TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
31inci
Birleşim
30
Kasım 2017 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Diyarbakır
Milletvekili Ziya Pirin, Diyarbakırın Sur ilçesinin durumuna
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Adana
Milletvekili Necdet Ünüvarın, bilgisayar oyunlarının dünü,
bugünü ve yarınına ilişkin gündem dışı
konuşması
3.-
Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmenin, 5
Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının
verilmesinin 83üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
V.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Diyarbakır Milletvekili Ziya Pirin
yaptığı gündem dışı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Adana Milletvekili Necdet Ünüvarın
yaptığı gündem dışı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Halis Dalkılıçın, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili Halis
Dalkılıçın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
5.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Manisa Milletvekili Özgür
Özelin sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
6.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın, Adıyaman Milletvekili Adnan
Boynukaranın HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
7.- Adıyaman
Milletvekili Ahmet Aydının, Malatya Milletvekili Veli
Ağbabanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
8.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
VI.-
AÇIKLAMALAR
1.- Diyarbakır
Milletvekili Ziya Pirin, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
2.-
Adana Milletvekili Necdet Ünüvarın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
3.-
Bursa Milletvekili Bennur Karaburunun, Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunun,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve
yakınlarının yurt dışına para
kaçırdığı iddialarıyla ilgili belgeleri kimlerden
aldığını açıklamasını beklediğine ve
hiç kimsenin Cumhurbaşkanına iftira atamayacağına
ilişkin açıklaması
4.- Kocaeli
Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, Kocaelinin Darıca ilçesindeki
Farabi Devlet Hastanesinin ne zaman eğitim ve araştırma
hastanesine dönüştürüleceğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
5.- Kayseri
Milletvekili Sami Dedeoğlunun, Mısırda Ravda Camisini hedef
alan terör saldırısında hayatını kaybedenlere
Allah'tan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
6.- İzmir
Milletvekili Mustafa Ali Balbayın, İstanbul Milletvekili Enis
Berberoğlu hakkındaki davayla ilgili müjdeli bir haber
beklediğine ilişkin açıklaması
7.- İzmir
Milletvekili Necip Kalkanın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım tarafından
açılışı yapılan Orman ve Su İşleri
Bakanlığınca hayata geçirilen 375 projeye ilişkin
açıklaması
8.- Adana
Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin, Adana Şakirpaşa
Havalimanında yaşanan sorunların çözümü için herhangi bir
çalışma yapılıp yapılmayacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
9.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğdenin Çamardı ilçesi Celaller
köyünün kırsal kalkınma kooperatifi için Hükûmetten destek
beklediğine, mevsimsel sorunlar yaşayan üreticilere yapılan
ödemelerin geri alınmasının mağduriyetlere neden
olduğuna ve Niğdede yapılan açılışlar
hakkında bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması
10.- Kocaeli
Milletvekili İlyas Şekerin, Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunun kadınlarla ilgili
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
11.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, Balıkesirde yaşanan
hastane sorununa ve devletin sağlık hakkının
gerçekleşmesi için her türlü tedbiri almakla yükümlü olduğuna
ilişkin açıklaması
12.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, 3
Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin açıklaması
13.- Adana
Milletvekili İbrahim Özdişin, özgür, aydınlık Türkiye'nin
mücadelesini yapanlara ilişkin açıklaması
14.-
İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıçın, Cumhuriyet Halk
Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunun,
Cumhurbaşkanı ve yakınlarını hedef alan
iftiralarına bir yenisini daha eklediğine ilişkin
açıklaması
15.-
Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Torun, Kahramanmaraş
Afşin-Elbistan A ve B termik santralleri çevresinde yaşayan
vatandaşların uğramış oldukları zararlar
nedeniyle açtıkları davalarda yüksek yargılama gideri talep
edilmesinin hak aramanın önünde büyük bir engel olduğuna ilişkin
açıklaması
16.-
Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyamanın,
Cumhurbaşkanından Başbakana kadar pek çok yöneticiyi
ilgilendiren rüşvet, vergi kaçakçılığı, görevi kötüye
kullanma gibi iddialarla ilgili cumhuriyet savcılarını harekete
geçmeye davet ettiğine ilişkin açıklaması
17.- Denizli
Milletvekili Kazım Arslanın, yeni Başkanlık Divanı
seçimleri sonrası Anıtkabirin ziyaret edilmediğine ilişkin
açıklaması
18.- Ankara
Milletvekili Ali Haydar Hakverdinin, Adalet Bakanlığının
tüm mahkemelere gönderdiği 10 Kasım 2017 tarihli evrakın
yargıya müdahale demek olduğuna ve Adalet Bakanının bu
hakkı ve yetkiyi nereden bulduğunu öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
19.-
Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Uğur Dilipakın, Cumhuriyet
Halk Partisinin yine asılsız ve mesnetsiz bir şekilde
iftiralarına devam ettiğine ilişkin açıklaması
20.- Kütahya
Milletvekili Mustafa Şükrü Nazlının, Kütahyalı yönetmen
Ahmet Uluçayın vefatının 8inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
21.-
Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün, Halkbank Genel Müdür
Yardımcısı Hakan Atilla ve Reza Zarrabla ilgili davada
kendilerine kamu tarafından avukat tutulup
tutulmadığını ve Halkbankın uğradığı
hisse kaybını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
22.- Hatay
Milletvekili Hilmi Yarayıcının, tüm dünyanın Zarrab
aracılığıyla Türkiyedeki siyasi çürümeyi izlediğine
ilişkin açıklaması
23.- İzmir
Milletvekili Kerem Ali Süreklinin, Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunun, asılsız ve
çirkin ifadeleri ve sunduğu sahte belgelerle kamuoyunu
şaşırtmadığına ilişkin açıklaması
24.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın,
30 Kasım-1 Aralık 1950 Kunuri zaferinin yıl dönümüne ve Kore
Savaşı şehitleri ile Siirtin Şirvan ilçesine
bağlı Soğanlı köyünde bir evde meydana gelen göçükte
hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet dilediğine ve TÜİK
tarafından açıklanan dış ticaret istatistikleri Ekim 2017
rakamlarına ilişkin açıklaması
25.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Reza Zarrab
davasında telaffuz edilen rakama, tutuklu HDP milletvekillerinin
yargılama süreçlerine ve 17-25 Aralıktan sonra Yüce Divan
yargılama yapabilmiş olsa Türkiye'nin itibarının
zedelenmemiş olacağına ilişkin açıklaması
26.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, tüm şehitleri ve hayatını kaybeden
gazileri rahmetle andığına, İstanbul Milletvekili Halis
Dalkılıç, Kocaeli Milletvekili İlyas Şeker ile İzmir
Milletvekili Kerem Ali Süreklinin yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ve Türkiyenin rezil
edilmesinin esas sorumlusunun Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı
olduğuna ilişkin açıklaması
27.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Mısırda El Ravda
Camisine düzenlenen saldırıda ölenlere Allahtan rahmet
dilediğine, Amerikada devam eden davaya ve Rıza Sarrafın
ifadelerine, yaşanan bu mahkeme olayının millet vicdanında
bir kumpas olarak değerlendirildiğine ilişkin
açıklaması
28.- Adana
Milletvekili Mevlüt Karakayanın, MHP grup önerisi üzerinde MHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
29.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, yapılan İç Tüzük
değişikliğiyle getirilen bazı uygulamalara ilişkin
açıklaması
30.- Erzurum
Milletvekili Mustafa Ilıcalının, 30 Kasım Dünya
Şoförler Gününe ilişkin açıklaması
31.- Bursa
Milletvekili Orhan Sarıbalın, Çankırı Milletvekili Hüseyin
Filizin MHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
32.- Bitlis
Milletvekili Mizgin Irgatın, Adıyaman Milletvekili Adnan Boynukaranın
HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
33.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın, Adıyaman Milletvekili Adnan
Boynukaranın yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
34.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, HDP Eş Genel
Başkanı Selahattin Demirtaşın hiçbir baskıcı ve
zorlayıcı uygulama olmadan 7 Aralıkta yapılacak
duruşmasına getirilmesini istediklerine ve fikirlerin değil
yolsuzlukların yargılanması gerektiğine ilişkin
açıklaması
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Duyurular
1.- Başkanlıkça,
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler
Komisyonunun başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtibini seçmek üzere
toplanacağı gün, yer ve saate ilişkin duyuru
B) Tezkereler
1.- Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu Geçici Başkanlığının,
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin
tezkeresi (3/1359)
2.- Güvenlik ve
İstihbarat Komisyonu Geçici Başkanlığının,
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin
tezkeresi (3/1360)
3.-
İçişleri Komisyonu Geçici Başkanlığının,
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin
tezkeresi (3/1361)
4.- Kadın
Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu Geçici
Başkanlığının, başkan, başkan vekili, sözcü
ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/1362)
5.- Plan ve Bütçe
Komisyonu Geçici Başkanlığının, başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/1363)
VIII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun,
Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya ve arkadaşları tarafından,
küçükbaş hayvancılık sektöründeki olumsuz gelişmeler
nedeniyle bu sektörün tüm alanlardaki sorunların tespit edilerek
kalıcı çözüm yollarının bulunması amacıyla
28/11/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30
Kasım 2017 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun,
Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım ve
arkadaşları tarafından, mevcut torba yasada geçen maddelerin
uygulanmasıyla tütün üreticilerinin ve tütün ticareti yapan küçük
esnafın yaşayacağı sorunların belirlenmesi
amacıyla 29/11/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30
Kasım 2017 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun,
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Engin Altay, Grup
Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç ile Grup Başkan Vekili
Manisa Milletvekili Özgür Özel tarafından, AKP Genel Başkanı
Recep Tayyip Erdoğanın çocuklarının, dünürünün,
eniştesinin, kardeşinin, eski özel kalem müdürünün ve oğlunun
yurt dışındaki şirketlerle olan para hareketlerinin
incelenmesi amacıyla 29/11/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30
Kasım 2017 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş'ın
Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifi
(2/1929) ve Anayasa Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 505)
2.- AB-EFTA
Ortak Transit Ortak Komitesinin 20 Mayıs 1987 Tarihli Ortak Transit
Rejimine İlişkin Sözleşmeyi Değiştiren 28/04/2016
Tarihli ve 1/2016 Sayılı Kararının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/745) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S.Sayısı:457)
3.- Geçici
İthalat Sözleşmesinde Yapılan Değişikliklere
İlişkin Belgelerin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/712) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 385)
X.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Eren
Erdem'in, erişimin engellenmesi kararı verilen bir gazete haberine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağın cevabı (7/17293)
2.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürer'in, Türkiye'deki otomobil istatistiklerine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Kalkınma
Bakanı Lütfi Elvanın cevabı (7/17303)
3.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Başbakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlardaki makam araçlarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın
cevabı (7/17873)
4.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşlardaki makam araçlarına ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı
Naci Ağbalın cevabı (7/18015)
5.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürer'in, 2017 yılında kredi kullanan esnaf ve
sanatkârlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkcinin cevabı
(7/18084)
30 Kasım 2017 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Yaşar TÜZÜN
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Barış KARADENİZ (Sinop)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 31inci Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için beş dakika süre vereceğim.
Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin yoklama
pusulalarını görevli personel aracılığıyla verilen
beş dakika süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını ve salondan ayrılmamalarını
rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı yoktur.
Birleşime yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.08
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.30
BAŞKAN: Başkan Vekili Yaşar TÜZÜN
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Barış KARADENİZ (Sinop)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 31inci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Ill.- YOKLAMA
BAŞKAN Açılışta yapılan
yoklamada toplantı yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi yoklama işlemini
tekrarlayacağız.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya yapıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz,
Diyarbakırın Sur ilçesinin durumu hakkında söz isteyen
Diyarbakır Milletvekili Sayın Ziya Pire aittir.
Sayın Milletvekilimiz, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.-
Diyarbakır Milletvekili Ziya Pirin,
Diyarbakırın Sur ilçesinin durumuna ilişkin gündem
dışı konuşması
ZİYA PİR (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; binlerce yıldır Kürtlerin
yaşadığı kürdistanın yukarı Mezopotamya
bölgesinin
(Gürültüler)
BAŞKAN Sayın Pir, bir dakika
Sayın milletvekilleri, hatip
arkadaşımız kürsüye çıktı, lütfen sessizliğe
davet ediyorum.
Buyurun Sayın Pir.
ZİYA PİR (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Binlerce yıldır Kürtlerin
yaşadığı kürdistanın yukarı Mezopotamya
bölgesinin
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bir dakika
Sayın Başkan, Sayın Başkan
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Ne dediğini
duydunuz mu Sayın Başkan?
ZİYA PİR (Devamla)
en önemli
kentlerinden biri olan Diyarbakırın tarihini, kültürünü
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, hangi ifadeleri kullandı, İç Tüzüke uygun mu? Hangi
kürdistanmış, bir sorar mısınız?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Binlerce
yıldır Kürtlerin yaşadığı kürdistan. öyle mi
Başkanım?
ZİYA PİR (Devamla)
ticaretini ve
doğal yaşamını buluşturan en eski yerleşim
alanı Suriçidir.
2 Aralık 2015 tarihinde bölgedeki
çatışmalar
MEHMET MUŞ (İstanbul) Lütfen İç Tüzüke
uygun hareket etmeye davet edin.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Kürdistan diye
bir yer mi var Türkiye Cumhuriyetinde; Diyarbakır diye bir yer var.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Neresi Sayın
Başkan?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
tutanakları inceleyeceğim, acele etmeyin, gürültüden duyamıyorum
ama.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Hayret bir
şey ya!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, bu nasıl laf? Bu ifade kullanıldı. Biz burada
İç Tüzük değişikliği yaptık.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, gürültüden
ben duyamıyorum, Divan olarak duyamıyoruz, lütfen
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Süreyi bir daha
başlatın da biz söyleyelim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, biz burada İç Tüzük değişikliği yaptık.
ZİYA PİR (Devamla) Sayın
Başkanım
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Ne alakası var? Tarihsel bir isim, sen tarihi mi
değiştireceksin?
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) Ne
alakası var, onunla ne alakası var?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Ne demek Ne
alakası var?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, İç Tüzüke uygun hareket edin lütfen.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sayın
Başkan, kendileri İç Tüzüke uysun.
ZİYA PİR (Devamla) Sayın
Başkanım, lütfen zamanımı başlatın.
BAŞKAN Sayın Pir
MEHMET MUŞ (İstanbul) Burada neyi
kullanacağına dair İç Tüzük değişikliği
yapıldı.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
tutanaklara bakıp inceleyeceğim, gereken işlemler varsa
yapılması gereken yaparız, merak etmeyin.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Tarihî bir şeyden bahsediyor.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray)
Diyarbakıra kürdistan diyor, kürdistan.
BAŞKAN Ama gürültüden gerçekten
duyamıyoruz, lütfen.
ZİYA PİR (Devamla) Sayın
Başkan, lütfen başlatın.
BAŞKAN İlave süre vereceğim
Sayın Pir, merak etmeyin.
ZİYA PİR (Devamla) Değerli
arkadaşlar, ben kürdistan kelimesini kullanırken hiçbir zaman
Türkiyenin idari yapısını kastetmiyorum. Ben kültürel,
coğrafi
Dinleseydiniz cümleyi, o kasıtta
olmadığımı anlardınız.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Burası
Türkiye, Türkiye.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, burada değişiklik yapıldı. Anayasa, yasalarla
belirtilen tanımlamalar kullanılır, kafanıza göre idari
tanımlama yapamazsınız.
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
İstanbulda da Kürt kardeşlerimiz var, İzmirde de var; ne
olacak, ne diyeceğiz oralara?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, buna müdahale edemezler.
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır)
Zarrabı bir konuş, Zarrabı, gündemi değiştirmeyin.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Ne
söylediğini net olarak duyduk oradan.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MEHMET MUŞ (İstanbul) Burada lütfen
müdahale edin Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Pir, sözlerinizi
baştan alın
Süreyi tekrar alın arkadaşlar.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Aynı
ifadeleri kullanmasın.
BAŞKAN Buyurun.
ZİYA PİR (Devamla) 2 Aralık
tarihinde bölgedeki çatışmalar gerekçe gösterilerek Diyarbakır
Sur ilçesinde yeniden sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Bu
tarihten günümüze kadar ise 6 mahallede sokağa çıkma yasağı
hâlen devam etmektedir. Bu mahallelerde binlerce ev ve iş yeri
yıkılmış durumdadır. Sur ilçesini yerle bir edenler,
eski yapısını koruyacağını iddia etse de
yapılan ve planlanan yeni evlerin Suriçindeki eski yapılar ile
herhangi bir benzerlik taşımadığı görülmektedir.
Mimarlar Odası başta olmak üzere birçok STK ve meslek
odasının mahallelere girme isteği mahallelerde herhangi bir
çatışma olmamasına rağmen valilik tarafından
reddedilmiştir. Sadece güvenlik güçleri, müteahhitler ve elbette sizin
görevlendirdiğiniz, bu ihaleyi verdiğiniz bir eski milletvekiliniz oralara
girebiliyor.
Bakın, Suriçi için koruma amaçlı imar
planı KAİP vardır ve buna göre yapılması gereken nedir
ve siz ne yapıyorsunuz? KAİPi ve Kürtlerin kültürünü göz ardı
ederek onların tarihine, kültürüne ve geleneklerine âdeta hakaret
ediliyor. Sayıyorum: KAİP, tescilli yapıları ve tescile
değer yapıları korumayı öneriyor ama yıkılan
binlerce yapı içerisinde tescilli olanların da büyük bir
kısmı bulunmaktadır. KAİP, 6 karakol önermiyordu ama sosyal
tesis, park alanı, konut alanları, okul alanlarını
karakollara çeviriyorsunuz. KAİP, sokak dokusunun korunmasını
öneriyor ama bazı sokaklar 15-20 metrelik yollara dönüştürüldü.
KAİPe göre geçmişe ilişkin doku izlerinin korunması ve
geleceğe taşınması gerekiyor ancak şu an yapılan
yapılarda bu ilke tamamen göz ardı edilmiştir. KAİPe göre
özellikle yapılan, sokak cephelerinde var olan geleneksel özelliklerin
korunması gerekmektedir. Sokakların kültürel değerlerini öne
çıkaran özgün sokak döşemesinin bulunduğu alanlar korunmalı
ve yeni yapılar avlu duvarlarının özgün malzeme ve örme
tekniğine uygun biçimde yapılması gerekirken bunların
hiçbirinin dikkate alınmadığını, insanların ve
oradaki esnafın gözünü boyamak için ucuz, kesme bazalt kaplama oradaki
duvarlara yine uygun olmayan kimyasallarla
yapıştırılmıştır ve şu anda onlar
dökülmeye başlamıştır. KAİP, parselde var olan
avlular, avlu duvarları, zemin kaplamaları, merdivenler,
kapılar, havuzlar ve kuyuların da korunmasını öngörmektedir
ancak bunlar dikkate alınmıyor. KAİPe göre her parselde bir
adet cumba olmalıyken yeni yapılan evlerde çok sayıda cumba
vardır. KAİPe göre pencereler kemerli ve kemerlerin de üst
noktasında kenet taşı olmalıyken şu anda onları
yapmıyorlar. KAİPe göre, avlu sınırı
korunmalıyken yeni evlerde avlular küçültülmektedir. KAİPe göre,
avlulardaki ağaç, havuz ve kuyunun korunması gerekirken yeni
yapılarda dokunun önemli öğeleri ortadan
kaldırılmıştır. Eski Diyarbakır evinde avlu
girişi kapısı üstünde markiz varken yeni evlerde bunlar
yapılmamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Pir, sözlerinizi
tamamlayın efendim.
Ek bir dakika süre veriyorum.
Buyurun.
ZİYA PİR (Devamla) - Eski evlerde parapet
yok ancak yenilerinde var. Böyle bunları sayabiliriz. Daha çok şey
sayabilirim ama sağ olsunlar arkadaşlar sözlerimi kestiler,
kısaltmak istiyorum.
AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum) Baştan yeniden
başladın ya, hayret bir şey!
ZİYA PİR (Devamla) - Eski evlerde dam
döşemesi kirli topraktır, yenilerde bunları yapmıyorsunuz,
betonarme yapıyorsunuz.
Ve siyasi ahlaka göre, yerli ve millîlik ilkelerine
göre verginin bu ülkede ödenmesi gerekirken bazılarınız bu
ülkede vergi ödemekten kaçarak vergileri başka ülkelerde, adalarda ödüyor.
Bu durum da sadece Kürtlere değil, Türkiyede yaşayan 80 milyon
insana hakarettir.
İnsanlarımıza hakaret etmeyenleri
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Pir.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) İki konu var,
bir tanesi bizim Suru yıktığımız,
yaktığımız, tahrif ettiğimiz; bununla alakalı
bize çok ve çok ağır bir sataşma vardır.
ZİYA PİR (Diyarbakır) Üstünüze
alınıyorsan var ama yok öyle bir şey, yok öyle bir suçlama.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bu, bize dönük
milletvekillimizin buraları istediği şekilde dizayn ettiği
noktasına kadar varacak
ZİYA PİR (Diyarbakır) O da yok,
yok.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
ağır
ithamlarla karşı karşıya kaldık; bununla alakalı
söz talep ediyoruz Sayın Başkan.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Öyle bir ifade yok
Sayın Başkan. Öyle ifadeler yok.
BAŞKAN Sayın Başkan,
tutanağı inceleyeceğim, merak etmeyin.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Hayır,
açık, açık, açık
Söz talep ediyoruz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, açık bir sataşma söz konusu burada.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Hiç de açık
değil.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Eleştiriler
ayrı, konuşmasının son kısımlarına ben bir
şey söylemedim, oradaki tanımlamaları yaptı ama öncesinde
yaptıkları bizim grubumuza olan açık bir sataşmadır.
Ben İç Tüzük 69a göre sataşmadan söz talep ediyorum.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Ne dedi?
ZİYA PİR (Diyarbakır) Sayın
Başkan, böyle ifadeler kullanmadım, yok öyle ifadeler.
BAŞKAN Sayın Muş,
bakınız, bugün birlikte çalışacağız; nöbetçi grup
başkan vekilisiniz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Doğru.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Beraber.
BAŞKAN Birlikte çalışmanın
mutluluğunu yaşayacağız.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray)
Susmamızı gerekli kılmaz ama.
BAŞKAN Gündeme daha yeni başladık,
bu noktada tabii ki size söz vereceğim ama gerçekten söylemlerini Divan
olarak duyamadık. Tutanakları inceleyeceğim, ilk birleşimde
söz vereceğim.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Açıkça,
açıkça belli.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, bir şey söylüyorum, ben hatibin kullandığı
ifadeleri size söylüyorum, ben söylüyorum.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Senin söylemen
yetmez.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Oranın
yakılıp yıkıldığını, tahrif
edildiğini bize söylüyor. Biz orayı yakıp yıkmadık,
tahrif etmedik.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Geçen aynı şeyi bana yaptınız,
tutanağı incelemeden söz vermediniz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) İktidarda biz
varız arkadaşlar, bu bize açık bir sataşmadır.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Bizi bununla
itham etti, açıkça itham etti.
ZİYA PİR (Diyarbakır) Üzerinize
alınıyorsanız, buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ben size sözleri
söylüyorum Sayın Başkan.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Üzerinize niye alınıyorsunuz, kendiniz mi yaptınız?
Herhâlde yapmış ki, üzerine alınıyor.
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar, HDP
sıralarından gürültüler)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Teşekkür
ederim.
ZİYA PİR (Diyarbakır) New Yorktan
da resimler getirin!
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Aa, Zarrab, Zarrab
Zarrabda sıkışınca böyle
yaptınız.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Diyarbakır
Milletvekili Ziya Pirin yaptığı gündem dışı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sur meselesiyle alakalı, orada
yapılan çalışmalarla alakalı Genel Kurulu birkaç konuda
uyarmak istiyorum, bilgilendirmek istiyorum.
Bakın, burada terör örgütünün çukur
kazmasından dolayı, burada bir başkaldırıya
girişmesinden dolayı tahrif olan bölgeler var, Surun tamamı
değil. Burada arsa bedeli, ev bedeli bir oran belirleniyor, bu
vatandaşa verilebiliyor. Vatandaş eğer bunu kabul etmezse bedel
artırma davası açabiliyor; bu bir. İki, şu anda
yapılmış, Çölgüzeli ve Üçkuyular mevkisinde yerler var; 2
artı 1, 3 artı 1, dört artı 1. Bunlardan isteyen
vatandaşlarımıza anında verilebiliyor.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Nerede olduğunu biliyor musunuz Çölgüzelinin?
MEHMET MUŞ (Devamla) Üç, eğer
vatandaş kendi evini yapmak istiyorsa, arsası üstündeki
yıkıntı ve eşya bedeli kendisine veriliyor ve 2012
yılında o zamanki HDPli belediyenin kabul etmiş olduğu
imar planına uygun şekilde evini yine yapabiliyor.
ZİYA PİR (Diyarbakır)
Uygulamıyorsunuz, uygulamıyorsunuz onları.
MEHMET MUŞ (Devamla) Dört, evler
yapılmaya başlandı. İsterse bu evlerden vatandaş
alabiliyor. Ev bedeli üzerinden terör mağduriyeti olmasından
dolayı yüzde 30 indirim yapılıyor. Yıkıntı bedeli
ve eşyalarının da değeri düşüldükten sonraki rakam
faizsiz uzun vadeli şekilde vatandaşa bir finansman olarak sunulmak suretiyle
veriliyor.
Şimdi, bakın, Surda ne
yapılıyor: Burası değerli milletvekilleri, Üçkuyular
mevkisindeki evler, isteyen vatandaşlara buradaki evlerden veriliyor,
isteyen vatandaş
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Bu Sur mu şimdi, bu Sur mu yani?
ZİYA PİR (Diyarbakır) Surda
mı bu, Surda mı?
MEHMET MUŞ (Devamla) Bakın, isteyen
vatandaşlara buradan veriliyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
ZİYA PİR (Diyarbakır) Sur mu, Sur
mu orası?
MEHMET MUŞ (Devamla) Bakın, Sur içinde
yaptığımız konutlar.
ZİYA PİR (Diyarbakır) Orası Sur
mu?
MEHMET MUŞ (Devamla) Sur içinde
yaptığımız konutlar... (HDP sıralarından
gürültüler)
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Başkan, sataşma mı şimdi bu?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
MEHMET MUŞ (Devamla) Bakın, değerli
milletvekilleri; hâl buydu, şu an yeni hâli. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bakın, hâl bu, yeni hâli bu.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Başkan, sataşmayla ne alakası var bunun?
MEHMET MUŞ (Devamla) Bunları herkes
görsün. Başkanlık Divanına da göstereyim.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Görmeyen gözler
görsün!
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Hani sataşmaydı, hani sataşmaydı Başkan?
MEHMET MUŞ (Devamla) Bakın yine Melik
Ahmet Caddesi ve Gazi Caddesindeki yeni düzenlemeye. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Başkan, sataşma mı bu?
MEHMET MUŞ (Devamla) Eski hâli, yeni hâli
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET MUŞ (Devamla) Bakın Hazreti
Süleyman Camisinden bu bölgeye, buraya bakın, şu hâldeydi
(AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Zarrabı kapatmak için yapıyorsunuz!
MEHMET MUŞ (Devamla)
şu hâldeki süreci
şu hâle getirildi. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Başkan, sataşma mı bu şimdi?
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır)
Zarrabın verdiği parayla mı yapıldı? 50 milyon avro
MEHMET MUŞ (Devamla) Eski hâli, yeni hâli...
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) Man
Adasından gelen parayla yapılmış!
MEHMET MUŞ (Devamla) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) Anlat,
50 milyon avroyu anlat! Zarrab, Zarrab
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Muş.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep)
Kapatamayacaksınız Zarrabı!
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Sataşma nerede var efendim?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Arkadaşlar
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) Çok
belge var.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Ayıp ya! Sataşma mı şimdi bu?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) - Ortada bir sataşma olmadığı ve
aslında çok hazırlıklı gelindiği
İSMAİL TAMER (Kayseri) Tabii ki
hazırlık yapacağız.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray)
Yapacağız tabii ki.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) -
ve bununla ilgili konuşma
hazırlandığı, bunun için bir reklam yapılmak
istendiği ve olmayan şeylerin çarpıtıldığı
ortadadır. Bu nedenle, özellikle bu yapılan şeyler doğru
değildir. Sanki yanlış şeyler söylemiş vekilimiz ve
yanlış açıklamalar yapmış gibi bir ithamda bulundu. Bu
nedenle söz verilmesini...
BAŞKAN O zaman yerinden söz vereceğim
efendim.
Bakın, ben, Sayın Muşun
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Hayır, niye?
BAŞKAN Lütfen
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir)
Sataştı efendim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Efendim, sataşma diye söz aldı
ZİYA PİR (Diyarbakır) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Pir, Sayın Grup
Başkan Vekilimiz
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) -
ve aslında sataşmıştır yani bu
durumda.
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır)
Yalancılıkla suçladı!
BAŞKAN Bakınız, ben, sayın hatibin
konuşmasını dikkatlice dinledim Terör örgütünün
yıktığı
diye cümle kullandı, asla grubunuzu
kastedecek bir cümle kullanmadı.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Ondan bahsetmiyorum.
BAŞKAN Dolayısıyla yerinizden bir
dakika bir açıklama yapın, konuyu da uzatmayalım.
Buyurun Sayın Pir.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, arkadaşımızın
BAŞKAN Sayın Başkanım, daha
çok konuşacağız bugün, buradayız nasıl olsa. Lütfen,
rica ediyorum
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Hayır ama
ZİYA PİR (Diyarbakır) Siz söz
verin, ben iki dakika kullanmam.
BAŞKAN Hayır, bir sataşma yok.
Yerinizden bir dakika kısa açıklama
veriyorum.
Sayın Pir, buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Şimdi şunu ifade etmek istiyorum aynı zamanda:
Tamam, yerinden verebilirsiniz belki ama tamamen insicamı bozularak orada
ne konuştuğu dahi vekilimizin, o kadar hazırlanmış
olduğu hâlde -siz de duyamadığınızı söylediniz-
anlaşılmadı. En azından iki dakika -gerçekten sakin bir
şekilde kalkıp bu kadar fotoğraflarla, hazırlıkla
konuşulduğu belliyken- bir açıklama fırsatı vermeniz
gerekir.
BAŞKAN Sayın Kerestecioglu, gün boyu
buradayız, daha çok konuşacağız. Sayın Pir
cevabını verecek.
Sayın Pir, buyurun
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Gün boyu
buradayız da ne demek ya!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Surla ilgili konuşuyoruz, resmen istismar var yani.
BAŞKAN Sayın Milletvekilim, bakın
bir sataşma söz konusu değil.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Biraz önce
sataşma mı vardı Başkan?
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
- Sataşma var mıydı?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Bravo vallahi!
BAŞKAN Sayın Muş grup adına
bir açıklama yaptı, size de sataşma değil, yerinizden bir
dakika kısa açıklama veriyorum. Uzatmayalım konuyu.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Niye onlar yerinden
konuşmadı Sayın Başkan? Niye konuştu? Neye
karşı konuştu?
ZİYA PİR (Diyarbakır)
Açıklamayı oradan yaptı, izin verin biz de yapalım.
Sataşmayacağım.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
- Adil davranın lütfen.
BAŞKAN Grup Başkan Vekilimiz Sayın Kerestecioğlu
ilerleyen saatlerde bunu yapacaktır.
Siz buyurun, yerinizden bir dakikalık
açıklama yapınız. Konuyu uzatmayın lütfen.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Her şey
geçtikten sonra niye yapsın Başkan?
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
- Adil davranmıyorsunuz, onu söyleyelim size.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.-
Diyarbakır Milletvekili Ziya Pirin,
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ZİYA PİR (Diyarbakır) Sayın
Başkan, şimdi, sataşmadan söz alıp da bu kadar
yanlış bilgileri oraya iki dakikaya sıkıştırmak
gerçekten büyük bir başarıdır. Oradaki vatandaşlara, evi
olanlara 40 bin lira veriliyor. 400-500 bin arasında evler satılıyor
orada, oralardan ev alın deniyor. Bu, nasıl bir ahlaktır? Bir.
Bu, mahalleyi fakirden zenginin eline geçirmektir, sizin
yaptıklarınız bunlardır. İnsana TOKİ evleri
veriyorsunuz 15 kilometre uzakta, hamallık yapıyor insanlar 3
çocuğu var okutacak, gelip Sur içinde çalışamıyor.
Kazandığı para yol parasına bile yetmiyor. Bir de BDPnin
imar planı var eskiden. diyor. Var, doğru. Niye uymuyorsunuz bu
planlara? Bizim isteğimiz budur. BDP Biz bu evleri burada
yıkacağız, yeniden yapacağız ama mahallenizde
oturabileceksiniz. dedi. Niye oturamıyor insanlar mahallesinde? Bir de Gazi
Caddesinden bahsediyor, sanki gitmiş oraya. Benim konuşmamı
biraz dinleseydiniz o bazalt kapılarını
yapıştırıyorsunuz kimyasallarla, bunlar şu anda
düşüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İSMAİL TAMER (Kayseri) Suru o hâle
getiren kim? Hendekleri açan kim?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, sunduğum bilgilerin tamamı gerçektir, doğrudur.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İSMAİL TAMER (Kayseri) - Suru o hâle
getiren kim, onu söyle bakalım. Önce yıkıyorsunuz, ondan sonra
konuşuyorsunuz!
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Pir.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
2.-
Adana Milletvekili Necdet Ünüvarın, bilgisayar
oyunlarının dünü, bugünü ve yarınına ilişkin gündem
dışı konuşması
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gündem
dışı ikinci söz, bilgisayar oyunlarının dünü, bugünü
ve yarını hakkında söz isteyen Adana Milletvekilimiz Necdet
Ünüvara aittir.
Buyurun Sayın Ünüvar. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sen adalara bak,
adalara!
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Man Adasına
git, yürü!
BAŞKAN Lütfen sayın milletvekilleri
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Öncelikle, Meclis
Başkan Vekili Sayın Yaşar Tüzün, Divan Kâtipleri Sayın
Bayram Özçelik ve Sayın Barış Karadenizi gönülden kutluyorum,
başarılar diliyorum.
Değerli arkadaşlar, farklı bir
çağda yaşıyoruz. Teknolojiyle irtibatımız giderek
artıyor; teknolojinin fırsatlarından istifade ediyor, mutlu
oluyoruz, risklerden ürküyoruz hatta mağdur oluyoruz. Bu ifadelerim
aslında 80 milyonu ilgilendiriyor. Oyun çok büyük. 80 milyonluk
nüfusumuzda 77 milyon cep telefonunun olduğunu biliyoruz. Yani telefonlar
da giderek akıllanıyor ve aklımızı da
başımızdan alıyor. Bir şeyin
yaygınlığını ifade için Yediden yetmişe kadar
diye veya doğumdan ölüme deyimlerini kullanırız.
Akıllı cihazların kullanımı
7 yaşından 3 yaşına kadar indi. Doğumdan önce sosyal
medya kullanıp mesaj atanı görmedim ama ölmeden hemen önce mesaj
atıp daha sonra hayatına son verenleri biliyoruz.
Dolayısıyla olay çok boyutlu; olayın ekonomik boyutu var, siber
güvenlik boyutu var, medya boyutu var ve oyun dünyası var ve internet
yaygınlaştıkça, teknoloji geliştikçe bu oyun daha da
meşgul ediyor.
Oyun pazarı çok büyük; dünyada 2 milyar,
Türkiyede 30 milyon insanın oyun oynadığı bilgisi var ve
ekonomik anlamda da 80 milyarlık bir boyutu var. Türkiyede de 400 milyon
dolarlık bir boyutunun olduğunu biliyoruz.
Oyun deyip geçmemek lazım. Sadece ekonomik
boyutu değil, meşguliyeti var ki
bağımlılığı var -Hükûmetimiz,
bağımlılıkla ilgili gerçekten çok önemli
çalışmalar yapıyor- gelecek nesli tehdit eden yönleri var. Son
dönemlerdeki bazı bilgisayar oyunlarının intihara
sürüklediğini hepimiz çok yakından biliyoruz.
Olay aslında sadece bugünümüzü değil
yarınımızı da yakından ilgilendiriyor. Ne
yapmamız lazım? Öncelikli olarak nitelikli insan gücünü
geliştirmemiz lazım, tüketen değil üreten bir nesli oluşturmamız
lazım. İnancımızla, dilimizle, kültürümüzle uyumlu oyunlar
geliştirmek durumundayız. Tabii, sadece devlete değil, ailelere
de görev düşüyor. Ailelerin, öncelikle, olayın farkına varması,
bilinçlenmesi, dijital okuryazarlık seviyesini artırması gerekiyor.
Eskiden çocuklarımız akranla oynardı ama şimdi artık
daha çok ekranla oynuyor. Ekranla olan ilişkilerimizi de bizim düzeltmemiz
lazım. Tabii, ailelerin belirli ve net kurallar koyması ve
kendilerini de bağlaması gerekiyor. Yani, bir yandan çocuğa Al,
bu tabletle oyna. deyip kendisi de eline bilgisayar veyahut da kumandayı
alırsa o zaman çözüm olmaz.
Tabii, hayatın gerçeklerini de
çocuklarımıza anlatmamız lazım; bu, hakikaten çok önemli.
Geçenlerde Sayın Cumhurbaşkanımız da ifade etti, Hazreti Ali
Efendimizin çok güzel bir sözü var: Çocuklarınızı kendi
yaşadığınız çağa göre değil, onların
yaşayacağı çağa göre yetiştirin. buyuruyor.
Anlamı şu: Çocukları anlayın. Tabii, çocukları anlamak
için de onları gerçek hayatla birlikte değerlendirmek gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, oyundan bu kadar çok
bahsetmişken, son günlerde ülkemiz aleyhine oynanan, kurgulanan oyunlardan
da bahsetmeden geçmek olmaz. Ben özellikle sağduyu sahibi CHPli
arkadaşlara seslenmek istiyorum: En kolay üretilen belgelerin dijital
ortamda üretildiğini asla unutmayalım. Aslında CHPnin
sayın yöneticileri de, Türkiye aleyhine üretilmiş belgelerin
peşinde koşmak yerine, o enerjilerini milletin peşinde harcasa
eminim ki millet de onların peşine düşecektir; tecrübeyle sabit.
Biz hep öyle yapıyoruz, koşuyoruz.
Çıktığı günden bu yana tek bir
kelime Türkçe yazmamış önemli Amerikan gazetesinin son günlerde
Türkçesi çok düzgün ama mantığı çok sakat tweetler atması
da aslında oyunun ne kadar büyük olduğunu da gösteriyor. O yüzden,
oyunun farkına varmamız lazım. Sadece dijital oyunların
değil, kurgulanan oyunların da farkına varırsak ülkemiz
için çok daha güzel bir gelecek olur diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Ünüvar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Ünüvar
konuşmasının aslında önemli bir kısmına
katılabileceğimiz bir konuşma yaptı. Hatta şeyi de
düşünmüştüm: Bu konuda Mecliste bir çalışma yapılması
doğru olur. diye bir şey söyleyecektim ama sonda hiç kendisinin de
bence kendine yakıştırmayacağı bir şekilde bu
kadar pozitif bir konuşmayı Cumhuriyet Halk Partisine sataşarak
bitirdi. Türkiye aleyhinde üretilmiş belgelerin peşine düşmek
diye bir ifade kullandı partimiz için. Buna cevap vermem lazım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel. (CHP
sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.-
Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Adana Milletvekili
Necdet Ünüvarın yaptığı gündem dışı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Başarılı bir çalışma günü diliyoruz.
Biraz önce Sayın Ünüvarı dinledik.
Ünüvarı gerek bürokrasi dönemindeki görevlerinden gerek Sağlık
Komisyonunda birlikte görev yaptığımız süreçten ama en çok
anıyı da o gece 15 Temmuz darbe girişimine karşı
burada birlikte direndiğimiz geceyi tüm partilerin bilgilerine
başvurarak ve her birimizin ağzından derlediği ve hepimizin
kendisine teşekkürlerimizi sunduğu bir kitapla tanıyoruz.
Gerçekten de tarihe not düşecek bir çalışma
yapmıştı, biz de destekledik CHP Grubunun tüm grup başkan
vekilleri, yöneticileri olarak. Sayın Ünüvarın down sendromlu
çocuklarla ilgili, öğrenme güçlüğü olan çocuklarla ilgili
çalışmalarına her zaman olumlu katkı verdik.
Biraz önce konuşmayı dinledim.
Baktım, akranla değil ekranla oynamak gerçekten çağın bir
sorunu ve bu anlamda yerimden söz alıp almamada tereddüt
yaşıyordum. Bu konuda Sayın Ünüvar bir çalışma yapsın,
belki bir komisyon kurulur. Bütün partiler bu teknoloji
bağımlılığı ve birilerinin ürettiği
teknolojiyi tüketen bir ülke olmak yerine hem teknoloji üretecek bir ülke hem
de bu bağımlılığa karşı ne yapabiliriz, hep
beraber çalışalım. diye bir katkı söyleyecektim. Bu
vesileyle bunu da buradan ifade etmiş olayım.
Ama sonra Sayın Ünüvar tuttu, döndü ve dedi ki:
Cumhuriyet Halk Partisi iktidar aleyhine üretilen belgelerin peşinde
koşuyor. Bu tamamen bühtan. Cumhuriyet Halk Partisinin elindeki belgeler
birileri tarafından üretilmiş belgeler değil. Eğer birazdan
yapılacak oylamada bu belgelerin gerçek olup olmamasının, sahte
olup olmamasının, kumpas olup olmamasının
araştırılması yönünde oy kullanırsanız, gelecek o
komisyona vereceğimiz belgelerde bu sahte mi gerçek mi görürsünüz. Ha, onu
gördüğünüzde neyi göreceksiniz? Bugüne kadar çok saygı
duyduğunuz bazı isimlerin nasıl Türkiye aleyhine vergi
kaçırdığını, Türkiye aleyhine vergi cennetlerinden
buraya, mesela o
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Başkanım, müsaade
eder misiniz?
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Tabii, hemen kısaca
tamamlayayım, tüm süreyi kullanmayayım.
Hatta şunu göreceksiniz: O hain darbe
girişiminde bu Meclis yara almışken, yaralarını
sarmaya çalışıyorken daha bir hafta sonrasında varlık
barışını buraya nasıl birilerinin getirdiğini, o
varlık barışı sayesinde bu paraların tamamen vergisiz
olduğunu, vergi olmadığı için bildirim zorunluluğu
olmadığını, beyan olmadığını,
olmadığı için ne kadar kara paranın
aklanmadığını ve bunların hepsinin
Biz Meclisin daha
yaralarını sarıyorken, birbirimize sarılmış
Demokrasiye sahip çıkalım, bu hain FETÖ girişimine
karşı birlikte duralım. derken birilerinin nasıl vergi
cennetinden buraya para getirmek için geriye de işleyecek vergi
barışı yaptığını görürsünüz. Ama komisyona
hayır derseniz bu işler örtülür sanmayın, kurtuluşunuz
yok, o belgeler aleniyet kazanacak, halkımız görecek, milletimiz
kimin ne yaptığını anlayacak.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Ünüvar
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Sayın Özel ismimden
bahsederek sataştı. Sataşmadan söz istiyorum.
BAŞKAN Bence isminizden bahsettiğinde
sizi övdü Sayın Ünüvar.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Ama sataştı en sonunda
efendim. En sonunda sataştı ama yani o belgelerle ilgili
sataştı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok, hayır, hiç
sataşmadım.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Sataşma
yok.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Kısa
konuşacağım.
BAŞKAN Yerinizden efendim, kısa bir
açıklama için veriyorum.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.-
Adana Milletvekili Necdet Ünüvarın, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Özel 15 Temmuzdan bahsetti, gerçekten 15
Temmuzda biz buradaydık, aynen orada oturuyordu. İlknur Hanım
buradaydı. Biz buradaydık. Erkan Bey oradaydı. Hem CHPden hem
MHPden AK PARTİden arkadaşlar buradaydı. Hatta o gece sabaha
kadar da aynı masanın etrafında bir aradaydık. Çok demokrat
bir şekilde de kitap yazdığımı biliyor. Ne
konuşmuşsa onu ifade ettim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii, hakkı teslim ettim
zaten yani.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Sayın Gök, Sayın
Özel, Sayın Akçay ve tabii ki bizim arkadaşlar ne
anlatmışsa onları yazdığımızı biliyor.
Bu, objektiflik anlamında bize düşen bir vazifeydi. Biz her
şeyden önce tarihe karşı sorumluyuz. Yani bugün
yaptığımız, konuştuğumuz her şey
aslında tarihe not düştüğümüz hususlar. Tarihe de doğru not
düşmek lazım.
Belgelerden bahsediyorsunuz salı gününden
itibaren. Biz de diyoruz ki: Belgeyi bize verin
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Vereceğiz.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) -
görelim ve ona göre
yorumumuzu yapalım ama açıkçası görmediğimiz bir belgeyle
ilgili nasıl bir yorum yapabiliriz Sayın Özel?
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Araştırılmasını isteyin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bugün mü göreceksiniz
yarın mı, ona da bugün siz karar vereceksiniz. Bugün de
görebilirsiniz, yarına da bırakabilirsiniz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Böyle bir
tavrın altında Meclis çalışmaları yürütülemez
Sayın Başkan. Şunu şöyle yaparsanız, böyle
yaparsanız yolunu açmamanız lazım.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) - Ama yine Parlamento mahkeme
değil. Yani o belgeleri mahkemeye vermeniz lazım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Ünüvar, sağ olun.
NECDET ÜNÜVAR (Adana) Sayın Başkan, bir
de Parlamento mahkeme değil. Yani o belgeler mahkeme önünde
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Kâğıtlarıyla baş başa bırakıyoruz
kendilerini.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Siz elinizde
kâğıt sallamaya devam edin.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
3.- Adana Milletvekili
Elif Doğan Türkmenin, 5 Aralık Türk kadınına seçme ve
seçilme hakkının verilmesinin 83üncü yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
5 Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme hakkının
verilmesinin yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Adana Milletvekilimiz
Elif Doğan Türkmene aittir.
Buyurun Sayın Türkmen. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) Teşekkür
ederim.
Tabii, böyle yoğun bir gündemde
kadınları konuşmak zor ama yine de konuşacağız.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Anayasa ve seçim kanununda 5 Aralık 1934
tarihinde değişiklik yaparak kadınlara milletvekilli seçme ve
seçilme hakkını verdi, daha doğrusu kadınlar mücadeleyle
kazandı. Bu tarihten önce, yıl 1923 genç Türkiye Cumhuriyetinde
hiçbir parti yokken kadınlar Halk Fıkrasını kurdular ama
yasalar cevaz vermediği için bu parti kapatıldı. Ona rağmen
1923 yılında yapılan seçimde Konya, Malatya, İstanbul,
Diyarbakır gibi illerde kadın aday olmamasına rağmen de
kadınlara oy verdi halk. Bugün bu coğrafyada, Türkiyemizin de
olduğu bu coğrafyada hâlen kadınların şoförlük
yapıp yapmayacağı konuşulurken 1934 yılında
kazanılan bu haklar elbette çok kıymetli ama 2017ye
geldiğimizde kadın milletvekili oranı yüzde 14,5 dünyada yüzde
22. Türkiye'de 81 ilden 43ünde kadın milletvekili yok. Belediyelerde 81
ilden 4ünde kadın belediye başkanı seçilmiş, 919 ilçe
belediyesinin 33ünde kadın belediye başkanı seçilmiş, oran
yüzde 2,93. Siyaset bu kadar kötü durumda kadın açısından.
Hâlbuki dünyada genelgeçer bir laf var, kadın hakları ile
demokrasinin birlikte ve paralel yürüdüğüne dair.
Peki, siyasette durum bu, istihdamda ne? Kadın
istihdamı yüzde 28, OECD ülkelerinde yüzde 58. Hükûmet ne yapıyor?
Kadın istihdamı artsın diye 2010 yılında
çıkardıkları genelgedeki eşit işe, eşit ücret
hükmünü kaldırıyor ve yine kadın istihdamı artsın diye
kreş ve benzeri çalışmalarla ilgili denetim hükmünden
vazgeçiyor. Kadın istihdamının artmasına dönük bu
politikalardan vazgeçen Hükûmet, Türkiyede aynı zamanda istihdamın
artmasıyla ilgili politikalardan da vazgeçiyor ve şu anda Türkiye
inşaat sektörünün atına binmiş, böyle bir büyümenin
peşinde. Hükûmete sesleniyorum: İnşaat sektörü hiçbir ülkenin
yarınını kurtarmaz, sadece bugününü kurtarır. Bugünü
kurtarmaktan vazgeçelim.
Bu iktidar döneminde fuhuş yüzde 790
artmış, çocuk ve kadın istismarı yüzde 434
artmış, kadın cinayeti yüzde 1.400 artmış. Adalet ve
Kalkınma Partisinin Meclis Grubu, çocuk istismarına meşruiyet
kazandırmak adına bu Meclise yasa teklifi getiriyor ve tecavüzde
rızanın kalkması için, haksız tahriklerin kalkması
için diğer parti gruplarının Meclise getirdikleri kanun
tekliflerinin ise önünde engel oluyor.
Peki, bütün bunların
yaşandığı Türkiyeden size bir fotoğraf
göstereceğim. Bu fotoğraf Adanadan çekilmiş. Sıvası
olmayan, boyası olmayan, kapı ve penceresi olmayan bir evde
çocuklarıyla yaşamaya çalışan Adanalı bir
kardeşimiz. İşte, böyle bir Türkiyede, yaşamaya
çalışan bu kadının olduğu bir Türkiyede biz neyi
konuşuyoruz? İktidara gelirken Yoksulluğu ve yolsuzluğu
bitireceğiz. demişken 2017 30 Kasımının Türkiye Büyük
Millet Meclisinde konuştuğumuz konu nedir? Rüşvet, yolsuzluklar
ve kaynağı meşru olmayan kazançlar.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) İsterseniz
sizin telefon faturalarınızı da konuşalım. Burada kürsüye
çıkıp da onları konuşmana gerek yok yani.
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Devamla) Sevgili
milletvekilleri, koca on beş yılda konuştuğumuz konu
rüşvet ve kaynağı meşru olmayan yolsuzluklarsa, bu
iktidarın gemisi artık batmıştır.
Ben buradan Türkiye Cumhuriyeti
savcılarına seslenmek istiyorum: Amerikada bir mahkemede Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı Rıza Sarraf Ben bu ülkedeki Türkiye
Cumhuriyetinin vatandaşlarına -ki bunlar o dönem bakan- rüşvet
verdim. diyorsa, bu ülkenin cumhuriyet savcıları bunları
çağırıp bu rüşvetin alınıp
alınmadığını sormak zorundadır. İşte
şimdi, Türkiye Cumhuriyetinin ama Türkiye Cumhuriyetinin
vatandaşlarının görev zamanıdır diyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Kalkıp
fakirlik edebiyatı yapıyorsun burada be!
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Türkmen.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Ondan sonra
fakirlik edebiyatı yapıyorsunuz.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Siz 1 milyon 900
bini bir ödeyin de o sıvalı fotoğrafları ondan sonra
gösterin.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Tabii, tabii,
yazık kürsüde bunları ağzına almak çok acınası
bir durum yani, telefon faturalarının hesabını
veremeyenler.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, herkes iletişim faturasına dikkat etsin. 1 milyon 900
bin lirayı bu Meclisin sırtına yükleyenler
fotoğrafları göstermesinler.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Bir de
bunları konuşup da yolsuzluk dersi vermenin kimseye
inandırıcılığı olamaz yani.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Ya, siz 50
milyon eurodan bahsedin, 50 milyon eurodan.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Haklı
mı kılıyorsun o harcamaları?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, söz talep eden milletvekillerimize
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
tutanağa geçmesi açısından bir cümle
Çünkü, tutanaklara birçok
olumsuz şey geçti. Elif Hanım bir cümle söylesin.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Yok,
yanlışsa yanlış deyin.
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) Divan
üyelerine iletişimle ilgili hakları veren Adalet ve Kalkınma
Partisinin Meclis Grubudur, bir.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Suistimal edin
diye mi verdi?
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) Divan
üyelerinin
MEHMET MUŞ (İstanbul) Size suistimal
edin diye mi verdi?
BAŞKAN Sayın Muş, lütfen efendim.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) O haklar
hepimizin hakları, hiçbirimiz kullanmıyoruz.
BAŞKAN Sayın grup başkan vekilleri,
rica ediyorum bakın
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Demek ki Hükûmet
olsalar devleti yiyip bitirecek bunlar ya!
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) Sayın
Başkanım, Divan üyelerine bu hak verilirken bu hakkı kullanan
Divan üyelerine hakkın sınırlı olmadığı
konusunda bilgilendirme yapmayan Meclis bürokratlarıdır, iki. Ve asla
hiçbir zaman Divan üyelerine aylık fatura bildirimi yapmayan yine bu Meclisi
yönetenlerdir, üç.
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Onun için iktidar
olamıyorsunuz. Siz iktidar olsanız devleti yiyip bitireceksiniz demek
ki.
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) Ve ama en
önemlisi, bir milletvekili vatandaşını bilgilendirmek için bir
para harcamıştır, cebine para koymamıştır,
oğluna gemi almamıştır, bu milletvekilinin
yaptıklarını bu Meclis savunmak zorundadır.
Ben şunu çok merak ediyorum
MEHMET MUŞ (İstanbul) Vallahi billahi
insanın yüzü kızarır ya.
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) Ben
Adanadaki vatandaşlarımı bilgilendirmek, teröre hayır
demek için ve demokrasi ve cumhuriyet için mektup gönderdim. Peki, ben çok
merak ediyorum, Almanyadaki seçmenlere Davutoğlu 3 milyon küsur mektubu
kimin parasıyla gönderdi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Başbakanlık bütçesi.
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) 2014 yerel
seçiminde Sayın Cumhurbaşkanı doğu ve güneydoğudaki
seçmenlere Bu benim kardeşimdir, ona oy verin." diye mektup
gönderirken kimin parasıyla gönderdi?
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Sabaha kadar
konuşacak mı Sayın Başkan? Böyle bir usul var mı?
YUSUF BAŞER (Yozgat) Böyle bir uygulama var
mı Başkan ya? Böyle bir usul yok. Ne oldu da bu kadar
konuşturuyorsun?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Canım arandınız
ama arandınız.
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) Adalet ve
Kalkınma Partisi bu halkın verdiği vergilerin hakkını
arayacaksa önce kendileri hesap verecek, sonra bize hesap soracak. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Tutanaklara geçmiştir Sayın
Türkmen.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Ya kendini
Başbakanın yerine koymuş
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Partimizin ismi
geçtiği için söylüyorum.
Mecliste pek çok düzenleme
yapılmıştır, bunlar suistimal edilmek için
verilmemiştir. Pek çok siyasi parti, bakın, pek çok siyasi parti
seçim dönemlerinde siyasi parti diyorum ama Divan üyesi demiyorum,
gönderirler mektup. Onların ne şekilde gönderileceği,
harcamaları Anayasa Mahkemesinin denetimine tabidir. Bunlar denetlenir,
Anayasa Mahkemesi bunlarla alakalı raporunu hazırlar. Burada verilen
bir hakkın suistimalinden bahsediyoruz, 1 milyon 910 bin liralık
fatura Meclis tarihinde görülmemiş bir şeydir, biraz insafa davet
ediyorum. Hiçbir grup başkan vekili, kâtip üye, Divanda görev
yapmış, gelmiş geçmiş hiçbir isim böyle bir fatura Meclisin
sırtına yüklememiştir. Önce o faturanın hesabını
vereceksiniz, ondan sonra kalkıp bizi kürsüden eleştireceksiniz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Rüşveti
korumanın gerekçesi bu olamaz, kalkanı bu olamaz. Rüşvetin
kalkanı bu mu olmalı!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Arkadaşlar, bakın, hatip
arkadaşlar bir sunum yapıyor. Hem sunumu dinlemekte, duymakta
zorlanıyoruz hem de eleştirisine cevap verme hakkını Divana
tanımıyorsunuz. Sayın Türkmen kayıtlara geçecek
şekilde, tutanaklara geçecek şekilde konuyu tarif etti,
duyarlılığınız için teşekkür ederim. Sayın
Muş da bunu tarif etti. Şimdi, ilave edilecek ne var?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Müsaade ederseniz
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, tabii,
sayın hatip konuşmasını yaparken sistemli bir şekilde
ve önceden hazırlandığı ve planlandığı belli
olacak bir şekilde kendisine haksızca ithamlarda bulunulup, daha
sonra söz alınıp burada bu konu gündeme getiriliyor.
Buradaki amacı görmek lazım, bir tek onun
altını çizeyim, buna da hakkımız var diye düşünüyorum.
Buradaki amaç şu: Bir önceki Başbakan Yolsuzluk yapan, kardeşim
olsa kolunu keserim. demişken, buradaki Yüce Divan oylamasını
son anda bir hafta erteletip 4 bakanı Yüce Divandan aldılar ya, o
bakanlardan 2si hakkında, dün, avukatını devletin tuttuğu
-devletin tuttuğu bir avukat- Halk Bankası Genel Müdür
Yardımcısı, o dönemin Genel Müdürü için Utanmazca ve
vahşice rüşvet yiyordu, ben bile utanıyordum. dedi. O
avukatın parasını Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ödüyor şu
anda. 45 milyonluk, kendilerinin aklamaya çalıştığı
bakan rezaletini -gizlemek için- bilmem kaç paralık haberleşme
gideriyle örtmeye çalışmasınlar. Gündem, Reza Zarrabdır,
Zafer Çağlayandır. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, benim niyetimi okumak
Bir dakika, Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Muş, dinleyeceğim
ama bu kadar sabırsızlık olmaz, mikrofonu açayım, biraz
zaman tanıyın.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hayır, gerek
yok, kayıtlara girsin yeterli.
BAŞKAN Tamam, buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Benim niyetimi
okumak, neyi neden söylediğimi yorumlamak buradaki grup başkan
vekiline düşmez; ben fikirlerimi özgürce ifade ederim. Kendisini Rıza
Zarrabla baş başa bırakıyorum.
Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben de seni Zafer
Çağlayanla baş başa bırakıyorum.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, söz talep eden milletvekillerimize birer dakika yerlerinden söz
vereceğim. Ancak, hepinizin malumu olduğu üzere, bugünkü pozitif
ayrımcılığımız gereği Bursa Milletvekilimiz
Bennur Karaburundan başlayacağım.
Sayın Karaburun, buyurun efendim.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Bursa Milletvekili
Bennur Karaburunun, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlunun, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan ve yakınlarının yurt dışına para
kaçırdığı iddialarıyla ilgili belgeleri kimlerden
aldığını açıklamasını beklediğine ve
hiç kimsenin Cumhurbaşkanına iftira atamayacağına
ilişkin açıklaması
BENNUR KARABURUN (Bursa) Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğlu salı günü partisinin grup
toplantısında Sayın Cumhurbaşkanımız ve
yakınlarının, ailelerinin yurt dışına para
kaçırdığı gibi aslı astarı olmayan
açıklamalar yapmış, bunların kaynağını ve
sözde belgeleri savcılıklarla veya basınla
paylaşmamıştır. Kılıçdaroğlu Çamur at, izi
kalsın. politikası üretmeye devam etmektedir, bunu da en iyi
şekilde gören milletimize havale ediyoruz. Genel Başkan
Kılıçdaroğlu, Amerikada devam eden süreçle eş zamanlı
olarak yapmış olduğu bu iftiralar sebebiyle âdeta FETÖcülerin
değirmenine su taşımaktadır. 15 Temmuz ihanet
girişimini dahi sulandırma girişimi içinde olan Kemal
Kılıçdaroğluna milletimiz gereken cevabı her zaman
olduğu gibi yine sandıkta verecektir.
Kılıçdaroğluna belgeleri
aldığı kişileri açıklamasını ve eğer bu
belgelere çok güveniyorsa mahkemelere başvurmasını bekliyoruz.
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Bürokratlardan dedi, bürokratlardan, namuslu bürokratlar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bizi izlemeye devam edin,
geliyor, geliyor.
BENNUR KARABURUN (Bursa) Hiç kimse bu milletin göz
bebeği olan Sayın Cumhurbaşkanımıza iftira atamaz.
Erdoğan milletimizin doğrudan oyları tarafından seçilen ilk
Cumhurbaşkanıdır. Buna gölge düşürmeye kimsenin hakkı
ve haddi yoktur.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Karaburun.
Sayın Hürriyet
4.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, Kocaelinin
Darıca ilçesindeki Farabi Devlet Hastanesinin ne zaman eğitim ve
araştırma hastanesine dönüştürüleceğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Başbakan Yardımcısı Fikri
Işık Millî Savunma Bakanlığı döneminde Darıca
ilçemizde bulunan Farabi Devlet Hastanesinin eğitim ve araştırma
hastanesine dönüştürüleceği sözünü vermişti. Hatta o dönemde
Sağlık Bakanıyla görüştüğünü dile getirerek
Darıca artık üniversite hastanesine sahip olacak. demişti.
Kalp merkezi açılması Bakanlık tarafından da
onaylanmıştı ancak geçen süre içinde ne eğitim ve
araştırma oldu ne de verilen sözler tutuldu. Üstüne üstlük
kardiyoloji servisi kapatıldı ve insanlar mağdur oldu.
200 bine yakın nüfusu olan Darıca
ilçemizdeki Farabi Devlet Hastanesinin ne zaman eğitim ve
araştırma hastanesine dönüştürüleceğini, Sayın
Başkanım, sizin aracılığınızla Sağlık
Bakanlığına ve Başbakan Yardımcısına
yanıtlaması talebiyle sormak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Hürriyet.
Sayın Dedeoğlu
5.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlunun,
Mısırda Ravda Camisini hedef alan terör saldırısında
hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
SAMİ DEDEOĞLU (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Mısırda Ravza Camisini
hedef alan terör saldırısı aşağılık ve
korkakça bir terör saldırısıdır. Bu insanlık
cellatları utanmadan, sıkılmadan çirkin eylemlerini ulvi
dinimize mal etme terbiyesizliğini de göstermeye
kalkmışlardır. Tüm Müslümanları derinden etkileyen ve cuma
günü ibadet yerlerimize göz diken, ciddi bir tehdit hâline gelen bu teröristler
için kınama yetmez. Sadece ibadet yapmak amacıyla cuma namazında
bir araya gelen insanlara bu kadar acımasız ve zalimane
saldırarak 300ün üzerinde masum insanın şehit edilmesi
insanlığın yüz karasıdır. Dahası da vahim,
Batı dünyasının birkaç cılız ses dışında
duyarsız kalmasıdır. Bütün dünyanın dil, din, ırk
tanımayan bu terör örgütlerine karşı ciddi bir iş
birliği içinde ortak hareket etmesi dışında, bütün demeç ve
kınamaların hiçbir anlamı yoktur.
Ülkemiz olarak millî yas ilan ettiğimiz günde
hayatını kaybeden şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Dedeoğlu.
Sayın Balbay...
6.- İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbayın,
İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu hakkındaki davayla ilgili
müjdeli bir haber beklediğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
yarın İstanbul Bölge İdare Mahkemesinde önemli bir dava
görülecek. Arkadaşımız Enis Berberoğluyla ilgili, nihayet
kırk gün sonra bir mahkeme bulundu. Enis Berberoğlu
arkadaşımız hukuksuz yere hapis yatıyordu, 10 Ekimden sonra
artık hukukun da olmadığı, hiçbir gerekçenin
olmadığı bir ortamda âdeta esir tutulmaktaydı. Eğer
Türkiye dünyaya karşı Bu ülkede birazcık demokrasi var,
birazcık hukuk var. demek istiyorsa yarın Enis Berberoğlu
arkadaşımız özgürlüğüne kavuşmalıdır.
Devamında, bütün milletvekilleri özgürlüğüne kavuşmalı,
gazeteciler özgürce yazabilmeli ve onların yeri cezaevlerinin demir
parmaklıklarının ardı değil, gazete sütunları
olmalıdır.
Enis Berberoğluyla ilgili ilk kararda direnen
yerel mahkemenin gerçekten Ben hukuku da tanımıyorum. demesi içler
acısı bir durumdur.
Yarın böyle bir müjdeli haber bekliyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Balbay.
Sayın Kalkan...
7.- İzmir Milletvekili Necip Kalkanın,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali
Yıldırım tarafından açılışı
yapılan Orman ve Su İşleri Bakanlığınca hayata
geçirilen 375 projeye ilişkin açıklaması
NECİP KALKAN (İzmir) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Kıymetli milletvekilleri, dün itibarıyla,
Orman ve Su İşleri Bakanlığınca hayata geçirilen tam
375 eserin açılışı Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakanımız Binali
Yıldırımla beraber yapıldı. Toplamda 7,7 milyar lira
değerindeki 375 eserin arasında İzmiri şaha
kaldıracak birçok proje bulunuyor. Gerçi bu projelerden hem Uşak hem
Manisa da nasibini aldı ama bakın -ibret için okuyorum- İzmire
neler yapılmış: Karaburun Karareis Barajı, Ödemiş Aktaş
Barajı, Bergama Karalar Barajı, Karaburun Salman Barajı, Bergama
Çamtepe Barajı, Kemalpaşa Yukarıkızılca Göleti,
Bergama Bayramcılar Göleti, Ödemiş Aktaş Barajı ve
Sulaması, Bergama Karalar Barajı Sulaması, Bergama
Bayramcılar Göleti Sulaması, Bayındır Yusuflu
Arpacılar Taşkın Koruma Projesi ve devamı var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kalkan.
Sayın Tümer
8.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin, Adana
Şakirpaşa Havalimanında yaşanan sorunların çözümü
için herhangi bir çalışma yapılıp
yapılmayacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın
Başkan, Türkiyenin en kullanışlı
havalimanlarının başında gelen Adana Şakirpaşa
Havalimanı bölge halkı için büyük bir öneme sahiptir. Havalimanında
yaşanan yoğunluk nedeniyle kapasite artırımı
yapılması acilen planlanmalıdır. Bir havayolu
şirketinin yer sıkıntısından dolayı
uçuşları dış hatlar terminaline yönlendirilmiştir.
Yolcuların uçağa binerken yakınları tarafından yolcu
edilmesine ya da yakınlarını karşılarken
araçlarıyla kısa süreli de olsa beklemelerine izin verilmediği
bilinmektedir. Bu tür kısa süreli beklemelerde vatandaşlara kesilen
trafik cezalarının önüne geçilmelidir.
Öte yandan, sarı basın kartı sahibi
gazetecilerin araçlarına Adana Şakirpaşa Havaalimanında
önceki yıllar park imkânı tanınırken bu hak neden iptal
edilmiştir?
Tüm bu sorunların çözümü ve
vatandaşların daha rahat seyahat edebilmeleri için herhangi bir
çalışma yapılacak mıdır?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tümer.
Sayın Gürer
9.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Niğdenin
Çamardı ilçesi Celaller köyünün kırsal kalkınma kooperatifi için
Hükûmetten destek beklediğine, mevsimsel sorunlar yaşayan üreticilere
yapılan ödemelerin geri alınmasının mağduriyetlere
neden olduğuna ve Niğdede yapılan açılışlar
hakkında bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Niğde ili Çamardı ilçemiz Celaller köyüne
gittim. Köyde besicilik yapmak amacıyla kırsal kalkınma
kooperatifi kurmak için girişimde bulunmuşlar ancak istenilen teminat
tutarını karşılamakta sorun yaşadıkları için
girişimi tamamlayamamışlar. Kooperatifi faaliyete geçirebilmek
için Hükûmetten destek bekliyorlar.
Yine, Niğdede Tarım Kredi Kooperatifi,
TARSİM aracılığıyla mevsimlik sorun yaşayan elma
üreticilerine eksper tespitiyle hasar oranında ödeme
yapılmıştı ancak bunlarla ilgili TARSİMin
değerlendirmesi sonucu ödeme yaptıkları çiftçilerden geri para
almaya başladılar. Bu, mağduriyet yaratıyor. Geçmiş
yıllarda da benzer durum olmuştu. Mevsimsel sorun yaşayan,
özellikle donla ilgili ürün kaybına uğrayanların
aldıkları ödemeler daha sonra geri alınmakta ve
mağduriyetlere neden olmaktadır. Bu nedenle, Niğde ilinde buna
benzer uygulamaların sonlanmasını diliyorum.
Bir de sizin vasıtanızla bir
çağrıda bulunuyorum, ilgili bakanlara iletmenizi diliyorum:
Niğdede sürekli açılış yapılıyor, Başbakan,
bakan, Cumhurbaşkanı
Nereyi açıyorlar, ne yapıyorlar?
Şunların bir dökümünü bana da gönderirlerse
Aynı yeri hem bakan
hem Başbakan hem Cumhurbaşkanı mı açıyor? Onu merak
ediyorum, ortada bir şey yok çünkü.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gürer.
Sayın Şeker
10.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunun
kadınlarla ilgili bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Önümüzdeki hafta kadınlarımızın
seçme ve seçilme hakkının yıl dönümü. Cumhuriyet Halk Partisi
lideri Kemal Kılıçdaroğlu kadınlarla ilgili skandal bir
açıklamada bulunarak dedi ki: Erkek işsizse, eve yeteri kadar para
gelmiyorsa, akşam tencere kaynamıyorsa bu erkek de gelir
hıncını karısından alır. Sayın
Kılıçdaroğluna soruyorum: Sizin mahallenizde, sizin örf ve
âdetlerinizde, erkeğin işi yoksa kadına şiddet mi
uyguluyor? Sizin anlayışınızda,
başarısızlığını örtmek isteyen, seçimleri
kazanamayan, evdeki kadınlara şiddet mi uyguluyor?
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Ne
alakası var ya, ne alakası var!
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Sayın
Kılıçdaroğlu, bu açıklamanızla kadınlara
şiddet uygulamaya ve erkekleri de şiddete teşvik
ettiğinizin farkında mısınız?
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Bir kereden
bir şey olmaz. diyen sizdiniz, siz!
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Bu söyleminizle
erkeklere hakaret ettiğinizin, iftira attığınızın
farkında mısınız?
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Önergede
senin imzan var İlyas Şeker!
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) İnsanlara
iftira atmayı meslek mi edindiniz?
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Tecavüz
önergesinde senin de imzan var İlyas Şeker!
İLYAS ŞEKER (Kocaeli) Bu tavrınızdan
dolayı sizleri şiddetle kınıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Şeker.
Sayın Akın
11.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının,
Balıkesirde yaşanan hastane sorununa ve devletin sağlık
hakkının gerçekleşmesi için her türlü tedbiri almakla yükümlü
olduğuna ilişkin açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın
Başkanım, teşekkürler.
Balıkesirde yapımı tamamlanan
şehir hastanesi lüks bir bina olmaktan öteye geçmiyor. İnşaat
sektörünü şahlandırmak için uygulanan şehir hastaneleri
projelerinin sorunları da bitmek bilmiyor. Kimlerin ceplerinin
doldurulduğu belli olmayan şehir hastanelerinde doktor yok.
Ayrıca, ne üniversite hastanesinde ne de yapımı tamamlanan
şehir hastanesinde çocuk nöroşirurji bölümü bulunmuyor.
Vatandaşlarımız Manisa Celal Bayar Üniversitesi Hastanesine
gitmek zorunda kalıyor. Kamu-özel ortaklığı denilerek
yüzde 70 hasta doluluk oranı taahhüdü verilmesi vatandaşın
Hükûmet tarafından kâr etmek için kullanılan birer meta olarak
görüldüğünün açık belgesidir. Sağlık bir haktır.
Devlet, sağlık hakkının gerçekleşmesi için her türlü
tedbiri almakla yükümlüdür. Hükûmetin yandaşa değil
sağlığa yatırım yapmasını bekliyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Akın.
Sayın Kılıç
12.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, 3 Aralık Dünya Engelliler Gününe ilişkin
açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
3 Aralık Pazar Dünya Engelliler Günüdür.
İnsan, şaheser bir varlıktır, ruh, beden, akıl
üçlüsünden müteşekkildir. Bu özel ve özgün varlık, bazen
doğuştan bazen de daha sonradan engelli gelebilir, engelli kalabilir.
Engellilik, ruh, beden ve aklı arız olup, bu organların ve
değerlerin az veya çok fonksiyonlarını icra edemez duruma
gelmeleridir. Engelli olmak veya engelli kalmak kendi kusurlarımızdan
kaynaklanabileceği gibi, irademiz dışında da
gerçekleşebilir. Bu anlamda, her bir sağlıklı kişi de
-Allah korusun- bir engelli adayıdır. Engellileri
dışlamamalı, devlet, millet olarak hepimiz onlara her türlü
desteği vermeli, yardımcı olmalı ve hayatlarını
daha rahat sürdürebilmelerinde elimizden gelen her şeyi
yapmalıyız. Tüm engellilerimize ve onlara yardımcı olan
herkese saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kılıç.
Sayın Özdiş
13.- Adana Milletvekili İbrahim Özdişin, özgür,
aydınlık Türkiye'nin mücadelesini yapanlara ilişkin
açıklaması
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bizler, özgür, aydınlık Türkiye'nin
mücadelesini yapanlar, evine bir günde sıfırlanmayacak kadar para
yığınlarla, Rezanın önüne yatanlarla, koluna milyonlarca
liralık saat takanlarla, ayakkabı kutularından dolar
fışkıranlarla aynı gemide değiliz. Hiç konuyu
millileştirmeye çalışmayın. Rüşvet sizin, iş adamı
sizin, bakan sizin, suç sizin. Bahşişi peşin alıp Rıza
Sarrafa TVlerde bayrağımızın önünde Cari
açığın yüzde 15ini ben kapattım. dedirten AKPye
yanıtı tutsak gazeteci Ahmet Şık savunmasını
Benim bayrağın arkasına gizleyecek bir suçum yok, dinin
arkasına gizleyecek bir günahım yok. diyerek vermişti.
Nasıl da doğru söylemiş!
Buradan tüm Ahmet Şıklara selam olsun
diyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Özdiş.
Sayın Dalkılıç
14.- İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıçın,
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlunun, Cumhurbaşkanı ve
yakınlarını hedef alan iftiralarına bir yenisini daha
eklediğine ilişkin açıklaması
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Maalesef iki gün önce, CHP Genel Başkanı
eline tutuşturulan bir tomar kâğıdı sallayarak klasik
sallamalarına, Cumhurbaşkanımızı ve
yakınlarını hedef alan iftiralarına bir yenisini daha
eklemiştir. Elinde salladığı kâğıtların
dekont olduğunu iddia etmiştir ancak bu dekontları maalesef
gören olmamıştır ne de basına sunmuştur.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Yarın
görürsün yarın. Gelip de gör.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul)
Dolayısıyla o iddianın karşılığında da,
o kâğıtların CHP Genel Merkezinin elektrik faturası
olduğunu iddia edenler de var. Doğrusu bunu milletimiz merak
etmektedir.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Yok, telefon
faturası.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Son dönemlerde
Türkiye'yi topyekûn hedefe koyan küresel bir komployu hepimiz görüyoruz,
netleşiyor. Bununla ilgili de, maalesef Türkiye'de bir parçası gibi
hareket etmesini CHP'ye yakıştıramıyoruz. Cumhuriyet Halk
Partisinin böyle hareket etmesi bizi ve milletimizi üzüyor. Cumhuriyeti kuran
bir partinin, köklü bir partinin daha sorumlu davranmasını
bekliyoruz. Dolayısıyla milletimizin vicdanına havale ediyoruz
bu iftiraları, yalanları. Bu yalanlara maalesef- bu manada milletin
karnı toktur. Milletimizde de bu zihniyetin
karşılığı yoktur.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Dalkılıç.
Sayın Tor
15.- Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Torun,
Kahramanmaraş Afşin-Elbistan A ve B termik santralleri çevresinde
yaşayan vatandaşların uğramış oldukları
zararlar nedeniyle açtıkları davalarda yüksek yargılama gideri
talep edilmesinin hak aramanın önünde büyük bir engel olduğuna
ilişkin açıklaması
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Aracılığınızla Sayın
Adalet Bakanına soruyorum: Kahramanmaraş Afşin-Elbistan A ve B
termik santralleri salmış oldukları küller sebebiyle santral
çevresinde yaşayan ve çiftçilik yapan vatandaşlarımızın
arazilerine ekmiş oldukları ürünlere zarar vermekte ve verimi
düşürmektedir. Bu sebeple, vatandaşlarımız
uğramış oldukları zararlar nedeniyle zararı tazmin
amacıyla ilçelerde davalar açmaktadırlar. Vatandaşın
uğradığı zarar karşılığı 500 ila
1.000 TL arasında dava açtığı durumda dahi mahkemeler
yargılama gideri, harç, gider avansı, bilirkişi ücreti,
keşif ücreti adı altında çiftçilerimizden 6 bin ile 8 bin lira
arasında mahkeme masrafı talep etmeye
başlamıştır. Söz konusu meblağlar vatandaşın
hak arama ve mahkemelere başvurmalarının önünde en büyük
engeldir. Bu masrafın düşürülmesini bekliyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tor.
Sayın Adıyaman
16.- Iğdır Milletvekili Mehmet Emin
Adıyamanın, Cumhurbaşkanından Başbakana kadar pek çok
yöneticiyi ilgilendiren rüşvet, vergi kaçakçılığı,
görevi kötüye kullanma gibi iddialarla ilgili cumhuriyet
savcılarını harekete geçmeye davet ettiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkanım, bu ülkenin en
tepesinde bulunan Cumhurbaşkanından Başbakanına kadar pek
çok yönetici ve bürokratı ilgilendiren Malta Man Adası, Reza Zarrab
itirafları, ortaya dökülen rüşvet, vergi
kaçakçılığı, görevi kötüye kullanma gibi iddialara dair
defalarca Meclise araştırma önergesi verdik, maalesef AKPnin
çoğunluk oylarıyla reddedildi.
Her konuşmamızı fezleke konusu yapan
cumhuriyet savcılarını, eğer varsa biraz hukuk onuru ve
vicdanı ortaya dökülen bu iddialar karşısında harekete
geçmeye davet ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Adıyaman.
Sayın Arslan
17.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, yeni
Başkanlık Divanı seçimleri sonrası Anıtkabirin
ziyaret edilmediğine ilişkin açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli) Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı İsmail Kahramana soruyorum: Türkiye Büyük
Millet Meclisinin yeni Başkanlık Divanı seçimleri
yapılmış, birçok yeni arkadaşımız görev
almıştır. Her seçim sonrası Başkanlık Divanı
Atamızın kabrini ziyaret ettiği hâlde
arkadaşlarımızın istemesine rağmen bu ziyaret neden
gerçekleştirilmemiştir? Anıtkabiri daha önce ziyaret ettik,
şimdi ziyarete ne gerek var? diyerek Atatürkçü
olmadığınızı mı göstermek istiyorsunuz?
Atamızın koltuğunda
oturduğunuzu, onun kurduğu cumhuriyet ile İsmet İnönünün
getirdiği demokrasi sayesinde Başkan olduğunuzu unuttunuz mu?
Türkiye Büyük Millet Meclisine Başkanlık yapmak Büyük Önderimiz
Mustafa Kemal Atatürkün laik cumhuriyetine, demokrasisine, parlamenter
rejimine sahip çıkmakla olur. Geçmişi yok sayarak, Büyük Önderimize
saygı duymayarak yaptığınız Başkanlık her
zaman tartışma konusu olacak, durumunuza hep şüpheyle
bakılacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Arslan.
Sayın Hakverdi
18.- Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdinin, Adalet
Bakanlığının tüm mahkemelere gönderdiği 10 Kasım
2017 tarihli evrakın yargıya müdahale demek olduğuna ve Adalet
Bakanının bu hakkı ve yetkiyi nereden bulduğunu
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) Sayın
Başkan, sizin aracılığınızla Adalet
Bakanımıza soru sormak istiyorum: Elimde Adalet
Bakanlığı imzalı bir evrak var, 10 Kasım 2017 tarihli
ve bütün mahkemelere gönderilmiş ve bütün mahkemelere gönderdiği
yazıda aynen şunu söylemiş: Terör örgütünün memur olan yapılanması
içerisinde faaliyetlerinden dolayı KHKyle görevlerinden ihraç edilen,
geri dönmek amacıyla açlık grevi yaparken tutuklanan ve cezaevinde de
açlık grevine devam eden Nuriye Gülmen ile Semih Özakça isimli örgüt
mensuplarının
Şimdi, yargılama devam ediyor, Adalet Bakanlığı
bütün mahkemelere böyle bir yazı gönderiyor, diyor ki: Nuriye ve Semih
örgüt mensubudur. Bu hakkı, bu yetkiyi nereden buluyor Adalet
Bakanı? Ve bu yazıyı alan mahkemeler Nuriye ve Semihin
beraatına nasıl karar verebilir, nasıl hakkıyla, hukukuyla
bir yargılama yapabilir? Bu, yargıya müdahalenin evrakıdır;
bu, suçtur.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Hakverdi.
Sayın Dilipak
19.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Uğur
Dilipakın, Cumhuriyet Halk Partisinin yine asılsız ve mesnetsiz
bir şekilde iftiralarına devam ettiğine ilişkin açıklaması
MEHMET UĞUR DİLİPAK
(Kahramanmaraş) Geçtiğimiz aylarda yaşanan Katar mevzusundan
önce CHP grup başkan vekilinin biri Türkiyenin DEAŞa silah
yardımı yaptığını söylemişti. Ardından
baktığınızda Katar mevzusu patlak verdi. ABDde Zarrab
olayının mahkemesi olmadan önce birilerinin gönüllü öncü kuvveti,
uydusu olma özelliğini sürdüren CHP yine asılsız, mesnetsiz bir
şekilde iftiralarına devam etmektedir. Son iftiraları biri
tarafından önemli olacak ki bu sefer Genel Başkanlarına
açıklama yaptırmayı ihtiyaç hissettiler. Ortada ne olduğu
bilinmeyen kâğıt paçavralarıyla basına verilmeyen, sadece
grup kürsüsünden sallanan kâğıtlarla vazifelerini ifa etmeye
çalışmaktadırlar. Bu kürsüden bir kez daha CHPyi şunun
bunun öncü kuvveti olmaya değil, yerli ve millî olmaya davet ediyoruz. Kim
ne derse desin Türkiyenin bu kutlu yürüyüşü 2023 hedeflerine doğru
hızla ilerleyecektir, devam edecektir.
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) Yerli ve
millî Rıza Sarraf mı Sayın Başkan?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Dilipak.
Sayın Nazlı
20.- Kütahya Milletvekili Mustafa Şükrü Nazlının,
Kütahyalı yönetmen Ahmet Uluçayın vefatının 8inci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
MUSTAFA ŞÜKRÜ NAZLI (Kütahya) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Ahmet Uluçay sadece Türk sinemasının ya da
sanat dünyasının değil, insanlar arasında da bir kahraman
olarak ilk aklımıza gelen isimlerden biridir. Hayatında hiç film
görmemişti ama resmi çok seviyordu. Bir de kımıldayıverse
şu resimler! diyordu ve bir gün kımıldattı o resimleri.
Sinemayı düşünmek nefes almak gibi bir şeydi onun için ve
tahtadan yaptığı film makinesiyle hayallerini
gerçekleştiren büyük bir kahramandı artık. Bütün
imkânsızlıklara rağmen, Derdi olmayan sinema yapamaz. diyen
Uluçay, bir ömrü bu uğurda seve seve harcadı. Sinemayı imajlar
dünyasından gerçekler dünyasına taşımayı
başardı. Üzerine yapışan köylü yönetmen yaftasına
aldırmadan çektiği dokuz kısa filmin ardından kendi
hayatını anlatan Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak filmiyle
ulusal ve uluslararası festivallerde kırkın üzerinde ödül
aldı. Karpuz kabuğundan gemi değil, Titanik bile yaparım,
para değil, yürek meselesi. diyerek hayallerimize ulaşmayı bize
öğreten Kütahyalı hemşehrimiz ünlü yönetmen Ahmet Uluçayı
vefatının 8inci yılında rahmet ve özlemle anıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Nazlı.
Sayın Tüm
21.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün, Halkbank Genel
Müdür Yardımcısı Hakan Atilla ve Reza Zarrabla ilgili davada
kendilerine kamu tarafından avukat tutulup
tutulmadığını ve Halkbankın uğradığı
hisse kaybını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
MEHMET TÜM (Balıkesir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Amerikada İranla ilgili
yaptırımları ihlal ettiği gerekçesiyle yargılanan ve
cezaevinde tutuklu olan eski Halk Bankası Genel Müdür
Yardımcısı Hakan Atilla hakkında medyada çeşitli
söylentiler yer almaktadır. Hükûmete soruyorum: Kamu bankası olan
Halkbank, Amerikadaki dava sonrası ne kadar hisse kaybı
yaşamıştır? Rüşvetle suçlanan Halkbank eski Genel
Müdür Yardımcısı Hakan Atillanın avukat
paralarının kamu tarafından
karşılandığı iddiası doğru mudur? Hakan
Attilanın kaç avukatı bulunmaktadır ve avukatlar için bütçeden
harcanan para miktarı nedir? Bu davada yargılanan Reza Zarrab için de
kamu tarafından avukat tutulmuş mudur? ABDdeki davada milyonlarca
dolarlık rüşvet itiraflarından sonra uluslararası alanda
Halkbankın değer kaybı, itibarı nasıl
kurtulacaktır? Şu an bulunduğumuz Meclisin kürsüsünde
Rezanın önüne yatarım. diyenler bir öz eleştiri yapacaklar
mıdır?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tüm.
Sayın Yarayıcı
22.- Hatay Milletvekili Hilmi Yarayıcının, tüm
dünyanın Zarrab aracılığıyla Türkiyedeki siyasi
çürümeyi izlediğine ilişkin açıklaması
HİLMİ YARAYICI (Hatay) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Tüm dünya dünden bu yana Zarrab
aracılığıyla Türkiyedeki siyasi çürümeyi izliyor. Verilen
rüşvetler, bunun karşılığında sağlanan
imtiyazlar namuslu her yurttaşın midesini bulandırıyor.
Ortaya serilen bu kirli ilişkiler karşısında Biz
Amerikanın koyduğu ambargoya uymak zorunda değildik, ülkemizin
çıkarlarını koruduk. Türkiye üzerine oyunlar oynanıyor.
yaklaşımı cumhuriyet tarihimizin en büyük yalanıdır.
Emperyalist bir ülkenin ambargosuna uymak zorunda değiliz elbette ancak bu
davanın esası, Türkiye Cumhuriyeti lehine ambargonun delinmesi
değildir. Bu rüşvet trafiğinde devletin hazinesine tek bir
kuruş girmemiştir. Tam tersine, iktidar nüfuzunu kullanan bir
azınlığın meşru ticaret kanallarını
kapatarak kişisel menfaat elde etmesidir. Bu nedenle, bu paraları
kasalarınıza doldururken sizinle aynı gemide olmadığımız
gibi, hesap verirken de aynı gemide olmayacağız. Hesap
vereceksiniz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Yarayıcı.
Son söz, Sayın Sürekli
23.- İzmir Milletvekili Kerem Ali Süreklinin, Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunun,
asılsız ve çirkin ifadeleri ve sunduğu sahte belgelerle
kamuoyunu şaşırtmadığına ilişkin
açıklaması
KEREM ALİ SÜREKLİ (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
CHP Genel Başkanı asılsız ve
çirkin ifadeleri ve sunduğu sahte belgelerle kendisinden bekleneni
yapmış, bizi ve kamuoyunu
şaşırtmamıştır. 17-25 Aralık kumpasında
ve MİT tırları davasında eline tutuşturulan evraklarla
kendisine biçilen rolü oynamış, hain darbe girişimi
sonrasında FETÖnün ağzından konuşarak kontrollü darbe
söylemiyle meydan meydan gezmiştir. ABDde sahte deliller ve FETÖcülerin
bilirkişiliği çerçevesinde yürütülen, tamamen siyasi ve ülkemizi
yıpratmayı amaçlayan davanın hemen öncesinde, yine, eline belge
diye kâğıtlar tutuşturulmuş, o da misyonunu yerine
getirmiştir.
Bu millet bu kumpasları çok gördü ve
yalanlarınıza da maalesef çok alıştı ama siz,
ülkemizin ve milletimizin yüksek çıkarlarına hizmet etmeyi bir türlü
öğrenemediniz. FETÖcülerin ve üst akıllarının izinden
gitmeye devam ediyorsunuz ama bilin ki milletimiz de sizi not ediyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yüksek
çıkarlarınız Rıza Sarraf mı?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sürekli.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA
SUNUŞLARI
A) Duyurular
1.-
Başkanlıkça, Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunun başkan, başkan
vekili, sözcü ve kâtibini seçmek üzere toplanacağı gün, yer ve saate
ilişkin duyuru
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, dünkü
birleşimde üyelerinin seçimi yapılan Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu İç Tüzükün 24üncü
maddesine göre, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtibini seçmek üzere
bugün saat 16.00da Plan ve Bütçe Komisyonu toplantı salonunda
toplanacaktır.
Bilgilerinize sunulmuştur.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, ben özür dilerim sizden. Şimdi, Türkiye'nin yüksek
çıkarı, menfaati Rıza Sarraf mı, kim, ben bir milletvekili
olarak öğrenmek istiyorum. Yani Hükûmetten yetkili birisi bize izah eder
mi?
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Hükûmet yok ki!
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanal,
kayıtlara girmiştir, mutlaka cevap veren olacaktır.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, söz talep eden grup başkan vekillerimize ikişer dakika
söz vereceğim.
İlk söz Milliyetçi Hareket Partisi Grup
Başkan Vekilimiz ve Samsun Milletvekilimiz Sayın Erhan Ustaya
aittir.
Buyurun Sayın Usta.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, 30 Kasım-1 Aralık 1950 Kunuri
zaferinin yıl dönümüne ve Kore Savaşı şehitleri ile
Siirtin Şirvan ilçesine bağlı Soğanlı köyünde bir
evde meydana gelen göçükte hayatını kaybedenlere Allahtan rahmet
dilediğine ve TÜİK tarafından açıklanan dış
ticaret istatistikleri Ekim 2017 rakamlarına ilişkin
açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bundan tam altmış
yedi yıl önce, 30 Kasım-1 Aralık 1950de Kore
Savaşında, Kunuride üç gün süren muharebeler sonunda Türk
birliği büyük bir zafer kazanmıştır. Bu zafer dört yıl
süren Kore Savaşının en zorlu anlarından biri olarak kabul
edilmektedir. Kunuri Zaferini İngiliz General Martin şöyle ifade
ediyor: Türkler 10a karşı 1le aslanlar gibi savaştılar.
Türkler uzun süre bu şekilde düşmanla çarpışırken ve
ölürken İngiliz ve Amerikalılar geri çekiliyorlardı. Mermisi
kalmayan Türk askeri süngüyle, yumrukla büyük bir zafer kazandı. diye
anlatmıştır.
Sultan Alparslan biliyoruz ki 27 bin askerle Bizans
topraklarında ilerlerken, huzuruna gelen keşifçi askerin 300 bin
kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor. demesi
üzerine Biz de onlara yaklaşıyoruz. diyerek savaşın sayıyla
değil tecrübe ve yürekle yapılacağını tarihe
nakşetmiştir. Korede yaşanan mücadele de bu cesaretin en
açık örneğidir. Ben bu vesileyle, Kore Savaşında
şehit olan ve daha sonradan hayatını kaybeden bütün gazilerimize
de Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum.
Sayın Başkan, bugün sabaha karşı
Siirtin Şirvan ilçesine bağlı Soğanlı köyünde toprak
damlı evde bir göçük olmuş ve bir baba ile 2 oğlu
hayatını kaybetmiştir, anne ve 4 çocuk da yaralı olarak
kurtulmuştur. Bu elim olayda hayatını kaybedenlere Cenab-ı
Allahtan rahmet diliyorum, yaralılara da acil şifalar temenni
ediyorum.
Sayın Başkan, bugün önemli bir istatistik
açıklandı; dış ticaret istatistikleri Ekim 2017
rakamları açıklandı TÜİK tarafından. Bu istatistiklere
göre ihracat son ayda yüzde 9, ithalat yüzde 25 arttı. Hatta ocak-ekim
dönemi için bakacak olursak, dış ticaret dengesindeki yani ihracat
ile ithalatın farkı olan dengedeki artış ocak-ekim
döneminin kümülatifi için yüzde 32,1 oldu, ekim dönemi için de yüzde 73,9. Yani
Türkiyede ticaret açığı son ayda yüzde 73,9 oranında
arttı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bu çok yüksek bir artıştır.
Şimdi, buradan Yıl sonu ne olacak? diye bir tahmin yapacak olursak
eğer, kasım-aralık yani on ayda gelen açık 61,2 milyar
dolar, kasım-aralıkta hiçbir artış olmasa, geçen yıl
kadar dış ticaret açığı gelmiş olsa 71 milyar
dolara çıkıyor bu yılın ticaret açığı.
Tabii, geçen yılın çok üzerinde şu anda seyrettiğine göre,
ocak-ekim dönemindeki artış kadar son iki ayda da artış
olacağını varsayarsak, 74 milyar dolar civarında bir
ticaret açığıyla büyük ihtimal
karşılaşacağız. Fakat buna rağmen daha bir buçuk,
iki ay önce orta vadeli programda 2017 yılı ticaret
açığı 65,5 milyar dolar olarak tahmin edildi. Yani bugün en az
74 milyar dolar olacağını tahmin ettiğimiz açık,
bundan bir buçuk, iki ay önce 65,5 milyar dolar olarak tahmin edildi. Tahminde
niye bu kadar sapma var, bu konuda niye siyaset kurumu ve bürokrasi dikkatli
değil, ben bunu buradan sormak istiyorum.
Ayrıca da finansman açığı
şu anda Türkiye'nin karşılaştığı en büyük
risk.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Usta.
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan müsamahanıza.
Bu finansman açığı, tabii, ekonomik
açıdan baktığımızda da aslında bugün ortadaki
siyasi konularla birleştirdiğimiz zaman Türkiye'nin önündeki en büyük
risk. Yani Türkiye, finansman açığını azaltmak
zorundadır. Özellikle, eğer bugünkü yaşadığımız
olayları biz Türkiyeye karşı yapılmış bir siyasi
atak olarak görüyorsak, finansman açığımızı
azaltacağız ki Türkiye üzerinde birilerinin oyunlarına çok fazla
alan açmayalım. Bu anlamda ben, Hükûmeti dikkatli olmaya, hem tahminleri
daha doğru yapmaya hem de bu açıktaki, Türkiyenin dış
ticaret açığındaki bu hızlı artış konusunda
daha dikkatli olmaya davet ediyorum. Evet, büyüme biraz hızlı geliyor
ama büyümenin maliyet tarafını da görmek lazım. Yani büyümedeki
artıştan daha ziyade, finansman açığındaki artış,
Türkiye ekonomisi açısından ve Türk siyaseti açısından önümüzdeki
günlerde önemli olacaktır diye düşünüyorum.
Genel kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Usta.
Sayın Kerestecioğlu...
25.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Reza Zarrab davasında telaffuz edilen rakama, tutuklu HDP
milletvekillerinin yargılama süreçlerine ve 17-25 Aralıktan sonra
Yüce Divan yargılama yapabilmiş olsa Türkiye'nin itibarının
zedelenmemiş olacağına ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Ben, özellikle dün Reza Zarrab davasında
telaffuz edilen rakamı Türk lirasına çevirerek söylemek istiyorum
halkımızın daha iyi vâkıf olabilmesi için: 280 trilyon,
artı saat, üstelik bu miktar sadece bir kişiye verildiği
söylenen rüşvet. Yani asgari ücrete 100 lira zam yapmamak için binbir
takla atılırken, burada emeklilerin bir iyileştirmesini yaparken
sanki çok büyük bir şey yapmışız gibi oylamalar yaparken,
gerçekten bu rakamlar Türkiye açısından korkunç rakamlar. Ve itiraflarında
diyor ki: 45-50 milyon euro. Yani dün özellikle herkesin dikkatini bu
çekiyordu, tabii daha çok parası olmayan herkesin dikkatini çekiyordu. O 5
milyon euro yani 45-50... 5 milyon sanki önemli bir şey
değilmiş gibi ifade edilebiliyor. Bu 5 milyon euro binlerce kişinin
hayatını kurtaracak değerde.
Şimdi, bu para işlerinin bir de siyasi
ayağı var; evet, ekonomi ayağı bugün iyice ortaya
çıkıyor ama bir de siyasi ayağı var. Yani
baktığımızda, biz vekillerimizin nasıl yargılandığını
görüyoruz. Gülser Yıldırımın tutuklu olduğu
davanın duruşması var, bir gün öncesinde Anayasa Mahkemesi onun
hakkında karar alıyor. 7 Aralıkta Eş Genel
Başkanımız Selahattin Demirtaşın tutuklu olduğu
davanın duruşması var, bir gün öncesinde -ne hikmetse, ne
tesadüfse- 6 Aralıkta Anayasa Mahkemesi onun hakkında belki bir karar
alacak. Bunlar yargının doğal akışında mı
oluyor sizce? Hayır, bunların hiçbiri tesadüf değil. Evet, bu
konuda, aynı zamanda, ortada Türkiyeye yönelik bir komplo falan yok ama
Türkiye'nin itibarının ciddi şekilde zedelenmesi var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Hani hatırlarsınız, yaşı bizim
yaşımıza erişmiş olanlar da daha iyi hatırlar,
Özal derdi ki: Benim memurum işini bilir. Şimdi de Benim eniştem,
dünürüm, akrabalarım işini bilir. deniyor maalesef.
Sarayın zaten dev bir bütçesi var ve adalara
gidenler de ortada ama savaş bütçesi de bunun cabası, bundan
mağdur olanlar ise işçiler ve emekçiler, ortada o hikâyeden
anlatılan antiemperyalizm falan da yok. Burası üslerle dolu bir ülke,
zaten antiemperyalizm hak getire ama parasal açıdan da
baktığımızda, vergi kaçırmalara
baktığımızda, halkın cebinden çalınanlara
baktığımızda da antiemperyalizm falan söz konusu
değil.
Evet, biz sormak istiyoruz: Süleyman Aslan nerede?
Zafer Çağlayan nerede?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
Lütfen sözlerimizi tamamlayalım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Egemen Bağış Kıbrısta mı?
Herhâlde ufacık bir ilçe kongresinden dahi haberdar olan Sayın AKP
Genel Başkanının da bunlardan haberi vardır.
Sayın Başkan, eğer bütün bunlarla
ilgili bir aklama mekanizması olmasaydı o 17-25 Aralıktan sonra,
Yüce Divan gerçekten gerçekleşseydi aslında Türkiye'nin itibarı
da böyle zedelenmiş olmayacaktı. Tıpkı o gün ne
yapılıyorsa, Meclis soruşturma komisyonu 4 bakanla ilgili o
zaman çalışmalarını sürdürürken internete erişim
yasağı, iç güvenlik paketi, mülki amirlere tutuklama yetkisi gibi
yasa tasarıları gündeme gelmişti; işte, bugün de OHAL
süreciyle aynı benzerliği gösteriyor. Dış güçler bizi
çekemiyorlar. falan değil; gerçekten çekilemeyen bir durum var, halk artık
sizi çekemiyor demek istiyorum.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kerestecioğlu.
Sayın Özel, buyurun.
26.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, tüm şehitleri ve
hayatını kaybeden gazileri rahmetle andığına,
İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıç, Kocaeli Milletvekili
İlyas Şeker ile İzmir Milletvekili Kerem Ali Süreklinin
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine ve
Türkiyenin rezil edilmesinin esas sorumlusunun Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarı olduğuna ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Hem tarihteki şehitlerimizi, gazilerimizi,
gazilerimizden hayatını kaybedenleri hem de dünkü vahim kazada
hayatını kaybedenleri rahmetle anıyoruz.
Dün akşam, daha doğrusu iki gündür, üç
gündür Adalet ve Kalkınma Partisinin Türkiyeye ne
yaşattığı ve kendisinin neler yaşadığı,
neler hissettiği ortada, iki gündür Meclisteki durumları da ortada.
Tabii, kendilerinin kullandığı tabirleri
kullandığımı baştan söyleyerek şunu söyleyeyim:
Dün akşam, gece yarısı mesajıyla bu sabah apar topar saraya
çağrılan milletvekillerinden Sayın Şeker, Sayın
Dalkılıç ve Sayın Sürekli sarayın ellerine
tutuşturduğu kâğıtları gelip burada okudular ve o
kağıtları okurken Sayın Şeker zehir gibi konuşuyordu,
Sayın Dalkılıçın elinde ak trollerin internette bizi
korkutmak için koydukları kılıç da değil balta görüntüleri
vardı, Sayın Sürekli de kendisine yakışır bir
şekilde sürekli hakaret etti Genel Başkanımıza.
Ama şunu söyleyelim: Kadın-erkek
meselesini gündeme getirip saptırmak isteyene, benim Kadın-erkek
eşitliği fıtrata aykırı. diyen bir genel
başkanım yok. Benim Börek yapmayı bilmeyenin yuvası
dağılır. diyen bir bakanım da yok. Benim, koluna
taktığı saatin faturası yerine kanıt diye peçete
sallayan bir bakanım da yok ve benim yönettiğim ülkede, bizim
partimizin yönettiği hükûmette devletin parasıyla tutulmuş bir
avukat Amerikaya gidip de Amerikada Hakan Atillayı savunurken Halkbank
Genel Müdürü Süleyman Aslan arsızca rüşvet alıyordu, biz bile
utanıyorduk. deyip bunun kanıtlarını sunmadı. O
avukatın hazineden ödeniyor maaşı, hazineden ödeniyor o
avukatın parası ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Hakan Atillayı savunmak
için Türkiye Cumhuriyeti devletinin parasını verdiği avukat,
sizin önce genel müdür yaptığınız, 17-25te alıp daha
sonra yönetim kuruluna atadığınız adamın arsızca
rüşvet aldığını söylüyordu. Ayrıca, sizin burada
akladığınız bir bakana 45-50 milyon euro rüşvet
verdik, kardeşine 2,5 milyon TL. deyince avukatı gidip dekontu
sunuyor mahkemeye ve bunlar ortada dururken yani daha iki hafta önce
verdiğiniz gaflet notasıyla savunduğunuz adam şimdi bir
şeyler söylerken Kumpas kuruldu. diyorsunuz. Evet, Türkiye'nin
uluslararası itibarına kumpas kurulmuştur, Türkiye'nin
uluslararası marka değeri düşürülmektedir, Türkiye rezil rüsva
edilmektedir. Milletçe utanıyoruz ama bu işi yapan Reza Zarrab, Hakan
Atilla, Süleyman Aslan taşeron, esas işveren, üst işveren
karşımızdadır: Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı.
Bunun hesabı sorulur, yargıda da sorulur, sandıkta da sorulur.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Özel.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Sayın
Başkanım, ismimi anarak sataşmıştır sayın
grup başkan vekili.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet, aynen cevap verdim,
aynı üslupla.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul)
Sataşmadan söz istiyorum efendim.
BAŞKAN Sayın Dalkılıç,
buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
3.- İstanbul Milletvekili Halis Dalkılıçın,
Manisa Milletvekili Özgür Özelin yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
CHP Grup Başkan Vekilimiz biraz önce hem benim
ismimi andı hem Cevdet Beyin ismini andı hem Sayın Süreklinin
ismini andı
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hepsini bilerek andım.
HALİS DALKILIÇ (Devamla)
dedi ki: Külliyede
saraya davet edildi. Bu üç arkadaşımız da hiçbir yere davet
edilmedi, Meclis açıldı açılalı buradalar; bir.
İkincisi: Cumhurbaşkanımız milletvekillerimizle rutin olarak
toplantılar yapıyor memleketin geleceğine dair, ülkenin
sıkıntılarını, ülkenin açmazlarını müzakere
etmek üzere. Tabii, Cumhuriyet Halk Partisinin gündeminde böyle bir şey
olmadığı için yapılan toplantıların her birinde
milletvekilleri, Sayın Genel Başkanın yaptığı
gibi, elinde kâğıt
Benim elimde kâğıt falan yoktu ve
herhangi bir yerden kâğıt tutuşturulmaz, AK PARTİ
milletvekilleri kendi özgün fikirlerini söyler. Elde kâğıt sallamak,
sürekli sallamak Cumhuriyet Halk Partisinin geleneğidir yani onu milletimiz
de biliyor, biz de biliyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul)
İktidarınızı sallıyoruz. İktidarınız
sallanıyor, evet, kâğıt değil. İktidarınız
sallanıyor.
HALİS DALKILIÇ (Devamla) -
Dolayısıyla bu sallamaların, bu iftiraların Cumhuriyet Halk
Partisine bir faydası yok.
Gerçekten, şu anda, şunu söylüyoruz:
Küresel olarak Türkiyeyi, tüm milletimizi hedef alan bir küresel komployu
Cumhuriyet Halk Partisinin burada da eş zamanlı olarak onun bir
parçası gibi hareket etmesi bizi üzüyor.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Avukatlar niye
söylüyor öyle?
HALİS DALKILIÇ (Devamla) - CHP gibi köklü bir
partiyi, gerçekten, millî, yerli ve bu ülkenin menfaatlerini ön planda
tutacağı bir muhalefet anlayışına davet ediyorum.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Biz de mi
ortak olalım size? Suç ortaklığınıza biz de mi ortak
olalım?
HALİS DALKILIÇ (Devamla) -
Dolayısıyla biraz önce Sayın Özelin söylediği, bizim
sarayda olduğumuz ve toplantıda olduğumuz tamamen -her iddia
gibi- boş bir iddiadır. Bütün arkadaşlarımızla biz
buradaydık.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyor, iyi
çalışmalar diliyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) Saraya
çağırmıyorlar mı sizi yoksa?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Dalkılıç.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Cumhuriyet Halk Partisinin
böyle bir derdi yok. dedi. Öncesinde söylediği, memleket meselelerini
konuşmak ve ülkenin çıkarlarını savunmak. CHPnin böyle bir
derdi olmadığını söylemek partiye doğrudan
sataşmadır. Cevap hakkımı kullanmak istiyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bir
eleştiridir Sayın Başkanım yani hiç mi eleştiri
yapmayacak? Senin bir derdin yoktur
o da Vardır. diyor. Sonuçta
halkımız bütün bunları değerlendirecek Sayın
Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ben kürsüden istedim ama
sizden istemek gerekiyorsa sizden de isteyelim.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Hayır,
burada Benim derdim vardır. diyebilir.
BAŞKAN Son olarak, yeni bir sataşmaya
mahal vermeden bir açıklama yapın Başkanım.
Saat 16.00 oldu arkadaşlar. 14.00te Genel
Kurulu açtık, iki saat oldu gündeme geçemedik. Rica ediyorum
4.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, İstanbul Milletvekili
Halis Dalkılıçın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
zaten, esas mesele bu. Sayın Elitaş diyordu ki: Benim istediğim
İç Tüzük değişikliğini yapın. Biliyorsunuz, saat
18.00i buluyor, grup önerileri bitmiyor. Ne yapalım? Yoklamayı
kaldıralım. Ne yapalım? Grup önerisini
kısaltalım. Ne yapalım? Geçmiş tutanak hakkında
konuşmayalım. Ne istediyse verdiniz grup olarak Elitaşa.
Sonuç: Aynı saatte başlıyor. O gün de dedim, hiçbir şey değişmez.
Yönetim mantığı değişmedikten sonra, tek
başına Ben yaptım, oldu. mantığı
değişmedikten sonra siz istediğiniz kadar
uğraşın. Deve o delikten geçmez sanıyorsunuz ama Allah
isterse ya deliği büyütür ya deveyi küçültür. Elitaşın da kulağına
küpe olsun. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, gelelim, üç sayın milletvekilinin
zehir gibi, elde balta ve sürekli hakaret etmelerine. Bunu bilerek söyledim.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Biz hakaret
etmeyiz.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Şunu söylüyorum: Siz,
ana muhalefet partisinin liderine Eline tutuşturulan kâğıt.
derseniz, sizin sarayın kapıkulu olduğunuz da
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Biz hakaret
etmeyiz, biz iftira da etmeyiz.
BAŞKAN Sayın Dalkılıç, lütfen
ama, lütfen
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) -
eline saraydan
kâğıt tutuşturulduğunu da, saray size ne söylerse
onları söylemeniz de, düne kadar aklınızda yoktu da şurada,
yerinizden, yahu memlekette ne sorunlar oluyor, ilinizin bir tane sorununu dile
getirmiyorsunuz da bugün mü aklınıza geldi? Hemen gelmişsiniz
erkenden, tık tık, 15 kişinin içine girelim
Hiç mi memleketin
sorunu yoktu? Memleketin sorunlarını konuşuyormuş! Gidip
gelip de bir kere söz aldığını görmedik ama talimatı
aldınız, zılgıtı yediniz.
Sallıyorsun. diyor; sallıyoruz, elimizle
adalet ağacını tuttuk, devletin tepesinde iğreti
duranları adalet ağacının dizinin dibine düşürüp hesap
vermek için var gücümüzle sallıyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar) Sallıyoruz, yıkılacaksınız, bu
iktidar yıkılacak, Türkiye kazanacak.
AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum)
Yıkamazsınız, yıkamazsınız.
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) Halk
yıkacak, halk, halk.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisi
vatan, millet mücadelesi veriyor ve bu hırsızlığı, bu
haksızlığı, bu yolsuzluğu bir millî mücadele olarak
görüyor.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Adalet ağacı
değil, FETÖnün ağacını...
BAŞKAN Sayın milletvekillerimiz
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Milletvekillerimize, milletin seçtiği milletvekillerine, tıpkı
Cumhuriyet Halk Partili vekiller gibi millet tarafından seçilmiş olan
vekillerimize kapıkulu demiştir, açık bir
sataşmadır, bu çerçevede söz talep ediyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Özür dilesin, özür.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sen ana muhalefete eline
tutuşturuldu de
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Yeni bir sataşmaya mahal vermeyelim, siz
tecrübeli bir siyasetçisiniz.
5.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Manisa
Milletvekili Özgür Özelin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; aslında buradan Özgür
Beye söylenecek, tam da Özgür Beyin üslubu çerçevesinde bir cümle var ama
bizim kastımız burada Meclis çalışsın, yoksa laf
yarıştırmak değil. Emin ol var, Özgür Bey, aynı üslup,
aynı dil çerçevesinde söyleriz.
Kıymetli arkadaşlar, sabahki
toplantıya ben katıldım. Özgür Bey, suizanla
davranıyorsunuz. Bilmediğiniz,
katılmadığınız, kimin
katıldığını da bilmediğiniz bir toplantıyla
ilgili kendi kafanızdaki vehimler çerçevesinde bir mantık
üretiyorsunuz. Bu doğru değil, bu doğru değil.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O bir bilgiyle mi söylüyor,
Genel Başkanın eline kâğıt tutuşturulmuş,
bilgiyle mi söylüyor?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Bakın,
ben o toplantıdaydım, bizim orada konuştuğumuz konular, her
vekilin kendi iline ilişkin problemlerdi, bunlar konuşuldu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onu söyleseymiş.
MUSTAFA KÖSE (Antalya) Sana mı
soracağız ya ne söyleyeceğimizi?
MARKAR ESEYAN (İstanbul) Her sabah elinize
bir kâğıt tutuşturuluyor her sabah.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Ayrıca,
çok ayıp yani Vekillerin eline kâğıt tutuşturuldu da geldi
konuştular burada. Sizin ellerinize kâğıt mı
tutuşturuluyor gelip konuşuyorsunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Aynı söylediği
şeyi söyledim ben, Genel Başkanınızın eline
kâğıt tutuşturulmuş. dedi.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Ama, Özgür
Bey, sizin arkadaşlarınız deminden beri zehir zemberek laflar
ediyor, sizin kulaklarınıza onlar müzik notaları gibi geliyor
galiba.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onu sizin
kulağınız duyacak, cevap verecek, benim işim sizinkileri
duyup cevap vermek.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Ben duyuyorum
ama bütün onlara karşı cevap vermeye kalkarsam emin olun
karşılıklı cevaplarla birbirimizi germekten öte bir
şey yapmayız. Dolayısıyla, şu Meclisin müzakere
mantığına uygun bir tarzda dil hususunu hatırlarsınız
dün akşam da konuşmuştuk o yaşanan vahim olay çerçevesinde,
sonrasında. Buna hepimiz dikkat edelim, lütfen siz de dikkat edin,
arkadaşlar da dikkat etsin, bizim arkadaşlar da dikkat etsin, hepimiz
edelim.
Burada milleti temsil eden Meclisin vekilleri lütfen
kullandıkları eleştiri ifadelerinde, eleştiri kelimelerinde
şunu unutmasınlar: Söylenen söz ne kadar geniş çevreye gider, ne
kadar rasyonel, akla ve vicdana uygun olursa söyleyen kişi için o kadar
iyidir; bizim yaklaşımımız bu.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kayda geçsin Sayın
Başkanım.
Kullandığım ifadeleri daha önce
hiçbir milletvekili için kullanmadığımı hepsi biliyor. Ne
dedilerse tekrar ettim ve başında, tutanağa bakılırsa
üç milletvekilinin kullandığı ifadeleri kullanarak devam
edeceğim dedim, ele tutuşturulan kâğıt ve sonra diğer
şeyleri söyledim. Ben ne duyduysam aynıyla söyledim, benim üslubumda
olan bir şey değil, arkadaşların üslubunun
tekrarıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Önce Bostancıya kürsüden
ayrılırken bir teşekkür edemedim, teşekkür ediyorum
Sayın Bostancı.
Teşekkür ediyorum Sayın Özel.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Bostancı, sizi
dinliyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Özel
mesela kapıkulu dedi. Hangi arkadaşımız kapıkulu
dedi CHP vekillerine? Demedi. Siz aynı dil üzerinden gitmediniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam. Hayır canım,
eline tutuşturulmuş kâğıttaki üslup neyse o üslubu
söylüyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Ateşli bir
dille konuştunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Canım açın
bakın tutanağa, aynı üslupla cevap vereceğim diyorum.
BAŞKAN Sayın Bostancı, grup
başkan vekili olarak söz hakkınız devam ediyor.
Buyurun.
VI.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının,
Mısırda El Ravda Camisine düzenlenen saldırıda ölenlere
Allahtan rahmet dilediğine, Amerikada devam eden davaya ve Rıza
Sarrafın ifadelerine, yaşanan bu mahkeme olayının millet vicdanında
bir kumpas olarak değerlendirildiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
Öncelikle, Mısır Kuzey Sinada DEAŞ
örgütü tarafında El Ravda Camisine düzenlenen saldırıda
ölenlerin sayısı 310 kişiye çıktı, bunların 27si
çocuk; hepsine Allahtan rahmet diliyorum. 24 Kasım Cuma günü
yaşanmıştı bu hadise. Türkiye de 27 Kasım günü bir
günlük millî yas ilan etmişti. Aslında bu coğrafyada peş
peşe canlı bombalarla nasıl kitlesel kıyımlar
yapıldığını her gün haberlerde görüyoruz. Orta
Doğu coğrafyasında insanların ölümü kimi ülkelerde,
gelişmiş ülkelerde nasıl bir anlam ifade ediyor? Zannediyorum,
buradaki bütün siyasi partiler o konuda bir kanaat sahibidir. 40 kişi, 50
kişi, 100 kişi ölmüş, bunun bir değeri yok.
İnsanları birer kemiyet olarak görüyorlar, birer keyfiyet olarak
değil. Aslında, şu coğrafyada yaşanan kan,
vahşet, dram, bütün bunlar bu coğrafyadaki insanların
aralarındaki her tür tartışmaya, siyasi rekabete,
farklılıklarına rağmen kaderlerinin nasıl ortak
olduğunu, nasıl birbiriyle bağlantılı olduğunu
gösteren bir hadisedir. Öncelikle bunun altını çizmek istedim.
İkincisi: Bu Amerikadaki dava konusu.
Türkiyede 6ncı Filo meselesinden bu yana
Amerikanın siyasetini, attığı her adımı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
emperyal bir
ülkenin stratejisi ve taktiği olarak görenler, böyle bir müktesebat
oluşturanlar, şimdi Amerikan adaletinin uluslararası bir davaya
ilişkin yaptığı yargılamayı adaletin tahakkuku
olarak değerlendirmiyorlar mı, insan aklını yiyor yani o
müktesebat ve bugünkü yaşananları yan yana koyduğunuzda bana çok
tuhaf geliyor, eminim milletimize de tuhaf geliyordur.
Rıza Sarraf denilen adam konuşuyor. Savcı
soruyor: Niçin daha önceki beyanların yalandı? diyor. Çünkü
kendimi kurtarmak istiyordum. diyor. Peki, şimdi
Şimdi
doğruyu söylüyorum. Niçin? Çünkü yine kendini kurtarmak istiyor. Acaba
doğruyu söylüyor mu? Bırakın her türlü
tartışmayı, siyasi pozisyonu, her şeyi, bu adam orada
nasıl bir anlaşmaya vardı, ne söyleyerek kurtuluş ümidini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bostancı, sözlerinizi
tamamlayın.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
dün yalan
söyleyerek elde etmek istediği -ki sonuçta insani bir şeydir,
çıkmak istiyor- bugün savcılıkla iş birliği içerisinde
söylediklerinin doğruluğuna kim ölçü teşkil edecek, ne ölçü
teşkil edecek? Daha ne olup bittiğini bilmeden, söylenen her sözün
arkasından adaletin tecelli ettiği gibi bir izlenim yaratmaya
çalışmayı da ayrıca çok yanlış bulurum. Siyaseten
söyleyebilirsiniz ama bütün bunların millet vicdanında bir
karşılığı var. Milletin vicdanında bunun
karşılığı, yaşanan bu mahkeme olayının
bir kumpas olduğudur.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bostancı.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) - Biz burada yargılansınlar diyoruz, Amerikada
değil.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, özür dilerim sizden.
BAŞKAN Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Şimdi, Rıza
Sarraf için Suçsuzdur. diyen Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan. Rıza Sarraf için Hayırseverdir. diyen Sayın
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan. Rıza Sarraf için Cari
açığımızı kapattı. diyen Sayın
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğandır. Türkiye'den, 5 bine
yakın tutuklu Türk vatandaşımız var. Bu siyasi iktidar yurt
dışında tutuklu bulunan hiçbir Türk vatandaşıyla
ilgilenmiyor, sabah akşam Rıza Sarraf, sabah akşam Rıza
Sarraf diyor siyasi iktidar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanal,
tutanaklara geçmiştir.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bir insan,
Sayın Başkanım, hayırseverlik de yapmış olabilir,
önceden düzgündür, sonradan hırsızlık da yapmış
olabilir.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Ama hep böyle! Hep böyle! Herkes mi kumpasçı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) On beş günde mi
değişiyor Hocam ya!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bir dakika
Bir
dakika
Sonuçta bu acele ne? Bu acele ne? Mahmut Bey, siz de bir hukukçusunuz.
Niye acele ediyorsunuz?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bostancı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
tamam acele değil de
Keşke birazcık acele edip elimizi çabuk
tutsaydık da Rıza Sarrafı burada yargılasaydık, suçu
burada ortaya çıksaydı.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Evet, biz bunu söylüyoruz yani.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Türkiye'nin de millî
menfaatleri dünyanın gözü önünde bu kadar zedelenmeseydi. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) O zaman
hayırsever görüyorlardı.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan, Sayın Naci Bey, AK PARTİnin Grup Başkan Vekili
Mahmut Tanal, acele ne? diyor. Şimdi, kendilerine
MUSTAFA KÖSE (Antalya) Ya, Başkanım
böyle bir usul mü var ya! Allah aşkınıza ya! Böyle bir usul mü
var?
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yanındaki
Sayın Doğan Bey iyi bir hukukçudur.
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın
Başkanım, bitiyor. Ceza Muhakemesi Kanununun
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bitiyor Sayın
Başkanım. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA KÖSE (Antalya) Ya, Mahmut Tanal ayrı
bir grup mu kurdu bu Mecliste? Ayrı grubu mu var Mahmut Tanalın bu
Mecliste?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
MAHMUT TANAL (İstanbul)
309uncu maddesi
uyarınca bu söylenilen beyanlarla yargılamanın iadesi hükümleri
doğmuştur. Türkiyede yeniden yargılansın. O beyanlarla kim
suça katılmışsa
Türkiye bu konuda aklansın.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tanal, teşekkür
ederim.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Komisyonların başkan, başkan vekili,
sözcü ve kâtip seçimine ilişkin tezkereleri vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Tezkereler
1.- Avrupa Birliği Uyum Komisyonu Geçici
Başkanlığının, başkan, başkan vekili, sözcü
ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/1359)
Sayı:
10737363-130.05-190460 30/11/2017
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu, başkan,
başkan vekilleri, sözcü ve kâtip seçimi için 29/11/2017 Çarşamba günü
saat 20.00de toplanmış ve kullanılan 14 adet oy
pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adları ve
soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen
oyu almışlardır.
Bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Mustafa
İsen
Sakarya
Komisyon
Geçici Başkanı
Başkan: Mehmet Kasım Gülpınar (Şanlıurfa) 14 oy
Başkan Vekili: Cengiz
Aydoğdu (Aksaray)
14 oy
Başkan Vekili: Selina
Doğan (İstanbul)
14 oy
Sözcü: Zehra
Taşkesenlioğlu (Erzurum)
14 oy
Kâtip: Mithat Sancar (Mardin)
14 oy
2.- Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu Geçici
Başkanlığının, başkan, başkan vekili, sözcü
ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/1360)
Sayı: 81296682-130.05-190690 29/11/2017
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Güvenlik ve İstihbarat
Komisyonu, başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimi için
29/11/2017 Çarşamba günü saat 20.00'de toplanmış ve
kullanılan 11 adet oy pusulasının tasnifi sonucu,
aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler
karşılarında gösterilen oyu alarak, İç Tüzük'ün 24'üncü
maddesi uyarınca başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip
seçilmişlerdir.
Bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Mustafa
Hilmi Dülger
Kilis
Komisyon
Geçici Başkanı
Başkan: Alpaslan Kavaklıoğlu (Niğde) 10 oy
Başkan Vekili: Murat
Alparslan (Ankara)
9 oy
Sözcü: Mehmet Altay (Uşak)
9 oy
Kâtip: Murat Baybatur (Manisa)
9 oy
3.- İçişleri Komisyonu Geçici
Başkanlığının, başkan, başkan vekili, sözcü
ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/1361)
Sayı:
65766554-130.05/190600 29/11/2017
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İçişleri Komisyonu,
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimi için 29/11/2017
Çarşamba günü saat 20.00'de toplanmış ve kullanılan 16 adet
oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adları ve
soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen
oyu alarak, İç Tüzükün 24üncü maddesi uyarınca başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip seçilmişlerdir.
Bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Hüseyin
Özbakır
Zonguldak
Komisyon
Geçici Başkanı
Başkan: Celalettin
Güvenç (Kahramanmaraş) 13 oy
Başkan Vekili: Ayhan
Sefer Üstün (Sakarya) 12 oy
Sözcü: Mustafa Baloğlu (Konya) 12 oy
Kâtip: Ayhan Gider (Çanakkale) 12
oy
4.- Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu
Geçici Başkanlığının, başkan, başkan vekili,
sözcü ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/1362)
Sayı:90603329-130.02/190662 29/11/2017
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği
Komisyonu, başkan, 2 başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimi için
29/11/2017 Çarşamba günü saat 20.00'de toplanmış ve
kullanılan 16 adet oy pusulasının tasnifi sonucu,
aşağıda adları ve soyadları yazılı üyeler
karşılarında gösterilen oyu alarak, İç Tüzük'ün 24'üncü
maddesi uyarınca başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip
seçilmişlerdir.
Bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Şenal
Sarıhan
Ankara
Komisyon
Geçici Başkanı
Başkan: Radiye Sezer
Katırcıoğlu (Kocaeli)
14 oy
Başkan Vekili: Bennur
Karaburun (Bursa) 15 oy
Başkan Vekilli :Candan
Yüceer (Tekirdağ)
14 oy
Sözcü: Ali İhsan Yavuz (Sakarya) 14 oy
Kâtip: Dirayet Taşdemir (Ağrı)
13 oy
5.- Plan ve Bütçe Komisyonu Geçici
Başkanlığının, başkan, başkan vekili, sözcü
ve kâtip üye seçimine ilişkin tezkeresi (3/1363)
Sayı:13922241-130-00000190689 30/11/2017
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Plan ve Bütçe Komisyonu,
başkan, başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimi için 29/11/2017
Çarşamba günü saat 20.00'de toplanmış ve kullanılan 27 adet
oy pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adları ve
soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen
oyu alarak, İç Tüzükün 24üncü maddesi uyarınca başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip seçilmişlerdir.
Ertuğrul
Kürkcü
İzmir
Plan
ve Bütçe Komisyonu
Geçici
Başkanı
Başkan: Süreyya Sadi
Bilgiç (Isparta) 27 oy
Başkan Vekili: Mehmet
Şükrü Erdinç (Adana) 24 oy
Sözcü: Abdullah Nejat Koçer (Gaziantep) 24 oy
Kâtip: Emine Nur Günay (Eskişehir)
24 oy
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
bilgilerinize sunulmuştur.
Komisyon başkanı, başkan vekili,
sözcü ve kâtip üyeliklerine seçilen milletvekillerimize hayırlı olsun
diyor, görevlerinde başarılar diliyorum.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.07
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.28
BAŞKAN: Başkan Vekili Yaşar TÜZÜN
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
-----0-----
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 31inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş
bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya ve
arkadaşları tarafından, küçükbaş hayvancılık
sektöründeki olumsuz gelişmeler nedeniyle bu sektörün tüm alanlardaki
sorunların tespit edilerek kalıcı çözüm yollarının
bulunması amacıyla 28/11/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30
Kasım 2017 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
30/11/2017
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 30/11/2017 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Erkan
Akçay
Manisa
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
28 Kasım 2017 tarih, 2507 sayıyla TBMM
Başkanlığına Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya ve
arkadaşlarının verdiği küçükbaş hayvancılık
sektöründeki olumsuz gelişmeler nedeniyle, bu sektörün tüm alanlardaki
sorunlarının tespit edilerek kalıcı çözüm
yollarının bulunması amacıyla Meclis
araştırması açılmasına dair önergemizin
görüşmelerinin 30/11/2017 Perşembe günkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Adana
Milletvekilimiz Mevlüt Karakaya
Buyurun Sayın Karakaya. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
olarak bugün de, kanayan yaramız tarımsal üretimin ana
damarlarından biri olan hayvancılığın alt dalı küçükbaş
hayvan yetiştiriciliğinin sorunlarını gündeme
taşıyoruz. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkelerin gelişmişlik düzeyi belirlenirken
kullanılan önemli kriterlerden bir tanesi de kişi başına
tüketilen hayvansal besin miktarı. Hayvansal protein tüketimi ile
kalkınma ve gelişmişlik düzeyi arasında sebep-sonuç
ilişkisi olduğu bilimsel bir gerçektir. Ülkemizde günlük hayvansal
protein tüketimi 33 gram, Amerika Birleşik Devletlerinde 70, Avrupa
Birliği ülkelerinde bu oran 60 gram düzeyinde. Unutmamak gerekir ki bütün
canlılar âleminde et yiyenler ot yiyenlere üstün gelirler ve onları
yönetirler.
Değerli milletvekilleri, şunu baştan
çok iyi anlayıp anlatmamız gerekir: Tarım konusu
açıldığında Tarımsal üretimin katma değeri
düşüktür. karşı duruşunun sebebi de bu eksikliklerdir.
Eğer siz tarımsal faaliyetler içerisinde
hayvancılığı ihmal ederseniz, bitkisel üretimle
hayvancılığı entegre etmezseniz elbette
yanlışlara da kananlar olur. Bu memlekette buna kanan Tarım
Bakanları da oldu.
Hayvancılık, tarımsal üretimin amiral
gemisidir. Hayvancılık, üretilen tarımsal katma değerin
lokomotifidir. Ürettiğiniz bitkisel ürünleri yani arpayı,
yulafı, fiği, korungayı, mısırı, sapı,
samanı ancak hayvanın boğazından geçirip ete, süte, yoğurda,
peynire, deriye, tüye, yüne dönüştürürseniz o zaman kazanç olur, o zaman
katma değer oluşur. Bunlar, Yüce Yaradanın insanoğluna
bahşettiği doğal, canlı gıda ve katma değer
fabrikalarıdır. Bugün, maalesef, Türk tarımının amiral
gemisi hayvancılık yaralıdır, pusulası ve rotası
yoktur.
Ülkemizde hayvancılığın toplam
tarımsal gelir içerisindeki payı sadece yüzde 25tir.
Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 40ın altında
değildir. Bizim öncelikle bu yapısal sorunu düzeltmemiz lazım.
Bunun yolu da ithalat değil, MHP sloganıyla, söylemiyle, üretim,
inadına üretimdir.
Değerli milletvekilleri, küçükbaş
hayvancılığın sorunlarını da elbette
tarımın yapısal sorunlarından, hayvancılığa
ilişkin genel sorunlardan ayrı düşünmek, ele almak mümkün
değil. Küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine özgü sorunlar da
çok sayıda ve çok çeşitte. Bu kısıtlı süre içerisinde
hepsini buraya taşımamız elbette mümkün olmuyor.
Değerli milletvekilleri, hayvan
yetiştiriciliğini bir cümleyle anlatmak gerekirse Anası
olmayanın danası olmaz. şeklinde özetleyebiliriz. Küçükbaş
hayvan sayısı 2002de 31 milyon iken 2016da bu sayı 41 milyona
çıkmış. Ancak, damızlık hayvan üretimi yeterli
seviyede değil. Doğuran ve dolayısıyla sağılan
hayvan sayısını artırma zorunluluğumuz var.
Sağılan hayvan sayımız 2002de 21 milyon 600 bin
civarında iken 2016 yılında bu sayı 25 milyon civarına
çıkmış, bu artış yeterli değil. Yine, 2002
yılında kesilen koyun sayısı, 2016ya
baktığımızda değişmemiş.
Dolayısıyla, küçükbaş hayvancılığın mera
sorunu var, küçükbaş hayvancılığın damızlık
sorunu var, küçükbaş hayvancılığın yem sorunu var;
hepsinden önemlisi, çoban sorunu var, barınak sorunu var, örgütlenme
sorunu var, ürünlere olan talep sorunu var.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak ekonomimiz açısından bu kadar önemli olan bu sektörün
sorunlarının araştırılmasıyla ilgili bu vermiş
olduğumuz Meclis araştırması önergesini desteklemenizi arz
ediyoruz ve hepinize saygılarımı sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Derisini 1
liraya alan yok.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Karakaya.
Öneri üzerine Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına Hakkâri Milletvekilimiz Sayın Nihat Akdoğan
Sayın Akdoğan, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri)
Sayın Başkan, yeni görevinizde başarılar diliyorum.
Küçükbaş hayvancılığın
sorunları üzerine verilen araştırma önergesi üzerine partim ve
grubum adına söz almış bulunuyorum. Siz değerli
milletvekillerini ve zindanda tutulan, her gün bir davadan beraat eden
değerli eş genel başkanlarımı ve değerli vekil
arkadaşlarımı saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, doğu ve
güneydoğu mu diyelim, kürdistan mı diyelim, bölge mi diyelim;
daha önce küçükbaş hayvancılık üzerinden yani
hayvancılık faaliyetleri üzerinden geçinen vatandaşlarımız,
insanlarımız özellikle 2002den sonrasına baktığımızda,
hem yaylaya çıkma durumu hem oradaki faaliyetlerini yürütme
açısından da baktığımızda, sizin daha önce Biz
yasaklarla mücadele ediyoruz. dediğiniz yerde yaylacılık
faaliyetlerinden tamamen uzaklaştı. Yasaklamalar
İnsanların kendi hayvanlarını otlatabilmeleri için ve kendi
geçimlerini sağlayabilmeleri için yaylaya çıkan, üreten
insanların hepsi bugün şehirlerde başka bir yaşama
başlamışlar. Buradan gelenler, bu insanlar artık siz ne
kadar imkân sağlasanız dahi bu yaşamlarından vazgeçip oraya
gitmeyecekler. Peki, gidemedikleri zaman ne oluyor? Biz
dışarılardan Angus, dışarıdan et ithal ediyoruz,
bu da yetmezmiş gibi buradan saman ithal etmeye başlıyoruz.
Değerli arkadaşlar, sorunu çözmenin ana
kaynağında her şeyden önce bu güvenlikçi anlayıştan
vazgeçmemiz gerekiyor, yayla yasakları yüzünden
Sadece şu anda
Hakkâride yasaklanan yaylaların, meraların isimlerini saysam on
dakikaya rahatlıkla sığar. Her şeyden önce bu yasakçı
mantıktan vazgeçmenizi diliyorum. Bu konuda elbette birçok sorun var ama
bence bugün ülkenin en birinci, öncelikli sorunu dışarıya para
götürenler, vergi kaçıranların sorunu olmalıydı. Bir ülkede
-düşünebiliyor musunuz- devletin bütçesinden bir bakan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NİHAT AKDOĞAN (Devamla)
tek bir
çikolata aldığı için, o bakan istifa ediyor. Ama bu ülkede
Sayın Başkan, bir dakika rica
edeceğim.
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlamak üzere bir
dakika ek süre veriyorum.
NİHAT AKDOĞAN (Devamla) Çok
teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun Sayın Akdoğan.
NİHAT AKDOĞAN (Devamla) Bu ülkede 45
milyon dolar ile 50 milyon euro rüşvet alan bakan vardı, burada bu
Hükûmet onların araştırılmasına izin vermedi.
Bakın, korktuğunuz, çekindiğiniz
eş genel başkanlarımız her davadan bugün beraat ediyor. Siz
niye kaçıyorsunuz? Bence öncelikli sorunumuz: Toplumun önünde dürüstçe
siyaset yapan, dürüst olan, yasakları koymayan, toplumun önünü açan
siyasetçilerin olması gerekirken bugün eş genel
başkanlarımız siyaset, rehin alınıyor. Toplumun gerçek
gündemi de, böyle, toplumdan kaçırtılıyor. Her şeyden önce,
ben buradaki, bu sıralarda oturan milletvekillerinin halkın gerçek
gündemiyle, başkanlarını savunmak değil, onları
kurtarmak için değil, halkın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NİHAT AKDOĞAN (Devamla)
sorunlarıyla ilgilenmeleri gerektiğini düşünüyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Akdoğan.
Şimdi söz sırası Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Edirne Milletvekilimiz Okan Gaytancıoğluna
aittir.
Sayın Gaytancıoğlu, buyurun efendim.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
CHP GRUBU ADINA OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, evet, gerçek gündeme
döndük. Gerçekte ne var? Çiftçinin alın terinin
karşılığını alamaması var. Bakın, siz
hayvan ithalatına başladığınız günlerden beri
yani son üç dört aydan beri, yoğun başladığınız günlerden
beri, tam, kuzunun, koyunun baskül dediğimiz bu
ağırlığı 5 lira birden düştü. Bu kime
yaradı? Bu, ithalatçıya yaradı; bu, aracılara yaradı;
çiftçiyi yine görmezden geldiniz. Hâlbuki biz bir dönem bütün dünyaya
canlı hayvan ihraç ederdik, ihraç eden bir ülke konumundaydık, hele
1980 yılında koyun sayısı insan sayısından
fazlaydı. 1990 yılında 45 milyon koyunumuz vardı,
şimdi 30 milyona düştü. Keçi sayısı aynı. Nüfusumuz da
1990 yılında ne kadardı? 54 milyondu. Şimdi ne kadar
nüfusumuz? 80 milyon. Yani hem istediğimiz şekilde sağlıklı
bir gıdaya kavuşamıyoruz hem de sorunu çözmek için bir
çalışma yapmıyorsunuz. Türkiye bir tarım ülkesi,
topraklarının çok önemli bir varlığı mera
varlığı ama meralarımız boş; ot var, hayvan yok.
Neden? Çünkü öyle bir borçlandırdınız ki çiftçiyi başka bir
şey düşünmüyorsunuz. Her şeyi ithalatla çözmeye
çalışıyorsunuz, saman ithalatından tutun, buğday
ithalatına, mısır ithalatına, arpa ithalatına;
bunların her biri yem kaynağı. Yem pahalı olunca tabii ki
çiftçi ne yapıyor? Köyden kente göç ediyor, alıcısı yok,
siz de çözümü ithalatta buluyorsunuz.
Bakın, bugün Bakan bir açıklama
yapmış, çok ilginç olduğu için bunu söylemek istiyorum,
Sayın Tarım Bakanı Fakıbaba demiş ki: İthal et
sağlıklı ama arada kaçan olabilir. Demek ki kabul ediyorsunuz.
Ya, niye kendi çiftçinizi desteklemeyi düşünmüyorsunuz da başka
ülkelerin çiftçilerine kucak kucak para veriyorsunuz? Sizin bu
politikalarınızdan dolayı et üretimi düştü.
İstatistiklere baktınız mı? Yüzde 23 oranında
kırmızı et üretiminde düşüş var. Tam 5 milyar dolar
para verdiniz yedi yılda, ne oldu? Kıyma fiyatı düştü mü,
kuşbaşı et fiyatı düştü mü? Çözüm çok kolay.
Bakın, biz daha bunun kitabını bir sene önce yazdık, size
de gönderdim: Türkiyede Küçükbaş Hayvancılığın
Sorunları ve Cumhuriyet Halk Partisinin Çözümleri Çözüm tek, üreten bir
ülke istiyorsanız destek vereceksiniz, başka bir çareniz yok, kamunun
kaynaklarını bütçe olarak çiftçiye vereceksiniz. Siz ne veriyorsunuz?
Siz, bankaların kaynaklarını çiftçiye borç olarak yüklüyorsunuz.
Sonra bu borcun altında çiftçilerimiz eziliyorlar, tarlalarını
ipotek etmek zorunda kalıyorlar. Bu çark
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Sayın
Başkan, bir dakika daha alabilir miyim?
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlamak üzere ek bir
dakika süre veriyorum.
Buyurun Sayın Gaytancıoğlu.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Bu borçla, çiftçinin daha fazla üretim yapması
mümkün değil. Bakın, siz iktidara geldiğinizde tam 1 milyar lira
borcu vardı çiftçinin; şu an tam 88 milyar lira borcu var. Yani
çiftçiyi desteklemiyorsunuz, alması gerekenin yarısını veriyorsunuz,
üstüne borç bindiriyorsunuz, köyden kente göç ettiriyorsunuz, çoluğunu
çocuğunu işçi etmek zorunda kalıyor çiftçiler, zor durumdalar,
tarlalarını satıyorlar, tarlalarını ipotek
ettiriyorlar. Bu böyle çözülmez. Çözüm nedir? Hep beraber bu öneriye destek
verelim, Türkiye hayvancılığının, küçükbaş
hayvancılığının sorunlarını çözelim.
Bakın, tam 1 milyon ton et üretiyoruz. Bunun
100 bin tonu küçükbaş hayvancılıktan geliyor, bu miktarı
artırabiliriz. Biz bunları konuşmuyoruz, neyi konuşuyoruz?
Başka bir konuyu konuşuyoruz ama bu konuları da konuşmakta
haklıyız. Gayrimillî miyiz, millî miyiz? Eğer siz hâlâ ithalatla
çözmeye çalışıyorsanız gayrimillîsiniz. Bunu da görmek
zorundasınız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Sırbistandan et getiriyorlar bunlar.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Gaytancıoğlu.
Öneri üzerine, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Çankırı Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Filiz. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Filiz, süreniz üç dakika.
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
FİLİZ (Çankırı) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisi üzerine AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Küçükbaş hayvanla ilgili, bakın, 2002de
31 bin olan hayvan varlığımız 2016da 42 bine yükseldi.
Burada biraz önce desteklerden bahsedildi, işte size destekler: Anaç koyun
desteği 25 TL, halk elinde ıslah desteği 70 TL, elit sürü için
taban sürüde 40 TL, gen kaynaklı destek için 80 TL, damızlık koç
tedariki için 200 TL ve her yıl 250 baş anaç süt koyunu için 5 bin TL
ödeme yapıyoruz Tarım Bakanlığı olarak.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Kaç kişiye
vermişsiniz, onu da söyle.
HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) Şimdi,
değerli arkadaşlar, tabii, olumsuz şartlar da var. Bu olumsuz
şartlar nelerdir, buna bakalım:
Şimdi, bir defa, ülkede Milliyetçi Hareket
Partisiyle beraber AK PARTİ Grubu olarak hassasiyetimizin olduğu en
önemli konu terör belası. Yaylalarda, kışlaklarda, otlaklarda terör
yüzünden maalesef küçükbaş hayvancılık yapılmayan bölgeler
var.
Tabii, göç var gerek doğu ve güneydoğuda
gerek İç Anadoluda. Seçim bölgem olan Çankırıda göçü
sanayicilikle durdurabildik.
Tabii, tüketim alışkanlığı
var yani mutfakta koyun, keçi eti yerine büyükbaş hayvan eti tercih
ediliyorsa burada, tüketim alışkanlığında bir
değişim var.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Yok, yok,
bulamıyor vatandaş.
HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) Mera
yetersizliği var ya da meraların kötü kullanımı var. Hep
beraber, el birliğiyle Mera Kanununu çıkarmamız lazım,
meraları amacına göre kullanmamız lazım.
Tabii, çoban sorunu var. Değerli
arkadaşlar, ülkede hangi köye giderseniz gidin her köyde bir Afgan çoban
var. Örneğin, köylü dayımızın kendi oğlu Ankarada
asgari ücretle çalışıyor, Afganistandan çoban getiriyor,
2.500-3.000 civarında maaş veriyor. Tabii, Hükûmetimiz buna da çare
arıyor. Sertifika alan her çobana Hükûmetimiz destek veriyor.
Bir de 2007-2008 yılları arasında
ciddi bir kuraklık yaşadı ülkemiz. Bakanlık destek vermeseydi
-samimi söylüyorum- hayvan varlığı, küçükbaş hayvan
varlığı sıfıra inerdi ve Bakanlığın
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) Bir dakika
daha isteyebilir miyim Başkanım.
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlamak üzere ek bir
dakika söz veriyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) On dakikaydı, beş
dakikaya kendileri indirdi Sayın Başkan. Hakikaten bunlara vermemek
lazım.
BAŞKAN Sayın Filiz, buyurun.
HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) Şimdi,
2007-2008 yılları arasında ülkede yaşanan kuraklıktan
dolayı vatandaş ot bulamıyordu, hayvanını kesiyordu.
Bakanlığın desteği sayesinde hayvan varlığı
belli bir seviyede tutuldu.
Şimdi, değerli arkadaşlar, kişi
başına hayvansal ürün, özellikle kırmızı et
tüketiminde söylüyorum, bakın, 2002de 6,1 kilogrammış yani
kişi başına kırmızı et tüketimi 6 kilo.
Hükûmetimiz döneminde, şimdi ne kadar? 14,7 kilo yani 15 kilo. Burada da
AK PARTİ iktidarının kişi başına millî geliri 2
bin dolardan alıp 11 bin dolara getirmesinin payı var
arkadaşlar. Et tüketimi artmış
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Fakirler
kurbandan kurbana et yiyor arkadaş ya.
HÜSEYİN FİLİZ (Devamla)
bu arada
ülkede nüfus artmış. Değişim ne burada? Yüzde 30
civarında. İthalat diyorsunuz, biz ithalatta küçükbaş
hayvanın kasaplık et ithalatını bugüne kadar yapmadık,
damızlık koyun ithalatı yaptık.
Sözlerime son verirken hepinizi saygıyla,
hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Filiz.
Sayın Karakaya, sisteme girmişsiniz. Önce,
nedir, gerekçeyi bir dinleyeyim.
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Sayın Başkan,
biraz önce kürsüdeki konuşmam sırasında yaptığım
bir karşılaştırmamın bir grup tarafından
yanlış anlaşılabileceğini düşünerek düzeltme
yapmak istiyorum.
BAŞKAN Kısa bir açıklama, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Adana Milletvekili Mevlüt Karakayanın, MHP grup önerisi
üzerinde MHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Teşekkür ediyorum.
Efendim, biraz önceki konuşmam
sırasında, kürsüdeki konuşmam sırasında et yiyen ve ot
yiyen karşılaştırması yapmamın ana gerekçesi,
hayvansal proteinin önemini vurgulamak için bunu bir metafor olarak
kullanmaktı, değilse hiçbir grubu ya da kesimi tahkir görmek
anlamında söylenmiş bir söz değildi. Yanlış
anlaşılmalara sebep olmaması açısından söz istedim.
Saygılarımı sunuyorum.
Çok teşekkür ederim efendim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Karakaya.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yerimden bir dakika katkı
yapmak isterim.
BAŞKAN Buyurun.
29.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, yapılan İç Tüzük
değişikliğiyle getirilen bazı uygulamalara ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Karakayanın
önergesini destekliyoruz. Yaptığı düzeltme de çok yerinde,
hakikaten böyle yanlış anlaşılmalara çok uygun. Ama mesela
bununla ilgili İç Tüzükte bir olanak vardı. Bunu bu akşam fark
etse, bir dahaki oturumda söz alıp düzeltebilirdi. Şimdi onu
dilekçeye döndürdü İç Tüzük değişikliği. Ben geçen gün
benzer bir hatayı düzeltmek için verdim ve Tutanak Dairesi ne
yapacağını şaşırdı E, söylenmiş laf,
bunu buraya
Ama kendin çıktığında yapıyorsun.
Aynı oturumda fark etti, çok da doğru yaptı, iyi yaptı. Bu,
İç Tüzükün bir yanı.
Bir de, ben sizin özgürlükçü
tavrınızı çok destekliyorum, iktidar partisi milletvekilleri de
bol bol konuşsun ama hani söz süresi yetmeyince beşinci dakikada
dönüp istiyorlar ya, şunu da bilsinler: On dakikaydı süreniz,
kendiniz beşe indirdiniz. Şimdi dönüp Başkanım
HALİL ELDEMİR (Bilecik) Üçe, üçe.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii, kendi önergesinde
beşe, öbür grupta üçe. On dakika süre vardı, üçe indirdiniz, sonra
dönüp Bir dakika verir misiniz? E, sen aldın yedi dakikayı elinden,
kendin kullandın o oyu. Bunu da böyle görmek lazım, altını
çizmek lazım.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Özel.
Sayın Ilıcalı, sisteme
girmişsiniz efendim. Önce bir gerekçenizi söyleyin.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Başkanım,
bugün 30 Kasım, gün bitti
BAŞKAN Talebinizi önce söyleyin,
vereceğim söz.
Buyurun.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Talebim şu: Bugün
30 Kasım, gün bitiyor, Dünya Şoförler Günü ve 30 milyon sürücü var.
Bir mesaj vermek isterim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Ilıcalı,
60a göre söz veriyorum.
30.- Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalının, 30
Kasım Dünya Şoförler Gününe ilişkin açıklaması
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) Çok teşekkür
ediyorum Değerli Başkanım.
Bugün 30 Kasım Dünya Şoförler Günü, her
geçen gün büyümeye devam eden ulaştırma sektörünün en temel yapı
taşlarından olan şoförlerimizin günü. Kimi zaman
canımızı, kimi zaman evlatlarımızı emanet
ettiğimiz, günlük hayatın akışında yerleri çok büyük
olan ama çoğu zaman emekleri fark edilmeyen bir meslektir. Bugün de trafik
kazalarına ve sürücülerimizin trafik kazalarına olan etkilerine
dikkat çekmek istedim.
2010 yılına göre 2016 yılında
nüfusumuz yüzde 8 düzeyinde artarak 79 milyon, aynı dönemde sürücü belgesi
sayısı yüzde 33,4 oranında artarak 28 milyona
ulaşmıştır. Ülkemizde sürücü sayımız her geçen
gün artmaktadır. İstatistiklere göre her gün 20
vatandaşımız trafik kazaları nedeniyle
yaşamını kaybederken 2016 yılında meydana gelen trafik
kazalarında 7.300 vatandaşımız hayatını
kaybetmiş, meydana gelen trafik kazalarında insan faktörü yüzde
98dir.
Bu manada, İçişleri
Bakanımızın dediği gibi Frene değil, kurala güven.,
Başbakanımızın dediği gibi Yolların kralı
değil, kuralı olur. Sürücülerimizin yorumsuz kurallara
uymasını buradan öneriyor ve kazasız belasız, güvenli
trafik diliyorum.
Size de çok çok teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Efendim, ben de bir kamyoncu
çocuğu olarak size teşekkür ederim, sağ olun Sayın
Ilıcalı.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Şoförlere
mazot indirimi yapsınlar, köprü geçişlerini düşürsünler.
BAŞKAN Sayın Sarıbal, sisteme
girmişsiniz, vaz mı geçtiniz?
ORHAN SARIBAL (Bursa) Hayır, vazgeçmedim.
BAŞKAN Talebinizi iletin lütfen.
ORHAN SARIBAL (Bursa) Bir açıklama oldu,
milletvekili arkadaşımız 2002de kişi başına 6,1
kilogram et tüketimi olduğunu söyledi, bugün 14,7 yani yüzde 100ün
üzerinde bir artışın olduğunu söyledi ama burada bir
yanılgı var, 2002 yılında sadece resmî kurumlarda kesilen
et kayıtlara geçiyordu. 2010 yılında AKP her zaman
yaptığını yine yaptı, sürekli yöntem ve model
değiştirerek
BAŞKAN 60a göre kısa bir açıklama
istiyorsunuz.
ORHAN SARIBAL (Bursa) Evet.
BAŞKAN - Buyurun, yerinizden
31.- Bursa Milletvekili Orhan Sarıbalın,
Çankırı Milletvekili Hüseyin Filizin MHP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ORHAN SARIBAL (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Biraz önce bir milletvekilimiz kürsüden, 2002
yılında kişi başına kırmızı et
tüketiminin 6,2 kilogram olduğunu ama 2016 sonu itibarıyla da 14,5
kilogram seviyesinde olduğunu ve yüzde 100ün üzerinde bir artış
olduğunu söyledi. Her zaman olduğu gibi Adalet ve Kalkınma
Partisi yine rakamlarla oynamıştı, kendi kafasına göre
hesap kitap yapmakla meşguldü çünkü 2002 yılında sadece kamusal
kurumlarda kesilen et kayıt altındaydı, onun
dışında hiçbir yerde kesimle ilgili bir kayıt yoktu ve o
gün halkın büyük bir kısmı kırsalda yaşıyordu.
Ben de kırdan gelen bir insan olarak, en çok et yediğimiz
alandır, en çok et yediğimiz kırdır. O yüzden rakamlar
2002yle kıyaslanmaz, 2002yle kıyasladığınız
zaman sadece matematiksel bir hata yaparsınız.
Açıklama yapma gereği duydum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sarıbal.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- MHP Grubunun, Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya ve
arkadaşları tarafından, küçükbaş hayvancılık
sektöründeki olumsuz gelişmeler nedeniyle bu sektörün tüm alanlardaki
sorunların tespit edilerek kalıcı çözüm yollarının
bulunması amacıyla 28/11/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30
Kasım 2017 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, şimdi
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırım ve arkadaşları tarafından, mevcut torba
yasada geçen maddelerin uygulanmasıyla tütün üreticilerinin ve tütün
ticareti yapan küçük esnafın yaşayacağı sorunların
belirlenmesi amacıyla 29/11/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin, ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30 Kasım 2017
Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 30/11/2017 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
29 Kasım 2017 tarihinde Adıyaman
Milletvekili Sayın Behçet Yıldırım ve arkadaşları
tarafından verilen 6042 sıra numaralı "Mevcut torba
yasasında geçen maddelerin uygulanmasıyla tütün üreticilerinin ve
tütün ticareti yapan küçük esnafın yaşayacağı
sorunların belirlenmesi amacıyla " Türkiye Büyük Millet
Meclisine verilmiş olan Meclis Araştırması Önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 30/11/2017
Perşembe günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere söz, öneri sahibi, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Bitlis Milletvekilimiz Mizgin Irgata aittir.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Sayın Irgat, süreniz beş dakika.
HDP GRUBU ADINA MİZGİN IRGAT (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi saygıyla
selamlıyorum. Grup önerimiz üzerine söz aldım.
Evet, aslında benden önceki grup önerisi de,
şu andaki konuşacağımız, tütünle alakalı
yaşadığımız grup önerisi de, gerçekten, şu anda
halkımızın, çiftçilerimizin, üreticilerimizin çok büyük oranda
sıkıntı yaşadığı, gerçek anlamda şu
anda bitme noktasına geldiği konuların
başındadır. Bu nedenle bu araştırma önergesinin de
oylarınızla kabul edilmesini ve gerçek anlamda çiftçilerimizin,
özellikle tütün üreticilerinin sorunlarının giderilmesini dileyerek
başlamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, tütün üreticilerinin
yaşadığı sıkıntıların aslında
tarihi bugün değil. TEKELin kapanmasından başlayarak
-aslında öncesinden- üretim için getirilen kotalarla başlayıp,
sonrasında, TEKELin özelleştirilmesiyle, gerçekten, her yıl 3
milyon dolar vergi veren TEKELin onun altında bir fiyatla, 2 milyon
dolara satılması sonrası, bu anlamda çiftçilerin, tütün
üreticilerinin yaşadığı sıkıntıların
tarihi o süreçten bugüne kadar başlamıştır. En son, burada,
bu Mecliste onaylanan, geçen torba yasadan sonra, bütün itirazlara rağmen
gerçekten, tütünün, çiftçinin önü tamamen kapatılmış ve yeniden
çiftçinin önüne göç gibi bir önlem, göç gibi bir tedbir konulmuştur.
Adıyamanda tütün üreticileri valilikle
görüşmek isterken, ifade özgürlüğünü kullanmak isterken maalesef bu
ülkede bu hakkını kullanmak isteyen herkes gibi copla, suyla, gazla
karşılaştı. Düşünün ki itiraz eden herkes; KHK
nedeniyle işinden atılanlar, kendi üretimini engelleyen,
kısıtlayan, yok eden, çiftçiyi aslında öldüren yasa
tasarılarına hayır diyen çiftçilerimiz maalesef gazla, copla
karşılaştı. Aslında, neoliberal partilerin, neoliberal
politikaların bir devamı niteliğinde, 2002de Hükûmet
olduğunuz ülkemizde maalesef TEKEL özelleştiğinde de burada,
Kızılay Meydanında kendisini ifade etmek isteyen, buna
hayır diyen binlerce işçinin de maalesef sesi duyulmadı. Bu
noktada Adıyaman, Bitlis, Muş ve özellikle Diyarbakır illerinde
olmak üzere tütün üreten tütün çiftçisinin gerçek anlamda üretim
yapmasının önü kısıtlandı. Göç verilerine göre, göç
istatistiklerine göre tam da o tarihlerde göç çok fazla oranda
yapıldı ve bu üretimi yapamayan çiftçilerimiz maalesef büyük bir
sıkıntıyla karşılaştı.
2002 yılında 405 bin olan tütün üretici
sayısı yüzde 86 azalıp 56 bine gerilemiştir. Tütün üretimi
2002 yılında 159 bin ton iken, 2015 yılında 62 bin tona
düşmüştür. TEKELin özelleştirilmesinden bu yana tütüncülükte
köklü değişimler ve uygulamalarla -sözde- ilerledik -sözde- biz kendi
sorunlarımızı hallettik dediğiniz ülkemizde maalesef tütün
ihracatçısı bir ülkeyken dünyadan tütün ithal eden bir ülke hâline getirildik.
Sadece tütünde değil zengin olduğumuz bütün üretim alanlarında
biz aslında ihracatçıyken ithalatçı durumuna düştük. Çünkü
gerçekten çiftçinin, üreticinin ne istediği, gerçekten bu anlamda neler
istendiği hiçbir zaman dinlenmedi. Meşhur usta şair Ahmet
Arifin de şiirlerinde bahsettiği, tütün gibi gerçekten nazlı,
makrokliması, yetiştiği toprağı, havası, suyu
özel olması gereken ve gerçekten yetiştiği toprakta en iyi
yetişen bir bitkinin maalesef ekiminin yasaklanması, üretiminin
önündeki bu tip engellerin açığa çıkarılması ve bu
noktada onun yerine başka bir üretimin, kiraz gibi, elma gibi bir üretimin
sağlanmaya çalışılması da sonuç vermemiştir.
Çünkü gerçekten tütün nazlı, narin bir bitkidir ve doğduğu
topraklara sadık, en iyi verimi doğduğu topraklarda veren bir
bitkidir. Bu anlamda Tütün isçileri yoksul/Tütün işçileri yorgun/Ama
yiğit/Pırıl pırıl, namuslu/Namı gitmiş
deryaların ardına/Vatanımın bir umudu. diye Ahmet Arif
demiş.
Buradan ben bu araştırma önergesinin kabul
edilmesini ve çiftçilerimizin sorunlarının mutlak surette giderilmesi
gerektiğini düşünüyorum.
Saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Irgat.
Şimdi öneri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Adana Milletvekilimiz Sayın Mevlüt Karakaya.
Buyurun Sayın Karakaya. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tütün, 1600lü yıllarda Osmanlı
topraklarına girmiş, dört yüz yılı aşkın bir
süredir de Anadolu topraklarında yetiştirilen nadide bir ürünümüz.
Tütün üretimi, tüketimi ve ticareti, ticaret dengesi siyasetin ve ekonominin
önemli gündem kalemlerinden, çok sayıda üreticiyi ilgilendirmesi boyutuyla
da sosyoekonomik açıdan son derece önemli. Bu nedenle, üretimi, alım
ve satımı da hep özel kanunlarla düzenlenmiştir.
Biz, Milliyetçi Hareket Partisi olarak
tarımın, tarımsal üretimin desteklenmesi gerektiğini her
platformda ifade ediyoruz. Tarımın önemini anlatırken,
oluşturduğu katma değeri anlatırken sadece kendi
yörüngesinde maliyet-fiyat dengesi içerisinde değerlendirilmesinin son
derece yanlış olduğunu, yanlış yönlere
götüreceğini ifade ediyoruz. Bu kapsam içerisinde, tütün üreticisinin de
desteklenmesi gerektiğini ifade ediyoruz.
Türkiyede tarım alanlarını 30 üretim
havzasına ayırdık. Bu, aslında, destekleme
açısından bakıldığında, son derece doğru bir
yaklaşımdı. Aslında, 57nci Hükûmet döneminde Tarım
Bakanlığının Milliyetçi Hareket Partisinin yönetiminde
olduğu dönemde hazırlanmış, uygulanmaya konmak üzere olan
bir destekleme modeliydi. Geçen dönemde bununla ilgili hazırlıklar
yapıldı ve uygulamaya kondu. Tabii ki eksiklikleri var. Bu 30
havzanın içerisinde 23 havzada tütün var ama tütün, destekleme
kapsamı içerisinde maalesef değil. Tütünle ilgili sadece bir miktar
mazot ve gübre desteği var, onun haricinde yok.
Tütün mamullerinden alınan vergiler de
yıllar itibarıyla artırıldı. Bugün, tütünün, daha
doğrusu sigaranın üzerindeki vergi yükü yüzde 85 düzeylerinde. Tabii,
bu, özellikle tütün ve tütün mamullerinin verdiği zararı azaltmak
için kullanılan bir araç ve anlaşılabilir bir durum, ancak bunun
da bir dengesi olması gerektiğini bilmemiz gerekiyor. Çünkü çok
zorladığınızda kaçak denilen olay devreye giriyor ve
şu anda piyasanın yüzde 15i düzeyinde bir kaçağın
olduğu yine resmî rakamlarla ortaya konulan bir durum. Aynı
şekilde, hazinenin buradan vergi kaybının da 7 milyar TL
civarında olduğu ifade ediliyor. Yani bu düzenlemelerin,
kaçağın önlenmesi, buna bağlı olarak ithalatın daha
kontrollü yapılması da önemli hususlardan bir tanesi.
Bir de dâhilde işleme rejimi kapsamında
bir uygulamaya başlandı ki biz bunun birçok sorununu diğer
ürünlerde yaşadık. Burada da inşallah yanlışa ve
istismara neden olabilecek uygulamalarla karşılaşılmaz
diyor, yüce heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Karakaya.
Şimdi, öneri üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Bursa Milletvekilimiz Sayın Orhan Sarıbal.
Buyurun Sayın Sarıbal. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakika.
CHP GRUBU ADINA ORHAN SARIBAL (Bursa) Sayın
Başkan, başarılar diliyoruz yeni görevinizde.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tütünü tartışıyoruz. Elbette tütünün sorununu
AKPnin uyguladığı ekonomik politikaların
dışında düşünmek mümkün değildir. Ama her zaman
olduğu gibi, her alanda olduğu gibi susturmayı,
bastırmayı, kıstırmayı kendine vazife edinmiş AKP
iktidarı Adıyaman çiftçisinin haklı direnişini de çok şiddetli
polis gücüyle durdurmayı, onları susturmayı kendine vazife edindi
ve bunu yapmaya çalıştı.
Sene 1980, 12 Eylül faşizmi ve hemen onun
arkasından gelen yavaş yavaş yaptırımlar. 1984
yılında ilk kez tütünde dışarıya açılıyoruz.
1986da bu dışarıya açılma devam ediyor. 1988de Virginia
ve Burley tütünü artık bu ülkeye girmeye başlıyor yani çok
uluslu şirketler bu ülkeye girmeye başlıyorlar. 2001, orada bir
yasa çıkıyor, Tütün Yasası, o günün sahici
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer Bu yasa çıkarsa, Tütün
Yasası çıkarsa köylüye, ülkeye zarardır. diyor. Vicdanlı
tabii ki, elbette ve bunu veto ediyor ama IMF diyor ki Hükûmete: Hayır,
bu yasayı çıkaracaksın. 2002 yılında veto
edilmiş bir yasa çıkıyor ve o günden sonra artık tütün bu
ülkenin, yerli, millî olma olanağını yitiriyor ve yavaş
yavaş yabancı tekellerin eline geçiyor. AKP iktidarı geliyor
elbette, hemen emperyalistlere verdiği sözü yerine getiriyor, 2008
yılında TEKELi 1 milyar 820 milyon liraya satıyor. Yetmez,
Özelleştirme Yüksek Kurulu -aynı zaman- 60 tütün sarma fabrikasını
hemen arkasından kapatıyor ve 1925 yılında, Mustafa Kemal
Atatürkün Osmanlıdan gelen Reji modelini, yabancı tekelini
kırıp satın aldığı ve TEKELi kurduğu kamucu
yaklaşım ilk kez AKP tarafından tekrar yabancı tekellere teslim
ediliyor. 1986 yılından devam eden tütün ithalatının kilo
başına 3 dolar ve paket başına 40 sent olan vergisini AKP
2009dan beri uyguladığı politikalarla ortadan
kaldırıyor ve şu anda gümrüksüz tütün devreye giriyor.
Ne olmuş, paylaşalım: 2002
yılında 406 bin çiftçiden 56 bine düşmüşüz, üretim 153 bin
tondan 70 bin tona düşmüş, 112 bin ton olan ihracatımız 52
bin tona gerilemiş, ithalat 70 bin tondan 103 bin tona yükselmiş. AKP
yapar, halk bakar. Yine 2016 yılında tütüne 560 milyon dolar ithalat
parası vermişiz ve günümüzde kullanılan tütünün yüzde 87si
ithal, ne yazık ki yüzde 13ü yerli.
Değerli milletvekilleri, AKP diyor ki:
Antiemperyalistim., Kapitalizme karşıyım. Değerli
milletvekilleri, AKPnin yabancı şirketlere, emperyalistlere teslim
etmediği ne kaldı? Son kalan Adıyaman çiftçisiydi, son kalan
Adıyaman çiftçisinin tütünüydü
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN SARIBAL (Devamla) -
ona da göz koydunuz, onun
ekmeğine de göz koydunuz. Ona da yaptığınız bu.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Adıyaman
çiftçisini koruyoruz. Üreticiyi koruyoruz.
ORHAN SARIBAL (Devamla) Kooperatif
kuracaksınız Sayın Milletvekili, kooperatifi kimle
kuracaksınız? Kooperatifin işleyişi nasıl olacak? O
vergi nasıl düşecek? Üreticiyi nasıl koruyorsunuz?
Sayın Başkan, bir dakika ek süre alabilir
miyim?
BAŞKAN Sayın Sarıbal, sözlerinizi
tamamlamak için bir dakika ek süre veriyorum efendim.
ORHAN SARIBAL (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Bakın, kurdurduğunuz bu kooperatif
çalışmayacak çünkü hülle var.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Nereden biliyorsun
çalışmayacağını? Çalışacak,
çalışıyor.
ORHAN SARIBAL (Devamla) Siz yeni bir tekel
kurmadan, sahici destekleme politikaları açıklamadan, o kooperatifin
ürettiği tütünden nasıl bir vergi aldığınızı
açıklamadan sadece durumu idare edersiniz ve köylüyü ne yazık ki
mahkûm edersiniz yoksulluğa, açlığa, göçe.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Serbest
bırakacağız kooperatif kanalıyla, serbest.
ORHAN SARIBAL (Devamla) Ve son söz: Değerli
milletvekilleri, yaptığınız iş şu, bakın:
Diyorsunuz ya Fetullah Gülen sızdı. Fetullah Gülen
sızmadı, açıkladı: Ben yerleştirildim. Şimdi de
Emperyalistlere karşıyız. diyorsunuz ya, bütün yabancı
şirketlerin ihtiyacını yerine getiriyorsunuz. Philip Morrise
kâr lazım, Adıyamanlı çiftçinin tütününü yok ediyorsunuz.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Tütünü serbest
bırakıyoruz. Kooperatif kurmak suretiyle serbest
bırakıyoruz.
ORHAN SARIBAL (Devamla) Hükûmete vergi lazım.
Adıyamanlı çiftçinin, köylünün tütününden vergi almak için ne
yazık ki bu kötü politikaları uyguluyorsunuz.
Elbette bu düzen bozulacak, elbette mazlumlar bir
gün kazanacak. Gün gelecek, bu halk AKPden hesap soracak.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) On beş
yıldır mazlumlar kazanıyor.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sarıbal.
Sayın milletvekilleri, öneri üzerinde son
konuşmacı Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Adnan
Boynukara, Adıyaman Milletvekilimiz
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, çok affedersiniz.
Sayın Sarıbal cümlelerini Halk AKPden
hesap soracak. diye bitirdi. Sarıbal sanırım Türkiyede yaşıyor.
Biz halka on altı yıldır hesap veriyoruz. Hesap vererek buralara
geldik. Bunu hatırlatıyorum.
BAŞKAN Tamam Başkanım, yeterli.
Hatip kürsüde.
Buyurun Sayın Boynukara.
AK PARTİ GRUBU ADINA ADNAN BOYNUKARA
(Adıyaman) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aslında hamaset içerikli konuşma
yapabiliriz fakat şöyle rahat bir değerlendirme yapalım
ALİ ŞEKER (İstanbul) Gerçekleri
konuşuyoruz.
ADNAN BOYNUKARA (Devamla) Tütünün
yasaklanmasını hatırlayalım. 99 yılı, ekonomik
kriz var, IMFden borç isteniyor, IMF borcu verecek, borca
karşılık Kemal Dervişin Bakan olarak görevlendirilmesini
talep ediyor. O zamanki Hükûmet bu talebi kabul ediyor. Hatırlarsanız
Kemal Derviş 14 Mart 2001 tarihinde yeni ekonomik paket diye bir paket
açıkladı. Bu paketi açıklarken on beş günde on beş
yasa diye bir sloganı vardı. On beş günde on beş
yasanın çıkarılmasının gerektiğini ifade
ediyordu. Türkiyede tütünün yasaklanmasının tarihi bu tarihtir, bu yasaların
çıkarılmasıdır, bunu hatırlamakta fayda var. O dönemde
kimler vardı, kimler yoktu, ayrı bir tartışma konusu.
Herkes kim olduğunu biliyor.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Boynukara, Adıyamanlılara niye biber gazı
sıktırdın, niye coplattın, niye tazyikli suyla
saldırttın? Yazık değil mi o Abuzer dayıya, günah
değil mi? Elleriniz kırılsaydı.
ADNAN BOYNUKARA (Devamla) Bakın, bizde iki
ayrı tütün var. Birincisi, Çelikhanla
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Adama sorarlar Niye
düzeltmedin? diye.
VELİ AĞBABA (Malatya)
Çelikhanlılara, Adıyamanlılara, tütün üreticilerine biber gazı
sıktınız, elleriniz kırılsın!
BAŞKAN Sayın Ağbaba, lütfen
efendim.
ADNAN BOYNUKARA (Devamla) Başkanım,
kendisi gelsin konuşsun istiyorsa.
BAŞKAN Buyurun Sayın Boynukara.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkanım, Adıyamanlı, ellerinde Türk Bayrağı, tütün
olanlara saldırttılar, elleri kırılsın!
BAŞKAN Sayın Ağbaba, hoş
geldiniz bu arada.
VELİ AĞBABA (Malatya) Hoş bulduk
Sayın Başkanım.
ADNAN BOYNUKARA (Devamla) Başkanım,
Adıyaman ile Çelikhan arasında yetişen özel bir tütün var. Bu
tütünün temel özelliği, tek başına kıyılması ve
herhangi bir işleme tabi tutulmadan içilmesidir.
Diğer bir soru şu: Biz bu yasal
düzenlemede ne yaptık?
VELİ AĞBABA (Malatya) Biber gazı,
tazyikli su, cop, 200 kişiyi gözaltına aldınız.
ADNAN BOYNUKARA (Devamla) Bu yasal düzenlemede
yapılan şey şudur: Yasal düzenlemede, çok küçük bir alanda kendi
ürettiği tütünle bir yıllık geçimini sağlayan
insanların yasal bir zemine kavuşturulmasının
altyapısı oluşturuldu.
VELİ AĞBABA (Malatya)
Başkanım, Abuzer dayıya kalkan eller kırılsın? Ne
istiyor? Fakir fukara onlar.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Yara büyük.
ADNAN BOYNUKARA (Devamla) Tarım üreticileri
tarafından kurulacak kooperatiflerle çiftçiler kendi ürettikleri tütünleri
kendileri veya tütün satma belgesi alanlar satabilecekler.
Diğer bir soru: Biz bunu kiminle yaptık?
VELİ AĞBABA (Malatya) Ne kadar vergi
verecek? Yüzde 84.
ADNAN BOYNUKARA (Devamla) Bakın, biz bunu
Adıyamandaki tüm ziraat odaları yöneticileriyle, Adıyamanda
var olan Tütün Platformu üyeleriyle, Tütün Eksperleri Derneğinin
yöneticileriyle birlikte yaptık. Tüm görüşmelerde, tüm
tartışmalarda onların fikirlerini aldık.
VELİ AĞBABA (Malatya)
Kandırdınız Sayın Boynukara, kandırdınız.
Hapis yok. dediniz. Üç ile altı yıl arasında hapis var,
94üncü maddede.
ADNAN BOYNUKARA (Devamla) Sayın Veli
Ağbaba, Tütün Platformunda kimin olduğunu söylersem üzülürsünüz.
Bence hiç gerek yok, ona girmeyelim.
Sayın Başkan
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Veli Bey,
sakin, sakin.
VELİ AĞBABA (Malatya) O gün
Adıyamanlılara yapılanlar yüreğimize dokunuyor. Fakir
fukaranın üzerine biber gazı, cop, tazyikli su
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Bu
anlattıklarınızı normal de anlatabilirdiniz, niye biber
gazı sıktınız?
BAŞKAN Sayın Boynukara, ek süre
vereceğim efendim, siz Genel Kurula hitap edin.
ADNAN BOYNUKARA (Devamla) Bakın
AHMET AYDIN (Adıyaman) Bana hitap et.
BAŞKAN Evet, Sayın Aydın sizi
bekliyor, hitap edin ona.
ADNAN BOYNUKARA (Devamla) Evet efendim.
Bu yasal düzenlemede yapılan şey
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Boynukara, üç ile altı yıl hapis var mı yok mu?
BAŞKAN Buyurun efendim.
ADNAN BOYNUKARA (Devamla) ...tütünün yasal bir
zemine kavuşmasıdır. Bunu hazmedemeyenler var, bunu çekemeyenler
var. Sayın Başbakanımız, Sayın Maliye
Bakanımız Adıyaman tütün üreticisini mağdur etmeyeceklerini
yüksek sesle ifade etti.
VELİ AĞBABA (Malatya) Hepimizin
kursağında tütün parası var. Benim de, sizin de, Sayın
Aydının da.
ADNAN BOYNUKARA (Devamla) Çıkan yasal
düzenleme bunun işaretidir.
VELİ AĞBABA (Malatya) Bugün burada
milletvekiliysek tütün üreticilerinin, Abuzer dayının ekmeğinin
payı var.
ADNAN BOYNUKARA (Devamla) Biz tüccarlardan,
baronlardan değil, Adıyaman üreticisinden yanayız.
Yaptığımız düzenleme budur, bunun dışında
herhangi bir şey söz konusu değildir. İsteyenlere ne
yaptığımızı madde madde anlatabiliriz.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Biber gazıyla
mı?
ADNAN BOYNUKARA (Devamla) Fakat arkadaşlar
bunu duymak istemiyorlar, bunu görmek istemiyorlar; tütünden, tütüncüler
üzerinden bir siyasi alan elde etmek istiyorlar.
VELİ AĞBABA (Malatya) Ya Allah
aşkına, bu tütüncüler terörist miydi, ellerinde silah mı
vardı, sopa mı vardı? Sayın Boynukara, niye
sıktınız gazı? Ahmet Aydınla beraber niye gaz sıktırdınız?
ADNAN BOYNUKARA (Devamla) Bazıları
konuşup duruyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Boynukara, size ek bir
dakika daha süre veriyorum.
ADNAN BOYNUKARA (Devamla) Bakın, bir Genel
Başkan Yardımcısı, bir Genel Başkan Yardımcısı
BAŞKAN Efendim, burada herkes milletvekili.
ADNAN BOYNUKARA (Devamla) Genel Başkan
Yardımcısı
Ayıptır ya!
BAŞKAN Genel Başkan
Yardımcısı genel merkezde, burada herkes milletvekili efendim.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Devam et sen, bize
konuş.
BAŞKAN Size ek bir dakika daha süre
veriyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Boynukara, Sıktırmadım. de.
ADNAN BOYNUKARA (Devamla) Bizim
yaptığımız, tütüne yasal bir zemin
kazandırmaktır.
VELİ AĞBABA (Malatya) Ya, Allah
aşkına, yazıktır, günahtır ya!
BAŞKAN Sayın Ağbaba
ADNAN BOYNUKARA (Devamla) Birileri bundan rant
elde etmek istedi, bu rant ellerinde patladı. Topladıkları
adamlarla milleti kışkırtmak istediler. (CHP
sıralarından gürültüler)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Rant Rezada.
ADNAN BOYNUKARA (Devamla) Getirdikleri birisi
vardı, söylediği sözü söyleyeyim size: Benim bir karış
toprağım yok, tütün ekmiyorum ama ben ekilen tütünü toplayıp
satıyorum. Bu adam baron, bu adam üretici değil.
VELİ AĞBABA (Malatya) Kim o?
ADNAN BOYNUKARA (Devamla) Bu yasal düzenlemeyle bu
tür adamların musluğu kesilmiştir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) Rezanın
musluğu mu?
ADNAN BOYNUKARA (Devamla) Adıyamandaki
Çelikhanlı üreticiler, Adıyamandaki üreticiler kendi tütünlerini
kıyarak kendilerinin kurduğu kooperatifler
aracılığıyla satabilecekler.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Reza
Zarrabın musluğu mu kesildi, Reza Zarrabın?
ADNAN BOYNUKARA (Devamla) Herkesin bunu hazmetmesi
lazım. Adıyamanlının bir rahatsızlığı
da yok.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Boynukara.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Boynukara
yaptığı konuşması sırasında halkı
kışkırtmak, halkı isyana teşvik etmekle bizi
suçladı. Ayrıca, Sayın Veli Ağbabaya da Bu adam Genel
Başkan Yardımcısı, yazık! diyerek
sataşmanın ötesinde doğrudan bir hakarette bulundu. Cevap
hakkı istiyoruz. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AHMET AYDIN (Adıyaman) Genel Başkan
Yardımcısı değil mi peki?
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Sayın
Başkan, buna söz verecekseniz sizin adil
olmadığınızı söyleyeceğim. (CHP
sıralarından gürültüler) Ben konuşma yapıyorum, sürekli
konuşmamı taciz eden birisi var ve siz müdahale etmiyorsunuz.
BAŞKAN Etmez olur muyum?
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Yani ben size
söyleyeyim efendim.
BAŞKAN Siz kürsüde olduğunuz için
farkında olmadınız, defalarca uyardım.
Sayın Boynukara
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Buyurun efendim.
BAŞKAN Takdir edersiniz ki burada 550
milletvekili eş değerdeyiz, şu an Başkanlık
Divanı itibarıyla söylüyorum bunu. Sayın Ağbaba partimizin
Genel Başkan Yardımcısıdır, Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Merkezinin de Genel Başkan Yardımcısıdır. O da
şu anda burada hepimizden biridir, bir milletvekilidir.
Dolayısıyla, siz sataşmada bulundunuz bulunmadınız,
ben cümleyi dinleyeceğim. Yani Onu özel bir sataşma yaptı
Ağbaba, Genel Başkan Yardımcısısın.
anlamında... Cümle için bir açıklamaya gerek
olmadığını düşünüyorum. O nedenle
Sayın
milletvekilidir hepsi.
Sayın Özel, buyurun
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Ben o zaman
şunu söyleyeyim: Engin Altayın çok güzel bir sözü var
BAŞKAN Bak şimdi
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Sataşmak
ayrıdır, taciz ayrıdır. Takdiri Sayın Engin Altaya
bırakıyorum.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Bravo Adnan
Bey.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sözümün
arkasındayım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, efendim, Engin
Altayın sözü doğru. Mesela Cumhuriyet Halk Partisinde çok laf atan
birisini biz bakan yapmayız ama Adalet ve Kalkınma Partisi
yapıyor. AKPde sataşmayı tacize vardırıp da bakan
olan iki arkadaş var. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Haklı
laf atıyorsa yapıyoruz.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Bakan
yapabilmeniz için iktidar olmanız lazım, nasıl olacak o?
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Keşke
bakan yapabilecek durumda olsanız!
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Efendim halkı isyana
teşvik etmek
Cumhuriyet Halk Partisinin tütün üreticisinin
yanındaki tavrını çarpıtmıştır. Bu
sataşmadan dolayı söz istiyoruz.
BAŞKAN Grubumuza sataşmada
bulunmuştur, grup adına konuşma yapacaktır. diyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet.
BAŞKAN Sayın Ağbaba, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
6.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, Adıyaman
Milletvekili Adnan Boynukaranın HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkanım, çok teşekkür ederim, size başarılar
diliyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar, ben bir
sataşmada bulundum, evet, doğrudur. Ancak, geçtiğimiz pazartesi
günü Adıyamanın meydanında, ellerinde sadece Türk
Bayrağı ve tütün yaprağı olan üreticiler
haklarını, dertlerini yetkililere iletmeye çalıştılar.
Yetkililer ne yaptı? O fakir Abuzer dayılarının, Ahmet
ağabeylerinin üzerine TOMAlarla, biber gazıyla, tazyikli sularla ve
coplarla saldırdı. Benim yüreğim yanıyor. Oradaki insanların,
o eylemi yapan insanların sayesinde ben buradayım, siz de
buradasınız Sayın Ahmet Aydın, Sayın Boynukara da
burada.
Bakın, onların sayesinde biz
buradayız, onların ekmekleri hâlâ bizim kursağımızda.
Onlara yapılan şiddeti, onlara yapılan saldırıyı bir
kez daha şiddetle kınıyorum, bu emri verenleri şiddetle
kınıyorum. Abuzer dayının ne günahı var? (CHP
sıralarından alkışlar) Ekmeğini aramaktan başka
hiçbir günahı olmayan insanların üzerine tazyikli sularla, biber
gazlarıyla saldırdınız. Bunu bir kez daha
kınadığımı belirtmek istiyorum.
Ben o bölgenin milletvekiliyim. Adıyaman neyse
Malatya da o. Geçtiğimiz hafta Çelikhandaydım. Diyorlar ki:
Amerika, Amerika. Buradan hodri meydan diyorum, siz bu yasayı
Amerikalı şirketler için çıkarıyorsunuz. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar) Eğer
yerliyseniz, millîyseniz, hodri meydan, bu tütün yasasını geri
çekersiniz. Bir taraftan Yasağı kaldırdım. diyorsunuz,
bir taraftan
AHMET AYDIN (Adıyaman) Öyle değil, öyle
değil.
VELİ AĞBABA (Devamla)
94üncü maddeyle
tütün satanlara, bulunduranlara üç ile altı yıl arası hapis
geliyor. Eğer yerliyseniz buyurun...
AHMET AYDIN (Adıyaman) Yerliyiz, millîyiz.
VELİ AĞBABA (Devamla) Bu tütünü, yerli
tütünü, millî tütünümüzü yasaklayanlar kaçaktır, bunu yapan kaçak
Hükûmettir, buradan hodri meydan diyorum.
Değerli arkadaşlar, bakın,
Doğanşehirde geçtiğimiz hafta yapılan eylemde yine
insanların, AKPye oy verdiği için Elim kırılsın.
diyenlerin kollarını kırdınız polis copuyla,
sokağa çıkan insanları taciz ettiniz ve hâlâ gözaltında
olan insanlar var, 200e yakın insanı gözaltına
aldınız.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Kim yaptı ya?
VELİ AĞBABA (Devamla) Size
sataşıyorum, sizin elleriniz kırılsın. (AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Ayıp
ediyorsunuz ama ayıp ediyorsunuz.
VELİ AĞBABA (Devamla) O tütün
üreticisine, Abuzer dayılara, üretenlere, ekmeğini çıkarmaya
çalışanlara kalkan eller kırılsın. (CHP
sıralarından alkışlar)
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Bir
milletvekiline Elin kırılsın. demek çok ayıp ya!
Yakışıyor mu size Sayın Genel Başkan
Yardımcısı! Çok ayıp ediyorsunuz Veli Bey!
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Sayın
Başkan
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkan
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon)
İkisine de sataştı, ikisine de sataştı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan
MİZGİN IRGAT (Bitlis) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bir dakika
efendim, sırayla.
Sayın Bostancı, buyurun efendim önce.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, Sayın Veli Ağbaba Sizin elleriniz
kırılsın. diye bir bedduada bulundu.
VELİ AĞBABA (Malatya) Emri verenlere,
emri verenlere diyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Ha, emir
verenler
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Emir
verenler. demediniz.
VELİ AĞBABA (Malatya) Emri verenlerin
eli kırılsın vallahi, vallahi kırılsın.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Öyle
demediniz Veli Bey.
BAŞKAN Arkadaşlar, duyamıyorum ama
grup başkan vekilinizi.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) - Hepimizi
itham etti Sayın Başkan.
BAŞKAN Bir saniye efendim.
VELİ AĞBABA (Malatya) Siz niye
rahatsız oldunuz?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, bakın, burada anlaşılan şekli, bir silsileyle
bizim de bağlantılı olduğumuz, bizim de ellerimizin
kırılması şeklinde bir beddua; anlaşılan
şeklini söylüyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) Emir verdiyseniz
Emri verenlerin elleri kırılsın.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bir dakika
Böyle şartlı cümle yok Veli Bey.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon)
Şiddete karşıyız, her türlüsüne karşıyız.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Benim ismimi zikretti,
bana sataştı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Şimdi,
Veli Bey, siz buradaki arkadaşlara mı diyorsunuz Elleriniz
kırılsın. diye?
VELİ AĞBABA (Malatya) Emri verenlere
diyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Ayrıca,
beddua bir eleştiri dili olmaz.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon)
Milletvekillerinden özür dilesin.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Mecliste böyle
bir dille de eleştiri yapılmaz. Bunun uygun
olmadığını kayıtlara geçiriyorum.
BAŞKAN Söz istiyor musunuz Sayın
Başkanım?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Söz
istemiyorum, kayıtlara geçiriyorum.
BAŞKAN Tamam.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Bizden özür
dilesin Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Aydın, buyurun
efendim.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Özür
dilesin, bizden özür dilesin.
BAŞKAN Bir saniye efendim, Meclis Başkan
Vekilimiz söz istedi.
Buyurun Sayın Aydın.
AHMET AYDIN (Adıyaman) Sayın
Başkanım, Sayın Ağbaba ismimi de zikretmek suretiyle Size
açıktan sataşıyorum. dedi, Amerikan firmalarına
peşkeş çekiyorsunuz. dedi. Dolayısıyla ben sataşmadan
söz talep ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Aydın.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Doğru,
hakaret ya, sataşma da değil ya(!)
7.- Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydının, Malatya
Milletvekili Veli Ağbabanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
AHMET AYDIN (Adıyaman) Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Evet, ben kürsüyü özlemiştim ama kürsü de
herhâlde beni özlemiş olabilir.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Özlemişsin,
evet, evet.
AHMET AYDIN (Devamla) Bu vesileyle teşekkür
de ediyorum aynı zamanda.
Değerli milletvekilleri, bir şeyi
doğru koymamız lazım ortaya: Tütün ne zaman yasaklandı?
Getirilen torbadaki metnin anlamı, amacı neydi? Bunu doğru yere
koymamız lazım.
Bir defa şunu ifade edeyim ki geçmişten
beri, yıllardan beri sarmalık kıyılmış tütünün 1
gramını dahi satmak yasaktır -şu anda hâlen yasaktır
kanun yürürlüğe girmediği için- 1 gramını
satamazsınız.
VELİ AĞBABA (Malatya) Zaten yasak
şu anda. Operasyon yapılıyor.
AHMET AYDIN (Devamla) Bizler ilk andan itibaren
-2007de milletvekili seçildim- o tütünü 50 kilograma kadar
bulundurmasını, kendi ihtiyacı için temin etmesini serbest hâle
getirdik, bir.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Hem tütün
üreticilerini dövdürün hem buradan konuşun.
AHMET AYDIN (Devamla) İkincisi: Cezayı
düşürdük ve kademelendirdik. Üçüncüsü: Bu yetmez dedik,
Adıyamanlı küçük üreticileri düşünerek -1 dönümde, 1,5 dönümde
tütün ekiyor ve yıllık geçimini sağlıyor; sadece
Adıyaman değil, Bitlis var, Muş var, Hatay
Yayladağına kadar bu süreçte üretim yapanlar var- bunu Sayın
Başbakanımıza aktardık milletvekilleri olarak, Sayın
Bakanımıza gittik ve giderken de Adıyamandaki bütün sivil
toplum kuruluşlarının temsilcilerini çağırdık -içinde
Tütün Platformu temsilcileri de var ve bir kısmı da sizin üyeleriniz,
hatta aday adaylarınız, arkadaşlarımız bizim onlar da-
hep beraber gittik, Sayın Bakanla oturduk konuştuk, Talebiniz ne?
dedi. Dedik ki: Bu tütünü serbest
hâle getirelim ama kayıt altına alalım. Bunun yöntemi ne
olabilir?
VELİ AĞBABA (Malatya) Niye
saldırdınız? Sayın Aydın, onlar terörist miydi, niye
saldırdınız?
AHMET AYDIN (Devamla) Geçmişten beri bu tütün
işiyle uğraşan herkesin talebi Kooperatif kurulsun, kayıt
altına alınsın, biz bu işi rahat bir şekilde
yapalım.
VELİ AĞBABA (Malatya) Biber gazı,
cop, tazyikli su
200 kişiyi gözaltına aldınız.
AHMET AYDIN (Devamla) Şimdi, biz ne
yaptık? 1 gramı dahi yasak olan bir tütünün
satışını serbest hâle getirdik. Bu bir.
VELİ AĞBABA (Malatya) Ya, bu kadar
Doğru değil.
AHMET AYDIN (Devamla) Bu, kanunda öyle.
Kooperatifler aracılığıyla serbest hâle getirdik.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
VELİ AĞBABA (Malatya) Niye
saldırdınız biber gazıyla, niye? Niye copla dövdünüz
adamları? Yazık değil mi?
AHMET AYDIN (Devamla) İkincisi: Bunu yaparken
de bütün STKlerin ve tütün platformlarının talebini dikkate alarak
aynı yöntemle yaptık. Aslında yasak değil, bir
yasağı bizler ortadan kaldırdık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET AYDIN (Devamla) Bunun net bir şekilde
bilinmesi lazım.
VELİ AĞBABA (Malatya) Ya, vallahi,
doğru değil.
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul)
Başkan, tütün üreticilerini niye dövdüler o zaman?
AHMET AYDIN (Devamla) İkincisi: Ceza kime
öngörülüyor?
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, doğru değil.
AHMET AYDIN (Devamla) Kanun dışı,
yasa dışı çalışanlara ilişkin ceza var.
VELİ AĞBABA (Malatya) O zaman herkesi
kaçakçı yapıyorsunuz.
AHMET AYDIN (Devamla) Yasal anlamda, kooperatif
aracılığıyla üretip satanlara hiçbir problem yok.
VELİ AĞBABA (Malatya) Şu resme bak
şu resme Sayın Aydın.
AHMET AYDIN (Devamla) Dolayısıyla
STKler de, Tütün Platformu da O eylemin içinde biz yokuz. diye açıklama
yaptı.
VELİ AĞBABA (Malatya) Şu resme
bakın ya! Türk Bayrağı. Başka bir şey var mı,
bakın şuraya. Şuraya bakın şuraya. Allah
aşkına şuraya bakın ya!
AHMET AYDIN (Devamla) Peki, o hâlde Yasa
dışı eylemi kimlerdi? diye sormak istiyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Aydın.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Sayın
Başkanım, kayıtlara geçmesi için bir şey söylüyorum.
BAŞKAN Sayın Boynukara, buyurun efendim.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Elimde bir tutanak
var, bu tutanakta Cumhuriyet Halk Partisinin bu kanun görüşmeleri
sırasında verdiği bir önerge var; bu önergede kooperatif
kurulması öngörülüyor. Hükûmetin teklifi ile Cumhuriyet Halk Partisinin
önergesi arasındaki tek şey, biri Tütün işleme tesisi. diyor,
biri Tütün tesisi. diyor; Kooperatif. Burada, hepsi burada; birincisi bu,
bakabilirler kendileri. Yapılan şey budur, bunun dışında
herhangi bir şey yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kooperatifçiyiz biz zaten,
doğru.
ADNAN BOYNUKARA (Adıyaman) Ayrıca,
halkın hassas olduğu alanları kaşımaktan her zaman
siyaset çıkmayabilir, buna dikkat etmek lazım.
Diğer bir konu, tütünü yasaklayan, on beş
günde on beş yasa teklifini getiren Kemal Derviştir. Kemal
Dervişin nerede siyaset yaptığını hepimiz çok iyi
biliyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Boynukara.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan
.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, ben de kayıtlara geçsin diye bir şey söylemek istiyorum.
BAŞKAN Sayın Ağbaba, bir dakika,
önce, Sayın Kerestecioğlunun talebini alayım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sadece, Mizgin Vekilimiz yerinden bir açıklama yapmak
istiyor. Adıyamanda özellikle onlar baronlardı aslında,
üreticiler değil. sözü üzerine. Gerçek durumu yansıtmıyor.
Sataşma değil ama yerinden kısa bir söz
BAŞKAN Sayın Irgatın kısa bir
açıklama talebi var.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Evet, ona bir söz
Ve özellikle kayıtlara geçsin diye de
söylüyorum: Gerçekten o insanların yanında -hani şu anda burada
olması gerekirdi- Adıyaman Vekilimiz Behçet Yıldırım
vardı, başka da vekil düzeyinde bir katılım yoktu. Kendisi
elinden gelen her şeyi yapmaya çalıştı o arkadaşlarla,
Adıyamanlı hemşehrileri için; bunu da burada belirtmek istedim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kerestecioğlu.
Sayın Irgat, buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Bitlis Milletvekili Mizgin Irgatın, Adıyaman
Milletvekili Adnan Boynukaranın HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MİZGİN IRGAT (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; gerçekten, aslında gündem çok
farklıyken diğer
Özü itibarıyla sadece tütün değil,
tarım alanında, her alanda aslında biz birçok
sıkıntı yaşıyoruz. Ben Adıyamanlı
değilim ama Bitlis tütününün dünyaca ünlü Virginia tütününe eş
değer bir tütün olduğu söylenir, sigara da içmem, bilmiyorum ama öyle
söyleniyor. Bu anlamda, gerçekten, böylesi değerli bir tütünün olduğu
bir yerde -sadece bunu sormak istiyorum- insanlar neden bu kadar yoksul? TEKEL
fabrikaları neden kapatıldı? O kadar işçi, orada
çalışan aileler geçimini sağlarken bu insanların geçim
kaynağı neden kısıtlandı? Düşünün, Samsundaki
TEKEL fabrikası kapatılıp bir AVMye dönüştürülmüş,
Adanadaki TEKEL fabrikası da hakeza öyle. Bitlisteki ise bir dava
sonucunda Bitlis Belediyesinin kendi binası hâline dönüştürülmüş
mahkemeden alınan tedbir kararıyla.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Devam edin, kayıtlara geçsin
efendim son cümlenizse, devam edin, o şekilde devam edin.
MİZGİN IRGAT (Bitlis) Yani bu anlamda,
gerçekten, biz hak talep eden çitçinin bu şekilde itham edilmesini
doğru bulmuyoruz ve bu şekildeki taleplere gazla, copla
karşılık vermenin de bu anlamda yanlış olduğunu
buradan bir kez daha yinelemek istiyoruz. Gerçekten Behçet Vekilimiz bu konuda
çok ciddi emekler harcadı. Biz bu Meclisin yeniden tütün noktasında,
bu ülkenin tütün üreten çiftçilerine yeni bir çözüm üretmesini ve bu anlamda,
ne tüketicilerimizin ne de üreticilerimizin küresel dev sigara tekellerinin
insaflarına bırakılmaması gerektiğini
düşünüyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Irgat.
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Ağbaba, talebiniz
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Boynukara Komisyondaki imzamızla ilgili bir şey söyledi, ona
açıklama getirmek istiyorum.
BAŞKAN Yerinizden bir dakikalık
açıklama veriyorum.
Buyurun.
33.- Malatya Milletvekili Veli Ağbabanın, Adıyaman
Milletvekili Adnan Boynukaranın yerinden sarf ettiği bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
VELİ AĞBABA (Malatya) Sayın
Başkan, çok teşekkür ederim.
Öncelikle, biz kooperatif kurulmasına
karşı değiliz, biz bu tütünün yasaklanmasına, fiilen
yasaklanmasına karşıyız. Çünkü bu tütünü bulunduranlar,
satanlar üç yıl ila altı yıl arasında
cezalandırılıyor. Buna karşıyız.
Değerli arkadaşlar, şimdi, burada,
bakın, bir taraftan Adıyaman tütünü yasaklanıyor, bir taraftan
kendileri Manda vergi kaçakçılığı yapıyor.
Adıyamanlı üreticinin Türkiyeye -hepsi vergi olsa-
katacağı çok bir şey yok; Adıyaman, Malatya, bu bölgenin.
Maalesef, bu yasaklanarak, oradaki insanlar, tekrar Malatyadaki kayısı
üreticisine, fındık üreticisine rençper yapılmak isteniyor. Biz
buna karşıyız.
Ayrıca, benim gündeme getirdiğim şey
şu: Bakın, burada bir saldırı var diyorum. Bakın, Türk
Bayrakları, tütün yaprakları olan insanlara ne zulümler
yapılmış, onu söylemek istiyorum. Bu zulmü yapanları, bu
emri verenleri tekrar, bir kez daha şiddetle kınıyorum. Bu
insanların kendi haklarını aramaktan başka
yaptıkları hiçbir şey yok. Adıyamanın
meydanında, göbeğinde bu insanlara, sanki ellerinde silah varmış
gibi, büyük bir saldırı oldu. Bunu bir kez daha
kınadığımı söylemek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Malatya) - Bütçeyi Rezayla
yaraladılar, şimdi tütün basarak o yarayı tedavi etmeye
çalışıyorlar. O yara bu tütün yasasında getirilen vergiyle
bitmez çünkü 100 kilogram tütüne yaklaşık 300 lira vergi getirilecek,
1 pakete ortalama 7 lira vergi geliyor. Bu, fiilen yasaklanması demek.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Ağbaba.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırım ve arkadaşları tarafından, mevcut torba
yasada geçen maddelerin uygulanmasıyla tütün üreticilerinin ve tütün
ticareti yapan küçük esnafın yaşayacağı sorunların
belirlenmesi amacıyla 29/11/2017 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30
Kasım 2017 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Sayıyoruz arkadaşlar, Divan üyelerimiz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Şu anda göz
kararı farkla öndeyiz Sayın Başkan.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Tütün
üreticisinin yanında kim, Amerikanın yanında kim, belli oluyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu sefer oldu, bu sefer oldu,
vallahi oldu.
BAŞKAN Kabul etmeyenler
ALİ ŞEKER (İstanbul) Biz daha
çoğuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oldu, oldu. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Öneri kabul edilmemiştir. [CHP
sıralarından alkışlar(!)]
VELİ AĞBABA (Malatya) Bu eller Adıyamana
karşı kalktı; Amerikanın yanındadır,
Amerikanın.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin
Özkoç ile Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel
tarafından, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın
çocuklarının, dünürünün, eniştesinin, kardeşinin, eski özel
kalem müdürünün ve oğlunun yurt dışındaki şirketlerle
olan para hareketlerinin incelenmesi amacıyla 29/11/2017 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30
Kasım 2017 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
30/11/2017
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 30/11/2017 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince
Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz
ederim.
Özgür
Özel
Manisa
CHP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili
Engin Altay, Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin Özkoç ile Grup
Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel tarafından AKP Genel
Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın çocuklarının,
dünürünün, eniştesinin, kardeşinin, eski özel kalem müdürünün ve
oğlunun yurt dışındaki şirketlerle olan para
hareketlerinin incelenmesi amacıyla 29/11/2017 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (1521 sıra no.lu) diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 30/11/2017 Perşembe
günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, önerinin
gerekçesini açıklamak üzere, öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Manisa Milletvekilimiz Sayın Özgür Özel.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Özel, süreniz beş dakikadır.
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, biraz önceki bir
gelişme de, bugün Mecliste yaptığım bir basın
toplantısında bir çağrı vardı. Cumhuriyet
savcıları suç duyurusu beklemeksizin resen harekete geçebilirler ve
soruşturma açabilirler, çok ciddi iddialarımız var. Bir
soruşturma açılması durumunda bütün belgelerin
savcılığa da yollanacağını, bir cumhuriyet
savcısı harekete geçmezse Cumhuriyet Halk Partisi tarafından bu
görevi bizim de yerine getirebileceğimizi söylemiştik. Şu anda
Mecliste, birazdan hem siyasi hem hukuki hem ahlaki bir karar vereceğiz.
Evet mi diyeceğiz, hayır mı diyeceğiz, ona bütün
milletvekillerinin kendi vicdanlarıyla karar vermesi lazım. Ama bunu
yaparken şunu bir düşünün: 4 bakanla ilgili taşıyamayacağınız
bir yük vardı sırtınızda. Devrin Başbakanı bile
Hırsızlık yapan kardeşim olsa kolunu koparırım.
demişti. Yukarıda 4 bakanın sorular karşısında
sıkıntıları, hatta bazı AK PARTİli komisyon
üyeleri ile bakanlar arasındaki sert diyaloglar konuşuluyordu ve
içlerinden 3ünün Yüce Divana gitmesi gibi bir eğilim vardı. Ama
Başbakanın iradesi ile o gün tarafsız olması gereken,
partinizin bugünkü Genel Başkanının iradesi
çakıştı, oylama ertelendi ve Yüce Divana göndermediniz
bakanları. O gün Yüce Divan kurulsaydı, dolayısıyla hem
Reza Zarrab hem Halk Bankasının Genel Müdürü, hepsi Yüce Divandaki
yargılama kapsamında yargılanacaklardı. Bugün Reza Zarrab
Amerikanın elinde olmayacaktı. Bugün millî menfaatler,
bankalarımız böyle bir tehdit altında olmayacaktı. Suçu
varsa burada ortaya çıkacaktı, cezasını burada çekecekti,
siz de taşıyamayacağınız o yükün altında hem
kendinizi hem de ülkeyi ezmemiş olacaktınız.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Aynı
oyunun oynandığını görmüyor musunuz Özgür Bey? Aynı
oyunu oynuyorsunuz, aynı oyuna alet oluyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Şimdi yeniden bir karar
var, yeniden bir karar var, yeniden bir karar. Bugün eğer hayır
derseniz -biz çok net söyledik- savcılığa da
yollayacağız belgeleri...
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Biz bu
filmi çok gördük.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Bekliyoruz,
bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri...
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) ...bugün komisyon kurulursa
bugün Meclis kapanmadan grubunuza da teslim edeceğiz. Ve böylece, komisyon
kurulduğu takdirde... Hani diyorsunuz ya Kumpastır. Ya bir kumpas
varsa bize kumpastır, o belgeler sahte çıksa biz düşeriz
sıkıntıya. Ama o belgelerin gerçekliğini
araştırmayı öneriyoruz ve sadece gerçekliğini
araştırmaya bile evet diyemiyorsunuz.
AYŞE SULA KÖSOĞLU (Trabzon)
Savcılık araştırsın.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Buna evet deyin, bizi
utandıracaksanız utandırın, rezil edecekseniz edin ama
hangi kaygı, hangi korku, sizin kalkması gereken ellerinizi hangi
irade indiriyor, o irade hangi aklın ve hangi kaygının ürünüdür,
onu bir düşünmeniz lazım. Yok.
Peki, şöyle bir taktik izliyor olabilirsiniz:
Biz CHPnin Bu belgeler araştırılsın. talebine
hayır dersek CHP bu belgeleri komisyona vermeyip... Hiç onu
ummayın. O belgeleri ilanihaye elimizde tutacak değiliz.
Yarından tezi yok, partimizin sözcüsü bir basın toplantısıyla
belgelerin tamamına aleniyet kazandıracak, kamuoyuyla paylaşacak
ve sizi halka şikâyet edeceğiz ama o gün belgelerin gerçek belgeler
olduğu ortaya çıktığında bugün kullandığınız
hayır oyu artık daha da taşınamaz bir hâle getirecek bu
sürecinizi. O yüzden çok net olarak bunu ortaya koyalım.
Bakın, referandumda bunu bir iç politika
malzemesi yaptınız. Baş kötü Almanya, bir sürü
eleştirdiniz. Almanya bize, Türkiye Cumhuriyetine aykırı bir
şey yaptığında ilk tepkiyi gösterdim, Bekir Bozdağın
toplantısını iptal ettiklerinde; Ahmet Aydın yönetiyordu
söz aldım okur okumaz, dedim ki: Bir bakanın
toplantısının iptal edilmesi kabul edilemez. Ama, bakın, o
beğenmediğimiz, eleştirdiğimiz, millî
çıkarlarımızın karşısında gördüğümüz
Almanyanın yönetimi ne yapmış biliyor musunuz? Çok basit bir
şey yapmışlar. Alman polis teşkilatı, Sayın
Bostancı, kendisine tahsis edilen harcama bütçesinin çok önemli bir
kısmını, 5 milyon eurosunu Panama belgelerini satın almak
için ödemiş; beklememiş ki Panama belgeleri gayriresmî yerden,
sızıntılarla gelsin, 5 milyon euroyu resmen ödemiş o
belgeleri yayınlayan mecralara, belgeleri temin etmiş; bir büyük
komisyon kurmuş, bizim MASAKa karşılık gelen
uzmanları da getirmiş -mali suçları- ve üç aylık ön
çalışmadan sonra Maltada, Panamada inceleme yapmak üzere bir heyet
yollamış. Ne araştırıyorlar biliyor musunuz? Alman
Hükûmetinin vergi kaybı var mı, Almanyanın millî
çıkarları zedelenmiş mi?
Şimdi -devlet yönetiyorsunuz ya- adamlar,
beğenmediğiniz Almanya bu belgelerden bunu çıkarmış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Özel, sözlerinizi
tamamlamak için ek bir dakika süre veriyorum.
Buyurun.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) Belgeleri görelim,
belgeleri.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bu belgeler, bu
söylediğim belgeler, Panama belgeleri ile Cennet belgeleri. Ama, sizin
görmek istediğiniz belgeyi tarihî olarak önünüze koyuyoruz, evet oyu
verirseniz şimdi görürsünüz
YUSUF BAŞER (Yozgat) Hadi be!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla)
hayır oyu verirseniz
halkla birlikte görürsünüz. Ama, ne zaman? Belki yarın, belki
yarından da yakın. Korku dağları bekler ama şeffaf
devlet yönetimi yürek ister.
AYDIN ÜNAL (Ankara) Dekont nerede, dekont? Rezil
oldunuz, rezil oldunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Eğer bir suç yoksa
çıkın, burada, üç ay boyunca çalışıp her
toplantısında Cumhuriyet Halk Partisini zora sokabilecek olan o
komisyonu kurun, belgeler sahte çıktıkça biz perişan olalım
ama belgeler doğru çıktıkça ne hâle geleceğinizi
bildiğiniz için eğer hayır oyu kullanırsanız, bu sizi
bu gecelik kurtarır, yarın tekrar uyku uyuyamazsınız.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Neye hizmet
ettiğinizin farkında değil misiniz Özgür Bey? Aynı oyun,
aynı film, aynı senaryo; yapmayın artık. Biz bu filmi çok
izledik, biz bu filmi çok izledik.
BAŞKAN Öneri üzerine Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Mardin Milletvekilimiz Mithat Sancar.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Aynı
oyun ya, 17-25te yaptınız, Gezi olaylarında alet oldunuz.
Yapmayın.
BAŞKAN Sayın Sancar, buyurun.
Süreniz üç dakika.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Biraz millî
siyaset istiyoruz sizden, biraz millî siyaset.
BAŞKAN Sayın Köseoğlu
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Millî bir komisyon kurun,
gelin orada çalışalım.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Millî bir
siyaset yapın, kuralım millî komisyonu.
HDP GRUBU ADINA MİTHAT SANCAR (Mardin)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Evet, yine bir önerge var ve hakikatin ortaya
çıkmasını, Meclisin hakikati ortaya çıkarmasını
talep eden bir önerge bu.
Doğrusu AKPnin bu önergelere neden
karşı çıktığını anlamak mümkün değil.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Bir suç
varsa savcılığa verilebilir.
BAŞKAN Sayın Köseoğlu, lütfen
efendim
Üçüncü kez ikaz ediyorum ama.
MİTHAT SANCAR (Devamla) O zaman süremi
baştan başlatın Sayın Başkan.
BAŞKAN Başlatacağım, buyurun.
MİTHAT SANCAR (Devamla) Evet, AKPnin bu tür
önergelere neden karşı çıktığını anlamak mümkün
değil.
FEVZİ ŞANVERDİ (Hatay) Biz AKP
değiliz, AK PARTİyiz.
MİTHAT SANCAR (Devamla) Hakikat
çıksın istiyoruz, araştırılsın istiyoruz ama
reddediliyor. Hangi gerekçelerle reddediliyor, savunmayı hangi argümanlar
üzerine kuruyorlar parti temsilcileri, anlamak mümkün değil.
Reza Zarrab on gün önce çok değerli bir
vatandaştı, arka arkaya sağlığıyla ilgili notalar
verildi, kıyametler koparılacak denildi; bugün Reza Zarrab,
işte, vatan haini -vatan haini değil- işte, yalancı falan
diye derhâl çiziliyor. Peki, bunu öngöremiyor musunuz? Şunu öngöremiyor
musunuz: Bu kadar çok bilgi, bu kadar çok belge, bu kadar çok iddia varsa
ortada yolsuzluklarla ilgili, bunun üstü örtülmez.
HASAN TURAN (İstanbul) ABDnin sunduğu
her şeye itiraz ederiz.
MİTHAT SANCAR (Devamla) Bunun üstü örtülmez.
ABDnin sunduğu, onun bunun sunduğu diye kendinizi kurtarmanın
imkânı yok.
HASAN TURAN (İstanbul) Her belge sizin için
makbul, makbul, filtresiz olarak kabul ediyorsunuz.
MİTHAT SANCAR (Devamla) Kimin nereden
geldiği meselesini ayrıca tartışalım.
HASAN TURAN (İstanbul) Beraber
çalışıyorsunuz.
MİTHAT SANCAR (Devamla) Bunu, 17-25
Aralıkta da söyledik. Eğer ortada gayrimeşru yollarla delil elde
etme ve siyasi komplo varsa bu ayrı araştırılır,
diğer iddialar ayrı araştırılır ama bunların
hiçbiri araştırılmadı. Sanıyorsunuz ki bunların
üstü burada örtülürse bütün dünya kör olacak. Ortada yolsuzluk iddiaları
var, ortada ahlaki bir sorun var, siyasi bir sorun var, ortada hukuki bir sorun
var.
HASAN TURAN (İstanbul) Siz iddia sahibisiniz.
BAŞKAN Sayın Turan
Sayın Turan,
lütfen efendim.
MİTHAT SANCAR (Devamla) - Böyle oradan laf
atarak bunları örtemezsiniz.
BAŞKAN Hocam, buyurun siz.
Sayın Milletvekilim, buyurun, Genel Kurula
hitap edin.
MİTHAT SANCAR (Devamla) Ondan sonra,
hamasetle, bunları millî mesele gibi sunmaya çalışmakla üstü
örtülmüyor. Türkiyede basını engelleyerek bu iddiaların gündeme
gelmesini bastırabilirsiniz fakat dünyayı susturamazsınız.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Kimin
sözcülüğünü yapıyorsunuz siz?
MİTHAT SANCAR (Devamla) Bu çağda bu
iddiaların ortaya çıkarılmasını engellemeye yönelik
her adımınız bir suç itirafı olarak kabul edilecektir, bir
suç itirafı olarak kabul edilecektir.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Kimin
sözcülüğünü yapıyorsunuz, kimin?
MİTHAT SANCAR (Devamla) - Biz, hakkın,
hukukun, ahlakın sözcülüğünü yapıyoruz. Size soruyoruz...
İSMAİL TAMER (Kayseri) Amerikanın
sözcülüğünü yapıyorsunuz!
MİTHAT SANCAR (Devamla) Burada hakkın,
adaletin, vicdanın sözcülüğünü yapıyoruz.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Hakkın,
adaletin sözcülüğünü yapmıyorsunuz, Amerikanın sözcülüğünü
yapıyorsunuz!
MİTHAT SANCAR (Devamla) Şunu da bir kez
daha hatırlatayım: En çok sataşanlarla ilgili iddiaları
tekrar gündeme getirmemize bizi mecbur etmeyin. Söz kesmeyin. Üç dakikada bir
şey anlatmaya çalışıyoruz. Sizin bu ithamlarınız
sadece suçluluk itirafı anlamına gelir.
Amerikanın sözcüsü
Siz gönderdiniz bu
adamı oraya, siz kahraman ilan ettiniz.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Eş
başkan!
MİTHAT SANCAR (Devamla) 3er, 5er bakan
ödüller verdiniz. Bunları nasıl unutturacaksınız?
VELİ AĞBABA (Malatya) Eş
başbakan, eş başbakan!
ALİ ŞEKER (İstanbul) Eş
başkandı, eş başkan!
VELİ AĞBABA (Malatya) Bakanlar Kurulunun
yarısının maaşını Rıza Bey veriyordu.
MİTHAT SANCAR (Devamla) Nasıl
unutturacaksınız bunları? Yani Türkiyenin en değerli
iş adamı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Sancar, bir dakika ek süre
veriyorum, lütfen sözlerinizi toparlayınız efendim.
VELİ AĞBABA (Malatya) Vallahi,
bakanların maaşının yarısını Rıza
veriyordu, eş başbakan!
MİTHAT SANCAR (Devamla) Türkiyenin en
değerli iş adamı. diye ilan ettiniz. 4 bakanı istifa
ettirdiniz, bir hukuki süreç yok. Kaç tane belediye başkanı istifa
ettirildi, bir hukuki süreç yok.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Size mi
soracaklardı?
MİTHAT SANCAR (Devamla) Yani Türkiyede
hukuku işletmezseniz bunun kendiniz açısından bir itiraf
anlamına geleceğini görün artık.
Gelin burada birlikte çalışalım,
komplo varsa komployu da birlikte araştıralım. Eğer komplo
dışında başka boyutlar varsa onları da araştıralım.
İtirazlardan biri şu: Burası mahkeme
mi? Burası bütün sistemin en yüksek organıdır. Mahkeme yerine
geçmez bu, araştırır.
AYŞE SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Sayın
Cumhurbaşkanımız suç duyurusunda bulundu. Mahkemeler incelesin.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Belge yok, belge,
ortada bir şey yok!
MİTHAT SANCAR (Devamla) Lütfen, bir kere de
doğruyu bizim söylemiş olabileceğimiz ihtimalini dikkate
alınız. Sevgili Demirtaş bunu söylemişti. Bir dinleseniz,
bu kadar yanılmazdınız
İSMAİL TAMER (Kayseri) Hep iftira,
doğruyu söylemiyorsunuz ki. Hep iftira attığınız için
doğrulara gelemediniz, gelmiyorsunuz doğrulara.
MİTHAT SANCAR (Devamla) -
yarın bir kez
daha 10 kat utanma duygusu yaşamak zorunda kalmazsınız.
Şimdi bir evet yarın 10 kat utanmadan kurtulma sonucunu
doğurur.
Saygılarımla efendim. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sancar.
REŞİT POLAT (Kilis) - Millî olun biraz,
millî.
BAŞKAN - Şimdi, öneri üzerine Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Amasya Milletvekilimiz Sayın Mehmet
Naci Bostancı.
Sayın Bostancı, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET NACİ BOSTANCI
(Amasya) Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar;
televizyonları bir yıl izlemeseniz -birçok ekran var, birçok kanal
var, birçok görüntü, film var, drama var- bir yıl izlemeyin, bir yıl
sonra açın, yarıda kalmış gibi o programa devam
edebilirsiniz. Buna derler ki, aslında iletişim dünyası,
televizyon dünyası bir bardak suda yüzüp durur. O kadar kanal vardır,
birçok görüntü vardır ama bir bardak suda yüzer. Şimdi, on beş
yıldır Cumhuriyet Halk Partisinin eleştirilerine
baktığımızda da aslında bu metafor yerli yerine
oturuyor. CHPnin eleştirileri sonuç olarak bir bardak suda yüzme durumu
ortaya çıkarıyor; iddiaları, yaklaşımları,
söylemi, hepsi.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Hep de
haklı çıkıyor.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Hep de
haklı çıkıyoruz. Amerikada konuşuyor Zarrab, kimlere ne
verdiğini açıklıyor Zarrab, bakanlara neler verdiğini
söylüyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sizin yol arkadaşınız.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Kıymetli
arkadaşlar, şimdi hukuki siyasi ahlaki kavramlarının
altı çizildi buradan; ben de hukuki, ahlaki ve siyasi dikkat, ihtimam ve
incelik çerçevesinde soruyorum: Sayın Tayyip Erdoğan bu
iddiaların neresinde? Neresinde?
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana)
Göbeğinde.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Merkezinde.
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Göbeğinde, merkezinde.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana)
Göbeğinde, göbeğinde.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Onu sen
söylüyorsun. Hukuki diyorum, ahlaki diyorum, siyasi diyorum.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Siyaseten de
merkezinde.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana)
Siyaseten merkezinde.
BAŞKAN Sayın Özdiş, lütfen efendim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - İbrahim Bey,
kendi fantezin çerçevesinde konuşma, hukuk senin kafandan ibaret
değil, ahlak senin kafandan ibaret değil. Sayın Erdoğanla
ilgili hiçbir iddia yok. Dünürü diyor, oğlu diyor, bilmem ne diyor ama
ima ediyor, ima ediyor.
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Çevresi var,
kendi yok.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Fakat
anlatırken bütün hikâyeyi Sayın Erdoğanın üzerine kuruyor;
hukuki, ahlaki ve siyasi diyorsunuz.
VELİ AĞBABA
(Malatya) Kandırmışlardır kesin bunları!
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Kendi iyi, çevreleri kötü!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) O zaman, en azından bunlara ilişkin şöyle bir
incelik gerekmez mi? Siz bu isimleri söylersiniz, size sorarlar; Peki, bu
isimlerin ortak bir özelliği var mı?
ALİ ŞEKER
(İstanbul) Var.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) Atlıyorsunuz
Ha, onun üzerine
konuşsanız, derim ki Bu bir inceliktir, bu biraz propagandadan uzak
bir yaklaşımdır. Hayır, siz bütün hikâyeyi aslında
ortaya koyduğunuz belgelerle hukuki, ahlaki, siyasi hiçbir bağlantısı
olmayan bir kişinin üzerine kurarak buradan bir siyasi sonuç elde etmeye
çalışıyorsunuz gürültü ve patırtıyla.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ
(Ankara) Hiç ilgisi yok bununla.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) Şimdi, olduğuna dair sizin elinizde bir şey var
mı?
ALİ ŞEKER
(İstanbul) - Var, var.
BARIŞ YARKADAŞ
(İstanbul) Var.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) Var mı? Sadece salladığınız bir
kâğıt var.
ÜNAL DEMİRTAŞ
(Zonguldak) Gelin araştıralım burada, bakalım
kâğıt mı o belgeler?
ALİ ŞEKER
(İstanbul) O kâğıtlara bakın.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak)
Kabul edin önergeyi.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) Kıymetli arkadaşlar, Ankara Cumhuriyet
Savcılığı bu konuya ilişkin soruşturma
başlattı.
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) Ankara Cumhuriyet Savcılığı soruşturma
başlattı. Aynı zamanda sizin için önemli bir fırsat;
bakın, bu iddialara ilişkin Sayın
Cumhurbaşkanımızın yakınları ve kendisi,
iddianın merkezine oturttuğunuz için
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun
Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla)
bunları merkezine oturttuğunuz için dava açtı;
tazminat davası. Dolayısıyla bunlar, zaten Ankara Cumhuriyet
Savcılığının soruşturması ve açılan tazminat
davası çerçevesinde hukukun konusu olacak. Hukukun konusu olduğunda
da böyle hararetli konuşmalar, grup toplantısında
alkışlarla kâğıt sallamaların ötesinde
MAHMUT TANAL (İstanbul)
İktidar sallanıyor! Kâğıt sallanmıyor, iktidar
sallanıyor.
ALİ ŞEKER
(İstanbul) İktidar sallanıyor, iktidar!
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla)
gerçekten de hukuken, ahlaken, siyaseten ne olduğunu
göreceğiz.
ÜNAL DEMİRTAŞ
(Zonguldak) O kâğıtlara beraber bakalım kâğıtsa
bunlar. Orada bakalım, Mecliste bakalım, hep beraber bakalım.
MEHMET NACİ BOSTANCI
(Devamla) Bizim için grupta İşte iddia, işte ispat. denilen
o kâğıtların hiçbir kıymetiharbiyesi yok.
ÜNAL DEMİRTAŞ
(Zonguldak) Görmek istemiyor musunuz?
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, lütfen
ÜNAL DEMİRTAŞ
(Zonguldak) Kabul edin önergeyi.
BAŞKAN Lütfen
arkadaşlar
KEMALETTİN
YILMAZTEKİN (Şanlıurfa) Belge getir!
ÜNAL DEMİRTAŞ
(Zonguldak) Kabul edin bunları, kabul edin!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) Mahkeme, o
yargılama, o kâğıtların kıymetiharbiyesinin ne
olduğunu, bunun arkasında kimler ne yaptı, bunları
açıkça ortaya koyacaktır. Dolayısıyla, burada Meclisi
meşgul edecek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla)
CHPnin
fantezilerinin aracısı kılacak bir durum söz konusu
değildir. Açık, tavrımız nettir. (AK PARTİ
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bostancı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Özel, talebinizi
alalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İlk ve son cümlesinde
grubumuza sataşmada bulundu. CHPnin eleştirilerini yıllar sonra
da izlesen değişmeyen Brezilya dizilerine benzeterek
(AK PARTİ
sıralarından gürültüler)
Demediniz mi?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sataşma
neresinde Sayın Başkanım?
HASAN BASRİ KURT (Samsun) - Başkanım,
zaten yüzde 1 oyları artmadı şimdiye kadar, on beş
yıldır. Doğru. On beş yıldır yüzde 25.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
son sözüyle de CHPnin
fantezileri bunlar. diyerek Cumhuriyet Halk Partisi gibi ciddi bir kurumu, bir
ana muhalefet partisini ilzam altında bırakan ithamlarda bulundular.
İSMAİL AYDIN (Bursa) - Hiç
güleceğimiz yoktu ya, hiç güleceğimiz yoktu.
BAŞKAN Sayın Başkan, lütfen, yeni
bir sataşmaya mahal vermeyecek şekilde teklifinizi
değerlendiriyorum.
Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından
alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
8.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Amasya Milletvekili Mehmet
Naci Bostancının CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
teşekkür ederim.
Öyle, tansiyonu falan yükseltme niyetinde
değilim ama birkaç soru oldu, dediler ki: Millî davranın, millî
davranın. Biraz önce Sayın Başkan da ifade etti. Ben de size
bir şey soracağım şimdi.
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
İftira etmeyin yeter.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) İftira değil.
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
İftira etmeyin yeter.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Eğer iftiraysa
çıkar, hemen cevaplarlar.
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
İftira etmeyin yeter.
BAŞKAN Sayın Bakanım
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bakın, Ekim 2008de Man
Adalarında bir şirket kuruluyor.
AYDIN ÜNAL (Ankara) Ya, bunları bırak,
dekontlar nerede?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - O şirketin adı
Bumerz Limited.
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Dekontlara gel, dekontlara.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Tamam,
vereceğiz. Kabul edin önergemizi, verelim. Niye kabul etmiyorsunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Rahatsız olduğu
için itiraz ediyor.
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Dekontlar nerede,
dekontlar?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Bumerz; Burakın
Busu, Mustafanın msi, Erdoğanın eri, Ziya
İlgenin zsi; Bumerz, şirketin adı. (CHP
sıralarından alkışlar)
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) - Dekontlar nerede,
dekontlar, dekontlar? Dekontlar nerede?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Şimdi, Sayın
Başkan, sordunuz ya: Erdoğan bunun neresinde?
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) İyi
sallıyorsun, iyi sallıyorsun.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Hem burasında hem tam
göbeğinde. Erdoğan, etrafta
Şöyle bakarsanız, Neptün,
Plüton, Uranüs
Güneş bunun neresinde? Tam ortasında. Erdoğan,
bu siyasi iradenin de, bu iddiaların da çekim merkezi olarak
ortasındadır.
Siz seviyorsunuz benzetmeleri: Bir tren
kompartımanının kapısı açılır. İçeride
bir İngiliz, bir Alman, bir Fransız. Ne olacak? Birbiriyle
alakasız bu insanların varoluşsal tepkilerinin
farklılığından fıkra kurulur ama o İngilizin
ağabeyi Fransızın kız kardeşiyle evliyse ve
İngiliz kütüğüne kayıtlı çocuk da o kompartımandaysa
artık bu fıkra üç benzemez değil, bir merkezdeki adam ve
etrafındaki aile üzerine gider. (CHP sıralarından
alkışlar)
HASAN BASRİ KURT (Samsun) CHP bu memlekete
Fransız zaten, bu memlekete Fransız CHP.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - O yüzden, çok net olarak
şunu söylüyoruz: Eğer Tayyip Erdoğan, bu Bumerzin Eri bu
işin odağında olmasaydı ve damadı, özel kalem müdürü
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Hâlâ özel kalem
müdürü diyorsun ya!
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) -
dünürü, hepsinin birden
birbirlerini bulup da o kompartımana girmeleri fıkradan daha komik
hâlde olurdu.
NİHAT ÖZTÜRK (Muğla) Dekontlar nerede,
dekontlar?
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Ama bugünkü hâl, Erdoğan
ailesinin tüm etrafındaki çevresiyle birlikte burasına kadar bu
işin içinde olmasıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) - Korkunuz da o dur ki, o
yüzden bir evet oyu verip belgelerin gerçekliğini araştırmaya
korkuyorsunuz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, şimdi elde
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Bumerang oldu,
bumerang.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Bu Bumerz ne
ya?
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
efendim
Sayın Başkan, talebinizi alalım.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
sallanan bir
belge ve o çerçevede ortaya konulan bir iddia var.
VELİ AĞBABA (Malatya) Allah Sayın
Bostancının yardımcısı olsun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Kâğıt
parçası, belge değil, kâğıt parçası.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Ama o
kâğıt parçasının
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Belge, belge
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
o sallanan
kâğıt parçasının ötesinde, onun da kendilerinin
ifadeleriyle söylediklerinin ötesinde iddialar ve ortaya çıkartılmak
istenen bir siyasal gürültü söz konusu, bir toz duman söz konusu. Benim
söylediğim husus bu.
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Araştıralım, aydınlansın o zaman.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Yurt
dışına gönderilen hiç para yok.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Yani siz
siyasete ilişkin bir netice elde etmek için hukuku ahlaka
araçlaştırıyorsunuz. Benim söylediğim bu.
Teşekkür ederim.
VELİ AĞBABA (Malatya) Ya 4 bakan
yargılanırken de böyle yaptınız, ne oldu? Amerikaya teslim
ettiniz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bostancı.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul
Milletvekili Engin Altay, Grup Başkan Vekili Sakarya Milletvekili Engin
Özkoç ile Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel
tarafından, AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğanın
çocuklarının, dünürünün, eniştesinin, kardeşinin, eski özel
kalem müdürünün ve oğlunun yurt dışındaki şirketlerle
olan para hareketlerinin incelenmesi amacıyla 29/11/2017 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin, ön görüşmelerinin Genel Kurulun 30
Kasım 2017 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
konuşmalar tamamlanmıştır.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir. [CHP ve HDP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar (!)]
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.54
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.18
BAŞKAN: Başkan Vekili Yaşar TÜZÜN
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
31inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
geçiyoruz.
1inci sıraya alınan, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş'ın Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Teklifi (2/1929) ve Anayasa Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 505) (X)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, dünkü birleşimde,
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 505
sıra sayılı Kanun Teklifinin birinci bölümünde yer alan 4üncü
maddesi kabul edilmişti.
Şimdi, teklifin 5inci maddesi üzerinde önerge
işlemini gerçekleştireceğiz.
5inci madde üzerinde üç önerge vardır.
Önergeleri aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
505 sıra sayılı Yüksek Seçim
Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifinin 5inci
maddesinin (2)nci fıkrasının aşağıdaki biçimde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(2) Kurulun nihai kararları ile prensip
kararları, yedi gün içinde Resmî Gazetede yayımlanır.
Ayrıca Kurulun tüm kararları kendi resmi internet sitesinde
yayınlanır.
Muharrem
Erkek Kazım
Arslan Gülay
Yedekci
Çanakkale
Denizli İstanbul
Murat
Bakan Çetin
Arık Özcan
Purçu
İzmir Kayseri İzmir
Zeynel
Emre
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YUSUF BAŞER
(Yozgat) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN - Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge hakkında İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Zeynel Emre.
Sayın Emre, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ZEYNEL EMRE (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, bu kürsüden konuşurken hep şunu
ifade ediyoruz: Türkiye, hakikaten çok kıymetli bir coğrafyada,
herkesin gözünün olduğu bir coğrafyada; bu nedenle de çok sayıda
saldırıyla, komployla, vesaireyle karşı karşıya
kalıyor. Bu bizim gerçeğimiz. Bu coğrafyada bütün bunları
bilerek yaşamak ve bu anlayışla bu ülkeyi yönetmek lazım.
Ancak bir de gerçekler var. Nedir o gerçekler? Gözlerimizin gördüğü,
kulaklarımızın duyduğu gerçekler. Bütün yaşanan
gelişmeleri komplolar üzerinden açıklamaya çalışmak bizi
ileriye götürmez arkadaşlar, bizi geriye götürür ve
karşılaştığımız problemleri de çözemez bir
hâle geliriz.
Bakın, şu anda, Türkiye olarak bizlerin
kafamızı kuma gömmemizin hiç kimseye, hiçbir faydası yok.
Amerikada dün kritik bir aşamaya evrilen, başlayan Reza Zarrab
dosyasıyla ilgili, esasında Türkiye'nin bir an evvel bu konuda
doğru bir yaklaşım tarzı geliştirmesi ve bir strateji
oluşturması şart. Hemen sözlerime başlarken şunu ifade
etmek isterim: Bu konunun sorumlusu sırf AKPdir veya AKP iktidarı
bu meseleden ötürü yıpranıyor. diye bu meselenin altını
çiziyor değilim. Aksine, hakikaten, üzücü bir tabloyla karşı
karşıyayız ve Türkiyenin olası zararları söz konusu,
bunu teslim edelim. Bununla birlikte, muhalefete sürekli, âdeta düşman
hukuku uygulayıp da sıkıştığınız zaman
Aynı gemideyiz. romantizmi etrafında da bize
yaklaşmanızı açıkçası kabul edemiyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar) Bunu en fazla ifşa edebiliriz.
Eğer bu gemi, Türkiye gemisi ise evet, aynı gemideyiz ama bu gemi
sizin şahsi gemilerinizse, şahsi çıkarlarınızsa,
şahsi çıkarlarınızın bu ülkeye verdiği zararlarsa
biz o gemide yokuz arkadaşlar. Bu anlayış, aslında, bir
anlamda şöyle bir anlayışı temsil ediyor: Yani Ruslar
geldiğinde Nazilerin toplama kampındakilere dönüp de Aynı
gemideyiz arkadaşlar. demesi gibi bir şey bu. (CHP
sıralarından alkışlar) Biz rüşvet almadık,
rüşvet vermedik, yapılan kirli ilişkilere ortak olmadık,
hepsinde adım adım sizi uyardık, dinlemediniz,
suçladınız.
Bakın, bu meselenin özelinde şu
gerçeği görmek lazım: İrana ambargo uygulandığı
vakit, Türkiyenin bu ambargoyu delmek amacıyla çeşitli isimlerle
anlaşma yapıp ticaret geliştirmesi başka bir şey, bu
ambargodan -Türkiyenin değil ama- şahsi menfaatler sağlama
uğruna Türkiyeyi ateşe atmak ayrı bir şey. Burada, çok
açık bir şekilde, Türkiyeyi yöneten AKP hükûmetlerinin
bakanlarının yaptığı fahiş hatalar, işlediği
suçlar nedeniyle Türkiye ciddi bir tehlikeyle karşı
karşıya. Bu meseleye girişildiği zaman -demin ifade ettim-
Türkiyenin cari açığı kapatılıyor olsa, Türkiye ciddi
anlamda zenginleşiyor olsa Amerikanın İrana
uyguladığı ambargo sonrasında, bu ayrı bir
başlık altında ele alınabilirdi ancak böyle bir
zenginleşme olmadığı gibi, bu işe girişenlerin de
yönetim zafiyeti içerisinde olduğunun en büyük kanıtı da
şudur: Değerli arkadaşlar, bu ambargoyu delen bankalara 2002
yılından beri hangi işlemler yapılmış?
İçlerinde İngiliz bankası var, Fransız bankası var,
Alman bankası var; milyarca dolarlık tazminatlar hükmedilmiş ve
bu milyarlarca dolarlık tazminatlar tahsil edilmiş. Şimdi,
Türkiye şayet böyle bir fotoğrafla karşı karşıya
kalırsa bunun bedelini kim ödeyecek? Bizim gariban
vatandaşımızın cebinden çıkan paralar
Buradaki bu bedeli
kim üstlenecek? Bunun bir sorumlusu olmayacak mı?
Bakın, şu anda, gelin, yol yakınken
bunu aklıselim bir şekilde ele alalım ve bir: Bu işe
bulaşanları, kim olursa olsun, yargı önüne çıkartalım,
bunu biz bir sağlayalım. İkincisi: Bu olayla ilgili de sürekli
birilerini suçlayarak, muhalefeti suçlayarak bu işin sorumluluğunu
örtemezsiniz. Çok açık bir şekilde, sizin
yaptığınız yanlış işlemlerin, yapılan
örtülü olayların Türkiyeye verdiği zararlarıyla
yüzleşilmesi söz konusu. Dolayısıyla biz şunu söylüyoruz:
Evet, Türkiyeye gelecek her türlü tehdit, saldırı; bu ekonomik
olabilir, siyasi olabilir, askerî olabilir, bunların hepsinde Cumhuriyet
Halk Partisi olarak dimdik durmaya varız. Ancak yaşanan meselelerde
siz, şahsi menfaat sergileyip de Cumhuriyet Halk Partisini suçlayarak,
buradan aklanarak çıkamazsınız. Ben bu konuyu Genel Kurulun
dikkatine sunuyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Emre.
Sayın milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 505 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 5inci maddesinin (2)nci
fıkrasında geçen en kısa zamanda ibaresinin en geç 24 saat
içinde ibaresi şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Emin Adıyaman Leyla Birlik Erol
Dora
Iğdır Şırnak Mardin
Saadet Becerekli Ertuğrul Kürkcü Mithat Sancar
Batman İzmir Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YUSUF BAŞER
(Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mardin Milletvekilimiz
Sayın Mithat Sancar.
Buyurun Sayın Sancar. (HDP
sıralarından alkışlar)
MİTHAT SANCAR (Mardin) Biraz önceki
konuşmamda sizi tebrik etmeyi unutmuştum, lütfen
bağışlayın. Yeni görevinizde başarılar diliyorum.
BAŞKAN Teşekkürler efendim.
Buyurun.
MİTHAT SANCAR (Devamla) Yüksek Seçim
Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifini
görüşüyoruz. Seçimler demokrasinin temel şartıdır,
vazgeçilmez şartıdır, bunu biliyoruz. Seçimlerle ilgili düzenlemeler
de son derece hassas konulardır. Türkiye'de, 1950den bu yana demokrasinin
en iyi işleyen unsuru olarak seçimler gösterilir, son birkaç yıla
kadar. Evet, sıkıntılar yaşanmıştır, evet,
bazı seçimlerde şaibe iddiaları ortaya
çıkmıştır ama yine de seçim konusunda Türkiye demokrasisi
kötü bir sınav vermiştir. denemez. Ne zamana kadar? Son yıllara
kadar. Son yıllardan kastım da 2014 yerel seçimleri ve özellikle 16
Nisan 2017 referandumu.
İktidarda olanlar,
sıkıştıklarında seçim kanunlarını
kendilerine avantaj sağlayacak şekilde değiştirmeyi
Türkiye'de, maalesef, bir alışkanlık hâline getirmişlerdir.
Bu teklifin ilk şekli önümüze geldiğinde içinde gerçekten de
akıl almaz düzenlemeler vardı; bu kanuna konulması asla
gerekmeyen, bu kanunun sistematiğiyle uyuşmayan maddeler vardı;
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunun hükümleri
değiştiriliyordu, sandık başkanlığı ve
müşahitlikle ilgili düzenlemeler yapılıyordu. Neden? diye
sorduk Komisyonda. İyi işleyen bu sistemi neden değiştirmek
istiyor iktidar? Evet, öyle anlaşılıyor ki
sıkışmış durumda bu iktidar da. Türkiye'de hukuk
devleti gerçek anlamda işliyor olsaydı, demokrasiyle ilgili
sıkıntıları da çözmek bu tür yollara başvurmaya gerek
kalmadan mümkün olurdu, Hükûmetin ya da iktidarın bu tür manevralara
ihtiyaç duymayacağı bir zemin yaratılmış olabilirdi.
Şimdi, bakın, yolsuzluk
iddialarını konuşuyoruz ve Reza Zarrab davası sadece bizim
değil, neredeyse bütün dünyanın gündeminde. Bununla ilgili her
itiraz, iftira, her eleştiri yalan olarak geri çevriliyor. Oysa Bu
ülkenin, bu toplumun hafızası bu kadar zayıf değil. diye
defalarca hatırlatıyoruz değerli arkadaşlar. Eğer
aklanmak istiyorsa bir kişi, bir grup, bir parti, bir iktidar, bunun en
makul yolu öncelikle yasama organında etkili ve dürüst işleyecek bir
araştırma yapmaktır. Elbette yargı ayrıca
işlemesi gereken bir yoldur ama eğer Mecliste bu meselelerin
aydınlatılması engellenirse o zaman biraz önceki konuşmamda
söylediğim gibi bu ithamların ve iddiaların gerçek olduğu
algısı iyice yerleşir. Öte yandan, böyle bir meseleyi millî
nitelikli bir mesele hâline getirme çabası da son derece yanlış,
hatta ucuz bir taktiktir değerli arkadaşlar. Ne zaman
sıkışılsa bu ülkede -geçmişte de gördük, bugün de
bunun çok daha fazlasını bu iktidarda görüyoruz- hamasete, millî
duygularla oynamaya tevessül ediliyor. Bu son derece yanlış ve
tehlikelidir. Ayrıca, bayrakla suçları temizlemek, dinle
günahları aklamak mümkün değil; bir süre kendisine bir avantaj
yaratabilir bir iktidar ancak, tekrar edeyim, biraz önce söylediğim sözler
Ahmet Şıkın savunmasından alınmaydı, Benim,
bayrağın arkasına gizleyecek bir suçum, dinin arkasına
gizleyecek bir günahım yok." demişti. Şimdi, eğer bir
yolsuzluk iddiası, büyük rüşvet iddiaları hem de çok ciddi
verilerle ortaya dökülüyorsa bayrağı kullanarak bu bayrağa
haksızlık ve hakaret etmeye kimsenin de hakkı olmaz. Dinin
arkasına saklanarak günahları temizlemenin de imkânı
olmadığını dünyanın çeşitli tecrübeleri gösterir.
O nedenle seçim kanunlarıyla oynamayı bir
çıkar yol olarak görmemesini tavsiye ediyoruz iktidara. Bütün
sıkıntıları hamasetle, millî söylemiyle örtmenin ve
geçiştirmenin imkânı olmadığını da söylüyoruz.
Tek çıkar yol var: Dürüst ve adil, şeffaf bir yönetim, demokrasi,
hukuk devleti, denetim, özgürlük. Başka yol yok değerli arkadaşlar.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sancar.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 505
sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 5'inci maddesinin (2)nci
fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Naci Bostancı Özgür
Özel Erkan Akçay
Amasya Manisa Manisa
Filiz
Kerestecioğlu Demir Bayram
Özçelik Mehmet Doğan
Kubat
İstanbul Burdur İstanbul
Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu
Hatay
"(2) Kurulun prensip kararları on beş
gün içerisinde Resmi Gazete'de yayımlanır; seçime ilişkin
diğer kararları ise Kurulun resmi internet sitesinde
yayınlanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YUSUF BAŞER
(Yozgat) Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Katılıyoruz.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kurulun prensip kararları ile seçimlere
ilişkin diğer kararlarının 6698 sayılı
Kişisel Verilerin Korunması Kanunu gözetilerek, Resmî Gazete ile
Kurulun resmî internet sayfasında yayınlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN Komisyonun Genel Kurulun takdirine
bıraktığı, Hükûmetin katıldığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmiştir.
Şimdi kabul edilen önergeyle birlikte 5inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
5inci madde
kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 6ncı madde
üzerinde üç önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Şimdi maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 505 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 6ncı maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan "(f) bendinden sonra
aşağıdaki bendin eklenmesi, yasa teklifinde yer alan diğer
bentlerin ise buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Emin Adıyaman Leyla
Birlik Erol Dora
Iğdır Şırnak Mardin
Saadet
Becerekli Ertuğrul
Kürkcü
Batman İzmir
g) Yüksek Seçim Kurulu Başkanının
teklifi üzerine genel müdür, genel müdür yardımcısı, daire
başkanları ve şube müdürlerini atamak.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YUSUF BAŞER
(Yozgat) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Sayın Başer, rapora
baktım, raporun sözcüsüsünüz; bunda bir sorun yok. Ancak yani Genel
Kurulun çalışma kurallarına uygun olarak, daha etik olması
için Katılıyoruz. veya Katılmıyoruz. şeklinde
kesin bir ifadeyi kullanmanızın çok şık
olmadığını düşünüyorum. O nedenle,
katılmadığınız önergelere Katılamıyoruz.
şeklinde bir sunum yaparsanız daha şık olacak.
Tekrar soruyorum: Komisyon önergeye
katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YUSUF BAŞER
(Yozgat) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde, İzmir
Milletvekilimiz Ertuğrul Kürkcü
Sayın Kürkcü, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Sayın
Başkan, sevgili arkadaşlar; bu 6ncı maddenin başkana bir
padişah yetkisi verdiği apaçık ortada. Kendi önerdiği
adaylar arasından bir seçim yapılacak ve herhangi bir başkan
önerisi sonuçta gerçekleşecek. Yüksek Seçim Kurulu Başkanına bu
kadar çok imtiyaz ve yetki sağlamanın ben herhangi bir demokratik
anlamı olduğu kanaatinde değilim.
Biz, bu Yüksek Seçim Kurulunun yönettiği bir
referandum, bir halk oylaması yaşadık 16 Nisanda, henüz
üzerinden bir yıl bile geçmedi ve bunun, bir uluslararası ve ulusal
bir rezalet olduğunu hepimiz biliyoruz. Yüksek Seçim Kurulu diktatör
yetkisine sahip Başkanı ve asla itiraz edilemez kararlarıyla yol
ortasında, oylar sayılırken kanunun açık hükmüne
rağmen, doğru dürüst usulüne uygun, kanunda gösterildiği gibi
damgalanmamış oy pusulalarını geçerli saymaya karar
verebildi ve böylelikle çok küçük bir farkla, Türkiyede bir anayasal rejimin
yerine bir başka anayasal rejimin geçmiş olmasını kendi
elleriyle ayarladı, uyarladı; bir halk oylaması değil, bir
Yüksek Seçim Kurulu darbesi yaşadık. Bu, apaçık hepimizin
gözlerinin önünde oldu. O kadar çok hepimizin gözleri önünde oldu ki bu Anayasa
oylamasından en çok yarar görmüş olan kişi
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Atı alan Üskürdarı
geçti. demek zorunda kaldı. Hatırlatmaya gerek görmüyorum, Atı
alan Üsküdarı geçti. menkıbesi bir at
hırsızlığı öyküsüdür. Atını çalandan
atını çalanın atını alıp gitmesinin öyküsüdür.
Böyle bir öykünün bir zafer işareti olarak anlatılabilmesi ancak
Yüksek Seçim Kurulunun bir hırsızlığı örgütlemesiyle
oldu.
Şimdi, bu Kurulun başkanına şu
yetkiyi verseniz, bu yetkiyi verseniz ne olacak? Bu, Yüksek Seçim Kurulunun ilk
vukuatı da değil, 2011 genel seçimleri öncesinde, o zaman
Barış ve Demokrasi Partisinin desteklediği 7
bağımsız milletvekili adayının milletvekili
adaylıklarının geçersizliklerini ilan eden de bu Yüksek Seçim
Kuruluydu üstelik önceki içtihadına rağmen. Ama bu Yüksek Seçim
Kurulu, halk her yerde ayaklanınca bu kararlarını gözden
geçirmek zorunda kaldı. Demek ki değişmez değilmiş,
değişebiliyormuş. Bunun için halkın sözü ele alması
gerekiyormuş. O yüzden, Yüksek Seçim Kuruluna ne yetki vereceğini
değil Meclis, halkın hak ve yetkilerini nasıl
düzenleyeceğini tartışmalıdır. Yüksek Seçim Kurulunu
nasıl yaparsanız yapın mesela, olağanüstü hâl altında
Yüksek Seçim Kurulu bir seçim düzenlemeyi ve olağanüstü hâl
kararnamelerini bir norm hâline getiren Yüksek Seçim Kurulu
kararlarını almayı başarmış. Yani bu
başarıyı -tırnak içerisinde- göstermiş bir Kurulun
önümüzdeki dönemde, daha güç koşullarda, iktidarın daha çok
sıkıştığı koşullarda neler
yapabileceğini akla bile getirmeyi istemiyorum. Türkiye eğer
hakikaten demokratik bir seçim yoluna girecekse her şeyden önce bu Meclis
olağanüstü hâl kararını geri almalı, olağanüstü hâli
kaldırmalıdır. Ondan sonra, Yüksek Seçim Kuruluyla halk baş
başa kalınca zaten ne yapacağını biliyor, Yüksek Seçim
Kurulunu yola getirmenin yolunu da biliyor ama bu koşullar altında,
bugünkü koşullar altında ne yazık ki apaçık, herkesin,
bütün dünyanın gözüne bakarak hileli oy pusulalarını geçerli
kabul eden bir Yüksek Seçim Kuruluna ne yapsanız kâr etmez. Bu hususlar
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının
raporlarına, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi raporlarına geçti.
Yüksek Seçim Kurulunun vukuatları, sadece ve sadece yasa tarafından
tamamen korunduğu için bir uluslararası yargının konusu
olmadı ama halk yargısının gözünde çoktan mahkûm olmuş
durumdadır.
İşin doğrusu, iktidardaki güç
kazanamayacağı hiçbir seçimi düzenlemeyecektir, bu seçimin yolunu
açmayacaktır. Yüksek Seçim Kurulu da bu seçim kazanma
mekanizmasının bir parçası olarak tasarlanmaktadır. Yüksek
Seçim Kurulu Yasasını toptan değiştirmedikçe ve OHALi
kaldırmadıkça bize bir çıkış yolu yoktur.
Hepinizi selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kürkcü.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
505 sıra sayılı Yüksek Seçim
Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifinin 6ncı
maddesinin (1)inci fıkrasının sonuna aşağıdaki
(i) bendinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
i) Genel müdür, genel müdür
yardımcısı ve daire başkanlarını atamak.
Muharrem
Erkek Kazım
Arslan Gülay Yedekci
Çanakkale
Denizli İstanbul
Murat
Bakan Çetin
Arık Özcan
Purçu
İzmir Kayseri İzmir
Ali
Haydar Hakverdi
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YUSUF BAŞER
(Yozgat) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde, Ankara
Milletvekilimiz Ali Haydar Hakverdi
(CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Hakverdi, buyurun.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Çok nadir de olsa bir temel yasa görüşüyor
Meclisimiz, bundan memnuniyetimizi öncelikle ifade etmek isteriz. Hep torba
torba getiriyordunuz bugün temel yasa görüşüyoruz. Kısmi de olsa bir
uzlaşmayla Komisyondan geldiği için ben Meclisimize teşekkür
ederim, Komisyonumuza da buradan canıgönülden teşekkür ederim.
Şimdi, bu temel yasayı görüşüyoruz
ama çok ciddi eksiklikler var. Şimdi, seçimlerde hepimiz
yaşıyoruz, özellikle son on beş yıldır
yaşıyoruz. O oy pusulalarının basılmasından
başlıyor tartışmalar, ta ki sonuçların
açıklanması ve Yüksek Seçim Kurulunun kesin sonuçları
açıklamasına kadar tartışmalar özellikle son on beş
yıldır devam ediyor.
Şimdi, diyeceksiniz ki: Yani, biz
kazanıyoruz, o yüzden bu tartışma devam ediyor. Değerli
arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisi 1950li yıllardan sonra iktidar
olamamış, kısmen ortağı olmuş bir parti ama
bugüne kadar hiç bu tip tartışmalar yaşanmamış.
Şöyle bir şaibe yaşanmış en son, ne zaman
yaşanmış? Bu, Evren zamanında darbeden sonra yapılan
referandum var ya, orada itirazlar yaşanmış, doğru.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İnce zarf
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Evet
SALİH CORA (Trabzon) Açık oy gizli
tasnif yok muydu?
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Evet,
evet.
SALİH CORA (Trabzon) Ne zamandı o?
Sandıkların üstünde CHP bayrağı vardı.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla)
Şimdi, benzer tartışmalar, şaibeler 1980den sonra son on
beş yıldır yaşanıyor, az veya çok ama en köklü
tartışma ne zaman yaşanıyor? Bu referandumda hâlâ
şaibe var.
Bakın, şimdi, iktidar böyle devam
ettirilebilir, kabul ediyorum. Yani, benzer seçim usulleriyle devam
ettirilebilir ama bir yere kadar devam eder. Neden? İnsanlar artık
verdiği iradenin, verdiği oyun sandığa yansımadığını
düşündüğü zaman sandığa küserler. Kısmen
iktidarınız devam eder ama toplumsal barış ve huzursuzluk
her geçen gün artarak büyür. Bu, ülkenin temeline dinamit koymaktır. Bu
sebeple, en baştan itibaren, en baştan itibaren o oy
pusulalarının basımından sayımına kadar yeniden
çok ayrıntılı, disiplinli bir düzenleme yapmak
şarttır; kim olursa olsun iktidarda, hangi siyasi düşünceye
sahip olursa olsun, baştan çok ayrıntılı bir düzenleme yapmak
şarttır.
Şimdi, geldiğimiz bu noktada, hak, hukuk,
adaletten bahsediyoruz, iki gündür tartışıyoruz. Belgeler
açıklanıyor, gerçek mi, değil mi? Şimdi, AKP Grubu belgeler
daha açıklanmadan Sahte. dedi. Belgeler açıklandı, ya, Ya, bu
girdi değil de çıktı
Yani dışarıdan
geldiği değil de içeriden gittiği şeklinde olduğu,
sonra tekrar sahteliği vesaire, değişik değişik
isnatlarla bu belgeler üzerinde tartışmalar yaratıldı.
Şimdi şunu yaşıyoruz: Bu, Panama
belgeleri açıklandı, Başbakanın oğluna dair Panama
belgeleri. Ama sadece Başbakana dair açıklama yoktu orada, İngiliz
Kraliçesinin banka kayıtları dahi vardı o belgede. Bizim
Başbakanın oğlunun da, burada, Malta Adasında ticaret
yaptığına dair belgeler açıklandı. Ardından Genel
Başkanımız açıkladı,
Cumhurbaşkanımızın, AKP Genel Başkanının
yakınlarına dair bir belge açıklaması yapıldı.
Daha buna dair tartışmalar devam ediyor ve diyorsunuz ki: Kumpas,
kumpas, kumpas
En son Reza
Reza vatanseverdi,
şakşakladınız bu adamı ve ödüller verdiniz. Amerikada
yargılanmaya başlandı. Dediniz ki: Amerika bize kumpas kuruyor.
Şimdi, bakın, bir şey göstereceğim, yandaş
basının, iki ay önce: Hiç olmadığınız kadar
yakındınız Amerikaya. Değil mi? Yandaş medya, iki ay
önce: Hiç olmadığınız kadar yakındınız. Ne
oldu, bugün Amerika kumpas kurmaya kalktı size? Ya, bu Reza kim?
SALİH CORA (Trabzon) Yönetim ayrı,
yargı ayrı.
ALİ HAYDAR HAKVERDİ (Devamla) Evet,
yönetim ayrı, yargı ayrı; çok haklısınız,
doğru söylüyorsunuz.
Şimdi şöyle, o zaman şuraya gelelim:
Biz diyoruz ki: Suç var ortada, suç; araştırılsın.
Diyorsunuz ki: Sandık, hadi arkadaşlar, sandık...
Arkadaşlar, sandık ayrı bir şey. Bir kişi
çoğunluk oyu alıp iktidara geçmiş olabilir ama o, Man
Adasına yakınlarının transfer ettiği paraları
aklamaz. İktidar ayrı bir şey -doğru- yargı ayrı
bir şey. Keşke ülkemizde de iktidar ayrı, yargı ayrı
olabilse.
Biz diyoruz ki: Arkadaşlar, biz Meclisiz, bize
irade verilmiş. Gelin şu belgeleri araştıralım,
gerçekliğini araştıralım. Eğer yöneticilerimiz bir
haksızlık, hukuksuzluk, bir mal kaçırma yapmış ise
bunun gereğini yapalım, halkımızla paylaşalım.
Siz diyorsunuz ki: Yargıya gidelim, savcıya verelim. Onu da
yapacağız, onu da vereceğiz ama şöyle bir elinizi
vicdanınıza koyun ve söyleyin: Şu belgeleri
araştırıp bir takip yapacak savcının akıbeti ne
olur? Cumhurbaşkanının oğlu, dünürü, eniştesi, özel
kalemi hakkında bir araştırma yapacak cumhuriyet
savcısının akıbeti ne olur? O sümüklü, ağlayan
adamın, o FETÖnün, o, mendilini topladığınız
adamın askeri diye muhtemelen ihraç edilir.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Hakverdi.
Sayın milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 505 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 6ncı maddesinin (e)
fıkrasında yer alan "seçim iş ve işlemlerinin
anlatılması ibaresinin "seçim iş ve işlemlerinin
açıklanarak tanıtılması" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Parsak Fahrettin
Oğuz Tor Deniz
Depboylu
Afyonkarahisar Kahramanmaraş Aydın
Ahmet
Selim Yurdakul Mustafa
Kalaycı
Antalya Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YUSUF BAŞER
(Yozgat) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde, Kahramanmaraş
Milletvekilimiz Fahrettin Oğuz Tor konuşacak.
Sayın Tor, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 505 sıra
sayılı Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Teklifinin 6ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle Genel Kurulu ve bizleri izleyen vatandaşlarımızı
saygıyla selamlıyorum.
Bildiğiniz gibi Anayasamızın 79uncu
maddesi seçimlerin genel yönetim ve denetimini düzenlemektedir. Söz konusu
madde hükmüne göre görev ve yetkileri kapsamında seçimler yargı
organının, bu anlamda Yüksek Seçim Kurulunun genel yönetim ve
denetimi altındadır.
Siyasi partiler demokrasinin vazgeçilmezleri
olduğu kadar Yüksek Seçim Kurulu da demokrasinin olmazsa
olmazıdır, denilebilir ki: Ülkenin kaderiyle ilgili önemli bir
kurumdur. Hâl böyle olunca, Yüksek Seçim Kurulu görevini yaparken hiçbir
şaibeye, tartışmaya, hatta dedikoduya muhatap
olmamalıdır. Hukukun önemli bir parçasının
uygulayıcısı olan Yüksek Seçim Kurulu vatandaşın
güvenini sarsmamalı, hukukun üstünlüğüne azami pürdikkat etmelidir.
Zira, bugün ülkemizin her konuda buna şiddetle ihtiyacı vardır.
Değerli milletvekilleri, tam da konumuzla
ilgili olması bakımından 2010 yılından itibaren
dünyada hukuk ve adalet uygulamalarının ülke bazında
ölçülmesiyle oluşturulan Hukukun Üstünlüğü Endeksinden bir defa daha
bahsetmek istiyorum. 2016 Yılı Hukukun Üstünlüğü Raporunda,
ülkemiz 2014 yılında 99 ülke arasında 59uncu sırada, 2015
yılındaysa 102 ülke arasında 80inci sıradayken; maalesef,
2016 yılında 113 ülke içinde 99uncu sırada yer
alabilmiştir. Ülkemizin son iki yılda 40 basamak birden gerilemesi,
adalet ve hukukun üstünlüğü ilkesi hususlarında içinde bulunduğu
durum hoş bir durum değildir, göz ardı edilmemelidir. 2016
yılı raporunda Türkiye, hükûmetin gücünün ve
tasarruflarının, yasama, yargı, bağımsız denetim
otoriteleri, medya ve sivil toplum kuruluşları tarafından
denetlenebilmesi ve yürütme erkinin hesap verilebilirliği konusunda 113
ülke arasında 108inci sıradadır. Bu alanda sadece Kamboçya,
Mısır, Özbekistan, Zimbabve ve Venezuelayı geride bırakabilmiştir.
Sadece, darbe yönetiminin, askerî cuntanın hâkim olduğu
Mısırı; kral tarafından, parlamenter monarşiyle
yönetilen Kamboçyayı; 1980 yılında
bağımsızlığını ilan etse de yine
Birleşik Krallıkın sömürgesi olarak kabul edilen, kendisinden
sonra göreve eşini getirerek anayasal gücü gasbetmekle suçlanan, geçen
salı günü Devlet Başkan Yardımcısı Emmersonun
görevinden alınmasının ardından ordusunun darbe
yaptığı ve bir iki gün önce de istifa ettiği açıklanan
Mugabenin ülkesi Zimbabveyi geride bırakıyor olmak bize
yakışmamaktadır.
Kul hakkının en yüce değer
olduğuna inanıyorsak ki inanıyoruz, ülkemizin, hukukun
üstünlüğü konularında en önde olması gerektiğini
söylüyorum. Ülkemizde Hükûmetin âdeta, layüsel, sorumsuz, hesap vermeyen, gücü
denetlenmeyen bir konumda görülmesi hoş değildir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin en önemli
yatırımcı kuruluşlarından biri olan, ülke genelinde
yüzlerce yatırımı olan bir kamu kurumuna genel müdür atarken son
derece dikkatli olmamız gerekir. Ahbap-çavuş-akrabalık ilişkileriyle
genel müdür atarsanız, genel müdür hakkında da ayyuka
çıkmış şaibeler varken duymazlıktan gelirseniz
layüsel, sorumsuz, hesap vermeyen, gücü denetlenmeyen yorumlarına sebep
olursunuz. Yapılan bir ihbarı değerlendiren cumhuriyet
savcısının 3628 sayılı Mal Bildiriminde
Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu kapsamında
dava açmadan önce, sağır sultanın duyduğu iddiaları
duymazlıktan gelirseniz, gereğini yapmazsanız bir iki açgözlünün
menfaati için ülkemize haksızlık yaparsınız.
Değerli milletvekilleri, iş yapılan
yerde hata olabilir, eksik olabilir, noksanlıklar olabilir. Genel olarak
hiçbir vicdan sahibi şahsi çıkara veya başkalarına
çıkar sağlamaya dayanmıyorsa bu tür hatalardan sonuç
çıkarmaz. Ancak, dürüstlüğünden, ehliyetinden emin
olmadığı hâlde Benim adamım, akrabam, partilim. diye
önemli görevlere getirirseniz ne oldum delisi olur. Üstlerine dalkavukluk
yaparken altlarından da aynı davranışları bekler.
Bürokrasi bu tiplerin örnekleriyle doludur.
Değerli milletvekilleri, haram çeşmesi
akarken testisini doldurmak için sıraya girenleri, kendisine,
yakınlarına kamu kaynaklarını peşkeş çekenlerin
eylemlerini bilerek görmezsek...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Devamla)
Tamamlayabilir miyim Sayın Başkan?
BAŞKAN Sayın Tor, sözlerinizi
tamamlamanız için bir dakika ek süre veriyorum.
Buyurun.
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Devamla)
Teşekkür ediyorum Başkanım.
zaman aşımına sokarak,
soruşturmayı geciktirerek, engelleyerek yol alamayız; geri
kalmış gelişmekte olan ülkeler sınıfından da
kurtulamayız.
Hiçbir çıkar gözetmeden bu ülkeyi büyütmek
istiyorsak çıkarcılara, dalkavuklara, niteliksizlere fırsat
vermeyeceğiz, korumayacağız. Hak, hukuk, adalet diyeceğiz.
Bu vesileyle yüce Genel Kurulu
saygılarımla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tor.
Sayın milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 6ncı madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 7nci madde üzerinde iki
önerge vardır. Önergeleri aykırılık sırası göre
işleme alacağım.
Şimdi maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 505 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinin (3)üncü
fıkrasında geçen gerekli görülen illerde ibaresinin
büyükşehirlerde şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mehmet Emin Adıyaman Leyla Birlik Saadet
Becerekli
Iğdır Şırnak Batman
Erol Dora Ertuğrul Kürkcü
Mardin İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YUSUF BAŞER
(Yozgat) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Katılmıyoruz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yasa teklifinde, gerekli görülen illerde il seçim
kuruluna bağlı seçim müdürlüğü kurulabileceği ifade
edilmektedir. Öncelikle, yasa maddeleri açık, net, hiçbir karmaşaya
ve keyfî uygulamaya yol açmayacak şekilde yazılmalıdır.
Gerekli görülen ibaresindeki gerekliliğin net bir şekilde
yazılması elzemdir. Neye göre, hangi şartlarda, neden bazı
illerde seçim müdürlüğünün kurulacağı bu hâliyle belirsizdir? Önergeyle,
nüfus yoğunluğuna bağlı oluşacak iş yükü dikkate
alınarak il seçim kuruluna bağlı seçim müdürlüklerinin
büyükşehir statüsündeki illerde kurulabilmesi amaçlanmaktadır.
Böylelikle yasa maddesindeki belirsizlik sorunu da çözülmüş
olacaktır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 505 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 7nci maddesinin (1)inci
fıkrasında yer alan Kurul teşkilatı, merkez ve taşra
birimlerinden oluşur. ibaresinin Yüksek Seçim Kurulu, merkez ve
taşra birimlerinden oluşur. şeklinde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Mehmet Parsak Deniz
Depboylu Fahrettin
Oğuz Tor
Afyonkarahisar Aydın Kahramanmaraş
Ahmet Selim Yurdakul Mustafa Kalaycı
Antalya Konya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YUSUF BAŞER
(Yozgat) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde, Kahramanmaraş
Milletvekilimiz Sayın Fahrettin Oğuz Tor
Sayın Tor, buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; teklifin 7nci maddesiyle
ilgili Milliyetçi Hareket Partisi adına söz almış bulunuyorum.
Genel Kurulu ve bizleri izleyen vatandaşlarımızı
saygılarımla selamlıyorum.
Bu vesileyle, 2009 yılından beri devam
eden ve uzun yıllar Sayıştay raporlarına da giren,
yapanın yanına kâr kaldığı bir batık kredi
ilişkisinden, Türk Eximbankın 19 milyon 524 bin 565 avroluk bir proje
kredisinden bahsetmek ve dikkatinize sunmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, Eximbank 2 adet gemi
inşası için kredi kullandırıyor. Miktarını az
önce söylemiştim. Kredi kullandırırken firmalar
araştırılır, kural bu. Uzmanlarımız var,
istihbarat elemanlarımız var. Vatandaşın çok küçük kredi
talepleri için kılı kırk yardığımızı
hepimiz biliyoruz.
Firmanın durumu banka uzmanları
tarafından inceleniyor. Firmanın talep ettiği krediyi
ödeyemeyeceği, firmanın kredi değerliliğinin
bulunmadığı uzmanların hazırladıkları
raporlarda belirtildiği hâlde bu kredi veriliyor. Kredinin dönüşü
olmadığı değerlendirildiği hâlde, maalesef kredinin
geri dönüşüne uygun teminat da alınmıyor. Kredi verilmeden önce
hazırlanması gereken firma istihbarat raporunun kredi
kullandırmaya başlanıldığı tarihten üç ay sonra
hazırlandığı, kredinin güncel istihbarat ve analiz raporu
olmadan verildiği
Banka hukuk müşavirliğinin olumsuz
görüşüne rağmen verilen krediye karşılık, daha önce
başka bir bankaya birinci dereceden ipotek verilen Ereğlideki
tersane arazisi teminat olarak alınıyor. Kredinin geri dönmemesi
üzerine tersane arazisi satılarak ilk derece ipotek sahibi olan bir
başka bankanın alacakları ödeniyor. Eximbank teminat olarak
aldığı bu araziden hiçbir şey elde edemiyor.
Yine, bu krediyle ilgili olarak ikinci ve üçüncü
dereceden ipotek olarak alınan İstanbul Beykozdaki imarı
bulunmayan bir arazi satışa çıkarılıyor. 3 defa
satışa çıkarılmasına rağmen alıcı
çıkmadığı için buradan da bir tahsilat
yapılamıyor. Hoş, alıcı da çıksa arazi ilk derece
ipotek sahiplerinin alacaklarını ancak karşılayacak durumda
olduğu için yine elimize bir şey geçmeyecekti.
Proje, gerçekleşme aşamalarında ciddi
bir şekilde kontrol edilmiyor maalesef. Başbakanlık Teftiş
Kurulundan bu konuda soruşturma isteniyor. Soruşturma raporunda,
banka yönetim kurulu üyeleri ile kredilerden sorumlu banka personelinin
Bankacılık Kanununda belirtilen suçları işledikleri
sonucuna varılıyor. Görevliler hakkında, Bankacılık
Kanunu kapsamında işlem yapılması gerektiği
belirtiliyor. Ancak, 2012 yılından beri banka yönetim kurulu üyeleri
ve krediden sorumlu banka personeli hakkında hiçbir işlem yapılmıyor.
Bunun üzerine Sayıştay, raporlarda, Yönetim Kurulu üyeleri ile
krediden sorumlu banka personeli hakkında idari, mali ve cezai
yaptırımların uygulanmasını istiyor.
Sayıştayın 2009 yılından beri
soruşturulmasını istediği batık kredi olayı ancak
2012 yılında soruşturulabiliyor fakat aradan geçen süre
içerisinde hiçbir işlemin de yapılmadığı ortaya
çıkıyor.
Sayıştay, bütün bu aşamaları
geçtikten sonra, kredinin açılış ve işleyişine yönelik
gerçekleşen mevzuata aykırı eylemler nedeniyle kredinin tahsil
edilmeyen kısmının sorumluluğu bulunanlardan tahsili
hususunda zaman aşımı süreleri de dikkate alınarak mali
sorumluluk davası açılmasını, firma hakkında
gecikmeksizin idari ve yasal yönden yasal takibe başlanmasını,
borçlu firmanın zaman kazanmaya yönelik erteleme, yapılandırma
taleplerinin değerlendirmeye alınmamasını da belirtiyor.
Sonuçta, gemiler kızakta, kredi kullanılmış, teminatlardan
da bir şey elde edilememiş. Devamında da yapımı için
kredi verilen ancak kredi battıktan sonra yarım kalan 2 geminin icra
yoluyla satılması için kıymet takdiri
yaptırılıyor. Gemilerin takdir edilen değerinin
yarısı üzerinden iki defa icra yoluyla satışa
çıkarılıyor, sadece yarı değeri üzerinden maalesef
alıcı çıkmıyor. Bu defa, İstanbul Üniversitesinden
öğretim görevlisi bilirkişi ekibi oluşturularak gemilerin son
durumu hakkında inceleme ve keşif yaptırılıyor, 2
geminin hurda olarak satılması hâlinde 6.400 ton çelik ihtiva
ettiği tespit ediliyor, gemilerin hurda olarak en fazla 1 milyon 550 bin
avroya satılabileceği hesaplanıyor. Kredi tutarı 19 milyon
524 bin, Türk parasıyla, bugünkü değerle 90 milyon; gemilerin hurda
değeri 1,5 milyon avro yani bugünkü değerle 7 milyon Türk
lirası.
Değerli milletvekilleri, bu olayda gözüken,
baştan sona yanlış işlemler sonucunda
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Devamla) İki
cümlem kaldı Sayın Başkan.
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen,
buyurun.
FAHRETTİN OĞUZ TOR (Devamla)
Değerli milletvekilleri, çok enteresan bir olay. Sonuç olarak, bu olayda
gözüken, baştan sona yanlış işlemler sonucunda 85 milyon
liralık kredinin battığıdır. Sayıştay
raporlarına, Başbakanlık raporlarına rağmen bir
şey yapılamamıştır, yapanların yanına da kâr
kalmıştır.
Arz ederim. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Tor.
Sayın milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 8inci madde üzerinde
iki adet önerge vardır. Önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Şimdi maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
505 sıra sayılı Yüksek Seçim
Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifi'nin 8'inci
maddesinin 2'nci fıkrasının (c) bendinin madde metninden
çıkarılmasını ve sonraki bentlerin buna göre teselsül
ettirilmesini teklif ederiz.
Muharrem Erkek Kazım Arslan Gülay
Yedekci
Çanakkale Denizli İstanbul
Çetin Arık Zeynel Emre Murat
Bakan
Kayseri İstanbul
İzmir
Özcan Purçu Mehmet Bekaroğlu
İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YUSUF BAŞER
(Yozgat) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor mu?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Katılmıyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Teklifin 8'inci maddesinde YSK
Başkanının üst düzey personelin atanmasında tek
başına yetkilendirilmesi ölçüsüzlük doğuracağı gibi,
personel üzerinde baskı aracı olarak kullanılabilecek ve
keyfîliğe yol açacak bir durumdur. Atama işlemlerinin tek
başına Başkanda değil, ortak akılla kurulda olması
yönünde 6'ncı maddede düzenleme önerildiği için bu fıkraya ihtiyaç
kalmamaktadır.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 505 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 8inci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan (c) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Emin Adıyaman Leyla
Birlik Saadet
Becerekli
Iğdır Şırnak Batman
Erol
Dora Mizgin
Irgat Ertuğrul
Kürkcü
Mardin Bitlis İzmir
c) Genel müdür, genel müdür
yardımcısı, daire başkanları ve şube müdürleri
dışındaki diğer personeli atamak.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YUSUF BAŞER
(Yozgat) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Bitlis Milletvekilimiz
Mizgin Irgat.
Sayın Irgat, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
MİZGİN IRGAT (Bitlis) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
505 sıra sayılı Yüksek Seçim
Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifinin 8inci
maddesi üzerine söz aldım. Bu yasa teklifinin 8inci maddesi -geneli
üzerinde konuşurken de dile getirmiştim- genel anlamda aslında
bizlerin her koşulda itiraz ettiği, tek başkanın
yetkilerinin artırıldığı ve bu konuda gerçekten
katılımcılığı, demokrasiyi zedeleyen bir
düzenleme olarak durmaktadır.
Son süreçte yapılan bütün yasama
çalışmalarına baktığımızda, bir
tekelciliğin, aslında başkanın, tek kişinin yetkilerinin
artırıldığı ve bu kişinin kurullar
olmaksızın çok büyük oranda yetkilerle
donatıldığı şeklinde düzenlemeler
yapılmaktadır. Oysaki biz bunun çok tehlikeli olduğunu her
koşulda dile getiriyoruz. Yani eş başkanlık sistemimiz
dâhil bu tehlikenin karşısında aslında öngörülen ve
uygulamaya geçirilen bir uygulamadır. Biz gerçek anlamda, gerçekten kurul
olarak ve her bir fikrin alınarak karar verilmesi gerektiğini
düşünüyoruz çünkü tek başına alınan kararları
baskıya, sindirmeye ve keyfîliğe neden olacağından
doğru bulmuyoruz. Çoğulculuk, iktidara gelemeyen görüş ve
partilere yaşama, demokrasinin imkânlarından yararlanma,
çoğunluk olabilme imkânlarının sağlanmasıdır
aslında. Çoğulculuk ve katılım birbirlerini tamamlayan
unsurlardır. Katılım için yönetimin saydamlığı,
kamuoyu oluşturulabilmesi gerekmektedir. Kamuoyu; eğitim, bilgi
edinme, düşünce, kanaatlerini açıklama ve yayılması,
STKlerin etkinleştirilmesiyle sağlanabilir.
Şimdi, hâl böyle iken aslında söz konusu
yasa tasarısının da demokrasiyi artırma ve bu konuda
müstakil bir yasa ihtiyacından düzenlendiği her ne kadar dile
getirilse de biz en son 2016da yaşadığımız referandum
sürecinde ve o dönemden bugüne yaşadığımız hukuka
aykırılıklardan çok iyi biliyoruz ki bu tür düzenlemeleri biz
OHAL çatısı altında, OHAL hâlâ devam ederken ve en önemlisi,
cezaevlerinde bu kadar insan varken gerçekleştiremeyiz. Düşünün ki
meslektaşlarımız, hukukçular, avukatlar, hukukçuların ait
olduğu dernekler kapatılıyor, cezaevlerine alınıyor.
İşlerini isteyen insanlar şu anda cezaevlerinde ve en önemlisi
siyaset yapan yani konuşmasıyla, fikirleriyle, hür iradesiyle ve
halkın oylarıyla seçilmiş milletvekilleri ve belediye
başkanları cezaevlerindeyken biz hangi katılımcı
demokrasiden, hangi çoğulculuktan bahsedebiliriz? Elbette ki bahsedemeyiz.
YSK 2016da mühürsüz oy pusulalarını kabul
ederken aslında tarafsızlığını ve bu anlamda
hakem heyeti rolünü de ihlal ettiğini bizlere göstermiştir. Bütün itirazlara
rağmen hukuka aykırılıklar noktasında bir karar
vermeyerek bu konuda tarafsızlığını şüpheye
düşürmüştür.
Hakeza o dönemde basına yansıyan, haber
kanallarına yansıyan muhtarların tehdit edilmesi meselesiydi.
Düşünün, Adilcevaz kaymakamı 5 muhtarı çağırıyor,
diyor ki: Köylerinizde hayır çıkarsa siz artık bir hizmet
alamayacaksınız ve bunun aslında hesabını
vereceksiniz. Yani tehdit etti aslında. Önergeler de verdik ama bu konuda
hiçbir şekilde bunlara cevap alamadık. Acaba önümüzdeki seçimlerde bu
süreçler devam ederken ve içeride bu kadar tutuklu var iken, bu kadar
baskı aracı var iken Yüksek Seçim Kurulu
bağımsızlığını,
tarafsızlığını sağlayabileceği ciddi hakem heyeti
rolünü sağlayacak görevi üstlenebilecek midir? Şeffaf, adil,
demokratik seçimler bir daha bu ülkede olacak mıdır?
Halkın arasında gezdiğimizde insanlar
seçime artık inanmıyor, Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; diyorlar ki: Tamam, biz oy verdik, kazandık ama bu
sonuçlar sandıkta değişmeyecek mi ya da gerçekten bu sonuçlar halkın
kamuoyuna yansıyacak mı ve istediğimiz oyu, istediğimiz
sonuçları alabilecek miyiz? Buna çok şüpheli yaklaşıyor
insanlar. Dolayısıyla, böylesi bir süreçte bizler bu tür yasalar
yerine, gerçekten koşulları hazırlama, insanları
özgürlüklerine kavuşturma
Eş genel başkanlarımız ve
milletvekilleri başta olmak üzere tutuklu olan bütün belediye
başkanları, gazeteciler, avukatlar ve işini isteyen bütün
insanlar serbest kalmadıkça demokratik, adil bir hukuk sisteminden asla ve
asla bahsedemeyiz.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Irgat.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 9uncu madde üzerinde
bir önerge vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 505 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 9uncu maddesine aşağıdaki
fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Emin Adıyaman Leyla Birlik Saadet
Becerekli
Iğdır Şırnak Batman
Erol Dora Ertuğrul Kürkcü Ziya Pir
Mardin İzmir Diyarbakır
(5) Bu madde kapsamında genel müdürlük ve
daire başkanlıklarının yapacağı iş ve
işlemlerin hangi usul ve esaslar temelinde yapılacağı
çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YUSUF BAŞER
(Yozgat) Katılamıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Diyarbakır
Milletvekilimiz Ziya Pir konuşacaktır.
Sayın Pir, buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
ZİYA PİR (Diyarbakır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
İki buçuk yıldır milletvekilliği
yapıyoruz ve son bir buçuk yılda burada duyduklarımızı
biraz aktarmak istiyorum. YSKyle ilgili, biraz sonra vaktim olursa birkaç
cümle söyleyebilirim.
Şimdi -bu bilgi bana daha birkaç hafta önce
ulaştı- 2006da burada bir tasarı kanunlaşıyor,
Kurumlar Vergisi Kanunu. Bu Kurumlar Vergisi Kanununun 30uncu maddesinin
(7)nci fıkrasında şöyle diyor: Kazancın elde
edildiği ülke vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı
vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkânı
sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi
hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar Kurulunca ilan
edilen ülkelerde yerleşik olan veya faaliyette bulunan kurumlara nakden veya
hesaben yapılan veya tahakkuk ettirilen her türlü ödemeler üzerinden yüzde
30 oranında vergi kesintisi yapılır. 2006da bu
yapılıyor. Dünyada -Googleı açın bakın- 175 tane
bilinen vergi cenneti vardır. Bunların listesini -Bakanlar Kurulu
eğer bu konuda bu kadar beceriksizse- bizden istesinler, biz onlara beş
dakikada bu listeyi çıkartıp ellerine
sıkıştırabiliriz. Bunu da ilan edebilirler. Bunu
yapmadılar. Bunun nedeni beceriksizlikleri değil,
kurnazlıkları bana göre.
Geçen sene yaz aylarındaydı, bir resim
gördük bir yerde. Birisinin oğlu Singapurda bir yerde oturmuş, onun
resimleri yansıdı. Singapur diyorum, Amerika, İngiltere,
İtalya değil; Singapur deyince ışıkların
yanması gerekiyor. Hemen bundan sonra Başbakan Binali
Yıldırım bir açıklama yaptı, dedi ki: Müjde! Bir iki
hafta sonra bir kanun geçecek Meclisten. Biz de merak ettik nedir diye.
Yatırım Ortamının İyileştirilmesine Dair Kanun
Tasarısı, geçen sene temmuzda buradan geçti. Şimdi bu tabii ki
vergi barışıyla alakalı. Vergi barışı çok
güzel bir kelime, aslında vergi kaçırmayı legalleştiren bir
tasarıydı. Yurt dışında bulunan paralarınız
varsa onları Türkiyeye geri getirin, burada yatırım yapın,
nereden geldiğini sormayacağız, vergi bile ödeyemeyeceksiniz.
Bugünlerde tabii ki bunları tekrar geri dönüp düşününce kimler için,
niçin yapıldığını tahmin edebiliyoruz. Bu sene -daha
önce işte İsviçre belgeleri çıkmıştı, Panama
belgeleri çıkmıştı- Malta belgeleri, Isle of Man ya da Man
Adası belgeleri... Daha böyle 175 ülke var, bu herhâlde devam edecektir.
Bu belgeler ortaya çıkıyor ve Sayın Başbakanın oğlunun
da Maltada bir şirketi olduğu ortaya çıkıyor ve kendisi
şöyle diyor: Siyasete başlarken çocuklarıma bir tavsiyem oldu:
Devletle hiçbir zaman iş yapmayacaksınız, yakınına
bile yaklaşmayacaksınız. Denizcilik ise küresel bir iştir.
Dünyanın her yerinde iş yapıyoruz, gizli tarafı yok. Yani,
bu, tamam doğrudur yani hukuken herkes gidip Maltada da, Isle of Mande
de, Singapurda şirket kurup iş yapabilir, hukuken burada bir
sıkıntı yok ama burada siyasi ahlak
sıkıntısı var. Çünkü, burada vergiden kaçma -vergi
kaçırma demek istemiyorum- vergiden kaçınma olayı vardır.
Bu da millî ve yerli sözünü dilinize pelesenk edeceksiniz ama gidip
başka yerlerde şirket kurup vergiden kaçacaksınız; bu
siyasi ahlaka sığmayan bir yöntemdir.
Şimdi, Binali Yıldırımın
oğlunun, bunları geçtik, bir de Nova Warrior diye Maltada bir
şirketi var, offshore şirketi, sekiz ay önce Maden Tetkik ve Arama
Genel Müdürlüğünden bir ihale alıyor, 6,9 milyon dolarlık ihale
alıyor ve bu ihaleyi Maltadaki bir şirketiyle alıyor. Yani,
burada kazandığı parayı Maltaya götürüyor, burada vergi
ödemekten kaçıyor. Yani, bu vergi kaçakçılığı
değil ama vergi ödemekten kaçıyor. Bu da siyasi ahlakla alakası
olmayan bir durumdur. Bu 6,9 milyonu burada vergilendirmiş olsaydı
1,4 milyon kurumlar vergisi ödeyecekti. Biz de o parayı aldıktan
sonra Adıyamanın ya da Diyarbakırın tütüncülerinden bu
vergiyi almak için onların kafasına, yüzüne su ve gaz
sıkmazdık.
Bu vergi kaçırma olayına
giremeyeceğim, vaktim kalmadı ama başka zaman girebilirim.
Bir de şunu araştırmak lazım:
Dün Reza Zarrab şu kadar rüşvet ödedim diyor, öyle bir iddia var
ortada. Tabii, bunlar gerçekse bir bakmak lazım sonra, bu paralar nerede
yatıyor şu anda, hangi bankalarda ve o bankalara nereden
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZİYA PİR (Devamla) ...hangi yollarla
kimler gönderdi, nasıl gönderdi; eğer Türkiyede olsaydı bunun
vergisi olur mu, olmaz mı; bunların da
araştırılması gerekiyor. Bence böyle bu açıklamalar sadece
siyasi ahlaksızlık değil, aynı zamanda yüzsüzlüktür. Evet,
yaptık. diyor, inkâr etmiyor ama onun itirafı bile siyasi
ahlakın dışında yüzsüzlüktür deyip hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Pir.
Sayın milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 10uncu madde üzerinde
iki adet önerge vardır. Önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Şimdi, maddeye en aykırı önergeyi
okutup işleme alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 505 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 10uncu maddesinin (1)inci
fıkrasına aşağıdaki cümlenin eklenmesini teklif
ederiz.
Mehmet Naci
Bostancı Mehmet
Doğan Kubat Özgür
Özel
Amasya İstanbul
Manisa
Erhan
Usta Bayram
Özçelik Samsun Burdur
"Kurulda 657 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesinin (B) fıkrası uyarınca sözleşmeli ve seçimlerle
ilgili hizmetleri yürütmek üzere aynı maddenin (C) fıkrası
uyarınca geçici personel çalıştırılabilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YUSUF BAŞER
(Yozgat) Katılamıyoruz Başkan.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Katılıyoruz.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Gerekçe
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kurulda hâlihazırda istihdam edilen geçici
personelin istihdamına dayanak teşkil eden maddenin yürürlükten
kaldırılmasının öngörülmesi nedeniyle anılan
personelin istihdamının devamının sağlanması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Hükûmetin
katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 505 sıra
sayılı Kanun Teklifi'nin 10uncu maddesinin (3)üncü, (5)inci ve
(7)nci fıkralarının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini, (8)inci fıkranın madde metninden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz
Mehmet
Emin Adıyaman Leyla
Birlik Saadet
Becerekli
Iğdır Şırnak Batman
Erol
Dora Ertuğrul
Kürkcü
Mardin İzmir
(3) Seçim müdürü ve seçim müdürü
yardımcıları, Kurul personeli arasında yapılacak veya
yaptırılacak yazılı sınav sonucuna göre başkan
tarafından atanır.
(5) Kurul kadrolarına ilk defa atanacak
diğer personel Kamu Personel Seçme Sınavında, yönetmelikle
belirlenen puan türündeki sınav sonucuna göre Başkan tarafından
atanır.
(7) Seçim müdürü ve seçim müdür
yardımcıları, nüfusa kayıtlı oldukları il ve
ilçelerde görev yapamazlar.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YUSUF BAŞER
(Yozgat) Katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
GÜMRÜK VE TİCARET BAKANI BÜLENT TÜFENKCİ
(Malatya) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Hakkâri
Milletvekilimiz Sayın Nihat Akdoğan konuşacaktır. (HDP
sıralarından alkışlar)
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım ve cezaevinde
rehin olan değerli eş genel başkanlarım, değerli vekil
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, özellikle bu maddeye
ilişkin bizim partimizin görüşü: Biz, özellikle Yüksek Seçim
Kurulunda görevlendirilecek olan bu memurların, personelin sözlü
sınavla değil, gerçekten hak ederek, hakkaniyetle oraya gelmesi ve
diğer taraftan da görevlendirme yapılırken geçici değil,
kalıcı olarak orada görevlendirilmesinden yanayız. Çünkü personel
alımlarının tamamen tarafsız, denetime açık bir kurum
tarafından yapılması, kamu personel sınavından da
alınan puanın açıklanmış bir
sınırının olması adaletli bir görevlendirme
açısından bir zorunluluktur. Sözlü sınavlar sonucu personel
seçimi her zaman şaibeli ve adaletsiz olmuştur. Sözlü
sınavlarla, gerekli donanıma sahip olmayan kişiler hangi kurumda
olursa olsun doğru ve yeterli hizmeti veremeyecekleri gibi diğer
adayların da hakkını gasbetmiş olacaklardır.
Ayrıca rotasyon sisteminin, aile bütünlüğünü temelden sarsacak bir
sistem olmakla beraber, çalışanlar üzerinde psikolojik ve ekonomik
sorunlara yol açacağı da ortadadır.
Öncelikle, devlet memurluğu gibi tüm
yurttaşlarımızı kapsayan bir görevlendirme alanında,
Anayasada da önemli ilkelerden birisi olan "eşitlik ve liyakat
ilkeleri yazılı sınavın yanında getirilen sözlü
sınav uygulamasıyla ihlal edilmektedir. Sözlü sınav denilen
uygulamanın neredeyse hiçbir makul ölçütünün bulunmadığı,
personel alımlarında keyfîliği arttırdığı
kamuoyunca bilinen bir gerçek. Maalesef kadrolaşmanın, kayırmacılığın
ve amiyane tabirle torpilin adı günümüzde sözlü sınav
olmuştur. Devlet memurluğuna personel alımlarında sözlü
sınav uygulaması, yurttaşın devlete ve hakka, hukuka olan
güvenini daha da zedelemektedir Dolayısıyla bu antidemokratik,
şeffaf olmayan ve şaibeli uygulamanın tümden ortadan
kaldırılması şarttır. Bunun yerine daha makul ve
şeffaf personel alım usulleri benimsenmelidir. Yazılı
sınavdan yüksek puan almış bir yurttaşın kendisinden
daha düşük bir puan almış birinin kamuoyuna kapalı,
şeffaflıktan uzak bir yöntemle uygulanan sözlü sınavla göreve
getirilmesi, çalışkan ve dürüst personel adayları
bakımından onur kırıcıdır. Bu uygulama Anayasaya
aykırıdır.
Diğer taraftan, YSK bünyesine sözlü
sınavla alınacağı hükme bağlanan personel, halk
iradesinin, yurttaş iradesinin ülke yönetimine yansıması
bağlamında son derece kritik bir görevi ifa edecektir.
Dolayısıyla son derece şeffaf ve güvenilir mekanizmalarla
işlemesi gereken bir kurumda görev yapacak personelin atanması
sürecinde kadrolaşmayı, kayırmacılığı
meşrulaştıran sözlü sınav uygulaması kesinlikle kabul
edilemezdir. Diğer taraftan, hangi ögeleri içerdiği bilinmeyen,
kamuoyuna kapalı ve keyfî bir atama usulü sözlü sınavla işe
başlayan personelin görevini ifa ederken objektif, bağımsız
ve tarafsız olacağına dair makul hiçbir önerme ileri sürülemez.
Sözlü sınavla atanan personel kendisini atayan kişi ve makamlara
karşı bir vefa borcu duygusuyla hareket edecek ve yerine
getirdiği iş ve işlemlerde meslek ahlakının
gerektirdiği ilkelerden taviz verecektir. Bu gerekçelerle genel olarak
sözlü sınav uygulamasına, özelde ise YSK bünyesinde görevlendirilecek
personelin bu yöntemle atanmasına temelden karşı olduğumuz
bilinmelidir.
Teklifin 10'uncu maddesi üzerinde itiraz
ettiğimiz bir diğer düzenleme de (7)'nci bentte yer alan taşra
personelinin altı yılda bir rotasyonunu düzenleyen hükümdür.
Bildiğiniz gibi sürekli rotasyon uygulaması kamu personeli
açısından kabul edilmeyen, kişinin özel hayatını
zedeleyen, aile bütünlüğünü bozan, yaşamını temelden sarsan
bir düzenleme olarak kabul edilmektedir.
Bu nedenle, bu düzenlemenin madde metninden
çıkarılması veya YSK taşra personelinin yer
değiştirmesine ilişkin hazırlanacak olan makul bir
yönetmeliğin esasları doğrultusunda, demokratik bir biçimde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NİHAT AKDOĞAN (Devamla) Sayın
Başkan, bir dakika rica ediyorum.
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlamak için ek bir
dakika süre veriyorum.
Buyurun Sayın Akdoğan.
NİHAT AKDOĞAN (Devamla) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
müzakere edilerek böyle bir maddenin eklenmesinin
daha uygun olacağını düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Akdoğan.
Sayın milletvekilleri, önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
10uncu maddeyi kabul edilen önergeyle birlikte
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu madde
kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, birinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm, 12nci maddenin birinci
fıkrası, ikinci fıkrası, üçüncü fıkrası, dördüncü
fıkrası, beşinci fıkrası, altıncı
fıkrası, yedinci fıkrası, sekizinci fıkrası ile
geçici madde 1 dâhil 11 ila 14üncü maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde gruplar adına,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
İsmail Faruk Aksu, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Mehmet Bekaroğlu, Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp;
şahısları adına, Antalya Milletvekili Mustafa Köse söz
istemişlerdir.
Şimdi, gruplar adına ilk söz, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz İsmail
Faruk Aksu.
Sayın Aksu, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU
(İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 505
sıra sayılı Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Teklifinin ikinci bölümü hakkında Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz Türk milletini
saygıyla selamlıyorum.
Kanun teklifi Yüksek Seçim Kurulunun teşkilat,
görev, personel ve çalışma usul ve esaslarına ilişkin
hususları düzenlemektedir.
Yüksek Seçim Kurulu, bilindiği gibi,
cumhuriyetin temel organlarının düzenlendiği
Anayasamızın Üçüncü Kısımında
sayılmaktadır. Anayasal bir kurul olduğu hâlde Yüksek Seçim
Kurulunun müstakil bir teşkilatı ise bulunmamaktadır. Bu teklifle
Kurulun müstakil bir teşkilata kavuşturulması sağlanmakta,
değişik kanunlarda yer alan ilgili hükümler bir araya toplanmakta,
görev, yetki ve sorumlulukları düzenlenmektedir.
Görüşmekte olduğumuz ikinci bölümde ise
teşkilat, personel ve bunlara ilişkin geçiş hükümleri ile seçim
müdürlüklerinin denetimine ilişkin esaslar yer almaktadır.
Değerli milletvekilleri, çoğulcu
rejimlerin temeli özgür, eşit, serbest ve dürüst şekilde yapılan
seçimlere dayanmaktadır. Anayasamızın 67nci maddesinde
seçimlerin ve halk oylamasının serbest, eşit, gizli, genel oy,
açık sayım ve döküm esaslarına göre yargı yönetim ve
denetimi altında yapılacağı hüküm altına
alınmış, 79uncu maddeyle de seçimlerin yönetimi ve denetimine
ilişkin görevler Yüksek Seçim Kuruluna verilmiştir. Bu düzenlemelerde,
seçimlerin başlamasından bitimine kadar seçimin düzen içinde yönetimi
ve dürüstlüğüyle ilgili bütün işlemleri yapma ve yaptırma, seçim
süresince ve seçimden sonra seçim konularıyla ilgili bütün
yolsuzlukları, şikâyet ve itirazları inceleme, kesin karara
bağlama, seçim tutanaklarını kabul etme görevi Yüksek Seçim
Kuruluna verilmiştir. Yüksek Seçim Kurulunun görev ve yetkilerinin ise
kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır. Bu anayasal
yetkileriyle Yüksek Seçim Kurulu, yalnız seçimlerin genel yönetim ve
denetimini yürüten bir yapı olmayıp seçimlerin yargısal denetimini
de yapan ve kararlarına karşı başka hiçbir merciye
başvurulamayan bir kuruldur. Yüksek Seçim Kurulu yukarıda
açıklanan ve günden güne artış gösteren seçim iş ve
işlemlerini hâlen mezkûr birimleri aracılığıyla
yürütmeye çalışmaktaysa da mevcut yapılanma etkili ve verimli
bir hizmet sunumu için yetersiz kalmaktadır. Bununla birlikte Yüksek Seçim
Kurulunun ve birimlerinin görevleri, personelin atanma usulü ve özlük
işleri gibi esasen bir teşkilat kanununda düzenlenmesi gereken
hususların 298 sayılı Kanunda dağınık bir
şekilde düzenlenmiş olması ve artan iş yüküyle
değişen ihtiyaçlar karşısında kurulun bir kurum olarak
da teşkilatlanmasına ihtiyaç bulunduğu açıktır.
Seçim beyannamemizde siyasi partiler ve seçim
kanunları gözden geçirilerek siyasette demokratik ilke ve
standartların hâkim olmasını sağlayacak düzenlemelerin
yapılacağı, yurt dışında yaşayan Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşlarının bulundukları yerde
kolaylıkla oy kullanabilmelerinin sağlanacağı, ayrıca
seçimlerde oy kullanımının elektronik oylama yöntemiyle
yapılmasının temin edileceği ve bu kapsamda SEÇSİS
programı yerine millî bir yazılım sistemi geliştirilerek
seçim sisteminin güvenli hâle getirileceği öngörülmektedir. Bu çerçevede
müstakil bir teşkilat kanununun yürürlüğe konulması yanında
bu yöndeki iyileştirici düzenlemelerin yapılması da seçimlerin
sıhhati bakımından yerinde olacaktır.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak Yüksek Seçim Kurulunun Anayasada belirtilen seçimlerin düzen
içinde yapılmasını sağlama görevlerini en iyi şekilde
yerine getirmesi için bu teklifin yasalaşmasını istiyor ve
destekliyoruz.
Bununla birlikte teklifteki bazı hususlara da
işaret etmek istiyorum. Kurulun hizmet birimleri kanunda
sayılmaktadır. Ancak ihtiyaç duyulabilecek bir alt birim ihdasının
nasıl yapılacağı teklifte belirtilmemiştir. Bu konuda
kurula bir yetki de verilmemiştir. Kurulun görevlerinin
sayıldığı 6ncı maddenin (d) fıkrasında
"Bu kanunun uygulanmasına ilişkin konularda düzenlemeler
yapmak
gibi genel bir yetki yer alsa da alt birimleri oluşturma
adına bir yetki verilmesi, olası ihtiyaçlar karşısında
uygulama kolaylığı sağlayacaktır.
Teklifte genel müdür, genel müdür
yardımcısı, daire başkanı ve diğer personeli
atama yetkisi kurul başkanına verilmiş, görevden alma konusunda
yetkinin kimde olacağı belirtilmemiştir. Usulde paralellik
ilkesi olsa da bu hususun açıkça maddede belirtilmesi uygun
olacaktır.
Teşkilatta seçim uzmanı ve seçim uzman
yardımcısı unvanlı personelden oluşacak bir kariyer
meslek oluşturulmaktadır. Esasen bu alanda süreklilik arz edecek bir
yapı oluşturma gayreti içinde uzmanlık müessesesi makul olmakla
birlikte, yargı kuruluşlarının politika üreten kurumlar
olmaması sebebiyle bakanlık ve bağlı kuruluşlardaki
uzmanlık yerine bu kuruluşlarda raportörlük veya tetkik
hâkimliği sistemi bulunmaktadır. Yüksek Seçim Kurulunun da yargı
kurumu olması sebebiyle benzeri bir yapılanma daha uygun
olacaktır.
Başkan, uygun gördüğü personeli, teklifin
10uncu maddesinin (6)ncı fıkrasına göre, kuruldan
gönderebilecek ve gönderilen personel müktesep haklarına uygun olarak
Adalet Bakanlığınca, Bakanlık merkez ve taşra
teşkilatı kadrolarına atanabilecektir. Ancak bu düzenleme
yapılırken personel arasında herhangi bir ayrıma
gidilmemiş ve kadro şartı gibi bir kriter de konulmamış
olması sebebiyle genel müdür, genel müdür yardımcısı, daire
başkanı dâhil 657 sayılı Kanuna tabi personelin
tamamı bu kapsamda değerlendirilebilecektir.
Ayrıca düzenlemenin sürekli bir hüküm
olması ve bir ölçünün, gönderilecek personel dâhil bir kriterin
konulmaması nedeniyle uygulama, bazı personelin keyfî olarak kurul
dışına gönderilmesine, kazanılmış hakların
ihlal edilmesine ve kurul personelinin sürekli olarak tedirginlik
yaşamasına neden olacaktır. O sebeple bu hükmün
çıkarılması yahut geçici düzenleme şeklinde tanzimi yerinde
olacaktır.
Kamuda görev yapan bazı
idari personelin nüfusa kayıtlı olduğu ilçede görev
yapamaması durumu, memurların yer değiştirmelerine
ilişkin genel yönetmelikte geçmişte yer almaktaydı ancak bu
düzenleme daha sonra kaldırıldı. Sadece emniyet personeli için
özel bir düzenlemeyle böyle bir sınırlama mevcuttur.
Gerekçede belirtilen
tarafsızlık hususunu önemsemek ve bu çerçevede sınırlama
getirilecek olmasını mümkün görmekle birlikte, birçok parametre
varken tarafsızlığın teminini sadece memurların
memleketine, nüfusa kayıtlı olduğu yerde
çalışmasına indirgemenin doğru sonuç vermeyeceğini
belirtmek istiyorum.
Diğer taraftan,
hâlen idari kadrolarda bulunanların görevlerinin bu kanunun yürürlüğe
gireceği tarihte sona ereceği, tekrar atanamayanların ise Devlet
Personel Başkanlığına bildirileceği ve bu kurum
tarafından başka kurumlara nakledileceği düzenlenmektedir.
375 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin Ek 18inci maddesi yönetici görevlerinden
alınan personelin hangi kadrolara atanacağı ve hakları
konusunda genel bir düzenleme yapmış olduğundan, söz konusu
personeli de bu kapsamda değerIendirecek bir düzenleme daha isabetli
olurdu.
Yine bu kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte nüfusa kayıtlı oldukları
ilçelerde görev yapan seçim müdürleri ile bulundukları yerde altı
yıldan fazla görev yapmış seçim müdürleri, çıkarılacak
yer değiştirme yönetmeliğinin yürürlüğe gireceği
tarihten itibaren en geç bir ay içinde rotasyona tabi tutulacaktır. Bu
düzenlemede de mevcutlar için farklı bir uygulamaya gidilmesi ya da daha
uzun bir geçiş süreci tespit edilmesi; memurların
çocuklarının eğitimleri ve benzeri sebeplerle bir
mağduriyet yaratılmaması bakımından uygun
olacaktır.
Son olarak da
yardımcı hizmetler sınıfından çeşitli unvanlarda
kadro ihdas edilmesine değinmek istiyorum. Kamuda yardımcı
hizmet anlamındaki işlerin çoğunlukla hizmet satın alma
yoluyla karşılandığı bilinmektedir. Bu çerçevede
yardımcı hizmetler sınıfı personeli tedrici olarak
azaltılmaktadır. Esasen mübaşirler başta olmak üzere bu
sınıftaki personelin genel idare hizmetleri sınıfına
geçirilmesi yönünde tartışmaların ve çalışmaların
olduğu da bilinmektedir. Nitekim bizim de bu konuda Milliyetçi Hareket
Partisi olarak Meclise sunulmuş kanun teklifimiz bulunmaktadır. Bu
nedenle kadroların
diğer hizmet sınıflarından ihdası daha uygun olurdu
diye değerlendiriyoruz. Bu düşüncelerle kanunun hayırlı
olmasını diliyor, sizleri saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Aksu, biz teşekkür
ederiz Divan olarak, çok teknik bir konuşma yaptınız.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın Mehmet Bekaroğlu
konuşacaktır.
Sayın Bekaroğlu, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, sizi ve Divan üyesi
arkadaşlarımı tebrik ediyorum, hayırlı olsun.
BAŞKAN Teşekkür ederim, sağ olun.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Önce güncel konuyla ilgili birkaç cümle
söyleyeceğim, sonra görüşmekte olduğumuz kanun teklifine
geçeceğim.
Değerli arkadaşlarım, 2006
yılında 5520 sayılı Kanunu çıkarmışız,
Kurumlar Vergisi Kanununu; 30uncu maddesinin (7)nci bendi -ben özetle,
mealen söylüyorum- der ki: Vergi cenneti ülkelerin listesini Bakanlar Kurulu
yayınlar. Bu ülkelerle ticaret yapan, para transfer eden, her ne olursa
olsun, kişi ve kurumlardan devlet yüzde 30 vergi keser. Çok açık, net
bir kanun maddesi. On bir sene geçmiş, Bakanlar Kurulu bu listeyi
yayınlamamış, bu sebepten dolayı da milyarlarca lira
-bilmiyoruz ne kadar olduğunu- para kaybetmişiz. Nasıl bir
Türkiye? Bugün gazetelerde resim vardı, Urfada -sanıyorum- bir
ilkokulda yemekhane olmadığı için çocuklar betonun üzerine
çömelmişler, yemek yiyorlar. Böyle bir ülkede milyarlarca lira vergi
kaçırmışız. Daha evvel de yapmışız ama 2016
yılında varlık barışı ya da vergi
barışı diye bir kanun çıkarmışız. Bakanlar
Kurulu listeyi yayınlamadığından dolayı yüzde 30
vergiden muaf olan kesim paralarını 1 kuruş vergi ödemeden
Türkiyeye geri getirmişler değerli arkadaşlar. Bunların
hepsi yasal çerçevede olmuş, suç falan yok ama değerli
arkadaşlarım, burada başka çok önemli bir konu var.
Doğrudur, yanlıştır, bilmiyorum; mahkemeler, kim karar
verecekse verecek. Ülkenin Cumhurbaşkanı, ülkenin
Başbakanının yakınlarının bu ülkelerde
şirketleri olduğu, buralarla ticari ilişkilere girdikleri, para
transfer ettikleri ya da getirdiklerine dair çok yoğun şayiler var,
belgeler var. Ama bu belgeler, ciddi belgeler, bütün dünya bu belgelerle
ilgileniyor, Almanyasından İtalyasına, hepsi.
Şimdi, böyle bir durumda değerli
arkadaşlarım, Hiçbir problem yok. mu diyorsunuz? Etik, siyaseten,
ahlaken hiçbir sorun yok mu? Ülkenin Cumhurbaşkanının ve
Başbakanının çocuklarının bu kadar ilişkilerin
içinde gösterilmesi, görülmesi sizi hiç rahatsız etmiyor mu?
Değerli arkadaşlarım, bu
konuları elbette seçmene, hukuka, yargıya, birçok yerlere havale
edeceğiz. Dolayısıyla, sizin yok demeniz, önergelere
hayır demenizin çok fazla bir anlamı yok.
Değerli arkadaşlarım, şimdi
görüşmekte olduğumuz 505 sayılı Kanun Teklifi, Yüksek Seçim
Kuruluna bağımsız bir teşkilat yasası yapıyor.
Bu, gerekli bir şeydi, doğru bir şeydi, maddeleri eksiktir.
Arada kurnazlıklar yapmaya çalıştınız, geri çektiniz
sonra Komisyonda. Kurnazlıklar derken, işte gözlemci, her parti bir
gözlemci versin, sivil topluma, başka insanlara gözlemci kartı
veremesinler, gözlemci bulunmasın. Ya, her yerden bir şey
kaçırıyorsunuz ya. Sandıktan neyi kaçıracağız?
Bulunsun gözlemci. Gözlemci bulunsun da başka ne yaptınız, ne
yapıyordunuz, sonra geri çektiniz? İşte, siyasi partiler
sandık başkanı falan öneremesinler. Neyse, bunları geri
çektiniz. Çok mükemmel bir yasa değil, eksiklikleri var, sorunları
var, arkadaşlarımız söylediler, inşallah daha sonra
düzeltiriz.
Başka bir konuya gireceğim yani buna devam
ederek, Yüksek Seçim Kurulu çok önemli bir şey. Bakın, Türkiye bugün
yaşadığımız gerginliğe benzer bir
gerginliği, yani 2019 seçimi öncesi, şu andan itibaren
yaşadığımız gerginliğe benzer bir gerginliği
1950 seçimleri öncesi yaşamış. Kıyamet kopmuş, 1946
seçimlerinin tecrübeleri ortadaydı. Demokrat Parti Seçim güvenliği
yok. Seçime girmeyeceğim. dedi. Çok büyük tartışmalar oldu.
İsmet İnönüyle Celal Bayar oturdular, anlaştılar, aylarca
çalıştılar ve bugünküne benzer yani bugünkünün de neredeyse
aynısı bir seçim yasası yaptılar. Seçim güvenliğiyle
ilgili 2 partinin genel başkanları da halka güvence verdi, bu kanunla
yapılacak seçimin sonucuna hepimiz güveniyoruz, inanıyoruz, sonuçlarını
kabul edeceğiz dedi ve Türkiye rahatladı, demokrasiye ve çok partili
demokratik sisteme rahat bir şekilde geçti. Şimdi 1950 öncesinden çok
daha büyük bir gerginlik yaşıyoruz arkadaşlar. Kimdir o
gerginliğin sebebi? Onu, bunu falan suçlamayacağım ama toplumda
müthiş bir gerginlik var, ciddi bir sıkıntı var. Bunun
böyle olmasında elbette on beş yıllık Adalet ve
Kalkınma Partisinin yönetiminde, özellikle son zamanlarda devletin
omurgasının kırılmış olması, devlet
dediğimiz mekanizmanın ciddi bir şekilde aksıyor
olması, kurumsal yapıların dökülmesi, kurumların güven
vermemesi değerli arkadaşlar
Bu kurumların en başında
da yargı kurumu geliyor. Özellikle Yüksek Seçim Kurulu 16 Nisanda yasaya
rağmen, yasa maddesine rağmen almış olduğu kararla
Türkiye'nin kaderini, rejimini, hükûmet sistemini değiştirecek, toplum
kesimlerinin son derece önem verdiği bir referanduma gölge
düşürmüştür. 2019 seçimleri öncesinde en büyük endişe, bütün
toplum kesimlerinde en büyük endişe seçim güvenliğidir. Evet, seçime
gideceğiz ama bu seçimin sonucu bizim verdiğimiz oylarla mı tespit
edilecek yoksa başka bir şekilde mi bu seçimin sonucu ilan edilecek?
Ciddi bir problem.
2019 seçimi değerli arkadaşlarım,
yine hem Adalet ve Kalkınma Partisi ve MHP bloku hem diğer muhalefet
açısından son derece hayati. Biz diyoruz ki: 2019 seçimi demokrasimiz
için dönüm noktasıdır; eğer 2019 seçiminde Hükûmet partisi ve
MHP kazanırsa bu seçimi, tek adam rejimine geçilecek, demokrasi ciddi bir
şekilde yara alacak, kuvvetler ayrılığı bitecek.
Hayati bir şey diyoruz. Adalet ve Kalkınma Partisi diyor ki: Bu
seçimi mutlaka alacağız, hayat memat meselesi. Çünkü, Adalet ve
Kalkınma Partisi bir iktidar makinesi arkadaşlar, muhalefete asla ve
asla tahammül edemez. Yani, eğer kaybedecekse ne yapacağını
kimse bilmiyor, en azından biz böyle algılıyoruz, toplumun bir
kesimi böyle algılıyor; büyük bir gerginlikle gireceğiz. Hadi
bakalım, 1950 öncesi, rahmetli İsmet İnönü ile rahmetli Celal
Bayarın göstermiş olduğu devlet adamlığını,
bu ülkeyi sevmeyi, vatanı, milleti ve halkımızı sevmenin
bir örneğini gösterelim. Eğer iktidar ve muhalefet bir araya gelir
Böyle bir tane adam çıkıyor, bir kanun
teklifiyle Yüksek Seçim Kurulunu düzenliyor, seçim güvenliğiyle ilgili
bize güven verecek bir düzenleme yapıyor, tek kişinin imzasıyla
buraya geliyor. Bu bile bir garabet. Yüksek Seçim Kurulu, en hassas konuda bir
düzenleme yapıyoruz. Bu düzenlemeyi niye oturup konuşmuyoruz
arkadaşlar, niye muhalefetle konuşmuyorsunuz, niçin bunu uzun uzun
tartışmıyoruz, niye toplum kesimleriyle, hukukçularımızla,
üniversitelerle konuşmuyoruz değerli arkadaşlar? Seçim Kurulu
gönderdi, biz de getirdik işte. Elitaşın imzasıyla geldi.
Böyle bir şey olmaz. Bu, hiçbir şekilde güven vermez. Bakın,
açık ve net söylüyorum, bunun vebalini hiç kimse taşıyamaz. 2019
seçimine Seçim güvenliği yok. diye girersek ve 16 Nisan
akşamına benzer bir tabloyu yaşarsak olabilecek durumların
sorumlusu biz oluruz değerli arkadaşlar, özellikle de Hükûmet olur,
iktidar partisi olur. Oturalım, bu millete seçim güvenliğini
Bakın
1950de o zaman devrim niteliğinde neler yapılmıştı,
hiç o zamana kadar yok değerli arkadaşlarım: Eşit, gizli
oyla, açık tasnifle, her il bir seçim çevresi, Yüksek Seçim Kurulu
kuruluyor ilk defa 11 üyeyle; 6 Yargıtaydan, 5 Danıştaydan,
yargıç güvencesi geliyor. Devlet görevlileri kendi oturdukları
mahallede sandık şeyi olamayacaklar. Siyasi partiler ve
bağımsızlar gözlemci veriyorlar. Oy pusulaları seçimden
sonra sulh ceza hâkimliklerinde saklanacak, filan. Dönemi için gerçekten devrim
niteliğinde bir değişiklik ve barış içinde ve hiç
kimsenin burnu kanamadan çok partili demokratik rejime bu şekilde
geçmişiz ve Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı o zaman
Sayın İnönü, rahmetli İnönü seçimi kaybediyor. Biz kaybettik,
Türkiye kazandı." diyor. Bizim de böyle bir şey yapmamız
gerekiyor değerli arkadaşlarım. Yüksek Seçim Kuruluna hiçbir
güven yok. Türkiye'de seçim güvenliği yok." diye büyük bir
endişe var. Yani sadece yargıç denetimi filan yetmiyor, tamamen
şeffaf hâle getirecek, sivil toplum örgütlerinin denetiminde açacak ve
iktidar partisi, muhalefet partisi liderleri çıkacaklar, diyecekler ki:
Biz böyle bir düzenleme yaptık. Bu düzenleme güvenlidir. Bu düzenlemeyle
bu şekilde gireceğimiz seçimin sonuçlarını peşinen
kabul ediyoruz. Yoksa -Allah korusun- 16 Nisandakiler bu sefer farklı bir
şekilde yaşanır ve Türkiye, o seçimi kazananın da
kaybedeninin de, herkesin kaybedeceği büyük bir anafora girer. Aha da
eski, yaşlı bir siyasetçi olarak, Türkiye Büyük Millet Meclisini
uyarıyorum, Adalet ve Kalkınma Partisini uyarıyorum. Sorumluluk
altında kalırsınız, vebal altında
kalırsınız.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Bekaroğlu, biz de
Divan olarak teşekkür ediyoruz.
Sayın milletvekilleri, şimdi söz
sırası Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Diyarbakır Milletvekilimiz Sibel Yiğitalpe aittir.
Sayın Yiğitalp, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SİBEL YİĞİTALP
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
partim adına söz almış bulunmaktayım. Konumuz, Yüksek Seçim
Kurulunun Teşkilat Yasasının değişmesi.
Peki, Yüksek Seçim Kurulunun mevcut durumu nedir?
Ben biraz onu, küçük bir fotoğrafını anlatmak istiyorum. Yüksek
Seçim Kurulu, hani seçenin ve seçilenin güvenli koşullarda, tarafsız,
bağımsız seçim yapılması için oluşturulan bir bürokratik
kurum. Özeti bu. Peki, şu anda Yüksek Seçim Kurulu, işlev olarak
baktığınızda bu işlevini yürütüyor mu? Bu konuda çok
ciddi sorunlar var. Hem en ölçüsüz hem en antidemokratik uygulamalardan
geçiyoruz, OHAL başta olmak üzere. Böyle ortamlarda seçimler
yapıldı, kendi başına eşitsiz bir ortamda seçimler
oldu ve o seçimler de yapılırken silahların, panzerlerin,
TOMAların içinde, çıplak silahların eşliğinde ve bir
bütün olarak devletin bütün imkânlarını kullanan ve devlet
hazinesinin bütçesini kullanan bir iktidar partisinin seçimleriyle
-düşünün- onlarla bir rekabet ortamı -tırnak içinde- olmayan bir
rekabet ortamı üzerinden seçimler yapıldı. Bu en yakın ne
zaman oldu? 16 Nisanda oldu. 16 Nisanda tam seçimler, sayımlar
yapılırken mühürsüz oylar sayıldı, mühürsüz oylar. Ve bu
mühürsüz oylar sadece başkanlık sistemi adına kendi gücünün
teyidini etmek, kendi gücünü tekrar orada kullanmak, zorun gücünü orada
kullanmak üzere yapılan bir işlemdi.
Peki, burada kim kaybetti? Burada AKP kaybetti, net söylüyorum.
16 Nisanda AKPnin ilk kaybediş hikâyesi orada başladı ve kendi
meşruiyetini tartışır hâle geldi. Biz bunu
yıllardır söylüyoruz, bizden önceki partiler de söyledi, biz de
söylüyoruz. Bir buçuk yıl önceden beri yaklaşık, 4 Kasımda
bizim eş genel başkanlarımız ve milletvekillerimizin
tutuklanması, öncesinde belediye başkanlarımızın
tutuklanmasıyla zaten
Yüksek Seçim Kurulunun o kadar eşitsiz
koşullarda yaptığı seçime rağmen, bizim her türlü
zorun gücüne karşı aldığımız
başarıyı hazmedemeyen AKP, oradan da bize,
arkadaşlarımıza bir ambargo uyguladı, bir müdahalede
bulundu ve milletvekili arkadaşlarımız tutuklandı, 5
milletvekili arkadaşımızın da vekilliğini
düşürdü.
Dün değil ondan önceki gün de ne oldu? 75 tane
bize fezleke geldi. Nedir fezlekelerimizin konusu? İtiraz etmişiz,
eleştirmişiz ve bu minvalde konuşmalar yapmışız,
basın açıklamaları yapmışız.
Yaptığımız basın açıklamaları fezleke konusu
oluyor ama milyon dolarlar -söylerken bile insanın yorulduğu- milyon
eurolar bakanların aldığı, Amerikada herkesin, bütün
ulusal basında, prestijli basında, herkesin otorite olarak kabul
ettiği basında, medyada geçen haberler bile sizi rahatsız
etmedi. Şu anda bakıyorsun bütün sandalyeler yine boş ve her
zamanki gibi sadece itiraz noktasında ya da oy noktasında bu
sandalyeler dolmuş olacak.
Çok yazık
Çok yazık
Bu ülkede asgari
ücretli 355 dolar alır iken 45-50 milyon eurodan bahsedilen
bakanların aldığı, rüşvet olarak bahsedilen
bakanın
SALİH CORA (Trabzon) İftira
SİBEL YİĞİTALP (Devamla)
İftira veya değil.
alan bakana dair bir tane soruşturma
açılmış değil, bir tane. Hiç mi insan açmaz ya? Hiç mi
demez beni bu kadar tartışıyorlar, herkes bir şey söylüyor,
ben bir soruşturma açayım? Der ya. Bir açayım da soruşturma
bu mevcut durumun ne olduğunu en azından kendimi aklayayım der.
Açmıyorsunuz soruşturma, buradan da araştırma komisyonu
istemiyorsunuz, zaten yargı elinizde ve bu şekilde, bir devleti ve
bir ülkeyi yönettiğinizi düşünüyorsunuz. Böyle bir şey olamaz.
Bakın, bugün Siirt Şirvanda insanlar
kerpiç evde yaşadığı için dam çöktü ve 3 kişi bir
aileden yaşamını yitirdi. 8 kişilik aileden 3ü
hayatını yitirdi, 5i ağır yaralı. Bu sizde hiç mi
rahatsızlık yaratmıyor, hiç mi vicdanınızı
sızlatmıyor? Ben burada 50 milyon dolardan bahsedeceğim, ha bire
bana veya bir başka arkadaşımıza bunun
olmadığını söyleyeceksiniz ama buna dair hiçbir
girişiminiz, hiçbir çabanız olmayacak; tek
yaptığınız çaba reddetmek ama onun pratik karşılığı
da hiçbir şekilde yok. Nasıl reddettiğiniz
anlaşılmıyor ama orada, hemen yanı başınızda
bu ülkenin yurttaşları yoksulluktan, açlıktan, kar,
kış koşullarından ölüyor ve o insanların bu ülkenin
yurttaşları olduğunu da bildiğiniz hâlde, yeri geldiğinde
gidip onlarla konuştuğunuz hâlde bugün ölümlerine karşı en
ufak bir ilgi, duyarlılık ve buna karşı bir sorumluluk
hissetmiyorsunuz. Bu, gerçekten insanlık ayıbıdır. Her
şeyi söyleyebilirsiniz ama orada yoksulluktan insanlar ölüyorsa, kış
koşullarında soğuktan ölüyorsa, soba zehrinden ölüyorsa, evinin
damı başına düştüğü için ölüyorsa bu, bu ülkenin
ayıbıdır ve başta bu ülkeyi yönetenlerin
ayıbıdır.
Evet, ne söylesek kâfi değil ne söylesek bu
iş çözülmüyor. Aylardır, yıllardır aynı şeyi
söylüyoruz ama sizde en ufak bir olumluya giden bir adım
atılmıyor ve sanıyorsunuz ki, siz bu ülkenin değil,
başka bir ülkenin Hükûmetisiniz. Sanki bu AKP bir başka ülke
yönetiyor. Niye bunu söylüyorum? Bakın, size ben birkaç istatistiksel veri
vereceğim, TÜİK verilerine göre söylüyorum: Nüfusun yüzde 20sinden
yani 16 milyondan daha fazlası açlık sınırının
altında ve yine bu ülkenin nüfusunun yüzde 60ından fazlası yani
48 milyon kişi yoksulluk sınırının altında
yaşıyor ve asgari ücretle çalışan işçi
sayısı 7 milyona yakın. Bu kadar ağır bir tablonun
karşısında yapılan işlemlere
baktığınızda, söylenen sözlere
baktığınızda, davranış biçimine
baktığınızda sanki bu 16 milyon insan bu ülkenin
vatandaşı değil ya da siz bu ülkenin Hükûmeti değilsiniz.
Bence bu konuda bir karar verirseniz çok iyi olacak çünkü bu konuda sizde bir
kafa karışıklığı olduğunu düşünüyorum.
Öyle değilse de bugün milyonlarca insanın yoksulluğuna
karşı, yoksunluğuna karşı, yaşadıkları
problemlere karşı burada oturur bir çözüm mekanizması üzerinden
tartışma yürütürdük ama onlar hiçbir zaman ne yazık ki olmuyor.
Bakın, Türkiye, Demokratik Ülkeler
Sınıfı Endeksinde 165 ülkeden 97nci sırada. Türkiyeyle
birlikte aynı sırada olan ülkeler hangisi biliyor musunuz? Zambiya,
Gürcistan, Guatemala, Arnavutluk ve Ekvador.
Yine, Yargı
Bağımsızlığı Endeksinde 2014te 148 ülkeden
85inci, 2015te 143 ülkeden 101inci, 2016 yılında 139 ülkeden
107nci sırada. Ve şu anda, şu boş sıralardakilerin
yani seçilen insanların sorumluluğu gelip burada Neden bu hâle
geldik, niye biz bunu tartışmıyoruz? demesi gerekirken maalesef
böyle bir durumla karşı karşıya değiliz. Ve bu da,
yazıktır ki bu ülkeye, yazıktır ki milyonlarca insanın
bunu yaşamasına mecbur bırakan insanlara, yazıktır
yani.
Evet, ben yine başka bir şeyden
bahsedeceğim. Şimdi, bir de daha enteresan bir şey var.
Şimdi, bu ülkenin bir Cumhurbaşkanı var, güzel. Aynı
zamanda bu partinin grup başkanı. Şimdi, benim kafam
karışıyor, siz bana bunun hakkında bir açıklama yapar
mısınız? Bakın, Cumhurbaşkanı olarak konuşuyor
ama grup toplantılarında da gelip burada konuşuyor, doğru
mu? Grup toplantısında konuşurken AK PARTİ Genel
Başkanıdır. Diyelim ki AK PARTİ Genel Başkanı
konuşuyor ama hakaret ettiğinde Cumhurbaşkanı oluyor.
Eğer ben eleştirirsem ben yargılanıyorum. Şimdi,
burada nasıl oluyor bu iş?
SALİH CORA (Trabzon) Hakaret etmeyin. Hakaret
etmezseniz sorun çözülür.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Bir
açıklaması var mı bunun? Benim kafam bu rol konusunda bir sorun
yaşıyor yani herhâlde milyonlarca insan aynı şeyi
yaşıyor. Şimdi, konuşurken Cumhurbaşkanı, partide
grup başkanı, hakaret ettiğinde Cumhurbaşkanı, ben
eleştirdiğimde ben suçluyum. Bu nasıl bir ilişki
ağıdır, gerçekten varsa bunun bir açıklaması, makul
bir açıklaması gelip burada yaparsanız çok iyi olacak çünkü
3.665 insan Cumhurbaşkanına hakaretten yargılanıyor. Bunu
nasıl açıklayabilirsiniz, çok merak ediyorum. Ve bu 3.665 insan -
şu an için böyle, belki şu anda biri sosyal medyada her an bir
eleştiri ya da bir tenkitte bulunabilir çünkü Zarrab meselesi herkesi
kapsadığı için ister istemez insanlar oraya bir eleştiri
yapar ve buna hakkı da vardır, dolayısıyla şu anda
belki sayı artmış da olabilir. Bunun
karşılığı nedir arkadaşlar, nedir yani? Siz bir
gün içerisinde HDP milletvekillerine 75 fezleke göndereceksiniz ve size bir
tane dahi fezleke gelmeyecek. Ya, insan hiç olmazsa bir trafik kazasından,
bir ışıktan geçtiğinden bir fezleke hazırlar, der ki
yani: Ben onlara o kadar fezleke gönderiyorum, bir tane de kendi partime
göndereyim bana demesinler Yargı bağımsız değil.
Usulen de olsa insan bir tane gönderir ya da ne bileyim, yere çöp atmaktan
gönderir, kırmızı ışıktan geçmekten gönderir,
hızdan gönderir ama bir tane fezleke gönderir.
SALİH CORA (Trabzon) Öyle bir şey
yapmıyoruz biz, kurallara uyuyoruz.
AHMET TAN (Kütahya) Size trafikten geldi mi hiç?
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) Yani,
şimdi, buradaki bütün yurttaşların, burada bulunan 315inin de
kusursuz, dört dörtlük bir yurttaş olduğunu söylemek biraz akla zarar
bir durum çünkü şu anda bu Hükûmetin üyeleri Amerikadan, İtalyadan,
ta Man Adasından, daha ismini bilemediğim onlarca adadan, yüz
binlerce kilometre ötedeki adalardan offshore hesaplarından dolayı,
benim bilmediğim ama sizin çok iyi bildiğiniz onlarca yerde bu
tartışılıyor.
Dolayısıyla, biraz gerçekçi olun,
insanların aklına saygı duyun, insanların hayatına
saygı duyun, insanların yaşanmışlıklarına
saygı duyun ve bu yanlışta ısrarcı olmaktan vazgeçin.
Bu ülke hepimizin ülkesidir, yapılan her şey, yapılan her
yanlışta sadece siz sorumlu olmuyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) Son
bir cümle
BAŞKAN Buyurun Sayın Yiğitalp.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla)
Burada milyonlarca insan bundan sorumlu oluyor. Türkiye'nin
itibarsızlaşması sadece sizi etkilemeyecek, hepimizi etkileyen
bir durumdur. Sürekli skandallarla tartışılan bir ülke olmaktansa
varın, kendi iç dinamiklerinizi demokratik zemine çekin ve herkesi de o
masada tartışmaya açın. En başta da Kürt sorunu, demokratik
zemin ve ölçülerinde tartışarak bu iş çözülebilir çünkü bu kadar
yolsuzluğun, yoksulluğun, hırsızlığın, talan
ve yağmacılığın en büyük sebebi antidemokratik
ülkelerde olur. Bu işin de tek yolu demokratik olmaktan geçer.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Yiğitalp.
Sayın milletvekilleri, gruplar adına
konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, şahıslar adına Antalya
Milletvekilimiz Sayın Mustafa Köse
Sayın Köse, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA KÖSE (Antalya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben de görevinizde başarılar diliyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
505 sıra sayılı Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Teklifinin ikinci bölümü üzerinde
şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel
Kurulu ve aziz milletimizi saygılarımla selamlıyorum.
Önceki hafta pazartesi akşamı,
sanıyorum bu saatlerde Antalyamızda bir afet meydana geldi. Meydana
gelen bu afette 100 metre çapında bir hortum Kumluca ilçemizden girdi,
Finike, Demre, oraları da etkileyerek Kaştan çıktı. Bu afet
sonrasında 36 evde ağır hasar, 391 evde hafif hasar meydana
gelirken 1.040 hektar seramız da çok ciddi anlamda zarar gördü.
Afet olur olmaz olayı haber alan
Dışişleri Bakanımız Sayın Mevlüt
Çavuşoğlu ve kendisiyle birlikte toplantıda bulunan
Başbakanımız ve Sayın Cumhurbaşkanımız hemen
müdahil oldular, ilgili kurumları seferber ettiler. Gerek Antalya
Valiliğimiz gerek Demre, Kaş, Finike ve Kumluca Belediyelerimiz
gerekse de sivil toplum kuruluşları hep birlikte seferber olarak
Antalya Büyükşehir Belediyemizle birlikte
vatandaşlarımızın yaralarını sarmak üzere çok
ciddi bir gayreti o günden bugüne ortaya koydular.
Netice itibarıyla, 10 milyon TL Hükûmetimiz
tarafından afetten zarar gören vatandaşlarımıza
gönderilmiş bulunuyor. Evleri zarar gören
vatandaşlarımızın hesaplarına bu paralar
geçmişken, seraları zarar gören vatandaşlarımızın
da hesaplarına paralar ödenmeye başlamış ve önümüzdeki
birkaç gün içinde tamamen paralarını almış olacaklar.
Tabii, ayrıca, dün de bir gelişme oldu ve
Resmî Gazetede Bakanlar Kurulumuzun bir kararı yayımlandı.
Bakanlar Kurulumuzun kararı doğrultusunda da afet bölgesinde afetten
zarar gören vatandaşlarımızın Ziraat Bankasına ve
tarım kredi kooperatiflerine olan borçları ertelendi. TARSİM de
ayrıca 140 dönüm sera için 10 milyon TL tutarında bir ödemeyi
vatandaşlarımıza gerçekleştirmiş oldu. Tabii, gönül
arzu ediyor ki tüm vatandaşlarımız sigorta kapsamında
olsun, tüm çiftçilerimizin tüm ürünleri sigortalanmış olsun ama
TARSİMin mevcut yapısından kaynaklı bazı
sıkıntılar ve mülkiyet problemleri sebebiyle bu
gerçekleştirilemedi. Bunun gerçekleştirilmesi adına da
Sayın Başbakanımız bir talimat verdiler ve bu konuda da bir
çalışma başlatılmış oldu.
Ben bu vesileyle tekrar hem bölgeyi ziyaret eden
milletvekillerimize hem Gümrük ve Ticaret Bakanımıza, Tarım ve
Hayvancılık Bakanımıza ve Cumhurbaşkanımız
başta olmak üzere tüm ilgililere teşekkürlerimi arz ediyor ve
vatandaşlarımıza tekrar geçmiş olsun dileklerimi buradan
iletiyorum.
Bugün teşkilat ve görevleri hakkında
görüştüğümüz Yüksek Seçim Kurulu ilk kez anayasal kurum olarak 1961
Anayasasında yer almış, daha sonra da 1982 Anayasasında
mevcut konumunu muhafaza etmiştir. Kurul sadece seçimlerin genel yönetim
ve denetimini yürüten bir kurul olmayıp aynı zamanda seçimlerin
yargısal denetimini de yapan bir kuruldur. 2007 ile 2017 yılları
arasında ülke genelinde 4 milletvekili seçimi, 3 halk oylaması, 1
Cumhurbaşkanlığı seçimi ve 2 yerel seçim
gerçekleştirdik yani 10 tane seçim gerçekleştirilmiş oldu.
Tabii, Yüksek Seçim Kurulu sadece yerel ve genel seçimleri değil,
aynı zamanda birliklerin, meslek odalarının, borsaların,
kooperatiflerin seçimlerine de nezaret ediyor. Dolayısıyla, çok
çeşitli alanlarda bir görevi ifa ediyor ve ciddi anlamda bir iş yükü
bulunuyor. Bugün böylesine bir iş yükü bulunan bir kurulun henüz kendi
personeli yok, çoğunlukla Adalet Bakanlığından personel
tedarik etmek suretiyle işlerini ifa etmeye çalışıyor.
İşte, biz bugün nitelikli personeli de sağlayan bir yasal
düzenlemeyle Yüksek Seçim Kurulunun elini güçlendiriyoruz. Yüksek Seçim Kurulu
böylesine önemli bir kurul olmasına rağmen bugüne kadar bir
teşkilat yasası yoktu, bu kanun teklifiyle de artık Yüksek Seçim
Kurulu bir teşkilat yasasına kavuşmuş oluyor.
Ben Anayasa Komisyonunda çok ciddi ve verimli bir
çalışma yürütüldüğünü ifade etmek istiyorum. Hem Anayasa
Komisyonunda hem de alt komisyonda gerek muhalefet partileri gerek iktidar
partisinin milletvekilleri çok ciddi anlamda katkı ortaya koydular.
Katkı koyan hem muhalefet hem iktidar partisi milletvekillerimize
teşekkür ediyor, kurulunuzu saygılarımla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın Köse.
Sayın milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.06
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.19
BAŞKAN: Başkan Vekili Yaşar TÜZÜN
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Bülent ÖZ (Çanakkale)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
31inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
505 sıra sayılı Kanun Teklifinin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
11inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
505 sıra sayılı Yüksek Seçim
Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifinin 11inci
maddesinin (4)üncü fıkrasının aşağıdaki gibi
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
(4) Kurul merkez ve taşra
teşkilatının giderleri ile her türlü seçim giderleri için Kurula
Merkezi Yönetim Genel Bütçesinden aktarılacak gelirle müstakil bir bütçe
tahsis edilir.
Muharrem
Erkek Kazım
Arslan Murat
Bakan
Çanakkale Denizli İzmir
Özcan
Purçu Gülay
Yedekci Çetin
Arık
İzmir İstanbul Kayseri
Eren
Erdem
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ KEMALETTİN
YILMAZTEKİN (Şanlıurfa) Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Katılmıyoruz Değerli Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Komisyonun ve Hükûmetin
katılmadığı önergede konuşmacı İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Eren Erdem.
Buyurun Sayın Erdem. (CHP
sıralarından alkışlar)
EREN ERDEM (İstanbul) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; öncelikle, vazifeniz
hayırlı olsun. Bütün Divan üyelerinin de yeni görevini kutlarım.
Atatürkün frakı da çok yakışmış, onu da ifade etmek
isterim.
505 sıra sayılı YSK Kanun Teklifiyle
çok ilintili, biraz da bu saate uygun bir fıkra anlatmak isterim.
Sayın Bakanın ilgi alanına girmeyecektir ama Sayın
Bostancının ilgisini çekeceğini düşünüyorum.
Napolyon dirilmiş arkadaşlar, dünyayı
dolaşmaya başlamış. Öncelikle Amerikaya gitmiş, Beyaz
Saraya. Ağırlamışlar tabii, güzel bir izzetüikramda
bulunmuşlar ve akşam olduğu zaman Donald Trumpa demiş ki:
Sendeki askerî teknoloji bende olsaydı Waterloo Savaşını
kaybetmezdim. Hemen arkasından Rusyaya gitmiş. Aynı
şekilde izzetüikram, Napolyon gelmiş vesaire. Sendeki istihbarat
bende olsa Waterloo Savaşını kaybetmezdim. demiş. Üçüncü
ziyareti Türkiyeye yapmış. Tabii çok güzel bir karşılama,
izzetüikram. Akşam sarayda iktidar partisinin Genel Başkanı
Recep Tayyip Erdoğana şöyle demiş: Sendeki medya bende olsaydı
Waterloo Savaşını kaybettiğimden kimsenin haberi olmazdı.
(CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, öncelikle, biz
burada ne söylersek söyleyelim, bunun gazetelere ve televizyonlara nasıl
yansıyacağını biliyoruz, Türkiyedeki düzen belli,
Türkiyedeki düzen belli.
Şimdi, değerli arkadaşlar, size bir
çuvaldan bahsetmek istiyorum. Ne çuvalı? Bu üç kavramı birbirine
bağlayan ortak bir kavram, çuval. Nedir bu? Bir: YSK, oy çuvalı.
İki: Malum, bir isim söyleyeceğim, çok
değerli Binbaşımız Aydın Eser, 11 askerlik timin
komutanı olan, Amerikalıların başına çuval
geçirdiği timin komutanı olan bir isimden bahsediyorum.
Üç: Reza Zarrabın haram dolu çuvalları.
Şimdi, değerli arkadaşlar, haram dolu
çuvallarla ilgili bir problemimiz yok anladığım kadarıyla.
Uğruna Amerikaya 2 tane nota verebiliyoruz. Haram dolu çuvallar, uğruna
nota verilecek kadar değerli ama Mehmetçikin başına geçirilen
çuvallar anladığım kadarıyla Rezanın çuvalları
kadar değerli değil. Ve aynı zamanda YSKnin çuvalları da
çok değerli. İçi şaibeyle doldurulmuş ve aynı zamanda
YSK tarafından müdahale edilmiş o çuvallar da
tartışmamız gereken bir konu değerli arkadaşlar.
Bugün bir şey benim çok dikkatimi çekti ve
rahatsız oldum, burada ifade etmek isterim: Hükûmetin Sözcüsü
konuştu, Sayın Bozdağ, dedi ki: Reza, itirafçı
yapılmıştır. Bunda bir şüphem yok, itirafçı
yapılmıştır. Baskıyla yapılmıştır,
öyle, o ayrı bir tartışma. Yalnız, bir şey çok
dikkatimi çekti: Geçmişte Hazreti Meryem ile Hazreti Ayşeye de
iftiralar attılar. dedi. Şimdi, değerli arkadaşlar, bu
konuda da bir problem yok, burada da bir sorun yok.
Bakın arkadaşlar, yapılan mukayeseye
bakın. Cenab-ı Allahın vahyettiği Kuran tarafından
temizliği tescillenmiş iki mukaddes değerimiz getiriliyor, bugün
bir siyasi konunun ortasına koyuluyor. Soruyorum: Vicdanınıza
sığıyor mu? Etik mi? Ahlaki mi? Nasıl mukayese edebiliriz
bu değerler ile bugünkü kirli siyaseti? Yakışır mı?
Yakışmaz. Her fırsatta orayı kullanıyoruz.
Kaçacağımız kapı, yangın çıkışı;
dinî alana gireriz, oradan devam ederiz. Bu ifadeler apaçık inanç
zemininde haddi aşmaktır, çok yanlış ifadelerdir.
Değerli arkadaşlar, Reza Zarrab gitti.
Şimdi, dün öyle bir hadise yaşandı ki artık böyle
fıkra gibi bir ülkeye dönüştük, manidar hadiseler üzerinden hepimiz
mâni yazar hâle geldik Reza için nota/ Tütün için kota/ / Sıfır
vergi yata/ Doymadınız sata sata. diye bir mâni yazmış
vatandaşın biri, SMS attı, buradan paylaşmak istedim.
Bakın arkadaşlar, bu nota var ya bu nota,
bu nota, bu Parlamentonun tarihindeki en büyük utançlardan biridir. Neden? 11
Mehmetçik Amerikan askeri tarafından tarumar edilirken âdeta herkes sustu.
Dün Nota verin. dedik, Müzik notası
mı? dediniz. Dün Rezayı yargılayın. dedik, efendim,
neredeyse hepimizi alabora edecektiniz. Dün Bu FETÖyle ilgili bir şeyler
yapmanız lazım. dedik, havuz gazetelerinde CHPyi linç ettirdiniz.
Geldiğimiz noktada sürekli haklı çıkmaktan biz yorulduk, siz
sürekli haksız çıkmaktan yorulmadınız.
Bakın, Reza bugün ne dedi? Bugün Türkiyenin
âdeta itibarını, izzetini, bütün karizmamızı ayaklar
altına alan bir tutumla çıktı oraya her şeyi
konuşuyor. Bundan bu memleket zarar görecek, sizin
yanlışlarınızın bedelini hepimiz ödemek durumunda
kalacağımız için çok üzgünüz değerli arkadaşlar.
Bu nedenle, çok net söylüyorum: Bakın,
yaptığınız
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EREN ERDEM (Devamla) Bir ekleme
BAŞKAN Sayın Erdem, buyurun efendim.
Ek bir dakika süre veriyorum, sözlerinizi
tamamlayınız lütfen.
EREN ERDEM (Devamla) Değerli arkadaşlar,
bakın, yaptığınız işlerin yanlış
olduğunu görmekten hep imtina ettiniz. Yanlışta ısrar daha
büyük felaketlerin başlangıcıdır. Bugün geldiğimiz
noktada yapmanız gereken bir tane hadise vardır: Elimizi
vicdanımıza koyacağız, Türkiye Cumhuriyeti Parlamentosudur
burası, 550 vekili vardır ve bu ülke adına
yapılmış olan hataların neresinden nasıl dönebilirizin
hesabını yapma adına oturup konuşmakla mükellefiz. Bu
mükellefiyetlerin farkına varanlar gerçekten de bu ülkenin bekası
için, birliği için mücadele edenler noktasında olacak ama bunu görmekten
imtina eden herkes bu ülkenin kaybetmesi için yangına odun
taşıma noktasında tavır almış olacak diye
düşünüyorum.
Sizleri saygıyla selamlıyorum
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Erdem.
Sayın milletvekilleri, görüştüğümüz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 12nci maddenin (1)inci
fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
12nci maddenin (1)inci fıkrası kabul edilmiştir.
12nci maddenin (2)nci fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
12nci
maddenin (2)nci fıkrası kabul edilmiştir.
12nci maddenin (3)üncü fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
12nci
maddenin (3)üncü fıkrası kabul edilmiştir.
12nci maddenin (4)üncü fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
12nci
maddenin (4)üncü fıkrası kabul edilmiştir.
12nci maddenin (5)inci fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
12nci
maddenin (5)inci fıkrası kabul edilmiştir.
12nci maddenin (6)ncı
fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
12nci maddenin (6)ncı fıkrası kabul
edilmiştir.
12nci maddenin (7)nci fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
12nci
maddenin (7)nci fıkrası kabul edilmiştir.
12nci maddenin (8)inci fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
12nci
maddenin (8)inci fıkrası kabul edilmiştir.
Geçici 1inci madde üzerinde bir adet önerge
vardır, önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
505 sıra sayılı Yüksek Seçim
Kurulunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifi'nin Geçici 1'inci
maddesinin (3)'üncü fıkrasının 2'nci cümlesinde geçen
"Başkan ibaresi Kurul olarak, (8)'inci fıkrasının
aşağıdaki gibi değiştirilmesini, (6)'ncı
fıkrasının madde metninden çıkarılmasını,
fıkraların ona göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
"(8) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihte nüfusa kayıtlı oldukları ilçelerde görev yapan seçim
müdürleri, ilgili yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren en geç bir ay içinde, 10'uncu madde hükümlerine uygun bölgeler
arası yer değiştirme suretiyle atamaya tabi tutulurlar. Bu
Kanun'un 10'uncu maddesinin 7'nci fıkrasındaki 6 yıllık
süre, Kanun'un yürürlüğe girdiği tarihte başlar.
Muharrem
Erkek Çetin
Arık Kazım
Arslan
Çanakkale Kayseri Denizli
Özcan
Purçu Gülay
Yedekci Murat
Bakan
İzmir İstanbul İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ KEMALETTİN
YILMAZTEKİN (Şanlıurfa) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Katılmıyoruz Değerli Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Başkanı tek adam yapacak yetkiler
vermek yerine, ortak aklı egemen kılmak için yetkinin Kurula
verilmesi doğru olacaktır. Bahsi geçen atamaların sadece
Başkan tarafından değil, Kurul tarafından
yapılması uygundur.
(8)inci fıkrada bu önergeyle yapılan
değişiklikle seçim müdür ve müdür yardımcılarının
altı yıllık görev sürelerinin kanun yürürlüğe girdiği
tarihte başlaması öngörülmüş, bu yolla mevcut seçim müdür ve
yardımcılarının rotasyonla baskı altında tutulmaması
amaçlanmıştır.
Kuruma açıktan atama içeren (6)'ncı
fıkranın ise madde metninden çıkarılması uygundur. Her
ne kadar Komisyonda, bu amaçla değişiklik yapılmış
olsa da yapılan değişiklik yeterli değildir. Kurum
hafızasını sıfırlayacak ve kurum personelinin aleyhine
işleyecek düzenlemeler yapılmamalıdır.
BAŞKAN - Geçici madde 1de verilen önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Geçici madde 1i oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler
Geçici madde 1 kabul edilmiştir.
Madde 13 üzerinde bir adet önerge vardır,
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 505 sıra
sayılı Kanun Teklifinin 13üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini teklif ederiz.
Mehmet
Naci Bostancı Özgür
Özel Erhan
Usta
Amasya Manisa Samsun
Mehmet
Doğan Kubat Bayram
Özçelik
İstanbul Burdur
Yürürlük
MADDE 13- (1) Bu Kanunun,
a) 10 uncu maddesinin birinci ve onbirinci
fıkraları ile 12 nci maddesinin altıncı
fıkrasının 298 sayılı Kanunun 31 inci maddesini
yürürlükten kaldıran hükmü 1/1/2018 tarihinde,
b) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ANAYASA KOMİSYONU SÖZCÜSÜ KEMALETTİN
YILMAZTEKİN (Şanlıurfa) Efendim, uygun görüşle
katılabiliyoruz.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor
mu?
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle bu kanunun 1/1/2018 tarihinden önce
yürürlüğe girmesi hâlinde uygulamada yaşanabilecek tereddütlerin
önüne geçilmesi amacıyla 1/1/2018 tarihine kadar geçici personel
çalıştırılmasına dayanak teşkil eden hüküm
korunmaktadır.
BAŞKAN Komisyonun uygun görüşle takdire
bıraktığı, Hükûmetin katıldığı önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul
edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda madde 13ü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde 13
kabul edilmiştir.
Madde 14ü oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde 14 kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, ikinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi İç Tüzük 86ya göre oyunun rengini
belirtmek üzere 2 arkadaşımız söz istemiştir.
İlk söz, lehte, Şanlıurfa
Milletvekilimiz Kemalettin Yılmaztekine aittir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Yılmaztekin, buyurun.
KEMALETTİN YILMAZTEKİN
(Şanlıurfa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Yüksek Seçim Kurulu teşkilat kanunu üzerinde şahsım adına
lehte söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, âlemlere rahmet
olarak gönderilen kainatın efendisi Hazreti Muhammed (SAV)in yeryüzünü
teşrifleri münasebetiyle dün gece itibarıyla idrak ettiğimiz
mevlidişerifin birlik ve beraberliğimizin pekişmesine, ülkemizin
huzur ve refahının artmasına, dünyada hüküm süren kan ve
gözyaşının dinmesine vesile olmasını Cenab-ı
Haktan niyaz ediyorum.
Mevcut durum itibarıyla bizler Anayasa
Komisyonu üyeleri olarak söz konusu, Yüksek Seçim Kurulunun teşkilatlanmasıyla
ilgili kanun üzerine çeşitli çalışmalar yaptık ve Genel
Kurulumuzun gündemine taşıdık. Bu noktada katkı sunan
muhalefetin de temsilcilerine teşekkür ediyorum.
Söz konusu düzenlemenin ülkemize, milletimize,
devletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum, Genel Kurulu ve
hepinizi saygıyla ve hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Yılmaztekin,
teşekkür ederiz.
Yine, İç Tüzük 86ya göre oyunun rengini belli
etmek üzere Ankara Milletvekilimiz Sayın Levent Gök.
Sayın Gök, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkanım, özlemiştik sizi,
buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Teşekkür ederim, sağ
olun.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
505 sıra sayılı Kanun Teklifi
üzerinde söz aldım. Hepinize iyi akşamlar diliyorum ve yeni
görevlerine başlayan Başkanlık Divanı üyelerimizi,
başta Meclis Başkan Vekilimiz Sayın Yaşar Tüzün ve
diğer arkadaşları ve Meclis kâtip üyeleri olmak üzere herkesi görevlerinde
başarılar dileyerek kutluyorum. Hepinizin başarılı
olacağına inanıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Yüksek Seçim Kurulunun teşkilat ve görevleri
hakkında bir kanun teklifini görüşüyoruz. Bu kanunun 6ncı maddesinde
Yüksek Seçim Kuruluna verilen görevlerden bahsediliyor ve orada şöyle
tariflerde bulunuluyor: Seçimlerin başlamasından sonuna kadar
dürüstlükle seçimin düzen içerisinde yönetimini sağlamak ve
yolsuzlukları, şikâyetleri neticelendirmek.
Değerli arkadaşlarım, Yüksek Seçim
Kurulu, 16 Nisan referandumuyla büyük bir yara alan bir kurumdur. Seçimleri
baştan sonuna kadar dürüstlükle götürmemiştir; kanunen kendisine
verilen, mühürlü oyları geçerli saymak, mühürsüzleri geçersiz saymak amir
hükmünü çiğneyerek Türkiyede idari yapının
değişmesine neden olabilecek bir referandumda çok vahim bir tabloyla
kamu vicdanını yaralamıştır. Yüksek Seçim Kurulu,
kararları kesin, itiraz mercisi yok, bir yere gidemiyorsunuz. Bence böyle
tarihî olaylarda Yüksek Seçim Kurulunun bu tip kararları
karşısında da bir başvuru yolu olmalı değerli
arkadaşlarım. Herkesin eli kolu bağlı. Akşama
doğru tam sandıklar açılırken bir karar alınıyor ve
mühürsüz oylar geçerli sayılarak millî irade -hangi yönde olursa olsun-
evet diyenleri de hayır diyenleri de etkileyecek şekilde
değiştirildi değerli arkadaşlarım. Bu, ciddi bir
kanayan yaradır Türkiye açısından.
Şimdi, demokrasiler sadece millî iradenin
sandığa yansımasından ibaret değil değerli
arkadaşlarım. Demokrasilerde millî irade vardır ama onun
yanında hesap vermek, yönetenlerin hesap verme yükümlülüğü,
denetlenmesi, şeffaf olması, ahlak anlayışının
bütün kurumlarda oluşması gerekiyor. Ahlak, olmazsa olmaz bir kural.
Siyasi etik... 2016 yılında AK PARTİ milletvekilleri siyasi etik
yasası teklifini verdiler, hemen kendileri geri çektiler. Niçin? Çünkü
milletvekillerinin bir şekilde davranması gerekiyor, yöneticilerin
bir şekilde davranması gerekiyor, ticaretle
uğraşmaması ya da hesap vermesi gerekiyor ama bu, üst irade
tarafından engellendi ve işte, yaşadığımız
karmaşık durumlar ortaya çıkmaya başladı.
Ahlak ve demokrasi, hesap vermek... Cumhuriyet Halk
Partisinin geçen seçimlerdeki en büyük taahhütlerinden bir tanesi, iktidar
olduğumuzda bütçe kesin hesap komisyonu
başkanlığını ana muhalefet partisi üyesine vermekti
değerli arkadaşlarım. Çünkü biz kendimizden korkmuyoruz,
yaptığımız işlerden korkmuyoruz. Ana muhalefet
partisinin bir üyesi kesin hesap komisyonunun başkanı olsun, bizim de
iktidarımızı denetlesin istedik ama seçim sonuçları bunu
elverişli kılmadı. Dilerim bugünleri yaşarız, dilerim.
Şimdi ne yaptığınız zaman
demokratik oluyorsunuz, nasıl demokrasi kuruluyor değerli
arkadaşlarım? Kolay değil, öyle davranışlar var ki bu
davranışları yapmazsanız istediğiniz kadar iyi
kanunları çıkartın demokrasiyle yönetiliyor olamıyorsunuz.
Örneğin geçtiğimiz yıllarda Alman Cumhurbaşkanı Wulff,
bir iş adamı arkadaşından düşük faizli kredi aldı
diye istifa etti. Bakın, düşük faizli kredi aldı diye Alman
Cumhurbaşkanı görevinden istifa etti. Bir ahlaklı ve onurlu
davranış.
KEMALETTİN YILMAZTEKİN
(Şanlıurfa) Siz on seçim kaybettiniz, istifa etmediniz!
LEVENT GÖK (Devamla) O yüzden Almanyaya
demokratik bir ülke deniyor. Danimarka Ulaştırma Bakanı, evinde
çalıştırdığı bir dadıyı yetkili makamlara
bildirmedi diye istifa etti değerli arkadaşlarım, bir
dadıyı. İsveçte Maliye Bakanı, 2010 yılında,
devletin kendisine harcaması için verdiği paradan 60 liralık -Türk
parasına göre- bir çikolata aldı diye istifa ettirildi değerli
arkadaşlarım. Yine, Fransada Bütçe Bakanı, 2013
yılında kişisel servetini yanlış bildirdiği ve
İsviçrede gizli bankalarda hesabı olduğu için istifa etti
değerli arkadaşlarım. O yüzden, bu ülkelere Demokrasiyle
yönetiliyor. deniyor. Yine, İtalyada Ulaştırma Bakanı bir
iş adamından Rolex marka saat aldı diye yargılandı ve
istifa etti. Bu saat markası size bir şeyler hatırlatıyor
mu? İzlandada Panama belgelerinin yayınlanmasının
ardından offshore hesaplarında parası olduğu için,
hisseleri olduğu için İzlanda Başbakanı istifasını
sundu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gök, buyurun efendim.
Sayın milletvekilleri
LEVENT GÖK (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, şimdi, İsrailde Başbakan Netanyahunun
evine polis giriyor, arama yapıyor.
Değerli arkadaşlarım, demokrasi
ağır bedeller ödenerek kurulan bir rejimin adıdır.
Demokrasi süs rejimi değildir, gereklilikleri vardır, ahlaki
gereklilikleri vardır, hukuki gereklilikleri vardır ve toplumsal
gereklilikleri vardır. Bunların yerine getirilmediği hiçbir ülke
demokratik bir ülke diye adlandırılamaz. Biz ne zaman bunları
yapmaya başlarsak, offshore hesaplarında paramız
çıktığı zaman ya da bir offshore bankasından para
mı gelmiş, para mı gitmiş tartışmasının
içerisinde kendinizi bulduğunuz an ve bunu inkâr edemediğiniz an,
gereğini yaptığınız an demokrasiyle yönetilirsiniz,
gerisi abesle iştigaldir diyor, hepinizi sevgiyle saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Çok teşekkür ederim Sayın
Gök.
Sayın Kerestecioğlu, sisteme
girmişsiniz.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaşın
hiçbir baskıcı ve zorlayıcı uygulama olmadan 7
Aralıkta yapılacak duruşmasına getirilmesini istediklerine
ve fikirlerin değil yolsuzlukların yargılanması
gerektiğine ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Küçük bir söz almak istedim bitmeden önce.
Yüksek Seçim Kurulu kanununu görüştük.
Aslında, hepimiz gerçekten seçimlerin özgür olmasını,
insanların serbest, özgür iradesinin sandığa
yansımasını ve bunun sonucuna da saygı gösterilmesini
istiyoruz, sanıyorum, Parlamento böyle bir yerdir. Ancak, bizim 9
milletvekilimiz ve Cumhuriyet Halk Partisinin 1 milletvekili içeride ve şu
anda halkın iradesi temsil edilemiyor durumda. 7 Aralıkta Sayın
Selahattin Demirtaşın duruşması var. Bizim isteğimiz
onun sesinden, sözünden, sazından, kişiliğinden korkmadan,
özgürce -tabii ki tırnak içerisinde özgürce- duruşmaya
getirilmesidir; hiçbir baskıcı, zorlayıcı, uygulama olmadan
getirilmesidir; gerçekten adil, bağımsız bir yargıdan söz
ediliyorsa o şekilde duruşmada sözünün engellenmemesidir. Selahattin
Demirtaş, hayatında hiçbir yolsuzlukla
yargılanmamıştır.
Artık, fikirler değil yolsuzluklar
yargılansın diyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kerestecioğlu.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Adalet
ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaş'ın Yüksek Seçim Kurulunun Teşkilat ve Görevleri
Hakkında Kanun Teklifi (2/1929) ve Anayasa Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 505) (Devam)
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oylamaya geçelim Sayın
Başkanım. Sayın Levent Gök gereğini yaptı zaten.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, teklifin
görüşmeleri tamamlanmıştır.
Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. Hayırlı ve uğurlu
olmasını temenni ederiz.
Sayın milletvekilleri, bu hafta Genel Kurulu,
Burdur Milletvekilimiz Sayın Bayram Özçelik ve Çanakkale Milletvekilimiz Sayın
Bülent Öz Kâtip üye olarak, Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün Meclis
Başkan Vekili olarak birlikte yönettik. Ben bütün milletvekillerimize,
Başkanlık Divanına ve şahsıma gösterdikleri yakın
ilgi ve destekten dolayı Başkanlık Divanı olarak tüm
milletvekillerimize teşekkürlerimi ve şükranlarımı
sunuyorum. (Alkışlar)
Sayın milletvekilleri, 457 sıra
sayılı Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
2.-
AB-EFTA Ortak Transit Ortak Komitesinin 20 Mayıs
1987 Tarihli Ortak Transit Rejimine İlişkin Sözleşmeyi
Değiştiren 28/04/2016 Tarihli ve 1/2016 Sayılı
Kararının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/745) ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(S.Sayısı:457)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
385 sıra sayılı Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
3.- Geçici İthalat Sözleşmesinde Yapılan
Değişikliklere İlişkin Belgelerin Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/712) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 385)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir konu
bulunmadığından, alınan karar gereğince, kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek üzere 5 Aralık 2017 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Tüm milletvekillerimize hayırlı
akşamlar, hayırlı hafta sonları diliyorum.
Kapanma
Saati: 20.46