TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
18inci Birleşim
7 Kasım 2017 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ankara
Milletvekili Erkan Haberalın, Zonguldak maden sahalarının özel
sektöre devrine ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, Türkiye
Taşkömürü Kurumunun sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Kayseri
Milletvekili Sami Dedeoğlunun, Kayseriye yapılan ve yapılacak
olan yatırımlara ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Serap Yaşarın, yeniden projelendirilen İstanbul
Atatürk Kültür Merkezinin hayırlı olmasını dilediğine
ilişkin açıklaması
2.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, Paradise belgelerinde ortaya atılan
iddialar yanıtlanmadığı sürece Hükûmetin zan altında
kalacağına ilişkin açıklaması
3.- Bursa Milletvekili
Emine Yavuz Gözgeçin, 3 Kasım 2002de AK PARTİyle başlayan
yürüyüşün AK PARTİ Genel Başkanı Recep Tayyip
Erdoğanın liderliğinde devam edeceğine ilişkin
açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Selina Doğanın, Erzurum Büyükşehir Belediye
Başkanlığının belediye sınırları içinde
bulunan köylere hizmet götürme noktasında ayrımcı ve
eşitsiz bir tutum içinde olduğuna ilişkin açıklaması
5.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, ABDdeki
kilise baskınını ve baskıncının
arkasındakileri kınadığına ve başarının
danışarak, ortak akılla, güç birliği ve gayretle elde
edileceğine ilişkin açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Sözcü yazarı Gökmen Ulu aleyhine dava
açılmasının terör davalarını sulandırmak
olduğuna ilişkin açıklaması
7.- İstanbul
Milletvekili Osman Boyrazın, yeniden projelendirilen Atatürk Kültür
Merkezinin hem mimari açıdan hem de kültürel faaliyetlerin icrası
bakımından Türkiyenin uluslararası alanda övüneceği bir
proje olduğuna ilişkin açıklaması
8.- Manisa
Milletvekili Tur Yıldız Biçerin, Soma katliamından sonra
işten çıkarılan 2.831 işçinin tazminatının hâlâ
ödenmediğine ilişkin açıklaması
9.- İstanbul
Milletvekili Onursal Adıgüzelin, yeni zam haberlerine ve Hükûmetin dünya
genelinde petrol fiyatları düşerken de artarken de zam
yaptığına ilişkin açıklaması
10.- Trabzon
Milletvekili Ayşe Sula Köseoğlunun, Van ilinde demokrasi
şehitlerinden Aydın Muştu, Aydın Ahi ile Adnan
Vanlının ailelerine taziye ziyaretinde bulunduğuna ilişkin
açıklaması
11.- Erzurum
Milletvekili Mustafa Ilıcalının, Erzurumun kış
olimpiyatları için adaylığına destek beklediklerine
ilişkin açıklaması
12.- Mersin
Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Mersinin Silifke ve Erdemli
ilçelerinde etkili olan sağanak yağışın
taşkın ve su baskınlarına sebep olduğuna ve ürünleri
zarar gören çiftçilere geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna
ilişkin açıklaması
13.- Kastamonu
Milletvekili Murat Demirin, Hükûmetin ülkedeki vizyon
yatırımlarına devam ettiğine ve Kastamonu-İnebolu yolu
projesine ilişkin açıklaması
14.- Bursa Milletvekili
Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, Yalıçiftlik göleti
yapımı için zeytin ağaçlarının söküldüğüne
ilişkin açıklaması
15.-
Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırımın, 36ncı
Uluslararası İstanbul Kitap Fuarında Selahattin
Demirtaşın Seher adlı kitabının imza gününün
yapıldığına ilişkin açıklaması
16.- Kayseri
Milletvekili Çetin Arıkın, Kayseri Milletvekili Sami
Dedeoğlunun yaptığı gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
17.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, tüm şehitlere Allahtan rahmet
dilediğine, Hükûmetin terörle mücadelede gösterdiği kararlı
tutumu desteklediklerine, Amerika Birleşik Devletlerinin teröristlere
silah yardımı yapmasına, Ankarada 2 gaziye yönelik
saldırıyı kınadığına, Zonguldak TTKya ait
maden sahalarının özelleştirilmesine yönelik maddenin
tasarıdan çıkarılmasına ilişkin açıklaması
18.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Paradise
belgelerine ve bu belgelerdeki tüm iddiaların
araştırılması için araştırma önergesi
vereceklerine, taşeron ve redevans sistemine karşı direniş
gösteren madencilerin mücadelelerini selamladığına ve torba
yasada bazı maddelerin kaldırılması için mücadele
edeceklerine ilişkin açıklaması
19.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, CHP Grubu olarak iyi bir çalışma haftası
dilediklerine, 5 Kasım Bülent Ecevitin ölümünün 11inci yıl
dönümüne, Ankarada 2 gaziye yönelik saldırıyı parti olarak
kınadıklarına, sağlık çalışanlarına
şiddet konusunda Sağlık Bakanı, Hükûmet ve Meclisi bir kez
daha sorumluluklarını yerine getirmeye davet ettiğine,
TTKnın özelleştirilmesi konusuna ve Paradise belgeleriyle ilgili
görüşmelerin bir an önce yapılması için iktidardan cesur bir
adım beklediklerine ilişkin açıklaması
20.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, iyi bir çalışma haftası
dilediğine, AK PARTİ iktidarları döneminde her konuda ve
özellikle terörle mücadele konusunda çok cesur ve kararlı adımlar
atıldığına, Hakkârinin Şemdinli ilçesi ile
Diyarbakırda şehit olan güvenlik güçlerine Allahtan rahmet
dilediğine ve Ankarada 2 gaziye yönelik saldırıyı
kınadığına ilişkin açıklaması
21.-
Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırımın,
Adıyamanın Besni üzümünün değerli olduğuna ve tarım
politikalarının iflası sonucu
bağcılığın günden güne öldüğüne ilişkin
açıklaması
22.- Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin, Mersin ile Tarsusda üzüm üretiminin
önemine ve kurulacak komisyonun Mersindeki üzüm üreticilerinin
sorunlarını yerinde tespit etmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
23.-
Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukaranın, Adıyamanda
Gölbaşı ve Besni başta olmak üzere çok büyük üzüm üretimi
olduğuna ilişkin açıklaması
24.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Besni üzümünün
faydalarına ilişkin açıklaması
25.- Manisa
Milletvekili Recai Berberin, Manisa Milletvekili Özgür Özelin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
26.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısıyla gaziler için yapılan düzenlemenin şehit
yakınları için de yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
27.- Uşak
Milletvekili Özkan Yalımın, Kalkınma Bakanı Lütfi
Elvanın 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının
birinci bölümü üzerinde yapılan soru-cevap işlemi
sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
28.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvanın
502 sıra sayılı Kanun Tasarısının birinci bölümü
üzerinde yapılan soru-cevap işlemi sırasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
29.-
Kalkınma Bakanı Lütfi Elvanın, Uşak Milletvekili Özkan
Yalım ile Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
30.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, İstanbul 14.
Ağır Ceza Mahkemesinin İstanbul Milletvekili Enis
Berberoğlu hakkında Bölge Adliye Mahkemesinin vermiş olduğu
bozma kararına direnmesinin hukuka uygun olmadığına
ilişkin açıklaması
VI.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının, Başkanlık
Divanı olarak tüm şehitlere Allahtan rahmet dilediklerine ve
Ankarada 2 gaziye yönelik saldırıyı
kınadıklarına ilişkin konuşması
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- (10/518) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının,
görev süresinin uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1206)
B) Önergeler
1.-
Başkanlıkça, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun Güvenlik ve
İstihbarat Komisyonu üyeliğinden istifasına ilişkin önerge
yazısı (4/115)
2.- Konya
Milletvekili Mustafa Kalaycının, (2/460) esas numaralı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun Bazı
Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/116)
VIII.-
ÖNERİLER
A)
Danışma Kurulu Önerileri
1.-
Danışma Kurulunun, bağcılık sektörü ve üzüm
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan; Manisa Milletvekili İsmail Bilen ve 47 milletvekilinin (10/2103),
Manisa Milletvekili Mazlum Nurlu ve 23 milletvekilinin (10/135), Denizli
Milletvekili Melike Basmacı ve 27 milletvekilinin (10/1150), CHP Grubu
adına Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özelin (10/2002),
MHP Grubu adına Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
(10/2101), HDP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ve Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın (10/2104), Mardin Milletvekili Erol Dora ve 19
milletvekilinin (10/2112) ve İzmir Milletvekili Müslüm Doğan ve 19
milletvekilinin (10/2113) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergelerinin görüşmelerinin birleştirilerek Genel Kurulun 7
Kasım 2017 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
IX.- MECLİS
ARAŞTIRMASI
A) Ön
Görüşmeler
1.- Manisa
Milletvekili Mazlum Nurlu ve 23 Milletvekilinin, Rusyaya yapılan yaş
meyve sebze ihracatındaki olumsuzlar sebebiyle oluşan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/135)
2.- Denizli
Milletvekili Melike Basmacı ve 27 Milletvekilinin, Denizli üzüm
üreticisinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/1150)
3.- CHP Grubu
Adına Grup Başkanvekili Manisa Milletvekili Özgür ÖZELın üzüm
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2002)
4.- MHP Grubu
adına Grup Başkanvekili Manisa Milletvekili Erkan Akçayın,
ülkemizde bağcılık sektörü ve üzüm üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2101)
5.- Manisa
Milletvekili İsmail Bilen ve 47 Milletvekilinin, Bağcılık
sektörü ve üzüm üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/2103)
6.- HDP Grubu
adına Grup Başkanvekilleri Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırım ve İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin, üzüm üretimi ve üzümcülük yaparak geçimini sağlayan çiftçilerin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2104)
7.- Mardin
Milletvekili Erol Dora ve 19 Milletvekilinin, üzüm üreticilerinin
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/2112)
8.- İzmir
Milletvekili Müslüm Doğan ve 19 Milletvekilinin, üzüm üreticilerinin
yaşadıkları sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2113)
X.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Manisa Milletvekili Recai Berberin
birleştirilerek görüşülmesi kabul edilen Meclis
araştırması önergelerinin ön görüşmeleri üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, İstanbul Milletvekili Garo
Paylanın 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının
1inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİ Grup Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
XI.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Bazı
Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/884) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin 6306
Sayılı "Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981 Sayılı
"İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara
Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar
Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun" ve
4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502)
XII.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğde Organize Sanayi Bölgesinde
yatırım yapan kuruluşlara tahsis edilen arsa bedellerinin
ödenmeme sebebine ilişkin sorusu ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Faruk Özlünün cevabı (7/16601)
2.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğde OSB ve benzer durumdaki OSBlerin
bedelsiz tahsis ettikleri sanayi parsellerine ilişkin sorusu ve Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlünün cevabı (7/16602)
3.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Türkiyede faaliyet gösteren yabancı
sermayeli firma ve Suriyeli firma sayılarına ve kayıt
dışı çalışan Suriyeli sığınmacılara
ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı
(7/16635)
4.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın, Aydın ve Mardin illerinde
bulunan banka sayısı ile bunların 2002-2017 arasında
kullandırdıkları kredi miktarına ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşekin cevabı
(7/16822)
5.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, danışmanının sosyal
medya hesabından yapılan bir paylaşıma ilişkin sorusu
ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlünün cevabı (7/16838)
7 Kasım 2017 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Ali Haydar
HAKVERDİ (Ankara), İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18inci
Birleşimini açıyorum.
Ill.- YOKLAMA
BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
Pusula veren sayın milletvekilleri salondan
ayrılmasınlar.
(Elektronik cihazla yoklamaya yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı
vardır.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Zonguldak maden
sahalarının özel sektöre devri hakkında söz isteyen Ankara
Milletvekili Erkan Haberala aittir. (MHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Haberal, buyurun, sizi kürsüye davet
ediyorum, sayın milletvekillerinden de derin bir sessizlik bekliyoruz,
lütfen hatibin insicamını bozmayalım.
Buyurun.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Erkan Haberalın, Zonguldak maden sahalarının
özel sektöre devrine ilişkin gündem dışı
konuşması
ERKAN HABERAL (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; daha önce müteaddit
defalar, kaybolmuş hayatların başkenti Zonguldakı ve
sorunlarını 5 binden fazla madenci şehidimizi saygıyla yâd
ederek minnet ve şükran duygularıyla anlatmış, Milliyetçi
Hareket Partisinin düşüncelerini siz değerli milletvekilleriyle
paylaşmıştım. En son Plan Bütçe Komisyonundan geçen torba
yasadaki 58inci maddenin uygulanamaz olduğunu, bir fayda
sağlamayacağını beyan ettik. Sendika yöneticileri ve maden
işçilerimiz Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli
Beyefendiyle gelip görüştüler, konunun takipçisi
olacağının teminatı sayın liderimiz tarafından
verildi. Konunun uzaması üzerine 3 bine yakın maden işçisi maden
ocağından çıkmama eylemi başlattı.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen uğultuyu keselim.
ERKAN HABERAL (Devamla)
Milliyetçi Hareket Partisi olarak müdahale ettik, sendika temsilcileriyle
görüştük, ocaktaki işçilerimizle görüştük, il
başkanımızla görüştük. Milliyetçi Hareket Partisinin
Zonguldakın değerlerinin ve maden işçilerinin yanında
bulunduğunu, işçilerimizin hayatlarının ve
sağlıklarının önceliğimiz olduğunu, zaman
ilerledikçe ocaklarda bulunan metan gazının, monoksidin,
karbondioksidin ve kükürtdioksidin tehlikeli sınırlara
erişebileceğini, bu yasa maddesinin takibini
bırakmadığımızı, bu eyleme son vermelerini rica
ettik. Gece yarılarına kadar süren görüşmeler sonucunda gerekli
adımlar atıldı ve Allaha şükürler olsun ki sabah
altıya gelindiğinde eyleme son verildi. Buradan liderimiz Sayın
Devlet Bahçeli Beyefendiye, TÜRK-İŞ Başkanı Sayın
Ergün Atalay Beye ve Hükûmet yetkililerine teşekkürü bir kez daha borç
bilirim.
Sayın milletvekilleri, hazırlanan bu yasa
maddesi Türkiye Taşkömürü Kurumunu özelleştirme kararı idi;
Zonguldakı bitirme, Zonguldaklıyı yok sayma kararı idi.
Zarar etme bunun sadece bahanesidir dedik çünkü mevcut koşullarda şu
an bile redevansla çalışan özel sektör firmaları mevcuttur
dedik. Demek ki özel sektörün çalışabilmesi için yeni bir yasa
uygulamasına gerek yoktur dedik. Üstelik zarar eden bir tesisi, devletin
işletemediği bir ocağı özel sektör nasıl işletebilir
ki dedik. Türkiye Taşkömürü Kurumunun zararı önlenebilir, en
azından oldukça azaltılabilir fakat bu özelleştirmeyle mümkün
değil dedik. Hele her seçim öncesi İşçi alacağız.
deyip norm kadroyu 14 binlerden 7 binlere indirmekle hiç olmaz dedik. Dış
ticareti devamlı açık veren bir memlekette TTKyi kapatarak ya da
kapanmasına sebep olacak kararlar alarak üstüne milyonlarca ton kömür
ithal etmek doğru bir karar olmadığı gibi, sorgulanacak da
bir düşünce tarzıdır dedik. Türkiye Taşkömürü Kurumunun zararı
kömür ithali için ödenen toplu paranın yüzde 10u bile değildir
dedik. Sanayiye verilecek yerli kömür teşvikiyle, işçi
sayısının norm kadrolara uygun olarak
artırılabilmesiyle, ithal kömür fonlarının yeniden
düzenlenmesiyle, yeni teknolojiye geçilmesiyle bu görev zararı minimize
edilebilir dedik.
Sayın milletvekilleri, bu kararda eksik olan
bir şey daha var ki bu da GENEL MADEN-İŞ Sendikasının
madenlerin özelleştirilmesinin teşviki ve redevans
alanlarının artırılmasıyla devre dışı
bırakılacağıdır. Mevcut durumda redevans
firmalarında çalışan işçiler sendikasız,
kayıtsız ve devlet güvencesinden yoksundur. Bu konuda yeterli
çalışma yapmadan özel sektöre bırakmak kazaların ve
ölümlerin önünü açmak demektir.
Zonguldak kömür havzası, dünyanın en zorlu
maden sahalarından bir tanesidir. TTK kurumu tarafından
işletilen kömür ocaklarında devletin tüm imkânlarına ve güvenlik
önlemlerine rağmen iş kazalarına, grizu patlamalarına engel
olunamamıştır. Az önce söyledim, Zonguldakın 5 binden
fazla madenci şehidi vardır. Devletin bile kontrol edemediği bir
sistemde altyapıyı kurmadan, sendikal güvenceyi vermeden oluşan
her yeni uygulama yeni bir Soma, yeni bir Kozlu, yeni bir cinayet demektir ve
uygulamada görülmüştür ki özel sektör Zonguldakta TTKnin
açtığı ve çalıştırmasının verimsiz
olduğunu düşündüğü ocakları işletmeye almış,
sıyırma ve temizleme yaparak kömür çıkarmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN HABERAL (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkanım, son bir dakika.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum
anlayışınız için.
ERKAN HABERAL (Devamla) Son bir dakika.
BAŞKAN Peki hadi, bugüne mahsus olmak üzere
gündem dışılarda birer dakika ilave süre verelim.
Buyurun.
ERKAN HABERAL (Devamla) Sayın
Başkanım, madencilere verdiğiniz destek için teşekkür
ederim.
Özel sektörün gücü 300 ile 900 metre arasında
ocak, tünel, dehliz açmaya yeterli değildir; bu teknoloji, iş gücü ve
tecrübeye sahip değildir.
Son olarak, TTK kurumu ve Zonguldak işçileri
bir torba yasaya mahkûm edilmeyecek kadar önemlidir. Bu sorun işçilerle,
sendikayla, Zonguldaklılarla, siyasi partiler ve hükûmet yetkilileriyle
baştan sona değerlendirilip yüce Meclisin huzuruna getirilmelidir.
Yine de Türkiye Taşkömürü Kurumunun
özelleştirilmeyeceğini ve Türkiye Taşkömürü Kurumu kömür
havzalarını özelleştirme dışı
bırakacağını beyan eden Hükûmet yetkililerine,
Zonguldakı ve maden işçilerini hiçbir zaman yalnız
bırakmayan liderimiz Sayın Devlet Bahçeli Beyefendiye
saygılarımı sunar, yüce Meclise teşekkür ederim.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Haberal.
Gündem dışı ikinci söz, Türkiye
Taşkömürü Kurumunun sorunları hakkında söz isteyen Bartın
Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayaya aittir.
Buyurun Sayın Yalçınkaya. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bu kürsüler sizi özlemiştir herhâlde.
2.- Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkayanın, Türkiye Taşkömürü Kurumunun sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
ülkemizde taşkömürü deyince akla ilk gelen kurum Türkiye Taşkömürü
Kurumudur. TTK, ülkemizdeki taşkömürü üretiminin esas ihtisas sahibi,
ustası ve en köklü kurumu olarak maden sektörünün en önemli
değeridir. Yüz yetmiş yıllık kömür üretim kültürü ve
tecrübesi bulunan TTK, ülkemizin yegâne taşkömürü üretimi yapan kurumu
olarak, cumhuriyetimizin kuruluşundan bugüne kadar geçen süreçte ülkemizin
ekonomisine ve sanayisine can suyu olmuş, güç vermiş ve çok önemli
katkılar sağlamıştır. Gözümüz gibi korumamız
gereken böyle bir kurum, yıllardır devletin üzerine yük olarak
görülmüş ve bugün ne yazık ki kapanmaya doğru giden bir sürecin
içerisine sokulmuştur.
Değerli milletvekilleri,
bilmenizi isterim ki maden işçisi her gün ailesiyle helalleşerek
ocağa iner. Önceki gün TTKye ait ocaklarda çalışan 3 bin maden
işçisi de ailesiyle helalleşti ve ocağa girerek bu ülkenin
ekonomisine katkı sağlamak için kazmasını salladı,
vardiyası bitti, bitti ama işçiler geleceklerini düşünerek
ocaklardan çıkmadı. Peki, bunu neden yaptı? Çünkü madenci
tedirgin; çocuklarına götürecekleri bir lokma ekmeğin ellerinden
alınacağının korkusunu yaşıyor,
ocaklarının kapısına kilit vurulacağından endişe
duyuyor. Peki, bu korku, bu endişe neden kaynaklanıyor? Çünkü Genel
Kurulda görüşmelerine başlanan torba kanuna konulan TTKye ait bir
düzenleme var. Bu düzenlemenin içinde ne var? TTKye ait maden sahaları
bölünerek parsel parsel üçüncü kişilere devredilecek, kurumun
özelleştirilmesinin yolu açılacak. Onun için bugüne kadar devletiyle
hiçbir sorunu olmayan madenci ayağa kalktı, sesini Ankaraya
duyurmaya çalıştı. Şimdi, deniliyor ki: Düzenlemeden
devlet eliyle işletilen sahalar hariç tutulacakmış. Peki, bu
durumda TKK rahat bir nefes mi alacak? Hayır. Ruhsatlar devredilirse
havzada bütünlük bozulacak, denetimler zorlaşacak ve daha büyük sorunlar
ve sıkıntılar kaçınılmaz olarak ortaya
çıkacaktır. İçinde TTKnin deneyimi, birikimi olmayan bir
madencilik faaliyeti daha çok taşeron, daha çok sömürü ve daha çok iş
kazası ve ölüm demektir.
Değerli arkadaşlar, taş kömürü
stratejik bir madendir ama sadece bir madenden ibaret değildir. Taş
kömürü, Uzun Mehmetten bugüne emek demektir, alın teri demektir, iş
demektir, aş demektir. Kara elmas, vatanımız için
bağımsızlık demektir. Eğer üretim varsa iş
vardır, ekmek vardır. İş varsa, ekmek varsa orada huzur
vardır, mutluluk vardır. Huzur varsa, mutluluk varsa biliriz ki orada
istihdam vardır, katma değer vardır. Ancak yıllardır
TTKye işçi alınmaması ve gerekli yatırımların
yapılmaması nedeniyle üretim her geçen gün azalmakta, kurumda ve
bölge insanında mutsuzluk ve huzursuzluk her geçen gün artmaktadır.
Kurumda 1974 yılında 5 milyon ton olan
satılabilir kömür üretimi, 2016 yılında 911 bin tona
inmiştir. 2002 yılında 15.760 bin olan üretim işçisi bugün
7.613e gerilemiştir. Yani kurum her geçen gün kan kaybetmekte, göz göre
göre ölüme mahkûm edilmektedir.
Değerli arkadaşlar, eğer niyetiniz
gerçekten kömürü millî ekonomiye kazandırmaksa o zaman
yapacağınız tek şey, ülkemizin yegâne taş kömürü
üretimini yapan, bu işin ustası, ehli olan TTKyi ayağa
kaldırmak olmalıdır. Onun için, devlete olan taahhütlerini yerine
getirmeyen, birdenbire yerli kömür sevdalısı olan firmaların
değil, madencilerin feryadına kulak verelim.
Güçlü bir Türkiye için bizim kömürümüz, bizim
enerjimiz diyorsak hepimiz destek verelim, TTKye yatırım
yapalım, üretim işçisi alınsın, gücüne güç
katılsın; bundan kazanan da ülkemiz ve ülkemizin yarınları
olsun.
Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
(CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Yalçınkaya.
Gündem dışı üçüncü söz, Kayseriye
yapılan yatırımlar ve yapılacak olan yatırımlarla
ilgili söz isteyen Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğluna aittir.
Buyurun Sayın Dedeoğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlunun, Kayseriye
yapılan ve yapılacak olan yatırımlara ilişkin gündem dışı
konuşması
SAMİ DEDEOĞLU (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Bugün burada Kayseri ilimizin güzelliklerinden,
yapılan ve yapılacak hizmetlerden bahsedeceğim.
Uzun uzuna giden yollarına,
Dağına, yaylasına, ovasına,
Âşık Seyraninin torunlarına,
Selam olsun Kayserim.
Bir dilim çemenli ekmeğinden,
Kültürüyle pişmiş
cıvıklısından,
Paçanganın kahramanı pastırmana,
Selam olsun ey Kayserim.
Buz gibi içtiğin sularından,
Erciyesin eteklerinde yediğin sucuktan,
Bir kaşıkta 40 kardeş mantına,
Selam olsun ey Kayserim.
Gücünü milletten alan AK PARTİmiz yapılan
güzel işlerle milletin huzuruna çıkmak için yıllarca gayret
etmiştir, etmeye de devam edecektir. Yaklaşık 1,5 milyon
nüfusuyla, merkezî yönetimin desteğiyle çevre ve şehirleşme
konusunda lider ve örnek olma gayreti gösteren şehrimizin, özünde
bulundurduğu ecdadımızın emanetleriyle her bir köşesi
ayrı bir değer taşımaktadır. İlçeler bazında
düşünecek olursak, herkesin doğduğu yerde istihdam edilebilmesi
için çalışmalarımız bu yönde hızla devam etmektedir.
Kayseri merkez ve civarı gelişirken çevre ilçeler Yahyalı,
Yeşilhisar, Develi, Tomarza, Bünyan, İncesu, Pınarbaşı
ve diğer ilçelerimiz de bölgesel yatırım ve teşviklerle gün
geçtikçe daha da tercih edilebilir hâle getirilmeye
çalışılmaktadır. Her geçen gün daha iyi hizmet alabilmek
için Kayseri halkı AK PARTİmize hep destek olmuştur, bundan
sonra da aynı teveccühle bizleri bağırlarına
basacaklarına inanıyoruz.
Sadece örnek olması bakımından,
Kayseride 2002 yılında derslik başına düşen
öğrenci sayısı 34 iken bugün 24tür, öğretmen
sayısı 10.600 iken bugün 19.300dür. Sonuçta, öğretmen
başına düşen öğrenci sayısı 22den 13e
düşmüştür. İlimizde bir adet katı atık düzenli
depolama tesisiyle 1 milyon kişiye hizmet edilmektedir. Ayrıca,
atık su arıtma tesisi 1den 13e çıkmıştır.
Kimlikli şehir, güvenli yaşam diyerek kentsel dönüşüm hamlesi,
Melikgazi, Kocasinan, Talas, Hacılar ve diğer ilçelerimizde
hızlı bir şekilde çalışmalar devam ediyor.
Kayseri-Kırşehir yolunun 33 kilometrelik
kısmı, kuzey çevre yolu ile güney çevre yolu, Malatya yolu
ayrımı tamamen bitirilmiştir. Kayseri-Erciyes-Develi yolu çift
olarak bitmiştir. Tomarza yolu, Develi-Bakırdağı yolu,
Himmetdede köprü kavşakları çalışmaları devam
etmektedir. Yahyalı-Develi yolu devam etmekte olup bittiğinde -çok
önemli- Yahyalı-Kayseri arası 40 kilometre kısalıyor
değerli kardeşlerim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Kültürel faaliyetler noktasında Selçuklunun
köklerini attığı kültürel mirasımıza sahip
çıktı. Karatay Kervansarayı, Havadan Hacı İbrahim
Tekkesi, Hunat Hatun Medresesi, Kara Mustafa Paşa Kervansarayı,
Sultanhanı gibi eserlerimizde yenileme, onarım gerçekleşmiştir.
14-22 Ekim 2017 tarihleri arasında
Büyükşehir Belediyesince düzenlenen Kitap Fuarına her görüşten
düşünceye sahip toplam 115 yazar, 112 yayınevi
katılmıştır. İlk defa yapılan fuarımıza
binlerce kişi katılmış olup nüfusa göre en fazla
katılım kabul edilen etkinlik olmuştur. 15 milyonluk
İstanbulda bir kitap fuarına 650 bin ziyaretçi kabulüne
karşılık 1,5 milyonluk Kayserimizde 580 bin kişi
katılmıştır.
Erciyes Kayak Merkezi 10 adet otel, 1.450 yatak
kapasitesine sahip olup 2023 itibarıyla 18 otelin tamamlanmasıyla
yatak kapasitemiz 6 bin kişiye çıkacaktır. Ayrıca,
şehir merkezinde kayak sevenler için yatak kapasitemiz günlük 5 bin
kişidir. Erciyese gelen ziyaretçilerimizin büyük bir kısmı
İstanbul, İzmir, Ankara, Adana ve ülkemizin her tarafından gelen
misafirlerimizdir. Bu yıl, ilk defa 29 Aralık tarihinden itibaren
sezon sonuna kadar Moskova-Kayseri uçak seferleri başlayacak. Erciyes
Kayak Merkezimizi Rus komşularımıza açıyoruz. Bundan
sonraki yıllarda belirleyeceğimiz farklı yurt
dışı konumlarla da Erciyes Kayak Merkezimiz dünyaya
açılmış olacaktır.
Huzur ve kültür şehrimiz Kayserimiz,
kadirşinas insanlarıyla en büyük zenginliğe sahip kadim bir
şehirdir. Gelin, Anadolunun evlatlarına her zaman
bağrını açmış olan bu şehre hep birlikte, el ele
vererek hizmet edelim, kalkınmasına katkıda bulunalım.
Efendi olmaya değil, hizmetkâr olmaya
geldiğimiz bu makamların birer vebal yeri olduğunu
hatırlatmaktan ben onur duyuyorum ve yüce Meclisi saygı ve
sevgilerimle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Dedeoğlu.
Tabii, beş dakikaya sığacak bir
şehir değil Kayseri ama teşekkür ediyoruz, gene beş
dakikada siz özetlemeye çalıştınız.
ÇETİN ARIK (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun.
ÇETİN ARIK (Kayseri) Sayın
Başkanım, Kayseri Milletvekili olarak, yapılmayanlara söz hakkı
olarak cevap istiyorum; birtakım yanlış bilgiler verdi.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Gündem
dışı söz alsın.
BAŞKAN Lütfen, sisteme girerseniz 60a göre
sıra gelirse size eğer ama
İlk 15 kişiye söz
vereceğim, size de ilaveten bir dakika verebiliriz belki, bir
bakalım.
Evet, sayın milletvekilleri, böylece gündem
dışıları bitirdik.
Sisteme giren ilk 15 sayın milletvekiline 60a
göre birer dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Özkan, buyurun.
Sayın Özkanın yerine Sayın
Yaşar
Buyurun Sayın Yaşar.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Serap Yaşarın, yeniden
projelendirilen İstanbul Atatürk Kültür Merkezinin hayırlı
olmasını dilediğine ilişkin açıklaması
SERAP YAŞAR (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Dün Sayın
Cumhurbaşkanımızın teşrifleriyle İstanbul Atatürk
Kültür Merkezinin yeni projesinin tanıtımı yapıldı.
2.500 kişilik opera salonu, konser salonu, tiyatro salonları,
kütüphaneler, kafeler ve restoranlarla İstanbul gibi bir kente
yakışacak bir kültür ve yaşam merkezi olacaktır. Yeniden
ama daha büyük, daha işlevsel, modern şekilde inşa edilecek
Atatürk Kültür Merkezinin ülkemizin kültür ve sanat markası
olacağına inanıyorum. Çağdaşlaşma büyük eserlerle
ifade edilir. Geçtiğimiz on beş yılda ülkemiz üç katı
büyümüş ve cumhuriyet tarihimizin en iddialı, en
başarılı çağdaşlaşma hamlesi
gerçekleştirilmiştir, AKM de bu anlayışın bir
ürünüdür. Dünyanın büyük şehirleri meydanlarıyla
tanınırlar. Bu eserin hayata geçmesiyle güzelim şehrimiz
İstanbulumuz da şanına yakışır bir esere ve
meydana kavuşacaktır. Kültür merkezimizin şehrimize ve
vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın.
2.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, Paradise
belgelerinde ortaya atılan iddialar yanıtlanmadığı
sürece Hükûmetin zan altında kalacağına ilişkin
açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün maddeleri görüşülecek olan torba yasayla
halkın aldığı nefese bile vergi geliyor, var olan vergiler
de artıyor. AKP iktidarının yasal limitleri aşarak 37
milyarlık ek borçlanma yetkisini torbaya koyduğu düzenlemeyle bütün
fatura halka çıkıyor. Zonguldakta işçiler kendilerini madene
kapatmış durumda, cam işçileri grevde, işçiler ayakta. Halk
bu kadar huzursuzken, bir bakıyoruz, Başbakanın oğullarının
ve yakınlarının Maltadaki bankalarda offshore hesapları
çıkıyor. Bu nasıl bir vicdan? Bu nasıl bir
anlayış? Bu nasıl, bir ülkeyi yönetme şekli? Hükûmetin bunu
bize izah etmesi gerekiyor. Başbakanın bu konuda kürsüden
açıklama yapması gerekiyor. Paradise belgelerinde ortaya atılan
iddialar yanıtlanmadığı sürece Hükûmet büyük zan
altında kalacaktır.
Teşekkürler.
3.- Bursa Milletvekili Emine Yavuz Gözgeçin, 3 Kasım 2002de
AK PARTİyle başlayan yürüyüşün AK PARTİ Genel
Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın liderliğinde devam
edeceğine ilişkin açıklaması
EMİNE YAVUZ GÖZGEÇ (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 3 Kasım 2002de AK
PARTİyle bir yürüyüş başladı, milletin iktidara
yürüyüşü. Devlet-millet kaynaşmasının
yaşandığı, devletin millet için var olduğu, hedefleri,
büyük hayalleri olan bir yürüyüş. Olmaz. dediler, yürüyüşün önüne
bariyerler koydular, çukurlar kazdılar, tuzaklar kurdular,
senaryoları bir bir devreye soktular, Muhtar bile olamaz. dediler, 367
krizi, parti kapatma davası, Gezi olayları, 17-25 Aralık terör
saldırıları, 15 Temmuz hain darbe teşebbüsü. Türkiye
düşmanlarına ve onların sözcülerine rağmen, köklü bir
medeniyete sahip milletimiz, Genel Başkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğanın liderliğinde hayalleri gerçekleştirmeye
devam edecektir. Liderimiz, Genel Başkanımız, Sayın Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğanın ifade ettiği gibi, oyunları boza
boza, senaryoları yırta yırta, hedeflediğimiz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akının yerine
Sayın Doğan
4.- İstanbul Milletvekili Selina Doğanın, Erzurum
Büyükşehir Belediye Başkanlığının belediye
sınırları içinde bulunan köylere hizmet götürme noktasında
ayrımcı ve eşitsiz bir tutum içinde olduğuna ilişkin
açıklaması
SELİNA DOĞAN (İstanbul) Sayın
Başkan, Erzurum Büyükşehir Belediye
Başkanlığının belediye sınırları içinde
bulunan köylere hizmet götürme noktasında ayrımcı ve
eşitsiz bir tutum içinde olduğu sık sık dile getiriliyor.
Bu durumu ben de Erzurumu ziyaret ettiğimde bizzat gözlemledim.
Erzurumun Hınıs ilçesine bağlı
Erduran köyünde deprem konutları için açılan foseptik çukuru tam
beş yıldır açık duruyor. Köylülerin bu konudaki taleplerine
ve Hınıs Kaymakamlığının yapıcı ve
sorunu çözmeye ilişkin yaklaşımına maalesef Erzurum
Büyükşehir Belediye Başkanı bir karşılık
vermiyor. Çevre, insan ve hayvan sağlığını tehdit
eden, hatta hayvanların ölümüne neden olan bir foseptik çukurunun
kapatılması bir belediye için bu kadar zor mudur? Köylüler bu
foseptik çukurunun kapatılması için belediye dışında
kime başvursun? Bir foseptik çukurunu bile kapatamıyorsanız o
koltukları niye işgal ediyorsunuz?
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Başkanım, bu
konuya bir cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Kılıç
5.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, ABDdeki kilise baskınını ve
baskıncının arkasındakileri kınadığına
ve başarının danışarak, ortak akılla, güç
birliği ve gayretle elde edileceğine ilişkin
açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Terörün dini olmaz. ABDdeki kilise
baskınını ve baskıncının arkasındakileri
kınıyorum. Şimdi buna Hristiyan terörü mü denmelidir?
Hayır, terör, terördür.
Vardığınız
yeri pak eyleyin, yediğiniz lokmayı hak eyleyin. denmiştir. Bu,
sorumluluğumuzu kuşanıp gereğini yapmak ve
başarılı olup mahcup olmamak anlamına da gelir. Bir şey
ki yapılacaksa insanımız ve ülkemiz adına, bunu biz
yapmayacaksak kim yapacak, şimdi yapmayacaksak ne zaman
yapacağız? Dün geçmiştir, onu unutmamalıyız ama oraya
takılıp kalmamalı, doğru, makul bir yol tutup bu yolumuzda
engel tanımadan yürümeliyiz. Başarı, danışarak, ortak
akılla, güç birliği ve gayretle elde edilir çünkü yürüyecek çok
yolumuz ve kapatılacak çok mesafemiz vardır. Fırsatları
ganimet bilmeli, iyi değerlendirmeli ve muasır medeniyet seviyesinin
ilerisine geçmek için çok çalışmalıyız çünkü
kaçırılan fırsatın kazası olmaz ama acısı
ileride çıkar.
BAŞKAN Sayın Tanal
6.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Sözcü
yazarı Gökmen Ulu aleyhine dava açılmasının terör
davalarını sulandırmak olduğuna ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Akıncı Üssü iddianamesinde, Genelkurmay
iddianamesinde, Marmaris iddianamesinde, Meclis Darbe Komisyonunun
raporlarında darbecilerin önceden uçakla Marmarise giderek
Cumhurbaşkanının kaldığı otelin havadan
fotoğraflarını çektiği bu 4 tane resmî belgeyle ortaya
çıkmaktadır. Bu resmî belgeyle ortaya çıktığı
hâlde Sözcünün yazarı Gökmen Ulu tarafından
Cumhurbaşkanının yerini haber yaptığı
gerekçesiyle aleyhine dava açılması terör davalarını
sulandırmaktır, Sözcüye ve basına gözdağı vermektir.
Basın özgürlüğü tüm özgürlüklerin emniyet sibobudur. Gazetecilik suç
değildir, Sözcü susarsa Türkiye susar.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Boyraz
7.- İstanbul Milletvekili Osman Boyrazın, yeniden
projelendirilen Atatürk Kültür Merkezinin hem mimari açıdan hem de
kültürel faaliyetlerin icrası bakımından Türkiyenin
uluslararası alanda övüneceği bir proje olduğuna ilişkin
açıklaması
OSMAN BOYRAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep
Tayyip Erdoğanın teşrifleriyle dün Haliç Kongre Merkezinde
Atatürk Kültür Merkezinin Yenilenme Projesinin tanıtımına
katıldık. 1960lı yıllarda Taksim Meydanında
inşa edilen bu bina o günden bugüne birçok organizasyonlara ev sahipliği
yaptı ve İstanbul için de son derece önemli bir binaydı.
Tıpkı insanlarda olduğu gibi yapıların da bir ömrü
vardı, nihayetinde bu bina da zamanla işlevselliğini kaybetti ve
yıkılmaya yüz tuttu. Yeniden projelendirilen Atatürk Kültür Merkezi
son derece önemli ve güzel etkinliklerin sergileneceği, hem mimari
açıdan hem de kültürel faaliyetlerin icrası bakımından
Türkiyenin uluslararası alanda övüneceği bir projedir. Modern
çizgileri ve estetik tasarımıyla herkesin dikkatini çekecek bu proje
hizmete girdikten sonra sadece bazı elitlerin, seçkinlerin istifade
edeceği bir mekân olmaktan ziyade tüm halkımıza hizmet edecek
bir mekân olacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OSMAN BOYRAZ (İstanbul) Her ne kadar
ideolojik yaklaşımlarla on yıl ertelense de inşallah
2019un ilk çeyreğinde halkımızın hizmetine
sunulacaktır.
BAŞKAN Sayın Yıldız Biçer
8.- Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçerin, Soma
katliamından sonra işten çıkarılan 2.831 işçinin
tazminatının hâlâ ödenmediğine ilişkin açıklaması
TUR YILDIZ BİÇER (Manisa) Sayın
Başkan, Manisada bir tarafta Soma Kömürleri AŞnin ayak
oyunlarına izin veren TMSF, diğer tarafta temsil yetkisini
kaybetmiş sendika, yalan ve hileyle katliamı yaşayan
işçilerin alın terini gasbetmeye devam etmektedir. Soma
katliamından sonra işten çıkarılan 2.831 işçinin
tazminatı hâlâ ödenmemiştir. Soma Kömürleri AŞ TMSFnin el koyduğu
malların satışını engelleyerek, sendikayla, eski
protokollere uymayıp, hukuksuz bir şekilde yeni bir protokol
imzalamıştır. Önceki protokole göre işçilere ilk taksidin
Ağustos 2016, son taksidin Ağustos 2017de ödenmesi gerekirdi.
İşçiler eğer bu sefer de mağdur edilirse iki elimiz -ki
bunu mecazen söylemiyorum- hem TMSFnin hem şirketin hem de
sendikanın yakasında olacaktır.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Adıgüzel...
9.- İstanbul Milletvekili Onursal Adıgüzelin, yeni zam
haberlerine ve Hükûmetin dünya genelinde petrol fiyatları düşerken de
artarken de zam yaptığına ilişkin açıklaması
ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Güne yine vatandaşları isyan ettirecek bir
zam haberiyle başladık. Benzinde perşembe veya cuma gününden
geçerli olmak üzere fiyat artışı beklendiği
açıklandı. Tüm dünyada son birkaç senedir benzinin varil
fiyatında ciddi düşüşler yaşanırken Hükûmet bu
düşüşü vatandaşlarımıza yansıtmak yerine benzine
zam üstüne zam yapmayı tercih etti. Şimdi ise dünya genelinde varil
fiyatlarındaki artış nedeniyle petrolde yeni zamma
gidileceği ifade ediliyor. Yani ne hikmetse Hükûmet, dünya genelinde
petrol fiyatları düşerken de artarken de zam yapıyor, zam üstüne
zam yapıyor. Ben buradan, vatandaşlarımızın vergi
zamlarını nasıl ödeyeceğini kara kara düşünürken
yakınları offshore paravan şirketi kuranlara sormak istiyorum:
Kendi basiretsizliğinizin faturasını neden vatandaşlara
ödetmeye çalışıyorsunuz?
Teşekkür ederim.
Sayın Köseoğlu...
10.- Trabzon Milletvekili Ayşe Sula Köseoğlunun, Van
ilinde demokrasi şehitlerinden Aydın Muştu, Aydın Ahi ile
Adnan Vanlının ailelerine taziye ziyaretinde bulunduğuna
ilişkin açıklaması
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Hafta sonu, koordinatörü olduğumuz Van ilimizde
kongrelerimize katıldık. Bu vesileyle, demokrasi şehitlerimizden
Aydın Muştu, Aydın Ahi, Adnan Vanlının ailelerine de
taziye ziyaretinde bulunduk.
Ben burada, kayıtlara geçmesi anlamında,
beni çok etkileyen bir anıyı anlatmak istiyorum. Adnan Vanlı
referandum gecesi, teşkilat çalışması sonrasında evine
giderken hain bir pusuyla şehit edilmiştir. Gece sabaha kadar
onları, aileyi yalnız bırakmayan milletvekillerimize ve
teşkilatımıza Adnan Vanlının babasının Biz
taziyemizi yaşarız, siz burada bizimle beraber olmayın, siz
gidin sandıklara sahip çıkın, gidin bu ülkenin geleceğine
sahip çıkın. şeklindeki beyanı karşısında o
gün vekillerimiz de sandıkları kontrol etmek amacıyla gittiler.
Bu anlamlı anıyı, o aziz babanın ellerinden öperken tüm şehitlerimize
ve demokrasi şehitlerimize de Cenab-ı Allahtan tekrar rahmet dilerken
paylaşmayı istedim.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Dedeoğlu yerine
Sayın Ilıcalı
11.- Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalının,
Erzurumun kış olimpiyatları için adaylığına
destek beklediklerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Teşekkür ederim
Değerli Başkanım.
Burada Sayın Spor Bakanımız da varken
bir konuyu daha tekrar gündeme getireceğim. Bugün biraz önce
yaptığımız Cumhurbaşkanımızın, Genel
Başkanımızın Başkanlığındaki grup
toplantısında da Erzurumdan gelen Türkiye Gençlik Vakfı
üyelerinin seslendirdiği gibi Vallahi billahi Erzurum kış
olimpiyatlarına aday olacak. böyle bir beklentimiz var. Sayın
Cumhurbaşkanımız 12 Nisanda Erzurumdan dünyaya ilan
etmişti, Meclisteki tüm gruplar da destek vermişti. Uluslararası
Olimpiyat Komitesi süreci açıkladı, 2018de süreç başlıyor;
Spor Bakanımızın yakın ilgi ve desteğine
ihtiyacımız var. Bu destekle beraber biraz önce ana muhalefet partisi
milletvekilinin dile getirdiği şekilde bir Erzurum değil de bir
kış olimpiyatlarına aday bir Erzurum olduğunu,
büyükşehir belediyesinin her tarafa tarafsız hizmet verdiğini de
bu vesileyle bildirmek istiyorum.
Size teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK
(Rize) Yakından takip ediyoruz, çalışıyoruz.
BAŞKAN Teşekkürler.
Sayın Taşkın
12.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
Mersinin Silifke ve Erdemli ilçelerinde etkili olan sağanak
yağışın taşkın ve su baskınlarına sebep
olduğuna ve ürünleri zarar gören çiftçilere geçmiş olsun
dileğinde bulunduğuna ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Geçen pazar seçim bölgem Mersinin Silifke ve
Erdemli ilçelerinde etkili olan sağanak yağış,
taşkın ve su baskınlarına sebep oldu. Özellikle, Silifke
ilçemize bağlı Susanoğlu Mahallesindeki derenin taşması
sonucunda 19 esnafımızın iş yeri, 14 konut su baskınına
uğramıştır. Yine, Erdemli ilçemizde az sayıda
esnafımızın iş yerine su baskını olmuştur.
Baskın sonrası AFAD müdürlüğümüz koordinesinde su
baskınlarına müdahale edilmiştir. Yine aynı gün, Tarsus
ilçesi Kelahmet, Akarsu, Aliağa, Ağzıdelik mahallelerinde etkili
olan dolu yağışı nedeniyle yaklaşık 5 bin
dekarlık bir alanda örtü altı ve sera yetiştiriciliği yapan
225 çiftçimiz zarar görmüştür. Tarsus İlçe Tarım
Müdürlüğümüz tarafından gerekli hasar tespit
çalışmaları başlatılmıştır. Sel
baskınına uğrayan hemşirelerimize ve ürünleri zarar gören
çiftçilerimize geçmiş olsun diyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Ilıcalının gündeme
getirdiği Erzurum kış olimpiyatlarıyla ilgili Sayın
Gençlik ve Spor Bakanımız Takip ediyoruz yakından,
çalışıyoruz. diye ifade etti, ben buradan bildirmiş
olayım.
Sayın Benlinin yerine Sayın Demir
13.- Kastamonu Milletvekili Murat Demirin, Hükûmetin ülkedeki
vizyon yatırımlarına devam ettiğine ve
Kastamonu-İnebolu yolu projesine ilişkin açıklaması
MURAT DEMİR (Kastamonu) Sayın
Başkan, Hükûmetimizin ülkemizdeki vizyon yatırımları devam
ediyor. Bunlardan bir tanesi de kuzey aksının
tamamlayıcısı olan Kastamonu-İnebolu yoludur. 1 milyar 600
milyon civarında bir rakama ihalesi yapılan proje, Allahın
izniyle başlamıştır. Bu projede başta en büyük
desteği sağlayan Cumhurbaşkanımız,
Başbakanımız, Sayın Bakanımız ve diğer tüm
kurum ve kuruluşlardaki arkadaşlara yürekten teşekkür ediyorum.
İnşallah, halkımızın
bölgemizde beklentisi olan Kastamonu-Karadeniz Sahil Yolunun da kısa bir
zamanda tamamlanacağını ümit ediyor, hepinize saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu
14.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Yalıçiftlik göleti yapımı için
zeytin ağaçlarının söküldüğüne ilişkin
açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkürler.
Ben size bir fıkra anlatacağım:
Ülkenin birinde bir kurum bir sulama göleti yapıyor, sonra o proje
yapılan yerde su kaynağının yetersiz olduğu
anlaşılıyor, sonra başka yerden oraya su getirmek için,
sessiz sedasız, köylüye haber vermeden, yüzlerce yıllık zeytin
ağaçlarını, mahsulü üstündeyken söküp atıyor.
Bu bir fıkra değil aslında, şaka
yaptım, bu bir gerçek ve Mudanyanın Yalıçiftlik köyünde
yaşandı. Bu, ilk de değil, daha önce de Bursada, yine,
hızlı tren projesinde tüneller kazıldı, yapıldı,
400 milyon harcandı ve sonra denildi ki: Aa bu proje olmamış,
yenisini yapacağız. Şimdi Yalıçiftlik göletinde
yaşanan bu durum da bir kez daha bu iktidarın ne kadar öngörüsüz, ne
kadar beceriksiz olduğunu halkın gözünde tescillemiştir. Bu
ağaç katliamını yapmayın artık diyorum.
BAŞKAN Sayın Doğanın yerine
Sayın Yıldırım.
15.- Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırımın, 36ncı Uluslararası İstanbul
Kitap Fuarında Selahattin Demirtaşın Seher adlı kitabının
imza gününün yapıldığına ilişkin açıklaması
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler
Başkanım.
Cumartesi günü 36ncı Uluslararası
İstanbul Kitap Fuarı açıldı. Fuarın
açılış gününde bir yılı aşkın süredir
cezaevinde tutulan Eş Genel Başkanımız Selahattin
Demirtaşın 120 bin baskıya ulaşan hikâye kitabı
Seherin imza günü vardı. Saat üçte başlayan imzalama tam altı
saat devam etti, halk büyük ilgi gösterdi, 3 bini aşkın kitap
imzalatıldı. İnsanlar kitaplarını havaya
kaldırarak Demirtaş için sloganlar attılar, sevgi gösterisinde
bulundular, üç saat, dört saat sırada beklediler. Seher bir hikâye
kitabı olarak çok beğenildi, sevildi. Tabii ki aslında bu sevgi,
Sayın Demirtaşın kendisineydi. Fuarda bir kez daha görüldü ki
Sayın Demirtaşa büyük bir özlem, büyük bir sevgi var. Keşke
medya ambargosu olmasaydı da o görüntüler ülkedeki herkese
ulaşsaydı çünkü o görüntülerin çok net bir anlamı vardı;
evet, Sayın Demirtaş belki cezaevine konulabilir ama asla
hapsedilemez.
BAŞKAN Sayın Arık, son olarak size
söz vereceğimi söylemiştim.
Buyurun.
16.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, Kayseri
Milletvekili Sami Dedeoğlunun yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Dedeoğlu Kayseriye yapılan
yatırımlar konusunda gündem dışı söz aldı ancak
yapılan yatırımlardan çok, yemeden içmeden bahsetti. Kendisi
Kayseride değil İstanbulda yaşadığı için Kayseriden
bihaber. Dedi ki: İlçelere gerekli yatırımlar
yapıldı. 2002de iktidara gelindiğinde Kalkınma
kırsaldan başlayacak. denilmişti. Sarızda devlet
hastanesi vardı, devlet hastanesi oldu sağlık ocağı;
15 bin nüfus vardı, nüfus düştü 8 bine. Yine, Pınarbaşı
ilçemizde barajımız, sulama kanalları kapalı,
açılmayı bekliyor. Sarıoğlan ilçemizin Karaözü
Mahallesindeki köprümüz yapılmayı bekliyor ama bir türlü
yapılmadı. Yine 2002de söz verdikleri hızlı tren on
beş yıl geçmesine rağmen bir türlü yapılmadı ve 2018
bütçesine baktığınızda yine proje aşamasında
olduğu gözüküyor. Ne zaman tamamlanacak? On beş yılda bir proje
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Şimdi, sisteme giren sayın grup
başkan vekillerine iki dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Usta, ilk söz sizin.
Buyurun.
17.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, tüm şehitlere
Allahtan rahmet dilediğine, Hükûmetin terörle mücadelede gösterdiği
kararlı tutumu desteklediklerine, Amerika Birleşik Devletlerinin
teröristlere silah yardımı yapmasına, Ankarada 2 gaziye yönelik
saldırıyı kınadığına, Zonguldak TTKya ait
maden sahalarının özelleştirilmesine yönelik maddenin
tasarıdan çıkarılmasına ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, geçen hafta hainler bir kez
daha başlarını kaldırmışlar ve Türkiyeye, Türk
milletine saldırmışlardır. 2 Kasım 2017de Hakkârinin
Şemdinli kırsalında PKKlı teröristlerle çıkan
çatışmada 7si asker, 2si korucu olmak üzere 9
kahramanımız şehit olmuştur. Ben, hepsine Cenab-ı
Allahtan rahmet diliyorum. Bunlardan birini de Erhan Karacayı da
Samsunda toprağa verdik. 3 Kasımda yine Diyarbakırın
Kayapınar ilçesindeki bir PKK hücre evine yapılan operasyonda bir
kahraman polis memuru şehit olmuştur. Bunun haricinde Hakkâri
Şemdinlide ve Mardin Nusaybinde bir askerimiz ve bir özel harekât
polisimiz şehit olmuşlardır. Son olarak da dün akşam
Vanın Çaldıran ilçesinde yine PKKlı teröristler, hainler
tarafından açılan ateş sonucu bir üsteğmenimiz şehit
olmuştur. Şehitlerimizin yakınları -ailelerinin, annesinin,
babasının, çocuklarının, hanımlarının
ciğerleri yanmasına rağmen- hainler sevinmesin diye dimdik
ayakta durmuşlardır, acılarını kalplerine
gömmüşlerdir. Biz hepsine Cenab-ı Allahtan rahmet diliyoruz ve tabii
devletimiz yurt içinde ve yurt dışında terörle etkin bir
mücadele sürdürmektedir. Biz de Hükûmetin terörle mücadelede gösterdiği bu
kararlı tutumu destekliyoruz. Milletimiz oynanan oyunun farkına
varmıştır, ihaneti görmüştür. Milletimizin
kardeşliğini bozmak isteyenlere milletimiz fırsat vermeyecektir.
Tabii bu durumda bizim ordumuzun moral ve motivasyonunu bozacak hâl
hareketlerden, özellikle siyasilerin beyanlarından kaçınmaları
gerekir. Hiçbir şekilde ordu mensuplarımızın motivasyonunu
bozmamamız lazım.
Burada diğer bir husus: Özellikle bu
Hakkârideki olayda görüldü ki teröristlerin ellerinde, üzerlerinde ABDnin
YPGye verdiği silahlar çıkmıştır, basında bu tür
haberler var. Bu, hiçbir şekilde müttefik hukukuyla bağdaşmaz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakikada tamamlayın lütfen.
ERHAN USTA (Samsun) Türkiye aslında defalarca
bunu kontrol edemeyeceğini, bunun PKKlı teröristlerin eline
geçeceğini söylemesine rağmen Amerika Birleşik Devletleri
aldırmamış ve bu silah yardımını
yapmıştır. Ben bu tutumu bir kez daha buradan kınamak
istiyorum.
Tabii, düşman, yedi düvel üzerimize geliyor.
Burada bizim her yönüyle sağlam durmamız lazım,
kardeşliğimizi pekiştirmemiz lazım, ekonomik alanda da
reformlarımızı, şu, ara verilen reformların
yapılması lazım ki güçlü olmamız lazım. Çünkü 15 Temmuzda
bu ülke işgalin eşiğinden dönmüştür. İşgal,
işgal kalkışmaları değişik formatlarda tekrar
olabilecektir. Bu konuda biraz dikkatli olmamız lazım.
Sayın Başkan, hafta sonu yine çok kötü bir
olay yaşanmıştır. 2 gazimiz ailesi ve çocuklarıyla
birlikte şehir magandaları, aslında şehir magandası
demek de yetmiyor bunlara, bunlar aynı zamanda da hain çünkü
savunmasız 2 gaziyi
Güneydoğu gazisi bunlar, terörle mücadele
gazisi, bu ülke için vücutlarını vermişler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan,
tamamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ERHAN USTA (Samsun) En kıymetli
varlıklarını bu ülke için feda eden bu insanlara, gazi
olduklarını söyledikleri hâlde ve savunmasız olan bu insanlara,
çocuklarının yanında, 2 yaşındaki
kızının yanında, ailesinin yanında
saldırmışlardır. Bu, hiçbir şekilde kabul edilemez.
Biz bunun başından itibaren takipçisiyiz ve bundan sonra takipçisi
olacağız ve bu yapılan şiddeti de ben şiddetli bir
şekilde nefretle kınıyorum.
Son olarak da, bu Zonguldak
TTKya ait maden sahalarının özelleştirilmesine yönelik maddenin
tasarıdan çıkarıldığı ifade edildi. Bu bizim
açımızdan memnuniyet vericidir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
Komisyon çalışmalarında, başından itibaren, bunun
çıkarılması yönünde çaba sarf ettik; en son da heyet Genel
Başkanımızla görüşmüştür.
Bu yapılan
yanlıştan dönülmüştür. Bu anlamda Hükûmete de teşekkür
ediyoruz.
Sağ olasın
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür
ediyorum.
Sayın
Kerestecioğlu
18.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Paradise belgelerine ve bu belgelerdeki tüm iddiaların
araştırılması için araştırma önergesi
vereceklerine, taşeron ve redevans sistemine karşı direniş
gösteren madencilerin mücadelelerini selamladığına ve torba
yasada bazı maddelerin kaldırılması için mücadele
edeceklerine ilişkin açıklaması
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Son günlerde tüm
dünyanın konuştuğu bir konu var, Paradise Belgeleri. Tüm dünya
konuşuyor ama Türkiye kamuoyunun bu belgelerden yeterince haberi yok çünkü
medyanın maalesef dili bağlı, eli kolu bağlı. Biz de
konuyu burada dile getirmek istedik ki gazetecileri susturarak gerçeklerin
üstünü örtmek isteyenleri bir nebze olsun engelleyelim.
Özü itibarıyla,
ülkelerinde vergi ödememek için vergi cenneti ülkelerde ticaret yapan
politikacılar teşhir ediliyor bu belgelerde. Bizi
şaşırtmayan isimler de var; örneğin, Binali
Yıldırım ve oğulları var, Berat Albayrak ve
kardeşi var.
Her gün ekranlarda boy
gösterip vatan millet diyenlerin, yerlilik ve millîlikten dem
vuranların ticaret yapmak için bu yolu tercih etmeleri gerçekten
enteresan. Anlıyoruz ki Cennet Türkiye söyleminin yanında, bunun
yanı sıra Malta da bir offshore cennetiymiş.
Bir de Sayın Binali
Yıldırımın bir açıklaması olmuş konuyla
ilgili. Benim dokunulmazlığım var ama çocuklarımın
dokunulmazlığı yok. Buradan davet ediyorum, her türlü
soruşturma, gerek mali gerek hukuki yönden yapılabilir. demiş.
Öncelikle tabii, yargı ne kadar bağımsız ve bunu yapabilir
bu bir soru işareti ama biz öncelikle bizim milletvekillerimizin de
dokunulmazlığı olduğunu hatırlatalım, onlara
yönelik hiçbir suçlamanın da parayla pulla ilgisi
olmadığını da hatırlatalım.
Şimdi biz size bu
isteğinizi hayata geçirebileceğiniz bir fırsat sunuyoruz, yarın
bir araştırma önergesi veriyoruz bu belgelerdeki iddiaların tüm
yönleriyle araştırılması için, bir araştırma
önergesi. Gelin, AKP milletvekilleri de buna destek versin, Paradise
Belgelerindeki tüm iddialar araştırılsın ve hep birlikte
buradan bir sonuca varalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) - Sayın Başkan, taşeron ve redevans sistemine
karşı mücadele eden ve dün yirmi bir saat boyunca yer altında
kendilerini kilitleyip kalan, direniş gösteren madenciler bugün bu
maddenin yasadan, torba yasadan çıkarılması için bir söz
aldılar; onların mücadelelerini bir kez daha selamlamak istiyoruz.
Aynı şekilde, torba yasada hem bu maddenin hem de başka
maddelerin kaldırılması için de takipçi olacağız ve
mücadele edeceğiz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özel, buyurun.
19.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, CHP Grubu olarak iyi bir
çalışma haftası dilediklerine, 5 Kasım Bülent Ecevitin
ölümünün 11inci yıl dönümüne, Ankarada 2 gaziye yönelik
saldırıyı parti olarak kınadıklarına,
sağlık çalışanlarına şiddet konusunda
Sağlık Bakanı, Hükûmet ve Meclisi bir kez daha
sorumluluklarını yerine getirmeye davet ettiğine, TTKnın
özelleştirilmesi konusuna ve Paradise belgeleriyle ilgili
görüşmelerin bir an önce yapılması için iktidardan cesur bir
adım beklediklerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tüm Meclise iyi bir çalışma haftası
diliyoruz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak.
Öncelikle, 5 Kasım günü, bundan on bir yıl
önce, partimizin geçmiş dönem Genel Başkanı ve
Başbakanımız Bülent Eceviti kaybettik. Bülent Ecevit siyasi
kimliği, kişiliği, yaşantısıyla, özellikle
emekçilere, madencilere, dar gelirlilere yaptığı
katkılarla, onlara sahip çıkmasıyla, mütevazı
kişiliğiyle halkın Karaoğlanı olmuştu. Bizim
iki gücümüz var: Hak ve halk. diyen, toplumun her kesimini kucaklayan,
alın terinden, işçiden, emekten yana mücadele etmekten asla
vazgeçmeyen, nezaket ile siyasetteki kararlılığı birlikte
götürmeyi başarmış bir liderdi Bülent Ecevit. Anısı
önünde bir kez daha saygıyla eğiliyor, kendisini rahmet, minnet ve
özlemle anıyoruz.
Dün Ankarada 2 gazinin darbedildiği, gazi
oldukları anlaşıldıktan sonra da ailelerinin yanında
bu eyleme devam edildiği görüntüler, o yaşananlar hepimizi kahretti.
Dün mesele partimizin ilgili genel başkan
yardımcılığı tarafından da, Cumhuriyet Halk
Partisi kurumsal kimliği tarafından da şiddetle kınandı
ve engellenmesi, bu konuda gerekli tedbirlerin alınması söylendi.
Bugün Genel Başkanımızın grup toplantısında
yaptığı çağrıyı bir kez daha tüm grupların
dikkatine sunuyoruz.
Son on yılda 215 sağlık
çalışanı şiddete uğrayarak,
uğradığı mobbingden dolayı ve tükenen enerjisinden ve
bozulan psikolojisinden dolayı hayatlarına son verdiler ya da
hayatlarını kaybettiler. Bu konuda daha önce kurulan komisyonun
raporu üzerinden ders alıp politikalar üretemedik maalesef; üretmedik,
Hükûmet üstüne düşen sorumluluğu, Meclis de bunu takip etme sorumluluğunu
yerine getirmedi. Bu konuda son bir hafta içinde 3 intihar vakasıyla yine
karşı karşıyayız. Bu konuda ilgili milletvekillerimiz,
hekim milletvekillerimiz konuyu hafta boyunca hem ülke gündeminde hem Meclis
gündeminde tartışacaklar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hekim milletvekillerimiz,
sağlıkçı milletvekillerimiz konuyu hem ülke gündeminde hem de
Meclis gündeminde tartışmaya devam edecekler. Biz
kayıpların arkasından ağlıyoruz, kayıplara
yüreğimiz yanıyor ancak bir sonraki kayba engel olmak için de
başta Sağlık Bakanı, Hükûmet ve Meclisi bir kez daha
sorumluluklarını yerine getirmeye davet ediyoruz.
Zonguldaktaki madencilerin, zaten Anayasaya göre
devletin olan madenleri bir torba yasa oyunuyla özelleştirme çabasına
karşı bedenlerini yerin yüzlerce metre altında tutup direnmeleri
son derece saygın, son derece takdir uyandıran ve dayanışma
duyguları beslediğimiz bir eylem biçimidir. Bugün kendileri eylemi sonlandırırken
torba yasadan o maddenin çıkarılacağını değil,
sadece TTKnın, Türkiye Taşkömürü Kurumunun bu kapsamda
tutulacağını öğrenmiş bulunuyoruz. Bu, Türkiye'deki
talanı ve peşkeşi ortadan kaldırmaz.
Müsaadenizle tamamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu ancak, sadece, Zonguldakta
direnen işçilerin o sahalarını bir sonraki hamleye kadar çözer,
TTKnın elindeki sahalar dışındaki madenlerin Anayasaya
aykırı şekilde özelleştirilip peşkeş çekilmesi
sorununu çözmez. Bunun altını çiziyoruz. Bu konuda, ülke gündeminde
meseleyi tutmaya devam edeceğiz.
Son olarak da Sayın Genel
Başkanımızın çağrısını
yaptığı, hazırladığımız bir
araştırma komisyonu kurulması ve Türkiye gündemine gelen
Paradise Belgelerinin ilgili görüşmelerini bir an önce yapmak için
iktidardan kararlılık ve cesur bir adım bekliyoruz.
Vatandaşa En iyi okul, evine en yakın okul. derken En iyi
şirket vergi dairesine en uzak şirket. diyen, En iyi şirket
Türkiyeye en uzak şirket. diyen Başbakanın
çocuklarının bu konudaki tutumunu, vatandaşa Millî para
kullanın. derken Amerikanın millî parasını
kullananları da vatandaşa bir kez daha şikâyet ediyoruz.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın İnceöz
20.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün, iyi bir
çalışma haftası dilediğine, AK PARTİ iktidarları
döneminde her konuda ve özellikle terörle mücadele konusunda çok cesur ve
kararlı adımlar atıldığına, Hakkârinin
Şemdinli ilçesi ile Diyarbakırda şehit olan güvenlik güçlerine
Allahtan rahmet dilediğine ve Ankarada 2 gaziye yönelik
saldırıyı kınadığına ilişkin
açıklaması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de iyi bir çalışma
haftası diliyorum, hayırlı ve bereketli olmasını
temenni ediyorum sözlerime başlarken.
Öncelikle şunu belirtmemiz lazım ki AK
PARTİ iktidarları döneminde her konuda çok cesur ve kararlı
adımlar atılmış, Türkiyenin değişim ve
dönüşüm noktasında önemli mesafeler alınmıştır;
bunu özellikle belirtmek istiyorum. Ve en önemli cesur ve kararlı
adımlarımızdan bir tanesi de özellikle terörle mücadele
konusundaki kararlılığımızdır.
Geride bıraktığımız
günlerde Hakkârinin Şemdinli ilçesinde ve Diyarbakırda hain terör
örgütü PKKyla girilen çatışmada güvenlik güçlerimize kurulan hain,
alçak pusuda 9 güvenlik görevlimiz şehit olmuştur. Öncelikle Allahtan
rahmet diliyorum, ailelerine başsağlığı ve sabır
diliyorum.
Bu geniş çaplı yürütülen terörle mücadele
operasyonlarında, özellikle son dönemde, çok ağır bir
şekilde, teröristlerin öldürüldüğü, etkisiz hâle getirildiği ve
mücadele konusunda kararlı adımların
atıldığı bir süreçte yürümekteyiz. Burada şunu
belirtmek istiyorum ki elbette ki şehit haberlerini
aldığımızda üzülüyoruz ve oradaki acı aynı
şekilde her birimizin acısı ancak bilinmeli ki bu sürecin
başarıya ulaşabilmesi için bu kararlı adımların
ve mücadelenin kararlı bir şekilde sürdürülmesi lazım. En önemli
özelliği terörle mücadele, terörist odaklı, terörizmle mücadele
noktasında, her alanda bu mücadeleyi sürdürebilmek. Biraz evvel söylendi
ki basın, akademisyen vesaire, sözde muhalif güçler, bu şekilde
Bunun adı terörle mücadeledir. Bu, hangi kanattan, nereden gelirse gelsin
bu mücadele bugüne kadar böyle topyekûn, bütün çeşitliliğiyle
sürdürülemediği için belki nihayete erdirilemedi. Onun için diyoruz:
Karalıyız. Kim teröre sözüyle, eylemiyle, duruşuyla destek
veriyorsa bunun da cezası Terörle Mücadele Kanununda, Ceza Kanununda
neyse bunu da çekecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Bu anlamda, bu
süslü lafların arkasında bunları koruyacak, kollayacak
sözlerden, duruşlardan kaçınmak, hele ki siyasetçilerin, hele ki aziz
milletimizden yetki almış, her birimizin sorumluluğu
milletimizin verdiği yetkiyle belirlenmiş olan milletvekillerinin ve
siyasetçilerin milletimize karşı, özellikle şehitlerimizin
geride bıraktıkları emanetlerine ve gazilerimize karşı
da önemli bir sorumluluktur.
Yine bir hususu da hatırlatmak istiyorum.
Geçmiş dönemde Surda yürütülen terörle mücadele operasyonlarında
şu çok eleştirilen bir konuydu, Parlamento tutuklarında da
vardı: Burada sokağa çıkma yasakları, siviller zarar
görüyor vesaire. Orada hassas yürütülen süreçler vardı siviller zarar
görmesin diye. İşte, önceki gün 1 polisimiz şehit oldu ve 9 polisimiz
de bir ev operasyonunda yaralandı. Ki şehit olmasının
sebebi, orada teröristlerce ev halkının -çoluk çocuk kadın- bir
kalkan olarak kullanılması. Şehidimiz, aileyi korumak için,
teröristlere karşı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Bir daha
açarsanız Sayın Başkanım, sözlerimi
tamamlayacağım.
BAŞKAN Lütfen, bitirelim,
bağlayalım.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray)
çocukları,
sivilleri korumak için canını hiçe sayarak, gözünü kırpmadan,
kurtarmak için, operasyon sırasında şehit edildi. Teröristlerin,
eli kanlı terör örgütünün ne kadar gözünün karardığına,
kadın, çocuk, sivil, yaşlı, genç demeksizin onları kalkan
yapabildiğine, onların geleceklerini hiçe sayarak geleceklerini
nasıl kararttığına bir kez daha tanık oluyoruz. Ben bu
şehidimize de Allahtan rahmet diliyorum ve bu cesur, kararlı, vakur
orada kadın, çocuk sivillerimizi korumak adına, cansiparane terörle
mücadeledeki tüm kahramanlarımızı da buradan bir kez daha anmak
istiyorum.
Bütün bunlar olurken hafta sonu yine Ankarada
ilginç bir olay daha oldu. Ki gazilerimize yönelik saldırıyı,
saldırıyı gerçekleştirenleri, özellikle elinde koltuk
değneği olduğunu gördüğü hâlde ve gazi olduğunu
belirtmesine rağmen saldıranları da bir kez daha kınadığımı
da özellikle belirtmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Ülkemizin bütün
o manevi değerlerinin arkasında sapasağlam duran vatansever
herkese de buradan tekrar selamlarımı iletiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet
Aydının, Başkanlık Divanı olarak tüm şehitlere
Allahtan rahmet dilediklerine ve Ankarada 2 gaziye yönelik
saldırıyı kınadıklarına ilişkin
konuşması
BAŞKAN Bizler de Meclis Başkanlık
Divanı olarak terörle mücadelede hayatını kaybeden, şehit
düşen tüm kahramanlarımızı bir kez daha rahmetle
anıyoruz ve bu vesileyle terörü bir kez daha lanetliyoruz.
Yine, aynı şekilde, hafta sonu
gerçekleşen, gerçekten hepimizin vicdanını sızlatan
gazilerimize yönelik saldırıyı da şiddetle
kınadığımızı ifade etmek istiyorum.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Çölyak hastalığının teşhis
aşamasının, sebeplerinin, sonuçlarının ve bu
hastalığa maruz kalanlara sağlanabilecek yardımların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesine ilişkin kurulan (10/518) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanlığının
Komisyonun görev süresinin uzatılmasına dair bir tezkeresi
vardır, okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- (10/518) esas numaralı Meclis Araştırması
Komisyonu Başkanlığının, görev süresinin
uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1206)
Sayı:59034048-130.04-173572 2.11.2017
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
13/6/2017 tarihinde çalışmalarına
başlayan Çölyak Hastalığının Teşhis
Aşamasının, Sebeplerinin, Sonuçlarının ve Bu
Hastalığa Maruz Kalanlara Sağlanabilecek Yardımların
Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin
Belirlenmesine İlişkin Meclis Araştırması Komisyonunun
2 Kasım 2017 tarihli toplantısında aldığı karar
gereğince çalışma süresinin Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğü'nün 105'inci maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca, 19/11/2017 tarihinden geçerli olmak üzere bir ay
uzatılması hususunda gereğini saygılarımla arz ederim.
İsmail
Tamer
Kayseri
Komisyon
Başkanı
BAŞKAN İç Tüzükün 105inci maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan Araştırmasını üç ay
içinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre verilir. hükmü
gereğince Komisyona bir aylık ek süre verilmiştir.
B) Önergeler
1.- Başkanlıkça, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun
Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu üyeliğinden istifasına
ilişkin önerge yazısı (4/115)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Sakarya
Milletvekili Sayın Engin Özkoçun Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu
üyeliğinden istifasına ilişkin yazısı 6 Kasım
2017 tarihinde Başkanlığımıza
ulaşmıştır.
Bilgilerinize sunulmuştur.
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, bağcılık sektörü
ve üzüm üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan; Manisa Milletvekili İsmail Bilen ve 47 milletvekilinin (10/2103),
Manisa Milletvekili Mazlum Nurlu ve 23 milletvekilinin (10/135), Denizli
Milletvekili Melike Basmacı ve 27 milletvekilinin (10/1150), CHP Grubu
adına Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özelin (10/2002),
MHP Grubu adına Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın (10/2101), HDP Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ve Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın (10/2104), Mardin Milletvekili Erol Dora ve 19
milletvekilinin (10/2112) ve İzmir Milletvekili Müslüm Doğan ve 19
milletvekilinin (10/2113) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergelerinin görüşmelerinin birleştirilerek Genel Kurulun 7
Kasım 2017 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Danışma Kurulu
Önerisi
Danışma Kurulunun 7/11/2017 Salı günü
yaptığı toplantıda aşağıdaki önerinin Genel
Kurulun onayına sunulması uygun görülmüştür.
İsmail
Kahraman
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
İlknur
İnceöz Özgür
Özel
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet Halk
Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Filiz Kerestecioğlu Demir Erkan
Akçay
Halkların Demokratik Partisi Milliyetçi
Hareket Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Öneri
Bağcılık sektörü ve üzüm
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan; Manisa Milletvekili İsmail Bilen ve 47 milletvekilinin (10/2103),
Manisa Milletvekili Mazlum Nurlu ve 23 milletvekilinin (10/135), Denizli
Milletvekili Melike Basmacı ve 27 milletvekilinin (10/1150), Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Grup Başkanvekili Manisa Milletvekili Özgür
Özel'in (10/2002), Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan
Vekili Manisa Milletvekili Erkan Akçayın (10/2101), Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekilleri İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ve Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın (10/2104), Mardin Milletvekili Erol Dora ve 19
milletvekilinin (10/2112) ve İzmir Milletvekili Müslüm Doğan ve 19
milletvekilinin (10/2113) esas numaralı Meclis araştırması
önergelerinin görüşmelerinin birleştirilerek Genel Kurulun 7
Kasım 2017 salı günkü (bugün) birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
talep ediyoruz.
BAŞKAN - Oylamadan önce karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.01
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.19
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara),
İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
18inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Danışma Kurulu önerisinin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Öneriyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
İç Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş
bir doğrudan gündeme alınma önerisi vardır. Okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler (Devam)
2.- Konya Milletvekili Mustafa Kalaycının, (2/460) esas
numaralı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/116)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/460) esas numaralı Kanun Teklifimin İç
Tüzük'ün 37nci maddesine göre doğrudan gündeme alınması
hususunu saygılarımla arz ederim.
Mustafa
Kalaycı
Konya
BAŞKAN Öneri üzerinde söz isteyen, teklif
sahibi olarak Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; staj ve çıraklık sürelerinin emeklilik
hizmetine sayılması ve çalışmaya başlama tarihinin
sigortalılık başlangıç tarihi olarak esas
alınması amacıyla hazırlanan (2/460) esas numaralı
Kanun Teklifimizin Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 37nci
maddesi uyarınca doğrudan Genel Kurul gündemine alınması
önerimiz üzerine söz aldım. Bu vesileyle yüksek heyetinizi hürmetle
selamlıyorum.
Çırak ve stajyerler, Sosyal Güvenlik Kurumu
sigortalı istatistiklerinde sigortalı olarak gösterilmektedir.
SGKnın en son açıklanan 2017 Temmuz ayı istatistiklerine göre,
çırakların sayısı 198.710, stajyer ve kursiyerlerin
sayısı ise 1 milyon 231 bin 424 kişidir. Sigorta numarası
da aldıkları hâlde staj ve çıraklık süreleri sigorta
başlangıcı ve gün sayısı olarak dikkate
alınmamaktadır. Çıraklık ve staj sürelerinin emeklilik
hizmetine sayılması konusunda çok yoğun ve haklı talep
bulunmaktadır. Zira çıraklık ve staj süreleri emeklilik yönünden
bir anlam taşımamakta, boşa gitmektedir. Çırak ve stajyer
olarak çalışanların ellerine sigorta kartı ve sigorta
numarası verilerek Sigortalısın. denilmekle birlikte,
çalıştıkları süreler emeklilikte hiç sayılmamakta, borçlanma
imkânı da verilmemektedir. Hâlbuki 5510 sayılı Kanunun 41inci
maddesine göre, sigortalı olmaksızın askerlikte geçen sürelere,
sigortalı olmaksızın doktora veya uzmanlık sürelerine,
sigortalı olmaksızın yurt dışında resmî
öğrenci olarak geçirilmiş sürelere, hekimlerin fahri
asistanlıkta geçen sürelerine, sigortalı olmaksızın
avukatlık staj sürelerine borçlanma imkânı verip emeklilik hizmetine
sayarken fiilen bir çalışmaya dayalı çıraklık ve staj
sürelerinin hizmetten sayılmaması açıkça haksızlıktır,
eşitlik ve hakkaniyetle bağdaşmamaktadır. Anayasanın
eşitlik ve adalet ilkeleri de dikkate alınarak uygulamada
yaşanan mağduriyetin giderilmesinin yanında mesleki
eğitimin ve çıraklık eğitiminin özendirilmesine de
katkıda bulunmak amacıyla çıraklık veya staj süreleri
hizmete sayılmalı, geçmiş süreler için borçlanma hakkı
verilmeli ve bu çalışmalar sigortalılık başlangıç
tarihinde dikkate alınmalıdır.
Sosyal Güvenlik Kurumu bu konuda kendi içinde
çelişkili bir uygulama da yapmaktadır. SGK hem çıraklık ve
staj sürelerini hizmetten saymayıp hem de kadınlara
sigortalılık öncesi doğumlarını borçlanma imkânı
vermez iken çıraklık ve staj döneminde yapılan doğumlara
borçlanma imkânı vermektedir. Bu uygulama kurumun çelişkisini ve
tutarsızlığını da ortaya koymaktadır.
Dolayısıyla, hem staj ve çıraklık sürelerinin hizmete
sayılmasına ve hem de kadınlara sigortalılık öncesi
doğumlar için borçlanma imkânı verilmesine yönelik yasal düzenleme
bir an önce yapılmalıdır.
Ülkemizde milyonlarca işsiz bulunmasına
karşın bugün işverenlerimiz aradığı
vasıflı elemanları bulmakta güçlük çekmekte, hatta bazı
mesleklerde bulamamaktadır. Bu itibarla, mesleki eğitim ve
çıraklık eğitimi çeşitli araçlarla teşvik edilmeli,
nitelikli insan gücüne dönük eğitim-sanayi iş birliği politikaları
desteklenmelidir. Bunun için de çıraklık ve staj süreleri özellikle
sigortalılık yönünden anlamlı hâle getirilmelidir.
Doğrudan Genel Kurul gündemine
alınması önerilen kanun teklifimiz staj ve çıraklık
sürelerinin emeklilik hizmetine sayılmasını, geçmiş
sürelere borçlanma imkânı verilmesini ve çalışmaya başlama
tarihinin sigortalılık başlangıç tarihi olarak esas
alınmasını öngörmektedir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu kanun teklifine
tüm partilerin gerekli desteği esirgemeyeceğini umuyoruz. Milyonlarca
vatandaşımızın beklentisi bu yöndedir. Stajyer ve
çırak olarak çalışılan süreler boşa gitmemelidir.
Senelerdir stajyer ve çıraklara yapılan bu yanlış, bu
haksızlık artık son bulmalıdır. Staj ve
çıraklık döneminde yapılan sigorta girişleri sigorta başlangıcı
olarak kabul edilmelidir. Çırak ve stajyer öğrencilerin
çalıştıkları süreler emeklilik hesabında dikkate
alınmalıdır. Geçmişte çırak ve stajyer öğrenci
olarak çalışılmış sürelerin de
borçlanılmasına imkân tanınmalıdır.
Destekleriniz için teşekkür ediyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
İç Tüzük 37 önerisini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Böylece alınan karar gereğince gündemin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmına geçiyoruz.
Bağcılık sektörü ve üzüm
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi maksadıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan, Manisa Milletvekili
İsmail Bilen ve 47 milletvekilinin (10/2103), Manisa Milletvekili Mazlum
Nurlu ve 23 milletvekilinin (10/135), Denizli Milletvekili Melike Basmacı
ve 27 milletvekilinin (10/1150), Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup
Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özelin (10/2002), Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın (10/2101), Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu ve Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın (10/2104), Mardin Milletvekili Erol Dora ve 19
milletvekilinin (10/2112), İzmir Milletvekili Müslüm Doğan ve 19
milletvekilinin (10/2113) esas numaralı Meclis araştırması
önergelerinin birlikte yapılacak görüşmelerine başlıyoruz.
IX.- MECLİS ARAŞTIRMASI(´)
A) Ön Görüşmeler
1.- Manisa Milletvekili Mazlum Nurlu ve 23 Milletvekilinin,
Rusyaya yapılan yaş meyve sebze ihracatındaki olumsuzlar
sebebiyle oluşan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/135)
2.- Denizli Milletvekili Melike Basmacı ve 27
Milletvekilinin, Denizli üzüm üreticisinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1150)
3.- CHP Grubu Adına Grup Başkanvekili Manisa
Milletvekili Özgür ÖZELın üzüm üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/2002)
4.- MHP Grubu adına Grup Başkanvekili Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, ülkemizde bağcılık sektörü ve
üzüm üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2101)
5.- Manisa Milletvekili İsmail Bilen ve 47 Milletvekilinin,
Bağcılık sektörü ve üzüm üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis Araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/2103)
6.- HDP Grubu adına Grup Başkanvekilleri Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırım ve İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, üzüm üretimi ve üzümcülük yaparak geçimini
sağlayan çiftçilerin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2104)
7.- Mardin Milletvekili Erol Dora ve 19 Milletvekilinin, üzüm
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2112)
8.- İzmir Milletvekili Müslüm Doğan ve 19
Milletvekilinin, üzüm üreticilerinin yaşadıkları sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/2113)
BAŞKAN Hükûmet? Yerinde.
İç Tüzükümüze göre, Meclis
araştırması açılıp açılmaması hususunda
sırasıyla Hükûmete, siyasi parti gruplarına ve önergelerdeki
birinci imza sahibine veya onların göstereceği bir diğer imza
sahibine söz verilecektir.
Konuşma süreleri Hükûmet ve gruplar için
yirmişer dakika, önerge sahipleri için onar dakikadır.
Söz talebi sırasıyla, öncelikle Hükûmet
adına Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Sayın Ahmet Eşref Fakıbaba; gruplar adına Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Erkan Akçay,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili
Müslüm Doğan, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili
Özgür Özel, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Manisa
Milletvekili Recai Berber konuşacaklardır.
Şimdi söz alan isimleri açıkladıktan
sonra ilk söz, Hükûmet adına Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbabaya aittir.
Buyurun Sayın Fakıbaba. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Bakanım, süreniz yirmi
dakikadır.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Bağcılık sektörü ve üzüm üretimi,
Bakanlık olarak önem verdiğimiz bir alandır. Yaş ve kuru
üzüm, ülkemizin dünyada marka olmuş önemli tarımsal ürünlerinden
birisidir. Kuru üzüm ihracatında dünyada ilk sırada yer
almaktayız. Türkiye, kuru üzümde dünya pazarlarının neredeyse
yarısını tek başına kontrol edebilmektedir.
Sultani üzümün ana vatanı Egedir. Dünyada
tüketicilerin büyük çoğunluğu da Sultani çekirdeksiz üzümü talep
etmektedirler.
Ülkemizde 243 bin üretici tarafından 440 bin
hektar alanda ortalama 4 milyon ton yaş üzüm üretimi
gerçekleşmektedir. Son on beş yılda yaş üzüm üretimimiz
yüzde 20 artışla 3,5 milyon tondan 4,2 milyon tona yükselmiştir.
Kuru üzüm üretimimiz ise 310 bin tondur. Kuru üzümde ihracatımız 2016
yılında 420 milyon dolar, ihracat miktarı 236 bin ton; 2017
yılı ilk sekiz aylık dönemde ise 240 milyon dolar olmuştur,
ihracat miktarı 158 bin tondur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; üzüm üretimimizi artırmak amacıyla önemli çalışmalar
yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Üzüm üreticilerine birçok konuda önemli
destekler sağlıyoruz. 2005 yılında başlatılan
sertifikalı fidan desteğiyle 2005-2015 döneminde toplam 8 milyon Türk
lirası destek verdik. 62.789 dekar alanda kapama bağ tesis edilmesini
sağladık. Üzüm üreticilerine dekara 13 Türk lirası mazot ve
gübre desteği veriyoruz. Ayrıca, organik tarım, iyi tarım
uygulamaları, örtü altı desteği, biyoteknik ve biyolojik
mücadele gibi konularda destek veriyoruz ve vermeye devam edeceğiz.
Tarım sigortaları (TARSİM)
kapsamında üreticilerimizin poliçe bedelinin yüzde 50sini destekliyoruz.
2017 yılında TARSİM kapsamını genişlettik.
Asmalar, dolu, yangın, hortum, sel ve su baskını, kar
ağırlığı, heyelan ve deprem riskleri teminat
kapsamına alındı. Asmalarda, üzümün yanında asma
yaprağını da sigorta kapsamına dâhil ettik. Kırsal
kalkınma destekleri kapsamında işleme, paketleme ve depolama
yatırımlarına verdiğimiz yüzde 50 hibe desteğimiz de
devam etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
2018 yılında Bağcılık Sektöründe Kapasite
Geliştirme Projesini başlatıyoruz. Bu projeyle
bağcılık sektöründe stratejilerin belirlenmesi, üretim ve
verimliliğin artırılması, ihracat potansiyelimizin ve katma
değerin genişletilmesi hedeflerimiz arasındadır. Proje
kapsamında, bağcılık sektörünün mevcut durumunun ortaya
çıkarılması ve kapasitenin geliştirilmesine yönelik
çalışmaları yürüteceğiz.
Sayın Başkanım, kuru üzümde fiyat
istikrarsızlığı dolayısıyla 12 Eylülde TMOya
müdahale alım görevi verildi. TMO 9 no.lu kalite kuru üzüm için 4
lira/kilogram fiyat açıklayarak 18 Eylülde alımlara
başladı. TMO 1.325 üreticiden yaptığı toplam
yaklaşık 5 ton alım karşılığında 18 milyon
Türk lirası ödeme yaptı. Alımlar devam etmektedir. Müdahale
öncesi 3,5 Türk lirası/kilogram seviyesinde olan kuru üzüm fiyatı,
müdahale sonrasında 4,20 Türk lirası/kilogram seviyesine
yükselmiştir; dolayısıyla müdahale amacına
ulaşmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çocuklarımızın yeterli ve dengeli beslenmesi
amacıyla Okullara Kuru Üzüm Dağıtımı Programı
devam etmektedir. Program, Bakanlığımız, Millî Eğitim
Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığının
katkılarıyla uygulanmaktadır. 2015 yılında
başlayan program, bu yıl da devam edecektir. 2017-2018 eğitim
öğretim döneminde 81 ilimizde 32 binin üzerindeki okulda 6 milyonun
üzerindeki öğrenciye 25 gramlık paketler hâlinde kuru üzüm
dağıtıyoruz.
Dört partinin de onay verdiği,
bağcılık ve üzüm üreticilerinin sorunlarına yönelik
araştırma önergesini biz de destekliyoruz. Bakanlık olarak,
kurulacak araştırma komisyonunda gerekli katkıyı vermeye
hazırız. Bu çalışmanın bağcılık
sektörünün ve üzüm üretiminin geliştirilmesine önemli katkı
sağlayacağına şahsen yürekten inanıyorum ve hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bakan.
Gruplar adına ilk söz Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Erkan Akçaya aittir.
Buyurun Sayın Akçay. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bağcılık sektörü ve
üzüm üreticilerinin sorunlarının araştırılmasıyla
ilgili, bütün siyasi parti grupları olarak vermiş olduğumuz
araştırma önergesi üzerine söz aldım. Muhterem heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, asmanın gen
merkezi olan Türkiye köklü bağcılık kültürüne sahiptir.
Dünyadaki 10 binden fazla üzüm çeşidinin 1.200den fazlası ülkemizde
yetiştirilmektedir. Türkiye'de 480 bin hektar bağ alanında yaklaşık
4 milyon 200 bin ton üzüm üretilmektedir. Türkiye toplam üzüm üretimi
bakımından dünyada 6ncı sıradadır. Her yıl
ortalama 250 bin ton çekirdeksiz kuru üzüm üretilmektedir. Çekirdeksiz kuru
üzüm üretiminde dünya 1incisi olan ülkemiz, ihracatta da yüzde 45lik payla
1inci sıradadır. Tarımsal ihracatımızda üzüm ilk üç
sırada yer almaktadır. Kuru üzüm ihracatından her yıl
ortalama 450-500 milyon dolar, yaş üzüm ihracatından da 150-200
milyon dolar döviz geliri elde edilmektedir.
Bağcılığın
geliştirilmesi, her şeyden önce, elde edilen ürünün taze veya
işlenmiş olarak iç ve dış pazarlarda
değerlendirilmesine bağlıdır. Ülkemizde yaklaşık
200 bin aile üzümden geçimini sağlamaktadır. Üzüm, çiftçilerimizin
geçim kaynağı, ekmek kapısı, yaşı ve kurusuyla
sofraların ve ekonominin vazgeçilmezleri arasındadır. Üzüm üreticisi
ne yazık ki üzgündür, hüzünlüdür; maliyetler artmakta, emeğinin
karşılığını alamamaktadır.
2017 yılı Ağustos ayında 5 lira
40 kuruş olan kuru üzüm, 2017 yılı Eylül başlarında 3
lira 20 kuruşa düşmüştür. Bugün itibarıyla 9 numara kuru
üzüm, ticaret borsasında 4 lira 20 kuruş iken piyasada 3 lira 95
kuruştur. Kilogram maliyeti 3 lira 75 kuruş olan kuru üzümün taban
fiyatı 4 lira olarak açıklanmıştır. Bu fiyat ne
yazık ki üzüm üreticisini memnun etmemiştir. Belirlenen fiyat
üzerinden üzüm alımının yapılması belki uzun vadede
fiyatları artırabilir ancak çiftçilerimizin bu kadar bekleyecek
hâlleri yoktur. Fiyat istikrarsızlığı yüzünden üzüm
üreticileri zor durumdadır. Üzüm üreticisinin, alın terinin karşılığını
alabilmesi için bu yıl kuru üzüm için beklenen fiyatın en az 5 lira
olduğunu belirtmek istiyorum. Geçici ve yetersiz çözümlerle
uğraşmak yerine çiftçimizin beklentisini karşılayacak bir
fiyatın acilen oluşturulması, köklü ve sistemik bir çözümün
getirilmesi gerekiyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bu konuşmam vesilesiyle Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak da
bazı önerilerimizi dile getirmek istiyorum.
Tarımsal ihracatta ilk üç ürün arasında
yer alan ve her yıl ortalama 650-700 milyon dolar döviz girdisi
sağlayan üzüm mutlaka destekleme kapsamına
alınmalıdır. Üzüm üreticileri TARİŞin kuru üzüm
fiyatına göre yaş üzüm fiyatlarını belirlemektedir. Üzümler
ağustos ayında toplanmaya başlanırken TARİŞ kuru
üzüm fiyatını eylül ayında açıklamaktadır.
Fiyatların geç açıklanması, olgunlaşmamış üzümlerin
ihraç edilmesi ve ihracat teşvikinin düşük olması nedeniyle
yaş üzüm fiyatları düşmektedir. Bu nedenle, borç içindeki üzüm
üreticisi fiyatlar açıklanmadan elindeki üzümü açığa
dökmektedir. Bu da üzüm fiyatlarını düşürmektedir. Bu nedenle
kuru üzüm fiyatı en geç ağustos ayının ilk haftasında
açıklanmalıdır.
TARİŞ kaynak yetersizliği nedeniyle
piyasayı regüle edecek alım yapamadığı için üzüm
fiyatları düşüyor. TARİŞe üzüm alımında
kullanılmak üzere kaynak aktarılmalıdır. Bu mümkün olmazsa
Toprak Mahsulleri Ofisi benzeri bir müdahale kurumu oluşturularak üzüm
alımında yetkilendirilmelidir. Her hasat dönemi öncesinde üzüm
rekoltesinin yüksek olduğu yönünde spekülasyonlar yapılarak üzüm
fiyatları düşürülmektedir. Rekolte spekülasyonunu önlemek için devlet
müdahil olmalıdır. Rekolte hesap ve tahmini tarım il
müdürlükleri, çiftçiler, ziraat odaları, Bağcılık
Enstitüsü, TARİŞ, ticaret borsaları ve ihracatçılardan
oluşacak bir komisyon tarafından belirlenmelidir. Bu komisyonun
üyeleri arasından üzüm müdahale kurumu kurularak üzümdeki fiyat
dalgalanmaları önlenmelidir.
Üzüm rekoltesinin yüksek olduğu yıllarda
üretici, maliyetin altında üzüm satmakta veya ürün bağda
kalmaktadır. Bu nedenle, öncelikle üretim planlaması ve fizikî
planlama yapılmalıdır.
İhtisas borsaları
oluşturulmadığı ya da mevcut borsalara işlerlik
kazandırılamadığı için üzümün serbest piyasada gerçek
fiyatı oluşmamaktadır. Üzümün serbest piyasada gerçek
fiyatının oluşabilmesi için ihtisas borsaları
oluşturulmalı ya da mevcut borsalara işlerlik
kazandırılmalıdır. Ticaret borsaları, tescil kurumu
olmaktan kurtarılmalıdır.
Üzüm üretiminde oluşan arz
fazlalıkları için dış pazarlar çeşitlendirilmeli,
alternatif tüketim imkânları geliştirilmelidir. Lisanslı
depoculuk sistemi kurulmalı ve depolama maliyeti desteklenmelidir. Üzüm
üretimi, havza bazlı üretim kapsamında değerlendirilmeli ve üzüm
destekleme kapsamına alınmalıdır.
Okul Üzümü Projesine devam edilmelidir.
TARSİM sigortaları teşvik edilerek
tüm afetler risk kapsamına alınmalıdır. Toprak Mahsulleri
Ofisi veya Tarım Kredi Kooperatiflerinin pazarlama ağıyla kuru
üzümün ülke geneline dağıtımı ve satışı
yapılmalıdır.
Sulamada ve tarım işletmelerinde
kullanılan elektrik tarifesi farklılaştırılarak
çiftçilerimizin ucuz elektrik kullanmaları sağlanmalıdır.
Üretim maliyetlerinin düşürülmesi ve üretim
artışının sağlanması amacıyla tarımsal
üretimde kullanılan mazot, gübre, ilaç, tohum, fide gibi temel
tarımsal girdilerin üzerindeki ÖTV ve KDV ya kaldırılmalı
ya da hafifletilmelidir. Destek primleri sadece ihracatçıya değil
üreticiye de verilmelidir.
Kaçak üzümler hem iç piyasada
fiyatın düşmesine neden olmakta hem de Türk üzümünün içine
karıştırılarak yurt dışına satılıp
kalitemizi tehdit etmektedir. Bu nedenle, özellikle serbest bölgeler üzerinden
kaçak üzüm ihracatının engellenmesine yönelik denetimler
artırılmalıdır.
Ülkemizin sahip olduğu potansiyelin
değerlendirilmesi, bağcılıktan geçimini sağlayan yüz
binlerce ailenin gelir ve refah düzeyinin artırılması ve
üreticilerimizin diğer ülke üreticileriyle rekabet edebilmesi için
bağcılık sektöründe karşılaşılan
sorunların bir an önce çözülmesi amacıyla Meclis araştırma
komisyonu kurulması çok yerinde bir karar olmuştur. Bu nedenle, bu
konuda mutabakata varan ve destek veren bütün siyasi parti gruplarına ve
değerli milletvekillerimize çok teşekkür ediyorum.
Bu vesileyle, ayrıca, geçtiğimiz ay bu
üzüm konusu gündeme geldiğinde Manisaya teşrif ederek yerinde
inceleme ve tespitler yapan Sayın Tarım Bakanına da çok
teşekkür ediyorum.
Kurulacak olan komisyonun ülkemize ve çiftçilerimize
hayırlı olmasını temenni ediyor, muhterem heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP, AK PARTİ ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Akçay.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Manisa
Milletvekili Özgür Özel konuşacaktır.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada, Mecliste çok sık
yaşamadığımız ama aslında vatandaşın,
çiftçinin, işçinin, emeklinin, köylünün istediği, beklediği,
desteklediği bir şeyi yapacağız. Yaptığımız
iş, uzlaşma kültürüyle 4 partinin bir araya gelerek bir sorunu
araştırmak ve çözüm önerileri üretmek üzere bir araştırma
komisyonu kurmasıdır. Öncelikle, burada bu uzlaşıya
katkı sağlayan tüm partilerdeki milletvekillerine, grup başkan
vekillerine, özellikle Manisa milletvekillerine teşekkür ediyorum.
Ayrıca, bu konuda, biz, Manisada bir üzüm mitingi yaptıktan sonra
verdiğimiz bir araştırma önergesinin gündeme
alınmasını talep ettiğimizde, Milliyetçi Hareket Partisinin
Sayın Grup Başkan Vekili Erkan Akçay daha önceden kendisinin de
benzer araştırma önergesinin olduğunu söylemiş, bu
talebimizi Manisa milletvekilleri aracılığıyla ve grup
başkan vekilleri aracılığıyla iktidar partisine de
iletmiştik. Geçtiğimiz hafta buna olumlu yanıt alındı.
Ben seçim bölgemdeydim, görüşmelerin bugüne bırakılması
için Sayın Grup Başkan Vekilimiz Erkan Akçay katkı
sağladılar, kendisine de bu konuda ayrıca teşekkürü bir
borç bilirim.
Bugün burada Manisayla ilgili ama Manisayla
sınırlı olmayan, Manisada en yoğun olarak yaşanan bir
sorunu konuşuyoruz ve bunun Meclis eliyle
araştırılmasını ve çözüme kavuşturulmasını
talep ediyoruz.
Manisa, eskiden tarımın başkentiydi
ama şu anda maalesef acının ve çilenin başkenti hâline
geldi. Manisa, Türkiyedeki, belki dünyadaki en kaliteli tütün türlerinden
birini üreten, geçimini bundan sağlayan bir ilken, Akhisarın tütünü,
Kırkağaçın, Somanın tütünü varken hatalı tarım
politikaları yüzünden önce tütünü kaybetti. Biz tütünü kaybettik; tütünden
evini geçindirenler, çoluğunu çocuğunu geçindirebilmek için tarladan
koptular, gittiler, Somada, hem de devletin işletmesi gereken madenlerde
redevans sistemiyle, hizmet alım sistemiyle çalışmaya
başladılar. Soma maden faciası yaşandığında
taşeron işçiliğin yasak olduğu madende
dayıbaşılar olduğunu öğrendik. Dayıbaşı
maden terminolojisi değildi. Hatta bir ulusal kanalda o gece yorum yapan
bir maden mühendisi Ben bu kadar yıllık maden mühendisiyim,
dayıbaşılık nedir bilmem. diye
şaşkınlığını gösteriyordu. Oysa
dayıbaşı, tütün tarlalarında, pamuk tarlalarında,
orada çalışan emekçilerin başındakilere, onları
işveren için, toprak sahibi için temin edenlere verilen addı ama
Manisanın tütüncü evlatları madene mahkûm olurken, madene inerken,
başlarındaki taşeronu da bilmediklerinden ona
dayıbaşı diyerek oraya girmişlerdi. Yani tütünün işsiz,
tütünün aç bıraktığı tütüncünün evlatlarını biz
madenlerin güvencesiz işçileri hâline getirmiştik. Akhisarda,
Kırkağaçda, Somada durum böyleyken Manisanın Çukurovayla lif
uzunluğunda yarışan, dünyanın en kaliteli pamuğunu
üreten, beyaz altınını üreten Manisa Ovasının,
Akhisar Ovasının, Gölmarmaranın çiftçileri de buradaki
hatalı politikalar yüzünden en önemli, en stratejik ürünlerden bir
tanesini kaybediyor ve onlar da başka ürünlere yönelmek, daha az girdi
getiren, daha az stratejik olan, emek yoğun ama geliri çok daha düşük
olan ürünlere yönelmek ve bir dönüm toprağın baktığı
insan sayısı gitgide azalırken aileler parçalanmak,
Manisanın merkezlerine, sanayinin yoğun olduğu yerlere göç
etmek, asgari ücrete mahkûm kalmak durumunda kalıyorlardı.
Bir gün Manisada bir düğün salonuna gittim.
Manisanın Hacıalilerinden Kadriye Teyze evladını
evlendiriyordu Manisada sıkış tepiş, bir apartmanın
en alt katında, kan ter içinde, toz duman içinde, 400-500 liraya
kiralanmış bir düğün salonunda ve gözleri buğuluydu.
Kadriye Teyze, ne oldu? Düğün günü canın sıkkın.
dediğimde, önünde duran bir plastik kap içindeki 5 tane kuru pastayı
eline alıp Ben bunun babasını köyde üç gün üç gece, önce dana
kestik, her gün koyun kestik, koç kestik, davul zurnayla everdim. Hâlimize bak
evladım. dedi ve elindeki o plastik tabakta, Sayın Bakanım, 5
tane kuru pasta çarpışan taksi gibi dönüyordu, titreyen elleriyle
salladı. Sallarken önündeki plastik bardaktaki limonatayı döktü.
Manisanın kendi topraklarıyla geçinen, çoluğunu çocuğunu
en iyi şartlarda büyüten, evlendiren, konuklarını günlerce
ağırlayan çiftçileri bu hâle düşmüştü.
Son on beş yılda, son yirmi yılda
Manisada pamukçu, tütüncü yok olurken yoksulluğa, açlığa,
sefalete, artık metropollerde asgari ücrete, hatta işsizliğe
mahkûm kalırken insanların bir kısmı son tutunacak dal
olarak topraklarına üzüm bağlarını diktiler, üzüm
bağlarını yetiştirdiler ve üzüme tutundular. Bugün
geldiğimiz noktada, artık öyle bir hâldeyiz ki
Sayın Bakan
Manisaya geldi. Biz, siyasi geçmişini, bazı
duruşlarını, sahip çıkışlarını, sözünü
beğenen, takdir eden, siyasetüstü olarak da kendisiyle her düzeyde bir
gönül bağı olan insanlar olarak Sayın Fakıbaba Tarım
Bakanı olunca gerçekten umutlandık. Manisaya gelmesini, üzüm
üreticisinin sorunlarını dinlemesini de takdirle
karşıladık ama Manisaya gelip o gün piyasada üzüm 3,5 liradan
işlem görürken Üzüm 4 liranın altına asla düşmeyecek.
deyip hem 6 liralık fiyat beklentisini yerle bir etti hem de 3,5 liraya
üzüm satılırken bir bakan olarak 4 liradan aşağıya
işlem görmeyecek. diyerek Manisalı üzüm üreticisine -İyi ki
geldin. denmişken- Yahu Sayın Bakan, böyle yapacaksan keşke
hiç gelmeseydin. dedirtti Sayın Bakan. Bunu da burada not etmek
lazım. Gelişi kıymetlidir. 6 liralık fiyat beklentisinde
4,5 liraya üst sınır koyması ve o gün 3 liradan 4 liraya üst
sınır koyması; 3 liradan, 3,5 liradan üzüm işlem görürken
çiftçinin gözünün içine baka baka bunu söylemesi de hoş
olmamıştır, yürek yakmıştır, gönül
kırmıştır.
Şimdi, geldiğimiz noktada üzümden
bahsedecek olursak, dünyanın en stratejik ürünlerinden bir tanesi. 50 bin
dekar bağımız var bizim Manisada, 40 bin aile geçimini
sağlıyor bu işten. Dünyanın en kıymetli üzümlerini
Manisada üretiyoruz ama üzümümüz İzmir borsasından İzmir
Sultanisi diye satılıyor. Bugün Manisalı genç iş adamları
geldiler, onlar da aynı çabadalar, Manisa Ticaret Borsası, Sanayi
Borsası aynı safhada: Üzümümüzün coğrafi işaretini ve
uluslararası piyasada şehrimizin adıyla tescilini mutlaka
istiyoruz. Ama bunun yanında, bir de şöyle bir gerçek var: Hepimiz
söze gelince üzüm üreticisinin yanındayız, çiftçinin
yanındayız, hayvancının yanındayız ama
gözlerimizin içine baka baka yabancılarla anlaşmalar
yapılıyor. Bugün Sayın Bakan et fiyatlarının
ucuzlamasıyla övünüyor ama yapılan bu işin, yetkinin sadece iki
yandaş zincire verildiğini, 80 bin kasabı işsiz
bırakma, onları da işinden etme noktasına getirdiğini,
bu ucuz et satılacaksa, satılabiliyorsa bunu kasaplar eliyle neden
yapmadığımızı
Hele hele Sayın Bakan, 81 ilde bir
tek o ikisi varmış
Keşke olan yerde daha çok olsa, olmayan
yerde olana verilseydi ama bir de şunu sormazlar mı Sayın Bakan:
Keşke Et ve Balık Kurumu duruyor olmasa mıydı elimizde 81
ilde aslan gibi? Onu özelleştirip, onu birilerine peşkeş çekip,
yağmalattırıp, binalarını, enkazını yok
değerine satıp bugün Et ve Balık Kurumunu, devlet kontrolündeki
bir Et ve Balık Kurumunu ne kadar çok arıyoruz. Bunu yapan kim, bunu
yaşatan kim? Bunların da altını çizmek gerekiyor.
Tabii, bir komisyon kurulacak, uzun uzun bütün
sorunlar konuşulacak, bu kısmını son derece önemsiyoruz ama
bir gerçek var: Altı yıldır bu kürsüdeyim ben, altı
yıldır ben, dolu olunca, kırağı vurunca, doğal
afetler gerçekleşince, üzüm fiyatları düşünce buraya
çıkıp sorunları anlatıyorum, ben anlatmaya usanmadım
ve tüm milletvekilimiz bu konuda gayret gösterdiler ama iktidar partisi bugüne
kadar hep bu meseleye duyarsız kaldı.
Buradan şunun altını çizelim: Üzüm
1,5 lirayken mazot 3 liraydı, üzüm 6 lirayken mazot 3 liraydı ve 1
kilo üzüm satarak 2 litre mazot alabiliyorduk. Bugün mazot 5 lira sınırına
dayandı, bırakın 2 litre mazotu 1 kilo üzüm satıp 1 litre
mazot almanın mümkün olmadığı bir döneme getirdiniz
Türkiyeyi. Ve Manisada söyleyince Hem hâllerine ağlıyorlar hem
hâllerine gülüyorlar, sonra da alkışlıyorlar... Diyorum ki: Ey
Manisalı çiftçiler! Bu mazot var ya bu mazot marinada 1,5 lira, Manisada
4,5 lira. Bugün marinadaki özel yata, tekneye 1,5 liraya mazotu veren sizsiniz
ama bizim Manisadaki üzüm üreticisine, çiftçimize mazotu 5 liraya vermeyi de
bugün siz nasıl içinize sindiriyorsunuz, bu sözler nasıl tutulmuyor?
Şimdi, aralar yeni yeni düzeliyor, Bülent
Arınçın Manisa Cumhuriyet Meydanındaki yeşil mazot
sözleri ne oldu? Çiftçiye özel, renklendirilmiş, yarı fiyatına,
üçte 1 fiyatına mazot sözleri ne oldu? Bunların da hepsinin
altını çizmek istiyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Son olarak
Komisyon kurulacak, bu konuda en yetkin
milletvekillerimizi o komisyonda görevlendireceğiz, çözüm önerileri
üretilecek, buna tüm siyasi partilerin hem değerli Manisa milletvekilleri
hem konunun uzmanı, tarımla ilgili milletvekilleri, belki diğer
illerdeki milletvekilleri katkı sağlayacaklar. Ama sakın
şöyle olmasın: Soma Raporu dört dörtlük, hep beraber yaptık
bunu, Sayın Erkan Akçayla beraberdik. Soma Raporundan sonra İş
Güvenliği Kanunu çıktı, sayfası açılıp
bakılmamış. Maden Kanunu çıktı, madende
değişiklik oldu, bir tane önerimizi alıp da içine
koymadılar ve bugün yaşanan her maden faciası o ortak akla
Hükûmetin bir kıymetiharbiye vermemesinden kaynaklanıyor. Bu rapor
raflarda kalacaksa, tozlanacaksa, görüşülmeyecekse, yine Hükûmet
bildiğini yapacaksa hiç birbirimizi kandırmayalım. Ama biz bu
komisyonu Manisamızda ağırlamaktan, bağrımıza
basmaktan, en yapıcı önerileri sunmaktan ve çözüm önerileri
getirmekten geri durmayacağız. Önerilerin de sonuna kadar takipçisi
olacağız. Bu konuda evet oyu verecek tüm milletvekillerine
şimdiden teşekkür ediyoruz Manisa adına.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Şimdi, Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Müslüm Doğanda söz sırası.
Buyurun Sayın Doğan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) Çok
değerli milletvekilleri, on yedi yıllık AK PARTİ
iktidarının uyguladığı politikalar nedeniyle tütün
üreticilerimizden fındık üreticilerimize, zeytin üreticilerimizden
üzüm üreticilerine kadar uzanan büyük bir tarım sorunuyla karşı
karşıyayız. Ülkemiz ekonomisinin halktan alınan vergi
dışındaki büyük bir bölümünü tarım ve
hayvancılıkla buna bağlı sanayi ürünleri
oluşturmaktadır. Tarım politikalarına
bakıldığında, AK PARTİ hükûmetlerin de en çok sorun
yaşanan alanlardan biri olarak dikkat çekmektedir. Bu durumun temel sebebi
çok sıklıkla politika değişikliğine gidilmesidir.
Tarımsal alanda yaşanan sorunların ana kaynağı,
tarımsal politikalar belirlenirken ve karar alınırken emek
veren, üreten, cefa çeken, ağır sorunlarla karşı
karşıya kalan köylü ve çiftçilerin karar alma süreçlerinin
dışında bırakılmasıdır. Tüm sorun
alanlarında olduğu gibi tarımda da merkezî bir anlayış
politikaları belirlemektedir. Millîlikten, milliyetçilikten bahsedenler
bilmelidir ki tarım bu ülkenin en millî sorunlarından birisidir.
Kendi çiftçimizin küsmesine neden olanlar, aracıları zengin
kılanlar, ithalin öne çıkarılmasını sağlayanlar,
bilinmelidir ki millî değerlere en büyük ihaneti onlar yapmaktadır.
Değerli milletvekilleri, daha kısa bir
süre önce fındık üreticilerinin yaşadıkları
sorunları konuştuk bu Mecliste. Adıyaman başta olmak üzere,
tütün üreticilerin yaşadıkları sorunlar ortadadır.
Tarım ürünlerinin taban destek fiyatlarının düşük olarak
belirlenmesi, tarımsal girdilerin pahalılaşması,
tarımsal desteklerin yeterli olmaması sonucu artık çiftçilerimiz
kan ağlamaktadır. Fındık ağaçlarını
kesenler, bir yıl boyunca gözü gibi baktığı ürünü yakanlar,
isyan edenler, kayısı ağaçlarını kesenler, Türkiyenin
dört bir yanından çiftçiler yardım ve destek beklemektedirler.
İç piyasa tamamen sermayenin ve
aracıların insafına bırakılmış vaziyettedir.
Bu durum hem üzüm üretimini hem de üzüm ihracatını doğrudan
etkileyen bir husustur. TARİŞ Üzüm Tarım Satış
Kooperatifleri Birliğinin etkin alım yapmaması, yapamaması
sonucu kuru üzüm fiyatlarında hızlı bir düşüş yaşanmaktadır.
Belirlenen düşük tabanlı fiyat politikasıyla birlikte
TARİŞin piyasada etkin olmaması, tıpkı buğday,
fındık ve çay gibi diğer tarım ürünlerinde olduğu gibi
tüccarların düşük fiyatla piyasaya müdahalesine neden
olmaktadır. Üretimini borçla sürdürmeye çalışan çiftçilerimiz
bir an önce borcunu kapatmak gayesiyle tüccarların belirlediği
fiyattan üzümünü satmaya ne yazık ki razı olmaktadır. Maliyeti
3,5 liranın üstünde olan kuru üzümün taban fiyatının Sayın
Bakan tarafından 4 lira olarak belirlenmesi ise çiftçiyle dalga geçmek
anlamını içermektedir. Kuru üzümde taban fiyatın, partimize
göre, partimizin yaptığı araştırmalara göre en az 5
lira olması gerektiği hususunu da belirtmek gerekir. Nasıl
geçimini sağlayacak bu çiftçi? Tarıma ayrılan rakamlara
bakıyoruz, bu bütçeyle, tarımın, çiftçinin ayağa
kalkacağını maalesef düşünemiyoruz.
Değerli milletvekilleri, sizlerin de
bildiği gibi, Türkiye bağ alanı ve üzüm üretiminde dünyanın
önde gelen ülkeleri arasında yer almaktadır. İklim
koşullarının elverişli olması ve yetiştirme
şartlarının uygunluğu nedeniyle, yaklaşık olarak
90 bin aile geçimini üzüm üzerinden sağlamaktadır. 90 bin aileyi
doğrudan ilgilendiren üzüm ve üzümcülükte izlenen politikalar nedeniyle,
üzüm ihracatımız 2012 yılında 681 milyon dolar iken, aradan
geçen dört seneye rağmen, 2015 yılında 569 milyon dolara, 2016
yılında Rusyayla yaşanılan gerginlik sonrasında ise
529 milyon dolara kadar gerilemiş durumdadır.
Çekirdeksiz kuru üzüm üretiminde dünyada 6ncı
sırada yer almamıza rağmen, çekirdeksiz kuru üzüm üretimimiz
2014 yılında 328 bin ton ve 2015 yılında 196 bin ton olarak
gerçekleşmiştir, 2016 yılında ise üretimimiz 313 bin tonla
2014 seviyesinin altında kalmıştır.
Değerli milletvekilleri,
üretimdeki düşüşün ihracat rakamlarına da yansıması
elbette ki söz konusu olacaktır. TÜİK verilerine göre, dolar
bazında üzüm ihracatı 2014 yılında 678 milyon 883 bin 967
dolar iken, 2017 yılı son verilerine göre 379 milyon 324 bin 267 bin
dolara kadar gerilemiştir. Bu rakamlarla üzüm üreticilerinin
karşılaştıkları sorunlar da net bir biçimde ortaya
konulmaktadır. Akaryakıta zam, elektriğe zam, suya zam derken,
vergilerden nefes alamaz hâle gelmiş bir toplum yaratmış durumdadır
AK PARTİ Hükûmeti. Ne işçi mutlu ne memur ne emekli ne de çiftçi.
Ülkemizin durumu bu. Kredi kartlarıyla hayatını idame ettirmeye
çalışan, borçla borcu kapatan, ayın sonunu getiremeyen bir
yoksullar topluluğu yaratmış durumdayız. Üstelik iyiye
gidişe dair de bir umut beslemiyor insanlarımız yani geçici bir
durum değil, kalıcı bir durum söz konusudur. Son birkaç
yılın üretim ve ihracat rakamları dikkate
alındığında geçici bir durum olmadığı da net
bir şekilde rakamlara yansımış durumdadır.
Değerli milletvekilleri,
yine üzüm üreticilerinin en büyük sorunlarından biri, Türkiyede bağ
alanlarının giderek yaşlanması durumudur. Yaşlanan
bağ alanlarından elde edilen üzümün piyasada rekabet etme
şansı pek kalmamaktadır. Rekabet edemeyen üzüm de üreticiler
tarafından yok pahasına elden çıkarılmaktadır. Son
yıllarda üzüm üreticilerinin yeni çeşitlerle modern bağ tesisi
kurallarına uygun olarak yeni tesisler kurmaları, yaşlanan asma
üzümlerinin sökümü de doğal olarak üreticilere yeni maliyetler
yüklemektedir. Bu aşamada, yeni kurulacak bağ tesislerine yönelik
olarak verilecek desteklerin önemi bir kat daha artmaktadır. Burada
iktidar partisi yetkililerine seslenmek istiyorum: Özellikle tarım yapmak
isteyen vatandaşlarımıza yeni kurulacak bağ tesisleri için
destekleri esirgemememiz gerekir.
Değerli milletvekilleri,
sizlerin de bildiği gibi, Türkiyede üzüm üretimi yoğun olarak
Manisa, İzmir ve Denizlide yapılmaktadır. Ancak, burada,
farklı illerimizde farklı üzüm elde edildiğini de unutmamak gerekir.
Özellikle Besni üzümünün Türkiyede çok büyük bir önemi vardır. Arapgir
üzümünü ve Siirtte üretilen üzümleri burada size belirtmek isterim.
2016 yılında
kurutmalık çekirdeksiz üretimin yüzde 84,7si Manisada
gerçekleştirilmiştir ancak son yıllarda ekolojik dengeler gözetilmeden
yapılan uygulamaların başta Manisa olmak üzere birçok kentte
tarımı olumsuz etkilediğini de incelemiş oluyoruz. Manisa
Alaşehirdeki jeotermal kuyular ve Eşmedeki altın madenleri
sağlıklı üzüm üretimini ciddi bir şekilde etkilemektedir.
Eşme, Sarıgöl ve Alaşehir gibi yerlerde sınır
bölgesinde çıkarılan altın madeninin yaydığı
zararlı gazlar ve tozlar nedeniyle üzümlerin çürümesi, zarar görmesi ve
artan sıcak su kuyularından çıkan sıcak suyun havayı,
iklimi değiştirmesi gibi, ekolojik dengenin değişmesiyle
üzüm üretiminde kalitenin düşmesinden kaynaklı, piyasada yeterli
alıcı bulmaması gibi sonuçları da ayrıca ortaya
çıkarmaktadır. Bu hâliyle, çiftçinin üretimden vazgeçmesine neden
olacak bir sürü unsuru da bir araya getirmiş oldunuz.
Yine, ihracat konusunda yaşanan sorunların
temelinde yatan nedenler arasında, AK PARTİ hükûmetlerinin
yürütmüş olduğu yanlış dış politikaların da
etkisi çok büyüktür. Üreticinin hijyen ve ambalajlamada AB standartlarına
uyum göstermekte yetersiz kaldığı da bilinmektedir. Özellikle
çekirdeksiz kuru üzümde Avrupa standartlarını tutturmakta da
zorlandığımızı hep birlikte biliyoruz. Depolama
maliyetlerinden kaçmak isteyen, bunu yüklenemeyen çiftçilere yardım
edilmesi de ayrıca gereken hususlardan
birisidir. Çiftçiye ekstra yük olmadan depolama alanlarının
yapılması gerekmektedir. Bu tür ciddi yatırımlar ancak
devlet desteğiyle mümkün olabilmektedir.
Değerli milletvekilleri, ülke
bağcılığının tekrar canlanabilmesi,
uluslararası alanda rekabet edilebilmesi ve üzüm üreticilerinin
karşılaştıkları sorunları bir nebze çözebilmek
adına üzüm alım piyasasına düzenleme getirilmesi, üzüm
ürünlerinin tarımsal ürün sanayisinde çok daha yüksek oranlarda
değerlendirilmesi, yeni bağ tesislerine yönelik teşvik
sisteminin oluşturulması, sertifikalı asma fidan destek
miktarlarının günümüz koşullarına uygun hâle getirilmesi,
verimi yüksek üzüm çeşitlerinin benimsenmesi gerekmektedir.
Üzüm üreticilerine bağın dikiminden ürün
toplamaya kadar geçen zaman zarfı içerisinde danışmanlık
hizmeti verilmesi, üzümün de diğer tarım ürünleri gibi destekleme
kapsamına alınması ve ürünün satılabileceği bir pazar,
öncelikli sorun alanlarına işaret etmektedir. Bu bağlamda,
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerini kapsayacak şekilde
kurulacak bir bağcılık enstitüsü hâlihazırdaki
sorunların çözümüne katkı sağlamaya yönelik adımlar
arasında sayılabilecektir. Özellikle partimizin bu konuda çok ciddi
bir çalışmasının olduğunu da burada belirtmek
istiyorum.
Bu nedenle, saydığım bu hususlarla
birlikte, üzüm üretimi ve üzümcülük yaparak geçimini sağlayan
çiftçilerimizin sorunlarının belirlenmesi, küçük üreticilerin
desteklenebileceği bir üzüm politikasının ortaya konulması,
etkin bir üretimin gerçekleştirilebilmesi, üzüm üretiminde ihracat
potansiyelinin artırılması ve çözüm üretilmesi amacıyla tüm
partiler olarak ortak bir şekilde harekete geçmeliyiz.
Değerli milletvekilleri, bir hususu daha burada
belirtmek isterim. Şimdi, bizim Siirt Milletvekilimiz Sayın Besime
Koncanın dokunulmazlığı kaldırılarak
milletvekilliği düşürülmeseydi, buna katkı
koymasaydınız, size bugün, Siirtte yetişen tayfi üzümü, zivzik
narı ve Siirt fıstığı hakkında geniş bilgi
sunacaktı vekilimiz ama bu fırsatı onun elinden aldık biz.
Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak hepinizin bu konuda katkısı var.
Bu kabulleneceğimiz bir durum değil aslında, diğer
milletvekilleri gibi.
Yine, Arapgir üzümü üreticileri de aslında çok
dertli. Bu ürünlerin, Arapgir üzümünün depolanamadığını,
çok kısa ömürleri olduğunu, Hükûmetin bu konuda destek vermesi
gerektiğini de burada ayrıca Sayın Bakana iletmek istiyorum.
Yine, Adıyaman Besni üzümü, çok önemli bir
üzüm, marka değeri yüksek olabilecek bir üzüm de maalesef depolama sorunu
yaşamakta ve üretici hakkını, değerini alabileceği
olanaklardan yoksun bırakılmış durumdadır.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Doğan.
Gruplar adına son söz Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Recai Berbere aittir.
Buyurun Sayın Berber. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA RECAİ BERBER (Manisa)
Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; ben de hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bağcılık ve üzüm konusunda
oluşturulması, kurulması düşünülen araştırma
komisyonu hakkında ben de grubumuz adına söz aldım. Hepinizi
tekrar saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tabii ki gerçekten
tarihî günlerden birini yaşıyoruz çünkü bütün siyasi partilerin
temsilcileri olarak hep birlikte, bağcılık ve üzüm
üreticilerinin sorunlarının araştırılması
konusunda Parlamento olarak bir araştırma komisyonunda birlikte
çalışma yapacağız.
Her şeyden önce, bu araştırma
komisyonunun kurulması için teklifte bulunan değerli Grup Başkan
Vekili arkadaşlarımız, Manisa Milletvekillerimiz Sayın
Erkan Akçay ve Sayın Özgür Özele çok teşekkür ediyorum. Biz de
Manisa milletvekilleri olarak bunu arzu ettik. Tabii orada her şey araştırılacak.
Üzüm deyince, üzüm sadece Manisadan ibaret
değil, değerli milletvekili arkadaşlarımız söylediler.
Ancak, burada endüstriyel olarak dünya piyasalarında ve esasında
rekolte fazlası olduğu zaman sorun
yaşadığımız alan bizim Manisanın sultani üzümü.
Manisanın sultani üzümü diyorum ama biliyorsunuz İzmirde borsada
işlem gördüğü için zamanında İzmir üzümü diye tescil
olmuş. Bununla ilgili olarak da Manisalı hemşehrilerimize
buradan söylemek istiyorum, Manisa sultani üzümü olarak da tescil ettiriyoruz
coğrafi tescille. İnşallah onun ismi de Manisa sultani üzümü
olacak çünkü bu üzümün yüzde 85i Manisada üretiliyor, bir kısmı
Denizli bölgesinde, bir kısmı da İzmir bölgesinde.
Esas burada mesele şu: Değerli
arkadaşlar, ben aşağı yukarı 4üncü dönem
milletvekiliyim ve üzüm piyasasındaki dalgalanmalar sürekli Manisa
milletvekillerini şimdiye kadar hep meşgul etmiştir. Gerçekten,
rekoltenin fazla olduğu yıllarda uykularımız kaçıyor
Acaba ne olacak? Üzüm fiyatı ne olacak? diye. Geçtiğimiz yıl
da -biraz önce Sayın Özgür Bey söyledi- üzüm fiyatı 6 liraydı.
Değerli arkadaşlar, biz 2015
yılında Manisa olarak altmış beş yıldan beri ilk
defa tarihimizin en büyük don afetine maruz kaldık ve
bağlarımızın neredeyse yarısı kurudu. Öyle bir ortamda
rekolte 180 bin tona düşmüş, bırakın iç piyasayı, ihracatı
bile karşılayacak üzümümüz yok. Dolayısıyla bizim üzümümüz
ihracatçılar tarafından, yurt dışı tarafından
tabiri caizse kapışıldı, o kadar büyük siparişler
karşılanamadığı için ihracat fiyatı o yıl
2,5-3 dolarlara çıktı -2015 yılından bahsediyorum- ve
aynı yıl don afetinden dolayı hasar gören üreticimize de biz,
Başbakanlık Afet Fonundan 35 milyon lira -TARSİM sigortası
olsun olmasın bütün üreticilere- onların masraflarını
karşılamak üzere yardımda bulunduk.
Bakın, Manisada tarım öyle sadece köylülerin
kendi tüketimi için yaptığı bir üretim değil;
işletmecilik, teknoloji o kadar gelişti ki, o kadar bilinçli üretim
var ki sadece Türkiye ortalamasının değil Avrupa
ortalamasının da üzerinde bir sigortalama -TARSİM
sigortası- var. Şu anda Manisada üzümde biz yüzde 80
sigortalıyız artık ve bakın, o yıl, 2015
yılında TARSİM sigortası üreticimize hasar bedeli olarak
240 milyon lira, o günkü kurla 100 milyon dolar dağıttı. Hiçbir
üreticimiz mağdur olmadı; bir yandan sigortadan hasar bedeli
aldı, bir yandan da üzümü tabiri caizse 2,5 dolara yani 5-6 liraya
satıldı. Ama hemen akabinde, geçtiğimiz yıl, 2016
yılında 313 bin ton rekolte oldu ve tabii ki fiyatlar geriledi. Bu
yıl da yaklaşık 310 bin ton Sayın Bakanımız
Manisada açıkladı, zaten bundan sonra Tarım Bakanlığı
rekolteyi açıklıyor- aşağı yukarı geçen
yılki kadar rekolte olunca, geçen yıldan da bir miktar stok olunca,
devir olunca tabii ki fiyatlar geriledi.
İnşallah araştırma komisyonunda
bunlar hep ortaya çıkacak. Bunda tabii,
ihracatçılarımızın yanlışları da var,
buradan açıkça söylemek lazım. Alivre satışlarla
baştan, olmayan, almadıkları ürünü satıyorlar, sonra da
dönüp sattıkları fiyattan alabilmek için, zarar etmemek için tabii ki
birtakım yüksek fiyat vermeme, piyasayı kontrol etme gibi gayretler
de olabiliyor. Onun için, tabii, burada üretici birliği olarak
TARİŞe büyük görev düşüyor, en azından kendi
üreticilerinden, kendi üyelerinden bu ürünü değeriyle alması
gerekiyor.
Tabii, piyasayı regüle etme görevi maalesef
artık üretici birliklerinde olmadığı için, değerli
arkadaşlar, bu yıl ilk defa... Sayın Bakanımıza
huzurlarınızda çok teşekkür ediyorum, değerli Manisa
milletvekillerimiz de teşekkür ettiler. Gerçekten, Bayramdan sonra üzüm
fiyatları 3,5 lira. diyor Sayın Bakanımız ama 3,5un da
altına gidiyordu, eğer bıraksaydık 3,2ye, 3 liraya kadar
düşecekti. Belliydi yani, her gün biraz daha aşağıya
gidiyordu ve üreticimiz de maalesef ürünü o fiyatlardan vermemek için bu defa
ihracatçıların önünde kuyruk olmuştu. Üzümünü, ürününü tabiri
caizse emanet bırakma kültürü var bizde. Gidip, lisanslı depo
olmayınca bu defa ihracatçıya, tüccara emanet bırakıyor.
Emanet, ne zaman fiyat uygun olursa o zaman satmak üzere ama fiyatın tabii
hiçbir zaman tekrar toparlanması mümkün değildi. Bunun üzerine ilk
defa Bakanlar Kurulu kararıyla üzümde... Üzümde ilk defa diyorum çünkü biz
hep Manisalılar olarak, Egeliler olarak fındıkta veya başka
ürünlerde Toprak Mahsullerinin piyasaya girip alım yaptığını
gördüğümüz için, bildiğimiz için hep bu talepte bulunuyorduk, bunu
bir türlü gerçekleştiremiyorduk. Sayın Bakanımız herhâlde
daha henüz yeniydi yani belki iki ay olmuş muydu Bakanlığa
geleli ama üzüme el attı, gerçekten kendisine çok teşekkür ediyoruz;
Başbakanımızı ve Hükûmetimizi Bakanlar Kurulunda bu konuya
ikna etti, Toprak Mahsulleri olarak piyasaya girildi. Toprak Mahsullerinden
bizim beklentimiz neydi biliyor musunuz arkadaşlar? En az 30-40 bin ton
üzüm alacak. Tabii, 4 lira gibi bir fiyat; 3,5tan daha aşağıya
düşmüş. Millet, ilk başta 4 liradan hemen Toprak Mahsullerine
geldi. Toprak Mahsulleri almaya başladıktan sonra, Ofis almaya
başladıktan sonra üzüm fiyatı bugün 4,5 lira. Tabii ki o
fiyattan alamıyor. Sayın Bakanımız açıklamadı ama
5 bin ton civarında bir alım yapabildi, hâlen de almaya devam ediyor
eğer uygun fiyat olursa.
Şuraya gelmek istiyorum: Değerli
arkadaşlar, biz, üzümde, ihracat fiyatları nedeniyle, ihracat
miktarı nedeniyle dünyadaki fiyatları belirleme gücüne sahibiz;
tıpkı fındıktaki gibi, tıpkı Malatyanın
kayısısında olduğu gibi, tıpkı
Aydınımızın incirinde olduğu gibi. Açık söylemek
gerekirse biz bu 4 üründe regülasyonu iyi yaptığımız
takdirde
Yani buna yabancı ithalatçılar, o ülkenin
ithalatçıları da artık hayret ediyor, bir yıl üzümü 1
dolardan; 1,3 dolardan, ertesi yıl 2,5 dolardan
Bu şekilde zikzak
olmasının bir şekilde önüne geçmemiz gerekiyor.
İnşallah, araştırma komisyonunda bunların hepsini
detaylı olarak ortaya koyacağız.
Değerli arkadaşlar, sadece Manisa ve bu
bölgede yetişen bu sultani üzümümüz yüzde 85 Avrupa ülkelerine ihraç
ediliyor ve Avrupanın vazgeçemeyeceği bir stratejik ürün.
Dolayısıyla biz eğer akıllı davranırsak,
eğer iyi bir planlamayla üreticimizi ve ihracatçımızı iyi
yönlendirebilirsek, hem üreticimizin hem ihracatçımızın hem
ülkemizin, Türkiye'nin bu üründen -ki ortalama 400 milyon dolar civarında
gelir elde ediyoruz şu anda- yılda 500 milyon dolardan
aşağı bu anlamda geliri olmaz.
Değerli arkadaşlar, ikincisi, son
yıllarda yaptığımız en önemli atak, on yıl önce
hükûmetlerimiz tarafından ilk defa bir ilçede, hem de limanı filan
olmayan Alaşehir ilçemizde gümrük müdürlüğü açıldı ve
burada sebze meyve ihracatımızın en önemli artışlarından
biri de bu gümrük sayesinde oldu çünkü orada gümrüklenen ürün artık bir
daha gümrük kapılarında açılmadan, Londradan Moskovaya kadar
dünyanın her yerine, tırlara yüklenip gönderilebiliyor.
Dolayısıyla şu anda Manisadan sofralık üzüm olarak,
yaş üzüm olarak günlük 150 tır çıkıyor. İç piyasaya
20-25 tır gönderiyoruz ama her gün 100-150 tır sofralık üzüm
yani yeşil üzüm ihracatımız var. Bunun ne önemi var? dersek,
değerli arkadaşlar, eğer biz Yunanistanla, İtalyayla
vesaireyle rekabet ederek, sofralık üzümümüzü, sultani üzümümüzü
yeşil olarak daha iyi bir şekilde, daha fazla ihraç edersek kuru
üzümdeki regülasyonun en önemli kaynaklarından birini bulmuş oluruz.
Nedir o? Eğer biz bunu 500 bin tonlara çıkarırsak
-yaklaşık 4-5 kilodan, 6 kilodan 1 kilo kuru üzüm elde ediyoruz-
dolayısıyla biz kuru üzümün önemli bir kısmını, 100
bin tonunu, değerli arkadaşlar, çok rahatlıkla sofralık
üzüm olarak dünyaya satabiliriz ve böylece kuru üzümde de dengeyi
sağlamış oluruz.
Geçtiğimiz yıl Rusyaya kriz nedeniyle
-ben bu dönem aynı zamanda Türkiye-Rusya Parlamentolar Arası Dostluk
Grubu Başkanıyım- 6 bin ton zor satabildik ama bir önceki
yıl 110 bin tondu. Bu yıl, inşallah, 120 bin tonun üzerinde
sofralık üzüm ihracatımız gerçekleşecek. Tabii, üzüm
konusunda daha detaylı çalışacağız.
Ben Manisa Kırkağaçlıyım, Manisa
Kırkağaç. Üniversiteyi bitirinceye kadar tütün tarlasında tütün
ektim. Değerli Milletvekilimiz, Grup Başkan Vekilimiz Özgür Bey
herhâlde tütün tarlasından geçmiştir, tütüncüleri görmüştür ama
tütünün ne demek olduğunu bilen benim, benim gibi o bölgede yaşayan
insanlar; Köprübaşında, Demircide, Gördeste,
Kırkağaçta, Somada, Akhisarda. Bakanların tütün
piyasalarına, Akhisar piyasasına gelip üreticinin Onlar ne veriyorsa
5 lira benden fazla. diye tahrik edildiği, ondan sonra üretimin 300-400
bin tonlarda olduğu ve bu üretilen tütünün de yıllarca depolarda
bekletilip daha sonra da maalesef çürüdüğü için imha edildiği günleri
biliyoruz.
Ben üniversiteye, Siyasal Bilgiler Fakültesine
geldiğimde, bu tütünlerin yani bizim yetiştirdiğimiz,
ürettiğimiz, ondan sonra sabahlara kadar uykusuz kalarak
kırdığımız o tütünlerin TEKEL depolarında
çürüdüğünü ve yakıldığını, telef edildiğini
öğrendiğim zaman kahroldum. Dedim ki: O zaman, dünyanın en pis,
en zahmetli tütün işi yerine, başka şeylerde bu parayı bize
verseler de onları yapsak. Bundan otuz yıl öncesinden, kırk
yıl öncesinden bahsediyorum değerli arkadaşlar. İşte,
AK PARTİ hükûmetleri bunu yaptı. Geldi ve bütün tütün ekim
alanlarına
Kaldı ki AK PARTİ hükûmetleri tütüne kota
koymadı ha, biz getirmedik bunu. Kim getirdi? Ta 1994 yılında,
1995 yılında Tansu Çiller hükûmetleri zamanında tütüne kota
geldi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kaldır; iktidarsın,
kaldır.
RECAİ BERBER (Devamla) 1994ten 2002ye kadar
alternatif ne yapıldı? Hiçbir şey. Ama 2003 yılından
itibaren değerli arkadaşlar -bizim bölgemiz, Ege Bölgesi, Akdeniz
Bölgesi, dünyanın en önemli zeytin üretim merkezi- zeytinciliğimizi
destekledik ve zeytin fidanlarını ücretsiz dağıttık,
zeytin bahçelerinin yetiştirilmesinde çiftçimize her türlü desteği
verdik ve bugün sadece Manisada 20 milyon zeytin ağacı var,
bunların çoğu da fidan hâlen. Rekoltemiz her yıl yüzde 10, yüzde
20 artıyor. İnşallah, bu uygulamalar sayesinde,
İspanyadan, İtalyadan, Yunanistandan sonra zeytin ve
zeytinyağında 4üncü sırada olan Türkiye aynı zamanda,
İspanyadan sonra 2nci sıraya ve inşallah, birkaç sene sonra da
dünyada, bütün Akdeniz bölgesinde 1inci sıraya yükselecek. Onun için,
sadece, Tütüncülük bitti, o insanlar perişan oldu. demeyelim. Şu
anda, Özgür Bey gidip Manisada, Akhisarda zeytincilerin hâlini bir görse; 6
liraya, 7 liraya, 8 liraya, 10 liraya ham zeytin satılıyor,
dalından toplanmış zeytin 10 lira. Zeytinyağı şu
anda, sezonun göbeğinde, ortasında olmamıza rağmen 15 lira.
Değerli arkadaşlar, bütün bunları göz
önüne aldığımızda, bizim bölgemiz, Manisa tarımda
dönüşüm açısından bir pilot uygulamadır; sadece Türkiye
açısından değil, dünyada örnek bir bölgedir Manisa. Onun için de
Manisada gerçekleştirilen bu gelişmeleri, bu değişimleri
görmeden, burada, açıkçası, gerçekten, gerçeklerden tamamen
kopmuş vaziyette, yok Tütüncü mağdur olmuş
Tütünde şu
anda sözleşmeli tarım yapılıyor. Tütünün parasını
biz, bir sene sonra, yüzde 60 enflasyondan sonra, harcadığımız
parayı bile alamazdık. Ben tütüncüyüm arkadaşım, bunu
biliyorum. Şu anda yüzde 70ini avans olarak alıyor üretici, yüzde
70ini daha ekmeden avans olarak alıyor.
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Kilosu 10 lira.
RECAİ BERBER (Devamla) - Dolayısıyla,
sözleşmeli tarıma geçilmiş vaziyette. Yapılması
gereken de buydu. Baştan yapılan doğru ama sonra yapılanlar
eksikti. AK PARTİ hükûmetleri sayesinde Manisamız ve Ege Bölgesi
tarımda çok iyi bir noktadadır ama yeterli midir? Tabii ki
değil, tabii ki çok daha iyi noktalara taşıyacağız
bunu. Bunu daha iyi noktalara taşımak için de zaten, değerli
arkadaşlarımızın da önerisiyle bir komisyon kuruluyor,
araştırma komisyonu; buradan çıkacak öneriler
-zannettiğiniz gibi olmayacaktır- inşallah, Hükûmetimiz ve
Tarım Bakanlığımız tarafından en
ayrıntısına kadar değerlendirilecektir, buna yürekten
inanıyorum.
Tekrar, Sayın Bakanımıza ve bu
komisyonun kurulmasında emeği, önerisi olan arkadaşlara
teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir saniye Sayın Özel, size söz
vereceğim.
Tabii, Manisaya teşekkür ediyoruz, tebrik
ediyoruz.
Sayın Yıldırım da sisteme
girmişti ama o da eğer Besni üzümünden, Gölbaşı peygamber
üzümünden bahsedecekse bir dakika süreyle söz vereyim ona.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
21.- Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırımın, Adıyamanın Besni üzümünün
değerli olduğuna ve tarım politikalarının iflası
sonucu bağcılığın günden güne öldüğüne
ilişkin açıklaması
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkür
ederim.
Adıyaman üç şeyle anılır: Bir,
Nemrut Dağı; iki, tütün; üç, Besni üzümü.
Nemrut Dağını -çok şükür, dünya
mirası olan bu Nemrut Dağını- artık put olarak
görmeye başladınız, Millî Eğitim
Bakanlığının kitaplarında putlara örnek olarak gösteriyorsunuz.
Turizmi bitirdiniz.
İki: Tütünü de bitiriyorsunuz.
Gelelim Besni üzümüne: Gerçekten, Manisanın
çekirdeksiz üzümü ne kadar değerliyse Adıyamanın Besni üzümü de
o kadar değerlidir arkadaşlar ve hatta şunu iddia ediyorum: Hem
susuz yetiştiği için hem de çekirdekli olduğu için
sağlığa son derece yararlıdır. Bu, halk arasında
peygamber üzümü dêli üzümü diye tanınır, kurutması çok çok
iyidir. Daha önce bağcılık sektörü Adıyamanda çok
gelişkindi ama son zamanlarda tarım politikalarının
iflası sonucu maalesef günden güne bağcılık ölmekte. Bu
nedenle ben diyorum ki oluşacak olan bu komisyona Adıyaman
milletvekillerinden birinin mutlaka katılması gerekiyor. Besni
üzümüne sarılalım, Besni üzümüne destek verelim diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Şimşek, size de söz vereyim.
Buyurun.
22.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, Mersin ile
Tarsusda üzüm üretiminin önemine ve kurulacak komisyonun Mersindeki üzüm
üreticilerinin sorunlarını yerinde tespit etmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle komisyonumuzun hayırlı,
uğurlu olmasını temenni ediyorum. Tabii, kuru üzüm ihracat
açısından son derece önemli ama sofralık üzümde Türkiyenin
yapmış olduğu ihracatın yaklaşık yüzde 50si
sadece Mersin Tarsustan gerçekleştirilmektedir. Dünyanın en kaliteli
sofralık üzümü Tarsustadır. Mersindeki toplam üzüm üretimi Türkiye
ihracatının yaklaşık yüzde 70ine yakındır.
Kurulacak olan komisyonun mutlaka Mersine de gelip, Mersindeki üzüm
üreticilerinin sorunlarını yerinde tespit edip bu bölgede özellikle
üzümün sanayisiyle ilgili, üzüm suyu yapımı ve yan ürünlerle ilgili
mutlaka tesisler yapılmasıyla ilgili de çiftçilerin, tarımla
uğraşan insanların görüşlerini almasını
Bir de tabii, bu kadar destek veriliyor ama maalesef
çiftçilerimiz iyi durumda değil. Eğer bu söylenenlerin hepsi
doğru ise bugün kırsal nüfusun artması lazım ama
kırsal nüfus, tarımla, hayvancılıkla uğraşan
nüfus her gün azalıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Yani bu
söylenenlerin tamamında birazcık siyaset yapılıyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özel, son olarak size söz
vereceğim.
Bir de bu gruptan Sayın Boynukara, size de bir
dakika süreyle söz veriyorum.
Buyurun.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Niğdenin
de üzümü var, onu söyleyebilirsin.
BAŞKAN Niğdenin çok; elması,
patatesi, maşallahı, Sayın Güreri var.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ben de
Adıyamanlıyım efendim.
BAŞKAN Sayın Boynukara, buyurun.
23.- Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukaranın,
Adıyamanda Gölbaşı ve Besni başta olmak üzere çok büyük
üzüm üretimi olduğuna ilişkin açıklaması
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman)
Başkanım, sağ olun, teşekkür ederim.
Şimdi, bu önergeye biz de imza attık ama
konuşmacılara bakıyorum, hep Manisadan seçilmiş. Yani
dolayısıyla bunun bir Türkiye problemi olduğunun, Türkiyenin
sorunu olduğunun göz önüne alınmasında büyük yarar var.
Adıyamanda hem Gölbaşı hem Besni başta olmak üzere çok
büyük üzüm üretimi var. Heyetinizin bunu da dikkate almasını
öneriyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim, Sayın
BAŞKAN Sayın Recai Berber, sizin de
isminizi zikrederek
Lütfen buyurun, iki dakikalık sürede cevap
verin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Peki, teşekkür ederim.
BAŞKAN Efendim, buyurun, iki dakika
Yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.
X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Manisa Milletvekili Recai
Berberin birleştirilerek görüşülmesi kabul edilen Meclis
araştırması önergelerinin ön görüşmeleri üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Sayın Recai Berber süre olarak hızını alamadı, genel
uzlaşmaya altı dakikalık ihlalde bulundu, her grubun bu konuda
hakkı saklıdır diye tahmin ediyorum.
İkincisi, şunu söylemek lazım:
Milliyetçi Hareket Partisinin, Cumhuriyet Halk Partisinin bu önergelerini 11
kez reddetmişsiniz. Sayın Mazlum Nurlunun, Tur Yıldız
Biçerin, geçen dönem Sakine Özün, Hasan Örenin, benim önergelerimi defalarca
reddettiniz. Aynı, hekime karşı şiddeti 12 kez reddedip,
herkesin gözü önünde Gaziantepte doktorumuzun böğrüne bıçak
sokulduğunda kurduğunuz gibi, üzümcü bitme noktasına geldiğinde
bu komisyonu kuruyorsunuz; bir kere bunu bilin.
Üçüncüsü, siz hesap adamısınız, dünya
ortalaması 2.400 dolar, kötü İran üzümü için 1.900 dolar; bunun
karşılığı 7 lira 33 kuruş yapar, siz 6
lirayı çok görüyorsunuz. O zaman afet vardı, o yüzden
O zaman
afetten dolayı o fiyata çıktı ama ancak o sene üzüm üreticisi
ürününün değerini alabildi. Bugün hak ettiği para
5 lirayı, 6
lirayı hak etmiyor. diyorsanız, ben sizi Manisalı üzüm
üreticisine havale ediyorum, tasasını da sizin partiniz çeksin. Biz
üzümün 6 lira olması gerektiğini savunuyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
RECAİ BERBER (Manisa) Biz de aynı
şeyi söylüyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Siz 4 lira olsun diyorsunuz.
Sonra, hesap adamısınız, 800 milyar dolar Türkiye'nin gayrisafi
millî hasılası, Tarım Kanununun 21inci maddesi var Sayın
Bakanım, ne diyor? Yüzde 1ini tarıma destekleme vereceksin. Veriyor
musunuz 8 milyar? Hayır. Basit bir hesapla, Manisadaki her çiftçi
iktidara gelip de bu kanunu uygulamadığınız günden bugüne
kadar 40 ila 50 bin lira sizden alacaklı. Alacaklı, borcunuz var bir
araba parası, bir traktör parası. Bu sadece kanuna aykırı
yaptığınız teşvik sisteminden.
Son olarak şunu söyleyelim: Yahu, biraz insaf,
Akhisar tütünün başkentiydi. Sadece Cumhuriyet değil, Tercüman
gazetesi de
Bakan gelirdi, tütün fiyatını orada açıklardı,
fiyat beğenilirse Tercümanda, Cumhuriyette, Milliyette fotoğraf,
kasket havada
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Sayın Bakanım
Allah söyletti.
BAŞKAN Allah söyletti, ne diyelim.
Buyurun, tamamlayın lütfen bir dakikada. Hatta
çok güzel konuştunuz, iki dakika daha veriyorum size. (AK PARTİ ve
CHP sıralarından gülüşmeler)
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Şimdi, Manisada,
Tarım Bakanı gelir, tütün taban fiyatını açıklar;
bakanı bekleyen meydan fiyattan memnunsa Tercüman gazetesinde de
Cumhuriyette de olsa haber, havada bir kasket resmi, kasket havada, tütüncü
fiyattan memnun, beğenmezse yere çalar, yerde bir kasket resmi ve tütüncü
kızgın. Şimdi, bunu yaşamış Akhisara diyorsunuz
ki siz: Biz sizi tütünden kurtardık. Tütüncüyü bitirerek bir ilçeyi
tütünden kurtardınız ya, hakikaten öyle! Ama bugün zeytinle ilgili
verdiğiniz fiyatlar da zeytin üreticisinin beş, altı
yıldır çektikleri de
Akhisar, Türkiyede en çok zeytin
ağacı olan ilçedir -bakın, bilerek ve önemle altını
çizerek söylüyorum- ama yanlış zeytin fidanına yönlendirme
yaptığınız için, ağırlıklı olarak en
para etmeyen zeytinle boğuşmak zorunda kalıyor. Bugün için
UĞUR AYDEMİR (Manisa) Hangisi o?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Uslu zeytin, uslu. Duydunuz
mu hiç uslu zeytini?
Eğer söylediğiniz
UĞUR AYDEMİR (Manisa)
Dağıtmadık o fidanı Özgür Bey.
RECAİ BERBER (Manisa) Edremit tipi
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Teşvik verdiniz.
Eğer sizin söylediğiniz doğru
olsaydı Sayın Berber, eğer doğru olsaydı zeytincinin
hâlinden memnun olduğu, Akhisardaki, Ballıcadaki zeytin
festivalinde ben, zeytine dane başına da kiloya da verilecek
teşvikleri, çıkarılması gereken fiyatları
söylediğimde Ballıca ayakta alkışlamaz, Sayın
Uğur Aydemir de çıkıp Biz de bu teşvikin olması
gerektiğini savunuyoruz. deyip alkış almazdı.
Ballıcadaki zeytin festivalinde yakanıza yapışıyorlar
Bu fiyata zeytin mi olur? Zeytinyağında neden teşvik yok? Neden
teşvik büyük üreticiye göre veriliyor? Dane zeytine niye teşvik
vermiyorsunuz? Bu kadar zulüm, bu kadar fiyat, bu kadar masraf; ellerimin
hâline bak. diyorlar. Ben sizi ayrıca Akhisarlı zeytin üreticisine
de şikâyet ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, böyle, tabii bal, bal
demekle ağız tatlanmıyor. Sayın milletvekillerine şu
Manisa üzümünden bir dağıtırsanız, ne kadar kaliteli, ne
kadar bereketli, ne kadar verimli bir üzüm olduğunu bir kez daha -zaten
biliyoruz da- müşahede ederiz diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, bunu bitiriyoruz.
Konuşma sürelerini biraz daha uzatmış olduk,
tamamlanmıştı, size yakın olsun diye söyledim ben. Bir de
çok güzel bir kelam etti, ona da iki dakika ek süre vermiş olduk, Allah
razı olsun.
RECAİ BERBER (Manisa) Sadece iki kelime
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Tanal, lütfen
tamamlayın, bitirelim. Bir dakika da size, söz veriyorum.
Buyurun.
RECAİ BERBER (Manisa) Sayın
Başkanım, kayıtlara geçsin diye
BAŞKAN Bir saniye, size daha sonra söz
vereceğim.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Besni
üzümünün faydalarına ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, gerçekten üzüm
denilince Besni üzümü akla gelir. Eğer Besni üzümünün faydalarına
bakacak olursak: Bir, kalsiyum; iki, potasyum ve demir; üç, mineraller; dört,
kemiklerin gelişmesiyle birlikte kansızlığa; beş,
halsizliğe; altı, zayıflığa iyi gelir; yedi,
zayıf olup da kilo almak isteyen ya da rejim yapmak isteyenlere tavsiye
edilir.
BAŞKAN Bunu anlamadım: Hem
zayıflatıyor hem de kilo aldırıyor!
MAHMUT TANAL (İstanbul) Evet, evet, evet.
Besni üzümüne eğer bakarsanız, girerseniz internete, bu
faydalarını göreceksiniz Sayın Başkan.
BAŞKAN Çok teşekkür ediyorum Sayın
Tanal.
Şimdi, tabii, Manisa üzümü, Besni üzümü, hepsi
bizim üzümümüz, hakikaten bu ülkenin çok önemli değerleri. Şu anda,
işte bu araştırma komisyonu, tam da -tüm grupların
mutabakatıyla kurulan- bu üzümün verimlileştirilmesi, bu üzümün daha
kaliteli hâle getirilmesi, ihracatının önündeki engellerin ortadan kaldırılması
için kurulacak.
Sayın Berber, buyurun, tutanaklara geçsin.
RECAİ BERBER (Manisa) Sayın Başkan,
polemiğe girmeden sadece bir iki şeyi düzeltmek istiyorum, uygun
görürseniz.
BAŞKAN Yerinizden bir dakika söz vereyim.
Şimdi gelelim kuru fasulyenin
faydalarına. diyeceğiz ama şu üzümden devam ediyoruz.
Buyurun Sayın Berber.
25.- Manisa Milletvekili Recai Berberin, Manisa Milletvekili
Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
RECAİ BERBER (Manisa) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; şimdi, tabii, Özgür
Beyle herhangi bir polemiğe girmek istemiyorum.
Hükûmetlerimiz
tarafından bölgemizde zeytincilikle ilgili yapılan destekler
Zeytin
ve zeytinyağı araştırma komisyonu kuruldu, orada da çok
ciddi anlamda zaten çalışmalar yapıldı. Asla, bizim
bölgemizde uslu zeytin dediği zeytin
dağıtılmamış, desteklenmemiştir, tam tersine
Gemlik tipi Trilye zeytini desteklenmiştir ve şu anda, Bursadaki
-Marmarabirlik dâhil- bütün işletmeciler Akhisarda Zeytin İhtisas
Organize Sanayi Bölgemizde yer almıştır, orada yatırım
yapıyor. Gemlik tipi zeytin dediğimiz sofralık zeytine destek
verilmiştir son on beş yıldır. Bir de bölgemizin belki iki
bin beş yüz yıllık geçmişinde olan Edremit tipi
yağlık zeytin desteklenmiştir. Dolayısıyla bu alandaki
çalışmalar şu anda sadece Türkiye açısından
değil, dünyaya da örnek gösterilebilecek bir tarımsal
dönüşümdür.
Tütünün yerini zeytinin
alması bizim bölgemiz açısından son derece önemlidir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Çok çok
teşekkür ediyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Tutanağa geçsin: Önceki Tarım Bakanı Faruk Çelik zamanında
Akhisarda hangi tip zeytinlerin desteklendiği, fidanlarının
dağıtıldığıyla ilgili cevabı kendileriyle paylaşacağım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Evet. Gereği
düşünüldü: Olay mahallinde keşif yapılmasına
diyeceğiz şimdi.
IX.- MECLİS ARAŞTIRMASI (Devam)
A) Ön Görüşmeler (Devam)
1.- Manisa Milletvekili Mazlum Nurlu ve 23 Milletvekilinin,
Rusyaya yapılan yaş meyve sebze ihracatındaki olumsuzlar
sebebiyle oluşan sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/135)
(Devam)
2.- Denizli Milletvekili Melike Basmacı ve 27
Milletvekilinin, Denizli üzüm üreticisinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/1150) (Devam)
3.- CHP Grubu Adına Grup Başkanvekili Manisa
Milletvekili Özgür ÖZELın üzüm üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/2002) (Devam)
4.- MHP Grubu adına Grup Başkanvekili Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, ülkemizde bağcılık sektörü ve
üzüm üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
Araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2101)
(Devam)
5.- Manisa Milletvekili İsmail Bilen ve 47 Milletvekilinin,
Bağcılık sektörü ve üzüm üreticilerinin sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis Araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/2103) (Devam)
6.- HDP Grubu adına Grup Başkanvekilleri Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırım ve İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, üzüm üretimi ve üzümcülük yaparak geçimini
sağlayan çiftçilerin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2104)
(Devam)
7.- Mardin Milletvekili Erol Dora ve 19 Milletvekilinin, üzüm
üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/2112)
(Devam)
8.- İzmir Milletvekili Müslüm Doğan ve 19
Milletvekilinin, üzüm üreticilerinin yaşadıkları sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/2113) (Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Meclis
araştırması önergeleri üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, Meclis araştırması
açılıp açılmaması hususunu oylarınıza
sunacağım.
Meclis araştırması
açılmasını kabul edenler
Kabul etmeyenler
Oy birliğiyle
kabul edilmiştir. (Alkışlar)
Hayırlı uğurlu olsun.
Meclis araştırmasını yapacak
komisyonun 15 üyeden kurulmasını oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Komisyonun çalışma süresinin başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üyenin seçimi tarihinden başlamak üzere
üç ay olmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Komisyonun gerektiğinde Ankara
dışında da çalışabilmesi hususunu oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Tabii, bu Ankara dışı özellikle,
herhâlde Manisa, Besni ve diğer yerleri de kapsıyordur diye
düşünüyorum.
Tekrar desteğiniz için teşekkür ediyorum.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.37
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara),
İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 18inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Alınan
karar gereğince, sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/884) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981 Sayılı İmar
ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak
Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir
Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun" ve 4706 Sayılı
"Hazineye Ait Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve
Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun"da Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/588) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/884) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981
Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı
Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı
İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz
Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, 2/11/2017 tarihli 17nci
Birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının
birinci bölümü üzerinde soru-cevap işleminde
kalınmıştı.
Soru-cevap işlemine
başlayacağım.
Daha önceki birleşimde Sayın Hürriyet,
Sayın Tanal, Sayın Gürer ve Sayın Emir sisteme girmişlerdi.
Burada olan sayın milletvekillerine tekrar soru sormalarını için
sisteme girmelerini istirham ediyorum.
On beş dakikayla soru-cevap işlemini
gerçekleştireceğiz.
Sayın Hürriyet, buyurun.
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakan, staj sürelerinin sigorta
başlangıcı olarak kabul edilmemesinden dolayı yüz binlerce
kişi mağdur durumda. Mesleki Eğitim Kanunuyla staj
sigortaları başlangıcı sayılan kanuni hakları,
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda
yapılan düzenlemeyle geriye dönük olarak ellerinden
alınmıştı. Birçok mesleki alanda staj yapanların staj
süreleri sigorta başlangıcı sayılırken haftada iki gün
okulda, üç gün sanayide ve fabrikalarda, yaz tatili bile yapmadan
çalışarak staj yapanlar bu haktan ne yazık ki mahrum
bırakıldılar.
Staj sigortası mağdurları adalet
bekliyor ve her yasama döneminde çıkacak bir yasanın yolunu
gözlüyorlar. Anayasanın eşitlik ilkesinden bu insanlar neden faydalanamıyor?
Bu yasal çarpıklık ne zaman giderilecek diye sormak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tanalın yerine
Sayın Sarıhan
ŞENAL SARIHAN (Ankara) Teşekkür ederim.
Bugün 12 Mart 1980 yılında gözaltına
alındıktan ve tutuklandıktan sonra cezaevine götürülmekteyken
cezaevi aracında dövülerek öldürülmüş, katledilmiş olan
İlhan Erdostun 37nci ölüm yıl dönümü. Umarım ki bundan sonra
yazarların, gazetecilerin yaşamlarının elinden alınmasına
neden olacak olaylar olmaz.
Bugün gazeteci arkadaşlarımızın
cezaevlerinde oluşlarının ne zaman önüne geçilecek? Bu, belki
kendi alanları değil ama Hükûmetin bir parçası olarak Sayın
Bakana soruyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Pozantı-Ankara Otobanının Pozantı-Niğde bölümü
ulaşıma açılmış olmasın rağmen, özellikle
ağır tonajlı araçlar hâlen Ulukışla
sınırları içinden geçen E90 Karayolunu kullanmaktadır.
Avrupayı Orta Doğuya bağlayan E90 Karayolunun Niğdenin
Ulukışla ilçesi ve Adananın Pozantı ilçesi arasındaki
35 kilometrelik bölümü, ülke genelinde trafik kazalarının en sık
yaşandığı yollardan biri olarak bilinmektedir. Aynı
güzergâhta, Pozantı-Niğde Otobanı hizmete girdikten sonra bu
tehlikeli yolun yükünün hafifleyeceği düşünülmekteydi. Ancak, nakliye
araçları başta olmak üzere, ağır yük taşıyan
kamyonlar hâlen -eski yol tabir edilen- E90 Karayolunu kullandıkları
için bu yolda tehlike devam etmektedir. Nakliye araçlarının
sürücüleri gişe ücretlerinin yüksekliği nedeniyle eski yolu
kullandıklarını ifade etmektedirler.
Pozantı-Niğde arasındaki
otobanın gişe ücretlerinin makul seviyeye çekilmesi düşünülmekte
midir? E90 Karayolunun yükünün bu yolla hafifletilmesi ve kazaların
düşmesine vesile olacak böyle bir çalışma Hükûmet
tarafından yapılacak mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Emir? Yok.
Sayın Çamak
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, çok sayıda gazetecinin
özverili çalışmalarıyla Paradise Papersa ait belgeler ortaya
döküldü. Kendi ülkelerinde vergi ödememek adına paralarını vergi
cennetlerinde değerlendiren ve offshore hizmet
sağlayıcısı Applebyın müşteri listesinde
Türkiye'den en az 93 müşteri ve şirket yer alıyor. Ülkemizde
2006 Ocak ayında Kurumlar Vergisi Kanununda yapılan
değişiklikle vergi cenneti denilen ülkelerle yapılan ticari
işlemlerde yüzde 30 stopaj alınması
kararlaştırılmıştı. Ancak on bir yıl
geçmesine rağmen bu ülkeler açıklanmadığı için kanun
maddesi fiilen işlemez durumdadır. Hem siyasileri hem de çeşitli
şirketleri zan altında bırakan mevcut kanuni boşluğun
giderilmesi için iktidarın bir girişimi olacak mı?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Yalım
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, biraz önce Tarım
Bakanımız buradaydı, tabii ki sorum Tarım Bakanıyla
alakalıydı ama siz de aynı şekilde
cevaplandırabilirsiniz çünkü çiftçinin de kalkınmaya ihtiyacı
var, çiftçinin de işlerini büyütmeye ihtiyacı var.
Sayın Bakan, Avrupa ülkelerinde çiftçiler
ektikleri biçtikleri arazilerini sürerken veya ürünlerini kaldırırken
hem biçerdöverinde hem traktöründe ÖTVsiz, KDVsiz mazot kullanıyor ama
hâlâ Türkiye'de bunu uygulayamıyoruz; bu sebepten dolayı saman ithal
eden, bu sebepten dolayı nohut ithal eden bir ülke hâline geldik. Ne olur,
çiftçinin üretimine katkı getirmek adına ÖTVsiz ve KDVsiz mazotu
çiftçimize sağlayalım diyorum.
BAŞKAN Sayın Tümer
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın
Bakan, Adana başta olmak üzere, Türkiye'deki turunçgil üreticileri üretim
maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle uluslararası piyasalarda rekabet
etme gücünü kaybetmek üzeredir. Ekonomiye yıllık 1 milyar
dolarlık katkısı olan turunçgil üreticileri yoğun rekabete
karşı girdi maliyetlerinin düşürülmesini beklemektedir.
Gıda güvenliği, paketleme, depolama, nakliye, gümrükleme,
vergilendirme ve ihracat maliyetleri ile pazarlama sorunları Avrupa
standartlarında üretim yapan turunçgil üreticisini zor durumda
bırakmaktadır. Yetersiz desteklemeler de çiftçinin belini büken
ayrı bir konudur.
Çiftçimize rekabet edebilme gücünün
kazandırılabilmesi, yerli üretimin dünya genelinde daha ön plana
çıkması için girdi maliyetlerinin azaltılması konusunda bir
girişim yapılabilir mi?
BAŞKAN Sayın Yıldırım
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler
Başkanım.
Sayın Bakanım Tütün
satışının önü açıldı. deniyor ama ertesi gün 81
ilde tütüne operasyon yapılıyor. Bunu neyle açıklıyorsunuz?
Bir.
İkincisi: Tütün üretimine ve yasağına
karşı en etkili çarelerden, çözümlerden biri olan sulama projelerine
Adıyaman ne zaman geçecek? On beş yıldır AKP iktidarda, ilk
günden bugüne kadar somut bir adım göremedik. Adıyamanın bu
sulama sorununa, lütfen, halkı ikna edecek bir yanıt bekliyorum
sizden.
Üçüncüsü: Sağlıkta her gün onlarca
arkadaş bizleri arıyor. Ataması yapılmış ama
güvenlik soruşturması nedeniyle bekletilen binlerce kişi her
zaman bu soruyu bize soruyor. Sağlık Bakanına sorduk,
İçişleri Bakanına sorduk, Adalet Bakanına sorduk; Güvenlik
soruşturması gelenleri işe başlatıyoruz. Gelmeyenler
nasıl gelmiyor? Yani bu, beş altı aydır süren bir süreçtir.
Bu konuda halk, sağlık çalışanları gerçekten
mağdurdur. Bu konuda da net bir tarih bekliyorum sizden.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Tarım Bakanı kamuoyunda ucuz et projesini
duyurdu. Bakan söz konusu projenin hedef kitlesini sürekli olarak fakir,
gariban, dar gelirli ve bunun gibi insanlar olarak ifade etmektedir.
Şimdi soruyorum: Ülkemizi yöneten sizin
Hükûmetinizin asıl görevi yoksullukla savaşmak ve yok etmek
değil midir? Yoksullukla savaşmak ve yok etmek yerine ucuz
kırmızı et projesini uygulamaya koymak Hükûmetin asıl görevinde
başarısız olduğunun göstergesi midir? Fakir, gariban ve dar
gelirli insanlar için etin ithal edilmesinden, zincir marketler üzerinden
ulaştırılmasına kadar üretilen projeler muhtaç
insanların ülke genelinde kontrol edilemeyecek kadar
çoğaldıklarını mı göstermektedir? Halkımıza
ucuz et yedirmek doğru bir hedefken bu hedefin fakir, gariban ve dar
gelirli vatandaşlarla sınırlı tutulması doğru bir
politika mıdır?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi soruları cevaplandırmak üzere
sözü Kalkınma Bakanımıza bırakıyorum.
Buyurun Sayın Elvan.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Özellikle staj yapanların sigortaya
başlatılması hususuyla ilgili bir konu idi
hatırladığım kadarıyla sorulan soru.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
burada şunu ifade etmek istiyorum: Özellikle staj yapanların daha iyi
ortamlarda çalışmaları ve devletin bir anlamda ciddi bir destek
sağlaması adına bir düzenleme yaptık
hatırlarsanız geçen yıl. Özellikle staj ücretlerine yönelik
devletimizin de ciddi bir katkısı söz konusu. Ancak bu
bahsettiğiniz konuda, bunların sigortalı sayılmaları
konusunda açıkçası şu anda bilgi sahibi değilim, biz size
yazılı olarak bunu bildirelim. Eğer, tabii, atılması
gereken bir adım varsa da bunu birlikte konuşur, tartışır,
yapılması gereken bir düzenleme konusunda da düşüncelerimizi
paylaşırız.
Teşekkür ediyorum.
İkinci husus: Bu 12 Eylül darbesine yönelik bir
sorudan çok belki bir düşünce idi. Ben de açıkçası şunu
özellikle ifade etmek istiyorum: Her türlü darbeyi, başta 12 Eylül olmak
üzere kınıyoruz, lanetliyoruz ve şunu ifade etmek istiyorum:
Allah bu memlekete, bu ülkeye hiçbir zaman darbeyi musallat etmesin, hiçbir
zaman darbeyle karşı karşıya kalmayalım. Nasıl 15
Temmuzda tüm siyasi partiler, basın mensupları, tüm sivil toplum
kuruluşları, o hain darbecilere karşı inanılmaz bir
mücadele sergilemişse bundan sonraki süreçte de kim olursa olsun, ne
olursa olsun herhangi bir darbe girişimine karşı, 15 Temmuzda
göstermiş olduğumuz o güçlü direnişi göstereceğimizi tüm
dünyaya ilan ettik. Bu nedenle, evet, darbeye karşıyız,
darbecilere karşıyız ve bu konuda da sizinle birlikteyiz; bunu
özellikle ifade etmek istiyorum.
Gelelim Niğde-Pozantı yoluyla ilgili
soruya. Biliyorsunuz hükûmetlerimiz döneminde otoyol tamamlandı ve şu
anda araçlarımız otoyolu yoğun bir şekilde
kullanıyorlar.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Hayır,
kullanmıyorlar.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) Burada
özellikle Ankara ile Niğde arasında eksik olan bir
kısmımız var biliyorsunuz. Edirneden çıkıldığı
takdirde Ankaraya kadar otoyolla gelebiliyorsunuz, Ankaradan Niğdeye
kadar yine E90ı kullanıyoruz, Niğdeden itibaren yine otoyolu
kullanıyoruz. Önümüzdeki günlerde, inşallah, Ankara ile Niğde arasındaki
otoyolun da temelini atacağız ve vatandaşlarımızın
hizmetine sunacağız. Takdir edersiniz ki bu projelerimizi, özellikle
Ankara-Niğde ve birçok otoyol projelerimizi yap-işlet-devret
modeliyle gerçekleştiriyoruz. Buradaki gişe ücretlerine yönelik açıkçası
elimde şu anda somut bir veri yok ama bunu sizlerle paylaşıp
kendi içimizde de, özellikle başta Maliye Bakanlığımız
olmak üzere, bunu değerlendireceğimizi buradan ifade etmek istiyorum
ve sorunuz için de teşekkür ediyorum.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Biz de
teşekkür ederiz Sayın Bakan.
KALKINMA BAKANI LÜTFÜ ELVAN (Mersin) Bir
diğer husus: Sayın Çamak, on bir yıl önce çıkarılan
bir kanundan bahsetti. Bununla ilgili elimde herhangi bir detaylı bilgi
yok ama daha sonra sizinle bunu paylaşmayı arzu ederim, özellikle
Maliye Bakanlığımızdan bu bilgileri alır almaz sizinle
paylaşacağım. Bir hemşehriniz, yöre milletvekiliniz olarak
da paylaşmaktan şeref duyarım, onu da özellikle ifade edeyim.
Tarım sektörüne yönelik yine bir soru geldi,
özellikle mazot desteği sağlanması hususu
Biliyorsunuz biz bu
konuda bir açıklama yaptık, yüzde 50 oranında bir destek
sağlanması konusunda. Bunun dışında, özellikle
tarımsal alanda gerçekten düşük faizli kredi olmak üzere önemli
destekler veriyoruz. Bir taraftan Ziraat Bankası
aracılığıyla, tarım kredi kooperatifleri aracılığıyla
yüzde sıfır ile 6 arasında değişen faiz
oranlarında kredi desteği sağlarken diğer taraftan da
özellikle iyi tarım uygulamalarını destekleyen TKDK gibi,
kalkınma ajansları gibi birçok kurumumuz yine tarımsal
amaçlı faaliyetlere yoğun bir destek veriyor.
ÖZKAN YALIM (Uşak) TKDK Türkiye'nin fonu
değil ki Sayın Bakan.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) Olmaz
olur mu efendim, şöyle: Bir kısmı
ÖZKAN YALIM (Uşak) Mazotta kesinlikle yüzde
50 değil, yüzde 10 bile desteğiniz yok Sayın Bakan.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) Bunun
bir kısmı Avrupa Birliği fonlarından
karşılanıyor, bir kısmını da kendi bütçemizden
karşılıyoruz. Aşağı yukarı yüzde 60-40 gibi bir
oran var; yüzde 40 civarındaki fonu biz kendi bütçemizden
karşılıyoruz, yüzde 60ını da AB fonlarını
kullanarak karşılıyoruz TKDKda. Ama TKDK gibi şu anda yine
bizim kendi ulusal fonlarımızı kullandığımız
kalkınma ajanslarımız ve bazı illerdeki bölge kalkınma
idarelerimiz vasıtasıyla da bu tür destekler veriyoruz.
Özellikle tarımsal desteklere
baktığımızda, hatırlayınız, 2002
yılında sadece 1,8 milyar liralık bir tarımsal destek söz
konusuydu. Bugün biz, tarımsal alanda yapmış olduğumuz,
vermiş olduğumuz yatırım ödeneklerini de dâhil
ettiğimizde şu an itibarıyla -2017 yılı için
söylüyorum- tam 29,6 milyar liralık tarım sektörüne bir destek
sağlıyoruz.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Toplam bütçenin normalde
her yıl yüzde 1inin verilmesi gerekiyor Sayın Bakan.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
İşte, bu yüzde 1i aşıyor da.
ERHAN USTA (Samsun) Millî gelirin yüzde 1i.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Aşmıyor
Sayın Bakan, nerede aşıyor? Kredilerle oluyor ancak.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Kredi, destek
midir?
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Şöyle: Şimdi, bunun uluslararası bir standardı var, onu da
söyleyeyim. OECD ve Dünya Bankası gibi kuruluşlar tarımsal
destekleri dikkate alırken bir, sulama amaçlı yapmış
olduğumuz yatırımlar, kapalı şebeke sistemler;
bunların hepsini tarımsal desteklere dâhil ediyorlar. Biz bunu dâhil
ettiğimizde gayrisafi yurt içi hasılaya oran olarak yüzde 4ü
geçiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) OECD
ülkeleri arasında
Eğer biz OECD ve Dünya Bankasının
standartlarını alırsak tarımsal alanda OECD ülkeleri
arasında en fazla destek veren ülke Türkiye. Evet, bu rakamları
paylaşalım arkadaşlar. Şimdi
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yine güldürdün bizi
Sayın Bakan ya.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) OECD piyasa
fiyatlarını dikkate alır.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Şimdi
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hayır,
yaptığınız Osmangazi Köprüsüne de tarıma destek
dersiniz siz şimdi.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Arkadaşlar, bakın, buna gülerek cevap vermeniz çok
yakışıksız.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tarıma destek
dersiniz.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) Elinizde
rakam olacak. Ben o rakamları paylaşacağım sizinle,
eğer yanlışsa o rakamlar diyeceksiniz ki: Ey Kalkınma
Bakanı, sen bunları yanlış söyledin. Rakamdan
bihabersiniz, konudan bihabersiniz ama saygısız bir şekilde
gülüyorsunuz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Çok haberiz, çok haberiz.
Böyle bir şey yok, yatırımları desteğin içine
sokacaksınız
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) Bu
yakışmaz size. Hiç yakıştıramadım, hele hele size
hiç yakıştıramadım.
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Bakan,
süreniz doldu, lütfen tamamlayın cümlenizi.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) Çok
teşekkür ediyorum efendim, sağ olun.
BAŞKAN Çok teşekkür ediyorum.
Sayın Özel, sisteme girmişsiniz.
Bir dakika lütfen.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısıyla gaziler için yapılan
düzenlemenin şehit yakınları için de yapılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Bakan, bugün maddeleri
üzerinde görüşülecek olan torba yasada karşı olduğumuz çok
madde olduğu gibi, hepimizin desteklediği maddeler de var.
Şu andaki hâliyle 52nci ve 53üncü maddelerde,
15 Temmuz gazileri ve terörle mücadele gazilerinin eğitim
durumlarından dolayı memur olarak atanamayıp yardımcı
hizmet kadrolarında görevlendirilmeleri ve kendilerini incitici görevler
yapmak zorunda kalmaları bir çözüme kavuşturuluyor burada. Ancak
burada, şehit yakınları ve gazi yakınları aynı
sorunu yaşadıklarını hepimize hem sosyal medyadan hem
odalarımıza telefonlarla bildiriyorlar ve diyorlar ki: Böyle bir
düzenleme yapılırken yapılan iş 15 Temmuz gazileri ve
terörle mücadele gazileri için doğru ancak şehit
yakınlarında da aynı sorun var. Bu konuda bir uzlaşı
yakalanabilir. O madde geldiğinde düzenlemeye böyle bir ilave
yapılırsa çok yerinde olacak. Şimdiden söyleyelim ki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok kısa, bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Görüşmeler başlarken
1inci maddedeki önerge işlemi üzerindeyiz ama 52 ve 53üncü maddeler
gelene kadar bir talimatınız olur da teknik bir çalışma
yapılabilirse tüm milletvekillerinin desteğiyle bu sorun şehit
yakınları açısından da çözülmüş olur. Bu konuyu
Hükûmetinizin takdirlerine sunuyoruz.
BAŞKAN Çok teşekkür ediyorum.
Sayın Yalım
ÖZKAN YALIM (Uşak) Sayın Başkan,
biraz önce Sayın Bakan bizimle ilgili bir ithamda bulundu, bununla ilgili
cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Yalım, yok öyle bir
şey. Siz sordunuz, Sayın Bakan cevap verdi,
karşılıklı isim zikredilerek bir şey
yapılmadı.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Sayın Başkan,
bize yakıştıramadığını, bizim
saygısız davrandığımızı söyledi, bundan
dolayı
BAŞKAN Sayın Yalım, lütfen yerinize
oturun, böyle bir şey yok.
ÖZKAN YALIM (Uşak) En azından yerimizden
cevap verelim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Var Sayın Başkan,
var ya, olmaz olur mu?
ÖZKAN YALIM (Uşak) Böyle bir itham var yani.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Saygısızlık
yapmayın. dedi ya.
BAŞKAN Ama şimdi, bakın, Sayın
Yalım, siz soru sordunuz, Sayın Bakan sorunuzu cevaplarken orada
ÖZKAN YALIM (Uşak) Ama biz
saygısızlık yapmadık Başkan çünkü verilen rakamlar
realiteyi tutmuyor.
BAŞKAN Saygıyla dinleyin. dedi,
başka bir şey söylemedi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şöyle yapalım, şöyle bir durum var: Sayın Bakan,
aslında kendi üslubunda da olmayan bir şekilde
arkadaşlarımıza Sayın Akara ve Sayın Yalıma-
dönerek Bunu gülerek karşılamanızı yadırgadım,
bu saygısızca bir şey. Elinizde rakam yok, konudan bihabersiniz,
bir de gülüp saygısızlık ediyorsunuz. dedi. Bu, doğrudan
şahsa sataşmadır, seçmenin karşısında da
arkadaşları zor durumda bırakır. Bu konuda
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) Ama
yanlış olduğunu söyledi Sayın Başkan, onun için
söyledim, yoksa ben bunu söylemezdim. Varsa rakam açıklasınlar,
söylesinler.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama Sayın Bakan, aynen
şöyle söylediniz: Elinizde rakam yok
BAŞKAN Şimdi, siz gülerek aynı
şekilde
Sayın Yalım, ben yerinizden 60a göre size
bir söz vereyim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Bu sataşmadır,
yerinden 60a göre söz olmaz ki, 69a göre olur Sayın Başkan.
BAŞKAN Sataşma da yoktu da
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sataşmadır.
BAŞKAN İsim, cisim vererek şey
değil.
Buyurun.
27.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, Kalkınma
Bakanı Lütfi Elvanın 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının birinci bölümü üzerinde yapılan soru-cevap
işlemi sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Sayın Bakan, bir
kere, biz biraz önce size cevap verirken rakamların birbirini
tutmadığının özellikle altını çiziyoruz. Neden?
Bütçenin toplamda yüzde 1i çiftçiye direkt yardım olarak verilmek zorunda
ama sizin verecek olduğunuz rakamlarda çiftçiye vermiş olduğunuz
kredileri de içine alıyorsunuz. Vermiş olduğunuz krediler bir
hibe değildir; geri alasıya ileri tarihli vermiş olduğunuz,
aylık bazda veya senelik bazda ödeme şekliyle vermiş
olduğunuz destektir. Onun için burada verilen rakam kesinlikle toplam
bütçenin yüzde 1i değildir, altını çiziyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Akar
28.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Kalkınma
Bakanı Lütfi Elvanın 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının birinci bölümü üzerinde yapılan soru-cevap
işlemi sırasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Müsaade ederseniz aynı
konuda ben de söyleyeyim.
Sayın Bakan, rakamlar güldürdü, size gülmedik
ama rakamlar güldürdü. Söylerken siz de güldünüz. Size karşı bir
saygısızlık yapmamız söz konusu değil.
Arkadaşımın dediği gibi
gayrisafi hasılanın yüzde 1ini ayırmak zorundasınız
ama iktidarınız döneminde -on beş yıllık dönemde-
yüzde 0,5i asla geçmemiştir. Ha, siz şu mantıkla
yaklaşıyorsunuz: Hani şu Osmangazi Köprüsünü
yaptırdınız ya -on dokuz yıl para ödeyeceğiz, para
ödeyerek garanti geçişleri verdiniz- oradan tahıl yüklü bir kamyon
geçtiğinde de onu, Osmangazi Köprüsünü bir tarımsal
yatırım olarak kabul ederseniz sizin dediğiniz rakamlara
ulaşabiliriz kesinlikle. Onun için doğruları konuşmak...
Türk çiftçisini kalkındırmak istiyorsak da öyle sübvansiyonlu
kredileri sanki hibeymiş gibi burada anlatmanızı doğru
bulmuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bakan...
29.- Kalkınma Bakanı Lütfi Elvanın, Uşak
Milletvekili Özkan Yalım ile Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) Çok
teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, birincisi,
tarımsal destekler... Ben, işte Osmangazi Köprüsü dâhil edilebilir
vesaire. gibi bir şey söylemedim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Söylemediniz, evet, biliyorum.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) Sizin
söylediğiniz şey tamamıyla ilgisiz bir alan ama ben şunu
söyledim: OECD ve Dünya Bankasının tarımsal desteklerle ilgili
belirlemiş olduğu standartlar var, nedir? Bir kaynağın
tarımsal destek olabilmesi için şu, şu, şu, şu
alanlarda destek verilmesi veya sübvanse edilmesi gerekir. diyor. Ben onu
söyledim yoksa tarımsal alanla doğrudan ilişkisi olmayan hiçbir
şey elbette dâhil edilmiyor ama tarımsal amaçlı bir sulama
desteği yapılıyorsa, bir sulama yatırımı
yapılıyorsa uluslararası standartlarda, onu söylüyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yatırımdır.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Uluslararası standartlarda bu, tarımsal destekler kapsamında
muhafaza ediliyor, dâhil ediliyor ve ben o oranı söyledim size,
söylemiş olduğum oran o. Benim verdiğim rakamlarda da bizim
sübvanse ettiğimiz, tarıma yaptığımız
destekler...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Tamam Sayın Bakan,
kabul ediyorum, tamam.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bakan.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/884) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981
Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı
Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı
İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz
Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, böylece
birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci madde üzerinde aynı mahiyette olmak
üzere üç adet önerge vardır, önergeleri okutup işleme alıyorum
ve oylarınıza sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 1inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Filiz Kerestecioğlu Demir Ertuğrul Kürkcü Dirayet
Taşdemir İstanbul İzmir
Ağrı
Aycan İrmez Saadet
Becerekli Garo
Paylan
Şırnak Batman İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Mustafa Kalaycı Emin Haluk Ayhan Erkan Akçay
Konya Denizli Manisa
Baki Şimşek Mehmet
Erdoğan Erkan
Haberal
Mersin Muğla Ankara
İsmail
Faruk Aksu
İstanbul
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Kazım Arslan Zekeriya
Temizel Kadim
Durmaz
Denizli İzmir Tokat
Mehmet Bekaroğlu Kemal Zeybek Bülent Yener
Bektaşoğlu
İstanbul Samsun Giresun
Didem Engin Mahmut Tanal Şenal
Sarıhan
İstanbul İstanbul Ankara
Şerafettin Turpcu Ali Özcan
Zonguldak İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki ilk önerge
üzerinde söz isteyen İstanbul Milletvekili Garo Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Paylan.
GARO PAYLAN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, yukarıda, Plan ve Bütçe
Komisyonunda 2018 bütçesini görüyoruz. Maliye Bakanı geldi, Bütçe
Komisyonunda dedi ki: Biz 2018te 600 milyar TL vergi toplayacağız.
Geçen yıl için de 550 milyar TL vergi toplayacağız.
demişti. Nereden topluyoruz bu vergileri? Bakın, vatandaş
gidiyor, bir paket sigara alıyor, zengini de yoksulu da aynı vergiyi
veriyor; bir depo benzin alıyoruz, zengin de yoksul da aynı vergiyi
veriyor veya cep telefonu faturalarında zengin de yoksul da aynı
vergiyi veriyor. Bu ne yapıyor Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri? Zengini daha zengin, yoksulu daha yoksul yapıyor çünkü
aynı parayı kazanmıyoruz, aynı servete de sahip
değiliz ama aynı vergiyi veriyoruz ve bu şekilde zengin daha
zengin, yoksul daha yoksul oluyor. Peki, bu zenginler parayı ne
yapıyorlar vergiyi de vermiyorlar? Sonrasında diyorlar ki: Ya, biz
bu paraları daha güvenli limanlara götürelim. Nerede bu limanlar?
Maltada, Panamada. Bazı zenginler bu paraları oralara götürdüler.
Yüzlerce milyar dolar Türkiyenin ve dünyadaki çeşitli zenginlerin trilyonlarca
doları bu vergi cennetlerinde. Bugün bu da faş oldu, Paradise yani
cennet adıyla o vergi cennetlerinde belgeler faş oldu. Geçen
yıl da Panama belgeleri faş olmuştu, Türkiyeden onlarca,
yüzlerce iş insanının paraları faş olmuştu.
Maliye Bakanına dedik ki: Arkadaş, bu
işe bak. Bak orada Türkiyenin servetleri yatıyor. Bakmadı;
önergeler verdik, bakmadı. Ama bakın, nereye geldik? Paradise
belgelerinde yani Maltadaki
Hani, bilmiyorum Sayın Başkan, Malta bu
yerli ve millî sınırlarına giriyor mu, onu bir
araştırmak lazım; sınırlarının neresinden
geçiyor yerli ve millînin? Bu çerçevede, Maltada Sayın
Başbakanın akrabalarının şirketleri çıktı.
Ne yapmışlar? Gemiler almışlar, gemicikler
almışlar.
Sayın Başkan, bakın, bu büyük bir
skandaldır.
MEHMET DEMİR (Kırıkkale) Sabah
açıklama yaptı, duymadın mı sen?
GARO PAYLAN (Devamla) Yurt dışında
pek çok başbakan ve bakan böyle yakalandı ve inanın demokratik
ülkelerde anında istifa ettiler o başbakanlar ve bakanlar, hemen
istifa ettiler.
MEHMET DEMİR (Kırıkkale) Sabah
savcılığa suç duyurusunda bulundu, duymadın mı?
GARO PAYLAN (Devamla) Ama, bakın, elbette
Ama ben Sayın Başbakana bir çağrıda bulunacağım.
Dedi ki: Soruşturma açılsın. Önemli bir adım.
MURAT GÖKTÜRK (Nevşehir) Maddeyle ne alakası
var? Bunun maddeyle ne alakası var?
GARO PAYLAN (Devamla) Ama, bakın, geçen
yıl Plan ve Bütçe Komisyonundan bir yasa geçirdik. Yurt
dışında gemiler var, gemicikler var. Sayın
Başbakanın çocuklarının gemileri, gemicikleri hangi
bayrakla geziyorlar, bilmiyorum ama Türkiyeye getirin bu gemileri,
gemicikleri, Türkiyenin bayrağı dalgalansın o gemilerde. Yurt
dışında olan milyarlarca doları Türkiyeye getirin.
dediler.
Sayın Başbakan acaba evlatlarına Ey
evlatlarım, o paraları Türkiyeye getirin, o gemileri, gemicikleri
Türkiyeye getirin. diyecek mi? Kaldı iki ayı.
MEHMET DEMİR (Kırıkkale) Ya, yalan
konuşuyorsun. Sabahleyin açıklama yaptı, duymadın mı?
GARO PAYLAN (Devamla) Yılbaşına
kadar süresi var. Ve kamu vicdanı çerçevesinde gerçekten bu konuda bir
açıklama yapması lazım. Bu serveti nereden bulduğu ve bu
servetin neden yerli ve millî sınırlarında olmayan Maltada var
olduğu konusunda kamu vicdanını rahatlatacak bir açıklamaya
ihtiyaç var.
Sayın milletvekilleri, gelelim şimdiki
maddeye. Hani kamu vicdanı yaralandı ya. Ne yapıyoruz? Biz bu
torbayla vatandaşa yeni vergi yükleri getiriyoruz. Peki, bir yandan da
yurt dışında, vergi cennetlerinde milyarlarca dolarlar, gemiler,
gemicikler var. Ne yapıyoruz? Turkcell, Vodafone ve Telekoma vergi
affı getiriyoruz arkadaşlar. Hazine bürokratları
yakalamışlar, Bakın, burada bir eksiklik var, bu 3 şirket
eksik vergi ödemiş. diyorlar ve Hazine bürokratları bu konuda
iddialılar: 4,5 milyar TLlik alacağımız var bu 3
şirketten. Ne diyor Maliye Bakanı? Ben bunlara af
getireceğim. Ne yapacağım? 4,5 milyar TLyi 1 milyar TLye
düşüreceğim. Değerli arkadaşlar, davalar devam ediyor ve
Hazine bürokratları iddialılar: Biz bu davaları kazanacağız.
diyorlar; madem öyle neden affediyoruz?
Değerli milletvekilleri, buna el
kaldırabilecek misiniz? Bu, kamu vicdanını yaralamaz mı? 3
şirkete af getirmek ile milyonlarca insanımıza af getirmek
aynı şey midir? Bu 3 şirketin gücü milyonlarca
vatandaşımızdan daha mı az? Niye yetimin hakkını,
3,5 milyar TLyi bir el kaldırmayla affedeceksiniz ki? Ben bu elleri
kaldırmayacağınızı düşünüyorum arkadaşlar.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Diğer önerge
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın İnceöz
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan, az evvel Sayın Başbakanımızla alakalı
ithamlarda bulundu, buna bir kürsüden sataşmadan cevap verme
zorunluluğu doğmuştur. Sataşmadan söz talep ediyorum.
BAŞKAN Buyurun.
İki dakika süre veriyorum.
Lütfen yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.
X.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
2.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün, İstanbul
Milletvekili Garo Paylanın 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 1inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ
Grup Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Şimdi,
sayın milletvekilleri, değerli arkadaşlar; bu konuyla
alakalı, Sayın Başbakanımız sabahleyin Amerikaya
giderken bir açıklamada bulundu. Açıklamaya baktığımız
zaman çok net yani açıklama çok şeffaf, çok rahat bir şekilde
Burada varsa bildikleriniz, istediğiniz yere
istediğiniz şekilde gereken müracaatları yapabilirsiniz
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Ne müracaatı? Yargı yapacak.
ZİYA PİR (Diyarbakır) Müracaat yeri
burası, burası.
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) -
ama Sayın
Başbakanımızın yokluğunda, gıyabında
dışarıdan, uluslararası bir manipülasyonla burada gelip
itham etmenin, ilzam etmenin gerçekten yakışmadığını
özellikle söylemek istiyorum.
Haberin veriliş şekline
baktığımızda, burada ciddi bir algı oluşturulmaya
çalışılıyor Sayın Başbakanımızın
fotoğrafı üzerinden. Sayın Başbakanımızın
açıklaması çok net yani on dört yıldır
çocuklarının ticaretle uğraştığını,
burada gizli saklı herhangi bir şeyin olmadığını,
dünyanın neresinde olursa olsun bunun bedeli ödenmek suretiyle burada her
türlü bilgiye erişilebileceğini açıklamasında da çok net
bir şekilde
Burada gizli saklı yapılmış, bugün
deklare edilmiş herhangi bir şey yok. Geçmiş dönemde de bu ve
buna benzer haberler kasıtlı bir şekilde yapılmaya
Çünkü
haberin veriliş şekli de burada çok önemli. Burada bazı
fotoğraflar, bazı beyanlarla beraber, sanki böyle bir algı
varmış gibi.. Gizli saklı bir şey yok. Dün de söyledi,
geçmişte de bu söylendi. Burada ticaret yaptıklarını,
devletle herhangi bir iş yapmamaları tavsiyesinde bulunduğunu,
yıllardır mesleğinin bu olduğunu söylüyor.
ZİYA PİR (Diyarbakır) Ya Vergiyi
burada ödesin. diyoruz biz. Vergiyi burada ödesin, başka bir şey
istemiyoruz.
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) Bunun üzerinden
gelip de burada Sayın Başbakanımızın yokluğunda
ilzam, itham etmeyi de burada hiçbir kimse
ZİYA PİR (Diyarbakır) Vergiyi
nerede ödüyorlar, ona bakın. Vergi nerede ödeniyor?
İLKNUR İNCEÖZ (Devamla) Bundan sonra da
belki bunu köpürteceksiniz ama ne yaparsanız yapın bu algılarla
Türkiyeye şekil verilemeyeceğini de özellikle belirtmek istiyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/884) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981
Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı
Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı
İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz
Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN Diğer önerge üzerinde söz
isteyen, İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından
alkışlar)
İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 1inci maddesi hakkında
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve
aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Tasarının genel gerekçesinde, ülkemiz ile
diğer ülkeler arasında ekonomik, sosyal ve teknolojik alanlarda
meydana gelen önemli etkileşimler nedeniyle mevzuatımızın
çeşitli alanlarında düzenleme ihtiyacı doğduğundan
hareketle bu düzenlemelerin yapıldığı ifade edilmekte. Bu
çerçevede, vergiye gönüllü uyumu sağlanması, vergi
uygulamalarının kolaylaştırılması, tahsilatta
etkinliğin artırılması, ayrıca bazı sektörlerin
kamusal yükümlülüklerine yönelik yaşanan sorunların çözümlenmesinin
hedeflendiği belirtilmektedir. Yani, birçok konuyu içeren, oldukça
kapsamlı bir torba tasarıyla karşı
karşıyayız.
Değerli milletvekilleri, baştan şunu
ifade etmeliyim ki torbada her şey var ama taşeron işçiler ve
atanamayan öğretmenlere kadro yok, binlerce üniversite mezunu gencimize
yeni iş umudu da yok, terörle mücadele eden asker, polis, uzman
çavuşlarımızın haklarında bir iyileşme de
maalesef söz konusu değil. Görüştüğümüz 1inci maddeyle
elektronik haberleşme sektöründen alınan vergi ve diğer mali
yükümlülüklerin hesaplanması, tahsili ve takibiyle ilgili olarak
yaşanan sorunlardan bahisle gerek vergi kanunlarında gerekse sektörü
ilgilendiren diğer konularda kalıcı çözümleri de içeren
düzenlemeler yapıldığı belirtilmekteyse de 1inci maddenin
tek başına değil, 2nci maddeyle birlikte değerlendirilmesi
yerinde olacaktır. Tasarının 1inci maddesinde elektronik
haberleşme sektöründen alınan vergi ve diğer mali
yükümlülüklerin hesaplanmasına, matraha ilişkin yeni düzenleme
getirilirken 2nci maddede elektronik haberleşme sektöründen alınan
vergi ve diğer mali yükümlülüklere ilişkin tahakkuk etmiş
borçların yapılandırılması ve silinmesi söz konusudur.
Komisyonda yapılan açıklamalardan, ihtilaf konusu olan ve
mahkemelerde bekleyen alacakların ana para toplamının 345
milyon, faiziyle birlikte ise 666 milyon lira olduğu, ana para üzerinden
uygulanan cezayla bunun 1,1 milyarı bulduğu
anlaşılmaktadır. Maliye Bakanlığı tarafından
sunulan etki analizine ilişkin tabloda ise 2nci maddenin bütçeye yükünün
toplam 1,3 milyar dolar olacağına işaret edilmiştir.
Hükûmetin, bir yandan gelir vergisi, motorlu taşıtlar vergisi ve
kurumlar vergisinde artışa giderken bir yandan da belirli
firmaların borçlarının silinmesi anlamına gelebilecek bir
düzenleme yapması tasarının gerekçesi ve ruhuna
aykırılık teşkil ettiği gibi sosyal adalet
bakımından da uygun değildir. Düzenlemeyle,
faturalandırmada dikkate alınması ve hazine payı olarak
ayrılması gerektiği hâlde ayırma yükümlülüğünü yerine
getirmemiş olan operatörler âdeta ödüllendirilmektedir. Hazine
payını da içeren fatura edilmiş tutarın yokmuş ve
zaten tüketiciye yansımamış gibi bir af konusu
yapılması, devlete ödenmek üzere tahsil edilen ancak ödenmemiş
miktarlardan vazgeçilmesi anlamına gelmektedir ki bu durum hazinenin
kaybı yanında tüketiciye de haksızlıktır.
Sonuç olarak, tasarı, idarenin ve ekonominin
bazı ihtiyaçlarını giderecek düzenlemeler içermekle birlikte,
hem usul yönünden hem de yukarıda açıklanan ve Komisyon
görüşmelerinde de ifade edilen içeriğe ilişkin hususlar
bakımından sakıncalar taşımaktadır. Yapılan
düzenlemelerin, temelde bütçe açığının
kapatılması, 2018 yılı ilk yarısında hazine
yükümlülüklerini karşılayabilecek bir yapının bugünden
oluşturulmak suretiyle jeopolitik ve siyasi risklerin ekonomi üzerindeki
etkilerinin azaltılması amacı anlamlı olsa da son dakika
önlemler yerine vatandaşı mağdur etmeyecek uzun vadeli
kalıcı tedbirler alınması şüphesiz ki daha güvenilir
bir ekonomi tablosu ortaya koyacaktır.
Bu çerçevede, tasarının birbiriyle
bağlantılı ilk üç maddesinin kamu yararı gözetilerek
yeniden tanzimini ve 1inci maddenin tasarıdan
çıkarılmasını gerekli görmekteyiz.
Bu düşüncelerle önergemize destek vermenizi
bekliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Madde üzerindeki son önerge üzerine konuşacak
olan Zonguldak Milletvekili Şerafettin Turpcu olacaktır.
Sayın Turpcu, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ŞERAFETTİN TURPCU (Zonguldak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 502 sıra sayılı torba
Yasa Tasarısı 1inci maddedeki önergemiz üzerine söz aldım.
Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Takip ediyor musunuz bilmiyorum ama Zonguldakta
madencilerimiz kendilerini madene kilitlediler. Torba yasaya eklenerek, maden
sahalarının ruhsatlarını parçalayarak bu sahaları
özelleştirmenin önünü açan maddenin geri çekilmesini talep ettiler. Dün
gece itibarıyla kendilerine ilgili maddenin değiştirilmesi sözü
verilmesi sonrasında madenden çıktılar.
Değerli milletvekilleri, Plan ve Bütçe
Komisyonunda kabul edilen ve Meclis Genel Kurulunda görüşülecek olan torba
yasa maddesiyle 3213 sayılı Maden Kanununda değişiklik
yapılarak Türkiye Taşkömürü Kurumu ile Türkiye Kömür
İşletmeleri, uhdelerinde bulunan maden ruhsatlarını
işletmeye, işlettirmeye, bunları bölerek yeni ruhsat talep
etmeye ve bu ruhsatları ihale etmeye yetkilidir. ifadesi getiriliyor.
Durumun gizlenmesi için özelleştirme kelimesi yerine ihale etme
yetkisi adı altında yeni kavramlar üretilerek kanun metni Türkiye
Büyük Millet Meclisinden geçirilmeye çalışılıyor.
Madencilerimizin yaptığı eylem sonrası söylenen, ilgili
maddede değişiklik yapılarak TTKnın devlet eliyle
işletilen sahaları hariç tutulacak. ibaresinin eklenmesi sorunu
çözmez. Bu maddenin tamamen tasarıdan çıkarılması gerekiyor
çünkü bu şekilde, havza madenciliği kavramı bitirilecektir. Yani
bir göz boyama ve ölümü gösterip sıtmaya razı etme durumuyla
karşı karşıyayız. Daha önce benzer gerekçeyle Türkiye
Kömür İşletmeleri darmadağın edildi, parçalanarak
taşeronlara verildi, maden işçileri üzerinden birileri zengin oldu.
Birileri zengin oldu ama Soma faciasında olduğu gibi 301 madenci
hayatını kaybetti, Ermenekte benzer bir facia yaşadık;
özel kömür işletmelerinin üretim anlayışlarına, çalışma
şartlarına, iş sağlığı ve iş
güvenliği konularındaki tavırlarına acı bir biçimde
şahit olduk. Hükûmet de buna her zaman olduğu gibi seyirci
kaldı.
Bu kazaların nedeni, havza madenciliği
kavramının parçalanmasıydı. Yine birilerini zengin etmek
için bu sefer Zonguldak feda edilmek isteniyor. Bugüne gelirken TTKya gerekli
yatırımlar yapılmamış, daraltılmış
işçi sayısı giderek azaltılmış, zararın
artmasına göz yumulmuş, âdeta kendiliğinden kapanması
hedeflenmiştir. Hükûmetin yıllardır yürütmüş olduğu
kömür politikası kömür sektöründe üretimi artıramadığı
gibi, ithalat rekor seviyelere ulaşmış, istihdam edilen
işçi sayısı da tarihinde ilk defa 10 binlerin altına,
bugünlerde de 7 binlere düşmüştür.
Bakanlıktan son aldığım verilere
göre, değerli milletvekilleri, yılda 42,5 milyon ton taş kömürü
ithal ediyoruz, bunun karşılığında 4 milyar dolar para
ödüyoruz. Bu para yabancı şirketlere ve onların ülkemizdeki
yandaşlarına, iş ortaklarına gidiyor. TTKnın üretimi
de tarihinde ilk defa 1 milyon tonun altına düşürülmüştür bu
Hükûmet tarafından. Yani madencilerimiz ekmek kavgası verirken
aynı zamanda da halkın servetini korumayla ilgili mücadele ediyorlar,
kendilerini madene kilitleyerek madenlerin parçalanarak satılmasına
olanak tanıyacak yasaya karşı duruyorlar.
Selam olsun hak arayan, karanlıkta yıllar
boyu sessizce kazma sallayan onurlu madencilere, selam olsun onların
ailelerine!
Hükûmetin yaptığı özelleştirme
hamlesi, arkasında başka planları da
barındırmaktadır. Değerli milletvekilleri,
özelleştirme adı altında her müessese, bir holdinge termik
santral yapma hakkıyla verilecektir. Sonra da Zarar ediyoruz.
gerekçesiyle ithal kömürlü termik santrallere yöneleceklerdir. Zaten
Zonguldakta ithal kömürle çalışan, çevreyi mahveden fazlasıyla
santral var. Kendilerini madene kapatan emekçilerimizin talepleri çok net,
özelleştirmenin onlar için ölüm olduğunu biliyorlar çünkü bunu
yaşayarak gördüler. Biz, Zonguldak için iş, aş, gelecek
istiyoruz. Hükûmet ise elimizdeki, avcumuzdaki son kalan parçamızı da
almak için çabalıyor. Reçete bellidir; TTKnın işçi
açığı acilen giderilerek, yatırım yapılarak
yeniden ayağa kaldırılması zorunludur.
TTKdan bahsedilirken sürekli zarar öne sürüyorlar.
Hasta garantili hastaneler, yolcu garantili havaalanları, araç garantili
köprülere verdiğiniz garantilerin, paraların
akıtıldığı rantçılar hariç herkesin zarar
hanesine yazıldığını hatırlatmak istiyoruz. Biz,
TTKyı sadece Zonguldak için değil, stratejik değeri olan
taş kömürü için, Türkiye için savunuyoruz. Madencinin onurunu,
geleceğini koruma mücadelesinde elinizi vicdanınıza koyarak bu
konuyu yeniden değerlendirmenizi talep ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
karar yeter sayısı
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.44
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara),
İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
18inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 1inci maddesi üzerinde İstanbul Milletvekili
Garo Paylan, İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu ile Zonguldak
Milletvekili Şerafettin Turpcu ve arkadaşları tarafından
verilen aynı mahiyetteki önergelerin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeleri tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeleri kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın Bakan, bir söz talebiniz var, bir
düzeltme talebi.
Buyurun.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Biraz önce OECD standartlarına göre sulama
desteklerinin oranını ifade etmiştim. Oradaki oran -4,2 ifadesi
kullanmıştım- 2,4, 2,36 yani OECD oranı 2,36; onu ifade
etmek istedim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Çok teşekkür ediyorum.
2nci madde üzerinde aynı mahiyette olmak
üzere
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan
BAŞKAN Pardon Sayın Usta.
Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Yarım saat oldu, ben söz
istiyorum.
BAŞKAN Sayın Usta, ben baktım size,
yoktunuz ama. Yani ben daha bir dakika oldu geleli, başlayalı,
yarım saat değil de.
ERHAN USTA (Samsun) Hayır, ben
buradaydım.
BAŞKAN Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Kalkınma Bakanı
Lütfi Elvanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben o esnada sıcak tartışmaya girmek
istemedim. Daha sonra Sayın Bakanla arada da konuştuk.
Şimdi, Tarım Kanununda millî gelirin
yüzde 1i kadar bütçeden transfer edilmesi gereken: Orada 0,5in bile
altındayız bir defa yani diğerleriyle
karıştırmamak lazım; bunu bir kenara koyalım. Yüzde
4ü Sayın Bakan düzeltti 2,4 dedi fakat ben bu 2,4ün de -elimizde rakam
yok, oradan bize bir tablosu verilirse iyi olur- çok yüksek olduğunu
düşünüyorum. Çünkü zaten Maliye Bakanlığının bütçe
sunuş konuşmasında da, bakın, tarımsal destek
programları 14,8 milyar TL, yatırımlar -ki bunun içerisinde
sulama yatırımlarının hepsi var- 10,1, tarımsal kredi
sübvansiyonu, müdahale alımları -bakın, TMOnun
yaptığı alımı bile sayıyor, bu alımın
hepsi destek değildir yani nihayetinde mal alıyorsun
karşılığında ama bu olsa bile- 4,7 ve onu
koyduğunuzda toplam 29,6 milyar TL yapar, millî gelire böldüğünüzde
0,085tir bu. Millî gelirin yüzde 1inin altında ama tekraren söylüyorum:
Tarım Kanununun söylediği yüzde 1, bütçeden transfer edilmesi
gereken yüzde 1dir. Yani bütçeden -2018 için söylüyorum- 35 milyar TL
olması lazım, bunun karşılığında konulan
para 14,8. Her şeyi katsak en geniş anlamda bile yüzde 1in
altında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERHAN USTA (Samsun) Ama bunun haricinde
yanılıyor olabiliriz, OECD tanımı
değiştirmiş olabilir; nihayetinde devletten ayrılalı
iki yıl oluyor ama böyle bir tablo varsa bunu Sayın Bakan bize
verirse iyi olur.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkanım,
çok affedersiniz
Bu şu açıdan çok önemli yani Tarımda
verimlilik diyoruz. Millî gelirin 2,4ü ne yapar? 35
70, üzerine bir 17,5
daha koy; 87,5 milyar TL. Biz tarıma 87,5
Tarımın millî
gelirdeki payı zaten yüzde 6 toplamda, millî gelire bütün üretimin
payı yüzde 6 emek, iş gücü dâhil. Yani eğer böyle bir para
veriyorsak bunun ciddi olarak masaya yatırılması lazım,
verimliliğin ölçülmesi lazım. Bu önemlidir.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ERHAN USTA (Samsun) Bu tabloyu bekliyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bakan
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) Sadece
şunu ifade edeyim: Benim biraz önce ifade ettiğim rakam 2015 rakamı,
şimdi 2016 rakamı da geldi arkadaşlardan; 2,8 2016 rakamı
da.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Teşekkür ediyorum.
Bu rakamı tabii ki Erhan Beye takdim ederiz.
BAŞKAN Tamam.
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/884) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981
Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı
Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı
İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz
Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN Evet, 1inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde
aynı mahiyette olmak üzere üç adet önerge vardır, okutup işleme
alıyorum ve oylarınıza sunacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 502
sıra sayılı Kanun Tasarısının 2nci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Emin Haluk Ayhan Erkan Akçay
Konya Denizli Manisa
Baki Şimşek Mehmet Erdoğan Erkan Haberal
Mersin Muğla Ankara
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Filiz Kerestecioğlu Demir Ertuğrul Kürkcü Aycan İrmez
İstanbul İzmir Şırnak
Müslüm Doğan Dirayet Taşdemir Saadet Becerekli
İzmir Ağrı Batman
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Kemal Zeybek Zekeriya Temizel Kadim Durmaz
Samsun İzmir Tokat
Bülent Yener Bektaşoğlu Ali Özcan Mahmut Tanal
Giresun İstanbul İstanbul
Mehmet Bekaroğlu Haluk Pekşen
İstanbul Trabzon
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN
ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki ilk önerge
üzerinde söz isteyen Konya Milletvekili Mustafa Kalaycı.
Buyurun Sayın Kalaycı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 2nci maddesiyle ilgili
verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Bu vesileyle yüksek heyetinizi
hürmetle selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu maddenin
tasarıdan çıkarılmasını, esasen birbiriyle
bağlantılı olan ilk 3 maddenin tasarı metninden
çıkarılmasını gerekli görüyoruz.
Tasarının Plan ve Bütçe Komisyonunda
yapılan görüşmeleri esnasında büyük uğraşılar
vererek defalarca ve ısrarla sorduğumuz sorularla âdeta söke söke
aldığımız bilgiler üzerinden tespitlerimizi paylaşmak
istiyorum.
Bir defa, konuya dair tüm bilgilerin doğru ve
şeffaf bir şekilde paylaşılmamasının da
yoğun tartışmalara neden olduğu açıktır. Konu,
406 sayılı Kanun ve işletmecilerle imzalanan imtiyaz
sözleşmelerine istinaden hazine payı, evrensel hizmet katkı
payı ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu masraflarına
katkı payı uygulamasında oluşan ihtilaflı durumdaki
alacaklardır.
Sadece 3 firmaya ait olan alacakların 345
milyon lira anapara, 322 milyon lira faizi olmak üzere toplam 667 milyon lira
olduğu ifade edilmiştir. 345 milyon anapara üzerinden sözleşme
uyarınca 3 kat cezai şart uygulanmakta olup 1,1 milyar lira cezai
şart ve onun 378 milyon lira faiziyle birlikte toplam alacağın
2,2 milyar lira düzeyinde olduğu açıklanmıştır. Ancak
söz konusu alacak tutarı incelemesi yapılabilen yıllara
ilişkin olup bir firma için 2011, diğer bir firma için 2013
yılına kadar incelemelerin yapıldığı ifade
edilmiştir. Dolayısıyla henüz incelenip rapora
bağlanmamış altı yıla kadar varan dönem
bulunmaktadır.
Tasarıda söz konusu alacakların yeniden
yapılandırılmaları öngörülmektedir. Maliye
Bakanlığı tarafından Komisyona sunulan etki analizine
ilişkin tabloda 2nci maddenin toplam bütçeye yükünün 1,3 milyar lira
olacağı belirtilmiştir. Ancak incelemesi devam eden ya da henüz
başlanmamış dönemler için kıyaslama yoluyla belirlenecek
oran uygulanarak bulunacak tutara yapılandırma hükümlerinin
uygulanması düzenlenmekte olup net bir bilgi verilmemekle birlikte,
incelenmesi yapılmayan dönemler için belirlenecek tutar ilave
edildiğinde madde kapsamındaki alacağın büyüklüğü
faizleriyle birlikte 4-4,5 milyar liraya ulaşabilecektir.
Komisyon zabıtlarına geçen bilgilere göre,
iki sözleşme çeşidi olduğu, ihtilaflarda 2Gler için tahkim,
3Gler için ise Danıştayın
kararlaştırıldığı, 2009 yılından sonra
açılan tahkim davalarının 19 adet olduğu ve bunlardan 4
tanesinin Hazine lehine sonuçlandığı ve Yargıtay
aşamasında olduğu ifade edilmiştir.
Diğer taraftan, idari yargıda Hazine
Müsteşarlığının taraf olduğu 24 davadan sadece 1
tanesinin sonuçlandığı ama Danıştay İdari Dava
Dairelerinde olduğu ve henüz kesinleşmediği, bunda da
kısmen kabul, kısmen ret olduğu açıklanmıştır.
Sonuç itibarıyla yapılan düzenlemeye
ilişkin görüşlerimiz şöyledir:
Özellikle sözleşme hükümlerinde kanunla
değişikliğe gidilmesi uygun değil.
İkinci olarak, yapılandırma konusu
yapılan alacaklar özel hukuk hükümlerinden doğmaktadır ve bugüne
kadar kamu alacaklarının yapılandırılması
konusunda defalarca çıkarılan kanunların kapsamına bu
alacaklar hiç alınmamıştır. Bahse konu alacaklar 406
sayılı Kanun ve imtiyaz sözleşmesi hükümlerine göre Hazine
Müsteşarlığı denetim elemanlarınca yapılan
incelemeler sonucu hazırlanan raporlarla ortaya
çıkarılmıştır. Bu raporlar bizlerle maalesef
paylaşılmamıştır. Söz konusu alacaklara dair davalara
bakıldığında Hazine lehine kararların bulunduğu
verilen bilgilerden anlaşılmaktadır. Hâl böyleyken ve bir yandan
da bu tasarıyla vergilerde yüksek oranda artışa gidilerken
diğer yanda Hükûmetin iyimser tahminlerine göre 1,3 milyar lira,
yapılan hesaplamaya göre ise 4 milyar lirayı ulaşan tutara
ulaşabilecek ve sadece 3 şirkete ait kamu alacağının
silinmesini içeren bir düzenleme yapılması vicdanları
sızlatmakta, tasarının gerekçesi ve ruhunu da
aykırılık teşkil etmektedir. Bu itibarla madde
tasarıdan çıkarılmalıdır.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde söz
isteyen İzmir Milletvekili Müslüm Doğan konuşacaktır.
Sayın Doğan, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 2nci maddesi hakkında görüş
belirteceğim.
Öncelikle, 16 farklı bakanlığı,
7 ayrı ihtisas komisyonunu, 65 yasayı ilgilendiren 130 maddelik
değişikliği kısa bir sürede Komisyonun görüşüne sunmak
ve ardından Genel Kurula getirmek on yedi yıllık AK PARTİ
iktidarının bir özeti şeklinde değerlendirilebilir.
Bakanlıkların kendi bürokratlarının bile hâkim
olmadığı, sonuçlarına dair yeterli açıklamaların
yapılamadığı, sorunları çözmekten çok, daha da büyüten
bir torba yasayla karşı karşıya bulunmaktayız.
Değerli arkadaşlar, bakın, ben de Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu üyesiyim, iki yıl
içerisinde hiçbir konuyu, hiçbir kanun tasarını, teklifini
görüşemedik ama torba kanun bu komisyonlardan geçmeden de buraya
açıkça, çabucak, hızlı bir şekilde getirilebilmektedir.
Değerli milletvekilleri, inşaat sektörünü
canlı tutmak adına toplumu giderek yoksullaştıran yasalar,
iç içe geçmiş bir vaziyette önümüzde duruyor. Daha önce de torba
yasaların yarattıkları olumsuz sonuçları burada birlikte
tartışmıştık ama ne yazık ki Hükûmet
hatalarından ders çıkarmak yerine, iktidarını
sürdürülebilir kılmak adına Meclis iradesini yok saymaktadır. Bu
anlamda, iktidar partisi bir Parlamentonun temel karakteristiği olan
uzlaşı kültürünü yok etmekte, sadece bugüne değil, yasama
geleneğinin geleceğine büyük zararlar vermektedir. Son üç
yıldır izlenen politikaların bu amaca hizmet etmediği
ortadayken üzerinde görüştüğümüz son torba tasarısının
kısa vadede dahi çözüm üretemeyeceği hepiniz tarafından da
bilinmektedir.
Kamuoyu siyasal ortamın gerginliğini
taşımakta ve bu çözümsüzlükten bir çıkış noktası
aramaktayken çözüm yollarına izin verilmemesinin ise sadece ekonomiye
değil, demokrasi kültürümüze de çok büyük zararları olacaktır.
Değerli milletvekilleri, torba yasa neler mi
içeriyor? Bakanlar Kuruluna kış saati uygulaması için izin
vermekten internet kullanımından alınan vergilere, motorlu
taşıtlar vergisinden emlak vergisine, toprağın tarım
dışı kullanımından meraların kullanımına
uzanan, birbiriyle alakası olmayan tüm tasarılar iç içe geçmiş
durumda. Yani, deyim yerindeyse, tam bir torba yasa, içine her şey
atılmış.
Bu şekilde yasa çıkarılamaz
değerli milletvekilleri. Bu şekilde ekonomi politikası
tutturulamaz. Sanayiden eğitime, her alanda bu torba yasa
mantığının ağır sonuçlarını yaşamaktayız,
yaşayacağız.
Bu tasarı maddesiyle ilk olarak elektronik
haberleşmeyle ilgili düzenlemeler göze çarpmaktadır. Vatandaşa
yönelik bir düzenleme olmaktan çok, şirketlere ve sermayeye yönelik bir
vergi affı getirilmektedir. Tek kalemde 3 büyük şirketin
borçlarının silinmesi, tüm sorumluluğu vatandaşın
üzerine yüklemek anlamına gelmektedir. Özel iletişim vergisinin yüzde
7,5a sabitlenmesi, aynı zamanda yine internet kullanımı
vergisinin de yüzde 50 artışı anlamına gelmektedir.
Bilişim çağıyla birlikte internetin
önemi her geçen gün daha da artmaktadır. Nasıl ki kitap, gazete,
derginin yerini zamanla televizyon almışsa şimdi de
bilgisayarlar, akıllı telefonlar ve tabii ki internet, televizyonun
yerini almaya başlamıştır. Üstelik internetin
yarattığı etki, diğerleriyle ölçülemeyecek bir yerde
durmaktadır. İnterneti bu kadar vazgeçilmez kılan şey,
yarattığı sosyal medyadır. Artık sosyal medya sadece
hoşça vakit geçirilen bir yer değil, modern dünyanın bireyleri
için bilgi, analiz, düşünce ve kendini ifade edebileceği bir alana ve
düzleme dönüşmüştür.
İnternet hayatımızda bu kadar önemli
bir yerde duruyorken halkın daha ucuz internete ulaşmasının
önünü açmak yerine iletişim şirketlerinin vergi yükünü halka yüklemek
vergi adaleti kavramının içinin boşaltılmasına neden
olmaktadır.
Şirketler, sermaye sahipleri daha fazla
kazansın diye halkın cebindeki son kuruşa bile göz dikmek bu
sistemin sürdürülemez olduğunun da bir kanıtıdır.
Vergi adaletini sağlamak yerine bu
adaletsizliği giderek artıran yasalar çıkarmak toplumsal bir
yozlaşmanın da önünü açmaktadır. Devletin asli geliri
vergilerdir ve sağlıklı bir vergi sistemi toplumsal
barışın sağlanması için oldukça önemlidir. Az
kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alarak toplumsal ihtiyaçların
karşılanması, bu sayede kamusal hizmet aracılığıyla
toplumsal eşitsizliklerin giderilmesi, toplumun geleceğinin güvenli
bir şekilde biçimlenmesi, sağlıklı bir büyüme arzulanan bir
şey olarak önümüzde durmaktadır.
Bu bağlamda, bu maddenin geri çekilmesi ve
vergi adaleti çerçevesinde yeniden düzenlenmesi gerekir diyor, cümlenizi
saygıyla tekrar selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
2nci maddeyle ilgili son önerge üzerinde
konuşacak olan Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen.
Buyurun Sayın Pekşen. (CHP
sıralarından alkışlar)
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; elimde bir
Sayıştay raporu var. Sayıştaya niye ihtiyaç var, ben
doğrusu merak ediyorum. Bence bu Sayıştayı kapatmak lazım.
Bu kadar raporlara bağlayıp, bu kadar yolsuzlukları belgeleyip
bu ülkenin bu kadar saygınlığını, itibarını
beş para etmenin ne âlemi var? Hazır düzen kurulmuş, tezgâh
oluşturulmuş, tarihte eşine benzerine rastlanmayan bir soygun
düzeni
Parlamentoda milletvekilleri olarak biz de bu soygun düzenini
nasıl durdurabiliriz? Durdurmak mümkün değil, bu bir devlet düzeni
hâline gelmiş.
Bakın, şimdi Sayıştayın bir
raporundan size bahsedeceğim, merak eden varsa sayfa numarasını
da veririm. Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumunu denetlemiş
Sayıştay. Denetimde görmüş ki özellikle Tunçbilek diye bir
havza, 116 milyon metreküplük bir alan ihaleye çıkarılmış.
Bir yandaş gelmiş, ihaleyi almış 2013 yılında,
demiş ki: Ben buraya bir enerji santrali kuracağım, bana
altı yıl müsaade edin. İhaleyi almış. İhaleyi
aldığı günden bugüne kadar her yıl devlete yeni bir yalan
söylemiş, bir gram kömür çıkarmamış ama oradan kömür
çıkmasına da, bir başkasının çıkarmasına da
izin vermemiş. Sonra, Kömür İşletmeleri o havzanın yan
tarafındaki 1 milyon 450 bin metreküplük bir alanın ihalesine
çıkmış. Bir dakika, aman burayı ihale etmeyin, bu bana
rekabet oluşturur. demiş sanki kendisi kömürü
çıkarıyormuş gibi. Onun da ihalesini engellemiş. Oradan da
kömürü bizzat kendisi çıkarmış. Sonra
Bitmemiş ama, bu
yandaşa kıyakların sonu gelmez. Devletin TKİsi başka
bir havzanın dekupajını yapmış. 25 milyon metreküp
dekupaj yapmış, tam kömürü çıkaracak, bu firma gelmiş,
demiş ki: Ya, böyle bir şey olur mu, ne gerek var? Ben geleyim, ben
çıkarayım kömürü.
Kurumun çok yetenekli bir genel müdürü var, Mustafa
Aktaş. Bu Mustafa Aktaş, gerçekten, belki de bürokrasi tarihinde
eşine rastlayamayacağınız büyük bir film,
fırıldak becerisi sahibi bir genel müdür. 52 tane yönetim kurulu
kararı almış ama yönetim kurulu kararları
imzalamamış, tek başına almış. 52 tane sahte
belgeyle bu havzaları da, arkadaş, yandaşlara vermiş.
Nasıl? Demiş ki: E, bunlardan biz redevans bedeli alalım,
buranın dekupaj bedelini de alalım, 67 liradan buna verelim. Tamam.
Vermişler, 67 liradan yandaş firmaya vermişler. Peki,
yandaş firma ne yapmış? 67 liradan aldığı
sahayı 420 liradan Fak-Fuk Fona satmış yani hazineye
vermiş. Yani sizin, benim, tüyü bitmemiş yetimin elektrik
parası, su parası, gaz parası, KDVsi, ÖTVsi bir
yandaşın cebine böylece, tezgâhın içerisine konularak
aktarılmış. Ne kadar? Yıllık Fak-Fuk Fon kömürüne bir
bakın, ne kadar olduğunu göreceksiniz. Kömürü 100 liraya
almış TKİ, 420 liraya hazineye fatura etmişler. Bu Genel
Müdür inanılmaz bir mal varlığı içerisine girmiş. En
son Akit gazetesi bile Yeter artık! Bu Genel Müdür ne utanmaz ne arlanmaz
bir adamdır ki PKKya bile maden ocağı işlettirir hâle
gelmiş. demiş, ertesi gün Genel Müdür emekli olmuş.
Demek ki velhasıl şu: Yolsuzluğu
büyük yapınca Artık yeterince doydun, emekli ol, git; bunları,
yanına aldıklarını başkalarıyla paylaş,
merak etme seni aklarız. Aklarız derken de bunu laf olsun diye
söylemiyorum.
Kıymetli milletvekilleri, Parlamentonun
saygıdeğer üyeleri; bakın, Cumhuriyet Halk Partisi Amasya
Milletvekili Mustafa Tuncer bütün bu olup bitenin bir kısmını
gerekçe göstererek KİT Komisyonuna bu şahıs hakkında suç
duyurusunda bulunulması için dilekçe vermiş. Ne olmuş? O
başvuruyu reddetmişsiniz.
Şimdi, bu Genel Müdürün bir başka
yeteneğini daha birkaç cümleyle anlatayım size: Somada 301
madenciyle ilgili açılmış olan tazminat davalarının
yansımasını da TKİye, biliyorsunuz, yüklemiş. Rakam
ne kadar? Size duyurulan rakam 150 milyon lira ama mahkemelerden ortaya
çıkmış olan bugün ödenmesi muhtemel rakam 650 ila 700 milyon
lira. Yani yine tüyü bitmemiş yetimin hakkını bu Genel Müdür
büyük bir entrikayla, büyük bir yandaş kayırmasıyla
yandaşlara yağmalattırmış.
Ben size ne söyleyeyim? Ya bu
Sayıştayı kapatın ya Parlamentoyu kapatalım ya da bu
yolsuzlukların toplumun vicdanında yer alacak şekilde
yakasına yapışalım, bu namussuzlara bu ülkeyi teslim
etmeyelim.
Herkesi selamlıyorum efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir önergeler.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde aynı mahiyette olmak
üzere üç adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum ve
oylarınıza sunacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 3üncü maddesinin
tasarı metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Emin Haluk Ayhan Erkan Akçay
Konya Denizli Manisa
Mehmet Erdoğan Muharrem Varlı Baki
Şimşek
Muğla Adana Mersin
Erkan Haberal
Ankara
Aynı mahiyette olan diğer önergenin imza
sahipleri:
Filiz Kerestecioğlu Demir Dirayet Taşdemir Aycan
İrmez
İstanbul Ağrı Şırnak
Saadet Becerekli Ertuğrul Kürkcü Adem Gevheri
Batman İzmir Van
Yine, aynı mahiyette olan önergenin imza
sahipleri:
Kazım Arslan Zekeriya
Temizel Kadim
Durmaz
Denizli İzmir Tokat
Şenal Sarıhan Mahmut Tanal Kemal Zeybek Ankara İstanbul Samsun
Mehmet Bekaroğlu Ali Özcan Bülent Yener
Bektaşoğlu
İstanbul İstanbul Giresun
Selin Sayek Böke
İzmir
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki ilk önerge
üzerinde Adana Milletvekili Muharrem Varlı konuşacaktır.
Sayın Varlı, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MUHARREM VARLI (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Az önceki maddede, 3 tane GSM şirketinin
yaklaşık, Sayın Bakanın ve bürokratların hesabına
göre 1,5 milyar yani eski rakamla 1,5 katrilyon, bizim
arkadaşlarımızın hesabına göre de 3 katrilyon
borçları silindi, havaya gitti.
Şimdi, çiftçilerimizin şu talebi var,
diyorlar ki: Ziraat Bankasına Türkiye genelinde çiftçilerin toplam borcu
50 milyar gibi bir rakam. Bunun faiziyle ortalama hesap ettiğimiz zaman, o
da 4 milyar gibi bir rakama tekabül eder. Çiftçilerin de faizsiz bir
şekilde borçlarının on yıla taksitlendirilmesini talep
ediyorlar. Tabii, bu talepte de çok haklılar çünkü bir tarafta tamamen
yabancı firmaların kazancını başka ülkelere
taşıdığı bir paranın ortadan yok olması var,
bir tarafta da kendi çiftçimizin üretim yaparak alın teriyle para kazanmak
için borçlandığı ve bu borçların da faizinin altında
ezildiği ve bu faizlerin silinerek anaparalarının
taksitlendirilmesini istiyorlar. Çok haklı bir talep ama bunu
söylediğimiz zaman Hazineye ek yük gelir. deniliyor Bakanlık
tarafından. Ya, peki, bu, GSM firmalarının borçlarından
hazineye ek yük gelmiyor mu? Yani, o parayı nereden alıyorsunuz,
nereye gidiyor o para? Nereden geliyor, onun karşılığı
nerede? Onun karşılığı da yok ortada. Ha, çiftçiye
gelince, ek yük olur, GSM firmalarına gelince, milyarlarca liralık
paralarını sil, efendim, başka ülkelere kazanç gitsin ve oradan
o insanlar ceplerini şişirirken bizim çiftçimiz de alın terini
toprağa dökmeye devam etsin ama para kazanamasın. Ya, bu mantık
yanlış bir mantık, doğru bir mantık değil. Yani
siz kendi üreticinizi, kendi çiftçinizi korumak yerine eğer burada
başka ülkelerden gelip sahiplenilen Vodafone gibi, Türk Telekom gibi ve
Turkcell gibi GSM firmalarının borçlarını silerseniz bu
çiftçiye ne cevap vereceğiz biz şimdi, ne söyleyeceğiz? Çiftçi
soruyor, diyor ki: Biz hangi ülkenin çocuğuyuz, biz nerenin çocuğuyuz?
Biz bu ülkenin çocukları değil miyiz? Biz bu ülkeye domates,
salatalık, buğday, pamuk üretmiyor muyuz? Nereye üretiyoruz biz? Yani
Hariri mi olması lazım soyadımızın, yoksa bilmem ne
Arap ülkesinin şeyhinin soyadı mı olması lazım? (MHP
sıralarından alkışlar) Yani değerli
arkadaşlarım, bakın, hakikaten kabullenilecek bir şey
değil. Çiftçi borçları ertelensin dediğimiz zaman Ek yük
geliyor efendim
Ya, tamam da burada ek yük yok mu? Bu nereden çıkıyor,
bu ek yük nereden çıkıyor? Kim karşılayacak bu ek yükü?
Yani çiftçi sahipsiz, Allah için söylüyorum, çiftçi sahipsiz. Gelin, burada
çiftçi borçlarıyla ilgili bir önerge verelim ve çiftçi
borçlarının da faizini silip on yıl taksitlendirelim. Onlar da
borçlarını ödesinler, hem tarlalarını eksinler, diksinler
hem üretsinler hem de alın terleriyle para kazansınlar. Ama yok,
çiftçi dediğimiz zaman sahipsiz. Mazot almış
başını gitmiş, 5 lirayı bulmuş, efendim, gübre
almış başını gitmiş, güya KDVsi silinmesine
rağmen, güya KDVsiz fiyat uygulanmasına rağmen eski
fiyatın çok çok üstüne çıkmış. Bu yükün altında çiftçi
ezilirken, hâlâ üretim yapmaya çalışırken, o bankadan al, öbür
bankaya götür, Ahmetin külahını Mehmetin külahına
değiş, bu şekilde borcunu ödemeye çalışırken
başka ülkelerin burada gelip sahiplendiği Vodafone gibi, Turkcell
gibi veya Telsim gibi firmaların borçları silinsin. Bu doğru bir
uygulama değil, bu uygulama yanlış bir uygulama. Eğer biz
çiftçimizi koruyamazsak, üreten insanları koruyamazsak yakın
gelecekte insanlarımız aç kalırlar.
Şimdi, yerli otomobilden bahsediliyor, çok
güzel, inşallah yaparız, inşallah başarırız ama
sen et ithal ederken yerli otomobil yapmanın hangi anlamı var ya?
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Diğer önerge üzerinde söz isteyen Van
Milletvekili Adem Geveri.
Sayın Geveri, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
ADEM GEVERİ (Van) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biliyorsunuz, 4 Kasımda Halkların
Demokratik Partisinin eş başkanlarına ve milletvekillerine
siyasi bir darbe yapıldı ve onun yıl dönümü arifesindeyiz. Bu
vesileyle, hem yapılan bu darbeyi kınıyor hem de şu an
içeride tutsak tutulan eş başkanlarımız ve değerli milletvekillerimizi
saygıyla selamlıyorum.
Hak, adalet ve hürriyet mücadelesindeki
başarımızı özellikle tebrikle kutluyorum. Umut ediyoruz,
inşallah bu haklı mücadelemiz başarılı olur ve
Rabbülâlemin bu yolda bize yardımcı olur.
Evet, doğrusunu söylemek gerekirse ben de bu
torba yasalarla ilgili bir şeyler söylemek isterdim şimdi ama daha
sonra inşallah arkadaşlarla birlikte bunları zaten sürekli dile
getireceğiz, ben daha acil bir konuda özellikle Meclisin dikkatini çekmek
istiyorum, trajik bir olay. Maalesef, kürdistanda, biliyorsunuz, özellikle de
Kürt halkının yaşadığı bölgede çeşitli
bahanelerle ve gerekçelerle birçok zulüm sürekli yapılmakta ve bu
yapılan zulümler esnasında maalesef, kimi zaman can kimi zaman mal
kaybı gerçekleşmekte ve kimi zaman daha trajik, sosyal, psikolojik
vakalar ortaya çıkmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve
cebinde Türkiye Cumhuriyetinin kimliğini taşıyan bu
vatandaşlar, maalesef, bugün İsrailde Filistinlilere ve diğer
sömürge ülkelerinde halka uygulanan zulümlere maruz kalmaktadır.
Arkadaşlarımız burada defaatle
bunlarla ilgili çeşitli konuşmalar yaptılar, bunlarla ilgili
kamuoyu oluşturmaya dönük birçok sivil toplum örgütüyle birlikte
çeşitli sivil itaatsizlik eylemleri yaptık ama demek ki maalesef
burada oturan halkın temsilcilerinin vicdanlarına zerre kadar
işlememiş. Nitekim, bu nedenle, yakın bir zamanda tekrar Vanda,
ilimde, Özalp ilçesinin Mollatopuz köyünde bu gördüğünüz ev jandarma
kolluk güçleri tarafından ve mülki amirin talimatı ve emriyle güya
terörle mücadele adı altında yakıldı.
Jandarma kolluk gücü güya terörle mücadele
operasyonu yapmakta ve yakılan bu ev -görüyorsunuz- bomboş, sadece
sivil vatandaşın yaşadığı bir evdi. Bu evdeki
insanlar şu an -sonbaharın sonu ve kışın
başında- bu gördüğünüz evde maalesef oturamaz hâlde,
dışarıda beklemekte ya da akrabalarıyla oturmakta.
Maalesef iki gözlü bu ev, özellikle de terörle
mücadele adı altında yapılan operasyonla, muhtarın bütün
itirazlarına rağmen, kendisinin özellikle girip orada kimsenin
olmadığını defalarca beyan etmesine rağmen, yine evin
kız çocuğunun kontrolüne rağmen, açılan cam ve pencerelere
rağmen maalesef asker eliyle 2 metre yakınından önce gaz
bombası ve daha sonra el bombası atılarak hem yıkılmış
hem de yakılmış. Yakılan bu evde bir genç
kızımızın bir ömür boyu biriktirdiği çeyizleri,
gelecekle ilgili yatırım ve umutları maalesef kül oldu, evin
bütün eşyaları yakıldı yıkıldı ve siz
değerli İslam inancına sahip olan insanlar için çok kutsal olan
ve belki de en önemli tek kutsalımız olan Kur-anı Kerim bu evde
yakılmıştır.
Şimdi, bununla ilgili eğer başka bir
ülkede böyle bir zulüm, böyle bir haksızlık ve kutsallara yönelik
böyle bir saygısızlık yapılsaydı özellikle de kolluk
güçleri tarafından, emin olun ki burada kıyamet
koparırdınız. Aynı Kuran Vanda yakılıyor,
kimsenin umurunda değil. Aynı vatandaşın evi
yakılıyor, kimsenin umurunda değil. Aynı insanların
umutları yıkılıyor, kimsenin umurunda değil ve en
kötüsü, birlikte yaşama olan umudumuz, inancımız ve güvenimiz
tamamen bitmiş durumdadır.
Halkın bu zulmünü defaatle mülki amirlere
ulaştırmaya çalıştık, maalesef bize cevap verme ve
geri dönme nezaketinde bile bulunmadılar, böyle bir zahmete girmediler,
sadece bir mesajla haberleri olduğunu, yaşanılan trajediyle
ilgili mağduriyetin giderileceğini söylediler ama bugün dâhil o
vatandaşa en ufak bir yardımda bulunulmamıştır ve evi
de harap hâldedir.
İşte, bu trajedileri sizin dikkatinize
çekiyoruz ki, umut ediyoruz ki vicdanla yaklaşırsınız.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
3üncü madde üzerindeki son önerge üzerinde söz
isteyen, İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke.
Buyurun Sayın Sayek Böke. (CHP
sıralarından alkışlar)
SELİN SAYEK BÖKE (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Torba kanunun geneline dair bir konuşma
ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Zira torba kanun olmasına
rağmen ve torbanın ötesinde bir yamalı bohça olmasına
rağmen bu torbanın bütünü çok genel bir ekonomik
anlayışı net bir biçimde ortaya koyuyor. Esasında torbanın
kendisine baktığınız zaman iki şey çok belirgin: Bir
tanesi, Türkiyeyi bugün bu ekonomik sıkıntılarla baş
başa bırakmış olan anlayışın
devamlılığı çok açık ortaya konuyor. Bununla beraber,
ikincisi, ortaya çıkmış olan yıkımın
faturası da doğrudan bu yıkımın altında zaten
eziliyor olan vatandaşa yükleniyor.
Esasında 127 maddelik bu kanunu 4 temel maddede
özetlemek mümkün. Bu torba kanun her şeyden önce bir borçlanma kanunudur,
üstelik ülke zaten son on beş yılda gittikçe artan bir borç yükünün
altında ezileceği bir ekonomik düzene iktidar tarafından mahkûm
edilmiş olmasına rağmen. Yani zaten borçluyken bu
borçluluğu artıracak bir kanunla karşı
karşıyayız. Rakamlar açık söylüyor; 2001in ilk
çeyreğinde tüketiciler, üreticiler, finans sektörü, kamu hep beraber
baktığınızda millî gelirin yüzde 144ü kadar bir borçlu
ülke var; 2017nin ikinci çeyreğinde bu borçluluk oranı yüzde 212ye
çıkmış vaziyette. Şimdi, bu kanunla bu borçlanmayı
artıracaksınız.
Bu kanun, borçlanmanın ötesinde, üretene,
emekçiye, tüketiciye bir vergi artışı kanunudur. Üstelik
verginin yükü zaten emekçinin omzunda, verginin yükü zaten üretenin omzundayken
bunu artıracak maddelerle dolu bir torba yasa getirdiniz.
Bu kanun, aynı zamanda kurumsal çöküşü
derinleştirme kanunudur. Bu çöküşün maliyetinin, her gün ülke risk
primini artıran sizler sayesinde artan faiz yoluyla, değer kaybeden
Türk lirası yoluyla ve Türk lirasındaki değer kaybını
durdurma becerisini çöktüğü için kaybetmiş kurumların telafi
edilemez zararlarıyla vatandaş altında eziliyor. Sadece son bir
ay içerisinde Türk lirası kurumsal çöküşün sonucunda 30 kuruş
değer kaybetti, Merkez Bankasının müdahalesi 2 kuruşluk bir
değer kazancına yol açtı. Şimdi, buna ek, mali disiplini de
çöpe atıyorsunuz. Bu torba yasayla Türkiyenin makroekonomik çerçevesini
yok ediyorsunuz.
Bu torba yasa, aynı zamanda bir rant düzeni
devam ettirme kanunudur. Üstelik bu rant düzeni Türkiyede işsizliği,
gerçek işsizliği yüzde 17ye ulaştırmış, 6 milyon
vatandaşımızı umutsuz bırakmış, işsiz
bırakmışken. Yani özetle, iki şey yapıyorsunuz; bir,
var olan hataların faturasını vatandaşa yüklüyorsunuz; iki,
bu faturayı ortaya çıkarmış olan çarpık düzeni devam
ettirecek her tür unsuru bu torba yasaya dâhil ederek gelecekte artacak bir
faturayı da vatandaşın karşısına koyuyorsunuz.
Bu kanun, üreten değil, rantı besleyen
ekonomik anlayışınızın -zaten hazıra dağ
dayanmaz misali- çöküşünün ve o çöküşün bütçe dengelerini
bozuşunun ispatının ta kendisi. Şimdi bozulan o dengeyi
borçlanmayla, şimdi bozulan o dengeyi vergi artışlarıyla 80
milyona yıkıyorsunuz ve betonlaşmayı devam ettirerek
aynı tahribatı doğada da devam ettiren bir yaklaşım
sergiliyorsunuz. 2000lerin başında yasal düzenlemelerle getirilmiş
olan mali disiplin, 37 milyarlık ek bütçe getirmeden talep edilen ek
borçlanmayla, bugün, bu torba yasayla çöpe atılıyor. Zaten 53 milyar
bir borçlanma yapılmışken hiç gerekçe gösterilmeden 37 milyar
daha borçlanmayı vadediyorsunuz.
Diğer yandan, ağustos ayında
düşürmeyi konuştuğunuz kurumlar vergisini bu torba yasayla daha
birkaç ay sonra artırıyorsunuz. Yani döviz oynaklığı
yarattığınız yetmemiş gibi şimdi ülkeye bir de
vergi oynaklığı dayatıyorsunuz. Bunları yaparken de
var olan rant düzeninin temelini oluşturan inşaat ekonomisini
sürdürmek için meraları ve kıyıları beton
yığınına açıyorsunuz. Yani bir yandan doğayı
ve bir yandan da o doğanın üzerinde yaşam mücadelesi veren 80
milyonu, bugüne kadar kurduğunuz rant düzeninin altında ezildikleri
yetmiyormuş gibi, şimdi bu düzeni pekiştirmek için ortaya
koyduğunuz tabloyla daha da eziyorsunuz. Tercih açık: Tercihiniz
Türkiye değil, tercihiniz saray; tercihiniz emek değil, tercihiniz
rant.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve
HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler kabul
edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 502
sıra sayılı Kanun Tasarısının 4üncü maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Filiz Kerestecioğlu Demir Ertuğrul Kürkcü Aycan İrmez
İstanbul İzmir Şırnak
Dirayet Taşdemir Saadet Becerekli Müslüm Doğan
Ağrı Batman İzmir
BAŞKAN Okunan önergeye Komisyon
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen İzmir
Milletvekili Müslüm Doğan.
Sayın Doğan, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Zonguldakta, Türkiye Taşkömürü
Kurumunda çalışan maden işçilerinin, kurumun
özelleştirilmesinin önünü açan torba yasa tasarısını
protesto için hayatları pahasına, ölümü göze alarak
başlattıkları dışarı çıkmama eylemlerini ve
kazanımlarını buradan en içten dileklerimle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, hâlihazırda oldukça kötü koşullarda
çalışmak zorunda bırakılan ve özelleştirmeyle
koşulları daha da ağırlaşacak olan bu madenciler
Madenler bizimdir. diyerek haklı ve onurlu bir eyleme
girişmişlerdir. Aslında bunun adı da radikal demokrasidir;
kutluyorum onları. Şirvanda, Ermenekte, Somada bedel ödeyenler hep
madenciler ve yakınları olmuştur. Bu özelleştirmenin
karşısında olduğumuzu da bir kez daha burada belirtmek
istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Hükûmet bu
tasarının 4üncü maddesiyle Köy Kanununa geçici bir madde ekleyerek
hâlihazırda devam eden bir mağduriyetin önüne geçmeyi
hedeflediğini tasarının gerekçesinde
açıklamıştır. Şimdi, bu düzenleme
hazırlanırken bölgesel farklılıklar göz önünde
bulundurulmuş mudur? Bu konuda tasarı metnini hazırlayanlar
hangi çalışmaları yapmışlardır? 2020ye kadarki
düzenlemeden ne kadar bir gelir elde edilecek, hâlihazırda bu uygulamadan
kaç kişi mağduriyetini giderecek?
Şimdi, değerli milletvekilleri,
bakın, bu büyükşehir yasasıyla köylerin genel yönetim
kapsamına alınması meselesi gerçekten çok büyük bir
kargaşaya neden oluyor. Bir kere köy tüzel kişiliklerinin yerini
mahalleler alıyor ve buradaki taşınmazların, özellikle
kamuya ait taşınmazların, kamu dışı alanlarda
yeniden tespit edilen taşınmazların hepsi
karşımıza büyük bir sorun olarak çıkıyor. Tam bu
noktada, Köy Kanunuyla ilgili bir değişiklik yapılırken
size Köy Kanununun bir maddesini okumak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, şimdi Köy Kanunu
çok eski bir kanun. Cumhuriyetin ilk yıllarında, cumhuriyetin kurucu
iradesinin ilk çıkardığı kanunlardan birisidir 442
sayılı Köy Kanunu. Şimdi, bir köy tanımı
yapılıyor ve köy tanımını size okuyacağım değerli
milletvekilleri: Madde 2 Cami, mektep, otlak, yaylak, baltalık gibi
orta malları bulunan ve toplu veya dağınık evlerde oturan
insanlar bağ ve bahçe ve tarlalarıyla birlikte bir köy teşkil
ederler. deniyor. E, peki, içerisinde cemevi olanlar köy olmayacak mı?
Kilise olanlar köy kapsamı dışına mı çıkacak?
Arkadaşlar, bakın, bu köy tüzel
kişiliği de yanlış bir tanımlamadır. Yasa 1924
yılında çıkarılması nedeniyle eski bir yasa, bunu
değiştirmemiz gerekiyor; bu konuda kanun teklifimiz var. Bu
farklılaşmaya, bu ayrıştırıcılığa,
bu ötekileştirmeye de bizim son vermemiz gerekiyor, aslında Meclisin
en önemli sorunlarından birisi de budur.
Bakın, yine aynı yasayla ilgili olarak,
Köy Kanunu madde 12de deniyor ki: Köye ait işler ikiye
ayrılır. Hüseyin ağabey, dinle bunu bak. Mecburi olan
işler, bir de köylünün isteğine bağlı olan işler.
Köylünün isteğine bağlı işlerde bir mecburiyet yok ama
mecburi işlerde şu deniyor: Köylü mecburi olan işleri görmezse
ceza görür. Hükûmet ceza verecek oraya. Köy Kanununu aynen okuyorum
arkadaşlar. İsteğine bağlı olan işlerde ceza
yoktur. Ancak köylünün isteğine bağlı bu gibi işlerde köy
derneğinin yarısından çoğu hükmederler ve vilayete
bağlı olan yerlerde vali ve kazaya bağlı olan köylerde
kaymakamın rızasını alırlarsa o iş bütün köylü
için mecburi olur. Ve yapmayan ceza görür. deniyor. Yine, madde 13te deniyor
ki: Köylünün mecburi işleri şunlardır
Sıtmayla falan
mücadele, etrafı temiz tutun falan deniyor. En sonunda 14üncü maddede
deniyor ki: Köyde bir mescit yapmak. Ya, arkadaşlar, köylere göre
değişiyor, tabii ki mescit de bir ihtiyaçtır. Müslüman
arkadaşlara, Müslüman arkadaşların yaşadığı
köylere bir şey demiyoruz, saygı duyuyoruz, ihtiyaçsa yapılacak.
Ama, Alevi köylerini zorunlu kılıyorsunuz. Hristiyan köylerine
zorunlu Mescit yap. diyorsunuz. Değil mi Vekilim, kabul ediyor musunuz?
GÜRSEL EROL (Tunceli) Doğru söylüyorsun.
MÜSLÜM DOĞAN (Devamla) Ediyorsunuz,
doğru söylüyoruz.
Yani, bunları önce bir
ayrıştırmamız gerekiyor.
Sonra arkadaşlar, bugün büyükşehir
yasasıyla birlikte mahalle statüsüne gelen çok değerli
taşınmazlarımız var. Bunların planlanması,
bunların sosyal donatı alanlarına, yeni yerleşim
alanlarına açılması gerçekten çok büyük bir rantı da
gündeme getiriyor. Aslında son derece tehlikeli de bir yasa
yapıyoruz. Bu anlamda bu maddenin tekrar geriye çekilmesini, yasadan
çıkartılmasını istiyoruz.
Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
(HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 502 sıra
sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 4üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Kazım Arslan Zekeriya Temizel Kadim Durmaz
Denizli İzmir Tokat
Kemal Zeybek Mahmut
Tanal Samsun İstanbul
Mehmet Bekaroğlu Ali Özcan Bülent Yener Bektaşoğlu
İstanbul İstanbul Giresun
Şenal Sarıhan Okan
Gaytancıoğlu
Ankara Edirne
MADDE 4-
18/3/1924 tarihli ve 442 sayılı Köy Kanununa aşağıdaki
geçici madde ilave edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 5- Bu Kanunun ek 13 üncü maddesine göre
satışı yapılan taşınmazlara ilişkin olarak
anılan maddede belirlenen süre içerisinde binalarını yapmayan ya
da taksitlerini ödemeyen hak sahipleri ile 31/12/2020 tarihinden önce süreleri
dolacak olan hak sahiplerine binalarını yapmaları veya
taksitlerini ödemeleri amacıyla 31/12/2020 tarihine kadar ek süre verilir.
Ancak bu süre içerisinde de hak sahiplerince bina yapılmaması veya
taksitlerin ödenmemesi durumunda, bu taşınmazlar köy tüzel
kişiliği adına, tüzel kişiliğini kaybeden köylerde ise
ilgili belediye adına resen tapuda tescil edilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN
ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Bursa Milletvekili
Lale Karabıyık konuşacaktır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Okan Gaytancıoğlu
konuşacaklar.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Gaytancıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; az önceki tartışmaya devam
etmek istiyorum.
Gayrisafi millî hasılanın yüzde 1i
Siz
nasıl yüzde 4 çıkardınız, hayret ettim. Şimdi, ben bir
soru sormuştum, bir soru önergesi; gayrisafi millî hasılanın
yarısını veriyorsunuz diye de hâlâ iddia ediyorum çünkü ben bu
konuda çalışan bir bilim adamıyım, yıllarım bu
konuyla geçti. Sizden gelen cevap şu: Biz tarıma verilen kredileri
de sulama yatırımlarını da ihracat
sübvansiyonlarını da dâhil ediyoruz, destekleme bütçesine dâhil
ediyoruz, yüzde 1i aşıyor. dediniz.
Bilimsel olarak bakarsak tarımsal sulama
yatırımları, arazi toplulaştırması ve tarla içi
hizmetler tamamen altyapıya yönelik hizmetlerdir. Bundan o yılda ve
gelecek yıllarda sadece çiftçiler değil, herkes yararlanabilir.
Dolayısıyla bu direkt olarak çiftçiye verilen bir destek
değildir, tarımsal altyapıyı iyileştirmeye yönelik bir
hizmettir, devletin yapması gerekir.
Devletin bazı ürünlerde piyasa
oluşturması, sıfır faizli krediler ya da diğer
sektörlere göre daha düşük faizli krediler vermesi olabilir, bu da bir
tercihtir ama bu da bir destek değildir, sıfır faizli kredi bile
borçtur, karşılığını alıyorsanız
borçtur. Kaldı ki AKP hükûmetleri hep sıfır faizli kredi
vermişlerdir, çok ciddi komisyonlar da almışlardır
kredileri verirken, dolayısıyla verdiklerini geri
almışlardır.
Onun dışında tarımsal ürün
alımları; bu da vardı bana gelen cevapta. Toprak Mahsulleri
Ofisi yoluyla ya da ÇAYKUR yoluyla ya da başka kurumlar yoluyla piyasadan
devlet zaman zaman ürün alabilir, karşılığını
öder ama bunu tamamen de satar yani dolayısıyla burada bir ticaret
söz konusudur. Bu ticareti iyi yaparsanız, üreticinin lehine
yaparsanız, devleti zarara uğratmazsanız bu güzel bir
şeydir. Dolayısıyla bunları destek olarak göstererek siz
çiftçinin eline geçen parayı sanal olarak çoğaltırsanız bu
sizin ayıbınızdır.
Biz, çiftçinin yeterince desteklenmediğini size
anlatıyoruz. İktidarınız boyunca, on beş yıl
boyunca çiftçiye ödemeniz gereken tam 87,5 milyar lira para vardır. Lütfen
bunu ödeyin, çiftçinin daha zor duruma düşmesini, kredilerle
batmasını artık engelleyin. İktidara geldiğinizde 1
milyar lira olan tarımsal kredi hacmi şu an 88 milyara çıkmıştır.
Tarımsal krediler bir destek değildir, lütfen bunlara böyle
bakmayalım. İşte Biz iktidara geldiğimizde tarımsal
kredi faiz oranları yüzde 80di, 90dı, şimdi 5lere 10lara
çektik. Bu, bir başarı değildir arkadaşlar, enflasyon da
düştü.
Gelelim OECDye. OECD rakamlarını
kullandınız. Ben size sorayım Sayın Bakan -bizi
bilgisizlikle suçladınız- üretici destek eş değeri nedir,
tüketici destek eş değeri nedir? Evet, OECD bir ülke tarımını
ne derece destekliyor, bunları üretici destek eş değerine bakarak,
tüketici destek eş değerine bakarak açıklar. Buna
baktığınızda, OECD verilerine
baktığınızda Türkiye tarımına çok ciddi destekler
gözükür. Neden? Çünkü OECD yaptığı hesaplamalarda hep piyasa
fiyatlarını baz alır. Şimdi bizde piyasada et 50 lira ama
hemen yanımızda Bulgaristanda ya da Avrupa ülkelerinde et 15 lira.
Şimdi üreticinin cebine 50 lira para giriyor mu yoksa aracılar
mı bu paraları kazanıyor? Dolayısıyla OECD verilerine
göre burada cevap vermeniz son derece yanlıştır artı OECD
bir de gümrük vergilerini baz alır. Türkiye bazı ürünlerde çok ciddi
gümrük vergileri uygular, bunları da hesaba dâhil ederseniz siz üreticiyi
çok fazla destekliyor gözükebilirsiniz. Ama gerçek şudur: Gerçek,
çiftçimiz ciddi anlamda borçludur, haciz içerisinde 2,2 milyar liralık
devletin bir alacağı vardır, 88 milyara ulaşan bir kredi
borcu vardır çiftçinin ve devletten de alacağı çok ciddi bir
destek vardır. Lütfen bu desteği verin. Geçenlerde Mazotun
yarısı sizden, yarısı bizden. dediniz, bunu da
yapamadınız. Ayrıca bazı milletvekilleriniz de bu
kredilerin yapılandırılmasını talep etmektedir.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
kayıtlara geçmesi açısından
Sayın Bakan Komisyonda Hükûmeti temsil ederken
grubumuza dönerek Rakamlardan bihabersiniz, bunları söylüyorsunuz.
diyerek -devamı polemik, önemli değil o kısmı- grubumuzu
itham etmişti. Sayın Okan Gaytancıoğlu rakamlardan
bahsetti, Sayın Bakanın rakamlara muttali olduğunu ümit
ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 4üncü maddesinde geçen
belirlenen ibaresinin öngörülen şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Emin Haluk Ayhan Erkan Akçay
Konya Denizli Manisa
Mehmet Erdoğan Baki Şimşek Erkan Haberal
Muğla Mersin Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mersin Milletvekili
Baki Şimşek konuşacaktır.
Buyurun Sayın Şimşek. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 4üncü maddesiyle ilgili
verilen önerge üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Tasarının 4üncü maddesiyle, Köy Kanununa
göre evi bulunmayan ihtiyaç sahiplerine satılan taşınmazların
üzerinde bina yapmak ve taksitlerini ödemek için 31/12/2020 tarihine kadar süre
verilmekte, ödemelerin beş yıl içinde 10 eşit taksitle
yapılması ve 2020ye kadar süreleri dolanlara üç yıl ilave süre
verme işlemi düzenlenmektedir.
Ayrıca, hangi kentlerde ne kadar
taşınmazın devrinin öngörüldüğü, bu uygulamadan kaç
kişinin yararlanacağı, köylünün elinden
çıktığı anda belediyelerin bu arsaları ne şekilde
ve kimlere satacağı belirtilmemiştir.
Şimdi düşünün, köyde evi olmayan
vatandaşlar üzerine bina yapamadılar ve arsalar belediyeye geçti.
Belediye, bu arsayı mutlaka bu köyde yaşayan insanlara
satmalıdır, bu köyde nüfus kaydı olan insanlara
satmalıdır; aksi takdirde bu arsalar belediyeye devredildiği zaman
bu sorun 2020 yılından sonra yine devam edecektir. Biz bunu ya yine öteleyeceğiz
ya da buna bir ilave düzenleme yaparak mutlaka bu köyde yaşayan insanlara
satmamız lazım. Aksi takdirde bu ihaleye çıktığı
zaman da -belediye ihalesiz bunu satamaz- daha değişik sosyal problemlerin
ortaya çıkması kaçınılmazdır.
Maalesef, hazine arazileriyle ilgili satış
yapılmak isteniyor ama süreç istenildiği gibi gitmiyor. Sadece, seçim
bölgem olan Mersin Tarsusta 1.600e yakın taşınmazın
satış kararı alınmış, Bakanlığa
gönderilmiş ama bir yıldır henüz sonuca varılamamıştır.
Bununla ilgili, bir gayrimenkul satışı düşünün; DSİye
ait bin metrekarelik bir yeri bir vatandaş satın almak istiyor, 7-8
tane kurum görüş veriyor, Millî Emlak satışına karar
veriyor; bölge müdürlüğü onaylıyor, defterdarlık onaylıyor,
Ankaraya gönderiyor; Bakanlık onaylıyor, Başbakanlığa
gidiyor. Bu satış süreçleri de vatandaşlarımıza
gerçekten çok zaman kaybettiriyor ve işler, maalesef, yürümüyor.
Satış süreçlerinin mutlaka bölgedeki defterdarlıklar ve Millî
Emlak müdürlükleri vasıtasıyla yürütülmesi gerekmektedir. Bu sürecin
Ankaraya aktarılması, bu kadar işin gücün içerisindeki
Ankaranın bu süreci takip etmesi, neticelendirmesi mümkün
olmamaktadır.
Ayrıca, yine köylerdeki diğer bir önemli
sorun, emlak vergileri ve çöp vergilerinin de süresinin
uzatılmasıdır. Şimdi, Köylerden 2019 seçimlerine kadar, bu
dönem sonuna kadar su paraları düşük fiyatla alınacak. Emlak
vergisi ve çöp vergisi alınmayacak. denildi ama yarın, 2019
yılında seçimler geldiği zaman yapılabilecek bir şey
yok. Bu yeniden, bir daha uzatılacak, bir dönem daha Köylerden bunu
almayalım. diyeceğiz ve Meclis de bununla ilgili boş yere zaman
kaybedecek çünkü köylülerin emlak vergisi ödeme şansı yok. Köyde
yaşayan insanları devletin teşvik etmesi lazım.
Bugün kırsal nüfus günden güne azalıyor.
1980-1990lı yıllarda yüzde 40larda olan kırsal nüfus bugün
yüzde 20lere düşmüştür. Köyden kente göç hızla artmaktadır
ve bu da kentlerde çok sayıda sorunu ortaya çıkarmaktadır. Köyde
yaşayan insanlar teşvik edilmeli, köydeki insanlardan emlak vergisi,
çöp vergisi gibi bedeller hiçbir zaman alınmamalıdır, buna
kalıcı olarak çözüm bulunmalıdır.
Şimdi, öyle köyler var ki köyün suyu cazibeyle
geliyor. Köylüler suyu yıllarca bedava içmişler ama şu anda,
büyükşehir yasasıyla beraber, köylerden su parası
alınıyor. Hiçbir maliyeti olmadan, köyün üzerinden, dağdan su
gelmiş; köyün deposu var, hiçbir yatırım
yapılmamış ama büyükşehir buralardan su bedeli tahsil
ediyor, köylüler de buna karşı çıkıyor.
Ayrıca, hazine arazilerinin devrinde yine
özellikle büyükşehir belediye sınırı içerisindeki
sahillerin kiralanması ve devir işlemlerinde çok sayıda sorunla
karşı karşıya bulunuyoruz. Sadece Mersin Büyükşehir
Belediyesi bir tane sahilin kiralanması için yıllık 1 trilyon
kira ödüyor. Allah aşkına, belediye sahili ne yapacak? Oradaki
vatandaşların hizmetine sunacak. Türkiye'nin her yerinde bütün
sahillerin oradaki belediyelere, vatandaşın hizmetine sunulmak üzere
bedava devredilmesi lazımdır. Maliye Bakanlığı ayrı,
belediye ayrı düşünülemez, hepsi devletin bir parçasıdır.
Bunlarla ilgili de Hükûmetin gerekli düzenlemeleri yapmasını
bekliyoruz.
Bazı bölgelerde de hazine arazileriyle ilgili
konulan fiyatlar maalesef çok yüksektir. Örnek olsun diye söylüyorum: Erdemli
Sarıkayada dönümüne 50-60 bin lira bedel konmuştur. Köyde
yaşayan insanların dönümüne 50-60 bin liralık bir bedelden bir
gayrimenkulü satın alma şansı yoktur ve yıllarca bu sorun
devam edecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAKİ ŞİMŞEK (Devamla) Bunu
sorduğumuz zaman Buradan birkaç kişi satın almış,
onun için fiyat güncelleme yapılamıyor. deniyor ama bununla ilgili
de bir yasal düzenleme yapılıp vatandaşın sorunu
çözülmelidir diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın Tanal, buyurun 60a göre.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin İstanbul Milletvekili
Enis Berberoğlu hakkında Bölge Adliye Mahkemesinin vermiş
olduğu bozma kararına direnmesinin hukuka uygun
olmadığına ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Biliyorsunuz, İstanbul Milletvekilimiz
Sayın Enis Berberoğluyla ilgili İstanbulda müebbet hapis ve
ondan sonra iyi hâlden dolayı yirmi beş yıllık bir ceza
verilmişti. Bölge Adliye Mahkemesi bunu bozma sebeplerini şöyle
yazmıştı:
Bir: Can Dündarın davası sonuçlanmadan bu
kararın verilmesi usul açısından yasaya aykırı.
İkinci bozma gerekçesi: Enis
Berberoğlunun sorumluluğunu gerektiren hangi eylem suç unsurudur? O,
mahkeme kararında belirtilmediği için kararı bozmuştu.
Üçüncü gerekçe de Aydınlık gazetesi
aynı haberi yaptığı hâlde
Onunla ilgili soruşturma
yapılmıştı, siz bu dosyayı celbetmeden
Bu sebepten
dolayı mahkemenin kararını bozmuştu.
Ancak İstanbul 14. Ağır Ceza
Mahkemesi, Bölge Adliye Mahkemesinin kararını hiç duruşma
açmaksızın aynen geri gönderdi. Sayın Başkanım, Ceza
Muhakemesi Kanunumuzun 284üncü maddesi aynen şu şekildedir: Bölge
adliye mahkemesi karar ve hükümlerine karşı direnilemez; bunlara
karşı herhangi bir kanun yoluna gidilemez. der. Ancak burada bu
mahkeme, bu kararında direnmiştir. Yani bu istisnanın
istisnası yoktur. Buradaki mahkemenin bu davaya bakmadan Bölge Adliye
Mahkemesine göndererek kanunu çiğnemiştir, hukuku
çiğnemiştir âdeta
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Özür dilerim. Bitiyor
efendim.
BAŞKAN Tamam, bitirin, açamıyoruz
tekrar, 60a göre verdim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Şimdi,
Sayın Başkanım, bu verilen mahkeme kararı kanuna
aykırıdır, hukuka aykırıdır, bu adaletsiz bir
uygulamadır, bu kararın hukukta bir yeri yoktur çünkü ben Ceza
Muhakemesi Kanununun 284üncü maddesinin gerekçesini aldım, orada da
şöyle diyor: Bölge adliye mahkemesinde yalnızca 289uncu maddede
sayılan hukuka kesin aykırılık hâllerinden bozma
kararı verilebileceğinden, bu bozma kararlarına karşı
ilk derece mahkemelerine, direnme hakkı tanınmamıştır.
Bu kararlar kesindir. Ama İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesinin
verdiği bu karar, bir; Türkiye'deki yargıyı zora
sokmaktadır, adaleti zora sokmaktadır, Türkiyenin
dışarıdaki itibarını sarsmaktadır...
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Meclisin
çıkarmış olduğu bu kanunlara uymamaktadır. Ben bu
konuda Adalet Bakanını, Hâkimler ve Savcılar Kurulunu göreve
davet ediyorum. Yani bunlar Meclisi kapatıyorlar âdeta.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
XI.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/884) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981
Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı
Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı
İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN 5inci madde üzerinde üç adet önerge
vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 5inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Ertuğrul
Kürkcü Aycan
İrmez
İstanbul İzmir Şırnak
Dirayet
Taşdemir Saadet
Becerekli Mehmet Emin
Adıyaman
Ağrı Batman Iğdır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde, Iğdır
Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman konuşacaktır.
Buyurun Sayın Adıyaman. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Iğdır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yine her zamanki gibi bir
torba yasayla karşı karşıyayız. Hükûmetin öteden beri
uyguladığı yöntemlerden biri, farklı yasaları
değiştirmek adına, çeşitli kanunlarda değişiklik
yapmak adına birtakım olumlu değişikliklerin yanında
halkın aleyhine yüzlerce değişikliği bir torbaya doldurup
huzurumuza getirmektir. Bu torba yasa da esas itibarıyla halkın
yükünü artıran ek vergiler getiren bir torba yasa. Yaptığımız
tespite göre 37 milyar Türk lirası ek vergi getiriliyor bu torba yasayla,
ki eski rakamla 37 katrilyon bir ek vergi getiriliyor. Peki, bu vergi kimin
sırtına yükleniyor? Fakirin, fukaranın,
çalışanın, emekçinin, emeklinin ve orta gelir düzeyine sahip esnafın
sırtına yükleniyor ama büyük holdingler yine bu torba yasayla vergi
affından istifade edip milyarlarca ya da eski rakamla katrilyonlarca lira
vergiyi ödemekten kurtulmuş oluyor.
Şimdi, AKP iktidarı
on beş yıl boyunca uyguladığı ekonomik politikalarla
har vurup harman savururken bütün açıklarını dönüp
dolaşıp tıpkı Kemal Sunalın filmindeki Mazlum misali
her sıkıştığında Çağırın
Mazlumu. yani halkın sırtına dönüp her seferinde halkı
dövmeye çalışıyor.
Bakın, burada bir yasa tasarısı
görüşüyoruz ve günlerdir medyada yer alan offshore hesapları var
Başbakanın yakınlarıyla ilgili, bakanların
yakınlarıyla ilgili. Peki, bu offshore hesapları, bu vergi
cennetinden istifade eden bu Türk şirketler ya da millî ve yerli
şirketler, nasıl bu imkânı buldu? Geçen gün,
yanılmıyorsam, Başbakan: Bu durumda yasal bir engel, bir
soruşturma konusu varsa ilgili yargıya gidilsin. dedi. Evet, var ve
bu suçu bizatihi Hükûmetin kendisi işliyor. Bakın, ben size kanunu
söyleyeyim. 2006da kabul edilen Kurumlar Vergisi Kanununun 30uncu maddesinin
(7)nci fıkrası, tam da bugün offshore hesaplarıyla ilgili
yurt dışına para kaçıran şirketlere ilişkin bir
düzenleme. Nedir o düzenleme? O düzenleme açık bir şekilde şunu
öngörüyor, tekrar ediyorum Sayın Bakan, Kurumlar Vergisi Kanununun
30uncu maddesinin (7)nci fıkrası -bu fıkra açıkça ne
diyor- Bakanlar Kuruluna bir yetki veriyor, yetki şu: Halk arasındaki
ya da medyadaki deyimle vergi cenneti olarak ifade edilen ülkelerin Bakanlar
Kurulu tarafından tespit edilip bir liste hâlinde
yayımlanmasını öngörüyor. Yani bu şu demektir: Eğer on
bir yıl önce çıkarılan bu yasa gereği, bu madde gereği
Hükûmetiniz vergi kaçakçılığına, vergi kaçırmaya sebep
olan ülkeleri tespit etmiş olsaydı -ki bunun içinde hiç şüphesiz
Malta da olacaktı- Malta benzeri onlarca offshore hesapları
üzerinden vergi cennetine dönüşen ülkelerin listesi olmuş
olsaydı bugün bu medya konusu, işte, Başbakanın
çocuklarının, yakınlarının, Bakan Albayrakın -o
da bugün medyaya yansıdı- ve ağabeyinin şirketleri Maltada
olmamış olacaktı.
Ne diyor (7)nci fıkra? Bakın, çok
açık, (7)nci fıkra diyor ki: Kazancın elde edildiği ülke
vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme
kapasitesiyle aynı düzeyde bir vergilendirme imkânı
sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi
hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar Kurulunca ilan
edilen ülkelerde yerleşik olan veya faaliyette bulunan kurumlara nakden
veya hesaben yapılan veya tahakkuk ettirilen her türlü ödemeler üzerinden,
bu ödemelerin verginin konusuna girip girmediğine veya ödeme yapılan
kurumun mükellef olup olmadığına bakılmaksızın
yüzde 30 oranında vergi kesintisi yapılır. Şimdi soruyorum
size: Tespit edilen bu şirketlere siz de yüzde 30 oranında vergi
tahakkuk ettirecek misiniz? Yani Başbakanın çocuklarının ve
Bakan Albayrakın ve abisinin şirketlerinin Maltadaki faaliyetlerine
yüzde 30 üzerinden bu kanun gereği, kanunun gereğini yapacak
mısınız? Yüzde 30 vergi kesintisi yapacak mısınız
diye soruyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Adıyaman.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 502 sıra
sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 5inci maddesi ile 14/4/1341 tarihli ve 618
sayılı Limanlar Kanununa eklenen 7nci maddesinin 1inci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Kazım Arslan Zekeriya
Temizel Kadim
Durmaz
Denizli İzmir Tokat
Bülent Yener Bektaşoğlu Kemal Zeybek Mahmut Tanal
Giresun Samsun İstanbul
Şenal Sarıhan Ali Özcan Mehmet
Bekaroğlu
Ankara İstanbul İstanbul
Ömer Fethi Gürer
Niğde
Liman başkanlığı idari
sorumluluk sahasında can, mal ve çevresel risk taşıyan veya
seyir ve seferin selametine engel olabilecek suret ve vaziyette karaya
oturmuş, yarı batık veya batık hâlde yahut terk
edilmiş veya atıl hâlde bulunan gemileri ve eşyasını,
geminin donatanı veya kaptanı, liman başkanı
tarafından tayin edilecek bir süre içerisinde çıkarmaya veya
bulunduğu yerden kaldırmaya mecburdur. Bu süre doksan günden fazla
olamaz. Belirlenen müddet, gemi yabancı bayraklı ise geminin sicile
kayıtlı olduğu devletin ilgili makamlarına, donatana ve
kaptana bildirilir, bu kişilerin adresleri bilinmiyorsa herhangi bir
uluslararası denizcilik bülteninde ilan edilir. Gemi Türk Bayraklı
ise donatan veya kaptana bildirilir. Bu kişilerin adresleri bilinmiyorsa
yurt düzeyinde dağıtımı yapılan ve tirajı yüz
binin üzerinde olan bir gazetede ilan edilir. Ayrıca gemi veya gemi
vasfını kaybetmiş eşya hacizli ise durum haciz
işlemini gerçekleştiren icra dairesine de bildirilir. Teknik veya
meteorolojik zorunluluk nedeni ile ilgililer tarafından yapılacak
itirazlar üzerine bu süreler, liman başkanı tarafından kırk
beş günü aşmamak üzere uzatılabilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer konuşacaktır.
Sayın Gürer, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 502 sayılı Yasa
Tasarısının 5inci maddesinde söz almış bulunuyorum.
Liman idare sahasındaki batık ve atıl
gemilerin kaldırılmasıyla ilgili, 150 gemiyi ilgilendiren bir
madde. Bunun üzerinde değil de ben 2 milyon kişiyi ilgilendiren bir
konuda konuşmak istiyorum.
Ülkemizde taşeron işçilerle ilgili sözler
veriliyor, sözler veriliyor, sözler veriliyor ve son olarak da Bu
yılın sonuna kadar bu iş bitecek. deniyor. Geçtiğimiz
günlerde Kamu Taşeron İşçileri Platformu Başkanı Halit
Önük beraberinde 30 il temsilcisiyle ziyaretime geldiler. Onların
taleplerini burada, Mecliste dile getirmek istiyorum. Diyorlar ki: Kamuda
çalışan taşeron işçilerine verilen kadro sözünün
karşılığı olarak, memur işini yapanların
memur kadrolarına, işçilik işi yapanların işçi
kadrolarına geçişi yapılmalıdır. İmtiyazlı
şirket, devletin kendi kuracak olduğu şirket modeline ve özel
sözleşmeli personel statüsüne kesinlikle karşıyız. Bu
zamana kadar şirketlerin taşeronu olduk, bundan sonra devletin
taşeronu olmak istemiyoruz. Yapılması gereken, taşeron
işçilerin mevcut maaşlarına taşeron şirketlerine
verilen kâr payını ekleyip daimî kadroya geçirilmeleridir. Bu sayede
hem devlet ekstradan bir yük yememiş olacak hem de kamuda iş
barışı sağlanmış olacaktır. Taşeron
işçiler kadroya alınırken belediyeler, il özel idareleri ve
personel çalıştırmasına dayalı olmayan ihaleler
kapsamında çalışan işçiler de bu kapsama dâhil edilmelidir.
Türkiye genelinde Sosyal Güvenlik Kurumunda çalışmakta olan
taşeron işçilerden 760 kişi yıl sonu itibarıyla
ihalelerinin yenilenmeyecek olmasından ötürü işten
çıkarılacağı duyumunu aldık. Bir yandan Yıl
sonuna kadar taşeron işçileri kadroya alacağız. diyen
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının kurumda bu
işçilerin işten çıkarılacak olmasının
anlamını açıklaması gerekir. Şayet, işten
çıkarma haberi doğruysa acilen Sayın Bakan bu konuya el
atmalı, ileride yaşanabilecek olan mağduriyetin önüne
geçilmelidir.
Yani, taşeron işçiler mevcut statüleri
korunarak adları değiştirilip bir kılıf uydurularak
yapılacak değişikliği kabul etmiyorlar. Eşit işe
eşit ücret istiyorlar ve ayrıca kendilerine kadro verilmesini talep
ediyorlar.
Bunun yanında, Karayollarında ve
şeker fabrikalarında çalışan geçici işçiler var. Bu
işçiler yıllardan beri buralarda kendileri
çalışıyorlar, ne yazık ki kadroları verilmedi. Son
aldığım bilgiye göre, Niğdede kara yollarında
çalışan işçiler iki aydır yalnızca yarım
maaş alarak çalıştırılıyorlar. Kendileri bunun
nedenini sorduğunda, ödeneğin olmadığı, bu nedenle
maaşlarının verilmediği belirtiliyor. Keza, aynı durum,
Niğde Spor Salonunda çalışan işçiler için de geçerli. Öyle
olunca, Türkiye genelinde taşeronda çalışan bir kısım
işçinin de şu anda maaşlarını alamaz durumda
oldukları ortaya çıkıyor. Bu durumu da Hükûmetin dikkatine
sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, çalışanlarla
ilgili sorunlar her geçen gün ağırlaşıyor; bunun
yanında, farklı kesimler de sorunlarının çözümünü
istiyorlar. Örneğin, emniyetteki bekçiler özlük haklarının iyileştirilmesini,
bu anlamda yasal düzenleme yapılmasını bekliyorlar. Keza,
atanamayan öğretmenler yıllardır atama bekliyorlar, kendilerine
verilen sözler ne yazık ki çözüme yönelik değil. 100 bin
öğretmen açığına rağmen, 300 bin civarında atama
bekleyen öğretmenden gelecek yılda 20 bin kişi
alınacağını Bakan açıklıyor ve bunların da
mağduriyeti sürekli hâle geldi.
Keza, atanamayan sağlıkçılar var,
ayrıca atandıkları hâlde güvenlik soruşturması
bitmeyen sağlıkçılar var, ayrıca Ek kadro vereceğiz.
diye söz verilen sağlıkçılar var. Bu sağlıkçılar
yarın, 8 Kasım Çarşamba günü Sağlık
Bakanlığının yanında saat 12.30da basın
toplantısı yapıp dertlerini bir kez de kamuoyuna duyuracaklar.
Sağlıkçıları da mağdur ediyoruz, öğretmenleri
mağdur ediyoruz, bekçileri mağdur ediyoruz, işçileri mağdur
ediyoruz, işsizler iş arıyor, onları mağdur ediyoruz,
ayrıca bunların yanında çiftçilerimizi,
esnaflarımızı mağdur ediyoruz.
Geçtiğimiz günlerde Altunhisar ilçesinde bir
çiftçi kardeşim dedi ki: Mecliste benim adımı da söyle Halil
Baldır diye. Buğday ektim, para etmedi; hayvan aldım, ithal et
çıkardılar, çiftçiyi bitirdiler. Bankalara
borçlarımızı ödeyemediğimizden hacizden
kurtulamıyoruz. Hükûmet bu konularda ne yaptığını
bilmiyor. Ne olur bizim sesimiz olun, bunları dile getirin.
Ben tüm çalışan kesimlerin,
esnafların, çiftçilerin sorunlarına Hükûmetin kulak vermesini
diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 5inci maddesinde geçen
kırk beş ibaresinin altmış şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Emin Haluk Ayhan Erkan Akçay
Konya Denizli Manisa
Mehmet Erdoğan Baki Şimşek Erkan Haberal
Muğla Mersin Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Mersin
Milletvekili Baki Şimşek
Buyurun Sayın Şimşek. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 5inci maddesinde verilen
önerge üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım.
618 sayılı Limanlar Kanununda batık
gemilere ilişkin düzenlemeler bulunmasına rağmen batık
olmayan ancak karaya oturmuş yarı batık hâlde bulunan gemiler
ile terk edilmiş veya atıl hâlde bulunan gemilerin bulundukları
yerden kaldırılması hususunda herhangi bir düzenleme
bulunmaması sebebiyle tasarıdaki düzenlemeler bu anlamda olumludur.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1386ncı maddesi, üzerinde
haciz bulunan gemilerin tehlike teşkil etmesi durumunda vaktinden evvel
satılabilmesi için liman başkanına icra mahkemelerine
başvurma yetkisi vermiş olsa da satış işlemlerinin
oldukça uzun sürmesi, mevcut düzenlemeyle öngörülen amaca ulaşmaya engel
olmaktadır.
Belirtilen kanuni boşluk ve hacizli gemilerin
satış işlemlerinin sonuçlandırılamaması,
ülkemizde terk edilmiş gemiler ya da sahibi belli olsa da üzerinde
takyidat bulunan terk edilmiş gemiler sorununu ortaya
çıkarmıştır. Bu gemiler çoğu zaman yıllarca
limanlarda beklemekte ve potansiyel olarak çevresel risk taşımaktadır.
Bahsi geçen gemilerin arz ettiği riskler nedeniyle bir an önce
satışının sağlanması ve onarılarak veya
hurda hâline getirilerek tekrar ekonomiye kazandırılması
gerekmektedir. Bu anlamda, getirilen tasarıyı olumlu
bulmaktayız.
Yalnız, bu tasarıyla beraber, özellikle
motorlu taşıtlar vergisinde motor hacmi ve fiyatına göre yeni
bir düzenleme yapılmıştır. Burada bedeli 40 bin liraya
kadar olan araçlardan yüzde 15; 40 bin-70 bin olan arası araçlardan yüzde
25; 70 binden yukarı araçlardan da yüzde 45 gibi vergi alınacağı
söylenmiştir. Yani Hükûmet, daha önceki yüzde 40lık MTV
artışından aslında geri adım atar gibi yapıp yine
bedele göre ve motor hacmine göre bir düzenleme yaparak -araç bedellerinin de
yüksek olduğunu göz önünde bulundurarak- yaklaşık yüzde 30-35
gibi bir oran üzerinden vatandaştan MTV alma durumuna gelmiştir.
MTVnin daha makul rakamlara çekilmesi Milliyetçi Hareket Partisinin
görüşüdür.
Ayrıca, vatandaşlarımızın
birçoğu yine tasarıyla düzenlenen
2016 yılında araçlara
cam filmi takılması serbest bırakılmıştır.
Özellikle Mersin, Adana, Urfa gibi sıcak bölgelerde insanlar güneşten
korunmak için araçlarına cam filmi taktırmaktadırlar. Şu
anda cam filmi taktırılması iptal ettirilmekte ve bununla
ilgili, iptal ettirmeyenlere 437 lira ceza yazılmaktadır.
Vatandaş bunu söktürmek için gittiği zaman bunun için de en az
100-150 lira söktürme parası ödemektedir. Hükûmetin aldığı
kararların arkasında durmasını
Yani 2016, 2017 ne
değişti? Bir gün serbest bıraktınız, bir gün sonra
yeniden yasaklıyorsunuz. Birçok küçük esnaf bununla ilgili belki yatırım
yapmış, cam filmi almış. Kaportacılardan,
camcılardan bununla ilgili çok sayıda şikâyet almaktayız.
Ayrıca, Hükûmetin, çiftçiye ucuz mazot
projesini artık bir an önce hayata geçirmesini bekliyoruz. Yine
çiftçilerle beraber gerçekten bileklerinin gücüyle çalışan, alın
terleriyle kazanmaya çalışan kamyonculara da ucuz mazot verilmesini
bekliyoruz. Ulaştırma Komisyonunda Sayın Bakan sunum yaparken
yatları gösterdi ve bunlara ucuz mazot verildiğini sunum
sırasında anlattı. Ben de orada şunu söyledim: Yani yatlara
ucuz mazot verilmesi ülkenin hayrınaysa verilsin ama Türkiyenin her
yerine zor şartlarda nakliye yapan, bileklerinin gücüyle, emekleriyle
kazanan kamyonculara da mutlaka bu ucuz mazotun verilmesi lazım.
Bir Türk vatandaşı olarak, Türkiye Cumhuriyetinin
Sırbistandan et alması bana batıyor. Hükûmetin acil ve ivedi
olarak Bakanlar Kurulunda karar alarak -insanımız var, arazimiz var,
meramız var, yaylağımız, otlağımız var-
önümüzdeki yıllarda Türkiyeyi bu sorundan kurtarması gerekiyor.
Milliyetçi Hareket Partisinin seçim vaatlerinde yer
aldığı şekilde, biz adres de gösteriyoruz, yer de
gösteriyoruz, nerede yapılacağını gösteriyoruz.
Hirfanlı Barajının etrafında 100-150 dönümlük araziler,
çiftçilere, 200-250 başlık büyükbaş hayvanlarla
dağıtılabilir ve burada büyükbaş hayvan üretimi
yapılabilir. Ayrıca, Gölbaşından Ulukışlaya
kadar, Konya Kulu makasından Konyaya kadar, Konyadan Ereğliye
kadar olan bölgelerde binlerce dönüm mera vardır. Burada yeter ki
hayvanların içme suyunu temin edelim ve insanlarımıza imkân
sunalım, Türk insanı iki yıl içerisinde bu sorunu kökünden
çözecektir ve Türkiye dışarıya canlı hayvan ve et ihraç
eder hâle gelecektir diyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 6ncı maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Filiz Kerestecioğlu Demir Ertuğrul Kürkcü Dirayet Taşdemir
İstanbul İzmir Ağrı
Aycan İrmez Saadet Becerekli
Şırnak Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Şırnak Milletvekili Aycan İrmez.
Sayın İrmez, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
AYCAN İRMEZ (Şırnak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şu an görüşülmekte olan
yasa tasarısının 6ncı maddesine ilişkin grubum
adına söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, AKP hükûmetleri
döneminde içeriğinde birbiriyle hiçbir ilişki bulunmayan çok
sayıda kanunda değişiklik yapılmasını öngören ve
torba yasa olarak adlandırılan kanun tasarıları ve
tekliflerinin gündeme getirilerek aceleyle yasalaştırılması
yöntemi bir alışkanlık hâline gelmiştir. İlgisiz
düzenlemelere aynı tasarıda yer vererek bunu da Genel Kurulda temel
yasa olarak görüşme durumunu alışkanlık hâline getiren
AKPnin bu yöntemi -bir ilk olarak- İç Tüzükü hiçe saymaktadır.
Değerli milletvekilleri, torba yasa olarak da
adlandırılan bu türden kanun hazırlama ve yapma tekniği,
hem torba yasa teklif ve tasarılarında ele alınan konuların
yürürlükteki mevzuatla uyumu açısından ciddi sorunlar yaratmakta hem
de uygulama aşamasında öngörülemeyen sıkıntıların
ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Torba yasalarla AKP
iktidarı, demokratik gelenekleri tekrar tekrar yok saymakta, yasa yapma
sürecinde demokratik temayülleri de ayaklar altına almaktadır.
Farklı komisyonların görev alanlarına giren düzenlemeleri içeren
torba yasa kanunları ve tekliflerinin ilgili komisyonlarda
görüşülmesi yerine esas komisyon olarak sadece Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşülmesi toptancı zihniyeti gözler önüne sermektedir. Bu yöntem,
getirilen düzenlemelerin ekonomik ve mali etkilerinin yeteri kadar
anlaşılamaması ve tartışılamamasını
amaçlamaktadır. Böylece ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının
hazırlık aşamasında görüşlerinin alınmaması
sağlanmaktadır. AKP hükûmetlerinin olağan yasa yapma sürecinin
dışına çıkarak bu şekilde acele yasalaştırma
yoluna gitmesi kabul edilemez.
Değerli milletvekilleri, torba yasaların
Genel Kurula gelme aşaması başlı başına büyük bir
sorun ne yazık ki teşkil etmektedir. Buna dair eleştirilerimizi
yaptıktan sonra, şu an 6ncı madde üzerine
Biliyorsunuz ki
yaz-kış saati uygulamasına Türkiyede 1972 yılında
geçilmiş ve 2016 yılına kadar aralıksız olarak
sürmüştür. 2016 yılında ise enerji tüketiminin tasarrufu
adı altında sürekli yaz saati uygulamasına geçilmiştir. Yaz
saati uygulamasının enerji tasarrufuyla sonuçlanacağı
iddiasına karşın, ilgili uzmanlar ve yapılan
araştırmalar bunun tam tersini ifade etmelerine rağmen, tüm
tepkilere rağmen bu uygulamaya şu an bu kanun tasarısında
yer verilmiştir. Bakın, enerji tasarrufuna değil, ne yazık
ki, tam tersine, israfa yol açıyor. Yapılan bazı
araştırmalara göre elektrik tasarrufu sağlamak bir yana, 30 Ekim
2016-26 Mart 2017 arasında yaz saatinde olan Türkiyenin elektrik tüketimi
yüzde 6,3 oranında artmıştır.
Diğer bir odanın -Elektrik Mühendisleri
Odası- verilerine göre ise burada yani şu an bu yapılan
düzenlemeyle üreticiler ve dağıtım şirketlerinin kâr
ettiklerini ve beş ayda 2,8 milyar TLlik bir israfa yol açıldığını
ayrıca kaydetmişlerdir.
Ayrıca, 30 Ekim 2016-26 Mart 2017 yani son
beş ayda Türkiye'nin toplam enerji faturasının yüzde 12,6
oranında arttığını gösteriyor. Ayrıca, şunu
da gösteriyor ki doğal gazda da faturayı katladı ve katlamaya da
devam edecektir ve bu, halkın cebine bir şekilde
yansıyacaktır. Bu da gösteriyor ki halkımız daha fazla
doğal gaz faturası ödemeye ne yazık ki devam edecektir. Bu
veriler de gösteriyor ki bu uygulamanın tasarruf sağlamadığı,
daha fazla israf ve yüksek maliyet demektir.
Ayrıca, bu uygulama da biliyorsunuz ki
çocukların psikolojisini olumsuz etkiliyor. Yaz saati uygulamasıyla
birlikte öğrenciler, zifirî karanlıkta uyanıp
alacakaranlıkta okul yoluna düşmeye başlamaktadır. Veliler,
yaz saati uygulamasından oldukça şikâyetçi. Kimse çocuğunun
karanlıkta okula gitmesini istemiyor. Ama ikili eğitim yapılan
binlerce okulda okuyan milyonlarca öğrenci gün ağarmadan okula gitmek
zorunda kalıyor. Tüm öğrenciler ve velilerin psikolojisi üzerinde ne
yazık ki olumsuz etki yaratan bu durum, ders
başarısını da aynı şekilde olumsuz bir
şekilde etkiliyor. Psikologlar, bu durumun öğrencilerin
odaklanmasına engel olduğunu ifade ediyor. Bu durum tüm
öğrencileri etkiliyor. Çocuklarla yapılan araştırmalarda da
çocukların morallerinin bozuk, enerjilerinin düşük, dikkat
seviyelerinin yetersiz, uykulu olmasına neden olduğunu ifade etmek
istiyorum ve derhâl Hükûmet bu dayatmadan vazgeçmelidir.
Bu maddenin bir an evvel torba yasa
tasarısından geri alınması gerektiğini vurgulamak
istiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Sonraki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 502 sıra
sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 6'ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Kazım Arslan Zekeriya Temizel Kadim Durmaz
Denizli İzmir Tokat
Şenal Sarıhan Mahmut Tanal Kemal Zeybek Ankara İstanbul Samsun
Mehmet Bekaroğlu Ali Özcan Bülent Yener
Bektaşoğlu
İstanbul İstanbul Giresun
Bülent Kuşoğlu
Ankara
MADDE 6- 26/12/1925 tarihli ve 697 sayılı
Günün Yirmi Dört Saati Taksimine Dair Kanunun 2 nci maddesinin ikinci cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Bakanlar Kurulu bir saati aşmamak
kaydıyla ileri saat uygulaması yapmaya yetkili
kılınmıştır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Ankara
Milletvekili Bülent Kuşoğlu.
Buyurun Sayın Kuşoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 6ncı maddesi üzerinde söz aldım. Bu
madde, Günün Yirmi Dört Saate Taksimine Dair Kanunun 2nci maddesinde bir
değişiklik yapıyor. Bakanlar Kurulu, bir saati aşmamak
kaydıyla ileri saat uygulaması yapmaya yetkilidir. diyor.
Biliyorsunuz, bu konuyla ilgili uygulamayı Danıştay iptal
etmişti. O nedenle gündeme geldi, böyle bir değişiklik yapılıyor.
Fakat biz bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşürken gerekçesini de
öğrenmeye çalıştık. Biliyorsunuz, ilk defa geçen yıl
uygulandı, ikinci defa da bu yıl uygulanıyor. Kış
saatine geçmiyoruz iki seneden beri.
Geçen yıl bunun sonuçları ne oldu diye
sorduk, bir türlü cevap alamadık. Şöyle bir rapor verdiler,
İstanbul Teknik Üniversitesine yaptırılmış bir
çalışma. Çok farklı şeylerden bahsediyor, iklimsel
faktörler; ısıtma, derece, günler kaynaklı elektrik tüketimi
vesaire, saatlere göre fiyat değişiyor, şu, bu, falan filan
derken bir türlü cevap veremiyorlar.
En son, EPDKden rakamları alabildik.
Şöyle değerli arkadaşlarım, bakın, ne kadar garip bir
iş yapıyoruz, yanlış bir iş yapıyoruz sonuç
olarak: 2012de EPDKya göre elektrik tüketimimiz 242 milyar kilovatsaat,
2013te 248, 2014te 257, 2015te 263, 2016da da 278 milyar kilovatsaat.
2012den 2013e 6 milyar kilovatsaat artmış, 2013ten 2014e 9 milyar
kilovatsaat, 2014ten 2015e 6 milyar kilovatsaat, bakın 6 milyar
kilovatsaat. Geçen yıl ilk defa uygulanan bu yaz saati
Kış
saatine geçilmemiş. Ne kadar olmuş, biliyor musunuz? Normalde
artış 6 milyar kilovatsaat, en fazla 9 milyar kilovatsaat olurken
2016da 15 milyar kilovatsaat bizim tüketimimizde artış var; anormal
bir şey.
Bunu, hani namazla niyazla açıklamaya
çalıştılar bazıları. Sabah namazı insana huzur
verir. Kalkan o huzuru hisseder, huşu içerisinde gününe huzurla
başlar; onunla bir ilgisi yok. Bu sadece nedir, biliyor musunuz? Çok daha
fazla üretim yapılıyor Türkiyede. Bu üretimin devletin üstüne
kalmaması için, tüketicinin, vatandaşın üstüne kalması için
böyle bir uygulama yapılıyor, tüketim artırılıyor. Bu
yapılmasaydı, böyle yapılmasa tüketim bu kadar olmayacaktı.
O zaman ne olacaktı? Elektrik üreten firmalara, santrallere ödeme
yapılacaktı. Tıpkı köprülerdeki bu, zorunlu geçişte olduğu
gibi, KOİ projelerinde olduğu gibi devlet onlara ödeme yapmak zorunda
kalacaktı. Bu siyaseten iktidarı zor durumda bırakacaktı,
sıkıntıya sokacaktı ama iktidar bu şekilde yaparak
yani kış saatine geçmeyerek tüketimi artırdı, bu yükü de
vatandaşın üzerine bırakmış oldu; olay bu, bu kadar
basit maalesef. Bunun için üzülmemek mümkün değil.
Bakın, 2016yla ilgili olarak üretim
rakamları 275 milyar kilovatsaat, tüketim de -biraz önce okudum- 278
milyar kilovatsaat. Kış saatine geçilseydi muhtemelen tüketim
üretimin çok altında olacaktı, aradaki farkı devlet ödemek
zorunda kalacaktı. Hükûmet tercihini vatandaşı
sıkıntıya sokmak yönünde yaptı. Bunu da sanki -bilgi
vermiyorlar- gerçekten sabah namazına kalkan insanları düşünmek
gibi gösteriyorlar. Hâlbuki özellikle İstanbulda, özellikle Türkiye'nin
batısında bir yığın ölümcül vaka oldu. Sabah
karanlığında çoluk çocuk, o minicik bebeler okula gidiyorlar,
sıkıntıya giriyorlar. Gerçek anlamda sıkıntılar
söz konusu oluyor, ölümler söz konusu oluyor. Yazıktır günahtır,
Allahtan korkmak lazım. Bunun düzelmesi lazım, bu maddenin bu
şekilde geçmemesi gerekir değerli arkadaşlarım, hepinizin
dikkatine sunuyorum. Tabii, etik olarak da ahlaki olarak da böyle bir tercih
yapılmasının doğru olmadığını da
söylemek istiyorum. Bir de işin o boyutu var, o tarafı var, bunun da
dikkate alınması gerekir.
Tekrar saygılar sunuyorum, iyi akşamlar
diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Madde üzerindeki son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 6ncı maddesinde geçen
"kaydıyla ibaresinin "şartıyla şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Emin Haluk Ayhan Erkan Akçay
Konya Denizli Manisa
Baki Şimşek Mehmet
Erdoğan Erkan
Haberal
Mersin Muğla Ankara
İzzet
Ulvi Yönter
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili İzzet Ulvi Yönter konuşacaktır.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
İZZET ULVİ YÖNTER (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
502 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerine söz
almış bulunmaktayım. Bu kapsamda 6ncı madde üzerinde de
partimiz adına görüşlerimizi açıklayacağım.
26 Aralık 1925 tarihli 697 sayılı
Günün Yirmi Dört Saate Taksimine Dair Kanunun 2nci maddesinin ikinci cümlesi
değişiyor. Bu 2nci maddesinin ikinci cümlesi, aslında Bakanlar
Kuruluna yaz saatini sürekli hâlde uygulama yetkisi veriyor. Bakanlar Kurulu,
bir saati aşmamak kaydıyla ileri saat uygulaması yapmaya
yetkilendiriliyor.
Değerli arkadaşlarım, bildiğiniz
üzere yaklaşık bir yıldır Saatler ileri mi alınacak,
geri mi alınacak? tartışması var. 27 Mart 2016 tarihinde
saatler yaz saati uygulaması kapsamında bir saat ileri
alınmıştı. Bu yaz saati uygulaması aynı zamanda
Bakanlar Kurulu kararı itibarıyla 7 Eylül 2016 tarihli Resmî
Gazetede yayımlanmıştı. Bakanlar Kurulunun bu kararına
karşı Danıştaya, yürütmenin durdurulması davası
açıldı ve Danıştay yürütmeyi durdurdu. Bu yürütmenin
durdurulmasının arkasından dolaşmak için de 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 6ncı maddesinde bir
değişiklik yapılıyor.
Benim asıl söylemek istediğim şu
değerli arkadaşlarım: Biz, bir torba kanunun içine yaz saatini sürekli
hâle getirme konusunu bile koymuş durumdayız. Bunun lehinde,
aleyhinde bir sürü iddiamızı veya iddiayı ileri sürmek mümkün.
Fakat, yaz saatini bile düşünürken, yaz saatiyle ilgili tedbiri ve
tasarrufu 502 sıra sayılı Kanun Tasarısına koyarken,
değerli arkadaşlarım, mesela uzman
çavuşlarımızın özlük haklarıyla ilgili düzenlemeyi
niçin bu kanun tasarısına koymuyoruz? Sayın Bakanım, bunu
konuşacağız, uzman çavuşlarımızı sürekli
konuşacağız.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Biz konuşmuyoruz, onların durumlarını her zaman
iyileştiriyoruz.
İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla) - Özlük
haklarıyla ilgili düzenleme yapılasıya kadar bu konuyu gündemde
tutacağız.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Siz gündemde tutun, biz zaten gereğini yapıyoruz.
İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla) - Bu
onların en tabii hakkı, Sayın Bakanım, bu
kardeşlerimiz kadro bekliyorlar. 3269 sayılı Kanuna göre, bu
kardeşlerimiz sözleşmeli. Buyurun, gelin, bunların hepsini
kadroya alalım. 80 bine yakın uzman çavuşumuz var ve bunlar her
gün bize sayısız mesaj atarak Kadroya ne zaman
alınacağız? diyorlar. Biz bu konuyu, biz bu sorunu Türkiye
Büyük Millet Meclisinde konuşmayacağız da nerede
konuşacağız değerli arkadaşlarım? Elbette burada
konuşacağız, çözümü burada arayacağız.
İkinci husus, beylik tabanca hususu: 3269
sayılı Kanunun 13üncü maddesi uzman
çavuşlarımızın elini tutuyor. Siz de biliyorsunuz,
geçtiğimiz günlerde bir rapor yayınlandı. Türkiye 178 ülke
arasında bireysel silahlanmada 14üncü sırada Sayın
Bakanım. Buyurun, bireysel silahlanmada 14üncü sırada olan ülkede
uzman çavuşlarımıza, kahramanlarımıza beylik
tabancasını verelim. O zaman 13üncü maddeyi kaldıralım ya
da 13üncü maddede bir düzenleme yapalım, 3269 sayılı Yasanın
13üncü maddesinde.
Gelin, birlikte, omuz omuza vererek uzman
çavuşlarımızı kadroya alalım. 13üncü maddede engel
olan, onların hayatlarını riske atan beylik tabanca
muammasını -istirham ederim- birlikte çözelim. Hepsi birden, şu
anda Türkiye Büyük Millet Meclisinden gelecek, yükselecek bir sese
bakıyorlar. Peki, onlardan bunu esirgeyecek miyiz? Sayın
Bakanım, onlara, uzman çavuş kardeşlerimize çok mu
göreceğiz?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Az... Az...
İZZET ULVİ YÖNTER (Devamla) O zaman,
bunu bir söz olarak algılıyorum. Gereğinin
yapılacağına inanıyorum.
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
7nci madde üzerinde aynı mahiyette olmak üzere
iki adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 502
sıra sayılı Kanun Tasarısının 7nci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Filiz Kerestecioğlu Demir Ertuğrul Kürkcü Dirayet
Taşdemir
İstanbul İzmir Ağrı
Aycan İrmez Saadet Becerekli Mithat Sancar
Şırnak Batman Mardin
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
İlknur İnceöz Mehmet Doğan
Kubat Fehmi
Küpçü
Aksaray İstanbul Bolu
Osman Boyraz Nurettin
Aras Mustafa
Ilıcalı
İstanbul Iğdır Erzurum
Mücahit
Durmuşoğlu
Osmaniye
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki ilk önerge üzerinde
Mardin Milletvekili Mithat Sancar konuşacaktır.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
MİTHAT SANCAR (Mardin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, yine bir torba kanunu
görüşüyoruz ve üstelik temel kanun olarak görüşüyoruz. Bunun anlamı,
muhalefete düşen konuşma sürelerinin azalması bir yana pek çok
farklı konuyu bir arada tartışma mecburiyetinin
doğması, dolayısıyla konuları ayrı ayrı
bağlamları içinde ele alma imkânlarının ortadan
kalkmasıdır. Biraz önce konuşulan konu yaz saati uygulamasının
getirdiği sonuçlar, şimdi ise Fikir ve Sanat Eserleri Kanunuyla
ilgili bir değişikliği konuşacağız. Bunları
uzun uzun tartışmaktan kaçmanın bir yolu olarak hem torba kanun
hem temel kanun uygulaması getiriliyor. Parlamenter demokratik sistemin kesinlikle
ruhuna uymuyor, bundan vazgeçilmesi gerekiyor; bunu her seferinde de
söylemekten biz vazgeçmeyeceğiz.
Getirilen bu değişiklik, 7nci maddeyle
getirilen düzenleme Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda yer alan bir hükmü
değiştiriyor. Aslında bu torba kanun tasarısının
tamamına baktığınızda, büyük ölçüde vergileri
artıran, bütçedeki açıkları bulduğu bütün kaynaklara
doğrudan ya da dolaylı el koyma suretiyle kapatmaya çalışan
bir zihniyeti görüyoruz. Burada da aynı durum söz konusu.
Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 44üncü
maddesinde bir düzenleme var. Bu düzenleme uluslararası hukuktan
alınmış uygar bir yaklaşımı yansıtıyor.
Bu konuda çalışmalar yapan Dünya Fikri Mülkiyet Örgütünün önerisi doğrultusunda
dünyanın pek çok ülkesinde, neredeyse bütün çağdaş ülkelerinde
var olan bir imkânı eser sahiplerine tanıyor. Bu Dünya Fikri Mülkiyet
Örgütü, WIPO diye bilinen bu örgüt toplam 25 uluslararası
sözleşmenin uygulanması ve yönetimiyle ilgili faaliyet yürütüyor.
Türkiye bu örgüte 1975 yılında katılmış, bu örgütün
üye sayısı 188.
Şimdi, zamanında bu düzenlemeye
katılmışız ve 2001de de yine Fikir ve Sanat Eserleri
Kanununa bu konuda bir düzenleme koymuşuz. Gayet iyi, çağdaş
normlara uygun bir düzenleme. Nedir bu düzenleme? Uluslararası literatürde
telif tazmin bedeli olarak geçen bir imkânı konu ediniyor bu düzenleme.
Günlük ya da eser sahipleri arasındaki adı da özel kopyalama
harcı.
Hükûmet, bu değişikliğe göre, her
türlü boş video kaseti, ses kaseti, bilgisayar disketi, CD, DVD gibi
taşıyıcı materyaller ile fikir ve sanat eserlerinin
çoğaltılmasına yarayan her türlü teknik cihazı ticari
amaçlı imal ve ithal eden gerçek ve tüzel kişilerden yüzde 3
oranında, yüzde 3ü geçmemek üzere bir harç alıyor. Niye alıyor
bunu? Çünkü bütün eserlerin telif hakkını sonuna kadar takip etmek
mümkün değil. Yani, nihai kullanıcının bunu bedel
karşılığı, ücretini ödeyerek almaması ihtimaline
binaen eser sahiplerinin kaybolabilecek telif haklarını
karşılamaya yönelik bir düzenleme bu.
Evet, bir CD aldınız,
kopyaladınız, arkadaşınıza verdiniz; burada telif
haklarıyla ilgili bir sıkıntı doğuyor, eser
sahiplerinin bir kaybı oluyor ama bütün nihai kullanıcıları
takip edemezsiniz, etmemeniz de gerekir çünkü eğer bunu yapmaya
kalkarsanız fikir ve sanat eserlerinin yayılmasını da
engellersiniz. Ne yapılması önerilmiş? Uluslararası
standartlarda bir tazmin yöntemi oluşturulmuş. İşte,
şimdi, bu kesilen ödentilerin hak sahiplerine ödenmesi gerekiyor ama bu
torba kanunla getirilen değişiklikte, hak sahiplerine ödeme yerine
bütçeye gelir olarak kaydediliyor.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Yanlış, tamamen yanlış, doğru değil.
MİTHAT SANCAR (Devamla) Ne kadar
toplanmış? 2001den beri ödenmiyor, 2001den beri toplanan
meblağ 320 milyon lira. Şimdi, öncelikle bunu, yani tespit
edebildiğimiz kadarıyla bunu öncelikle
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) -
Doğru bilgiler ver, doğru olan bilgiler ver.
MİTHAT SANCAR (Devamla) Biraz sonra söyleyin
Sayın Bakan, yanlış olabilir, onu siz düzeltin, zaten
konuşma hakkınız olacak.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Ama doğru olmadığını biliyorsunuz, kanunda açıkça
ne yazdığını gördüğünüz hâlde yapıyorsunuz.
MİTHAT SANCAR (Devamla) O zaman bir dakika
rica edeyim, sözüm yarım kaldı.
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
MİTHAT SANCAR (Devamla) Tamam.
Evet, bizim verdiğimiz rakamlarda bir
yanlışlık olabilir Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Bilgi yanlış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakikada tamamlayın lütfen.
MİTHAT SANCAR (Devamla) Tamam.
Verdiğimiz rakamlarda bir değişiklik,
bir farklılık olabilir. Biz Yayıncılar Birliğinden ve
benzeri kuruluşlardan bununla ilgili rapor istedik, bilgi istedik, bize
gelen bilgiler bunlar, yanlışlık varsa düzeltin. Ama bu düzenlemenin
amacı, eser sahiplerine ödenmesi gereken parayı bütçeye bir
şekilde gelir kaydetmek yani onlara dağıtmak yerine yine bütçe
açığını kapatacak bir meblağı burada bütçeye
aktarmak. Ama bu para kamu adına kesilmiyor, özel hesapta toplanıyor
ve bütün dünyadaki uygulama da bu hesapta toplanan paraların hak
sahiplerine doğrudan ödenmesidir. Bizim aldığımız
bilgiye göre bu para 2001den beri ödenmediği gibi şimdi biriken
paralarla birlikte kesintiler bundan sonra hak sahiplerine değil, hazineye
ya da -pardon- bütçeye kaydedilecek, bunun çıkarılması gerekiyor
bu tasarıdan.
Teşekkürler efendim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki diğer
önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri
Kanununun 44üncü maddesinde düzenlenen mevcut uygulamanın devam
ettirilmesi amacıyla çerçeve 7nci maddesi tasarıdan
çıkartılmaktadır.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Aynı
mahiyetteki önergeler kabul edilmiştir.
Bu şekilde, kabul edilen önerge
doğrultusunda 7nci madde tasarı metninden
çıkmıştır. Bir karışıklığa mahal
vermemek için Komisyon metninde mevcut maddeler üzerinden görüşmelere
devam edeceğiz. Kanun yazımı sırasında madde numaraları
teselsül ettirilecektir.
Sayın Komisyon, ilave edeceğiniz bir
şey var mı?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Yok.
BAŞKAN Sayın Bakan, sizin?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Sadece bilgi olması açısından
Her ne
kadar kanun tasarısından düzenlemeyi çıkarmış olsak
da, Komisyondan geçen düzenlemede her ne kadar burada toplanan paralar bütçeye
gelir kaydedilse de yine kanunda öngörülen amaçlarla kullanılmasına
imkân sağlanıyor idi. Bu açıdan bütçeye gelir kaydedilmesi söz
konusu değildi. Bu hususu da özellikle sizlerle paylaşmak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Bu konuda gerekli redaksiyon yürürlük
maddesinde de yapılacaktır.
MİTHAT SANCAR (Mardin) Bir soru sorma
imkânım var mı?
BAŞKAN Maalesef, soru-cevap faslı
yapamıyoruz. Şöyle buyurun, siz bir
MİTHAT SANCAR (Mardin) Yok, onu yaptık
zaten.
BAŞKAN Peki, çok teşekkür ediyorum.
8inci madde üzerinde üç adet önerge vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 502 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 8inci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Filiz Kerestecioğlu Demir Ertuğrul Kürkcü Dirayet Taşdemir
İstanbul İzmir Ağrı
Aycan İrmez Saadet Becerekli Bedia Özgökçe Ertan
Şırnak Batman Van
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Van Milletvekili Bedia
Özgökçe Ertan konuşacaktır.
Buyurun Sayın Özgökçe Ertan. (HDP
sıralarından alkışlar)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Van) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. 502
sıra sayılı torba kanunun 8inci maddesi üzerine grubum
adına söz aldım.
Değerli arkadaşlar, yine bir torba yasayla
karşı karşıyayız. Benden önceki hatiplerin de
belirttiği gibi, torba yasalar yasama tekniği açısından
oldukça sakıncalı ve aslında birçok kesimin kabul etmediği,
eleştirdiği, itiraz ettiği düzenlemelerdir. Torba yasa
mantığıyla getirilen her düzenlemenin, düzenleme
yaptığı ilgili kanunu da onun bütünlüğünü de kurgusunu da
bozan bir yaklaşımı vardır. Bu düzenlemede, yine bu torba
yasada, yine bütün halkı ilgilendiren, 80 milyon yurttaşı
ilgilendiren çok önemli düzenlemeler var ve ayrıca çok önemli itirazlar
var, karşı çıkışlar var fakat görüşmeler boyunca
tanık olduk ki bu itirazlar ne yazık ki dinlenmedi. Örneğin, az
önce görüşülen 6ncı maddenin, Danıştayın kararı
olmasına rağmen, yargı kararına rağmen şu an
yasalaştığına şahit oluyoruz. Bu düzenleme de 60
farklı yasayı ilgilendiren 130 maddelik bir tasarı
bildiğiniz gibi. Dediğimiz gibi, itirazlarımızı biz
Genel Kurulda da tekrar sunmak istiyoruz.
Genel olarak göze çarpan şey, getirilen vergi
artışları ve Maliye Bakanına verilen yetkiler. En çok göze
çarpan ve itiraz edilen kısmı bu. Anladığımız bir
şey var, Hükûmet artık bütçede dikiş tutturamıyor. Ne bir
yıllık mali planlamaları yapabiliyor ne de öngörülebilir bir
disipline sahip. Yine, her gedik açıldığında bütçede
Hükûmet dolaylı vergiler yoluyla bu işin sorumluluğunu ne
yazık ki yurttaşlara yüklüyor. Serveti vergilendirmekte, rant
getirisini vergilendirmekte isteksiz ve başarısız olan Hükûmet,
örneğin 20 bin liralık aracı olan bir asgari ücretliden de
aynı yakıt vergisini alıyor, 2 milyon liralık aracı
olan sermayedardan da aynı yakıt vergisini alıyor, hatta
aldığı o vergiyi daha sonra zengine iade ediyor. Şöyle ki,
bir örnek vereyim: Bir şirket düşünün, şirketin patronu 4.750
liraya aldığı cep telefonunun 750 lirasını KDVden,
geri kalan 4 bin liranın dört yıl boyunca bin lirasını
matrahtan düşerek vergi avantajı sağlıyor ancak o patronun
yanında çalışan işçi -ki eğer alabiliyorsa tabii böyle
bir telefonu- 4.750 lirayı ödüyor ve hiçbir vergi avantajından
yararlanamıyor. İşte, Türkiyede vergi yükü kimin
omzundadır, bu küçük örnekten de çok rahat anlaşılabilir
hâldedir.
Türkiyede varlığı vergilendirmek
yerine dolaylı vergiler yoluyla halktan para toplanıyor. Öyle ki
vergi gelirinin yüzde 70i dolaylı vergilerden oluşan Türkiye bu
oranla 92 ülke içerisinde ilk sırada yer alıyor. En yakın
takipçisi Meksikanın vergi gelirlerinde dolaylı vergilerin
oranı ancak yüzde 50dir. Dünyada eşi benzeri görülmemiş
oranlarla elektrikten petrole, doğal gazdan iletişime, yiyecekten
giyeceğe, sigaradan içkiye tüm tüketim maddelerinin üzerine bindirilen ÖTV
ve KDV gibi dolaylı vergilerin yükü işçi ve emekçilerin
omzundadır. Bu adaletsizlik hem yurttaşların vergiler
altında ezilmesine hem de bir türlü engelleyemediğimiz kayıt
dışılığın artmasına neden oluyor.
Oysa Türkiyede de doğrudan vergilerin
oranı OECD ülkelerinin ortalamasına yani yüzde 60lar seviyesine dahi
gelmiş olsa adaletsizlik ortadan kalkacak, yüksek gelir grubu
vergilendirilebilecektir. Dolayısıyla temel sorun noktalarından
biri budur. Bizim doğrudan vergi gelirlerini artırmaya yönelecek bir
vergi politikasına, acilen, gelir vergisi reformuna ihtiyacımız
vardır.
Değerli arkadaşlar, 2017 bütçesi
hazırlanırken öngörülen açık 47,5 milyar liraydı ve
açık hazine borçlanmasıyla karşılandı. Ayrıca
yıl içerisinde Kamu Finansmanı ve Borç Yönetimi Yasasına göre
borçlanma limitinde bir kere Bakan, ikinci kez de Bakanlar Kurulu
kararıyla iki kez yüzde 5er artırım yapıldı. Bu
kanuni bir durum zaten. Ancak, toplamda 52,2 milyarlık borçlanma dahi
Hükûmetin savaşa, silaha ayırdığı paraya
yetmediği için bu tasarıyla Maliye Bakanı 37 milyar lira daha
borçlanma hakkına kavuşmakta ve bu anlamda bu Meclisin bütçe
hakkını da gasbetmektedir. Buna kesinlikle karşı
çıkmalıyız hepimiz.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; savaş, silahlanma, çatışma
politikalarının ağır sonuçlarını bu ülkenin
insanları çekiyor; evlerine gelen tabutlarla, gelirlerine gelen yeni
vergilerle çekiyor. Kendi sermaye sınıfınızı yaratma
hevesiniz bütçede onarılmaz gedikler açıyor. İşte kamu-özel
iş birliği projelerinizin halkın parasını bu sermaye
sahiplerine aktardığı göz önündedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) Sayın
Başkan, son bir dakika, cümleyi tamamlayayım sadece.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi ama.
BAŞKAN Peki, hanımlara pozitif
ayrımcılık da yapmış olalım hadi bugünlük.
Buyurun, bir dakikada tamamlayın.
BEDİA ÖZGÖKÇE ERTAN (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Evet, 2016 yılında tütün ve alkoldeki ÖTV
geliri tam 40 milyar olmuş ve biz bu paranın yüzde 20sini yani 8
milyarını sadece iki kaleme yani Osmangazi Köprüsü ile Avrasya
Tünelinin hazine garantilerine ödemişiz. Orta vadeli program
açıklandığında da Hükûmet itiraf etmişti, Silah
alırken borçlanmamak için yeni vergiler salacağız. dendi.
Sürekli söylüyoruz, bu tasarı görüşmelerinde
de söylemeye devam edeceğiz: Barışın maliyeti
sıfırdır. Bölgemizde hemen her gün yeni bir siyasi gelişme
yaşanırken mali disiplini korumak, bütçe dengesini sarsmamak istiyorsanız,
2001 krizinde olduğu gibi milyonlarca insanın bir sabah
uyandığında yoksullaşmış olmasını
istemiyorsanız barış politikalarına dönün, OHALi
kaldırın diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 502 sıra
sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 8inci maddesinde değiştirilmesi
öngörülen 6183 sayılı Kanunun 22/A maddesinin ikinci
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Kazım Arslan Zekeriya Temizel Kadim Durmaz
Denizli İzmir Tokat
Şenal Sarıhan Kemal Zeybek
Mahmut
Tanal Ankara Samsun İstanbul
Ali Özcan Mehmet Bekaroğlu Bülent Yener
Bektaşoğlu
İstanbul İstanbul Giresun
Bu madde kapsamında zorunluluk getirilen
ödemelere ilişkin olarak işçi ücreti alacakları hariç olmak
üzere, yapılacak her türlü devir, temlik ve el değiştirme,
Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerine vadesi
geçmiş borcu karşılayacak kısım ayrıldıktan
sonra kalan kısım üzerinde hüküm ifade eder. Şu kadar ki bu
hükmün uygulanmasında diğer kamu idarelerinin alacaklarına
karşılık kesinti yapılması gereken hallerde kesinti
tutarı garameten taksim edilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Tokat Milletvekili
Kadim Durmaz konuşacaktır.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
KADİM DURMAZ (Tokat) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 502 sıra sayılı Bazı Vergi
Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı -torba kanun- üzerinde söz
almış bulunuyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, bu, elimizde olan büyük bir torba yasa. Yola
çıkarken bu yaklaşık olarak 131, 132 maddeydi, bir bölümü
çekildi ama şu anda 126 maddeyle yolumuza devam ediyoruz. Burada çok
şey var ama aziz milleti ilgilendiren yani köylüyü, çiftçiyi perişan
eden ÖTVli mazot yok. Bunun içerisinde kadro diye kendini kaç
yıldır perperişan eden, zor şartlarda geçinen taşerona
kadro yok. Bunun içerisinde, Türkiyede 35 bine yakın
çalışanı bulunan Türkiye Şeker Fabrikalarının
çalışanlarının, işçilerinin kadroları ve
Şeker Fabrikalarının güvencesi yok, özelleştirme havuzundan
çıkarılması yok. Bunun içerisinde, gerçekten asgari ücretle
geçinemeyen, zor şartlarda olan, çoluk çocuğunun ihtiyacını
alamayan sade yurttaşa yönelik hiçbir şey yok. Tabii, Sayın
Maliye Bakanının çok usta bir şekilde
hazırladığı, vatandaşın cebinde olan az miktarda
parayı almayla ilgili çok ciddi düzenlemeler var.
Biz, bu ülkenin temeline, devlet oluşuna,
devlet geleneğine katkı sunacak tüm maddelerle ilgili olumlu
görüşlerimizi ifade ettik. İşte, şu anda üzerinde söz
almış olduğum 8inci maddede 21/7/1953 tarihli ve 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunun 22/A maddesindeki değişiklikler var. Bunların biri
hariç diğerlerinin hepsine katkı sunduk. Maliye Bakanı,
aşağıdaki ödeme ve işlemlerde, Maliye
Bakanlığına bağlı tahsil dairelerine vadesi
geçmiş borcun bulunmadığına ilişkin belge
aranılması ve yapılacak ödemelerden istihkak sahiplerinin amme
borçlarının kesilerek ilgili tahsil dairesine aktarılması
zorunluluğu ile kesintilere asgari tutar ve oran getirmeye, kapsama
girecek amme alacaklarını tür, tutar, ödeme ve işlemler
itibarıyla topluca veya ayrı ayrı tespit etmeye, zorunluluk
getirilen ödeme ve işlemlerde hangi hallerde bu zorunluluğun
aranılmayacağını ve uygulamaya ilişkin usul ve
esasları belirlemeye yetkilidir. Yani vergi dairesine ya da kamuya,
devlete, hazineye günü geçmiş bir borcu olan yurttaşa, gerek belediye
gerekse devletin farklı kurumlarında , bir iş, bir hizmet
yaptığında veya bir ihalede hazineye olan borcu konusunda,
hepimizin bildiği gibi kısa adıyla Amme alacağı olan
borcu yoktur. kâğıdını getirmeden ödeme
yapılmamasıyla ilgili.
Değerli milletvekilleri, elbette biz kamu
alacaklarının tahsilinden yanayız, bunun takibinden yanayız
ve bu konuda yasal düzenlemelerden yanayız. Fakat, bizim endişemiz
şu: Bu ülkenin kamu kaynaklarının bu devlet yönetimi, bu kanun
ve nizama uygun olarak yönetilmediği. Hükûmetin bunu getirmekteki niyeti
ve muradı da şu: Sık sık, böyle borcu olan bir müteahhit
için, yakın birisi için telefon açıp üstten bir yetkilinin Sen bu
borcunu öde, o parasını alsın; size ödeyecektir. demesiyle tüyü
bitmemiş yetim haklarının ödenmeden o paraların birilerine
ödenmesi kuşku ve kaygısıydı. Diyoruz ki biz: Elbette bu
paralar tahsil edilsin, Borcu yoktur. kâğıdı getirene ancak bu
ödemeler yapılsın ama endişemiz, kamu kaynaklarının
yeterli, verimli bir mali disiplin içerisinde -Hükûmetin
anlayışında- kullanmadığıdır. Bu konuda da
birçok kalemde suistimallerin, birçok kamu kurum ve kuruluşuda siyasi baskılar
sonucu yani Hükûmetin baskısı sonucu sıkıntıların
olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu güzel ülkede, bu Türkiye Cumhuriyetinde bu
tür vakaların olmaması hepimizin dileğidir. Bu anlamda da bu
yasanın ilgili maddesi hariç diğerlerine destek veriyoruz.
Türkiyenin kaynakları verimli kullanıldığında, bu
ülkede tüyü bitmemiş yetim hakkına uzanan elleri ortak bir
duruşla kırdığımız zaman bu ülkeyi kısa
sürede düze çıkaracağız diyorum, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Madde üzerinde son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 8inci maddesinde geçen
selahiyetli ibaresinin yetkili şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Emin Haluk Ayhan Erkan Akçay
Konya Denizli Manisa
Mehmet Erdoğan Erkan Haberal Baki
Şimşek Muğla Ankara Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Muğla
Milletvekili Mehmet Erdoğan.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 8inci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
önerge hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz torba kanun tasarısının
vatandaşlarımızın meselelerini ne kadar çözdüğünü, ne
kadar, nimet ne kadar külfet getirdiğini oturup uzun uzadıya
tartışmamız lazım. 3 kuruşluk nimet varsa bu
tasarının içerisinde, 300 kuruşluk da külfet gelmektedir.
Kanun tasarısının
hazırlanış aşamasında, özellikle hazine arazilerinin
kullanımı konusunda birçok vatandaşımız ciddi manada
beklentiye girmiş, yaşanan ve yaşanması muhtemel
mağduriyetlerin önüne geçilmesi için bu kanun tasarısına
gözlerini dikmiştir. Ancak, maalesef, gözüken odur ki bu beklenti
boşa çıkmıştır. Örneğin, seçim bölgem olan
Muğla ilinin Ortaca ilçesinin Ekşiliyurt Mahallesinde
hâlihazırda yaşanan bir olayı sizlerle paylaşmak istiyorum:
Ekşiliyurt Mahallemizde 176 dönümlük bir hazine arazisi Büyükşehir
Kanunundan sonra, büyükşehir belediyesinden kaçırılmak üzere
Özelleştirme İdaresine devrediliyor, bu hazine arazisinin üzerinde
çoğunluğu seracılık yaparak geçinen yaklaşık 100
hane var.
Şimdi, bu araziler, Özelleştirme
İdaresi tarafından ihaleyle satışa
çıkartılmış durumdadır. Hazine arazilerini kovalayan
birtakım insanların, bu arazileri satın alarak oradaki köylüyü,
şu anda içinde üreticilik yapan insanları perişan etmesi
mümkündür. Yapılacak olan ihalelere bu arazileri onlarca yıldır
kullanan, ecrimisillerini ödeyen, vergisini veren vatandaşlarımızın
dışında hazine arazisi avcılarının girmesi çok
büyük sıkıntıları da beraberinde getirecektir. Bu durum,
büyükşehir belediyesi sınırları içinde kalan diğer
hazine arazileri için de geçerlidir. Hâlihazırda vasıflı
tarım arazisi olarak kullanılan bu yerlerin
kullanıcılarına belirli ve makul bir ücret
karşılığında verilmesine yönelik bir düzenleme
yapılması en doğrusu olacaktır. Bunu Sayın Bakanla
defalarca paylaştık ama Sayın Bakan maalesef, bu tarım
arazilerinin içinde bulunan vatandaşlarımıza
satışı konusunda hep köylümüzü yokuşa sürmektedir. Hiç bir
vatandaşımız bu arazilerin ücretsiz bir şekilde kendilerine
verilmesini de beklememektedir. Vatandaşlarımız, yapılacak
bir düzenlemeyle bu arazilerin en azından, tıpkı 2/B kanununda
olduğu gibi, kendilerine birtakım kolaylıklar çerçevesinde
satılmasını beklemektedir. Yine, seçim bölgem Muğla
başta olmak üzere birçok ilimizde evi barkı bu araziler üzerinde
bulunan vatandaşlarımız bu beklentisinde de haklıdır.
Tasarının 59uncu maddesinde araziyi
kiralamak suretiyle kullananlara kiraladığı araziyi satın
alma hakkı tanınmakta ancak ecrimisil
karşılığında kullananlara bu hak getirilmemektedir.
Ecrimisil karşılığında kullanılan arazilerin
çiftçilerimize makul bir bedel karşılığında, gerekli
ödeme kolaylığı sağlanarak verilmesi gerekmektedir. Gariban
çiftçimizin bu şartlar altında, mevcut kullanmakta oldukları,
içinde evinin barkının olduğu arazileri satın alması
mümkün değildir.
Yine, ecrimisil ödeyerek hazine arazilerinde
işletmecilik yapan turizmcilerimiz de buradan gelecek hayırlı
bir haberi beklemektedir. Bu vatandaşlarımızın ödemeleri
ertelenmiştir ancak erteleme, sorunların çözümü için yeterli
değildir. Bugün Muğla gibi birçok turistik yerde artık Maliye
Bakanlığının bu kolaylıkları yapmaması
sebebiyle paravan şirketler devreye girmiş ve paravan şirketler
üzerinden yapılan kiralamalarla hiçbir ödeme yapmadan bu arazilerin
kullanılması şu anda devam etmektedir. Dolayısıyla bu
işten ne devlet alması gereken parayı alabiliyor ne de gerçekten
o yerlerde hakkıyla işini yapan insanlarımız dertlerine
derman bulabiliyor. Ecrimisil ücretlerinin makul bir seviyeye çekilmesi, son
yıllarda sıkıntılı sezonları peş peşe
geçiren turizmcimizi rahatlatacaktır. Bu durum devletimiz
açısından da avantajlıdır, devletin de kasasına para
girmesini sağlayacaktır. Eğer bu düzenleme yapılmazsa gene
paravan şirketler üzerinden sahte birtakım işlemler devam
edecek, sonra pılını pırtısını toplayıp
giden insanlardan Hazinenin de Maliyenin de herhangi bir para alması
mümkün olmayacaktır. Alanın memnun, verenin memnun olacağı
bir çıkar yol varken işini hakkıyla yapmaya çalışan
vatandaşlarımızı yanlış yollara sevk etmenin bir
anlamı yoktur.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
9uncu madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 9uncu maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Kadri Yıldırım Aycan İrmez Saadet Becerekli
Siirt Şırnak Batman
Ertuğrul Kürkcü Filiz Kerestecioğlu Demir Dirayet Taşdemir
İzmir İstanbul Ağrı
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Siirt
Milletvekili Kadri Yıldırım.
Buyurun Sayın Yıldırım. (HDP
sıralarından alkışlar)
KADRİ YILDIRIM (Siirt) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 9uncu maddesinin
tasarı metninden çıkarılması üzerine söz almış
bulunuyorum.
Yapılan düzenlemeyle Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda değişiklik
yapılarak mevcut kanunda yer alan kredi kartı ile ödenmesi
ibaresinin kredi kartı, banka kartı ve benzeri kartlar ile ödenmesi
şeklinde değiştirilmesi öngörülmüştür.
Öncelikle şunu ifade etmekte yarar vardır
ki bu düzenlemeyle bankaların amme borçlusundan komisyon alabilmesi hususu
olabildiğince genişletilmekte ve banka kartı ile benzeri
kartlarla da bu komisyonun genişletilmesi öncelikle
amaçlanmıştır, bunun bu şekilde amaçlandığı
gözükmektedir.
Bankaların yurttaşlara
yansıttıkları kesintiler, aldıkları komisyonlar zaten
mevcut hâliyle çok fazla bir derecede iken iktidar, yine bankaların
kârına maksimum düzeyde kâr katmaya bu vesileyle sebep olmaktadır ve
bu bankalara yansıtılan kârın ceremesi, faturası,
mağduriyeti de yine borçluya, yine vatandaşa kesilmektedir.
Vatandaşı koruyan, haklarını maksimum düzeyde koruma
altına alan ve bunu bir anlayış hâline getiren bir düzenleme çok
daha iyi bir hâl alacaktı. Yüz binlerce karttan oluşan bu komisyon
kesintileri tek tek düşünüldüğünde cüzi gibi gözüküyorsa da bunlar
bir araya getirildiğinde bankaların kârına kâr katan muazzam bir
külli miktar ortaya çıkmaktadır ve bankaların kârına kâr
katan, bu oranın faturası da yine, yinelemek istiyorum ki borçluya,
tüketiciye fatura edilerek, mal edilerek onun mağduriyetine bir kat
mağduriyet daha eklenmektedir.
Alternatif ödeme seçenekleri gibi ve olumlu bir hava
yansıtıyor gibi gözükse de bunun aslında, derinlemesine
düşünüldüğünde, borçlunun, tüketicinin ve dar gelirlinin hiç de
lehine olmadığı; tersine, aleyhine olduğu çok açık bir
şekilde gözüküyor. Dolayısıyla eğer bu konuda gerçekten
borçlu düşünülüyorsa, bu kâr düşünülmüyorsa bu komisyonlara bir çare
bulunmalı ve ödeme güçlüğü içerisinde olanların bu komisyonlardan
muaf tutulması gerekiyor. Bu anlayış eğer hâkim olursa bu
alternatif seçenekli ödeme biçimleri biraz daha hakkaniyet ölçüleri içerisinde
amacına ulaşmış olacak; aksi takdirde, yeni
mağduriyetlerin doğması kaçınılmaz olacak.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi
saygılarımla ve sevgilerimle selamlıyorum ve iyi geceler
diliyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 502 sıra
sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 9uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Kazım
Arslan Zekeriya
Temizel Kadim
Durmaz
Denizli İzmir Tokat
Şenal
Sarıhan Kemal
Zeybek Bülent Yener
Bektaşoğlu
Ankara Samsun Giresun
Ali
Özcan Mahmut
Tanal Mehmet
Bekaroğlu
İstanbul İstanbul İstanbul
Ceyhun
İrgil
Bursa
MADDE 9- 6183 sayılı Kanunun 41 inci
maddesinin sekizinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
kredi kartı ile ödenmesi ifadesi kredi kartı, banka kartı ve
benzeri kartlar ile ödenmesi şeklinde ve ikinci cümlesinde yer alan
kredi kartı kullanılmak ifadesi kredi kartı, banka kartı
ve benzeri kartlar kullanılmak şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Bursa Milletvekili
Ceyhun İrgil konuşacaktır.
Buyurun Sayın İrgil. (CHP
sıralarından alkışlar)
CEYHUN İRGİL (Bursa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; merhaba.
Yukarıda, Plan ve Bütçe Komisyonunda,
eğitimi itibarsızlaştıran Millî Eğitim
Bakanlığının 2018 bütçesi görüşülürken burada da Genel
Kurulda da mali disiplini itibarsızlaştıran bir torba
yasanın görüşmeleri gerçekleşiyor. Bu torba yasanın 69uncu
maddesinde, eğitimi, itibarsızlaştıran Millî Eğitim
Bakanlığının hatalarını gidermek için mali
disiplini itibarsızlaştıran bir düzenleme getiriliyor. O maddeye
gelindiğinde bu konuyu tartışacağız ama bu konu, millî
eğitim konusu açıldığında burada birkaç konuya
değinmek gerek.
Sayın Bakan bir bütçe sunuşu yaptı
bugün, biraz önce, biz de oradaydık Millî Eğitim Komisyonu üyesi
olarak ve herkes, bütün basın ve bizler TEOG konusunda bir açıklama
yapmasını bekliyorduk, maalesef hiç yapmadı. Ben, şimdi
buradan, bugünlerde çok gündemde olan ve herkesi, bütün evleri, bütün
öğrencileri, aileleri ilgilendiren TEOG konusunda Hükûmetin,
iktidarın, Millî Eğitim Bakanlığının aslında
çok şuurlu davranmadığını gösteren bir belge
okuyacağım. Bu, Millî Eğitim Bakanının geçen
yılki bize yaptığı bütçe sunuş konuşması ve
orada aynen şöyle diyor: Temel eğitimden ortaöğretim
kurumlarına öğrenci yerleştirme uygulaması olan TEOG
sistemi uygulamasına devam edilecektir. Bu sistemde okullarımız,
öğretmenlerimiz ve müfredat merkeze alınmıştır. Temel
eğitimden ortaöğretime geçiş kapsamındaki bu uygulamaya ilişkin
her yıl çok kapsamlı araştırmalar yapıp geri
dönüşler alıyoruz. Aldığımız bu geri
dönüşler, uygulamamamızın sahada büyük bir memnuniyet
oluşturduğunu ve hüsnükabul gördüğünü göstermektedir.
Gördüğünüz gibi, bir yıl sonrasını göremeyen bir Millî
Eğitim ve iktidardan bahsediyoruz. Bu Millî Eğitim
Bakanlığı bu çocuklarımızı geleceğe
nasıl hazırlayacak? Daha bir yıl sonrasını
göremiyorlar.
Bunun dışında, bugün de bütçe
konuşmalarında Millî Eğitim Bakanının
yaptığı açıklamaların bazılarını
sizlerle paylaşmak istiyorum çünkü bunların bir bölümü Maliyeyle
ilgili. Bugün Millî Eğitim Bakanlığının Komisyonda
yaptığı açıklamaya göre şubat ayında 20 bin
öğretmen ataması dışında herhangi bir öğretmen
ataması olmayacak. Sözleşmeli öğretmenlere eş tayini
konusunda yine kapılar kapalı, sadece sözleşmeli
sözleşmelinin yanına gidebilecek. Burada Maliye Bakanımız
varken ona da seslenmek isterim: 400 engelli öğretmen kaldı. Şu
400 engelli öğretmenin atamasını da yapın Sayın
Bakanım, şuradan söz verin. Başınızı
sallamanızdan Evet diyorum
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Değil, değil. Millî Eğitim Bakanlığımıza
söyleyeceğim bu konuyu, bana da geldi bu konu.
CEYHUN İRGİL (Devamla) - Sayın
Bakanım, 400 engelli öğretmen. Bunu yapalım, bitsin. Bakın,
Para yok. diyorsanız, Maltada, giden şirketlerin peşine
düşün, oradaki vergileri inceleyin. O şirketlere kesilen cezalarla bu
arkadaşların maaşları çıkar. (CHP sıralarından
alkışlar)
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Meseleye böyle yaklaşırsanız bu doğru değil.
CEYHUN İRGİL (Devamla) Şurada 3
kuruş vergi almak için bakın ne kadar uğraşıyorsunuz,
bürokratlarınız yoruluyor, milletvekilleri çalışıyor.
Siz çalışma arkadaşlarınızın, bakanların,
ailelerinin, çevrelerinin şirketlerinin peşine düşün, oradaki
vergileri alın; zaten bütçe açığınız kapanacak.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Bakanım,
buyurun kaynak.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Bütçe açığımızı hiç merak etmeyin. Siz kendinize
bakın.
CEYHUN İRGİL (Devamla) Bunun
dışında, KPSSnin de en az iki üç yıl daha geçerli
olmasını istiyoruz, bu da çok önemli bir sorun.
Son önemli konulardan bir tanesi 14 bin ÖYPlinin
kadrosu bu ocak ayında bitiyor, ocak ayından itibaren bu
insanların kadroları iptal olacak. Buradan sizlere ve tüm rektörlere
sesleniyorum: Lütfen, bu genç akademisyenlere yapılan
haksızlığı sona erdirin, bu kadrolar yanacak, o yüzden
ÖYPlilerin kadrolarını lütfen, ocak ayına kadar teslim edin. Bu
konuda YÖKün de size koyduğu bir engel yok, sadece size bağlı
bir konu.
Bunun dışında, önemli konulardan bir
tanesi, 2018de söz verdiğiniz sağlıkçı
atamalarını yapın. Sağlıkçılar büyük oranda atama
bekliyorlar. Zannediyorum, bu aldığınız vergilerle
sağlıkçıların atamalarını da yapabileceksiniz.
Son bir konu olarak da bize çok gelen ve çok istenen
konulardan bir tanesi, tüm toplumda yara olmuş bir konu, hepinize
ulaşıyordur arkadaşlar, 2018 içerisinde eğer bir
öğrenci affı gerçekleştirebilirsek gerçekten toplumsal
barış açısından çok faydalı olacak. Binlerce
öğrenci; ama ihtisas yapan, ama üniversitelerde okuyan, ama başka
okullarda okuyan öğrenciler bir şekilde, ama yoksulluk nedeniyle, ama
hastalık nedeniyle, ama başka nedenlerle okullarına ve
eğitimlerine ara vermek zorunda kaldılar. Bunların bir bölümü
FETÖ baskısıyla da okullarından ayrıldılar. Bu
çocuklar af istiyorlar. Gelin, hep birlikte öğrenci affını
çıkaralım ve bu çocukları 2018de okullarıyla tekrar
buluşturalım.
Hepinize teşekkür ediyorum, iyi akşamlar
diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
9uncu madde üzerinde son önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 9uncu
maddesinde geçen yer alan ibaresinin geçen şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa Kalaycı Emin Haluk Ayhan Erkan Akçay
Konya Denizli Manisa
Mehmet Erdoğan Fahrettin Oğuz Tor Baki
Şimşek
Muğla Kahramanmaraş Mersin
Erkan Haberal
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tor.
Aynı zamanda günün son talihlisi, son
konuşmacısı oluyorsunuz, öyle görünüyor.
Buyurun efendim. (MHP sıralarından
alkışlar)
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tasarının
9uncu maddesi üzerinde MHP adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
6183 sayılı Yasada getirilen düzenleme,
kredi kartıyla tahsilatta türevlerini de kapsama almaktadır, olumlu
bir düzenlemedir.
Değerli milletvekilleri, sürekli gelişen
teknoloji, iletişim araçlarının yaygınlaşması,
bankacılık alanındaki gereksinim ve gelişmeler, özellikle
vurgulamak isterim ki her bir kişide -zengin fakir, işi olan işi
olmayan- birden fazla banka kartı olması, kurumları mecburen
yeni teknolojilerin kullanılmasına yöneltmiştir. Bunun sonucu
olarak kurumlar teşkilat kanunlarında değişiklikler yaparak
yeni teknolojilerden istifade etmeye başlamışlardır. Maliye
Bakanlığı ve sosyal güvenlik kurumları açısından
olaya baktığımızda, internet
bankacılığı üzerinden belge verilmesi, tahakkuk ve ödeme
yapılması, sorgulama yapılması, banka kartları
kullanılarak ödeme yapılması bunlardan birkaçıdır.
Eskiden, özelikle mali müşavir ve muhasebeciler vergi ve prim takiplerinde
ayrı ayrı eleman istihdam ederken bugün, aldıkları
şifrelerle bilgisayarlarının başında belge verme,
tahakkuk yapma, sorgulama, ödeme yapabilmektedirler.
Vatandaşlarımız da benzer işleri yapmakta ve
hayatlarını kolaylaştırmaktadırlar.
Değerli milletvekilleri, iş varsa, para
varsa, geçim kolaysa kredi kartı, banka kartı işe
yarayacaktır; iş yoksa, ortalama her evde bir işsiz varsa,
vatandaş geçim sıkıntısı içindeyse, kısaca cep
delik cepken delikse banka kartı, kredi kartı açık verecek,
beklenen netice elde edilemeyecektir. Bakınız, Merkez Bankası
verilerine göre, 2016 Ocak-Ağustos döneminde bireysel kredi ve kredi
kartlarından dolayı yasal takibe intikal etmiş tekil kişi
sayısı 478 bindir, 2017 yılının aynı döneminde
yani sekiz ayda yasal takibe intikal etmiş tekil kişi
sayısı 498 bine yükselmiştir. 2017de sekiz aylık
artış yüzde 5 civarındadır. Bunun anlamı, sekiz ayda
yarım milyon kişinin kara listeye girdiğidir. Böyle giderse 2017
yılının tamamında 750 bin kişinin bireysel kredi ve
kredi kartı borcunu ödemeyeceği ve kara listeye gireceğidir.
Bundan daha da acısı, sadece bireysel kredi, sadece kredi kartı
ve hem bireysel kredi hem de kredi kartı dolayısıyla yani
birleşik şekliyle durum daha da vahimdir. 2017 yılının
ilk sekiz ayında, bu anlamda yasal takibe uğrayan kişi
sayısı 632 bindir. Bu sayı, yıl sonunda 1 milyonu
işaret etmektedir. Yıl sonunda sadece bu argümanlar
bakımından 1 milyon kişinin kara listeye girmesi çok
ağır bir durumdur. Sadece 2017 yılında 1 milyon
kişinin kara listeye girmesi demek, gelecekte bankalardan kredi, banka
kartı, kredi kartı veya benzer kartları kullanamayacak
olması demektir. Bu da gelecek bakımından durumun daha da iyiye
gitmeyeceğini göstermektedir. Bundan çıkan sonuç: 6183 sayılı
Yasa gereğince amme alacaklarının tahsilinde kredi kartı,
banka kartı veya benzer kartların argüman olarak
kullanılmasından beklenen amacın elde edilmesi, her şeyden
önce kullanıcılar bakımından ekonomik
rahatlığın sağlanmasına bağlıdır.
Değerli milletvekilleri, TÜİKin Yurt
İçi Üretici Fiyat Endeksine göre, bir önceki aya göre enflasyon bir ayda
yüzde 1,71dir, bir önceki aralık ayına göre enflasyon yüzde
11,6dır, Ekim 2016ya göre enflasyon yüzde 17,28dir, on iki aylık
ortalamalara göre ise 14,4tür. Bu gerçekleşen 4 enflasyon oranı, fiyat
artışlarının kasım ve aralıkta da devam
edeceğini göstermektedir. Bu durumda, yıl sonunda on iki aylık
enflasyonun yüzde 14-15 aralığında gerçekleşmesi kuvvetle
muhtemeldir. Yapılacak zamlarla fiyat artışları gelecekte
daha da yüksek oranlara ulaşacaktır. Maalesef, vatandaşlar için
güzel günler görünmemektedir. Vatandaşın böyle bir ortamda satın
alma gücünü artırmadan ödeme gücünü artırmak mümkün
olmayacaktır. Netice olarak ortalama her hanede bir işsiz varsa, enflasyon
2 haneyi bulmuş ve vatandaş geçim sıkıntısı
içindeyse, kısaca cep delik cepken delikse yapılan
değişiklikten beklenen sonuç elde edilmeyebilir. Yapılacak ilk
iş, her alanda ama her alanda vatandaşın güvenini
sağlamaktır; görev ve sorumluluk Hükûmetindir diyor, yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.25
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.26
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Ali Haydar HAKVERDİ (Ankara),
İshak GAZEL (Kütahya)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
18inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 8 Kasım 2017 Çarşamba günü
saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyor, hayırlı
akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 21.27