında
olan sözlerinden dolayı yargılandıkları hâlde, burada
yargı yerine geçmeyi kendinize hak görüyorsunuz.
LEYLA
ŞAHİN USTA (Konya) Sen nasıl hak görüyorsun?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Gerçekten, bunu hak görmenizi
ben esefle karşılıyorum Sayın Bülent Turan.
LEYLA
ŞAHİN USTA (Konya) Sen ne yapıyorsun?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Size sataşma olarak bunu
adlandırıyorsunuz, sataştığımı ifade edeyim
ama bu bir sataşma değil.
AHMET
GÜNDOĞDU (Ankara) Milleti silahla tehdit etmek ne zaman vekilin vazifesi
oldu?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Bu, gerçekten, buraya gelmeyi
hak etmiş olan, milletin oy verdiği insanların başka bir
düzeyde tartışmasını istemektir. Sayın Ertuğrul
Kürkcü bunu yaptı, Bunu yapmayın. dedi. Bu Mecliste gerçekten hak
edilen bir tartışma ortamı olmalı. Biz bunu istiyoruz
sadece ve vekillerimizle ilgili olarak da düzgün bir üslup
kullanılmasını istiyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Terör örgütüne yaslanmaktan vazgeçin!
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Burası yargı
makamı değil.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Terör örgütüne yaslanmaktan vazgeçin, vazgeçin!
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Niye PKKyı kınamıyorsun?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Ben neyi kınayıp
kınamayacağımı sizin sözlerinizle yapacak değilim!
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Niye kınamıyorsun?
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Turan
AHMET
GÜNDOĞDU (Ankara) O zaman bizim ne deyip ne demeyeceğimize de sen
karışma.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Arkadaşlar
Sayın
Başkan, usul ekonomisi gereği kürsüye çıkmayı talep
etmiyorum ancak hamasetse, buradan el sallayarak cezaevine selam göndermek
hamasetin en önde gidenidir.
İkincisi
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Göndereceğiz tabii,
bizim vekillerimiz.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Sen beni görüştürseydin vekille ben de el
sallamazdım.
BAŞKAN
Ben sizi dinliyorum Sayın Turan.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, isterdik ki Kıymetli Grup
Başkan Vekili kürsüye çıktığında, vekillerin ifade
ettiği terör örgütüne yataklık yapma iddiasındaki iddianame
ifadelerinin Hiçbiri doğru değil. deseydi ama hepsini okudum tek
tek.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Abdullah Zeydanın
mektubunu okuduk, dedi kendisi.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) O ifadeler maalesef, vekillik göreviyle
bağdaşmayan kişilerin söylediği ifadeler. Biz de bu ülkenin
demokratik rejim içerisinde her türlü konuşmasının, fikrinin,
ideolojisinin burada tartışılmasını isteriz elbette
ama bir daha söylüyorum, vekillik O bayrağı buraya gömün. Onu
oraya vurun. deme hakkı vermez kimseye. Her demokratik ülkede benzer
ifadeler varsa gereği yapılır.
DİRAYET
TAŞDEMİR (Ağrı) Bu sizin algı operasyonunuz!
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Amerikada El Kaide mensubu bir adam bu
tartışmayı yaparsa ne olur? Fransada benzer bir terör örgütü
mensubu o ifadelerin yarısını kullansa ne olur? Siz şunu
diyorsunuz: Her türlü eylemin içerisinde olacağız. Her türlü terör
eyleminin ifadelerini kullanacağız ama biz vekiliz, hiçbir şey
yapılmayacak. Bu hiçbir yerde olmaz.
Çok
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Peki, teşekkür ederim.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Ben de aslında Her
türlü terör örgütünün ifadelerini kullanacaksınız. lafları için
sataşmadan söz isteyebilirim ama gerçekten, bu Meclisin bu hâlinde
gereksiz buluyorum bu tartışmayı.
BAŞKAN
Hakaret etmeyin Türkiye Büyük Millet Meclisine lütfen.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Grup
Başkan Vekili, size cevap vermek için değil sadece tutanağa
geçmesi için iki söz söyleyeceğim.
BAŞKAN
Ben şu anda bu Genel Kurulu yöneten Meclis Başkan Vekiliyim,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin şu andaki itibarını korumakla
mükellefim, lütfen
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) O ifadeler yalan. desin, sevinelim biz de.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Evet, vekillerimiz terörle
ilgili, bayrakla ilgili vesaire herhangi bir söz kullanmamıştır,
özellikle, bayrakla ilgili.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Ya, bizim askerimizi, polisimizi tükürükle boğmak
neyin ifadesidir ya; bir söyleseniz bize.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Kimsenin bayrakla,
cumhuriyetle vesaireyle bir sorunu yoktur. Bunlar bu şekilde tutanağa
girsin lütfen.
BAŞKAN
E, güzel tabii, ne güzel bir şey.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sizin takdirinize mazhar
olmak için söylemiyoruz hiçbir sözümüzü. Bu da tutanağa geçsin.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Bir söylesenize bize, güvenlik güçlerini tükürükle
boğmak ne demektir?
DİRAYET
TAŞDEMİR (Ağrı) Sen bu kadar bağırıyorsun,
kesin senin bir derdin var, derdin.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Haddinizi bilin, haddinizi!
XII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/884) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981
Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı
Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı
İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz
Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın
Bülent Kuşoğlu konuşacak.
Sayın
Kuşoğlu, sizin şahsınız adına da bir
konuşmanız olduğu için süreniz on beş dakika.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
502
sıra sayılı -adı çok uzun olduğu için
açıklamayacağım- Kanun Tasarısıyla ilgili Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, her ülkenin sıkıntıları olur,
sorunları olur. Özellikle, ekonomiyle ilgili olarak da
sıkıntı her zaman için söz konusu olabilir. Bu dönem de birçok
konuda sıkıntıları var Türkiye'nin ama ekonomiyle ilgili
olarak çok önemli sıkıntıları var, sorunları var. Bu
sorunları, sıkıntıları geleneği olan devletler
bir şekilde hallederler. Kendi yapıları içerisinde, geleneksel
yapıları içerisinde, kurumsal yapıları içerisinde
bunları hallederler, çözerler. Sorunu önce teşhis eder, ondan sonra
da gereken önlemi alırlar. Kurumsallaşma diye bir hadise var. Bu,
devletler için de geçerli; kurumsallaşma, şirketler için olduğu
kadar devletler için de geçerli. Kurumsallaşmayı becermiş, hem
kadrolarıyla, ekonomi kadrolarıyla hem kurumlarıyla,
bürokrasisiyle sorunu, gelecekteki sorunları da teşhis edip önlem
alırlar devletler, almaya çalışırlar.
Türkiyeye
geleyim. Türkiye'nin sorunları yapısal. Özellikle ekonomiyle ilgili
sorunlarımız yapısal sorunlar, basit sorunlar değil.
Ekonomi deyince de yanlış anlaşılabiliyor, kimin sorunu
ekonomiyle ilgili? Devletin ekonomisi mi, vatandaşın ekonomisi mi?
Devletin ekonomisi farklı. Devletin ekonomi anlayışıyla
ilgili kendi perspektifinden sorunları farklı. Devlet, öncelikle
kendi içerisindeki bu borçlanma sorununu çözmek zorunda, çok önemli
sıkıntıları var, yatırım yapmak zorunda, tasarruf
yapmak zorunda, döviz bulmak zorunda, devletin aşağı yukarı
her alanda sıkıntısı var ekonomiyle ilgili. Ama
vatandaşa bakıyorsun, vatandaşın da benzeri şekilde
Vatandaş deyince tabii, adını koymak lazım.
İşçi, esnaf, emekli, memur, iş adamı, herkesin sorunu var,
sıkıntısı var, özellikle de işsizlerin. Bunların
sorunları da daha farklı. Bunlar, zaman zaman devletin ekonomideki
sorunlarıyla bu saydığımız vatandaş kesimlerinin
sorunları da birbirleriyle çelişebiliyor.
Şimdi,
bu 502 sıra sayılı Kanun Tasarısı, Hükûmet
tarafından bir sıkıntı döneminde, ekonomiyle ilgili olarak
bildiğimiz bir sıkıntı döneminde getirildi. Bu torba kanun
tasarısının biraz önce Sayın Maliye Bakanımız
çıktı bu kürsüden tek tek maddeleriyle ilgili yirmi dakika bir bilgi
verdi, kendisini tebrik ediyorum. Geçen torba kanun tasarısında bu
kürsüye çıkıp bilgi vermemişti, bu sefer çıktı, bilgi
verdi, onun için kendisini kutluyorum. Bu Meclise bilgi verilmesi lazım,
doğrusu Maliye Bakanlarının görevi o. Geçen sefer bilgi vermedi
nedense, ben de buradan eleştirdim, bu sefer sağ olsun- geldi, bilgi
verdi. Yalnız, şöyle bir şey var: Bu sefer bilgi verdi de ne
anladı milletvekillerimiz?
Değerli
arkadaşlar, bu kanun tasarısı Türkiye'nin ekonomik sorunlarının,
bu yapısal sorunlarının hangilerini çözüyor? Devletin
sorunlarını çözüyor mu?
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Yok.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) - Devletin borçlanma sorununu,
sıkıntısını çözüyor mu?
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Çözmüyor.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) - Vatandaşın sorunlarını
çözüyor mu? Esnafın sorununu çözüyor mu, artırıyor mu?
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Artırıyor.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) - İş adamının, işçinin,
işsizin, çiftçinin, memurun, bunların sorunlarını çözüyor
mu? Hangi kesimin sorunlarını çözüyor?
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Zenginlerin sorununu çözüyor.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) - Yani bu torba kanun tasarısı -tamam,
getirildi, anlatılıyor, önümüzdeki hafta da bunun detayına
gireceğiz- hangi sorununu çözüyor vatandaşın? Şu
sorunlarını çözüyor. diyebilen birisi var mıdır Sayın
Maliye Bakanı da dâhil olmak üzere?
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Var, faizcinin sorununu çözüyor.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Şöyle söyleyebilirim Sayın Tanal, bu
kanun tasarısı aslında sadece iktidara biraz zaman kazandırıyor,
hiçbir sorununu çözmüyor. Bir süre zaman kazandırıyor, bir süre
sorunları halının altına süpürüyor, erteliyor
sorunları, daha sonra yeni sorunlarla karşılaşmak üzere
sıkıntıları artırıyor.
Bu
torba kanun tasarısı değerli arkadaşlar, bilin ki vergi
demek, ilave vergi demek. Bu torba kanun tasarısı bilin ki ilave zam
demek. Şimdi, normal olarak Sayın Maliye Bakanının
sunumunda bize ne kadarlık bir vergi ve zam getirdiğini bir etki
analiziyle
Ki kendi iktidarının çıkardığı bir
kanuna dayanıyor etki analizinin yapılması, her kanunun ona
dayanması, etki analizine dayanması ama o etki analizini vermedi
sağ olsun bize, ısrarlarımızla küçük bir not gönderildi.
Buna göre 40 milyar mı vatandaştan, farklı kesimlerden vergi
alıyoruz, zam alıyoruz; 50 milyar mı, tam olarak bilmiyoruz ama
vatandaşın sırtına vergi ve zam yüklediği kesin. Vergi
ve zam yüklüyor, vatandaşı daha da sıkıntılı hâle
sokuyor ama ne oluyor? Devlete bir süre daha kazandırıyor, daha
doğrusu iktidara bir süre daha kazandırıyor.
Etki
analizi yapılmadığı için biz de Hükûmetten
aldığımız, iktidardan aldığımız
rakamlara güvenerek burada eleştiriler yapamadığımız
için tam olarak bilmiyoruz. Ama şunu söyleyebilirim. Bu torba kanun
tasarısı bu anlamda etik de değil, bu anlamda insan odaklı
da değil. Vatandaşın ve ekonominin sorunlarını
çözebilen bir şey değil, özellikle bunu belirtmek istiyorum.
Peki,
kime ne kadar yük getiriyor, hangi kesimlere ne kadar yük getiriyor bunu da
rakamlandıramıyoruz bu etki analizi yapılmadığı
için. Hükûmetin gerçek anlamda ne kadar kazancı olacak onu da tam olarak
bilemiyoruz. Ya, o kadar garip ki, bu meşhur MTV var biliyorsunuz, önce
yüzde 40 diye Sayın Bakan açıkladı, tepkiler olunca sanki
iktidarın, Cumhurbaşkanımızın ve AK PARTİ Genel
Başkanının haberi yokmuş gibi o 40ı 25e
düşürdü, hâlbuki yüzde 40 yapılırken kendi bilgisi dâhilinde
yapılmıştı. Ama, güzel bir manevrayla sanki bilgisi
yokmuş gibi, sadece bütün suç Hükûmette ya da Sayın Maliye
Bakanındaymış gibi Yüzde 40 indirildi, 25e düşürdük.
dediler; hiç ilgisi yok tabii. Aslında, Sayın Cumhurbaşkanı
konuyu en baştan biliyordu, onun talimatıyla bu şekilde
yapılmıştı, indirildi dedi.
Bir
de şu durum var: Sayın Başbakan da bir açıklama yaptı,
bu torba kanun ve bütçeyle ilgili olarak dedi ki: Bundan sonra debdebe ve
şaşaa dönemi bitmiştir, bundan sonra tasarruf dönemine giriyoruz
Hükûmet olarak. Bundan sonra bilin ki kemerleri sıkacağız.
Şaşırdım hakikaten yani Sayın Başbakan bunu
söylüyor ama bu tasarruf nasıl yapılacak, kim tasarruf yapacak,
Hükûmet mi tasarruf yapıyor? Baktım, şimdi, biz Plan ve Bütçe
Komisyonunda, yukarıda bütçeyi görüşüyoruz, geçen yılın
bütçesine yani içinde bulunduğumuz yılın bütçesine göre yüzde
30dan fazla bir artış yapılmış bütçede, yüzde 30dan
fazla. Şimdi tasarruf yapıyorsan bütçeni küçültürsün, nasıl bir
anlayıştır daha büyük bir bütçe yapıyorsun, daha fazla
vergi topluyorsun, daha fazla harcama yapıyorsun; tasarrufa yönelik bir
bütçe değil bu. Bu torba kanun da tasarrufa yönelik değil. Nasıl
bir tasarruf anlayışı var? Sayın Başbakanının
dediğini ben burada bulamadım.
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Söylediğinin tersini yapıyorlar,
ondandır.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Bu biraz önce anlatmaya
çalıştığım konuya da tekrar geleyim. MTVde yüzde 40
denildi, tepkiler oldu, Düşürüldü, yüzde 25 yapıldı. dendi,
biraz sonra anlatacağım onu ama
Orada tam bir hesaplama
yapılamadan hemen torbada Hükûmet tasarısında olmayan bir hüküm
getirildi, kurumlar vergisine yüzde 10 zam yapıldı. Ya, daha beş
altı ay önce Kurumlar vergisini biz yüzde 5e indireceğiz.
demişlerdi.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Yok canım.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Ne oldu? Birdenbire yüzde 10 zam
yapıldı.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Yok canım, demedik öyle bir
şey.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) - Evet, iktidarın bazı mensupları
Yüzde 5e kadar indireceğiz. dediler Sayın Bakanım.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Açıklamaya yetkili olan benim; ben
de öyle bir şey demedim.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Açıklamaya yetkili olan çok var sizde.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Olur mu canım, Maliye Bakanı
olarak ben açıklarım.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Şimdi, Kurumlar vergisini
düşüreceğiz. diyorsunuz, sizin getirdiğiniz, Hükûmet olarak
bakanların ve Başbakanın imzaladığı tasarıda
böyle bir şey yok. MTV, Motorlu Taşıtlar Vergisi güya tabii o da
tam öyle değil ama 40tan 25e düşürülünce kurumlar vergisine
birdenbire zam yapıyorsunuz, yüzde 10 zam yapıyorsunuz. Ee, peki, bu
ne perhiz bu ne lahana turşusu? Bu, tasarrufları mı
artırıyor? Bu, debdebe ve şaşaayı mı
azaltıyor? Neye hizmet ediyor bunu anlamak mümkün değil, ben
anlayamadım.
Sayın
Bakan birçok maddeyle ilgili olarak dedi ki anlatmaya çalıştı;
işte Alacağın aslını alıyoruz, 406
sayılı Kanunla ilgili olarak ihtilafları ortadan
kaldırıyoruz. Sayın Bakanım, bu, Maliyenin bir anlamda pes
etmesidir. Yıllardır uğraşıyorsunuz hazine payı
adı altında bu iletişim şirketlerinden bir şeyler
almaya çalışıyorsunuz -bunun tutarı, toplamı
milyarları buluyor, birkaç milyarı buluyor- ama kaybediyorsunuz;
ondan sonra diyorsunuz ki Ben bir af çıkarayım, bunu farklı
hâle getireyim. Ee, bu, Maliye Bakanlığının pes etmesidir
doğrudan doğruya maalesef. Bu, bir anlamda
başarısızlıktır, itiraftır.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Gayet başarılıyız
alacaklarımızı tahsil etmekte, merak etmeyin.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Başarılı olmanızı biz
dileriz.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Teşekkür ederiz.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Bu ülke için öyle olması lazım ama
başarıyı arıyorum bulamıyorum.
MURAT
EMİR (Ankara) Bak, karıştı; kâğıtlarda bile yok
başarı!
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Evet.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) O kâğıtlarda nerede
başarı? Yok o kâğıtlarda başarı.
MURAT
EMİR (Ankara) Olsaydı orada yazardı emin olun!
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) O sizin
kâğıtlarınız, bizim kâğıtlarda
MURAT
EMİR (Ankara) Bir rakamı bile söylemediniz, benden esirgediniz
Sayın Ağbal.
BAŞKAN
Sayın Kuşoğlu, devam edin lütfen.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Şimdi, MTV ile ilgili olarak girdik,
şöyle bir rakam vereyim: Bakın, vakit kaybetmemek için hemen
giriyorum. Çıkarttık, eski oranlarla kıyaslayınca sadece
1300 cclik motor hacminin altında olan ve vergisiz değeri 40 bin
liranın altında olanlarda yüzde 15lik bir zam var, ondan sonra 70
bin liranın küçüğüyle başlıyor, 26,5 zam, ondan sonra
38,1lik, ondan sonra tekrar 26lık, 37,5luk, 50lik zamlar hâlinde devam
ediyor yani ortalaması aslında tekrar yüzde 40a geliyor değerli
arkadaşlar. Yani şöyle bir manevra yapılmış: Biz
40tan vazgeçiyoruz, tepki geldi, 40tan vazgeçtik, 25e indirdik. Ama
görüyorsunuz aslında yine 40 ortalaması ama öyle duyuruluyor, bu
arada kurumlar vergisine de yüzde 10 zam yapılıyor. Bu kadar
başarılı olunabilir. Yani başarı diyorsak işte
buradaki manevrayla başarılı olunmuştur ve vatandaş
sanki ikna edilerek daha fazla vergi alınmıştır
vatandaştan, konu bu.
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Mehmet Şimşek bile
anlamamış beni, televizyonda yanlış anladı.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Merak etmeyin,
başarımıza devam ediyoruz.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Demin Ankara Milletvekili Sayın Murat Emir
Sayın Bakanımıza bir soru sordu. Varlıkların millî
ekonomiye kazandırılmasıyla ilgili bir kanunu burada geçen
yıl kabul etmiştik. Yani yurt dışında ve Türkiye'de
şu anda kara para dediğimiz ya da kayıtlı olmayan
meblağların döviz, altın, varlık, gayrimenkul her tür
varlığın ekonomiye kazandırılması gerekiyordu,
bir kanun çıkarttık. Sayın Maliye Bakanına soruyorum:
Bütçede 2 kere sordum, burada Sayın Emir sordu. Ya, kaç kişi bundan
istifade etti, ne kadar para geldi, ne kadar döviz geldi, cevap yok.
Bilemiyoruz. Yani bir Maliye Bakanı bunu bilmez mi?
MURAT
EMİR (Ankara) Sarayın muhasebecisi belki biliyordur.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Tamam, bankalara beyanda bulunulmuştur,
vergi dairelerine beyanda bulunulmuştur ama Maliye
Bakanlığı bunu bilir, bir devlet bunu bilir. Bir devletin bunu
bilmemesi mümkün değil. Bir Maliye Bakanının da Ben
bilmiyorum. demesi züldür.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Devlet tefessüh etmiş Beyefendi, devlet tefessüh
etmiş.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Maalesef, maalesef
Ne diyeceğimi
bilemiyorum.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Siz kara para diyorsunuz, kara para
değil ki.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Gerçekten bu kadar önemli bir konu;
varlıklar ekonomiye kazandırılmış, kim ne kadar bir
varlık kazandırmış, bundan haberimiz yok ve Maliye
Bakanlığının da haberi yok maalesef.
Burada,
bir de, birinci bölümde kış saatiyle ilgili çok önemli bir uygulama
var, bu kanunlaştırılıyor Danıştayın iptal
ettiği. Hâlbuki onunla ilgili olarak açıklama istedik. Bakanlık
yetkilileri bize şöyle bir rapor verdi: İşte, vücut saati,
şu saati, bu saati
Ya, sonuç olarak geçmiş yıllarda
yapılan tasarruf neydi bu yaz saati uygulaması varken, şimdi
nedir, bunu bir türlü anlatmıyorlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Sayın Başkan, bir dakikam olabilirse
BAŞKAN
Peki, ek süre vereyim size bir dakika.
Tamamlayın
lütfen Sayın Kuşoğlu.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Çok teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sonunda
EPDK yetkilileri bir rakam verdi. Size çok kısaca okumak istiyorum,
bilmemiz lazım: 2012 242 milyar kilovatsaat; 2013 248 milyar kilovatsaat,
6 milyar kilovatsaatlik bir artış var 2012den 2013e; 2013ten
2014e 9 milyar kilovatsaatlik, 2014ten 2015e 6 milyar kilovatsaatlik yani
ortalama 6-7 milyar kilovatsaat her yıl bu yaz saati dolayısıyla
bir artış oluyor. Biz bu yaz saati uygulamasını
yapmadık, ne oldu biliyor musunuz? 15 milyar kilovatsaatlik bir
artış var. Ya, bu raporların ne ilgisi var? Ondan sonra da
üniversite yazmış, şöyleymiş, böyleymiş, bilmem ne
tarifesi, gece tarifesi, gündüz tarifesi
Yok böyle bir şey.
İşte, çok basit bir şekilde
Bu nedir biliyor musunuz? Bu
elektrik şirketlerine para kazandırmaktır, olay bu.
Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kuşoğlu.
Sayın
Turan, söz istemişsiniz buyurun.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkanım, 60a göre bir dakika rica
ediyorum.
BAŞKAN
Buyurun yerinizden.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az
önce konuşmamda Hendeklere faşizmin bayrağını gömüp
özgürlüğün bayrağını dikeceğiz. demek vekillik
değildir, bu suçtur, cezası gerekir. demiştim.
BAŞKAN
Evet.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) HDP'nin Grup Başkan Vekili Sayın
Kerestecioğlu Asla böyle bir şey söylenmedi. demişti. Çok zor
değil, internetten baktım, HDP'li vekilin, duyuyorsanız
(Hatibin
cep telefonundan bir ses kaydı dinletmesi)
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Hani bunlar yasaktı, yanlıştı
bunlar?
MURAT
EMİR (Ankara) Huzur bozucu materyal bu Sayın Başkan.
Çıkarılma cezası vermelisiniz.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Disipline göre işlem yapılmasını
talep ediyoruz.
BAŞKAN
Bunu söyledik, Sayın Kerestecioğlu çok tepki gösterdi.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, dolayısıyla o
söylediğimizin doğru olduğunu gösteren ufak bir video
kaydıydı. Bundan CHPnin niye rahatsız olduğunu
anlamış değilim yani inanın şaşırıyorum
bazen.
Şu
açıdan söylüyorum: Hiçbir vekilin
MURAT
EMİR (Ankara) Hayır, İç Tüzüke ısrarla
yazdınız. Biz Bu olsun. dedik, siz Olmasın. dediniz diye
itiraz ediyoruz.
BAŞKAN
Dinliyorum ben sizi.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale)
cezaevinde olmasını hiçbir insan istemez ama bu
suçlar, bu ifadeler vekillikle bağdaşan işlemler değildir.
Takdir mahkemelerindir.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Ben de aynı şeyi
söylüyorum: Takdir mahkemelerindir.
BAŞKAN
Ne güzel. Takdir mahkemenin. deniliyorsa ne güzel.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Tabii,
bağımsız yargının, sizin kuşatmanız
altında olan mahkemelerin değil.
BAŞKAN
Ben durum tespiti yaptım yalnız. Bakın,
yaptığım durum tespitini Sayın Turan ispat etti. Ben
yargısız infaz yapmadım. Lütfen, beni ön yargılı
dinlemeyin.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan,
siz buradan birçok kez vekillere hain katil terörist denmesine hiçbir
şekilde itibar zedeleyici olarak bakmadınız. O yüzden,
tarafsız yönetmiyorsunuz. Sizi ben hukukçulara havale ediyorum.
BAŞKAN
Ben sizin siyasetinizin veya politikalarınızın aracı
olmam. Lütfen
Sayın
Altay, sizi dinliyorum.
Buyurun.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Vazgeçtim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Peki, teşekkürler.
XII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/884) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin
6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981 Sayılı
"İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara
Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar
Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun" ve
4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Şahsı adına son olarak Bayburt Milletvekili Sayın
Şahap Kavcıoğlu konuşacak.
Buyurun
Sayın Kavcıoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ŞAHAP
KAVCIOĞLU (Bayburt) Sayın Başkan, çok kıymetli
Bakanım, değerli milletvekillerimiz; öncelikle hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
502
sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı üzerine söz almış bulunuyorum. Öncelikle, bugün
Hakkârinin Şemdinli ilçesinde Türkiye'ye sızmak isteyen
teröristlerle çıkan çatışmada şehit olan
evlatlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum.
Bölgede
yapılan operasyonlar çerçevesinde öldürülen teröristlerin üzerinde ABDnin
terörist grup diye nitelendirmediği YPGye verdiği silahların
çıkması, bu durum, ABDnin aslında terör örgütlerine ne kadar
destek verdiğini gösteren önemli bir olaydır.
Bugün
yine burada, dışarıdaki bu güçlerden destek alarak buraya
çıkıp Türkiye'de bugün 8 şehidimiz varken bu 8 şehidimizle
ilgili bir çift söz söylemeden buradan bu terörist gruplara destek veren ve
sözde milletvekili olarak hapiste olan, adalete, mahkemelere güvendiğini
söyleyenlerin burada çıkıp buradan onlara selam çakması, meydan
okuması doğru değildir. Burası Türkiye Cumhuriyetinin
Meclisidir. Buradan hiçbir şekilde 8 şehidimizin olduğu gün
kimseye meydan okutmayız. Aynı şekilde bunu dünyada, diğer
raporlarda da görüyoruz, dışarıdaki güçlerden destek alarak bu
şekilde cesaretlenmenizi gerektirecek hiçbir durum yoktur. Bunu da size
ifade edeyim.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Asın hepimizi rahat
edin.
ŞAHAP
KAVCIOĞLU (Devamla) Şimdi, esas konumuza gelince, bugün burada
sadece bir torba yasa kanunundan bahsetmiyoruz, torba yasayla ilgili çok
eleştiriler geliyor, doğrudur, içinde farklı konularla ilgili
yasalar da bulunuyor ama bizim -dün de ifade ettik- Hükûmet olarak en önemli
özelliklerimizden bir tanesi olabilecek ihtimale karşı, çıkacak
krizlere karşı, çıkacak sorunlara karşı önceden ve
hızlı ve etkin karar almamızdır. Dolayısıyla, bu
torba yasada, biraz önce söylendiği gibi, tam aksine, sosyal sorumluluk
katkısı yüksek, insanlarımızın refah düzeyine direkt
etkisi olacak bir düzenlemelerden bahsediyoruz. Bakınız, sadece
zamanımız kısıtlı olduğu için bazı kalemlerden
bahsedeceğim, bu mevcut durumda vergi tarifeleri dolayısıyla 2017
yılında asgari ücretin 1.400 TLnin altına düşeceği
dönemler olacaktır; yapılan düzenlemede sağlanacak asgari geçim
indirimiyle bu durum ortadan kaldırılıyor. Yine, reel sektörde
organize sanayilerle, küçük sanayi siteleriyle ilgili kronikleşmiş
sorunların bu torba yasada giderildiğini görüyoruz. Yine,
öğrencilerimizi kapsayan, yine, kira geliri olan
vatandaşlarımıza katkı yapacak maddeleri görüyoruz. Yine,
ülkemizde on beş yıl öncesinden bugüne kadar refah seviyesi
yükselirken tüm halkı kapsayacak internetle ilgili düzenlemeleri
görüyoruz.
Yine,
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunda yapılan değişiklikler, tamamen, vatandaşın
normaldeki uygulamalarda yaşadığı
sıkıntılarda, özellikle 55, 56, 58inci maddelerde -detaya
girmiyorum zaman kısıtlı olduğu için- yedi günlük sürelerin
on beş güne çıkarılarak kolaylıklar
sağlandığını görüyoruz.
Yine,
birçok değişikliğin yanında, terörle önemli bir mücadele
veren Hükûmetimizin bu torba yasayla beraber bu vergi gelirleriyle önemli bir
destek sağlayacağını görüyoruz.
Şimdi,
bu torba yasayla ilgili tabii çok detaylı konuşulacak ama burada
zaman kısıtlı olduğu için çok fazla ifade edemiyoruz.
Yine,
geçen Tekirdağ Belediye Başkanının ve CHP Sözcüsü Bülent
Tezcanın Cumhurbaşkanımızla ilgili söylediği
faşist diktatör kelimesini, ifadesini burada tekrar kınıyorum.
Bugün CHP Genel Başkanı tarafından bütün milletvekillerine
Bunun arkasında durun, bunu savunun. söylemlerini de buradan
kınıyorum. Biz halkının yüzde 52 oyuyla gelmiş, benim
kendi şehrimde, demokrasiye âşık bir toplum olarak, demokrasinin
her zaman yanında olan bir toplum olarak, yüzde 82yle seçilmiş bir
Cumhurbaşkanına
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MURAT
EMİR (Ankara) Esad yüzde 92yle seçildi, haberiniz olsun.
ŞAHAP
KAVCIOĞLU (Devamla)
yüzde 82 oy verilmiş bir
Cumhurbaşkanına diktatör denmesini de kınıyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Altay.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) 60a göre söz talep ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun, yerinizden, bir dakika.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Bayburt Milletvekili
Şahap Kavcıoğlunun 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının birinci bölümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Milletvekilimin refleksini
anlayışla karşılıyorum. Tekrar altını
çiziyorum: Cumhurbaşkanı da Cumhuriyet Halk Partisine bütün olarak,
daha önce, Bülent Tezcandan önce, bizden önce faşist dedi.
Cumhurbaşkanı CHPye faşist dedi diye CHP faşist olmaz
ama biz Türkiyenin yaşadığı şu hâle, OHALe, KHKlere
baktığımız zaman, cezaevlerindeki gazetecilere,
cezaevlerindeki milletvekillerine baktığımız zaman
Türkiye'de bir faşizm rejiminin olduğu kanaatini taşıyoruz,
taşımaya da devam edeceğiz.
Saygılar
sunarım.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Turan
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, bu konuyu bu hafta çok fazla
tartıştık. Bir daha diyorum: Demokratik rejim içerisinde,
anayasal sistem içerisinde olağanüstü hâl ilan edilmiştir, bunun
gereği yerine getiriliyordur.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) İyi, güzel.
BAŞKAN
Türkiye faşist bir ülke değildir, ben de bunu son nokta olarak
söyleyeyim.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, sizin bu tartışmalara
katılma hakkınız yok.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Yüz kere söyledim size.
BAŞKAN
Sizi dinlemeyeceğim.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Dinlemeyin. İşinizi yapın, İç
Tüzüke uyun.
BAŞKAN
Dinlemiyorum zaten, görüyorsunuz.
Buyurun
Sayın Kerestecioğlu.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Böyle bir hakkınız yok sizin.
BAŞKAN
Var.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Yok.
BAŞKAN
Anayasanın 94üncü, İç Tüzükün 64üncü maddesini oku.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Aç, 64ü oku, 64ü oku! Bir daha oku.
BAŞKAN
Oku da öğrenirsin var mı yok mu.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Yok, bin kere söyledik yahu, bu hakkınız yok.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kerestecioğlu, sizi dinliyorum.
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Sakin, sakin.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Yok ama yahu, her konuya da Başkan müdahil olmaz
ki kardeşim. Allah Allah!
BAŞKAN
Türkiye Cumhuriyeti söz konusu olunca her zaman cevap vereceğim. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Türkiye Cumhuriyetini ben senden daha iyi savunurum.
BAŞKAN
Evet, siz Türkiye Cumhuriyetinde faşizm var. dediniz.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sen bizi Türkiye Cumhuriyeti aleyhine laf söylemekle
itham ediyorsun. Böyle bir hakkın yok senin.
BAŞKAN
Ben de bunu kabul etmediğimi belirtiyorum. Bir daha söyleyin, bir daha
kabul etmeyeceğim.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Ne söyledin az önce? Hayret bir şey ya!
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Türkiye'de demokratik bir rejim var.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Var, var, tabii var!
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Teşekkür ederiz.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Hayret bir şey ya!
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Az önce konuşan
hatip, sanki, cezaevinde olan milletvekillerimiz hâlen
dokunulmazlığı olan, hâlen vekil olan milletvekillerimiz
değilmiş de bir örgüt üyesiymiş gibi Biz buradan kimseye meydan
okutmayız, burası Türkiye Cumhuriyeti. dedi. Biz de bu Türkiye
Cumhuriyetinin vatandaşlarıyız, sataşmadan dolayı söz
istiyorum.
BAŞKAN
Kimseye buradan...
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Evet Meydan
okutmayız. dedi.
BAŞKAN
Meydan okutmayız. dedi, siz meydan okumadınız ki size
sataşma olarak söz vereyim.
HÜDA
KAYA (İstanbul) Bize dendi.
BAŞKAN
Okuduk. diyorsanız, buyurun iki dakika.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Kime meydan okumuşlar onu söylesin.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Yerinden konuşmak istiyor Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Sataşmadan söz istediler kendileri.
Buyurun.
FUAT
KÖKTAŞ (Samsun) Meydan mı okudular da daha önceden?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Evet, meydan okuduk.
FUAT
KÖKTAŞ (Samsun) Az önce meydan mı okudular size de görev addettiniz
ya?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Evet, meydan okudular.
BAŞKAN
Buyurun.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
8.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Bayburt Milletvekili Şahap Kavcıoğlunun 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının birinci bölümü üzerinde
şahsı adına yaptığı konuşması
sırasında HDP Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Şimdi, ne yapıp
ne yapmayacağımızın ya da hangi sözü ne şekilde
kullanacağımızın ayarını başka partilerden
-burada hangi parti olursa olsun- ya da Meclis Başkan Vekilinden alacak
değiliz. Hepimiz belli bir eğitimden geçmişiz, gelmişiz
buraya, seçilerek gelmişiz, halkımızı temsil ediyoruz, o
temsil iradesini hangi sözlerle yansıtacağımızın
kararını da biz veririz. Bu kimsenin haddine değildir. Sonuçta,
biz, cezaevindeki vekillerimize selam gönderme hakkına sahibiz. Eğer
onlarla görüşemiyorsak hele, selam gönderme hakkına her
konuşmamızın başında sahibiz. Burada ikili
oynamasın kimse. Kalkıp Yasama faaliyetine devam ediyorlar. deyip,
ondan sonra onların tek sözünü buraya yansıtmayıp, buradan da
bizim onların sözünü yansıtmamızı engellemek ya da onlara
selam söylemek meydan okumaksa, meydan okuyoruz.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Ciddiye almadık meydan okumanızı.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Hani derler ya Türkiye
İşçi Partisine ne yapıldıysa bu memlekette, daha sonra
1990larda Orhan Doğanlara, Leyla Zanalara ne yapıldıysa
şimdi aynı. Hani, sevgili Selma Irmakın dediği gibi
Tekerrürden ibaret olan bir tarihi yaşatmaya
çalışıyorsunuz. Yaşatın, buyurun.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Hiç alakası yok.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - Ama bu ilerleme değildir,
bu gerilemedir, bu başka bir şey değil. Ve nasıl diyorlarsa
Biz halkız, yeniden doğarız ölümlerde. diye
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Aynen öyle.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) -
biz halkız, yeniden
doğarız ölümlerde. Ne kadar yok edilmeye çalışılsak da
düşüncemiz, varlığımız hayat bulur, yaşar. Bu
ülkede onlarca şair, onlarca yazar, onlarca milletvekili cezaevlerine
atılmış olabilir, asılanları olmuş olabilir. Biz
insanları Onu astınız iyi ettiniz, bunu astınız kötü
ettiniz. diye kabul etmedik.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) - 12 Eylülde, benim
tanıdığım Necdet Adalı nasıl üzüntü verdiyse
bana
BAŞKAN
Sayın Kerestecioğlu, süreniz bitti, teşekkür ederim.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) -
aynı şekilde, Mustafa
Pehlivanoğlu da üzüntü vermiştir. Sizi de birazcık buna davet
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Turan
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, hiçbir kimsenin siyasi
görüşünden dolayı, vekillik faaliyetinden dolayı dokunulmazlığın
muhatabı olmamıştır. Niçin olduğunu anlatmaya
çalıştım az önce.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.37
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.39
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Emre
KÖPRÜLÜ (Tekirdağ)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 17nci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam edeceğiz.
XII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/884) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin
6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981 Sayılı
"İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara
Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar
Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun" ve
4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
- Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci
sıraya alınan 457 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine başlayacağız.
2.- AB-EFTA Ortak Transit Ortak Komitesinin 20 Mayıs 1987
Tarihli Ortak Transit Rejimine İlişkin Sözleşmeyi
Değiştiren 28/04/2016 Tarihli ve 1/2016 Sayılı
Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/745) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 457)
BAŞKAN
- Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan
sonra da komisyonların bulunamayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince,
kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 7 Kasım 2017 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 20.41