TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
42’nci
Birleşim
19
Aralık 2017 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisi’nde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.-
GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.-
GELEN KÂĞITLAR
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
(1/887) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 503)
2.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/861), 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2016
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin, 2016 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun ve 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 174 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/1187), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2016 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun
ve 2016 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu ile
2016 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/1188) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 504)
A) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
B) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ
1) Türk Standartları Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları Enstitüsü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU
1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ
1) Türkiye Bilimler Akademisi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANLIĞI
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANLIĞI
1) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Orman Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) METEOROLOJİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE SU
ENSTİTÜSÜ
1) Türkiye Su Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili Seyfi
Yılmaz’ın, Orman Genel Müdürlüğünün Orman Mühendisleri
Odası seçimlerine müdahale etmesine ilişkin açıklaması
2.- Edirne Milletvekili Erdin
Bircan’ın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın yerinden sarf
ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, Kastamonu İdare Mahkemesi
ve Danıştay kararlarına rağmen Cide barajı ve HES
projesine devam edilmek istenmesine, Muğla Akyaka’da orman
alanının özelleştirilmesine ve Kadıköy Yoğurtçu
Parkı’nda yürürken hafriyat kamyonunun ezdiği Şule İdil
Dere’nin annesinin adalet isteğinin bir nebze de olsa yer
bulmasını dilediğine ilişkin açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Düzce ilinin tüm çöplerinin Hecinler köyünün
bulunduğu alana dökülmesine ilişkin açıklaması
5.- Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal’ın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
6.- Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal’ın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
7.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, bütçe görüşmeleri
yürütülürken bakanların kendilerine
yönelik eleştirilere karşı cevap verme üsluplarına
ilişkin açıklaması
8.- Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın,
Hakkâri Milletvekili Nihat Akdoğan’ın 503 sıra sayılı
2018 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 504 sıra
sayılı 2016 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
9.- Hakkâri Milletvekili
Nihat Akdoğan’ın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
10.- Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın,
Hakkâri Milletvekili Nihat Akdoğan’ın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
11.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar’ın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Ahmet Eşref Fakıbaba’nın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
12.- Aksaray Milletvekili
İlknur İnceöz’ün, Tunceli Milletvekili Alican Önlü’nün 503 sıra
sayılı 2018 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 504
sıra sayılı 2016 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
13.- Diyarbakır
Milletvekili Sibel Yiğitalp’in, sokak hayvanları ile yaban
hayvanlarına ayrılan bütçeyi artırmak konusunda bir
çalışma olup olmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
14.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şeker’in, sanayi başkenti olan Kocaeli’nin tarım,
hayvancılık ve turizmde de ülke ekonomisine ciddi katkı
sağladığına ve milletvekillerine Kocaeli’de yetişen
ürünlerden Eşme ayvası ikramı olduğuna ilişkin
açıklaması
15.- İstanbul
Milletvekili Yakup Akkaya’nın, taşeron işçilere kadro
düzenlemesinin kanun hükmünde kararnameyle getirileceği haberlerine ve
bunun doğru bir yaklaşım olmadığına ilişkin
açıklaması
16.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça’nın, Gölcük Tabiat Parkı’nın bir
firmaya ihale edilerek beton yağmalanmasına
açıldığına ilişkin açıklaması
17.- Mersin Milletvekili
Hüseyin Çamak’ın, 19-26 Aralık 1978 Kahramanmaraş
olaylarının 39’uncu yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
18.- İstanbul
Milletvekili Engin Altay’ın, Yunanistan Savunma Bakanının Yunan
adalarıyla ilgili sözlerine ve Hükûmetin bu adaların işgaline
karşı Türk milletinin şanına yakışır bir
tavırla vaziyet almasını beklediğine ilişkin
açıklaması
19.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlu’nun, Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında tarıma
çok destek veriyor olarak görünmesine rağmen gerçek durumun bunun tam
tersi olduğuna ilişkin açıklaması
20.- Hatay Milletvekili
Mehmet Necmettin Ahrazoğlu’nun, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Faruk Özlü’nün 503 sıra sayılı 2018 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 504 sıra sayılı 2016 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde
Hükûmet adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
21.- Samsun Milletvekili
Erhan Usta’nın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Ahmet Eşref Fakıbaba’nın 503 sıra sayılı 2018
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 504 sıra sayılı
2016 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci
tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
22.- Bursa Milletvekili Orhan
Sarıbal’ın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın 503 sıra
sayılı 2018 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 504
sıra sayılı 2016 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
23.- Van Milletvekili Lezgin
Botan’ın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet
Eşref Fakıbaba’nın 503 sıra sayılı 2018
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 504 sıra
sayılı 2016 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
24.- Adana Milletvekili
Mevlüt Karakaya’nın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın 503 sıra
sayılı 2018 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 504
sıra sayılı 2016 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
25.- Erzurum Milletvekili
Mustafa Ilıcalı’nın, borçlarını erteleme
kararından dolayı Erzurumlu ve Türkiye’deki çiftçiler adına
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref
Fakıbaba’ya teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
26.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlu’nun 503 sıra sayılı 2018
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 504 sıra
sayılı 2016 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
27.- İstanbul
Milletvekili Arzu Erdem’in, işsiz ziraat mühendislerinin istihdamı
sağlanmadan Millî Tarım ve Hayvancılık Projesi’nin
nasıl hayata geçirileceğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
28.- Bitlis Milletvekili
Mahmut Celadet Gaydalı’nın, Bitlis Yolalan beldesine bağlı
Paks köylülerinin koyun ölümlerinin artması konusuna çare
bulunmasını istediklerine ve Singapur’dan canlı hayvan ithalinin
doğru olup olmadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
29.- Samsun Milletvekili
Erhan Usta’nın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün 503
sıra sayılı 2018 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı
ile 504 sıra sayılı 2016 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde soru-cevap
kısmında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ve Samsun Ladik İbi Köyü Sulama Projesi’ne ödenek tahsis
edilmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
V.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli
İşler
1.- Başkanlıkça,
Genel Kurulu ziyaret eden Cibuti Cumhurbaşkanı İsmail Omar
Guelleh ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail
Kahraman’a “Hoş geldiniz.” denilmesi
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk
Özlü’nün yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VII.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürer'in, 1. Lig maçlarındaki yayın hakkının
şifreli kanala geçmesine ilişkin Başbakandan sorusu
ve Gençlik ve Spor Bakanı
Osman Aşkın Bak’ın cevabı (7/16964)
2.- Adana
Milletvekili İbrahim Özdiş'in, yükseköğrenim
yurtlarının yetersizliğine ve el konulan FETÖ/PDY
binalarının yurt sorunun çözümünde kullanılmasına yönelik
bir çalışma yapılıp yapılmadığına,
Kredi ve
Yurtlar Kurumu'na ait yurtların yetersizliği sorununun çözümüne,
İlişkin
Başbakandan soruları ve Gençlik
ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’ın cevabı
(7/16966), (7/17071)
3.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Bakanlığın
temsil ve tanıtım harcamalarına ilişkin sorusu
ve Gençlik ve Spor Bakanı
Osman Aşkın Bak’ın cevabı (7/17068)
4.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, erkekler bölgesel basketbol liginin
kaldırılma nedenine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman
Aşkın Bak’ın cevabı (7/17070)
5.-
Balıkesir Milletvekili Namık Havutça'nın, KYK yurtlarına,
2017-2018 eğitim-öğretim döneminde KYK yurtlarına ve kredilerine
yapılan başvurulara ve sonuçlarına ilişkin sorusu
ve Gençlik ve Spor Bakanı
Osman Aşkın Bak’ın cevabı (7/17072)
6.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, engelli ve gönüllü sporculara verilen
desteklere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’ın
cevabı (7/17076)
7.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürer'in, Karaman ilindeki spor alanı, lisanslı sporcu,
antrenör ve hakem sayısı ile sportif faaliyetlere aktarılan
bütçeye,
Kilis ilindeki spor
alanı, lisanslı sporcu, antrenör ve hakem sayısı ile
sportif faaliyetlere aktarılan bütçeye,
Rize ilindeki spor
alanı, lisanslı sporcu, antrenör ve hakem sayısı ile
sportif faaliyetlere aktarılan bütçeye,
Ağrı ilindeki spor
alanı, lisanslı sporcu, antrenör ve hakem sayısı ile
sportif faaliyetlere aktarılan bütçeye,
Van ilindeki spor alanı,
lisanslı sporcu, antrenör ve hakem sayısı ile sportif
faaliyetlere aktarılan bütçeye,
Muş ilindeki spor
alanı, lisanslı sporcu, antrenör ve hakem sayısı ile
sportif faaliyetlere aktarılan bütçeye,
Yozgat ilindeki spor
alanı, lisanslı sporcu, antrenör ve hakem sayısı ile
sportif faaliyetlere aktarılan bütçeye,
Aksaray ilindeki spor
alanı, lisanslı sporcu, antrenör ve hakem sayısı ile
sportif faaliyetlere aktarılan bütçeye,
Nevşehir ilindeki spor
alanı, lisanslı sporcu, antrenör ve hakem sayısı ile
sportif faaliyetlere aktarılan bütçeye,
Kırşehir ilindeki
spor alanı, lisanslı sporcu, antrenör ve hakem sayısı ile
sportif faaliyetlere aktarılan bütçeye,
Osmaniye ilindeki spor
alanı, lisanslı sporcu, antrenör ve hakem sayısı ile
sportif faaliyetlere aktarılan bütçeye,
İlişkin
soruları ve Gençlik ve Spor
Bakanı Osman Aşkın Bak’ın cevabı (7/17077),
(7/17078), (7/17079), (7/17080), (7/17081), (7/17082), (7/17083) (7/17084),
(7/17085), (7/17086), (7/17087)
8.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürer'in, Çankırı Gençlik ve Spor İl Gençlik
Merkezi'nde eğitim alan kişi sayısına, verilen
eğitimlere, merkezin personeline ve bütçesine,
Karaman Gençlik ve Spor
İl Gençlik Merkezinde eğitim alan kişi sayısına,
verilen eğitimlere, merkezin personeline ve bütçesine,
Kilis Gençlik ve Spor İl
Gençlik Merkezinde eğitim alan kişi sayısına, verilen
eğitimlere, merkezin personeline ve bütçesine,
Rize Gençlik ve Spor İl
Gençlik Merkezinde eğitim alan kişi sayısına, verilen
eğitimlere, merkezin personeline ve bütçesine,
Ağrı Gençlik ve
Spor İl Gençlik Merkezinde eğitim alan kişi sayısına,
verilen eğitimlere, merkezin personeline ve bütçesine,
Van Gençlik ve Spor İl
Gençlik Merkezinde eğitim alan kişi sayısına, verilen
eğitimlere, merkezin personeline ve bütçesine,
Muş Gençlik ve Spor
İl Gençlik Merkezinde eğitim alan kişi sayısına,
verilen eğitimlere, merkezin personeline ve bütçesine,
Yozgat Gençlik ve Spor
İl Gençlik Merkezinde eğitim alan kişi sayısına,
verilen eğitimlere, merkezin personeline ve bütçesine,
Aksaray Gençlik ve Spor
İl Gençlik Merkezinde eğitim alan kişi sayısına,
verilen eğitimlere, merkezin personeline ve bütçesine,
Nevşehir Gençlik ve Spor
İl Gençlik Merkezinde eğitim alan kişi sayısına,
verilen eğitimlere, merkezin personeline ve bütçesine,
Kırşehir Gençlik ve
Spor İl Gençlik Merkezinde eğitim alan kişi sayısına,
verilen eğitimlere, merkezin personeline ve bütçesine,
Osmaniye Gençlik ve Spor
İl Gençlik Merkezinde eğitim alan kişi sayısına,
verilen eğitimlere, merkezin personeline ve bütçesine,
İlişkin
soruları ve Gençlik ve Spor
Bakanı Osman Aşkın Bak’ın cevabı (7/17088),
(7/17089), (7/17090), (7/17091), (7/17092), (7/17093), (7/17094), (7/17095),
(7/17096), (7/17097), (7/17098), (7/17099)
9.- Van
Milletvekili Bedia Özgökçe Ertan'ın, Van'ın Gevaş ilçesindeki
KYK yurdunda üç öğrencinin çantalarında bir siyasetçinin resmini
taşıdıkları için yurtla ilişiklerinin kesildiğine
dair iddialara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’ın
cevabı (7/17103)
10.- Malatya
Milletvekili Veli Ağbaba'nın, KYK il müdürlüklerinde yetkililerin
öğrencileri öncelikle Ensar Vakfı yurtlarına
yönlendirdiğine dair iddiaların soruşturulmasına ve
Bakanlık, bürokratlar ve vakıf arasında bir ilişki bulunup
bulunmadığına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman
Aşkın Bak’ın cevabı (7/17104)
11.-
İzmir Milletvekili Müslüm Doğan'ın, OHAL ilanı sonrası
BİMER'e yapılan başvurular hakkında çeşitli
istatistiklere ilişkin Başbakandan sorusu ve
Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın cevabı (7/18288)
19 Aralık 2017 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 11.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP
ÜYELER: Bayram Özçelik (Burdur), Sema Kırcı (Balıkesir)
-----0-----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 42’nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
gündeme geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündemimize göre 2018
Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı ile 2016
Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı üzerindeki
görüşmelere devam edeceğiz.
Program uyarınca bugün sekizinci tur
görüşmelerini yapacağız.
Sekizinci turda Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı, Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri
Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı, Türk
Standartları Enstitüsü, Türk Patent Enstitüsü, Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu, Türkiye Bilimler Akademisi, Türk Patent
ve Marka Kurumu, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu, Orman
ve Su İşleri Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü,
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Meteoroloji Genel
Müdürlüğü ile Türkiye Su Enstitüsünün bütçe ve kesin hesapları yer
almaktadır.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
(1/887) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 503)
2.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/861), 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2016
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin, 2016 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun ve 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 174 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/1187), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2016 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun
ve 2016 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu ile
2016 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/1188) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 504) (x)
A) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
B) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ
1) Türk Standartları Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları Enstitüsü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU
1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ
1) Türkiye Bilimler Akademisi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANLIĞI
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANLIĞI
1) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Orman Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) METEOROLOJİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE SU
ENSTİTÜSÜ
1) Türkiye Su Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Sayın milletvekilleri, bilindiği üzere
turda yer alan bütçelerle ilgili soru sormak isteyen milletvekillerinin sisteme
girmeleri gerekmektedir.
Sekizinci turda grupları ve
şahısları adına söz alan sayın üyelerin isimlerini
okuyorum:
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
İzmir Milletvekili Sayın Ahmet Kenan Tanrıkulu, Hatay
Milletvekili Sayın Mehmet Necmettin Ahrazoğlu, Adana Milletvekili
Sayın Muharrem Varlı, Adana Milletvekili Sayın Mevlüt Karakaya;
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Kocaeli
Milletvekili Sayın Tahsin Tarhan, Denizli Milletvekili Sayın
Kazım Arslan, İstanbul Milletvekili Sayın Didem Engin, Kayseri
Milletvekili Sayın Çetin Arık, Bursa Milletvekili Sayın Orhan
Sarıbal, Edirne Milletvekili Sayın Okan Gaytancıoğlu, Tokat
Milletvekili Sayın Kadim Durmaz, Çanakkale Milletvekili Sayın Bülent
Öz, Isparta Milletvekili Sayın İrfan Bakır, Kırklareli
Milletvekili Sayın Türabi Kayan, Edirne Milletvekili Sayın Erdin
Bircan;
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Batman Milletvekili Sayın Saadet Becerekli, Mardin Milletvekili Sayın
Mithat Sancar, Muş Milletvekili Sayın Ahmet Yıldırım,
Şırnak Milletvekili Sayın Leyla Birlik, Hakkari Milletvekili
Sayın Nihat Akdoğan, Adıyaman Milletvekili Sayın Behçet
Yıldırım, Diyarbakır Milletvekili Sayın Ziya Pir,
Tunceli Milletvekili Sayın Alican Önlü.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Gaziantep Milletvekili Sayın Abdullah Nejat Koçer, Giresun Milletvekili
Sayın Cemal Öztürk, Çankırı Milletvekili Sayın Hüseyin
Filiz, Gaziantep Milletvekili Sayın Ahmet Uzer, Gaziantep Milletvekili
Sayın Mehmet Erdoğan, Mersin Milletvekili Sayın Hacı Özkan,
İstanbul Milletvekili Sayın Hulusi Şentürk, Şanlıurfa
Milletvekili Sayın Mehmet Ali Cevheri, Şanlıurfa Milletvekili
Sayın Mehmet Akyürek, Konya Milletvekili Sayın Hüsnüye Erdoğan,
Antalya Milletvekili Sayın Hüseyin Samani, Kırıkkale
Milletvekili Sayın Abdullah Öztürk, Antalya Milletvekili Sayın
İbrahim Aydın, Gümüşhane Milletvekili Sayın Cihan
Pektaş, Mersin Milletvekili Sayın Ali Cumhur Taşkın,
Bilecik Milletvekili Sayın Halil Eldemir.
Şahıslar adına, lehinde
Elâzığ Milletvekili Sayın Tahir Öztürk, aleyhinde Aydın
Milletvekili Sayın Deniz Depboylu.
Ayrıca Hükûmet adına da konuşmalar
yapılacaktır.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına ilk konuşmacı İzmir Milletvekili Sayın Ahmet
Kenan Tanrıkulu.
Sayın Tanrıkulu, süreniz yirmi dakika.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) –
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığının 2018 yılı bütçesi üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Genel Kurulumuzu öncelikle saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, yıllık
bütçeler, gelecek belirli bir dönem içindeki gelir-giderleri tahmin eden ve
bunların yerinde harcanıp harcanmadığına ve
uygulamasına da izin veren metinlerdir. Bu yüzden bütçelerin
performansı ve güvenilirliği konusunda, devlet, millete karşı
sorumludur. Yılın başında taahhüt edilen harcama tutar ve
kalemlerinin yılın sonunda gerçekleşen rakamlarla
tutarlılığı burada ön plana çıkmaktadır.
Değerli milletvekilleri, 2016 sonundan itibaren
bankaların TL fonlama maliyetlerinin yükselmesiyle birlikte
firmaların TL kredi faiz oranları da arttı. Ciddi bir
şekilde firmalar bu kredi faiz oranlarının baskısı
altında kaldı. Yavaşlayan satışlarla beraber daha
pahalı finansman maliyeti ve yüksek orandaki yurt içi üretici fiyat
endeksi -ki kasım ayında yüzde 17,3’tü- bugün girişimcimizin
belini bükmektedir. Makine ve teçhizat yatırımlarında üst üste
dört çeyrektir devam eden gerileme bu son çeyrekte bir miktar toparladı ve
üstüne koymaya çalıştı ancak sanayideki beklenen
atılımı da maalesef erteletti. Son yedi yılda inşaat
yatırım artışı sanayi
yatırımlarını 2’ye katlamış gözüküyor
değerli milletvekilleri. Hatta Kredi Garanti Fonu kredilerinde dahi
kullanılan kredilerin sadece yüzde 2,5’i yatırıma gitmiş
gözüyor. Diğer yandan sanayide bir türlü aşılması için çaba
gösterilmeyen verimsizlik de bugüne kadar süregelmektedir. Başka bir
ifadeyle ifade edersek; on beş yılda üretimden kaynaklanan bir büyüme
modelinin olmadığı, tüketimden gelen, bizim daha çok “kortizonlu
büyüme modeli” dediğimiz ve bugünlere gelindiğinde de ortalama yüzde
10 işsizliğin artık sabitlendiği, yüksek cari
açığın görüldüğü, yüksek dış borçlanmanın
yapıldığı,. artan döviz kurlarının ciddi bir
işaret verdiği ve bir türlü de düşürülemeyen bir enflasyonla
bugün Türkiye ekonomisi karşı karşıya. Türkiye’deki politik
ve ekonomik belirsizlikler yine Türkiye’de özel sektörü uzun vadeli
yatırımlar konusunda da maalesef tedirgin etmekte ve
yatırımlarının ertelenmesine yol açmaktadır.
İşte bu tedirginlik hem sektörel hem de ekonomiye olan diğer
güven endekslerinde de düşüşlerde kendini belli etmekte ve bizi
uyarmakta. Son açıklanan üçüncü çeyrek sanayi büyümesi yine hizmetler ve
inşaat sektörünün gerisinde kalmış mevsim ve takvim etkisinden
arındırılmış olan rakam da sadece binde 2. Bugünlerde
Bakanlık, sanayideki büyüme rakamlarının neden diğer
sektörlere göre geride kaldığının teşhisini net
koymalı ve buna uygun da çözüm modellerini bir an önce üretebilmelidir.
Değerli milletvekilleri, sanayide
gerçekleşen son büyüme rakamlarını yeterli bulursak ve kafamızı
kuma gömersek geleceğe dair hedeflerimiz de tıpkı enflasyon
hedeflerinde olduğu gibi maalesef kâğıt üzerinde kalacak. Dünya
Sanayi 4.0’ı özümseyip kullanırken biz hâlen cam filmini
tartışıyoruz ve bunu artık bir kenara
bırakmalıyız, yüzümüzü bilim, sanayi ve teknolojiye dönerek yeni
birtakım üretim tekniklerini, yeni üretim modellerini burada
konuşmamız gerekir diye düşünüyorum. Zira TÜBİTAK
tarafından yapılan Türkiye’de Sanayinin Teknoloji Karnesi’ne de
baktığımız zaman sanayinin dijital olgunluk seviyesi Endüstri
2.0 veya Endüstri 3.0 arasında yer almakta ve kendini bulmaktadır.
Hazır TÜBİTAK’tan bahsetmişken, bu
yıl mart ayında Sanayi Komisyonunda görüştüğümüz
tasarı TÜBİTAK’ın günümüz sanayi ve teknoloji
şartlarına göre düzenlenmesini öngörürken ve bu tasarının
bir an önce yasalaşmasının çok ciddi bir öneme binaen
getirildiği bize anlatılmışken şimdi görüyoruz ki
yıl bitmesine rağmen bu öneme o kadar sahiplenilmediği de
açıkça karşımızda durmakta.
Diğer yandan, eğer bilime değer ve
önem veriyorsak bunu bütçelerde de görmemiz lazım sayın
milletvekilleri, bu, bütçelere somut bir şekilde yansımalı.
Türkiye Bilimler Akademisinin bütçesi bu yıl yüzde 13’lük enflasyonu bir
kenara bırakırsak, böyle bir ortamda ancak yüzde 3,7
artırılabilmiş gözüküyor.
Sanayimizi bilimsel ve teknolojik içerikli,
yenilikçi ve yaratıcı fikirlerle donatmalıyız; bu çok
önemli. Ürün desenimizi ve üretim yöntemlerini geliştirebilmek için de
buna bağlı olarak destekleri bir an önce ortaya koymamız
gerekmektedir. Ürettiği ve satışa sunduğu ürünlerde, tabii
ki dolayısıyla ihracatında da ithalat bileşeninin
payının düşürülmediği bir sanayiyle karşı
karşıyayız. Böyle bir yapıyla Türkiye'nin
gelişmiş ülkeler ligine de çıkması veya daha üste
sıçraması çok da zaman alacağa benziyor. İşte, bu
yüzden, Milliyetçi Hareket Partisi olarak bizim beklentimiz, imalat sanayisinde
ithalata bağımlılığın makul bir düzeye
indirilmesi ve orta yüksek, yüksek teknolojili ürün desenine geçiş
sağlanabilmesi için birtakım yapısal dönüşümlerin de bir an
önce yapılmasıdır. Sanayide yapısal dönüşümü
sağlayabilirsek bugün işte içinde bulunduğumuz birçok sorunun da
üstesinden gelme şansımız olacak. Bu ise nasıl olabilir?
Ancak ve ancak sanayi politikalarında bir yapısal dönüşüm
amaçlayacak olan bütüncül bir ekonomi politikasının yürürlüğe
girmesiyle olacaktır ve aynı zamanda -biraz önce de söylediğim-
güçlü bütçelerle bunu temin etmemiz mümkün olacak. Yoksa Türkiye'nin
inşaata dayalı, “beton ekonomisi” dediğimiz bir modelle çok
fazla gideceği de bir yol kalmamış gözüküyor.
2017’nin ilk on bir ayında şirketler
-baktığımız zaman- ağırlıklı olarak inşaat
ve hizmete dayalıyken sanayi alanında kurulan şirket
sayısı yine geri planda kalmış. Ağustostan eylüle
baktığımız zaman, değerli milletvekilleri, sanayi
istihdamında da 16 bin kişilik bir kayıp var. Demek ki istihdam
anlamında insanlar sanayiden daha çok hizmet sektörüne veya inşaat
sektörüne kayıyor. Hâl böyle olunca Türkiye'nin sanayisizleşmeye
doğru yol aldığını da buradan söyleyebiliriz.
Sanayicimiz üretimindeki yüksek maliyet unsurları nedeniyle işini
bırakıyor veya inşaat ekonomisine geçiyor yahut da hizmet
ekonomisine geçiyor, bir nevi branş değiştiriyor. Bu durumun
önüne geçecek politikaların da bir an önce hayata geçirilmesi lazım.
Sayın milletvekilleri, geçtiğimiz
yıllar içerisinde baktığımız zaman Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığımızda çok sayıda bakan
değişikliği de oldu. Şimdi, Türkiye'nin önüne bilim
merkezi, teknoloji üssü ve ileri sanayi ülkesi olma hedefi konulmuş
durumda. Ancak 2015 yılında açıklanan Türkiye Sanayi Stratejisi
Belgesi’nin 2’ncisine baktığımız zaman -2015 ve 2018
yıllarını kapsar bu belge- orada şöyle bir cümle geçiyor:
“Uzun dönemli vizyon, orta yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerde
Afro-Avrasya’nın tasarım ve üretim üssü olmak…” Bu şekilde bir
hedef belirlenmiş. Hâlbuki, bizim vizyonumuz, şöyle
baktığımız zaman, bu şekilde bir ithal fason üretim
yerine veya bir başka ülkenin fasoncusu olmak yerine yenilikçilik
kapasitemizin artırılması ve teknolojik sıçrama
olmalıydı, bu belgede esas olarak, asıl bunların yer alması
gerekirdi yoksa bu şaşı bakış açısıyla
sanayide söz sahibi olabilmemiz hakikaten çok gerçekçi gözükmüyor.
İmalat sanayisi ihracatında yüksek
teknolojili ürünlerin payı -gene çok sevilen bir mukayese söyleyeyim-
2003’teki yüzde 6,5 oranından 2017 Kasımına gelindiğinde
yüzde 3,9’a gerilemiş. Demek ki imalat sanayisi yüksek teknoloji ürünlerin
hem pay olarak hem ihracat olarak biraz gerisinde kalıyor. Bu oran
gelişmiş ülkelerin de gerisinde. On beş yıldaki bu
gerileme, önümüzdeki on yıl için koyulan yüzde 15 hedefini de gölgede
bırakıyor. Yani on yıl içerisinde yüzde 15’lik bir hedefe
ulaşabilmemiz bugünden baktığımız zaman gerçekten çok
zor.
Yüksek teknolojili ürünlerin üretilen toplam
ürünlerdeki payını artırmak bir operasyon sorunu değil
değerli milletvekilleri, buna bir operatif yaklaşımla
bakamayız, uzun vadeli bir süreç olarak önümüze koymalıyız ve
bunun üzerinden hedefler belirlemeliyiz. Bu süreci bilim, AR-GE ve teknoloji
üretimine yoğunlaşmakla başlatabiliriz ve bunun üstüne
birtakım adımları koyarak ilerlemeye de devam ederiz.
Üretim reformu kanunu çıkardık,
hatırlarsınız, geçtiğimiz yaz, ciddi bir çalışma
sonucunda bu kanun gene Meclis Genel Kurulumuzda kabul edilerek geçti. Burada,
değerli milletvekilleri, üretkenlik, katma değer artışı,
ileri teknoloji, markalaşma, uluslararası rekabet gücünün artırılması
adına çözümler maalesef yoktu, günübirlik birtakım tedbirler
vardı, bazı noktalarda ihtiyaç duyulan sektörel veya bölgesel
problemlere çözüm bulma amacıyla getirilmiş bir kanundu ve o
şekilde de yasalaştı. Bununla gidecek mevzimiz çok kısa
olur. Hâlbuki bizim yapmamız gereken şu olabilirdi: Sağlam bir
sanayi politikası oluşturmamız gerekirdi, buradan işe
başlamamız lazımdı; sanayinin altyapısını
hazırlayacak olan ve üretici dostu hâline getirecek olan
adımları atmamız gerekirdi. Bu kanunu güçlü sanayi yolunda
kaçırılmış bir fırsat görüyoruz ama önümüzdeki süreç
içerisinde bunu tekrar toparlama şansımız olabilir diyorum
inşallah.
Türkiye'nin ağırlıklı olarak
ileri teknoloji ürünlerini üretebilmesi için önce akla ve bilime dayanan,
eleştiren ve sorgulayan bir eğitim sistemini oluşturmamız
lazım, işe oradan başlamamız gerekiyor. Yenilikçilik,
araştırma ve geliştirme, yeni tasarım ve teknoloji üretimi
ancak iyi eğitim almış, bilimsel ve akılcı
düşünme yeteneğini kazanmış bir beşerî sermayeyle
gerçekleşecektir. Kalkınma politikasının en önemli alt
bileşenlerinden biridir beşerî sermaye ve bunun üzerinde de çok ciddi
durmamız lazım.
Sayın milletvekilleri, sanayi ve teknolojide
çok hızlı değişimin ve acımasız bir rekabetin
yaşandığı bu günümüz dünyasında istihdamın,
üretimin, katma değerin çok önemli bir bölümünü küçük ve orta ölçekli
işletmeler temin eder, bunlara kısaca KOBİ diyoruz biliyorsunuz.
Ancak KOBİ’lerimizin de bugün çözüm bekleyen birçok sorunları var. En
önemlilerinden bir tanesi kredi yoluyla finansman sağlamada en çok teminat
gösterememe sıkıntısıyla karşı karşıya
KOBİ’ler ve kredi kuruluşunun vereceği kredi için istenilen
teminatları karşılayacak güçleri de bulunmamakta.
Bankaların sıfır riskle çalışma politikası
nedeniyle bazen kredilerin birkaç katı kadar da teminat talep
edilebiliyor. Tabii, son günlerde kurlardaki hızlı yükseliş ve
dalgalanma KOBİ’ler açısından birtakım olumsuzlukları
devam ettirmekte. Kredi faizleriyle ilgili ciddi bir çalışmaya ve
faiz destek modeline de burada ihtiyaç olduğunu düşünüyoruz.
Değerli milletvekilleri, bugün politikayı
belirleyen Bakanlık yani Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığıyla teşvik sağlayan bakanlığın
farklı olması -Ekonomi Bakanlığı veya diğer
kuruluşlar- imalat sanayisinden beklenen sıçramayı gerçekleştiremememizin
bir diğer önemli sebebi; bir taraf politikayı
belirliyor, bir taraf teşvikleri veriyor, destekleri veriyor. Hâlbuki
bunun tek bir çatı altında, tek bir kumanda altında yürütülmesi
gerekmekte. KOBİ’lerimizin de içinde yer aldığı organize sanayi
bölgelerimizin ve teknoloji geliştirme bölgelerimizin de birtakım
sorunları var, bazı açmazların içindeler. Bunlar hem
sürdürülebilir kalkınmanın hem de sanayileşmenin temel
dinamikleri olarak karşımıza çıkıyor. Bu tür üretim
modelleri bu amaçla ortaya konmuş ve bu amaçla yasalaşması
yapılmış durumda. Girişimcilere daha iyi hizmetler
edebilmek için, değerli milletvekilleri, bunların da bu kapsamda yer
alan sorunlarının hızla çözüme götürülmesi gerekir. Bir kere, bu
bölgelerin yatırım cazibe merkezi hâline gelmeleri lazım. Son
zamanlarda OSB dışında birtakım üretim yerlerinin de
oluşturulduğunu ve fabrikaların, firmaların,
işletmelerin OSB dışına kaçtığını
görüyoruz. Üretim ve ihracat üsleri hâline gelmesi lazım, buradan hem
ciddi üretim hem de ihracatların yapılması lazım. Bu da
yetmez, buralar, özellikle teknoloji geliştirme merkezleri,
araştırma merkezleriyle yani diğer kurum ve
kuruluşların AR-GE’leriyle de ortak bir şekilde koordine
edilmeli, arada bir ilişki kurulmalı, bunların bağları
artırılmalı ve bu şekilde orada yapılan
uygulamaların hızla üretime döndürülmesi, stratejik hedeflerimizin
arasında olması gerekir.
Güncel, önemli bir
sorundan da bahsetmek istiyorum. Bakın, 1 Nisan 2018’de EPDK tarifelerle
ilgili bir tebliği uygulamaya koyacak. Özellikle tedarikçi
kuruluşlarla ilgili birtakım sıkıntılar bizlere
intikal ediyor, muhtemelen Genel Kuruldaki sayın milletvekillerimize de
geliyordur. OSB’lerde hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. Şimdi, bu
firmaların, özellikle orada küçük ölçekli firmaların -biraz önce
söylediğim- KOBİ kapsamındaki firmaların üretimi neredeyse
durma noktasında. Yeniden serbest tedarikçilerle anlaşmaya gidecek
olan OSB’ler bir
şekilde eğer anlaşabilirse problem yok. Ama aksi hâlde, yüksek
fiyattan elektrik alacaklar ve neticede de kendi içlerindeki OSB’nin üyesi olan
diğer kurumlara, firmalara bunları daha yüksek fiyattan
yansıtmış olacaklar. Bir nevi, bu yeni fiyatlandırma
tarifesi OSB’deki firmaları elektriğin çarpmasına da vesile
olacak. O zaman bu firmaların OSB’lerde üretim yapmasının bir
anlamı kalmayacak. Çünkü bizim amacımız eğer doğru bir
sanayi politikası ve sanayileşme ise ki amacımız o, her
türlü metinde de bu yazıyor yıllardan bu yana, o zaman OSB’leri cazip
hâle getirmemiz lazım. İşte bu EPDK benzeri kurum ve
kuruluşların ortaya koyduğu yeni tedarikçi tarifeleri ise
maalesef OSB’lerdeki firmaları vuracağa benziyor.
Değerli milletvekilleri, bu bakımdan
57’nci Hükûmet döneminde çıkan 4562 sayılı OSB Kanunu’nu böyle
bölük pörçük, parça parça değiştirmek yerine -geçtiğimiz
günlerde de gene torba kanun içerisinde bazı düzenlemeler
yapıldı- oturalım, çağımıza ayak uyduran, bu
alanda ön alan, bütüncül bir yaklaşım içerisinde bu kanunda
birtakım düzenlemeler yapalım. Eğer buna iktidar ve Hükûmet
varsa biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak buna komisyon ve Genel Kurul
aşamasında destek vermeye de hazırız. Bunu
başarabilirsek sanayimizin önüne koyulan hedeflere ulaşma
şansımız olacak.
Her alanda olduğu gibi, sanayide de plan ve
programlar önemli. Bakın, plan ve programlara uyulduğu zaman
bunların bir önemi oluyor değerli milletvekilleri. Sayın
bakanların da komisyon sırasında oturan bakanların da
imzası olan şu yıllık programı hemen hemen her bütçe
döneminde sizlere sunuyorum ve anlatıyorum. Bakın, bunun içinde
birtakım tedbirler var ve bu tedbirler her sene “aralık sonu
dönemine” diye tekrarlana tekrarlana bir anlam ifade etmez hâle geliyor.
Eğer uygulamayacaksanız o zaman bu tedbirleri buraya koymanın da
bir anlamı yok. Bakın, bir örnek vereyim size, gene bunun 2017
programında da vardı, 2018 programında da var, muhtemelen 2019
programına bile sarkabilecek. 2017’de Tedbir 277 diyor ki: “OSB’lerin etki
değerlendirilmesi yapılacak, yenilikçi uygulamalar
geliştirilecek.” Çok güzel, anlamlı bir tedbir. Süre? Aralık
sonu, yani bugünlerde bitiyor. 2018 yıllık programına da
koymuş, Tedbir 257, aynı cümle aynı satırlarda bu
şekilde devam edegeliyor. Bunların uygulanmaması, programlara
olan ve devletin belgelerine olan güvensizliği de ortaya koyuyor.
Eğer bunları yapmayacaksak o zaman buralara bunları
koymayalım, daha gerçekçi tedbirlerle halkın karşısına
çıkalım.
Değerli milletvekilleri, uzun süreden bu yana
tanım karmaşasıyla yeniden gündeme gelen bir başka unsur da
bugünlerde “Türkiye'nin otomobili” denilen ama başlangıçta “yerli
otomobil” denilen bir konudan da bahsetmek istiyorum. Dünya pazarlarına
hâkim olan otomobil üreticileri günümüzde ya satın alma veyahut da ortak
olma yoluyla bir araya geliyorlar ve pazar paylarını sıkılaştırıyorlar,
pazardaki paylarını artırmaya çalışıyorlar.
Bizim, otomobil konusundaki hedefimiz şu olmalı: Başta otonom
sürüşlü olmak üzere, alternatif yakıtlara dayalı birtakım
projeler kurmalıyız. Yerli motor ve yerli yazılımın
üzerinde durmamız gerekir ve bunun üzerinden bunları, eğer bu
üçlüyü ticarileştirebilirsek o zaman istediğimiz katma değeri de
yaratabiliriz. Üretim ve ihracatımızda önemli bir paya sahip ara ve
yatırım malları politikalarına ivedi bir şekilde
öncelik vermemiz gerekir değerli milletvekilleri. Eğer bu sektörlerin
ithalata bağımlılığını azaltabilirsek o
zaman sektörel ilerlemeyi sağlayabileceğiz ve birtakım istihdam
artışlarını da ortaya koymamız mümkün olabilecek;
sanayimizin içinde bulunduğu bu sanayisizleşme durumundan,
döngüsünden de böylece çıkabileceğiz.
Bu düşüncelerle Genel Kurulumuzu tekrar
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Tanrıkulu.
İkinci konuşmacı, Hatay Milletvekili
Sayın Mehmet Necmettin Ahrazoğlu.
Buyurun Sayın Ahrazoğlu. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
MHP GRUBU ADINA MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU
(Hatay) – Teşekkür ederim Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın Türk Standartları Enstitüsü, Küçük ve Orta
Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı, Türk Patent Enstitüsü ile Türk Patent ve Marka
Kurumu bütçeleri hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve
televizyonları başında bizleri izleyen aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün 19 Aralık.
Sözlerime başlamadan önce, Hatay Dörtyol Karakese’de 19 Aralık
1918’de Millî Mücadele’nin ilk kurşununun atıldığı,
99’uncu yılını kutladığımız bugünde
başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Dörtyollu Kara Mehmet
Çavuşları, Hacı Emin Hocaları, Kara Hasan
Paşaları, Köse Hasan, Köse Mehmetleri, Mustafa, Mehmet ve Yusuf
Ağaları, Kuvayımilliye’nin tüm kahramanlarını
şükranla, minnetle, saygıyla yâd ediyorum; mekânları cennet,
ruhları şad olsun. Sayısız neferlere minnet ve
şükranlarımı tekrar arz ediyorum.
Değerli milletvekilleri, “standart” “patent” ve
“marka” kavramlarını denetleyen, takip eden, onaylayan
kurumların öncelikli olarak kendi uygulamalarını standart,
marka, patent usul ve esaslarına uygun hâlde tutması ve
tartışması gerekir.
Değerli milletvekilleri, borçlanmaya
dayalı bir büyüme yapısına sahip olan ülke ekonomimiz özellikle
son iki yılda daha da artan kamu açıkları nedeniyle zor bir
dönem geçirmiş bulunmaktadır. Kişi başına gelirdeki
düşme, yükselen enflasyon, öngörülemeyen dolar kuru ile faizlerin
yükselmesi engellenememiş, gün geçtikte ülkemiz ekonomisine ilişkin
güven azalmış, sonuç olarak yabancı yatırımcılar
açısından da belirsizlik artmıştır. İşsizlik
yaratan büyümenin sonucu genç işsizlik oranı yüzde 20,6’lara
vurmuş, geçen yıla oranla bu oran genç işsizlikte yüzde 20
artış sağlamıştır.
Burada şunu da açıkça ifade etmem gerekir:
Eğitim politikamız ile üretim politikamızın birbirini
tamamlaması gerekmektedir, genç işsizlere iş imkânları
yaratılabilmesi için. Türkiye'de 15-24 yaş arasındaki her 5
gençten 1’i işsiz. Kalıcı istihdam sağlayamayan bir
ekonomik yapı içerisinde bu soruna çözüm bulunması oldukça zor
görünmektedir. 15-24 yaş arasındaki gençler özelinde
değerlendirme yapıldığında bu grupta yer alan 4
gençten 1’inin ne bir iş yerinde çalıştığı ne de
bir eğitim kurumuna devam ettiği görülmektedir. Genç nüfusumuzun
dünyaya hükmetme planımızın olduğu günlerden en
değerli varlığımız olan insan
kaynaklarımızın elimizden kayıp gittiği günlere on
beş yılda yetişmiş olduk.
Değerli milletvekilleri, yoksulluk sorununu
çözemeyen, gelirler arasında büyük uçurumlar yaratan, işsizlik ve
borçlanma yaratan bir büyümeye odaklanmış bu tip bir ekonomik yönetim
yerine yapısal, kalıcı çözümler oluşturacak bir ekonomik
yapılanmaya gidilmesi şarttır. Bütçe gelirlerinin yüzde
86’sı vergilerden toplanmaktadır. Bu oran OECD ülkelerinden 20 puan
fazladır. Hem tüketime dayalı vergiler, dolaylı vergiler hem de
gelirden elde edilen dolaysız vergilerin büyük bir bölümünü ödemek zorunda
kalan memur ve işçi kesimi, 2018 yılında da borç yükü
altında ezilmeye devam edecektir. Gelir dağılımında
kutuplaşmanın belirginleştiği 2017 yılının
arkasından 2018 yılında da gelir adaletsizliğinin
derinleşeceği çok açıkça görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığımızın bütçe sunuşunda yer alan
4’üncü sanayi devriminin, ülkemiz için oldukça önemli bir fırsat
olduğuna katılmakla beraber fırsatın tehdide
dönüşmemesi için bazı önlemlerin alınması gerektiğine
inanıyoruz. Sanayi 4.0 devriminde bilişim ve internet sürecinin
üretim aşamalarında entegrasyonu, otomasyon ve süreçler arası
ağlar temel işlem olacaktır.
Hâlihazırda dışa
bağımlı hâle gelmiş bulunan imalat sektörümüzün bu dönemde
gerekli atılımı yapabilmesi için gerekli tasarımcı,
yazılımcı ve bunu uygulamaya alacak insan kaynaklarımızın
temini için doğru planlama yapılması gerekmektedir.
Oluşturulan Sanayi Dijital Dönüşüm Platformu
çalışmalarını desteklemekle birlikte, ülkemizin bu
dönüşüm fırsatını kaçırmaması gerektiğini
tekrar belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bütçe
görüşmelerinde Milliyetçi Hareket Partisi komisyon üyelerimiz
tarafından 2016 yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı muhalefet şerhinde belirtilen, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin etkin biçimde denetim görevini yapabilmesini teminen, kesin hesap
tasarılarının ve Sayıştay denetim
raporlarının oluşturulacak ayrı bir komisyon
tarafından görüşülmesi için gerekli düzenlemenin
yapılmasını, Sayıştayın tespit ettiği
mevzuata aykırı ve kamu zararı oluşturan konular da dâhil,
tüm denetim sonuçlarının ve denetim raporlarının Türkiye
Büyük Millet Meclisine gönderilmesini, Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçe
hakkını zedeleyen ve Meclis yetkisinin elinden alınması
anlamına gelen uygulamalara meydan verilmemesini ve denetim
raporlarında yer alan Sayıştay önerilerine riayet edilmesi
gerektiğini düşünüyoruz.
Sayıştay tarafından yapılan denetimlerin
etkinlik ve verimliliğinin bir göstergesi de hazırlanan raporlarda
belirtilen hususların takip edilerek düzeltilir olması diye
düşünüyorum. Ancak, birazdan kurumlara yönelik Sayıştay denetim
raporlarını temel alarak yapacağım tespitlerde de göreceğiniz
gibi, biz burada söylediklerimizle, Sayıştay da
yazdıklarıyla kalmaktadır. Kurumlar, ne tespitlere yönelik
düzenleme yapıyor ne de Sayıştay “Geçen yıl da bu
denilmişti.” diyebiliyor. Bir nevi yasak savma işine dönüşen
denetimlerin eski hükûmetler dönemindeki etkinliklerine dönmesi kamusal denetim
şeffaflığının ve hesap sorulabilirliğin bir
göstergesi olacaktır diye düşünmekteyiz.
Geçen yıl ve önceki yıl “Milliyetçi
Hareket Partisi olarak KOSGEB’den değişime ve gelişime uyum
sağlayabilen, girişimcilik kapasitesi yüksek, uluslararası
rekabet gücüne sahip, kurumsal yönetim anlayışını
benimsemiş KOBİ’lerin Türk ekonomisinin temel dinamiği hâline
getirilmesini bekliyoruz.” demiştik. Eleman alımlarındaki
haksızlıklardan, verilen desteklerdeki uygunsuzluklardan
bahsetmiştik. Eğer Komisyonda eski yıllardaki gibi
Sayıştay denetim raporları okutuluyor olsaydı KOSGEB’in
raporlarını okumaya gerek kalmayacaktı. 2015’teki tespitlerin
2016’da düzeltilmeden devam ettiğini kolaylıkla görebiliyoruz. Öyle
ki Sayıştay denetçilerinin bulgularıyla kamu idaresinin cevap
bölümleri birbirleriyle aynı, kes yapıştır metoduyla
yapılmış.
Birkaç örnek verecek olursak, KOSGEB’de geçen
yıl on daire başkanlığı bulunmasına rağmen,
on iki daire başkanının atamasının
yapıldığına dair bir tespitte bulunmuştuk. KOSGEB
yetkilileri de böyle bir şeyin olmadığına dair itiraz
etmişti. Geçen yılki raporun 3 numaralı bulgusu olan bu tespite
yönelik herhangi bir düzenleme yapılmamış, 2016 Sayıştay
raporunda da bulgu 4 olarak yerini almıştır. 2012 yılı
öncesi süreç yöneticiliği vesaire gibi, daire
başkanlıklarına eş değer kadrolarda yer alan
personelin özlük haklarını görmezden gelen KOSGEB yönetimi, 2015
yılında tespiti yapılmış olan, 2016 yılı
raporunda da yer alan proje desteklerinin yerinde tespiti yapılmadan
yalnızca sunulan belgelerle verilmesi, destek ödemesi öncesinde mevcut
duruma yönelik sorgulamaların yapılmaması, personelin tabi
olacağı sosyal ve ücret hükümlerine yönelik yönetmelik düzenlemesi ve
benzeri konularda hiçbir düzeltici faaliyeti gerçekleştirmeyip
Sayıştay raporlarını hükümsüz
kılmıştır.
Tüm bunlara ek olarak, temel sorun, KOSGEB’in kredi
verme sürecinde en başında olan, başvurudan itibaren kredi
kullanım ve kullanım sonrasında KOBİ’lere ait verilerin
yeterli seviyede izlenememesi ve değerlendirilememesidir. Mesela, büyük
bir umutla başlayan 15 bin KOBİ için 50 bin Türk lirası
sıfır faizli işletme kredisi için Sayıştay raporunda
yer alan tespitlere bir baktığımızda, Sayıştay,
KOSGEB’in işletme seçiminde kriterlere uygun seçim yaptığının
tespitini yaparken, bir yandan da kredi kullanımına esas belge ve
bilgilerin yeterince kontrol edilmeden onay verildiğini, sürecin yeterince
şeffaf yürütülmediğini, beyanlarla işlemin yürütüldüğünü,
doğruluğu kontrol edilmeden destek ödemesi yapıldığını
vesair, vesair belirtmektedir. Günübirlik politikalarla yürütülmeye
çalışılan ekonominin sonuçlarıdır bunlar. Risk analizi
yok, plan yok, program yok, sloganımız “Biz dedik, biz yaptık,
oldu.” olmuş.
2015 bulgularında, devam edenler için, 2016
Sayıştay denetim raporunda sıkça rastlayacağımız
“Bu husus, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur.” diye devam
etmektedir. Devam eden ifadelerden dolayı yüce Meclisin bir üyesi olarak
hicap duyduğumu da belirtmek isterim.
Değerli milletvekilleri, Sanayi Komisyonunda
büyük bir özveriyle hazırlanmış olan, 10 Ocak 2017 tarihli Resmî
Gazete’de yayımlanan 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu ile
Türk Patent ve Marka Kurumu adını alan Türk Patent Enstitüsünün,
maalesef, hedeflenen noktaya ulaşamadığı görülmektedir. Kanun
çalışmaları sırasında sıkça duyduğumuz
gerekçe olan, uluslararası sözleşmeler ve Avrupa mevzuatıyla
uyumun artırılması, daha nitelikli ve etkin işleyen
çağdaş bir sınai mülkiyet sistemine geçişin
sağlanması için mevcut sistemin revize edilmesi talebi gerçekleştirilmiş
ancak Türk Patent ve Marka Kurumunun bu yeniden yapılandırmanın
sonucunda coğrafi işaret dışında marka, tasarım,
patent ve faydalı model faaliyetlerine ilişkin bir gelişme
sağlayamadığı, verilerle tespit edilmektedir.
Bir başka konuysa, hatırlayacağınız
gibi, Türk Standardları Enstitüsünün 7/8/1991 tarihli İkraz
Anlaşması’ndan doğan 104 milyon civarındaki hazine
alacaklarının terkinini 411 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın
42’nci maddesinde yapılan düzenlemeyle burada oylamış ve
onaylamıştık. Biz de Milliyetçi Hareket Partisi adına söz
alarak bu paranın devletin bir cebinden diğer bir cebine
gideceği bilinciyle buradan, kürsüden destek vermiş,
görüşülmekte olan kanun tasarısının içerisinde yer almasından
duyduğumuz memnuniyeti ifade etmiştik. Düşüncemiz, bu
paranın TSE’nin ileriki yıllarda yapmayı
planladığı yatırımlarda kullanacak
olmasıydı. Ancak 104 milyonun TSE faaliyet raporlarında enstitü
bütçesinde daha çıkmadan tekrar gelir olarak yer almasına da anlam
veremiyoruz.
TSE, kamu yararını temel alan, kâr
amacı gütmeyen bir kuruluş olarak belleklerimizde,
hafızalarımızda yer almış, kendi yağıyla
kavrulmaya çalışan bir kurumdur. Kurum yöneticileri,
kârlılık oranını fazla gösterebilmek için böyle bir yol
izlemiş olsa bile Sayıştayın bu gelirin kaydediliş
şeklini sorgulaması gerektiği ortadadır. Sayıştay
denetçilerinin geçen yıl tespit edilen ve giderilemeyen bazı hususlar
konusunda KOSGEB’de göstermiş oldukları özeni bu denetim raporunda göstermemesi,
bu nedenle de Sayıştay denetçilerinin saha uygulamaları
esnasında ve raporlamada tek tip uygulamaya sahip olmadıkları da
gözlenmektedir.
Enstitünün kendi faaliyet raporlarında yer alan
bazı verilerin Sayıştay denetim raporunda yer almaması da
dikkat çekicidir. Örneğin, sermaye gideri olan yaklaşık 50
milyonun ve bazı diğer gider kalemlerinin Sayıştay
raporunda yer almaması sonucunda TSE, kendi raporuna göre, çok daha fazla
kâr etmiş konuma getirilmiştir.
Sayıştay denetim raporunda ve TSE’nin
kendi faaliyet raporunda da net olarak yer almayan bir diğer önemli husus
ise ICAS, Sojuztest gibi iştirakleridir. Geçen yıl bu konuda pek çok
soru sormuş ve özellikle ICAS tarafından yürütülen faaliyetlere
yönelik sayısal verilere ulaşmayı talep etmiştik.
Eğer iştiraklere para aktarımı
yok ise TSE’nin iştirakleri hususunda herhangi bir bilgiye ulaşmak da
zor olmaktadır. Enstitünün yaptığı
yatırımların durumlarını açıklayacak şekilde
iştiraklerin gelir ve gider durumları ya da gerçekleştirdikleri
faaliyetler gibi bilgilere ulaşılamaması başka sorulara
neden olmaktadır. Bu iştiraklerde ahbap çavuş ilişkisi mi
vardır? Kimler çalışıyor? Başarısız
olanın bile hesap sorulabilirliği ortadan kaldırılarak
Enstitünün değil de onların gelecekleri mi garantiye alınmaya
çalışılıyor, anlamak mümkün değil.
Başarısı olmayan herhangi bir yatırım için kendi
paranızı böyle rahatlıkla harcayabilir misiniz?
Enstitünün yurtdışında kendi
temsilcilikleri varken neden iştiraklerine şube açma ihtiyacı
duymaktadır? ICAS’ın Türkiye’de yakalamış olduğu bir
başarı varsa biz de bilmek isteriz, duymaktan da büyük mutluluk
duyacağımızı belirtmek isterim.
Değerli milletvekilleri; Sayın
Bakanımızın 2018 yılı bütçe sunuşu içinde yer
alan “standartları belirleyen ülke” kavramını oldukça
önemsediğimi belirtmek isterim.
Özellikte CEN ve CENELEC gibi Avrupa standart
hazırlama kuruluşlarına tam üye olmamızın
ardından, yıllardır verilen emeklerin meyvelerini
alacağımız düşünülürken Sayıştay performans
denetim raporu başka bir ilginç tespitle karşımıza
çıkmaktadır. Performans denetim raporuna göre tespit edilmiş
olan eksiklerin tanımlandığı bulguların yüzde
90’ı standart hazırlama faaliyetleriyle ilgilidir. Maalesef, standart
hazırlayan, performansa dayalı yönetim eğitimi veren kurumun
temel işlevinde dahi yetkinlik, verimlilik takibi
yapılamamaktadır.
Yine, 2002-2003 yılları arasında
üniversitelerden, bakanlıklardan özel sektörün ileri gelen üreticilerinden
pek çok kişinin katılım sağladığı
CEN-CENELEC toplantılarına 2016 yılında katılım
olmadığı da dikkat çekici bir konudur. Bu konunun üzerinde
hassasiyetle durmamızın sebebini de açıklamak isterim: Türkiye,
daha Avrupa Birliğine girememişken, yıllarca sürdürülen bir emek
sonucu 2002 yılında büyük bir başarı
sağlanmış ve TSE, CEN ve CENELEC kuruluşlarına 2012
yılında tam üye olmuştur. Bu, Avrupa’da hazırlanan
standartların içeriklerine Türk sanayisinin de görüşleri
yansıtılabilecek demektir. Ancak toplantılara aktif
katılım sağlanmaması, ayna komitelerinin etkin
çalıştırılmaması, Sayıştay raporunda yer
alan hususlarda belirlenen performansın takibine yönelik herhangi bir
faaliyetin olmaması sonucu Türk Standardları Enstitüsü değil,
Türkiye büyük bir fırsatı değerlendirememektedir. 2010
yılında Muallimköy Teknoloji Geliştirme Bölgesi Yönetici
AŞ’yle imzalanan protokolde TSE’nin şirketin yüzde 21 oranında
hissesine sahip kurucu ortak olarak yer alması
kararlaştırılmıştır.
Şirketin daha sonra sermayesinin
artırılması sonucunda TSE'nin ortaklık payı yüzde 2'ye
inmiştir. Bu konunun nedenleri ve sonuçları hakkında hâlâ net
bir bilgi temin edilememiştir. Bir sonraki bütçede inşallah bu konuda
açıklamalar yapılır.
Geçen yıl haksız makam ve atamaların
kurum performansını olumsuz yönde etkilediğinden bahisle
liyakatin önemini bir kez daha anlatmıştık. Bu sene de bir daha
anlatmak isterim ancak vaktimiz yetmiyor.
Değerli milletvekilleri, Hükûmetin tüm
uygulamalarında ve siyasileştirilen kamu kurumlarında düstur
edinilen günübirlik politikalar nedeniyle sorunlar kalıcı hâle
gelmekte ve çözümü her geçen gün zorlaşmaktadır. Ekonomimizin
yapısal sorunları artarak devam etmektedir. Büyümede
istikrarsızlık devam etmekte, hedefler tutturulamamakta, döviz
kurlarında aşırı sıçramalar ve dalgalanmalar
yaşanmakta, Türk lirası aşırı değer kaybetmekte…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ahrazoğlu, buyurun
tamamlayın.
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla) –
Teşekkür ederim Başkanım.
…borçlanmada yüksek artışlar
yaşanmaktadır. Bu gelişmeler ekonominin
kırılganlığını artırmakta, risk primini
yükseltmektedir. Kötü ekonomik performans yüzünden Onuncu Kalkınma
Planı hedeflerine ulaşamamıştır. 2023 hedefleri,
ulaşılması mümkün olmayan hedefler hâline gelmiştir.
Çarpık kentleşme, imar rantları, çevre ve su kirliliğine
karşı etkili tedbirlerin yer almaması da oldukça dikkat çekici
bir husustur.
Yine, Sayıştay denetim bulgularının
yerine getirilmesinde istekli davranılmaması da yaygın hâle
gelen bir yanlış tutum olarak karşımıza
çıkmaktadır.
2018 yılı bütçesi, kaynak ve harcama
dengesini kuramayan, mali disiplinin terk edildiğinin sinyallerini veren,
sağlıklı ve stratejik öncelikleri bulunmayan, bu nedenle de
üretken olmayan alanlara kaynak tahsis eden, vatandaşımıza ilave
vergi ve benzeri yükler getirerek zaten adaletsiz olan vergileri bütçe
öngörüleriyle daha adaletsiz hâle getiren, sosyal destek ve tarımsal
desteklerin vatandaşımızın refahında kalıcı
etki yapmayan bir bütçe olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu bütçeyle aziz milletimizin dik baş, tok yarın, mutlu
yarınlara ulaşmasının mümkün olmadığını
düşünüyor…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla) -
…bütçenin devletimize, milletimize hayırlı uğurlu
olmasını temenni ediyor, aziz Türk milletini ve yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Ahrazoğlu.
Üçüncü konuşmacı, Adana Milletvekili
Sayın Muharrem Varlı.
Sizin de süreniz yirmi dakika.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUHARREM VARLI (Adana) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Orman ve Su İşleri
Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü, Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğü, Meteoroloji Genel Müdürlüğü,
Türkiye Su Enstitüsü üzerinde grubumuz adına söz aldım. Bu vesileyle
hepinizi yeniden saygıyla selamlıyorum.
Burada geçmiş yıllarda da sürekli gündeme getirdik,
özellikle kendi bölgemizde sulamayla alakalı bazı problemlerin ve
bitirilmemiş yerlerin olduğunu Sayın Bakana defalarca söyledik
ancak bu Yedigöze Barajı’nın bir an önce tamamlanıp ve bir an
önce oradan da 750 bin dönümlük arazinin sulanabilmesini sağlamak
lazım.
Sayın Bakan, “Yedigöze Barajı devam
ediyor.” diyor, sağ olsun, belki katkı da sağlıyordur oraya
ama bir an önce bitirilmesinde fayda var, çok ağır ilerliyor. Yani
daha şu ana kadar 20 bin dönüm araziyi sulayabilecek kadar kısmı
var, o da daha tamamlanamadı, geçen gittim, inceledim, baktım, daha
borular yeni yeni yerleştiriliyor. Eğer bunu bu şekilde
müteahhidin insafına bırakırsanız, bunun bitmesi üç, dört
yılı, belki de beş yılı bulacak. Onun için, bir an
önce, Bakanlık kanalıyla, DSİ Genel Müdürlüğü buranın
üzerinde baskı kurmalı, gerekirse oranın ihale bedeli
artırılmalı veya paraları bir an önce hızlı
hızlı ödenerek, Yedigöze Barajı bir an önce bitirilmeli. Çünkü o
750 bin dönüm arazinin sulanması lazım. O arazi
sulandığı zaman ülke ekonomisine çok büyük katkılar
sağlayacaktır, aynı zamanda bölge çiftçisine de çok önemli
katkılar sağlayacaktır çünkü sulu arazinin verimiyle kuru
arazinin verimi bir olmaz. Dediğim gibi, hem ülke ekonomimize hem de
oradaki çiftçilerimize çok önemli katkılar sağlayacaktır.
Yine, bu yer altı drenaj kanallarını
da söylemiştim daha önce Sayın Bakan, geçmiş yıllardaki
konuşmalarımda söyledim. Yer altı drenaj kanallarını
da bir an önce bitirmeniz lazım. Neden bitirmeniz lazım? Çünkü
sulanan arazide gün geçtikçe çoraklaşma oranı artıyor, gün
geçtikçe taban suyu yükseliyor. Eğer bu taban drenajını bir an
önce bitirip o suları normal drenajlara akıtmazsak, o münbit, güzel
araziler çoraklaşarak değerini kaybedecektir. Onun için, bu taban
drenajlarını bir an önce bitirmemiz lazım, yapılmayan
yerleri de bir an önce ihaleye çıkarmamız lazım. Geçmiş
yıllarda çok hızlı yapılıyordu ancak şu dönemde
böyle çok ağır, nazlı nazlı yapılıyor, bunu da
hızlandırmanız lazım ki o araziler çoraklaşmasın,
bir an önce o arazileri kurtaralım.
Yine, normal drenajlar, açılmış olan
drenajlar, yıllarca bütün tarlaların ayak sularının
akması neticesinde hem içerisinde toprak birikintisi ve bu toprak
birikintisinin üzerinde de ot ve sazlıkların bitmesi neticesinde
şu anda onlar da yeterince çalışmıyor yani normal
tarlalardan gelen taban suyunu kanaldan denize veya ırmaklara akıtmak
noktasında yeterli faaliyet gösteremiyor. O drenajların da bir an
önce temizlenmesi lazım. Ha, diyeceksiniz ki “Bunlar sulama birliğine
ait.” Ya, sulama birliklerinin buna gücünün yetmesi mümkün değil. Siz de
biliyorsunuz bunu. Bu ancak DSİ vasıtasıyla, büyük sallama
kepçelerle temizlenebilir. Onun için, bu drenaj kanallarının da bir
an önce temizlenerek çiftçilerimizin hizmetine sunulmasında fayda var.
Her defasında söyledim, yine söylüyorum,
Aslantaş Barajı’ndan gelip Ceyhan Ovası’nı ve
Yumurtalık Ovası’nı sulayan o büyük kanallara bazı
şehirlerin atık suları karışıyor yani
kanalizasyon sularını akıtıyorlar. Sayın Bakanım,
Cevdetiye regülatöründe DSİ başladı ancak o da çok nazlı ve
çok ağır ilerliyor. O arıtma sistemini bir an önce bitirirsek
kanala kanalizasyonun pis suyu akmamış olacak. Dolayısıyla
da kanallarda yosunlanma oranı düşük seviyede olacak. Yosunlanma oranı
arttığı zaman, yazın çiftçinin en çok suya ihtiyacı
olduğu dönemde, mısır sulanacak, pamuk sulanacak, birdenbire
yosun ilacıyla alakalı bir çalışma yapılıyor ve
çiftçinin suya en çok ihtiyacı olduğu dönemde su kesintisi oluyor.
Bir gün su kesintisi tam üç gün, dört gün sonra en dipteki çiftçiye
ulaşıyor. Dolayısıyla mısır üretimi yapan
çiftçilerimizde üç gün gecikme çok önemli ürün kaybına sebep oluyor.
Sayın Bakan, bunları dikkate alır,
eğer bu konuda çalışmaları gerçekleştirebilirsek
memnun olacağız. Yani bunları biz her defasında söyledik,
yine söylemeye devam edeceğiz.
Yine, 2/B arazileri… 2/B arazileri, sizin
hazırladığınız, burada hep birlikte ortaklaşa
destek vererek çıkarttığımız bir yasaydı. Ancak
2/B arazileriyle alakalı çok önemli problemler var. En son torba yasada da
büyükşehirler içerisindeki 2/B arazilerinin satışıyla
alakalı bir düzenleme yapıldı. Bu da olumlu ve güzel bir
gelişmedir. Ancak, 2/B arazilerinin kiralama bedelleri çok yüksek. Yani
normalde çiftçi bir vatandaştan kaça kiralıyorsa o kira bedelinin
dahi üstünde fiyatlar sunuluyor çiftçiye. Adam, devletin memuru gidiyor,
kahveye oturuyor, kahvede çiftçilikle alakası olmayan bir vatandaşa
soruyor, o da sırf övünmek için kendi kendine “Ya, 500 liradan gidiyor
kardeşim tarlanın dönümü.” diyor. “Yaz 500 lira.” Ya, insaf edin
arkadaş ya, biraz araştırın. O bölgede ilçe tarım
müdürlükleri var, o bölgede ziraat odaları var, o bölgede çiftçilik yapan
insanlar var. Bunlarla oturun, istişare edin. Ortak bir rakam, ne çiftçiyi
yakacak ne devletimizi yakacak -hani ne şiş ne kebap misali var ya-
ne şiş ne kebap misali güzel, ortalama bir rakam çıkaralım.
Ama bugün sulu arazilerde 400 bin lira -eski rakamla- normal taban arazilerde
200 bin lira, 150 bin lira fiyatlar biçiliyor.
Bakın, bu fiyatlarla çiftçinin üretim
yapıp para kazanması mümkün değil Sayın Bakan. Bununla
ilgili Hükûmetiniz bir çalışma yaparsa… Sayın Maliye
Bakanına da bunu birkaç defa söyledim. Bu yasayı sizin
Bakanlığınız yani siz hazırlayıp
çıkardığınız için özellikle tekrar gündeme
getiriyorum. Lütfen, bu konuda Hükûmetiniz, çiftçiyi koruyan, üreten
insanı koruyan bir fiyat oluşturması noktasında gayret
göstermeli.
Yine, 2/B arazilerinin satışıyla
ilgili de çok önemli problemler var. Bakın, 2/B arazilerinin arsa olan
yani yaylalık, ormanlık alandan dönen kısımları
satıldı bitti gibi bir şey ancak hazine arazileri olan
kısmında çok önemli problemler yaşanıyor. Yani bir rayiç
bedel çıkarıyorlar ki aman Allah’ım ya yani sanki çiftçi
almasın da o hep bahsettiğiniz faiz lobileri var ya, sanki faiz
lobileri gelsin, çiftçinin elinden bu tarlayı alsın diye ısrarla
böyle çiftçinin alamayacağı önemli rakamlar çıkarıyorlar.
Yani, şimdi, bakın, Üçdutyeşilova
köyü bunun en güzel örneğidir. Üçdutyeşilova köyünde ecrimisil bedeli
olarak hak ettiği hâlde tarlasını alamayan çiftçi
sayısı kaç tanedir, lütfen araştırın. Değerli
Adana milletvekillerine söylüyorum, Tarım Bakanlığına
söylüyorum ve size söylüyorum Sayın Bakan; lütfen
araştırın, hak ettiği hâlde tarlasını alamayan
çiftçi sayısı ne kadardır? Yüzde 30’u bile alamadı kendi
tarlasını.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – 2/B değil, hazine arazisi.
MUHARREM VARLI (Devamla) – Hazine arazisi, hazine
arazisi. Aynı statüde satıldı Sayın Bakan.
Bakın, yüzde 30’u bile kendi
tarlasını alamadı. Niye alamadı? Çünkü rayiç bedel o kadar
yüksek çıkarıldı ki adam pes etti, alacak durumu kalmadı,
gitti, bir faizciyle anlaştı. O faizci geldi, trink diye
tarlasını satın aldı. Bakın, benim sözüm muhayyer.
Eğer bu sözümde bir yanlışlık varsa, kim bunu ispat ederse
özür dilemeye hazırım. Ama ben bu sözü söylerken bildiğim
doğrular için söylüyorum. Yani gidin, araştırın,
bakın; bu konuda bir yanlışlık varsa ben özür dilemeye
hazırım.
Ya, biz istiyoruz ki çiftçi alsın,
kardeşim, üreten insan alsın. Adam, hayvanını sattı,
traktörünü sattı, evini sattı, gitti, affedersiniz, ahıra
yerleşti, ahırda yaşamaya çalışıyor ama buna
rağmen tarlasını alamadı. Ya, yazık değil mi bu
insanlara? Yani rayiç bedeli çok yüksek çıkarıyorlar. Bu rayiç bedeli
mutlaka çiftçinin alabileceği makul seviyelere çekmemiz lazım.
Eğer bunu yapamazsak… Sayın Cumhurbaşkanının hep
bahsettiği gibi -iyi niyetle bahsettiğinden de eminim- “faiz
lobileri” diyor ya, vallahi billahi bu çiftçilerin tarlalarını faiz
lobileri alır. Ondan sonra da -her defasında da söylüyorum-
bazıları pes eder, sesini keser, oturur ama bazıları da kan
döker Sayın Bakan. Benim tarlamı almaya çalışan insana ben
tarlamı vermek istemem. Adana Seyhan’da 3 insan öldü bu yüzden,
Karataş’ın Adalı köyünde 3 insan öldü bu işten. Lütfen, bu
konuda Millî Emlaki ve oradaki komisyonları çiftçimizin lehine olacak
şeklide çalıştıralım.
Biz üreten insanları korumazsak, üretim yapan
insanları korumazsak nereye gideceğiz ya? Sabah oturuyorsunuz, çok
güzel kahvaltı yapıyorsunuz; öğlen oturuyorsunuz, çok güzel et
yiyorsunuz, sebze yemekleri yiyorsunuz. Kimler üretiyor bunları hiç
düşündünüz mü?
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) –
Sırbistan, Gürcistan!
MUHARREM VARLI (Devamla) – Çiftçi üretiyor. Ya,
çiftçi cari açık vermeyen tek kurum. Siz buna rağmen çiftçiyi
korumazsanız, üreten insanları korumazsanız, “Parası olan
gelsin, alsın.” mantığıyla hareket ederseniz, bu ülkede
gerçekten üretim yapan insanların, çalışan insanların, hak
eden insanların durumu ne olacak? Onun için, bunları bir an önce
korumamız ve onların lehinde düzenlemeler yapmamız lazım.
Yine, millî tarım politikaları diyoruz.
Yani üretim yapan insanlardan deminden beri bahsettik. Peki, öyle mi
yapıyoruz yani üretim yapan insanları gerçekten koruyor muyuz?
Bakın, bugün, çiftçinin girdi maliyetlerinin en yüksek olduğu mazot
ve gübre... Ya şimdi, şu anda… Bunu birkaç defa söyledim ama tekrar
söylemekte fayda görüyorum belki vicdanınıza hitap eder, belki
vicdanınızda bir yumuşama olur diye; ya şimdi, yat ve kotra
sahipleri, 20 milyon dolar, 30 milyon dolar para vererek yat alan insanlar 1
milyon 700 bin liradan mazot kullanıyor, benim çiftçim traktörüne 5 milyon
liradan mazot koyuyor. Ya, traktörün bedeli ne kadar? Çiftçinin
tarlasını satsanız bir tane yat almaz ama şimdi çiftçi
mazotu 5 milyon liradan koyuyor, yat ve kotra sahipleri 1 milyon 700 bin
liradan koyuyor. Ya, Yunanistan’da bile, “Ekonomisi battı gitti.”
dediğiniz Yunanistan’da bile çiftçi 1 milyon 700 bin liradan mazot
kullanıyor, tarımsal mazot kullanıyor. Şimdi, bu
şartlarda çiftçilerimiz diğer ülkelerin çiftçileriyle rekabet etmek
zorunda. Ya, sen çiftçiye bu imkânı sağla, bak bakalım, çiftçi
Amerikan çiftçisiyle, Yunanistan çiftçisiyle veya başka ülkelerin
çiftçisiyle rekabet edebiliyor mu edemiyor mu? Bizim çiftçimiz, Allah’a çok
şükür, profesyonelleşti bu konuda, her şeyi ekip dikebilecek
özelliğe sahip, bilgiye sahip, birikime sahip ama Tarım
Bakanlığının ve Hükûmetin bu konuda destek vermesi
lazım.
Şimdi, gübre… Bütün gübre
fabrikalarını özelleştirdiniz, hepsini sattınız. Bir
de gittiniz, İran’da bir gübre fabrikasına ortak oldunuz. O zamanki
Bakan Sayın Mehdi Eker dedi ki: “Çiftçimiz çok ucuz gübre kullanacak.”
İyi ki “Ucuz gübre kullanacak.” demiş ha, Allah’tan yani! Şu
anda dünyanın en pahalı gübresini kullanıyoruz ya. Yani DAP
gübresi 1 milyon 600 bin lira, haberiniz var mı yok mu bilmiyorum,
araştırın. Buğday ne kadar? Buğday sezonunda 900 bin
lira, 940 bin bira. Niye? Çünkü Sayın Bakan, bakın… Sayın
Bakanın şahsıyla da herhangi bir problemim yok, iyi bir belediye
başkanlığı yapmıştır, iyi bir doktordur ama
politikalarıyla alakalı problemimiz var. Yani buğday hasadı
başladığında buğday ithalatını
imzalıyorsunuz Sayın Bakan, mısır hasadı
başladığında mısır ithalatını
imzalıyorsunuz. Ya, bu nasıl bir anlayıştır? Yani
maksadınız üreticiyi ortadan kaldırmak mı, bütün faturayı,
bütün cezayı üreticiye kesmek mi? Yani enflasyon düşecekmiş,
enflasyon düşsün diye mısır fiyatları düşecekmiş,
buğday fiyatları düşecekmiş. Peki, ben size soruyorum: Cips
mi ucuzladı, ekmek mi ucuzladı, çubuk kraker mi ucuzladı yoksa
makarna mı ucuzladı? Hangisi ucuzladı? Yani sen kalkıp da
buğday hasadında buğday ithal edersen, mısır
hasadında mısır ithal edersen, bu, doğrudan doğruya
üreticiyi cezalandırmaktır; başka bir anlamı yoktur bunun.
Onun için, değerli arkadaşlarım,
bakın, vicdanlarınıza sesleniyorum. Ben muhalefet yapmak için
konuşmuyorum burada. Eğer muhalefet yapmak için konuşuyorsam
Allah belamı versin. Ben çiftçi olarak konuşuyorum. Kendim çiftçiyim,
çiftçi adına konuşuyorum. Yüreğim yanıyor ya.
Mısırı üretiyoruz, tam çıktı mısır, bir ay
önce mısırın fiyatı 850 bin lira, 900 bin lira, bir ithalat
kanunu, bir imza, mısır düştü 700 bin liraya. Allah’tan reva
mı bu ya?
Sayın Bakan, eğer sizin
vicdanınız bunu kaldırıyorsa benim diyeceğim bir
şey yok, vallahi yok. Böyle bir şey olmaz. Yani şu anda
mısır ne kadar biliyor musunuz Sayın Bakan? Çiftçinin elinden
çıktı. Ne kadar? 850 bin lira mısır.
ÖZKAN YALIM (Uşak) – 85 kuruş.
MUHARREM VARLI (Devamla) - Kim kazandı, kim
kaybetti? Kazanan aracı, kaybeden çiftçi. Ya, böyle bir mantık olmaz,
olmaz. Yani buğday 940 bin liraya, 950 bin liraya satıldı,
şu anda buğday 1 milyon 100 bin lira. Kim kaybetti, kim kazandı,
ben soruyorum size. Yani Allah rızası için çiftçimizin lehine hareket
edelim ya, çiftçimizi koruyalım.
Yani, şimdi, her defasında söylüyorum ya,
gübre fiyatlarını ucuzlatmak için Tarım Krediyi devreye sokun
kardeşim. Yani çiftçiye gübre lazım olmadığı zaman
gübre çok ucuz, 800 bin liraya düşüyor, 750 bin liraya düşüyor ancak
gübre ne zaman çiftçiye lazım, birdenbire 1 milyon 200 bin liraya
çıkıyor. Tarım Kredi alsın gübreyi önceden, var
parası, stok etsin; ne zaman ki piyasa yükselmeye başladı,
girsin piyasaya, ucuz fiyattan gübre versin çiftçiye, ucuz fiyattan mazot
versin çiftçiye. Ya, bu Tarım Kredi niye var yani ne için kurulmuş bu
Tarım Kredi? Yok, biz bunların hiçbirisini yapmıyoruz. Efendim,
özerkleşmiş. Özerkleştirmeyelim efendim, yeni bir yasa
çıkartalım. Çıkartalım, yasa çıkartmak çok zor
değil. Yani 750 bin liraya üre gübresi kurtarıyorken 1 milyon 200 bin
liraya nasıl çiftçi buğdayına gübre atacak,
mısırına gübre atacak? Niye 750 bin liradan kullanmasın
çiftçi gübreyi? Yani bizim üreticiyi korumamız gerekirken ne yazık ki
üreticiyi korumak yerine, aracıları koruyoruz, tüccarı
koruyoruz, faizcileri koruyoruz, paradan para kazananları koruyoruz.
Şimdi, et ithalatı... Yani
insanlarımız ucuz et yesinler Sayın Bakan,
haklısınız, doğru. Bizim insanlarımız her
şeyin en iyisine layık. Bunda hiçbir problem yok ama bunun çözümü et
ithal etmek değil ki. Yani eğer bir şey ithal edecekseniz
dişi düve ithal edin bari. Dişi düve sayısını 5
milyona, 6 milyona çıkartın. Efendim, bundan olan yavrulardan en az 2
milyon; 2,5 milyon erkek yavru olur. Türkiye'nin zaten 2,5 milyon erkek hayvana
ihtiyacı var. Erkek hayvan kesildiği zaman Türkiye’de...
Artı, her zaman söylüyorum, Et ve Süt Kurumunu
tamamen atıl duruma getirdiniz. Tek şeyi şu anda ithalat yapmak.
Ya, Et ve Süt Kurumu çiftçiden doğrudan doğruya alsın, kessin,
tüketiciye doğrudan doğruya ulaştırsın, hem üretici
kazansın hem tüketici kazansın. Bunu yapmak bu kadar zor bir şey
değil ki Sayın Bakan. Ama en kolay yol, git, efendim,
Sırbistan’dan et ithal et, git, bilmem nereden et ithal et. Benim üreticim
5 bin liraya -5 milyar liraya eski parayla- erkek hayvan alsın, ona
baksın, büyütsün, beslesin, 10 bin liraya mal etsin; götürsün kestirmeye,
9 bin lira para geçsin eline. Ya, Allah’tan reva mı bu? Yani yem
fiyatlarını ucuzlattığınızda, meraları
açtığınızda, verdiğinizde et hâlâ pahalıysa o
zaman üreticiyi cezalandıralım ama yem fiyatları pahalıyken,
meralar yokken üreticiyi cezalandırmak hangi anlama geliyor? Ben bu
mantığı anlayamıyorum.
Yani TİGEM’ler… Hangisi kâr ediyor? Ektirin
efendim arpayı, ektirin arpayı, zaten zarar ediyor, çiftçinin lehine
zarar etsin bari. Sunsun -arpa fiyatları şu anda 1 milyon 200 bin
lira- piyasaya arpayı ucuz fiyatla. TİGEM zaten zarar ediyor; eksin,
arpayı eksin; çiftçinin lehine zarar etsin, üreticinin lehine zarar etsin.
Yem fiyatlarını ucuzlatın. Yem fiyatlarını ucuzlatıp,
meraları besicinin kullanımına sunup eğer bundan sonra da
hâlâ “Et fiyatları pahalı.” diyorsanız, gelin, hep beraber
üreticiyi cezalandıralım. Ama üretip de
karşılığını alamazsa insanlar
hayvancılıktan, bir çıktı mı bir daha
hayvancılığa geri döndürmeniz mümkün değil.
Ya, söylemesi ayıp, o kokuyu kimse çekmek
istemez. Yani adam sabahtan akşama kadar hayvanla
uğraşıyor; yemiydi, suyuydu, ilacıydı, bir de o
kokusu, sineği. Yani siz, bu şartlarda üretim yapan insanları,
âdeta sanki suçlu bunlarmış gibi cezalandırıyorsunuz.
Yazıktır, günahtır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın Sayın
Varlı.
MUHARREM VARLI (Devamla) – Tamamlıyorum.
Allah rızası için, üreten
insanlarımızı koruyalım. Bizim üretime
ihtiyacımız var. Cari açık vermeyen tek kurum çiftçilik ve besicilik
kurumudur.
Onun için, adam hayvanını besliyor, ondan
üç beş kuruş para kazansın; adam buğday ekiyor, ondan üç
beş kuruş para kazansın; mısır ekiyor, ondan üç
beş kuruş para kazansın; pamuk ekiyor, üç beş kuruş
para kazansın.
Bakın, bir de bu havza bazlı desteklemeyi,
prim desteğini mutlaka getirmeniz lazım. Türkiye’de pamukçuluğu
korumak adına bunu da mutlaka yapmanız lazım çünkü Türkiye 2
milyar dolarlık pamuk ithal ediyor, bu da Türkiye’ye çok ağır
bir maliyet. Bizim çiftçimiz bunu üretebilecek durumda, bu gücü var;
topraklarımız buna müsait, havamız ve suyumuz buna müsait.
Bu manada, vicdanlarınıza tekrar
sesleniyorum: Lütfen, üreten insanlara sahip çıkalım.
Hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Varlı.
Sayın Yılmaz, 60’a göre bir söz talebiniz
var.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Adana Milletvekili Seyfi
Yılmaz’ın, Orman Genel Müdürlüğünün Orman Mühendisleri
Odası seçimlerine müdahale etmesine ilişkin açıklaması
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Orman Bakanlığı bütçesi
görüşülüyor. Tabii, bu ormancılık büro ve şirketlerinde
hizmet alımı yoluyla binlerce orman mühendisi
çalıştırılıyor, orman mühendisleri seçiminde asker
delege olarak kullanılmak üzere.
Şimdi, buradan Sayın Bakana sesleniyorum:
Sayın Bakan, bunları taşeron yasasında kadro kapsamına
almanız gerekiyor. Üç yıldır orman mühendisi almıyorsunuz.
Şimdi, önümüzdeki hafta Orman Mühendisleri
Odası seçimleri başlıyor. Atadığınız Orman
Genel Müdürü, orada orman mühendisleriyle toplantılar yapıyor, orman
mühendislerine baskı yapıyor. Yüz yetmiş sekiz yıllık
Orman Genel Müdürlüğü geleneğinde böyle bir şey yoktur.
Koltuktan güç alarak, orman mühendislerine baskı yapılarak -üç
seçimdir bunu yapıyorsunuz- seçim alamazsınız. Orman Genel
Müdürü, eğer çok meraklıysa, çıkacak aday olacak. Aday
olduğu zaman orman mühendislerinden oy alabiliyorsa, çıksın, o
koltuğa Orman Mühendisleri Odası Başkanı olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) - Orman Mühendisleri
Odası bağımsız bir dernektir, ormancıların yüz
akıdır. Baskıyla, zulümle, yıldırmayla bunu yapamaz.
Tamamlayabilir miyim Sayın Başkan?
BAŞKAN – Yalnız, Sayın Yılmaz,
bir dakika söz verdim. Kayıtlara geçiyor zaten, devam edin.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Konuyla da
alakalı olduğu için... Bakanlık bütçesi görüşülüyor
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun.
SEYFETTİN YILMAZ (Adana) – Orman
Bakanlığı ormanları korumakla mükelleftir, orman
varlığını artırmakla mükelleftir ama on
yıldır ormancılık tarihinin en karanlık dönemi
yaşanıyor. Burada, ormancıların çil yavrusu gibi sağa
sola dağıtıldığı, baskının anormal
şekilde arttığı bir süreçten geçiyoruz. 15 Temmuzdan sonra
bir Yenikapı ruhu başladı ama Orman Bakanlığında
baskı, şantaj, yıldırma, şantajla emekli etme,
yandaşlaşma hızla devam etmektedir. Buradan soruyorum: Her
tarafta Yenikapı ruhundan bahsedilirken Orman Bakanlığı tuz
ruhuyla mı idare edilmeye çalışılıyor?
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Yılmaz.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
(1/887) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 503) (Devam)
2.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/861), 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2016
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin, 2016 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun ve 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 174 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/1187), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2016 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun
ve 2016 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu ile
2016 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/1188) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 504) (Devam)
A) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
B) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları Enstitüsü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) METEOROLOJİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE SU
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına dördüncü ve son konuşmacı Adana
Milletvekili Sayın Mevlüt Karakaya.
Buyurunuz. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Adana) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığının 2018 yılı
bütçesiyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz
aldım. Parti grubum ve şahsım adına sizleri ve milletin
efendisi Türk çiftçisini saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer Genel Kurul, tarım,
önemli, özellikli ve ayrıcalıklı bir sektör, gıda
güvenliği, gıda güvencesi ve ekolojik denge boyutuyla bizlerin ve
gelecek nesillerimizin yaşam teminatı. Bu nedenle, üzerinden siyaset
yapılmamalı diyoruz; en azından, tarımın içinde
bulunduğu mevcut durum ve şartlar bunu gerektirmektedir. Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına tarım dostu vicdanlara sesleniyoruz:
Gelin, bu konuda, iktidar muhalefet demeyelim, doğrularda
buluşalım, Türk tarımının ve çiftçisinin
sorunlarına birlikte çare olalım.
Değerli milletvekilleri, bu bütçeyle merkezî
hükûmete toplam 762 milyar 800 milyon lira harcama yetkisi vermiş
olacağız. Bu yetkinin yaklaşık yüzde 3,6’sı yani 21
milyar 700 milyonu Tarım Bakanlığı için verilmiş
olacak. Bakanlığın bütçesinde 2017 yılına göre yüzde
11’lik bir artış söz konusu. Gayrisafi yurt içi hasılaya
oranlayacak olursak geçmiş yıllara göre önemli bir
farklılık olmadığını, yine binde 6,3
civarında olduğunu… Ki bu rakam, bu bütçe 2002 bütçesinde binde
6,4’tü. Görünen o ki 2018 bütçesinde tarıma pozitif bir
ayrımcılık yapılmıyor. Sözün özü, umarım 2018,
tarımda 2017’yi aratmasın.
Değerli milletvekilleri, aslında
tarımın sorunu Bakanlık bütçesinin veya desteklerin biraz daha
artırılmasıyla çözülecek türden sorunlar değil.
Tarımla ilgili bir zihniyet, anlayış sorunumuz var. Tarıma
ve çiftçiye şaşı bir bakış söz konusu, öncelikle bunu
düzeltmemiz lazım. Bu da çok kolay değil. Elbette bizler uyuyanlara
sesleneceğiz, uyuyor numarası yapanları
uyandıramayacağımızı biliyoruz.
Değerli arkadaşlar, tarımı
sadece ekonomik bir sektör olarak görmek ciddi bir konumlandırma
hatasıdır. Bu nedenle tarım, dar bir alan içinde, sadece
kârlılık, mukayeseli üstünlükler, rasyonel kaynak dağılımı
gibi ekonomik ölçütlerle değerlendirilmekte ve yargılanmaktadır.
Elbette bu ölçütleri reddetmiyoruz. İtirazımız,
tarımın sadece bir ekonomik sektör olarak alınıp üzerine
yürünmesinedir. Tarım tüm ekonomik sektörlere katkı sunan temel bir
sektördür. Bunun yanında sosyal sektördür, çevre sektörüdür, hatta millî
güvenlik sektörüdür. Tarımla ilgili analiz ve sentezler
yapılırken, değerlendirme ve yargıda bulunurken bu
gerçekler gözardı edilmemelidir. Basit bir örnek vermek gerekirse, ölçek
ekonomisi ölçütü üzerinden öğretilmiş
şartlanmışlık, geçimlik tarım, rençperlik ve küçük
aile işletmeciliğini yok etmiştir.
Tarımsal nüfusun oransal olarak makul düzeylere
indirilmesi gerektiğine elbette inanıyoruz ancak bunun tarım
sektöründen itip çıkarma yerine diğer sektörlerin çekip alması
biçiminde olması gerektiğini düşünüyoruz. Son on dört yılda
yaklaşık 1 milyon aile tarım işletmeciliğini terk
etti. Köylerde genç kalmadı. Çiftçiliğin geleceği gerçekten risk
ve tehdit altında. Son on yılda ekim ve dikim alanlarında 2
milyon 200 bin hektarlık bir azalış oldu. Köylerde
yaşlı ve ihtiyarlardan başka kimse kalmadı. Küçükbaş
hayvancılığın sürdürülebilirliği gün geçtikçe riske
girmekte. Çoban yok, hayvan bakıcı ve yetiştiricisi hak getire.
Hepimiz biliyoruz ki mülteci çobanlar olmasa mera
hayvancılığının ruhuna Fatiha diyeceğiz. 57’nci
Hükûmet döneminde Milliyetçi Hareket Partisi olarak üzerinde önemle
durduğumuz bir proje Doğduğum Yerde Doymak İstiyorum
Projesi’ydi ama bu proje maalesef yarım kaldı.
Değerli arkadaşlar, tarımsal üretim
meşakkatli bir iştir; bir kez terk edildiğinde, üretim
düzeneği bozulduğunda tekrar dönüşü çok zor. Bu gidişin en
büyük tehlikesi, insanımızı üretim felsefesinden, üretme
zihniyetinden uzaklaştırmasıdır. Bugün hiç
beğenmediğimiz küçük aile işletmeleri, geçimlik tarım
işletmelerinin dahi çok önemli işlevleri var. En azından bu
ailelerde yetişenler daha küçük yaşlarda, toprağa tohumun
atıldığını, tohumdan bitkinin üretildiğini, bunun
yeme dönüştüğünü, yemin hayvanın boğazından
geçtiğini, onun ete süte, buzağıya, kuzuya
dönüştüğünü, onun paraya dönüştüğünü ve bu şekilde bir
geçim yapıldığını yaşayarak, görerek
öğreniyordu.
Değerli milletvekilleri, bugün bu
çocukların önemli bir kısmı metropollerin varoşlarında
kültürel kopuş sancılarını yaşıyorlar. Yine,
aynı şekilde üretimin sembolü olan köylerin tüketimin sembolü hâline,
mahalleye dönüştürülmesiyle artık metropol belediyelerden gelecek
yardım araçlarını gözetlemekle meşguller.
Değerli milletvekilleri, hâlâ “üreteceğim”
ısrarında bulunanlar da buradan, bizlerden bir çare beklemekte ama
üzülerek görüyorum ki bu bütçede öyle bir çare yok. Şunu herkes iyi
anlasın ve bilsin ki KOBİ’ler genel ekonomide neyse aile
işletmeleri de tarımda odur. Hatta, 1994, 2001 krizlerini
hatırlayacak olursanız, aile işletmelerinin, tarım
işletmelerinin çok ciddi katkıları oldu. Bugün de milyonlarca
asgari ücretle çalışanların arkasında köy ve kırsal
desteği olmasa çok ciddi sorunlar yaşayacağız.
Millî ve yerli bir tarımın stratejisinin,
Sayın Bakanım, öncelikle aile işletmeleri olması
gerektiğini buradan söylüyorum. Kümelenme ve kooperatifleşme gibi
yöntem ve organizasyonlarla, küçük olmanın dezavantajları avantaja
dönüştürülebilir. Cennetmekân, Başbuğumuz Alparslan
Türkeş’ten bize yadigâr kalan, biz adına “tarım kentleri” diyoruz,
siz ister “köy kentler” deyin, ister “kırsal cazibe merkezleri” deyin ama
kırsalda mutlaka insanca yaşayacak merkezler oluşturulmalı
ve bunlar üretim deseniyle örgülenmelidir. Aksi takdirde Türk tarımı
küresel işletmelerin iştigal alanı, tarım toprakları
da bilanço kalemleri hâline gelecektir.
Değerli arkadaşlar, yaygın kanaat ve
inanış, tarımın katma değerinin düşük olduğu
yönündedir. Tarımsal katma değer hesapları aslında bir
aldatmacadır. Tarımsal işletmecilik, çiftçilik faaliyetlerinin
ekonomik katma değeri ile tarımın katma değeri birbirine karıştırılmaktadır.
Tarım öyle bir sektör ki sağladığı
katkıların önemli bir kısmının ekonomiye dönüşümü
diğer sektörler üzerinden olur. Bunların paraya tahvil edilmesi de
mümkün değildir. Tarımsal katma değerin doğru
hesaplanması ancak alternatif maliyetlerle söz konusu olabilir. Mesela,
üretmeyip dışarıdan daha ucuza ithal ettiğimiz GDO’lu ve
sağlıksız ürünlerin toplum sağlığı
üzerindeki olumsuz etkisinin iş gücü kaybına, teşhis ve tedavi
giderlerine yansıması nedir bilen, ölçen var mı diye sormak
isterim. “Tarım, yapıldığında bir şey
kazandırmıyor.” diyenlere, yapılmadığında neyi
kaybettirdiğini sormak lazım. Özetle, ne hikmetse, katma değeri
çok yüksek sektör ve alanlarda lider olan ülkeler, katma değeri çok
düşük olan tarımla ilişkilerini bir türlü kesmiyorlar.
Değerli milletvekilleri, desteklemeler
konusunda da üç alanda anlaşamıyoruz, tartışıyoruz;
amacı, niceliği ve niteliği konusunda. 80 milyon
insanımızın güvenli gıda ihtiyacını karşılamak,
gıdaya ulaşımını kolaylaştırmak
maksadıyla tarımsal faaliyetlerin sürekliliğini sağlamak,
desteklerin temel amacıdır. Uygulanan destekleme modeline göre
değişebilir ancak genellikle destekler çiftçi üzerinden
yapılır.
Tabii, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığının bütçe sunuş
kitapçığında söylendiği gibi, tarımsal destekler,
çiftçiye verilen hibe değildir. Çiftçi bundan çok rahatsız. Sayın
Bakanım, çiftçilerimiz “Biz, tarımsal amaçlı 3,5-4 milyar litre
mazot tüketiyoruz. Bu mazot için peşin ÖTV ve KDV ödüyoruz.
Ödediğimiz vergiler bütçeye konulan ve bize tekrar tarımsal destek
olarak verilen rakamlardır yani bizden aldığınızı
tekrar bize veriyorsunuz ve bizi ‘Hibe veriyoruz.’ diye maşerî vicdanda
yargılatıyorsunuz. Sizden bir talebimiz var; aynı sistem yatçılara
da, kotracılara da uygulansın. Yatçılardan, kotracılardan
da ÖTV ve KDV alın mazotlarından, ödediklerini aynısıyla
bütçeye koyun, hibe olarak verin ve buralardan da çıkın, şunu
söyleyin: ‘Biz yatçılarımızı,
kotracılarımızı destekliyoruz, şu kadar da hibe
yaptık.’ deyin, biz de hakkımızı helal edelim.” diyorlar.
Evet, desteklerde bütçe aracılığıyla kesimler arasında
bir cari transfer oluyor. Bu tür transferlerin toplumun tüm kesimleri
tarafından kabulü gerekir yani maşerî vicdanda onay
bulmalıdır. Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak buna “ekonomik
uzlaşma kültürü” diyoruz; özü, nimet ve külfet dengesinin kurulmasına
dayanır. Tarımsal desteklemenin amacı ve önemi topluma iyi
anlatılmalı. “Destekleme yapmazsak ne olur?” sorusunun
cevabını herkes iyi anlamalıdır. Desteklenmeyen sütün
bedelini et üzerinden ödediğimizi kimse unutmamalıdır.
Değerli milletvekilleri, tarımsal
destekleme yapıyoruz. Hükûmet desteklerin çok
artırıldığını söylüyor. “2002’de 1,8 milyar
tarımsal destek verilirken 2018’de biz bu rakamı 14,5 milyara
çıkarıyoruz. Aradaki yıllarda da çok önemli artışlar
yaptık.” diyorlar. Evet, bu rakamlara bakınca doğru. Bu
rakamları gayrisafi yurt içi hasılalarına oranlarsak 2002
rakamlarıyla farklı da değil. Tarıma ayrılan bütçenin
gayrisafi yurt içi hasılaya oranına bakarsak 2002 daha iyi deriz.
OECD bazındaki hesaplamalara bakarsak 2002 2017’den daha iyi diyebiliriz.
Yani burada, işimize geldiği gibi, istediğimiz rakamı
aslında hepimiz bulabiliriz. Benim buradaki maksadım bunları
rakamlar üzerinden tartışmak değil. Ancak eminim ki siz
değerli milletvekilleri de kâğıt üzerinde raporlanan desteklerle
sahadaki yansıması arasındaki çelişkiyi merak
ediyorsunuzdur. Sayın Maliye Bakanı ve Sayın Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanı bütçe konuşmalarında
son on beş yılda yapılan 103 milyar lira destekten bahsettiler.
Ödemeler olarak baktığınızda evet, doğrudur; parasal
ifadesi yanlıştır. Neden yanlıştır diyorum? Çünkü
on beş yıl önce ödenen parayı da o günkü paranın
değeriyle söylüyorlar. Yani şunu söylemeye
çalışıyorum: Aslında bu verilen destekler, bugünkü parayla
ifade edilmesini doğru bir şekilde yapacak olursak, çok daha
büyüktür, çok daha fazladır. Yani bütçeye bu destekler konulmuş ve
ödenmiştir, bu doğrudur. Ancak -lütfen şurasını çok
iyi dinleyin- çelişki şuradan kaynaklanıyor: Tarımsal
destekler iki kaynaktan ödenir; birisi devlet, diğeri tüketici. Devlet
bütçe aracılığıyla öder, tüketici fiyatlar üzerinden öder.
MHP olarak 1999 yılında iktidara
geldiğimizde desteklerle ilgili bir çalışma başlattık.
Gördük ki o gün ödenen, yapılan tarımsal desteklerin sadece yüzde
13’ü çiftçiye ulaşıyor, yüzde 87’si başka yerlere gidiyor ve
2001 yılından itibaren desteklerin ağırlıklı
olarak bütçe üzerinden ödenmesi modeline geçildi. Bu, hem bütçe yönetimi
açısından, hem mali yönetim açısından önemliydi;
öngörülebilir, kestirilebilir bir durumdu. Bu yüzden, piyasa regülasyonu yapan
kurumların görev zararları da o dönem kaldırıldı.
Dış rekabet ve ihracatçı açısından ürün
fiyatlarının dünya fiyatlarına uyumlaştırılması
hedeflendi. MHP, girdi fiyatlarını dünya fiyatlarına
uyumlaştırma projesini de bu yüzden geliştirmişti. Sorun
şu: 2002’den beri çiftçi doğru düzgün fiyat desteği
alamadı, yani ürün para etmedi, maliyetler düşürülemedi ve piyasadaki
zararı çok fazla oldu. Bütçeye çok destek konuldu ama bu destek, fiyat
desteğinden kaybedileni karşılayamadı. Sayın
Bakanım, sorun budur yani muhalefet ile iktidar arasındaki
tartışmanın nedeni de budur. Evet, bütçeden ödenen destekler
arttı ama fiyat desteği yapılmadı. Son yıllardaki en
büyük sorunumuz ürünlerin para etmemesi.
Bakın, bir hesaplama yaptım. Bu iki
hesaplama burada, arzu edene verebilirim. Çiftçinin son on dört yılda
sadece buğdaydan 32 milyar TL piyasa kaybı var. Evet, “On beş
yılda 103 milyar.” diyoruz ama sadece yine bu süre içerisindeki kaybı
32 milyar. Hesabı burada, arzu edene verebilirim. Varın, geri
kalanını siz hesaplayın. Bankalara ve Tarım Kredi
Kooperatiflerine 90 milyarı buldu çiftçinin borcu. Bir taraftan tarım
arazileri azalıyor, diğer taraftan ekili alanlar düşüyor, öbür
taraftan kırsal boşalıyor.
Değerli milletvekilleri, tabii, desteklerin
niceliği kadar niteliği de önemli. Sıfır krediyle verilen
hayvancılık kredisinde bu krediyi kullananların
tamamının iflas etmiş olduğunu hatırlamamız ve bu
desteklerin veriliş biçimlerinin de önemli olduğunu bilmemiz
lazım. Destek hanesine yazıldı ama bu krediyi kullananlar
maalesef iflas etti. Bakın, hemen bir örnek, buğday stratejik ürün.
Sadece örnek olsun diye veriyorum. Buğday fiyatları
yıllardır baskılanıyor. Sebebi sorulduğunda “Fakirin
fukaranın ekmeği, dolayısıyla onu da düşünmemiz
lazım.” deniyor.
Değerli milletvekilleri, bakın, 1 kilogram
ekmek 1 kilogram buğdaydan yapılır. 1 kilogram ekmek 5 lira, 1
kilogram buğday 90 kuruş. 250 gramlık bir ekmeğin
içerisindeki buğdayın maliyeti sadece 23 kuruş. Sayın Bakan
ofisin kapılarını açıp buğdayı bedava verse 1
lira 25 kuruş olan ekmek ancak 1 lira 2 kuruşa düşer. Geçen
yıl, 25 kuruş daha fazla verin dedik; eğer verilmiş
olsaydı, ekmeğe yansıması en fazla 3,5 kuruş olurdu.
2002 yılıyla şöyle bir baktığımızda, o zaman
ekmeğin içindeki buğdayın maliyeti yüzde 25’ti, bugün yüzde 18.
Bunun anlamı şu: 2002’ye göre çiftçi buğdayını daha
ucuza satıyor ama fakir fukara ekmeği daha pahalıya yiyor, bu
gerçeği de dikkatlerinize getirmek istedim.
Değerli milletvekilleri, üretici kesim aleyhine
işletilen diğer manipülasyon ve algı yöntemlerini anlatmaya
gerek yok ama şunu ifade edeyim ki tarım sektörü içerisinde,
tarım paydaşları içerisinde en sahipsiz olan kesim çiftçi
kesimidir, diğer kesimlerin lobisi çok güçlüdür, derinden lobide bulunurlar.
Yani bir taraftan, siz 21 milyon ton buğday hasadı beklerken öbür
taraftan, size buğdayın gümrük vergisini düşüren kararnameyi
imzalatırlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEVLÜT KARAKAYA (Devamla) – Ben bütçenin
hayırlara vesile olmasını, öncelikle Bakanlığa,
çiftçilerimize ve yüce Türk milletine hayırlar getirmesini diliyor,
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Karakaya.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 12.34
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 12.49
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Sema KIRCI (Balıkesir)
-----0-----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 42’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, konuşma sırası Cumhuriyet
Halk Partisi Grubuna ait.
İlk konuşmacı Kocaeli Milletvekili
Sayın Tahsin Tarhan.
Sayın Tarhan, süreniz yedi dakika.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TAHSİN TARHAN (Kocaeli) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığının 2018 bütçesi üzerine söz aldım,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, on beş
yıldır yüce Meclis çatısı altında AKP Hükûmetinin
yaptığı bütçeleri tartışıyoruz. Her bütçe
döneminde rakamlar, oranlar, gelişim raporları öne
çıkıyor ancak esnafın, üreticinin, sanayicinin sorunları
çözülmüyor. AKP Hükûmeti Türkiye’yi “İlim Çin’de bile olsa gidip
alınız.” anlayışından “İlimde rant varsa
yandaşa veriniz.” noktasına getirmiştir. Böyle bir durumda
bilimden, teknolojiden, sanayiden konuşmaya çalışıyoruz.
Tüm dünya bilişim teknolojileri üzerine çalışma yaparken
Başbakanın “Bu bilişim üzerine fazla kafa yorarsanız,
sıyırırsınız.” dediğini, her seçim döneminde
sözde “Tank, helikopter, uçak, füze, yerli otomobil yapıyoruz.”
dediğinizi ancak yerli otomobil konusunda 47 milyon euro
tokatlandığınızı, cumhuriyet tarihinin en kötü sanayi
yapılaşmasına imza attığınızı, organize
sanayi sitelerindeki fabrikaların ya satılık ya kiralık
durumda olduğunu söyleyerek sizi utandırmak istemiyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
AHMET SAMİ
CEYLAN (Çorum) – Yapma ya! Ne alakası var?
TAHSİN TARHAN
(Devamla) – Değerli milletvekilleri, biz “Türkiye’nin
kalkınması, gelişmesi sanayileşmeden geçer, sanayi can
damarımızdır.” dedikçe sizler sanayileşmeye bürokratik
engeller çıkarmaya devam ettiniz. Cumhuriyet tarihinde, sanayi AKP
iktidarında olduğu kadar zora düşmemiş, sanayici hiç bu
kadar ezilmemiştir. AKP’nin ranta dayalı politikaları nedeniyle
2017 yılının ilk dokuz ayında 21.239 üretim yapan şirket
kapanmıştır. Çarpık sanayileşme
başlamış, beraberinde çarpık kentleşmeyi
getirmiştir. Bugün tüm Türkiye’de çarpık kentleşme varsa bunun
sorumlusu rant sevdalısı iktidardır.
Hepimiz biliyoruz ki
üretim olmazsa ekonomi büyümez, işsizlik çözülmez, yoksulluk ortadan
kalkmaz. Saraya ve kendinize kalkan yaptığınız OHAL’i
kaldırmazsanız, demokrasiyi özde değil, sözde
kullanırsanız ne ekonomik büyüme gerçekleşebilir ne bilim üretmek mümkün olur ne
de teknoloji. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, OHAL olan, döviz
kurunun yarın ne olacağı belli olmayan, kimin tutuklanıp
kimin malına el konulacağı bilinmeyen bir ülkeye
yatırım çekemezsiniz, üretimi artıramazsınız. Bir an
önce OHAL’in kaldırılması gerekmektedir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bilimin gelişmesi için en önemli adreslerden
olan üniversitelerde rektörlerin -seçimleri dahi- atamayla gelmesi için
elinizden geleni yaptınız. İktidar daha önce bu konuyu Meclise
getirip sonra geri çekti.
OHAL’i fırsat bilerek kanun hükmünde
kararnameyle istediğinizi yapmaya çalışıyorsunuz. Bilim
adamları “barış, barış” dedikçe hapse
tıkıyorsunuz. Akademisyenleri taşeron işçi durumuna
düşürüyorsunuz. Her üniversiteye yandaş rektör atıyorsunuz.
Bilimin gelişmesini bu şekilde mi sağlayacaksınız?
(CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, organize sanayi bölgeleri
ağır yaralı durumda. Enerji, SSK, işveren payı,
yükselen kurlar, faizler ve onlarca çeşit vergi yükü tam anlamıyla
yatırımcının, üreticinin boğazına çökmüş
vaziyette.
AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum) – Ya, 1970’lerde
kalmış gibi anlatıyorsunuz ya!
TAHSİN TARHAN (Devamla) – Zaten, bütçe
hedeflerine baktığımız zaman 2023 hedeflerinden
vazgeçilmiş.
AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum) – 1970’lerde
değiliz ya!
TAHSİN TARHAN (Devamla) - 2019’un, 2020’nin
tahminî bütçesine baktığımız zaman indirime gidilmiş.
Yatırımın artması için bütçenin de artması gerekmiyor
mu? Sayın Bakan, acaba Sanayi Bakanlığı ekonominin kötü
gideceğini öngörüyor mu ki bu şekil planlamış?
Bağlı kuruluşlar hariç
Bakanlığın 2017 bütçesi 5 milyar Türk lirası; ödenek ve
aktarmalarla birlikte 6 milyar TL’ye yakın bir rakam olmuştur. Bu
ödeneğin 2,5 milyar lirası yatırıma harcanmış
görünüyor. Buradan sormak istiyorum: Dünya Sanayi 4.0 devrimini
tartışırken Bakanlık olarak 2,5 milyar Türk lirasıyla
hangi yatırımı yaptınız? Hangi sektöre can suyu
oldunuz? Hangi bilimsel araştırmaya maddi destek verdiniz? Türkiye'de
özellikle bilim ve teknolojiyi hangi seviyeye taşıdınız?
(CHP sıralarından alkışlar) Dünyada “drone” taksiler hizmet
vermeye hazırlanırken biz yerli otomobil yapmak için yedi
yıldır bekleyip 47 milyon euro dolandırıldık. Bu
anlayışla devam edildiği sürece, bilim üretmek yerine saman
ithal etmeye devam edeceğiz. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri,
alkışlar)
Değerli milletvekilleri “Hakarettir
insanlığa cehalet. Deprem, yangın, sel değil, bilgisizliktir
asıl felaket. Yatsıda söner mum ama şafakta ortaya çıkar
rezalet.” (CHP sıralarından alkışlar)
Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığının 2018 bütçesi 11 milyar 500 milyon Türk
lirası. Ülkemiz için hayırlı olsun.
Genel Kurulu saygı ve sevgiyle
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Tarhan.
İkinci konuşmacı Denizli Milletvekili
Sayın Kazım Arslan. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Arslan, süreniz yedi dakika.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA KAZIM ARSLAN (Denizli) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığına bağlı Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresinin bütçesi
üzerine söz aldım. Biliyorsunuz, bu bütçe rakamı 2 milyar 20 milyon
liradır. Tabii, bu kadar küçük bir bütçeyle gerçekten küçük ölçekli
işletmeleri desteklemek, geliştirmek, onları yaşatmak
mümkün değildir. Bir de işin içine gerçekten gayrikanuni,
araştırılmadan, soruşturulmadan birçok işletmeye can
suyu olarak verilmek istenen kredilerin yandaşlara, kendi
taraftarlarınıza verilmesi suretiyle bu krediyi heba edecek bir
noktaya taşımışsanız, o zaman zaten normal bir
esnafın, işletmenin gelişmesi, çalışması ve
Türkiye piyasasında yaşaması mümkün değildir. (CHP sıralarından
alkışlar)
Öncelikle esnaflarımızın
yaşatılması için, işletmelerin yaşatılması
için, gerçek anlamda kimin ihtiyacı varsa ona verilecek şekilde
araştırmaların yapılmasına ihtiyaç vardır.
Eğer bunu yapmamışsanız… Komisyonda da söylemiş,
birçok soru sormuş, “Bu KOSGEB kredilerinin ne şekilde, kime
verildiği noktasında bir araştırmanız oldu mu?”
demiştim, hâlâ cevap alamadım ve “Bunlarla ilgili, bu
yanlış kredileri kendi yandaşlarına,
tanıdıklarına veren kişilerle ilgili bir soruşturma
yaptınız mı Sayın Bakan?” dedim, maalesef, onun da
cevabını alamadım. Onun cevabını da bekliyorum
Sayın Bakan.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) – Cevabı gönderdik.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) – AKP'li ilçe
başkanlarına, il başkanlarına veriyorlar, başka kimseye
vermiyorlar. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum) – Haksızlık
yapmayın ya!
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) –
Haksızlık yapan sizsiniz, biz sadece söylüyoruz
haksızlığı.
KAZIM ARSLAN (Devamla) – Değerli
milletvekilleri, piyasanın tıkandığı bir noktada
gerçekten, ülkenin gerçeklerine bakmadan, üretimi artırmadan, üretimi
artırdıktan sonra bunun satışına kolaylıklar
sağlamadan, ihracatımızı artırmadan sürekli ithalata dayalı
bir ihracatı öne çıkarmak suretiyle, kamuoyuna söylerken de
“İhracatımız şöyle arttı, böyle arttı.” diyerek
sürekli dış ticaret açığı veren bir ekonominin
gerçekten uzun süre yaşaması mümkün değildir.
Bakanlığınızın öncelikle Türkiye'nin
ihracatını daha çok artırarak ithalatını
karşılayacak bir çalışmayı ortaya koyması gerekir.
Ayrıca, esnaflarımızın
yaşaması için, yıllardan beri sürüncemede olan,
alışveriş merkezlerinin her köşebaşında
açılması suretiyle bakkal dükkanının kapanmasına, terzinin
kapanmasına, berberin kapanmasına olanak sağlayacak bu
yapıdan Türkiye'nin bir an önce kurtulması gerekiyor. Eğer bunu
yapmazsanız daha çok kapanacak esnafın olduğunu, dükkânın
olduğunu, kepengin kapanacağını açıklıkla
bilmenizi istiyorum Değerli Bakanım.
Evet, değerli dostlar, değerli
milletvekili arkadaşlarım; şimdi, esnaf ülkemizin gerçekten
temel direğidir. Eğer siz esnafa destek yapacağınız
yerde onun vergilerini artırıyorsanız, onun yaşamasına
olanak sağlamıyorsanız, onun işyerini kapatmasına
yönelik işlemlere seyirci kalıyorsanız, AVM’lere seyirci
kalıyorsanız gerçekten Türkiye ekonomisinin yaşaması çok
zor şartlarda olur diye belirtmek istiyorum. Ayrıca, çiftçimize
verilen desteklerin az olması, çiftçimizin kazanmaması,
kazanamaması, maliyetlerin yüksek olması sebebiyle eğer çiftçi
kazanamıyorsa, topraktan artı değeri piyasaya getiremiyorsak,
esnafımız da alışveriş yapamıyorsa, borcunu
ödeyemiyorsa bu piyasanın rahat bir şekilde dönmesi mümkün
değildir ve tıkanma noktasına gelir ki bugün Türkiye'nin durumu
budur. (CHP sıralarından alkışlar) Piyasa şu anda
tıkanma noktasındadır. Bunun bir an önce aşılması
gerekmektedir. Ayrıca, borçlarını ödeyebilen, gerçekten
yaşayabilecek bir çalışmanın bir an önce devreye
sokulması ve vergilerin de azaltılmak suretiyle devletin böyle
olağanüstü bir dönemde olağanüstü fedakârlıklar yaparak hem
esnafın hem sanayicinin yaşamasına olanak sağlanması
hem de üretimin artırılması için, ihracatın
artırılması için yeni bir çalışmaya, yeni bir
planlamaya, programa ihtiyaç olduğunu söylemek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, gerçekten
baktığımız zaman birçok işletmelerin
kapandığını, icra işlemleriyle karşı
karşıya kaldıklarını belirtmek istiyorum. Piyasa
borçlarının giderek arttığını, kapanan
şirket sayısının 11.502’ye
çıktığını, bir yılda gerçekten kapanan
şirketlerin sürekli artış yaptığını,
açılanlarının da az olduğunu artık görmeniz gerekiyor.
NECİP KALKAN (İzmir) – Açılan
sayısı her zaman fazla Kazım Bey.
MURAT DEMİR (Kastamonu) – 3 kat arttı.
KAZIM ARSLAN (Devamla) – Ekonomide hayal
tüccarlığı yaparak, “Krizi atlattık.” diyerek, “Yüzde 11 büyüdük.”
diyerek gerçekten bir yere varamazsınız çünkü bu büyümenin piyasa
yansıması yoktur, iş dünyasına yansıması yoktur.
Değerli arkadaşlarım, ne işçinin ne çiftçinin ne köylünün
ne esnafın ne sanayicinin ne ihracatçının bu büyümeden
kesinlikle pay alma durumu da söz konusu değildir. O nedenle kabarık
bir oranla “Biz sanayimizi büyüttük, ekonomimizi geliştirdik.” diyerek
vatandaşımızı kesinlikle kandıramazsınız,
oyalayamazsınız. Artık bu düşünceden vazgeçmek
durumundasınız. Birçok şirketimiz, birçok esnafımız
vergisini ödeyemeyecek durumdadır. Hatta sigorta primlerini ödeyemeyecek
durumda olan esnaflarımız vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın Sayın
Arslan.
KAZIM ARSLAN (Devamla) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Şimdi, böyle bir süreç içinde gerçekten birçok
şirketin tasfiye edildiğini, yine TOBB’un verilerine göre 2010
yılından 2017 Haziranına kadar imalat sanayisinde toplam 17.123
şirketin kapısına kilit vurulduğunu, bunları görmeniz
gerektiğini belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, gerçekten ekonomi iyi
gitse, piyasalar iyi olsa herkesin şöyle bir oh demesi lazım,
rahatlaması lazım. Ben hiçbir kesimin
rahatladığını göremiyorum. Ayrıca, değerli
milletvekilleri, olağanüstü hâlle ülkemizi daha uzun süreç içinde yönetme
imkânı yoktur. Böyle bir ortamda hukuk güvenliği
kalmamıştır. Hukuk güvenliğinin olmadığı bir
ülkede ne dış yatırımcı gelir ne de Türkiye’de bulunan
işletmeler yeni yatırımlar yapma hevesinde olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAZIM ARSLAN (Devamla) - O nedenle, iş
dünyasının hevesini kıracak, heyecanını kıracak
olağanüstü hâl uygulamasından bir an önce vazgeçilerek artık
Türkiye'nin normalleşmesi gerektiğini belirtmek istiyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum. Saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Arslan.
Üçüncü konuşmacı, İstanbul
Milletvekili Sayın Didem Engin.
Sizin de süreniz yedi dakika.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA DİDEM ENGİN
(İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; dünya
baş döndürücü bir teknolojik devrimi yaşıyor ancak Türkiye, bu
gelişmelerin çok ama çok uzağında. Osmanlı’da nasıl
yükseliş, duraklama ve gerileme dönemleri olduysa Türkiye'nin tarihini
yazacak olanlar da, içinde bulunduğumuz bu teknolojik devrimler
yüzyılında AKP’nin tek başına on beş yıllık
iktidarını inanıyorum ki ikinci bir gerileme dönemi olarak
nitelendireceklerdir.
Ülkemiz eğitimde, kültürde, sanatta, hukukta,
demokraside, özgürlüklerde, teknolojide, tarımda, sanayide, enerjide bir
gerileme dönemini yaşıyor; dış politikada ise
gelişmiş ülkelerle bağı kopmuş, bölgesinde
yapayalnız kalmış bir Türkiye’yle karşı
karşıyayız.
Zindanlarını düşünen ve
eleştirel yaklaşan entelektüellerin doldurduğu,
üniversitelerinde akademik özgürlüklerin yok edildiği,
sokaklarını her geçen gün artan işsizlerin ve umutsuzların
doldurduğu, yatırımların durma noktasına geldiği,
borç batağında ve sıcak para kıskacında bir Türkiye.
Hâlbuki on beş yılda neler neler
yapılmazdı ki; dile kolay, on beş yıl. Mesela Güney
Kore’nin, Singapur’un yaptığı gibi eğitim odaklı bir
kalkınma vizyonu hazırlayabilir, gelecek nesillerimize
yatırım yapabilirdik. Böylece PISA testinde son sıralarda yer
almayıp Singapur yerine birinciliği biz kapabilirdik. (CHP
sıralarından alkışlar)
Mesela Çin, Amerika ve daha pek çok ülke gibi yapay
zekâya, Japonya gibi AR-GE’ye, robotiğe ya da mesela biyoteknolojiye,
gıda teknolojilerine, kök hücre teknolojilerine, dijitalleşmeye
kafayı yorabilir, bu konularda dünyada söz sahibi bir ülke olabilirdik.
Mesela Amerika ve İngiltere gibi otonom araçlara yani sürücüsüz araçlara
bütçe ayırabilir, böylece sözde yerli otomobil için zorla babayiğit
arama mecburiyetinde kalmazdık. (CHP sıralarından
alkışlar) Mesela spora, müziğe, sanata değer verebilirdik,
hem o zaman “Müzik haramdır.” diye üniversitelerimizde bildiri
dağıtan gençlerimiz de olmazdı. (CHP sıralarından
alkışlar) Mesela Rusya’ya, Japonya’ya, Fransa’ya
bağımlı nükleer santral kurmak yerine Danimarka gibi enerji
teknolojilerine yatırım yapabilirdik, böylece ürettiği
teknolojiyi, ürettiği enerjiyi verimli kullanan ve bu teknolojiyi ihraç
eden ülkelerden biri olabilirdik ama şimdi ranttan köşeyi dönmek
varken niye bunlarla uğraşalım değil mi? Diğer ülkeler
çalışsınlar, biz onlardan satın alırız;
nasıl olsa taşıma suyla değirmeni döndürüyoruz. Hem IMF’ye
bile hayalî borç veriyoruz. Hükûmetin hakkını da yememek lazım,
ithalat seçeneklerini artırmak için ellerinden geleni yapıyorlar; Bulgaristan’dan
saman, Sırbistan’dan et, Singapur’dan inek, hepsi mevcut. Zaten ne gerek
var ki bunları Türkiye'de üretmeye; eller aya, biz yaya. (CHP
sıralarından alkışlar) Ama olsun, 1.100 odalı saray
yapamadılar diye bütün bu ülkeler bizi kıskanıyorlar.
Bu on beş yılda devrim niteliğinde
adımlar atmanız için elinizi kolunuzu bağlayan hiçbir şey
yoktu, sizler geleceğimize yatırım yapmayarak sadece
İstanbul’a değil, Türkiye’ye ve gelecek nesillerimize de ihanet
ettiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi ise gelinen
noktada AKP Genel Başkanı faturayı bürokrasiye yükleyerek diyor
ki: “Faizler yüksek, yatırım yapılamıyor, işsizlik
önlenemiyor, enflasyon milleti inim inim inletiyor.” Şaka gibi değil
mi? Sayın Genel Başkan, siz bunları milletimizin külahına
anlatın, külahına anlatın. Kimi kime şikâyet ediyorsunuz,
on beş yıldır ülkemizi tek başınıza siz
yönetmiyor musunuz? Ziya Paşa’nın dediği gibi: “Âlemi kör ve
sersem mi sanıyorsunuz?
“Halkımız enflasyon altında inim inim
inliyor.” diyorsanız bunun tek tercümesi vardır, o da on beş
yıllık ekonomi politikalarınızın açıkça iflas
itirafıdır ve bu iflasın baş sorumlusu sizsiniz. Suçu
başkalarının üstüne yıkarak zeytinyağı gibi üste
çıkamazsınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Yarattığınız hayalî
düşmanlara karşı kılıç kalkan kuşanarak gündem
değiştirme taktiğinizi de halkımız görüyor. Sürekli
mağdur edebiyatıyla halkımızın merhamet
duygularına oynamanız da bundan sonra işe yaramayacaktır.
Politik kurnazlığınızın on beş yılda
Türkiye’ye ve halkımıza hem ekonomik hem siyasi hem de sosyal
maliyeti çok ağır olmuştur. “Yanılmışız,
aldatılmışız.” diyerek hatalardan münezzeh bir profil
çizerek sorumluluktan kurtulmayı düşünüyor ve stratejinizi de bunun
üzerine kurguluyorsanız, bu son tangonun işe
yaramadığını anlayacaksınız. Biliniz ki
halkımızın sağduyusu her gün aldanan, aldatılan ve her
gün yanılan bir liderin samimiyetini ve liderlik yeteneklerini
sorgulayacaktır, sorgulamaktadır. Bir devlet adamı için en büyük
zafiyet, öngörememek ve başkaları tarafından kolayca
yanıltılmaktır.
Bakınız, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün
kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin bütün dünyada saygı duyulan bir marka
değeri vardı. Bağımsızlık mücadelesi veren bütün
mazlum milletlerin âdeta yol gösteren pusulasıydı Türkiye. Bu marka
değeriyle boğazların bugünkü statüsünü belirleyen Montrö
Sözleşmesi imzalanmıştı. Yine, bu marka değeriyle
Hatay tek kurşun atılmadan ilhak edilmişti. Şimdi ise AKP
tüm dünyada yolsuzluk ve rüşvet davalarıyla anılan, eskilerin
tabiriyle tefessüh etmiş bir iktidarın resmini çiziyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sizler yapılan tüm uyarıları
görmezden gelip gözlerinizi kapatmaya, duymazlıktan gelip
kulaklarınızı tıkamaya, kısacası bildiğiniz
yoldan yürümeye devam ediniz. 2019’da gözlerinizi
açtığınızda kimin atı alıp Üsküdar’ı
geçtiğini göreceksiniz. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar;
AK PARTİ sıralarından “Allah, Allah!” sesleri)
NECİP KALKAN (İzmir) – Rüya görüyorlar,
rüya.
AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum) – Sekiz seçim oldu
hâlâ Üsküdar’a yetişemediniz.
DİDEM ENGİN (Devamla) – Son sözüm,
malumunuz, AKP’nin 2018 bütçesinde halkımız yok, Hükûmet
vatandaşlarımızdan fedakârlık bekliyor. AKP’nin
görmediği, duymadığı tüm vatandaşlarımıza
sesleniyorum…
AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum) – Ataşehir’i
geçemediniz daha, Ataşehir’i.
DİDEM ENGİN (Devamla) – Geçim
sıkıntınız ve yaşadığınız zor
günler sizi asla ve asla umutsuzluğa ve mutsuzluğa sürüklemesin.
Zafer umudun ve geleceğe güvenle bakan, yepyeni bir Türkiye’nin
olacaktır.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Engin.
V.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli
İşler
1.- Başkanlıkça,
Genel Kurulu ziyaret eden Cibuti Cumhurbaşkanı İsmail Omar
Guelleh ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail
Kahraman’a “Hoş geldiniz.” denilmesi
BAŞKAN – Sayın
milletvekilleri, Cibuti Cumhurbaşkanı Sayın İsmail Omar Guelleh
ile Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın İsmail
Kahraman Genel Kurulumuzu teşrif etmişlerdir, kendilerine hoş
geldiniz diyoruz. (Alkışlar)
Teşekkür ederiz.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
(1/887) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 503) (Devam)
2.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/861), 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2016
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin, 2016 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun ve 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 174 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/1187), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2016 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun
ve 2016 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu ile
2016 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/1188) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 504) (Devam)
A) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
B) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları Enstitüsü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) METEOROLOJİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE SU
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına dördüncü konuşmacı Kayseri
Milletvekili Sayın Çetin Arık. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yedi dakika.
Buyurunuz.
CHP GRUBU ADINA ÇETİN ARIK (Kayseri) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gazi Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Yine içinde bolca rakam olan ama özünde halktan yana
hiçbir şey bulunmayan, milletin derdine derman olmayan bir bütçeyle
karşı karşıyayız. Maalesef, bu bütçede de israfı
itibar gören, kendine hak gördüğünü vatandaşa çok gören bir anlayışın
izlerini görüyoruz. 2018 bütçesinin bilim ve teknoloji ayağı üzerine
söz almış bulunuyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında
bilim üzerine, bilimsellik üzerine konuşmak Nasrettin Hoca hikâyesi gibi
bir durum; ne anlatayım, ne söyleyeyim bilemiyorum. Memlekette bilim
adına, bilimsellik adına ne kaldı ki Allah aşkına?
Değerli milletvekilleri, dünya hızla yapay
zekâ araştırmaları yaparken Hükûmetin bilim ve teknoloji
gündeminde yapay zekâ araştırması yok; bilim teknolojileri,
bulut uygulamaları, siber güvenlik konuları bulunmamakta.
Geleceğin savaşlarının siber dünyada
olacağını, sadece birkaç dakika süreceğini, bu alanda
üstünlük elde eden ülkelerin, savaş açtığı ülkelerin finans
kurumlarını, enerji kurumlarını, elektrik
şebekelerini, veri depolarını birkaç dakikada çalışmaz
hâle getirebileceğini bu Hükûmet öngörememekte. FETÖ, PKK
açılımı, Suriye gibi birçok konuda burnunun ucunu bile göremeyen
Hükûmetin, derin vizyon gerektiren bu konularda öngörü sahibi olması
elbette ki beklenemez. (CHP sıralarından alkışlar) Hükûmet
büyük zorluklarla ülkemizde yetişen beyaz yakalıların,
mühendislerin, doktorların, teknoloji uzmanlarının, bilim
adamlarının yurt dışına hızla göçünün dahi
farkında değil. Zira, beyin göçüne karşı Hükûmet on
beş yıldır hiçbir somut tedbir almamıştır.
Değerli milletvekilleri, aramızda
ağızlarını köpürte köpürte İsrail’e küfreden vekiller
var. Ha, şu da bir gerçektir ki: İsrail Kudüs’te
uyguladığı zulümle bu küfürlerin daha fazlasını hak
ediyor. Burada işgalci İsrail’i bir kez daha lanetliyorum. Peki,
sizler, ülkemizdeki kurumlarda kullanılan siber güvenlik duvarı
uygulamalarının çoğunun İsrail yapımı
olduğunu biliyor musunuz? (CHP sıralarından alkışlar)
İsrail’in o malum teknoloji firmasının, Türkiye dâhil birçok
ülkede kullanılan güvenlik duvarı yazılımları
arasında akan bilgi ve veri trafiğini dev ekranlarda canlı
olarak izleyebildiğinin ve her an izlemekte olduğunun farkında
değil misiniz?
Oysa kendisine yıllarca “Türk” bile diyemeyen
ancak Türk milliyetçiliği yapan bir partinin desteğine mazhar olan,
gaflet uykusundaki bu Hükûmet ne yapıyor? 5 kez TÜBİTAK kanununu
değiştirerek TÜBİTAK’ı FETÖ’nün emrine veriyor.
TÜBİTAK gibi bir bilim üssünü FETÖ’nün üssü hâline çeviriyor.
TÜBİTAK’ta bilime harcanması gereken paraları FETÖ’nün şirketlerine
aktarıyor. Bunu ben söylemiyorum, TÜBİTAK’ın Başkanı
Arif Ergin söylüyor.
Bu dönemde TÜBİTAK sadece FETÖ’ye para
aktarmadı, aynı zamanda kumpas senaryoları içinde de yer
aldı. Hatırlarsınız, FETÖ’yle Türk ordusuna kumpas
kurduğunuzda TÜBİTAK’ın bilirkişiliğine başvuruldu.
Sizin emrinizdeki TÜBİTAK, düzmece belgelere “Bunlar sahte.” bile
diyemedi.
Değerli milletvekilleri, 1,5 milyarlık
Müslüman dünyası 6-7 milyonluk İsrail’le baş edemiyorsa bu
durumun bilim ve teknolojiye yeterli önemin verilmemesinden ileri geldiği
apaçık ortadadır. (CHP sıralarından alkışlar)
Eğer Müslüman dünyaya önderlik etmek istiyorsak bunu “Ey Trump! Ey Merkel!
Ey İsrail!” ifadeleriyle başlayan sahte kabadayı cümleleri
kurarak gerçekleştiremezsiniz. Yapmamız gereken, bütün okul türlerinde
müfredatı kodlama, bilişim teknolojileri, yazılım, siber
güvenlik, biyokimya, genetik konulu derslerle donatmak olmalıdır;
yapay zekâya odaklanmak olmalıdır. Bütçemizi yoğun olarak bu
alanlara sarf etmeli, AR-GE bütçemizi olabildiğince bilim ve teknoloji
lehine büyütebilmeliyiz.
Eğitim, bilim ve teknoloji
politikasını ve bütçesini oluştururken yüz ölçümü Yalova ilinden
bile küçük bir alanı kapsayan ama İran’ın ekonomik
büyüklüğüne yakın bir ekonomiye sahip olan Singapur’un ne
yaptığına iyi bakmak gerektiğini düşünüyorum.
Singapur, yalnızca ve yalnızca 720 kilometrekare olan toplam
coğrafi alanının 50 hektarlık bölümünü tek başına
bilim parkı olarak kullanmış. Ankara’nın
bozkırını bile çok katlı konutlarla donatan AKP’li
yöneticilerin eline Singapur’un 720 kilometrekarelik coğrafyası
verilseydi sizce ne yapardı?
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Ne
yapardı?
ÇETİN ARIK (Devamla) – İlk aklıma
gelen, herhâlde yüzlerce katlı deniz manzaralı gökdelen
rezidansı yapıp pazarlamak olurdu diye düşünüyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, 2005 ile 2013
yılları arasında yapılan, ALES denilen, öğretim
üyelerinin belirlendiği sınavlarda soruların
çalındığı ortaya çıktı. “Ne istediniz de
vermedik?” demiştiniz, görüyoruz ki sadece öğretim üyelerinin
belirlendiği sınavların soruları değil, bu ülkenin aydınlık
gençlerinin geleceğini, umutlarını ve hatta veballerini de
çalmışsınız.
Değerli milletvekilleri, önce bilime
inanmanız gerekiyor ama siz bilimden, okuyandan korkuyorsunuz. Bakın,
hemşehrim, Kayseri Milletvekili Sayın Taner Yıldız “Okuma
oranı yükseldikçe oy oranımız düşüyor.” diyor.
İşte, YÖK’e atadığınız profesör “Ben daha çok
cahil ve okumamış, tahsilsiz kesimin ferasetine güveniyorum bu
ülkede.” diyor. Bir öğretim üyeniz “Deve sidiği şifadır.”
diyor.
Değerli milletvekilleri, neden böyle oluyor, biliyor
musunuz? Mankafalar soruları çaldırdı, mankafalar da kurumlara
yerleşti. (CHP sıralarından alkışlar) Olan da fakirin
fukaranın çocuğuna oldu. Ha, bu arada “Man” deyince bizim
aklımıza çocuklarının düğününde takılan
takılarla zengin…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇETİN ARIK (Devamla) - …olan siyasetçiler
geliyor.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) – “Buz” deyince ne
aklınıza geliyor, “Buz” deyince?
ÇETİN ARIK (Devamla) – Toparlıyorum
Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.
ÇETİN ARIK (Devamla) – Man Adası deyince
sizin aklınıza mankafa geliyorsa hemen buradan söylemek istiyorum:
Bizim oralarda, Orta Anadolu’da sürekli kandırılanlara,
aldatılanlara mankafa denir.
Hepinizi saygıyla selamlıyor,
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Arık.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – Herkese mankafa
dedi, vatandaşa mankafa dedi tabii.
BAŞKAN – Beşinci sırada, Bursa
Milletvekili Sayın Orhan Sarıbal.
Süreniz yedi dakika.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ORHAN SARIBAL (Bursa) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Tarım Bakanlığı
mı yoksa tarımsal ithalat bakanlığı mı ya da
tarım bütçesi mi, ithalat bütçesi mi; bunu konuşmak gerekiyor. Çünkü
Bakanlık açıkladı, yüzde 11 büyüme gösterildi ama ne yazık
ki tarımda büyüme 2,8. Bu da elbette ithalata dayalı bir büyüme.
Şimdi birkaç rakam ve parametre
sunacağım. Hâlipürmelali neymiş tarımın, hep birlikte
görelim. İktidar geldiği günden beri ithalatı ve şirketleri
destekliyor, ne yazık ki köylüyü ve küçük üreticiyi desteklemiyor. Mazot
pahalı, gübre pahalı, ilaç pahalı ama buna karşın bu
girdileri destekleyen herhangi bir ciddi destekleme politikası maalesef
yok. (CHP sıralarından alkışlar)
Son, bir hafta önce açıklanan rakamları
sizle paylaşmak isterim değerli milletvekilleri: Mazot fiyatı
yüzde 16 artmış. Kimyasal gübrelerden ürenin fiyatı yüzde 24,
DAP’ın fiyatı yüzde 44, hayvan yemlerinden yoncanın fiyatı
yüzde 32, korunganın fiyatı yüzde 46, silajlık
mısırın fiyatı yüzde 40, samanın fiyatı yüzde 84
artmıştır; bunlar, gelen zamlar. Peki, buna
karşılık Hükûmet çiftçiye ne vermiştir? Buğdayda yüzde
3,3; mısırda 2,7; şeker pancarında yüzde 10,4 ama tüketici
fiyatlarına bakıyorsunuz, yüzde 13 artış var. Yani
yapılan desteklemelerle, alımlarla elde edilen zamlar arasında
korkunç bir uçurum var.
Ne yazık ki AKP geldiği on beş
yıllık dönemde 3-4 kalem ürünün dışında hiçbir kalemde
üretim artışı sağlayamamış, tümünde geri
gitmiştir. (CHP sıralarından alkışlar) En basit örnek:
2002 yılında kişi başına buğday üretimi 294
kilogramdır, 2016 yılında kişi başına buğday
üretim rakamı 258 kilogramdır yani 36 kilogram kişi
başına daha az buğday üretmişiz.
Bütününe baktığımızda, on
beş yılda toplam 171 milyar dolarlık tarımsal ithalat
vardır; gıda, tarım, ham madde. Hemen şunu söyleyebilirler…
Yani “Cari açık yok.” dedi bir milletvekili arkadaşımız.
Değerli arkadaşım, ben çiftçiyim, ben köylüyüm; ben tarlamda
sattığım buğdaya bakarım, ben tarlamda
sattığım arpaya bakarım, ben tarlamda
sattığım domatese bakarım. Bütünüyle bakıldığında
tarımsal ihracatımız ham madde olarak 11,5 milyar dolardır,
tarımsal ithalatımız ham madde olarak 65 milyar dolardır
yani cari açık üzerinden baktığımızda ham madde üzerinden
ihracata oranla tam 6 kat ithalat yapmaktayız, özellikle bilgilerinize sunuyorum.
Bu para kime gidiyor? Elbette yabancı çiftçilere, yabancı
şirketlere gitmektedir.
Ayrıca, çok özel olarak şu rakamları
bilmenizde yarar var: Yağlı tohum ve türevlerinin bedeli 36 milyar
dolar, ayrıca 62 milyon ton hububat için 17,5 milyar dolar, 3,5 milyon ton
kuru bakliyat için 3 milyar dolar, 10 milyon ton pamuk için 17 milyar dolar.
Hâlen 29 milyon dönüm arazi ekilmemekte, boş, 7 milyon dönüm arazi de AKP
iktidarı döneminde tarımsal alandan çıkarılmış,
başka amaçlar için kullanılmış durumda.
Yine, son olarak alınan 2017
yılındaki iki kararı sizle paylaşmak istiyorum:
Hatırlayınız, haziranda bir karar alındı, hububatta,
hayvancılıkta yüzde 130 ile yüzde 225 olan vergiler yüzde 25 ile yüzde
26’ya düşürüldü. Nerede? Gümrük vergilerinde. Yine, hemen, temmuzda
alınan bir kararla Toprak Mahsulleri Ofisi ve Et ve Balık Kurumu
aracılığıyla, daha sonra da aralık ayında
alınan bir kararla hayvancılıkta, hububatta ve bakliyatta gümrük
vergileri sıfıra indirildi. Daha önce tütünde kilo başına 3
dolar olan ve paket başına 40 sent olan vergiler de tamamen
sıfıra indirildi. Soru şu: Kim üretecek? Hangi çiftçi nasıl
üretecek? Hangi çiftçi ürettiğinden ne elde edecek? Peki kim kazanacak
değerli dostlar? Elbette AKP ve yandaşları, elbette onların
müteahhitleri. (CHP sıralarından alkışlar) O yüzden bu
bütçe AKP’nin müteahhitlerinin zenginleşme bütçesidir. Bu bütçe, küçük
köylünün, küçük üreticinin, bu toprakların üreticisinin bütçesi
değildir. Bu bütçe yandaşların bütçesidir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Yine, değerli dostlar, bu rakamları da
tekrar paylaşmak isterim: Hayvancılıkta, 2010 yılından
başladınız bugüne kadar 5,4 milyar dolarlık ithalat
yaptınız. Et ucuzladı mı, et arttı mı? Hayır.
Hiçbiri artırmaz, hiçbiri büyütmez. Yine aynısı oldu, getirdiniz
Sırbistan’dan, öbür taraftan ama şu anda yine et fiyatları
yükseliyor, durdurma şansınız mümkün değil. 1 milyon 475
bin canlı hayvana ithalat izni verdiler, sıfır gümrük. 95 bin
ton karkas ete izin verdiler, sıfır gümrük. 2 milyon 250 bin ton
hububat, arpa, buğday, pirinç, mısıra izin verdiler,
sıfır gümrük. Kim kazandı yine? Elbette siyasal iktidarın
müteahhitleri, taşeronları kazandı.
Değerli dostlar, değerli milletvekilleri;
geldiğimiz noktada bütün bu desteklemeler azaltılırken
ithalatın artmasında iki tane temel gerekçe var: Bir, bu topraklarda
tarım yapılmayacak, bu ülkenin çiftçisi tarım yapmayacak.
İki, yandaşlar zengin olmaya devam edecek. (CHP
sıralarından alkışlar)
Tohumda yeni bir model çıktı değerli
dostlar. Çıkıp diyorlar ki: “2002 yılında 230 bin ton tohum
vardı, şimdi 1 milyon ton tohumumuz var.” Hiç böyle bir şey yok.
Şu anda topraklar bizden, çiftçi bizden; bunlar ne yazık ki
taşeron olarak kullanılıyor. Tohum yabancıların,
üretilen tohum yabancıların, köylüye satılan tohum yine
yabancıların; kazanan da onlar, biz sadece hamallık
yapıyoruz.
GÖKCEN ÖZDOĞAN ENÇ (Antalya) – Hiç
katılmıyorum. Hayır... Hayır...
ORHAN SARIBAL (Devamla) – Bir de TAPDK’e
değinmek istiyorum. Zaman çok kısa, elbette yetmiyor.
Değerli milletvekilleri, Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurulu diye bir kurul var. TEKEL’i bitirdiler, bunu
getirdiler. 7 kişiden oluşan bir düzenleme kurulu bu. Bu kurulun
şu anda, 7 Kasım itibarıyla görevi bitti. Bakan burada söylesin;
aynen Şeker Kurulunda olduğu gibi duyumlar şöyledir: TAPDK yani
Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulu ile Şeker Kurulunun
kaldırılacağı, yok edileceği söyleniyor. Bunun yerine
ne geleceğini biz bilmiyoruz, olsa olsa iktidar bulur, buna cevap vermek
zorunda. Ve siyasal iktidar tütünde bir şey daha yaptı. Tabii,
uluslararası...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN SARIBAL (Devamla) – Sayın Başkan,
bir dakika...
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın Sayın
Sarıbal
ORHAN SARIBAL (Devamla) – Çok teşekkür
ediyorum.
Tütünde yabancı şirketlere kâr ve ciro
lazımdı, siyasal iktidara da vergiden dolayı para
lazımdı. O yüzden, aralıkta çıkardıkları yeni
kanunla Adıyaman’ın, Malatya’nın, Diyarbakır’ın
tütüncüsüne de gözünü diktiler, onları da mahvetmek için ne yazık ki
sözleşmelinin dışında serbest ve açık
artırmalı tütünü de yok ettiler. Böylece açık bir şekilde
Türkiye tarımının canına okuttular. Bundan sonra, bu ülkede
üretimi artırmak, çiftçiyi kalkındırmak mümkün değildir.
Kısaca, bu bütçe, yabancı şirketlerin, yabancı çiftçilerin
bütçesidir; bu topraklarda üretim yapan köylünün bütçesi değildir. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Bakanım, müsaade ederseniz, bu son
iki kararla ilgili iki sorum var -bir bilgilendirme- sizlere. Biliyorsunuz,
Karacabey ve Türkiye'nin bazı bölgelerinde doğal afetten dolayı
zararlar oldu. Siz bir karar aldınız, borç erteleme kararı. Borç
erteleme kararının şöyle bir özelliği var -Einstein’in
dediği gibi- tekrar tekrar aynı şeyleri yapıp bütün
bunlardan farklı bir sonuç beklemek çok doğru değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN SARIBAL (Devamla) – O kelimeyi kullanmak
istemiyorum ama en azından şunu yapabiliriz: Şu anda,
çıkardığınız bu yeni borç ertelemeden dolayı, bu
bölgelerde afetten dolayı geri ödemeler oldu kısmen.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) – Bize hitap et
mübarek, bize hitap et. Bize hitap etsin Başkanım.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) – Genel Kurulun
uygulamalarına aykırı.
ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bazen Hükûmet
sıralarına dönülür.
ORHAN SARIBAL (Devamla) – Mesela, Karacabey
bölgesinde 230 milyon liralık bir zarar vardı, 4 milyon ödediniz. Bu
4 milyon ödediğiniz çiftçilerin bu yeni getirdiğiniz borç ertelemeden
yararlanamama durumu söz konusu; bu bir.
NECİP KALKAN (İzmir) – Yüzünü bu tarafa
dön. Sayın Başkanım, bu tarafa…
BAŞKAN – Sayın Sarıbal…
ORHAN SARIBAL (Devamla) – İki: Geçen sene borcu
ertelenmiş olan insanların tekrar borçlarının ertelenmesi
gibi bir durum var.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Süresi bitti
Başkanım ya.
ORHAN SARIBAL (Devamla) – Bu ikisini özellikle
söylemek istiyorum, bu da çok önemli olduğu için sizinle paylaşmak
istedim.
Evet, değerli…
BAŞKAN – Çok teşekkür ederiz Sayın
Sarıbal.
ORHAN SARIBAL (Devamla) – Bu soruyu da sorayım,
bir daha karşılaşamıyoruz çünkü.
ENGİN ALTAY (İstanbul) – Bir daha
Bakanı nerede bulacak, sorsun.
BAŞKAN – Peki, kayıtlara geçiyor, biraz
çabuk olun.
ORHAN SARIBAL (Devamla) – Yüzde 30 afet meselesi
gündemde, çiftçiler bitik.
NECİP KALKAN (İzmir) – Böyle bir usul yok
Sayın Başkanım.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) –
Rahatsız olmayın.
ORHAN SARIBAL (Devamla) – Yüzde 30 afet değil,
şu anda yüzde 100’ün üzerinde bir afet var, çiftçinin borçları 96
milyar.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) –
Başkanım, başkasının konuşma süresini alsın
yani böyle bir şey olmaz ki.
ORHAN SARIBAL (Devamla) – Dedikleri şudur:
“Bütün çiftçilerin borçları şartsız olarak ertelensin.” Afet
için geri gönderdiğiniz paralar bankada bloke ediliyor Sayın
Bakanım. Bu adamlar aç, ceplerinde para yok. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Çok teşekkür ederiz Sayın
Sarıbal.
ORHAN SARIBAL (Devamla) – Bu geri gelen paralar da,
bir yönetmelik mi çıkaracaksınız, kararname mi
çıkaracaksınız, bunlar çiftçilere ödensin.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz.
NECİP KALKAN (İzmir) – Allah
aşkına devam et, devam et!
ORHAN SARIBAL (Devamla) – Bunlar bu insanların
açlık paraları.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Sarıbal.
Altıncı konuşmacı, Edirne
Milletvekili Sayın Okan Gaytancıoğlu.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yedi dakika.
CHP GRUBU ADINA OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tarım
Bakanlığının 2018 yılı bütçesi üzerine Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bu bütçe kimin? Bu bütçe, yasayla kendisine önce söz
verilen, devletten tam 102 milyar lira destekleme alacağı verilmeyen,
haklı olmasına rağmen efendiliğini bozmayan ve çok
istemesine rağmen bizim yaptığımız “adalet
yürüyüşü”ne katılamayan Atatürk’ün efendisi çiftçilerimize verilecek.
Bu bütçe, ilçesindeki tüm banka ve kooperatiflerden kredi kullanmış,
5-6 tane kredi kartı olan ve bütün tarlalarını da ipotek
ettirmiş çiftçilerimize verilecek. Bu çiftçiler siz iktidar
olduğunuzda 1 katrilyon lira borçluydu, on beş yıllık
iktidarınız boyunca tam 89 kat borçlandı, şu an 89
katrilyon lira borçlu. Bu çiftçiye, bu seneki bütçeyi vereceksiniz.
Bu bütçe, şortunu giyip de açık denizlere
açılan yat sahibine ucuz mazot veren ama kendi çiftçisine dünyanın en
pahalı mazotunu, en pahalı gübresini, en pahalı
elektriğini, en pahalı yemini satmayı doğru bulan Hükûmete
sesini çıkaramayan çiftçilerimize verilecek.
Bu bütçe, dünya fındık bahçelerinin yüzde
70’ine sahip olmasına rağmen fındık piyasasını
yabancılara teslim edilen ama buna rağmen üretmeye devam eden Düzce,
Sakarya, Ordu ve Giresun çiftçilerine verilecek.
Bu bütçe, toprağa alın terini döküp
karşılığını beklerken bir bayram günü,
bayramın üçüncü günü çıkarılan bir kararnameyle buğday,
arpa, mısır, kırmızı et, canlı hayvan ve pirinçte
gümrük vergilerini sıfırlayan Hükûmetin kolaylık
sağladığı yabancı ülke çiftçileriyle rekabet yapmak
zorunda kalan Atatürk’ün efendisi olan çiftçilere verilecek.
Bu bütçe, ekilmeyen yaklaşık 2 Trakya
büyüklüğünde araziye sahip olan Türkiye tarımını
yönetemeyip çözümü Afrika ülkelerinden toprak kiralamakta, 200 tane
hayvanı olan Singapur’dan hayvan getirmekte gören Tarım
Bakanlığına verilecek.
Bu bütçe, yılda 4 milyar dolar ödediğimiz,
ayçiçeğini üreten ve geçtiğimiz yıla göre 200 bin ton fazla
üretti diye sizden teşekkür beklerken birdenbire gümrük vergisini, gözetim
fiyatını 170 dolar düşürdüğünüz, buna
karşılık üstüne…
NECİP KALKAN (İzmir) – Su içen…
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) - …su içen Trakya
çiftçisi Şaban ağaya verilecek.
Bu bütçe, üretimini bir türlü
artıramadığınız ama bahane olarak “Enflasyonu
azdırıyor.” diye yine gümrük vergilerini
sıfırladığınız, nedense hep Kanada ve Arjantin
çiftçisini düşünüp nohut, fasulye, kırmızı mercimek,
yeşil mercimek çiftçisini düşünmediğiniz Türk çiftçisine
verilecek.
Bu bütçe, samanı, nohudu, mercimeği,
tütünü, eti, mısırı ithal edip borç içinde yüzse de Avrupa’da
dünya birincisi olduğunu söyleyenlere gülerek üretmeye devam eden
çiftçilere verilecek. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu bütçe, kesebileceği 200 tane hayvanı
olmadığı için sizden 250 lira destek alamayan -200’ün üzerindekilere
destek veriyorsunuz- hayvanını beslerken yem fiyatlarındaki
artışa bir türlü yetişemeyen, ithal samanla küçük çapta
besicilik yapan çiftçilerimize verilecek.
Bu bütçe -burası çok önemli- çiftçinin
ihtiyacı olan damızlık ve tohumluk üretmek, gen kaynaklarını
korumakla görevli olan binlerce ziraat mühendisi, binlerce veteriner işsiz
iken başında bir kaymakam olup yanında bir beden eğitimi
öğretmeni ve iktisatçı tarafından yönetilen bir kurumun bütçesi
olacak.
Bu bütçe, 1 milyon çapacıya yevmiye
sağlayan, hayvanına ucuz melas ve küspe temin eden, halkına
sağlıklı şekeri şeker pancarından üreten,
şeker pancarı üretmeyi hedef seçmiş, cumhuriyetin
kuruluşuyla özdeşleşmiş, nişasta bazlı şeker
lobilerine karşı hâlâ şeker pancarı üretmeye devam eden
çiftçilerimize verilecek.
Bu bütçe, “Rus uçağını vurdum.” vurup
da “Emir verdim, vuruldu.” sonra “Ben vurmadım.” en sonunda “Pilot
vurmuş.” diye naralar atılırken çürüyen domateslerine,
narenciyelerine pazar bulamayan eli nasırlı çiftçilere verilecek.
Bu bütçe, müteahhitlik, beton, inşaat,
alışveriş merkezi sevdası hiç bitmeyen, bu sevda
uğruna birinci sınıf tarım arazilerini, meraları,
zeytinlikleri görmezden gelenlere rağmen üretmeye devam eden, merada
hayvan otlatmaya devam eden çiftçilerimize verilecek.
Bu bütçe “Üreten kazanır.”
mantığıyla üretmeye devam eden ancak kazanamayan üzüm ve
kayısı üreticilerine verilecek.
Bu bütçe “Bu sene borçları öderim.” diye
düşünürken doğal afet sonucu her şeyini kaybeden; lütuf gibi
borçları bir yıl ertelenirken yüzde 3 faiz konulan, güneşin
altında yanan çiftçilerimize verilecek.
Daha sayamadığım tüm nedenlerden
ötürü, bütçe rakamlarına baktığımızda, Suriyeliler
kadar bile değer verilmeyen Atatürk’ün efendisi çiftçimize üzülme diyorum.
Gelecek günler iyi olacak, çünkü seni düşünen bir Cumhuriyet Halk Partisi
var. (CHP sıralarından alkışlar)
15 milyon çiftçimiz var, 15 AKP vekili burada yok.
Çiftçiye verdiğiniz değer de budur arkadaşlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
Gelelim çözüme, hep sorun üretmeyelim. Çözüm nedir
arkadaşlar, çözüm? Çözüm, Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında,
üreten köylüye yeniden efendi muamelesi yapmaktır. Eğer o çiftçiyi
seviyorsanız, onun üretmesini istiyorsanız destek vermek
zorundasınız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) –
Toparlıyorum.
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) – Bununla ilgili de
bütçemiz vardır. Madem yasalara uyuyoruz Cumhuriyet Halk Partisi niye
“adalet yürüyüşü” yaptı, çiftçiye niye adalet istiyor? Yasayla
kendisine verilmesi hak olan bir hakkın peşinde Cumhuriyet Halk
Partisi. Ama siz verseniz de vermeseniz de yeni
başlattığımız, uygulaması da devam eden
teknolojik köylerimizi yakında göreceksiniz. Teknolojik köylerimizle nasıl
üretim oluyormuş, nasıl pazarlama oluyormuş, nasıl
üreticiden tüketiciye zincirler kuruluyormuş bunları yakında
göreceksiniz. Biz yeniden, o köyleri yaşanabilir hâle getireceğiz;
yeniden, üreten Türkiye’yi eli nasırlı insanlarla, güneşin
altında çalışan insanlarla hep birlikte kuracağız.
Dinlediğiniz teşekkür ediyorum, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Gaytancıoğlu.
Sayın milletvekilleri, birleşime kırk
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.39
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 14.28
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Sema KIRCI (Balıkesir)
-----0-----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 42’nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, konuşmacılardan Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına yedinci konuşmacı Tokat Milletvekili
Sayın Kadim Durmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Durmaz, sizin süreniz on dakika.
Buyurunuz.
CHP GRUBU ADINA KADİM DURMAZ (Tokat) –
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri, ekranları
başında bizi izleyen değerli hemşehrilerim; Orman ve Su
İşleri Bakanlığı bütçesi hakkında Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Su da, orman da bütçe gibi temel bir insan
hakkıdır, korunmaması vebaldir. Bugün burada bir insan
hakkını hatırlatmak için konuşacağım. Yeşil
Yol Projesi’ne karşı direnen Havva analar, Cerattepeli Artvinliler,
ineğini satıp HES’lere dava açan Kazım amcalar, Manisa’da
zeytinine sahip çıkan Yırcalılar, Çekerek’te HES’lerle mücadele
için direnen Tokatlılar, Yozgatlılar, Bolu Gölcük Parkı için
direnenler, İstanbul Gölet Gönüllüleri, Ordulular, Kastamonu Cideliler,
Antalyalılar, Muğlalılar, Çanakkaleliler, Mersinliler,
Sinoplular, Konyalılar, Zonguldaklılar yani on beş
yıldır talan edilmeye çalışılan doğamız
için, derelerimiz için, ormanlarımız için direnen tüm doğa
savunucuları; Cumhuriyet Halk Partisi olarak sesiniz olacağız,
biz varız, konuşacağız. İçtiğimiz su için,
soluduğumuz hava için, ormanlarımız için
konuşacağız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Devlet Su İşlerinin verilerine göre, ülkemizde yer
üstü ve yer altı su potansiyeli yılda ortalama 112 milyar
metreküptür. Nüfusumuzun on beş yirmi yıl içerisinde 100 milyonu
aşacağı düşünüldüğünde, ülkemiz giderek su fakiri bir
ülke olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Susuzluk
riskini görerek su kaynaklarımızın yönetilmesi, planlı kullanılması
ve sektörel düzeyde de önlemler alınması hayati bir önem arz
etmektedir. Diğer bir ifadeyle, bütünleşik bir su ve doğal
kaynak yönetimi yaklaşımını ivedilikle uygulamak
zorundayız. Sağlıklı suya erişimin bir insan
hakkı olduğu asla aklımızdan çıkmamalıdır.
Su, yalnızca bir mühendislik meselesi değildir. Su, her yerde
borulara, depolara, pompa istasyonlarına, türbinlere hapsedilemez. Suyun
hepimizin meselesi olduğunu asla unutmayacağız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; su kaynakları kadar önemli bir diğer konu ise
ormanlarımızdır. Orman ve Su İşleri
Bakanlığı bütçe sunumunda anlatılan ve sürekli tekrarlanan
bir yanlışın altını çizmek istiyorum: Öncelikle,
Bakanlık sunumunda on beş yıllık AK PARTİ
iktidarında ne kadar ormanlık alanımızın yok olduğu
bilgisi gerçekçi değil. Sürekli orman yangınları
yaşanıyor. Ne hikmetse, bazı yanan ormanların yerine otel
ve benzeri projeler yükseliyor. Sayın Bakan 2002 yılı ile 2017
yılı orman varlığımızı karşılaştırırken
1,5 milyon hektarlık bir artıştan bahsetmektedir. Ayrıca,
çevresel duyarlılıklar ne zaman dile getirilse Hükûmet
kanadından “Şu kadar ağaç kesildi ama
karşılığında bu kadar fidan diktik.”
açıklaması gelmektedir. “Bu kadar alanı yeşillendirdik.”
gibi açıklamalar da sık sık yapılmaktadır. Bir ormanlık
alanı yok ettiğinizde başka bir yere ağaç dikerek bu
kaybı telafi edemezseniz Sayın Bakan. Orman, sadece ağaç
değildir ve bir yere ağaç dikmekle orayı da orman
yapmış olamazsınız. Ormanlar, yüz yıllar süren
ekolojik süreçlerle oluşmuş doğal bir habitattır. Ormanlar,
toprağı, onlarca çeşit ağacı, mantarı,
kuşları, memelileri, böcekleri, sürüngenleriyle doğal bir
yaşam alanıdır. Temel ekoloji bilgisinden yoksun bir
şekilde “Şu kadar ağaç kesildi, yerine bu kadar fidan dikildi.”
veya “Orman alanımız şu kadar arttı.” diye bilimsel
açıdan yanlış söylemleri kamuoyuyla paylaşmanızı
şaşkınlıkla ve büyük bir üzüntüyle
karşılıyorum.
Üçüncü köprü için binlerce ağaca
kıyıldı. Bakınız, yakın bir zamana kadar
İstanbul’un uydu görüntülerini incelediğinizde kenti çevreleyen
önemli su havzası ve orman varlığını sık sık
görebiliyordunuz. Ancak şimdilerde İstanbul’a
baktığınızda, “akciğerleri” diyebileceğimiz
ormanlık alanların tamamen betonlaştığını
göreceksiniz. İstanbul’un orman varlığı yüzde 40’lara
düşmüştür. “Şu kadar fidan diktik.” diyerek kuzey İstanbul
ormanlarını yok ettiğiniz gerçeğini
değiştiremezsiniz ve maalesef o ormanları geri getiremezsiniz.
İşin ilginç tarafı, AK PARTİ
Genel Başkanı, İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı olduğu yıllarda “Boğaza üçüncü köprü
intihardır.” diyordu. Bunu da bölgedeki doğal yaşama
bağlayıp “Orada orman var, su havzası var, İstanbul’un
akciğeridir.” diyordu. Ama iktidar koltuğuna oturduktan sonra ne
oldu? Ormanları yok etme pahasına üçüncü köprü yapıldı.
Başta İstanbul olmak üzere ülkemizdeki ormanlar, su
havzalarımız, doğal alanlarımız ranta ve
çılgın projelere feda edilmiştir. Diliyoruz, çılgın
kanaldan da vazgeçersiniz. (CHP sıralarından alkışlar)
Biz bu gerçekleri söylediğimizde hemen
kısa yoldan siyasi çıkar elde etme adına “Efendim, bunlar
kalkınmaya karşı, yatırıma karşı, yola
karşı, köprüye karşı.” diyorsunuz. Hayır, hiç kimseyi
kandıramazsınız. Biz, doğanın yararına olmayan
hiçbir yatırımın ülkemin ve halkın yararına
olmayacağını dün de söylüyorduk, bugün de söylüyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Biz “sürdürülebilir kalkınma” diyoruz, siz
“talancı kalkınma” diyorsunuz. “Ormanlarımdan bir dal kesenin
boynunu keserim.” diyen Fatih’in kemiklerini sızlatıyorsunuz. Zaten
işin acı tarafı da “İstanbul’a ihanet ettik.” demenizle
devam ediyor. Doğa korumacılar da, bizler de yıllardır
zaten aynı şeyi söylüyoruz; evet, İstanbul’a yapılan, sizin
tabirinizle, gerçek manada bir ihanettir. Sadece bugünün insanlarına da
değil, gelecek kuşaklara da yapılmış en büyük
ihanettir. Siz gerçekten İstanbul’a da, Karadeniz’e de, ormana da, zeytine
de, özgür akan derelere de, yaylalara da ihanet ediyorsunuz. Yazık
değil mi ülkemize ve gelecek nesillerimize?
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; orman ve su varlığımızın en önemli
kısmını barındıran Karadeniz’e ayrı bir bölüm
açmak istiyorum. Ormanların, yapılan yolla, Karadeniz sahiliyle,
derelerin hikâyesiyle bağlantısı koparıldı. Öngörülen
bilimsel temelden uzak, bilgiden yoksun bir şekilde sahil yolu bölgeyi
mahvetti. Artvin’de, Rize’de, Ordu’da, Trabzon’da sel felaketleri
kaçınılmaz; içimizi üzen birçok ölümlü kazaları da gördük.
Ortaya çıkan maddi yıkımlar bir yana, bu çarpık
yapılaşma insanlarımızın canına mal oldukça yüreğimiz
incinmektedir.
Yine, Karadeniz yaylalarına saplanan bir hançer
daha var, bir de öyle sempatik bir isim uyduruldu ki bilmesek
kanacağız, kod adı “Yeşil Yol”; aslı, yayların
yok edilmesinin, doğal habitatın yıkımının
yoludur. Bir de tek kişi için ihale edilen, talan edilen Cerattepe var.
Artvin halkına, doğa savunucularına rağmen Cerattepe’ye
acımadan kıydınız. Sürmene Çamburnu’nda orman köşkü
yaptınız. Sayın Erdoğan ve Katar Emiri’nin helikopterle
gezip “Burayı beğendim.” dediği yerde ne garip ki bir hafta
sonra -hikmetiilahi- Sürmene ormanları cayır cayır yandı.
Yine ne garip ki yangının nedeni de hâlâ belli değil. Sürmene
ormanlarını da feda ettiniz. Binlerce yıllık emanetimiz
olan Karadeniz’in doğasını, kültürünü on beş yirmi
yıllık sürdürülemez projeler için yok ediyorsunuz.
Anayasa’mızın 56’ncı maddesi,
vatandaşa ve devlete çevreyi ve doğayı koruma ödevini şart
koşmuştur. AK PARTİ iktidarı bu talan kültüründen vazgeçip
Anayasa’yı uygulamaya dönmelidir. Bu bütçeden orman köylüsüne daha çok
destek vermeyi, köylünün bütçesini artırmayı ana gündem olarak
belirlemeliyiz. Doğayı, ormanı, suyu koruyan yasalara acilen
ihtiyacımız var ama rant odaklı mevcut yasa
tasarılarının da acilen doğa için revize edilmesi
gerekiyor.
Sözlerime son verirken bir kez daha ısrarla
tekrar etmek istiyorum: Doğanın yararına olmayan hiçbir plan, proje,
yatırım ülkemizin yararına olmaz ve olamaz. Ve Âşık
Sümmani’nin bir dörtlüğüyle de devam ediyorum:
“Sümmani’yem ben bu derdi niderim?
Başım alır diyar diyar giderim.
Yarın mahşer günü dava ederim.
Siz mahşer yerine gelmez misiniz?” diyor. (CHP
sıralarından alkışlar)
Yine Niksar Ovamız’da
toplulaştırmalar var. Sayın Bakanım, bu
toplulaştırmalar mevcut sulama kanallarını tahrip etti.
Bunların bir an önce kapalı sistemle, sizin de planlamanız
doğrultusunda yapılmasında yarar var diyorum çünkü sit alanı
ilan edilen kıymetli bir ovadır.
Yine, Sayın Bakanım, Çekerek Vadisi’nde
-gördüğünüz gibi vadi- üç HES’le yola çıkıldı yürütmeyi
durdurma verildi, daha sonra talan edildi. Önce, bu vadide doğaya
aykırı, taban suyunu da düşüren derinleştirme
yapıldı, yanına da yollar yapıldı. Ve bir vahim tablo;
Roma’dan kalma bir kent açığa çıktı, o kentteki tarihî doku
ve kalıntıları da yok sayarak hâlâ devam edilmekte. Bakın,
kıyılan ormana, ağaçlara ve doğaya.
Ve Sayın Bakanım, sizin çok iddialı
olduğunuz ceviz ormanları var. Niksar’da, 2012-2016’da Ceviz Eylem
Planı bünyesinde yapılmış bir orman alanı var. Ben,
bunun birkaç gün önce resmini çektim, getirdim; aradan yaklaşık
olarak bir altı yıl geçmesine rağmen burada hiç ceviz
kalmamış. Bunun kontrol ve denetimini kim yapıyorsa, bu konuda
da ilgililerin ciddi uyarılması gerekir.
Dünyanın kıymetli vadilerinden Kelkit
Vadisi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Devamla) – Sayın
Başkanım, toparlayayım.
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.
KADİM DURMAZ (Devamla) – İşte,
buranın önceki hâli Sayın Bakanım, şimdi de gördüğünüz
gibi işte bu hâle getirilmiş bir vadi.
Doğa tahribatları hâlâ devam ediyor ama
diyorum ki bütün bu olumsuzluklara rağmen iyi şeyler yapabilir miyiz?
Yapabiliriz. Önce, bu ülkede, su fakiri olan bu ülkede su
bakanlığı kurulmalı ve sizin
dışınızdaki sivil toplum örgütlerini, bu ülkenin
dinamiklerini de önemseyerek, birlikte yaşadığımız bu
ülkede, doğaya, çevreye, yer altı zenginliklerine, yer üstü
zenginliklerimize, su kaynaklarımıza, ormanlarımıza sahip
çıkan anlayışla 2018 yılı bütçesinin hayırlı
ve uğurlu olmasını diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Durmaz.
Sekizinci konuşmacı Çanakkale Milletvekili
Sayın Bülent Öz.
Buyurun Sayın Öz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yedi dakika.
CHP GRUBU ADINA BÜLENT ÖZ (Çanakkale) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Cumhurbaşkanı
ilk defa doğru söylemiş. Zamanında demiş ki: “Talihsizlik,
Cumhuriyet Halk Partisinin ABD karşıtı olması.” Yani
“Cumhuriyet Halk Partisi antiemperyalisttir.” demiş.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Çok eskidi onlar.
BÜLENT ÖZ (Devamla) – Siz gömleği
değiştirdiniz ama biz hâlâ aynı kafadayız, biz
antiemperyalistiz. (CHP sıralarından alkışlar)
Siz gömleğinizi sık sık
değiştirirsiniz çünkü siz işinize geldiğinde
antiemperyalist olur, işinize geldiğinde İsrail’le gizli gizli
iş bitirir, İsrail’den tohum almaya devam edersiniz. Siz hâlâ
Gazze’ye gidemediniz ama biz Deniz Gezmiş gibi Filistin’e gidenleriz. (CHP
sıralarından alkışlar)
Cumhuriyetimizin kuruluşuyla var olan ve
dünyadaki tek örnek, Türkiye’de orman köylümüz AKP tarafından görmezden
geliniyor. Biga Camialan, Arabaalan köyü; Çan Bilaller, Cicikler,
Kızılelma, Yenice, Alancık obaları, Armutçuk köyleri;
Lapseki Taştepe, Dereköy, Alpagut köyü; Ayvacık Tuztaşı,
Baharlar, Kısacık köyü; Çanakkale merkezde Fevziçakmak, Denizgöründü
köyü; Bayramiç Gökçeiçi, Zerdalilik, Palamutoba köyleri... Merak ettiniz
değil mi bu köyleri niye saydığımı? Orman
politikalarınız yüzünden Çanakkale’de birçok orman köyümüzü
bitirdiniz, yok ettiniz, bu köylerde kırk yaşın altında
insan bırakmadınız.
Türkiye’de 17.900 orman içi ve ormana bitişik
köyde mülkiyeti devlete ait yaklaşık 20 milyon hektar orman
alanı içinde 18.688 orman köyü bulunmaktadır. Orman köylüleri arazi
varlığı açısından da en büyük bölümde. Orman
Bakanlığınızın ve Hükûmetinizin politikaları
nedeniyle orman köylüleri iş edinmek için şehirlere göç ediyor çünkü
orman köylüleri devlet yatırımı alamıyor, destekleme
görmüyor.
Siz ormanlarımızı dikili ağaç
kesimini, şirketlere verirsiniz; biz “Ormanlarımızdan köylümüz
yararlansın.” diyenleriz. Orman köylüsünü ormanda istihdam etmek hem
devletimizi kâra sokacak hem de orman köylümüze geçim kaynağı olacak.
Anayasa’mızda açıkça “Ormanların imkânlarından orman
köylüsü yararlansın.” derken siz tüccarlara bıraktınız. Bu
hatadan geri dönüp geçmişte olduğu gibi ormanlarımızdaki
hakları gerçek sahiplerine, orman köylüsüne bırakmalıyız.
Dikili ağaç uygulaması yapılması gerekliyse bu işlem
orman köy kooperatifleri aracılığıyla yapılıp
orman köylümüze ciddi bir imkân sağlanmalıdır. Çünkü ülkemizdeki
7,5 milyon orman köylümüz korunmadan ormanlarımız korunamaz. 2018
yılı için vahidi fiyatı oluşturacak olan kriterlerin
uygulanmasında, yıl içinde yapılacak akaryakıt fiyat
artışının mutlaka yansıtılması gerekir.
Evet, biz mazotu orman köylümüze, kooperatiflerimize
ve çiftçimize 1,5 liradan vermek isteyenleriz. Üç kuruş vergi borcu için
tepesine bindiğiniz esnafın derdini dert edinen biz, “Hangi adaya
paraları kaçırsam?” deyip dertlenen siz. (CHP sıralarından
alkışlar) Halkın kıdem tazminatına, emekliliğine,
evindeki altınına bile göz koyan siz, hakça eşit bir düzen
vadeden biz. Bu anlamda, aynı gemide değiliz. Çünkü biz Soma’da ekmek
parası için ölenleriz; Ermenek’te emeğiyle, alın teriyle
yaşayıp ölüme mahkûm edilen madencileriz; atanamadığı
için bunalıma girip kendini asan, cebinden 6 lira çıkan İbrahim
Öğretmeniz. (CHP sıralarından alkışlar) Bir avuç
toprak ve emeğinden başka satacak bir şeyi olmayan Çanakkaleli çiftçiyiz,
hırsızları Türk Bayrağı önünde aklamaya
çalışanlar ise sizsiniz. O yüzden hiç kusura bakmayın, biz
Erdoğan’ın dediği gibi antiemperyalistiz.
Sayın Bakan, bir orman köylüsüne gidelim,
kendisine soralım, “Türkiye’de yüzde 11 büyüme var.” diyelim, onu bir
dinleyelim; bakalım, hâlinden memnun olacak mı. Biz, 7,5 milyon orman
köylümüzün yanındayız. “Gayrisafi millî hasılanın yüzde 1’i
çiftçiye verilmeli.” diye yasa çıkartan siz, sonra çiftçinin 102
milyarını vermeyen yine siz. Orman köylümüzün ve çiftçimizin
kullandığı gübreden, mazottan vergiyi kaldırmak isteyen
biz, bu devlete vergi vermemek için yurt dışında şirketler
kuran siz. (CHP sıralarından alkışlar) Evet, biz
“Emeklimize çift maaş verilsin.” diyen ve emeklimizden tek kuruş
kesinti yapmak istemeyenleriz. Siz değil misiniz emeklimizin
maaşından ilaç, muayene parasını kestiren,
tahsilatını da eczacılara yaptıran? Siz, Çanakkale
Yenice’de çiftçimiz için 500 milyar lira harcayarak gölet yapan, sonra bu
göletin su kaynağını termik santrale peşkeş çekmek
isteyenlersiniz. Biz, 2/B arazilerini bedelsiz köylüye vermek isteyenleriz, siz
ise Çanakkale’de 9 milyon metrekare 2/B arazisini bedelle verenlersiniz. Siz
“rotasyon” adı altında orman çalışanlarını
kendinizden saymadığınız için emekliliğe zorlayanlarsınız.
Kadro bekleyen 10 bine yakın orman mühendisinden sadece 9 kişiye
kadro verdiniz bu insanlarla dalga geçer gibi. Siz, tatlı su
kurnazlığı yapıp orman işçilerini kadroya almamak için
beş ay yirmi dokuz gün çalıştıranlarsınız. Biz
ise Çanakkale’nin Çan ilçesindeki kömür işletmesinde ve yine Çan’daki 18
Mart Termik Santrali’nde 600 civarında işçimizin kadroya
alınması için mücadele edenleriz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Çanakkale Orman Bölge Müdürünü görevden
alamadığınız için Çanakkale Orman Bölge Müdürlüğünü
kapatan sizsiniz. Sonra seçimlere gelince Orman Bölge Müdürlüğünü açarak
işgüzarlık yapan yine sizsiniz. Sizin on beş yıllık
orman politikalarınız… Diktiğiniz 2,5 milyar fidan ve döne döne
bunu anlatıyorsunuz ama sonra bu fidanlar ne oldu, büyüdü mü, yetişti
mi, takip etmiyorsunuz.
Bu toprağın evladı olan Yaşar
Kemal’in dediği gibi, toprağı, doğayı öldürmek kolay,
yaşatmak zordur. Siz doğayı öldüren, biz ise mücadele edenleriz.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Öz.
Dokuzuncu sırada Isparta Milletvekili
Sayın İrfan Bakır.
Sayın Bakır, süreniz yedi dakika.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA İRFAN BAKIR (Isparta) –
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
her köşesinin ayrı varlığı, her köşesinin
ayrı âdeti, kültürü, medeniyetin beşiği, cennet bahçesi
Anadolu’yla suyu barıştıran, çatlamış toprak ile mavi
gök arasında sıkışan insanı suya kavuşturan,
benim de yıllarca emek verdiğim Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü bütçesi üzerinde söz aldım. Ekranları
başında bizleri izleyen kıymetli
vatandaşlarımızı ve Gazi Meclisi saygılarımla
selamlıyorum.
Tabii ki Devlet Su İşleri
denildiğinde değinmeden geçmek istemediğim eski Genel Müdürümüz,
Türkiye Cumhuriyeti 9’uncu Cumhurbaşkanı, ülkesinin her
karış toprağında emeği olan ve suya olan
sevdasıyla “Suyun peşini hiç bırakmadım.” diyen merhum
Süleyman Demirel’e, ebediyete geçmiş tüm DSİ personeline Allah’tan
rahmet diliyor, kendilerini minnetle, şükranla anıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Ülkemizin ekonomisini doğrudan etkileyen,
ülkenin refahını, gelişmişlik düzeyini belirleyen
DSİ’nin çalışma kabiliyeti ve projeleridir. Geçmişten
bugüne ülkemize ve ekonomisine baktığımızda, tarımın
istihdama katkısının yüzde 40’lardan yüzde 20’lere
düştüğünü görüyoruz. Nedeni ise çiftçilerimize, üreticilerimize
desteğin etkin bir şekilde yapılamaması ve köyden kente
göçün önlenememesinin yanında, su politikasının tarım için
daha verimli hâle getirilememesi ve istikrarlı bir politika
uygulanamamasıdır. Çiftçi tarlasına küskün, desteklere
rağmen çiftçi umudunu yitirmiş, üretim hırsından
uzaklaşmış; bunun için destekler ürün kalitesini ve
miktarına bağlı olarak verilmeli.
Hep söylediğim gibi, sulama konusu hayati bir
konu ve vatandaşın yaşamı, işi, aşı,
ekmeğiyle ilgili. Sulama sistemlerine yapılacak yatırımlar
vatandaşın da birliklerin de gücünün çok üzerinde. Şu an
kullanılan otuz, kırk yıllık şebekelerden yeterli
verim alınamamakta. Unutmayalım, gübresiz, ilaçsız ekolojik
tarım yapılabilir ama susuz yapamazsınız. Bir an önce
modern sulama sistemlerine geçilmelidir.
Bunun yanında, hızlı ve çarpık
kentleşme, su havzalarının imar planına açılması,
bilinçsiz gübreleme ve ilaçlama, yanlış su politikaları yer
altı ve yer üstü sularının kalitesini tehdit ediyor, su
kaynakları kirleniyor. Köylerde, şehirlerde
vatandaşlarımız şebeke sularını içemez oldu.
Bunun için arıtma tesisi projeleri bir an önce hayata geçirilmeli.
"Kâh susar, kâh çırpınır, kâh
ürperir, kâh çağlar / Su, eşyayı kemiren küfe ve pasa
ağlar.” (CHP sıralarından alkışlar) İşte,
bizlere hayat veren suyu ağlatmamak için yanlış su
politikalarından vazgeçmeliyiz.
Değerli milletvekilleri, sulama birlikleri ve
kooperatiflerinin, yer altı sulamalarının ve DSİ
personelinin sorunlarına da değinmek istiyorum. Öncelikle,
birliklerin enerji dağıtım şirketlerine olan
borçlarının ödenmesi hususunda bir çözüm üretilmeli ve kurumsal
yapıları güçlendirilmeli, ihaleler şeffaf ve hesap verilebilir
olmalı. Kayırmacılık ve ayırmacılık
yapılmaksızın, parti, oy ayrımı gözetmeksizin
devredilen tüm sulama tesislerinde, yenileme projesi yatırım
bedelinin tamamının DSİ tarafından karşılanarak
inşaatların tamamlanması gerekir. Nasıl olsa kesin hesap
neticesi belirlenen bedel, 6200 sayılı Kanun’un 24’üncü maddesi
gereğince geri alınacaktır.
Kuraklık alarmı verilmeli.
Yağışlarla dolmayan gölet, baraj sahalarının, ihtiyaç
hâlinde sondaj kuyularıyla destekleme çalışmalarına
başlanmalı.
Enerji giderleri için kamu yararı gözetilerek
bütçeden ödenek ayrılmalı ya da sübvanse edilmeli. Muhtarlıklar,
sulama birlikleri ve kooperatifler su yönetim planlamasının her
aşamasında yer almalı. Hızlı devir ve yerinden yönetim
yapılmalı. Sulamaların rehabilite edilmesiyle ilgili
çıkarmış olduğunuz yönergelerde ihtiyaca yönelik
değişiklikler yapılmalı. Birliklerin, kooperatiflerin
tarımı destekleme kapsamında kullandıkları enerjide
birim fiyat düşürülmeli. Tükettikleri enerjiyi kendilerinin üretebilmesi
için yani rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir enerji sistemleri devlet
tarafından yapılmalı.
Yer altı suyu sulamalarında, herkesin adil
su kullanımı için belgesiz kaçak kuyuları kontrollü su
kullanım amacıyla belgelendirilmeli. Açılan sondaj
kuyuları, pompa ve enerji tesisleri DSİ tarafından, sulama
şebekeleri ise il özel idarelerince yapılmakta, kuyular
açıldıktan sonra beş veya on yılda ancak işletmeye
alınabilmekte. Sulama şebekelerinin de DSİ tarafından yüzde
50 hibeyle yapılması fayda sağlayacaktır. Büyükşehir
belediyelerine verilen yer altı suyu sulama şebekeleri yapım
işleri DSİ tarafından yapılmalı.
DSİ personelinin özlük hakları bir an önce
iyileştirilmeli ve göstergeleri arasındaki dengesizlik ortadan
kaldırılmalı, görevde yükselme sınavları
açılmalı. Tüm taşeron personelin -iş ayrımı-
sınav yapılmaksızın bütün kurumlardaki kadro bekleyen
çalışanlarla birlikte kadroya alınması gerekli. Bunu
yaparken de geçiş süreci, yapılacak hukuksuzluk ve keyfî
uygulamalarla sekteye uğratılmamalı, yeni mağduriyetler
yaratılmamalı.
Tüm projeler çevreye ve doğaya duyarlı
olarak tarımsal sulama, içme, kullanma suyu temini,
balıkçılık ve doğal hayatı koruma bilinciyle
yapılmalı.
Ülkemizde öncelikle de batıdaki HES'ler pompaj
depolamalı HES'lere dönüştürülmeli, yeni yapılacak
olanların da pompaj depolamalı olarak rüzgâr ve güneş enerjisi
santralleriyle birlikte planlanması önem arz etmektedir.
Sayın Bakan, size bir projeden bahsetmek
istiyorum. Yalvaç, Aşağıtırtar, Karagöl, HES ve Sulama
Projesi’yle Eğirdir Gölü’nden Karagöl depolamasına 10 milyon
metreküpe kadar su depolanarak yazın Hoyran Ovası dâhil 5 bin hektar
alan sulu tarıma kavuşacak, rüzgâr ve güneş santralleri
kullanılarak, gece ve gündüz basılan suyla düşü
kullanılarak elektrik üretilecek, Karagöl’de yaban hayatı
gerçekleşerek Türkiye'de ve dünyada yapılan ilk proje olabilecektir.
Mavi semalar ülkesi olan Türkiye’de DSİ’ye
büyük sorumluluklar düşmekte. Bunların temelinde de her damla
yağmuru halkın hizmetine sunarak
vatandaşlarımızın ve toprağın
bağrındaki yangını söndürmek olmalıdır. Artık
halka karşı şirketleri desteklemekten vazgeçip, suyu yeniden bir
insan hakkı olarak tanımlayacak politikalara geri dönülmeli.
Ben bu düşüncelerce 2018 yılı merkezî
yönetim bütçesinin ülkemize hayırlı olmasını diliyor,
Cumhuriyet Halk Partisinin geçmişte olduğu gibi, bugün ve yarın
da vatandaşlarımızın hayatını
kolaylaştıran çözümler üreten, bu çözümleri üretirken de önce ülke
menfaatlerinin gözetildiği çalışmaları yapan, destekleyen
bir konumda olduğunu belirtmek istiyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Bakır.
Onuncu konuşmacı, Kırklareli
Milletvekili Sayın Türabi Kayan.
Buyurun Sayın Kayan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz yedi dakika.
CHP GRUBU ADINA TÜRABİ KAYAN (Kırklareli)
– Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 2018 yılı
Orman ve Su İşleri Bakanlığı Meteoroloji Genel
Müdürlüğü bütçesi üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Değerli arkadaşlar, meteoroloji,
atmosferde oluşan hava olaylarının oluşumunu,
gelişimini ve de değişimini nedenleriyle inceleyen ve bu hava
olaylarının canlılar ve dünya açısından
doğuracağı sonuçları araştıran bir bilim
dalıdır. Tarımla ve ormanla ilgili bölümü yağmur, kar, don,
akarsular ve yer altı sularıyla ilgilidir.
Değerli arkadaşlar, yeni bir bilim
dalıdır ve üzerinde çok ciddi çalışılması gereken
bir bilim dalıdır ama maalesef, ülkemizde, Hükûmet bilimle değil
de zulümle uğraştığından dolayı bu ülkede
bilimsel bir çalışma maalesef yapılamamaktadır. (CHP
sıralarından alkışlar)
Özellikle bu konuda sizlere şunu söylemek istiyorum:
Tarımda bilimsel hiçbir çalışma
yapılmadığından dolayı, hiçbir uğraş
alanı bilimsel bir açıdan bakılarak ele
alınmadığından dolayı Türkiye’de tarım bitmiştir.
Türkiye’de akarsuların bugün ülkemizde sağlıklı bir
şekilde kullanılmadığını hepimiz görmekteyiz.
Barajlar yapılmıştır kırk yıl önce, elli yıl
önce, otuz yıl önce. Barajlardan akan sular açık kanallar
vasıtasıyla gelmektedir ovalara. Akarsuların getirdikleri
suların bu açık kanallar sayesinde yüzde 10’u ancak işe
yaramaktadır, 10 katı harcanmaktadır boşu boşuna
değerli arkadaşlar. Çünkü bu açık kanallarda suyun büyük bir
kısmı zayi olmakta, büyük bir kısmı da maalesef
sıcaklıktan dolayı buharlaşmaktadır ve ayrıca, bu
kanallardan alınan suyun bitkiye verilmesi için motopomplar
kullanılmakta ve bu da fuzuli yere enerji sarfiyatını
doğurmaktadır.
Sayın Bakan, onun için özellikle şunu
söylemek isterim ki kendi bölgemde, Kırklareli bölgesinde 2 tane büyük
baraj var; Kayalı Barajı ve Kırklareli Barajı. Bugün
açık kanal sistemiyle… Bakanlar kendi aralarında
konuştuklarından dolayı bizimle ilgilenmiyorlar değerli
arkadaşlar, kendilerine bu konuda da bir bilgi vermek istiyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
Değerli Bakanlar, özellikle bu barajlardaki
suların tamamı açık kanallar vasıtasıyla gitmektedir.
Bunların ömrü dolmuştur, miadını
tamamlamıştır; burada yapılması gereken, kapalı
sistem devresiyle suyu havzalara kadar ulaştırmaktır. Bunlar
vasıtasıyla giden suda bir gram dahi zayiat olmaz ve -özellikle de bu
bahsettiğim barajlar yüksek yerlerde olduğundan dolayı- hiçbir
enerji harcanmadan suyun bitkilere verilmesi, bu bitkilerden en
sağlıklı şekilde verim alınmasını
doğuracaktır.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde özellikle
tahılların tohumları yurt dışından ithal edilerek
veyahut da yabancı firmalar ülkemize gelip de bu konularda
çalışma yaparak tahıl tohumu üretmektedirler. Özellikle
şunu söylemek istiyorum: Tahıllarda hibrit tohum
geliştiriyorlar. Hibrit tohum sadece bizim gibi az gelişmiş
ülkelerde üretilmektedir, satılmaktadır. Çünkü bir tohumun ömrü üç veya
dört yıldır veya azami beş yıldır. Bu zaman
zarfında, her yıl yeni tohumlar aldığınız zaman
bu tohumun ülkemize maliyetini Sayın Bakan, az çok herhâlde benim kadar
bilirsiniz.
Ayçiçeği tohumu… Türkiye’de ayçiçeğinin en
çok ekildiği bölge Trakya bölgesidir değerli arkadaşlar.
Ayçiçeğinin tohumu, mısırın tohumu olduğu gibi hibrit
tohumdur. Hibrit tohum bir defa kullanılır, ikinci bir defa
kullanılma şansı yoktur. Onun için “hibrit tohum” dediğimiz
tohumdan döllenme sağlanır, tekrar tohum alınır
değerli arkadaşlar ama sadece bir yıl ürün verecek şekilde
bu tohum geliştirilir. Şimdi, değerli arkadaşlar,
ayçiçeğinin kilosu 2 bin lira ama tohumunun 10 kilosu 1.000 lira. Bu ne
demektir? Değerli arkadaşlar, siz şey yapın. Sayın
Bakan, her yıl tohumcular tarafından soyuluyoruz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Tohumu da
İsrail’den mi alıyorsunuz?
TÜRABİ KAYAN (Devamla) – Değerli
arkadaşlar, bunun gibi, özellikle hayvancılıktaki olaylardan
size kısaca bahsetmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, benim bölgemde
yüzlerce hayvan çiftliği var. Yüzlerce hayvan çiftliğinin her biri
bin başlık, 2 bin başlık hayvan çiftlikleri. “Bunların
üretimi ne kadar?” diye sorarsanız, yüzde 10; yüzde 90’ı kilit
vurmuş vaziyette arkadaşlar. “Niye?” derseniz çünkü bu teşvik
kredilerini verenler işten
anlayan insanlar değil, başkalarına bu kredilerden de pay
ayıran insanlara verilmektedir. (CHP sıralarından
alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Çoğunlukla
yandaşlara.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) – Bunların
asıl verilmesi gerekenler çiftçilerdir, köylülerdir ama bunlara vermezler.
Niye, biliyor musunuz? Çünkü köylüden pay alamazlar…
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Yandaştan oy
alırlar.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) – …çünkü hayvan
üreticisi gerçek çiftçiden pay alamazlar, bunu isteyemezler de, yüzleri tutmaz
ama bu bahsettiğim binlerce hayvan üreticisi çiftliklere bu kredileri
veren şahıslar bunlardan kendilerine para ayırırlar. (CHP
sıralarından alkışlar)
HASAN BASRİ KURT (Samsun) – Geç bunları
geç! Sen de biliyorsun nasıl olduğunu.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) – Sayın Bakan, yeni
geldiniz, özellikle size bu konularda bilgi vermek istiyorum.
Bakanlığınızda çalışan bürokratları ve
etrafındaki tüylenmiş yandaşları biraz
araştırırsanız bu işin nereye
vardığını, Türkiye’de niçin et ithalatının hiç
bitmediğini, niçin bu ülkede tohum ithalatının hiç
bitmediğini göreceksiniz. Eğer bu ülkede çiftçiliği rayına
oturtmak istiyorsanız, dışarıdan bir gram tahıl ithal
etmek değil de dışarıya binlerce ton tahıl satmak
istiyorsanız, dışarıdan hayvan ithal etmek değil de
dışarıya hayvan ihraç etmek istiyorsanız buna bir düzen
getirmeniz gerekir. Bu düzeni getirmeniz için de özellikle şunu
söylüyorum, çiftçiye, hayvan üreticisine muhakkak destek vermeniz gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TÜRABİ KAYAN (Devamla) – Ormancılık
konusunda: Sayın Bakan, Sayın Orman Bakanı, biliyorsunuz,
Trakya’da dünyanın en güzel ormanları vardır, kayın
ormanı, meşe ormanı ve gürgen ormanı.
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.
TÜRABİ KAYAN (Devamla) – Teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlar, Trakya’da
ormanları tıraşlama sistemini bitirmişlerdir ama yerine
hiçbir şey koymamışlardır. Hiçbir şey
konulmadığından dolayı da Trakya’da orman köylerinde 1.800
nüfuslu orman köylüsünün bugün kala kala sadece 80 nüfusu
kalmıştır. Sayın Bakan, bu bizim köylümüze bir ihanettir.
Değerli arkadaşlar, her birisi şehre
gelip burada köle gibi çalışmaktadırlar. Hâlbuki köylünün, orman
köylüsünün önceki gelirleri hepimizi şaşkına çevirecek
vaziyetteydi, hem ormana bakıyorlardı hem oradan da para
kazanıyorlardı. Şimdi, değerli arkadaşlar, köylümüzü
şehre götürüp de orada ırgat yapacağımıza kendi
köyünde yaşatalım.
Değerli Bakanlarım, Sayın Tarım
Bakanım; ben Trakyalıyım, Kırklareliliyim, altı yüz
elli yıllık Osmanlı’nın son zamanlarında Trakya’daki
bütün köyler çiftlik idi arkadaşlar ama bu çiftliklerin her birisi
yabancılara kiralanıyordu çünkü…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TÜRABİ KAYAN (Devamla) - …Türk çiftçisi
tarım yapmaktan artık bıktırılmıştı ve
tarım yapamaz hâle gelmişti, üretemez hâle gelmişti. Orta
Asya’dan gelip bu bölgelere buğday ekimini öğreten, mısır
ekimini öğreten, darıyı öğreten -darı sözcüğünden
tarlanın türetilmesini sağlayan- bu köylüleri darıdan da
vazgeçirttiniz, tarladan da vazgeçirttiniz, köyünden de vazgeçirttiniz diyorum.
Size helal olsun, çok başarılısınız! (CHP
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Kayan.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına on birinci
ve son konuşmacı Edirne Milletvekili Sayın Erdin Bircan.
Buyurunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz yedi dakika.
CHP GRUBU ADINA ERDİN BİRCAN (Edirne) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın
başında sizleri ve ekranları başında bizleri izleyen
halkımızı saygıyla selamlıyorum.
İki yıl önce bu kürsüden yaptığım
konuşmada Ergene Nehri’nde yaşanan kirliliği anlatmış
ve “Ergene’de su çürüdü.” demiştim. Şimdi, Man Adası
belgelerine, eski millî kahramanınız, şimdi ise casus ilan
ettiğiniz İranlı rüşvetçinin itiraflarına bakarsak
suyun çürümesi normalmiş çünkü iktidarınızda tuz koktu, ahlak
çöktü ve iktidarınız çürüdü. (CHP sıralarından
alkışlar) Bugün hain ilan ettiğiniz İranlıdan
rüşvet alanları kim akladı? Tabii ki AKP. Üstelik arkasına ay
yıldızlı bayrağımızı koyup televizyon
ekranlarına kahraman olarak çıkardınız. Bu ülke için
canlarını veren aziz şehitlerimizden hiç mi
utanmadınız? Çanakkale, Kurtuluş Savaşı şehitleri
ayağa kalksa yüzlerine nasıl bakacaksınız? “Biz bu
rüşvetçiyi millî kahraman yapmıştık.” mı diyeceksiniz,
yoksa yine “Kandırıldık.” yalanına mı sığınacaksınız?
Cari açığı hayali ihracatla azaltan
ilk iktidar siz oldunuz. (CHP sıralarından alkışlar) Sizin
yüzünüzden kesilecek cezayı halkımız ödeyecek ama. Buradan
soruyorum: Hâlâ hırsızları korumaya devam edecek misiniz? Kimin
neyin önüne yattığını biliyor musunuz?
Biz bu kürsüden “Ergene zehir akmasın.” “Saros
kirletilmesin.” “Birinci derece doğal sit alanlarında, ormanlarda
taş ocakları açılmasın.” “Trakya toprakları
tarımsal sit alanı olsun, parsel parsel birilerine
satılmasın.” derken siz elinizden gelse ülkeyi Man Adası’na
havale edeceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Yolunuz yol
değil arkadaşlar. Bu yollardan hakikaten vazgeçin.
Çok şey mi istiyoruz? Bizim taleplerimize kulak
tıkıyorsunuz. Bizim halkımız için istediklerimizden neden
rahatsız oluyorsunuz? Biz ne mi istiyoruz? Ergene zehir akmasın, bir
an önce gerçekten temizlensin ve eskiden olduğu gibi geçtiği
topraklara da hayat versin istiyoruz.
HASAN BASRİ KURT (Samsun) – Hangi belediyeler
veriyor o zehirleri oraya; AK PARTİ’li belediyeler mi, CHP’li belediyeler
mi?
ERDİN BİRCAN (Devamla) – 4 kere
açtığınız ama sulama kanallarının
yapılmaması nedeniyle en az dört yıl daha çiftçimizin
kullanamayacağı Çakmak Barajı’nın sulama sistemlerinin bir an
önce tamamlanmasını istiyoruz. Keşan-Enez yolu
yapılsın diyoruz. Yine ödenek yok. 60 kilometrelik yol
ayıplı yoldur. Burada yapılan kazalardan AKP sorumludur.
Sayın Bakanım, sizin kırk yıl
önce doktorluk yaptığınız o Enez hâlâ aynı yol.
Sayın Bakanım da gidip geliyor, o yolu biliyorlar, kağnı
yolundan yapılma bir yoldur.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sizden daha çok biz gidip geliyoruz.
ERDİN BİRCAN (Devamla) – Biliyorum,
biliyorum, onun için Allah sizi korusun. Yani, 2 araba bir arada geçemiyor.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – Amin, çok teşekkür ederiz, sağ olun.
ERDİN BİRCAN (Devamla) –
Edirne-İstanbul hızlı treni vardı hani bir tane, ne oldu?
Vekiller “2016 Ocağında burası yatırım programına
alındı.” dedi, o dönemin Ulaştırma Bakanı Sayın Binali
Yıldırım 2016’da “Tren yapımına bu sene
başlanacak.” dedi. Şimdi 2017, 2018’e giriyoruz, şu andaki
Ulaştırma Bakanım da “2023” diyor ama bir tek çivi
çakılmadı.
Biz, bereketli Trakya topraklarının
tarımsal sit alanı olmasını istiyoruz. Siz, Silivri’de
birinci derecede tarım arazisine KİPTAŞ eliyle 12 kat konut
yapmak istiyorsunuz ve sonra da “8 kat yapacağız.” diye çaresizce
savunma yapıyorsunuz. Buralar tarihî surlar içerisindedir, buralar
tarım alanlarıdır. KİPTAŞ satın alıyor,
yirmi iki gün sonra da, hemen arkasından 12 kat imar
çıkarıyorlar.
Bir taraftan bunları yaparken yine
tarımsal alanlar için kamu spotu yayınlıyorsunuz. Sürekli
Osmanlı’yı örnek gösteriyorsunuz ya Osmanlı’nın imar
anlayışını da düstur alın arkadaşlar: Komşunun
güneşini kapatma, rüzgârını kesme. Siz İstanbul’u yok
ettiniz, Türkiye’yi yok ediyorsunuz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Doğayı katlettiğiniz gibi, adaleti de
katlettiniz. Berat Albayrak bu kürsüden “Evet, cemaat okulunda okudum.” dedi
mi? Dedi. Hâlâ Bakanlık yapmaya devam ediyor mu? Ediyor. Ama, bu arada,
peki, Sözcü gazetesinin sahibi Burak Akbay’ı doğru
olmadığı hâlde cemaat okulunda okuduğu iddiasıyla
FETÖ’cü ilan ettiniz mi? Ettiniz.
Filistin’in sözde, İsrail’in özde destekçisi
oldunuz. Soruyorum size: Madem Filistin’in yanındasınız, Kürecik
Radar Üssü’yle neden hâlâ İsrail’i koruyorsunuz? Kürecik Radar Üssü’nü
kapatacak mısınız? Bunun cevabını istiyoruz.
VELİ AĞBABA (Malatya)- Yok, kapatamazlar.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) – Nerede,
nerede!
ERDİN BİRCAN (Devamla) – Kürecik Radar
Üssü’yle İsrail’i korumaya hâlâ devam edecek misiniz? Çıkıp
dışarılarda mangalda kül bırakmıyorsunuz…
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Onlarda o yürek
nerede!
ERDİN BİRCAN (Devamla) – …ama radar üssünü
kapatamıyorsunuz, İsrail’i koruyorsunuz sizler. (CHP
sıralarından alkışlar)
VELİ AĞBABA (Malatya) – İsrail
radarı, İsrail kalkanı, İsrail!
ERDİN BİRCAN (Devamla) – Denizler, 68
kuşağı devrimcileri Filistin için savaşırken siz
Amerikancı değil miydiniz? (CHP sıralarından “Evet” sesleri,
alkışlar)
HASAN BASRİ KURT (Samsun) – Hayır…
Hayır…
ERDİN BİRCAN (Devamla) – Mavi Marmara
gemisiyle insanlarımızı göz göre göre ölüme gönderdiniz, sonra
da “Bana mı sordunuz?” diyorsunuz.
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana) –
6’ncı Filo, 6’ncı Filo!
HASAN BASRİ KURT (Samsun) – Ne olmuş
6’ncı Filo’ya, nerede 6’ncı Filo?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – 6’ncı Filo’ya
karşı… Siz 6’ncı Filo’nun yanından gidenlerdensiniz,
yanında olanlardansınız.
ERDİN BİRCAN (Devamla) – AKP bir
şeyin adını ne kadar anıyorsa o şeyin altını
da o kadar oyuyordur. Partinize
adını veren adaletten ülkede eser kalmadı arkadaşlar.
Ergene’de, Saros’ta, Artvin’de, Kazdağları’nda talan etmediğiniz
yer kalmadı. Benim çocukluğumda ormancılar köylülerden
ormanları korurdu, şimdi köylüler ormancılardan ormanları
koruyor arkadaşlar.
Trakya’nın kalbine hançer gibi saplanacak
termik santraller yapılmasın istiyoruz. Çiftçimiz emeğinin
karşılığını alsın, topraklarını
satmak zorunda kalmasın, insanımız doğduğu yerde
doysun istiyoruz. Türkiye'nin her yerinde dereleri kurutarak HES’ler
yapıyorsunuz. Ölçüsüz, plansız, sadece kâr amacıyla ve rant
amacıyla hareket ediyorsunuz.
SAİT YÜCE (Isparta) – Kullanmayın o zaman
yolları, hiçbir yeri kullanmayın.
ERDİN BİRCAN (Devamla) – Ey AKP, o dereler
boşa akmıyor, etrafına hayat veriyor. Eğer boş olan,
boşu boşuna olan varsa o sizsiniz. Dünya “su” derken siz suyu
hoyratça kullandınız ve hâlâ kullanıyorsunuz. AKP olarak nereye
el atsanız çürüyor, ölüyor.
SAİT YÜCE (Isparta) – Amma yaptın, bu
kadar kötü bir tablo mu var yani.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.
ERDİN BİRCAN (Devamla) –
Yalanlarınızla, rüşvetlerinizle, para kutularınızla,
sömürdüğünüz dinî duygularla gidin, gidişiniz ülkemizin
kurtuluşu olacaktır.
Önceki Tarım Bakanı, Trakya’nın
tarımsal sit alanı olması için çalışma
başlatmıştı; siz göreve gelir gelmez ben ilk bu projeyi
sordum, bana cevap verdiğinizde sadece korunan havzaları söylediniz.
Sanayi Bakanı da burada, evet. Merak ediyorum
Sayın Bakan, KOSGEB’le ilgili benim çevremde bir tek kişi
yararlanmadı, benim tanıdığım hiç kimse
yararlanmadı. Bunları kimlere veriyorsunuz, hangi
yandaşlarınıza veriyorsunuz; onun cevabını istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Bircan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Turan…
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan,
bütçe mehabetine aykırı davranmak istemiyorum, o yüzden kürsüyü talep
etmeyeceğim ancak birkaç hususu belirtmek istiyorum.
BAŞKAN – Teşekkürler.
Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Gerçekten, hani “Neresini
doğrultsam?” demişler ya, o tarz bir konuşma oldu, baştan
aşağı yalanlarla, hezeyanlarla dolu bir konuşma.
ENGİN ALTAY (İstanbul) – Yalan!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Özellikle,
rüşvetçileri akladığımız iddiasını toptan
reddediyoruz. Bununla ilgili tüm süreci…
ENGİN ALTAY (İstanbul) – Aaa…
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Aaa…
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Bir daha söyle de zapta
geçsin!
ERDİN BİRCAN (Edirne) – 4 bakan…
BAŞKAN – Bir saniye Sayın Bircan,
tamamlasın. Lütfen…
Sayın Turan, devam edin.
Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Nasıl bir üslup? Bu
üslup yakışıyor mu bir hanımefendiye Sayın
Başkan?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “Aaa” denir yani.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – “Aaa” dedik yani ne
var bunda?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Ne dediniz?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – “Aaa” dedim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – “Aaa” dedi yani
şaşırma!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) –
Yakışıyorsa bravo!
BAŞKAN – Sayın Turan, siz devam edin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Hanımefendiye çok
yakışıyorsa, bir daha söylesin Sayın Başkan.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Rüşvetçileri
aklamak size ne kadar yakışıyorsa buna tepki göstermek bize o
kadar yakışıyor. 17-25 Aralığı ne çabuk
unuttunuz!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan,
bununla ilgili iddia, tamamen yargıda olan bir süreçtir. Bununla ilgili,
mahkemeler karar vermiştir. Ben savcı değilim, yargıç
değilim; bu bir.
İkincisi: Sayın hatibin İsrail’le
ilgili iddia ettiği, sayın hatibin İsrail’i koruyoruz
iddiası da tamamen yersizdir. Bahsettiği radar, NATO’nun
radarıdır. Türkiye NATO’nun üyesidir. İstesek de istemesek de
şu anki tablo budur ancak İsrail’le ilgili ilk anlaşmayı
yapan, ilk tanıyanın da CHP iktidarı olduğunu ifade etmek
isterim.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Turan.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) –
Dışişlerinin sitesinde ne yazıyor İsrail’in
başkenti; ona bir cevap verin.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri…
ERDİN BİRCAN (Edirne) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bircan.
ERDİN BİRCAN (Edirne) – Yalan söylüyor, 4
bakanı burada aklamadılar mı? Yargı neresindeydi bunun,
yargı mı vardı burada? Hâlâ şu anda “50 milyon rüşvet
alıp verdim.” diyen bir bakan var orada. Böyle bir şey olur mu! (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Bircan, bakın,
Sayın Turan size sataşmadan kalkıp kürsüden cevap vermedi,
sadece kayıtlara geçsin diye yerinden konuştu. O yüzden sizin de
mikrofonunuzu açayım, yerinizden söz vereyim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Ayrıca, Sayın
Başkan, bir husus daha var.
BAŞKAN – Belki bir açıklık getirmek
isteyecektir.
Buyurun Sayın Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan,
bir de Türkiye’de cemaat okullarında okuyanların hapse
atıldığını vesaire ifade ettiler. Asla böyle bir
şey yok. Türkiye’de yasal zeminlerde açılan okullarda okuyanlara
karşın bir dava söz konusu değildir ancak -o okulda okuyan veya
okumayan- FETÖ’ye yataklık yapan kim varsa makamına, mevkisine,
görevine bakılmaksızın da davalar açılmıştır.
Söz konusu kişinin de davası bir okulda okuduğundan dolayı
değil, o gazetenin FETÖ’nün finansıyla kurulduğu,
yönetildiğiyle ilgili bir iddiadır.
BAŞKAN – Peki.
Sayın Bircan, size yerinizden bir dakika söz
vereceğim.
Buyurun…
ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Sayın Altay…
ENGİN ALTAY (İstanbul) – Tabii, yani bu
takdirinize itiraz etmeyeceğim ama bir yol olmasın, uygulama
olmasın diye şunu belirtmemiz lazım: Mecliste kürsüden ya da
yerinden hatip kalkıp bir sataşma yapmışsa 69’a göre
sataşmaya kürsüden cevap vermek bir usuldür, bu bozulmasın. Bunun
bozulmaması kaydıyla Sayın Bircan yerinden… Sizin de sözünüz
yerde kalmasın.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sataşmadım
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederim Sayın
Altay.
Sayın Kerestecioğlu, sonra sizi
dinleyeceğim. Sayın Tanal, size de söz vereceğim. Sizin daha
önce bir talebiniz vardı.
Sayın Bircan, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Edirne Milletvekili Erdin
Bircan’ın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turan’ın yerinden sarf
ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
ERDİN BİRCAN (Edirne) – Sayın Grup
Başkan Vekili “Bu aklandı.” diyor. Burada hangi bakan aklandı? 4
bakanın 4’ü de… Zarrab “50 milyon verdim.” diyor, diğerleri de 1’er
milyon aldık diye hayıflanıyorlar şu anda hâlâ; böyle bir
şey olur mu?
Yine, Kürecik’le ilgili… Mademki NATO’yu her yerde…
İncirlik’i kapatmaya kalkıyorsunuz da buraya cesaretiniz yetmiyor mu?
Hadi çıkın buraya, burayı söyleyin, “kapatacağız”
deyin. NATO’ya kafa tutuyorsunuz, istediğiniz zaman yapıyorsanız
o zaman çıkın bunu da kapatın, “kapatacağız” deyin buradan.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederiz Sayın
Bircan.
Sayın Kerestecioğlu, buyurun.
3.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, Kastamonu İdare Mahkemesi
ve Danıştay kararlarına rağmen Cide barajı ve HES
projesine devam edilmek istenmesine, Muğla Akyaka’da orman
alanının özelleştirilmesine ve Kadıköy Yoğurtçu
Parkı’nda yürürken hafriyat kamyonunun ezdiği Şule İdil
Dere’nin annesinin adalet isteğinin bir nebze de olsa yer
bulmasını dilediğine ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) – Ben biraz Küre Dağları ve Kayseri için,
Kastamonulular için Meclisin nizamını bozacak bir şey yapmak
istiyorum.
Önceki gün “Sarı yazma isyanda.”
diyorlardı; onlarla birlikteydim. Küre Dağları dünyanın en
güzel yerlerinden birisi gerçekten. Cide’de 2009 yılında aslında
bu ÇED raporunun şirket lehine onaylanmasından sonra, HES yapılmak
istenmesinden sonra idare mahkemesinde dava açıldı ve bu davada
verilen hukuk mücadelesi sonunda Loç Vadisi’ne yapılmak istenen Cide
barajı ve HES projesi durduruldu. Fakat şimdi yine bir başka
yoldan dönerek aynı şeyi yapmak istiyorlar ve bunun üzerine hakikaten
Kastamonulular “Sarı yazma yeniden isyanda.” diyorlar. Diyorlar ki…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) – “Kastamonu İdare Mahkemesinin ve
Danıştayın mahkeme kararları bu ülkede uygulanmayacaksa
Kastamonu İdare Mahkemesi kapansın, Danıştay kapansın
hatta adliyeler kapansın.
ÇED iptal davası teknik olarak Çevre ve
Şehircilik Bakanlığına karşı açılıyor.
İdare mahkemelerinin kuruluş nedeni Hükûmet uygulamalarındaki
hukuksuzluğu gören vatandaşın itiraz etmesi içindir. Bir tebliğ
bir mahkeme kararını yok sayacaksa, biz Çevre ve Şehircilik
Bakanına bundan sonra ‘Padişahım, çok yaşa’ mı
diyelim?” diyorlar.
Hakikaten Çevre ve Şehircilik Bakanı geçen
hafta burada “Kim yaptıysa artık bundan sonra yapılmaması
lazım; çevreye çok fazla ihanet oldu.” demişti. Sözlerinde samimi ise
Küre Dağları’na bunu yapmasınlar. Sadece 245 metre ileriye bir
şeyi alarak yeni bir şey yapıyormuş havasına kimse
girmesin çünkü gelecekte nefes alamıyor olacağız Sayın
Başkan.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) – Aynı şey Muğla Akyaka için de geçerlidir.
Orada da yine, Demircioğlu İnşaata -daha önce Zeytinpark’ı
satın alan- yeni özelleştirmelerle 1.628 metrekarelik bir orman
alanı 4 milyon 290 bin lira bedelle satılarak özelleştirildi. Bu
da yine dünya harikası yerlerden biridir. Hakikaten bütün bunları
korumak vekil olarak bizim görevimizdir ama en başta Çevre
Bakanının görevidir.
Eğer müsaade ederseniz, bir daha söz
almayacağım ama yine benzer sayılabilecek bir konuyla… Bu genç
arkadaşımız, dostumuz Nesrin Aslan’ın kızı
Şule İdil Dere’nin, Kadıköy Yoğurtçu Parkı’nda
aslında sadece yürürken hafriyat kamyonunun kendisini ezdiği
Şule İdil Dere’nin duruşması yarın görülecek ve burada
da sorumluların cezalandırılmasını, adil bir
yargılamanın olmasını, özellikle Büyükşehir
Belediyesinin o vermediği soruşturma izinlerini daha fazla
genişleterek izin vermesini ve Şule İdil Dere’nin annesinin
adalet isteğinin kalbinde bir nebze de olsa yer bulmasını
diliyoruz.
Teşekkür ederim anlayışınız
için.
BAŞKAN – Çok teşekkürler Sayın
Kerestecioğlu.
Sayın Tanal, sizin 60’a göre daha önce bir söz
talebiniz vardı.
Açıyorum mikrofonunuzu.
Buyurun.
4.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Düzce ilinin tüm çöplerinin Hecinler köyünün
bulunduğu alana dökülmesine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli bakanlar,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Daha önce Düzce ilimizin tüm çöpleri Hecinler
köyünün bulunduğu alana dökülüyordu. Ancak seçim öncesi Sayın Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanımız Faruk Özlü Bey köye davul zurnayla
gittiğinde “Artık buraya çöpler dökülmeyecek.” denildi. Seçimler
bitti, gereken oylar alındı ancak -Belediye Başkanı
değişti- yeni Belediye Başkanı tarafından “Ben çöpleri
Hecinler’e dökeceğim, başka yer bulamam.” denildi. Ancak mahkeme
kararı var; o yüzden, mahkeme kararını etkisiz hâle getirmek
için yönetmelik değiştirdiler.
Sayın Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı,
tüm köylüler buradan cevap bekliyor. Yani, bu köylüler bir Bakanın
verdiği “Artık buraya çöp dökülmeyecek.” sözüne mi inanacak yoksa
yeni seçilen Belediye Başkanının sözüne mi inanacak?
Bu konuda açıklama buyururlarsa çok memnun
olurum.
Çok teşekkür ederim, saygılarımı
sunarım.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
Sayın Bakan, sanırım cevap
vereceksiniz.
Buyurun.
5.- Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal’ın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben Mahmut Bey’e hep söylüyorum ama Mahmut Bey herhâlde bunu
Mecliste tartışmak istiyor.
Şimdi, Düzce’nin Hecinler mevkisindeki,
köyündeki çöp konusu… Bu yılın başında toplantı
yaptık Düzce’de ve bu çöp konusunda o günkü belediye başkanımızla,
Valimizle birlikte bir karar aldık. Bu karar, çöplerin bu bölgeye
dökülmemesi yönündeydi. Bunu da ben gittim açıkladım. Şu andaki
Belediye Başkanımız bana geldi dedi ki: “Ben köylülerle anlaşsam,
köylülerle mutabık kalsam bu çöpün buraya dökülmesine müsaade eder
misiniz?” Ben de kendisine “Köylülerle anlaşıyorsan, köylüler ‘Evet.’
diyorsa, mutabıksanız elbette.” dedim.
Şimdi, Mahmut Bey, biz milletimizin
istemediği hiçbir şeyi yapmayız; köylülerimiz orada çöp
istemiyorsa onu da yapmayız. Dolayısıyla, benim verdiğim
söz geçerlidir. Hecinler köylüleri, Düzce’nin köylüleri çöpün dökülmesini
istemiyorsa bu çöp oraya dökülmeyecek. Bunun dışında, size gelen
bilgiler doğru bilgiler değil. Kendinizi boşuna yormayın.
Düzce’nin çöpünde değil de CHP’li belediyelerin çöplüklerinde biraz
dolaşın ve onlarla ilgilenin. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Teşekkür ediyorum.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Sayın
Bakan, akıl vereceğinize çözüm yollarını burada söyleyin.
Nedir bu Allah’ınızı severseniz? Yakışıyor mu?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) – Doğru değil ki bu
ama.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Sayın Tanal…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Yani “Burada
kendinizi boşuna yormayın. Düzce’nin çöplükleriyle değil de…”
Sataşma söz konusu.
BAŞKAN – Buyurun iki dakika size söz veriyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal’ın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk
Özlü’nün yaptığı açıklaması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla ve hürmetle
selamlıyorum.
Anayasa’mızın 80’inci maddesi “Seçilen
milletvekili bir partinin, bir bölgenin, bir ilin, bir ilçenin milletvekili
değil, tüm ulusun, tüm milletin milletvekilidir.” der Sayın
Bakanım. Nerede bir haksızlık, hukuksuzluk varsa onun
karşısına dikilmek bir milletvekilinin görevi. (CHP
sıralarından alkışlar) Siz Düzce Milletvekili
olabilirsiniz, ben tüm Türkiye'nin milletvekili olarak kendimi kabul ediyorum,
çünkü Anayasa da bana bu yetkiyi, bu hükmü veriyor. (CHP sıralarından
alkışlar) Bu açıdan, çalışma alanımı bir
yerle sınırlamanız hukuka aykırı.
Verdiğiniz o cevaplardan dolayı…
Hecinlerlilerin hepsi şu anda bu cevaplarınızı izledi gayet
rahat. Ben Hecinlerlilere, tüm Düzcelilere burada selam ve
saygılarımı iletiyorum. O zaman Düzcelilere şunu da getirin
yaptırın. Dedim ki: Düzce kirleniyor, doğal gazda bir fiyat
indirimi yapalım ve uzun vadeli olarak doğal gaz hatlarıyla
ilgili iki yıl faizsiz, ödemesiz olarak onlara bir kampanya açalım.
Bu sözü de o zaman verin. Gayet rahat İSKİ yönetmeliği
-Sayın Bakanımız orada oturuyor- değiştirildi. Havza
değiştirildi, Zonguldak İdare Mahkemesine dava açıldı,
Adapazarı’nda kazanılan davayı etkisiz hâle getirmek için
İSKİ yönetmeliğini değiştirdiniz. Ve ne içindi? Amaç:
Hecinler’e 17 milyon TL para harcandığı gösteriliyor. Elinizi
vicdanınıza koyun, o “17 milyon harcandı.” denilen yere o kadar
para harcanmış mı? Oraya sadece bir tartı makinesi
konulmuş, bir tane de kapı konulmuş, düz bir alana çöpler
atılıyor, konuluyor. Hecinlerliler çöp içerisinde yaşamak
istemiyorlar. Ha, siz “Belediye Başkanının sözü geçerli
değil, benim sözüm geçerlidir.” dediniz, ben sizi kutluyorum. Yani keşke
belediye başkanı sizin bu sözünüzü dinlese. Göreceğiz el mi
yaman bey mi yaman. Ben burada mahcup olmak isterim. Gerçekten de mahcup olmak
istiyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Tanal.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan…
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Turan, Sayın Bakan
cevap vermek istiyor.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
6.- Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün, İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal’ın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) – Mahmut Bey, kendinizi yormayın, biz takip
ediyoruz. Yani boşuna yorulmayın, biz takip ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
AHMET YILDIRIM (Muş) – Siz takip etseniz de
muhalefet yorulsun. Ya, niye yorulmasın?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Yani Sayın
Başkanım, benim ilgilenmemden Sayın Bakanımız niye
rahatsız oluyor? Teşekkür etmesi gerekmez mi?
BAŞKAN – Sayın Tanal…
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Milletvekilinin
görevi ne? Yani o zaman biz buraya gelmeyelim, rahatsız olmayalım,
evimizde, böyle makine çalışıyor, makineye basalım
maaşı alalım, yorulmayalım, ne güzel iş! (CHP
sıralarından alkışlar)
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Öyle
istiyorlar.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederiz Sayın
Tanal.
Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan,
başta Sayın Tanal olmak üzere hiçbir vekilimizin ülkenin farklı
illerinin sorunlarını aktarmasından rahatsız olmayız.
Ancak tüzüğümüz var, aynı şekilde bütçe görüşmelerimiz var
ve sonunda bugün de soru-cevap bölümü var. Eğer bu soru-cevaba
uymayacaksak, tüzüğe uymayacaksak herkes söz alsın sabaha kadar
konuşalım; bu doğru bir tavır değil. Ben
arkadaşlarımı İç Tüzük’e uymaya davet ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Kerestecioğlu…
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) – Sayın Başkan, ben de bu usulle ilgili bir söz almak
istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun açıyoruz.
7.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir’in, bütçe görüşmeleri
yürütülürken bakanların kendilerine yönelik eleştirilere
karşı cevap verme üsluplarına ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) – Sayın Başkan, şimdi, evet, bütçe
görüşmeleri yapıyoruz belki, zaten kimse bunu suiistimal etmedi ve
ikide bir söz almadı ama benim başından beri gözlemlediğim
şöyle bir şey var: Sayın bakanlar burada sorumluluk
makamları ve dolayısıyla insanlar zaten eleştirilerini
onlara yöneltecekler. Burada sadece şu anda konuşan Sayın Bakan
değil, ama daha öncesinde de böyle sözler sarf edildi. “Siz kendi
çöplerinize bakın.” bir cevap olmamalı. Yani eleştirilecek olan
sizsiniz, sorumlu olan sizsiniz, eleştirecek olan da bizleriz. Kendi
geldiğimiz yerin ya da bütün Türkiye’nin adına bunu yapmak
zorundayız. Bakanlar da ancak şöyle açıklamalar yapabilirler:
“Siz kendi çöpünüzle uğraşın.” değil ama. “Biz bunu
yaptık, şunu yaptık veya bunu yapamadık.” Tabii ki
“Yapamadık.” diye bir şey Türkiye'de hayatta söylenen bir şey
değil, maalesef istifa müessesesinin de çalışmayan bir müessese
olduğu gibi ama yapılması gereken budur. Ben bütün
bakanları, bütün sayın bakanları bu üsluba davet ediyorum,
teşekkür ederim. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Kerestecioğlu.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Sayın
Başkanım, özür dilerim. Sizin iyi niyetinizi suistimal
etmeyeceğim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan,
gündeme geçebilir miyiz lütfen.
BAŞKAN – Sayın Tanal, çok rica ediyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Bitiriyorum,
bitiriyorum. İyi niyetinizi suistimal etmeyeceğim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Biz çıkalım o
zaman siz devam edin.
BAŞKAN – Buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Yani Sayın Bakan
bu ülkeyi böldükleri gibi şimdi ülkenin çöplerini de bölüyorlar. Bu çöple
uğraşmayın diyorum, teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
HASAN BASRİ KURT (Samsun) – Ya, siz kendi
çöplerinize bakın!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) – Sayın Başkan,
ciddiye almıyoruz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Biz Türkiye
bölünmesin diye çalışıyoruz, Türkiye bölünmesin diye ama
bölünmesine taşeronluk yapan varsa bilemiyoruz.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
(1/887) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 503) (Devam)
2.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/861), 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2016
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin, 2016 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun ve 6085 Sayılı Sayıştay
Kanunu Uyarınca Hazırlanan 174 Adet Kamu İdaresine Ait
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1187), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2016
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun ve 2016 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu ile 2016 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/1188) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 504) (Devam)
A) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
B) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları Enstitüsü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) METEOROLOJİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE SU
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi
konuşma sırası Halkların Demokratik Partisi Grubunda.
İlk konuşmacı Batman Milletvekili
Sayın Saadet Becerekli’dir. (AK PARTİ ve CHP sıralarından
karşılıklı laf atmalar)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, hatibi
kürsüye çağırdım, lütfen.
Sayın Becerekli, on dakika süreniz var.
Buyurunuz. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SAADET BECEREKLİ (Batman) –
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesi
hakkında söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Ne yazık ki, demokratik
katılımcılığı esas almadan hazırlanan 2018
bütçesi orta ve uzun vadede Türkiye'nin içinde bulunduğu ekonomik dar
boğazı, yaşanan sorunları daha da derinleştirecek ve
önümüze daha büyük sorunlar çıkaracağını şimdiden
söylemek mümkün görünüyor çünkü bütçeler, siyasal ve ekonomik olarak sosyal
sınıflar arasındaki mücadelenin en önemli mali ve politik
araçlarıdır; ayrıca, siyasal iktidarların demokrasiye,
sosyal hak ve özgürlüklere, emeğe yaklaşımını da
gösteren en önemli olgulardır. Bu bütçede bu kavramların bir anlam
ifade etmediğini, önceki yıllarda olduğundan daha fazla
savaşa ve sermayeye destek veren bir bütçe olduğunu görmek mümkündür.
Değerli arkadaşlar, Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığıyla ilgili çok kurum dışına
çıkmadan bir örnekle devam etmek istiyorum. Sayıştayın 2016
yılı KOSGEB Denetim Raporu’nda AKP Hükûmetleri döneminde yaşanan
kadrolaşmanın boyutlarını gösteren çarpıcı bir
örnek yer aldı. Raporda, KOSGEB teşkilatı için
yönetmelikte 10 daire başkanlığının belirlendiği,
ancak yapılan değişiklikte daire başkanlığı
pozisyonunun sayısını 10’dan 12’ye çıkardığı
bildirilmiş. Sayıştay yıl içinde bunu saptayarak
uyarmasına karşın, 2016 yılında da bünyesinde 12 daire
başkanı görev yapmayı sürdürdü. Ancak Sayıştay
raporunda da görüldüğü gibi, açıktır ki Türkiye’de birçok
işleyiş ve alanda olduğu gibi, denetime konu olacak şekilde
yer alması gerekirken ne yazık ki denetimin de işe
yaramadığını ve işleyişte AKP Hükûmeti döneminde
yaşanan kadrolaşma boyutlarını gösteren çarpıcı
bir örnektir bu karşımızda duran. Tabii, kurum bu usulsüz
kadrolaşmaya uygun bir kılıf bulmuştur mutlaka. Kim ne
kadar inanır böyle usulsüz uygulamalara bilmem ama biz
inanmayacağız. Ancak kalıcı bir barışın
tesis edilmesi, demokratik işleyişin her alanda hâkim
kılınması ve bütün girişimler de halkın istihdam
edilmesi, refahı ve kalkınması için olursa destekleriz.
Savaşı ve ölümleri kutsayan zihniyete karşı, kişisel
çıkarları için bu tarz kurumlarda nemalananlara hiçbir zaman
desteğimiz olmayacağı gibi, muhalif duruşumuzun sonuna
kadar süreceğini belirtmek istiyorum.
Ne yazık ki bir
türlü gelişmiş ülkeler düzeyine çıkmayan ülkemiz, AKP
iktidarının, son yıllarında, hiçbir alanda bu ülkeler
düzeyini yakalayamadığı gibi, teknolojik anlamdaki yasaklar
beraberinde antidemokratik uygulamaları, bu da beraberinde insan
hakları ihlallerini getiriyor. İnsan onuruna yaraşan bir
yaşamı hiçe sayan devleti yönetenler -yolsuzluk, rüşvet gibi-
olağanüstü hâl uygulamalarıyla -askıya alınan adalet, hukuk
ve benzeri kavramların- olağandışı bir şekilde
yaşamın tüm alanlarına hâkim olmaya çalışıyor.
Ülkemizde
yaşanan ekonomik sıkıntıların, sosyal
adaletsizliğin, tıkanan yönetim politikalarının ve
işsizliğin en temel sebebi, iç ve dış politikada
yaşanan her türden sorunu otoriter, saldırgan, aşırı
güvenlikçi yöntemlerle çözmeye çalışmak, sorunları
derinleştiriyor ve bütçe dağılımında da görüldüğü
gibi, ekonomik gelirin büyük bölümü buraya kanalize edilerek her geçen gün Türkiye’nin
aleyhine kötü bir süreci çok hızlı biçimde hayata geçiriyor.
Değerli arkadaşlar, Bakanlık
bünyesinde bulunan diğer bir kuruluş da Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumudur. TÜBİTAK, Türkiye’nin bütün bilim
insanlarına eş mesafede durması ve haklarında herhangi bir
kesinleşmiş yargı kararı olmayan bilim insanlarına
evrensel ve anayasal bir ilke olan masumiyet çerçevesinde yaklaşması
gereken bir kurum olması gerekirken ancak çok sayıda bilim
insanından alınan yazılı ve sözlü şikâyetler de
göstermektedir ki TÜBİTAK projelerinde yer alan ve desteklenen veya burs
almış olan akademisyenler fişlenmiş ve olumsuz kanaat
bildirilenlerin görevden uzaklaştırma veya ihraç kararı
alınmamış olmasına rağmen ya bursları
kesilmiş ya da projelerden el çekmeleri sözlü olarak talep edilmiş.
Yine burada uygulanan çifte bir standardın devrede olduğu çok
açıktır ne yazık ki.
Bu bile gösteriyor ki bütçe sadece her zaman her
yerde olduğu gibi yandaş olandan yana işliyor. Çünkü elde edilen
bazı veriler ışığında
baktığımızda, TÜBİTAK’ın kurumsal vizyonu olarak
ortaya koyduğu hedeflerinden hayli uzak olduğu söylenebilir.
Şöyle ki son dönemde Hükûmetin TÜBİTAK’ta
yapmış olduğu atamalar incelendiğinde, kurumun içinde kendi
vizyon problemini çözmediği anlaşılacağı gibi, ülke
için arzu edilen vizyona ulaşmasını beklemek hayal etmekten öte
bir şey değildir. Bakın, akademik ve endüstriyel
araştırma geliştirme çalışmalarını ve
yenilikleri desteklemenin yanı sıra, Türkiye’nin bilim ve teknoloji
politikalarını belirlemekte toplumda farkındalığı
artırmak üzere kitaplar ve dergiler yayınlayan TÜBİTAK’ın
Ulusal Akademik Ağ ve Bilgi Merkezi Müdür
Yardımcılığına sanırım kimin
atandığını hepiniz biliyorsunuz ama ben bir kez daha
söyleyeyim: Ankara Hayvanat Bahçesi Müdürü bu TÜBİTAK bünyesindeki Ulusal
Akademik Ağ ve Bilgi Merkezine müdür yardımcısı olarak
atanıyor. Bu ve bunun benzeri örnekleri çoğaltmak mümkün.
Ayrıca TÜBİTAK, bir süredir
tanıttığı projelerle sosyal medyada alay konusu olmaya
başladı. Örneğin, “‘papaz eriği’ni ‘imam eriği’ne
çevirme”, “okunmuş fasulyenin daha çabuk büyüdüğü” “kansere
karşı duayla çözüm”le ilgili projelerin kabul edilmesi ya da ödül
verilmiş olması tıpkı TRT'de yayınlanan "Bir
Fikrim Var” yarışmasında finale çıkan “organik hoşaf
projesi” benzeri şeylere ödül vermesi bilimsellikten ne kadar
uzaklaştığını açıkça gösteriyor. Ebette ki dua
etmek, inancımız gereği manevi güç veren ve Allah’tan
yardım dileyen bir olgudur, çok özel ve çok ayrı bir konudur. Ama bu,
size, insanları bilimsellikten uzak tutarak, dünya yalnızca sizin
etrafınızda dönüyor gibi bir hakkı vermez. Bakın, bir örnek
vereyim, TÜBİTAK'ın kabul etmediği, sıvılarda bulunan
su oranını ölçebilen sistemi geliştiren projenin NASA
tarafından kabul edilmesi, dünya birincisi seçilmesiyle bilimsel
gelişmeye katkısının NASA’ya mal olmasına neden
olmuştur. Bugün uzay çalışmalarında kullanılıyor
TÜBİTAK’ın bu reddettiği proje.
Değerli milletvekilleri, modern zamanların
teknolojik iletişim araçlarının hızla geliştiği,
yayıldığı bir çağdayız. Yasakçı bir
zihniyetle bilginin yayılmasını önleyemezsiniz. Sizin
engellediğiniz iletişim yollarını, farklı yollarla
izleyip takip eden, edebilen insanlar, milyonlar olduğunu bilmeniz
gerekiyor. Bakın, Wikipedia, çok kapsamlı ve evrensel erişimi
olan bir ansiklopedi yaratarak bilginin yayılmasını teşvik
etmiştir. Dünyanın her yerinden katkıda bulunan, on binlerce
gönüllüyle şekillenen paylaşımcı bir inisiyatif olup son
yıllarda artan oranda üniversite, kütüphane, müze ve benzeri kurum
Wikipedia’ya kaynaklarını açmak suretiyle destek vermektedir. Anayasa
Mahkemesince, erişimi kolay olan bu dünya çapında desteklenmiş
kaynağın engellenmesinin gerekçesi ise Wikipedia’da hoş
görülmeyen ve hatta yanlış bazı görüşlerin ifade ediliyor
olması diye açıklandı. Oysa bütün dünya biliyor ki AKP
iktidarına dokunan Wikileaks belgeleri nedeniyle erişim yasağı
getirildi. Bunu engellediniz ama bakın, Amerika'daki yargılamayı
engelleyemediniz; arka arkaya Panama, Malta, Man Adası belgeleri ortaya
saçıldı, bunları engelleyemediniz, engelleyemezsiniz de.
İnsanlığın ortak birikimini oluşturmaya
çalışan bu kadar değerli bir kaynağı Türkiye
sınırları içerisinde yasaklamak, bu “web” sitesine erişimin
engellenmesi için uygun bir gerekçe oluşturmaz; doğrular kimsenin
tekelinde değildir. Bilimin bize gösterdiği gibi, herkes
araştırarak, gözlemleyerek, kanıtlar yoluyla doğruya
ulaşabilir. Bu yasaklar demokrasinin temel ilkelerine
aykırıdır, insanların bilgiye ulaşma haklarına
bir saldırıdır.
Buna paralel olarak sosyal medyayı manipüle
etmek için iktidarı eleştirmenin bir linç kampanyasına
dönüştürülmesi, Twitter engellemeleri, muhalif sitelerin
kapatılması, yeni düzenlemelerle artık keyfî bir alana
çekilmektedir. Geleneksel basının ticari ilişkiler ve yargı
yoluyla baskılandığı bir ortamda internet üzerinden yaratılan
baskıların artırılması, Hükûmetin mutlak bir sansür ortamı
yaratmaya yönelik totaliter anlayışını ortaya
koymaktadır. “Ulusal güvenlik ve kişilik haklarının
korunması” adı altında toplumsal muhalefetin tümden
susturulması bunun net göstergesidir.
Twitter’a konu olmuş önemli durumlardan biri de
şüphesiz, Eş Başkanımız Selahattin
Demirtaş'ın cezaevindeki odasında yapılan “tweet”
aramasıdır. Trajikomik değil mi sizce de değerli
milletvekilleri? Teknoloji ve iletişimdeki gelişmişliğimiz
bu düzeyde mi?
Yine, buna Eş Başkanımız
Selahattin Demirtaş'ın vermiş olduğu cevabı aynen
söyleyerek devam edeyim. Cevabı şuydu…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SAADET BECEREKLİ (Devamla) –
Başkanım, bitirebilir miyim.
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.
SAADET BECEREKLİ (Devamla) – “1) Merhaba
arkadaşlar. Bu ‘tweet’leri cezaevinden atmıyorum,
dışarıdan atılıyor ‘tweet’ler.
2) ‘Zaten biliyoruz.’ demeyin çünkü bunu bilmeyenler
var Ankara'da. Hesabımdan ‘tweet’ atılınca, cezaevi
odamızda rutin dışı ‘tweet’ araması yapıldı.
3) Cezaevi personelini de zan altında
bırakan bu trajikomik Hükûmet aklını çok da
yadırgamıyorum artık.
4) 0dada ‘tweet’ bulunmadı doğal olarak.
Çay için ‘kettle’ vardı sadece, ondan da ‘tweet’
atılmayacağına kanaat getirildi.
5- Twitter'ın kuşundan bile
korkuyorsanız darı ekmeyin o zaman.” demişti koğuşta
Twitter aramasına karşın Sevgili Eş Genel
Başkanımız Selahattin Demirtaş.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Becerekli.
İkinci konuşmacı, Mardin Milletvekili
Sayın Mithat Sancar.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika Sayın Sancar.
HDP GRUBU ADINA MİTHAT SANCAR (Mardin) –
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sevgili arkadaşlar, Türkiye Bilimler Akademisi,
TÜBİTAK ve üniversitelerle ilgili bir konuşma yapacağım
ben, bütçenin bu kısımları üzerine söz aldım.
Üniversitelerde ve bilim dünyasında Türkiye'de
son yirmi yıldır, özellikle son on beş yılda
hızlanacak şekilde büyük bir yıkım yaşanıyor. Her
gün yeni veriler ortaya çıkıyor bu yıkıma ilişkin.
AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından sonra önemli bütün
kurumlarda ve özellikle üniversitelerde, bilim akademilerinde,
kurumlarında hızla bir kadrolaşma yaşandı, cemaatin,
Gülen cemaatinin buralara yerleşmesi sağlandı. Böylece liyakat,
bilimsel esaslar gibi önemli ilkeler bir kenara bırakıldı. Bütün
bunlar dönemin iktidarları, hükûmetleri marifetiyle ancak
gerçekleşebilirdi. Siyasi kararları hükûmetler veriyordu,
icraatı alt kademede cemaat gerçekleştiriyordu ta ki 2013
yılına kadar. 2013 yılında ortaya çıkan
çatışma, cemaat ile AKP arasında ortaya çıkan
çatışma o güne kadar yapılanların görünmesi için bir
fırsat oldu ancak maalesef, Hükûmet bu fırsatı iyi
kullanmadı. Sonra, 2016’daki darbe girişimine geldik, darbe
girişiminden sonra da tersine bir yöntemle bu yıkımı daha
da derinleştirecek uygulamalar yaptı AKP Hükûmeti, mevcut iktidar.
Mesela, ihraçlar, üniversitelerden yoğun ihraçlar yaşandı.
Bunlar olağanüstü hâl fırsat bilinerek gerçekleştirildi. Bugüne
kadar üniversitelerden ihraç edilen personelin, daha doğrusu,
akademisyenlerin tam sayısını da bilemiyoruz ama 5.700
civarında akademisyenin ihraç edildiğini söyleyebiliriz, böyle
tahminî bir rakam var elimizde. Fakat ihraçlar -üniversiteden kayıp var-
bunlardan ibaret değil, 15 vakıf üniversitesi cemaate bağlı
olduğu gerekçesiyle kapatıldı, buradaki öğretim üyelerinin
durumunun ne olacağı da belirsiz, onlar da üniversiteden tasfiye
edilenler arasında yer alıyor. Ayrıca Öğretim Üyesi
Yetiştirme projesi kapsamında da pek çok akademisyen adayı kadro
güvencesinden yoksun bırakıldı. Bu sayının 23.427 olduğu
tespit edilmiştir, yani Öğretim Üyesi Yetiştirme projesi
kapsamında kadro güvencesinden yoksun bırakılan yani
istendiği anda boşta bırakılacak, tasfiye edilecek
akademisyen adayı sayısı 23.500 civarındadır.
Şimdi bu açıdan baktığınızda, Türkiye’de, gerçekten,
üniversitelerin bütün yatırımlarının, üniversitelere
yapılan akademisyen yatırımının bir çırpıda
yok edildiğini görebiliyorsunuz. Evet, bunlar yıllar içinde
yapılan yatırımlardır.
Darbe girişiminden sonra tasfiyeler yapmak
iktidarın hakkıdır. Bunu daha önce de söyledik ancak bunu belli
ölçütlere ve belli usullere ve denetime tabi olarak yapması gerekiyordu.
Meclis burada yetkili olmalıydı. Bu tasfiyeler doğrudan darbeyle
bağlantı esasına göre gerçekleşmeliydi. Yoksa kanlı
bir darbe girişimi olduktan sonra hiçbir şey yokmuş gibi devam
etmeyi kimse beklemiyor. Bunun da çeşitli sıkıntıları
olduğu biliniyor ama Hükûmet, iktidar, bu yolu tercih etmedi.
Olağanüstü hâl ilan etti. Böylece bütün yetkiyi Hükûmete verdi.
Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulunun birlikte
çıkardıkları kanun hükmünde kararnamelerle hangi ölçüte
dayalı olduğu bilinmeyen tasfiyeler gerçekleştirildi. Bu arada
darbeyle, darbe girişimiyle hiçbir ilişkileri olmadığı
bilinen, hatta daha önce bu darbe girişimini gerçekleştirdiği
söylenen cemaatin hedefi durumunda bulunan, cemaatin bizzat mağdur
ettiği, etmek istediği akademisyenler de tasfiye edildi. Buradaki
amaç, böylece darbeyle etkili bir mücadele değil. Bu ortaya
çıktı. Buradaki amaç, bütün kurumları Hükûmetin ya da mevcut
iktidarın kontrolü altına almaktı tıpkı 1933’teki
“Darülfünun Reformu” adı altında gerçekleşen tasfiyeler gibi,
tıpkı 27 Mayıstan sonra gerçekleşen “147’ler” tasfiyesi
gibi, 12 Eylülden sonra gerçekleştirilen tasfiyeler gibi.
Özellikle böyle bir amaç ortaya konunca
keyfîliğin sınırı artık kalmıyor,
sınırsız keyfîlik devreye giriyor. Sadece üniversitelerde
değil ama üniversitelerdeki bu tahribatın Türkiye'nin geleceğini
de çok büyük bir ipotek altına aldığını, Türkiye’de
bilimsel, akademik gelişmeleri tamamıyla
baltaladığını da ekleyelim değerli
arkadaşlarım. Bu kadar yetişmiş beyin gücü, bu kadar
yetişmiş akademisyen ne kadar sürede yeniden yetiştirilebilir,
bunların hiçbirinin hesabı yapılmadı.
“Darbeyle, darbe girişimiyle mücadele” adı
altında hızla, keyfî ve çok büyük kapsamlı tasfiyeler
yapıldı ne 1933’le kıyaslanabilir ne 1960’la ne de 1980’le yani
hiçbir darbe dönemiyle kıyaslanamaz. Üstelik bunlar yapılırken
siyasi iktidarın sorumluluğu da bir kenara bırakıldı.
Bütün bu kadrolaşmaların sebebi, siyasi iktidarın bunlara imkân
tanımasıydı, o kararlara imza atanlardı.
Şimdi, TÜBİTAK ve TÜBA’ya çok fazla zaman
kalmadı ama TÜBA üzerine biraz durmak istiyorum. Türkiye Bilimler
Akademisi 1993’te kuruldu -burada kendisini rahmetle yâd etmek gerekiyor-
Sayın Erdal İnönü’nün büyük çabasıyla ve kendisinin çok
titizlikle takip ettiği kuruluş çalışmaları
neticesinde evrensel ölçütlere uygun bir akademi ortaya çıktı. Bizde
1993’te kurulabilen Bilimler Akademisinin Batı’daki tarihi birkaç yüz
yıldır arkadaşlar. Batı’da birkaç yüz yıla dayanan
geçmişe sahip olan bu kuruluşlar, bilim akademileri tamamen özerk
çalışırlar ve üyeleri de tamamen bilimsel ölçütlere göre
belirlenir kendileri tarafından, bizatihi akademinin kendisi
tarafından. Şimdi, ben size 1993’teki o kuruluş kararnamesinde
yer alan üye seçimi ölçütlerini söylesem gerçekten, ayrıntıya
girmeden, şaşarsınız. Türkiye’de artık bunları
hayal bile edemiyoruz yani kendi içinden seçiliyor, öneriliyor, ölçütü var, uluslararası
alanda yayım yapmış olmak gerekiyor. Bütün bunlardan sonra, en
az 6 tane, uluslararası indekslere yayını girmiş
yabancı, yerli akademisyene gönderiliyordu hakem olarak, bunlar bilim
akademisi üyesi olma niteliğine sahip midir, yeterliliğine sahip
midir diye. Bütün bu aşamalardan sonra 12 kişilik bilim kurulunun 9
üyesinin onayı gerekiyordu. Bu da yetmiyor, genel kurulun da en az yüzde
50’sinin onaylaması gerekiyordu. Bu kadar sağlam bir sistem
kurulmuştu ve çalışabildiği on sekiz yıl boyunca gerçekten
çok değerli işler de üretti. Ne zamana kadar? 2011 yılına
kadar. 2011 yılında bir kanun hükmünde kararname
çıkarıldı ve bu kadar iyi işleyen bir sistem evrensel,
çağdaş ilkelere uygun işleyen, iyi işler yapan bu kurum
birdenbire yıkıldı, bozuldu ve Hükûmetin kontrolüne,
iktidarın kontrolüne sokulmak istendi. 300 üyeye çıkarıldı;
300 üyenin 100 üyesi TÜBİTAK Bilim Kurulu tarafından seçiliyor -ki
orada zaten Hükûmetin kontrolü var, ayrıca onu anlatmaya gerek yok, zaman
da yetmez- 100 üyesi YÖK tarafından belirleniyor ve bütün bunlar da
iktidara tabi kuruluşlar.
Neden yapıldı? Bir muhasebe, bir öz
eleştiri, biraz hicap gerekmez mi? TÜBA’da yapılan bu
değişiklikler daha sonra cemaatin bir operasyonu olarak
nitelendirildi, doğruydu. O zaman TÜBA üyesi birçok akademisyen,
Türkiye’nin uluslararası alanda en itibarlı akademisyenleri TÜBA’dan
istifa ettiler ve uyardılar, Hükûmeti uyardılar. “Bakın,
buradaki operasyon kötü bir operasyondur, kirli bir operasyondur; ayrıca
bilimsel bütün özelliklerini de TÜBA’nın ortadan kaldıracaktır.”
dediler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın lütfen.
MİTHAT SANCAR (Devamla) – Ama hayır,
dönemin AKP Hükûmeti bunlara kulakları tıkadı. Sonradan, 15
Temmuz 2016’dan sonra bir bakıyorsunuz üyeler buharlaşmış.
Ya, böyle bir tabir var “buharlaşma.” Nereye gidiyor üyeler, bilmiyoruz.
İhraç ediliyor, sessiz çekiliyor, bir FETÖ operasyonu yapılıyor
bu arada ama alınanların yerine getirilenlerle ilgili yetersizlik
iddiaları, bırakın iddiayı, hakikati apaçık ortada
duruyor. TÜBİTAK’a yapılan, işte, ne bileyim, park bahçeler
müdürünün atanması gibi işlemler TÜBA için de geçerli. Türkiye'nin
geleceğini bu kadar tahrip etme hakkı hiçbir hükûmette olamaz. Bütün
bunları, darbe girişiminin yarattığı tahribatlar
dâhil, gidermenin tek yolu kamuya açık, şeffaf, demokratik bir
denetim mekanizması oluşturmaktır.
Saygılarımla efendim. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Sancar.
Üçüncü konuşmacı, Muş Milletvekili
Sayın Ahmet Yıldırım. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
Buyurun.
HDP GRUBU ADINA AHMET YILDIRIM (Muş) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ben de parti grubumuz adına TÜBA, TÜBİTAK ve Orman
ve Su İşleri Bakanlığı üzerine düşüncelerimizi
ifade etmek üzere söz aldım. Bütün Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Ancak bugün 19 Aralık. Türkiye demokrasi tarihi
açısından iki ayrı müessir olaydan ötürü utanç verici bir gün.
Birincisi, 19 Aralık 1978 günü Maraş katliamının
başladığı, planlı olarak
başlatıldığı günün yıl dönümü, ki, o zaman da
aynen bugün olduğu gibi vatanın ve vatan sevgisinin bütün toplumsal
katmanlar arasında ortaklaştırılmak bir yana
ayrıştırıldığı bir süreçten geçmiştik
ve vatan sevgisi adına, millet sevgisi adına, sözüm ona, bir katliam
planlı bir şekilde, adım adım hazırlandı.
Nasıl hazırlandı? 19 Aralık
gecesi saat 21.00’de Maraş Çiçek Sineması’na bir sağcı
militan tarafından tahrip gücü düşük bir bomba yerleştirildi ve
daha sonra gelişen olaylarda -katliama giden yollar- Türkoğlu
ilçesinden gelen bir ırkçı grup tarafından “kanımız
aksa da zafer İslam’ın” ve “Müslüman Türkiye” sloganlarıyla
seyirci kitlesi coşturularak belli parti binalarına
saldırılar başlatıldı. 21 Aralıkta ise bir
öğretmen öldürüldü, öğretmenin cenazesi kaldırılırken
gruba saldırı düzenlendi. 22 Aralık günü -asıl bomba-
Bağlarbaşı Camisi İmamı Mustafa Yıldız cuma
vaazında şunları söyledi ve kıyamet koptu orada: “Oruç
tutmak, namaz kılmakla hacı olunmaz. 1 Alevi öldüren 5 sefer hacca
gitmiş gibi sevap kazanır. Bütün din kardeşlerimiz Hükûmete ve
komünistlere, dinsizlere karşı ayaklanmalıdır. Çevremizde
bulunan Alevileri ve Sünni imansızları temizleyeceğiz.” Daha
sonra ne oldu? Resmî kayıtlara göre 111 kişi öldürüldü, 270 ev ve
iş yeri tahrip edildi ama gayriresmî kayıtlara göre 500
civarında yurttaşımız hunharca katledildi. Öyle bir günün
yıl dönümündeyiz. O katliamı gerçekleştirenleri, sessiz
kalanları, ortak olanları şiddetle kınıyorum.
Yine, değerli arkadaşlar, 19 Aralık
2000 günü hayatı karartma operasyonları eş zamanlı olarak
20 cezaevine saldırıyla başlatıldı ve birçok
kişinin hayatını kaybetmesi dışında, yüzlerce
kişi ondan sonraki yaşamını maalesef engelli sürdürebilecek
konuma getirildi.
Her iki 19 Aralıkta, 1978 ve 2000
yılında taammüden gerçekleşmiş olan bu katliamlar bu
ülkenin demokrasi tarihine düşmüş utanç günleridir.
Değerli arkadaşlar, şimdi, şunu
söyleyelim: Değerli Hocamız Mithat Sancar TÜBİTAK ve TÜBA’yla
ilgili değerli değerlendirmelerde bulundu. Ancak bu kurumlar bilimsel
kurumlar, proje ve araştırma kurumları olmasına rağmen
bilimsel bir akıl ve kişilerce değil tümüyle siyasi saiklerle
yönetiliyor. Siyasetin esiri durumuna getirilmişler. Yıllar
yılı buradaki projelerin yandaşlara nasıl
dağıtıldığını biz ibretle izledik. O dönem
de AKP iktidarına itirazlarımızı yükseltirken, özellikle
Gülen cemaatinin burayı nasıl ele geçirdiğini ve projeleri
hurafe gibi dağıttığını söylerken
üniversitelerimizde iktidarın hışmına uğruyorduk ama
demek ki ondan hiç ders çıkarılmamış ki şu anda
adını anmak istemediğim üç dört ayrı cemaate bu kurumlar,
aynen üniversitelerdeki kadrolaşmalar gibi peşkeş çekiliyor.
Şimdi, İlim Yayma, Kırkıncı Hoca, Menzil cemaatlerinin
üniversitelerde, sözüm ona “FETÖ’yle mücadele” adı altında,
haksızca kadrolaşmalarla önü açılmış… Yeni cemaatlerin
bizzat iktidar eliyle ihdas ediliyor olması hâlâ geçmişten ders
çıkarılmadığının göstergesidir. Bu yönüyle,
siyasi yandaşlık üzerinden değil bilimin evrensel normları
üzerinden, liyakat üzerinden, bilimsel liyakat üzerinden bu kurumların yönetilmesi,
böyle bir aklın baskın gelmesi gerekiyor.
Bir diğer husus özellikle bugüne dair: Bugün
sabah, sadece İzmir’de farklı parti teşkilatlarımıza
üye ve yöneticilerden 55 kişinin gözaltına alınmasıyla ve
utanmazca bunun medyaya, sözüm ona “PKK-KCK operasyonu” diye servis edilmesiyle
uyandık. Bu, siyasi soykırım operasyonlarının partimiz
üzerinde iki yıldan beri süregelen zincirinin yeni bir
halkasıdır, bunu da şiddetle kınıyoruz. Düşünün, İzmir’de,
sözüm ona, bunlardan biri canlı bombaymış -ama size canlı
bombayı söyleyeyim- anne, baba ve bunun yanı sıra yürüme engelli
bir çocuk alınıyor. Şimdi, bu mudur canlı bomba? Bu mudur
PKK-KCK’ye dönük operasyonlar? Yaşlı anne, baba ve engelli çocuk,
aynı aileden 3 kişi… Ya, açıkça çıkın, deyin ki:
“Kongreler sürecinde bütün baskılarımıza şiddet
dalgalarımıza rağmen HDP il, ilçe kongrelerini yaparak
coşkulu bir şekilde genel kurultayına doğru gidiyor, bunu
hazmedemiyoruz çünkü iki yıllık bütün kirli
politikalarımıza rağmen amacımıza
ulaşamadık.” Aynı şekilde, bakın, bir parti
binasında arama kararı almak başka bir şeydir, onun ilçe
başkanını avukatların denetiminde çağırmak
başka bir şeydir; korsanvari bir şekilde bir parti
binasının kapısının kırılarak içeri
girilmesinin hukukla, yargıyla bir ilgisi yok. Bugün Kadıköy
İlçe Başkanlığımızda, bina resmen haydutça,
korsanca kapısı kırılarak kimseye haber verilmeden içeri
giriliyor…
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) – Anahtar olduğu hâlde.
AHMET YILDIRIM (Devamla) - …ve orada anahtar
olduğu, “Bekleyin, kapıyı açalım.” dendiği hâlde.
Siyasi iktidarın partimize dönük bu siyasi soykırım operasyonunu
da şiddetle kınıyorum.
Yargı demişken, dokuz gündür Manisa’da 160
sanıklı davada -57’si tutuklu- partililerimiz yargılanıyor.
Sözüm ona bu iktidarın övündüğü en önemli hususlardan biri neydi?
Şuydu: “Biz ana dilde savunma hakkını çıkardık.”
Partililerimiz, arkadaşlarımız kendilerini Kürtçe daha iyi ifade
edeceğini düşündüğü için ana dilinde savunma yapmak istiyor. “Yok,
bu örgüt propagandasına girer.” Ya, bu ne perhiz, bu ne lahana
turşusu? İleri demokrasi diye “Ana dilde savunma hakkı verdik.”
diyeceksiniz, kalkıp bunları bir de bu ülkeye 21’inci yüzyılda
yaşatma utancını yaşatacaksınız.
Bir diğeri, bakın, dün siyasi iktidar
Suriyeli aşiret ve kabilelerle İstanbul’da bir toplantı
yapıyor. Şimdi, komşunuzdan, komşu ülkeden farklı
aşiretler ve kabileleri toplayıp kendi ülkenizde toplantı
yapıyorsunuz ve açıklama yapılıyor. Neymiş? “ÖSO’yla
ulusal ordu kurma amacıyla.” Bu, başka bir ülkenin egemenlik
hakkına müdahale değil midir? Ne hakla? Şimdi, düşünün,
İran, Irak, Rusya Türkiye'deki ileri gelenleri, aşiretleri toplarsa
kendi ülkesinde ve “Biz Türkiye'de bir ulusal ordu kurma adına bu
toplantıları yapıyoruz.” derse biz ne hissedeceksek Suriye de
şu anda onu hissediyor. Soruyoruz siyasi iktidara: Bu aşiretlerle, bu
kabilelerle İstanbul’da ÖSO’yla ulusal ordu kurma amacıyla
yapmış olduğunuz toplantı Astana Süreci’nin bir
parçası mıdır veya Cenevre sürecinin bir parçası mıdır?
Yoksa biz başka ülkenin de egemenlik hakkını ihlal ederek
kendimize dönük saygıyı azaltmanın özel çabası içerisinde
miyiz? Bir de ne diyor: “PYD, Rusya, İran ve DAEŞ
karşısında ortak tavır geliştirmek üzere…” Hani siz
Rusya ve İran’la ortak iş tutmuştunuz orada. Bu ne iş ya!
Şimdi, başka bir ülkenin kendi ülkemiz
için bunu yapması durumunda ne hissedeceksek şu anda Suriyeliler de…
Kaldı ki öyle, orada aşiret falan çağrıldığı
da yok. Sadece, Türkiye’nin ajanlaştırdığı ve iş
birlikçileştirdiği kendine yakın kesimleri
çağırması dışında başkaca hiçbir şey
yapılmıyor. Başka bir ülkenin içini karıştırmak,
orada, sözüm ona istikrarı sağlamak adına yürütülen, orayı
daha fazla istikrarsızlaştırma çabalarıdır.
Son olarak da Urfalı olduğu için
Tarım Bakanına bir şey soruyorum: Bu ülkenin en büyük HES ve
sulama projelerinden biri Atatürk Barajı’ydı. Sayın Bakan,
1992’de bitti. Ben 1997’de genç bir akademisyenken Atatürk Barajı ve
sulama rezervuar alanlarıyla ilgili bir çalışma yapıyordum,
makale yazacağım. O zaman şunu söylemiştim, demiştim
ki: “Bu, 8 üniteli, 2.400 megavat gücünde, dünyanın sayılı büyük
barajlarından biri.” Peki, bugün de DSİ Urfa Bölge Müdürlüğünden
teyit ettim, o zaman da söylenmişti, bugün de söylendi; 930 bin hektar
alan sulanacak idi, değerli arkadaşlar, 9 milyon 300 bin dönüm.
Bugüne kadar…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AHMET YILDIRIM (Devamla) – Başkan,
tamamlıyorum.
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.
AHMET YILDIRIM (Devamla) – Teşekkür ederim. 930
bin. Barajın yapımının bitiminin üzerinden çeyrek asır
geçmiş. Ben de 1997’de makaleyi hazırlarken şunu
yazmıştım hayıflanarak: “Ya, beş yıl
sulamasız geçti; yazık oluyor, bu baraj yapıldı, ömründen
tüketiyor. Çünkü hiçbir deprem mukavemetine, direncine maruz kalabilecek sarsıntı
geçirmezse elli yıl ömrü.” Yirmi beş yıl gitti Sayın Bakan.
Peki, ne kadarını suladık: 290 bin hektar, yüzde 31’ini. Ne
oldu? Bir proje, milyar dolarların çok çok üzerinde, onlarca milyar
dolarlık bir proje, cumhuriyet tarihinin en büyük projesi böyle heba
edildi. 1992’de sözüm ona 930 bin hektar sulanabilir arazi olacaktı,
gelmişiz 2017’ye, baraj ömrünün yarısını
tamamlamış, bitirmiş, daha 290 bin hektar suluyoruz. Ne kadar
amacından kopuk, bu ülkenin kaynaklarını ne kadar kötü
kullandığımızın göstergesidir diyorum, bütün Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Yıldırım.
Dördüncü konuşmacı Şırnak
Milletvekili Sayın Leyla Birlik.
Süreniz on dakika.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA LEYLA BİRLİK
(Şırnak) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
öncelikle cezaevinde rehin tutulan Eş Genel Başkanlarımız
Sayın Figen Yüksekdağ’ı, Sayın Selahattin
Demirtaş’ı, yine, grup başkan vekillerimi, milletvekili
arkadaşlarımı, Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel
Başkanı Sayın Sebahat Tuncel ve onun şahsında bütün
siyasi tutsakları saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; grubum adına Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı bütçesi için söz almış
bulunmaktayım.
Tarım ve hayvancılık gerek toplumun
temel ihtiyaçlarının karşılandığı gerekse
toplumun önemli bir kesiminin geçim kaynağı olduğu bir
alandır. Aynı zamanda istihdam yaratan, sanayiye ham madde
sağlayan bu sektör dış ticarette de önemli bir paya sahiptir.
Ancak Türkiye ekonomisinin büyük bir bölümünü oluşturan tarım ve
hayvancılık Hükûmetin yanlış politikaları nedeniyle en
çok sorun yaşanan alanlardan biri hâline getirilmiştir. Tarım
alanında yaşanan sorunlar AKP iktidarı döneminde sürdürülemez
politikalar nedeniyle daha da derinleşmiştir. Sürdürülebilir politika,
ülkenin üretim potansiyelinin ve coğrafi şartlarının
dikkate alınarak bu alanda yeterli bilgiye ve donanıma sahip
uzmanlarla sağlanabilir. Ancak bu ülkede iki yılda gıda,
tarım ve hayvancılık alanında sorumlu 2 bakan
değiştirildi. Sizin de bildiğiniz gibi her iki
bakanımız da gıda, tarım ve hayvancılık
alanında uzmanlıkları olmayan kişilerdi. Tarım ve
hayvancılık bakan değiştikçe de politikası
değişen bir alan hâline getirilmiştir. Tarım ve
hayvancılık alanının bir türlü çözülmeyen
sorunlarının ana kaynağı, politikalar belirlenirken, karar
alınırken bizzat bu işi yapan, emek veren, emek verirken binbir
zorlukla karşılaşan köylü ve çiftçilerin bu sürece dâhil
edilmemesidir. Ancak Türkiye’de bunun yerine merkezî bir anlayışla
devlet-özel sektör kuruluşlarının ortaklığıyla
tarım ve hayvancılık politikaları belirlenmektedir.
Politikaların belirlendiği Mecliste ihtisas komisyonları AKP
döneminde tamamen işlevsiz hâle getirilmiştir. Mecliste, üyesi
olduğum tarım, hayvancılık, arazi kullanımı,
toprak koruma gibi ihtisas konularının görüldüğü Tarım,
Orman ve Köy İşleri Komisyonu iki yıldır
toplanmamıştır. Hâl böyle olunca ancak torba kanunlarla ya da
yılda bir defa bütçe görüşmelerinde tarım ve
hayvancılık politikalarından süre yettiğince haberdar
olabiliyoruz.
Türkiye’nin gıda, tarım ve
hayvancılık alanlarındaki sorunlarından biri olan
dışa bağımlılık, her yıl artarak
sürmektedir. Özellikle, canlı hayvan, kırmızı et ve
tarımsal ürünlerin ham maddesinin yüzde 50’si ithal edilmektedir. Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının 2016
yılında Millî Tarım Projesi’nin temel unsurlarından biri
olan hayvancılıkta temel amaç hayvan varlığını
artırarak dışa bağımlılığın
azaltılması ve ihracatın artırılmasıydı.
Ancak, Hükûmet bu hedefin aksine bir politika izlemektedir. Daha birkaç ay önce
Bakanlar Kurulu, Et ve Süt Kurumunu sıfır gümrükle 500 bin
büyükbaş hayvan ithal etmekle yetkilendirdiğini duyurmuştur.
Türkiye’de artan et fiyatlarının düşürülmesi için alınan
önlemlerle, sorunu yaratan unsurların bertaraf edilmesi değil et
ithalatı yapılarak sağlanmaya
çalışılmaktadır. Bu şekilde devam ederse yerli hayvan
üretimi bitirilecek, tamamen dışa bağımlı bir ülke
hâline getirilecektir.
Biz sizlere “Üreticiyi ağır vergiler
altında ezdiniz, bitirdiniz.” dedik. “Yandaşlarınızı
büyüttünüz, bizi, ülke olarak dışa bağımlı bir hâle getirdiniz.”
dedik. Biz bunu söylediğimizde sizler kızıyorsunuz ama
bakın ne yaptınız, ne yapıyorsunuz: Bu ülkede
hayvancılık nerede yapılıyor? İlkokuldan beri Erzurum,
Kars, Ankara ve buna benzer illerde yapıldığını
hepimiz biliyoruz. Peki o zaman soruyorum: İhale kapsamı
dışında, ithal edilen hayvanların hemen hemen tamamı
neden Rizeli büyük sermayeli firmalara veriliyor? Sayın Bakan, buradan,
birazdan birkaç isim okuyacağım. Bu isimlerin doğru olup
olmadığını ve bu isimlerin büyük bir
kısmının Rizeli olup olmadığını size
soruyorum: Ali Topuz; 50 bin büyükbaş, 30 bin küçükbaş, 30 bin
kurbanlık, 15 bin ton ithal et. Cemil Kazancı; 50 bin karkas, 50 bin
kasaplık, 60 bin besi hayvanı. Hasan Doğan’ın oğlu; 25
bin büyükbaş. Mustafa Erdoğan’ın oğlu ve Mis Et... Arkadaşlar,
bu liste böyle devam edip gidiyor. Bu listede, Trakya’da, İç Anadolu’da
binbir zorlukla tarımla uğraşan ne Mehmet amca var ne de
Ayşe teyze var.
Tarım, hayvancılık, orman, su,
yeraltı ve yerüstü kaynaklarının neredeyse tamamı devlet ve
özel yandaş sermaye tarafından endüstrileştirilmiştir.
Kümes hayvancılığından balık
yetiştiriciliğine, arıcılık faaliyetlerinden
besiciliğe kadar bütün hayvancılık faaliyetleri ve bu
faaliyetlerle ilgili tüm ürünler “modern hayvancılık” adı
altında tesisten aracıyla işletmeler kendi tekeline
alınarak ticarileştirilmiştir. Bu yaklaşım,
halkın doğadaki besin kaynaklarına doğrudan, araçsız
ve ücretsiz ulaşımını engellemekte ve küçük aile çiftçiliği
işletmeciliğini bitirmektedir. Toplumun kendi ihtiyaçlarını
karşılamaya dönük olarak gerçekleştirdiği serbest,
geleneksel hayvancılık ekonomisi bu şekilde tasfiye
edilmektedir.
Söz konusu sorunlarla birlikte, güvenlikçi
politikalarla çözülmeye çalışılan ancak çözülmeyen ve bu
yaklaşımla da çözülmesi mümkün olmayan Kürt sorununun
yansıması olarak kürdistanda yaylaların yasaklanması,
köylerin boşaltılması, köylerin zorunlu göç ettirilmesi, yerüstü
ve yeraltı kaynaklarının hunharca yandaş sermayeye
peşkeş çekilmesi, “kentsel dönüşüm” adı altında
meralar, ormanlar, zeytinlik alanların yok edilmesi
anlayışı tarım ve hayvancılığı bitirme
noktasına getirmiştir.
Devletin, 1950 yıllarında sürgün, göçertme
uygulamaları sonucu Kürt köylerinin yaklaşık yarısı
boşaltılmış, geçim kaynakları olan tarım ve
hayvancılık yok edilmek istenmiştir. Aynı uygulamalar ve
pratikler 1990’lı yıllardan bu yana devam etmektedir.
Seçilmiş olduğum Şırnak ili ve
ilçelerine bağlı mezra ve köylerde, Eylül 2016 tarihinden itibaren,
kanunlara aykırılık teşkil etmesine rağmen, birçok
sivil yerleşim alanı askerî yasak bölge ilan edilmiştir.
Aynı şekilde, ayrıca Temmuz 2015 tarihinden itibaren de bu
bölgelerde süren askerî operasyonlar nedeniyle tarım ve
hayvancılık faaliyetleri yapılmamaktadır. Her yıl
baharın gelişiyle birlikte Şırnak merkez, ilçelerinin de
yanı sıra, Siirt, Bitlis, Batman, Diyarbakır’dan, birçok çevre
ilden yurttaş, hayvanlarını, otlatmak için, Faraşin
Yaylası’na götürüyor. Faraşin Yaylası iki yıldır
yasaklı bölge ilan edildi. 50’ye yakın köy, yine aynı
şekilde mezra ve yayla askerî yasak bölge ilan edildiği için
hayvanlarını yaylalara götüremiyor. Sadece bu yıl
Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde en az 24.600
küçükbaş, 2.820 büyükbaş ve Şırnak’ın Balveren
ilçesinde 150 bin civarında arı kovanı yaylalara
götürülemediği için telef olmuştur.
Tarım ve hayvancılık sektörünün en
önemli ayağı iş gücüdür. Türkiye’nin kalkınmasında,
nüfusun bir bölümünün geçiminin sağlanmasında etkili olan tarım
sektörü, istihdam edilen iş gücünün yaklaşık yüzde 23’ünü
oluşturmaktadır, bunun da yarısını mevsimlik
tarım işçileri oluşturmaktadır. TÜİK verilerine göre
yaklaşık 3,5 milyon mevsimlik tarım işçisi mevcuttur.
Sayıları azımsanamayacak ölçüde fazla olan mevsimlik tarım
işçilerinin yaşam ve çalışma koşulları
insanlık onuruna yakışır bir düzeyde olmamasının
yanı sıra, hukuki, yasal korumalardan da muaftır. AKP
iktidarı boyunca, mevsimlik tarım işçilerinin
kaçınılmaz olduğu hâllerde çalışma
koşullarının iyileştirilmesine yönelik herhangi bir
adım atılmış değildir. Bu sorunun çözümü için köylere
dönüşlerin etkin biçimde gerçekleştirilerek, bu insanların kendi
topraklarında kendilerinin yönetebileceği tarım ve
hayvancılık faaliyetlerinin önünün açılması gerekmektedir.
AKP iktidara geldiğinde çiftçilerin
işlediği tarımsal alan 24 milyon hektardı, on beş
yıllık AKP iktidarında işlenen tarım alanı
yaklaşık 3 milyon hektar azaldı. 2002 yılında
tarımsal istihdam yüzde 35 iken bugün bu oran yüzde 20’lere kadar
düşmüş. Çiftçiler İstanbul büyüklüğünde tarım
alanını ekemez hâle getirilmiş. Tarımda kendi kendine yeten
Türkiye’nin, uygulanan sermaye yanlısı politikalarla, tarım ve
hayvancılıkta kendine yeten bir ülke olmaktan çıkıp AKP
iktidarında, karnını doyurmak için Arjantin’den mısır,
Ukrayna’dan buğday, Şili’den angus ithal eden hatta sap ve
samanı ithal eden bir noktaya getirilmiş olması da can
yakıcı bir gerçekliktir.
AKP iktidarının gıda, tarım ve
hayvancılık politikalarında yanlışlar, dönemsel
politikalar belirlenmesi hem üreticiyi hem de tüketiciyi mağdur
etmektedir. Bu sorunların çözümü için iktidar rantçı ve dönemsel
politikalar üretmekten bir an önce vazgeçmelidir. Bunun yerine daha demokratik,
katılımcı, tutarlı ve sürdürülebilir politikaların bir
an önce hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Sayın Bakan, ek olarak bir soru daha sormak…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.
LEYLA BİRLİK (Devamla) – Sayın Bakan,
ek olarak, Bitlis’te, Muş’ta -yaptığımız
görüşmelerde- yüzlerce hayvanın yemden kaynaklı telef
olduğu söyleniyor. Daha önce bu konuya dair bir soru önergesi
vermiştik yalnız cevabını alamadık. Buradaki
ölümlerin, hayvan ölümlerinin nedeninin yemden kaynaklı olup
olmadığı tespit edildi mi? Tespit edildiyse eğer, yemden
kaynaklı hayvan ölümleri için herhangi bir
hazırlığınız, telafi etmek için bir
hazırlığınız var mı?
Kurumu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Birlik.
Beşinci konuşmacı, Hakkâri
Milletvekili Sayın Nihat Akdoğan.
Süreniz on dakika.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) –
Sayın Başkan, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığının bütçesi üzerine HDP Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle, siz değerli milletvekillerini
ve cezaevinde rehin tutulan başta eş genel başkanlarım
olmak üzere seçilmiş bütün arkadaşlarımı saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bölgemizin temel geçim
kaynakları olan tarım ve hayvancılık, bugün, AKP döneminde
can çekişiyor. Tarım ve hayvancılıkta daha önce kendi
kendine yeten bir ülkeyken, demin arkadaşımızın da
belirttiği gibi, bugün et ithal eden, bunun yanında bir de saman
ithal eden bir duruma geldik. Son yirmi yedi yılda yasaklarla birlikte
bölgemizde mera hayvancılığı bitme noktasına getirildi.
Hayvanlarını yaylalara çıkaran vatandaş hem yüksek verim
alıyordu, ayrıca ülke ekonomisine ve kendi bütçelerine daha çok
değer katıyordu, daha sağlıklı ürünler elde ediyordu.
Diğer yandan, mera hayvancılığı aynı zamanda
hayvanları birçok hastalığa karşı da koruyordu.
Şimdi yayla yasaklamalarının yarısından fazlası
sizin döneminize denk düşüyor. Bu konuda hiçbir adım
atmadınız. Hani reklam vardı ya, güleç yüzlü köylü reklamı:
“OHAL kalktı, baskılar bitti, köyümde özgürce yaşıyorum.
Onlar konuşur AKP yapar.” Bırakın o köylünün yüzünü
somurtmayı, bütün halkı kırdınız, üzdünüz,
kutuplaştırdınız.
Değerli arkadaşlar, aslında
büyüdüğümüz konuları sizinle paylaşmak istiyorum. “Büyüdükçe
büyüyoruz.” diyorlar. Evet, bugün bütçemiz tam 47 milyar yani 47 katrilyon
açık veriyor. Bu bütçeyle büyüyoruz. Diğer yandan, dünyanın en
büyük 16’ncı ekonomisi olduk. Bu bütçe zamlarıyla, Hükûmetin
vergileriyle büyüdük. Dünyanın en büyük ordusu, polisi, jandarması
bizde; böylece büyüyoruz. İçinde adalet olmayan en büyük adalet
saraylarını yaptık. Yargısız infazlarda, cezaevi
yapmada büyüdük, operasyon sayılarında büyüdük. Ampullü bir parti
sayesinde hormonla, vitaminle, haplarla, sanal reklamlarla büyüdük. Cari
açıkta, dış borçta, ithalatta, sıcak parada, yolsuzlukta,
işsizlikte, enflasyonda, özelleştirmede, devlet arazilerinin
yap-işlet-devretle kiralanmasında, satışta, istatistikte,
rakamlarla büyüdük. Zamda, zulümde, korku imparatorluğunda,
işkencede, tutuklamalarda büyüdük. Düşünce özgürlüğünde,
örgütlenmede, toplantı ve gösteride, basın açıklamasında,
din ve vicdan hürriyetinde, sendikal haklarda tersinden büyüdük. Aslolan
büyümektir, sihirli kelimelerle büyüdük. Kardeşi kardeşe vurarak,
komşu komşuya çatarak, dünyaya nara atarak büyüyoruz. Kadına
yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinde, cezaevlerinde insan
hakları ihlallerinde, hukuk ihlallerinde büyüyoruz. Şiddet
toplumunda, karakolda, dayakta, F tipinde, enkazda, çadır
yangınlarında, çığlıklarda, feryatlarda, isyanlarda
büyüdük. Bir avuç zengin, bir avuç holding, siyasetçi, bürokrat, iş birlikçi,
zorba, dikta, köle sahibi olduk, büyüdük. Kim tutar bizi? Seçim, sandık
sandık, hazine yardımlarıyla, barajlarla, siyasi muhalifleri
tutuklayarak büyüyoruz.
Değerli milletvekilleri, Kenan Evren de kendi
anayasasını kabul ettirebilmek için yüzde 93’leri bekledi; AKP
iktidarı da 2023’lere, 2053’lere, 2071’lere, ihale bizim, iktidar bizim,
tek parti, tek adam, tekçi zihniyetle, sultan olur, büyüyoruz demektedir.
Kadına karşı
ayrımcılıkta, KPSS sınavında torpilde, rüşvette,
şikede büyüyoruz. Primde, ihalede, işkencecileri, faili meçhullerin
zanlılarını korumada ve kollamada büyüyoruz. Doğal gaza,
benzine, mazota, elektriğe, kredi faizlerine zamda büyüyoruz. ÖTV’de,
KDV’de, damga vergisinde, harçta, icra dosyalarında, iflaslarda, kapanan
şirketlerde, karşılıksız çekte, davalarda,
mahkemelerde büyüyoruz. Makam araçlarında, resmî zevatı
karşılamada, koruma ordularında, yağda,
yağcılıkta, kul olmada, rüşvette, adam kayırmada,
partizanca kadrolaşmada, muhalifleri sürmede, fişlemede, dışlamada
büyüdük. Din kardeşliğinde Müslüman kardeşlerle,
çağdaş toplumda cemaatlerle, fetvalarla, BOP’ta Jandarma olduk. Füze
kalkanları, NATO rampaları, krizin cilvesiyle,
bağımlılıkta piyon olmada, ellerin elinde oyuncak olmada
büyüdük. Kuzu gibisiniz, sayenizde gelir adaletsizliğinde ve dolaylı
vergi zammında, zamlarda zulümlerle büyüyoruz. Dizilerle uyutulduk,
milliyetçi nutuklarla uyutulduk. Asgari ücrette, maaşta, alım
değerinizde, paramızda pulumuzda, tohumda, toprakta, bakkalda,
pazarda milyonlar yoksullaştı, bir avuç azınlık büyüdük.
Değerli milletvekilleri, çetelerde, mafyalarda,
darbecilerde, talanda, vurgunda, soygunda büyüdük. Silah alımlarında,
askerî harcamalarda büyüdük. Eğitimde, sağlıkta, sosyal
politikalarda, hakta, hukukta küçülerek büyüdük. Özelleştirmede,
madenlerde, ruhsatlarda, enerjide, doğayı, tarihi, kültürü katlederek
büyüdük. HES’lerde, termikte, nükleer enerjide, memleketin
limanlarını, kara yollarını, denizlerini,
kıyılarını, dağlarını, ovalarını
yabancılara peşkeş çekerek büyüdük. Faşizme ve
şovenizme karşı omuz omuza duramazsak, kardeşliği, barışı,
insan haklarını, hukuku, demokrasiyi savunamazsak vahşi kâr
hırsında açgözlüler büyür. Memleket uçuruma doğru
yuvarlanmışken pembe tablolar çizdik. Arap Baharında Türkiye
kuşa döndü. Despot, zorba liderler bir bir tarih olurken bizde ise
zorbalık hükümran oldu.
Değerli arkadaşlar, bu bütçeye niye
“Hayır” diyoruz? Bu bütçe, eğitime, sağlığa, sosyal
politikalara, tarıma, hayvancılığa gerekli hassasiyeti
vermediğinden dolayı “Hayır” diyoruz. Hakka, hukuka,
özgürlüklere gereken önemi vermediği için “Hayır” diyoruz. Bu bütçe,
bir savaş ve rant bütçesidir, vatandaşımızın derdine
derman olan bir bütçe değildir. Bölgeler arasında ekonomik
gelişim farkını ortadan kaldırmadığı için
biz, buna “Hayır” diyoruz. Komisyonlarda virgülüne dahi dokunulmasına
izin verilmeyen; dolayısıyla, tek kişinin bütçesine “Hayır”
diyoruz.
Değerli arkadaşlar, özellikle Tarım
Bakanı, Sayın Bakan, geçenlerde Hakkâri’ye gitmişti. Esnafı
ziyaret ederken, demin arkadaşımızın da belirttiği
gibi, oradaki kasaplardan bir tanesi diyor ki: “Sayın Bakan, niye eti siz
iki tane firmaya veriyorsunuz?” A101 ve BİM bölgede bir anda mantar gibi
türedi. Buna vermenin sebebi nedir? Hakkâri’de toplamda bu işi yapan insan
sayısı 40’tır. Buradaki tekelleşmeye niye izin
veriyorsunuz? Eğer onlar da…
Sayın Başkan, bir dakika rica ediyorum.
BAŞKAN – Daha bitmedi, devam edin.
NİHAT AKDOĞAN (Devamla) – Burada
sıfırlandı da Başkan.
O nedenle, Sayın Bakanım, zaten bölgede
tarım ve hayvancılık bitirilmiş. Bölgede yeni bitmeye
başlayan bu firmalar eliyle değil halkın tümüne, oradaki 40
esnafın 40'ına da bunu paylaştırsanız ya da daha önce
birçok ilde karşılaştığımız şekilde
birkaç tane ofisini açsanız daha iyi olmaz mı? Yoksa burada da
saraydan size karşı bir talimat mı gelmiştir?
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Akdoğan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, söz almak istiyorum.
BAŞKAN – Tabii ki, buyurun Sayın Bakan.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
8.- Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın,
Hakkâri Milletvekili Nihat Akdoğan’ın 503 sıra sayılı
2018 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 504 sıra
sayılı 2016 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde HDP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) – Sayın vekilime teşekkür ediyorum.
Tabii, biz hem üreticiyi hem halkı hem
esnafı düşünmek zorundayız. Yani bakın, “40 esnaf” dediniz.
Oysa Hakkâri’nin nüfusu 100 bindir, bakın, bu çok önemli. 40 esnaf benim
için çok önemlidir ama 100 bin insanın et alması, gerçekten ucuz
fiyata et alması onun kadar önemlidir. Ancak biz o
esnaflarımızı yalnız bırakmadık.
Bakın, o fiyatı düşürürken, 23,80
kuruş olan ESK’nın alım fiyatını anında 25 liraya
çıkardık, anında 25 liraya çıkardık. Ve şunu
söyledik, dedik ki: “1 Ocak 2018’den sonra da 200 baş ve altı olmak
üzere her hayvanı kesime götüren üretici kardeşlerimize biz 250
lira…”
Bakın, bu yoktu 2017’de. Başka desteklerden
faydalanılarak 250 lira hayvan başı destek verdik.
Onun için, çok değerli milletvekilim,
doğrudur, kasaplar benim her şeyimdir ama emin olun ben tek tek
Hakkâri’deki o kasapları dolaştım, onlar çok mutsuz
değiller ve çoğu da diyor ki: “Allah razı olsun, bizim
işimiz arttı. Eskiden 10 kilo satarken fiyatı düşürdük,
şimdi 20 kilo satıyoruz, aynı kârı tekrar elde ediyoruz.”
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
– Kendi ürettiklerini satsınlar Sayın Bakan.
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Sayın Akdoğan…
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) – Özellikle, ben
bir şeyi eğer…
BAŞKAN – Buyurun, açıyorum mikrofonunuzu
yerinizden.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Vay
Sayın Bakanım, vay! Hakkâri de eğer Sırbistan’dan gelen
etin kuyruğuna giriyorsa veya ucuz etin kuyruğuna giriyorsa vay
memleketin hâline. Buna üzülmemiz lazım, hepimizin üzülmesi lazım
Sayın Bakanım. Yani eğer Hakkâri’de, hayvancılık
yapılan bir bölgede, Türkiye’nin bir ucunda ucuz et almak için millet sıraya
giriyorsa vay memleketin hâline Sayın Bakanım! Bu, tutanaklara
geçsin.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) – Ben cevap vereceğim.
ERHAN USTA (Samsun) – Topluca da cevap
verebilirsiniz.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Topluca
da cevap verebilirsiniz.
ERHAN USTA (Samsun) – Sayın Başkan, Bakan
bey her defasında cevap vermesin, toplu olarak cevap versin.
BAŞKAN – Evet, Sayın Akdoğan’ı
dinleyelim.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) – Şimdi, yalnız şöyle
Başkanım, cevap vermek istiyorum…
BAŞKAN – Sayın Bakan, Sayın
Akdoğan’a söz verdik.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, cevap vermek
istiyorum.
BAŞKAN – Ama bir saniye; o, sisteme girecek
şimdi.
9.- Hakkâri Milletvekili
Nihat Akdoğan’ın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) – Sayın
Bakanım, özellikle burada benim demin bahsettiğim 40 esnafla ilgili,
mesele sadece oradaki 40 kasap değil. Şimdi, bu BİM ile A101’in
açılmasından sonra orada, Hakkâri’de yüzlerce esnafımız
dükkânını kapatmak zorunda kaldı. Şimdi, siz devlet olarak
oradaki 6 noktaya eti verdiğinizde oradaki vatandaş, oradaki esnaf
kendi müşterisini de kaybediyor. Buradaki tekelleşmeye
karşı Sayın Bakanım, yoksa elbette devlet oradaki
imkânlarıyla sadece 2 firmayı değil, halkını da
düşünmeli; oradaki esnafın da mağdur olmasına sebep olacak
bir girişimin içerisinde olmamalı, devlet aklı buna ihtiyaç da
duymamalı.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Cevap verecek misiniz Sayın
Bakan?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) – Tabii, tabii; cevap vereceğim.
BAŞKAN – Buyurun, açıyoruz mikrofonunuzu.
10.- Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın,
Hakkâri Milletvekili Nihat Akdoğan’ın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) – Çok Değerli Vekilim, şimdi, biz
sadece İstanbul’a veya sadece Hakkâri’ye et verdiğimiz taktirde bu,
adaletimize uygun olmayan bir davranış olurdu. Biz ihaleye
çıkarken -bakın, bu çok önemli- 81 ilde ve ilçelerinde şubesi
olan marketlere baktık ve 2 market çıktı ve bu marketler
aynı fiyatı verdi. Eğer fiyatlardan birisi üstün olmuş
olsaydı yani bize uygun olmuş olsaydı, biz bir markete
verecektik.
GARO PAYLAN (İstanbul) –
Danışıklı dövüş!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) – Bizim için önemli olan halkın tümüdür,
Türkiye'nin tümünü kucaklamaktır.
İkinci bir cevabım, Sırbistan’dan
daha et gelmedi. Şimdi, çıkıp bu söyleniyor, “Sırbistan’dan
et geldi.” Hayır, arkadaşım, Sırbistan’dan et almadık.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Gelecek
mi peki Sayın Bakan?
DİDEM ENGİN (İstanbul) – Almayacak
mısınız?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) – Bakın, bir dakika, müsaade edin biraz
sonra konuşacağım ama ben sizi ne kadar güzel dinliyorum.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Gelmedi
ama gelecek!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) – Efendim, biz, süs olsun diye almıyoruz,
halkımız… Yani Sırbistan’ın hayvanı ayrı,
Şırnak’ın hayvanı ayrı mıdır? Hayvanlar
farklı mıdır yani? Bizim buradaki amacımız nedir?
İnsanlara, gerçekten kesesine uygun et yedirmektir. 45 liraya et
alabilirsiniz ama benim vatandaşımın 30 liraya et alması
onun en doğal hakkıdır.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
– Üretsin!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) – Allah Allah! Bir dakika… (HDP
sıralarından gürültüler)
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
– Yerli üretsin!
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) –
Başkanım, kürsüye anons yaptınız da bizim haberimiz mi yok.
Ne yapıyorlar arkadaşlar?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) – Arkadaşlar, ama bakın şimdi…
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
– Hayvancılık bitti!
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Allah, Allah!
Anons edildi mi? Etmedi.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) – Çok sevgili arkadaşlarım… (HDP
sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Sayın Yıldırım…
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) – Anneler şunu söylüyor:
“Mutfağımız şenlendi, Allah razı olsun sizden.”
Öğrenci diyor ki: “Ben yarım kilo kıymayla iki öğün yemek
yapıyorum.”
Teşekkür ederim.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) –
Sayın Başkan…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan…
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Tamam, anons
edildin mi Behçet Hoca?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, lütfen…
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Konuşma
sürene daha var, geç yerine ya! Böyle bir usul var mı? Meclisi iyice
şeye çevirdiniz.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) –
Tarım Bakanlığının görevi yurt dışından
et getirerek buradaki insanların ucuz et yemesini sağlamak
değildir. Tarım Bakanlığının görevi…
BAŞKAN – Şimdi soru-cevap şekline
geçtik, böyle olmaz…
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – …buradaki
hayvancının et üretmesini, milletine ucuz et yedirmeyi
sağlamaktır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığının görevi budur.
Saygılarımı sunuyorum.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – O ne ya?
Sayın Başkan, o ne orada ya?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) – Ya,
şimdi onun sırası.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Ne yapalım?
Verdiğinde çıkarsın konuşursun, böyle bir şey var
mı ya! İç Tüzük değişikliği yaptık, yapılan
şeye bak ya!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Başkan, 60’a
göre kısa bir söz istiyorum.
BAŞKAN – Sayın Akar, ben Sayın
Yıldırım’dan sonra size söz vereceğim. Sayın
Yıldırım’ı çağıracağım kürsüye, ondan
sonra.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) –
Çağırmadınız efendim henüz, alabilirim yani, konuyla ilgili
ben de…
BAŞKAN – Siz vekâleten mi bakıyorsunuz?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Evet, evet.
BAŞKAN – Peki o zaman, size söz vereceğim.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın
Başkan, kürsüdeki şeyi lütfen aldırın.
BAŞKAN – Tamam, Sayın
Yıldırım konuşacak.
Hayır, almanıza gerek yok.
Sayın Yıldırım konuşacak
Sayın İnceöz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Tamam, anons
ettik mi, kürsüye çıktı mı?
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) – On saniye az
görsen kâr mı Hanımefendi?
BAŞKAN – Birazdan edeceğiz, sorun yok
Sayın İnceöz.
Sayın Akar, buyurun.
11.- Kocaeli Milletvekili Haydar
Akar’ın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet
Eşref Fakıbaba’nın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan Türkiye'ye ucuz et yedirmek
istediklerini söyledi, bunu da Et ve Süt Kurumu vasıtasıyla
yedireceklerini ifade etti. Şu anda, Et ve Süt Kurumunun piyasayı
düzenleme diye bir görevi var ve bu düzenleme görevi, Et ve Süt Kurumu
üretiminin Türkiye’deki toplam et üretimindeki payı yüzde 3, sadece yüzde
3. Kombinalarının kapasitelerinin şu anda yüzde 30’unu
kullanabiliyorlar. Tamamını kullanmış olsa bile
piyasayı düzenleme yetenekleri sadece yüzde 5’i geçmiyor. Bu nedenle
Türkiye’de ucuz et yemek ithal da olsa bir problem. Bu yolla da
çözülemeyeceği bir gerçek.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Akar.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
(1/887) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 503) (Devam)
2.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/861), 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2016
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin, 2016 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun ve 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 174 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/1187), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2016 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun
ve 2016 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu ile
2016 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/1188) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 504) (Devam)
A) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
B) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları Enstitüsü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) METEOROLOJİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE SU
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına altıncı konuşmacı Adıyaman
Milletvekili Sayın Behçet Yıldırım.
Buyurunuz. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
HDP GRUBU ADINA BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) –
Teşekkürler Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Tarım Bakanlığına bağlı Tütün ve
Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu bütçesi üzerine partim HDP adına söz
almış bulunmaktayım.
Bizleri ekranı başında seyreden
değerli halkımı, son gelen tütün yasasıyla mağdur
edilen başta Adıyamanlı hemşehrilerim olmak üzere, tüm
tütün emekçilerini buradan saygıyla selamlıyorum.
Şimdi “Bir hekim olarak iki gün önce
Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerine konuştun. Tütün
ve alkol piyasasından sana ne! Başka biri konuşsaydı daha
iyi olmaz mıydı?” diyeceksiniz ama bakın, Sayın Tarım
Bakanımız da bir hekim, üstelik genel cerrah. AKP iktidarı
tarımı bitirdi, tarım can çekişiyor, her türlü tedavi
uygulandı, medikal, kemoterapi, radyoterapi, alternatif tıp
tedavileri uygulandı, fayda etmedi, şimdi tarım ameliyat
masasına alındı. Genel cerrah meslektaşım Doktor
Eşref Fakıbaba opere edecek, bakalım hastayı
-tarımı- kurtarabilecek mi? Sakın hasta “inop” olmasın
Bakanım. (HDP sıralarından alkışlar)
İşiniz çok zor Sayın Bakanım. Tarım
ülkesi olan güzelim yurdum bugün saman, nohut, mercimek, et ithal eder duruma
gelmişse işiniz gerçekten zor. Umarım başarılı
olursunuz.
Tarım Bakanı genel cerrah olunca benim de
Adıyaman’ı çok yakından ilgilendiren tütün konusunda
konuşmam son derece normal.
Şimdi, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme
Kurumu bütçe görüşmelerinde Başkan Vekilinin bütçe sunumuna
bakıyorum, tütün ve alkol piyasasının stratejik öneminden
bahsediyor, “Bütçe gelirleri bakımından önemli bir yer
tutmaktadır.” diyor ancak içeriğe ilişkin herhangi bir
açıklama yapmadan kurumun hangi kanunla kurulduğunu belirtmekle
yetiniyor.
Tütün üretimi ve piyasası asıl kimin için
stratejik ve önemli olduğunu birazcık anlatayım size.
Sarmalık kıyılmış tütün üretimi, Adıyaman
üreticisi ve Adıyaman tütün pazarında bulunan esnaf için ve
dolaylı olarak tüm Adıyamanlılar ve topyekûn Adıyaman
ekonomisi için stratejik ve ciddi bir gelir kaynağıydı. Ancak,
geçen ay kabul edilen 7061 sayılı Bazı Vergi Kanunları ile
Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun’la tütün üreticisinin ve küçük esnafın bitirilmesi noktasında
önemli bir adım attı AKP iktidarı. Yasal düzenleme adı
altında yasal engelleme getirdiniz.
Tütün üreticileri, bu tütün yasağına
haklı bir tepki göstermek amacıyla demokratik yollarla sesini
ilgililere duyurmak istediler. Ancak, buna karşı Valilik ne
yaptı? Basın açıklamalarını yasakladı. Hani OHAL
vatandaşa değil, devlete uygulanacaktı? OHAL’i çiftçilerin,
tütün üreticilerinin haklı talebini bastırmak için kullandılar.
Bu kadar orantısız, sert müdahale etmeleri gerekmiyordu. Halk bir
muhatap aradı. Ne vali ne de AKP vekilleri vardı. Halk, işin
muhataplarını yani valiyi, AKP vekillerini göremeyince, onlar
insiyatif almayınca tütün üreticileri ile güvenlik güçleri baş
başa kaldılar ve maalesef bu nahoş görüntüler ortaya
çıktı arkadaşlar. Bakın, sadece “Tütün alın
terimizdir.” diyen insanlar, ellerinde Türk Bayrağı olan insanlar,
ellerinde basit dövizler olan insanlar gazlandı, coplandı. Üç dört
saat orada resmen halka işkence, eziyet ettiler, 100’den fazla tütün
üreticisi gözaltına alındı. Biz olayların durulması
için valiyle görüşmeye çalıştık. Valiliğe gittim ancak
Valilik makamında, valinin kapısında valinin korumaları
“Vali sizinle görüşmek istemiyor.” dedi. Valilik ve bu yasanın savunucuları
halkın yapmak istediği basın açıklamasını
kriminalize etmek için “provokatör” kelimesinin arkasına
sığındılar. Provokatör kimdir, tütün üreticisi mi? Bu
eylemi halk kendisi insiyatif alarak, sosyal medya üzerinden örgütlenerek
geliştirmiştir. Tütün nasıl siyasetüstü bir konu ise eylemin
gerçekleşmesi de tamamen siyasetüstüdür. Tütün üreticileri, sadece tütün
yasağına haklı bir tepki göstermek amacıyla demokratik
yollarla sesini ilgililere duyurmak istediler, hepsi buydu ama
karşılığını gaz, su ve coplanarak gördüler. Tütün
üreticilerine, tütün esnafına yapılan bu orantısız ve
haksız muameleyi o zaman da kınamıştım, şimdi de
kınıyorum. Basın açıklamasından sonra vali “Halk bize
gaz bombası attı.”, AKP İl Başkanlığı ise
“Dışarıdan gelen provokatörler.” dedi. Üzerinden nerede ise bir
ay geçti, 100’den fazla insan gözaltına alındı. Bunlardan
kaçı şehir dışından gelmişti, kim gaz
bombası atmıştı, ne hikmetse hâlâ açıklanmadı. Açıklayamazlar
da çünkü külliyen yalan. Orada bulunanların -AKP'lisi, CHP'lisi, MHP'lisi
HDP'lisi- hepsi tütün üreticisi, hepsi Adıyaman halkıydı.
Klasik bir söyleminiz var: “Tütünü biz
yasaklamadık, TEKEL’i biz kapatmadık. Tütün zaten yasaktı,
TEKEL’i zaten Kemal Derviş ve IMF kapatmıştı.” İyi de
on beş yıldır kim iktidar? Madem Kemal Derviş tütünü
yasakladı, IMF yasakladı, siz yerli ve millîsiniz, siz serbest
bıraksaydınız. Tam tersi, tütün ticaretine, suçla
orantısız bir şekilde, üç ila altı yıllık cezalar
getirerek siz yasağı daha da katmerlediniz.
Benim anladığım kadarıyla Tütün
ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu yerli tütün piyasasını
tamamen bitiriyor, bu piyasayı uluslararası sigara tekellerine
bırakıyor. Dünya Bankasıyla yapılan anlaşmalar
sonucunda, 4733 sayılı Yasa’nın çıktığı
günden bu yana tarımda, üretimde bir gerileme yaşandı.
Değerli milletvekilleri, tütünün toplumsal
hayata etkilerini, Adıyaman özelinde, bu Mecliste defalarca anlattık.
Adıyaman'ın yoksulluğa ve ırgatlığa mahkûm
olacağını defalarca söyledik. Özellikle Adıyaman için
söyleyeyim: Bu sarmalık kıyılmış tütün ticareti
nedeniyle Adıyaman'daki bütün iş kolları dolaylı olarak
faydalanıyordu. Şimdi, öyle bir proje, öyle bir üretim alanı
düşünün ki köyden kente göçü engellesin, sosyal dokuyu korusun, ciddi bir
istihdam alanı yaratsın, üretici emeğinin
karşılığını aldığı için
kazansın, esnaf ticaretini yaptığı için kazansın ve
tüketici ucuza aldığı için ve cebinden tasarruf ettiği için
kazansın. Ayrıca, cezalarla, yasaklarla önlemeye çalıştığınız
yurt dışından getirilen sigara
kaçakçılığını da önlesin. Ama siz ne yaptınız?
İşte, sarmalık kıyılmış tütün üretimi ve
ticaretinin fiilî olarak hâlihazırdaki durumu buydu. Bu durum nedeniyle
Adıyaman ve yerel tütün üreticisinin baştan beri Hükûmetten
şöyle bir beklentisi vardı ve “Bakın, bizim sarmalık
kıyılmış tütünümüz var ancak bunun üretimi serbest ama
satışı yasak. Biz bu tütünü başka illere gönderdiğimiz
zaman yolda tütünümüze el konuluyor, bize ceza kesiliyor. Biz bu durumun sona
ermesini, ürettiğimiz sarmalık kıyılmış tütünü
rahatça satabilmek istiyoruz. Buna bir çözüm bulun ve bu üretimi destekler
mahiyette, bu duruma yasallık kazandırın.” diyordu. Siz ne
yaptınız? Katmerli cezalarla, sarmalık
kıyılmış tütünün hâlihazırdaki pazarını yok
etmeye çalışıyorsunuz.
Sarmalık kıyılmış tütünü
ticari amaçla bulundurmak dahi suçtur. “Bunu kooperatif eliyle yasal hâle
getirdik.” diyeceksiniz ama kooperatif eliyle satışı
desteklemeye değil, kooperatif eliyle tütün üretimini bitirmeye
çalışıyorsunuz. Belirli merkezlerde ve ancak kurulun izniyle kooperatif
kurulacağı belirlenmiştir. Yani yarın öbür gün kurul
“Hayır, burada kooperatif kuramazsınız.” der ise, tütünün
kooperatifler eliyle işlenmesi ve satılması mümkün
olmayacaktır.
Kooperatif kurmak zor ancak üretici bir araya geldi
ve kooperatif kurdu diyelim. Peki, kooperatifin alım ve
satımını yapacağı bu tütünün vergi oranı nedir?
“Vergi oranını daha sonra konuşuruz.” diyorsunuz.
Eğer tütün mamullerine ilişkin benzer
oranlarda vergi kaydı konulacak ise -çünkü tütün mamullerinde yüzde 80
vergi var- ben baştan söyleyeyim, bu kooperatifin sigara firmalarıyla
rekabet şansı sıfırdır. Bu, ileriki zamanlarda
kooperatiflerin de kapatılmasına gidecek bir süreci
başlatacaktır.
Adıyaman tütünü artık geleneksel tütün
pazarlarında yerini alamayacak. Nerede olacak? Firmaların
insafında, bir firmanın deposunda, yani yasal, modern
soyguncuların elinde olacak; burada çiftçi, köylü değil o deponun
sahipleri kazanacak ya da Adıyaman tütünü sigara firmalarıyla rekabet
edemeyecek, bir kooperatifin ambarında çürüyecek.
Tütün yasaklamaları tarım
politikalarından bağımsız değerlendirilemez
arkadaşlar. Üretmeyen tüketen yani dışarıya
bağımlı bir pazar hâline getirdik memleketi. Nasıl et
ithalatı varsa, saman ithal eden bir ülkeye dönüştüysek, aynı
şekilde, tütün ithal eden bir ülke olduk. Yoksa “Alın, kooperatif
kurun, tütününüzü burada satın, ben sizden yüzde 80-83 vergi
alırım.” derseniz, aynı şekilde makarona da çok fahiş
vergiler getirirseniz, bunun adı yasal güvence değil, yasal engelleme
olur.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
şimdi durum nedir? Türkiye'de ciddi bir pazarı olan Adıyaman
tütününü satan esnaflara, özellikle batı illerinde ve metropollerde
“Duman-1” ve “Duman-2” adıyla, sanki esrar satıyorlarmış
gibi operasyonlar yapılıyor, yüklü miktarlarda cezalar kesiliyor,
tütünlerine el konuluyor. Kargolar taşımıyordu, halk direndi.
Sonra ricayla, minnetle kargo şirketleri temmuz ayına kadar
taşıma sözü verdiler ama taşıyacak tütün yok orada çünkü
piyasa çökertildi. Özel araçlarla tütününü taşıyanlar da yolda
yakalanıyor, tütünlerine el konuluyor, 92 bin TL’ye kadar cezalar
kesiliyor, arabaları bağlanıyor. Vatandaş el konulan
tütünden vazgeçmiş cezaları ödememek için çeşitli yollara
başvuruyor. Bütün bu yasaklayıcı uygulamalar neticesinde
Adıyaman tütününe olan talep düşürülmüş, köylünün, üreticinin
tütünleri ellerinde kalmış durumdadır. Tütününü satamayan
köylülerimiz mağdur bırakılmış,
ihtiyaçlarını karşılayamaz duruma getirilmiştir.
Geçimi tütüne dayalı olan Adıyaman’da şu anda büyük bir ekonomik
durgunluk söz konusudur. Bu konuda çok yoğun telefon ve mesaj
alıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun tamamlayın.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) - Ama bu böyle gitmez,
gitmemeli. Adıyaman'ımıza sahip çıkmalıyız.
Adıyaman'ı daha fazla işsizlikle, açlıkla terbiye
etmeyelim, ırgatlaştırmayalım diyorum.
Sağlığa zararı bilinen tütünün
üretilmesini, tüketilmesini, pazarlanmasını denetleyecek TEKEL gibi
bir kurumun tekrar oluşturulması gerçek bir çözüm olacaktır. Ne
üreticilerimiz ne de tüketicilerimiz küresel dev sigara tekellerinin
insafına terk edilmemelidir.
Bu arada, AKP iktidarı yerelde de zarar
görmesin diye çabalayan “tırşikçi” denilen bir kesim var. Onlar
iktidara göbekten bağlı oldukları ve oradan beslendikleri için
işleri güçleri iktidarı aklamaktır. Bu kesim iktidara vebal
gelmesin diye türlü türlü yalanlara sarılıyor, iktidar
yanlış yaptığını itiraf etse bile bu kesim
çeşitli yalan ve yalakalıklarla gerçekleri gizlemeye
çalışıyor. Buradan da onları şiddetle
kınıyorum. Vicdanınızı atmayın, gerçeklere
sarılın, yalanlardan ve yanlış bilgilendirmelerden
vazgeçin.
Aynı zamanda, Adıyaman için önemli olan
Atatürk Barajı’nın da bir an önce devreye girmesini temenni ediyor,
saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Yıldırım.
Yedinci konuşmacı Diyarbakır
Milletvekili Sayın Ziya Pir.
Buyurun Sayın Pir. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
HDP GRUBU ADINA ZİYA PİR (Diyarbakır)
– Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; AK PARTİ sıraları her zaman olduğu gibi
biraz boş ama sayın hocam burada, onunla biraz sohbet edelim, sizin
alanınıza gireceğim.
Rivayet odur ki Hazreti Âdem ve Hazreti
Havva’nın çocuklarından 2’si kavga eder ve Kabil, Habil’i öldürür.
Bunu burada daha önce kısaca anlatmıştım ama tekrarlamada
fayda vardır.
İSMET UÇMA (İstanbul) - Kur'an’da geçmez,
“Habil” “Kabil” Kur'an’da yoktur.
ZİYA PİR (Devamla) – Rivayettir.
Şimdi İbranice‘den Türkçeye çevirirsek
Kabil’in anlamı “maden işinde çalışan değirmenci” yani
mealen bu şekilde kabul edebiliriz, demirci diyebiliriz. İbranice’den
Türkçeye çevirince Habil’in anlamı da “rüzgâr, soluk, nefes yani
yaşam” gibi tercüme edebiliriz bunları.
Şimdi, son yıllarda
insanlığın geleceği için kafa yoran bilim insanları ve
filozoflar, bunu inançlar ötesi bir metafora çevirmiştir. Yani “Kabil” biz
cahil insanlar nazarında daha güçlü olanı yani rantçıyı,
yok edici sanayiyi, doğa tahribatını temsil eder ve “Habil” de
doğayı, insana yaraşır bir yaşamı temsil eder.
İnsanlık tarihinde bu kavga hep devam etmiştir ve güçlü olan güçsüz
olanı hep yok etmiştir.
Şimdi, insanlık tarihinde sanayi-doğa
çelişkisi ve insanın doğaya plansız müdahalesi, bir
Kızılderili şef tarafından da dile getirilmiştir.
Aynı şeyleri konuşuyor, son ırmak kuruduğunda, son
ağaç yok olduğunda, son balık öldüğünde paranın
yenmeyen bir şey olduğunu anlayacak diye seslendiği beyaz adam
durumuna bizlerin düşmemesi lazım. Kabilvari değil de Kabil’i de
tamamen yok saymadan, reddetmeden, Habilvari düşünmemiz ve davranmamız
gerekmektedir. Yani doğanın boş alanın, bir parkın,
bir ağacın, kuşun, böceğin kıymetli olduğunu
anlamalıyız, o bilinci geliştirmeliyiz.
Şimdi iki örnek vermek istiyorum: Bundan birkaç
ay önce, burada zeytinliklerle ilgili tartışmalarımız
olmuştu ve o zaman Sayın Başbakan “Tesis mi, zeytinlik mi?”
sorusunu sormuştu. Eğer “tesis” diyen varsa onlar Kabilvari
davranmıştır ve Hükûmet o şekilde davranıyor, bizi ise
-bütün muhalefet- Habilvari davranarak “Hayır, zeytinlik kıymetlidir,
zeytinlik” demiştik, bir.
İkincisi: Sayın Bakanlarımızdan
çok kıymetli Orman ve Su İşleri Bakanımızın çok
kıymetli haklarını da teslim etmek gerekiyor, Kıbrıs’a
suyla alakalı bir projeyi tamamladılar, hakkınızı
teslim ediyoruz. Zor bir proje, hallettiniz ama denizleri
aştınız, derede boğuluyorsunuz, üzülüyorum. Dün bizlere
şu suyu göndermişsiniz, bu da Kabilvari bir
davranıştır yani doğa dostu bir şeyde
gönderebilirdiniz bize, plastik şişeyle göndermişsiniz; bu
yanlış olmuş Sayın Bakanım. Umarım, kamu kurum ve
kuruluşlarında şu pet şişeleri hiç görmeyiz artık
bundan sonra. Alternatifler arama durumundasınız. Güzel
yaptığınız işler var ama derede boğulmayın
lütfen.
Değerli milletvekilleri, “Zeytin mi, tesis mi?”
“Sanayi mi, yoksa doğa mı?” ikileminde, Hükûmet, dümeni elbette
“tesis-sanayi”den yana kırmıştır. Ancak Adorno’nun
deyimiyle, yanlış hayat doğru yaşanmayacağı gibi,
insan ve doğayı merkeze almayan yani Habilvari sanayileşme
politikası olmadan yapılacak çalışmalar kentsiz
kentleşmeye yani ucube sanayilerin, ucube kentlerin oluşmasına
yol açacaktır.
Değerli milletvekilleri, iktidar
mensupları güzel, renkli, altın yaldızlı cümleler
kurmayı çok sever. Sayın Bakan Özlü, TÜBA’nın 52’nci Genel Kurul
Toplantısı’nda yaptığı konuşmasında
şöyle diyor: “Bizim topraklarımızda ve kültürümüzde bilim ve
bilim insanı her zaman takdir görmüş, itibar görmüş ve el
üstünde tutulmuştur.” Güzel bir cümle. Fakat Sayın Bakanım,
bilimsel araştırmalara ayrılan bütçeyi düşük buluyoruz biz,
onu bir kenara bırakalım ama bilim insanlarına verilen
değer, sizin de imzaladığınız kanun hükmünde kararnameler
nedeniyle görevden alınan, ihraç edilen akademisyenler gerçeği
dikkate alındığında, hakikatin, hiç de sizin ifade
ettiğiniz gibi olmadığını göstermektedir. İhraç
mı, itibar mı; bence o konuda bir netleşin lütfen.
Değerli milletvekilleri, 2016 yılında
dünyanın önde gelen şirketlerini alırsanız, bunların
her biri 10 milyar ile 13-14 milyar arasında AR-GE’ye bütçe
ayırmıştır; Türkiye, TÜİK verilerine göre, AR-GE’ye
yaklaşık 2 milyar dolar ayırmıştır. Yani bizim
merkezî yönetim bütçesinden araştırma geliştirme faaliyetleri
için ayrılan ödenek ve harcamaların miktarı bu şirketlerin
her birinden kat kat daha azdır ama biz ısrarla diyoruz ki: “Bütün
dünya bizi kıskanıyor.” Öyle mi? Hükûmet olarak, AR-GE faaliyetleri
için sürekli çalışmalar yapıldığını belirtiyorsunuz.
Örneğin, 2017 Ocak ayında yayımlanan, Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığının “AR-GE Reform Paketi” -hâlâ İnternet
sitenizde var, daha dün baktım- adlı çalışmayı ele
aldım. Bu paket incelendiğinde, sorulacak bir sürü soru var bununla
ilgili ama ben burada bir tanesine dikkatinizi çekmek istiyorum, diyorsunuz ki:
“Az sayıda AR-GE personeliyle faaliyet gösteren sektörlerde, AR-GE
merkezleri kurulmasının önünü açmak amacıyla
çalıştırılması gerekli asgari AR-GE personeli
sayısı 30’dan 15’e düşürülecek.” Ben soruyorum: Niye 15, niye 1
değil? Çünkü inovasyon fikirleri 15 kişi ya da 30 kişi, 40
kişi tarafından oluşturulmaz, 1 kişi tarafından
oluşturulur ve hayata geçirilir. Düsseldorf ve Köln’de, yine böyle merkezlerin
her birinde benim 2’şer arkadaşım vardı, ortak
şirketleri vardı ve faaliyet gösteriyorlardı. Yani bu
rakamın da 1’e düşürülmesi gerektiğini düşünüyorum.
Türkiye’de marka ve patent tesciliyle ilgili hiç
konuşmaya gerek yok, sayılar çok düşük. Bunun yanı
sıra, bir de bölgesel eşitsizlik var. Yani Orta Anadolu’da
Ankara’yı, Ege Bölgesi’nde İzmir’i çıkarırsanız
Türkiye'nin hiçbir yerinde doğru dürüst patent de yok yani
diğerlerini katarsanız, zaten o daha az, onu hiç konuşmaya
burada gerek yok. Bölgesel dengeyi az da olsa orada da kurmanızı
talep ediyoruz.
Gelelim bir de millî ve yerli otomobil konusuna.
Arkadaşlar “millî ve yerli otomobil” diye dünyada artık bir şey
yok, olamaz da. Sizin kastettiğiniz millî ve yerli markadır, buna biz
de varız. Millî ve yerli marka oluşturabiliriz hep birlikte ama millî
ve yerli otomobil ya da uçak, böyle bir şey yok. Bilimden uzak, seçim
malzemesi için kullandığınızdan dolayı bazen de
gerçekten uluslararası arenada –hadi Türkiye’de insanlar göz yumuyor ama-
komik duruma düşüyorsunuz. Seçim öncesi, işte “Yerli yolcu
uçağımızı yapıyoruz, kendi savaş
uçağımızı yapıyoruz, elektrikli otomobil
yapıyoruz.” diye böyle bir sürü komik komik şeyler söylediniz ve
şu an onun altında kalıyorsunuz. Zamanım
kısalıyor, ben perşembe günü buradan devam ederim, belki
bürokratlarınız izleyebilir.
Şimdi, yerli otomobil markası üretmek
-sloganlarla olmaz bu işler- akılla olur, bilimle olur, bilim
insanlarıyla olur. Akademik özgürlük olursa insan sorgular, sorgulayan
birey olursa bilim gelişir; aksine siz -demin hocam söyledi- 5.700’e yakın
akademisyeni hukuk güvencesi ve yolu olmadan kanun hükmünde kararnamelerle
işten atarak onları akademiden uzaklaştırarak bilime
katkı sunmalarına engel oluyorsunuz. Sonuç ise nedir? İnsanlar
yurt dışına gidiyor -3-5 beyin var burada- onların yurt
dışına gitmesini sağlamayın lütfen.
Sonuç olarak: Yukarıda ifade ettiğim gibi,
Türkiye'nin sanayileşme perspektifi sorunludur. Doğa ve insan
merkezli olmayan, bilimden, estetikten kaynaklanmayan, bir avuç zengini daha da
zenginleştirme hedefinde olan sanayileşme paradigmasıyla çizilen
plan ve projelerin ülkeyi refaha ulaştıracağını
düşünmek saflık olur, saflık değilse de kurnazlık olur
diyerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Pir.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
sekizinci ve son konuşmacı Tunceli Milletvekili Sayın Alican
Önlü.
Sayın Önlü, süreniz on dakika.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ALİCAN ÖNLÜ (Tunceli) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2018 yılı Orman
ve Su İşleri Bakanlığı bütçesi üzerinde partim
adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle rehin alınan eş
başkanlarımız, milletvekilleri, belediye eş
başkanları, belediye meclis üyeleri, parti üye ve
çalışanlarımız ve aynı zamanda demokrasi,
barış, özgürlük için mücadele edip ama bunun
karşısında bunun bedeli olarak bugün zindanlarda tutsak bulunan
tüm yoldaşları da saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, bugün 19 Aralık,
ülkemiz için, bu ülke için kara bir leke çünkü 19 Aralık bu ülkenin
demokrasi tarihine iki katliam olarak geçmiştir. 20 Ekim 2000 tarihinde
yüzlerce siyasi tutsak F tipi hücre sistemine ve tecride karşı
protesto etmek için ölüm oruçlarına başladı. O dönemin Adalet
Bakanı “devletin şefkatli eli, hayata dönüş operasyonu” diyerek
aslında devletin katleden ama yaşamları karartan bir
operasyonudur. Bu operasyonda 30 devrimci tutsak yaşamını
kaybetti, 237 tutsak da yaralandı. Bu katliamda yaşamını
yitiren tutsakları, devrimcileri anıyorum, katliamı
yapanları da lanetliyorum.
Yine, Koçgiri, Dersim, Sivas gibi 19 Aralık
1978'de Maraş'ta da Alevilere karşı bir katliam organize edildi.
Devletin gözetiminde sivil faşist güçler tarafından
yapılmış bu katliamda yaşamını yitirenleri
saygıyla anıyorum ve bu katliamı gerçekleştiren, seyirci
kalan devletin aklını da lanetliyorum. İnsan hayatının
bu kadar ucuz, katliamların bu kadar yoğun
yaşandığı bir ülkede doğa katliamları da
aynı şekilde devam etmektedir. On beş yıllık AKP
iktidarı enerji, tarım, çevre ve güvenlik politikalarından
dolayı ormanın ekosistemini, su havzalarını,
dağları, doğa ve kültür değerlerini ekonomik ve siyasal
çıkarları için yok etmektedir. Geldiğimiz noktada, yüz
yıllardır doğayla uyum içinde yaşayan halklara ait sosyal,
ekonomik ve kültürel değerler devletin bu politikalarından
dolayı ciddi bir yıkımı yaşamıştır.
Sayın milletvekilleri, bugünkü iktidar
1990’lı yıllardaki uygulamaları devreye koymuş, bölgede
ormanları güvenlik gerekçesiyle, batıda ise yandaş sermaye için
rant alanlarına çevirmek için sistematik bir şekilde yakıp talan
etmiştir. Yine, özel güvenlik bölgeleri ilan edilerek, baraj ve HES
yapımıyla halkın doğal yaşam alanları yok
edilerek köylerin ve meraların terk edilmesine zorlanmıştır.
1990’lı yılların savaş stratejisinin bir parçası olan
orman ve köyleri yakmak AKP iktidarının 2015 yılının
ikinci yarısından başlamak üzere Dersim, Diyarbakır,
Bingöl, Mardin, Siirt ve Hakkâri başta olmak üzere tüm bölge illeri
kapsayacak şekilde sistematik olarak devreye konuldu ve binlerce dönüm
alan, doğal yaşam alanı yok edildi. Yine bölge illerinde
sistematik bir şekilde çıkartılan orman yangınları
sonucu binlerce hektarlık alan yok edilirken Orman ve Su İşleri
Bakanlığı ve bünyesinde bulunan il müdürlüklerinin resmî
sitesinde bu illerdeki orman yangınları yer
almamıştır.
Kürt’ün dilini, kimliğini, her şeyini
inkâr eden bu zihniyet aynı zamanda doğasını da inkâr
etmiştir. Biliyorsunuz, geçen yıl ve bu yıl Dersim bir bütün
yakılırken, kendisine bağlı yerel mülki amirler, yereldeki
kurumlar yangını söndürmezken, bu yangına müdahale etmezken,
kendi “web” sitesinde iki cümle kadar bile değer vermezken şimdi
bütçe isteniliyor. Yine bölge illerinde sistematik bir şekilde
çıkarılan orman yangınları sonucu binlerce hektarla beraber
canlı da yok edilmiştir. Sadece 2017 yılının Temmuz
ayından itibaren güvenlik adı altında kolluk kuvvetlerinin
açtığı ateş ve kobra helikopterlerin bombalaması
sonucu Dersim Merkez, Pülümür, Hozat, Nazımiye, Çemişgezek, Ovacık
ilçelerinin ormanlık alanlarını, meralarını, kutsal
mekânlarını ve mezarlıklarını kapsayan yangınlar
ekim ayına kadar sürdü ve binlerce hektar doğal yaşam alanı
kül oldu. Orman yangınlarının
çıkarıldığı birkaç bölge hariç diğer bölgede
gönüllülerin ve halkın kendisinin bu yangınlara müdahale etmesi
yasaklanmıştır ve güvenlik güçleri tarafından ateş
açılmıştır.
Vermiş olduğumuz bir soru önergesine Bakan
Eroğlu'nun verdiği cevap şuydu: Türkiye genelinde 24 adet
yangın söndürme helikopteri bulunduğunu, gerek görüldüğü
takdirde bu helikopterlerin bütün bölgelere gönderilebileceği
cevabını vermişti. Ancak, bırakın yangın
söndürmeyi, batıda yangın söndüren helikopter ama bölgede yangın
çıkaran araç hâline dönmüştür.
Sayın milletvekilleri, Dersim halkı
geçimini sağlamak için arıcılık, hayvancılık,
bağ, bahçe ve tarım yapmaktadır. 870 aile
arıcılık, 900 aile ise küçükbaş hayvancılık
yapmak için yaylalara çıkmaktadır. Ormanlık alanlarda kolluk
kuvvetlerinin çıkardığı yangın aynı zamanda bölge
halkının ekonomik faaliyetlerini de bitirmiştir. Bu, halkı
üretimden düşürüp sadaka kültürüyle kendisine bağlamaktı.
Geçen gün sarayda valiye AKP Genel Başkanı
tarafından plaket verildi, plaket verilmesinin nedeni ise Türkiye’de en
çok istihdamın sağlandığı yer Dersim. Binlerce
insanı üretimsiz bırakacaksınız, 100 kişilik bir
atölye kuracaksınız ve buna istihdam diyeceksiniz ve bununla
övüneceksiniz, yetmedi bir de madalya takacaksınız.
90'lı yıllarda boşaltılan, 2000
yılından sonra geriye dönüşlerin sağlandığı
köylere ilişkin de o bölgelerde yangın çıkarılarak geri
dönüşlerin önüne geçilmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Hükûmetin enerji ve kalkınma adı altında
yapmış olduğu baraj, HES projeleriyle insanlık tarihi ve
kültürü yok edilmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sadece Dersim il sınırları içinde güvenlik
amaçlı 27 baraj ve HES bulunmaktadır. Bu baraj ve HES projelerinden
bazılarının nazım imar planı
bulunmadığı gibi kaçak inşa edilmiştir.
Dersim’de yapılan ve yapımı planlanan
baraj ve HES projeleriyle, Dersim merkezin ilçeleriyle bağı
koparılmak, Dersim halkının vadiler üzerinde bulunan kutsal
mekânları sular altında bırakılmak istenmektedir.
1937-1938’de bilinçli, planlı, programlı
olarak hayata geçirilen soykırım, bugün ise güvenlik amaçlı
yapılan ve yapılması planlanan baraj ve HES projeleriyle, orman
yangınlarıyla, yandaşlara madencilik ruhsatı verilerek,
özel güvenlik bölgeleri ilan edilerek, ekolojik tahribat yaratılarak
halkın doğal yaşam alanları ve ekonomik faaliyetleri
elinden alınmak istenmiştir. Bununla beraber 1937-1938
soykırımında tam olarak yapılmayan, bugün yapılmak
istenmektedir. Yani Dersim'i insansızlaştırmak, kendi
deyimleriyle “çıbanbaşı”ndan kurtulmak istemişlerdir.
Sayın milletvekilleri, kültürel ve ekolojik bir
soykırımla karşı karşıyayız. Doğu ve
batı kültürlerinin izlerini günümüze kadar taşıyan, on iki bin
yıldır sürekli insanın yaşadığı Hasankeyf
antik kenti ve çevresindeki Dicle Nehri, ekonomik ömrü elli yıl kadar olan
bir barajdan dolayı böyle bir tarih sular altında
bırakılmak istenmektedir. Ilısu Barajı’nın tamamlanması
halinde, mağaraların çoğu, çok sayıda kilise, cami, türbe
ve taş köprü gibi tarihî ve kültürel değerler sular altında
kalacaktır. Tabii ki yaşanacak bu tahribatla sadece kültürel
değerler değil 100 bine yakın insan da zorunlu göçe tabi
tutulacaktır.
Türkiye'nin içine düştüğü yer tam bir kör
kuyudur. Kendi vatandaşlarına karşı zulmeden, kendisine
muhalefet eden her türlü toplumsal kesimi şiddetle baskılamaya
çalışanlar, ekolojik kültürel soykırımı devreye
koyanlar unutmasın ki bu yöntem hiçbir zaman tutmadı, bundan sonra da
tutmayacaktır.
Bu yaptığınız bütçeyle yeni
saraylar, saltanatlar kurabilirsiniz, zengin bir azınlığı
daha fazlalaştırabilirsiniz, bu ülkenin işçisi, köylüsü er geç
de olsa sizi hak ettiğiniz yere yollayacaktır. Kadınların,
gençlerin ve halkların demokratik Türkiye mücadelesi, sizleri
saraylarınızdan alaşağı edecektir. Bu savaş ve
talan bütçesine karşı demokratik meşru mücadelemiz toplumun
bütün kesimleriyle birlikte cumhuriyeti demokratikleştirene kadar devam
edecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın lütfen.
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) – Barajların,
HES’lerin tahribatları mutlaka bütün coğrafyada, bütün yerlerde
telafi edilemeyecek kadar ağırdır ama Dersim’de barajlara bu
kadar karşı çıkmanın, bu kadar hassas davranmanın
başka bir yanı vardır yani kutsal saydıkları suyla
kutsallıklarını boğuyorsunuz. “…”(x) dedikleri doğa ile
toplumun arasındaki ilişkinin asıl vazgeçilmemesini
sağlayan kutsallıklar ve ziyaretler vardır. Siz bu ziyaretleri
başka yere taşıyamazsınız. Baraj yaparken yeri
taşıyabilirsiniz, mülkü taşıyabilirsiniz, ağacı
taşıyabilirsiniz ama o halk için, Dersim halkı için “…”(x)
için en temel değer olan Munzur Baba’yı, Ana Fatma’yı, Gola
Çetu’yu hiçbir yere taşıyamazsınız. Onun için Dersim’de “…”(x)
(HDP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİCAN ÖNLÜ (Devamla) – Yani şudur: Dersim
halkı sizden bir şey istemiyor, ellerinizi
kutsallıklarımızdan çekmenizi istiyor yoksa sizden barajlar
istemiyor.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Önlü.
Birleşime on beş dakika…
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın
Başkan, ben sisteme girdim.
BAŞKAN – “Ara veriyorum.” diyecektim Sayın
İnceöz.
Açınca versek.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Olur.
BAŞKAN – Olur, peki.
Teşekkürler.
Kapanma Saati: 17.07
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.26
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Sema KIRCI (Balıkesir)
-----0-----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 42’nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın İnceöz, sizin bir söz talebiniz
vardı.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
12.- Aksaray Milletvekili
İlknur İnceöz’ün, Tunceli Milletvekili Alican Önlü’nün 503 sıra
sayılı 2018 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 504
sıra sayılı 2016 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın
sekizinci tur görüşmelerinde HDP Grubu adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Az evvel konuşmanın içerisinde bazı
söylemler oldu, onlara ilişkin bir açıklama yapma gereği
doğdu.
Biraz evvelki konuşmanın içerisinde
şöyle bir ifade kullanıldı: “Kürt’ün dilini, dinini inkâr eden
zihniyet.” Bunu reddettiğimizi özellikle belirtmek istiyorum. “Tutsak,
rehin” gibi ifadeleri kabul etmiyoruz, tutuklu vardır. Bunun
dışında “saray, savaş, talan” gibi ifadeler
kullanılmıştır. Bundan önceki konuşmalarda da zaman
zaman bu konuşmalar, bu ifadeler kullanılmaktadır, bunları
reddediyoruz. Burada yapılan bütçede elbette ki savunma sanayisine önemli
kaynaklar aktarılacaktır çünkü Türkiye’nin bulunmuş olduğu
coğrafyaya baktığımızda hem içeriden hem
dışarıdan tehditlerle ve terör örgütlerinin kol kola
girdiği, ittifak yaptığı bir terörle mücadele süreci
yürütülmektedir.
Özellikle, Türkiye’de Kürt ya da Türk, böyle bir
ayrımın olmadığını belirtmek istiyorum. İktidara
geldiğimiz ilk günden beri bu farklılıkları kaldırmak,
bu ayrımcılıkları kaldırmak, 90’ların
yanlış politikalarına karşın 80 milyonun birliği,
beraberliği, bir yaşama azmi ve kararlığı için
gerçekten çok önemli adımlar attık; gerek Kürtçe isimlerin verilmesi,
Kürtçenin konuşulması, medya, yayın organları, pek çok
alanda, özellikle üniversitelerde Kürdoloji kütüphanelerinin kurulması,
vesaire vesaire…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Hepsi
kapatıldı, kapatıldı Başkan.
GARO PAYLAN (İstanbul) – Kapattınız
hepsini.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Açarsanız
devam edeceğim Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun tamamlayın.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Cezaevlerinde
tutuklu ve hükümlülerin yakınlarıyla ana dilde görüşmeleri ki
geçmiş dönemde bunlar dahi yapılamıyordu. Yerleşim
birimlerine, özellikle Kürtçe isimler verilmesi; geçen burada kayyum
atamalarıyla bunların kaldırıldığı… Ona
ilişkin İçişleri Bakanlığımızın da
açıklaması olmuştur ve tekrar yine Kürtçe isimlerin aynı
şekilde kullanımına ilişkin bir açıklama da
yapmıştır; bu iddiaları da reddettiğimizi özellikle
belirtmek istiyorum.
Pek çok konu, özellikle bu alanlarda atılan
adımlar, hâl ortadayken burada Kürt konusuyla… Kürt, Türk, Laz, Çerkez
hiçbir ayrım yapmadığımızı, bu konularla terörle
mücadelenin üstü örtülmeye ve böyle bir ayrımcılık
varmış gibi gösterilmeye çalışılmasını
özellikle reddettiğimizi tüm Kürt kardeşlerimize bir kez daha buradan
ilan etme ve duyurma zorunluluğu doğmuştur.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Peki, teşekkürler Sayın
İnceöz.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
(1/887) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 503) (Devam)
2.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/861), 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2016
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin, 2016 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun ve 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 174 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/1187), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2016 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun
ve 2016 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu ile
2016 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/1188) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 504) (Devam)
A) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
B) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları Enstitüsü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) METEOROLOJİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE SU
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi
konuşma sırası Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna aittir.
İlk konuşma Gaziantep Milletvekili
Sayın Abdullah Nejat Koçer’e aittir.
Buyurunuz Sayın Koçer. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH NEJAT KOÇER
(Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının 2018 yılı
bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Gazi Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye’nin yalnızca kendi bölgesinde değil tüm
dünyada etkin ve güçlü bir aktör olma hedefi iddia olmanın ötesine
geçmiş ve bir realiteye dönüşmüştür artık. Küresel,
finansal kriz sonrası son yedi yılda Avrupa Birliği yüzde 1,4,
G-20 yüzde 3 büyürken, Türkiye ortalama yüzde 7 büyümüştür.
Türkiye ekonomisi kesintisiz yedi yıl boyunca
büyüyerek güçlü bir performans sergilemiştir. 2017 yılı üçüncü
çeyrek büyümesi yüzde 11,1; bu bir rekor, üstelik büyüme rekortmeni Çin’i ve
Hindistan’ı geride bırakan bir rekor. Bu başarı
alkışlanacak ve gurur duyulacak bir başarıdır.
Gizliden ve açıktan ülkemize karşı yürütülen tüm siyasal ve
ekonomik operasyonlara rağmen elde edilen bu başarı Türkiye
ekonomisinin ne kadar sağlam, güçlü ve dirençli olduğunu açıkça
ortaya koyuyor.
İmalat sanayinin üçüncü çeyrek büyümesi
içindeki payının da önemli olduğunu düşünüyorum: Tam yüzde
15,2. Bu önemli bir rakam çünkü bu, üretim demek, daha çok iş demek, daha
fazla istihdam demek.
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip
Erdoğan’ın himayesinde Hükûmetimizin verdiği teşvik ve
iş dünyamızın desteğiyle sürdürülen istihdam
seferberliğiyle, yalnızca son bir yılda 1,5 milyona yakın
vatandaşımız iş sahibi oldu.
Yatırım ve teşvik sisteminde
yapılan yenilikler ile Hükûmetimizin verdiği destekler neticesinde
yatırımlar hızla devam ediyor. Sanayi üretimi artıyor,
istihdam artıyor, Türkiye büyüyor. İhracat 155 milyar dolar
seviyesinde ve artış sürüyor. 2017 “rekorlar yılı” olmaya
devam ediyor. KOBİ’lerimiz, iş dünyamız, esnafımız,
sanayici ve ihracatçımız devletine güveniyor, yanında
olduğunu biliyor.
Bir yandan yeni nesil kefalet sistemi Kredi Garanti
Fonu’yla Hazine desteği artırılarak KOBİ’lerimize 220
milyar liraya yakın kefalet desteği verilirken diğer yandan
KOSGEB’le 274.517 işletme faizsiz olarak 6 milyar 700 milyon lira krediden
faydalanıyor.
2016’da devreye giren AR-GE Reform Paketi ve bu
yılki Üretim Reform Paketi’yle yatırımın, üretimin,
ihracatın önü açılıyor. Sınai Mülkiyet Kanunu’yla,
uluslararası yatırımcı olan Türkiye cazibe merkezî hâline
geliyor; patentlerin, markaların, tasarımların başvuru
süreçleri kolaylaşıyor, tescil süreleri kısalıyor. 2017
yılı sonuna kadar 100 coğrafi işaret, bin patent, 40 bin
marka ve 20 bin tasarım belgesi verilmesi hedefleniyor. Türkiye'nin
gündeminde yapay zekânın, sensörlerin, ileri teknoloji robotların
baş rolde olduğu Dördüncü Sanayi Devrimi var. Türkiye'nin gündeminde
dünya pazarında rekabet gücü olan ileri teknolojili yerli marka otomobil
ürünleri var, AR-GE ve teknolojik yenilik alanlarında iş fikirleri
olan girişimcileri özendirmeye yönelik programlar var. 2017
yılında AR-GE projelerine yapılan harcama 600 milyon liradan
fazla. 5 bin AR-GE ve yazılım firmasının bünyesinde
olacağı, nitelikli 100 bin kişiye istihdam sağlayacak
Bilişim Vadisi hızla tamamlanıyor.
Değerli milletvekilleri, tüm bunlara
rağmen, hemen yanı başımızda yaşanan iç
savaşlara, bölgesel krizlere ve hain FETÖ darbe girişimine
rağmen başarıyoruz; Türkiye tüm dünyada parlayan bir
yıldız. Ülkemizle iftihar ediyoruz. Türkiye'nin sahip olduğu
enerjiyi ve gücü kısır çekişmelere değil,
çalışmaya, üretime, yatırıma harcamak zorundayız;
yeter ki biz birlik olalım, yeter ki biz birbirimizi kucaklayalım.
İşte, o zaman, her şey çok daha kolay, çok daha farklı
olacak. Aklımızı bilime, teknolojiye, bilişime, AR-GE’ye,
inovasyona, markalaşmaya ve tasarıma yoralım. Bilim merkezi,
teknoloji üssü ve ileri sanayi ülkesi bir Türkiye'yi hep birlikte inşa
edelim.
Bu duygu ve düşüncelerle Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığımızın 2018 yılı
bütçesinin hayırlı uğurlu olmasını diliyor, Gazi
Meclisimizi, aziz milletimizi ve Filistin’in başkenti Kudüs’ü
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Koçer.
Sayın Yiğitalp, 60’a göre bir söz
talebiniz var.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
13.- Diyarbakır
Milletvekili Sibel Yiğitalp’in, sokak hayvanları ile yaban
hayvanlarına ayrılan bütçeyi artırmak konusunda bir
çalışma olup olmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
– Sayın Başkan, şiddet sarmalının içerisindeyiz ülke
olarak ve bunu da özellikle hayvanlarda görmek mümkün. Yavru kediye
işkence yapan er, sokak hayvanlarına yapılan şiddet ve her
geçen gün artan, kendini üreten bir şiddet sarmalının
içerisindeyiz. Bu bağlamda hayvan hakları ihlallerine karşı
yetkili ve tek bakanlık olan Orman ve Su İşleri
Bakanlığının 2017 Bakanlık toplam bütçesi 14 milyar
663 milyon 74 bin TL’dir. Yine 2017’de sokak hayvanlarına ayrılan
ödenek 11 milyon 500 bin TL’dir. Bütçenin binde 78’ine tekabül etmektedir.
2017’de ise yaban hayvanlarının rehabilitasyonu için ayrılan
ödenek 2 milyon 500 bin TL’dir yani bütçenin binde 17’sine tekabül etmektedir.
Bu durumda bu sokak hayvanlarına ve yaban hayvanlarına yönelik
ayrılan bütçede bir sorun yok mudur? Bu bütçeyi artırmak konusunda
bir çalışmanız var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Yiğitalp.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
(1/887) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 503) (Devam)
2.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/861), 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2016
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin, 2016 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun ve 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 174 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/1187), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2016 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun
ve 2016 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu ile
2016 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/1188) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 504) (Devam)
A) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
B) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları Enstitüsü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) METEOROLOJİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE SU
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Şimdi, ikinci konuşmacı
Giresun Milletvekili Sayın Cemal Öztürk.
Süreniz beş dakika Sayın Öztürk.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığımızın 2018 yılı bütçesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz aldım. Gazi Meclisimizi,
ekranları başında bizleri seyreden aziz milletimizi ve gönül
coğrafyamızın değerli insanlarını hürmet ve
muhabbetle selamlıyorum.
AK PARTİ hükûmetlerinin
hazırladığı önceki bütçelerde olduğu gibi,
görüşülmekte olan 2018 yılı bütçesinde de mali disiplin,
hızlı büyüme, istihdamı artırma ve gelir
dağılımını iyileştirme esas
alınmıştır. 762 milyar 800 milyon lira gider öngörülen 2018
yılı bütçesinde en büyük pay, AK PARTİ hükûmetlerinin önceki
bütçelerinde olduğu gibi, yine 134 milyar lirayla eğitime
ayrılmıştır, sağlığa ayrılan pay ise
127 milyardır. Yani Türkiye 2018 yılında da bütçesinin üçte
1’den fazlasını eğitime ve sağlığa
ayırmaktadır.
Yine bütçeden sosyal destek ve harcamalara 51,
tarımsal destek programlarına 15, tarım sektörü yatırım
ödeneklerine 10, yerel yönetimlere 73, yatırım ödeneklerine 85 milyar
lira kaynak ayrılmaktadır. Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığına ayrılan bütçe ise 11,5 milyar liradır.
Bunun yaklaşık yarısı KOSGEB’e ve TÜBİTAK’a
ayrılmıştır.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığımız Türkiye'nin bilim merkezi, teknoloji üssü ve
ileri sanayi ülkesi olma hedefi doğrultusunda Türkiye'nin bilimsel
kapasitesinin artırılması, kendi teknolojisini üreten bir
yapıya dönüştürülmesi, AR-GE ve tasarım merkezleri, teknoloji
geliştirme bölgeleri ile modern sanayi siteleri, nitelikli organize sanayi
bölgeleri, mega ve özel endüstri bölgeleri kurulması ve idamesinin
sağlanması için çalışmaktadır. Önceki
yılların bütçe gerçekleşmelerine bakıldığında
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığına ayrılan
ödeneğinin tamamına yakınının
kullanıldığı hatta bazı yıllarda ilave ödenek
alındığı görülmektedir. 2018 yılı için
ayrılan bütçe ödeneğinin de etkili ve verimli şekilde
kullanılacağına inanıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşmamın bu sırasında, bu
noktasında Bilim Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığımızın koordinatörlüğünde yürütülmekte
olan yerli marka otomobil projesine değinmek istiyorum. Millet olarak
hepimizi heyecanlandıran bu proje, bilindiği gibi,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın
2011 yılındaki TÜSİAD Genel Kurulunda “Yerli marka otomobil
yatırımcısı babayiğit arıyorum.” çağrısıyla
başlayan bir süreçtir. Bu çağrıyı dikkate alan Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız Türkiye Odalar ve Borsalar
Birliğiyle yürüttükleri titiz çalışmalar sonunda Anadolu Grubu,
BMC, Kıraça Holding, Turkcell, Zorlu Holdingden oluşan 1 değil 5
babayiğit girişimcimizi bir araya getirip Türkiye'nin otomobilini
üretecek Ortak Girişim Grubu’nu oluşturmuşlardır. Esasen
Türkiye, otomotiv sanayisinde dünyanın sayılı ülkelerinden
biridir. Ülkemizde hâlen farklı markalarda çok sayıda otomotiv
firması faaliyet göstermektedir. Ayrıca, gerek Türkiye'de faaliyet
gösteren markalara gerekse dünyanın dört bir yanındaki otomotiv
firmalarına yedek parça ve malzeme üreten güçlü bir otomotiv yan
sanayisine sahibiz. Nitekim, 2017 yılının Ocak-Kasım
döneminde Türkiye'de 1 milyon 544 bin araç üretilmiştir. Otomobil
üretiminde ise 1 milyon 48 bin adetle tüm zamanların rekoru
kırılmıştır. Böyle bir altyapıya ve dinamik bir
yan sanayiye sahip olan ülkemizin yerli bir otomobil markasının
olmayışı çok büyük bir eksikliktir.
Markası, tasarımı, mühendisliği, teknolojisi, üretimi,
pazarlaması Türkiye’ye ait millî marka otomobil üretme idealimizi rüya
olmaktan çıkarıp gerçeğe dönüştüren, başta
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak
üzere, emeği geçen herkese milletçe müteşekkir olduğumuzu
belirtiyor, bütçenin milletimize, memleketimize hayırlı
olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN –
Teşekkür ederiz Sayın Öztürk.
Sayın
Şeker, 60’a göre bir söz talebiniz var sizin de.
Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
14.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şeker’in, sanayi başkenti olan Kocaeli’nin tarım,
hayvancılık ve turizmde de ülke ekonomisine ciddi katkı
sağladığına ve milletvekillerine Kocaeli’de yetişen
ürünlerden Eşme ayvası ikramı olduğuna ilişkin
açıklaması
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) – Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, Kocaeli, ülke ekonomisine sağlamış olduğu
katma değer bakımından ilk sıralarda yerini
almaktadır. Sanayi başkenti olan Kocaeli, tarım,
hayvancılık ve turizmde de ülke ekonomisine ciddi katkı sağlamaktadır.
Genel olarak Kocaeli’nin yüzde 40’ı orman, yüzde 2’si sanayi, yüzde
36’sı da tarım alanlarından oluşmaktadır. Osmanlı
Dönemi’nde sarayın sebze ve meyve ihtiyacını
karşılayan, bunun için de üretici halkına “manav” ismi
takılan Kocaeli’nin Karamürsel ilçesinde Tepeköy fasulyesi,
Fulacak’ın domatesi ve bunları doldurmak için Karamürsel sepeti;
Gölcük ilçemizde Hacı Ömer kestanesi, İhsaniye elması; Körfez
ilçemizin Yarımca kirazı; İzmit’in pişmaniyesi, üzümü;
Kandıra’nın fındığı, Kartepe ilçemizin Maşukiye
armudu; Eşme ayvası yetiştirilen ürünlerdendir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, tadına bakmanız amacıyla Kocaeli’nin
ikramı olan Eşme ayvası odalarınıza
gönderilmiştir. Şimdiden afiyet olsun, tadı
damağınızda kalsın.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN – Çok
teşekkür ederiz Sayın Şeker.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
(1/887) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 503) (Devam)
2.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/861), 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2016
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin, 2016 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun ve 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 174 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/1187), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2016 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun
ve 2016 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu ile
2016 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/1188) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 504) (Devam)
A) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
B) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları Enstitüsü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme
Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) METEOROLOJİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE SU
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN –
Şimdi, üçüncü konuşmacı Çankırı Milletvekili
Sayın Hüseyin Filiz.
Süreniz beş
dakika.
Buyurun. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU
ADINA HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) – Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 2018
yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
Çankırı Milletvekili sıfatıyla söz almış
bulunmaktayım. Milletin Meclisini saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekili arkadaşlarım, 81
ilde 92 KOSGEB müdürlüğümüz bulunmaktadır. Bunlar ne yapıyor?
Girişimcilik kültürünü geliştiriyorlar, AR-GE
çalışmalarını destekliyorlar, KOBİ’lerin ihracat
paylarını artırıyorlar, rekabet güçlerini yükseltmek üzere
imkânlar sağlıyorlar.
Tabii, girişimcilik kültürü KOBİ’ler için
çok önemli. Girişimcilik eşittir risk almak ve
başarının temeli ticarette de bürokraside de siyasette de elini
taşın altına koymak, risk almak demektir.
Tabii, değerli arkadaşlarım, 2003
yılına kadar bin kişiye girişimci eğitimi verilirken,
Hükûmetimiz döneminde, 2003’ten bugüne kadar bu sayı 1 milyon kişiye
ulaşmıştır. Girişimci adaylarına kendi
işlerini kurmaları için 50 bin TL geri ödemesiz, 100 bin TL geri
ödemeli olmak üzere, 150 bin TL destek sağlanmıştır. Bütün
milletvekillerimize bu konuda, KOSGEB’den destek almak için ulaşanlar
oluyordur.
2010-2017 Kasım dönemine kadar kendi işini
kuran 45 binden fazla girişimciye 1 milyar TL destek
sağlanmıştır. 1990-2002 yılları arasındaki
dönemde KOBİ’lerimize sadece 14 milyon 500 bin TL kaynak
aktarılmışken Hükûmetimiz dönemindeyse bu miktar 3 milyar 120
milyon TL’ye ulaşmıştır yani eski parayla 3 katrilyon 120
milyar TL kaynak sağlanmıştır. Küçük ve orta ölçekli
işletmeler sadece tek başına değil, organize sanayileri
içerisinde daha çok başarılı oluyorlar.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde toplam 309
organize sanayi bulunmaktadır. Bunların 112 adedi bizim dönemimizde
tüzel kişilik kazanmıştır. Geçmiş döneme bakarsak,
2002 sonunda OSB’lerde toplam 45 bin kişi çalışmaktadır.
2017 Aralık ayında bu sayı 1 milyon 725 bin kişiye
ulaşmıştır. Yani 45 bin kişi nerede, 1 milyon 725 bin
nerede; dikkatinizi çekmek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye'deki OSB modeli dünyada marka hâline gelmiştir.
Yani, dünya, sanayileşme modellerinden organize sanayi modelini Türkiye'ye
gelip örnek olarak alıyor. Örnek mi? Filistin’e bir organize sanayi
kuracağız.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Filistin
dünyada tanınmayan bir ülke ya, örnek verdiği yere bak!
HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) – Bu
OSB’lerden bir tanesi de 2012 yılında tüzel kişiliğini
kazandırdığımız Çankırı Yakınkent
Organize Sanayi Bölgesidir. Çankırı OSB’mizde bir Japon devi lastik
fabrikası vardır, gene dünyada ilk üçe giren bir akü fabrikası
vardır. Biraz önce Giresun milletvekilimiz yerli otomobilden bahsetti.
Tabii, yerli otomobil de Çankırı’nın hakkıdır. Niye
hakkıdır? Bir yere organize sanayi kurmak için, alt
yapısını yapmak için beş altı yılını
veriyorsun; elektriğini, suyunu, doğal gazını,
arıtmasını, arazi istimlakını falan derken beş
altı yılınızı alıyor. Ee, biz beş altı
yıl yani beş sıfır öndeyiz, yerli otomobili bu yüzden
hakkediyoruz. Yerli otomobil için, diyorlar ki: “Liman şehri olacak,
nakliye avantajı var.”
MAHMUT TANAL (İstanbul) – Deniz getiririz
Çankırı’ya!
HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) – Ee,
kardeşim, nakliye avantajı varsa, bizde lastik fabrikası var,
akü fabrikası var; bu, nakliye avantajı değil mi?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – O zaman size
değil, olmayan bir yere yapsınlar.
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) –
Çankırı’ya yapılmazsa istifa edin.
HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) - Ee,
şimdi, herhâlde bütün yatırımları hep büyük şehirlere
gönderirseniz, Anadolu’yu boşaltırsanız Anadolu’daki insanlara
nasıl iş bulacaksınız? Biraz da göçü tersine çevirelim.
Göçü tersine çevirmenin tek yolu yatırımları ve yerli otomobili
Çankırı’ya almak. Biz bunu hak ediyoruz. Hepinizden destek bekliyorum
bu konuda.
2018 yılı merkezî yönetim bütçe kanununun
ülkemize, vatanımıza, milletimize hayırlar getirmesini
diliyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ, CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Filiz.
Dördüncü konuşmacı Gaziantep Milletvekili
Sayın Ahmet Uzer.
Süreniz beş dakika.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET UZER (Gaziantep) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığının ilgili kuruluşu olan Türk
Standartları Enstitüsünün 2018 yılı bütçesi hakkında AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi
Meclisimizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Türk Standartları Enstitüsü, asli görev
alanı standartları düzenleme faaliyetleri ile kapsamı deney,
muayene, gözetim ve belgelendirme olan uygunluk değerlendirme
faaliyetlerinde ulusal ve uluslararası alanda ülkemiz için çok büyük önem
taşıyan hizmetler vermektedir. TSE bu görevlerini yerine getirmek
amacıyla 18/11/1960 tarih ve 132 sayılı Kanun’la
kurulmuştur.
Değerli milletvekilleri, dünya küçülmekte,
ticaret ise her gün akıllara durgunluk veren teknolojik gelişmelere
paralel olarak genişlemektedir. Standarda uygunluk değerlendirme,
dünya ticaretinin kolaylaştırılması ve ticaretin ortak
dilinin oluşturulması yönünde kritik bir önemi haizdir. Standartlar
ve uygunluk değerlendirme, gelişmiş ülkeler tarafından
ticaretin önünde teknik engeller oluşturmak için de sıklıkla
kullanılmaktadır. Dünya ticaretini kuralları ve
standartları belirleyen ülkelerin yönlendirdiği de bilinen bir
gerçektir.
Sizlerin de bildiği gibi, geçtiğimiz
günlerde açıklanan büyüme rakamlarında ülkemiz tüm dış
ekonomik ve siyasi müdahalelere rağmen üçüncü çeyrekte 11,1’le büyüme
rekoru kırdı. Türkiye olarak küresel ekonomideki zorluklara
rağmen, ihracatta Dünya Ticaret Örgütü üyelerinden daha iyi performans
sergilemeye devam ediyoruz.
2014 yılında tamamı TSE sermayesiyle
kurulan Uluslararası Uygunluk Değerlendirme Servisi şirketi
TSE’nin yurt dışı faaliyetlerinde etkinliğini artırmak
üzere çalışmalar yapmaktadır. Bu şirketimiz bir yandan
ihracatımızın artmasına katkı vermekte, bir yandan da
yurt dışından kaynak transferi sağlamaktadır. 1961
yılından bu yana uygunluk değerlendirmenin içinde olan TSE, son
dönemde muayene ve gözetim alanında ülkemizi gururlandıran projelerin
içinde yer almıştır. TSE TANAP kapsamında 2015
yılında iki yıl süreli olarak üstlendiği Çin Halk
Cumhuriyetinde üretilen 400 kilometrelik doğal gaz borusunun
bağımsız olarak muayene ve gözetim hizmetlerini
başarıyla tamamladı.
Değerli milletvekilleri, sizlerin de
bildiği gibi, enerji bu dönemin en etkili siyasi ve ekonomik güç
konusudur. TSE, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı
Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğüyle imzaladığı protokol
kapsamında sertifika uygunluk belgelendirmesi hizmeti vermekte, güneş
enerjisi santrallerinin uygunluk gözetimi ve muayenesi, periyodik muayene,
kurulum ve montaj kontrolleri ile kurulu güç doğrulaması
işlemlerini de uluslararası akreditasyonla gerçekleştirmektedir.
Ayrıca, helal gıda sektörü gerçekten
dünyada hızla yükselen çok büyük bir pazar. Dünyada
sınırların kalkması, bizlerin bu konuya
duyarlılığını da artırmaktadır. Ülkemiz
helal ürünler pazarında etkin ve öncü olmak için çalışıyor.
Helal gıda belgesini TSE Temmuz 2011 tarihinden beri vermektedir.
Sonuç olarak standartlar, sanayinin ileride
alacağı biçim ve seviyeyi önceden belirlemeye yarayan en önemli
unsurlardan bir tanesidir, millî sanayinin yabancı mallarla rekabet
edebilir duruma gelmesi yolunu açmaktadır. Ülkemizde TSE muayene, gözetim
alanında kamu kurumlarının tek adresidir. Kurum gerek teknik
gerek idari gerekse uzman personel altyapısıyla, kâr amacı
gütmeden kamunun ve özel sektörün standart belirlemede ve uygunluk
değerlendirmesinde tek kuruluşudur.
Bu vesileyle Türk Standartları Enstitüsünün
2018 yılı bütçesinin devletimiz ve milletimiz için hayırlar
getirmesini diliyor, Genel Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Uzer.
Beşinci konuşmacı Gaziantep
Milletvekili Sayın Mehmet Erdoğan.
Süreniz beş dakika.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ERDOĞAN
(Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile ilgili kuruluşlardan Türk
Patent Kurumunun 2018 yılı bütçesi üzerine bir konuşma
aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Türk Patent ve Marka Kurumu, ülkemizde sınai
mülkiyet haklarıyla ilgili tescil ve bilgilendirme faaliyetleri yürütmek
üzere görevli kuruluşumuzdur.
Sınai mülkiyet hakları, ülkenin yenilik ve
teknoloji düzeylerine ve dolayısıyla rekabet güçlerine doğrudan
etki eden son derece stratejik bir konu olarak karşımıza
çıkmaktadır. Uluslararası düzeyde yaşanan yoğun
rekabetin ülkeleri sınai mülkiyet hakları konusunda kapsamlı
tedbirler almaya yönelttiğini görmekteyiz.
Türkiye, özellikle AK PARTİ hükûmetleri
döneminde, sınai mülkiyet hakları konusunda geçmiş dönemlerden
çok farklı bir yaklaşım ve vizyon ortaya koymuştur. Patent,
marka, tasarım ve coğrafi işaretlerden oluşan sınai
mülkiyet haklarının her biri hak ettiği değeri ve önemi
görmeye başlamıştır. Nitekim, mülkiyet ve sınai
haklarıyla ilgili sayısız politika, strateji ve eylem
üretilmiş ve bunlar birer birer hayata geçirilmiştir.
Bugün gelmiş olduğumuz noktada Türkiye,
sınai mülkiyetin tüm alanlarında ciddi anlamda söz sahibi ülkelerden
biri hâline gelmiştir. Memnuniyetle belirtmek isterim ki Türk iş
adamları dünyanın her yerinde seçkin bir markadır. Bu
markayı yaygınlaştırma ve pekiştirme yolunda
atılacak her adım bizim için çok kıymetlidir.
Değerli milletvekilleri, Avrupa’da coğrafi
işarette katma değeri en yüksek yaratan ülkelerden biri İtalya,
geçen yıl 7 milyar avroluk bir ihracat kârı elde etmiştir. Ne
kadar önemli olduğunu buradan da görmekteyiz. Bugün Türkiye, ulusal
başvurular bazında dünyada patent alanında 14’üncü, marka
alanında 7’nci ve tasarım alanında 4’üncü sırada yer
almaktadır. Bu üç verinin birlikte değerlendirilmesiyle dünyada 7’nci
sıradayız.
Türkiye’nin son dönemde ortaya koyduğu
çalışmalarla sınai mülkiyet alanında edilgen bir ülke
konumundan karar alma süreçlerine doğrudan etki eden ülke konumuna gelmesi
de sevindiricidir. Nitekim, Türk Patent ve Marka Kurumumuz geçtiğimiz mart
ayından itibaren Birleşmiş Milletlere bağlı Dünya
Fikrî Mülkiyet Teşkilatı nezdinde uluslararası araştırma
ve inceleme otoritesi olarak faaliyetlerine başlamıştır.
Yüce Meclisimiz Türkiye’nin sınai mülkiyet gelişim sürecine çok
değerli çalışmalarıyla destek vermiş ve
geçtiğimiz aralık ayında Sınai Mülkiyet Kanunu’nu yasalaştırarak
yeni hedeflere ulaşmaya geçmiştir. Burada birkaç tanesini ifade
ettiğim bu düzenlemelerin önemi çok büyüktür.
Bunları iller bazında da görüyoruz şu
anda. Bu sorumluluğu güçlü bir şekilde üstlenen şehirlerin
başında hiç kuşkusuz Gaziantep’imiz gelmektedir. Gaziantep 14
tescilli coğrafi işaret ve 7’si ilan aşamasında olan 20
coğrafi işaret başvurusuyla pek çok alanda olduğu gibi
coğrafi işaret alanında da diğer şehirlerimize ve
bölgelerimize öncü olmaktadır. Bunlardan, Antep
fıstığı, Antep baklavası, Nizip zeytinyağı,
Gaziantep bakır işletmeciliği, Gaziantep sedef işletmeciliği,
Antep işi, Antep kutnu kumaşı, Antep beyranı, Antep
katmeri, Antep yuvalaması, Antep fıstık ezmesi, Antep
tırnak pidesi, Antep firiği, Antep lahmacunu gibi… Daha 50 tane
-sıra bekleyen- ürünümüz tescilini beklemekte. Gaziantep’in bu
attığı adımları diğer illerimiz de atarak ve
diğer illerimizin birbirleriyle yarışarak, evet, dünya
patentinde yerimizi almamız gerektiğine inanıyorum.
2018 yılı bütçemizin ülkemize, milletimize
hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla ve
muhabbetle selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Erdoğan.
Altıncı konuşmacı, Mersin
Milletvekili Sayın Hacı Özkan. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA HACI ÖZKAN (Mersin) –
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2018 Yılı Bütçe
Kanunu Tasarısı’nda Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) bütçesi üzerine AK PARTİ grubu
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle ekranları
başında bizleri izleyen, Mersinli hemşehrilerim başta olmak
üzere, aziz milletimizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Dünya bilim ve teknoloji alanında yaşanan
hızlı değişmeler özellikle gelişmekte olan ülkeler
için hem fırsat hem de risk oluşturmaktadır. Önümüzdeki dönemde
özellikle bilgi teknolojileri, yapay zekâ, otomasyon ve ileri üretim
teknikleri, malzeme bilimi, dijital iletişim, nanoteknoloji ve
biyoteknoloji gibi alanlarda yaşanacak gelişmeler dünyadaki ekonomik,
sosyal ve askerî gelişmeleri şekillendirecektir. Türkiye o süreci
kendisi için bir fırsata dönüştürecek adımları
fazlasıyla atan bir ülkedir. Üretimde yerli katma değeri
artırmak, sürdürülebilir üretim imkânı veren daha yüksek teknolojili
bir ürün desteğine geçmek ve küresel değer zincirinin daha üst
basamaklarına çıkmak, sanayi sektörümüzün karşı
karşıya olduğu en önemli konulardır.
İş gücünün niteliğini ve yenilik
kapasitesini artırmak, bilgiye dayalı bir üretim yapısına
geçiş yapmak ve ekonomide verimlilik artışını
sağlamak için uyguladığımız stratejiler, program ve
projeler ülkemizin rekabet gücünü artırmamızda kilit rol
oynamaktadır. Sanayi ve teknoloji alanında
sağlayacağımız ilerlemelerle rekabet gücü daha yüksek,
ithalat bağımlılığı daha düşük ve dünya
pazarlarında ihracat payını yükseltebilen bir üretim
yapısına ulaşacağız. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımız
öncülüğünde üniversite-sanayi iş birliğini geliştirmek
amacıyla teknoloji geliştirme bölgeleri kuruyor, Sanayi Tezleri
Programlarını yürütüyoruz.
2002 yılında 1,8 milyar TL olan toplam
AR-GE harcamasını 2016 yılında 24,6 milyar TL’ye yükselttik.
Sanayi AR-GE kültürünü geliştirmek için Teknogirişim Sermayesi
Desteği, Teknolojik Ürün Tanıtım ve Pazarlama Desteği,
Teknolojik Ürün Yatırım Desteği gibi programları uyguluyor;
AR-GE merkezleri kurulmasını destekliyoruz. Bilimi ve teknolojiyi
sanayi üretiminin odağına koymak için sayısız projeye,
teşvik sistemine, desteğe, yasal düzenlemelere imza atıyoruz. Bu
gelişmeleri ve yatırımları da halkımızın çok
yakından takip ettiğini biliyoruz.
Tüm bu sanayi ve teknolojik yatırımlardan
seçim bölgem Mersin de tabii ki nasibini alıyor, almaya devam edecektir.
Kentlere baktığımızda limana uyum sağlamak büyük bir
avantaj. Mersin Türkiye’nin en büyük limanlarından birine sahip. Burada
limana entegre bir mega endüstri bölgesi kuracağız. Bilim merkezi ve
sanayi müzesi, Ankara ve Bursa’dan sonra üçüncü model fabrika da Mersin’de
kurulacak. Tasarım ve İnovasyon Merkezi Projesi kapsamında ilk
merkezin de Mersin’de kurulacağı sözünü Bakanımızdan
almanın memnuniyeti içindeyiz. Yine, yapımı planlanan gıda
ihtisas organize bölgesinin komisyon kararı imzalandı, Bakanlar
Kurulundan bir an önce çıkmasını heyecanla bekliyoruz.
OSB sayısını artırıyor,
istihdamın önünü açıyoruz. Bugün, millî ve yerli ürünlerimizi
üreterek dünyayla rekabet gücümüzü kazanıyoruz. Güçlü Türkiye’nin yolunun
güçlü ekonomiden geçtiğini biliyoruz.
Kurucu Genel Başkanımız,
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın
liderliği, milletimizin liderine olan güveni ve gönül bağı
sayesinde hayallerimiz tek tek gerçekleşiyor. Her zaman, aziz milletimizin
kararlı liderimizin yanında kahramanca yer alacağına olan
inancımız tamdır.
Bu duygu ve düşüncelerle 2018 bütçesinin
hayırlara vesile olmasını diliyor, aziz milletimizi ve Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Özkan.
Yedinci konuşmacı İstanbul
Milletvekili Sayın Hulusi Şentürk.
Süreniz beş dakika.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HULUSİ ŞENTÜRK
(İstanbul) – Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Türkiye Bilimler Akademisi 2018 bütçesi üzerinde AK
PARTİ Grubum adına söz almış bulunuyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, hepimizin malumu
olduğu üzere, bilgi, çağımızın en önemli
zenginliğidir. Bilgi, ekonominin stratejik girdisi hâline gelmiştir.
yeni temel teknolojilerin gelişmesiyle beraber bilgi üretiminin, bilgi
sermayesinin, nitelikli insan faktörünün önemi daha da
artmıştır. İletişim teknolojileri, bilgi
otoyolları, elektronik ticaret gibi yeni gelişmeler toplumları
ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal açıdan sanayi toplumunun ötesine
taşımaktadır.
Türkiye büyük hedefleri olan bir ülkedir ve bu
hedefler çerçevesinde de ülkemiz, bilgi toplumunun gereklerini yerine getirmek,
bilimsel araştırmaların tetiklediği sağlıklı
ve sürdürülebilir kalkınmayı başarmak amacıyla farklı
kurum ve kuruluşlarıyla yoğun çalışmalar
gerçekleştirmektedir. Bir yandan üniversitelerimiz bilimsel
çalışmalar yaparken diğer yandan AR-GE faaliyetleri
desteklenmekte, TÜBİTAK bilim projeleri hazırlanmaktadır. Tüm
bunlar sanayi toplumunun evrildiği bilgi toplumunun tesis edilebilmesi,
bilgi üretme yeteneğimizin geliştirilmesi, bunun ekonomik ve
toplumsal faydaya dönüştürülmesini amaçlamaktadır.
Bilgi toplumunun oluşturulmasında
yapılması gereken en önemli çalışmalardan birisi
şüphesiz ki eğitimli, nitelikli insan gücü sermayemizin
geliştirilmesi, bilime ve bilim insanlarına önem verilmesi, bu konuda
faaliyet gösterenlerin desteklenmesi ve takdir edilmesidir. Bu ihtiyaç bütün
dünya ülkelerinde bilim akademilerinin kurulmasının en temel
varoluş gerekçesi olmuştur ve Türkiye de bu kapsamda 1993
yılında kısa adı TÜBA olan Türkiye Bilimler Akademisini
kurmuştur.
Türkiye Bilimler Akademisi toplumda bilimsel
düşünceye verilen değerin artırılması yönünde
çeşitli faaliyetler sürdürmektedir. Bu kapsamda, bilimsel öngörü
çalışmalarından bilim insani ödül ve destek programlarına,
uluslararası temsil görevlerinden bilimsel iş birliği
projelerine, bilimsel konferanslardan kültür projelerine, bilimsel nitelikli
yayınlardan Türkçe bilim dili projelerine kadar birçok program, proje ve
faaliyeti 195 seçkin üyesi ve 52 çalışanıyla
gerçekleştirmektedir.
TÜBA, akademi ödülleri kapsamında kısa
adı TESEP olan bilimsel telif eser ödülü olarak 189 ödül, kısa
adı GEBİP olan genç bilim insanları ödülü olarak 443 ödül ve 9
da uluslararası akademi ödülü olmak üzere bugüne kadar verdiği ödül
sayısını 641’e yükseltmiştir. 2017 uluslararası
akademi ödülleri fen ve mühendislik bölümleri alanında Hüseyin Arslan’a,
sağlık ve yaşam bilimleri alanında Cenk Ayata’ya, sosyal ve
beşeri bilimler alanında ise Gabor Hamza’ya verilmiştir.
TÜBA, uluslararası akademiler dünyasında
ülkemizi temsil etmektedir. Bu çerçevede, 12 uluslararası çatı
kuruluşu üyeliği ve G20 Ülkeleri Bilimsel Akademileri Forumu
üyeliği bulunmaktadır. Bununla beraber 33 bilim akademisiyle de
karşılıklı iş birliği anlaşmaları
yapmış olup birlikte çalışmalar
gerçekleştirilmektedir.
TÜBA tarafından, TÜBA Günce, TÜBA Arkeoloji
Dergisi ve TÜBA Kültür Envanteri Dergisi gibi süreli yayınların
yanı sıra, farklı bilimsel konularda raporlar ve kitaplar
yayınlamaktadır. TÜBA tüm bu faaliyetlerini bilimsel, idari ve mali
özerkliğe sahip bir kurum olarak Akademi Konseyinin kararları
çerçevesinde gerçekleştirmektedir.
Ülkemizin bilgi toplumuna geçişinde çok önemli
misyon yüklenen TÜBA’nın ne yazık ki son zamanlarda terörle mücadele
kapsamında belli terör örgütleriyle ilgisi, iltisakı tespit edilen 12
üyesinin ihracı üzerinden yıpratılmaya
çalışılmasıysa hepimizi üzmektedir. Ancak, ne olursa olsun,
TÜBA, ülkemizde bilimsel faaliyetlerin geliştirilmesi, bu alandaki
çalışmaların teşvik edilmesi ve bilim dünyası
arasında iletişim köprüsü olmaya devam edecektir.
Bu duygularla hepinizi tekrar selamlıyor, 2018
bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını
diliyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Şentürk.
Sayın Akkaya, 60’a göre bir söz talebiniz var.
YAKUP AKKAYA (İstanbul) – Evet, Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
15.- İstanbul
Milletvekili Yakup Akkaya’nın, taşeron işçilere kadro
düzenlemesinin kanun hükmünde kararnameyle getirileceği haberlerine ve
bunun doğru bir yaklaşım olmadığına ilişkin
açıklaması
YAKUP AKKAYA
(İstanbul) – Peki, teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkanım, bugün haber kanallarında, milyonlarca işçinin
beklediği taşerona kadronun kanun hükmünde kararnameyle
getirileceği söyleniyor, bu doğru bir yaklaşım değil.
Kış lastiği, evlilik programlarından sonra taşerona
kadronun da Meclisten kaçırılarak Anayasa’nın denetiminin
dışında olması kabul edilebilir bir şey değildir.
Eğer böyle bir düzenleme olursa AKP Hükûmeti kadar Anayasa Mahkemesi de bu
işin sorumlusudur, kabul edilemez.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN –
Teşekkür ederiz Sayın Akkaya.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
(1/887) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 503) (Devam)
2.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/861), 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2016
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin, 2016 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun ve 6085 Sayılı Sayıştay
Kanunu Uyarınca Hazırlanan 174 Adet Kamu İdaresine Ait
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1187), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2016
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun ve 2016
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu ile 2016
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/1188) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 504) (Devam)
A) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
B) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları Enstitüsü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) METEOROLOJİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE SU
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Sekizinci konuşmacı
Şanlıurfa Milletvekili Sayın Mehmet Ali Cevheri. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
Buyurun.
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ALİ
CEVHERİ (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye’nin önemli bakanlıklarından biri olan
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının
2018 yılı bütçesi üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz
almış bulunmaktayım.
Gıda, günümüzde önemli stratejik sektörlerden
biri hâline gelmiş ve gelecekte de önemini artıracaktır. Bugün
petrole alternatif birtakım enerji kaynaklarını bulmada teknolojik
olarak önemli mesafeler alınmakta ancak gıda ve tarımın
alternatifi hiçbir şekilde bulunmamaktadır. Özellikle, 19’uncu
asırdan sonra dünyada sanayileşme olgusuyla endüstrinin hızla
gelişmesi, kentlerin büyümesi ve nüfusun artmasına bağlı
olarak ekosistemde bozulmalar meydana gelmiş, yağmurun azalması,
kuraklığın artması sonucunda su ve toprağın önemi
daha da artmış bulunmaktadır. Bu süreçte, insanoğlu
teknolojik gelişmeler sonucu, refahını artırmaya
çalışırken ciddi manada bir israf yapmış,
toprağını, suyunu ve yeşilini ihmal etmiştir.
Dünyadaki toplam toprak alanı 13 milyar hektar olup bunun 5 milyar
hektarı tarımsal alanken ancak bunun da 1,5 milyar hektarlık
kısmı işlenen tarım alanıdır. Dünyada çarpık
kentleşme ve sanayileşme sonucu tarıma elverişli alanlar
hızla azalmakta, yaşamak için gerekli olan gıdayı üretmek
ise gittikçe zorlaşmaktadır. Günümüzde tarıma önem veren ve
gıdayı kontrol eden ülkeler dünya siyasetine de yön vereceklerdir.
2050 yılında dünya nüfusu 10 milyara dayandığında, bu
nüfusu besleyebilmek için tarımsal üretimin en az yüzde 60
artırılması gerekmektedir. Hâlen dünyada 39 ülkede gıdaya,
80 ülkede suya erişimde önemli sorunlar yaşanmaktadır. Dünya,
gelecekte bu sorunları ciddi manada yaşama tehlikesiyle
karşı karşıya olmasına rağmen, bugün,
Afrika’nın birçok ülkesinde insanlar açlıktan ölürken
acımasız kapitalizmin hüküm sürdüğü emperyal dünyada hâlâ her
yıl 1,3 milyar ton gıda israf edilmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı ülkemizde zirai üretimi planlamak, teşvik etmek,
korumak, üretmek ve adil paylaşım noktasında çok önemli bir
misyon yerine getirmekte, önemli projeler yürütmektedir. Hâlen ülkemizde 24
milyon hektar tarım alanımız, 14,6 milyon hektar mera
varlığımız ve 3 milyonun üzerinde çiftçimizle bugün, 121
milyon ton bitkisel üretim, 23 milyon ton hayvansal üretim, 161 milyar TL
tarımsal hasıla ile 16,3 dolar tarımsal ihracat
yapılmaktadır.
Hükûmetlerimiz iş başına geldikten
sonra, her noktada tarım sektörünü desteklemiş, sadece 2016 yıl
sonu dikkate alındığında, son on beş yılda
üreticilerimize toplam 103 milyar TL nakit hibe desteği
sağlanmıştır. Tarımsal girdilerde önemli bir yekûn
teşkil eden mazot, gübre, tohum ve yem bitkisi destekleri artarak devam
etmektedir. Gübre ve yemde KDV sıfırlanmış olup mazotta
2018 yılından itibaren “Deponun yarısı bizden.”
uygulaması devreye girecektir. Yine, 2018 yılında çiftçilerimize
toplam 14,8 milyar TL nakit tarımsal destek sağlanacaktır.
Ayrıca, tarım sektörü yatırımları için 10,1 milyar TL,
tarımsal KİT’lerin finansmanı, kredi sübvansiyonu, müdahale
alımları ve ihracat destekleri için 4,7 milyar TL kaynak
ayrılmış bulunmaktadır. Tarımsal kredilerde faiz
indirimi uygulaması devam etmektedir. 2002 yılında yüzde 59 olan
Ziraat Bankası faiz oranıyla kredi alan çiftçilerimiz bugün yüzde 0
ile yüzde 8,25 cari faiz aralığında sübvansiyonlu krediler
kullanabilmektedirler. 2002 yılında Ziraat Bankası ve Tarım
Kredi Kooperatifleri tarafından kullandırılan tarım kredisi
miktarı 530 milyon TL iken, bugün bu tutar 64 kat artarak 34 milyar TL’ye
ulaşmış bulunmaktadır. Bu sonuçlara göre, OECD üretici ve
tüketici destek tahminleri verilerine göre, OECD’ye üye ülkeler arasında
Türkiye 2002-2016 döneminde tarıma en çok destek veren OECD ülkesi
olmuştur. 2002 yılında tarımsal millî gelir 36,9 milyar TL
iken bugün 4 kattan fazla artarak 161,3 milyar TL’ye ulaşmış
bulunmaktadır. Bugün ülkemiz tarımsal hasılada Avrupa’da 4’üncü
sıradan 1’inci sıraya yükselerek 2005 yılından bugüne kadar
Avrupa’da liderliğini sürdürmektedir. 2002-2016 döneminde tarım
sektörü, tarım ve gıda ürünleri dış ticaretinde ise 58
milyar dolar fazla vermiştir.
Kısacası, tarım ve gıdaya
verilen desteğin insanlığımızın geleceğine
yapılan destek olacağı inancıyla 2018 yılı
bütçemizin ülkemiz ve çiftçilerimiz için hayırlara vesile
olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Cevheri.
Dokuzuncu konuşmacı Şanlıurfa
Milletvekili Sayın Mehmet Akyürek.
Süreniz beş dakika.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET AKYÜREK
(Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
2018 Mali Yılı Bütçe Kanun Tasarısı’nın 8’inci turunda
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bütçesi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Tarih
ve kültürün harmanladığı, medeniyetler ve peygamberler
şehri Şanlıurfa’mın ilçem Viranşehir, Ceylanpınar
ve tüm ilçeleri adına yüce heyeti sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ ve CHP sıralarından
alkışlar)
Dünya nüfusu hızla artıyor. Gıdayı
üretebilmek ve karnımızı doyurabilmek her geçen gün daha da
zorlaşacak, gıda ve tarım bugünkünden çok daha önemli ve kritik
bir noktada olacaktır. Bunun için küresel düzeyde tedbirler almak zorunlu.
Hâlen dünyada, her yıl 1,3 milyar ton gıda israf edilirken, 800
milyon insan da açlıkla mücadele ediyor. Kıtlık ve bolluğun
yan yana olduğu bir dünyada yaşıyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu nedenle, üretimi artırma
çabalarımız sürerken, aynı zamanda israfı önlemek için her
birimize görev düşüyor. Topraklarımız, nasıl
şehitlerimizin kanıyla yoğrularak vatan oluyorsa,
çiftçilerimizin alın teriyle de yoğrularak bereketlenmektedir. (AK
PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar) Geleceğe
güvenle bakabilmemiz için, toprağın, suyun kıymetini bilmeli,
gereken saygıyı göstermeliyiz.
Değerli milletvekilleri, GAP kapsamında
yer alan ve ülkemiz tarımına olağanüstü katkı sağlayan
Şanlıurfa’mız, 2 milyon 200 bin dönüm pamuk ekmekte, 2 milyon
dönüm buğday ekmekte, 1 milyon 100 bin dönüm fıstık ekmekte ve 1
milyon 300 bin dönüm de mısır ekmektedir. Burada 8 bin dönüm biber
ekimiyle de ülkemizin ambarı konumundadır. (AK PARTİ
sıralarından “Maşallah, maşallah!” sesleri,
alkışlar)
Son yıllarda yapımına hız
verilen sulama projeleri bu yıldan itibaren devreye girecek, üretim ve istihdama
olan katkısının yanında, bölgede enerjiye
bağımlı tarım sektörünü de yüksek maliyetler ve millî
servet israfından kurtaracaktır.
Mardin ana kanalı üzerinde bulunan ve
tamamlanmak üzere olan Mardin-Ceylanpınar, Viranşehir 1 ve 2’yle
Ceylanpınar’da 660 bin dönüme su verilecek ve Viranşehir’de 370 bin
dönüm, 2019 yılında su toprakla kavuşacaktır.
Bölgemizin yatırımları arttıkça
gelir seviyesi, refah artacak, binlerce yıldır dil, din, ırk
çeşitliliğiyle barış içinde
yaşadığımız bu topraklarda, kışkırtıcılık
ve bölücülük yapıp dostluk ve kardeşliği bozmaya
çalışanlar, kötü amaçlarına ulaşamayacaklardır. (AK
PARTİ sıralarından “İnşallah, inşallah!” sesleri,
alkışlar; CHP sıralarından alkışlar) Zaten AK
PARTİ Hükûmeti ve Grubu olarak bizler de buna asla müsaade
etmeyeceğiz.
Değerli milletvekilleri, hükûmetlerimiz iş
başına geldiği ilk günden itibaren “Halka hizmet Hakk’a
hizmettir.” anlayışıyla insanımızın
hayatını kolaylaştıracak sayısız hizmetlere imza
attı. İlçem Viranşehir de bu yatırımlardan gerekli payı
aldı ve almaya da devam ediyor. Daha önceden belki de hayal olarak
gördüğümüz -Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesinde,
doğduğum, büyüdüğüm yerde- 200 yataklı devlet hastanesi
faaliyete geçti, 1.100 adet TOKİ konutu, yeni Hükûmet konağı,
adliye sarayı, Emniyet hizmet binası ve lojmanları, dört
yıllık sağlık yüksekokulu, meslek yüksekokulu
yapıldı ve şu anda 50 tane yeni okul yapılacak. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) DSİ Şube
Müdürlüğü, SGK hizmet binası, Tarım İlçe Müdürlüğü
hizmet binası… Küçük sanayi kooperatifinde 450 tane iş yeri
önümüzdeki bir iki ay içinde yerlerine taşınacaklardır.
Köylerimize yüzlerce kilometre asfalt ve beton yol, her köye içme suyu, taziye
evi… Kısacası, Viranşehir’i yeniden inşa ettik. En son
DSİ ve Kalkınma Bakanımızın destekleriyle,
yaklaşık 70 milyon TL’lik bir ödenekle Viranşehir içme suyu
ihalesini, İller Bankasından 20 milyon ödenekle de kanalizasyon
ihalesini iki üç ay içerisinde yapıyoruz. Sayın
Cumhurbaşkanımızın talimatlarıyla 21 Aralık 2017
tarihinde Viranşehir’e gelecek doğal gazın ihalesi de
yapılacaktır. Darısı diğer ilçelerimize.
Sayın Başkanım, bir dakika alabilir
miyim?
BAŞKAN – Tabii ki.
Buyurun, tamamlayın. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MEHMET AKYÜREK (Devamla) – Doğal gazı
dedim, 16 nisandan önce bu müjdeyi vermiştim ama birbirinden değerli
hizmetleri Şanlıurfa’ya ve ilçem Viranşehir’e getiren
Hükûmetimizin tüm kadroları, desteklerini esirgemeyen Sayın
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan,
Başbakanımız Sayın Binali Yıldırım,
Gıda, Tarım ve Hayvancılık eski Bakanımız
Sayın Faruk Çelik ve hemşehrimiz olmasından övünç duyduğum,
yirmi dört saat gece gündüz durmadan, duraklamadan çalışan Sayın
Ahmet Eşref Fakıbaba -Allah yardımcısı olsun-
başta olmak üzere Kabinenin değerli üyelerine ve milletvekili arkadaşlarıma
tüm hemşehrilerim adına teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından “Bravo” sesleri ve alkışlar, CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Akyürek.
Sayın Havutça, bir söz talebiniz var, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
16.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutça’nın, Gölcük Tabiat Parkı’nın bir
firmaya ihale edilerek beton yağmalanmasına
açıldığına ilişkin açıklaması
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Sayın Orman
Bakanımıza sesleniyorum: Dünyanın en güzel doğa
harikalarından biri olan Gölcük Tabiat Parkı, bugün bir ihaleyle
yandaş bir firmaya ihale edilerek beton yağmalanmasına
açılmıştır.
Sayın Bakan, 2012 yılında Bolu
Belediyesine yirmi dokuz yıllığına
kiraladığınız ve imara kapalı olan bu bölge -sizin
verdiğiniz bu Bolu Belediyesiyle ilgili- ranta
açılmıştır ne yazık ki. Bugün İmar Kanunu
çiğnenmiş ve orada bütün çevrecilerin, tabiat özlemcilerinin
karşı çıktığı bu proje bugün ihale
edilmiştir. Şimdi, buradan gözlerimiz onun üzerinde. Bodrum Güvercinlik’te
o yanan yerlerin nasıl betonlaştığını, Trabzon’da
yazılan senaryoların ne olduğunu hepimiz biliyoruz ama
artık bu ülkenin tabiatını, çevresini korumak sizin
sorumluluğunuzdadır.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın Havutça.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
(1/887) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 503) (Devam)
2.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/861), 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2016
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin, 2016 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun ve 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 174 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/1187), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2016 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun
ve 2016 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu ile
2016 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/1188) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 504) (Devam)
A) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
B) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları Enstitüsü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) TÜRKİYE BİLİMLER
AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) METEOROLOJİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE SU
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Şimdi, onuncu sırada, Konya
Milletvekili Sayın Hüsnüye Erdoğan, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSNÜYE ERDOĞAN
(Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2018
yılı Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu bütçesi üzerinde
AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle,
Gazi Meclisi, aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Dünyanın başka ülkelerinde örnekleri
olduğu gibi ülkemizde de tütün ve tütün mamulleri, etil alkol, metanol ve
alkollü içki piyasaları bir uzman kamu otoritesi eliyle yürütülmektedir.
Bu amaçla 4733 sayılı Kanun’la Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme
Kurumu kurulmuştur. Sektördeki tüm üretici firmaların üretim
süreçlerinin takip ve denetiminin yanı sıra, ilgili kurumlarla
iş birliği yapılarak yasa dışı ticaretle
mücadeleyle söz konusu piyasa ve gelirlerinin güvenliği
sağlanmaktadır. 4207 sayılı Kanun’un kişileri ve
gelecek nesilleri tütün ürünlerinin zararlarından, bunların
alışkanlıklarını özendirici reklam, tanıtım
ve teşvik kampanyalarından koruyucu tedbirleri almak ve herkesin
temiz hava soluyabilmesinin sağlanması yönünde düzenlemeler yapmak
şeklinde ifadesini bulan amacı, kurumun kanun düzeni ve toplum
sağlığı açısından kurumsal görev ve
sorumlulukları olduğunu göstermiştir. Kurum, bir yandan sektörü
düzenleme, denetleme ve izlemek suretiyle sağlıklı ve düzgün
işleyen bir piyasa yapısı oluşturmakta, diğer yandan
da Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi’nin
tütün tüketiminin neden olduğu yıkıcı sağlık,
sosyal, çevresel ve ekonomik sonuçlarından mevcut ve gelecek nesilleri
korumak amacına ulaşmak için düzenlemeler yapmaktadır. Bu
çerçevede yürürlüğe konulan düzenlemelerden alınan
başarılı sonuçlar, ülkemizin dünyada tütün kontrolü
alanında üst sıralara taşınmasına büyük katkı
sağlamıştır. Kurum tarafından tütün ve alkol
kontrolüne ilişkin farkındalığı artırmaya yönelik
olarak ulusal ve uluslararası çalıştaylar düzenlenmiş, kamu
spotları hazırlanarak kamuoyuna sunulmuştur. Genel bütçeden pay
almayan kurumun, 2018 yılı bütçe tahmini 155 milyon TL’dir.
Gelirlerin yaklaşık yüzde 97’si faaliyet gelirlerinden, yüzde 3’ü ise
diğer gelirlerden oluşmaktadır. Kurum, kurulduğu tarihten
itibaren 2017 yılı dâhil yaklaşık 635 milyon TL hazineye
devretmiştir.
Değerli milletvekilleri, bir hekim olarak gerek
tütün gerek alkollü içecekler ve gerekse uyuşturucunun insan ve toplum
sağlığına çok büyük zararlar verdiğini, kaliteli ve
sağlıklı bir yaşamın önünde en büyük engeli
oluşturduğunu hatırlatmak istiyorum. Bu amaçla tütünle mücadele
programı çerçevesinde ciddi çalışmalar yürütülmektedir. Sabit
hatlardan ücretsiz aranabilen ve özel eğitim alan
danışmanların yedi gün yirmi dört saat kesintisiz hizmet
verdiği dünyadaki en kapsamlı sigara bırakma danışma
hattı özelliği taşıyan “Alo 171 Sigara Bırakma
Danışma Hattı” ve “web” uygulamalarıyla sigarayı
bırakmak isteyen vatandaşlarımıza devlet olarak destek
olunmakta ve sigarayı bırakma polikliniklerimizde ilaçlar ücretsiz
verilmektedir. Pasif içicileri korumaya yönelik olarak da 19 Temmuz 2009 tarihinde
ülkemizde tüm kapalı alanlar dumansız hâle getirilmiş ve
insanımız rahat bir nefes almaya başlamıştır.
Değerli milletvekilleri,
insanlığı tehdit eden bütün bu zararlı
alışkanlıklarla mücadele konusunda her birimizin gerekli
hassasiyete sahip olması gerekmektedir çünkü bu konular ancak yüksek bir
farkındalıkla ve gayretle önlenebilir.
Değerli milletvekilleri, konuşmamı
bitirirken kapanmayan yaramız, onurumuz Kudüs’e değinmek istiyorum.
Maalesef Orta Doğu’nun Müslüman coğrafyasında zulüm ve
işgal bitmek bilmiyor. “Zulmü alkışlayamam, zalimi asla
sevemem.” düsturuyla her zaman mazlumun ve mağdurun yanında yer alan
Türkiye’miz, harimiismetimiz olan Mescid-i Aksa’ya ve Kudüs’e sahip çıkmak
adına, ABD yönetiminin, Birleşmiş Milletler
kararlarını ve...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun tamamlayın.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Devamla) -
...uluslararası hukuku hiçe sayarak yaptığı
açıklamadan sadece bir hafta sonra, Sayın
Cumhurbaşkanımızın öncülüğünde İslam
İşbirliği Teşkilatının en geniş
katılımlı toplantılarından birini ülkemizde
gerçekleştirdik. Bu toplantı vesilesiyle Kudüs’ün ve Filistinli
kardeşlerimizin yalnız olmadığını, Filistin
toprakları ve coğrafyamızın parçalanması gibi,
birliğimizin ve zihinlerimizin de parça parça edilmesine izin
vermeyeceğimizi cümle âleme göstermiş olduk. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; istikbal ve istiklalimiz için yapılan güzel icraatlara
vesile olması temennisiyle 2018 yılı bütçesinin
hayırlı olmasını diliyor, gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Erdoğan.
On birinci konuşmacı Antalya Milletvekili
Sayın Hüseyin Samani. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN SAMANİ
(Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Orman ve Su
İşleri Bakanlığımızın 2018 yılı
bütçesi üzerinde grubum adına söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Orman ve Su İşleri Bakanlığımız
son on beş yılda 158 milyar Türk liralık bir yatırımla
ormancılık, su, tabiatı koruma ve meteoroloji alanlarında
pek çok projeyi hayata geçirmiştir. Orman Genel Müdürlüğünün sadece
ormanlık alanlarda değil, ülkemizin tamamında yapmış
olduğu çalışmayla, bugün, dünyanın birçok yerinde orman
alanları azalırken ülkemizde ormanlık alanlarda bir
artış gözükmektedir. Bu hem alan itibarıyla hem de servet
itibarıyla böyledir. Nitekim, 2002 yılında 20,8 milyon
hektarlık orman alanımız söz konusu iken bunu bugün 22,3 milyon
hektara çıkardık yani yaklaşık 1,5 milyon hektarlık
bir orman alanında artış meydana geldi. Aynı şekilde,
ormansal servet de yüzde 33 oranında bu dönemde arttı değerli
milletvekilleri.
Değerli arkadaşlar, ihtiyacımız
olan fidanları ve tohumları artık kendi
fidanlıklarımızda üretebiliyoruz. Çok önceki dönemlerde 75
milyon olan üretim miktarımızı bugün 322 milyon fidana kadar
çıkarmış bulunmaktayız, hatta bazı yıllarda bunu
400-450 milyon fidan kapasitesine kadar da çıkarabiliyoruz. Sadece fidan
üretimini değil, aynı zamanda bu fidanlarla ilgili türleri de
artırmış bulunmaktayız. 400 olan orman fidanı türü
bugün 688’e çıkmıştır. Yine aynı şekilde, şu
anda 3 milyar 820 milyon fidanı toprakla buluşturduk.
Değerli milletvekilleri, “Su varsa hayat
vardır.” diyerek bir damla suyun dahi boşa akmaması için çaba
harcıyoruz. Biz milletimiz için çalışıyoruz,
iktidarımız döneminde 508 tanesi baraj, 513’ü HES, 327’si gölet,
özellikle 1.171 sulama tesisi olmak üzere 193 içme suyu tesisi, 17 arıtma
tesisi, 4.471 dere ıslahı olmak üzere toplam 7.200 tesisi tamamlayarak
milletimizin hizmetine sunmuş bulunuyoruz. Devlet Su İşlerinin
kurulduğu 1954 yılından 2011 yılına kadar, elli yedi
yılda sadece 461 gölet inşa edilmişken 2012 yılında
başlatmış olduğumuz “Bin Günde Bin Gölet” projesiyle,
sulama projelerini de tamamlayarak bugün ülkemizdeki toplam 85 milyon dekar
sulanabilir arazi varlığının yüzde 75,6’sını
sulayabilir duruma gelmiş durumdayız.
Yine, değerli arkadaşlarım, millî
dava olan yavru vatan Kıbrıs’ı da unutmadık bu süre
içerisinde. Burada “asrın projesi” olarak nitelendirilen, Torosların
memba kaynak suyunu 107 kilometre derin denizin altından götürerek 107
kilometrelik isale hattıyla Kıbrıs’a akıtmış
durumdayız. Yani tarihteki o meşhur sözün artık
değişmesi gerektiği kanaatindeyiz, “Su akar, Türkiye yapar.”
diye düzeltmek durumundayız bundan sonra. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sadece bu değil, gönül
coğrafyamızı da unutmuş değiliz. Bütün gönül
coğrafyamızda ve özellikle Afrika’da 1 milyon 750 bin kişiye
içme suyu temin ettik. Hedefimiz, 2019 yılında 3 milyon kişiye
içme suyu ulaştırmak.
Değerli arkadaşlar, bugün Gazi Meclisimizi
Cibuti Cumhurbaşkanı selamladı. Burada Orman ve Su
İşleri Bakanlığımızın Cibuti’ye
yaptığı bir yatırımı anlatmadan önce onunla
ilgili bir anekdot anlatmak istiyorum. Cibuti eski Büyükelçimiz oradayken bir
köye gider, kırsal alana, orada bir kına gecesine katılır.
Hani bizde var ya kına gecesinde “Kınayı getir aney…” diye
falan, orada da bir ezgi söylerler, bu ezginin içerisinde “İstanbul”
lafı geçer. Büyükelçimiz sorar: “Burada ‘İstanbul’ lafı geçiyor.
Ne diyorsunuz?” “Biz, Osmanlı döneminde, Osmanlı’ya yüzyıllar
boyu ticari başkentlik yaptık, Osmanlı’yı unutmadık.
Onu unutmayışımızın bir nişanesi olarak bugün,
kızlarımızı ana ve baba evinden uğurlarken onlara
şöyle deriz: ‘İstanbul gibi aziz olasın, Kız Kulesi gibi
etrafını aydınlatasın.’ Bu ezgiyle onları
uğurlarız.” demiş. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Tabii, bunlar boşa olmuyor değerli
kardeşlerim. Elbette ki AK PARTİ kurulduğu andan itibaren bütün
seçimlerde teveccühünü bizden esirgemeyen milletimizin desteği,
Cumhurbaşkanımızın liderliği…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN SAMANİ (Devamla) – Tamamlayabilir
miyim?
BAŞKAN – Buyurun, tabii, Sayın Samani.
HÜSEYİN SAMANİ (Devamla) – …Sayın
Veysel Hocamızın samimiyet ve gayretiyle bütün bu işler
başarılıyor, bizler de kendilerine müteşekkiriz.
Tabii, bu arada, ilim Antalya’da Orman ve Su
İşleri Bakanlığımız çok önemli
yatırımlar yaptı, 3 milyar 510 milyonluk bir yatırım
yaptı, 18 tanesi baraj, onlarca gölet, meteoroloji gözlem yerleri…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – 3 milyara 18 baraj olmaz.
HÜSEYİN SAMANİ (Devamla) – 18 tane baraj;
gel, gösterelim sana.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – O ancak gölettir, gölet ya
da sulama kanalıdır.
HÜSEYİN SAMANİ (Devamla) – 18 tane baraj,
birçok sulama tesisi, meteoroloji gözlem istasyonları olmak üzere birçok
tesisi yaptı; bundan dolayı da müteşekkiriz.
Bu vesileyle 2018 yılı bütçesinin ülkemize
ve ülkemizin insanlarına hayırlı olmasını temenni
ediyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Samani.
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) – Sayın
Başkan…
BAŞKAN – Buyurun.
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) – Sayın
Başkan, 60’a göre söz istiyorum. Maraş katliamıyla ilgili bir
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
17.- Mersin Milletvekili
Hüseyin Çamak’ın, 19-26 Aralık 1978 Kahramanmaraş
olaylarının 39’uncu yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) – Sayın
Başkan, 19-26 Aralık 1978 tarihleri arasında
Kahramanmaraş’ta büyük bir katliam yaşandı.
Sarıldığı yavrusuyla beraber katledilen anne ve
bebeği, gözleri oyulup hela çukuruna atılan 80 yaşındaki
nine ve daha niceleri bu katliamın unutulmazlarıdır. Aradan
geçen yıllarda hiçbirisinin faillerinin cezalandırılmaması
bir yana, katliamda yakınlarını yitirenlerin anmasına bile
Maraş’ta hâlen müsaade edilmiyor ve hatta, bazılarının
mezar yerleri sırmış gibi açıklanmıyor.
Acılarını yaşadıkları yerde yaslarını
tutmalarına dahi izin verilmeyen bu insanların sarılmayan
yaraları yüreklerini kanatmaya devam ediyor. Bu acıyı
yaşayan toprakların bir insanı olarak Maraş’ta katledilen
tüm canları saygıyla anıyor, unutursak kalbimiz kurusun diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Çamak.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
(1/887) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 503) (Devam)
2.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
(1/861), 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2016
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin, 2016 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun ve 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 174 Adet Kamu İdaresine
Ait Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1187), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2016
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun ve 2016
Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu ile 2016
Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/1188) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 504) (Devam)
A) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
B) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları Enstitüsü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) METEOROLOJİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE SU
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Şimdi, on ikinci sırada
Kırıkkale Milletvekili Sayın Abdullah Öztürk.
Süreniz beş dakikadır.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ABDULLAH ÖZTÜRK
(Kırıkkale) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ekranları başında bizi izleyen aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Evet, 3 Kasım 2002 seçimlerinin üzerinden on
beş yıl geçti. Siyasi literatürleri altüst eden, siyasi tarihimize
önemli yatırımlar ve düzenlemeler sığdıran, tüm
engellemelere rağmen ilk önce Yüce Yaradan’ımızın izni,
sonrasında aziz milletimizin destek ve dualarıyla hem
sınırlarımız hem de gönül coğrafyamızdaki bütün
mazlumlara kol kanat gerebilme şerefine nail olduk. Hem milletimizin
gönlünü hem de Rabb’imizin rızasını
kazandığımıza inanıyorum.
Bu on beş yıllık periyodun ilk on
yılında, ekonomisi dünyaya açık olan ülkelerde de olduğu
gibi, hepimizin sosyal, ekonomik hayatımızı doğrudan
ilgilendiren kur politikasına değinmek istiyorum. Ekonomiyi bütçe disiplininden
taviz vermeden doğru ve hakkaniyetli bir politikayla dengeli götürebildik.
AK PARTİ Hükûmetinin işe koyulduğu 2002 Aralık ayında
Amerikan doları 1,55 mertebelerindeydi, tam on yıl sonra 2012
Aralık ayında kur 1,77 yani on yıl içerisinde yüzde 15 değer
kazanabildi. Bu vesileyle hem faizler hem de enflasyon uzun yıllar sonra
tek haneli rakamlara düşürüldü. 2002’de vergi gelirlerinin yüzde
86’sı faize giderken bugün faiz giderleri yüzde 14’e kadar düşürüldü.
Faiz lobisine giden kaynaklarımız, bundan böyle milletimizin kullanımı
için hastaneler, otoyollar, tüneller, köprüler, üniversiteler,
havaalanları ve daha bir sürü hizmetlerin yapımına
harcanmış, bunun yanında gerçek anlamda sosyal devlet
anlayışını da milletimizle tanıştırma
fırsatını sağlamış olduk.
Ta ki 2013, iktidarımızın son
beş yılında Türkiye’nin bu kazanımlarından
rahatsız olan kesimler Gezi olaylarıyla başlayıp MİT
tırlarının durdurulması, MİT
Müsteşarının ifadeye çağrılması, 17-25
Aralık kumpası ve 15 Temmuz hain darbe girişimi, ülkemizin
karanlık girdaplarda savrulma ve Orta Doğu’nun dirençsiz ve çaresiz
ülkeleri arasına sokulma çabalarından başka bir şey
değildi. Bu durum, toplumumuzu olumsuz etkileyerek kaotik bir ortam
yaratma çabasıydı. Hâlbuki bu saldırılar, AK PARTİ’yi
iktidardan illegal yollarla uzaklaştırma çabalarının
yanında, 80 milyon vatandaşımızın huzur ve
refahına kastetmekti. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Onların gelecek kaygısı duymalarına
zemin hazırlayan bir durumdu.
Bu duruma sevinenler ise Türkiye’nin
kalkınmasından rahatsız olan, dünyayı kendi emellerine alet
etmek isteyen küresel güçlerden başkası değildi. Bilmedikleri
bir şey vardı; helikoptere, tanka, topa, mermiye göğsünü siper
eden, zillet altında yaşamak istemeyen bir millet ve bu milletin bir
de lideri vardı. Sayın Cumhurbaşkanımızın
önderliğinde Türkiye, sırat köprüsünden dönmüştü. Türkiye’ye diz
çöktüremediler ama durmuyorlar. Sözüm ona (...)(x) rövanşını
almak istiyorlar. Kredi notumuzu düşürüyor, kur
artışlarıyla direncimizi kırmaya
çalışıyorlardı fakat onların bilmediği şey:
Türkiye, eski Türkiye değildi. Küresel güçlerin, eskiden olduğu gibi
ülkemiz üzerinde hesap yapamayacakları güçlü Türkiye temellerini zaten
atmış idik.
Bu sefer de Orta Doğu’nun huzura ermesini
istemeyenler, ilk kıblegâhımız, peygamberler otağı,
miracımızın şahidi Kudüs’ü işgalci İsrail’in
başkenti ilan ederek ateş çemberine soktukları bölgeyi ellerini
ovuşturarak izlemekte, terör ve terörist işgalcilere destek vererek
emellerine ulaşmak istemektedirler. Türkiye’nin önderliğindeki
İslam ülkeleri de bir ve beraber olarak aklıselim bir şekilde,
dayanışma içinde Yahudi ve Siyonistlere karşı mukavemet
göstermelidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın
gösterdiği bu kararlı tutumla birlikte inşallah emellerine
ulaşamayacaklardır. Kudüs, Filistin’in başkenti olmaya devam
edecektir. Rabb’im yardımcımız olsun.
Ben bu vesileyle 2018 bütçesinin ülkemize,
milletimize ve gönül coğrafyamızdaki bütün mazlumlara hayırlar
getirmesini diliyor, saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Öztürk.
On üçüncü konuşmacı, Antalya Milletvekili
Sayın İbrahim Aydın.
Süreniz beş dakika.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM AYDIN
(Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yüz
yetmiş sekiz yıllık köklü bir teşkilat,
şahsımın da otuz yıl hizmet ettiği ve mensubu olmaktan
şeref duyduğum Orman Genel Müdürlüğü bütçesi üzerine AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle aziz
milletimizi ve Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Orman Genel
Müdürlüğünün misyonu, orman ve orman kaynaklarını her türlü
tehlikelere karşı korumak, doğaya yakın bir
anlayışla geliştirmek, ekosistem bütünlüğü içinde ve
topluma çok yönlü sürdürülebilir faydalar sağlamak şeklinde
yönetmektir.
Değerli milletvekilleri, bildiğiniz gibi
ormanlar bütün insanlığın ortak değeri olup
torunlarımıza bırakacağımız müşterek
mirasımızdır. Dünyada orman varlığı
azalırken ülkemizde ormanların hem alanı hem de ağaç
serveti artmaktadır. 2002 yılı rakamlarına göre, 20,8
milyon hektar olan orman varlığımız 2017 yılında
22,3 milyon hektara ulaşmıştır yani 1 milyon 500 bin hektar
son on beş yılda yapılan gayretli çalışmalar
neticesinde gerçekleştirilmiştir. 2023 yılı hedefimiz, ülke
topraklarının yüzde 30’una yani 23,3 milyon hektara
ulaşmaktır. Ağaç servetimiz 2002 yılında 1,2 milyar
metreküp iken 2017 yılında 1,6 milyar metreküpe
ulaşmıştır. 2003 yılından bugüne kadar 4,9 milyon
hektar alanda ağaçlandırma ve rehabilitasyon
gerçekleştirilmiş, 4 milyar adet fidan toprakla
buluşturulmuştur. Ormancılığımıza yeni anlayış,
yalnız ormanlık alanlarda faaliyet gösteren
teşkilatımız… 2008 yılında
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan tarafından
başlatılan Millî Ağaçlandırma Seferberliği’yle
açık alanlar, kara yol kenarları, okullarımız, hastane,
sağlık ocağı ve mezarlıklarımız büyük bir
hızla ağaçlandırılmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, orman köylümüzü doğduğu yerde doyurmak, göçlerin
önüne geçmek ve odun dışı orman ürünlerinin ülke ekonomisine
katkı sağlaması maksadıyla Badem Eylem Planı, Ceviz
Eylem Planı, Kestane Eylem Planı, Yabani Zeytin Rehabilitasyon Eylem
Planı gibi 38 eylem planıyla ormanlarımızı kırsal
kalkınmanın lokomotifi yapıyoruz.
Bugüne kadar arıcılığa ve bal
üretimine verdiğimiz destekler sayesinde ülkemiz bal üretiminde dünyada
6’ncı sıradan 2’nci sıraya yükselmiştir. Bugüne kadar 365
adet bal ormanı kurmuşuzdur. Özellikle bu konuda Bakanımız,
arıların, arıcıların hamisidir; ona da buradan
arıcılar adına çok teşekkür ediyorum.
2015-2019 döneminde 5 Bin Köye 5 Bin Orman Projesi
kapsamında gelir getirici tür ağaçlandırması
yapılmaktadır. Bugüne kadar 2.863 köye 6 milyon 400 bin gelir
getirici tür fidanı dikilmiştir. “İnsanı yaşat ki
devlet yaşasın.” anlayışıyla son on beş
yılda orman köylümüze yapmış olduğumuz doğrudan
destekler ve ormancılık faaliyetleriyle 14,5 milyar TL gelir
sağladık. 33 bin aileye 610 milyon TL süt
sığırcılığı, 10.500 aileye 242 milyon TL süt
koyunculuğu desteği verilmiştir. Ayrıca, bozuk mera
alanlarının rehabilitasyonu ve ormanlarımızın 10
milyon hektarında otlatma planıyla otlatmaya açarak
hayvancılığımıza büyük destek verilmektedir. Eski
yıllarda “Keçin var suçun var.” diye anılırdı ama şu
anda otlatma planıyla tüm ormanlarda, yasak olmayan yerlerde
otlatılabiliyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; artık, ormanlarımızın tapusu var. 2005
yılından itibaren orman kadastro ve tapu kadastrosunun birlikte
çalışmalarıyla 2017 yılı sonu itibarıyla orman
kadastrosunun yüzde 99’u tamamlandı. 2019 yılı sonuna kadar da
ormanların tapusu tescil edilecektir. Ayrıca, yapmış
olduğumuz kanuni düzenlemeyle kangren hâline gelen 2/B meselesini çözdük.
Mülkiyet sorunlarını çözerek orman köylümüzle hasım değil,
hısım olacağız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Orman Genel Müdürlüğünün orman yangınlarıyla
mücadele çalışmalarına gelince: Verilen eğitimler,
geliştirilen altyapı faaliyetleri ve teknolojiyle
donatılmış sistemlerimiz sayesinde on beş saniye içerisinde
yangını tespit edip, on beş dakika içerisinde de havadan,
karadan müdahale edebiliyoruz. Bu erken ve etkin mücadeleyle bölgemizde lider
ülke olduk. Türkiye’ye göre Yunanistan’da 18, İtalya’da 14,
İspanya’da 8 kat fazla orman alanı yanmıştır.
Antalya’daki Uluslararası Ormancılık Eğitim Merkezinde
yangına hassas ülkelerden gelen uzmanlara yangın eğitimi
verilmektedir. Ayrıca birçok ülkedeki büyük yangınlara, ihtiyaç
duymaları hâlinde, ekiplerimizle destek veriyoruz.
Yanan orman alanlarımıza gelince 1
metrekaresi dahi başka maksatlarla kullanılmamakta ve bu alanlar
yıl içerisinde ağaçlandırılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın Sayın
Aydın.
İBRAHİM AYDIN (Devamla) – Teşekkür
ediyorum.
Bu mücadeleyi veren kulecisinden yangın
işçisine, operatöründen pilotuna, memurundan mühendisine tüm
çalışanlara teşekkür ediyor, yangınla mücadelede bugüne
kadar şehit olan 114 kardeşimize ve tüm şehitlerimize Allah’tan
rahmet diliyorum.
Yine, tabii, bizi izleyen geçici işçilerimiz,
onlara… Nasıl 2007 yılında 13 bini aşkın işçimize
kadro geldiyse inşallah önümüzdeki günlerde çalışmalarla geriye
kalan 8.500 işçi de kadroya, sürekli işçilik kapsamına
alınacaktır.
Bir orman mühendisi ve ormancı milletvekili
olarak emeği geçenlere tüm arkadaşlarım adına minnet ve
şükranlarımı sunuyorum.
2018 yılı bütçesinin milletimize ve
ülkemize hayırlı olmasını diler, selam ve
saygılarımı sunarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Aydın.
Sayın Altay, söz talebiniz var.
ENGİN ALTAY (İstanbul) – Sayın
Başkanım, bugün Yunanistan Savunma Bakanı Panos Kammenos’un,
Genel Başkanımızın 11 Aralıkta Mecliste
yaptığı bir konuşmaya yönelik bir açıklaması ve
bir tehdidi söz konusudur. Bu konuda müsaadeniz olursa İç Tüzük 60’a göre
ve mümkünse iki dakika hem Genel Kurula bildirmeyi hem bu konudaki tutumumuzu
paylaşmayı arzu ederiz.
BAŞKAN – Tabii ki.
Buyurun Sayın Altay.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
18.- İstanbul
Milletvekili Engin Altay’ın, Yunanistan Savunma Bakanının Yunan
adalarıyla ilgili sözlerine ve Hükûmetin bu adaların işgaline karşı
Türk milletinin şanına yakışır bir tavırla
vaziyet almasını beklediğine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) – Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Yunanistan Savunma Bakanı Panos Kammenos, Genel
Başkanımızın 11 Aralıkta Mecliste
yaptığı bir konuşmasına değinmiş ve
şöyle söylemiştir: “Ana Muhalefet Lideri yine 18 adanın
Yunanistan tarafından işgal edildiğini söyledi. En iyi durumda,
uluslararası hukukun ve anlaşmaların hükümlerinden haberi yok. En
kötü durumda ise Yunanistan’ın egemenliğinden şüphe ediyor,
topraklarımızı talep ediyor." ve devam ediyor, ona “Gel de
al.” sözünü tekrar etmek suretiyle yani Sparta Kralı Leonidas’ın Pers
Komutanı Serhas'a söylediği “Gel de al.” sözüyle cevap vermiş.
Şimdi bu onun işi, onu bilmeyiz. Ama biz Yunanistan Savunma
Bakanına Büyük Atatürk’ün İstanbul’un işgalinde söylediği
“Geldikleri gibi gidecekler.” sözüyle Yunanların o adaları,
orayı terk edeceğini buradan ilan ediyoruz. (CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
Ancak üzüntümüz şudur: Yunanistan’ın bu
cüreti, bu cesareti, bu hadsizliği hiçbir uluslararası anlaşmada
Yunanistan’a ait olduğu tescillenmemiş, egemenliği
tartışmalı ada ve adacıkları sahiplenebilmesi, 1913
Atina, 1923 Lozan anlaşmalarına aykırı olarak bu adalara
çökmesi, AK PARTİ hükûmetlerinin cesaretsiz tutumunun bir sonucudur; bunun
altını çizmek istiyorum.
Şimdi, hepimiz için, bütün Meclis için
yerliliği ve millîliği ispatlamanın tam zamanıdır.
Hükûmete çağrı yapıyoruz: O 18 ada ve adacıkla ilgili
olarak Yunanistan’ın, başta Bulamaç, Eşek ve Koyun adaları
olmak üzere bu işgaline daha fazla seyirci kalamaz. Millî Savunma
Bakanımızın öncelikle Yunan Savunma Bakanına hak
ettiği cevabı vermesini, daha sonra da Hükûmetimizin bu adalarla
ilgili -biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Hükûmetin yanındayız,
arkasındayız- burnumuzun dibindeki adaların, hiçbir
anlaşmayla Yunanistan’a terk edilmemiş adaların keyfî bir
şekilde işgaline karşı Türk milletinin şanına
yakışır bir tavırla vaziyet almasını,
Yunanistan’a gerekli cevabı vermesini bekliyoruz ve bu konuda Hükûmetin arkasında
olacağımızı aziz milletimize beyan ve taahhüt ediyoruz.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederiz Sayın
Altay.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
(1/887) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 503) (Devam)
2.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/861), 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2016
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin, 2016 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun ve 6085 Sayılı Sayıştay
Kanunu Uyarınca Hazırlanan 174 Adet Kamu İdaresine Ait
Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna İlişkin
Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi (3/1187), 6085
Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 2016
Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun ve 2016 Yılı
Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu ile 2016 Yılı
Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/1188) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 504) (Devam)
A) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
B) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Türk Standartları Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları Enstitüsü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) METEOROLOJİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE SU
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2016 Yılı
Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına on dördüncü sırada Gümüşhane
Milletvekili Sayın Cihan Pektaş.
Süreniz beş dakika.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA CİHAN PEKTAŞ
(Gümüşhane) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğünün 2018 yılı bütçesi
üzerinde grubum adına söz almış bulunuyorum. Sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Devlet Su İşleri, ülkemizin en köklü ve en
büyük yatırımcı kuruluşlarından bir tanesidir. Su
kaynaklarının korunması, geliştirilmesi ve
işletilmesinden sorumlu kuruluşumuzdur. Enerji, tarım, hizmetler
ve endüstri sektörlerinde hizmet vermektedir. DSİ, daha çok, baraj yapan
bir kuruluş olarak bilinmektedir.
Ülkemizde yağışlar mevsimlere ve
bölgelere göre farklılıklar göstermektedir.
Yağışlı mevsimlerdeki suların kurak mevsimlerde
kullanılmak üzere depolanması bir mecburiyettir. Bu maksatla,
aralarında Atatürk, Keban ve Karakaya gibi barajların da olduğu
276 adet baraj inşa edilmiştir. Son on beş yılda başta
Çine Adnan Menderes, Ermenek ve bir mühendislik harikası olan Deriner
barajları olmak üzere 508 adet baraj inşa edilerek işletmeye
açılmıştır. Bugün itibarıyla
barajlarımızın sayısı 784’tür.
Barajların haricinde, Göl-Su Projesi
kapsamında bin adet gölet inşa edilmiştir. 2019 yılı
sonuna kadar 1.071 göletin daha bitirilmesi hedeflenmektedir.
Barajlarımızın ve göletlerimizin
toplam depolama kapasitesi 166 milyar metreküptür ve bu, muazzam bir
kapasitedir. İnşa edilen barajlar hidroelektrik enerji üretiminin
yanı sıra tarımsal sulama, şehirlerimizin içme ve kullanma
suyu temini ve taşkın önleme gibi çok maksatlı olarak
değerlendirilmektedir.
Meteorolojik verilere göre son kırk dört
yılın en kurak yılı, içinde bulunduğumuz 2017
yılı olmuştur. Vatandaşlarımız bu
kuraklığı inşa edilen barajlar ve göletler sayesinde
hissetmemiştir.
Akarsularımızın ekonomik olarak
yıllık hidroelektrik üretim potansiyeli 180 milyar kilovatsaattir. On
beş yıl öncesine kadar bu potansiyelin 26 milyar kilovatsaati
değerlendirilmişken yap-işlet-devret modeliyle özel sektörün de
devreye sokulmasıyla üretim kapasitesi 95 milyar kilovatsaate
yükseltilmiştir.
Değerli milletvekilleri, şu Genel Kurul
salonunda yanan her 4 avizeden 1 tanesi, DSİ’nin ürettiği enerjiyle
aydınlatmaktadır. DSİ’nin projeleri beş yıl ile on
yıl arasında kâr etmeye başlayan, ülkemizin
kalkınmasında lokomotif vazifesi gören projelerdir. 1974
yılında işletmeye açılan Keban Barajı, kırk üç
yılda 65 milyar liralık enerji üretmiştir. Önümüzdeki yıl
su tutulmaya başlanacak olan Ilısu Barajı, yılda 4 milyar
120 milyon kilovatsaat enerji üretecektir. 2019 yılında su
tutulması planlanan, 270 metre yüksekliğiyle dünyanın 3’üncü en
yüksek barajı olacak olan Yusufeli Barajı, yılda 1 milyar 888
milyon kilovatsaat enerji üretecektir. İki barajın ekonomiye
yıllık katkısı 1 milyar 850 milyon lira olacaktır.
Eskiden barajların proje, müşavirlik ve
müteahhitlik hizmetleri tamamen yabancı firmalar tarafından
yapılıyordu; finansmanı ise dış krediyle temin
ediliyor ve projelerin faturası çok yüksek oluyordu ama artık devir
değişti. Bugün DSİ’nin bütün projeleri, yerli projeci
müşavir ve müteahhitler tarafından, millî bütçeyle çok daha uygun
fiyatlara yaptırılmaktadır. Barajlarımızdan mümbit
topraklarımız da sulanmaktadır. Ülkemizin yüz ölçümünün
yaklaşık yüzde 11’i yani 85 milyon dekarı ekonomik olarak
sulanabilir tarım arazisidir. İktidarımızdan önce 28 milyon
dekar sulanan araziye 37,3 milyon dekar daha ilave edilerek bugün 65 milyon 300
bin dekara yükseltilmiştir.
Son yıllarda borulu ve basınçlı
sistemle sulama projeleri inşa edilmeye başlanmıştır.
Yağmurlama ve damlama sistemleri kullanılarak yüzde 35’e kadar su
tasarrufu sağlanmaktadır. Kuru tarımdan sulu tarıma
geçildiği zaman en az 4 kat, verimli ovalarda ise 13 kata kadar daha fazla
ürün alınabilmektedir. Küresel ısınma, iklim
değişikliği ve çölleşme gibi sebeplerle 2035
yılında dünyada gıda üretiminin bugünkü üretimden yüzde 12 daha
az olacağı öngörülmektedir; nüfusun ise 1 milyar daha fazla
olacağı tahmin edilmektedir. Dolayısıyla, gıdaya
erişim zorlaşacak ve gıda fiyatları yükselecektir.
Gıda arz güvenliğimizin sağlanması için sulanabilir bütün
arazilerimizin sulu tarıma kavuşturulması çok büyük önem arz
etmektedir.
İstanbul ve İzmir başta olmak üzere
şehirlerimizin içme ve kullanma suyu ihtiyacı uzun vadede
çözülmüştür. 42 milyon vatandaşımıza dünya
standartlarında, ileri teknolojiyle arıtılmış,
kaliteli ilave içme suyu temin edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CİHAN PEKTAŞ (Devamla) – Sayın
Başkan, toparlıyorum.
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.
CİHAN PEKTAŞ (Devamla) –
Kıbrıs’a deniz altından askıda boru metoduyla su götürme
projesi, tekniği ve büyüklüğü bakımından dünyada bir ilktir
ve ülkemizin gurur projesidir.
Bütün bu hizmetleri ülkemize kazandıran, su
deyince akla ilk gelen isim olan Bakanımız Sayın Veysel
Eroğlu ve ekibine, hâlihazırda 3.683 projeyi başarılı
bir şekilde yürüten DSİ personeline çok teşekkür ederim.
Bu duygu ve düşüncelerle 2018 yılı
bütçesinin ülkemize ve milletimize hayırlı ve bereketli
olmasını diliyor, sizleri tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Pektaş.
On beşinci konuşmacı, Mersin
Milletvekili Sayın Ali Cumhur Taşkın.
Süreniz beş dakika.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ CUMHUR
TAŞKIN (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Meteoroloji Genel Müdürlüğümüzün 2018 yılı bütçesi üzerine AK
PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Genel
Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlarken Müslümanların ilk
kıblesi, haram mescitlerin üçüncüsü, insanlığın kanayan
yarası Kudüs’e değinmek istiyorum. Kudüs, yeryüzünün ikinci mescidi,
Sevgili Peygamber’imizin miracına açılan kapıdır. Kudüs,
tarihimizin ayrılmaz bir parçası, tüm Müslümanların
kırmızı çizgisidir. Aynı zamanda, Kudüs, sadece Müslümanlar
için değil, tüm ilahi dinler için de ortak bir değerdir. Bu açıdan
baktığımızda Kudüs insanlığın ortak
değeridir. Filistin davası sadece Filistinlilerin değil, dünya
genelinde yaşayan tüm Müslümanların ortak davasıdır. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Kurulduğu günden bu yana Filistinli
Müslümanlara karşı devlet terörü uygulayan İsrail, haksız
ve hukuksuz uygulamalara bir an evvel son vermelidir. Sayın
Cumhurbaşkanımızın “Bugün Kudüs'ün sahibi
olduklarını sananlar, yarın arkasına saklanacak ağaç
bile bulamayacak.” sözünü tekrar hatırlatıyor, başta Filistinli
kardeşlerimiz olmak üzere tüm mazlumların yanında
olduğumuzu belirtmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; modern dünyada günlük yaşantımızı daha
konforlu, daha güvenli ve daha sağlıklı bir şekilde devam
ettirebilmek için meteorolojik veri, ürün ve hizmetlerin önemi her geçen gün
daha da artmaktadır. Günümüzde başta ulaştırma, tarım,
orman, enerji, millî savunma, çevre, turizm, sağlık, şehircilik,
spor ve afet yönetimi olmak üzere pek çok sektör, meteorolojik verilerden
doğrudan veya dolaylı olarak faydalanmaktadır.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü, meteorolojik ürün
ve hizmetlerin temeli olan gözlemlerin yapılabilmesi için yurt genelinde
kurduğu 18 meteoroloji radarıyla ülkemizi radar ağıyla
kapsamı altına alıp yine bu amaçla farklı tip ve
özelliklerde 1.840 gözlem sistemi kurarak bu sayede hem anlık analizlerde
hem de meteorolojik tahminde büyük başarılar elde etmektedir.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü, sahip olduğu yüksek donanım ve
yetişmiş insan kapasitesiyle 81 il ve 969 ilçe için saatlik, günlük,
beş günlük, haftalık ve aylık tahminleri vatandaşların
hizmetine sunmaktadır. 2017 yılı içerisinde meydana gelen sel,
fırtına, kar yağışı ve zirai don gibi
meteorolojik kaynaklı afetler öncesinde yaptığı tutarlı
tahmin ve uyarılarla bu afetlerin zararlarının
azaltılmasında büyük payı vardır.
Meteoroloji Genel Müdürlüğünün hizmet
verdiği sektörlerin başında kara, hava ve deniz
taşımacılığının yer aldığı
ulaştırma sektörü gelmektedir. Kara, hava ve deniz ulaşımında
güvenli ve konforlu seyahat açısından meteorolojik veriler çok
önemlidir. Meteoroloji Genel Müdürlüğü web sayfasından
kolaylıkla erişilebilen kara yolları tahmin sistemiyle
vatandaşlarımızın hava ve yol bilgilerini öğrenmeleri
ve gerekli tedbirleri almaları sağlanmaktadır. Bunun yanı
sıra, havacılık sektörünün ve güvenli hava yolu ulaşımının
en temel faktörü olan meteorolojik ürün ve hizmetlerin sağlanması
gayesiyle 73 havaalanında yirmi dört saat hizmet verilmektedir. Deniz yolu
tahmin sistemiyle deniz ulaşımının güvenliğine
katkı sağlanmaktadır.
Tarım, Meteoroloji Genel Müdürlüğünün
hizmet sunduğu önemli sektörlerden birisidir. Tarımsal üretimin her
aşamasında çiftçilerimizin hizmetinde olan Meteoroloji Genel
Müdürlüğü, zirai hava tahmin raporları, hasat zamanı tahmin
programı ve ürünlerinin zarar görmemesi maksadıyla geliştirilen
zirai don tahmini sistemiyle üreticilerimize destek olmaktadır. Ülkemizin
orman varlığını ve doğal yaşam dengesini tehdit
eden orman yangınlarına karşı mücadelede en önemli
paydaşlardan birisi de Meteoroloji Genel Müdürlüğüdür. Orman Genel
Müdürlüğüyle yapılan iş birliği geliştirilerek, orman
yangını riski olan alanların belirlenmesini sağlayan Orman
Yangınları ve Meteoroloji Erken Uyarı Sistemi
uygulamasıyla, orman yangını riski olan alanlar belirlenmekte ve
ilgili kurum ve kuruluşlar uyarılarak gerekli tedbirlerin önceden
alınabilmesi sağlanmaktadır.
Başarılı çalışmaları
dolayısıyla Meteoroloji Genel Müdürlüğümüzün tüm
çalışanlarını tebrik ederek, 2018 yılı bütçesinin
Meteoroloji Genel Müdürlüğümüze, Bakanlığımıza ve
ülkemize hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Taşkın.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına on
altıncı ve son konuşmacı Bilecik Milletvekili Sayın
Halil Eldemir’dir.
Süreniz beş dakika.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HALİL ELDEMİR
(Bilecik) – Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı’nın Türkiye Su Enstitüsü bölümü üzerine AK PARTİ
Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle sizleri,
sizlerin nezdinde de aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
2009 yılında ülkemiz önemli bir
uluslararası organizasyona ev sahipliği yapmıştır. Bu
organizasyon, 192 ülkeden 30 binden fazla katılımcıyla
gerçekleşen 5’inci Dünya Su Forumu’dur. Başarılı geçen bu
organizasyon sonrasında su konusunda kazandığı bilimsel
deneyimi ve vizyonu hayata geçirmek amacıyla Orman ve Su İşleri
Bakanlığımızın çatısı altına 658
sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle 2011 yılında Türkiye Su
Enstitüsü kurulmuştur. Böylesine önemli bir enstitüye olan ihtiyacı
öngörüp kurma fikrini ortaya atan Sayın Bakanımız Profesör
Doktor Veysel Eroğlu Bey’e teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Ülkemiz geçmişte su alanında
toplantılarda sadece gözlemci statüsünde kalmaktayken artık
uluslararası toplantılara aktif olarak iştirak eden, söz sahibi
ülke konumuna gelmiştir. Globalleşen dünyamızda su
politikaları da sınırları aşmaktadır. Dünyadaki
gelişmelere kayıtsız kalmak mümkün değildir.
Türkiye, su
alanında gerçekleştirdiği mega projelerle birlikte,
yetişmiş insan gücü ve engin bilgi birikimi sayesinde bölgesinde su
konusunda lider konuma gelmiş durumdadır. Türkiye Su Enstitüsü
farklı disiplinlerden uzman kadrosuyla ülkemizde ve dünyada suyla ilgili
çalışmaları yakından takip etmekte, su meselelerine
ilişkin stratejik planlamalara katkı sağlamakta, modelleme
çalışmaları ve geleceğe yönelik senaryolarla karar
vericilere danışmanlık yapmaktadır. SUEN, kuruluşundan
bu yana gerçekleştirdiği bilimsel çalışmalar, ulusal,
bölgesel ve küresel su politikaları ve su sektöründe öne çıkan pek
çok konuda yaptığı analizler ve ülkemizi yurt
dışında temsil ettiği etkinliklerle ülkemizde ve dünyada su
sektöründe saygın bir kurum hâline gelmiştir. Ayrıca ülkemizin
dört bir yanında su ve kanalizasyon idarelerine gerekli teknik
müşavirlik desteği hizmeti sağlamaktadır. 4 milyon 688 bin
liralık mütevazı bir bütçeyle çalışmalarını
sürdüren SUEN Başkanımıza ve çalışanlarına bundan
önceki gayretlerinden dolayı teşekkür ediyor, bundan sonraki
çalışmalarında başarılar diliyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; birkaç cümleyle de, bütçede yer
alan, seçim bölgem Bilecik’teki yeni ve devam etmekte olan büyük
yatırımlardan bahsetmek istiyorum.
Son yıllarda
eğitime yapılan yatırımlarla Bilecik’imize 700’den fazla
yeni derslik kazandırılmıştır. 2018’de Bozüyük
ilçemizde yapılacak yeni ortaokul inşaatıyla tüm ilimizde ilk ve
ortaöğrenimdeki öğrenciler tamamen tekli eğitime geçmiş
olacaktır. İnşaatı devam etmekte olan
Bilecik-Yenişehir yolumuzun yapılmasıyla tüm komşu
illerimize duble yollarla ulaşmış olacağız.
Hızlı trenle Ankara’ya, İstanbul’a, Konya’ya gidebiliyoruz;
Bursa-Bilecik hattının inşası da devam edecek ve önümüzdeki
yıllarda Bursa’ya da hızlı trenle ulaşmış
olacağız. Gölpazarı-Yenipazar yolumuz 2018 yılında
tamamlanacak. Projesi tamamlanmış olan Bozüyük-Söğüt kara
yolumuzun ihalesinin
de 2018 yılında yapılması planlanmakta.
Bozüyük Lojistik Merkezimizin inşaatı
devam edecek. Bilecik Kapalı Spor Salonumuz tamamlanmış olup
Bozüyük Kapalı Spor Salonumuzun ve Pazaryeri Gençlik Merkezimizin
inşaatları yapılacak. Devam etmekte olan 250 yataklı
Bilecik Devlet Hastanesi inşaatıyla birlikte, 250 yataklı
Bozüyük Devlet Hastanemizin inşaatına başlanacak.
Geçmiş yıllarda 7 baraj
inşaatımız tamamlanmıştır. Şu anda merkez
Bayırköy, merkez Elmabahçe, Gölpazarı Demirhanlar, Söğüt
Çaltı, İnhisar Samrı, İnhisar Tarpak, Osmaneli
Soğucakpınar, Pazaryeri Dereköy, Söğüt Savcıbey, Yenipazar
Yukarıçaylı Barajları olmak üzere, toplam 10 adet baraj
inşaatımız devam etmekte. Bozüyük Barajı, merkez
Ayvacık Barajı, Gölpazarı Kümbet Barajı, Osmaneli
Ağlan Barajı, Osmaneli Göynük Barajı ve Pazaryeri Alınca
Barajı olmak üzere 7 barajımızın planlamaları da devam
etmektedir. Ayrıca, baraj inşaatı devam eden yerlerin
kapalı sulama sistemleri de yapılmaktadır.
Tabii, zaman darlığı nedeniyle tüm
yatırımları burada sırayla saymak mümkün değil. Bütün
bu projelerin hayata geçirilmesinde Bilecik’imize desteğini esirgemeyen
başta Sayın Cumhurbaşkanımıza, Sayın
Başbakanımıza, bakanlarımıza ve tüm kamu
görevlilerimize şükranlarımızı sunuyorum.
2018 yılı merkezî yönetim bütçemizin
hayırlı olmasını diliyor, Gazi Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Eldemir.
Sayın Gaytancıoğlu, bir söz talebiniz
var.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Az önce
konuşmacılardan birkaç tanesi söyledi -birkaç tanesi diyorum-
OECD’nin hesaplamalarına göre Türkiye tarımı çok destekliyor
gözüküyor, ben onunla ilgili bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun, bir dakika yerinizden söz
veriyorum.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
19.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlu’nun, Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında tarıma
çok destek veriyor olarak görünmesine rağmen gerçek durumun bunun tam
tersi olduğuna ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Neredeyse kürsüye çıkan her AKP’li hatip,
Türkiye’nin OECD ülkeleri arasında tarıma çok destek verdiğini
söyledi. Doğrudur, OECD’nin hesaplamalarına göre Türkiye
tarımı çok destekliyor gözükmektedir. Çünkü OECD piyasa
fiyatlarını dikkate alır. Örnek veriyorum, bizde 1 kilogram et
50 liradır ama hemen yanı başımızda Gürcistan’da 10
liradır, Bulgaristan’da 15 liradır. 50 liradan sattığını
düşündüğü için, çiftçinin cebine çok para girdiğini, buna göre
tarıma çok destek verildiğini düşünür OECD. Aslında böyle
değildir, önemli olan üreticinin elinde kalan paradır. Buna
baktığımızda, tarımı az desteklediğimiz
zaten ortaya çıkar. Bir de OECD, koruma oranlarını dikkate
alır. Bizde örneğin, yine ette yüzde 225 gümrük vergisi vardır
ama hükûmetler zaman zaman bunu sıfıra kadar çektikleri için
korumanın çok fazla olduğu düşünülür, bundan dolayı da
Türkiye tarımının çok desteklendiği söylenir, aslında
bu durum tam tezattır, tersidir.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederiz Sayın
Gaytancıoğlu.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
(1/887) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 503) (Devam)
2.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/861), 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2016
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin, 2016 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun ve 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 174 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/1187), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2016 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun
ve 2016 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu ile
2016 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/1188) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 504) (Devam)
A) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
B) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME İDARESİ
BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
C) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları Enstitüsü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
Ğ) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) METEOROLOJİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE SU
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
şimdi, şahıslar adına lehte olmak üzere Elâzığ
Milletvekili Sayın Tahir Öztürk.
Sizin de süreniz beş dakika.
Buyurunuz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Başbakan Binali
Yıldırım’ın AK PARTİ Hükûmetinin 2018 yılı
bütçesinin lehinde konuşmak üzere sekizinci bölümde söz almış bulunmaktayım.
Gazi Meclisi saygıyla selamlarım.
Bu arada, ayrıca, eski Başbakan ve ANAP
Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ın oğlunun vefatından
ötürü merhuma rahmet, Başbakana da başsağlığı
diliyorum.
Orman ve Su İşleri
Bakanlığının faaliyetlerine değinmek istiyorum. Orman
ve Su İşleri Bakanlığı on beş yılda 150
milyar TL’lik yatırım yapmıştır ve orman
teşkilatı, sadece ormanlık alanlarda değil, ülkemizin
tamamında hizmet sunar hâle gelmiştir. Bütün dünyada orman
varlığı azalırken ülkemiz orman alanlarını
artıran nadir ülkelerden biridir. On beş yılda orman
alanımız 1,5 milyon hektar artmıştır. Ormanlar için
gerekli fidanlarımızı artık kendimiz üretmekteyiz.
Arıcılık ormanlarının kurulmasıyla Türkiye
dünyada bal üretiminde 2’nci sıraya yükselmiştir. 5 Bin Köye 5 Bin
Gelir Getirici Orman Projesi’yle köylerimizde güzel başarılara imza
atılmıştır. Tabiat varlıklarının ve millî
parkların sayısı artırılmıştır. Su
kaynaklarını korumak için havza koruma eylem planları
tamamlanmıştır. Sulama projelerinde büyük başarılar
elde edilmiştir. Bu konuda Elâzığ ilinde Uluova Sulama
Projesi’nin yapım çalışmaları devam etmektedir. Projenin
enerjisi GES’le temin edilecektir. Ayrıca, Kuzova Sulama Projesi’nin de
bir bölümü 2018’in baharında açılacaktır.
İlimizde 6 adet baraj işletme
safhasına gelmiştir. Barajlara bağlı sulama tesisleri
bulunmaktadır. Ayrıca, inşaatı devam eden 9 adet baraj, 8
adet sulama tesisi bulunmaktadır ilimizde. Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlu’nu ve Bakanlık
çalışanlarını gerçekleştirdikleri
çalışmalardan dolayı tebrik ediyorum.
Biraz da Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığının faaliyetlerinden bahsetmek istiyorum.
Biliyoruz ki Bakanlığın bütçesindeki
her kuruş, ülkemizin bilimini, sanayisini, teknolojisini geliştirmek
için harcanmaktadır çünkü gelecek, bilimdedir ve teknolojidedir.
İşletmelerimizin yüzde 98’ini oluşturan KOBİ’lerin can
dostu KOSGEB, verdiği desteklerle, uyguladığı programlarla
bir yandan Anadolu’da küçük ve orta boy işletmelere can suyu olurken
diğer yandan da yeni girişimcilerin ekonomiye
kazandırılması için canla başla
çalışmaktadır. Bakanlık “Girişimci Bilgi Sistemi” diye
bir sistem getirmiştir. “3Y” dediğimiz bu sistemle -yerli, yenilikçi
ve yeşil- üretim çalışmaları devam etmektedir.
Türkiye sanayisinin uzun dönem vizyonuyla
biyoteknoloji, kamu-üniversite-sanayi iş birliği, nanoteknoloji,
otomotiv, yazılım ve makine stratejilerinde çalışmalar
hız kesmeden devam etmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin yerli otomobil üretecek
babayiğitlerini ortak girişim toplantısında açıklamıştır.
İnşallah, 2023 yılında otomobilimiz yollarda
olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sanayi siteleri, organize sanayi bölgeleri, endüstri bölgeleri
sanayinin fiziksel gelişiminin ve planlı sanayileşmenin en
önemli unsurlarındandır. Ülkenin birçok bölgesinde endüstri
bölgelerinin ve OSB’lerin sayısının artması için
teşvik edilmektedir. Bu kapsamda Elâzığ OSB’nin birinci etap
ikinci kısım altyapı çalışmaları
tamamlanmış ve yatırımcının hizmetine
sunulmuştur. Ayrıca, yatırımcının taleplerini
karşılamak amacıyla ilimizde ikinci OSB’nin yer seçimi tamamlanmıştır.
Elâzığ Ticaret ve Sanayi Odası, İl Özel İdaresi,
Elâzığ Belediyesi Bakanlıkla bu konuda protokol
imzalamış, enerji ihtisas bölgesi çalışmaları ve GES
yatırımı için çalışma son aşamaya gelmiştir.
Son olarak, AB ve Dış İlişkiler
Genel Müdürlüğüyle Bakanlığın bünyesinde İŞGEM
sözleşmesi imzalanmıştır. Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanımız Faruk Özlü’yü ve Bakanlık çalışanlarını
gerçekleştirdikleri çalışma için yürekten kutluyorum.
Ayrıca, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanımız Eşref Fakıbaba ve ekibine
-kısa bir zaman da olsa- başarılı
çalışmalarından dolayı çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bildiğiniz gibi AK PARTİ hükûmetleri on beş
yıldır iktidarda olup 16’ncı bütçesini görüşmekteyiz. Türk
siyasi hayatında hiçbir siyasi partiye on beş yıllık
kesintisiz iktidar nasip olmamıştır; Anadolu’nun
bağrından çıkan, halkın adamı, Genel
Başkanımız ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep
Tayyip Erdoğan’ın kurduğu ve emek verdiği AK PARTİ’ye
nasip olmuştur. Girdiği 11 seçimde daima birinci parti olarak
çıkmıştır. Halktan aldığı güçle “Halka
hizmet, Hakk’a hizmet” düsturuyla yola çıkmıştır. Dünya
lideri Recep Tayyip Erdoğan, verdiği sözün arkasında
durduğu, önce siyasi istikrarı, sonra ekonomik istikrarı
sağlamasıyla ülkenin kalkınmasında; enerjide, sanayide,
tarımda, ulaştırmada, sağlıkta başarılı
projelere imza attığı için halkımızın güvenini
kazanmıştır.
Sayın liderimizin ve AK PARTİ’nin bu
başarısından muhalefet partileri ders
çıkarmalıdır, özellikle CHP kendisini “check” etmelidir. Fakat
CHP muhalefette bekleme modundadır. Bu bekleme modundan
halkımıza ters gelen davranış ve tutumlarla
çıkmaları da mümkün görülmemektedir. CHP altmış yedi
yıldır tek başına iktidar olamamış ve bu
gidişle tek başına iktidar olması mümkün görülmemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
TAHİR ÖZTÜRK (Devamla) – Halk, başta CHP
liderine, ardından da partiye güvenmiyor ve güvenmediği için de tek
başına iktidar nasip olmuyor.
BAŞKAN – Sayın Öztürk, bitiriyor musunuz,
yoksa…
TAHİR ÖZTÜRK (Devamla) – Bitiriyorum.
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın.
TAHİR ÖZTÜRK (Devamla) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu duygu ve düşünceyle, 2018
bütçesinin hayırlara vesile olmasını diler, yüce Meclisi
saygıyla selamlarım. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Öztürk.
Sayın milletvekilleri, birleşime kırk
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.14
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Sema KIRCI (Balıkesir)
-----0-----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 42’nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, Hükûmet adına yapılacak olan
konuşmalara geçiyoruz.
İlk konuşmacı Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Sayın Faruk Özlü.
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi yedi dakika.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bakanlığımın bütçesi üzerindeki
görüşmelerde Bakanlığım adına söz almış
bulunuyorum.
Bu ana kadar yapılan konuşmaları
dikkatle dinledim ve yapılan konuşmalarda olumlu katkılar
sağlayan değerli milletvekili arkadaşlarıma teşekkür
ediyorum. Diğer taraftan, tenkitlerde bulunan, değerlendirmeler yapan
arkadaşlarıma da cevap vermek istiyorum.
Sayın milletvekilleri, gerçekten, söylenenlerin
hepsi doğru olsa Türkiye'nin küçülmesi lazım oysa Türkiye büyüyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Üretimle mi?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Bakın, Türkiye bu yıl içerisinde, üç
çeyrektir büyüyor; birinci çeyrekte büyüdük, ikincide büyüdük, üçüncüde
büyüdük…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Tamam, kabul.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – …ve toplam üç çeyreğin ortalaması,
Türkiye 7,3 oranında büyüdü.
Şimdi, yine burada, imalat sanayisindeki büyüme
yüzde 9,4. Bakın, Türkiye hem genelde büyüyor hem sanayimiz büyüyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Kapasite kullanımı
olmasın o.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Yine, Türkiye'nin büyümesiyle ilgili,
örneğin son çeyrekte, üçüncü çeyrekte bir dünya rekoru kırdık ve
bu ortalama büyüme yüzde 11,5; sanayi büyümesi yüzde 15,8.
Dolayısıyla büyüyen bir Türkiye var, büyüyen bir sanayi var. Bu
bakımdan, fazla endişe etmeye gerek olmadığını
düşünüyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan, on
beş yıldır hep büyüyoruz sizin dediğinize göre ama hiçbir
karşılığını görmüyoruz.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) –Diğer taraftan, bir sayın milletvekili
arkadaşımız ocak-kasım arasında kapanan şirket
sayısından bahsetti ve ocak-kasım arasında -yani bu
yıl içerisinde- 12.537 şirketin kapandığını
söyledi. Bakın, sadece kapanan şirketler değil, açılan
şirketler de var. Yine aynı dönemde açılan şirket sayısı
67,785. Yani ocak-kasım arasında açılan şirket
sayısı 67.785, kapanan şirket sayısı 12.537 yani 5,4
katı açılan şirket sayısı fazla yani 1 şirket
kapanıyor, 5’ten fazla şirket açılıyor. Yine, aynı
rakam, sanayiye baktığımızda, imalat sanayisine
baktığımızda ocak-kasım arasında kapanan
şirket sayısı -imalat sanayi için söylüyorum- 1.606, açılan
şirket sayısı 9.316, bu da tam 5,8 katı. Yani
söylendiği gibi olsa Türkiye’de kapanan şirket
sayısının açılandan daha fazla olması lazım oysa
rakamlar bunu söylemiyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sizden öğrendik, sadece
ihracatı söylüyorsunuz ya.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) - Şimdi, bir diğer konu, Plan ve Bütçe
Komisyonunda yaptığım sunumda bir arkadaşımız
dedi ki: “Ben soru sordum, cevap alamadım.” Bakın değerli
arkadaşlar, bunlar doğru değil. Plan ve Bütçe Komisyonunda 19
arkadaşımız söz almış ve sorular sormuşlar. Bu
arkadaşlarımızın tamamına 30/10/2017 tarihinde cevap
vermişiz, hem özel adreslerine göndermişiz hem de Meclis
Başkanlığına göndermişiz. Sanıyorum, Kazım
Arslan Bey’di, “Ben soru sordum, cevap alamadım.” demişti.
Bakın, burada belgesi var, galiba danışmanı veya sekreteri
Okay Bersoy’a teslim edilmiş. Dolayısıyla bu da doğru
değil.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bir
başka konu, KOSGEB’le ilgili. Bazı arkadaşlarımız
KOSGEB’le ilgili olarak dediler ki: “Sayıştayın raporu var,
Sayıştay bir rapor verdi. KOSGEB’de verilen krediler yandaşlara
veriliyor, bu krediler hakkıyla verilmiyor diye Sayıştayın
raporu var.” dediler. Bakın, soruyu okuyorum: “Can suyu niteliğindeki
kredilerin yandaşlara dağıtıldığı ve gerçek
ihtiyaç sahiplerine verilmediği iddiasıyla ilgili sorumlular
hakkında soruşturma açılıp açılmadığı…”
Bakın, değerli arkadaşlarım,
Sayıştay raporunu okuyorum, Sayıştay raporu 52’nci sayfa
birinci paragraf, Sayıştay raporu diyor ki: “Kredi faiz desteği
için başvurusu onaylanmış toplam 244 bin 980 işletmeden
kredi almayı hak kazanan 15 bin işletmenin seçiminin bilişim
ortamında -yani bilgisayar ortamında- yukarıda sayılan
kriterler dikkate alınarak yapıldığı, kriterleri
sağlamayan -bakın, dikkat edin, kriterleri sağlamayan- hiçbir
işletmeye ayrıcalık tanınmadığı ve bu seçim
sürecinin örnek oluşturacak ölçüde başarılı
gerçekleştirildiği sonucuna ulaşılmıştır.”
Bakın, bu iddiayı ortaya atan arkadaşlarımız raporu da
doğru okumamışlar. Raporun 52’nci sayfası birinci
paragrafında ifade edilen metni size okudum.
Bakın, 2 defa bunu yaptık. Birincisi, geçen yılın, 2016’nın
Aralık ayında bir çağrı açtık KOBİ’ler için.
Burada 244 bin başvuru oldu ve yaklaşık 15 bin KOBİ’ye
kredi kullandırdık. Bu kullandırdığımız
kredi -geçen sene için söylüyorum- 640 milyon liradır. Yine, benzer
şekilde, çok başvuru olduğu için 2017 yılının
yani bu yılın ocak ve şubat ayında tekrar çağrıya
çıktık ve bu çağrıya da yaklaşık 540 bin
başvuru oldu. 2016 yılından devreden başvuruları da
kattığımızda toplam 770 bin başvuru oldu ve bu 770 bin
başvurudan 460 bini kredi almaya hak kazandı. Bu 460 bin
KOBİ’den yaklaşık 274 bin KOBİ’ye 6,7 milyar kredi verdik.
Bütün bu krediler bilgisayar ortamında verildi, asla ve kata bir
kayırma söz konusu değildir ve bunun olmadığı
Sayıştay raporlarıyla sabittir.
Şimdi, yine, bir başka
arkadaşımız konuşmasında KOSGEB’de 10 daire
başkanlığı kadrosu olduğunu, 12 atama
yapıldığını söyledi. Şimdi, değerli
arkadaşlar, böyle bir şey olabilir mi yani olmayan kadroya atama yapılabilir
mi? Ben, bugünkü rakamı söylüyorum: Bugün KOSGEB’de 12 daire
başkanlığı vardır ve 9 adet daire
başkanlığı doludur, 3 adedi boş. Bu bakımdan,
bunu da burada sizlerle paylaşmış olayım.
Bir başka sayın milletvekili
arkadaşımız, Edirne Milletvekilimiz dedi ki: “Bu KOSGEB
kredilerinden hep yandaşlar faydalanıyor, biz faydalanamıyoruz,
Edirne’de faydalanamıyoruz. Ben bilmek istiyorum kimler bu kredileri
kullanıyor.” dedi.
Bakın, Edirne iline ilişkin söylüyorum:
2016 yılı içerisinde 82 işletmeye, 82 KOBİ’ye toplam 4
milyon 68 bin lira kredi verildi. Yine Edirne ilinde, 2017 yılında
-yani bu yılın temmuz ayına kadar- 2.038 işletmeye toplam
47 milyon 883 bin lira kredi verildi. Dolayısıyla bütün illerde olduğu
gibi Edirne ilimiz de KOSGEB kredilerinden, bütün Türkiye'nin her
tarafındaki kriterler neyse aynı kriterlerle kredi kullandı. Bu
kullandırılan kredilerde asla ve kata bir kayırma söz konusu
değildir. Bu kredilerde yapılan yanlış bir işlem yoktur.
Ben, arkadaşlarımızın Sayıştay
raporlarını daha dikkatli okumalarını, raporun
tamamını okumalarını öneriyorum.
Bir başka arkadaşımız
konuşmasında görevden alınan akademisyenler olduğunu
söyledi.
Arkadaşlar, bakın, bu
arkadaşlarımız bilim yaptıkları için değil terör
yaptıkları için, teröre karıştıkları için
görevden alınmışlardır. Yine, bu
arkadaşlarımız….
MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) – Olacak iş mi
ya?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Bir mahkeme
kararı var mı Sayın Bakan? Adli veya bir idari soruşturma
var mı?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Bakın, bir mahkeme kararı yok,
olağanüstü hâl kararı var. Bunu ifade edeyim.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep ) – Nasıl tespit
ediyorsunuz peki?
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
– Hepsi için mi?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – İkincisi, yine aynı
arkadaşımız dedi ki: “Türkiye'nin elli yıllık otomobil
hayalinin…” Bunun sahiplenilmediğini ifade etti. Doğrusu, bunu
anlamakta zorluk çektiğimi ifade edeyim.
Değerli arkadaşlarım, diğer
sorularımızı da daha önce Komisyonda olduğu gibi tek tek
cevaplandıracağım, onların notlarını aldım.
Bu bakımdan, endişeye mahal olmamasını arzu ediyorum.
Değerli milletvekilleri, dünya tarihî bir
süreçten geçiyor. Bölgesel ve küresel kartlar yeniden karılıyor. Yeni
siyasi pozisyonlar alınıyor. Küresel güçler de bütün bunlar devam
ederken bu değişimin yönünü belirlemeye çalışıyorlar.
Bütün dünyayı etkisi altına alan ve gelecekte çok daha kapsayıcı
olacağı belli olan yeni bir devrim süreci yaşıyoruz. Bu
devrim 4’üncü Sanayi Devrimi’dir. Bu devrim aynı zamanda sanayi
dışı bütün alanları da etkileyecek olan Akıllı
Toplum 5.0 Devrimi’dir.
Aslında bu iki unsur, 4’üncü Sanayi Devrimi ile
küresel kartların yeniden dağıtıldığı siyasi
süreç, farklı süreçler gibi gözükse de biri diğerinin sebebi ve
sonucu olan süreçlerdir. 4’üncü Sanayi Devrimi’ni yakalayamayan ülkeler bu yeni
güç dağılımında da söz sahibi olamayacaklar.
Değerli milletvekilleri, maalesef, daha önceki
sanayi devrimlerini hep geriden takip ettik. Dünya bu devrimlerle
şekillenirken biz aradaki mesafeyi kapatmakla zaman kaybettik ancak bu kez
öyle olmayacak. Türkiye, artık dünyanın bekleme odasından
çıkmıştır. Türkiye, bu kez izleyici konumunda bulunmayacak.
Akıllı Toplum 5.0 sadece sanayi mantığını
değil, toplumu da dönüştürürken Türkiye oturup beklemeyecek. Biz bu
dönüşümün ana aktörü olacağız. Değişimin peşinden
koşan değil, değişimin yönünü belirleyen ülke olacak,
Türkiye'yi hak ettiği konuma getireceğiz.
Bakanlık olarak üç temel prensip ve hedef
üzerinde yoğunlaşmış bulunuyoruz: Bunlardan birincisi,
Türkiye'yi bilim merkezi bir ülke yapmaktır. Bunlardan ikincisi,
Türkiye'yi teknoloji üssü bir ülke yapmaktır. Üçüncüsü, ileri sanayi
Türkiye hedefidir. Bu hedefler bizi 4’üncü Sanayi Devrimi’ne her yönüyle adapte
olmuş, çağın gereklerine göre üreten, büyüyen, söz sahibi olan
bir ülke konumuna yükseltecektir.
Sayın milletvekilleri, biliyorsunuz, bu
yıl bir Üretim Reform Paketi’ni yasalaştırdık. Bu Üretim
Reform Paketi’yle sanayinin geliştirilmesini ve üretimin desteklenmesini
hedefledik, yatırım ortamının iyileştirilmesini
hedefledik ve yine, benzer şekilde bu yıl içerisinde Patent Kanunu’nu
da çıkardık. Üretim Reform Paketi’ni Türkiye'nin sanayileşmesi
yolundaki en büyük adımlardan biri olarak görüyoruz. Üretim Reform
Paketi’yle sanayi sitelerinden organize sanayi bölgelerine, kurumsal
iyileştirmelerden dijital dönüşüme, finansmana erişimden KOSGEB
desteklerine, ürün güvenliğinden AR-GE’lerinin desteklenmesine kadar çok
geniş bir yelpazede Türk sanayicisinin önünü açtık. AR-GE
faaliyetleri için ayırdığımız kaynakları
artırırken, sağladığımız teşviklerle bu
alandaki desteklerimizi etkinleştirdik. İşletmelerimizin krediye
erişimini sağlamak üzere Kredi Garanti Fonu’nu ve KOSGEB desteklerini
uygulamaya geçirdik. Girişimciliğin geliştirilmesi amacıyla
yenilikçi KOBİ’leri destekledik. Bu ve benzeri reformlar sayesinde, üretim
yapısında katma değeri yüksek sektörlerin büyümesine, rekabetçi
piyasa ortamının gelişmesine imkân sağladık.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Hükûmetimizin ve Bakanlığımızın organize sanayi
bölgelerine verdiği önemi gösteren bazı rakamları sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Bugün itibarıyla,
Bakanlığımız tarafından tescil verilerek faaliyet
gösteren OSB sayımız 308’e ulaşmıştır. Bakın,
bizden önce yıllık ortalama 2 adet OSB kurulurdu, 2003-2017
arasında yıllık ortalama 8 OSB kuruyoruz. 2002’ye kadar üretime
geçen parsel sayısı 11.395 iken son on beş yılda 50.437
parselde üretime geçtik ve bugün, hâlâ 13 bine yakın parsel tahsis edilmeyi
bekliyor. Bakın, OSB’lerdeki boş parsellerin tamamlanmasıyla,
yaklaşık 2,5 milyon insanımıza iş
sağlayacağız. Yine, 2023 yılına kadar 65 adet OSB
kurmayı ve bu OSB’lerde ilave 1 milyon istihdam oluşturmayı arzu
ediyoruz, istiyoruz. Yine, bakın, Üretim Reform Paketi kapsamında
Bakanlığımıza intikal ettirilmiş bulunan 2 adet özel
endüstri bölgesi projesini bir an önce uygulamaya geçireceğiz. Mega
endüstri bölgesi uygulamasının Türkiye’nin hızlı büyümesine
ve teknolojik dönüşüm sürecini hızlandırmasına önemli
katkılar sağlayacağına inanıyoruz.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın
başında belirttiğim gibi, 4’üncü Sanayi Devrimi bütün
kuralları değiştirecek, emek yoğun üretim yerini bilgi
yoğun, teknoloji yoğun üretime bırakacaktır. Artık
klasik fabrikatör tipi, sadece bir Yeşilçam klasiği, nostaljisi
olarak kalacaktır. Yeni dönemin aktörleri tasarımcılar,
inovasyoncular, AR-GE’ciler, kendini yenileyebilen girişimciler ve bilim
insanları olacaktır. Bu gerçekten hareketle AR-GE, inovasyon ve
nitelikli insan gücü yetiştirilmesini sanayimiz için olmazsa olmaz olarak
kabul ediyoruz. Bunun için AR-GE ve tasarım merkezlerimizin
sayısını ve niteliğini hızla artırıyoruz.
Bugün itibarıyla, ülkemizde 758 adet özel AR-GE merkezi, 136 adet
tasarım merkezi olmak üzere 894 adet AR-GE ve tasarım merkezi
sayısına ulaşmış bulunuyoruz. Bakın, sadece bu
yıl içerisinde yani ocak-kasım arasında 426 AR-GE, 130 adet
tasarım merkezi açtık. 2008 yılında sadece 20 adet AR-GE
merkezimiz vardı. İki yıl önce ise sadece 232 adet AR-GE merkezimiz
bulunuyordu.
Değerli milletvekilleri, AR-GE merkezi
sayımızı en kısa zamanda bine
ulaştıracağız. Yine, bu AR-GE merkezlerimizde 2010
yılında sadece 10 bin kişi çalışırken bugün
44.303 kişi çalışıyor. AR-GE merkezlerimizde 24 bin adet
proje tamamlamış veya devam etmektedir.
Değerli milletvekilleri, önceliklerimizden biri
de ülkemizin sanayi yapısını yüksek teknoloji içeren ürünler
üreten bir yapıya dönüştürmektir. Türkiye'nin katma değeri
yüksek ürünler üretmesi Hükûmetimiz ve Bakanlığımız için
öncelikli bir konudur. Yüksek teknoloji ürünlerin ihracatımız
içindeki payını yüzde 4’ler mertebesinden önce yüzde 8’e, sonra da
yüzde 15’e çıkarmayı hedefliyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – 2002’de kaçtı
Sayın Bakan, şimdi kaç?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Yüzde 4’ler mertebesinde.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – 2002’de?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Yok, yok, bugün.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – 2002’de?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Bakın, burada bir yanlış
yapıyorsunuz. Yüksek teknoloji…
Bakın, bunu soru-cevap bölümünde
cevaplandırayım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Peki Sayın Bakan.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Devamla) – Bu kapsamda, AR-GE ve inovasyon faaliyetlerinin
katma değere dönüştürülmesi ve bu sayede yüksek teknoloji
bağlamında yeniliğe dayalı bir ekosistem
oluşturulması temel hedeflerimiz arasındadır. Bugün,
ülkemizde 55’i faal olmak üzere 69 adet teknopark bulunmaktadır. Üç yeni
bölgeye ilişkin Bakanlar Kurulu kararı imza aşamasında
bulunuyor.
Değerli milletvekilleri, bu bölgelerde faaliyet
gösteren firma sayısı 4.594’tür, istihdam edilen nitelikli personel
sayısı da 44.995 olmuştur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bildiğiniz gibi, 2 Kasımda
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Sayın
Cumhurbaşkanımızın da katıldıkları imza
töreniyle, Türkiye'nin otomobili projemizi başlatmış
bulunuyoruz. Bu proje, milletimizin yarım asırlık hayalinin
gerçeğe dönüşmesi projesidir. Yerli marka otomobil, yılda 700
binden fazla aracın satıldığı -ki bu sene rakam 1
milyondur- ülkemizde mutlak surette başarmamız gereken bir projedir.
Projeyle, hem yurt içinde hem de dünya pazarında tercih edilebilir
rekabetçi araçlar üretmeyi, otomotivde güncel teknolojiyi yakalamayı ve
aynı zamanda bu araçların parçalarını üretecek yerli
tedarik sanayimizi geliştirmeyi, bu alanda güçlü bir oyuncu olmayı
hedefliyoruz. Türk sanayisi ve teknolojisi açısından dönüm
noktası olacak olan bu proje, bizi geleceğin teknolojisine taşıyan
bir teknoloji platformu olacak, sanayimiz için bir kaldıraç vazifesi
görecektir.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ
iktidarları döneminde hep millî ve yerli vurgusu yaptık. Bu vurgu
yani millî duruş, bizim açımızdan sadece slogan, içi boş
bir söylem değildir. Millî duruşumuzu yalnızca siyasi tavrımızla
değil teknoloji, sanayi, yatırım ve üretim
politikalarımızla da ortaya koyuyoruz. İthalata karşı
yerli üretim seferberliğini başlattık. Bin ürün bin KOBİ
projemizle, Türkiye’de üretebileceğimiz ancak ithal ettiğimiz bin
ürünü tamamen yerli bin KOBİ’mizle eşleştiriyoruz ve o ürünlerin
üretimini Türkiye’de yapmaya başlıyoruz. Yine, KOSGEB Stratejik Ürün
Geliştirme Desteği Programı’mızla ithal ettiğimiz
stratejik konumdaki ürünleri yurt içinde üretmek için harekete geçtik.
Değerli milletvekilleri, KOBİ’lerimizi bir
yandan AR-GE ve inovasyona yönlendirerek yüksek teknolojiyle donatmaya
çalışırken diğer yandan da işletmelerimizin
verimliliğini artırma yolunda önemli adımlar atıyoruz. Bu
anlamda, Türkiye’de bir ilke imza atarak model fabrika uygulamasını
hayata geçirdik. Model fabrikalar, sanayi işletmelerinin, özellikle
KOBİ’lerin verimlilik alanındaki teknik kapasitelerini yaparak
öğrenme yoluyla geliştirmek ve sanayi işletmelerimizi
dönüştürmek amacıyla hayata geçirildi. Projenin ilk
uygulamasını bu yıl Ankara’da başlattık, önümüzdeki
birkaç yılda model fabrikaları
yaygınlaştıracağız. Diğer taraftan, şehir
merkezlerinde kalmış sanayi sitelerinin dönüşümü projesini
yürütüyoruz. Sanayi sitelerini şehrin dışına
taşıyıp altyapıdan çevre düzenlemelerine kadar
çağın gereklerine göre yeniliyoruz. Ayrıca, sanayinin ihtiyaç
duyduğu nitelikli insan kaynağını geliştirmek
amacıyla, Millî Eğitim Bakanlığıyla
imzaladığımız protokolle 300 OSB’ye 300 teknik kolej
açıyoruz. Bununla, hem organize sanayi bölgelerinin nitelikli işçi
problemini bitirmeyi hem de işsizlik oranlarını düşürmeyi
hedefliyoruz.
Diğer taraftan, Türk Standartları
Enstitüsü, Türkiye'nin sadece standartlara uyum sağlayan ülke değil,
standartları belirleyen ülke konumuna gelmesi yönünde önemli adımlar
atmakta, hedeflerini bu yönde belirlemektedir.
Diğer taraftan da yurt dışındaki
faaliyetlerimizi hem nitelik hem de nicelik olarak geliştirmek
amacıyla ülkemiz adına uluslararası mecrada önemli adımlar
atmanın gayreti içerisindeyiz. Bu bağlamda, Suudi Arabistan, Körfez
Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi, Afrika Teşkilatı
gibi, birçok ülke ve bölgeye yönelik eylem planları yürütüyoruz.
Ülkemizin AK PARTİ iktidarları dönemindeki
büyük değişimini ve gelişimini gösteren diğer önemli bir
gösterge de sınai mülkiyet haklarıdır. Türkiye on beş
yılda sınai mülkiyet alanında önemli çalışmalara imza
attı ve bu çalışmalar başvuru ve tescil
sayılarına güçlü bir şekilde yansıdı. Türkiye, bugün
geldiğimiz noktada 2002 yılına göre 16 kat daha fazla patent
başvurusu, 3 kat daha fazla marka başvurusu ve 2 kat daha fazla
tasarım başvurusu yapılan bir ülke konumundadır. 2017
yılının ilk on bir ayında yerli patent
başvurularında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 14
artış kaydettik.
Bilimin ve teknolojinin amiral gemisi olarak
gördüğümüz TÜBİTAK’ın akademik AR-GE destek programlarıyla
araştırma camiamıza büyük destekler sağlıyoruz.
TÜBİTAK’ın özel sektöre yönelik AR-GE ve yenilik faaliyetlerini
teşvik ettiği programlar kapsamında hükûmetlerimiz döneminde
büyük artışlar olmuştur. 2003 ve 2017 yılları
arasında sağlanan destek miktarı, 13 binin üzerinde proje için
yaklaşık 7 milyar liradır. Hem akademiye hem de özel sektöre
yönelik destek mekanizmaları kapsamında 2012-2017 yılları
arasında toplam 321 çağrı açarak 1.012 adet projeyi
desteklemiş bulunuyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bizim bütün gayretimiz, bilim ve teknoloji odaklı bir
sanayi anlayışıyla ilerlemek, mesafe almaktır. TÜBİTAK
ve KOSGEB aracılığıyla gençlerimize, girişimcilerimize,
bilim insanlarımıza sunduğumuz çok sayıdaki destek
programımızla sınai mülkiyetin ve tasarımın güvencesi
Türk Patent ve Marka Kurumumuzla, kaliteye ve tüketici haklarına
odaklanan, dünyaya standart ihraç eden Türk Standartları Enstitümüzle,
üniversitelerimizdeki 3 bini aşkın araştırma ve uygulama
merkezimizle bilimin, teknolojinin, sanayinin ve milletimizin hizmetindeyiz.
Yüksek teknolojili yerli ürün seferberliğini, Türkiye'nin 2023
hedeflerinin ayrılmaz bir parçası olarak görüyoruz.
Değerli milletvekilleri, “bilim merkezi Türkiye”
“teknoloji üssü Türkiye” “ileri sanayi ülkesi Türkiye” hedeflerinden hiçbir
koşulda geri adım atmayacağız. Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı olarak 2018 yılı için tahsis edilen
ödeneğimizi en etkin şekilde kullanacağız. Bize
ayrılan her bir kuruşta milletimizin alın terinin olduğunu
aklımızda tutacağız, yaptığımız her
işi doğru, hızlı ve kaliteli yapmak için azami gayret
göstermeye devam edeceğiz.
2018 yılı bütçemizin milletimiz ve ülkemiz
için hayırlı olmasını diliyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) –
Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Ahrazoğlu, söz
talebiniz mi var 60’a göre?
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) – Evet
efendim, 60’a göre.
BAŞKAN – Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
20.- Hatay Milletvekili
Mehmet Necmettin Ahrazoğlu’nun, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Faruk Özlü’nün 503 sıra sayılı 2018 Yılı Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 504 sıra sayılı 2016 Yılı Kesin
Hesap Kanunu Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde
Hükûmet adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) –
Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Sayın Bakanımız sunumunda, benim
sabah yaptığım konuşmada, KOSGEB’de 10 daire başkanlığı
bulunmasına rağmen 12 daire başkanının ataması
olduğunu söylediğimi ifade etti. Bu, 2015 raporlarında da
Sayıştay raporlarında da aynı şekilde geçmişti,
2016 Sayıştay raporlarında yine aynı şekilde geçiyor.
Geçen sene ile bu sene arasındaki fark, geçen sene 3’üncü bulgu olarak
geçmiş, bu sene 4’üncü bulgu olarak yer alıyor aynı raporlarda.
Ayrıca, raporda, kurumun bu konuyla ilgili vermiş olduğu cevapta
“Buna binaen sadece iş yoğunluğunu mazeret göstererek bir daire
başkanlığında iki daire başkanı görevlendirilmesinin
bulguda anlatıldığı üzere hukuki bir dayanağı
bulunmamaktadır.” diye ifade edilmektedir.
Yani böyle bir şeyin olmaması Sayın
Bakanımız tarafından belki mümkündür ama iki yıldır
üst üste aynı şekilde Sayıştay raporlarında
geçmektedir. Ben tutanaklara geçmesi açısından söz aldım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Ahrazoğlu.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
(1/887) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 503) (Devam)
2.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/861), 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2016
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin, 2016 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun ve 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 174 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/1187), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2016 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun
ve 2016 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu ile
2016 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/1188) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 504) (Devam)
A) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
B) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları Enstitüsü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) METEOROLOJİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE SU
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Şimdi, konuşma
sırası Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Sayın Ahmet Eşref Fakıbaba’da.
Sayın Bakan, buyurunuz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sizin de süreniz yirmi yedi dakika.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Bakanlığımızın 2018 yılı
bütçe görüşmesi vesilesiyle, sizleri hürmet ve muhabbetle
selamlıyorum.
İnsanoğlunun en eski uğraşı
olan tarım ve gıda, önemi ve stratejik boyutu her geçen gün artan
hayati bir sektördür. Bugün, dünya nüfusu hızla artarken tarıma
elverişli araziler azalmaktadır. Endüstri gelişip şehirler
büyürken insanoğlu maalesef, gıdasını sağlayan
toprağını ihmal etmektedir. Bu yüzyılda ülkeler ve insanlar
sanayileşmenin peşinden giderek zenginliği tatmış
ancak paylaşma duygusunu unutarak bencilleşmeye de
başlamıştır.
Sonuç olarak, bugün, bir tarafta
açlığın, diğer tarafta ise aşırı tüketimden
gelen sağlık sorunları ve israfın bir arada olduğu bir
dünyada yaşamaktayız. Adaletsizliğin gıda
paylaşımına fazlasıyla bulaştığı bu
dünyamızda 2 milyar insan aşırı kilolu. Bunun da 650
milyonu obezite sorunlarıyla uğraşırken 800 milyon insan
açlık çekiyor ve yılda 1 milyar 300 milyon ton gıda çöpe
gidiyor. O nedenle, geldiğimiz günden beri hep “İsraf eden iflas
eder.” diyoruz, “Tarım ve gıda sadece yiyeceğimiz değil, geleceğimizdir.”
diyoruz. Bu sebeple, tarımın siyasetüstü bir mesele olduğuna,
benden önce bir arkadaşımın söylediği gibi ben de yürekten
katılıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Anadolu topraklarında üretmek ve ürettiğini
paylaşmak on iki bin yıldır hiç değişmeyen bir
geleneğin, bir kültürün sonucudur çünkü bu topraklarda kurulan
medeniyetler çiftçinin alın terinin kıymetini, koyun ve keçi
peşinde koşan çobanın hikmetini, sofrasında her cana
açık olan insanın değerini çok iyi bilmekteydi. İşte
bu yüzden, Anadolu bereketini hiç esirgememiştir.
Türkiye, dünyanın en önemli gen
kaynağına sahip olan ülkelerinden biridir. Ülkemiz, 4 bini bu
topraklara has, 12 bin bitki türünü barındıran eşsiz bir
coğrafyaya sahiptir. Cumhuriyetin ilk yıllarında tarım, Türkiye'nin
kalkınmasında itici güç olarak önemsenmiştir. Modern tarıma
geçiş için çok çalışıldı, önemli adımlar
atıldı. Tarım sektöründe geçmişteki gayretleri gelecekteki
hedeflere bağlamak, yapılanın üzerine daha fazlasını
katmak felsefesi ve sorumluluğu içerisinde hareket etmekteyiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ döneminde ülkemiz tarımı verimlilik,
üretim ve kalitede çok önemli gelişmeler kaydetmiştir. 2017
yılının ilk dokuz ayında yüzde 3,3 büyüyen tarım
sektörünün bu yılı büyümeyle tamamlamasını beklemekteyiz.
Son on dört yılın on ikisinde büyüyen tarım, cumhuriyet
tarihinin en istikrarlı dönemini yaşamaktadır. Tarımsal
hasılada 2005 yılından bugüne Avrupa’daki liderliğimiz
devam etmektedir. Tarım ve gıda ürünleri ihracatımız
2002-2016 döneminde 4 kat artmış, 3,7 milyar dolardan 16,2 milyar
dolara çıkmıştır. Türkiye tarımsal dış
ticarette net ihracatçı bir ülkedir. Son on beş yılda tarım
ve gıda ürünleri dış ticaretinde toplam 58 milyar dolar ihracat
fazlası verdik. Türkiye sadece kendi ürettiğini ihraç eden bir ülke
değildir. Aynı zamanda ham maddesini yurt dışından
alıp, içeride işleyip, katma değer katıp tekrar ihraç
edebilen bir ülkedir. Bugün dünyada buğday unu ihracatında lider,
makarna ihracatında ikinci sırada isek bu durum katma değerli
ihracat anlayışımızın bir sonucudur. Tarım ve
gıda ürünlerinde katma değerli ihracatımızı
artırmaya yönelik çalışmalarımız bundan sonra da aynen
devam edecektir.
Değerli milletvekilleri, AK PARTİ
Hükûmetleri daima çiftçimizin yanında yer aldı. Devletin tüm
imkânları tarım için seferber oldu. 2003-2017 döneminde
üreticilerimize 103 milyar lira yani eski parayla 103 katrilyon lira destek
ödedik. 2018 yılında ise 14,5 milyar lira destek vereceğiz. Bu
destek tarıma sağladığımız nakit hibe
kaynaktır. Bunun yanında ayrıca arazi toplulaştırma ve
tarımsal sulama yatırımları, tarımsal kredi
sübvansiyonları, müdahale alımları ve ihracat destekleri gibi
birçok kalemde tarıma önemli kaynak sağlıyoruz, sağlamaya
devam edeceğiz. Özellikle girdilere yönelik mazot, gübre, tohum ve yem
bitkileri desteklerimiz devam edecektir. Şayet, 14,5 artı
yukarıda bahsettiğim mevzuları göz önüne
aldığımızda ortalama 30 milyara yakın, Hükûmet olarak
tarıma destek vermekteyiz. Mazot desteğini 2003 yılında ilk
kez hayata geçiren Hükûmet olarak şimdi ürün bazında mazot
maliyetinin yarısını biz karşılıyoruz. Mazotun
fiyatının arttığını biliyoruz, bu yıl mazot
desteğini de artışları baz alarak güncelleyeceğiz.
Tarımsal kredilerde konusuna göre yüzde 25 ila yüzde 100 arasında
faiz indirimi yani sübvansiyon uygulamamız devam edecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; atalarımızdan emanet aldığımız
bu bereketli toprakları korumak ve geliştirmek için azami çaba sarf
ediyoruz. Bu yıl 192 büyük tarımsal ovayı Bakanlar Kurulu
kararıyla koruma altına aldık. Ova sayısını 2018
yılında 250’ye çıkaracağız. Yine, çok değerli bir
arkadaşımızın söylediği, “Bu ova sayısı
250’ye çıkacaktı, ne oldu?” diye sormuşlardı; şu anda
45 ovayı Bakanlar Kuruluna arz ettik, inşallah bu sayı 2018
yılını bulmadan 250’ye çıkmış olacaktır.
Arazi toplulaştırma çalışmalarına
büyük önem veriyoruz. Toplulaştırmanın
başladığı 1961’den 2002 yılına kadar 450 bin
hektar alanda toplulaştırma yapılmış iken AK
PARTİ döneminde 5 milyon 600 bin hektar alanda toplulaştırma
tamamlanmıştır. 1,8 milyon hektar alanda
çalışmalarımız devam etmektedir. 2023’e kadar 8 milyon
hektar alanda toplulaştırmayı tamamlayıp toplamda 14 milyon
hektara ulaşacağız ve Türkiye’nin toplulaştırma
problemini çözmüş olacağız. Arazi toplulaştırma ve
sulama projelerinin birlikte planlanarak uygulanması için Orman ve Su
İşleri Bakanlığıyla koordineli
çalışmaktayız. Bu bağlamda Sayın Bakanımıza
ve arkadaşlarına yürekten teşekkür ediyorum.
Suyumuzu verimli kullanmak amacıyla
basınçlı sulama sistemini kullanan çiftçilerimize yüzde 50 hibe
desteği ve sıfır faizli kredi uygulaması devam etmektedir
ve Orman Bakanıyla yapmış olduğumuz görüşmeler
neticesi ve Sayın Cumhurbaşkanımızın bize vermiş
olduğu talimatlar doğrultusunda artık bu tarihten itibaren
Türkiye’de vahşi sulama olayı bitmiştir, bundan sonra
Allah’ın izniyle basınçlı sulamayla
toprağımızı suyla buluşturacağız.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bir de Enerji Bakanıyla
konuşun, en yüksek fiyat tarımda sulamada biliyorsunuz.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Oraya da geleceğim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sadece üretmek değil, verimli, kaliteli ve planlı
üretmek temel amacımızdır. Bu nedenle, Millî Tarım Projesi
kapsamında Havza Bazlı Destekleme Modeli’ne geçtik. Ülkemiz için
stratejik açıdan önemli 21 ürünü en iyi yetişeceği havzalarda
destekliyoruz. İnsan beslenmesi için vazgeçilmez olan buğdayı,
hayvan beslenmesi için temel girdi olan yem bitkilerini ayrım yapmadan tüm
havzalarda destekliyoruz ve desteklemeye devam edeceğiz.
Değerli arkadaşlarım, hükûmetlerimiz
döneminde ilk kez başlatılan tohumluk desteğiyle hem üretim hem
de ihracatta önemli bir seviyeye ulaştık. Son on beş yılda
tohum üretimimiz 145 bin tondan 960 bin tona, tohum ihracatımız 15
milyon dolardan 154 milyon dolara yükseldi. Bugün, 76 ülkeye tohum ihracatı
yapan bir ülke hâline geldik. 2023 yılında 2 milyon ton tohumluk
üretimi ve 500 milyon dolar tohum ihracat hedefimizi belirledik ve
çalışmalarımızı bu yönde hızlandırdık.
Etkin AR-GE çalışmalarıyla son on yılda yerli sebze tohum
kullanım oranını yüzde 10’dan yüzde 60 seviyesine
çıkardık. Organik tarım ve iyi tarım desteğimiz devam
etmektedir. Tarım sigortalarının kapsamını her
yıl gittikçe artırmaktayız. Son on yılda toplam 3,4 milyar
lira prim desteği, 3,6 milyar lira hasar tazminatı ödendi. Bu
yıl buğdayda başlayan kuraklık verim sigortasını
2018’de tüm tahılları kapsayacak şekilde
genişleteceğiz. TARSİM’de 2020 yılına kadar
-arkadaşlar, özellikle altını çizerek söylüyorum- gelir
bazlı sigorta sistemine geçmek AK PARTİ olarak en büyük hedefimiz ve
icraatımız olacaktır. Ayrıca, 2017 yılında
doğal afetlerden etkilenen tüm çiftçilerimizin Ziraat Bankası ve
tarım kredi kooperatiflerine olan borçlarını bir yıl
ertelemiş bulunmaktayız. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Alkış az oldu ama.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Yüzde 3 de faiz
aldınız.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Arkadaşlar bir
alkışlayın, Sayın Bakana bir moral alkışı
yapın. Sayın Bakanım, benden başka dinleyen yok.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Vallahi öyle yani ihtiyaç var. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Gelir bazlı sigorta sisteminin altını
niye çizdim: Gelir bazlı, gerçekten… Biz eğer bunu inşallah
yakaladığımız takdirde -yakalayacağımıza
inanıyoruz- buğday üreticisine şunu söyleyeceğiz: Maliyetin
ne kadar, kazancın ne kadar olmalı ve bunun satışı ne
kadar olmalı? Zaten sigortalısın, eğer bunun altında
satacak olursan sigortadan o eksik olan paranı alacaksın, yok fazlaya
satmışsan zaten sigortana ihtiyacınız kalmamış
olacak. Bu bağlamda AK PARTİ olarak bunu önemsiyoruz ve
inşallah, başarılı olacağımıza da yürekten
inanıyoruz.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
Bakanlığımızca tüm ürünlerde iç ve dış piyasalar
yakından takip edilmektedir. TMO 2017 yılında piyasalardaki
gelişmelere göre buğday, mısır, fındık ve kuru
üzümde müdahale alımları yapmıştır; böylece,
üreticinin mağduriyeti önlenmiş ve piyasaların regülasyonuna
önemli katkılar sağlanmıştır. TMO tarafından 2017
yılında 2 milyon 50 bin ton buğday, 205 bin ton mısır,
5 bin ton kuru üzüm, 16 bin ton haşhaş kapsülü, 137 bin ton
fındık alınmıştır. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Bu alımlar
karşılığında çiftçilerimize toplam 3,4 milyar lira
ödenmiştir. Ayrıca, cumhuriyet tarihinde ilk defa lisanslı
depoculuk hamlesini biz başlattık. Esasında, biraz önce yine çok
değerli bir arkadaşımız kendisi açısından
haklı olabilir, saygı duyuyorum… Zaten
arkadaşlarımızın haklı olduğu eleştirileri
not ettik ve onları düzeltmek için takım hâlinde uğraş
vereceğiz. Ama şuna emin olun çok değerli milletvekili
arkadaşlarım: Eğer TMO olmamış olsaydı acaba
fındık ne olacaktı, sizlere sormak istiyorum, fındık
fiyatları ne olacaktı?
ORHAN SARIBAL (Bursa) – FİSKOBİRLİK’i
ne yaptınız? TMO’nun görevi mi fındık almak?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) –
FİSKOBİRLİK ne oldu, Sayın Bakanım,
FİSKOBİRLİK’e ne oldu?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Bakın, fındık fiyatları, emin olun, 5
lira veya 6 lirayla stokçuların elinde olacaktı, 5 veya 6 lirayla
stokçuların elinde olacaktı ama Tarım
Bakanlığımız ve TMO bunu ne yaptı? Dekar
başına teslim edebileceği ürün miktarını 90
kilogramdan 130 kilograma çıkardı, fındık
alımlarında uygulanan çürük oranı sınırını
yüzde 3’ten 5’e...
ORHAN SARIBAL (Bursa) – Sayın Bakan,
FİSKOBİRLİK’i yok ettiniz. Sizin işiniz değil onlar,
FİSKOBİRLİK’in işi.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Bakın, ben rakam veriyorum arkadaşlar, rakam
veriyorum, müspet şeyler.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Sayın
Bakan, hasat bittikten sonra TMO’yu açıyorsunuz. O zamana kadar çiftçi olduğu
gibi tüccarın eline kalıyor. fiyatı 900 lira 600 liradan
aldılar.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Bakın, 137 bin ton fındık
almışım, helalühoş olsun, tam 1,5 katrilyon para
ödemişim, helalühoş olsun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Fındık alımlarında uygulanan çürük oran
sınırı yüzde 3’ten yüzde 5’e, çatlak oranı yüzde 2’den
yüzde 7’ye çıkarılmış, asgari randıman oranı
yüzde 40’tan yüzde 37’ye düşürülmüş.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Biz yürüyüş
yapmasaydık o da olmayacaktı.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Ödemeler on beş günden bir haftaya çekilmiş.
Alım noktaları 18’den 45’e çıkarılmış.
Fındık fiyatları piyasada hâlen 9-9,5 liradan
satılmaktadır.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Fındık
yürüyüşü yaptık, ondan oldu, fındık yürüyüşü
yaptık.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Fındıkta istikrarı sağlayan TMO’dur,
Tarım Bakanlığıdır. Tarım
Bakanlığı olmamış olsaydı, çok samimi olarak
söylüyorum, 6 liradan fazla, bakın, stokçuların elinde
kalacaktı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ZİYA PİR (Diyarbakır) – Maliyet de
9,5 lira.
ZİHNİ AÇBA (Sakarya) – Buğdaylar ne
oldu Sayın Bakan?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
üreticilerimizin gayretleri verdiğimiz destek ve yatırımlarla
birleşince bitkisel üretimde önemli artışlar
gerçekleştirdik. 2002-2017 döneminde toplam bitkisel üretimimiz…
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Sayın Bakan, çiftçiye
ÖTV’siz, KDV’siz mazotu verecek misiniz?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - …22 milyon ton artarak 98 milyon tondan 120 milyon tona
çıkmıştır. Bakın bir daha tekrar ediyorum, 22 milyon
ton artarak 98 milyon tondan… TÜİK rakamlarına lütfen bir bakın.
(AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Bitkisel üretimde yeni projelerimiz devam edecektir. Sebzede yeni tohum
çeşitlerini üreticilere ve ülkemize kazandıracak uygulamalarımız
artarak devam ediyor. Beş yıl sürecek uygulamayla sebze tohumu
ihtiyacımızı büyük ölçüde yurt içinden
karşılamayı hedefliyoruz. Tekstil sanayisinin ham maddesi olan
pamuk ve diğer lif bitkilerinde kaliteyi ve üretici
kârlılığını artırmayı amaçlayan yeni bir
yatırım projesini başlatıyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Kaç kilo/ton pamuk ithal
ediyorsunuz?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Tarıma dayalı organize sera bölgesi
sayısının artırılması
çalışmalarımız da devam etmektedir. Verimli, kaliteli ve
yeterli üretimimizi güçlendirmek hedefiyle çalışmalarımız
artarak devam edecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; AK PARTİ olarak hayvancılığı önemli
ve öncelikli bir sektör olarak ele aldık. Birçok…
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Millette hayvan
bırakmadınız.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Bakın, bir dinleyin Allah aşkına ya.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sizin suçunuz değil.
Tamam dinliyoruz, dinliyoruz.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Ben sizi dinledim orada, değil mi? Hiç sesimi
çıkarmadan dinledim. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Biraz da beni dinleyin, ben dinledim.
BAŞKAN – Evet, dinleyelim sayın
milletvekilleri.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Dinliyoruz efendim,
dinliyoruz. Sayın Bakan, dinliyoruz. Ama hayvan yok ortada.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Hayvan yok
işte, onu anlatmaya çalışıyorum.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Bakın, ben bütün sorularınıza cevap
vereceğim. Ama inanın, birçok yeni desteği üreticilerimize
sunduk. Bakın bir şey… Yani eğer bunlarda bir şey varsa
lütfen bana söyleyin.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bunda sizin suçunuz yok, AK
PARTİ’nin suçu var.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - 2002-2017 döneminde toplam destek içinde
hayvancılığın payını yüzde 4’ten yüzde 30’lara
çıkardık. Son on beş yılda hayvancılığa 25
milyar lira yani eski parayla 25 katrilyon para ödedik.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - 2010
yılından bu yana 200 binin üzerinde hayvan kesildi Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Hayvancılığı sıfır faizli
kredi kapsamına aldık.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne)- Hepsi kapandı.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Karma yemde yüzde 8 olan KDV’yi 2016 yılında
kaldırdık.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Fiyat değişmedi,
arttı.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Yem bitkilerine son on beş yılda toplam 4,5
milyar lira destek verdik, vallahi verdik, billahi verdik. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - İyi yaptınız,
iyi yaptınız ama hayvancılık bitti.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Bitti işte.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Niye bitti acaba?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Ana olmadan dana olmaz; dana olmazsa et ve süt olmaz. Bu
felsefeyle hayvancılıkta yerli üretimin geliştirilmesi için 2017
yılında Hayvancılıkta Yerli Üretimi Destekleme Modeli’ni
oluşturduk.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – İş
işten geçti.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Model kapsamında 40 ili damızlık düve
üretim merkezi, 40 ili –tabii, bunu ben yapmadım, benden önceki Bakan
arkadaşım ve arkadaşlarım yaptı; onlara yürekten teşekkür
ediyorum- damızlık koç, teke üretim merkezi, 15 ili
damızlık manda üretim merkezi olarak belirledik. Bu illerde
damızlık hayvan alımına, ahır, ağıl
yapımına ve alet ekipman alımına yüzde 50 hibe desteği
veriyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bu hibe değil
Sayın Bakan, 2002’de 10 manda varken şimdi 1 manda var.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Sayın vekillerim, şundan emin olun: Bakın,
Tarım Bakanlığı TİGEM’iyle…
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – Başında
kaymakam var!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - …TKDK’sıyla…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Et ve Süt Kurumuyla…
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - …Et ve Süt Kurumuyla…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Meslek odaları…
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - …Tarım Kredi Kooperatifiyle ve Tarım
Bakanlığıyla birlik ve beraberlik içerisinde üreticinin
emrindeyiz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Birlik ve beraberlik
içerisinde tarımı bitirdik diyorsunuz!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Üreticinin, onların ne kadar kutsal olduğuna,
Büyük Atatürk’ün ne kadar önemli bir cümle söylediğine yürekten inanan
kardeşleriniziz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Size inanıyoruz, size
inanıyoruz.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Onun için üretici bizim başımızın
tacıdır. Her bağlamda üreticinin hep yanında
olacağız, olmaya da yürekten devam edeceğiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Kalmadı
işte o üretici.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - 30 ilimizi de mera hayvancılığı
yetiştirici bölgesi olarak belirledik; burada da biliyorsunuz,
bunların üzerine ayrıca desteklerimiz var.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Besi desteğini
niye kaldırdınız Sayın Bakan?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Doğu ve Güneydoğu’da, haklı olarak
arkadaşlarımızdan birisi dedi ki: “Bunlar halka kapalı,
onun için hayvancılık gelişmiyor.” Ben Hakkâri’ye gittim,
Şırnak’a gittim, Kars’a gittim, Iğdır’a gittim, Ardahan’a
gittim, Muş’a gittim -haftaya da inşallah yine Şırnak ve
Hakkâri’deyim- ve valilerimizle görüştük.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) – Erzurum’a da bekliyoruz.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Erzurum’a da geleceğim.
SALİH CORA (Trabzon) – Trabzon’a da bekliyoruz
Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Bu sene bütün üretici kardeşlerimiz bu yaylaklardan
faydalanacaklardır Allah’ın izniyle.
LEZGİN BOTAN (Van) – Van’a bekliyoruz, Van’a.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Van’a geldim, Van’a geldim ama…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan, ilk defa
mı geziyorsunuz?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Bu, yasakları
kaldıracağınız anlamına mı geliyor?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Bakın, bu da çok önemli arkadaşlar, yeni bir
şey başlatıyoruz. Programlı, aşıları
yapılmış dört ay ve üstü her buzağıya 750 liraya kadar
destek vermekteyiz.
Yine, çok değerli
arkadaşlarımızdan birisi dedi ki: “2 bakan geldi, vallahi bu
bakanların tarımla ve hayvancılıkla hiçbir ilişkisi
yoktu.”
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Doğru
söylemiş.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Ben bir hekim olarak şuna baktım: Ya,
hayvancılığın sağlıkla o kadar önemli,
yakından ilişkisi var ki, o kadar önemli ki doğumundan ölümüne
kadar esasında veteriner hekim arkadaşların ve doktor
arkadaşların elinde olmasında çok büyük fayda görüyorum çünkü
doğuyor, bakın, doğuyor. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bravo, bravo(!)
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Doğunca biz ne yapıyoruz? Arkadaşlar,
doğunca…
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) -
Sayın Bakanım, Sağlık Bakanlığına da bir
ziraat mühendisi istiyoruz biz.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Bakın, ben size bir şey…
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) –
Sağlık Bakanı da ziraat mühendisi olsun, madem doktor Tarım
Bakanı oluyor.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Ya, lütfen beni dinleyin, sonra
sorularınızı cevaplandıracağım.
Doğunca buzağıya 750 liraya kadar
destek veriyor muyuz, vermiyor muyuz? Vallahi veriyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Doğunca 750…
Şimdi ne yapacağız, biliyor musunuz?
Aşıların hepsi bedava, veteriner hekim bakımı bedava.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bu, bizden artan
aşılar olmasın?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Aile hekimliğini getiriyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Eski Sağlık
Bakanının aşıları olmasın bu.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Kulak küpesi bedava; bakın, kulak küpeleri bedava;
bakın, ilk defa kulak küpeleri bedava.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
- Özel güvenlik bölgelerinde hayvancılık rafa mı kalkıyor?
O nasıl olacak?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Aşı bedava.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Daha geçen ay küpe
bulamıyordu vatandaş.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Ve biraz önce yine Veysel Bakanımız dedi ki:
“Ya, bu orman köylerine beraber el atalım.” Dedim: “Ağabey, emrin
olur. Sen ahırı yap, ben de hayvan vereyim.” (AK PARTİ
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Vereceğiz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Bravo!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Bakın, biraz sonra küçük işletmelere
geleceğiz, küçük işletmelere geleceğiz.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) - Sayın
Bakan, küpeler 2,5 liradan 7,5 liraya geldi; siz hâlâ “Bedava.” diyorsunuz.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Şimdi, ayrıca, kalkınma bölgesi
kapsamındaki 41 ilimizde, yani GAP-DAP-KOP ve DOKAP’ta benzer şekilde
hibeler devam edecek; çiğ süt prim desteğimiz devam edecek. Sütte
fiyat istikrarı sağlamak amacıyla ESK vasıtasıyla
gerektiğinde piyasadan süt alıp süt tozuna çeviriyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Hayır, buradan alacak
bir şey yok ki, Kocaeli’de her taraf liman, sanayi…
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Benim çok hızlı geçmem lazım.
Bakın, şimdi, çok değerli bir
milletvekilimiz şunu söyledi: “Şu, şu, şu isimlerden
aldın; şu kadar aldın.” Evet, arkadaşlar, isim Cemil olsa
ne olur, Ali olsa ne olur?
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Niye hepsi Rizeli?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Ben Hasan’dan da alırım, Osman’dan da
alırım.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Niye hepsi Rizeli?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Bir dakika…
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Niye hepsi
yandaş?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Ama…
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
– Niye bir Diyarbakırlı yok, niye bir Mardinli yok?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Ama ben size söz veriyorum, aldığım
fiyatı size vereceğim.
BAŞKAN – Dinleyin sayın milletvekilleri,
lütfen…
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Bakın, ya, lütfen, müsaade edin… Bak,
Başkanım, çok zamanım…
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan, buyurun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Verdiririz, verdiririz,
beş dakika daha verdiririz.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Ben aldığım fiyatı -adı Osman
olsa ne olur, Ali olsa ne olur- size vereceğim, Avrupa’dan kontrol
edeceksiniz ve diyeceksiniz ki: “Helal olsun bu Bakana, çok ucuza
almış bu hayvanları.” (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) – Helal olsun
Bakanımıza.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – O 4
şirketi kim belirledi?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Önceki bakan 7 binden
çakmıştı.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Bakın, et fiyatları, arkadaşlar… Kasap
benim kardeşim. Bakın, şu anda size şunu söyleyeyim: 23
lira 80 kuruştan alıyorduk ESK olarak, anında 25 liraya
çıkardık, anında 25 liraya çıkardık ve sonra bir karar
aldık -ve böyle bir desteklemem de yoktu- 2018 1 Ocağından
itibaren 200 ve altı yani küçük yetiştirici, hayvanını
ruhsatlı herhangi bir kesimhaneye götürdüğünde kafadan 250 lira
destek alacak, 250 lira destek alacak. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) – İşte bu,
işte bu.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Bakın, 1 lira oradan kâr etti, 1 lira 20 kuruş
da ESK olarak artırdım, 2 lira 20 kuruş. Şimdi, hepinizin
önünde söz veriyorum: 1 ocaktan itibaren ESK kesimlerini 25 lira 50
kuruştan yapacaktır, 2 lira 70 kuruş.
SALİH CORA (Trabzon) – Sayın Bakanım,
CHP anlamadı, tekrar söyler misiniz.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) – “Anlamadı.”
değil, biz çok iyi anladık.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan, tek bir
soru: Bahsettiğiniz…
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Soruları orada alacağım ama.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sorduk: Et ve Süt Kurumu…
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Ama hakkımı yemeyin, bir dakika…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Beş dakika
verdireceğiz, verdireceğiz, rica edeceğiz Başkana.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Bakın, zamanım kalmadı.
Şimdi, bakın, küçük üretici
başımın tacıdır. Küçük üreticiyi destekleyeceğiz.
O da öyle görmediğiniz şekilde desteklenecek. Bakın, hayvanlar
dağıtılacak.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Niye yapmadınız on
beş senedir ya?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Bakan sen
galiba yanlış bir partidesin.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Ama ya benim konuşmama müsaade etmiyorsunuz ki ya.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ara seçimde mi geldiniz
Sayın Bakan?
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Sayın
Bakan yanlış bir partidesiniz galiba.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Çok kötü yönetilmiş, ya
bu Bakanlık çok kötü yönetilmiş ya.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Ağabey bak, bir dakika… Ben bir defa ne dedim
başlangıçta: Et ithaline ben karşıyım. Bu et ithalini
bıraktıracağız buraya Allah’ın izniyle. Bunu küçük
üreticilerle ve TİGEM’le yapacağız, TİGEM’le ve küçük
üreticilerle yapacağız, buna emin olun (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Çünkü hiç görülmemiş bir
destekleme arkadaşlar. Yarın Ziraat Bankasıyla zaten bunun
detaylarını… Sayın Cumhurbaşkanım ve
Başbakanım gerekli açıklamaları yapacak. Zaten
talimatı aldığım kişi de Sayın
Cumhurbaşkanımızdır. O bağlamda, rahat olun bu konuda.
Şimdi…
ORHAN SARIBAL (Bursa) – Cumhurbaşkanı her
şeyi biliyor zaten; tarımda, hayvancılıkta bilmediği
bir şey yok ki. Eğer iş, Cumhurbaşkanına kaldıysa
tamam!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Ya, ağabey ya, yapmayın böyle ya. Yapmayın
böyle ya. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ORHAN SARIBAL (Bursa) – Her şeyi biliyor, her
şeyi biliyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Devam edin, devam edin.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Siz hitap edin
Sayın Bakanım, siz devam edin.
SALİH CORA (Trabzon) –
Cumhurbaşkanına minnettarız.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Bir defa, bakın, ithalatı bitireceğiz.
Şunda anlaşalım: İthalat bitecek, küçük desteklemeler
olacak, TİGEM 500 bin tane buzağı besleyecek, besleyecek. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Yaz bir tarafa
Sayın Bakan, yaz bir tarafa.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan,
TİGEM’in bütün arazilerini kiraladınız ya, Ceylânpınar
dışında.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Şimdi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Nerede besleyecek?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Vallahi ya, besleyecek 500 bin tane buzağı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakana bizden iki
dakika Sayın Başkan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Şimdi, ama bak kafamı
karıştırıyorsunuz, onun için şey yapamıyorum.
Yani hayvancılıkta ithalatı
başta ben olmak üzere hiçbirimiz istemiyoruz.
AHMET YILDIRIM (Muş) – Sayın Bakan,
mikrofon kapalı, Sayın Bakan…
BAŞKAN – Sayın Bakan, süreniz bitti, iki
dakika size süre veriyorum.
Buyurun, tamamlayın.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Peki.
Şöyle arkadaşlar… Lütfen, şu iki
dakikayı bir değerlendireyim. Bu çalışmaların sonunda
inanıyoruz ki hayvan ithal eden değil, ihraç eden bir ülke
olacağız.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) – Ne zaman?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Ne kadar yıl içinde? Ne
kadar yıl?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – İnanmak, inanmak, inanmak… Ben inanıyorum, ben
inanıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Tamam, kaç yıl?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Örnekleri var; Brezilya var, Fransa var. Yani ben
Fransa’daki bir adamdan daha mı geriyim, benim üreticim daha mı geri?
Biz, bakın…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Kaç yıl içinde?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Ben size…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – On beş yıldır
bekliyoruz. Kaç yıl daha?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Biz ihracat yapacağız. Amacımız yerli
ve yeterli üretimdir. İnşallah bunu hep birlikte, sizlerle beraber
başaracağız, bakın sizlerle beraber.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) –
Yaptırmazlar Sayın Bakan, size bunu yaptırmazlar.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Bu kapsamda planladığımız bazı
projeleri sizlerle paylaşmak istiyorum: Küçük aile işletmeleri
teşvik edilecek, görmediğiniz oranda teşvik edilecek ve
Allah’ın izniyle göreceksiniz, işi bilen insanları
destekleyeceğiz.. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Hadi bakalım,
inşallah, inşallah.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Bu yıl başlattığımız
damızlık düve, manda, koç ve teke üretim merkezlerini
güçlendireceğiz. Her akşam tek tek takip edeceğim. Nerede, ne
oldu, nasıl oldu; bunlar takip edilecek.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Bravo!
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Küçükbaşa verdiğimiz desteği devam
ettireceğiz. Mera ıslahına ağırlık
vereceğiz, göreceksiniz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Mera kalmadı
ki. Torba yasalarla hallettiniz meraları.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – 2018 yılında 2 milyon dekar alanda mera
ıslahı yapacağız. Yem bitkisi desteklerini
artırdık. Bakın, yeni, bu sene
başladığımız bir olay; eskiden tarım ürünü ekilen
yerde birinci ürün olduğu için 80 kuruş destekleme veriyorduk, ikinci
ürün olduğunda yüzde 60’ını alabiliyordu, genelgeyle onu
kaldırdık. Şimdi, pamuğun ekildiği her alanda yem
bitkisini tam desteklemek kaydıyla ve pamuktan da o 80 kuruşu
indirmemek kaydıyla yem bitkisini o beş ay boş kalan arazilerin
hepsinde Allah’ın izniyle üreteceğiz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Yine Urfa’ya kıyak
yapmışsınız Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Ayrıca, bu yıl pilot olarak yeni bir uygulama
başlattık. Bu uygulamayla…
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – En büyük pamuk üreticisi
Mehmet ağabey.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Bunu anlattım, bunu anlattım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Burada çok önemli, hayvan hastalıklarıyla etkin
mücadele edeceğiz ve buzağı kayıplarını
azaltacağız, hekim olarak azaltacağız. (AK PARTİ
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BAŞKAN – Sayın Bakan, lütfen sözlerinizi
tamamlayınız.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Brusella, LSD ve çiçek aşılarına ilaveten
E-Coli aşısını ve aşılama programını
ekliyoruz ve hepsini ücretsiz yapacağız. TİGEM’in
damızlık hayvan kapasitesini artıracağız. Kırsal
kalkınma ve IPARD, süt piyasası… Vallahi, öyle anlatacak çok
şeyler var ki keşke bir saat olsaydı çok daha iyi olurdu.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Biz dinleriz Sayın
Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) - Ama Tarım Komisyonu Başkanımız
Sayın Mehmet Bey’le görüşüyoruz, bir araya geleceğiz
Allah’ın izniyle, hepinizle beraber inşallah. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Daha hiç
Komisyonu toplamadınız Sayın Bakan. Komisyon hiç toplanmadı
daha.
ZİHNİ AÇBA (Sakarya) – İki
yıldır konuşamadınız mı Sayın Bakan?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Devamla) – Sayın Başkanım, çağı
yakalamanın önemli bir unsuru olan AR-GE’ye de büyük önem vereceğiz.
“Anadolu T” yerli hattımızı ürettik, tavukçulukta bu bir
devrimdir, inşallah bunu gündeme getireceğiz ve ben sizlere,
özellikle hepinize yürekten teşekkür ediyorum ve haklı
eleştirilerinizi aldım, not ettim, inşallah onları de
gerçekleştireceğiz. Bakanlığımız bütçesine
vereceğiniz desteklerden dolayı şimdiden teşekkür ediyorum.
“Millî tarım, güçlü yarın.” diyerek bütçemizin çiftçilerimize,
Bakanlığımıza ve ülkemize hayırlı
olmasını diliyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Sudan’daki
çiftçileri desteklemekten vazgeçtin!
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Sayın Bakan, biz de not
aldık, seneye daha zor geçecek.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Evet.
BAŞKAN –
Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
ERHAN USTA (Samsun)
– Sayın Başkan, 60’a göre...
ORHAN SARIBAL
(Bursa) – Sayın Başkan...
BAŞKAN –
Sayın Sarıbal, hem size hem Sayın Usta’ya söz vereceğim.
Sayın Usta’ya
önce söz vereyim, grup başkan vekili.
Buyurunuz.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
21.- Samsun Milletvekili
Erhan Usta’nın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı
Ahmet Eşref Fakıbaba’nın 503 sıra sayılı 2018
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 504 sıra
sayılı 2016 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun)
– Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakanın konuşmasında “TMO olmasa fındık fiyatları
6 liraya düşerdi.” şeklinde bir ifadesi oldu. Tabii, böyle bir
varsayım yapamayız. Yani dünya üretiminin yüzde 75’inin
yapıldığı bir ülkede ve çok parçalı, çok küçük
üreticilerin olduğu bir yerde, üreticinin örgütlü olmadığı
bir yerde bir müdahale kurumunun olmaması şeklinde bir varsayım
yapılamaz, bu yanlış bir varsayımdır. Kaldı ki bu
müdahale kurumu da güçlü değildir. Şu anda Türk
fındığı yabancı tekellere teslim edilmiştir, bunu
görmemiz lazım. Fındığın ortalama maliyeti 10-10,5
lirayken fındık, üreticinin elinden büyük ölçüde 8 liradan
çıkmıştır, şu anda 8-9 lira civarında bir
fiyatı vardır. Fındık üreticisi mağdur olmuştur,
bunu görmemiz lazım. Yoksa ciddi yapısal sorunlar da var. Biz
bunları burada çok konuştuk, bizim de defalarca bununla ilgili grup
önerilerimiz oldu. Yapısal sorunları çözmenin üzerine düşülmesi
lazım. Müdahale kurumunun da hem finansal açıdan hem de teknik
açıdan çok güçlü olması lazım.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN –
Teşekkür ederiz Sayın Usta.
Sayın
Sarıbal...
22.- Bursa Milletvekili Orhan
Sarıbal’ın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın 503 sıra
sayılı 2018 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 504
sıra sayılı 2016 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ORHAN SARIBAL
(Bursa) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle,
Sayın Bakanın yaptığı açıklamaların kendi
pencerelerinden doğruluk payı olabilir ama Türkiye gerçeğiyle
örtüşmediğini, galiba başka cumhuriyetlerde
yaşadığımızı ifade etmek isterim.
Kısaca, AKP’li
yılların bir profilini çizmek isterim. 2002’den bugüne kadar
hububatta toplam -yani buğday, mısır, çeltik, pirinç- 62 milyon
831 bin ton ithalat, 17 milyar 544 milyon dolar ödeme yapılmış.
Sadece hububatta yapılanın maliyet bu, toplam 171 milyar
dolarlık bir tarımsal ithalat var. Hayvancılıkta 5,4 milyar
dolarlık ithalat var. Ya Sayın Bakan bu ülkede yaşamıyor ya
biz yaşamıyoruz.
Hayvancılığın
ana maliyeti yemdir; yem, hayvancılığın yüzde 65-yüzde 70’ini
karşılamaktadır. Merayı satmışsınız...
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ORHAN SARIBAL
(Bursa) – Daha bir sürü şey söyleyeceğiz.
BAŞKAN –
Teşekkür ederiz Sayın Sarıbal.
Diğer iki gruba
da yani hem Halkların
Demokratik Partisi Grubunda hem de Milliyetçi Hareket Partisi Grubunda sadece
birer kişiye söz vereceğim: Sayın Botan ve Sayın Karakaya.
Buyurun Sayın Botan.
23.- Van Milletvekili Lezgin
Botan’ın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet
Eşref Fakıbaba’nın 503 sıra sayılı 2018
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 504 sıra
sayılı 2016 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
LEZGİN BOTAN (Van) – Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan konuşmasında çiftçiye
mazot desteğini verdiklerini ifade ettiler ancak Van’daki çiftçiye bugüne
kadar mazot desteği hiç yapılmadı.
Diğer konu da bilindiği gibi Van,
küçükbaş hayvanda Türkiye’de 1’inci sırada. Büyükbaş hayvanda da
15’inci sırada olmasına rağmen Van’da Et ve Süt Kurumu uzun
yıllardır kapalıdır, kapatılmıştır.
Aynı şekilde, yüzde 75’i oranında
toprakları, arazileri meralardır ancak bu meralar çeşitli
sebeplerle yasaklanmış. Üretici bu anlamda ciddi bir şekilde
yasaklanmış ve büyük cezalara çarptırılmışlar.
Yani, burada hayvancılık yapan, sürüleri olan insanlara büyük cezalar
kesilmiştir.
Yine, aynı şekilde, çiftçinin
kullandığı mazotun parası, dediğim gibi, henüz
ödenmemiş, Toprak Mahsulleri Ofisi yılda sadece bir ay Van’da
açıktır. Dolayısıyla, oradaki üretici esnafımız
resmen fırsatçıların insafına terk edilmektedir.
Aynı şekilde…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Karakaya, buyurun.
24.- Adana Milletvekili
Mevlüt Karakaya’nın, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’nın 503 sıra
sayılı 2018 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 504
sıra sayılı 2016 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) – Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, tabii, çok heyecanlı, güzel
bir konuşma yaptı. Özellikle desteklerle ilgili ben konuşmamda
da ifade ettim; iki tür destek, birisi bütçeden yapılan, diğeri fiyat
desteğiydi. 2002 yılında destekleme modelinin değiştiğini,
fiyat desteğinden daha çok bütçeden yapılan direkt desteklere
geçildiğini ve bütçe desteklerinin de bu yüzden
artırıldığını ifade ettim.
Evet, destekler bütçeden arttı ama son on dört
yıldır çiftçi piyasadan çok ciddi ölçülerde zarar etti. Satın
alma gücü pariteleri itibarıyla baktığımızda,
bakın, sadece buğdaydan zarar bu on dört yılda 32 milyar, 32
katrilyondur, diğer ürünlerde de farklı değil. Bugün çiftçinin
zorda kalmasının en büyük nedenlerinden birisi odur. Tekrar ediyorum:
Bütçe üzerinden ödenen destekler, evet, artmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) – Ancak, fiyat desteği,
piyasa regülasyonu bu dönemde yapılamamıştır, çiftçi
tamamen zarar etmiştir.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz.
MEVLÜT KARAKAYA (Adana) – Bir de çiftçi
borçlarının tamamının silindiğini, ertelendiğini
söyledi Sayın Bakan. Orada bir düzeltme yapılsın çünkü bize hep
sormaya başladılar. Aslında öyle değil, sadece zarar gören
çiftçilerle, doğal afetlerde zarar gören çiftçilerle alakalıydı.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Karakaya.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
(1/887) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 503) (Devam)
2.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/861), 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2016
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin, 2016 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun ve 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 174 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/1187), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2016 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun
ve 2016 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu ile
2016 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/1188) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 504) (Devam)
A) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
B) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları Enstitüsü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) METEOROLOJİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE SU
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Şimdi, Hükûmet adına üçüncü
konuşmacı Orman ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel
Eroğlu.
Buyurunuz Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi altı dakika.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Özellikle Bakanlığımız ve
bağlı kuruluşlarının 2018 yılı bütçesiyle
alakalı sizlere bilgi arz etmek üzere huzurunuzdayım. Bu bütçenin
hayırlara vesile olmasını canıgönülden temenni ediyorum,
inşallah.
Tabii, Bakanlığımız gerçekten
yatırımcı bir bakanlık. Orman ve Su İşleri
Bakanlığı, zaten tabiatı korumakla, su
kaynaklarını geliştirmekle mükellef bir bakanlık. Bakanlığımızın
mevcudu 62.800 kişi. 2018 yılı bütçesi, toplam bütçe 21 milyar
TL. İnşallah hayırlı olsun.
Tabii şu ana kadar biz Orman ve Su
İşleri Bakanlığı olarak 158 milyar TL’lik
yatırım yaptık; bilhassa su ve ormancılık
konularında. Bakanlığımız özellikle baraj
inşaatlarında, ormancılık alanlarında dünyada söz
sahibi bir bakanlıktır. Özellikle şunu vurgulamak istiyorum:
Eskiden barajları, atık su, içme suyu arıtma tesislerini
yabancılar yapardı, artık biz kendi teknolojimizi
geliştirdik, tamamen yerli teknoloji, yerli mühendis, yerli müteahhitlerle
iş yapıyoruz ve fiyatlar da maliyetler de çok düştü, bunu
gururla ifade etmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bunun dışında, 4 milyarıncı
fidanı geçenlerde Sayın Cumhurbaşkanımız 375 tesisin
açılış merasiminde serhat şehrimiz Edirne’de dikti, şu
anda 4 milyarıncı fidan dikildi.
Ayrıca, ilk defa, Birleşmiş Milletler
Ormancılık Zirvesi İstanbul'da yapıldı. Bakın,
ormancılıkta dünyada söz sahibiyiz. Öyle ki bundan önce,
İstanbul toplantısından önce bütün Birleşmiş Milletler
Dünya Ormancılık Forum ve Zirvesi New York’ta yapılıyordu.
İlk defa, biz bunu anlattığımız zaman,
İstanbul’da yapıldı. Hatta, hatırlarsanız, daha sonra,
Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele 12’nci Taraflar
Konferansı, o da Ankara'da yapıldı. Bu, gerçekten bizim
ormancılıkta ve çölleşmeyle mücadelede ne kadar büyük bir mesafe
aldığımızın açık seçik göstergesidir, onu
özellikle vurgulamak istiyorum.
Özellikle, çölleşmeyle mücadelede de dünya
lideriyiz. Millî parklarımız dünyada mükemmellik ödülleri aldı,
bakın. Özellikle, 24 korunan alanımıza mükemmellik
sertifikası verildi. Yani, dünya çapında bu da gerçekten…
Su yönetiminde kuraklıkla alakalı uzun
vadeli çalışmalar yapıyoruz değerli milletvekillerim.
Özellikle, Türkiye'de, bakın, kırk dört yılın en kurak
yılı 2017 fakat kuraklığı hissettiniz mi?
Hissetmediniz çünkü bizim A, B, C planlarımız vardı.
İnşa ettiğimiz barajlarla, içme suyu tesisleriyle, Allah'a şükür,
bütün şehirlere suyu verdik. Bunu gururla ifade etmek istiyorum.
Ayrıca, tabii, Bakanlığıma
bağlı Orman Genel Müdürlüğü gibi köklü bir genel müdürlük var.
En köklü kurumlardan birisi, 1839 yılında kurulmuş. Hakikaten,
çalışmalarında kendileriyle gurur duyuyorum. Daha önce orman
teşkilatı sadece ormanlık alanlarda ağaç diker, orman
yangınlarıyla mücadele ederdi ama özellikle Hükûmetimizin döneminde
orman teşkilatını aştık; artık, orman
teşkilatı bütün Türkiye'de, her noktada yol kenarlarını,
okul bahçelerini, hastane avlularını, açık alanları,
mabetlerin avlularını, mezarlıkları
ağaçlandırıyor, hatta bütün vatandaşlara ücretsiz fidan
dağıtıyor. Gerçekten bu orman teşkilatında çok büyük
bir gelişme yaşandığını özellikle vurgulamak
istiyorum. Hatta, dahası var, orman köylülerine destek olarak Türkiye'de,
ilk defa, biz, 5 bin köye 5 bin gelir getirici orman kurmak üzere
çalışma yaptık. Ne yapıyoruz? 38 tane eylem planı var;
işte, badem ormanı, ceviz ormanı, trüf mantarı, zeytin
ormanı kuruyoruz ve bunları en yakın orman köyünde veya
büyükşehirlerde orman mahallesindeki vatandaşlara parselliyoruz,
herkesin huzurunda eşit bir şekilde dağıtıyoruz, kura
çekiyoruz. Yani neticede üç yıl bakımı, bütün masrafları
Bakanlığa ait, geliri kırk dokuz yıl vatandaşa ait
olmak üzere gerçekten güzel bir çalışma yapıyoruz. Niçin? Bizim
anlayışımızda şu var: “Her şey millet için.” (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Biz milletimizi
seviyoruz. 80 milyonu kucaklıyoruz ve diyoruz ki: “İnsanı
yaşat ki devlet yaşasın.” bu anlayıştayız. Bu
çerçevede sadece DSİ, Orman, değil, işte bunun
dışında, Bakanlığa bağlı Meteoroloji Genel
Müdürlüğü, Doğa Koruma ve Millî Parklar Genel Müdürlüğü var,
Türkiye Su Enstitüsü var, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel
Müdürlüğü var. Özellikle meteorolojide de çağı aştık.
Bakın, şunu ifade edeyim: Artık herhangi bir şehirdeki 1.840
tane noktanın hava durumu dünyanın her tarafından; Japonya’dan,
Amerika’dan görmek mümkün diyelim. Mesela, ben karşımda Aydın
vekilimi görüyorum, artık Aydın’ın Çinesinin hava durumunu
Japonya’dan görebilirsiniz Sayın Vekilim, bunu özellikle… (AK PARTİ
sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Bunun dışında, değerli
milletvekillerim, şunu belirteyim: 2017 hakikaten,
Bakanlığımız açısından çok verimli geçti.
Şöyle ki, bunda tabii, Sayın Cumhurbaşkanımızın
gerçekten büyük bir katkısı oldu çünkü bir yarışmanın
önünü açtı. Sayın Cumhurbaşkanımız 21 Mayıs 2017
tarihinde konuşmasında şunu söyledi, dedi ki: “Ben yüz seksen
gün zarfında bakanlıkların ne yapacağını
göreceğim.” Hakikaten ben 21 Mayıs akşamı bütün
arkadaşlara -hepsine teşekkür ediyorum- yazılı talimat
verdim, izinler kalktı, cumartesi, pazar yok, herkes yarışacak,
bir hedef koyacak. Hakikaten çok çalıştılar ve de değerli
milletvekillerim, biz yüz seksen günde 375 tesisi hazırladık ki 7,7
milyar TL, yaklaşık 8 milyar TL’lik yatırımın
açılışını topluca yaptık. Ne zaman? 29 Kasım
günü. Sizlere de davetiye gönderdik. Peki, bunlar nedir? Bakın,
düşünebiliyor musunuz, dünyada var mı bir seferde 77 tane baraj
açacaksınız? 77 baraj, 32 gölet, 139 sulama tesisi, 21 şehrin
içme suyu tesisi, 12 grup ormancılık, ayrıca 2 grup meteoroloji
yani aslında 375 değil, 997 de biz taşkın korumaları
falan grup yaptık, ağaçlandırma, meteorolojinin bütün
istasyonlarını grup hâline getirdik; dolayısıyla, 375 tesis,
gerçekten, ülkemize kazandırıldı.
Ayrıca, burada şunu ifade edeyim:
Özellikle Sayın Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanımızla da çok iyi bir çalışma içine girdik.
Bakın, bu dönem zarfında 2 milyon dekar araziyi bu yüz seksen günde
sulamaya açtık. Yani her yıl çiftçilerimize yılda ilave 1 milyar
TL para akacak.
Bu mu sadece? Biliyorsunuz, bu sene Sayın
Başbakanımızla da bir açılış merasimi
yapmıştık. İzmir’de, 5 Nisan 2017 tarihinde, birlikte
gittik, 101 tane tesisin açılışını orada yaptık.
Biz böyle yapıyoruz yani gıdım gıdım tesis
açmıyoruz, açarsak toplu açıyoruz, temel atarken
açılışların saatini veriyoruz; farkımız bu
işte. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli kardeşlerim, İzmir’deki bu açılış
merasiminde ne yaptık derseniz, orada da 26 baraj, 6 gölet açtık.
Böylece, bu sene, sadece bu sene Türkiye’de 103 tane baraj ve 38 göletle bir
dünya rekoruna mührümüzü vurduk Allah’a şükür. Allah’a ne kadar
şükretsem azdır. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Tabii, bunun dışında şunu da
ifade edeyim: Tabii ki arkadaşlar çalışınca ben de mecburen
çok koşmak durumunda kaldım. Bu tarihe kadar, dün akşama kadar
tam 77 ilimizde -ki pek çok ilçe var, 157 ilçede- temel atma,
açılış merasimi, orman köylülerine özellikle gelir getirici
sertifika verilmesi, ORKÖY destekleri verilmesi gibi programlar yaptık 77
ilde. Birkaç il kaldı. Mardin vekillerimiz burada, Mardin’e de Allah nasip
ederse yarın gideceğiz -takriben 600 milyondan fazla- muazzam bir
yatırımın temelini atacağız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Mardinlilere de buradan selam
iletiyorum.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) – Aydın var mı,
Aydın?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) – Peki, bunlarda, 77 ilde ne yaptık? Efendim, bunlar
keyif ziyareti değildi.
Sayın Vekilim, Sinop’a da gittik, merak etme,
biliyorsun, oraya da uğradık.
Burada 948 temel atma, 569 açılış…
“Bu açılış ne?” diyeceksiniz. Daha ziyade küçük, 10 trilyondan
küçükleri biz yapıyoruz, 10 trilyondan büyükleri topluca Sayın
Başbakanımız ve Cumhurbaşkanı yapıyor. Bunlar
bizim açtığımız, 10 trilyondan küçük, 1 ile 10 trilyon
arasındaki açılışlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Yani 1.517 tesis açmışız ve bu tesislerin
toplam maliyeti de 26 milyar 131 milyon TL.
Yani özellikle, hakikaten çok
çalışıyoruz. Ben arkadaşlarımla, bütün ekibimle gurur
duyuyorum. Gerçekten mesai mefhumu tanımadan, gece gündüz, vatan, millet
aşkına ve neticede dünyayla yarışmak için büyük bir
fedakârlık gösterdiler. Özellikle, ben ailelerinden özür diliyorum çünkü
ailelerinden uzun süre ayrı kaldılar, çoluğu çocuğu
göremediler. O bakımdan kendilerine teşekkür ediyorum.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) –
Kırklareli’de kapalı devreyi yapamadınız Sayın Bakan.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) – Peki, bu çerçevede ne yaptık? Değerli
milletvekillerim, ağaçlandırmada şunu özellikle vurgulamak
istiyorum: Dünyada orman varlığı pek çok ülkede azalıyor
ama Türkiye'de -bakın, biz tapusunu alıyoruz ormanların- 15
milyon dekar yani 1,5 milyon hektar orman alanı arttı. Tapusuyla
saydık. Eskiden tapu yoktu, işgal ediliyordu ama şimdi 1
metrekare alan asla işgal ettirmiyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
İki, diyeceksiniz ki: Alan arttı, ne oldu?
“Odun serveti” dediğimiz var ya -ormanlardaki bütün odunların hacmini
topladığımız zaman buna “odun serveti” diyoruz- bunu da 1,2
milyar metreküpten aldık, şu anda 1,6 milyar metreküp; yüzde 33 arttı.
Allah’a şükürler olsun. İşte bu, çevrecilik bu. “Çevrecilik”,
“tabiatı korumak” denirse, bizden daha iyi koruyan yok herhâlde. Bir çevre
profesörü olarak ben de yazdıklarımı uygulamanın
bahtiyarlığını yaşıyorum değerli
kardeşler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bunun dışında, ağaçlandırma
alanı 5 katına çıktı, bakın, ağaçlandırma.
45.684 okul bahçesine, 22,380 mabede, 1.731 hastane ve sağlık
ocağına, 19.834 kilometre yol kenarlarına ağaç
dikmişiz. Ayrıca, Sakarya’da Fidan ve Süs Bitkileri Borsası
kurduk, bunu özetle vurgulamak istiyorum.
Şimdi, bizim hedefimiz ne? Özellikle,
Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele 12’nci Taraflar
Konferansı’nda bütün dünyaya bir mesaj verdik, dedik ki: “Biz,
cumhuriyetimizin kuruluşunun 100’üncü yılına yani 2023 yılına
kadar dünyadaki her insan için bir fidan dikeceğiz. Dolayısıyla
fidan dikim miktarı sayısını 7 milyara yükselteceğiz.”
7 milyar fidan, Allah’a şükür. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Bunun dışında, tabii,
vatandaşlar aileleriyle birlikte hoşça vakit geçirsin diye, ağaç
sevgisi pekişsin diye, bakın, 144 şehir ormanı, 1.323
mesire yeri kurduk.
Ayrıca, değerli dostlar, eskiden ormanlara
arıcılar sokulmazdı. Şimdi var ya, ne yaptık? “Gel
kardeşim, bal ormanı kuruyoruz.” diyoruz arıcılara. Yolu
bizden, dikimi bizden. Mesela, Erfelek’te kestane balı mı istiyor,
kestane balı; çiçek balı mı istiyor, çam balı mı
istiyor, bunları dikiyoruz ve neticede, hakikaten, bal üretiminde dünyada
6’ncı sıradan 2’nci sıraya yükseldik.
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) – Vekillere de su
gönderiyorsunuz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) – Bir de şunu ifade edeyim: Vatandaşın
parası yoksa “Gel, yüzde 20’si hibe, kalanı da faizsiz; parayı
kazan, beş yılda öde.” diyoruz. İşte bu,
halkçılık bu kardeşler, tamam mı, halkçılık bu.
(AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Şimdi, bunun dışında, sayın
vekillerim, 38 eylem planı hazırladık biliyor musunuz? Eskiden
eylem planı diye bir şey yoktu. Dut eylem planından trüf
mantarına kadar ve defneye kadar, ceviz, badem, aklınıza ne
geliyorsa 38 tane eylem planı var. Bunlardan dikiyoruz, köylümüz, orman
köylümüz kazanıyor. Bunu özellikle vurgulamak istiyorum.
Bir de -burada çok ilgilenen çok değerli
vekillerim var- tıbbı aromatik bitkilerle ilgilenen yoktu. Biz
vekillerimizin desteğiyle dedik ki: Bu konuda dünyada yıllık 115
milyar dolarlık bir potansiyel var, pazar var.
SALİH CORA (Trabzon) – Kaç?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) – 115 milyar dolar ama Türkiye bundan sadece 600 milyon
dolarlık bir ihracat yapabiliyor. Bu, çok cüzi. Hâlbuki bizim biyolojik
çeşitliliğimiz yani flora, fauna Kıta Avrupası’ndan daha
fazla. Yaklaşık 10.500 özel türümüz var, bunun 3.600’yü endemik. Yani
“endemik” ne demek? Sadece Türkiye’de var, başka yerde yok. Ve
şifalı bitkiler. İnşallah, bu konuda sizlere de küçük bir
örnek gönderdik bizim mamullerimizden, şifalı bitkiler.
ENGİN ALTAY (İstanbul) – Aldık.
SALİH CORA (Trabzon) – Allah şifa nasip
eylesin onlara da Sayın Bakanım.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) – Ayrıca, bir de, efendim, su getirdik. Her ne kadar
vekilim beni tenkit etti ama başka şeyle, kepçeyle getirecek hâlim
yoktu sayın vekilim.
SALİH CORA (Trabzon) – Sayın Bakanım,
inşallah şifa olur.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) – Dolayısıyla şöyle: Şifa olsun diye,
Kıbrıs’a, özellikle Alaköprü Barajı’ndan Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti’ne götürdüğümüz suyu, arıtılmış suyu,
memba suyunu, Toroslar’ın memba suyunu şişeleyip size bir
hatıra olarak gönderdik efendim.
Bir de şunu söyleyeyim: Yanan alanları
asla başka maksatla vermiyoruz. İspat ederlerse, buyurun, hodri
meydan. Çünkü bu bizim özellikle temel prensibimiz. Bu yüzden, işte, en
son, geçtiğimiz perşembe günü Ayvalık’ta bir
sanatçımızla birlikte, gümbür gümbür, bütün vatandaşlarla 33.500
fidanı diktik.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) –
Sanatçı kimdi Sayın Bakan?
SALİH CORA (Trabzon) – Milletvekilleri
adına da dikin, milletvekilleri.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) – Bir de, orada sizlerin adınıza birer
fidanı var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – O
sanatçının adını da söyleseydiniz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) – Artık “Türkiye’de bizim bir dikili
ağacımız yok.” demeyeceksiniz, sizin de dikili
ağacınız var.
Ayrıca, işte, 5 bin köye 5 bin ormandan…
Şu ana kadar 3.047 köye gelir getirici orman kurmuşuz. Ne kadar? 6,5
milyon gelir getirici fidan dikerek köylüye teslim ettik. İnşallah,
2019 yılı sonuna kadar… Arkadaşlara talimatım şu: 31
Aralık 2019 saat 16.59’a kadar 5 bin köye 5 bin gelir getirici orman
kurulacak. O kadar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bunun dışında…
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) – Sayın
Bakanım, Aydın’ın köylerinde göremiyoruz. Allah için bir de
Aydın’a verin.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) – Bir de şunu söyleyeyim: Ülkemizin ham madde olarak
30 milyon metreküpe ihtiyacı var, bunun 21 milyon metreküpünü Orman
teşkilatı sağlıyor ve yılda 3 milyar gelir elde
ediyor.
Ayrıca, orman kadastrosu… Sayın vekillerim,
eskiden orman kadastrosu kendi başına çalışırdı,
tapu kadastro ayrı çalışırdı. Biz, bunu ilk defa
birleştirdik, artık ormanların tapusu var ve yüzde 99’unun
kadastrosu bitti, yüzde 83’ünün tapusunu aldık. Artık ormanların
tapusu var. Bu ne demek? Ormanlar artık işgal edilemez. O dönem
bitti. Bizim dönemimizde 1 metrekare dahi orman alanı işgal edilemez
çünkü tapusu var, koordinatları belli. Eskiden belli değildi,
işte burada ormancı kardeşlerim var, onlar bilirler.
Bir de orman yangınlarından bahsedeceğim
hızlı bir şekilde. Orman yangınlarında çok iyi bir
sistemimiz var, bakın. Hatta, bu sistem 2 defa “eTürkiye” ödülü aldı.
Ben, yangın döneminde makamımdaki büyük ekrandan hangi noktada
yangın var, hatta havadaki helikopterin hızını,
koordinatlarını görecek bir duruma, bir teknolojiye sahibim. Şu
anda, orman yangınlarında en iyi teknoloji -ben teknoloji
aşığı bir kimseyim ve çok iyi kullanırım- gururla
ifade ediyorum, dünyadaki en ileri orman yangınları kontrol sistemi
Türkiye’de. Bunu gurur duyun diye söylüyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Hatta şu anda, biz sadece
Türkiye’deki orman yangınlarını kontrol etmiyoruz. 2 defa
İsrail’de büyük yangın oldu, söndüremediler, biz yardımcı
olduk. Rusya’da büyük bir yangın oldu. Sayın Putin,
Cumhurbaşkanımızdan destek istedi. Ruslar da “Bu Türkler de çok
oluyor.” falan diye en zor yeri vermişler fakat bizimkiler ilk önce
söndürdüler, Sayın Putin’den bir de takdirname aldılar, işte,
böyle. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Makedonya’dan Libya’ya kadar, Yunanistan’dan
Arnavutluk’a kadar yangınla mücadeleye biz özellikle destek veriyoruz.
Ayrıca yangınlarda ilk müdahale süresini kırk beş dakikadan
on beş dakikaya indirdik. Maden sahalarını ıslah ediyoruz.
Ayrıca özellikle bir de şunu gururla ifade
edeyim: Eskiden ne denirdi, bizim çocukluğumuzda? “Türkiye'de erozyon
dolayısıyla Kıbrıs Adası kadar toprak kayboluyor.”
denirdi. Hakikaten, eskiden yaklaşık olarak 500 milyon ton toprak
Türkiye'de akıp gidiyordu. Ama bununla ilgili gerçekten biz şu anda
planlı bir çalışma içine girdik. Yukarı havzalarda mera
ıslahı, ağaçlandırma ve özellikle tersip bentleri,
ıslahlarla birlikte bu oranı -168 milyon tona- üçte 1’e indirdik.
Yeterli mi? Değil. Çalışmalar devam ediyor, inşallah, bunu
çok daha azaltacağız.
Biraz da Doğa Koruma, Millî Parklardan
bahsedeyim, çölleşme… Doğa Koruma Millî Parklar da gerçekten
gururumuz. Bölge müdürlükleri var orada.
Bakın, şunu, dikkatlerinizi çekmek için
ifade ediyorum, söylüyorum: 2002 yılında koruma alanlarının
toplam alanı 9 milyon dekardı. Şimdi koruma alanlarını
artırdık, 30 milyon dekara yükselttik, işte, bu. 3 kattan daha
fazla.(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Millî park sayısı 33’tü 42’ye, tabiat
parkı 17’ydi 223’e yükseldi. Ayrıca 81 il için Tabiat Turizmi Master
Planı’nı hazırladık.
Bir de millî parklarla alakalı olarak biz
Çanakkale’yi hazırladık, Çanakkale’yle alakalı her şeyi
tamamladık. Çanakkale Destanı Tanıtım Merkezi, bütün
şehitlikler, yollar, hatta ta Tekirdağ Çokal Barajı’ndan
Gelibolu Yarımadası’na kadar suyunu, ağaçlandırmasını,
her şeyini yaptık. Daha sonra Kültür Turizm
Bakanlığına, Alan Yönetimi Daire Başkanlığı
kuruldu, bunu oraya teslim ettik.
Şimdi, bir Çanakkale vekilimiz dedi ki: “Ya,
orada Orman Bölge Müdürlüğü vardı, siz onu
kaldırdınız.” Efendim, biz oraya Doğa Koruma Millî Parklar
Bölge Müdürlüğü kurduğumuz için Orman Bölge Müdürlüğünü
başka yere taşımıştık. Ama daha sonra alan
yönetimi kurunca Kültür ve Turizm Bakanlığı, biz, orada
Doğa Koruma ve Millî Parkları kaldırdık, ta
Şanlıurfa’ya taşıdık, Sayın Bakanım, size
taşıdık orayı; netice itibarıyla oraya Orman Bölge
Müdürlüğünü tekrar kurduk. Meselenin özü budur. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Hatta şunu söyleyeyim: Bir ara, bu Gelibolu
Yarımadası’na yapılacak olan Çokal Barajı… Çanakkale’nin
tahsisatı azdı -laf aramızda, Edirneli vekilim buradaysa bana
kızabilir- “Edirne’nin ödeneği fazla, ben bunu Edirne tarafına
alayım.” diye… Onu alınca, Çanakkale’dekiler demiş ki: “Aa,
bizim barajı Edirne’ye götürüyor.” Ya, barajın bir yere gitmesi
mümkün değil. Bunu da özellikle vurgulayayım. Dolayısıyla,
Orman Bölge Müdürlüğü hikâyesi budur, bunu da özetle vurgulamak istiyorum.
Tabii, burada, Spil Dağı gibi,
Uludağ… Özellikle davet ediyoruz; Uludağ muhteşem oldu, Manisa
Spil Dağı muhteşem.
Ayrıca, Çanakkale’den sonra, biliyorsunuz
İstiklal Tanıtım Merkezini kurduk. Başkomutan Millî
Parkı bizim uhdemizde. Afyonkarahisar Şuhut’dan başlıyor,
istiklalin kazanıldığı topraklardan başlıyor, ta,
İzmir, Uşak, Dumlupınar’a kadar alan, bu alanda İstiklal
Tanıtım Merkezi kurduk.
Bir de Sakarya Meydan Muhaberesi çok önemli
tarihimizde. İşte, burayı da millî park olarak ilan ettik, orada
muhteşem bir tanıtım merkezi kuruluyor. Bunların
detayına girmeyeyim, tabiatı destekliyoruz.
Bir de sokak hayvanlarına sahip
çıkıyoruz. Bununla ilgili detayı isterseniz soru-cevapta
vereyim. Sokak hayvanlarına elimizden geldiği kadar sahip
çıkıyoruz.
Su faaliyetlerinden kısaca bahsedeyim,
zamanım sınırlı herhâlde.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) - İki dakika
kaldı, Büyük Menderes’ten hiç bahsetmediniz Sayın Bakanım, bir
yıl geçti.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) – Efendim, şöyle ifade edeyim…
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı) –
Çankırı’ya yeni temel attık daha.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) – Çankırı’ya daha yeni geldik değil mi?
Efendim, Devrez Kızlaryolu Barajı’nın
temelini karda kışta atıyoruz. İster bora olsun… (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) – Sayın Bakanım, teşekkür ediyoruz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) – Eskiden vardı, eski Türkiye'de, ben bilirim;
kasım, aralık, ocak, şubat, mart ayları
çalışılmayan aylardı, bizde çalışılamayan ay
diye bir şey yok. Gece gündüz, cumartesi, pazar günü, fırtınada,
karda… Ben Uludağ’da otel temeli attım lapa lapa kar yağarken.
İşte bu, çalışmak budur işte. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Efendim, DSİ’yi söylemeye gerek yok.
Bakın, şu ana kadar DSİ’de 7.200 tane tesis
açmışız, 7.200. Bakın, bunun 508’i baraj, sayısız
gölet var, 513’ü HES, 1.171’i sulama tesisi, 193’ü içme suyu tesisi.
Sevgili kardeşlerim, ya, ben İSKİ
Genel Müdürlüğü yaptım, Türkiye'nin susuzluğunu en iyi bilen
benim, Allah aşkına. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
SALİH CORA (Trabzon) – İstanbul’un su
sorununu çözdünüz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) – Dolayısıyla, şu anda bütün şehirler
için eylem planı yaptık. 193 yerleşim yerinde, 76 şehir
merkezinde su yoktu. Biz bütün her yere, nereyi istiyorsanız… Mardin’e
suyu biz getirdik. Şanlıurfa…
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) – Ne
içiyordu bu insanlar sizden önce, şişe suyu mu içiyorlardı?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) – …Kilis, Gaziantep, Mersin, Sinop…
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Sayın
Bakan, Kırklareli’de kapalı devre yapmadınız hâlâ.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Vallahi sizden önce
susuzluktan kırılıyorlardı Sayın Bakan, hatta ölümler
bile oluyordu Sayın Bakan!
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) – Yani, velhasıl, bütün her tarafa su getirdik.
Hatta, daha yetmiyormuş gibi, bir de Kuzey Kıbrıs Türk
Cumhuriyeti’nden istediler. Ya, denizin içinden, askıda 80 kilometre
-toplam 107 kilometre kara hattıyla- suyu götürüverdik işte. Biz
buyuz işte. (AK PARTİ sıralarından “Bravo” sesleri,
alkışlar) Milletimizin gücünü gösteriyor işte, Allah’a
şükürler olsun. Büyük barajlar yaptık. Tabii, zaman
sınırlı ama sizlere bir kitapçık hazırladık,
bunları da koyduk. Ayrıca, bu 508 baraj nasıl açıldı
derseniz hepsi var resimleriyle…
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) –
Sayın Bakan, bu barajların kaç tanesini devlet yaptı, kaç
tanesini özel sektör? Ona bir açıklama getirir misin.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) – Şimdi, netice itibarıyla, barajları
bırakalım, bin günde bin gölet inşa ettik.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) – Sayın Başkanım, hakikaten siz de çok
güzel idare ediyorsunuz, teşekkür ederiz.
BAŞKAN – Mikrofon açıkken söyleyin
Sayın Bakan, kabul etmem şimdi.
İki dakika ek süre veriyorum.
Buyurun.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) – Sayın Başkanıma ve Divana teşekkür
ediyorum. Onlar da hakikaten çok güzel idare ediyor. İnşallah güzel
bir şekilde, tatlı bir şekilde, aramızdan su sızmadan
bütçe görüşmelerini kapatacağız. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Sayın Başkanım, herhâlde dört dakika
verecektiniz.
Şimdi, efendim, GAP’ı bitiriyoruz. 1
milyon 58 bin hektarın 550 bin hektarını bitirdik, yıl
sonuna kadar bunu büyük ölçüde bitireceğiz. Ayrıca, 1.071 gölet
inşaatını yapıyoruz. İçme suyunda problem kalmadı.
Taşkın korumada 4.471 dere ıslahını yaparak 4,5 milyon
dekar alanı taşkınlardan korumuşuz. HES’lerde destan
yazdık. Bakın, eskiden 26 milyar kilovatsaat elektrik üretilirken
HES’lerden, şimdi 95 milyar kilovatsaat üretiyoruz, 3’e katladık.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) – Hangisi, derelerin üzerine
mi, yoksa büyük barajlar mı?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) – Büyük baraj ve dereler.
Ergene’yle ilgili konuştular ama bunu tabii,
anlatırsam sabah olur. Onun için, kitapçık hazırladım,
Edirneli vekilim gitmediyse ona vereceğim.
SUEN’in faaliyetleri gerçekten muhteşem.
Meteoroloji 1.840 tesisi aldı, hizmete soktu.
Netice itibarıyla, değerli
kardeşlerim, bir de önemli bir müjde daha vereyim: Biz sadece GAP, KOP,
DAP değil bütün Türkiye için, on bölgeye ayırarak gelişim
bölgeleri hazırladık, onları da 2019’un sonuna kadar
bitireceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
İsteyen olursa biz gittiğimiz yerlerde dağıtıyoruz,
vekillerimden arzu eden varsa o kitapçıkları da göndeririz.
Netice olarak, ben gerçekten SUEN’in
faaliyetlerinden bahsedemedim zamanım dolduğu için.
Başkanım, sözümü tamamlayayım hemen.
BAŞKAN – Tabii ki buyurun.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) – Efendim, gerçekten hepinize teşekkür ediyorum.
Konuşmacıların tenkit, tavsiye ve
teklifleri mutlaka dikkate alınıyor. Ben özellikle buna dikkat eden
bir kişiyim. Dolayısıyla, tenkit, tavsiye, teklif olmadan olmaz.
Sizlerin tenkitleri, varsa teklifleriniz bizim başımızın
tacıdır, bunları dikkate alacağız. Biz de elimizden
geldiği…
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) – Sayın
Bakan, Kırklareli’nin kapalı devresini söylemediniz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) – Onunla ilgili bilgi soru-cevap bölümünde var, uzun
sürecek, vaktimiz yok. Özellikle onu da yapacağız, merak etme.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) –
İnşallah.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) – Kırklareli’ye yapılan
yatırımları ben size söyleyeyim. Kırklareli’deki bütün
atık su, ileri biyolojik arıtma tesislerini biz yaptık
biliyorsunuz.
Netice itibarıyla, hepinize, bütün vekillere
gönülden teşekkür ediyorum.
Bu bütçenin hayırlara vesile olmasını
diliyorum, inşallah bereket getirir. Hepinize de Cenab-ı Allah
sıhhat, afiyet ve iki cihan saadeti lütfeylesin inşallah.
Hepinize gönülden teşekkür ediyorum, sağ
olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Bakan.
Sayın Ilıcalı ve Sayın
Tanrıkulu’nun 60’a göre söz talepleri var.
Sayın Ilıcalı, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.- Erzurum Milletvekili
Mustafa Ilıcalı’nın, borçlarını erteleme
kararından dolayı Erzurumlu ve Türkiye’deki çiftçiler adına
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref
Fakıbaba’ya teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) – Çok teşekkür ederim
Değerli Başkanım.
Tarım Bakanımız Sayın
Fakıbaba konuşurken çok sayıda mesaj aldım. Buradaki
Erzurumlu çiftçi hemşehrilerim ertelemeden dolayı teşekkürlerini
size iletmemi istediler, bundan dolayı çok büyük bir memnuniyet
duymuşlar. Hatta ben de değerli bir vekil bir soru sorunca bizzat
telefon açıp sordum işlemi uyguladınız mı diye.
Uygulamışlar, binlerce, on binlerce çiftçi bundan istifade
etmiş. Size bölgemdeki çiftçiler, Türkiye’deki çiftçiler adına
teşekkür ediyoruz.
Yapılandırma konusunda da Sayın
Başbakanımız Ziraat Bankasına talimat verildiğini
söyledi. O konuda da çiftçileri uyardım. Şahsınızda
Hükûmetimize, Başbakanımıza teşekkürlerimizi arz ediyoruz.
Başkanım, size de çok teşekkürler,
iyi akşamlar.
BAŞKAN – Teşekkürler Sayın
Ilıcalı.
Sayın milletvekilleri, bakın, şimdi
herkes el kaldırıyor, herkes bana “Yerimizden bir dakika söz verin.”
diyor.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Olmaz, olmaz,
soru-cevaba geçiyoruz.
BAŞKAN - Böyle giderse bu sabaha kadar
bitmeyecek gerçekten.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) – Sayın
Başkan, soru-cevap var zaten.
BAŞKAN - O yüzden, her gruptan sadece bir
kişiye daha söz veriyorum ve bu usulü kaldırıyorum, lütfen…
Sayın Tanrıkulu, buyurun.
26.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu’nun, Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlu’nun 503 sıra sayılı 2018
Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı ile 504 sıra
sayılı 2016 Yılı Kesin Hesap Kanunu Tasarısı’nın
sekizinci tur görüşmelerinde Hükûmet adına yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) –
Sayın Başkanım, teşekkür ederim.
Orman ve Su İşleri
Bakanımızın sunumunu dinledim ama bir yerde “10 trilyondan
aşağılarını biz açıyoruz,
yukarısını başkaları açıyor.” dedi. 10 trilyon
bütçe rakamlarına göre ne oluyor, tam anlayamadım. Acaba yeni para
birimiyle bir sorun mu var?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – 10 milyon TL.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Evet
yani yeni para birimine siz alışmamışsınız
anlaşılan çünkü ben de soruyorum “Bu ne kadar ediyor?” falan diye.
Neyse, bu işin başka bir tarafı da...
Şunu söyleyeceğim yani anneme de
tutanakları götüreceğim; Diyarbakır’ın Kulp ilçesinin
Ağaçlı Mahallesi’nin yeni adıyla Kaynak Caddesi’nin -eskiden
köydü, şimdi ise bir cadde oldu, köy aslında- maalesef suyu yok.
Kıbrıs’a kadar su götürdük ama köyde su yok hem de Kulp gibi su
kaynaklarının çok olduğu bir yer, yazın tamamen...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) –
Tutanaklara geçmesi açısından söylüyorum.
BAŞKAN – Sayın Tanrıkulu, siz
söyleyin, tutanaklara geçer.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – Kulp mu?
BAŞKAN – Kulp, evet.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) – Kulp
Ağaçlı, evet, oraya bir iki üç kilometrelik yola henüz su
götüremediniz.
BAŞKAN – Peki, teşekkür ederiz.
Sayın Erdem, buyurun.
27.- İstanbul
Milletvekili Arzu Erdem’in, işsiz ziraat mühendislerinin istihdamı
sağlanmadan Millî Tarım ve Hayvancılık Projesi’nin
nasıl hayata geçirileceğini öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
ARZU ERDEM (İstanbul) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanı konuşmasında “Millî tarım,
güçlü yarın” dedi. Hakikaten güzel bir slogan ama sloganlarda
kalmaması adına, 2018 Ocak ayında, özellikle ziraat
mühendislerimiz -merak ettiği atama sayısı ve atama talepleri
olan- 3.500 atama talebini gündeme taşımamızı
istemiştir. 45 bin işsiz ziraat mühendisi varken, özellikle atama
yapılmadan, bunlarla ilgili istihdam sağlanmadan Millî Tarım ve
Hayvancılık Projesi’ni ziraat mühendisleri olmadan kâğıt
üzerinde mi gerçekleştireceksiniz? Özellikle tutanaklara geçmesini
istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Erdem.
Sayın Gaydalı, buyurun.
28.- Bitlis Milletvekili
Mahmut Celadet Gaydalı’nın, Bitlis Yolalan beldesine bağlı
Paks köylülerinin koyun ölümlerinin artması konusuna çare
bulunmasını istediklerine ve Singapur’dan canlı hayvan ithalinin
doğru olup olmadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) – Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Ben de Sayın Fakıbaba’ya 2 tane sual
sormak istiyorum. Bitlis Yolalan beldesine bağlı Paks köyünde koyun
ölümlerinin artması üzerine geçen hafta köylü kardeşlerimizi ziyaret
ettim. Kullanılan yemden kaynaklandığını tahmin eden
hayvan yetiştiricileri, bu olayın son on yıldır
yaşandığını, hâlâ bir çare
bulunmadığını, yetkililerin yakın ilgisini
beklediklerini ilettiler. Bu yıl ölen hayvan sayısının 150
civarında olduğunu, bu rakamın bir köy için çok yüksek
olduğundan acil bir çarenin bulunmasını istiyorlar.
İkinci sorum da Singapur’dan canlı hayvan
ithal edileceği doğru mudur? Doğru ise bu akla zarar kararı
kim vermiştir? İklimi, coğrafyası ve tabiat örtüsü bize hiç
uymayan bir coğrafyadan canlı hayvan alınması doğru
bir hareket midir? Sınama yanılma yoluyla daha ne kadar
araştırma yapacağız?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
(1/887) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 503) (Devam)
2.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı
(1/861), 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2016
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin, 2016 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun ve 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 174 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/1187), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2016 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun
ve 2016 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu ile
2016 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/1188) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 504) (Devam)
A) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
B) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türk Standartları Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları Enstitüsü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) METEOROLOJİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE SU
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi
şahıslar adına aleyhte olmak üzere Aydın Milletvekili
Sayın Deniz Depboylu.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
DENİZ DEPBOYLU (Aydın) – Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde görüştüğümüz
bütçe tasarısı üzerinde şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Konuşmama başlamadan önce aziz
Türk milletini ve Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket
Partisi olarak doktrinimiz olan Dokuz Işık,
vatanımızın, milletimizin, devletimizin korunması,
güçlenmesi, yücelmesi ve muasır ülkeler seviyesinde hak ettiği
değeri bulabilmesi için Başbuğ’umuz Alparslan Türkeş’in
bize değerli bir öğretisidir. Dokuz Işık doktrininin biri
ilimcilik, bir diğeri de köycülük. Her ikisi de bugün bizim konumuz ama
ben ilimcilikle başlamak istiyorum.
İlkelerimize göre, ilimde ileri olmak için
çocuklarımıza, onların potansiyellerini değerlendirerek en
iyi eğitim imkânlarını sunmayı başlıca görevimiz
olarak kabul ediyoruz ve bunun da her zaman böyle olmasını arzu
ediyoruz. Maalesef mevcut sistemden kaynaklanan pek çok sorun var ve üstün
yetenekli çocuklarımızın farklı ülkeler tarafından
kendilerine sunulan imkânlar sebebiyle ülkemizden ayrılıyor olması
bizi üzüyor, endişelendiriyor. Eğitim sistemimizden kaynaklanan pek
çok sorun olduğunu biliyoruz ama bunun yanı sıra, bilim ve
teknoloji çalışmalarında yapılan hatalar ve eksiklikler de
beyin göçünü artırmakta. Üstün yetenekli çocuklarımız maalesef
mevcut sistem içerisinde fark edilememekte ve hak ettiği değeri
bulamamakta.
Ben, TÜBİTAK’ın yaptığı
birkaç hatadan bahsetmek istiyorum, bir iki de örnek vermek istiyorum:
İlayda Şamilgil’i hatırlar mısınız, bilmem.
İlayda, sıvılarda bulunan su oranını
mıknatısla ölçebilen bir sistem geliştirmişti ve TÜBİTAK’a
sundu ama finale bile kalamadı. Bu olaydan sonra, Polonya’da Nobel Fizik
Ödülüne İlk Adım Yarışması’nda İlayda 1’inci oldu
ve NASA’dan teklif aldı. İkinci sınıfta da NASA’da Mars
projesinde görev almak üzere maalesef kaybettik.
Yine, yakın zamandan bir örnek, lise
öğrencileri Mehmet Can Dursun ile İrfan Efe Boztepe; özellikle
şeker hastalarında görülen açık yaraların geç
iyileşmesi sonunda çözüm olarak yengeç ve karides kabuklarından
oluşan bir yara bandı geliştirdi. TÜBİTAK bu projeyi kabul
etmedi ama Amerika Birleşik Devletleri’nde bu proje liseler arası
yapılan Genius Olimpiyatları’nda yarışmaya
katıldı; 54 ülke içerisinde 2.450 proje arasından 1’inci
seçildi. Bu çocuklarımız yine o devletten burs aldı.
Mehmet Türker -belki bunu
hatırlarsınız- şu anda 27 yaşında; kolu olmayan
engelliler için elektronik olarak baş hareketleriyle komuta edilen gözlük
üretti ama yine TÜBİTAK tarafından reddedildi. İngiltere ve
Amerika gibi 13 ülkedeki engelli dernekleri tarafından proje sahiplenildi,
Çin’de bu proje ürünü üretilmeye başlandı.
Ben buradan daha birçok isim sayabilirim size,
adını bilmediklerim, hatırlayamadıklarım da olabilir.
Mutlaka o projelerin yarışmaya girdiği dönemde seçilen,
1’incilik kazanan projeler de değerli projelerdir ama bir şeyler yanlış
gidiyor, biz bu çocukları kaybediyoruz.
Yine, bu konuda önlem almak zorundayız.
Yetenekli, yaratıcı ve bilgi edinmeye istekli çocukları önceden
keşfetmeliyiz, kendilerine hak ettikleri değeri vermeli, özeni
göstermeliyiz. Yoksa başka ülkeler bu çocuklarımıza bizim
verdiğimiz özenden, hak ettiği değerden fazlasını
verebiliyor.
Eğitim sistemini yeniden
yapılandırmalıyız. Üstün yetenekli
çocuklarımızı tespit edip onlara uygun programlar
geliştirmeliyiz. Yine, bu çocuklarımızın
çalışmalarının taçlandırılacağı Türkiye
Bilimler Akademisinin özenle finanse edilmesi, imkân ve kaynaklarının
güçlendirilmesi de çok önemli.
Değerli milletvekilleri, ben bugün Orman ve Su
İşleri Bakanlığının bütçesinin de
görüşülüyor olması hasebiyle, biraz da seçim bölgem olan
Aydın’ın sorunlarına değinmek istiyorum. Sayın Orman
Bakanımız, delice zeytin ağaçlarının
ıslahıyla ilgili bir projeniz mevcut ve bu proje şu anda
uygulamada. Bu projede neden Aydın ili yok, ben bunu merak ediyorum. Zira,
Aydın’da zeytin ağacı sayısı -resmî kurumlardan
aldık bu bilgiyi- 22 milyon 201 bin 194, Türkiye geneline oranı yüzde
13. Aydın’da delice zeytin ağacı sayısı 2 milyon 324
bin 978, Türkiye geneline oranı dörtte 1. Resmî kurumlardan aldığımız
bilgi böyle. Projeye bakıyoruz, çok daha az sayıda zeytin
ağacının olduğu iller projede ama Aydın yok, bunu
merak ediyorum.
Yine, Aydın’da daha önceden
uyguladığınız fıstık ağaçlarının
ıslahıyla, aşılanmasıyla ilgili bir proje vardı.
Bu çok değerli bir projeydi, güzel bir sonuç verdi. Biz aynı projeyi
incir ağaçları için de talep ediyoruz ki şöyle: Biliyorsunuz,
dünyanın en iyi inciri Aydın’da üretiliyor. 2002’de incir
ihracatı yapan sadece 6 firma vardı, bu rakam 2017’de 108 oldu. Dünyanın
en iyi incirini üretince tabii ki talep fazla, uluslararası düzeyde incir
talebi mevcut ve şu anda bunlara yetecek…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
DENİZ DEPBOYLU (Devamla) – Biraz daha süre rica
edebilir miyim?
BAŞKAN – Buyurun, tamamlayın lütfen.
DENİZ DEPBOYLU (Devamla) – Teşekkür
ediyorum.
Tabii ki talep fazla ama bunlara yetişmek için
de incir üretiminin desteklenmesi gerekiyor. Bununla ilgili bizim bir önerimiz
var. Biliyorsunuz, en iyi incir 600-800 metre civarı yükseklikte
yetişiyor. Dağlık alanlarımızda makilik alanlar
mevcut. Bu makilik alanlara incir fidanı dikilse, bu incir
fidanlarının bakımı ve üretimi köylülerimize devredilse hem
köylülerimiz kazansa hem memleket kazansa Aydın da mutlu olacak, memleket
de bundan mutlu olacaktır diye düşünüyorum, ayrıca alanlar da mutlu
olacak.
Yine, Menderes Nehri’nin temizlenmesi çok ciddi bir
sorun. Bu, sadece Aydın’ı ilgilendirmiyor, Menderes’in geçtiği
bütün illeri ilgilendiriyor.
Yine, jeotermal santrallerin suya, toprağa,
tarıma verdiği zararın iyice araştırılıp bu
konuda toplumun, Aydınlıların bilgilendirilmesini rica ediyorum.
Bu vesileyle bütçenizin hayırlı
olmasını ve Aydın’ımızın da bu bütçeden
payına düşen hizmeti almasını diliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın
Depboylu.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.49
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Pervin BULDAN
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Sema KIRCI (Balıkesir)
-----0-----
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 42’nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu
Tasarısı ile 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın milletvekilleri, sekizinci turdaki
konuşmalar tamamlanmıştır. Şimdi, soru-cevap
işlemine geçiyoruz. Yirmi dakikalık soru-cevap işleminde on
dakikalık süreyi sayın milletvekilleri, geri kalan on dakikayı
da sayın bakanlar kullanacaklardır.
Sayın Özdemir, buyurun.
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanına sormak
istiyorum: Bakanlığınız Anahtar dergisi tablosunda -ülkemiz
araştırma geliştirme harcamalarının gayrisafi yurt içi
hasılaya oranı- 2011-2015 sıralamamız
değişmemiş yani son sıralardayız Sayın Bakan.
Övündüğünüz, kendi içimizdeki AR-GE harcamalarındaki kısmi
artış, dünyanın gelişmiş ülkeleriyle rekabet düzeyinin
çok çok gerisinde. Belirsizlik, özgürlük ortamının
kısıtlanması, hukuksal güvensizlik sonucu endişe duyan
nitelikli insan kaynağı ve özellikle de bilim insanlarımız
yurt dışına hızla göç etmektedir. Durum buyken
gelişmiş ülkelerin seviyesine nasıl ulaşacağız?
Bir de Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanımıza sormak istiyorum: Seçim bölgem olan
İstanbul Silivri’de 173 bin metrekarelik bir tarım arazisi
İstanbul Büyükşehir tarafından imara açılmış ve
12 kat inşaat izni verilmiştir. Verimli tarım topraklarının
üzerinin betonla kaplanmasına Bakanlık olarak daha ne kadar seyirci
kalacaksınız Sayın Bakan?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Tüm...
MEHMET TÜM (Balıkesir) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Çanakkale merkeze bağlı Kirazlı
köyünde Kanadalı Alamos Gold Şirketi adına Doğu Biga
Madencilik Şirketi tarafından işletmeye açılmak üzere
altın madeni çalışmaları yapıldığı
bilinmektedir. Bölgede altın maden işletmesi için yapılan
ağaç kesimleri bölge halkının ve çevrecilerin yoğun
tepkilerine neden olmaktadır. Sayın Bakana soruyorum: Türkiye’de kaç
altın maden işletmesi bulunmaktadır? Bunların kaçı Kaz
Dağlarında kurulmuştur. Alamos Gold’un işletmeye
açacağı maden ocağı için 150 bin ağacın
kesileceği iddiası doğru mudur? Şirketin ruhsat
alanının tamamının orman sınırları
içerisinde olduğu iddiası doğru mudur? Altın maden
ocağının Kaz Dağlarında ve Atikhisar Barajı’nda
yaratacağı kirlilik nasıl önlenecektir? Alamos Gold’a Türkiye’de
kaç bölgede altın madencilik işletme ruhsatı verilmiştir?
Hayırsever iş adamı Zarrab’ın yerini bugün Alamos Gold mu
almıştır? Kaz Dağlarında şu an kaç maden
işletmesi ve termik santral bulunmaktadır?
BAŞKAN – Sayın Erdoğan...
MEHMET ERDOĞAN (Muğla) – Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Orman Bakanına ilk sorum:
Muğla’ya diktiğiniz ağaçların sayısını
söylüyorsunuz, bir de kestiklerinizi söyleyin, hangisi daha fazla?
Kavaklıdere Çamlıbel Göleti ve Sulaması İnşaatı
ne zaman başlayıp ne zaman bitecek? Türkiye’den İsrail’e
satılan herhangi bir su kaynağı var mıdır? Var ise
hangi kaynaktır ve kaça satılmıştır?
Sayın Tarım Bakanı, 2018
yılında kaç ziraat mühendisi, kaç veteriner hekim
atayacaksınız? Ne zaman kendi hibrit tohumlarımızı,
damızlık hayvan çeşitlerimizi geliştireceğiz?
Gıda, tarımda İsrail’den ithal ettiğimiz ürünler nelerdir?
Yaşanan kriz sonrası bu ürünlerin ithalatını
sınırlandırmayı ya da yasaklamayı düşünüyor
musunuz? Arıcılara verdiğiniz destekler üç yıldır
aynı. Arıcılıkta dünya 2’ncisiyiz, bu durumu muhafaza etmek
için arıcılara sahip çıkmamız şarttır.
Sayın Bilim ve Teknoloji Bakanı, millî
yazılıma ne zaman sahip olacağız? El âlemin sosyal medyasından
kendi sosyal medyamıza, kendi Google’mıza ne zaman
kavuşacağız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Sayın Köksal…
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Seçim bölgem
Afyonkarahisar ili Şuhut ilçesi Balçıkhisar köyündeki dere
ıslahı iki yıldır söz verildiği hâlde
yapılmamıştır, dere pislik içindedir. Yine,
Balçıkhisar’daki altyapı çalışmalarının da yüzde
35’i tamamlanmamıştır, ihalesi yapıldığı
bilgisi verildiği hâlde Balçıkhisar’ın altyapısı ve
dere ıslahı niçin yapılmamıştır? Bu konuda 2018
yılında bunların tamamlanması için hemşehrimiz Orman
ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’dan bir söz istiyoruz.
Yine, çiftçinin 2010 yılında
aldığı yedi yıl vadeli tarım kredisinden altı
yıl boyunca hayat sigortası primi kesilmezken yedinci
yılında tüm yedi yılın hayat sigortası priminin
tamamı kesilmiştir. Çiftçi tarım kredisi çekerken hayat
sigortası primi için herhangi bir kesinti uyarısı
yapılmadığı ve altı yıl boyunca hiçbir kesinti
olmadığı hâlde borcun biteceği yedinci yılda
yapılan kesinti çiftçiyi mağdur etmiştir; bu mağduriyetin
giderilmesi sağlanacak mıdır?
BAŞKAN – Sayın Yalım…
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İlk sorum Tarım Bakanına: Sayın
Bakan -çiftçimizin bu kadar zor şartlarda ekip biçmesi için- biliyorsunuz
çiftçimiz çok zor şartlarda şu anda, daha kolay ekip biçmesi için,
özellikle Avrupa’daki çiftçilerle rekabet edebilmesi için ÖTV’siz ve KDV’siz
mazotu ne zaman vermeye başlayacaksınız?
Şimdi, 2 tane sorum Sayın Orman
Bakanımıza. Sayın Orman Bakanı, Uşak Eşme
ilçemizi ziyaret ettiğinizde Konak ve Narlı köylerine baraj sözü
vermiştiniz. Biraz önce köylülerden telefon geldi, bu barajı ne zaman
yapmayı planlıyorsunuz?
İkinci sorum: Uşak’ta Murat
Dağı’nı biliyorsunuz, Murat Dağı’yla Kütahya’nın
sınırı da var biliyorsunuz. Kütahya’nın Gediz ilçesi
Karaağaç köyü mevkisinde Anadolu Export Maden Sanayi tarafından
altın madeni açılmasıyla ilgili sondaj çalışması
yapılmıştır. Yaklaşık 2.500 civarında orman
ağacı, çam ağacı kesilmiştir. Bununla ilgili bilginiz
var mıdır?
BAŞKAN – Sayın Şimşek…
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorum Tarım Bakanına olacak: Sayın
Bakanım, çiftçiye vadedilen ucuz mazot ne zaman verilecektir?
Konuşmanız sırasında bu konuda bir cevap alamadık.
Ucuz gübre, ucuz yem ne zaman verilecektir? Türkiye ne zamandan beri yurt
dışından saman ve yurt dışından et ithal etmektedir;
bu ne zamana kadar devam edecektir? 2002 yılında çiftçi 3 kilo
buğday satıp 1 litre mazot alabiliyordu, şu anda 6 kilo
buğday satıp 1 litre mazot alabiliyor; değerlendirmelerde bunu
niçin göz önünde bulundurmuyorsunuz? 2002 ile 2017 yılları arası
uygulanan tarım politikaları yanlış mıdır? Niçin
Türkiye'nin tarım sorunu çözülememiştir, hâlâ et ithal ediyoruz, yem
ithal ediyoruz; çiftçinin, hayvancılığın sorununu
çözemiyoruz? Bu konudaki görüşlerinizi almak istiyorum.
Diğer sorum da Sayın Orman Bakanına
olacak: “500 küsur tane baraj açtık.” dediniz. Bu barajların kaç
tanesini Türkiye Cumhuriyeti devleti yapmıştır, kaç tanesini
özel sektör ve yabancı sermaye yapmıştır? Mersin’deki
barajların açılışını ne zaman yapmayı
düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Yıldırım…
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) – Teşekkürler
Başkanım.
Sorum, Orman ve Su İşleri Bakanına:
Üç tarafı suyla çevrili Adıyaman’da bırakın sulu
tarımı içilecek su bile bulamıyoruz.
1) Adıyaman il ve ilçelerinin, daha önce yaz
aylarında, şimdi her mevsim yaşadıkları su sorunu
neden çözülememektedir?
2) Adıyaman'ın Kâhta ilçesi ve köylerinin
su sorununu çözmeye yönelik çalışmalarınız var mı,
varsa bu çalışmalar nelerdir?
3) Temmuz ayında Adıyaman Halk
Sağlığı Müdürlüğünün Kâhta ilçesinde
yaptığı su analizi sonuçlarından haberdar
mısınız?
4) Basında yer alan iddialara göre Kâhta
suyunun koliform bakteri parametreleri yönünden uygun olmadığı
iddiaları doğru mudur?
5) Kâhta Çayı üzerinde yapılması
planlanan HES için halk ile ihaleyi alan firma arasında mahkeme
olmuştur ve birkaç defa kavgalar olmuştur, tartışmalı
bu HES’in son durumu nedir? Mahkeme sonuçlanmadan firmanın
çalışmalarına kim ya da kimler izin veriyor?
BAŞKAN – Sayın Tümer…
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) – Sayın
Bakan, Adana ili başta olmak üzere Çukurova bölgesi için son derece önem
taşıyan ancak 2007’den bu yana kamulaştırmada çıkan
sorunlar nedeniyle yatırıma açılamayan Ceyhan Enerji
İhtisas Endüstri Bölgesi’nde yer alması gereken rafineri, petrokimya
tesisleri, petrol ve doğal gaz depolama tesisleri, liman ve tersane
projelerinin bir an önce hayata geçirilmesi sadece bölge insanı için
değil, ülke ekonomisi için de lokomotif bir güç olacaktır.
Yıllarca büyük umutla beklediğimiz bu yatırımlar için henüz
bir yer tahsisi yapılmamıştır. “Yer seçimi
yapıldı ve çalışmalar sürüyor.” şeklindeki açıklamalara
karşılık somut bir adım atılamamıştır.
Üstelik geçen on yıla rağmen yatırımların önünün
kapatıldığı kanaati
yaygınlaşmıştır. Yatırımların
gerçekleşmesi için yer tahsisiyle ilgili bir gelişme var
mıdır? İşsizlikle yoğurulan Çukurova bölgesinde yatırım
ve istihdamın önünün açılması için zaman kaybedilmemesi yönünde
bir çalışma gerçekleştirilmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Sayın Zeybek…
KEMAL ZEYBEK (Samsun) – Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sorum Orman ve Su İşleri
Bakanlığına: Havza Ballıkaya Göleti sulama alanında
Hacıdede, Şeyhkoyun, Ağdırhasan köylerinin 2009’dan sonra
sulama alanları yapıldığı hâlde şu anda sulama
altyapısının çöktüğü…
Ladik Fındıcak Barajı Göleti’nde
Mazlumoğlu, Şıhlı, Aktaş, Gölyazı köyleri sulama
arazilerinin şu anda 2 kilometre daha sulama altyapısı
yapılsa tamamlanmış olacak, arazileri sulanmış olacak.
Diğer taraftan, Ladik Derinöz Barajı’na
Çamlıköy, Budakdere, Kirazpınar, Oymapınar, Küflek, Kargı,
Kayacık, Mürsel, Yukarı Yavucuk, Kocapınar köylerinin Derinöz Barajı
Göleti sulaması alanında olduğu hâlde bu arazilerin
sulanmadığı…
Diğer tarafta, Vezirköprü Barajı’nın
Çekalan, Tekkekıran, Boğazkoru, Güder köylerinin
sulanmadığı; Bafra, Çarşamba sulama alanlarındaki
ovaların yüzde 40’ının tamamlanmadığı…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Demir…
NURETTİN DEMİR (Muğla) –
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tarım Bakanımıza soruyorum: 2002
yılına göre mazot, gübre, sulama yüzde 300 ila 400 arasında
artmıştır. Çiftçilerin bu sıkıntısını
nasıl gidereceksiniz?
Ben bir doktor olarak, geçen sene nohut ektim, yüzde
50 zarar ettim. Vatandaşın neden tarlaya gitmediğini
anlamış oldum. Bu konuda önlemleriniz var mı? Nar, tarlada 65
kuruş, markette 6,5 lira, ne üretici ne de tüketici memnun. Gerekli
önlemleri alacak mısınız?
45 bin ziraat mühendisi işsiz, ayrıca
gıda mühendisleri veterinerler de aynı şekilde. Bu yetişmiş
gençlerimizden yararlanalım. Sayın Bakan, 2018 için gençlerimize bir
müjdeniz var mı?
Muğla-Milas, zeytin konusunda oldukça önemli
bir ilçe, Türkiye’nin zeytin üretiminin yüzde 10’u burada. Ama
zeytinyağına verilen destek yetersiz. Ayrıca bizim bölgemizin
memecik zeytini…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bakanlar, önce kim
konuşacak?
Buyurunuz Sayın Özlü.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Şimdi, benim aldığım notlardan
alabildiğim kadarıyla cevaplandıracağım,
diğerlerini yazılı olarak cevaplandıracağım.
İlk soru Sibel Özdemir Vekilimizindi. Tabii ki
AR-GE harcamalarının payı düşük Sibel Hanım. Biz bunu
biliyoruz ama AK PARTİ döneminde bu pay yüzde 100 oranında
artmıştır, yüzde 0,5’ten yüzde 1’in üzerine
çıkmıştır. Dolayısıyla bunun daha da
artmasını istiyoruz. Özellikle AR-GE harcamalarında yüzde 3’lük
bir hedefimiz var. Bu yüzde 3’ün yüzde 2’sini özel sektörün yapması, yüzde
1’i devletin yapması şeklinde bir planımız var. Buna
nasıl ulaşacağız? Buna çalışarak
ulaşacağız, AR-GE merkezlerimizin sayısını
artırarak ulaşacağız, ki bu AR-GE merkezlerinin
sayısında ciddi bir artış söz konusu. Az önce
rakamları verdim. Çok kısa bir zaman içerisinde Türkiye’deki AR-GE ve
tasarım merkezleri sayısı bini bulacak. Önümüzdeki yıl
içinde bunlara daha derinlikli bir nitelik kazandırmayı hedefliyoruz.
Çalışacağız. Elbette AR-GE harcamalarımızın
yeterli olduğunu söylemiyoruz; bunu artıracağız.
Diğer konu, Ceyhan endüstri bölgesiyle
ilgiliydi. Şimdi, bu bölgede uzun yıllardır bir mahkeme süreci
yaşanıyor. Yerel yönetimlerin iptal davaları söz konusu,
kamulaştırmaya karşı. Bu davalarda son aşamaya geldik;
inşallah bu yılın sonunda bu davaları
tamamlayacağız ve gelecek yıldan itibaren de burada petrokimya
ağırlıklı, petrokimya sanayisi
ağırlıklı bir yapılanmaya gideceğiz.
Biliyorsunuz, endüstri bölgelerinde mülkiyet
devletindir, altyapıyı devlet hazırlar; yatırımcı
gelir, yatırımını yapar. Dolayısıyla Ceyhan
Endüstri Bölgesi’ni çok önemsiyoruz. Burası yaklaşık 1.300
hektarlık bir alanı kapsıyor. Birinci öncelikli projemiz;
mahkeme süreçleri tamamlanma aşamasında.
Diğer konularla ilgili, bu AR-GE
harcamalarının, daha doğrusu yüksek teknolojili ürünlerin
payıyla ilgili bir soru vardı. Şimdi, aslında şöyle:
Sadece yüksek teknolojiye bakarsak değerlendirme yanlış olur,
aslında toplama bakmamız lazım. Toplamda da şöyle:
Düşük teknoloji, orta-düşük teknoloji, orta-yüksek ve yüksek
teknoloji.
Şimdi, orta-yüksek ve yüksek teknolojili
ürünlerin payında bir artış var, önemli bir artış var,
düşük ve orta-düşük teknolojili ürünlerin toplam payında da
ciddi bir azalma var. Buradaki rakamlar; 2002 yılından bugüne kadar
düşük teknolojili ürünlerin payı yüzde 29 azaldı, düşük ve
orta-düşük yani toplamını aldığımızda
bunların payı yüzde 12 azaldı, orta-yüksek yüzde 46 arttı,
orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerin payı yüzde 31 arttı.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Fakıbaba.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) – Şimdi, çok değerli iki arkadaşımızın,
Arzu Erdem ve Sayın Demir’in ziraat mühendisleriyle ilgili soruları
var.
Ben biraz önce söylerken, inançlı ve samimi
olarak bu ölüm oranlarını düşüreceğimizi, ithalattan
ihracata geçeceğimizi söylerken sadece Tarım Bakanlığı
personeliyle veya bir bakanla değil, bunun bir ekiple olduğunu
özellikle vurgulamam gerekli; bu ekibin en önemli elemanları da ziraat
mühendisleri, veteriner hekim arkadaşlarımız ve teknisyen
arkadaşlarımızdır. Gittiğim her yerde ben mutlaka ve
mutlaka yanıma -çok şükür, 81 üniversitemiz var, her gittiğimiz
yerde üniversitemiz var- üniversite hocalarımızı almadan, yani
gıda mühendisliği fakültesi dekanı, efendim, veteriner
hekimliği dekanı ve ziraat mühendisleri dekanını almadan
toplantıya başlamıyorum çünkü onlar benim en yakın
çalışma arkadaşlarım.
Ardahan’daki bir toplantımızda şunu
söyledim: “Arkadaşlar, bu ülke bizim. Biz beraber…” Çok değerli
hocalarımız var. “Kaç kişi var?” dedim, “60 kişi.” “Peki,
aşı yapmadan veteriner mezun ettiğiniz oluyor mu?” “Vallahi,
oluyor.” dedi. “O zaman, gelin -bizim müthiş laboratuvarımız
var- anlaşalım…” Ve zimmetleyeceğiz arkadaşlar; yani,
hayvan ne kadar varsa, hangi köyde hayvan varsa zimmetleyeceğiz ama önce
üniversitelerden başlayacağız. Üniversiteler yetmediği
zaman, o zaman zaten…
2017 yılında, yan
kuruluşlarımızla beraber, 3.500 ziraat mühendisi
arkadaşımızı kurumumuza kazandırmışız.
Kendi bütçemize göre 2018’de de aynı şeyi düşünüyoruz ama
mutlaka ve mutlaka ziraat mühendisi ve veteriner hekim arkadaşlar olmadan
bu işte başarılı olmayacağımızı
biliyoruz. Yani, “aile hekimliği” dedim ya, aile hekimliği
nasılsa… Vallahi, hayvan benim için çok önemli, çok samimi olarak
söylüyorum, hayvan bizim için çok önemli, onun sağlığı çok
önemli. Onun ölüm oranlarının düşük olması, bizim
başarı oranımızı gösterecek en önemli kriterlerden
birisidir. Bu bağlamda, Allah’ın izniyle, inşallah, bu
arkadaşlarla nasıl… Çünkü biz aynen, Sağlık
Bakanlığında olduğu gibi Tarım Bakanlığında
da saha koordinasyonları veriyoruz. Bundan sonra 30 bölgeye
ayırıyoruz ve gittiğimiz yerlerde o arkadaşlar bizim
adımıza görev yapacaklar. Bu bağlamda inşallah bunu
şey yapacağız.
Gaydalı arkadaşımız sordu
“Singapur’dan hayvan ithalatı” diye. Yani ben ilk defa duyuyorum. Yani…
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Çiftçiye mazot nasıl
olacak Sayın Bakanım?
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) – Efendim?
BAŞKAN – Siz devam edin Sayın Bakan.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) – Ses gelmiyor.
BAŞKAN – Siz devam edin, süreniz bitiyor çünkü.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) – Singapur’dan biz hayvan… Ben yani Singapur’a
gitmedim ama Bosna Hersek’ten doğrudur, bakın Bulgaristan çok
bastırıyor, doğrudur ama arkadaşlar şunu söylesem
inanır mısınız? Bu insanların bizden istediği
nedir biliyor musunuz? Sırbistan’ın da, Bosna Hersek’in de,
Bulgaristan’ın da -Bulgaristan’la herhangi bir şeyimiz olmadı-
bizden istedikleri, İstanbul’un on beş günlük veya yirmi günlük et
olayıdır. Yani tabii, gittiğiniz zaman büyük ağabeylik
yapıyorsunuz.
Mesela bir arkadaş dedi ki:
“Türkiye-İsrail ihracat ithalat durumunu bana açıklar
mısınız? Yine Sayın Erdoğan sordu bu soruyu.
Bakın, size söylüyorum: 2002-2016 yılları arasında bizim
tarımsal ihracatımız 2,365 milyon; 2,365 milyon.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bakan, süreniz bitti,
Sayın Eroğlu’da sıra, siz yazılı olarak cevap
verebilirsiniz.
Buyurunuz Sayın Bakan.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – Evet, teşekkür ediyorum.
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) – Şunu bir açıklasaydım
Sayın Başkanım, çok özür dilerim.
2,365 milyon ve ithalatımız 351 milyon.
Bakın, 351 milyon.
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Çiftçiye mazotu ÖTV’siz,
KDV’siz…
GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANI AHMET EŞREF
FAKIBABA (Şanlıurfa) – Burada arkadaşlar yani ben size rakam
veriyorum, inanmıyorsanız bakın arkadaşlar.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bakan.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Evvela, Sayın Tüm, altın madeniyle ilgili
sordu. Bir kere şunu ifade edelim: Kazdağı Millî Parkı
alanında hiçbir maden faaliyetine müsaade etmiyoruz. Bu verilen izinler
Kazdağı Millî Parkı’nın dışındadır,
hatta içme suyu havzasının dışındadır. Burada
özellikle Çanakkale’nin de Doğu Biga Madencilik adına iki ayrı
izin verilmiş. Bu konuda yaklaşık 154 hektar alanda izin
verilmiş. Bigadiç beldesinde de 188 hektar alanda izin verilmiş.
MEHMET TÜM (Balıkesir) – Sonuçta verilmiş
Sayın Bakan.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) -
Ne kadar ağaç kesilecek; onlarla ilgili bilgiyi
sonra vereceğim.
Ayrıca Uşak ilinde “Anadolu Export”
adlı firmaya altın madeni izni verildi. Bu da 4,8 hektar alanda yeni
izin verilmiştir.
ÖZKAN YALIM (Uşak) – Sayın Bakan, biz
orada maden açtırmayacağız, işlettirmeyeceğiz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – Bunun dışında, müsaade ederseniz,
diğer konuları yazılı olarak vereceğim.
Muğla’yla ilgili, Sayın Erdoğan,
Kavaklıdere’yle alakalı sormuştunuz. Ama Muğla’da biz çok
sayıda baraj yaptık, bakın, daha önce doğru dürüst baraj
yoktu. Akgedik, Bayır Barajı, Dalaman Akköprü Barajı, Derince
Barajı, bunlar bitti, 7 tane de inşa hâlinde. Seki, Fethiye,
Arpacık, Girme Barajı, Kavaklıdere Çamlıbel Barajı,
Kavaklıdere Menteşe Barajı, Menteşe Kozağaç
Barajı, Yatağan Şerefköy Barajı, bunlar inşa hâlinde.
Göletlerden de 2 tanesini bitirdik; Kavaklıdere Kurucuova Göleti ile
Yatağan Gökpınar Göleti tamamlandı. Şimdi inşaat
safhasında Kavaklıdere Çaybolu Göleti ile Ula Akarcadere 2 Göleti ile
Ula Çıtlık Göleti, Yatağan Kadıköy Göleti inşaat
safhasında. Sizin sorduğunuz özellikle Çamlıbel Göleti’nin
sözleşmesi 4 Ağustosta yapıldı ve inşallah bunu da
kısa zamanda bitireceğiz.
Özellikle, Sayın Burcu Köksal, sayın
hemşehrim, tabii, bunun daha önce…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – Özür dilerim, biraz… Hemen hızla efendim.
BAŞKAN – Sayın Bakan, süreniz bitti
normalde, tek bir dakika toparlamanız için veriyorum.
Buyurun.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – Sayın Burcu Köksal, değerli
hemşehrim, Balçıkhisar’la ilgili daha önce dere ıslahı
yaptık ama eksik kısımları var -hatta biz oraya ayrıca
bir de baraj yaptık- o kalan kısmı da 2018 yılında
tamamlayacağız.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) – Altyapıyı
da tamamlayalım Sayın Bakanım.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – Efendim, bunun dışında,
Sayın Şimşek’in “508 baraj bitirdiniz...” Bu barajlar tamamen
devletin bitirdiği, özel sektörün bitirdiğini buna dâhil etmedik.
Özel sektörün yap-işlet-devrettiği barajlar ayrıca…
KEMAL ZEYBEK (Samsun) – Sayın Bakan, göletlere
de “baraj” diyorsunuz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – Efendim, öyle bir şey yok, öyle bir şe
yok. 30 metreye kadar olanlar… Kusura bakma, dünyada en çok baraj, gölet
inşa eden bir kişiye gölet ve barajın farkını mı
öğreteceksin? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Kusura bakma, biraz saygısızlık oluyor. Şimdi, 30 metreye
kadar olan gölet, 30 metreden sonra ise baraj olarak alınıyor, özet
bu. Biz de buna göre sınırlandırıyoruz. Baraj bu, gölet öbürü.
Bunu bilmiyorsan öğrenin. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bakan, yazılı
olarak cevap verirsiniz geri kalan sorulara.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) – Geri kalan sorulara yazılı olarak
cevap vereceğim.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz.
Sayın Usta, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Samsun Milletvekili
Erhan Usta’nın, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlü’nün 503
sıra sayılı 2018 Yılı Bütçe Kanunu Tasarısı
ile 504 sıra sayılı 2016 Yılı Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı’nın sekizinci tur görüşmelerinde soru-cevap
kısmında yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ve Samsun Ladik İbi Köyü Sulama Projesi’ne ödenek tahsis
edilmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) – Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben küçük bir düzeltme yapmak istiyorum. Sayın
Sanayi Bakanımız az önce “AR-GE harcamaların millî gelire
oranı 1’in üzerinde” dedi. Şimdi, burada, tabii, yeni millî gelir
serileriyle bunu konuşmak lazım Sayın Bakanım. 2015’te
0,88, bunu en son 17 kasımda TÜİK açıkladı 0,94. AR-GE
harcamaların millî gelire oranı 1’in altında yani burada çok
büyük bir gelişme yok. Kaldı ki ben harcamayla övünmeyi hiç
doğru bulmuyorum. Sonuçlarına bakmamız lazım, bu AR-GE
harcamaları yapıyoruz, memlekete ne katıyoruz, ona bakmak
lazım.
Bir de izniniz olursa Orman ve Su İşleri
Bakanımıza, bu 2015 yılında Sayın Bakanım -benim
de Kalkınma Bakanlığı Müsteşar
Yardımcısı olduğum dönemde- bu Samsun Ladik İbi Köyü
Sulama Projesi yatırım programına girmişti. Üzerinden
yaklaşık üç yıl geçti, orada hiçbir mesafe alınamadı.
Burada 60 hektarlık bir alan sulanacak Havza, Kavak, Ladik yani oraya
ciddi bir verim getirecek. Lütfen bu konuda buraya ödenek tahsis edilip bir
ilerleme kaydedilmesini de sizden arzu ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederiz Sayın Usta.
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 2018 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı
(1/887) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.Sayısı: 503) (Devam)
2.- 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu
Tasarısı (1/861), 2016 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap
Kanunu Tasarısına İlişkin Olarak Hazırlanan 2016
Yılı Genel Uygunluk Bildiriminin, 2016 Yılı Dış
Denetim Genel Değerlendirme Raporunun ve 6085 Sayılı
Sayıştay Kanunu Uyarınca Hazırlanan 174 Adet Kamu
İdaresine Ait Sayıştay Denetim Raporunun Sunulduğuna
İlişkin Sayıştay Başkanlığı Tezkeresi
(3/1187), 6085 Sayılı Sayıştay Kanunu Uyarınca
Hazırlanan 2016 Yılı Faaliyet Genel Değerlendirme Raporunun
ve 2016 Yılı Mali İstatistikleri Değerlendirme Raporu ile
2016 Yılı Kalkınma Ajansları Genel Denetim Raporunun
Sunulduğuna İlişkin Sayıştay
Başkanlığı Tezkeresi (3/1188) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (S.Sayısı: 504) (Devam)
A) BİLİM, SANAYİ
VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî yönetim Kesin Hesabı
B) KÜÇÜK VE ORTA ÖLÇEKLİ
İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI (Devam)
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
C) TÜRK STANDARTLARI ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Türk Standartları Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Standartları Enstitüsü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
Ç) TÜRK PATENT ENSTİTÜSÜ
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türk Patent Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
D) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU (Devam)
1) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimsel ve Teknolojik
Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
E) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ (Devam)
1) Türkiye Bilimler Akademisi 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Bilimler Akademisi 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
F) TÜRK PATENT VE MARKA KURUMU
(Devam)
1) Türk Patent Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
G) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK
BAKANLIĞI (Devam)
1) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
2) Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
Ğ) TÜTÜN VE ALKOL
PİYASASI DÜZENLEME KURUMU (Devam)
1) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Tütün ve Alkol Piyasası
Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
H) ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANLIĞI (Devam)
1) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
I) ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
(Devam)
1) Orman Genel Müdürlüğü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Orman Genel Müdürlüğü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
İ) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Devlet Su İşleri Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
J) METEOROLOJİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ (Devam)
1) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Meteoroloji Genel Müdürlüğü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
K) TÜRKİYE SU
ENSTİTÜSÜ (Devam)
1) Türkiye Su Enstitüsü 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
2) Türkiye Su Enstitüsü 2016
Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, şimdi
sırasıyla sekizinci turda yer alan bütçe ile kesin hesapların
bölümlerine geçilmesi hususunu ve bu bölümlerini ayrı ayrı okutup
oylarınıza sunacağım.
Bilim, Sanayi
ve Teknoloji Bakanlığının 2018 yılı bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
26) BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI
1) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2018 Yılı
Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 4.933.467.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 2.741.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 939.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 856.204.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 40.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 5.793.391.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2018 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2016 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN
– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 4.612.652.144,50
Bütçe Gideri 4.467.231.333,90
İptal Edilen Ödenek 145.420.810,60
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 116.520.237,30
BAŞKAN
– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı 2016 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Küçük ve
Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2018 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.30) KÜÇÜK VE ORTA
ÖLÇEKLİ İŞLETMELERİ GELİŞTİRME VE DESTEKLEME
İDARESİ BAŞKANLIĞI
1) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 31.351.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 3.281.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 1.986.193.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 2.020.825.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 2.545.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 1.920.726.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 71.554.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
08 Alacaklardan
Tahsilat 26.000.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 2.020.825.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Küçük ve
Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2018 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümleri kabul edilmiştir.
Küçük ve
Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2) Küçük ve Orta Ölçekli
İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN
– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 1.273.561.512,39
Bütçe Gideri 789.686.468,79
İptal Edilen Ödenek 482.009.836,21
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 1.865.207,39
BAŞKAN
– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 1.231.898.000,00
Tahsilat 982.734.396,44
Ret ve İadeler 3.389,57
Net Tahsilat 982.731.006,87
BAŞKAN – (B) cetvelini kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Küçük ve
Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme İdaresi
Başkanlığı 2016 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türk
Standartları Enstitüsü 2018 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.22) TÜRK STANDARTLARI
ENSTİTÜSÜ
1) Türk Standartları
Enstitüsü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 46.336.000'
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 4.050.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 313.017.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 363.403.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 354.530.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 34.013.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 388.543.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türk Standartları
Enstitüsü 2018 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul
edilmiştir.
Türk
Standartları Enstitüsü 2016 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2) Türk Standartları
Enstitüsü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 537.850.000,00
Bütçe Gideri 440.913.915,38
İptal Edilen Ödenek 96.936.084,62
BAŞKAN
– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 318.722.000,00
Tahsilat 471.497.052,06
BAŞKAN – (B) cetvelini kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Türk
Standartları Enstitüsü 2016 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türk
Patent Enstitüsü 2016 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.24) TÜRK PATENT
ENSTİTÜSÜ
1) Türk Patent Enstitüsü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 74.212.700,00
Bütçe Gideri 67.344.899,84
İptal Edilen Ödenek 6.867.800,16
BAŞKAN
– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 150.988.000,00
Tahsilat 179.772.866,74
Ret ve İadeler 4.734.171,54
Net Tahsilat 175.038.695,20
BAŞKAN – (B) cetvelini kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Türk
Patent Enstitüsü 2016 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2018 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.08) TÜRKİYE
BİLİMSEL VE TEKNOLOJİK ARAŞTIRMA KURUMU
1) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 3.131.087.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 1.368.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 789.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
09 Eğitim
Hizmetleri 132.452.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 3.265.696.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 216.067.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 2.962.798.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 86.831.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 3.265.696.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2018 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2016 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2) Türkiye Bilimsel ve
Teknolojik Araştırma Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN
– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 3.870.363.332,83
Bütçe Gideri 3.250.718.839,59
İptal Edilen Ödenek 619.644.493,24
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 30.542.898,27
BAŞKAN
– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 2.653.216.000,00
Tahsilat 3.223.756.783,98
Ret ve İadeler 195.404,36
Net Tahsilat 3.223.561.379,62
BAŞKAN – (B) cetvelini kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2016 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimler Akademisi 2018 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.09) TÜRKİYE
BİLİMLER AKADEMİSİ
1) Türkiye Bilimler
Akademisi 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 16.035.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 540.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 16.575.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 43.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 16.384.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
05 Diğer Gelirler 148.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 16.575.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimler Akademisi 2018 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimler Akademisi 2016 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2) Türkiye Bilimler
Akademisi 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 15.491.000,00
Bütçe Gideri 12.919.028,25
İptal Edilen Ödenek 2.571.971,75
BAŞKAN
– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 14.918.000,00
Tahsilat 11.589.283,14
BAŞKAN – (B) cetvelini kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Türkiye
Bilimler Akademisi 2016 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türk
Patent ve Marka Kurumu 2018 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.24) TÜRK PATENT VE
MARKA KURUMU
1) Türk Patent ve Marka
Kurumu 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 20.257.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 5.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 1.700.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 58.623.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 80.585.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 137.492.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 68.022.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 205.514.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türk
Patent ve Marka Kurumu 2018 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir.
Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı 2018 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
30) GIDA, TARIM VE HAYVANCILIK BAKANLIĞI
1) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 154.673.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 7.256.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 21.241.580.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
05 Çevre
Koruma Hizmetleri 4.000.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 203.386.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
09 Eğitim
Hizmetleri 49.048.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10 Sosyal
Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri 16.730.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 21.676.673.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2018
yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2016
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
2) Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî
Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 17.314.899.377,81
Bütçe Gideri 16.821.952.385,12
İptal Edilen Ödenek 492.946.992,69
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 139.508.685,81
BAŞKAN
– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2016
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri kabul
edilmiştir.
Tütün ve
Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2018 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
42.09) TÜTÜN VE ALKOL PİYASASI DÜZENLEME KURUMU
1) Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2018 yılı Merkezî
Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 65.970.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 89.030.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 155.000.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 150.730.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 4.270.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 155.000.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Tütün ve
Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2018 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Tütün ve
Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2016 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Tütün ve Alkol
Piyasası Düzenleme Kurumu 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN
– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 136.000.000,00
Bütçe Gideri 129.832.098,18
İptal Edilen Ödenek 6.167.901,82
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B) CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 125.000.000,00
Tahsilat 130.245.434,90
Ret ve İadeler 413.336,72
Net Tahsilat 129.832.098,18
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Tütün ve
Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu 2016 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Orman ve Su İşleri
Bakanlığı 2018 yılı merkezî yönetim bütçesinin
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
33) ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞI
1) Orman ve Su İşleri Bakanlığı 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
ÖDENEK CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 14.104.729.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 520.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 4.210.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 405.562.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
05 Çevre Koruma
Hizmetleri 208.385.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
10 Sosyal
Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri 350.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 14.723.756.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Orman ve
Su İşleri Bakanlığı 2018 yılı merkezî
yönetim bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Orman ve
Su İşleri Bakanlığı 2016 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Orman ve Su
İşleri Bakanlığı 2016 Yılı Merkezî Yönetim
Kesin Hesabı
BAŞKAN
– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(B)
CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 13.847.238.085,64
Bütçe Gideri 13.367.672.900,99
İptal Edilen Ödenek 479.565.184,65
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 44.402.085,64
BAŞKAN
– (A) cetvelini kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Orman ve
Su İşleri Bakanlığı 2016 yılı merkezî
yönetim kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Orman
Genel Müdürlüğü 2018 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
40.17) ORMAN GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ
1) Orman Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu Hizmetleri 22.039.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 423.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 3.169.267.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 3.191.729.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 1.242.770.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 1.560.729.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 386.630.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
06 Sermaye
Gelirleri 600.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 3.190.729.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Orman
Genel Müdürlüğü 2018 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir.
Orman
Genel Müdürlüğü 2016 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Orman Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A) CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 3.247.330.754,00
Bütçe Gideri 3.032.826.970,60
İptal Edilen Ödenek 213.060.873,78
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 1.442.909,62
BAŞKAN – (A) cetvelini kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B)
CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 2.862.021.000,00
Tahsilat 3.114.837.581,09
Ret ve İadeler 2.112.786,95
Net Tahsilat 3.112.724.794,14
BAŞKAN – (B) cetvelini kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Orman
Genel Müdürlüğü 2016 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümleri kabul edilmiştir.
Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü 2018 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
40.57) DEVLET SU
İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim
Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 102.607.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
02 Savunma
Hizmetleri 845.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 58.187.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 11.326.426.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
05 Çevre
Koruma Hizmetleri 31.129.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
06 İskân
ve Toplum Refahı Hizmetleri 1.452.491.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 1.095.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 12.972.780.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 184.400.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 12.489.780.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 286.100.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
06 Sermaye
Gelirleri 2.500.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 12.962.780.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü 2018 yılı merkezî yönetim
bütçesinin bölümleri kabul edilmiştir.
Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü 2016 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2) Devlet Su
İşleri Genel Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin
Hesabı
BAŞKAN
– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 12.435.463.508,66
Bütçe Gideri 12.021.490.217,41
İptal Edilen Ödenek 243.117.877,07
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 372.691.109,98
BAŞKAN – (A) cetvelini kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B)
CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 10.908.235.000,00
Tahsilat 10.988.247.364,17
Ret ve İadeler 3.351.899,66
Net Tahsilat 10.984.895.464,51
BAŞKAN – (B) cetvelini kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Devlet
Su İşleri Genel Müdürlüğü 2016 yılı merkezî yönetim
kesin hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Meteoroloji
Genel Müdürlüğü 2018 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Bölümleri
okutuyorum:
33.75) METEOROLOJİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
1) Meteoroloji Genel
Müdürlüğü 2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
01 Genel Kamu
Hizmetleri 331.484.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 5.750.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
07 Sağlık
Hizmetleri 243.000'
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 337.477.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Meteoroloji
Genel Müdürlüğü 2018 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri
kabul edilmiştir.
Meteoroloji
Genel Müdürlüğü 2016 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2) Meteoroloji Genel
Müdürlüğü 2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 294.530.130,66
Bütçe Gideri 248.866.105,17
İptal Edilen Ödenek 45.664.025,49
Ertesi Yıla Devredilen Ödenek 22.005.939,67
BAŞKAN
– (A) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Meteoroloji
Genel Müdürlüğü 2016 yılı merkezî yönetim kesin
hesabının bölümleri kabul edilmiştir.
Türkiye Su Enstitüsü 2018 yılı
merkezî yönetim bütçesinin bölümlerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bölümleri okutuyorum:
40.58) TÜRKİYE SU
ENSTİTÜSÜ
1) Türkiye Su Enstitüsü
2018 Yılı Merkezî Yönetim Bütçesi
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Kamu Düzeni
ve Güvenlik Hizmetleri 350.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
04 Ekonomik
İşler ve Hizmetler 4.338.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
GENEL
TOPLAM 4.688.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
(B)
cetvelini okutuyorum:
GELİR CETVELİ
Kodu |
Açıklama |
(TL) |
03 Teşebbüs
ve Mülkiyet Gelirleri 100.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
04 Alınan
Bağış ve Yardımlar ile Özel Gelirler 4.568.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
05 Diğer
Gelirler 20.000
BAŞKAN – Kabul edenler… Etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
TOPLAM 4.688.000
BAŞKAN
– Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Türkiye
Su Enstitüsü 2018 yılı merkezî yönetim bütçesinin bölümleri kabul
edilmiştir.
Türkiye
Su Enstitüsü 2016 yılı merkezî yönetim kesin hesabının
bölümlerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2) Türkiye Su Enstitüsü
2016 Yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesabı
BAŞKAN
– (A) cetvelinin genel toplamını okutuyorum:
(A)
CETVELİ
|
(TL) |
Toplam Ödenek 5.129.000,00
Bütçe Gideri 3.664.811,34
İptal Edilen Ödenek 1.464.188,66
BAŞKAN
– (A) cetvelini kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kesin hesap (B) cetvelini okutuyorum:
(B)
CETVELİ
|
(TL) |
Bütçe Geliri Tahmini 5.129.000,00
Tahsilat 3.621.317,02
BAŞKAN – (B) cetvelini kabul
edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Türkiye Su Enstitüsü 2016
yılı merkezî yönetim kesin hesabının bölümleri
kabul edilmiştir.
Böylece,
sekizinci turda yer alan kuruluşların bütçeleri ve kesin
hesapları kabul edilmiştir, hayırlı olmalarını
temenni ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, sekizinci tur görüşmeleri tamamlanmıştır.
Programa
göre, kuruluşların bütçe ve kesin hesapları ile 2018
Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı’nın
maddelerini sırasıyla görüşmek için, 20 Aralık 2017
Çarşamba günü saat 11.00’de toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.54