TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
27nci
Birleşim
22
Kasım 2017 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
YOKLAMALAR
III.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Kocaeli
Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, Kocaelinin İzmit ilçesinde
faaliyet gösteren POSCO Assan Fabrikasının sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Kayseri
Milletvekili Sami Dedeoğlunun, Kayseriye ve Türkiyede sadece Kayseride
yetişen gilaburu bitkisine ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Alparslan Türkeşin 100üncü doğum
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Kocaeli
Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, İzmitin Cedit Mahallesinde kentsel
dönüşüm sorununa ilişkin açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Didem Enginin, tüm milletvekillerini hayvan hakları
konusunda duyarlı ve sağduyulu bir iş birliğine
çağırdığına ilişkin açıklaması
3.-
Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdinin, doların
tarihî yükselişine ve sorumluluğun siyasi iktidarda olduğuna
ilişkin açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, iktidarın Suriyelilere
yaptığı harcamalarla ilgili bilgi vermesi gerektiğine ve
Şile ilçesinde 13 köyün baraj kapsamından çıkarılmasını
talep ettiğine ilişkin açıklaması
5.- Ankara
Milletvekili Şenal Sarıhanın, Çocuk Hakları
Haftasına ve Gündem Çocuk Derneğinin kapatılmasına
ilişkin açıklaması
6.- Adana
Milletvekili İbrahim Özdişin, dolar kurunun 4 TLye dayanmasına
ilişkin açıklaması
7.- İstanbul
Milletvekili Hüseyin Bürgenin, Bosna kasabı olarak bilinen Ratko
Mladiçin soykırımdan suçlu bulunmasına ve Boşnaklarla
ilgili ifadeleri nedeniyle Rasim Ozan Kütahyalıyı şiddetle
kınadığına ilişkin açıklaması
8.- Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin, Alparslan Türkeşin 100üncü
doğum yıl dönümüne ve 23 Kasım 1970te şehit edilen
Ertuğrul Dursun Önkuzuyu rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
9.- Mersin
Milletvekili Hüseyin Çamakın, Mersin Akkuyu Nükleer Santral ÇED
Raporunun iptaliyle ilgili duruşmaya ve Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğanın nükleer santralle ilgili bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
10.-
İstanbul Milletvekili Gülay Yedekcinin, Suriyelilere yapılan
harcamalarla ilgili açıklama yapılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
11.- Mersin
Milletvekili Serdal Kuyucuoğlunun, Mersinde enerji hizmetlerinin
özelleştirilmesine ve elektrik kesintileri nedeniyle yaşanan
mağduriyetlere çözüm bulunmasını istediğine ilişkin
açıklaması
12.- Adana
Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin, Adana Hafif Raylı Sistem
Projesine ilişkin açıklaması
13.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Suriyelilere yapılan
harcamalarla ilgili açıklama yapılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
14.- Erzurum
Milletvekili Mustafa Ilıcalının, Erzurumun tarihî sanat
merkezinin İbrahim Erkal Sanat ve Kültür Merkezi olarak restore edilip
hizmete açılmasına, Beşiktaş Futbol Takımını
tebrik ettiğine ve 22 Kasım Diş Hekimleri Gününe ilişkin
açıklaması
15.-
Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün, Cumhuriyet gazetesi İnternet
Genel Yayın Yönetmeni Oğuz Güvene bir tweet nedeniyle hapis
cezası verilmesine ilişkin açıklaması
16.- Kocaeli
Milletvekili Saffet Sancaklının, Bosna kasabı olarak bilinen
Ratko Mladiç hakkında soykırım yaptığı
kararı verilmesine ve Beşiktaş Futbol Takımını
Şampiyonlar Ligindeki başarısından dolayı tebrik
ettiğine ilişkin açıklaması
17.- Kayseri
Milletvekili İsmail Emrah Karayelin, Sevim Dağdelenin Alman
Parlamentosunda YPG sembolü açmasını ve terör örgütleri üzerinden
kirli planlar uygulamayı sürdüren emperyalist ülkeleri
kınadığına ilişkin açıklaması
18.-
Tekirdağ Milletvekili Ayşe Doğanın, 22 Kasım Diş
Hekimleri Gününe ilişkin açıklaması
19.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın,
çocukların geleceğimiz olduğuna ilişkin
açıklaması
20.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, Şampiyonlar Liginde üst tura çıkan
Beşiktaş Futbol Takımını kutladığına,
22 Kasım Diş Hekimleri Gününe, gazilerin sorunlarına, GATA
Rehabilitasyon Merkezinin yönetiminin askerler tarafından yürütülmesinin
ve OHAL Komisyonuna işlerlik kazandırılmasının çok
önemli olduğuna ilişkin açıklaması
21.- Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırımın, Midilli Adası
sahilinde 3 çocuğun cesedinin bulunmasına, İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanının bir HDP
milletvekilinin komisyon çalışmasından
çıkarıldığına dair yazısıyla ilgili Meclis
Başkanlık Divanını göreve davet ettiğine ilişkin
açıklaması
22.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, Rasim Ozan Kütahyalı olayının
takipçisi olduklarına ve Çerkez Ethem konusuna tüm boyutlarıyla
açıklık getirilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
23.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Bosna kasabı olarak
bilinen Ratko Mladiç hakkında soykırım yaptığı
kararı verilmesine, Şampiyonlar Liginde üst tura çıkan
Beşiktaş Futbol Takımını kutladığına,
22 Kasım Diş Hekimleri Gününe ve Alparslan Türkeşin 100üncü
doğum yıl dönümüne ilişkin açıklaması
24.- Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırımın, Şampiyonlar Ligindeki
başarışı nedeniyle Beşiktaş Futbol
Takımını tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
25.- İstanbul
Milletvekili Gülay Yedekcinin, Malatya Cemal Gürsel Mahallesindeki 13 evin
kapısının kırmızı boyayla işaretlenmesi
nedeniyle İçişleri
Bakanlığı ve güvenlik güçlerinden gerekli önlemleri
almasını rica ettiğine ilişkin açıklaması
26.- Muş
Milletvekili Ahmet Yıldırımın, Cizrede Ruken
Cansırı adındaki bir çocuğa zırhlı araç
çarpmasına ilişkin açıklaması
27.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, Malatyada
yaşanan provokasyonu kınadığına ve ayrılıkta
azap, birlikte rahmet olduğuna ilişkin açıklaması
28.-
Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırımın, Malatyada
Alevi yurttaşların evlerini işaretleme olayını
nefretle kınadığına ilişkin açıklaması
29.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Mardin Milletvekili Ali
Atalanın 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının
108inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
30.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
31.- Erzurum
Milletvekili Mustafa Ilıcalının, Adana Milletvekili Muharrem
Varlının 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 109uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, yapıcı muhalefet
anlayışı içinde Anayasaya aykırı önerge verilmemesi
konusunda uyarıda bulunduğuna ilişkin açıklaması
33.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Bursa Milletvekili Nurhayat
Altaca Kayışoğlunun 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 119uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
34.- Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 119uncu maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
35.- Mersin
Milletvekili Yılmaz Tezcanın, Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 119uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
36.- Gençlik ve
Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın, Afyonkarahisar Milletvekili
Burcu Köksalın 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 123üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
37.- Artvin
Milletvekili İsrafil Kışlanın, Afyonkarahisar Milletvekili
Burcu Köksalın 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 123üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
38.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Artvin Milletvekili
İsrafil Kışlanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
39.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Mersine hizmet noktasında
Cumhuriyet Halk Partisi Mersin Milletvekillerinin büyük hizmetleri ve
gayretleri olduğuna ilişkin açıklaması
40.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Kocaeli Milletvekili Haydar
Akarın 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının
124üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
41.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının, Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, hayvan haklarıyla ilgili yasa
tasarısını Meclise getirmek için tüm gruplarla birlikte
çalışma yapılabileceğine ilişkin konuşması
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Beşiktaş Futbol
Takımını tebrik ettiğine ilişkin konuşması
3.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Malatyada yaşanan bazı evlerin
kapılarının işaretlenmesi olayıyla ilgili
İçişleri Bakanlığının verdiği bilgiye
ilişkin konuşması
4.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Malatyada bazı evlerin
kapılarının işaretlenmesi olayıyla ilgili olarak
Malatya Valiliği ve İl Emniyet Müdürlüğünün
çalışmalarının devam ettiğine dair beyanlarına
ilişkin konuşması
5.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Cizrede Çevik Kuvvete ait URAL
zırhlı aracının çarptığı Ruken
Cansırı isimli 5 yaşındaki kız çocuğuna
geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ilişkin
konuşması
6.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 117nci maddesiyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekillerinin önergesinin oylama sonucunun sehven Kabul edilmiştir.
şeklinde açıklandığına ilişkin
konuşması
7.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, 24 Kasım Öğretmenler Gününü
kutladığına ilişkin konuşması
VI.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun,
Grup Başkan Vekili Samsun Milletvekili Erhan Usta tarafından, Türk
sporunda artan şike, doping ve şiddetten arınmış bir
yapı için bu tür programların engellenmesi adına, öncelikle RTÜK
başta olmak üzere yetkili kurum ve kurullarca gerekli önlemlerin tespit
edilmesi amacıyla 22/11/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, ön görüşmelerinin Genel Kurulun 22
Kasım 2017 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun,
Grup Başkan Vekili Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım
tarafından, Anayasayı ve insan haklarını korumakla görevli
en üst yargı mercisinin, içtihat teşkil eden önceki kararlarını
tanımamış olması, yasama sorumsuzluğu ve
dokunulmazlığını görmezden gelmesiyle birlikte yerel
mahkemelerde devam eden yargı süreçlerini etkilemesi nedeniyle 22/11/2017
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 22 Kasım 2017 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, yolsuzlukla etkin mücadele için gerekli
yolların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/86) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin, ön görüşmelerinin Genel
Kurulun 22 Kasım 2017 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
B)
Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, Genel Kurulun 24/11/2017 Cuma günü toplanmamasına ilişkin
önerisi
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Mardin
Milletvekili Mithat Sancarın, Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet
Parsakın HDP grup önerisi üzerinde MHP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında HDP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
2.- Mardin
Milletvekili Mithat Sancarın, Uşak Milletvekili Mehmet Altayın
HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklaması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
4.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına ve HDP Eş Genel
Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
5.- İstanbul
Milletvekili Barış Yarkadaşın, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
6.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Gaziantep Milletvekili Mahmut
Toğrulun 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının
116ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
7.- Mersin
Milletvekili Hacı Özkanın, Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının geçici 2nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
8.- Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin, Mersin Milletvekili Hacı
Özkanın sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
9.- Mersin
Milletvekili Hacı Özkanın, Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
10.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
yaptığı açıklaması sırasında CHP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
11.- Kocaeli
Milletvekili Zeki Aygünün, Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın 502
sıra sayılı Kanun Tasarısının 124üncü
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
12.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın, Kocaeli Milletvekili Zeki Aygünün
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VIII.-
SEÇİMLER
1.-
Başkanlık Divanı Üyeliklerine Seçim
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Bazı
Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/884) ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 6306
Sayılı "Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981 Sayılı
"İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara
Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar
Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun" ve 4706
Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502)
X.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Diyarbakır Milletvekili
Ziya Pir'in, sanal para birimi Bitcoin'in yasal statüsüne ve bu konudaki
çalışmalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Mehmet Şimşekin cevabı (7/17304)
2.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçay'ın, 2002-2017 yılları arasında Manisa'daki kredi
kartı kullanımı istatistiklerine ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşekin cevabı
(7/17483)
3.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçay'ın, 2002-2017 yılları arasında Manisa'da bankalara
kredi ve kredi kartı nedeniyle borçlanan vatandaşlara ve icra
takibine uğrayanların sayısına ilişkin sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşekin cevabı
(7/17484)
4.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçay'ın, Manisa'da işsizlik sigortası kapsamında son
beş yılda yapılan işlemlere ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanı Jülide Sarıeroğlunun cevabı (7/17514)
5.- Kocaeli Milletvekili
Tahsin Tarhan'ın, 2017 yılı üniversite mezunu işsizlik
oranı ile Kocaeli ilinde İŞKUR'a yapılan başvurulara
ve üniversite mezunlarının başvurularına ilişkin
sorusu ve Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanı Jülide Sarıeroğlunun cevabı
(7/17516)
22 Kasım 2017 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Mustafa AÇIKGÖZ
(Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci Birleşimini açıyorum.
İyi
çalışmalar diliyorum.
II.- YOKLAMA
BAŞKAN
- Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama
için üç dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN
Toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime
yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.06
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.25
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Mustafa AÇIKGÖZ
(Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
II.- YOKLAMA
BAŞKAN
Açılışta yapılan yoklamada toplantı yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
yoklama işlemini tekrarlayacağız.
Yoklama
için beş dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla yoklamaya başlandı)
BAŞKAN
Pusula veren sayın milletvekilleri lütfen Genel Kuruldan
ayrılmasın.
(Elektronik
cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN
Pusula veren sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum:
Sayın
Ahmet İyimaya? Burada.
Sayın
Nureddin Nebati? Burada.
Sayın
Serkan Bayram? Burada.
Sayın
Kadri Yıldırım? Burada.
Sayın
Mahmut Toğrul? Burada.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Kocaeli İzmit ilçesinde faaliyet gösteren POSCO Assan Fabrikasının
sorunları hakkında söz isteyen Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan
Hürriyete aittir.
Buyurun
Sayın Kaplan Hürriyet. (CHP sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Kocaeli Milletvekili Fatma
Kaplan Hürriyetin, Kocaelinin İzmit ilçesinde faaliyet gösteren POSCO
Assan Fabrikasının sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
FATMA
KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizlere 2011 yılında
İzmitin en değerli tarım arazileri üzerinde kurulan POSCO Assan Çelik
Sanayisindeki işçi kıyımından bahsetmek istiyorum. Güney
Koreli olan POSCO Fabrikası, Kocaelinin Alikahya beldesinde, yöre
halkının tüm tepkilerine rağmen, tarım arazileri üzerine
inşa edildi. POSCOda DİSKe bağlı BİRLEŞİK
METAL-İŞle örgütlenen işçilerden 80i geçtiğimiz günlerde
işten atıldı.
Şimdi,
çok değil, bir ay öncesine gidelim, ekim ayında İstanbulda
gerçekleştirilen ILO 10uncu Avrupa Bölge Toplantısında konuşan Başbakan Binali
Yıldırım demişti ki: İş güvencesini, örgütlenme
hakkını önemsiyoruz. Sendikalaşmaktan ve örgütlenmekten
korkmayın. Bunu başardığımızda her sorunun
üstesinden geliriz. İşçi kardeşlerimize hitaben söylemişti
bunları. Bir ülke düşünün, Başbakanı, Örgütlenin,
sendikalaşmaktan korkmayın. diyor, işçiler de gayet haklı
olarak kendi haklarını aramak için sendikalaşmaya
başlıyor ancak sendikalaşmanın henüz daha ilk
ayağında işlerinden oluyorlar. Bu nasıl iş, gerçekten
bunu anlamakta zorluk çekiyoruz değerli arkadaşlar.
POSCO
Assanda, işçilerin, kuralsız ve güvencesiz çalışma
koşullarıyla ilgili iddiaları şunlar: 08.00-16.00
vardiyasında işe geliyorsun, gece 24.00te tekrar
çağırıyorlar, dinlenme hakkın yok. Sabah sekiz akşam
sekiz çalışılacak. denildiğinde itiraz etme
şansın yok. APF denilen hatlar var, bu hatlarda çalışan
işçiler yemekhaneye gönderilmiyor. Hatların başına
tabildotlar geliyor ve hatlardan ayrılmadan bu tabildotlarda yemeklerimizi
yiyoruz. Altmış yedi gün aralıksız, haftalık izin
kullanmadan çalışan işçi arkadaşlarımız var.
İşçilerin sağlıklarının bozulması yönetimin
umurunda bile değil. Hastalanan işten çıkarılıyor ya
da direkt mobbing uygulanıyor. Mobbing uygulanan işçiler bir odaya
sokuluyor, yazı yazmaları isteniyor, hatta, bir işçi, mesai saatinde
oturtulduğu odada 800 sayfa yazıyı elle yazması isteniyor
ve buna zorlanıyor. Fabrikanın bahçesine tonla para harcanarak
düzenleme yapılıyor ama gelin görün nedense işçilerin
kullandığı tuvaletler temizlenmiyor. Daha da kötüsü, bu
işçi arkadaşlarımız İş Kanununun 25inci
maddesinin (II)nci fıkrasından yani 25/II dediğimiz maddeden
işten atılıyorlar. Bundan dolayı işsizlik
ödeneğinden de yararlanamıyorlar ve bundan sonra evlerine ekmek
götürmek için çabaladıklarında, iş bulmak istediklerinde ne
yazık ki bu madde karşılarına çıkıyor
değerli arkadaşlar.
Tabii,
bunlar sadece işçilerin iddialarının bir kısmı, daha
bir sürü şeyden bahsediyorlar. Geçtiğimiz hafta işçi
arkadaşlarımızla konuşmak için buluştuk,
yaşananları yer yer gözleri dolarak anlattılar. Hatta,
bakın bir işçimiz -burada özellikle fotoğrafını da
göstermek istiyorum sizlere- gözü yaşlı, ağlayarak durumunu
anlattı. Ben eve, işten çıkarıldığımı
söyleyemedim. Sabah işe gidiyor gibi çıkıyorum, akşam sanki
işten eve dönüyormuş gibi tekrar evime giriyorum. Ben bunu aileme,
anneme anlatamıyorum. dedi. Bu da ne yazık ki iktidarın
kurduğu kölelik düzeninin işçilere gözyaşı olarak
yansıması değerli arkadaşlar. Bu gözyaşlarından
bu düzeni kuran iktidarınız sorumlu. İşçileri ağlata
ağlata işlerinden atan POSCO, Bu yolda birlikte yürüyeceği
çalışma arkadaşları arıyor. şeklinde gazetelere
ilan vererek yeni işçiler aramaya başladı bile. Peki, bu
cesareti nereden alıyorlar? Tabii ki AKP iktidarının emekçileri
düşürdüğü vahşi düzenden alıyorlar. Biz CHP olarak,
Kocaelinin vekili olarak her daim hukuksuzlukların
karşısında olacağız, her zaman olduğu gibi,
işçi kardeşlerimizin arkasında değil, omuz omuza,
yanında yerimizi alacağız. Tam da bu noktada AKPli Kocaeli
vekillerine sesleniyorum: Kocaeli size 7 vekil verdi. Kocaeli size 13 belediye
başkanı verdi. Ey 7 vekil, neredesiniz? Neden susuyorsunuz? Neden
görmüyorsunuz? Neden sağır ve körsünüz bu emekçilere karşı?
(CHP sıralarından alkışlar) 7 vekil verdi size. Ey Kocaeli
vekilleri; Cemil Yaman, Sami Çakır, Radiye Sezer
Katırcıoğlu, Mehmet Akif Yılmaz, İlyas Şeker,
Fikri Işık, Zeki Aygün. Kocaelinin iktidar- 7 vekili, bu
işçileri ne zaman görmeyi düşünüyorsunuz? Sırça
köşklerinizden inip ne zaman bu işçilerin yanına gidip de hâlini
hatırını sormayı düşünüyorsunuz? Suriyelilerden daha
mı kıymetsiz bu işçilerimiz, bu emekçilerimiz?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FATMA
KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) Bu emekçileri görmek zorundasınız,
siz Kocaeli milletvekilisiniz, iktidarsınız ve bu işçilerin
hakkını hukukunu gözetmek zorundasınız diyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler.
Gündem
dışı ikinci söz
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım
Sayın
Başkanım
BAŞKAN
Türkiyede sadece Kayseride yetişen gilaburu bitkisi hakkında söz
isteyen Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğluna aittir.
Buyurun
Sayın Dedeoğlu.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Dedeoğlu, bir dakika
Buyurun
Sayın Bostancı.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Kocaeli milletvekillerimize yönelik olarak
Gözleriniz kör mü, görmüyor mu? şeklinde sayın konuşmacı
bir ifadede bulundu. Kocaeli seçmenleri kendilerine bakan gözleri, kimin
gördüğünü, kimin kör olduğunu demokratik seçimler marifetiyle takdir
ediyorlar. Bunun dışındaki her tür değerlendirme
spekülasyondur; kayıtlar için konuştum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Buyurun
Sayın Dedeoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
2.- Kayseri Milletvekili Sami
Dedeoğlunun, Kayseriye ve Türkiyede sadece Kayseride yetişen
gilaburu bitkisine ilişkin gündem dışı konuşması
SAMİ
DEDEOĞLU (Kayseri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.
Sizleri
seçim bölgem olan Kayseriyle ilgili bilgilendirmek istiyorum.
Birincisi:
Gilaburu meyvemiz. Anadolu medeniyetinin en güzel miraslarından biri olan
Kayseri'ye özgü gilaburu meyvemizdir. Yeşil bahçelerde yetişen,
kırmızı, tane tane üzümü andıran, salkım şeklinde
bir meyvedir. Selçuklulardan beri gelen gül ebru adı, zaman içerisinde
gilaburu adını almıştır. Özellikle sulak arazilerde
yetişen gilaburu, mart ve nisan aylarında çiçek açmaya başlar,
eylül ve ekim aylarında meyvelerini verir. Son zamanlarda yapılan
bilimsel araştırmalara göre, böbreklerin
çalışmasını artırır, böbrek
taşlarını düşürür, idrar söktürür,
kabızlığı önler, prostata karşı çok
faydalıdır, bağışıklık sistemini
güçlendirir, yaşlanmanın etkilerini geciktirir, sakinleştirici
etkisiyle uykusuzluğu giderir, kolesterolün düşürülmesinde etkili
olur, kanser tümörlerinin azalmasında etkilidir, çeşitli kadın
hastalıklarında ve bebek düşüklerinin önlenmesinde etkilidir,
yüksek tansiyon, sara nöbetleri ve astım hastalıklarının
tedavisinde etkilidir, safra kesesi ve karaciğer hastalıklarına
karşı iyi gelmektedir, kalp ve damar hastalıklarının
tedavisinde etkilidir, C vitamini ve antioksidan deposudur.
Gilaburu
hem doğal sıkma suyu hem de sallama çay olarak içilmektedir.
Doğal kullanıldığında birçok hastalığa iyi
geldiği klinik testler ve araştırmalarla ispatlanan gilaburu
çayını dünyaya tanıtmak istiyoruz. Gilaburunun
sıkılarak yüzde 100 doğal şekliyle piyasaya
tanıtım amaçlı arzı Bünyan Belediyemizce
sağlanmıştır. Kısa zaman içerisinde, Bünyan
Belediyemizce imalatının tamamladığı gilaburu
çayı tüm dünyaya ve vatandaşlarımızın beğenisine
sunulmuştur. Bünyan Belediye Başkanımız Sayın Şinasi
Gülcüoğlu'na çalışmalarından dolayı
huzurlarınızda bir kez daha teşekkür ediyorum.
Gilaburu
suyu, Orta Anadolu'da yıllardır geleneksel bir içecek olarak
tüketilir. Sulama sistemi, arazi ve işçilik dâhil, dekarı ortalama
olarak 2.500 TL'ye mal edilebilir. 1 dekar alana ortalama 50 adet ağaç
dikilebilir. Dört yılın sonunda 1 ağaçtan 20-30 kilogram
arasında meyve elde edilebilir. Dolayısıyla 50 adet ağaçtan
1.000 ila 1.500 kilogram meyve elde edilebilir. Kilogram fiyatı bahçede 3
TL, piyasada 19 TLdir. Gilaburu meyvesi üretecek yatırımcılara,
yeterli büyüklükteki arazilerde bahçe kurmasını tavsiye ediyoruz.
Özel bir kültür uygulaması, bakım ve ilaçlama ihtiyacı
olmadığından, işçilik giderleri yük getirmeyeceği gibi
kısa sürede de verim alınabilir. Böylelikle üretim konusunda yeni ve
ekonomik getirisi yüksek bitkilerle kârlı üretimler
sağlanmış olacak ve Türk tarımına da katkıda
bulunmuş olacaktır.
İkinci
olarak da kabak çekirdeği konusunda bilgi vermek istiyorum:
Değerli
vekillerim, kabak çekirdeği üretiminde birinci bölge olan Kayseri'nin
Tomarza ve Develi ilçelerinin yıllık üretimi 10 bin tondur. Bu rakam,
Türkiye üretiminin yaklaşık yüzde 40ına tekabül etmektedir.
Üretimin
büyük çoğunluğu susuz tarım olup en lezzetli kabak
çekirdeği ilçelerimizde yetişmektedir. Kabak çekirdeğinin
faydaları bilimsel olarak incelenmiş cebimizdeki doktor olarak
tanımlanmıştır.
Faydaları:
Magnezyum, çinko, B2 vitami, omega 3 ve omega 6 açısından zengin bir
besin kaynağıdır. Beyin fonksiyonlarının
düzenlenmesine yardımcı olur, yaşlanmayı geciktirir.
Göğüs, mide, akciğer, prostat ve kolon kanseri gibi kanser türlerine
karşı da koruma sağlar. Karaciğer ve göz
sağlığını güçlendirir. Günde bir bardak çiğ kabak
çekirdeği kalp sağlığını korur, aynı zamanda
kalp krizini engeller, bağışıklık sistemini
güçlendirir. Kabak çekirdeği, prostat hastalıklarına
karşı çok etkili olan çinkoyu bol miktarda içermektedir. Düzenli
olarak tüketen erkekler, prostata karşı önceden önlemini
almış olur. Avrupada yaşayan erkeklerde yapılan prostat
testlerinde en düşük oranın Türklerde olduğu görülmüştür.
Bu olumlu sonucun sebebi, kabak çekirdeği tüketimine
bağlanmıştır. Yapılan deneyler sonucunda kabak
çekirdeğinin insülin direncini dengelediği, diyabet
hastalığının tedavisinde yardımcı olduğu
anlaşılmıştır. Akşamları yatmadan önce
tüketilen bir miktar kabak çekirdeği vücudun yorgun ve stresli olduğu
zamanlarda hormonları düzenler ve rahat bir uykuya dalmanızı
sağlar.
Bu
duygularla, hepinizi saygı, sevgi, muhabbetle selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Dedeoğlu.
Gündem
dışı üçüncü söz, Alparslan Türkeşin 100üncü doğum
yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Manisa Milletvekili Erkan Akçaya
aittir.
Buyurun
Sayın Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)
3.- Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın, Alparslan Türkeşin 100üncü doğum yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Başbuğumuz Alparslan Türkeşin doğumunun 100üncü
yılı münasebetiyle söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Alparslan
Türkeş, Sultan Alparslanın vefatından sekiz yüz kırk
beş yıl sonra, onun hayata gözlerini yumduğu gün, 25
Kasımda dünyaya geldi. Başbuğ Türkeş doğumuyla, âdeta
Sultan Alparslandan hem adını hem ülküsünü devralmıştır.
Çocukluk yılları -kendi ifadesiyle- Balkan Savaşı, Birinci
Cihan Savaşı, Türk millî Kurtuluş Savaşı ve bu
savaşların acı, tatlı hikâyeleriyle geçen Alparslan
Türkeşi hayata hazırlayan ilk gençlik yılları milletçe
yaşadığımız çok önemli olayların etkisi
altında geçmiş, ülkemizin her alanda kalkınması, yine
kudret sahibi olması için düşünmeye başlamıştır.
Bu erken başlayan gönül ve beyin mesaisi ileriki zamanlarda yazıya ve
aksiyona geçirilmiş, Dokuz Işık doktriniyle
somutlaşmış, milletimizle paylaşılan bir düşünce
sistemi ve kalkınma modeli hâline gelmiştir. Alparslan Türkeş,
yüreğindeki millet ve vatan aşkıyla harp okuluna girdi.
Ağustos 1938de teğmenliğini Atatürk tasdik etti. Böylelikle
Atatürkün imzasıyla asil Türk ordusunun şerefli bir subayı olmuştur.
Başbuğ
Türkeş, 27 yaşında, dişiyle tırnağıyla
mücadele ettiği ülkü yolunda tabutluklarda işkenceye
uğradı, tırnakları çekildi; 12 Eylül zindanlarında
susturulmak istendi. Ancak ne onu susturabildiler ne de kutlu
davasını yok edebildiler. 12 Eylül 1980 darbesine kadar Milliyetçi
Hareket Partisinin 13 il başkanı, 44 ilçe başkanı,
çoğu ailesiyle birlikte, katledildi, binlerce ülkücü şehit edildi.
Ancak bunca saldırıya ve zulme rağmen ülkü çınarı
büyüdükçe büyüdü.
Başbuğ
Türkeş şöyle der: Ülküsüz insan dümensiz, pusulasız bir gemi
gibidir. Alparslan Türkeş, ülkü sahibi bir fikir ve hareket
adamıdır; cesaretin, ferasetin, feragatin, dirayetin, Türklük gurur
ve şuurunun, İslam ahlak ve faziletinin ete kemiğe bürünmüş
hâlidir. Genç yaşta gönlüne düşen sevdayı bir fikir hareketine
dönüştürmüş, zamanın ve mekânın kervanına
katmıştır. Milliyetçilik fikriyatını siyasetinin
merkezine oturtmuş, siyasi bir program hâline getirmiştir. Bu
siyasetin merkezinde millet ve demokrasi vardır. Millet ve milliyetçilik
çok partili demokrasiyi esas alan, kapsayıcı, toplayıcı,
hiçbir farklılığı ayrıcalığa gerekçe
saymayı reddeden bütünleştirici bir anlayıştır. Bütün
özellikleriyle, topyekûn varlığıyla ayrılık kabul
etmeyen Türk milleti anlayışı ve siyasetidir bu. Bu nedenle Milliyetçi
Hareket Partisi milleti bir bütün olarak referans aldığı için
ırkçılığa, demokrasiyi referans aldığı için
de her türlü totaliterliğe ve faşizme karşıdır.
Başbuğ Türkeş yalnız Türkiye için değil, bütün Türk
dünyası için de bir liderdir. O, Türk siyasetinin ve devlet
hayatının mümtaz şahsiyeti olarak Türk milletinin devletiyle,
vatanıyla onurlu bir şekilde kıyamete kadar
yaşamasını ülkü edinmiştir. İleri görüşlü,
isabetli tespitleri, vatan, millet sevdalısı bir devlet adamı
vasfıyla milyonlarca gencin yetişmesine vesile olmuş, bize Türk
milliyetçiliği, ülkücülük ve Milliyetçi Hareket Partisi gibi büyük bir
miras bırakmıştır. Milyonlarca seveni Başbuğ
Türkeş nidalarıyla yüreklerinde Yesevi sevgisi, gönüllerinde Yunus
sevgisi, bakışlarında Fatih bakışı ve
duruşlarında Atatürk duruşuyla kutlu yolu takip ediyor. Emaneti
devralan ülkücü kadrolar, bayrağı daha ileriye taşımak için
mücadele etmektedir. Mekânı nur olsun, şahidimdir dediği
şehitler yoldaşı olsun.
Sözlerime
son verirken Başbuğ Türkeşin şu
çağrısını büyük bir onurla tekrarlıyorum: Davran ey
Türk oğlu, davran! Elde kalan son vatan parçasıdır
Bir Bozkurt
gibi davran! Gayrete gel, çalışmaya koyul.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN
AKÇAY (Devamla) - Eski günler yeniden doğsun, zafer ve şan
bayrakları ufuklara doğru yeniden açılsın. Her şeyin
üstünde büyük Türkiye, bizim bahtiyar Türkiye'miz yükselsin. (MHP
sıralarından ayakta alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Bu
vesileyle biz de Sayın Alparslan Türkeşe tekrar Allahtan rahmet
diliyoruz, mekânı cennet olsun.
Sayın
milletvekilleri, şimdi, sisteme giren sayın milletvekillerine
yerlerinden birer dakikalık söz vereceğim.
Bugün
talep fazla olduğu için ve ricalar da fazla olduğu için 20
kişiye söz vermeyi kararlaştırdık.
Söz
vereceğim sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum: Sayın
Hürriyet, Sayın Engin, Sayın Hakverdi, Sayın Tanal, Sayın
Yarayıcı yerine Sayın Sarıhan, Sayın Topal yerine
Sayın Özdiş, Sayın Benli yerine Sayın Bürge, Sayın
Şimşek, Sayın Çamak, Sayın Yedekci, Sayın
Kuyucuoğlu, Sayın Tümer, Sayın Köksal, Sayın
Ilıcalı, Sayın Adıgüzel, Sayın Sancaklı,
Sayın Karayel, Sayın Doğan ve Sayın Kılıç.
Buyurun
Sayın Hürriyet.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Kocaeli Milletvekili Fatma
Kaplan Hürriyetin, İzmitin Cedit Mahallesinde kentsel dönüşüm
sorununa ilişkin açıklaması
FATMA
KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bugünlerde
İzmitin Cedit Mahallesinde kentsel dönüşüm sesleri yükselmeye
başladı. Burada yıllardan beri oturan vatandaşlarımız
kendilerine bilgi verilmeden yapılan bu kentsel dönüşümden oldukça
rahatsız durumdalar.
Kentsel
dönüşümün vatandaşın cebine el atarak, üç kuruşuna göz
dikerek rantsal dönüşüme çevrilmek istenmesine karşıyız.
Vatandaştan habersiz mahallelerde fotoğraflar çekiliyor, evlerine tek
tek kimlik çıkartılıyor ama insanlara bu kimlikler konusunda tek
bir bilgi dahi verilmiyor.
Vatandaşlarımızın
cebine, hakkına, hukukuna uzanmak isteyen ellerin takipçisiyiz. Ranta
karşı mücadelede halkımızın yanında mücadele edeceğiz.
Cedit Mahallesi sakinleri asla yalnız değildir.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim ben de.
Sayın
Engin
2.- İstanbul Milletvekili
Didem Enginin, tüm milletvekillerini hayvan hakları konusunda
duyarlı ve sağduyulu bir iş birliğine
çağırdığına ilişkin açıklaması
DİDEM
ENGİN (İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Aynı
dünyayı paylaştığımız dostlarımız
hayvanlara yönelik kötü muamele ve hak ihlalleri ne yazık ki artarak devam
ediyor. Aylar önce de bu konuda Mecliste konuşmuştum ve Hayvan dostlarımızın
yaşam koşullarını iyileştirecek yasal düzenlemeler
için bir an evvel tüm partiler birlikte çalışmalıyız.
demiştim. Hayvan hakları ihlallerinin bir daha yaşanmaması için
Meclis Başkanlığına kapsamlı bir araştırma
önergesi de sunmuştum ama ne yazık ki Hükûmetten bu konuda
beklediğimiz desteği göremiyoruz. Oysa kamuoyu vicdanı hayvan
hakları konusunda çok rahatsız. En son, geçen hafta www.change.orgta başlatılan bir kampanyada bir haftada 230 bini
aşkın imza toplandı. Meclis yüz binlerce
vatandaşımızın bu talebini görmezden gelemez, gelmemeli.
Tüm milletvekillerini hayvan hakları konusunda duyarlı ve
sağduyulu bir iş birliğine tekrar çağırıyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının, hayvan
haklarıyla ilgili yasa tasarısını Meclise getirmek için tüm
gruplarla birlikte çalışma yapılabileceğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN
Bu konuda ben de bir bilgi vermek isterim Sayın Genel Kurula.
Geçen
dönem benim de katkı sunduğum bir yasa tasarısı Komisyondan
geçmişti ancak yasama yılı bittiği için o kadük oldu.
Komisyondan geçen ve kadük kalan o yasa tasarısını ben
inceliyorum. Grup başkan vekillerinizle görüşürüm; eğer uygun
görürlerse 1er arkadaşla, 2şer arkadaşla birlikte o
tasarıyı inceleriz. Uygun gelirse -tabii ki herkes kendi grubuyla,
ilgili grup başkan vekiliyle görüşerek- en kısa zamanda bu yasa
tasarısını Meclise getiririz diye düşünüyorum bir
hayvansever olarak.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Başkanım, özür diliyorum.
Şimdi,
bu konuyla ilgili, o tasarının daha iyileştirilmesi, daha
geliştirilmesiyle ilgili yeni tekliflerimizi verdik. Eğer
BAŞKAN
Sayın Tanal, biraz önce dedim ki: Beraber bir çalışma
yaparız; her gruptan belirli sayıda, 1 veya 2 arkadaş olur. Var
olan teklifleri de inceleriz; hepimizi tatmin edici, daha doğrusu
hayvanları en yüksek düzeyde korumaya yönelik bir teklif hâline getiririz
bunu. Ben bunun takipçisi olacağım, söz veriyorum. (AK PARTİ ve
CHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Peki, teşekkürler.
BAŞKAN
Sayın Hakverdi
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Ankara Milletvekili Ali Haydar
Hakverdinin, doların tarihî yükselişine ve sorumluluğun siyasi
iktidarda olduğuna ilişkin açıklaması
ALİ
HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
2013
yılında 1,88 seviyesinde olan dolar Gezi direnişi zamanında
4 kuruş artarak 1,92 seviyesine çıkmıştı. Dönemin
Başbakanı başta olmak üzere AKP sözcüleri ve yandaş medya
bu 4 kuruşluk artışı Gezi direnişine, oradan da faiz
lobisine bağlamıştı. Bugün ise dolar tarihî bir rekor
kırarak 3,98 seviyesine yükseldi. Yaşanan her krizde kendisi
dışında sorumlular arayan AKP ülkeyi kendi yönetmiyormuş
gibi davranmaktadır. Sorumluluk siyasi iktidarındır.
Vatandaşın yastığının altında olmayan
altın ve dolara göz dikip, paraları istifleyip Maltaya götürenler bu
ülkenin dostu, yöneticisi ve daha önemlisi vatansever olamazlar.
BAŞKAN
Sayın Tanal
4.- İstanbul Milletvekili
Mahmut Tanalın, iktidarın Suriyelilere yaptığı
harcamalarla ilgili bilgi vermesi gerektiğine ve Şile ilçesinde 13
köyün baraj kapsamından çıkarılmasını talep
ettiğine ilişkin açıklaması
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, siyasi iktidar Suriyelilere harcadığını
iddia ettiği 30 milyar doları nereye, ne zaman
harcamıştır? Bunun belge ve bilgilerini bir parlamenter olarak
istiyoruz, eğer bunu bize vermiyorlarsa kamuoyuyla paylaşmalarını
talep ediyoruz.
Şile
ilçemizin 1960 yılından beri baraj kapsamına alınan 13 tane
köyü bugüne kadar -İSKİ şerhi var- tapusunu satamıyor,
herhangi bir yapı yapamıyor. 13 köyümüz baraj kapsamında
kaldığı için mağdur ve bu baraj nedeniyle bir kamu yararı
da yoktur. Baraj kapsamında kalan 13 köyümüzün baraj kapsamından
çıkarılmasını talep ediyorum.
Selam
ve saygılarımı iletiyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Sarıhan
5.- Ankara Milletvekili Şenal
Sarıhanın, Çocuk Hakları Haftasına ve Gündem Çocuk
Derneğinin kapatılmasına ilişkin açıklaması
ŞENAL
SARIHAN (Ankara) Teşekkür ediyorum, sağ olun.
Bu
hafta biliyorsunuz Çocuk Hakları Haftası. Biraz önce Gündem Çocuk
Derneğinden arkadaşlarımız Türkiye Büyük Millet
Meclisindeydiler. 365 günde 365 çocuk ihlalini belgeleyen
raporlarını biraz önce bizim aracılığımızla
basına sundular. Bunun son derece olumsuz bir durum olduğuna
işaret etmek istiyorum çünkü Gündem Çocuk kapatılmış bir
dernek, tam bir yıl önce bugün kapatılmıştı. Gündem
Çocuk, hem Millî Eğitim Bakanlığıyla hem de sivil toplumun
diğer kesimleriyle hep bir arada çocuk hakları için, çocukların
üstün yararı için çalışmalar yürütmüş olan bir
derneğimiz. Onun kapalı olması ve kendisinin değil bizim
tarafımızdan raporunun yayınlanıyor olmasının
üzüntücü verici bir durum, aynı zamanda utanç verici bir durum
olduğuna işaret etmek isterim. Bunun tek nedeni OHAL
koşullarıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sarıhan.
Sayın
Özdiş
6.- Adana Milletvekili İbrahim
Özdişin, dolar kurunun 4 TLye dayanmasına ilişkin
açıklaması
İBRAHİM
ÖZDİŞ (Adana) Teşekkür ediyorum.
Sorum
Sayın Başbakana: 2010 yılında TBMMye sunulan Onuncu
Beş Yıllık Kalkınma Planında belirlenen hedeflere
göre, 2018 yılında dolar kurunun 1,97 olması öngörülüyordu.
Ancak bugün dolar kuru 4 TLye dayandı. Dış politikadaki
basiretsiz ve umursamaz tavırlarınız, Rıza Sarraf gibi bir
insanı ülkenin ağababası yapmanız, devletin
bakanlarını önüne yatırmanız, konuyu millî mesele hâline
getirmez, AKPnin meselesi hâline getirir. Halk Rıza Sarrafın
ABDdeki akıbetiyle değil cebine giren maaşla ve alışveriş
yaparken aldığı ürünün fiyatıyla ilgileniyor. Türkiye
Cumhuriyeti sadece siz, bakanlarınız ve Rıza Sarraftan ibaret
değil. Lütfen kafanızı kumdan çıkarın Sayın
Başbakan.
Ayrıca,
Suriyelilere 30 milyar dolar harcadığınızı
söylüyorsunuz. Lütfen
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bürge
7.- İstanbul Milletvekili
Hüseyin Bürgenin, Bosna kasabı olarak bilinen Ratko Mladiçin
soykırımdan suçlu bulunmasına ve Boşnaklarla ilgili
ifadeleri nedeniyle Rasim Ozan Kütahyalıyı şiddetle
kınadığına ilişkin açıklaması
HÜSEYİN
BÜRGE (İstanbul) Sayın Başkanım, Bosna kasabı diye
bilinen katil kere katil Ratko Mladiç, insanlığa karşı
suçtan, soykırımdan uluslararası mahkeme tarafından suçlu
bulunmuş ve müebbet cezaya çarptırılmıştır. Bosnalı
kardeşlerimiz için güzel bir haber. Bu vesileyle bütün Bosnalı
şehitlerimize rahmet diliyorum.
Ayrıca
Boşnak kardeşlerimizi derinden üzen, uzun dilini, nefret dilini
kullanarak yaralayan Rasim Ozan Kütahyalıyı şiddetle
kınıyorum. Bu konuda İstanbul Bosna Sancak Kültür ve
Yardımlaşma Derneği başta olmak üzere bütün sivil
kuruluşlara, duyarlı olan milletvekili arkadaşlarıma ve
Hidayet Türkoğlu kardeşime özellikle teşekkürü bir borç
biliyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Şimşek
8.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, Alparslan Türkeşin 100üncü doğum yıl
dönümüne ve 23 Kasım 1970te şehit edilen Ertuğrul Dursun
Önkuzuyu rahmetle andığına ilişkin açıklaması
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, bugün Türk dünyasının bilge lideri Alparslan
Türkeşin 100üncü doğum yıl dönümü. Türk dünyasına
önderlik eden, Türk milletine kılavuzluk eden Başbuğ Alparslan
Türkeşin ölüm yıl dönümünü kutluyorum ve rahmet diliyorum.
Ayrıca,
bugün, yine, 23 Kasım 1970te Ankara Teknik Öğretmen Okulunda üç gün
işkence edildikten sonra, ciğerlerine pompayla gaz
basıldıktan sonra şehit edilip üçüncü kattan
aşağıya atılan Ertuğrul Dursun Önkuzuyu rahmet ve
minnetle anıyorum.
Önkuzu
hey!... Önkuzu!...
Önde
gider Önkuzu...
Anası
'Dursun' demiş...
Durmaz...
gider Önkuzu. diyor, şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Çamak.
9.- Mersin Milletvekili Hüseyin
Çamakın, Mersin Akkuyu Nükleer Santral ÇED Raporunun iptaliyle ilgili
duruşmaya ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın
nükleer santralle ilgili bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HÜSEYİN
ÇAMAK (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz
önce Danıştayda Mersin Akkuyu Nükleer Santral ÇED Raporunun
iptaliyle ilgili duruşmayı izledik. ÇED raporunun sonuç bölümünde
eksiklikleri olmasının vurgulanmasına rağmen
yapılabilir yönünde görüş belirtilmiştir. Bütün dünyada olan
nükleerle ilgili kazalar ve zararları duruşmada bilirkişiler tarafından
heyete sunuldu. Ancak bu duruşmadan bir gün evvel yani dün Sayın
Cumhurbaşkanı Erdoğanın İsteseniz de istemeseniz de
nükleer santral yapılacak. demesi oldukça anlamlıdır. Bu
durumun mahkeme heyetine talimat olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceğinin
takdirini kamuoyuna bırakıyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Ben de teşekkür ederim Sayın Çamak.
Sayın
Yedekci
10.- İstanbul Milletvekili
Gülay Yedekcinin, Suriyelilere yapılan harcamalarla ilgili açıklama
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
GÜLAY
YEDEKCİ (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Siyasi
iktidar Suriyelilere 30 milyar dolar para yardımı
yapıldığını söylemiştir ama bu 30 milyar dolar
yardımın nereye, ne şekilde yapıldığı
konusunda herhangi bir açıklama yapmamıştır. Bu konuda
herhangi bir belgeye de ulaşamadık. Ne Meclise ne kamuoyuna bu konuda
bir açıklama yapılmadı. Örneğin ben İstanbul
Milletvekili olarak İstanbulda kaç Suriyeli yaşıyor ve bu
Suriyelilere bu paralar kaç para olarak aktarılmıştır ve
hangisine ne kadar aktarılmıştır
Bu konularda bir bilgi
sahibi değiliz. Bugün 30 milyar dolar yaklaşık olarak 120
katrilyon liradır. 120 katrilyon lira bugünkü ekonomimizde çok büyük bir
paradır. Esnaf siftahsız dükkânını kapatırken,
işçi evine ekmek parası götüremezken, öğrenciler yürüyerek
okullarına giderken, yol paraları yokken bu paraların
Suriyelilere gönderildiği, verildiği söyleniyor ama kimlere
verildiği konusunda bizim endişelerimiz var. Acaba yandaşlara
mı verildi, yakınlara mı verildi, akrabalara mı verildi
diye endişelerimiz var.
BAŞKAN
Sayın Kuyucuoğlu
11.- Mersin Milletvekili Serdal
Kuyucuoğlunun, Mersinde enerji hizmetlerinin özelleştirilmesine ve
elektrik kesintileri nedeniyle yaşanan mağduriyetlere çözüm
bulunmasını istediğine ilişkin açıklaması
SERDAL
KUYUCUOĞLU (Mersin) Teşekkürler Sayın Başkan.
Mersinde
enerji hizmetleri 2013 yılında özelleşti ancak hizmet kalitesi
bir türlü artmadı. Elektrik kesintilerinin azalacağını
beklerken artarak devam eden elektrik kesintileri halkımızı,
esnafımızı, sanayicimizi, çiftçimizi artık canından
bezdirdi. Halkımız faturasını ödüyor, her geçen gün artan
vergilerini de ödüyor ama elektriği kullanamıyor, kesintilerle aniden
düşüp artan voltaj nedeniyle elektrikli cihazlar bozuluyor,
kullanılamaz hâle geliyor; bir de bu zararın bedelini ödüyor. Elektrik
şirketi yetkilileri maalesef yaşanan tüm bu kesintilere ve
mağduriyete duyarsız kalıyor. Elektrik dağıtım
şirketi elektrikten para kazanırken Mersinde neden bu kadar elektrik
kesiliyor? Mersin halkının bu mağduriyetine bir an önce çözüm
bulunmasını istiyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim ben de.
Sayın
Tümer...
12.- Adana Milletvekili Zülfikar
İnönü Tümerin, Adana Hafif Raylı Sistem Projesine ilişkin
açıklaması
ZÜLFİKAR
İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın Başkan, yapımına 1996
yılında başlanan ve 2010 yılı Mayıs ayında
resmî açılışı gerçekleştirilen 535 milyon dolar
maliyetli Adana Hafif Raylı Sistem Projesi sağlıklı
çalışmamaktadır. Belediye çalışanları aylardan bu
yana maaş alamazken Adana Büyükşehir Belediyesi gelirlerinin yüzde
40ı raylı sistem borcuna kesilmektedir. Ayrıca, 2010
yılında hizmete açılan taşıma sisteminin yedi
yıldan bu yana kesin kabulünün yapılmaması ayrı bir
sorundur. Bu hâliyle metronun çalışması büyük bir risk
taşımaktadır. Hükûmet, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve
bakanlar düzeyinde verilen sözü acilen yerine getirmeli, raylı sistemi
acilen bakanlığa devretmelidir. Zira sistemin baştan
aşağıya yenilenmesine, hastaneye, postaneye, stada, üniversiteye
uğramayan raylı sistemin ikinci etap çalışmalarına bir
an önce başlanılmalıdır. Türkiyenin birçok yerinde tramvay
hatları proje ve yapım çalışmalarını Bakanlar
Kurulu kararıyla Ulaştırma Bakanlığının
üstlendiği bilinmektedir. Adanalıların da raylı sistem...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tümer.
Sayın
Köksal...
13.- Afyonkarahisar Milletvekili
Burcu Köksalın, Suriyelilere yapılan harcamalarla ilgili
açıklama yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) İşsizliğin tavan
yaptığı, doların yükselişte rekor
kırdığı, yatırımların yürümediği, çiftçinin,
esnafın kan ağladığı, şirketlerin ardı
ardına iflas bayrağı çektiği, emeklilikte yaşa
takılanın, 4/Clinin, taşeron işçinin, okulları
kapatılan askerî öğrencilerin, şehit yakınlarının
ve gazilerin haklı taleplerine iktidar tarafından kayıtsız
kalındığı ülkemde, AKP Genel Başkanı Suriyeliler
için 30 milyar dolar harcandığını söyledi. Biz de buradan
soruyoruz: Bu 30 milyar dolar nerede, ne zaman, hangi illerdeki Suriyeliler
için harcanmıştır? Bu konuda net bir açıklama bekliyoruz.
BAŞKAN
Sayın Ilıcalı
14.- Erzurum Milletvekili Mustafa
Ilıcalının, Erzurumun tarihî sanat merkezinin İbrahim
Erkal Sanat ve Kültür Merkezi olarak restore edilip hizmete
açılmasına, Beşiktaş Futbol Takımını tebrik
ettiğine ve 22 Kasım Diş Hekimleri Gününe ilişkin açıklaması
MUSTAFA
ILICALI (Erzurum) Teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Mayıs
ayında beyin kanaması sonucu hayatını kaybeden ünlü
sanatçı, hemşehrimiz, dostumuz, güzel insan İbrahim
Erkalın acısını hâlâ yaşıyoruz.
Dün
Erzurum Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı çok önemli
bir vefa örneği verdi, teşekkür ediyoruz. Erzurumun tarihî sanat
merkezini İbrahim Erkal Sanat ve Kültür Merkezi olarak restore edip
hizmete açtı. Bunun için Türkiyenin değişik yerlerinden
dernekler, vakıflar, sanatçılar oradaydı. Bu işi
gerçekleştiren, emeği geçen, oraya katılan herkese
teşekkürlerimi sunuyorum.
Ayrıca,
Beşiktaş Kulübünü tebrik ediyorum, dün çok önemli bir
başarıya imza attı. Emeği geçen sporculara, antrenörlere,
herkese teşekkürler.
Son
olarak da bir diş hekimi eşi olarak, diş hekimlerinin gününü
kutluyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Adıgüzel
Sayın
Adıgüzelin yerine Sayın Tüm
15.- Balıkesir Milletvekili
Mehmet Tümün, Cumhuriyet gazetesi İnternet Genel Yayın Yönetmeni
Oğuz Güvene bir tweet nedeniyle hapis cezası verilmesine
ilişkin açıklaması
MEHMET
TÜM (Balıkesir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhuriyet
gazetesi İnternet Genel Yayın Yönetmeni Oğuz Güvene sosyal medya
sitesinde elli iki saniye boyunca kalan bir tweet nedeniyle terör örgütü
propagandası yapmak suçundan üç yıl bir ay hapis cezası
verilmiştir.
Hükûmete
soruyorum: Oğuz Güvene verilen hapis cezası gazetecileri düşman
görme zihniyetinizin bir sonucu mudur? Twitterda elli iki saniye
kalmış bir tweete üç yıl hapis cezası verilen dünyada
başka bir ülke var mıdır? Ekranda elli iki saniye kalan bir
tweete FETÖ propagandası gerekçesiyle üç yıl ceza veriliyorsa,
2002den 2014e kadar yılarca FETÖ övgüleri yapanlara kaç yıl ceza
verilmelidir?
Her
darbe döneminde hedef olan Cumhuriyetin 20 Temmuz sonrasında
yargılanması da bir tesadüf müdür? Tutuklu gazeteci
sayısında Avrupa birincisi olan ülkemizin, uluslararası
kamuoyunda itibarı nasıl düzeltilecektir?
BAŞKAN
Sayın Sancaklı
16.- Kocaeli Milletvekili Saffet
Sancaklının, Bosna kasabı olarak bilinen Ratko Mladiç
hakkında soykırım yaptığı kararı verilmesine
ve Beşiktaş Futbol Takımını Şampiyonlar
Ligindeki başarısından dolayı tebrik ettiğine
ilişkin açıklaması
SAFFET
SANCAKLI (Kocaeli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bosna
kasabı olarak anılan Bosnalı Sırpların Komutanı
Ratko Mladiç hakkında nihai karar bugün açıklandı. Mladiçin
soykırım yaptığına karar verildi.
Yakalandığı 2011 senesinden beri eski Yugoslavyada işlenen
suçlar için kurulan, Birleşmiş Milletlere bağlı eski
Yugoslavya için kurulan uluslararası ceza mahkemesi tarafından
tutuklu olarak yargılanan 75 yaşındaki eski general ömür boyu hapse
mahkûm olmuştur. Geç de olsa adalet yerini bulmuştur. Bu kararla
Bosnada soykırım yapıldığı resmen kabul
edilmiştir. Evet, o zamanlarda yaşananları geri getiremeyiz
ancak bu alınan yerinde kararla dünyada bulunan tüm Bosnalı, Türk ve
Müslüman dünyasının bir nebze de olsa yüreğine su
serpilmiştir.
Öte
yandan, dün akşam oynanan maçta Beşiktaşımız
Şampiyonlar Liginde Portoyla berabere kalarak bir üst tura
çıkmıştır, bundan sonra da ilk 16ya
kalmıştır ve devam edecektir. Tebrik ediyor, başarılar
diliyorum. Çok sevinmeye ihtiyacımız olan bu dönemde inşallah
Beşiktaşımız Şampiyonlar Ligini alır ve
Türkiye'ye gelir. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Karayel
17.- Kayseri Milletvekili
İsmail Emrah Karayelin, Sevim Dağdelenin Alman Parlamentosunda YPG
sembolü açmasını ve terör örgütleri üzerinden kirli planlar
uygulamayı sürdüren emperyalist ülkeleri kınadığına
ilişkin açıklaması
İSMAİL
EMRAH KARAYEL (Kayseri) Teşekkürler Sayın Başkan.
Yurt
dışında görev yapan Alman askerlerinin görev sürelerinin
uzatılması hakkında Alman Parlamentosunda yapılan oturumda
sol partili Sevim Dağdelenin YPG sembolünü açmasını
kınıyorum. Alman iç istihbarat servisinin terör örgütü PKKnın
ülkede 14 bin yandaşının bulunduğunu bildirmesi ve bu terör
örgütünün uyuşturucu, insan ticareti ve haraç toplama gibi
suçlarının tespit edilmesine rağmen Almanyada yasak örgüt olan
PKKnın Suriye ve Iraktaki uzantısı terör örgütü YPGnin bir
kâğıt üzerindeki sembolünün çıkarılıp Alman Hükûmetini,
Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
muhafızlığını yapmakla suçlamasını, terör
örgütünün uluslararası uzantılarının Türkiye'ye
karşı skandal saldırılarının devamı olarak
nitelendiriyorum. FETÖ, PKK, PYD, YPG ve diğer terör örgütlerinin,
müttefiklik anlayışına uygun şekilde, Almanya başta
olmak üzere bütün ülkelerden temizlenmesi gerekmektedir. Orta Doğuda
böl-parçala-yönet stratejisini uygulayan, özellikle terör örgütlerine silah
desteği veren, terör örgütleri üzerinden kirli planlar uygulamayı
sürdüren emperyalist ülkeleri kınıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Karayel.
Sayın
Doğan
18.- Tekirdağ Milletvekili
Ayşe Doğanın, 22 Kasım Diş Hekimleri Gününe
ilişkin açıklaması
AYŞE
DOĞAN (Tekirdağ) Teşekkürler Sayın Başkan.
22
Kasım Diş Hekimleri Günü nedeniyle söz almış
bulunmaktayım.
Öncelikle,
vatandaşlarımızın ağız ve diş
sağlığının korunmasında her türlü ağız
bakımını ve tedavilerini özverili çalışmalarıyla
sağlayan diş hekimlerinin ve personellerinin 22 Kasım Diş
Hekimleri Gününü en içten dileklerimle kutlarım. Günümüzde,
vatandaşlarımızın her türlü ağız ve diş
sağlığı tedavileri, koruyucu hekimlik, sağlık
hizmetleri Sağlık Bakanlığımıza bağlı
resmî kurumlarımızda verilebilmektedir. Yüce Mecliste bulunan
diş hekimleri olarak gerek meslektaşlarımızın gerekse
şu anda diş hekimliği fakültesinde okuyan öğrencilerimizin
daha iyi şartlarda hizmet alabilmeleri ve hizmet verebilmeleri için
Sağlık Komisyonu Başkanımız ve Bakanımız
önderliğinde çalışmalarımız devam etmektedir.
Sağlık
ağızda başlar ve sağlık ağızda biter
temennisiyle, sağlıkla ve sağlıklı konuşmalar
dileğiyle yüce Meclisi selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Kılıç.
19.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, çocukların
geleceğimiz olduğuna ilişkin açıklaması
İMRAN
KILIÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
İnsanların
meyvesi, çocuklarıdır. Onlara güzel isimler vermeli ve onları
helal lokmayla besleyip büyütmeliyiz çünkü çocuklarımız
geleceğimizdir. Sağlıklı, eğitimli ve
donanımlı olarak yetiştirmeli ve böylece geleceğimizi
güvence altına almalıyız. Bir Çin atasözünde Bir yılı
düşünen, pirinç eksin; on yılı düşünen, ağaç diksin;
bir asrı düşünen, çocuklarına yatırım yapıp insan
yetiştirsin. denmiştir. Hazreti Ali Efendimiz de
Çocuklarınızı bugün için değil, gelecek için
yetiştiriniz çünkü onlar gelecek için
yaratılmışlardır. buyurur.
Kim
demiş çocuklar küçük bir şeydir? Bir çocuk belki en büyük bir
şeydir. Onlara bugünün küçükleri oldukları için sevgi göstermeli,
yarının büyükleri olacakları için de saygı
duymalıyız.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri, şimdi, söz talebinde bulunan sayın grup başkan
vekillerine söz vereceğim.
Sayın
Usta, buyurun.
20.- Samsun Milletvekili Erhan
Ustanın, Şampiyonlar Liginde üst tura çıkan Beşiktaş
Futbol Takımını kutladığına, 22 Kasım
Diş Hekimleri Gününe, gazilerin sorunlarına, GATA Rehabilitasyon
Merkezinin yönetiminin askerler tarafından yürütülmesinin ve OHAL
Komisyonuna işlerlik kazandırılmasının çok önemli
olduğuna ilişkin açıklaması
ERHAN
USTA (Samsun) Teşekkür ederim.
Öncelikle,
dün akşam Şampiyonlar Liginde bir üst tura atlayan
Beşiktaş futbol takımımızı gönülden kutluyorum.
22
Kasım, Dünya Diş Hekimliği Günü. Bilindiği üzere,
ağız ve diş sağlığı vücudun
sağlığını doğrudan etkilemektedir. Maalesef,
baktığımızda, aslında diş
sağlığı konusundaki göstergeler son derece kötüdür.
Türkiye'de 65 yaş üzerinde dişsizlik oranı yüzde 67. Yılda
kişi başına 1in altında diş fırçası
tüketimi düşüyor. 2 evden 1inde hiç diş fırçası yok ve her
3 kişiden 1i günde 1 kez dahi dişini fırçalamıyor.
Dolayısıyla bu konuda bir bilinçlendirme faaliyetinin
yapılması gerekir. Hükûmetin üzerine düşen birtakım
vazifeler var.
Gazilerimiz
var, doğu, güneydoğu gazilerimiz var 1984 yılından itibaren
özellikle, Kıbrıs gazilerimiz var, Kore gazilerimiz var, en son 15
Temmuz gazilerimiz var. Gazilerimizin tabii ciddi sorunları var,
onların her birine değinecek değilim ancak ben bugün bir konuyu
özellikle gündeme getirmek istiyorum: 1984 yılında gazi olan bir
askerimiz, bir erimiz bugün 50 yaşının üzerinde. Genç
yaştayken bazı konular tolere edilebiliyor, bunların ciddi bir
kısmında ciddi engellilik var yani ve çok büyük ameliyatlardan
geçiyor. Mesela ben 52 defa ameliyat olan bir gazi tanıyorum.
Bunların sayısı da çok fazla, az değil en azından.
İlaç kullanımları var, ilaç kullanımının vücut
üzerinde yarattığı ciddi bir tahribat var yani genç yaşta
bazı şeyler tolere edilebiliyor ama ileriki yaşlarda bunlarla
ilgili ciddi sıkıntılar oluşacak veya bugün onların
bakımına yardım eden çocukları var ama çocukları
evlenecek -evli olanlar için söylüyorum- hiç evlenemeyen gazilerimiz var,
bakacak kimsesi kalmayanlarımız var, eşleri yaşlanacak
Psikolojik sıkıntıları var, bu psikolojik
sıkıntıların getirdiği bir kısım
bunalımlar var, bunlar yaş ilerledikçe artıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen Sayın Usta.
ERHAN
USTA (Samsun) Gazilerimizle sürekli görüşerek onların o ruh
hâllerini anlayabiliyoruz. Dolayısıyla, burada bunları niye
söylüyorum, bunları özellikle şunun için ifade etmek istiyorum:
Mesela protez. Protez kullanımı da belli bir yaştan sonra mümkün
değil, dolayısıyla, bu gazilerimize belli merkezlerde
bakımını sağlayacak son derece özel bakımevleri
yapılması gerekiyor. Bununla ilgili olarak bu geçmiş
yıllarda çok fazla belki gündemimizde değildi ancak bundan sonra
yaşlanmayla birlikte bu konunun mutlaka ve mutlaka çok fazla üzerine
düşmemiz gerekiyor. Hemen bu vesileyle yeri gelmişken, biliyorsunuz,
Bilkentte GATA Rehabilitasyon Merkezi var, bu 15 Temmuz faciasından sonra
oranın yönetimindeki yapılan değişikliklerle oranın
yönetiminde ciddi bir kötüleşme var, bir iki başlılık var;
bir tarafta Sağlık Bakanlığı var, bir tarafta askerler
var. Buranın, bu bakımevinin, orada çünkü hep gazilerimizin
olduğu bir yer ve burada da yönetimin askerler tarafından
yapılmasının son derece önemli olduğunu düşünüyorum.
Sayın
Başkan, bir diğer önemli husus...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERHAN
USTA (Samsun) Çok kısa bir
BAŞKAN
Son bir dakika ek süre vereyim size Sayın Usta, tamamlayın yine.
ERHAN
USTA (Samsun) Hepimizin bildiği üzere 22 Mayısta OHAL Komisyonu
göreve başladı. Şimdi, tabii, toplumda OHAL Komisyonundan çok
ciddi bir beklenti var. Ben kendilerini ziyaret de ettim, yerinde inceleme
yaptık. OHAL Komisyonu Başkanı Selahaddin Bey de şimdi
Adalet Müsteşarı oldu, oraya yeni bir atama da yapılmadı.
Bu atamanın bir defa ivedilikle yapılması lazım. OHAL
Komisyonundan toplumun beklentisi çok yüksek. Bu beklentinin boşa çıkartılmaması
gerekiyor. Şimdi kurumlar kendi yapabileceği işleri dahi OHAL
Komisyonuna havale ediyorlar. Mesela mahkeme kararları var, mahkeme
kararları çerçevesinde kurumun diyelim ki ihraç etmişse iade yapması
lazım. Bunlar da OHAL Komisyonuna gitsin diye kurumlar biraz işin
kolaycılığına kaçıyor. OHAL Komisyonunun bu kadar
işi çok kısa sürede halletme imkânı yok. Dolayısıyla
toplumun beklentisi çerçevesinde, mağduriyet oluşmasın, suçlu
olan cezalandırılsın ancak mağdurların bir an evvel
mağduriyetinin giderilmesi konusunda OHAL Komisyonuna işlerlik
kazandırılmasının çok önemli olduğunu
düşünüyorum. Bu atamanın da ivedilikle yapılması
lazım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Yıldırım, buyurun.
21.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, Midilli Adası sahilinde 3 çocuğun
cesedinin bulunmasına, İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonu Başkanının bir HDP milletvekilinin komisyon
çalışmasından çıkarıldığına dair
yazısıyla ilgili Meclis Başkanlık Divanını göreve
davet ettiğine ilişkin açıklaması
AHMET
YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; iki gün önce Dünya Çocuk
Hakları Günüydü. Fakat hepimizin utanmasını gerektiren
görüntüler ve haberler bir iki gündür medyaya düşmüş durumda. Midilli
Adasında 3 çocuğun cesedinin bulunmasıyla bir aile
faciasını öğrenmiş olduk.
Sayın
Başkan, bu aile faciasını irdelediğimizde bu kişilerin
FETÖ soruşturması nedeniyle ihraç edilen bir aile ve Yunanistana
kaçmaya çalışıyor. Kimler bunlar? Fizik öğretmeni Hüseyin
Maden, sınıf öğretmeni eşi ve 3 çocuğu. Bunlar ihraç
edilmişler. Artık bu ülkede kendileri ve çocukları için bir
gelecek olmadığı inancıyla, kim bilir hangi hayaller,
umutlarla Ege Denizini geçerek Avrupaya gitmek isteyen bir aile dramı.
Bu olayın hesabını vermesi gerekenler çok net ortadadır.
Hiçbir soruşturma olmadan, hiçbir mahkeme kararı olmadan herhangi bir
hassasiyet gözetmeksizin insanları ihraç eden Hükûmet ve Hükûmete
eklenerek cezaları basan yargı bu olayın birinci dereceden
sorumlusudur. Unutulmamalıdır ki sözüm ona alçak bir darbeyle
mücadele ederken suçları belli olmayan insanları bu yola
sürükleyenler, inanın, zemzem suyuyla yıkansalar, bu mazlumların
elleri iki cihanda yakalarında olacak ve bu hesaptan kurtulamayacaklar.
Düşünün, anne, baba ve 3 çocuk. Çocuklar yalnız ailelerinin
değil, değerli milletvekili arkadaşlarım, devletlerin ve
tüm toplumların sorumluluğundadır. Çocukların
sıfatları, kariyerleri, ideolojileri, para hırsları yoktur.
Baskıdan ve çocukların geleceklerinden dolayı umuda yolculuk
mantığıyla çıkılan yollarda ölen çocuklar, herkesin
ama herkesin utancıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın Sayın Yıldırım.
AHMET
YILDIRIM (Muş) - Dün Aylan bebek üzerinden siyaset yapanlar acaba hiç mi
utanmıyorlar? Bizler bu ülkeyi nasıl yaşanmaz hâle getirdik? Ve
bu baskıcı zihniyetin peşini
bırakmayacağımızı, hesabını sormaktan geri
durmayacağımızı belirtmek isterim.
Ölenlere
Allahtan rahmet diliyorum. Bu acı, bu Parlamentonun üstüne bir kara leke
olarak düşmüştür.
Sayın
Başkan, İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Anayasa ve
İç Tüzükü çiğneyerek bir vekilimize, yasal yetkilerini de
aşarak, bir yazı yazmış ve bir komisyon
çalışmasından çıkarıldığını ifade
etmiştir.
Bu,
Anayasayı, İç Tüzükü çiğnemek ve hadsizliktir. Bu,
Anayasayı, İç Tüzükü neden çiğnemek anlamına geliyor?
Çünkü yasama organının oluşumu, komisyonların
teşekkülü ve dağılımı gücünü Anayasadan ve yetkisini
İç Tüzükten almaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın siz de. Son bir dakika
AHMET
YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim.
Başkanlık
Divanı olarak bu konuda, yapılmış bu Anayasaya ve İç
Tüzüke aykırı işlem için takipçi ve girişimci
olmanızı bekliyoruz Sayın Başkan.
Bakın,
hiç kimse yaşam tarzlarından ve davranışlarından ötürü
Anayasa çiğnenerek bir muameleye maruz kalamaz. Biz komisyonlardaki
sayılarımızı ve yetkilerimizi halktan aldık,
Anayasadan aldık, İç Tüzükten aldık.
İnsan
Hakları Komisyonu Başkanı eğer bu hadsizliğini
düzeltmezse, kendisine zaten zerrece saygımız
kalmamıştır, kendisine kötü yöneleceğimizi ve Anayasa ve
yasalara, İç Tüzüke aykırı bu tutumunun hep
karşısında olacağımızı ifade etmek istiyor,
Meclis Başkanlık Divanını bu konuda göreve davet ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Araştıracağım Sayın Yıldırım.
Sayın
Özkoç, buyurun.
22.- Sakarya Milletvekili Engin
Özkoçun, Rasim Ozan Kütahyalı olayının takipçisi
olduklarına ve Çerkez Ethem konusuna tüm boyutlarıyla
açıklık getirilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Rasim
Ozan Kütahyalının iki üç gündür Türkiyeyi meşgul eden
davasının takipçisi olduğumuzu bir kere daha ifade ediyorum.
Arkadaşlarımız şu anda basın toplantısı
yapıyorlar.
Sayın
Başkan, sizin de hassas olduğunuz ve bunun üzerinde
duracağınızı düşündüğüm bir konuyu gündeme
taşımak istiyorum. Çerkez Ethem kendi hatıratında ihanet
edip etmediğine veya suçlu olup olmadığına ilişkin
şu ifadeleri kullanmıştır: Suçlular affedilmeyi kabul
eder. Ben suçlu değilim. Aziz vatan için herkesten önce yola
çıktım, mevki ve şeref düşünmedim. Bu durumda dönmektense
iftiraya uğramış bir mağdur olarak ölmeyi tercih ederim.
demiştir. Akıbetim günün birinde, o ilk günlerin tarihini yazmak
isteyen kimselerin dikkatini çeksin ve meseleyi baştan sona ele
alsınlar. Belki çok hatalarım oldu fakat asla vatan haini
olmadığımı tespit etsinler. Kurtuluş
Savaşında mücadele vermiş bu vatanın evladı için
vasiyet yerine getirilmelidir. Çerkez Ethem hain midir, değil midir tüm
boyutlarıyla araştırılmalı, gerçek, resmî olarak
ortaya konmalıdır. Dizilerde, tartışma programlarında
ehil olanların, olmayanların dilinde bu konu
konuşulmaktadır. Bilinmelidir ki Çerkez Etheme yönelik yapılan
her karalama Çerkez halklarını rencide etmektedir. Konuya tüm
boyutlarıyla açıklık getirilmeli, bir insanın, bir ailenin
ve bir halkın üstündeki yük kaldırılmalıdır.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Ben de teşekkür ederim Sayın Özkoç.
Sayın
Bostancı, buyurun.
23.- Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının, Bosna kasabı olarak bilinen Ratko Mladiç
hakkında soykırım yaptığı kararı
verilmesine, Şampiyonlar Liginde üst tura çıkan Beşiktaş
Futbol Takımını kutladığına, 22 Kasım
Diş Hekimleri Gününe ve Alparslan Türkeşin 100üncü doğum
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, teşekkür
ediyorum.
1995
yılının Temmuz ayında eski Yugoslavyanın Srebrenitsa
şehrinde Ratko Mladiç önderliğinde, Bosna kasabı olarak
adlandırılan ve savaş suçlusu olan bu kişinin
önderliğinde, 8.372 Bosnalı bu insanlara karşı bir katliam
gerçekleştirilmişti. En küçüğünün yaşı 13tü. Her
yaştan Bosnalı Müslüman vardı bu 8.372 kişinin
arasında. Uzun yıllar kaçtı, 2011 yılında yakalandı.
Hollanda Laheyde savaş suçları için kurulan mahkemede
yargılandı ve müebbet hapis cezasına mahkûm oldu. Bu, elbette
orada yaşanan acıları ortadan kaldırmıyor ama küresel
ölçekte insani ve vicdani bir damarın varlığına işaret
etmesi bakımından da önem taşıyor. Bugün, yine küresel
ölçekte çeşitli emperyal hayaletlerin, kışkırtmaların,
savaş suçlularının ortalıkta dolaştığı
bir zamanda Laheydeki bu yargılamaya ve bu tür etnik soykırım
yapan, savaş suçları işleyenlere ilişkin verilen cezaya
dikkat çekmek ayrıca bir önem taşıyor.
Sayın
Başkanım, Beşiktaş Futbol Takımı dün akşam
berabere kaldı Portoyla ama puanları itibarıyla bir üst tura
çıktı. Buna milletçe sevindik. Beşiktaş Spor Kulübüne
başarılar diliyoruz. İnşallah Avrupa Şampiyonu olur.
Yine,
Dünya Diş Hekimleri Günü. Bütün diş hekimlerimizin bu gününü
kutluyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın Sayın Bostancı lütfen.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) - Ağız ve diş
sağlığına ilişkin çok çeşitli
çalışmalar yapılıyor. Bunun ne kadar önemli olduğu,
özellikle modern hayatın içerisinde, son yüzyıl içerisinde daha da
öne çıktı ve iktidarımız da çok çeşitli biçimlerde bu
konuda kampanyalar düzenliyor. Bu Diş Hekimleri Günü münasebetiyle bu
konunun öneminin altını bir kez daha çizmek isterim.
Öte
yandan, yakın tarihimizin önemli siyasi damarlarından ve toplam
tarihimiz içerisinde geleceğimiz açısından hayati bir rol
üstlenmiş olan milliyetçiliğin siyasi ve entelektüel öncülerinden
rahmetli Alparslan Türkeşin 100üncü doğum yıl dönümü, 1917
yılında doğmuştu. Ortak tarihimizin bu önemli kişisi,
aktörü ve siyasi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Son bir dakika vereyim size de ek süre olarak Sayın Bostancı.
Buyurun.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Bu önemli siyasi hareketi bakımından
Sayın Alparslan Türkeşin taşıdığı rolü ve
anlamı biliyoruz. Bunun için illa o çizgide, milliyetçi bir
anlayışla davranmak gerekmiyor. Ortak kaderimiz çok çeşitli
yaklaşımlardan teşekkül ediyor ama bu ülkede insanların
birbirlerini tanıyıp bilirken bu ortak kader ve gelecek istikametinde
bir tasavvura sahip olmaları da geçmişe ve geleceğe yönelik
farklı fikirlere saygıyla yaklaşmaları bakımından
da önem taşıyor diye düşünüyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bostancı.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Bir cümle için yerimden söz alabilir miyim?
BAŞKAN
Buyurun Sayın Yıldırım, bir dakika.
24.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, Şampiyonlar Ligindeki
başarışı nedeniyle Beşiktaş Futbol
Takımını tebrik ettiğine ilişkin açıklaması
AHMET
YILDIRIM (Muş) Özür dilerim, zaman
sıkışıklığından ifade edemedim. UEFA
Şampiyonlar Ligi G Grubunda sezon başından beri çok üstün bir
başarı gösteren güzide kulüplerimizden Beşiktaş son maça
kalmadan grubundan çıkmayı garantilemiş ve Avrupanın büyük
son 16 takımından biri olmuştur. Bundan sonraki maçlarında
ve performanslarında da başarılar diliyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Ben de teşekkür ederim.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının,
Beşiktaş Futbol Takımını tebrik ettiğine
ilişkin konuşması
BAŞKAN
Dün tebrik etmiştik Beşiktaşı ve
Beşiktaşlıları, bugün tebrikimizi tekrar edelim,
kutlayalım, başarılar dileyelim.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş
bir önerisi bulunmaktadır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, Grup Başkan
Vekili Samsun Milletvekili Erhan Usta tarafından, Türk sporunda artan
şike, doping ve şiddetten arınmış bir yapı için
bu tür programların engellenmesi adına, öncelikle RTÜK başta
olmak üzere yetkili kurum ve kurullarca gerekli önlemlerin tespit edilmesi
amacıyla 22/11/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, ön görüşmelerinin Genel Kurulun 22
Kasım 2017 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
22/11/2017
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 22/11/2017 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Erhan
Usta
Samsun
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
22
Kasım 2017 tarih, 2492 sayı ile TBMM Başkanlığına
MHP Grup Başkan Vekili ve Samsun Milletvekili Erhan Usta'nın Türk
sporunda artan şike, doping ve şiddetten arınmış bir
yapı için bu tür programların engellenmesi adına öncelikle RTÜK
başta olmak üzere yetkili kurum ve kurullarca gerekli önlemlerin tespit
edilmesi amacıyla verdiği Meclis araştırması
açılmasına dair önergemizin görüşmelerinin 22/11/2017
Çarşamba günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin gerekçesini açıklamak üzere öneri sahibi Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekili Sayın Kamil Aydın
konuşacak.
Buyurun
Sayın Aydın. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA KAMİL AYDIN (Erzurum) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği önerge üzerinde
konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama
başlamadan önce, dün gece bülteninde kulak misafiri olduğum bir
bilgiyi paylaşmakta yarar var diye düşünüyorum konuyla dolaylı
bir bağlantısı olduğu için. Dün 21 Kasım Dünya
Televizyon İzleme Günüymüş ve yapılan araştırmalara
göre de kişi başına düşen izleme oranı üç yüz
dakikanın üzerine çıkarak birinci olarak Türkiye televizyon izlemede
kategoriye girmiş. Buradaki yorumu siz yüce Meclisin üyelerine ve Türk
kamuoyuna bırakıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, son yıllarda yaşanan ekonomik, siyasi ve sosyal
sorunlardan kaynaklanan toplumsal travmalar gittikçe artmakta ve buna
bağlı olarak bunalımlar, cinayetler ve aile trajedileri
yaşanmaktadır. Yaşanan bütün bu sorunlar ve
sıkıntılara çözüm üretmede, demokrasilerin üç erkine ilave bir
güç olarak eklemlenen medyaya da çok büyük bir görev ve sorumluluk
düşmektedir. Birçok yükümlülüklerinin yanı sıra, aynı
zamanda toplumsal ve kültürel değerlerin korunmasını hedefleyen
ülkelerde medyadan beklenen, toplumda yapıcı ve eğitici
yaklaşımları destekleyici katkılarda bulunmaktır.
Ülkemizde ise son zamanlarda özellikle bazı televizyon programları böyle
bir yüksek misyondan uzak bir yayın mantığıyla hareket
etmekte ve bunun sonucunda da kısa vadede, yukarıda kısaca
değindiğimiz sorunların, cinnetlerin, cinayetlerin,
bunalımların ve trajedilerin artmasına neden olmaktadır;
uzun vadede ise toplumsal ve kültürel yozlaşmayı tetiklemektedir.
Sayın
milletvekilleri, bu yozlaştırıcı ve sorunları
tetikleyici yayınlar zinciri öncelikle evlilik ya da çöpçatan
programlarıyla başladı, eğlence ve yarışma
programlarıyla devam etti ve maalesef bugün, son günlerde ise spor
programlarıyla daha farklı bir alana geçti. Aslında geçen yasama
yılında Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu konuda hassasiyetimizi
mütemadiyen ifade edip gerekli önlemlerin alınması konusunda
araştırma önergesi ve kanun tekliflerinde bulunmamıza rağmen
ve tüm grupların da mutabık olmalarına karşın program
saatlerinin değiştirilmesi dışında ciddi ve köklü bir
önlem alındığına tanıklık edemedik maalesef.
Şimdi
ise geçtiğimiz günlerde bir spor programında sarf edilen, ahlaka,
vicdana ve insani değerlere aykırı sözlerle durumun vahameti
daha da artmıştır. Bu da daha büyük olayların ön habercisi
olarak algılanmalı ve dün karı koca, çocuk cinayetlerinin
artmasını tetikleyen programlarda olduğu gibi, Allah korusun,
sporun da o, sağlığı ve başarıyı önceleyen
ana düsturuna aykırı birtakım gelişmelere yani şiddete
önayak olacağı izlenimlerini yaratmaktadır. Bu nedenle,
başarı veya günü kurtarma adına her şeyi mübah sayarak
zeki, çevik ve ahlaklı sporcu yetiştirme temel hedef ve ilkelerinden
uzak hâle gelen Türk sporunda artan şike, doping ve şiddetten
arınmış bir yapı adına, bu tür programların
engellenmesi adına öncelikle RTÜK başta olmak üzere yetkili kurum ve
kuruluşları önlemler alınması konusunda göreve davet
ediyoruz. Aksi takdirde, Allah korusun, bakın, işte, izlenme
oranımızı konuşmamın başında ifade ettim,
büyük bir risk taşıyoruz.
Değerli
milletvekilleri, bir medeniyet, teknolojik üründür televizyon. Bir medeniyet
bir teknolojik ürününü kaybederek hiçbir şeyini kaybetmez ama kültürlerin
bir araya gelip medeniyeti oluşturduğu bir sosyolojik tahlilde bir
milletin ayakta kalabilmesi için en önemli güç kaynağı kültürüdür.
Yapılan bu programlar eğer kültürünü erozyona uğratırsa o
millet artık yok hükmündedir. Dolayısıyla, artık biz ensest
ilişkilerle dolu programlardan, sürekli, mahalle kültüründen uzak
saraydaki evlilikleri, sınıfsal, yüksek birliktelikleri özendiren
programlardan ve çocuk, anne, baba
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın, peki, bir dakika ek süre vereyim Sayın Aydın.
KAMİL
AYDIN (Devamla) Özellikle, cinnetlerin artarak anne, baba, çocuk
cinayetlerinin arttığı bir süreçten geçiyoruz. Bunlarda maalesef
bu programların mutlaka olumsuz bir katkısı vardır. Bugün
de korkarız ki zaten sporun olmazsa olmaz önlem alınması gereken
bir tehdidi olan şiddet ve bu tür programlar ve bu programlarda
kullanılan o şiddet dili yakın zamanda büyük travmalara, büyük
toplumsal bunalımlara neden olacaktır.
Dolayısıyla,
yolun başındayız. Geçen sene RTÜKle ilgili bu karar
alındı, bu Meclisten güzel bir karar çıkmıştı ama
maalesef arkasında durulmadı, sadece programların saatleri
değiştirilmek yoluyla sadece dostlar alışverişte
görsün mantığı hâkim kılındı. Artık bu
Meclisten, gelecekle ilgili daha güçlü, daha sağlıklı, daha zeki
kuşakların yetişmesine katkıda bulunacak spor
programlarının yapılmasına önayak olacak önlemlerin
alınmasını yüce heyetinizden rica ediyorum.
Saygılar
sunuyorum. (MHP, AK PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aydın.
Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Sayın
İmam Taşçıer konuşacak. (HDP sıralarından
alkışlar)
Buyurun
Sayın Taşçıer.
HDP
GRUBU ADINA İMAM TAŞÇIER (Diyarbakır) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sporun temel amacının,
sağlıklı bir toplum yetiştirebilmek, farklı kültürleri
birbiriyle yakınlaştırmak, militarizmden, cinsiyetçilikten,
milliyetçilikten ve benzeri tekçi, ırkçı, faşist
düşüncelerden arındırılarak sahalarda barış ve
diyaloğu geliştirmek olduğu kadar, TV ve benzeri
yazılı, görsel basında da bunu işlemek olması
gerekirdi. Ama maalesef, Türkiyede spora gereken önem verilmemiş, iktidar
odaklı nedenlerden dolayı toplum
kutuplaştırılmış, politik şiddet tribünlere ve
sahalara bir şekliyle sirayet etmiştir. Bugüne kadar Amedspora
yapılanlar bunun en basit örneğidir.
Amedspor,
bilindiği gibi, geçen yıl kendi grubunda 2nci olmuş, kıl
payı Birinci Lige gelmeyi kaçırmış olmasına
rağmen, sıradan bir takım olmamakla beraber batıda
çıktığı her maçta şiddete maruz kalmış ve bu
yılın tüm deplasman maçlarında ise bir şekliyle seyirci
yasağı getirilmiş. Seyirci yasağını getirenler
ise illerin valileri, valiler tarafından bu seyirci yasakları
getirilmiş. Gerekçe, toplumsal bir şeye neden olabilir diye. Nedir bu
toplumsal başkaldırıya neden olan? Ankaraya geliyor, Ankarada
maç yaptığında büyük bir saldırıya maruz kalıyor.
Geçen sene bunun örneği burada yaşandı. Kendi 300-400
seyircisini koruyamayan bir idare, bir yönetim var mıdır acaba? Yine
aynı şekilde, geçen yıl Çocuklar ölmesin, maça gelsinler
pankartı açıldığı için Amedspora bir sürü cezalar
verilmiş, şu anda 32 yöneticisi yargılanmaktadır. Nedeni
nedir? Dün de defalarca izah ettik; Uğur Kaymaz, 13 yaşında
çocuk öldürüldü, hâlen çocukların öldürülmeleri devam ediyor. Bu
çocukların maça gelmesi kadar doğal bir şey var mıdır?
Onların hayatının en güzel yıllarında spor yaparak,
maça gelerek buna devam etmelerinden başka türlü ne hakları olabilir
ki bu pankart öyle olduğu için yasaklanıyor ve şu anda 32
Diyarbakırspor yöneticisi yargılanıyor. Zaten Kürtlerin
temsilcileri, siyasi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Taşçıer.
İMAM
TAŞÇIER (Devamla) Peki. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
Onursal Adıgüzel konuşacak.
Buyurun
Sayın Adıgüzel. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA ONURSAL ADIGÜZEL (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisinin araştırma önergesi üzerine söz
almış bulunmaktayım.
Ben
de Beşiktaşın başarısını öncelikle
kutluyorum fakat AKP iktidarıyla sporda artan şiddete de dikkat
çekmek istiyorum. AKP iktidarıyla birlikte ne yazık ki Türkiyede
sadece sporda değil, hayatın her alanında şiddet artmıştır;
sosyal ve ekonomik sorunlar hayatın her alanında kendini
göstermiştir. Cinsiyetçi, ayrıştırıcı,
ötekileştirici anlayış da ne yazık ki toplumun birçok
noktasında karşılık bulmuştur ve
yasama-yürütme-yargıdan sonra dördüncü önemli güç olan medya bu konuda çok
önemli bir görev almaktadır. Yapıcı ve eğitici programlar
yerine televizyon programlarındaki yozlaşma hepimizi üzmektedir ve bu
da Adalet ve Kalkınma Partisinin ülkemize acı bir hediyesidir. Gün
geçmiyor ki spor programları adı altında dokunulmazlık
zırhına büründürülmüş kanallarda çocuklarımızı,
gençlerimizi zehirleyen ırkçı, ayrıştırıcı
ve cinsiyetçi söylem içerikli programlar yerini bulmasın. En son
yaşadığımız ve şahit olduğumuz, toplumun
bütün kesimlerini derinden yaralayan Rasim Ozan Kütahyalı olayına
gelmek istiyorum. Buradan söylemeye dilim varmıyor. Sadece bu Meclis
çatısı altında bu söylemleri bir kez daha nefretle
kınıyorum ve bir daha televizyon kanallarında böyle
ayrıştırıcı, insanları ötekileştiren
söylemlerin yer almaması gerektiğini düşünüyorum. Bizler siyasi
parti gözetmeksizin bir arada, yüksek sesle bu
ayrıştırıcı söylemlere karşı durmazsak ne
yazık ki bu ülkedeki çocuk istismarının da, bu ülkede
kadına olan şiddetin de önüne geçemeyiz.
Değerli
milletvekilleri, Rasim Ozan Kütahyalı AKP iktidarının
şiddeti, ırkçılığı artırıp toplumu
nasıl ayrıştırdığının çok güzel bir
örneğidir. Biz bu arkadaşı yeni tanımıyoruz. Biz Rasim
Ozan Kütahyalıyı Boşnak kökenli
vatandaşlarımızı yaralayan sözlerinden
tanımıyoruz. Esasında, biz kendisini FETÖ
savcılarının heykelleri dikilmeli. dediği günlerden de
biliyoruz. Tamamen FETÖnün tezgâhı olan Balyoz ve Ergenekon
davalarını canhıraş savunduğu günlerden biliyoruz. Biz
yeni tanımadık ama iktidar yeni tanıyor sanırım, bugün
kınıyor çünkü.
Tekrar,
acı bir gelişmedir biliyorum ama AKP iktidarı Türkiyede bir çok
ayrışıma, birçok yozlaşmaya sebep olmuştur ve bunun
etkisi de çocuklarımıza medya kanalıyla direkt
ulaşmaktadır.
Biz
MHPnin bu önergesini destekliyoruz ve RTÜK kanalıyla ve yetkili
kurullarla tedbir alınması gerektiğini söylüyoruz.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Adıgüzel.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına Ordu Milletvekili Sayın Oktay
Çanak konuşacak.
Buyurun
Sayın Çanak. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA OKTAY ÇANAK (Ordu) Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; ben de MHP grup önerisi üzerine söz aldım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet,
iki günden beri bir televizyon programı üzerinde gerçekten çok ciddi bir
eleştiri var. Tabii bu eleştirilerin hepsi de haklı, bunu da
kabul etmek lazım ama bunu AK PARTİye tahmil etmek, ona isnat etmek
de gerçekten şiddeti eleştirenler açısından da çok
doğru bir kabul değil.
Şimdi,
kitle iletişim araçlarının oluşturduğu kamuoylarından
biri de hiç şüphesiz spor kamuoyudur. Spor ve siyaset insanların
ilgisini çeken, onların takip ettiği bir vizyondur, bir görüntüdür.
Tabii bunun televizyonda, sosyal medyada konuşulması ve
konuşulurken de dikkat edilmesi gerçekten toplumsal refleks açısından
da çok önemlidir.
Şimdi,
2005 yılında Mecliste yine benzer konuşmalarla bir
araştırma komisyonu kurulmuş ve yapılan bu komisyon
çalışmaları sonrasında da birtakım önlemlerin
alınması gündeme gelmiş ve bu rapor hâline getirilmiş. Bu
raporun içerisinde, Türkiyede futbolda şiddet olaylarıyla ilgili
polislerin tutmuş oldukları tutanaklarda medyanın yüzde 34,9
etkisinin olduğu ifade edilmiş.
Yine,
sporda şike, şiddet, haksız rekabet, teşvik primi
iddiaları ve diğer konularla ilgili yapılan
araştırmalarda zafer kazanmak savaşmak parçalamak ölümüne
oynamak ibarelerinin medyada çok sık dile getirildiği tespit
edilmiş. Peki, bunun üzerine AK PARTİ ne yapmış?
Bakın, 5149 sayılı sporda şiddetin önlenmesine ilişkin
bir yasa çıkarmış. Sonrasında, yine eksiklikleri görmek
suretiyle de 6222 sayılı yeni bir yasayı daha gündeme
taşımış. Bu yasayla birlikte, biliyorsunuz, valilerin
başkanlığında bir il spor güvenlik kurulu
oluşturuluyor ve onlar her müsabaka öncesinde sporda nasıl önlem
alınabilir, bunları konuşuyorlar ve bunları tartışıyorlar.
Bakın,
dünyanın her yerinde spor etkinlikleri yapılmaktadır ve bu
etkinlikler yapılırken de bazı olumsuzluklar, şiddet
görüntüleri ortaya çıkmaktadır. Bu, sadece Türkiye'nin sorunu
değildir ama çok şükür, başta RTÜK olmak üzere, bununla
alakalı çalışmalar yapılmış, konferanslar
düzenlenmiş ve bahsi geçen o televizyon programına RTÜK
tarafından tam 21 kez para cezası verilmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMİL
AYDIN (Erzurum) Demek uslanmıyor. Caydırıcı değil.
OKTAY
ÇANAK (Devamla)- İnşallah, bundan sonra da bu cezalar hangi
kişi, kurum tarafından yapılırsa da verilmeye devam
edilecektir.
Ben,
bu çalışmayı gösteren bütün RTÜK çalışanlarına ve
kanunun çıkmasına vesile olan milletvekili arkadaşlarıma
teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çanak.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Başkanım, karar yeter sayısı
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bu ayıp da bu partiye yeter.
BAŞKAN
- Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.43
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli), Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım. Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip
üyeler arasında bir anlaşmazlık var, oylamayı elektronik
cihazla yapalım.
Oylama
için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.07
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.22
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisinin ikinci oylamasında da karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi,
öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, öneri
kabul edilmemiştir.
Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekili Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım tarafından,
Anayasayı ve insan haklarını korumakla görevli en üst
yargı mercisinin, içtihat teşkil eden önceki kararlarını
tanımamış olması, yasama sorumsuzluğu ve
dokunulmazlığını görmezden gelmesiyle birlikte yerel
mahkemelerde devam eden yargı süreçlerini etkilemesi nedeniyle 22/11/2017
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 22 Kasım 2017 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
22/11/2017
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 22/11/2017 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Ahmet
Yıldırım
Muş
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
22
Kasım 2017 tarihinde Muş Milletvekili Grup Başkan Vekili Ahmet
Yıldırım tarafından Anayasayı ve insan
haklarını korumakla görevli en üst yargı mercisinin içtihat
teşkil eden önceki kararlarını tanımamış
olması, yasama sorumsuzluğu ve dokunulmazlığını
görmezden gelmesiyle birlikte yerel mahkemelerde devam eden yargı
süreçlerini etkilemesi nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş
olan 5964 sıra numaralı Meclis araştırması önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak, görüşmelerinin 22/11/2017
Çarşamba günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Konuşmacılara geçmeden önce, Sayın Yedekci, bir söz talebiniz
var, nedir?
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.- İstanbul Milletvekili
Gülay Yedekcinin, Malatya Cemal Gürsel Mahallesindeki 13 evin
kapısının kırmızı boyayla işaretlenmesi
nedeniyle İçişleri Bakanlığı ve güvenlik güçlerinden
gerekli önlemleri almasını rica ettiğine ilişkin
açıklaması
GÜLAY
YEDEKCİ (İstanbul) Çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Basında
yer alan haberlere göre, Malatyada Cemal Gürsel Mahallesindeki 13 evin
kapısı kırmızı boyayla işaretlenmiştir.
Özellikle Alevi vatandaşlarımızın
yaşadığı bu bölgede bu işaretleme hepimizin
aklına kötü hatıraları getirmiştir. Alevilere
inançları ve yaşam felsefeleri nedeniyle cephe alan bir
anlayış tarafından bu işaretlemelerin
yapılmış olması endişesini vatandaşlar orada
yaşamaktadır. İçişleri Bakanlığından ve
güvenlik güçlerinden gerekli önlemleri almasını rica ediyoruz.
Aleviler bu ülkenin asli unsurudur. Güvenlikle ve huzurla yaşamaları
onların en doğal haklarıdır.
BAŞKAN
Elbette ki Aleviler bu ülkenin asli unsurudur ama böyle bir şey varsa
tehlikeli bir durumdur bu. Siz Valilikle veya İçişleri
Bakanlığının yetkilileriyle görüştünüz mü konuyu?
GÜLAY
YEDEKCİ (İstanbul) Evet, il başkanlığımız
görüştü.
BAŞKAN
Peki, ben de takip edeceğim, daha sonraki aşamalarda bu konuda
bilgi vereceğim.
GÜLAY
YEDEKCİ (İstanbul) Çok huzursuz şu anda aileler.
BAŞKAN
Peki.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
(Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekili Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım tarafından,
Anayasayı ve insan haklarını korumakla görevli en üst
yargı mercisinin, içtihat teşkil eden önceki kararlarını
tanımamış olması, yasama sorumsuzluğu ve
dokunulmazlığını görmezden gelmesiyle birlikte yerel
mahkemelerde devam eden yargı süreçlerini etkilemesi nedeniyle 22/11/2017
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 22 Kasım 2017 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Şimdi, Halkların Demokratik Partisi grup önerisini
görüşeceğiz.
Önerinin gerekçesini
açıklamak üzere öneri sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Mardin Milletvekili Sayın Mithat Sancar konuşacak.
Buyurun Sayın Sancar.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MİTHAT
SANCAR (Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasa
Mahkemesi geçen hafta bir karar verdi. Bizim tutuklu milletvekillerinin
bireysel başvuru dosyalarından Gülser Yıldırımla
ilgili bu karar. Açık söyleyeyim, sadece hayal
kırıklığı yaratmadı bu karar. Bu kararı
nitelemek, tanımlamak gerekirse, gerçekten bir skandal. Birçok açıdan
skandal niteliğinde bir karardır bu. Bir defa, Anayasa Mahkemesi ilk
derece mahkemesi gibi değerlendirmeler yapıyor, hüküm veriyor; hem
başvurucu Gülser Yıldırımla ilgili hüküm niteliği
taşıyacak ifadelere yer veriyor bu kararda hem de partimizi
yargılıyor. Oysa Anayasa Mahkemesinin yapması gereken şey,
bireysel başvurunun konusuyla sınırlı bir karar vermektir.
Bu kararı da, zaten kendi içtihatlarına da referans
aldığı bazı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi
kararlarına da uymuyor. O açıdan da gerçekten son derece vahim bir
durumla karşı karşıyayız.
Bakın, şöyle
başlayalım: Gülser Yıldırımla ilgili dosyayı
neden ilk inceleme dosyası olarak belirledi Anayasa Mahkemesi, bu belli
değil. Çünkü Anayasa Mahkemesine daha önce bizim milletvekillerinin yaptığı
tutuklulukla ilgili bireysel başvurular var. 10 tane bireysel başvuru
içinde Gülser Yıldırımın başvurusu 9uncu
sırada. İlk başvuru ile yani Eş Genel
Başkanımız Selahattin Demirtaşın başvurusu ile
Gülser Yıldırımın başvurusu arasında 14.981
başvuru var. İlk önce Demirtaşın dosyasını
incelemiyor, diğer 8 milletvekilimizin dosyasını incelemiyor,
Gülser Yıldırımın dosyasını çekiyor, onunla
ilgili karar veriyor. Anayasa Mahkemesine sormak istiyoruz buradan ve aynı
şekilde kamuoyuna da soruyoruz: Mahkemenin öncelikle ilgili bir kriteri
var mıdır? Hangi dosyaları, hangi kriterlere göre sıraya
koyuyor? Eğer bu kriter yoksa, peki o zaman aldığı bu
karar, Gülser Yıldırımın dosyasını öne çekme
kararı hangi mantığa dayanıyor? Anayasa Mahkemesi,
açıkça burada bir de AİHMe Hükûmetin cevap vermesi gereken süre
dolmadan bir hafta önce bu dosyayı gündemine alıyor ve karara
bağlıyor. Burada da AİHMe bir mesaj yollama gibi derdi var
mı?
Anayasa
Mahkemesi, maalesef, kendi içtihatlarını da çarpıtarak
kararına koymuş. Kararında referans verdiği Balbay ve
Haberal kararlarının da gereğini yerine getirmediği gibi,
onları farklı yorumlayarak, çarpıtarak gerekçesine
almıştır. Anayasa Mahkemesi adına gerçekten son derece
utanç verici bir durumdur. Sadece o değil, AİHM kararlarına da
atıf yapıyor Anayasa Mahkemesi ama yaptığı
atıflar da yine çarpıtıcı niteliktedir. Asıl bizim
başvurularımızı olumlu sonuçlandırmasına referans
olabilecek kararları göz ardı ediyor, yok sayıyor.
Anayasa
Mahkemesi, bu kararıyla, demokrasiye, demokrasi tarihine kara leke olarak
geçecek bir tutum sergilemiştir. Bunun nereden
kaynaklandığını mutlaka yüce Meclisin de
araştırması gerekiyor. Bu ilk değil, Anayasa Mahkemesi,
OHAL kanun hükmünde kararnameleriyle ilgili iptal başvurusunu da aynı
şekilde, daha önce verdiği içtihatlara aykırı olarak
reddetmiştir. Anayasa Mahkemesi, demokrasiyi ve özgürlükleri ortadan
kaldıran işlemlere ve tasarruflara onay vermekle kalmıyor,
bunları kutsuyor. Bir tür militan devletçi anlayış uyguluyor ki
şu an o sıralarda oturan, Anayasa Mahkemesi hâkimi olan ve bu kararda
imzası bulunan Başkan ve bazı üyeler, bunu yıllarca
yazılarında eleştirdiler. Soruyoruz Anayasa Mahkemesine:
Korkuyor musunuz? Korkuyorsanız, biz bu korkunun sebeplerini araştıralım,
ortaya çıkaralım. Eğer değilse neden böyle
davrandınız?
Saygılarımla
efendim. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sancar.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Mehmet
Parsak konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Parsak. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA MEHMET PARSAK (Afyonkarahisar) Aziz Türk milleti,
saygıdeğer milletvekilleri; HDP Grubunun grup önerisi hakkında
Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunuyorum.
Gazi Meclisi ve sizleri bu vesileyle saygılarımla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, bu mahiyette esasen, şimdiye kadar da pek çok defa grup
önerileri verildi ve özellikle aynı grup tarafından benzer iddialarla
da bu grup önerilerinin kabul edilmesi istendi. Biz Milliyetçi Hareket Partisi
olarak da şimdiye kadar, bu mahiyetteki tüm grup önerileri üzerinde
aynı istikrarla, bu grup önerilerinin amacına uygun
olmadığını ve bundan dolayı da kabul
etmeyeceğimiz yönündeki duruşumuzu, tutumumuzu istikrarlı bir şekilde
sürdürdük. Şimdi de gene son söyleyeceğimizi peşinen ifade
edelim. Söz konusu grup önerisi yargının
siyasallaşmasının ve bunların sonuçlarının
araştırılmasından ziyade, ülkemizde yaşanan bir
sürecin sonunda bu amaçların dışında bir politikanın
geliştirilebilmesi, tartışılabilmesi ve
konuşulması amacına yönelik olduğundan, biz bu grup
önerisinin aleyhinde oy kullanacağımızı peşinen ifade
edelim.
Saygıdeğer
milletvekilleri -daha önce de ifade ettik- evet, ülkemizde yargının
siyasallaşması amacına yönelik olarak gerçekten vahim bir süreç
işlemiştir ve bu süreçte yargıya güvenin yüzde 11lere kadar
düştüğü gibi bir gerçekle, bir hakikatle de karşı
karşıya kaldık. Özellikle 12 Eylül 2010 referandum sürecinde,
Milliyetçi Hareket Partisinin ve liderimizin haklı karşı
duruşuna rağmen, ne yazık ki bu ülkede bir Anayasa
değişikliği gerçekleştirildi ve o Anayasa
değişikliğine istinaden yargının,
siyasallaşmanın da ötesinde, âdeta bir devletin ele geçirilmesi
operasyonunun bir parçası hâline getirilmesi gibi bir süreci
yaşadık ve bu sürecin sonunda o yargının siyasallaşması
ve devletin ele geçirilmesi sürecinin nihayetinde 15 Temmuz gibi bir hakikatle
karşılaştık. Öyle ki 15 Temmuzda, yargının
sistemi olan Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) kapsamında
sıkıyönetim mahkemelerinin dahi
tanımlandığını gördük. Biz bu süreçte, Yargıda
Birlik Platformu yaklaşımına uygun olarak devlet
aklının devrede bulunduğu ve her türlü siyasi görüşten
yargıç tarafından bunun vahametlerini göz önünde bulundurmak
suretiyle çok haklı, çok yerinde, çok isabetli bir tutumla bunun
toparlanabilmesi, güçlendirilebilmesi adına isabetli bir
yaklaşımın ortaya konulduğunu da gördük. Ama
geldiğimiz noktada, dokunulmazlıkların
kaldırılması ekseninden başlayarak bugüne geldiğimiz
çerçevede, bir sürecin sonunda bu yargılama faaliyetleri
gerçekleştirilmekte. Anayasamızın 11inci maddesi açık,
Anayasa hükümleri herkesi bağlar; Anayasamızın 138inci maddesi
de açık, yargı kararlarına da herkes uymakla yükümlüdür.
Sayın
Başkanım, toparlayacağım, bir dakika daha izin verirseniz.
BAŞKAN
Bir dakika ek süre vereyim size.
Buyurun.
MEHMET
PARSAK (Devamla) Anayasamızın 11inci maddesi ve 138inci
maddesini birlikte değerlendirdiğimizde, ülkemizde yaşanan bir
Anayasa değişikliğiyle de birlikte, söz konusu,
milletvekillerinin dokunulmazlıklarının
kaldırılmasından sonra Anayasamızın o
zikrettiğim hükümleriyle birlikte hukuk kurallarının onlar da
dâhil olmak üzere herkese uygulanması kaçınılmaz bir hakikattir.
Burada da söz konusu olan budur. Ondan dolayı biz her zamanki
yaklaşımımızı yeniden ifade ediyoruz.
Burada,
bilakis yargıyı etkileyebilecek mahiyette bu tarz grup önerileriyle
konuyu daha da zorlu, daha da sıkıntılı durumlara
getirmektense yargıyı rahat bırakıp bir an önce hukuk
devletine uygun, Anayasaya uygun kararlar vermesini temin etmek ve bu yönde
mücadele etmek gerekmektedir.
Biz
Milliyetçi Hareket Partisi olarak HDPnin işbu grup önerisi hakkında
ret oyu kullanacağımızı bir kere daha ifade ediyor,
saygıdeğer Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Parsak.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Toğrul.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Sayın Başkanım, hatip bizim
verdiğimiz önergelerin mahkemeleri etkilemeye yönelik olduğunu ve
buna yönelik verdiğimiz grup önerilerinin suistimal edildiğini ima
eder bir konuşma yapmıştır, sataşmadan söz istiyoruz.
BAŞKAN
Siz grup adına mı söz istiyorsunuz sataşmadan dolayı?
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Evet.
BAŞKAN
Vekâletiniz var, grup başkan vekili tarafından size verilen
vekâletname var herhâlde.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Var, evet.
BAŞKAN
Peki.
Kim
konuşacak?
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Mithat Bey.
BAŞKAN
Sayın Sancar, buyurun.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Mardin Milletvekili Mithat Sancarın,
Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Parsakın HDP grup önerisi üzerinde MHP
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
HDP Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
MİTHAT
SANCAR (Mardin) Teşekkürler Sayın Başkan.
Daha
önce verdiğimiz önergelerin amacı da bu önergenin amacı da
yargıyı etkilemek değil. Bakın, yargının
tarafsızlığını sağlamanın bir yolu
bağımsız kılmaktır yargıyı fakat
tarafsızlığı sağlamanın en etkin yolu kamusal
denetimdir. Kamusal denetim yargıyı etkilemek olarak
anlaşılamaz. Uluslararası literatüre de iyi işleyen hukuk
sistemlerine de bakarsanız, parlamento dâhil olmak üzere kamusal denetim
ağları kurulur. Biz apaçık çelişkileri ortaya koymaya
çalışıyoruz beş dakika içinde, bu beş dakikanın
yetmediği ortada.
Anayasa
Mahkemesi ilk derece mahkemesi gibi hareket etmiştir, bizim partimiz
hakkında neredeyse hüküm veren bir karar almıştır, önceden
mahkûm eden bir tavır bu son kararına
yansımıştır. Bütün bunların arkasında ne olduğunu
elbette tartışmak gerekiyor. Bunların
tartışılmasını istemek, bunların
araştırılmasını talep etmek yargıyı
etkilemeye değil, tarafsızlığını sağlamaya
yönelik bir yöntemdir. Keşke burada daha uzun zaman olsa da
yargının kamusal denetiminin tarafsızlık
açısından nasıl önemli olduğunu uzun uzun anlatabilseydik.
Bu konularda -yine, izninizle- çok çalışmalar da yaptık,
çeşitli ülkelerin sistemlerini de inceledik ve orada yine, Kamusal
denetim hayati önemdedir. sonucuna rahatça varıyoruz.
Biz
Anayasa Mahkemesinin verdiği kararlarla hukuku değil, siyasi
iktidarı kolladığını söylüyoruz. Bu da anayasa
yargısının varlığına ve Türkiyede hukuk
devletinin temellerine ağır bir tahribat yaşatır diyoruz.
Teşekkürler.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim ben de.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
(Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekili Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım tarafından,
Anayasayı ve insan haklarını korumakla görevli en üst
yargı mercisinin, içtihat teşkil eden önceki kararlarını
tanımamış olması, yasama sorumsuzluğu ve dokunulmazlığını
görmezden gelmesiyle birlikte yerel mahkemelerde devam eden yargı
süreçlerini etkilemesi nedeniyle 22/11/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin, ön görüşmelerinin Genel Kurulun 22 Kasım 2017
Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
Sayın Zeynel Emre konuşacak.
Buyurun
Sayın Emre. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA ZEYNEL EMRE (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii,
yasama dokunulmazlığı meselesi ülkemizde çok fazla
tartışılan ana konulardan biri hâline geldi. Özellikle, son
yıllarda sürekli milletvekillerinin tutuklanması ve 24üncü Dönemden
başlayarak görev yapmalarının da bir şekilde
engellenmiş olmasıyla bu konu Türkiye'nin gündemine oturdu.
Değerli
arkadaşlar, yasama dokunulmazlığının yani
milletvekilinin her şart altında, ne olursa olsun, gelip
seçildiği Parlamentoda görevini yapabilmesinin asıl amacı yani
bu hakkın ortaya çıkış nedeni ve korunmasının
temel amacı şu: Millî iradenin önüne hiç kimsenin geçememesi ve
egemenliğin kayıtsız, şartsız Meclislerde yansımasıdır.
Bakın, tüm dünyada parlamentolar kurulduktan sonra yasama dokunulmazlığı
milletvekillerine tanınmış bir haktır ama esasında bu,
milletvekili lehine tanınmış bir imtiyaz olmaktan öte, milletin
hakkının korunmasına yönelik bir düzenlemedir. Zaman içerisinde
bağımsız yargı bütün ülkelerde yavaş yavaş
oluşmaya başladıktan sonra da dokunulmazlıklar
sınırlandırılmıştır çünkü esas itibarla,
dokunulmazlık, muhalefet milletvekili için bir korumadır yani
iktidardan korunması amaçlanmıştır, mantığı
budur bunun.
Değerli
arkadaşlar, tüm dünyada, incelediğimizde, 200e yakın ülke varsa,
devlet varsa Tutuklu milletvekili var mı? dediğimizde, biz bu
konuda tekiz. Şu anda, güncel, dünya parlamentolarında bir
milletvekilinin tutuklanması diye bir şey söz konusu
olmamış. Burada iki şeyi sorgulamamız lazım: Sürekli
suç işleyen milletvekilleri bizde mi var yoksa bizim sistemimizde mi bir
problem var?
Değerli
arkadaşlar, bir milletvekili yargılanabilir, hüküm alabilir,
şayet milletvekilliği düştüyse yani hüküm burada okunup da
milletvekilliği düştüyse ondan sonraki iş başka bir
iştir ama milletvekili sıfatı varken gelip de burada görevini
yapmasının hiçbir şart altında engellenememesi lazım,
bu evrensel bir haktır. Bakın, geçmiş tarihte de dünyada sadece
iki örnek bulabildim; biri Hollandada, biri Japonyada milletvekilinin
tutuklanması. Orada da her ikisinde de Biz, yargının işine
karışamayız ancak millî irade, egemenlik burada
kayıtsız şartsız olmalıdır, yarışan
haklardır bunlar
En yakın cezaevine nakledilip yine parlamentoya
gelmeleri sağlanmıştır veyahut da parlamento açık
olduğu dönemlerde serbest bırakılıp kapalı olduğu
dönemlerde cezaevine alınmışlardır. Bu hakkın bu kadar
kutsal ve değerli olduğunun altını çizmek
açısından bunları anlatıyorum. Şimdi, bizde
değerli arkadaşlar
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ZEYNEL
EMRE (Devamla) Sayın Başkan, bir dakika daha rica etsem.
BAŞKAN
Bir dakika daha ek süre vereyim size.
Buyurun.
ZEYNEL
EMRE (Devamla) Mesela, bizde Anayasa Mahkemesinin daha önce tutuklu
milletvekilleriyle ilgili vermiş olduğu karar var. Şimdi,
kanunlar, yasalar, yönetmelikler vesaireler değiştiği zaman
yüksek mahkeme olarak Anayasa Mahkemesi de farklı kararlar verebilir ancak
somut olayla ilgili yani Bir milletvekili tutukluyken bu görevini
yapamaması bir hak ihlali oluşturur. kararını
vermişken bu kararından, bu içtihadından dönmesi, Anayasa
Mahkemesinde korku ikliminin hâkim olmasının ve kendini baskı
altında hissettiğinin en büyük kanıtıdır.
Değerli
arkadaşlar, şu anda bizim milletvekilimiz Enis Berberoğlu da
tutuklu. Ve Enis Berberoğlunun tutuklandığı olayda da
âdeta mahkemeler yakan top misali kendi önüne gelen dosyayı bir
yukarı atıyorlar, bir aşağı atıyorlar; aman benim
başım belaya girmesin diye. Mutlak bir hukuksuzluk altında
tutukluluk hâli devam ediyor.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, Parlamento olarak biz, bu Parlamentonun hukukunu
koruyamazsak vatandaşın hukukunu, hakkını hiç
koruyamayız. Bir an önce Parlamento bu işe el atmalıdır.
Dolayısıyla biz bu konuda araştırma önergesi verilmesinin
doğru olduğunu düşünüyoruz, katılıyoruz.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Emre.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına Uşak Milletvekili Sayın
Mehmet Altay konuşacak.
Buyurun
Sayın Altay. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ALTAY (Uşak) Değerli
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlar; HDP grup önerisi
üzerine grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle sizleri
ve Sayın Başkanı saygıyla selamlıyorum.
Ben
de biraz önceki konuşmacının sözü üzerinden devam etmek
istiyorum.
Anayasamızın
83üncü maddesi açıkken yasama sorumsuzluğu sınırsız
mıdır, önce buna bir karar vermek zorundayız. Bugün özellikle
örneklerinin tekrarlandığı ülkede yaşanan tutuklamalar,
Türkiyenin yaşadığı bu travmalar,
yaşadığımız, özellikle Kobani olayları
sonrasında meydana gelen ve vatandaşlarımızın ölümüne
sebep olan, 50 cana sebep olan olayların fitilini ateşleme
şeklindeki eylemsel tutum ve örgütlerin bilfiil birlikte hareket
ettiği şeklindeki algı oluşturma üzerine
yapılmış çalışmalar acaba bu noktada yasama
dokunulmazlığı sınırları içerisinde kalmalı
mıdır, kalmamalı mıdır, bunun kararını
vermek zorundayız.
Burada
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin daha önceki vermiş olduğu
kararlarda da aslında yasama dokunulmazlığının
sınırsız olmadığı ifade edilmiş, daha önce
Sakık kararında olduğu gibi. Burada bizim değerlendirmemiz
gereken ve bu noktada, özellikle her kesimin Anayasaya uygunluk konusunda
üzerine düşen sorumluluğu milletvekili olarak bizlerin öncelikle yapması
gerekir. Bizler, milletin hukukunu savunurken aynı zamanda Türkiye Büyük
Millet Meclisinin ve bizlerin de hukukunu savunarak bu mücadeleyi ortaya
koyabiliriz diye düşünüyorum.
Burada
daha önceki, Milliyetçi Hareket Partili konuşmacının ifade
ettiği gibi, hepimizin hukuka uygun davranması gerektiği bir
durumda Anayasanın 138inci maddesi açıktır. Burada hiçbir
şekilde yargıyı etkileyecek şekilde soru, önerge
verilemeyeceği ifade edilmiştir, 2nci maddesinde. Hâl böyleyken
Anayasa Mahkemesinin bu kararlarına karşı özellikle
araştırma önergesinin verilmiş olmasını bizatihi
yargılamanın etkilenmesi süreci içerisinde olacağını
değerlendiriyoruz ve bu nedenle bu önergeye karşı
olduğumuzu ifade ediyoruz.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Altay.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Sayın Başkan, AKP grubu adına
konuşan hatip, MYK
kararlarıyla Kobani olaylarını ateşlediğimiz
imasında bulunmuş ve bunun neticesinde bizim,
dokunulmazlıklarımızın kaldırılmasını
hak ettiğimiz gibi bir sataşmada bulunmuştur.
BAŞKAN
İki dakika
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Mithat Bey konuşacaklar.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Sancar.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Mardin Milletvekili Mithat
Sancarın, Uşak Milletvekili Mehmet Altayın HDP grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MİTHAT
SANCAR (Mardin) Değerli milletvekilleri, burada iki şeyi bir kez
daha vurgulamak gerekiyor galiba. Yargı kararları üzerine Meclis
araştırma yapamaz. demek -sizi tenzih ederek söyleyeceğim-
hukuki cehalettir. Yargıyı etkilemenin nasıl olabileceğine
ilişkin ayrıntılı bir literatür vardır Türkçede de
yabancı dillerde de. Muktedirlerin, elinde güç bulunduranların
müdahaleleri yargıyı etkilemektir ama yargının
işleyişi ile yargının verdiği bir kararla ilgili
Meclis araştırması istemek Meclisin en doğal
hakkıdır, 138inci maddeyle uzaktan yakından bir alakası
yoktur; öncelikle bunu belirtelim. Yargıya müdahalenin nasıl
olabileceğini görmek için Cumhurbaşkanının,
Başbakanın, bakanların açıklamalarına bakmak
lazım.
Başkalarını
çok kolay itham ediyorsunuz ama size yönelik ithamlara gelince derhâl,
kumpastan söz ediyorsunuz. Bakın, ABDde görülmekte olan bir davayla
ilgili günlerdir her düzeyde kumpas, işte oyun siyasi komplo
deniliyor. Biz de diyoruz ki arkadaşlar, bir yandan size yönelik ithamlar
ortaya çıktığında bu kadar feveran ediyorsunuz ama
aynı şekilde, yargı kararı yokken başkalarını
yargılamayı kendinize hak görüyorsunuz, mahkûm etmeyi hak
görüyorsunuz. Anayasa Mahkemesi de aynı yanlışı yaptı
ve bu, Anayasa Mahkemesinin ayrıca tarihi açısından da
önemlidir.
Bakın,
bizimle ilgili bu karar AKP kapatma davasındaki o skandal gerekçeden
farklı değildir. Bu anlayış niye devam ediyor? Biz bunu
soruyoruz.
Sayın
Başkan, madem herkes bir dakika istedi, bana da bir dakika
BAŞKAN
Ama sataşmadan dolayı olan süreleri uzatamıyorum, kusura
bakmayın.
MİTHAT
SANCAR (Devamla) İyi, tamamlayalım, bitecek zaten.
BAŞKAN
Lütfen Sayın Sancar...
MİTHAT
SANCAR (Devamla) Sataşma da yapmayacağız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen Sayın Sancar
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Bir dakika Sayın Başkan
BAŞKAN
- Sayın Sancar, sataşmadan dolayı iki dakika söz veriyoruz, hep
de uygulamamız böyle. Lütfen, ben de hassasiyet göstermenizi rica
ediyorum.
MİTHAT
SANCAR (Devamla) O zaman şöyle söyleyeyim: Demokratlık
hassasiyetinin geçmiş dönemde sergilendiği ölçütlere uygun bir tutum
bekliyoruz Anayasa Mahkemesinden, Başkanından, üyelerinden ve AKPli
milletvekillerinden, AKP Grubundan.
Teşekkür
ederim. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim ben de.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
(Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan
Vekili Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım tarafından,
Anayasayı ve insan haklarını korumakla görevli en üst
yargı mercisinin, içtihat teşkil eden önceki kararlarını
tanımamış olması, yasama sorumsuzluğu ve
dokunulmazlığını görmezden gelmesiyle birlikte yerel
mahkemelerde devam eden yargı süreçlerini etkilemesi nedeniyle 22/11/2017
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 22 Kasım 2017 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
- Halkların Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza
sunacağım: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Sayın
milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu
maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır. Şimdi onu okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, yolsuzlukla etkin mücadele için gerekli
yolların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/86) esas numaralı
Meclis Araştırması Önergesinin, ön görüşmelerinin Genel
Kurulun 22 Kasım 2017 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
22/11/2017
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 22/11/2017 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan -yolsuzlukla etkin mücadele için gerekli
yolların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla- (10/86) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin görüşmesinin Genel Kurulun
22/11/2017 Çarşamba günlü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin gerekçesini açıklamak üzere
öneri sahibi olarak Trabzon Milletvekili Sayın Haluk Pekşen
konuşacak.
Buyurun
Sayın Pekşen. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA HALUK PEKŞEN (Trabzon) Sayın Başkan,
saygıdeğer milletvekilleri; doğrusu, kamu bürokrasisinde son
günlerde en önemli tartışma konularından bir tanesi Türkiyenin
içerisine sürüklenmiş olduğu yolsuzluk gündemi. Yolsuzlukların
ne boyutta olduğu, nasıl olduğu, nasıl
uygulandığı konusunda şahsi yorumlarımı katmak
istemiyorum çünkü bu Parlamentonun bu yolsuzlukların üzerine gitmesi
yönünde bir irade göstereceğine hâlâ inancım var ve bu umudu
taşıyorum. Onun için de mümkün olduğu kadar Sayıştay raporundan,
tartışmalardan uzak, net ve somut bilgileri size aktarmak istiyorum.
Mesela
Sayıştay raporunda özellikle Fak-Fuk-Fonun kömür
dağıtımına ilişkin şöyle bir bilgi notu var,
diyor ki: 1.030 tane araç
Ama maalesef, bu 1.030 aracın plakaları
da sahte, bu araçların kendileri de sahte. Bu araçlarla vatandaşlara
sözde kömür dağıtımı yapılmış. Çok
enteresan, bu araçların bir kısmı otomobil, bir kısmı
da motosiklet. Motosikletle kömür dağıtımı
yapılmış. Ama asıl enteresan olan bir başkası var
ki bir kamyon, Çorum Dodurgadan çıkıyor, bir gün içerisinde tam
2.700 kilometre, üzerindeki 20 ton kömürle yol yapıyor. Bu, sizin
vicdanınızı en az benim vicdanım kadar da
sızlatıyordur. Bu Sayıştay raporlarını görmezden
geldiğiniz sürece, emin olun, bu ülkede siyaset de bu çürümüşlükten
nasibini alacak ve bunun bedelini siyaset de ağır bir şekilde
ödeyecektir.
Fak-Fun-Fondan
Fakir fukaranın evine kömür gönderiyorum. gerekçesiyle propaganda
yapıyorsunuz. Siyaset yapma biçiminiz içerisinde, oy alma biçiminiz içerisinde
fakir fukaraya bu şekilde ulaşılan bir yöntem belirliyorsunuz.
Peki, saygıdeğer milletvekilleri, fakir fukaraya gönderdiğiniz
kömürü 100 liraya mal edip, devletin hazinesinden 420 lira para alıp bunu
da yandaşlara aktarmayı hangi vicdanla izah edeceksiniz?
Size
bir başka örnek daha isterseniz- aktarmak istiyorum. Bakın, 2,2
milyon ton dağıtılan kömürün toplamı, kömürün toplam
maliyeti yaklaşık 1 milyar dolar civarında ve bu kömüre
ilişkin hazineden alınan bu paraların kimin cebine
aktarıldığı ve aradaki rantın ne miktarda
olduğunu hesaplarsanız devasa bir rakam çıkıyor.
Bunları Sayıştay raporlarında görmezden geleceğiz ve
bu görmezden gelme sonsuza kadar devam edecek mi sanıyorsunuz? O hâlde, bu
yüce Parlamento niçin fakir fukaranın hakkının bu kadar alenen,
arsız ve hayasızca çalınmasına kayıtsız
kalıyor?
Gelin,
bu yolsuzlukları araştırmakla ilgili bir komisyon kuralım.
Madem bu yolsuzlukların üzerine gitme yönünde bir irade oluşacak, er
ya da geç bu mutlaka olacak; o zaman gelin, bu Parlamento bu
yolsuzlukların üzerine gitsin, yapışalım bunların
yakalarına. Niçin tüyü bitmemiş yetimin hakkını alenen
gasbetmelerine sessiz kalıyoruz, kayıtsız kalıyoruz? Ya da
gelin, bu yolsuzluklarla ilgili, Adalet Bakanlığı bir ihtisas
mahkemesi oluştursun, biz destek verelim, Parlamento destek versin. Bu
ihtisas mahkemesi, bu yolsuzluğu yapmaya kalkanlara, cüret edenlere uzman
bir mahkeme olarak hadlerini bildirsin.
Bakın,
size birçok örnek daha anlatabilirim. Tavşanlı Tunçbilekten bir tane
örnek vereyim size: 2013 yılı, bir firma o bölgedeki kömür
havzasının ihalesine giriyor, 116 milyon ton kömür ihalesine giriyor.
Ben burada büyük bir enerji santrali kuracağım, 300 megavatlık
bir enerji santrali kuracağım. diyor, ihaleye giriyor ve
alıyor, 2013 yılından bugüne kadar bir tek çivi çakmıyor.
Kurum ne redevans alacaklarını takibe koyuyor ne de bu firmayla
ilgili bir tek işlem yapıyor. Hepimiz seyrediyoruz; 1 milyar dolar,
tam 1 milyar dolar.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Aynı firmayla ilgili bir tane değil, bir başka yer
daha var.
HALUK
PEKŞEN (Devamla) - Diğerleri de var ama asıl
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Aynı firmayla ilgili.
HALUK
PEKŞEN (Devamla) Aynı firma
Sorduk, dedik ki bu kurumun redevans
alacakları takibe konu edilmiş mi? Bu firmadan 80 küsur milyon lira redevans
alacağının tahsili yönünde bir işlem
yapılmış mı? Yok.
Soruları
çoğaltmamız mümkün ama bu yalnızca orada değil, hangi
kuruma el atarsanız atın büyük bir yozlaşma, büyük bir
yolsuzluk, büyük bir soygun düzenini görmemek mümkün değil.
Sayıştay raporlarını okuduğunuz zaman, zaten insan
artık tiksiniyor. Buna yüce Parlamentonun daha fazla sessiz
kalmasını, kayıtsız kalmasını anlamakta güçlük
çekiyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Pekşen.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta
konuşacak.
Buyurun
Sayın Usta. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim.
Şimdi,
Uluslararası Şeffaflık Örgütü diye bir uluslararası
kuruluş var. Bu, yolsuzlukla ilgili bir algı endeksi yapıyor.
Geriye doğru, benim elimdeki bilgilere göre, bu 1995e kadar gidiyor,
belki daha da gerisi olabilir yani epeydir yapılan bir çalışma
esas itibarıyla. Tabii, bu, nihayetinde algıyı ölçen bir
şey yani burada durumumuz iyileştiği zaman ülkemizde yolsuzluk
azaldı, durumumuz kötüleştiği zaman mutlak olarak yolsuzluk
arttı. demek çok mümkün olmayabilir. Bu, nihayetinde, bu işle ilgili
olarak anket yapılan kamuoyundaki algıyı ölçüyor fakat algı
-işe iktisadi açıdan biraz bakacak olursak- bazen o kadar önemli
oluyor ki yolsuzluk olmuş olsun, olmamış olsun, bir ülkede
yolsuzluğun arttığına ilişkin algı kamuoyunda
yaygınsa tabii, onun sizin ekonominize maliyetleri oluyor, onun faiz
üzerindeki etkisi oluyor, işte kurunuz üzerinde etkisi oluyor gibi.
Şimdi,
buradaki endekste Türkiye'nin durumuna baktığımızda,
özellikle son üç yılda, daha doğrusu bu Hükûmet döneminde şöyle:
2004e kadar bir kötüleşme trendi var, 2004ten sonra algı endeksinde
Türkiye'nin yeri bir miktar iyileşiyor, 2008de
durağanlaşıyor, 2008-2010 arasında durağan gidiyor,
2010 sonrasında ciddi bir çöküntü başlıyor.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sizin Hükûmetinizi yargılıyorlardı o dönemde,
koalisyonu yargılıyorlardı o dönemde, onun için
ERHAN
USTA (Devamla) Arkadaşlar, son üç yılda, 22 basamak birden
Türkiyenin Yolsuzluk Endeksindeki sıralaması kötüleşmiş.
Bu, öyle sıradan bir şey değil. Yani buradan İlla şu
oluyor, bu oluyor. demek istemiyorum. Bu bir endeks ve uluslararası bir
endeks, buna yatırımcılar bakıyor. Üç yılda 22 basamak
bir ülkenin durumunun kötüleşmesi bir felakete doğru gidiş
demektir. Buna kayıtsız kalmak mümkün değil. Buradaki detaylara,
teknik detaylara şimdi vaktimiz olmadığı için
girmeyeceğim, oralara da baktığımızda aslında, sorular
falan da son derece güzel. Yani o yüzden bunun üzerine düşmek lazım.
Tabii, bu nedensiz de değil, onu söyleyeyim.
Şimdi,
nedir yolsuzluğun önündeki en büyük engel? Bakın, 3 milyon kamu
yöneticimiz var. Varsayalım ki devleti yöneten üst düzey siyasetçilerimizin
hepsi tertemiz insanlar ama 3 milyon insanla çalışıyorsunuz.
Bunların her bir durumda veya milyarlarca dolar... Yaklaşık 1
trilyon TLlik kamu kaynağı harcanıyor. Her aşamada
insanlar yolsuzluk yapabilir. Bunun çözümü nedir? Denetim sistemini etkinleştirmektir.
Sayıştayla
ilgili bir kanun çıkarıldı çok gecikmiş olmakla birlikte,
5018 kapsamında daha erken çıkması lazımdı. Kanun
çıktı, ondan sonra 3 defa Sayıştay tırpanlandı. Şu
anda Sayıştay diye bir denetim yok. İç denetim -yarın grup
önerisini getireceğiz- sistemi kurulmaya çalışıldı, on
yıl kurul üyeliğini yaptım, uğraştık, ettik,
önüne dünya kadar engel çıktı, iç denetim çalışmıyor.
Müfettişlerin motivasyonu bozuldu. Böyle bir sistemde, denetimin
olmadığı bir yerde yolsuzluğun artmış olması
veya algının artmış olması yanlış
değil.
Yolsuzluğa
yol açan en önemli nedenlerden bir tanesi de ranttır, imar
rantıdır. İmar rantıyla ilgili rant vergisi konulsun diye
defalarca konuşuldu burada.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERHAN
USTA (Devamla) Çok affedersiniz Sayın Başkan.
Şimdi
vakit olmadığı için onun detayına giremeyeceğiz. Ancak
burası çözülmediği sürece, rant vergisi çözülmediği sürece bu
yolsuzluğun önünü almak mümkün olmayacaktır.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Usta, teşekkür ederim.
Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın Meral
Danış Beştaş konuşacak.
Buyurun
Sayın Danış Beştaş. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP
GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yolsuzluğun
araştırılmasıyla ilgili önerge aslında çok önemli ve
gerçekten, Meclis olarak bu konuyu daha ciddi, geniş ve derin bir
şekilde araştırma ihtiyacı var çünkü kamuoyundaki
algı, aynı zamanda, Türkiye Yolsuzluk Algı Endeksinde de çok
çarpıcı bir şekilde yerini buluyor. 2013 yılından
sonra bir gerileme başlamış ve rakamlara
baktığımızda, 2016 yılı endeks sonuçlarına
göre, Türkiye 41 puan alarak 176 ülke arasında 75inci sırada yer
almış Yolsuzluk Algı Endeksinde.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) 2013ten sonra değil mi?
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Birisi konuşunca cevap verme
ihtiyacı duyuyorum, böyle bir alışkanlığım var.
Bu,
tablonun ne kadar vahim olduğunu aslında ortaya koyuyor. Fakat durum
bu iken yolsuzluğun genellikle üst düzeyde
yapıldığını da kamuoyu çok yakından biliyor.
Vatandaşın yolsuzluk yapma olanakları yok -tırnak içinde,
olanakları yok- küçük hırsızlıklara büyük büyük cezalar
verilirken milyarlarca lira ya da çok daha büyük rakamlarla yapılan
yolsuzluklar, usulsüzlükler aklanıyor; bu da, tabii ki ciddi bir
ayrımcılık ve eşitsizlik, kamuoyunun aslında
dikkatinden kaçmıyor.
Değerli
milletvekilleri, şu anda kayyumların yaptıkları
yolsuzluklar çok ciddi bir şekilde Diyarbakırda, Mardinde, Urfada,
Siirtte, birçok ilde tartışılıyor ama bu gündeme
getirildiğinde hemen önergeler reddediliyor, soruşturma
yapılmıyor. Bu konuda Şeffaflık Derneği var. Yönetim
Kurulu Başkanı Oya Özarslanın bir sözü çok dikkat çekiciydi,
kesinlikle katılıyoruz. Diyor ki: Yolsuzluk -panzehri- güçlü
kurumlarla, kuvvetler ayrılığıyla, denge ve fren
mekanizmalarına sahip bir hukuk devleti ilkesiyle ancak çözülebilir, bu
şeffaflık sağlanabilir. Bizde böyle mi? Hayır? Melih
Gökçek istifa ettirildi, Kadir Topbaş istifa ettirildi, diğer
belediye başkanları istifa ettirildi, yolsuzluk
yapmadıklarını hiç kimse söyleyemez; bizzat Hükûmet yetkilileri
zamanında Parsel parsel sattınız. dediler. Ee,
vatandaşın ne günahı var? Bir baklava çaldı diye çocuk ceza
alıyor ama parsel parsel satanlara hiçbir şey yokmuş gibi Hadi
git, evinde otur. deniyor. İşte burada, halk, yurttaş
bunların hepsini görüyor; burada, yolsuzluklar büyüdükçe
cezasızlığın daha da büyüdüğünü çok net bir
şekilde fark ediyor. Halk diliyle, gücü yoksula yetiyor, gücü
vatandaşa yetiyor devletin ama üst düzey yolsuzluklarda kesinlikle bunlar
dikkate alınmıyor.
Şimdi,
İsveç Maliye Bakanı -çok dikkatimi çekmişti- Mona Sahlin, devlet
kasasından çikolata almak için 60 lira kullandığı ortaya
çıkınca istifa etmişti. Peki, bizde ne oluyor, yani şu anda
yapılan tartışmalar? İşte yeni bir yönetmelik
çıktı, Halkbankın tabelasının neredeyse
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Danış Beştaş.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Tamamlıyorum.
BAŞKAN
Bir dakika daha, peki.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Zarrab dosyasıyla beraber
Halkbanka yöntem geliştirilecek ve yönetmelik geliyor. Şimdi,
bunların hepsini kamuoyundan gizlemenin bir yolu yoktur. Yolsuzluk varsa
ve bu saklanıyorsa, bu er ya da geç ortaya çıkacaktır. Hukuk
devleti olma dışında, denge denetim dışında,
bunların araştırılması dışında,
Meclisin yolsuzluklar konusunda güçlü bir irade ortaya koyması ve
yargının adil bir yargılamayla ceza vermesi
dışında bir çıkış da yoktur çünkü o yolsuzlukla
gasbedilen paralar bu halkın cebinden çıkıyor, vergilerinden
çıkıyor. Reza Zarrab 8,5 milyar dolarlık bir rüşvet
dağıttı. iddiası var. Bu rüşveti kime verdi, bunun
ortaya çıkması gerekiyor. İşte, bütün bunlar
yolsuzluğun en üstten araştırılması gerektiğini
bize söylüyor. Bu nedenle önergeyi destekliyoruz.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Danış Beştaş.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına Aydın Milletvekili Sayın
Abdurrahman Öz konuşacak.
Buyurun
Sayın Öz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA ABDURRAHMAN ÖZ (Aydın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; CHP grup önerisi üzerine söz almış
bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Meclis
araştırması açılmasına ilişkin grup önerisinin
gerekçesinde belirtildiği üzere, ülkemiz, Birleşmiş Milletler
Yolsuzlukla Mücadele Sözleşmesini, Avrupa Konseyi Yolsuzluğa
Karşı Özel Hukuk Sözleşmesini ve OECD Uluslararası Ticari
İşlemlerde Yabancı Kamu Görevlilerine Verilen Rüşvetlerin
Önlenmesi Sözleşmesini imzalamış ve
onaylamıştır. Ayrıca, 1 Ocak 2004 tarihinden beri Avrupa
Konseyinin söz konusu sözleşmelerinin takip mekanizması olan
GRECOnun da üyesidir.
Yolsuzlukla
mücadele kapsamında iç mevzuat olarak 3628 sayılı Mal
Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu
hâlen yürürlüktedir.
Saydamlığı
engelleyen ve yolsuzluğu besleyen faktörlerin ortadan
kaldırılması suretiyle daha adil, hesap verebilir, saydam ve
güvenilir bir yönetim anlayışının geliştirilmesi
amacıyla Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından
hazırlanan Saydamlığın Artırılması ve
Yolsuzlukla Mücadelenin Güçlendirilmesi Stratejisi, Bakanlar Kurulunca 1
Şubat 2010 tarihinde kabul edilmiştir.
5918
sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 9uncu maddesiyle 5326 sayılı
Kabahatler Kanununa Tüzel kişilerin sorumluluğu
başlıklı 43/A maddesi eklenmişti. Bu düzenlemeyle
mevzuatımız Yolsuzluğa Karşı Ceza Hukuku
Sözleşmesindeki tüzel kişilerin cezai sorumluluğuna
ilişkin standartlara uygun hâle getirilmiştir.
Yine,
2 Temmuz 2012 tarihinde Meclisimizce kabul edilip 5 Temmuz 2012 tarihinde
yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunla rüşvetle ilgili düzenlemeler
GRECO standartlarına çıkartılmış ve yolsuzlukla
yapılan mücadelede Hükûmetimizin duruşu bu düzenlemeyle de ortaya
konulmuştur.
Cumhuriyet
Halk Partili milletvekili arkadaşımız Sayıştay
raporlarından bahsederek bir kısım iddialarda bulunmuştur.
Sayıştay, biliyorsunuz yüksek yargı organıdır ve
Sayıştay denetçileri kurumları inceledikten sonra denetçi
raporlarına istinaden Sayıştaydaki ilgili dairelerde
yargılama yapılmaktadır. Bu yargılamanın sonucunda
verilen kararlar mahkeme kararı olarak infaz edilmektedir ve gereği
de yapılmaktadır. Bu çerçevede, Sayıştay raporuna
rağmen veya Sayıştayın ilgili dairesinin kararına
rağmen yapılmış veya eksik bırakılmış
herhangi bir husus söz konusu değildir.
Yolsuzluğa
karşı olma ve yolsuzlukla mücadele insani, ahlaki, dinî ve hukuki bir
görevdir. Yolsuzlukla mücadele, siyaset yapan, ülkeyi yöneten bizler için de
aynı zamanda milletimize karşı sorumluluğumuzdur.
Başkanım,
otuz saniye
BAŞKAN
Peki, buyurun.
ABDURRAHMAN
ÖZ (Devamla) Belediyeler başta olmak üzere tüm kamu görevlileri yönünden
yolsuzlukla etkin mücadele edilmesi gerektiğine inanıyor ve bu
mücadeleyi de sonuna kadar destekliyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ABDURRAHMAN
ÖZ (Devamla) Grup önerisinde genel ve soyut ifadelere yer verilmiş
olması, AK PARTİ hükûmetleri döneminde yapılmış
mücadelenin ve mevzuat değişikliklerinin göz ardı edilmiş
olması sebebiyle grup önerisi aleyhinde olduğumuzu ifade ediyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür
ederim Sayın Öz.
Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Gündemin Seçim
kısmına geçiyoruz.
VIII.- SEÇİMLER
1.- Başkanlık Divanı
Üyeliklerine Seçim
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, şimdi 26 Dönem ikinci devre Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanı üyelikleri için seçim yapacağız.
Başkanlık
Divanı üyeliklerine siyasi parti gruplarınca bildirilen adayları
gösteren listeyi okutup oylarınıza sunacağım.
Şimdi listeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
![]()
İkinci Devre Başkanlık
Divanı Üyelikleri
Aday Listesi
|
Başkan
Vekillikleri |
|
|||||||
|
Adı-Soyadı |
Seçim Çevresi |
Siyasi Parti Grubu |
|
|||||
|
Ahmet
Aydın |
Adıyaman |
AK
PARTİ |
|
|||||
|
Yaşar
Tüzün |
Bilecik |
CHP |
|
|||||
|
Ayşe
Nur Bahçekapılı |
İstanbul |
AK
PARTİ |
|
|||||
|
Pervin
Buldan |
İstanbul |
HDP |
|
|||||
|
|
Kâtip Üyelikler |
|
|
|||||
|
Adı-Soyadı |
Seçim Çevresi |
Siyasi Parti Grubu |
|
|||||
|
Sema
Kırcı |
Balıkesir |
AK
PARTİ |
|
|||||
|
Fehmi
Küpçü |
Bolu |
AK
PARTİ |
|
|||||
|
Bayram
Özçelik |
Burdur |
AK
PARTİ |
|
|||||
|
Nurhayat Altaca
Kayışoğlu |
Bursa |
CHP |
|
|||||
|
Bülent
Öz |
Çanakkale |
CHP |
|
|||||
|
Mehmet Necmettin
Ahrazoğlu |
Hatay |
MHP |
|
|||||
|
Vecdi
Gündoğdu |
Kırklareli |
CHP |
|
|||||
|
İshak
Gazel |
Kütahya |
AK
PARTİ |
|
|||||
|
Mustafa
Açıkgöz |
Nevşehir |
AK
PARTİ |
|
|||||
|
Mücahit
Durmuşoğlu |
Osmaniye |
AK
PARTİ |
|
|||||
|
Barış
Karadeniz |
Sinop |
CHP |
|
|||||
|
|
İdare Amirlikleri |
|||||||
|
Adı-Soyadı |
|
Seçim Çevresi |
Siyasi Parti Grubu |
|||||
|
İbrahim
Özdiş |
|
Adana |
CHP |
|||||
|
Ahmet
Gündoğdu |
|
Ankara |
AK
PARTİ |
|||||
|
Erkan
Haberal |
|
Ankara |
MHP |
|||||
|
Sırrı
Süreyya Önder |
|
Ankara |
HDP |
|||||
|
Salim
Uslu |
|
Çorum |
AK
PARTİ |
|||||
|
Orhan
Karasayar |
|
Hatay |
AK
PARTİ |
|||||
|
Ceyda
Bölünmez Çankırı |
|
Mardin |
AK
PARTİ |
|||||
BAŞKAN
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Başkanlık
Divanı üyeliklerine seçilen sayın milletvekillerinin görev süresi 25
Kasım 2017 tarihi itibarıyla başlayacaktır.
Seçilen
milletvekillerini kutluyor, başarılar diliyorum. (AK PARTİ ve
CHP sıralarından alkışlar)
Alınan
karar gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ve İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 6306
Sayılı "Afet Riski Altındaki Alanların
Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981 Sayılı
"İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara
Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar
Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun" ve
4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun"da Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Bazı Vergi Kanunları
ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981 Sayılı
"İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara
Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar
Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun" ve
4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun"da Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde
Hükûmet?
Yerinde.
Dünkü
birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının
dördüncü bölümü üzerindeki 101inci madde üzerinde önerge işlemlerinde
kalınmıştı. Şimdi 101inci maddenin önerge
işlemlerine başlayacağız.
101inci
madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 101inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Erol
Dora Dilek
Öcalan Mahmut
Toğrul
Mardin Şanlıurfa Gaziantep
Mehmet
Ali Aslan Feleknas
Uca Behçet
Yıldırım
Batman Diyarbakır Adıyaman
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Adıyaman Milletvekili Sayın Behçet
Yıldırım konuşacak.
Buyurun
Sayın Yıldırım. (HDP sıralarından
alkışlar)
BEHÇET
YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında
bizleri izleyen sevgili halkım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Emekçiyi,
köylüyü, dar gelirliyi ezmeye yönelik, holdingleri ve sermayedarları
koruyan, kollayan 125 maddelik bu yasa tasarısında
Adıyamanı yakından ilgilendiren, Adıyamanı derinden
yaralayan tütün konusunda halkımın sesi soluğu olmaya
çalışıyorum. Onun için, Adıyaman yöresinde çok
kullanılan Kürtçe bir atasözü, bir deyimle sözlerime başlamak
istiyorum.
(x) Yani yas yerinde herkes kendi ölüsüne
ağlarmış. Benim için de yas, bu torbada tütüne gelen
yasaktır; benim için yas, tütünün önüne çekilen settir; benim için yas,
Adıyaman'ın can damarı olan tütünün bitirilmesidir. (HDP
sıralarından alkışlar)
Öncelikle
halkın haklı talepleri için yaptığı eylem ve
etkinlikleri sindirmeye yönelik tavır gösteren, AKP zarar görmesin,
AKP'li vekiller yıpranmasın. düşüncesinde olan, AKP'nin
menfaatlerini Adıyaman'ın menfaatleri önünde tutan kişi ve
kesimler ki, onlar kendilerini biliyor-gözünüz aydın; Adıyaman
tütünü bitti, Adıyaman tütünü öldü. Yok, tütün yasaklanmıyor, önü
açılıyor. diyenlerin kim olduğunu halkımız da çok iyi
biliyor, tarih de biliyor; bunları yazacaktır ve bunları
yargılayacaktır.
Kooperatifler
aracılığıyla tütünün önünü açıyoruz.
yalanını uydurdunuz, bu yalana kendiniz inandınız, çevreyi
inandırdınız, şimdi de gariban halkımızı
inandırmaya çalışıyorsunuz. Daha önce de söyledim, şimdi
de tekrarlıyorum: İktidarın bir hastalığı var.
Hastalığın adı "mitomani yani söylediği yalana
inanma hastalığı.
Bakın,
şimdi, Rıza Sarraf davası görülecek Amerikada.
Yaptığı usulsüzlükler, rüşvetlere bile kılıf
uydurmaya çalışan bir iktidar ve çamur medyası var.
Şimdiden "Rıza Sarrafı yargılayan hâkim ve
savcılar FETÖcü. ya da Kumpas. deyip bu yalana
sarılıyorsunuz, buna inanmaya çalışıyorsunuz. Ama
orası Türkiye değil, yargıyı etkileyebileceğinizi
düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Gizli pazarlıklar için Amerika'ya
gidip gelmeleriniz de fayda etmez.
Şimdi,
tütün için çok yalan söylediniz. Halkı dinlemediniz. Yandaş
STKlarınızla, size yakın kesimlerle konuşarak, allem edip
kallem edip tütünün önüne set çektiniz. Eğer halkı dinleseydiniz
üreticinin de, küçük esnafın da, tüketicinin de kabul edeceği, size
sunduğu 11 maddelik, tütünle ilgili çözüm önerilerimizi önemserdiniz. Bunu
ben değil, bunu halkımız istiyor ama bunların hepsini es
geçtiniz.
Şimdi,
tütün için öyle bir proje, öyle bir üretim alanı düşünün ki köyden
kente göçü engellesin, sosyal dokuyu korusun, ciddi bir istihdam alanı
yaratsın, üretici emeğinin karşılığını
aldığı için kazansın, esnaf ticaretini
yaptığı için kazansın ve tüketici ucuza mal ettiği
için tasarruf etsin; ayrıca, cezayla, yasaklarla önlemeye
çalıştığınız yurt dışından
getirilen sigara kaçakçılığını önlesin.
İşte, sarmalık kıyılmış tütün üretimi ve
ticaretinin fiilî olarak hâlihazırdaki durumu bu. Peki, böyle hem üreten
açısından hem tüketen açısından kazandıran bir
projeye, üreticisinden tüketicisine kadar, küçük esnafı da kapsayacak
şekilde bir yasallık kazandırmayı niye düşünmezsiniz?
Biraz
önce belirttiğim bu durumdan üretici, sarmalık
kıyılmış tütün satan küçük esnaf ve bunu tüketen
vatandaş memnun. Peki, kim rahatsız? 1) Yabancı sigara
fabrikaları. 2) Sigara kaçakçıları. 3) Vergi
alamadığı için Hükûmet rahatsız.
Sigara
kaçakçıları kazansın. diyecek kimse yok zaten. Geriye
kalıyor yabancı sigara firmalarının kayıpları ve
vergi kaybı. Çok millî olduğunuzu iddia ediyorsunuz, yabancı
sigara fabrikalarını da düşünecek hâliniz yok. Peki, vergi
kaybını nasıl önleyebiliriz? Vergi kaybım var. diye yerel
üretimi bitirerek bunu temin etmeye çalışmak zaten akıl
kârı değil. Ha, illa vergi alınacaksa buna da kimsenin
itirazı yok. Ancak millî ve yerli olmanın gereği olarak
Tütün
üretiminden tüketimine kadar oluşan bu fiilî durumu yasak hâle
getiriyorsunuz. Az vergiyle kendi üreticinizi ve kendi
insanınızı destekleyerek yasal güvence vereceksiniz, çözüm
burada. Yoksa yasaklayarak, vergi oranları belirsiz kooperatif
seçenekleriyle insanları açlığa mahkûm ederek bir çözüm
yaratamazsınız. Bu problemin çözümü küçük çiftçiye, üreticiye, esnafa
yasak getirmek değil; mevcut üretim ve pazarını yasal hâle
getirmektir diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 101inci maddesinde geçen eklenmiştir
ibaresinin ilave edilmiştir şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent
Kuşoğlu Mehmet
Bekaroğlu Lale
Karabıyık
Ankara İstanbul Bursa
Bihlun
Tamaylıgil Zülfikar
İnönü Tümer Musa
Çam
İstanbul Adana İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Adana Milletvekili Sayın Zülfikar İnönü Tümer
konuşacak.
Buyurun
Sayın Tümer. (CHP sıralarından alkışlar)
ZÜLFİKAR
İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; cuma günü tüm yurtta Öğretmenler Günü kutlanacak. Ulu
Önder Mustafa Kemal Atatürkün geleceğimizi emanet ettiği
öğretmenlerimizin gününü şimdiden kutlar, özlük haklarının
iyileştirilmesini diler, atama bekleyen yüz binlerce öğretmen
adayı ve sağlık emekçisi için verilen sözlerin yerine
getirilmesini, atandığı hâlde güvenlik soruşturması
nedeniyle bekletilenlerin bir an önce göreve başlatılmasını
ümit ederim.
Saygıdeğer
milletvekilleri, görüşülmekte olan tasarının 101inci maddesinde
yapılmak istenen değişiklikle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi
Grubumuzun adına söz almış bulunuyorum. Elektronik
haberleşmeyle ilgili düzenleme yapılan maddelerde devasa kâr ve
gelirlere sahip üç büyük şirketin lehine bir düzenleme yapılarak
vergi affı getirilmektedir. Tek kalemde bu şirketlerin borçlarının
silinmesi, yalnızca sermaye sahiplerini koruyacak ve işin bütün
vebalini vatandaşa yükleyecek bir düzenlemedir çünkü özel iletişim
vergisinin yüzde 7,5e sabitlenmesi, internet kullanımı vergisinin
yüzde 50 artışı anlamına gelmektedir. Bu durum vergi
adaleti açısından yine dar gelirli-zengin ayrımı
yapılmadığını göstermektedir. Vatandaşın
cebine, emekçinin gelirine göz koyan bir düzenleme söz konusudur.
Vergi
adaleti sağlamayan bu sistem sürekli
yozlaştırılmaktadır. Vergi adaletinden bahis, toplumsal
barışın sağlanmasıdır ancak bunun yerine hep
sermaye kesimleri korunmakta ve yaşam alanlarının her
tarafına bu yozlaşma yayılmaktadır. Devletin asli geliri
vergilerdir ve sağlıklı, adil bir vergi sistemi toplumsal
barış ve adaletli bir yaşam için elbette ki en temel dinamiktir.
Vergi sisteminin adaletli olmasının birinci koşulu ödeme gücü
ilkesidir. Arzumuz, az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alarak toplumsal
ihtiyaçların karşılanması, bu sayede kamusal hizmet aracılığıyla
toplumsal eşitsizliğin giderilmesi, toplumun geleceğinin güvenli
bir şekilde biçimlendirilmesi ve sağlıklı bir büyümedir.
Değerli
milletvekilleri, Anadolunun en ücra yerlerinde yaşayan özellikle dar ve
orta gelirli vatandaşlarımızın devlete
bağlılıklarına paralel olarak vergi borçlarını
eksiksiz ve zamanında ödeme gayretinde olduğunu özellikle belirtmek
istiyorum. Bu torba yasa, büyük şirketlere ve sermaye gruplarına
kolaylıklar sağlayadursun, Türkiye'nin birçok bölgesinde hâlâ cep
telefonu görüşmesi yapamayan yerler olduğunu belirtmekte fayda
görüyorum. Örneğin, 2,5 milyon nüfuslu Adana merkezinde, bazı
mahallelerin yanı sıra Aladağ, Ceyhan, Çukurova, Feke,
İmamoğlu, Karaisalı, Karataş, Kozan, Pozantı,
Saimbeyli, Sarıçam, Seyhan, Tufanbeyli, Yumurtalık, Yüreğir ilçe
merkezlerinin bazı bölümlerinde, özellikle uzak ilçelerin birçok mahallesi
ile dağ köylerinde cep telefonlarının aksesuar olarak
kullanıldığını vurgulamak istiyorum. Mesela,
Aladağdaki yurt yangınında hayatını kaybeden minik
kız çocuklarımızın ailelerinin yaşamaya çalıştığı
Köprücük, Kışlak ve Karahan köylerinde taşıma hayvan
sırtlarında yapılırken, yol başta olmak üzere su ve
elektrik büyük sorun olarak karşımızda dururken, telefon
kullanmak da imkânsızdır.
Gerçekten,
bu ülkenin tamamını kapsayan adaletli bir vergi sistemi getirilmek
isteniyorsa öncelikle yoksul ve dar gelirli
vatandaşlarımızın eşit hizmet almasının da
önü açılmak zorundadır. Türkiye'nin birçok yerinde oldukça zor
coğrafyalarda yaşamlarını idame ettirmeye çalışan
insanlarımız bu Meclisin hak-hukuk-adalet üçgeninde
çalışmalar yapmasını, kendilerine doğrudan sirayet
edecek iyileştirmeleri ve hizmetleri beklemektedir. Zira bizim
gerçekliğimiz köylülerimizdir, çiftçimizdir, gariban
vatandaşlarımızdır. Bu insanlarımızı
görmezden geldiğimiz sürece vicdanlı, merhametli, hakkaniyetli bir
düzen sağlamamıza imkân yoktur.
Değerli
milletvekilleri, torba yasanın bütününün değerlendirmesinden
çıkan sonuç, Türkiye'nin makroekonomik çevresinin tamamen çökertilmesidir.
Ayrıca, bu torba yasa tasarısında açık sınıfsal tercih
de yapılmaktadır. Bu tasarıyla maliye politikasının
tüm araçları üst gelir sınıfına dar ve orta gelirli
sınıflarından transfer yapılması yönünde
kullanılmaktadır. Üretenden geliri kadar vergi alan hakkaniyetli bir
ekonomik düzene hasret kalan ülkemiz bu değişiklikler nedeniyle
eşitsizliklerle karşı karşıya kalmaktadır.
Üzülerek belirtiyorum ki, bir kez daha, günü kurtaran, orta vadede ekonomiyi
daha fazla daraltacak adımlar atılmaktadır. Eşitlikçi,
hakkaniyetli ve bilim temelli bir ekonomik düzenlemeden her geçen gün daha da
uzaklaşılmaktadır. Zira vergi düzenlemelerinde dar gelirli
toplum kesimi dikkate alınmadan yapılmış torba yasa hem
doğrudan hem dolaylı olarak tüm vergi yükünü dar ve orta gelirli sınıfların
üzerine yıkan bir düzenleme içermektedir.
Çağdaş,
aydın, bilimi esas alan, dar gelirli vatandaşları hizmetin
odağına oturtan bir anlayışın hâkim olması
dileğimle hepinize saygılarımı sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tümer.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 101inci
maddesinde yer alan iki yıl içerisinde ibaresinin on yıl
içerisinde şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Parsak Baki
Şimşek Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu
Afyonkarahisar Mersin Hatay
Fahrettin
Oğuz Tor Arzu
Erdem
Kahramanmaraş İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Mehmet Parsak
konuşacak.
Buyurun
Sayın Parsak. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
PARSAK (Afyonkarahisar) Aziz Türk milleti, saygıdeğer
milletvekilleri; torba yasa tasarısının 101inci maddesine dair
Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz önergeye dair söz
almış buluyorum. Bu vesileyle hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, gene bir torba yasayı görüşüyoruz ve bu torba
yasalara dair Milliyetçi Hareket Partisi olarak şu ana kadar defalarca
haklı olarak ifade ettiğimiz isabetli eleştirilerimizi bu
aşamada tekrar edecek değilim ama en azından bu torbadaki
eksikliklere dair bazı hususlara temas etmek isterim önergemizin
içeriğine geçmeden önce.
Gene
bir torba yasayı görüşüyoruz ama burada ciddi içerik eksiklikleri söz
konusu. Personel taleplerinden tutun, toplumumuzun çeşitli kesimlerine
yönelik çok ciddi çözüm bekleyen sorunlara ve taleplere yönelik hemen hemen
kayda değer hiçbir hususun bu torba yasada olduğunu söyleyemiyoruz ne
yazık ki.
Personel
taleplerinden başlayalım: İşte, taşeron
işçilerimiz kadro bekliyor uzun yıllardır ve son dönemlerde,
özellikle son haftalarda sürekli olarak bu da gündemde ama hâlâ ortaya
çıkmış olan bir tasarı, bir teklif söz konusu değil.
Merakla takip ediyoruz ve bu noktadaki haklı taleplerin yerine
getirilmesini Milliyetçi Hareket Partisi olarak istiyoruz.
Aynı
şekilde 4/Cliler uzun yıllardır sorunlarının
çözülmesini beklemekte, bunlarda da ne yazık ki herhangi bir aşama
kaydedilmiş değil.
Atanamayan
öğretmenler, biraz önce zikredildi, 24 Kasım yaklaşmakta, onlara
bu yönde bir müjde vermemiz, onların sorunlarını bu yönüyle
çözmemiz gerekiyor, ne yazık ki torba yasanın içerisinde bu da yok.
Sadece
personel talepleri mi? Evet, tabii ki de değil. Personel taleplerinin
dışında da çiftçilerimizin, esnaflarımızın,
emeklilerimizin, her toplum kesimimizin haklı, isabetli, yerinde ve önemli
sorunları var çözüm bekleyen, onlara dair de ne yazık ki bu torba
yasanın içerisinde herhangi bir şey yok ve ben Milliyetçi Hareket
Partisinin bir milletvekili olarak bütün bu sorunların aynı torbada
çözülebilmesinin mümkün olmadığını da biliyorum ama en
azından bizzat kanun teklifimde bulunan iki hususu da burada vurgulamadan
geçemeyeceğim değerli milletvekilleri.
Gerçekten,
bunların en başında atanamayan sağlıkçılara kadro
verilmesi yönünde bir kanun teklifim var. Ben bu kanun teklifini
verdiğimde, değerli milletvekilleri, atanamayan 350 bin
sağlıkçımız vardı, bugün bu sayı 450 bine
ulaştı. Atanamayan sağlıkçılar geçtiğimiz hafta
eylem yapıp çığlıklarını, seslerini duyurmaya
çalıştılar ama katedilmiş bir mesafe yok. Az sayıda
atanabilme imkânına kavuşmuş olanlar da ne yazık ki şu
anda atanmaya hak kazandıkları hâlde aylardır atamayı
bekliyorlar, onların dahi sorunları çözülebilmiş değil ne
yazık ki.
Gene,
içinden geldiğim mesleğimizin, avukatlığın,
yargının bir alanı olarak mübaşirlerimizin
sorunlarının çözülmesine yönelik olarak bir kanun teklifimiz var.
Yani yargının 4üncü ayağı olarak kabul edilen
mübaşirlerin, özellikle de son dönemde çok ağır şartlar
içinde çalışmalarına rağmen genel idare hizmetleri
sınıfına geçirilmesi yönünde haklı talepleri vardı,
bunu yasa teklifi olarak getirdik. 5 bin civarında mübaşirimiz var.
Maliyeye, bütçeye bunun çok ağır yükleri, vesaireleri de söz konusu
değil ama bu teklifimiz de henüz kabul edilmedi, kabul edilmediği
gibi işbu torba da dâhil şimdiye kadar gelen hiçbir torba yasa
tasarısının içinde bunu da göremedik. Toplumumuzun bu ve bunun
gibi pek çok haklı, yerinde, isabetli, çözülmesini beklediği
meseleler var. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bunların, şimdiye
kadar olduğu gibi bundan sonra da takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Gelelim
önergemize: Önergemizde, işbu torba yasanın 101inci maddesi
çerçevesinde, işletmecinin tüketiciden haksız olarak tahsil
ettiği bedellere ilişkin bir düzenleme söz konusu. Burada gayet
isabetli bir şekilde, şayet işletmeci tüketiciden haksız
bir ödeme aldıysa bunun geri ödenmesi yönünde bir düzenleme var ve bunun
için de iki yıllık bir süre öngörülmüş. Yani bir haksız
ödeme söz konusu tüketicinin yaptığı ama bu haksız ödeme
tespit edildiğinde tüketici, tüketici hukukuyla paralel olarak öyle
düşünülmüş çünkü anlaşıldığı kadarıyla-
iki yıl içerisinde bunu talep ederse kendisine iade edilsin, eğer iki
yıl içinde talep etmezse ilgili bakanlığa aktarılsın.
Burada tüketicinin hakkını korumak adına daha dar ve daha
sınırlı süreyi değil de Türk Borçlar Kanunumuzdaki on
yıllık süreyi esas alalım. Tüketici iki yılda değil,
bu yönde bir haksız ödemeyi geri almak gibi bir hakka sahipse on yıl
içerisinde iade isteyebilsin, bu mümkün olmazsa on yıldan sonra ilgili bakanlığa
gelsin.
Önergemiz
bundan ibarettir. Son derece haklı ve isabetli bir önergedir. Bu yönüyle,
önergemizin kabulünü Genel Kuruldan talep ediyor, sizleri bir kere daha
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Parsak.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.29
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.46
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon
yerinde, Hükûmet yerinde.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının, Malatyada
yaşanan bazı evlerin kapılarının işaretlenmesi
olayıyla ilgili İçişleri Bakanlığının
verdiği bilgiye ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, biraz önce Sayın Gülay Yedekcinin gündeme getirdiği
konuyla ilgili İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman
Soyluyla görüştüm. Bana aktardıklarını sizinle
paylaşmak istiyorum.
Bu işaretlenme
olayı sabaha karşı saat 02.00-03.00 civarında olmuş
ancak bu bilinmeden, bu sabah Malatya Valisi, bütün Alevi dernekleri ve Alevi
dedeleriyle birlikte bir kahvaltıda berabermiş. Kimsenin haberi
yokmuş, bu toplantıdan, bu kahvaltıdan sonra bu durum
öğrenilmiş. Hem Cumhuriyet Halk Partisinin İl Başkanına
Sayın Veli Ağbaba telefon etmiş, ilgilenmiş hem de Adalet
ve Kalkınma Partisi İl Başkanı bu konunun üzerinde.
İçişleri Bakanımız bu konunun bir provokasyon olduğunu
ve bütün Emniyet güçleriyle bu konunun
araştırıldığını bana iletti, ben de sizinle
paylaşmak istedim bu konuyu. Şu anda Emniyetimizin bütün güçleri bu
konuyu, kimin provokasyon yarattığını veya ne amaç içinde
olduğunu araştırmakla meşgul.
GÜLAY
YEDEKCİ (İstanbul) Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları
ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981 Sayılı
"İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara
Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar
Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun" ve
4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun"da Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi yeni madde ihdasına dair bir
önerge vardır, onu görüşeceğiz.
Bildiğiniz
gibi, görüşülmekte olan tasarı ve teklife konu kanunun komisyon
metninde bulunmayan ancak tasarı veya teklifle çok yakın ilgisi
bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt
çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde
olarak görüşme açılacağı, aksi hâlde önergenin işleme
alınamayacağı İç Tüzükün 87nci maddesinin dördüncü
fıkrası hükmüdür.
Şimdi
okutacağım önerge bu hükümle örtüşmeyecek şekilde tasarının
konusunu oluşturmayan başka bir kanunda değişiklik
içermekle birlikte, söz konusu önergenin işleme alınması
hususunda gruplar arasında uzlaşı bulunması ve
milletvekillerince bir itirazın bulunmamasını dikkate alarak
-emsal teşkil etmemek kaydıyla- önergeyi işleme alıyorum.
İç
Tüzükün 91inci maddesine göre yeni bir madde olarak görüşülmesine
komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde görüşme açılır ve bu maddede belirtilen sayıda
önerge verilebilir. Bu nedenle önergeyi okutup Komisyona soracağım.
Komisyon önergeye salt çoğunlukla yani 21 üyesiyle katılırsa
önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım.
Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi
işlemden kaldıracağım.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısına 101inci
maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Engin
Altay Erhan
Usta
Kayseri
İstanbul Samsun
Ahmet
Yıldırım Mehmet
Muş Hurşit
Yıldırım
Muş İstanbul İstanbul
Mehmet
Doğan Kubat Bülent
Turan
İstanbul Çanakkale
MADDE
102 14/12/2009 tarihli ve 5941 sayılı Çek Kanununun geçici 3 üncü
maddesinin beşinci fıkrasında yer alan 31/12/2017 ibaresi
31/12/2020 olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Sayın Komisyon Başkanı, Komisyonunuz önergeye salt
çoğunlukla katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Sayın Başkanım, salt çoğunluğumuz vardır,
katılıyoruz.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunluğuyla katılmış
olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açıyorum.
Madde
üzerinde söz isteyen? Yok.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Böylece
tasarıya 102nci madde olarak yeni bir madde ihdas edilmiştir.
Herhangi
bir karışıklığa mahal vermemek için mevcut sıra
sayısı metni üzerinden görüşmelere devam edeceğiz, kanunun
yazımı esnasında madde numaraları teselsül ettirilecektir.
102nci
maddede ikisi aynı mahiyette olmak üzere üç adet önerge vardır.
Aynı
mahiyetteki önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 102nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Erol
Dora Dilek
Öcalan Mahmut
Toğrul
Mardin Şanlıurfa Gaziantep
Feleknas
Uca Mehmet
Ali Aslan Lezgin
Botan
Diyarbakır Batman Van
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet
Parsak Arzu
Erdem Baki
Şimşek
Afyonkarahisar İstanbul Mersin
Fahrettin
Oğuz Tor Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu
Kahramanmaraş Hatay
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk olarak Van Milletvekili
Sayın Lezgin Botan konuşacak.
Buyurun
Sayın Botan. (HDP sıralarından alkışlar)
LEZGİN
BOTAN (Van) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce
Anayasa Mahkemesinin partimizi hedef alan kararı siyasi bir karardır,
hiçbir hukuki değeri yoktur ve halkımızın vicdanında
yok hükmünde sayıyoruz.
Ben
de grubum adına 102nci madde üzerinde söz almış
bulunmaktayım, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
AKP
Hükûmeti bu maddeyle -yaptığı bütün değişikliklerde-
Bakanlar Kurulunu çok geniş yetkilerle donatmaktadır. Böylece,
ihtisaslaşmanın birikimini hiçe sayarak yönetmeliklerin Bakanlar
Kuruluna devredilmesini doğru bulmuyoruz. Dolayısıyla, maddenin
tasarı metninden çıkarılması lazım.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısı esasında ekonomik
krizin yükünü vatandaşın sırtına bindiren bir
tasarıdır. Çünkü, AKP Hükûmeti içte ve dışta
sürdürdüğü savaş politikalarıyla neden olduğu ekonomik
krizi vergi artışlarıyla halkın cebine dadanarak
aşmayı planlamaktadır. Dolayısıyla,
bu tasarı halkın cebindekini al, zenginin cebine koy
tasarısıdır. Bu nedenle, dolar her gün yeni rekora imza
atarken savaş politikalarını gözden geçirmeyen AKP, halkın
elindeki parayı çıkarmasını bir çözüm olarak görüyor.
Borçlanmaya çözüm olarak vergi artışlarına başvuruyor.
Hazine garantisiyle yapılan köprülerle şirketlerin zararlarını
yine halkı cebinden ödemeye çalışıyor. Oysaki işsizlik
rakamlarına ve enflasyon artışına
bakıldığında halkın yoksulluğu kolayca
görülebilir. Burada, halkı yoksullaştıran bu politik
anlayış bana ünlü İngiliz halk hikâyesi kahramanı Robin
Hoodu hatırlatmakta, sadece bir farkla, Robin Hood mazlumun yanında,
zalime karşı mücadele eder ve mazlumun tarafını tutar,
zenginden alır, fakire verir ancak AKP bunun tam tersini yapmaktadır.
AKP ağır vergilerle mazlumun sırtına yeni yükler yüklemekte
ve bu ağır vergilerle savaşın yükünü halkın
Yoksulların cebindeki parayı alıp zenginin cebine
koymaktadır. Ancak, Anadolunun da bir Robin Hoodu var, o da
Köroğludur fakat Bolu Beyinin torunları bunu nereden bilsin.
Değerli
milletvekilleri, halkın iradesinin tecelli ettiği bu çatı
altında önergelerimizle ve konuşmalarımızla yanlışları
eleştiriyor, önerilerde bulunuyoruz ama AKP kapıldığı
güç zehirlenmesi ve neredeyse dağlarla boy ölçüşen kibriyle
kulaklarını tıkamış durumda. Dolayısıyla,
muhalefet partileri tarafından verilen Meclis araştırması
ve soru önergelerinin reddedilmesi de başka bir türlü konuşturmama
çabasıdır. Özellikle, 26ncı Dönemde HDPnin önergeleri eften
püften gerekçelerle reddedilmektedir. Bir örnek vermek gerekirse, Hakkârinin
Şemdinli ilçesinde, Şapatanda onlarca insan ağır
işkencelerden geçirildi ve bunların fotoğrafları
basında da yer aldı. Bunun üzerine ben de 8 Ağustosta bir soru
önergesi verdim ve bu soru önergemiz yine tarafımıza iade edildi.
Önerge, istenilen değişiklik yapılmasına rağmen
Sayın İsmail Kahraman tarafından tarafımıza tekrar
iade edildi. Şimdi onu sormak istiyorum: Sayın İsmail Kahraman,
istediğiniz değişiklikleri yapmamıza rağmen önergeleri
niçin tarafımıza tekrar iade ediyorsunuz? Orada yapılan
işkenceyi örtbas etmeye mi çalışıyorsunuz? İç Tüzük
maddelerine dayanarak demokratik siyaseti susturmaya mı
çalışıyorsunuz? Bu yasakçı zihniyeti İç Tüzüke
dayanarak kurumsallaştırmaktan bir an önce vazgeçin.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; aynı şekilde, işleme
alınıp üzerinden bir yılı aşkın süre geçen,
Çerkezlerin yaşadıkları sorunlarla ilgili verdiğimiz
araştırma önergemiz de reddedildi. Burada, sadece, geçen bir
asimilasyon kelimesi söz konusuydu. Biz de burada Sayın İsmail
Kahramana tekrar sorduk, burada tekrar soruyorum. Sayın Başkan,
eğer yasaklı kelimeler varsa bu Mecliste bunların gruplarla
paylaşılması lazım dedik ancak tarafımıza
Hayır, yasaklı kelimeler yok. denildi. Ama varmış ki
yeniden, tekrar önerge tarafımıza iade edildi.
Burada
bugüne kadar 19.529 yazılı soru önergesi verildi, bunların
1.546sı iade edildi, 846 önergeyle HDP 1inci sırada. Yine, 2.241
Meclis araştırması önergesinin 149u iade edilirken 137
araştırma önergesinin iadesiyle yine HDP 1inci sırada. Yani bu
yöntemle HDPyi konuşturmamaya çalışıyorsunuz, demokratik
siyaseti susturmaya çalışıyorsunuz ama eş genel
başkanımız, rehin olan eş genel
başkanımızın dediği gibi Ne yaparsanız
yapın mutlaka ama mutlaka kazanacağız. Bu da böyle bilinsin.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Botan.
Aynı
mahiyetteki önergenin diğer konuşmacısı İstanbul
Milletvekili Sayın Arzu Erdem olacak.
Buyurun
Sayın Erdem. (MHP sıralarından alkışlar)
ARZU
ERDEM (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, görüşülmekte olan kanun tasarısının
102nci maddesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz
almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi ve bizleri ekranları
başında izleyen aziz Türk milletini saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Öğretmenler Günü yaklaşmakta ve yine
öğretmenlerimizin sorunlarıyla ilgili kürsüye çıkmış
bulunmaktayım.
Çocuklarımız
ve geleceğimizi çağımız gereklerine ve ihtiyaçlarına
göre cevap verebilen, millî ve manevi değerlerine sahip, bunları
özümsemiş, kültürümüzü kavramış insanlar olarak yetiştiren
kişiler öğretmenlerimizdir. Eğitim sistemimizin temel
taşı olan öğretmenlerimizin kıymeti hepimizin gözünde,
hepimizin yüreğinde elbette ki çok büyüktür ancak eksikler de var, bu
eksikleri görmemiz gerekmektedir. Sadece 24 Kasımda değil yani böyle
önemli günlerde değil her gün öğretmenlerimizle ilgili
yapılması gerekenler üzerinde fikir üretmemiz ve çözüm bulmamız
gerekmektedir. Öğretmenlerimizin sorunlarına yani dolaylı olarak
eğitim sistemine köklü çözüm getirmemiz gerekmektedir ve kalıcı
çözümler üretmemiz gerekmektedir. Milletimizin, milletvekillerinden yani kendi
temsilcilerinden asillerin bekledikleri, bilhassa çocuklarını emanet
ettikleri öğretmenlerle ilgili gereğinin yapılmasıdır.
Ülkemizde
öğretmen ihtiyacı büyük. Bu açıklama Hükûmet yetkilileri
tarafından yapılmıştır, sayı olarak da 100 bin
öğretmen açığından bahsedilmiştir ancak alınacak
olan kadroyla ilgili -bu da çelişkili bir ifadedir- 20 bin öğretmen
alınacağı noktasında bir açıklama
yapılmıştır. Peki, öğretmen mezunumuz, öğretmen
sayımız her geçen gün artarken, 100 bin öğretmene
ihtiyacımız varken neden 20 bin öğretmen
alınacağı konusunda soru işaretlerinin giderilmesi
aciliyetle şart. Tüm öğretmen adaylarımızın merak
ettiği husus budur ve Öğretmenler Günü için bir beklentiler var: 100
bin değil, 60 bin de değil, 50 bin de değil, 40 bin
öğretmen alımı yapılsın, bizler de manevi olarak
önemsendiğimizi hissedelim. derler. Bunu, ben, burada
huzurlarınızda sunmuş olayım.
Öğretmen
adaylarımızın bu talebini yerine getirmek çok da zor değil
ama yerine getirirken neye dikkat etmemiz gerektiğinin de tekrar
altını çizmemiz gerekiyor. Mülakatla alınıyor
öğretmenler. Mülakatta özellikle birçok şaibe meydana geldiği
için, insanların zihinlerinde soru işaretleri oluştuğu için
bilhassa mülakatın mümkün ise kaldırılması, değil ise
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak verdiğimiz, kamera sisteminin
kullanılmasına yönelik kanun teklifimizin de mutlaka gündeme
taşınması şarttır. KPSS şartı zaten var
öğretmen alımında ve güvenlik soruşturması
yapılması gerekmektedir.
Ayrıca,
ücretli öğretmenlerle ilgili, bilhassa içinde bulunduğumuz zorlu
süreci de göz önünde bulunduracak olursak, güvenlik soruşturması
yapılmamaktadır. Bu güvenlik soruşturmasının
yapılması çok elzem bir ihtiyaçtır. Bu anlamda da diğer
öğretmenlerimiz bu tespitleriyle bize gelmiştir, sizlere iletmiş
olalım. Özellikle iktidar partisinin dikkatine sunuyorum, ücretli
öğretmenlerle ilgili güvenlik soruşturmasının
yapılmaması bilhassa bu hassas süreçte büyük
sıkıntılara yol açabilmektedir, güvenlik zafiyetine yol
açabilmektedir.
Öğretmen
adaylarımız arasında bilhassa yine atamaları bekleyen
öğretmenlerimizle ilgili
Özellikle kutsal mesleğin
mensuplarının biriken sorunları çözülmediği sürece
onların mutsuz olduğunu da hepimizin görmesi gerekiyor. Liderimiz
Sayın Devlet Bahçeli Beyefendinin de dediği gibi Huzursuz
öğretmen, eğitimsiz öğrenci ve gerileyen ülke demektir. Gelin
Öğretmenler Gününde öğretmen adaylarına müjdeli haberler
verelim. Atama bekleyen öğretmenlerimizin sorunlarını bu
Öğretmenler Gününde çözüme kavuşturalım.
Sözleşmeli
öğretmenlerin eş tayini müjdesinin mutlaka verilmesi gerekmektedir.
Ücretli öğretmenlerin güvenlik soruşturmasının
yapılması gerekmektedir. Mülakatın kalkması gerekmektedir.
Ayrıca,
geçen hafta dile getirdiğim, Türkiye Futbol Federasyonunun Üçüncü Lig
kız futbol takımıyla ilgili ödeneklerin kesilmesi konusu
vardı. Bu konuyu Sayın Spor Bakanına arz ettiğimizde konuya
çözüm üreteceğini söyledi ancak bunlarla ilgili takvim meydana gelmiş
olmasına rağmen bu konuyla ilgili çözüm üretilememiştir. Spora
çok önem veriyoruz, sporun önemli olduğunu söylüyoruz; gençlerimizin
gelişiminde çok büyük bir yer teşkil ettiğini söylerken bu
konuda kız çocuklarımızın önünü kesiyoruz.
Millî
sporcularımızla ilgili millî burslara ilişkin de düzenlemeler
getirilmiştir. Burada da mevcut burslar bu evlatlarımızla ilgili
düşürülmüştür. Özellikle spora önem veriyorsak, eğitime önem
veriyorsak bu gibi hataları yapmamamız gerekmektedir ve aciliyetle bu
hatalardan dönülmesi gerekmektedir.
Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Erdem.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 102nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet
Bekaroğlu Bülent
Kuşoğlu Bihlun
Tamaylıgil
İstanbul Ankara İstanbul
Lale
Karabıyık Gülay
Yedekci Musa
Çam
Bursa İstanbul İzmir
Madde
102- 13/10/2010 tarihli ve 6015 sayılı Devlet Desteklerinin
İzlenmesi ve Denetlenmesi Hakkında Kanunun ek 1 inci maddesinin
birinci fıkrasında yer alan "devlet desteklerinin bildirimi ve
denetlenmesine ilişkin yönetmelikler ise Kurul tarafından 31/12/2014
tarihine kadar yürürlüğe konulur. Bu tarihi birer yıllık
sürelerle iki defa ertelemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir ifadesi "devlet
desteklerinin bildirimi ve denetlenmesine ilişkin yönetmelikler ise
Bakanlar Kurulunca alınacak karar üzerine yürürlüğe konulur
şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Gülay Yedekci
konuşacak. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun
Sayın Yedekci.
GÜLAY
YEDEKCİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi içtenlikle selamlıyorum.
Ortada
bir çuval yasa var, artık torbaya sığmıyor
yasalarınız, çuval çuval getiriyorsunuz ancak milletimizin derdine,
kanayan yaralarına bir küçücük merhem bile olacak herhangi bir ilaç yok bu
yasaların içerisinde. Sadece imar var, beton var, dolar var, ithal et var,
ithal saman var. Memleketimizin, halkımızın meselelerine ne
zaman yüzünüzü döneceksiniz?
Biz
Ülkemizde gençlerimiz nasıl iyi eğitim alacak? diye
düşünüyoruz. PISA sonuçlarında okuduğunu anlayamayan bir yüzde
50lik kesimle karşı karşıya kalmayalım istiyoruz.
Benim ülkemde TÜBİTAK Papaz eriği nasıl imam eriğine
çevrilir? diye ödül vermesin, sıvıların içerisindeki su
miktarını ölçenlere ödül versin istiyoruz. TÜBİTAK bilimle,
fenle, teknolojiyle ilgilensin istiyoruz.
Dünyanın
akademik yayınlarla üniversiteleri nitelendirdiği günümüzde benim
ülkemin üniversiteleri maalesef ilk 100e giremiyor. Çok
başarılı üniversitelerimize de siz topla, tüfekle, TOMAyla,
kepçeyle, dozerle giriyorsunuz. Orta Doğu Teknik Üniversitesine bu
şekilde girmeye çalışmanız acaba sizin kafanızda bir
soru işareti oluşturuyor mu? Yapılması gereken, bu ülkeye
yeni pencereler açmak, yeni vizyonlar oluşturmaktır. Bizim
gençlerimiz Amerikadaki gençlerden daha az akıllı değil, bizim
bilim insanlarımız Japonyadaki bilim insanlarından daha az
yetenekli değil. Biz neler yapabileceği unutturulmaya
çalışılan bir memleketin evlatlarıyız, biz yedi düvele
diz çöktüren bir milletin torunlarıyız.
Ülkemizde
siyasi erkin yapması gereken asıl şey, ülkenin gerçek
sorunlarını bulup bu sorunlara çözüm üretmeye gayret etmektir.
Derdiniz, üç yandaşın, beş müteahhidin, üç kendi
akrabanızın rantsal ekonomik sorunlarını çözmek
olmamalıdır, bunlar için Meclise çuval çuval yasa getirmek
olmamalıdır. Asıl dert, Sayın Başkan, bu ülkedeki
işsizin, bu ülkedeki emekçinin, bu ülkedeki yetimin, öksüzün, emeklinin,
köylünün, çiftçinin sorunları için çözüm üretmeye gayret etmek
olmalıdır. Asıl mesele, bu ülkeyi gönülden sevmektir.
Sevdanız betonaysa, sevdanız dolaraysa elbette bu işleri
yapamazsınız ama eğer memleket sevdalısıysanız bu
sorunları çözmek için kollarınızı sıvarsınız
ve Gazi Mustafa Kemal Atatürkün dediği gibi ülkemizi muasır
medeniyetler seviyesine çıkarmak için
uğraşırsınız.
Bugün
Türkiyede tartışılan konulara bakar mısınız. Son
on yılda çocuklara uygulanan cinsel istismar vakaları yüzde 700
arttı. Son on yılda 482.908 kız çocuğumuz evlendirildi.
Çocuk işçi sayımız 2 milyona yaklaştı.
Çalışan her 10 çocuktan 8i kayıt dışı. 2016 yılında
56 çocuğumuz iş cinayetine kurban gitti. 2017 yılının
ilk on ayında 338 kadın öldürüldü, 246 kadın cinsel şiddete
maruz kaldı, 2.800 çocuk hapis ve cezaevi şartlarından
şikâyet eden, 111 çocuk işkence ve kötü muameleye maruz
kaldığını söylüyor. Ekmeğin içerisinden fare çıkıyor,
çocuk fareyi yakalayıp cezaevi müdürüne götürüyor ve cezaevi müdürü diyor
ki: O ekmeği biz de yiyoruz. Bu ülkenin evladı değil midir
hapishanede yatanlar? Cezaevlerinden yükselen çığlıklara niye
ses vermiyorsunuz? Neyle uğraşıyorsunuz siz: Efendim,
nikâhı imam mı kıysın, müftü mü kıysın? Resmî
nikâh kıyan memurlara kıtlık mı, kıran mı girdi?
Sıra mı var, evlenmek istiyor vatandaş da sırada
kalıyor, evlenemiyor mu? Derdiniz nedir sizin?
Gözünüze
boş görünen her yeri imara açıyorsunuz. Ülkemizin çiftçisi zor
durumda, yurttaşlarımız zor durumda. Siz helal olmayan et ithal
ediyorsunuz, yurttaşımıza da sırtınızı
dönüyorsunuz. Niçin Türkiyenin gündemini böyle şeylerle meşgul
ediyorsunuz? Ekonomimizin içerisinde bulunduğu bataklığı
örtmek için mi gündemi böyle saçma konularla meşgul ediyorsunuz?
Halkımızın
yaşam mücadelesine gözünüzü kapatmayın, halkımızın
ekmek kavgasına gözünüzü kapatmayın. Zam üzerine zam yaparken
vergilere, emekçinin, emeklinin maaşlarına göz ucuyla da olsa lütfen
bir bakın. Ama unutmayın, bir başka Türkiye, bir başka
hükûmet anlayışı mümkündür, halkın iktidarı da çok
yakındadır.
Hepinizi
içtenlikle, sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
GÜLAY
YEDEKCİ (Devamla) Sayın Başkanım, Beşiktaşla
ilgili bir şey söyleyebilir miyim?
BAŞKAN
Beşiktaşla ilgili.
Peki,
buyurun.
GÜLAY
YEDEKCİ (Devamla) Çok teşekkür ediyorum.
Ülkemizin
nadide takımlarından bir tanesi Beşiktaş, Şampiyonlar
Ligi grubundan lider olarak çıkan ilk Türk takımı. Bu gururu
bize yaşattığı için büyük onur duyuyoruz.
Beşiktaşın
ağaca, çevreye duyarlı taraftarı Çarşıyı da
buradan yürekten tekrar selamlıyorum.
Hepinizi
sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Biraz
önce açıkladığım üzere, tasarının konusunu
oluşturmayan başka bir kanunda değişiklik öngördüğü
anlaşılan bu önergenin işleme alınması hususunda
gruplar arasında uzlaşı bulunması ve milletvekillerince de
bir itirazın bulunmamasını dikkate alarak emsal teşkil
etmemek kaydıyla işleme alıyorum.
Önergeyi
okutup Komisyona soracağım, Komisyon önergeye salt çoğunlukla
yani 21 üyesiyle katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde gibi bir
görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması hâlinde önergeyi işlemden
kaldıracağım.
Şimdi
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısına 102nci
maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve
diğer maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Engin
Altay Ahmet
Yıldırım
Kayseri İstanbul Muş
Erhan
Usta Mehmet
Doğan Kubat Mehmet
Muş
Samsun İstanbul İstanbul
Bülent
Turan Mahmut
Tanal
Çanakkale İstanbul
MADDE
103 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı Orman Köylülerinin
Kalkınmalarının Desteklenmesi ve Hazine Adına Orman
Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin
Değerlendirilmesi ile Hazineye Ait Tarım Arazilerinin Satışı
Hakkında Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ
MADDE 6- (l) Bu maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
önce 6292 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci
fıkrasında belirtilen sebeplerle bulundukları yerleşim
yerlerinden kaldırılan, yerleri istimlak edilen ve kendilerine yeni
yerleşim yeri gösterilmeyen İstanbul ili, Şile ilçesi, Esenceli
ve Darlık Mahallesi halkının iskanlarının temini için
6292 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında
belirtilen hükümler uygulanır. Kamulaştırma bedeli ödenenler de
ödenen bedeli iade etmeleri halinde aynı haktan faydalanırlar.
BAŞKAN
Sayın Komisyon Başkanı, Komisyonunuz salt çoğunlukla
katılıyor mu önergeye?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Sayın Başkanım, salt çoğunluğumuz
vardır, katılıyoruz.
BAŞKAN
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmış
olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açıyorum.
Sanıyorum
gruplar adına konuşmacılar var.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
İzzet Ulvi Yöntere yerinden söz vereceğim iki dakika.
Sayın
Ahmet Yıldırım, Sayın Mahmut Tanal ve Sayın
Hurşit Yıldırım konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Yönter.
İZZET
ULVİ YÖNTER (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Geçtiğimiz
günlerde Şilenin Darlık köyüne Sayın Genel Başkan
Yardımcımız İstanbul Milletvekili Profesör Edip Semih
Yalçınla birlikte gitmiştik. Darlık köyünde Darlık
Muhtarımızla, Darlık köylülerimizle ve Esenceli köylülerimizle
bir araya gelmiştik. Onların yıllardan beri
yaşamış olduğu mağduriyeti bizzat kendilerinden
dinlemiş ve konuyu da burada muhataplarımızla, parti
gruplarımızla paylaşmıştık. Şilenin
muhtarları, Şile Belediye Başkanı, Şiledeki
vatandaşlarımız Darlık köyündeki iskân probleminin çözülmesini
çok uzun bir süreden beri istiyor. Bu nedenle, 6292 sayılı Kanuna
yapılan geçici madde ilavesinin çok yerinde olduğuna inanıyoruz.
Bu itibarla Darlık köylülerimize, Esenceli köylülerimize hayırlı
olmasını temenni ediyoruz. Baraj yapımından dolayı
fedakârlık göstermelerinin de takdire şayan bir husus olduğunu
ifade ediyoruz. Yalnız sadece son cümlede Kamulaştırma bedeli
ödenenler de ödenen bedeli iade etmeleri halinde aynı haktan istifade
ederler. hususunda daha toleranslı, daha anlayışlı
davranılmasını ümit ediyoruz çünkü köylülerimiz diyor ki: Biz
istenen bedeli ödeyemeyebiliriz.
Hepinize
teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum, Şileye hayırlı
olmasını diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yönter.
Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Sayın Yıldırım
konuşacak.
Buyurun.
AHMET
YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Özellikle
Şile köylüleri, kırsal nüfusumuz için, köylüler için lehte olan bu
düzenlemeye grup olarak destek verdiğimizi tekrar ifade etmek isterim.
Çünkü günümüzün en büyük problemlerinden, gerek dünyada ama Türkiye'de çok daha
hızlı bir biçimde seyreden en önemli problemlerinden biri,
kırsal nüfusun giderek hızlı bir azalmayla, kentsel nüfusun ise
obez şehirler doğurur bir biçimde çok fazla nüfuslanması
neticesinde, birçok açıdan üzerinde yaşadığımız
coğrafyanın doğal dengesinin bozulmasını beraberinde
getirmesidir. Şöyle ki sadece kentsel problemler ortaya çıkmamakta,
bir bütün olarak toprağın, suyun, atmosferin yani ekolojik dengenin
ciddi zararlar gördüğü bir sürece doğru hızla evrilmekteyiz.
Siyasi
iktidar döneminde de son on beş yılda kırdan kente doğru
çok ciddi bir nüfus hareketi gelişmiştir. Sadece Şile köylüleri
için değil, bir bütün olarak kırsalda yaşamı, doğal
yaşamı, tarımsal ve hayvancılık üretimlerini destekleyen,
teşvik eden yeni tedbirlerin geliştirilmesini temenni ederek
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut
Tanal konuşacak.
Buyurun
Sayın Tanal.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle bu kanunun
yapılmasında, teklifinde emeği geçen İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Akif Hamzaçebiyi burada, huzurunuzda kutluyorum.
Akif Hamzaçebi, Şilenin bu köylerinde 2/B yasasıyla, orman
alanında kalan vatandaşlarımızın sorunlarıyla
birebir ilgilenen bir arkadaşımız. Bu konuyla ilgili, bu Ömerli
Barajı yapıldığı zaman, bundan tam otuz yıl
öncesi, Esenceli köyü mevcut olan bugünkü yerine
taşınmıştı ve yolu yapılmış durumda,
evleri yapılmış durumda, elektrikleri yapılmış
durumda ve bugüne kadar bunların tapusu verilmemişti. Aynı
zamanda Darlık köyünde ise bundan tam yirmi yıl önce olmuştu;
yine yolları var, elektrik var, suyu var ancak tapusu yok. Bu kanunun bu
şekilde gelmesi sevindirici ancak son cümle gerçekten mağdur edecek
bir durum. Köyde oturan vatandaşlarımızın rayiç bedelle
bunu, kamulaştırma bedeli iadesi mümkün değil çünkü güçleri,
ekonomik durumları buna yetmemektedir. Bu anlamda eğer çok düşük
yani cüzi bir bedel takdir edilebilirse burada, iki köyde oturan
vatandaşlarımız mağdur olmamış olacak.
Aynı
şekilde yine Şilede Osmangazi Barajı var, onun çevresinde
bulunan aşağı yukarı 3-4 tane muhtarlık var, 13 tane
de köy var. Onların da bu mağduriyetleri devam ediyor. Oradaki,
Osmangazi Barajındaki, o havzada kalan alanın da daha
daraltılmasını, en az zararla oradaki
vatandaşlarımızın da bu mağduriyetinin giderilmesini
biz talep ediyoruz çünkü Osmangazi Barajının o havzasının
bulunduğu alanda kamu yararı yoktur, oraya verilen ÇED raporu hukuka
aykırıdır. O bölgede bulunan köylerimizin de bu mağduriyeti
hâlen devam etmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Gökmaslı köyü, Göksu köyü, Soğullu köyü,
camiler... Bu köylerde mağduriyetin bir an önce giderilmesini talep
ediyorum. Şile halkına hayırlı olsun.
Teşekkür
ederim, saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına da İstanbul Milletvekili
Sayın Hurşit Yıldırım konuşacaklar.
HURŞİT
YILDIRIM (İstanbul) Sayın Başkan, kıymetli
milletvekilleri; İstanbul Şilemizin tarihî bu iki köyü,
yıllardır bulundukları alanlardan, yapılan barajlar
sebebiyle kırk yıl önce taşınmak zorunda
kalmışlardır. Kendilerine tahsis edilen köye yakın
yerlerdeki alanlar fiilen orman olmasa da hukuken orman olarak
gözüktüğünden bireysel tapulama şimdiye kadar
gerçekleşememiştir. Ayrıca, kendilerine tahsis edilen alanlar
önceki yerleşim yeriyle kıyaslandığında yetersiz kalmaktadır.
Köy halkının tapulu arazilerinin koruma havzalarında
kalmasından dolayı, kendilerinin köy sınırları
içerisinde, havza koruma kuşağına uzak, meşcere içinde yer
alan, bozuk meşcere alanlarının iskânları gerekmektedir. Bu
yasayla mazlum Ahıska Türklerinin ve vatandaşlarımızın
da yaşadığı dört yüz, beş yüz yıllık
köylerimizi kendi yerlerinde, kendilerinin istediği şartlarda ihdas
ve iskân etmiş olacağız. Kırk yıllık bir sorunu,
çözülemeyen bir sorunu, meseleyi hep beraber çözmüş olacağız. Bu
kanunla 6292 sayılı Yasanın 4üncü maddesinin (2)nci
fıkrasında belirtilen sebeplerle yerleşim yerlerinden
kaldırılan ve kendilerine yeni yerleşim yeri gösterilmeyen
Esenceli ve Darlık Mahallesi halkımızın
iskânlarını da sağlamış olacağız.
Düzenlemenin,
Darlık ve Esenceli vatandaşlarımıza, Şilemize
hayırlı olmasını diliyor, destekleri için tüm
milletvekillerimize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Hayırlı olsun Şileye Sayın
Başkanım.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Sayın Akif Hamzaçebi, size de bir
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Pardon, bu yeni madde ihdası
değil mi efendim?
BAŞKAN
Yeni madde ihdası.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Şahsım adına söz
istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun, yerinizden bir dakika.
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Hayır, hayır, kürsüden
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
- Beş dakika konuşma hakkını mı kullanmak
istiyorsunuz?
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Tabii ki evet.
BAŞKAN
Peki, İstanbul Milletvekili Sayın Akif Hamzaçebi şahsı
adına konuşacak.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; iki yıllık bir aradan sonra huzurunuzda bu kürsüden
şahsım adına konuşuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Çok
olumlu bir önerge burada işleme girmiş durumda. Hazırlayan
arkadaşlara çok teşekkür ediyorum.
Sayın
Mahmut Tanala ayrıca teşekkür ediyorum. Bu konuyla ilgili olarak
daha önce benim yapmış olduğum katkıyı kendisi burada
dile getirdi. Ben de bu konuda birkaç kelime etmek isterim.
Şilenin
Esenceli ve Darlık köyleri, Tanalın ifade ettiği gibi,
Osmangazi Barajının yapılması nedeniyle mağdur duruma
düşecek olan diğer bazı köylerin -şimdi hepsi mahalle oldu
ya- bu mahallelerin sorunlarını çözmek amacıyla Şileden
bir heyet çok önce Türkiye Büyük Millet Meclisine geldi, muhtelif siyasi
partilerle görüştüler, ben de kendileriyle o zaman görüştüm. O zaman
daha referandum yapılmamıştı. Sayın Devlet Su
İşleri Genel Müdürünü aradım, kendisine gittim, konuyu
görüştük. Köylülerin çok makul bir önerisi vardı: Bu baraj yerine
paket baraj yapalım. Birkaç tane paket barajla İstanbulun içme suyu
ihtiyacına Şilenin akarsularının, derelerinin
yapacağı katkı sağlanmış olur. Biz de yerimizden
olmayız. Bana son derece makul bir öneri olarak geldi. Elbette, teknik
bir konu olduğu için, Sayın DSİ Genel Müdürüyle bu konuyu
görüşme ihtiyacı duydum. Sayın Genel Müdüre
muhtarlarımızla beraber gittik, görüştük; kendisi konuyu
inceleyeceğini söyledi, o konuda yapılmış olan projeden
bahsetti. Hani, Bu aşamadan sonra bu projeden geri dönülebilir mi?
şeklinde bir tereddüdü tam ifade etmedi ama böyle anladım ben.
Sonuçta, buna karar verecek olan elbette ki sayın bakanlardır,
Hükûmettir. Benim görüşüm şudur: Proje yapılmış
olabilir. Eğer önerilen çözüm makul bir çözüm ise, paket barajla bu
yapılması planlanan barajın toplayacağı su
toplanıyor ise bence o proje bırakılır, yeniden başka
bir proje yapılır. Çünkü, bütün yasaların, bütün
uygulamaların, bütün projelerin amacı halkın mutluluğudur.
Şilelilerin, Esenceli ve Darlık köylülerinin mutluluğunu böyle
sağlayacaksak bunu yapmak lazım. Evet, şimdi o
yapılmadı, başka bir şey yapılıyor yani o
barajdan vazgeçilmiyor, onun yerine, bu iki köy halkını, Esenceli ve
Darlık köylerinin halkını bir başka yere
taşıyoruz. Benim önerim, tercihim: O köy halkının paket
baraj uygulamasına geçilmek suretiyle yerinde
bırakılmasıdır. Eğer bu paket barajın
yapılmasında teknik bir zorluk var ise bunu Hükûmetin
açıklaması gerekir. Evet, bu konu Sayın Maliye
Bakanının konusu değil, biliyorum ama Orman ve Su
İşleri Bakanı Genel Kurula bilgi vermeli Paket baraj şu
nedenle yapılamıyor, şu nedenle doğru değil. diye.
Eğer teknik bir zorunluluk var ise bu uygulamaya gidelim, bu köy
halkını taşıyalım öbür tarafa ama esas olan,
köylülerin tercihi taşınmak değil, olduğu yerde
kalmaktır ki zamanında da bu iki köy halkı yine bir başka
yerdeki baraj uygulaması nedeniyle buraya nakledilmişti, hâlâ
onların tapu ve mülkiyet sorunları çözülmemiştir. Bu çerçevede
bu önergeyi olumlu buluyorum. Öbürü teknik olarak imkânsız ise bunu
yapalım, köylüler mağdur olmasın ama teknik olarak mümkün ise
bunu yapmayalım, diğerini yapalım. Ben, Sayın Orman ve Su
İşleri Bakanının bu konuda Genel Kurulu bilgilendirmesini
talep ediyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hamzaçebi.
Şimdi
önergeyi oylarınız sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
kabul edilmiştir.
Şile
halkına hayırlı olsun diyorum.
Sayın
milletvekilleri, böylece tasarıya 104üncü madde olarak yeni bir madde
ihdas edilmiştir. Herhangi bir karışıklığa mahal
vermemek için mevcut sıra sayısı metni üzerinden
görüşmelere devam edeceğiz. Kanunun yazımı esnasında
madde numaraları teselsül ettirilecektir.
103üncü
maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 103üncü
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Erol
Dora Dilek
Öcalan Mahmut
Toğrul
Mardin Şanlıurfa Gaziantep
Feleknas
Uca Mehmet
Ali Aslan
Diyarbakır Batman
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Gaziantep Milletvekili Sayın Mahmut Toğrul
konuşacak.
Buyurun
Sayın Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Başkanım, bu torba tasarıyla ilgili aslında söylenecek çok
şey söylendi. Bu ranta rant katan ama yoksulu daha
yoksullaştıran torba tasarının aslında çekilmesi
gerektiğini defaatle belittik ama ben burada daha çok Anayasa Mahkemesinin
verdiği karar üzerinde durmak istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Anayasa Mahkemesinin tutuklu HDP Milletvekilimiz Gülser
Yıldırımın başvurusunu reddetmesi, sarayın
tahakkümü altında AYMnin bu ülkede var olduğunun bir göstergesi
olmuştur. Anayasa Mahkemesi demokratik siyaseti koruması gerekirken
o, tek adam yönetimini tercih etmiştir. Artık, Türkiye'de kuvvetler
ayrılığı değil, tek kuvvet var: Saray ve saraya
bağlı komisyonlar. AYM, sarayın hukuk komisyonuna
dönüşmüştür. Demokrasinin garantörü olan Anayasa Mahkemesi, bu
kararıyla bizatihi kendisini hiçe saymıştır. Bu,
yargının bağımsız olmadığının
açık bir kanıtıdır. Anayasa Mahkemesi bir üst mahkeme gibi
değil, âdeta yerel bir mahkeme gibi karar almıştır. Anayasa
Mahkemesi ve yürüttüğü hukuksal çerçeve, 6,5 milyon insanın iradesine
karşı başlatılan saldırının bir aracına
dönüşmüştür. Anayasa Mahkemesi bu kararla uluslararası hukuku ve
Anayasanın kendisini yok saymıştır. Anayasa Mahkemesi
yasanın kendisinin dışına çıkıp fiilî bir durum
yaratıyor. Anayasa, Anayasa Mahkemesinin bizatihi kendisi tarafından
çiğnenmiştir. Anayasa Mahkemesi Başkanı Anayasayı
ihlal etmiştir. Gerekçeli kararda 6-8 Ekim olaylarına ilişkin
görüş bile belirtmiştir. Anayasa Mahkemesi açıkça yerel
mahkemelere aleyhimize karar vermesi yönünde direktif vermiştir. 6-8
Ekimle ilgili daha ortada yerel mahkeme kararı yokken Anayasa Mahkemesinin
gerekçeli kararına girmesi yerel mahkemelere bir talimat olmuştur.
Anayasa
Mahkemesi olumlu karar vermiş olsaydı ne olacaktı? Tabii ki
milletvekillerimiz tahliye edilmiş olacaktı. Yine, Sevgili Eş
Başkanımız Sayın Selahattin Demirtaş tahliye
olacaktı. Onu cezaevinin önünde 100 binlerce insan
karşılayacaktı. İşte tam da bundan korktular.
Korkmakta da haklılar çünkü Demirtaş önümüzdeki dönemde cezaevinden
çıkacak ve onu milyonlar karşılayacaktır. Asıl bu
durumdan korktunuz. Korktuğunuz için de böyle bir karar verdiğinizi
biz biliyoruz. Anayasa Mahkemesi, görevi olan Anayasaya
aykırılığa dair ciddi bir değerlendirme dahi
yapmamıştır. Anayasa Mahkemesi, konjonktürel bir karar
vermiştir. Anayasa Mahkemesinin adı artık OHAL mahkemesidir.
OHAL rejimine uygun kararlar art arda bundan sonra gelecektir. Türkiye'de
hiçbir yargı kurumunun bundan sonra olumlu bir karar vermesi beklenemez.
Ama ne olursa olsun bu halkın meşru ve haklı bir mücadelesi var.
Kuvvetler
ayrılığı demokrasinin güvencesidir. Bu ilke, her kuvvetin
bağımsız olmasına ve birbirinden emir almamasına
dayanır. Anayasa Mahkemesinin başvurumuz hakkında verdiği
karar ve kullandığı gerekçeler de göstermiştir ki kuvvetler
ayrılığı artık ülkemizde bulunmamaktadır. Tek
kuvvet ve ona bağlı komisyonlar vardır artık; saray ve
kendisine bağlı komisyonlar. Anayasa Mahkemesi verdiği kararla
milyonlarca vatandaşımızın iradesine karşı
başlatılan saldırıya ortak olmuştur. Anayasanın
kendisi, bizzat onu korumakla yükümlü Anayasa Mahkemesi tarafından yok
sayılmıştır. Sarayın karşısında
eğildikleri gün yitirdikleri itibarını onarmak için bir
fırsat doğmuştu, maalesef ona da cesaret edemediler. O baş,
eğik kaldı. Üyelerinin tek bir emirle tutuklanabildiği bir üst
mahkemeden bağımsız karar vermesinin beklenmesinin kendisi zaten
boş bir umuttu. Anayasa Mahkemesinin kararı, belli ki saray
tarafından kaleme alınmış, partili
Cumhurbaşkanının açıklamalarından kopyalanıp
karara yapıştırılmış, açıkça yerel
mahkemelere halkın seçtiği temsilcilerimize ceza verilmesi
talimatı verilmiştir. Anayasa Mahkemesi artık sarayın bir
hukuk komisyonu olmuştur. Koruma altına aldığı,
Anayasa ve özgürlükler değil, bizzat OHAL rejiminin kendisidir.
Verdiği kararlarla bu rejimin devamını sağlamaktadır
ama ne olursa olsun özgürlükler ve taleplerimiz, hukuka aykırı
mahkeme kararlarıyla yok edilemeyecek kadar haklı ve meşrudur.
Biz haklılığımızı saraya bağlı komisyon
kararlarından değil, bizleri seçen milyonların iradesinden
alıyoruz.
Genel
Kurulu bu vesileyle saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI (Devam)
4.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının, Malatyada
bazı evlerin kapılarının işaretlenmesi olayıyla
ilgili olarak Malatya Valiliği ve İl Emniyet Müdürlüğünün
çalışmalarının devam ettiğine dair beyanlarına
ilişkin konuşması
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Malatyada olan istenmeyen olaylarla ilgili
olarak hem Malatya Valiliğinin hem de Malatya İl Emniyet
Müdürlüğünün bir basın açıklaması geldi. Biraz önceki
konuşmamda da söylediğim gibi, hem Malatya Valiliği olarak hem
de İl Emniyet Müdürlüğü olarak olayın faillerinin en kısa
zamanda yakalanması ve adalet önüne çıkarılması yönünde
hızlı bir biçimde çalışmaların devam ettiğine
dair bir beyan var. Bunu da sizlerle paylaşmak istedim.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları
ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981 Sayılı
"İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara
Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar
Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun" ve
4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun"da Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 103üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent
Kuşoğlu Bihlun
Tamaylıgil Lale
Karabıyık
Ankara
İstanbul
Bursa
Musa
Çam Mehmet
Bekaroğlu Dursun
Çiçek
İzmir İstanbul İstanbul
MADDE
103- 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı iş
Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 30 uncu maddesinde
bulunan birinci fıkranın (ğ) bendi aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"ğ)
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Afet ve Acil Durum
Yönetimi Başkanlığı ile müştereken, büyük endüstriyel
kazaların önlenmesi ve etkilerinin azaltılması için
alınacak tedbirler, büyük endüstriyel kaza oluşabilecek
işyerlerinin belirlenmesi ve sınıflandırılması,
yeni kurulacak veya halen faaliyette bulunan işyerleri için büyük kaza
önleme politika belgesi veya güvenlik raporunun hazırlanması,
incelenmesi, güvenlik raporu olmaması durumunda işin
durdurulması veya işin devamına izin verilmesi ve büyük
endüstriyel kazaların önlenmesi ve etkilerinin azaltılmasına
ilişkin diğer hususlar.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR
(Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Dursun Çiçek
konuşacak.
Buyurun
Sayın Çiçek. (CHP sıralarından alkışlar)
DURSUN
ÇİÇEK (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Tabii,
torba yasanın esas maksadı, bütçe gelirlerini artırmak ve
giderler için ilave kaynak sağlamak. Tabii, bunun, gelirleri
artırmanın tersine bir de tasarruf yönü var. Tasarruf yönünün
söylemlerde özellikle Hükûmet tarafından sık sık gündeme
getirilmesine rağmen uygulamalarda pek dikkate
alınmadığını vurgulamak istiyorum.
Bu
vesileyle söz almışken ertesi gün, biliyorsunuz, Öğretmenler
Günü. Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve çağdaş
uygarlık yolunda eğitim emekçisi öğretmenlerimizin
Öğretmenler Gününü kutluyoruz. Önümüzdeki haftadan itibaren
görüşeceğimiz 2018 bütçesi dâhil, öğretmenlerin özlük haklarına
yönelik iyileştirmelerle ilgili her türlü öneriyi açıkça
destekleyeceğimizi bu özel günde öğretmenlerimize ifade etmek
istiyorum.
Tasarruf
açısından ilave önerilerimiz var. Millî Savunma
Bakanlığı çalışmaları yukarıda devam ediyor,
Plan Bütçede. Şimdi, Türkiyede bir askerlik sistemi var. 5 çeşit
askerlik sistemi var. Bunu tek tip askerlik sistemine, uzman askerlik sistemine
çevirmemiz hâlinde ne bedelli askerlik diye bir gündemimiz olacak ne de
Silahlı Kuvvetlerin uzman askerlik ihtiyacının
karşılanamaması diye bir sorun olacak. Buradan sağlanacak
kaynakla, tasarrufla, Millî Savunma projelerinin gerçekleştirilmesi ve bu
hizmeti isteyerek, severek yapan Mehmetçiklerin harçlıklarının
asgari ücret seviyesine çıkarılması mümkün olacaktır. Bu
konuyu, Millî Savunma Bakanına önerdik. Tabii, iktidar partisi grubuna da
bu konuya öncelik vermesini ve bütçeye tasarruf olarak girecek bu
kaynağın uygulamaya geçmesi için yasal düzenleme yapılması
konusunda çalışma yapmasını öneriyoruz.
Diğer
konu: Askerî öğrenciler var, Mehmetçikler var; bir kısmı
tutuklu, bir kısmı ihraç edilmiş durumda. Bunlar, devletten,
millî savunma bütçesinden büyük ölçüde kaynak harcanarak eğitilmiş,
göreve hazır ama haklarında hiçbir soruşturma yapılmadan,
FETÖcü damgasıyla, görev dışında, mağdur durumda.
Şayet bunlar soruşturulursa, yetiştirdiğimiz,
eğitimleri için kaynak harcadığımız bu gençleri
devlete, Silahlı Kuvvetlere kazandırırsak eğitim süreçleri
dâhil göreve hazır bu uzmanlarla yine tasarruf
sağlayacağız. Bu da bu torba yasanın
dışında, bütçeye bir ilave katkı imkânı
sağlayacaktır.
Diğer
bir konu, tabii, sosyal devletin esas maksadı, zenginden alıp fakire
vermektir ama son dönemlerde biliyoruz, görüyoruz genelde fakirden
alıyoruz, asgari ücretliden alıyoruz zenginlere veriyoruz. Bu da
siyasi iktidarın sanırım bir tercihi. Sanırım bu tercih
konusunda milletimiz ilk seçimlerde bir irade ortaya koyacak, zenginden
alıp fakire veren siyasi partileri iktidara getirecektir.
Son
olarak bir konuya değinmek istiyorum, o da şu: Şehit ve
gazilerimiz var. Bunlar, parça parça yasalarla, ihtiyaca göre Meclisten
çıkan yasalarla birtakım haklar kazanmışlar. Bunların
eşitlik ilkesinde, adalet ilkesinde birleştirilmesi ve bir temel yasa
olarak Meclisten çıkarılması, bu kesimde yaşanan ayrıştırmaları,
huzursuzlukları ortadan kaldıracak ve şehit ve gazilerimiz,
onların yakınları toplum nazarında ve devlet nazarında
hak ettikleri saygıyı ve sevgiyi görecekler, özlük haklarına
kavuşacaklardır.
Son
olarak da, yine katkı anlamında, Avrupa Şampiyonlar Liginde
birinci olan Beşiktaş, buradan gelen kaynaklarla, özellikle döviz
olarak söylüyorum, Türkiye bütçesine katkı sağlayacaktır. Bu
noktada da diğer spor kulüplerimizin desteklenmesi
Bir Beşiktaş
sakini olarak da Beşiktaşlıları ve Beşiktaş
takımını kutluyorum, yüce Meclisi sevgiyle saygıyla
kucaklıyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çiçek.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 103üncü
maddesinde geçen veya işin devamına izin verilmesi ifadesinin madde
metninden çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Emin
Haluk Ayhan İsmail
Faruk Aksu
Konya Denizli İstanbul
Muharrem
Varlı Fahrettin
Oğuz Tor Erkan
Haberal
Adana Kahramanmaraş Ankara
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Fahrettin
Oğuz Tor konuşacak.
Buyurun
Sayın Tor. (MHP sıralarından alkışlar)
FAHRETTİN
OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 502 sıra sayılı Tasarının 103üncü
maddesi üzerinde MHP adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
sizleri ve bizleri izleyen değerli vatandaşlarımıza selam
ve saygılarımı sunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, görüştüğümüz tasarı, mahiyeti itibarıyla
üç temel hususa dayanmaktadır. Birincisi, borçlanma. Hazinenin borçlanma
limitleri, ilk defa, 2009 yılından bugüne 37 milyar lira
artırılmaktadır. İkincisi, üç iletişim
şirketinden alacağımızdan vazgeçilmektedir. Üçüncüsü de,
vergileri artırıyoruz. Neleri artıyoruz? Motorlu
taşıtlar vergisini artırıyoruz, kurumlar vergisini,
gayrimenkul sermaye iradı vergisini artırıyoruz. Diğer
yandan da, Maliye Bakanlığına bağlı Kefalet
Sandığının paralarını -bir kısmını
veya tamamını, bilemiyorum- Türk Patent ve Marka Kurumunun bir miktar
parasını maliye bütçesine aktarıyoruz.
Bunları
niçin yapıyoruz? Mali disiplin bozulmuş maalesef, yeni yıl
bütçesine bir buçuk ay kala çare arıyor Hükûmet. Sorumlusu kim? Herhâlde
vatandaş değil; sorumlusu, en tabii, Hükûmet.
Bozmadığı mali disiplinin ceremesi ödetilecek vatandaşa.
Dolar 4 TLye dayandı, avro 4,6 seviyesine yükseldi, iki yıllık
gösterge kâğıdında faiz ilk defa yüzde 14 seviyesine yükseldi.
Faiz, kur, enflasyon, işsizlik oranları rekor kırıyor.
Bunlar gidişatın iyi olmadığının göstergeleridir.
Gerçek budur.
Hâl
böyle olduğu hâlde İşsizlikte geriye doğru gidiş
başlamıştır. Ekonomide sıkıntılı bir
süreç yoktur. diyemeyiz, denmemesi lazım. Bunları söyleyebilmemiz
için vergilere bakmak lazım. Vergiler düşüyor mu? Hane halkı,
firma, ülkenin toplam borcu, iç borçlanma tahvil faizleri, faiz, kur,
enflasyon, işsizlik oranları azalıyor mu? Azalmıyor
maalesef, keşke azalsa. Gerçekleri görmek zorundayız. Problemleri
yanlış edersek çözümünde de başarılı olamayız,
olan herkese olur.
Değerli
milletvekilleri, gelirleri artırmak çok önemlidir. Ancak bundan çok daha
önemli olan şey tasarruftur; israfı, kaçakları önlemektir, lüks
giderleri azaltmaktır. Bakınız, Sayıştayın 2016
yılı Raporuna göre, temsil ve tanıtım giderleri
altında yapılan harcama 500 milyon lirayı
aşmıştır. Bunca kronik problem varken biz har vurup harman
savuramayız, savurmamalıyız.
Burada,
çok önemli olduğuna inandığım, ülke geleceğini ipotek
altına alan bir yap-işlet-devret örneğinden çok kısa olarak
bahsedeceğim. Örneğimiz, Kütahya Zafer Bölgesel
Havaalanıdır. Proje maliyeti 50 milyon avrodur. 24/11/2012 tarihiyle
işletmeye açılan havaalanı otuz bir yıl, üç ay, yirmi yedi
gün firma tarafından işletilecektir. Firmaya avro üzerinden iç
hatlarda yılda 500 bin, dış hatlarda 350 bin yolcu garanti
edilmiştir; her bir yurt içi yolcu için iç hatlarda 2 avro, dış
hat yolcusu için 10 avrodur. İlk on yılda garanti edilen yolcu
sayısı yüzde 5 artırılarak ödeme yapılacaktır.
Açıldığı günden yani 2012nin sonundan 2015 sonuna kadar,
üç yıl içinde toplam 15,2 milyon avro ödeme yapılmıştır.
2013 yılında gerçekleşen yolcu sayısı, 2014 ve 2015
yıllarında azalmıştır. Havayoluyla
taşımacılık, trend olarak yükselişte olmakla beraber,
Ankara-İzmir yüksek hızlı treninin devreye girmesiyle
gerçekleşecek yolcu sayısı daha da azalacaktır. Garanti
edilen yolcu sayısına göre gerçekleşme, iç hatlarda yüzde 5,
dış hatlarda yüzde 3 gibi düşük seviyede
kalmıştır. Başka bir ifadeyle, idare iç hatlarda yüzde 95,
dış hatlarda ise yüzde 97 yanılmıştır.
Değerli
milletvekilleri, mevcut verilere göre, her yıl garanti edilen yolcu
sayısı yüzde 5 artacağı için 2015e kadar ödediğimiz
15,2 milyon avro bedel 2016 yılında 5,5 milyon avroyu geçecektir.
2017de bu rakam 6 milyon avroya yaklaşacaktır. Topladığımızda,
en geç 2021 sonunda proje maliyeti amorti edilecektir. Geriye kalan yirmi
iki-yirmi üç yıl daha avro olarak ödeme yapılacaktır. Her
yıl 9-10 milyon avro ödendiği zaman toplam ödeme veya firmanın
toplam kârı 200-220 milyonu geçecektir. Bunun adı, yanlış
hesap yapanlar yüzünden dar gelirlilerden topladığımız
vergilerin zenginlere aktarılmasıdır. Yanlış
yapanın yanına kâr kaldığı müddetçe bu ülke iflah
olmayacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FAHRETTİN
OĞUZ TOR (Devamla) Diğer yap-işlet-devret projeleri de böyle
ise vay hâlimize diyorum.
Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tor.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
Aydın sisteme girmiş ama
ERKAN
AYDIN (Bursa) Ben bölümde konuşmak için girmiştim, şimdi
değil.
BAŞKAN
Efendim?
ERKAN
AYDIN (Bursa) Beşinci bölüme girerkendi.
BAŞKAN
Burada soru-cevap için mi girdiniz?
ERKAN
AYDIN (Bursa) Evet.
BAŞKAN
Tamam, peki.
104üncü
maddede üç adet önerge vardır, önergelerin ikisi aynı mahiyettedir.
Aynı mahiyetteki önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 104üncü maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erol
Dora Dilek
Öcalan Mahmut
Toğrul
Mardin Şanlıurfa Gaziantep
Feleknas
Uca Mehmet
Ali Aslan Müslüm
Doğan
Diyarbakır Batman İzmir
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet
Bekaroğlu Bülent
Kuşoğlu Bihlun
Tamaylıgil
İstanbul Ankara İstanbul
Lale
Karabıyık Utku
Çakırözer Musa
Çam
Bursa Eskişehir İzmir
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergelerde ilk olarak İzmir Milletvekili
Sayın Müslüm Doğan konuşacak.
Buyurun
Sayın Doğan. (HDP sıralarından alkışlar)
MÜSLÜM
DOĞAN (İzmir) - Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; cümlenizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Başkanın da ifade ettiği gibi
Malatya ili Cemal Gürsel Mahallesinde oturan Alevi inancından olan
yurttaşlarımızın evleri işaretlenmiştir. Alçakça
ve korkakça hazırlanan ve bir süreci başlatmak üzere yapılan bu
provokasyonu şiddetle kınıyorum. Bu provokatörlere şunu
hatırlatmak isterim: Ülkemizde Alevi-Sünni çatışmasının
önünde en büyük engel Alevilerdir. Onların inancı, öğretisi ve
bilinci sizin bu karanlık sürecinize izin vermeyecektir.
Değerli
milletvekilleri, 502 sıra sayılı Yasa Tasarısı
görüşülürken ülkemizin en önemli sorunu olan, emekçileri çok yakından
ilgilendiren taşeron sistemine değinmek istiyorum. Bildiğiniz
üzere, taşeron çalışma düzeni, çalışma
hayatının yıllardır kanayan bir yarası olarak önümüzde
durmaktadır. Taşeron çalışma sistemi veya düzeni, özellikle
kamuda tam bir çözümsüzlüğe dönüşmüş durumdadır. Bugünkü
durumuyla aslında taşeron çalışma düzeni kamuya büyük bir
yük şeklindedir, yüktür hatta, aslında işçiye de emekçiye de
yapılan bir haksızlıktır. Bu sistem, emeğin üzerinde
aracı asalak sistemi kuran ve kurumsallaştıran bir sürecin
adıdır. Bu asalak sistemin ne devlete ne işçiye ne de topluma
faydası vardır.
Sayısı
750 bini aşan ama kesin sayısı bir türlü açıklanamayan kamu
taşeron işçileri kamuda hizmet üretmektedirler. Konu
incelendiğinde görüyoruz ki kamu hizmeti sürecinin
çalışanları anlamında beşte 1i taşeron
emekçilerinden oluşmaktadır. Kamu hizmeti ürettikleri hâlde
işçiler neden taşeron şirketler tarafından istihdam
edilmektedir? Söz konusu istihdam şirketleri, kamu hizmeti üretim
sürecinin hiçbir noktasında yer almayan bu şirketler,
aracılık yani simsarlık üzerinden, emeğin üzerinden gelir
elde etmektedirler. Bu gerçeklik ortadayken bu aracı sistemin
ortaklıkta bulunması kabul edilemeyecek bir gerçekliktir, derhâl bu
sisteme son verilmelidir sayın milletvekilleri.
Değerli
milletvekilleri, bu sistemi birlikte sorgulamamız lazım. Kamu neden
bu şirketlere para ödemektedir? Devlet, aracıya para mı öder?
Neden emeğin gerçek değerini emekçiye, işçiye ödemeyelim?
Aracıya ödenen miktarın işçiye ödenmesi, bugünkü ağır
ekonomik koşullarda işçilerin nefes almasını,
hayatını kolaylaştırmasını sağlamaz mı?
Bakın arkadaşlar, bu şirketlerin çoğu işçilerin üretim
alanlarında bile faaliyetlerini sürdürmüyorlar. Taşeron işçiler,
kadrolu işçilerin yararlandığı hakların hiçbirisinden
yararlanamıyor maalesef. Bu işçilerimiz ayrımcılıkla
da karşı karşıya kalmaktadırlar. Sendikalaşma
hakkından, toplu sözleşme hakkından, grev hakkından fiilen
yararlanamamaktadırlar. Taşeron sistemi, günümüzün çağdaş
dünyasının kabul edemeyeceği bir tür kölelik düzeni
anlamına da gelmektedir. Acil olarak kamunun bu sistemden kurtulması
gerekmektedir.
Taşeron
işçileri, üretim sürecinde işin en ağırını
yapmakta, ücretinse en azını almaktadır. Aynı iş
yerindeki diğer çalışanlarla eşit işi yapmalarına
rağmen eşit ücreti alamamakta ve ayrımcılığa
uğramaktadırlar. Aracı sistem, kamudan aldığı
işçi ücretlerini işçilere de zamanında ödememektedir.
Taşeron işçilik sistemi, iş cinayetlerini de
artırmaktadır sayın milletvekilleri. Kâr hırsı,
işçilerin hayatının önüne geçmekte ve işçilerin en temel
hakkı olan yaşam hakkı göz ardı edilmektedir. İş
cinayetlerinin önemli bir kısmı
Taşeron
işçiler, kadrolu işçilerin yararlandığı sosyal
haklardan yeterince yararlanamamaktadır. Kadrolu çalışanlara
verilen yakıt, ulaşım, aile ve çocuk, yemek gibi sosyal
hakların tamamı taşeron işçilere verilmemektedir. Bu durum
da toplumsal ve sosyal ilişkilere olumsuz yansımaktadır.
Kamuda
çalışan taşeron işçiler yıllardır kadro vaadiyle
umutlandırılmakta, ancak ciddi adımlar henüz
atılmamıştır. Kamuda istihdamı sürekli kılmayan
hiçbir formül taşeron işçisinin sorununu çözemez. Kamu hizmeti,
üretim ve çalışma süreçlerinde sürekli bir hizmettir;
çalışanlar da elbette sürekli çalışmak zorundadır.
Kamu hizmetinin sürekli olduğu göz önüne alınarak kamu kurum ve
kuruluşlarında çalışan geçici işçiler de hak
kaybına uğramaksızın, çalıştıkları
iş yerlerinde kadroya alınmalıdır. Devlet, emek üzerinden
ucuz iş gücü ve güvencesiz çalışma rejimini sürdüren değil,
bunu önleyen konumda olmalıdır. Kamu hizmeti, piyasa
işleyişine terk edilemez. Kâr hırsı, kamu hizmetinin önünde
engel olmamalıdır.
Sonuç
olarak değerli milletvekilleri, taşeron işçilerinin kadrolu
çalışması bir haktır. Kadro, hukuken
kazanılmış haklarıyla birlikte değerlendirilmeli,
kadroya geçişte tüm kazanılmış haklar
korunmalıdır. Kamuda çalışan taşeron işçileri
ayrımsız, şartsız derhâl kadroya geçirilmelidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜSLÜM
DOĞAN (Devamla) Taşeron işçisine verilecek kadro emekçilerin
doğal hakkıdır.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğan.
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin konuşmacısı, Eskişehir
Milletvekili Sayın Utku Çakırözer olacak.
Buyurunuz
Sayın Çakırözer. (CHP sıralarından alkışlar)
UTKU
ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, bizleri televizyonlarından izlemekte olan değerli
yurttaşlarımız; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle,
az önce bir trafik kazası geçiren Mahmudiye Belediye
Başkanımız İshak Gündoğana ve şoförü Mehmet
Evliceye buradan hepimiz adına geçmiş olsun diyorum.
Ben
de Malatyadaki Alevi yurttaşlarımızı hedef alan bu çirkin
provokasyonu şiddetle hepimiz adına kınıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, iki haftadır görüşmekte olduğumuz bu
torba yasa neden geldi? Çünkü kaynak ihtiyacı ortaya çıktı.
Peki, neden ortaya çıktı? Demokrasinin yok edildiği bir
referandum için kamu kaynakları partizanca, sınırsızca
harcandığı için ortaya çıktı. Tüm
itirazlarımıza rağmen, kamu-özel iş birliği adı
altında hepimiz müthiş bir borç yükü altına sokulduğumuz
için ortaya çıktı. İşte bu yüzden bugün bu kadar acil ve bu
kadar derin bir kaynak arayışıyla karşı
karşıyayız. Bu torba, sarayın ve Hükûmetin hesapsız,
kitapsız harcamalarının, iktidarın zengin ettiği bir
avuç rantçı sermayeyi kayıran politikaların bir sonucu olarak
karşımızdadır.
Peki,
bu torbada ne var? Bu torbada çok açık bir tercih var arkadaşlar. Bu
torba zenginden alıp fakire vermek için değil, fakirden alıp
zengine vermek için önümüzde. Bu torba yasada vatandaşa sadece vergi yükü,
sadece zam yükü var. 20 milyon vatandaşın arabasına,
motosikletine enflasyonun 2, hatta 3 katına, yüzde 35lere varan vergi
artışı var. Bu torbada Türkiyenin en fazla kazanan
şirketleri olan yabancı ortaklı TELEKOM şirketlerinin
milyarlarca liralık alacağına getirilen af var, bir kalemde eski
parayla 5-6 katrilyon lira alacak bir anda silinmekte. Peki, bu ülkede cep
telefonu faturasını ödeyemeyen öğrencinin, emeklinin,
esnafın borcu siliniyor mu arkadaşlar? Milyonlarca kredi kartı
mağdurunun, çiftçinin borçları siliniyor mu? Hayır. Peki,
Telekom şirketlerinin milyarlık borçları silinirken ne
yapılıyor? 50 milyon yurttaşımızın
kullandığı, artık vazgeçilmezimiz hâline gelen internetin
vergisine yüzde 50 zam geliyor arkadaşlar.
Bu
torbada yıllardır pastadan en büyük payı alan inşaat
sektörüne rant vergisi yok. Bu torbada kayıt dışını
önleyecek madde de yok. Peki, ne var? Vergisini düzenli ödeyen, namuslu, dürüst
iş insanlarına yüzde 10 daha fazla kurumlar vergisi var. Bu torbada
başka ne var? 80 milyon yurttaşımızın sırtına,
hatta yeni doğacak, yeni kuşaklarımızın
sırtına yeni borç yükü var. 53 milyar liralık rekor bütçe
açığımız yetmezmiş gibi, hesapsız, kitapsız
ve Anayasaya aykırı bir biçimde 37 milyar lira daha borç yükü var bu
pakette. Bu torba, hepimizin millî zenginliği olan
kıyıların, kamu taşınmazlarının,
lojmanların satışını içermekte arkadaşlar.
Peki,
bu torbada neler yok değerli arkadaşlarım? Yüz binlerce
taşeron işçisine kadro yok. Gelin, asgari ücretlinin
sırtındaki vergi yükünü tamamen kaldıralım diyoruz; yok.
Asgari ücreti açlık sınırı üstüne çıkaralım, 2
bin lira yapalım diyoruz; çıt yok.
Yakında
Asgari Ücret Komisyonu toplanacak. Göreceğiz bakalım, Telekom
şirketlerinin borçlarına, yol, havaalanı ve gökdelen
müteahhitlerinin alacaklarına cömert davranan, tek kalemde
borçlarını silen bu Hükûmeti göreceğiz. Bakalım asgari
ücretle geçinen milyonlarca emekçimize nasıl davranacaklar.
Bu
torbada beş ay yirmi dokuz gün
çalıştırdığınız geçici işçilerimize
kalan altı ay için güvenli iş imkânı yok. Bu torbada 6 milyon
işsizimize istihdam kapısı yok. Bu paket, vergi adaletine,
sosyal devlet ve eşitlik ilkelerine aykırı bir çuvaldır.
Emekçiyi, emekliyi, dar gelirliyi, çiftçiyi hiçe sayan bir koca çuval.
Değerli
arkadaşlarım, Türkiye bu kadar adaletsiz, bu kadar hukuktan uzak, bu
kadar pervasızca yönetilmeyi asla ve asla hak etmemektedir. Ekonomimizin
düze çıkması için her şeyden önce bu ülkeye demokrasi, bu ülkeye
hukuk güvenliği, bu ülkeye bağımsız yargı
gerekmektedir.
Gelin,
bir torba yasa da demokrasimiz için çıkaralım. 15 Temmuz
darbecileriyle hesaplaşacağız diye getirilen ancak ülkede
muhalif herkesi hapse atan bu OHAL rejimi artık bitmeli.
Düşündüğü, konuştuğu, yazdığı ve
eleştirdiği için cezaevine tıkılan onlarca gazeteci,
milletvekili özgür kalmalı. Mahkemelerin suçsuzluğunu ispat eden
kararlarına rağmen hâlâ zorla içeride tutulan Enis Berberoğlu
serbest kalmalı. Aynı Büyükada soruşturmasında olduğu
gibi ayağı yere basmayan suçlamalarla hapse atılan sivil
toplumcu Osman Kavala serbest kalmalı. Bu ülkede Kızılayın
ortasında İnsan Hakları Heykeli polis kordonuna alınmamalı.
İşinden, aşından edilen gencecik öğretmenlerimiz
hakkını aramak için açlık grevinde bedenlerini ortaya koymak
zorunda bırakılmamalı. Demokrasi ve hukuk güvencesi altında
daha çok çalışmalı, daha çok üretmeli; zenginliğimizi de
keyfîlikten uzak, partizanca değil, bilim temelli ekonomi
politikalarıyla ulusça, hakça paylaşmalıyız.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 104üncü
maddesiyle 6331 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen geçici madde 10da
geçen hazırlanması yükümlülüğü ibaresinin
hazırlanması sorumluluğu şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Parsak Baki
Şimşek Fahrettin
Oğuz Tor
Afyonkarahisar Mersin Kahramanmaraş
Arzu
Erdem Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu
İstanbul Hatay
BAŞKAN
Sayın Yıldırım, bir şey mi söyleyecektiniz?
AHMET
YILDIRIM (Muş) Çok kısa bir açıklama
BAŞKAN
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırımın, Cizrede Ruken Cansırı adındaki
bir çocuğa zırhlı araç çarpmasına ilişkin
açıklaması
AHMET
YILDIRIM (Muş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, bugün öğleden sonra saatlerinde Cizrede oyun oynayan bir
çocuğa yine zırhlı araç çarpmış ve Ruken
Cansırı adındaki çocuk yoğun bakıma
alınmış. Şimdi, buna ne kadar tesadüf denir, buna ne kadar
münferit denir, artık kabul etmek mümkün değil. Son bir yılda
aynı bölgede zırhlı araçların çarpması sonucu 9u
çocuk 30 insan yaşamını yitirmişse artık bu,
sistematik ele alınması gereken bir sosyal yara ve politik bir
konudur. Buradan hareketle, daha bundan birkaç ay önce gece yarısı
evin içine giren panzer, uykusunda 2 çocuğu öldürdüğünde, o zaman çok
tutarsızca, panzeri kullanan kişinin sarhoş olduğu
söylendi. Şimdi, bu kadar taksirli ölümler neticesinde gece
yarısı panzeri bir evin içine sokup 2 kişinin ölümüne sebep
olunan bir olayda
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AHMET
YILDIRIM (Muş) -
tutuklu bile yoksa bunun artık münferit,
sıradan bir kaza olmadığı çok açık ortadadır
diyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları
ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı "Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun",
2981 Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına
Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785
Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun"da Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/588) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Biraz önce okunan önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Mersin Milletvekili Sayın Baki Şimşek
konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Şimşek. (MHP sıralarından alkışlar)
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 104üncü
maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım.
Tabii,
öbür gün Öğretmenler Günü, sözlerime başlamadan önce 1994
yılında Tunceli Mazgirt Darıkent köyünde 4 öğretmen arkadaşıyla
birlikte okulun lojmanında şehit edilen hemşehrim Buminhan
Temizkanı rahmetle anıyorum. Bütün şehit öğretmenlerimize
Allahtan rahmet diliyorum.
Tabii,
evvelki gün Dünya Çocuk Hakları Gününü kutladık. Maalesef yine
Mersinde bir okulun bahçesinde öğrenciler arasında çıkan bir
kavgada 11inci sınıf öğrencimiz bıçaklanarak öldürüldü, 2
öğrencimiz de ağır yaralandı. Sayın Bakanım
-Millî Eğitim Bakanıyla, Bakanlar Kurulunda- gerçekten okullarda
kesici, delici alet kullanan öğrenciler, bir okulda bıçakla bir
öğrenciyi öldürebiliyor, Bakanlığın, Emniyetin bununla
ilgili gerekli tedbirleri almasını, bu tip üzücü olayların bir
daha yaşanmamasını temenni ediyorum.
Tabii,
biraz önce Şileyle ilgili ek bir teklif vererek Şiledeki köylülerin
mağduriyetini ortadan kaldırdık. Bunda emeği geçen
başta İstanbul Milletvekillerimiz İzzet Ulvi Yönter ve Semih
Yalçın olmak üzere bütün siyasi partilere, destek verenlere teşekkür
ediyorum. Tabii, bu problem sadece Şilede yok, Türkiyenin 81 ilinde
benzer sorunlarla karşı karşıyayız. Tabii, olay
Şile olunca, İstanbul olunca gündem teşkil etmesi daha kolay
oluyor. Mersinde Torosların eteğinde Yörük köylerimiz var. 442
sayılı Köy Kanununa göre köy yerleşim alanları
yapılmış, içlerinde dedelerinden kalma evleri olan köylülerimiz
var ama maalesef yıllardır tapularını alamıyorlar.
Erdemli Sarıkaya köyü var, Tarsus Alibeyli köyü var, Taşobası
köyü var, Aydıncıkın köyleri var, Silifkenin Burunucu köyü
var.
Sayın
Bakanım, bu konuları geçtiğimiz yılki bütçe
görüşmeleri sırasında da bu kürsüden sizlere
aktarmıştık, bu köylülerin tapu sorunlarının
çözülmesiyle ilgili sizden yardım istemiştik ama maalesef geçen bir
yıl içerisinde bu konuda henüz bir mesafe katedemedik. Bununla ilgili de, nasıl
İstanbul Şileyi çözmüşsek Mersini de
Türkiyenin 81 ilinde
hazine arazileri üzerinde yıllar önce bina yapmış veya
işgaliyesi bulunan insanların problemlerini, hep birlikte -sadece
Şileye özgü, bir ilçeye özgü bir kanun çıkarmayalım-
Türkiyenin her yerindeki problemlerin tamamını çözelim.
Tabii,
taşeron yasasını biz konuşmaktan, siz dinlemekten
artık usandınız. Bunun farkındayız. Biz de bu konunun
artık Türkiye gündeminden düşmesini istiyoruz ama şimdi
düşünün, belediyelerde binlerce taşeron çalışıyor. Bu
taşeronlar, bir şirket adı altında bir firma ihale
alıyor, bu firmada çalışıyorlar. En son, yine seçim
bölgemde yapılmış olan bir ihalede firmaların vermiş
oldukları fiyat teklifleri virgülden sonraki rakamlara kadar birbirine
yakın. Bütün firmalar asgari ücret artı KDV üzerinden teklif veriyorlar.
Firmaların bütün derdi -zaten asgari ücreti işçiye ödeyecekler,
belediyede çalışana ödeyecekler- katma değer vergisinden ne
kadarını kendi cebimize aktarabiliriz? Firmaların bütün
hesabı bu. Gelin, bu yükü devletin sırtından
kaldıralım. Bu taşeron işçilerin tamamını kadroya
alalım ve bu sorunu kökünden çözelim.
100
bine yakın öğretmen açığı var. Yarından sonra
Öğretmenler Günü. Bakanlar Kurulu yarın öğretmenlerimize bir
müjde versin. Bu 100 bin öğretmenimizin tamamını atayalım.
Bunlara da şunu söyleyelim: Devletimizin bugünkü durumu size 2,5-3
milyar, 4 milyar maaş vermeye yetmiyor. Bu çocukların birçoğu,
özellikle kadın öğretmenlerimizin birçoğu gerçekten
bunalıma girmişler, evlerine kapanmış durumdalar. Gelin,
size bir yıl, iki yıl, devletin ekonomik verileri biraz düzelinceye
kadar asgari ücret vereceğiz, sizleri asgari ücretle
çalıştıracağız ama atamanızı
yapacağız, devlette görev yapacaksınız. diyelim.
Öğretmenler Gününde bu müjdeyi bütün öğretmenlere verelim. Maliye
Bakanı olarak bunu gündeme almanızı ve Bakanlar Kurulunda
diğer bakanlarla bunu paylaşmanızı, Sayın
Cumhurbaşkanına ve Başbakana bu konuyu iletmenizi bekliyoruz.
Öğrenci
kredileri ve öğrenci burslarıyla ilgili birçok şikâyet
almaktayız. 2016 yılında 377 bin öğrenci burs alıyordu, 1 milyon 277 bin öğrenci de
kredi alıyordu. 3 öğrencisini üniversitede okutan bir veli beni
arıyor, Ben köyde yaşıyorum. Tarım BAĞ-KURum var. 3
çocuk okutuyorum, devletten burs alamıyorum. diyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAKİ
ŞİMŞEK (Devamla) Allah aşkına, 3 çocuk okutan ve
köyde yaşayan bir insan devletten burs alamıyorsa burs alan bu 377
bin öğrencinin aileleri ne iş yapıyorlar, bunu merak ediyorum.
Bu
kriterlerin de tekrar gözden geçirilmesini temenni ediyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Şimşek, teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, dördüncü bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi
beşinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Beşinci
bölüm, geçici madde 1 ve geçici madde 2 dâhil 105 ile 125inci maddeleri
kapsamaktadır.
Beşinci
bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sayın Bihlun Tamaylıgil konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Tamaylıgil. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA BİHLUN TAMAYLIGİL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, tabii, 130 maddelik bir torba yasa ama görüştüğümüz
saat de çok geç bir saat değil ve içerisinde onlarca farklı kanunun
düzenlemeleri var ve gördüğümüz Meclis katılımlı
çalışma tempomuz, gerçekten bizlerden beklenen ve bizim de ortaya
koymamız gereken performansı maalesef yansıtmıyor.
Çok
önemli kanuni düzenlemeler yapıyoruz, bu bölümde de aynı
şekilde. Biraz önce Sayın Başkan dile getirdi, 105-125
arası, 2 geçici madde ama bu 105-125 arasındaki 20 madde 9 ayrı
kanun; 2 geçici madde, bir de yürürlük.
Şimdi
arkadaşlar, temel kanun olarak görüştüğümüz bu tasarıda,
baktığınızda, temel kanunların bizim İç
Tüzükümüzde belirlenmiş 91inci maddeye göre olmazsa olmazı var yani
maddeler arasında uyum, maddeler arasında tutarlılık ve bu
tutarlılığın bir zorunluluk olarak, amir hüküm olarak
konulduğu bir İç Tüzükümüz var ama biz İç Tüzükü bile dikkate
almadan -biraz önce dediğim gibi- pek çok kanunu bir araya getirip, bir
yerde de yıl sonları böyle bunu Komisyonda da söylemiştim,
akvaryumlarda güzel göstermek için çöpçü balıkları akvaryumun içini
temizler- öyle bir kanun, torba yasa yapıyoruz ki kalmış,
birikmiş, gecikmiş ne varsa -veya anında, hemen yapılacak
bir düzenleme veya çok sıkışmış- hemen getirip bu
torbaların içine atıyoruz. Böyle güven ve böyle istikrar, yasamada
güven... Yasamaya baktığımız zaman, bir vizyoner
bakış açısıyla yasama mantığını
gerçekleştiremediğimiz zaman, maalesef, mevzuatta da karmaşa,
uygulamada da karmaşayla karşı karşıya
kalırız.
Şimdi,
içeriğine baktığımızda, Sermaye Piyasası Kanunu,
yeni bir yatırım ortamının yaratılması, bir
finans kaynağının yaratılması, tüketici hakları,
internet üzerinden ticaret, pek çok başlık içeriğinde bir bölüm
konuşacağız. Ama güven demiştim, bugün Türkiye
İstatistik Kurumu ve Merkez Bankasının beraberce
yayınladığı bir istatistikten size bahsetmek isterim, daha
doğrusu Tüketici Güven Endeksi. Tüketici Güven Endeksinde bu sene
geldiğimiz nokta maalesef hızlı bir düşüş ve bugün en
düşük, bu yılın şubat ayındaki 65,7 puanın
altına inen bir noktada. Yani, Tüketici Güven Endeksi düşüyor da bu
düşüşü hazırlayan diğer alt faktörler ne diye
baktığınızda, hanenin maddi durum beklentisi
azalmış. Yani, hane halkı artık Benim gelirim artacak.
diye bir beklenti içinde değil. Nasıl olsun? Getirdik torbayı,
içinde motorlu taşıtlar var, içerisinde kurumlar var. Vergiyle bir
kaynak yaratacak düzenlemeler içerisinde olduk. Bir taraftan kur artar, zorunlu
masraflarını karşılayamama sıkıntısı ve
hane halkı artık Benim maddi durumum iyileşecek. beklentisini
kaybetmiş durumda.
Peki,
işsiz sayısı için beklenti ne? Artık iş bulmaktan ve
işle ilgili bir gelecek oluşturmaktan o kadar vazgeçmiş ki
insanlar Ne olursa olsun. gibi bir cevap veriyor.
Diğer
taraftan, bakıyoruz tasarruf etme ihtimalinde ne var diye. Nerede tasarruf
edecek, cep delik cepken delik. Zaten tasarrufu ortaya koyacak bir eğilim
yok. Ama, bizde, malum, bir gecede bir millî gelir hesaplamasıyla ortaya
çıkan tasarruf hesaplamasında, orta vadeli planlarımıza
bile koyduğumuz tasarruf oranlarımızı bir anda
artırabiliyoruz. Ama, gerçek şu: Bu ülkede vatandaş şu anda
güven olarak geriye giden bir ruh hâlinde ve tepkide ve önümüzdeki bir yıl
için bunu görüyor.
Şimdi,
ben bu güveni konuşurken bir de tabii, bunun içerisinde önemli bir madde
var Tüketici Kanunuyla ilgili. Tüketici Kanununa aykırı olarak
hareket edenlere karşı bir cezai sistem var. Biz bu sistemi bir
uzlaşma noktasına getiren düzenlemeyi ortaya koyduk ve cezaları
en fazla yarı yarıya -ki bu daha fazlaydı da Komisyonda bir
düzelmeye uğradı- düşüren bir uzlaşı noktasına
çekildi. Ancak, burada çok önemli bir başlık var. Bu tür
uzlaşıya konu olan eylemlerle ilgili, tekrarını ortaya
koyana bu içerikte hakların verilmemesi gerekiyor, bu düzenlemede onun
olması gerekiyor. Bir de tabii, oluşacak uzlaşma
komisyonlarında ilgili bakanlığın muhakkak ve muhakkak
tüketicinin sesini ortaya koyacak sivil toplum kuruluşlarının
yer alması imkânını sağlaması gerekiyor.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bakın, son dönemde kur sürekli hareket
ediyor. Merkez Bankası birtakım önlemler alıyor ve Türkiyede
kırılganlık, bir enflasyon gerçeği varken olay sadece faize
bağlanıyor. Neden ve sonucu iyi görmek lazım, uygulanan mali
politikaları iyi değerlendirmek lazım, enflasyonun talep
kaynaklı olanını, bir de maliyet kaynaklı olanını
iyi görmek lazım, Türkiyenin şu andaki o kırılgan
rakamlarını iyi değerlendirmek lazım.
Bakın,
yeni açıklandı; dünyadaki servet, Türkiyedeki servet. Dünyada
görülen şu ki parası olanın üstüne para eklenmiş ve
oransız eklenmiş, bizde de servet geriye gitmiş, kişi
başına servet geriye gitmiş ama dünya genelinde 65inci
sırada olan ülkemizin dolar milyarderleri dünyanın ilk 10unda; yani
böyle bir çarpıklık, böyle bir kırılganlık var. Bu
çarpıklığı ve kırılganlığı
görürken aman ki aman
Şimdi Sermaye Piyasası Kurulunun
bağlı kanununun bazı maddelerini görüşeceğiz. O
maddelerde de paylaşacağız ama ben size Sermaye Piyasası
Kurulunun Aralık 2016daki bir raporunu sunmak istiyorum: Vergi
Cennetleri Tarih mi Oluyor? Bunu Sermaye Piyasası Kurulu
hazırlamış: Vergi cenneti nedir?
Tabii,
vergi cenneti Panama belgeleri çıktı, şimdi Paradise
çıktı; candaş, yandaş ve kandaşlarla bütünleşti.
(CHP sıralarından alkışlar) Şimdi
karşımızda bir tablo var. Ben sadece, vergi cenneti nedir, bir
ülkeye zararı nedir diye -zamanım aslında çok kısa ama-
buna direkt Sermaye Piyasası Kurulumuzun tanımıyla
bakmanızı isterim. Vergi cennetine niye gidiyor? Yani servetler bu
kadar dengesiz, kişilerde dağılıyor ama niye gidiyorlar?
Vergi avantajı var. Vergi avantajının getirdiği o cazibeyle
gidenler ne yapıyor biliyor musunuz? Bizim gibi borcu olan ülkelere
oradaki avantajlı değerlendirdikleri paralarını borç olarak
getirip veriyorlar; şimdi artık borç da değil, sıcak para
olarak. Türkiye 2012den beri en yüksek sıcak parayı bu sene
aldı; yüksek faiz de var ya, hani Dengelerimiz kırılgan.
diyoruz ya.
Bu
arada -Sayın Maliye Bakanımız zaten bize bilgisini verir- biz
2016da Antalyada G20 Zirvesini topladık. Orada ortaya konulan bir karar
var, nihai metin var; o nihai metinde de deniyor ki: Bir yeni Matrah
Aşındırma ve Kâr Aktarma Eylem Planı -ki daha önce de
vardı- için kesin karar ortaya çıkıyor ve arkasından da,
dünyadaki vergi cenneti olan ülkeler de dâhil olmak üzere Otomatik Bilgi
Değişim Sistemi işlemeye başlıyor.
Şimdi,
100e yakın ülkeden yarısı bunu uygulamaya başladı.
2017den
Ki 2017nin bütün bilgilerini 2018de Türkiye de vermeyi taahhüt
etti, değil mi Sayın Bakanım? 2018den itibaren Otomatik Bilgi
Değişim Sistemi dâhilinde, OECD içerisinde alınan ve vergi
mükelleflerinin kazanç ve finansal bilgilerinin gelir sağlanan kaynak
ülkeden ikamet edilen ülkeye düzenli ve sistematik şekilde hem
verilişi olacak hem alınışı olacak. Ve artık bu
ülkede -en önemli vergi etiği, vergi ahlakı, vatandaşlık
görevi olan- kazanıp bu ülkeye vergisini vereceğiz. Yani benim gelir
vergisiyle en yüksek ödemeyi yapan ücretli vatandaşım cehennem
azabı çekerken birileri vergi cennetinde cennetlik olmayacak
arkadaşlar.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tamaylıgil.
Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın
Ertuğrul Kürkcü konuşacak.
Buyurun
Sayın Kürkcü. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP
GRUBU ADINA ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Sayın Başkan, sevgili
arkadaşlar; bu beşinci bölümle ilgili olarak bizim bu bölümde yer
alan hemen hemen bütün maddelerin çekilmesi, tasarıdan
çıkartılması önerimiz var çünkü bunlar ya öngördükleri işi
yapmak için elverişsiz ya da aslında, esasen yoksul kesimlere yük
yükleyen maddeler. Dolayısıyla bu bölüme ilişkin olarak
bütünüyle olumsuz, eleştirel bir tutumumuz var fakat bu, yasanın
tümü, torba yasa çıkarma eğilimi karşısındaki
tutumumuzu da bütünleyen, onunla iç içe olan bir itiraz.
Biz
bu torba yasayı aslında devletin mali krizinin derinleşmekte
olduğunun habercisi olarak görüyoruz. Bunu kaç zamandır
tartışıyoruz ve olgular da bunu destekliyor. Özellikle 2013ten
bu yana sermayeye ve sermaye kesimine verilmekte olan mali ve sair desteklerin
toplumun gözünde meşrulaştırılması için, halkın
biatini sağlamak için, sofuluk için ayrılmış olan
harcamalarda, militarizmin güçlendirilmesi için yapılan askerî
harcamalarda ve iç güvenlik harcamalarında bugüne kadar görülmemiş
ölçüde bir artışla karşı karşıyayız. Seçmen
desteğini kaybetmemek için küçük, büyük sermaye gruplarından
alınan vergilerde indirime gitmek, vergi tahsilatlarının
savsaklanması da, bunların hepsi bir arada kamu borçlanma
gereğinin artmasına yol açtı. Son bir yıl içinde bütçe
açığı millî gelir içindeki payı bakımından 2 katına
çıktı, kamu borçlanma limiti aşıldı. Kanunda öngörülen
yüzde 10a kadar, iki kez 5 ve 5, bu limitin aşılması da yeterli
olmadı, Hükûmet bu yasayla 37 milyar liralık bir limit
artışı yoluna girdi. Bu durum ülke tarihinde sık görülmeyen
durumlardan biridir. Bu krizin doğrudan doğruya sorumlusu
aslında Hükûmetin kendi öz politik yönelimidir çünkü birincisi, savaş
konsepti, Hükûmetin mali yönden sürekli olarak şişen, büyüyen
harcamalarla yüz yüze gelmesine yol açtı. 2013 barış konseptinin
terk edilmesi sonucunda başlayan çöktürme planı,
dışarıda da Suriye ve Irakta uluslararası denkleme girme
çabaları devletin askerî harcamalarını görülmedik ölçüde
artırdı. Yaklaşık üç yıldır, daima, her gün
süregiden askerî harcamalar söz konusudur. Cemaatle yaşanan kriz, bu FETÖ
askerî darbesi denilen kriz sonrasında olağanüstü hâl ilanıyla
birlikte ortaya çıkan durum, bu, tabii, Türkiye'de otoriterleşmenin
kapısını açtı ve OHALle birlikte ekonomideki göstergeler
de kötüleşmeye başladı. Çünkü esasen uluslararası sermaye
süreçlerinde olağanüstü hâlin varlığı, Türkiye'de,
sermayenin, uluslararası sermayenin yerli ortaklarıyla
sözleşmeleri yenilememesi ve askıya alması sonucunu
yarattı, iş yerleri kapanmaya başladı, özellikle de KDV
tahsilatı hızla düştü.
Ve
nihayet otoriterleşme; Hükûmet toplumsal muhalefeti, bütün bu gerilemeler
dolayısıyla ortaya çıkacak olan itirazları kontrol
altına almak için de fiilen Anayasayı ve yasaları askıya
aldı. Tabii, bunu bir darbe girişimiyle gerekçelendirmeye,
meşrulaştırmaya çalıştı ama hepiniz çok iyi
hatırlıyorsunuz, ayılana gazoz bayılana limon usulü,
grevlerden boşanmalara kadar her şeyin çaresi olarak olağanüstü
hâl, Cumhurbaşkanı tarafından gittiği her toplantıda o
toplantının konusunun devası olarak anlatıldı. Bunun
sonucu, tabii, mali disiplinden kopuş anlamına gelir. Hükûmetin de
aslında bu yasayla yapmaya çalıştığı şey,
bulduğu her yerden gelir temin etmek; doğal gaz, petrol, elektrik,
ulaştırma zamlarına ilave olarak yeni kamu gelirleri
yaratılmaya çalışılıyor. Bu torba yasada yapılan
düzenleme de bununla ilgilidir. Yani Maliye kazı yolmakla görevlidir
biliyorsunuz fakat kazda tüy kalmayınca kolunu kanadını
kopartmaya da sıra geldi.
Şimdi,
TELEKOM işletmecilerine getirilen brüt satış gelirlerinden
hazine payları, şans oyunlarından alınan payın yüzde
10dan yüzde 20ye çıkartılması, Varlık Fonuna hazineden
kaynak aktarılması, hazine borçlanma limitinin 37 milyar liraya
çıkartılması, bütün bunların hepsi sonuçta bütçe açığının
neredeyse 2 katına yakın bir borçlanmaya gidilmesine yol açtı.
Özelleştirme
gelirlerinin artırılması için yeni özelleştirme
kapıları açıldı. Fakat bütün bunlar yapılırken,
halkın kemerleri sıkılırken sermayeye de kaynak
aktarımı yolu açıldı.
Gelir
vergisi dilimi, vergi oranı 27den 30a çıkartılırken en
üst gelir diliminin yüzde 35 olan vergi oranı sabit tutuldu. Üst
gelirliler muafiyet ve istisnalardan yararlandırıldılar. Kira
gelirleri vergi matrahından indirilen yüzde 25lik kısım,
yasayla yüzde 15e düşürüldü. Net kira gelirleri azalan ev sahipleri bu
kira farkını kiracıya yansıtma yolunu seçtiler. Netice
olarak özel tüketim vergilerinde de oranın yüzde 25e
çıkartılması, içimlik sigara üreten üreticilere makaronda
-tıpkı sigara gibi- ÖTVye yüzde 62 vergi ödemesi dayatması,
bunların hepsi kazın kolunun bacağının
kopartılması ama devletin gelirlerine de böylelikle zoraki
katkıda bulunma çabasıyla ilgilidir.
Şimdi,
öte yandan, bunun gerekçesi olarak, savaş harcamaları ve savaş
hazırlıkları için yapılan harcamaların
başlıca neden olduğu hem Maliye Bakanımız hem de
Devlet Bakanı tarafından açıklandı, izah edildi.
Esasında böyle bir askerî harcamanın gerekliliği doğa
tarafından ya da toplum tarafından değil, devletin
yanlış, hatalı, isabetsiz iç ve dış siyaseti
tarafından dayatılmıştır. Bu kadar çok askerî
harcamanın bir yıl içerisinde devreye sokulacak olması,
aslında toplumdan destek bulmayan, uluslararası alanda da sonuç
yaratmayan iç ve dış politika girişimlerinin yaratmış
bulunduğu, doğurmuş bulunduğu uluslararası ve iç
ihtilaflar karşısında Hükûmetin artan bir güvenlik
paranoyasına, bir güvenlik kuşkusuna kapılmış
olmasıyla ilgilidir.
Öte
yandan, ittifaksızlığa doğru sürüklenmenin sonucu olarak
müttefik bulabilme çabası içerisinde geleneksel müttefiklerin ötesinde
yeni alanlara açılma ve onlarla ballı anlaşmalar yoluyla ittifak
kapısı açma çabaları, Rusyadan aslında herhangi bir askerî
gereksinimle ilişkilendirilmeyen yüklü askerî siparişlerin de
kapısını açmıştır. Netice olarak, bu bütçe
planlamasının gerisinde, bu torba yasa teklifinin gerisinde,
Hükûmetin iç ve dış politikasının başarısızlığı,
bunun yol açtığı gerilimler ve bütün bunların elde olan
kaynakları aşması dolayısıyla yeni vergi salma
ihtiyacıyla ilgili olduğu apaçıktır. O nedenle, bizim
diyeceğimiz şey, yasanın bu bölümüne de, beşinci bölümüne
de itiraz ediyoruz. Halkın barış, güvenlik, özgürlük ve refah
arayışıyla hiçbir ilgisi olmayan, tam tersine, halkı
yolunacak kazın da ötesinde bir tür köleliğe tabi tutacak olan bu
rejime topluca karşı çıkmamızı tavsiye ediyoruz.
Hepinizi
sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın
İsmail Faruk Aksu konuşacaklar.
Şahsı
adına da Sayın Aksunun konuşması olduğundan iki
konuşmayı birleştiriyoruz.
Buyurun.
(MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
on beş dakika.
MHP
GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının beşinci bölümü hakkında Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz Türk
milletini saygıyla selamlıyorum.
Tasarının
genel gerekçesinde, küresel gelişmeler karşısında ülkemiz
ile diğer ülkeler arasındaki ekonomik, sosyal ve teknolojik alanlarda
önemli etkileşimlerin meydana gelmekte olduğundan bahisle,
mevzuatımızda çeşitli konularda düzenleme ihtiyacı
doğduğu belirtilmektedir.
Tasarıyla,
vergiye gönüllü uyumu artırıcı, vergi uygulamalarını
kolaylaştırıcı, tahsilatta etkinliği esas alan
düzenlemelerin yanı sıra, kayıt dışılıkla
mücadelede verimliliğin artırılması, bazı sektörlerin
kamusal yükümlülüklerine yönelik yaşanan sorunların çözülmesi ve
süresi biten kimi geçici düzenlemelerin sürelerinin uzatılması
öngörülmektedir.
Ayrıca,
kanun tasarısında, elektronik haberleşme sektöründen alınan
vergi ve diğer mali yükümlülüklerin hesaplanması, tahsili ve
takibiyle ilgili yaşanan sorunların giderilmesi; on
yılını doldurmuş bulunan kamu konutları ile belediye
ve mücavir alan sınırları içerisinde yer alan hazineye ait
tarım arazilerinin kiracısı, kullanıcısı ya da
paydaşları olan vatandaşlarımıza satılması;
sanayi sitelerinin dönüşümlerinin hızlandırılması için
arazi temininin kolaylaştırılmasına yönelik hükümler yer
almaktadır.
Oldukça
kapsamlı bir kanun tasarısı olmakla birlikte, torbada,
geniş toplum kesimlerinin umutla beklediği birçok düzenleme ise
maalesef yer almamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine ne zaman bir torba yasa
tasarısı gelse, taşeron işçiden sözleşmeliye,
öğretmenden yardımcı hizmetliye, asgari ücretliden çiftçiye,
esnafa, sanayiciden iş adamlarına, genç işsizlere, nafaka
ödeyenlerden denetimli serbestlik bekleyenlere, erken yaşta evlenenlere,
vergi ve cezalara ilişkin af isteyenlere kadar birçok kişi ve kurum
beklenti içerisine girmektedir. Doğrusu haksız da değiller.
Zira, artık tüm düzenlemeler torbalara sıkıştırıldığından
doğal olarak her kesim kendisiyle ilgili düzenlemenin torbada yer
almasına ilişkin mücadele vermektedir. Bu durum Meclis ihtisas
komisyonlarını işlevsiz kıldığı gibi,
çıkan kanunların yeterli teknik destekten uzak ve eksik bir
şekilde olmasına da yol açmaktadır.
Esasen
yapılan birçok düzenlemeyle teşvik destek ve benzeri adlarla
toplum kesimlerine kaynak aktarılsa da bu torba mantığı ve
münferit düzenlemeler nedeniyle, yapılan desteklerden beklenen verim elde
edilememektedir. Sorunlara günü kurtarma anlayışıyla
bakılmakta, bütüncül, kapsamlı ve kalıcı çözümler
üretilememektedir.
Bugün
genel olarak bakıldığında Türkiye'nin üç sebeple birçok
alanda yenilenme ihtiyacı bulunmaktadır. Bunlardan birincisi,
bölgesel ve küresel ölçekteki gelişmelere uyum sağlanması
zarureti; ikincisi, Türkiye'nin kendi iç dinamiklerine bağlı olarak
ekonomik, sosyal, idari ve hukuki alandaki iyileştirme
çalışmaları ile Cumhurbaşkanlığı hükûmet
sistemine uyum; üçüncüsü de özellikle 15 Temmuz süreciyle birlikte
karşılaşılan ihanetin artıklarının temizlenmesinden
ve etkin bir terörle mücadele yürütülmesinden kaynaklı düzenleme
ihtiyacıdır. Bu kapsamda, başta FETÖ ve PKK olmak üzere, terörle
mücadelenin devamı, üreten ve istihdam yaratan bir ekonominin tesisi,
herkesin güvendiği bir yargı sistemiyle vatandaşın devletin
müşfik elini hissedeceği hadim devlet anlayışının
oluşturulması, Türkiye'yi dünyada güç ve söz sahibi yapacak millî
devlet anlayışının güçlendirilmesi, toplumsal kalkınma,
birlik ve beraberliğe katkı sağlayacak uzlaşmacı bir
siyasetin tesisi gerekmektedir. Bu ve benzeri hususlardaki yenileşme ve
iyileşme ise öncelikle sağlıklı ve isabetli hedeflerin
tespiti, ihtiyaç duyulan mevzuatın düzenlenmesi, idari ve beşerî
kapasitenin artırılması, fizikî ve teknolojik
donanımın tesis edilmesiyle mümkün ve anlamlı hâle
gelebilecektir. Milyonları ilgilendiren düzenlemelerin
yapılmasında esas olan hız değil, kalite olması
gerekmektedir, aksi takdirde ileride başka sorunlar çıkması
kaçınılmaz olacaktır. Şüphesiz ki torba kanun
uygulaması bu anlayışa hizmet etmeyen, desteklemeyen bir
yöntemdir. Unutulmamalı ki hangi boyutta torba olursa olsun, daima eksik
kalan bir şeyler olacaktır. Kaldı ki her şeyi bir arada
yapma anlayışı kanun yapma tekniğine uygun olmadığı
gibi yasamada kalite beklentisini de boşa çıkarmaktadır.
Nitekim, görüştüğümüz tasarıda da ekonomik ve sosyal
yapının temelini oluşturan esnaf ve sanatkâr kesiminin
faaliyetlerine dinamizm kazandıracak, çiftçinin alın terini
değerlendirecek, atanamayan öğretmene ve taşerona kadro temin
edecek bir hüküm de yoktur.
Değerli
milletvekilleri, ilk maddeden itibaren, tasarıyla ilgili
değerlendirmelerimizde toplumsal yarar, milletimizin refahına
katkı, kamu malının korunması, adalet, hakkaniyet ve
terörle mücadelede zafiyetin oluşmaması gibi temel önceliklerimiz
doğrultusunda hareket ettik, etmeye de devam edeceğiz. Doğru
olan işleri desteklerken doğru olmadığını ya da
eksik olduğunu düşündüğümüz düzenlemeleri de
eleştirmekteyiz. Mesela, motorlu taşıtlar vergisi ve kurumlar
vergisinde artışa gidilirken bir yandan da belirli firmaların
borçlarının silinmesi anlamına gelebilecek bir düzenleme
yapmanın tasarının gerekçesi ve ruhuna aykırılık
teşkil ettiği gibi, sosyal adalet ve vergi adaleti bakımından
da sorunlu olduğunu değerlendirdik. Yine, şehit
yakınlarını dışarıda bırakan bir kadro
düzenlemesinin şehitlerimizin emanetlerine sahip çıkmak adına
doğru olmadığını ifade ettik. Elektronik
haberleşme sektöründen alınan vergi ve diğer mali yükümlülüklerin
düzenlenmesinde operatörler ödüllendirilirken aynı zamanda, mükellefiyetlerini
yerine getirenlerin cezalandırılmış olacağına
dikkat çektik. Tasarıdaki hükümlerin
çalışanlarımızın mali ve sosyal haklarının
iyileştirilmesi, çalışma hayatındaki
haksızlıkların giderilmesi, gençlerimize geniş iş
imkânlarının sunulması, meraların korunması, iş
kazalarının azaltılması, kamu mallarının
satışında haksızlık yapılmaması, şehit
yakınlarının mağdur edilmemesi yönüyle yeniden tanzimini
önerdik ancak bu anlamdaki girişimlerimiz, verdiğimiz önergeler
maalesef kabul görmedi.
Değerli
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz beşinci bölümde, tüzel
kişiliği kaldırılan köylerden alınması gereken
vergi ve harçlara ilişkin muafiyet ve istisnaların süresinin
uzatılması, kitle fonlamasına yönelik hükümlerin getirilmesi,
Kişisel Verilerin Korunması Kanununda değişiklikler
yapılması, elektronik ticaretin düzenlenmesiyle ilgili hükümler yer
almaktadır.
Bilindiği
gibi büyükşehir belediyelerine ilişkin kanunda köy ve kent
kavramı birbirine karıştığı için kırsal
kesimde yaşayan vatandaşlarımız bir anda yüksek
yükümlülüklerle karşı karşıya kalmış ve
mağdur edilmişlerdi. Esas olan, söz konusu kanunun toptan elden
geçirilmesi zarureti ise de istisna ve muafiyetlerin süresinin
uzatılması da olumludur.
Tasarının
119 ve 122nci maddeleri arasındaki hükümlerle Kişisel Verilerin
Korunması Kanununda düzenleme yapılmaktadır. Bu maddelerle,
veri sorumluları siciline kayıt için ücret alınması ve
bunun kurumun gelirleri arasına eklenmesi, ayrıca kurumda hâkim ve
savcıların geçici görevle çalıştırılabilmesi
imkânı getirilmektedir.
Bu
düzenlemelerle, kurumda bir altyapı ve sicil sisteminin oluşturulmaya
çalışıldığı ve veri işlemeyi disiplin
altına almanın hedeflendiği belirtilmektedir. Kişisel
verilerin korunması temel insan haklarından biridir. Bilgi ve
iletişim teknolojilerinin yaygınlaşması, bilgiye
erişimin kolaylaşması ve bilhassa internet ve telefon gibi
teknolojilerin günlük hayatımızda artan rolleriyle birlikte
kişisel verilerin korunmasında ulusal ve uluslararası
birtakım standartların belirlenmesinin zorunlu hâle geldiği
açıktır. Ancak bu düzenlemenin, özellikle ilgili yasanın
görüşüldüğü esas komisyon olan Adalet Komisyonunda görüşülmesi
gerekirdi. Zira konuya ilişkin müktesebata sahip olan komisyon, Adalet
Komisyonudur.
Tasarının
107 ve 111inci maddeleri arasında yer alan hükümlerde ise kitle
fonlamasıyla ilgili düzenlemeler yapılmaktadır. Temeli internet
ortamında oluşturulan kitle fonlama platformunda, proje
anlatılarak yatırımcı çekmeye yarayan sistem
kapsamında 2015 yılında dünya genelinde 5 milyar dolarlık
işlem hacmine ulaşıldığı ifade edilmektedir.
Projesi olan ancak kaynağı bulunmayan girişimcilere finansman
sağlanması amacıyla kitle fonlaması uygulaması hayata
geçirilmektedir. Kitle fonlamasının kolaylıkla
yapılabilmesi ve hızla gelişmesi için bu platformlar
aracılığıyla para toplayanlar, halka açık
ortaklık ve ihraççı tanımı dışında
bırakılmaktadır. Bununla birlikte, sisteme gerekli güvenin
sağlanabilmesi ve olası istismarlara meydan verilmemesi
açısından temel ilke ve esaslara yer verilmesi ve başta denetim
olmak üzere önemli konuların kanunda daha ayrıntılı yer
alması gerekirdi.
Değerli
milletvekilleri, tasarıyla idarenin ve ekonominin bazı
ihtiyaçlarını giderecek düzenlemeler yapılmakta ise de hem usul
yönünden hem de yukarıda açıklanan ve Komisyon görüşmelerinde de
vurgulanan içeriğe ilişkin bazı hususlar bakımından
tasarı, eksik ve yanlışlıklar taşımaktadır.
Tasarıda vergiye ilişkin düzenlemeler yer almasına rağmen,
bu düzenlemeler vergide adalet getirmemekte ve vergi tabanını
genişletmemektedir. Sanayiye ilişkin düzenlemeler, teşvik
sistemini iyileştiren, yatırımcının
kalıcılığına hizmet eden bir anlayışta
bulunmamaktadır. Alacakların yeniden yapılandırılması
suretiyle bazı mükellefler ödüllendirilirken mükellefiyetlerini yerine
getirenleri ödüllendirecek bir yaklaşım öngörülmemektedir.
Milliyetçi
Hareket Partisi olarak seçim beyannamemizde de ifade ettiğimiz gibi
Türkiyenin, sürdürülebilir ve yüksek büyüme kapasitesini ortaya
çıkartacak, yatırım, istihdam ve ihracatı artıracak,
gelir dağılımını düzeltecek yeni bir modele; üretimin,
rekabetin, ihracatın önünü açan, üreten bir ekonomi modeline ihtiyacı
vardır. Yapılan düzenlemelerin temelde, bütçe
açığının kapatılması, hazine yükümlülüklerinin
karşılanabileceği bir yapının bugünden oluşturulması,
bu şekilde maruz kalınabilecek jeopolitik ve siyasi risklerin,
konjonktürel gelişmelerin ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinin
azaltılmasına yönelik olduğu bütçe sunuşları
sırasında ilgili bakanlar tarafından da ifade edilmiştir.
Kuşkusuz bu amacı önemli buluyoruz ancak bunu gerçekleştirmek
için, vatandaşlarımızın külfetini artıran son dakika
düzenlemeler yerine, vatandaşımızı mağdur etmeyecek ve
ilave yük getirmeyecek şekilde kalıcı tedbirlerin
alınması suretiyle düzenleme yapılması şüphesiz ki daha
öngörülebilir ve güvenilir bir ekonomi tablosu ortaya koyacak, sosyal adalete
de uygun olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, konuşmamın bu bölümünde 24 Kasımda
kutlayacağımız Öğretmenler Günü münasebetiyle kısaca
öğretmenlerimizin sorunlarına değinmek istiyorum. Öncelikle tüm
öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü şimdiden
kutluyorum. Yine bir Öğretmenler Gününde bir yanda 50-60 kişilik
sınıflar, bir yanda atanmayı bekleyen binlerce öğretmen tablosu
maalesef, son yılların değişmeyen görüntüsüdür. Gelecek
nesillerin en iyi şekilde yetiştirilmesi ve gittikçe artan
uluslararası rekabette Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu kaliteli insan
gücünün temininde öğretmenlerimize, öğretmenlerimizin
haklarının korunması için de Maliye ve Millî Eğitim
Bakanlığına büyük bir sorumluluk düştüğü
tartışmasızdır. Ülkemizin nitelikli öğretmenlere sahip
olmasının çocuklarımızın aldığı
eğitim ve öğretim kalitesinin artırılması
açısından büyük önem arz ettiği de bir gerçektir. Eğitim
sistemindeki sorunların çok boyutlu olduğu ve bu sorunların
tekrar nüksetmesine izin vermeyecek şekilde çözümü ve ihyası için
birçok düzenlemenin hayata geçirilmesi gerektiği de malumdur. Bundan
ötürü, öğretmenlerimizin yararlandığı bazı haklarda
iyileştirmeye gidilmesi, ayrıca kadrolu öğretmen sayısını
artırmak suretiyle işsiz öğretmenlerden bazılarına
mesleklerini yapma fırsatı sunulmasının yanı sıra
öğretmen açığının da kısmen kapatılması
gerekmektedir. Bu doğrultuda, öğretmenlerimizin ek göstergelerinin
artırılması, tazminatlarının yükseltilmesi, iki
yılda bir derece yükselmesi yapabilmesi ve atanamayan öğretmenler
için 50 bin kadro ihdasını öngören kanun teklifimizi Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına sunduk. Böylece daha önce de
gündeme getirdiğimiz öğretmenlerimizin mali ve sosyal haklarının
iyileştirilmesine ilişkin hususların güncellenerek tekrar
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine taşınmasını
istedik.
Bu
vesileyle Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürkü ve şehit
öğretmenlerimizi rahmetle anıyorum. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
öğretmenlerimizin hak ve hukukunun korunması için bugüne kadar
olduğu gibi, bundan sonra da gayret göstereceğimizi belirtmek
istiyorum.
Bu
düşüncelerle tasarının hayırlı olmasını
diliyorum. Genel Kurulun siz değerli üyelerini saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aksu.
Sayın
Kılıç, sisteme girmişsiniz, bir açıklama mı yapmak
istiyorsunuz?
İMRAN
KILIÇ (Kahramanmaraş) Evet.
BAŞKAN
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, Malatyada yaşanan
provokasyonu kınadığına ve ayrılıkta azap,
birlikte rahmet olduğuna ilişkin açıklaması
İMRAN
KILIÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün
Malatyada yaşanan provokasyonu kınıyorum.
Ülkesinden
ayrılıp başka bir ülkeye sığınmak zorunda kalan
bir Suriyeli şunları anlatıyordu: Biz Suriyede ön
yargılı yaşıyorduk. Birbirimize ayrım yapmaya
başladık ve ayrımcılık artınca Alevisi iktidar,
Sünnisi çoğunluk, Hristiyanı zengin olduğu için kimseyi
beğenmiyordu. Arapı, Türkmeni, Kürtü, başka başka, kimse
kimseyi beğenmiyordu. Herkes, herkesten uzaklaşıyordu. Arada
fitneciler de vardı. Sonra olanlar oldu. Şimdi durum
değişti. Hepimiz gurbet ellerde birleştik. Artık, kimse
kimseyle tartışmıyor. Birleşmeyi öğrendik ama bir kere
kaçan fırsat bir daha gelmez.
Bizler
de olanlardan ders çıkarmalıyız. Ayrılıkta azap,
birlikte rahmet vardır.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
BEHÇET
YILDIRIM (Adıyaman) Aynı konuda ben de
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
(Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları
ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981
Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı
Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı
İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz
Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Şahsı adına son olarak Giresun Milletvekili Sayın Cemal
Öztürk konuşacak.
Buyurun
Sayın Öztürk. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
CEMAL
ÖZTÜRK (Giresun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 502
sıra sayılı Kanun Tasarısının beşinci
bölümü üzerinde söz almış bulunuyorum. Muhterem heyetinizi
saygıyla selamlarım.
105inci
ve 125inci maddeler arasında 20 maddeden ve 2 ek maddeden oluşan
beşinci bölümde çok sayıda düzenleme vardır. 105inci maddeyle
tüzel kişiliği kaldırılan köylerden alınması
gereken vergi ve harçlara ilişkin muafiyet ve istisnaların uygulama
süresi 31/12/2020 tarihine uzatılmaktadır. Ayrıca, tüzel
kişiliği kaldırılan köylerde içme ve kullanma suları
için alınacak ücretin en düşük tarifenin yüzde 25ini geçmeyecek
şekilde belirlenmesine dair uygulama beş yıldan altı
yıla çıkarılmaktadır.
106ncı
maddeyle, bankaların alacaklarıyla ilgili olarak
ayırdıkları özel karşılıkların vergi
matrahında gider olarak kabul edilmesi uygulamasının finans
sektöründe faaliyette bulunan finansal kiralama ve finansman şirketlerini
de kapsaması sağlanmaktadır.
107nci,
108inci, 109uncu, 110uncu ve 111inci maddeler kitle fonlaması finans
türüne ilişkin yeni düzenlemeler getirmektedir.
112nci
maddeyle, genel aydınlatma hizmetleri kapsamında yanmayan veya
yerinde olmayan armatür ve direkler için elektrik dağıtım
şirketlerine eksiklerinin giderilmesine yönelik ek süre verilmesi, süresi
içinde onarılmayan her bir direk veya armatür için 500 Türk lirası
idari para cezası verilmesi öngörülmektedir.
113üncü
maddeyle, genel aydınlatma giderinin karşılanmasına
ilişkin sürenin Bakanlar Kurulu tarafından iki yıldan beş
yıla uzatılması amaçlanıyor.
114üncü
maddeyle, TCDDnin yatırımlarının finansmanı,
işletme bütçesinde yer alan finansman açıkları ve TCDD
Taşımacılık AŞye yapılan sermaye transferi
nedeniyle doğan açıklarının sermayesine mahsuben 2020
yılı sonuna kadar Hazine Müsteşarlığı tarafından
karşılanmasına devam ediliyor.
116ncı
maddeyle, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna uzlaşma
müessesesinin dâhil edilmesi ve kurulacak uzlaşma
komisyonlarının çalışma usul ve esaslarının
belirlenmesine yönelik düzenleme yapılmakta. Bu kapsamda, Reklam Kurulu
tarafından verilen idari para cezaları hariç olmak üzere, Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı tarafından verilen idari para
cezaları ile valilikler tarafından verilen idari para cezalarına
karşı uzlaşma yolu açılmaktadır.
117nci
maddeyle, elektronik ticaretin gelişiminin izlenmesi ve
değerlendirilmesi amacıyla kamu ile özel sektör gerçek ve tüzel
kişilerinin Gümrük ve Ticaret Bakanlığına gerekli bilgileri
vermesine ve ticari elektronik ileti onaylarının alınmasına
veya reddedilmesine imkân veren bir sistem kurulması amaçlanmaktadır.
118inci
madde, elektronik ticaretin gelişiminin izlenmesi ve
değerlendirilmesi kapsamında gerçek ve özel hukuk tüzel
kişilerine Gümrük ve Ticaret Bakanlığına gerekli
bildirimlerde bulunmamaları durumunda 5 bin Türk lirasından 20 bin
Türk lirasına kadar para cezası verilmesi öngörmektedir.
119,
120, 121 ve 122nci maddelerle Kişisel Verilerin Korunması Kanununda
yeni düzenlemelere gidilmektedir.
123üncü
maddeyle, belediyeler ve bağlı kuruluşları ile yüzde
50sinden fazlası belediyelere ait şirketler ve il özel idarelerinin
TEDAŞa olan borçlarının yapılandırılması
amaçlanmaktadır.
Geçici
1inci maddeyle, yargı harcından muaf tutulan kamu idareleri aleyhine
hükmedilmiş yargı harçlarının tahsil edilmemesi, tahsil
edilmiş olanlar içinse başkaca bir işlem yapılmaması
sağlanıyor.
Geçici
2nci maddeyle, Maliye Bakanlığına bağlı Kefalet
Sandığında 2017 sonu itibarıyla gerçekleşmesi
öngörülen nakit fazlasının genel bütçeye gelir kaydedilmesi
amaçlanıyor. Yine, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesinde
bulunan özel hesap uygulaması sonlandırılıyor ve özel
hesaptaki tutarın genel bütçeye kaydedilmesi sağlanıyor.
Kanunun
ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyor, muhterem
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
milletvekilleri, şimdi soru-cevap işlemi yapacağız ama soru
için sisteme giren sayın milletvekilleri var, söz almak isteyenler var
yerlerinden bir dakika; onlar biraz karıştı.
Sayın
Yıldırım, siz söz almak için sisteme girdiniz.
BEHÇET
YILDIRIM (Adıyaman) Evet. Daha sonra da sorum var.
BAŞKAN
Hem oraya hem buraya
Peki,
bir dakika
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Adıyaman Milletvekili
Behçet Yıldırımın, Malatyada Alevi yurttaşların
evlerini işaretleme olayını nefretle
kınadığına ilişkin açıklaması
BEHÇET
YILDIRIM (Adıyaman) Bugün basına da düşen, Malatyada Alevi
inancına mensup Alevi yurttaşlarımızın evlerinin
işaretlendiğini öğrenmiş bulunuyorum. Bu olayı
şiddetle ve nefretle kınıyorum, asla kabullenilecek bir durum
değildir. Tüm inançlara eşit yaklaşan bir partinin ve
Malatyanın fahri milletvekili olmam dolayısıyla o
işaretleri kendi alnıma çizilmiş olarak algılıyorum.
İktidarın da bu konuda bir soruşturma yapmasını talep
ediyorum. Geçen yıl da benzer olaylar Adıyamanda meydana geldi,
yeterince üstüne gidilmedi. Eğer o zaman bir araştırma
yapılsaydı, failler bulunsaydı bu tür olaylar
yaşanmazdı diye düşünüyorum.
Soruma
gelince
BAŞKAN
O sorunuz sonra.
BEHÇET
YILDIRIM (Adıyaman) Peki.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bu konuda İçişleri
Bakanımızın açıklamasını ilettim; yakından
takip ediliyor, soruşturuluyor. İnşallah, yarın faillerinin
bulunduğu şeklindeki bir haberi de alırız.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları
ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981
Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı
Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı
İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz
Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun"da
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588)
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, soru-cevap işlemini yapacağız ama
öncesinde otuz dakika ara veriyorum birleşime.
Kapanma Saati:
19.48
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 20.27
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon
yerinde, Hükûmet yerinde.
Şimdi
soru-cevap işlemini yapacağız.
Süremiz
on beş dakika. Bu sürenin yedi buçuk dakikasında sayın
milletvekilleri sorularını soracaklar, diğer kalan yedi buçuk
dakikada da Sayın Bakan bu sorulara cevap verecekler.
Sayın
Özdemir, buyurun.
SİBEL
ÖZDEMİR (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, Millî Eğitim Bakanı Sayın Yılmaz 2018 yılı
içinde sadece 20 bin öğretmen ataması
yapılacağını, bu sayının da öğretmen
açığını kapatmayacağını ve ayrıca
Maliye Bakanlığınızın ve Hükûmetin takdirinin ancak bu
kadar olduğunu dile getirdi. Bu durumdan hareketle, atanamayan
öğretmen sorununun çözümü ve branş öğretmensiz ders geçmemesi
için 2018 yılında en az 40 bin öğretmen ataması olacak
mıdır?
Bu
vesileyle de zor ekonomik koşullarda yaşam mücadelesi veren,
mesleklerini yapmaya çalışan öğretmenlerimizin 24 Kasım
Öğretmenler Gününü de huzurlarınızda kutluyorum ve ataması
yapılmayan öğretmenlerimize de bir müjde vermenizi bekliyoruz
doğal olarak.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Kayışoğlu
NURHAYAT
ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Teşekkürler.
Sayın
Bakan, Bursada devam eden, üstelik vadedilen süreleri çoktan geçmiş
yatırımlar söz konusu. Sizler iktidara geldiğinizde proje
çöplüğünden söz ediyordunuz ama bugün gelinen noktada da proje
çöplükleriyle karşı karşıyayız. Bursada 2016
yılında biteceği Başbakan Binali Yıldırım
tarafından taahhüt edilen Bursa-Ankara Yüksek Hızlı Tren
Projesinde 450 milyon liranın çöpe gittiğini -şimdi Antalya
Valisi olan- o dönemin Bursa Valisi bizzat açıklamıştı.
Projeyle ilgili hâlâ kamuoyunu tatmin eden net bir açıklama söz konusu
değil.
Türkiyenin
en fazla katma değer üreten şehirleri arasında önde gelen
şehirlerden olan Bursaya 2018 bütçesinden nasıl bir pay
ayırmayı düşünüyorsunuz? Yüksek hızlı tren,
İzmir-Bursa-İstanbul Otoban Projesi, şehir hastanesi gibi
yatırımlar önümüzdeki yıl bütçe içerisinde nasıl bir
konumdalar?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Tanal
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, Birleşmiş Milletler dâhil olmak üzere birçok yerde Sayın
Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan diyor ki: Biz bu
Suriyelilere 30 milyar dolar harcadık. Bu 30 milyar doların
harcandığı yerler neresi, bunları bize belgeler hâlinde tek
tek bir gösterir misiniz veya kamuoyuyla paylaşır
mısınız? Bu 30 milyar doların harcandığı
yerleri belgeleriyle biz de görmek istiyoruz.
Soru
iki: Biraz önce sizinle konuştuğumuzda dedik ki: Efendim, Türkiyede
millî gelir olarak kişi başına 11 bin dolar düşüyor. Yani
11 bin dolar TL bazında bugün 44 bin TL para yapar. Vatandaş asgari
ücretle, 1.400 liraya, hadi diyelim 1.500 lira yaptınız, 1.500 lira
olsa yıllık 18 bin lira yapar, 18 bin lirayla bir adam, eğer
hakikaten bir insan cinsiyet kavramını kullanmayalım-
çalışıyorsa 44 bin lira...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Aydın...
ERKAN
AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın
France 24 kanalına yaptığı açıklamada Biz
dışarıdan aldığımız enerjiye
bağımlıyız. İrana yaptırımlar
esnasında da bu ticareti yapmak zorundaydık. Bunu başka yollarla
denemek zorunda olduğumuzu da söyledik. Bankalarımız, Ekonomi
Bakanımız işin içine girdi. dedi. Âdeta itiraf niteliğinde
olan bu durumla ilgili ne düşünüyorsunuz, kamuoyuna bir açıklama
yapar mısınız?
BAŞKAN
Sayın Çamak...
HÜSEYİN
ÇAMAK (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, 15 Şubat 2017 tarihinde şu soruyu sormuştum: Sayın
Bakan, Şanlıurfa Sivereke bağlı Güvercin köyünde içme suyu
sorunu yaşanmaktadır. Vatandaşlarımız seslerini
duyuramadıkları için bizlere ulaştılar. Oturduğunuz
koltukta oturan Sayın Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci aynen şu
cevabı vermişti: Sayın Çamakın söylemiş olduğu,
Urfanın Güvercin köyü... Evet, 21inci yüzyılın artık
birinci çeyreğine doğru hızla
yaklaştığımız bu dönemde
vatandaşımızın, Türkiyenin neresinde olursa olsun, en uzak
yaylasında dahi olsa devletin tüm hizmetlerinden -yol, su, elektrik-
tabii, ruhsatlı olmak kaydıyla yani hukuki olmak kaydıyla
yararlanmak hakkıdır. Devletin ve yerel yönetimlerin de bu
imkânı sağlamak görevidir. Onun için ben bunu da takip edeceğim.
Eski bir Belediye Başkanı olarak...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Arslan, buyurun.
KAZIM
ARSLAN (Denizli) Sayın Bakan, ülkemizin ekonomik göstergeleri iyi
gitmiyor, kurlar hızla yükseliyor, paramız büyük değer
kaybediyor, sizler ise Türkiyede her şeyin iyi gittiğini, ekonominin
uçtuğunu söylüyorsunuz, piyasanın
sıkıntılarını görmezden geliyorsunuz. Ülkemizin
darlığı içinde Suriyeliler için 30 milyar dolar
harcadığınızı söylüyorsunuz. Bu harcamaların
nereye ve ne şekilde yapıldığını
açıklamıyorsunuz. Sayın Genel Başkanım bunu
sorduğu hâlde yine cevap vermediniz. Ben tekrar soruyorum: Bu parayı
nerelere harcadınız, kimlere verdiniz açıklar
mısınız?
Yarın,
24 Kasım Öğretmenler Günüdür, Büyük Önderimiz Mustafa Kemal
Atatürkün başöğretmenliğinin kabul tarihidir. Bu vesileyle
Atamızı sevgiyle saygıyla anıyor, tüm
öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü candan kutluyor, atanamayan
öğretmenlerimiz için Maliye Bakanımızdan kadro verilmesini
istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim ben de.
Sayın
Botan
LEZGİN
BOTAN (Van) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorularımı
ben Sağlık Bakanımıza iletilmek üzere sorayım.
Vanın 24 bin nüfuslu ilçesi Sarayda devlet hastanesi
bulunmamaktadır. Aile sağlık merkezi ise yurttaşların
ihtiyaçlarına cevap vermemektedir. Yurttaşların yoğun
talebine rağmen neden Sarayda bir devlet hastanesi yok? Sarayda hastane
ne zaman yapılacaktır, bu konuda bir çalışma var mı?
İkincisi:
Yine, 30 bin nüfusu olan Gürpınarda da devlet hastanesi bulunmuyor.
Gürpınar Belediyesi bizim belediyemiz, HDP belediyesi. Muharrem Taş
Sağlık Merkezi kayyum tarafından kapatıldı. Bu konuda
da Gürpınarın devlet hastanesi ihtiyacının acilen
karşılanması gerekiyor.
Yine,
2008 yılında Ercişte yapımına başlanan devlet
hastanesinin aslında 2011 yılında bitirilmesi lazımdı,
deprem dolayısıyla süre biraz uzadı; en son Recep Akdağ Bakanlığı
döneminde söz vermişti Bir ay içinde bitireceğiz. diye fakat hâlen
bu hastane bitirilmedi ve yurttaşlarımızın çok ciddi bir
sıkıntısı söz konusu.
Diğeri
Bahçesarayla ilgili
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Köksal
Yok.
Sayın
Aydın
Yok.
Sayın
Yiğitalp
SİBEL
YİĞİTALP (Diyarbakır) Sayın Bakan, Diyarbakır
Sur ilçesinde bulunan, yaklaşık otuz bir yıldır
kullanılmadığı için yıkılmaya yüz tutan,
altı yüz elli bir yıllık Ermeni Surp Giragos Kilisesi,
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi ve Surp Giragos Ermeni Kilisesi
Vakfı ortaklığıyla 2011 yılında 5 milyon lira
harcanarak yeniden ibadete açılmıştı. Ermeni Surp Giragos
Kilisesinin bulunduğu bölgede sokağa çıkma yasağı
hâlâ devam ederken, Kilise Vakıf Başkanı bile kiliseye izin
almadan giremezken hırsızlar nasıl girip kilise içindeki su
tulumbası ve elektrik panosu dâhil birçok malzemeyi
çalmıştır? Kilise neden korunamamıştır? Çok büyük
hasar gören kilisenin onarımı neden henüz
başlatılmamıştır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Bakan, buyurun lütfen.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Öncelikle,
Sayın Özdemirin sormuş olduğu sorular münasebetiyle ben de
bütün öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler Gününü kutluyorum.
Sağlık, huzur içerisinde, evlatlarımızı
yetiştirmelerini temenni ediyorum.
Öğretmen
alımları konusunda Millî Eğitim
Bakanlığımızla gerekli çalışmaları
yaptık. Aslında 2018 yılı bütçesinde kamuya alınacak
toplam personel bakımından ve bu alınacak personelin kurumlar
itibarıyla dağılımı konusunda da bütün
bakanlıklarımızdan gelen talepleri birlikte değerlendirdik.
Takdir edersiniz ki, gerek eğitim hizmetleri sınıfında
gerek sağlık hizmetleri sınıfında gerek teknik
hizmetler sınıfında ve genel idare hizmetleri
sınıfında kamu kurumlarımızın artan
ihtiyaçlarına paralel olarak bir personel talepleri var. Diğer
taraftan, bütçemizin imkânlarını da dikkate almak durumundayız.
Personel harcamaları, yıllar itibarıyla bakıldığında
bütçenin içerisinde artan bir oranda yer kaplıyor. Şunu da ifade
etmek lazım: AK PARTİ hükûmetleri döneminde son on beş
yılda Millî Eğitim Bakanlığının istihdam
ettiği öğretmen sayısı yaklaşık 550 bin ilave
olarak geldi. Rakamları yanlış da söylemek istemem ama 500 bin
civarındayken öğretmen sayısı, şimdi yaklaşık
olarak 500 binin üzerinde de öğretmen bu dönemde kamuya alındı.
40 bin öğretmen aldığımız yıllar da oldu.
Hatırlıyorum, 2010-2011 yıllarında ve bazı
yıllarda bunu da yaptık. Millî Eğitim
Bakanlığımızla yaptığımız
çalışmalarda öğretmen sayısındaki bu artışa
bakıldığında aslında norm açığının
yıllar itibarıyla önemli ölçüde azaldığını da
görüyoruz. Burada belki de önemli konulardan bir tanesi mevcut
öğretmenlerimizin iller ve ilçeler itibarıyla
dağılımının rasyonelleştirilmesi konusu; bunun da
kolay bir konu olmadığını biliyorum. Bu açıdan, Millî
Eğitim Bakanımızın yapmış olduğu
açıklamada ifade etmiş olduğu 20 bin öğretmen
alımı konusunda iki bakanlık olarak bir taraftan bütçe
imkânlarını dikkate alırken diğer taraftan da özellikle
Millî Eğitim Bakanlığımızın ihtiyaçları
doğrultusunda bu sene içerisinde alabileceğimiz öğretmen
sayısı olarak değerlendirdik. Bu konuda 2018 yılı
bütçe kanunu yasalaştıktan sonra da gerekli resmî
yazışmalar da yapılacak ve bu karşılanacak.
İnşallah, ümit ediyorum ki önümüzdeki yıllarda da bütün
gayretimizle bu norm açığını kapatacağız.
Şunu da ifade etmek lazım: Aslında yıllar itibarıyla
öğretmen açığında hızlı bir azalma var ama ilave
olarak kalan kısımla ilgili de çalışmalar
yapacağız. Tekrar, ben, bütün öğretmenlerimizin Öğretmenler
Gününü kutluyorum.
Sayın
Kayışoğlu Bursadaki yatırımlarla ilgili birtakım
hususları gündeme getirdi, herhâlde Bursada şu anda kendince önemli
gördüğü konular ama müsaade ederseniz, şu anda elimde bilgi yok...
Ama bir konuda farklı düşünüyorum yani burada Hükûmet olarak 2002
yılında göreve geldiğimizde kamu yatırım
programında yer alan ve yıllardır bitirilmeyen,
yıllardır başlanılmayan, başlanılıp da
mesafe kaydedilmeyen birçok projeyi 2002 yılında göreve geldikten
sonra hızlı bir şekilde çalışıp projelerden
doğru ve verimli olmayanlar çıkarıldı, yeni projeler girdi
ve 2002 yılında kamu yatırım projelerinin ortalama bitirme
süresi sekiz yıldı, şimdi biz bunu dört yıla kadar indirdik
ve bu dönemde de eğitimde, sağlıkta, altyapıda,
ulaştırmada birçok alanda da önemli yatırımlar yaptık
ama Bursayla ilgili konularda ilgili bakanlarımızla da
konuşurum.
Merkezî
yönetim bütçesinde biz ödenekleri kurumlara veriyoruz, illere bütçe
ödeneği dağıtma şeklinde bir bütçe tekniği
yaklaşımı yok. O açıdan bu konuda net bir rakam
veremeyeceğim.
Sayın
Tanalın Suriyeli kardeşlerimize Hükûmetimiz tarafından,
devletimiz tarafından burada bulundukları süre zarfında bugüne
kadar yapılan yardımlarla ilgili olarak sordukları soruyla
ilgili şunu söylemek gerekiyor: Burada merkezî yönetim bütçesinden bu
kardeşlerimizin gerek sağlık harcamaları için gerek
eğitim harcamaları için gerekse barınma harcamaları ve
diğer sosyal yardım harcamaları için gerek AFAD gerekse diğer
bakanlıklarımızdan bütçeden kaynak ayırıyoruz ve
bunları harcıyoruz. Millî Eğitim
Bakanlığımız da harcama yapıyor. Ama bizim bütçemizin
içinde özel olarak Suriyeli vatandaşlara dönük bir özel tertip
olmadığı için o bulunulan illerde veya bu kardeşlerimizin
yaşadığı illerde sağlanan bütün hizmetlerden ilave
olarak bu talep geldiği için ayrıca harcamalar yapılıyor.
Sağlık harcamaları da aynı şekilde
yapılıyor. Onun gibi bugün birçok bakanlığımız
gerek Millî Eğitim gerek Sağlık Bakanlığı gerek
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gerek TOKİ gerek yine bu
kardeşlerimize doğrudan veya dolaylı hizmet veren birçok
bakanlığımız bu anlamda harcamalar yapıyor.
İlaveten merkezî yönetim bütçesi dışında yer alan kamu
kurum ve kuruluşlarımız var. Bu kamu kurum ve kuruluşlarımız
da kendi bütçelerinden bu Suriyeli kardeşlerimize dönük olarak harcamalar
yapıyor. Yine mahallî idareler, belediyeler, il özel idareleri yine
harcamalar yapıyor. Dolayısıyla bütün bu harcamalarla birlikte
-bunlar nakdî harcamalar- ayrıca yine bu Suriyeli kardeşlerimizin
hizmetlerinin görülebilmesi için ilave personel tahsisatı
yapılıyor. Ülkelerin yapmış oldukları yardım
harcamalarının maliyetlemesinin nasıl olacağına
ilişkin, bu mali hesaplarının nasıl belirleneceğine
ilişkin uluslararası metotlar var, yöntemler var, kurallar var. Her
ülke sosyal yardım anlamında göçmenlere veya mültecilere dönük
yapılan harcamalar konusunda yaptıkları harcamaları
uluslararası anlamda belirlenmiş olan bu ölçütlere, bu metotlara
bağlı olarak yapıyor. Onun için Türkiye olarak, bugün yapmış
olduğumuz harcamaları, bütçeden çok önemli harcamalar yapıyoruz
ama onun dışında bir de uluslararası ölçüm ve metotlara
uygun olarak tahsis ettiğimiz kaynaklardan dolayı da
yaptığımız harcamalar var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bakan, tamamlayabilir misiniz lütfen.
KAZIM
ARSLAN (Denizli) Kalem kalem bir açıklama yapın Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) O açıdan, değerli
arkadaşlar, yani burada Hükûmetimizin, ilgili
bakanlarımızın, Sayın
Cumhurbaşkanımızın, Sayın Başbakanımızın
zaman zaman yapmış olduğu açıklamalarda ifade ettiği
rakamlar, büyüklükler bütün bu uluslararası metotlara ve ölçütlere göre
yapılmış harcamalardır.
Dolayısıyla
burada rakamı bir tarafa bırakın, yani bizim
konuşmamız gereken, bütün dünyanın konuşması gereken
rakamlardan daha başka bir şey. Türkiye olarak, devlet olarak, millet
olarak, ülke olarak dünyaya bir ders verdik, insanlık dersi verdik. Herkes
sınırlarını kapatırken, Avrupada, Avrupa
topraklarında Suriyeli kardeşlerimiz horlanırken,
dışlanırken biz ilk andan itibaren bu kardeşlerimize
kapımızı açtık, evlerimizi açtık, bütün
imkânlarımızı sunduk ve dünya tarihine emsal oluşturacak
bir örnek uygulama yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Hepimizin millet
olarak iftihar edeceği, tarihe çok örnek ve istisnai bir uygulama olarak
geçecek bir hadisede sanki rakamlar üzerinden bir evham üretmeye
çalışıyoruz; bu beni üzer.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Sayın Bakan, kalem kalem
açıklayın rakamları.
BAŞKAN
Sayın Yarkadaş, lütfen
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Yapmamız gereken şey, burada
daha ne yapabiliriz, onu konuşmamız lazım.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Konuşalım da nereye
harcanmış bu paralar Sayın Bakan? Kalem kalem açıklamaktan
neden imtina ediyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, beşinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Niye imtina edeyim?
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Niye imtina ediyorsunuz? İmtina
ediyorsunuz ama.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Neye benziyor o biliyor musunuz? Biraz
önce söylediğiniz rakamlara benziyor.
BAŞKAN
- Şimdi, beşinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki
önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı
oylarınıza sunacağım
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Hayır, nereye harcandı bu paralar?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - İçi boş konuları
getiriyorsunuz. Getirdiniz mi o parselleri? Nerede o parseller? Nerede?
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, sayın milletvekilleri lütfen
Sayın
Bakan
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Nerede o parseller?
BAŞKAN
İşlem yapıyorum, lütfen
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Şimdi söyleyeyim hemen.
BAŞKAN
- Hayır, söz vermeyeceğim, hayır.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Hemen söyleyeyim, tek tek söyleyeyim.
BAŞKAN
Sayın Yarkadaş, biraz saygı rica ediyorum. Ben işleme
başladım, lütfen
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) O zaman söz hakkı verin.
BAŞKAN
- O zaman gidin yanına konuşun Sayın Bakanla. İşlem
yapıyorum burada. Lütfen
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Bakan laf atıyor bana!
BAŞKAN
Siz attınız önce.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Yok canım, niye laf atayım
size! İşim gücüm yok da laf mı atacağım size!
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
- 105inci maddede üç adet önerge vardır, aykırılık sırasına
göre okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 105inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Erol
Dora Dilek
Öcalan Mahmut
Toğrul
Mardin Şanlıurfa Gaziantep
Feleknas
Uca Mehmet
Ali Aslan Meral
Danış Beştaş
Diyarbakır
Batman Adana
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Adana Milletvekili Sayın Meral Danış
Beştaş konuşacak.
Buyurun
Sayın Danış Beştaş. (HDP sıralarından
alkışlar)
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
105inci
madde üzerine söz aldım ama teknik bir düzenleme olduğu için zaten
görüşlerimizi paylaşmıştık. Ben bugün size Anayasa
Mahkemesi kararını kısaca bir özetlemek istiyorum.
16
Kasımda Anayasa Mahkemesi tutuklu milletvekilleriyle ilgili başvuru
sonucunu açıkladı ama nasıl? Şöyle: Demirtaş
dosyası üzerinden aylardır Anayasa Mahkemesi yazışma
yapıyordu. Adalet Bakanlığından görüş istedi; Adalet
Bakanlığı Demirtaş dosyası için cevap verdi. Gülser
Yıldırım başvurusu üç ay sonra yapılan bir
başvuru ve Yıldırım dosyasında Adalet
Bakanlığından cevap gelmedi. Yıldırımın
avukatları, Adalet Bakanlığının cevabı
gelmediği için, tabii ki bir savunma, bir karşı cevap veremedi.
Nasıl olduysa tam bir yıl sonra, daha doğrusu üç yüz
altmış dört gün sonra -çünkü 17 Kasımda başvuru
yapmıştık- 16 Kasımda Anayasa Mahkemesi bir karar
açıkladı. Karar diyemiyorum, bir hukukçu olarak karar diyemem, tam
anlamıyla bir siyasi manifesto, bir siyasi metin; kararın 36
paragrafı Hükûmetin, Erdoğanın, AK PARTİli
milletvekillerinin, bakanların açıklamalarından oluşuyor. O
kadar gayriciddi bir karar ki Murat Karayılanın tweeti bile
Anayasa Mahkemesi kararına girmiş. Şöyle bir araştırma
yapma gereği duymamış bile: Bu tweet doğru mu, fake
hesap mı? Gerçekten böyle bir tweet atıldı mı,
atılmadı mı? Yerel mahkemede bu tweetin sahte bir hesaptan
atıldığı belliyken Anayasa Mahkemesi kararıyla bu
tweet dosyaya dercedilmiş.
Şimdi,
Anayasa Mahkemesi, normalde kanunun doğru uygulanıp
uygulanmadığını denetlemez. Anayasa Mahkemesi
başvurucuların bir hakkının ihlal edilip edilmediğine
karar verir; yerel mahkemeler ise Kanun doğru uygulandı mı,
deliller doğru takdir edildi mi, gerçekten bu ceza haklı mı,
ceza verelim mi vermeyelim mi? diye karar verir; Yargıtay ve
Danıştay ise bu kararın denetimini yapar Doğru mu karar
vermiş, değil mi. Ama Anayasa Mahkemesi esasa giremez, mahkeme
yerine geçerek Bu suç vardır, bu suç oluşmuştur, bu suç
oluşmamıştır. diyemez. Hukuk fakültesi 1inci
sınıfında olan biri bile bunu bilir, hukuktan anlamaya gerek
yok.
Fakat
Anayasa Mahkemesi garip bir şekilde uzun uzun örgüt tarihlerini, FETÖyü,
DHKP-Cyi, PKKyi, KCKyi, herkesi kararında yazmış ve yerel
mahkemelere şunu demiş: Aman ha, vekil dosyalarını da
kaçırmayın, ceza verin. Bu bir siyasi tutumdur, ülke meselesidir,
vatan meselesidir. Şimdi, kim bize Anayasa Mahkemesi
tarafsızdır. diyebilir? İktidar partisi aleyhine orada kapatma
davası açılınca feveran edenler, bas bas bağıranlar,
bugün New York mahkemesi bağımsız ve tarafsız
değildir. diyenler Anayasa Mahkemesi kararı
karşısında dut yemiş bülbül gibiler. Nedir amaç?
Demirtaş özgürlüğüne kavuşmasın, diğer tutuklu
milletvekilleri dışarı çıkmasın. Ortada Anayasa Mahkemesinin
kararını değiştirmesi için hukuki hiçbir gerekçe
sıralama gereği bile duyulmamıştır. Âdeta siyasi bir
metin. İkiye ayırıyorum kararı, lütfen siz de okuyun. Bir
bölümü tümüyle siyasi olayları almış, 36 paragraf; diğer
bölümü de geri kalan bölümü de Adalet Bakanlığının dosyaya,
Demirtaş dosyasına sunduğu savunmadan ibaret.
Şimdi,
Anayasa Mahkemesi bir ülkede en üst anayasa yargısı yapan mahkemedir.
Anayasa Mahkemesi, hukuk devleti olmanın, demokrasiyle yönetilmenin
garantörüdür, yürütmeyi sınırlar; yürütmenin Anayasa
dışında bir kanun çıkarmasını, bir tasarrufta
bulunmasını engelleyen bir denetim organıdır ama Anayasa
Mahkemesi bu kararıyla iktidarın sözünden
çıkamayacağını, o başın hep eğik olarak
kalacağını ilan etmiştir. Biz o başın
kalkmasını istiyoruz; çünkü bu, Türkiyenin geleceğiyle
ilgilidir, çünkü bu, Türkiyenin özgürlük mü güvenlik mi, barış
mı savaş mı, demokrasi mi totaliter bir rejim mi tercihinden
kaynaklandığını söylüyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Uzatmıyorsunuz değil mi
Sayın Başkan?
BAŞKAN
Bir dakika vereyim size ek süre.
Buyurun.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ve son olarak şunu da söylemek
istiyorum: Biz, yargının görev sınırlarını gayet
iyi biliyoruz. Anayasa Mahkemesi, Demirtaş dosyasından
yazışma yapıp Gülser Yıldırım dosyasından
karar verirken bile kendi özgür iradesiyle karar vermemiştir, bir siyasi
metin çıkarmıştır ortaya ve bu siyasi metin de HDPye yönelik
saldırıların bir parçası hâline gelmiştir. Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesi bunu düzeltmelidir, düzeltecektir de,
inanıyoruz buna ama Türkiye'de artık yargı
tarafsızlığı ve bağımsızlığı
var. diyenler, Amerikada rehin. diyenler buradaki binlerce rehini
görmüyorlar. Kendi cezaevinde on binlerce rehin olan bir ülkenin Hükûmeti
başka bir ülkede Rehin var. derse insanlar dönüp bize bakar, Sen kendi
rehinlerin hakkında önce bir cevap ver. der. Bu kararın gerçekten
tanınacak hiçbir yönü yoktur diyorum.
Teşekkür
ediyorum. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Danış Beştaş ben de.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 105'inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bihlun
Tamaylıgil Bülent
Kuşoğlu Lale
Karabıyık
İstanbul Ankara Bursa
Mehmet
Bekaroğlu Erkan
Aydın Musa
Çam
İstanbul Bursa
İzmir
MADDE
105- 12/11/2012 tarihli ve 6360 sayılı On Dört İlde
Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun geçici 1 inci maddesinin onbeşinci
fıkrasında bulunan; "31/12/2017 ifadesi "31/12/2020"
şeklinde, "beş yıl ifadeleri "altı yıl
şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Bursa Milletvekili Sayın Erkan Aydın
konuşacak. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın
Aydın, yetiştirdik sizi yayına.
Buyurun.
ERKAN
AYDIN (Bursa) Sayın Başkanım teşekkür ediyorum.
Yayının kesilmesine zaten sekiz dakika var, biz tamamlayalım
ondan sonrası Allah kerim diyelim.
Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Torba
yasanın 105inci maddesi üzerine verilen önerge üzerine söz
almış bulunmaktayım. Bu önerge neyi içeriyor? Özellikle teknik
bir konu ama bizim Bursada da çok büyük sıkıntı
yaşadığımız, köylerde yaşayan
vatandaşlarımıza vergi gelmesi, su parası ödemesi,
meralarının ellerinden gitmesiyle ilgili 31/12/2017de
başlayacak olan sürenin muhalefet partilerinin verdiği önergeyle
bakın, bunun altını çiziyorum- Plan ve Bütçe Komisyonumuzdaki
milletvekillerinin verdiği önergeyle 31/12/2020ye kadar
uzatılmasını öngörüyor. Yani ne zamana kadar? 2019daki seçimi
atlatalım, hayırlısıyla burayı geçelim, ondan sonra da
köylünün sırtına parayı, vergiyi, su parasını
yükleyelim diye yapılmış bir önerge.
Şimdi,
duruma bakalım. 6360 sayılı Yasayla 17 büyükşehirde, 27
ilçede yapılan bu düzenlemeyle bizim Bursa Karacabeyde sadece bir köyde
bin dönüme yakın araziye gitti büyükşehir el koydu; atalarından,
dedelerinden, babalarından kalan araziyi de internetten yandaşa
bildiğiniz peşkeş çekiyor, satıyorlar. Biraz önce gene Karacabeyden
bir vatandaşımız aradı, Danişment köyünde 813 dönüm,
bu köylünün malı, köylünün kendi emekleriyle ayırdığı
mera imara açılıyor ve buradan da gene büyük bir rant hesabı
yapılıyor. 442 sayılı Köy Kanunu hakkındaki bu
düzenlemeyle de vatandaş kendi imkânlarıyla dağdan
getirdiği suyu hiçbir şekilde devletin katkısı
olmamasına rağmen gidecek, 31/12/2020 tarihinden itibaren Bursada
BUSKİye, diğer illerde de diğer suyla ilgili kurumlara
paraları çatır çatır ödeyecek. Bununla kalsa iyi. Gene ziyaretlerimizde
Kelesin Kozağacı bölgesine -daha önce de defalarca gittiğim,
benim seçim bölgem, kendi memleketim- gittim, muhtarı sordum Muhtar
yok." dediler. Hayırdır, nerede muhtar? dedim. Muhtar
içeride." dediler. Hayırdır -dağın başında-
muhtar içeride ne yapıyor? Babadan, dededen kalma evine birazcık
tadilat yaptı, ev yıkılmak üzereydi, köyden birisi de
şikâyet etmiş." dediler. Bu
çıkardığınız kanun tasarısı yüzünden
altı ay içeride yatmak zorunda kalmış. Bakın, bunları
hiç düşünmüyorsunuz. Dağ köylüsü, orman köylüsü de -bu yasayla
birlikte sit alanı ilan edildiği için- yıkılmak üzere olan
evine bir çivi dahi çakamıyor. Bursanın merkezinde, Çekirgedeki
vatandaş emlak vergisiyle, ruhsatla, bunlarla ilgili nasıl işlem
yapacaksa aynısını da dağın başındaki
köylüden istiyorsunuz. Ve adamcağız gidiyor, kuzu kuzu altı ay
hapiste yatıyor. Bunların vebalini ödeyeceksiniz. Oradaki köylü zaten
geçim sıkıntısı yaşıyor, zaten ektiği ürün,
sebze, meyve para etmiyor, bir de üzerine bunları ekliyorsunuz. Şimdi
de 2019daki seçimi düşünerek -bir üç yıllık- Seçimi
atlatalım, ondan sonra ölen ölsün. diye bir tasarı
yapıyorsunuz, etmeyin diyoruz.
Aslında
yapılması gereken, Tarım Bakanlığıyla, Orman ve
Su İşleri Bakanlığıyla, İçişleri
Bakanlığıyla bunun ayrı bir kanun olarak ele
alınıp Büyükşehir Yasası ve bu kanundan dolayı
mağduriyetlerin tamamen önlenmesi. Gelin, hep birlikte bir önerge verelim,
4 parti olarak o yaşanan mağduriyetlerin de ortadan
kaldırılması için birlikte çözüm üretelim. Yoksa boşalan
hazinenin yerine para koymak için getirdiğiniz bu 130 maddelik torbadaki
ağır vergi yükleriyle -Maliye Bakanı buradaydı ama-
milletin sırtına yüklediğiniz ekstradan bu bedellerle bu
vatandaş daha fazla yaşayamaz, 2018in sonunu göremez ama burada gene
tekrar söylüyorum: Bu yasadan dolayı en ezilen, en mağdur durumdaki
kesim olan, köylerde yaşayan -şimdi mahalle diyorsunuz,
bildiğiniz beş yüz yıllık köyleri mahalle
yaptınız bir gecede- vatandaşların vebali, hakkı sizi
2019da götürür. Bir oy için yaptığınız her türlü
etkinlikler boşa gider ve bu boşa gitmenin hesabında da 2019da
da hayal kırıklığına uğrarsınız. Seçim
bölgem Bursada bu konuyla ilgili özellikle ova köylerinde de o kadar fazla
Adam kendi imkânlarıyla otobüs almış, köye gidip getiriyor, mal
getiriyor, otobüse el koydunuz, minibüse el koydunuz, büyükşehirden de
haraç mezat fiyatlarla gidiliyor, yandaşa peşkeş çekiliyor. Bu
uygulamalardan vazgeçin diyorum, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aydın.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 105inci
maddesinde geçen beş yıl ibarelerinin altı yıl
şeklinde, 31/12/2017 ibaresinin 2020 yılı sonuna kadar
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Haberal Fahrettin
Oğuz Tor
Konya Ankara Kahramanmaraş
Zihni
Açba Ahmet
Selim Yurdakul Mehmet
Erdoğan
Sakarya Antalya Muğla
BAŞKAN
Komisyon okunan önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Muğla Milletvekili Sayın Mehmet Erdoğan
konuşacak.
Buyurun
Sayın Erdoğan. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 502 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 105inci maddesinde vermiş olduğumuz
önerge üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
105inci
maddede getirilen düzenlemelere baktığınızda, 6360
sayılı Büyükşehir Kanunuyla özellikle köyden mahalleye dönüştürülen
alanlardaki -31/12/2017 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek olan-
vatandaşın sırtındaki bazı vergi ve harçların
yürürlük süresi üç yıllığına yani 31/12/2020 tarihine kadar
ertelenmektedir.
Yine,
ayrıca, kanun, bu söz konusu köylerde şu anda ucuz olarak verilmekte
olan su indirimini de bir yıl süreyle, beş yıldan altı
yıla uzatmaktadır. Buna basitçe baktığımızda, bu
düzenlemeye, bu bir seçim düzenlemesidir yani 2019 seçimine kadar vatandaşı
bu vergilerden, bu yeni su fiyatlarından biraz uzaklaştırarak
2019 seçimlerinde köydeki vatandaşlarımızın gözünü boyama
operasyonudur. 6360 bugün Türkiye'nin her yerinde kanayan bir yaradır. Bu
konuda Milliyetçi Hareket Partisi olarak verdiğimiz kanun teklifi Meclis raflarında
sırasını beklemektedir. Böyle pansuman tedbirlerle, 6360
içerisinde yapılacak düzenlemeyle, torba kanun içeresinde bir maddeyle bu
mesele geçiştirilemez. 6360ın, On Dört İlde Büyükşehir
Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanunun masaya yeniden yatırılması ve bu dönem uygulamada
karşılaşılan sorunların tamamını ortadan
kaldıracak şekilde yeniden ele alınması lazımdır.
Bu manada, öncelikle, köylerdeki kültürümüzü yok eden, köylüyü birçok külfetin
altında inim inim inleten ve sahipsiz bırakan ve bu köy tüzel
kişiliğini kaldıran hükümlerin ortadan
kaldırılması ve öncelikle, köylerin tüzel kişiliğinin
muhakkak geri verilmesi, köyün bir sahibinin olması lazım.
Bakın,
köy tüzel kişilikleri kaldırıldı, şimdi, şu anda
köy orta malları Yağma Hasanın böreği gibi belediyeler
tarafından satılıp savrulmuştur. Yıllardır
köylünün gözü gibi baktığı harman yeri, mera, yaylak,
kışlak gibi birçok arazi artık bugün başkalarının
eline geçmiştir. Yarın, Özelleştirme İdaresi tarafından,
bizim Ortaca ilçemizin Ekşiliyurt köyünde belediyeden kaçırılmak
istenen 180 dönümlük arazinin satışı yapılacaktır.
Hani, muhalefet belediyeler olunca bir de onlardan kaçırmak için
başka hüllelerle o mallar başka yerlere gitmektedir.
Gene,
bakınız, seçim bölgem Muğlada, Dalyan, Göcek, Turgutreis,
Güllük, Ören, Akyaka gibi bütün dünya tarafından bilinen çok önemli turizm
merkezlerini, o beldeleri bugün bir zabıta memuru temsil etmektedir. Dün,
bu beldelerinin her birinin seçilmiş belediye başkanları
vardı, bu beldelerin her birinin ayrı bir kimliği, özelliği
vardı; bugün bu beldeler sahipsiz, terk edilmiş yerleşim
yerlerine dönmüştür. Bunların bir an önce düzeltilmesi lazım.
Yine,
6360 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, bugün ilçe
belediyelerini iflasın eşiğine getirmiştir, ilçe
belediyeleri maaşlarını ödeyemez hâle gelmiştir. İlçe
belediyelerinin çoğu maaşları ödemek için yer satmakta, yurt
satmakta, hizmetlerini, personelini daraltmakta. Artık, ilçe belediyeleri
öyle bir duruma gelmiştir ki sanki büyükşehrin çöp toplama
şubesi. Buna da bir Dur. denmesi lazım, ilçe belediyelerinin de
sesinin duyulması lazım.
Büyükşehir
Belediyesi Kanunu, başta su olmak üzere, birçok kamu hizmetini
pahalandırmıştır. Bugün 30 büyükşehrin tamamında
su fiyatları, büyükşehir olmayan diğer illere göre kat kat
yukarıdadır. Bunların hepsinin tekrar masaya
yatırılması ve Büyükşehir Belediyesi Kanununun yeniden
düzenlenmesi gerekmektedir. Aksi takdirde, birtakım ötelemelerle,
birtakım kandırmacalarla, birtakım seçime dönük düzenlemelerle
torba kanunlar içerisinde bu meseleyi çözmek mümkün değildir.
Bu
duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Erdoğan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI (Devam)
5.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının, Cizrede Çevik
Kuvvete ait URAL zırhlı aracının çarptığı
Ruken Cansırı isimli 5 yaşındaki kız çocuğuna
geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ilişkin
konuşması
BAŞKAN
Sayın Yıldırım, biraz önceki konuşmanızda
Cizrede Ruken Cansırı adlı kız çocuğumuzun bir trafik
kazasına uğradığını söylemiştiniz. Onu
araştırdım, sordurdum. Evet, bugün Cizre Çevik Kuvvete ait URAL
zırhlı araca Terminal Caddesi ile Baniçift Sokak kesişmesinde
bulunan köprü civarında ara sokaktan koşarak çıkan Ruken
Cansırı isimli 5 yaşındaki kız çocuğu yandan
çarpmış, yaralamalı bir trafik kazası meydana gelmiş.
Kız çocuğumuz Cizre Devlet Hastanesinde müşahede altına
alınmış.
Bana
gelen cevap böyle, sizlerle paylaşmak istedim. Kızımıza,
çocuğumuza geçmiş olsun dileklerimizi sunuyoruz. Bir an evvel
ailesine ve arkadaşlarına kavuşmasını diliyoruz.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Sayın Başkan, Çocuk araca
çarptı." dediniz, tam tersinin olması gerekiyor
sanırım.
BAŞKAN
Bana gelen açıklamayı söyledim. Bu konuyu tartışmak
doğru bir şey değil burada.
MURAT
EMİR (Ankara) Araçta hasar var mıymış Sayın
Başkan (!)
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları
ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981 Sayılı
"İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara
Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar
Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun" ve
4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun"da Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN 106ncı
maddede üç adet önerge vardır, aykırılık sırasına
göre okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının
106ncı maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Erol
Dora Dilek
Öcalan Mahmut
Toğrul
Mardin Şanlıurfa Gaziantep
Feleknas
Uca Mehmet
Ali Aslan Lezgin
Botan
Diyarbakır
Batman
Van
BAŞKAN
Okunan önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Van Milletvekili Sayın Lezgin Botan konuşacak.
Buyurun
Sayın Botan. (HDP sıralarından alkışlar)
LEZGİN
BOTAN (Van) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Aslında
az önce ifade edilen trafik kazası olayı; zırhlı
araçların şehir merkezinde hız limitini aşarak kontrolsüz
bir şekilde onlarca ölümle sonuçlanan bu vakalarda ciddi bir siyasi
sorumsuzluğun olduğunu ifade etmek istiyorum ve özellikle valilerin,
kaymakamların ve yetkililerin ciddi bir şekilde uyarılması
gerektiğini burada ifade etmek istiyorum. Çünkü bunlar artık istisnai
olaylar veya sıradan trafik kazaları olmaktan çıktı. Buna
özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum ve kızımıza şimdiden
geçmiş olsun diliyorum.
Değerli
Başkan, sayın milletvekilleri; öncelikle Genel Kurulu ve üç yüz
seksen iki gündür rehin alınan eş genel
başkanımızı ve milletvekili
arkadaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Meclise
sunulan torba yasayla ekonominin en ağır vergi
artışlarının yine halkın sırtına
yıkılacağını şimdiden öngörüyoruz. Özellikle
ücretli emekçileri ağır vergi yükü altında ezmesiyle; bütçe
kaynaklarını savunma sanayisi başta olmak üzere yerli ve yabancı
sermayeye transfer etmeyi kolaylaştırmasıyla, yeni
özelleştirmeleri gündeme getirmesiyle ve her açıdan
bakıldığında 2018 yılı, daha zor zamanların
kapıda olduğu sinyalini şimdiden vermektedir.
Değerli
arkadaşlar, AKP Hükûmeti on beş yıllık iktidarı
boyunca başarısız bir şekilde süregelen ekonomi
politikalarının çöktüğünü halktan gizlerken, aynı zamanda,
halkın sırtına yükleme hazırlığı içerisinde
olduğu bu torba yasa, açıkça durumun ne kadar vahim olduğunu
gösteriyor. (Gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
Sayın milletvekilleri
LEZGİN
BOTAN (Devamla) Hükûmet, patronların elde ettiği kazanç ve
kârlarıyla doğru orantılı vergi artışları
yapmak yerine her fırsatta onlara yüksek miktarda vergi indirimi uyguluyor
ya da vergi uzlaşması adı altında birikmiş vergi
borçlarının tamamına yakınını her kalemde
siliyor.
Değerli
arkadaşlar, biliyorsunuz, yakın zamanda, 2011 yılında
Vanda 2 tane deprem oldu ve Van esnafı ciddi bir ekonomik krizle
karşı karşıya kaldı ve bu kriz hâlen derinleşerek
devam ediyor. O dönemin Hükûmeti, Van esnafına büyük sözler vermişti;
yazılan çekler, yazılan senetler ertelenecekti veya yok hükmünde
sayılacaktı. Ancak Van halkına verilen bir söz daha vardı,
vergi terkini konusunda o dönem olayın sıcağı
sıcağına birtakım sözler verilmişti ve Van
esnafının toplam borcu o zaman 600 küsur milyar lira ediyordu ve
defalarca bunu gündeme getirmemize rağmen vergi terkinine
yaklaşılmadı, hatta disiplin affına dahi çok mesafeli
davranıldı. Ancak bir holdingin, Cengiz Holdingin -neredeyse bütün
Vanı, 1 milyon 200 bin kişilik bir kenti ve esnafı rahatlatacak
bir vergi terkini yerine- bir kişinin 470 milyar borcunu silmeyi tercih
etti Hükûmet. Dolayısıyla Hükûmet, sürekli, emekçilerden,
ezilenlerden, çalışanlardan yana değil, daha çok patronlara ve
kendi rant çevrelerine yönelik politikalar izlemektedir. Bu torba yasalarda da
gördüğümüz olay budur. Bu torba yasalarda da Hükûmet yine elini yoksulun
cebine sokuyor; elini yine emekçinin, işçinin cebine sokuyor. Yine gözünü
asgari ücretlinin cebine dikmiş ve oradaki insanlarımıza vergi
borcunu, içeride ve dışarıda derinleştirdiği,
dayattığı savaş politikasının bütün yükünü bu
yoksul kesimlerin sırtına yüklemekte; bu torba yasayla da bunu
yapmaya çalışmaktadır.
Aslında,
evet, bütün arkadaşlar da açıkladılar, 24 Kasım
yaklaşıyor. 24 Kasımda, şu an binlerce üniversite mezunu
değişik iş kollarında atanmayı bekliyor ve özellikle
öğretmenlerimiz. Ama maalesef kanun hükmünde kararnameler ile
olağanüstü hâl politikasıyla özellikle muhalif olan sendika KESKe
bağlı şubeler, KESKe bağlı iş kolları bu
KHKlerin en büyük hedefi hâline geldiler ve yüzlerce öğretmen haksız
bir şekilde, sadece MİT raporlarına, istihbarat raporuna
dayalı olduğu iddia edilen, ne olduğu belli olmayan ve
yargı yolunun kapalı olduğu bir şekilde
Âdeta devlet kendi
yurttaşına, kendi memuruna kumpas kuruyor, şantaj yapıyor.
Bu, bir tür şantajdır arkadaşlar. Gizli tanıkmış,
yok işte MİT raporuymuş ve MİT raporunun ne olduğu
kişi tarafına da verilmiyor ve ayın 24ünde de biz bu şartlar
altında Öğretmenler Gününü kutlamış olacağız.
Bunu hangi yüzle kutlayacağız? Ben buradan bu Meclise soruyorum: 100
bin, 200 bin öğretmen açığı varken ve öğretmenler
şu an âdeta Demoklesin kılıcı gibi KHKlerin sultası
altında
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
LEZGİN
BOTAN (Devamla) -
ne yapacaklarını bilmezken burada biz 24
Kasımı karşılayacağız. Bu vesileyle 24
Kasımı buradan kutlarken öğretmenlerimiz üzerindeki o KHK
zulmünü kaldırın, yargı yolunu açın ve öğretmenler
kendi hakkını, hukukunu arayabilsin.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Botan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 106ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Bihlun
Tamaylıgil Bülent
Kuşoğlu Mehmet
Bekaroğlu
İstanbul
Ankara
İstanbul
Lale
Karabıyık Musa
Çam Haydar
Akar
Bursa
İzmir
Kocaeli
MADDE
106 21/11/2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring
ve Finansman Şirketleri Kanununun 16 ncı maddesine
aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.
(2)
Finansal kiralama ve finansman şirketleri tarafından bu madde
uyarınca ayrılan özel karşılıkların tamamı,
ayrıldıkları yılda kurumlar vergisi matrahının
tespitinde gider olarak kabul edilir.
BAŞKAN
- Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akar konuşacak.
Buyurun
Sayın Akar. (CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet,
bir vergi kanunu görüşüyoruz aslında. Torba kanunun içerisinde, daha
çok vatandaşı ilgilendiren, vatandaşın daha çok
sıkıntı çekmesine neden olacak vergi maddelerinin çok
olduğu torba kanunu görüşüyoruz. Araçları konuştuk,
akaryakıtı konuştuk daha önceki maddelerde, biraz da gelir
vergisini konuşalım. Gelir vergisi, bildiğiniz gibi birçok
kurumdan, şahıslardan alınan bir vergi türü. Ancak, ben burada
taşerondan, işçiden, memurdan ve kısacası emeğiyle
çalışan bordro mahkûmlarının gelir vergisinden bahsetmek
istiyorum. Türkiye'de toplanan her 100 liranın 22 lirası gelir
vergisi yani yüzde 22si gelir vergisi olarak bütçeye, hazineye gidiyor. Bu
yüzde 22nin de yüzde 68i, işte, biraz evvel saydığım
taşerondan, işçiden, memurdan ve bu meslek gruplarından yani
bordro mahkûmu dediğimiz meslek gruplarından toplanıyor.
Şimdi,
elimde iki tane bordro var. Bir tanesi asgari ücretli bir vatandaşın
ocak ayındaki bordrosu, bir de ekim ayındaki bordrosu. Bir de,
standartların üzerinde maaş alan -genelde beyaz yakalı diye
tabir ettiğimiz ama bu bordro bir işçiye ait bordro- 4-5 bin lira
civarında ücret alan bir vatandaşın bordrosu. O da ocak ayı
ve ekim ayı bordroları. Bakın, yüzde 14le
başlıyorsunuz, SGK primi dediğimiz sosyal güvenlik primiyle
başlıyorsunuz, sonra yüzde 1 işsizlik primini koyuyorsunuz.
Yüzde 1 işsizlik primini koyduktan sonra, daha sonra da gelir vergisini
düşüyorsunuz. Gelir vergisini neye göre düşüyorsunuz? Önce yüzde 15
alıyorsunuz, belli bir matrahı var, daha sonra yüzde 20, 27 ve 35
olarak bu devam ediyor. En üst seviyesi 35 ve bugünkü fiyatla kümülatif, brüt
70 bin TLyi geçtiği zaman yüzde 35in üzerinde bir rakamla
karşılaşıyor.
Şimdi,
yılbaşında 1.404 lira alan bir asgari ücretli, ekim ayında
1.328 lira alıyor. Bakın, yılbaşında -biraz evvel bu
maddelerin içerisinde bunun da iyileştirilmesi var, asgari ücretliler için
ama, diğerleri için bir şey yok- 398 dolar olan bir asgari ücretlinin
ücreti 336 dolara düşüyor. Hadi 1.400 liraya
tamamladığımızda bunu, bugünkü gelinen rakam 355 dolar.
Birinci rakamdaki kaybımız 62 dolar, ikinci rakamdaki kayıp
-yani 1.400 liraya eşitlerseniz- 43 dolar oluyor. Peki, enflasyon ne
oluyor? Enflasyon da 9larda, 10larda. Yani bir taraftan alım gücünü
enflasyon nedeniyle yitiren bir işçi kardeşim, aynı zamanda
maaşını da yavaş yavaş kaybetmeye başlıyor.
Ocak
ayında asgari ücretli 10,7 gram altın alırken ekim ayında
8,6ya düşüyor, 2 tane gram altını kaybediyor. Yine, 268 litre
benzin alabilirken bugün geldiği noktada 250 litre benzin alıyor.
2002den önce, 2001i, 2003ü, 2005i
karşılaştırmıyorum, yılbaşından bu yana
geldiğimiz noktayı karşılaştırıyorum.
Bakınız,
yine 4 bin lira seviyesinde ücret alan bir işçi, gecesini gündüzüne
katmış, mesaisini yapmış, her şeyini yapmış
9.483 TL brüte çıkmış, bunun yılbaşındaki
ödediği yasal kesinti 2.331 TLyken ekimde ödediği yasal kesinti
3.233 lira.
Şimdi,
bu vatandaşların enflasyon artarken, fiyatlar artarken
maaşlarının düşmesi, garip bir sistem bu sistem. Bu sistemi
biz düzeltmeyeceğiz, bu sistemi siz düzelteceksiniz. Maliye Bakanına
söylediğinizde ne diyor? Bu sistem bizden önce vardı. diyor. Ya,
siz, halkın refah seviyesini artırmak için gelmediniz mi? Sistem
yanlışsa düzeltecek olan sizsiniz.
Yine,
hiç kimseye çaktırmadan yaptığınız bir Şark
kurnazlığınız var, gelir vergisi matrahlarını
belirlerken yaptığınız bir kurnazlık var. Nedir? Çok
basit bir şey söylemek istiyorum burada. Bakın, 2015ten 2016ya
geçerken 2016da gelir vergisi matrahlarını belirlerken birinci dilim
için sadece yüzde 5 artış öngördünüz yani 13 bin TLye kadar olan
kısım için yüzde 5 artış öngördünüz, ikinci dilim için
yüzde 3,4 öngördünüz, dördüncü dilim için yüzde 4,4 gördünüz. Peki, o
yılbaşındaki enflasyon neydi? Yüzde 9,58. Öyle Şark
kurnazısınız ki bindirdiniz vergiyi, sadece matrah içerisinde
bırakarak değil, ayrıca bu matrahları daraltarak,
mesafelerin aralarını daraltarak ikinci bir vergiyi de
Böylece beyaz
yakalıları, mavi yakalıları, çalışanları,
bordroluları ne yapıyorsunuz?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR
AKAR (Devamla) Sayın Başkan, devam edebilir miyim?
BAŞKAN
Bir dakika ek süre veriyorum size.
Buyurun.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Sağ olun.
Tekrar
vergilendiriyorsunuz.
Bakın,
yine, sadece enflasyon seviyesinde artırılmış olsa bugün
birinci dilimin 14.360 lira olması gerekiyor.
Baktığınız zaman, sizde birinci dilim 12.600 lira.
İkinci dilimin 34.708 lira olması gerekiyor, dilim 30 bin lira. Yani
bu aradaki farkı da ayrıca yüksek katsayılarla
vergilendiriyorsunuz diyorum. Böylece vatandaşın cebine elinizi
daldırmışsınız. Maliye Bakanımız burada
olsaydı söyleyecektim; bir gölge adam gibi, sabah yataktan kalkıp
ışığı yaktığı andan yatana kadar vatandaşı
dolaylı vergisiyle, dolaysız vergisiyle,
çalıştığı kurumdaki vergisiyle izliyor, yalnız
bırakmıyor; eli vatandaşın cebinde, başka bir şey
düşünmüyor diyor, hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akar.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının
106ncı maddesinde yer alan Finansal kiralama ve finansman
şirketleri ibaresinin Finansal kiralama, finansman ve faktoring
şirketleri olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erhan
Usta İsmail
Faruk Aksu Kamil
Aydın
Samsun İstanbul Erzurum
Mehmet
Günal Baki
Şimşek
Antalya Mersin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Samsun Milletvekili Sayın Erhan Usta konuşacak.
Buyurun
Sayın Usta. (MHP sıralarından alkışlar)
ERHAN
USTA (Samsun) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 106ncı maddesinde verdiğimiz önerge üzerinde
söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
Şimdi,
bu, 106ncı maddede, esasında, önemli bir düzenleme
yapılıyor. Yapılan düzenleme nedir? Bizim vergi sistemimizde
bankalara bir imkân tanınıyor. Nedir? Özel
karşılıkları gider yazma imkânı tanınıyor.
Burada banka dışı finans kuruluşlarına da bu
imkânı tanımaya yönelik bir düzenleme.
Aralık
2012de bu Meclis bir kanun kabul ediyor. Kabul edilen kanun Finansal Kiralama,
Faktoring ve Finansman Şirketleri Kanunu diye 6361 sayılı Kanun.
Bu kanunda, az önce ifade ettiğim gibi, 3 tane şirket türü, 3 tane
bankacılık dışı finansman kuruluşu
tanımlanıyor. Şimdi, az önce, 106da bankacılığa
verilen bir imtiyazın diğerlerine de verilmesi yönünde bir düzenleme
yapılıyor ve Bu olumlu. demiştim. Fakat burada bir şey
yapılıyor -ki o çok olumsuz- 3 tane bankacılık
dışı finans kuruluşundan faktoring şirketleri bir
kenara bırakılıyor; bu, diğer 2sine veriliyor, faktoring
şirketlerine verilmiyor.
Şimdi,
bizim devletimizin ve hükûmetlerin bütün dokümanlarında; kalkınma
planlarında, seçim beyannamelerinde, hükûmet programlarında
şöyle hükümler vardır: Finansal sistemi derinleştireceğiz.
Finansal sistemi çeşitlendireceğiz. Finansal sistemde rekabeti
engelleyen şeyleri ve rekabet eşitsizliklerini gidereceğiz.
şeklinde temel amaçlar vardır. Şimdi, burada buna bu anlamda
baktığımızda, yapılan düzenleme ne kadar doğrudur
diye baktığımızda, bu faktoring şirketleri
dışarıda tutularak aslında bu temel amaçla çelişen bir
düzenleme yapılmaya çalışılıyor.
Şimdi,
tabii, diğer bir amaç da KOBİlerin ucuz ve kolay krediye
erişiminin sağlanması, bu da bütün dokümanlarda yazar.
Şimdi, faktoring şirketleri niye ayrılıyor? Faktoring
şirketleriyle ilgili şöyle bir imaj var: İşte Bunlar
tefecilerdir. şeklinde bir düşünce var. Fakat bu 6361
sayılı Kanunla aslında burada bir düzenleme
yapılmış, yani daha önce 90 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname çerçevesinde yapılan ikrazatçılığa son veren bir
düzenleme yapılmış. Meclis burada bir kanun çıkartıyor
fakat bugün yapılan düzenlemeyle bir unsur dışarıda
tutuluyor.
Şimdi,
faktoring firmaları, bu 6361 sayılı Kanun çerçevesinde
esasında yeniden kurulması şeklinde, yeni izin alması
şeklinde, BDDKnin otoritesi altına alınıyor yani yeniden
kuruluyor bu şirketler ve kurulum esnasında da 90 firma 60a
indiriliyor. Yani ahlaki açıdan, sermaye artışı
açısından, kurucuların gözden geçirilmesi açısından
konuya bakılıyor. Şimdi, dolayısıyla, BDDK
tarafından bir denetim başlıyor bunlarda. Bu çerçevede mesela ne
yapılıyor bu faktoring şirketleriyle? İşte, çek
kırma kaldırılıyor, Faturası olmayan hiçbir alacak
finansmana konu edilemez. hükmü vardır, bu çerçevede hareket ediliyor.
Yani bu çerçevede aslında Finansal Kurumlar Birliği bünyesinde
kurulan
Fatura kayıt merkezi kuruluyor ve geçmişte tamamen
faturasız yapılan, çek kırma, hatır çeki, hatır senedi
çerçevesinde yapılan ve kayıt dışı yapılan
işlemlerin tamamı burada kayıt altına alınıyor.
Rakam vermek gerekirse Finansal Kurumlar Birliğinin fatura kayıt
merkezi verilerine göre -ki buradaki veriler Gelir İdaresi
Başkanlığının verileriyle de uyumludur, entegredir,
birlikte çalışır- 130 milyar TL alacak temliki yoluyla finansman
sağlanmış; bunun 6 milyar TLsi 18 banka tarafından
verilmiş, çok düşük, 124 milyar TLsi 60 adet faktoring şirketi
tarafından verilmiş. Bu 60 faktoring şirketinde yapılan
işlemlerin yüzde 63ü de banka iştiraki olan şirketler.
Şimdi,
ne kadar burada KOBİye finansman sağlamış? 139 bin
KOBİ buradan kredi kullanıyor, alacağı var,
alacağını temlik göstererek buradan kredi kullanıyor. 5,6
milyon adet fatura kesiliyor, bakın, hepsi fatura
karşılığında ve kayıtlı. Yani
kayıtlılık artarken sistemde bir anda şimdi burada bu
imtiyazı bu şirketlere vermemek işi tabii başka bir noktaya
götürecek dolayısıyla ekonominin kılcal damarlarına kadar
giren bu kuruluşları örselememek gerekiyor.
Yine,
son bir yıldaki verilere göre bunun çok önemli bir istatistik
olduğunu düşünüyorum- alacak temliki yoluyla yapılan
finansmanın yüzde 53ü açık hesap şeklinde yapılıyor
yani geçmişte bu şirketler çeki götürüyordu, üzerine bir de ipotek
teminat veriyordu, onun karşılığında çekini
kırdırırken şimdi çek bile olmadan alacak temliki geçiyor,
yüzde 53ü açık hesap şeklinde. Dolayısıyla,
KOBİlerin ciddi bir şekilde finansmana erişimini sağlayan
bu şirketler burada örselenmiş olacak. Ha burada
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERHAN
USTA (Devamla) Bir dakika daha
BAŞKAN
Bir dakika daha vereyim size, tamamlayın lütfen Sayın Erhan Usta.
ERHAN
USTA (Devamla) Şimdi, burada tabii şundan
kaygılanılabilir: Efendim, faizler yüksek olur. Sistem şuna
müsait yani Bankacılık Kanunu çerçevesinde buraya faiz limiti
konulabilir. Nasıl kredi kartlarında faiz limiti konuluyorsa bir faiz
limiti koyarsınız, bunların aşırı faiz almasının
önüne geçebiliriz. Ancak, sisteme entegre olmuş, KOBİleri finanse
eden bir finansman türüne burada negatif yönde bir ayrıcalık
yapmanın ben çok ciddi sakıncaları olacağını
düşünüyorum.
Üstelik
bir de şöyle bir tuhaflık daha var: Yani bu alacak temliki yoluyla bu
düzenlemede karşılıkların vergiden düşürülmesini
bankalara veriyorsunuz, faktoring şirketlerine vermiyorsunuz. Faktoring
şirketleri bu alacakları alamayıp bunu varlık yönetim
şirketine devrederse varlık yönetim şirketine de veriliyor bu
imtiyaz. Burada sadece bir tanesini
Biraz siyasi olarak konuya, topa girmemek
için zannediyorum, burada bu şirketler dışarıda tutuluyor.
Bunun ben ekonominin geleceği açısından çok olumlu
olacağını düşünmüyorum. Bunun bir daha gözden geçirilmesi
ve bu anlamda bizim önergemize destek verilmesini Genel Kuruldan talep
ediyoruz, arz ediyoruz.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Usta.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, 107nci maddede üç adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 107nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Erol
Dora Dilek
Öcalan Mahmut
Toğrul
Mardin Şanlıurfa Gaziantep
Mehmet
Ali Aslan Feleknas
Uca
Batman Diyarbakır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
107,
108, 109, 110, 111inci maddelerle 6362 sayılı Sermaye Piyasası
Kanunu'nda değişikliğe gidilmiştir. Yapılan
değişikliğin sermaye piyasasında köklü bir yenilik
getirmesi dolayısıyla konunun muhataplarının görüş
sunabildiği, kamuoyunun tartışma olanağı
bulabildiği bir çerçevede temel kanun olarak getirilmesi, komisyonda
üzerinde detaylı bir çalışma yapılması
gerekliliği ve bu düzenlemelerle getirilen kitle fonlama
platformlarının, YİMPAŞ ve KOMBASSAN gibi mevcut kötü
örnekler düşünüldüğünde denetimsiz ve büyük sorunlara gebe
olacağı kanaatiyle maddelerin tasarıdan
çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 107'nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent
Kuşoğlu Bihlun
Tamaylıgil Lale
Karabıyık
Ankara İstanbul Bursa
Mehmet
Bekaroğlu Musa
Çam
İstanbul İzmir
MADDE
107- 6/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun
3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) ve (h) bentleri
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve aynı
fıkraya aşağıdaki bent ilave edilmiştir.
"e)
Halka açık ortaklık: Kitle fonlaması platformları
aracılığıyla para toplayanlar hariç olmak üzere,
payları halka arz edilmiş olan veya halka arz edilmiş
sayılan anonim ortaklıkları,
"h)
İhraççı: Kitle fonlaması platformları
aracılığıyla para toplayanlar hariç olmak üzere, sermaye
piyasası araçlarını ihraç eden, ihraç etmek üzere Kurula
başvuruda bulunan veya sermaye piyasası araçları halka arz
edilen tüzel kişileri ve bu Kanuna tabi yatırım fonlarını,
"z)
Kitle fonlaması: Bir projenin veya girişim şirketinin ihtiyaç
duyduğu fonu sağlamak amacıyla Kurul tarafından belirlenen
esaslar dahilinde bu Kanunun yatırımcı tazminine ilişkin
hükümlerine tabi olmaksızın kitle fonlama platformları aracılığıyla
halktan para toplanmasını,
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Bihlun Tamaylıgil
konuşacak.
Buyurun
Sayın Tamaylıgil. (CHP sıralarından alkışlar)
BİHLUN
TAMAYLIGİL (İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, yeni bir yatırım finansman kaynağı ve onun
oluşturulması, oluşturulması aşamasında da
çerçevenin, çok geniş bir çerçevenin çizildiği yasal düzenleme
peş peşe birkaç maddeyle de devam edecek.
Şimdi
Kitle fonlaması nedir? diye baktığınızda, özellikle
2008de dünyada karşılaşılan krizden sonra kaynak
arayışları ve özellikle küçük sermayeyi bir araya getirerek yeni
girişimlere ve yatırımlara ön alıcı bir ortamın
sağlanması için kurgulanmış bir yatırım
ortamı. Bu konuda da kitle finansmanı açısından, kitle
fonlaması açısından kullanılan zemin internet. Yani
ağırlıklı olarak, internet ortamında bir araya gelen
küçük yatırımcıların kimi zaman bağış, kimi
zaman ortaklıkla ortaya koydukları birleşen kaynağın
kullanılması.
Şimdi,
buraya kadar o kadar güzel ki. Ben de okuduğumda, kitle fonlamasıyla
ilgili uluslararası yayınlardan takip ettiğimde çok ideal, idealistlerin
bir arada olacağı bir model olarak karşımıza
çıkıyor. Sonra geliyorum, düşünüyorum, burası Türkiye.
Türkiyede bu ideal kitle fonlaması modelini biz nasıl oturturuz,
küçük yatırımcı zarar görmeyecek noktada bir kanuni düzenlemeyi
nasıl yaparız ki geçmişte yaşananlar yaşanmasın?
Ben
size bir hatırlatayım: Sene 2003, bir anda, Konyada bir holding
-adı holding, kendi tabela- binlerce kişiyi mağdur ederek
mahkeme süreci başladı. Sonra peş peşe saadet zincirleri
kopmaya ve o kopuşlardan sonra Türkiyenin ilk motosikletini, ilk
arabasını, adına da imzalar koyarak Üreteceğiz. diye
çıkan kişilerle karşılaştık, hatta birisi
milletvekili oldu ve sonrasında yurt dışına gittik. Bakın,
ben, aşağı yukarı iki yıl gitmediğim
Almanya,
Avusturya, Belçika, Fransa, pek çok yere gittim. Gerçekte ne oldu diye
baktığımda -halkla konuştum çünkü- insanların orada,
özellikle yurt dışında millî ve manevi duyguları
kullanılarak birileri gitmiş, işte yine Yatırım
yapacağız, fabrikalar kuracağız; çok güzel gelirler elde edeceğiz.
diyerek insanların bu yöndeki iyi niyetini kullanarak büyük
mağduriyetlere yol açılmıştı. Daha sonra, 2005
yılında burada, Meclisimizde bir araştırma komisyonu
kuruldu ve netice ortaya çıktı; giden milyarlarca mark -o zaman mark
vardı- ve mağdur olan binlerce insan.
O
zaman bir de saadet zincirleri kurulmuştu yine böyle internet üzerinden.
Hatırlayın, saadet zincirinin içerisinde büyük kârlar deniyordu. O
yetmedi, yine geçmişin o imzayı atanı bu sefer oteller kurmaya
başladı. Yine o zaman ilgili Bakanlık ve idareye Bakın,
burada bir yanlışlık var. Kendi adıyla reklam yapıp
ablası ve eniştesinin şirketine para topluyor. Sonu batak
gelir. dedik, yine kimse inanmadı ve sonrasında binlerce
mağdur, yine hukuk kapısı.
Sonra,
baktığınız zaman, karşımıza yine farklı
farklı uygulamalarla gelen bir FOREX uygulaması; kaldıraçlı
işlem. Nedir? 10 liranız var, 100 liralık iş
yapıyorsunuz, yüzde 10 -aldığınız neyse- değer
kaybetsin, sıfırsınız. Türkiyede binlerce küçük
yatırımcı yok oldu.
Şimdi,
bakın yeni bir uygulama; küçük yatırımcı. Burada birinci
risk, dolandırıcılık. İkinci risk, patent hakkı
ve fikrî mülkiyet hakları. Üçüncüsü de burada toplanan para,
başarıya ulaşmadığı zaman küçük
yatırımcının nasıl korunacağı. O yüzden,
geçmişten iyi dersler almak şart.
Yine
söyleyeceğim bir şey Türkiyedeki kırılganlıkla
ilgili. Sayın Bakan, bakın, Türkiyede bugün resmî olarak farklı
kur rakamları kullanılıyor. Birincisi, 683 sayılı
Kararnamenin 6ncı maddesine göre bir karar alındı ve kamunun
alacakları
Buna Özelleştirme İdaresi, diğer kamu
kurumları da dâhil olmak üzere bir kur verildi; 3 lira 553 kuruş.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BİHLUN
TAMAYLIGİL (Devamla) Bir dakika verirseniz hemen tamamlarım.
BAŞKAN
Tabii ki.
Buyurun,
bir dakika ek süre.
BİHLUN
TAMAYLIGİL (Devamla) Kamu alacakları bu kur üzerinden tahsil
ediliyor. Geçen de Merkez Bankası tekrar reeskont kredilerine bir kur
tayin etti, 3,70 dolar; 4,30 euro. dedi, bugünkü kur ortada. Artı,
yetmedi, şimdi, Meksika ve Brezilyanın bir zamanlar
uyguladığı, vadeli, TL kontrollü döviz işlemine girdik,
orada da yeni bir kur. Türkiye sabit kur sistemine mi geçti?
Bu
arada oluşan, bakın, aralık ayında sadece ve sadece
özelleştirme taksit ödemelerinden ne kadar bir rakam geliyor, sizler onu
kamuoyuyla paylaşırsınız ama sadece şunu söyleyeyim:
Enerji özelleştirmelerinin büyük bir taksit miktarı aralıkta
ödenecek, rakam 3.553 ama ne hikmetse buna taksiti 3.553ten alıyoruz ama
vatandaş, kur arttı, petrol fiyatı arttı, tıkır
tıkır otomatik fiyatlandırmayla cebinden parasını
ödüyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BİHLUN
TAMAYLIGİL (Devamla) - Ona kim ne zaman kur garantisi verecek,
vatandaş adına merak ediyorum diyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tamaylıgil.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 107nci
maddesinin (h) bendinde geçen hariç olmak üzere ibaresinin hariç olmak
kaydıyla şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Parsak Arzu
Erdem Baki
Şimşek
Afyonkarahisar İstanbul Mersin
Fahrettin
Oğuz Tor Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu
Kahramanmaraş Hatay
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Mersin Milletvekili Sayın Baki Şimşek
konuşacak.
Buyurun
Sayın Şimşek. (MHP sıralarından alkışlar)
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 107nci maddesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım.
Küçük
miktarlarda da olsa birçok kişiden toplanan kaynakların, yöntemi ne
olursa olsun projeye aktarılıp aktarılmayacağı veya
öncesinden vadedilen projelerin süresinde yapılıp
yapılmayacağı belirsizdir. Onun için, geçmişteki saadet
zincirlerine benzer küçük yatırımcılardan toplanan
paraların kaynaklarının yerinde kullanılıp
kullanılmayacağının bir garantisi yoktur. Şu anda
Emlak Konut-TOKİ iş birliğiyle yapılan projeler bile
süresinde bitirilememektedir. Sorduğumuz zaman müteahhit firmaya Efendim,
OHAL var, darbe oldu. Bunun için bu projeyi bir yıl erteledik, bir buçuk
yıl erteledik. Vatandaşa verilen sözleri devlet, Emlak
Konut-TOKİ yapı ortaklıklarında bile yerine
getirememektedir.
Tabii,
Türkiyede bir yasayı çıkartırken boşluk bırakmamak
gerekiyor. Şu anda insanlarımızın en çok mağdur
olduğu, telefon dolandırıcılığı,
internetten, hesaplarından para çekilmesi veya insanların
şantajla kandırılarak ellerinden mallarının
alınması gibi toplumda birçok olayla karşı
karşıya kalıyoruz. Geçtiğimiz hafta benim yakın bir
arkadaşımın hesabından bir saat içerisinde 24 defa para
çekiliyor ve banka bir devlet bankası, Ziraat Bankası. 500er TL para
çekiliyor, paranın dolandırıcılar tarafından
çekildiği belli. Bankalardan vatandaş üç kuruş para kullanmaya
kalktığı zaman, kredi kullanacağı zaman ya ipotek
isteniyor ya kefil isteniyor ya teminat isteniyor ya da yirmi otuz sayfa evrak
imzalattırılıyor. Vatandaş bankaya karşı her
türlü sorumluluğun altına giriyor ama bankanın vatandaşlara
karşı bir sorumluluğu yok. Üçkâğıtçı hesaba
giriyor, şifresini kırıyor, hesabından para çekiyor, banka
diyor ki: Efendim, gidin dava açın. Gidin bankayı mahkemeye verin,
hırsızı yakalatın. Şimdi,
çıkardığımız yasalarda boşluk
bırakmamamız gerekiyor. Aksi takdirde, bu
dolandırıcılar her zaman bir boşluk bulup geçmişte
yaşanan saadet zincirleri gibi, titan zincirleri gibi
insanlarımızı dolandırmaya devam edecektir. Her gün bu
mağduriyetlerle ilgili birçok şikâyet almaktayız. Türkiyenin
her yerinden, profesör olmuş, doktor olmuş, belli bir düzeyde
eğitim almış insanlar bile internet
aracılığıyla dolandırılabilmektedir. Onun için
bununla ilgili daha köklü yasalar çıkarmamız lazım ve tedbir
almak gerekmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; aslında, ben Maliye
Bakanımız burada olsaydı özellikle onun dinlemesini istiyordum
ama tabii, Meclis ilk başta adaletin dağıtılacağı
yer. Türkiye Büyük Millet Meclisinde çalışan insanlara ilk başta
Meclis adil davranacak. 550 milletvekilinin danışmanı var,
hepimizin danışmanları var. Bu danışmanların,
milletvekilinin süresi bittikten sonra hiçbir sosyal hakkı yok.
Milletvekilinin süresiyle beraber danışmanların da görev süresi
sona eriyor. Şimdi, işçiye tazminat verelim diyoruz, doğru;
çalışana sosyal hak verelim, doğru; izin hakkı verelim,
doğru. Peki, Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekilliği gibi
önemli bir görev yapan insanların
danışmanlığını yapan insanların hiçbir
sosyal hakkı olmaz mı? Görev süreleri bittiği zaman bu insanlara
Güle güle. mi diyeceğiz hep? Mecliste çalışan, hemen burada
bize hizmet eden çaycılardan 4/Cli var, taşeron var, devlet memuru
var; 2.000 lira maaş alan var, 3.000-3.500 lira maaş alan var,
4.000-4.500 lira maaş alan var. Bunların hepsinin yaptıkları
iş aynı, hepsi çay servisi yapıyorlar, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde milletvekillerine hizmet ediyorlar ama bunlar arasında bile bir
adalet yok maalesef. Onun için, çıkardığımız
yasaları daha iyi gözden geçirmemiz ve vatandaşlarımıza karşı
adil davranmamız gerekiyor.
Sayın
Başkan, tabii, benim -sözlerimin son kısmında- seçim bölgem olan
Mersinde -Maliye Bakanımızın aslında buna cevap vermesi
gerekiyor ama- 2007 seçimlerinde Kazanlının turizm bölgesi ilan
edileceği söylendi, orası turizm bölgesi ilan edildi ve 8 tane
firmaya buradan yer tahsisi yapıldı. Yalnız 2007
yılından 2017 yılına kadar Kazanlı turizm bölgesinin
altyapısı yapılamadı. 2017 yılının
sonlarına geliyoruz, Kazanlı turizm bölgesinin asfaltı
bitirilebildi, yeni yol yapıldı, yalnız bu defa
yatırım yapacak firmaların 8i birden yatırımdan
vazgeçti, Şu anda biz buraya otel yapmayacağız,
yatırım yapmayacağız; Türkiye krizde. Turizm
yatırımı yapmaktan vazgeçtik. diyorlar. Acaba
Bakanlığınızın veya Hükûmetinizin Kazanlı turizm
bölgesiyle ilgili yeni bir projesi var mı? İnsanlar bekliyorlar.
Kürşad Tüzmen geldi buraya, söz verdi; Zafer Çağlayan geldi, söz
verdi; Dengir Fırat geldi buraya, söz verdi; Sayın Lütfi Elvan geldi,
millete söz verdi: Burada beş yıldızlı oteller
yapacağız, on bine yakın insan çalışacak. dediler.
Ben, Hükûmetin Kazanlı turizm bölgesiyle ilgili -çünkü buranın
tahsisi Maliyeye aittir, Maliye buradaki firmalara buranın tahsisini
yapmıştır- şu anda ne yapmayı düşündüğünü
Mersinli hemşehrilerime anlatmasını istiyorum.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şimşek.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
108inci
maddede üç adet önerge vardır, ikisi aynı mahiyettedir. İlk
okutacağım önergeler aynı mahiyette olduğundan birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 108inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Erol
Dora Dilek
Öcalan Mahmut
Toğrul
Mardin Şanlıurfa Gaziantep
Mehmet
Ali Aslan Feleknas
Uca Ali
Atalan
Batman Diyarbakır
Mardin
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet
Parsak Baki
Şimşek Arzu
Erdem
Afyonkarahisar Mersin İstanbul
Fahrettin
Oğuz Tor Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu Deniz
Depboylu
Kahramanmaraş Hatay Aydın
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk olarak Mardin Milletvekili
Sayın Ali Atalan konuşacaklar. (HDP sıralarından
alkışlar)
Buyurun
Sayın Atalan.
ALİ
ATALAN (Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, müsaadenizle, bugün, temsilcisi olduğum Ezidilere
ilişkin konuşmak istiyorum.
Şengal
ve Afrinden başlayayım. Öncelikle ve ilkesel olarak sormak
lazım: Ne zamandan beri diğer ülkelerin iç işlerine
karışmak Türkiyenin dış politikası hâline
gelmiştir? Son Millî Güvenlik Kurulu kararlarında Şengal ve
Afrine yönelik olası bir müdahaleden söz ediliyor. Belki çoğunuz
bilmiyor olabilirsiniz, Afrinde de onlarca Ezidi köyü vardır ve son
dönemde birçok Ezidi köyü top ve havan atışlarına maruz
kalmıştır.
Hükûmete
buradan seslenmek istiyorum: Orada sivillere karşı herhangi bir
yönelimden hem siyasi hem hukuki açıdan siz sorumlu olacaksınız.
Öte yandan, burada belirtmeme gerek yoktur, Şengal Ezidilerin bilinen ana
yurdudur. IŞİD de dâhil bin yıllardır hiçbir güç Ezidileri
Şengalden çıkaramamış ve onları Şengalden
vazgeçirememiştir. Siz sürekli mazlumların yanında
olduğunuzu iddia ediyorsunuz sayın AKPli vekiller. Mademki
Şengalde kalan Ezidilerin mazlum olduğunu hepimiz kabul ediyoruz,
öyleyse mevcut sınırlar içinde bu halkın kendi kaderini serbestçe
tayin etme hakkına saygı duyulmalıdır. Bu halk, kendi
özgünlüğünü koruyacak, özgürlüğünü elde edecek ve özerkliğini
sağlayacaktır. Bize düşen görev ise buna destek olmaktır.
Biraz
da on yıllarca yurt dışında yaşamak zorunda
bırakılmış Ezidilerin kendi köylerine dönüş
çabalarının nasıl sabote edildiğini anlatmak isterim.
Aslında bu konuya ilişkin araştırma önergesi
vermiştim. Maalesef, önergede bulunan asimilasyon kelimesinden
dolayı önergem geri çevrildi. Ezidilerden bahsederken zaten ilk akla
gelecek kelimeler baskıdır, zulümdür, asimilasyondur.
Dolayısıyla, hem ayrımcı hem de inkârcı olan bu tutumu
anlamakta güçlük çekiyoruz.
Yeniden altını
çizmek gerekir ki Ezidilerin tek talebi, bu konuda gereken yasal güvencelerin
sağlanması, eşit yurttaşlık temelinde hak ve
özgürlüklerin tesis edilmesidir. Ancak, onların geri dönüşü için
uygun olanakların ve zeminin hazırlanması bir yana, kendi
olanaklarıyla dönmeye çalışan insanların önü kesiliyor,
tehdit ve şantajlarla karşılaşıyorlar.
Esas olarak bu tür
sorunları ihtiva eden birçok köy, yerleşim yeri olmasına
rağmen sembolik de olsa üç köyün ismini burada zikretmek isterim.
Viranşehirin İşhan yani Altınbaşak, Beşirinin
Kelhoke yani Kuşçukuru, Nusaybinin Efşe yani Kaleli köyleri.
Konunun çok güncel
olması ve zamanımın da darlığı
dolayısıyla size yalnızca bir köyü yani Efşe (Kaleli)
köyünü anlatacağım. Bu köyün yüz yıllardan beri Ezidilere ait
olduğunu bütün Süryani ve Müslüman civar köylerdeki insanlar bilir, kime
sorarsanız bunun böyle olduğunu tereddütsüz söyler. Avrupadan gelip
bu köyü yeniden inşa etmek isteyen, başta burada bulunan muhtar olmak
üzere köylüler, oradan yani o köyden en az 6-7 kilometre uzakta bulunan
bazı kesimler tarafından tehdit ve şantajla
karşılaşıyorlar. Ayrıca açık ve aleni bir
şekilde IŞİD Şengalde sizin başınıza ne
getirdiyse burada da aynısını yaşayacaksınız.
tehdidi savrulmuş ve söylenmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ
ATALAN (Devamla) Bir dakika daha rica ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Bir dakika ek süre vereyim, bitirin lütfen.
ALİ
ATALAN (Devamla) Bunun münferit bir vaka olmadığını,
arkasında organize bir ekip ve gücün olduğunu ne yazık ki
söylemem gerekiyor. Bunlardan birisi -dikkatiniz çekmek isterim, siz
dinlerseniz sayın AKPli vekiller ve özellikle Hükûmet yetkilileri de
burada- AKP Nusaybin eski ilçe başkanı, diğeri ise oğlunun
desteğini açık ve seçik aldığı belli olan Mardin Vali
Yardımcısının babasıdır. Bu bağlamda, Genel
Kuruldan bir inceleme heyetinin oluşturulmasını, ayrıca
yetkili mercilerden adli ve idari soruşturmanın açılmasını
talep ediyorum.
Saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Aynı
mahiyetteki önergelerin diğer konuşmacısı...
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, 60a göre söz talep
ediyorum.
BAŞKAN
Buyurun, peki, yerinizden bir dakika söz veriyorum.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun, Mardin Milletvekili Ali Atalanın 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 108inci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, Türkiye Cumhuriyeti
devletinin hiçbir ülkenin ne içişlerine karışmak gibi bir niyeti
vardır ne de başka bir devletin toprağında gözü
vardır. Türkiye için önem arz eden konu, Türkiye Cumhuriyetinin ve
vatandaşlarının can ve mal güvenliğidir. Sınır
ötesinde yürütülen operasyonlar terör örgütü ve örgütlerine karşı
yapılan operasyonlardır. Buradaki operasyonların maksadı
-az önce de söyledim- ülkemizin ve milletimizin bekası ve güvenliği
içindir.
Bir
diğeri, bazı iddialar ortaya atıldı. Bizim eski bir ilçe
başkanımızın bazı yerlerde yaşayan, bazı
köylerde yaşayan vatandaşlarımızla alakalı
Suriyedekiyle bir benzetme yapmak suretiyle Burada da bu tip faaliyetleri bu
isimler yapıyor. gibi bir şey söyledi. Buradan şunu özellikle
rica ediyorum: Bunlarla alakalı derhâl, bakın, derhâl
savcılığa hemen bir suç duyurusunda bulunsun. Bu isimlerin ne
yaptığını, iddia ettikleri neyse iddialarını
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sabah ilk işi konuşmacının bu
olsun.
Bakın,
Suriyede halkları yerinden edenler DEAŞ terör örgütü ile PYD terör
örgütüdür. Bunlar beraber senkronize şekilde çalışırlar.
Yani, insanların yıllardır, yüz yıllardır
yaşadığı yere önce DEAŞ saldırır,
arkasından PYD terör örgütü gelir; insanlar oradan çıktıktan
sonra DEAŞ onlarla mücadele etmeden orayı terk eder, PYDye
bırakır ve şu an Suriyenin kuzeyinde, Türkiyenin güneyinde oluşan
bölgenin tamamı bu şekilde boşaltılmıştır ve
milyonlarca insan bu şekilde buraları terk etmek zorunda
kalmıştır. Bunun son örneğini Rakkada gördük. Rakkada
DEAŞ terör unsurları, terör mensupları, PYDnin
açtığı koridordan onlarca kamyon, otobüs silahlarla beraber
oradan onlara bir çıkış koridoru sağlanmış ve
oradan tahliye edilmişlerdir. Bu örnek bile aslında PYD ve
DEAŞın ortak şekilde Suriyeyi nasıl
istikrarsızlaştırdığının açık bir
göstergesidir. Bizim mücadelemiz bu her iki terör örgütüyle sonuna kadar
olacaktır.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan, biz de yerimizden
bir dakika
BAŞKAN
Buyurun, size de yerinizden bir dakika vereyim.
30.- Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan, bir düzeltme
yapmak lazım.
Suç
duyurusu yapmayı şüphesiz biliyoruz, savcıların yolunu da
biliyoruz ama suç duyurusunu kime yapacağız? Savcıların bu
konudaki uygulamalarını biliyoruz. Demin kürsüden en üst düzeydeki
mahkemenin kararını açıkladık. Bugün tümüyle
siyasallaşan bir yargı söz konusu maalesef. Bunu yapacağız,
yapıyoruz da. Ama şu güne kadar bu suç duyurularından tek bir
netice alabilmiş değiliz, tümüyle iktidardan yana bir tutum var.
Diğeri
de Suriyede içişlerine karışmıyoruz. dedikleri meselede
yani Türkiye'nin oradaki yaşayanlara, halklara karşı Terör
örgütüdür. adı altında Kürtleri hedeflediğini sağır
sultan bile duydu.
BAŞKAN
Yapmayın Allahınızı severseniz.
ZEKERİYA
BİRKAN (Bursa) Ne alakası var? Böyle bir şey yok.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Yani orada Suriyede Fıratın
BAŞKAN
Yapmayın lütfen.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan, siz niye
yanıt veriyorsunuz, onu anlayamadım doğrusu. Yani,
IŞİD
BAŞKAN
Ama yani böyle bir yanlışa ben de buradan müdahale etmek zorunda
kalıyorum. Lütfen
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ama tamam da yani biz bir gerçeği
ifade ediyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, dinliyorum Sayın Danış Beştaş,
tamamlayın lütfen.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Emevi Camisinde namaz
kılacağız. diyen biz değildik yani.
Burada
bizim için önemli olan Suriyede yaşayan herkesin demokratik ve özgür bir
ortamda yaşamasıdır ve Suriyeye müdahaleye Türkiye'nin de hakkı
yoktur. Buradaki tutum, Kürtlere karşıtlıktır. Nerede
olursa olsun Kürt karşıtı bir politika dış politikaya
damgasını vurmaktadır ve IŞİD terör örgütünün de bu
konuda yaptıkları hepimizin hafızasında canlıdır.
Suruç sınırında IŞİDçilerin nasıl kameralar
tarafından görüntülendiğini de hatırlatmak istiyorum.
Teşekkür
ediyorum.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Muş
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, bakınız, ben
açık bir şey ortaya koydum fakat yine
BAŞKAN
Mikrofondan söyleyin lütfen.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Kürsüden söz talep ediyorum. Bu bize bir
sataşmadır Sayın Başkan. Bu anlamda uygun görürseniz
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Niye size sataştı, hangi cümleyle
sataştı?
BAŞKAN
Gerekçelerinizi söyler misiniz?
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Şunu söylüyor: Suriyede Türkiye
Cumhuriyetinin ve iktidarda olan AK PARTİ olarak
Tartışma
buradan çıktı, oradaki operasyonların teröre karşı
olduğunu söyledim ama hayır
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Sayın Başkan, Hükûmet cevap versin, niye
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Hükûmet cevap versin Sayın
Başkan.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun, Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın yaptığı açıklaması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bakın, açık bir şekilde görüşlerimizi
ifade ettim. Terör örgütlerine karşı yapılan her operasyonda,
her müdahalede maalesef sayın milletvekili tarafından Kürtlere
yapılıyormuş gibi bir yaygara kopartılıyor. Bakın
Bizim hedefimiz terör örgütleridir. diyoruz, Sayın Beştaş Hayır,
bu Kürtlere karşı yapılmıştır. diyor. Bir kere,
Kürtler bizim Türkiye Cumhuriyeti devletimizde yaşayan milletimizin bir
parçası, bizim vatandaşımız ama terör örgütleri değil.
Siz, terör örgütlerine yapılan her hamleyi vatandaşlarımıza
karşı yapılıyor gibi bir algı oluşturmaktan
lütfen vazgeçin. Bu ayrımı ortaya koymamız lazım: Birileri
bizim vatandaşımız, öbür tarafta ayrılıkçı bir
terör örgütü var ve onunla Türkiye Cumhuriyeti devleti mücadele etmektedir. Bu
ikisini bir kere ayırt etmek lazım. Kaldı ki bakın,
Suriyede yapılan çok açık bir şeydir, DEAŞ terör örgütü
temizlenmeye çalışılmaktadır. DEAŞ terör örgütüne en
büyük darbeyi Türkiye Cumhuriyeti devleti vurmuştur.
Bakın,
bir şey daha söyleyeyim Sayın Beştaş, eski Genel
Başkanınız diyor ki: Biz sırtımızı PYDye
dayadık. Peki, bu sırtınızı
dayadığınız PYD ne yaptı Rakkada, ne yaptı?
Sıkışmış olan DEAŞa tahliye koridoru açtı,
tahliye koridoru açtı, onlarca silah, onlarca kamyonla beraber oradan
çıktılar. (HDP sıralarından gürültüler) Nereye gidecekler
biliyor musunuz? Olay şu: Başka bir bölgeye gidecekler, insanlar
oradan gidecek, PYD gidecek, DEAŞ oradan yine çıkacak, onlar oraya
yerleşecekler. Suriyeyi istikrarsızlaştırmak için
yapılan bir operasyondur bu, uluslararası bir operasyondur bu ve
burada PKKnın kankası, kuzeni PYD bu işin
elebaşıdır. Onlarca Arap bizim sınırımızda
yaşıyordu, hepsi yerlerinden edildi, bakın, hepsi yerlerinden
edildi ve oraya terör örgütü unsurları şu an hâkim vaziyetteler. Ama
şunu unutmayın: Su akar, yatağını bulur.
Bu
arada, sadece bu terör örgütü değil Sayın Beştaş, DHKP-Cye
olan teşekkürünüzü de unutmayın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan
BAŞKAN
Nedir talebiniz?
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sataşma var açıkça Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Bir müsaade edin, usulü uygulayayım.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Tamam, söyleyeceğim.
BAŞKAN
- Sizi dinliyorum.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Zaten bana direkt söyledi de eş
genel başkanımıza sataşmada bulundu.
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika.
4.- Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında şahsına ve HDP Eş Genel Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Muş, ben birilerine
teşekkür edersem bunu gelir buradan da söylerim, rahat olun. Her gün bunu
sakız gibi çiğnemeye devam edin. Teşekkür ettiklerimi söylerim.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Ettiniz, inkâr etmeyin.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) İkincisi: Bu klişe laflara
artık yanıt vermekten rahatsızız ama mecburuz çünkü
halkın bu konuda bilgilenmeye ihtiyacı var.
Afrin,
Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından bombalanmıyor mu Sayın
Muş? Süleyman Şah Türbesini Türkiye Cumhuriyeti kolluk gücü
askerleri ve YPG, YPJ güçleri yerinden taşıyıp getirmedi mi?
MEHMET
MUŞ (İstanbul) - Ne alakası var ya! Türk Silahlı Kuvvetleri
girdi oraya, dünyadan haberiniz yok.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Çözüm süreci devam ederken YPG ve
PYDyle iş birliği yapan Türkiye, çözüm sürecini bitirdikten ve
savaş başlatıldıktan sonra bir anda terör örgütü oldu.
Bugüne kadar PYDnin Türkiyeye karşı tek bir müdahalesi, ateş
açması söz konusu olmamıştır. Türkiye niye PYDye
düşmanlık yapıyor? Şu anda da Rusyayla, Amerikayla,
uluslararası güçlerle Cenevrede ve diğer Astana görüşmelerinde
ve son yapılacak görüşmede PYD olmasın diye en üst düzeyde
diplomasi faaliyetleri yürütülüyor.
BAŞKAN
Sayın Danış Beştaş, PYD bir terör örgütüdür. Lütfen,
bu kürsüde onun savunmasını yapmayın, buna izin
veremeyeceğim. Lütfen
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Sayın Başkan, sizin böyle bir
yetkiniz yok. Lütfen
BAŞKAN
Benim böyle bir yetkim var.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ben şu anda Suriyenin
dış diplomasisinde nelerin konuşulduğunu anlatıyorum.
Şu anda Rusyayla bu pazarlık yapılıyor mu
yapılmıyor mu? Bu yapılıyor değil mi?
ZEKERİYA
BİRKAN (Bursa) - PYD terör örgütü mü değil mi? Terör örgütü.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bu yapılıyor sayın
milletvekilleri. Şu anda sizin her söylediğinize evet demek zorunda
değiliz. Biz hayata sizin gözünüzle bakmak zorunda değiliz. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
ZEKERİYA
BİRKAN (Bursa) - Böyle bir şey söylemiyoruz ki.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Biz Suriyede, Rojavada oradaki
halkların özgür bir yaşam tesis ettiklerini ve bundan, kendi
Kürtlerine vatandaş dedikleri hâlde hiçbir hakkı vermeyen Türkiyenin
rahatsız olduğunu söylüyoruz. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler) IŞİDle iş birliğinizi bütün dünya biliyor,
IŞİD terör örgütünü nasıl desteklediğinizi biz de
biliyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
IŞİD de terör örgütüdür, PYD de terör örgütüdür. Lütfen,
bunları hep birlikte aynı dille ifade etmemiz gerekiyor.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Bakın Sayın Başkan, siz
tartışmalara
Başkan olarak
tarafsızlığınızı korumak zorundasınız.
BAŞKAN
Ben tartışmalara katılırım.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Hayır.
BAŞKAN
- Çünkü açıp bakın, Anayasanın 94üncü maddesi, İç
Tüzükün 64üncü maddesi görevimin gerekli kıldığı
durumlarda benim müdahale etme durumumu, hakkımı bana tanıyor.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Sayın Başkan
BAŞKAN
Bu kürsüde eğer bir terörist örgütün, terör örgütünün
savunmasını yaparlarsa, ben bunu benim için görevimin
kıldığı yetki ve durumlar olarak değerlendiririm. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Sayın Başkan, subjektif şeylerle
değerlendirme yapmayın.
BAŞKAN
Lütfen
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Siz de taraf olmayın lütfen.
BAŞKAN
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.01
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.15
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları
ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981 Sayılı
"İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara
Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar
Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun" ve
4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun"da Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Komisyon yerinde.
Hükûmet
yerinde.
108inci
madde üzerinde aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde Aydın
Milletvekili Sayın Deniz Depboylu konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Depboylu.
DENİZ
DEPBOYLU (Aydın) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
üzerinde görüştüğümüz torba kanun tasarısının 108inci
maddesi üzerinde grubumuz adına söz almış bulunmaktayım.
Konuşmama başlamadan önce aziz Türk milletini ve Gazi Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Milliyetçi Hareket Partisi olarak Türk milletine mensubiyetin
gurur ve şuuruna sahip, manevi ve kültürel değerlerimizi
özümsemiş, düşünme, algılama ve problem çözme yeteneği
gelişmiş, yeni gelişmelere açık, sorumluluk duygusu ve
toplumsal duyarlılığı yüksek, bilim ve teknoloji üretimine
yatkın, girişimci, demokrat, kültürlü, erdemli ve inançlı
nesillerin yetiştirilmesi eğitim politikamızın temel
amacıdır. Bu tanım içinde saydığım pek çok hedef
aynı zamanda rehberlik ve psikolojik danışmanlık
tanımı ve görevleri içerisindedir.
Geçtiğimiz
günlerde Millî Eğitim Bakanlığı bu hizmetleri sunan okul
rehberlik servisleri için bir yönetmelik çıkardı, 10 Kasım
2017de. Rehberlik Hizmetleri Yönetmeliğinde, bu servislerde görev alacak
meslek mensuplarıyla ilgili tanımlamalar var ki burada psikolog,
psikometrist, fizyoterapist, ergoterapist, çocuk gelişimcisi ve
eğitimcisi, eğitim programcısı, sosyal
çalışmacı meslek tanımları var; psikolojik
danışman yok. Oysa bu servislerde en çok görev alanlar onlar.
Rehberlik öğretmeni tanımı var.
Peki,
nasıl o tanım? Şöyle: Eğitim kurumlarındaki rehberlik
servisleri ile rehberlik ve araştırma merkezlerinde rehberlik
hizmetlerini yürüten personeli
Ne personeli, hangi lisans mezunu? Belli
değil. Peki, rehberlik öğretmenliği diye bir meslek var
mı? Yok. Böyle bir diploma var mı? Yok. Rehberlik öğretmeni
diye tanımlanan grupta şu anda kimler çalışıyor?
Psikoloji mezunları ile psikolojik danışmanlar. Rehberlik
öğretmenleri diye kastedilen kişiler rehberlik ve psikolojik
danışmanlık mezunlarıysa, eğer bu şekilde
yapıldıysa biz bu ayıbı binlerce mezun vermiş
alanın eğitimcilerine ve bu alanın meslek mensuplarına
yönelik kasıtlı yapılmış bir
saygısızlık ve hakaret olarak kabul ediyoruz. Mesleki Yeterlilik
Kurumunun kabul ettiği Ulusal Meslek Standartlarına göre psikolojik
danışmanlık ve rehberlik mezunu olmuş kişilere, bu
meslek mensuplarına psikolojik danışman denmektedir.
Peki,
yönetmelikte rehberlik öğretmeninin görevleri arasında neler var? Her
türlü rehberlik hizmetleri tanımlanmış, psikolojik
danışman yok, kaldırılmış. Yerine ne konmuş?
Sınavlarda görev alabilir, belleticilik ve nöbet görevi yapar. Okul
psikolojik danışmanları nöbet görevi alamaz, derse giremez,
idari sorumluluk alamaz. Peki, neden? Çünkü çocuklarla disiplin ilişkisi
içerisine giremez. Zira onlar kendilerinden destek alan öğrencileri kınayamaz,
yargılayamaz, azarlayamaz, eleştiremez. Öğrenci ve psikolojik
danışmanlar arasında bu şekilde bir ilişki ya da
iletişim gerçekleşirse çocuklar hiç kimseye
anlatamadıkları, utandıkları, korktukları
yaşantılarını, sıkıntılarını
rehberlik öğretmeni diye adlandırdıkları okul psikolojik
danışmanlarına da anlatamazlar.
Unutulmamalıdır
ki bugüne kadar başta cinsel istismarlar olmak üzere çocuklara yönelik
yapılmış her türlü istismarların ortaya
çıkarılması daha çok okul psikolojik
danışmanlarının yaptığı hizmetler sayesinde
gerçekleşmiştir. Yine bunun temel nedeni nedir? Psikolojik
danışmanların öğrencilerle kurdukları iletişim
becerileri, karşılıklı anlayış, koşulsuz
kabul, empati, güven ve saygı çevresindeki ilişkileri
kurabilmeleridir. Disiplin ilişkisi ise bu süreci tamamen bozar.
Peki,
yönetmelik niye değişti? Millî Eğitim Bakanı
Müsteşarı diyor ki: Gezdiğimizde okullarda bazı
öğretmenler rehber öğretmenlerin çalışma
koşullarıyla ilgili şikâyetlerde bulundu. Bu sebeple biz yeni
bir yönetmelik hazırladık. Bu açıklamayı dikkate
alırsak, yönetmelikle getirilen yeni düzenlemelerde öğrencinin
iyiliği, çalışmaların verimliliği mi yoksa rehberlik
ve psikolojik danışmanlık hizmetlerinin anlamı ve
amaçlarını henüz kavrayamamış olan kişilerin
şikâyeti sebebiyle psikolojik danışmanların
çalışma koşullarının ortadan
kaldırılması mı hedeflenmiştir? Aynı zamanda bir
meslek ve bir mesleğin mensupları yok sayılmıştır.
Bu
yönetmelik, belirli bir meslek grubunu hedef alan, geleceğimizin
teminatı olan çocuklarımızın iyiliği ve yüksek
yararı dikkate alınmadan hazırlanmış, hatalarla dolu
bir yönetmeliktir. Bu hataların sebebini, umarım, bizim kadar Millî
Eğitim Bakanımız da merak edecek, sorgulayacak ve nihayetinde
öğrenecektir. Bu yönetmelik, acilen yürürlükten kaldırılmalı,
hataları telafi edilmelidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DENİZ
DEPBOYLU (Devamla) Tamamlayabilir miyim?
BAŞKAN
Lütfen tamamlayın.
DENİZ
DEPBOYLU (Devamla) Tekrar etmek istiyorum: Rehberlik öğretmeni diye
bir meslek yoktur, bu, gayriciddi bir yaklaşımdır, Millî
Eğitim Bakanlığına yakışmamaktadır.
Doğrusu, bu mesleğin adı psikolojik danışmandır.
Ben
24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle -yarından sonra bu günü
kutlayacağız- tüm öğretmen arkadaşlarımın
Öğretmenler Gününü kutluyor ve başta Başöğretmenimiz Gazi
Mustafa Kemal Atatürk ve ebediyete intikal eden başta şehit
öğretmenlerimiz olmak üzere tüm şehitlerimize de Allahtan rahmet
diliyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 108'inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bihlun
Tamaylıgil Bülent
Kuşoğlu Lale
Karabıyık
İstanbul Ankara Bursa
Mehmet
Bekaroğlu Selin
Sayek Böke Musa
Çam
İstanbul İzmir
İzmir
MADDE
108- 6362 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasına aşağıdaki cümle ilave edilmiştir.
"Diğer
kanunların yardım ve bağış toplanmasına
ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla kitle fonlaması
suretiyle halktan para toplanması, Kurulca faaliyet izni verilen kitle
fonlama platformları aracılığıyla
gerçekleştirilir ve bu Kanunun izahname ya da ihraç belgesi hazırlama
yükümlüğüne ilişkin hükümlerine tabi değildir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İzmir Milletvekili Sayın Selin Sayek Böke
konuşacaklardır.
Buyurun
Sayın Sayek Böke. (CHP sıralarından alkışlar)
SELİN
SAYEK BÖKE (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan torba kanunun 108inci maddesine ilişkin Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz aldım, yüce Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu
madde, kitle fonlamasına dair bir düzenleme yapıyor. Kitle
fonlamasını bir tarif etmek gerekiyor. Kitle fonlaması,
kalabalıkların bireysel olarak katkı yapıp bir kitle
oluşturup kitlenin ortak bir karar vermesiyle hangi projeleri fonlayacağına
dair ileriye dönük adımlar attığı bir platformdur. Yani
proje finansmanı yapar. Bireysel katkıda bulunursunuz ama kitle
olarak karar verirsiniz ve bu ortak karar sonucunda bir projenin kaynağa
erişip erişmeyeceği belirlenir.
Şimdi,
bu platformlar normalde internete dayanırlar. Yani internet üzerinden
işlerler. Şimdi, zaten daha başından maddenin
çelişkisi ortaya çıkıyor. Öyle bir iktidar ki internete
özgürlüğü kısıtlıyor, ondan sonra dönüyor internet
üzerinden bir fonlama mekanizması öneriyor. Daha geçtiğimiz
haftaydı Freedom House Özgürlükler Evinin
yayınladığı uluslararası kıyaslamalarda
Türkiye'de internet özgürlüğü olmadığı yeniden dünyaya
duyurulmuş oldu. Şimdi, bu, ne yaman çelişki. Özgür olmayan bir
zeminde projelere kaynak aktarılacağı iddia ediliyor.
Dolayısıyla,
akla şu soru geliyor: Esasında bu kitle fonlaması ne? Bu kitle
fonlaması, bir hayal satmanın ötesine geçmeyecek ve gerçekten
amacına ulaşmayacak bir fonlama mekanizması. Yani özünde hayal
ticaretinin ötesine geçmiyor. Şimdi, aradan bankaları
çıkardığınız zaman sahtekârlık, yanlış
projelere kaynak aktarılması, hile ve dolayısıyla
mağduriyet ortaya çıkması ihtimali özellikle de küçük
yatırımcılar için çok artmış oluyor. Üstelik de bu
ülke hayal ticaretinden, emeklilerin paralarını kaybettiği, nice
insanın gelecek hayalinin ve umutlarının yok olduğu
deneyimleri çok iyi biliyor. İyi düzenlenmediği, iyi
denetlenmediği takdirde para aklamaya kadar gidebilecek bir araç
olduğunu da uluslararası çalışmalar çok açık ortaya
koyuyor.
Şimdi,
bir mucize yaratması beklenen kitle fonlamasının mucize
yaratıp yaratmayacağına dair dünyada birçok çalışma
yapılmış. Soru şu, uluslararası
çalışmalarda: Bu fonlarda kitle bir araya geldiğinde gerçekten
doğru projeyi buluyor mu? Hakikaten ürün inovasyonunu destekliyor mu?
Bakın,
Amerikada çok yaygın olarak 2009dan beri kullanılan Kickstarter
var. Daha geçtiğimiz hafta Kickstarterın 50 bin projesi üzerinden
bir üniversitenin yaptığı araştırmanın
sonuçları yayınlandı, okumamışsınızdır,
ben sizinle paylaşayım, sonuç şunu gösteriyor: 50 bin proje
içerisinde kitlenin fonlamayı seçtiği projeler, kitleye faydalı
gelmiş olan ama esasında özgün olmayan projeler. Kendisine
faydalı gözüken ama esasında çok da yenilikçi olmayan yani inovasyonu
olmayan projeleri seçmişler. Daha da ötesinde insana özgün gelmiş ama
hiçbir faydası yok, Ya, ne değişik fikirmiş, verelim
parayı. demişler, o paradan bir fayda çıkmamış. Tam
tersine, hem faydalı hem yenilikçi olan projelere finansmanın
azaldığı, bu projelerde yapılmış olan
çalışmada ortaya çıkmış.
Şimdi,
iddia ediyorsunuz ki kitle fonlamasını getireceksiniz ve Türkiye bir
anda inovasyon yapmaya başlayacak. Böyle olmadığını
çok gelişmiş bir finansal piyasadan örnek dahi gösterirken Türkiyede
mucize beklemek hiç gerçekçi değil. Oysa neye ihtiyacı var
Türkiyenin? İyi bir ekosisteme ihtiyacı var. Startup
girişimciler için en iyi 20 şehre bakıyorsunuz dünyada,
İstanbul yok, İzmir yok, Ankara yok, Trabzon yok, Hatay yok, Bursa
yok, Türkiyeden hiçbir şehir yok çünkü Türkiyede sayenizde iyi bir
ekosistemi bırakın, bir yaşam alanı dahi kalmamış
durumda.
İyi
bir girişimcilik ekosistemi için bilgi gerekiyor, eğitim gerekiyor.
Çocuklar Acaba sınav nasıl olacak? endişesinden bilgi
öğrenmeyi bırakmışlar. Bilimden korktuğunuz için bütün
üniversitelerin içini boşaltmışsınız. İyi bir
ekosistem için dijital altyapı gerekiyor. Oysa biz hâlâ kara yolları
ve köprüler yapmakla övünen bir iktidarla karşı karşıyayız.
Oysaki rekabet içinde bulunduğumuz ülkeler fiber optik ağla örüyorlar
kendi ülkelerini. Girişimcilik ekosistemi hukuk gerektiriyor. Türkiyeye
bakın, sizin iktidarınızda 2007den bugüne mülkiyet
haklarının korunması sıralamasında 126 ülke içinde
38incilikten 78inciliğe gerilemiş Türkiye. Nasıl girişim
yapsın? Mülkiyetinin hakkının savunulmayacağını
düşünen insanlar var bu ülkede.
Hukukun
Üstünlüğü Endeksinde 113 ülke arasında 99uncu sıradayız.
Ekosistemin kurulabilmesi için bir kültürel
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Toparlayın Sayın Sayek Böke.
SELİN
SAYEK BÖKE (Devamla)
yapı ve sosyal algı gerekiyor, bunda da risk
iştahı gerekiyor. Herkesi korkuttuğunuz, baskı
yarattığınız ortamda risk iştahı da
girişimcilik de olmaz.
Güçlü
bir ekosistem için sağlıklı işleyen bir piyasa, sağlıklı
işleyen bir finansal sektör gerekiyor. Sağlıklı
işleyen bir finansal sektör için de istikrar ve öngörülebilirlik
gerekiyor, bunun için de karşılıklı güven gerekiyor. Ama,
öngörülebilirlik için Kurumlar vergisini azaltacağız. deyip iki ay
sonra artıran bir iktidar değil, Merkez Bankasına sürekli siyasi
gölge yapan bir iktidar değil, mali disiplini çöpe atan bir iktidar
değil, güven yaratacak bir iktidar gerekiyor.
Saray
rejiminin tercihi ortada. Eğitimi bir ideolojik alan olarak gören,
bilimden korkan, hukuku OHALle yok eden bir yaklaşım, korkarım
ki Türkiyede girişimciliği öldüren yaklaşımın ta
kendisi olur.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sayek Böke.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Önergemizin oylanmasından önce karar yeter
sayısı talep etmekteyiz efendim.
BAŞKAN
Peki, efendim, yerine getireyim.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi
kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 22.29
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.42
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının 108inci maddesi
üzerinde İzmir Milletvekili Selin Sayek Böke ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, 109uncu maddede dört adet önerge vardır. İlk
okutacağım üç önerge aynı mahiyette olduğundan birlikte
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 109uncu
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Erol
Dora Dilek
Öcalan Mahmut
Toğrul
Mardin Şanlıurfa Gaziantep
Feleknas
Uca Mehmet
Ali Aslan Müslüm
Doğan
Diyarbakır Batman İzmir
Aynı
mahiyetteki ikinci önergenin imza sahipleri:
Baki
Şimşek Mehmet
Günal Ahmet
Selim Yurdakul
Mersin Antalya Antalya
Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu Mehmet
Erdoğan Muharrem
Varlı
Hatay Muğla Adana
Aynı
mahiyetteki üçüncü önergenin imza sahipleri:
Bihlun
Tamaylıgil Mehmet
Bekaroğlu Lale
Karabıyık
İstanbul İstanbul Bursa
Musa
Çam Bülent
Kuşoğlu Niyazi
Nefi Kara
İzmir Ankara Antalya
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergelerin ilk konuşmacısı İzmir
Milletvekili Sayın Müslüm Doğan olacak.
Buyurun
Sayın Müslüm Doğan. (HDP sıralarından alkışlar)
MÜSLÜM
DOĞAN (İzmir) Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; biraz önceki tartışmalarda görülüyor ki
arkadaşlar, birbirimizi anlamaya çalışmıyoruz. Bu Meclisin
ne iş yaptığını hemen hemen hepimiz biliyoruz.
Birbirimizi anlayıp birbirimizi dinlemezsek bu zor şartlardan
geçemeyeceğimizin bilincinde olmamız gerekiyor. Bu ülkenin
insanlarıyız biz, elbette ki farklılıklarımız
olacak, elbette ki Hükûmetin de yanlışları vardır,
yanlışları burada ifşa edilecektir. Her
yanlışın ifşa edilmesinde türkü söyler gibi bazı
tekrarlar olursa burada yasama faaliyetlerini yerine getiremeyiz. Aslında,
tüm bu sorunların nedeni de, ülkemizin içerisinde bulunduğu ve bu
ülkenin buraya kadar gelmesinin temel nedeni, bu ülkedeki gerçeklikleri
yeterince ortaya koyamamamızdan kaynaklı bir husustur ve bunu da bir
anayasal düzleme getiremedik değerli milletvekilleri. Bakın, bugün
eğer ülke tekçi bir anlayıştan kurtulsaydı, bu tekçi
anlayışın ifadeleri burada kullanılmasaydı, bu tekçi
ifadeyi demokratik bir zemine çekme mücadelemiz olmasaydı burada zaten
tartışmalar olmazdı. Demek ki bir mesele var, bu meseleyi
çözelim.
Ben
size kısaca, bu kısa zaman aralığında, bu işi
nasıl çözebiliriz diye, nasıl bir anayasal sistem kurarız,
nasıl bir Anayasa değişikliği
Biliyorsunuz, işte
referandum sonucunda Anayasa değişikliğiyle gelinen bir sistem
değişikliği var, ancak hâlâ bu Parlamentonun yapabileceği
işler var, müsaadenizle buna kısaca bir değinmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Osmanlı Devletinin Birinci Dünya Savaşıyla
birlikte emperyalistlerce parçalanması Anadolu halklarının ortak
tarihinde en önemli gelişmelerden bir tanesidir. Yeni kurulacak sistemin
iktidarını halklarla paylaşması konusundaki ortak proje,
temsil konusunda ortak karar alınmışken, 1919-1924
yılları arasındaki bu süreçte çok değerli olan bu ortak
irade, ortak vatan ve farklı ulusların Türkiye ulusu olarak
tanımlanması, demokratik ulus olarak tanımlanması,
maalesef, tekçi bir ideolojiye teslim olarak sonuçlanmış durumdaydı.
Cumhuriyet fikriyatı önceleri, dil, din, ırk ve cinsiyet
ayrımı gözetmeksizin Türkiye'de yaşayan tüm insanların bir
arada eşit şekilde yaşayabileceği bir düzen
tasarlamıştı. Aynı fikriyat, siyasal yaşam ve devlet
işlerinin tümüyle ya da bir bölümüyle dine ve din kurallarına
dayandırılamayacağı, dinin, inancın bireysel bir
tercih olduğu hususları da her defasında, özellikle cumhuriyeti
bilmeyen vatandaşlara anlatılmıştı.
Yine,
farklı ulus ve halkların özgürce bir arada
yaşadığı cumhuriyetin de bütün
yurttaşlarının etnik ya da ulusal kökenlerine bakılmaksızın
eşit haklardan yararlanacağı
Anadoluda yapılan
kongrelerde alınan tüm kararlarda da bu söz konusudur. Ancak
İttihatçı anlayışın bir ideoloji olarak devlet
yapılanmasına yansıması sonucu tekçi bir anlayış
1924 Anayasasının tasarlanması sürecine girerek ülkemizin
bugünkü sorunlarının temel kaynağı hâline
dönüşmüştür. Ülkemizin içerisinde bulunduğu bu atmosferden
ülkeyi kurtarmamız lazımdır. Bu olumsuz atmosferin nedenleri
hepimizin malumları, biraz önceki
tartıştığımız konularda olduğu gibi.
Tekçilik
olarak ifadesini bulan bu sürecin en önemli ihtiyacı yeni bir toplum
sözleşmesidir değerli milletvekilleri. Nasıl bir anayasa,
nasıl bir toplum sözleşmesi dediğimizde, kısaca onu da size
arz edeyim. Cumhuriyetin tüm yurttaşları, etnik veya toplumsal köken,
ırk veya dil, cinsiyet, cinsel tercih, eğitim, dinsel inanç, meslek
veya görev ayrımı gözetilmeksizin yasalar önünde eşit olarak
ifadesini bulmalıdır. Yani eşit yurttaşlık olarak
ifade edebileceğimiz kapsayıcı bir kimlik gerekmektedir çünkü
mevcut Anayasa ve yasalara yansıyan tek kültürcü ve otoriter milliyetçi
yaklaşımına karşılık yeni bir
vatandaşlık anlayışının ve toplumun farklı
kesimlerinin ihtiyaç duyduğu koşulların gerçekleşmesi
zorunlu bir görev olarak Parlamentonun önündedir.
Değerli
milletvekilleri, ana dilde yaşama hakkı, kişinin içine
doğduğu ortamdaki dili öğrenmesi, söz konusu dilin
kullanıldığı çevreyle ve kültürle bu dil üzerinden
ilişki kurması doğal hakkı iken bu kültür içinde büyümesi
ve gelişmesi ve bu dili sosyal ve mesleki yaşamında
kullanabilmesi, kısaca maddi ve manevi varlığını
geliştirirken bu dile ve bu dil esaslı kültüre dayanarak
yaşaması, halkların toplamına ana dilde yaşama
hakkının kesinlikle sağlanması gerekmektedir. Ana dilde
yaşama hakkı kişinin doğumuyla birlikte elde ettiği ve
sınırlanamayacak bir haktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜSLÜM
DOĞAN (Devamla) Bu hakkın içinde eğitimden savunmaya ve kamu
hizmetine erişime kadar birçok alt başlık yer alabilir ancak bu
hakkın bir bütün olarak Anayasada yer alması gerekmektedir.
Sayın
Başkan, bir dakika daha verir misiniz.
BAŞKAN
Sayın Doğan, lütfen, bir dakika da size vereyim.
MÜSLÜM
DOĞAN (Devamla) Teşekkür ederim.
Özellikle
toplumsal çeşitliliğin ve küresel hareketliliğin
arttığı günümüz dünyasında ana dilde yaşama hakkı
tartışılmaz bir hak olarak karşımızda
durmaktadır. Yaşadığımız dünyada toplumların
etnik çeşitliliğine ve bireylerin kendi dilleriyle yaşama
hakkına sınırlamalar getirmek artık mümkün değildir.
Bu şekilde ele alındığında ana dilde yaşama
hakkının gelecekte duyulacak ihtiyaç ve talepleri de
karşılayacak bir düzenleme olarak Anayasada temel bir ilke olarak
yer alması gerekmektedir.
Yine,
Diyanet İşleri Başkanlığının yapılacak
anayasada mevcut kurumsal yapısıyla yer almaması ya da
çoğulcu bir anlayışla yapılandırılarak tüm inanç
sistemlerine hizmet verecek bir tür koordinatörlüğe dönüştürülmesi
farklı inançların da aslında talebi durumundadır. Diyanet
İşleri kurumu, devletin tüm inançlar karşısında
eşit mesafede, tarafsız durmasını sağlayan idari bir
kuruluş olmalıdır. Devletin inanç sistemleri
karşısında nasıl konumlanacağının
esaslarını belirleyecek olan yeni bir laiklik tanımı da
kurumun nasıl düzenleneceğinin de esasını belirleyecektir
diyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum tekrardan. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğan.
Sayın
milletvekilleri, lütfen, konuşmalarınızı süresi içinde
bitirmenizi rica ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde şimdi de Antalya Milletvekili Sayın
Niyazi Nefi Kara konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Kara. (CHP sıralarından alkışlar)
NİYAZİ
NEFİ KARA (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 109uncu maddesi üzerine söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bu
torba yasa, adı üstünde, torbayı doldurmak üzere
hazırlanmış bir kanunlar zinciridir. Biliyoruz ki bu
torbanın dibi delik, dolmuyor çünkü o deliğin altında bekleyen
uluslararası tekeller ve onların yerli iş birlikçileri ve
yandaş sermayeler var. Bunların çoğunluğu da ülkenin her
tarafına sadece beton döküyorlar. Nereye giderseniz
karşınıza bu çıkar.
Manavgatın
sahilinden geçen yolun ortasından dev beton zincirleri geçiyor. Antalyaya
girerken, o tertemiz gördüğünüz havada, Döşemealtından
neredeyse Antalyanın sahiline kadar dev betonlar oluşuyor,
şehirleri bölüyor. Oysaki bu betonlar petrol ürünüdür, hani dolara benzer.
Şu sizin çok sevdiğiniz, saymakla bir türlü baş
edemediğiniz dolarlar. Petrol yeşili, dolar yeşili
Sürekli artan
borç ve şimdi fırlayan dolar. Biliyoruz ki
çıkarttığınız bütün yasalarda çevreyi,
doğayı, ormanın yeşilini, yaylaların yeşilini,
zeytinin yeşilini hep yok ettiniz. Bir de buğdayın yeşilini
yok ettiniz. İçinde yürürken boyumuza kadar uzanan
buğdaylarımızın, arpalarımızın,
yulaflarımızın yeşilini yok ettiniz. Bir yıl önce tonu
910a satılan buğdayı bir yıl sonra 940a satıyor
çiftçimiz. Aradaki fark yüzde 3 kârdır yani kazancıdır. Oysa,
aynı bir yılda mazota, ilaca, gübreye zam yapılarak, yüzde 40
zam yapılarak çiftçinin cebine el attınız ve bu çiftçilerin
çocuklarının hâlini düşünebiliyor musunuz? Bu iktidara ne
dersiniz ki? Önce buğdayı bile dışarıdan
alırdık, şimdi ipekliyi bile memlekette yapıyoruz. denilen
1940 Türkiyesinden buğday, saman ithal ettiğimiz 2017
yılına bakın.
Üretim
yerine tüketimi körüklediniz, üretmek ve hakça bölüşmek yerine birilerini
zengin ettiniz. Asgari ücretle geçimini sağlamaya çalışan
milyonlarca işçimizin, BAĞ-KURunu ödeyemeyen çiftçimizin,
esnafımızın ekim ayı açlık sınırı 1.544
lira; asgari ücreti ve emeklinin maaşını siz düşünün. Her
gün, işsizlik yüzünden intihar eden, Amca bana bir iş buluver.
diyen, hâlâ anasından babasından harçlık alan, avuç açan ve
sürekli kıvranan gençlerimizden bahsetmeye gerek var mı? Gençlerde
işsizlik oranı yüzde 44. Hatırlar mısınız,
yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklara karşı kurulduğunu
söylediğiniz AK PARTİnin ilk dönemlerini? Bir yandan AB için her
şeyi yapmaya hazır, bir yandan dünyayı dolaşan iktidar,
bütün yasakları kaldırmak için çabalayan bir iktidar, toplumun her
kesimiyle barışmaya çalışan, işçinin, çiftçinin,
ötekileştirilenlerin yanında umut olmaya çalışan bir
iktidar; gelinen noktadan memnun musunuz? Şimdi yolsuzlukla, yoksullukla,
işsizlikle, yasaklarla özdeşleşmiş ama neredeyse toplumun
yarısı ötekileştirilmiş, alabildiğince
ayrışmış, Avrupayla küsmüş, Amerika, Rusyayla bir
dargın bir barışık, komşu ülkelerle bir dargın
bir barışık, ne yapacağı belli olmayan, bir rest bir
mest olan iktidar konumundasınız. Tabii ki bu durumunuzdan bir
muhalefet milletvekili olarak memnun olmamızı bekleyebilirsiniz ama
öyle değil, üzgünüm; halkımız, emekçilerimiz,
ötekileştirdikleriniz, ülkemiz ve çocuklarımızın
geleceği adına kaygılıyız.
Görüştüğümüz
109uncu maddede kitle fonlamasıyla ilgili düzenleme de
yatırımcılardan toplanan paraların halka arzını
önleyen bir düzenleme. Ekonomiye güvenin olduğu bir ortamda
girişimler de daha güvenli bir şekilde yapılabilir. Bunun için,
bilim ve teknolojinin takip edildiği, özgürce fikirlerin
geliştirilebildiği bir ortama ihtiyaç var. Peki, siz ne
yapıyorsunuz? Bilimin ve teknolojinin olduğu bütün ülkelerle
iletişimimizi koparmışsınız. Toplanılacak bu
fonların nasıl kullanılacağı, nasıl denetleneceği,
istenilen talebe ulaşılamadığı takdirde iadelerinin
yapılıp yapılmayacağı gibi bütün konular muallakta.
Bu
kanunun torba yasada değil de bir kod kanun olarak tüm detaylarıyla
güvenli bir yatırım ortamı sunacak ve denetleme
koşullarını açıkça belirtecek bir şekilde düzenlenmesi
gerektiğini düşünüyoruz.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kara.
Aynı
mahiyetteki önergenin son konuşmacısı Adana Milletvekili
Sayın Muharrem Varlı olacak.
Buyurun
Sayın Varlı. (MHP sıralarından alkışlar)
MUHARREM
VARLI (Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Daha
önce de konuşmalarımızda bahsettiğimiz gibi, bu torba
yasayla yeni vergi yükleri getirilirken bir taraftan da GSM
firmalarının borçları siliniyor. Burada her zaman çiftçi
haklarından söz ettik, çiftçinin haklarının verilmesinden söz
ettik ama kulak arkası yapıldı, hiç dinlenmedi.
Şimdi,
bu yasada çiftçinin lehine bir tek düzenleme var, bir madde; o da
büyükşehir sınırları içerisinde kalan hazine arazilerinin
satışıyla alakalı. Onu da burada, kürsüde söyleye söyleye
yıllarca, artık demek ki yer etti, onunla ilgili bir düzenleme
yapılıyor. Ama çiftçinin sadece bu değil ki
sıkıntıları.
Yani
ecrimisil fiyatları çok yüksek. Gidiyor adam, kahveye oturuyor, orada
ziraat odası, ilçe tarım müdürlüğü ve sivil toplum
kuruluşlarından, çiftçilerden kimse yokken kahvede herhangi birine
Ya, buradaki tarla fiyatları ne kadar, tarla kirası? 500 bin
lira. Yaz, 500 bin lira. Yani, bu anlayışla çiftçinin
hakkını korumak, çiftçinin hakkını teslim etmek mümkün
değil arkadaşlar. Yani orada ziraat odası var, ilçe tarım
müdürlüğü var, çiftçiler var, sayılı çiftçiler var. Yani
bunlarla istişare edilerek bu fiyat belirlenmiş olsa makul bir rakam
ortaya çıkacak ama şu anda ecrimisil fiyatları çok yüksek. Bu
fiyatlar çiftçinin kaldırabileceği fiyatlar değil.
Bakın,
her defasında söyledik, dedik ki: Hasat dönemi
başladığında şu ithalatı kesin. Ya, sanki biz
bunu söylememişiz de tam tersini söylemişiz gibi, buğday
hasadında buğday ithalatı, mısır hasadında
mısır ithalatı, pamuk hasadı başladı, pamuk
ithalatı. Yani ne yapmaya çalışıyoruz, ben bunu anlamakta
zorlanıyorum. Siz anlayabiliyorsanız eğer bana anlatın
lütfen arkadaşlar. Yani, mısır bir önceki yılın
altındaki fiyattan satıldı, buğday bir önceki
yılın altındaki fiyattan satıldı, pamuk yine öylesine,
bir önceki yıl fiyatının altında satılıyor bu
yıl. Şimdi, çiftçi çalışıyor, çabalıyor,
üretiyor. Ürettiğinden para kazanmaya çalışıyor ama ne
yazık ki bunların hiçbirisini gerçekleştiremiyor.
Mazot
fiyatları, bakıyorsunuz, şu anda 5 liranın üzerinde.
Dünyanın en pahalı mazotunu kullanıyor Türk çiftçisi. Gübre,
yine öylesine.
Ya,
şimdi, böyle bir yükün altında ezilmiş çiftçi,
borçlarını ödeyemez duruma geldi. Yani diyorum ki buradan -geçen defa
da söyledim- toplamda Türkiye genelinde Ziraat Bankasına çiftçilerin borcu
50 milyar TL yeni rakamla, eski rakamla 50 katrilyon. Yani bunun faizi de 3
milyar, 4 milyar lira falan yapıyor. Gelin, bu faizini silelim,
çiftçilerin borçlarını taksitlendirelim, erteleyelim on yıl, on
yıla bölelim. E, ek yük getirir. GSM firmaları ek yük getirmiyor mu
arkadaşlar?
MUSTAFA
ILICALI (Erzurum) Vekilim, düzenlenecek, düzenlenecek, merak etmeyin.
MUHARREM
VARLI (Devamla) Sayın Ilıcalı, düzenlenmesi yetmiyor.
Bakın,
buradan Tarım Komisyonundaki değerli iktidar milletvekili
arkadaşlarıma sesleniyorum: Lütfen, bu konuda katkı verin.
Yarın hep birlikte bir önerge verelim burada çiftçi borçlarının
faizlerinin silinmesi ve çiftçi borçlarının taksitlendirilerek bölünmesi
diye, gelin bunu çözelim. Eğer bu konuda samimiysek bunu halledelim
arkadaşlar yani bunu halletmemiz lazım. Bu insanlar bizim
insanlarımız yani bunlar ne Arap şeyhi ne soyadı Hariri ne
de soyadı bilmem ne; Arap ülkesinin insanı değil bunlar, Türk çiftçisi,
Türk insanı bunlar, bizim sofralarımıza yiyecek getiriyorlar
bunlar.
Dünyaya
yaptığımız ihracatı en fazla temin eden ve bugüne
kadar cari açık vermemiş tek kurum çiftçi. Yani onun için eğer
burada samimiysek, iktidar milletvekilleri ve Değerli Tarım Komisyonu
Başkanıyla da -buradaysa, bilmiyorum- hep birlikte bu işe bir
çözüm bulalım, yarın burada, birlikte güzel bir önerge
hazırlayıp verelim, bu işi çözelim arkadaşlar. Yani bu
işi çözmek bizim boynumuzun borcu.
Tabii,
ben isterdim ki Sayın Maliye Bakanı keşke burada olsaydı
-yani bu torba yasanın sahibi odur- onunla bu konuyu
paylaşabilseydik. Ama bunu çözmemiz lazım. Eğer bunu çözemezsek
çiftçi -gün geçtikçe batağın içerisine giriyor- ne tarım krediye
olan borcunu ödeyebilecek ne Ziraat Bankasına olan borcunu ödeyebilecek,
gidip ya tefeciye düşecek, faizciye düşecek ya da bir başka
bankadan alıp oradaki borcunu kapatmaya çalışacak ki bu da çok
yüksek bir faizle çiftçinin sırtına binecek başka bir maliyet
olacak.
MUSTAFA
ILICALI (Erzurum) İnşallah çözülecek.
MUHARREM
VARLI (Devamla) Arkadaşlar, çiftçinin şu anda oturduğu evi,
traktörü, her şeyi bankalara ipotekli durumda. Yani bunu eğer
incelemek isteyen arkadaşlarımız varsa bir komisyon
kuralım. Gelin, gidelim Adanaya, Karataşa, Ceyhana, Yüreğir
Ovasına; oturalım kahvelerde, soralım. Eğer
yanlışım, yalanım varsa da bana istediğinizi
söyleyebilirsiniz bu konuda. Ama ben çiftçiyim kardeşim ya, benim
yüreğim yanıyor, ben bu insanlarla iç içe yaşıyorum.
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Türkiyenin her yerinde çiftçi kan ağlıyor.
MUHARREM
VARLI (Devamla) Onun için bu meseleyi çözelim. Haririye değil, Türk
çiftçisine fayda sağlayalım. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Varlı.
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Karar yeter sayısı isteyeceğiz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım ve
karar yeter sayısı arayacağım: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar
yeter sayısı yoktur, birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.02
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 23.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu
açıyorum.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının 109uncu maddesi
üzerinde aynı mahiyetteki önergelerin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeleri tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) 33 kişi eksik var Başkanım, biz saydık.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Biz saydık.
GÜLAY
YEDEKCİ (İstanbul) Evet, tek tek saydık.
BAŞKAN
- Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır,
önergeler kabul edilmemiştir. (CHP, HDP ve MHP sıralarından
gürültüler)
GÜLAY
YEDEKCİ (İstanbul) Yok Sayın Başkan!
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Yok, yok!
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Elektronik yapın. Öyle şey mi olur ya?
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Kâtip üyelere sordunuz mu?
BAŞKAN
- 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
ERHAN
USTA (Samsun) Sayın Başkan
BAŞKAN
- Diğer önergeyi okutacağım ancak okutmadan önce Sayın
Altaya söz veriyorum.
Buyurun.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, Meclisi yöneten Başkan
Vekili olarak Parlamentonun çalışmasını isteme arzunuzu
saygıyla ve anlayışla karşılıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Lakin kâtip üyelere bile sorma gereği duymadan,
keyfî olarak karar yeter sayısının olduğunu müşahede
etmiş olmanız çok açıkça üzülerek söylüyorum- oturduğunuz
makama verilen yetkileri kötüye kullanmaktır. Burada 3 siyasi parti de
ayrı ayrı Genel Kurulu saydı, siz girmeden 33 eksik vardı.
SALİH
CORA (Trabzon) Hayır, sonradan girenler vardı, Başkanın
kararı doğru.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) - Bunun tutanaklara geçmesini istiyorum. Görevinizi bu
şekilde kullanmanızı yadırgadığımı
üzülerek belirtmek istiyorum ama madem tutumunuz budur, biz de İç Tüzükün
bize verdiği bütün obstrüksiyonları kullanırız ama bu
doğru bir hâl değildir. Lütfen
Hep
söylüyorum: Kanunların, Anayasanın, İç Tüzükün
çiğneneceği en son yer burasıdır ve en son merci
orasıdır.
Arz
ederim efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sizi de dinleyeyim Sayın Usta.
ERHAN
USTA (Samsun) Sayın Başkan, oylamada hiçbir şekilde karar
yeter sayısı yoktu, bu çok açık bir şekilde ortada.
Aslında, aynı durum dün akşam da cereyan etti. Yine biz karar
yeter sayısı istemiştik, olmadığı hâlde Var.
dediniz. Ama eğer bir endişe varsa burada, bunu elektronik oylamayla
yapıp çok rahat bulabiliriz. Burada karar yeter sayısını
bilip bilmemek çok büyük bir şey gerektirmiyor; şurada
saydığınız zaman kaç kişi olduğunu herkes
görebiliyor. Dolayısıyla tutumunuzun -lütfen- bu anlamda gözden
geçirilmesi lazım. Tarafsızlığınızı lütfen
koruyun, lütfen.
BAŞKAN
Teşekkür ederim sayın grup başkan vekilleri.
Ben
böyle müşahede ettim, eğer emin olmadıysanız benim bu
müşahedemden, diğer önergelerde aynı, karar yeter
sayısını istersiniz, elektronik oylama yaparız, gerçekle
karşılaşırız. (MHP ve CHP sıralarından
gürültüler)
ERHAN
USTA (Samsun) Kâtip üyelere bir sorun.
BAŞKAN
- Ayrıca, sayın grup başkan vekilleri, hepimiz bir gerçeği
biliyoruz: Bazı konuşmalarımız,
vardığımız bazı mutabakatlar var; ben onları
yerine getiriyorum. Sizi de aynı anlayışla davranmaya davet
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ERHAN
USTA (Samsun) Hiçbir mutabakat yok! Hiçbir mutabakat yok!
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Sayın Başkan, 139 kişi nerede
var burada?
GÜLAY
YEDEKCİ (İstanbul) Nasıl mutabakat var? Hangi konuda
mutabakatınız var, kiminle var?
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum
MUSTAFA
ILICALI (Erzurum) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Ilıcalı, buyurun, nedir talebiniz?
MUSTAFA
ILICALI (Erzurum) Başkanım, ben biraz önceki MHPli milletvekilinin
çiftçi borçlarıyla ilgili konuşmasına bir açıklık
getirmek istiyorum. Konuyla yakından ilgilendiğim için Hükûmetin bu
konudaki düşüncesini izah etmek istiyorum.
BAŞKAN
Bir dakika size süre veriyorum.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- Erzurum Milletvekili Mustafa
Ilıcalının, Adana Milletvekili Muharrem Varlının 502
sıra sayılı Kanun Tasarısının 109uncu
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA
ILICALI (Erzurum) Çok teşekkür ederim Değerli Başkanım.
Az
önce konuşan MHPli Değerli Milletvekili Muharrem Karslı Bey
çiftçi borçlarının ertelenmesiyle ilgili konuştu. (MHP
sıralarından Varlı sesleri)
BAŞKAN
Muharrem Varlı.
MUSTAFA
ILICALI (Erzurum) Muharrem Varlı
Özür dilerim.
Bu
vesileyle bilgilendirmek için, konuyu Sayın Başbakanımıza,
ilgili bakanlarımıza, Maliye Bakanımıza, Tarım
Bakanına arz ettik. İki formül var ortada, bunlardan bir tanesinin
yarın gerçekleşeceğini, on binlerce çiftçimize bir müjde
olabileceğini biliyorum, düşünüyorum, inanıyorum.
Bunu
paylaşmak istedim, çok teşekkür ederim.
BAŞKAN
Ben teşekkür ederim
Diğer
önergeyi okutuyorum
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Peki çiftçinin hak ettiği desteklemeleri ne
zaman vereceksiniz?
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Sayın Başkan, 106 kişi var
salonda, şimdi saydım 106 kişi var.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Tutanaklara geçsin.
BAŞKAN
Evet, o konuyu geçtik, ben gerekli açıklamayı yaptım.
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Niye geçiyoruz?
BAŞKAN
Ben böyle müşahede ettim, kararımı verdim,
çalışmalarımıza devam ediyoruz. Belli bir
mutabakatımız var, ona uyuyorum. Lütfen... (MHP
sıralarından gürültüler)
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Ya, yok mutabakat!
ERHAN
USTA (Samsun) Mutabakatınızın ne olduğunu söyler misiniz?
Mutabakatımız yok.
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Kiminle var?
BAŞKAN
Lütfen... Lütfen...
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Mutabakatı bilelim, biz de bilelim.
BAŞKAN
Grup başkan vekilinize sorun.
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Hayır...
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Soruyoruz işte, burada grup başkan vekili
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum...
ERHAN
USTA (Samsun) Sayın Başkan, bir grup başkan vekiline...
BAŞKAN
Hayır, söz vermeyeceğim.
Diğer
önergeyi okutuyorum...
ERHAN
USTA (Samsun) Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN
Ben sonra size söz vereceğim, şimdi işlem yapıyorum
Sayın Usta. Lütfen...
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Grup başkan vekiline nasıl söz verilmez ya?
Ne ayıp şey ya!
ERHAN
USTA (Samsun) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Sayın Usta, aynı oturumda istediğim zaman size söz verme
hürriyetine sahibim.
ERHAN
USTA (Samsun) Elbette sahipsiniz ancak...
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Grup başkan vekiline söz vereceksin Başkan.
BAŞKAN
Şimdi ben işlem yapacağım, işlemi bitirdikten sonra
gerekirse söz vereceğim. Lütfen...
ERHAN
USTA (Samsun) İşiniz başlamadan önce ben söz istedim.
BAŞKAN
Ben takdir edeceğim size ne zaman söz verileceğini,
zamanını, öyle bir yetkim var. Lütfen...
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ
İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları
ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı "Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun",
2981 Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına
Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785
Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun"da Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/588) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının çerçeve
109uncu maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Mehmet
Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat
Kayseri Amasya İstanbul
Hilmi
Bilgin Hurşit
Yıldırım Tülay
Kaynarca
Sivas İstanbul İstanbul
Bülent
Turan
Çanakkale
MADDE
109- 30/12/2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası
Kanununun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci
cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiş ve
maddeye aşağıdaki (3) numaralı fıkra eklenmiştir.
Payları
borsada işlem gören ortaklıklar ile kitle fonlaması suretiyle
halktan para toplayan ortaklıklar hariç olmak üzere pay sahibi
sayısı beş yüzü aşan anonim ortaklıkların
payları halka arz olunmuş sayılır.
"(3)
Pay sahibi sayısı en az beş yüz olan kooperatif veya kooperatif
birliklerinin payların çoğunluğuna sahip olduğu anonim
ortaklıkların payları halka arz olunmuş sayılır.
Bu ortaklıklar halka açık ortaklık hükümlerine de tabi olurlar.
Bu fıkra kapsamına giren anonim ortaklıklarla ilgili olarak; pay
sahibi kooperatif veya kooperatif birliği aynı olmak koşuluyla,
her bir ortaklık için ayrı ayrı veya ortaklıkların
tamamı bakımından yıllık en az elli milyon Türk
Lirası satış hasılatı yapmış olma
şartı aranır. Bu fıkra kapsamına giren
ortaklıklara ikinci fıkra hükümleri uygulanmaz.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılıyoruz
Sayın Başkan.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Gerekçe...
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Son
dönemlerde çok ortaklı kooperatiflerin pay sahibi olduğu anonim
ortaklıklarda yönetim ve denetim yetkilerinin kötüye
kullanıldığı, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu ve
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun bu kötüye kullanımlar
karşısında yetersiz kaldığı görülmüştür. Bu
bağlamda, kooperatif veya kooperatif birliğinin pay sahibi
olduğu anonim ortaklıklardan kooperatif veya kooperatif
birliğinin ortaklarıyla birlikte toplam pay sahibi sayısı
500ü aşan ve kooperatif veya kooperatif birliğinin payların çoğunluğuna
sahip olduğu anonim ortaklıkların paylarının da halka
arz edilmiş sayılmasına yönelik düzenleme yapılarak bu
ortaklıkların faaliyetlerine Sermaye Piyasası Kurulunun denetim
ve gözetimi altında devam etmesi amaçlanmıştır.
Yapılan düzenlemede, söz konusu anonim ortaklıkların
yıllık en az 50 milyon TL satış hasılatı
yapmış olması şartı da aranacaktır. Söz konusu
satış hasılatına bakılırken bir kooperatif veya
kooperatif birliğinin paylarının çoğunluğuna sahip
olduğu ortaklıkların ayrı ayrı veya
ortaklıkların tamamı bakımından durumuna
bakılacaktır.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun, Sayın Altay.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Gerekçesi okunan önergenin oylamasından önce de
karar yeter sayısı talep ediyoruz efendim.
BAŞKAN
Peki efendim, yerine getireceğiz.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
ERKAN
AYDIN (Bursa) Elektronik oylama istiyoruz.
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) 106 kişi var.
GÜLAY
YEDEKCİ (İstanbul) Elektronik oylama istiyoruz.
BAŞKAN
Elektronik oylamayla yapalım, kâtip üyeler arasında bir
anlaşmazlık var.
Pusula
veren sayın milletvekilleri ayrılmasınlar Genel Kuruldan lütfen.
Üç
dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
23.24
ONUNCU OTURUM
Açılma Saati: 23.38
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci Birleşiminin Onuncu Oturumunu
açıyorum.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının 109uncu maddesi
üzerinde Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Oylamayı
elektronik cihazla yapacağım ve üç dakika süre veriyorum.
Buyurun,
süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
otuz dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
23.43
ON BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 00.15
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci Birleşiminin On Birinci Oturumunu
açıyorum.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının 109uncu maddesi
üzerinde Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş ve
arkadaşlarının önergesinin ikinci oylamasında da karar
yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Oylamayı
elektronik cihazla yapacağız
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Gerek yok Başkanım, çok açık seçik var.
BAŞKAN
Beş dakika süre veriyorum.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, çok açık şekilde
karar yeter sayısının var olduğu görülüyor.
BAŞKAN
Ama siz de ikna olun da problem olmasın diye.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Hayır, çok açık var yani göz var izan var.
BAŞKAN
Olsun, olsun Sayın Altay.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Ne gerek var ya? Allah Allah!
BAŞKAN
Problem olmasın.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Önerge kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon
yerinde, Hükûmet yerinde.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
110uncu
madde üzerinde üç adet önerge vardır, aykırı önergeden itibaren
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 110uncu
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Erol
Dora Dilek
Öcalan Mahmut
Toğrul
Mardin Şanlıurfa Gaziantep
Mehmet
Ali Aslan Feleknas
Uca Mahmut
Celadet Gaydalı
Batman Diyarbakır Bitlis
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Bitlis Milletvekili Sayın Mahmut Celadet Gaydalı
konuşacak.
Buyurun
Sayın Gaydalı. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT
CELADET GAYDALI (Bitlis) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 110uncu maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye'de AKP iktidarları döneminde çıkarılan
her yasa, her çalışma ve her söylem sermayenin
çıkarlarını korumuştur. Meralar, tarım alanları,
yaylalar sermayeye peşkeş çekilmiştir. İşçinin,
emekçinin hakkını savunmak yerine en temel haklarını
ellerinden alarak grevi bile demokratik bir direniş olarak, hak olarak
değil, sermaye sahibine saldırı olarak gördünüz. Sermayeyi bu
kadar zengin etmeye çalışırken oluşan her ekonomik
kaybın faturasını fakirin, fukaranın omuzlarına
yüklediniz. Sizlerin yaptığı her mega proje halka yüklenen bir
mega vergi hâline dönüştü. Holdinglerin, şirketlerin vergisini
sıfırlayan Hükûmet, oluşan vergi açığını
halktan dolaylı vergilerle kapatmaya çalışıyor. Halk
artık geçinemeyecek duruma geldi.
Bakın,
TÜİK verilerine göre, sabit gelirlilerin yılbaşına göre
dokuz ayda alım gücü yüzde 10 düştü. Emekçilerin satın alma gücü
enflasyon nedeniyle hızla eriyor. Ekonomik sorunun temel nedeni devletin
obez yapısıdır. Bir yandan, İtibarda tasarruf olmaz.
diyerek devletin bütün kademelerindeki harcamaları meşrulaştırıp
diğer yandan, toplumun ekmeğindeki gramajı israf olarak
değerlendiriyorsanız burada ciddi anlamda problemler var demektir.
Değerli
milletvekilleri, bu ülkede ekonominin yanında demokrasi alanında da
bir garabet yaşanmaktadır. AKP iktidarı aynı ülkede
doğu ve batı demokrasisi diye iki farklı yaklaşım
sergilemiştir. İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerde belediye
meclisi kendi başkanını seçerken kayyum illerinde bunu bir hak
olarak görmemektedir. Birçok il kayyuma teslim edilmiş, toplum kayyum insafına
terk edilmiştir. Batı demokrasisinde yasalar esas alınırken
doğu demokrasisinde saray esas alınmıştır. Belediye
binalarının önü küçük karakollara çevrilmiş, halka hizmetle
yükümlü alanlar âdeta askerî bir sığınak olmuştur.
Kayyumların meşruluğunu korumak adına masum birçok belediye
başkanını cezaevlerine attınız. Hepsinin dosyası
fotokopiyle çoğaltılmış gibi "gizli tanık
ibareleriyle dolu. Ekonomik hiçbir usulsüzlük bulamadığınız,
haklarında hiçbir suç üretemediğiniz başkanlarımız
OHAL gücüyle tasfiye edildi. Yetmedi, ailesinde memur varsa KHK'lerle ihraç
edildi. Cezaevine gönderilen belediye başkaları F tipi hücrelerde
tutuldu. Yine, OHAL yetkisiyle anne, baba, eş, çocuk ve kardeş
dışında aileden kimseyle görüşmesine izin verilmedi. Hatta,
ailelerinden uzak illere gönderilerek aileleriyle bile görüşmeleri
engellendi.
Sizlerin
atadığı kayyumların ilk hedefi, bugün hâlâ
meşruluğu tartışmalı olan referanduma yönelik devlet
gücünü kullanarak hayır diyenleri tehdit etmek oldu. Adilcevaz
Belediyesi AKP'nin olduğu için kayyum atanmadı ama kaymakamı bir
kayyum gibi hizmet verdi. Köy muhtarlarını çağıran kaymakam
hayır çıkarsa ellerinden mühürlerini alacağını
söylemişti. Ben bunu sekiz ay önce İçişleri Bakanına
sordum. Ben bu önergeyi verdiğimde muhtarlar hâlâ görevdeydi. Muhtarlar
bugün kaymakam tarafından görevden alındı, İçişleri
Bakanı lütfedip bir cevap dahi vermedi. Toplum iradesinin sizlere ne ifade
ettiği de bu uygulamalarınızla açık bir şekilde
görülmektedir.
Hani
sizin daha önce bir çağrınız vardı ya "Çok hevesliysen
çıkar cübbeni, siyasete soyun. diyordunuz. Bu kayyum belediye
başkanlarına da çağrım, kendinize çok güveniyor ve
kendinizi çok başarılı buluyorsanız ilk seçimde aday olun,
yapılacak adil bir seçimle halk sizi sıfırlamasını
bilir.
Değerli
milletvekilleri, Mısır'da Sanae Al-Beltage adında bir
kadının kocası rejim güçleri tarafından El-Akrab
hapishanesine atılmış, 17 yaşındaki kızları
keskin nişancılar tarafından öldürücü bir darbe almış,
4 oğlu da hapse atılmış, doktor olan kocasının
hastane ve mal varlığına el konulmuş. Adalet arıyor ve
bizlerin adalet için sesimizi yükseltmemizi bekliyor. Zannedersem bu yazı
hepinize gelmiştir, kısaca değineceğim: Merhamet masum bir
duygudur, sadece temiz kalplere misafir olur.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 110uncu maddesinde geçen eklenmiştir
ifadesinin ilave edilmiştir şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bihlun
Tamaylıgil Bülent
Kuşoğlu Lale
Karabıyık
İstanbul Ankara Bursa
Mehmet
Bekaroğlu Burcu
Köksal Musa
Çam
İstanbul Afyonkarahisar
İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Burcu Köksal
konuşacak.
Buyurun
Sayın Köksal. (HDP sıralarından alkışlar)
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yine akçeli işler söz konusu olunca hazırlanan torba yasayla
karşı karşıyayız ama bu torba yasalar
vatandaşın mağduriyeti, vatandaşın haklı
talepleri söz konusu olunca nedense işlemiyor. Örneğin ilkokul,
ortaokul veya ilköğretim mezunu şehit yakınları son derece
haklı olan bir taleplerini dile getirmişlerdi. Bunlar hizmetli olmak
yerine memur olarak atanmak istiyorlardı ama ne yazık ki torba yasada
yerlerini bulamadılar.
Özelleştirme
mağduru 4/Clilere defalarca kadro sözü verildiği hâlde torbada
onlara da yer verilmedi. 2015 toplu sözleşmesinde 4/Clilere kadro
çalışması kararı alındı. Süresi 31/12/2017
tarihinde biteceği hâlde hâlâ daha bunlara ilişkin hiçbir adım
atılmadı, umurunuzda da değil gözüküyor.
Seçim
meydanlarında Kadro vereceğiz. dediğiniz taşeron
işçilere de torba yasada yer verilmedi. Kamuda çalışan tüm
taşeron işçilere kadro sözü verdiğiniz hâlde ne yazık ki
torba yasada yer vermediniz.
Emeklilikte
yaşa takılanlar, bunlar da yok torba yasada. Hâlbuki o kadar
haklı ve yerinde talepleri var ki birçoğu mağdur olmuş,
geçim sıkıntısı çekiyor. Devlet genç olduğu için
emekli etmiyor, öte yandan özel sektör Siz yaşlısınız.
diye iş vermiyor ama siz de bunların seslerine
kulaklarınızı tıkamış durumdasınız.
Yaklaşık bir yıl önce onlarla ilgili bir yasa teklifi verdim.
Buradan sesleniyorum: Gelin, hep birlikte Genel Kurulda bu yasa teklifini kabul
edelim ve onların mağduriyetlerini bitirelim.
Türkiyede
son beş yılda yaklaşık 5 bin Suriyeli şirket
kurulmuş. Kayıt dışı faaliyet gösteren 10 binden fazla
Suriyeli şirket var. Bunlar vergi vermiyorlar. Ama iş bizim
yurttaşlarımıza gelince torba yasada onlara ekstra vergiler
yüklemeyi biliyorsunuz. Ama kayıt dışı şirketlerle
ilgili hiçbir şey yapmıyorsunuz.
Bakın,
24 Kasım -yani yarın çünkü bugün itibarıyla saat on ikiyi
geçtiği için 23 Kasımdayız- Öğretmenler Günü. Ama torba
yasada maalesef öğretmenlerin sıkıntılarını
çözecek hiçbir hüküm yok; bilakis bugüne kadar yaptığınız
düzenlemelerle öğretmenleri kadrolu, ücretli, sözleşmeli gibi
kategorilere ayırdınız. Arkadaşlar, öğretmen
öğretmendir. Öğretmeni ücretliydi, sözleşmeliydi, kadroluydu,
şuydu buydu diye ayırmaktan vazgeçin.
Bir
de tabii atanamayan öğretmenler var. Yıllarca eğitim görüp
üniversitelerde dirsek çürütüp çok istediği, sevdiği mesleğini
yapamayan öğretmenler. Onların sıkıntılarını
bu Mecliste defalarca dile getirdiğimiz hâlde Atamalarını
yapın, onları öğretmenlik hayaline kavuşturun.
dediğimiz hâlde onlarla ilgili de hiçbir adım atmıyorsunuz ve
birçok atama bekleyen öğretmen adayı maalesef bu ülkede canına
kıyıyor arkadaşlar.
Rehber
öğretmenler, bunlar gerçekten son derece önemli eğitim isteminde.
Neden? Çünkü çocuklara psikolojik danışmanlık yapıyorlar.
Özellikle, istismar gibi çocuğa karşı işlenen suçların
tespitinde, çocukların okul başarılarında, psikolojik
durumlarının değerlendirilmelerinde son derece etkin bir role
sahipler. Fakat yeni bir yönetmelik getirdiniz, bu yönetmelikle rehber
öğretmenlerin rehber öğretmenlik dışında
Yani hatta
öğretmenlik mezunu olması şartını bile
kaldırıyorsunuz, herhangi bir lisans mezunu rehber öğretmen
olarak atanabilecek. Düşünebiliyor musunuz, çocukların psikolojisiyle
ilgilenen bir alanda herhangi bir lisans mezunu görev yapabilecek ve yine
getirdiğiniz bu yönetmeliğe göre rehber öğretmenler kendi
uzmanlık alanları dışında örneğin, sınav
gibi ya da nöbet gibi, büro işleri gibi kendi alanlarıyla ilgili
olmayan konularda çalıştırılabilecek.
Allah
aşkına, siz ne yapıyorsunuz ya? Eğitim sistemiyle o kadar
çok oynuyorsunuz, ülkenin temeline dinamit koyuyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Köksal.
BURCU
KÖKSAL (Devamla) Lütfen Sayın Başkan, sözlerimi bitireceğim,
sadece bir dakika ek süre istiyorum.
BAŞKAN
Bakın, size bir dakika ek süre veriyorum ama bundan sonraki
konuşmacılar lütfen süresi içinde konuşmalarını
bitirsinler; ek süre verme taraftarı değilim.
Buyurun.
BURCU
KÖKSAL (Devamla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Öğretmenler
çok önemli, gerçekten. Mustafa Kemal Atatürk, büyük önderimiz Milletleri
kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir. diyor ama siz bundan
bile ders çıkarmamışsınız çünkü öğretmenler
şu anda bu ülkede hak ettikleri gibi yaşayamıyorlar. Bir kere,
size yandaş olan bir sendikaya, belli bir sendikaya üye olmayan
öğretmenler maalesef arkadaşlar, istedikleri gibi istedikleri göreve
getirilmiyorlar.
Millî
her yerde olduğu gibi millî eğitimde de maalesef liyakati
kaldırdınız. Ben buradan şunu söylüyorum, hani Milletleri
kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenler ya, 2019 seçimlerinde de
öğretmenler sayesinde bu ülkede sizin iktidarınızdan
kurtulacağız.
Herkese
saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Köksal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Altay.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Çok kısa bir izahatta bulunmak istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın milletvekilimizin konuşmasıyla
ilintisiz olarak, gün içinde veya daha önce de grubumuza mensup milletvekilleri
kürsüden Siz kırdınız döktünüz, incittiniz, mahvettiniz, hayal
kırıklığı yarattınız. vesaire ithamlarda
bulunuyorlar. Kürsü, tabii, AK PARTİ Grubuna dönük olduğu için,
buradaki sizden anlaşılması gereken AK PARTİnin
sayın milletvekilleri değildir -öyle anlarlarsa diye söylüyorum-
buradaki sizden kasıt Hükûmettir.
Arz
ederim efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 110uncu
maddesinde geçen kurulabilmesi ibaresinin kurulması şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Haberal Fahrettin
Oğuz Tor
Konya
Ankara Kahramanmaraş
Zihni
Açba Ahmet
Selim Yurdakul Mehmet
Günal
Sakarya Antalya Antalya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal konuşacak.
Buyurun
Sayın Günal. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; gecenin
bu saatinde hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii,
bu saatte konuşulanlar böyle suya yazılır gibi geliyor ama yine
(AK PARTİ sıralarından Tutanaklara geçiyor. sesi)
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Erzincan) O zaman konuşmayın.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Tutanaklara geçiyor tabii, doğru söylüyorsunuz, bravo,
okuyan olursa tutanaklara geçiyor. Okuyan arkadaşlarımız var
gerçi; Sayın Aşkın Bak burada, o yine torba kanun deyince
Okudum ben Hocam. diye geldi az önce.
Yine
bir torba kanun yapıyoruz. Kalınlığını da
şöyle, tekrar, okuyan arkadaşlara göstereyim. Maalesef bu kötü
alışkanlıklar devam ediyor ama Sayın Başkana da
buradan sitemlerimizi iletiyoruz az önceki uygulamadan dolayı. Ben,
açıkçası, bir süredir yoğunluk nedeniyle
Bazı
şeylerde geliyorum ama, bütçeye de geldim. Yine kötü
alışkanlıklar sanki zuhur etmeye başlıyor gibi geldi.
Yani, saydığımız zaman olmadığını
gördük. Bunların olmamasını temenni ediyoruz. Burada
sataşma için söylemiyorum ama on yıldır hep beraber
olduğumuz arkadaşların tutumlarını biliyoruz. Burada
gereksiz tartışma yaratmak ve usule ilişkin şeylerle vakit
geçirmek doğru değil. O nezaheti bozmadan devam etmemizde fayda var
diyorum.
Bu
maddede, değerli arkadaşlar, kitle fonlama platformları
kuruluyor ve bununla ilgili de elektronik ortamda kurulan bu fonlar diğer
bazı düzenlemelere tabi değil. Tabii, bu söylediğim şey
Borsalar, piyasa işleticileri ve teşkilatlanmış diğer
pazar yerleriyle ilgili hükümlere tabi değildir. diyor.
Arkadaşlarımızın geniş bir şekilde Komisyon
sonrası muhalefet şerhinde de belirttikleri gibi bu gibi
düzenlemelerin esaslarının kanunla belirtilmesi gerekir. Niye? diye
sorarsanız
Arkadaşlar
herhâlde yoklama derdine düştüler gibi, okuyanlar var ama dinleyenler yok
herhâlde.
RAMAZAN
CAN (Kırıkkale) Dinliyoruz, dinliyoruz.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Yok, Ramazan biraz karıştırdı. Yoklama
için sorun yok, daha vakit var.
Değerli
arkadaşlar, bu ülkede Kombassan, Yimpaş olaylarını
yaşadık. Para toplayanların nelere yol
açtığını biliyoruz. Dolayısıyla burada elektronik
ortamda da olsa sadece kuruldan izin almanın dışında bir
şey yok. Efendim, düzenleyecek. Bunların kanunla düzenlenmesi lazım.
Arkadan gelen maddede sadece Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumuna iletilsin, web sitesi kapatılsın. diyor. Peki, bunun
başka cezası ne olacak? Genel hükümlere tabi. Şimdi, genel
hükümler ayrı bir şey. Burada insanlara güven esasına
dayalı olarak belli bir yatırım projesini de ortaya koysak para
toplama söz konusu. Ee, ne yapacağız? O suistimali önlemek için bu
düzenlemelerin burada yer alması gerekiyor, nasıl ki diğer
şirketlerle ilgili, diğer finansal kuruluşlarla ilgili
yapıyoruz. Bir taraftan bir düzenleme yapıyoruz, faktöring
şirketlerini -az önce Sayın Usta konuştu burada, arkadaşlar
önerge verdiler- dışarıda bırakıyoruz, öbür taraftan
başka bir kurum kuruyoruz, onların düzenlemelerini de Biz sonra
SPKda yapacağız. diyoruz. Yani suistimalleri önlemek için bunun
esaslarının, usullerinin, temel şartlarının kanunda
belirlenmesi gerekiyor. Dolayısıyla mali piyasalarda istikrarın
sağlanması, güvenin sağlanması, yatırımcı
güveninin sağlanması ancak doğru düzenlemelerle olur. Tabii
birçok kurum, birçok kurul bunlarla ilgili düzenleme yapıyor.
İşte SPK ayrı, BDDK ayrı, diğer şeyler
Şimdi Finansal Kuruluşlar Birliği kurduk -demin dediğim
gibi- leasing, forfaiting, faktöring kurduk ama farklı yere gidiyor.
Dolayısıyla bir yeknesaklık sağlanması lazım. Biz
Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu piyasalardaki düzenlemelerin bir elden
yürütülmesi için -seçim beyannamelerimizde de vardır- bir mali piyasalar
üst kurulu, bir tane kurul olsun, bunun içerisinde düzenleme daireleri olsun
dedik. Birçok da koordinasyon kurulu var ve bunların da tek bir mali
piyasalar yüksek kurulu olarak düzenlenmesi ve bu piyasalarda da kontrolün
sağlanması gerekir. Niye dedik? Güven esasına dayalı. En
küçük bir şey olduğu zaman o piyasalardan fon çekilmesi oluyor.
Türkiye gibi de açığı olan, pozisyon açığı olan,
dış açığı olan bir ülkede de bunların çekilmesi
için bu piyasalarda güvenin tesis edilmesi gerekiyor. Bu kapsamda, bu
çalışmaların gözden geçirilmesi ve bu verilen önergelerle
aslında aceleye getirilmeden düzenlemenin içine esasların, usullerin
konulması gerekiyordu, maalesef, şimdi yine geniş bir
şekilde tebliğlerle, yönetmeliklerle düzenlenecek. Sonra ne oluyor?
Onun bir tanesini Danıştay iptal ediyor, yönetmeliği, geliyoruz
yeniden kanunla düzeltmeye kalkıyoruz. Onlarca defa bunu gördük. Onun için
bu düzeltmelerin yapılması gerekir diyorum.
Tekrar
hepinize hayırlı geceler diliyorum. Başkanı da yormadan,
dakika uzatımı istemeden de bitirmiş oluyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Çok teşekkür ederim Sayın Günal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, 111inci madde üzerinde ikisi aynı mahiyette olmak üzere
üç adet önerge vardır. İlk okutacağım iki önerge aynı mahiyettedir,
birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 111'inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Erol
Dora Dilek
Öcalan Mahmut
Toğrul
Mardin Şanlıurfa Gaziantep
Mehmet
Ali Aslan Feleknas
Uca Behçet
Yıldırım
Batman Diyarbakır Adıyaman
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Erhan
Usta Baki
Şimşek Mehmet
Parsak
Samsun Mersin Afyonkarahisar
Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu Mehmet
Günal Mehmet
Erdoğan
Hatay Antalya Muğla
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk olarak Adıyaman
Milletvekili Sayın Behçet Yıldırım konuşacak.
Buyurun
Sayın Yıldırım. (HDP sıralarından
alkışlar)
BEHÇET
YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; şimdi, bu
120 maddelik torba yasanın en önemlisi yine Adıyaman,
Adıyamanın da tütünü. Yine tütün, tütün, tütün diyerek sözlerime
başlayacağım.
Tütün
yasaklamaları tarım politikasından bağımsız
değerlendirilemez. Üretmeyen tüketen ülkeyi dışarıya bir
pazar hâline getiriyoruz. Nasıl et ithalatı varsa, saman ithal eden
bir ülkeye dönüştüysek, aynı şekilde tütün ithal eden bir ülke
olacağız. Ancak kendi tütünümüzün doğallığında
oluşmuş marka değeri ve pazarını bitirmeye
çalışıyoruz. Sarmalık kıyılmış tütüne
yasal güvence getirilmeden atılacak her adım, her an tütün üretimini
bitirme noktasına getirebilir. Yasal güvence de düşük vergi ve
teşvik politikalarıyla olur. Yoksa Alın kooperatif kurun,
tütününüzü buradan satın, ben sizden yüzde 83 vergi alırım.
derseniz, makarona da çok fahiş vergiler getirirseniz, bunun adı
yasal güvence değil, yasal engelleme olur.
Pratikte
olanı ben buradan tekrar izah edeyim size. Sarmalık
kıyılmış tütünün şu anda oluşmuş bir piyasası
var. Yasal bir durum, yasal bir güvence yaratamazsak, sadece geleceği
belirsiz kooperatif seçenekleriyle değerlendirirsek tütün üretimi zamanla
yok olacaktır. Adıyaman daha da yoksullaşacak, daha da
ırgatlaşacaktır. Bu duruma halk, haklı olarak tepki gösterdi.
Tasarının ilk hâline çok tepki oldu. Adıyamanda yürüyüşler
oldu. Her kesimden, her görüşten insanlar beraber hareket etti.
Tasarı, ilk hâli biraz makyajlanarak tekrar Meclis gündemine geldi.
Şimdi, bu, yarın öbür gün Mecliste oylanıp yürürlüğe girecek.
İktidar yine buna bir kılıf uyduracak. Yok kooperatifle, yok
Kayıt altına alacağız. yok Yeni teknolojiyle biz tütünün
önünü açıyoruz. diyecekler, bunlar külliyen yalan. Artık halk da
buna inanmıyor. Yarın öbür gün bu cezaları biraz erteleyebilirler.
İşte, olası bir erken seçim veya yerel seçimden dolayı bu
cezaları biraz erteleyebilirler ama bu seçimler gündemde olmasa tamamen
yasaklanacak.
Uluslararası
güçler, tütün baronları iktidara baskı yaparak istediklerini
yaptırıyorlar. Adıyaman tütün yasaklarıyla mağdur
olacak. Bu durumu kavrayan halkımız 24 Kasım 2017 tarihinde
-yani yarın diyelim artık, 23ündeyiz- demokratik tepkilerini dile
getirmek için bir araya gelip basın açıklaması yapmayı planlarken
Adıyaman Valiliği hemen Otuz gün süreyle tüm toplantı, gösteri,
yürüyüş ve basın açıklaması yapılmasına izin
verilmeyecektir." şeklinde bir yazılı açıklama
yapmıştır.
Halkımızın
ekmeğini elinden alın, malına göz koyun, sonra da
Vatandaşlarımızın can ve mal güvenliklerini korumak
amacıyla... deyip halkın demokratik tepkilerini ortaya
koymalarını engellemeye yönelik bir yasak getirin. Adıyaman
Valiliğinin yaptığı da tam budur.
Az
önce bir haber aldım, Adıyaman basınına düşmüştü;
sosyal medyada bu yürüyüşe davet yapan 2 kişi gözaltına
alınmış. İşte demokrasi
anlayışınız bu. Adıyamanın can
damarını yasaklıyor... Halk demokratik tepkisini dile getirecek,
onu da şimdiden yasaklıyorsunuz. Bu durumu ben buradan
kınıyorum. Bırakın halk demokratik tepkisini
barışçıl bir şekilde haykırsın. Niye
korkuyorsunuz? Kimden korkuyorsunuz? Adıyaman halkıyla birlikte tüm
kesimler, valilik dâhil resmî kurumlar, tüm siyasi partiler birlikte hareket
ederse kime ne zararı olur? Kazanan Adıyaman olur. Valiliğin bu
tutumundan dolayı ben de yarın Adıyamana gidiyorum, bu
basın açıklamasına gideceğim, coplanma pahasına,
gazlanma pahasına bu yürüyüşü destekleyeceğim, bu olaya sahip
çıkacağım.
Bir
de aynı şekilde tarımla ilgili... Adıyaman, biliyorsunuz,
tarım kenti ama yanı başımızdaki devasa baraj gölünden
yararlanamıyoruz. Bu gölü besleyen, baraj gölüne 2-3 kilometre
uzaklıktaki bir yere, Adıyaman'ın Kâhta Çayı üzerine
kurulması planlanan bir HES var. BU HESe civar köylerin hepsi
karşı çıktı, olay mahkemeye intikal etti, Bilirkişi
gelecek." dendi. Daha bilirkişi raporu tamamlanmadan oradaki firma,
iktidara güvenen firma gitmiş, orada yine çalışmalar
yapmış. Halk buna tepki gösterince olaylar olmuş. İki üç
kişi gözaltına alınmış, bunlardan biri de muhtar. Yöre
halkı bu barajın yapılmasına karşı
çıkıyor; dava yoluyla, basın açıklamasıyla iradesini
ortaya koyuyor. Bu nedenle, Kâhta Çayı üzerinde yapılması
düşünülen bu HESten yöre halkının hassasiyeti gözetilerek,
vazgeçilmeli diyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.
Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde şimdi de Samsun Milletvekili Sayın
Erhan Usta konuşacak.
Buyurun
Sayın Usta. (MHP sıralarından alkışlar)
ERHAN
USTA (Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 502
sıra sayılı Kanun Tasarısının 111inci maddesi
üzerine verdiğimiz önerge üzerinde söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlarım.
Şimdi,
bugün -aslında dün- gündüz vakitlerinde yolsuzlukla ilgili grup önerisi
üzerinde konuşurken şunu ifade etmiştik: Malum, Türkiyenin son
üç yılda bu Uluslararası Şeffaflık Örgütünün
yaptığı Yolsuzluk Algı Endeksinde 22 basamak
kötüleştiğini söylemiştik. Ülkede yolsuzluğa neden olan
hususlardan bir tanesinin rant olduğunu söyledik ama nedenlerini bir
miktar belki açıklamak gerekecektir veya nasıl geliştiğini.
Şimdi,
kabaca, bir ekonomide rant -bunun bir sürü çeşitleri var belki ama- burada
konuştuğumuz rant iki şekilde oluşuyor; bunlardan bir
tanesi, imar düzenlemeleri yoluyla. Yani, işte, bir arsayı, araziyi
alıyorsunuz, oranın imarıyla ilgili, emsaliyle ilgili
birtakım değişiklikler yapılıyor ve orada ciddi bir
rant oluşuyor, birincisi bu.
İkincisi
de bir yere -bu, eski bir yerleşim merkezi olabilir veya yeni bir
yerleşim yeri yerleşime açılıyor- oraya ciddi bir kamu
hizmeti götürülüyor. Ne yapıyorsunuz? Diyelim ki üçüncü
havalimanını yapacaksınız. Orada bir kısım
insanlar arsaları, arazileri topluyor. Orada arsa fiyatları
astronomik bir şekilde artıyor, burada böyle bir rant oluşuyor.
Rant oluşsun, fena mı? denilebilir. Fakat, tabii, bu rant
oluşumunun ekonomide, sosyal hayatta birtakım etkileri oluşuyor.
Şimdi, bizim sistemimizde, burada oluşan rantın
vergilendirilmesine yönelik bir şey var mı? Yok. Şöyle bir örnek
verelim: Yani, sizin kapınızın önüne belediye bir
kaldırım yapsa, oraya bir asfalt dökse, bir şey yapsa
harcamalara katılma payı adı altında -ki bununla da
karşılaştık, kameralara da yansımış bir
kısım olaylar oldu, bir kısım harcamalara katılma
payı adı altında çok yüksek miktarlar talep edildi- sizden para
talep edebiliyor. Ancak, 100 dönüm araziniz var, orada ciddi bir kamu
yatırımı yapılıyor, orada oluşan şerefiyeden
veya oluşan değerden devlet hiçbir şey alamıyor, hukuken
bunu alma imkânı yok. Veya, az önceki imar rantı şeklindeki bir
durumda yani emsali 1den 5e çıkarıyorsunuz, diyelim ki 100 daire
yerine 500 daireye çıkıyor, ancak hukuki olarak oradan devletin bir
şey alma imkânı yok; ne belediye alabiliyor ne de merkezî yönetim
alabiliyor. Dünyada nasıl? Dünyanın birçok ülkesinde burada
oluşan rantlar vergilendiriliyor. Şimdi, bu vergilendirilmediği
zaman ekonomide ciddi sorunlara yol açıyor. Yani, şunu da söyleyeyim:
Aslında bu aksaklığı Adalet ve Kalkınma Partisi
Hükûmeti gördü ve Onuncu Kalkınma Planının -Arkadaşlar
Onuncu Kalkınma Planını açın, okuyun- birçok
bileşeninde, hem öncelikli dönüşüm programında hem de
politikalarında ekonomide bu şekilde oluşan rantın
vergilendirilmesine yönelik tedbirler vardır. Dönemin Sayın Başbakanı
2 defa bu konuyla ilgili basın toplantısı
yapmıştır Bu vergilendirmeyi getireceğiz. şeklinde
fakat bu bir türlü yapılamıyor.
Şimdi,
bir iktisatçı olarak
Yani, kentleşme açısından ciddi
sorunlara yol açıyor. Ne oluyor? Altyapı yok. Yani, şu
Çukurambarı bir düşünelim, yeni bir yerleşim yeri. Oradaki emsallerin
yüksekliği
Şu anda trafik tıkalı zaten Çukurambarda, daha
yeni yerleşim yerlerinden. Yani, dünyada şehirler böyle
yapılmıyor. İşte, İstanbula bakın, silueti
bozuyorsunuz, şehirler betonlaşıyor çünkü bunun önünü almak
mümkün değil. Yani, 1 emsali 5 emsale
çıkardığınız zaman orada ona ilişkin bir
altyapı olmadığı hâlde bir sürü işlem
yapılıyor.
Şimdi,
iktisadi açıdan neye yol açıyor? Bir defa, kaynakların etkin
olmayan dağılımına yol açıyor. Bakın, Türkiye'nin
en büyük elektronikçisi, AR-GE yapması gereken, yüksek teknoloji üretmesi
gereken firmaları gidiyor konut inşa ediyor, AVM inşa ediyor.
Böyle olursa kim yapacak AR-GEyi, kim elektronikte üretim yapacak? 500 sanayi
firmamızın, 500 büyük sanayi firmasının sadece 12 tanesi
yüksek teknolojili ürün üretiyor arkadaşlar; Türkiye'nin en büyük 500ünde
sadece 12 firma yüksek teknolojili ürün üretiyor. Dolayısıyla Ya,
varsın olsun, ne olacak? İşte, inşaatlarımız var,
binalarımız var. diyemeyiz. Bu rantın vergilendirilmesi
lazım. Bu rantı vergilendirmediğimiz sürece kaynak tahsisindeki
bu çarpıklığa dur deme imkânımız yok. Cari açık
da bundan oluşuyor, ekonomideki ısınmanın, makroekonomik
dengelerdeki bozulmanın temelinde de bu var. Buradaki detayları,
yolsuzluğa yol açma kısmını da ayrıca ifade
edeceğim, onları da ilerleyen maddelerde izah etmeye
çalışacağım.
Genel
Kurulu saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Karar yeter sayısı istiyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunacağım,
karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul
edenler... Kabul etmeyenler...
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Var, var Sayın Başkanım. Elektronik
yapın.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Yok.
MÜSLÜM
DOĞAN (İzmir) Yok, yok.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı vardır, önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Olmaz böyle şey ya! Böyle bir şey olamaz ya!
Nerede var ya?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Geliyor, görmüyor musun?
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sen görmüyor musun? Geleni bırak.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, sakin olun lütfen.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sen dışarıdan gelip karar yeter
sayısı istiyorsun.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Buradan istedim ben.
MÜSLÜM
DOĞAN (İzmir) Yok Başkanım, yok.
ŞAHİN
TİN (Denizli) Karar yeter sayısı var.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Allah aşkına, şuna bak, 65 kişi var!
BAŞKAN
Sakin olun lütfen.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Böyle bir yetki kullanamazsınız Sayın
Başkan, orayı keyfî yönetemezsiniz.
BAŞKAN
Ben burayı keyfî yönetmiyorum.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Ben de keyfî, geleyim, burada konuşayım.
BAŞKAN
E, gelin yanıma, buradan bakın bakalım, var mı karar
yeter sayısı, yok mu.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sen İç Tüzükü işgal edersen, ben de gelir
burada konuşurum. Olmaz ya!
ŞAHİN
TİN (Denizli) Niye provoke ediyorsun sen?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım, siz devam edin.
BAŞKAN
Sayın Altay, gelin buraya, gelin, beraber bakalım, var mı
karar yeter sayısı, yok mu. Haydi, gelin.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Şimdi var.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) E, şimdi zaten önemli olan.
Dışarıdan geliyorsun, karar yeter sayısı
arıyorsun.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Hakikaten ayıp ya!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Sayın Altay
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Şimdi, sayın milletvekilleri, ben diyorum ki
-siz de şahitsiniz- burada karar yeter sayısı yok.
BAŞKAN
Sayın Altay, lütfen yerinize oturur musunuz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, lütfen Genel Kurulun
vaktini boşa harcamasına müsaade etmeyin.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Neye göre beni yerime çağırıyorsunuz?
İç Tüzüke göre.
BAŞKAN
Çünkü sizi buraya davet etmedim.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) İç Tüzüke göre ben şimdi bir
yanlış yapıyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Doğru.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Evet.
Siz
de İç Tüzüke göre bir yanlış yapıyorsunuz.
BAŞKAN
Yanlış yapmıyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Var mı, yok mu karar yeter sayısı?
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Yarısı yok.
BAŞKAN
Buyurun, geçin yerinize.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Geçmiyorum.
BAŞKAN
- Yerinize geçin lütfen Sayın Altay, ne yapıyorsunuz?
ENGİN
ALTAY (İstanbul) - Siz keyfî iş yaparsanız ben de yaparım.
BAŞKAN
E, geçmiyorsanız ben de beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
00.54
ON İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 00.59
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci Birleşiminin On İkinci
Oturumunu açıyorum.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon
yerinde.
Hükûmet
yerinde.
111inci
madde üzerindeki diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 111'inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bihlun
Tamaylıgil Mehmet
Bekaroğlu Bülent
Kuşoğlu
İstanbul İstanbul Ankara
Erkan
Aydın Musa
Çam Lale
Karabıyık
Bursa İzmir Bursa
MADDE 111- 6362
sayılı Kanunun 99 uncu maddesinde yer alan dördüncü fıkra
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(4) Kuruldan izin
alınmaksızın kitle fonlama platformları
aracılığıyla halktan para toplandığına veya
Türkiye'de yerleşik kişilere yönelik olarak internet
aracılığıyla yurtdışında
kaldıraçlı işlem ve kaldıraçlı işlemlerle
aynı hükümlere tabi olduğu belirlenen türev araç işlemleri
yaptırıldığına ilişkin bilgi edinilmesi halinde,
Kurulun başvurusu üzerine Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumu, ilgili internet sitesine erişimi engeller. "
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde
Bursa Milletvekili Sayın Erkan Aydın konuşacak.
Buyurun Sayın
Aydın. (CHP sıralarından alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gecenin bu saatinde 502
sıra sayılı Tasarının 111inci maddesi üzerine
verdiğimiz önerge için söz almış bulunmaktayım.
Tabii, bu saatte, sağ
olsun, grup başkan vekilimiz biraz hareketlendirdi, hem de iktidar partisi
de buraya gelmiş. (AK PARTİ sıralarından Görevi. Görevini
yapıyor. sesi) Görevini çok iyi yapıyor. 200 kişi yok
bakıyorum burada. Sağ olsun, biz de onlarla birlikte mücadeleye devam
ediyoruz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya)
Sizde kaç kişi var?
ERKAN AYDIN (Devamla)
Şimdi, ben size söyleyeyim
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
Sayın milletvekilleri
ERKAN AYDIN (Devamla)
Bakın, ne güzel, herkesin biraz daha maddeye ilgisini çekmek için bu
işte güzel bir yöntem oldu.
Bu 111inci madde ne diyor?
Kitle fonlaması
Nedir bu efendim? Muhtemelen okumadınız, ben
size okuyayım, hem bilginiz olsun, madem bu saatte buradasınız.
Diyor ki: Girişimcilerin bir fikri hayata geçirmesi ya da
bağış alması için internet üzerinden çok sayıda
kişiden fon çağrısı yapması kitle fonlaması olarak
niteleniyor. Nereden çıkmış bu? 2008 krizinde Amerikada,
işte Avrupada bakmışlar para toplayamıyorlar, böyle bir
yöntem icat etmişler; 2015 yılında da 5 milyar dolar gibi bir
para bu yöntemle toplanmış. Yani bildiğiniz bağış
toplamanın başka bir modelini elin oğlu icat etmiş,
kullanmış, sağ olun sizler de herhâlde Bizde de bu işler
olur. demişsiniz, kopyala-yapıştır bir kanun
tasarısı olarak torbaya atmışsınız. Ama bu işler
öyle oluyor mu, bir bakalım.
Şimdi, bunları
yapabilmek için öncelikle bunların bir riskine bakmak lazım. Bizim
memlekette hepimizin bildiği saadet zincirleri, Jet Fadıllar, yurt
dışında kurulan, dini sömürerek saadet zincirleriyle toplanan
paralarla holdingler oluşturulduğu ve bu şekilde nerelere
gittiği belli olmayan bir sürü yapı olmuş. Eğer burada
gerekli önlemler alınmazsa buradan internet üzerinden toplanan paralarla
yeni Jet Fadıllar, Banker Kastelliler ortaya çıkabilir. O yüzden de
bunların hukuki olarak açıklarının iyi kapatılması
gerekiyor. Kapatılmazsa gene bir sürü mağdurlar, gene bir torbaya
yasa, hadi bakalım bu mağdurları -işte İhlas
mağdurları gibi- nasıl engelleyebiliriz
Bu, işin yasal
boyutu.
Şimdi, SPK da diyor ki:
İzinsiz internet sitesi yaparsa buna el koyarız. BTK de bunları
kapatır. Bunlar güzel.
Peki,
fiiliyatta ya da gerçek hayatta nasıl oluyor? Yapılan bir
değerlendirmede, insan kaynaklarında Türkiye, 47 ülke arasında
sondan 5inci. Yani bunları yapacak kaynağınız yok.
Eğitim ortada. Siz İnternetten bir şey icat edelim. diyorsunuz
ama bunu yapacak genç yetiştiremiyorsunuz. Arada çıkan az uz beyinler
de beyin göçü olarak Amerikaya, Avrupaya gidiyor. Bu sistemle, eğitimin
olmadığı bir modelle, OHALin hüküm sürdüğü, hukukun
olmadığı, demokrasinin olmadığı bir ortamda
istediğiniz kadar torbaya yasa atın, istediğiniz kadar madde
koyun, sonuç nafile olacaktır. Bunları gördük, bu filmleri.
O
yüzden bu yasaları yaparken gelin öncelikle, o ülkemizdeki bu inovasyon
yapabilecek, düşünebilecek, üretebilecek, sorgulayabilecek çocuklar,
gençler yetiştirelim. O gençler, eminim ben, bundan çok daha iyisini
yapabilecek kapasiteye sahip. Türk milleti zekidir, çalışkandır
ama bu eğitim sistemiyle o zeki çocuklar, o çalışkan beyinler,
maalesef, sizlerin sayesinde, her gelen Millî Eğitim Bakanının,
bir önceki bakanı kötülemesi sayesinde yapboz tahtasına dönen
TEOGlarla, SBSlerle, SMSlerle, ismini
karıştırdığım sistemlerle gidip şu fonlama,
kitle fonlaması, internet üzerinden para toplama gibi modellerle para
toplayabileceğinizi umuyorsanız, şimdiden söyleyeyim, koca bir hayal
kırıklığı olacaktır. O yüzden, öncelikle OHALin
kaldırılması, eğitim sisteminin gerçekten
araştırıcı, sorgulayıcı, düşündürücü bir
sisteme dönmesi, hukukun tekrar egemen olması ve tam demokrasiye geçerek
bunları yapmasak da bunlardan çok daha iyisini bizim gençlerimiz, bizim
ülkemiz yaratabilir ve içine düşülen bu darboğazdan
Biliyoruz hazine
tamtakır kuru bakır, para yok. O yüzden, türlü
BAYRAM
ÖZÇELİK (Burdur) Önerge neydi, önerge?
ERKAN
AYDIN (Devamla) İşte, önerge bu. Hazineye para toplama önergesi. O
yüzden diyorum ki: Bunlarla uğraşmayın, gelin asıl
sorunlarla uğraşın ki bu sorunlar da, bu tali sorunlar çözülsün
diyorum.
Gecenin
bu saatinde hepinize saygı ve selamlarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aydın.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
112nci
maddede üç adet önerge vardır, aykırılık sırasına
göre okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 112nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Erol
Dora Dilek
Öcalan Mahmut
Toğrul
Mardin Şanlıurfa Gaziantep
Mehmet
Ali Aslan Feleknas
Uca
Batman Diyarbakır
BAŞKAN
- Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
düzenleme ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununda
değişiklik yapılmıştır. Tasarının
komisyona sevk edilen ilk hâlinde, elektrik piyasası ile çok sayıda
değişiklik öngörülmekteydi. Yapılan tartışmalar
sonrası bu maddelerin bir kısmı çıkarıldı, ancak
112 ve 113üncü maddeler ile bu kanuna dair yeni maddeler ihdas edildi.
Buradaki temel sorun, bu maddelere konu olan düzenlemelerin Plan ve Bütçe
Komisyonu ihtisas alanına girmediği hâlde, apar topar o komisyondan
geçirilmesi durumudur. Torba tasarıların en temelde
yarattığı sorun, ilgili ihtisas komisyonlarında
görüşülmeyen düzenlemelerin, çoğunluk tahakkümü nedeniyle geçirilmesi
ancak uygulamada bu düzenlemelerin çok sayıda problem
yarattığı gerçeğidir. Dolayısıyla, bu
düzenlemenin ilgili ihtisas komisyonunda görüşülmek üzere tasarıdan
çıkarılmasını öngörmekteyiz.
BAŞKAN
- Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 112nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet
Bekaroğlu Bülent
Kuşoğlu Bihlun
Tamaylıgil
İstanbul Ankara İstanbul
Lale
Karabıyık Musa
Çam Haydar
Akar
Bursa İzmir Kocaeli
MADDE
112- 14/3/2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası
Kanununun 16ncı maddesinin yedinci fıkrasından sonra gelmek
üzere aşağıda yer alan fıkra ilave edilmiş ve sonraki
fıkra buna göre teselsül ettirilmiştir.
"(8)
Elektrik dağıtım şirketlerinin denetimleri haricinde de
genel aydınlatma kapsamında tespit edilen yanmayan, yerinde olmayan
armatür ve/veya direklere ilişkin eksiklerin giderilmesine ilişkin
süre verilir. Belirlenen sürelerde eksikliklerin giderilmemesi durumunun tespiti
ile belirlenen her bir direk veya armatür için Bakanlığın Kurula
bildirmesine müteakip Kurul tarafından beş yüz Türk Lirası idari
para cezası verilir. Tespit edilen eksikliklerin giderilmesine
ilişkin verilecek süreler ve eksikliklerin tespit esasları
yönetmelikle belirlenir. Bu Kanuna göre verilen idari para cezaları
tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akar konuşacak.
Buyurun
Sayın Akar. (CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet,
dağıtım şirketlerinin genel aydınlatma üzerindeki
eksikliklerinin giderilmesi, giderilmezse cezai bir durumla
karşılaşmasıyla ilgili bir kanun teklifi bu. Tabii, kanun
teklifi bu olunca elektrikten biraz bahsetmek gerekiyor.
Geçenlerde
Maliye Bakanı buradayken kendisine sordum, bu kadar vergi topluyorsunuz,
ne yapıyorsunuz bu vergileri dedim. Cari açık artmış, bütçe
açığı dayanılmaz boyutlara gelmiş, dolar her gün
artıyor. Bana Yatırım yapıyoruz, sosyal yardımlar
yapıyoruz. Halkın refahını artırmak için
kullanıyoruz. diye bir ifade kullandı. Şimdi, bir başka
şey daha söyledi, Bu vergilerin tümü 2002den önce vardı. Biz yeni
vergi getirmedik. dedi. Ben hemen burada söyleyeyim yeni vergiyi:
İletişim vergisi diye bir vergi vardı, geçici vergi. Deprem
nedeniyle konulmuştu ve bu verginin süresi zannediyorsam bir üç yıl,
depremdeki yaraları gidermek için konulmuştu. Sonra sizin
Hükûmetinizde bu kalıcı hâle getirildi ve bugüne kadar iletişim
vergisinden 54 milyar lira para topladınız, 54 milyar lira para
topladınız. Bu da sizin ilave etmiş olduğunuz vergi. Yeni
vergiler koymaya gerek yok, zaten her getirdiğiniz kanunda vergilere ilave
yükler getiriyorsunuz vatandaşlara. Bu mevcut vergileri artırarak
yaşamınızı sürdürüyorsunuz.
Hepimizin
bildiği bir şey vardı yetiştirilirken gençlik
çağımızda, vergi veren insanlara veya vergiyi teşvik etmek
için Bu vergiler yol, su, elektrik olarak size geri dönecek. denirdi. Ben
geçen günkü konuşmamda yolları, tünelleri konuştum. Kimler
tarafından yapıldığını, nasıl
yapıldığını, nasıl ödendiğini, hangi
kredilerin alındığını söyledim. Şimdi biraz da
elektriğe bakalım isterseniz.
Elektriğe
baktığımızda, bakın, elektrik, üretim tesislerinde
ortalama 7 kuruşa mal oluyor, 7 kuruşa, 2 cent veya 8 kuruş
diyebiliriz, dolara 4 lira dersek 8 kuruşa diyebiliriz. 8 kuruşa mal
olan elektriği dağıtım şirketlerine TEDAŞ 16
kuruşa veriyor arkadaşlar. Bunu verme gerekçesi, işte sizin yine
yap-işlet-devret projeleriniz devreye giriyor. Doğal gazla garanti
alım, elektrik alımı verilen bu garanti projeler nedeniyle 16
kuruşa çıkıyor elektrik otomatikman 7 kuruştan. 16
kuruşa dağıtım şirketine verilen elektrik,
vatandaşın faturasına 21 kuruş olarak yansıyor. Sadece
sade bedel, net bedeli 21 kuruş olarak yansıyor.
Şimdi,
ben size bu 21 kuruş yansıyan elektriğin ilave bedellerle kaç
lira olduğunu anlatmak istiyorum. 200 kilovat standart
Bunlar normal bir
aile, ayda 200 kilovat elektrik yakıyor. Normal aile standardı bu.
Elektrik ücreti 43 lira 23 kuruş tutuyor, 43 TL tutuyor. Hemen peşinden
dağıtım bedeli geliyor: 23,72 lira. Neredeyse yarısı
kadar dağıtım bedeli geliyor. Dağıtım bedelinin
içinde ne var arkadaşlar? O elektrik dağıtım
şirketlerinin yatırım yapıyoruz diye 1 metre kablo
çektiği zaman, 1 direk diktiği zaman aldığı para.
Bakın, bizim verdiğimiz vergilerle yatırım
yapmıyorsunuz. Eğer vatandaşa elektrik gidecekse, vatandaşa
kablo lazımsa, vatandaşa direk lazımsa ne yapıyor?
Parasını vatandaş ödüyor bunun, bu yatırımın parasını
vatandaş ödüyor.
Dağıtım
bedelinin içerisinde kayıp kaçak bedeli de var arkadaşlar. Tabii, bu,
Yargıtaydan bozulduğu için, Alamazsınız. dediği için
burada bir kanunla, yine alavereyle bunu dağıtım bedelinin
içerisine tek bir madde olarak koydunuz. Burası, topladığınız
zaman, 200 kilovatı 66,95 TL yapıyor.
Bir
de Enerji Fonu var arkadaşlar. Enerji Fonu, aslında
dağıtım şirketlerinden alınması gereken bir para,
dağıtım şirketlerinden. Niye, biliyor musunuz? Yasa 1984te
çıkmış, o zaman dağıtım şirketleri yok,
özelleşmemiş; oradan AR-GE ve yatırımlar için yüzde 1lik
bir para alınıyor. Şimdi okuyorum size: Enerji Fonu nihai
tüketiciye elektrik enerjisi satışı yapan lisans sahibi tüzel
kişilerin sektörün altyapı giderlerine
Nokta, nokta, devam ediyor.
Peki, bu parayı dağıtım şirketleri vermesi gerekirken
parayı kimden alıyoruz? Vatandaştan alıyoruz,
vatandaştan alıyoruz yüzde 1i; aslında bunu
dağıtım şirketleri vermek zorunda. Burada da
dağıtım şirketlerini koruyorsunuz. Zaten kasalarındaki
paraları, okunmayan sayaçları özelleştirmede koruduğunuz
gibi korumaya devam ediyorsunuz. Bunların vermesi gereken parayı yine
vatandaşın faturasına yüklüyorsunuz. 0,43lük bir bedel geliyor.
Hemen
peşinden TRT payı yüzde 2 diyor.
Enerji
tüketim vergisi koymuş yüzde 5 de. Bu da hani direk dikildiği zaman,
kablo çekildiği zaman eğer kaldırıma zarar verirseniz
belediyelere gidiyor otomatikman. Oldu mu size 70,41.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR
AKAR (Devamla) KDVyi koyuyorsunuz yüzde 18; 12 lira 67 kuruş da bu
yapıyor. 43 liralık fatura
BAŞKAN
Bana mı söylüyorsunuz? Talep ediyorsanız vereyim. 43 liralık
faturayı ben ödemiyorum.
HAYDAR
AKAR (Devamla) 43 liralık fatura 83 liraya vatandaşa mal oluyor
arkadaşlar, 83 lira. İşte, bunları çözmeniz gerekiyor.
BAŞKAN
Peki, bir dakika daha süre verelim Sayın Akara.
HAYDAR
AKAR (Devamla) İşte, Bakana soruyorum, diyorum ki: Ne
yaptınız? Diyor ki: Yatırım yaptık. Elektrik
faturasını ödeyen vatandaş kendi yatırımını
yapıyor, tünelden geçen vatandaş kendi parasını ödüyor,
köprüden geçen vatandaş kendi parasını ödüyor. 21 tane dağıtım
şirketini 12,9 milyar dolara özelleştirdiniz. Soruyorum şimdi: 1
tane hidroelektrik santral mi yaptınız? Şimdi soruyorum: 1 tane
termik santral mi yaptınız? 1 tane dere üzerine 1,5 megavatlık
enerji üreten 1 tane santral mi yaptınız? Ne yaptınız? Her
şeyi vatandaşa yaptırıyorsunuz, bütün parayı
vatandaştan alıyorsunuz, benzine zam gelince Otomatik, bilgisayar
yapıyor. diyorsunuz. Ama bunların tümünü sizin
yaptığınızı iddia ediyorsunuz, değil mi?
Yazık bu vatandaşa.
Arkadaşlar,
oturalım bunları konuşalım, vatandaşın üzerindeki
yükü nasıl rahatlatacağız diye konuşalım.
Yapmayın bunları, vatandaşa bu kadar yüklenmeyin, gerçekten
vatandaşın durumu perişan diyor, hepinize sevgiler saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akar.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 112nci
maddesinde geçen "beş yüz Türk Lirası ibaresinin "bin Türk
Lirası şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Haberal Fahrettin
Oğuz Tor
Konya Ankara Kahramanmaraş
Zihni
Açba Ahmet
Selim Yurdakul Mustafa
Mit
Sakarya Antalya Ankara
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Ankara Milletvekili Sayın Mustafa Mit konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Mit. (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
MİT (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 502
sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Diğer
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 112nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisinin görüşlerini anlatmak için söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, ülkemiz çeşitli ağır sorunlarla karşı
karşıyadır. Vatandaşın gündemi işsizlik,
enflasyon ve geçim sıkıntısıdır.
Vatandaşımızın geçim sıkıntısının
yanında, diğer iç ve dış sorunlarla mücadele etmek ve çare
bulmak zorundayız. Ülke olarak karşı karşıya kaldığımız
sorunlar, günlük siyasi çıkar çatışmalarının çok
ötesinde, devletin ve milletin bekasını tehdit edecek
boyuttadır. İstiklal Harbini yürüten bu Gazi Meclis, bugün
karşı karşıya kaldığımız
sorunların üstesinden gelebilecektir. Çünkü bu Meclis, milletin Meclisidir
ve gücünü milletten almaktadır.
Değerli
milletvekilleri, işsizlik artık millî güvenlik meselesi hâline
gelmiştir. Çift haneli rakamlarda sürekli olan işsizlik, aynı
zamanda ekonominin bir ayağı olan iş gücünün atıl
kalması demektir. İşsizlik, geleceğimizi tehdit etmektedir.
Enflasyon, iki haneli rakamlarda seyretmektedir. Zaten geçim
sıkıntısı olan sabit ve dar gelirli kesim daha da
fakirleşirken bu gidişat artık milleti tehdit etmekte, bütün
değer yargılarını da bozmaktadır. Ekonomi, kendi
dengeleri içerisinde yön arayışına devam etmektedir. Fonlama
maliyetinin oranının yüzde 12 civarında, gösterge faizinin yüzde
14 ve on yıl vadeli hazine tahvil faizinin yüzde 13ü
aştığı bir ekonomik tabloda enflasyon yüksek olacaktır
ve bu durum karşısında mutlaka acil ve radikal tedbirlerin
alınması gerekecektir.
Net
400 milyar dolar dış borcu olan Türk lirasının iki günlük
kur artışından dolayı kaybı 40 milyar
civarındadır. Merkez Bankası, yeni bir uygulama olarak
uzlaşmalı vadeli dolar satışında bir aylıkta
ortalama 3,94; üç aylıkta 4,02; altı aylıkta ortalama 4,13 lira
olarak teklif almıştır. Merkez Bankası bugün
itibarıyla bankaların borç alabilme limitlerini gecelik vadede
yapılan işlemler için sıfıra düşürmüştür. Gündüz
işlemlerde ise 2 katına çıkarmıştır. Merkez
Bankasının bu iki ayrı enstrümanla müdahale etmesine rağmen
doların kuru 3,97 civarındadır.
Değerli
milletvekilleri, dövizdeki artış iğneden ipliğe bütün
hayatı etkileyecektir. Gıda arzında ciddi sorun yaşayan
ülkemizdeki üretici enflasyonu, faiz ve kur baskısı
karşısında daha da savunmasız kalmıştır.
2004
yılında tarıma verilen destek 3 milyar lira iken kullanılan
nakdî kredi miktarı 5,5 milyar liradır. 2016 yılı
verilerine göre, tarıma verilen destek 11 milyar lira olup kullanılan
kredi 72 milyar lirayı bulmuştur yani on iki yılda tarım destekleri
4 kat artarken nakdî kredi miktarı 13 kat artmıştır. Bu
tablo karşısında söylenecek söz kalmamıştır.
Acilen buna çare bulmamız gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, son yıllarda makine ve teçhizat
yatırımları neredeyse sıfıra inmiştir; bu durum,
faiz ve kurda meydana gelen istikrarsızlık sebebiyledir. Ekonominin
öncelikli amacı üretim, sermayesi ise güvendir. Güvenin
olmadığı bir ortamda ekonominin düzgün seyretmesini beklemek
hayaldir. Finans sektörünün neredeyse bütün katma değeri kâr hanesine
yazdığı bir modelde Dördüncü Sanayi Devrimini gerçekleştirmemiz
mümkün değildir. Kalkınma planı ve eylül ayında ortaya
konulan orta vadeli plandaki öngörülerin neredeyse tamamı bugünden
çökmüştür. Planların hazırlanmasında kullanılan
parametreler ve metotların realiteden uzak olduğu açıktır.
Ciddi
tedbirleri şimdiden düşünmemiz gerektiğini söylüyor, yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Mit.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, 113üncü maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 113üncü
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Erol
Dora Dilek
Öcalan Mahmut
Toğrul
Mardin Şanlıurfa Gaziantep
Mehmet
Ali Aslan Feleknas
Uca
Batman Diyarbakır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Mardin Milletvekili Sayın Erol Dora konuşacak.
Buyurun
Sayın Dora. (HDP sıralarından alkışlar)
EROL
DORA (Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 502
sıra sayılı Kanun Tasarısının 113üncü maddesi
üzerine Halkların Demokratik Partisi adına söz aldım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, yapılan düzenlemeyle 6446 sayılı Elektrik
Piyasası Kanununda değişiklik yapılması
öngörülmektedir. Takip edebildiğimiz kadarıyla, tasarının
Komisyona sevk edilen ilk hâlinde elektrik piyasasıyla ilgili çok sayıda
değişiklik öngörülmekteydi. Yapılan tartışmalar
sonrası bu maddelerin bir kısmı tasarıdan
çıkarıldı ancak daha sonra 112 ve 113üncü maddelerle bu kanuna
dair yeni maddeler ihdas edildi. Buradaki temel sorun, bu maddelere konu olan
düzenlemelerin Plan ve Bütçe Komisyonunun ihtisas alanına girmediği
hâlde apar topar o Komisyondan geçirilmesi durumudur.
Değerli
milletvekilleri, torba tasarıların en temelde
yarattığı sorun, ilgili ihtisas komisyonlarında
görüşülmeyen düzenlemelerin çoğunluk tahakkümü nedeniyle geçirilmesi
ve uygulamada bu düzenlemelerin çok sayıda problem
yarattığı gerçekliğidir. Dolayısıyla bu
düzenlemenin ilgili ihtisas komisyonunda görüşülmek üzere tasarıdan
çıkarılmasını önermekteyiz.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, konu enerji piyasası kanunu olunca
halkın en temel gider kalemlerinden birisi olan elektrik faturaları
meselesine özellikle değinmek istiyorum. Bakınız, dikkatinizi
bir konu üzerine çekmek isterim. Bir elektrik faturasının yüzde 51i
yani yaklaşık yarısı tüketilen enerji bedeliyken kalan
yarısı ise devletin çeşitli adlar altında halktan tahsil
ettiği vergi kalemlerinden oluşmaktadır. Bu vergi kalemleri ise
bir elektrik faturasında şu adlar altında tahsil edilmektedir:
Kayıp kaçak bedeli, dağıtım bedeli, perakende
satış bedeli, iletim bedeli, sayaç okuma bedeli, Enerji Fonu, TRT
payı, tüketim vergisi, KDV.
Değerli
milletvekilleri, şimdi, bu vergi kalemlerinden de açıkça
gördüğümüz gibi, halkın en temel tüketim ihtiyaçlarından birisi
olan elektrikte bile vergi üstüne vergi bindirilmekte, halk ağır
vergileri âdeta zorla ödemeye mecbur bırakılmaktadır.
Elektrikte
dağıtım şirketlerinin kayrıldığı,
faturanın ise doğrudan ve dolaylı yöntemlerle yurttaşlara
yüklendiği çeşitli manipülatif yöntemlerle kurgulanan sistem,
yurttaşlara ne yazık ki katmerli yük olarak geri dönmektedir.
Kayıp ve kaçak enerji bedelleri faturalarda âdeta gizlenip üzerleri
örtülünce, yurttaşların hukuki yollara başvurma ve dava açma
hakları da ellerinden alınmaktadır.
Diğer
taraftan, dağıtım şirketlerini sürekli yükseltilen
hedefleri doğrultusunda tahsilatına devam ettikleri kayıp ve
kaçak enerji üzerinden fonladıkları yetmezmiş gibi, genel
aydınlatma bedeli adı altında da kamu üzerinden
dağıtım şirketlerine kaynak aktarımı
yapılmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinde
kabul edilen Üretim Reform Paketiyle elektrik faturalarından kesilen TRT
payı sanayici patronlar için kaldırılırken, yoksul
yurttaşlar TRT payı ödemeye devam edeceklerdir.
17
Haziran 2016da yürürlüğe giren yeni yasayla elektrikte kayıp kaçak
bedeli dâhil birçok vergi gizlenirken, faturalara dağıtım
adı altında büyük yük bindirilmiştir. Faturalara
yansıtılan dağıtım adı altındaki bedel,
elektrik abonesinin tükettiği enerji bedelinin yarısını
aşmaktadır. Örneğin, gelen bir faturada 72 liralık enerji
bedeline 36 lira gibi yüksek bir dağıtım bedeli
yansıtılmasının gerekçesi mutlaka yurttaşa, kamuoyuna
açıklanmalıdır.
Değerli
milletvekilleri, elektrik enerjisi arzının kamusal bir hizmet
olduğu dikkate alınarak günübirlik siyasal çıkarlardan ve
siyasetçi-yandaş ilişkisinden uzak bir anlayışla ve tamamen
kamu yararı gözetilerek yönetilmesi gerekmektedir. Sanayicilere
olduğu kadar, ağır vergi yükleri altında her geçen gün daha
da yoksullaştırılan, giderek geleceğe ilişkin
umutları azalan ve sesini duyurmak için herhangi bir örgütlü yapıya
sahip olmayan geniş halk kesimlerini de koruyacak bir politika
geliştirilmeli, elektrik enerjisi hizmetini alanlara yapılan
mağduriyetlere son verilmelidir diyor, bu duygularla tekrar hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Dora.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 113üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent
Kuşoğlu Bihlun
Tamaylıgil Mehmet
Bekaroğlu
Ankara İstanbul İstanbul
Lale
Karabıyık Musa
Çam Mahmut
Tanal
Bursa İzmir İstanbul
MADDE
113- 6446 sayılı Kanunun geçici 6 ncı maddesinin birinci
fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan iki yıla kadar
ibaresi dört yıla kadar ibaresi şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
- Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal
konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Tanal. (CHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşacağım
konu, değerli arkadaşlar, bu tasarıyla getirilen tütüncülükle
ilgili, tütünle ilgili. Burada bu maddede ne var mesela? Maddeyi aynen okuyorum
ben size: Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumundan yetki belgesi
almadan veya bildirimde bulunmadan tütün ticareti yapanlar ile ticari amaçla;
makaron veya yaprak sigara kâğıdını, içine
kıyılmış tütün, parçalanmış tütün ya da tütün
harici herhangi bir madde doldurulmuş olarak satanlara, satışa
arz edenlere, bulunduran ve nakledenlere üç yıldan altı yıla
kadar hapis cezası verilir.
Şimdi,
içimizde hukukçu arkadaşlarımız var, suçta ve cezada
orantılılık ilkesi deriz. Mesela, uyuşturucu madde
kullanmak veya bulundurma suçunun cezası da Sayın Başkan, üç
yıl ile yedi buçuk yıl arası, burada da yine taban ceza üç
yılla başlıyor. Yani siz sarmalık bir sigarayı
bulundurursanız verilecek ceza üç yıldır ve bunun
karşılığında siz uyuşturucu madde
kullanmazsanız, bulundurursanız Sayın Bakanım -tabii, Spor
Bakanının aynı zamanda Anayasanın 58inci maddesi
uyarınca gençliği uyuşturucudan koruması gerekiyor- burada
uyuşturucunun cezası üç yıl. Bir sigaralık tütün buldu
üstünde yani tütün sigarası, üç yıl değerli hocam, üç yıl,
sarmalık. Bunun neresinde vicdan, neresinde adalet, neresinde hukuk var
arkadaşlar? Bir tütün sigarası ya.
Ben
size diğer suçlarla karşılaştırayım. Göçmen
kaçakçılığında, insan kaçıracaksınız,
cezası bir sigaralıktan daha düşük. İki: İntihara
yönlendireceksiniz, cezası daha düşük. Eziyet edeceksiniz,
cezası daha düşük. Tehdit ve şantajı
kullanacaksınız, daha düşük. Siyasi hakları kullanmaktan
mahrum edeceksiniz, cezası daha düşük.
ORHAN
DELİGÖZ (Erzurum) Ama kaçakçılık, nihayetinde
kaçakçılık
MAHMUT
TANAL (Devamla) Arkadaşlar, siz bu tütüne, bu bir sarmalık tütüne
bu cezayı niçin getiriyorsunuz?
ERKAN
AYDIN (Bursa) Kimin için?
MAHMUT
TANAL (Devamla) Kimin için? Şirketler için. 2010 yılında bu
tütünün ve bu sigaraların, yabancı sigaraların vergisini yüzde
80e çıkardılar, vatandaş buna yönlendi. Yurt
dışındaki bu yabancı sigaraların vergisi yüzde 35, yüzde
40 Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, yani, siz madem bununla mücadele etmek istiyorsunuz
Vallahi
arkadaşlar, Allah sizin çocuklarınızın başına
getirmesin. Eğer bu sigara, bir tane sigara bir çocuğunuzun üzerinde
yakalanırsa alacağınız ceza bu ve bu cezada, aynı
zamanda seçenekli yaptırımlar arasında hükmün
açıklanması dahi uygulanamıyor. Mesela, eğer
uyuşturucu madde bulundurulursa cumhuriyet savcısı davanın
açılmasını beş yıl erteleyebiliyor ama bir sigara
üzerinde bulunursa cumhuriyet savcısının kamu davasını
erteleme yetkisi yok arkadaşlar. Yani, bunu ben Mahmut Tanal, Cumhuriyet
Halk Partisi, muhalefet partisi söylediğimiz için karşı
çıkmayın. Elinizi vicdanınıza koyun, daha treni
kaçırmış değiliz. Gayet rahat, bu madde tekrar
tekririmüzakereyle gözden geçirilebilir ve bu anlamda sizin
vicdanlarınıza sesleniyorum: İçimizdeki hukukçu
arkadaşlarımızın isyan etmesi lazım, isyan!
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Hukukçu mantığıyla bakın.
MAHMUT
TANAL (Devamla) İsyan etmesi lazım. Bunun siyaseti yok. Göçmen kaçakçısı
insan kaçıracak, verilecek olan ceza bir sigarayla aynı ya.
ERKAN
AYDIN (Bursa) Philip Morrise mi kıyak?
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Kıyak Amerikaya.
MAHMUT
TANAL (Devamla) Onun için, benim sizden istirhamım, ne olur treni
kaçırmamışken bu maddeyi tekrar gözden geçilerek cezayı
orantılı, ölçülü, Ceza Kanunundaki diğer
yaptırımlarla bağlantıyı, uyumu sağlayarak
yapmamız lazım. Aksi takdirde bu yasa yine, tekrar önümüze gelecek
yani kanun koyucunun, daha doğrusu parlamenterlerin, bizim Ya, bir daha
gelsin. deme gibi bir lüksümüz yok, insanları mağdur etmeye
hakkımız yok, yargıyı meşgul etmeye hakkımız
yok, adliyeyi meşgul etmeye hakkımız yok. Bu anlamda yol da
yakınken bu yoldan dönmenizi istirham ediyorum.
Hepinize
selam ve saygılarımı iletiyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tanal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 113üncü
maddesinde geçen beş yıla kadar ibaresinin 2020 yılı
sonuna kadar şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Haberal Fahrettin
Oğuz Tor
Konya Ankara Kahramanmaraş
Zihni
Açba Ahmet
Selim Yurdakul Baki
Şimşek
Sakarya Antalya Mersin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Mersin Milletvekili Sayın Baki Şimşek
konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Şimşek. (MHP sıralarından alkışlar)
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 113üncü maddesinde verdiğimiz önerge üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, genel aydınlatma giderleri, 6446 sayılı
Elektrik Piyasası Kanununa eklenen geçici madde kapsamında
31/12/2017 tarihine kadar Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
bütçesine konulacak ödenekten ve ilgili belediyeler ile il özel idarelerinin
genel bütçe vergi gelirleri payından karşılanmaktadır. 6446
sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen ek maddeyle söz konusu
uygulamanın devamı sağlanmaktadır. Maddeyle, halkın
ücretsiz kullanımına açık ve kamuya ait park, bahçe, tarihî ve
ören yerleri ile trafik lambaları genel aydınlatma tanımından
çıkarılmakta ve buraların aydınlatma giderlerinin artık
genel bütçeden değil, belediyeler ile ilgili kuruluşlar
tarafından ödenmesi, sınır aydınlatmalarının
İçişleri Bakanlığı tarafından ödenmesi ve
ibadethanelerin genel aydınlatmasının da Diyanet
İşleri Başkanlığı tarafından
karşılanması düzenlenmiştir. TEDAŞ genel
aydınlatma kapsamında elektrik enerjisini TETAŞtan tedarik
ederek ilgili abonelere fatura edecek ve söz konusu bedellerin bir
kısmı Bakanlık bütçesine konulacak ödenekten ve maddede
belirtilen oranlarla ilgili belediye ve il özel idarelerinin genel bütçe vergi
gelirleri payından karşılanacaktır.
Burada
belki büyükşehir belediyeleri bu ücretleri ödeyebilecektir. Yalnız,
ilçe belediyelerinin sokak aydınlatma paralarını ödeyebilmesi
çok mümkün görülmemektedir. Şu anda genel bütçeden bu sokak aydınlatma
giderlerinin ödendiği bilinmektedir.
Ben
buradan soruyorum yetkililere, Hükûmete soruyorum: Acaba bu sokak
aydınlatmalarında kullanılan elektriği nasıl tespit
ediyorsunuz? Direklerde ya da sokak başlarında konulan saatler mi
var? Yoksa kaçak elektriğin bir kısmı da buralara yüklenerek
genel bütçeden mi ödenmektedir? Bu mutlaka tekrar gözden geçirilmeli ya da ilçe
belediyelerine güneş enerjisi santralleri kurulmasıyla ilgili
prosedür farklı bir şekilde değerlendirilerek ilçe
belediyelerinin sokak aydınlatmalarını kendi imkânlarıyla
yapabilmesi sağlanmalıdır.
Yoksa
-geçtiğimiz yıl birçok kez dile getirdiğimiz konu- güneş
enerjisi santralleri kuruldu, lisanssız olarak 1 megavatlık
santrallere izin verildi ve Türkiye bir enerji çöplüğüne dönüştü.
Birer megavatlık santraller birkaç kilometre aralıklarla kuruldu ve
çok sayıda yüksek gerilim hatları, bağlantı hatları ve
çevre kirliliği birçok bölgede; Türkiyenin her yerinde, yol boyu
gittiğimiz zaman şu anda güneş enerjisi santralleri görmekteyiz.
Bu yanlıştan dönüldü şu anda, toplu olarak güneş enerjisi
santrallerine izin veriliyor ama geçmişte yapılan hatanın
maalesef tedavisi mümkün değil.
Elektrikle
ilgili vatandaşlarımızın en büyük sorunu elektrik
kesintileri. Bugün Türkiyenin her yerinde, 81 ilin tamamında sık
sık elektrik kesintileri yaşanmaktadır. Özelleştirme
yapılmış, firmalar gerekli yatırımı
yapmamış. Vatandaşın elektriğini, suyunu
karşılamak devletin görevidir. Müteahhit bina yapıyor, elektrik
abonesi olacak, Enerjisa diyor ki: Trafonu koyarsan abone olabilirsin.
Müteahhit trafo koyacak, trafo koyacak bir yer yok. İmar planında
bitişikte bir yeşil alan ya da trafo alanı
konulmamışsa müteahhit trafoyu koyacak yer bulamıyor. Devletin
görevi, vatandaşın elektriğini vatandaşın
ayağına götürmektir. Maalesef sistem düzgün işlemiyor ve
vatandaş sürekli mağdur oluyor. Onun için, daha köklü bir planlama
yapmamız lazım.
Yani
ben seçim bölgem olan Mersinde kafamı kaldırdığım
zaman, etrafıma bir baktığım zaman 10 tane yüksek gerilim
hattı geçiyor. Bazen öyle şeylerle karşılaşıyoruz
ki aynı arazinin içerisinden 2 tane enerji hattı geçiyor. Hem
vatandaşın arazisini kat irtifakıyla, irtifak hakkıyla ya
da kamulaştırmayla kullanılamaz hâle getiriyorsunuz hem de çevre
kirliliği ve görüntü kirliliğine sebebiyet veriyorsunuz. Bunlarla
ilgili daha doğru düzgün planlamaların yapılması
lazım, Türkiyenin doğru düzgün bir enerji politikasının
olması lazım.
Eğer
2017 yılında biz vatandaşın evindeki lambayı
yakamıyorsak, hafta sonları, her hafta sekiz on saat -pazar günleri,
cumartesi günleri- elektrik kesintisi yapıyorsak bizim enerji
politikamızın doğru olduğunu söylememiz mümkün değil.
Bu kadar baraj yaptık, bu kadar termik santral yaptık, bu kadar
doğal gazdan dönüşüm yaptık diyoruz, Güney Afrikadan kömür
getirip termik santralde elektrik enerjisi üretiyoruz ama maalesef hâlâ
Türkiyenin enerji ihtiyacını karşılayamıyoruz.
Bu
duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şimşek.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, 114üncü maddede üç adet önerge vardır, önergelerden
ikisi aynı mahiyettedir, birlikte işleme alacağım.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 114üncü
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Erol
Dora Dilek
Öcalan Mahmut
Toğrul
Mardin Şanlıurfa Gaziantep
Feleknas
Uca Mehmet
Ali Aslan
Diyarbakır Batman
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Baki
Şimşek Mehmet
Günal Erkan
Haberal
Mersin Antalya Ankara
Mehmet
Parsak Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu Kamil
Aydın
Afyonkarahisar Hatay Erzurum
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergelerden bir tanesinin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
düzenlemeyle Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanunda değişiklik
yapılmıştır. Bu düzenleme de -5, 40, 41inci maddeler gibi-
Plan ve Bütçe Komisyonunun ihtisas alanına girmediği gibi Komisyonda
düzenlemeye ilişkin tatmin edici bilgiler verilmemiştir. Bu
düzenlemenin detaylı incelenmesi, düzenlemeden etkilenecek kişilerin
Komisyona davet edilerek teknik bir çalışma yapılması için,
maddenin Ulaştırma Komisyonuna sevk edilmesi için tasarı
metninden çıkarılmasını öngörmekteyiz.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde Erzurum Milletvekili
Sayın Kamil Aydın konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Aydın. (MHP sıralarından alkışlar)
KAMİL
AYDIN (Erzurum) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisi adına ilgili önerge hakkında konuşmak
üzere söz almış bulunmaktayım. Gecenin bu saatinde yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün
Komisyon çalışmalarımız da bir taraftan Bütçe Komisyonu
çalışmalarımız- devam etti. En önemli
başlıklarımızdan Savunma Bakanlığı bütçesi
çalışmaları vardı ama orada, özellikle 15 Temmuz
sonrası kurumsal bir hedef hâline gelen Türk Silahlı Kuvvetlerinin
içinde olduğu birtakım sorunları detaylı bir şekilde
konuşma fırsatı çok fazla bulamadık. Onun için ben bunu bir
fırsat bilerek gündüz ifade etmeye fırsat bulamadığım
bir iki şeyden bahsetmek istiyorum.
Malumunuz,
15 Temmuz adi bir kumpas ve saldırıydı ve Türk Silahlı
Kuvvetleri içerisinde mikro bir grup tarafından -bugün Bakan Beyin
açıkladığı rakamlar ışığında-
8.500 civarında bir personel tarafından planlanıp eyleme
dönüştürülen bir darbe girişiminden geçtik. Allaha şükür, çok
sağ bir şekilde ülkemizi ve göz bebeğimiz, iki bin iki yüz
yılın üzerinde geçmişi olan kurumumuzu da bu pisliğe
bulaştırmadan bugünlere geldik. Fakat, tabii, bunun tortuları,
bunun kurum içerisinde yarattığı travmalar hâlâ
geçerliliğini korumaktadır.
Bu
anlamda, özellikle hem kurum içerisinde oluşan bu sosyal ve mesleki
travmanın üstesinden gelme adına hem de gerçekten bugüne kadar
birikmiş sorunların çözümü adına bir iki şeyi gündeme
almakta yarar var. Ben, öncelikle, bir kesimini bu kısa sürede ifade etmek
isteyeceğim. Ülkemizin bulunduğu bu kritik dönemde, özellikle Türk
Silahlı Kuvvetlerindeki astsubaylar, emeklileri ve aileleri huzursuzdur.
Seçimler öncesi Sayın Başbakanın Astsubayların
intibakları yapılıp tazminatları verilecek, sorunları
çözülecek. sözüne rağmen intibakları dışında, verilen
sözlerin pek de tutulmadığı şeklinde bize bilgiler
ulaşmaktadır.
Şimdi,
gerçekten Türk Silahlı Kuvvetlerinin asıl yükünü taşıyan bu
kardeşlerimizin sıkıntıları çok da öyle hani
ağır şeyler değil, zor şeyler değil; çok rahat
bir şekilde, eğer bir çözücü, bir yardım edici irade konulursa
halledilecek meselelerden oluşmaktadır. Bunların
başında, özellikle 6 farklı kalem adı altında
diğer ordu mensuplarına ödenen tazminatların bunlara da ödenmesi
ve bunların da emekliliklerine yansıması konusunda bir talepleri
var. Nedir bunlar? İşte, emekli olmaya pek cesaret edemiyorlar çünkü
emekli olduklarında
Aslında, bu bütün kolluk kuvvetlerinin genel bir
sıkıntısı; bir polis kardeşi olarak bunu ben
biliyorum, bire bir yaşadım ağabeyimde. Gerçekten,
çalışırken aldıkları maaşın neredeyse yarı
yarıya düştüğünü görüyoruz emekli olduklarında; bunun için,
nasıl emekli olacaklarının düşüncesi içerisindeler.
Bir
diğer şey, meslek yüksekokul mezunu bir astsubay, ataması
yapılırken, 657ye tabi diğer memurlarda 9a 2
başlangıç noktası tespit edilirken bunlarda niyeyse 9a 1den
başlatılıyor. Bu da onların çok önemli bir talebi. Yani,
neden? Hadi, pozitif ayrımcılık yapmıyoruz, bari, hiç
değilse haklarının gasbına ortak olmayalım.
Diğer
önemli bir şey, yine baktığımız zaman, efendim,
astsubayların bazıları gerçekten çok sofistike meslekleri icra
ediyorlar aynı zamanda, Hava Kuvvetlerinde olsun, Kara Kuvvetlerinde
olsun. Emekli olduktan sonra ikinci bir iş yapma ihtiyacı
duyduklarında askerdeki o yeterli oldukları uzmanlık
alanlarıyla ilgili herhangi bir sertifika, herhangi bir referans mektubu
dahi verilmiyor. Yani, iyi bir uçak teknisyeni, iyi bir tank teknisyeni ama
bunu icra etmek için emeklilik sonrası bir özel sektöre
başvurduğunda bu konuda kurumsal bir sahiplenme, onun uzmanlığını
tescil edecek bir referans maalesef yok.
Şimdi,
burada gerçekten eğri oturup doğru konuşalım. Halisdemir
ismini hepimiz biliyoruz değil mi? 15 Temmuzun simge ismi, Allah gani gani
rahmet eylesin; şahsına, bütün şehitlerimize rahmet diliyoruz,
Allah mekânlarını cennet eylesin.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMİL
AYDIN (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun, bir dakika daha süre veriyorum Sayın Aydın.
KAMİL
AYDIN (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi,
Ömer Halisdemirin hemen hemen her ilde anıtları, heykelleri
yapıldı, anısına birtakım şeyler
yapıldı ama ne olur unutmayalım, onun manevi
hatırasına saygı babından, o bir astsubaydı, onun
şahsında -gerçekten çok Ömer Halisdemirler var, çok Ömer Halisdemir
olmaya namzet bu teşkilat içerisinde kardeşlerimiz var- bunların
ne olur bu isteklerine kulak kabartalım ve sorunlarını çözelim
diyorum.
Gecenin
bu saatinde yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aydın.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Karar yeter sayısı istiyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Biraz geç kaldınız, bir sonrakinde
Kabul
etmeyenler
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Kabul edenler demediniz ki Sayın
Başkan.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Daha oylamaya sunmadınız ki Başkan.
BAŞKAN
Kabul edilmemiştir.
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Daha oylamayı
başlatmadınız.
BAŞKAN
Ama Kabul edenler dedikten sonra ayağa kalktınız Sayın
Şimşek.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Ondan önce kalktı, bekledi, siz bakmadınız.
BAŞKAN
Lütfen
Bakın,
Engin Altay önceden tedbir alıyor, güzel bir örnek veriyor karar yeter
sayısı isterken.
ERHAN
USTA (Samsun) Yapmayın böyle!
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Bunları yazıyoruz Sayın
Başkan.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Bir dakika önce kalktı, bekledi, siz bakmayınca
tekrar kalktı Sayın Başkan.
BAŞKAN
Söyleyebilir, ben duyarım o zaman.
Bir
dahaki sefere istersiniz.
Diğer
önergeyi okutuyorum
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Bu önergenin sonunda istiyoruz, şimdiden söyleyeyim de.
BAŞKAN
Yine erken oldu, biraz sonra... Ben soracağım size.
ERHAN
USTA (Samsun) Keyfinize göre yürütüyorsunuz, helal olsun!
BAŞKAN
Sizinle polemiğe girmeyeceğim Sayın Usta, hiç zorlamayın.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 114üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bihlun
Tamaylıgil Bülent
Kuşoğlu Lale
Karabıyık
İstanbul Ankara Bursa
Mehmet
Bekaroğlu Musa
Çam Barış
Yarkadaş
İstanbul İzmir İstanbul
MADDE
114 - 24/4/2013 tarihli ve 6461 sayılı Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında
Kanunun geçici 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
"beşinci yılın yıl sonuyla" ifadesi "2020
yılı sonuyla şeklinde, Bakım ve onarım" ifadesi
"İşletme" şeklinde değiştirilmiştir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Barış
Yarkadaş konuşacak.
Buyurun
Sayın Yarkadaş. (CHP sıralarından alkışlar)
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Sayın Başkan, Değerli Genel
Kurul; TCDD yatırımlarının finansmanı ve işletme
açıklarının hazine tarafından karşılanmasına
ilişkin sürenin 2020 yılı sonuna kadar
uzatılmasını öngören madde üzerinde söz almış
bulunmaktayım.
Görülüyor
ki Haydarpaşa Garının arazisini yandaşlara
peşkeş çekmek için bu tarihî binayı çürümeye terk edenlerin
yanlışları sürüyor ve bu yanlışların bedeli de
yine yoksul halkımıza ödetilmek isteniyor. Bu maddenin aslında
özeti budur. Eğer siz Haydarpaşa Garı gibi tarihî binaları
çürümeye terk etmemiş olsaydınız bugün Türkiye Cumhuriyeti
Devlet Demiryollarının finansmanı için de bu tür maddeleri
torba adı altında aslında çorba yasalarla çıkartmaya
çalışmazdınız.
İktidarın
ne yazık ki yanlışları sadece torba yasa adı
altında çorba yasalar çıkartmakla bitmiyor. Bakın, 24
Kasıma çok az bir süre kaldı. 24 Kasım Öğretmenler Günü
yaklaşırken Millî Eğitim Bakanlığı 8 Kasım
tarihinde yayınladığı bir genelgede 24 Kasımda neler
yapılacağını anlatıyor. Ama o genelgeye
baktığınızda her şey sıralanırken Atatürkün
adı dahi geçmiyor ve aynı yanlış yine Millî Eğitim
Bakanlığının kamu spotunda da devam ediyor. Bugün
yayınlanmaya başlanan kamu spotunda Mustafa Kemal Atatürkün yani
Başöğretmenimizin bir saniye görüntüsü dahi yer almıyor. Bunun
NATOda Atatürke yönelik saldırıdan Allah aşkına söyler
misiniz ne farkı var?
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Olur mu öyle şey ya! Abartmayın! Olur
mu öyle şey ya!
BARIŞ
YARKADAŞ (Devamla) - Onlar da Atatürkü hedef hâline getiriyor, Millî
Eğitim Bakanlığı da Atatürkün adını silerek bir
anlamda zihinlerden çıkartmaya, silmeye çalışıyor. O yüzden
diyorum ki: Millî Eğitim Bakanlığı bu yanlıştan bir
an önce dönmeli ve NATOda yapılanın tekrarına
düşmemelidir. Atatürkten korkmayın, Atatürk bu ülkenin çimentosudur,
herkesi bir arada tutacak millî bir değerdir, önemli bir değerdir.
Ülkemizin kurucusudur ve Başöğretmenimizdir. 24 Kasımı
kutlarken Atatürkü yok saymak Atatürke karşı saygısızlıktır,
bu ülkenin kurucu liderine saygısızlıktır. Bu
saygısızlığı hiçbir şekilde kabul etmiyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Hâlâ Atatürk üzerinden rant elde etmeye
çalışıyorsunuz. Düşün artık Atatürkün yakasından
ya! Düşün Atatürkün yakasından ya! Nedir bu ya!
BARIŞ
YARKADAŞ (Devamla) Yanlışlarınız ne yazık ki
bunlarla sınırlı değil. Bakın bugün elimize
ulaşan bir habere göre Silivri Cezaevinde tutuklu bulunan Habertürk
gazetesi editörü Oğuz Usluerin saçları bir genelgeye
dayanılarak zorla kesildi. Elâzığ Cezaevinde hak gasplarına
karşı açlık grevi yapan tutukluların süresi yirminci güne
ulaştı. Bafra T Tipi Cezaevinde günlerdir gazete ve dergi verilmiyor.
Gelin bu uygulamalardan vazgeçin. Bunlar 12 Eylül artığı
uygulamalardır. 12 Eylülle güya hesaplaştığını söyleyenler
ne yazık ki bu uygulamalarla Kenan Evrenin sıkı bir takipçisi
olduklarını da göstermişlerdir.
Sorunlar
sadece cezaevleriyle sınırlı değil, yargı da aynı
durumda. Bakın, dün hem bir gazeteci hem de bir milletvekili olarak bir
utanç davasına tanık oldum. Cumhuriyet gazetesinin internet sitesinin
sorumlu Müdürü Oğuz Güven hiçbir suçu olmadığı hâlde
Twitterda sadece elli iki saniye kalan bir haberden dolayı üç yıl
hapis cezasına çarptırıldı ve Oğuz Güven tam iki buçuk
yıl önce paylaştığı, hakkında herhangi bir
soruşturma açılmamış, kovuşturma yürütülmemiş bir
röportajı paylaştığı için Türk Ceza Kanununun tüm
maddeleri ayaklar altına alınarak üç yıl hapis cezasına
çarptırıldı.
Talimatla
verilen bu kararlar yargının sefaletidir. Hâkimin elli iki saniyede
okuduğu bu karar aslında adaleti yerle bir etmiş, hukuku
çürütmüş ve hukuku biçmiştir. Sırf muhalif oldukları için
yandaş medya tarafından hedef gösterilen ve ağır hapis
cezalarına çarptırılan bu gazeteciler ülkenin tarihine
altın harflerle yazılacaktır ama o kararları verdirtenler,
talimatla karar aldırtanlar, talimatla aldıkları kararları
uygulayanlar ise tarihin çöplüğündeki yerini derhâl alacaktır.
Saygılar
sunuyorum, iyi akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Bostancı
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Yarkadaşın
konuşmasında Kamu spotunda, bugün dönmeye başlayan kamu
spotunda Atatürk yoktur. dedikten sonra bunu NATOdaki olaya
benzeştirmesi, aynı sınıfa koyması çirkin bir
eleştiridir; şiddetle telin ediyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Erzincan) Aynen öyle.
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Aynen, kınıyoruz.
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Erzincan) Saygısızca bir eleştiri.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Karar yeter sayısı istiyorum peşin peşin.
BAŞKAN
-
ve karar yeter sayısı arayacağım. Tam zamanında!
Önergeyi
kabul edenler
Önergeyi kabul etmeyenler
Peki,
kâtip üyeler arasında anlaşmazlık olduğundan elektronik
cihazla oylama yapacağız.
Oylama
için üç dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylamaya başlandı)
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Pusulaları kontrol edin.
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Evet, pusulalar kontrol edilsin.
(Elektronik
cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir, kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Altay.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Biraz önce, oylamadan önce, grubumuza mensup
İstanbul Milletvekilimiz Barış Yarkadaşın
yaptığı konuşmadan sonra AK PARTİ Grup Başkan
Vekili Naci Bostancı ayağa kalkmak suretiyle söz alarak
milletvekilimizin yaptığı konuşmayla ilgili çirkin
nitelemesinde bulunmak suretiyle milletvekilimize sataşmış
olmaktadır. Bu sebeple söz talep ediyoruz efendim.
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Erzincan) Çirkinliğin de ötesinde bir konuşmaydı,
yanlış.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Yapılan benzetme çirkin bir benzetmedir.
NATOdaki
ENGİN
ALTAY (İstanbul) O sana göre öyle canım.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Hayır, bana göre değil, her aklı
başındaki insana göre öyledir Engin Bey.
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Erzincan) Bu ağır bir benzetmedir.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) NATOdaki durum ile kamu spotunu mukayese
ediyorsunuz. Dilin bir ayarı var.
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Kesinlikle.
ALİM
TUNÇ (Uşak) Çirkin benzetmedir, doğru.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bir dakika, sakin olun.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Efendim, bu
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Buradan gelip her türlü eleştiriyi
yapabilirsiniz ama dilin adabına dikkat edeceğiz Engin Bey.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sen adabına dikkat et Sayın Bostancı.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Edeceğiz, herkes edecek.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bir dakika
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Milletvekilimizin söylediği, bu ifadeyle
kamuoyunda da ayrıca yanlış algılanabilir.
Milletvekilimizin meramını bu sataşmadan kaynaklı olarak
izah etmesi gerekir.
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Erzincan) Meramı belli, NATOdaki gibi düşünüyor.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Meramını anlatacaksa yerinden
anlatabilir.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Ne demek canım?
BAŞKAN
İzah edecekse yerinden bir dakika süre vereyim.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Efendim, bu bir sataşmadır, söz talep
ediyoruz. Allah Allah!
BAŞKAN
Bağırmayın! Bağırmayın!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, yerinden sataşma
diyor.
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Biz meramını anladık, biz onun
meramını anladık.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, sataşma yerinden
diyor. Bu, sataşma değil.
BAŞKAN
Şimdi İzah etmek istiyor. dediniz.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sataşma var. dedim ben.
BAŞKAN
Şimdi, birinci cümlenizde
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sonra Bostancı yeniden müdahale edince
BAŞKAN
Sayın Altay, bakın, sakin sakin konuşuyorum.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Konuşalım.
BAŞKAN
Önce dediniz ki: Sataşma var.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Evet, var.
BAŞKAN
Sonra Sayın Bostancı dedi ki: Ben bu çirkin lafını
benzetmesi için kullandım.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Evet.
BAŞKAN
Ondan sonra siz dediniz ki: Kamuoyunda böyle bir algı oluşabilir.
İzah etmek istiyor. Karar verin.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Meramını anlatmak istiyor. dedi.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yerinden konuşsun o zaman.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Efendim, sakin sakin konuşalım.
BAŞKAN
Tamam.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Ben dedim ki: Bir sataşma var.
BAŞKAN
Önce öyle söylediniz.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Evet, arkasındayım sözümün. Sonra, ilaveten,
Sayın Bostancı yeniden bu benzetmeyle ilgili olarak yeni bir
değerlendirme yapınca bu da izaha muhtaçtır.
Dolayısıyla sataşma var, artı Bostancının son
açıklamasından sonra, Barış Yarkadaşın
söyledikleri Barışı o anda dinlemeyen ahali açısından
farklı değerlendirilebilir.
HALİL
ETYEMEZ (Konya) Ahali ne demek ya? Ahali nedir?
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Dolayısıyla hem sataşma durumu var hem
izah durumu var.
BAŞKAN
Hem izahat durumu var. Önce bir sataşmadan söz vereyim, sonra bir dakika
yerinden açıklama veririm.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Evet, önce sataşma, sonra istemiyoruz efendim,
sataşmadan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Yarkadaş. (CHP sıralarından
alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
5.- İstanbul Milletvekili
Barış Yarkadaşın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
BARIŞ
YARKADAŞ (İstanbul) Değerli üyeler, ortada bir çirkinlik varsa
bu çirkinlik, Mustafa Kemal Atatürkün adını yok saymak, onu
hafızalardan silmeye çalışmaktır. (CHP
sıralarından alkışlar)
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Erzincan) O senin kendi düşüncen.
BARIŞ
YARKADAŞ (Devamla) Eğer Millî Eğitim Bakanlığı
Mustafa Kemal Atatürkü kamu spotunda bir saniye dahi göstermiyorsa, çirkinlik
arayanlar, dönüp Millî Eğitim Bakanlığının spotuna
bakmalıdır; çirkinlik arayanlar, Millî Eğitim
Bakanlığının 8 Kasım tarihli genelgesinde 24
Kasım Öğretmenler Gününün nasıl kutlanacağını
anlatırken Başöğretmen Atatürkün adını tek kelime
dahi geçirmemektir; çirkinlik arayanlar, önce kendi iktidarlarının ne
yaptığına baksınlar, acaba benim bu durum tespitim mi çirkinlik
yoksa yapılan mı çirkinlik ona bir karar versinler.
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Ya, arkadaşlar, ne zaman
bıkacaksınız bu Atatürkün arkasına
sığınmaktan? Bırakın artık yakasını ya!
Bırakın adamı
BARIŞ
YARKADAŞ (Devamla) Laf olsun, torba dolsun; CHPnin her
söylediğine karşı çıkalım. diye alınan sözler
burada toplumu meşgul etmekten başka hiçbir işe yaramıyor.
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Başka bir sermayeniz yok, sadece Atatürkü
kullanıyorsunuz, yapmayın!
BARIŞ
YARKADAŞ (Devamla) Ben sayın grup başkan vekilinden bana
sataşma yerine, Sayın Bakanı arayıp Efendim, siz
nasıl bu yanlışı yaparsınız? Biz son on-on
beş gündür Atatürkçüyüz. Bu yanlıştan bir an önce dönün.
demesini beklerdim.
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Biz Atatürkü istismar etmiyoruz, gerektiği
yerde hatırlarız.
BARIŞ
YARKADAŞ (Devamla) Ama belli ki Atatürkçülük politikası hâlâ
içselleştirilememiş; içselleştirilemediği için Millî
Eğitim Bakanlığının bürokratları da son on
beş yıllık politika doğrultusunda hem genelge
yayınlıyor hem de bir yandan da çektikleri kamu spotunda Mustafa
Kemal Atatürke, o yüce insana bir saniye dahi yer vermiyor. Ben eğer bunu
Meclis kürsüsünden anlatmayacaksam, bu çirkinliği tarihe geçirmeyeceksem,
benim burada, Mustafa Kemal Atatürkün partisinin bir milletvekili olarak bu
sıralarda oturmaya bir saniye dahi hakkım yoktur.
Teşekkür
ederim.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Sayın Bostancı, buyurun.
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Atatürkçü olmak, Atatürkü muasır
medeniyetler seviyesine çıkarmakla olur ama Atatürkü kullanmakla
değil.
BAŞKAN
Sayın Köseoğlu, lütfen
Buyurun,
sizi dinliyorum Sayın Bostancı.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, Millî Eğitim
Bakanlığının kamu spotunu hazırlama biçiminden
hareketle, Atatürkü unutturmaya çalıştığımız,
tarihten silmeye çalıştığımız eleştirisi bir
kere yakışıksız bir eleştiridir.
İkincisi:
Benim itiraz ettiğim, bize bir eleştiri yapılabilir ama siz,
NATOdaki olay ile Millî Eğitim Bakanlığının kamu
spotunu aynı kefeye koyarsanız, bu, işte kabul edilemez,
yakışıksız ve çirkin bir eleştiridir. Benim
söylediğim bu.
BAŞKAN
Evet.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) - Diyebilirsiniz ki: Kamu spotunda yer alması
gerekir. Bu sizin görüşünüz. Buna dayalı olarak bir eleştiri de
dile getirebilirsiniz ama bu benzetmeyi yapamazsınız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Aynen.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları
ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981 Sayılı
"İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara
Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar
Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun" ve
4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun"da Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 115inci maddede ikisi aynı olmak üzere üç
adet milletvekili vardır.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Önerge
Sayın Başkan, belli ki
yorulmuşsunuz. Bir ara verin efendim, bir dinlenin, bir çay için. Yani dil
sürçmeleri başladı, o bakımdan dedim.
BAŞKAN
Yok, yok vermeyeceğim ara, iyiyim, iyiyim.
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Başkanım yorulmaz.
BAŞKAN
- Üç adet önerge vardır, aykırılık sırasına göre
okutuyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 115'inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Erol
Dora Dilek
Öcalan Mahmut
Toğrul
Mardin Şanlıurfa Gaziantep
Mehmet
Ali Aslan Feleknas
Uca
Batman Diyarbakır
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Erhan
Usta Baki
Şimşek Mehmet
Parsak
Samsun Mersin Afyonkarahisar
Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu Mehmet
Günal Erkan
Haberal
Hatay Antalya Ankara
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce)
Katılmıyoruz efendim.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Gerekçe
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergenin ilkinin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
düzenlemeyle Türkiye Demiryolu Ulaştırmasının
Serbestleştirilmesi Hakkında Kanunda değişiklik
yapılmıştır. Bu düzenlemede 5, 40, 41 ve 114üncü maddeler
Plan ve Bütçe Komisyonunun ihtisas alanına girmediği gibi, Komisyonda
düzenlemeye ilişkin tatmin edici bilgiler verilmemiştir. Bu
düzenlemenin detaylı incelenmesi, düzenlemeden etkilenecek kişilerin
Komisyona davet edilerek teknik bir çalışma yapılması için
maddenin Ulaştırma Komisyonuna sevk edilmesi için tasarı
metninden çıkarılmasını öngörmekteyiz.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergelerin son konuşmacısı Hatay
Milletvekili Sayın Mehmet Necmettin Ahrazoğlu olacak.
Buyurun
Sayın Ahrazoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; günün bu ilk saatlerinde hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
502
sıra sayılı torba Kanun Tasarısının 115inci
maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına vermiş
olduğumuz önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum.
Sözlerime
başlamadan önce, Milliyetçi Hareket Partisinin kurucu Genel
Başkanı, Türk milliyetçiliği fikriyatını siyasi
sisteme dâhil eden, Türk dünyasının şahsına
Başbuğ unvanını layık gördüğü, Ahmet Yesevi
Hazretlerinin kutlu düşüncesini, Yunusun sevgi
anlayışını, Anadolunun fethini gerçekleştiren
alperenlerin ruhunu, Atatürk'ün "Ne Mutlu Türküm diyene veciz sözünü
Türk gençliğinin ülkü edinmesini sağlayarak milyonlarca milliyetçi,
ülkücü Türk gencinin yetişmesini sağlamış, Türk
dünyasının Başbuğu ve Başbuğumuz rahmetli
Alparslan Türkeş Bey'i doğumunun 100üncü yılında rahmetle
yâd ediyorum, ruhu şad, mekânı cennet olsun.
23
Kasım 1970 tarihinde yani bundan kırk yedi yıl önce Ankara
Teknik Öğretmen Okulunda okuyan, Beşevlerde işkenceyle
solcular, komünistler tarafından katledilen Ertuğrul Dursun
Önkuzunun da ruhu şad, mekânı cennet olsun ve şahsında tüm
ülkücü şehitleri minnetle yâd ediyorum.
Ayrıca,
24 Kasım Öğretmenler Gününü kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal
Atatürk olmak üzere tüm öğretmenlerimizi ve vatan uğrunda
canlarını seve seve veren ve ahirete intikal etmiş
öğretmenlerimizi de minnetle yâd ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, son yıllarda sıklıkla getirilen ve AK
PARTİnin klasiği hâline gelen torba yasalar, yasama faaliyetlerinin
düzensiz, eksik bir yapıda yürütülmesine neden olmakta, yasama kalitesini
maalesef bozmaktadır.
Kanun
tasarısında yer alan maddelerin pek çoğunun ayrı bir kanun
düzenlemesi şeklinde kendi ihtisas komisyonlarında
değerlendirilmesi gerekirken torba kanunun içine
alınmıştır.
Kanun
tasarısının 115inci maddesinde 6461 sayılı Türkiye
Demiryolu Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi
Hakkında Kanunun Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
Taşımacılık A.Ş.nin desteklenmesi başlıklı
geçici 4üncü maddesinde değişiklik yapılarak Türkiye
Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Taşımacılık
A.Ş.nin doğrudan kamu hizmeti yükümlüsü olarak öngörülen süresinin
31/12/2020 tarihine kadar uzatılması istenmektedir.
Geçici
4üncü maddeyle, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları
Taşımacılık A.Ş.nin yatırım
programlarında yer alan yatırımlarının
finansmanı, işletme bütçesinde yer alan finansman açıkları,
fiilî finansman açığı ile işletme bütçesinde öngörülen
arasındaki fark, sermayesine mahsuben Türkiye Cumhuriyeti Devlet
Demiryolları tarafından karşılanması, kanunun kabul
tarihi olan 24/4/2013 tarihinden beş yıl sonra, 2018
yılında son bulacağı için, 2020 yılına
uzatılması amaçlanmaktadır. Yani işin özü, şirket
zarar ediyorsa bu zararın 2020 yılına kadar devlet
tarafından karşılanması amaçlanmaktadır. Diğer
bir değişiklik de kamu hizmeti yükümlülüğünün 2020
yılına kadar devamını sağlamaktır.
Değerli
milletvekilleri, 502 sayılı Kanun Tasarısıyla 60ın
üzerinde kanunda değişikliğe gidilmektedir. Asıl
yapılmak istenen bu tasarıyla, bütçe açıklarının
kapatılması amacıyla bazı vergi oranlarında
değişikliğe gidilmesidir. İşçiden, memurdan hatta
işsizlerden dolaylı olarak alınan vergiler
artırılmakta ancak kamuda tasarrufu sağlayacak, üretimi
artıracak tedbirler maalesef yoktur. Başta GSM operatörleri olmak
üzere, bazı şirketlerin borçlarına af ve vade uzatımı
varken çiftçiye, memura, emekliye, esnafa nefes aldıracak hiçbir madde bu
kanun tasarısında yer almamaktadır diyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ahrazoğlu.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 115inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet
Bekaroğlu Bihlun
Tamaylıgil Lale
Karabıyık
İstanbul İstanbul
Bursa
Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam Haydar
Akar
Ankara
İzmir
Kocaeli
Madde
115 24/4/2013 tarihli ve 6461 sayılı Türkiye Demiryolu
Ulaştırmasının Serbestleştirilmesi Hakkında
Kanunun geçici 4üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan
beşinci yılın yıl sonuyla ibaresi 2020 yılı
sonuyla şeklinde ve ikinci fıkrasında yer alan beş
yıl süreyle ibaresi 31/12/2020 tarihine kadar şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akar konuşacak.
Buyurun
Sayın Akar. (CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu
madde, TCDDnin finansman açıklarının ana sermayesinden
karşılanmasıyla ilgili bir madde. Tabii, bu maddeye neden
ihtiyaç duyulmuştur? Şöyle TCDDye bir
baktığınızda, bu ihtiyacın ne kadar zorunlu
olduğu çok açık ve net görülebilir. İnanın, Devlet
Demiryollarında yapılan tüm projeler Google haritası üzerinden
çiziliyor yani böyle, fizibilitesi yapılmadan, gelişigüzel, Google
haritasının üzerinden çiziliyor, sonra 1,5-2 milyarlık ihaleler
300-400 milyon liraya yapılıyor ve ondan sonra da
başımızı taşlara vuruyoruz Niye bitmedi? Niye
gerçekleşme yüzde 7lerde? Ödenek bitti. diyoruz. Buna en güzel örnek
Bursa-Yenişehir hattı, daha önce bunu anlatmıştım. Ama
ben size hızlı tren hikâyesini bir anlatayım.
1.213
kilometre hızlı tren hattı yaptık. diyorsunuz, her tarafta
da böyle büyük reklamlar yapıyorsunuz. Ya, Ankara-İstanbul
arasını topluyorum, 400 küsur kilometre; Polatlı-Konya
arasını topluyorum, 200 küsur kilometre; bir türlü 1.213 kilometreyi
bulamadım. Meğer 2yle çarpıyormuşsunuz toplam rakamı,
gidiş geliş diye ayrı ayrı hesaplıyormuşsunuz,
sonunda onu öğrendik. Bu da güzel bir taktik aslında; aslında
olmayan bir şeyi gösteriyorsunuz, yapıyorsunuz. Yol bir kez gider ve
tektir onun kilometresi, toplamda 684 kilometre hızlı tren
hattı.
Hızlı
tren projesi, hepinizin bildiği gibi, bir Oktay Vural projesidir
aslında. Oktay Vuralın Ulaştırma Bakanlığı
döneminde projelendirilmiştir, Faik Öztrakın 600 milyon euroluk
İspanyol kredisiyle 2003te temelini atmak size nasip olmuştur.
Aslında 2005te bitirilecekti bu proje, Eskişehir hattı, 2009da
ancak bitirebildiniz. Olsun, iyi bir şey, bitirilmiş olsun,
bitirilmesi kötü bir şey değil.
Oradan
bir hikâye daha anlatayım ben size. İkinci etap yapıldı,
Eskişehir-Köseköy etabı -Pendik değil, Köseköy etabı- bir
T26 Tüneli var orada. Bilir misiniz T26 Tünelini? Bilirsiniz değil mi?
6,1 kilometre uzunluğundaki bu tünelin 600 metresinde TBM denilen makine
battı. Bu makinenin fiyatı 33 milyon euro. Bu makine kime ait biliyor
musunuz? Bu milletin anasına küfreden Cengiz var ya, onun makinesi. Çünkü
yapılan analizlerde, zemin etütlerinde eksiklik olduğu için veya
zemin etütlerine uygun makine şartlarında ihale edilmediği için,
Cengizin elinde bu makine bulunduğu için buna uygun şartname
hazırlandı ve 600 metreye gelince, TBM makinesi yerin dibine
doğru gitmeye başlayınca durdu. Sonra ne yaptılar biliyor
musunuz? Bunun 49-50 milyon civarında bir masrafı oldu, Cengiz bu
parayı aldı oradan. Sonra, orada bir baypas hattı
yapıldı 8 kilometrelik. Baypas hattını
Süleyman Kahraman
Genel Müdür, tapelerde vardır, o dönemin TÜRGEV Başkanıyla
sürekli diyalog hâlindeydi. Ne zaman bitiyor ihale? Kim yapacak ihaleyi? Bize
verecek misiniz? hatta başka bir şey daha söylüyor, biraz
kızacaksınız ama bugün AKP Genel Başkanı olan
kişi de o ihalenin sonucunu bekliyor diye Süleyman Kahramana TÜRGEV
Başkanı tapelerde söylüyordu. Ve müjdeyi Süleyman Kahraman verdi o
gün TÜRGEV Başkanına, ihale onlarda kalmıştı.
Şimdi,
arkadaşlar, bu hızlı trene baktığımızda
Eskişehire kadar 200 kilometre okey, Eskişehirden sonra bu T26
Tünelinin olduğu yerde baypasla 30 kilometre hızla gidiyoruz. Bir de
Bilecik-Sapanca-Doğançay var ki eski konvansiyonel hat
kullanılıyor, 18 kilometrelik tünel yapılması gerekiyor,
orada da 35 kilometreyle gidiyoruz. Sadece Köseköy-Derbent arasında 17-18
kilometrelik veya 20 kilometrelik bir alanı -Eskişehirden sonra- 240
kilometre hızla gidebiliyoruz ki İzmitten sonra da gidemiyoruz.
Adı yüksek falan değil, adı hızlı tren çünkü
250nin üzerine çıkınca yüksek hızlı tren oluyor, onu da
yutturdunuz bu millete.
Şimdi,
arkadaşlar, Devlet Demiryollarının bu hâle gelmesinin tek
nedeni, işte bu plansız, programsız ve borçlanmayla yapılan
işler. Biliyor musunuz bu Ankara-İstanbul hızlı trenin
maliyetinin yüzde 86sı dış borçla karşılandı.
TCDD borçlanamadığı için Hazine onun adına
borçlanıyor. Artık o imkân da ortadan kalktı, işte Sivas
hattı duruyor, işte tamamlanmayan hatlar hepimiz tarafından
biliniyor.
ERKAN
AYDIN (Bursa) Bursa hattı
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Afyon hattı da var.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Bursa-Yenişehiri bir sonraki konuşmamda
anlatayım istersen, neler olduğunu. Çok fazla zamanım kalmadı.
Onun
için, Googledan yapılan çalışmalar değil, projeler
değil, adam gibi, düzgün projeler yaparak, düzgün maliyetlendirerek ve
ihaleleri de Devlet İhale Kanununun açık ihale şekline
dönüştürerek yapmakta fayda var. İşte TCDDyi 2 milyar zararla
aldınız, bugün 13,8 milyar zarara getirdiniz. Yük
taşımacılığında yüzde 1e düştünüz, yolcu
taşımacılığında da yüzde 4,3tesiniz. Bu kafayla
ne TCDD kurtulur ne de Türkiye kurtulur diyor, hepinize sevgiler, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN
Peki.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip
üyeler arasında anlaşmazlık var, elektronik cihazla oylama
yapalım.
Oylama
için üç dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
116ncı
maddede dört adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının
116ncı maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Erol
Dora Dilek
Öcalan Mahmut
Toğrul
Mardin
Şanlıurfa
Gaziantep
Mehmet
Ali Aslan Feleknas
Uca
Batman Diyarbakır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (İstanbul) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Gaziantep Milletvekili Sayın Mahmut Toğrul
konuşacak.
Buyurun
Sayın Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
gecenin bu saatinde, sabahın bu saatinde sizleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, dün ve bugün cumhuriyet tarihinin en kanlı
katliamının davası görülüyor Ankarada, Ankara Gar patlamasının,
102 yurttaşımızı kaybettiğimiz patlamanın
duruşması görülüyor. Ve duruşmada, aslında birçok
olayın polis tarafından bilindiği bilgileri bir bir ortaya
saçılıyor.
Bakın,
sanıklardan Suphi Alpfidan, katliam öncesinde Gaziantepte, benim vekili olduğum
Antepte 3 polis müdürüyle görüştüğünü söylüyor. Daha sonra, bu 3
polis müdüründen birisi, maalesef, katlediliyor. O zaman gerekçesini şöyle
açıkladı Hükûmet: IŞİDin hücre evini tespit etmek
amacıyla terör örgütü militanını takip ederken
başından vurularak, ağır yaralanarak
yaşamını yitirmiştir. Hâlbuki bugünkü ifadede
açığa çıkıyor ki tam öyle değil. Söz konusu polisimiz
Hüseyin Gümüş, katilin -kendisi de bir muhbir- evine gidiyor ama muhbir
iki taraflı çalıştığı için, hem IŞİDe
hem polise çalıştığı için maalesef, polisimiz bu
katilin evinde otururken yakın mesafeden katlediliyor.
Değerli
arkadaşlar, hem Suphi Alpfidan hem Hanifi Çelik, ikisi polisle
çalıştıklarını ifade ediyorlar. Gaziantep Emniyet
Müdürünün tüm bilgileri daha öncesinden paylaştıklarını,
bakın, bugün basına düşen ifadelerinde açık açık
söylüyorlar. Biz, öteden beri şunu söyledik: IŞİD belası
ülkemiz için büyük bir tehdittir, bugün de büyük bir tehdittir, yarın da
büyük bir tehdittir. Bakın, Rakkanın düşmesinden sonra 900 üst
düzey IŞİD militanının Türkiyeye geçtiğini birçok
uluslararası kuruluş ifade ediyor.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Kim serbest bıraktı onları?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) - Bunun üzerine, İçişleri
Bakanlığı Türkiyede 13 ili tehlikeli iller olarak gösteriyor,
bununla ilgili genelge gönderiyor, bilginiz var mı? Bu kentlerden bir
tanesi de Gaziantep.
Değerli
arkadaşlar, yine Rakkada Konya Belediyesine ait bir aracın
bulunduğu tespit ediliyor. Konya Belediyesi
MEHMET
BABAOĞLU (Konya) Yalan, yalan!
ALİM
TUNÇ (Uşak) Montaj, montaj!
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) Dinlerseniz arkadaşlar
Çıkar, burada
söylersiniz.
MEHMET
BABAOĞLU (Konya) Ne olduğu belli oldu, hâlâ yalan söylüyorsun!
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) Konya Belediyesi bu aracın daha önce ihale edilen
bir araç olabileceğini söylüyor.
Değerli
arkadaşlar, Konya Belediyesi eski araçlarını kime ihale
ettiğini bilmiyor mu? Nasıl böyle bir açıklama yapabiliyor?
Bunların hepsi gerçekten, önümüzdeki süreçte çok ciddi
sıkıntılar yaratacak olan meselelerdir.
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) - HDPli belediyeler ne yapıyor, HDPli belediyeler?
Kendine bak sen!
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) - Eğer Diyarbakır İstasyon
Meydanındaki mitingimizde kendisini patlatan şahıs, o olay
araştırılmış olsaydı Suruç olmayacaktı.
ABDULLAH
BAŞÇI (İstanbul) Artık bitti.
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) - Suruç araştırılmış
olsaydı Ankara Gar patlaması olmayacaktı, Ankara
araştırılmış olsaydı Antepteki düğün
patlaması olmayacaktı. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ABDULLAH
BAŞÇI (İstanbul) PKK yaptı.
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) - İstediğiniz kadar bağırabilirsiniz,
size cevap vermiyorum.
SABRİ
ÖZTÜRK (Giresun) Utanmadan konuşuyorsun!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) Bu olay, bugün hepimize, Ankara katliamı
davasının özellikle Hükûmet tarafından yakın olarak takip
edilmesi gerçeğini bir kez daha gösteriyor.
ABDULLAH
BAŞÇI (İstanbul) Beraberdiniz, DEAŞla beraberdiniz!
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) - Bakın, eğer bu olayın üstüne gidemezsek
yarın çok daha büyük olaylarla karşı karşıya kalma
durumumuz, riskimiz vardır. Ben bunu Genel Kurulun bilgisine sunuyorum,
ilgilileri buradan uyarma gereği duyuyorum ve
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) Sen önce PKKlıların cenazelerine gidenlere
bak.
ABDULLAH
BAŞÇI (İstanbul) Beraberdiniz
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) Ben IŞİDden bahsediyorum,
IŞİDden. Siz de o zaman IŞİDin arkasında mı
duruyorsunuz? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Değerli
arkadaşlar
ABDULLAH
BAŞÇI (İstanbul) - Beraberdiniz, DEAŞla beraberdiniz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, hiçbir şey anlamıyoruz
konuşmacıdan, lütfen
NİHAT
AKDOĞAN (Hakkâri) Sayın Başkan, müdahale edin.
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) Sayın Başkan, müdahale etmiyorsunuz ama
konuşuyorlar buradan.
BAŞKAN
Sayın Toğrul, lütfen
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) Burada, biz çıkıp gerçekleri
uyardığımız için
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) -
sizin bundan ders almanız lazım diyor,
saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BEHÇET
YILDIRIM (Adıyaman) Müdahale edin Sayın Başkan.
BAŞKAN
Aşağı mı ineyim kürsüden yani?
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Bostancı
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkanım, Konya Belediyesine
dolayısıyla siyasi olarak AK PARTİye yönelik açık bir sataşma
oldu. Bu çerçevede söz talep ediyorum.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Basında olanları söyledim Sayın
Bostancı.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bostancı, iki dakika. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
6.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun 502
sıra sayılı Kanun Tasarısının 116ncı
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlar; bu daha önce de gündeme gelmişti, Konya Belediyesinin
açıklaması var. Açıklamada bunun açık bir fotomontaj
olduğu, esasen mevcut durumda, dijital ortamda bu tür montajların ne
kadar kolaylıkla yapılabildiğini herkes bilir. Bunu ifade etti
Konya Belediyesi. Ayrıca, envanterinde böyle bir araç
olmadığını da ifade etti.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) İlk açıklaması öyle değildi
Sayın Başkan.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) Dolayısıyla burada açıklama
yapılmış, envanterde böyle bir araç yok. Dijital mecralarda bu
tür fotomontajlar mümkün. Şimdi kalkıp bunun üzerinden bunu gündeme
getirmek ve eleştirmek bence doğru bir tavır değil.
İkincisi,
şimdi, bu DEAŞ dediğimiz terör örgütü kimin cebinden
çıktı, o ayrı bir bahis; Rakkadan çıkarken YPGyle
anlaşarak çıktılar. Oradan nasıl
çıktığını dünya âlem biliyor. Problem şu
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) YPG kim?
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Devamla) YPGnin kim olduğunu herkes biliyor, benim
ayrıca anlatmama gerek yok. YPG ve PKK kol kola.
Bu
DEAŞ militanlarının esasen epey bir kısmı yabancı
savaşçılardan oluşuyor. Bunlar da çok çeşitli ülkelerden
geldiler ve şimdi Rakkadan çıkanlar muhtemelen yine Avrupada ve
dünyanın başka yerlerine, başka ülkelere dönecekler ve oraya
terör taşıyacaklar. Herkes tedbirini almaya çalışıyor,
Türkiye de dâhil elbette. Ama şimdi, Avrupaya ve başka yerlere bu
DEAŞ terörü ihraç edilirken Rakkadaki çıkışta kimlerin
sorumluluğu var, buna herkes altını çizerek dikkat etsin. Bundan
sonra dökülecek kanın vebali de kimlerin omuzlarında olacak, o resim
geçmişe yönelik illiyet bağlarıyla çok açık bir resimdir.
Bu
durumu ifade etmek için söz aldım.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Toğrul
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Sayın Başkanım, ben konuşmamda,
bakın, 2 IŞİD militanının verdiği ifadeden
bahsettim.
BAŞKAN
Evet.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Benim Hükûmetimi uyarmak, benim
yaşadığım ülkeyi uyarmak
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Ben sizi dinliyorum Sayın Toğrul. Lütfen
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Sayın Başkan
BAŞKAN
Ben dinliyorum sizi.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep)
benim yaşadığım ülkenin
güvenliğini uyarmak benim görevimdir. Şimdi, dolayısıyla
Sayın Başkanın kalkıp
YPG ile IŞİDin
nasıl, ne yaptığını ben burada ifade etmedim.
Dolayısıyla kalkıp bunun üzerinden cevap verilmesi
Hüseyin
Gümüşün nasıl öldürüldüğüne cevap verin arkadaşlar. Madem,
Sayın Başkan, cevap verdiriyorsunuz
BAŞKAN
Tamam, kayıtlara geçmiştir, teşekkür ederim.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep)
Hüseyin Gümüş nasıl öldü, buna cevap
verin. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Kayıtlara geçti Sayın Toğrul, tamam, teşekkür ederim,
lütfen.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Nasıl emniyetin müdürleriyle görüştüklerini
ve buna rağmen şehit olduğunu açıklasınlar.
BAŞKAN
Tamam, hepsi kayıtlara geçti.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları
ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981 Sayılı
"İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara
Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı İmar
Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun" ve
4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun"da Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Sayın Bostancı
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Ben burada cevap verirken Sayın Toğrul
Rakkadan çıkıştan, DEAŞın
çıkışından bahsetti. Ben de onun sözleri üzerine zaten
Rakkadan hangi şartlarda çıktı, buna dikkat çekmek istedim.
Bunu böyle konuşmama sebep olan bizatihi kendi
açıklamalarıdır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Tamam, siz de konuştunuz, siz de konuştunuz, tutanaklara geçti.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Sayın Başkan, Rakkadan
çıkmış olabilirler ama Türkiyeye giriş
yaptıklarına dair önemli kuruluşlar açıklama yaptılar.
Peki, bizim sınırlarımız yolgeçen hanı
mıdır? Bunlar nasıl buraya geçebiliyor? 900 IŞİD
militanı geçerken sınır görevlilerimiz ne yapıyor?
NİHAT
ÖZTÜRK (Muğla) PKKya bir baksana sen, PKKlılara baksana.
BAŞKAN
Bakın, bizim tartışmamız şu anda ne IŞİD
ne DEAŞ, lütfen. Gündemimize hâkimiz ve işlemimize devam ediyoruz.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) IŞİDe bakmayalım mı, IŞİDe
bakmayalım mı? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 116ncı maddesinde geçen
eklenmiştir ifadesinin ilave edilmiştir şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bülent
Kuşoğlu Bihlun
Tamaylıgil Mehmet
Bekaroğlu
Ankara İstanbul İstanbul
Lale
Karabıyık Musa
Çam Sibel
Özdemir
Bursa İzmir İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Sibel Özdemir
konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Özdemir. (CHP sıralarından alkışlar)
SİBEL
ÖZDEMİR (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de 502 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 116ncı maddesi üzerine vermiş
olduğumuz önerge üzerine Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz adına söz
aldım.
Evet,
değerli milletvekilleri, gecenin geç saatinde ben de yüce heyetinizi
saygıyla selamlayarak görüşlerimi paylaşmak istiyorum.
Benim
üzerinde söz aldığım 116ncı maddede 6502 sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 77nci maddesinde bir
düzenlemeye gidilmiş ve kanun kapsamında verilen idari para
cezalarına ilişkin olarak uzlaşma olanağı
sağlanmaktadır. Burada idari para cezaları hakkında
yargı kararlarıyla idarenin ihtilaf konusu olayda görüş
farklılığının olduğunun ileri sürülmesi durumunda
ve Bakanlık bu maddeyle düzenlenen hükümler çerçevesinde idari para cezası
muhatabıyla uzlaşabilir. Burada elbette öncelikli olan zaten bir
refah kaybı içinde olan tüketicilerin haklarının
savunulması, hak kayıplarının olmaması, tüketicinin
mağduriyetinin olmaması ya da tüketiciyi zarara uğratan
firmalara ceza indirimleri konusunda hassas olunmasının göz önünde
bulundurulması gerektiğini biz düşünüyoruz.
Değerli
milletvekilleri, bugün söz almışken ben de son zamanlarda oldukça
tartıştığımız dış politikayla ilgili
bazı görüşlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Ülkemiz
dış politikada çok hareketli ve zor bir dönemden geçmektedir. Bu zor duruma
düşmemizi elbette sorgularken on beş yıldır ülkeyi tek
başına yönetme yetkisine sahip olan Adalet ve Kalkınma Partisi
hükûmetlerinin uygulamış oldukları dış politika,
özellikle de son zamanlardaki, son yıllardaki
tutarsızlıkları üzerine değerlendirmede bulunmak istiyorum.
Elbette
geçtiğimiz hafta yaşamış olduğumuz NATO
tatbikatındaki durumu şiddetle kınıyoruz, kabul edilemez
bir durum ama burada bizim önerimiz elbette ki olayın sadece bir özür
olayıyla geçiştirilmemesi, tüm boyutlarıyla
araştırılması ve NATOda benzer bir olayın tekrar
yaşanmaması için Hükûmetin tüm haklarını kullanması ve
gerekli tüm diplomatik, akılcı girişimlerde bulunması
çağrısında bulunuyoruz.
Bugün
baktığımız zaman, değerli milletvekilleri,
uluslararası siyasi ve ekonomik ilişkilerde çoklu oluşumlar,
çoklu yapılar güç kazanmakta. Bu yapılarla
karşılıklı güvene dayalı stratejik
ortaklıklarıyla birlikte hareket eden ülkeler de güçlenmektedir ve
bugünkü dünyada ülkemizin tek başına bağımsız bir güç
odağı olması bu yaşadığımız konjonktür
gereği pek mümkün değil. İşte, bu gerçeklerden hareketle
ulusal stratejik devlet politikamız olan Avrupa Birliğine tam üyelik
yolunda hepimizin birlikte geçirdiği bir 2003-2006 süreci vardı.
Burada gerçekten bizler de muhalefet partisi olarak Adalet ve Kalkınma
Partisinin bu süreçteki reformlarına, bu Mecliste
çıkarılmış olan yasalara büyük katkı
sağladık ve o süreçte gerçekten müzakere tarihi almak ve müzakerelere
başlamak önemli bir eşikti ve bu eşiği biz geçmiştik.
Bu süreçle birlikte yatırımlarda, ekonomide, ticarette bir ivme
kazanmıştık. Ancak, geldiğimiz noktada bu
kazanımlarımızı heba ettik, uygulanan gerçekten
başarısız, özellikle ekonomi politikaları ve dış
politika alanlarında. İşte işsizlik ve enflasyonda bugün
geldiğimiz süreçte tekrar çift hanelere ulaştık. Para
birimimizin değer kaybı, yine yatırım ve ekonomideki geriye
gidiş süreci ve en önemlisi, bir orta gelir tuzağına
saplanmış durumdayız ve vatandaşlarımızın ve
hepimizin bir refah kaybı söz konusu.
Bu
ekonomik geriye gidişle birlikte değerli milletvekilleri, maalesef,
uluslararası ilişkilerde de ülkemizin yeri ve rolü bir
tartışma konusu oldu. İşte, Batıyla ittifak ve
özellikle Avrupa Konseyi, Avrupa Birliği kurumlarıyla ilişkilerimizde
gerçekten köklü bir değişim yaşanmakta ve bir geriye gidiş
süreci yaşıyoruz. Burada, bizim hep birlikte gördüğümüz, Avrupa
Birliği ülkelerinde seçim kampanyaları döneminde aşırı
milliyetçilik, İslam karşıtlığı, İslamofobi
gibi söylemler var. Ama burada bizim asıl eleştirdiğimiz, bu
ulusal stratejik hedeflerimize ulaşırken Adalet ve Kalkınma
Partisi Hükûmetinin de benzer şekilde, günübirlik, seçim dönemlerinde
uygulamış oldukları siyasi, bazen de kişisel çıkarlar
uğruna bu stratejik hedeflerimizin zarara
uğratıldığını görüyoruz ve gerçekten Avrupa Birliği
gibi hepimiz için önemli kazanımlar gerektirecek üyelik sürecimizin zarar
gördüğünü görüyoruz.
Başka
söyleyeceklerim de vardı ancak sürem sanırım bitti. Sadece belki
izninizle Sayın Başkan, şunu söyleyebilirim
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun.
SİBEL
ÖZDEMİR (Devamla) Geçen hafta, gerçekten dünkü konuşmamda da
söyledim, Avrupa Birliği Maliye Bakanları 2018 bütçe görüşmeleri
toplantısı sonrası katılım öncesi mali fonlarda bir
kesintiye gittiler ve gerekçe olarak da hepimizin bildiği gibi insan
hakları, ifade, basın özgürlüğü, demokratik standartlardaki
geriye gidişimizi gerekçe gösterdiler. Bu noktada, elbette Avrupa
Birliği ülkelerinin sorumluluğu var ancak Hükûmet de bu kararı alacak
olan son onaylama mercisindeki Avrupa Parlamentosuyla burada bir müzakereye
gitmeli, diplomatik adımlar atmalı. Bizim, Parlamento olarak da
Avrupa Parlamentosu üzerinde, bu kararı onaylamaması noktasında
bir kamuoyu oluşturmamız gerektiği çağrısında
bulunuyorum.
Hepinize
iyi akşamlar diliyor ve yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özdemir.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, Sayın Elitaş ve
arkadaşlarının verdiği önergeyi okutmadan önce pek
kısa bir açıklama talebim var efendim.
BAŞKAN
Peki.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının
116ncı maddesinde geçen yüzde elliyi ibaresinin yüzde otuz beşi
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Haberal Mustafa
Kalaycı Fahrettin
Oğuz Tor
Ankara Konya Kahramanmaraş
Zihni
Açba Mehmet
Günal Ahmet
Selim Yurdakul
Sakarya Antalya Antalya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal
konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Günal. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, az önce maddede konuşurken torbanın
kalınlığını göstermiştim. Şimdi
-arkadaşlarımız, az önce Sayın Altay da ifade etti- bize
bir önerge geldi. Bakıyoruz yani Yapılan yanlışları
düzeltmek zorunda kalıyoruz. diye söylemiştim az önce aceleyle
yapılan işlerde. Şimdi bunun başka bir örneği var: Sayın
Elitaş ve arkadaşları getirmiş, Meclis
Başkanlığı da bunu kabul etmiş. Yani bu şartlarda
baktığımız zaman, hadi iyimser bakalım, 87nci maddeye
baktığımız zaman Bu kanun tasarısı veya
teklifiyle ilişkisi bulunmayanlar zaten kabul edilmez. diyor ama hadi
diğer fıkraya baktık, Dolaylı olarak ilişkisi var.
desek de bu fıkrada Komisyonun salt çoğunluğuyla bir şey
gelmesi gerek.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Evet, dördüncü fıkraya açık aykırı
efendim.
MEHMET
GÜNAL (Devamla) Yani bir yanda, 68inci maddeyle ilgili hiçbir şey yok,
77yle ilgili var, yeni bir madde ihdası. Bunun Komisyonda
görüşülmesi lazım, yan komisyonlardan yine görüş
alınması lazım, tali komisyonlardan. Yani işte kanunu bu
şekliyle gecenin köründe getirip sonrasında da torbanın içine
koyduğunuz zaman maalesef böyle sıkıntıları oluyor.
Evet, bu gerekli olabilir, arkadaşlar gelir, konuşurlar,
danışırlar, bakılır, hatta ilgili komisyonlardan da
uzmanlık görüşü alır. İcra ve İflas Kanunuyla ilgili
husus giriyor, başka bir şey geliyor; burada tüketiciyle ilgili kanun
var, genel hükümlere başka bir madde ekleniyor. Dolayısıyla
bunları yapmak doğru değil. Yani o komisyondan geçerken
eğer bir şey varsa, eklenmesi, komisyonda
tartışılması gerekir, ilgili komisyonlardan görüş
alınması gerekir değerli arkadaşlar. Yani bu şartlarda
bu maddenin bu şekliyle görüşülmesi sağlıklı
değil. Biraz sonra yine okunduğunda arkadaşlarımız da
görüş alacak.
Değerli
arkadaşlar, az önce zamanım yetmediği için girmedim. Sayın
Niyazi Nefi Kara konuşurken Manavgattaki betonlardan bahsetti ama
Bakanımız değişti, Sayın Bak bu konularda duyarlı
bir arkadaşımız yani kendisine Hükûmeti temsilen burada
olduğu için
Adalet Bakanını, inşallah, yarın
yakalarsak ona da söyleyeceğiz. Antalyanın Bakanı olarak
Sayın Çavuşoğluna Komisyonda ilettik ama bir önlem henüz
alınmadı. Geçtiğimiz yıl içerisinde geldi, Manavgatın
Ilıca Mahallesi artık, eski beldesinde -İbrahim Bey var mı
diye bakıyorum ama göremedim, onunla konuşmuştuk Manavgatlı
Vekilimiz olarak- bir cezaevi inşasına başlandı. Dedik ki:
Burası turizm bölgesi, buraya başlamayın. Hemen olacaksa
başka ilçelerimiz var, daha ileride, geri planda yerler var. dedik. Ama
Tamam. demiştiler, makul de karşılamıştılar ve
o proje durmuştu geçen yıl konuştuğumuzda. Şimdi
baktık, apar topar plan tadilatı da gerçekleştirilmeden kazma
vurmaya başlamışlar. Orada insanlar sokağa çıkmaya
başladı. Niye? Hemen turizm bölgesinin içi. Ilıca beldemizi
biliyorsunuz; daha önce belediyeydi, Sideyle iç içe girmiş, şimdi
mahalle hâline gelmiş yerlerden bir tanesi.
Şimdi,
böyle aceleyle alınan kararların -aynen şimdi burada düzeltmekle
olduğumuz gibi- başka bir önerge içerisinde yine aynısı
var. Bakın, hakem heyetiyle ilgili var, şimdi
arkadaşlarımız aynısını konuştular. Buraya
bakıyoruz, sürekli olarak yapılan yanlışları
düzeltmekle uğraşıyoruz.
Şimdi,
biz burada söylediğimizde dinleseniz, yaptığınız
hatayı düzeltseniz de baştan bunlarla uğraşmasak diyoruz.
Maalesef bunlar dinlenmediği zaman gidiyor. Aynı şeyleri
defalarca gelip gelip düzeltmek zorunda
Ya mahkemeden dönüyor, düzeltiyoruz
veya fark ediliyor bir süre sonra veya birileri itiraz ediyor.
Onu
yapacağımıza, burada oturup komisyonlardan gerekli
görüşleri alsak, tali komisyonların raporlarını beklesek,
hemen on gün dolmadan Efendim, görüş bildirmediler. deyip hazır
matbu şey gibi yazı alacağımıza veya altı
aydır hiç toplanmayan bir komisyonun başkanı Komisyonumuzun
iş yoğunluğu var, ondan toplanamadık. diye hülle
yazılar yazmak zorunda kalacağına oturup anlaşsak, ülkemiz
için gerekli olan eğer bir yapısal düzenleme varsa, mevzuat
değişikliği varsa, hepimiz bu ülke için
çalıştığımıza göre ortak bir nokta bulabiliriz. O
zaman hem bu mesaiyi bu saate kadar boş yere harcamamış oluruz
hem de zamanımızı daha etkin bir şekilde
kullanmış oluruz.
Aksi
takdirde, bakın, her seferinde, her gelen önergede bakıyorum,
aralardaki düzeltmelerin tamamı daha önce yaptığımız
eleştirilerin dikkate alınmamış olmasından veya ilgili
komisyonların görüşü alınmadan apar topar buraya getirilmiş
olmasından kaynaklanıyor. Maalesef çok nitelikli bir yasa yapım
sürecini işlettiğimiz söylenemez.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Günal
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Buyurun
Sayın Altay.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- İstanbul Milletvekili
Engin Altayın, yapıcı muhalefet anlayışı içinde
Anayasaya aykırı önerge verilmemesi konusunda uyarıda
bulunduğuna ilişkin açıklaması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz
sonra okutacağınız Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın, İstanbul Milletvekili Doğan Kubatın, Hatay
Milletvekili Hacı Bayram Türkoğlunun, Yalova Milletvekili Fikri
Demirelin, Yozgat Milletvekili Abdulkadir Akgülün, sayın
milletvekillerimizin verdiği önerge şüphesiz iyi niyetle verilmiş
olmakla birlikte bu önergeyi işleme almak suretiyle bir anayasal suç
işlemenizi de önlemek bakımından söz aldım, teşekkür
ederim verdiğiniz için.
Durum
şudur: Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 87nci
maddesinin dördüncü fıkrasını okumam icap eder.
Görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon
metninde bulunmayan, ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi
bulunan -bu önergede olduğu gibi- bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla
katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açılır. hükmü çok açık. Ben eminim ki arkanızda oturan
Kanunlar bu konuda sizi uyarmıştır. Buna rağmen bize
düşen, yapıcı muhalefet anlayışı içinde bu
anayasal suça iştirak etmemenizi uyarmak; öbür durumda zaten Anayasa
Mahkemesine gitmek mecburiyetindeyiz.
Keyfiyeti
takdirinize arz ediyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Birleşime
on beş dakika ara veriyorum ve grup başkan vekillerini
toplantıya davet ediyorum.
Kapanma Saati:
02.46
ON ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 03.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Birleşime
yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
03.02
ON DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 03.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci Birleşiminin On Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları
ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı "Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun",
2981 Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına
Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785
Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun"da Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/588) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
- 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon
yerinde, Hükûmet yerinde.
116ncı
madde üzerindeki diğer önergeyi okutuyorum
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN
- Sayın Bostancı, buyurun.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, siz ara vermeden
önce bizim vermiş olduğumuz önergeye ilişkin Sayın Engin
Altay bir itiraz ifade etti İç Tüzük 87nci madde çerçevesinde. Biz bu
itiraza katılmıyoruz ancak herhangi bir tartışmaya da
meydan vermemek maksadıyla önergemizi geri çekiyoruz.
Teşekkürler.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önerge
işlemden kaldırılmıştır.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Anlayışlarından dolayı teşekkür
ediyoruz, biz de itiraz etmiştik çünkü. Tutanaklara girsin diye
söylüyorum.
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
117nci
madde üzerinde iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 117nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Mehmet
Parsak Mehmet
Günal Baki
Şimşek
Afyonkarahisar Antalya Mersin
Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu Kamil
Aydın
Hatay Erzurum
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Necmettin Ahrazoğlu
konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Ahrazoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; günün bu saatinde, saat iki buçuk, herhâlde bugün
sabahlayacağız gibime geliyor
(MHP sıralarından üç buçuk
sesleri)
Pardon,
üç buçuk.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 502 sıra sayılı torba
Kanun Tasarısının 117nci maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi tarafından verilen önerge hakkında söz almış
bulunuyorum. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, kanun tasarısının 117nci maddesinde 6563
sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun
11inci maddesinde değişikliğe gidilmektedir. 11inci madde
Bakanlık yetkisinin tanımlanması olup Gümrük ve Ticaret
Bakanlığının elektronik ticaretin gelişimiyle ilgili
her türlü tedbiri almaya ve denetimi yapmaya yetkili olduğu
belirtilmektedir. Bakanlık tarafından oluşturulacak sisteme kamu
kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğindeki meslek
kuruluşları ve diğer gerçek veya tüzel kişilerce elektronik
ticaretin gelişiminin izlenebilmesi, değerlendirilebilmesi
amacıyla istenilen bilgilerin bildirilmesi istenmekte. Diğer eklenen
bir düzenlemeyle de Bakanlığın ticari elektronik ileti
onaylarının alınmasına ve reddetme hakkının
kullanılmasına imkân tanıyan bir elektronik sistem kurmaya veya
kurdurmaya yetkili olacağı belirtilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, ticari elektronik ileti; telefon, çağrı merkezleri,
faks, otomatik arama makineleri, akıllı ses kaydedici sistemler,
elektronik posta, kısa mesaj hizmetleri gibi vasıtalar
kullanılarak elektronik ortamda gerçekleştirilen ve ticari amaçlarla
gönderilen veri, ses ve görüntü içerikli iletiler olarak
tanımlanmaktadır. 2015 yılı Mayıs ayında
yürürlüğe giren 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi
Hakkında Kanunun uygulanmasını düzenleyen Ticari
İletişim ve Ticari Elektronik İletiler Hakkında Yönetmelik
15 Temmuz 2015te yürürlüğe girmişti. Bu kanunla, şikâyet
başvurularının elektronik ortamda alınabilmesine imkân
tanıyan Ticari Elektronik İleti Şikâyet Sistemi
oluşturulmuştu. Geçen süre içerisinde bu sisteme binlerce
şikâyet yapılmış ve 19 Nisan 2017 tarihi itibarıyla 9
milyon TLnin üzerinde bir ceza kesilmiştir. Ancak, tüm bu uygulamalar
sorunun çözülmesine imkân vermemiştir. Bunu kendi
kullandığımız elektronik postalarda da görmemiz mümkün.
Değerli
milletvekilleri, Orta Doğu Teknik Üniversitesi Teknokentte faaliyetini
sürdüren siber güvenlik firmasının 2014 yılı raporuna göre
iletilen tüm e-postalarda istenmeyen yani spam türündeki e-postalar yüzde 84
iken yürürlüğe giren e-ticaret kanunuyla bu oran 2016 yılında
yüzde 50,5e inmiştir. İstenmeyen e-postaların on-line ürün
satışlarını, sırasıyla, kötü amaçlı
yazılımları taşıyan iletiler, kurumsal teklifler,
arkadaşlık ağları ve cinsel içerikli e-postalar takip
etmiş, daha sonra da casusluk veya fidye amaçlı kullanımlı
yazılımlar başlamıştır.
Kişisel
bilgisayarların kullanımının yerine artık mobil
cihazların kullanıldığı bu dönemde yukarıda
belirttiğimiz sorunlar nedeniyle çok sayıda insanın mağdur
olmasının önüne geçilmeli, gerekli tedbirler alınarak cezai
müeyyideler artırılmalıdır.
Sayın
Bakanım da buradayken Spor Bakanlığını ilgilendiren,
Hatay Antakyadaki Şehir Stadyumu ve İl Spor Müdürlüğü
binası TOKİye devredilmiş ve buraya TOKİ tarafından
hazırlanan plan gereği ticari merkezler, konut, küçük bir park ve
meydan yapılacağı söylenmektedir. Kamu
çıkarlarının korunmasını, tarihî değerlerin
yaşatılmasını, kültürel mirasın korunmasını
ve çevreyle ilgili yaşanan bu olaydan bir an önce vazgeçilmesini, söz
konusu yerin Hataya bir geniş alan olarak, yeşil alan olarak
bırakılarak, 15 Temmuz Parkıyla bütünleştirilerek
şehir merkezinde insanların rahat edeceği bir ortam
yaratılmasını arzu ediyor, bu konuda da Sayın
Bakanımızdan yardım bekliyoruz.
Hepinize
hayırlı sabahlar diliyorum.
Teşekkür
ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ahrazoğlu.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 117nci maddesinde geçen eklenmiştir ibaresinin
ilave edilmiştir şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Bekaroğlu Bihlun
Tamaylıgil Lale
Karabıyık
İstanbul İstanbul Bursa
Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam Niyazi
Nefi Kara
Ankara İzmir Antalya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Antalya Milletvekili Sayın Niyazi Nefi Kara
konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Kara. (CHP sıralarından alkışlar)
NİYAZİ
NEFİ KARA (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 502 sıra sayılı torba kanunun 117nci maddesi
üzerinde söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kir
tutmaz, gölge tanımaz, bitek topraklarında Anadolunun
Saldırganların
yüzüne ilk yumruğu indirmiş
Yiğit
ve soylu bir halkın yiğit ve tok sesi...
Çağlar
karanlığında Anadolu gecesinden
Ezilenlere
umut, yanan ilk çoban ateşi
İşte
o Atatürk
Yarın
24 Kasım, Başöğretmen Atatürkün, Hasan Ali Yücellerin ve
bizleri yetiştiren bütün öğretmenlerimizin ve şehitlerimizin,
hepsinin Öğretmenler Gününü kutluyor, onları saygıyla
anıyorum.
Değerli
arkadaşlar, son dönemlerde AK PARTİ Grubunun ve Sayın
Cumhurbaşkanımızın ve Meclis
Başkanımızın Atatürk adını anması bizleri
onurlandırmıştır, gururlandırmıştır.
Çünkü Mustafa Kemal Atatürk ve Ulusal Kurtuluş Savaşını
veren bütün önderlerimiz bizlerin ortak değerleridir.
Buradan
Öğretmenler Gününde birkaç söz de onlar için söylemek istiyorum.
100
bin öğretmen açığımız var. diyoruz ama atamıyoruz.
400 bin öğretmen adayımız var, bekliyor. Ama,
okullarımız öğretmensiz; vekil öğretmenliklerle idare
edilen yüzlerce, belki binlerce okulumuz var. Ve bu öğretmenlerimiz
saatlik ders ücreti üzerine çalışıyorlar biliyor musunuz,
onların sigortaları bile yatmıyor. Böyle öğretmenlerimizle,
böyle okullarımızla hangi elektronik sistemden, hangi elektronik
iletişimden bahsedeceğiz, hangi çağı
yakalayacağız? Hatırlarsınız bir FATİH Projesi
vardı iktidar döneminde getirilen. Aslında, ben de
heyecanlanmıştım ama nerede kaldı? Ortaöğretimde
okulların yüzde 10luk kaliteli kısmına sınavla
öğrenci alacağız. diyen bir Millî Eğitim
Bakanının açıklamasının talihsizliğini
yaşarken yüzde 90ı nasıl ayıracağız? O
öğretmenlerimize saygısızlık değil miydi bu? Niye
bizim öğretmenlerimize bunları reva görüyoruz ki? Niye o insanlara
böyle şeyler söylüyoruz ki? Evet, internet üzerinden
alışveriş yapılacak, vergi kaçıyor; tamam, önlem
alalım. Çok şey var söyleyecek. Ama, öncelikle fikri hür,
vicdanı hür ve bizim gelecek nesillerimizi yetiştirecek olan
öğretmenlerimize köy enstitülerindeki gibi, öğretmen
okullarındaki gibi değeri vermezsek işte bugünlere geliriz.
Bir
yanımızda Amerika, bir yanımızda Rusya değil mi? Arada
sıkışıp duruyoruz. Bir kelimeyle söyleyeyim: Yalta devam ediyor.
Onun için, bizim bu ülke insanları olarak birlik ve beraberlik içinde
kardeşçe olmamız gerekiyor, mücadeleyi böyle sürdürmemiz gerekiyor,
samimi olmamız gerekiyor tıpkı Kurtuluş
Savaşındaki gibi. Her birimizin gücümüz yettiğince elimizi
taşın altına koymamız gerekiyor; böyle bir dönemden
geçiyoruz.
Sayın
Bakanım, Spor Bakanımızdan bir talebim var: Antalya Arena
Stadının adını Antalya Atatürk stadı olarak yeniden
değiştirmenizi sizden talep ediyorum Antalyalılar adına.
(CHP sıralarından alkışlar) Sayın Büyükşehir
Belediye Başkanımıza bu talebi ilettiğimde Spor
Bakanlığı evet dediği gün ben varım. dedi. Sayın
Bakanım, sizden bunun sözünü istiyorum, size yakışanı da buradan
talep ediyorum.
NURHAYAT
ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Bursaya da tekrar isminin geri
verilmesini istiyoruz.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Soru-cevap yok, tamam.
BAŞKAN
Siz devam edin Sayın Kara.
NİYAZİ
NEFİ KARA (Devamla) Sayın Bakanın gönlünden geçenin de o
olduğunu biliyorum, ara ara sohbetler ettik, bunu yapacağına da
inanıyorum.
Sayın
Mehmet Günalın bahsettiği gibi, bizim yaramız hâline gelen
Manavgatta turizmin ortasına, mahallenin ortasına cezaevi yapmaktan
ne olur vazgeçin arkadaşlar. Manavgata yatırım yapmak
istiyorsanız okul yapın, hastane yapın. Sayın Bakanım,
o arazi okul ve fuar alanı olarak daha önce AK PARTİli bir belediye
başkanımız tarafından ayrılmış bir bölgedir;
bunu da sizlere sunuyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kara.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir. (x)
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
118inci
maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 118inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Erol
Dora Dilek
Öcalan Mahmut
Toğrul
Mardin Şanlıurfa Gaziantep
Feleknas
Uca Mehmet
Ali Aslan
Diyarbakır Batman
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
117
ve 118inci maddelerle 6563 sayılı Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi
Hakkında Kanunda değişiklikler yapılmıştır.
Tasarıya Komisyonda ihdas edilen bu maddelerin görüşüleceği
ilgili komisyon Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonudur. Dolayısıyla, son dakika tasarı metnine ihdas
edilen bu düzenlemelerin tasarı metninden çıkarılarak ilgili
komisyona havale edilmesi ve torba tasarı anlayışının
uygulamada yarattığı onlarca sıkıntı göz önüne
alınarak tasarı metninden çıkarılmasını
öngörmekteyiz.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, biraz önce tutanakçı
arkadaşlardan sordum, az önceki önergede Kabul edilmiştir. diye
herhâlde ifadeniz oldu. Tutanaklarda düzeltilmesini talep ediyoruz. 117nci
maddede Cumhuriyet Halk Partisi önergesini Kabul edilmiştir. diye ifade
ettiniz, kabul edilmemiştir.
BAŞKAN
Bakalım tutanaktan, düzeltelim.
Tamam,
peki.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Kabul edilmişse edilmiştir yani.
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 118inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Bihlun
Tamaylıgil Bülent
Kuşoğlu Lale
Karabıyık
İstanbul Ankara Bursa
Mehmet
Bekaroğlu Musa
Çam Mahmut
Tanal
İstanbul İzmir İstanbul
MADDE
118 6563 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin birinci
fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
"d)
11 inci maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı hareket eden
gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişileri hakkında beş
bin Türk Lirasından onbeş bin Türk Lirasına kadar, "
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal
konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Tanal. (CHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Değerli Başkan, değerli milletvekilleri;
evet, bu maddede Beş bin Türk lirasından yirmi bin Türk
lirasına kadar ceza verilir. deniliyor. Peki, bu adli para cezası
ödenmezse ne olur, memuriyete engel olur mu ve bu parayı ödemezse hapis
cezasına dönüşür mü? Baktığınız zaman, rakam
hakikaten çok yüksek bir rakam. Peki, ödenemeyecek olan bu ceza hapis
cezasına dönüşürse günlük kaç TL üzerinden hesaplanır?
Bunların hepsini size tek tek cevap vermeye çalışacağım.
Hemen
son sorudan başlayayım: Verilecek olan bu para cezasını
kişi eğer ödeyemezse, ekonomik durumu ona uygun değilse
verilecek olan günlük hapis cezası
Sayın
Başkanım, 20 lira ila 100 lira arasında olacak. 20 lira ile 100
lira arasında olduğu zaman, zaten cezaevleri dolup taşıyor
Biraz önce değerli arkadaşlarımız Manavgatta cezaevi
yapıldığını söyledi. Bir toplumda cezaevlerini yapmak
marifet değil. Bir toplumda eğer cezaevleri sürekli
açılıyorsa, fabrikalar kapanıyorsa o toplum iyi idare edilmiyor
demektir. Yani burada vergiyi nasıl alırsanız alın, ne
yaparsanız da yapın vatandaşın aslında daha rahat
teşvik edilmesi gerekirken burada bize şunu getiriyor: Yani Devletin
açıkları var, biz bu bütçeye ne kadar fazla ceza yazarsak,
parayı hazineye yatırtabilirsek bütçeyi kapatabiliriz. hesap bu.
Önceki maddelerde konuştuğumuz o tütün maddesinde de yine aynı
şekilde. Yani buradaki esas amaç
Boşalan hazineyi biz bu
şekildeki para cezalarıyla nasıl doldurabiliriz?in hesabı
yapılmakta.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bu kadar cezaları, gerek hapis
cezalarını artırmaktansa, para cezalarını
artırmaktansa bu ülkede vergiyi artırmanın yolu şu olur:
Vergiyi artırmanın yolu istihdamı yaratmaktan geçer,
öğretimi yaratmaktan geçer. İstihdam ve öğretimi yaratmanın
da yolu ülkede hukuk güvenliğini egemen kılmaktır. Eğer bir
ülkede hukuk egemen değilse, hukuk güvenliği yoksa,
yatırımcı hukuka güvenemiyorsa o ülkede yatırım yapmaz
ve o ülkede istihdam da olmaz, o ülkede öğretim de olmaz.
Yatırım ve istihdam olmadığı zaman da vergi de gelmez.
Zaten verginin kaynağı
Siz öğreteceksiniz,
satacaksınız, malı piyasaya süreceksiniz ki vergiyi
toplayabilesiniz. Biz ne yapıyoruz? İstihdam yerine cezaları,
para cezalarını mümkün olduğu kadar yükselterek
vatandaşın bu vergisini biz nasıl vatandaştan alabiliriz?
Bunun bir örneği de araçlara takılan cam filmi mesela. İlk önce
ne oldu? Araçlar fabrika tarafından filmli olarak üretildi, sonradan
yönetmelikle bu değiştirildi. Hangi ihtiyaçtan? Para cezası
amacıyla. Evet, hazine boşaldı Biz, bu para cezalarıyla
nasıl bunu doldurabiliriz.in hesabına geçildi. Peki, doğru
muydu?
Değerli
arkadaşlar, Trafik Kanununda açık bir hüküm var: Trafiğin
akışını tehdit ve tehlikeye düşüren araç varsa ona
para cezası kesilebilir. Ama fabrikanın üretiminde devlet buna izin
vermiş ve tüm teknik nitelikleri ruhsata geçirilmiş, imalata izin
verilmiş, satışa izin verilmiş, alıcı herhangi
bir ilave yapmaksızın orijinal hâliyle kullanıyor; efendim Biz
size para cezası vereceğiz.
Ya
arkadaşlar, yönetmelikle para cezası verilemez, yönetmelikle bir
ceza
Anayasamızın temel hükümleri uyarınca deniliyor ki:
Eğer siz ceza koyacaksanız cezayı kanunla
koyarsınız. Bu açıdan burada gayet açık ve net, tüm
Türkiyede durumu bu şekilde olan yani araçlarında fabrika
çıkışlı camları filmle kaplı olan tüm araç
sahiplerine ceza kesilmişse sulh ceza mahkemesine itiraz edin, dava
açın; bunların hepsi de iptal edilir ama devlet vatandaşına
pusu kurmamalıdır. Hem araçların bu şekilde üretimine izin
vereceksiniz, yönetmelikle para cezası keseceksiniz; bu, tamamen devletin
vatandaşa pusu kurmasıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT
TANAL (Devamla) Hukuk devletinde devlet vatandaşına pusu kuramaz.
Hepinize
saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tanal.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Peki.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi
kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
03.44
ON BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 03.58
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP
ÜYELER: Fatma KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 27nci Birleşiminin On Beşinci
Oturumunu açıyorum.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının 118inci maddesi
üzerinde İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ve
arkadaşlarının önergesinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Var, var Başkanım yani, bizce var.
BAŞKAN
- Kabul etmeyenler
Var
mı Engin Altay?
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Estağfurullah Başkanım. Bizce var,
takdir sizin efendim.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir.
502
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon
yerinde.
Hükûmet
yerinde.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 118inci
maddesinde geçen gerçek kişiler ile özel hukuk tüzel kişileri
ibaresinin, gerçek ve tüzel kişiler şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Haberal Fahrettin
Oğuz Tor
Konya Ankara Kahramanmaraş
Zihni
Açba Ahmet
Selim Yurdakul
Sakarya Antalya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Ankara Milletvekili Sayın Erkan Haberal
konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Haberal. (MHP sıralarından alkışlar)
ERKAN
HABERAL (Ankara) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
sabahın bu saatinde beni dinlediğiniz için hepinize teşekkür
ediyorum.
Bu
saatten sonra, müsaadenizle, hoşgörünüze ve sabrınıza
sığınarak biraz mizah, biraz nükte
Demokrasi mi dediniz?
Demokrasinin klasik tanımı, halk tarafından halk için
halkın hükûmetidir. Halkın kendi kendini yönetmesidir. Egemenlik
kayıtsız şartsız milletindir. Buna da millî irade denir.
Demokrasiyi siz böyle bilmeye devam edin ama farklı demokrasi
tanımlarını da ihmal etmeyin, bunları elinizin tersiyle
itmeyin.
Menckenin
tanımı şudur: Demokrasi, maymun kafesinden sirk yönetme
sanatıdır. Mencken, Alman asıllı ABDli, çok ünlü bir
gazetecidir. Demokrasiye saygısı olmayan bu ateist gazetecinin, millî
iradeye de saygısı yoktur. Halkı aptal ve cahil yerine
koymuştur. Demokrasi, bireysel cehaletin kolektif bilgeliğine
acıklı biçimde inanmaktır. sözü de bu beyefendiye aittir. Halk
aldanmaz mı? Elbette aldanır. Osman Bölükbaşının bu
konuda şöyle bir sözü vardır: Halk aldanmaz sözü bir
safsatadır. Ucuz bir halk dalkavukluğudur. Allah
dışında her fani aldanabilir.
Hızlı
geçiyorum, hızlı geçiyorum ondan sayın hocam, dikkatli
baktınız.
Abraham
Lincoln de aynı fikirdedir: Bütün insanları zaman zaman, bazı
insanları da her zaman aldatabilirsiniz ama bütün insanları her zaman
aldatmak mümkün değildir. demiştir ama bazı politikacılar
herkesi her zaman aldatabildiklerine inanırlar. Franklin Adams bunu
şöyle ifade etmiştir: ABDnin sorunu, tecrübeye dayanarak
halkın tümünü her zaman aldatabileceğine inanan birçok
politikacı olmasıdır. Demokrasi mükemmel ve kusursuz mudur;
bunu da kimse iddia edemez. Churchillin tespiti şudur: Zaman zaman
denenen diğer yönetim şekilleri dışarıda tutulursa
demokrasi en kötü hükûmet şeklidir. Yani demokrasi kötünün iyisidir.
demiştir. Churchillin seçmenlerle de pek muhabbeti yoktur. Demokrasi
aleyhindeki en iyi argüman, ortalama bir seçmenle beş dakika
konuşmaktır. sözü bunun kanıtıdır.
İngiliz
Başbakanı Attlee da demokrasinin ruhu olan tartışma
kültürüne karşı çok mesafelidir. Demokrasi, tartışarak
yönetmektir ama ancak insanların konuşması önlenirse etkili
olur. sözünü söylemiştir. Bütün eksikliklere rağmen demokrasi yine
de iyidir.
Bernard
Shaw bunu şu sözlerle dile getirmiştir: Demokrasi birkaç
yozlaşmışın atamasının yerine beceriksiz ve
liyakatsiz kitlelerin seçimini getirmiştir. Burada yine millî iradeye
güvensizlik iması olduğunu görmüşsünüzdür. Oy veren seçmenler
her zaman en iyiyi mi seçerler? Çoğunluk oyunun gerçeği
belirleyemeyeceğine inananlar çoktur. Bernard Shawun tespiti yine
şöyledir: Demokrasi, layık olduğumuzdan daha iyi olmayan insanlar
tarafından yönetileceğimizi güvence altına alan bir
araçtır. Her millet layık olduğu yönetimle yönetilir. sözü de
aynı kapıya çıkar. Demokrasi, halkın kendi diktatörlerini
seçme özgürlüğüdür. diyenler de çıkmıştır.
Şeytanın
Sözlüğünde seçmenin oyunun tanımı da şudur: Seçmenin oyu,
özgür insanların kendilerini aldatmalarının ve ülkelerini
batırmalarının aracı ve sembolüdür.
ABD
Başkanı Benjamin Franklinin tanımı da hayli ilginçtir:
Demokrasi, iki kurt ile -bu bozkurt değil tabii- bir koyunun yemekte ne
yenileceğini oylamasıdır. Özgürlüğü ise şöyle tarif
etmiştir: Özgürlük de iyi silahlanmış koyunun oylamaya
karşı çıkmasıdır.
Konuyu
kapatmadan önce başa dönelim, demokrasinin klasik tanımını
hatırlayalım. Halk tarafından, halk için, halkın
hükûmeti.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Haberal, teşekkür edelim mi?
ERKAN
HABERAL (Devamla) Sayın Başkanım bitiriyorum, hepsini
bitiriyorum.
ERKAN
AYDIN (Bursa) Bir on dakika daha verelim.
MÜSLÜM
DOĞAN (İzmir) Bir beş dakika daha dinleyelim.
BAŞKAN
Peki, bir dakika ek süre.
Buyurun
Sayın Haberal.
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Hep Naci Bostancı mı söyleyecek bunları, bir
de Erkan Haberal söylesin.
BAŞKAN
Doğru.
ERKAN
HABERAL (Devamla) Churchill bu tanımı İngilterede sosyalist
hükûmet için şu şekilde değiştirmiştir: İşe
yaramaz insanlar tarafından, işe yaramaz insanlar için, işe
yaramazların hükûmeti.
MÜSLÜM
DOĞAN (İzmir) Yok, ayıp etmiş ama Churchill.
ERKAN
HABERAL (Devamla) - Oscar Wilde daha ileri gitmiş ve şöyle
demiştir: Demokrasi, halkın halk tarafından halk için
sopalanmasıdır. Türkiye'de politikacılardan derinliği ve
inceliği olan demokrasi tanımını duyduk mu? Ben
duymadım. Demokrasi, ahlak ve fazilet rejimidir. derler ve bunun
gereklerine pek saygı duymadan geçer giderler.
Hepinize
beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
ERKAN
AYDIN (Bursa) Naci Bey, sana açık bir sataşma var.
ERKAN
HABERAL (Devamla) - Hemen cevap vereyim hocam. Ben hocamdan çok şey
öğrendim, devam ediyorum öğrenmeye de. Size de ayrıca
teşekkür ediyorum hocam. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Haberal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI (Devam)
6.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının, 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 117nci maddesiyle ilgili
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinin önergesinin oylama sonucunun sehven
Kabul edilmiştir. şeklinde açıklandığına
ilişkin konuşması
(x)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, 117nci madde üzerinde önerge işlemine dair
Sayın Elitaşın dile getirdiği hususla ilgili olarak
tutanak üzerinde yapılan incelemede söz konusu madde üzerindeki ikinci
önergenin oylama sonucunun sehven Kabul edilmiştir. şeklinde
açıklandığı görülmektedir. Söz konusu önergenin oylama
sonucuna ilişkin Divanımızda bir tereddüt bulunmamaktadır.
Söz konusu önerge kabul edilmemiştir. Kayıtlara geçmesi
açısından bilgilerinize tashihen sunulur.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları
ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı "Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun",
2981 Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına
Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785
Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun"da Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/588) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Sayın Milletvekilleri, 119uncu maddede dört adet önerge vardır.
Önergelerin
hepsi aynı mahiyettedir, birlikte işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 119uncu
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Erol
Dora Dilek
Öcalan Mahmut
Toğrul
Mardin Şanlıurfa Gaziantep
Mehmet
Ali Aslan Feleknas
Uca
Batman Diyarbakır
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mustafa
Elitaş Mehmet
Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat
Kayseri Amasya İstanbul
Hilmi
Bilgin Tülay
Kaynarca Selim
Dursun
Sivas İstanbul Sivas
Hurşit
Yıldırım Bülent
Turan
İstanbul Çanakkale
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mustafa
Kalaycı Erkan
Haberal Fahrettin
Oğuz Tor
Konya Ankara Kahramanmaraş
Ahmet
Selim Yurdakul Zihni
Açba Baki
Şimşek
Antalya Sakarya Mersin
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet
Bekaroğlu Bihlun
Tamaylıgil Bülent
Kuşoğlu
İstanbul İstanbul Ankara
Lale
Karabıyık Musa
Çam Nurhayat
Altaca Kayışoğlu
Bursa İzmir Bursa
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SAMİ ÇAKIR (Kocaeli) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk olarak Mardin Milletvekili
Sayın Erol Dora konuşacak.
Buyurun
Sayın Dora. (HDP sıralarından alkışlar)
EROL
DORA (Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 502
sıra sayılı Kanun Tasarısının 119uncu maddesine
ilişkin olarak vermiş olduğumuz önerge üzerinde Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarının 119, 120, 121 ve 122nci maddeleriyle
6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanununda
değişikliklere gidilmektedir. İktidarın
tartışmaya açık yasa yapma yönteminin sonucunu, maalesef, 6698
sayılı Yasaya dair değişiklik talebinde de görmüş
bulunmaktayız. Tartışmaya açık. diyorum çünkü
Kişisel Verilerin Korunması Kanununun yürürlük tarihi 24 Mart
2016dır. Yani henüz on beş ay önce çıkarılan teşkilat
yasasında bugün değişiklik yapılmak istenmesinin nedeni,
iktidarın özensiz, baştan savma yasa yapma
yaklaşımıdır. Öyle ki muhalefetin yapıcı ve
yerinde önerilerini dikkate almayan, konunun uzmanlarının görüşlerini
dikkate almayan bu yaklaşımın sonuçları ortadadır.
Bakınız,
dikkatinizi çekerim, henüz çok yeni olan bir temel yasada değişiklik
istenmesi, on beş aydır kuruluşunu tamamlamaya çalışan
ve bu anlamda 191 kişi istihdam eden kurumun uzman istihdamına
ihtiyaç duyması, bu yasanın apar topar çıkarılması ve
eksik yapılmış olmasıyla ilgilidir. Bu sebeple bu
maddelerin tasarıdan çekilerek, ihtiyaç duyulması hâlinde ilgili
ihtisas komisyonuna sevk edilerek tartışılması
gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, 20 Kasım, bildiğiniz gibi, Dünya Çocuk Hakları
Günüydü. Dolayısıyla, bu hafta, dünyada çocuk haklarına
ilişkin çeşitli etkinlikler gerçekleştirildi. Bu vesileyle ben
de konuşmamın kalan kısmında Türkiyede çocuk
haklarına ve çocuk hak ihlallerine dair birkaç noktaya dikkatinizi çekmek
istiyorum.
Bildiğiniz
gibi, Gündem Çocuk Derneği, bundan tam bir yıl yani üç yüz
altmış beş gün önce, 22 Kasım 2016da sabaha
karşı yayımlanan 677 sayılı Kanun Hükmündeki
Kararnameyle kapatıldı. Örgütlenme özgürlüğü ihlal edilen
Gündem Çocuk Derneğinin kapatılması, yürüttüğü pek çok
çalışmanın da yarım kalmasına neden oldu.
Değerli
milletvekilleri, 2011den bu yana yayımlanan Türkiyede Çocuğun
Yaşam Hakkı Raporu, Türkiyede Çocuğa Yönelik
Ayrımcılık Raporu, Yasamada Çocuk Raporu, Mülteci Çocuklar ve
Vatansızlık Riski Raporu, Millî Eğitim Bakanlığıyla
yürütülmekte olan Okullarda Fiziksel Güvenlik Projesi, Çocuğa Yönelik
Ticari Cinsel Sömürüye Son Projesi, çocuk evliliklerinin yasaklanması için
Anayasa Mahkemesindeki başvurunun takibi, çocukların mağdur
konumda olduğu istismar ve hak ihlali davalarının izlenmesi gibi
faaliyetler, Gündem Çocuk Derneğinin çalışmalarından
sadece bazılarıdır.
Her
çocuğun hak sahibi, eşit, özgür ve onurlu bir birey olarak
barış içinde, iyi ve mutlu bir yaşam sürdürmesi için,
çocukların yararına bütüncül bir dönüşümü ısrarla savunan,
hak temelli bir sivil toplum örgütü olan Gündem Çocuk Derneğinin temel
dayanağı, Türkiyenin de taraf olduğu Birleşmiş
Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmedir.
Tabii,
Türkiyede özellikle OHAL sürecinde gerek uluslar üstü sözleşmeler gerek
uluslararası hukuk normları ve gerekse Anayasa büyük oranda ihlal
edilmiş ve temel birçok insan hakkı fiilen
itibarsızlaştırılmıştır, çocuk hakları
da bu ihlallerden nasibini almıştır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Gündem Çocuk Derneğinin
kapalı kaldığı bu bir yıl yani üç yüz altmış
beş gün boyunca çocukların zaten az duyulan sesleri artık hiç
duyulamadı; çocuklar âdeta yok sayıldı, çocuk hakları
ihlalleri maalesef artarak devam etti. Gündem Çocuk Derneğinin
kapatılmasının ardında üç yüz altmış beş gün
boyunca çocuklar önlenebilir sebeplerle yaşamlarını kaybetmeye,
şiddete, istismara maruz kalmaya, zorla
çalıştırılmaya, çalışırken iş
cinayetlerinde ölmeye, ifade özgürlükleri sebebiyle tutuklanmaya, işkence
ve kötü muameleye maruz kalmaya devam ettiler.
Bu
çerçevede, Hükûmeti, OHALle gerçekleştirilen bu baskı ortamına
son vermeye, OHALi kaldırmaya, insan hakları temelli sivil toplum
örgütlerini kapatmak ve insan hakları savunucularını susturmak
yerine, onların söylediklerine kulak vermeye çağırıyor, bu anlamda
bir kez daha Genel Kurula seslenerek hepinize sevgi ve
saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Dora.
Aynı
mahiyetteki diğer bir önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Veri
sorumluları siciline kayıt olma zorunluluğu olan veri sorumlusu
özel hukuk tüzel kişilerinden sicil ücreti alınmayarak mevcut
uygulamaya devam edilmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde şimdi de Mersin Milletvekili
Sayın Baki Şimşek konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Şimşek. (MHP sıralarından alkışlar)
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 119uncu maddesi üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime,
önce, dün Malatyada Alevi vatandaşlarımıza karşı
yapılan provokasyonu kınayarak başlıyorum. Bununla ilgili,
bir an önce emniyet ve valilik tarafından gerekli tahkikatların
yapılarak sorumluların bulunmasını, ne amaçla bunu
yaptıklarının belirlenmesini ve Türk toplumu içerisine nifak
tohumu ekmek isteyen insanların en ağır şekilde
cezalandırılmasını talep ediyorum.
Tabii,
dün, ayrıca, Beşiktaş, Avrupa Şampiyonlar Liginde
kaldı. Bunda en büyük emek, futbolcularla beraber, Teknik Direktör Şenol
Güneşin. Tabii, Şenol Güneş de bir öğretmen, uzun
yıllar Trabzonda Türkçe öğretmenliği yapan bir öğretmen.
Ben 24 Kasım dolayısıyla başta Başöğretmen
Atatürk olmak üzere, bir öğretmen olarak Türk toplumuna
kişiliğiyle, karakteriyle, hem bir futbol hocası olarak hem bir
eğitimci olarak örnek olan Şenol Güneşin de Öğretmenler
Gününü kutluyorum. Tabii, Trabzonsporlu olduğumu da belirteyim, ben
aynı zamanda bir Trabzonsporluyum.
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Tebrik ediyoruz.
BAKİ
ŞİMŞEK (Devamla) Tabii, biz bugünkü görüşmeler
sırasında muhatap olarak Maliye Bakanımızı bekliyorduk
ama Gençlik ve Spor Bakanımız bizlerle beraber. Ben Gençlik ve Spor
Bakanımız burada olduğu için, gündem dışında
Gençlik ve Spor Bakanlığımızla ilgili konuları gündeme
getirmek istiyorum.
Türkiye'nin
birçok yerindeki şehir statları takas edilerek şehir
merkezlerindeki statlar TOKİye devredildi ve şehir
dışına yeni statlar yapıldı. Benim seçim bölgem olan
Mersinde de Tevfik Sırrı Gür stadı
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Mersinsporu tutalım, niye Trabzonsporu
tutuyoruz?
BAKİ
ŞİMŞEK (Devamla) Onu da tutuyoruz, Mersin İdman Yurdunu
da elbette bir Mersinli olarak tutuyoruz. Siz nasıl Fenerbahçeyi,
Galatasarayı, Beşiktaşı tutuyorsanız, biz de
Trabzonsporu tutuyoruz yani bunu da normal bir hak olarak görün öbür
takımımız dışında. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Tabii,
Mersin Tevfik Sırrı Gür Stadının yerine, şehrin
dışına, otobanın üzerine yeni bir stadyum yapıldı
ve Tevfik Sırrı Gür Stadının yerine de TOKİnin
alışveriş merkezi ve konut yapılacağı konusunda
duyumlar almaktayız. Bütün kent halkı, Tevfik Sırrı Gür
Stadının yerine ya meydan ya park yapılmasını ya da
mevcut stadın yeniden yıkılıp oraya bir stadyum
yapılmasını bekliyor. Şimdi Mersin milletvekillerimizin
hepsi burada. Tevfik Sırrı Gür Stadının konumuyla yeni
yapılan stadın konumunu değerlendirsinler. Yeni yapılan
stat, insanların ancak araçla ulaşabileceği bir noktada,
doğru düzgün bir otoparkı yok, bir derbi maç veya bir millî maç olsa
insanlar orada araçlarını park edecek yer bulamıyorlar.
Stadın önümüzdeki yıllarda da şehrin içinde falan kalacak bir
durumu yok, şehrin o tarafa gitme şansı yok. Tamamen
yanlış bir yer seçimi yapılmış ve şehrin
yanlış bir yerine bir stadyum yapılmış. Yani
yapılan bu milyarlarca liralık yatırımı tabii,
sokağa atacak hâlimiz yok, bu tesislerin elbette kullanılması
lazım ama mevcut Tevfik Sırrı Gür Stadının yerine de
yapılacak olan alışveriş merkezi ya da konut projesinden
vazgeçilmesi lazım.
Tabii,
Mersinle ilgili verilen birçok vaat var sayın milletvekilleri, birçok
proje var. Tarsusta 2015 yılında hastane yapılacak. denildi.
Billboard asıldı, Sayın Davutoğlu geldi söz verdi
İhaleyi yaptık, hayırlı olsun." dedi. Hepiniz bunu
hatırlıyorsunuz. 2015 yılında çıktım, ben bunu bu
kürsüde konuştum, 2016 yılında konuştum, şimdi, 2017
yılı yine konuşuyorum. Şimdi, deniyor ki: 15 Aralıkta
ihale yapılacak. Ne zaman bitecek? Bin günde bitecek. Yani en az üç dört
yıl daha sürecek. Bu işte de aksamalar olursa belki beş
altı yılı bulacak. 400 bin nüfuslu bir kent, şehrin
merkezinde çok rezil bir durumda olan devlet hastanesine inanın mahkûm
olmaya devam edecek. Allah aşkına, bu insanları bu kadar
oyalamayı hangi mantıkla izah edebiliyorsunuz?
Tarsusa
teknoloji üniversitesi açılacak. Bunun da sözü Başbakan
Davutoğlu tarafından gelindi verildi. Bununla beraber, Türkiye'de 30
tane üniversite açılması kararı Bakanlar Kurulundan
çıktı, sıra sayısına getirildi daha sonra geri
çekildi. Ben Sayın Bakanımızdan bu konuda bir açıklama
bekliyorum. Bu üniversiteyi ne zamana kadar erteleyeceksiniz? Bu yılki
üniversite sınavında Tarsus teknoloji üniversitesine yine
öğrenci alınamayacak. Ne zaman alınacak?
Yapmayacağınız bir şeyi millete çıkıp niye söz
verdiniz? Bu konuda Mersin halkının bilgilendirilmesi ve Hükûmetin
Mersine verdiği projelerin takipçisi olması gerektiğini
belirtiyoruz. Mersinde her seçim aynı vaatleri verip bir sonraki seçimde
bu projelerin hiçbirinin gerçekleşmediğini, seçimde Hükûmetin
Mersinlilerin karşısına çıkıp yine aynı vaatleri
verdiğini görmekteyiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAKİ
ŞİMŞEK (Devamla) İnşallah, bu dönem bunlar son olur,
Hükûmet de Mersine verdiği projeleri yerine getirir diyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
HACI
ÖZKAN (Mersin) Verdiği sözler yerine gelecek Sayın
Şimşek.
BAKİ
ŞİMŞEK (Devamla) Açıklama yapmak isteyen varsa bu
projelerle ilgili, çıksın bu kürsüden cevap versin.
Saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Hadi görelim, çıkın hadi.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şimşek.
Aynı
mahiyetteki önergeler üzerinde son olarak Bursa Milletvekili Sayın
Nurhayat Altaca Kayışoğlu konuşacaklar.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
NURHAYAT
ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 502 sıra sayılı Kanun
Teklifinin 119uncu maddesi üzerinde vermiş olduğumuz önerge
hakkında Grubum adına söz almış bulunuyorum.
Teklifin
bu maddesiyle Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanunda
değişiklik yapılıyor. Hakikaten bu kanunu
çıkarırken de söylemiştik, buraya geldiğimizden beri bütün
çıkarılan kanunlarla ilgili aynı şeyi söylüyoruz.
Taraflarına sorulmadan, ilgililerin fikri alınmadan özensiz bir
şekilde bu yasalar çıkarılıyor ve daha sonra işte
böyle yürürlüğe girmeden, yürürlüğe girdikten sonra çok kısa
süre içerisinde defalarca değiştirilerek burada sabaha kadar
çalışmak zorunda bırakılıyoruz. Hani İç Tüzük
değiştirilirken diyordunuz ya işte Ekonomik olsun, efendim çok
zaman kaybediyoruz. Böyle bizim beş dakikamızı üç dakikaya
indiriyordunuz. Tam tersine, bu özensiz çalışmalarla bu Meclis böyle
maalesef sabaha kadar çalışmak zorunda bırakılıyor.
Peki,
bu Kişisel Verilerin Korunması Kanununu biz niye
çıkarmıştık? Denmişti ki: Haziran 2016da Avrupaya
vizesiz gireceğiz, bu yüzden alelacele çıkarmamız lazım.
Yine aynı tempoyla o yasa buradan geçmişti. Geçtiğimiz sürede ne
oldu? Biz Avrupaya vizesiz girebiliyor muyuz? Hayır, tam tersine, Avrupa
Birliği 105 milyar euro fonu kesmiş durumda, fiilen de
görüşmeler durmuş durumda.
Peki,
ülkenin içinde bulunduğu bu hukuksuzluk sürecinde, yaşam
hakkının yok sayıldığı, özgürlüklerin ihlal
edildiği, adil yargılanmanın yok edildiği, savunmanın
hapiste olduğu, susturulduğu bu süreçte gerçekten hani bu
düzenlemelerle kişisel verileri koruyabilecek miyiz? O da bir muamma.
Ben,
aslında, bu hukuksuzluk sürecinden bahsetmek istiyorum, içinden
geçtiğimiz bu olağanüstü dönemde yargının ne hâle
getirildiğinden bahsetmek istiyorum. Aslında, biliyorum sizler
benden, bizden çok çok daha iyi biliyorsunuz ama bu koltukları millete
değil, bir kişiye borçlu olduğunuz için, milletvekili
değil, minnet vekili olduğunuz için bu hukuksuzlukları, bu
yapılanları maalesef görmezden geliyorsunuz. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Millet, millet!
NURHAYAT
ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) - Peki, nedir bunlar? Hani FETÖyle
paralel yürüyordunuz ya o dönemde, işte yargıyı, bütün devlet
kurumlarını ele geçirmeye çalışıyordunuz Ayşe, o
dönemde ne oldu? AKP il başkanlıklarından listeler gidiyordu,
hâkimler, savcılar alınıyordu falan. 15 Temmuzdan sonra hepsini
ihraç ettiniz, elde hâkim, savcı kalmadı, kalanlar da bölge adliye
mahkemesine gönderildi. Apar topar doğru düzgün staj yapmamış
gençleri hâkim, savcı atadınız.
Mahkeme
kararları nasıl biliyor musunuz? Hüküm fıkrasını aynen
alıp karara yerleştiren kararlarla korkunç
Zabıt kâtiplerinin
dalga geçtiği kararlarla karşı karşıyayız ve
hâkimler olmadığı için mahkemelerde maalesef insanlar artık
yargıdan adalet falan beklemiyorlar, sadece ve sadece duruşma günü
bekliyorlar. Neden? Hâkim yokluğundan.
Yine,
şunu çok açık bir şekilde söyleyeyim: Hani kendi
aralarındaki görüşmelerde, halkla görüşmelerinde aslında
hâkim, savcılar da bunu itiraf etmek zorunda kalıyorlar. Çoğu
zaman kararlarını kaygıyla, korkuyla veriyorlar.
Daha
da kötüsü ne biliyor musunuz? Hâkimler, savcılar adliyede birbirlerine
selam vermekten korkuyorlar. Hani bugün burada anlatırken belki
sıradanlaştı bunlar ama yıllar sonra herhâlde bu
tutanakları okuyanlar, bu dönemi bir korku filmi senaryosu gibi maalesef
okuyacaklar. Aslında anlattıklarımız bunların çok çok
daha üstünde.
Peki,
nasıl bir yönetimle karşı karşıyayız?
Aslında suçları, günahları örtme üstüne yönelik bir iktidar
anlayışıyla karşı karşıyayız. Bu
yüzden, Adalet Akademisinde hâkimleri, savcıları yetiştiren ve
niteliğine hâlâ inanmak, güvenmek istediğimiz, orada, aslında
herkesin saygı duyduğu, duyması gerektiği en yüksek mahkeme
olan Anayasa Mahkemesinde hâkim adaylarına panel düzenleniyor. Konu ne? 15
Temmuz. Konuşmacı kim? Melih Gökçek. Neden? Yani 15 Temmuzdaki
tırnak içindeki kahramanlıklarını hâkim adaylarına
anlatarak ileride kendisine bir soruşturma açılırsa hâkim
adaylarına şimdiden kendisini anlatma, savunma
Öyle mi, bu
şekilde mi hâkim, savcılar yetiştiriliyor bu Adalet
Akademisinde? Yargı bu kadar mı düşürüldü? Maalesef diyorum
böyle duruma.
Son
olarak, tabii, Enis Berberoğluyla ilgili verilen mahkeme kararı da
artık son noktadır. Yerel mahkemenin, emredici bir hüküm
karşısında yüksek mahkeme kararına uymayıp buna
direnmesi de hukuksuzluğun son noktasıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Altaca Kayışoğlu.
NURHAYAT
ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) Enis Berberoğlu Vekilimizin
özgürlüğünden mahrum bırakılması, tamamen kanuni dayanaktan
yoksundur. Onun da bir an önce özgürlüğüne kavuşmasını
temenni ediyorum.
Saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Bostancı, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının, Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 119uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, Sayın
Kayışoğlu konuşmasında Siz milletvekili değil,
minnet vekilisiniz ve bir kişinin seçimine borçlusunuz. tarzında
-hafif söyleyeyim- uygun düşmeyen, kabul edilemez bir ifadede bulundu.
2002den bu yana seçimlerin nasıl yapıldığı, halk
oyunun buradaki yeri ve anlamı herkes için ayan beyan ortada.
Bahsettiği, o bir kişi dediği Sayın
Cumhurbaşkanımız da halk tarafından seçiliyor, halkın
rızasıyla ve iradesiyle seçiliyor. AK PARTİli milletvekilleri
de aynı şekilde halk tarafından seçiliyor, tıpkı
Cumhuriyet Halk Partisinin ve diğer partilerin milletvekillerinin
seçildiği gibi. Dolayısıyla, böyle uygun olmayan, esasen
iktidara yönelik analitik bir eleştiri bağlamına da oturmayan
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen Sayın Bostancı.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) -
illiyet bağlarından yoksun, sadece
izlenim yaratmaya dönük dilin bir faydası olmadığı
kanaatindeyiz.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bir tashih yapalım. Nurhayat Hanım
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Altaca Kayışoğlu, bir tashih
yapacakmışsınız.
34.- Bursa Milletvekili Nurhayat
Altaca Kayışoğlunun, 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 119uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
NURHAYAT
ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Aslında, ben genel olarak ülkenin
içinde bulunduğu durumu anlatmaya çalıştım hem hukuk
açısından hem demokrasi açısından. Bizler her defasında
şunu söylüyoruz: Yani darbe yasalarından arındıralım
ülkemizin hukuk sistemini. Bunlardan bir tanesi de nedir? Siyasi Partiler
Kanunu. Benim kastım burada vekilleri incitmek değil ama Siyasi
Partiler Kanununda, örneğin, lider sultasını
kaldıralım.
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Özür dileyin, özür dileyin.
NURHAYAT
ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Yani şimdi bizde ön seçim
uygulanıyor partimizde, bizler ön seçimle geldik. Tabii ki bu anlamda
milletvekillerinin iradelerinin özgürleşmesi hepimizin temennisidir diye
düşünüyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Benim bildiğim, Altay, ön seçimle gelmedi?
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları
ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı "Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun",
2981 Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına
Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785
Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun"da Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/588) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Evet sayın milletvekilleri, aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Bu
şekilde kabul edilen önerge doğrultusunda 119uncu madde Komisyon
metninden çıkartılmıştır. Bir
karışıklığa mahal vermemek için tasarının
mevcut maddeleri üzerinden görüşmelere devam ediyoruz. Kanun yazımı
sırasında madde numaraları teselsül ettirilecektir.
120nci
maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 120'nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet
Bekaroğlu Bihlun
Tamaylıgil Lale
Karabıyık
İstanbul İstanbul Bursa
Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam Zülfikar
İnönü Tümer
Ankara İzmir Adana
MADDE
120- 6698 sayılı Kanunun 27'nci maddesinin dördüncü
fıkrasına "diğer kamu görevlileri kurumlarının
muvafakati ibaresinden sonra gelmek üzere, hâkim ve savcılar ise
kendilerinin muvafakati ibaresi ilave edilmiştir.
BAŞKAN
Okunan önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Niğde)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Adana Milletvekili Sayın Zülfikar İnönü Tümer
konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Tümer. (CHP sıralarından alkışlar)
ZÜLFİKAR
İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 102nci maddesinde yapılmak istenen
değişiklikle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Vekili
olduğum, iki yüz yıllık köklü sanayi geçmişine sahip Adana,
doğal gaz ve petrol hatlarıyla, Orta Doğuya yakın
konumuyla, kara yolları, demir yolu, hava yolu ve deniz yoluyla gerek
konum gerekse lojistik açıdan yatırıma çok uygun büyük
avantajlara sahip bir ilimizdir.
Adana
ili başta olmak üzere, Çukurova bölgesi için son derece önem
taşıyan ancak 2007den bu yana, kamulaştırmada çıkan
sorunlar nedeniyle yatırıma açılamayan Ceyhan Enerji
İhtisas Endüstri Bölgesinde yer alması gereken rafineri, petrokimya
tesisleri, petrol ve doğal gaz depolama tesisleri, liman ve tersane
projelerinin bir an önce hayata geçirilmesi sadece bölge insanı için
değil, ülke ekonomisi için de lokomotif bir güç olacaktır.
Yıllarca büyük umutlarla beklenen bu yatırımlar için henüz yer
tahsisi yapılmamıştır. Yer seçimi yapıldı ve
çalışmalar sürüyor. şeklindeki açıklamalara
karşılık somut bir adım atılmamıştır.
Üstelik geçen on yıla rağmen, yatırımların önünün
kapandığı kanaati yaygınlaşmıştır.
Bölge halkı ve yatırımcılar, yatırımların
gerçekleştirilmesi için yer tahsisiyle ilgili bir gelişme
beklemektedir. Son yıllarda özellikle fabrikaların kapanması
nedeniyle işsizlikle yoğrulan Çukurova bölgesinde, yatırım
ve istihdamın önünün açılması için daha çok zaman
kaybedilmemesinin önüne geçilmek zorundadır.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmetin gündeminde olan yerli otomobil
fabrikasının hangi ilimizde yapılacağı henüz netlik kazanmamıştır.
Adana iş dünyası ve sivil toplum örgütleri, fabrikanın Adanada
kurulması için üzerine düşen görevi yapmaya hazırdır.
Yıllardan bu yana süregelen yanlış teşvik uygulamaları,
tarım ve sanayiye yeterli desteğin sağlanamaması ve
özellikle kamu yatırımlarının istenen düzeyde
gerçekleştirilmemesi kentte bir umutsuzluk havası yaratmaktadır.
Saygıdeğer
milletvekilleri, Adana, hâlihazırda otobüs, midibüs, kamyon, kamyonet
üretimi yapan bir bölge olması dolayısıyla kalifiye personel
potansiyeline sahip bir kenttir. Adananın komşusu Osmaniyedeki
güçlü demir çelik sektörü de bu avantajı destekleyen bir diğer
unsurdur. Çukurova Üniversitesi Mühendislik Fakültesindeki Otomotiv Bölümü de,
Adanada kurulu olan ve 64 ülkeye ihracatı bulunan TEMSAnın
yanı sıra MAN, Mercedes-Benz, Nurol Makine, SANKO gibi sektörün
önemli firmalarıyla da iş birliği içinde otomotiv sektöründe
önemli çalışmalara imza atmaktadır. Hem yanlış
teşvik uygulamalarından doğan mağduriyetin giderilmesi hem
de sahip olduğu potansiyel ve avantajlar doğrultusunda bölge
ekonomisinin kalkınması, istihdamın artması anlamında
Adanaya yerli otomotiv fabrikası kurulması isabetli bir karar
olacaktır.
Değerli
milletvekilleri, Adanada yapımına 2014 yılında
başlanan ve 2016 yılında hizmete açılacağı
belirtilen 33 bin seyirci kapasiteli stadyum 2017 yılı sonuna
gelmemize rağmen henüz tamamlanmamıştır. Gençlik ve Spor
Bakanlığı 23 şehirde planladığı 25 stadyumun
en az 20sini hizmete açmışken Adanadaki stadyumun dört yıldan
bu yana bitirilememesi yeni statlarına kavuşmayı bekleyen
Adanalılar için bir üzüntü kaynağı olmuştur. Stadyumun
hizmete girmemesi 140 milyon liralık proje maliyetinin de artmasına
neden olmaktadır. Adananın Sarıçam ilçesindeki stadyumun ne
zaman bitirileceğine yönelik kesin bir tarih de verilememektedir.
Öte
yandan, Adana kent merkezindeki tarihî 5 Ocak Stadyumunun yıkılarak
yerine AVM yapılacak olmasının önüne geçilmelidir. 2,5 milyon
nüfusa sahip Adanada inşaat hâlindeki stadyum tamamlandığı
takdirde 2 stadyumun hizmet verecek olması kentimiz için bir lüks
değil, gereksinimdir. Tarihî stadyum teknolojik imkânlara
kavuşturularak hizmete devam etmelidir.
Adanalıların
sorunlarının çözümüne yönelik duyarlı davranış
sergileyeceğinize olan inancımla Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tümer.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 120nci
maddesinde yer alan hâkim ve savcılar ibaresinin hâkimler ve
savcılar şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Parsak Kamil
Aydın Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu
Afyonkarahisar Erzurum Hatay
Baki
Şimşek Mehmet
Günal
Mersin Antalya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ALPASLAN KAVAKLIOĞLU (Niğde)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Mehmet Parsak
konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Parsak. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
PARSAK (Afyonkarahisar) Aziz Türk milleti, saygıdeğer
milletvekilleri; önergemiz üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
120nci
maddede Kişisel Verilerin Korunması Kanununda bir
değişiklik yapılmak istenmekte ve söz konusu kanunun 27nci
maddesinde bize göre de isabetli bir biçimde hâkimlerin ve savcıların
söz konusu kurul kapsamında çalışmak noktasında
kendilerinin rızalarının aranması noktasına
getirilmekte. Bu, bu yönüyle isabetli bir değişiklik ancak söz konusu
tasarıda hâkim ve savcılar ibaresi yer almakta; bu yanlış
olduğu için bunun hâkim ve savcılar yerine hâkimler ve
savcılar şeklinde değiştirilmesini öneriyoruz.
Bu
basit bir imla değişikliği değildir. Evet, Türkçe bizim ses
bayrağımızdır, dolayısıyla bunun Türkçemize uygun
hâle getirilmesi mutlaka gerekmektedir ama bunun yanı sıra söz konusu
düzenlemeye ilişkin doğrudan hüküm mahiyetindeki
Anayasamızın 139uncu ve 140ıncı maddelerinde de hâkim
ve savcılardan değil, hâkimler ve savcılardan söz
edilmektedir. Keza, buna ilişkin özel kanun durumundaki kanunun adı
da bizatihi Hâkimler ve Savcılar Kanunudur. Dolayısıyla, bu
kadar açık ve net olarak isabetli ve haklı olan önergemizin kabul
edilmesini saygıdeğer milletvekillerinden, sizlerden talep ediyoruz
ve bu önergemizin biraz sonra kabul edilmesi hâlinde önergeyle birlikte söz
konusu kanun hükmü de isabetli hâle geleceği için biz de bu hâlde
yapıcı ve uzlaşmacı siyaset anlayışımız
doğrultusunda bu madde çerçevesinde kabul oyu kullanacağız.
Bu
düşüncelerle önergemizin kabulünü talep ediyor, sizleri bir kere daha
saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Parsak.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
121inci
maddede dört adet önerge vardır, bu önergelerin üç adedi aynı
mahiyette olduğundan birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 121inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Erol
Dora Dilek
Öcalan Mahmut
Toğrul
Mardin Şanlıurfa Gaziantep
Mehmet
Ali Aslan Feleknas
Uca
Batman Diyarbakır
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mustafa
Elitaş Mehmet
Naci Bostancı Mehmet
Doğan Kubat
Kayseri Amasya İstanbul
Hilmi
Bilgin Gülay
Kaynarca Hurşit
Yıldırım
Sivas
İstanbul İstanbul
Ahmet
Hamdi Çamlı Bülent
Turan Selim
Dursun
İstanbul Çanakkale Sivas
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet
Parsak Mehmet
Günal Baki
Şimşek
Afyonkarahisar Antalya
Mersin
Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu Kamil
Aydın Erhan
Usta
Hatay Erzurum
Samsun
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA (Trabzon) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi mi okutalım?
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Gerekçe...
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergelerin ilkinde gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
119,
120, 121, 122nci maddelerle 6698 sayılı Kişisel Verilerin
Korunması Kanunu'nda değişiklikler
yapılmıştır. HDP Grubu olarak yasamanın her
alanında yanlış olduğunu vurguladığımız
AKP iktidarının yasa yapma yönteminin sonucunu maalesef 6698
sayılı bu Yasaya dair değişiklik talebinde de görmüş
bulunmaktayız. Çünkü, 6698 sayılı Yasanın yürürlük tarihi
24 Mart 2016'dır. Henüz on beş ay önce çıkarılan
teşkilat yasasında değişiklik istenmesinin nedeni,
iktidarın özensiz, eleştirileri dikkate almayan, uzman
görüşlerine başvurmayan ve torba yasa yapma
yaklaşımıdır. Komisyon aşamalarında
değişikliği gerekçelendirmeye çalışan kurul üyesinin
yetersizliğiyse bir başka eleştiri noktasıdır.
Dolayısıyla, henüz çok yeni olan bir temel yasada
değişiklik istenmesi, on beş aydır kuruluşunu
tamamlamaya çalışan ve bu anlamda 191 kişi istihdam eden kurumun
uzman istihdamına ihtiyaç duyması, bu yasanın apar topar
çıkarılması ve eksik yapılmış olmasıyla
ilgidir. Bu sebeple, bu maddelerin tasarıdan çekilerek, ihtiyaç hasıl
olması dâhilinde ilgili ihtisas komisyonuna sevk edilerek
tartışılması için maddelerin tasarı metninden
çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki bir diğer önergenin de gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Veri
Sorumluları Siciline kayıt olma zorunluluğu olan veri sorumlusu
özel hukuk tüzel kişilerinden sicil ücreti alınmasını
içeren maddenin tasarıdan çıkarılması neticesinde, kurumun
gelirleri arasına eklenmesi öngörülen Veri Sorumluları Sicili
ücretinin çıkarılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde son olarak Samsun Milletvekili Erhan
Usta konuşacak.
Buyurun
Sayın Usta. (MHP sıralarından alkışlar)
ERHAN
USTA (Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi,
ben bu vesileyle, aslında bu madde kapsamında, maddeden biraz daha
bağımsız bir şekilde, 5018 sayılı Kanunun çok
önemli unsurlarından bir tanesi olan kamuda iç denetim konusunda
düşüncelerimi sizinle paylaşmak istiyorum çünkü bunu, biz, grup
önerisi şeklinde vermeyi planlıyorduk ancak büyük ihtimal -şu
andaki havaya göre- bugün eğer Meclis çalışmazsa grup önerisi
veremeyeceğimiz için bunu maddede konuşmak yönünde bir
eğilimimiz oldu.
Şimdi,
kamuda iç denetim 5018 sayılı Kanunla sisteme girdi. 5018 hakikaten
reform niteliğinde bir kanundur, ben bunu hep söylüyorum. Bu Hükûmet
döneminde 2003 yılı Aralığında çıktı,
çalışmaları ta 1999, 2000den başlamıştır.
Teknisyen olarak çalışmaların başından itibaren biz de
bunların içerisinde bulunduk. Tabii, 5018 bir reformdur ancak 5018in,
bütçe kanunları çerçevesinde, çok kritik maddelerinin de zaman içerisinde
uygulanmadığını, hatta değiştirildiğini
ifade etmek isterim. Aslında Hükûmetin biraz acemiliğine geldi, bugün
olsa bu kanunu böyle çıkarmaz, orası anlaşıldı çünkü
oralardan, bu reformun bir kısım unsurlarından bugün geri
adım atılıyor, bu da ayrı bir husus.
Şimdi,
on yıl, İç Denetim Koordinasyon Kurulu... İç Denetim
Koordinasyon Kurulu diye bir kurul var, bu kurul kamuda iç denetime
ilişkin yönlendirme faaliyetini yapan kurul. Sayın Müsteşarla bu
kurulda birlikte de çalıştık. Bu kurul önemli birtakım
fonksiyonlar da üstlendi. Fakat maalesef, ifade etmem gerekir ki -bugün bu
yolsuzlukla ilgili konuşmada da dile getirdiğim gibi- iç denetim,
ileri ekonomilerde, gelişmiş ekonomilerde, gelişmiş
ülkelerde olan bir sistem olmasına rağmen, Türkiyede
-yaklaşık işte on yılın üzerinde bir süre oldu,
2006da sistem tam devreye girdi- on bir yıl olmasına, on iki
yıl olmasına rağmen bu sistem maalesef bazı engellemelerle
karşı karşıya kaldığı için çok düzgün bir şekilde
de çalışmıyor, biraz da aslında
çalıştırılmıyor. Kamuoyuna bu anlamda şikâyetimi
de ifade etmek istiyorum.
Şimdi,
aksaklıklardan bir tanesi: Bir defa, aslında çok nitelikli iç
denetçiler var, sertifika alıyor; İç Denetim Koordinasyon Kurulu
bunlara sertifika vermiş, eğitimlerini tamamlamışlar.
Kamuda toplam 2.075 iç denetçi kadrosu varken bugün bunun sadece 906sı
dolu. Özellikle kamu mali yönetiminin ana unsurları olan bazı
kurumlarda iç denetim kadrosunun doldurulmadığını da
müşahede ediyoruz, üzüntüyle müşahede ediyoruz. Bunlara örnek vermek
gerekirse, örneğin Cumhurbaşkanlığı,
Başbakanlık -tek tek saymayacağım- bunlar hiç iç denetçi
çalıştırmıyor. İçişleri Bakanlığı
25 kadrosuna rağmen 7 iç denetçi çalıştırıyor, bu son
derece az; Dışişleri Bakanlığı 15 kadroya
rağmen sadece 1 iç denetçi çalıştırıyor; Maliye Bakanlığının
35 kadroya rağmen sadece 7 kadrosu dolu. Maliye Bakanlığı,
özellikle 5018 sayılı Kanunun sahibi olan Bakanlık iç denetçi
istihdamında son derece cimri davranıyor, 35 kadrosunun sadece 7sini
kullanıyor. Ekonomi Bakanlığının 15 kadrosu var,
sıfır iç denetçisi var; Kalkınma
Bakanlığının -benim eski kurumum- 10 iç denetçi kadrosu
var, 6sı doldurulmuş. Burada ben Gelir İdaresi
Başkanlığını, aslında onu söylemeye
çalışıyorum; onun şeyini arkadaşlar notlara
almamışlar ama bildiğim kadarıyla Gelir İdaresi
Başkanlığı da iç denetçi kadrolarını doldurmuyor.
Arkadaşlar,
bu, şu açıdan önemli: İç denetim, normal bir teftiş
değil yani daha çok hani böyle danışmanlık faaliyeti ve
kuruma değer katacak bir şey; böyle, bir suç bulma güdüsüyle hareket
eden bir denetim faaliyeti değil yani süreçleri iyileştirmeye,
temelde işte kurumdaki verimsizlikleri gidermeye yönelik bir faaliyet.
Böyle olmasına rağmen iç denetim kadrolarının dolu
olmaması aslında son derece üzüntü verici bir şey. Buradan da
Maliye Bakanlığımıza ve diğer kurumlarımıza
bu anlamda, iç denetim kadrolarının doldurulması ve bunun en
sağlıklı bir şekilde çalışması
açısından gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini
ifade etmek istiyorum.
Çok
kritik meselelerden bir tanesi -notumda epeyce hususlar vardı ama onlara
fırsat olmayacak- iç denetim ile teftiş arasında
sağlıklı bir görev ayrıştırması
yapılamadı maalesef. Aslında kanunda bu var fakat teftiş
kurullarının burada birtakım dirençleri var. Hükûmet
tarafından bu netleştirmenin yapılması
Teftiş
gerekli yani yolsuzluk, özellikle soruşturma anlamında teftiş
çok gerekli ama diğer alanların iç denetime bırakılacak
şekilde bu ayrıştırmanın yapılması
lazım. Hükûmetin on bir yıldır bu konuda tam bir tavır
takınamamasından dolayı bu sistem, reformun bir ayağı sakat
olarak devam ediyor. Bunun önemli bir konu olduğunu düşünüyorum. Bu
konuda da yüce Meclisin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Usta.
ERHAN
USTA (Devamla) Teşekkür ederim.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, aynı mahiyetteki
önergelerin oylanmasından önce karar yeter sayısı talep
ediyoruz.
BAŞKAN
Peki.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sizin de önergeniz yok mu burada?
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Arkadaşlar, diğer arkadaşlar; sizin
de önergeniz. HDP, sizin önergeniz.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sizin de önergeleriniz var.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sizin önergeniz ya,
kaldırsanıza; MHP.
ERHAN
USTA (Samsun) Ne o? Bir dakika.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Aynı önerge ya, sizin
önergeniz, sizin.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Önergeleriniz, bakınız, aynı
ya.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bizimki değil ya, bizimki değil.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Ya, kendi önergenizi kabul etmiyorsunuz ama.
Dört önerge var, dördü de aynı.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bizimki değil kardeşim.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Allah Allah!
BAŞKAN
Hayır, hayır.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bizimki değil ya.
BAŞKAN
Hayır, değil.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Kendi önergeniz ya, dört önerge var.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bizimki ayrı kardeşim ya, bizimki ayrı
ya.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Dördü de aynı Sayın Altay,
çıkarma önergesi.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Ya, biz çıkarmadık ya.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya, sizinki çıkarma önergesi.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Değil.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) CHPnin değil.
BAŞKAN
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık var.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Burada mı anlaşmazlık var?
BAŞKAN
Efendim?
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Burada mı?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Kâtip üyeler diyor, ne yapsın?
BAŞKAN
Kâtip üyeler diyorum, kâtip.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Tamam, tamam.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Biri sizin kâtip.
BAŞKAN
Üç dakikalık süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylamaya başlandı)
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bizimki ayrı ya, biz önergemizin
arkasındayız.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ya, sizin önergeniz,
kaldırmıyorsunuz.
KAMİL
AYDIN (Erzurum) Bizimle ne alakası var?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hayır, siz de
çıkarıyorsunuz, CHPninki değil.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) HDP, siz önergenize oy vermiyor musunuz?
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Ya, o bir önceki
BAŞKAN
Evet, sizin önergeniz de aynı doğrultuda Sayın Toğrul,
sizin önergeniz de aynı doğrultuda.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Aynı mahiyette.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sizinki de aynı, önergenizin arkasında
olmanız lazım.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Onlar önergelerine sahip çıkmıyorlar
Sayın Başkan.
(Elektronik
cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN
Önergeler kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Bu
şekilde kabul edilen önerge doğrultusunda 121inci madde Komisyon
metninden çıkmıştır. Bir
karışıklığa mahal vermemek için Komisyon metninin
mevcut maddeleri üzerinden görüşmelere devam ediyoruz. Kanun
yazımı sırasında madde numaraları teselsül
ettirilecektir.
Ayrıca,
söz konusu madde üzerinde İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil ve
arkadaşlarının verdiği önerge konusuz
kaldığı için işlemden
çıkarılmıştır.
122nci
madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergelerin ikisi aynı
mahiyettedir, birlikte işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 122nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Erol
Dora Dilek
Öcalan Mahmut
Toğrul
Mardin Şanlıurfa
Gaziantep
Mehmet
Ali Aslan Feleknas
Uca Müslüm
Doğan
Batman
Diyarbakır
İzmir
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet
Parsak Kamil
Aydın Mehmet
Günal
Afyonkarahisar Erzurum Antalya
Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu
Hatay
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA (Trabzon)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk olarak İzmir Milletvekili
Sayın Müslüm Doğan konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Doğan. (HDP sıralarından alkışlar)
MÜSLÜM
DOĞAN (İzmir) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ben de burada konuşmama başlamadan önce, Spor Bakanı Osman Bey, burada
Sivas Divriğiye bir söz vermişsiniz bir spor tesisi yapmak için.
Sözünüzü yerine getirecek misiniz Sayın Bakan? Spor tesisi yokmuş
orada hiçbir şekilde. Habib Bey de biliyor. Habib Bey gitti mi? Habib Bey
iyi biliyor, Sivas Divriğide hiçbir spor tesisi yok Sayın
Bakanım.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Biz Türkiyenin her yerine spor
tesisi yapıyoruz, merak etmeyin.
MÜSLÜM
DOĞAN (Devamla) Divriğiye yapacak mısınız?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Stat yapıyoruz, tesisler
yapıyoruz, merak etmeyin.
MÜSLÜM
DOĞAN (Devamla) Divriğiye yapacak mısınız?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Her yere, her yere...
MÜSLÜM
DOĞAN (Devamla) Her yere değil yani Divriğiye yapacak
mısınız?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Merak etmeyin.
MÜSLÜM
DOĞAN (Devamla) Olmadı şimdi.
Habib
Bey, söz alır mısınız.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
MÜSLÜM
DOĞAN (Devamla) Bak, söz verdiniz.
BAŞKAN
Sayın Doğan, lütfen Genel Kurula hitap eder misiniz, lütfen.
MÜSLÜM
DOĞAN (Devamla) Ama efendim, şimdi Habib Beyi kırmam da bizi
niye kırıyor? Öyle şey olur mu yani?
BAŞKAN
E, tamam, siz düşüncelerinizi açıklayın, daha sonra
Bakanımızla görüşürsünüz.
Buyurun.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Habib Bey, sen talepte bulunuyor
musun?
MEHMET
HABİB SOLUK (Sivas) Sayın Bakanım, talep ediyoruz.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ne demek, rica ederim ya.
Daha
yeni stadı bitirdik, Sivasspor oynuyor.
MÜSLÜM
DOĞAN (Devamla) Divriği, Divriği
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sivas demek, sadece Divriği
değil ki, her tarafı
MÜSLÜM
DOĞAN (Devamla) Ama Divriği ayrı bir şey.
BAŞKAN
Sayın Doğan, lütfen
MÜSLÜM
DOĞAN (Devamla) Peki efendim, tamam, peki; pardon.
Şimdi,
eleştiri yapacağız, büyük olasılıkla da bu stat
yapılmaz, yani eleştiri yapacağımız için.
Değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum sabahın bu
saatinde.
Şimdi,
AK PARTİ Hükûmeti başarısız ekonomi
politikalarının faturasını her zamanki gibi yoksul halka ve
emekçilerimize yüklemektedir. Tabii ki stat yapılmaz böyle söylenirse.
Faizdeki artışlar, döviz kurlarının artması ve
ardı arkası kesilmeyen yeni zamlar halkın sırtına
kambur olmuş durumdadır ama Maliye Bakanına ve Ekonomi
Bakanına sorsanız ülke büyümektedir. Bu torba tasarı görece
büyümenin faturasının halka dayatılmasından başka bir
şey değildir. Rezidansın, gökdelenin müteahhide yük olan
vergisini hemen yanı başında gecekonduda oturan vatandaşa
ödettiriyorsunuz. Meraları, verimli tarım arazilerini
betonlaşmaya açarken diğer taraftan motorlu taşıtlar ve
şans oyunlarıyla savunma sanayisini geliştirmeye
çalışıyorsunuz. Ne yaparsanız yapın olmuyor. Türkiye
halkı sizin başarısızlığınızın
bedelini bir on beş yıl daha ödemek istemiyor, hele hele küresel
sermayeye yapılan vergi aflarını ve muafiyetlerini ise hiç
yüklenmek istemiyor.
Değerli
milletvekilleri, ekonomik büyüme gerçekten tüm insani, toplumsal
sorunların çözümünün sihirli anahtarı mıdır? Israrla ileri
sürüldüğü gibi, ekonomik büyüme işsizliğin ve yoksulluğun
çaresi midir? Eğer öyleyse onca zaman, onca büyümeden sonra neden
işsizlik ve yoksulluk çığ gibi büyümeye devam etmektedir
ülkemizde? Hükûmetten açıklamalar geliyor son günlerde bu konularla ilgili
olarak, Bu sene en az yüzde 7 büyüme bekliyoruz. diyorlar. Peki, yüzde 7
büyüyen bir ekonomide neden birçok kişi büyük bir ekonomik kriz içinde
olduğunu düşünüyor? Eğer bu rakam doğruysa yüzde 7 büyüyen
kimler? Benzinden, marketteki temel gıda ürünlerinden, limonatadan bile
vergi alınırken yüzde 7 büyüyen kimler? Bir ülke yüzde 7 büyürken
işsizlik nasıl hâlâ azalmaz değerli milletvekilleri? Eti,
samanı, lahanayı, kuru soğanı bile ithal eden bir ülke
gerçekten büyür mü, siz buna inanıyor musunuz? Üretim yok, tarım yok.
Elimizdeki doları da sürekli olarak ülke dışına
kaptırıyoruz. Bu yüzden iç piyasada azalan dolar değer kazanmaya
devam ediyor. Sonra yap-işlet-devret anlayışıyla
dışarıdan yatırımcı getirmeye
çalışıyorsunuz. Bir müddet görece bir rahatlama sonrası, en
temel ihtiyaçları bile ithal ettiğimiz için, yine doları yurt
dışına kaptırıyoruz ve giderek de fakirleşiyoruz.
On beş yıllık AK PARTİ iktidarının özeti tam da
budur.
Değerli
milletvekilleri, Türkiyenin durağanlaşma riski giderek artmakta.
Uzmanlara göre hem sektörde hem de firmalarda ciddi bir nakit tutma arzusu var.
Borç ödeme arzusu da giderek düşmekte, bu durum da ileride likidite
krizine yol açabilecektir. OHAL nedeniyle iflas eden şirket
sayısını hâlâ net olarak bilmiyoruz. Demek ki büyüme dediğimiz
şeyin tek başına bir şey ifade etmediğini de söylemek
gerekiyor. Daha fazla istihdam, üretim ve yatırım odaklı bir
büyüme için ülkenin kalkınma potansiyelini iyileştirmek, ekonomik
büyümeyi sürdürülebilir kılmak adına yatırım
ortamının hukuk ve demokrasi açısından iyileştirilmesi
temel öncelik ve gereklilik anlamını içermektedir. Öncelikli olarak
zaman kaybetmeden OHALin derhâl sonlandırılması gerekmektedir.
Birçoğunuz
biliyorsunuz, Titanic filmini seyretmişsinizdir. Titanic
İngilterenin Liverpool şehrinde İrlandalı işçiler
tarafından yapılmıştır. O zaman en büyük yolcu
gemisidir bir sürü sosyal donatısıyla. İnsanlar Titanicin
batacağına asla inanmazlardı. Bu gemiyi hiçbir gücün
batıramayacağını söylerlerdi. Yolcu sayısına göre
filikalar yetersizdir, önemsemezler. Atlas Okyanusunda yolculuk yapan
diğer gemiler buz dağı uyarısı yaparlar,
uyarılara kulak asılmaz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MÜSLÜM
DOĞAN (Devamla) Bir an önce New Yorka varıp rekor kırmak için
tam gaz ilerlerler ve Titanic Nisan 1912de buz dağına çarparak 1.500
kişinin ölümüne neden olur.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğan.
MÜSLÜM
DOĞAN (Devamla) Türkiye ekonomisi işte biraz buna benziyor.
Umarım bu akıbete uğramaz.
Hepinizi
saygıyla selamlarım. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Doğan.
Aynı
mahiyetteki önergelerin üzerinde şimdi de Erzurum Milletvekili Sayın
Kamil Aydın konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Aydın. (MHP sıralarından alkışlar)
KAMİL
AYDIN (Erzurum) Evet, tan yeri ağardı. Sabahın bu vaktinde
bizim pürmelal hâlimizi anlatan -Sayın Bostancı burada yok, onun da
hoşgörüsüne sığınarak- yerli ve millî bir fıkrayla
çirkin olmayan bir eleştiride bulunacağım.
Şimdi,
mukallitin biri akşam yorgun argın eve gidiyor,
pijamalarını giyiyor, tam istirahate çekilmişken -çocuklar ve
hanımefendi var- ezan okunmaya başlıyor. Hanımefendi Ya,
ey adam, bu saatte geldin, oturdun. Bak, ezan da okunuyor. Ya, insan bir cemaat
içine katılır, gider, bir namaz kılar. falan deyince bu, hane
reisinin gururuna dokunuyor biraz. Sinirli bir şekilde
pijamalarını çıkarıyor, elbiselerini giyiyor, oğluna
diyor ki: Kalk oğlum, ezan okunuyor, namaza gidelim. Tabii, baba
oğul camiye gidiyorlar. Tabii, ayın ramazan ayı olduğunun
farkında değiller. Sünnet kılınıyor, farz
kılınıyor, peşine devam. Adam bakıyor ki bu işin
sonu gelmeyecek, ceketi çıkarıp, dönüp oğluna diyor ki:
Oğlum, sen git. Hoca işi inada bindirdi. Annene söyle, beni
beklemesin.
Şimdi,
gerçekten, pijamalarını giymiş arkadaşlarımıza
bir anda karar yeter sayısı noktasında bir eksiklikten
dolayı telefon gitti. Onlar da zannettiler ki gelip bir yoklamaya
katılacağız, daha sonra gidip tekrar muhabbet edeceğiz ama
aynen bu mukallitin durumuna düştüler, iş uzayacak.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hiç öyle düşünen yok Hoca. Sizinkiler hiç
gelmemiş buraya, bak, farkında değilsin. Görev şuuruyla
burada, bütün arkadaşlar burada.
KAMİL
AYDIN (Devamla) Efendim, işin esprisi bir tarafa, gerçekten, Sayın
Elitaş, şimdi, bakın, geçen sene bir acı olay
yaşadık. Aramızda ilaç kullanan arkadaşlarımız
var, sağlık sorunları yaşayan arkadaşlarımız
var. Allaha şükür, biz dimdik ayaktayız ve bu kaçıncı
konuşmamız biliyor musunuz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) 4 kişiyle.
KAMİL
AYDIN (Devamla) Yani sizin gibi kulise çıkıp, girip böyle bir
şeyler yapmıyoruz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Geriye kalanlar nerede?
KAMİL
AYDIN (Devamla) Şimdi, bakın, lütfen, burada
sağlığı gerçekten riskli olan
Geçen sene şurada bir
stenograf arkadaşımız rahatsızlık geçirdi çünkü gece
geç saatte çalışması doktor tarafından belki de
sakıncalı bulundu. Ne olur, burada yapıcı eleştirilerimize
birazcık kulak verin. Allah korusun, burada herhangi bir
arkadaşımızın sağlığıyla ilgili bir
sorun yaşanırsa bu vicdan hepimizi rahatsız eder.
Dolayısıyla bakın, önceki haftalarda 3 partiyi temsilen bir
heyetle -bunu mütemadiyen hepiniz yapmışsınızdır- biz
Birleşik Krallık Parlamentosunu gezdik, sonra İskoçyaya
çıktık. İnanın, çalışma günleri aynı ama
çalışma saatleri çok net. Akşam belirli bir saatte, beş
buçuk, altı; ne karar alınmışsa ya da Maksimum sekizi
geçmemek kaydıyla. diyorlar. Şimdi, biz de bir İç Tüzük
değişikliği yaptık. Elbette ki olağanüstü hâllerde,
çok acil, mesela ne olabilir; taşeronlara kadro vermek gibi, 400 bin
öğretmenin atamasını müjdeleyeceğimiz
çalışmayı gerektiren bir durumda eyvallah, sabahlayalım
günlerce ama Allah aşkına yani ne yapıyoruz; bir torba
yasayı görüşüyoruz. Bu kadar işi germeye, bu kadar yokuşa
sürmeye gerek yoktu diye düşünüyorum.
Şimdi,
hazır Spor Bakanımız buradayken, Sayın Spor
Bakanımızı bulmuşken ben de bir iki şey yöneltmek
istiyorum. Son zamanlarda, bakın, sporumuzda gerek olimpiyatlar
aşamasında gerek ulusal ve uluslararası yarışmalarda
gerçekten bizi mahcup eden birtakım şeylerle karşı
karşıya kalıyoruz. Sporun gerçekten ahlaki boyutunu bir kenara
bırakmış, tamamen her yol mübah mantığıyla
başarıya endekslenmiş bir kulvara girdik ama biz böyle bir
başarıdan rahatsızız. Başarı da yok ya ortada.
Çünkü niye? Altından hep çapanoğlu çıkıyor. Bir
bakıyoruz ki olimpiyat şampiyonu, bir bakıyoruz ki rekor
kırmış ama 1inci, 2nci olan yarışmacılar
dopingli çıkıyor. Efendim, şike iddiaları var ve maalesef,
bugün buna bir de katmerli bir şekilde, televizyonlardaki spor
programları da katıldı. İyice artık zeki olmayı,
çevik olmayı, ahlaklı olmayı bir kenara bıraktık,
tamamen başarıya endekslenmişiz. Ne olacak Allah
aşkına? Bizim yüzümüzü kara çıkarmayacak bir başarı
özlemiyle yanarken günü kurtarma adına, günü birlik başarılardan
bıktık artık.
Sayın
Bakanım, siz sporun içinden geliyorsunuz, gerek yönetici olarak gerek
millî sporcu olarak; ne olur, artık sizden çok şey bekliyoruz ve
takipçisi olacağız. Biz artık, para pazarlığı
yapan futbolcuların olduğu bir millî takım istemiyoruz.
Çok
özür diliyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Aydın, estağfurullah, buyurun.
Bir
dakika
KAMİL
AYDIN (Devamla) Efendim, biz artık, talimat veren yöneticilerin
yönettiği kulüpleri istemiyoruz. Biz artık, kafe basan antrenörlerin
çalıştırdığı millî takımları
istemiyoruz. Ve son zamanlarda dilinden gerçekten kin, nefret akan televizyon
programcıları istemiyoruz. Çünkü bu ülke gerçekten yeterince
şiddetten çekti, bunun spora yansımaması için sizden büyük
başarılar bekliyoruz, bu konuda da yardımınızı
istiyoruz diyorum.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aydın.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 122'nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet
Bekaroğlu Bihlun
Tamaylıgil Lale
Karabıyık
İstanbul İstanbul Bursa
Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam Erkan
Aydın
Ankara İzmir Bursa
MADDE
122 - 6698 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
"GEÇİCİ
MADDE 2- (1) En az dört yıllık lisans öğrenimi veren siyasal
bilgiler, iktisadi ve idari bilimler, iktisat, hukuk ve işletme
fakültelerinden, mühendislik fakültelerinin elektronik, elektrik-elektronik,
elektronik ve haberleşme, bilgisayar, bilişim sistemleri
mühendisliği bölümlerinden ya da bunlara denkliği Yükseköğretim
Kurulu tarafından kabul edilen yurtiçi ve yurtdışındaki
yükseköğrenim kurumlarından mezun olanlardan; mesleğe özel
yarışma sınavı ile girilen ve belirli süreli meslek içi
eğitimden ve özel bir yeterlik sınavından sonra 657
sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin "Ortak Hükümler
başlıklı bölümünün (A) fıkrasının (11)
numaralı bendinde belirtilen unvanlara ilişkin kurumların merkez
teşkilatlarına ait kadrolara atanmış ve bu kadrolarda
aylıksız izin süreleri hariç en az iki yıl bulunmuş olanlar
ile öğretim üyesi kadrolarında bulunanlar, Yabancı Dil Bilgisi
Seviye Tespit Sınavından en az yetmiş puan almış olmak
ve atama tarihi itibarıyla kırk yaşından gün
almamış olmak kaydıyla, bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren bir yıl içinde Kişisel Verileri Koruma Uzmanı
olarak atanabilirler. Bu şekilde atanacakların sayısı yirmi
beşi geçemez
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA (Trabzon)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Bursa Milletvekili Sayın Erkan Aydın
konuşacak.
Buyurun
Sayın Aydın. (CHP sıralarından alkışlar)
ERKAN
AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evet,
öğlen saat ikide başladık çalışmaya, şu an
itibarıyla sabah beşi beş geçiyor. Milletvekilleri olarak
herhâlde ülkenin şu anda en önemli, en acil gündemini konuşuyor
olmamız lazım ki hâlâ burada çalışıyoruz.
Baktığımızda
130 maddelik bir torba yasa, içinde her şey var; MTV zammından TÜRK
TELEKOMun borcunun silinmesine, işte biraz önce okunan Kişisel
Verilerin Korunması Kanunuyla ilgili maddeden -aklımıza
gelmeyen- kaçak tütüne cezaya kadar her şey var.
Baktığımızda, bizim bu hafta hem perşembe hem de cuma
günü çalışma saatimiz var. Neden bunu bugün sabaha karşı
bitirme zorunluluğumuz var, bunu da bu ekranlardan, bu kürsüden
halkımıza soruyoruz? Anayasa 18inci madde söylüyor: Angarya yasak.
diyor.
Evet,
biz milletvekilleri olarak -angarya değil belki- görevimizi yapıyoruz
ama burada çalışan stenograflar var, çaycılar var, yemekhanede
çalışanlar var, odacılar var; biz burada olduğumuz için
onlar da buradalar. Peki, bu çalışmaları
karşılığında herhangi bir mesai alıyorlar
mı, herhangi bir ekstra ücret alıyorlar mı? Almıyorlar.
Tamamen, hiç acil olmayan bir konudan dolayı burada sabaha kadar
çalışıyorlar, aldıkları sadece ekstra bir izin; bunun
da buradan değerlendirmesini, yargısını yüce milletimiz
yapsın.
Şimdi,
burada maddeleri söyledik, okunan 122nci maddede -Kişisel Verilerin
Korunması Kanununda- en fazla 15 uzman atanması diyor. 400 bin bu
nitelikte insan var, bunların içerisinden 15 kişi atanacak;
atansın, bizim için bir sorun yok.
Sayın
Tanal biraz önce konuştuğunda dile getirmişti tütünle ilgili
verilen cezayı; üç yıldan altı yıla kadar, kaçak tütün
bulundurana ceza veriliyor ve sizlerin çocukları da olabilir demişti.
Şimdi, bunu niye getiriyoruz ya da getiriyorsunuz? Bir Amerikan
şirketinin kaçak sigaradan dolayı yıllık
satışında ciro kaybı olduğu için. Geliyor Amerikan
şirketi Kardeşim, benim burada yıllık 1 milyar TLye
yakın sizin kaçak tütünü kullananlardan dolayı kaybım var.
diyor.
Peki,
siz son zamanlarda şu söylemlerle kamuoyunu meşgul etmiyor musunuz?
Antiemperyalist söylemler, Amerikan karşıtlığı,
Amerika-FETÖ kumpası, hep anti Amerikancı. Şimdi ne
yapıyorsunuz? Amerikan şirketine çok büyük bir fayda; tekel
oluşmuş, yerli tütünü bitirmiş. Az da olsa yerli tütünle kaçak
diyorsunuz ama- sigara içen vatandaşları da âdeta bu
getirdiğiniz ağır cezayla çok büyük bir baskı altına
alıyorsunuz. Hem bu, yerli tütün üreticisini de uzun vadede yok edecek hem
de gelecek, orada yanlışlıkla bir yakalanırsa üç
yıldan altı yıla kadar ceza alacak. Hani, zamanında o
Amerikancı söylemlerinizle solcu dediğiniz yurtseverlerin
antiemperyalist söylemlerine karşı eylemler yaptığınız
kişilere
Bugün bakıyoruz, o gün Amerikan safını tutarken
bugün anti Amerikancı, antiemperyalist söylemlerde bulunuyor. Ama
işin aslı ne? İşin aslı şu torba yasada gene
saklı. Aslında hiç anti Amerikancılık falan yok, gene
Amerikan çıkarlarına, emperyalizmin çıkarlarına hizmet eden
yasalar birer birer torbaya giriyor. Bunları da yüce milletimiz görsün.
Biz bunları anlatıyoruz, bize inanmıyor, sandığa
gidince oy veriyor ama artık bunların da sonuna geldiğimizi
sabahın bu erken saatinde hep birlikte sizlere gösterelim istiyoruz.
Umarım,
bu yapılan değişikliklerle halkımızın üzerindeki
hem ekonomik hem psikolojik hem de sosyolojik baskılar daha da artmaz ve
bu gidişat, bu kötü durum düzelir diyorum ve sabahın bu saatinde
hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Aydın.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler. Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, madde 123te üç adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre okutacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 123üncü
maddesiyle 6824 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen Geçici 1inci
maddenin (2)nci fıkrasının tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Erol
Dora Dilek
Öcalan Mahmut
Toğrul
Mardin Şanlıurfa Gaziantep
Feleknas
Uca Mehmet
Ali Aslan Nihat
Akdoğan
Diyarbakır Batman Hakkâri
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA (Trabzon)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Hakkâri Milletvekili Sayın Nihat Akdoğan
konuşacak.
Buyurun
Sayın Akdoğan. (HDP sıralarından alkışlar)
NİHAT
AKDOĞAN (Hakkâri) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
502 sıra sayılı torba Kanun Tasarısının 123üncü
maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu maddeyle birlikte belediyelerin bütçelerine dönük bir
kısıtlama getiriliyor. Toplumsal yaşamda hizmet alma yeri olan
yerel yönetim bütçelerine İller Bankası
aracılığıyla müdahale etmeyi kabul edilemez buluyoruz. DBP
belediyelerine kayyum atanırken kendi belediyelerinde ise
rızalarıyla ayrılmaları ve belediye meclisinin yeni
başkanını seçmelerine olanak tanınıyor. Bu,
apaçık bir ayrımcılıktır, bir ötekileştirmedir ve
bu toplumun hür iradesine dönük bir saldırıdır.
Türkiye
ile Avrupa Birliği arasında yürütülen yerel yönetimlerle ilgili
müzakerelerde Türkiyenin çekince koyduğu maddelerden biri de Yerel
makamların idari denetimi, denetleyen makamın müdahalesinden
korunması amaçlanan çıkarların önemiyle orantılı
olarak sınırlandırılmasını sağlayacak
biçimde yapılmalıdır. maddesiydi. Bu madde, belediyelere
müdahalenin kabul edilemez olduğunu göstermektedir çünkü denetlenen makam
her türlü demokratik olmayan girişimler için kendine yeni alanlar
açabilecektir. Kayyum atayan irade, onlarca konuda müdahale gerekçelerini ve
alanlarını bulacaktır.
Hakkâriden
söz etmem gerekirse: Seksen yıllık belediyenin logosu bu süreçte
değiştirildi. O logo hiçbir partinin değildi, seksen yıl
önce, ortak bir kararla Hakkâriye sembol olarak seçilmişti. Bizim dönemde
hiçbir arkadaşımız Bu logoyu sembol olarak seçmedik, bize ait
değildir. demedi. O logo son olarak kayyumunuz tarafından,
atadığınız kayyum tarafından değiştirildi.
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) O kayyum Hakkâriye hizmeti getirdi, hizmeti.
Siz Hakkâriye ne yaptınız, onu söyleyin.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Sen ne biliyorsun? Bölgeye hizmet getirmiş ya!
Hayret bir şey!
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Ben biliyorum, ben görüyorum. Ne
yaptığınızı da görüyorum, ne
yaptığınızı da biliyorum.
NİHAT
AKDOĞAN (Devamla) Yerine, Hakkâriyle hiçbir alakası olmayan,
ırkçı, faşizan, kendi dünyalarıyla ilintili renkten
başlanarak yenisi getirildi. Aynı şey Yüksekova Belediyesinde de
yaşandı. Kürtçe ve Türkçe olan tabela değiştirilerek sadece
Türkçe tabela asıldı. Şemdinli Belediyesine atanan kayyum ise
atandıktan sonra belediye kapısına kilit vurdu; belediyeye gelen
vatandaşlara ve çalışanlara Belediye kapısı
kapalı. Gidin, çağırdığımızda gelin.
diyerek belediyeyi halka ve çalışanlarına
kapatmıştır. Yerel yönetimler demokratik ve çoğulcu
siyasetin temellerinden biri olduğuna göre, bu yapılanların
kabul edilebilir hiçbir tarafı yoktur.
Hizmetlerin
merkezîleştirilme nedenleri: Kamu gelirleri ile yerel yönetim gelirleri
arasında önemli bir bağlantı bulunmaktadır. Avrupada kamu
gelirleri ile kamu harcamalarının oranı yerel ve merkezî yönetim
arasında yarı yarıya kabul edilmesine rağmen, Türkiyede
-bu oranı yaklaşık olarak söylüyorum- bir aşağı
bir yukarı, yüzde 15i yerel yönetimler, yüzde 85i merkezî Hükûmet
tarafından kullanılarak kamu harcamaları
yapılmaktadır. Eskiden beri yerel yönetimler tarafından
yapılmakta olan bazı hizmetler maalesef, AKPnin yeni Türkiyesinde,
merkezî yönetim tarafından müdahale edilerek kendi çıkarları
doğrultusunda şekillendirilmeye başlanmıştır.
Merkezî
yönetim ile yerel yönetimlerin toplam kamu harcamaları içerisindeki
payları incelendiğinde, hizmetlerin giderek merkezîleştirilmekte
olduğu kolayca görülecektir. Yerel yönetimlerin özel ve güçlü
kuruluşlar olabilmeleri için en önemli unsur, bunların mali
bakımdan merkezî yönetime bağımlı olmayacak ölçüde yeterli
mali kaynaklara ve bu kaynakları kullanacak bağımsız karar
organlarına sahip olmaları gerektiğidir. Türkiyede yerel
yönetimlerin mali yapılarına bakıldığında gelir
kaynaklarının yetersiz kaldığı ve kaynak
bakımından merkeze bağımlı olduğu görülmektedir.
Yani bu maddeyle beraber yerel yönetimlerin bütçelerine merkezî yönetim
tarafından bir darbe vurulmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, özellikle seksen yıllık süreçte, hani daha önce
CHPnin, Demokrat Partinin iktidar olduğu yerde, Hakkârinin Belediye
logosu: Tam seksen yıllık, işte, Hakkârinin renklerinin tümünün
içerisinde olduğu... Bizim on beş yıllık iktidar
olduğumuz süreçte hiçbir şekilde müdahale edilmedi. Bakın, bu,
sizin getirdiğiniz, kayyumun ortaya koyduğu. Zihniyete bakın! Bu
renk
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NİHAT
AKDOĞAN (Devamla) Sayın Başkan, bir dakika rica edebilir
miyim.
BAŞKAN
Peki Sayın Akdoğan, toparlayın lütfen.
NİHAT
AKDOĞAN (Devamla) Bakın, şu: Bunun Hakkâriyle ne alakası
var? Bunun Hakkâriyle alakası var. Seksen yıllık süreçte
oluşan bir kültürün sonucu bu oluştu. Bu nedir? Hakkâri sadece
AKPyle birlikte mi var olacak?
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Sadece simge üzerinden gidiyorsunuz, hizmet
üzerinden gitmiyorsunuz. Ne hizmet yaptığınızı
anlatın orada, ne hizmet yaptığınızı
anlatın. Ne yaptınız orada?
NİHAT
AKDOĞAN (Devamla) Bakın, miladı kendileriyle başlatanlar,
dikkat edin, o başlattığınız tarihle siz kendinizi çöp
sepetine koyuyorsunuz, bunu da bilginize sunuyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
Teşekkür
ediyorum Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Sayın
Tezcan, sisteme girmişsiniz; bir söz talebiniz mi var?
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Mersin Milletvekili
Yılmaz Tezcanın, Mersin Milletvekili Baki Şimşekin 502
sıra sayılı Kanun Tasarısının 119uncu
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
YILMAZ
TEZCAN (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Biraz
da teessüf ediyorum, çok geç söz verildi ama tabii, bunu sabahın ilerleyen
saatlerine veriyorum. Yoruldunuz siz de gerçekten.
Sayın
Şimşek Mersine yapılan yatırımlarla ilgili, buraya
çıkıp kürsüden Mersin milletvekilleri cevap versin. diye
söylediği için birkaç cümle söyleyeceğim. Mersine yapılan
yatırımları burada bir dakikada bitiremeyiz, bir saatte de
bitiremeyiz, bir yılda da bitiremeyiz.
KAMİL
AYDIN (Erzurum) - Önerge ver, önerge.
YILMAZ
TEZCAN (Mersin) - Fakat rakamlarla birkaç hususu söyleyeceğim: 24 milyar
Türk liralık, şimdiye kadar Mersine sağlık,
ulaşım, altyapı, üstyapı, eğitimden tutun pek çok
alanda çok ciddi yatırımlar yapıldı. Belki Sayın
Şimşek hatırlayamayabilir ama 2013 yılında Mersinde
düzenlenen Akdeniz Olimpiyatlarında -24 ülkenin katıldığı
ve 3.500den fazla sporcunun yer aldığı- 14ten fazla
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YILMAZ
TEZCAN (Mersin) -
onlarca güzel tesisin yapıldığını
da hatırlatmak istiyorum. Bunu daha sonra, ben inşallah, ilerleyen
zamanlarda, önümüzdeki haftalarda kürsüden de dile getireceğim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tezcan.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları
ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı "Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun",
2981 Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına
Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785
Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun"da Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/588) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 123'ncü maddesi ile 23/2/2017 tarihli ve 6824
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna eklenen
geçici madde 1in (4), (5), (6) ve (9)uncu fıkralarının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet
Bekaroğlu Lale
Karabıyık Bihlun
Tamaylıgil
İstanbul Bursa İstanbul
Bülent
Kuşoğlu Burcu
Köksal Musa
Çam
Ankara Afyonkarahisar İzmir
(4)
Bu Kanunun 2'nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi
kapsamına giren alacaklardan yapılandırılmamış
olanlar için Ocak 2020 ayı sonuna kadar TEDAŞ'a iletilmek üzere
dağıtım/perakende satış şirketlerine veya
TEDAŞ'a yazılı başvuruda bulunulması halinde bu
alacaklar da anılan bent kapsamında
yapılandırılır. Bu fıkra kapsamında
yapılandırılan alacakların ilk taksiti 2020 yılı
Kasım ayının son gününe kadar ödenmek üzere ve her yıl ilk
taksitin tekabül ettiği ayda toplam beş eşit taksitte ödenir.
(5)
Bu Kanunun 2'nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi
kapsamında yapılandırılmış olan alacaklara
ilişkin taksit ödeme süreleri otuzaltı ay
uzatılmıştır.
(6)
Bu madde kapsamına giren alacaklara karşılık bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten önce tahsil edilen tutarlar, bu madde
hükümlerine dayanarak red ve iade olunmaz.
(9)
Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esaslar Maliye ve Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanlığının uygun görüşü
alınarak TEDAŞ tarafından belirlenir."
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA (Trabzon)
Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılamıyoruz
efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Burcu Köksal
konuşacak.
Buyurun
Sayın Köksal. (CHP sıralarından alkışlar)
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
gecenin, daha doğrusu sabahın bu saatlerinde bizim gibi
çalışan herkese iyi çalışmalar dileyerek sözlerime
başlıyorum. Zira saatime baktığımda, saat beşi
yirmi geçiyor.
Malumunuz,
yarın Öğretmenler Günü ve eğitim öğretim
bakımından oldukça sancılı bir dönemdeyiz. Neden? Çünkü
sayenizde her yıl değişen bir müfredata sahibiz ve her yıl
yenilenen bir sınav sistemiyle karşı karşıyayız.
Bu yüzden de ne öğrencilerin ne öğretmenlerin ne de velilerin yüzü ne
yazık ki gülebiliyor.
Genel
Başkanınız, ayaküstü, bir taksi durağında TEOGun
kalkacağını, sistemin değişeceğini söylüyor;
arkasından apar topar bir düzenleme getiriyorsunuz ama getirdiğiniz
düzenleme neymiş efendim? Mahalleye en yakın 5 tane liseye tercihte
bulunup bunlardan birine yerleşeceksiniz. Ama bundan daha da vahimi, daha
da acısı Bakanın okulların yüzde 90ının
niteliksiz olduğunu itiraf etmesi. Evet, Türkiyedeki liselerin yüzde
90ının niteliksiz olduğunu Bakan -sizin Bakan
arkadaşınız- ne yazık ki itiraf etti ve bu itiraftan sonra
da biz veliler olarak gerçekten çok üzüldük. Ben bu konuşmayı,
inanın, sadece bir Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili olarak
yapmıyorum, bir anne olarak, bir veli olarak ve sizin mağdur
ettiğiniz bir TEOG mağduru olarak da söylüyorum.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Hükûmetin, Hükûmetin.
BURCU
KÖKSAL (Devamla) Bu ülkede liselerin yüzde 90ının niteliksiz hâle
gelmesinin sebebi Hükûmettir, sebebi AKP iktidarıdır,
uyguladığınız yanlış eğitim öğretim
politikalarıdır ve bunun faturasını da ne yazık ki
çocuklarımız, gençlerimiz çekiyor ve arkasından da diyorsunuz
ki: İşte, mahalleye en yakın 5 okulu tercih edeceksiniz,
onlardan birine yerleşecek. Ya, Allah aşkına, bundan sonra ne
oluyor biliyor musunuz? Emlakçılarda şöyle bir ilan: Fen lisesi
manzaralı, Anadolu lisesi manzaralı evler, satılık Fen
lisesi manzaralı evler, kiralık. Maddi durumu iyi olan veli ya da
çocuğunun iyi okulda okumasını isteyen veli, borç harç, bir
şekilde evini taşıyabiliyor. Peki, evini taşıyamayan
veli ne yapacak? Çaresiz, belki de istemediği okula çocuğunu
göndermek zorunda kalacak arkadaşlar. Gelin, bir an önce bu
yanlışı düzeltelim, hep beraber düzeltelim. Bu işin
uzmanları var, eğitimciler var, sendikalar var, bu işe
yıllarca emek verenler var. Onlarla beraber oturalım, çocuklarımız
için en iyisine, en doğrusuna beraberce karar verelim. Bu, tek
başına, ayaküstü ya da apar topar hazırlanabilecek bir politika
değil çünkü çocuklar bizim geleceğimiz, gençler bizim
geleceğimiz, onları kendi ellerimizle mahvetmeyelim.
Burada
Sayın Bakanı yakalamışken bir isteğimi ve sitemimi
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ben hep buradayım zaten.
ERKAN
AYDIN (Bursa) Yeni geldi, yeni geldi.
BURCU
KÖKSAL (Devamla) Yok, sık sık geliyorsunuz zaten, ona bir şey
demiyorum. Diğer bakan arkadaşlarınıza göre en çok Genel
Kurula gelen bakanlardan birisiniz. Ona bir şey demiyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ama bir sitemimi ve şikâyetimi
özellikle belirtmek istiyorum.
Seçim
bölgem Afyonkarahisar ili Bolvadin ilçemizde Sayın Bakan sizin
Bakanlığınızın alanına girdiği için
söylüyorum- Kredi ve Yurtlar Kurumuna ait bir erkek öğrenci yurdumuz
maalesef yok.
ERKAN
AYDIN (Bursa) Sözünü versin sözünü.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Söz veriyor musun?
BURCU
KÖKSAL (Devamla) Bu ilçemizde FETÖye ait özel bir yurt vardı ve bu özel
yurt, FETÖye ait yurt kapatıldı, daha sonrasında bu yurt
İlim Yayma Cemiyetine devredildi. Biz isterdik ki bu yurt Kredi ve Yurtlar
Kurumu tarafından işletilsin, biz isterdik ki bu ilçemizde erkek
öğrenciler için de Kredi ve Yurtlar Kurumu olsun. Neden? Bakın, daha
önce çocuklarımız, maalesef, Kredi ve Yurtlar Kurumundaki
yurtların yetersizliği yüzünden özellikle maddi durumu kötü olan
ailelerin çocukları çaresizce FETÖ yurtlarında kalmak zorunda
kaldı ve bu FETÖ belasını hepimiz 15 Temmuzda gördük, nasıl
bir bela olduğunu. Şimdi, başımıza yeni belalar
açmadan, bu çocukları kirli ellere, yanlış ellere teslim
etmeden...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Köksal.
BURCU
KÖKSAL (Devamla) Lütfen, Sayın Başkan, bu çok önemli bir konu, istirham
ediyorum, bir dakika daha vermenizi rica ediyorum.
BAŞKAN
Peki, bir dakika daha ek süre veriyorum size.
BURCU
KÖKSAL (Devamla) Çok teşekkürler.
Çocuklarımızı
yanlış ellere, kirli ellere teslim etmeyelim. Gelin, lütfen, Kredi ve
Yurtlar Kurumunda bu sorunu, yurt sorununu çözelim. Neden biliyor musunuz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, bize hitap etsin.
BURCU
KÖKSAL (Devamla) Ben özellikle, Hükûmet olduğu için... Size hitap
ediyorum ayrı...
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür ediyoruz.
BURCU
KÖKSAL (Devamla) Ama bu Sayın Bakanın alanına giriyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) O zaman Bakanla baş başa görüşün.
BURCU
KÖKSAL (Devamla) Bu olay gerçekten önemli çünkü bir dönem FETÖyü başa
bela ettiniz, bir dönem el ele, kol kolaydınız.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, Bakanla görüşmek
istiyorsa görüşsün. Bize anlatacaksa dinliyoruz.
BURCU
KÖKSAL (Devamla) Sizin iktidarınızda FETÖ yurtlarında kalan
çocuklarımız oldu. Şimdi, yeniden bu çocukları
yanlış ellere, kirli ellere teslim etmeyelim.
Ben
Kredi ve Yurtlar Kurumunda kalan bir öğrenciydim. Annem, babam
öğretmendi. O yurtta kaldım üniversite hayatımda ve iyi ki de
kalmışım. Bu ülkenin çocuklarının da devletin
ellerinde, emin ellerde kalmasını istiyorum. Bunun için de sizin
gereğini yapacağınıza inanıyorum.
Herkese
saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Köksal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sayın Başkanım, bir
şeyi ifade edeyim.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, söz ver.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Daha yeni, Bolvadinde 750
kişilik bir yurdu
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Bakan, açıklama mı yapacaksınız?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Evet, bir açıklama yapmak
istiyorum.
BAŞKAN
Sisteme girin Sayın Bakan.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Haberi yok, haberi yok.
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Hayır, açılmadı.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Haberi yok Sayın Başkan.
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Hayır
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Haberi yok vallahi. Bolvadin Afyon değil mi?
BAŞKAN
Bir dakika Sayın Elitaş, Sayın Bakan bir açıklama
yapsın, bir bilgi eksikliği varsa Sayın Köksalın
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Peki efendim, tamam.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakan.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Gençlik ve Spor Bakanı
Osman Aşkın Bakın, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının
123üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Şimdi,
tabii, Kredi ve Yurtlar Kurumu olarak şu anda 630 bin öğrencimizi
yurtlarımızda misafir ediyoruz, onlar ailelerin bize emaneti.
Bu
yıl yaklaşık 120 bin yatak ilave ettik. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Hedefimiz, 2018
yılında gene bir 100 bin ilave etmek ve 2019da bir 100 bin daha. Bu
sayıyı yaklaşık 850-900 bine çıkarmayı
planlıyoruz. Şu anda 17 tane üniversitenin kampüsünde yer tahsisi
aldık ve bu üniversitelerin kampüslerine yurt yapmaya devam edeceğiz.
Hiçbir evladımızı hiçbir çocuğumuzu dışarıda
bırakmayacağız. Bunun için çalışıyoruz.
Geldiğimizdeki
yurt sayısı, 2002deki yurt sayısı ile şu andaki yurt
sayısını yaklaşık söyleyebilirim: 126 binlerdeydi,
şu anda 630 bine geldik, 900 bine doğru gideceğiz. Kredi ve
Yurtlar Kurumu olarak yurt yapmaya devam edeceğiz.
Bolvadinde
de yeni bir yurt açtık.
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Açmadınız, açılmadı Sayın
Bakan.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Cumhuriyette yapılan haber,
yanlış bir haberdir, eksik bir haberdir dolayısıyla
düzeltilmesi gerekiyor. Yenisini de
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Açılmadı, açılmadı.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Açıldı,
açıldı, merak etmeyin.
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Açılmadı Sayın Bakan,
açılmadı.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Yenisini de açıyoruz.
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) İşte, Açıyoruz. diyorsunuz.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) -
yenilerini de ilave ediyoruz.
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Açılmadı, açılmadı, şu an
yok.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hiç merak etmeyin, 633 bin
öğrenci şu anda yurtlarda bizim misafirimiz, sıcak
odalarında yemekleri de beraber- hepsi bizim misafirimiz, merak etmeyin.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Yok, açılmadı. İnşaatı var,
açılmadı.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Diğer
önergeyi okutuyorum
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkanım
BAŞKAN
- Buyurun.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) İki taraftan birisinin Genel Kurula ve yüce
milletimize eksik bilgi verdiği ortada. Dolayısıyla tabii, biz
Sayın Bakan yanlış söylüyor. demek istemeyiz ama
milletvekilimiz de doğru söylüyordur. (Gülüşmeler)
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Uzun zamandır alana gitmediği için
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Efendim, Allah aşkına, Bolvadinden birisi
ayaktaysa arasın. Milletvekilimiz, ilin milletvekili olarak Bolvadinde
yurt inşaatının sürdüğünü ama yurdun
açılmadığını söylüyor.
BAŞKAN
İki doğru, bir doğru etsin bu sefer.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Evet.
Sanıyorum,
buradan şunu anlamak mümkün: Bürokratlar Sayın Bakana
yanlış bilgi vermiş olabilir. Bolvadinde bir yurt
inşaatı vardır ama yurt hizmete
açılmamıştır, bu kadar.
BAŞKAN
Sayın Bakan da Açtık. diyor. İki doğru, bir doğru
olsun, peki.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları
ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981
Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı
Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı
İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz
Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun"da Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 123üncü
maddesinde geçen yirmi dört ibarelerinin otuz altı şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Haberal Fahrettin
Oğuz Tor
Konya Ankara Kahramanmaraş
Ahmet
Selim Yurdakul Zihni
Açba Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu
Antalya Sakarya Hatay
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA (Trabzon)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) -
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Necmettin Ahrazoğlu
konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Ahrazoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün herhâlde on beş buçuk saattir bu Meclis
çalışıyor. Zaman zaman yoklamalar yapılıyor, AK
PARTİ Grubu şuradan içeri giriyor falan bir şeyler oldu, bu
saate kadar geldik. Hepinizin sabahını hayırlıyorum,
hayırlı sabahlar diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, 502 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 123üncü maddesi üzerinde verdiğimiz önergeyle
ilgili Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, Kanun Tasarısının 123üncü maddesinde 6824
sayılı Bazı Alacakların Yeniden
Yapılandırılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna geçici
bir madde eklenmektedir. Bu geçici madde TEDAŞın
alacaklarının tahsiliyle ilgili bir maddedir.
Hatırlanacağı üzere, bu madde şubat ayında da gündeme
gelmiş, o dönemde Genel Başkan Yardımcımız Adana
Milletvekilimiz Sayın Mevlüt Karakaya Bey de bu konuyla ilgili
konuşma yapmıştı. Yani, belediyeler ve bağlı
kuruluşları ile yüzde 50sinden fazlası belediyelere ait
şirketler ve il özel idarelerinin TEDAŞa borçlarının
tasfiyesine ve 6824 sayılı Kanunla yapılandırılan
TEDAŞ alacakları için başvuru ve ödeme sürelerinin
uzatılmasına yönelik bir düzenlemedir. Dokuz ay sonra yeniden bir
başka versiyonla bu kanun Meclisin huzuruna getirilmiştir.
Ödemelerin,
ilk taksiti 2018 yılının Ocak ayında başlamak üzere,
yirmi dört ayda, 24 eşit taksitte yapılması
düşünülmektedir. Bu süre içerisinde ödenen taksitlere herhangi bir zam ve
faizin de hesaplanmayacağı belirtilmektedir.
Değerli
milletvekilleri, bu teklifle çiftçilere, tarımsal sulamada
kullandığı elektrik borçlarında bir ödeme
kolaylığı sağlanacağı gibi bir ifade de
kullanılmaktadır. Aslında sulamayla ilgili herhangi bir ifade de
bulunmamaktadır yani çiftçinin sulama borçlarıyla ilgili bir
yapılandırma da maalesef yoktur. Bu, TEDAŞ'ın
alacaklarının tahsiliyle ilgili bir düzenlemedir. Buradaki alacaklar,
çiftçi borcu olarak sunulan borçlar on yıl, belki de daha eskilere dayanan
borçlardır. Bundan yedi yıl önce TEDAŞ'ın
dağıtımla ilgili işletme hakkı özel şirketlere
devredilirken o tarih itibarıyla çiftçilerden, abonelerden olan
alacağı yedi yıldır tahsil edilememiştir. Benzer
düzenleme 2014 yılı Eylül ayında gelmesine rağmen, herhangi
bir ödeme de yapılmamıştır. Çünkü bu aboneler
kalmamış, ortalıkta böyle bir abone yok, çiftçi yok, çiftçi
çiftini çubuğunu bırakmış, terk etmiş, şehirlere doğru
göçe başlamış. Burada, sadece, TEDAŞ'ın
yıllanmış, donuk, zarar niteliğine dönüşmüş
alacaklarının tahsili var yani TEDAŞ yönetimi bunu mevzuat
gereği silemiyor, iptal edemiyor, zarar olarak kayıtlara
alamıyor. Bunun en büyük sıkıntısının -bence
biliyorsunuz ama- ne olduğunu ben söyleyeyim: Bu tahsilatlardan
doğacak zararların ya da temerrüde düşmüş olan
alacakların üzerine yüklenen faizlerden vazgeçilen kısımlar
ilgili kurumun muhasebe kayıtlarında zarar olarak alınacak, bu
zarar ya hazine tarafından görev zararı olarak karşılanacak
ya da kurum zararı olarak kalacak ama her hâlükârda bu zarar, çiftçinin
destek hanesine yazılacaktır. Çiftçiye yapılan bir destek
değil, burada bir kurumun alacağının tahsiliyle ilgili bir
durumdan bahsedilmektir.
Değerli
milletvekilleri, çiftçi ve köylü gerçekten çok zor durumdadır. Çiftçi sizin
siyaseten milat olarak kabul ettiğiniz 2002 yılında gelirinin
yüzde 9'u kadar borçluyken sizin döneminizde, 2015 yılına
gelindiğinde çiftçi, gelirinin yüzde 40'ını, 2016
yılına gelindiğinde ise gelirinin yüzde 50ye kadarını
borçlanmış durumdadır. Onun için, bir an önce çiftçinin
borçlarının yapılandırılmasının gündeme
getirilmesi gerekmektedir.
Özellikle
ülke genelinde ve seçim bölgem Hatay ve civarındaki illerde; Adana,
Maraş, Mersin gibi illeri de ve Türkiye genelini kapsayacak şekilde
tüm çiftçilerin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla) Sayın Başkan, herkese bir
dakika verdiniz, sabahın bu saatinde son cümlelerimi tamamlayayım.
BAŞKAN
Peki, haydi, sabahın bu saatinde size de bir dakika ek süre verelim.
MEHMET
NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla) Ülkenin genelinde tüm çiftçilerin
sulama için kullandığı elektrik enerjisi ve üretim girdisi
olarak kullanılan akaryakıt ve diğer maliyetlerinin yüksek
olması büyük sıkıntı yaratmaktadır. Bu nedenle,
özellikle elektrik ve akaryakıt fiyatlarında kesinlikle indirime
gidilmesi gerektiğini ifade ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Size
de teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Rica ederim Sayın Ahrazoğlu, teşekkürler.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
Kışla, sisteme girmişsiniz, açıklama mı
yapacaksınız?
İSRAFİL
KIŞLA (Artvin) Yerimden bir dakika...
BAŞKAN
Bir dakika söz mü istiyorsunuz?
Buyurun
yerinizden bir dakika
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Artvin Milletvekili
İsrafil Kışlanın, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu
Köksalın 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının
123üncü maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
İSRAFİL
KIŞLA (Artvin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; az
önce Burcu Hanım bir konuşmasında İlim Yayma Cemiyetinden
bahsederek kirli eller diye ifadede bulundu. Bunu çok talihsiz bir beyan
olarak kabul ediyorum. 1951de kurulmuş, altmış altı
yıllık bir kurum ve 1953te Bakanlar Kurulu kararıyla kamu
yararına çalışan vasfını kazanmış bir kurum.
Bugüne kadar yüz binlerce öğrenci yetiştirmiş, otuz yıl bu
kurumda görev yapmış bir kardeşiniz olarak, böyle bir şeyi
her kurumu aynı statüye koyup da kirli eller diye tavsif etmek
doğru bir şey değildir. Hâlen bu kurumda 28 binin üzerinde
öğrenci barınmakta. O bakımdan bunun düzeltilmesini istiyorum ve
böyle bir şeyi kabul etmem mümkün değil. Burada bile İlim
Yaymada okumuş pek çok insan vardır. Bu
yanlışlığın giderilmesi lazım. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kışla.
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Köksal.
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) İsrafil Bey şahsımla ilgili bir
ithamda bulundu. Bununla ilgili ben kesinlikle
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sataşmadan dolayı söz istiyor.
BAŞKAN
Anlamadım, kim şahsınızla ilgili bir ithamda bulundu?
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) İsrafil Bey, İlim Yayma Cemiyetiyle ilgili
konuştuğumu söyledi.
BAŞKAN
Evet.
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Bu konuyla ilgili konuşmadım. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bir dakika...
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Ki benim orada kastettiğim çok daha farklı
bir şeydi. Bu konuyu izah etmek istiyorum. Sataşmadan dolayı
60a göre söz istiyorum.
BAŞKAN
Sataşmadan değil, size de yerinizden bir dakika söz vereyim.
Buyurun
Sayın Köksal.
38.- Afyonkarahisar Milletvekili
Burcu Köksalın, Artvin Milletvekili İsrafil Kışlanın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ben konuşmamda açık ve net bir şekilde, FETÖ terör örgütünün
açmış olduğu yurtlarda kalan çocuklarımızın kirli
ellere teslim edildiğini ve bundan sonra başka bir çocuğumuzun
yabancı ellere, kirli ellere teslim edilmemesini, devlete ait, devletin
kucağında, devletin yurtlarında kalmasını söyledim.
İlim Yayma Cemiyeti sadece Bolvadindeki kapatılan FETÖ yurdunun
verilmiş olduğu bir cemiyetti. Ben, bu yurdu İlim Yayma
Cemiyetine vermek yerine KYK tarafından alıp işletebilirdiniz
dedim. Burada bunu kastettim. Ancak FETÖ gibi terör örgütlerinin
yurtlarına çocuklarımızın verilmemesi gerektiğini,
özellikle bunların yabancı eller, kirli eller olduğunu söyledim
ve bu sözümün arkasındayım. Bunu ben İlim Yayma Cemiyetini
kastederek söylemedim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim açıklamanızdan dolayı.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları
ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı "Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun",
2981 Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına
Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785
Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun"da Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/588) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, geçici madde 1de iki adet önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının geçici
1inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Haberal Zihni
Açba
Konya
Ankara
Sakarya
Fahrettin
Oğuz Tor Ahmet
Selim Yurdakul Mehmet
Parsak
Kahramanmaraş
Antalya
Afyonkarahisar
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA (Trabzon)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Mehmet Parsak konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Parsak. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
PARSAK (Afyonkarahisar) Aziz Türk milleti, saygıdeğer
milletvekilleri; sabahın altısına doğru
yaklaşırken Gazi Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Saat
altıya doğru yaklaşırken aynı zamanda takvim
yaprakları da 23 Kasımı göstermeye başladı. 23
Kasım, bundan kırk yedi yıl önce, rahmetli ülkücü şehidimiz
Ertuğrul Dursun Önkuzu ağabeyimizin üç gün süren ve ciğerlerine
hava pompalanmaya varıncaya kadar ağır, vahşi,
insanlık dışı işkenceler neticesinde şehit
edildiği günün yıl dönümü. Bu vesileyle, Dursun Önkuzu
ağabeyimizi buradan bir kere daha sevgi, saygı, rahmet ve minnetle
anıyoruz.
Dursun
ağabey şayet şehit edilmemiş olsaydı, Teknik
Eğitim öğrencisiydi, öğretmen olacaktı. Yarın da 24 Kasım.
Bu vesileyle, ondan da hareketle, Dursun Önkuzu başta olmak üzere, ondan
önce Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk, o günden bu yana
ebediyete intikal etmiş olan tüm öğretmenlerimiz ve tabii, şu
anda hayatta da olan benim başta ilkokul öğretmenim olmak üzere,
milletimizin bugünlere gelmesine, bugünden daha ileri noktalara gitmesine büyük
emekleri, katkıları olacak olan öğretmenlerimizi de burada
sevgiyle saygıyla anıyorum, onların Öğretmenler Gününü de
kutluyorum.
Artık
çalışmalarımızın bu hafta itibarıyla son
zamanları olduğu için, benim de Genel Kurulda bugün itibarıyla
son konuşmam olduğu için bir gönül borcumu daha ifa etmek isterim.
Bugün, artık dün, Grup Başkan Vekilimiz Erkan Akçay Bey gündem
dışı söz alarak rahmetli Başbuğumuz Alparslan Türkeş
Beyin -bu cumartesi- doğumunun 100üncü yıl dönümünü
anmıştı. Ben de rahmetli Başbuğumuz Alparslan
Türkeş Beye de doğumunun 100üncü yılında Cenab-ı
Allahtan rahmet diliyorum. Onun fikirleriyle, onun mücadeleleriyle
şimdiye kadar binlerce, on binlerce, yüz binlerce, milyonlarca Türk
evladı o günden bugüne geldi. Başbuğumuzu da bu vesileyle bir
kere daha sevgiyle, saygıyla ve minnetle anıyorum ve sözlerimi de
böylelikle tamamlıyorum, sizleri yeniden saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Parsak.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler..: Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının geçici 1'inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet
Bekaroğlu Bihlun
Tamaylıgil Lale
Karabıyık
İstanbul İstanbul Bursa
Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam Mahmut
Tanal
Ankara İzmir İstanbul
GEÇİCİ
MADDE 1- (1) Bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar 2/7/1964
tarihli ve 492 sayılı Harçlar Kanunu veya özel kanunlarda yer alan
hükümler nedeniyle yargı harçlarından muaf olan ya da
yaptıkları işlemler istisna olan kamu idareleri adına
hükmedilmiş olan yargı harçları tahsil edilmez, tahsil
edilmiş olan yargı harçları red ve iade edilmez.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA (Trabzon)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BİLİM,
SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde, İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal
konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Tanal. (CHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Değerli Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinize selamlarımı iletiyorum, günaydınlar diliyorum.
Bu
geçici madde aynen şu şekilde: Bu kanun
yayımlandığı tarih itibarıyla 492 sayılı
Harçlar Kanunu uyarınca kamu kurumları harçtan muaf ve eğer kamu
kurumları herhangi bir harca hükmedilmişse bu yargı
harçları tahsil edilmez, edilenler varsa iade edilmez, reddedilmez.
Soru
1 şu: Kamu idareleri adına hükmedilmiş yani burada onun
adına hükmedilmiş, sorduğumuzda bürokratlara derler ki:
Aleyhine hükmedilmiş. E, aleyhine hükmedilmişse gayet açık ve
net bunun burada yazılması lazım. Bu adına
hükmedilmiş ibaresi lehine hükmedilmiş gibi de
anlaşılabilir açık ve net ve burada, uygulamada yeni bir
sıkıntı çıkabilir. Eğer burada lehine
hükmedilmişse lehine hükmedilmiş olan harçlardan niye muaf
tutuyorsunuz?
Bir
başka soru daha var: Yargı harçları deyiminden ne
anlaşılır? Yargı harçları deyiminden Hukuk Usulü
Muhakemeleri Kanununun 323üncü maddesine baktığımız zaman
gayet rahat burada, celse, karar ve ilam harçları; dava nedeniyle
yapılan tebligatlar, posta giderleri, keşif giderleri,
ücretivekâletler, tanık ve bilirkişi ücretlerini kapsar.
Şimdi,
bu açıdan baktığımız zaman yarın öbür gün bu
tartışma gittikçe daha da alevlenmiş olacak. Yani getirilen bu
düzenlemeyle kamu kurumlarının ücretivekâlete mahkûm olduğu bu
dava masraflarının kapsamı içerisindeki yargı harcı
olarak gösterilen, bunların da tahsil edilemez durumuyla karşı
karşıya gelinmiş olur ki, bu, acaba hangi şirketler için
getirilen bir uygulama veya hangi kurumlar için? Bunu sorduğumuzda Kamu
kurumları. deniliyor. Yani muhtemelen burada TEDAŞ
kayrılıyor diye düşünüyorum ben. Kamu kurumlarıysa şu
deniliyor: Zaten Harçlar Kanununda hüküm var. Kamu kurumları harçtan
muaftır. Böyle bir karar verilmişse bunun istinaf yoluyla, istinaf
mahkemesi bozmadıysa Yargıtay bunu bozar, Yargıtay bunu bozmuyorsa,
kesinleşmişse yazılı emir yoluyla bu bozulur. Bunun bir
başka tarafı, vergi mahkemeleri yine bunu bozar, bu anlamda,
Danıştay bunu bozar. Diyorlar ki: Efendim, kesinleşmiş,
bizim yapabilecek bir yolumuz yok. Gayet rahat, bu kesinleşmişse
burada yazılı emir yoluyla Adalet Bakanlığına tam kanunsuzluk
hâlinde müracaat edilir, yine bu kararlar bozulur. Böyle bir maddeye eğer
arkasında başka bir amaç yoksa ihtiyaç da yok aslında.
Ama
buna rağmen Ne olsun, fazla mal göz çıkarmaz. Böyle bir madde de
olsun. deniliyor. Ben korkarım ki asıl amaç bu değil çünkü
hukuk içerisinde bunun çözüm yolları var. Kamu kurumları harca
eğer mahkûm olmuşsa ve kararlar kesinleşmişse buna kim
sebebiyet verdi? O kamu kurumunun hukuk müşavirleri var, o kamu kurumunun
genel müdürleri var, müsteşarları var, bakanı var. Kim bu
kararları temyiz etmemişse, kamunun zararına sebebiyet
vermişse, Anayasamızın hükümleri uyarınca, kamunun
zararına sebebiyet veren kamu görevlisine de rücu edilir. Bu rücu
mekanizmasını biz işletmeyeceğiz. Rücu
mekanizmasını işletmeyince de ne olacak? Gayet rahat kamu
görevlileri İdare zarar edecekse etsin. Herhâlde eninde sonunda böyle bir
kanunu çıkarırlar, bu zararları da bize rücu etmekten bizi
kurtarmış olurlar. diyecek.
Değerli
arkadaşlar, bu neyin sonucu olur? Liyakat esaslarına göre kamu
görevlisi almadığımız zaman tabii ki bu tür sorunlar çok
fazla gündeme gelir ama işin doğrusu, zaten Harçlar Kanununda hüküm
var, kamu kurumlarında kimlerin harçlardan muaf olduğu açık ve
net yazılı. Kamu görevlileri görevini yapmamış. Ee?
Kesinleşmiş mahkûmiyet kararlarını da tam kanunsuzluk
hâliyle yazılı emir yoluyla Adalet Bakanlığına
müracaat edip bunu bozmadan böyle bir kanunu getirmek de doğru değil.
Teşekkür
ediyorum.
Saygılarımı
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, bir karar yeter
sayısı talebim olacak.
BAŞKAN
Peki.
Önergeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım: Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Elektronik
cihazla oylama yapalım, kâtip üyeler arasında anlaşmazlık
var.
Oylama
için üç dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, geçici madde 2de üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının geçici
2nci maddesinin tasarı metninden çıkartılmasını arz
ve teklif ederiz.
Mustafa
Kalaycı Erkan
Haberal Fahrettin
Oğuz Tor
Konya
Ankara Kahramanmaraş
Zihni
Açba Ahmet
Selim Yurdakul Baki
Şimşek
Sakarya Antalya Mersin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA (Trabzon)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Mersin Milletvekili Sayın Baki Şimşek
konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Şimşek. (MHP sıralarından alkışlar)
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinize ben de hayırlı sabahlar diliyorum.
Tabii,
biraz önce Mersinle ilgili küçük, tatlı bir polemik yaşadık ama
biz memleketin hayrına kim taş üstüne taş koymuşsa Allah
razı olsun deriz. Elbette Mersinde güzel hizmetler de yapılmıştır,
Mersine yakışan bir şehir hastanesi
yapılmıştır, bizim yapılan hizmetleri inkâr etmemiz
mümkün değildir. Tabii, iktidar yaptıklarını anlatacak, biz
de yapılmayanları, söz verilip de yerine getirilemeyenleri, geç
kalanları konuşacağız, muhalefetin görevi de budur. Yani
şimdi, Mersinde söz verilen havaalanı süresinde
yapılmıştır da bizim haberimiz yok mudur? Tarsus Devlet
Hastanesinin ihalesi yapılmış, niye iptal edilmiştir? Bu
konuda bir Hükûmet yetkilisinin yapabileceği bir açıklama var
mıdır? Yani seçimlerde billboard asıldı, ihale de
yapıldı, daha sonra da ihale iptal edildi, şimdi yeniden ihaleye
çıkılıyor. Yani Tarsus Pamukluk Barajını Sayın
Orman Bakanı 2013 yılında 13 Ekimde saat 13.13te
açılış yapacağım. dedi, söz verdi. 2017
yılı, ben Sayın Bakan buradayken de söyledim: Ben 2015te
konuştum, 2016da konuştum, 2017de gene konuşuyorum, 2018,
önümüzdeki yıl çıkacağım, bu kürsüden bu barajın
yapılmamış olduğunu yine konuşacağım.
Silifkedeki Aksıfat Barajı yapılmıştır da bizim
haberimiz mi yoktu?
Hızlı
tren projesi bitmiş de -resimlerini gösterdiğiniz- biz mi
görmemişiz? 8 şerit vadedilen Adana-Mersin yolu nerededir Allah
aşkına? On beş yıllık iktidarınız süresince
Mersinde bir tane alt geçit yaptınız mı? Türkiyede 100 bin-150
bin nüfuslu ilçelerde alt geçitler yapıldı, köprülü kavşaklar
yapıldı; Allah aşkına, on beş yılda Mersinde
yaptığınız bir tane alt geçit var mı?
YILMAZ
TEZCAN (Mersin) Belediye yapacak, belediye.
BAKİ
ŞİMŞEK (Devamla) Türkiyenin her yerinde Karayolları
yapıyor.
Kürşat
Tüzmen 5T dedi. Turizm, tarım, ticaret, toplu konut. dedi.
Beşincisi ne? diye Mersinliler sordu, Beşincisi de Tüzmen. dedi.
Ama bu söz verilen vaatlerin hiçbirisi yerine gelmedi. Zafer
Çağlayanı gönderdiniz bakan olarak. Zafer Çağlayan Amerikanın
Hollywoodu varsa, Hindistanın Bollywoodu varsa Türkiyenin de Mersini
olacak. dedi. Allah aşkına, Mersin ne gördü önceki dönemde?
Şunu yaptık. diyebileceğiniz bir tane Hükûmetin eseri var
mı? Söz verilen hangi proje yerine getirildi?
Sayın
Hacı Özkanla geçtiğimiz yıl Gülnarın yüzüncü yıl
kutlama törenlerine katıldık. Sayın Hacı Özkana orada
sordum: Bu Gülnarın yolu ne olacak Hacı Bey? Gülnar yolunu söz
verdiniz, ne olacak? (MHP sıralarından alkışlar) Hacı
Bey dedi ki: Altı ay içinde bitireceğiz. Ben orada Sayın
Hacı Özkana şunu söyledim: Altı ayda değil bir senede bu
yolu bitirin ben senin ayağına kurban keseceğim. Bu sözü, bu
vaadi verdim. Ama maalesef, üzülerek belirtiyorum
Turizm
bölgesi ne oldu, 8 tane turizm bölgesi ilan ettik? Sayın Bakanla
geçtiğimiz yıl toplantı yaptık, TOKİ Başkanı
da geldi. Mersinde bir tane toplu konut projesi hayata geçirilemedi, bir tane
kentsel dönüşüm projesi yapılamadı dedik. Sayın Bakan dedi
ki: Çay Mahallesinde projeyi ortaya koyacağız, toplu konut
yapacağız. Daha sonra -emeklilerle ilgili- Mersindeki emeklilere
söz verildi, Emekliler Cemiyetinde toplantı yapıldı.
Büyükşehir Belediye Başkanımız da Biz de
arkasındayız, bu projeye destek verelim. dedi. Ne oldu? Bir
milletvekilinin görev süresi dört yıl. İki yılda bu kadar söz
verilmiş, verilen projelerin hiçbirisi yerine getirilmemiş
değerli arkadaşlar.
İki
yıl sonra sizlerin de bizlerin de milletvekilliği süresi bitecek, bir
daha olup olmayacağımız belli değil. Yine biz
gideceğiz, Mersin halkının huzuruna çıkacağız.
Mersin halkına neyi anlatacağız? Yani on beş yılda
Çamlıyayla yolundan 15 kilometre yapmışsınız, yol 60
kilometre. Şu anda hâlâ Çamlıyayla yolunun Sarıkoyak-Atdağ
arasındaki bölümde Tünel mi yapalım, normal yol mu yapalım?
Proje kesinleşmemiş hâlâ arkadaşlar. Yani 60 kilometrelik yol
altmış sene mi sürecek? Yani sizin altmış sene iktidar
olmanızı mı bu millet bekleyecek Allah aşkına?
Bu
projelere Mersin 6ncı sırada vergi ödüyor. Türkiye'de 6ncı
sırada vergi ödeyip 24üncü sırada hizmet alan başka bir il yok.
Mersin Serbest Bölgesiyle, limanıyla... Anamura Türkiye Cumhuriyeti
devleti 1938 yılında liman yapmış, 1938. Anamur Limanı
sizin döneminizde kapatıldı. Şimdi yeniden ihale
yapılıyor ama aradan on beş yıl boş geçmiş, ölü geçmiş.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Şimşek, teşekkür ederim.
BAKİ
ŞİMŞEK (Devamla) 1938 yılında liman yapılan
yere biz şu anda yeniden liman yapmanın mücadelesini yapıyoruz.
Türkiye
Cumhuriyeti büyük devlettir. Sizden önceki hükûmetler de bu ülkede çok güzel
hizmetler yapmışlar. Turgut Özalın yaptığı
otoyol kadar henüz otoyol yapamadınız.
BAŞKAN
Sayın Şimşek...
BAKİ
ŞİMŞEK (Devamla) Duble yolda başarılı
çalışmalar yapıldı ama otoyolda Turgut Özalın
yaptığı yol kadar henüz yol yapamadınız, Cumhuriyet
Döneminde yapılan demir yolu kadar yıllık kilometreye hâlâ
ulaşamadınız.
Ben,
bu duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Şimşek.
HACI
ÖZKAN (Mersin) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özkan.
HACI
ÖZKAN (Mersin) Sataşma var.
BAŞKAN
Duyamadım.
HACI
ÖZKAN (Mersin) Şahsıma sataştı. 60a göre söz istiyorum.
BAŞKAN
Size sataştı mı?
HACI
ÖZKAN (Mersin) Evet.
BAŞKAN
Ne dedi?
HACI
ÖZKAN (Mersin) İsmimi kullanarak sataştı.
BAŞKAN
İsminizi kullandı da ne dedi?
HACI
ÖZKAN (Mersin) İsmimi kullanarak sataştı, ben de cevap vermek
istiyorum.
BAŞKAN
Peki, buyurun, iki dakika. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
7.- Mersin Milletvekili Hacı
Özkanın, Mersin Milletvekili Baki Şimşekin 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının geçici 2nci maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
HACI
ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii günün bu saatinde sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Herhâlde
milletvekili arkadaşım Mersinde yaşamıyor. Az önce
Yılmaz Beyin de dediği gibi, bugüne kadar 24 milyar
yatırım yaptık. Devasa şehir hastanesi, 191 kilometre yol
yaptık; herhâlde arkadaşım Anamura gitmedi, öyle tahmin
ediyorum. Diğer tarafta, Tarsus Kazanlı Turizm Bölgesinin üst ve
altyapısı bitmiş vaziyette. Havalimanımız, Allaha
hamdolsun, devam ediyor ve Allah nasip ederse 15 Aralıkta Tarsus Devlet
Hastanesi ihalesi yapılacak.
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Önceki ihale niye iptal edildi? Onu
anlatır mısınız.
HACI
ÖZKAN (Devamla) Diğer taraftan, değerli arkadaşlar, şehir
merkezinde battıçıktılar belediye tarafından yapılırken,
Allaha hamdolsun, şu anda biz Hal Kavşağında Türkiyenin
en büyük battıçıktısını yapıyoruz ve
mezarlığın güneyinde ve kuzeyinde birer
battıçıktı daha yapıyoruz. Dolayısıyla biz bugüne
kadar da çıkıp buralarda konuşmadık.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Millet biliyor, millet.
HACI
ÖZKAN (Devamla) Biz, Allaha hamdolsun, Mersinimizde devasa hizmetler
yapıyoruz. Burada yarım saatte bitecek projelerimiz değil
Daha
geçen, yirmi gün önce Orman ve Su İşleri Bakanımız
Sayın Veysel Eroğlu geldi, 600-800 milyon yatırım
yaptı. Biz 1 Kasımda 22 gölet ve baraj sözü verdik ama Allaha
hamdolsun, bugün 97ye çıkarttık ve yüzde 60ı bitmiş
vaziyette. Demek ki arkadaşımız Tarsustan öteye gitmiyor. Dolayısıyla
bu hizmetleri görmeni tavsiye ediyorum.
Teşekkür
ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Özkan.
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurun Sayın Şimşek.
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Sataşma vardır, sataşmadan
dolayı söz istiyorum. Sayın hatip benim Mersinde
yaşamadığımı, daha sonra da Tarsustan öteye
geçmediğimi belirterek sataşmada bulundu.
BAŞKAN
Buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
8.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, Mersin Milletvekili Hacı Özkanın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tabii, biz yapılan, olumlu bulduğumuz her şey
için teşekkür ettiğimizi bu kürsülerden beyan ettik. Elbette on
beş yıllık bir Hükûmet hiç yol yapmazsa olmaz, illa yapacak
yani. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Ama biz verilen
sözlerin süresinde yerine getirilmediğini söylüyoruz. Yani, Pamukluk
Barajina Bakan söz verdi mi, vermedi mi?
HACI
ÖZKAN (Mersin) Sizin Ulaştırma Bakanınız Türkiyenin
bütçesi yetmez buralara. demiş.
BAKİ
ŞİMŞEK (Devamla) Ben buradan soruyorum: Sayın Hacı
Özkan, Tarsus Devlet Hastanesinin yapılacak olduğu yerdeki
ağaçlar iki yıl önce, seçimden önce kesildi. Şu anda gidin,
oradaki ağaçlar tekrar orman oldu arkadaşlar. (MHP
sıralarından alkışlar)
OKTAY
ÇANAK (Ordu) Belediye başkanlığı
BAKİ
ŞİMŞEK (Devamla) - Hastaneyi yapacağız. diye
ağaçları kestiniz, şu anda gidin -Hacı Özkan nerede
yaşıyor, bundan haberi yok- orası orman oldu, orman. Bu ağaçların
yeniden kesilmesi gerekiyor orada. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Şehir hastanesinin yıllık kirasını
söyle, 140 milyon lira.
BAKİ
ŞİMŞEK (Devamla) Şehir hastanesi yapıldı, proje
doğru, bunu hiç kimse inkâr edemez ama şehir hastanesi otobanın
hemen dibinde. Otobandan bir yol bağlantısı bile
yapılmadı. Ben Karayolları Genel Müdürüne bunu defalarca dile
getirdim, Ulaştırma Bakanına bunu defalarca anlattım;
Ashab-ı Kehfe bir çıkış verilecek. Peygamberlerin,
dinlerin ve dillerin kesiştiği yer burası. Ashab-ı Kehfe
otobandan bir çıkış maalesef verilmedi. Yani, hizmetler eksik
yapıldı.
Havaalanında
ne oldunuz? Birinci ihale iptal oldu. Ben milletvekili olarak
havaalanının 2 tane temel atma törenine katıldım. (MHP
sıralarından alkışlar) Kaç tane temel atacağız
bir havaalanıyla ilgili arkadaşlar? (AK PARTİ
sıralarından gürültüler) Müteahhide veriyorsunuz, ondan sonra
diyorsunuz ki: Müteahhit iflas etti, ne yapalım? E, doğru düzgün
bir müteahhit bulun.
Barajı
veriyorsunuz, verdiğiniz müteahhit belediye
başkanınızın kardeşi. 5 tane baraj projesi elinde
patlıyor, İflas etti. diyorsunuz. Şimdi ihale iptal olacak,
yeniden baraj
Sayın Cumhur Taşkın Vekilimin ilçesinden 50 tane
esnafın o müteahhitten alacağı var şu anda. Müteahhit iflas
etti, esnaf mağdur oldu.
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
HACI
ÖZKAN (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bir dakika
Konuşacak
mısınız Sayın Özkan? (Gürültüler)
Arkadaşlar,
duymuyorum, bir dakika, gürültü oluyor.
HACI
ÖZKAN (Mersin) Sayın Başkan, kürsüye
BAŞKAN
Duymuyorum sizi, mikrofondan bir söyler misiniz.
HACI
ÖZKAN (Mersin) Sayın Başkanım, konuşayım bir dakika.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sataştı, cevap vereyim. diyor
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sataştı, cevap vereyim. diyorsunuz.
HACI
ÖZKAN (Mersin) Sataştı, cevap vermek istiyorum, evet.
BAŞKAN
Peki, buyurun, iki dakika
(AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın
Altay, size de şimdi söz vereceğim.
Buyurun,
yeni bir sataşmaya mahal vermeyin lütfen.
9.- Mersin Milletvekili Hacı
Özkanın, Mersin Milletvekili Baki Şimşekin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
HACI
ÖZKAN (Mersin) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, tekrar hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi,
tabii ki yapılan hizmetlere teşekkürden dolayı teşekkür
ediyoruz, Allah razı olsun.
Şimdi,
bir insan tabii, bir yolda yürüdüğü zaman yol hemen bitmez.
MEHMET
NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) Sayın Vekilim, tarih verin, tarih.
HACI
ÖZKAN (Devamla) - Dolayısıyla, Mersin, tarihinde cumhuriyet
tarihinden bugüne kadar böyle bir hizmet görmedi arkadaşlar ve şu
anda, Allaha hamdolsun, tekrar ediyorum, burada düşünün, biz 1
Kasımda 22 gölet ve baraj sözü vermişiz, bugün 97ye
çıktığı gibi yüzde 60ı bitmiş vaziyette. Elbette
ki yapılacak daha çok hizmetlerimiz var. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Dolayısıyla,
Baki Beye soruyorum: Daha önce Anamura gittiği zaman beş saatte
giderdi ama bugün gittiğimizde iki saatte gidiyoruz değerli
arkadaşlar, tam iki saatte, üç saat yol kısalmış.
Dolayısıyla, Akdeniz Sahil Yolu Allahın izniyle 2018in 26
Ağustosunda bitecek, havalimanı
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Söyleme, söyleme, belki bitmez, başına iş
alırsın.
HACI
ÖZKAN (Devamla) Şimdi, bitmez değil, biz Allahın izniyle
bitireceğiz.
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Hacı Bey, tutanaklara geçiyor bak burada
söylediğiniz.
HACI
ÖZKAN (Devamla) - Dolayısıyla, burada şu var değerli
arkadaşlar
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Hacı Bey, tutanaklara geçiyor, dikkat
edin bak, Sayın Bakan 2020de bitecek. diyor, siz 2018 diyorsunuz.
BAŞKAN
Siz devam edin Sayın Özkan.
HACI
ÖZKAN (Devamla) Şimdi, bugüne kadar dediğimiz gibi elbette ki daha
yapılacak çok projelerimiz var.
Şimdi,
şehir hastanesi dedi, şehir hastanesi bugün Allaha hamdolsun, 7
yıldızlı otel konforunda ve yüzde 98 memnuniyet var değerli
arkadaşlar ve bugün şehir hastanesine belediye,
ulaşımı daha sağlayamadı. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Ben
tekrar teşekkür ediyor, saygılarımı sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Altay
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
39.- İstanbul Milletvekili
Engin Altayın, Mersine hizmet noktasında Cumhuriyet Halk Partisi
Mersin Milletvekillerinin büyük hizmetleri ve gayretleri olduğuna
ilişkin açıklaması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, tabii ki AK PARTİ ve
Milliyetçi Hareket Partisine mensup Mersin milletvekillerinin Mersin ilimizin
devletten alması gereken hizmetler noktasında kendi pencerelerinden
hadiseyi değerlendirmelerini çok doğal karşılıyoruz.
Mersin hiç şüphesiz devletten alması gerekenleri
alamamıştır, eksikler vardır. Elbette yapılanlar da
vardır, inkâr etmiyoruz ancak bu hizmetlerin Mersine akışı
noktasında gerek sözlü ve yazılı soru önergeleriyle gerek
informel girişimleriyle gerek Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulundaki denetim faaliyetleri ve bakanlara yönelik sorularıyla
Cumhuriyet Halk Partisi Mersin Milletvekillerimiz
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Hüseyin Çamakın, Fikri Sağların,
Aytuğ Atıcının, Serdal Kuyucuoğlunun büyük
hizmetleri ve gayretleri olmuştur. Ben bu vesileyle bu tartışma
esnasında milletvekillerimize de teşekkürü bir borç bilirim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Biz
de Genel Kurul olarak Mersin ilini ve ilçelerini sevgi ve saygıyla
selamlayalım, bu konuyu burada kapatalım.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları
ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı "Afet Riski Altındaki
Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun", 2981
Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı
Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785 Sayılı
İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında
Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait Taşınmaz
Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun"da Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/588) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının Geçici 2'nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet
Bekaroğlu Bihlun
Tamaylıgil Lale
Karabıyık
İstanbul İstanbul
Bursa
Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam
Ankara İzmir
GEÇİCİ
MADDE 2- (1) Maliye Bakanlığına bağlı Kefalet
Sandığının 31/12/2017 tarihi itibarıyla bankadaki
hesabının üçyüzseksen milyon Türk Liralık tutarı, Maliye
Bakanlığının belirleyeceği usul ve esaslar
çerçevesinde 2018 yılı içerisinde Maliye Bakanlığı
merkez muhasebe birimi hesabına aktarılır. Aktarılan bu
tutarlar genel bütçenin (B) işaretli cetveline gelir kaydedilir.
(2)
5/12/1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 44
üncü maddesinin bu Kanunla değiştirilmeden önceki hükmü uyarınca
oluşturulan özel hesabın kasa ve banka bakiyesi, 2018 yılı
içerisinde Kültür ve Turizm Bakanlığı merkez muhasebe birimi
hesabına yatırılarak özel hesap kapatılır ve
yatırılan bu tutarlar genel bütçeye özel gelir olarak kaydedilir.
Özel gelir kaydedilen tutarlar karşılığını,
Kültür ve Turizm Bakanlığı bütçesinde açılacak tertiplere
özel ödenek kaydetmeye ve bu suretle ödenek kaydedilen tutarlardan harcanmayan
kısımları ertesi yıl bütçesine devren ödenek kaydetmeye
Kültür ve Turizm Bakanının teklifi üzerine Maliye Bakanı
yetkilidir. Özel hesabın borç ve yükümlülükleri ile hak ve
alacakları, başkaca herhangi bir işleme gerek
kalmaksızın Kültür ve Turizm Bakanlığına devrolunur.
(3)
Türk Patent ve Marka Kurumunun 31/12/2017 tarihi itibarıyla bankadaki
hesabının yüzelli milyon Türk Liralık tutarı, 31/1/2018
tarihine kadar Maliye Bakanlığı merkez muhasebe birimi
hesabına aktarılır. Aktarılan bu tutar genel bütçenin (B)
işaretli cetveline gelir kaydedilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA (Trabzon)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Söz
konusu madde metninin daha iyi anlaşılması için söz konusu
değişiklik yapılmaktadır. Ayrıca ödenek kaydetme
işleminde Kültür ve Turizm Bakanının yanı sıra Maliye
Bakanına da yetki verilmektedir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile
Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının geçici 2nci maddesinin ikinci
fıkrasının tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Mehmet
Doğan Kubat Hacı
Bayram Türkoğlu
Kayseri İstanbul Hatay
Abdulkadir
Akgül İbrahim
Halil Fırat Fikri
Demirel
Yozgat Adıyaman Yalova
Ahmet
Sami Ceylan Ramazan
Can
Çorum Kırıkkale
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA (Trabzon) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılıyoruz.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
7nci
maddenin tasarıdan çıkarılması sonucunda 5846
sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun 44üncü maddesinde hükme
bağlanan uygulama aynı şekilde devam edeceğinden geçici
ikinci maddenin ikinci fıkrasının da aynı doğrultuda
tasarıdan çıkarılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, 124üncü maddede üç adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Bazı Vergi Kanunları ile Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısının 124'üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Mehmet
Bekaroğlu Lale
Karabıyık Bihlun
Tamaylıgil
İstanbul Bursa İstanbul
Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam Haydar
Akar
Ankara İzmir Kocaeli
MADDE
124 Bu Kanunun;
a)
1 inci, 3 üncü ve 84 üncü maddeleri yayımlandığı ayın
son günü,
b)
7 nci, 8 inci, 10 uncu, 11 inci, 17 nci, 18 inci, 19 uncu, 23 üncü, 24 üncü, 25
inci, 26 ncı, 27 inci maddeleri, 43 üncü maddesi ile 3065 sayılı
Kanunun 17 nci maddesinin
(4)
numaralı fıkrasının (r) bendinin birinci paragrafında
yapılan değişiklik, 68 inci ve 73 üncü maddeleri, 76 ncı
maddesi ile 4760 sayılı Kanuna ekli (III) sayılı listenin
(A) cetvelinde yapılan değişiklik, 88 inci, 90 ıncı,
91 inci maddesi ile 5520 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci
fıkrasının (f) bendinde yer alan "Bankalara borçları,
"bankalara veya ibarelerine yönelik değişiklik ile "söz
konusu kıymetlerin satışından doğan kazançların
%75'lik kısmı ibaresine yönelik değişikliğin parantez
içi hükmü, "bankaların ibaresinden sonra eklenen hüküm ve (i)
bendinde yapılan değişiklik, 100 üncü maddesi ile 5809
sayılı Kanunun 46 ncı maddesinin ikinci fıkrasına
eklenen cümle ve geçici 2 nci maddesi 1/1/2018 tarihinde,
c)
12 nci, 14 üncü ve 42 nci maddeleri, 43 üncü maddesi ile 3065 sayılı
Kanunun 17 nci maddesinin (4) numaralı fırkasına eklenen (ç)
bendi ve 85 inci maddesi yayımlandığı ayı izleyen
aybaşında,
ç)
15 inci maddesi 1/1/2017 tarihinden itibaren elde edilen gelirlere uygulanmak
üzere yayımı tarihinde,
d)
16 ncı maddesi 1/9/2017 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı
tarihinde,
e)
63 üncü maddesi ile 4733 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinin
dokuzuncu fıkrasından sonra gelmek üzere eklenen onuncu
fıkrası, 64 üncü maddesi ile aynı Kanunun 8 inci maddesinin beşinci
fıkrasının (h) bendinin yürürlükten
kaldırılmasına ilişkin değişiklik ve 95 inci
maddesi 1/4/2018 tarihinde,
f)
77 nci maddesi 1/1/2018 tarihinden itibaren tahsil edilen gelirlere uygulanmak
üzere aynı tarihte,
g)
99 uncu maddesi ve 100 üncü maddesi ile 5809 sayılı Kanunun 46
ncı maddesine eklenen yedinci fıkrası 1/1/2018 tarihinden
itibaren elde edilecek net satışlara uygulanmak üzere aynı
tarihte,
ğ)
106 ncı maddesi 1/1/2019 tarihinde,
h)
Diğer hükümleri ise yayımı tarihinde, yürürlüğe girer.
BAŞKAN
Sayın Komisyon bir açıklama yapacak, buyurun.
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA (Trabzon) Sayın
Başkanım, görüşmekte olduğumuz 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 124üncü maddesi üzerinde
Komisyon adına bir açıklama yapma ihtiyacı hasıl olmuştur.
Tasarının
yürürlük maddesi olan 124üncü maddede yer alan madde numaralarının
tasarıya yeni eklenen ve tasarıdan çıkarılan maddeler
doğrultusunda redaksiyona tabi tutulması gerekmektedir.
Bu
hususu bilgilerinize sunarız.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Okunan
önergeye Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA (Trabzon)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akar konuşacak.
Buyurun
Sayın Akar. (CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Evet Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
artık finale geldik, bundan sonra bir madde kaldı.
Kusura
bakmayın, bir kısmınızı yataklarınızdan
kaldırdık, getirdik ama olaya pozitif tarafından
bakarsanız, en azından
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Biz hep buradaydık. Sizinkiler
yok ortada.
YUSUF
BEYAZIT (Tokat) CHP nerede?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
HAYDAR
AKAR (Devamla) Ya, olaya pozitif tarafından bakarsanız, en
azından yarın sokağa çıktığınızda
-bugün uyuyacaksınız muhtemelen- vatandaş size sorduğunda
bu kanunu, bu kanun konusunda gayet donanımlı bir şekilde cevap
verebilirsiniz, pozitif tarafından bakarsanız. (CHP sıralarından
alkışlar)
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Kayıtlara geçsin: CHPden 8 milletvekili
var burada.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Sevgili arkadaşlar, kanunu çıkarmak, yasama görevi
Hükûmetin ve iktidar partisinin görevidir. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
YUSUF
BEYAZIT (Tokat) Yasama, Meclisin görevidir.
HAYDAR
AKAR (Devamla) CHPden 10 taneyse sizden 200 tane milletvekili eksik.
Sevgili
arkadaşlar, kentimde bir olay yaşanıyor. Bugün yine kentimin
milletvekillerinden Fatma Kaplan Hürriyet konuyu dile getirdi; POSCO diye bir
fabrika, çelik haddeleme, soğuk haddeleme tesisleri olan, aslında
Türkiyedeki paslanmaz çeliği üreten tek fabrika bu. 2011
yılında 300 milyonluk bir yatırımla kuruldu, 2013
yılında üretime geçti. Gerçekten de Türkiyenin ihtiyacı olan
paslanmaz çeliği üreten bir fabrika. O dönemde, sıcak haddeleme
yapılacak düşüncesiyle ciddi şekilde de karşı
çıkmıştık bu yatırıma çünkü sıcak haddeleme,
İzmitin merkezinde kurulan bu fabrika çevreye müthiş zarar verecekti
ama soğuk haddeleme yapılıyor. İhtiyaç var mı?
Vardı. Bugün yaklaşık 420ye yakın işçi
kardeşimiz çalışıyor. O gün, 2013 yılında oraya
işçi alınırken yani fabrika kurulup faaliyete geçerken o
işçi kardeşlerimizin AKPnin il başkanlıklarından ve
ilçe başkanlıklarından yapılan listelerle
alındığını çok iyi biliyorum, çok iyi biliyorum.
ZEKİ
AYGÜN (Kocaeli) Haydar yapma, sen bari yapma bunu!
HAYDAR
AKAR (Devamla) Çok iyi biliyorum. Bugün oradan atılan 80, 90 işçi
kardeşimizin de yüzde 70inin, yüzde 80inin sizin partinize oy
verdiğini de biliyorum, kendileri de bunu itiraf ediyorlar.
Şimdi
yapılması gereken şu... Ne yapmışlar bunlar? Yüz
kızartıcı suçtan dolayı atılmışlar,
tazminatsız, ihbarsız işten atılmışlar.
Yaptıkları tek suç, hepimiz yasama görevini yerine getirerek sendikal
hakların daha iyi kullanabilmesi ve işçilerin bu hakkı
edinebilmesi için burada kanunlar çıkartıyoruz ve bu kanunlar
gereği sendikalı oldukları için, sendikalı olma
başvurusu yaptıkları için bu kardeşlerimiz bu soğuk
kış günlerinde işten atıldılar. Tek suçları
sendikalı olmaktı fakat sendikalı olmak kayıtlarda
atılış gerekçesi olarak yazılmıyor,
Atılması yüz kızartıcı suçtan dolayı. diyor.
Bakın, yüz kızartıcı suçtan dolayı
atıldığı zaman bu arkadaşlarımız, bu
kardeşlerimiz ihbar tazminatı da alamıyor, kıdem
tazminatı da alamıyor. Açıldığı tarihten beri
çalışan insanlarımız var.
Şimdi,
benim kentimin çok saygıdeğer milletvekillerine, iktidar milletvekili
arkadaşlarıma sesleniyorum: Ben muhtemelen yarın ya da cuma günü
bu arkadaşlarımı ziyaret edeceğim. Birlikte ziyaret edelim.
Bu, kanun tanımaz Koreli ve Türk ortağına da haddini bildirelim
diyorum. Bu sadece bizim görevimiz değil, hepimizin görevi. Yarın
sizin başınıza, çocuklarınızın başına gelmezse
bile eşinizin, dostunuzun çocuklarının başına gelir.
Sendikalı olmak bir haktır ki sendikalı olmanın
faydalarını da kurumsal sendikalı olan firmalarda görüyoruz
zaten. İş kazalarının en az olduğu, asgari ücretle
köle gibi çalıştırılmadığı, saatlerce,
mesaisi dışında fazla
çalıştırılmadığı, izin hakkını
kullanabildiği, bütün haklarını kullanabildiği bir
ortamı yaşayan işçi kardeşlerimiz sendikasız
tesislerde iş kazalarına maruz kalıyorlar, uzun
çalışma sürelerine maruz kalıyorlar. Bu da kanunen kendi
haklarıdır. Gelin, hep birlikte, özellikle iktidar partisi milletvekili,
benim kentimin milletvekili arkadaşlarıma sesleniyorum, bu işi
düzeltelim diyorum.
ZEKİ
AYGÜN (Kocaeli) Haydarcığım, merak etme, takip ediyoruz.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Evet, cumartesi günü, muhtemelen cuma günü ziyaret
edeceğim, Zeki Bey sizi de bekleriz, kaçmayın, gelin diyorum ve bir
kez daha söylüyorum: Orada çalışan arkadaşlarımın,
atılan arkadaşlarımın yüzde 70i AK PARTİye oy
vermiş, listeler AK PARTİ tarafından
YILMAZ
TEZCAN (Mersin) Hangi sendika, hangi sendika?
HAYDAR
AKAR (Devamla) Sendika önemli mi?
YILMAZ
TEZCAN (Mersin) Ama AK PARTİye oy verdi. diyorsun, sendikayı da
HAYDAR
AKAR (Devamla) Evet, bakın, hangi sendikaya üye olduğu önemli
değil, niye bunu soruyorsunuz?
YILMAZ
TEZCAN (Mersin) Hayır, çelişiyorsunuz yani.
HAYDAR
AKAR (Devamla) AK PARTİ ilçe başkanlıklarında, il
başkanlıklarında yapıldı listeler, işe girecek
listeler, bir tane bizim önerdiğimiz arkadaşı almadılar
oraya; bunu bir arkadaşınız, bir milletvekili
arkadaşınız olarak söylüyorum.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Benim referansımla giren hiç olmadı oraya.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Ya, kötü bir şey söylemiyorum arkadaşlar, gelin, bu
arkadaşlara yardımcı olalım diyorum, bu
arkadaşların işe dönmesini sağlayalım. Bu
arkadaşlar bir suç işlemediler, yaptıkları tek şey
sendikalı olmak için müracaat etmekti, bunu yaptılar. Bu arada,
bakın, bunun kuruluş aşamasında
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Akar, teşekkür ederim.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Sayın Başkan, zaten bitiyor, müsaade ederseniz bir
şey daha söylemek istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Bu fabrikanın kuruluş aşamasında çok
ilginç şeyler de oldu. Kent kamuoyu gerçekten karşıydı,
bütün gazeteler, yerel gazeteler karşıydı bu fabrikanın
kurulmasına. Daha sonra, AK PARTİ, Büyükşehir Belediye
Başkanlığında bir basın danışmanı bir
organizasyon yaptı ve bunları, bütün gazetecileri, köşe
yazarlarını, gazete sahiplerini, genel yayın yönetmenlerini
Koreye götürdü, bir gezi düzenlediler, bu gezi dönüşünde de bu
fabrikanın kentimize kurulması konusunda müthiş bir lobi
yaptılar. Evet, fabrika kuruldu, üretime geçti, Türkiyenin dövizle
satın aldığı ürünler Türkiyede üretilmeye
başladı ama kardeşlerimizi, çocuklarımızı da
1.400 lira asgari ücretle köle gibi çalıştıran zihniyetle yoluna
devam etti. Gelin, hep birlikte buna dur diyelim, bu kardeşlerimizin
geri dönüşünü sağlayalım ve onlar da bize duacı olsunlar
diyorum.
Hepinize
teşekkür ediyorum sabırla dinlediğiniz için. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ZEKİ
AYGÜN (Kocaeli) Sayın Başkan
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Bostancı
Sayın
Bostancıya söz verdim, sonra size söz vereceğim Sayın Aygün.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
40.- Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının, Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın 502
sıra sayılı Kanun Tasarısının 124üncü
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, Sayın Akar konuşmasına
başlarken Sizleri yataklarınızdan kaldırdık kusura
bakmayın, buraya kadar geldiniz ama yasaları çıkarmak
iktidarın görevidir, sabaha kadar bu işle
uğraştınız, bilgi sahibi oldunuz. dedi.
İktidar
gece veya gündüz bu yasalar çıkarken burada olmak ve bunlara ilişkin
elini kaldırmak, karar vermek, oy vermek, müzakerelere katılmak
durumunda; Meclis çalışması bunu gerektiriyor. İktidar bunu
yapacak ama muhalefet de aynı zamanda denetimini yapacak. Ben şimdi
CHP grubuna bakıyorum, yataklarında mışıl mışıl
uyuyan CHPli arkadaşlar bu denetimi nasıl yapacaklar? Ne
söyleyecekler, eleştirilerini nasıl ifade edecekler? (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Herhâlde gene
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen Sayın Bostancı.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya)
öneri ve ithamlar çerçevesinde bu denetim rolünü
yapmak durumunda kalacaklardır diye düşünüyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim ben de.
ZEKİ
AYGÜN (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN
Vereceğim söz, bir dakika.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Akar
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bostancı Yataklarında
mışıl mışıl uyuyan CHP milletvekilleri denetim
görevini nasıl yapacaklardır. dedi. Bu bir
BAŞKAN
Bakın, siz başlattınız bu tarz konuşmayı.
Sayın Bostancı...
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Doğru ama Sayın Hocamın söyledikleri
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Haydar Bey yatak diye başladı ben de
yatakta noktaladım.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Yatak nedeniyle sataşmadan söz aldı Sayın Bostancı.
BAŞKAN
Sataşmadan söz almadı, sadece açıklama yaptı.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Müsaade ederseniz, 69a göre söz istiyorum.
BAŞKAN
60a göre söz istiyorsanız buyurun, yerinizden size bir dakika
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, 69a göre söz istiyorum, bir
açıklama yapmayacağım.
BAŞKAN
Bakın Sayın Akar, bu tartışmayı siz
başlattınız. Sayın Bostancı sataşmadan söz
almadı, yerinden açıklama yaptı.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) CHP milletvekillerinin denetim görevini yerine
getirmediğini söyleyerek sataşmıştır bize.
BAŞKAN
Aynı sataşmayı siz yaptınız.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Tamam, siz söz verdiniz aynı sataşmadan.
BAŞKAN
Ama yerinden söz verdim; onu söylüyorum. Size de yerinizden söz vereyim
diyorum.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) O, tercihini yerinden kullandı Sayın Başkan.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ne alakası var?
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ben, 69a göre hakkım olanı istiyorum, İç
Tüzükün bana tanımış olduğu hakkı istiyorum.
BAŞKAN
Peki, buyurun Sayın Akar.
İki
dakika
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan, ben herhangi bir
sataşmada bulunmadım, Nasıl yapacaklar? dedim, merakımdan
sordum.
BAŞKAN
- Sayın Bostancı, laf anlatabilmek mümkün değil.
Buyurun.
Sayın
milletvekilleri, lütfen biraz sessiz olalım.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
10.- Kocaeli Milletvekili Haydar
Akarın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının
yaptığı açıklaması sırasında CHP Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
grubumuzda yeterli sayıda arkadaşımız yok, milletvekili
arkadaşımız ama 125 maddeli, 2 de geçici maddesi olan torba
kanunun her maddesinde denetim görevini layıkıyla yerine getiriyoruz.
(AK PARTİ sıralarından 9 kişiyle mi, 9 kişiyle mi
yerine getiriyorsunuz? sesleri) Buradaki arkadaşlarımızın
da hepsi bu denetim görevini yerine getirebilecek
arkadaşlarımız. Bizim oylarımızla bu maddeler
geçmeyecek, bu kanun bizim oylarımızla yasalaşmayacak, 184
milletvekilinin oyuna ihtiyacımız var.
Sayın
Grup Başkan Vekili, AKP Grup Başkan Vekili, çok değerli Hocam,
Naci Hocam, bu akşam var mısınız elektronik oylama yapmaya,
bu kanunu bu akşam geçirebilecek misiniz 184le? Geçiremeyeceksiniz. (AK
PARTİ sıralarından 9 kişi, 9 kişi sesleri) Biz 9
kişiyiz, siz de 200 kişi yatakta yatıyorsunuz şu anda, 200
kişi yataktasınız. Onun için, bırakalım, ben bir ironi
yaptım, Hocam da bu ironiye karşılık verdi.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Bir ironiyle cevap verdi.
HAYDAR
AKAR (Devamla) - Çok da fazla uzatmanın gereği yok.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Gerek yok.
HAYDAR
AKAR (Devamla) - Ama sizden ricam, bu akşam bu kanunu elektronik oylama
yapalım, burada kaç kişi olduğunuzu, bu kanunu
geçiremeyeceğinizi hep birlikte göreceğiz. Muhalefetin görevi,
denetim görevi yapmaktır. Biz, bunu 127 maddede layıkıyla
yapıyoruz, hiçbir maddeyi de atlamıyoruz. Sizin ricanız üzerine
bir maddede sadece gerekçe okutturduk, onun dışında tüm
maddelerde denetim görevimizi yerine getirdik. Sizin de göreviniz ne yapmak? Bu
kanunları ve bu maddeleri buradan geçirmek. Hadi bakalım, hodri
meydan diyorum, 184ü bulabilecek misiniz?
Hepinize
iyi sabahlar diliyorum.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Ben bir açıklama yapacağım Sayın Akara Sayın
Bostancı, bir bilgi vermek istiyorum sayın milletvekillerine de.
Geçtiğimiz
günlerde yapmış olduğumuz Danışma Kurulu önerisiyle
oylamayı bugün yapamayacağız çünkü dün -bugün artık
diyorum- maddelerin bitimine kadar çalışma iznimiz var
Danışma Kuruluna göre. Ben arkadaşlara söyledim
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Muvafakat veririz.
BAŞKAN
Müsaade edin.
Ben
arkadaşlarımıza söyledim Ortak bir Danışma Kurulu
yapalım, yapın, bugün oylamasını yapalım bu kanunun.
dedim ama muhalefet partileri bunu kabul etmediler. Dolayısıyla da
oylamanın bugün yapılmasına ilişkin Danışma
Kurulunu muhalefetin kabul etmemesi nedeniyle yapamayacağız; bunu bir
açıklayayım.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Biz şimdi kabul ediyoruz, hodri meydan.
BAŞKAN
Buradan böyle birbirimize bir hodri meydan yapmaya gerek yok.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Hemen bir Danışma Kurulu imzalayalım.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkan
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Bostancı.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının, Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkanım, Haydar Bey ifade
etti Ben bir ironi yaptım. dedi. Biz de bir ironi yaptık; mesele
yok, sataşma da yok. Burada denetime katılan kıymetli arkadaşlarımıza
çok teşekkür ediyoruz.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Biz de burada bulunan iktidar partili
arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Ama biz bu teşekkürü bütün CHPli
arkadaşlara yapmak isterdik, onların manevi huzurunda onlara da
iletmiş oluyoruz, meramımız budur. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN
Hayır, Sayın Aygüne söz vereceğim. Baktım, çok bekledi.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) - Aygün Beyden sonra yine söz alacağım bu konuda.
BAŞKAN
- Sayın Aygüne söz vereceğim.
Tekrar
ediyorum, kabul edilen Danışma Kurulu önerisine göre bugün zaten
oylama yapabilmemiz mümkün değil. O yüzden Sayın Akar, burada Hadi
yapalım diye birbirimize meydan okumayalım.
Buyurun
Sayın Aygün.
ZEKİ
AYGÜN (Kocaeli) Sayın Başkanım, Sayın Akar
konuşurken AK PARTİnin Kocaeli Milletvekili kaçtı. diye
sataştı, kaçmadım, buradayım.
BAŞKAN
Peki.
Buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İki
dakika Sayın Aygün.
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
11.- Kocaeli Milletvekili Zeki
Aygünün, Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın 502 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 124üncü maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
ZEKİ
AYGÜN (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de
hepinizi böyle güzel bir sabahta selamlıyorum.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Çok özür diliyorum Sayın Başkan, sataşmadan
mı söz verdiniz?
ZEKİ
AYGÜN (Devamla) Haydar Bey, lütfen
BAŞKAN
Size de aynısı olmuştu. Lütfen
Sataşmadan söz
aldınız İroni yaptı. dediniz.
ZEKİ
AYGÜN (Devamla) Şimdi ilimizde vuku bulan bir hadise, POSCO
Fabrikası. Evet, bunun kuruluş safhasını da güzel
anlattı. Sıcak haddeleme değil, soğuk haddeleme
yapıyor. Baştan herkes karşı çıkmıştı,
daha sonra fabrikanın gezisi yapıldı, bunun doğru
olduğunu bütün basın gördü ve buna karşı
çıkmadılar. Şimdi, bir sosyal olay oldu. Bu sosyal olayın
üzerine arkadaşlarımız gerçekten çok duyarlı bir
şekilde gidiyorlar, kendilerine çok teşekkür ediyoruz.
Tabii,
biz kaçmadık, buradayız ve bu olayı başından beri
takip ediyoruz ve hem Bakanlık düzeyinde hem müfettişlik düzeyinde,
valilik düzeyinde ve bizim de takibimizde; mutlaka çözülecektir. Bu olaylar her
zaman yaşanıyor işçi işveren arasında. Bu bizim takibimizde
ama siz her yerde bunları konuştuğunuz gibi bizim sizin gibi
konuşma şeyimiz olmuyor.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Niye?
ZEKİ
AYGÜN (Devamla) Çünkü biz işi çözmek için gidiyoruz. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Sizin gibi
basın üzerinden veya fabrikanın önünde şov yaparak değil,
işin üzerine giderek çözüyoruz.
Onun
için, burada bu işi polemik yapmaya gerek yok, konu hepimizindir.
İktidar bugüne kadar, on beş yıldan beri bu ülkenin
sorunlarını çözdüyse bundan sonra da bu tür sorunları çözecek
kabiliyettedir ve biz buradayız onu da merak etme.
Cumartesi
günü de ben arkadaşlarla beraber buluşacağım ve konu
üzerinde kendilerinin de görüşünü alıp, işverenle de
görüşüp bu işi tatlıya bağlayacağımıza emin
olabilirsin, gönül rahatlığıyla uyuyabilirsin. Sana iyi uykular
diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Akar
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) 69a göre sataşmadan
BAŞKAN
Sayın Akar, gerekçesini söyleyin, usulen
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Şov yaptığımızı, fabrika
önlerine giderek şov yaptığımızı ifade ettiler.
BAŞKAN
Buyurun, iki dakika.
12.- Kocaeli Milletvekili Haydar
Akarın, Kocaeli Milletvekili Zeki Aygünün sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Evet, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bu, Kocaeli kentinde yaşanan ilk olay değil. Kocaeli, bir sanayi
kenti herkesin bildiği gibi. Kocaelide çalışan işçilerin
yüzde 44ü asgari ücretle çalışıyor ve çok sıklıkla bu
problemi yaşıyoruz.
Zeki
Bey, bugün -evet teşekkür ediyorum- buraya geldiğini,
ilgilendiğini söyledi ama şimdiye kadar hiçbir olayla da
ilgilendiğini görmedim.
Evet,
biz fabrika önlerine gidiyoruz işçi kardeşlerimizle de beraber
oluyoruz, sendikalarına da gidiyoruz işçi kardeşlerimizle
beraber oluyoruz.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Sen görüntü vermek için gidiyorsun, çözmek için
değil ki.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Aynı zamanda işverenle de konuşuyoruz.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Görüntü vermek için gidiyorsun, çözmek için gitmiyorsun.
HAYDAR
AKAR (Devamla) İşverenle de konuşuyoruz, elimizden geleni
yapmaya çalışıyoruz.
Aslında
kanunu uygulayıcı olan iktidar partisidir, iktidar partisi
milletvekillerinin buna sahip çıkmasıdır. Bu olayda sahip
çıkmalarını doğru buluyorum. Eğer Zeki Bey de şov
yapmak istiyorsa
Ben şov yapmam. Daha fabrikaya da gitmedim henüz, çünkü
buradaydık, çalışıyoruz. Eğer yatmaz, uyumazsa
birlikte gidebiliriz; oradaki işçi arkadaşlarıma bu kürsüde
anlattıklarını anlatır ve bu işi de beraber çözebilirsek
mutlu olurum ben bu işten. Ama bir olaya ilk defa tanıklık
etmekten de ayrıca mutlu olurum çünkü şimdiye kadar hiç sahada
yoklardı. (CHP sıralarından alkışlar) Hiçbir
işçinin -atıldığında- karşısında ben
AKPli bir milletvekilini onlarla dertlerini paylaşırken görmedim,
görmedim benim kentimde.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Haydar, seni ben hiç görmüyorum, yapma böyle ya.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Evet, İlyas Bey
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Hiçbir yerde görmüyorum seni, Allah aşkına ya.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Beni? Beni görmüyorsun? Bravo, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Akar, lütfen konuşmanıza devam edin.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Evet
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Haydar, seni kendi memleketin Derbentte bile
göremiyorum, bırak Kocaeliyi.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Harikasın vallahi ya, bravo!
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Nerede? Göremiyorum.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Kocaeliye gidelim, 7 AKP milletvekili toplamından fazla
görünür olduğumu herkes söyleyecektir.
BAŞKAN
Sayın Akar, konuşmanıza döner misiniz lütfen.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Hepinize saygılar sevgiler sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Kocaeli
iline ve ilçelerine de sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz
Genel Kurul olarak.
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
(Devam)
1.- Bazı Vergi Kanunları
ile Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/884) ve İstanbul
Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi'nin 6306 Sayılı "Afet Riski
Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun",
2981 Sayılı "İmar ve Gecekondu Mevzuatına
Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı İşlemler ve 6785
Sayılı İmar Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında Kanun" ve 4706 Sayılı "Hazineye Ait
Taşınmaz Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun"da Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi (2/588) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 502) (Devam)
BAŞKAN
- Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 124üncü
maddesinin (h) bendinde yer alan Diğer ibaresinin Kalan olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Parsak Baki
Şimşek Mehmet
Günal
Afyonkarahisar Mersin Antalya
Kamil
Aydın Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu
Erzurum Hatay
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA (Trabzon)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Antalya Milletvekili Sayın Mehmet Günal konuşacak.
Buyurun
Sayın Günal. (MHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
GÜNAL (Antalya) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tabii,
herkes 24 Kasımla ilgili bir şeyler söyledi. Ben, önce, hepinize
hayırlı sabahlar diliyorum. Başta Başöğretmen Atatürk
ve en son, geçtiğimiz hafta vefat haberini aldığım ilkokul
öğretmenim İsmail Ünal olmak üzere ebediyete göç etmiş bütün
öğretmenlerimize Allahtan rahmet diliyorum; kalanların da
başarılı, sağlıklı, huzurlu bir ömür
yaşamalarını diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, Öğretmenler Günü ve öğretmen deyince ben size
eğitimle ilgili birkaç senedir takip ettiğimiz,
arkadaşlarımızın da bildiği bir hususla ilgili
serzenişte bulunacağım, fikrî takip yapmayacağım ama
önce bir pasaj sizlere okuyacağım, siz kimin söylediğini çok iyi
biliyorsunuz.
Kadim
şehirlerin en önemli güzelliği, ana karakterlerini kaybetmeden yeniyi
bünyelerinde eritmesi, özlerinden katarak yeniden yoğurmasıdır.
İstanbul bu açıdan gerçekten müstesna bir şehirdir ama biz bu
şehrin kıymetini bilmedik, biz bu şehre ihanet ettik, hâlâ da
ihanet ediyoruz. Ben de bundan sorumluyum. diyor. Sayın
Cumhurbaşkanımız Şehir ve Medeniyet
Toplantısında bunu söylüyor. Bunu niye söyledim? 24 Kasım
Öğretmenler Günü ve ben -İstanbul Milletvekilimiz Sayın Arzu
Erdem, Sayın Yedekci dâhil olmak üzere- Şişlide mesleki teknik
okulların olduğu yere kendim bizatihi birkaç defa gittim. Bu
olayın ilk çıktığından beri de Plan ve Bütçe
Komisyonunda ilgili bütün bakanlarımıza, Çevre ve Şehircilik
Bakanına da Millî Eğitim Bakanına da ilgili bakanlara,
Vakıflar Genel Müdürlüğüne de defalarca söyledim. Tam
Şişlinin göbeğinde, değerli arkadaşlar, Sayın
Cumhurbaşkanının söylediğinin tam aksine, bir rant abidesi,
bir AVM, rezidans yükseliyor. Bizim uyarılarımız üzerine
-meseleyi bildiğiniz için, bir de beş dakikada hepsini söyleyemem
ama- Bulgar Eksarhlığına çıkan o okulun yeri, bu abuk
sabuk 2011deki KHKyle, hiç sorgulanmadan, azınlık vakfı diye
verilen mülkiyetten dolayı verildi; orası yüzde 50 müteahhide
verildi, bizim baskılarımız sonucunda bir
kısmının yine okul yapılmasına Millî Eğitim
Bakanlığı karar verdi. Tam ondan sonra üç defa yeniden protokol
değiştirildi. En son ekim ayının sonunda bir daha
değiştirildi, müteahhidin önce okulları yapıp
sonrasında AVM, rezidans verme sözü de ekim ayı sonunda yapılan
protokolle maalesef geçersiz hâle getirildi. Yani yangından
birazını kaçırdık okul yeri olsun diye; önce okul
yapılacak, sonra rezidans ve AVM yapılacak ama yine Millî Eğitim
Müdürlüğünün baskısıyla
Sayın Bakana sordum Komisyonda,
yine bir şey yok. Yani böyle bir garabet var. Orayı 1958
yılında Maliye Bakanlığı
-arkadaşlarımız burada- tahsis ederken Okul yeri olsun. diye
şerh düşmüş ve demiş ki: Eğer Bulgar
Eksarhlığı ya da Bulgar Konsolosluğu burayı isterse
devlet kamulaştırıp, parasını verip okul yeri
yapsın. Gidip gördüm arkadaşlar, Okulun bir kısmını
taşıyalım. diyorlar. O atölyeleri birkaç senede yeniden
yaptırma şansınız yok, Türkiyenin değil,
dünyanın sayılı firmaları orada atölye kurmuş; teknik
lise, motor lisesi, bir sürü; bir kampüs var. Yani ısrarla önce bir
yapıyoruz, bir daha tadilat, bir daha yapıyorlar, baskı geliyor,
bozuluyor, bir daha tadilat. Şimdi, yine müteahhidin lehine son bir
düzenleme; Önce rezidansı, AVMyi yapayım, okullar kalsın.
Herhâlde sonra bir daha tadilat olacak, okulu komple
çıkaracağız.
Öğretmenler
Gününde öğretmenlerimizi, öğrencilerimizi böyle bir şeyle
karşı karşıya bırakmayı doğru bulmuyorum.
Onun için Sayın Cumhurbaşkanının İstanbulla ilgili
söyledikleriyle başladım. Orası bütün dar gelirli ailelerin
çocuklarının okuduğu, defalarca benim gidip kampüsü de
gördüğüm bir yer. Yeniden öyle bir şeyi yapma şansımız
yok. Hadi, madem razı olduk, Protokol yapılmış. dediler,
önce o okulun yerleşeceği kısım yapılsın, sonra
siz rezidansı yapın. Şimdi yeniden oralar
kazılmış, geçtiğimiz hafta içerisinde veliler,
öğrenciler herkes şeye gelmiş yani eylem içerisinde, itiş
kakışlarla. Maalesef kış gününde şimdi orası başka
okullara kaydırılıyor. Teknik lise, atölyesi olmayacak, yapacak
uygulaması olmayacak, böyle bir garabet var.
Ben
bu Öğretmenler Günü vesilesiyle, defalarca söylediğim bu olayı
yeniden Sayın Bakanların da dikkatine sunmuş olayım. Osman
Bey İstanbulu iyi biliyor, oraları da. Bizim adımıza,
tekrar, Millî Eğitim Bakanına da Gençlik ve Spor Bakanımız
olarak gençler adına götürmüş olsun diyorum.
Hepinize
hayırlı sabahlar, tekrar hayırlı çalışmalar
diliyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Günal.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarısının 124üncü
maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan
"1/4/2018 ibaresinin "1/7/2018 şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Mehmet
Doğan Kubat Ahmet
Sami Ceylan
Kayseri İstanbul Çorum
İbrahim
Halil Fırat Ramazan
Can Salih
Cora
Adıyaman Kırıkkale Trabzon
Reşit
Polat Ahmet
Tan
Kilis Kütahya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA (Trabzon) Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Gerekçe
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle
tasarının 63üncü maddesi ile 4733 sayılı Kanunun
6ncı maddesinin dokuzuncu fıkrasından sonra gelmek üzere
eklenen onuncu fıkrasının, 64üncü maddesiyle aynı kanunun
8inci maddesinin beşinci fıkrasının (h) bendinin
yürürlükten kaldırılmasına ilişkin
değişikliğin ve 95inci maddesinin 1/7/2018 tarihinde
yürürlüğe girmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
125inci
maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum.
Önergeler
aynı mahiyette olduğundan birlikte işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 502 sıra sayılı Kanun Tasarının 125inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Madde
125 Bu kanun hükümleri Bakanlar Kurulu tarafından yürütülür.
Erhan
Usta Baki
Şimşek Mehmet
Parsak
Samsun Mersin Afyonkarahisar
Kamil
Aydın Mehmet
Günal
Erzurum Antalya
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Mehmet
Bekaroğlu Bihlun
Tamaylıgil Lale
Karabıyık
İstanbul İstanbul Bursa
Mahmut
Tanal Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam
İstanbul Ankara İzmir
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SALİH CORA (Trabzon)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeler üzerinde ilk olarak Samsun Milletvekili
Sayın Erhan Usta konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Usta. (MHP sıralarından alkışlar)
ERHAN
USTA (Samsun) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bütün itirazlarımıza
rağmen, aslında geçmişte yaptığımız bütün
değerlendirmelere rağmen yine bir torba kanun getirildi ve işte,
sabahın -saat altı buçuk yedi herhâlde- bu saatlerinde nihayet torba
kanunun sonuna gelindi. 127 maddelik bir kanun. Kanun kalitesi
açısından çok iyi bir iş yapıldığını
söylemek mümkün değil bir defa. İkincisi: Bu görüşme sürecinin
çok sağlıklı olduğunu da ifade etmek mümkün değil.
Zaman kısmını bir yana bırakarak da söylüyorum çünkü ilgili
maddeler görüşülürken, özellikle Komisyonda görüşülürken çoğu
zaman maddeyle ilgili bakanlar olmaksızın farklı bir bakanla
maddeler görüşülerek geçirilmiştir. Ancak, işte, bu artık
âdet hâline geldi ve yapılıyor.
Şimdi,
tabii, burada katıldığımız maddeler oldu, onlara
ilişkin değerlendirmelerimizi ifade ettik.
Katılmadığımız maddeler oldu, özellikle, bu GSM
şirketlerine af getirilmesine yönelik -yaklaşık 4 milyar TLlik-
maddede ciddi itirazlarımız oldu, yerli tütün üretimine darbe vuran
maddeye ilişkin itirazlarımız oldu, vatandaşa vergi
artışı getiren maddelerde itirazlarımız oldu, Kamu
İhale Kanununu baypas eden maddelerde itirazlarımız oldu.
Bunlara ilişkin değerlendirmemizi paylaştık ancak tabii ki
Meclisin kararı her neyse ona da saygı duymak durumundayız.
Bugün
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak dimdik ayaktayız, enerjimiz var,
heyecanımız var. Bugün görüşülen 27 maddenin tamamında
önergelerimiz çerçevesinde değerlendirmelerimizi yaptık, denetim
faaliyetimizi yaptık, olumlu katkılarımızın
olduğunu düşünüyorum, farklı düşüncelerimizi de elbette
paylaştık.
Tabii,
sabahın saat yedisine kadar çalışıp bugün gündüzü tatil
etmenin nasıl bir mantığı var, onu bilmiyorum, onu iktidar
grubuna sormak lazım. Üstelik televizyonun açık olduğu saatte
çalışmak yerine, televizyonun da kapalı olduğu,
vatandaşın da bizi izleyemediği bir saatte
çalışılmış oldu. Bunun mantığını
çok anlayabilmiş değiliz işin doğrusu. Tabii, bu Mecliste
inatla işlerin yürütülemeyeceği herhâlde bugün biraz
anlaşılmıştır diye düşünüyorum. İç Tüzüke
uyma konusunda da daha titiz davranılmasının gerektiğini,
bir kez daha bu konuda görüşümü, değerlendirmelerimi paylaşmak
istiyorum.
Son
olarak da 24 Kasım Öğretmenler Günü. Gündüz takip eden
arkadaşlar sorunları gördüler, daha sonradan gelen arkadaşlar
görmemiş olabilir. Bütün öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü
tebrik ediyorum. Bunlara ilişkin değerlendirmemizi bugün gün
içerisinde yapacaktık, uzun uzadıya konuşacaktık ancak ona
fırsat olmayacak sanırım.
Son
olarak da Türk milliyetçiliği hareketinin Başbuğu Alparslan
Türkeş Beyi doğumunun 100üncü yılında rahmetle,
saygıyla, minnetle anıyorum.
Ona
ilişkin uzun bir konuşma metnim vardı ancak bunu değil de
sadece onun bir cümlesiyle, bir sözüyle konuşmamı bitirmek istiyorum:
Ülkücüler, insanlık âlemi içinde uşak olmayı da
başkalarını uşak olarak kullanmayı da kabul etmeyen
şerefli bir bayrağın
taşıyıcısıdır. (MHP sıralarından
alkışlar)
Ben
her şeye rağmen bu kanunun hayırlı ve uğurlu
olmasını Cenab-ı Allahtan temenni ediyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde Bursa Milletvekili
Sayın Lale Karabıyık konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Karabıyık. (CHP sıralarından alkışlar)
LALE
KARABIYIK (Bursa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
günaydın herkese öncelikle.
Evet,
bu torba yasayı neden getirdiniz, önce oradan başlayalım. Bu
torba yasa zaten 16 bakanlığı, 65 yasayı ve de 7 komisyonu
ilgilendiriyor. Geliş sebeplerine baktığımızda, çok
büyük açıklar var; bütçede açıklar var, ekonominin iyi
yönetilmemesinden kaynaklanan finansal açıklar var.
Peki,
bütçede neden açıklar var, bir oraya değinelim önce. İyi
yönetilmemesinden kaynaklanan en önemli faktörlerden bir tanesi, dopingli
olarak ekonomiyi büyütmeye çalışmak değerli vekiller. ÖTV, KDV
dopingiyle büyümeye biraz katkı yapılmak istendi ve son dönemde
büyüme sağlandı ama ardından bütçe disiplini bozuldu, mali
disiplin bozuldu, bütçe bir açık verdi. Bir taraftan da SGKnin o kadar
çok açığı var ki hani Sayın Genel
Başkanımıza açıklar filan diyorsunuz ya, aslında bu
rakamlara, oranlara baktığımızda bunu söylememeniz
lazım. Ama, SGKnin maalesef açıkları var, bir de bütçeden oraya
da para aktarılmak durumunda, hazineden, Maliye Bakanlığı
bunu tamamlamak zorunda. Bundan dolayı açıklar var. Peki, ne
yaptı hazine? Borçlanmak durumunda kaldı. Bir de işte bu torba
yasayla vergiler getirilmek durumunda kaldı.
Borçlanma
kısmına değineyim önce değerli vekiller. Ne oldu? Hazine
tarihinde şimdiye kadar hiç olmadığı şekilde,
açığın üstünde bir rakamda borçlandı. Bu nedenle de
hatırlarsanız bu maddelerin içerisinde 37 milyar lira ek bir
borçlanma limiti getirdik ve usulsüz getirildi bu yani ek bir bütçeyle gelmesi
gerekirken torba yasayla geldi. Bu borçlanmanın miktarının niye
bu kadar olduğunu anlayamadık. Spekülasyona karşı koymak
için. dediler, başka söylenen ifadeler var ama kimse anlamadı, niye
bu kadar borçlandık, bu kadar faiz lobisine zaten faiz verirken niye biraz
daha veriyoruz, bunu anlayamadık.
Diğer
taraftan, torba yasayla da birtakım vergilerin alınması ve gelir
toplanması hedeflendi. Maliye Bakanlığı bir
çalışma yaptı, nerelerden alabiliriz vergileri diye. Tekrar
hatırlatacağım -ki ikinci defa bunu söylüyorum ama bir daha
söyleyeceğim- iktidar partisi iktidara geldiğinde söylediği en
önemli cümlelerden bir tanesi Dar gelirlilerin millî gelirden alacakları
payı artıracağız. idi ama tam tersine, gelen bütün vergi
yüklerini hep üstüne yüklediler ve de borçlanmaların daha yüksek
olmasını sağladılar, yoksulluğu artırdılar,
bir de üstüne üstlük kredi kartı borçlarından, bireysel kredilerden
alınan faizi, yasal takip oranlarını da kat kat artırdılar.
İşte,
bu torba yasada da vatandaşın sofrasındaki gazozdan tutun da çok
sayıda ürüne, çok sayıda kullandığımız hizmete
vergi getirildi. Artık engellilerin, gazilerin kullandığı
araçlara kadar limit getirildi, sınır getirildi.
Doğrudan
ve dolaylı olarak getirilen bu zamlar, bu vergiler aslında enflasyona
da yansıyor tabii ki. Hani siz faizleri istemiyorsunuz ya, nasıl
düşecek bu faizler? Bu kadar enflasyonu artırıcı etki
varken, Hazine bu kadar fazla borçlanırken gereğinin üstünde, faiz
lobisine bu kadar faiz öderken nasıl düşecek bu faiz? Ah, sizi gidi
bankalar! diyorsunuz Merkez Bankası, niye düşürmüyorsun?
diyorsunuz ama vatandaşa, Hazine bu kadar borçlanırken bu faizin
nasıl düşeceğini ya da işte, bu kadar vergileri getirip
fiyatlar üzerinde etkili olurken, enflasyonu tetiklerken nasıl
düşeceğini demiyorsunuz. Sanki başka bir yerde
yaşıyoruz, sanki uzaydan geldi bu faiz, böyle yabancı bir
şekilde ifade ediyorsunuz.
Sayın
Başkan, bir dakika alabilir miyim.
BAŞKAN
Buyurun, vereyim size bir dakika ek süre.
Tamamlayın
lütfen.
LALE
KARABIYIK (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Evet,
bu saatte konuşuyorsak biraz konuşalım değil mi?
Artık
bu torba yasayı bitirdik ama neden bu torba yasayı getirdik?
Sonuçlarını görmek zorundayız, bunu vicdanımıza kabul
ettirmek zorundayız. Onun için, ben aslında sizin
vicdanlarınıza da bunu bırakmak istiyorum.
İşte,
sayın vekiller, bu torba yasa, çok vicdanlı değil maalesef. Orta
gelirlinin, dar gelirlinin üstüne yüklenmiş vergilerin getirildiği bu
torba yasayı biz son defa yapmıyoruz diye düşünüyorum. Çünkü
ekonomi yönetiminde bu hatalar oldukça, ciddi reformlar olmadıkça siz,
gerçekten, işsizliği artırmaya da bu şekilde devam
edersiniz, bir taraftan da yeni torba yasalarla yeni açıkları
yamamaya da çalışırsınız, bundan dolayı da
vatandaş yine perişan olmaya devam eder. Ama biz muhalefet yaparak
size hatalarınızı göstermeye gayret ediyoruz, bunları
düzeltmeye gayret ediyoruz.
Sabahın
bu saatlerinde dinlediğiniz için teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, böylelikle beşinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi,
Danışma Kurulunun bir önerisi vardır, onu okutacağım
ve oylayacağım sayın milletvekilleri.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
B) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma Kurulunun,
Genel Kurulun 24/11/2017 Cuma günü toplanmamasına ilişkin önerisi
23/11/2017
Danışma Kurulu Önerisi
Danışma
Kurulunun 23/11/2017 Perşembe günü yaptığı toplantıda,
24/11/2017 Cuma günü Genel Kurulun toplanmaması önerilmiştir.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Mehmet
Naci Bostancı Engin Altay
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu
Başkan
Vekili Başkan
Vekili
Mahmut
Toğrul Erhan
Usta
Halkların
Demokratik Partisi Grubu Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu
Başkan
Vekili Adına Başkan
Vekili
BAŞKAN
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmiştir.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI (Devam)
7.- Oturum Başkanı TBMM
Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının, 24 Kasım
Öğretmenler Gününü kutladığına ilişkin konuşması
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, yarın Öğretmenler Günü, bütün
öğretmenlerimizin ellerinden öpüyorum, saygı ve sevgiyle
anıyorum hepsini.
Gündemimizde
başka bir iş bulunmadığından, kanun tasarı ve
teklifleriyle komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 23 Kasım 2017 Perşembe günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum. İyi uykular diliyorum.
Kapanma Saati: 06.53
(x) 502 S. Sayılı Basmayazı 2/11/2017 tarihli 17nci Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu ifadeye ilişkin düzeltme bu Birleşim Tutanak Dergisinin 502nci sayfasında yer almaktadır.
(x) Bu düzeltmeye ilişkin ifade bu Birleşim Tutanak Dergisinin sayfasında yer almaktadır.