TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
21inci
Birleşim
13
Kasım 2017 Pazartesi
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akarın, ülkede yaşanan depremlere ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Arzu Erdemin, bilgisayar oyunlarının çocuklar
üzerindeki etkilerine ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Tekirdağ
Milletvekili Ayşe Doğanın, 13 Kasım Tekirdağın
düşman işgalinden kurtuluşunun 95inci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Nursel Reyhanlıoğlunun, Yalova Milletvekili Muharrem
İncenin Kahramanmaraşlılar için kullandığı bazı
ifadeleri nedeniyle özür dilemesini beklediğine ilişkin
açıklaması
2.- Hatay Milletvekili Serkan
Topalın, Samandağ ilçesinde yıllardır sorun olan
kıyı kenar çizgisinin vatandaşların mağduriyetine son
verecek şekilde çizilmesi konusunda çalışma yapılmasını
talep ettiğine ilişkin açıklaması
3.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Özün, verdikleri önergenin Başbakana itibar suikastı
gerekçesiyle reddedilmesine ilişkin açıklaması
4.- Mersin Milletvekili
Yılmaz Tezcanın, İran-Irak sınırındaki depremde
ölenlere Allahtan rahmet dilediğine ve Türkiye-Filistin Parlamentolar
Arası Dostluk Grubu olarak Filistin Meclisine ve Kudüse
yaptıkları ziyarete ilişkin açıklaması
5.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, Tarsus Damlama mevkisinde yaşanan kazalar nedeniyle
tedbir alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
6.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, İran-Irak
sınırındaki depremde ölenlere Allahtan rahmet dilediğine
ve Kahramanmaraşa yönelik ifadeler nedeniyle özür dilenmesini
beklediklerine ilişkin açıklaması
7.- İstanbul
Milletvekili Serap Yaşarın, Türkiye-Filistin Parlamentolar
Arası Dostluk Grubu olarak Filistine yaptıkları ziyarete
ilişkin açıklaması
8.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, çiğ süt üreticilerine destekleme primlerinin bir an
önce ödenmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
9.- Kahramanmaraş
Milletvekili Mehmet İlker Çitilin, Kahramanmaraşa ve
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğana yönelik çirkin ithamlarda
bulunan Yalova Milletvekili Muharrem İnceyi
kınadığına ve özür dilemeye davet ettiğine
ilişkin açıklaması
10.- İstanbul
Milletvekili Arzu Erdemin, 10-16 Kasım Atatürk Haftasına ve Futbol
Federasyonunun Üçüncü Ligle ilgili vermiş olduğu ödenekleri
kesmesine ilişkin açıklaması
11.- Adıyaman
Milletvekili Behçet Yıldırımın, İran-Irak sınırındaki
depremde ölenlere Allahtan rahmet dilediğine ve sekiz ay önce
Adıyamanın Samsat ilçesinde meydana gelen depremden sonra
halkın hâlâ çadırlarda ve konteynerlerde
yaşadığına ilişkin açıklaması
12.- Adana Milletvekili
İbrahim Özdişin, verdikleri önergenin Başbakana itibar
suikastı gerekçesiyle reddedilmesine ilişkin açıklaması
13.- Afyonkarahisar
Milletvekili Ali Özkayanın, Türkiye-Filistin Parlamentolar Arası
Dostluk Grubu olarak Filistine yaptıkları ziyarete ilişkin
açıklaması
14.- Erzurum Milletvekili
Mustafa Ilıcalının, 9 Kasım 93 Harbi olarak bilinen
Osmanlı-Rus Savaşının 140ıncı yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
15.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, Türkiyede et üretiminin durumuna ilişkin
açıklaması
16.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, 12 Kasım Düzce depreminin 18inci yıl dönümüne,
İran-Irak sınırındaki depremde ölenlere Allahtan rahmet
dilediğine, millî halterci Naim Süleymanoğluna acil şifalar
dilediğine ve öğretmen atamalarının bir an önce
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
17.- Muş Milletvekili
Ahmet Yıldırımın, 12 Kasım Düzce depreminin 18inci
yıl dönümüne, İran-Irak sınırındaki depremde ölenlere
Allahtan rahmet dilediğine, Çağdaş Hukukçular Derneği
avukatlarına gözaltı operasyonunun siyasi bir saikle gerçekleştirildiğine
ve bir yıl önce Yüksekovada bir zırhlı araçtan açılan
ateş sonucu 4 yurttaşın hayatını kaybettiği
olaydaki sanık polisin tahliye edilmesine ilişkin açıklaması
18.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, İran-Irak sınırındaki depremde ölenlere
Allahtan rahmet dilediğine, verdikleri önergenin Başbakana itibar
suikastı gerekçesiyle reddedilmesine ve 12 Kasım Düzce depreminin
18inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
19.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, 12 Kasım Düzce depreminin 18inci yıl
dönümüne, İran-Irak sınırındaki depremde ölenlere Allahtan
rahmet dilediğine ve Türkiyenin deprem bölgesindeki insanların tüm
ihtiyaçlarının karşılanması noktasında bütün
imkânlarını seferber ettiğine ilişkin açıklaması
20.- Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun, Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
21.- Muş Milletvekili
Ahmet Yıldırımın, Bartın Milletvekili Yılmaz
Tunçun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
22.- Muş Milletvekili
Ahmet Yıldırımın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
23.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
24.- Maliye Bakanı Naci
Ağbalın, Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
25.- Muş Milletvekili
Ahmet Yıldırımın, Maliye Bakanı Naci Ağbalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
26.- Maliye Bakanı Naci
Ağbalın, Muş Milletvekili Ahmet Yıldırımın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
27.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının, devletin Şırnakta terör örgütü
mensuplarına müdahalesi sonucu vatandaşların zararını
tazmin için yapılan çalışmalara ilişkin
açıklaması
28.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırımın 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 33üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
29.- Adıyaman
Milletvekili Behçet Yıldırımın, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
30.- Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.- İstanbul
Milletvekili Barış Yarkadaşın, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
33.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Batman Milletvekili Ayşe Acar
Başaranın 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 39uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
34.- Batman Milletvekili
Ayşe Acar Başaranın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
35.- Muş Milletvekili
Ahmet Yıldırımın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Pervin Buldanın, Başkanlık Divanı
olarak İran-Irak sınırındaki depremde ölenlere Allahtan
rahmet dilediklerine ilişkin konuşması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir
tarafından, milletvekilleri tarafından verilen önergelerin iade
gerekçelerinin incelenmesi, milletvekillerinin denetleme faaliyetlerinin
önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik düzenlemelerin
yapılabilmesi amacıyla 13/11/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 13
Kasım 2017 Pazartesi günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, taşeronlaşmanın neden olduğu
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/2130) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 13
Kasım 2017 Pazartesi günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Bartın Milletvekili Yılmaz
Tunçun HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının, Ankara Milletvekili Murat Emirin CHP grup
önerisi üzerinde CHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİ Grup Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
3.- Ankara Milletvekili Murat
Emirin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, İzmir Milletvekili Selin Sayek Bökenin
502 sıra sayılı Kanun Tasarısının ikinci bölümü
üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
5.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Ağrı Milletvekili Dirayet
Taşdemirin 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının ikinci bölümü üzerinde HDP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
6.- Muş Milletvekili
Ahmet Yıldırımın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
7.- İstanbul
Milletvekili Gürsel Tekinin, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
8.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili Gürsel Tekinin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına ve Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
9.- İstanbul
Milletvekili Gürsel Tekinin, tekraren, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
10.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili Barış
Yarkadaşın 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 37nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ
Genel Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
11.- İstanbul
Milletvekili Barış Yarkadaşın, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
12.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili Barış
Yarkadaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
13.- İstanbul
Milletvekili Barış Yarkadaşın, tekraren, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
14.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Batman Milletvekili Ayşe Acar
Başaranın yaptığı açıklaması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
15.- Muş Milletvekili
Ahmet Yıldırımın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklaması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
16.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 40ıncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Bazı Vergi
Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981
Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı
Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı
İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun"
ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502)
2.- AB-EFTA Ortak Transit
Ortak Komitesinin 20 Mayıs 1987 Tarihli Ortak Transit Rejimine
İlişkin Sözleşmeyi Değiştiren 28/04/2016 Tarihli ve
1/2016 Sayılı Kararının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/745) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 457)
3.- Geçici İthalat
Sözleşmesinde Yapılan Değişikliklere İlişkin
Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/712) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 385)
IX.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Antalya Milletvekili Niyazi Nefi Karanın, TBMM Camiinin
yıkılacağına dair iddialara ilişkin sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Ahmet Aydının cevabı
(7/14741)
2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, ülkemizdeki otogaz
istasyonlarına, otogaz sistemi bulunan araçlara, yetkili servislere ve
2016-2017 yıllarında kaza yapan otogazlı araçlara ilişkin sorusu
ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlünün cevabı (7/16603)
3.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 2016 ve 2017
yıllarında kaçak sigara önleme ve denetim çalışmaları
kapsamında elde edilen sonuçlara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı
Bülent Tüfenkcinin cevabı (7/16674)
4.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 2016-2017
yıllarında perakende sektöründe açılan ve kapatılan
işyeri sayılarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret
Bakanı Bülent Tüfenkcinin cevabı (7/16676)
5.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 2017
yılının ilk dokuz ayında kapanan şirket
sayısına, işsiz kalan çalışanlara ve el
değiştiren fabrikalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Gümrük
ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkcinin cevabı (7/16941)
6.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 2016 ve
2017 yıllarında yapılan yumurta ithalatına,
2016-2017 yıllarında yapılan
genetiği değiştirilmiş ürün ithalatına ve ilk on
sıradaki ürünlere,
İlişkin soruları ve Gümrük ve
Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkcinin cevabı (7/17126), (7/17130)
7.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, GDOlu ürün
ithalatına ve ithal GDOlu hayvan yemlerinin içeriğinin denetimine
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkcinin
cevabı (7/17127)
8.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 2016 ve 2017
yıllarında ithal edilen ve kaçak olarak getirilen sigara
miktarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent
Tüfenkcinin cevabı (7/17129)
13 Kasım 2017 Pazartesi
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Mücahit
DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21inci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, ülkemizde yaşanan depremlerle ilgili söz
isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akara aittir. (Gürültüler)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Başkanım, isterseniz uğultu
kesilsin.
BAŞKAN
Sayın Akar, süreniz beş dakika.
Sayın
milletvekilleri, bir uğultu var Genel Kurulda, rica ediyoruz kendi
aranızda konuşmayınız. Sayın hatibi dinleyelim lütfen.
Buyurun
Sayın Akar. (CHP sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, ülkede
yaşanan depremlere ilişkin gündem dışı
konuşması
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime Süleymaniyede yaşanan, merkez üssü Süleymaniye olarak
yaşanan depremde hayatını kaybeden kardeşlerimize Allahtan
rahmet dileyerek, yaralılara başsağlığı ve
şifalar dileyerek başlamak istiyorum.
Evet,
deprem gerçekten de ülkenin bir gerçeği, dünyanın bir gerçeği
ama ülkemizin de bir başka gerçeği. Birkaç tane rakam da vermek
istiyorum özellikle ülkemizle ilgili. (Gürültüler)
Sayın
Başkan, devam edeyim mi yoksa arkadaşlar dışarıda
sohbet
BAŞKAN
Sayın Akar, gerçekten bir uğultu var, ne söylediğiniz
anlaşılmıyor.
Sayın
milletvekilleri, lütfen kendi aramızda konuşmayalım.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Bunları yoklama paklar Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Konuşma yapmak isteyenler kulisi tercih edebilirler. Biz sayın
hatibi dinleyeceğiz.
Buyurunuz
sayın hatip.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Evet, ülkemizdeki depremlerden bahsetmek istiyorum, deprem
gerçeğini bir kez daha vurgulamak istiyorum. 17 Ağustos 1999 Kocaeli
depreminden sonra -merkez üssü Gölcük olmak üzere- Türkiyede bugüne kadar 164
bin adet deprem gerçekleşti arkadaşlar. 164 bin adet deprem
gerçekleşti ve bunların, büyüklük olarak
baktığımızda yaklaşık 81 tanesi 6 ve üzerinde
deprem, Türkiyede yaşadığımız depremler.
Peki,
bunları şöyle bir hatırlayalım, birkaç tanesini
hatırlayalım. En önemlileri, en büyükleri, en çok acının
yaşandığı, en çok hayatın kaybedildiği 3 deprem
var. Bunlardan biri, sözlerimin başında bahsettiğim gibi,
Kocaeli depremi, Gölcük depremi ki Gölcük depreminde 17.733
canımızı kaybettik. (Gürültüler)
Başkan,
ben bu konuşmayı yapmayayım isterseniz.
BAŞKAN
Sayın Akar, evet, tüm ikazlarımıza rağmen uğultu
kesilmiyor.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Bugün insanlar ölüyor Süleymaniyede, deprem çok önemli bir
konu ama AKP Grubunun bu konularla hiç ilgilendiğini düşünmüyorum
ben.
Arkadaşlar,
milletvekili arkadaşlarım, sevgili arkadaşlar; dinlemek istemiyorsanız,
sizden rica ediyorum, kulisteki koltuklar boş
Çok rica ediyorum
BAŞKAN
Sayın Akar, buyurun, devam edin.
HAYDAR
AKAR (Devamla) İki dakikamız bitti Sayın Başkan hiçbir
şey anlatamadan.
Baştan
alıyorum, bakın, çok önemli bir şey söylüyorum: On sekiz
yılda Türkiyede 164 bin deprem yaşanmış, 6dan da büyük 81
tane deprem yaşamış ve canlarımızı
kaybetmişiz. Hadi mal yerine gelir diyoruz, devletin kaybı var,
insanların kaybı var, onları bir kenara koyuyoruz ama
canlarımızı kaybetmişiz. O Kocaeli depremini yaşayan
bir arkadaşınız olarak da konuşuyorum: Kocaelide resmî
rakamlara göre 17.773 canımızı kaybettik, 40 bin
arkadaşımız yaralandı bu depremde ve birçok
arkadaşımız, büyüğümüz, küçüğümüz bu depremlerde sakat
kaldı. Kocaeli depremi, hepinizin bildiği gibi, çok yıllar önce
yaşanan Erzincan depreminden sonraki en büyük depremdi; 7.8di ve
peşinden yine aynı yıl içerisinde Düzce depremini
yaşadık ve Van depremiyle de -6nın üzerinde yaşadığımız-
en çok zayiatı verdiğimiz depremleri yaşadık.
Şimdi,
bu bir gerçek, ülkemizin gerçeği. Peki, bu gerçeğe göre mi hareket
ediyoruz? Her yerde diyoruz: Depremler insanları öldürmez. Evet, bu bir
gerçek, bu bir realite; bu realiteyi bilirsek buna göre tedbirler
alırız. Bakın, Japonyada en az bizim kadar, belki bizden daha
büyük depremler yaşıyorlar ve 1 milyon kişide sadece 1 kişi
ölüyor, İtalyada yine deprem yaşayan ülkelerden bir tanesi- 1
milyon kişide 4 kişi ölüyor ama Türkiyede depremlerde 1 milyon
kişide ortalama 16 kişi ölüyor, ortalamayı
aldığımız zaman 16 kişi ölüyor.
Peki,
bu yoğun depremler yaşanırken biz ne yapıyoruz? Her gün
konuşuyoruz televizyonlarda, özellikle depremlerden sonra
konuşuyoruz. Bu işin uzmanlarını çıkartıyoruz,
televizyonlarda tartışıyoruz ve yaklaşan bir İstanbul
depreminden bahsediyoruz. İstanbul depremi demek sadece İstanbul için
bir felaket değil aynı zamanda Türkiyenin felaketi demektir. Onun
için de bu tedbirleri almak zorundayız. Ama İstanbul depremi için,
Kocaeli depreminden sonra ayrılan yaklaşık 493 tane toplanma
yerinin 400 tanesi ya AVM yapmak için ya da çok yüksek katlı binalar
yapmak için ne yapıldı? İmar tadilatları,
değişikleri yapılarak peşkeş çekildi. Kentsel
dönüşüm adı altında bir rantsal dönüşümün yolu, önü
açıldı.
Şimdi,
peki tedbir alınmadığını anlatabilmek için size ne
söylemek lazım? Kocaeliden örnek vermek lazım yine. Kocaeli
depreminden sonra yaklaşık 400 bin konut hasarlıydı ve
bunlardan hemen sonra 617 tane konutun yıkılması
kararlaştırılmıştı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Akar, buyurun, tamamlayın.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
617
adet binanın yıkılması
kararlaştırılmıştı. Kocaeli Valiliği, 2012
yılında bir çalışma yaptı arkadaşlar; bu
çalışma sonucunda Kocaelide yaklaşık 3.756 tane
binanın yıkılması gerektiğine karar verdi. Bilimsel
bir çalışma yaptırttı ve 3.756 binanın
yıkılmasına karar verildi ki Kocaeliden sonra kentsel
dönüşüm çıktı, Kocaeliden sonra yapı denetim
şirketleriyle ilgili yasalar çıktı. Niye? Türkiye bu
acıları bir daha yaşamasın diye çıktı. Peki,
Kocaelideki bu yıkılması gereken konutlardan bir tanesi
yıkıldı mı? Hayır, yıkılmadı. Bu
konutlar içinde 9.971 ev ve iş yeri var. Bunlardan da 4.200 tanesinde
kiracı yaşıyor. Kiracılar, arkadaşlar, Kocaelide
yaşayan insanlar değil, daha çok başka illerden -belki de sizin
çocuklarınız- Kocaeliye eğitim amaçlı gelip o eğitimi
gören öğrenciler. Bu öğrencilerin kiraladıkları bu evleri
tabut evler olarak nitelendiriyorum. İnanın, Kocaeli veya
İstanbul depremi Allah bize yaşatmasın. diyorum- eğer
böyle bir deprem yaşarsak boyutları
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR
AKAR (Devamla) Evet, bir dakika daha istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Akar, böyle bir usul yok ama sizin sözünüzü ben kestim.
HAYDAR
AKAR (Devamla) İki buçuk dakikamı yediler.
BAŞKAN
Buyurun, bitirin lütfen.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Evet, bu öğrenci kardeşlerimiz o tabut evlerde
yaşıyorlar, oturanlar ev sahibi değil arkadaşlar. Bu
konutların acil yıkılması ve yeniden
yapılandırılması gerekiyor. Onun için diyorum ki: Hangi
siyasi düşünceden olursanız olun, hangi partiden olursanız olun
hiç önemli değil, kentlerimizin deprem haritaları belli, artık
bir an evvel bu haritalara uygun şekilde kentsel dönüşümleri
yapalım. Bir kez daha tekrarlıyorum: Bakın, on sekiz yıl
geçti Kocaeli depreminden sonra, kentsel dönüşümle ilgili bir tane
çalışma yapılmadı. Şimdi size buradan teklifte
bulunuyorum: Önce Kocaeli ve İstanbuldan başlamak üzere tüm ülkede
bir seferberlik ilan edelim daha büyük can kayıplarına neden
olmaması için. Ben, bunları Gölcükte anma toplantılarında
dile getirmeye çalıştım, her seferinde Allah bize bir daha
vermesin, böyle felaketlerle karşılaşmayalım. dedim. Bir
sonraki toplantıda, anma töreninde gerçekleri anlatacağım.
dediğim için o anma törenlerine davet edilmiyorum arkadaşlar.
Artık gerçekleri görün, bir an evvel bu problemi halletmemiz gerekiyor
diyorum.
Sevgiler
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akar.
Gündem
dışı ikinci söz, bilgisayar oyunlarının çocuklar
üzerindeki etkileri hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili
Sayın Arzu Erdeme aittir.
Buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
2.- İstanbul Milletvekili Arzu Erdemin, bilgisayar
oyunlarının çocuklar üzerindeki etkilerine ilişkin gündem
dışı konuşması
ARZU
ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, bilgisayar oyunlarının çocuklar üzerindeki olumsuz
etkilerine ilişkin gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Gazi Meclisimizi saygılarımla selamlıyorum.
Mavi
Balina: Balina ne kadar sevimli bir hayvan değil mi? Hele hele mavi
olduğu zaman ne kadar sevimli geliyor zihinlere. Hâlbuki, bu oyunu tercih
eden, oynayan çocuklar intihara sürükleniyor. Dünyada bu oyunu oynayan çok
sayıda gencimiz, çocuğumuz ne yazık ki intihar etmiştir ve
bu oyunun etkileri ve yankıları Türk gençlerimizi şu an
etkilemektedir. Bugün, artık bir kısıtlama getirilmiştir
ama internete girdiğiniz vakit, bu oyunu yazdığınızda
Zararlı içerikler içerdiğinden dolayı tıklamayınız.
demektedir ama Yine de görmek istiyorsanız aşağıdaki
linke, arama geçmişini görüntülemek için basınız. diyor. Bu
anlamda ben biraz bilgi vermek istiyorum çünkü çocuklarımız bizim
kıymetlilerimiz, evlatlarımız bizim geleceğimiz, Türk
gençliği ülkemizin umudu ve bu oyunların mutlaka ve mutlaka denetim
altına alınması ve yasaklanması gerekmektedir.
Bu
oyunun içeriği görevlendirmeler, özellikle elli gün boyunca çocuklara
birtakım gizli görevler veriliyor. O elli gün boyunca kimseyle
iletişim hâline girmemesi, tamamen asosyal bir kimlik içerisinde
yaşaması ve hiç kimseyle yaptıklarını
paylaşmaması emrediliyor biri tarafından. Bu kişi kim?
Şu an Rusyada yargılanıyor ve üç sene ceza aldı. Üç sene
yeterli mi? Bana göre çok daha uzun cezalar ve hatta ve hatta müebbet hapis
cezası almalı ki böyle insanlar tekrar toplum huzuruna
çıkmasınlar diye.
Bunlar,
aslında, internet sistemi üzerinden insanların kişisel
verilerini hacklemek yani kırmak suretiyle ele geçiren, bunları
çalan insanlar. Bu çocuklara o görevler verilirken bir taraftan kamera
kayıtları istenmektedir. Kolunun üzerine Görevi
başarabilirim. yaz ve bunu kesici bir aletle yaz. denmektedir.
Bacağına bunu yaz, bunu da kameraya çek ve bana görüntüsünü gönder.
denmektedir ve çocukların önemli bir bölümü bunlardan etkilenerek 12
yaşında, 13 yaşında, 15 yaşında ve hatta yaş
biraz yukarı doğru çıkmakta, en son 22 yaşında bir ev
hanımı bu oyunda intihar etmiştir. Türkiyede ise şu an tam
olarak tespit edilmemekle birlikte 2 kişinin intiharı söz konusu. En
son, Almanyada yaşayan bir Türk gencimiz, bir çocuğumuz, Furkan
Şen, yine görevler almak suretiyle, en son görevi yerine getiremediği
için intihar etmiştir. 24 yaşında Türkiyede bir gencimiz, bir
Türk gencimiz yine intihara sürükleyen oyunun kurbanı olmuştur.
Evet,
bunları nasıl önleyebiliriz? Bununla ilgili özellikle uyarılar
yapılmakta ama bu uyarıları ailelerin de yapması
gerekmektedir. Bizlerin de siyasiler olarak mutlaka gündeme
taşıması ve bunlarla ilgili tedbirlerin alınması
yönünde adımların atılması hususunu mutlaka yerine
getirmemiz gerekmektedir. Ailelerin, çocukların hangi oyunları
oynadığını, ismi ne kadar masum olursa olsun mutlaka
denetlemeleri gerektiğini buradan belirtmeliyiz. Nasılsa bilgisayar
sistemi güvenlik altında, bu anlamda zararlı içerikler mutlaka
engelleniyor. diye düşünülmesin çünkü bunları aşmanın da
birtakım yöntemleri var, bu yöntemleri çocuklar maalesef
kullanmaktadırlar.
Aileler
sadece bunları denetlemekle kalmamalı, oynanacak olan oyunlara
birlikte karar vermeliler. Bu oyunların zararları çocuklarla
paylaşılmalı, zararlı örnekleri mutlaka çocuklara
anlatılmalı. Ayrıca, çocuk aileden uzun süre kopmuşsa,
odasında yalnız başına kalıyorsa, uzun süreli olarak
aileden, arkadaşlarından ve kendi kardeşlerinden
bağımsız olarak hareket ediyorsa, gece farklı hareketler
yapıyorsa veya sabaha kadar uyanık kalıyorsa bunların
mutlaka ailede birtakım şüphelere yol açması gerektiği, bu
şüpheler doğrultusunda da araştırılması
gerektiği konusuna dikkat çekmemiz gerekiyor.
Bu
ailelerin, çocuğuna özellikle Hangi oyunları oynuyorsun? diye
yaklaşım gösterip onlara arkadaşça yaklaşması
gerekiyor çünkü çocukların önemli bir bölümü bu oyunların psikolojik
etkilerini bilmemekteler. Pedagojik olarak bakıldığı zaman,
önce çocuğu yalnızlığa itiyor, daha sonra yapması
gereken görevler noktasında sorumluluk bilinci veriyor ama görevlerin
anlamı noktasında hiçbir sorgulama yok yani zihnin tamamen devre
dışı kaldığını buradan anlayabiliyoruz.
Onun
için, bilgisayar oyunlarının çocuklar üzerindeki olumsuz etkileri çok
önemli. Anne babalar olarak ve siyasiler olarak bilinçli bir şekilde buna
mutlaka müdahale edilmeli, önlem alınmalı, tedbir alınmalı.
Evlatlarımız bizim geleceğimizdir.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Erdem.
Gündem
dışı üçüncü söz, Tekirdağın kurtuluş günü
münasebetiyle söz isteyen Tekirdağ Milletvekili Sayın Ayşe
Doğana aittir.
Buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
3.- Tekirdağ Milletvekili Ayşe Doğanın,
13 Kasım Tekirdağın düşman işgalinden
kurtuluşunun 95inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
AYŞE
DOĞAN (Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 13 Kasım, Tekirdağ ilimizin düşman
işgalinden kurtuluşu nedeniyle söz almış
bulunmaktayım.
Konuşmama
başlamadan önce, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürkü
ebediyete intikalinin 79uncu yıl dönümü nedeniyle saygıyla yâd
ediyorum, eşsiz fedakârlıklarıyla milletimizin gönlünde
ölümsüzleşen bütün şehit ve gazilerimizi de rahmet ve minnetle
anıyorum.
Bugün
Tekirdağımızın düşman işgalinden
kurtuluşunun 95inci yıl dönümü. Bu onurlu günü coşku ve
heyecanla kutlayan hemşehrilerimizi buradan selamlıyorum.
Bu
kutlamaların amacı, tarihin derinliklerine gidebilmek, o
yıllarda yaşanan acıları anlayabilmek ve bu acılardan
ders çıkararak gençlerimize aktarabilmektedir. Bundan doksan beş
yıl önce al bayrağımıza kanının rengini veren,
milletimizin zaferini kanlarıyla yazan şehitlerimizi daima
hatırlamak ve gelecek nesillere anlatmak hepimizin en başta
görevidir.
İnsanlık
dışı her türlü katliama karşı birlik ve beraberlik
içerisinde var olma mücadelesini veren milletimiz insanlığın
örnek alacağı zaferleri gerçekleştirmiştir. Yüce
milletimiz, şanlı tarihinden de anlaşılacağı
gibi, hiçbir dönemde birliğini ve beraberliğini bozmadan yekvücut
olarak vatanı ve millî değerlerini sonsuz bir inanç ve azimle müdafaa
etmiştir.
Çanakkale
ve Trablusgarptaki savaşlarda şehit olan dedelerim İbrahim
Çetin ve Halil Çetinin torunu olarak haklı bir gururla yeni nesillere
tarihlerini tüm gerçekliğiyle anlatarak, atalarının ne gibi
fedakârlıklar yaparak tek vatan, tek millet, tek devlet, tek bayrak
anlayışıyla bu kazanımları elde ettiğini iyi
idrak etmelerini sağlamalıyız. Bu doğrultuda gelecek
yarınlarımız için çalışmayı, üretmeyi görev
edinmek zorundayız.
Geçen
hafta 1 Kasımda Tekirdağımızın güzel ilçelerinden
Çorlu, Ergene ve Sarayın düşman işgalinden kurtuluşunu
kutladık. Yarın da Hayrabolu ilçemizin kurtuluşunu
kutlayacağız.
Ancak
üzülerek belirtmek isterim ki tam da o güzel günlerde kutlamaları
yaşarken Tekirdağımız büyük bir skandala şahitlik
etmiştir. Tekirdağımızın merkez ilçesi Belediye
Başkanı Sayın Ekrem Eşkinat, Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğana faşist
diktatör diyerek hakarette bulunmuşlardır ilçe danışma
programlarında. Bu da yetmiyormuş gibi, halkı devletine
karşı ayaklanmaya çağırmıştır. Bu
açıklama Tekirdağ siyasetine kara bir leke olarak geçmiştir.
Konu yargıya intikal etmiştir, gereğini hukuk elbette
yapacaktır. Bizler de bu konunun takipçisi olacağız. Milletimizin
oyuyla seçilmiş Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip
Erdoğana hakaret ederek hele hiç siyaset olmaz. Sorumluluk makamında
olup milletimizi temsil edenlerin sözlerine herkesten daha çok dikkat etmesi
gerekmektedir.
Sözlerime
son verirken tüm hemşehrilerime ve Genel Kurulumuza en kalbi
duygularımla selamlar ve saygılarımı sunarım. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Doğan.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Özkoç, buyurun.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sadece kayıtlara geçmesi açısından söylüyorum:
Sayın Tayyip Erdoğanla ilgili söylenen söz siyasi bir tespittir, bir
hakaret değildir. Bunun kayıtlara geçmesini istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özkoç, kayıtlara geçti.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
AYŞE
DOĞAN (Tekirdağ) Sayın Cumhurbaşkanımız bu
ülkenin, Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanıdır.
MEHMET
GÖKDAĞ (Gaziantep) E, siyasi tespit canım.
AYŞE
DOĞAN (Tekirdağ) Siyasi olmasına gerek yok.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Öyle olması bizim tespit yapmamızı
engellemiyor.
MEHMET
GÖKDAĞ (Gaziantep) AKPnin de Genel Başkanı.
AYŞE
DOĞAN (Tekirdağ) Niye üzerinize alınıyorsunuz ki? Biz
hiçbir şekilde partinizin ismini dile getirmedik.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Muş, birazdan zaten grup başkan vekillerine söz
vereceğim ama
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Şöyle, Sayın Başkan: Yani, burada
yaşanmış olan bir tartışmayı biz alevlendirmek
için değil ama ısrarla bazı görüşlerin tutanaklara geçmesi
isteniyor. Biz bu noktada görüşlerimizi ifade etmek durumundayız.
BAŞKAN
Siz de kayıtlara geçmesi için ayakta ifade edebilirsiniz.
Buyurun.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, bu konu
tartışıldı. Burada hangi amaçla neyin ifade edildiği
çok açıktır. Türkiyede şeffaf bir seçim sistemi vardır.
1950den itibaren Türkiyede seçimler yapılır; bazı partiler
seçimi kazanır, bazıları muhalefette kalır.
Vatandaşın hangi görev taksimini yapacağını biz
bilemeyiz, sandık başında belli olur bu. Ben seçimi
kazanamadım, kazanamayınca, diktatörsün
Böyle bir şeyi kabul
etmemiz asla mümkün değildir. Bu, siyasi eleştiri değil,
hakarettir ve zaten bununla alakalı gerekli süreç
başlatılmıştır.
BAŞKAN
Peki, teşekkürler, kayıtlara geçti Sayın Muş.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Bunu milletin takdirine bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
Sayın Özkoç, size de teşekkür ediyoruz.
Sayın
milletvekilleri; şimdi, sisteme giren ilk on beş milletvekiline
yerlerinden birer dakikalık söz vereceğim.
İlk
söz, Sayın Reyhanlıoğlu
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Kahramanmaraş Milletvekili Nursel
Reyhanlıoğlunun, Yalova Milletvekili Muharrem İncenin
Kahramanmaraşlılar için kullandığı bazı ifadeleri
nedeniyle özür dilemesini beklediğine ilişkin açıklaması
NURSEL
REYHANLIOĞLU (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, bu milletin
evlatları çiftçilik de yapar, kebapçılık da yapar, dondurmacılık
da yapar ancak hainlik yapmaz, kendi vatandaşına kurşun
sıkmaz, vatandaşını hor görmez, küçük görmez. Bu milletin
evlatları Gazi Mustafa Kemal Atatürke saygı duyar, izinden gider;
vatan hainleri ve teröristlerle kol kola yürümez, vatanına göz dikenlere
jurnalcilik yapmaz.
Muharrem
İnceden Kahramanmaraşlıların kahraman evlatlarından
özür dilemesini bekliyoruz.
BAŞKAN
Sayın Topal
2.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, Samandağ
ilçesinde yıllardır sorun olan kıyı kenar çizgisinin
vatandaşların mağduriyetine son verecek şekilde çizilmesi
konusunda çalışma yapılmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
SERKAN
TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başbakana sesleniyorum: Samandağ ilçemizde yıllardır sorun
olan kıyı kenar çizgisi hemşehrilerimizi mağdur etmeye
devam ediyor. Mahkemelerce verilmiş bir yıkım kararı
olmadığı hâlde yıkım çalışmalarına
ilişkin takvim açıklanması, yıkımın ivedilikle
gerçekleştirilmeye çalışılması kabul edilebilir bir
durum değildir. Kaldı ki süreç içerisinde mahkemeler, mevcut
kıyı kenar çizgisi uygulaması çerçevesinde, tapu iptalleri
sürecinde olduğu gibi, yıkım kararı verse dahi mahkemelerin
vereceği o karar kamu vicdanını incitecektir. Hemşehrilerimizi
mağdur eden kıyı kenar çizgisinin konunun uzmanlarından
oluşturulacak bir komisyon tarafından yeniden incelenip
vatandaşlarımızın mağduriyetine son verecek
şekilde çizilmesi konusunda çalışma yapılmasını
talep ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Öz
3.- Çanakkale Milletvekili Bülent Özün, verdikleri önergenin
Başbakana itibar suikastı gerekçesiyle reddedilmesine ilişkin
açıklaması
BÜLENT
ÖZ (Çanakkale) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Görüştüğümüz
bu torba yasa motorlu taşıtlar vergisinde, internet vergisinde,
kurumlar vergisinde, vatandaşın kira geliri üzerinden ödediği
vergide, birçok kalemde artış öngörüyor. Evladının
kazandığı milyar dolarlardan vergi ödemeyenler asgari ücretle
evladının karnını ancak doyurabilenlerin gelirine göz
dikiyor. Güçlü olduğunuz için kaçırdığınız
vergiyi, akladığınız parayı kılıfına
uydurabiliyorsunuz, tek açıklaması budur. Başbakan
Araştırın. diyor, araştırmaya
çalışıyoruz, Meclise önerge getiriyoruz, AKP Başbakanımıza
itibar suikastı. diyerek, oy çokluğuna dayanarak reddediyor.
Gerçekler ne zamandan beri itibara suikast oldu? Türkiye bugün gerçeklerin,
adaletin ülkesi değil, güçlülerin ülkesidir. Gerçekler siz isteseniz de
istemeseniz de açığa çıkacak ve adalet hepimiz için gün gelip
yerini bulacaktır.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Erdinç
Yok.
Sayın
Tezcan
4.- Mersin Milletvekili Yılmaz Tezcanın,
İran-Irak sınırındaki depremde ölenlere Allahtan rahmet
dilediğine ve Türkiye-Filistin Parlamentolar Arası Dostluk Grubu
olarak Filistin Meclisine ve Kudüse yaptıkları ziyarete ilişkin
açıklaması
YILMAZ
TEZCAN (Mersin) Teşekkürler Sayın Başkan.
İran
ve Iraktaki deprem nedeniyle ölenlere Allahtan rahmet, yaralılara acil
şifalar diliyorum.
Bu
hafta sonu Türkiye-Filistin Parlamentolararası Dostluk Grubu üyesi 22
milletvekili arkadaşımızla Filistin Meclisini ve kadim
şehir, peygamberlerimizin yurdu, ilk kıblemiz, nebilerin ve
resullerin hatıralarının olduğu ve ayak izlerini
taşıyan mahzun ve hüzünlü Mescid-i Aksayı, Kudüsü ziyaret
ettik. Beytüllahim ve Cenin şehrini ziyaret ettik. El Halil kentinde
kırk yıllık Filistin mülteci kampındaki dramı gördük.
Tüm Filistinin İsrail kuşatması ve zulmü altında
olduğunu müşahede ettik. El Halilde, İbrahim Camisinde Hazreti
İbrahim, Hazreti Yakup, Hazreti Yusuf ve Hazreti İshak
peygamberlerimizi Yahudi askerleri kuşatması altında ziyaret
ettik. Filistin yalnız değildir. Özgür Filistin, özgür Kudüs, özgür
Mescid-i Aksa için Türkler olarak her daim oradaydık, orada olmaya devam
edeceğiz. Tüm milletvekili arkadaşlarımızı burayı
ziyaret etmeye ve desteğe davet ediyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN
Sayın Şimşek
5.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, Tarsus
Damlama mevkisinde yaşanan kazalar nedeniyle tedbir alınması
gerektiğine ilişkin açıklaması
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Teşekkür ediyorum.
Sorum
Ulaştırma Bakanına olacak: Tarsus-Damlama mevkisinde,
Pozantı-Adana Otoyolu üzerinde son bir ay içerisinde 4 tane ölümlü kaza
meydana gelmiştir. Damlama mevkisi literatürlere ölüm virajı ölüm
yolu ölüm noktası olarak geçmiştir. Ulaştırma Bakanlığının
Damlama mevkisine uzman bir heyet göndererek
Burada yapılan yolda bir
hata vardır, kazaların tamamı hep aynı noktalarda
olmaktadır. Damlama mevkisindeki kazalarının önlenmesiyle ilgili
bugüne kadar kaçış rampaları yapıldı, birtakım
önlemler alındı ama kazalar yine dur durak bilmiyor. Geçtiğimiz
hafta yine kaza oldu, bir önceki hafta yine Damlama mevkisinde kaza oldu.
Burada kalıcı bir çözüm bulunması gerekiyor, gerekirse yola
sürücüleri uyaracak işaretlerin konulması, Emniyetin tedbir
alması gerekmektedir. Bakanlığın bununla ilgili mutlaka
acil tedbir alması gerekmektedir.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Kılıç
6.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, İran-Irak sınırındaki depremde
ölenlere Allahtan rahmet dilediğine ve Kahramanmaraşa yönelik
ifadeler nedeniyle özür dilenmesini beklediklerine ilişkin
açıklaması
İMRAN
KILIÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bölgemizdeki
depremde ölenlere rahmet, yaralılara acil şifalar, herkese
geçmiş olsun diliyorum. Devletimiz ve milletimizin yardım elinin oralara
hemen ulaşmasından onur duyuyorum. Deprem bir tabiat
olayıdır, gelişigüzel yerlerden çok, belirli kuşaklar
üzerine rastlayan bölgelerde oluştukları görülür. Deprem değil,
tedbirsizlik öldürür. Nisa Suresi 71inci ayette Tedbirinizi
alınız. denmiş, hadisişerifte de Tedbir gibi akıl
bulunmaz. buyrulmuştur. Bu anlamda, depremlere hazır ve
hazırlıklı olmalıyız.
İstiklal
Madalyalı Kahramanmaraşımıza ve değerlerine
sağda solda dil uzatılmasından üzüntü ve
rahatsızlığımızı bildiriyor, bu sözleri sarf
edenlerden açıklama yapmalarını ve özür dilemelerini bekliyoruz.
Aksi takdirde, kahraman halkımız hadsizlere haddini sandıkta
bildirecektir.
BAŞKAN
Sayın Yaşar
7.- İstanbul Milletvekili Serap Yaşarın,
Türkiye-Filistin Parlamentolar Arası Dostluk Grubu olarak Filistine
yaptıkları ziyarete ilişkin açıklaması
SERAP
YAŞAR (İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
O
bir şehitti, işkenceler görmüş, yerlerde sürünmüştü, yüzü
tanınmıyordu bana verdiklerinde ama gülüyordu. Yüzündeki şehit
gülüşünden tanıdım onu. ..(x) diyordu bana. Üzülme
ya Meryem
(x) ya Hüseyin,
(x) ya Hasan
(x)
ya Ali,
(x) Allah bizimle beraberdir.
Biz
(x) dedik kardeşlerim, hayır dedik; zulme
hayır, işgale hayır düşmanlığa hayır.
Biz
de hafta sonu Filistin-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu üyeleri ve
bir grup parlamenterimizle birlikte zulme ve işgale kardeşlerimizle
birlikte
(x) dedik. Filistin Dostluk Grubu
Başkanımız Hasan Turana bu anlamlı ziyaret için
teşekkürlerimi sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Gürer
8.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, çiğ süt
üreticilerine destekleme primlerinin bir an önce ödenmesini talep ettiğine
ilişkin açıklaması
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Bölgemizde çiğ süt desteklemelerinden
yararlanan yetiştiricilere 2017 yılında ödeme
yapılmadığı belirtilmektedir. Çiğ süt üretenlere,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
tarafından her yıl yeniden belirlenen fiyatlarla ton başına
destekleme primi ödenmekteydi. Geçmişte üç ayda bir ödenen, daha sonra
altı aya çıkarılan ödemelerin 2017 yılında
yapılmadığı süt üreticileri tarafından ifade
edilmektedir. Üreticiler ton başına ortalama 80 lira civarında
gerçekleştirilen çiğ süt priminin ödenip ödenmeyeceği konusunda
tedirginler. Süt üretimi için girdilere sürekli zam geldiğinden muzdarip
olan üreticiler, destekleme primlerinin zamanında ödenmemesinin
mağduriyet yarattığını belirtiyorlar. Çiğ süt
üreticilerine yapılması gereken desteklerin bir an önce
yapılmasını Hükûmetten talep ediyoruz.
Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Çitil
9.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet İlker
Çitilin, Kahramanmaraşa ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğana yönelik çirkin ithamlarda bulunan Yalova Milletvekili Muharrem
İnceyi kınadığına ve özür dilemeye davet
ettiğine ilişkin açıklaması
MEHMET
İLKER ÇİTİL (Kahramanmaraş) Millî Mücadelede üstün bir
zafer kazanan ve kendini kurtaran şehir unvanıyla tarihiye geçen,
tüm fertlerinin bayraklaştırdığı vatan savunması
sonucu 5 Nisan 1925 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde alınan karar
neticesinde İstiklal Madalyasıyla şereflendirilen, yine
aynı Gazi Meclisimiz tarafından 7 Şubat 1973 tarihinde
kahramanlık payesiyle ödüllendirilen
Kahramanmaraşımızın ismini son derece ucuz ve basit bir
siyasi söylem malzemesi olarak kullanmak en basit ifadesiyle kendini
bilmezliktir, tarihe ve vatan savunması için can veren
ecdadımıza yapılmış bir hakarettir. Türlü yokluk ve eksikliklere
rağmen canımız pahasına verilmiş bir vatan mücadelesi
sonucu şanlı Meclisimiz tarafından verilen kahraman ismini
kullanmaktan bile imtina eden, ünü ülkemiz dışına taşarak
bir dünya markası hâline gelen Kahramanmaraş dondurmamızı,
bir geleneği ve kültürü yansıtan
dondurmacılarımızı hakir, küçük gören,
aşağılayacağı şekilde zikreden; aynı zamanda
ülkemizin muasır medeniyetler seviyesi üstüne çıkması için gece
gündüz demeden çalışan liderimiz, önderimiz, AK PARTİ Genel
Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğana yönelik
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
İLKER ÇİTİL (Kahramanmaraş)
hakaretvari ve son derece
çirkin ithamlarda bulunan CHP Yalova Milletvekili Muharrem İnceyi
şiddetle kınıyor, özür dilemeye davet ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Erdem
10.- İstanbul Milletvekili Arzu Erdemin, 10-16
Kasım Atatürk Haftasına ve Futbol Federasyonunun Üçüncü Ligle
ilgili vermiş olduğu ödenekleri kesmesine ilişkin
açıklaması
ARZU
ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
10-16
Kasım Atatürk Haftasındayız. Çok söze gerek yok, ne söylesek
az, ne kadar anlatsak az. Cumhuriyetin kurucusu, ilk
Cumhurbaşkanımız, Büyük Türk Gazi Mustafa Kemal Atatürkü bir
Türk kadını olarak minnet, şükran ve saygıyla
anıyorum. Cumhuriyetin Türk kadınına
kazanımlarının öneminin bilincinde olmamız gerektiğini
tekrar tekrar vurguluyorum.
Bu
arada, kızlarımızın bir talebini geçen hafta bütçede,
Gençlik ve Spor Bakanlığının bütçesinde dile
getirmiştim, kürsüden de ifade etmek istiyorum: Futbol Federasyonunun
Üçüncü Ligle ilgili vermiş olduğu ödenekleri kesmesi sonucu Üçüncü
Ligdeki Türk kız futbolcularımız spor yapamayacaklar. Bunun
bütçeye tekrar dâhil edilmesini de buradan dile getirmiş oluyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Yıldırım
11.- Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırımın, İran-Irak sınırındaki
depremde ölenlere Allahtan rahmet dilediğine ve sekiz ay önce
Adıyamanın Samsat ilçesinde meydana gelen depremden sonra
halkın hâlâ çadırlarda ve konteynerlerde
yaşadığına ilişkin açıklaması
BEHÇET
YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler Başkanım.
Dün
gece Kürdistanın Halepçe, Süleymaniye ve Kirmanşah kentlerinde 7,2
şiddetinde deprem meydana gelmiştir; yüzlerce can kaybından
bahsedilmektedir. Umarım daha fazla can kaybı olmaz.
Yaşamlarını yitiren soydaşlarımıza Allahtan
rahmet, yaralılara acil şifalar diliyorum. Türkiyeden de yardım
gidiyor, bu yardımın ivedilikle ulaşmasını diliyorum.
Yine,
sekiz ay önce ilimiz Adıyamanın Samsat ilçesinde deprem meydana
geldi. 5,5 şiddetindeki bu depremde çok şükür can kaybı
yaşanmadı ancak Samsat halkı hâlâ çadırlarda, çok kötü,
kullanılmış, eski, dökük, küçük konteynerlerde
yaşamaktadır. Birilerinin dediği gibi, buradaki aileler 10-15
çocuklu ailelerdir. Bu kutuplaştırıcı, ötekileştirici
10-15 çocuklu aileler sözü depremden daha fazla yaralayıcı
olmuştur. Bu dili de buradan şiddetle kınıyorum. Bu
kalabalık aileler 25 metrekarelik pis kokan konteynerlerde çok
sağlıksız bir şekilde yaşamaktadır, hatta
eğitim ve öğretimlerini de bu çadır ve konteynerlerde sürdürüyorlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEHÇET
YILDIRIM (Adıyaman) Soğuklar bastırmadan barınma ve
ısınma problemleri derhâl çözülmelidir.
BAŞKAN
Sayın Özdiş
12.- Adana Milletvekili İbrahim Özdişin,
verdikleri önergenin Başbakana itibar suikastı gerekçesiyle
reddedilmesine ilişkin açıklaması
İBRAHİM
ÖZDİŞ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Görüştüğümüz
bu torba yasa motorlu taşıtlar vergisinde, internet vergisinde,
kurumlar vergisinde, vatandaşın kira geliri üzerinden ödediği
vergide, birçok kalemde artış öngörüyor. Bu vergi
artışlarından Başbakanın oğulları,
dayısı, yeğeni etkilenecek mi? Evladının
kazandığı milyar dolarlardan vergi ödemeyenler, asgari ücretle
evladının karnını ancak doyurabilenlerin gelirine göz
dikiyor. Sonra da sıkılmadan Bunda bir sorun yok, her şey
yasal. diyorsunuz. Var efendim, sorun var; hem evrensel hukuka hem dinî,
vicdani tüm değerlere göre insan hakkını yemek suçtur. Güçlü
olduğunuz için kaçırdığınız vergiyi,
akladığınız parayı kılıfına uydurabiliyorsunuz;
tek açıklaması budur. Başbakan Araştırın.
diyor. Araştırmaya çalışıyoruz, Meclise önerge
getiriyoruz, AKP Başbakanımıza itibar suikastı diyerek oy
çokluğuna dayanarak reddediyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM
ÖZDİŞ (Adana) - Gerçekler ne zamandan beri itibar suikastı
olmuştur?
BAŞKAN
Sayın Özkaya
13.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın,
Türkiye-Filistin Parlamentolar Arası Dostluk Grubu olarak Filistine
yaptıkları ziyarete ilişkin açıklaması
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, hafta sonu, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Filistin Dostluk Grubu Başkanımızın
organizesiyle, 20 AK PARTİli, 1 CHPli ve 1 MHPli
arkadaşımızla beraber Filistini, kutsal başkentimiz
Kudüsü, mahzun ve işgal altındaki Mescid-i Aksayı,
Ramallahı, Cenini, Hazreti İbrahim, Hazreti İshak ve Hazreti
Yusufun mekânlarının bulunduğu El Halil şehrini ziyaret
ettik.
Üstat
Necip Fazılın,
Vicdan
azabına eş, kayna, kayna Sakarya,
Öz
yurdunda garipsin, öz vatanında parya.
dizeleri
sanki Filistinliler için yazılmış. Filistinliler, kendi
vatanlarında İsrail işgali altında, açık hava
hapishanesinde yaşıyor.
Başkenti
Kudüs olan bağımsız Filistinin kurulması ve Mescid-i
Aksanın özgür olması dileğiyle, her daim bu davaya sahip
çıkacağımızı ve bu davanın peşinde
olduğumuzu belirtiyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Ilıcalı
14.- Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalının,
9 Kasım 93 Harbi olarak bilinen Osmanlı-Rus
Savaşının 140ıncı yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
MUSTAFA
ILICALI (Erzurum) Sayın Başkanım, 9 Kasım, 93 Harbi
olarak bilinen 1877 Osmanlı-Rus Savaşının
140ıncı yıl dönümüydü.
Erzurum
Valiliğince beş yıldır başarıyla organize edilen
Kahraman ecdadımızın anısına tabyalara yürüyoruz.
çağrısı Erzurum halkımızca büyük bir destek
bulmuştur. Bu destansı mücadelenin 140ıncı
yılında, bizler, cumartesi günü Erzurum halkı olarak o
insanların coşkularıyla, torunlarıyla,
yaşlısı genciyle, kadınıyla erkeğiyle, hep
beraber sabah namazından sonra tabyalara yürüdük, o günü tekrar yâd ettik.
O
gün kocası cephede çarpışan, ağabeyi kollarında can
veren bir yiğit kadın vardı. Üç aylık bebeğini
emzirdikten sonra Seni bana Allah verdi, ben de ona emanet ediyorum. diyerek
ağabeyinin silahıyla sokağa fırlayan o kadın, tarihe
kahramanlığıyla damga vuran Nene Hatun idi.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA
ILICALI (Erzurum) Bizler, yüz kırk yıl sonra, binlerce
dadaşın, Nene Hatunun ruhunu canlı tutmak, bugün
yaşadığımız benzer olaylar için millî iradeyi güçlü kılmak
için bu yürüyüşü gerçekleştirdik.
Aradan
geçen bu kadar zamana rağmen, belki mücadelenin vasfı
değişiyor ama amaçlar değişmiyor. Ülkemizi bölmek,
parçalamak isteyen o günkü zihniyet, bugün farklı yollarla amacına
ulaşmak için her türlü hainliği sergiliyor.
Nene
Hatunun dediği gibi, Evlatlarımız anasız babasız
büyüyebilir ama vatansız büyüyemez. Bütün bu hainler bilmelidir ki bizler
de aynı kararlılıkla, imanla direnişimizi sürdürmeye devam
edeceğiz. Diğer taraftan bu kutlu
BAŞKAN
Sayın Ilıcalı, beş dakika oldu.
MUSTAFA
ILICALI (Erzurum) Son bir şey, çok önemli, son cümlemi söylüyorum.
BAŞKAN
Kayıtlara geçiyor sadece, mikrofon kapalı.
Buyurun.
MUSTAFA
ILICALI (Erzurum) Diğer taraftan, bu kutlu mücadelenin
çocuklarımızın, gençlerimizin, gelecek
kuşaklarımızın hafızalarından silinmemesi için
ilgili bakanlığınızca ulusal, uluslararası olarak
kutlanmasını öneriyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Erdinç yoktu Genel Kurulda, onun yerine Sayın
Gaytancıoğlu.
Buyurun.
15.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun,
Türkiyede et üretiminin durumuna ilişkin açıklaması
OKAN
GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün
Türkiye İstatistik Kurumu kırmızı et üretim
rakamlarını açıkladı. Evet, Türkiyede et üretiminde yüzde
23 azalma var. Siz hâlâ çiftçiyi düşünmeyin, hâlâ getirdiğiniz torba
yasalarla meraları rant alanına çevirmeye çalışın,
hâlâ başka ülkelerden canlı hayvan ve kırmızı et ithal
etmeyi öncelik olarak kabul edin; böyle politika olmaz. Tarım Bakanı
ve bürokratları Vatandaşa ucuz et yediriyoruz. diye sevinmesinler.
Tarım Bakanının görevi ülke tarımına, Türk çiftçisine
destek vermektir. Çiftçiyi yok sayarsanız sonra çiftçi size küser,
üretebilecekken üretmez. Bizim çiftçimiz de bunu yapmış. Yüksek
maliyetlerden dolayı besiciler et üretimini bırakmışlar
yani üretmiyorlar. Bizim ucuz ete karşı
çıktığımız yok ama paramızın başka
ülkelere gitmesini doğru bulmuyoruz. Tarım Bakanına
bakarsanız et ithalatı üç yıl daha sürecekmiş. İddia
ediyorum, siz ithalat yaptıkça üretici sayısı azalacak,
kırmızı et üretimimiz düşecek. Zaten 1 kilo yem 60 lira
olursa, çiftçi borç içinde hâlâ üretmeye kalkarsa, siz de ithalata devam
ederseniz gelecek yıllarda hayvancılık yapacak çiftçi
bulamayacaksınız.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz sayın milletvekilleri.
Şimdi
sayın grup başkan vekillerine sırasıyla söz vereceğim.
Sayın
Akçay, sizden başlayalım.
Buyurun.
16.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 12 Kasım
Düzce depreminin 18inci yıl dönümüne, İran-Irak
sınırındaki depremde ölenlere Allahtan rahmet dilediğine,
millî halterci Naim Süleymanoğluna acil şifalar dilediğine ve
öğretmen atamalarının bir an önce yapılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
12
Kasım 1999 Düzce depreminin 18inci yılını idrak ediyoruz.
Bu depremde 710 vatandaşımız hayatını
kaybetmişti. Bu vesileyle, hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza Allahtan rahmet dilerken depremden zarar
görenlere de geçmiş olsun dileklerimizi tekraren iletmek istiyorum.
Dün
gece Irak-İran sınırında, Halepçe yakınlarında
7,2 şiddetinde bir deprem meydana geldi. Depremin sebep olduğu
yıkıma dair üzüntü verici haberler alıyoruz. Açıklamalara
göre İran ve Irakta hayatını kaybedenlerin sayısı
200ü geçerken binlerle ifade edilen yaralıdan bahsedilmektedir. Tüm
depremzede komşularımıza, İran ve Irak
vatandaşlarına geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz,
hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet, ailelerine
başsağlığı diliyoruz.
Depremin
duyulduğu andan itibaren Kızılay ve AFAD harekete geçmiş ve
gece saatlerinden itibaren bölgeye yardım ve kurtarma ekipleri
ulaştırılmıştır. Bu konuda gerekli hassasiyeti
gösteren tüm kurumlara ve yetkililere teşekkür ediyorum.
Coğrafya
kaderdir. Bu kaderin en belirgin olduğu konulardan biri de depremdir. Son
yıllarda, Anadolunun etrafında, Akdeniz havzasından bütün güney
sınırımız boyunca irili ufaklı depremler
yaşadık. Bütün bu depremleri münferit birer vaka olarak görmek
yanlıştır. Nitekim deprem uzmanları da yaşanan
gelişmelerin sürpriz olmadığını ifade etmektedir.
Türkiye olarak büyük bir deprem tehlikesiyle karşı
karşıyayız. Depreme, öncesi ve sonrasıyla hazır
olmalıyız. Depreme hazır olmak, sadece deprem sonrasına
hazır olmak değildir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, ek sürenizi veriyorum.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim.
Depremle
mücadelede can kaybını azaltmak, ekonomik kaybı minimuma
indirmek için politikalar geliştirilmelidir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; olimpiyat ve dünya şampiyonu
millî haltercimiz Naim Süleymanoğlu önceki gün beyin damarlarında
geçirdiği rahatsızlık sonucu ameliyat edilmiş, hâlen
yoğun bakımda uyutulduğu bilgisi kamuoyuna
yansımıştır. Millî haltercimiz Naim Süleymanoğluna
acil şifalar diliyoruz; kendisine, ailesine ve sevenlerine geçmiş
olsun dileklerimizi iletiyoruz.
Ülkemizdeki
en önemli sosyal ve ekonomik sorunlardan biri de ataması yapılamayan
öğretmenlerdir. Bu yıl KPSS eğitim bilimleri testine farklı
alanlardan 412.139 kişi girmiştir. Buna göre 400 binden fazla
öğretmen adayımız vardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Tamamlayabilir miyim.
BAŞKAN
Buyurun, tamamlayın.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) FETÖyle mücadelede açığa alınanlar da dâhil
edildiğinde öğretmen açığı 140 bine
ulaşmıştır. Atama bekleyen öğretmen sayısı
gün geçtikçe ve çok hızlı bir şekilde artmaktadır. Bunun
önüne geçmenin en önemli yollarından biri açık öğretmen
kadrolarına atama yapılmasıdır. Gerek atama bekleyen
öğretmenler gerekse öğrencilerimiz adına elzem olan bu durum
acilen çözülmelidir. Millî Eğitim Bakanı Sayın İsmet
Yılmaz geçtiğimiz günlerde 20 bin öğretmen ataması için 20
Şubat 2018de ilana çıkılacağını ve Haziranda
atama yapılacağını açıklamıştır.
Öğretmen açığı ve öğretmen atamaları sadece bir
istihdam meselesi olarak ele alınmamalıdır. Pansuman hamlelerle
bu sorun çözülemez. Öğretmen açığı bir millî eğitim
sorunudur, öğrenciler öğretmenleriyle buluşmalıdır.
Millî eğitim kadrosuna katılmak için gün sayan öğretmenlerimize
bekledikleri haber verilmelidir.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akçay.
Sayın
Yıldırım, buyurun.
17.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, 12 Kasım Düzce depreminin 18inci
yıl dönümüne, İran-Irak sınırındaki depremde ölenlere
Allahtan rahmet dilediğine, Çağdaş Hukukçular Derneği
avukatlarına gözaltı operasyonunun siyasi bir saikle
gerçekleştirildiğine ve bir yıl önce Yüksekovada bir
zırhlı araçtan açılan ateş sonucu 4 yurttaşın
hayatını kaybettiği olaydaki sanık polisin tahliye
edilmesine ilişkin açıklaması
AHMET
YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, bugün Düzce depreminin yıl dönümü ama 710
canımızı rahmetle anarken dün Süleymaniye eyaletine
bağlı Halepçe ilçesi yakınlarında meydana gelen, merkez
üssü Halepçe ilçesi yakınları olan depremde şimdiye kadar
özellikle Irak Kürdistan bölgesinde onlarca ve İran
sınırında meydana geldiği için İranın
Serdeşt ve Kirmanşah illerinde ise yüzlerce ölünün olduğunu
öğrenmiş bulunuyoruz. Bu depremde hayatını kaybedenlere
Allahtan rahmet diliyorum, yaralılara ve özellikle evini kaybedenlere
geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Parti olarak bütün
teşkilatlarımızla birlikte depremden etkilenenlerle
dayanışma içerisinde olacağımızı ve elimizden
gelen bütün desteği sunacağımızı ifade ederek tekrar
bu depremden etkilenmiş olanlara geçmiş olsun dileklerimizi
iletiyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, başta Genel
Başkanı Selçuk Kozağaçlı olmak üzere, Çağdaş
Hukukçular Derneği avukatları altı gündür gözaltındalar.
Bir hukuk kurumuna, bir hak savunucusu olan kuruma dönük bu gözaltı
operasyonu siyasi bir saikle gerçekleştirilmiştir çünkü Selçuk
Kozağaçlı ve arkadaşları, bu ülkede, ezilmişlere,
mazlumlara, ötekilere, emekçilere, her nerede hak ihlaline uğrayan kim
varsa onlara yetişmeye çalışan ve savunma görevi üstlenmiş
olan avukatlardır. Bu operasyonun siyasi olduğunu, özellikle bu
ülkede iktidara yakın ve suça bulaşmış olan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Ek sürenizi veriyorum Sayın Yıldırım, buyurun.
AHMET
YILDIRIM (Muş)
kesimlerin cezasızlığından
biliyoruz. Bir yandan insan hakları savunucuları ve hukukçular böyle
pervasız gözaltı ve tutuklamalara maruz kalacaklar, öte yandan
Suruçta, tutuklu tek sanığın mahkemeye getirilme kararı
sebebi açıklanmaksızın bir anda boşa düşürülerek bugün
mahkemeye götürülmemiştir. Aynı şekilde, Suruç
davasının ve orada katledilen gençlerin avukatları
gözaltına alınıp tutuklanıyor. Ancak buna
karşılık, bu katliamda fail olanlar, sanık olanlar ise
cezasızlıkla tahliye ediliyorlar.
Yine
bir yıl önce, Yüksekova ilçesinde bir zırhlı araçtan, bir
panzerden açılan ateş sonucu 4 yurttaşımız
hayatını kaybetmişti. Hemen ardından Başbakan bu
yurttaşların yakınlarını arayarak taziye ve
üzüntülerini ifade etmiş, İçişleri Bakanı ise bizzat ilçeye
giderek bu olayın bütün ayrıntılarıyla
araştırılıp sorumluların yargı önüne
çıkarılacağını ifade etmiş olmasına
rağmen tutuklu tek sanık polis de tahliye edilmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, tamamlayın Sayın Yıldırım.
AHMET
YILDIRIM (Muş) 4 kişinin, 4 canımızın taksirli bir
şekilde ölümüne sebep olanların bu kadar kolay yargılanmaktan
kurtulduğu bir süreçte, ancak, hak savunucularının ve
mağdurların avukatlarının ise bu kadar kolay gözaltına
alınmasını ve tutuklanmasını kınıyoruz.
Selçuk Kozağaçlı ve Çağdaş Hukukçular Derneğine dönük
bu operasyonun bir an önce sona ermesini ve serbest
bırakılmalarını talep ediyoruz.
Teşekkür
ederim. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yıldırım.
Sayın
Özkoç
18.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, İran-Irak
sınırındaki depremde ölenlere Allahtan rahmet dilediğine,
verdikleri önergenin Başbakana itibar suikastı gerekçesiyle
reddedilmesine ve 12 Kasım Düzce depreminin 18inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; öncelikle Irakta ve çevresinde deprem nedeniyle ölen
insanlarımıza başsağlığı diliyorum. Orada
mağdur olan insanların bir an önce kurtarılabilmesi için
ülkemizin gerekli desteği vereceğine inanıyorum. Bununla ilgili
bizim de teşkilatlarımızın ve tüm
olanaklarımızın seferber edildiğini de bir kere daha ifade
etmek istiyorum.
Sayın
Başkan, görüştüğümüz bu torba yasa, motorlu taşıtlar
vergisinde, internet vergisinde, kurumlar vergisinde, vatandaşın kira
gelirleri üzerinden ödediği vergide, birçok kalemde artış
öngörüyor. Bu vergi artışlarından Başbakanın
oğulları, dayısı, yeğeni etkilenecek mi, biz merak
ediyoruz. Evladının kazandığı milyar dolarlardan vergi
ödemeyenler, asgari ücretle evladının karnını ancak
doyurabilenlerin gelirine göz mü dikiyor, bunu öğrenmek istiyoruz. Sonra
da sıkılmadan Burada sorun yok, her şey yasal. deniliyorsa
bunun nedenini öğrenmek istiyoruz. Sorun var; hem evrensel hukuka hem
dinî, vicdani, tüm değerlere göre insan hakkını yemek suçtur.
Güçlü olduğunuz için kaçırdığınız vergiyi,
akladığınız parayı kılıfına
uydurabiliyorsunuz, tek açıklaması budur. Başbakan
Araştırın. diyor, araştırmaya
çalışıyoruz, Meclise önerge getiriyoruz, AKP
Başbakanımıza itibar suikastı. diyerek, oy çokluğuna
dayanarak reddediyor. Gerçekler ne zamandan beri itibar suikastı oldu?
Türkiye, bugün gerçeklerin, adaletin ülkesi değil güçlülerin ülkesidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Buyurun, ek sürenizi veriyorum.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim.
Adamı
olanın, parası olanın, gücü olanın vergi ödemediği,
hapis yatmadığı, eğitim sisteminin derdine tasasına
katlanmadığı, gül gibi yaşayıp gittiği, yoksulun,
orta sınıfın ise ezildikçe ezildiği, sesini bile duyuramaz
hâle geldiği bir ülkedir Türkiye. Ama böyle gitmeyecek, gerçekler siz
isteseniz de istemeseniz de açığa çıkacak ve adalet hepimiz için
gün gelip yerini bulacaktır.
Değerli
Başkanım, bu arada -diğer grup başkan vekillerimizin de
ifade ettiği gibi- ben de bir Sakarya Milletvekili olarak, depremin
acısını yaşamış ve o bölgede çekilen
acıları bilen bir kişi olarak Düzce depreminin yıl
dönümünde kaybettiğimiz insanlarımıza Allahtan rahmet
diliyorum. Yaşamın daha güzel, depremle ilgili tüm tedbirlerin
gerçekten alındığı yepyeni bir yaşam olabilmesi için
herkesin elinden geleni, özellikle iktidarın elinden geleni
yapmasını diliyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özkoç.
Sayın
Muş, buyurun.
19.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, 12
Kasım Düzce depreminin 18inci yıl dönümüne, İran-Irak
sınırındaki depremde ölenlere Allahtan rahmet dilediğine
ve Türkiyenin deprem bölgesindeki insanların tüm ihtiyaçlarının
karşılanması noktasında bütün imkânlarını
seferber ettiğine ilişkin açıklaması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bundan on sekiz yıl önce, 12 Kasım 1999 Cuma günü
Düzce depremini yaşadık. Orada hayatını kaybeden
vatandaşlarımıza tekrar Allahtan rahmet diliyorum, milletimizin
bir kez daha başı sağ olsun .
Aynı
şekilde, dün merkez üssü Irakın Süleymaniye kenti olan depremde
yaşamını yitirenlere Allahtan rahmet, yaralılara acil
şifalar diliyoruz. Irak ve İran halklarına geçmiş olsun
dileklerimizi sunuyoruz.
Bu
anlamda, Türkiye dünyanın neresinde olursa olsun, her doğal afette
olduğu gibi, milletimizin yardım ve dayanışma duygusunu
yinelemiştir. Iraktaki depremzedelere insani yardım
sağlanması amacıyla yardım konvoyları, birazdan
detayını vereceğim istatistiklerle, yola
çıkmıştır; gıda, tıbbi malzeme, çadır
başta olmak üzere her türlü yardım sağlanacaktır.
Bu
anlamda, Genelkurmay Başkanlığına ait A400M kargo
uçağı içerisinde AFAD Başkanı, AFAD Başkan
Yardımcısı, Ankara İl AFAD Müdürlüğünden 10 personel
ve 1 araç, Sağlık Bakanlığı UMKEden 10 personel ve 1
araç ile Ankara AFAD lojistik deposundan 320 battaniye ve 60 çadırla
birlikte Süleymaniyeye gönderilmiştir. Söz konusu uçak 11.15
itibarıyla Süleymaniye Havaalanına iniş yapmış olup
hâlihazırda 15 araçlık bir konvoy da olay yerine hareket
etmiştir. Diyarbakır İl AFAD Müdürlüğünden 10 personel ve 2
araç olay yerine hareket etmiş olup hâlihazırda Habur Sınır
Kapısında beklemektedir. Van İl AFAD Müdürlüğünden 3 araç,
10 personel, daha fazla arama kurtarma personeli talep edilmesi durumunda harekete
geçmek üzere yine Habur Sınır Kapısında hazır olarak
bekletilmektedir. Deprem bölgesinde yürütülmekte olan insani yardım
çalışmalarına destek olmak üzere kara yoluyla Muş lojistik
depodan 2 bin adet çadır ve Diyarbakır lojistik depodan 4 bin adet battaniye
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, ek sürenizi veriyoruz.
MEHMET
MUŞ (İstanbul)
Habur noktasına ulaşmış olup
hâlihazırda yine bunlar da sınır kapısında giriş
yapmak için beklemektedir.
Türk
Kızılayı tarafından söz konusu insani yardım
çalışmalarına destek olmak üzere de 3 bin adet çadır, 10
bin adet battaniye, 3 bin adet ısıtıcı, 10 bin adet yatak
ve 1 adet yemek tırı 26 personel eşliğinde kara yoluyla
bölgeye gönderilmiş olup yine bunlar da sınırda hazır
olarak bekletilmektedir. Oradaki gelişmelere göre buradan sevkiyat
yapılacaktır.
Türkiye'nin,
orada meydana gelen deprem noktasında, bölge insanının tüm
ihtiyaçlarının karşılanması noktasında bütün
imkânlarını seferber ettiğini ben de buradan bir kez daha ifade
etmek isterim. Hayatını kaybedenlere tekrar Allahtan rahmet,
yaralı olanlara da acil şifalar diliyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Muş.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Pervin
Buldanın, Başkanlık Divanı olarak İran-Irak
sınırındaki depremde ölenlere Allahtan rahmet dilediklerine
ilişkin konuşması
BAŞKAN
Biz de Başkanlık Divanı olarak, dün akşam Irak merkezli
meydana gelen depremde yaşamını yitirenlere Allahtan rahmet
diliyoruz. Tabii, en fazla kaybı İran ne yazık ki verdi.
Özellikle, İranda yaralı olan vatandaşlarımıza da
acil şifalar diliyor, yaşamını yitirenlere de Allahtan
rahmet, yakınlarına sabırlar diliyoruz. Umarız can kaybı
fazla olmaz, bundan sonra yükselmez, tek umut ettiğimiz şey bu. Bir kez
daha herkesin başı sağ olsun diyoruz.
Sayın
milletvekilleri, şimdi gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından, milletvekilleri
tarafından verilen önergelerin iade gerekçelerinin incelenmesi, milletvekillerinin
denetleme faaliyetlerinin önündeki engellerin kaldırılmasına
yönelik düzenlemelerin yapılabilmesi amacıyla 13/11/2017 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel
Kurulun 13 Kasım 2017 Pazartesi günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 13/11/2017 Pazartesi günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Ahmet
Yıldırım
Muş
HDP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
13
Kasım 2017 tarihinde İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili
Filiz Kerestecioğlu tarafından verilen 5876 sıra numaralı
milletvekilleri tarafından verilen önergelerin iade gerekçelerinin
incelenmesi, milletvekillerinin denetleme faaliyetlerinin önündeki engellerin
kaldırılmasına yönelik düzenlemelerin yapılabilmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırma önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerinin 13/11/2017 Pazartesi günkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinde -öneri sahibi- ilk
konuşmacı Adana Milletvekili Sayın Meral Danış
Beştaş. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
Buyurun.
HDP
GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepimizi ilgilendiren, bütün milletvekillerini
ilgilendiren bir konu, bizim önergelerimizin iade edilmesi yani yasama
Meclisinde görevlerimizin yapılmasının fiilen keyfî bir
şekilde, takdire dayalı olarak iade edilmesi. Gerçekten, yasama organının,
milletvekillerinin en temel görevlerinden biri tabii ki Parlamentoda görev
yaparken aynı zamanda, yazılı, sözlü soru önergeleri vermek,
araştırma önergeleri vermek, grupların gensoru verebilmesi ve bu
vasıtayla iktidarı hem denetlemek hem şeffaflığı
sağlamak hem de hesap verilebilirliğin yolunu açmaktır. Ancak bu
dönemde, özellikle 26ncı Dönemde çok yeni bir uygulamayla karşı
karşıyayız. Önergeler, İçeriği kaba ve yaralayıcıdır.
diye -bazı kavramlar ifade edilerek- iade ediliyor. Nedir kaba ve
yaralayıcı olan? O konuda sizlere şüphesiz birkaç örnek
vereceğim.
Tabii,
bununla da yetinilmiyor. Ayrıca, önergelerimiz kendi
sayfalarımızda ve Meclis sitesinde de yayınlanmıyor.
Aylarca süren takibattan sonra ya iade ediliyor ya da çok uzun bir süre sonra
bunlar Meclis sitesinde yayınlanıyor.
Değerli
milletvekilleri, doğrusu burada doğrudan kamusal bir alanın,
kamusal kararların aynı zamanda şeffaflığı da
engellenmiş oluyor ve en önemlisi, Hükûmetin hesap vermesi ve bizim
denetleme yetkimiz de fiilen ortadan kalkmış oluyor. Sonuçta, hiçbir
milletvekili keyfî bir şekilde bir soru sormaz, araştırma
önergesi vermez. Her partinin, özellikle muhalefet ve iktidar partisinin
ayrı siyasi perspektiflerinin olması, ayrı ideolojik
yaklaşıma sahip olmaları doğanın yani aklın ve
toplumsal dinamiklerin gereğidir. Her siyasi parti her konuya aynı
kavramlarla yaklaşmayacağı gibi, aynı
değerlendirmeleri yapmak zorunda da değildir, zorunda da
bırakılamaz. Burada bir kötüye kullanma hâli söz konusu Meclis
Başkanlık Divanının.
Doğrusu,
ben bu konuyu yakından takip ettim, basın toplantısı da
yaptım. Meclis Başkanlığına Yasaklı
sözlüğünüz var mıdır? diye sordum, Hangi sözcükler yasak, onu
bize bildirin, biz buna göre davranalım. dedik, o da verilmedi. Niye
soru önergelerimize yanıt vermiyorsunuz? diye sordum, ona da yanıt
verilmedi. Ne sorarsak soralım yanıt verilmiyor. Sadece, bizim,
Halkların Demokratik Partisinin 26ncı Yasama Döneminde 100
araştırma önergesi, 4 adet gensoru, 746 soru önergesi, 25 sözlü soru
önergesi iade edildi. İade sebeplerinde hangi kavramlar var? Mesela,
sivillere yönelik hak ihlalleri, Adem Geverinin önergesi; cinsel şiddet,
önergenin iadesinin gerekçesi. Başka bir gerekçe, Dereboyu köyü mevkisi
helikopterlerle bombalanmış, sabit bu, kamuoyuna yansıdı;
işkence kavramı, cinayet kavramı, yargısız infaz
kavramı gibi hak ihlali de bunun içinde. Şimdi, bunlar iade sebebi.
Peki,
şunu sormamız lazım: Biz milletvekilleri olarak vatandaştan
düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda bir tık ileride miyiz,
geride miyiz? Şu anki uygulamaya göre biz çok gerideyiz.
Yargıtayın, Anayasa Mahkemesinin, Avrupa İnsan Hakları
Mahkemesinin verdiği yüzlerce kararda, şu anda bizim
söyleyemediğimiz kavramları toplumsal yapıda herkes söylüyor;
sivil toplum örgütleri söylüyor, barolar söylüyor, insan hakları
savunucuları söylüyor, herkes konuşabiliyor ama biz bunu yazıp
Meclis Başkanlığına verdiğimizde önergemiz iade
ediliyor. Yani Parlamentoda düşünce ve ifade özgürlüğü
kaldırıldı ve tam anlamıyla bir sansür uygulanmaktadır.
Bu, sansürdür; bunun başka bir izahı yok. Cezaevlerinde mektup okuma
komisyonları olur, o mektup sakıncalı mı, değil mi;
biz ilgili kişiye verelim mi, vermeyelim mi? Şu anda soruyoruz,
Meclis Başkanlık Divanındaki başkan vekiline -bunu gündeme
getirmeleri de önemli- acaba bir önerge okuma komisyonu mu var, öyle bir birim
mi kuruldu? Nedir yani, hak ihlali demek? İşkence yapan, cezasız
kalıyor; milletvekili, işkenceyi soramıyor! Cevap verilsin bize,
yoktur densin, vardır densin ama bu, gerçekten korkunç bir tablodur.
Bu
sansürün, bu düşünce ve ifade özgürlüğünün Parlamentoda
kısıtlanması, demokrasinin en temel işlerlik kazanması
olması gereken yerin artık Parlamento olmadığı
gerçeğini de ortaya koymuştuk, bu nedenle bize ilişkin, bütün
milletvekillerine söylüyorum, bu önergeyi kabulünüzü talep ediyoruz. Gelin,
bunu araştıralım..
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) -
bunun çözüm yollarını
bulalım. Araştırma ve sözlü sorularımıza yanıt
alabilmemizin önünü açalım diyorum.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Beştaş.
Grup
önerisi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili
Sayın Levent Gök.
Buyurun
Sayın Gök. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
üç dakikadır.
CHP
GRUBU ADINA LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yasama faaliyetleri açısından son derece haklı
ve yerinde bir önerge, peşinen desteklediğimizi ifade edelim.
Meclisimizin
kanayan bir yarasıdır bu, sadece önergede bahsedildiği gibi de
değildir. Önergede bahsedilen konu, önergelerin iadesine dönüktür,
Cumhuriyet Halk Partisinin de bu konuda çok ciddi
sıkıntıları bulunmakta. Vermiş olduğumuz
yazılı soru önergelerinin tam 616 tanesi iade edildi değerli
arkadaşlarım, 10 tane araştırma önergesi ve bu şekilde
bakın, 23üncü Dönemde yüzde 11 cevaplandırılmayan bir oran
varken 26ncı Dönemde yüzde 48lik bir oranla Meclis tarihimizin en çok
yanıtlanmayan önerge dönemine dönüştük. Yani, sorun, sadece önergelerin
iadesi değil, önergeler iadeler ediliyor ama zamanında
cevaplandırılmıyor, cevap verilenlerin de cevabı yerinde
değil yani konu peş peşe. Bir önerge veriyorsunuz, gelen cevap:
Muhatabına iletilmiştir. Gelen yazı size iade edilecektir.
E, ne yapıyorsunuz? İç Tüzükte müeyyidesi yok. Vaktinde önergeler
cevaplandırılmadığı zaman Başkanlık tenkit
ediyor yazıyı. Tenkitten sonra müeyyidesi ne? Müeyyide yok
değerli arkadaşlarım.
Bu
şekilde kanayan bir yaramız var ama hiçbir zaman İsmail
Kahramanın Meclis Başkanlığını yürüttüğü bu
Meclis döneminde, 26ncı Dönemde olduğu kadar önergeler iade
edilmemiştir, cevap verilmezlik yapılmamıştır ve
verilen cevaplar da tatminkâr değildir.
Tabii,
bu, nereden kaynaklanıyor? HDPli kardeşlerim, bu önergeyi verdiniz
ama aslında önergenin bir kaynağı var. Yani, bu, Meclis
Başkanının yapısından kaynaklanıyor, genetiktir
bu, genetik; genetik faktörlerden dolayı. Niçin? Siz, hiç Meclis
Başkanımızın Atatürkle ilgili bir sempozyum düzenlediğini
gördünüz mü? Geçtiğimiz yıl Meclis Başkanımız
Abdülhamitle ilgili tam dört gün süren bir sempozyum düzenledi hem o
sempozyumu tanıttı, ardından iki gün sonra da tam dört gün süren
Abdülhamitle ilgili sempozyum yapıldı. Meclis Başkanı
geçtiğimiz günlerde, tam dört gün önce diyor ki Abdülhamitle ilgili gene:
Muhteşem bir insandı. Yani, konu Meclis Başkanının
genetik yapısından kaynaklanıyor, fikri dünyasından
kaynaklanıyor. Abdülhamit neyle ünlüdür? Abdülhamit, uzun bir saltanat
dönemi yapmıştır ama Abdülhamit sansürle anılır,
istibdat dönemiyle anılır.
SAİT
YÜCE (Isparta) Abdülhamite laf söyleme. Meclis Başkanı,
Abdülhamiti övmekle çok doğru bir iş yapmıştır.
LEVENT
GÖK (Devamla) - Bu nedenle, sorun, Meclis Başkanının özellikle
düşünce yapısından kaynaklanan bir genetik eksikliktir
değerli arkadaşlarım. Abdülhamitten aldığı bir
genetik faktörü buralara taşıyor ve Meclisimizi sansürcü bir
anlayışla yönetmeye çalışıyor; esas
sıkıntı budur. Ama, anlaşılıyor ki Meclis
Başkanını değiştirmeye niyetleri yok. Hiç olmazsa bir
Atatürk açılımı yapıyorsunuz, Abdülhamitten sonra bir de
Sayın Meclis Başkanının Atatürke yönelmesi, belki
düşünce dünyasını daha berraklaştırır, soru
önergelerinin cevaplandırılmasında daha
kolaylaştırıcı bir rol oynar ve hepimizin önünü açar diyor,
hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Gök.
Grup
önerisi üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Bartın
Milletvekili Sayın Yılmaz Tunç. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz
üç dakika.
Buyurun.
AK
PARTİ GRUBU ADINA YILMAZ TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi hakkında AK PARTİ
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum.
HDP
grup önerisinin konusu, muhalefet partilerinin verdiği soru ve
araştırma önergelerinin, siyasi saikler nedeniyle TBMM
İçtüzüğü gerekçe gösterilerek iade edildiği, bunun da
milletvekillerinin denetim fonksiyonunu engellediği ve bununla
alakalı bir araştırma komisyonu kurulması talebini
içeriyor.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin iki önemli fonksiyonu var.
Birisi, yasama fonksiyonu; kanun tekliflerini ve tasarılarını
kanunlaştırıyoruz burada. Diğeri de, denetim fonksiyonu.
Denetim fonksiyonunda milletvekilleri bu görevini, Meclis
araştırması, yazılı ve sözlü olmak üzere soru
önergesi, gensoru, genel görüşme, Meclis soruşturması gibi
vasıtalarla kullanıyor. Tabii, milletvekilleri, bu görevini yaparken
belli kurallara tabi. Anayasamızın ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün öngördüğü kurallar çerçevesi içerisinde önerge
metinleri, yazılı ya da sözlü konuşmalarında
belirttiği ifadeler, Anayasanın ve TBMM İçtüzüğünün
belirttiği kurallar çerçevesi içerisinde olmalı. Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğü hepimizi bağlar. İç Tüzükte 67nci madde,
konuşma üslubuyla ilgilidir. Eğer ifadeler, bu maddeye
aykırıysa elbette ki iade gerekçesi olabilir.
Yine,
Anayasamızın 138nci maddesi, eğer verilen önerge yargı
yetkisinin kullanılmasıyla ilgiliyse burada da Anayasaya
aykırı bir durum olur, Meclis Başkanlığı,
Anayasaya aykırılık gerekçesiyle iade eder.
Yine,
Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 96 ve 97nci maddelerinde
yazılı ve sözlü soru önergelerinin usulü belirtilmiştir. Bu
usule aykırı sorular sorulmuşsa ya da sorulamayacak sorular
sorulmuşsa Meclis Başkanı, Anayasa ve İç Tüzükten
kaynaklanan bu yetkisini kullanır.
Muhalefetin
denetim faaliyetinin siyasi saiklerle engellenmesi söz konusu değildir
değerli milletvekilleri.
Araştırma
önergesinin gerekçesine baktığımız zaman, gerekçesinde
Şu kelimeler nedeniyle önergelerimiz iade edildi. deniliyor, işte
katliam, savaş gibi ifadeler. Devletin terörle mücadelesini
savaş ve katliam olarak nitelendirirseniz bu, Anayasaya
aykırı bir durumdur. Yine Kürt illeri kürdistan gibi ifadeler
kullanırsanız bu da Anayasamızın Devleti, ülkesi ve
milletiyle bölünmez bütünlüğü ilkesine aykırı ifadeler olur ve
bu nedenle de Anayasa ve İç Tüzük gereğince iade edilir.
İstatistiklere
aslında geldiğimizde, iade edilen önerge sayısına
baktığımız zaman, bu da toplamda yüzde 10u geçmemektedir.
Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tunç.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Beştaş.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın hatip konuşmasında
bizi mevcut önergeyle Anayasaya aykırı davranmakla suçladı ve
terör ve terörizme destek olarak aslında niteledi. Bu nedenle
BAŞKAN
Sataşmadan söz istiyorsunuz.
Buyurun.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun HDP grup
önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında HDP Grubuna sataşması
nedeniyle konuşması
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
dikkatle dinledim gerçekten sayın hatibi, çok güzel bir şekilde
mevzuatı özetledi; teşekkür ediyorum. Beş dakikada ben
yetiştirememiştim. İç Tüzük, Anayasa, ilgili kurallar, denetim
yetkisi, yasama fonksiyonu; tabii ki bunların altına imza atıyorum
ama bunun nasıl kullanıldığı önemli. Tam da önergemiz
bunu söylüyor. Bir kere, bizim önergemizde biz her partinin farklı bir
dili ve yaklaşımı olabileceğini söylerken siyasi
olayları farklı okuyabileceğimizi de ifade etmiştim. Kürt
ve kürdistan kavramı ya da işkence kavramı ya da katliam
kavramı; bunlar kime yönelik olursa olsun reddediliyor, sivillere yönelik
hak ihlalleri ve cinsel şiddetten dolayı bile önergeler reddediliyor.
Şimdi,
bir ülkede işkence maddi olarak varsa, Roboski gibi, Ankara gibi, Suruç
gibi, Kızılaydaki gibi birçok katliam varsa o katliama katliam
demeyelim mi, işkence yapılıyorsa işkence demeyelim mi,
cinsel şiddet varsa cinsel şiddet demeyelim mi? Şimdi, biz
bunları söyleyemezsek vatandaşın düşünce ve ifade özgürlüğünden
bile faydalanamıyoruz. Bizim dilimizi bağlıyorlar ve sansür
uygulanıyor. Bir kere, bu kavramlar asla ret gerekçeleri olamaz. Anayasa
da, İç Tüzük de kötüye kullanılıyor, keyfî bir takdir yetkisinin
aleyhe yorumlanması var. Meclis Başkanına bu konuda -demin de
söyledim- sözlü sordum Niye iade ediyorsunuz? diye sordum. Bize ilgili
bakanlık cevap versin, desin ki: İşkence yoktur ya da cinsel
şiddet bu ülkede yoktur. En azından sorumuza yanıt
almış olalım.
Sayın
Gök
Benim sürem yetmediği için söyleyemedim, zaten cevap da verilmiyor,
cevap verilmediği gibi önergelerimiz iade ediliyor. Bu nedenle sizin de
gerçekten mevcut mevzuat kapsamında bir kez daha durumu gözden geçirerek,
her şeyi belirli bir yere bağlamadan objektif bir değerlendirme
yapmanız gerekiyor. Bunu araştırmak zorundayız. Çünkü bu,
bizim kendi çalışmalarımızı doğrudan ortadan
kaldıran bir uygulamaya dönüştü.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Beştaş.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Tunç
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan, 60a göre kısa bir söz
alabilir miyim?
BAŞKAN
Buyurun, açıyorum mikrofonunuzu.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
20.- Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Sayın Başkanım, Ne sorarsak iade
ediliyor. şeklindeki görüşe katılmak mümkün değil.
Şimdi,
26ncı Dönemde muhalefetin cevaplanan yazılı ve sözlü
sorularına baktığımız zaman: Cumhuriyet Halk
Partisinin 13.105 sorusunun 6.326sı cevaplandırılmış,
HDPnin 3.330dan 1.426sı cevaplandırılmış, MHPnin
1.491den 981i cevaplandırılmış, bağımsızların
da 123ten 39u cevaplandırılmış. Sözlü sorularda da
CHPnin 772den 364ü cevaplandırılmış, HDPnin 59dan 15i
cevaplandırılmış, MHPnin de 67den 49u
cevaplandırılmış. Yine, bu dönemde 271 birleşim
yapmışız. Bu birleşimlerin 168inde HDP grup önerisi
görüşülmüş.
Şimdi,
iadelere baktığımız zaman, 26ncı Yasama Döneminde 1
ve 2nci yasama yıllarında
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Bitiriyorum Sayın Başkan.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Bu istatistikler 26ncı Döneme mi
ait?
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Evet.
BAŞKAN
Tamamlayın Sayın Tunç.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) 19.529 yazılı soru önergesinin 1.546sı
iade edilmiş. Bu, sadece HDPye ait önergeler değil, iade edilen
önergelere baktığımız zaman, 616sı CHPnin,
846sı HDPnin, 66sı Milliyetçi Hareket Partisinin. Yine, 2.241
Meclis araştırması önergesinden 149u iade edilmiş, bunlar
da yine çeşitli partilere mensup. 21 gensoru önergesinden sadece 4ü iade
edilmiş, diğerleri görüşülmüş. 2 tane de Meclis
soruşturması önergesi verilmiş; Cumhuriyet Halk Partisinin Cumhurbaşkanımızla
alakalı verdiği o Meclis soruşturması önergeleri iade
edilmiş çünkü bu da mevcut Anayasaya göre mümkün değil, 2019dan
sonra mümkün olabilecek bir husustur.
Bilgilerinize
arz ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tunç.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan, ben de İç Tüzük
MURAT
EMİR (Ankara) Anayasaya aykırılığını da
söyleyebilir mi sayın hatip? Hangi açıdan Anayasaya
aykırı?
BAŞKAN
- Sayın Yıldırım
AHMET
YILDIRIM (Muş) Yerimden çok kısa bir söz talep ediyorum.
BAŞKAN
Buyurun, açıyorum mikrofonunuzu.
21.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
AHMET
YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Hatibin
iadeler konusunda verdiği rakamlarda da görüleceği üzere Hükûmete,
ilgili bakanlıklara veya Meclis Başkanlığına
yöneltilen soru önergelerinin -rakamları üç aşağı beş
yukarı takip ettim- ancak yarısına ulaşabiliyor; yani,
yarım çalışan bir Meclis. Bizim hatibimiz Hiç cevap vermiyor.
demedi ki, Büyük çoğunluğuna cevap vermiyor. dedi. Verilen
rakamlara bakıldığında, bu Meclisin ne kadar
çalıştığı konusunda eleştirilerimizi
doğrulayan rakamları sarf ettiği için kendisine teşekkür
ediyoruz.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yıldırım.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından, milletvekilleri
tarafından verilen önergelerin iade gerekçelerinin incelenmesi,
milletvekillerinin denetleme faaliyetlerinin önündeki engellerin kaldırılmasına
yönelik düzenlemelerin yapılabilmesi amacıyla 13/11/2017 tarihinde
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin Genel
Kurulun 13 Kasım 2017 Pazartesi günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Karar yeter sayısı istiyorum
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Halkların Demokratik Partisi grup önerisini
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.14
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.30
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Mücahit
DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Halkların
Demokratik Partisi grup önerisinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Yok Başkan.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Yok Başkan.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Elektronik yapın Sayın Başkan.
BAŞKAN
Elektronik cihazla oylama yapacağız.
İki
dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, elektronik cihazla yapılan oylamada karar
yeter sayısı bulunamadı.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.34
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.44
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Mücahit
DURMUŞOĞLU (Osmaniye),
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Halkların
Demokratik Partisi grup önerisinin ikinci oylamasında da karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, öneri
kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
taşeronlaşmanın neden olduğu sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/2130) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 13
Kasım 2017 Pazartesi günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
13/11/2017
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 13/11/2017 Pazartesi günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan Taşeronlaşmanın neden olduğu
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla (10/2130) esas numaralı Meclis
araştırma önergesinin görüşmesinin, Genel Kurulun 13/11/2017
Pazartesi günlü (bugün) birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin gerekçesini açıklamak üzere öneri sahibi, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Murat Emir
Buyurun
Sayın Emir. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
CHP
GRUBU ADINA MURAT EMİR (Ankara) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün
ülkemizdeki en yakıcı sorunlardan birini konuşuyoruz,
taşeron işçiliği konuşuyoruz. Bu, kamudaki 810 binin
üzerindeki işçiyi ilgilendiriyor. Türkiyede 2,5 milyonun üzerinde
işçi taşeron olarak çalıştırılıyor ve
aileleriyle birlikte düşündüğümüz zaman da neredeyse 10 milyonun
üzerindeki vatandaşımız taşeron işçilikten muzdariptir
ve bunun mağdurudur. Dolayısıyla bu sorunu, bu konuyu ciddiyetle
ve -Sayın Başkan, uyarırsanız- en azından yerimizde
oturarak ve sessizce dinlememiz gerektiğini düşünüyorum.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda uğultu var; lütfen dinleyelim.
MURAT
EMİR (Devamla) Hafif veya basit bir konuyu konuşmuyoruz.
Değerli
arkadaşlar, on beş yıllık iktidarınızda
taşeron işçi sayısı astronomik olarak
artmıştır. Yüzde 500 oranında taşeron
işçiliğin arttığını görüyoruz on beş
yıllık iktidarınızda. Ve bu iktidarlar döneminde asla ve
kata taşeron işçiliğin düzeltilmesine, iyileştirilmesine,
ortadan kaldırılmasına ve bu işçilerimize kadro verilmesine
dönük hiçbir eyleminizi görmedik. Ama neyi gördük? Her seçimden önce
yaptığınız vaatlerinizi gördük.
Bakın,
çok kısa anımsatacağım size: Seçimlerden önce, haziran
seçimlerinden önce 3 Mayısta Sayın Erdoğan Kadro istiyoruz.
diyen bir taşeron işçiye Nankörlük yapmayın. diyor. Devamında
Bir işin var zaten, o yüzden nankörlük yapma. diyor. Oysa değerli
arkadaşlar, iş talep etmek, kadro talep etmek bu ülkede yaşayan
ve çalışan herkesin temel hakkıdır ve anayasal hakkıdır.
Bir şekliyle taşeron işçi olarak dahi iş buldu diye kimseye
minnet etmesi gerekmiyor, susması gerekmiyor; susmayınca da nankör
olmuyor değerli arkadaşlar. Peki ne oldu siz böyle yaptıktan
sonra? 7 Haziran hezimetini yaşadınız. Anladınız ki o
işler öyle değil. Onu anlayınca ne yaptınız?
Bakın, işte, taşeron Başbakanınız vardı ya
bir tane -bakın, ona da bakın- o ne demiş?
Dışarıda kalan tek bir taşeron işçisi olmayacak. Biz
söz verdik mi böyle söz verir, icraat yaptık mı böyle yaparız.
Siz böyle mi yapıyorsunuz? Bakın, bu söz verildikten sonra iki
yıl geçti üstünden, hâlâ düşünüyorsunuz,
taşınıyorsunuz, hesap yapıyorsunuz. Neyi hesap ediyorsunuz?
Siz
seçimlerden önce tuğla kalınlığında seçim beyannamesi
yayınladınız, gösterdiniz, Kadro vereceğiz. dediniz.
Nerede o hesaplar? Her seçimden önce gösteriyorsunuz, Yapacağız.
diyorsunuz ve insanların yoksulluğunu ve işsizliğini
sömürüyorsunuz; işin özü budur. Yoksulluğu ve işsizliği
sömürerek de sürekli olarak iktidarınızı pekiştirme
arayışı içerisindesiniz. Bakın, hâlâ Sayın
Başbakan diyor ki: Bu iş bu yıl sonunda bitecek. Peki, bitecek
mi? Göreceğiz ama biz gördüklerimizden, okuduklarımızdan
anlıyoruz ki bu sorunu bitirmeyeceksiniz, sadece ismini
değiştireceksiniz. Sözleşmeli personel diyecekmişsiniz,
on iki aydan daha uzun süreli sözleşmelilere kadro verecekmişsiniz,
belirli şartlara bağlayacakmışsınız, daha önceki
kıdem haklarından vazgeçmesini, dava haklarından vazgeçmesini
isteyecekmişsiniz. Bunu yapacaksanız değerli arkadaşlar, bu
sömürü düzenine, bu emek hırsızlığına devam
edecekseniz hiç bunlara yeltenmeyin çünkü artık on beş yılda
deşifre olmuş, her yönüyle anlaşılmış bir siyasi
iktidarsınız.
Taşeron
işçilik değerli arkadaşlar, emeğin sömürüsüdür, ucuz
işçiliktir, modern köleliktir, emeğin
değersizleştirilmesidir, sendikasızlaştırmadır;
grev hakkının, toplu sözleşme hakkının yok
edilmesidir. Şimdi, bunlar ortadayken ve insanlarımızın en
temel hakkıyken kadro istemek, siz bunu engellemek üzere her türlü
mücadeleyi veriyorsunuz.
Bakın,
özellikle kamuda 810 binin üzerinde taşeron işçi var, en çok da
sağlık alanında; mesela, Numune Hastanesinin dâhil olduğu
birinci bölge Kamu Hastaneleri Birliğinde. Biliyor musunuz, özellikle
kamu, sözleşmeleri üç ila altı aylık yapıyor. Bakın,
bu, aslında bir Sağlık Bakanının da, bir Hükûmetin de
utanacağı bir şeydir. Üç ila altı aylık arasında
niye yapıyor? Çünkü üç ayda bir, altı ayda bir işe
girdi-çıktı yaptırıyor ve kıdem tazminatını,
iş hakkını dahi ödemek istemiyor ve Numune Hastanesinde
çalışan işçilerin kendilerinin, çocuklarının
sağlık hakkı, sigorta hakkı olmadığını
biliyor muydunuz sadece bu yüzden?
Dolayısıyla
değerli arkadaşlar, bu sadece bir iş meselesi değil, bu bir
aş meselesi değil, bize göre bir insanlık suçudur.
İnsanları böylesine yoksulluğa ve güvencesiz çalışmaya
mahkûm etmekten bir an evvel vazgeçin diyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Emir.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Bostancı
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Murat Bey konuşmasında taşeron
Başbakan ifadesini kullanarak tahkir kastıyla böyle bir dil
kullanmıştır. 69a göre sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN
Peki, buyurun.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Kime karşı kullandı?
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Başbakana taşeron deyince tahkir oluyorsa,
taşeron işçilere verilecek bir cevaplarının olması
lazım.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının,
Ankara Milletvekili Murat Emirin CHP grup önerisi üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında AK
PARTİ Grup Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
esasen Murat Bey siyaset dilinin inceliğini, nezaketini bilen ve bu
doğrultuda dikkatli ve ihtimamlı bir dil kullanan arkadaş.
Zannediyorum sehven ağzından çıkmıştır diye ümit
etmek isterim.
Şüphesiz
her çalışan kişiye, gruba ilişkin statü saygıdeğerdir
ama Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanını tanımlarken daha
dikkatli bir dil kullanmak gerekir. Bunu eleştiri
yapılmayacağı anlamında söylemiyorum, elbette
eleştirinizi yaparsınız ama tahkir kastıyla böyle lakaplar,
isimler takmaya başlarsanız mukabilini
çağırırsınız Murat Bey. Sonuçta burada kirli bir
siyasi dil ortaya çıkar; bunu herhâlde hiçbirimiz istemeyiz, siz
ayrıca hiç istemezsiniz diye düşünüyorum. Bu çerçevede, bu
taşeron Başbakan ifadesinin
yanlışlığını ve Murat Beyin eğer bir
açıklaması varsa bu doğrultuda o açıklamasını
talep ediyorum.
Teşekkürler.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHARREM
ERKEK (Çanakkale) Hocam, görevden alınış şekli sebebiyle
o vurgu yapıldı.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bostancı.
MURAT
EMİR (Ankara) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Sayın Emir
MURAT
EMİR (Ankara) Burada açıklamam gereken ve kirli dil
kullandığıma dönük iddia olduğu için ben de söz hakkı
kullanmak istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun, size de iki dakika söz vereyim.
Aslında
sataşma değil, normalde açıklama yapmak için yerinizden
verebilirdim ama buyurun.
3.- Ankara Milletvekili Murat Emirin, Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MURAT
EMİR (Ankara) Öncelikle, Sayın Bostancının
şahsımla ilgili düşüncelerine teşekkür ederim. Gerçekten de
bu kürsülerin dikkatli ve politik nezaketin içerisinde kullanılması
gereği ortada, burada bir sorun yok.
Burada
benim amacım asla Sayın eski Başbakanı tahkir etmek, üzmek,
incitmek değildir elbette. Ancak, değerli arkadaşlar, önemli bir
konu bu. Bakın, bir başbakan düşünün, seçimlere giderken diyor
ki: Bir tane bile kadrosuz işçi kalmayacak. Ve Biz bir iş yaparsak
böyle yaparız. diyor ve onun üzerinden de iktidar oluyor. O yüzde 49,5 oy
alıyor, oy aldıktan bir süre sonra çağrılıyor ve Sen
artık Başbakan değilsin. deniyor ve biz o Başbakanı
göremiyoruz artık burada. Niye göremiyoruz? Çünkü başka bir irade, o
Başbakanın Başbakanlığını elinden aldı.
Bakın, millî irade yok artık Türkiyede, irade başka birinin
elinde. Şimdi, biz o zaman bunu kime soracağız? Kime
soracağız bu sözün hesabını, hangi AKP iktidarına
soracağız? İki yıldır niye bekliyordunuz? diye
sormayacak mıyız değerli arkadaşlar? Dolayısıyla
biz bu nedenle bu konuyu gündeme getiriyoruz.
Bu
konu ciddi bir konu, aslında beş dakikalara sığmayacak bir
konu. Bakın, 10 milyonun üzerinde insanımızı ilgilendiren;
işsizliğe, açlığa ve yoksulluğa mahkûm eden,
yakıcı bir sorundan bahsediyoruz ve bir siyasi iktidar sözler
vermiş, verdiği sözlerini tutmamış ve o sözü verenler de
gayrimeşru bir biçimde o konumlarından edilmişler. O zaman, biz
bunu burada da elbette tartışmak zorundayız.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Emir.
Sayın
Özkoç
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan, sadece kayıtlara geçmesi için
söylüyorum. Sayın Grup Başkan Vekilimiz aslında çok nezaketli
biridir, sözlerine de çok dikkat eden birisidir, sanıyorum onun da dili
sürçtü. Başbakan konusunda bu kadar hassas olan hocamızın
aslında taşeron işçiler konusunda da -tahkir kelimesini yani
aşağılama kelimesini- bir hakaret olarak görmemesi gerekirdi.
Bunun da kayıtlara geçmesini istiyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özkoç.
MUHARREM
ERKEK (Çanakkale) Taşeron işçiler açlık
sınırının altında yaşıyor.
BAŞKAN
Sayın Bostancı
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, ben
konuşmamda her çalışma grubunun saygıdeğer
olduğundan bahsettim, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına
ilişkin konuşurken gösterilmesi gereken bir nezaketten ve ihtimamdan
bahsettim. Buradaki bağlamı itibarıyla kullanılan dilin de
kirli bir dili çağırabileceğini ifade ettim. Söylediğim
budur.
Teşekkürler.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Aynı dikkat Türkiye'de çalışan emekçiler için
de geçerlidir, emekçilere de aynı hassasiyetin gösterilmesi gerekir.
BAŞKAN
Peki, teşekkür ederiz Sayın Özkoç.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
taşeronlaşmanın neden olduğu sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/2130) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin Genel Kurulun 13
Kasım 2017 Pazartesi günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi grup önerisi üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
İsmail Faruk Aksu
Buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
üç dakika.
MHP
GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
CHP
Meclis araştırma önergesinde her ne kadar
taşeronlaşmanın vardığı boyut ve
taşeronlaşmanın neden ve sonuçlarının
araştırılması önerilmişse de içeriğine bakıldığında,
önergenin, sivil toplum kuruluşlarına baskı yapılması,
asgari ücret, kıdem tazminatı, işçi haklarının
iyileştirilmesi, sendikalaşma ve toplu sözleşme, kamuda norm
kadro uygulaması, 4/B ve 4/Clilerin sorunları gibi her biri
ayrı ayrı araştırmayı gerektiren kapsamlı sorun
alanlarıyla ilgili olduğu görülmektedir.
Taşeronlaşma
son yıllarda oldukça yaygınlaşan, bir yandan kolay istihdam yolu
olarak görülürken, diğer yandan, beraberinde, özellikle de
çalışanların haklarının haleldar edilmesi
anlamında ciddi sıkıntılar getiren bir uygulamadır.
Taşeronlaşma, temelde, işçilere gördürülen hizmetlerin
niteliği, çalışanların hakları ve normların
istismarı gibi sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Bize göre,
örgütsüzlüğü, güvencesiz çalışmayı, kayıt
dışılığı ve kuralsızlığı
tetikleyen, insan onuruna yaraşır düzgün iş
tanımını yok sayan, çalışma hayatının dengelerini
bozan şekilde çalışma yöntemlerine son verilmelidir.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak seçim beyannamemizde alt işveren işçilerinin
artan sorunlarını çözüme kavuşturmayı, çalışma
şartları ve ücretlerini iyileştirmeyi, iş güvencesi,
yıllık ücretli izin, fazla mesai ücreti, kıdem tazminatı
gibi haklarını güvence altına alacak şekilde bir
düzenlemeye kavuşturmayı, kamuda çalışan taşeron
işçileri de kadroya geçirmeyi öngörmüştük. Bu ihtiyacın hâlen
devam ettiği bir gerçektir. Nitekim, Hükûmet de 1 Kasım seçimlerinde,
kamudaki taşeron işçilerin kadroya geçirileceği vaadinde
bulunmuştu. Ancak bugüne kadar konuya ilişkin olarak hâlâ somut bir
adım atılmış değildir. MHP olarak, bir an önce,
taşeron işçilerin ve ayrıca 4/B ve 4/Cli, geçici, vekil gibi
çalışanların da yaptıkları işle uyumlu kadrolara
geçirilmesini gerekli görüyoruz.
Değerli
milletvekilleri, esasen sorun çalışma hayatı ve kamu personel
rejimindeki hukuki ve mali statü karmaşasından
kaynaklanmaktadır. Bize göre, geçici ve münferit düzenlemeler yerine
çalışma hayatındaki sorunların masaya
yatırıldığı köklü bir personel rejimi reformunun
gerçekleştirilmesi şarttır. Türkiye, süratle, köklü devlet
geleneğini çağdaş gelişmelerle buluşturan bir kamu
yönetimi yapısına ve çalışma hayatı normuna
kavuşturulmalıdır.
Bununla
birlikte, taşeronların sorunlarının
araştırılmasına ilişkin önergeyi desteklediğimizi
belirtiyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aksu.
Sayın
milletvekilleri, birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.59
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.32
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Mücahit
DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21inci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet
Halk Partisi grup önerisi üzerinde ikinci söz Halkların Demokratik Partisi
Grubuna aittir.
Gaziantep
Milletvekili Sayın Mahmut Toğrul, buyurunuz. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz
üç dakika.
HDP
GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkürler Sayın
Başkan.
Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, dün vuku bulan depremden dolayı İran, Irak ve
Kürdistan halklarının acısını paylaşıyor,
depremde yaşamını yitirenlere Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı diliyorum,
yaralılara da acil şifalar diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu ülkenin belki de en önde gelen sorunlarından bir
tanesi de emekçilere, işçilere yönelik politikalarımızdır.
Özellikle özelleştirmeler ve bunlarla bağlantılı olarak
taşeronlaştırma politikaları ve iş güvenliği ve
sağlığı önündeki engeller gittikçe yoksullaşmayı
derinleştirmektedir. AKP iktidarının on beş
yıllık iktidarı döneminde 125 büyük şirket özelleştirilmiş,
kamuya ait olan şirketler özele devredilmiş, bununla
bağlantılı olarak da taşeron sayısı 387 binden 2
milyonu aşmış durumdadır şu anda yani yüzde 500
oranında bir artış söz konusudur.
Değerli
arkadaşlar, taşeronlaştırma, esnek
çalıştırma, güvencesiz çalıştırma aynı
zamanda iş yerinde sağlıklı iş çalışma
koşullarının oluşmasına da engel olduğundan
dolayı bugüne kadar maalesef iş sağlığı ve
güvenliği önlemlerinin alınmamasından kaynaklı 20 bine
yakın işçi iş kazalarında, iş cinayetlerinde
hayatını kaybetmiş durumdadır.
Değerli
arkadaşlar, taşeronlaştırma aynı zamanda
örgütsüzlüğü de getirmektedir. Sendikalaşma oranı bugün
ülkemizde neredeyse onda 1e düşmüş durumdadır ve sendikalara,
örgütlenmeye yönelik politikalar sanki bir terör örgütüne üyelikle eş
değer hâle getirilmiş ve güvencesizleştirme had safhaya
ulaştırılmış durumdadır.
AKP
iktidarı her sıkıştığında, her seçime
yaklaştığında Taşeronu kaldıracağız,
taşeron işçiyi güvenceye alacağız. diye her gün vaatlerde
bulunuyor ama maalesef on beş yıllık iktidarında sona
gelinmesine rağmen bu konuda atılmış bir adım yok.
Mevcut Başbakan bu yıl sonuna kadar taşeronu kadroya
alacaklarını ifade ettiler. Aralık ayına geldik, henüz bir çalışma,
gözle görülür bir ilerleme söz konusu değil. Yine, farklı kadrolarda
çalıştırma, 4/Cli vesaire bir sürü farklı kadroda
çalıştırma, sözleşmeli personel alımı yine
gittikçe artmakta ve güvencesiz çalıştırma gittikçe neredeyse
rutine dönüşmektedir.
Dolayısıyla,
biz, Halkların Demokratik Partisi olarak Cumhuriyet Halk Partisinin
verdiği bu önergeyi destekliyoruz ve mutlaka bu yakıcı sorunun
ele alınmasını ve burada kurulacak bir komisyon marifetiyle bu
sorunun üstüne gidilmesini diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Toğrul.
Grup
önerisi üzerinde, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mahmut Kaçar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz
üç dakika, buyurun.
AK
PARTİ GRUBU ADINA MAHMUT KAÇAR (Şanlıurfa) Sayın
Başkan, çok değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi önergesi
hakkında söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce, dün Irak ve İranda meydana gelen depremde vefat
eden tüm kardeşlerimize Allahtan rahmet diliyorum; yaralılara da
Cenab-ı Haktan acil şifalar diliyorum.
Tabii,
taşeron konusu, değerli arkadaşlar 1936 yılında
başlayan bir uygulama ve 1936 yılından AK PARTİ
iktidarına kadar taşeronlarla ilgili, gerek çalışma
koşulları gerek özlük haklarıyla ilgili hiçbir yasal düzenleme
yapılmamışken ilk kez AK PARTİ iktidarında 2014
yılında yapılan bir düzenlemeyle taşeron işçilerin
gerek ücretleriyle ilgili gerek yıllık izinleri, kıdem tazminatına
ilişkin ve toplu sözleşme haklarından faydalanmaları ve
sendikalara üye olmalarıyla ilgili 2014 yılında çok önemli bir
yasal düzenleme yapıldı. Daha sonra, 1 Kasım seçimleri öncesi
bizim, AK PARTİ olarak seçim taahhütnamemizde de ifade ettiğimiz gibi
kamuya alınmalarıyla ilgili bir taahhütte bulunulmuş ve bununla
ilgili de bu geçen zaman zarfı içerisinde çalışmalar son
şeklini almış, çok yakın tarihte Sayın
Başbakanımızın ve dün itibarıyla da Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanımızın yaptığı
açıklamalar da merkeze alındığında bu yıl sonu
itibarıyla taşeronların kamuya alınmasıyla ilgili
yasal sürecin tamamlanacağı net olarak ifade edilmiştir.
Önce
şunu net olarak ifade edeyim: Hükûmetimizin büyük bir sorumluluk
içerisinde bu konuya yaklaştığını, bu konuda
atılan adımların hem Hükûmet sorumluluğu içerisinde hem de
vatandaşlarımıza, çalışanlarımıza
taahhütlerimiz çerçevesinde gelişeceğini özellikle kamunun bilmesinde
büyük bir fayda mülahaza ediyorum.
Taşeron
işçi kardeşlerimizin yaşadığı sorunlara
hükûmetlerimiz hiçbir zaman kayıtsız kalmamış, bu
uygulamanın, çalışanlarımızın sömürülmesine
dönüşmesine müsaade etmeyecek önlemleri geçmişte
aldığı gibi bu yakın zamanda yapacağı
düzenlemelerle de bundan sonra da hiçbir zaman emek sömürüsüne izin
vermeyeceğini buradan ifade etmek istiyorum. Bunu neye göre söylüyorum?
Bugüne kadar AK PARTİ iktidarı gerek çalışma hayatıyla
ilgili gerekse bütün toplumsal konularda bütün alanlarda vermiş
olduğu bütün sözleri yerine getiren ve bunun neticesinde de milletimizden
takdir gören siyasi bir harekettir. Bunu değerli
arkadaşlarımız da çok iyi bilirler ki, çalışma
hayatıyla ilgili, kamu çalışanlarına toplu sözleşme
hakkının verilmesi, yine darbe ürünü olan 2821 ve 2822
sayılı yasaların değiştirilerek
demokratikleştirilmesi, iş sağlığı ve
güvenliğiyle ilgili müstakil yasalar çıkarılması gibi
çalışma hayatının demokratikleşmesiyle ilgili bütün
yapılan düzenlemeler AK PARTİ iktidarı döneminde
yapılmıştır. İnşallah, yıl sonuna kadar
çıkarılacak olan yasayla birlikte de artık taşeron
kardeşlerimizin de bu sorunları çözülecek ve kamuda
istihdamlarına başlanacağını ifade ediyor, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) İşçilerin canına okudunuz. Neyi
düzelttiniz arkadaş, ne yaptınız?
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kaçar.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.39
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Mücahit
DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21inci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Cumhuriyet
Halk Partisi grup önerisinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, öneri
kabul edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 6306
Sayılı "Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981 Sayılı "İmar
ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak
Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar Kanununun Bir
Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun" ve 4706
Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/884) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981
Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı
Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı
İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz
Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet? Yerinde.
9/11/2017
tarihli 20nci Birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülen 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının ikinci bölümü üzerinde ilk konuşma Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına yapılmıştı.
Şimdi
gruplar adına ikinci konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Sayın Selin Sayek Böke.
Buyurun
Sayın Böke. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakika.
CHP GRUBU ADINA SELİN
SAYEK BÖKE (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
502 sıra
sayılı Kanunun ikinci bölümüne dair Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum.
Bu torba yasa artık
gerçekten çorbaya dönmüş bir yasa. Birçok kanunu orasından,
burasından yamamasına rağmen, esasında özünde çok açık
bir mesaj barındırıyor. Öyle bir bütün ki bu, 127 maddelik bu
kanun aslında 4 temel unsurda birleşiyor. Bu torba kanun bir borçlanma
kanunudur, bu torba kanun bir vergi artışı kanunudur, bu torba
kanun bir kurumsal çöküş reçetesi ve kurumsal çöküşü
derinleştirme kanunudur, bu torba kanun bir rant düzenini devam ettirme
kanunudur. Yani 127 maddeyle ortaya çıkan bu çorbadan esasında 2
temel mesaj çıktığını görüyoruz. Bu mesajlardan
birincisi, bugüne kadar bu iktidarın yapmış olduğu
hataların faturasının vatandaşa çıkartılıyor
olması, ikincisi de büyük bir çelişkiyle bunca yük yaratan ve bu yükü
bu torba kanunla vatandaşın üzerine yıkıyor olan bu düzeni
daha da derinleştiren ve devam ettirmeyi vadeden bir torba yasayla
karşı karşıyayız.
Şimdi, ortaya çıkan
faturayı bir değerlendirmek gerekiyor. Bu yasada artan vergiler var,
bu yasada artan borçluluk var. Türkiye zaten hiç olmadığı kadar borçlu
bir şekilde bu yasayı tartışıyor ve sanki bu borçlar
yokmuşçasına bu yasada 37 milyar liralık bir ek borç yetkisi
talep ediliyor. Türkiye zaten borçlu demiştim, bunu rakamlarla ortaya
koymanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bugün Türkiyenin brüt
dış borç stoku 2003ten sonra ilk defa yine millî gelirinin yüzde
50sini aşmış durumda, hazinenin dış borcu 4e
katlanmış, iktidara geldiğiniz dönemde hane
halklarının borcu 6-7 milyar lirayken bugün 400 milyara
dayanmış yani vatandaşın borcu neredeyse 60 kat
artmış, özel sektör ve hane halkının borcunun toplamı
2,5 trilyon lirayı buluyor. 2001de bütün Türkiyenin borcu millî gelirine
oranla yüzde 144ken bugün yüzde 212ye ulaşmış yani
borçlanmışız. Bu borçlanmayla üretip de borç
ihtiyacını ortadan kaldıracağımıza millî gelirin
içerisinde borcun payının arttığı bir düzeni devam
ettiren bir torba yasayla bir kez daha
karşımızdasınız. Şimdi, bu torba yasayla istenen
bu 37 milyarlık ek borç var olan borcun üzerine bir borç yüküdür ve bu
borçlanma faizi mutlaka artıracaktır. Yani, ortaya koyduğunuz bu
faturada sadece borç yok, sadece vergi yok, faiz artışı da var
sizin getirdiğiniz bu torba yasayla. İşte, tam bu yüzden bu
torba yasaya borçlanma kanunu diyoruz. Vergiler de var. Emekliye, emekçiye,
çiftçiye, esnafa, tüketiciye, KOBİye zaten vergi yüklenmişken bugün
burada internet vergisi, kurumlar vergisi, motorlu taşıtlar vergisi,
kira gelirinden vergi artışıyla bu yasa da bir vergi
artışı yasası olmanın ötesine geçmiyor.
Eğri oturup doğru
konuşalım, hem borçlanma hem vergi artışına ihtiyaç
duyuluyorsa belli ki koskoca bir delik var o kamu maliyesinin orada. Bu kadar acil tedbir gerekiyorsa işler hakikaten
sıkışmış, deniz gerçekten bitmiş demek ki. Biz bu
uyarıyı daha önce ne zaman yaptıysak dönüp dediniz ki: Aman
canım, mali disiplin var, bütçemiz sağlam. Bütçe sağlam
olsaydı 37 milyar lira daha borçlanmak gerekmezdi. Bütçe sağlam
olsaydı 80 milyonun üzerine bunca vergi yükleme ihtiyacı
olmazdı. Şimdi görüyoruz ki derdi rant olan bir ekonomiden maalesef
sadece açıklar ve vatandaşa yük çıkıyor. Bu rant düzeninin
sınırına gelindiğini biz biliyorduk ama şimdi o
kısır döngü kendisini bu torba yasada açıkça ortaya koyuyor.
Bu
torba yasa yalnızca şimdiye kadar saray rejiminin
yaptığı hataların yükünü vatandaşın omzuna
bırakmıyor, aynı zamanda bu rejimin ortaya
çıkardığı çarpık ekonomik düzeni de
derinleştirmeyi vadediyor. Veriyle konuşalım. Somut olarak torba
yasa nasıl oluyor da bugünkü düzeni derinleştiriyor? Bugün Türkiyeyi
bu borç sarmalına sokmuş olan ranta dayalı inşaat düzeniydi
ve dış borçlanmayla sanal bir tüketim yaratan çarpık bir
düzendi. Bu torba yasa, ranta dayalı inşaatı destekleyen,
borçlanan bir Türkiye ekonomisini kısır döngüden çıkarmak yerine,
o kısır döngüyü derinleştiren bir düzeni vadediyor.
İnşaat sektöründen rant vergisi almak yerine, üretenleri, verimli bir
biçimde üretime katkıda bulunanları kapsayan kurumlar vergisini
artırmayı teklif ediyorsunuz. Yani, rant yerine üreticiyi
cezalandıran, rantı destekleyen yaklaşım çok açık.
Türkiyeyi inovasyona taşıyacak bilimsel, rasyonel, eşit,
ücretsiz bir eğitime doğru adım atacağınıza
yandaş şirket zengin etmenin yolu hâline gelmiş FATİH
Projesine bu torba yasayla vergi muafiyeti getiriyorsunuz.
Yandaşlarınıza devrettiğiniz TELEKOMu kurtarmak için bu
torba yasaya maddeler sıkıştırdınız. Türkiyeyi
yeşil ekonomiye taşıyıp doğayı, çevreyi korumak
yerine beton ekonomisine devam etmek için meraları, deniz
kıyılarını inşaat rantına bu torba yasanın
maddeleriyle açıyorsunuz. Özetle, bugün Türkiyeyi zor durumda
bırakan bu çarpık büyüme modelini aynı sonuçları bir daha
ortaya çıkartacak biçimde tekrar derinleştiriyorsunuz. Bugün artan
borçlanma ve vergi ihtiyacı yarın daha yüksek borç ihtiyacı
doğuracak, yarın daha yüksek vergi ihtiyacı doğuracak ve 80
milyon bu yükün altında ezilecek. İşte tam bu yüzden bu torba
yasa bir rant düzeni torba yasasıdır diyoruz ve bunu gösteren
verilerin arttığını ifade ediyoruz.
Rant
düzeni ülkede eşitsizliği artırıyor. Bugün Türkiyede
gelirden en yüksek payı alan ilk yüzde 20lik kesimle en düşük yüzde
20lik kesim arasındaki gelir farkı 8 kata yükselmiş durumda.
Gelir adaletsizliğini ölçen Gini katsayısı son birkaç
yıldır artış eğiliminde. Bozulan gelir dağılımı
en çok orta sınıfı vuruyor. İşverenlerin gelir
artış hızı son on yılda yükselmişken, 2016
yılında gelir artışı en düşük olan kesim
ücretliler ve maaşla çalışanlar. Yani orta gelir
sınıfını yok eden bu anlayış bu torba yasayla,
rant düzenini destekleyen bu torba yasayla tekrar perçinleniyor. Diyorsunuz ki:
Motorlu taşıtlar vergisi en çok kimin canını
acıtır? Orta gelir sınıfının, o zaman motorlu
taşıtlar vergisini artıralım. Kim
kullanmadığı köprüler için para ödemek zorunda kalıyor?
Orta sınıf. O zaman biz ne yapalım? Kamu-özel
ortaklıklarını devam ettirecek yasaları bu torbanın
içine sıkıştıralım. Bu torba yasa
vatandaşına karşı rant düzenini destekleyen bir rant
yasasıdır ve AKPnin iktidar anlayışını da çok
açık ortaya koymaktadır.
Bugün,
kuralsız, kurumsuz, keyfî iş yapmayı marifet sanan siyasetiniz
kendini bu torba yasada da gösteriyor. Bugüne kadar kaç kere uyardık
bilmiyorum ama bir kez daha uyarma ihtiyacı duyuyorum: Denetim olmadan,
kural olmadan, şeffaflık olmadan, kurumlar çalışmadan
istikrar olmaz. Bu ülkede bunca vergi yükü ihtiyacını, bunca
borçlanma ihtiyacını ortaya çıkartan bu keyfî
anlayıştır zaten. Bu keyfî anlayış da bu torba yasayla
bir kez daha derinleştiriliyor. Nasıl? derseniz, torba yasanın
kendisi zaten keyfî, kuralsız ve demokrasiden uzak
anlayışın ortaya çıkışına yol açıyor.
Öyle ki, otuz saniye içerisinde kurumlar vergisiyle ilgili getirilen önergeyle
gelir vergisinden vazgeçip kurumlar vergisi artışını
getirdi üstelik de son birkaç haftadır bu ülkede sayfa sayfa kurumlar
vergisinin düşürüleceği konuşulduğu bir dönemde. Döviz
oynaklığına alışmıştık, bu torba yasa
sayesinde vergi oynaklığını da görmüş olduk. Etki
analizi? Tabii ki yok. Planlama? Ne gerek var, üstelik daha bundan birkaç hafta
önce bambaşka bir ekonomi anlatılırken.
37
milyar liralık ek borçlanma hukuksuzca isteniyor. Ek bütçe getirilmesi
gerekirken neye harcanacağı belli olmadan bu vatandaşın
omzuna 37 milyar liralık ek borç yükü getiriliyor. Sorduğumuzda kimi
bakanlar Savunma sanayisine harcanacak. diyor, kimi bakanlar Spekülasyon
olabilir, ataklara karşı bu parayı topluyoruz. diyor. Bu
cümlenin kendisi zaten spekülasyona açıktır ve kurumlara güveni
bakanların bu açıklamaları ve bu torba yasa
yıkmaktadır.
Sonra,
bu yetmiyormuş gibi, Varlık Fonuna para aktarıp paralel hazine
kurmak için maddeler bu torba yasaya konuyor. Paralel devletin nasıl bir
ceza kestiğini görmeyen, âdeta bu ülkeyi yıkmaya ant içmiş bir
siyasi yaklaşımla bir paralel hazine kurulması bu torba
yasanın içinde. Bir çağrım var: Rantın değil halkın
ekonomisine ihtiyacımız var; yoksa, yarın çok geç olacak.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Böke.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Muş.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Hatip konuşmasında -yasayı
eleştirebilir, eleştirilerde bulunabilir- bazı rantlardan
bahsediyor, AK PARTİnin zihniyetinin rant olduğunu ifade ediyor. Bu,
baştan aşağı partimize bir sataşmadır.
Bu
anlamda, söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
4.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İzmir
Milletvekili Selin Sayek Bökenin 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının ikinci bölümü üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tasarıyla alakalı tabii ki muhalefet eleştirilerini ortaya
koyabilir. Hatip iktisat kökenli, akademisyen olarak biliyorum. Bu noktada,
daha detaylı eleştirilerini dinlemek istediğimi ifade etmek
isterim.
Burada,
çeşitli zamanlarda çıkan hatipler -az önce, benden önce konuşan
hatip de aynısını yaptı- bir ranttan bahsediyorlar. AK
PARTİnin bu rantları teşvik ettiğini, bunlarla ekonomiyi
yönlendirdiğini, yönetmeye çalıştığını,
partimizin zihniyetinin bu olduğunu ifade ediyor. Bunlar külliyen reddettiğimiz
şeylerdir. Ben size bir örnek vereyim, bununla alakalı bakalım
siz ne yaptınız. Bakın, İstanbul Kartal Belediyesi
kimdedir? Az önceki hatibin partisindedir, orası yönetiyor.
Bakın,
burada bir plan tadilatı yapılıyor. Bir plan
değişikliğiyle beraber kesinti yapılacak olan bir araziden
kesinti yapılmak istenmiyor. Bu kesinti yapılmadığı
zaman ekstra 30 bin metrekare civarında bir inşaat alanı ortaya
çıkıyor. Buna 3 CHPli Meclis üyesi de ret veriyor, Kartal
Belediyesi Meclisinde. AK PARTİli üyelerin oyuyla bu reddediliyor, tekrar
gündeme getiriliyor. Bu sefer, Başkan, kendi oyunu 2 sayıp bunu
Büyükşehire gönderiyor, Büyükşehir reddediyor. İşin
acısı nedir, biliyor musunuz? Orada yüzde 40lık bir alan kesilmesi
gerekiyor. Bunu CHPnin Meclis üyeleri de biliyor, buna karşı
çıkıyorlar ve buna karşı çıkan CHPli Meclis üyelerini
partiden bir yıllığına ihraç ediyorlar. Değerli
dostlar, neden ihraç ediyorlar, biliyor musunuz? O plan değişikliğine
karşı durdukları için onları ihraç ediyorlar. 3 genç
arkadaş, bir yıllığına ihraç ediliyorlar.
Değerli
dostlar, bu, kimin rantla uğraştığı, kimin rant
üzerinden firmaları zengin etmeye
çalıştığının açık göstergesidir.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Muş
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/884) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981
Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı
Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı
İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz
Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi, bölüm üzerine Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Ağrı Milletvekili Sayın
Dirayet Taşdemir konuşacak.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan, özür diliyorum.
BAŞKAN
Sayın Özkoç, sayın hatibi çağırdım. İsterseniz
konuşmasını yapsın, ondan sonra size söz vereyim olur mu?
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Hayhay.
BAŞKAN
Süreniz on dakika.
Buyurun
Sayın Taşdemir. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP
GRUBU ADINA DİRAYET TAŞDEMİR (Ağrı) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Dün
merkezi Süleymaniye olmak üzere bir deprem yaşandı. Depremde
yaşamını yitiren herkese Allahtan rahmet diliyorum,
yaralılara acil şifalar diliyorum. Tüm halkımızın,
halklarımızın başı sağ olsun diyorum.
Değerli
arkadaşlar, 502 sıra sayılı Tasarıyla yine Kabinedeki
tüm bakanlıkların çalışma alanına giren, toplumun
neredeyse tamamını ilgilendiren düzenlemelerin bir çırpıda
karman çorman edildiği bir tabloyla karşı karşıyayız.
16 farklı bakanlığı, 7 ayrı ihtisas komisyonunu, 65
yasayı ilgilendiren 130 maddelik değişikliği kısa bir
sürede Komisyonun görüşüne sunmak açıkçası domates
çorbasını, pilavı, salatayı ortak bir kapta yapmaya
benziyor. Şimdi, bu hazırlanan yemeği de bir şekilde halka
yedirmeye çalışıyorsunuz.
Vergiler
ve sermaye piyasasıyla ilgili düzenlemeler dışında
tasarıdaki düzenlemelerin neredeyse tamamı Plan ve Bütçe Komisyonunun
alanına girmeyen konuları içeriyor. Ama her torba yasa
uygulamasında olduğu gibi ilgili komisyona sevk edilmek yerine
Nasıl olsa bir şekilde geçireceğiz.
mantığının yansıması olarak Plan ve Bütçe
Komisyonuna bir gösteriliverdi diyelim.
Kanunun
uzmanlarının görüş ve önerilerinin alınmasına izin
vermeyen bu mantık Hükûmetin genel yönetim mantığıdır.
Torba yasa düzenlemesinin Hükûmet kadrosu düzeyindeki yansımasını
da, uzmanlık ve birikim gerektiren bakanlıkların âdeta
bankacılık oyunu oynar gibi AKPnin kendi içinde döndürülmesinden
anlayabilirsiniz. Sosyal işlerden sorumlu genel başkan yardımcılarını
Savunma Bakanlığına, Savunma Bakanını Millî
Eğitim Bakanlığına, Sağlık Bakanını
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığına getiren
zihniyet, elbette yasal bir düzenlemeyi çıkarırken Kendi içimizde
bir çırpıda hallediverelim. mantığına hizmet eder.
Esas
olarak ortak yaşamın nasıl kurgulanacağı, farklı
istek, ihtiyaç ve çıkarların nasıl
bağdaştırılacağı anlamına gelen siyaset
mekanizması, AKPnin elindeki iktidarın anlık ihtiyaçları
ve politikalarına göre apar topar çıkarılan torba yasalarla esas
hedefinden uzaklaştırılıyor. AKPnin bu
yaklaşımı sadece toplumun farklı kesimlerine, Parlamentonun
işlevine değil, genel olarak siyasetin kendisine zarar veriyor. AKP
totaliterizmi toplumu yutuyor, devlet toplumun üstüne üstüne genişliyor,
Hükûmet En önemli şey benim iktidarımın sürdürülmesi. diyerek
toplumu resmen istila ediyor. AKP artık bir yandan kendi partisiyle öbür
yandan da kendi toplumuyla mücadele ediyor.
Burada
AKPye il başkanı atamıyoruz, toplumun yaşamına dair
önemli etkiler doğuracak düzenlemeler yapıyoruz. Meseleye bu
sorumluluk ve ciddiyetle yaklaşmakla yükümlüyüz. Bu açıdan, topluma
karşı sorumluluk üstlendik, AKP torba yasalarla bu sorumluluğu
hedef alıyor. Böyle bir düzenlemeyi Plan ve Bütçe Komisyonuna
sıkıştırıyorsunuz, bari üyelere zamanında bilgi
verin. Komisyona çay ikramı mı yapıyorsunuz, yasa mı
getiriyorsunuz belli değil. Bırakın vekilleri, bürokratları
bile getirilmek istenen değişikliklerin gerekçelerine hâkim
değil; Komisyonda vekillerimizin sorularına somut yanıtlar
verilemiyor.
Sosyal,
toplumsal boyutları da olan düzenlemelerin sadece Plan ve Bütçe
Komisyonunda ele alınmasının ardından ayrıca AKPnin
bütün meseleleri ekonomiye indirgeyen, sosyal sorunlara teknik çözümler öneren
yaklaşımı var. Çocukların, kadınların,
emekçilerin, doğanın geleceğini ilgilendiren düzenlemeler bu
şekilde ele alındığı müddetçe yeniden düzenleme
yapmayı zorunlu kılacaktır. Dolayısıyla aslında
bu uygulamalar taşa tohumu ekmeye benziyor.
Hatırlarsanız,
referandumu takiben yapılan İç Tüzük değişikliğine
temel gerekçelerden biri olarak kaliteli yasaların
çıkarılabilmesi adına komisyonlar güçlendirilecek, tasarı
ve teklifler olgunlaşana denk görüşülebilecek denmişti. Bunlar
söylendiğinde dönemin, 3üncü Yasama Yılının daha ilk Plan
ve Bütçe Komisyonu toplantısına, 2018 yılı bütçe
görüşmelerine çok az bir zaman kalmıştı. Değil
olgunlaşmak, içeriğine dahi tam anlamıyla hâkim
olmadığımız bir torba yasayla gelmiş olduk. Kendi
seçmenini yanıltan bir iktidar dürüst bir siyaseti temsil edebilir mi?
Yeni
düzenlemeler getiren torba tasarı, eski torbaların bedelidir. 2002
yılından bu yana izlediği ekonomik politikalarla AKP
hükûmetlerinin sözünü ettiği mali disiplinin sağlanamamasıyla
ortaya çıkan yangının resmidir.
Türkiye,
5,5 diye övündüğü büyümeyi borçlanarak gerçekleştiriyor. Nakit
dengesi ağustos ayında 2 milyar 973 milyon lira açık verdi.
Türkiye'de borçlanma sınırlarının bu denli
aşılması, en zor kriz dönemi olan 2009da görülmüştü.
Borçlanma dış kaynakları artı 16 milyardan 21,6 milyara
döndü, tam 40 milyar liralık bir sapma söz konusu. 2018 bütçe gelirlerinin
yüzde 86sını vergiler oluşturuyor; bu, devletin 697
milyarlık gelirinin 600 milyarının halkın ödediği
vergilerden geldiği anlamına geliyor. İç ve dış borç
oranının gelirin yarısına tekabül ettiği göz önünde
bulundurulduğunda, halkın parasının, devletin garanti
ödemesi olarak bilinen taahhüt miktarını karşılamaya
gittiği anlaşılıyor. Cari açığın temel
sebeplerinden biri olan tasarruf oranları çok düşük. Özellikle özel
kesimin tasarruf oranlarındaki düşüklük dikkat çekiyor.
Kayırmacılığın, rantın kural olduğu bir
siyaset ekonomisi tasarruf edebilir mi?
Türkiye
yüksek enflasyonla büyümeye zorlanıyor. Dünyada uzun yıllar yüksek
enflasyonla gelişmiş, gelişen ülke örneği var da biz mi
bilmiyoruz? Enflasyonu göz ardı eden büyüme politikası geri tepiyor
artık. Büyümeyi finanse eden kredi sistemindeki Kredi Garanti Fonu
desteğine dayanan borçla finans edilen büyüme, kırılgan bir
ekonomi yaratıyor.
Türkiye
kimin için, nasıl büyüyor? İddia edilen büyümenin
yoksullaştırıcı bir büyüme olduğunu, gelir
bölüşümünün giderek sorunlu hâle geldiğini ortaya koyan veriler var.
En yüksek gelir grubu ile en düşük gelir grubu arasındaki fark 7,7
kat yükseldi. Bu veriler, sorunların ekonomik olmanın ötesinde
demokrasi sorunu olduğunu ortaya koyuyor. AKP eliyle siyaset
şeffaflığını kaybetti, hesap verilebilirlikten
uzaklaştı. Bütçede, yasada borçlanma için izin verilenin çok üstünde
kaynak artırımına gidiyorsunuz. Hazine
Müsteşarlığı borçlanma limiti aşımına
ilişkin olarak bir açıklama yayınlıyor, orada da bir
anlamda yıl bitmeden yorum yapmanın yanlış olduğunu
ima ediyor. Hatırlatalım, borçlanma limiti yıl sonunda
aşılıp aşılmadığına bakılarak
düzeltilmesi yapılacak bir kavram değil, mali bir kuraldır.
AKPnin talan ettiği, bu mali disiplindir.
Temel
bakanlıklardan biri olarak kabul edilen Ekonomi Bakanlığına
bakıyorsunuz, geçen yılki orta vadeli program bu yıl için yüzde
6 enflasyon tahmininde bulunmuş, sonra da düzeltiyor Bu yıl sonunda
enflasyon oranı yüzde 9,5 olacak. diyor. Hedeften sapma yüzde 50nin
üzerinde. Maliye Bakanlığı bütçenin yıl sonunda açık
hedefini tutturamayacağını açıkça 2017 Yılı Mali
Durum ve Beklentiler Raporunda resmen kabul ediyor. Hazine ve Maliye
Bakanlığı arasında dahi mutabakat sağlanamıyor.
Bütün
bunların hesabını halka vermek zorundasınız.
Demokrasilerde en önemli kanunlardan biri bütçe kanunudur. Bu nedenle,
tutarsızlıkların hem siyasi hem toplumsal bedeli ciddidir.
Hatırlarsınız, sağ siyasetin önemli figürlerinden biri olan
Demirel 1970te istifa etmişti. Günümüzde de dünyada devleti zarara
uğratmakla suçlanan yöneticiler istifa ediyor, yolsuzlukla suçlanan eski
başbakanların haklarında tutuklama kararı veriliyor ancak
AKP Hükûmeti en görünür tutarsızlıkların hesabını
vermekten kaçınıyor.
Torba
yasada çok sayıda vergi düzenlemesi yapılıyor. Bunlar, kamuoyuna
-çok tartışılan- MTV ve tütüne getirilen zamlar olarak
yansıdı. Ancak tasarıda gelir vergisinden ÖTVye, MTVden damga
vergisine, harçlardan KDVye, gider vergisinden emlak vergisine, neredeyse
bütün vergi kanunlarında birer ikişer düzenleme yapıldı.
Burada esas eleştirimiz, AKP iktidarının günü kurtarmaya dönük
ekonomik sıkışmışlığı halka yeni vergi
yükleri getirerek ve hepsini kapsamlı bir vergi paketiyle değil, bir
torba yasa tasarısında getirerek çözme
pervasızlığıdır.
Vergi
adaletsizliği bu Hükûmet tarafından neredeyse kural hâline getirildi.
Çalışan kesimlere, işçilere, emekçilere en ufak vergi
dilimlerinden yeni yükler bu tasarıyla getirilirken sermaye kesimlerine,
yandaşlara yeni vergi istisnaları, teşvikleri getiriliyor.
Mevcut vergi yükleri de AKPnin altı ayda bir
çıkardığı vergi afları, çıkarılan muafiyetler
veya istisnalarla tamamen ortadan kalkıyor.
Bu
tasarıda, şirketlere damga vergisi, emlak vergisi harçlarından
muafiyetler sağlanırken, engelli vatandaşlardan ÖTV
istisnası bile iktidar tarafından fazla görülerek sınırlama
yoluna gidiliyor. Halka küfreden, ağıza alınmayacak sözler ifade
eden yandaş patronların milyonlarca lira vergi borçları silinip
yeni teşvikler getirilirken, Adıyamandaki tütün üreticisinin 3
kuruş kazancına, tek geçim kaynağına göz koyuyor AKP
iktidarı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, tamamlayın Sayın Taşdemir.
DİRAYET
TAŞDEMİR (Devamla) Teşekkür ederim Başkan.
Kamuoyunda
birçok tartışmalara yol açan ve tütün üreticilerine ağır
yaptırımlar getirmeyi öngören düzenleme, esas itibarıyla yerli
tütün üretimini uzun vadede uluslararası şirketlere karşı
zayıflatacak. Küçük tütün üreticilerinin üretim yapmaları
zorlaştırılıyor, ürettikleri tütün ve diğer
sattıkları ürünlere yeni vergiler getiriliyor. Buna karşın,
af çıkar beklentisi içinde olan işverenlerin vergi ve primleri tahsil
edilmiyor. Devletin işverenlerden 57 milyar alacağı var, AKP
sermaye kesimine göz yumuyor. Bütçe kalemleri toplandığında
toplanacak ödeme 430 milyar TLyi buluyor. Bu rakamın sadece yüzde 15i
tahsil edilmiş olsaydı bütçe açık vermeyecekti. Bırakın
vergiyi, bu ülkede belirli bir dönemdeki birikimi ölçmeye yarayan servet
bölüşümündeki dağılımı ölçen bir veri bile yok.
Uluslararası kuruluşların yaptığı
çalışmada ise Türkiyedeki en zengin yüzde 1lik nüfus toplam
servetin yüzde 55ine sahipken diğerlerinin aldığı pay da
ortada.
Bu
ülke AKPnin açgözlülüğünün yatırımını
yapabildiği bir borsa kapısı, lüks düşkünlüğü,
inşaat dikebileceği bir şantiye alanı değildir.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Taşdemir.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Muş
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan AK PARTİnin talan
mantığı mali disiplini bu hâle getirmiştir. diyor. Bu
açık bir sataşmadır, ben mali disiplinle alakalı bazı
rakamlar paylaşayım da kamuoyu bunu bilsin.
İBRAHİM
ÖZDİŞ (Adana) Doğru söylüyor.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan talan bir hakaret değildir
ya, bir eleştiridir. Bunu da söylemeyelim mi Sayın Başkan?
BAŞKAN
Sayın Muş, bu bir sataşma değil aslında ama
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan talan demek
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) AKPye hiçbir eleştiri getirilmesin o zaman!
AHMET
YILDIRIM (Muş) Talan hoyratça kullanmak demektir ya!
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Bakın talan demek başka bir şey.
Talan demek hukuka, kanuna aykırı şekilde hareket etmek
demektir. Böyle bir şey olabilir mi? Her sene bütçe kanunu geliyor.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Zaten hukuka aykırı hareket ediyor.
BAŞKAN
Tamam, buyurun.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
5.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Ağrı Milletvekili Dirayet Taşdemirin 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının ikinci bölümü üzerinde HDP
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, bakın, bizim
mantığımız talan hiç olmamıştır.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Parsel parsel satma olmuştur.
MEHMET
MUŞ (Devamla) Ben sizinle birkaç tane rakamı paylaşmak
istiyorum. 2002de kamu borç yükü yüzde 72; 2017nin ikinci çeyreğinde
yüzde 28,5. 1992-2002 arasındaki ortalama bütçe açığı yüzde
6,5; 2003-2016 arasındaki ortalama bütçe açığı yüzde 2,5;
-6,5tan 2,5a düşmüş- 2010-2016 arasında ise ortalama bütçe
açığı yüzde 1,5tur. Aynı rakam, gelişmiş
ülkelerde 2010 ile 2016 arasında yüzde 5,3; OECDde yüzde 4,8;
gelişmekte olan ülkelerde de bizimle aynıdır.
Bakın
-2002de- riskle alakalı olan bir konuya değinmek istiyorum. Riskte,
Türkiye'nin risk algısında neler değişmiş? İlk
geldiğimizde değişken faizlerin toplam borç içindeki payı
yüzde 51, şu an değişken faizli borçların oranı yüzde
27,6. 2002de ödediğimiz reel faiz yüzde 25 civarında, şu an bu
yüzde 1 seviyelerinde. Tüm borçlar içerisinde döviz borçları yüzde
46,4müş, şu an yüzde 38. Bakın, iç borçta vade süresi dokuz
aydı, son beş yılda ortalama vade yetmiş bir aydır. Bu
rakamlar, aslında AK PARTİnin bütçe noktasında ne kadar
disiplinli olduğunu gösteren açık istatistiklerdir. Kaynakların
nerelere gittiğini, şu an nasıl
toparlandığını ve nerelere
aktarıldığını hep beraber bütçe kanununda Komisyonda
tartışıyoruz. Açık alanlara giden kaynak,
yatırıma, sosyal yardımlara, insanımız için
kullanılmaya başlanmıştır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Muş.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Sayın Başkanım, yerimden bir dakika söz
istiyorum.
BAŞKAN
- Sayın Yıldırım, sisteme girmişsiniz.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
22.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
AHMET
YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi,
Sayın Başkan, bizim, içerisinde tümüyle siyasi eleştiri
dışında bir hakaret görmediğimiz
arkadaşımızın konuşmasına ilişkin reklamlar
dinledik. Bu rakamlar her yere çekilir. Bir defa, talanın neresinin
hakaret olduğunu ve buna cevabının ne olduğunu
çıkıp vermesini beklerdik.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sataşma olduğunu söyledim,
yanlış dinlemiş.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Şunu söyleyelim: Bakın, eğer rakamlardan
gireceksek, bu iktidar döneminde cumhuriyet tarihi boyunca görülmemiş,
yandaşa peşkeş çekme, talan kültürünün ne olduğunu anlatsak
sonu gelmez, değil dakikalar, saatler yetmez.
Şunu
soruyoruz: AKP iktidara geldiğinde servet bölüşümünde bu ülkenin en
zengin yüzde 1lik dilimi ülkenin yüzde 39una sahipti, servetin yüzde 39una,
nasıl yüzde 60a çıktı? Talanla, yandaşa bütün ülkenin mal
varlığını peşkeş çekmeyle çıktı.
FEVZİ
ŞANVERDİ (Hatay) İspat et, konuşuyorsun ama!
AHMET
YILDIRIM (Muş) Bu söylediğim rakamlar resmî rakamlar. Bu ülkenin
servetinin yüzde 39u yüzde 1deyken, AKP iktidarı döneminde yüzde 60a
çıktı; yandaşa peşkeş çekerek çıktı
işte.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, 60a göre söz istiyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yıldırım.
Buyurun
Sayın Muş.
23.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırımın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, burada afaki olarak yok,
Efendim yandaşa şu çekildi, yandaşa bu çekildi,
peşkeş çekildi, talan edildi. gibi temelsiz söylemleri kabul etmemiz
mümkün değildir. Ben çok açık, net rakamlar ifade ettim. Bakın,
orada söylemediğim diğer rakamlar da vardı, bütçe içerisindeki
taksimat, faiz giderlerine giden rakam yüzde 43ün üzerindeydi, bu rakam
şu an yüzde 9a düştü; 100 liranın 9 lirasını
finansman gideri olarak ayırıyoruz, 43 liraydı. Bu kaynaklar
vatandaşa harcanıyor. Burada, bütçede bakıyoruz nereye
harcandığına. Dolayısıyla, burada afaki olarak,
Efendim, yandaşa peşkeş çekilmiş. gibi söylemlerde
bulunuluyor. Çıkarsın dersin ki: Şurada, şurada,
şurada şunlar yapıldı; açık, somut, net olarak ifade
edersin. Genel nitelendirmelerle partimizi suçlamaya hiç kimsenin hakkı ve
haddi yoktur.
Teşekkür
ederim.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan, afaki ve temelsiz söylemde
bulunduğumu iddia ederek sataşmada bulundu.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Yıldırım.
İki
dakika.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
6.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AHMET
YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben
direkt resmî rakamlar üzerinden söylüyorum. 2002de bu ülkenin en zengin yüzde
1i bu ülkenin servetinin yüzde 39una sahipti, şu anda yüzde
59,6sına sahip. Buyurun, bunu çürütün.
Bir
diğeri, bakın, bu ülkenin mal varlığının,
beytülmalinin peşkeş çekildiğini, nasıl sizin
tarafınızdan bugün terörist ilan edilenlere parsel parsel
verildiğini biz değil, sizin partinizden belediye başkanı
seçilen ve başbakan yardımcısı olanlar söyledi. Bu ülkenin
ekonomik olarak pürmelalini öğrenmek mi istiyorsunuz? Rakamlar kolay.
Buyursun, Bakan Hayır. desin. Kırkyıl aradan sonra
işsizlik oranı çift rakamlara AKP döneminde çıktı mı,
çıkmadı mı? Rakam işte. Veya bakın, Sayın Bakan,
geçen yıl bu vakitler 2017 bütçesini sunarken dedi ki: 31 Aralık
2017 günü dolar 2,99 olacak. Tutturdu mu bunu? Rakamlar üzerinden
hedefsizliğin, tutarsızlığın bu kadarı olabilir
mi? Peki, döviz hedeflerimizi tutturmak için neye bel
bağlamışız? Aylardır söyleniyor, Amerikada Merkez
Bankası Başkanı kim olacak? Düşünün, döviz hedeflerinde
bir başka ülkenin Merkez Bankası Başkanının kim
olacağına bel bağlamış bir ülke ve ekonomi yönetimiyle
karşı karşıyayız. En yüksek işsizlik, yine on
yıl aradan sonra çift rakamlara ulaşmış enflasyon, insanlar
açlıktan kırılıyor ve yirmi yıl aradan sonra ilk kez
bu oranlara ulaşmış, takibe düşen vergi sayıları
üzerinden biz de rakamları veriyoruz. Sayın Bakan gelsin, desin:
Dolar 31 Aralık 2017 günü 2,99 olacak mı, olmayacak mı? Rakam bu
işte.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yıldırım.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN
- Sayın Bakan, sanki bir söz talebiniz var gibi.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Tamamen polemikten ibaret olan bu
açıklamaya
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Böyle Meclis Başkanı dostlar başına.
BAŞKAN
Sayın Özel
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Yo, yo, itiraz etmiyorum, ben sizi methediyordum, Böyle Meclis
Başkanı dostlar başına. diyordum.
BAŞKAN
Sayın Özel, sizin söz hakkınızı unutmadım.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Tamam, sağ olun.
AHMET
YILDIRIM (Muş) 2,99 muydu, değil miydi Sayın Bakan?
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Maliye Bakanı Naci Ağbalın, Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırımın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Orta vadeli program ve bütçe
çalışmaları sırasında gerek ekonominin makro
dengelerini gerekse bütçe dengelerini belirlemek açısından
varsayımsal olarak bir döviz düzeyi belirlenir ama bu, hiçbir zaman için
bir hedef değildir. Bugün IMF de, Dünya Bankası da, diğer
ülkeler de, her ülke bütçe çalışmalarını yaparken bu tür rakamları
kullanır. Onun için sizin sözünüz içerisinde geçen hedef kelimesi
Bu
anlamda, anladığım kadarıyla, Sayın
Yıldırım, bilgi eksikliğiniz var, bunu bilgi
eksikliğine yoruyorum.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Yüzde 30 sapma, yüzde 30 sapma var Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Bilgi eksikliğiniz var.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Yüzde 1, 2 değil, yüzde 30 sapmış
hedefiniz.
BAŞKAN
Peki, teşekkür ediyoruz.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Hâlâ hedef diyorsunuz, ben de size
diyorum ki: Böyle bir hedef yok, siz kendiniz bilgi eksikliğinden
kaynaklanarak söylüyorsunuz.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Ben bizzat sizden dinledim Sayın Bakan, 4 Kasım
2016 günü dinledim.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Tutanakları çıkaralım,
eğer benim bu hedef belirlememe ilişkin bir cümle yoksa
milletvekilliğinden istifa edecek misiniz?
AHMET
YILDIRIM (Muş) Siz de Bakanlıktan istifa edecek misiniz?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Hayır. Sen istifa edecek misin,
cevap ver yani.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Tamam Sayın Bakan, 2,99u getireceğim size.
Hedefiniz 2,99du. Ben Parlamentodan, siz de Bakanlıktan istifa
edeceksiniz.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Ben bütçede hiçbir şekilde Döviz
kuru hedefimiz şudur. diye bir şey kullanmadım. Cahil cahil
konuşuyorsun ya!
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Zaten bu ülkeyi cahilliğinizle bu hâle
getirdiniz be, cahilliğinizle bu hâle getirdiniz!
AHMET
YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan, Sayın Bakan açıktan
sataşmada bulunmuştur. Sataşmadan İç Tüzük 69a göre söz
istiyorum.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) İstediğin kadar cevap ver.
BAŞKAN
Buyurun, Sayın Yıldırım
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Hedefiniz yok demek ki Sayın Bakan! Demek
ki yok hedefiniz yani!
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Ya, sen niye
karışıyorsun? Bir dur, konuşuyoruz.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Niye karşımayayım, Meclis
burası. Ne yapayım, gideyim mi, çıkayım mı?
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Onun için maaş alıyor.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Konuyla ilgili, onun için geliyoruz, görevimizi
yapıyoruz. Ne demek yani?
Yok
hedefiniz demek ki ya!
BAŞKAN
Buyurun Sayın Yıldırım.
25.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, Maliye Bakanı Naci Ağbalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
AHMET
YILDIRIM (Muş) Sayın Bakan, bakın, hakaret etmek bir cesaret
veya bir müktesebat, akıl, izan işi değildir. Biz, eğer
iş hakarete gelirse misliyle size hakaret etmesini biliriz ama gerçekten,
çok fazla germemek ve terbiyemizi korumak adına aynı dilde cevap
vermeyeceğim size.
2,99
hedefini siz koydunuz, bunu sağır sultan, az biraz ekonomiyle ilgili
herkes biliyor. Bu kadar agresifleşmenizin
Hedeflerinizi
tutturamamanıza dönük bir
sıkışmışlığı başkasına hakaret
ederek aşamazsınız. Döviz hedefiniz tutmadı, büyüme
hedefiniz tutmadı, enflasyon hedefiniz tutmadı, işsizlik
hedefiniz tutmadı; kalkıp bunun
sıkışmışlığını ucuzundan bize
hakaret ederek aşacaksınız, öyle mi? Önce bu ülkenin çoluk
çocuğunun rızkını sağlamakla mükellef olduğunuzu
hatırlayacak, buna göre bu ülkeyi ve ülke ekonomisini, beytülmalini
yöneteceksiniz. Siz niye bize hakaret ediyorsunuz? Hakaret etmek
hakkınız da, haddiniz de değildir. En basitinden söylüyorum:
Size iade ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yıldırım.
Sayın
Bakan, buyurun.
26.- Maliye Bakanı Naci Ağbalın, Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırımın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Hiçbir şekilde, sayın hatibe
konuşmamda hakaret etmek amaçlı olarak o ifadeyi kullanmadım.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Ben getireceğim, siz de istifa edecek misiniz
göreceğim.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Tekraren söylüyorum: Tamamen teknik
olan bir konuda, tamamen teknik olarak yaptığım bir
açıklamaya rağmen ve bu açıklamayı dinlemiş
olmanıza rağmen, bile bile yani bir dakika önce, on saniye önce ben
size teknik bir açıklama yapıyorum, bunu dinlemiş olmanıza
rağmen ısrarla aynı kelimeyi kullanmanıza karşı
gösterdiğim bir tepkidir. Tekrar söylüyorum: Bütün ülkelerde bütçe
çalışmalarında, orta vadeli program
çalışmalarında hem dış ticaret bakımından
hem ekonomik büyüklükler bakımından hem de bütçe büyüklükleri
bakımından varsayımsal olarak bir döviz kuru varsayımı
konulur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlayın.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Bu hiçbir zaman için bir hedef
değildir.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Varsayımı istediğiniz gibi koyacak
mısınız Sayın Bakan?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Hükûmet olarak döviz kurunun seviyesine
ilişkin bir hedefimizin olmadığını Hükûmetimizden
farklı üyeler de ifade etmişlerdir. Benim tepkim
Burada sizin
gündeme getirdiğiniz konu ile döviz kuru meselesini ilişkilendirip
sanki bunu bir hedefmiş gibi buraya sunmanıza itiraz ediyorum. Teknik
bir itiraz, niye bu kadar alınıyorsunuz?
BAŞKAN
Peki, teşekkür ediyoruz.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Yani hedefsiz bir Hükûmet.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Muş, buyurun.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, bakın, burada bir
şey ifade etmek istiyorum: Sayın Yıldırım
konuşmasında teröristlere peşkeş çekildiğinden
bahsediyor. Bakın, Sayın Yıldırım, burada siz benimle
çok polemiğe girdiniz bu konularda, bu terörist meselesine isterseniz
girmeyin, burada sizin söyleyecek sözünüz yok.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Senden mi izin alacağım söz söylerken, senden
mi izin alacağım?
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Burada, iki kişi arasındaki bir
polemiği alıp partimizin tamamını teröristlere
peşkeş çekmekle itham ediyor. Böyle bir şeyi kabul etmemiz
mümkün değil.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Partiyi değil ülkeyi peşkeş çektiniz,
ülkeyi; ne partisi!
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Teröristlerin kimlerle, nasıl, hangi girift
ilişkiler içerisinde olduğu kamuoyunun malumudur. Bunlara ses
çıkaramayanlar da kamuoyunun malumudur.
Teşekkür
ediyorum.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Siz Ne istediniz de vermedik? demediniz mi?
AHMET
YILDIRIM (Muş) Görevden aldığınız belediye
başkanına sorun.
LEZGİN
BOTAN (Van) İstanbula ihanet eden Türkiye'nin tümüne de ihanet eder.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Özkoç
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, Sayın Grup Başkan Vekili Kartal
Belediyesiyle ilgili bir yolsuzluk iddiasında bulunmuştur.
BAŞKAN
Evet, size söz hakkı verecektim.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Buna İstanbul Milletvekilimiz Gürsel Tekin cevap
verecek.
BAŞKAN
Sayın Tekin, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
7.- İstanbul Milletvekili Gürsel Tekinin, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
GÜRSEL
TEKİN (İstanbul) Sayın Başkanım, değerli Genel
Kurul; öncelikle Sayın Muşun -belli ki bu süreç de bilgi dâhilinde
değil- 2005 yılından
itibaren AKPnin getirmiş olduğu yeni yasaya dayalı, hiçbir ilçe
belediye başkanının plan yapma yetkisi yoktur kim olursa olsun,
bunu özellikle bilmesini arzu ediyorum.
İkincisi:
Rant deyince, Sayın Erdoğan çok açık, net ifade etti, o kadar
net ifade etti ki İstanbulla ilgili, Ankarayla ilgili, bütün büyük
şehirlerle ilgili, özellikle, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığının birçok ilde, büyük şehirlerde yapmış
olduğu projelerle ilgili bir öz eleştiri yaparken, dönüp de bir
Cumhuriyet Halk Partisine rant demenizi anlamakta zorluk çekiyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin fıtratında rant yoktur. (CHP
sıralarından alkışlar) Rant arayacaksanız, çok
açık ve net söylüyorum
Bu sadece göstermelik bir rant değildir, isterseniz
-Sayın Erdoğana da, Sayın Başbakanlara da, Sayın
Davutoğlu, Sayın Yıldırıma da gönderdim-
lütfederseniz size de göndereceğim. O rantlar kimler tarafından pay
edilmiştir, özellikle Marmara depreminden sonra 493 tane deprem
alanının kimler tarafından pay edildiğini çok net bir
şekilde görebilirsiniz. Buna siyasetçiler dâhildir, gazete patronları
dâhildir. Haritaya baktığınızda kesinlikle
utanacağınızı çok iyi biliyorum çünkü çok sayıda arkadaşınız
maalesef bu rantların ortakları oldular.
İki: Yine kentsel dönüşümde,
özellikle başta İstanbul olmak üzere birçok yerle ilgili, mazlum
insanların nasıl sürgüne tabi tutulduğunu
Bu haritaya
baktığınızda vicdanınızın
sızlayacağını biliyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tekin.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Harita kalsın, üstünden anlatırsın, üstünden.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Haritayı partinizin önüne koyun, partinizin
önüne koyun.
Sayın
Başkan
BAŞKAN
Sayın Muş
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Burada benim dile getirdiklerimin geçersiz
olduğunu, partimize atfen bu rantları
yaptığımızı iddia ediyor, açık bir şekilde
sataşıyor Sayın Tekin.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Rantı AKP getirdi, CHP götürecek inşallah. Rantı
siz getirdiniz İstanbula biz götüreceğiz.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Haberi yok Kartaldan herhâlde olup bitenlerden.
GÜRSEL
TEKİN (İstanbul) Var, haberim var.
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Kartalda rant mant yok, yanlış
bilgi, yanlış anlatım.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Açık bir sataşmadır, söz talep
ediyorum Sayın Başkan.
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Sosyal donatı alanıyla ilgili bir
düzenlemedir.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sataşma yoktur efendim.
İBRAHİM
ÖZDİŞ (Adana) Haritada nerede o?
BAŞKAN
Buyurun Sayın Muş
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın Başkan, bu bir yıl önce;
müfettiş yollandı, bu konuda inceleme yaptılar.
BAŞKAN
Vallahi benim için hava hoş yani, siz düşünün Sayın
Bostancı, Sayın Kubat.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Muş, yirmi beş yılda
yaptınız o haritayı.
BAŞKAN
Buyurun.
8.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
İstanbul Milletvekili Gürsel Tekinin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına ve Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Bununla ilgili müfettiş inceleme
yaptı, böyle bir şey yok.
İBRAHİM
ÖZDİŞ (Adana) Sayın Muş, haritanın üzerinden
açıklama yapsaydınız.
MEHMET
MUŞ (Devamla) Odanıza asın Sayın Özdiş, o
haritayı.
Sayın
milletvekilleri, ben burada bir hatibin konuşmasında açık bir
şey söyledim. Sayın Tekin diyor ki: 2005 yılında
çıkan bir kanunla alakalı, belediyelerin böyle bir yetkisi yok.
Getirmiş, getirmiş Sayın Tekin, haberiniz yok sizin, adam
getirmiş bunu. Meclisten geçirmeye çalışmış, bizim
Meclis üyelerimiz ve 3 CHPli Meclis üyesi buna ret oyu veriyor. Bu ret oyu
veren 3 CHPli Meclis üyesini geçici olarak bir yıllığına
disipline sevk ediyorlar, bir yıllık disiplin cezası veriyorlar.
Birinci sefer getiriyor geçmiyor, ikinci sefer getiriyor, ikinci sefer
başkanın oyuyla geçiyor. Büyükşehir belediyesinden geri dönüyor,
anlatmak istediğim konu bu. Burada çevreci gibi takılıp, çevreci
gibi görünüp
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Yeşil alan mücadelesi o, yeşil alan.
Yeşil alanın gasbedilmesini engellemek için çıktı o karar.
MEHMET
MUŞ (Devamla)
ondan sonra yeşil alan dostu gibi görünüp,
çıkıp da kendince bir harita çizip konuşmanın bir
anlamı yoktur.
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Yeşil alan için çıktı o karar,
bak yanlış bilgi, verdiğin bilgiler yanlış.
MEHMET
MUŞ (Devamla) Bakın, başka bir şey söyleyeyim.
Bakın, değerli milletvekilleri, Sinopta
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Deprem toplanma alanları ne oldu,
Gölcükte 93 alana ne oldu?
MEHMET
MUŞ (Devamla)
çöpler denize dökülüyorken belediye yakalanıyor.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı devreye giriyor, 152 bin lira
Sinop Belediyesine ceza yazıyor. Niye denizi kirletiyorsun kardeşim?
Hani siz çevreciydiniz? Hangi işlemi yaptınız, bir
soruşturma başlattınız mı bununla alakalı? Yok.
Bir çalışma başlattınız mı? Yok. Ama kendileri en
çevrecidirler.
Değerli
milletvekilleri, sözünüz ile özünüz bir olacak önce.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Elhamdülillah
Elhamdülillah
MEHMET
MUŞ (Devamla) Ondan sonra çıkıp bizlere eleştiri
yönelteceksiniz.
Teşekkür
ederim.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Milyonlarca ağaç kestiniz
İstanbulda, hâlâ da kesiyorsunuz.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Muş.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Özkoç
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Grup Başkan Vekili açık
sataşmalarına devam etmiştir.
BAŞKAN
Evet, buyurun.
Kim
konuşacak?
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Gürsel Tekin konuşacak, efendim.
BAŞKAN
Sayın Tekin, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
İBRAHİM
ÖZDİŞ (Adana) Efendim, haritayla çıksa...
BAŞKAN
Haritayı
GÜRSEL
TEKİN (İstanbul) Harita yeterince göründü.
9.- İstanbul Milletvekili Gürsel Tekinin, tekraren,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
GÜRSEL
TEKİN (İstanbul) Sayın Başkanım, ilçe belediyesinde
bir uygulama olabilir. Bu uygulamadan dolayı -takdir edersiniz ki sizde de
aynı şey geçerlidir- grup kararlarına uymayan
arkadaşlarımızla ilgili bir disiplin soruşturmasını
getirip buraya bağlamanızı da anlamış değilim.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Hangi partinin tüzüğünde
GÜRSEL
TEKİN (Devamla) Öncelikle şunu söyleyeyim, çok net olarak
söylüyorum ki -bakabilirsiniz- hiçbir ilçe belediyesinin plan yapma yetkisi
yoktur. Velev ki varsa, sizin iddianız doğruysa, büyükşehre
rağmen, Çevre Şehircilik Bakanlığına rağmen yüzde
30 artışı yapmışsa da o da herhâlde sizin
eksiğinizdir, sizin zaafınızdır.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Tekin, 30 bin metrekare ekstra
inşaat alınmış.
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Yeşil alan
Yeşil alan
GÜRSEL
TEKİN (Devamla) Efendim, kamu yararına bir şey
artırmışsa teşekkür ederiz hangi belediye olursa olsun.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Kamu değil, şirketin namına
artırmış.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Yeşil alan yapmış adam, siz ikna etmişsiniz
adamları başka şey yapalım diye.
GÜRSEL
TEKİN (Devamla) Bakın, biraz önce göstermiş olduğum
haritada, tek tek bakacaksınız -lütfen rica ediyorum, size de
göndereceğim- çünkü o harita üzerine Sayın Erdoğan bütün bu
konuşmaları yaptı. Eğer burada kişisel olarak,
bireysel olarak birilerine bir çıkar elde edilmişse aynı
şekilde gelin bir soruşturma başlatalım.
İki,
bir önerim olacak izin verirseniz: Başta İstanbul olmak üzere,
İstanbul, İzmir, bütün büyük şehirlerle ilgili gelin bir
araştırma ve soruşturma komisyonu oluşturalım, nerede
rant varsa, nerede sorun varsa, kamu arsaları kimlere tahsis
edilmişse, tıpkı FETÖye vermiş olduğunuz 1.241 tane
vatan toprağına nasıl el konulduysa bunlara da kamu
yararına el koyalım. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
Teşekkür
ederim.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Hadi, hodri meydan, hadi!
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tekin.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, Sayın Tekine
hatırlatmak için: İmar konularında grup kararı
alınamaz.
BAŞKAN
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 17.42
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 17.56
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Mücahit
DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21inci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/884) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981 Sayılı
"İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara
Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar
Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun" ve
4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun"da Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi,
ikinci bölüm üzerinde şahıslar adına ilk söz Antalya
Milletvekili Sayın İbrahim Aydına aittir.
Süreniz
beş dakika.
Buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İBRAHİM
AYDIN (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şahsım adına 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısı hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce
heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle,
komşularımız Irak ve İranda meydana gelen depremden
dolayı hayatlarını kaybedenlere Allahtan rahmet diliyorum,
yaralılara da geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Küreselleşen
dünyada ülkemizle diğer ülkeler arasında ekonomik, sosyal ve
teknolojik alanlarda önemli etkileşimler meydana gelmekte ve buna
bağlı olarak mevzuatlarımızda da çeşitli alanlarda
düzenleme ihtiyacı doğmuş bulunmaktadır. Bu ihtiyaçlar göz
önünde bulundurulduğunda, hazırlanan tasarıyla vergiye gönüllü
uyumu ve vergi uygulamalarını arttırıcı düzenlemelerin
yanı sıra kayıt dışılıkla mücadelede
etkinliğin devam ettirilmesine hizmet edecek düzenlemeler
yapılmıştır. Bununla birlikte bazı sektörlerin kamusal
yükümlülüklerine yönelik yaşanan sorunlar çözümlenecek ve süresi biten
bazı geçici düzenlemelerin süreleri uzatılacaktır.
Değerli
milletvekilleri, bu Kanun Tasarısının Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşmelerine başlandığında kamuoyunda
Motorlu Taşıtlar Vergisi düzenlemesi olarak söylentisi vardı.
Ancak Plan ve Bütçe Komisyonunda Başkan, üyeleri, katılan
milletvekilleri, Bakanımız, 45 kamu idaresi, 23 STK
katılmış; 133 madde olarak gelen tasarı, 127 madde olarak,
yoğun bir çalışma ve müzakereler sonucu çok yararlı
düzenlemeler yapılarak Genel Kurula gelmiştir. Bunlardan 2nci
bölümdeki maddelerle ilgili düzenlemeleri siz değerli vekillerimize arz
etmeye çalışacağım.
Türk
vatanı ve milletinin ebedi varlığını ve devletimizin
bölünmez bütünlüğünü muhafaza etmek uğruna kanlarını
akıtarak tarihimize altın sayfalar yazdıran aziz
şehitlerimize, gazilerimize, dul ve yetimlerine sahip çıkmak,
saygılı olmak ve hatıralarını yüceltmek hepimiz için
kanuni ve vicdani bir sorumluluktur. Hükûmetimiz olarak bu konuda üzerimize
düşeni yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz inşallah.
Terörle
Mücadele Kanunu kapsamında, hayatını kaybedenlerin eş ve
çocuklarından biri, anne, baba ve kardeşlerinden biri olmak üzere
toplam 2 kişiye istihdam hakkı verilmektedir. Öngörülen düzenleme ile
anne, baba ve kardeşlerin 1 olan istihdam haklarını
kullanmaması durumunda bu istihdam hakkının eş veya
çocukları tarafından 2 kişi olarak kullanılmasına
imkân getirilmektedir. Ayrıca yaş sınırı
aranmaksızın bu haktan yararlanılması sağlanmaktadır.
15 Temmuz hain darbe kalkışmasının
bastırılmasında gazi olan vatandaşlarımızın,
yeni düzenlemeyle, hizmetli unvanlı kadrolar yerine memur unvanlı
kadro ve pozisyonlara atanmaları sağlanmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, yine tarım arazileriyle ilgili
yaptığımız düzenlemeler de toplumsal huzur için gerekliydi.
Tarım sahalarının tarım dışı amaçlarla
kullanılması artık uygulayıcı kuruluşun
inisiyatifinde olmayıp Toprak Koruma Kurulu ile Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı tarafından karara
bağlanacaktır.
Yine,
madencilik sektöründe üretimin ve etkinliğin arttırılmasına
yönelik düzenlemeler yapılmaktadır. 2016 yılında maden
ihracatı 4 milyar dolara yaklaşmıştır; bu, 2017
yılında, şu anda, bu rakamı geçmiştir. Yeni
düzenlemeler ihracatımızı arttırarak cari açığımızı
azaltacak, 2023, 2053, 2071 hedeflerimize ulaşacağız.
Ve
yatırımcılara dönük düzenlemelere dikkatinizi çekmek istiyorum.
Yatırımcıların önünü açacak, yatırım
ortamını çok net, berrak bir hâle getirecek kanuni düzenlemeler de bu
yasa tasarısının içinde yer aldı. Kamu-özel iş birliği
projeleri de bunlar arasında yer alıyor. Bundan böyle proje finansmanında
talep edilen harçlar alınmayacak.
Değerli
milletvekilleri, çok önemli bir değişim daha, belediyelerin
yetkisinde, arsa ve arazilerin metrekare birim değerlerinin 2017de
uygulananın yüzde 50sini geçmeme şartı getirildi; artık
afaki artışlar olmayacak.
Bir
başka düzenleme de elektronik ortamda yapılan
alışverişlerin yurtdışı
bağlantısına ilişkin olanıdır. İnternet
siteleri üzerinden yapılan alışverişlerde artık KDV
ödemesi talep edilecek. Yurt dışından
alışverişlerde bundan böyle yol geçen yaklaşımı
olmayacak ve ciddi bir zapturapt dönemi olacak.
Yine,
yatırım ortamına destek bağlamında -imalat sanayi
yatırımları- 2017 yılındaki KDV iadesi 2018de de
devam edecek.
Özetlersek;
Hükûmetimiz, hayatın her sahasına hâkim bir yönetim tarzı takip
ediyor, nerede bir noksan var onun izalesine çalışıyor. Bu yasal
düzenlemeler de buna dönüktür ve insanımızın huzuru
esastır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Aydın, lütfen tamamlayın.
İBRAHİM
AYDIN (Devamla) Anlayışımız, insanı yaşat ki
devlet yaşasın.
Katkısı
olan, emeği geçen herkese teşekkür eder, değişikliklerin
ülkemize, milletimize hayır getirmesi dileklerimle hepinize saygılar
sunarım. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aydın.
Şahıslar
adına ikinci konuşmacı, Erzurum Milletvekili Sayın Kamil
Aydın. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
Buyurun.
KAMİL
AYDIN (Erzurum) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
502
sıra sayılı torba yasanın üzerinde konuşmak üzere
şahıslar adına söz almış bulunmaktayım.
Saygıdeğer
milletvekilleri, 5 bölüm ve 130 civarında maddeden oluşan bir
yasayı tartışıyoruz. Gerçekten yapmaya
çalıştığımız şey, asli görevimiz olan yasama
organının birer bireyleri olarak, üyeleri olarak yasama
organını aktif hâlde tutup yasa koymaya çalışmak. Tabii ki,
bu bizim erkler ayrımı noktasında sabit görevlerimiz
arasında bulunan önemli bir husus fakat bunu yaparken gerçekten
Elbette
ki yapılan yasalar Türkiyenin ihtiyacına, Türkiyenin
sıkıntılarına kısmen cevap verecek konuları
içermektedir ama malumunuz, bütün siyasi partilerin gündeminde, halkın
gündeminde hatta Cumhurbaşkanımızın da gündeminde olan daha
ivedilikli, daha öncelikli birtakım sorunlar var. Keşke bunları
biraz önceleyip öncelikle onlarla ilgili birtakım yasalara öncelik
verseydik -bu torbanın içerisine- ya da bundan sonraki
çalışmalarda yine böyle bir öncelik söz konusu olsaydı.
Nedir,
bunları birkaç kalemle ifade etmek gerekirse: Malumunuz, son birkaç ay
içerisinde eğitimle ilgili bir sürü sıkıntılar
yaşıyoruz, bunun her boyutuyla ilgili sıkıntılar
yaşıyoruz, hem eğitim öğretim müfredatıyla ilgili
sıkıntılar yaşıyoruz hem öğretmen
atamalarıyla ilgili sıkıntılar yaşıyoruz hem de
sınav sistemleriyle ilgili birtakım sıkıntıları
sıklıkla dile getiriyoruz. Keşke bunu gerçekten bu yasa öncesi
dikkate alıp ön çalışmalarını yapmış
olsaydık
Diğer
önemli bir husus: Yine son günlerde, hatta biraz önceki
tartışmanın da ana odağını oluşturan yerel yönetimlerle
ilgili birtakım eksikliklerin, aksaklıkların artık ayyuka
çıktığının farkındayız. Efendim, dikey
yapılanmadan şikâyetçiyiz, doğru. Özellikle Büyükşehir
Yasasından sonra çayırın, meranın, yaylanın ya da
vakıf arazilerinin belediyelerin kontrolüne verilmesinden doğan
birtakım sıkıntılarla ilgili bir sürü şikâyetlere
muhatap oluyoruz. O zaman ne yapalım? Dikey yapılanmayı da içine
alan ve halktan gelen sıkıntıları da içine alan birtakım
düzenlemeleri de bunun içine keşke katabilseydik.
Diğer
önemli bir husus: Yine, Türkiye'nin son günlerde gündemini sıklıkla
meşgul eden, efendim, özellikle spordaki birtakım sorunlar,
yaşanan sorunlar. Bunların, uluslararası ya da ulusal
birtakım yarışmalarda kullanılan doping malzemelerinin
ayyuka çıkması, bunlarla ilgili mücadele noktasında çok somut
birtakım yasaların öncelikli olarak bu yüce Mecliste gündeme
getirilmesi, konuşulması ve buradan daha özele inerek, özellikle
futbol takımlarındaki yabancı kontenjanlarına getirilmek
istenen sınırlamalar. Şimdi, bu sınırlamalarla ilgili
herkes bir şeyler söylüyor ama gerçekten, baktığımız
zaman, çok ani bir sınırlama getirilmesinin
sıkıntılı olduğunu Sayın Cumhurbaşkanı
dün televizyon programında ifade etti. Evet, gerçekten bir kararı
anında alıp uygulamaya koymak birtakım ek
sıkıntılar meydana getirmektedir. Ama aynı şey
eğitim için de geçerli değil midir arkadaşlar? Yani ani bir
karar alıp hemen, behemehâl, radikal bir şekilde uygulamaya koymak da
aynı sıkıntıların doğmasına neden olur.
Efendim,
çiftçilerimizin gerçekten çok ciddi sıkıntıları var.
Bakın, talepler hepinize geliyordur. Keşke bu yasanın bir yerine
bir şekilde adapte ederek
Efendim, birikmiş borçlar var. Bu sene
kurak geçti, bu sene çok kurak geçti, özellikle mensubu olduğum, vekili
olduğum Doğu Anadolu Bölgesinde bu sene ağır bir
kuraklıkla baş başa kaldı çiftçilerimiz ve
aldıkları kredileri iade edemediler, ödeyemediler ve çok sade, basit
bir talepleri var.
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Aynen.
KAMİL
AYDIN (Devamla) - Orta Anadolu da öyledir büyük bir olasılıkla. Bu
borçların yeniden taksitlendirilmesi ya da ötelenmesi, ertelenmesi
konusunda bizden birtakım talepleri var.
Yine
son zamanlarda Türkiye gündemini meşgul eden hayvancılık
noktasındaki bir türlü çözemediğimiz et ihtiyacımızın
ithalatla karşılanması -bunun da beraberinde getirdiği
birtakım- belki günü kurtaracak palyatif bir çözüm olarak kabul edilebilir
ama buna radikal bir çözüm için -yine çok uzun vadeye yayılarak- öncelikli
olarak bu Mecliste büyük bir gündem oluşturup bunları
detaylarıyla, paydaşlarıyla konuşup daha reel, daha zamana
yayılmış bir kanun maddesi şekline dönüştürülmesi
noktasında bir şeyler yapabiliriz diyorum, yüce Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aydın.
Sayın
milletvekilleri, şimdi ikinci bölüm üzerinde on beş dakika süreyle
soru-cevap işlemini gerçekleştireceğiz.
Geçen
haftaki görüşmeler esnasında ikinci bölüm için sisteme giren
sayın milletvekillerine öncelik tanıyacağım.
Sayın
Gürer, siz de girmiştiniz.
Buyurunuz.
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, Hükûmetin iki yıl önce üç ay içinde kadro sözü verdiği
taşeron işçiler, aradan geçen zamana rağmen, hâlen
beklentilerini sürdürmektedir. Hükûmet tarafından yapılan en son
açıklamada bu yıl bitmeden taşeron işçilerin kadroya
alınacağı ifade edildi ancak içeriğiyle ilgili net bir
açıklama yapılmadı. Hangi statüdeki işçiler kadroya
alınacak? Kadroya alınacak olan taşeron işçi
sayısı ne kadar? Hükûmetin kadro diye
açıkladığı sistemin içeriği nedir? gibi sorular
kamuoyunda merak konusudur.
Diğer
yandan, kamuda taşeron firmada senede dokuz ay, on ay çalışan
işçiler tedirgin. Özellikle, Millî Eğitim Bakanlığına
bağlı okullarda görev yapan bu kapsamdaki taşeron işçilerin
kadroya alınmayacağı söyleniyor, bu doğru mudur? Bu konuda
kamuoyunda merak edilen soruların yanıt bulması, en azından
tedirginlik yaşayan taşeron işçilerin merakının
giderilmesi için açıklamanız olacak mıdır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Gaytancıoğlu...
OKAN
GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, Hükûmetiniz zamanında 7 defa vergi affı
çıkardınız. 6736 ve 7020 sayılı kanunlarla
vatandaş tarafından taksitlendirilen borçlarda 3üncü ve 4üncü
taksitlere gelindi. İnternette reklamlarını sürekli görüyoruz.
Şimdi,
soruyorum: Özellikle, esnaflarımızın bu taksitleri ödemekte
zorluk çektiğini, hatta ödeyemediğini -esnaflarımızı
dolaştığımızda- biliyoruz. Son dönemde
çıkardığınız 6736 sayılı ve 7020
sayılı yapılandırma kanunlarındaki tahsilat
oranlarınız nelerdir?
BAŞKAN
Sayın Kara
NİYAZİ
NEFİ KARA (Antalya) Sayın Bakan, sağlık
çalışanlarına daha önceki Sağlık Bakanı ek atama
sözü vermiş ve bu hâlâ gerçekleşmemiş. Bütçe diyorlar.
Sağlık çalışanlarına bu yıl için ek atama
bütçeniz var mı?
İkincisi:
Sağlık çalışanlarına geçen yıl söz
vermiştiniz, Bu dönem elimiz dar. demiştiniz,
hatırlıyorsunuz. Onların yıpranma payı ve özlük
haklarıyla ilgili bu yıl bütçe ayırdınız mı?
Bir
diğer konu, Sağlık çalışanlarının
açığı var. denirken, yaklaşık 3 bin, 4 bin
sağlık çalışanı hâlâ güvenlik soruşturmasına
takılı bekliyor. Görevlerine başlatıp eğer
güvenliğinde sorun varsa iptal edilmesi gibi bir uygulama vardı daha
önceden, niye uygulamıyoruz? Geciktirmek başka bir formül mü yani?
BAŞKAN
Sayın Özdemir
SİBEL
ÖZDEMİR (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, gelir uzmanları için kurum içi uzmanlık
sınavının açılıp açılmayacağına
ilişkin belirsizlik devam ediyor. Bu konuda oldukça soru geliyor bizlere
de.
Maliye
Bakanı olarak, 30/3/2017 tarihinde, Sakarya Sapanca Vergi Dairesinin
açılışı sırasında yaptığınız
konuşmanızda sınavın yapılacağına
ilişkin bir beyanınız olduğu yönünde meslek kuruluşları
bize bilgi verdiler. Türkiye genelindeki tüm gelir uzmanlarını
ilgilendiren bu konuda bir açıklama yapabilir misiniz? Gelir
uzmanları için kurum içi uzmanlık sınavı açılacak
mı? Açılacaksa, hangi tarihte olacağına ilişkin sorum
olacak.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Özdiş
İBRAHİM
ÖZDİŞ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, kamu sağlık hizmetleri tarifesini düzenleyerek zam üstüne zam
yaptınız. Yeni tarifeye göre, sağlık sigortası olmayan
yaklaşık 4 milyon vatandaşımız muayene olmak için 30
TL yerine 50 TL ödeyecek.
Ayrıca,
mesai saatleri dışında öğretim üyeleri tarafından
yapılacak muayenelerde 100 TL ilave ücret, diğer işlemlerde de
işlem bedelinin yüzde 20sine kadar ilave ücret alınabilmesinin önünü
açmışsınız.
Bu
zamlardan sonra soruyorum: Memura, işçiye, çalışana ne kadar zam
yaptınız ki sağlık hizmetlerinde yüzde 20, yüzde 60lara
varan zam yapıyorsunuz Sayın Bakan?
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Yıldırım
BEHÇET
YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler Başkanım.
Bütçe
görüşmelerine başlamış bulunuyoruz. Biliyorsunuz,
yarın Sağlık Bakanlığı bütçesi görüşülecek.
Ben yüzlerce mesaj aldım, telefon aldım; az önce CHPli
arkadaşımız gerçi söyledi, bu ataması
yapılanların güvenlik soruşması ne zaman bitecek? Bir çifte
standart söz konusu mu?
İkincisi:
Sağlık iş kolunda yurdun dört bir yanında ihtiyaç
olduğunu siz de takdir edersiniz. Sağlıkta gerçekten ihtiyaç
fazla. Taşeronu en fazla çalıştıran bakanlık
Sağlık Bakanlığıdır. Sayıları 100
binlerle ifade edilen bu sağlık çalışanlarına ek
kontenjan vermeyi düşünüyor musunuz? En az 30 bin kişiye ek kontenjan
sözü verildiğini sosyal medyadan duyduk. Bu konuda bir
çalışmanız var mı? Kesenin ağzını açacak
mısınız? Zira, her şeyden tasarruf olur ama
sağlıktan tasarruf olmaz diyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Nurlu
MAZLUM
NURLU (Manisa) Sayın Bakan, akaryakıta üst üste gelen zamlar
vatandaşı canından bezdirmiştir. Dünyada petrolün varil
fiyatı düşerken bizde akaryakıt fiyatı neden artar anlamak
mümkün değil. 2014 yılında ham petrolün varil fiyatı 90
dolar iken çiftçinin kullandığı mazot 4 lira 11 kuruştu,
bugün ise petrolün varil fiyatı 53 dolar, son zamlarla mazot fiyatı 5
lirayı aşmıştır. Benzine, mazota zam geldiğinde
ülkedeki her ürüne zam gelmektedir, buna rağmen tarım ürünlerinin
fiyatı yerinde saymakta hatta kuru üzüm, fındık, buğday,
mısır fiyatları önceki yılların altında
kalmaktadır. Borç batağı içerisinde çırpınan çiftçi
ürettiği ürünü yok pahasına satmak zorunda kalırken,
kullandığı mazota, ilaca, gübreye gelen zamlarla ülkede
tarım yapılamaz hâle gelmiştir. Bu konuda çözüm öneriniz
nelerdir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Sayın Arslan
Sayın
Pekşen
HALUK
PEKŞEN (Trabzon) Sayın Bakan, Gümüşhanenin Santa Harabeleri
diye bilinen ve birinci ve üçüncü derecede sit alanı olan bölgesinde iki
ayrı hidroelektrik santrali inşaatı devam etmekte; Berraksu 1 ve
Berraksu 2. Bu iki ayrı hidroelektrik santraliyle ilgili Trabzon Çevre
Koruma Kurulu kararıyla buradaki inşaatın derhâl
durdurulması, yapılmış olan imalatların da eskiye
iadesine karar verilmiş. Ancak, bütün bu durdurma kararlarına
rağmen burada inşaat tüm hızıyla devam etmekte; buna
ilişkin, Hükûmetinizin bir tedbir, yasaları işletme yönünde bir
kararı olacak mı?
Çok
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Çamak
HÜSEYİN
ÇAMAK (Mersin) Sayın Bakan, Nüfus Hizmetleri Kanununa göre
kişilerin beyanları esas alınmaktadır. Bu durumda,
yanlış beyanlar hâlinde yanlış kişilerin evlerine
haciz gidecek kadar skandal uygulamalar gerçekleşmektedir. Buna neden olan
ilgili maddeler değiştirilerek bu soruna acilen çözüm
bulunmasını dileyip bu durumdan muzdarip olan bir
vatandaşımızın mesajını sizlere iletmek isterim:
Mersindeki konutumuza başka şahıslar adına devamlı
olarak icra takipleri gelmektedir. Mezitli Nüfus Müdürlüğüne
yaptığımız müracaatta konutumuzun başka
şahıslar tarafından adres gösterildiği anlaşılmıştır.
Bu durumda adres bildirimi yapacak şahıslardan konuta ilişkin
tapu, elektrik, su faturaları istenmeli veya ikinci bir konutu bulanan ve
kendisi tarafından kullanılan bu konutların malik adına
adresleri üçüncü şahıslara kapatılmalıdır.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bakan, kalan süre size aittir, buyurunuz.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Öncelikle
Sayın Gürer, kamuda çalışan taşeron işçilerle ilgili
olarak, şu anda, bu konuyla ilgili, ilgili bakanlıklar çalışmalarını
belli bir noktaya getirdiler. Ekonomi Koordinasyon Kurulunda bu konuyla ilgili
toplantılar yapıldı. Birçok konu bu toplantılarda gündeme
geldi. Kapsam da dâhil olmak üzere, statü, ileriye dönük haklar, sağlanacak
imkânlar gibi çok sayıda başlık var. Biraz önce sizin ifade
ettiğiniz kapsamla ilgili, Millî Eğitim Bakanlığı
özelinde söylediğiniz hususla ilgili verilmiş herhangi bir karar yok,
böyle bir konu gündeme de gelmedi. Dolayısıyla, bunu en azından
özel olarak belirtmiş olayım. Bu çalışmaları süratle
tamamlayıp Bakanlar Kuruluna getireceğiz. Bakanlar Kurulunda da sizin
ifade ettiğiniz bütün hususlarla ilgili bu konularda Hükûmet olarak
kararımızı verdikten sonra -en kısa zamanda
olacağını tahmin ediyorum- bu kanun tasarısını
Meclise getirmek istiyoruz. Sayın Başbakanımız da daha önce
ifade etmişlerdi. Bu konuda yapılacak yasal düzenlemenin
yılbaşından önce çıkması noktasında Hükûmet
olarak bir irademiz var. Bu konuda da yoğun bir şekilde
çalışmalarımız devam ediyor.
Sayın Gaytancıoğlu, 6736 ve 7020
sayılı Kanunlar çerçevesinde, biliyorsunuz, son derece önemli yasal
düzenlemeler yaptık. 2016nın 15 Temmuz darbe girişiminin
ardından, o günlerin ortamında, en acil ve en ivedi konu olarak bunu
görüp -15 Temmuz Cuma- salı günü bu konuyla ilgili
hazırlamış olduğumuz kanunu Meclise sevk ettik ve o tarihe
kadar olan bütün borçların otuz altı aya kadar
yapılandırılmasının önünü açtık. Daha sonra 7020
sayılı Yasayla da geçmişte buna müracaat edememiş olanlar
ile ödemelerini aksatanlar için bir defa daha bir imkân getirdik. Şu anda
bu anlamda taksit ödemeleri devam ediyor. Şu ana kadar 6736
sayılı Kanun kapsamında Maliye Bakanlığı olarak
80,4 milyar liralık bir yapılandırma yaptık. Şu ana
kadar tahsil ettiğimiz, 6736 kapsamındaki tahsilat tutarı 22,5
milyar lira. Şu ana kadar -ki yaptığımız
tahsilatı baştaki tahakkuka bölerseniz- tahakkuk tahsilat oranı
yüzde 28 civarında. Bu, şu ana kadarki yapılan toplam tahsilat.
Taksitler devam ediyor.
Yine 7020 sayılı Yasa kapsamında da 13,7
milyar liralık bir alacağı yapılandırdık. Bu
kanun kapsamında da şu ana kadar 1,6 milyar lira tahsilat
yaptık. Şu ana kadarki peşin ödeme ve taksitlerden elde
ettiğimiz 1,6 milyar lirayı esas alırsak tahsilat oranı
yüzde 11,88. Tabii, daha 3üncü, 4üncü taksitleri aldık, daha
başlardayız. Bunların önümüzdeki aylarda devam etmesini
bekliyoruz. Şundan emin olun, gerçekten tahakkuk tahsilat
oranlarını, vatandaşımızın bu
borçlarını ödemesini takip ediyoruz yani bu konularda herhangi bir
sorunla karşılaştığımız takdirde tabii ki
vatandaşımız bakımından önemli her türlü tedbiri her
zaman için alırız. Bugüne kadar bütün bu 6736 ile 7020
sayılı Kanunlar kapsamında da 31 milyar lira tahsil etmiş
durumdayız.
Sayın
Kara, sağlık çalışanlarıyla ilgili
Biliyorsunuz her
sene kamu kurumlarına yapılacak açıktan atama kontenjanları
bütçe kanunlarıyla belirleniyor. Dolayısıyla şu anda 2018
yılı bütçe kanununda belirlemiş olduğumuz açıktan
atama kontenjanları dâhilinde Sağlık
Bakanlığının personel taleplerini
değerlendireceğiz. Burada Sağlık
Bakanlığımızın yeni açılan hastaneler, mevcut
hastanelerdeki personel sayısının artırılması
gibi talepleri var. Bu taleplerle ilgili olarak her iki bakanlık birlikte
çalışıyoruz. Bir taraftan tabii ki bütçe
imkânlarımızı dikkate alacağız, diğer taraftan da
sağlıkla ilgili taleplerin karşılanması konusunda
Sağlık Bakanlığımıza yardımcı
olacağız. Bu meselenin bir süre daha iki bakanlık arasında
çalışılması gerekiyor çünkü 2018 yılı bütçe
kanunu görüşmeleri henüz devam ediyor. Bu açıdan bu meseleyi şu
aşamada sonuçlandırmamız çok mümkün gözükmüyor.
Sağlık
Bakanlığında yıpranma ve özlük haklarıyla ilgili
bakanlıkla geçmişte yapmış olduğumuz
çalışmalar var. Bu konuda bakanlıkla üzerinde
çalıştığımız bir model vardı geçmişte.
O çerçevede, son olarak ekonomi yönetimi ve Bakanlar Kurulunda bu konuda
değerlendirme yapıp o konuyla ilgili de bir adım
atılacağını tahmin ediyorum.
Bu
güvenlik soruşturması devam eden personel konusunda Sağlık
Bakanımızdan bilgi alayım özel olarak. Neden gecikti onu bilmiyorum
ama genel olarak şu bilgiyi söyleyebilirim: 15 Temmuz alçak darbe
girişimi sonrası dönemde sadece Sağlık
Bakanlığına değil bütün kurumlara personel alırken
özellikle güvenlik soruşturmalarının başlangıçta
yapılmasını Hükûmet olarak önemsiyoruz. Son yaşanan
hadiseler de personelle ilgili güvenlik soruşturmalarının
mutlaka titizlikle yapılması gerektiğini ortaya koydu. Bu konuda
da ilgili kurumlarımız
Tabii, çok yoğun bir talep olduğu
için ilgili kurumlara, belki bir miktar vakit alabiliyor.
Sayın
Özdemir gelir uzman yardımcılığıyla ilgili söyledi.
Maliye Bakanı olarak bu konuda tabii ki görüşüm olumlu.
Yaptığım açıklamaları o zaman da ifade ettim,
arkadaşların yükselme sınavlarına tabi tutulması çok
önemli. Bu konuyla ilgili kanun tasarısını
Başbakanlığa da sevk ettik. Hükûmet düzeyinde Bakan olarak bu
konuda girişimlerim devam ediyor. İnşallah, bir sonuç
alınca da Maliyedeki arkadaşlarımızı sevindirmeyi en
başta Maliye Bakanı olarak ben istiyorum. İnşallah o konuda
güzel gelişmeler olacak diye de ümit ediyorum.
Sayın
Özdiş, genel sağlık sigortası kapsamında
yapmış olduğumuz düzenlemede, belirli bir sosyoekonomik düzeyin
altında olan kişiler bakımından GSS primini
artırmadık, düşürdük. Daha önce, yanlış
hatırlamıyorsam, ya 150 liraydı ya da 110 lira, şimdi tam
hatırlayamıyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakan, lütfen tamamlayın.
Buyurun.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Yani, orada primleri düşürdük, 50
liraya düşürdük. Böylelikle daha fazla kişinin sisteme girmesini
önemsedik.
Katılım
payı uygulamalarında ise, belirli bir düzeyde, muayenede ve
işlemlerde katılım payı alınıyor, doğru. Bir
taraftan, burada, özellikle üniversite hastanelerinde mali açıdan
sürdürülebilirlik konusu önemli, diğer taraftan da hizmete erişimi
burada önemsiyoruz.
Sayın
Yıldırım, güvenlik soruşturması ve ek kontenjanı
cevaplamış oldum.
Sayın
Nurlu, çiftçimize destek oluyoruz. 2018 yılı bütçesinden çiftçiler
için ayırdığımız bütçe tutarı 29 milyar 500
milyon lira.
OKAN
GAYTANCIOĞLU (Edirne) 14,5, yarısı.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Yani fiyat artışlarına
karşı sübvansiyon yapıyoruz. 2018 yılında mazot
desteğini 2 kat artırıyoruz.
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Mazot alacak para yok.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Burada, özellikle çiftçilerimizin mazot
harcamalarına devlet bütçesinden daha fazla katkı
sağlıyoruz.
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Çiftçi sayısı niye azalıyor bu
kadar destek var da Sayın Bakan, bunu bir araştırdınız
mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Zirai krediyi destekten saymayın
Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Arslan, Gümüşhanedeki
konuya, müsaade ederseniz, bir bakayım.
Sayın
Çamak, bu haciz konusu da ilginç yani, prensipte, kişiler beyanda bulunsa
bile, dediğiniz gibi, borç doğuran işlemlerde aslında
kişinin gerçekten o adreste oturup oturmadığını
gösteren belgelerin istenmesi gerekiyor. Ben de ilgili bakanlarımızla
bu konuyu paylaşacağım.
Çok
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz.
Sayın
milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi
ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
28nci
madde üzerinde iki önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 28inci
maddesinde yer alan meslek kuruluşları tarafından ibaresinin
meslek kuruluşlarınca şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Mithat
Sancar Ziya
Pir
İstanbul Mardin Diyarbakır
Ayşe
Acar Başaran Aycan
İrmez Müslüm
Doğan
Batman Şırnak İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Şırnak Milletvekili Sayın Aycan İrmez
Buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
AYCAN
İRMEZ (Şırnak) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; grubum adına 28inci
madde üzerine söz almış bulunmaktayım.
Konuşmama
geçmeden önce, dün akşam Kürdistan bölgesel yönetiminin Süleymaniye
eyaleti ile doğu Kürdistanın Kirmanşah eyaleti
sınırında meydana gelen depremde hayatını kaybeden
insanlarınıza Allahtan rahmet, ailelerine
başsağlığı ve yaralılara acil şifalar
diliyorum.
Bu
Parlamentonun üyesi olan ve şu anda cezaevinde rehin tutulan eş genel
başkanlarımızın ve milletvekili
arkadaşlarımızın burada olmamasının bu Parlamentonun
ayıbı olduğunu tekrar tekrar burada vurgulamak istiyorum.
Ayrıca kendilerini ayrı ayrı buradan saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bildiğiniz gibi, AKP Genel Başkanı
Erdoğanın bu aralar kurduğu bazı cümleler ve sözler bizim
daha önce de dile getirdiğimiz, ısrarla ifade ettiğimiz,
savunduğumuz şeyler. Özellikle son iki haftadır şehirlere
yönelik dile getirmiş olduğu ifadeler ve en son söylemiş
olduğu şöyle bir ifade var Sayın Erdoğanın: Günümüz
şehirleri insana huzur vermiyor; hep beton, ruh yok, huzur yok. ve en son
söylemiş olduğu ifadesi de Hep beton, beton, beton. Biz buradan
kendisine şöyle seslensek Günaydın Sayın Genel Başkan.
desek ne kadar yerini bulur bilemiyoruz ancak Şırnakta ruhumuzu,
hafızamızı, huzurumuzu yok edenler bugün kentlerin
ruhsuzluğu ve huzursuzluğundan dem vuruyor.
Değerli
milletvekilleri, Şırnak ilimizde aylardır özel bir rejim türü
uygulanmaktadır. Bu rejimin en önemli özelliği hukuku, ahlakı ve
insanlık değerlerini tanımıyor olmasıdır. Bu
kapsamda evler keyfince yıkıldı, molozlar
çıkartılıp yandaşlara dağıtıldı,
sokağa çıkma yasağı bitmesine rağmen sağlam
binalar yıkılarak bazı çevrelere peşkeş çekildi.
Aylarca, bu kürsü başta olmak üzere, her yerde Yapmayın, etmeyin,
kıymayın kentimize; yıkmayın, silmeyin
hafızamızı. diye dil döktük, buradan defalarca dile getirdik,
görüşmeler sağlamaya çalıştık; çadırlarda, tek
göz odalı evlerde, hayvan barınaklarında 15-20 kişilik
nüfusla yaşamak zorunda kalan halkımızın mağduriyetini
anlatmaya çalıştık ama ne yazık ki dinletemedik. Gözlerini
kin, ırkçılık ve rant çarkı öylesine bürümüştü ki
hiçbir sağduyulu sesi duymuyor, uyarıları dikkate
almıyorlardı. Koca kenti dümdüz ettiler, yetmedi, şimdi ise büyük
kentler için huzursuzluk ve ruhsuzluk gerekçesi olarak gördükleri çirkin ve
ucube betonlaşmayı başta Şırnak olmak üzere bölge
kentlerine hizmet ve ilericilik olarak satmaya çalışıyorlar.
Gariptir ki ilk defa AKP Genel Başkanına katılmamak elde
değil her ne kadar kendi kendini tekzip etmiş olsa da.
Değerli
milletvekilleri, AKP Genel Başkanına buradan soruyoruz: Şu anda
Şırnakta yapılan o beton yığınlarını
nasıl izah edeceksiniz? Koca bir mahalleyi, halkımızı
sıkıştırdığınız çirkin, soğuk ve
tek düze kutu binalara mahkûm ederek neyi gerçekleştirmeye
çalışıyorsunuz? Ve o beton yığınına şu
an burada fotoğraflarla size
Aslında burada bize kentleşme
olarak yutturmaya çalıştığınız,
Cumhurbaşkanının dediği gibi huzursuz mimari örneklerinizdendir.
Tüm bunları yaptıkları yetmiyor, bunu bir Ali Cengiz oyunu gibi,
halka hizmetmiş gibi yutturmaya çalışıyorlar. Ama o halk,
kentlerini başlarına yıkanları çok iyi biliyor.
Şırnak halkı, 12 mahallesinden 8ini haritadan sildiğiniz
kentlerinde asıl amacınızın, niyetinizin kenti
kimliksizleştirmek, AKP Genel Başkanının ifadesiyle ruhsuzlaştırmak
ve mal bulmuş Mağribî gibi TOKİ aracılığıyla
kentleri koca bir şantiyeye çevirerek, ev adı altında,
kimliksiz, ruhsuz, hafızasız ve Şırnak halkının
hiçbir geleceğiyle bağdaşmayan ucube rant bloklarına
çevirmek olduğunu buradan çok iyi bilmektedir. Ayrıca bunu da
Şırnak halkı çok iyi bilmektedir.
Bu
yetmiyormuş gibi halkın mülkünü gasbettiniz, talan ettiniz, o da
yetmiyormuş gibi bu ucube evleri halka satmaya
çalışıyorsunuz. Bunların hepsini bir bir burada her ne
kadar dile getirmiş olsak da ne yazık ki AKP iktidarı
Şırnak halkı söz konusu olduğunda, bölge halkı söz
konusu olduğunda üç maymunu oynamaya devam ediyor.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
AHMET
YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan, karar yeter sayısı
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın İrmez.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım, karar yeter sayısı
arayacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı yoktur, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.31
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.42
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Mücahit
DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21inci
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
28inci
madde üzerinde Şırnak Milletvekili Aycan İrmez ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi
kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır,
önerge kabul edilmemiştir.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Sayın
Bostancı, bir söz talebiniz var, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının,
devletin Şırnakta terör örgütü mensuplarına müdahalesi sonucu
vatandaşların zararını tazmin için yapılan
çalışmalara ilişkin açıklaması
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, teşekkürler.
Şırnakta
bildiğiniz gibi -başka şehirlerde de örnekleri
yaşanmıştı- terör örgütünün saldırıları
neticesinde halkın can ve mal emniyetine yönelik bir güvenlik durumu
ortaya çıkmış ve devlet orada terör örgütü mensuplarına
müdahale etmişti. Bu çerçevede vatandaşların
yaşamış olduğu zararları tazmin etmek, terör örgütüyle
mücadele edilirken yıkılan evlerini yeniden yapmak amacıyla bir
çalışma gerçekleştirildi. Bu çalışma çerçevesinde
Şırnakta 6 bin kadar yeni ev yapılıyor. Bunların
inşaatları 6ncı aya kadar bitecek. Bu evler yapılırken
halkın rızası ve iradesi son derece önemli, yüzde 90ın
üzerinde bu rıza, karşılıklı anlaşma
sağlanarak proje sürdürülüyor.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Neye göre yüzde 90 rıza var ya?
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Bu anlaşmayı yapan vatandaşlarımıza
anlaşmaya varıldığı andan eve girinceye kadar kira
yardımı yapılıyor, ayrıca eve taşınanlara
evin değerinin yüzde 12si kadar eşya yardımı
yapılıyor. Bunlar esasen sosyal devletin halkın
yaşadığı mağduriyetlerin giderilmesi çerçevesinde
yapmış olduğu düzenlemelerdir.
Genelgeçer
sözler yerine bu teknik bilgileri verme lüzumunu hissettim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bostancı.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan
BAŞKAN
- Sayın Yıldırım
AHMET
YILDIRIM (Muş) Sadece tutanaklara geçmesi açısından
söylüyorum: Surda, Cizrede, Nusaybinde, Şırnakta betonlaşan
evler yapılıyor. İnsanlar kendi rızalarıyla
alıyorlarmış! Peki, kendi rızalarıyla mı
boşalttılar evleri, bir? İkincisi, ne kadar fark alıyorlar?
Yapılan evlerin eski ev yüzde 30una mahsup sayılıyor, yüzde 70
para isteniyor. Sanırsınız ki o eski evin yerine yeni
yapılan ev karşılıksız, tam trampa edilerek veriliyor.
Böyle bir şey yok. Tutanaklara geçmesi açısından söylüyorum.
BAŞKAN
Peki, teşekkürler.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Devletin o evlere, o yıkılan yerlere
yönelik çok büyük destekleri var, her yerde bu desteği yapıyor.
Bütçeden ne kadar para gittiği de belli, hepsinin rakamları var.
Bunu, ilgili olan herkes bilir.
Teşekkürler.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Ne kadar gitti Sayın Bakan, nasıl
planladınız bunu, hangi bütçe kaleminden?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Her şeyin
karşılığı var.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Hani, nerede yazıyor? Geçen sene bütçede görüşmedik
böyle bir şeyi.
BAŞKAN
Teşekkürler sayın milletvekilleri.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/884) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981
Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı
Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı
İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz
Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Şimdi 28inci madde üzerindeki diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 28inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bihlun
Tamaylıgil Ömer
Fethi Gürer Utku
Çakırözer
İstanbul Niğde Eskişehir
Lale
Karabıyık Musa
Çam Bülent
Kuşoğlu
Bursa İzmir Ankara
Zekeriya
Temizel
İzmir
MADDE 28- 21/2/1963 tarihli ve 210 sayılı
Değerli Kağıtlar Kanununun 3 üncü maddesinin ikinci
fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Bu kağıtların, Maliye
Bakanlığının izni ile ilgili bakanlık, daireler veya
kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları tarafından
hazırlanıp bastırılması veya elektronik belge olarak
düzenlenmesi mümkündür.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Niğde Milletvekili
Sayın Ömer Fethi Gürer.
Buyurun Sayın Gürer. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet bir torba yasa
tasarısını daha getirdi. Bu torba yasada motorlu
taşıtlar vergisinde, internet vergisinde, kurumlar vergisinde,
vatandaşın kira geliri üzerinden ödediği vergide, birçok kalemde
artış öngörülmektedir. Kazık yine vatandaşadır.
Hükûmet emekçilere çay kaşığıyla verdiğini kepçeyle
almaya devam etmektedir. İşçi, işsiz, çiftçi, esnaf, emekli,
engelli, memur geçim sıkıntısı içindedir. İşçi ve
memura yapılan cüzi artışlar erimiş ve eksiye
dönmüştür.
Değerli milletvekilleri, mazot 5 lirayı
geçmiştir. Bu artış şoförden üreticiye ve tüketiciye yeni
mağduriyet demektir, yeni zamlar demektir. Zamlar öyle hâl
almıştır ki ekmeğin gramajıyla oynayıp israf
önleme kılıfına sarılmak istenmektedir. Garibanın bir
ekmeği var, onunla dahi oynamanın yolu aranmaktadır.
İthalata dayalı temel gıda ürünleri dahi sorunu çözmemiş ve
temel gıda ürünlerinde de sürekli zamlar gelerek vatandaşı
mağdur kılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, eğitim ise tam bir faciadır. Değiştirilen
müfredatlar ve bilimden uzak eğitim anlayışı yeterince
tahribat yapmıştır. AKP Genel Başkanı,
Cumhurbaşkanı Sınav sistemini değiştirin.
dediğinde Millî Eğitim Bakanı ve YÖK Başkanının
neyi değiştireceklerinden haberleri yoktu. Apar topar açıklamalarla
eğitim sisteminden sonra sınav sisteminin de canına okudular.
Veliler, öğrenciler her gün değişen kararlarla perişan
durumdadır.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmetin hâlini en iyi gösteren olay da cam filminin
durumudur. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü geçen yıl
getirdikleri cam filmi uygulamasını terör eylemi gerekçesiyle
kaldırdıklarını açıklamış, devlet güvenlik
birimlerinin talebinin bu yolda olduğunu belirtmiştir. Cam filmi olan
araçlara ceza kesilmeye başlanmış, araç sahiplerinden tepki
gelince Cumhurbaşkanı devreye girerek bu uygulamanın
durdurulmasını istemiştir. İçişleri Bakanı,
polisin ceza kesmeyeceğini duyurmuş. Birdenbire terör tehdidi mi
ortadan kalkmıştır? Bu Hükûmetin ortak bir kararı,
düşüncesi yok mudur?
Cumhurbaşkanı
Sınav sistemini değiştirin. diyor, şaşıran bir
hükûmet var. Cumhurbaşkanı Motorlu taşıtlar vergisi
zammını düşürün. diyor, şaşıran bir hükûmet var.
Cumhurbaşkanı Cam film yasağını durdurun. diyor,
şaşıran bir hükûmet var. Oysa Hükûmetin
başkanlığını Cumhurbaşkanı yapıyor.
(CHP sıralarından alkışlar)
Değerli
milletvekilleri, öte yandan vatandaşa Yurt dışından dolar
getir, yastık altındaki altınını bankaya ver. diye
çağrı yapan Hükûmetin Başkanının yakınları
meğer gelirlerini yurt dışına vergiden muaf istiflemişler.
Olay ortaya çıkınca Başbakan Araştırılsın.
dedi ama Meclis çoğunluğu AKPde ve araştırma önergesi de
reddedildi. Hem Araştırılsın. deniyor hem de araştırılması
talebi de reddediliyor.
Üzülüyorum,
ülkem adına üzülüyorum. Her gün şehit haberleri geliyor. Yoksul daha
yoksul oluyor. Adamı olan, parası ve gücü olan vergi dahi ödemiyor,
hapis yatmıyor. Yoksul orta sınıf ezildikçe eziliyor. Bu böyle
gitmez. İlk seçimde halkımız oylarıyla bu durumu mutlaka
değiştirecek ve yapılan yanlışların bedelini de
mutlaka Hükûmete ve iktidar partisine ödetecektir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli
milletvekilleri, bu arada, ülkemizde bu yıl kuraklık Orta Anadoluyu
da ciddi ölçüde vurmuştur. Çiftçiler, bankalara olan borçlarındaki
yapılandırma yanında tarım kredi kooperatiflerine olan
borçları için de yapılandırma istemekte ve borçlarını
hasat dönemlerinde ödemeyi talep etmektedir. Çiftçinin her konuda
yaşadığı sıkıntıların yanında,
icra tehdidi altında ekim dikim yapma olanağı da yoktur.
Hükûmetin bu konuya da duyarlılık göstererek kuraklık
bölgelerindeki çiftçilerin borçlarını mutlaka ertelemesi gerekir.
Ayrıca
Sayın Bakan, sizi televizyonlarda görenler genelde bize hep diyorlar ki:
Maliye Bakanı bir gün de emekçilerin, işçilerin, köylülerin,
çiftçilerin lehine bir torba yasa hazırlayıp buraya getirsin.
Bu
duygularla yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Gürer.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Önergeyi
kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar
yeter sayısı yoktur.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.52
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.07
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Mücahit
DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21inci
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
28inci
madde üzerinde Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
(CHP sıralarından Yok! sesleri)
Elektronik
cihazla oylama yapacağız.
Oylama
için iki dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Şimdi
28inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
29uncu
madde üzerinde ikisi aynı mahiyette olmak üzere üç önerge vardır.
İlk
okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir. Önergeleri okutup,
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 29uncu
maddesinin tasarıdan çıkartılmasını arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Kalaycı Emin
Haluk Ayhan Fahrettin
Oğuz Tor
Konya Denizli Kahramanmaraş
Arzu
Erdem İsmail
Faruk Aksu Erkan
Akçay
İstanbul İstanbul Manisa
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Filiz
Kerestecioğlu Demir Ziya
Pir Ayşe
Acar Başaran
İstanbul Diyarbakır Batman
Mehmet
Emin Adıyaman Müslüm
Doğan Mithat
Sancar
Iğdır İzmir Mardin
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı,
İstanbul Milletvekili Sayın Arzu Erdem. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
Buyurun.
ARZU
ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 29uncu maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubum adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Norveçlilerin
kişi başı millî geliri 97 bin dolar. Az buldular ve bir karar
verdiler, dediler ki: Herkes evindeki evcil hayvanı 2 kez gezdirecek.
Şimdi diyeceksiniz ki, nereden çıktı bu? Acaba millî geliri
böyle daha çok mu artıracaklar ya da harcamaları mı
artıracaklar? Ben burada iki konuya dikkat çekmek istiyorum; bir tanesi,
gerçekten insanlarda sevgiyi nasıl geliştirebiliriz ve ayrıca
doğru insan, doğru nesiller yetiştirme noktasında da
bizlere neler düşüyor, Hükûmetin neler yapması gerekiyor; bu konuya
değinmek istiyorum.
Şimdi,
son bir örnek vardı, demir yoluna bir eşeği
bağlamışlardı ve tren gelirken kullanan kişi görüyor
ve ani bir fren yapıyor, iniyor onu çözüyor ve çözdükten sonra diyor ki:
Hangi vahşi acaba bu hayvanı buraya bağladı? Bu örnek
ülkemizde oldu maalesef. Hayvan sevgisiyle ilgili bilinçlendirmenin
olmadığını da buradan birlikte görebiliyoruz.
Evet,
Norveçliler şuna dikkat çekmiş: Evinizdeki evcil hayvanları iki
kez gezdirirseniz hayvan sevgisini çocuklarınıza daha fazla
öğretirsiniz, onlara yem vermeyi, o hayvanlara sahip çıkmayı
daha fazla öğretebilirsiniz. Hayvanlara sahip çıkanlar, onları
sevenler, insanlara asla zarar veremezler, canlılara asla zarar veremezler
ve buradan yola çıkarak bilhassa eğitimle ilgili, eğitimin bir
parçası hâline getirmişler.
Evet,
uzun süreden beri eğitimle ilgili, grubumuz adına birçok önergeyle
karşınıza çıktık ve Eğitim sisteminde
kalıcı değişimlerin yapılması gerekiyor,
kalıcı reformların yapılması gerekiyor. Bilhassa
sadece not başarısı yüksek çocuklar değil, gerçekten
donanımlı, topluma, vatana ve millete hayırlı evlatlar
olsun diye gayret edelim. dedik. Ve bu anlamda geçen hafta da Meclis
kürsüsünden dile getirdiğim millî sporcularımıza değinmek
istiyorum. Millî sporcularımızın bursu 1.410 liraydı.
Geçenlerde çıkarılan bir KHKyla bu konuyla ilgili bir düşürüm
yapıldı ve bu düşürümden sonra, Meclis kürsüsünden bizler dile
getirdikten sonra, yukarıda Komisyonda Spor Bakanına da konuyu
sunduktan sonra bilgisinin olmadığını,
araştıracağını söyledi.
Şimdi,
konuyla ilgili detaylı bir araştırma yaptım ve bu
araştırmayı size sunmak istiyorum: 1.410 lirayla ilgili
düşürüm yapılmış olan husus şu an muğlak yani tam
olarak belirgin değil ancak Kredi ve Yurtlar Kurumu bu bursu nasıl
vereceklerine dair bir bilgiye de sahip değiller. Kredi ve Kurtlar Kurumuyla
görüştüm ve şunu söylediler: Henüz beklemekte, kesin olarak
bilmiyoruz ne kadar burs vermemiz gerektiğini millî
sporcularımıza. Neyi dedik biz? Millî sporcularımız
buradan aldıkları bursla C ve B sınıfından A
sınıfına geçmeye çalışıyor, C
sınıfındaki B sınıfına, B
sınıfındaki de A sınıfına. Hedef en iyi millî
sporcu olmak yani ay yıldızlı al bayrağı temsil etmek.
Bu anlamda spora yapılan yatırımın hiçbir şekilde
boşa gitmeyeceğini, özellikle millî sporcularımızla ilgili
mevcut bursların korunması gerektiğini ve hatta bu
kardeşlerimizle ilgili bursların artırılması,
iyileştirilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
Ayrıca
yine, bugün tekrar soru olarak da gündeme getirdim, Türkiye Futbol
Federasyonunun kız futbol takımlarıyla ilgili vermiş
olduğu deplasman ücretleri vardı. Bunun içinde yiyecek, konaklama,
yol masrafları vardı. Bu kızlarımızın önemli bir
bölümü annesiz, babasız yani kimsesiz çocuklar, spora tutunmuş ve
burada varlık gösteriyorlar. Her birinin önemli hedefi iyi bir spor
öğretmeni olmak veya iyi bir kız futbolcu olmak. Ancak bunlarla
ilgili 2 bin lira olan cüce bir rakam maalesef tamamen kesilmiştir. Bu konuyu
da gündeme taşıdık, bu kızlarımızın buradan
tekrar sesi olduğumu düşünüyorum ve bu anlamda bu
kızlarımıza tekrar deplasman için ayrılan bütçelerin ve tüm
kız takımlarına ayrılan bütçelerin mutlaka verilmesi
gerektiğini düşünüyorum. Bilhassa gençlerimize yapılan
yatırımların, eğitim dâhilinde yapılan
yatırımların tamamının, spora yapılan
yatırımların tamamının asla ve asla boşa
gitmeyeceğini, tamamının helal yatırımlar
olacağını da buradan belirtmek isterim. Hazır Maliye
Bakanımız buradayken ben sormak isterim: Yapılan bütün
harcamalar içerisinde acaba 3üncü lig futbol takımı için
ayrılan bu 2şer bin lira deplasman maç başı giderleri mi
fazla oldu? Bu anlamda da ben hassasiyetlerini beklediğimi tekrar dile getirmek
istiyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz sayın Erdem.
Aynı
mahiyetteki diğer önerge üzerinde Iğdır Milletvekili Sayın
Mehmet Emin Adıyaman. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
Buyurun.
MEHMET
EMİN ADIYAMAN (Iğdır) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli
milletvekilleri, sözlerime başlamadan önce Kürdistan Federal bölgesinin
Süleymaniye kentinde ve Doğu Kürdistanın Kirmanşah kentinde
meydana gelen deprem nedeniyle mağdur olan Kürt, Arap ve Fars
halklarının üzüntülerini paylaşıyor, ölenlere Allahtan
rahmet, yaralılara şifalar diliyorum.
Yine,
cezaevinde siyasi rehine olarak tutulan partimizin eş genel
başkanları ve milletvekilleri ile tüm siyasi tutsakları buradan
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 2005 yılında İmralı tecrit hukukuyla
başlayan cezaevlerine yönelik tecrit politikaları, hukuksuzluklar ve
âdeta zulüm hâline gelmiş hak ihlalleri maalesef Türkiyedeki tüm
cezaevlerine yaygınlaştırılarak amansızca bir
hukuksuzluk ve tutsaklar üzerinde tamamen hak gasbına dayalı, insan
hakları ihlallerine dayalı uygulamalar devam ediyor.
AK
PARTİ kurulurken kendine adalet ve kalkınma kelimeleriyle isim
seçti ama öncelikle kalkınma bu ülkede halkın, ekonominin, geniş
halk yığınlarının kalkınması, refahı
değil yandaş firmaların, yandaş şirketlerin, özellikle
sanayi, hizmet sektörü, inşaat gibi alanlarda yandaş firmaların
kalkınması şeklinde gerçekleşti ve maalesef Türkiyedeki
kalkınmadan bu anlaşılır.
Öte
yandan adalet kelimesi de AKPnin isminde var ama adalet son on beş
yıllık AKP iktidarlarında maalesef yerde sürükleniyor.
Halkın tüm kesimleri, zengininden yoksuluna, işçiden köylüye,
akademisyeninden siyasetçisine kadar maalesef bu ülkede herkes adalet arar
duruma geldi. Tam da bu çerçevede, cezaevlerinde bile AKP hükûmetleri -kendi
çıkardığı mevzuatlara uymamazlık gibi- tıpkı
diğer alanlarda, siyasetin ve hukukun diğer alanlarında
olduğu gibi cezaevleri uygulamalarında da maalesef kendi
mevzuatına dahi uymamaktadır. Her bir cezaevi idaresinin kendisine
göre fiilen uyguladığı bir cezaevi hukukuyla karşı
karşıyayız. Bazı cezaevlerinde şu anda avukat
görüşü, müvekkilleriyle görüşü bir saattir ama bir başka
cezaevinde görüşme on beş dakikadır. Bir başka cezaevinde
haftalık telefon görüşmelerine izin veriliyor ama bir başka
cezaevinde bu imkân tanınmıyor. Bir başka cezaevinde farklı
bir mevzuat uygulanıyor ama bir başka cezaevinde tam bir hak
gasbı.
Mesela
somut bir örnek vereyim: Dört gün önce annesi vefat eden Iğdır
İl Başkanımız annesinin cenazesine katılmak üzere
Iğdır Cumhuriyet Savcılığına başvurdu ve
savcılık izin verdi. Bakın, savcılık yasadan
kaynaklanan bu hak konusunda izin verirken cezaevi idaresi yargının
vermiş olduğu bu kararı, savcılığın
vermiş olduğu bu kararı hiçe sayarak, güvenlik gerekçesiyle
-Karstan Iğdıra 100 kilometre ki hiçbir güvenlik sorunu yok ama-
reddediyor, İzin vermiyorum. diyor ve cenazeye katılmasına
izin vermiyor. Elâzığ Cezaevinde günlerdir hem medyadan hem
ailelerin, tutsak ailelerin bize ulaştırdığı
bilgilerden hem tahliye olanların bildirdiği bilgilerden: Kadın
tutsaklar üzerinde akla hayale gelmeyen hukuksuzluklar, hak gaspları
uygulanıyor ama sorarsanız Elâzığ Cezaevinin kendisine göre
bir hukuku var.
Değerli
arkadaşlar, hukuk herkese lazım. Bakın, Saddam Hüseyinin
yargılanırken mahkeme başkanına söylediği bir söz
vardır: Ben adil yargılanmak istiyorum. der. Mahkeme
başkanı döner Saddam Hüseyine der ki: Biz seni kendi koyduğun
yasalarla yargılıyoruz. Şimdi, bu hukuksuzluk bir gün döner
hukuksuzluğu yapanları da vurur. Herkesin hukuka ihtiyacı var.
En
başta bu Hükûmeti ve iktidarı, özel olarak da cezaevlerindeki
hukuksuzluk konusunda adalete, hukuka, hukuk kurallarına uymaya davet
ediyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Adıyaman.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 29'uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bihlun
Tamaylıgil Bülent
Kuşoğlu Zekeriya
Temizel
İstanbul Ankara İzmir
Hüseyin
Çamak Utku
Çakırözer Lale
Karabıyık
Mersin Eskişehir Bursa
Musa
Çam
İzmir
"MADDE
29- 14/5/1964 tarihli ve 474 sayılı Gümrük Giriş Tarife Cetveli
Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının
birinci cümlesi aşağıdaki şekilde ve aynı Kanunun eki
Gümrük Giriş Tarife Cetvelinde yer alan eşyalardan gümrük vergi had
ve nispetleri "muaf bulunanların gümrük vergisi had ve nispetleri
"0 şeklinde değiştirilmiştir.
"Bakanlar
Kurulu, bu Kanunun eki Gümrük Giriş Tarife Cetvelinde yer alan
eşyaların gümrük vergisi had ve nispetlerini 50'ye kadar
yükseltebilir, sıfıra kadar indirebilir veya bu Cetveldeki had ve
nispetleri %50'sine kadar artırabilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Mersin Milletvekili Sayın Hüseyin Çamak.
Süreniz
beş dakika.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN
ÇAMAK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 502
sıra sayılı torba kanun tasarısının 29uncu
maddesindeki motorlu taşıtlar vergisiyle ilgili huzurunuzdayım.
Biliyorsunuz,
motorlu taşıtlar vergisi için söylenmedik söz kalmadı ve
vatandaşın isyanı üzerine tam olmasa da zam oranını
birazcık daha azaltarak, vergi mükelleflerinin 2019da seçmen
oldukları da hatırlanarak geri adım atıldı. Tahsilat
başlayınca bu konunun daha çok su götüreceğini göreceğiz
fakat ben izninizle torba yasadaki yerel yönetimlerle ilgili
sıkıntılar hakkında da fikirlerimi paylaşmak
istiyorum.
Yerel
yönetimlerin yeniden yapılandırılması sadece yerel yönetim
birimlerini ilgilendiren bir düzenleme değildir, aynı zamanda tüm
devlet yapılanmasının ve dolayısıyla temel toplumsal
ilişkilerin de yeniden düzenlenmesidir. Türkiye'de yerel yönetimlerin
önemli sorunları olduğu ve yeniden
yapılandırılması gerektiği uzun süredir gündemdedir.
Bu süreçte çok sayıda değişiklik de yapılmıştır.
Yapılan değişikliklerdeki temel sorun sosyal adaleti, halka hizmetin
kalitesini artırmak değil siyasal ve kentsel rantı artırmak
amacının güdülmesidir. Ancak halkı ikna etmek için yasalar ve
yasa gerekçeleri süslü laflarla örtülmektedir. Bazen iknaya bile geçilmeden
Ben yaptım oldu ya getirilmektedir.
Merkezî
yönetim ile yerel yönetimler arasında görev ve sorumluluk bölüşümünün
rasyonel şekilde yapılmamış olması,
merkeziyetçiliğin hâlen ağır basması, yerel yönetimlerin
gelir kaynaklarının yetersiz kalması ve hareket kabiliyetlerini
kısıtlayan ağır idari vesayet gibi sorunlar günümüzde de
devam etmektedir. Bu sorunlar olanca ağırlığıyla
varlığını sürdürürken, yapılan değişiklikler
seçim yatırımı olmaktan, merkezin yerel yönetimler üzerindeki
gücünü yitirmemek için getirdiği düzenlemeler olmaktan öteye
gidememektedir. Yerel yönetimlerin bütüncül bir yaklaşıma gereksinimi
varken, yapılan düzenlemeler birbirinden kopuk, günü kurtarmaya yönelik
olmaktadır. Son yıllarda bu düzenlemelerin torba yasalarla
parçalanarak yapılması da gelenek hâline gelmiştir. Mevcut torba
yasa kapsamında gündemimizde olan yerel yönetimlerle ilgili maddeleri
barındıran tasarı bunun son örneğidir.
2012
yılında 5393 sayılı Belediye Kanununa eklenen yasadaki
diğer bir düzenleme ise devir, tasfiye ve paylaştırma
işlemlerinin yürütülmesine dair geçici düzenleme önümüzdeki günlerde
görüşeceğimiz mevcut torba yasadaki 107nci maddenin uygulama
süresinin üç yıl uzatılarak 2020'de sonlandırılmasına
ilişkindir. Bu değişiklik 6360 sayılı Yasanın
plansız, öngörüsüz ve altyapısı hazır olmayan
düzenlemelerinin yarattığı sorunları ötelemekten ibarettir.
6360 sayılı Yasayla köy ve belediyeler mahalleye
dönüştürülürken Adalet ve Kalkınma Partisinin iddiası imar-plan
bütünlüğünü ve hizmetlerde etkililiği sağlamak; yönetsel ve mali
kapasitesi yetersiz olan yerel yönetim birimlerinin kapatılarak kaynak
israfının önlenmesidir. Gerçekte ise seçim çevresinde
değişiklik yaparak seçim sonuçlarını etkilemek,
yandaşlara kentsel rant sağlamak amaçlanmaktadır.
6360
sayılı Yasanın ürettiği sorunlar çözülememiştir. Bu
maddedeki düzenlemeyle, sorunların kaynağına inilmeden süre
uzatılarak sorunların kendiliğinden çözülmesi beklenmektedir.
Peki, neden 2020 tarihi belirlenmiştir? Tabii ki 2019 seçimleri geçsin
diye. Yani sorunlu mevzular 2019 seçimleri sonrasına ötelenmektedir. Dolayısıyla
bu değişiklikle vatandaştan gelecek tepkilerin önüne geçilmesi
amaçlanmaktadır. Yerel yönetimler için daha kapsamlı bir yasal
değişiklik yapılacağı, bütün belediyelerde
bütünşehir statüsüne geçileceği belirtilerek seçimlere etki edecek
yeni bir düzenlemeyi de 2019 seçimlerine yetiştireceklerini ifade
etmektedirler. Yani yerel yönetimler, yeniden ve yine soyut, temelsiz, üzerinde
yeterince çalışılmamış bir düzenlemeyle henüz 6360
sayılı Yasanın ürettiği sorunlar giderilmeden
belirsizlikle karşı karşıya getirilmeye
çalışılmaktadır. Yapılacak düzenlemeler, çözülmesi
istenilen sorunların yerine yeni sorunlar yaratmamalıdır.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Çamak.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Karar yeter sayısı...
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Karar
yeter sayısı yoktur.
Birleşime
kırk dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.29
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 20.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Mücahit
DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21inci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu
açıyorum.
29uncu
madde üzerinde Mersin Milletvekili Hüseyin Çamak ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.14
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 20.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Mücahit
DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21inci Birleşiminin
Onuncu Oturumunu açıyorum.
29uncu
madde üzerinde Mersin Milletvekili Hüseyin Çamak ve
arkadaşlarının önergesinin ikinci oylamasında da karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, kabul
edilmemiştir.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
29uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
30uncu madde üzerinde ikisi aynı mahiyette olmak
üzere üç önerge vardır. İlk okutacağım iki önerge aynı
mahiyettedir. Önergeleri okutup birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 30uncu maddesinin tasarıdan
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Emin
Haluk Ayhan Mustafa
Mit
Konya Denizli Ankara
Fahrettin
Oğuz Tor Erkan
Akçay İsmail
Faruk Aksu
Kahramanmaraş Manisa
İstanbul
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Filiz
Kerestecioğlu Demir Ziya
Pir Ayşe
Acar Başaran
İstanbul Diyarbakır Batman
Erol
Dora Müslüm
Doğan Mithat
Sancar
Mardin İzmir Mardin
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı Ankara
Milletvekili Sayın Mustafa Mit. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz
beş dakika, buyurun.
MUSTAFA
MİT (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 502
sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Diğer
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 30uncu maddesi hakkında Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, getirilen tasarının yapılan ekonomik
değerlendirmesinde bütçeye 15,8 milyar ilave gelir, 6,5 milyar ilave yük
getirdiği hesap edilmektedir. Bu hesaba göre tasarının bütçeye
net katkısı 9,2 milyar liradır. Getirilen tasarıyla
iletişim şirketleriyle yapılan imtiyaz sözleşmelerinde
bazı tanımlamalar değiştirilmektedir. Böylece
haberleşme şirketlerinin tahakkuk etmiş borçları ve
diğer yükümlülükleri yasal olarak ortadan kaldırılmaktadır.
Bu kapsamda yargıya intikal etmiş ihtilafların tutarı 1,1
milyar lira, 2014'ten itibaren bugüne kadar oluşanlarla birlikte bu tutar
yaklaşık 4-4,5 milyar liradır. Bu bir dolaylı vergi
affıdır veya kamu alacağının
yapılandırılmasıdır. Bu, Anayasanın eşitlik
ilkesine aykırıdır. İşçi, memur, küçük esnaf, emekli
ve çiftçilerimize yapılacak artışlarda çok cimri davranan Hükûmet,
bir kalemde 3 firmaya 4,5 milyarlık bir iyileştirmeyi Genel Kurula
getirebilmektedir. 15,8 milyar ilave gelir 80 milyon vatandaşın
sırtına yüklenmektedir. Devlet vergi, resim ve harçlar ile cezalarda
en düşüğü yüzde 14,5 olmak üzere değişik oranlarda
vatandaşa ilave salma salmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, işsizlik sigortası başladığından
Eylül 2017 sonuna kadar 5 milyon 647 bin 21 kişi işsizlik
ödeneği almaya hak kazanmıştır. Bu kapsamda yapılan
ödeme tutarının toplamı ise 17 milyar 500 bin lira
civarındadır. Eylül 2017 sonu itibarıyla İşsizlik
Fonunda biriken miktar 112 milyar lira civarındadır. Getirilen
düzenlemeyle sadece işsizlik ödeneğinin düzenli ödeneceği kurala
bağlanmaktadır. İşsizlere, işsizlik ödeneği
alanlara yönelik hiçbir iyileştirme yoktur.
On
beş yıldır uygulanan bu sistem esas gayesi olan işsizler
için 17,5 milyar lira katkı sağlamıştır.
İşsizlere vadedilen daha fazla miktar değişik isimle
bütçeye ve diğer yerlere aktarılmıştır. Buna
rağmen Fonda 112 milyar lira kalması da adil değildir.
Aktif
iş gücü hizmetleri, mesleki eğitim kursları,
işbaşı eğitim programları, girişimcilik
eğitim programları, toplum yararına programlar, iş ve
meslek danışmanlığı gibi faaliyetlere kanunda yeri
olmamasına rağmen bu alanlara Fondan kaynak
aktarılmaktadır. Doğrudan hizmet alımı usulüyle
yandaş firmalar üzerinden oluşturulan listelerde yer alanlara,
firmalara kaynak aktarılmaya devam etmektedir.
Hazineye
ve yukarıda sayılan programlara aktarılan tutar Fonun gerçek
sahiplerine aktarılan tutardan çok fazladır.
İşsizlik
ödeneğinin;
1)
Miktarının artırılması,
2)
Ödeme süresinin uzatılması sistemin ruhuna ve adalete uygun
olacaktır.
3)
Bunlar yapılamaz ise işsizlik sigortası prim oranlarında
indirime gidilmelidir.
Değerli
milletvekilleri, 2016 ve 2017 yıllarında ısrarla uygulanan yaz
saati uygulaması tasarıya sonradan ilave edilmiştir. Bugün,
13/11/2017 sabah saat yedide ortalık karanlıktı. Bu durum 21
Aralığa kadar devam edecektir. Bir sürü boş tartışma
sonunda zaten mevcut olan kanun farklı bir şekilde ifade edilerek
eski hâle dönülmeye çalışılmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, KOSGEB'in verdiği 50 bin liralık kredilerin yüzde
65'inin hatalı olduğu, firmaların beyanları denetlenmeden
kredi verildiği Sayıştay raporlarıyla sabit hâle
gelmiştir. Firma tespitinde, çalışan sayısı ve
satış hasılatı esas alınmıştır. 245 bin
işletme başvurmuş, firma tespitinde kanunun öngördüğü
şartlara uymamış, 15 bin işletme seçilmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA
MİT (Devamla) Çalışan sayısı Sosyal Güvenlik
Kurumundan ve net kârları da Maliyeden açıkça ve kısa yoldan
elde edilecekken uzun süredir bu işle ilgili hatalı işlemlerin
devam ettiği de görülmektedir diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Mit.
Aynı
mahiyetteki diğer önergede Mardin Milletvekili Sayın Erol Dora.
Buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
EROL
DORA (Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanunun
30uncu maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge hakkında söz
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce, Irak Kürdistan bölgesinde meydana gelen depremde
hayatını kaybeden kardeşlerimize Allahtan rahmet,
yaralılara acil şifalar diliyorum.
Ayrıca,
Şırnakta kanalizasyon çukuruna düşen Feyzullah Kabule
Allahtan rahmet, ailesine başsağlığı ve sabır diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, tasarının bu maddesinde yapılan düzenlemeyle
damga vergisinde değişikliğe gidilmiş ve Bakanlar Kurulu
maktu vergilerde 10 katına, nispi vergilerde ise 1 katına kadar
artırmaya; uygulanmakta olan maktu vergileri yarısına kadar,
nispi vergileri ise sıfıra kadar indirmeye, bu had ve miktarlar
arasında yeni had, miktar ve nispetler tespit etmeye yetkili
kılınmıştır.
Tabii,
şunu belirtmeliyiz ki Bakanlar Kuruluna vergi konusunda maddeyle verilen
yetki son derece geniştir. Vergilerin kanunlarla aleni ve şeffaf bir
biçimde düzenlenmesi hukuk devleti açısından bir temel koşuldur.
Ancak mevcut siyasal iktidar, sürekli olarak torba yasalarla, ekonomik
konjonktüre göre vergi oranlarını değiştirme yetkisini
Bakanlar Kurulu veya Maliye Bakanına vermekte ve ülkede bir vergi
disiplininin oluşmasını kendi eliyle engellemektedir. Bu durum
kabul edilemez olup maddenin tasarı metninden çıkarılması
gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, tabii, konu vergiler ve maliye meseleleri olunca ülkenin
içerisinde bulunduğu ekonomik vahametin, böyle suni, bütünlükten uzak ve
geçici çözümlerle giderilemeyecek durumda olduğunu bir kez daha belirtmek
durumundayız.
Ülkemizde
gerek sektörel ve bölgesel bazda ve gerekse bir bütün olarak vergi sisteminde
büyük bir adaletsizlik mevcuttur ve bu olgu ülkenin en temel sorunlarından
birisi olmaya devam etmektedir. Uzun yıllardır TÜİK
tarafından kamuoyuyla paylaşılmayan millî gelirin bölgesel
dağılımı bilgisi 2017 Haziran ayında yenilenen millî
gelir verileriyle birlikte yayımlandı. 2004-2014 dönemini kapsayan bu
veriler, millî gelirinin 81 il ve 26 bölge arasında nasıl
dağıtıldığını göstermektedir.
Değerli
milletvekilleri, Haziran 2017 TÜİK verilerinin de ortaya koyduğu
gibi, AKP döneminde, 2004-2014 döneminde, büyümenin çarpık
sonuçlarından birisi de bölgesel farkları azaltamaması,
eşitsizliklerin giderilememiş olmasıdır.
Bakınız,
TÜİKin bölgesel millî gelir verileri, 2004-2014 döneminde 26 alt bölge
içinde İstanbulun tek başına millî gelirdeki payını
koruduğunu, 2004te yüzde 30 olan payını 2014te yarım puan
artırarak yüzde 30,5a çıkardığını ortaya
koymaktadır. Buna karşın, örneğin, Doğu ve
Güneydoğudaki 21 ilin millî gelire katkısı ise 2004te yüzde
6,9 iken, 2014te ancak yüzde 7,1e yükselmiştir. Bu veriler, bölgeler
arası ekonomik uçuruma ve bölgesel temeldeki çarpıklığa
ilişkin alındığı iddia edilen tedbirlerin aslında
işe yaramadığının çok önemli bir göstergesidir.
Değerli
milletvekilleri, yine, TÜİK verilerine göre, son on yılda millî
gelirdeki yıllık artış ortalama yüzde 5i buldu. Ne var ki
yılda yüzde 5 büyüdüğü söylenen bir ekonomide, tarım ve
sanayiden oluşan temel üretici sektörlerinin payı
artmamışken inşaat, emlak ile hizmet sektörlerinin millî
gelirdeki payı artmıştır. Bu veriler, kamuoyuna sürekli
büyüyen bir ekonomi olarak lanse edilen Türkiye ekonomisinin bir üretim
ekonomisi değil, aksine, tam anlamıyla bir tüketim ekonomisi
olduğunu gözler önüne sermektedir.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye gelişmenin bölgesel
dağılımında OECD, AB gibi topluluklar
sıralamasında en negatif görünümdeki ülkeler arasında yer
alıyor. Türkiye, üyesi bulunduğu ve kısa adı OECD olan
Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütüne üye ülkeler
arasında Şiliden sonra ilk sırayı alacak kadar büyük ve
derin bir bölgesel eşitsizlik sorununa sahiptir.
Tabii,
bu veriler aslında çok önemli şeyler söylemektedir. Şimdi,
Hükûmet bu verileri önüne koymalı ve yüzeysel popülist
yaklaşımlarla kamuoyunu yanıltmak yerine ülkemizin bölgeleri ve
sektörleri arasında var olan her türlü ekonomik adaletsizliği
gidermeye dönük yapısal ve makul tedbirler almaya yönelmelidir diyor, bir
kez daha Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Dora.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı "Bazı Vergi Kanunları ile
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 30uncu maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bihlun
Tamaylıgil Lale
Karabıyık Musa
Çam
İstanbul Bursa İzmir
Niyazi
Nefi Kara Zekeriya
Temizel Bülent
Kuşoğlu
Antalya İzmir Ankara
Utku
Çakırözer
Eskişehir
MADDE
30- 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununun mükerrer
30 uncu maddesinin dördüncü fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
Bakanlar
Kurulu, bu Kanuna ekli (1) sayılı tabloda yer alan maktu vergileri
veya bu vergilerin yeniden değerleme oranı uygulanmak suretiyle
saptanmış olan tutarlarını (maktu ve nispi vergilerin
asgari ve azami miktarlarını belirleyen hadler dâhil) ve nispi
vergileri, kâğıt türleri itibarıyla ayrı ayrı veya
birlikte olmak üzere; maktu vergilerde on katına, nispi vergilerde ise bir
katına kadar artırmaya, uygulanmakta olan maktu vergileri
yarısına kadar, nispi vergileri ise sıfıra kadar indirmeye,
bu had ve miktarlar arasında yeni had, miktar ve nispetler tespit etmeye
yetkilidir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Antalya Milletvekili Sayın Niyazi Nefi Kara konuşacaktır.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
NİYAZİ
NEFİ KARA (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 30uncu maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, görüştüğümüz torba kanunla her şeye zam
yapılıyor. Vatandaşın elindeki 4 ekmekten 1isi bir ay
içerisinde alındı. Mazottan benzine son on beş günde 35
kuruş zam yapıldı. Ancak geldiğimiz noktada
yaptığınız tüm zamlara karşın
vatandaşın soyulup soğana döndüğü bir dönemde paraları
eğitime, sağlığa ve üretime değil, cezaevlerine ve
yandaşlara akıttınız.
Antalyadan
bir örnek vereyim size. Manavgat Gündoğduda üniversite arazisi olarak el
konulan 480 dönümlük arazi üzerinde beş yıldızlı bir otel
mevcuttur, ne okul ne de eğitim yuvası vardır. Manavgat
halkı ilçesine uzun zamandır bir üniversite kurulmasını,
Manavgatın turizm, tarım ve eğitim yuvası olarak
anılmasını istiyor. Siz ise turizmin belkemiği olan bir
mahallenin, Ilıcanın ortasına cezaevi yapıyorsunuz. Geçen
yıl bu zamanlar bu konu hakkında verdiğimiz önergeye 22 Eylül
2017 tarihinde Adalet Bakanı Sayın Abdulhamit Gül tarafından
verilen yanıtta Teknik İşler Dairesi
Başkanlığı uzmanları tarafından yerinde
incelendiği ve teknik raporun hazırlandığı ceza infaz
kurumunun yapımının planlanması durumunda ilgili
büyükşehir belediyesi, ilçe belediyesi, Şehircilik
Bakanlığından görüş alınacağı ve ruhsat ve
proje olmadan işlemin başlamayacağı söylenmişti.
Manavgat Belediye Meclisi bu konuya AK PARTİli Meclis üyeleri dâhil ret
vermiş, konu Büyükşehir Belediye Meclisine gelmemiştir.
Kaldı ki Manavgat Cumhuriyet Başsavcılığının
29 Kasım 2016 tarihinde Manavgat Kaymakamlığına yazdığı
yazıda da alanın uygun görülmediği belirtilmiştir. Peki, o
zaman cezaevi yapılacağı söylenen bölgedeki inşaat
çalışmaları ve saha düzleştirmeleri nedir? Bununla ilgili
elimizde belge vardır, verilen yanıt buradadır.
Bakanlığın bize verdiği yanıta rağmen 22 Eylülden
daha önce 11 Eylül tarihinde 115 milyon, artı KDV, artı yüzde 20 artırımla
cezaevinin ihalesinin yapılmış olduğu ve inşaata
başlandığı görülmektedir. Eğer Manavgata
yatırım. diyorsanız bu paraya 4 fakülte açıp Manavgat
Üniversitesini kurabiliriz, böyle bir karar alırsanız sizi
alkışlarız. 11 Eylülde yapılan ihaleden Sayın
Bakanın haberi var mıdır ya da aldatılmış
mıdır? Manavgat halkı bu beldede cezaevi olmasını
istemediklerini defalarca beyan etti. En son iki gün önce bölgede yaşayan
yabancı vatandaşlarla beraber bölge halkı bir yürüyüş
düzenledi ve cezaevi istemediklerini belirtti, hep bir ağızdan
dediler ki: Zindandan önce eğitim istiyoruz. Burada da var. Bu sözde
yatırımla, konut sahipleri konutlarını satıp terk
etmektedirler. Ülkeye yabancı sermaye getireceğiz. derken,
Turizmden kazanacağız. derken, kışları da burada
kalan İngiliz ve Alman vatandaşlar da yerlerini satıp gitmek
üzereler. Zorunluysanız, size cezaevi için Manavgat-Akseki arasında
birden çok alan gösterebiliriz. Akseki Komando Taburunun
karşısında yeterli alan mevcuttur ve maliyeti çok daha
düşük olacaktır ve daha güvenlidir.
Manavgatın
nüfusu da göz önüne alındığında, cezaevi yapılacak
alan bir üniversite için kullanılabilir ki zaten daha önce 100.000lik
imar planlarında bölge, üniversite alanı olarak
ayrılmıştır. Amacınız cehalet içinde bir gençlik
yetiştirmek mi ve bunları koyacak cezaevleri yaratmak mı?
Buradan rant kazanmak mı? Öyle olmadığına inanmak
istiyoruz. Gelin, eğitime, sağlığa ve üretime bütçe
ayırarak toplumsal barışı ve kardeşliği sağlayalım,
bizler de muhalefet olarak sizlere destek verelim. Halka rağmen rant için
değil halk için çalışalım. Sayın
Cumhurbaşkanının da Manavgat halkının bu taleplerine
kulak vereceğine inanıyoruz. Unutmayın ki bir eğitim
kurumuyla onlarca cezaevi kapatılır.
Sizleri
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kara.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
31inci
madde üzerinde üç önerge vardır, aynı mahiyetteki bu önergeleri
birlikte işleme alacağım. Talepleri hâlinde önerge sahiplerine
ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi,
aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 31inci
maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Akçay Emin
Haluk Ayhan
Konya Manisa Denizli
İsmail
Faruk Aksu Fahrettin
Oğuz Tor Ahmet
Selim Yurdakul
İstanbul Kahramanmaraş Antalya
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Filiz
Kerestecioğlu Demir Mithat
Sancar Müslüm
Doğan
İstanbul Mardin İzmir
Ziya
Pir Ayşe
Acar Başaran Hişyar
Özsoy
Diyarbakır Batman
Bingöl
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Bihlun
Tamaylıgil Bülent
Kuşoğlu Zekeriya
Temizel
İstanbul Ankara İzmir
Kazım
Arslan Utku
Çakırözer Lale
Karabıyık
Denizli Eskişehir Bursa
Musa
Çam
İzmir
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı Antalya
Milletvekili Sayın Ahmet Selim Yurdakul.
Buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
AHMET
SELİM YURDAKUL (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 31inci maddesi hakkında konuşmak üzere
Milliyetçi Hareket Partisi adına söz aldım.
Muhterem
vatandaşlar, söz aldığım maddeye göre kamu özel iş
birliği projelerinin finansmanı için yurt dışında
ihraç edilen menkul kıymetlere bir düzenleme getiriliyor. Kamu özel
ortaklığı veya kamu özel iş birliği, esasen kamunun
finansman sıkıntısı çektiği projelere özel sektörü
dâhil eden ve özel sektörü de risk üstlenmeye teşvik ederek ülkenin
ihtiyaç duyduğu yatırımları millete kazandırmak üzere
kurulan bir özelleştirme türüdür.
Biliyorsunuz,
gelişmiş ülkelerde de özelleştirmeler dönem dönem
yapılmaktadır. Tabii, o ülkelerde kazanç garantisi olmamakla
birlikte, özel sektör ve finansörler yaptıkları analizler neticesinde
bir kazanç fırsatı gördükleri için bu projelere ilgi gösterirler.
Çoğu yabancı özelleştirme programında yatırımcılar
genellikle yatırımlarını otuz, kırk, hatta elli
senelere varan vadelerde ancak amorti ederler. Peki, bizdeki durum nedir? Bizde
özel sektör yap-işlet-devret modeli işlerde, yirmi-yirmi beş
sene sonra devlete devredecekleri projelerde daha dördüncü, beşinci
senelerinde yatırımlarını çoktan amorti etmiş
bulunuyorlar. Örneğin, Osman Gazi Köprüsü günlük araç geçiş
garantisiyle yatırımcısı için âdeta altın yumurtlarken
Türk milletinin bütçesini hovardaca yakan hayırsız bir evlat gibi
zarar ziyana sokuyor. Kendi alanımı ilgilendirdiği için
yakından biliyorum, şehir hastaneleri de böyle. Bakın, tüm
ülkenin Bu yapılan hakkaniyetsizdir. demesine rağmen bu projelere
birçok garantiler verildi. Kira ödeyerek hastane sahibi olacağız.
diye reklam yapan sağlık bakanlarını televizyonlarda
izledik, Vatandaşımıza beş yıldızlı otel
gibi hastane yapıyoruz. demeçlerini hatırlıyoruz. Oysa
işin arka planında neler var biliyor musunuz? Kamuoyundan saklanan
sözleşmeler, üstü örtülen Sayıştay görüşmeleri,
görüşüne başvurulmayan sağlık camiası ve dinlenmeyen
yapıcı eleştiriler var.
Bakın,
iki rakam vereceğim sevgili vatandaşlar size. 34 şehir
hastanesine, devlete devredilene kadar vatandaşlar olarak tam 130 ile 160
milyar lira ödemek zorunda kalacağız. Oysa bu hastanelerin maliyeti
ne kadar biliyor musunuz? 27 milyar TL. Yani kendi kendini beş yılda
amorti eden bir yatırıma Türk milleti olarak fazladan 100-130 milyar
lira ödemek zorunda kalacağız. Dahası, kampüslerin içine
otopark, kantin ve AVM gibi gelir getirici ticari işletmeler için
imtiyazlar verilmiştir. Bu yetmezmiş gibi, ihaleye giren
şirketlere kamu bankalarından krediler verildi. Hani asgari ücretli
vatandaşımın acil bir ihtiyacı için 5 bin lira lazım
olduğunda istediği krediyi vermeyen o bankalar var ya, işte
onlar yüz milyonlarca krediyi bu işletmelere verdiler. Çok acı,
gerçekten çok acı. Osmanlı Döneminde verilen kapitülasyonlardan
hiçbir farkı yok bu politikaların.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak yapıcı olmaya ve milletimizin
çıkarlarını korumaya çalışıyoruz.
Uyarılarımızı dikkate alırsanız bundan kazançlı
çıkacak olan Türk milletidir. Şunu da ifade etmek isterim ki: Bizler
bu memleket için bir tuğla koyanın hep yanında olduk ama çürük
bir tuğla gördüğümüzde ise bunu görmezden gelemeyiz. Arzumuz, o
anlaşmalarda Türk milletinin çıkarının korunması. O yüzden
buradan ifade ediyorum ki: Bunun için Hükûmeti şeffaf, açıklanabilir
ve gerçekten bağımsızlığına güvenilen
yapılar tarafından denetlenebilir anlaşmalar yapmaya davet
ediyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yurdakul.
Aynı
mahiyetteki diğer önerge üzerinde Bingöl Milletvekili Sayın
Hişyar Özsoy.
Buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
HİŞYAR
ÖZSOY (Bingöl) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlarken öncelikle 4 Kasım 2016 yılından bu yana Sincan,
Kandıra ve Edirne Cezaevlerinde rehin tutulan çok kıymetli Eş
Başkanlarım Sayın Selahattin Demirtaş ve Sayın Figen
Yüksekdağı, yine grup başkan vekillerimiz Sayın İdris
Baluken ve Çağlar Demireli ve yine diğer milletvekili
arkadaşlarımı saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Onların yanı sıra şu ana kadar partimizden neredeyse 5 bine
yakın il başkanı, ilçe başkanı, yöneticilerimiz,
belediye meclis üyelerimiz, bütün onların önünde de saygıyla
eğiliyorum.
Bingöl
gibi küçük bir kentte ben siyaset yapıyorum iki buçuk yıldır,
yapmaya çalışıyorum İçişleri Bakanı müsaade
ederse. 4 il başkanım, Zeynep Başkanım, Zerin
Başkanım, 2 kadın, Mahmut Başkan emekli öğretmen ve
Feyzullah Başkan, hepsi cezaevinde, niye cezaevinde olduklarını
bilmiyorlar. 7 tane ilçemiz var, 5 ilçemizin başkanları yine
cezaevinde.
Bunlar
yetmedi, bu sabah on yıldır HDPnin, DBPnin, DTPnin dış
ilişkiler danışmanlığını resmî olarak yapan
kıymetli Evren Çevike sabah polis gitmiş evinde gözaltı
yapmış. Üç gün önce hakkında bir dava açılmış,
açılan davada kendisine -sorgu tutanağını gördüm, gerçekten
utandım- aynen şunu sormuşlar
Doğan Abi, siz de
dinlerseniz
Ahmet Türk o dönem DTPnin Genel Başkan Yardımcısı,
Evren Çevik DTPnin dış ilişkilerinden sorumlu
danışmanı, yurt dışına çıkacak. Yurt
dışı için bilet işlemlerini yapmış,
programını yapmış, düzenlemiş ve iddianamede sunulan
delil şöyle bir delil: Siz Ahmet Türkün programını yaparak
PKK, KCK terör örgütüne destekte bulunmuşsunuz. Bu konudaki
izahatınız nedir? gibi, artık gülünçlük, komiklik ötesi
durumlara geçmiş durumda.
Son
olarak bir şey daha söyleyeyim. Bingölün Solhan ilçesinde
-savcının artık nasıl bir cesareti varsa, kimden ne
sırt alıyorsa- bizim ilçe başkanının evine
gitmişler, basmışlar evini; Selahattin Demirtaşın,
eş başkanımızın fotoğrafını suç delili
olarak evinden almışlar, dosyaya koymuşlar. Kıymetli
arkadaşlar, yarın yine birbirimizin yüzüne bakacağız.
Bakın, bunlar, bu tür uygulamalar artık çirkinlik seviyesine
geçmiş. Yani, 6 milyon oy almış eş
başkanımızı itibarsızlaştırmaya yönelik bu
tür şeyler var. Biz bunları kınıyoruz, çok
ayıpsıyoruz bunları. Yarın devran döner, bu eylemleri, bu
etkinlikleri yapanlar umuyoruz kendilerinden utanırlar,
söyleyeceğimiz bu.
Kıymetli
arkadaşlar, 17 Kasımda yani vekillerimiz tutuklandıktan iki
hafta sonra Anayasa Mahkemesine bu tutukluluk durumu için başvuruda
bulunmuştuk. Tam on üç aydır Anayasa Mahkemesi şu veyahut da bu
gerekçeyle bir türlü o davaları önüne almadı, alamadı; şu
an o tartışmanın içerisine girecek değiliz yalnız
aldığımız bilgi 16 Kasımda Gülser
Yıldırım Vekilimizin tutuklanmasına yönelik şahsi
başvurusunu Anayasa Mahkemesi gündemine alacak, görüşecek ve
kararını verecek. Defalarca Anayasa Mahkemesinin önüne biliyorsunuz
gittik, bu sürecin bu kadar uzamaması gerektiğini söyledik, çok
dinletemedik. En nihayetinde bir karar verilecek. Anayasa Mahkemesinin
vereceği bu karar umuyoruz, diliyoruz ve talep ediyoruz, vekillerimizin
lehine olumlu bir karar olsun, Türkiye bir defa bu saçmalıktan, bu
ayıptan bir kurtulsun. 10 milletvekili şu an cezaevinde; 9 HDP, 1
CHPnin milletvekili içeride. Bir defa bu ayıptan bir kurtulmak
lazım. Anayasa Mahkemesinin vereceği böylesi bir karar sadece
kısmen de olsa, küçük de olsa adaletin tesis edilmesi konusunda bir
katkı olmakla kalmaz, aynı zamanda iyice
sıkışmış olan bu siyaset alanına belki bir soluk,
belki bir kapı, belki siyaseten yeniden normalleşmeye bir vesile, bir
katkı da sağlamış olabilir gibi düşünüyoruz. Çünkü
gördüğünüz gibi, siyaset kurumundaki istikrarsızlık her geçen
gün derinleşiyor. Başkanlık referandumu da geçti, bakın,
istikrarsızlık derinleşiyor. Dolayısıyla bu girdaptan,
bu darboğazdan çıkabilmek için, belki siyaseten yeniden
normalleşmeye doğru bir hamle için umuyoruz, diliyoruz Anayasa
Mahkemesi sadece adil olanı yapar.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Özsoy.
Aynı
mahiyetteki diğer önerge üzerinde Denizli Milletvekili Sayın
Kazım Arslan.
Süreniz
beş dakika.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
KAZIM
ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Bugün
502 sıra sayılı vergilerle ilgili torba yasasının
31inci maddesini görüşmek üzere ve bu madde üzerine vermiş
olduğumuz önerge üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz
aldım ve bununla ilgili düşüncelerimi size aktaracağım.
Değerli
milletvekilleri, bu torba yasasıyla, özellikle bu 31inci maddeyle ilgili
düzenleme yurt dışına ihraç edilen menkul kıymetler
karşılığında fon oluşturmak üzere kurulan
işletmelerin damga vergisinden ve bazı vergi istisnalarından
faydalanmasına ilişkin bir düzenlemedir. Tabii, bu düzenlemeler
yapılırken bu torba yasası içinde vatandaşımıza
yük getiren, yeni yeni vergiler ihdas eden ve bazı vergilerin de
miktarlarını artıran bir çalışmanın, bir
düzenlemenin de olduğunu ortaya koyuyoruz. Çünkü bu yapılan vergi
düzenlemesi gerçekten vatandaşın zamlar içinde çok ezildiği,
birçok sıkıntının yaşandığı, her mala
her gün zamların geldiği bir dönemde bu vergilerin de üzerine
konulmak suretiyle işçisinden çiftçisine, köylüsünden esnafına,
sanayicisinden ihracatçısına kadar herkesin üzerine yeni bir yükün
geldiği ve tıkanan piyasayı daha çok tıkayacağı
ve işlemez duruma getireceği bir gerçektir. Sayın Bakanın
bunu görmesi gerekiyor.
Çalışanlara
vermiş olduğunuz çok az bir farkın -yüzde 4lük bu farkın-
kaşıkla verilen bir farkın, bir zammın kepçeyle nasıl
geri alındığını bu torba yasasıyla görüyoruz
çünkü bu torba yasası gerçekten yeni yükler getiren ve ekonomimizi de ve
ekonomik çarkları da, şartları da, çarkının dönmesini
de zorlayan bir düzenleme olduğunu belirtmek istiyorum.
Bugün
ekonomimiz üzerindeki özel sektör borcunun oldukça yüksek olduğunu
görüyoruz. Şimdi bu borçlar devasa boyuta gelmişken, birçok vergi
gerçekten ödenmez iken ve yeni vergiler ihdas edilerek esnafın
sırtına, işletmelerin sırtına, işçinin
sırtına, çiftçinin sırtına binilmeye
çalışılırken gerçekten bu ekonomi nasıl düzelecek,
nasıl normalleşecek, bununla ilgili birçok soru işaretleri var.
Özellikle
kamu-özel işbirliği projelerinde çok büyük hatalar
yapılıyor. Bu yapılanlar hatta övünçle vatandaşa
aktarılmaya çalışılıyor. Bugün yapılan, bugün
yapılmaya çalışılan ve geçmişteki
yap-işlet-devret modelinin yap-işlet-kâr et- devret modeline
dönüştüğünü ve birçok yandaşı da zengin etmek için
kullanılan bir model olduğunu ve bu şekilde yapılan
yatırımların bu ülkeye çok büyük yük getireceğini ve
geleceğimizi de ipotek altına alacağını görmenizi
isteriz. Dolayısıyla yapılan otoyollarıyla, yapılan
havaalanıyla, yapılan alt geçitlerle, köprülerle vatandaşın
üzerine yeni yüklerin getirilmiş olması sebebiyle artık ülkenin
ve devletin bu paraları ödeme durumu zayıflamıştır.
Deniz bitmiştir. Biten denize karşılık yeni vergiler ihdas
etmek suretiyle vatandaşa yeni yük getirilmektedir.
Değerli
arkadaşlarım, bu modelin, özellikle belirttiğim modelin, belirli
sermaye gruplarına halkın vergilerini aktarma yolu olduğunu
belirtmek isterim. Bu yapılan işletmelerin yapılma şekline
karşıyız, yapılmasına karşı değiliz;
ısrarla bunu söylüyoruz, biz bunun yapılma şekline
karşıyız. Yapılsın ama vatandaşa yük getirerek
değil, devletin üzerine yeni yükler getirilerek değil, yeni vergiler
getirilerek değil; daha kolaycı bir yöntemle, yap-işlet-devret
modeliyle, kâr et modeliyle değil, devret modeliyle bu işin
yapılması gerçekten ülkemiz için faydalı olacaktır diyorum.
Hepinizi
tekrar saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Arslan.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
32nci
madde üzerinde üç önerge vardır. Aynı mahiyetteki bu önergeleri
birlikte işleme alacağım, talepleri hâlinde önerge sahiplerine
ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi
aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 32nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Emin
Haluk Ayhan Erkan
Akçay
Konya
Denizli
Manisa
İsmail
Faruk Aksu Fahrettin
Oğuz Tor
İstanbul Kahramanmaraş
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Filiz
Kerestecioğlu Demir Mithat
Sancar Ziya
Pir
İstanbul Mardin
Diyarbakır
Müslüm
Doğan Ayşe
Acar Başaran Mahmut
Toğrul
İzmir
Batman Gaziantep
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Utku
Çakırözer Bülent
Kuşoğlu Zekeriya
Temizel
Eskişehir Ankara İzmir
Bihlun
Tamaylıgil Lale
Karabıyık Musa
Çam
İstanbul Bursa İzmir
Burcu
Köksal
Afyonkarahisar
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önerge sahiplerinden Milliyetçi Hareket Partisi
sanırım gerekçe okutacak.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) - Gerekçe okunsun.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun
tasarısıyla birçok vergide artışa gidilirken kamu özel
iş birliği finansmanına ilişkin işlemlere yargı
harçları dışındaki harçlardan istisna tutulması
getirilmesi uygun değildir.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde Gaziantep Milletvekili
Sayın Mahmut Toğrul konuşacak. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz
beş dakika, buyurun.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri ve Genel Kurulun sevgili emekçileri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, hepinizin bildiği gibi, AKP iktidarı tüm yasal
mevzuatı dağıtan, yasama yapma iradesini torba yasa yapmayla
daraltan bir mantıkla Parlamentoyu âdeta kısıtlamaktadır ve
bunu yapmaya da devam etmektedir. Yasaya göre hareket eden değil, harekete
göre yasa çıkaran bir aklın öne çıkması söz konusudur.
Yasa ve Anayasa bu işe ne der? değil, Bir şahıs bu
işlere ne der? AKP için daha önemli. Yasanın harekete
uydurulmasının tarihteki örnekleri de kabile devletleri ve feodal
beyliklerde görülür.
Makroekonomik
çerçeve çökertildikçe, ülkenin tüm kaynakları pervasızca har vurup
harman savruldukça ekonomi daha da derin bir kısır döngünün içine
itilmektedir.
Değerli
arkadaşlar, söz konusu torba yasa aslında yoksulu daha
yoksullaştıran, tüm vergiyi yoksula yükleyen bir mantıkla
yapılıyor. Bunun en önemli maddelerinden bir tanesi -biraz önce
oylarınızla geçti ama ben yine o maddeye dönmek istiyorum- örneğin
bu tasarının 29uncu maddesi. Yapılan düzenlemeyle 474
sayılı Gümrük Giriş Tarife Cetveli Hakkında Kanunda ve
Kanunun eki olan Gümrük Giriş Tarife Cetvelinde
değişikliğe gidilmiş ve maddenin Komisyonda kabul
edilmesiyle cetvelde yer alan eşyalardan gümrük vergi had ve nispetleri
muaf olanların gümrük vergisi had ve nispetleri sıfır
olmuştur. Değişiklikle Bakanlar Kurulunun cetvelde yer alan
eşyaların gümrük vergisi had ve nispetlerini yüzde 50'ye kadar yükseltebilmesinin
ya da sıfıra kadar indirebilmenin önü açılmıştır.
Maddenin görüşmeleri esnasında bahsi geçen cetvelde yer alan
ürünlerin listesine fırsat sunulmamış ve 1964 tarihli yasayla
muafiyet tanınan bu ürünlerin hangi ihtiyaca binaen muafiyetlerinin
kaldırıldığı açıklanmamıştır. Kimi
ürünlerin muafiyetlerinin devamı hâlinde kamu yararı olup
olmadığının incelenmesine dair verilen öneri kabul
edilmemiştir. Ayrıca, Bakanlar Kuruluna vergi konusunda maddeyle
verilen yetki oldukça geniştir. Vergilerin kanunlarla düzenlenmesi hukuk
devleti açısından bir temel koşuldur ve iktidar sürekli torba
yasalarla vergi oranlarını değiştirme yetkisini Bakanlar
Kuruluna veya Maliye Bakanlığına devretmektedir. Bu durum, kabul
edilemez olup maddenin tasarı metninden mutlak
çıkarılmasını gerektirir.
Değerli
milletvekilleri, AKP'nin ekonomi politikaları tarihine
baktığımızda bu durumu net şekilde görebiliriz.
İktidara geldiğinde Kemal Derviş reçetesini devam ettiren
iktidarın temel vaadi ekonominin özerkleştirilmesiydi. Bir süre bu
şekilde devam eden AKP ekonomi politikaları ne zaman kendi sermaye
birikim süreçlerini yaratmaya başladı o zaman ekonomiye siyasetin
müdahalesini öncülüne alarak tüm özerk alanları yok etmeye yöneldi. Bu
durum, belki AKP'li sermaye için kısa vadeli kârlar yaratsa da ülke
ekonomisi için olumsuz sonuçlar yarattı. İşte bugün görüyoruz ki
işsizlik 5 milyon kişiye varmış, dolar 4 TL
sınırına dayanmış, cari açık ülkenin boyunu
aşmış, enflasyon yüzde 12'ye varmış, üretici
enflasyonu yüzde 15'i aşmıştır. Ve AKP Hükûmeti temel
müdahaleci mantığını değiştirmeksizin bu tabloyu
düzeltmeye yönelik attığı her adımda ekonominin toparlanmak
yerine daha da kötüye gittiği görülmektedir.
Değerli
arkadaşlar, bir ülkede ekonominin toparlanması ancak barış
ve kardeşlik ortamının yaratılmasına
bağlıdır. Maalesef bugün, ülkede herkes hayatından
endişe eder bir pozisyondayken, işverenin yatırım
yapması ve bu kazançtan herkesin adilce faydalanması imkânı AKP
tarafından neredeyse ortadan kaldırılmıştır.
Böyle olduğunda zengin daha zengin olmuştur ama yoksul daha da yoksullaşmaya
başlamıştır. En zengin yüzde 1lik kesim, yüzde 39dan
yüzde 60lara tırmanırken yoksul kesim daha da
artmıştır. Dolayısıyla AKPnin politikası,
başından beri, kendi sermayesini yaratmak ve kendi rant çevresini
zenginleştirirken ülkeyi yoksulluğa ve yoksunluğa itmektir.
Bu
vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Toğrul.
Aynı
mahiyetteki diğer önerge üzerinde, Afyonkarahisar Milletvekili Sayın
Burcu Köksal. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
Buyurun.
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yine, bir AKP klasiği torba yasayla karşı
karşıyayız. Bu seferki torba yasada, maalesef, tabiri caizse
ekonomik yaptırımlar var.
AKP
olarak, mevcut borçlanma yetkisinin ötesinde bir borçlanma yetkisi istiyorsunuz
yani diğer bir anlatımla kanunlarda olmayan bir yetkiyi torba yasayla
almak istiyorsunuz.
Şimdi,
merak ettiğim bir şey var: Millî gelir arttı. diyorsunuz,
Yatırımlar ulusal gelirin yüzde 28ine ulaştı. diyorsunuz
ama her ne hikmetse engelli arabası olanlardan bile vergi almaya
kalkıyorsunuz. Büyük gelir elde edenlerin yerine ekstra vergileri dar
gelirliye yüklüyorsunuz. Ekonomi bu kadar iyiyse, durumu kötü olanın vergi
yükünü artırmak niye? Ekonomi uçuyor. diyorsunuz, bakın, Kasım
2002de dolar 1,67 iken, bugün 3,88 lira. Çeyrek altın Kasım 2002de
29 lirayken, bugün 270 lira. Benzin Kasım 2002de 1,64 iken bugün 5,50yi
geçmiş durumda. Ekonomi iyi. diyorsunuz, Ağustos 2017 verilerine
göre, kapanan şirket sayısı geçen yılın aynı
ayına göre yüzde 105 oranında artmış gözüküyor. Ekonomi
iyi. diyorsunuz, 2016 yılı Ocak-Eylül dönemi bütçe
açığı 12 milyar lira iken bugün, 2017 yılı Ocak-Eylül
dönemi bütçe açığı 31,6 milyar lira olmuş. Ekonomi iyi.
diyorsunuz, akaryakıttan yüzde 60ın üzerinde niçin vergi
alıyorsunuz? Ekonomi iyi. diyorsunuz, açlık
sınırının 1.544 lira olduğu, yoksulluk
sınırının 5.030 lira olduğu bir ülke olduk. 20 milyon
yurttaşımız yoksulluk sınırının altında
yaşıyor. Ekonomi iyi. diyorsunuz, icra daireleri ful çekiyor.
Ekonomi iyi. diyorsunuz, 2016 yılı sonunda hanelerin kredi
borçları 457 milyara ulaşmış durumda. Ekonomi iyi.
diyorsunuz, 2014 yılında 3 milyon 5 bin 898 haneye bedava gıda
ve kömür yardımı yapılırken bu sayı 2016
yılında 3 milyon 154 bin 69a çıkmış durumda. Üstüne
üstlük sosyal yardımları artırmakla övünüyorsunuz yani bir
anlamda kendi yurttaşını fakirleştirip yardımlara
muhtaç hâle getirdiği için övünen bir iktidar var
karşımızda. (CHP sıralarından alkışlar)
Ekonomi iyi. diyorsunuz, Çinden 5 milyar dolar kredi talebinde
bulunuyorsunuz. Ekonomi iyi. diyorsunuz, her gün birçok küçük esnaf kepenk
kapatıyor, memur, işçi 2 çocuğunu okutabilmek için
kılı kırk yarıyor bu ülkede.
İsterseniz
bir de sizlerin araç ve kırtasiye giderlerine göz atalım.
Bakalım ki israfı görelim, israfınıza dağ taş
dayanmıyor çünkü. Bakın, Maliye Bakanlığının
Muhasebat Genel Müdürlüğü verilerine göre, 2017nin Ekim ayına kadar
devlet kasasından taşıt kiralamaya 5 milyon lira, bu
araçların yakıt giderlerine 4,5 milyon lira, kırtasiye ve büro
malzemesi alımı için de 314 milyon lira harcanmış durumda.
Maliye Bakanlığının Bütçe Tasarısında köprü,
otoyol ve tünel geçişi için verdiği garanti araç sayısı ve
şehir hastaneleri için garanti hasta sayısına
karşılık bütçede 6,2 milyar liralık fon
ayrılmış durumda. Yani memura, işçiye, emekliye
yapılacak maaş zamları eğitime, sağlığa,
sosyal güvenliğe ayrılması gereken paralar, işsiz
gençlerimize iş olanağı sağlayabilecek istihdama yönelik yatırımlar
maalesef 25, 30 sene boyunca yandaş müteahhitlere ve işletmeci
şirketlerin cebine gidecek. Kısacası ekonomi AKP ve
yandaşları için sütliman ama vatandaş için perperişan.
Genel Başkanınız sizin
başarısızlığınızla ilgili Metal
yorgunluğu var. diyor. Ben de şu ekonomi verilerine bakıp
diyorum ki: O metali 2019 seçimlerinde sandıkta biz bükeceğiz.
Herkese
saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Köksal.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.22
ON BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.35
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Mücahit
DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21inci Birleşiminin On Birinci
Oturumunu açıyorum.
32nci
madde üzerinde aynı mahiyetteki önergelerin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi,
aynı mahiyetteki önergeleri tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Şimdi
32nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
33üncü madde üzerinde üç önerge vardır; önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 502 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 33üncü maddesinin tasarı metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Emin
Haluk Ayhan İsmail
Faruk Aksu
Konya Denizli İstanbul
Fahrettin
Oğuz Tor Erkan
Akçay
Kahramanmaraş Manisa
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ERGÜN TAŞCI (Ordu)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Denizli Milletvekili Sayın Emin Haluk Ayhan.
Süreniz
beş dakika.
Buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
EMİN
HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Görüşülmekte
olan tasarının 33üncü maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubunun verdiği önerge üzerinde görüş bildirmek için söz aldım.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Bakanım, bu AKP sizi yoruyor. Burada neticede 130-140 madde var, burada da
bir borçlanma maddesi var; önemli de bunun çıkması lazım, ihtiyacınız
var; yoksa olmayacak, bütçe olmayacak. Bir de şu vergi
artışı sadece mali kurumlar üzerine geliyordu; o 2 puanı
hepsine bindirdiniz, gelir ve kurumlar vergisinden, bir de o vardı.
İlave bir de 3 tane iletişim şirketine ne yapıyor?
Vazgeçme, onlara verilen vergilerden vazgeçme olayı. Bu üçünü zaten
getirseydiniz bu kadar da bunun üzerinde durulmazdı. Bakın, gerçekten
AKP Grubunda da sıkıntı var, Doğan Beye eziyet ediyoruz.
Şimdi,
bizim önergemiz iyi bir önerge, olayı kolaylaştırıyor.
Gelin, bunu tasarıdan çıkaralım, hallolsun gitsin, siz de rahat
edin. Çünkü her seferinde benzer problemlerle
karşılaşıyoruz.
Tasarının
genelini değerlendirirken söyledim: Ekonomide yaşanan
sıkıntıların çözümüne yönelik pek çok alanda düzenleme
yapma ihtiyacı bulunabilir. Görüşmelerde amacımız zaten
muhalefet etmiş olmak için muhalefet etmek değil, fayda
sağlamak, faydayı bir an önce de hızlandırmak, kanun
tasarısının ülke menfaatlerine en uygun ve zamanlı
şekilde değerlendirilmesini sağlamaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu düzenlemede bir yandan geniş
kesimlerin vergi yükünü artıracak ağır vergi düzenlemeleri
geliyor, motorlu taşıtlar vergisi, vesaire, bir yandan da bazı
iktisadi faaliyet kollarına, işlemlere, vergi ve harç indirimi,
istisna ve borçlarına da örtülü af getiriyorsunuz. Bu ikisi,
haddizatında, geniş halk yığınları üzerine vergi
getirmeye baktığınız zaman, diğer taraftan da birkaç
şirketi rahatlatmaya yönelik operasyon yaptığınız
zaman bir anlamda örtülü af ve geniş yığınlara da, halk
kesimine de eziyet anlamına gelir. Tasarının gerekçesi ve ruhuna
da aykırılık teşkil ediyor bu olay. Daha önce
görüştüğümüz maddelerde bu tür düzenlemelerin kabul edilemez
olduğunu ifade ettik.
Şimdi,
görüştüğümüz tasarının 33üncü maddesi kamu-özel iş
birliği projelerinde transfer fiyatlandırmasıyla ilgili yöntem
belirleme anlaşmasını, harçların
kaldırılmasını öngörüyor. Esasen ihale yapılırken
daha önceki adam veya kaybeden, ihaleyi alamayan böyle bir düzenleme
yapılacağını bilseydi o da bu tür bir teklifi verirdi,
ihalenin düzgün olmasını sağlamak lazımdı, o zaman o
olurdu. Şimdi, 492 sayılı Harçlar Kanununun tarifede
değişikliğe gidilerek yöntem belirleme anlaşması
sürecinde ödenmesi gereken başvuru harcı ve yenileme
harcının kaldırılması düzenleniyor. Bu öngörü,
önümüzdeki dönemde kamu hastaneleri başta olmak üzere kamu-özel iş
birliği projelerinin yoğunlaşması nedeniyle önemli ölçüde
de artacak, dolayısıyla bütçeye olan yükü Maliye
Bakanlığının tahminlerinin çok ötesine geçebilecektir.
Vatandaşların gelir ve servetine bakılmaksızın
alınan damga vergisinin kamu-özel iş birliği yüklenici
firmalarının maliyetini düşürmek için bu işlemlerden
alınmaması hakkaniyete de aykırı. Bakınız, bu
bütçenin en ciddi sorunu hakkaniyettir. Vergi gelirlerinin sadece yüzde 31i
gelir ve servetten alınıyor, yüzde 56sı tüketicilerden gelir ve
servet ayrımı yapılmaksızın tahsil edilen harcama
vergileri. Bu dağılım 2018 yılında vergi adaletinin
sağlanamayacağının önemli bir işareti. Bunlara
Hükûmetin sıklıkla başvurduğu af ve yapılandırma
düzenlemeleri eklendiğinde vergi adaleti, vergi tahsilat ve ahlakı da
bozuluyor. Bunu daha önce de söyledim. Vergi konusunda esasen -siz de
söylüyorsunuz- adil bir reforma ihtiyaç var. Siz ondan
kaçınıyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİN
HALUK AYHAN (Devamla) - Belki süreniz yetmedi ama gelin, bizim bu önergemizi
kabul edin, milleti rahatlatalım, bütçeye de biraz kaynak gelsin diyorum.
Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Ayhan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 33üncü
maddesinde yer alan başlıklı bölümü ibaresinin
başlığındaki bölüm şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Mithat
Sancar Ziya
Pir
İstanbul Mardin
Diyarbakır
Müslüm
Doğan Ayşe
Acar Başaran Behçet
Yıldırım
İzmir
Batman Adıyaman
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ERGÜN TAŞCI (Ordu)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Adıyaman Milletvekili Sayın Behçet
Yıldırım.
Buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
BEHÇET
YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; önergemiz
üzerinde konuşmadan önce bir iki noktaya değinmek zorundayım.
Bunlardan
birincisi, öncelikle, dün akşam bu saatlerde Irak ve İrandaki Kürt
illerinde meydana gelen depremden dolayı ölenlere rahmet, yaralılara
acil şifalar diliyorum. Ama sosyal medyada bu konuda ayrımcı,
kutuplaştırıcı, nefret dili kullanan, insanlıktan
nasibini alamamış zavallıları da buradan
kınıyorum.
Bir
ikincisi, yine hafta sonu Sayın Cumhurbaşkanımız 10-15
çocuk söyleminden bahsetti. Bu, kadınları ve Kürtleri çok
yaralamıştır, bunu belirtmek zorundayım. Kadınlar bir
tek çocuk mu doğurur? 10-15 çocuk sahibi olan kesim kimlerdir? Efendim,
Kürtleri kastetmedi. savunmalarını kabul etmiyorum. Kürtler ve Kürt
anaları bu sözden incinmiştir. Sizin de bunun savunulacak bir söylem
olmadığını kabul etmeniz gerekir.
Cumhurbaşkanının her sözünü haşa hadis gibi
algılayıp böyle tepki göstermemenizi anlamış değilim.
Cumhurbaşkanı bile bazen öz eleştirisini yapıyor,
örneğin Çevreyi mahvettik, İstanbulu mahvettik. derken kendisinin
suçlu olduğunu söylüyor. Aynı şekilde
Kandırıldık. dedi, FETÖ konusunda ve diğer konularda
birçok kez kandırıldığının öz eleştirisini
yaptı ama siz hiçbiriniz kalkıp da Cumhurbaşkanının bu
söyleminin, bu 10-15 çocuk meselesinin kötü olduğunu, iyi bir söylem
olmadığını söyleme cesareti bulamıyorsunuz. Ama bir
konuda cesaretlisiniz; hem tütün yasasını getiriyorsunuz hem de
Dün
yaşadığım bir olayı anlatmak zorundayım. Dün
Adıyamandan Sivasa tütün götüren bir kamyonette 7,5 ton tütüne el
konuldu. Sayın Bakanım, duyuyor musunuz? Faruk Özlü Bakanım da
şahittir, Ahmet Aydın da şahittir, dün Sivasa götürülen 7,5 ton
tütüne el konuldu hem de bu tasarının görüşüldüğü günlerde
ve Sivas Valisi aranıyor, diğer yetkililer aranıyor, Artık
işleme konulmuştur, gerekli cezalar kesilmiştir. deniliyor.
Helal olsun! Hem bu yasakları getiriyorsunuz hem de tütünün önünü
açtığınızı söylüyorsunuz. Bu konuda cesursunuz ama
eleştiri konusunda, özellikle Cumhurbaşkanını eleştiri
konusunda hiçbir cesaretinizi göremiyorum. Bu tütün meselesi daha bitmedi.
Onunla ilgili kanun maddeleri geldiği zaman çok daha çarpıcı
örnekler vereceğim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; şimdi, bu
kanun tasarısını görüşüyoruz, kalıcı olan
şey ne Başbakanlar ne Cumhurbaşkanları ne de
milletvekilleridir. Kalıcı olan, istikrar getiren şey hukuk yani
adalettir. Hukuk sisteminiz bozulursa ardında, arkasında ne varsa
bozulmaya mahkûmdur. Olağanüstü halle yönetilen, yasaması kanun
hükmündeki kararname olan bir yönetim anlayışı bozulmaya
mahkûmdur. İstikrar adına geldiniz, şu an hiçbir alanda istikrar
bırakmadınız. Gelecek tamamen belirsizliğe büründü.
Eğitim sisteminde bir istikrar var mı? Hukuk sistemimizde bir
istikrar var mı? Hep övündüğünüz ekonomide, maliyede bir istikrar var
mı? Yaşamın her alanında sosyal, siyasal, ekonomik bir
istikrar var mı? Evrensel demokratik değerlerde bir istikrar var
mı? Dış politikada bir istikrar var mı? İyice
düşünün, bu alanların hangisinde bir istikrar var, görüyor ve
yaşıyoruz hiçbirinde istikrar yok.
Bu
ülkede yaşayan vatandaşlar geleceğinden emin mi? Hukuk
güvenliği var mı? Yarattığınız bu
istikrarsızlığın maliyetini, bedelini bu halka torba
yasalarla ödetmeye çalışıyorsunuz. Bu torba yasada ne var?
Fakir, fukaraya fazladan vergi, zengine, sermayedara af ve rant alanı açma
var. Bunun adı fakirden alıp zengine peşkeş çekmektir.
Fazladan getirdiğiniz vergilere, artırdığınız
vergi oranlarına gerekçe olarak savunma sanayi olarak gösteriyor. İyi
de bu ülkenin savunması için yoksullar zaten her gün canını
veriyor, canı yetmiyor fakir fukaranın, malına da mı göz
diktiniz? Dediğim gibi, bu ülkenin savunmasına fakir fukara
canını veriyor, bir zahmet zenginler de biraz malını
versin. Bu vatan fakir fukaranın sırtından savaşa
sürüklenir ancak sefasını hep zenginler sürer. Bu Meclise teşvik
yasaları gelir, kime gelir? Sermayelere gelir. Bu Meclise vergi
artışı gelir, kime gelir? Fakir fukaraya. Bu tasarıda
emekçiye, emekliye, işçiye, çiftçiye bir şey var mı? Var,
fazladan vergi var. Kendinize gelince İtibardan tasarruf olmaz.
diyorsunuz; peki, yoksulluktan, açlıktan tasarruf olur mu? Fakir
fukaranın itibarını geçtim, insanlar itibardan geçmiş,
insanlar ayın sonunu nasıl getireceği kaygısıyla
yaşıyor diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yıldırım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 33üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bihlun
Tamaylıgil Bülent
Kuşoğlu Zekeriya
Temizel
İstanbul Ankara İzmir
Utku
Çakırözer Lale
Karabıyık Musa
Çam
Eskişehir Bursa İzmir
Okan
Gaytancıoğlu
Edirne
MADDE 33 492 sayılı Kanuna bağlı
(8) sayılı Tarifenin XII- Transfer fiyatlandırması ile
ilgili yöntem belirleme anlaşması harçları:
başlıklı kısmı yürürlükten
kaldırılmıştır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ERGÜN TAŞCI (Ordu)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Muş, sisteme girmişsiniz ama önerge sahibini dinlesek,
sonra size söz versek?
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Tamam.
BAŞKAN
- Önerge üzerinde Edirne Milletvekili Sayın Okan Gaytancıoğlu.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
OKAN
GAYTANCIOĞLU (Edirne) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 33üncü madde üzerine Cumhuriyet Halk Partisi olarak
verdiğimiz önergeyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Yüce
Meclisi saygıyla selamlarım.
33üncü
madde transfer fiyatlandırmasındaki harçların
kaldırılmasıyla ilgili. Yurttaşlarımızın
beklediği bir madde, ondan dolayı Cumhuriyet Halk Partisi olarak
tabii ki destek veriyoruz. Ama, bizim Cumhuriyet Halk Partisi olarak
anlayamadığımız ya da anlamakta zorluk çektiğimiz konu
şu: Her 5 kişiden 1i çiftçi. Siz bu çiftçiyi görmüyorsunuz. Acaba
gözlüğünüz mü yok? Çiftçimiz ciddi anlamda borçlu. Bankalardan kredi
alabilmek için tarlasını ipotek ediyor. Siz ne yapıyorsunuz?
Gıda enflasyonu diyorsunuz, sanki gıda enflasyonunu çiftçi
yaratıyor. Uygulamalarınızla çiftçiyi
cezalandırıyorsunuz. Enflasyonu düşürmenin bütün dünyada bir tek
yolu vardır, o da üretimi artırmak, verimliliği artırmak,
üreticiyi destekleyerek maliyetleri düşürmek. Siz gıdadaki fiyat
artışlarını çiftçinin yaptığını
düşünüyorsunuz. Çiftçiden ne istiyorsunuz?
Üç
üründen bahsedeceğim: Bir, buğday. Türkiye'nin birçok bölgesinde
buğday yetiştirilir. Mayıs ayından başlayarak temmuz
ayının ortalarına kadar hasat yapılır, çiftçide bir
beklenti oluşur. Niye? Alın terinin
karşılığını alacak, borçlarını
ödeyecek, çoluğuna çocuğuna harçlık verecek ve geçimini
sağlayacak. Siz ne yapıyorsunuz? Bayramın 3üncü günü bir
kararname çıkarıyorsunuz, ithalattaki gümrük vergilerini
düşürüyorsunuz. Ama önce bazı bölgeleri kayırıyorsunuz. 1
lira 20 kuruştan bazı bölgelerde buğday satılıyor,
Trakya bölgesine gelince 85 kuruşa düşüyor. Niye? Bayramın
3üncü günü Resmî Gazeteyi basıyorsunuz, diyorsunuz ki: 750 bin ton
buğday bu ülkeye sıfır gümrükle girecek. Kimi
düşünüyorsunuz, çiftçiyi mi? Hayır, sanayiciyi düşünüyorsunuz.
Bayramda insanlara hediye verilir. Sizin çiftçiye verdiğiniz hediye, Allah
aşkına, bu mu?
Gelelim
ikinci ürüne, kırmızı et. Ya, artık, dilimizde tüy bitti
yani hiçbir şekilde ithalatla bir ülke kalkınabilmiş mi? Kim
kazanıyor bundan? Başka ülkelerin çiftçileri kazanıyor, bunu
taşıyanlar kazanıyor, bunu satanlar kazanıyor. Kim
kaybediyor? Yine bizim çiftçi kaybediyor. Ne zaman bunu yapıyorsunuz? Son
altı yıldan beri yapıyorsunuz. Tam 5 milyar dolar verdik. 5 milyar
doların karşılığında et fiyatı düştü
mü, kıyma fiyatı düştü mü? Hayır.
Bakın,
bugün TÜİK verilerini açıkladı. Kırmızı et
üretimi düştü Türkiye'de. Yani diyorsunuz ki: Ey besici, bu et
fiyatını sen artırıyorsun. Hâlbuki siz o besicinin
hayvanına dünyanın en pahalı yemini yediriyorsunuz, ondan sonra
da fiyatı düşürmesini bekliyorsunuz. Fiyatı düşürmenin tek
yolu iki tane kayırdığınız 81 ilde mağazası
olan market zinciri mi? Artık birazcık üreticiyi düşünelim,
besiciyi düşünelim.
Biraz
çıkın sorun bakalım seçim bölgelerinizde hayvan
pazarlarında hareket var mı, hayır, yok, artık hayvan bile
satılmıyor. Neden? E, çünkü siz ithalatla ayda 10 bin ton eti sözüm
ona yoksul vatandaşlara yediriyorsunuz, insanları da kategorize
ediyorsunuz. O marketlerden biri poşetle et, kıyma
aldığı zaman dışarıdaki ne diyor? Bakın, bu
yoksul. Niye? Çünkü 29 liradan kıyma almış. İnsanları
hemen toplumda afişe ediyorsunuz. Bunlar yanlış arkadaşlar.
Üçüncü
ürün
Bakın, pazar günü bir kararname daha çıkardınız.
Üçüncü ürün de, yine, Edirnenin çok önemli bir ürünü olan ayçiçeği.
Yılda 3,5-4 milyar dolarlık biz yağa para ödüyoruz. Bunun da en
önemli kalemi ayçiçeğinde. Ayçiçeğinde geçen sene güzel bir durum
yaşandı, üretimde 200 bin tonluk bir artış vardı.
Şimdi, 3,5-4 milyar para verdiğiniz bir üründe 200 bin ton üretim
artmış, Aferin demeniz lazım çiftçiye. Siz ne
yapıyorsunuz? Pazar günü bir kararname çıkarıyorsunuz ve gözetim
fiyatını 540 dolardan 400 dolara düşürüyorsunuz. Yani kime
çalışıyorsunuz? Acaba çiftçiye mi çalışıyorsunuz,
yoksa ithalat lobilerine mi çalışıyorsunuz? Yazık, günah!
Artık bu çiftçinin cebinden elinizi çekin ya. Bu kadar da olmaz
arkadaşlar. Borçlandırdınız
Gıda enflasyonunu yaratan
çiftçi değil sizin ekonomi politikalarınız.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Gaytancıoğlu.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
(Gürültüler)
Elektronik
cihazla oylama yapacağız.
Oylama
için iki dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
Sayın
Muş, sisteme girmiştiniz, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırımın 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 33üncü maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, az önceki bir konuşmada
Genel Başkanımızın bir sözünün bağlamından
koparılmak suretiyle belli bir gruba sarf edildiği ifade
edilmiştir. Bu, doğru değildir, açıklama çok nettir.
Türkiyede yaşayan herhangi bir etnik gruba karşı değil,
Türkiye'nin geneliyle alakalı bir değerlendirme söz konusudur.
Herhangi bir etnik grup burada hedef alınmamıştır.
Açıklama çok nettir. Bağlamından koparıp bunu bir etnik
gruba, oradaki annelere bağlamak doğru değil. Bunu
yanlış bulduğumuzu ifade etmek isterim.
Teşekkür
ederim.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Kiminle ilgili kullandığını da
açıklasaydınız bari.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Terör örgütü. dedi, Terör örgütü
mensupları. dedi.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Terör örgütü kimdir yani mesela?
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Merak etme, yarası olan gocunur Sayın
Hocam.
BEHÇET
YILDIRIM (Adıyaman) Sayın Başkan
BAŞKAN
Efendim?
BEHÇET
YILDIRIM (Adıyaman) Sayın Başkan, ben sadece bir soru
soracağım kendisine.
BAŞKAN
Konuşmayı yapan Sayın Yıldırım.
Sayın
Yıldırım da söz istiyor. Sisteme girin.
Buyurun.
29.- Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırımın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BEHÇET
YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler Başkanım.
Ben
bu konuyu fazla uzatmak niyetinde değilim ama bütün Türkiye bilir bu
coğrafyayı; bırakın Türkü, Kürtü, hangi coğrafyada
10-15 çocuk var? İstanbuldaki bir annenin 1 veya 2 çocuğu
vardır. En fazla Kürt illerinde 10-15 çocuklu aileler var. Ben olayı
fazla germek de istemiyorum. Bu 10-15 çocuklu aileler 25 metrekarelik çadırkentlerde
depremden korunmak zorundalar. Özellikle bunu belirtmek istedim.
Bir
de cinsiyetçi bir söylem var; burada hem kadına yönelik bir söylem var hem
de Kürt ve Kürt analarına yönelik bir söylem olarak
değerlendiriyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Peki, teşekkürler.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, açıklamam açık.
Niyet okumaya gerek yok, niyet okuyarak biz açıklama yapamayız. Orada
Kürt ifadesi geçmemektedir. Niyet okumanın anlamı yok. Belli bir
isteğe bunu bağlayıp insanları üzmenin anlamı yok.
Teşekkür
ederim.
HAYATİ
TEKİN (Samsun) Sayın Başkan, bu Kürt illeri nedir, bunu bir
açıklasınlar.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/884) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981
Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı
Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı
İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz
Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 33üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
34üncü
madde üzerinde ikisi aynı mahiyette olmak üzere üç önerge vardır.
İlk okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir.
Önergeleri
okutup birlikte işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 34üncü
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Mithat
Sancar Ziya
Pir
İstanbul Mardin Diyarbakır
Müslüm
Doğan Ayşe
Acar Başaran Ertuğrul
Kürkcü
İzmir Batman İzmir
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mustafa
Kalaycı Emin
Haluk Ayhan İsmail
Faruk Aksu
Konya Denizli İstanbul
Fahrettin
Oğuz Tor Erkan
Akçay
Kahramanmaraş Manisa
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ERGÜN TAŞÇI (Ordu)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı İzmir
Milletvekili Sayın Ertuğrul Kürkcü. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz
beş dakika Sayın Kürkcü.
Buyurun.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; bu torba
yasa kapsamında, hepimiz biliyoruz, birbirinden pek çok farklı
alanlarda yasama yapıyoruz ve bunun problemleri üzerinde defaatle
konuştuk ama bunun düzeleceği yok, ne yazık ki önümüze
geldiği şekilde de tartışmak zorundayız.
Doğrusu,
bu torba yasanın 34üncü maddesi, 1211 sayılı Kanunun daha önce
ortadan kaldırılmış 44üncü maddesini yeniden düzenliyor ve
bu düzenleme Merkez Bankasını Türkiye'de başka hiçbir kuruma,
hatta emniyet müdürlüklerine bile verilmiş olmayan, Millî İstihbarat
Teşkilatına bile verilmiş olmayan ekonomik veri talep etme,
işleme ve bunları paylaşma konusunda mutlak bir hakimiyetle
donatıyor. Böyle bir durum hiçbir kurum için kabul edilebilir değil
çünkü geçmesi istenilen maddede Merkez Bankasına verilen yetki şu:
Banka, gerçek ve tüzel kişilerin döviz pozisyonunu etkileyen
işlemlerini izlemek amacıyla belirleyeceği gerçek ve tüzel
kişilerinden her türlü bilgi ve belgeyi istemeye yetkilidir. Ve devam
ediyor: Bu bilgilerin kapsamı, toplanma ve izleme yöntemi,
doğruluğunun denetimi, paylaşımı, destek hizmeti
temini de dâhil olmak üzere usul ve esaslar bankaca belirlenir. Yani Merkez
Bankasından başka hiç kimse bunu bilemez, elde ettiği bilgiyi
kimle paylaşacağı da hiçbir şekilde kayıt altına
alınamaz. Bu kadar yüksek bir yetki hangi nedenle -isterse Merkez
Bankası olsun- verilebilir? Doğrusu bu ne Anayasaya ne de diğer
yasalara, Bilgi Edinme Hakkı Yasası dâhil hiçbir şeye uymayan
bir durum.
Merkez
Bankasının bağımsızlığını
biliyoruz ama nihayet bu fiyat istikrarını sağlamayla ilgili bir
bağımsızlık. Bilgi toplama, işleme ve
dağıtma konusunda Merkez Bankasının, diğer
yurttaşların ve diğer kurumların sahip oldukları
kayıtlardan azade kılınması için bir tek şey gerekir.
Esasen Hükûmet çok ağır bir döviz krizi beklentisi içindedir. Bu
yüzden bir komuta ekonomisi mantığıyla zamanında hareket
edebilmelidir. Bu nedenle de döviz pozisyonu açığı yaratan bütün
unsurların ensesine o an çökebilmek için elinde bir yetki bulundurmak
istemektedir. Fakat bunun bile bu şekilde yapılabilmesi
Anayasanın ilgili hükümleri karşısında ve birbirleriyle
rakip durumdaki mali kuruluşlar, tüzel ve özel kişiler arasında
Hükûmetin taraf tutabilmesine, bu bilgileri birbirlerine rakip
kuruluşların paylaşabilmesine de imkân sağlayan, açık
sunan bir uygulama bu.
Hatırlayalım
geçmiş dönemin bütün uygulamalarını. Kamu kurumları
içerisinde birbirlerine rakip siyasi kurumlar ve iktisadi kuruluşlar
arasında nasıl bilgi aşırma, bunları birbirlerine
karşı koz olarak kullanma yönünde ağır krizlerden geçtik.
Doğrudan doğruya Hükûmet, bakanlar, o zaman Başbakan olan
şimdiki Cumhurbaşkanı, kendileri nasıl bu durumlarla
karşı karşıya kaldılar, bunu bilmiyor olamazlar. O
nedenle, ben Merkez Bankasına da hiçbir kuruma da kişilere, kurumlara
ve mali kuruluşlara ilişkin bunca bilginin, Merkez
Bankasının tekelinde ve hiç kimseye hesap vermeden, hiçbir
davranışı dolayısıyla hiçbir kayıt altına
alınmadan bunca bilginin sağlanmasının son derece abartılı
bir önlem olduğunu düşünüyorum.
Dediğim
gibi, bu aslında büyük ve başa çıkılması güç bir döviz
krizi beklentisi karşısında bir acil önlem olarak
düşünülmüş olmalıdır. Ama o zaman da bu kadar iyimser
iktisadi tablolar, bu kadar iyimser mali tablolar çizmek ile bu tedbiri
düzenlemek arasındaki çelişkiyi açıklamak da Hükûmete
kalır.
Hepinizi
sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Kürkcü.
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Merkez
Bankasının, gerçek ve tüzel kişilerin döviz pozisyonunun
etkileyen işlemlerini izlemek amacıyla belirleyebileceği gerçek
ile tüzel kişilerden her türlü bilgi ve belgeyi isteyebilmesi uygun
görülmemektedir.
BAŞKAN
- Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 34üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Utku
Çakırözer Lale
Karabıyık Musa
Çam
Eskişehir Bursa İzmir
Bülent
Kuşoğlu Zekeriya
Temizel Bihlun
Tamaylıgil
Ankara İzmir İstanbul
MADDE
34- 1211 sayılı Kanunun mülga 44 üncü maddesi
aşağıdaki şekilde yeniden düzenlenmiştir.
"Gerçek
ve tüzel kişilerden bilgi isteme yetkisi:
MADDE
44- Banka, gerçek ve tüzel kişilerin döviz pozisyonunu etkileyen
işlemlerini izlemek amacıyla belirleyeceği gerçek ve tüzel
kişilerden her türlü bilgi ve belgeyi istemeye yetkilidir.
İstenilecek bilgi ve belgelerin kapsamı, toplanma ve izlenme yöntemi,
doğruluğunun denetimi, paylaşımı, destek hizmeti
temini de dahil olmak üzere usul ve esaslar Bankaca belirlenir. Bu nedenle
edinilen bilgi ve rakamlar başka amaçlarla kullanılamaz.
Bu
maddenin uygulanmasında destek hizmeti kuruluşu
çalışanları hakkında da bu Kanunun 35 inci maddesi ve 68
inci maddesinin (II) numaralı fıkrasının (a) bendi
hükümleri tatbik olunur.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ERGÜN TAŞCI (Ordu)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Bihlun Tamaylıgil.
Süreniz
beş dakika.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
BİHLUN
TAMAYLIGİL (İstanbul) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz yine bir torba yasa diye
başlıyoruz hepimiz çünkü torba yasalar bizim Meclisimizde, temmuz ayı,
Meclis tatile girmeden önce gündeme gelir ya da yılbaşı
olduğu zaman yılbaşında Aman, tarihi uzatmamız
gerekiyor. Uygulamada eksiklik var, burada şunu tamamlayalım. diye
bakanlıklar bir telaş içinde gelir. Karman çorman, çorbaya
dönmüş, torbadan çok çuvala gelen bir yasama mantığıyla bu
torba yasa da karşımıza geldi. 130 maddeydi, bir kısmı
çekildi. İçinde birçok tutarsızlık ve uygulama hataları
kendini gösteriyordu ve yine Merkez Bankasıyla ilgili olarak birkaç
maddeden oluşan bir tasarı karşımızda oldu.
Şimdi,
ilk önce, bir maddesi şuydu: Denetim. Denetim kurulu oluşuyor ama
öyle bir denetim ki, denetim kendi kendini denetleyecek denetim kurulunun
oluşması; tam bir tekerleme gibi. Bu çekildi Allahtan. Şimdi,
bilgi ve belge alınması için gerçek ve tüzel kişilerden -o da
bir geniş kapsamdaydı- döviz işlemleri için diye
sınırlandı ve bugünkü hâliyle karşımıza geldi.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, yapılan işlerde bir
tutarlılık olmalı. Tutarlılık, öngörü, önümüzdeki
süreçte yıllar içinde karşımıza çıkacak riskler, o
risklerin getirdiği ön alıcı kararlar ve uygulamalar olarak
kendini gösterir.
Şimdi,
2009 yılına dönüyoruz. 2009 yılına döndüğümüz zaman,
yine Merkez Bankası... Ki, döviz borçlanmaları ve dövize endeksli
borçlanmalarla ilgili olarak Türk Parasını Koruma Kanununun
içerisinde 32 sayılı Karar vardır. Bu 32 sayılı
Kararla bir düzenleme yapıldı bundan sekiz sene önce ve denildi
ki... O zamana kadar döviz geliri olmayan kimse dövizle borçlanamazdı.
Bunun önü açıldı, on sekiz aylık sürenin önü açıldı ve
herkes gelsin, dövizle borçlanabilsin imkânı tanındı. Öyle bir
dolarizasyon oluştu ki, her işlemde, her konuda dövize
bağımlılıkla kendini gösteren bir tablo yaşadık.
O zaman döviz varlığı boldu, iki dönem. Ki iki dönemde bize
fırsat veren yani 2001-2002 kriz döneminden sonra oluşan dünyadaki
dolar artışı, döviz artışı, ikincisi de 2008
krizinden sonra yine dünyada ortaya çıkan döviz
artışının getirdiği fırsatları kullanmak
için imkân varken biz o iki dönemde de treni kaçırdık. Gelen
parayı, Aman ne kadar güzel, bol. dedik, Borçlanalım. dedik ama
nereye yatırdık? Taşa toprağa yatırarak bir yerde
baktığımızda bugün likit sıkıntısıyla
karşı karşıya geldik.
Doğrudan
sermaye yatırımı on beş senede 187 milyar; bunun 40
milyarı gayrimenkul, geri kalan yüzde 60ı banka ve finansal
kuruluş alımları, diğer kısmı da gerçek anlamda
üretim ortaya koyan yatırımlar. Şimdi, üretim ortaya koyan bir
model olmadan tüketime ve gayrimenkule, taşa toprağa
yatırılan bir dış varlığın, bugün dünyadaki
değişen rüzgârla ihtiyacı söz konusu olduğunda Merkez
Bankasının Ben önlem alayım. diye ortaya çıktığı
kararlar
Birincisi, 6 Kasım. 6 Kasım tarihinde bir karar
alındı ve dendi ki: 1 Şubat 2018 dâhil olmak üzere, o güne kadar
reeskont kredisi almış yani Merkez Bankasından kredi kullanma
imkânı sağlamış olanlara bir imkân veriyoruz, doları
3,7 TL sabit kur
Bakın, Türkiyede sabit kur uygulamasına kadar
giden bir düzenlemeyle bir ön alış çıktı ve burada da yine
dövizle borçlanma olayı yok. Yani normalde, eğer bu şirketlerin
döviz geliri getiren bir kaynakları olsa dövizle
borçlandığında onları hiçbir zaman etkilemez, aldığı
döviz verdiği döviz olacak. Demek ki açık bir borçlanma var.
Bu
düzenleme, geçmişte, 2009da muslukları açan düzenleme, bugün ticari
sırra varan, Merkez Bankasına geniş bir yetki tanıyan
düzenlemeyle baktığınızda özel sektörün üstündeki
Demoklesin kılıcını iyi bilmek lazım. 211 milyar net
döviz pozisyon açığı var, baktığımızda
sadece 216 milyar da uzun vadeli döviz borcu var.
Bir
risk var önümüzde. Geçmişe dayalı gayrisafi millî hasıla
rakamlarının hesaplanışını kendimize örnek
almadan hepimiz şapkamızı önümüze koyup dünya gerçeği
içerisinde ne durumdayız, onu kabul etmemiz lazım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BİHLUN
TAMAYLIGİL (Devamla) Bugün baktığınızda,
Amerikanın kendi Merkez Bankasını yüzde 20 küçültmesi 900
trilyonluk döviz kapasitesinin çekilmesi demektir, 900 trilyon dolarlık
rakam bu. Bu çekildiğinde eski parasal genişlik olmayacak. Hem genel,
kamu açısından hem de özel şirketler açısından riskli
ve önemli bir döneme geçiyoruz.
Bu
uyarıları dikkate alın, Merkez Bankası bu uyarıyla bu
kanun maddesinin içeriğini istiyor. Siz de sakın kulak arkası
etmeyin diyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tamaylıgil.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Muş
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, aslında çeşitli
dönemlerde ihtiyaca göre düzenlemeler yapılabiliyor. Yani, geçmişte o
şartlara göre bazı düzenlemeler yapıldı, bugün
geldiğimiz noktada dünyadaki gelişmelere, etrafımızdaki
gelişmelere, finansal piyasalardaki gelişmelere, tüm bunlara
bağlı olarak, geçmişte yapılan düzenlemelere
bağlı olarak bugün farklı düzenlemeler yapılıyor.
Dolayısıyla,
ekonomi dinamik bir şeydir, şartlara göre yeni düzenlemelere ihtiyaç
duyulabilir. Aslında bu bağlamda yapılan bir düzenleme.
Geçmişteki düzenleme yapıldı, doğru ama şartlara göre
yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu müddetçe de yapılacak bunlar.
BAŞKAN
Peki, teşekkür ederiz Sayın Muş.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı istiyorsunuz Sayın Özkoç.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Evet efendim.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım, karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
35inci
madde üzerinde ikisi aynı mahiyette olmak üzere üç önerge vardır.
Okutacağım
ilk iki önerge aynı mahiyettedir. Önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 35inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Ziya
Pir Mehmet
Ali Aslan
İstanbul Diyarbakır Batman
Ahmet
Yıldırım Müslüm
Doğan Mithat
Sancar
Muş İzmir Mardin
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mustafa
Kalaycı Emin
Haluk Ayhan Erkan
Akçay
Konya Denizli Manisa
İsmail
Faruk Aksu Fahrettin
Oğuz Tor
İstanbul Kahramanmaraş
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ERGÜN TAŞCI (Ordu)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı Muş
Milletvekili Sayın Ahmet Yıldırım.
Süreniz
beş dakika.
Buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
AHMET
YILDIRIM (Muş) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; neredeyse 2018 merkezî yönetim
bütçesinin bir ön hazırlığı olarak getirilmiş ama
toplumsal yaşamın çok farklı veçhelerini etkileyen bir torba
yasa gerçekliğiyle karşı karşıyayız. Ülke
ekonomisinin siyasi iktidar tarafından alabildiğine dış
siyasi gelişmelere bağımlı hâle getirildiğini her
geçen gün biraz daha yakıcı bir şekilde izliyoruz. Öyle ki bugün
de tartışması yürüdüğü üzere döviz hedeflerinin,
tahminlerinin, varsayımlarının veya adı ne olursa olsun
tutturulamayışının anlaşılabilir tarafı
şurasıdır: Ülkede iç siyasi gelişmeleri, iç ekonomik
dengeleri alabildiğine dış siyasi gelişmeler
belirlemektedir.
Şimdi
şuradan vereceğim iki örnekle bu ülke ekonomisinin ne kadar
kırılgan ve zayıf temeller üzerine oturduğunu
göreceğiz. Geçen hafta bugün özellikle Amerikayla yaşanan vize krizi
sonrası tam da bu saatlerde Amerika Birleşik Devletleriyle vize
krizinin kısmi olarak aşıldığı
açıklandı ve bir saat içerisinde Amerikan doları yüzde 2,8
düşüş yaşadı yani 3,89dan 3,82ye düştü. Şimdi,
bu kadar hızlı düşüş sadece bir vize krizinin kısmi
aşılmış olmasıyla açıklanabilir bir durum değildi
ancak gecenin ilerleyen saatlerinde, biz sabaha uyandık ki Türkiyenin
Washington Büyükelçisi Biz herhangi bir güvence vermedik. dedi, ondan sonra,
iki saat içerisinde bir gün önceki seviyesine yine yükseldi. Düşünün, bir
ülkedeki dövizin değerinin ülke para birimi karşısındaki
seyrinin peak diyebileceğimiz, bir saat içerisinde yüzde 3
düşüş, birkaç saat sonra tekrar yüzde 3 yükseliş göstermesi, bir
ülke ekonomisinin ne kadar zayıf temeller üzerine oturduğu
açısından önemli bir karinedir.
Bir
diğer husus bugün örneğini vermiştim- bu ülke, ülkenin ekonomik
kurmayları nefesini tutmuş, Amerika Birleşik Devletleri Merkez
Bankası Başkanının kim olacağına kendini
bağımlı hâle getirmiş. Yani, oradaki ismin A, B, C, X, Y,
Z, kim olacağı üzerinden biz döviz hedeflerini tartışmaya
devam ediyoruz. Ne yaparsak yapalım
Bakın,
şu 502 sıra sayılı torba yasanın 77nci maddesinde,
özellikle gerekçe bölümünü okuyorum; hani, bugün döviz, dolar
varsayımı, hedefi veya tahminleri açısından. 77nci madde
Hükûmetin 37 milyar liralık yani 37 katrilyonluk bir borç talebi için yasal
güvence istemesi üzerine kurulu. Orada, 77nci madde de çok net bir biçimde
2018 bütçesindeki çarpıcı gelişmeler açısından da bir
nişanedir. 2017 yılında büyümenin desteklenmesi amacıyla
geçici olarak yürürlüğe konulan teşviklerin finansmanı Orta
Vadeli Programda öngörülenin üzerinde gerçekleşen döviz kur
artışının borç servisini artırması diye bir
ibare geçiyor. Yani bu, Hükûmetin aynı yıl içerisinde döviz
hedeflerini tutturamayışı ve tutturamayışı üzerinden
de ülkeyi Hükûmet eliyle 37 milyar liralık yeni borç altına
alması üzerine kuruludur. Tabii, orada istenen 37 milyarlık borcu son
beş-altı yılda bu ülke Hükûmet marifetiyle nereye
dağıttı? Bakın, Kanal Anın sahibi olduğu
Elektromedin cezalarıyla birlikte 139 milyon liralık borcunun 17
Ağustos 2010; 2010/36 sayılı Kararla Merkez Bankası
Merkezî Uzlaşma Tutanağında yüzde 99unun silinmesi ya da
Cengiz Holdingin 424 milyon liralık yani eski parayla 424 trilyonluk
borcunun tamamının silinmesi ya da Albayrak Grubunun 100 milyon 368
bin liralık borcunun yine Merkezî Uzlaşma Tutanağında
yazıldığı üzere 1 milyon 220 bin liraya düşürülmesi.
İşte, fakirden alıp vergiyi zengine dağıtan bir
zihniyetin ülkeyi böyle kriz içerisinde debelenen
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET
YILDIRIM (Devamla) -
bir ekonomiye geri döndürmesi de beklenen bir sonuç
oluyor. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yıldırım.
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
İstenen bilgi ve belgelerin verilmemesi, gerçeğe aykırı
verilmesi ya da usule uygun olmayan biçimde verilmesi adli suç olarak
düzenlemekte, bu suçu işleyen kişiler ile tüzel kişilerin
görevli ve ilgilileri hakkında bin günden iki bin güne kadar adli para
cezası uygulanması uygun görülmemektedir.
Ayrıca,
Merkez Bankasına böyle bir yetki verilmesinin gerekçesi yeterince izah
edilememiştir.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı talep ediyorum.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım,
karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Elektronik yapın Sayın Başkan.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı yoktur, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.22
ON İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Mücahit DURMUŞOĞLU
(Osmaniye)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21inci Birleşiminin On İkinci
Oturumunu açıyorum.
35inci
madde üzerinde aynı mahiyetteki önergelerin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi,
aynı mahiyetteki önergeleri tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önergeler
kabul edilmemiştir.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Şimdi
diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 35inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bihlun
Tamaylıgil Bülent
Kuşoğlu Zekeriya
Temizel
İstanbul Ankara İzmir
Utku
Çakırözer Lale
Karabıyık Musa
Çam
Eskişehir Bursa İzmir
Muhammet
Rıza Yalçınkaya
Bartın
MADDE
35- 1211 sayılı Kanunun 68 inci maddesine aşağıdaki
(IV) numaralı fıkra ilave edilmiştir.
IV-
Bu Kanunun 44 üncü maddesi uyarınca Bankaca istenilen bilgi ve belgeleri
vermeyen, gerçeğe aykırı bilgi ve belge veren veya belirlenen
usul ve esaslara aykırı olarak veren gerçek kişiler ile tüzel
kişilerin görevli ve ilgilileri hakkında bin günden ikibin güne kadar
adli para cezasına hükmolunur.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ERGÜN TAŞCI (Ordu)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Bartın Milletvekili Sayın Muhammet Rıza
Yalçınkaya.
Süreniz
beş dakika.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
MUHAMMET
RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmet ülkemizin döviz açığı had safhada iken,
bu açığı kapatmak için gerekli kaynaklar ortada iken en önemli
varlık ve verimlilik başlıklarını yok ediyor. Bu
varlıklardan bir tanesi de TTKdır. Ülkemizde havza
madenciliği denilince akla ilk gelen yer Türkiye Taşkömürü Kurumuna
ait üretim sahasıdır. Bu havzaya 2004 yılında Maden
Kanununda yapılan değişiklikle özel sektörün redevans yoluyla
girmesinin önü açılmıştır. Bu redevansçı firmalardan
birisi de TTKya ait Amasra-B sahasını 2005 yılında alan ve
yirmi yılda 56 milyon ton kömür çıkarma taahhüdünde bulunan ama o
günden bugüne kadar devlete taahhüdünü yerine getirmeyen bir firmadır. Bu
firma, sahaya ilk geldiği günden itibaren taahhüt ettiği kömür
çıkartmayı bir kenara bırakmış, sadece kurmak
istediği termik santralle ilgili çalışmalarını
hızlandırarak devleti oyalama taktiği içerisinde olmuştur.
Hükûmet ise taahhütlerini yerine getirmeyen bu firmaya sesini
çıkarmamış, hesap sormamış, ne hikmetse termik santral
konusundaki çalışmalarına hep arka çıkmış,
kolaylık ve iltimas tanımıştır, firmanın
yaptığı usulsüzlüklere ve hukuksuzluklara göz yummuştur.
Değerli
arkadaşlar, firmaya yapılan son güzellik, santralini kurmak
istediği Amasra ilçesinin Gömü ve Tarlaağzı köyleri üzerinde
olmuştur. Köylerinde yıllardır yaşayan
vatandaşlarımıza ait olan taşınmazlara yönelik, TTK
tarafından, kamu yararı iddiasıyla kamulaştırma
kararı alınmış ve kurumun aldığı bu karar
Bakanlık tarafından onanmıştır. Ne olduğu, niçin
yapıldığı tam olarak bilinmeyen, sadece kamu yararı
denilerek yapılan bu işlemle, yıllardır köylerinde
yaşayan vatandaşların sahip oldukları taşınmazlarına
el atılmıştır. Hatta bu yapılan kamulaştırma
içerisine köyün mezarlığı olarak belirlenen alanlar da dâhil
edilmiştir. Yani vatandaşların üzerinde
yaşadıkları taşınmazlar yetmemiş, öldükten sonra
gömülecekleri alanlar da kamulaştırma içerisine
alınmıştır. Üstelik bütün bunlar o köylerde TTKnın
herhangi bir yatırımı, faaliyeti, tesisi veya
çalışması yokken yapılmaktadır. Dikkatinizi çekiyorum,
TTKnın herhangi bir yatırımı yok, faaliyeti yok, tesisi
yok, kömür çıkarma çalışması yok, dolayısıyla
TTKnın ve kamunun da bu uygulamadan bir çıkarı da yok.
Değerli
arkadaşlar, kamu yararı diyerek bu uygulamaya talimat verenleri,
uygulamayı yapanları anlamak gerçekten zor. Kime hizmet ediyorsunuz,
kime çıkar sağlıyorsunuz; bunu bilmemiz lazım. Kamu
yararı diyerek vatandaşın yaşam alanlarını
elinden almak kimin işine yarayacak? TTKya mı yarayacak yoksa termik
santral kuracak firmaya mı yarayacak? Kesinlikle kuruma bir faydası
yok, bölgede yaşayan vatandaşa da bir faydası yok; birine
faydası varsa o fayda da sadece termikçi şirkete olacak. Eğer
kamu yararı diyorsak, toplum yararı diyorsak orada zaten termik
santralin kurulmaması lazım. Kurulmak istenen termik santral
vatandaşlarımızın yaşam alanlarını
yaşanamaz hâle getirecek, orada yaşayan insanların
sağlığına zarar verecek, tarım alanlarını
yok edecek, doğal güzelliği ortadan kaldıracak. Bu nedenle, ölüm
bacalarının oraya dikilmesinin ne bölge insanına ne de kamuya
bir faydası olacak. Yani, kamu yararına değil, toplum
zararına olacak bir uygulama bu. Yazık değil mi?
Yıllardır orada yaşayan Tarlaağzı ve Gömü köyü
sakinlerine yazık değil mi? O insanları yerinden yurdundan etme,
yaşam alanlarını, çevresini ve doğasını talan
etme, yaşanmaz hâle getirme asla kamu yararı değildir, olsa olsa
firmaya yeni bir iltimasın, yeni bir kolaylığın
tanınmasıdır. Böyle bir durum Anayasamıza, demokratik ve
sosyal hukuk devletimize yakışan bir durum değildir. Bu ne
insanlığa ne de vicdana sığan bir uygulamadır.
Yapılan bu uygulama devlet sorumluluğuyla
bağdaşmamaktadır.
Saygılarımla.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Yalçınkaya.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
36ncı
madde üzerinde üç önerge vardır; önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının
36ncı maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Ziya
Pir Mehmet
Ali Aslan
İstanbul Diyarbakır Batman
Garo
Paylan Müslüm
Doğan Mithat
Sancar
İstanbul İzmir Mardin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ERGÜN TAŞCI (Ordu) Katılamıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Garo Paylan.
Buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
GARO
PAYLAN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet,
emlak vergisiyle ilgili çok önemli bir düzenleme arkadaşlar. Biliyorsunuz,
emlak vergisi bir servet vergisidir ve servete orantılı olarak
alınması gereken bir vergidir ve biliyorsunuz, dört yılda bir
takdir komisyonları toplanır, emlaklerin değerlerini belirler.
Nitekim bu yıl da takdir komisyonları toplandı, emlaklerin
değerlerini belirledi. Bir baktık, bazı yerlerde yüzde 20, yüzde
30 artışlar var, bazı yerlerde 10 katına yakın, 20
katına yakın artışlar var bu vergilerde. Kıyamet koptu
Ya, olur mu bu kadar artışlar? denildi. Çok haklıdır
vatandaşlarımız, vatandaşlarımızın çok büyük
bir çoğunluğu çok haklıdır; bu kadar artış olmaz.
Ama kimler haklıdır biliyor musunuz? Bir, zaten evi ve dükkânı,
gayrimenkulü olmayan ciddi bir çoğunluk haklıdır; ikincisi,
yalnızca başını sokacağı bir evi olanlar veya bir
dükkânı olanlar yalnızca haklıdır ama arkadaşlar, bir
de çok küçük bir azınlık var, hani yüzde 1, yüzde 2, yüzde 3
diyebileceğimiz küçük bir azınlık var ki onların 20 tapusu
var, 50 tapusu var, bin tapusu, 5 bin tapusu olan var arkadaşlar ve
bunlar, katlana katlana servetlerini artıranlar. Şimdi, bunlar
gitmişler belli yerlerde 100 tapu, 200 tapu daha almışlar. Ee?
Üzerinden de belli yakınlıklarla imarlar geçmiş. Ee? Rant
gelmiş, milyarlarca dolarlık servete sahip olmuşlar.
Arkadaşlar, bu maddeyi eğer ki böyle geçirirsek biz bunlara bu
maddeyle diyoruz ki: O milyarlarca dolarlık serveti olanlara vergiyi yüzde
50den fazla artıramazsın. Ne oldu servet vergisi?
Elbette,
bakın, Batıda da bu uygulamalar var; Bir evi, bir dükkânı
olana asla enflasyondan fazla artıramazsın. diye koruma
sağlıyor, Ayşe Teyzenin evine, Agop Amcanın
dükkânına koruma getiriyor. Ama arkadaşlar, siz o beton lobisinin binlerce
tapusuna bu korumayı aynı şekilde getirmemelisiniz. Hatta ve
hatta, Maliye Bakanına da önerdim, bakın, bu servet vergisiyse artan
oranlı olmalı. Batıda belli uygulamaları var. Bin tapusu
olana artan oranlı vergi gelmesi lazım. Eğer ki, arkadaşlar,
bunu yapmazsak
Bakın,
yıllardır Hükûmete çağırımızdır: Rant
vergisi getirin. diyoruz. Niye? Ya, bu kadar, biliyorsunuz, kent rantları
gelmiş, imar artışları gelmiş. Maliye
Bakanımız Mehmet Şimşek buralardaydı, üç yıl önce
söz vermişti Rant vergisi getiriyoruz. diye; o rant vergisi üç
yıldır tozlu raflarda duruyor herhâlde Sayın Bakan.
Ya,
şu emlak vergisini niye bin tapusu olana artırmıyorsunuz
Sayın Bakan? Niye sınırlıyorsunuz bin tapusu olanlara?
Bakın
arkadaşlar, gelin -önergemizdir- bunu çekelim; bir evi olanı, bir
dükkânı olanı, iki evi olanı koruyalım. Ama bin evi
olanı, o rantiyecileri korumayın arkadaşlar, beton lobisine
yenilmeyelim.
Bakın,
vergiyi adaletli bir şekilde toplayamıyoruz. Servet küçük bir elde
toplanmış durumda. Eğer ki bu serveti adaletli bir şekilde
vergilendirmezseniz hep o rant iştahı kabarır ve kaynaklar o
ranta doğru akar. Üreten ekonomisinde değil, çiftçide değil,
emeklide değil, işçimizde değil, o rantiyecilerin elinde bütün
servet toplanır. Sayın Bakan, değerli arkadaşlar; bir
yolunu bulup bu rantı, emlakte toplanan o rantı vergilendirmemiz
gerekiyor.
Maliye
Bakanının bir kaybı daha olacak. Şimdi, diyor ki: Diyelim
ki 1 milyonluk bir araziyi 1,5 milyon yapabilirsin. Ama o arazi belki 10
milyon lira ediyor. Ee, alım satımda ne yapacak bu arkadaş? 1,5
milyon lira gösterecek hem harçtan kaçıracak hem değer
artış vergisinden kaçıracak hem de bu cukkalar cepte kalacak
arkadaşlar. Bu, hak mıdır Sayın Bakan? Hak.
diyorsanız bu maddeyi geçirsin arkadaşlarımız. Sizin bu
anlamda bize destek vermeniz lazım.
Bakın,
değer artışlarını yüzde 50yle sınırlı
tutarsanız o 10 milyon, 100 milyon eden arazileri 5 milyona, 10 milyona
tapuda gösterecekler. Sonra ne olacak? Vergisini vermeyecekler, değer
artış vergisini vermeyecekler, alım satım
harçlarını ödemeyecekler arkadaşlar. Ben bu elleri
kaldırmayacağınızı umut ediyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Paylan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının
36ncı maddesinde geçen "%50 fazlası esas alınır
ifadesinin "yeniden değerleme oranında
arttırılmış değeri esas alınır.
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Emin
Haluk Ayhan Erkan
Akçay
Konya Denizli Manisa
Erkan
Haberal Arzu
Erdem
Ankara İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ERGÜN TAŞCI (Ordu)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Emlak
vergisine konu arazi, arsa metrekare birim değerlerinin 2017
yılı için uygulanan birim değerlerinin yüzde 50'sinden
fazlasını aşması durumunda, 2018 yılına
ilişkin bina ve arazi vergi değerlerinin hesabında, 2017
yılı için uygulanan asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim
değerlerinin yeniden değerleme oranında
arttırılmasının esas alınması hedeflenmekledir.
BAŞKAN
- Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 36ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Bihlun
Tamaylıgil Bülent
Kuşoğlu Zekeriya
Temizel
İstanbul Ankara İzmir
Utku
Çakırözer Lale
Karabıyık Musa
Çam
Eskişehir Bursa İzmir
Yakup
Akkaya
İstanbul
MADDE
36 - 29/7/1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununa
aşağıdaki geçici madde ilave edilmiştir.
"GEÇİCİ
MADDE 23- Takdir komisyonlarınca 2017 yılında 2018 yılı
için takdir edilen asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim değerleri,
2017 yılı için uygulanan birim değerlerinin %50'sinden
fazlasını aşması durumunda, 2018 yılına
ilişkin bina ve arazi vergi değerlerinin hesabında, 2017
yılı için uygulanan asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim
değerlerinin %50 fazlası esas alınır. Takip eden 2019, 2020
ve 2021 yıllarında 29 uncu madde kapsamında bina ve arazi
vergisi matrahları ile asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim
değerleri bu şekilde belirlenen değerler üzerinden
hesaplanır.
Emlak
vergi değeri veya asgari ölçüde arsa ve arazi metrekare birim
değerleri esas alınarak uygulanan vergi, harç ve diğer mali
yükümlülükler için de birinci fıkra hükümlerine göre belirlenen
değerler dikkate alınarak uygulanır.
Bu
maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
Maliye Bakanlığı yetkilidir."
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ ERGÜN TAŞCI (Ordu) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
katılıyor mu?
MALİYE BAKANI NACİ
AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde
İstanbul Milletvekili Sayın Yakup Akkaya.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
YAKUP AKKAYA (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
36ncı madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
geçenlerde Mahfi Eğilmezin bir yazısını okudum. Bu torba
yasa faciasıyla ilgili ilginç bir yazıydı. Ben hukukçu
değilim ama hukukçu arkadaşlarım hukuk fakültelerinde roma
hukukunu temel ders olarak okuttuklarını söylerler. Mahfi
Eğilmez buna işaret ederek diyor ki: Roma hukukunun önemli
yasalarından birisi de Lex Caecilia Didia yasası
Milattan önce 98
yılında çıkarılmış, iki maddeden
oluşuyormuş. Yasanın 2nci maddesi şuymuş:
İnsanlar tek bir karmaşık yasada toplanmış
farklı konular hakkında bir sonuca varmaya zorlanamaz. diye
Yani
bundan iki bin yüz on bir yıl önce roma hukukunda torba yasayla yasal
düzenlemelerin yapılamayacağına hükmedilmiş. Biz ne
yapıyoruz burada Mecliste? Torba yasayla birbiriyle alakası olmayan
yasal düzenlemeleri buraya getirip buradan geçirmeye
çalışıyoruz. Yani geldiğimiz duruma bakın, iki bin yüz
on bir yıl sonra, 21inci yüzyılın 17nci yılını
geride bıraktığımız bu süreçte demokrasi
anlayışına bakın AKP iktidarının. Ben ne diyeyim
Allah sizin müstahakınızı versin. demekten başka bir
şey söyleyemiyorum.
Değerli
arkadaşlar, bakın, bu torba kanun 125 maddelik bir kanun, tam 60
kanunu da ilgilendiren, birbirinden değişik, farklı
kanunları ilgilendiren bir düzenleme. Temel kanun yapılıyor,
niçin? İçinde iyi maddeler de var. Geçmişte marketler çok
satılanları ucuza yapar, vatandaşlar gelsin, onları oradan
alsın diye bir politika üretirlerdi. Siz de 1-2 tane iyi madde koyup bütün
torba yasanın içine, farklı maddeleri de koyarak, şöyle bir
algı yaratıyorsunuz: İşte, muhalefet partisi
karşı çıktığında, sanki o doğru maddelere
karşı çıkıyormuş algısı yaratıyorsunuz.
Biz yılardır AKPnin demokrasiyi içine sindiremediğini hep iddia
ettik burada. İktidar olduğu günden beri Meclisin yasamasına
burada işlettiği bu torba yasalar bunun en somut örnekleridir. Yani
biz otoriter ve totaliter bir parti dediğimizde hemen AKP grup
başkan vekilleri yerlerinden zıplıyorlar ama getirdiğiniz
bu torba yasayı gördüğümüzde antidemokratik bir uygulama
olduğunu görüyoruz değerli arkadaşlar.
Şimdi,
bu getirilen düzenleme, doğru bir düzenleme, bir sınırlama
getiriliyor. Peki niye geçici olarak yapılıyor, niye kalıcı
olarak yapılmıyor? Çünkü önümüzde yerel seçimler var. Siz
vatandaşın doğal tepkisini haklı olarak buraya getirdiniz
ama 2019 yerel seçimlerinden sonra bunları tekrar düzeltiriz.
mantığıyla bunu geçici olarak buraya getirdiniz. Eğer bu
konuda ciddiyseniz bunu kalıcı bir madde olarak getirmeniz en
doğrusu olurdu. Bizim tekliflerimiz de bu maddelerin kalıcı
olarak bu maddenin içine yerleşmesi yönündeydi ama siz her zaman
yaptığınız gibi, daha sonra buradan siyasi rant elde
edebilmek amacıyla bunu yapıyorsunuz ama bundan sonraki süreçte,
tekrar, bunlara bildiğinizi okuyacaksınız.
Peki,
değerli milletvekilleri, işverenler böyle bir teklif
yaptığında işverenlerin isteklerini burada yerine
getiriyorsunuz. Onlara vergi indirimleri yapıyorsunuz, vergi cezaları
varsa erteliyorsunuz. Peki, işçilerin, emekçilerin bu konudaki taleplerini
niye yerine getirmiyorsunuz? Bakın, işçilerin vergi sistemi, en adil
olmayan sistemdir. Siz, Artan oranda bir kazanç sağlıyor.
mantığıyla işçilerin vergilerini, kazançlarını
artırıyorsunuz. Hâlbuki işçinin bir maaşı var. Tamam,
yıl içinde o maaşı biriktirmiyor ki onu harcıyor. Ama,
sanki, her ay farklı maaş alıyormuşçasına o
maaşları topluyorsunuz ve artan oranda vergilendirme sistemini
getiriyorsunuz.
Biz,
hep şunu söylerdik toplu iş sözleşmelerinde, derdik ki: Ya,
bize zam vermeyin. Bize ilk dilimden vergi dilimini uygulayın, bütün bir
yıl boyunca bize zam vermeyin. diye bu hesapları işverenlerin
önüne koyardık. Bu mantıkla, AKPnin de düzenlemeleri bu şekilde
getirdiğini görüyoruz. Bunun doğru bir düzenleme
olmadığını düşünüyor ve yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akkaya.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Rantçıları kurtardınız Sayın
Bakan.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Başkan, önerge kabul edildi değil mi?
BAŞKAN
Hayır, önerge kabul edilmedi, madde kabul edildi.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, önergeyi
oyladınız, kabul ettik önergeyi.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Önergeyi kabul ettik, kabul ettik önergeyi.
BAŞKAN
Kabul edildi mi?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, önergeyi kabul ettik, siz
ret diye şey yaptınız.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Kabul edildi.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Önergeyi yeniden oylar mısınız?
BAŞKAN
Tamam, kabul edildiyse
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Kabul edildi. dediniz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Önergeyi yeniden oylayın.
BAŞKAN
Kabul edildi. dediysem düzeltiyorum, kabul edilmedi.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Kabul edilmemiştir. dediniz.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, biz evet oyu verdik bu
önergeye.
BAŞKAN
Siz önergeyi kabul mu ediyorsunuz arkadaşlar?
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Evet, kabul ediyoruz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Evet efendim, kabul ediyoruz.
BAŞKAN
Tamam, o zaman, önerge kabul edilmiştir.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Evet efendim, sonra maddeyi oylayalım.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Kabul edilen önerge doğrultusunda
BAŞKAN
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi tekrar oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi,
37nci madde üzerinde üç önerge vardır, önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 37nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Mithat
Sancar Ziya
Pir
İstanbul Mardin Diyarbakır
Mehmet
Ali Aslan Müslüm
Doğan
Batman İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ERGÜN TAŞCI (Ordu)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
düzenlemeyle yıl boyunca hareket hâlinde olan mevsimlik tarım
işçilerinin bulundukları illerde kayıt altına
alınmaları düzenlenmektedir. Mevsimlik tarım işçilerinin
her anlamda dezavantajlı grupta olduğu, nefret suçlarına maruz
kaldıkları ve kolluk kuvvetlerinin de kendilerini
kollamadığı ortadayken, düzenlemeyle yapılması talep
edilen kayıtlar kolluk görevlileri tarafından alınmaktadır.
Oysa bu kayıtların Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı tarafından alınması gerekmektedir.
Mevsimlik tarım işçilerinin hiçbir sorununa dair gerekli düzenlemeler
yapılmamışken sadece e-METİP kurularak kayıt
işlemi gerçekleştirilmesi, mevsimlik tarım işçilerinin
temel ihtiyaçlarının giderilebilmesi, çocuklarının okula
gidebilmesi gibi sorunları çözmezken, daha çok denetim altında tutma
gayretli bir güvenlik politikası olarak görünmektedir. Ayrıca,
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan, özellikle Suriyeli mevsimlik
tarım işçileriyle ilgili nasıl bir uygulama
yapılacağı komisyon sürecinde belirsizliğini
koruduğundan Suriyeli işçilerle ilgili de ivedilikle bir
çalışma yürütülmesi gerekmektedir. Sağlık, Aile ve Çalışma
Komisyonunun ihtisas alanına giren ve mevsimlik tarım işçilerini
âdeta bir suçlu gibi kabul eden bu düzenlemenin tasarı metninden
çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 37'nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bihlun
Tamaylıgil Bülent
Kuşoğlu Zekeriya
Temizel
İstanbul
Ankara
İzmir
Utku
Çakırözer Lale
Karabıyık Musa
Çam
Eskişehir Bursa İzmir
Barış
Yarkadaş
İstanbul
MADDE
37- 26/6/1973 tarihli ve 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanununun 7nci
maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Mevsimlik
tarım işçisi olarak bir başka ilde çalışmak
amacıyla geçici olarak yer değiştirenlerin kimlik bildirimleri
bu kişilerin yaşadıkları geçici yerleşim
alanlarında doğrudan kolluk kuvvetlerince alınır ve bu
bildirimler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile
elektronik ortamda paylaşılır. Bu bildirimler tarım
sektöründe çalışan ve ülkemizde bulunan yabancı uyruklu
kişiler için de alınır ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı ile elektronik ortamda paylaşılır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ERGÜN TAŞCI (Ordu)
Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Barış
Yarkadaş konuşacaktır.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Sayın Başkan, Süleymaniye ve
Halepçedeki depremde hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet,
yakınlarına başsağlığı diliyor ve
acılarını paylaşıyorum.
Ne
yazık ki adım adım yaklaşan bir deprem gerçeğiyle
karşı karşıyayız ama Hükûmetimiz, şu anda
Türkiye'yi yönetenler depremin yıkıcılığına
karşı önlem almak yerine hâlâ rant peşinde koşmaya devam
ediyorlar. Bakın, İstanbul'un can damarı kuzey ormanlarına
hançer gibi saplanan üçüncü havalimanının hemen yanındaki 185
dönümlük araziye kanun hükmünde kararnameyle imar planı tadilatı
yapma yetkisi verildi. E, hani siz bu KHKlarla güya teröre karşı
mücadele edecektiniz? Sizin KHKları çıkarma sebebinizin teröre
karşı mücadele değil, ranta daha kolay ulaşmak için yeni
bir mücadele olduğunu görüyoruz.
Rant
ihtiyacınız, rant hasretiniz, rant aşkınız bununla da
bitmiyor. İstanbul'da 1999 ve 2003 yılları arasında
ayrılan tam 493 deprem toplanma merkezi var. Bugün merak ettim ve bu
deprem toplanma merkezlerinin nerede olduğunu Başbakanlığa
sordum. Başbakanlığa bağlı İstanbul İl Afet
ve Acil Durum Müdürlüğünden gelen yazı şu, resmî yazıda
deniyor ki: Deprem toplanma alanlarında zaman zaman azalma oluyor, o
yüzden listeyi güncelliyoruz. Aslında müdürlük şunu söylüyor:
Bağlı bulunduğumuz iktidar 493 alanı ranta açtı,
yandaşlara peşkeş çekti, Zorlu AVMyi yaptırdı.
Başka neyi yaptırdı? Karayolları 17nci Bölge
Müdürlüğünün arazisini ranta açtı, Zaman Gazetesine deprem toplanma
alanının yerini verdi ve Zaman Gazetesi deprem toplanma
alanının üstüne binasını kurdu. Sadece buralar mı?
Tabii ki buralar değil. Ünalan Mahallesinde 80 bin kişinin
sığınacağı yeşil alan ve deprem toplanma bölgesi
Katarlı Emaar firmasına verildi, yetmedi, mahalle halkı isyan
etti Yapmayın, deprem olduğunda nereye saklanacağız?
dedi, sanki Nasreddin Hoca ve Timurun o meşhur fıkrası yeniden
gerçekleşiyormuş gibi diğer deprem toplanma alanı da Bilal
Erdoğanın yöneticisi olduğu TÜRGEVe peşkeş çekildi.
Şu anda Üsküdarın Ünalan Mahallesinin 80 bin kişilik nüfusunun
deprem olduğunda kaçacak, sığınacak yeri yok. Ha, AKP
yönetimi şunu diyebilir: Efendim, AVMye sığınsınlar.
Emin olun ki sizin rant uğruna yaptırdığınız o
AVMler 20 milyonluk İstanbul halkının âdeta mezarı olacak.
Siz İstanbula iyilik yapmıyorsunuz; İstanbullulara koca koca,
dikine dikine, dikey binalarla mezarlıklar yapıyorsunuz.
İşte bunun adı AKP Genel Başkanı Erdoğanın
da dediği gibi İstanbula ihanettir. Ve ne yazık ki bu ihanet
her geçen gün artarak devam ediyor. İstanbula ihanet edenler aslında
20 milyon insanı ölüme terk ediyor, ceplerini parayla doldururken o
paraları yiyecekleri bir şehir bile bırakmıyor. Şu
anda beni bir şaşkınlıkla izliyorsunuz, evet,
farkındayım. Bu kadar parayı gerçekten nerede yiyeceğiz?
diye düşünüyorsunuz. Emin olun ki şu yarattığınız
İstanbul cangılı tam bir cehenneme dönüştü ve cebinizdeki
parayla, cebinizdeki maaşlarınızla artık güvenli bir
şekilde sokağa çıkıp para dahi
harcayamayacaksınız. Bakın, Süleymaniyede ve Halepçede
depremde neler olduğunu gördük. Deprem adım adım
yaklaşıyor. Ama ne yazık ki Hükûmetiniz 493 arsayı
AVMlere, iş adamlarına, Katarlı büyük holdinglere
peşkeş çekerek İstanbulda nefes alabileceğimiz yer dahi
bırakmıyor. Öyle Biz ihanet ettik. diyerek bu işin içinden
sıyrılamazsınız. Eğer ortada bir ihanet varsa bu hem
İstanbul hem Türkiye halkına yapılmış bir ihanettir ve
halkımız hiçbir ihaneti karşılıksız
bırakmaz, hiçbir ihaneti cezasız bırakmaz. Bu ihanetin bedelini
de 2019 yılında yapılması planlanan seçimlerde
ağır bir şekilde ödeyeceksiniz çünkü İstanbullular
artık nefes alamıyorlar. İstanbulda bir yerden bir yere gitmek
âdeta bir zulme dönüşüyor. Belediye başkanlarına faturayı
keserek de kurtulamazsınız. Burada
çıkardığınız imar rantları yüzünden İstanbul
halkı ölüme terk edilmiştir. Depremde yaşanacak her can ve mal
kaybından bu rant politikalarına destek veren sizler de sorumlusunuz.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yarkadaş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan,
baştan aşağı konuşması bize, Genel
Başkanımıza sataşma üzerine kurulmuş. Bu açıdan
söz istiyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok, bir iki örnek alalım.
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) Ne
demiştim mesela?
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Parayı
nerede yiyeceksiniz? dedin.
BAŞKAN Buyurun.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
10.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaşın 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 37nci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında
AK PARTİ Genel Başkanına sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bir kere sayın konuşmacının
burada gelip heyecanlı heyecanlı anlatıp
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Heyecan suç değildir.
MEHMET MUŞ (Devamla) 493 tane deprem toplanma
merkezi varmış, bunlar ranta, AVMye açılmış. Depremde
toplanılacak olan, iddia ettiği bu 493 tane arsa, arazi her neyse,
bunların listesini, pafta, parsel numaralarını, nerede
olduklarını bize bir getirsin önce. Biz bunları bir görelim. Neresiymiş
bunlar? Bu listeyi bir getirsin, nerelermiş, hangileriymiş,
neymiş bir bakalım bunlara. Buradan bol kepçe sallıyor
arkadaş. Böyle bir şey yok. Bunları bir getireceksiniz önce. Bir
getir, bir görelim.
İkincisi, değerli milletvekilleri, Sayın
Genel Başkanımız Türkiyede, İstanbulda şehircilikle
alakalı bir değerlendirme yaptılar. O değerlendirmeyi
bağlamından koparıp başka yerlere çekmeye
çalışmanın bir anlamı yoktur.
MEHMET
GÖKDAĞ (Gaziantep) Bağlam değil, İhanet ettik. diyor.
Daha ne bağlamı olacak yani? Açık, net.
MEHMET
MUŞ (Devamla) - Yani biz İstanbulu devraldığımız
zaman hangi hâlde, hangi şartlarda devraldığımızı
iyi biliyoruz. Vatandaşı duş alacak suyu bulamayan bir
İstanbuldu.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ya İhanet ettik. diyor, sen ne anlatıyorsun?
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Yok artık ya.
MEHMET
MUŞ (Devamla) - İstanbulun nüfusu o zaman neydi, İstanbulun
nüfusu şimdi ne oldu? Bu gerçekler acıdır, sizi güldürebilir.
Üçüncüsü,
değerli milletvekilleri, İstanbulda 2.275 herhangi bir olası
afette toplanma yeri vardır. Bu toplanma alanlarının metrekaresi,
toplam metrekaresi 10 milyon 705 bin 479 metrekaredir. Türkiye'nin,
İstanbulun 39 ilçesinde muhtelif yerlerinde planlanmış,
olası -Allah muhafaza- herhangi bir ihtiyaç durumunda kullanılmak
üzere böyle bir planlama yapılmıştır. Hangi ilçede kaç tane
var, tek tek listesi elimde. Bu noktada açılanları, 99da belirlenip
2017ye kadar bu 493 tane ve hepsi imara açılmış olanları
bir getirsin arkadaş.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Muş.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, söyledikleri sözlerle sataşarak
konuşmacıyı tahkir etmiştir. Bu yüzden
BAŞKAN
Sayın Yarkadaş, buyurun, size de sataşmadan söz veriyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
11.- İstanbul Milletvekili Barış
Yarkadaşın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Sayın Başkan, ben,
Başbakanlığa bir soru sordum ve Başbakanlığa
sorduğum sorunun cevabı da İstanbul İl Afet Acil Durum
Müdürlüğünden geldi.
Cevap
derken, hakiki bir cevap zannetmeyin, bir kâğıt parçası.
İstanbul İl Afet Acil Durum Müdürlüğü diyor ki: Efendim, bu
yeşil alanlarda zaman zaman azalma olduğu için şu anda size bu
listeyi veremiyoruz, güncelliyoruz. Güncelleme bitince veririz.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Siz nereden biliyorsunuz?
BARIŞ
YARKADAŞ (Devamla) Ben de bugün Başbakanlığa tekrar bir
soru sordum. Ne oluyor bu yeşil alanlara, bu yeşil alanlar
buharlaşıyor mu? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
OKTAY
ÇANAK (Ordu) İyi atıyorsun!
BARIŞ
YARKADAŞ (Devamla) Hani derste anlatırlardı ya katı
maddeler buharlaşıyor. Ne yaptınız bu yeşil
alanları, ne yaptınız? Kimlere peşkeş çektiniz?
OKTAY
ÇANAK (Ordu) Sen kestiğin faturaları söyle!
BARIŞ
YARKADAŞ (Devamla) Ünalan Mahallesinde deprem toplanma merkezini
Katarlı Emaar grubuna verdiniz. Ünalan Mahallesinin ikinci deprem
toplanma merkezini TÜRGEVe peşkeş çektiniz. 60 dönümlük arazide
çocuklar koşuyor, oynuyordu, yaşlılar orada dolaşıyordu;
bundan bile rahatsız oldunuz. Emir büyük yerden gelince TÜRGEVe koşa
koşa araziyi hediye ettiniz.
OKTAY
ÇANAK (Ordu) Sen kestiğin faturaları söyle.
BARIŞ
YARKADAŞ (Devamla) - Şimdi soruyorum: Üsküdar Ünalan Mahallesinin 80
bin nüfuslu halkı deprem olduğunda nereye sığınacak
Sayın Mehmet Muş? İktidardasınız, bu listeyi siz
getireceksiniz. Biliyorum, listeyi getiremiyorsunuz çünkü liste yok.
OKTAY
ÇANAK (Ordu) Faturaları getir, faturaları.
BARIŞ
YARKADAŞ (Devamla) - 493 tane yeri Zorluya, Torunlara, Karayolları
Bölge Müdürlüğünün arazisini Katarlı bir şirkete
peşkeş çektiniz. Sermayeyi görünce duramıyorsunuz,
heyecanlanıyorsunuz; heyecanlanan ben değilim. Katarlı sermaye
gelecek diye gözünüz ne yeşil alan görüyor ne başka bir şey
görüyor. İstanbulda yaşayamıyoruz Sayın Mehmet Muş,
yaşayamıyoruz. İstanbulda yaşayamıyoruz.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) İzmirdekilere sor
BARIŞ
YARKADAŞ (Devamla) - İzmire sadece 2016 yılında 180 bin
kişi göç etmiş. Diyor ki: İzmir güzel, ben İzmirde
yaşamak istiyorum. İstanbuldan gidiyor insanlar dikkatinizi çekerim.
Öğrenin bunları. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yarkadaş.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
.
BAŞKAN
Sayın Muş
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Aynı peşkeş çekme tabirlerini
kullanıyor bize karşı.
BAŞKAN
Buyurun.
12.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun,
İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet
ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çok açık bir şey söylüyorum, adam çıkıyor
493 tane deprem toplanma alanı vardı, bunların hepsini imara
açtınız. diyor.
MEHMET
BEKAROĞLU (İstanbul) İki dakikada sayılmaz onlar.
MEHMET
MUŞ (Devamla) 493 tane söylüyor
Şimdi diyor ki: Liste yok
elimde. Bende mi olacak liste? Peki, elinizde olmayan listeye göre nasıl
bunları ifade ediyorsunuz? Getireceksin bunları Sayın
Barış Yarkadaş, bu listeyi getireceksin bize. Çıkart
kardeşim. Hangisiymiş bunlar?
MEHMET
BEKAROĞLU (İstanbul) Liste sizde.
MEHMET
MUŞ (Devamla) Pafta, parsel numaralarını getir bize. İki
üç tane yer sayıyor ne olduğu belirsiz. 493 tane yerin
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ya, Mehmet Muş, sen de biliyorsun nereler olduğunu.
MEHMET
MUŞ (Devamla) Bakın açık soruyorum: 493 tane belirlenen
alanı getir.
MEHMET
BEKAROĞLU (İstanbul) İstanbullu biliyor.
MEHMET
MUŞ (Devamla) Ben sordum, bana liste vermediler. Madem sana liste
vermediler neye dayanarak bu iddiaları ortaya atıyorsun? Neye
dayanarak?
GARO
PAYLAN (İstanbul) Görüyoruz, AVMler yapılıyor.
MEHMET
MUŞ (Devamla) Temelsiz, doğru olmayan iddialar üzerinden
konuşuyor arkadaş. Getir. Az önce Grup Başkan Vekiline söyledim,
Özgür Özele dedim ki: Arkadaş, bak, arkadaşlarınıza
söyleyin getirsin. Haydar Akar aynısını söyledi, Getir.
dedim. Getir kardeşim listeyi.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Getiririz, getiririz.
MEHMET
MUŞ (Devamla) Pafta, parsel numaralarına kadar istiyorum. Getirin
bakalım neymiş bunlar, hangi 493 taneymiş?
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Bakanlıklarınız bilgi versin önce.
MEHMET
MUŞ (Devamla) Ne olduğu belirsiz. Ellerinde bir liste yok, sürekli
konuşuyor arkadaş.
Bir
ikincisi, bakın, ranttan bahsediyor. Az önce burada Kartal Belediyesinin
yapmaya çalıştığı bir düzenlemeyi anlattım. 30
bin metrekareden fazla bir inşaat alanı oluşturmak istiyor.
MEHMET
BEKAROĞLU (İstanbul) Pafta getir, pafta. Parsel getir.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ada parsel getir.
MEHMET
MUŞ (Devamla) Bende pafta, parseller var, bak. Bende pafta, parseller
var.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) İçişleri Bakanına yolla onları,
İçişleri Bakanına; cumhuriyet savcılarına yolla.
MEHMET
BEKAROĞLU (İstanbul) Suç duyurusunda bulun.
MEHMET
MUŞ (Devamla) 139/8 pafta, 44.085 ada, 17, 184, 190, 192, 289
Bende
var, Kartalda. 30 bin metrekare fazladan inşaat alanı
oluşturmak için bir imar planı yapmak istiyor, plan tadilatı.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Hayır, doğru değil o. Doğru değil,
hayır.
MEHMET
MUŞ (Devamla) Buna AK PARTİli Meclis üyeleri ile 3 CHPli Meclis
üyesi karşı oy veriyor. İki sefer getiriyor iki sefer de kabul
etmiyor. Üçüncü sefer ya da ikinci sefer başkanın oyuyla bu geçiyor,
Büyükşehirden geri geliyor ve bu düzenlemeye karşı oy veren 3
CHPli Meclis üyesini bir yıllığına geçici olarak ihraç
ediyorlar.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Akit mi yazmış onu, Akit mi yazmış?
MEHMET
BEKAROĞLU (İstanbul) Gönderin müfettişi ya, Hükûmet değil
misiniz?
MEHMET
MUŞ (Devamla) Şimdi, rant istiyorsanız buraya
bakacaksınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
MUŞ (Devamla) Rant yapmaya çalışırken yakalandılar.
Ada soruyor, pafta soruyor, söylüyorum. Bu da, Meclise sunulan Meclis
kararı değerli dostlar, bu da Meclis kararı. Eğer bir
şey istiyorsanız buralara bakın. Listeyi de getirin, bir
bakalım neymiş.
Genel
Kurula saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Muş.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Hükûmet değil misiniz? Gönder müfettiş. Zaten bütün
belediyeler müfettişten geçilmiyor.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Özkoç
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Doğru olmadığını söyleyerek
sataşmıştır efendim. 69uncu maddeye göre Barış
Beye söz verilmesini rica ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Yarkadaş, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Yeni
bir sataşmaya mahal vermeyin lütfen. Yoksa ara vermek durumunda kalacağım.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) 493ü istiyorum, 493ü bir versin.
13.- İstanbul Milletvekili Barış
Yarkadaşın, tekraren, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Arkadaşlar, 1999-2003 yılları
arasında İstanbulda 493 alan yeşil alan olarak deprem toplanma
merkezi olarak belirlenmiştir.
SABRİ
ÖZTÜRK (Giresun) Aynı şeyi tekrarlama, ispatla, ispatla!
BARIŞ
YARKADAŞ (Devamla) Şimdi, ispatlıyorum, söylüyorum: Deprem
toplanma merkezi olarak ayrılan yer: Mecidiyeköydeki Torun Center, AKP
Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın sınıf
arkadaşına peşkeş çekildi, 10 işçi orada katledildi, o
yasa dışı inşaatta. Ali Sami Yen Stadının
yanındaki alan, Zorlu AVMnin yer aldığı alan, Kadıköy
Meteoroloji binasının olduğu alan, Akasya AVMnin olduğu
alan, Ünalan Mahallesinde TÜRGEVe ve Katarlı Emaar Grubuna verilen iki
alan. Bunların tamamı yeşil alandı ve tamamı imara
açıldı. Şu anda İstanbul milletvekilleri vardır
aramızda.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Toplanma alanı mıydı?
BARIŞ
YARKADAŞ (Devamla) İstanbul milletvekillerinin vicdanına
soruyorum: Deprem olduğunda nereye kaçıp saklanacaksınız?
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Söyledik.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ilgaz Tüneli, Ilgaz Tüneli
BARIŞ
YARKADAŞ (Devamla) Kaçıp saklanabileceğiniz,
toplanabileceğiniz bir alan bile bırakmadınız.
Sizin
yeşili sevmediğinizi biliyoruz, yeşili sadece doların
yeşilinde seviyorsunuz, onu da biliyoruz. O yüzden ağaçları
kesip yerine milyon dolarlık, dolarla yapılan, yeşil dolarla
yapılan AVMler dikiyorsunuz. Boşuna yanlış bir şeyi
savunmayın.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) O listeyi getir, listeyi getir.
BARIŞ
YARKADAŞ (Devamla) Bugün, Türkiye Mimar ve Mühendisler Odası ile
Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbulda ayrılan 493 alanın
neredeyse dörtte 4ünün inşaata ve imara
açıldığını söyledi.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Yahu, listeyi ver ya.
BARIŞ
YARKADAŞ (Devamla) Bu gece bir deprem olursa 20 milyonluk
İstanbulda yurttaşların saklanabileceği, yan yana
geleceği tek bir alan bile bırakmadınız.
Bize
hikâye anlatmayın.
UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Sen anlatıyorsun hikâye. Hikâye anlatma.
BARIŞ
YARKADAŞ (Devamla) Efendim, Heyecanlanıyor.muş. Heyecanlanan
sizsiniz, doları gördüğünde heyecanlanıyorsun Mehmet Muş.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sen kitap satmaya devam et Yarkadaş, kitap
satmaya devam et.
BARIŞ
YARKADAŞ (Devamla) Doları görüyorsun, Tamam, keseyim buradan
yeşil ağaçları, hemen peşine AVMleri dikelim. diyorsun.
Yapmayın. Yeşil alan bırakmadınız, koşacak,
gezecek yer bırakmadınız. Burada raporlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Saydıklarına da bakacağım. 493
tane istiyorum. dedim.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ya, hepsini sayamaz ki.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) İki dakikada
ne kadar sayılır ya?
MEHMET
GÖKDAĞ (Gaziantep) Zaman yetmez ona, zaman yetmez zaman.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Hâlen çıkıyor, 6-7 tane sayıyor,
10uncu yok.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Arkadaş, sayıyorum işte,
sayıyorum.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) 493 taneden eminsen getir şu listeyi bir
görelim, getir bakalım.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Başbakanlık cevap veremiyor.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.14
ON ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 23.27
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Mücahit
DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21inci Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Şimdi
37nci madde üzerindeki son önergeyi okutuyorum.
Sayın
Özkoç, önce size söz verelim, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan, biz özellikle grup başkan
vekilleri hatiplerle ilgili sözlerimizde bir nezaket kuralı içerisinde
hareket etmeliyiz. Adam buraya çıkmış
gibi veyahut da
başka kasıtlı cümlelerle eğer sözlerimize başlarsak
bir kere hatip ve milletvekili arkadaşlarımıza
saygısızlık etmiş oluruz, birincisi bu.
İkincisi:
Kartal Belediyesinin bahsedilen arazisi
Kesinlikle rant alanıyla ilgili
tek bir konu gündemde değildir, arkadaşlarımızın
bahsettiği konu deprem alanlarının rant alanına
çevrilmesiyle ilgilidir. Grup başkan vekili
arkadaşımızın bu konudaki benzetmesi doğru bir
benzetme değildir.
Üçüncüsü:
Bu konuda AK PARTİ grup başkan vekillerinin söyleyecek bir sözünün
olmaması gerekir. Sizin Genel Başkan Yardımcınız
Anakent Belediyesinin Belediye Başkanıyla ilgili Senin
peşkeş çektiğin arsaları, arazileri tek tek açıklamak
zorunda bırakma beni. dedi mi demedi mi?
MEHMET
METİNER (İstanbul) Açıklasaydı, tutan mı var?
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sizin Genel Başkanınız Biz bu kenti
doğru yönetemiyoruz. Biz buraları devraldığımızda
4 tane gökdelen vardı, şimdi 124 tane gökdelen var. dedi mi demedi
mi? Sizin zamanınızda bunlar oldu mu olmadı mı?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen tamamlayınız.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Tüm bunlardan sonra siz kendi belediye
başkanlarınızı görevden aldığınız hâlde
gerekçesini sadece metal yorgunlukla mı açıklıyorsunuz? Yani
eğer bunlar bir hukuksuzluk yaptılarsa bu hukuksuzlukların
arkasında kendi başkanlık dönemlerinde yaptıkları rant
yatmıyor mu? Bu insanlar ağlayarak ve tehdit altında neden
görevlerini bırakmak zorunda
bıraktırılmışlardır, bunları
açıklayın.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özkoç.
Sayın
Muş
31.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, ben Parlamentoda
şahıslarla kesinlikle uğraşmam, fikirlerle sert
tartışma da yaşarım, partimin fikirlerini her zaman
söylerim. Sayın Yarkadaşın alınacağı bir ifade
olmuşsa onu düzeltirim her zaman, ben kendisini kıracak, incitecek
-şahıs olarak- bir şey söylemem. Burada ortaya koyduğum
Kendisi bir şeyler söyledi, 493 tane deprem toplanma alanı var.
dedi. Bunu söylüyorsanız, bu iddiayı ortaya koyuyorsanız
bunların listesini bize bir getirin. dedim. İki üç sefer kürsüye
çıktı, ısrarla birkaç yer sayıyor ama Bu liste bana
gelmiyor, vermiyorlar bize. diyor. Vermiyorlarsa böyle bir iddia ortaya
koyduğunuz zaman bu iftiradır. İfade ettiğiniz alanla
ilgili veya iddia ettiğiniz meseleyi bizimle paylaşmanız
lazım burada. Burada sadece söylemle alakalıdır. Ben çok
açık bir şey söylüyorum: Bu yerler nerededir? Bunların pafta
numaralarını bizim görüp tespit edebileceğimiz şekilde bize
bir verin, biz bakalım neymiş bunlar.
Bir
diğer konu: Az önce ifade ettim, burada biz hiç kimseyle ne parti
belediyelerimizi ne partimizi mukayese etmeyiz. AK PARTİ olarak iktidara
geldiğimiz günden itibaren ortaya koyduğumuz hizmetler bellidir.
Belediye başkanlarıyla alakalı değişikliğe
gitmemizi sizden anlamanızı zaten beklemeyiz. Bu, partimizle
alakalı bir meseledir; arkadaşlar bırakmıştır,
yerine başka arkadaşlar seçilmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Tamamlayacağım.
Burada
ben herhangi bir mukayese yapmıyorum, sadece bazı örnekler ortaya
koyuyorum. Bizim rantla işimiz olmamıştır. dedim.
İfade ettiğimde kendi... Bakın, ben pafta, parsel numarası
verdim, isterseniz karar numarası da vereyim: Karar No: 2015/91, gelmiş
bu karar, oylanmış, reddolmuş. Eğer bu geçmiş olsaydı
30 bin metrekareden fazla inşaat alanına verilecekti, benim
söylediklerim bunlar. Bu yanlış bir şey, reddolmuş, zaten
Anakent Belediyesine gelince de Anakent Belediyesi tarafından da
reddedilmiş. Anlattığım somut olaylar var. Bizim
gözlerimizi hiçbir zaman dolar bürümedi.
Bakın,
İstanbulda meşhur Albatros Parkı vardır; tek tek
ağaçları kesildi, kurutuldu, sonra satıldı. Sonra, oradaki
yapılaşmayla alakalı, Şehircilik Bakanlığı,
diğer yetkililer bazı düzenlemeler yaptılar yani burada biz
kendimizi, kimseye, yaptığımız hizmetlerimizle alakalı
bir değerlendirmeye tabi tutturmayız. Milletimiz, en güzel
kararı, her seçimde olduğu gibi yine gelecek seçimlerde verecektir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Muş.
Sayın
Özkoç...
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan, yine konuşmasında
konuşmacının gerçeği
yansıtmadığını söyleyerek yani yalan ifadede
bulunduğunu söyleyerek konuşmacının...
BAŞKAN
Sayın Özkoç, şimdi, 2 grup başkan vekili olarak bir önceki
oturumda karşılıklı söylenen sözler üzerinden farklı
ithamlarda bulundunuz. Siz de konuştunuz, Sayın Muş da
konuştu. Şimdi burada bir sataşma yok, herkes kendi
düşüncesini farklı bir şeklide yansıtıyor. O yüzden
ben Sayın Yarkadaşa sataşmadan değil, belki bu konuya
ilişkin bir açıklama yapmak isterse yerinden bir dakikalık söz
verebilirim.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Tamam, çok iyi olur efendim.
BAŞKAN
Buyurun.
32.- İstanbul Milletvekili Barış
Yarkadaşın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Polemiği uzatma niyetinde değilim,
sadece Sayın Mehmet Muşa iki yer daha söylemek istiyorum. Florya
Şenlikköy askerî arazi de deprem toplanma alanı olarak
ayrılmıştı, şu anda üzerinde bir konut projesi var.
Yine Ayazağa Jandarma Genel Komutanlığının
yanındaki arazi deprem toplanma alanı olarak
ayrılmıştı, Ali Ağaoğluna peşkeş
çekildi, 1453 İstanbul Projesi yapılıyor. Bunların ikisi de
deprem toplanma alanıydı, şu anda her ikisi de konut alanı
olarak hizmet veriyor. Eğer Sayın Mehmet Muş daha çok liste
istiyorsa Başbakanlığın kendisine vermediği listeyi
yarın AKP Grubuna ileteceğim.
BAŞKAN
Peki, teşekkür ederiz Sayın Yarkadaş.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/884) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981
Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı
Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı
İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun"
ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Şimdi diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 37nci
maddesinde geçen bir başka ilde ifadesinden önce gelmek üzere sürekli
ikametinin dışında ifadesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Emin
Haluk Ayhan Erkan
Akçay
Konya Denizli Manisa
Erkan
Haberal Arzu
Erdem Fahrettin
Oğuz Tor
Ankara İstanbul Kahramanmaraş
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ERGÜN TAŞCI (Ordu)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Fahrettin
Oğuz Tor... (MHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
FAHRETTİN
OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 37nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 1774 sayılı Kimlik Bildirme Kanununun 7nci maddesi
geçici yer değiştirmelerde bildirimleri düzenlemektedir.
Görüşmekte olduğumuz tasarıyla bu maddeye bir fıkra ilave
edilerek mevsimlik tarım işçisi olarak bir başka ilde
çalışmak amacıyla geçici olarak yer değiştiren bu
kişilerin yaşadıkları geçici yerleşim alanlarında
kimlik bildirimleri doğrudan kolluk kuvvetlerince alınacak ve bu
bildirimler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığıyla
elektronik ortamda paylaşılacaktır. Önergemizdeki sürekli
ikametinin dışında ibaresi, ilave edilen fıkrayı daha
güçlü hâle getirecektir, kabul edilmesini bekliyoruz.
Getirilen
fıkrayla, mevsimlik tarım işçisi olarak başka bir ile
çalışmak için gidenlerin kimliklerinin tespit edilmesi doğrudan
kolluk kuvvetlerince yapılacaktır. Bunca iş arasında, polis
ve jandarma veya diğer görevliler yaklaşık 1 milyon olduğu
ifade edilen geçici çalışmak için göç etmiş, tarlada, bahçede
çadır kurmuş, devamlı yer değiştiren kişileri
toplayarak kimliklerini tespit edecek, sonra da Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığına bildirecektir. Kısaca, kolluk
yağmurda çamurda, toz toprak içinde tarlada göçmen işçi
kovalayacaktır. Kolluğun işinin zor olduğunu belirtmek
istiyorum.
Değerli
arkadaşlar, göçerleri, misafirleri de tespit edelim, kayıt
altına alalım, tamam. Mevsimlik tarım işçisi olarak
başka bir ile çalışmak amacıyla göç edenleri de tespit
edelim, veri tabanı oluşturalım Bakanlıkta, bu da tamam.
Ancak, kolluk ve Çalışma Bakanlığının enerjisini
mevsimlik tarım işçisi olarak başka ile çalışmak
amacıyla göç edenlerden önce, yerleşik ancak kaçak istihdamla
mücadeleye ayırması gerekmez mi diyorum.
Bugün
merdiven altı tabir edilen iş yerlerinde
çalışanların yüzde 90dan fazlası kaçak ve eksik
işçiliklidir. Bu tür iş yerlerinin birçoğunun işçi
sağlığı ve iş güvenliği açısından
şartları insanlık dışıdır. Öyle ki
birçoğunda ayrı ayrı kadın-erkek tuvaleti yoktur.
Önceliği zor şartlarda çalışan bu kardeşlerimizin
kayıt altına alınmasına vermemiz, enerjimizi bunlar için
sarf etmemiz gerekirken kolluk kuvvetlerine tarlada göçmen işçi kovalatmanın
ne faydası olacaktır?
Bakınız,
Ocak 2016dan 2017ye bir yılda istihdamda 583 bin azalma olmuştur.
İşsiz sayısı, geçen yılın aynı dönemine göre
119 bin kişi artarak 3 milyon 443 bin kişiye
çıkmıştır, mevsim etkilerinden arındırılmış
işsizlik oranı yüzde 11,2ye yükselmiştir, genç nüfusta
işsizlik yüzde 21i aşmıştır. Bunlardan çok daha
önemlisi, Temmuz 2017 verilerine göre ekonomide kayıt
dışılık yüzde 35i aşmıştır.
Bunca
problem varken, önceliği bu problemlere vermemiz gerekirken biz tarlada
çalışanların kim olduğuyla uğraşacağız,
bu doğru bir yaklaşım değildir. Siz ne kadar benzine,
motorine zam yaparsanız yapın, motorlu taşıt vergisini ve
diğer vergileri ne kadar artırırsanız artırın bir
yılda kayıt dışı ekonomi yaklaşık yüzde 1
arttığı müddetçe vergi gelirlerindeki, prim gelirlerindeki
azalmayı maalesef önleyemeyiz.
Merdiven
altı üretimdekileri kayıt altına almak mı istiyoruz, bunun
kolayı var, tarlada çalışanları kolluk güçlerine tespit
ettireceğinize öncelikle merdiven altını tespit ettiriniz
diyorum. Misafirlerin, göçerlerin bildirimini aile reisi yaptığı
gibi merdiven altında çalışanların bildirimlerini kendileri
yaptığında problem büyük ölçüde çözülecektir. Ekonominin
1/3ünden fazlasının kaçak hâline gelmesi nedeniyle öncelikle,
tarlada çalışan göçebeleri kayıt altına almadan önce
enerjimizi yeri yurdu belli, kayıt dışı, çağ
dışı şartlarda kaçak çalıştırılanlara
ayırmamız, kaçak, merdiven altı ekonomisini yok etmemiz, zor
şartlarda çalışan kardeşlerimizi kayıt altına
alarak geleceğini teminat altına almamız, kısaca esaretten
kurtarmamız gerektiğini ifade ediyorum.
Bu
vesileyle önergemizin de bu şartlarda kabul edilmesini bekliyor,
saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Tor.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
38inci
madde üzerinde ikisi aynı mahiyette olmak üzere üç önerge vardır.
Okutacağım
ilk iki önerge aynı mahiyettedir. Önergeleri okutup birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 38inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Ziya
Pir Mehmet
Ali Aslan
İstanbul Diyarbakır Batman
Meral
Danış Beştaş Müslüm
Doğan Mithat
Sancar
Adana İzmir Mardin
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mustafa
Kalaycı Emin
Haluk Ayhan Erkan
Akçay
Konya Denizli Manisa
Arzu
Erdem İsmail
Faruk Aksu Erkan
Haberal
İstanbul İstanbul Ankara
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ERGÜN TAŞCI (Ordu)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı Adana
Milletvekili Sayın Meral Danış Beştaş.
Buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 37 ve 38inci maddedeki, özellikle 37nci maddedeki hususu
değerlendireceğim. Bu maddeyle yıl boyunca hareket hâlinde olan
mevsimlik tarım işçilerinin kayıt altına alınması
hususu düzenleniyor. Peki, nedir, mevsimlik tarım işçilerinin kayıt
altına alınmasıyla ne amaçlanıyor? Gerçekten bu soruya cevap
arayıp bulmamız gerekiyor.
Şimdi,
mevsimlik tarım işçilerinin her anlamda dezavantajlı bir grup
olduğunu, iş güvenliklerinin olmadığını,
sigortalarının olmadığını, sıklıkla
iş kazalarında yaşamlarını yitirdiklerini, nefret
suçlarına maruz kaldıklarını hepimiz gazetelerden,
televizyonlardan ya da bulunduğumuz ilde yakından biliyoruz,
tanıyoruz. Ben Adana Milletvekili olarak orada, bir tarım bölgesi
olduğu için, mevsimlik tarım işçilerinin de normal yerleşik
işçilerin de ne kadar güç şartlarda yaşadıklarına ve
gerçekten hiçbir güvenceleri olmadığına bizzat defalarca ziyaret
ederek tanıklık etmiş bir arkadaşınızım.
Şimdi,
bu maddeyle gerçekten Komisyon ve Hükûmet ne hedefliyor? Yani mevsimlik
tarım işçilerini kolluk gidecek, alanda tek tek tespit edecek,
kayıt altına alacak. Neden? Niye kayıt altına
alıyoruz? Bunu ne için yapıyoruz? Yani ihtisas komisyonu yok mu, niye
Plan Bütçe Komisyonuna gidiyor bu, niye Plan Bütçe Komisyonuna gidiyor?
İhtisas komisyonuna gider, mevsimlik tarım işçilerinin bu konuda
bizlerin de, muhalefet partilerinin de, kendilerinin de yıllardır
talep ettiği, iş güvenliği, sigorta hakkı, yaşam
koşulları, bu iş cinayetleri, iş kazaları konusunda
yaşamlarını yitirmeleriyle ilgili taleplerin hepsi bir özel
yasayla düzenlenebilir. Böylece, bilebiliriz ki o zaman, deriz ki: Gerçekten,
Hükûmet mevsimlik tarım işçilerinin sorunlarını önemsiyor,
buna çözüm arıyor ve biz de buna muhalefet partisi olarak katkı
sunalım.
Şimdi,
kolluk tespit edecek. Peki, kolluk, mevsimlik tarım işçilerine dair
ne yapıyor? Perihan Akın, bir Kürt kadını -tarihini tam
hatırlayamıyorum- iki ay önce Samsunda ırkçı bir
saldırıyla öldürüldü, kendi çadırında öldürüldü. Kolluk
onları korumuyor ki. Kolluk korumadığı,
kollamadığı kişileri gidip tespit edecek. Niye kolluk
tespit etsin? Çalışma Bakanlığı bu konuda kendi veri
tabanını oluşturacaksa başka memurlar vasıtasıyla
bunu rahatlıkla tespit edebilir. Ayrıca buradaki gayeyi gerçekten
anlamamız mümkün değil. Sadece bir veri toplama işi, bunu
kolluğa havale etme işi ve kolluk tarafından o toplanan
bilgilerin Bakanlığa devredilmesi işi var.
Bu
sorun, evet, önemli bir sorun Sayın Bakan. Mevsimlik tarım
işçileri gerçekten şu anda Türkiyede en dezavantajlı
grupların başında geliyor. Nefret suçlarına maruz
kalmaları da
Özellikle son dönemlerde siyaset ortamında gelişen
gerilim sonucunda sıklıkla Trabzonda, Rizede, Giresunda, Adanada,
Mersinde saldırılara maruz kalıyorlar. Bunların hiçbir
güvencesi yok, sosyal güvenceleri yok.
Geçen,
Plan Bütçe Komisyonunda da söyledim, yirmi beş yıldır
çadırda yaşayan tarım işçileri var Adanada, yirmi beş
yıl. İmar izni de verilmediği için tuvaletin
olmadığı, çocukların çadırda doğduğu,
kadınların ve erkeklerin bir arada yaşamak zorunda
kaldığı, aynı tuvaleti kullandıkları,
kanalizasyonun bile olmadığı Tuzladan söz ediyorum, Adanaya 20
kilometre. Bu nedenle mevsimlik tarım işçilerine el atacaksak buna
köklü çözüm aramak zorundayız. İhtisas komisyonu, bu konudaki
sorunları tespit eder, buna çözüm olanaklarını yaratmak için bir
çaba gösterir. Bizler de Halkların Demokratik Partisi olarak bu konuda her
türlü desteği vermeye hazırız. Zaten kendilerinin de talebi
budur.
Bu
maddenin gerçekten Suriyeli mevsimlik tarım işçilerine ilişkin
de hiçbir öngörüsü yok yani bununla ilgili de bir çalışma yürütülmesi
gerekiyor.
Sonuç
olarak şunu söylemek istiyorum: Gerçekten sadece bir kayıt tutma
işleminin bir torba yasada yer almasıyla yani iktidarın her
zamanki yöntemle bir meseleyi üstünkörü, öylesine Bu torbada bu da olsun.
mantığının bir sonucudur. Bu ne bir çaredir ne bir derde
deva olur. Mevsimlik tarım işçileri her gün ölmeye, acı çekmeye,
kötü koşullarda yaşamaya devam ediyorlar. Gelin onlara hep birlikte
çözüm arayalım diyorum.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Beştaş.
Aynı
mahiyetteki önerge üzerinde ikinci konuşmacı İstanbul
Milletvekili Sayın İsmail Faruk Aksu.
Buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
İSMAİL
FARUK AKSU (İstanbul) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 38'inci maddesi hakkında Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
38'inci
maddeyle Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumuna münhasıran
alacakları ve borçlarına ilişkin olarak Maliye
Bakanlığının görüşlerini almak suretiyle
hazırlayacağı usul ve esaslar çerçevesinde ve maddede düzenlenen
esaslar dâhilinde uzlaşma yetkisi verilmektedir.
Gerekçede,
kurumun muhataplarının yargısal yollara daha az
başvurmasının sağlanması ve kurum üzerindeki
dava/takip yükünün azaltılmasıyla kurum alacağının
daha hızlı tahsil edilmesinin amaçlanmakta olduğu ifade
edilmektedir. Ne var ki görüşmekte olduğumuz madde,
vatandaşlardan tahsil edilen verginin bazı özel şirketler
tarafından zamanında hazineye aktarılmamış olması
sebebiyle oluşan ciddi bir devlet alacağından feragat edilmesi
anlamına gelmektedir. Kamu alacaklarının
yapılandırılması bu tasarıda da olduğu gibi son
yıllarda sıkça başvurulan bir yöntem hâline gelmiştir. Bu
tür yapılandırmalar alacakların tahsilini hızlandırmak
ve kamu maliyesinin finansmanı için uygulanmaktaysa da aslında
bazı mükellefleri ödüllendirirken bazılarını
cezalandıran bir nitelik taşımaktadır. Vergi
affının alışkanlık hâline gelmesi sonucunda vergi,
ceza ve diğer borçların ödenmesi konusunda hem şirketlerin hem
de vatandaşların "Nasıl olsa af çıkar.
düşüncesiyle yükümlülüklerini yerine getirmekten imtina ettikleri
görülmektedir.
Değerli
milletvekilleri, vergilerin millî geliri kesimler arasında yeniden
dağıtma işlevinin yüksek gelirlilerden düşük gelirlilere
doğru olması ve kamusal hizmetlerin yükünü adil kabul edilecek
biçimde dağıtıyor olması istenir ve bu nedenle de vergi
sisteminin bu bilinci desteklemesi beklenir. Oysa vergi sistemimizdeki
adaletsizlikle kurumlara yönelik yapılan yeniden yapılandırma
düzenlemeleri hem yükümlülüklerin ertelenmesi sonucunu doğurmakta hem de
mükellefiyetlerini yerine getirenler bakımından bir
haksızlık ortaya çıkarmaktadır. Dahası, sürekli af
getiriliyor olması "Birileri kayırılıyor mu?
sorusunun vatandaşların vicdanlarında sorgulanmasına yol
açmaktadır. Çünkü bu tür düzenlemeler yapılırken
yükümlülüklerini yerine getiren mükellefleri ödüllendirecek,
dolayısıyla vergi adaletinin ve bilincinin yerleşmesini
sağlayacak bir mekanizma ne yazık ki
oluşturulamamıştır.
Devletin
temel hedefi, istikrarlı büyümenin sağlanması ve güçlü bir
üretim ekonomisinin tesisi suretiyle üreten, istihdam yaratan ve üretilen
değerden bu süreçte yer alan her kesimin adil pay almasını
sağlayan, yoksulu gözeten ve gelir dağılımını
adaletli kılan bir sosyal refah düzeni oluşturmak
olmalıdır. Kuşkusuz ekonomiyi büyütebilmek için yatırıma,
yatırım için de kaynağa ihtiyaç bulunmaktadır. Esasen
yaşadığımız sorun ülkemizin yurt içi
kaynaklarının yani iç tasarrufların düşük düzeylerde
olmasıdır.
Bir
başka problem de yatırımcı için belirleyici temel
faktörlerden olan hukuk sistemi, idarenin işleyişi, iş gücünün
niteliği, şeffaflık ve öngörülebilirlik yönündeki belirsizlik ve
güvensizliktir.
Sağlıklı
işleyen ve güven duyulan bir ekonominin tesisi ancak bu temel problemlerin
aşılmasıyla mümkün olabilecektir. Aslolan, kuralların ve
kurumların sağlıklı işlediği öngörülebilir bir
devlet ve toplum düzeninin tesisidir, ancak bu şekilde huzur ve
barışa, sosyal adalete ve demokrasinin gelişmesine katkı
sağlanabilecektir. Unutulmaması gerekir ki vergileme, devlet-toplum
ve devlet-birey ilişkilerinin bir yansımasıdır. Devlet ile
vatandaş arasındaki vergi ilişkisine bakılarak toplumun ve
idarenin ne kadar demokratik olduğunu anlamak bile mümkündür.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak hassasiyetle üzerinde durduğumuz ve
beklediğimiz tavır, devlet idaresinin milletimizin bir emaneti olarak
görülerek yetimin hakkını koruyan bir anlayışla meselelere
yaklaşılmasıdır, kamunun kaynaklarının ve 80
milyonun hakkının haksız yere bir kişiye ya da zümreye
aktarılmaması, onların emanetine sahip çıkılmasıdır.
Bu
düşüncelerle, önergemize destek vermenizi bekliyor, sizleri saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarında alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Aksu.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Karar yeter sayısı
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, elektronik cihazla
BAŞKAN
- Elektronik cihazla oylama yapacağız.
Oylama
için iki dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.54
ON DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 00.07
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Mücahit
DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21inci Birleşiminin On Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
38inci
madde üzerinde aynı mahiyetteki önergelerin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi, aynı
mahiyetteki önergeleri tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, aynı
mahiyetteki önergeler kabul edilmemiştir.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Şimdi
diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 38nci maddesinde geçen
eklenmiştir ibaresinin ilave edilmiştir şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bihlun
Tamaylıgil Bülent
Kuşoğlu Zekeriya
Temizel
İstanbul
Ankara
İzmir
Utku
Çakırözer Lale
Karabıyık Musa
Çam
Eskişehir Bursa İzmir
Haydar
Akar
Kocaeli
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ERGÜN TAŞCI (Ordu)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akar
konuşacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bir
torba kanunu görüşüyoruz. Torba kanunun içinde çok sayıda madde var
ama asıl maddelere bakıldığında daha çok
vatandaşı ilgilendiren, kamu maliyesini ilgilendiren ve kamu
maliyesinin açığını kapatmak üzere vatandaşın
üzerine yeni yükler bindiren bir torba kanun olduğunu hep beraber
görüyoruz, konuşmalardan da arkadaşların ifadelerinden de bunu
çok rahatlıkla görüyoruz.
Bu
torba kanundaki vatandaşı ilgilendiren en önemli maddeleri motorlu
taşıtlar vergisi, kurumlar vergisi, talih oyunlarında
yapılan vergi artışları olarak sayabiliriz, belli
başlı vergiler olarak sayabiliriz. Bunların her biri
vatandaşa yük getiriyor. Niçin yapılıyor bu? Kamu maliyesi
açık vermiş, yapılan 2017 bütçesi tutmamış, daha
önceki artırma oranlarını aşmış ve yeni nakitlere
ihtiyaç var; bu da karşılanabilmek için kimden alınacak?
Vatandaştan alınacak. Tabii ki o yap-işlet-devret modelleriyle
verdikleri büyük firmalarla vergi uzlaşmaları yapacaklar,
onların borçlarını silecekler, onların borçlarını
sildikleri zaman da ne yapacaklar? Vatandaşın sırtından,
vatandaşın cebinden bunları çıkaracaklar diye
düşünüyorum.
Şimdi,
Sayın Maliye Bakanına ben bir öneride bulunmuştum bundan üç dört
ay önce. 37 milyar açık var, bunun için borçlanma istiyor, aslında
Türkiyede internet vasıtasıyla yasa dışı
oynatılan talih ve şans oyunlarında yıl içerisinde 40
milyar ile 50 milyar arasında bir paranın döndüğünü hepimiz
biliyoruz, bunu Maliye Bakanlığı da biliyor. Bu konuyla ilgili
çalışmalar da yaptılar, kanun hükmünde bir kararname de
çıkarttılar, bir ekip de kurdular. Daha önce TİBe bildiriyordu
Millî Piyango. Bir yıl içinde 1.300 tane, 1.400 tane bildirmiş.
TİB bu siteleri kapatıyor ama işte adresi X olan bir site; X1,
X2, X3 diye yeniden açıyordu. Orada önleme şansları
kalmamıştı bu işi. Bunu hangi kanallarla oynuyor,
nasıl oynanıyor, buna bakmak gerekiyordu. Bakıldığı
zaman da bankaların bu işin içinde olduğunu görüyoruz. Türkiyedeki
tüm bankalar bu işin içerisinde. Bütün bankalarda bu hesaplar
açılabiliyor. Normal bir vatandaşa gidiyorlar, 5 lira, 10 lira teklif
ediyorlar; iki gün, üç gün, dört gün bu hesaplarda paralar birikiyor ve bu
paralar daha sonra transfer ediliyor. Bankalar var. Sadece bankalar mı
var? Mesela, size çok yakın duran, o kabadayı tipli mafya liderleri
de var bu işin içerisinde, onlar da var bu işin içerisinde, herkes
var bu işin içinde ama bir türlü önlem alınamadı. Bununla ilgili
bir çözüm önerisi getirdik. Bununla ilgili bir çalışma da
yaptılar. MASAK da işin içinde, Millî Piyango da işin içinde.
Yalnız, bir şeyi yapamıyorlar, bunları devlet
memurlarına havale etmişler, bu işi yine. 10 kişilik, 15
kişilik devlet memuru ekibi kurulmuş, sabah sekizden akşam
beşe kadar hesapları takip ediyorlar. Hafta sonu bunlar evlerinde
izindeler. Ama, asıl oynanan zaman, asıl bahislerin
yapıldığı dönem hafta sonları; o paraları
bulmaları mümkün olmuyor.
Yine,
dört aylık süre içerisinde MASAK 180 tane hesap bulabilmiş.
Aslında, baktığınız zaman, günde 180 tane hesap
açılıyor. Baktığınız zaman, günde 180 tane hesap
açılıyor. Yani, MASAKın ve Millî Piyangonun tek
başına bu işi becermesi mümkün değil. Çünkü, ben nasıl
oynandığını bilmem, belki de bu işe bakan
arkadaşlarımızın birçoğu, tespit ettikleri, bu
işin nasıl oynandığını bilmiyor. Burada
yapılması gereken, gerçekten, bu işi bilenler, uzmanlardan,
dışarıdan hizmet almalıdır, bu işi bilenlerden
destek almalıdır. Ama, o konuda bir eksiklik olduğunu görüyorum.
Şimdi,
aslında, bu zamlara, bu vergilere hiç ihtiyaç yok. Niye ihtiyaç yok?
Bakınız, dolar artıyor, benzin fiyatı artıyor
değil mi? Dolar artıyor, benzin fiyatı artıyor. Niye
benzinin fiyatı artıyor? Ekonomi Bakanı dalga geçer gibi ne
diyor? Otomatiğe bağladık. diyor, diğer bakanlar da bunu
tekrarlıyor, otomatik hesaplanıyormuş. Hükûmetin bunda hiç suçu
yok arkadaşlar, bu ülkeyi onlar yönetmiyor, otomatiğe
bağlamışlar, bir de yazılım var, bu yazılım
sürekli zam yapıyor, vatandaş da bu zammı
karşılıyor. Çok güzel iş, bunun için uzman olmaya gerek
yok, bunun için bakan olmaya gerek yok, bağlarsınız
otomatiğe, milletin cebinden tık tık alırsınız.
Şimdi,
yüzde 66 benzindeki devletin vergi oranı. Yüzde 22 üretici firma
kazanıyor. Üretici firma içerisinde bunun ham madde maliyeti de var,
petrol maliyeti de var, kârı da var, yüzde 22 kazancı; yani 100
liranın 22 lirasını üreten kazanıyor, 66 lirasını
Maliye kazanıyor, devlet alıyor, 12 lirası da bayilere ve
dağıtım şirketlerine kalıyor. Doğrusu bu
değil mi Sayın Bakanım? Şimdi, petrol fiyatları
-benzin fiyatları, motorin fiyatları- Avrupadan ucuz değil
bizde, Avrupayla yarışırız bir şekilde. 34 tane OECD
ülkesinde 10uncu sıralarda falanız. Bizden gelişmiş ülkelerde
bile
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR
AKAR (Devamla) Bir söz daha alayım daha sonraki başka maddede,
devamını anlatayım.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akar.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
39uncu
madde üzerinde iki önerge vardır. Aynı mahiyetteki bu önergeleri
birlikte işleme alacağım, talepleri hâlinde önerge sahiplerine
ayrı ayrı söz vereceğim veya gerekçelerini okutacağım.
Şimdi
aynı mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 39uncu
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Mithat
Sancar Ziya
Pir
İstanbul Mardin Diyarbakır
Mehmet
Ali Aslan Müslüm
Doğan Ayşe
Acar Başaran
Batman
İzmir
Batman
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Bihlun
Tamaylıgil Bülent
Kuşoğlu Zekeriya
Temizel
İstanbul Ankara
İzmir
Utku
Çakırözer Lale
Karabıyık Musa
Çam
Eskişehir Bursa
İzmir
Mehmet
Bekaroğlu
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ERGÜN TAŞCI (Ordu)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk konuşmacı Batman
Milletvekili Sayın Ayşe Acar Başaran. (HDP
sıralarından alkışlar)
Buyurun.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Batman) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aslında ben ayın 13ünde konuşacaktım ama
maalesef, Mecliste bir türlü çoğunluğu
sağlayamadığımız için bir sonraki güne
kalmış oldu. Biz zaten İç Tüzük konuşulduğunda da
söylemiştik, aslında yoklama sizin için çok faydalı, sizin bu
koşturmalarınızı bir nebze engelliyordu, e, bu durumda
gördüğünüz gibi ne Meclis çalışabiliyor ne de siz
koşturmaktan birazcık geri durabiliyorsunuz.
Ayın
13ünde niye konuşacaktım? Çünkü dün Suruç katliamının
duruşması vardı. Biliyorsunuz, Suruç katliamı Türkiye
tarihi açısından çok önemli bir yerde duruyor. Aslında bir
tarihin kırılma noktası olan bir noktada duran Suruç
katliamının duruşması her defasında farklı farklı
tarihlere erteleniyor, yine aynı şekilde dün de Suruç
katliamının duruşması vardı ve tekrar ileri bir tarihe
ertelendi, sanıklar da mahkemeye getirilmedi. Yine, Suruç
katliamının avukatları geçen haftalar içerisinde gözaltına
alındı, tutuklandı. Yine, Suruç katliamında yaralananlardan
biri Elâzığ T Tipi Cezaevinde. Elâzığ T Tipi Cezaevi
şu anda etrafı kapatılmış, neler
yaşandığını bilmediğimiz bir cezaevi çünkü
dayatılan kimlik nedeniyle oradakiler görüşe çıkmıyorlar,
görüşe çıkmadıkları için de neler
yaşandığını, ne tür işkencelere maruz
kaldıklarını sadece mektuplar üzerinden öğrenebiliyoruz ama
öğrendiğimiz kadarıyla yine Suruç katliamında yaralı
olan gazilerden biri bugün cezaevinde, Elâzığ T Tipi Cezaevinde
işkenceye maruz kalıyor. İşte Türkiye'nin bir günlük
aslında bir nebze dışarıda yaşananlar ve bugün burada
konuştuklarımız arasındaki fark.
Yine,
Dün itibarıyla, ayın 13'ü itibarıyla Türkiye yargısı
açısından nasıl bir tablo vardı? diye sorarsanız, ÇHD
Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı tutuklandı. Yine bir
duruşmada, Altan kardeşlerin duruşmasında avukatlar savunma
yapmak isterken tek tek mahkeme salonundan atıldılar. İşte
Türkiyenin aslında bir günlük yargı tablosu ve bizim burada
konuştuğumuz. Peki, biz neyi tartışıyoruz? Halka daha
fazla nasıl vergi yükleriz?ii gün boyu tartışıyoruz ve
iktidar sırasındaki milletvekili arkadaşlarımız ne oy
verdiklerini bile bilmiyorlar, hangi önergeyi reddettiklerini, hangi önergeyi
onayladıklarını
Bu konuda hiçbir fikirleri yok. Tek fikirleri
var, daha önce de söylemiştim: Nasıl halka daha fazla yük yükleriz,
nasıl doğayı daha çok talan ederiz, nasıl daha çok
zenginleşiriz. Başka da hiçbir düşüncesi yok şu anda
iktidar sıralarındaki milletvekillerinin.
Değerli arkadaşlar, yine ana akım medyaya
yansımayan ama aslında Türkiyede olan bir gelişme daha var.
Biliyorsunuz üçüncü havalimanı yapılıyor ve bu üçüncü
havalimanında 107 bin ağaç kesilecekmiş. İşte
Türkiyenin asıl konuşması gereken ama bizim konuştuklarımız
arasındaki farklardan bir tanesi daha.
Yine bugün AKP Genel Başkanı Putinle bir
görüşme yapmış. Nasıl sürprizlerle döndüğünü
bilmiyoruz açıkçası. Bir yıl içerisinde 15inci
görüşmesiymiş ama her gittiğinde ve döndüğünde Türkiye
cephesinden farklı bir sürprizle karşı karşıya
kalıyoruz.
Yine, Çorumda bir işçi iş kazasında
hayatını kaybetti. Yine gündeme yansımayan, yine bu Meclisin
gündemine almadığı meselelerden biri bunlardan biriydi.
Değerli arkadaşlar, yine Meclisin gündemine
yansımayan bir mesele daha var: Çocuklar, cezaevindeki çocuk mahpuslar.
Bakın, 2017 tarihi itibarıyla 12-18 yaş arası 1.778
tutuklu, 1.022 hükümlü olmak üzere 2.800 çocuk cezaevinde ve bu çocuklar her
türlü tacize, işkenceye sömürüye açık bir şekilde cezaevlerinde
tutuluyor.
Eğer gerçekten Türkiyenin gündemini takip etmek
istiyorsanız, halkın gündemini takip etmek istiyorsanız, bence,
bu sıraladığım birkaç mevzuya biraz baksanız iyi olur.
Halk, sizin koyduğunuz vergiler üzerindeki meseleyi düşünmüyor. Halk,
sizin borçlarınızı kendi sırtlarından nasıl
ödeyeceğinizi de hesap etmiyor. Halk, şu anda, birincisi, geçim
derdine bakıyor; ikincisi, yargının içerisinde olduğu
durumu ve kendine yansıdığı durumu görüyor; üçüncüsü de
oluşturduğunuz havuz medyası üzerinden kendilerine dayatılan
ırkçı, nefret söylemlerinden illallah ediyor.
Bence,
eğer gündem olacaksa, buyurun, gelin, bunu konuşalım diyorum.
Teşekkür
ederim. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Başaran.
Sayın
Muş, sisteme girdiniz galiba?
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, kısa bir
BAŞKAN
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Batman
Milletvekili Ayşe Acar Başaranın 502 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 39uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, az önceki ifadelerde iktidar
partisi sıralarında oturan milletvekillerinin gündeminin kendilerini
zenginleştirmek olduğu gibi bir ifade kullanıldı. Bu,
talihsiz bir ifade, çirkin bir ifade. Buradaki kürsü ile Meclise
yakışan bir şey değildir. Bunu kabul etmemiz mümkün
değildir. AK PARTİ girdiği bütün seçimlerde şimdiye kadar
milletin teveccühüyle iktidara getirilmiştir. Her şey sandıkta
millet tarafından değerlendirilir, en ince teraziye konur ve bir
karar verir millet. O açıdan, bu ifadeleri kesinlikle kabul
etmediğimizi ifade etmek isterim. Şöyle bir söz vardır:
Dervişin zikri neyse fikri de odur.
Teşekkür
ederim.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Batman) Başkan, çirkin ifadeler, bir. Ayrıca
Dervişin fikri neyse zikri de odur. iki. 2 defa sataşmada bulundu,
söz istiyorum.
BAŞKAN
Sataşma değil Sayın Başaran. Sayın Grup Başkan
Vekili yerinden söz alarak size cevap verdi.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Batman) Tamam, ben de yerimden söz istiyorum o zaman.
BAŞKAN
- Ben de size yerinizden söz veriyorum. Mikrofonunuzu açıyorum.
Buyurun.
SAİT
YÜCE (Isparta) Esas bize o sataştı. İktidar
sırasındakiler mal mülk peşindeymiş. dedi. Nasıl bir
hakaret o? Utanmıyor musun sen bunu söylemeye? Sen kendine bak! Kendi
suratına bak. Ahlaksız!
34.- Batman Milletvekili Ayşe Acar Başaranın,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Batman) Değerli arkadaşlar, her defasında
Maltada şirketlerinizin olduğu, kendi çocuklarınızın
her yerde gemiciklerinin olduğunu ben söylemiyorum.
SAİT
YÜCE (Isparta) Sen kendi çocuklarına bak.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Batman) - Şu anda boy boy dünya kamuoyuna yansıyan
belgelerde çıkıyor. Ben bunu söylemiyorum ve yine, dediğimiz
gibi her defasında, evet, iktidar sırasındakiler kendilerini
zenginleştiriyor, doğrudur.
SAİT
YÜCE (Isparta) İktidar sırasındakilere niye laf söylüyorsun?
Buradakilerin ne suçu var? Ne suçu var buradakilerin iktidar
sırasındakilere laf söylüyorsun? Utanmıyor musun sen? Biz sen
miyiz? Ahlaksız!
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Batman) - Eğer gerçekten biraz halkın gündemi
sizin gündeminiz olmuş olsaydı bugün vergileri, MTVyi yüzde 40a
çıkarıp Yüzde 25e çekiyoruz. diye müjde vermezdiniz. Yine
eğer halkın gündemi sizin gündeminiz olsaydı bugün burada yine
cezaevlerini konuşurdunuz, eğer halkın gündemi sizin gündeminiz
olsaydı bugün tutsak edilen milletvekillerini konuşurdunuz, yine
halkın gündemi sizin gündeminiz olsaydı bugün avukatları
konuşurdunuz ve yine, savaşa sürüklediğiniz bu ülkeden
nasıl çıkacağımızı konuşurdunuz. Halkın
gündemi sizin gündeminiz değil. Siz, nasıl daha fazla
zenginleşirsiniz diye düşünüyorsunuz. Ben hâlâ bu sözlerimin
arkasındayım.
Teşekkür
ederim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım, hâlâ aynı
çirkinliğe devam ediyor, hâlâ aynı çirkinliğe devam ediyor.
SAİT
YÜCE (Isparta) Biz öyle düşünmüyoruz, sen söylüyorsun. Sen kendin
zenginleşiyorsun. Cinayet işliyorsun. Kimse zenginleşmiyor
burada.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Halkın gündeminin nasıl olduğunu
sandıkta millet verir. Sandığa gideriz, halk kime oy veriyorsa
onun gündemi oluşmuş olur. Burada kendi fikirleriyle
milletvekillerine hakaret etmesine izin vermemeniz gerekir.
SAİT
YÜCE (Isparta) Bize hakaret ediyor. Başkan, bunun hesabını
sorun.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Muş
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, aslında, biz nezaketle,
gece bu saate kadar yürüyen çalışmaların bitmesi noktasında
çaba sarf ederken, bazı düzeltmelerde bulunurken hâlen hiç oralı
olmayarak aynı ifadeleri söylemek suretiyle, 316 kişilik AK
PARTİ Grubuna açık bir şekilde tekrar bir sataşmada
bulunulmuştur. Bununla alakalı, uygun görürseniz, cevap vermek
isterim.
BAŞKAN
Buyurun.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
14.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Batman
Milletvekili Ayşe Acar Başaranın yaptığı
açıklaması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bizim İşimiz millet, gücümüz hizmet. Bu, bizim
partimizin önemli söylemlerinden bir tanesidir. Şimdiye kadar pek çok
seçime girdik, herkes eteğinde ne varsa döktü, milletin
karşısında ne varsa söyledi. Millet, bizi tek başına
iktidara getirdi; birileri de kıl payı barajı geçti.
Bizim
gündemimiz milletin huzur ve refahıdır. Mahkemeler, hapishaneler,
cezaevleri milletin ne kadar gündemindeyse bizim de o kadar gündemimizdedir.
Cezaevlerinde
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Milletin gündemi arkada işte.
MEHMET
MUŞ (Devamla) Oradaki yargılamalar, oradaki iddialar, meselelerin
ne olduğu gayet açıktır.
Her
zaman, bizi aynı şeyleri söylemek zorunda bırakıyorsunuz
burada. Girmemeye çalışıyoruz, bunları ifade etmemeye
çalışıyoruz ama Türkiye'nin meselelerini konuşmak,
Türkiye'nin sorunlarıyla alakalı çözüm üretmek yerine aynı
noktada dönüp dolaşıyorsunuz.
Arkadaşlar,
kim ne yapıyorsa onun karşılığını bulacak,
onun hesabını verecek.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Kararı siz mi veriyorsunuz?
MEHMET
MUŞ (Devamla) Türkiyeyi bölmek, Türkiyeyi parçalamak için çaba sarf
eden bölücü terör örgütüne kim hangi şekilde destek verdiyse
hesabını verecek. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bakın,
1 polisimizi şehit eden, 9 polisimizi yaralayan teröristin cenazesine
milletvekilleri katılıyor, parti yöneticileri katılıyor.
Yahu, gidin de polisin cenazesine katılın, onun taziyesine gidin,
yaralı polisleri bir ziyaret edin be! Ne işiniz var o teröristin
cenazesinde? Hâlen, arkadaşlar, birkaç gün önceki hadiseyi söylüyorum
size. Bunların hesabı sorulacak değerli dostlar, bunların
hesabı sorulacak.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Yıldırım, buyurun.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Sayın Başkan, konuşmasının
başından sonuna grubumuzu eliyle de işaret ederek açık
sataşmada bulunmuştur.
BAŞKAN
Buyurun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Teröristin cenazesine gittiniz. diyor.
Gitmediyseniz Gitmedik. deyin.
SAİT
YÜCE (Isparta) Gitmedin mi? Bir tane polis cenazesine gittin mi? Onu gel
söyle burada.
15.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklaması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
AHMET
YILDIRIM (Muş) Senden mi izin alacağım?
SAİT
YÜCE (Isparta) Tabii. Gittin mi? Soruyorum.
AHMET
YILDIRIM (Devamla) Bakın, Genel Kurulu gecenin bu saatinde germeyin,
önce dinleyin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Karşılıklı konuşmayın lütfen.
SAİT
YÜCE (Isparta) Benden izin almaya gerek yok, millete söyle, millete. Bir tane
cenazeye gittin mi, polis, asker?
AHMET
YILDIRIM (Devamla) Sen konuşmanı bitir, sonra ben
konuşacağım.
SAİT
YÜCE (Isparta) Bir tanesine gittin mi? Millete söyle, bana söylemene gerek
yok.
AHMET
YILDIRIM (Devamla) Sen konuşmanı bitir.
SAİT
YÜCE (Isparta) Bitti.
BAŞKAN
Sayın Yıldırım, buyurun.
AHMET
YILDIRIM (Devamla) Sayın Başkan, süremi yeniden başlatacak
mısınız?
BAŞKAN
Buyurun, daha yeni başladı zaten.
Yeniden
başlatın, tamam.
AHMET
YILDIRIM (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi,
hatip çıkıp konuşmasının bir bölümünde millet
iradesinden dem vurup ondan sonra adı, sözüm ona yargı kararı
olan ama Biz yaparız, bir hesap sorarız. diyerek kendini yargının
yerine koyup aylardan, yıllardan beri burada yargının ne kadar
siyasallaştığı, bu siyasi soykırım
operasyonlarının arkasında siyasi iktidarın ne kadar
olduğunu kendisi itiraf etmiştir.
SAİT
YÜCE (Isparta) Hesabı millet sorar. dedim, burada yanlış
anlatma.
AHMET
YILDIRIM (Devamla) Madem millet iradesi sizin için bu kadar önemliydiyse
peki, siz seçimle geldiniz de burada kalkıp seçimlerden dem vurup da
AKİF
ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) PKK terör örgütüdür., o kürsüden bir kere
söyle.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) IŞİDle ilişkilerinizden bahsedin,
IŞİDle.
AKİF
ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Ne bağırıyorsun!
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Sen ne bağırıyorsun, ne müdahale
ediyorsun! Ne müdahale ediyorsun! Hayret bir şey ya!
AKİF
ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) PKK terör örgütü diyorum.
AHMET
YILDIRIM (Devamla) Peki, seçimle gelen milletvekillerini az önce itiraf
ettiğiniz üzere niye esir aldınız? Demek ki yargı
tarafsızlığı ve bağımsızlığı
hikâyedir. Burada siyasallaştırılmış yargı
üzerinden siyasi rövanşizmle siz muhalefet partisinden, sandıkta
baş edemediğiniz ve -sizin de söylediğiniz üzere- sandıkta
baraj altında bırakamadığınız için burada
çoğunlukçuluk yaparak, yargının yerine kendinizi koyarak
rövanş almaya çalışıyorsunuz.
AKİF
ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) PKK terör örgütü diyorum. Haydi söylesene,
işte böyle susarsın.
MÜSLÜM
DOĞAN (İzmir) İşine bak, işine.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Kayyum atandı senin yerine, sen sus.
AHMET
YILDIRIM (Devamla) - Burada yargının
tarafsızlığı, bağımsızlığı
safsatadır. Yargıyı derdest etmiş siyasi iktidar seçimde
antidemokratik seçim barajlarına rağmen, partimizi baraj altında
bırakamayışının öcünü çoğunlukçu olmak üzerinden
AKİF
ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) PKK bir terör örgütüdür. Bunu söylemiyorsunuz. Ne
oldu, dilinizi mi yuttunuz?
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Biraz efendiliğin olsa susarsın.
BAŞKAN
Sayın Toğrul, Sayın Yıldırım konuşuyor.
AHMET
YILDIRIM (Devamla) İşte, söylediğiniz üzere, neymiş?
Haddini bildiririz, hesap sorarız. Hesabı soran sizseniz bu ülke
hukuk devleti değildir, hesabı soran sizseniz bu ülkede tarafsız
ve bağımsız yargı yoktur. Böyle doğruyu söyleyin,
ondan sonra gelin, esaslı konuşun, bizden şeyinizi söyleyin.
SAİT
YÜCE (Isparta) Cevap versene, bu milletin vekili olarak bir tane şehit
cenazesine gittin mi? Versene cevabı, versene hadi! Bir tane şehit
cenazesine gittin mi? Bu milletin vekiliysen eğer cevap ver,
kıvırma öyle.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Teröriste
Teröriste
AHMET
YILDIRIM (Devamla) Polis, asker kurşunuyla öldürülen bir sivili siz hiç
ziyaret ettiniz mi? Bana o zaman bunu söyletmeyin. Bizim kimi ziyaret edip
etmeyeceğimizi, nasıl siyaset yapacağımızı, hangi
ilkeler üzerinden hangi sosyolojik tabanla siyaset
yapacağımızı size sormayacağız.
SAİT
YÜCE (Isparta) Halk karar verir, millet karar verir.
AHMET
YILDIRIM (Devamla) Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
SAİT
YÜCE (Isparta) Cevap veremedin, gördün mü? Cevap veremedin, hadi oradan.
AKİF
ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Ne oldu, bir şey mi oldu? Çok mu
sinirlendin, ne oldu?
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Sen adam değilsin be, sus! Sus be!
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ya bir de bakan olacaksın yani.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Batman) Devrik, devrik.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Bir de devrik; oradan
sataşıyor, ayıp!
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/884) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebinin
6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981 Sayılı
"İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara
Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar
Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun" ve
4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde
İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğlu konuşacak.
AKİF
ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Ne oldu, çok mu sinirlendin? Ne oldu, he? Çok mu
sinirlendin?
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Sende bu kadar yürek mi var be, sen sus!
AKİF
ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Senden fazla var, merak etme, senden çok daha
fazla.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Oradan öt, öt oradan.
AKİF
ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Gel!
MÜSLÜM
DOĞAN (İzmir) Gelse ne yapabilirsin!
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Nereye geleyim, nereye?
AKİF
ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Gel, hadi gel!
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Nereye davet ediyorsun?
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET
BEKAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AKİF
Çağatay KILIÇ (Samsun) Hadi gel!
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Otur oturduğun yere! Terbiyesizlik
yapıyorsun sabahtan beri!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
Sayın
Toğrul
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Sabahtan beri terbiyesizlik yapıyorsun.
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, lütfen
AKİF
ÇAĞATAY KILIÇ (Samsun) Terbiyesiz de sensin.
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, lütfen hatibi dinleyelim.
MEHMET
BEKAROĞLU (Devamla) 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 39uncu maddesi üzerine söz aldım.
Bu
torba yasalar çok ilginç, vatandaş bile sokakta çevirip Plan ve Bütçe
Komisyonu üyesi misiniz ya? Yakında bir torba olacak, şu konuyu da
atar mısınız? diyor, bürokrasi de aynı şeyi
yapıyor. Torba olunca bütün devletteki bürokrasi ayaklanıyor, Biz de
şunu atalım. diyorlar. 39uncu madde de bu şekilde
Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından atılmış. Bu
maddeye göre, Vakıflar Genel Müdürlüğünün idaresindeki mazbut
vakıflarla mülhak vakıflara ait olan, onların yönetmiş
olduğu kültür ve tabiat varlıklarının onarımı,
bakımı, değerlendirilmesi Vakıflar Genel Müdürlüğü
tarafından yapılacak ama diğer kamu kurum ve
kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerin mülkiyetinde
bulunanları o kişiler, yönetimdeki kişiler yapacak.
Değerli
arkadaşlarım, bu düzenlemeyle, hepimizin olan, bütün halkın
olan, milletin olan, hatta insanlığa ait olan çok önemli kültür
varlıklarını ve tabiat varlıklarını korumak
mümkün değil. Çünkü birçok zaman bu vakıfları idare eden insanların
bunları onarmaya gücü yetmiyor. Bununla ilgili çok örnekler var, siz de
kendi şehirlerinizden biliyorsunuz, ben Trabzondan, Rizeden biliyorum.
Her gün koruma, kültür varlığı olan Trabzon, Rize evleri
yıkılıyor ve hiçbir şey yapamıyor insanlar.
Dolayısıyla, bu yanlış bir düzenlemedir, gecenin bu vakti
bizim önergemizi kabul ederek bu düzenlemeyi reddedin.
Değerli
arkadaşlarım, bu vesileyle -bunu söyledim size- geçen gece burada
gündeme getirdiğim bir başka konuyu tekrar gündeme getirmek istiyorum
Sayın Bakanım. Bakın, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi
Yasası, 2006 tarihli bu yasanın 20/7nci maddesi offshore
dediğimiz, vergi cenneti olarak bilinen ülkelere, her ne şekilde
giderse gitsin para giderse bu paralardan yüzde 30 vergi
alınacağını söylüyor. Ama bunun olabilmesi için yine
aynı düzenleme diyor ki: Bakanlar Kurulu bu ülkelerin listesini
yayınlar. 13 Haziran 2006da çıkmış bu yasa, şimdi 13
Kasım 2017deyiz, -14 Kasıma döndük değerli
arkadaşlarım- on bir yıl beş ay geçmiş ve bu düzenleme
yapılmamış. Bu düzenleme yapılmadığından
dolayı milyarlarca lira hiçbir vergi ödemeden bu vergi cennetlerine
kaçmıştır. Daha başka bir şey yaptı sizin
Hükûmetiniz, Varlık Barışı diye bir düzenleme yaptı,
bu paralar yine hiçbir vergi incelemesine, soruşturmaya tabi tutulmadan
tekrar gelmiştir. Buradan da milyarlarca lira kaybetmiştir
halkımız. Şimdi o kayıplar dolayısıyla vergi
çıkarıyoruz, uçan kuşa, her şeye vergi salıyoruz
değerli arkadaşlarım. Sadece bu bile nasıl bir Hükûmet
olduğunuzu, nasıl bir ekonomi yaptığınızı,
idare ettiğinizi çok açık bir şekilde gösteriyor.
Sizin
Hükûmetiniz on beş seneden beri orta direk dediğimiz kesimi iyice
zayıflattı, zaten aşağı tabakaları da -yani gelir
düzeyi açısından söylüyorum- onları da yok etti değerli
arkadaşlarım. Siz sürekli şekilde fakirden alıp zengine
veren bir Hükûmetsiniz.
Şimdi
tartışıyoruz Sayın Başbakanın
çocuklarının off shoreda, işte, Maltada gemileri var mı
yok mu? falan diye tartışıyoruz. Bırakın değerli
arkadaşlarım, Sayın Bakanımız ile bir başka
Bakanımız da burada oturuyor. Bu Bakan
arkadaşlarımızın içinde bulunduğu Bakanlar Kurulu
böyle bir listeyi yayınlamadığından dolayı bu millet
milyarlarca lira kaybetti; o sebepten dolayı emekli daha az alıyor,
işçi daha az alıyor, o sebepten dolayı asgari ücret açlık
seviyesinin altında değerli arkadaşlarım.
Bu
böyledir. Böyle değildir bu, hayır, işte, bizim
Başbakanımız bunu yapmaz. falan. Zaten hiç kimseyi
suçlamıyoruz, kim yaptı demiyoruz; genel bir şey söylüyoruz.
Soruyorum, hem size soruyorum hem Sayın Maliye Bakanına soruyorum hem
diğer Bakan arkadaşımıza soruyorum: Gerçekten Hükûmet on
bir seneden beri niçin vergi cenneti ülkelerin listesini
yayınlamıyor? Bu sebepten dolayı, Hükûmette olan ya da olmayan
kimler milyarlarca lira cebine indirdi?
Saygılarımla.
(CHP sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Sayın Bakan, bu konuya bir cevap vereceksiniz herhâlde.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bekaroğlu.
ÖZGÜR
ÖZEL (Manisa) Vergi cenneti ülkeleri neden yayınlamıyorsunuz? Ne
kadar vergi zararı var?
MEHMET
BEKAROĞLU (İstanbul) Kurumlar vergisi 20/7; niye gereğini
yapmıyorsunuz? Kurumlar Vergisi Yasası 20/7
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Aynı mahiyetteki önergeler kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza soruyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
40ıncı
madde üzerinde iki önerge vardır. Önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının
40ıncı maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Ziya
Pir Mehmet
Ali Aslan
İstanbul Diyarbakır Batman
Meral
Danış Beştaş Müslüm
Doğan Mithat
Sancar
Adana İzmir Mardin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ERGÜN TAŞCI (Ordu)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Adana Milletvekili Sayın Meral Danış
Beştaş.
Buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; doğrusu, burada sorunları sağlıklı
bir şekilde tartışmak, çözüm üretmek ve siyasetin siyaset
üretmesi için çabalamak galiba nafile bir çaba, her geçen gün buna kendi
adıma daha çok inanmaya başladım. Yani burada hepimiz özgür
irademizle objektif mevcut koşullara göre bir değerlendirme yaparsak
eminim çözemeyeceğimiz hiçbir problem yok. Tartışmalar dönüp
dolaşıyor birkaç cümleye sıkışıyor ve oradan bir
çıkış bulmamız mümkün değil. Biz çözüm arıyoruz,
burada çözümsüzlük dayatılıyor. Biz savaşa karşı
olduğumuzu, demokratik siyaset yapmak istediğimizi ve bütün
koşullara rağmen bunu zorladığımızı her
anlamda ifade ediyoruz, bize ha bire aynı kelimelerle yüklenme oluyor.
Şimdi,
Goebbelsi çok sık anmaya başladık, hani Bir yalanı ne
kadar büyük söylerseniz inandırıcılığı o kadar
büyük olur ya da bir yalanı kırk kere söylerseniz kendiniz de
inanırsınız. diyor. Şimdi, yalan üzerine, gerçek dışı
iddialar üzerine burada siyaset yaparsak hiçbirimiz diğerini dinlemeyiz,
burada birbirimizi dinlemiyoruz aslında. Birbirimizi dinlersek anlama
şansımız olur.
Biz
baştan beri diyoruz ki şu anda cezaevinde bulunan eş genel
başkanlarımız, milletvekillerimiz, 5 bin siyasetçi, il
başkanı, ilçe başkanı yargının kararıyla
tutuklanmadı. Ben adımın Meral olduğuna ne kadar eminsem
buna da o kadar eminim. Her gün yeni bir belge getiriyoruz size, gizli
ibareli, Adalet Bakanlığının yazıları,
basındaki demeçler
Şöyle bir tesadüf olabilir mi? Ankarada bir
konuşma oluyor, yerel mahkeme aynı konuda tutuklama kararı
veriyor. Biz Meclis kürsüsünden yaptığımız
konuşmalardan dolayı yargılanıyoruz. Bakın,
ayrıntılı bir şekilde kendi dava dosyamı
getireceğim. Adanada iki genç öldürüldü, iki genç
Ben olay yerine
gittim. Polislerin öldürdüğüne dair görgü tanıkları var. Bir
cümle sarf etmişim Twitterda, taziyeye gitmişim, tek cümle
-belgelerini sunacağım- Polis yine öldürdü ve delilleri ve delilleri
temizledi. Aileye başsağlığı diliyorum ve suç
duyurusu yapıyorum aynı zamanda. 301den iki yıl üç ay bana ceza
verdiler biliyor musunuz? Ben burada hiç söylememişsem yüz defa katliam
polis cinayeti Bu ülkede cezasızlık var. demişim, mahkeme
zahmet edip bütün taleplerimize rağmen Meclisten talepte bulunmuyor. Şimdi,
bunun adı yargı bağımsızlığı mı?
Siz siyasetçisiniz, biz de siyasetçiyiz; millî irade diye
dolaşıyoruz ortalıkta, en çok da siz söylüyorsunuz ama millî
irade bize gelince
Milyonlarca insan halk değil mi, vatandaş
değil mi gerçekten? Niye bu tip şeylerle yargılıyorsunuz?
Biz burada bu kanın durması için kendi bütün bedenimizi bu işin
altına koyuyoruz, siz gelip bizi başka bir şeyle itham
ediyorsunuz ve diyorsunuz ki: Bunu biz yaptık. Demin Sayın Muş
itiraf etti, Bunun hesabını vereceksiniz. dedi. Yandaş medyada
hangi milletvekili işaret edildiyse o şu anda cezaevinde ya da ceza
alıyor dışarıdan. Bu bir tesadüf değil. Önceden karar
veriliyor ilgili birimlerde, denetleniyor, yönetiliyor, mahkemelere talimat
gidiyor, talimat gitmesine de gerek yok, mahkemeler durumdan vazife çıkarıyor
ve ilgili cezayı veriyor.
DHKP-Cye
teşekkür ettiğimi defalarca söylediniz. Olayı keşke
anlatabilsem. Adana il binamız bombalandı, basın
toplantısında dediler ki: DHKP-C mi yaptı? Ben Bilmiyoruz.
dedim. Sonra basın mensubu Size çok sayıda geçmiş olsun
dileği geldi. dedi. Geçmiş olsun dileğinde bulunan herkese
teşekkür ediyorum. dedim, Anadolu Ajansı ve yandaş medya
Beştaş DHKP-Cye teşekkür etti. diye manşet attı ve
dilinize pelesenk oldu. Şimdi ben onu ne kadar anlatırsam
anlatayım siz böyle bir yalan üzerinden ya da böyle bir iddia üzerinden
gelip siyaset yapıyorsunuz. Herkes hakkında
yaptığınız bu. Bu, karalama siyasetidir. Yargıyı
da, kararı da, hükmü de, infazı da siz yapıyorsanız
çıkın mertçe söyleyin, deyin ki: Biz kendimiz dışında
bir siyaset istemiyoruz, milletvekili istemiyoruz, biz tek
başımıza her şeye yeteriz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Yani
lütfen konuşurken de müdahale etmeyin. Hele bir kadının müdahale
etmesi çok üzücü. Ben buradan size hakikatleri anlatıyorum.
RADİYE
SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) Sizden mi öğreneceğiz? Sizin
müdahalelerinizi biz görüyoruz. Senden mi öğreneceğim ben neye
müdahale edeceğimi?
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Siz müdahale etmeden önce gelin burada
konuşun, burada. Burada cevap verin.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RADİYE
SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) Konuşuruz gerekirse. Sana mı
soracağım ben konuşacağımı?
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Böyle sataşma sizin
geleneğiniz olmuş. Sataşmayla bu işi çözemezsiniz.
RADİYE
SEZER KATIRCIOĞLU (Kocaeli) Sen kendi terbiyeni öğren, ondan sonra
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Tamam mı? Bu işlere siz de
inanmıyorsunuz ama yapacağınız hiçbir şey yok. El
mahkûm! (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Beştaş.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, ismimi kullanmak suretiyle
bir sataşmada bulunmuştur hatip.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Muş.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
16.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 40ıncı maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biz burada Türkiyenin karşı karşıya
kalmış olduğu bütün meseleleri çözmekten yanayız,
çözümünden yanayız. Bu anlamda AK PARTİ iktidarı olarak
elimizden gelen her şeyi Türkiyenin sorunlarının çözümü için
ortaya koyduk.
MEHMET
GÖKDAĞ (Gaziantep) Ama yapamıyorsunuz.
MEHMET
MUŞ (Devamla) Dağ gibi sorunlar vardı, çözdük, çözmeye
çalıştığımız sorunlar var.
Şimdi,
şimdi bakın, siyaset alanı Türkiyede herkese açıktır.
Meşru siyaset yapmak istiyorsanız yapabilirsiniz. Bunda hiçbir
mahzur, hiçbir beis yok. İsteyen herkes Türkiyede meşru zeminde
siyaset yapabilir. Ama o sırada oturup PKKyı eleştirme yetkimiz
yok, diyemezsiniz. Siz milletvekilisiniz. Biz PKKyı terör örgütü olarak
görmüyoruz. diyemezsiniz arkadaşlar çünkü PKK bölücü bir terör örgütüdür,
Türkiyeyi bölmeye çalışan bir örgüttür. Siyaset yapmak
istiyorsanız, yıllarca bu kürsüden de söyledik, onlarca kez
tekrarladık: Onlarla aranıza bir mesafe koyacaksınız. Ama
siz onlarla mesafe koymak yerine onlara yapışmış
durumdasınız, söylediğimiz bu. Tabii ki siyaset yapmak herkesin
hakkıdır ama devlet yol yapar, baraj yapar, onun adı,
KCKnın da dediği gibi Biz bunu askeri baraj olarak
değerlendiriyoruz. Arkadaşlar, barajın askerîsi olur mu ya?
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Batman) Olur, olur.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Siz ismini koydunuz.
MEHMET
MUŞ (Devamla) Velev ki askerî barajdır, niye rahatsız
oluyorsunuz siz bundan? Yol, velev ki askerî yoldur, siz niye rahatsız
oluyorsunuz askerî yoldan? Bunu sormak hakkımız değil mi
arkadaşlar? Meydan boş mu kalacak?
7
Haziran seçimleri bitti. İçerdeki Genel Başkanınız,
korkmayın. Sizi yargılayacağız. diye konuşuyordu
ortalıkta. Hâkim miydi o zaman, savcı mıydı, sormak
lazım. Bunun cevaplarını vereceksiniz arkadaşlar.
Korkmayın, sizi yargılayacağız. Hangi kimlikle
bunları söylüyordu?
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Şimdi siz yargılıyorsunuz,
değil mi?
MEHMET
MUŞ (Devamla) Değerli arkadaşlar, lütfen, bakın, bizi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
MUŞ (Devamla)
kendinizin olduğu duruma benzetmeyin, Goebbels olan
sizsiniz. Kendi söylediklerinize inanmış durumdasınız.
AYŞE
ACAR BAŞARAN (Batman) Kendin de gülüyorsun ya, vallahi kendin de
gülüyorsun, bir şey demiyorum artık sana. Bak, kendi de gülüyor.
Çizgi film gibi ya!
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Şaka yapıyor kendisine.
MEHMET
MUŞ (Devamla) Bir kere çıkıp da Ya, şu terör örgütü,
lanet olsun size. Şu ülkeden çekin elinizi. Biz siyaset
yapacağız, meşru zeminde fikirlerimizi ifade edeceğiz.
diyemediniz şu kürsüden.
SAİT
YÜCE (Isparta) Diyemezler.
TAHİR
ÖZTÜRK (Elâzığ) - Diyemez onlar.
MEHMET
MUŞ (Devamla) Arkadaşlar, Türkiyenin bir terör sorunu vardır,
bir PKK sorunu vardır. Onun da başını ezeceğiz
şüpheniz olmasın. Bunun haricinde Türkiyenin meselesi
kalmamıştır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Yıldırım, sisteme girmişsiniz.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
AHMET
YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi,
Sayın Hatip hiçbir zaman ispat edemeyeceği, zaten ispat etmesi mümkün
olmayan iftiralar atmaya devam ediyor. Eş Genel Başkanımız
hiçbir zaman kimseyi kendini savcı ve hâkimin yerine koyarak
yargılayacağını söylemedi. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Yargılanacaksınız. demek
farklı bir şeydir, bir kişinin işlemiş olduğu
suçlar üzerinden yargılanacağını söylemek ki bunu
yargı kurumunun yapacağını söylemek farklı bir
şeydir, bir de işte az önceki hatip gibi Biz
yargılayacağız, cezasını biz vereceğiz. demek
farklı bir şeydir. Burada bir suç üzerinden yargıyı
işaret etmek ile Ben yargılayacağım, biz
yargılayacağız, cezasını biz vereceğiz. demek
arasında yapısal bir farkın olduğunu aklı basan herkes
iyi bilir diyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yıldırım.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/884) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif
Hamzaçebinin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981
Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı
Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı
İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz
Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 40ıncı maddesiyle
değiştirilen 14/10/1983 tarihli ve 2920 sayılı Türk Sivil
Havacılık Kanununun 40ıncı maddesinin 2 numaralı
fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent
Kuşoğlu Zekeriya
Temizel Bihlun
Tamaylıgil
Ankara İzmir İstanbul
Utku
Çakırözer Lale
Karabıyık Musa
Çam
Eskişehir Bursa İzmir
Haluk
Pekşen
Trabzon
Sivil
havacılık güvenliği ile ilgili politikaların belirlenmesi
ile kurumlar arasında koordinasyonun sağlanmasından sorumlu
olmak üzere, içişleri Bakanlığı Müsteşarı veya
güvenlikten sorumlu Müsteşar Yardımcısının başkanlığında,
Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarları veya
Müsteşar Yardımcıları, Maliye Bakanlığı Mali
Suçları Araştırma Kurumu Başkanı, Emniyet Genel
Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı temsilcileri,
Gümrükler Genel Müdürü ve Gümrükler Muhafaza Genel Müdürü, Sivil
Havacılık Genel Müdürü ve Devlet Hava Meydanları
İşletmesi Genel Müdürünün katılımıyla Milli Sivil
Havacılık Güvenlik Kurulu oluşturulur. Kurulun üyeleri, görev ve
yetkileri, Kurul kararıyla havaalanlarında da dahil oluşturulacak
alt kurullar ve alt kurulların görev ve yetkileri İçişleri
Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme,
Maliye Bakanlığınca müştereken çıkarılan
yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ERGÜN TAŞCI (Ordu)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Trabzon Milletvekili Sayın Haluk Pekşen
konuşacak. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
HALUK
PEKŞEN (Trabzon) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
bu 40ıncı madde gerçekten çok güzel, çok da beğendim bu
maddeyi, sivil havacılık güvenliği. Emin olun, size taahhüt
ediyorum, dünyada en güvenlikli sivil havacılık Türkiyede.
Uçağa bindiğinizde yarısının belinde tabanca var, çok
rahat olun. Dünyanın hiçbir yerinde buna rastlamanız mümkün
değil. Dünyada, uçağa binen güvenlik personelinin kim olduğunu,
belinde tabancası var mı yok mu hiç kimse bilmez ama bizde
maşallah, tabancalar gösteriliyor, hatta kulaklığı var Ben
güvenlik personeliyim, belimde de tabancam var, filan yerde de oturuyorum,
orada da uyuyorum. diyebiliyor. Neyse bu, işin dramatik bir yanı ama
bu, bir gerçek, bunun defalarca altını çizdim.
Şimdi,
22 Temmuz 2016 yılında Türk Hava Yolları bir basın
açıklaması yapıyor, diyor ki: 211 personelin görevine son
verdik. Basına yansıyan niteliğiyle Türk Hava Yolları FETÖ
temizliği yapmış. Olabilir, bütün kurumlarda olduğuna göre
Türk Havayollarında olmasında da bir gariplik yok, gayet doğal,
Türk Havayollarında da FETÖcü personelin olması gayet doğal.
Ama, ertesi gün personel kuruma gidiyor, iş ilişkisinin kesilmesine
başvuruda bulunuyor, personelin önüne şöyle bir iş
ilişiği kesme belgesi koyuyorlar, diyorlar ki: İşletmesel
gereklilikler sebebiyle kıdem ve ihbar tazminatınız ödenmek
suretiyle iş akdiniz feshedilmiştir. Hani basın
açıklamanız FETÖydü? Önlerine koyduğunuz belgeye bakar
mısınız Kıdem tazminatını ödüyorum, ihbar
tazminatını ödüyorum, iş akdini feshediyorum. Personel
şaşıyor, mahkemeye gidiyor, dava açıyor, diyor ki: Bizim
işimize niye son verdiniz?, diyorlar ki: Siz dua edin ki sizi FETÖcü
yapmadık. Bak FETÖcü nasıl olunuyormuş, anlıyor musunuz?
Yaftalama nasıl oluyormuş? İşte, bunun adı hukuk
güvenliği. Eğer bir ülkede hukuk güvenliği yoksa kimin ne zaman
FETÖcü olacağına kim karar veriyormuş? O evrakı düzenleyen
iktidarın yandaş bürokratı karar verebiliyormuş. Geliyor,
evrak mahkemeye. Şimdi, mahkemeye verilen beyana bir bakarsanız,
diyor ki: Efendim, işletmesel gereklilikler sebebiyle personelin
işine son verdik. Niye peki? İşletmesel gereklilikler
neymiş? Onlar da diyor ki: Şu anda takdir edileceği üzere,
turizm sektörü çok kötü, 300den fazla uçağımız var,
uçaklarımıza yolcu bulamıyoruz, uçuş hattı da
bulamıyoruz; bu sebeple. Olabilir, gayet makul. Bu doğrultuda
personel azaltmasına gidebilir mi? Gidebilir, çok makul. Bir şirketin
buna ilişkin ticari tedbirler almasını gayet doğal
karşılıyorum. Ama, arkasından diyor ki: Efendim, biz zaten
borsaya tabi bir şirketiz, bu durumu da borsaya bildirdik. Olabilir,
gayet iyi, doğru bir şey yapmışlar. Ama iki ay sonra
açıklama yapmış, borsaya demiş ki: Türk Hava Yolları
inanılmaz kâr ediyor. Üç ay sonra bilançoyu vermiş, zarar 2 milyar
dolar. Dünyada buna borsa manipülasyonu suçu deniliyor. Bunu yapanları,
bir dakika o görevde oturtmazlar. Bitmemiş, eleman azaltmış ya,
211 kişiyi işten atmış, kurumda tasarrufa gidiyor. Uçak
sayısı ne olmuş? 334ten 275e düşmüş. Hani, Türk Hava
Yollarını uçurmuştunuz ya? Bakın, nereye uçmuş? 275
olmuş. Ama bitmemiş, personel azaltmaya gitmişsiniz, sonra
elimdeki şu kocaman listedeki personel işe alınmış.
Arkadaşlar,
bu tam o tarihte, bir gün sonra başlamış almaya. 16 pilotun
işine son vermişler bugün, yarın 18 pilot
alınmış; bir gün sonra. Sonra, 64 pilot alınmış.
Niçin, hangi gerekçeyle? Belli, siyasi bir gerekçeyle, bir yandaş, bir
kayırma gerekçesiyle.
İşte,
hukuk güvenliğinin olmadığı bir ülkede, bu utanç
vesikaları böyle şakır şakır gelir masanın
üzerine konulur.
Şimdi,
kıymetli milletvekilleri, havacılık öyle şakaya gelecek bir
iş değil. Bakın, çok açık bir şey
anlatacağım size, isterseniz teyit edebilirsiniz:
Havacılıkta Türkiyeyi taşıdığınız yer,
on beş yıl, on beş şirket batması. O büyük eseriniz
var ya, başarmışsınız ya, havacılıkta çok
büyük iş başarmışsınız; on beş yılda,
on beş şirket batırdınız. Bunların hiçbirisi
sizin döneminizde kurulmuş şirketler değildir. Döneminizde
kurulan bir tane şirket var, adını da söyleyeyim
-battığı için mahzur görmüyorum- bir tane Turkuaz isimli
şirket kuruldu sizin iktidarınız döneminde, altı ay sonra
onu da batırdınız. Şu anda döneminizde kurulup da batmayan
hiçbir hava yolu şirketi yok. Maşallah, Türk Hava Yollarını
da batırmak için elinizden gelen gayreti gösteriyorsunuz. Batırmamak
için de Varlık Fonunu kurdunuz ama Fon da, yavaş yavaş Abbas
yolcu.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Pekşen.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, bir şey eklemek
istiyorum: Türkiye serbest piyasa ekonomisidir. Biz, herhangi bir şirketi
batırıp çıkartmayız. Serbest piyasa ekonomisinde
şartlar vardır, şirketler ona göre hareket ederler. Büyüyenler
vardır, küçülenler vardır. Bu, piyasa ekonomisinin bir
doğasıdır. Bununla alakalı özel sektörde büyüyorken bize
bir şey söylenmiyor...
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Kim, hangisi büyüyor?
MEHMET
MUŞ (İstanbul)
e, küçüldüğü zaman iktidara bunu yazmak
doğru değil.
HALUK
PEKŞEN (Trabzon) Kamu şirketinden bahsediliyor.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Serbest piyasa ekonomisi bu.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Hangisi büyüyor efendim?
BAŞKAN
Sayın Pekşen
HALUK
PEKŞEN (Trabzon) Sayın Başkan, bu söylemlerle benim
anlattıklarımın hiçbir ilgisi yok. Bunlara cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN
Yok, şimdi siz de oradan söyleyin, kayıtlara geçsin Sayın
Pekşen.
Buyurun.
HALUK
PEKŞEN (Trabzon) Bu ülkede serbest piyasa ekonomisi
varlığını kabul ediyoruz, doğru. Peki, o hâlde serbest
piyasa ekonomisi varken Türk Hava Yollarını 2 milyar dolar zarar
ettirip, borsaya yanlış bilgi verdirttirip ondan sonra serbest
bölgeli diğer özel sektörleri batırmanın hangi serbest piyasayla
izahı mümkün? Diğerleri niye battı o zaman? Varlık
Fonunundan alacaksın 2 milyar doları Türk Hava Yollarına vereceksin,
Türk Hava Yollarının 2 milyar dolarını
batıracaksın ama diğer 15 şirket batarken, bu
vatandaşın vergileriyle kurulmuş, devletin teşvik
ettiği 15 şirket batarken onların batırılmasına
da sen onlara vermediğin uçuş notlarıyla sebep olacaksın.
BAŞKAN
Peki.
Teşekkürler
Sayın Pekşen.
Sizin
de sözleriniz kayıtlara geçti.
Şimdi,
40ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
41inci
madde üzerinde bir önerge vardır.
Önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 41inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Utku
Çakırözer Haydar
Akar Lale
Karabıyık
Eskişehir Kocaeli
Bursa
Musa
Çam Bülent
Kuşoğlu Zekeriya
Temizel
İzmir Ankara İzmir
MADDE
41- 2920 sayılı Kanuna aşağıdaki ek madde ilave
edilmiştir.
"EK
MADDE 1- Havaalanlarında altı aydan fazla süreyle bekleyen ve
sahipleri tarafından alınmayan Türk siciline kayıtlı hava
araçlarının maliklerine ve/veya işleticilerine, Sivil
Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından 11/2/1959 tarihli ve
7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri çerçevesinde veya bu
şekilde tebligat yapılamaması durumunda Türkiye genelinde
yayımlanan ve tirajı yüzbinin üzerinde olan bir gazetede ilanen; otuz
gün içinde konma-konaklama ücretleri ile vergi borçlarının ödenmesi
ve hava aracının bulunduğu havaalanından
kaldırılması konusu tebliğ olunur.
Birinci
fıkrada belirtilen hava araçları ile aynı durumda olan
yabancı bir ülkenin siciline kayıtlı hava araçlarında ise
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından hava
aracının siciline kayıtlı olduğu ülke sivil
havacılık otoritesine, doksan gün içinde ilgili hava
aracının sahipleri tarafından kaldırılması,
kaldırılmadığı takdirde tasfiye edileceği hususu
bildirilir. Ayrıca, müteakiben tescil sahibi ülke genelinde ulusal
yayın yapan gazetede iki gün süre ile hava aracının
bulunduğu havaalanından kaldırılması ilan edilir.
Türk
tesciline kayıtlı hava aracı malikinin ve/veya
işleticisinin tebligat veya ilan tarihinden itibaren otuz gün içinde
gerekli iş ve işlemleri yapmaması halinde; kaza
durumlarında Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığı Kaza Araştırma ve İnceleme Kurulu,
diğer durumlarda ise Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ve
ihtiyaç duyulacak ilgili uzmanlardan oluşan ekip tarafından hava
aracının itibari ya da fiili harabiyete
uğradığına dair rapor verilmesi halinde ilgili hava
aracı üzerindeki her türlü vergi borcu ve gümrük mevzuatından
doğan yükümlülükler ile diğer takyidatlara
bakılmaksızın sicilden terkini yapılarak hurdaya
ayrılır.
Yabancı
sicile kayıtlı hava aracı yönünden ise bildirim tarihini izleyen
doksan günün sonunda gerekli iş ve işlemlerin yapılmaması
durumunda, sicile kayıtlı olduğu ülke sivil havacılık
otoritesince sicilden terkin edilip edilmediğine ve her türlü vergi borcu
ve gümrük mevzuatından doğan yükümlülükler ile diğer takyidatlara
bakılmaksızın hurdaya ayrılır.
Hurdaya
ayrılan hava araçları, Sivil Havacılık Genel
Müdürlüğünün ruhsatlandırdığı havaalanı
işleticisi tarafından
ayrıştırılmaksızın bütün donanımları
ile birlikte açık artırma usulü ile satılarak, bedelden
konma-konaklama bedeli alınmaksızın ilan, terkin ve
satışa ilişkin masraflar düşüldükten sonra kalan bedel
Genel Müdürlüğün emanet hesabına yatırılır. Hava
araçları üzerinde bulunan ipotek, haciz ve mevcut takyidatlar bu bedel
üzerinden devam eder. Alacakların tasfiyesinden sonra kalan miktar
satıştan itibaren beş yıl içinde hak sahiplerinin
müracaatları halinde ilgililerine iade edilir. Beş yıl içinde
herhangi bir müracaatın olmaması halinde söz konusu bedel Genel
Müdürlük bütçesine gelir kaydedilir. Gelir kaydedilen bu tutarların
harcanacağı yerler Maliye Bakanlığının uygun
görüşü üzerine Genel Müdürlük tarafından belirlenir.
Bu
madde çerçevesinde yapılacak ilan, terkin, hurdaya ayırma, tasfiye ve
ödeme işlemlerine ilişkin usul ve esaslar Sivil Havacılık
Genel Müdürlüğü tarafından çıkarılan yönetmelikle
belirlenir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ERGÜN TAŞCI (Ordu)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akar
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
konuşmama bir soruyla başlayayım, maddeyle ilgili bir soruyla
başlayayım, sonra da başka konuya geçeceğim, biraz evvel
kaldığım konuya geçeceğim.
Hurdaya
ayrılan hava araçlarının parçaları sökülmüş müdür;
sökülmüşse bu parçalar ne yapılmıştır? Makul bir süre
içerisinde bu cevabı verirseniz mutlu oluruz, vermezseniz de biz
kamuoyuyla paylaşacağız; bu parçaların nasıl
götürüldüğüne dair anlatırız.
Sayın
Bakanım, geçen hafta araçların vergilendirilmesiyle ilgili bir
konuşma yaptım, konuşmanın sonunda siz de bana bir cevap
verdiniz, dediniz ki: Bu vergileri vatandaşa yatırım yapmak
için, vatandaşların ihtiyaçlarını gidermek için topluyoruz.
Özeti buydu, yani Topladığımız vergileri yatırım
amaçlı topluyoruz. dediniz.
Ben
de size yaptığınız yatırımlardan örnekler vermek
istiyorum aslında. Örneğin, Marmarayı bu vatandaştan
topladığınız vergilerle mi yaptınız? Hayır.
Japon kredisiyle yaptık değil mi Marmarayı? Ya da
hızlı treni bu vatandaşlardan topladığınız
vergilerle mi yaptınız? Hayır, İspanyol kredisiyle
yaptınız. Ya da benim kentimden geçen Osmangazi Köprüsünü
vatandaşlardan topladığınız vergilerle mi
yaptınız? Hayır, özel şirketlere
yaptırdınız, şimdi vatandaşın sırtına
bindiniz.
Yine
devam ediyorum, Avrasya Tünelini topladığınız vergilerle
mi yaptınız? Hayır, yapmadınız.
MEHMET
GÖKDAĞ (Gaziantep) Vergiler nereye gidiyor o zaman?
HAYDAR
AKAR (Devamla) Yavuz Sultan Selim Köprüsünü vatandaştan
topladığınız vergilerle mi yaptınız? Hayır,
yapmadınız. Övünerek anlattığınız Üçüncü
Havalimanını vatandaşlardan topladığınız
vergilerle mi yaptınız? Hayır, yapmadınız.
Bakın,
size bir şey söyleyeyim ben: O beğenmediğiniz dönemde, tek partili
diye eleştirdiğiniz dönemde, vatandaştan toplanan vergilerle
Devlet Demiryollarına ait olmayan, yabancıların
işlettiği 4 bin kilometrelik demiryolları satın
alındı, yine aynı dönemde limanlar devletleştirildi ve
paraları tıkır tıkır ödendi, yine aynı dönemde o
yoksul vatandaştan toplanan vergilerle Osmanlının borcu ödendi,
yine aynı dönemde -geçen hafta MHP grubundan bir kadın
arkadaşımız Sümerbankı anlattı- Sümerbanklar
yapıldı, yine aynı vergilerle Etibanklar yapıldı, yine
aynı vergilerle hidroelektrik santraller yapıldı. Bu ülkede
bunlar vatandaştan toplanan vergilerle yapıldı.
Siz
şimdi şehir hastanesi yapıyorsunuz, değil mi? Şehir
hastaneleri yapıyorsunuz övünerek. Yapmıyorsunuz aslında,
yapılmasına izin veriyorsunuz, öyle diyelim, yumuşak bir şekilde
söyleyeyim ben bunu, yapılmasına izin veriyorsunuz. Köprüleri,
tünelleri kim yapıyor? Özel sektör yapıyor ama övünerek
anlatıyorsunuz Biz yaptık. diye, benzin zammına gelince
Otomatik olarak bilgisayar yapıyor. Bu ülkeyi başkaları
yönetiyor, siz yönetmiyorsunuz; başkaları yönetiyor, siz
yönetmiyorsunuz.
Şimdi,
biraz evvel şehir hastanelerini söyledim. Şehir hastaneleri ve bu
saydığım 3 köprü, tünel için, yanılmıyorsam, 6,3
milyar gelecek yıl bütçesine ödenek koydunuz, garanti ödemeleri yapabilmek
için bütçe koydunuz. Bakın, şehir hastaneleri devreye girdiğinde
23 milyarlık döner sermaye bunların kirasına yetmeyecek, devlet
hastanelerinde toplanan döner sermaye bunların kirasına yetmeyecek.
Bir sonraki yıl Allah size iktidarı nasip etmesin, eğer iktidarı
nasip ederse bu bütçeye garantiler için en az 30 milyar, 40 milyar, belki 50
milyar para koymak zorunda kalacaksınız; vatandaşın
cebinden çekerek o kayırdığınız şirketlere, o
Yapıyoruz. diye övündüklerinizi yaptırdığınız
şirketlere ödemek zorunda kalacaksınız.
Çok basit bir şey söyleyeceğim ben size: Birkaç
hafta önce Zafer Havaalanını örnek verdim, Zafer
Havaalanını. 3 ilin toplam nüfusu 1 milyon 300 bin. 850 bin yolcu
garantisi verilmiş, yılda 5 milyon ödüyorsunuz. dedim. O
havaalanının maliyeti ne kadar, biliyor musunuz arkadaşlar? 50
milyon, maliyeti 50 milyon, yaklaşık 50 milyon, 46 veya 50 milyon
yanlış hatırlamıyorsam. Yılda 5 milyon euro
ödeyeceğiz o işletmeci firmaya, otuz altı sene ödeyeceğiz.
Bu devletin 50 milyonu yok mu arkadaşlar, bu
devletin 50 milyonu yok mu? Hani büyüktük, hani ekonomimiz iyiydi, büyük
yatırımlar yapıyorduk? 50 milyonu ödemekten aciz bir devletten
bahsediyoruz; aciz devlet demeyeyim, yanlış olur, aciz bir Hükûmetten
bahsediyoruz.
Yap-işlet-devret bir soygun projesidir, ülkenin
soyulması projesidir. Bu kadar basiretsiz bir Hükûmetle karşı
karşıyayız. On beş yıldır bu ülkeyi
getirdiğiniz durum bu. Bunun acısı gelecek yıllarda
çıkacak hepimizden. Bunun acısı sizden çıkmayacaksa
çocuklarınızdan çıkacak gelecek yıllarda. Allah, sizin bu
vatandaşın başına açtığınız beladan
herkesi korusun diyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Akar.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
42nci
madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 42nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bihlun
Tamaylıgil Bülent
Kuşoğlu Zekeriya
Temizel
İstanbul
Ankara
İzmir
Okan
Gaytancıoğlu Lale
Karabıyık Musa
Çam
Edirne Bursa İzmir
MADDE
42- 25/10/1984 tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi
Kanununun 9 uncu maddesinin (1) numaralı fıkrasına
aşağıdaki cümleler ilave edilmiştir.
"Şu
kadar ki Türkiye'de ikametgâhı, işyeri, kanuni merkezi ve iş
merkezi bulunmayanlar tarafından katma değer vergisi mükellefi
olmayan gerçek kişilere elektronik ortamda sunulan hizmetlere ilişkin
katma değer vergisi, bu hizmeti sunanlar tarafından beyan edilip
ödenir. Maliye Bakanlığı elektronik ortamda sunulan hizmetlerin
kapsamı ile uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ERGÜN TAŞCI (Ordu)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Edirne Milletvekili Sayın Okan Gaytancıoğlu
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
OKAN
GAYTANCIOĞLU (Edirne) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 42nci madde Türkiye'de ikametgâhı, iş yeri, iş
merkezi bulunmayanlara KDVde kolaylıklar sağlanmasını
öngörüyor. Peki, kim bunlar, iş yerleri yok, ikametgâhları yok
Türkiye'de? Tabii ki, Suriyeliler. Biz böyle anlıyoruz. Kim bu
Suriyeliler, neden Türkiye'de yaşıyorlar, sayıları kaç? E,
sizin uyguladığınız niteliksiz dış politika
sayesinde Türkiyeye gelmiş, bizim baştan misafirimiz olarak
gördüğümüz ama sizin övünerek 30 milyar dolar
harcadığınız Suriyeliler.
Şimdi
biz burada günlerdir torba yasalarda tartışıyoruz, diyoruz ki:
İşte, devletin vergi açığı var, bütçe
açığı var, vergi toplayalım, bu açıkları
kapatalım. Doğru bir dış politika
uygulasaydınız, Türkiyenin klasik dış politikası olan
yurtta barış, dünyada barış politikasını
uygulasaydınız bu Suriyeliler burada olur muydu? Evlerinde rahat ve
huzurlu bir şekilde yaşarlardı. Türkiye de klasik olarak ara
bulucu ülke rolüne soyunmuş olurdu ve tüm dünyaya olduğu gibi, bu
coğrafyaya da barış getirirdi.
Şimdi,
siz bu 30 milyar doları gözünüzü kırpmadan bunlara
harcıyorsunuz, çiftçiye gelince hiçbir şey yok. Ya, yasa var,
Gayrisafi millî hasılanın yüzde 1i çiftçiye destek olarak
verilir." diyorsunuz. Ben de hesapladım, tam 4 milyar dolar yani 17
milyon çiftçiye 4 milyar dolar para veriyorsunuz yılda ama 3 milyon
Suriyeliye 30 milyar doları gözünüzü kırpmadan verebiliyorsunuz.
Sonra da piyasaları düzenleyemiyorsunuz, ne et fiyatını
düşürebiliyorsunuz ne ekmek fiyatını düşürebiliyorsunuz,
hiçbir şeyi düşüremiyorsunuz, çözümü yine gümrük vergilerini
sıfırlamakta buluyorsunuz; yazıktır günahtır
arkadaşlar.
Bakın,
geçen maddede konuşurken yarım kaldı, oradan devam etmek
istiyorum. Yağlı tohumlu bitkiler 4 milyar dolar, yazık günah
ya, 4 milyar dolar... 17 milyon kişiye bir yılda verdiğiniz
parayı sadece bitkisel yağı tüketmek için veriyoruz.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Kimden alıyorlar, onu da söyle.
OKAN
GAYTANCIOĞLU (Devamla) Evet, yani bunu arabaya koymuyoruz
arkadaşlar, beslenmek için harcıyoruz. 50 milyon dönüm arazimiz
boş iken biz her yıl 4 milyar doları Rusyanın çiftçisine,
Arjantinin çiftçisine, Ukraynanın çiftçisine veriyoruz; yazık günah
değil mi? Ve 200 bin ton üretim arttı, siz bunu bile desteklemekten
acizsiniz. Ya, üretimi artan, dışarıya döviz ödediğimiz bir
üründe daha nitelikli bir politika uygulamamız gerekmez mi? Daha fazla
destek vermeniz gerekmez mi? Evet, bunun vergisi vardı çünkü Dünya Ticaret
Örgütü Tarım Anlaşmasını imzalamışız.
Gümrük vergilerini artıramıyoruz. Koruma oranımız yüzde 27,
daha yukarı çıkartamıyoruz. Başka politikalar
uyguluyorsunuz, doğru. 540 dolara çıkarmışsınız
ithalat gözetim fiyatını. Bunu niye 400 dolara düşürüyorsunuz?
Neden çiftçi biraz para kazanmaya başlamışken, tonunu 2 bin
liradan sattığı ürünü, şimdi siz gümrük vergisini
düşürüyorsunuz, yine aracılara, yine ithalatçılara para
kazandırıyorsunuz, 400 dolara düşürüyorsunuz. Şimdi,
birdenbire, ben Edirnedeki arkadaşlarla konuşuyorum, tonu 2 bin lira
olan ayçiçeği 1.700 liralara düşüyor. Kim kazanıyor? Yine
aracılar kazanıyor, yine ithalatçılar kazanıyor. Kim
kaybediyor? Ette olduğu gibi, buğdayda olduğu gibi, arpada,
mısırda, soyada, tütünde, daha birçok üründe olduğu gibi, kim
kaybediyor? Çiftçilerimiz kaybediyor. Yazık günah değil mi! O
çiftçiler bu Kurtuluş Savaşını yapmadı mı? O çiftçiler
Çanakkalede savaşmadı mı? Mustafa Kemal Atatürk ne dedi onlara:
Köylü milletin efendisidir. Siz efendiyi ne duruma getirdiniz? Yani, lütfen,
bunları görelim. Birazcık dişimizden,
tırnağımızdan esirgediğimiz paraları, elin
yabancısına veriyorsunuz ama bize geldiği zaman, gençlerimiz
işsiz, gençlerimiz iş bulamıyor, hele üniversite mezunu
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Olayı saptırmayalım, gerçek
bağlamından uzaklaştırmayalım. Suriyelilere verilen
paranın her kaynağı belli. Milletin vergilerini oraya
vermiyoruz, saptırmayın.
OKAN
GAYTANCIOĞLU (Devamla) Bakın, üniversite mezunu insanlar
arasında ciddi bunalım var, depresyon ilacı kullanan dünya kadar
insan var, bunu görmüyorsunuz, hep kendi yandaşlarınızı
düşünüyorsunuz. Yazıktır, günahtır ya!
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Gaytancıoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Birleşime
iki dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 01.09
ON BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 01.10
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Mücahit
DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 21inci Birleşiminin On Beşinci
Oturumunu açıyorum.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam edeceğiz.
Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
2nci
sırada yer alan 457 sıra sayılı Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
2.- AB-EFTA Ortak Transit Ortak Komitesinin 20 Mayıs
1987 Tarihli Ortak Transit Rejimine İlişkin Sözleşmeyi
Değiştiren 28/04/2016 Tarihli ve 1/2016 Sayılı
Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/745) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 457)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan 385 sıra sayılı Kanun Tasarısı ve
Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
3.- Geçici İthalat Sözleşmesinde Yapılan
Değişikliklere İlişkin Belgelerin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/712) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 385)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan
sonra da komisyonun bulunmayacağı
anlaşıldığından, alınan karar gereğince
kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 14 Kasım 2017 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 01.11