TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
48inci
Birleşim
11
Ocak 2018 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslanının, KHK
mağduru olan ailelerin hasta çocuklarının durumuna ilişkin
gündem dışı konuşması ve Sağlık Bakanı
Ahmet Demircanın cevabı
2.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun,
Bursanın İznik ilçesinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması ve
Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlunun
cevabı
3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Yelin, Ergene Havzası
Eylem Planına ilişkin gündem dışı konuşması
ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun,
Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlunun gündem
dışı konuşmaya cevaben yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Yelin yaptığı gündem dışı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
3.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceerin, Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun gündem dışı
konuşmaya cevaben yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Adana Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın HDP Grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
5.- Ankara Milletvekili Murat Emirin, Afyonkarahisar Milletvekili Ali
Özkayanın HDP Grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına ve Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
6.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın, Ankara
Milletvekili Murat Emirin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
7.- Ankara Milletvekili Murat Emirin, Afyonkarahisar Milletvekili Ali
Özkayanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
8.- Adana Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Başbakan Yardımcısı Hakan
Çavuşoğlunun, Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
2.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, bakanların gündem
dışı konuşmalara cevap verme sürelerine ve Başbakan
Yardımcısı Hakan Çavuşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
3.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Başbakan
Yardımcısı Hakan Çavuşoğlunun gündem
dışı konuşmaya cevaben yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
4.- Başbakan Yardımcısı Hakan
Çavuşoğlunun, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
5.- İzmir Milletvekili Atila Sertelin, Anadolu basınına
yüzde 20 oranında bir zam yapıldığı için Başbakan
Yardımcısı Hakan Çavuşoğluna teşekkür
ettiğine ancak bu zammın Bakanlar Kurulunda
imzalanmadığına ilişkin açıklaması
6.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, konuşma süreleriyle ilgili
uygulamalara ilişkin açıklaması
7.- Başbakan Yardımcısı Hakan
Çavuşoğlunun, CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlunun Cumhuriyet Halk Partisinin web sayfasında
yer alan bazı ifadelerine ve Yeşil Camiyle ilgili projeye
ilişkin açıklaması
8.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Başbakan
Yardımcısı Hakan Çavuşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
9.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın,
Afyonkarahisarın İscehisar ilçesindeki TOKİ konutları için
belirlenen peşinat ve taksitlerin yurttaşların
karşılayabileceği rakamların çok üstünde olduğuna
ilişkin açıklaması
10.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin, tüm kalemlerde en
azından enflasyon oranında artış yapılarak 2018
yılına ait tarımsal destekleme kararnamesinin bu ay içinde
açıklanması gerektiğine ilişkin açıklaması
11.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun,
sağlık hizmetlerindeki sorunlara ve ücretsiz olduğu için
hastanelerin acil servislerine başvurunun çok olduğuna ilişkin
açıklaması
12.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, Kocaeli
Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurulan Ulaşım Park AŞde
çalışan şoförlerin haklarını aramaya
çalıştıklarında baskı ve tehdide maruz
kaldıklarına ilişkin açıklaması
13.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Harran
Belediyesinin birinci sınıf tarım arazilerini imara
açmasına ve su götürülmediği için mağdur olan
Şanlıurfa çiftçisinin mağduriyetinin ne zaman giderileceğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
14.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, geçen hafta
Mersinde yoğun yağışlar nedeniyle yaşanan sel
felaketine ve bu konuda Bakanlığın bir çözüm üretmesini
dilediğine ilişkin açıklaması
15.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlunun, Mekkenin fethinin
1387nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
16.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, Diyanet
İşleri Başkanlığının görev ve yetki
sınırlarını aşan açıklama ve uygulamalarına
seyirci mi kalınacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
17.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, patates üreticisinin
desteklenmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
18.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, zamanın en kıymetli sermaye olduğuna ve
iyi değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
19.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun,
devletin varlığının nedenlerine ilişkin
açıklaması
20.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamakın, her alanda ülkenin
geleceğini karartan OHAL rejimine bir an önce son verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
21.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, Hükûmeti bedelli askerlik
konusunda bir an evvel çalışma yapmaya davet ettiğine
ilişkin açıklaması
22.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, Istranca
Dağları üzerindeki 3 büyük barajın durumuna ilişkin
açıklaması
23.- İzmir Milletvekili Müslüm Doğanın, TV 10 Genel
Yayın Yönetmeni Veli Büyükşahinin de yer aldığı 36
kişinin gözaltına alınmasına ve TV 10 üzerindeki
baskıya son verilmesini istediğine ilişkin açıklaması
24.- İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbayin,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Boğaziçi
Üniversitesi hakkındaki bazı ifadelerine ve Millî Eğitim
Bakanlığının Cumhurbaşkanının hangi
üniversiteden mezun olduğu konusunda bir bilgilendirme yapmasını
istediğine ilişkin açıklaması
25.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, OHAL Komisyonunun
kararlarının neden kamuoyuyla
paylaşılmadığını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
26.- Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, Burdurdan geçmesi planlanan
yüksek hızlı trenin tam olarak nereden geçeceğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
27.- Tokat Milletvekili Kadim Durmazın, referandum sonrası
kapatılan Tokat Havaalanının durumuna, Hükûmetin asgari ücretin
altında maaş alan emeklilerle ilgili bir düzenlemesi olup
olmadığını öğrenmek istediğine ve Tarım Bakanlığının
Tokatta yaptığı toplulaştırma işlemine
ilişkin açıklaması
28.- Hakkâri Milletvekili Nihat Akdoğanın, Hakkâri
Milletvekili Abdullah Zeydan ve HDP yöneticileri hakkında verilen mahkeme
kararlarının siyasi olduğuna ilişkin açıklaması
29.- Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmenin, taşeron
sorununun çözümü için düzenlenen kanun hükmünde kararnamenin yeni sorunlara yol
açtığına ilişkin açıklaması
30.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun,
Trabzon Beşikdüzündeki köy enstitüsünün bulunduğu alanın
Beşikdüzü Belediyesine devredilerek oradaki binalarla ilgili
yıkım kararı alınmasına ve Belediye Başkanın
bu konudaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
31.- Adana Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Aliağa Şakran Kadın Kapalı Cezaevinde hükümlü olarak
bulunan Mevlüde Başdaşın durumuna ilişkin
açıklaması
32.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Suriyede güney
sınırı boyunca ABD destekli bir terör koridoru kurulması
yönünde dikkat çekici gelişmeler yaşandığına ve
Türkiyenin buna göz yummasının beklenemeyeceğine, 11 Ocak
Birinci İnönü Zaferinin 97nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
33.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, AYM
kararıyla tahliye olan Şahin Alpay ve Mehmet Altana geçmiş
olsun dileklerini ilettiğine, ETİ Bakır AŞnin Artvin
Cerattepe ve Murgul Damardaki işletmelerinde çalışan
işçilerin eş zamanlı olarak greve
başladığına, Şırnakın Silopi ilçesinde zırhlı
polis aracının evlerine girmesi sonucu ölen çocuklarla ilgili davaya,
Hakkâri Milletvekili Abdullah Zeydan hakkında verilen karara ve halkı
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaşın 12 Ocakta
gerçekleşecek olan duruşmasına
çağırdığına ilişkin açıklaması
34.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının sözleşmeli bilişim personeli
alım ilanına ilişkin açıklaması
35.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Meclis
Başkanlığının nitelikli insanların
alımı konusunda gerekli ihtimamı göstereceğinden emin
olduğuna, 9 Ocak Cemal Süreyanın ölümünün 28inci yıl dönümüne
ve Fuzuli, Necati Çelik, Onat Kutlar ile Kıvırcık Aliyi
rahmetle andığına ilişkin açıklaması
36.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Halkevleri
Artvin Şubesinin başvurusu sonucu bir tiyatro oyunu için Artvin
Valiliğinin olur vermesine rağmen İl Özel İdaresi Genel
Sekreterliğinin salon tahsisi yapmamasına ilişkin
açıklaması
37.- Tokat Milletvekili Kadim Durmazın, 11 Ocak
Kıvırcık Alinin ölümünün 7nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
38.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Ağrı Milletvekili Leyla Zananın milletvekilliğinin
düşürülmesi kararının bu Meclis için utanç verici bir durum
olduğuna ilişkin açıklaması
39.- Mardin Milletvekili Mithat Sancarın, Ağrı
Milletvekili Leyla Zananın milletvekilliğinin düşürülmesi kararının
bu Meclis için utanç verici bir durum olduğuna ilişkin
açıklaması
40.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Konya
Milletvekili Ahmet Davutoğlu hakkında devamsızlık nedeniyle
herhangi bir işlem uygulanmamasına ve siyasi yaşamda zor olan
kararların her zaman Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Ayşe Nur Bahçekapılının nöbetçi olduğu tarihlere denk
getirildiğine ilişkin açıklaması
41.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Mardin Milletvekili
Mithat Sancarın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
42.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kamu Denetçiliği Kurumunun
2013, 2104, 2015 ve 2016 yılları raporlarının
görüşmelerinin Mecliste çoğunluğun bulunmadığı
bir sırada yapılmaması gerektiğine ilişkin
açıklaması
43.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündeminin belli olduğuna ve Meclisin
çalışmasına devam etmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
44.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Kamu Denetçiliği
Kurumunu ve yıllık raporların görüşmelerini önemsediklerine
ilişkin açıklaması
45.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
46.- Manisa Milletvekili İsmail Bilenin, Ankara Milletvekili
Şenal Sarıhanın 289 ve 289a 1inci Ek sıra sayılı Komisyon Raporu üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Bağcılık Sektörü ve Üzüm Üreticilerinin
Sorunlarının Araştırılarak Alınacak Tedbirlerin
Tespit Edilmesi Maksadıyla Kurulan Meclis Araştırması
Komisyonu Geçici Başkanlığının Başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişki tezkeresi (3/1393)
2.- Uyuşturucu Madde Bağımlılığı ve
Yeni Bağımlılık Türlerinin Araştırılarak
Bağımlılığın Nedenlerinin ve Alınacak
Tedbirlerin Tespit Edilmesi Maksadıyla Kurulan Meclis Araştırması
Komisyonu Geçici Başkanlığının Başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişki tezkeresi (3/1394)
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, Denizli Milletvekili Emin Haluk
Ayhan ve arkadaşları tarafından Dahilde İşleme Rejimi
uygulamalarında meydana gelen sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/301)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin, ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 11 Ocak 2018 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili
Filiz Kerestecioğlu Demir' tarafından, yürütme erki tarafından
çıkarılan KHK'lerin OHAL ilanıyla ilişkisinin
araştırılması, anayasal ve yasal denetim
koşullarının oluşturulması ve denge-denetleme
aktörlerinin tekrar aktif olarak sürece dâhil edilmesi amacıyla 11/1/2018
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 11 Ocak 2018 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ve
arkadaşları tarafından, KHKyle kadro verilecek taşeron
işçilere verilmeyen haklarının araştırılması
amacıyla 10/1/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (10/1647), ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 11 Ocak 2018 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
IX.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının sözleşmeli bilişim personeli
alımına ilişkin konuşması
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
1.- Ağrı
Milletvekili Leyla Zananın 1inci Yasama Yılı ile 2nci Yasama
Yılı 01.10.2016 ila 30.04.2017 Döneminde Anayasanın 81inci
Maddesine Uygun Biçimde Andiçmeden Aralıksız Olarak Genel Kurulun 212
Birleşimine Katılmamasına Bağlı
Devamsızlığı Nedeniyle Anayasanın 84üncü ve İç
Tüzükün 138inci Maddeleri Uyarınca Gerekli Değerlendirmenin
Yapılması İçin Başkanlık Divanının
20.07.2017 Tarihli ve 41 Numaralı Kararı ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı Tezkeresi (3/1171) ile Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (Sıra Sayısı: 507)
2.- Kamu Denetçiliği Kurumu 2016, 2015, 2014 ve 2013
Yıllık Raporları Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporları (5/8, 5/5, 5/4, 5/3) (S. Sayısı: 289 ve 289a 1inci Ek)
B) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler
Arasında Afet ve Acil Durum Halinde Yardım Sevkiyatının ve
Yardım Personeline Ait Eşyanın İthalat, İhracat ve
Transitini Hızlandırmaya Yönelik Önlemlerin Alınmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/764) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 460)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti
Arasında Gümrük Konularında Karşılıklı
Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/763) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 465)
XI.- OYLAMALAR
1.- (Sıra Sayısı: 507) Ağrı Milletvekili
Leyla Zananın 1inci Yasama Yılı ile 2nci Yasama
Yılı 01.10.2016 ila 30.04.2017 Döneminde Anayasanın 81inci
Maddesine Uygun Biçimde Andiçmeden Aralıksız Olarak Genel Kurulun 212
Birleşimine Katılmamasına Bağlı
Devamsızlığı Nedeniyle Anayasanın 84üncü ve İç
Tüzükün 138inci Maddeleri Uyarınca Gerekli Değerlendirmenin
Yapılması İçin Başkanlık Divanının
20.07.2017 Tarihli ve 41 Numaralı Kararı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (3/1171) ile Anayasa ve Adalet
Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporunun oylaması
XII.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ankara
Milletvekili Nihat Yeşil'in, FETÖ'ye ait olup devlet yurduna
dönüştürülmemiş yurtlara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman
Aşkın Bakın cevabı (7/17334)
2.- Ankara
Milletvekili Bülent Kuşoğlu'nun, Gazi Üniversitesi Polatlı
Sosyal Bilimler MYO öğrencilerinin yurt sorununa ilişkin sorusu
ve Gençlik ve Spor Bakanı
Osman Aşkın Bakın cevabı (7/17335)
3.-
İstanbul Milletvekili İzzet Ulvi Yönter'in, KYK yurtlarına, özel
yurtlara ve üniversite öğrencilerinin yurt sorununun çözümüne ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı (7/17336)
4.- İzmir
Milletvekili Müslüm Doğan'ın, Gençlik ve Spor
Bakanlığı ve Diyanet İşleri
Başkanlığı ortaklığında yürütülen yurtlarda
manevi rehberlik uygulamasına ilişkin Başbakandan,
Diyanet
İşleri Başkanlığı ortaklığında
yürütülen yurtlarda manevi rehberlik uygulamasına,
İlişkin
soruları ve Gençlik ve Spor
Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı (7/17462), (7/17565)
5.- Adana
Milletvekili İbrahim Özdiş'in, Eskişehir'de okuyan ve burs ve
kredileri kesilen bazı öğrencilerin durumuna ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman
Aşkın Bakın cevabı (7/17564)
6.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, son beş yılda doping nedeniyle
yasaklanan sporcu sayısına ve doping kullanımının
önlenmesine ilişkin sorusu ve Gençlik
ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı
(7/17566)
7.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Niğde'nin Aladağlar,
Demirkazık ve Bolkarlar bölgelerinin dağ kayağı turizmi
için tanıtılmasına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman
Aşkın Bakın cevabı (7/17731)
8.- Konya
Milletvekili Mustafa Hüsnü Bozkurt'un, araçlarda cam filmi
kullanılmasını yasaklayan mevzuat hükümlerine ilişkin sorusu
ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanı Faruk Özlünün cevabı (7/19115)
9.- Antalya
Milletvekili Çetin Osman Budak'ın, DEİK'in yapısında
gerçekleştirilen değişikliklere ilişkin sorusu
ve Ekonomi Bakanı Nihat
Zeybekcinin cevabı (7/20591)
11 Ocak 2018 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Barış
KARADENİZ (Sinop), İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 48inci Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, KHK mağduru
olan ailelerin hasta çocuklarıyla ilgili söz isteyen Batman Milletvekili
Sayın Mehmet Ali Aslana aittir. (HDP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Aslan. (Uğultular)
Sayın milletvekilleri, konuşmacı
kürsüye geldi, biraz sessiz olabilir miyiz lütfen.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslanının, KHK
mağduru olan ailelerin hasta çocuklarının durumuna ilişkin
gündem dışı konuşması ve Sağlık Bakanı
Ahmet Demircanın cevabı
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) Sayın
Başkan ve sayın Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(Uğultular)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
Buyurun.
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) Ve şu anda
cezaevlerinde hapis hayatı yaşayan 700 bebeğimizi de
selamlıyor, gözlerinden öpüyorum. Aynı şekilde, yine, tutuklu
olarak yargılanan ebeveynlerini görmeyen ve bu durumdan ötürü
ağır travmalar yaşayan çocukları da sevgiyle saygıyla
selamlıyorum. (Uğultular)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul)
Sayın Başkan, hiçbir şey anlaşılmıyor.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
konuşmacının ne dediğini gerçekten duymuyorum. Hem
konuşmacıya saygı açısından hem de benim işlevimi
takip edebilmem açısından lütfen biraz sessiz olalım.
Buyurun Sayın Aslan.
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) Evet, tabii
selamlamayı yaptık ama arkadaşlar dinlemiyor.
BAŞKAN Ben size ek süre vereceğim bir
dakika.
Buyurun.
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) Önemli bir mesele,
hepimizi ilgilendiren bir mesele ve hepimizin vicdani sorumluluğu, hukuki
sorumluluğu olan bir mesele.
Bundan iki ay önce, 8 Kasımda, yine bu kürsüde,
yine gündem dışı söz almıştım ve bir KHK
mağduru olan 14 yaşındaki Berk Görmezin durumunu
anlatmıştım. Annesinin yüzde 96 engelli raporu var, KHKyle
ihraç edildi, babası tutuklu yargılanıyor, kendisi de beş
aydır yoğun bakımda, âdeta ölüm döşeğinde
çırpınıyordu. Ama biz buradan bunu dile getirdiğimiz hâlde
maalesef çocuk için bir şey yapılmadı. Demiştik ki:
Babasıyla görüştürülsün. Bu durumda olan çocukların
babaları, ebeveynleri tutuksuz yargılansın. Ama maalesef hiçbir
adım atılmadı ve maalesef, geçtiğimiz cuma günü biz 14
yaşındaki Berki kaybettik. Berk babasını görmeden maalesef
vefat etti. Sonra -bakın, size bir utanç fotoğrafı
göstereceğim- babasının onun ölüsünü görmesine izin verdiler ve
babası jandarma eşliğinde mezarlığa gidip çocuğunun
mezarının başında maalesef bu şekilde dua etmek
zorunda bırakıldı.
Sayın Başkan, sayın bakanlarım;
bu, hepimizin utancıdır. Sağ olsun, Sağlık Bakanı
gerekli girişimlerde bulunmuştu ama artık iş işten
geçmişti. Bu durumda -dediğim gibi- 0-6 yaş arası 700 bebek
şu anda cezaevlerinde ve birçok çocuk hasta, kanser olmuş durumda.
Yeni Berkler ölmesin diye Hükûmetin, iktidarın buna çözüm bulma, çözüm
getirme zorunluluğu vardır.
Arkadaşlar, Dünya 5ten büyüktür. diyorsunuz
ya yani eğer bu ölen çocuklarımızı, göz göre göre eriyen,
biten çocuklarımızı kurtaramıyorsak sizin için o 5in
1incisi de olsanız, dünyada 1 numara da olsanız neye
yarayacaktır bu? Aynı zamanda, bizler tabii haklı olarak
Filistindeki çocuklara ağladık, Pakistandaki çocuklara, Fransada,
Amerikada bombalarla katledilen çocuklara ağladık, üzüntülerimizi
dile getirdik ama kendi yurttaşlarımız için, kendi
çocuklarımız için o kadar vicdanlı olamadık. Evet, tabii ki
biz dünyanın her yerindeki zulümlere karşı dik duruş
sergilemeliyiz, kabul etmemeliyiz ama yanı başımızda
işlenen zulümlere de sessiz kalmamalıyız çünkü iktidarın
bunu önleme iradesi vardır, gücü vardır.
Bakın arkadaşlar, özellikle iktidar,
sürekli, Hazreti Ömerin Dicle kenarında bir kurt bir kuzuyu kapsa
sorumlusu Ömerdir. sözünü diyerek Biz bu anlayışla hareket
ediyoruz. diyorsunuz ama burada, halkın, milletin iradesinin
tecelligâhı olan Mecliste biz bu sorunları dile getirdiğimiz
hâlde sizler bununla ilgili hiçbir somut adım atmadınız ve
atmamakta da ısrar ediyorsunuz. Lütfen bu çocuklara sahip
çıkalım. Özellikle, cezaevindeki tutuklu bebekler için bir çözüm
geliştirelim, hep beraber geliştirelim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) Sayın
Başkan
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum size
Sayın Aslan.
Buyurun, devam edin.
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) Yine, şunu
belirteyim: Biz burada bütün Parlamento olarak Kudüs için tepki verdik,
Filistin için tepki verdik. Arkadaşlar, biz kendi
insanımızın kendi gücümüz dâhilinde olan sorunlarını
çözmüyorsak yahu Kudüse, Allah aşkına, bizim ne faydamız
olacak? Yani birbirimizi kandırmayalım. İlk önce, biz
raiyyetimiz altındaki insanların sorunlarını çözmekle
mükellefiz. Sonra, gücümüz yettiği oranda diğer coğrafyalara el
atma, oradaki zulümleri durdurma sorumluluğumuz, mesuliyetimiz
vardır.
Ben, tekrardan, buradan, şu anda, Berk
şahsında bütün hasta çocukları ve cezaevinde bulunan
çocukları saygıyla selamlıyorum. Lütfen yeni Berklerimiz
ölmesin, başka çocuklarımız ölmesin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET ALİ ASLAN (Devamla) - İktidar,
Hükûmet gerekli sorumluluğu alsın ve üzerindeki bu sorumlulukla en
adil bir şekilde çözüme kavuştursun.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aslan.
Sayın milletvekilleri, Sayın Aslanın
bu konuşmasına İç Tüzükün 59un maddenin birinci
fıkrasına göre Sağlık Bakanı Sayın Ahmet Demircan
cevap verecektir.
Yalnız, bir on beş dakika ara vermek
durumundayım, daha sonra Sayın Bakanı dinleyeceğiz.
Kapanma Saati: 14.12
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.29
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Barış
KARADENİZ (Sinop), İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
48inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündem dışı olarak birinci
sırada konuşan Sayın Mehmet Ali Aslana Hükûmet adına
Sağlık Bakanımız Sayın Ahmet Demircan cevap
vereceklerdir.
Buyurun Sayın Demircan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle
saygıyla selamlıyorum.
Batman Milletvekili Sayın Mehmet Ali Aslan
Beyin gündem dışı konuşmasına cevap için
huzurunuzdayım.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, 2002den
sonra sağlık alanında yapmış olduğu güçlü
reformlar, değişim ve gelişmeyle, özellikle
sağlığın finansmanı konusunda halkı bütünüyle
sağlık sigortası kapsamına alan hamleyi yaptı.
Türkiye'de nüfusumuzun tamamı genel sağlık sigortası
kapsamındadır. Hiç kimse bu sigorta kapsamının dışında
değildir. İster çalışan olsun ister çalışamayan
olsun ister cezaevinde mahkûm veya tutuklu olsun herkes sağlık
sigortası kapsamındadır. Özellikle 18 yaşına kadar
olan tüm çocuklar şartsız olarak sağlık
yardımlarından da yararlanmaktadırlar.
SSK, BAĞ-KUR, Emekli Sandığı;
devlet memurlarının tabi olduğu bu sistem bir çatı
altında toplandı, herkes doğal olarak sağlık
desteğini ücretsiz bir şekilde edinme imkânına kavuştu. Bu
cümleden olarak, kanun hükmünde kararnameyle -15 Temmuz sonrası özellikle-
işine son verilen, kamudan uzaklaştırılan insanların
da durumunu burada açıklamak istiyorum, belirtmek istiyorum.
Elbette 15 Temmuzda ülkemiz, devletimiz büyük bir
saldırıyla karşı karşıya kaldı. Devlet, kamu
kendisini bu saldırıdan koruma refleksini gösterecek, hukuk zemini
içerisinde, kendisine karşı bu saldırıda muhatap
aldığı, sorumlu tuttuğu kişiler hakkında her
türlü girişimi yapma -kanun içerisinde, Anayasa çerçevesinde-
hakkını kullandı ve bir kısım insanlar kanun hükmünde
kararnameyle görevden uzaklaştırıldı.
Kanun hükmünde kararnameyle görevden
uzaklaştırılan insanların sağlık hizmetlerini
alma konusunda durumunu incelersek şöyle bir durumla
karşılaşıyoruz: Biliyorsunuz, ihraç olunanlarla ilgili
yapılan araştırmaya göre, bunların bir kısmı
sigortalı olarak çalışmakta yani kamudan ihraç edildiği ama
tekrar kendisi iş bularak sigortalı olarak çalışmakta, bir
kısmı kendi hesabına ticari faaliyetler yürütmekte, bir
kısmı ise emekli olduğu için yine sosyal güvence kapsamı
içerisinde bulunmakta, dolayısıyla ihraç olunanların önemli bir
kısmı zaten bir şekilde sosyal güvenlik, genel sağlık
sigortası kapsamı içerisinde. Bir kısmının herhangi
bir işte çalışmadığı için resen genel
sağlık sigortası kapsamına
alındığını biliyoruz -ki bunun için, eğer ödeme
imkânı varsa aylık 61 lira ödeme yaparak genel sağlık
sigortası kapsamı içerisinde değerlendirilir, ödeme gücü
olmayanlar için primleri devlet tarafından ödenir- bir
kısmının da aile bireyleri üzerinden sağlık
yardımları almaya devam ettiği tespit edilmiştir.
Yani burada şunu söylemek istiyorum: Türkiye'de
hiç kimse genel sağlık sigortası kapsamı
dışında değildir, herkes bu şemsiyenin
altındadır. Kanunumuza göre herhangi bir
vatandaşımızın sağlık kapsamı
dışında kalması mümkün değildir ancak herhangi bir
sigortası olmadığı için resen genel sağlık
sigortası kapsamına alınanlardan aylık 61 lirayı ödeme
gücü olduğu hâlde primleri ödemeyenler, borcu olduğu için
sağlık yardımlarından yararlanamamaktadır ki bu acil
sağlık hizmetlerini kapsamaz. Acil sağlık hizmetleri
noktasında, borcu olsa da olmasa da herhangi bir sosyal güvencesi -ki
herkesin var genel sağlık sigortası- ödemediği için bu
sigorta kapsamına girmese de onların da sağlık hizmetleri
acil kapsamından ödenir ve verilir. Ki kişinin başka türlü de
ihtiyacı varsa yani bu sağlık sigortası primini ödeyecek
gücü yok ama diğer yönden geçinmek için de gücü yoksa onların ise
sosyal yardımlaşma vakıflarımıza başvurarak gelir
testi yaptırıp bunu tespit ettirmeleri gerekmektedir ve onlara da
gerekli destekler, yardımlar yapılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, elbette değerli
konuşmacının da ifade ettiği gibi, cezaevlerinde de kanun
hükmünde kararname veya mahkûmiyet nedeniyle tutuklu veya mahkûm
yakınları içerisinde bulunanlar, bunların içerisinde çocuk
olanlar, mahkûmların kendileri sağlık hizmetleri konusunda da
gene aynı şekilde genel sağlık sigortası kapsamı
içinde değerlendirilir.
Türkiye, sağlık hizmetleri konusunda
gerçekten başarılı bir süreç yaşamaktadır on beş
yıllık AK PARTİ iktidarı döneminde ve biz de 65inci
Hükûmet döneminde bu sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi için
elimizden gelen gayreti göstermekteyiz. Özellikle birinci basamak hizmetlerini
bütün vatandaşlarımıza koruyucu sağlık hizmetleri
kapsamında ulaştırmaktayız. Cezaevlerindekilere de
dışarıda olan herkese de koruyucu sağlık hizmetleri
ulaştırılmaktadır. Birinci basamak sağlık
hizmetlerinin 2017 yılı ilk on bir aylık neticelerini burada
paylaşmak isterim: Sadece muayene sayısı yaklaşık 215
milyon olarak gerçekleştirilmiştir. Bunun yanında, bütün
hamilelerin takibi, aşıların yapılması
Burada bir parantez açmak istiyorum: Son günlerde
aşılarla ilgili bir spekülasyon yapılmakta. Aşılarla
ilgili bu spekülatif haberlerin kamuoyunu olumsuz etkilememesi için bu konuda
Bakanlığımız gerekli açıklamaları zamanında
yapmıştır ve yapmaya devam edecektir. Nedir yapılan
spekülasyon? Efendim, aşılarda alüminyum katkısı var,
alüminyum maddesi var. Bu da kişilerin sağlığını
uzun vadede bozmaktadır. iddiasıyla ortaya çıkılmakta ve
aşı yapılmasının önü kapatılmaya
kalkışılmaktadır. Buna dikkat etmek lazım, dikkatli
olmak lazım çünkü Türkiye dünya ölçeğinde Dünya Sağlık
Örgütünün takdirle karşıladığı bir aşı
kampanyasını bugüne kadar başarılı bir şekilde
yürütmüştür. Aşı kampanyası cümlesinden
Mesela, bugün
-on yedi yıldır- Türkiyede polio yani çocuk felci görülmemektedir.
Yine Türkiyede on beş sene önce, on altı sene önce kızamık
sayısı yüksek bir rakamla ifade edilirken, 500lerin üzerindeyken 9
tane kızamık vakasıyla
karşılaşılmış 2016 yılında, onların
da hepsinin aşı yaptırmadığı görülmüştür,
aşıdan kaçındığı görülmüştür. Aşı
olayı basit bir olay değildir. Aşı olayı
sağlık açısından önemlidir ki bizim milletimiz
aşı konusuna dünyadan önce aşina olan bir millettir. Çiçek
aşısının Osmanlının belli bölgelerinde halk
tarafından uygulandığı bilinmektedir.
Dolayısıyla, arkadaşlar, aşı konusundaki spekülasyon
alüminyum üzerinden yürütülmeye çalışılmakta, oysa bütün
aşılarını yaptırmış bir insan ömrü boyunca
aşı üzerinden totalde 4,5 miligram alüminyumla karşı
karşıya kalmakta. Hâlbuki, baktığımızda, mesela
bir mide ilacında, antiasit ilaç olarak kullanılan ilaçların
içerisinde alüminyum hidroksit çok daha yüksek dozlarda vardır. Bunlar
insan sağlığı için ne derecede zararlıdır?
noktası, Dünya Sağlık Örgütü ve Türkiyede de elbette bu işle
ilgili olan Bakanlığımız tarafından takip
edilmektedir.
Değerli milletvekilleri, sadece koruyucu
hekimlik alanında değil, Türkiye tedavi edici hekimlik alanında
da fevkalade mükemmel gelişmelere imza atmış bulunmaktadır.
Bu gelişmeleri tek tek zikredecek değilim ancak şunu söyleyeyim:
On beş sene önce Türkiyede yoğun bakım yatak sayısı
850 civarında iken 2016 rakamlarıyla ifade etmek gerekirse yoğun
bakım yatak sayımız 16 binlerle ifade edilmektedir.
Dolayısıyla Türkiye poliklinik hizmetleri, yataklı tedavi
hizmetleri ve bu yoğun bakım hizmetleri noktasında fevkalade iyi
noktalardadır, bu da giderek daha da artırılacaktır.
Değerli milletvekilleri, yüksek
vasıflı tıbbi hizmet sunumu kapsamında 2017
yılında 2 kapsamlı onkoloji merkezi, 6 tane onkoloji tanı
ve tedavi merkezi, 6 erişkin kalp merkezi, 3 tane pediatrik kalp merkezi,
1 karaciğer organ nakil merkezi, 1 böbrek organ nakil merkezi, 1
erişkin kemik iliği nakil merkezi, 1 pediatrik kemik iliği nakil
merkezi, 3 yanık ünitesi, 2 tane yanık merkezi, 3 tane perinatal
merkez, 4 tane inme merkezi, 4 tane genetik merkez, 4 el cerrahisi ve
replantasyon merkezi ve 2 hiperbarik oksijen tedavi merkezi, 6 tane prematüre
retinopatisi tanı ve tedavi merkezi, 11 tane de robotik yürüme merkezi
açılmıştır. Bu da şunu göstermektedir: Biz, sağlıktaki
dönüşüm sürecini tamamladık, şimdi sağlıkta kalite,
gelişme ve sürdürülebilirlik sürecini gündeme getiriyoruz, bu
çalışmaları yapıyoruz. Önümüzdeki günlerde Türkiye daha
açık bir şekilde bunlara şahit olacak.
Diğer taraftan, Sağlık
Bakanlığının yönetiminde çok
başlılığı sonlandıran hamlemiz tamamlandı,
şimdi atamaları tamamladık. Bundan sonra sağlıktaki
yeni dönemin yani yönetimdeki yeni dönemin verimliliğini inşallah hep
birlikte yaşayacağız. Değerli konuşmacının
az önce ifade ettiği gibi, Türkiyedeki 80 milyon
vatandaşımıza hizmet etmek elbette ki anayasal görevi, temel
konusu bu ama bunun dışında gönül coğrafyamızda bize
elini uzatan, bizden yardım isteyen, bizden destek isteyen ülkelere de
elbette ki yardımcı olduk ve olmaya devam edeceğiz. Bu kapsamda
Türkiye'nin yurt dışında işletmekte olduğu hastaneler
var, bunlara yenilerini de ilave ediyoruz. Bir Somalideki hastanemiz, öbür
taraftan Sudandaki hastanemiz; bunlar işler vaziyette devam ediyor.
Gazzede bir hastanemiz bitti, önümüzdeki günlerde açılışını
yapacağız. Libyada bir hastanemiz, fizik tedavi merkezimiz bitti,
onun açılışını yapacağız. Bişkekte bir
hastanemiz bitti -şu anda teknokrat arkadaşlar orada
çalışmaları yapıyorlar- onun da açılışını
yapacağız. Nijerde bir hastanemizi bitirdik, onun da
açılışını yapacağız.
Bu, şunu gösteriyor: Türkiye, sağlık
hizmetlerinde sadece kendi ülkesindeki vatandaşlarına değil,
ihtiyaç sahibi olan ülkelerin de vatandaşlarına sağlık
desteği sağlıyor ve aynı zamanda, Türkiye'nin
sağlıkta yapmakta olduğu uygulamalarını izleyen,
bunlardan, bizdeki oluşmuş olan bilgi birikiminden yararlanmak
isteyen ülkelere de bu konuda yardımcı olmak için üzerimize
düşeni yapıyoruz.
Değerli milletvekilleri, elbette ki bizim
elimizin uzanamayışından,
ulaşamayışımızdan bir kişi de olsa
hayatını kaybederse biz bundan vicdanen sorumluluk duyarız.
Elbette ki ülkemizde hangi konumda olursa olsun, sağlık, hepimizin,
80 milyonun ayrımsız istifade etmesi gereken hizmet
alanıdır, hiçbir şekilde kişinin konumu bizi sağlık
hizmeti noktasında bağlamaz. Biz, sağlık hizmeti
noktasında, kişi hangi konumda olursa olsun ona her türlü
desteği yapıyoruz ve yapmaya devam edeceğiz. Varsa eğer
noksanımız bu konuda, dile getirilmesinden de asla gocunmayız ve
biz bunları uyarı olarak alır, bunların gereğini
yerine getiririz.
Değerli milletvekilleri, ben sağlık
hizmetleri konusunda kısa bir sunumla birlikte değerli
konuşmacının değindiği konulara da bu şekilde
cevap vermiş oluyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Gündem dışı ikinci söz, Bursa ili
İznik ilçesinin sorunları hakkında söz isteyen Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğluna aittir.
Buyurun Sayın Altaca Kayışoğlu.
(CHP sıralarından alkışlar)
2.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun,
Bursanın İznik ilçesinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması ve Başbakan
Yardımcısı Hakan Çavuşoğlunun cevabı
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün Bursamızın en güzel ilçelerinden
İznikimizin sorunları üzerine söz almış bulunuyorum.
Size, onların dili olmadığı
için, İznik Gölündeki balıklar adına sesleniyorum; size
yüzlerce yıllık zeytin ağaçları, elli yıllık çam
ağaçları, binlerce yıllık tarih, iki bin iki yüz
yıllık lahitler adına sesleniyorum. İznik Gölü bir cennet,
binlerce yıldır orada duruyor. Tesadüfen, temiz olduğu günlerden
bir gün, geçen yıl, içinde bir bazilika olduğu keşfedildi,
fotoğraflandı ilk defa. İznik Gölü diyor ki: Beni kirletmeseniz
Ben bu bazilikayı bağrıma sığdırdım ama
sanayinizle, yanlış politikalarınızla maalesef bu
balıkları böğrüme sığdıramıyorum. Çünkü her
yıl İznikte toplu bir şekilde balık ölümleri, su samuru
ölümleri yaşanıyor. Bunları dile getiriyoruz fakat bununla ilgili
hiçbir çalışma yapılmıyor maalesef.
İznik Gölü için mahkeme diyor ki: Kesinlikle,
günübirlik de olsa hiçbir tesis yapamazsınız. Ama bazı
aklıevvel yöneticiler oraya kamyon garajı yapmaya
çalışıyorlar. İznik Gölünün sazlıkları doldurulup
tesis yapılmaya çalışılıyor.
Orası aynı zamanda kuşların göç
yolu ve kuşlar diyor ki: Ey insanoğlu, surlar yapıyorsunuz,
duvarlar yapıyorsunuz, biz bunları tanımıyoruz,
aşıyoruz ama şimdi yaptığınız bu
işlemlerle İznik Gölünü yok ediyorsunuz, bizim göç yolumuzu yok
ediyorsunuz.
Son olarak, yapılan şey şu:
İznik Gölünün etrafına sahil projesi adı altında
dalgakıranlar, betonlar, duvarlar örülüyor. Bu duvarlar İznik Gölünü
katlediyor değerli arkadaşlar, katlediyor. İznik Gölü diyor ki:
Ey insanoğlu, bilmez misin, bir göl ancak dalgalarla kıyıya
vurduğunda kendini temizler, ancak öyle nefes alır. Bu duvarları
örerseniz ben nasıl yaşayacağım? diye haykırıyor
İznik Gölü.
Son olarak, iki gündür izliyorsunuz, bütün Türkiye
duydu bu ağaçların çığlığını.
İznik Gölünün etrafında bir betonlaşma uğruna bütün
ağaçlar -işte gördüğünüz gibi- katlediliyor ve bu projeyi yapan
da sizin istifa ettirdiğiniz belediye başkanı.
İznik ilçemiz aynı zamanda bir tarih, bir
medeniyet ilçesi ve 2 metre altında kat kat tarihî dokular, medeniyet var.
Örneğin, İznikin tarihinden biri, Osmanlı döneminde
yapılmış tarihî eserlerinden biri bu Yeşil Cami. Googlea
girerseniz kaymakamlığın sitesinde Googleda Yeşil Caminin
bu fotoğrafını görürsünüz. Ne kadar güzel görünüyor değil
mi? Ben daha iki hafta önce İznikteydim, orası şu an böyle
değil değerli arkadaşlar. Nasıl biliyor musunuz? Orası
şu anda böyle. İznikteki Yeşil Caminin, oradaki hamamın,
o tarihî bölgenin etrafı yine betonlaştırılıyor; yer
yer betonlar dökülmüş, yapılar yapılıyor, ağaçlar
kesilmiş. Maalesef, İznikin bu hâli içler acısı,
vicdanları sızlatıyor. İşte o fotoğraflardan
birisi bu, Yeşil Caminin etrafı, oradaki tarihî hamamların
etrafı.
Dedim ya, İznik bir tarih kenti; İznikte
yine yakında, birkaç hafta önce tesadüfen bir lahit bulundu. İznikin
altı tamamen tarih. O kadar zengin ki bunları sergileyecek bir müzeye
ihtiyacı var. Müze var aslında, tam 3 Ekim 2012 tarihinde bir
restorasyon çalışmasına başlandı, denildi ki: Dokuz
ay sonra bu müzeyi açacağız. 2012 değerli arkadaşlar, tam
beş yıl geçti ve hâlâ o müze açılmış değil.
İznikliler soruyor Yanlış giden nedir? Eksik olan nedir? Niye
açmıyorsunuz? diye, kuşkular oluşuyor.
İznik, Anadolu Selçuklularına ilk
başkentlik yapmış, bizim ilk başkentimiz. Hristiyanlar açısından
kutsal bir merkez çünkü ilk ekümenik konsil orada toplanmış ama
maalesef, İznikte turist yok değerli arkadaşlar. İznik
tamamen betona çevriliyor, İznik tamamen grileştiriliyor,
yeşili, doğası, gölü, ağaçları, balıkları,
kuşları ölüme terk ediliyor.
İznik haykırıyor Binlerce
yıldır buradan ne hükümdarlar geçti, ne savaşlar gördüm yok
olmadım, dimdik ayaktayım ama on beş yıllık AKP
iktidarı maalesef beni katlediyor, katlediyor. diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla)
Yapmayın arkadaşlar.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Altaca
Kayışoğlu.
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) Hadi oradan, hadi
oradan!
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Hadi
oradan! demek hiç yakışmıyor size. Hadi oradan sen, hadi
oradan!
BAŞKAN Karşılıklı
cevaplaşmayın, lütfen
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Bu
tarih bizim, senin değil. Sen ölüp gideceksin ama İznik kalacak,
İznik yaşayacak, ağaçlar kalacak. Sen, hadi oradan!
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Kayışoğlu.
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) Bu ülkede tarihe
sahip çıkan tek parti AK PARTİ olmuştur, AK PARTİ
olmuştur tarihe sahip çıkan parti.
ÖZCAN PURÇU (İzmir) Mirasa sahip
çıkın arkadaşlar.
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) Bir de CHPnin
geçmişine bak, tarihe nasıl baktığına.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Yazık ya! Burası senin değil.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın Deligöz, lütfen
ORHAN DELİGÖZ (Erzurum) Camileri yıkan
parti olarak tarihe geçtiniz, yetmez mi! Camileri yıkıp ahıra
çeviren
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Ya, bugün, bugün kurtarın onları, bugün.
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu,
şimdi siz de girmeyin lütfen.
Gündem dışı konuşmaya, İç
Tüzükün 59uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca Hükûmet
adına Başbakan Yardımcısı Sayın Hakan
Çavuşoğlu cevap verecektir.
Buyurun Sayın Çavuşoğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakikadır.
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Sayın Başkan, çok değerli milletvekili
arkadaşlarım; öncelikle hepinizi saygı ve muhabbetle
selamlıyorum.
Biraz evvel, Bursa Milletvekilimiz Sayın
Nurhayat Altaca Hanımefendinin İznik ve Bursaya ilişkin
sözlerini büyük bir dikkatle dinledim, onlara burada cevap vermeye
çalışacağım ve hükûmetlerimiz döneminde Bursayla ilgili
gerçekleştirilen yatırımlarla, projelerle ilgili de sizlere
paylaşımlarda bulunacağım.
Öncelikle ifade etmek isterim ki Türkiye Büyük
Millet Meclisinde milletvekili olarak temsil ettiğimiz
Bursamızın her konusunu büyük bir hassasiyetle takip ediyoruz. 780
bin kilometrekare vatan toprağı nasıl ki bizim onurumuz ise
tarihî dokusuyla öne çıkan Bursa ve İznik bu güzel vatanın
gerçekten bambaşka, çok güzide bir köşesi.
Sayın milletvekilleri, İznikten
başlamak gerekirse her avuç toprağı binlerce yıldır
kültür kalıntılarıyla yoğrulmuş, bölgede
yüzyıllar boyu tarih sayfasının başköşesinde yerini
almış bir kenttir İznik. Tarih öncesi çağlardan
başlayarak her zaman ilgi odağı olmuş
insanlığın en eski yerleşimlerinin birinden bahsediyoruz.
Kutalmışoğlu Süleyman Şah tarafından 1075te
alınmış ve 1080de Selçuklu Devletinin başkenti
yapılmıştır. Böylece İznik adına kavuşan
kent Anadoluda ilk Türk başkenti olmuştur. Daha sonra sürekli olarak
ele geçirilmeye çalışılan, ilgi gören bir kent olduğu
hepimizin malumudur.
İzniki tarih boyunca bu kadar önemli
kılan en önemli etmenlerden biri, şüphesiz bulunduğu
coğrafyasıdır. İznikin eşsiz bir coğrafyası
vardır. Buraya gitmeyen, görmeyen milletvekillerimiz varsa onlara,
ekranları başında bizleri izlemekte olan değerli
vatandaşlarımıza da tavsiyem, İzniki gidip görmelerini
ısrarla ifade etmek istiyorum. Gidilip görüldüğünde bu
ısrarımızı gayet iyi bir şekilde
anlayacaksınız. İznik, adım attığınız
andan itibaren âdeta etkileyici atmosferini sizin üzerinize salıverir.
İznikin adını verdiği masmavi göl, masmavi gökyüzüyle
birleşerek gerçekten muhteşem bir doğal güzelliğe sahiptir.
Yaz kış demeden bereket saçan toprağı ile yeşilin
tonları bambaşkadır. Bir rivayete göre ürünleri ya da nimetleri
dağıtan melek -böyle bir ifade kullanılır- İznikin ve
Bursanın üzerinden geçerken elindeki bütün bohçayı düşürür.
Kimi illerin üzerinden geçerken bohçasında bulunan bir meyveyi ya da bir
ürünü atar ama Bursanın ve İznikin üzerinden geçerken bohçayı
elinden düşürür. Yani İznike gittiğiniz zaman
Yetişmekte
olan ürün bakımından, aynı şekilde meyve ağaçları
bakımından da eşsiz bir örnektir İznik.
Tabii, ecdadımız gerek Selçuklu döneminde
gerek Osmanlı döneminde İzniki tarih boyunca bu eşsiz
tabiatına uygun şekilde yaşatmıştır. Bunun en
belirgin neticesi de zengin kültürel varlığı ve özellikle
İznik çinisidir. İznikin tam ortasında surlarla çevrili kentin
4 kapısından gelen yolların kesiştiği yerde İznik
Ayasofya Camisi -ki 2011 yılında restore edilmiştir-
İznikin sembolü olan, muhteşem kültür
varlıklarımızın başında gelen, adını
yeşil çinili ve tuğlalı minareden alan Yeşil Cami, Nilüfer
Hatun İmareti ve burada saymaya süre yetmeyecek diğer tarihî ve
kültürel zenginliklerimiz burada bulunmaktadır. Vakfiyesi günümüze kadar
ulaşan ve Osmanlı Padişahı Orhan Gazinin kendi mülkünden
pay ayırarak kurduğu ilk vakfın İznikte olduğunu da
ifade etmeliyim. Kısacası, İznik âdeta bir açık hava müzesi
mahiyetindedir.
İznik dünyaca meşhur çinileriyle turizm
sektörü açısından son derece önemli bir merkezdir. Günümüze kadar
ayakta duran tarihî dokuyla dünya çapında herkeste hayranlık
uyandırmaktadır. Bizler bu güzelliğe nasıl
yaklaşıyoruz? Dünyada iki tür medeniyet anlayışı
vardır değerli milletvekilleri: Biri yaşatmak, ihya etmek,
inşa etmek üzerine; diğeri maalesef her gün müşahede
ettiğimiz yıkmak ve öldürmek üzerine kurulmak istenen bir sömürge
medeniyeti. Bizim medeniyetimiz, temsil ettiğimiz medeniyet inşa
medeniyetidir. Geçmişimizden tevarüs eden değerlerde bunun
zıddını bulmanız mümkün değildir.
Hükûmet olarak, Sayın
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde, Başbakanımız Sayın Binali
Yıldırımın öncülüğünde, her zaman yaşatmayı
temel alan bir siyasi anlayışın sahipleriyiz; bu, bundan sonra
da böyle olmaya devam edecektir. Gücünü millî iradeden alan kadrolar olarak
insanımızı ve insanımıza ait değerleri
yaşatmaktan başka düşüncemiz olmadığının
altını çizmek isterim. İznike de böyle bakıyoruz ve
nasıl daha fazla yaşatırız, nasıl daha fazla
yüceltiriz, biz ona bakıyoruz.
Hem İznik özelinde hem Bursa için
yaptıklarımızın sınırlı bir özetinden
bahsetmek istiyorum. 2002den bu yana Bursada kültür ve turizme toplam 30
milyar liralık yatırım yapmışız. Biraz önce
bahsettiğim, kültürel varlıkları geleceğe hakkıyla
taşımak noktasında büyük hassasiyet gösteriyoruz. Bu çerçevede,
iktidara geldiğimizden bu yana, Bursada kültür
varlıklarının proje, bakım onarımları ile müze,
teşhir, tanzim ve yapım işlerinin yanı sıra ören yeri
çevre düzenleme işleri için yaklaşık 21 milyon liralık ödenek
ayırmışız. Tarihimizi gün yüzüne çıkartırken
Bursada bulunan 3 adet Bakanlar Kurulu kararlı Türk, 1 adet Bakanlar
Kurulu kararlı yabancı ve 3 adet müze kazısı olmak üzere
toplam 7 kazı çalışması için 4,5 milyon lira ödenek
aktardık.
Orman ve Su İşleri
Bakanlığımız Bursada 2002den bu yana toplam 2,66 milyar
liralık yatırım yaptı. Bursanın mümbit
topraklarını daha fazla sulayabilmek arzusuyla projeler
geliştirildi ve inşa ettiğimiz sulama tesisleriyle 348.310 dekar
araziyi sulamaya açtık. Böylece Bursalı çiftçilerimize bereket
getirdik ve yılda 303 milyon lira ilave zirai gelir artışı
sağladık. Bunların hepsi insanımız içindir.
2002den yana Bursamıza ulaştırma ve
haberleşme alanında 4,67 milyar yatırım
gerçekleştirdik. Kısacası, Bursanın hızına
hız kattık. Bunu nasıl yaptık? Örneğin, Bursayı
diğer şehirlere bağlayan devlet yollarını 436
kilometreye, ilçe, belde ve köyleri şehir merkezine ulaştıran il
yollarını 613 kilometreye, otoyolları 80 kilometreye
uzattık. Böylece Bursaya erişimi daha hızlı ve daha
güvenli hâle getirdik. Bursadaki kara yolu ağını 1.129
kilometreye ulaştırmış olduk.
Bursaya 2002 yılında elektrik üretim
tesisleri yatırımı dâhil 8,6 milyon lira enerji
yatırımı yapılmışken -8,6 milyon arkadaşlar-
2003-2015 yılları arasında 2,28 milyar liralık enerji
yatırımı yapılmıştır. Bursaya enerji ve
tabii kaynaklar alanında toplamda 2,57 milyar lira yatırım
yapılmış olmaktadır.
Burada saymaya süre yetmeyecektir. Eğitimden
sağlığa, gençlik için yatırımlarımızdan
tarım ve hayvancılık alanına, her alanda
yatırımlarla Bursayı ihya ettik, ediyoruz. Nitekim,
Bursalı hemşehrilerimiz, vatandaşlarımız da her
seçimde bizim bu hizmet anlayışımızı ödüllendirmek
suretiyle sandıkta gereğini yapmışlardır, emin olunuz
bundan sonra da yapmaya devam edeceklerdir değerli kardeşlerim.
AK PARTİ kadroları olarak bizler Ülkem ve
milletim kazanacaksa ben kaybetmeye hazırım. diyen bir liderle,
Sayın Cumhurbaşkanımızla aynı davaya baş koyduk.
Aziz milletimizin ihtiyaçlarını karşılamak için bizi
hizmetkâr kılması dolayısıyla Rabbimize de ne kadar
şükretsek azdır. Bizler hem İznikte hem Bursada hem de zaman
zaman burada Genel Kurulda, değerli milletvekili arkadaşlarımla
birlikte Bursa ve İznik için yaptığımız
icraatları ve yatırımları her zaman kamuoyuyla paylaşıyoruz.
Ancak insanımızın faydasına sunulan bu güzellikler ne kadar
anlatılırsa anlatılsın yeterli saymıyoruz. Zira, bugün
burada ana muhalefetten arkadaşlarımızın bizlere bir fırsat
daha sunduğunu memnuniyetle görmüş bulunmaktayız. Bize burada,
İznike ve Bursaya yatırımlarımızı yeniden
anlatma fırsatı sundukları için gündem dışı
konuşan sayın milletvekili arkadaşıma teşekkür
ediyorum.
Bir sayın milletvekili tarafından biraz
önce bir konuyla ilgili bahsedildi, onu da burada açıklığa
kavuşturmam lazım; örneğin, bu sahil projesiyle ilgili, oradaki
ağaçlarla ilgili.
Değerli arkadaşlar, orada belediye
tarafından bir çalışma yürütülmektedir ve medyaya çıkan
haberlerle de gündem olmaktadır. Burada gündeme getirilen konu da
aynı konu. Orman bölge müdürlüğünden izin alınmak suretiyle
yürütülen çalışmanın -telefonumda resmi de var ama buradan
gösteremeyeceğim, yetişemedim- aslı şudur değerli
arkadaşlar: Bursa Büyükşehir Belediyesince İznik ilçesinde İznik
Gölü sahilinde Sahil Düzenleme Projesi kapsamında orman dışı
alanlarda, Anıtlar Kurulundan gerekli izinler alınarak İznik
Orman İşletme Şefliğinden de teknik yönden kesilmesinde
sakınca bulunmayan, hayatiyetini kaybetmiş, âdeta ağaç olma
vasfını yitirmiş, tamamen kuru olan 8 adet ağaç kesimi
yapılmıştır; konu edilen şey anladığım
kadarıyla bu. Özellikle ifade etmek istiyorum ki burada yeşil
ağaç kesilmemiştir, fotoğraflarını gösterebiliriz. Bu
ağaçlar hayatiyetini yitirmiştir, kuru ağaçlardır, bunlara
ilişkin yapılan inceleme raporları da elimizde mevcuttur.
Yapılan çalışma, İznik
halkının faydalanmasına yönelik sahil bandının
iyileştirilmesi kapsamındadır. Nasıl ki biz üçüncü
boğaz köprüsünü yaptık, insanımızın standardını
yükselttik, insanımızın hizmetine sunduk;
yaptığımız şey, mukayese kabul etmez tabii ki ama
burada da odur. Nasıl ki Osmangazi Köprüsünü yaptık, İznike
daha kolay ulaşabilsin İstanbullular, gelenler diye İznikin
önünü açtıksa burada da İzniklinin yaz mevsiminde ve sair zamanlarda
gerek dışarıdan gelen gerek İznikin içinde bulunan
vatandaşlarımızın o kapasitede, o standartta güzel ve
şirin bir İznik ilçesinde o sahilin tadını
çıkarmaları için bir proje gerçekleştirdik. Nasıl ki
İstanbulda karşıdan karşıya geçmek için Marmarayı
yaptık ve insanımız şimdi sadece dakikalarla ölçülen bir
zaman diliminde istediği yere ulaşabiliyorsa aynı şekilde
bu pencereden yaklaşıyoruz.
Ben hatırlıyorum, burada aktarayım:
Bir milletvekili arkadaşımızla -yine ana muhalefet partisinden-
24üncü Dönemde ara buluculuk konusunda bir İngiltere seyahatimiz
olmuştu, bir haftalık çalışma seyahatimiz. Ramazan Can
arkadaşımız da vardı o zaman. O İngiltere seyahatinde
yine Adalet Komisyonu üyemiz olan bir arkadaşımızla, ana
muhalefet partisi milletvekiliyle, Londrada Manş Denizinin altından
Fransaya bir geçiş tüneli olduğunu söyledik birbirimize ve büyük bir
gıptayla birbirimize bakarak yani Adamlar yapmış. dedik. O
sıralarda da tam bu Marmaray Projesi devam ediyordu arkadaşlar.
Şimdi, biz bunu konuşurken kendi aramızda tabii, Hükûmetimizi
mutlaka övdük, övecektik. O zaman da gene ana muhalefet partisinden o
milletvekili arkadaşımız bize dönüp dedi ki: Biliyor musunuz,
yaptınız ama kuşların yolları, balıkların
yolları değişti.
Arkadaşlar, insanın hizmetine
sunduğunuz bir konu var. Elbette bütün hassasiyetleri nazara alarak,
burada bir değerlendirme yaparak karar vermek lazım ama istismar
siyasetine savrulmak yakışık almıyor. Eğer buraya
savrulursanız birileri de size çıkar sorar ki Atatürkün mirası
olarak ekilen Yalovadaki 159 tane ağaç için neden burada
konuşmadınız? (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Mesele bu. İstismar yok, algı yok, gerçekler ve
her şey insanımızın yaşamını
kolaylaştırmaya matuf.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
Diğer konu da önemli ama.
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Devamla) - Bakınız, kesilen 8 tane ağaç var, yerine şu ana
kadar dikilen 350 tane, toplam bin tane yetişmiş ağaç dikiyoruz
oraya. Okul bahçelerine, mezarlıklara, toplumun ortak
faydalanacağı yerlere son bir ayda
Nurhayat Hanım, son bir ayda Bursada 35 bin
ağaç diktik, haberiniz var mı, 35 bin bir ayda ve şu ana kadar
Türkiyede diktiğimiz ağaç sayısı 4 milyar fidan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kaç, kaç? Bir daha
duysunlar.
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Devamla) - Arkadaşlar, bunları yaptık.
Değerli arkadaşlar, şimdi biz bu
ağaç konusunu nereden hatırlıyoruz, oraya da bir bakalım.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Onlar,
yanan Mudanya ormanları mı?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Devamla) - Bu ağaç konusunu biz 2013teki beş altı
ağacın âdeta arkasına gizlenerek Türkiyeyi alev topuna
döndürmek isteyenlerin yaptıklarını gördüğümüz ve meselenin
ağaç meselesi olmadığı ortaya çıktıktan sonra
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) -
İnsaf, insaf!
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Devamla) -
bu konudaki her retoriğiniz sadece algıdan ibarettir,
sadece istismar siyasetinden ibarettir değerli arkadaşlar. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Bu
görüntü hoşunuza gidiyor mu? Göl, göl! Binlerce yıldır ayakta.
Bakın, bu, hoşunuza gidiyor mu? Yazık ya!
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Devamla) Bakınız feraset sahibi milletimiz, bu algılara asla
geçit vermeyecektir. AK PARTİ Hükûmetini yeşille, tabiata sahip
çıkmakla sınamaya kalkışmak kimsenin haddine değildir,
olamaz, biz de buna fırsat vermeyiz.
Bakınız, bilgi edinmek her
sıkıntıyı giderecektir. Burada siyasi istismara tevessül
edilmemesi gerekir. Sizlere bazı bilgiler arz etmek isterim.
Şimdi biz iktidarın
mensuplarıyız. 145 şehir ormanı, 356 bal ormanı
kurmuşuz, millî park sayımızı ülke genelinde 42ye, tabiat
parkı sayımızı 222ye çıkartmışız.
2002de 9 milyon 369 bin 832 dekar korunan alanımız varken, bu
rakamı 30 milyon 47 bin 220 dekara çıkarmışız. Yine 2002de
175 olan korunan alan sayısını 553e yükseltmişiz.
Bakınız son on beş yılda Bursamızda 68 milyon
fidanı toprakla buluşturmuşuz, dile kolay 68 milyon. 68 milyon
fidanın yanında 8 kuru ağaçla algı operasyonu yapmaya
çalışmak, kusura bakmayın havada kalır, kimse de sizi
ciddiye almaz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Halk biliyor neyin ne
olduğunu.
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Devamla) - Genel Kurulun huzurunda özellikle ifade etmek isterim ki Hükûmet
olarak Sayın Cumhurbaşkanımızın güçlü
liderliğinde, Sayın Başbakanımızın
önderliğinde hızımızı sürekli artırarak
milletimizin hizmetine olan yatırımlarımızı
sürdüreceğiz, bundan hiçbir şekilde
vatandaşlarımızın şüphesi olmasın. Biz diyoruz
ki, millete efendi olmaya değil, hizmetkâr olmaya geldik ve bu, bizim için
onurların en tepesindeki, en yükseğindeki husustur değerli
arkadaşlarım.
Sözlerime son vermeden önce şunu ifade etmek
isterim: Değerli arkadaşım, sayın milletvekili
arkadaşım, 2015 yılıydı
Size sesleniyorum.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Bana
mı?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Devamla) Hani Size sesleniyorum derken kötü bir şey söylemek için
değil. 2015 yılında Bursada, Mudanyada, Ketenderede bir
yangın oldu, hatırlıyorsunuz değil mi? Birçok
ağacımız yandı.
Şimdi, sizin buraya verdiğiniz bir soru
önergesi var. Ne diyorsunuz orada biliyor musunuz?
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Ketendere değil, Çağrışan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Devamla) Söyleyeyim: Oraya Ro-Ro limanı yapacaksınız. Ey
milletim, bir yağmurdan sonra nasıl yangın çıkar, bizim
bunu aklımız almıyor. diyerek, algı metoduyla
insanları tahrik etmeye, millet üzerinde istismar etmeye
çalışıyorsunuz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Millet inanmıyor o
yüzden artık.
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Devamla) Bugün oraya 275 bin fidan ektik. Özür dileyecek misiniz? (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, geçen hafta
Sayın Bakanımız Veysel Eroğlu burada. Bursa, bütün bir
Türkiyenin değeridir değerli arkadaşlar. Uludağın
biz dünyada eşi benzeri olmayan bir dağ olduğunu
düşünüyoruz ve gerçekten de Bursada Uludağın hem Türkiye için
hem de dünya için konferanslar ve diğer konularda, spor alanlarında
yüksek turizm kapasitesi olan bir yer olduğunu düşünüyoruz ve bununla
ilgili olarak bir strateji geliştirdik, bir çalışma başlattık;
ondan da bahsetmek istiyorum Bursalı hemşehrilerimizden dinleyenler
varsa bilmeleri için. Orada çok eski tarihlerde yapılmış,
Uludağın yeşiline, o iklime ve fiziksel özelliklerine uymayan
beton yapıların tamamını yıkıp orada o dokuya
uygun yapılaşmayı getirmek için çalışma
başlattık ve ilk önce de kamu binalarını yıktık.
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanımıza. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Biz de teşekkür
ediyoruz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Devamla) Ayrıca, bakınız, orada Siyami Ersek, bir hastane yaptırmış
1923lerden sonra tedavi uygulamak üzere. 1944te o bina sanatoryum olarak ilan
edilmiş, daha sonra 1975 yılına kadar da verem
hastalarının tedavisi için kullanılmış. O bina metruk
hâle gelmişti, yıkık hâle gelmişti. Şimdi orada öyle
güzel bir eser meydana çıkarıyoruz ki gerçekten sadece Bursa için
değil, Türkiyenin vizyonuna vizyon katacak, oraya, Uludağa gelen
her konuğu, her misafiri rahatlıkla ve özgüven içerisinde
ağırlayacağımız bir şekilde yapacağız.
Dolayısıyla bakınız, Uludağımız, toplamda
171 endemik bitkiyi içeriyor; bunun 30 tanesi sadece Bursada Uludağda
yetişebilen ağaçlardan, bitkilerden.
Değerli arkadaşlar, Bursamız,
tarihte olduğu gibi, bugün de emin ellerdedir. Hükûmetimiz, Bursaya
önemli yatırımlar yapmıştır, bundan sonra da yapmaya
devam edecektir. Bursa, şehirlerden bir şehir değildir.
Bursanın burada adının anılarak kötü gösterilmesi de
gerçekten hiçbir şekilde yakışmamaktadır. Bursa güzeldir,
daha güzel olması için çalışmaya devam etmeliyiz diyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Altaca
Kayışoğlu.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Sayın Başkanım, İç Tüzük 69a göre sataşmadan söz
istiyorum. Verdiğim soru önergesiyle hem kamuoyunu
yanılttığım hem istismar ettiğim gibi cümleler
kullandı ismimi vererek.
BAŞKAN Peki, buyurun iki dakika. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Aynı ilin vekilleri
Bakana hürmet eder Başkanım, polemik doğru değil.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun,
Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlunun gündem
dışı konuşmaya cevaben yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle şunu söyleyeyim: Burada
yaptığımız her konuşma, Bursamızın,
ülkemizin, İznikimizin, bu cennet vatanın her karış
toprağının daha iyi, daha güzel olması, bizden sonraki
nesillere de kalması içindir. Bu konuda da çok samimiyiz. İyi niyetli
bir çalışma olursa biz bunu takdir eder, gereğini de
yaparız. Nitekim, Sayın Orman Bakanımız da burada. Bütçe
görüşmelerinde ben dedim ki Sayın Bakana: Mudanyada bir yangın
çıktı Çağrışan bölgesinde -ve orasıyla ilgili
bilgi aldım- ağaçlandırma yapılmış. Teşekkür
ediyorum ağaçlandırdığınız için.
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Bursa kamuoyundan, Bursalılardan.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla)
Gelelim Ketendereye. Ketendereye bir Ro-Ro iskelesi yapılıyor.
Bizzat dava açtık, ben de davanın tarafıyım. Mahkeme de,
idare mahkemesi -mahkeme ismini ve dosya numarasını verebilirim-
yürütmeyi durdurma kararı verdi, Ketendereye Ro-Ro yapılamaz.
dedi. (CHP sıralarından alkışlar) Bu, bir mahkeme
kararı. Yani ben kamuoyunu falan yanıltmıyorum. Mahkeme
kararını isteyene gönderirim.
Bursaya 35 bin ağaç dikilmiş. Dikilsin
tabii.
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Son bir ayda.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) -
Eğer kastedilen, Mudanya yangın yeriyse memnuniyet duyarız,
bundan mutlu oluruz.
Gelelim şu kuru ağaç meselesine. Oradaki
televizyon görüntüleri de var, ben de biraz önce fotoğrafları
gösterdim. Oradaki ağaçlar kuru falan değil, mesele üç ağaç
meselesi değil, mesele şu görüntü
Yani mesele, İznik Gölünün
etrafını betonla çevirip bu gölü ölüme mahkûm etmek. (CHP sıralarından
alkışlar) Eğer bu görüntü hoşunuza gidiyorsa Hakan Bey
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ters tutuyorsunuz, ters
tutuyorsunuz.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) Yani
orada yaşıyoruz. Bakın, ne güzel anlattınız
İzniki, benim sürem beş dakika olduğu için anlatamadım,
çok güzel, teşekkürler, anlattınız. Ama bu görüntü güzel mi? Bu
görüntüden sonra İzniki bir daha böyle anlatabilecek misiniz? Yani
şu Yeşil Camiye bakın Allah aşkına? Bu mu güzel, bu
mu güzel? Bu eski fotoğraf, her yerde var, kaymakamlığın
sitesinde Googleda; bunu ben -önden çekilmişi de var, aynen böyle- iki
hafta önce kendim çektim ya
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Gözükmüyor ki oradan.
Yanlış fotoğraf.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla) Ne
yeşil kalmış, ne bir şey kalmış, caminin etrafı
betona dönmüş. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Altaca
Kayışoğlu.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Ağaçları yok etmişler, ağaçları.
BAŞKAN Sayın Çavuşoğluna
açıklama için söz vereceğim.
Buyurun yerinizden.
VI.- AÇIKLAMALAR
1.- Başbakan Yardımcısı Hakan
Çavuşoğlunun, Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Burada 2 Bursa milletvekili olarak iyi bir şey
olsun diye tartışıyoruz, öncelikle onu ifade etmek istiyorum,
öyle olduğu kanaatini de taşıyorum.
Şimdi, biraz evvel burada da anlattım,
şöyle düşünmemiz lazım, empati yapmamız lazım:
Yalovada 158 ağaç ki o ağaçların içerisinde Mustafa Kemal
Atatürkün Buraya ağaç dikin. dediği, miras
bıraktığı söylenir, o ağaçlar kesilirken hiçbir
şey söylemeyenlerin istismar ettiğini söylüyorum.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Söyledik, söyledik.
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Haksızsam haksız diyebilirsiniz ama değilim.
MURAT EMİR (Ankara) Haksızsın.
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Çünkü oradaki belediye başkanı 30 santimetrelik çevreye
sahip ağaçları oradan kökünden alıp başka yere götürecek
teçhizatımız, ekipmanımız yok. dedi. Bu da doğru
değildi mesela, var.
Öbür taraftan, bakınız, siyaset
yapıyoruz. Şimdi, 2015 yılında ciddi bir yangın
geçirdi Mudanyanın o sırtları. Yani ciğerlerimiz
yandı diye bir laf vardır ya, orada yerini buldu ama tam o atmosferin
içerisinde, onu takip eden birkaç gün içerisinde medya mensuplarının
önünde algı yapmaya çalışarak Burada rant var, burası
işte bunun için kesildi. diyerek siyaset olmaz; bu, siyaset değil.
Şimdi oraya 270 bin ağaç dikmişiz. Doğru. Onun için ben de
diyorum ki, eğer istismar etmediyseniz, vatandaşlarımıza,
Bursalılara dönüp diyeceksiniz ki: Ben yanlış yaptım.
Sizlerin huzurunda sizler adına iktidara teşekkür ediyorum, 270 bin
ağaç diktiniz. Ama Engin Altayın dediği gibi, ne kadar iyi
şey yapsak da teşekkür etmeyeceklerini biliyoruz.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkanım
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, yerinizden mi söz
talebiniz var?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yerimden alayım.
BAŞKAN Buyurun.
2.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, bakanların gündem
dışı konuşmalara cevap verme sürelerine ve Başbakan
Yardımcısı Hakan Çavuşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Sayın Başkan, öncelikle şunu söyleyelim: İç Tüzük 59a göre
söz veriyorsunuz ve eski uygulamada olduğu gibi bakanlara yirmişer
dakika veriyorsunuz. Oysaki bu usul üzerinde gündem dışı
tartışmaların süresi neye kıyasen yapıldı diye
bakıldığında, o sürelerin on dakikadan üç dakikaya
indirildiği
Gündem dışı konuşmalarla ilgili
kıyasen kabul edilen usul tartışmasının maksimum
süresi üç dakikaya indirildi. Burada yapılan, bir İç Tüzük
istismarıdır. Her süreyi on dakikadan üç dakikaya indirenler, bir
süre tayin edilmemiş olduğu hâlde bakanın cevap vermesine yirmi
dakika olarak devam ediyorlar.
İkincisi: Mademki üç
bakan da konuşma ihtiyacı duyuyor, 59un ikinci fıkrasına
göre istenir, bu kadar kapsamlı konuşmalara karşı, gruplar
da cevap verirler. Hiçbir gün en kritik konuşmalarda Hükûmetten cevap
beklenirken kapı duvar ama böyle bir günde gelip hem de bir yerden sonra
kişisel sataşmalara ve partimize sataşmalara varan bir
görüşme, sonra da oturup yerine yine sınırsız bir söz
kullanma. Bunları, yönetim anlayışınızı tekrar
gözden geçirmenizi bu noktada talep etmek durumundayım.
Üçüncüsü: Sayın Bakan
biraz önce şunu söyledi. Sayın Bakan CHP teşekkür etmez. falan
diye Engin Altayın bir cümlesini bir yerinden keserek A Haberin
yaptığı bir montajı izliyor, diline doluyor ama
-Cumhurbaşkanını da öyle yanılttınız- Engin Altay
onun başını da sonunu da söylüyor.
İki
şeyde de mahcup olundu burada: Bir, Nurhayat Altaca
Kayışoğlu tutanak altında komisyonda arkanızdaki
bakana teşekkür ettiğini söylemiş.
İki, siz
diyorsunuz, CHP teşekkür etmez.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Müsaadenizle...
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen bir dakika içinde.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Dün daha burada Sayın Milletvekilimiz Atila Sertel
şahsınızın ismini vererek Basın İlan Kurumu
konusunda yaptığınız bir katkıdan dolayı
şahsınıza teşekkür etti, grubunuz şahit.
Şimdi, bu
ifadelerden sonra grubumuzdan özür dileyecek misiniz?
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ben de
teşekkür ederim.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Buyurun Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Biraz önce
Sayın Bakan Hakan Çavuşoğlu konuşurken
konuşmasında şöyle bir cümle sarf etti: Bursa sıradan bir
şehir değil. Hangi şehrimiz... 81 şehrimiz var, her biri
kendi açısından ayrı bir güzide şehir.
BAŞKAN
Talebiniz nedir Sayın Tanal?
MAHMUT TANAL
(İstanbul) İstanbul ayrı bir güzide, Düzce ayrı bir
güzide...
BAŞKAN
Sayın Tanal, nedir talebiniz?
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Şanlıurfa ayrı bir güzide... Yani
şehirlerimizi niye böyle sıradanlaştırıyorsunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
Düzce mi sıradan? diyor, Hangi şehrimiz sıradan? diyor.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Yani Düzce mi sıradan, İstanbul mu sıradan?
Şanlıurfa...
BAŞKAN
Sayın Tanal, bakın, talebinizin ne olduğunu soruyorum size.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Bakın, sırtını çevirdi. Böyle bir bakan
olur mu?
BAŞKAN Ne
istiyorsunuz? Bana söyleyin, ben ona göre size söz vereyim veya vermeyeyim.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Şunu istiyorum: Şimdi, ben İstanbul
Milletvekiliyim ve aynı zamanda Düzceden sorumluyum, şahsen
Şanlıurfalıyım.
Sayın Bakan
diyor ki...
BAŞKAN
Sayın Tanal, açıklama mı yapacaksınız?
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Evet, bir zahmet.
BAŞKAN Bunu
mu yapmak istiyorsunuz?
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Evet, efendim.
BAŞKAN Peki,
bir dakika, buyurun.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Peki, teşekkürler.
BÜLENT TURAN
(Çanakkale) Yaptı zaten Başkanım, anladık biz.
Hangi şehir
sıradan? dedi. Hepsi özel dedik biz de.
3.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Başbakan
Yardımcısı Hakan Çavuşoğlunun gündem
dışı konuşmaya cevaben yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Sayın Bursa Milletvekili Bakan Hakan Çavuşoğlu
şöyle dedi: Bursa sıradan bir şehir değil. Türkiyede 81
tane ilimiz var, hiçbir şehri sıradanlaştıramayız. Her
bir şehrimizin kendi açısından ayrı bir güzelliği,
ayrı bir güzideliği var. Yani İstanbulun ayrı bir
inceliği var, Düzcenin ayrı bir güzelliği, ayrı bir tabiat
güzelliği var, ayrı bir inceliği var; Şanlıurfa
peygamberler şehri, ayrı bir güzelliği var; Diyarbakırın
Ulu Camisiyle ayrı bir güzelliği var; Mardin, medeniyetler
şehri, ayrı bir güzelliği var; Giresunun
fındığı, yeşili, dağı ve denizi var;
Manisanın kestanesiyle ayrı bir güzelliği var. Yani biz burada
Niğdenin patatesiyle ayrı bir güzelliği var.
BAŞKAN Ama diğer iller kalacak bu sefer
de Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Adananın
pamuğuyla ayrı bir güzelliği var. Yani bu Edirne apayrı.
İzmir çağdaşlığıyla, uygarlığıyla
ayrı bir güzelliği var.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Derdi
anlaşıldı Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Tanal, sizin sürenizi
isterseniz uzatayım bütün illeri söyleyin, öbür iller darılacak
şimdi.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ama gerçekten böyle
efendim.
BAŞKAN Hiçbir ilimiz sıradan
değildir. Sayın Bakanın da kastının bu olmadığını
benim gibi hepiniz biliyorsunuz. Ama yine de Sayın Bakana bir
dakikalık açıklama için söz veriyorum.
4.- Başbakan Yardımcısı Hakan
Çavuşoğlunun, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ben Bursa sıradan bir il değildir.
dedim. Nurhayat Hanıma sorsanız o da aynısını
söyleyecek. Size de İstanbul sıradan bir il değildir. demek
düşer. Size de Manisa sıradan değil. demek düşer.
Dolayısıyla, mesele budur arkadaşlar yani onun için
TACETTİN BAYIR (İzmir)
Ayırmayalım, hepsi bizim ilimiz.
BAŞKAN Sayın Sertel
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Sertel
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bitiriyorum yani
kayıtlara
BAŞKAN Peki, bitirin.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Şimdi Sayın
Bakan diyor ki: Efendim, bana sorsalar ben bunu derim. Bir bakan Türkiyenin
81 ilinin arasında ayrımcılık yapamaz. Verdiği cevap
daha beterdir. Yani böyle bir şey olabilir mi? Bir bakan iller
arasında ayrımcılık yapar mı,
kayrımcılık yapar mı?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Bursa Milletvekiliyim ya.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bu anlamda hepsine
eşit davranması lazım. Devlet her
vatandaşımızı kucaklamalı, küstürmemeli, bakanlık
böyle yapmamalı.
Teşekkür ediyorum, saygılar. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Sertel, sizin talebiniz
nedir?
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın
Başkan, Sayın Bakan kendisine teşekkür edilmediğini
söyledi, AKPye teşekkür edilmediğini söyledi. Kendisi dün yoktu,
bizzat kendisinin adını da yanlış söyledim ama özür
diledim, Tayfun Çavuşoğlu dedim, Hakan Çavuşoğlu
BAŞKAN Evet, buyurun size söz vereyim, bir
dakika.
Hatırladım şimdi. Ben de Hakan
Çavuşoğlu diye bir düzeltme yapmıştım. Siz şimdi
açıklamasını yaparsanız daha net olarak tutanaklara geçer.
Buyurun Sayın Sertel.
5.- İzmir Milletvekili Atila Sertelin, Anadolu basınına
yüzde 20 oranında bir zam yapıldığı için Başbakan
Yardımcısı Hakan Çavuşoğluna teşekkür
ettiğine ancak bu zammın Bakanlar Kurulunda
imzalanmadığına ilişkin açıklaması
ATİLA SERTEL (İzmir) Evet, Sayın
Bakana ben dün teşekkür ettim çünkü Basın İlan Kurumunda Anadolu
medyasına yönelik tam iki yıldır en ufak bir zam
yapılmamıştı Bakanlar Kurulu tarafından. Yaygın
medyaya yüzde 8 oranında, Anadolu basınına ise yüzde 20 oranında
bir zam yapıldı, o nedenle teşekkür ettim ama kendisine bir kez
daha anımsatmak isterim ki bunu Bakanlar Kurulu
imzalamadığı için hâlâ uygulanamıyor. Yani Anadolu
medyası tam iki yıldır zam bekliyor ve ne yazık ki iktidar
bu zammı vermiyor. Sayın Çavuşoğluna teşekkürün
tamamını bir çay ısmarlayarak yapmak isterim ama bakanlara rica
etsin, imzalatsın, ben de kendisine bir çay ısmarlayayım.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Peki, o zaman şöyle yapalım:
Bir yirmi dakika ara vereyim, Sayın Serteli, Sayın Bakanı, grup
başkan vekillerimizi arkaya davet edelim, orada sizin talebinize uygun
olarak sohbetinizi gerçekleştirmiş olursunuz.
Yirmi dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.23
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.46
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Barış KARADENİZ (Sinop), İshak GAZEL
(Kütahya),
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
48inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Bir açıklama yapma gereği var.
Şimdi, sayın bakanlar gündem dışı
konuşmalara cevap veriyorlar yirmi dakika süreyle. Bunu 59un birinci
fıkrasına göre yapıyoruz. Dolayısıyla da gruplara bir
söz hakkı düşmüyor Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Düşmez zaten.
BAŞKAN Bakanların cevap verip
vermemesinin takdiri bana ait değil. Talep ediyorsa Meclis yönetimi olarak
bunu dikkate alıp, kale alıp ona göre gündemi oluşturmamız
gerekiyor.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
dün Teamüle gerek yok. diyordu, Tüzüke göre hareket ediyoruz biz de.
BAŞKAN Ona göre hareket ediyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Süreyi nereden
BAŞKAN Süre için derseniz eğer,
60ıncı maddeye göre şimdiye kadar yapılan bütün
uygulamalar çerçevesinde bakanların cevap süresi yirmi dakika olduğu
için aynı teamülü işletiyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
müsaade ederseniz
BAŞKAN Buyurun.
6.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, konuşma süreleriyle ilgili
uygulamalara ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, biz
her zaman uzun, etkili ve kaliteli müzakereden yanayız ama bir gerçek var:
Bu iktidar partisi İç Tüzükteki on dakikalık süreleri üç dakikaya
indirdi, insanlar meramını anlatmadan süre bitiyor, ilave süre de
vermiyorsunuz ve kalitesiz müzakereler oluyor. Bundan hepimiz
şikâyetçiyiz. Bu İç Tüzük değişikliğinde dokunulan
bütün süreler üçte bire, beşte bire indirilirken burada herhangi bir süre
yazmıyor. Yirmi dakika eskiden beri sizlerin takdir ettiği bir
şey, tartışmıyoruz da.
BAŞKAN Elbette.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama sayın grup
başkan vekili diyor ki: Teamül değil, Tüzük uyguluyoruz. Tüzükte yazmadığı için dedim zaten. Madem bu kadar
bütün süreler indiriliyor, bu yirmi dakikayla ilgili tasarrufunuzu gözden
geçirin diye söyledim.
BAŞKAN Tüzük olarak mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tüzükte
yazmıyor süre efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale)
İktidarın sesini kısıyorlar Başkanım.
BAŞKAN Şimdi, bakın,
60ıncı maddenin son fıkrasını okursak beraber Genel
Kurulca eğer kararlaştırılmamışsa siyasi parti
grupları, komisyon ve hükûmet adına yapılan konuşmalar
yirmi
diye zaten yazıyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O ama 60a göre yapılan.
BAŞKAN 60ın son fıkrasına
göre. E, bizde zaten uygulamalar hep 60ın son fıkrası gündeme
alınarak yapıldığı için ve şimdiye kadar da hep
böyle devam ettiği için uygulamamızda herhangi bir sıkıntı
olmadığı düşüncesindeyim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Konuşmamızdan
rahatsız mı oluyor Başkanım?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, ucuz polemik yapmaya
çalışma.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, ucuzu
pahalısı yok.
BAŞKAN Lütfen birbirinize cevap vermeyin.
Bana hitap edin, ben gereğini
Söz veririm, vermem.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir şey
söyleyeceğim. Konuşmadan rahatsız olduğumuz yok.
Konuşmadan rahatsız değilseniz
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Niye polemiği o
yapınca pahalı da bize gelince ucuz oluyormuş? Ayıp ya
Özgür, ayıba devam ediyorsun.
BAŞKAN Sayın Özel, sizi dinliyorum ben.
Bana hitap edin siz, ben sizi dinliyorum, buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, Adalet
ve Kalkınma Partisinin sayın grup başkan vekili çok ucuz bir
polemik yapıyor.
Benim dediğim şu: Bol bol süre kullanma
imkânı var. Beş dakikaya karşı yirmi dakika zaten
orantısız. 59da süre belirtilmediği için 60a bakıp
kıyasen uygulandığını ben söyledim.
BAŞKAN Evet.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Her süre üçte bire
indirilmişken yirmi dakika çok bonkördür, bir de suistimal ediliyor dedim.
Eğer yiğitsek, mertsek şunu
yaparız: Gelin Sayın Bakan
Bugün burada yapmaya
çalıştığımız, sizin verdiğiniz on beş
yirmi dakikalık aralar kendiliğinden, bunların hepsi şu:
Şu anda yoklama istenemeyecek bir yerde top çevirip, zamanı geçirip
grup önerilerine geç geçmek çünkü yirmi dört saati doldurmaya
çalışıyorsunuz. Bunu hepimiz biliyoruz, birbirimizin
aklıyla, zekâsıyla alay etmeyelim ama esas meselemiz şu: O kadar
çok istiyorsanız müzakere, bakanları getirip üç gündem
dışına bir senede bir kere böyle cevap verirken üçüne birden
yirmişer dakika cevap yerine, bakan gelir 59un ikinci fıkrasına
göre söz ister, verirsiniz sözünü. Gruplara da onar dakika, yirmişer
dakika -ne takdir ederseniz- verirsiniz. O zaman kimse kimsenin söz
hakkını kısıtlamamış olur.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Biz şu anki tablodan
memnunuz, devam edebiliriz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben iktidarın
konuşmasından rahatsız değilim ama muhalefete
karşı Tüzük oyunu yapılıyor, onu anlatmaya
çalışıyorum.
BAŞKAN Sayın Özel, sizi anladım ama
şu anda konumuz ve gündemimiz bu konunun tartışılması
değil, bu bir. Gündemimiz bu konunun tartışılması ve
bunun yeniden bir düzene konulması değil.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam.
BAŞKAN Ha böyle bir gündem elbette ki
konuşulur, böyle bir değişiklik, böyle bir düzenleme elbette ki
konuşulur, değerlendirilir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bence her gün yapmak
lazım.
BAŞKAN Onun bir usulü vardır, o
uygulanır ve yerine getirilir veya getirilmez Genel Kurulun kararına
göre.
Diğer bölüme geldiğimiz zaman ise
işte On beş dakika ara veriyorsunuz, yirmi dakika ara veriyorsunuz,
süreyi dolduruyorsunuz. şeklindeki eleştiriye şunu
söyleyebilirim: Lütfen, benim niyetimi okuyarak bana cevap vermeye
çalışmayın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, hayır,
hepimiz biliyoruz ne yapıldığını, hepimiz biliyoruz.
BAŞKAN Ben istersem, yirmi dört saat süre
dolmadıysa bir saat ara veririm, gelirim tekrar bir saat ara veririm, o
süreyi tamamlarım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, hayır.
BAŞKAN Verdiğim araların hepsinin
haklı bir nedeni vardır, kâtip üye de bunu bilmektedir. O yüzden,
lütfen, benim niyetimi okuyarak eleştiride bulunmayın veya da polemik
konusu yapmayın.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ucuz polemiği de
iade ediyoruz kendisine, cevap bile vermeyeceğiz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) MHP grup önerisine geçmeyi
geciktirmek noktasında iktidar elindeki bir imkânı kullanıyor,
dönüp de iktidara bir şey dediğim yok ama sizin
BAŞKAN Tamam, kendi aranızda
konuşun. Bu, şu anda Divan olarak bizi ilgilendiren bir konu
değil.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, hayır. Ben
size söylüyorum. Söylediğim de şu: Tamamen ön
yargılısınız. Açın tutanağı, bakın. Ben
ön yargınıza şahidim ama zaman zaman yaptığınız
yanlışları gördüğünüzde o konuda öz eleştiri vermenize
de şahidim. Ben sözümü şöyle bitirdim: Bu konudaki takdir yetkinizi
biliyorum ama bunu yeniden değerlendirmenize arz ediyorum dedim. Böyle
bitmiş bir şeyden sonra, böyle bir tartışma, böyle bir
cevap size makul geliyorsa o da sizin bileceğiniz iş.
BAŞKAN Sayın Özel, bakın, siz böyle
bir açıklama yaptınız. Ben sizi eleştirmek için
bunları söylemiyorum. Siz fikrinizi söylediniz, ben fikrimi söyledim. Bu
kadar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam.
BAŞKAN Herhangi bir tartışma yapmıyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama sizin
açıklamanız da bu cevabı gerekli kıldı yani, onu da
bilin.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın
Başkanım, gündeme geçelim. Özgürü mü dinleyeceğiz akşama
kadar?
BAŞKAN Ama şunu da söyleyeyim: Bana siz
derseniz ki Arada sıra işte zaman doldurmak için ara
veriyorsunuz...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet.
BAŞKAN Benim niyetimi okumayın lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama iktidardan
BAŞKAN Bunu okuyacağınıza
gelin bana sorun. Benim size verdiğim cevap üzerine fikir üretebilirsiniz.
Sizden de bunu bekliyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakın, bizim,
muhalefetin
BAŞKAN Eğer bir talebiniz, öğrenmek
istediğiniz herhangi bir konu varsa benim sizinle hukukum var diğer
arkadaşlarla olduğum gibi, iyi de bir diyaloğumuz var diğer
milletvekili arkadaşlarla ve grup başkan vekilleriyle olduğu
gibi, karşılıklı konuşuruz, ben durumumu, niye ara
verdiğimi size söylerim; tatmin olursunuz olmazsınız,
eleştirirsiniz eleştirmezsiniz, o noktadan itibaren beni
ilgilendirmez ama bana sormadan böyle Ön yargılı
davranıyorsunuz. şeklinde, ara vermelerimi, niyetimi okurcasına
açıklama yapmanızı doğru görmedim, alındım. Buna
açıklama yapma gereğini hissettim. Bu kadar.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
aramızdaki diyalog, temas imkânlarına veya biraz önceki davetinize
icabet etmeme sebebi dün yaşananlardır.
BAŞKAN Olabilir. O da sizin tercihinizdir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - O konuda herkes kendi
sorumluluğunu biliyor.
BAŞKAN Elbette.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O konuda biz son derece ne
yaptığımızı biliyoruz.
BAŞKAN Elbette.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama şunu söyleyeyim:
Muhalefet partilerinin Meclis Başkan Vekilleri kendi partileriyle uyumlu
Minareden at beni, in aşağı tut beni. yapsa ne hissederseniz
biz şu anda onu hissediyoruz.
Teşekkür ederim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Ben de Özgür Bey gelecek
diye gelmemiştim arkaya Başkanım.
BAŞKAN Ya, bunları duymamış
olayım ben. Yani ne kadar konuşursam konuşayım siz bir
noktada ısrarlısınız, onu sürdürüyorsunuz. Ben gündemimize
dönüyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İsabet olur. İsabet
olur.
BAŞKAN Yeteri açıklamayı
yaptım. İzleyenler bu konuda takdir verirler. Dün yaşananlar
dünde kaldı. Bunu bir intikam meselesine döndürmeyelim lütfen.
Buyurun Sayın Çavuşoğlu, nedir
talebiniz?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Bir yanlış anlaşılmayı düzeltmek için söz
istiyorum.
BAŞKAN Bir dakikalık süre istiyorsunuz.
Buyurun.
7.- Başbakan Yardımcısı Hakan
Çavuşoğlunun, CHP Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlunun Cumhuriyet Halk Partisinin web sayfasında
yer alan bazı ifadelerine ve Yeşil Camiyle ilgili projeye
ilişkin açıklaması
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Evet, Sayın Başkanım, çok teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlar, sayın
milletvekilleri; burada, şimdi -Sayın Mahmut Tanalın da
dikkatini çekmek istiyorum- Cumhuriyet Halk Partisinin web sayfasından
Kılıçdaroğlunun ağzından yazılan şeyleri
okuyacağım size: Efendim, kongremizin hayırlı ve
uğurlu olmasını diliyorum. Seçilecek arkadaşların tek
hedefleri olacak. Birinci hedef, Ankara Büyükşehiri alacağız.
Ankara Büyükşehiri almak demek, sıradan -tırnak içerisinde- bir
büyükşehir belediyesini kazanmak demek değildir.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Mahmut Bey burada
mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, neye
göre söz veriyorsunuz, neye göre konuşuyor?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Bitmedi Sayın Özel.
BAŞKAN Bir dakika Sayın Özel, bir
dakika
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) - Bir diğer konu, değerli arkadaşlar, Yeşil
Camiyle ilgili projeyi Sayın Altacaya buradan göndereceğim. Bunun
da bu çevre düzenleme projesinin kararını almışız,
projeyi çizmişiz, en kısa zamanda inşallah o da yerine
getirilecek.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Sayın Kılıçdaroğlunun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bakan, teşekkür
ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Cevap hakkını
kullanmak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Genel
Başkanın sıradan sözünü söyleyip Bu söze ne diyeceksiniz?
diyerek grubumuza hem sordu hem sataştı.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika. (CHP
sıralarından alkışlar)
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hangi şehre
sıradan demiş, o zaman onu soralım.
BAŞKAN - Sayın Turan, söylediklerinizin
hiçbirini duymuyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Özgür Bey duydu
Başkanım.
8.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Başbakan
Yardımcısı Hakan Çavuşoğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biraz önce Sayın Bakan Bursa sıradan
bir şehir değildir. dedi. Mahmut Tanal yerinde bir tespitle dedi ki:
Ben Urfalıyım, ben Düzcenin sorumlu milletvekiliyim, ben
İstanbulun milletvekiliyim, bütün illerin milletvekiliyim, hiçbirisi
sıradan değildir. dedi, güzel şeyler yaptı ve biraz önce
Bakanın sorduğu soruyu Bakana yöneltti. Bakan cevapta Ben
Bursalıyım, Manisayı da Özgür Bey söylesin. gibi Türkiyede
bazı şehirleri sıradan gördüğünü ikrar eden bir şey
söyledi.
Genel Başkanın konuşmasıyla
ilgili Grup Başkan Vekili olarak cevap veriyorum: Sayın Genel
Başkanımızın bahsettiği sıradan şehirler,
büyük şehirler, Türkiyedeki değil, dünyanın herhangi bir
yerindeki sıradan şehirlerdir. Türkiyedeki 81 il de sıra
dışıdır, son derece önemlidir,
başımızın tacıdır.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
(Devam)
3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Yelin, Ergene Havzası
Eylem Planına ilişkin gündem dışı konuşması
ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz
Ergene Havzası Eylem Planı hakkında söz isteyen Tekirdağ
Milletvekili Mustafa Yele aittir.
Buyurun Sayın Yel. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA YEL (Tekirdağ) Sayın
Başkan, Sayın Genel Kurul üyeleri, ekranları başında
bizleri izleyen saygıdeğer vatandaşlarım; herkesi
saygıyla selamlıyorum. Bugün, şu anda hâlen yürütülmekte olan,
dünyanın en büyük çevre projesi olan Ergene Havzası Eylem Planı
hakkında gündem dışı söz almış
bulunmaktayım.
Ergene Nehrinin kirlilik hikâyesi 1970li
yıllara dayanmakta. 1970li yıllara kadar Ergene Nehri içinde 22
çeşit balığın yaşadığı, 283 kilometre
boydan boya Trakyayı kateden tertemiz bir nehirken, o günkü plansız
sanayileşmenin getirmiş olduğu nedenlerden dolayı, sadece
Tekirdağ ilimizde yaklaşık olarak 2 bin civarında sanayi
tesisinin gelişigüzel kurulmasıyla başlayan bir kirlilik
hikâyesi. Tabii, çok hükûmetler geçti. 1970 yılından bugüne kadar
gelindiğinde ne yazık ki Ergene Nehrinin kirliliğine,
Trakyalı insanlarımızın büyük bir özlemle beklediği bu
kirliliğin sona erdirilmesine herhangi bir hükûmet çare
bulamamıştı. Ta ki 2011 yılında dönemin
Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğanın Haliçi
nasıl temizlediysek Ergene Nehrini de öyle temizleyeceğiz. diyerek
adına Şafak Harekâtı dediği ve 6 Mayıs 2011 tarihinde
o dönemin, yine, Orman ve Su İşleri Bakanının, Sayın
Veysel Eroğlu Bakanımızın Çerkezköydeki
açıklamasıyla birlikte başlatılan ve bugünlerde
sonuçlandırılmak üzere olan dünyanın en büyük çevre projesinin
Tekirdağımızda sergilenmesinden ve yürütülmesinden ben bir
Tekirdağlı kardeşiniz olarak büyük bir gurur duymaktayım.
Gerçekten, Hükûmetimiz, diğer bütün projelerde
olduğu gibi, çevreyle ilgili projeleri de önemsemekte ve kendine
yakışanı yapmakta; dünyanın enleri arasına giren
havalimanlarımız, köprülerimiz, otoyollarımız gibi büyük
projelere imza attığı gibi, çevre konularında da bu
projeye, gerçekten, büyük bir önem vererek, 3 milyar 240 milyon gibi bir rakam
ayırarak bu projenin devamını sağlamakta.
Ve yine, şuradan ben
vatandaşlarımıza tekrardan seslenmek istiyorum ki 2019
yılı sonuna kadar bitirilmesi beklenen bu proje sonunda Ergene
Nehrinde özlediğimiz o 22 çeşit balığı,
inşallah, hep beraber göreceğiz ve ben buradan bütün Trakyalı
hemşehrilerimi de oltalarını hazırlamaya davet ediyorum.
Oltalarınızı hazırlayın Tekirdağlı
hemşehrilerim, Edirneli, Kırklarelili kardeşlerim;
inşallah, hep beraber, eski günlerde olduğu gibi Ergene Nehrimizden
de balık tutmaya gideceğiz diyorum.
Değerli kardeşlerim, biz bu projelerle
uğraşırken bir de tabii, Tekirdağımızda 12 tane
belediyenin tamamı Cumhuriyet Halk Partisinde. Biraz önce
saygıdeğer milletvekillerinin bahsetmiş olduğu ağaç
katliamları konusuna gelirsek, özellikle Tekirdağımızda
Çerkezköyde trafik düzenlemesi adı altında Atatürk Bulvarında
yüzlerce ağaç sökülürken hiçbir milletvekilinin burada herhangi bir
şekilde sesi çıkmıyordu. Ben özellikle bu konularla ilgili
olarak Cumhuriyet Halk Partili vekillerimizi Tekirdağ Çerkezköyümüze
davet ediyorum, oradaki ağaç katliamını lütfen yerinde izleyin.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Siz niye ses
çıkarmıyordunuz öyleyse?
MUSTAFA YEL (Devamla) Yine, otuz yıldır
Çorluda Cumhuriyet Halk Partisinin belediyeleri var ve Çorlumuzda biz
mükemmel bir şehir hastanesi yaptık, devlet hastanesi yaptık. Bu
devlet hastanesinin çıktığı yer, eski yerle ilgili olarak
da şu anda CHPli belediye başkanlığında
başlatılan Bu yeri bize verin, park yapalım. seslenişleri
var. Biz Hep beraber yapalım. diyoruz ama buradan şunu ben ifade
etmek istiyorum: Otuz yıldır Çorluyu yöneten CHP belediyeleri,
bugüne kadar yapmış olduğunuz sadece Cumhuriyet Parkı ve
göletin oradaki parktan başka Çorluya neden park yapmadınız da
yıkılan bir kamu kurumunun yerine göz dikip orada bir park yapmak
istiyorsunuz? Düştüğünüz aciz durumu buradan, ben bütün Çorlulu
hemşehrilerime bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Çorlu
Belediyesi Hükûmetten büyük mü, Hükûmet yapsaydı?
MUSTAFA YEL (Devamla) Dolayısıyla
çevre deyip de bugüne kadar çevreyle ilgili hiçbir tedbir almayan bütün
belediyeleri, bütün Cumhuriyet Halk Partili belediyeleri buradan kınıyorum.
CHP kirletiyor, AK PARTİ temizliyor Allaha şükürler olsun ve bundan
sonra da
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) CHPli
belediyeler kirletmez, gerçeği ifade etmiyorsunuz; CHPli belediyeler
yeşili, doğayı korur, havayı, suyu korur.
MUSTAFA YEL (Devamla) Dünyanın en güzel, en
büyük projesini uyguladığımız Tekirdağa bütün
Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerini davet ediyorum. Sizleri gezdirmekten
büyük bir mutluluk duyacağımız bu çevre projemizi inşallah
hep beraber 2019 yılı sonunda görme fırsatımız olacak
ve Trakya, yeşil Trakyam eski günlerindeki gibi bereketli yarınlara
kavuşacak ve bu sayede inşallah çiftçilerimizin tabii ki cebine çok
daha fazla para girmiş olacak. Desteklerimizle birlikte, ağaçlandırma
çalışmalarımızla birlikte, erozyonla mücadele
çalışmalarımızla birlikte Trakyamız Hükûmetimiz
sayesinde inşallah gerçekten hak ettiği, layık yerini
bulacaktır diyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Sağ olun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Yel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) CHPli belediyeleri Ergene
havzasını kirletmekle, partimizi aciz duruma düşmekle itham
etti, bununla ilgili cevap hakkını grup adına
kullanacağız ama değerli iktidar partisi milletvekilleri empati
kurabilsin diye bir şey yapacağım Sayın Bakanın da
müsaadesiyle.
Buna siz cevap verecek olsaydınız
şöyle cevap verirdiniz: Dediklerin doğru olsaydı otuz
yıldır o ilçede belediyeyi biz kazanır mıydık? (CHP
sıralarından alkışlar) Dediklerin doğru olsaydı
Konuşma, konuşma, konuşma, cevabı martta aldın,
yapılan seçimlerde aldın. Yüzde 70 oy alıyoruz, millî irade,
konuşma. Ama biz öyle demeyeceğiz, gerçek bir soruya gerçek cevaplar
için efendim, Okan Gaytancıoğlu müsaadenizle konuşacak. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Peki, sataşmadan dolayı
Sayın Okan Gaytancıoğluna söz veriyorum iki dakika.
Buyurun Sayın Gaytancıoğlu.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
2.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, Tekirdağ Milletvekili
Mustafa Yelin yaptığı gündem dışı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Ergenenin doğduğu yerde
hayat var. Böyle bir bardak su içersiniz tertemiz bir şekilde Ergenenin
doğduğu yerde.
AHMET SAMİ CEYLAN (Çorum) Bu arada suyu da
götürdün Hocam.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Ancak Ergenenin
battığı yerde yani denizle birlikte
karıştığı yerde insanlar ölüyor. Neden? Vahşi
kapitalizm, plansız sanayileşme. Olmayacak yerlere 1.500ün üzerinde
fabrika kurduran da sizlersiniz, kusura bakmayın. Ciddi anlamda çevre
katliamı var, enerji maliyetleri yüksek. Biz söylüyoruz, Kirleteni
cezalandırın. diyoruz. Siz ne yapıyorsunuz? Enerji maliyetleri
düşük, ortak arıtma yapalım. Tabii ki yapalım. Ama ne
yapıyorsunuz? Ergeneyi temizleyeceğiz. mantığıyla
tünellerle Marmara Denizine -birazdan Bakan cevap verecek- derin deşarj
yapıyorsunuz tuzluluğu da arıtmadan. Ondan sonra Ergeneyi
kirleten CHPli belediyeler. diyorsunuz. Ya, evsel atıkların bu
kadar kirlilik yapabileceğini hangi mantık alabilir? Sanayinin
atıkları aşırı derecede tuzlu.
Bakın, iki ay önce Ergeneye Uzunköprüden
intihar eden bir kardeşimiz Ergenede dalgıçlar tarafından bile
aranmadı. Neden? Ayağınızı soktuğunuzda zaten
ciddi anlamda kanserojen madde alıyorsunuz. İnsanların
-affedersiniz- ayaklarında kıl çıkmıyor. Elini soktuğu
zaman nehre, gözüne sürdüğü zaman gözlerinden yaşlar akıyor;
aşırı derecede kimyasal var. Bunu yapan kim? Bunu belediyelerin
yapması mümkün değil, bunu insanların, atıkların
yapması mümkün değil. Bunu yapan, sanayinin vahşi
kirliliğidir.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sanayi
Bakanlığı izin veriyor. Bakanlık da izin veriyor sanayiye.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Evet.
Elektrik maliyetlerini artık ne
yaparsınız, düşürür müsünüz, hep beraber çözüm mü üretiriz, bu
hepimizin sorunu. Sadece CHPli belediyelere laf atmakla sorunu çözmüş
olamazsınız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bakanlık izin
veriyor, Bakanlık izin veriyor sanayiye.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Gaytancıoğlu.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
(Devam)
3.- Tekirdağ Milletvekili Mustafa Yelin, Ergene Havzası
Eylem Planına ilişkin gündem dışı konuşması
ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
(Devam)
BAŞKAN Gündem dışı
konuşmaya İç Tüzükün 59uncu maddesinin birinci fıkrası
uyarınca Hükûmet adına Orman ve Su İşleri Bakanı
Sayın Veysel Eroğlu cevap verecek.
Buyurun Sayın Bakan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
MAHMUT TANAL (İstanbul) İşte,
Sayın Başkan, Özgür Beyin dediği hakkın kötüye
kullanılması tam bu. Kendi milletvekilinin önergesine kendi
Bakanı cevap veriyor.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Şimdi, Saygıdeğer
Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tekirdağ Milletvekili Sayın Mustafa Yelin
özellikle gündem dışı konuşmasına cevap vermek üzere
söz aldım.
Efendim, özellikle Ergene Nehri Türkiye'nin en kirli
nehirlerinden birisiydi. Esasen bu mevzuda, kirletenlere
baktığımız zaman, efendim, ben bununla alakalı
detaylı inceleme yaptım. Kirletenler neler? Tabii, elbette
çarpık bir sanayileşmeden dolayı kirleniyordu. Ayrıca,
belediyelerin
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bu sanayiye kim izin
veriyor Bakanım?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Bu kirlenme çok eski, 1970lerden bu yana kirleniyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yo, yo. Sanayi
Bakanlığı vermiyor mu izinleri? Sanayi Bakanlığı
izin veriyor.
BAŞKAN Sayın Tanal, lütfen
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Bakın, bunun dışında hiçbir
belediyenin atık su arıtma tesisi yoktu, iki.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Siz niye
yapmıyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Tanal
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Ayrıca, hiçbir belediyenin katı atık
bertaraf tesisi yoktu. Yani netice itibarıyla
MAHMUT TANAL (İstanbul) Anladık da Bakan
ama kim yapacak onu? Bakanlık yapacak.
BAŞKAN Bir dinleyin.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Müsaade edin, beni de dinlerseniz, ben izah edeyim
konuyu bilen bir kişi olarak.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sizi dinliyorum da
yani göreviniz bu.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Yani bakın, belediyelerin hiçbirinin katı
atık bertaraf tesisi yoktu, bütün çöpler tamamen, vahşi şekilde
atılıyordu, Ergene Nehri kirleniyordu.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Anladım.
Bakanlık olarak niye yapmıyorsunuz?
BAŞKAN Sayın Tanal, rica edebilir miyim
lütfen.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Dolayısıyla burada yapılacak şey
şu: Aslında, Sayın Cumhurbaşkanımız
Başbakanken Ergenenin durumuyla ilgili beni aradığı zaman
dedim ki: Efendim, biz -o zaman ben Çevre ve Orman Bakanıydım-
normalde, sadece çöplerini bertaraf etmeyen belediyelere ceza keseriz. Çünkü
biliyorsunuz, Belediyeler Kanununa göre çöplerin toplanması, bertaraf
edilmesi belediye hizmetlerindendir. Ayrıca, atık sulara atık su
kanalizasyon hatları, atık su ileri biyolojik arıtma tesisleri
yapılması belediyenin mesuliyetindedir. Ayrıca, elbette sanayi
de var, üçlü bir kirlenme var. Dolayısıyla sanayinin atık
sularını da arıtmak sanayinin vazifesidir. Bunları
denetlemek de gerekirse ceza kesmek de Hükûmetin vazifesi. Ancak o zaman,
Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanken bana dedi ki:
Veysel Hoca, bu konuya el at, Ergene çok önemli. Bunu bizzat takip etmeni rica
ediyorum.
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın Bakan,
biz de Gedizi söylüyoruz. Gediz ne oldu, Gediz?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Şunu ifade edeyim: Ben de burada -hakikaten kendi
uzmanlık saham- dedim ki Sadece noktasal problemleri çözmeyelim. Ergene
havzasının bütününü dikkate alarak böyle, gerçekten -benim derslerde
de anlattığım- muhteşem bir şekilde çözelim diye bir
çalışma yaptık ve bir de eylem planı hazırladık değerli
milletvekilleri. Bu eylem planında 15 tane paket vardı yani dünyaya
örnek olacak bir çalışma hakikaten. Bu 15 paketi kısaca izah
edeyim: Bu 15 paket sadece bizim Bakanlığı alakadar etmiyor;
belediyeler, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı,
organize sanayi bölgeleri, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
gibi pek çok kamu kuruluşunu alakadar ediyor hatta bu konuda da bir
Başbakanlık tebliği çıkarılarak bu konuyu Orman ve Su
işleri Bakanı olarak benim takip etmem konusunda da bir karar
alındı. Hakikaten, ben Ergeneye ve Trakyaya en çok giden
kardeşiniz olarak bu konuya çok büyük ehemmiyet verdim.
Sırasıyla, neler yapıldı,
bakın, nereden nereye geldik, bunu izah edeyim: Bir kere, derelerin
yataklarının temizlenmesi gerekiyordu; hakikaten, biz bu vazifeyi
DSİye verdik, oradaki bütün dere yatakları temizleniyor, Ergene ve
kollarının. Ayrıca, belediyelerin ileri biyolojik arıtma
tesislerinin yapımını kanun değişikliği yaparak,
1053 sayılı Kanunda -bakın, kanun değişikliği-
değişiklik yaparak
Aynen içme suyu temininde olduğu gibi, bu
belediyelerin atık su ileri biyolojik arıtma tesislerinin -gerekirse,
yapamıyorsa- ana kolektörlerinin dahi 1053 sayılı Kanun
kapsamında Devlet Su İşleri tarafından yapılması
şeklinde bir kanun değişikliği yapıldı ve buna
göre, biz orada 13 tane şehrin -onları teker teker
sayacağım- bu atık su ileri biyolojik arıtma tesislerini
hazırladık. Hatta bu konuda biliyorsunuz benim kitabım var,
bütün üniversitelerde o okutulur -atık suların arıtılması
diye- ve hakikaten, biz orada dünyanın en ileri arıtma tesisini, son
on beş yılın teknolojisini uyguladık hepsinde.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Adıyamanda
uygulanmıyor, şu anda Şanlıurfada uygulanmıyor,
Düzcede uygulanmıyor bu.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Bunun dışında, ayrıca,
biliyorsunuz, orada sanayi çok dağınıktı, birtakım
sanayiler parçalıydı. Orada bir kanuni değişiklikle
ıslah organize sanayi bölgeleri adıyla Meclisimiz getirdi- bir
kanun çıkardık ve bazı bölgeleri de tekrar bir sistem içerisine,
dağınık sanayicileri sistem içine soktuk.
Ayrıca, bir de tabii ki sadece evsel atık
sular değil, sanayinin de atık sularının
arıtılması gerekiyordu. Bunun için, bütün sanayi
kuruluşlarıyla bir araya gelerek, -benim riyasetimde- defalarca
toplantı yaparak dedik ki: Sanayiler, teker teker arıtma
yaptıkları zaman kontrolü, denetimi zor oluyor. Biz bunlara
müşterek bir şekilde arıtma tesis kuralım. Bütün
sanayicilere müşterek, ileri, hatta dereye tahliye edebilecek, deşarj
edebilecek şekilde bir proje hazırladık. Onların da
çoğu yapıldı.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Düzcede Melen
Çayına dökülüyor bu.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Müsaade edin, geleceğim.
Bir de havzada özellikle sanayi çok su
kullanıyor, yer altı suyu kullanıyor. Dolayısıyla
bunlara, yönetmelik değişikliği yaparak bütün sanayi
kuruluşlarına sayaç takma mecburiyeti getirdik -bugün Tarım,
Orman ve Köyişleri Komisyonunun toplantısı vardı, ben
değerli Komisyon üyelerine, vekillerime bilgi verdim- bunların yüzde
90ının sayaçları takıldı.
Bunun dışında, Ergene
havzasında, dedik ki: Bu havzadan erozyonla birtakım rüsubat
geliyor. Bunu önlemek için ağaçlandırma, erozyonla mücadele için
muazzam bir seferberlik yaptık. Sağ sahil, sol sahil, bütün Ergenede
ağaçlanacak bütün alanları ağaçlandırdık, isterseniz
size kitapçığı var, onu da verebiliriz.
Bunun dışında, Ergenede ilk defa
planlı döneme geçtik. Ben 2009 yılında Çevre ve Orman
Bakanıyken o zaman 1/100.000lik plan hazırladık ve bu
planların uygulanmasını ısrarla takip ediyoruz.
Ayrıca, yeni birtakım organize sanayi bölgesi kurulması için
talepler oldu, onları da reddettik. Yani planlı bir döneme ilk defa
geçildi.
Bir de katı atık bertaraf tesisleri:
Hiçbir belediyenin katı atık bertaraf tesisi yoktu. Bununla ilgili,
biz o bölgeyi bir düzene soktuk. Grup grup, Edirne için, Tekirdağ için ve
Kırklareli için ayrı, bölgesel olarak bunlarla ilgili plan, projeler
hazırladık. Hatta maddi destek verdik, mesela Keşanda olduğu
gibi ve bunların yapılmasını temin ettik.
Bir diğeri de efendim, sadece sanayiden ve
evsel atık sulardan gelmiyor, katı atık çöplerden gelmiyor; bir
kirlilik de zirai mücadele ilaçları ve gübre kullanımından
geliyor. Maalesef, orada, geçmiş dönemlerde yanlış gübre
kullanımı hatta yanlış zirai mücadele ilaçları
kullanılıyormuş. Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığından alakalı bir grup bu konuda bir
çalışma yaptı, grafikleri de var. Hakikaten, mesela fosfor
ihtiyacı yok, çiftçi bilmiyor, oraya fosfor gübresi döküyor, boşuna
bir masraf yapıyor, üstelik bu da kirlenmeye sebep oluyor. Bunların
teker teker toprak analizleri yapılarak, hangi toprağa hangi gübre
gerekiyor, hangi zirai mücadele ilacı kullanılacak bunlar
denetlenerek -inanır mısınız- yüzde 50 nispetinde gübre
ihtiyacı ve zirai mücadele ilaçlarını azalttırdık.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Tarım
Bakanı bu eğitimi verecek. Bunu vermiyor ki Tarım
Bakanlığı.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Verdi efendim, verdi; bir bak.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Nerede verdi?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Efendim, verdi çiftçilere.
Müsaade edin.
BAŞKAN Sayın Tanal, sizden rica
etmiştim, kabul etmiştiniz siz de.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Bir de efendim, şunu yaptık: Şu anda ben
odamdan, hatta...
ATİLA SERTEL (İzmir) Sayın Bakan,
Gedizi temizleyin, Gedizi. Gedizi unutmayın.
AYŞE DOĞAN (Tekirdağ) Biraz
dinlerseniz...
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Bir de efendim, biz, orada öyle bir sistem kurduk ki,
Ergene Nehrinde gerçek zamanlı olarak su kalitesinin kontrolünü bizzat
odamdan izleyecek bir sistem kurduk.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ben şikâyet
ettim, müşteki Mahmut Tanal; hâlâ aynı durum. Davalar görülüyor
hepsinde.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Bunun dışında, denetimler
sıklaştı 11inci pakette. 12nci pakete gelince, bu deşarj
standartları daha da sıklaştırıldı yani normalde
Ergene için sulama suyu hatta daha ileride daha kaliteli su kullanmak için,
deşarj suyu yani fabrikaların atık su arıtma tesislerinden
çıkan suyun kalitesi, standartları daha da yükseltildi.
Taşkın için erken uyarı sistemleri
kurduk, bir de yer altı suyunun kontrolü için çalışmalar
yaptık. 15inci pakette ise orada, Trakyada ne kadar baraj, gölet ve
sulama tesisi varsa modern sulamaya geçmek maksadıyla bir
çalışma yaptık hatta TRAGEP adıyla -Trakya Gelişim
Projesi adıyla- biz bunu ilan ettik. Şu anda, sadece
Tekirdağı anlatsam saatler sürer. Dolayısıyla şu
anda, orada -yıldırım hızıyla- baştan sona; bir,
içme suyu temini
Mesela, daha yeni açtık, Naipköy Barajını
yaptık, Tekirdağa içme suyu getirdik. Edirnenin
sıkıntısı vardı, bir isale hattı yaptık,
şimdi diğer, bütün bölgenin içme suyu ihtiyacını
karşılayacak.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Düzcede içme suyu
yok hâlen.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Bir dakika, müsaade edin. Belediye talep ederse
yaparız.
Şarköyde su yoktu, biz orada Çokal
Barajını yaptık, Şarköye ve ta Gelibolu
Yarımadasına kadar bütün bölgeye su verdik.
Bunun dışında, atık su
arıtma tesisleri: En son, bizzat, kendim giderek Keşana -13üncü
ileri biyolojik arıtma tesisiydi- onun denetimini ben kendim yaptım
belediye başkanımızla birlikte, orada tesisi belediyeye teslim
ettik, 13üncü tesis. Ayrıca, orada bütün, göletler dışında
dere ıslahları, ağaçlandırma, erozyon kontrolü,
taşkın koruma için meteorolojik bütün rasatlar
Her ilçede bir
otomatik meteoroloji ölçüm istasyonu var, kurduk ve taşkın kontrolünü
sürekli olarak yapıyoruz. Hakikaten, bunları
anlatmayacağım, sadece isterseniz birkaç tanesini kısaca
belirteyim.
Dere yatakları: Efendim, şu anda, 355
kilometre Ergene havzasında dere yatağı temizlendi. Arıtma
tesisleri: Bakın, 13 tane bütün atık su ileri biyolojik arıtma
tesisleri en ileri teknikle bizim tarafımızdan yapıldı,
belediyelere teslim edildi. Kırklareli, Pınarhisar, Vize, Saray,
Çerkezköy, Çorlu, Muratlı, Lüleburgaz, Babaeski, Hayrabolu, Uzunköprü,
Malkara, Keşan; bunlar Ergene havzasındaki bütün ileri biyolojik
arıtma tesisleri. Projeyi bizzat ben kendim takip ettim, çok ileri bir
sistem. Ancak burada belediye başkanlarından şunu rica ettim
hatta Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanıyla
konuştum: Ya, bunları işletmek kolay değil. Gelin,
gerekirse biz eğitelim çünkü biz işletmeci kurum değiliz ama
normalde her türlü desteği veririz. Ya belediyenin kendi
elemanlarını eğitelim veyahut da isterseniz bunu
özelleştirin, topluca belediye kontrol etsin, nasıl isterseniz öyle
yapın, biz her türlü desteği vereceğiz. diye söyledik. Bunun
dışında, bazı kolektör hatlarını
yapamadılar, bunları da biz yaptık. Detayına
giremeyeceğim çünkü çok az vakit var.
Ayrıca, ıslah organize sanayi bölgeleri
kuruldu. Şu anda, Tekirdağ Çorlu Ergene-1, Çorlu Ergene-2,
Tekirdağ Çorlu Velimeşe, Tekirdağ Muratlı, Tekirdağ
Türkgücü, Çerkezköy Veliköy, Çerkezköy Karaağaç, Çerkezköy Yalıboyu
ve Kırklareli Evrensekiz ve Kırklareli
Büyükkarıştıran, bunlar tamamen kuruldu ve bunların
atık su arıtma tesislerinin, müşterek atık su arıtma
tesislerinin projesi yapıldı, çoğu inşa edildi ve bunlardan
bilhassa Çerkezköy bitti. Ayrıca, Çorlu Deri Organize Sanayi bitti, Avrupa
Serbest Bölgesi atık su ileri biyolojik arıtma tesisi de bitti, geri
kalanlar da şu anda inşa hâlinde, Kendilerine 2018 yılı
sonuna kadar süre verdik.
Gelelim Marmara Denizine niçin deşarj
ediyoruz? Değerli dostlar, ben bu konuda gerçekten çok çalışma
yapan, 350den fazla eseri olan ve 60 tanesi yurt dışında olan
bir kişiyim. Bu konuda ne yaptık? Bizim
yaptığımız şu: Aslında, oradaki bütün sanayi,
atık sularını ileri derecede arıtıp Ergeneye
verebilir. Burada iki problem vardı: Birincisi, renk problemi; ikincisi de
tuzluluk problemi. Bunları giderme maliyeti çok fazla.
Dolayısıyla dedik ki: Biz bunları giderme maliyeti yerine
Marmara Denizinde dip akıntıya vererek uzun bir deniz deşarj
hattıyla
Tuzluluk, deniz zaten tuzlu; renk problemi yok, seyreltme var.
Böyle bir ekonomik çözüm bulduk ve neticede, inşallah bu da çok
hızlı ilerliyor.
Bu konuda da ne kadar masraf yapıyoruz? Şu
anda, Orman ve Su İşleri Bakanlığı olarak Ergenenin
temizliği için 3,2 milyar TL, Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı tarafından da bu deniz deşarjı ve
sanayinin arıtma tesisi için 800 milyon TL olmak üzere, takriben 4 milyar
TL harcanacak. Bizimkiler, Orman ve Su İşleri
Bakanlığının hemen hemen -bazı baraj, gölet, sulamalar
hariç olmak üzere- bütün tesisler, dere ıslahları,
ağaçlandırma, erozyon kontrolü çalışmaları, Gıda,
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının
çalışmaları bitti, katı atık bertaraf tesislerinin
büyük kısmı bitti dolayısıyla diğerleri devam ediyor.
Katı atık bertaraf tesisleri tamam, sıkı denetimler
yapıyoruz ve bunun dışında şunu ifade edeyim: Yer
altı suyu kullanımını kontrol altına aldık ve su
seviyesi yükselmeye başladı çünkü sayaç koyduk, takip ediyoruz.
Ayrıca, Trakyada baraj, gölet, sulama tesisi yapıyoruz, hızla
sulamaları artırıyoruz, modern sulamalara, basınçlı
sulamalara geçtik.
Bakın, uygun bir zamanda bunları teker
teker sizlere izah edebilirim, ayrı ayrı her bir şehrin,
Tekirdağ, Kırklareli, Edirne. Bugün zaten Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığıyla alakalı, sulamalarla
ilgili Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonuna çok detaylı bilgi
verdim, dokümanları verdik, isteyen olursa en ince detayına kadar
hatta mail adreslerinizi verin, ben size yapılan bütün
çalışmaları bu akşam veya yarın göndereyim.
Peki, diyeceksiniz ki: Taşkından korumak
için ne yaptık? Efendim, sadece Ergene değil, Edirneyi
taşkından korumak için devasa bir Kanal Edirne inşa ediyoruz,
devasa, hiç kimsenin hayal edemeyeceği ve sessiz sedasız yani bunu
başka birisi olsa ballandıra ballandıra bir anlatır,
şu anda bitmek üzere ve muhteşem bir Kanal Edirne
çalışması yapıyoruz, onu da inşallah bitireceğiz.
Bunun dışında, sulama tesisleri,
barajlar, göletler bitiyor, inşallah onları da
tamamlayacağız, detayına girmeyeyim.
Bir de şunu söylemek istiyorum: Peki, ne oldu?
Hepsi bitmedi, sanayininki hâlâ veriliyor çünkü denize deşarj edemedik ama
arıtma tesisleri bitmek üzere, bu sene sonunda ileri biyolojik arıtma
tesisleri bittiği zaman bunu göreceğiz ama ben şunu ifade
edeyim: Biz başladığımızda Ergene Nehrinde kirlilik
parametrelerinden biri olan kimyasal oksijen ihtiyacı parametresi 800
miligram/litreyken şu anda 200-250 miligram/litreye düştü. Yeterli
mi? Değil. Şimdi, bizim bunu 50 miligram/litreye düşürmemiz
lazım. Ama çalışmalar hızla devam ediyor, ben kendim de
kontrol ediyorum ve neticede, kesinlikle, Ergene Nehrini kurtarıyoruz,
kurtaracağız. Çünkü yüzde 90ı bitti. Bizim işimizin
tamamı bitti, kalan sadece birkaç tane sanayi tesisinin -isteyene
kitapçığı verebiliriz- onların arıtma tesisleri,
tamamlanıyor. Bunlardan da -hemen isimlerini vereyim- Ergene-1 OSBnin,
Ergene-2 OSBnin, Muratlı OSBnin, Velimeşe OSBnin, bir de Türkgücü
OSBnin atık su arıtma tesisleri şu anda inşa hâlinde
-çoğu da bitecek ama diğer 3 tanesi bitti- bunlar bittiği zaman
problem çözülecek. Bunları da lütfen
Ben, özellikle, komisyonu veya
isteyen, o bölgedeki milletvekillerimi davet ediyorum -geçen sene davet
etmiştim, çalışmaları bizzat gördüler- ne zaman
emrederseniz sizlere oralarda yapılan çalışmaları göstermek
bizim boynumuzun borcudur. Kaldı ki bizim maksadımız üzüm
yemektir dolayısıyla tenkit ve tavsiyeleriniz varsa, bildirirseniz
biz bundan da büyük bir mutluluk duyarız.
Hepinize gönülden teşekkür ediyorum.
Merak etmeyin, Haliçi nasıl
kurtarmışsak Ergeneyi de kurtarmak bizim vazifemizdir.
Teşekkür ediyoruz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Melen ne olacak,
Düzcenin Meleni ne olacak Bakanım?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Düzce, ne oldu?
Düzce, susuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ergenenin adını
verip Kirliliği belediyeler yapıyor, görevlerini yapmayanlar
belediyeler, kirliliğin sebebi belediyeler. demekle Cumhuriyet Halk
Partili belediyeleri suçladı. Konuyla ilgili grubumuz adına cevap
hakkı
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Ben Halk Partili belediyeler demedim ama siz
zaten öyle anladıysanız
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Öyle anladım tabii. Siz
Konya Büyükşehir Belediyesini kastettiyseniz Ergene havzasını
kirletmekle ilgili
Ben nasıl anlayayım Sayın Bakan, gözünüzü
seveyim, Ergene havzası!
BAŞKAN Peki, iki dakika.
Kim konuşacak?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Candan Yüceer, müsaadenizle.
BAŞKAN Buyurun Sayın Yüceer. (CHP
sıralarından alkışlar)
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
3.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceerin, Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun gündem dışı
konuşmaya cevaben yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; şimdi, her il, daha
doğrusu, hepimiz için kendi memleketimiz çok kıymetli, biz
Tekirdağlılar olarak Tekirdağ da bizim için çok kıymetli
gerçekten. Bu, AKP milletvekili arkadaşlarımız için de geçerli,
bizler için de geçerli. Biz, ilimizde sağlık istiyoruz, huzur
istiyoruz, güzellik istiyoruz.
Gerçekten de burada, hiçbirimizin amacı
bağcıyı dövmek değil, yapılan hizmetleri yok saymak
değil ama şimdi, çıkıp 2011 senesinden bugüne, siz hâlâ
aynı cümlelerle
Sayın Bakanım, sayın vekilim; bari
cümleleri değiştirin de insanlar inansın. O günden bugüne
Balık tutacağız. Haliçi temizledik, burada da yüzeceğiz.
2011 senesinden bugüne
Ne denildi o zaman? 2015. dendi. Bugün, sayın
vekilim çıkmış 2019un sonu diyor. Ya, bu, ne gelmez bir son!
Siz on beş yıldır iktidardasınız. Doğrudur,
herkesin payı vardır ama Tekirdağ, ekonomisi ve
tarımıyla ayakta duran bir ildir .
Sayın Bakan, sizin ifadeniz bu: Yüzde
60ın üzerinde sanayi kirletiyor, yüzde 30dan az evsel atık. Ben, o
bölgede yaşayan bir insanım, sayın vekilim biraz uzakta ama biz
bizatihi o bölgede yaşıyoruz, o havayı soluyoruz, o suları
içiyoruz ve ben, bir hekim olarak bölgemdeki kanser vakalarını,
kirliliği bizatihi yaşıyorum zaten. Siz demediniz mi Bu temizlenecek,
yüzeceğiz? Hani ne oldu? Sizsiniz Hükûmet. Tekirdağdaki
belediyelerin arıtması yok da diğer belediyelerin var mı?
AKPli belediyenin olduğu yerde var mı? Var da bizim belediyemizde mi
yok? (CHP sıralarından alkışlar) Şu an yapıyorsa
o belediyeler kendi bütçesinden yapıyor ama biz, Ergeneyi kirletenin
sanayi olduğunu, insanları kanser yapanın, öldürenin de bizatihi
sanayi tabanlı kirlilik olduğunu yapılan ölçümlerden biliyoruz.
Bunu söylememek, sadece belediyeler üzerinden ucuz bir siyaset yapmak
Bu,
burada konuşulacak bir şey değil, bölgede konuşuyorsunuz,
eyvallah, haydi o başımızın üzerine ama burada
yapmayın bari, halkı yanıltmayın.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yüceer.
Sayın milletvekilleri, şimdi, yerlerinden
birer dakika süreyle söz isteyen sayın milletvekillerine söz
vereceğim.
Sayın Bektaşoğlu uzun zamandan beri
aramızda yok ama 22nci sırada yani eğer bir mahzuru yoksa -grup
başkan vekiliniz çünkü bir mana ve niyet arıyor- size de veririm söz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Allah Allah! Şimdi bu
olacak şey mi ya mana, niyet? Verirsiniz.
BAŞKAN Ee, öyle ama.
Okuyorum: Sayın Özdemirin yerine Sayın
Köksal, Sayın Tümer, Sayın Gaytancıoğlu, Sayın
Hürriyet, Sayın Topalın yerine Sayın Tanal, Sayın
Şimşek, Sayın Dedeoğlu, Sayın Akının yerine
Sayın Arslan, Sayın Gürer, Sayın Kılıç, Sayın
Kayışoğlu, Sayın Çamak, Sayın Yıldırımın
yerine Sayın Doğan, Sayın Tanalın yerine Sayın Topal
ve Sayın Kayan.
Ne yapıyoruz?
MEHMET GÖKER (Burdur) Biz de varız.
BAŞKAN - Evet, siz de istiyorsunuz?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O da baypaslı.
BAŞKAN - Sayın Göker, siz de istiyorsunuz,
siz de 18inci sıradasınız. Tamamlayalım mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - 2 baypaslımıza
verebilirsiniz, madem ayırmayacaksınız.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Bir de Nihat Akdoğan aynı şekilde yani çok
ısrarcıydı. O da 20nci sırada mı ne?
BAŞKAN Arkadaşlar, şimdi, 22ye
kadar bitiyor. Siz ne diyorsunuz Sayın Demir?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Nihat Akdoğan da.
BAŞKAN Kim?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Nihat Akdoğan.
BAŞKAN O var zaten.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Tamam.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 22ye kadar hepsine verin,
diğer partiler de yararlanmış olsun.
BAŞKAN Bir dakika, Akdoğana
bakacağım. Akdoğan yok, evet. 20de Akdoğan.
Tamam, peki, 20ye kadar verelim.
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) - 22ye kadar.
BAŞKAN - 15inci olarak Sayın Kayan, daha
sonra Sayın Balbay, Sayın Tarhan, Sayın Göker, Sayın Pekşen,
Sayın Akdoğan, Sayın Türkmen ve Sayın
Bektaşoğlunda bitiriyoruz. Tamam mı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam.
BAŞKAN - Peki.
Sayın Köksal, sizden başlıyoruz.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
9.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Afyonkarahisarın
İscehisar ilçesindeki TOKİ konutları için belirlenen
peşinat ve taksitlerin yurttaşların
karşılayabileceği rakamların çok üstünde olduğuna
ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, seçim bölgem Afyonkarahisar ili İscehisar ilçesinde özellikle
dar gelirli yurttaşlarımızın ev sahibi olabilmeleri için
tasarlanan TOKİ konutlarında, maalesef, peşinat ve taksitler o
bölgede yaşayan yurttaşlarımızın karşılayabileceği
rakamların çok üstündedir. Asgari ücretin 1.603 lira olduğu ülkemizde
asgari ücretle tüm ailesinin geçimini temin eden bir
yurttaşımızın aylık 1.300 lira taksitle konut sahibi
olabilmesi mümkün değildir. Bu nedenle, bu yanlıştan bir an önce
dönülerek İscehisarda dar gelirli yurttaşlarımızın da
konut sahibi olabilmelerine olanak sağlanmalı ve kâr amacı
gütmeden onların ödeyebileceği şekilde taksitler
aşağı çekilmelidir.
BAŞKAN Sayın Tümer
10.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin, tüm kalemlerde en
azından enflasyon oranında artış yapılarak 2018
yılına ait tarımsal destekleme kararnamesinin bu ay içinde
açıklanması gerektiğine ilişkin açıklaması
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın
Başkan, tarımsal ekim deseninin belirlenmesi ve yüksek girdi
maliyetlerine karşı çiftçimizin korunması amacıyla
açıklanan tarımsal desteklerin miktarı kadar açıklanma ve
ödenme zamanı da çiftçimiz için önemlidir. Çiftçilerimizi ülkemizin
ihtiyacı olan ürünlerin ekimine teşvik etmek için tarımsal
desteklerin en geç ocak ayı içinde açıklanması gerekmektedir.
Çiftçimiz ne ekeceğine karar verip tohum ve gübresini almadan bu
desteklerin açıklanması, ekim deseninin belirlenmesi ve ülke
ihtiyacına göre ekim yapılması açısından önem arz
etmektedir. Geçen yılki desteklerin ödenmesi de çiftçimizin finansmanına
en çok ihtiyaç duyduğu yeni ürününün ekim zamanı geçmeden
yapılmalıdır. Geç yapılan destekleme ödemeleri çiftçimizi
alternatif finans kaynaklarına yönelterek finans piyasalarında faize
girecek ve çiftçimize fayda getirmeyecektir. Çiftçilerimizin artan girdi
maliyetleri ve döviz kurlarındaki artışı da dikkate alarak
tüm destekleme kalemlerinde en azından enflasyon oranında
artış yapılarak Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığının 2018 yılına ait tarımsal
destekleme kararnamesini bu ay içinde açıklaması gerekmektedir.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
11.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun,
sağlık hizmetlerindeki sorunlara ve ücretsiz olduğu için
hastanelerin acil servislerine başvurunun çok olduğuna ilişkin
açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Dün akşam bir araştırma hastanenizin
acil servisinde görev yapan bir bayan asistan doktorumuzla görüştüm.
Doktorumuz hizmet aşkıyla dolu olup, hastaları için yanıp
tutuşuyordu. Bir hasta hakkında bilgi aldım ve çok
ayrıntılı bilgi aldıktan sonra Bir isteğiniz var mı?
diye sordum. Otuz altı saattir görev yaptığını, acil
servislerin tabiri caizse hasta akınına
uğradığını söyledi. Maaşları ile
yaptıkları görev arasında ise ciddi bir tezat olduğunu
gördüm. Kısa bir araştırma yaptıktan sonra geçtiğimiz
yıl 100 milyonu aşan hastanın acil servislere
başvurduğunu öğrendim. Biraz daha araştırma
yapınca başı ağrıyanın dahi acil servise
başvurduğunu söylediler. Bazı hastalarla konuştum, En
azından burada bedava hizmet alabiliyoruz, bu nedenle acil servislere
başvuruyoruz. dediler.
Şimdi, sağlıkta çağ
atladığını söyleyen Hükûmete sesleniyorum: Bu nasıl
çağ atlama? Sağlığı ciddi anlamda
parasallaştırdınız. İnsanlar randevu beklerken iyileşiyor.
Şehir hastaneleri yapacağız diye herkesten vergi topluyorsunuz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Hürriyet
12.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, Kocaeli
Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurulan Ulaşım Park AŞde
çalışan şoförlerin haklarını aramaya
çalıştıklarında baskı ve tehdide maruz
kaldıklarına ilişkin açıklaması
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Kocaeli
Büyükşehir Belediyesi bünyesinde kurulan Ulaşımpark AŞde
çalışan 500 şoför herhangi bir olumsuzlukta hak aramaya
çalıştığında sürekli olarak işsizlikle tehdit
edilmektedir. Şirket yöneticileri şoförler üzerinde baskı
kurmakta Biz istemediğimiz sürece sizlerin hiçbir sosyal ve sendikal
haklarınız olmayacak, kesinlikle sendika bu kapıdan içeri
giremez. Hepinizi kapı önüne koyar, ertesi gün 200 kişi işe
alırız. dedikleri şoförler tarafından iddia edilmektedir.
Hatta haklarını aradığı ve başkanları
eleştirdiği için, iş akitleri 25/2den tazminatsız
feshedilen şoför arkadaşlar var.
Yüzlerce can taşıyan, 700 bin liralık
otobüsleri kullanan ve belediyeyi temsil eden şoförlerimize daha fazla
değer verilsin, asgari ücrete talim ettirilmesin. Sorumsuz yöneticilere
sesleniyorum: Emeği sömürüp kul hakkı yemeyin, milyonlarca
liralık israf ve şatafat yerine alın terinin
karşılığı ödensin, şoförlerin haklarında bir
an önce iyileştirmeler yapılsın.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de Sayın
Hürriyet.
Sayın Tanal
13.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Harran
Belediyesinin birinci sınıf tarım arazilerini imara
açmasına ve su götürülmediği için mağdur olan
Şanlıurfa çiftçisinin mağduriyetinin ne zaman
giderileceğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Tabii, Çevre ve Şehircilik Bakanı burada.
Şanlıurfa ili Harran ilçesinde, Harran Belediyesi birinci
sınıf tarım arazisinin tamamını imara açmaktadır,
yanında Devlet Su İşlerinin yaptığı su
kanaletleri var. Bu, Harran Belediyesinin birinci sınıf tarım
arazisini imara açmasını kim durduracaktır?
Dün Şanlıurfalılar yağmur
duasına çıktılar. Bir tarım kentidir Şanlıurfa.
Şanlıurfanın çiftçisi zor durumdadır; kredi borçları
vardır, tüm tapuları üzerinde ipotekler vardır ve su da
götürülmediği için, vatandaş, iktidara, ne zaman su kanaletlerinin
Sivereke, Viranşehire, Hilvana, tüm ilçelerine götürüleceğini
sormaktadır. Su götürülmediği için Şanlıurfa çiftçisi
mağdurdur. Siyasi iktidar, Şanlıurfa çiftçisinin bu mağduriyeti
için kredi borçlarını en azından üç dört yıl faizsiz olarak
ertelemeyi düşünmüyor mu? Bir felaket var. Şanlıurfanın
çiftçisinin bu mağduriyetini iktidar ne zaman giderecektir?
Halkımız bu konuda bir çözüm bekliyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Şimşek
14.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, geçen hafta
Mersinde yoğun yağışlar nedeniyle yaşanan sel
felaketine ve bu konuda Bakanlığın bir çözüm üretmesini
dilediğine ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, geçtiğimiz hafta
Mersinde yağan yoğun yağışlarla beraber, yine Aynaz
dediğimiz mevki, Tarsusun Kulak, Bahşiş, Yeşiltepe,
Atalar, Kelahmet ve Aliefendioğlu köylerinin bulunduğu bölge sel
altında kalmıştır, yüzlerce dönüm sera arazisi şu anda
sular altındadır.
Geçtiğimiz yıl, Sayın Bakan bölgeye
gelip Bu problem artık yaşanmayacak, bu sorunu kökten
çözeceğiz. demesine rağmen, maalesef, hiçbir şey
yapılmamıştır. Şu anda Yeni proje
hazırlıyoruz, ihale yapacağız. diye çiftçiler
avutulmaktadır. Bu bölge, Rusyaya yapılan ihracatın
yaklaşık yüzde 50sini karşılamaktadır. Şu anda
zarar 114 milyon civarındadır ziraat odasının raporuna
göre. Sulama birlikleri görevlerini yapmamaktadır, derelerin
temizliğini ve ıslahını yapmamaktadır. DSİ de
yetkiyi sulama birliklerine verdiğini söylemektedir. Acilen Atalar ve
Adanalıoğlu-Eski Kulak arasına bir kanalet yapılıp
burada yeni bir drenaj açılması, setin yükseltilmesi ve çiftçilerin
yine gelecek yeni bir yağmurla mağdur edilmemesini
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Sayın Bakanın yazdığı kitabın memlekete bir
faydası yoktur. Sayın Bakanın çözüm üretmesini bekliyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Dedeoğlu
15.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlunun, Mekkenin fethinin
1387nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
SAMİ DEDEOĞLU (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Yılları aşarak kalplerimizin
kapılarına ışıklar tutan Mekkenin fethinin 1387nci
yılında, tüm İslam âleminin bu fethin yüzü suyu hürmetine birlik
ve beraberlik içerisinde olmalarını, daha nice gönül fetihlerine
vesile kılmalarını Rabbimden niyaz ederim. İslam için
çekilen hiçbir sıkıntının boşa gitmediği ve
Rabbimizin bunun karşılığında Mekkenin fethini
müyesser kıldığı gerçeği kılavuzumuz olsun.
O gül kokusuna hasret kalan sokaklar bekledi seni.
Şimdi Kasvadan inmez misin Ya Resulullah?
İnmez misin ki ayaklarından öpsün Mekke
toprakları?
Ve kaldırmaz mısın
başını ki nur çehreni seyretsin âlem?
İşte Rasulullahın nur yüzü göründü.
İşte Rasulullah bakıyor.
Başında Hakk adına parlayan bir
ışık
O alnındaki nura kurban olalım.
Rasulullah Kâbeye bakıyor.
Ve işaret ediyor Hz. Bilâle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Arslan
16.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, Diyanet
İşleri Başkanlığının görev ve yetki
sınırlarını aşan açıklama ve uygulamalarına
seyirci mi kalınacağını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli) Başbakana soruyorum:
Diyanet İşleri Başkanlığının son zamanlarda
görev ve yetki sınırlarını aşarak Anayasamıza,
Medeni Kanunumuza ve kuruluş kanunlarımıza aykırı
açıklamalarda bulunduğu görülmektedir.
Başkanlığın bunlar da yetmiyormuş gibi Millî
Eğitim Bakanlığının görev alanına girerek
eğitim alanlarındaki etkinliğini daha da artırmayı
hedeflediği tespit edilmiştir. Başkanlık, 2018
yılında toplumun her kesimine din dışı olan her alanda
eğitim vermenin hazırlıklarını yapmaktadır.
Diyanet tarafından il müftülüklerine gönderilen yazıyla geniş
kitlelere dönük etkinliklerin yapılması; çalışmaların
bakanlıklarda, Kredi ve Yurtlar Kurumunda, belediyelerde, Emniyette ve
muhtarlıklarda yapılarak gerçekleştirilmesi istenmiştir.
Başbakanlık olarak Diyanetin görev ve yetki aşımına
seyirci mi kalacaksınız?
İki: Yoksa Millî Eğitim
Bakanlığını kaldırmayı mı
düşünüyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Arslan
ben de.
Sayın Gürer
17.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, patates üreticisinin
desteklenmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Niğde ve Nevşehir bölgeleri patatesin en
çok üretildiği bölgedir. Bu bölgede patates üretildikten sonra depolara
konur, depolardaki patates de ocak, şubat, mart aylarında
satışa sunulur. Şu anda bölgeye tüccar gelmiyor, 550-600
kuruşa mal olan patatesi üretici 450 kuruşa satamıyor. Bir süre
sonra eğer teşvik sağlanmazsa patates üreticisinin
mağduriyeti artacak. Sayın Başbakan hafta sonu Niğdeye
gidiyormuş. Bu konuda, patatesle ilgili dış teşvik
konusunda açıklama yapmasını bekliyoruz, öneriyoruz çünkü
gerçekten çiftçilerimiz mağdur durumdadır. Bu anlamda girdi
fiyatları artmaktadır, üreticinin geliri azalmaktadır. Patates
üreticisinin desteklenmesini talep ediyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gürer.
Sayın Kılıç
18.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, zamanın en kıymetli sermaye olduğuna ve
iyi değerlendirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
İsrafın her çeşidi
zararlıdır. Zaman israfı da bunlardandır. Hadiste İki
nimet vardır ki bunlar hakkında çoğu kimse
aldanmıştır; onlar da sıhhat ile boş vakittir.
buyurulmuştur. Zaman en kıymetli sermayemiz olup onu kaybetmek de iyi
değerlendirmek de elimizdedir. Boş zaman yoktur, boşa geçen
zaman vardır. Bugün halledemediğimiz sorunların bir nedeni, dün
onları doğru yapmak için zaman ayırmamış
olmamızdır. Bütün başarımı işlerimi
zamanında yapmaya borçluyum. der Nelson Mandela. Dün, iptal edilmiş
bir çektir; yarın, emre hazır bir senettir, bugün ise peşin paradır.
Bugünden yararlanmalıyız. Vakit ve nakitlerini iyi
değerlendirenler kazanırlar. Biz zamanı değil, zaman bizi
öldürür. Zamanı öldüren, işi de öldürür.
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu
19.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun,
devletin varlığının nedenlerine ilişkin
açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkürler.
Sordu çocuk: Anne, devlet niye var? Seni okutmak
için var evladım. dedi anne. Ama anne, ben okula parayla gidiyorum.
dedi çocuk, sordu yine: Anne, devlet niye var? Hastalanınca sana
doktorlar baksın diye yavrum. Ama anne, biz hep doktora
gittiğimizde para veriyoruz. Devlet niye var? diye sordu çocuk. Bizim
güvenliğimizi sağlamak için var. Ama geçen gün Artık siviller
güvenliğimizi sağlayacak. dediler. Anne, devlet niye var? diye
tekrarladı çocuk. Hizmet etmek, yollar, köprüler yapmak için var. Ama
yollardan, köprülerden geçerken durup para veriyorsunuz. dedi çocuk, bir daha
sordu: Anne, doğru söyle, devlet niye var? Dayanamadı anne: Evladım,
devleti yönetenler senin içtiğin sütten vergi alıp
yandaşlarını semirtsin diye var.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Çamak
20.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamakın, her alanda ülkenin
geleceğini karartan OHAL rejimine bir an önce son verilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İlan edildiği günden beri ülkede hukuka ve
adalete güveni zedeleyen OHALin, artık sürpriz olmayan bir
açıklamayla, bir kez daha uzatılacağı belirtildi. OHAL ve
KHK rejimi, yönetememenin itirafıdır. Yakın zamana kadar OHALi
kaldırmakla övünen iktidar, bugün, OHALe karşı
çıkanları terörist ilan etmektedir.
OHAL süresince 41.397 eğitim emekçisi
haksız hukuksuz biçimde ihraç edildi. Darbeye
karıştığı iddiasıyla asker ve polis
sayısından daha fazla eğitim emekçisi ihraç edildi. Tüm
öğretmen atamaları sözleşmeli yapıldı.
Sadece eğitim alanında değil, her
alanda ülkemizin geleceğini karartan bu hukuksuz rejime bir an önce son
verilmelidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de Sayın
Çamak.
Sayın Doğan
Sayın Doğan yok sanıyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sona alabilir miyiz?
BAŞKAN Sonra bakalım peki.
Sayın Topal
21.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, Hükûmeti bedelli askerlik
konusunda bir an evvel çalışma yapmaya davet ettiğine
ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanlığı sözcüsü ve
Sayın Başbakan bedelli askerlik konusunun şu an Hükûmetlerinin
gündeminde olmadığını söylemişlerdir. En son 2014
yılında çıkarılan yasadan 10 binlerce kişi
yararlanmıştır. 2017 yılı itibarıyla 2 milyon 800
bin kişinin çeşitli sebeplerden dolayı askerliğini tecil
ettirdiği, 450 bin kişinin de bakaya kaldığı
söylenmektedir.
Bedelli askerlik konusu yaklaşık üç
aydır gündemdeki yerini korumaktadır. 10 binlerce gencimiz bedelli
askerlik konusunun netleşmesini beklemektedir. Oluşan kamuoyunu ve
beklentileri daha ne kadar göz ardı etmeyi düşünüyorsunuz?
Hükûmeti bu konuda bir an evvel çalışmaya
yapmaya davet ediyorum.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Topal.
Sayın Kayan
22.- Kırklareli Milletvekili Türabi Kayanın, Istranca
Dağları üzerindeki 3 büyük barajın durumuna ilişkin
açıklaması
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Istranca Dağları, Türkiye'nin önemli
sıradağlarındadır. Bu dağların büyük bir
kısmı Kırklareli iline bağlıdır. Bu ilimize
bağlı olan Istranca Dağlarının üzerinde 3 tane büyük
barajımız bulunmaktadır. Biri Kayalıköy, biri
Kırklareli, biri de Çayırdere Barajıdır.
Çayırdere Barajı yapılmış,
tamamlanmış fakat şu anda hâlâ sulama sistemlerinin hiçbiri
çalışmamıştır. Hâlbuki bu kanalların, bu
barajların tamamı sulama amaçlıdır. Diğer
bahsettiğim 2 kanal da otuz kırk yıl önce kurulmuş kanallardır
ve bu kanallar açık sulama sistemiyle çalışmakta, büyük bir su
ve enerji kaybına sebebiyet vermektedir.
Özellikle Orman ve Su İşleri Bakanına
soruyorum: Bunlar ne zaman yer altı suyuna, yer altı kanallarına
kavuşacaklardır? Bahsettiğim bu Çayırdere Barajı da ne
zaman yüz binlerce dönüm araziyi sulamaya başlayacaktır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Sayın Doğan
23.- İzmir Milletvekili Müslüm Doğanın, TV 10 Genel
Yayın Yönetmeni Veli Büyükşahinin de yer aldığı 36
kişinin gözaltına alınmasına ve TV 10 üzerindeki
baskıya son verilmesini istediğine ilişkin açıklaması
MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) Sayın
Başkan, dün, aralarında TV 10 Genel Yayın Yönetmeni Veli
Büyükşahinin de yer aldığı 36 kişi İstanbulda
gözaltına alındı. Kanun hükmünde kararnamelerle önce TV 10u
kapattınız, şimdi de genel yayın yönetmenimizi, TV 10un
genel yayın yönetmenini gözaltına alıyorsunuz. Bu hukuk
dışı uygulamalara son verilmesi gerekmektedir.
Alevi inancı ve öğretisini ileri
kuşaklara aktarma çabası dışında hiçbir faaliyet
göstermeyen TV 10 üzerindeki baskıya son verilmesini istiyorum.
BAŞKAN Sayın Balbay
24.- İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbayin,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın Boğaziçi
Üniversitesi hakkındaki bazı ifadelerine ve Millî Eğitim Bakanlığının
Cumhurbaşkanının hangi üniversiteden mezun olduğu konusunda
bir bilgilendirme yapmasını istediğine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Cumhurbaşkanı, geçtiğimiz günlerde
Boğaziçi Üniversitesinde yaptığı konuşmada,
Boğaziçi Üniversitesinin dünya sıralamasında yer
almamasının başlıca nedenini millî ve manevi
değerlerimize dayanmaması olarak gösterdi.
Sayın Cumhurbaşkanına buradan sormak
istiyorum: Acaba bu değerlere dayanarak dünyada ön sıralarda yer alan
hangi üniversitelerimiz var, onları sayabilir mi? Biz de onları örnek
alsak ve incelesek.
Son dönemde FETÖyle mücadele kapsamında
kapatılan 15 üniversitenin 14ü AKP iktidarı döneminde kuruldu. Acaba
bunların hangi değerleri eksikti?
Cumhurbaşkanı üniversite mezunu ancak
hangi üniversiteden mezun olduğunu bilemiyoruz. Onun hangi üniversiteden
mezun olduğunu öğrensek
Diplomasına bakıp millî ve manevi
değerlerimize sahip hangi üniversite olduğunu bilmek istiyoruz.
Millî Savunma Bakanlığı, bugün, dedesinin
şehit olduğunu belgesiyle açıkladı. Acaba Millî Eğitim
Bakanlığı da böyle bir bilgilendirmeyi yapmaz mı,
Türkiyeye bilgi vermez mi?
BAŞKAN Sayın Tarhan yerine Sayın
Özdemir, buyurun.
25.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, OHAL Komisyonunun kararlarının
neden kamuoyuyla paylaşılmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Adalet Bakanına soruyorum: OHAL
Komisyonu ilk kararlarını verdiğini, tüm belge tasnifinin de
bittiğini açıkladı. Ancak bu kararların kimde
olduğunu, kararlarda ne yazıldığını bilen yok.
OHAL Komisyonu karar verdiğini açıkladığı dosyalara
ilişkin başvuru sahiplerine bildirim de yapmadı. Karar hangi
ilkeye, hangi kurala göre verildi, bunu bilen de yok. Dava açacak kişi bu
Komisyonunun doğru karar verip vermediğini, başvuru yapanlara
eşit davranıp davranmadığını nasıl
saptayacak ve hukuksuzca mağdur ettiğiniz birçok insan,
haklarını geri almak için neyin davasını açacak? OHAL
Komisyonu kararları neden kamuoyuyla paylaşılmamaktadır?
Komisyonun kim hakkında, ne şekilde karar verdiğini kamuoyu
neden öğrenemiyor?
Teşekkür ederim Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Tekrar geçmiş olsun Sayın Göker.
Buyurun.
26.- Burdur Milletvekili Mehmet Gökerin, Burdurdan geçmesi planlanan
yüksek hızlı trenin tam olarak nereden geçeceğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
MEHMET GÖKER (Burdur) Teşekkür ederim,
sağ olun Sayın Başkanım.
Burdurdan geçmesi planlanan yüksek hızlı
tren projesi tüm Burdur kamuoyu tarafından yakinen takip edilmektedir.
Afyondan gelen hattın, üniversite ve tugayın bulunduğu Burdur
şehir merkezi baypas edilerek Isparta-Burdur arasından Antalyaya
ulaşacağı görüş olarak öne çıkmaktadır.
Sayın Başbakan Binali Yıldırımın Burdur
ziyaretinde de bahsettiği gibi Isparta-Burdur arasında bir yerden
geçeceği ifade edilmektedir. Bu açıklamada da kastedilen yer tam
olarak neresidir? Yıllardır Burdur halkına verilen sözden vaz
mı geçilmiştir? Burdur halkının isteği olan yüksek
hızlı tren projesi ucu açık söylemlerle geçiştirilmek mi
istenmektedir?
Saygılarımla.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Göker.
Sayın Pekşen yerine Sayın Durmaz
27.- Tokat Milletvekili Kadim Durmazın, referandum sonrası
kapatılan Tokat Havaalanının durumuna, Hükûmetin asgari ücretin
altında maaş alan emeklilerle ilgili bir düzenlemesi olup
olmadığını öğrenmek istediğine ve Tarım
Bakanlığının Tokatta yaptığı
toplulaştırma işlemine ilişkin açıklaması
KADİM DURMAZ (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Tokat Havaalanı, hepinizin bildiği gibi
referandum sonrası kapatıldı. Ayın 14ünde Sayın
Cumhurbaşkanı AK PARTİ il kongresine gelecek ve bu
havaalanı yeniden kullanılacak, yenisinin ihale edileceği de
sık sık söylenmekte ama ihale tarihi ve ne zaman olacağı
hakkında Tokatlının bilgisi yoktur.
Yine, ülkemizde asgari ücreti 1.603 lira
belirlemişken bunun altında ücret alan emeklilerle ilgili Hükûmetin
bir düzenlemesi var mıdır?
Yine, ayrıca, Tarım
Bakanlığı, ilimizde Niksar Ovası, Kazova ve Erbaada
toplulaştırma yapmaktadır ancak sulamayı da beraberinde
ihale etmediği için sulama noktasında ürün kaybına yol açacak
bir zaman kaybı vardır, bir yıl ürün kaybı vardır. Bu
konuyu Tarım Bakanlığı bir gözden geçirip üreticinin bu
sesine kulak verecek midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Sayın
Akdoğan...
28.- Hakkâri Milletvekili Nihat Akdoğanın, Hakkâri
Milletvekili Abdullah Zeydan ve HDP yöneticileri hakkında verilen mahkeme
kararlarının siyasi olduğuna ilişkin açıklaması
NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) Sayın
Başkan, bugün Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesinde
davası görülen Hakkâri Milletvekilimiz Abdullah Zeydana verilen sekiz
yıllık cezayı düşman hukukunu işletircesine tekrar
eden mahkemeyi buradan kınamak istediğimi belirtmek isterim.
Aynı şekilde, sadece demokratik siyaset
alanında çalıştığı için, ilçe
başkanımız çok rahatsız olmasına rağmen, gene on
yıl ceza verilmesini de buradan kınamak istiyorum çünkü biz, burada
siyasi faaliyetleri tümden ortadan kaldırma talebi olduğunu
görmekteyiz. Burada Hükûmetten... Mahkeme başkanının şu
cümlesi de bizim açımızdan çok önemlidir Sayın Başkan,
aynen şu cümleyi kuruyor: Biliyorum, bu karar Anayasa Mahkemesinden,
istinaftan da dönecektir ama benim amacım bu cezayı vermektir. Bunu
söylediği bir yerde, biz, bunun hukuki bir karar değil siyasi bir karar
olduğunu destekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Akdoğan.
Sayın Sertel yerine Sayın Türkmen...
29.- Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmenin, taşeron
sorununun çözümü için düzenlenen kanun hükmünde kararnamenin yeni sorunlara yol
açtığına ilişkin açıklaması
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) Teşekkür
ederim Başkanım.
Sorum taşeron işçileriyle ilgili.
Taşeron sorununun çözümü için düzenlenen kanun hükmünde kararname ne
yazık ki yeni sorunlara meydan vermiştir. Özellikle sulh
sözleşmesinin geçmişteki işçilik haklarını
kapsayıp kapsamadığı ve şu anda sınava
girmemiş olmasına rağmen, sulh sözleşmesi alınan
taşeron işçiler sınavı kazanmadıkları durumda bu
sözleşmenin hüküm ifade edip etmeyeceği konusunda bir belirsizlik
vardır. Bu konuların Sayın Bakan tarafından ivedi olarak
açıklığa kavuşturulmasını talep ediyorum. Ama en
önemlisi, birçok iş kolunda taşeron işçiler ne yazık ki
kadro alamamaktadır. Cumhuriyet Halk Partisi olarak önerimiz taşeron
yasasının ortadan kaldırılması ve kamuda çalışan
tüm işçilerin kadroya alınmasıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Son olarak Sayın Bektaşoğlu, buyurun.
30.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun,
Trabzon Beşikdüzündeki köy enstitüsünün bulunduğu alanın
Beşikdüzü Belediyesine devredilerek oradaki binalarla ilgili
yıkım kararı alınmasına ve Belediye Başkanın
bu konudaki bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Anadolu bozkırında açmadan solan çiçek
bırakmayacağız. şiarıyla 21 yerde kurulan köy
enstitüleri cumhuriyet tarihimizin önemli eğitim
kurumlarındandır. Kapatıldığı 1954
yılına kadar Eğitim, üretim içindir. şiarıyla genç
cumhuriyetimin eğitim kaleleri olmuştur. Bu köy enstitülerinin biri
de Trabzon ilimizin Beşikdüzü ilçesinde bulunmaktadır, babam da bu
okulun ilk mezunlarındandır. Enstitünün bulunduğu alan 2001
yılında Trabzon Kültür Varlıklarını Korumu Kurulu
kararıyla sit alanı olarak korumaya alınmış
olmasına rağmen, geçtiğimiz yıl gözünü rant hırsı
bürümüş kişilerin girişimleriyle sit kapsamından maalesef
çıkarılmıştır ve Beşikdüzü Belediyesine
devredilmiştir. İlçenin belediye başkanı da Türkiye'nin
eğitim tarihinde ve binlerce insanın aziz hatırasında
önemli yer tutan ve cumhuriyeti temsil eden bu binaların
yıkılması kararını almış, bunu da
Ahırları yıktık, yurt yapıyoruz. diye
duyurmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) - Bu
ifadeyi o enstitüde okuyan bir babanın evladı olarak şiddetle
kınıyor, kendisi de eğitimci olan başkanı özür
dilemeye çağırıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Danış Beştaş, bir
şey mi söyleyecektiniz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ben de
60a göre kısa bir söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, size de bir dakika söz
verelim.
31.- Adana Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Aliağa Şakran Kadın Kapalı Cezaevinde hükümlü olarak
bulunan Mevlüde Başdaşın durumuna ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Mevlüde Başdaş, 59 yaşında,
Mardin 2. ACMde aldığı bir cezanın infazı sebebiyle
şu anda Aliağa Şakran Kadın Kapalı Cezaevinde hükümlü
olarak bulunuyor. İnsan Hakları Komisyonu dâhil birçok yere
başvurdum, Tevfikevleri Genel Müdürlüğü ve Adalet Bakanlığına
da başvurdum. Neden? Çünkü yüzde 86 engelli. Kendisine, en son, cezaevine
girmeden önce böbrek nakli yapıldı, diyabet hastası; 3 kalp
damarı da tıkalı olup en son cezaevindeyken anjiyo
yapıldı fakat aylardır cezaevinde olmasına rağmen,
yüzde 86 engelli raporuna rağmen Adli Tıp bu konuda henüz bir rapor
vermemiş ve savcılığa verilen dilekçeler reddedilmekte.
Gerçekten Mevlüde Başdaşın hayatını kaybetmesi an
meselesidir. Kendisinin hayatını kaybetmesi kamu düzenini tabii ki
tesis etmeyecek ama bir insanın yaşamıyla ilgili
duyarlılık beklemek açısından söz aldım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, şimdi, söz talep
eden sayın grup başkan vekillerine söz vereceğim.
Buyurun Sayın Akçay.
32.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Suriyede güney
sınırı boyunca ABD destekli bir terör koridoru kurulması
yönünde dikkat çekici gelişmeler yaşandığına ve
Türkiyenin buna göz yummasının beklenemeyeceğine, 11 Ocak
Birinci İnönü Zaferinin 97nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Suriyede güney sınırımız
boyunca ABD destekli bir terör koridoru kurulması yönünde dikkat çekici
gelişmeler yaşanmaktadır. DEAŞ terörüyle mücadele
adı altında Eylül 2014ten beri Suriyede askerî varlığını
oluşturan ABD, bir terör devletçiğinin adımlarını
atmaktadır. YPGye 4 bin tır askerî sevkiyat
yapıldığını kendileri açık açık ifade
ediyorlar ve üç yıldır YPGli teröristlere askerî eğitim verilmektedir.
Bu yardımlar kapsamında, YPG terör örgütü düzenli bir orduya
dönüştürülmek istenmektedir. Suriyede, Fıratın doğusunda
Rakka, Tabka, Menbiç, Afrin gibi bölgeler de YPGye teslim edilmektedir.
ABDnin YPGyi siyasi muhatap alma yolunda da adımlar
attığı görülmektedir. Bu ilişkinin, bugün gazetelerde de
yer alan 10 maddelik bir anlaşmaya dönüştüğünü öğreniyoruz.
Türkiye'nin sınırımızın öte
yakasında bir PKK koridoru kurulmasına göz yumması beklenemez.
Suriyede, Fıratın doğusundaki bu gelişmeleri sonuçsuz
bırakacak her türlü adım atılmalıdır.
Bugün 11 Ocak, 6 Ocak 1921de başlayan Birinci
İnönü Muharebesinin zaferle sonuçlanmasının yıl dönümüdür.
Bu zafer, vatanı emperyalist devletler tarafından işgal
edilmiş, ordusu dağıtılmış, silahlarına el
konulmuş Türk milletinin, en namüsait şartlarda elde ettiği bir
başarı ve merhaledir. Bu zafer, vatanımızın kâmilen
kurtarılacağı kesin zafer için hayırlı bir
başlangıç olmuştur. Anadolunun bu ilk zaferi, Türk milletinin
istiklal ve istikbal mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğinin...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa)
bağımsız
yaşama iradesinin ne denli kuvvetli olduğunun yedi düvele
ilanıdır. Birinci İnönü Zaferiyle başlayan millî heyecan
ve şuur, bugün de Türk milletinin her bir ferdinde bulunmaktadır. Dün
işgal girişimi karşısında Türk milletinin iman dolu
göğsüne çarpanların akıbeti bugün de değişmeyecektir.
Bu vesileyle, Kurtuluş Savaşımızın önderlerini ve
kahramanlarını, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere,
İsmet İnönüyü, Kazım Karabekiri, Ali Fuat Cebesoyu ve bütün
kahramanlarımızı ve şehitlerimizi rahmet ve şükranla
anıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Sayın Kerestecioğlu, buyurun.
33.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, AYM
kararıyla tahliye olan Şahin Alpay ve Mehmet Altana geçmiş
olsun dileklerini ilettiğine, ETİ Bakır AŞnin Artvin
Cerattepe ve Murgul Damardaki işletmelerinde çalışan
işçilerin eş zamanlı olarak greve başladığına,
Şırnakın Silopi ilçesinde zırhlı polis
aracının evlerine girmesi sonucu ölen çocuklarla ilgili davaya,
Hakkâri Milletvekili Abdullah Zeydan hakkında verilen karara ve halkı
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaşın 12 Ocakta
gerçekleşecek olan duruşmasına
çağırdığına ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Az önce öğrendiğimiz AYM kararıyla
tahliye olan Şahin Alpay ve Mehmet Altana geçmiş olsun dileklerimizi
iletiyor ve darısı tüm rehin alınmış olan
gazetecilerin, siyasilerin ve herkesin başına diyoruz.
ETİ Bakır Anonim Şirketinin Artvin
Cerattepe ve Murgul Damardaki işletmelerinde çalışan maden
işçileri eş zamanlı olarak geçen salı günü greve
başladı. İşçiler, aylıkların yükselmesini ve
koşullarının iyileştirilmesini istiyorlar.
Özelleştirmelerin sonuçlarını görüyoruz burada, en zor
koşullarda çalışan maden işçileri bile yoksullukla
boğuşuyorlar. İşçilerin insanca iş için verdikleri bu
onurlu direnişin yanında olduğumuzu ifade etmek isteriz.
Bugün iki dava görüldü; bir tanesi,
Şırnakın Silopi ilçesinde uykuda öldürülen 7
yaşındaki Muhammet ve 6 yaşındaki Furkan
Yıldırımın, zırhlı polis aracının
evlerine girmesi sonucu uykularında ölen çocukların
davasıydı ve aracın sürücüsü polis Ömer Yeğit ve onu
görevlendiren amiri Murat Maden hakkında açılan davanın ikinci
duruşmasıydı. Biliyorsunuz, bu sokağa çıkma
yasakları boyunca oraya giden her milletvekili acı biçimde tanık
oldu ki savaş döneminde bile gözetilmesi gereken kurallar gözetilmedi ve
buralar, gerçekten, hiçbir kanunun geçerli olmadığı yerlere
dönüştü. Bu ihlallerden en çok etkilenenler de çocuklar ve kadınlar
oldu. 2016 yılında Şırnak, Mardin, Diyarbakır ve
Hakkâriye bağlı ilçelerde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) -
ilan edilen sokağa çıkma yasakları
sonrası özellikle hafriyat alanlarında bulunan cisimlerin ve
mayınların patlaması sonucu son yirmi ayda 18 çocuk
yaşamını yitirdi ve 33 çocuk ise yaralandı. Yine, kolluk
kuvvetlerinin -2008 yılından 2017 yılına kadar-
zırhlı araçlarının çarpması sonucunda yine Muhammet ve
Furkan dışında onlarca çocuk yaşamını yitirdi ama
bugün buna sebebiyet veren polisin tutuklanması talebi reddedildi. Peki,
ne oldu? Bugün, Hakkâri Milletvekilimiz Abdullah Zeydan, çalmamış
çırpmamış, kimsenin ölümüne neden olmamış bir vekil
sekiz yıl bir ay ceza aldı. Biz buna düşman ceza hukukundan
başka bir ad veremiyoruz maalesef.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Tamamlamak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu,
tamamlayın lütfen, son bir dakikanız.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Yarın, dört yüz otuz beş gün sonra Eş Genel
Başkanımız Selahattin Demirtaş duruşmaya getirilecek.
Her zaman yaratılan o tuhaf gerekçelerle karşılaşmayacağımızı
ve duruşmaya getirileceğini umuyor ve ısrar ediyoruz. Yüz
yüzelik olmadan duruşma olmaz, öznesi olmadan yargılama olmaz.
Sevgili Eş Genel
Başkanımızı selamlıyor ve tüm halkımızı
Bakırköy 38. Asliye Ceza Mahkemesinde saat 14.00te gerçekleşecek
olan duruşmaya çağırıyoruz.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Sayın Özel
34.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının sözleşmeli bilişim personeli
alım ilanına ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, İç Tüzükümüzde de
açıkça belli olmasına rağmen, Başkanlık
Divanının hiçbir kararı olmadan yapılan ve Meclis
Başkanının doğrudan yaptığı bir işle
ilgili bir tartışmayı dün yaptık, bugün de
yankıları devam ediyor. Bakın, aynı konuda, aynı
yönetim anlayışı ne yaratıyor?
Elimde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Sözleşmeli Bilişim Personeli Alım
İlanı var Sayın Başkan. Bu alım ilanının
son sayfasını açıyoruz -ki bu başvurular tamamlandı-
burada 22 personel alınacak 12 kategoride. Bunlardan örneğin, bir
tanesi e-posta sistem uzmanı, elektronik posta sistem uzmanı. Bir
personel alınacak, aylık sözleşme ücreti 15.034 lira; en
azı böyle olup en çoğu da 20.046 lira olan kıdemli network
uzmanına 20.046 lira ödeyecek Meclis; böyle bir çizelge var. Tabii,
Türkiyedeki bu konunun birçok uzman bu iyi maaşla bu yüce çatı
altında görev yapmak ister.
Meclise başvururken hangi belgeleri
isteyeceğine baktığınızda karşımıza
şu çıkıyor 3üncü maddede: KPSS puanını gösteren,
üzerinde doğrulama kodu bulunan KPSS sonuç belgesi. Buraya kadar her
şey normal. Parantez açılmış: KPSS puanı olmayan veya
belge ibraz etmeyen adayın KPSS puanı 70 kabul edilecektir. diyor.
Ve bu durumda hani iki basamaktan sonra 5 haneli KPSS puanları var ya,
örneğin o sınava girmiş ve bu yüce çatı altında bu
maaşla çalışmak isteyen insanlara karşı o sınava
girmemiş ya da 52 almış kâğıdı Meclise vermezse
70 kabul ediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakın, ne ibretlik bir
durumla karşı karşıyayız? Bu da başvuranlar
Burada birkaç zavallı var, kendi kendine başvurduğu için KPSS
puanı 2 basamak ve 5 basamaklı devamı var ama geri kalan,
bunların içinden kimler işe girecek, hep birlikte takip
edeceğiz. Tamamı, sarıyla gösterdiğim, 70 yazılıp
geçilmiş. Bu mesele Türkiyede KPSSye giren, çalınan sorular
dolayısıyla -hani iktidar partisini aldatan, kandıran ve mahcup
eden o cemaat yapılanmasından dolayı- mağdur olanlar,
şimdi hiç sınava girmemişlerin 70 kabul edildiği ya da
belgesini ibraz etmediği için 70 olan bu durumla karşı karşıyalar.
Bu hangi vicdana, hangi insafa, hangi mantığa sığıyor?
Buna Meclis Başkanlığı nasıl bir açıklama
yapacak, merakla bekliyoruz. Sizin tarafınızdan yapılır
mı bilmem.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Müsaadenizle...
BAŞKAN Son bir dakikanız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Her konuda kamuoyuna
açıklama yetiştiren Meclis Başkanlığı KPSS
puanı olmayan ya da belgesini ibraz etmeyene 70 verip
başvuranların da 2si, 3ü dışında hepsine 70, 70, 70
diye yazmışlar, geçmişler. Herhâlde KPSS mağdurları
gözünüzün içine baka baka bir açıklama bekliyordur.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Ben de teşekkür ederim Sayın
Özel.
Sayın Bostancı, buyurun.
35.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Meclis
Başkanlığının nitelikli insanların
alımı konusunda gerekli ihtimamı göstereceğinden emin
olduğuna, 9 Ocak Cemal Süreyanın ölümünün 28inci yıl dönümüne
ve Fuzuli, Necati Çelik, Onat Kutlar ile Kıvırcık Aliyi
rahmetle andığına ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, teşekkürler.
Öncelikle, Sayın Özelin ifade ettiği
sınava ilişkin olarak nitelikli insanların alımı
konusunda Meclis Başkanlığının gerekli ihtimamı
göstereceğinden eminiz. Meclise alınacak olan insanların
muhakkak burada işleri yetkinlikle yapacak kişiler olması
gerekir. Bu konuda bir ortak duyarlılığı ifade etmek
isterim.
İkinci olarak, şair Cemal Süreyanın
28inci ölüm yıl dönümü. Elli dokuz yıl
yaşamıştı. Halkın duyup da
anlatamadıklarını şiirlerinde ifade eden bir
sanatçıydı, bir şairimizdi. Şairler halkların sesidir,
milletin sesidir.
Cemal Süreya gibi aslında asırlar
öncesinden bir başka şair, Azerbaycan kökenli, Kanuni Sultan Süleyman
döneminde yaşamış olan Mende Mecnundan füzûn
âşıklık istidadı var/ Âşık-ı sadık
menem, Mecnunun sade adı var. diyen Fuzuli de yine bu tarihte vefat
etmişti, 1556da. Şairler asırlar öncesinden bugüne ve
asırlar sonrasına da seslenirler. Bu bakımdan özellikle bu
şairleri zikrediyorum, hatırlatmak için.
Diğer yandan, Refahyol Hükûmeti döneminde
Çalışma Bakanlığı yapan Necati Çelik dokuz yıl
önce vefat etmişti. Sendikacı olarak, Bakan olarak çalışma
hayatına büyük katkılar sağlamış olan rahmetli Necati
Çeliki bir kez daha yapmış olduğu hizmetler, katkılar
çerçevesinde rahmet ve minnetle anıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - 30 Aralık
1994te PKKnın Cafe Marmaraya yaptığı bombalı
saldırıda şair, yazar, senarist Onat Kutlar ağır bir
şekilde yaralanmış, 11 Ocak 1995 tarihinde vefat etmişti;
hatırlatmak isteriz, unutmamak gerekir geçmişi.
Yine, halk ozanlarından Kıvırcık
Ali 2011 yılında geçirdiği trafik kazası neticesinde,
sanırım bir konsere giderken vefat etmişti; müziğiyle,
sazıyla, sesiyle Anadolu toprağının sesi olan
Kıvırcık Aliyi de bir kez daha rahmetle anıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Hocam ben de.
Bütün sanatçılarımıza Allahtan
rahmet diliyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Sayın milletvekilleri,
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Komisyonların başkan, başkan vekili,
sözcü ve kâtip seçimine ilişkin tezkereleri vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım.
Bağcılık Sektörü ve Üzüm
Üreticilerinin Sorunlarının Araştırılarak
Alınacak Tedbirlerin Tespit Edilmesi Maksadıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonunun tezkeresini okutuyorum:
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Bağcılık Sektörü ve Üzüm Üreticilerinin
Sorunlarının Araştırılarak Alınacak Tedbirlerin
Tespit Edilmesi Maksadıyla Kurulan Meclis Araştırması
Komisyonu Geçici Başkanlığının Başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip üye seçimine ilişki tezkeresi (3/1393)
10/1/2018
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Komisyonumuz, başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimi için 10/1/2018 Çarşamba günü
saat 16:00'da toplanmış ve kullanılan (11) adet oy
pusulasının tasnifi sonucu aşağıda adları ve soyadları
yazılı üyeler karşılarında gösterilen oyu alarak
İç Tüzük'ün 24'üncü maddesi uyarınca başkan, başkan vekili,
sözcü ve kâtip seçilmişlerdir.
Bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Necip
Kalkan
İzmir
Komisyon
Geçici Başkanı
Başkan: İsmail
Bilen Manisa (8) Oy
Başkan Vekili: Necip
Kalkan İzmir (8) Oy
Sözcü: İbrahim Halil
Fırat Adıyaman (8) Oy
Kâtip: Ali
Aydınlıoğlu Balıkesir (8) Oy
BAŞKAN Uyuşturucu
Madde Bağımlılığı ve Yeni
Bağımlılık Türlerinin Araştırılarak
Bağımlılığın Nedenlerinin ve Alınacak
Tedbirlerin Tespit Edilmesi Maksadıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonunun tezkeresini okutuyorum:
2.- Uyuşturucu Madde Bağımlılığı ve
Yeni Bağımlılık Türlerinin Araştırılarak
Bağımlılığın Nedenlerinin ve Alınacak
Tedbirlerin Tespit Edilmesi Maksadıyla Kurulan Meclis
Araştırması Komisyonu Geçici
Başkanlığının Başkan, başkan vekili, sözcü
ve kâtip üye seçimine ilişki tezkeresi (3/1394)
10/1/2018
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Komisyonumuz, başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip seçimi için 10/1/2018 Çarşamba günü
saat 18:00'de toplanmış ve kullanılan (11) adet oy
pusulasının tasnifi sonucu, aşağıda adları ve
soyadları yazılı üyeler karşılarında gösterilen
oyu alarak İç Tüzük'ün 24'üncü maddesi uyarınca başkan,
başkan vekili, sözcü ve kâtip seçilmişlerdir.
Bilgilerinize
arz ederim.
Saygılarımla.
Akif
Ekici
Gaziantep
Komisyon
Geçici Başkanı
Başkan :
Yılmaz Tezcan Mersin (8)
Oy
Başkan
Vekili: Kerem Ali Sürekli İzmir (7)
Oy
Sözcü : Gökcen
Özdoğan Enç Antalya (7)
Oy
Kâtip : Lütfiye
İlksen Ceritoğlu Kurt
Çorum (8) Oy
BAŞKAN Bilgilerinize
sunulmuştur.
Sayın milletvekilleri,
birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 17.08
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.28
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Barış
KARADENİZ (Sinop), İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
48inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım:
VIII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, Denizli Milletvekili Emin Haluk
Ayhan ve arkadaşları tarafından Dahilde İşleme Rejimi
uygulamalarında meydana gelen sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/301)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin, ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 11 Ocak 2018 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun
11/1/2018 Perşembe günü (bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19'uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Erkan
Akçay
Manisa
MHP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, Denizli Milletvekili Emin Haluk
Ayhan ve arkadaşlarının (10/301) esas numaralı dâhilde
işleme rejimi uygulamalarında meydana gelen sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla verdiği Meclis araştırması
açılmasına dair önergemizin görüşmelerinin 11/1/2018
Perşembe günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Denizli
Milletvekili Sayın Emin Haluk Ayhan konuşacaklar.
Buyurun Sayın Ayhan. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
dış ticaretimizin çözüm bekleyen önemli sorunlarından dâhilde
işleme rejimi hakkında araştırma önergemizle ilgili söz
aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
2017 yılında ara malı
ithalatımız 172 milyar dolar, ihracatımız 158 milyar; ara
malı ithalatımızı bile karşılamıyor, 15
milyar dolar eksik, dış ticarette açık üretme dinamiklerini yok
edebilmiş değiliz. Bu, maalesef iftihar edilecek bir manzara da
değil. Bakınız, belli bir dönemde, on beş, on altı
yıl gibi, AKP iktidarı döneminde 2,5 trilyon dolar ithalat
yaptık, yaklaşık 1,6 trilyon dolar ihracatımız var,
950 milyar dolar dış ticaret açığımız var.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
yerli üretimi ve üreticiyi destek için getirilen, sınırları
belli bir sistem olan dâhilde işleme rejimi maalesef yıllar içinde
irrasyonel ve yanlış kullanımı neticesinde yerli üretimin
ipini çeker hâle gelmiştir. Dâhilde işleme olmadan bazı
sektörlerde üretim yapmak bile zor hâle gelmiştir. Dâhilde işleme
Türk sanayisinin ve ihracatının ithalata
bağımlılığını giderek
artırmaktadır, âdeta bir kangren hâline gelmiştir. Gelinen
noktada 2017 yılında toplam ihracatın yüzde 49u dâhilde
işleme rejimi kapsamında yapılıyor. Bu, 2002
yılında yüzde 18 idi. Sektörel olarak
baktığımızda bu oran bazı sektörlerde yüzde 70lere
kadar ulaşıyor. Diğer taraftan sistemin uygulanmasında 2017
yılında ihracat gerçekleşme oranı yüzde 50ye düşmüş,
2013 yılına kadar yüzde 96nın üzerindeydi, 2016
yılında yüzde 88e geriledi, 2017de yüzde 50ye kadar düştü.
Şimdi AKP döneminde belge kapatma süresinin uzatılmasıyla
yıl içinde belge kapatma oranları da ciddi şekilde düşüyor.
Bu durum suistimallere açık bir yapı hâline sistemi sokuyor.
Ayrıca FETÖcü şirketlerin bu konudaki işlemlerinin neler
olduğunu şu ana kadar bile bilmiş değiliz. Nitekim bu
sistemin işleyişiyle ilgili bazı suistimallerin ve
usulsüzlüklerin geçen yıllarda Sayıştay raporlarında yer
aldığını da biliyoruz.
İhracatın yerli girdi ve katma değer
ağırlıklı olması için teşvik verilmesi, dâhilde
işleme rejiminin sınırlarının yeniden çizilmesi
gerekiyor; oysa biz şu anda tütünde bile dâhilde işleme rejimiyle
ilgili düzenlemeler yapıyoruz.
KDV terkin sistemini yerli kullanımını
özendirecek şekilde yeniden düzenlemek gerekiyor. Katma değerli
ihracat yapmaya teşvik edilmesi, her sektöre değil hedef sektörlere
teşvik verilmesi, bu konuların Türkiye Büyük Millet Meclisi
çatısı altında detaylarıyla ele alınması,
çözümlerinin araştırılması üzerine bir araştırma
önergemiz var. 2007 yılından bu yana bu konuyu ele almak için
önergeleri de hazırlıyoruz.
Şimdi, dış ticarette bu
manzarayı değiştirmek için alınacak yapısal tedbirlere
biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak destek vermeye, katkı vermeye
hazırız. Bu olayın mutlaka gündeme getirilmesi lazım. Ben
iktidar partisine mensup arkadaşların da bu konuyu ciddi bir
şekilde değerlendirme arzusunda olduklarını düşünmek
istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; gerçekten bugün dünya ticaretinin arttığı bir
döneme doğru giriyoruz. Dünya konjonktüründe son on beş yılda
yaşanan zor sürecin atlatılmaya, büyüme dinamiklerinin harekete
geçmeye başladığı bir döneme giriyoruz, üstelik TLde son
iki üç yılda önemli ölçüde değer yitirme de var. Bu şartlar
altında ülkemizin dış ticarette kayda değer bir
sıçrama yapması ve dengeleri kurması gerekir ancak bunu
gerçekleştiremiyoruz. Uzun süredir ertelenen yapısal tedbirlerin
alınması gerekli. Biz Türkiyede ihracatı konuştuğumuz
kadar ithalatı da konuşmazsak dış ticarette sorunları
çözebileceğimiz kanaatinde değilim. Artık dünyada bilgi
alışverişi çok kolay.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) - Herkes ne kadar
kapatırsanız kapatın ne olduğunu biliyor.
Ben önergemize destek istiyorum ve yüce heyete
saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
IX.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının sözleşmeli bilişim personeli
alımına ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın
milletvekilleri, biraz önce Sayın Özelin söylemiş olduğu,
sunmuş olduğu eleştirilere ilişkin bir bilgi notunu
paylaşmak istiyorum.
Başvuru esnasında
KPSS puanlarının 70 olarak kabul edilmesi Maliye
Bakanlığının kamu kurum ve kuruluşlarının
bilişim personeli alımı ile ilgili 31/12/2008 tarihli ve 27097
sayılı Yönetmeliğinin 8inci maddesinin (2)nci
fıkrasında hüküm altına alınmıştır.
Ayrıca şunu da belirtmek isterim ki 22 sözleşmeli bilişim
personeli alımı için yapılan ilana 32 kişi
başvurmuştur. Başvuru şartları arasında birçok
uluslararası uzmanlık sertifikası istendiği için bazı
pozisyonlara hiç başvuru gelmemiştir. Yönetmelik burada, sayın
milletvekillerinin incelemesine açıktır.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, Denizli Milletvekili Emin Haluk
Ayhan ve arkadaşları tarafından Dahilde İşleme Rejimi
uygulamalarında meydana gelen sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/301)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin, ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 11 Ocak 2018 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Denizli Milletvekili Sayın Kazım Arslan konuşacak.
Buyurun Sayın Arslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisinin vermiş
olduğu Türkiye'nin cari açığı konusundaki önerge üzerine
söz aldım. Bu konuda düşüncelerimizi söylemek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, gerçekten,
Türkiye'nin bu rejiminin bir gözden geçirilmesine ve bu rejimin ilelebet böyle
gitmesinin sakıncalı olduğunu ve birçok
sıkıntıyı da beraberinde getirdiğini görmek suretiyle
yeni bir düzenlemeye ve bu konuda yeni bir açılıma da ihtiyaç
olduğunu belirtmek istiyorum. O nedenle biz bu önergenin mutlaka kabul
edilmesi ve dolayısıyla araştırılarak yeni bir
düzenin, yeni bir rejimin mutlaka getirilmesi düşüncesindeyiz. Ancak bunu
söylemekle birlikte bugünkü yapı çerçevesinde, bugünkü sanayimizin durumu
çerçevesinde ithalatımızın gün geçtikçe arttığı
bir dönemde gerçekten kendi yerli üretimimizin, ara mal üretimimizin, hangi
alanlarda hangi malları ithal ediyoruz, onların Türkiyede üretilmesi
noktasında bir plana, bir projeye, bir çalışmaya da ihtiyaç
olduğunu belirtmek istiyorum. Eğer siz bu rejimi şu anda tamamen
kapatmaya çalışırsanız sanayide ihracatın gerçekten
önünü tıkamış olursunuz. Ancak yeni bir araştırma
yapılarak hangi alanlarda, hangi mallar üretilmek suretiyle eğer bu
rejime dâhil etmeden biz ihtiyacımızı
karşılayabiliyorsak, gerçekten ihracatımızı
artırabiliyorsak, ithalatımızı geriye çekmek suretiyle,
ihracatımızı artırmak suretiyle dış ticaret
açığımızı kapatma noktasında bir
çalışmayı ortaya koyabiliyorsak bu alanlarda bir
araştırmaya, bir çalışmaya ihtiyaç olduğunu belirtmek
istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, iktidar hep
şunu söylüyor, çıkıyor diyor ki Ekonomi Bakanı, Sanayi
Bakanı: İhracatımız arttı. Hatta 157 milyar dolar
bir ihracat yaptık, rekor kırdık. diyebiliyorlar ama
ithalatı hiç söylemiyorlar. İthalatımız ise 234 milyar
dolara ulaşmış, hiç bundan söz etmiyorlar, arada 77 milyar
dolarlık bir fark var. Bu farkı ne zamana kadar, nasıl
götüreceğiz, nasıl telafi edeceğiz? Sürekli borçlanmak suretiyle
Türkiyenin gerçekten ekonomisine ve bütçesine kambur olacak bu durumu
kesinlikle çözmek zorunda olduğumuzu belirtmek istiyorum ve sözlerimi
bitirmek istiyorum.
Hepinizi tekrar sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum, sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Arslan.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Diyarbakır Milletvekili Sayın Sibel Yiğitalp konuşacak.
Buyurun Sayın Yiğitalp. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA SİBEL YİĞİTALP
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
grubum adına söz almış bulunmaktayım. Çok önemli bir konu
hakkında bilgi vermek istiyorum size.
Biliyorsunuz, Bitlisin Garzan
Mezarlığında 267 kişinin mezarı
boşaltıldı ve bu mezarlıktaki kişiler İstanbul
Adli Tıbba götürüldü ve bunu yaparken de ailelerden habersiz, iş
makineleriyle yapıldı, mezar taşları yıkıldı
ve 267 kişi mezarlarından çıkarıldı, İstanbul
Adli Tıbba getirildi. Hani yas tutmayı yasaklayan, yası
yasaklayan, ölenleri mezarsız bırakan, mezarsızlık ve
yassızlık yapan ve bunu izleyen bir siyasetin olduğunu
biliyorduk. Herhâlde yüz yıl boyunca cumhuriyet tarihinde hiç
yapılmamış bir insanlık suçuna bugün tanık oluyoruz.
267 kişi mezarından çıkarıldı ve bunlar 1990lı
dönemlerde hayatını yitirmiş olanlar, kimliği bilinmeyen ve
bir şekilde kemikleri oraya konulan insanlardı.
Hatırlarsanız -Berfo Anadan bahsediyorum-
105 yaşındaydı Berfo Ana, çocuğu Cemil Kırbayırın
mezarını aradı ve kırk yıl boyunca aradı. Dönemin
Başbakanı ve şimdinin Cumhurbaşkanı ona bir söz
vermişti, Senin çocuğunun mezarını bulacağız,
kemiklerini bulacağız ve ona bir mezar yapacağız.
demişti. Şimdi, öyle bir döneme geldik ki yeni Berfo Analar
yarattınız, çocuklarının mezarını arayan yeni
Berfo Analar yarattınız. Bugün Berfo Analardan bahsederken Kenan
Evrenden nasıl bahsediliyorsa ve Berfo Anaya yapılan, o çektirilen
acılar bugün nasıl insanlarda bir his yaratıyorsa bugün o 267
kişinin mezarını boşaltan da ileride yine Berfo Analar gibi
anılacak.
Hani dediniz ya, anneler ağlamayacak.
Bırakın annelerin ağlamasını annelerin
çocuklarına gideceği mezar bırakmadınız. 267
kişinin mezarını boşalttınız ve o aileler şu
anda İstanbul Adli Tıpta çocuklarının kemiklerine
ulaşmaya çalışıyor. Bugün burada herkes bir şeyden
bahsediyor ama yanı başımızda, bu ülkenin
sınırları içerisinde olan bir mezarlıktan bahsediyorum.
Elbet bu insanlık suçları, elbet bu nefret siyaseti, elbet bu intikam
siyaseti bitecek ama o çocuklarının mezarlarına gitmeyi
engelleyen bu siyaset de, halkın da, hukukun da vicdanına mahkûm
edilecek. Patolojik olan da budur ki çocuklar annelerini gömmesi gerekirken,
babalarını gömmesi gerekirken bugün anne babalar
çocuklarının mezarını bulamadıkları gibi
çocuklarını mezara gömemiyor ve bu utanç siyaseti de maalesef hâlen
devam ediyor. Yazıklar olsun diyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Ordu Milletvekili Sayın Ergün
Taşcı konuşacaklar.
Buyurun Sayın
Taşcı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU
ADINA ERGÜN TAŞCI (Ordu) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin dâhilde işleme rejimiyle
ilgili vermiş olduğu önerge hakkında söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Hepinizin
bildiği gibi, dâhilde işleme rejimi, ihraç ürünlerimize dünya
piyasalarında rekabet gücü kazandırmak, ülke ihracatını
artırmak, ihracat pazarları ve ihraç ürünlerimizi çeşitlendirmek
amacıyla ihracatçılarımızın dünya piyasalarından
gümrük muafiyetli olarak ve ticaret politikası önlemlerine tabi
olmaksızın ham madde, yardımcı madde, yarı mamul,
mamul, ambalaj ve işletme malzemelerin ithaline imkân veren ekonomik,
etkili bir gümrük rejimidir.
Öncelikle, dâhilde
işleme rejimine baktığımız zaman, ihracatın
artırılmasına yönelik bir sistem olup ithalatı
artırmaya yönelik herhangi bir saik bulunmamaktadır. Ham madde
yetersizliğinin yanı sıra KDV, ÖTV, Kaynak Kullanımı
Destekleme Fonu gibi ek mali yükümlülükler, kısa adıyla DİR
kullanımını gerekli kılmaktadır.
Malumunuz olduğu
üzere, DİR, ihracatçılarımızın dünya piyasasında
rekabet edebilmesi için önemli bir enstrümandır. Zira bu sayede
ihracatçılarımız dünya piyasalarından ham madde tedarik
etmekte, bunun yanı sıra kalite, termin, yetersiz üretim gibi
sorunları da aşabilmektedir. DİR kapsamında ithal edilen
eşyanın ihraç ürününün bünyesinde kullanılmasından sonra
yaratılan katma değerle ihraç edilmesi zorunluluğu mevcuttur. Bu
bağlamda, katma değerli bir şekilde ihraç edilme
zorunluluğu bulunması, DİR'in -cari açığı
artıran bir mekanizma değil- cari açığı artıran
bir mekanizma olmadığını ve bu eleştirinin haksız
olduğunu söylemek isterim.
Yine, teorik olarak
biliriz ki ticaret açığının artması demek,
ithalatın ihracattan daha fazla artması demektir, rakamların
daha yüksek olması demektir. Hâlbuki DİR kapsamında işleme
faaliyetinde kazanılan artı değer neticesinde, rejim
çerçevesinde yapılan ihracatın yine rejim çerçevesinde yapılan
ithalattan tutar olarak fazla olması iktisadi ve sistemsel bir zarurettir.
DİR'in cari açığını artırmaktan öte,
azaltıcı etkisi olduğunu görmekteyiz. Kaldı ki yeni dönemde
uygulamaya konulan yatırım teşvik tedbirleriyle üretimin
yapısal dönüşümünü sağlamakta, ithalata bağlılığı
azaltmaktayız.
Yine, dâhilde işleme rejimi
baktığınız zaman, yurt içinden girdi teminine de
fırsat sağlamakta, hem iç piyasayı korumakta hem ithalata olan
bağımlılığın azalmasına katkıda
bulunmaktadır.
Ayrıca, DİR kapsamında yapılan
ithalatta bazı hassas ürünler için yüzde 100 teminat uygulaması
yapılmakta, bazı ürünlerde yurt içi alım şartı da
getirilmektedir. Burada rakam vermek istiyorum: 2006 yılında toplam
ihracatımız 85 milyar dolar, DİR kapsamında 43. 2017nin
ilk on bir ayına baktığımız zaman 143 milyar dolar
toplam ihracat ve DİR kapsamındaki ihracatımız ise
58,2dir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Taşcı.
ERGÜN TAŞCI (Devamla) Dolayısıyla,
burada, özetle, ilgili kurumların bu anlamda işlerliğe
ilişkin faaliyetlerinin titiz bir şekilde yerine getirildiğini
söylemek istiyorum ve bu önergeye katılmadığımı
belirtmek istiyorum.
Teşekkür ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Karar yeter sayısı istiyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup
önerisini oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.47
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Barış
KARADENİZ (Sinop), İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
48inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Öneriyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı vardır, öneri kabul edilmemiştir.
Sayın Bayraktutan, bir talebiniz var, bir
dakikalık söz istediniz.
Buyurun.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Halkevleri
Artvin Şubesinin başvurusu sonucu bir tiyatro oyunu için Artvin
Valiliğinin olur vermesine rağmen İl Özel İdaresi Genel
Sekreterliğinin salon tahsisi yapmamasına ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Artvinde gösterime giren
bir tiyatro oyunuyla alakalı olarak Halkevleri Artvin Şubesi Sadece
Diktatör adlı bir oyunun oynanmasıyla ilgili Artvin Valilik
makamına başvuruyor, bu oyunun konu içeriğini de Valilik
makamına veriyor -Fransada geçen bir olay- Valilik haklı olarak
inceliyor ve gerekli oluru veriyor Oynanmasında sakınca yoktur.
diyor. Yarın akşam bu. Ama ne yazık ki İl Özel İdaresi
Genel Sekreterliği -aynen şöyle- Tiyatro konusunun yeniden
incelenmesi sonucu oyun içeriği tarafımızdan uygun
görülmediğinden deyip salon tahsisi yapmıyor. Bu konuda ilgili yetki
Valilikte olmasına rağmen İl Özel İdaresi Genel
Sekreterinin yetkisini aşarak bu şekilde bir işlem tesis etmesi
Artvinde muhtemelen yarın bazı üzücü olayların
çıkmasına neden olabilir çünkü bir infial söz konusudur. Bu nedenle,
ilgili bakanların, Hükûmetin bu konuda duyarlı olması, Valiye
gerekli talimatın verilmesi
Gerçekten inanılmaz bir hukuk
garabetiyle karşı karşıyayız. Valiliğin
yapmış olduğu işlemin hiçbir hukuki tarafı yoktur.
Biraz önce kendilerine ulaşmak için gerekli girişimlerde bulundum ama
şu ana kadar Sayın Valiye ulaşamadım. Bu konuda gerekli
BAŞKAN Sayın Bayraktutan, bir
görüşme yaptınız mı yetkililerle?
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Henüz
ulaşamadım Sayın Başkan. Valiye ulaşmaya
çalışıyorum, ne yazık ki çok yoğunlar.
BAŞKAN Ara verdiğimizde ben
yardımcı olacağım size.
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Ben,
zatıalinizin samimiyetine inanarak hukuki örneğini sizlere takdim
edeceğim efendim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Tamam, ben yardımcı olmaya
çalışacağım Sayın Bayraktutan size.
Sayın Durmaz
37.- Tokat Milletvekili Kadim Durmazın, 11 Ocak
Kıvırcık Alinin ölümünün 7nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
KADİM DURMAZ (Tokat) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Yaşamının en değerli
çağında, vatani görevini yapmakta olan evladını ziyarete
giderken elim bir trafik kazasında türkülere ve sevenlerine veda eden
hemşehrim Kıvırcık Ali bıraktığı
eserleriyle yaşayacaktır. Isırgan Otu Gül Tükendi Ben
Tükendim
Yaylalara veda ettik veda dağlara
Yatağı yorganı alıp düştük
yollara
Külü çemeni değiştik kör betonlara
Yanıyor da güzel anam, yürek kanıyor.
diyen Ölüm seni arar oldu, neredesin? derken en verimli çağında
kaybettiğimiz Kıvırcık Aliyi ölümünün 7nci
yılında rahmetle ve türküleriyle anıyoruz.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Türküleri bize emanet olsun Kıvırcık
Alinin.
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili
Filiz Kerestecioğlu Demir' tarafından, yürütme erki tarafından
çıkarılan KHK'lerin OHAL ilanıyla ilişkisinin
araştırılması, anayasal ve yasal denetim
koşullarının oluşturulması ve denge-denetleme
aktörlerinin tekrar aktif olarak sürece dâhil edilmesi amacıyla 11/1/2018
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 11 Ocak 2018 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Şimdi,
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 11/01/2018
Perşembe günü (bugün) yaptığı toplantısında
siyasi parti grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
11 Ocak 2018 tarihinde İstanbul Milletvekili
Grup Başkan Vekili Filiz Kerestecioğlu tarafından yürütme erki
tarafından çıkarılan KHK'lerin OHAL ilanıyla ilişkinin
araştırılması, anayasal ve yasal denetim
koşullarının oluşturulması ve denge-denetleme
aktörlerinin tekrar aktif olarak sürece dâhil edilmesi amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan 6445 sıra numaralı Meclis
araştırma önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerinin 11/01/2018 Perşembe günkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Adana
Milletvekili Sayın Meral Danış Beştaş
konuşacaklardır.
Buyurun Sayın Danış Beştaş.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Adana) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Evet, önergemiz kanun hükmünde kararnamelerin
OHALle ilişkisinin araştırılmasına dönük. Gerçekten,
Meclisin şu anda acil olarak, hiç zaman kaybetmeden en önemli mesele olan
OHALe ve hayatın her alanını düzenleyen kanun hükmünde
kararnamelere dair bu araştırma önergemizi
kabul etmesini istiyoruz. Nedir KHKlerle OHAL ilişkisi? Gerçekten bunu
anlatabilmek, anlayabilmek mevcut Anayasaya göre mümkün değil. OHAL neye
göre ilan edilir? Anayasanın ilgili maddesine göre ilan edilir. OHAL bir
anayasal kurumdur fakat Anayasaya dayanarak çıkarılan OHAL
biliyorsunuz şu anda Türkiye'yi Anayasasız hâle getirdi. Çünkü OHAL
Anayasa başta olmak üzere mevzuatın hemen hemen her alanında
değişiklik yapmakta ve tüm erkleri yasama organı başta
olmak üzere yargıyı, diğer idari mekanizmaları,
bürokrasinin tümünü askıya aldı ve kanun hükmünde kararnamelerle
hayatın her alanı düzenleniyor. İlk dönemde OHAL üç ay bile
sürmez, bir buçuk ayda bitiririz. Devlet kendisine OHAL ilan etti. diyenler
şimdi OHALi çok sevdiler. OHALi o kadar sevdiler ki televizyon
programlarından suç ihdasına kadar her alanda kanun hükmünde
kararname ilan ediyorlar. Biz her zaman yalan üzerine bir politika derken tam
da bunu kastediyoruz, evet, en büyük yalanlardan biri de OHAL ilanına
ilişkindir. On sekiz ayı aşkın bir süredir devam ediyor ve
şu anda gerçekten Anayasa Mahkemesinin OHAL KHKlerini inceleyemem.
demesinden sonra olanca hızıyla kanun hükmünde kararnameler
çıkarılmaya devam ediyor. Şimdi, 5 kanun hükmünde kararname
hariç diğer kanun hükmünde kararnamelerin hiçbiri Meclis denetimine,
huzuruna getirilmedi. Bu nedenle idari yargı yolu da kapatıldı.
KHKleri çıkarmak yetmiyormuş gibi KHKlere karşı
yargı yolunu da kapatan bir iktidarla karşı
karşıyayız. Şimdi, nedir? Gerçekten neleri
değiştirdi? Bir kere, bu dönemde Türkiye yönetim sistemi
değiştirildi, 16 Nisan referandumu yapıldı. Yine, 4
Kasım darbesi oldu; Halkların Demokratik Partisine yönelik hâlen
cezaevinde bulunan eş genel başkanlarımız,
milletvekillerimiz var. OHAL KHKsiyle başka bir alan, 94 belediyeye
kayyum atandı. Yine, başka şekilde, birçok alan var fakat zaman
yetmiyor, en son, 695 ve 696 sayılı KHKyle çok daha vahim
düzenlemelere imza atıldı. Bir kere, tek tip kıyafet getirildi.
Tek tip kıyafet, çekirdek hakların ihlalidir. Anayasanın
15inci maddesine göre ve AİHS 14üncü maddeye göre, suçluluğu
mahkeme kararıyla ispat edilinceye kadar hiç kimse suçlu kabul edilemez.
Tek tip kıyafet, insanların baştan suçlu ilan edilmesidir ve bu
bir işkencedir aynı zamanda.
Bir cinayet KHKsi çıkarıldı, katliam
ve cinayet maddesi çıkarıldı. Sivillere yargı muafiyeti
olarak çok yumuşatılarak söylenen ilgili madde aslında AKPnin
kendi yandaşlarına Ben size talimat verdiğimde ya da talimat
almanıza gerek yok, siz sokağa çıktığınızda
istediğinizi öldürün, yakın, yıkın, katliam yapın; ben
size ceza muafiyeti getiriyorum. diyor ve ne gariptir ki Geçmişe dönük
olarak çıkardık. dedikleri mesele tam da bu noktada kendi kendini
yalanlıyor çünkü 15 Temmuz darbesine direnenlerle ilgili tek bir
soruşturma ve kovuşturma yok. Tam da sonrası için getirildi ve
bütün itirazlara rağmen hiçbir düzenleme yapılmadı.
Yine, Savunma Sanayii
Müsteşarlığı Cumhurbaşkanlığına
bağlandı.
Savcılara mahkeme kararına itiraz yetkisi
getirildi. Bizim milletvekillerimiz itiraz üzerine şu anda hapishanedeler.
Hukuksuzluğa hukuki bir dayanak getirildi.
Yine, istinaf mahkemelerinin yerel mahkeme
hükümlerini reddetme yönündeki kararlarının engellenmesi var.
Yargıtayda duruşmalı istemin kabul edilmesinin
zorlaştırılması var, var da var.
KHK, Türkiyede Anayasayı askıya
almıştır. Yaşam hakkı başta olmak üzere, bu
KHKler ekonomik hakları, siyasal hakları, sosyal hakları,
düşünce ve ifade özgürlüğünü tümüyle ortadan
kaldırmaktadır. Bir an önce OHAL sistemi son bulsun, KHKler
kaldırılsın diyorum ve teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Danış Beştaş.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara
Milletvekili Sayın Murat Emir konuşacaklar.
Buyurun Sayın Emir. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MURAT EMİR (Ankara)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Anayasamıza göre de
İç Tüzükümüze göre de olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamelerinin
mutlaka öncelikle ve ivedilikle Mecliste görüşülmesi gerekir. Oysa
olağanüstü hâl ilan ettikten sonra, 20 Temmuzda olağanüstü hâl
darbesi yaptıktan sonra millî iradeyi gasbettiniz. O kadar gasbettiniz ki
millî irade sizlerin de elinden alındı ve birkaç tane bürokratın
eline verildi, yetkisine verildi ve Türkiye on yedi aydır kapalı
kapılar ardında üretilmiş kanun hükmünde kararnamelerle
yönetiliyor
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O yetkiyi biz verdik ya.
MURAT EMİR (Devamla)
ve maalesef Meclis buna
göz yumuyor, Meclis Başkanlığı buna göz yumuyor, Divan buna
göz yumuyor.
Bakın, elimde bugünkü çalışma
düzenimiz var. Burada, ikinci veya üçüncü sırada mutlaka kanun hükmünde
kararnamelerin görüşülüyor olması gerekirdi çünkü kanun hükmünde
kararname bekliyor iken başka konuların görüşülmesi
Anayasamızın da ayaklar altına alınması anlamına
gelmektedir. (CHP sıralarından alkışlar) Oysa biliyoruz ki
siz bu ülkeyi anayasasız yönetmeye çok alıştınız,
olağanüstü hâl bağımlısı oldunuz, olağanüstü hâli
çok sevdiniz. İlgili ilgisiz, olağanüstü hâlin getirilmesiyle hiçbir
ilgisi olmayan birçok maddeyi, birçok konuyu kanun hükmünde kararnameyle
düzenliyorsunuz. Anayasaya aykırı olduğunu bildiğiniz
konuları yine kanun hükmünde kararnamelerle düzenliyorsunuz. Yine,
Meclisten kaçırmak istediğiniz Muhalefet konuşmasın,
millet duymasın, halk uyanmasın. dediğiniz her konuyu kanun
hükmünde kararnameyle düzenleme yoluna gidiyorsunuz. Bu, millî iradenin
gasbıdır; bu, Anayasaya aykırıdır, İç
Tüzükümüze aykırıdır. Ve bir an evvel Sayın
Başkanı da gereğini yapmaya davet ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bakın, en son 696
sayılı Kararname çıktı. İçinde yok yok; Varlık
Fonu var, Vakıfbank var, terör eylemini bastıracağım diye
sokakta sivil müdahale yapacak vatandaşlara af getiren düzenleme var,
taşeron işçi düzenlemesi var.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Şeker
Kurumu var.
MURAT EMİR (Devamla) Ve bunu da siz
olağanüstü hâl kararnamesi diye getiriyorsunuz. Anayasa Mahkemesi ne
yapıyor? Anayasa Mahkemesi sağır, kör, dilsiz. Üzerine
olağanüstü hâl kanun hükmünde kararnamesi yazmakla o kararname
olağanüstü hâl kararnamesi olmuyor. İçine bakması gerekirken
Anayasa Mahkemesi de görevini yapmamıştır.
Dolayısıyla, değerli arkadaşlar,
şu anda Meclis göstermelik bir Meclise dönüştürülmüştür sizlerin
sayesinde. Ve bu Meclisin onurunu kurtarmak yine hepimizin elindedir.
Açıkça söylüyorum: AKPnin buradaki desteğiyle, oyuyla -açıkça
da sataşıyorum- millî irade gasbedilmiştir ve bir an evvel de
olağanüstü hâl kararnamelerinin tekrar bu Meclise getirilerek ve bu
Mecliste görüşülerek millî iradenin denetimine sunulması
gerekmektedir.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Emir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Ali Özkaya konuşacaklar.
Buyurun Sayın Özkaya. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; HDP Grubu önerisi hakkında grubumuz adına söz almış
bulunuyorum. Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Olağanüstü hâl hem 1961 Anayasasının
123üncü maddesinde hem de 1982 Anayasasının 119, 120 ve 121inci
maddelerinde mevcuttur yani olağanüstü hâl 1961den bugüne kadar anayasal
bir kurum olarak mevcuttur. Olağanüstü hâl devletin olağanüstü bir
tehdit ve tehlike karşısında normal usullerle
önleyemeyeceği bir durumda ilan edilen bir yönetim usulüdür. Hiçbir vicdan
sahibi insan 15 Temmuz ve sonrasındaki sürecin olağan bir yöntemle
bitirilmesini, tasfiye edilmesini düşünemez ama vicdanıyla baş
başa kalmıyorsa o onun kendi düşüncesidir.
MURAT EMİR (Ankara) Taşeronu o yüzden mi
koydunuz, bize vicdanı anlatıyorsun. El vicdan sizde yok.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Olağanüstü hâl ilan
edilmesiyle üç konu gündeme gelir. Bir: Vatandaşlar için para, mal ve
çalışma yükümlülüğü getirilebilir.
GARO PAYLAN (İstanbul) Kar lastiği
düzenlenebilir.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) İki: Temel hak ve
hürriyetlerin kullanılması tamamen veya kısmen durdurulabilir.
Üç: OHAL kanun hükmünde kararnamesi çıkarılabilir.
OHAL kanun hükmünde kararnamesinde de normal KHKden
dört konuda farklılık vardır. Birincisi, mutlaka, burada bir
yetki kanunu olmaksızın KHK çıkarılır.
İkincisiyse, konu sınırlaması yoktur.
MURAT EMİR (Ankara) Vardır.
GARO PAYLAN (İstanbul) Yapma ya.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Diğer dönemlerde
konu sınırlaması vardır.
MURAT EMİR (Ankara) Nasıl yoktur ya?
Okumamışsın, okumamışsın Anayasayı.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Lütfen, Kemal Gözlerin
bu konudaki yazılmış geniş makalelerini okuyun ve orada da
görürsünüz.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yetki belgesini niçin
verdiniz, yetki belgesini?
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Üçüncü konuysa, temel
hak ve hürriyetler OHAL KHKleriyle düzenlenebilir.
TÜRABİ KAYAN (Kırklareli) Şeker
Kurumunun KHKyle ne alakası var, açıklar mısınız.
BAŞKAN Sayın Kayan, lütfen
ALİ ÖZKAYA (Devamla) - Dördüncü kısmı
ise, bunlar anayasal yargıya tabi değildir. Bu Anayasayı biz
yazmadık.
GARO PAYLAN (İstanbul) - Meclisi kapatabilir.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) İstediğinizi
değiştiriyorsunuz ama
ALİ ÖZKAYA (Devamla) - 1986 yılından
bugüne kadar 30un üzerinde kanun hükmünde kararname, OHAL KHKleri hâlâ
duruyor. Bizim çıkardığımız, yeni
değiştirdiğimiz sistemde -Anayasanın 119uncu maddesinde-
Sayın Cumhurbaşkanı OHAL KHKsi çıkarırsa üç ay içinde
Meclis onaylamadığı takdirde yürürlükten
kaldırılır. Biz tam hukuka uygununu getirdik, mevcut sistemde
bunun tersi geçerli.
Bakın değerli arkadaşlar, biraz
Avrupaya da dünyaya da bakmamız lazım. Fransada 1510
sayılı yeni Terörle Mücadele Kanunu çıktı, 30 Eylül 2017.
Burada, 1inci maddesiyle hükûmet temsilcilerine bir koruma alanı tespit
etme yetkisi veriyor ve mahkeme kararına gerek olmaksızın arama
Ve aramayı kabul etmeyene oraya girmeyi yasaklayabiliyor. Eğer bir
kişi ciddi tehlike ve terör tehlikesi arz ediyorsa bu kişinin
gitmiş olduğu her yerde -mahkeme karar alabilir yani kendi yeri
değil- üçüncü kişilere bile arama yetkisi verilebiliyor ve hükûmete
radikalleşme unsuru taşıyan memurları görevden alma ve
ihraç konusunda yetki veriyor. Bize Olağanüstü hâlinizi
zayıflatın, kaldırın. diyenlerin çok daha
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZKAYA (Devamla) - Sayın Başkan,
çok kısa
Tamamlayayım müsaade ederseniz.
BAŞKAN Peki, bir dakika. Tamamlayın
yalnız.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Bize Olağanüstü
hâliniz ağır. diyenlerin çok daha ağırını
Terörle Mücadele Kanununda getirdiğini görüyoruz.
Bütün mesele şu: Türkiye güçlü bir devlet
olmalı mı olmamalı mı? Biz zayıflatılmalı
mıyız zayıflatılmamalı mıyız?
Efendim, tek tip kıyafet getirilmiş.
Bakın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin öncesinde de, komisyon
döneminde de İngilterede ve Almanyada birçok karar var. Almanyada bir
motosiklet grubunun karşılıklı kavgasında
tutuklananların tahrik edilmesi durumundaki tek tip düzenlemeyi mahkeme
usule uygun görüyor. Yine, İngiltere de aynısını uygun
görüyor.
Bütün mesele, burada, eğer devletin
güvenliğini, millî güvenliği tehdit eden bir konu varsa bunu
devletlerin düzenleyebileceğine dair anayasa mahkemelerine ve devlete
imkân veriyor.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Şeker
Kurumu tehdit mi ediyor? Şeker Kurumu ya!
ALİ ÖZKAYA (Devamla) - AİHS de benzer
tartışmaların ve müracaatları insan hakları ihlali
olmadığını reddediyor hem komisyon döneminde hem AHİM
döneminde. Bunlar, düzenlemeler mevcut. Durduk yerde olmuyor. Eğer bir
terörist devlete meydana okuyor veya burada katiller gelip de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Özkaya.
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
meydana
çıkıyor, bunu, yargılamayı sabote etmeye
çalışıyorsa devlet tedbir almak durumundadır. Ve bu
aldığı tedbir de Anayasa'ya da KHKye de olağanüstü hâl
sistemine de uygundur.
Önergenin aleyhinde olduğumuzu belirtiyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özkaya, teşekkür
ederim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN - Sayın Kerestecioğlu
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın hatip konuşmasında Vicdan sahibi olan
hiç kimse 15 Temmuzdan sonra OHALin kaldırılmasını
isteyemez dedi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Aynen
öyle söyledi.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kanaat aktardı
Sayın Başkan.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Önerge bize ait ve biz OHALin
kaldırılmasını istiyoruz. Vicdan sahibiyiz. Sataşmadan
söz istiyoruz.
BAŞKAN Peki.
Sayın Meral Danış Beştaş
mı konuşacak?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Evet efendim.
BAŞKAN Buyurun iki dakika.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
4.- Adana Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın HDP Grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tam da vicdan sahibi
olduğumuz için OHALin kaldırılmasını istiyoruz, tam
da vicdan sahibi olduğumuz için, adaleti savunduğumuz için, hak
hukuku savunduğumuz için OHALin kaldırılmasını
istiyoruz.
Eminim, 118, 119, 121i biliyorsunuz.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Terörden uzak
duracaksınız, terörden uzak duracaksınız, terörden uzak
duracaksınız, teröristleri savunmayacaksınız.
BAŞKAN Sayın Özkaya, lütfen, müdahale
etmeyelim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Siz
burada terörden uzak durması gerekenin kim olduğunu gayet iyi
biliyorsunuz.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Gayet iyi
biliyoruz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) - Şu
anda bir KHK terörü var, şu anda bir OHAL terörü var, şu anda iktidarın
elindeki Anayasa'ya dayandığı, dayanarak
çıkardığı OHALi Anayasa'yı
fırlattığı için tam da bir terör eylemi var aslında.
Çünkü devlet terörü en tehlikeli terördür.
Ben yaşam hakkından söz ettim. AİHS
14ü lütfen bir daha açın okuyun. Yaşam hakkını ortadan
kaldıran bir KHKyle karşı karşıyayız. Tek tip
kıyafet suçsuzluk karinesini ortadan kaldırmaktadır.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hayır,
AİHM tam tersini söylüyor, tersini söylüyor.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) -
Şu anda OHAL kapsamında çıkarılan KHK düzenlemelerinin en
fazla yüzde 10u Fetullahçılara yöneliktir, diğerlerinin tümü
Hükûmetin ihtiyaç duyduğudur; toplumu ve AKPli olmayan herkesi kendi
hizasına getirmek için tehdit aracı olarak kullanmaktadır.
Yani bu kürsüden çıkıp kanunsuz, Anayasasız
bir şey söylemek çok kolay. Bunu yapmıyor, bunu etmiyor, şunu
kaldırmıyor. diyor. Ben size belgeli söylüyorum; 596 ve 595, 696 ve
695. Bir kere savcıların itiraz yetkisi yeni geldi mi? Geldi.
İdris Baluken ve Ferhat Encu itirazla şu anda hapishanede tutuluyor.
Bunun 15 Temmuzla ne alakası var? Bunun terörle ne alakası var?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Var, 268inci
maddede var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Yani
siz, gerçekten, burada yalan üzerine kurulu bir siyaseti devam ettirerek hiçbir
şey kazandıramazsınız.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
MURAT EMİR (Ankara) Sayın Başkan,
aynı nedenle sayın hatip
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, yalan üzerinden siyaset
BAŞKAN Bir dakika, bir dakika
MURAT EMİR (Ankara) Beni önce dinlemeniz
lazım Sayın Başkan çünkü hatip konuşmasını
yaptı ama konuşmasında bana sataştı,
vicdansızlıkla itham etti, bu nedenle itiraz etmeden söz isteme
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hayır, hiç
öyle bir şey söylemedim.
BAŞKAN Sizin adınızı
kullanmadı ama.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, aynı gerekçe
BAŞKAN Sizin adınızı
kullanmadı.
MURAT EMİR (Ankara) Sayın
Beştaşın da adını kullanmamıştı
Sayın Başkan. Dedi ki
BAŞKAN Grup Başkan Vekiliniz istesin o
zaman, istesin size söz veririm
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam.
Sayın Başkan
BAŞKAN Grup Başkan Vekilinizi söz
istemiş olarak kabul ediyorum.
Buyurun Sayın Emir. (CHP sıralarından
alkışlar)
5.- Ankara Milletvekili Murat Emirin, Afyonkarahisar Milletvekili Ali
Özkayanın HDP Grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına ve Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MURAT EMİR (Ankara) Sayın Başkan,
şimdi, ben Sayın Özkayanın değerli bir hukukçu
olduğunu biliyorum, böyle bir hata yapmayacağını da
biliyorum ama kendisinin o konuşmasını kim yazdıysa o
kişiyi gözden geçirmesinde fayda var.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Ben kendim
yazdım.
MURAT EMİR (Devamla) Siz
yazdıysanız daha da fena.
BAŞKAN Birbirimize hakaret etmeyelim lütfen.
MURAT EMİR (Devamla) Dediniz ki Konu
sınırlaması yoktur.
Bakın, açın Anayasa 121, dersinizi
çalışmamışsınız
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Araç
lastiği düzenlemesini değiştirdiniz ya! Araç lastiğiyle
ilgili düzenleme yaptınız!
MURAT EMİR (Devamla)
son paragraf
olağanüstü hâlin gerekli kıldığı konularda, kanun
hükmünde kararnameler çıkarabilir. der.
Yine, 13üncü madde, temel hak ve özgürlüklerin
sınırlandırılmasıyla ilgili maddede de der ki:
Ölçülülük ilkesine aykırı olamaz. Yani ölçülü de
olacaksınız, her şeyi yapamazsınız.
Yine, 15inci maddede der ki: Temel hak ve
özgürlükleri özüne dokunulmaksızın ve durumun gerektirdiği
şekilde düzenleyeceksiniz.
Dolayısıyla, konu
sınırlaması var. Ama bakın, vicdan olsa sizde, vicdan olsa,
bu ülkenin biriktirdiği o güzelim varlıkları bir kararnameyle
bir fonun içerisine aktarmazsınız.
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) En az
sizinki kadar vicdan var bizde!
MURAT EMİR (Devamla) Sizde vicdan olsa,
işçiye şantaj yaptığınız yani bir kadro
vereceksiniz diye şantaj yaptığınız ve elinden zorla
feragat belgesi aldığınız düzenlemeyi getirir, siz, burada
doğru dürüst tartıştırırsınız ama bunun
vicdansızlık olduğunu siz de bildiğiniz için
tartışılmasın diye bunu yapıyorsunuz. Millet sizi
duymasın diye yapıyorsunuz. Taşeron işçi düzenlemesinin bu
ülkenin emekten yana insanlarının ve emeğiyle geçinen
insanlarının aleyhine bir düzenleme olduğunu kimse duymasın
istiyorsunuz.
İnsanları ekmeğe, işe muhtaç
ettiğiniz gibi, bugün bu ülkede zulmünüz arttıkça artıyor ve bu
hukuksuzluklara da yüce Meclisi alet etmeye devam ediyorsunuz. Artık çekin
şu elinizi Meclisin üstünden ve Meclis iradesini kullansın,
kararnameler hakkında gereğini yapsın.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Özkaya
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hatip,
doğrudan, metni benim yazmadığımı,
vicdansızlık yaptığımı ve konuyu yanlış
beyan ettiğimi söyledi.
BAŞKAN Sayın Özkaya, iki dakika süre
veriyorum.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sende vicdan olsa. dedi,
Vicdansızlık yapıyorsun. demedi, Vicdansızsın.
dedi.
BAŞKAN O, şahsı üzerine söz
istiyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yok, yok
BAŞKAN Sayın Emir grubu adına söz
istedi. Ben duyuyorum ve dinliyorum her şeyi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu sefer tamamen
yanlış anladınız.
GARO PAYLAN (İstanbul) Yanlış
anladınız.
BAŞKAN Hiç yanlış olmadı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamamen yanlış
anladınız.
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkaya.
6.- Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın, Ankara
Milletvekili Murat Emirin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar)
Saygıdeğer milletvekilleri, hayatımın her döneminde,
hamdolsun, vicdandan hiç şaşmadım, hep de onun üzerine yürüdüm.
Şimdi, birinci konu şu: Bakın, Kemal
Gözlerin anayasa hukuku kitabından açın okuyun.
MURAT EMİR (Ankara) Anayasadan okuyun,
Anayasadan.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Anayasadan okuyun.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Anayasayı da
okuyun, iyi okuyun Murat Bey.
4 konuda OHAL KHKleri normal KHKlerden
ayrılır. Bunlardan biri, konu sınırlaması yoktur. OHAL
amacına uygun ama konu sınırı yoktur, nettir. (CHP ve HDP
sıralarından gürültüler)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Anayasaya bakın, Anayasaya.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Anayasa
hukuku dersini Burhan Kuzudan mı aldınız?
MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) Zaten
sınırlama getiriyor. OHAL amacı demek sınırlama
getirmek demek.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Okuyun ve geçin, ezbere
konuşmayın, okuyun ve geçin.
İkinci konu: Arkadaşlar, bu konuların
hepsini -evet, vicdan sahibiyiz- bu ülkenin başına bir
sıkıntı gelmesin, bu ülkedeki işler doğru yürüsün,
teröristler temizlensin, teröristlerle etkin mücadele yapılsın diye
Bir
vicdan sahibi Fransada terör eyleminde 10 kişi öldüğünde iki
yıl OHAL devam edip
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Onlar OHALde
kış lastiği değiştirmiyor KHKyle, KHKyle kadro
getirmiyor.
ALİ ÖZKAYA (Devamla)
daha sonra OHALin
bütün sistemini kanuna geçirmesine karşı çıkmayıp, 250
kişinin şehit edilip yaklaşık 3 bin kişinin
yaralandığı, gazi edildiği ve binlerce kamu görevlisinin
içinde olduğu bir terörist yapıyla, kripto yapıyla mücadeleyi
normal yöntemle yapalım diyorsa o kişinin ya iyi niyetinden ya da
başka bir şeyinden şüphe etmek gerekir. Bu sebeple, memlekette
olağanüstü hâlin kalkması gerektiği gün
tartışılır, bu konuda AK PARTİ gereğini yapar.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Tabii, her
şeyi siz belirleyeceksiniz!
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Kim karar verecek bunlara? Niye her şeye siz karar
veriyorsunuz?
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Ama aslolan, bu
memleketin huzurunu, sükûnunu temin etmektir, insanların yaşama
hakkını garanti altına almaktır, AK PARTİ de bunu
yapıyor.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Huzuru siz
bozuyorsunuz siz. Bu insanların huzurunu siz bozuyorsunuz siz,
ortaklaştığınız örgütlerle beraber bozuyorsunuz.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) OHAL normal bir
şekilde hayatını sürdüren hiçbir vatandaşa da bir
sıkıntı getirmiyor.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) Tabii tabii!
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Nişasta
bazlı fast foodların önünü açıyor Şeker Kurumunu
kaldırarak.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Temel hak ve
hürriyetlerin sınırlanabildiği zaten Anayasanın açık
hükmü.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) İnsanlar
bıktı sizlerden.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Bunları bile bile
Hayır, aksidir. demek ve bize de metnimizin bir
başkasının yazdığını söylemek en hafif
tabiriyle saygısızlıktır. Biz Ankara Hukuku iyi bir şekilde
bitirdik, okuyarak yazarak bitirdik hamdolsun.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, ilk önce, tabii,
bu hafta birazcık yüksek bir motivasyonla ve yüksek bir önyargıyla
yönetiyorsunuz. Burada iki grup birden şahitlik etti.
Vicdansızlık yapmakla suçladı. dedi ya, kürsüye yürürken benim
ağzımdan çıkan söz şu, tutanaktan bakarsınız:
Vicdanınız olsa demek vicdansızlık yapmakla suçlamak
değil, vicdansız olmakla itham etmektir. dedim. Siz dediniz ki: Ben
neden söz istediğinizi
Sandınız ki ben sizin bir önceki söz
vermeyişinize, bu verişinize itiraz
Hiç alakası yok. Ben sadece
kelimenin anlamındaki farklılığı söyledim ve size
itiraz etmedim. Biraz önceki tavrınız ön yargıdan başka bir
şey değil.
Ama şimdi, Murat Bey kendisine yapılan
ithamdan dolayı şahsı adına söz hakkını kullanmak
istiyor, takdir ederseniz.
BAŞKAN Şimdi ters oluyor. Biraz önce
Murat Bey grup adına konuşma istedi, şimdi onu siz
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu sefer şahsı
adına isteyecek efendim şimdi.
BAŞKAN Şimdi şahsı adına
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet.
BAŞKAN
bu sefer kendisi isteyecekken siz
istiyorsunuz. Karmakarışık oldu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır hayır, ben söz
almışken, ne yapacağımızı söyledim.
BAŞKAN Buyurun, sizi dinliyorum Sayın
Emir.
MURAT EMİR (Ankara) Sayın Başkan,
sayın hatip adımı da vererek bana ithamda bulundu ve ben de
kürsüden kendisine
Bu konudaki görüşlerimi Meclisle paylaşmak
istiyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hangi ithamda?
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hangi itham?
MURAT EMİR (Ankara) Aynı konuyla ilgili.
BAŞKAN Sizin adınızı
kullanarak ne dedi?
MURAT EMİR (Ankara) Saygı
sınırlarını geçtiğimizi ve vicdansız
davrandığımızı
(Gürültüler)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Saygısızca dedi
canım.
BAŞKAN Duymuyorum ama
Sayın Emiri
duymuyorum ki ben.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hayır, bana
haksız ithamına cevap verdim.
MURAT EMİR (Ankara) Saygısız
davrandığımızı ve vicdansız
değerlendirdiğimizi ifade etti şahsımın
adını vererek.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Hayır, hayır.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hayır, hiç
öyle bir sataşma yok. Son derece
BAŞKAN Saygısız
davrandığınız
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Evet, evet
saygısızca dedi.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Zapta bakın
Başkanım.
BAŞKAN Evet, en azından Saygı
kurallarına uymaz. dedi.
Buyurun iki dakika. (CHP sıralarından
alkışlar)
7.- Ankara Milletvekili Murat Emirin, Afyonkarahisar Milletvekili Ali
Özkayanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MURAT EMİR (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tabii, Kemal Gözlerin kitabından
almış olması iyi bir şey; bu kitabı arada bir
okuyorsanız o da iyi bir şey. Ama bu kitaptan öğrendiklerinizi
biraz yorumlamanız gerekirdi. Bu kitap doğru bir kitap, iyi bir
kitap. Zaten sayın hatip de bizim olduğumuz noktaya yavaş
yavaş gelmeye başladı, kırdığı potun
farkında.
ALİ ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hayır.
MURAT EMİR (Devamla) Demek mi neymiş?
Olağanüstü hâlin amacına uygun olacakmış. (CHP sıralarından
alkışlar) Tabii, konu sınırlaması yok, elbette yok ama
olağanüstü hâlin amacına uygun olacaksınız. Peki, benim
bahsettiklerimin, taşeron düzenlemesinin ne ilgisi var olağanüstü
hâlin amacıyla? Hatırlıyor musunuz
çıkardığınız kanunu? 20 Temmuzda darbe yaparken
çıkardığınız kanunu hatırlıyor musunuz?
Neydi? FETÖyle mücadele edecektiniz, terörle mücadele edecektiniz. Devletin
varlığına fon kuracaktınız diye bir şey var
mıydı orada? İşçi düzenlemesi yapacağınız
var mıydı? Grevleri önleyeceğiniz var mıydı?
İşverenlere müjde vereceğiniz var mıydı?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Şeker
Kurumu da kalktı, Şeker Kurumu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kış lastiği
MURAT EMİR (Devamla) Kar lastiği var
mıydı? Bakın, işte, bu, Anayasayı ihlal etmektir. Bu
şekilde siz Anayasayı ihlal ettiniz. Kendi yetkilerinizi kendi
elinizle birkaç kişiye verdiniz, saraya teslim ettiniz ve burada
göstermelik bir parlamentoculuk oynuyorsunuz. Maalesef Türkiye bugün
anayasasızlaştırılmıştır,
anayasasızdır, Anayasası her gün ihlal edilmektedir ve bu
önemsenmemektedir. Aynı zamanda parlamentosuzlaştırılma
yolundadır.
Sizlerin içerisinde de Anayasaya, Parlamentoya,
millî iradeye saygısı olan arkadaşlarım olduğunu
biliyorum ve onlara sesleniyorum: Gelin, hep beraber bu Parlamentonun onurunu
kurtaralım, millî egemenliği tekrar buraya getirelim ve burada bu
kararnameleri görüşelim. Terörle mücadele edecekseniz evet; FETÖyle
mücadele edecekseniz evet ama onun dışında, Türkiyeyi
kararnamelerle yönetecekseniz, hayır.
Çok teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar).
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ALİ ÖZKAYA (Ankara) Sayın
Başkanım, az önceki cevabımın tekrarıyla yetiniyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, önceden söz talebimiz vardı
yalnız.
BAŞKAN Biliyorum. Sayın Kerestecioğlu,
size söz vereceğim şimdi.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Şimdi, aynı, benzer gerekçelerle; hem
saygısız davranmak, iyi niyetli olmamak, Anayasayı
okumamış olmak, bilmemekle itham ettiği için sataşmadan söz
istiyoruz.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Buna cevap verdiler.
BAŞKAN Sizin grubunuza yönelik mi sarf etti
bunları?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Evet.
BAŞKAN Peki.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Meral Danış Beştaş konuşacak.
BAŞKAN - Meral Danış
Beştaş, buyurun iki dakika
8.- Adana Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; eminim şu anda siz
iktidar sıralarında oturmasaydınız -iktidar
sıralarında oturan milletvekili arkadaşlarıma söylüyorum-
şu anda kış lastiği KHKsine karşı
çıkardınız. Kış lastiğinin OHALin amacıyla
ne ilgisi var? Taşeron düzenlemesinin OHALin amacına uygunlukla ne
alakası var? Evlilik dizilerinin, programlarının OHAL KHKsinde
ne işi var? Savcıların mahkeme kararına itiraz yetkisinin
KHKyle, 15 Temmuzla ne ilişkisi var?
Şimdi bir şeyi savunmak zorunda olmak var,
bir de hakikatler var, bir de hukuk var. Anayasayı bilmemekle
suçluyorsunuz ama vallahi Anayasayı ezberledik çünkü o kadar Anayasa
cinayeti işleniyor ki her gün, her an, her dakika KHKlerle ve fiilî
uygulamalarla, OHAL KHKleriyle Anayasa kalmadı, Anayasa çöktü artık.
Bu Anayasaya dayanan OHAL, Anayasayı kaldırdı. Yakında
bekliyoruz, Anayasa Mahkemesi kapatılmıştır, Türkiye Büyük
Millet Meclisi kapatılmıştır, şu yolları
trafiğe kapattık, şu insanların idamına karar verdik,
şu insanların yargılanmamasına karar verdik. diye KHKler
çıkarsa şaşırmayacak bir hâle geldik.
Şimdi, tek tip kıyafet... Hukukta
çekirdek haklar diye bir kavram vardır, sayın vekilim bilir.
Yaşama hakkı ve suçsuzluk karinesi çekirdek bir haktır. Anayasa
15, AİHS 14, tek tip kıyafet bunlara aykırıdır, KHKde
bir yeri yoktur bunun, açıkça çekirdek hakka tecavüz ediyor. Kemal Gözler
de bunun aksini savunmuyor, tam tersine bunu savunuyor. Bu bir fırsata
dönüştürülmüştür. Sizin önünüzde bir fırsat olduğu için
bunu tepe tepe kullanıyorsunuz ama OHAL bittiğinde bunun
hesabını en başta bu KHKleri savunan ve imza atanlar verecektir
diyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
VIII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili
Filiz Kerestecioğlu Demir' tarafından, yürütme erki tarafından
çıkarılan KHK'lerin OHAL ilanıyla ilişkisinin
araştırılması, anayasal ve yasal denetim
koşullarının oluşturulması ve denge-denetleme
aktörlerinin tekrar aktif olarak sürece dâhil edilmesi amacıyla 11/1/2018
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin, ön
görüşmelerinin Genel Kurulun 11 Ocak 2018 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum...
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Öneriyi kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık
var. Elektronik cihazla oylama yapacağız.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı
vardır, öneri kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ve
arkadaşları tarafından, KHKyle kadro verilecek taşeron
işçilere verilmeyen haklarının araştırılması
amacıyla 10/1/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (10/1647), ön görüşmelerinin Genel
Kurulun 11 Ocak 2018 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
11/01/2018
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun
11/01/2018 Perşembe günü (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
CHP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer ve
arkadaşları tarafından, KHKyle kadro verilecek taşeron
işçilere verilmeyen haklarının araştırılması
amacıyla, 10/01/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan 1647 sıra no.lu Meclis
Araştırması Önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak, görüşmelerinin 11/01/2018 Perşembe günlü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Niğde
Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer konuşacaklar.
Buyurun Sayın Gürer. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Değerli milletvekilleri, taşeron sorunu ülkemizin yıllardır
süregelen önemli sorunlarından biriydi. Bunun çözümlenmesini tüm siyasi
partiler de sendikalar da istiyorlardı. Bununla ilgili, Cumhuriyet Halk
Partisinin bundan yaklaşık birkaç ay önce yaptığı
taşeron toplantısında, sendikalar taşeron platformuyla
birlikte soruna bir çözüm önerisi de getirmişti. Hükûmet, dönemin
başbakanı daha önceki süreçte, 2015 seçimlerinde
taşeronların tümüne kadro vereceğini
açıklamıştı. İki yıllık süre sonunda
Meclisin, taşeron konusunu konuşarak çözüme eriştireceğini
düşünürken kanun hükmünde bir kararnameyle taşeronla ilgili düzenleme
yapıldı. Ne yazık ki bu düzenleme Türkiyede taşeronla
ilgili sorunu çözmek yerine daha karmaşık hâle getirdi. Aynı
iş yerinde çalışan, asıl işi yapanla aynı
emeği harcayanların asıl kadroya alınmaları ve
eşit ücret almaları bizim talebimizdi.
Uygulamada ne yazık ki kamuda taşeron sona
erdirilmedi. 26 farklı kamu iktisadi teşebbüsü kapsam
dışı kaldı. 5018 sayılı Kanun
dışında kalan 36 farklı özel bütçeli kuruluşun da yalnız
8i kapsama alındı, diğerleri taşeron olarak kaldı.
Kamuda mal, yapım işi ve danışmanlık ihalelerinde
çalıştırılanlar kadroya alınmadı. Hizmet
alımı ihalelerinde personel gideri yüzde 70in altında ise orada
çalışanlar kadroya alınmadı. Çoğu kurumda bu nedenle,
yemekhane ve çağrı merkezi çalışanı taşeron
kaldı. 14 bin PTT çalışanı taşeron kaldı. Millî
Eğitim Bakanlığında, İŞKURda, toplum
yararına çalışan, Avrupa Birliği projesi kapsamında
olan ve aile birliği vesilesiyle çalışanlar kapsama
alınmadı. AFAD geçici barınma merkezi çalışanları
kadroya alınmadı. Sağlık Bakanlığında, aile
hekimliğinde, sivil toplum örgütü olsa da Kızılayda
çalışanlar kadroya alınmadı. İller Bankasında,
Orman Bakanlığı gibi kuruluşlarda kapsam
dışı bırakılanlar oldu. Karayollarında,
şeker fabrikalarında, ÇAYKURda kadro bekleyenler ne yazık ki
umutlarında hüsrana uğradılar. Özellikle, Karayollarında
anahtar teslimi çalışan işçiler kadro beklerken bu anlamda
yapılan düzenlemede onların bu hakları da verilmedi. Belediyelerde
ise durum daha karmaşık hâle getirildi. Belediyelerin kendilerine ait
kurmuş olduğu şirketlerdekilerden dilekçe alınmadı.
Belediyelerde bu işçilerin devredileceği yeni şirket
yapısı oluşturulacak, onunla ilgili de problemler doğacak
çünkü belediyelerdekiler belediye kadrosuna alınmayı
bekliyorlardı, bu düzenlemede bu haklardan da mahrum kaldılar.
Keza, ücretlerde iyileştirme
sağlanmadı. Bu anlamda, güvenlik soruşturması tespit
komisyonunun çalışmaları, geçmişe dönük
kazanımların ortadan kaldırılması, emekli olan
taşeron işçilerinin işsiz bırakılması gibi, iyileşmeler
beklerken sorunlar da üretecek düzenlemelere gidildi. Bu anlamda, işe iade
davası devam edenler Davalarımızdan feragat edip işe
girelim. talebinde bulunsalar dahi bunlar değerlendirmeye
alınmadı. Ayrıca, 4 Aralıktan önce, çeşitli
nedenlerle, dört beş yıldır çalıştıkları
hâlde çıkarılıp onların yerine bu düzenlemeden haberdar
olduğu varsayılan kişilerin işe alınması yeni
mağduriyetlerin kapısını açtı. Kısacası,
taşeron düzenlemesi, ülkedeki mevcut hâlinden daha karmaşık ve
sorunlu hâle getirdi. Oysa emek en yüce değerdir, tüm
çalışanların hakları verilmelidir. Özellikle, kamuda
mağdur olan kesimin sorunları mutlaka çözüm bulmalıdır ve
kamuda çalışan tüm işçilerin -amasız lakinsiz-
tamamı çalıştıkları kurumlarda işe
alınmalıdır çünkü onlar, asıl işi yapanla aynı
işi yapmakta ama onların o hak edişleri verilmemektedir.
Taşeron olgusu ortadan kalkmamış, bu düzenlemeyle taşeron
devam etmektedir.
Bu anlamda, yüce Meclisin
oluşturacağı Meclis araştırması komisyonuyla
Türkiye genelinde sorunun bütünü ele alınarak taşeronla ilgili
kalıcı bir çözüm gerekli ve ihtiyaçtır. Emekten yana olan, daha
doğrusu taşeronda var olan güvencesiz, sendikasız, hak, adalet
arama özgürlüğünün dahi tanınmadığı uygulamalar bu
ülkeye yakışmamaktadır. Bu taşeron modern bir kölelik
uygulamasıdır. Bu bağlamda, ortadan
kaldırılmasının gerektiğini düşünüyorum çünkü
hepinize telefonlar geliyordur, başvurular vardır. Hak ettiğini
düşünen insanların, çalışanların, emekçilerin
mağduriyeti bu süreçte sonlandırılmalıdır.
Bu anlamda, Meclis
araştırmasının Meclisimiz tarafından kabul edilmesini
diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gürer.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sayın İsmail Faruk Aksu konuşacaklar.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
taşeron düzenlemesine ilişkin verilen grup önerisi üzerine Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu ve aziz
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Taşeronlaşma bir yandan kolay istihdam
yolu olarak görülürken diğer yandan çalışanların
haklarının haleldar edilmesi anlamında ciddi
sıkıntılar getiren bir uygulama olarak karşımıza
çıktığından Milliyetçi Hareket Partisi olarak seçim
beyannamemizde alt işveren işçilerinin artan sorunlarını
çözüme kavuşturmayı ve kamuda çalışan taşeron
işçileri kadroya geçirmeyi öngörmüş ve bu yönde Hükûmete defaatle
çağrıda bulunmuştuk. Bu nedenle 696 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameyle taşeron firmalarında çalışan
kardeşlerimizin hak ettikleri kadroya kavuşacak olmalarından
ziyadesiyle memnun ve bu çerçevedeki desteğimizin tam olduğunu ifade
etmek istiyorum.
Bununla birlikte bazı belirsizliklerin
açıklığa kavuşturulması, yapılan bu
hayırlı hizmetin haksızlık yaratmadan tamamına
erdirilmesi gerekmektedir. Hâlen kamuda vekil, geçici, ücretli ve benzeri
farklı adlarla çalışanlar ile 5018 sayılı Kanun kapsamı
dışındaki kamu kurumlarında ve KİTlerdeki
taşeron işçilerinin de kapsama alınması gerekir.
TİGEMde, Atatürk Orman Çiftliğinde, feribot işletmelerinde ve
birçok KİTte çalışanlar ile hastanelerde bilgi işlemci,
laborant, tıbbi sekreter, tekniker, kimyager, radyolog, sterilizasyon
personeli olarak çalışan binlerce sağlık personeli kadro
alamamıştır. Asli işleri yaptığı ve aranan
tüm şartları taşıdığı hâlde taşeron
işçisi sağlıkçılar sadece ihalelerin yaklaşık maliyeti
içinde personel giderleri yüzde 70in altında olduğu gerekçesiyle
kadro dışı kalmışlardır. Yine, diğer şartları
taşıdığı hâlde bu gerekçelerle birçok bakanlık ve
kurumda çalışan taşeron işçilerine de kadro
verilmemiştir. Kapsamda olup olmadığı belli olmayan Türkiye
Büyük Millet Meclisi, Tarım Kredi Kooperatifleri, kaymakamlıklar,
sosyal yardımlaşma vakıfları, okullar ve benzeri yerlerde
çalışanlar da aynı durumdadır. Uzun süredir bu şekilde
çalışanlara kadro verilmemesi kuşkusuz haksızlık
olacaktır. Ayrıca 4 Aralıktan önce çalışmış
olanların kapsam dışında bırakılmış
olması da hakkaniyete uygun düşmemektedir. Zira yıllarca
taşeron işçi olarak çalışıp 4 Aralık öncesi
görevlerine son verilmiş olanların kadro hakkı yokken, 4
Aralık günü işe başlamış olanlar kadroya
geçeceklerdir. Biz, iyi niyetle yapılan ve destek olduğumuz bu
düzenlemede kadro alamayan işçileri Hükûmetin duyacağını ve
sayıları sadece binler düzeyinde ifade edilebilecek
mağdurları da dikkate alacağını umuyor, sizleri
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Aksu.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Iğdır
Milletvekili Sayın Mehmet Emin Adıyaman konuşacaklar.
Buyurun Sayın Adıyaman. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MEHMET EMİN ADIYAMAN
(Iğdır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu taşeron yasasını 2002
yılında AKP icat etti. Taşeron düzenlemesiyle işçiler
iliğine kadar, alın terine kadar sonsuzca bir sömürüye tabi tutuldu
on beş yıl boyunca ve on beş yılın sonunda beklenen,
işçilerin beklediği şey... AKP seçim beyannamesinde izah
ettiği gibi, işte kadroya alacaktı yani kaş yapacaktı
kendilerine ama bir sabah kalktılar, AKP bir kanun hükmünde kararnameyle
işçilerin gözlerini çıkarttı ve işçiye sözde bir iyilik
yaptığını, bir düzenleme, hukuki düzenleme
yaptığını sanıyor. Oysa gerçekten mağduriyet var.
Öncelikle, eğer iyi niyetli olsaydı AKP Hükûmeti, grubu bulunan bütün
partilerin bu konuda bir konsensüsü vardı, hepsi hemfikirdi, bu düzenleme
Meclise getirilir, bütün partilerin katkılarıyla gerçekten adil,
vicdana uygun, hakkaniyete uygun bir düzenleme gerçekleştirilirdi ama
yangından mal kaçırırcasına ya da totaliter dikta rejiminin
bir zihniyeti olarak bir gecede bir ferman yayınlandı ve işçiler
daha da mağdur edildi.
Bakın, taşeron işçilere ilişkin
düzenlemelerde KİTler, özel bütçeli idareler, yine hizmet alım
sözleşmesi dışındaki sözleşmelere dayalı
çalışan işçiler, bunlar tamamen kapsam dışı
bırakılıyor. Genel bütçeli kamu idareleri, özel bütçeli idareler,
düzenleyici ve denetleyici idareler, sosyal güvenlik kurumları ve kanun hükmünde
kararname ekinde sunulmuş bulunan cetvelde yer alan işçiler de 657
sayılı Kanunun 4/D maddesine göre süresi belirsiz sözleşmelere
tabi tutuluyor dolayısıyla bir güvenceleri yok. İl özel idaresi
ve belediyeler ile mahalli kurumlarda çalışan, örneğin, çöp,
temizlik, park ve bahçeler gibi işlerde çalışan taşeron
işçiler ne yapıldı? Taşerona ait şirketin bünyesinden
alınıyor, ilgili idarelerin bünyesinde kurulan yeni şirketlerde
tekrar şirket işçisi olarak çalıştırılacak. Yani,
aynı iş alanında bir belediyenin asıl kadrosunda yer alan
kamu işçisi olacak, bir taraftan da şirket işçisi; böyle ciddi
bir ayrıma tabi tutuluyor ve uygulamada aslında
Bugün,
Diyarbakırda 40ı aşkın büyükşehir belediye işçisi
zorunlu olarak emekliye sevk ediliyor. Bu insanlar on beş yıldır
emek vermiş, çoluk çocukları var, dayatılıyor,
emekliliğe, zorunlu sevke tabi tutuluyor. Sadece bu mudur? Bu değil,
sınav sistemi getiriliyor, öte taraftan, disiplin soruşturması
Mantık çok net, AKPye muhalif olan işçileri istihdam alanından
uzaklaştırıp, yeni istihdam
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) -
alanları
yaratıp yandaşları istihdam etmektir. Amaç budur diyoruz,
adaletsizdir diyoruz, hepinizi saygıyla selamlıyoruz. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Adıyaman.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Ankara Milletvekili Sayın Ahmet Gündoğdu konuşacaklar.
Buyurun Sayın Gündoğdu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA AHMET GÜNDOĞDU
(Ankara) Değerli Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; CHPnin grup önerisi üzerine grubum adına söz
almış bulunuyorum.
Konu taşeron yasası, taşeron
mevzuatı. Bu grup önerisini ve bu düzenleme üzerine Türkiyede
yapılan eleştirileri 3 ana başlıkta değerlendiriyorum.
Bir: Yapılan işe, uygulamaya,
içeriğine yönelik eleştiriler. Bu eleştiriler daha iyiye
ulaşmak için, daha kapsamlı olmak için yapılan eleştiriler.
Zaten bir yıl önce 720 bin kişiyi ancak kapsayan bir uygulamayken
bugün 1 milyonun üzerine çıkmış olması da bu
yapıcı talep ve eleştirilerden yararlanmamız sonucu
gerçekleşmiştir.
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır)
Meclise getirseydiniz.
AHMET GÜNDOĞDU (Devamla) İkincisi:
Yapılma biçimine eleştiri. Olağanüstü hâl süreci, kanun hükmünde
kararname; evet, bunlar da anayasal ve hukuki bir yoldur.
Üçüncüsü: Yapana karşı koyma
anlayışı. AK PARTİ ne yaparsa yapsın biz zaten
karşı koyarız zihniyeti. Buna yapacak, diyecek hiçbir şey
yok.
Yapılan nedir, kimleri kapsıyor, kimler
yararlanıyor? Kamuda çalışan 450 bin kardeşimiz, belediye
ve il özel idarelerinde çalışan 450 bin, altını çizerek
söylüyorum her ikisi de sürekli işçi kadrosuna geçmiştir. Kamuda
istihdamdı önceki adı, şimdi kadro.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Belediyede yok
Başkan, yanlış bilgi o.
AHMET GÜNDOĞDU (Devamla) Kamuda on iki aydan
kısa süreli çalışan 20 bin geçici işçi statüsü, mevsimlik
23 bin işçi, altı aydan dokuz aya çıkma, 4/Cliler 27 bin
kişi; 1.379u Meclisimizde, 1.900ü TÜİKte, diğerleri özelleştirme
Ve en önemlisi bundan sonra özelleştirme kapsamına girecek olanlar da
direkt bu yasadan yararlanacak. Toplam, 1 milyon 20 bin kişi.
Kamu ile belediye ve il özel idare
çalışanları arasında statü olarak, İş Kanunu
olarak bir fark yok. Alt işveren tarih oluyor. Bir yıllık, üç
yıllık, beş yıllık sözleşme devri bitiyor.
Yaş sınırı, eğitim şartı yok. 4 Aralık
tarihi esas. Askerlik, doğum, hastalık dâhil doğum iznine
ayrılana vekâlet eden de bundan yararlanabiliyor. Feragat, sulh, güvenlik
gibi kavramlar
Evet, devletin uygulaması güvenlik
soruşturmasını gerektirir. Burada alt işverenle
kavgalı olan işçi kardeşimizin feragati istenmiyor, idareye
kadro için dava açmışsa kadroyu veriyoruz hükümsüz, bundan feragat
etmesi isteniyor. Mevcut ücretleri korunuyor, toplu sözleşme hakkı
devam ediyor, sendikalılıkları devam ediyor. 450 bini de elli
iki günlük ilave zam, tediye, ikramiye hakkı kazanıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Gündoğdu.
AHMET GÜNDOĞDU (Devamla) Bir dakikalık
süre istirham ediyorum.
BAŞKAN Buyurun.
AHMET GÜNDOĞDU (Devamla) Çok teşekkür
ediyorum.
Benim geçmişte MEMUR-SEN Genel
Başkanıyken talepte bulunduğum, bugünkü
iktidarımızın da seve seve hayata geçirdiği yüz binlerce
arkadaşımızın sözleşmelilikten kadroya geçişi
Elbette bunu niçin söylüyorum? Bugün yapılan, çalışanların
çoğunun beklentisinden de ileri bir düzenlemedir. İyinin her zaman
daha iyisi vardır. Daha iyisini bekleyen tüm
çalışanlarımızın daha iyisini beklemek için bize
güvendiklerinden dolayı onları tebrikle, takdirle anıyorum.
İyisini yapan biziz, daha iyisini de inşallah yapmak bize nasip
olacak diyorum.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Daha iyisini
CHP yapacak.
AHMET GÜNDOĞDU (Devamla) Emek veren bütün
arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Şunu bir
araştıralım, söylediğiniz rakamları bir
araştıralım, kuralım da komisyonda bir
araştıralım bakalım söyledikleriniz ne kadar doğruymuş.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.54
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 19.09
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Barış
KARADENİZ (Sinop), İshak GAZEL (Kütahya)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
48inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
Gündemin oylaması yapılacak işler
kısmına geçiyoruz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
1.- Ağrı Milletvekili Leyla Zananın 1inci Yasama
Yılı ile 2nci Yasama Yılı 01.10.2016 ila 30.04.2017
Döneminde Anayasanın 81inci Maddesine Uygun Biçimde Andiçmeden
Aralıksız Olarak Genel Kurulun 212 Birleşimine
Katılmamasına Bağlı Devamsızlığı
Nedeniyle Anayasanın 84üncü ve İç Tüzükün 138inci Maddeleri
Uyarınca Gerekli Değerlendirmenin Yapılması İçin Başkanlık
Divanının 20.07.2017 Tarihli ve 41 Numaralı Kararı ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresi (3/1171)
ile Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporu (Sıra Sayısı:
507) (x)
BAŞKAN - 1inci sırada yer alan,
Ağrı Milletvekili Leyla Zananın Birinci Yasama Yılı
ile İkinci Yasama Yılı 1/10/2016 ila 30/4/2017 Döneminde
Anayasanın 81inci Maddesine Uygun Biçimde Ant İçmeden
Aralıksız Olarak Genel Kurulun 212 Birleşimine
Katılmamasına Bağlı Devamsızlığı
Nedeniyle Anayasanın 84üncü ve İç Tüzükün 138inci Maddeleri
Uyarınca Gerekli Değerlendirmenin Yapılması İçin
Başkanlık Divanının 20/07/2017 Tarihli ve 41 Numaralı
Kararı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Tezkeresi (3/1171) ile Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporunun görüşmeleri 10/1/2018 günü saat 18.40ta
tamamlanmıştı.
Sayın milletvekilleri, üye tam
sayısının salt çoğunluğunun tespit edilmesi için
yapacağımız açık oylamada Komisyon raporunun kabul edilerek
üyeliğin düşmesi için 276 oyu arayacağız. Kabul oyunun
276nın altında olması durumunda Komisyon raporu kabul
edilmemiş ve milletvekilliği düşmemiş olacaktır.
Şimdi, yapacağımız açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, oylama için üç dakika
süre vereceğim.
Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik
personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin oy pusulalarını oylama için öngörülen üç
dakikalık süre içinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da
taşıyan oy pusulasını yine oylama için öngörülen üç
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, pusula
veren sayın milletvekilleri lütfen Genel Kurulu terk etmesinler,
okuyacağım pusulaları.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN Pusula veren sayın
milletvekillerin isimlerini okuyorum:
Sayın Saadet Becerekli? Burada.
Sayın Mahmut Celadet Gaydalı? Burada.
Sayın Sırrı Süreyya Önder? Burada.
Sayın Nihat Akdoğan? Burada.
Sayın Alican Önlü? Burada.
Sayın Mahmut Toğrul? Burada.
Diğer pusula veren sayın milletvekillerini
okuyorum:
Sayın Azmi Ekinci? Burada.
İstanbul Milletvekili Sayın Berat
Albayraka vekâleten Sayın Bekir Bozdağ? Burada.
Sayın Nureddin Nebati? Burada.
Sayın Hakan Çavuşoğluna vekâleten
Sayın Faruk Özlü? Burada.
Sayın Bennur Karaburun? Burada.
Sayın Ahmet
Arslana vekâleten Sayın İsmet Yılmaz? Burada.
Sayın Fatma
Güldemet Sarı? Burada.
Sayın Ahmet
Demircan? Burada.
Sayın Mevlüt
Çavuşoğluna vekâleten Sayın Süleyman Soylu? Burada.
Sayın Nihat
Zeybekciye vekâleten Sayın Osman Aşkın Bak? Burada.
Sayın Ayşe
Keşir? Burada.
Sayın Recep
Akdağa vekâleten Sayın Mehmet Şimşek? Burada.
Sayın Binali
Yıldırıma vekâleten Sayın Nurettin Canikli? Burada.
Sayın Ahmet
Selim Yurdakul? Burada.
Sayın Mehmet
Parsak? Burada.
Sayın Zühal
Topcu? Burada.
Sayın Muharrem
Varlı...
Sayın Mehmet
Özhasekiye vekâleten Sayın Bülent Tüfenkci? Burada.
Sayın
Abdulhamit Güle vekâleten Sayın Naci Ağbal? Burada.
Sayın Veysel
Eroğluna vekâleten Sayın Jülide Sarıeroğlu? Burada.
Sayın Mehmet
Metiner? Burada.
Sayın Hayati
Yazıcı? Burada.
Sayın Meral
Danış Beştaş? Burada.
(Elektronik cihazla oylamaya devam edildi)
BAŞKAN - Ağrı Milletvekili Leyla
Zananın 1inci Yasama Yılı ile 2nci Yasama Yılı,
01/10/2016 ile 30/04/2017 döneminde Anayasanın 81inci maddesine uygun
biçimde ant içmeden aralıksız olarak Genel Kurulun 212
birleşimine katılmamasına bağlı devamsızlığı
nedeniyle Anayasanın 84üncü ve İç Tüzükün 138inci maddeleri
uyarınca gerekli değerlendirmenin yapılması için
Başkanlık Divanının 20/07/2017 tarihli ve 41 numaralı
Kararı ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Tezkeresi (3/1171), Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu
Karma Komisyon Raporunun açık oylamasını bildiriyorum:
Oy Sayısı : 324
Kabul : 302
Ret : 22(x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Barış Karadeniz İshak Gazel
Sinop Kütahya
Bu sonuca göre Komisyon Raporu kabul
edilmiştir.
Böylece Ağrı Milletvekili Leyla
Zananın Milletvekilliği düşmüştür.
Birleşime otuz dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.27
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Bülent ÖZ
(Çanakkale), İshak GAZEL (Kütahya),
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
48inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
Sayın Kerestecioğlu, size söz
vereceğim. Gerçekten özür dilerim, hiçbir kastım yoktu, o anki
gerginlikten dolayı böyle bir şey oldu. Bunu da bilmenizi istiyorum.
İnanmak tabii ki size kalmış olan bir şey.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Ağrı Milletvekili Leyla Zananın milletvekilliğinin
düşürülmesi kararının bu Meclis için utanç verici bir durum
olduğuna ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, eğer bir gerginlik varsa o
gerginlik gerçekten bizim yaşadığımız gerginliktir. Bu
Mecliste 6ncı kez milletvekilliği düşürülüyor ve Leyla Zana
öyle kabul, ret oylarına sığacak bir şahsiyet
değildir. O, sonsuza kadar aslında Türkiye'de vekildir. Yirmi dört
yıl sonra yine onun vekilliğini düşürmek AKP iktidarına ve
sizlere nasip olmuştur. Bu, gerçekten, Meclis adına utanç verici bir
durumdur. Yaşanan bu durumdan sonra Mithat Sancar bununla ilgili bir
kısa konuşma yapacaktı. Zaten Kamu Denetçiliğiyle ilgili herhangi bir konuşma yapmayı düşünmüyoruz.
Bu nedenle kendisine kürsüden kısa bir söz vermenizi rica ediyorum.
BAŞKAN Peki, buyurun Sayın
Sancar.
Süreniz iki dakika.
39.- Mardin Milletvekili Mithat Sancarın, Ağrı
Milletvekili Leyla Zananın milletvekilliğinin düşürülmesi
kararının bu Meclis için utanç verici bir durum olduğuna
ilişkin açıklaması
MİTHAT SANCAR (Mardin) Sayın Başkan
ve burada olan az sayıda değerli milletvekilleri; biraz önce AKP
sıralarında büyük bir heyecan vardı, sıralar uzun
zamandır görmediğimiz kadar doluydu. Büyük bir şevkle
koştular geldiler çok tarihî bir karara imza atma heyecanıyla
oylarını kullandılar ve şimdi sanıyorum 10 kişi
bile yok.
Burada Leyla Zananın vekilliğinin
düşürülmesi kararı için bu kadar heyecan duyan, bu kadar şevkle
oy kullanan bu vekillere şunu hatırlatalım:
Aldığınız karar tarihî bir utancın tekrarından
çok daha fazla bir anlam taşıyor. Evet, bundan yirmi üç yıl önce
bu Mecliste tarihî bir ayıp ve utanç yaşanmıştı.
Şimdi, AKP yeni Türkiye ve yenilik iddialarıyla uzun süredir
propaganda yaparken eskinin bütün kötü uygulamalarını fazlasıyla
hayata geçirmektedir. Tek yenilik vardır AKPnin yaptığı,
eskinin adaletsizliklerini, haksızlıklarını ve
kötülüklerini geçmiş olmak yani adaletsizlik, haksızlık ve
kötülükte birinci sıraya gelmiş olmak. Bu bir madalyayı
gerektiriyorsa bu madalyayı takacaksınız fakat bu madalya bir
ibret ve utanç madalyası olacaktır.
Öte yandan, İslami siyasal gelenekte var olan
muhalif ve demokrat nüveleri de getirip devlet aklının kirli
kucağına teslim etmiş olmanın utancını
tabanınıza, vicdanlı bütün seçmenlerinize, onların
takdirine havale ediyoruz. Leyla Zananın vekilliği buradaki oylarla
düşemez.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MİTHAT SANCAR (Devamla) Son, bir dakika rica
edeceğim.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen bir dakikada.
MİTHAT SANCAR (Devamla) Leyla Zana bu ülkede
barışın, onurlu yaşamın, kimliğine ve
kişiliğine sahip çıkma iradesinin sembolüdür; en zor
şartlarda, sizin kendisine muhalefet ettiğinizi iddia ettiğiniz
o devlet aklı zihniyetine karşı o kararlı duruşu
sergiledi, şimdi o devlet aklının gönüllü
uygulayıcıları -daha ağır bir kelime söylemek
istemiyorum- gönüllü icracıları durumuna gelmiş olan sizlere
karşı da bu onurlu duruşu sonuna kadar hakkıyla savunmaya
devam edecektir.
Burada aldığınız kararın ne
anlama geldiğini yakınlarınıza anlatamayacaksınız,
bırakın tarihe, bırakın halkların vicdanına. Her
bir oy burada kayda geçmiştir. Yarın, tıpkı Denizlerin
idamında olduğu gibi, karşınıza çıktığında,
bugün ondan utanç duyanlar gibi utanç duyacaksınız. Bu utançla sizi
baş başa bırakıyoruz ve birleşimin bundan sonraki
kısmına katılmıyoruz. (HDP sıralarından
alkışlar)
(HDP milletvekillerinin Genel Kurul salonunu terk
etmesi)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sancar.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Efendim Sayın Tanal, nedir
talebiniz?
MAHMUT TANAL (İstanbul) 60a göre pek
kısa bir söz talebim var mümkünse.
BAŞKAN Buyurun, bir dakika, yerinizden.
40.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Konya
Milletvekili Ahmet Davutoğlu hakkında devamsızlık nedeniyle
herhangi bir işlem uygulanmamasına ve siyasi yaşamda zor olan
kararların her zaman Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Ayşe Nur Bahçekapılının nöbetçi olduğu tarihlere denk
getirildiğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
Anayasamızın 11inci maddesi Anayasa hükümleri, yasama, yürütme ve
yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer
kuruluş ve kişileri bağlayan temel hukuk
kurallarıdır. der. Anayasamızın 10uncu maddesi Herkes,
dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep
ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde
eşittir. der ve bugün, bu açıdan baktığımız
zaman, Leyla Zananın milletvekilliğinin düşürülmesi
Parlamentoya
gelmeyen Sayın Ahmet Davutoğlu hakkında bu işlem yapılmamakta,
Leyla Zana hakkında yapılmakta. Aynı şekilde, siyasi
yaşamda zor olan çok kararlar var ve bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde 4
Meclis başkan vekili var, bu zor kararların hepsi ne hikmetse nöbet
olarak size düşürülüyor. Bunlar neden bilinçli olarak sizin nöbetçi
olduğunuz haftaya getiriliyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanal
ama bu konuyu görüşmeye ve cevap vermeye de değer görmüyorum. Biz
burada görev yapıyoruz, gündemimiz neyse onu uyguluyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özel, sizden önce
Sayın Muşun bir söz talebi var, onu dinleyelim önce.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii tabii.
BAŞKAN Sayın Muş, buyurun.
41.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Mardin Milletvekili
Mithat Sancarın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Bugün yaptığımız görüşme ve
oylama, karma komisyonun Genel Kurula göndermiş olduğu bir raporun
değerlendirilmesi ve ondan sonra bununla alakalı verilen bir
karardır. Burada az önce karar verilen ve karma komisyonda görüşülüp
raporu buraya gönderilen milletvekili Anayasaya uygun şekilde yemin
etmemiş ve 212 birleşim Türkiye Büyük Millet Meclisi
toplantılarına katılmamıştır. Bunun neticesinde
karma komisyon bir karar almıştır ve Genel Kurulda bu
oylanmıştır.
Dolayısıyla, buradan çıkıp,
kürsüden söylenen Eskinin kötülüklerini geçtiniz, eskinin
yanlışlıklarını geçtiniz, bu madalyayı
takabilirsiniz. gibi ifadeleri reddediyoruz. Bu ifadeleri kullananlar,
milletin kendilerine hangi madalyayı uygun gördüğünü çok iyi
biliyorlar, o madalyayı takıp gezebilirler. Hiçbir zaman
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MEHMET MUŞ (İstanbul) AK PARTİ
reformist bir partidir, AK PARTİ Türkiye'de özgürlükleri genişleten
bir partidir, AK PARTİ Türkiye'de demokrasinin güçlenmesi için mücadele
eden bir partidir ve bu özelliklerini hiçbir zaman, hiçbir surette kaybetmeyen,
kaybetmemiş ve kaybetmeyecek olan bir partidir. Dolayısıyla bu
noktada partimize yönelik ortaya atılan ithamların tamamını
reddettiğimizi ifade ederim.
Teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Özel
42.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Kamu Denetçiliği Kurumunun
2013, 2104, 2015 ve 2016 yılları raporlarının
görüşmelerinin Mecliste çoğunluğun bulunmadığı
bir sırada yapılmaması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
gündeme devam ettiğimiz durumda, kamuoyunda ombudsmanlık diye
bilinen Kamu Denetçiliği Kurumunun 2013, 2014, 2015, 2016
raporlarını görüşeceğiz. Oysa kurum 2006da kurulup,
anayasal dayanaktan yoksun olduğu için iptal edilip Anayasa Mahkemesi
tarafından, daha sonra anayasal dayanağına -yapılan referandumla-
2010da kavuştuktan sonra 2012de yeniden kurulan kurum kendi kanuna göre
her yıl Meclise bu raporları yollaması ve yıllık
görüşülmesi lazımdı. Üzerinde açılacak olan genel
görüşmede de gruplar yirmişer dakika o yılı
değerlendirecekti. 2013, 2014, 2015, 2016 görüşmeleri
yapılmamış, raporlar gelmiş ama bu görüşmeler
yapılmamış.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bugün âdeta ilk kez, bir
anayasal kuruma, Adalet ve Kalkınma Partisinin kanununu
çıkardığı ve bütün eleştirilere rağmen yönetimini
oluşturduğu, Başdenetçisini seçtiği, denetçilerini
belirlediği, oralarda da ortaklaşmadığı bu kuruma bir
torba yapıldı şimdi, dört yıllık rapor burada
görüşülecek ve bir yasak savulacak. Üstüne üstlük Meclisin durumu ortada.
Yani bu kadar ciddi, önem verdiğimiz, ciddiye
aldığımız bir durum ama Meclisin durumu da ortada. Yani
buna sizin şu anda
Usul yönünden itirazım olacak eğer hepsi bir
görüşülecekse, başka, onu zaten Kamu Başdenetçisinin bizi arayan
uzmanlarına, danışmanlarına da ifade ettim ama bu
şartlar altında bu raporun görüşülmesi kuruma da, bu kurumdan
bir şeyler bekleyen mağdurlara da, insan hakkı ihlallerine
uğramış kişilere de büyük haksızlıktır.
Gerçekten, hani, birçok şeyi siyaseten, ondan bundan söylüyoruz ama bunun
hakikaten kimseye faydası yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bitireyim.
BAŞKAN Son bir dakika, tamamlayın
lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Peki, zaten bitti.
Kurumun içini boşaltan, kurumu işlevsiz
kılan, kurumun arkasındaki Meclis iradesini fiilen yok gösteren,
sıfırlayan, kurumu Meclis tarafından da, iktidar partisi
tarafından da ciddiye alınmayan bir kurum hâline getiren bir
yapıya dönüşecek. Bu görüşmelerin devamında ben bir fayda
görmüyorum. Bunu salı gününe bırakalım veya diliyorsanız
yarına bırakalım ama gruplar toplansın, grubunu
toplasın iktidar partisi. Toplantı yeter sayısı yok, karar yeter
sayısı yok. Bu aşamada bir yoklama olmayacağı için
ihtiyaç duyulmayabilir ama gerçekten ayıplı bir durumla
karşı karşıyayız. Herhâlde bundan ne kurum memnun olur
ne de bu kuruma yıllar önce çok ciddi bir önem atfeden ama daha sonra
herhâlde o iddiasından vazgeçmiş olan iktidar partisi.
Çok teşekkür ediyorum.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkanım
.
BAŞKAN Sayın Muş
43.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündeminin belli olduğuna ve Meclisin
çalışmasına devam etmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemi bellidir. Dolayısıyla, hem
kurumun ilgili temsilcileri hem milletvekillerimiz buradadır ve Meclisin
çalışmasına devam etmesi gerektiğini düşünüyorum.
Şunu ifade etmek isterim: Madem bu kadar önem
atfediyorsunuz, iktidar partisine dönüp Grubunuz burada yok.
diyeceğinize, kendi grubunuzu bir getirin, bir görelim kendi grubunuzu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben Meclisin durumu ortada.
dedim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) İktidar
grubu diyorsunuz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır Meclisin durumu
ortada. dedim.
MEHMET MUŞ (İstanbul) İktidar
grubu diyorsunuz.
BAŞKAN Karşılıklı
konuşmayalım lütfen Sayın Özel.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Kendi grubunuz yok
ortada. Sizin ne kadar önem atfettiğiniz buradan belli. Burada üç beş
kişisiniz, kalkıp oradan İktidar partisinin grubu burada yok,
bu görüşmeyi erteleyelim. gibi bir ifadeyi
Önce insan kendine bir bakar,
ondan sonra iktidara bir şey söyleyecekse ona göre söyler.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, sizler de çok iyi
biliyorsunuz ki gündemimizi değiştirme yetkisi Sayın
Divanın elinde olan bir şey değildir. Gündemi
değiştirme, görüşülecek olan konuların ertelemesinin
yollarını biliyoruz. Dolayısıyla, şu noktadan itibaren
bizim Divan olarak yapacak bir şeyimiz yok. Görüşmelere
başlayacağız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
tutanağa önce şu geçsin: Tabii, bir insan bu kadar ön
yargılı olunca, bu kadar iktidar kibrine bürünmüş olunca böyle
şeyler yapıyor. Ben Meclisin durumu ortada. dedim. Ayrıca, bir
kez, demokrasilerde Meclisi çalıştırma sorumluluğu iktidar
partisine aittir; bir.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Çalıştırıyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Burada yeterli sayıda
milletvekilini bulunduracaksınız, takır takır işinizi
yapacaksınız.
İkincisi, bu kurum sizin fevkalade önem
atfettiğiniz bir kurum. 2006da bununla ilgili neler dediniz, 2012de
neler söylediniz ama dört yıldır
Böyle dört yıllık bütün
rapor yirmişer dakika görüşülecek ve Meclisin durumu ortada. Ama bu
kurumu kuran ben değilim; kuran, sizin talebinizle yüce Meclisin
iradesidir. Kuruma saygılıyız, önem de atfediyoruz ama ben
Meclisin durumu ortada. diyorum, İktidara yükleniyorsun. Ayrıca
muhalefet partilerinin, Efendim, Meclisin durumu ortada. deme ihtiyacı
da yoktur. Çünkü iktidara talipsen Meclisi yönetmek baş görevindir senin.
BAŞKAN Tamam, teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yarın iktidar
olduğumda aynı soruyu sen bana soracaksın, bu böyledir.
Sayın Başkan, o zaman şöyle bir
şey söyleyeyim: Usul yönünden bir itirazda bulunmak durumundayım bu
tartışmanın dışında. Ben burada belki iktidar
partisi de şöyle bir bakar, Biraz önce 300 kişi buradaydık,
şimdi 20 kişiyiz. deyip belki bir şey söyler.
BAŞKAN Evet, usul açısından
itirazınızı dinleyeyim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Usul yönünden itirazım
şu Sayın Başkan: Kurumun kuruluş kanunu, kurumun kanunu
gereği Meclise karşı mükellefiyetleri var. Meclisin de yasaya
karşı sorumlulukları var. Bunlar gereğince dört yıl
boyunca bu raporlar gelip Mecliste bu raporların her birisinin süresi
içinde görüşülmesi lazımdı. Bu görüşülmedi. Bugün bir eksik
ortadan kaldırılacaksa bu, yasaksavar şekilde olmaz. Hiç
değilse bu kurumun bu görüşmelerinin her bir dönemiyle ilgili bir
tur, her bir yıl raporuyla ilgili bir tur görüşme yapılması
gerekir. Aksi takdirde burada bu görüşmeleri gruplara toplam yirmi dakika
söz verip, hani iktidar bir uzlaşma arayışında bir yönetme
niyetinde olsa meseleyi
Ben onu da söyledim arayan arkadaşlara, Ya,
hiç olmazsa yirmişer değil, gruplara birer saat süre teklif edin.
Bütçe görüşmesi gibi bir gün özel gündemle toplanalım, dört
yıllık raporu -madem yirmi dakika buna düşen pay- hiç
değilse birer saat konuşarak görüşelim dedim. Bu kadar
yapıcı bir muhalefet partisi teklifine karşı Duymuyorum,
görmüyorum, konuşmuyorum, gözlerimi kapıyorum, yirmi dakikada dört
yılı gidelim, önümüze bakalım. Bu doğru değil
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Özel, bakın,
şimdi Karma Komisyon
Buyurun, yerinize oturabilirsiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam, o zaman talebimi
ileteyim. Eğer bu dört
BAŞKAN Ben bir açıklamamı
yapayım, talebinizi tekrar alacağım sizin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Peki,
haklısınız, tamam Sayın Başkan.
BAŞKAN Çünkü üç aşağı beş
yukarı anladım talebinizin ne olacağını.
Şimdi, Karma Komisyon usul ekonomisini ve
raporların birbirleriyle olan ilgisini gözeterek 2013 ile 2016
yılları arasındaki raporları birleştirerek birlikte
görüşmeyi uygun görmüş. Tabii ki bu komisyon raporundan sonra, Meclis
Başkanlığımız da söz konusu bu raporların
Komisyon kararına dayanarak Genel Kurulda görüşülmesi
düşüncesiyle bunu gündeme almış.
Şimdi, bu andan itibaren bizim
yapabileceğimiz hiçbir şey yok çünkü AK PARTİ grup önerisi kabul
edildiği zaman da aynı şekilde, bu şekilde görüşülmesi
kabul edilmişti grup önerisinde de. Komisyon kararı var,
Başkanlığın Genel Kurula sevki ve gündeme
alınması söz konusu, Danışma Kurulunun kabulü söz konusu,
bizim bu konuda gündemi değiştirme gibi bir yetkimizin olmaması
söz konusu olduğu için, biz görüşmeye başlayacağız.
Buyurun.
Siz herhâlde bir usul tartışması
açacaksınız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım,
şimdi, bir ombudsmanlık ya da Kamu Başdenetçiliği
raporuyla, bunu, o kurumun mali raporuymuş da ibra yapıyormuş
gibi düşünmeyin.
Esas sıkıntı şu zaten: 2013
raporunu açıyorsunuz, oradaki mağduriyetlerin giderilmesi
giderilmemesi, o konudaki çalışmalar, bu kurumun Meclise
karşı mükellefiyetinin karşısında, Meclisin kamuya
karşı mükellefiyeti ve sorumluluğu gereği zaten o yıl
yapılması lazımdı. Bunu hem buraya
BAŞKAN Sayın Özel, sizi gayet iyi ve net
bir şekilde anladım ama bu talebiniz doğrultusunda, şu
anda, Meclisi idare eden Divan olarak benim ve kâtip üyelerin yapabileceği
hiçbir şey yok, ben de bunu anlatmaya çalışıyorum size.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O zaman, bu tutumda
olmanız durumunda, aynı torba kanunlarda Anayasaya
aykırılık iddiamız gibi, siz hep aynı savunuyorsunuz
BAŞKAN Aynı savunuyorum değil,
gerçek bu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, gerçek
değil, orada oturan
BAŞKAN Sayın Özel, sizden bir şey
rica edeceğim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Peki, Başkan.
BAŞKAN Gündemi değiştirme
yetkisinin Başkanda, Genel Kurulu yöneten Başkanda veya Divanda
olabildiğine dair bir Tüzük maddesi bana gösterin, bunu
yapacağım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir an
için, yerinizde, bu konuda benim gibi düşünen bir Meclis başkan
vekilinin olduğunu düşünün.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Ne yapacak?
BAŞKAN Yapamaz bir şey.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Onu söyleyeyim diye söz
istedim.
BAŞKAN Yapamaz, Tüzük dışı
davranmış olur Sayın Özel.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Özel,
yani değiştiremiyorsun gündemi. CHP yönetmiyor Meclisi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O yüzden, zaten bu tip
işler hep iktidar partisinden gelen Meclis başkan vekillerine denk
getiriliyor. Der ki: Kardeşim, yasa gereği ayrı ayrı
görüşülmesi gereken bir şeyi Meclis gündemine Başkanlık her
ne kadar sevk etmiş olsa da ben bunu hukukçu kimliğimle ve
meselenin
BAŞKAN Bunu söyleyebilme imkânı yok
çünkü bunun birlikte görüşülmesi
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yaparsınız, onlar da
usul tartışması açarlar.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Nasıl yapacak
ya!
BAŞKAN
Danışma Kurulu
tarafından Genel Kurulca kabul edilmiş. Genel Kurulun üzerinde
herhangi bir irade söz konusu olamaz, olması mümkün değildir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir şey söyleyeceğim
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Genel Kurulun Danışma
Kuruluyla karar verdiği bir noktada hangi partiden olursa olsun bir
başkan vekilinin gündemi değiştirme yetkisi yok.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Kararla burada
yapabiliriz, karara sunalım.
BAŞKAN Olduğu maddeyi gösterin bana,
derhâl değiştireceğim gündemi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Bir madde söyleyebilir misiniz bana
İç Tüzükte.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii ki.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Özgür Bey, ben
konuşabilir miyim?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Peki.
Rica etti Ben bir şey söyleyeyim. diye.
BAŞKAN Gösterin ama o maddeyi bana.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, ben
göstereceğim bir dakika. Lütfen ben konuşayım. dedi diye ben
şey yaptım yani. Belki yapıcı bir şey söyler.
BAŞKAN Tamam nasıl isterseniz. Sizin
bittiyse sözünüz Sayın Turana söz vereceğim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ben bir şey söyleyeyim.
dedi diye bir centilmenlik yaptım. Allah Allah
BAŞKAN Peki, tamam. Sonra size söz veririm.
Buyurun Sayın Turan.
44.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Kamu Denetçiliği
Kurumunu ve yıllık raporların görüşmelerini önemsediklerine
ilişkin açıklaması
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Kırk yılda bir
yapacağı tuttu, onu da siz sabote ettiniz Başkanım.
Sayın Başkan, az önce kıymetli grup
başkan vekilinin itirazlarını dinledik. Buna ilişkin Genel
Kurulun kararı daha önceki oturumda alındı, gündemimiz belli.
Sayısal veriler, demokratik kurallar, hepsi zaten İç Tüzükümüzde
yazılı. Biz bu ombudsman komisyon raporunu görüşmek istiyoruz.
Buna ilişkin de zaten ön talebimiz var. Oylamalar yapıldı ve
Genel Kurulun gündeminde var zaten bu. Bunu ne başkan vekilinin ne bizim
belirleme yetkimiz yok bu saatten sonra. Biz bunu görüşmeye bir an önce
başlamak taraftarıyız Sayın Başkanım.
BAŞKAN Başka şansımız yok
zaten sayın milletvekilleri.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Yok zaten.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Var şans, var
efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bu
tartışmalarımız zaman kaybından başka bir
şey değil şu anda Sayın Başkan.
BAŞKAN Kaybolsun zaman, ne yapalım,
çözelim meseleyi.
Buyurun.
45.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Çanakkale Milletvekili Bülent
Turanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
kısaca söyleyeyim: Burada ilk kez bir kamu başdenetçiliği raporu
görüşülüyor ve biliyoruz ki bu kötü örnekler dört sene sonra
karşımıza şöyle çıkacak: 2018 yılının Ocak
ayında da böyle yapılmış. Bir usul oluşturuluyor, bir
kötü örneğe alet oluyoruz ve bakın, ne sonuç doğuracak biliyor
musunuz? Buraya başvuran, kimsesizin kimsesi olsun diye bu kuruma
başvurmuş. Hiçbir yerde çare kalmamış, gelmiş buraya
başvurmuş. Raporlarını sunuyorlar. Zamanında
görüşmeyince o mağduriyetin, o mağdurun başvurusunun da bir
kıymeti kalmıyor. Burada bunu yapınca biz şu
esnekliği, şöyle yeni bir usulü kabullenmiş olacağız:
2017, 2018, 2019, 2020 raporları 2021de görüşülecek.
BAŞKAN Sayın Özel, ne yapalım
söyleyin. Somut örnek söyleyin bana, ne yapalım?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakın, Anayasadan
aldığınız yetki
BAŞKAN Hangi yetki, maddesini söyleyin bana.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa)
ettiğiniz yemin, hukuk
devletine bağlılık, Anayasaya bağlılık
Anayasal
bir kurumun yasasına uyulmamış, şimdi sizi burada
Dört
yıllık raporu bir kerede paketleyip, torbalayıp 20 milletvekili
önünde sıfırlamaya çalışıyorlar
BAŞKAN Sayın Özel, ne yapabiliriz, bana
bir söyleyin somut olarak.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Bunları
görüştük Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunu usulüne uygun, ayrı
ayrı müzakere edilmek üzere komisyona iade edin.
BAŞKAN Hangi maddeye dayanarak bunu
yapacağım ben?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Komisyona iade edin.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Nasıl yapacak
onu?
BAŞKAN Hangi maddeye dayanarak bunu
yapacağım?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Meclis
Başkanının yetkisindedir, yapmamış; Genel Kurulda
itiraz ediyoruz. Onun vekili olarak siz, bunu yeniden görüşmek üzere
komisyona iade ediniz diyorum, bu kadar basit.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Veya şimdi oya
sunsun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın grup başkan vekili hem Cumhuriyet Halk Partisinin
grup başkan vekili hem de Meclisi kendisi idare etmeye
çalışıyor, kendi istediği gibi olacak.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Allah Allah! Ya olur mu?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hangi maddeye
göre? diye Sayın Başkan buradan bir soru soruyor. Gündemi
değiştir
Hangi maddeye göre değiştirecek?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Usul tartışması
açacağız. Usul tartışması konusunda
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, burada konuşuyorum.
BAŞKAN Genel Kurulun kararı usul
tartışmasıyla değiştirilemez. Genel Kurulun
kararı değiştirilemez, hayır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır hayır, usul
tartışması açarsın, Genel Kurulun kararını
alırsın, yollarsan yollarsın.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
Lütfen sözümü kesmeyin Sayın Özel.
BAŞKAN Son derece karşıyım,
doğru görmüyorum. Genel Kurul
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yollarsın gider.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
Sayın Başkan
BAŞKAN O zaman öyle bir yol açıyorsunuz
ki siz, burada oturan Meclis başkan vekili veya herhangi bir grup
başkan vekili
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN
görüşülmesini istemediği
bir yasada şu söylediğiniz, ileri sürdüğünüz yöntemi benimser,
eğer sizin grubunuzdan herhangi bir Meclis başkan vekili de
burayı yönetiyorsa ilgili maddeyi görüşmeden kaldırır.
Böyle bir yol açılabilir mi? Danışma Kurulu olmuş, Genel
Kurul karar vermiş, bütün bunları yapacağız, ondan sonra da
usul tartışmasıyla Genel Kurulun kararını hiçe
sayacağız!
BÜLENT TURAN (Çanakkale) O zaman da itiraz
etmediler Sayın Başkan.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Biraz önce hukukun evrensel ilkeleri
dediniz ya, hukukun üstünlüğü dediniz ya tam sizin bu söylediğiniz
usulde biz hukuku çiğnemiş olacağız.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hukuksuzluğa alet olmamak
için diyorum ya!
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Muş, sizi dinliyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bak, böyle yaparsan 2022ye
kadar bir daha bunların raporu görüşülmez. 2017, 2018, 2019, 2020yi
de 2021de görüşecek.
BAŞKAN İleriye dönük bir varsayımda
bulunmayalım da
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Muş, sizi dinliyorum.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, bakın, burada ortaya atılan iddiaların İç
Tüzükte yeri yok. Sizin yapacağınız tek şey, şu an
İç Tüzüke uygun şekilde Parlamentoyu yönetmektir. Burada gündeme
gelmiş, gündeme alınmış olan raporları komisyona iade
etmek gibi bir yetkiniz yok, varsa çıksın grup başkan vekili
hangi maddeye dayanarak böyle bir iddia ortaya atıyor, bunu ifade etsin.
MAHMUT TANAL (İstanbul)
Olmadığına ilişkin madde hangisi?
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Dolayısıyla ne teamüllerde böyle bir şey var
Daha önceki
dönemlerde de istemedikleri maddeleri ya da kanunları Komisyona iade
edin. ya da Anayasaya uygun değil. tartışmaları
açtılar ama bunun İç Tüzükte yeri yok.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Bu ilk olay, böyle
bir teamül yok Sayın Başkan.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
Dolayısıyla sizin yapacağınız tek şey Genel
Kurulu çalıştırmaktır, gündeme devam etmektir.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, son
kez söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O da şu: Defalarca burada
Anayasaya aykırı olduğunu iddia ettiğimiz kanunlarla
ilgili daha başlangıçta usul tartışmaları açtık
ve Genel Kurulun görüşüne başvuruldu, bazen de başvurmadan
başkan Kanaatim değişmedi. dedi. Bugün burada siz şunu
yapabilirsiniz: Bir usul tartışması açarsınız,
açtığınız usul tartışması sonucunda Genel
Kurulun kararını alırsınız. Genel Kurul her yıl
ayrı ayrı görüşülmesi gereken, açıkça kanuna
aykırı ve bir anayasal kurumu kullanma yolunu vatandaşlara
fiilen kapatacak yani daha doğrusu, her dört senede bir, beş senede
bir, sekiz senede bir rapor görüşme sonucunu doğurabilecek bir
işi ilk günden kesmiş olur, hep beraber yollarız, giderler her
yılı ayrı ayrı getirirler, tıkır tıkır
görüşürüz; bunu söylüyorum. Daha önce sizin de örnekleriniz var,
Anayasaya aykırılık iddia ettiğimiz kanun metinlerinde
nasıl başta usul tartışmaları açıldı,
açarsınız Genel Kurulun kararını sorarsınız. Bunu
söylüyorum, başka da bir şey demiyorum.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Öyle olursa seneye
kalıp dört senelik görüşülecek.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yaptılar defalarca ya.
BAŞKAN Başka bir şey
demiyorsanız teşekkür ederim.
Sizin söylediğiniz yöntemle yani açılacak
olan bir usul tartışmasıyla Genel Kurulun almış
olduğu karar asla değiştirilemez. Ben bu görüşmeye devam
edeceğim. İç Tüzükün 49uncu maddesinden aldığım
yetkiye göre ve yetkilerimin sınırlarını bilerek bu
görüşmeye devam edeceğim. Ayrıca, 75inci madde gereğince
de benim Komisyona havale diye bir yetkim yok. Usul
tartışmasından sonra Genel Kurulun kararını hiçe
saymak zaten hukuk dışı bir uygulama. Dolayısıyla
yeterli görüyorum bu tartışmayı ve görüşmeye
başlıyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Genel Kurul
oylarını değiştirmiş olabilir, düşüncesini
değiştirmiş olabilir Sayın Başkan.
BAŞKAN Gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Kamu Denetçiliği
Kurumu 2016, 2015, 2014 ve 2013 Yıllık Raporları Hakkında
Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporları üzerindeki görüşmelere
başlıyoruz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)
2.- Kamu Denetçiliği Kurumu 2016, 2015, 2014 ve 2013
Yıllık Raporları Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporları (5/8, 5/5, 5/4, 5/3) (S. Sayısı: 289 ve 289a 1inci Ek) (X)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Ayrıca, kurum, Türkiye Büyük Millet Meclisine
bağlı bir kurum olduğu için Komisyonun yanında Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlık Temsilcisi de yer almaktadır.
Kamu denetçiliği kurumu 2016, 2015, 2014 ve
2013 yıllık raporları hakkında Karma Komisyon
raporları üzerinde yapılacak görüşmede İç Tüzükün 72nci
maddesine göre, siyasi parti grupları adına birer üyeye,
şahısları adına iki üyeye söz verilecektir. Ayrıca,
istemleri hâlinde Komisyon ve Hükûmete de söz verilecek, bu suretle Karma
Komisyon raporları üzerindeki görüşme tamamlanmış
olacaktır.
Konuşma süreleri, Komisyon, Hükûmet ve siyasi
parti grupları için yirmişer dakika, şahıslar için on
dakikadır.
Komisyon raporları 289 ve 289a 1inci ek
sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
İlk söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Osmaniye Milletvekili Sayın Ruhi Ersoya aittir.
Buyurun Sayın Ersoy. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA RUHİ ERSOY (Osmaniye)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk devletinin ve Türk
milletinin önemli birikimlerinin âdeta tezahürü olan devlet kurumları,
değişik zaman ve zeminlerde ihtiyaçlara göre kendisini güncelleyerek
veya yeni kurumlar inşa ederek varlığını devam ettiriyor.
Bugün üzerinde raporlarını konuşacağımız
ombudsmanlık kurumu da bunlardan bir tanesidir. Ombudsmanlık
kurumunun Türkçe karşılığı ara bulucu ifadesi olarak
kullanılsa da İsveççe bir kelime olarak bizim literatürümüze
geçmiş fakat kültürel köklerine baktığımızda, bizim
medeniyetimizden, İsveç Kralının Osmanlıda misafir
olduğu dönemlerdeki kadılık müessesesini
araştırmasından sonra kendi ülkesinde uygulamaya
başlaması ve Batı medeniyetinde neşet ederek modern dünyada
da kabul görmesiyle alakalı önemli bir müessese olmuştur. Bu müessese
zaman içerisinde Türkiye tarafından yeniden keşfedilmiş, Biz de
bu kurumu ülkemize yeniden taşıyalım. denilmiş, 70li
yıllarda akademik olarak bu konuda çalışmalar
yapılmış ve Devlet Planlama Teşkilatının planlama
gruplarında değişik vesilelerle bu konu gündeme gelmiş.
Nihayetinde, 2006 yılından başlayarak 2013 yılına
kadarki giden zaman diliminden sonra da kurumsallaşmasıyla ilgili
önemli adımlar atılmış.
Buraya kadar ifade etmemizin arka planı, biz
tercüme metinlerle Batılılaşma sürecine başlamış
gibi gözüksek de, zaman içerisinde kendi medeniyetimizi, kendi
müktesebatımızı fark ettikçe Batıdan
aldığımız pek çok kavramın aslında kendi kültür
köklerimizde olduğunu görüyoruz.
Bizim, Milliyetçi Hareket Partisi olarak üzerinde
durduğumuz temel mesele Dün ile bugünü kavga ettirirseniz yarın
zararlı çıkar. anlayışı. O sebepten dolayı, biz
cumhuriyet ile Osmanlıyı, Osmanlı ile Selçukluyu, Selçuklu ile
de Türk kültürünün köklerinden gelen Yenisey, Orhun Vadisindeki Göktürkleri
bir bütün hâlinde okuruz. Bu bütün hâlinde okumamızın temellerine
indiğimizde de Orhun Abidelerinde iki temel kavram vardır. Bilge
Kağanın veziri Tonyukuk ve Bilge Kağan arasındaki
yazışmaları -o dönem içerisinde sosyal devlet olmanın
gereği- o dönem içerisinde tehdit olarak gözüken Çine karşı
alınması gereken tedbirleri âdeta nakış nakış
bengi taşlara işleyen o edebî eserde çok değişik devlet
felsefesi vardır ama iki temel kavram vardır: Kut ve töre. O kut
ve töre Bilge Kağanın Tonyukuk Abidesinden çıkar, daha sonra
Yusuf Has Hâcib de Kutadgu Bilig olarak kendisini gösterir.
Milliyetçi Hareket Partisi Sayın Genel
Başkanının sıklıkla ifade etmiş olduğu,
siyasetname olarak kullanılan kut ve törede, Saadet Veren Bilgide temel
yaklaşımlarda şu vardır değerli arkadaşlar:
Tanrı bana kut verdiği için ben size hakan oldum, kağan oldum.
diyor Bilge Han. İşte bu hakanlığımın ve kut
almamın gereği, açları doyurmam, açıkları giydirmem ve
aranızdaki uyumu tesis etmem, adaleti tesis etmem; birliğinizi,
beraberliğinizi sağlayarak düşmana karşı güçlü
olmanızı sağlamam. Siz eğer kendinizi, kimliğinizi
kaybederseniz, o kaybettiğiniz süreçte il gider ama töre kalır. Töre
yeniden iller kurar. diyor. İşte bu anlayışı Türk devlet
geleneği kendi içerisinde asırlardır sürdürüyor. Bugün
karşılaştığımız pek çok krizin çözüm
noktasının aslında referans kaynakları Türk kültürünün
köklü kodlarıyla ilgilidir. Bu köklü kodlarda, Türk milletinin medeniyet
inşa etmiş olduğu dönemlere baktığımızda ne
zaman ki milleti var eden temel değerler devleti temsil noktasıyla
bütünleşiyorsa, milletin değerleri ile devletin değerleri
örtüşüyorsa Türkler medeniyet inşa etmişler ve
insanlığa da çok güzel sadalar bırakmışlardır.
Bizim de bugün içerisinde bulunduğumuz dönem,
cumhuriyetin birikimleri, demokrasi tecrübemiz, hukuk devleti tecrübemiz ve
değerlerimizle barışık devlet olma sürecimizle ilgili çok
değişik krizler yaşadık, değişik olaylar
yaşadık. Bu yaşadığımız olayların içerisinde
darbeler oldu, milletin değerlerini yok sayanlar oldu; bürokratik,
oligarşik statükonun içerisine yerleştirilmiş yabancı
unsurların milletin değerleriyle, demokrasiyle seçilip gelenlere
Sizin sınırınız buraya kadar, bundan sonra yoksunuz.
diyenler oldu. Bütün bu badireler değişik vasıtalarla
yaşandı, nihayetinde sağdan gelen şeytan 15 Temmuzda da
FETÖ olarak kendisini gösterdi, aynı sıkıntıyı bu kez
de başka bir tecrübeyle yaşadık. Bu
yaşadıklarımızın toplamını, bugün
Birleşmiş Milletlere bağlı 180, 190, 200e yakın ülke
var ama bunun içerisinden, eminim, belli devletlerin harici yaşamış
olsa yıkılacak noktada iken Türk milleti
yıkılmamışsa birtakım saiklerledir, bu saiklerin
temelinde de devlet geleneği ve milletinin feraseti vardır.
İşte bu tecrübeler, özellikle, 15 Temmuz
krizinden sonraki yaşananlar başta olmak üzere bugün ülkemizdeki
temel problemlerin, hukuk problemlerinin, devlet yönetimiyle ilgili
problemlerin çözümüyle ilgili, siyasi partilerin birbirinden farklı siyasi
reçeteleri olabilir ama çözüm noktasına geldiğimizde, bu
bahsetmiş olduğumuz kültürel birikimin tezahürü üzerinde bir arada
yaşadığımızı ve milletin devleti olma sürecine
kim ne kadar çok katkı verirse devletimizin o kadar güçlü
olacağını ve insanlığın ufkunda yeni bir
güneş gibi doğabilecek hamleler yapacağımızı
bilmemiz lazım.
Bugün temel ezber olarak hepimizin ifade ettiği
bir konu vardır: Yasama, yürütme, yargı birbirinden
bağımsızdır. deriz, evet; burada yargı
kavramını tartışırken de mahkemeleri ve mahkemeler
üzerinde tesis edilen idari yargıyı ve adli yargıyı hesaba
katarız. Mahkeme kapılarında yargı ya da haklar aranır
fakat devlet kurumlarının içerisinde geleneğe ait,
yargının işini kolaylaştıracak Ombudsmanlık
Kurumu gibi kurumların varlığı; bir, yargının
yükünü hafifletecek; iki, yargıyla ilgili çalışmaların
muhatabı olmadan vatandaşımız kamuyla ilgili problemlerini
çözebilecektir. Bunun için farkındalık lazımdır.
İkincisi: Ombudsmanlık
dışında insan hakları kurulu oluşturuldu bu ülkede ama
kurumlar henüz yerine oturmadı. Üçüncüsü: Türkiye Büyük Millet Meclisinde
bizim de üyesi olduğumuz İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonu var. Dördüncüsü diye sayabileceğim bu ve benzeri, kamu
bürokrasisindeki yargıyla alakalı, hukuk devletiyle alakalı,
milletin devletle olan münasebetini kolaylaştırmayla alakalı
kurulların kendisini daha çok fark ettirmesi lazım. Bu konuda,
başta Ombudsmanlık Kurumu olmak üzere insan hakları kurulu,
özellikle, kişisel verileri inceleme kurulu, İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu neler yaptığını
kamuoyuna izah ederek farkındalığın
artırılması lazım.
Bu kapsamda, Ombudsmanlık Kurumunun faaliyet
kapsamının takvimdeki gelişimine baktığımda, 2013
yılında 7.638 müracaat olmuş. Bu müracaat daha sonraki
yıllarda kademeli olarak düşmüş, artması gerekirken, 2016
yılına baktığımızda da 5.519 olmuş. Toplamda
24.851 şikâyetin, başarılı bir şekilde, 23.161 adedine
yani yüzde 93üne cevap verilmiş, çözüm üretilme gayreti içerisinde
bulunulmuş. Bu, oransal anlamda başarıdır. Burada
başarısız olunan ve kamu bürokrasisinin üzerindeki
hantallıkla ilgili konu: 2013 yılında yüzde 20, 2014te yüzde
39, 2015te yüzde 37, 2016da yüzde 42
Bu oranlar neyin oranı? Kamu
yöneticilerinin ombudsmanların denetim raporlarına uyum
oranları. Neden yüzde 100 uyulmamış, bu da önemli bir konu. Bu
soruya cevap aramak için İnsan Hakları Komisyonunda Dilekçe
Komisyonuyla ortak bir toplantı yaptığımızda, bir
tarafa kamu deneticilerini, diğer tarafa da bu konudaki kurumların
yetkililerini oturtarak karşılıklı bir müzakere
yapmalarına zemin hazırladık, biz de takip ettik.
İnanır mısınız, o takip esnasında millet ile
devletin uzlaşmasıyla ilgili kamu deneticilerinin kamu bürokrasinin
üzerindeki rolünü görmenin mutluluğunu yaşadım.
Burası Türkiye Büyük Millet Meclisiyse; bu
devlet, Türkiye Cumhuriyeti devleti Türk milletinin devletiyse, Türkiye
Cumhuriyeti devletine vatandaşlık hukukuyla bağlı
olanların devleti ise bu hak arayışlarının burada
olması kadar doğal bir uygulama olamaz. İşte buradaki hesap
sorma, daha iyi ve şeffaf yönetim anlayışının zemini
bu tür kurullardır. Bu tür kurullar sağlıklı
işlediği zaman mahkeme yükü azalacaktır.
Ama burada gözlemlediğimiz bir durumu
paylaşmak istiyorum, o da şudur: Kamu bürokrasisi yorgun. Kamu
bürokrasisinde iktidar partisinin böyle yenilikçi, ufuk açıcı,
problemleri çözücü ve ülkemizin yaşadığı bu kriz ve kaos ve
OHAL şartlarını milletin lehine ve devletin bekası
konusunda risk alıcı, analitik düşünebilen kadrolara
ihtiyacı var. Burada gözlemlediğimiz, bir şekliyle pozisyonun
kendisini bir yere getirdiği arkadaşlar özlük haklarımı
muhafaza edip suya sabuna dokunmadan nasıl bir kenara çekilebilirim
Academiada da bunu gözlemleyebiliyoruz, kamu bürokrasisinin pek çok kurumunda
gözlemleyebiliyoruz, maalesef bunu siyasette de gözlemleyebiliyoruz. Bu,
iş dünyasında zaten parasını kaçıranlarla beraber
kendisini gösteriyor.
Şimdi, biz mağduriyetlerin incelenmesi
konusunda dün İnsan Hakları Komisyonu olarak Başbakanlık
OHAL Komisyonundaki çalışmayı yerinde incelemek üzere gittik.
150den fazla insanın bu kurulda çalıştığını
ve 100 küsur bin müracaatın hepsinin tek tek arşiv ve
dokümantasyonuyla yargıya yardımcı olmak hatta yargıya
gitmeden mağduriyetlerin giderilmesi konusunda canhıraş bir
çalışma ekibiyle karşılaştık. Kendi adıma
ondan bir memnuniyet duydum ve fedakârca çalışan
arkadaşlarımı tebrik ediyorum. Bir taraftan mağduriyet
varsa bu OHAL şartlarında FETÖ hadisesinden dolayı
mağduriyetlerin giderilmesi için o Komisyonun çalışma
hızını artırması gerektiğini düşünüyoruz.
Ama diğer taraftan da hâlâ Kara Kuvvetleri Komutanının en
yakın mesaisinde çalışma arkadaşı olacak noktaya gelen
bir yüzbaşının Ben FETÖcüyüm. diye itiraf ettiğini
görmek de kanlarımızı donduruyor. Kamu bürokrasisinin
içerisinde, yargıda, askeriyede, academiada, siyasette ve bilumum
unsurlarda benim FETÖcüm, senin FETÖcün ayrımı yapılmaksızın
bu virüsten Türk devletinin, Türk toplumunun ayıklanması bir zaruret.
Ben bu sene memleketimde hayır hasenat
işlerinin kendi memleketimizin fakirlerine gittiğini görmekten
ayrı bir mutluluk duydum çünkü pek çok insan hayır yapıyorum
diyerek bu şebekeye kurbanını, ekmeğini, parasını
verip kendi mahallesindeki fakirini, fukarasını görmez hâle
gelmişti. O hayır hasenat yapanın varlığını
memlekette, mahallede görmenin memnuniyetinin aynısını biz
devletin yönetimi anlayışı içerisinde de aynı azim ve
kararlılıkta ve bereketlilikte görmek istiyoruz.
Buradan Sayın Gençlik ve Spor Bakanına da
seslenmek istiyorum: Sayın Osman Aşkın Bak, sorumluluğun
çok büyük. FETÖnün sistemi tıkandıktan sonra, onlara devşirilen
insan kaynaklarının, pek çok gariban zeki çocukların
gideceği yerler devletin kurumları olmalı. Değerleriyle
mütenasip eğitimi bu çocuklar almalı. Bunların ne alakası
var konumuzla, gündemimizle diye baktığımızda bunların
anlamı şudur değerli milletvekilleri: Biz milletin
çocuklarını, milletin gençlerini ve büyük Türk milleti ailesinin devletini
inşa etmek istiyorsak sosyal devlet olmak zorundayız. Sosyal devlet
olmanın yolu da açları doyurmak, açıkları giydirmek
olduğu kadar onların idrakine, birliğine, şuuruna,
aklına Türk kültürünün değerlerini nakşedebilecek programlarla
tanıştırmak. İşte bu kapsamda, bu değerlerle
barışık insanlarımızın hukuku, adaleti tesis
noktasında temel kurumlara da yardımcı aktör olarak
yetişecek devlet adamları, siyaset adamları olmasını
sağlamak. Hülasa, devletin milletle arasındaki sözleşme metni
Anayasa ise, anayasal kurulların gereği kamu bürokrasisi milletin
kanaatlerini devletle bütünleştirecekse Ombudsmanlık Kurumu gibi
kurumların kendi farkındalığını
artırması, daha vizyoner inisiyatifler alması, Türkiyenin temel
meseleleri konusunda uluslararası alanda inisiyatifler alması
gerekiyor; ki bu konuda Ombudsman Kurumu Başkanımız, tecrübeli,
hem geçmiş bir siyasetçi hem hukukçu Şeref Malkoçdan
aldığım bilgiler memnuniyet verici. Ombudsmanlık Kurumu,
Kudüs krizi esnasında uluslararası ombudsmana yazmış
olduğu vizyoner mektuplarla da birtakım misyonlar üstlenmekte ve
uluslararası ombudsmanlık sempozyumunu Türkiyede yaparak da
Türkiyedeki hukuk devleti ve kamu bürokrasisi ilişkisi noktasında
deneticilerin rolünü ifade etmesi noktasında samimi
çalışmalarını görmekten duyduğumuz memnuniyet var. Ama
bu yeterli mi? Elbette ki yetmez.
Birincisi: 2013 yılından günümüze
doğru baktığımızda toplam gelen dosya sayısı
Türkiyedeki temel problemlere göre çok az, Ombudsmanlık Kurumunun ne
olduğunu daha çok tanıtma gibi bir mecburiyetleri var.
İkincisi: Milletimizin taleplerinin
Ombudsmanlık Kurumu üzerinden kamu bürokrasisine ve bürokratlara,
yöneticilere gittiğinde Bu da nereden çıktı ya? Mahkeme
kararları konusunda biz problem yaşarken bir de bu mu çıktı?
anlayışından kurtulmamız lazım, bir zihniyet
dönüşümüne ihtiyaç var. Bu zihniyet dönüşümünü hep birlikte yapmak
durumundayız, aksi takdirde bu problemlere çözüm üretemeyiz.
Şimdi, bu konuda örnek tavsiye kararlarına
baktığımızda; başörtüsü kararı, araç muayene
ücretlerinin kredi kartı ve banka havalesi yoluyla ödenmesi, kamu
personelinin görev tanımına uygun olmayan işlerde
çalıştırılmaması, dikey geçiş konusundaki
kılavuzdaki sorunlar, otizmli çocuklar için okul öncesi destek eğitim
kararı, yetim aylığı bağlanmama şikâyetleri gibi
konulara Ombudsmanlık Kurumunun çözüm ürettiğini, yargı yoluna
gitmeden deneticiler üzerinden kamu bürokrasisini harekete geçirdiğini
görmüş oluyoruz. Ama, bunların artarak devam etmesi,
değerleriyle barışık bir devlet olduğunu samimiyetle
ortaya koyması gerekiyor.
Hukuk ve hukuk devleti kavramını
yalnız başına yargının sorumluluğu olarak
görmemek lazım. Bu en temel anlamda birey olarak, yurttaş olarak,
vatandaş olarak -bizi bağlayan bir vatandaşlık hukukumuz
var- vatandaşlık hukukunun bir parçası olarak bizi
bağlarken kamu bürokrasisinin içerisinde Ombudsmanlık Kurumu
başta olmak üzere demin ismini saydığım kurumlar hukuk
devletinin birer parçasıdır, devletle milletin arasında kurulan
birer köprüdür. Bu köprüleri aidiyet köprüsüne, gönül köprüsüne
dönüştürmek de bunun başındaki temsilcilerin, görevlilerindir.
Yaşadığımız günler, içinden
geçtiğimiz zaman dilimi Bana dokunmayan yılan bin
yaşasın. Her koyun kendi bacağından
asılır.ın çok ötesinde, başka Türkiye
olmadığı gerçeğini bilmemiz, başta FETÖ ve PKK olmak
üzere bilumum Türkiye düşmanlarıyla olan mücadelede risk almayan,
inisiyatif almayan, Benimki seninkinden daha masum. görüntüsüne girenlerin
yanlış yolda olduklarını tekrar tekrar ifade etmek istiyorum.
Bu konuda herkesin netleşmesi gerektiğini vurgulamak istiyorum.
Samimiyetle yol yürüyenlere ve samimiyetle katkı verenlere
teşekkürlerimizi, tebriklerimizi ifade ediyorum.
Bu yaşadığımız sürecin
içerisinden samimiyetle çıkabilmenin adı ve bu ad etrafında
toplanarak yarınlara yürümenin yolu, hukuka ve hukuk merkezli millet ile
devletin bütünleşmesine dair samimi adımlardan geçmektedir. Bu
samimiyeti de her yerde aynı oranda görmek lazım, bu heyecanı
ifade etmek lazım, bu heyecanı ifade edebilecek alanları heyecan
duyan insanlara açmak lazım diyor, bu kapsamda Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. Ombudsman çalışanlarına da kolaylıklar
diliyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ersoy.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Manisa Milletvekili Sayın İsmail Bilen konuşacak ama
Bir dakika Sayın Bilen, Sayın Turan bir
şey söyleyecek sanıyorum.
Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; az önce usul
tartışması açılmasın ve uzamasın diye ifade etmek
istememiştim ancak zabıtlara geçsin diye söz aldım.
Bu kurumun ne anlama geldiğini iyi biliyoruz
parti olarak, bu kurumu önemsiyoruz. Devlet karşısında, idare
karşısında zayıf bireyin hak araması
açısından demokratik rejim içerisinde nasıl bir önemi haiz
olduğunu biliyoruz. Partimiz bu kurumun oluşturulmasında, hayat
bulmasında çok büyük bedeller ödedi. Referandum kampanyasında
-biliyorsunuz- paket içerisinde bir madde olarak hayat bulmuştu. Bugün
dört yıllık raporu görüşmemiz bir zaman zorunluluğundan
kaynaklanıyor. Biz de isterdik ki her sene görüşebilelim, biz de
isterdik ki kurumumuzu her sene değerlendirebilelim ancak Meclisin malum
gündeminden dolayı bu imkânı yakalayamadık. Kaldı ki
raporların görüşülmemesi hâlinde bir müeyyide yok ancak biz buna
rağmen görüşmeleri önemsiyoruz. İnşallah, bundan sonraki
yıllarda her yıl görüşmeyi talep ediyoruz, keşke her
yıl görüşebilsek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen, Sayın
Turan.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Buna rağmen
açık çağrıda bulunuyorum hem bürokratlarımız
buradayken hem Başkanımız hem de diğer partilerimiz
buradayken: Kurumun talebi doğrultusunda kanunsa kanun, yönetmelikse
yönetmelik, ancak bu kurumun daha da büyümesi için bize düşen ne varsa,
yapacağımız bu konuda katma değer neyse açık
olduğumuzu ifade ediyor, tekrar teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Ben de teşekkür ederim Sayın
Turan.
Siz konuşacak mısınız Sayın
Özel?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet, çok kısa
BAŞKAN Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu hafta herhâlde Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubundan duyduğumuz en güzel değerlendirmeyi
duyduk. Biraz önceki tartışma bir yana, Sayın Grup Başkan
Vekilinin bu değerlendirmeleri son derece değerlidir. Her yıl bu
raporların görüşülmesinin Meclisteki tüm grupların ortak iradesi
olarak benimsenmesi gerekiyor. Ayrıca kurumun güçlendirilmesi, Meclisin
kuruma hem itibar kazandırması hem de her yönüyle arkasında
olduğunu ve bu kuruma yapılan başvuruları önemsediğini
hissettirmesi, bu kuruma başvuran kesimler ve başvuru gerekçeleri de
göz önüne alındığında son derece önemlidir. Biz de bu
konuda aynı kanaate iştirak ettiğimizi ifade ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Ne mutlu bizlere ki çalışma günlerinin
sonunda böyle bir tabloyla karşılaştık. Bu hafta içinde
belki canımızı sıkan bazı olaylar oldu ama bu,
onları unutmamıza neden olacak. Elbette ki kurum çok önemli. Benim
itirazım, söylenenlerin esasına ilişkin değildi, usule
ilişkin işlemlerdi. Elbette bundan sonra gerekli kurumlar gerekli ihtimamı
gösterirler veya da burada anlaştığınız gibi, burada
uzlaştığınız gibi gerekli şekillerde bu
görüşmeler de bundan sonra böyle olur diyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Kurumdan
kaynaklanmadı ki kurumun kabahati yok, Meclis yaptı, kurum raporu
göndermişti.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, bir
şeyi de söyleyeyim o zaman tutanağa geçsin bu şey üzerine.
Bir hakkı da teslim etmemiz lazım genç
grup başkan vekili olarak. Tabii, biz tartışıyoruz,
heyecanla bir şeyler söylüyoruz karşılıklı ama
Sayın Bakanımız Zekeriya Temizel hem benimle hem Sayın
Bülent Turanla konuştu, oradan da olumlu bir izlenim
aldığını bize iletti. Bunun üstüne biz de sizlerle
konuştuk ve böyle bir şeyi kayda geçirmenin kuruma
BAŞKAN Biz, buna sadece seviniriz. Bunu
söylemek istemiştim, sadece buydu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederiz, sağ
olun.
BAŞKAN Ben teşekkür ederim.
Evet, Sayın İsmail Bilen, buyurun lütfen.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMAİL
BİLEN (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan Kamu Denetçiliği Kurumu 2016, 2015, 2014 ve 2013
Yıllık Raporları Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporları üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkanım, sizin de, grup
başkan vekillerimizin de iyi dilek ve temennilerinden sonra ben de bu
Parlamentonun mensubu olarak hem temennimi hem de beklentimi
arkadaşlarımla paylaşmak istiyorum.
Biz Komisyonda da bu kurumun çok önemli
olduğunu, bu kurumun tanıtılması gerektiğini ve bu
kuruma Meclisin de ciddi katkı ve destek vermesini bütün parti grubu
mensubu milletvekili arkadaşlarımızla ortak olarak
değerlendirdik, zaman zaman da kendilerine bu hususta katkı sunduk.
Ancak bir hususu da belirtmek isterim, ifade etmek isterim: Zaman zaman, kamu
yetkisini, erkini kullanan arkadaşlarımız Türkiyede zaman zaman
da dışarıda bu yetkilerinden ya da yetkilerini aşan bir
kısım faaliyetlerden dolayı hepimizin şikâyetine muhatap
olmuşlardı. Kendisine kanunen verilmeyen, yönetmelikte bulunmayan bir
hakkı, bir yetkiyi kullanmak doğrusunu isterseniz ne Meclise ne
kuruma ne kamu görevini, erkini kullanan insanlara yakışmaz, hukuka
da aykırıdır, mevcut mevzuatlarımıza da
aykırıdır. Geçmişte bunun çok örneklerini ve maalesef
acı bir kısım tecrübeleri de birlikte yaşadık.
Dolayısıyla da bunu zorlamak, olmayan yetkiyi kullanma yönünde
arkadaşları tahrik etmek, teşvik etmek kanaatimce hukukun
dışına bizi taşır, çıkarır ve zaman zaman
durumdan vazife çıkaran birileri de çıkar hukuka, yönetmeliklere,
mevzuata, uluslararası sözleşmelere aykırı birtakım
eylemler içerisinde, davranışlar içerisinde olabilir. Türkiye bunun
örneklerini çok yaşadı. Maalesef anayasal kurumlarımız da
başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere, Yargıtay Cumhuriyet
başsavcıları, Yargıtay üyeleri geçmiş dönemlerde
hukukun dışına çıkarak, durumdan vazife çıkararak
kendilerine yetki devşirme içerisinde oldular; bunu teşvik etmememiz
lazım. Böyle bir yasal kurum var. Bu kurum da mevcut Anayasamıza ve
yasalara uygun, uluslararası sözleşmelere uygun davranmak durumundadır.
Biz özellikle, Komisyon üyesi
arkadaşlarımızla birlikte zaman zaman, Komisyona gelen
şikâyetleri aldık, muhataplarını çağırdık,
muhataplarını dinledik; zaman zaman da kurumun yetkisi dahilinde olmayan
hususlarda kurumun yetki aşımına da şahit olduk. Bu hususta
da kuruma tavsiyemiz şu oldu: Meclis adına işlem
yapıyorsunuz, mevzuata bağlısınız. Eksik
bulduğunuz hususlarda lütfen bize müracaat edin, Parlamentoya müracaat
edin bunu ikmal edelim. Size bu yetkiyi hem hukuk çerçevesinde hem yasal
mevzuat çerçevesinde arkadaşlarımız bir düzenleme yaparak
verebilirler. Sevindiricidir, arkadaşlarımız da bu talebimize
sıcak baktıklarını, yetki aşımına sıcak
bakmadıklarını ve geçmişteki yanlış
uygulamalardan da kaçınacaklarını söylemişlerdi. Bunun
üzerine kuruma yapılan başvurular oldu. Çok ciddi sayıda
mağduriyet; kamu çalışanları da dâhil olmak üzere sivil
vatandaşlardan, şirketlerden kuruma yapılan müracaatları,
-zaman zaman davet ederek- talepleri aldık, dinledik ve biraz önce MHP
Grubu adına konuşan değerli milletvekili
arkadaşımız Ruhi Bey de bahsettiler -o toplantıda da
kendileri vardı- direnç gösteren kamu kurumu temsilcilerine de bürokrasiye
de Meclis adına şunu söyledik: Elbette ki bu kurum yasaldır. Bu
kurumun verdiği tavsiye kararlarına uymak size sorumluluk getirmez;
anayasal bir kurumdur. Bundan imtina etmeniz belki sizin hakkınızda
soruşturma açılmasını, tahkikata tabi tutulmanızı
öngörebilir; bu direncinizden vazgeçin. dediğimizde de arkadaşlarımız
da hem mevzuatı bilmediklerinden hem de kurumu tam
tanımadıklarından bu direnci sergilediklerini ifade
etmişlerdi. Bu direnci zamanla azaltacaklarını ve kurumun da
tavsiye kararlarına bağlı kalacaklarını, uyma
noktasında azami gayreti, çabayı sarf edeceklerini ifade
etmişlerdi. Öncelikle bunu sevindirici bir husus olarak sizlerle
paylaşmak isterim. Güzel bir gelişmedir, olumlu bir neticedir;
dolayısıyla da vatandaşın hak arama yönteminde basit usulle
mağduriyetini ifade etme ve herhangi bir masrafa da muhatap olmadan
mağduriyetinin giderilmesi noktasında böyle bir anayasal kurumdan hak
talebinde bulunma ya da mağduriyetinin giderilmesi noktasında,
arzusunu, talebini iletme noktasında, sonuca ulaşma noktasında
memnuniyete kavuşmuş olması bizi de sevindirir.
Özellikle de Başdenetçimiz geçmiş dönemde
siyasetle uğraşmış, bugün de Başdenetçilik,
Ombudsmanlık görevini üstlenmiş Şeref Malkoç Beye çok
teşekkür ediyorum; kendilerine arkadaşlarıyla birlikte
hayırlı görevler diliyorum, başarılar diliyorum,
Cenab-ı Hak onları muvaffak eylesin. Netice itibarıyla insanımıza
yapılacak bu tür gayretlerle insanımızın hayatını
kolaylaştıracak, şikâyetlerini giderecek, mağduriyetlerini
önleyecek, çözüm noktalarını bulabilecek kurum, müessese kendileridir.
Bize de bu hususta şikâyet, başvuru yapıldığında
kendileriyle zaman zaman telefonla görüşüyoruz. Kendilerinin de
yazışmayı beklemeden, bire bir ilgili kurumları,
muhatapları telefonla arayıp sorunu yazıya dökmeden de bir zaman
almadan da sorunu çözme noktasında ciddi gayretleri var, çabaları
var. Kurumun tanıtılması noktasında da hem kendilerinin
gayreti hem de Meclisten talepleri olmuştur. Biz de Türkiye Büyük Millet
Meclisi olarak, parlamenterler olarak, milletvekilleri olarak kendilerine bu
hususta elimizden gelen bütün desteği vereceğimizi ifade etmiştik.
Sizi çok fazla rakamlara boğacak değilim.
Ancak kuruma bugüne kadar yapılan müracaatlar elbette yetersizdir fakat
ciddi bir başvuru da söz konusudur. 2013 yılında 6.097 adet
başvuru söz konusudur. 2014 yılında 5.639, 2013ten devreden
1.528 olmak üzere toplam 7.167 başvuru devredilmiş; bunların
6.348 adedini kurum neticeye kavuşturmuştur. Yine, 2015
yılında toplam 6.874 adet kuruma müracaat olmuş, 5.897 adedini
sonuçlandırmış. 2016 yılında toplamda kuruma 6.496
adet başvuru yapılmış ve bunun da yaklaşık 4.819
adedi sonuçlandırılmış; bu, sevindiricidir. Bundan sonra da
bu talebin artırılması, kurumun kendini topluma takdim etmesi,
bizim vereceğimiz katkı, grup başkan vekillerimizin de üzerinde
durdukları, ifade ettikleri destekle inşallah daha artacak ve
vatandaşımızın hak mahrumiyeti kısa sürede çözüme
kavuşturulmuş olacaktır.
Kurumun bugüne kadar yaptığı
faaliyetlerin tamamını burada saymaya kalksak hem zaman elvermez hem
de sizleri belki yormuş olacağım. Kurumun asli görevlerinden bir
tanesi de sadece hukukun içerisinde ya da yazılı mevzuatta bulunan
yöntemlerle sorunu çözmek olmayıp bunun dışında da
uluslararası hukuka dayalı, uluslararası sözleşmelere
bağlı kalmak kaydıyla dostane çözümler, sonuçlar tavsiye
kararlarına konu olabilmekte ve vatandaşın da bu tür
şikâyeti belki ahlaki ölçüde de olsa hukukun da öngördüğü
şekilde neticeye kavuşmuş oluyor.
Evet, geçmişte de görev almış
değerli başdenetçimiz ve denetçilerimiz olmuştu. Onlar
görevlerini şimdi seçilen değerli Başdenetçimiz Şeref
Malkoç Beye ve Yahya Akman, Arif Dülger, Mustafa Özyar, Celile Özlem Tunçak ve
Hüseyin Yürük arkadaşımıza devretmişlerdi. Şimdi
kurumdan bir boşalma oldu, onunla da ilgili Komisyonumuz toplandı, 3
kişiyi karma üst komisyonumuza teklif etti. İnşallah önümüzdeki
haftalar içerisinde de on günlük süre içerisinde yeni denetçimizi seçerek
kurumun eksiksiz çalışmasına katkı sunmuş
olacağız.
Benden sonraki konuşmacı
arkadaşlarımın zamanını almamak, onlara da
konuşacak birkaç söz bırakmak adına, Kamu Denetçiliği
Kurumunun insan haklarının korunması ve geliştirilmesi
bağlamında ülkemize sağlayacağı katma değeri daha
da artırması temennisiyle, bugüne kadar görev almış,
başta kurucu Kamu Başdenetçisi Nihat Ömeroğlu ve kurucu kamu denetçileri
Zekeriya Aslan, Serpil Çakın, Mehmet Elkatmış, Abdullah Cengiz
Makas ve Muhittin Mıhçak olmak üzere, görevi devralan yeni
başdenetçimize ve denetçi arkadaşlarımıza
başarılar diliyorum, görevlerinde kendilerinin muvaffak
olmalarını temenni ediyorum, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bilen.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara
Milletvekili Sayın Şenal Sarıhan konuşacaklar.
Buyurun Sayın Sarıhan. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ŞENAL SARIHAN (Ankara)
Değerli arkadaşlar, eğer saymada bir hata yapmamışsam
biraz önceye kadar -galibe şimdi sayı daha da düşmüş-
salonda 33 arkadaşımız vardı. 33 arkadaşımı
saygıyla selamlıyorum. Bunun içinde, bu 33 arkadaş arasında
Divandaki arkadaşlarım da var, aynı zamanda komisyonda olan
arkadaşlarım da var. Aynı zamanda da emekçi
arkadaşları da saygıyla selamlıyorum.
Oldukça sıkıntılı bir günün
akşamındayız.
HÜSEYİN KOCABIYIK (İzmir) Hükûmet de
var.
ŞENAL SARIHAN (Devamla) Hükûmet de var,
onları da saygıyla selamlıyorum.
Zor bir günün akşamındayız.
Aslında zor üç gün geçirdik. Bu üç gün boyunca, ben yeni
sayılabilecek bir milletvekili olarak Parlamentoda hukuka, Parlamentoda
yasalara, yönetmeliklere, tüzüklere nasıl uyulup
uyulmadığına tanıklık ettim. Nasıl, istersek
akşama kadar toplantıyı erteleyebildiğimizi, araları
gayet rahat rahat verebildiğimizi, bazen de âdeta koşturduğumuzu
ve acele ettiğimizi gördüm. Hukuk etiktir arkadaşlar. Hukukun
temelinde yazılı kurallardan önce ya da yazılı kurallarla
birlikte etik vardır.
Şimdi, bu anda aramızda bulunan
değerli milletvekilimiz Zekeriya Temizelin ombudsmanlıkla ilgili
kitabında şöyle bir cümle var, diyor ki: Çeşitli yerleri
dolaştım belki aynen söyleyemiyor olabilirim bunu- Fransada dedim
ki: Sizin Danıştayınız var, Danıştay da âdeta
bir kamu denetçisidir. Danıştay varken neden gerek gördünüz bir de kamu
denetçiliği oluşturmaya? Kendisine şöyle bir yanıt
verirler, derler ki: Siz bazı şeylerin yasal ama hukuka
aykırı olduğunu bilmez misiniz? Yasal ama hukuka
aykırı olduğunu bilmez misiniz? Bugün sözde yasal ama hukuka
aykırı pek çok eylem ve işlem gerçekleştirdik. Bir
milletvekilimizin milletvekilliğini düşürdük, daha önce
milletvekillerimizi buradan gözaltılara, cezaevlerine gönderdik ve
Parlamentonun saygınlığına, parlamenterlerin
saygınlığına, onların güvenliğine, onların
insan haklarına yeterli özeni göstermedik.
Sevgili kamu
denetçisi arkadaşlarım, şimdi, sizin emeğinize de gerekli
özeni göstermiyoruz. Neden? İşte, şu salon sebebiyle. Bu Kamu
Denetçiliği bir insan hakları kurumudur, bir ülkede devletin kendi
eliyle insan haklarını güvence altına almasını
sağlayan bir kurumdur ama şuradaki arkadaşlarımın
-beni bağışlayın- pek çoğunun Kamu Denetçiliği
Yasasını bir kez dahi okumamış olduklarını, kamu
denetçiliğinin işlevi konusunda herhangi bir biçimde zihinlerini
işgal edecek bir eylemde, bir işlemde bulunmadıklarını
biliyorum. Eğer öyle olsaydı bu salon biraz önce bir milletvekilinin
milletvekilliğinin düşürülmesi için burayı dolduran arkadaşlarım
tarafından tıklım tıklım işgal edilirdi ve herkes
bir şey söylemek isterdi. Sorarlardı örneğin, bu yasayı
19uncu asırda İsveç yapmışken, ondan sonra diğer
Kuzey Avrupa ülkeleri gerçekleştirmişken, hatta Osmanlılar
gerçekleştirmişken biz niye bugüne kadar böyle bir yasayı yani
yurttaşın idareye karşı haklarını koruyacak bir
yasayı oluşturmaktan ve halkın emrine vermekten imtina ettik?
Niçin 2006da muhalefeti dinlemedik de Paris ilkeleri karşısında
gülümsedik de Anayasanın durumu karşısında gülümsedik de neden ille de
bizim dediğimiz gibi olsun diye eksik ve yanlış bir yasa
düzenlemesi yaptık?
Şimdi, yanılmıyorum değil mi,
2012, yasanın kabulü 2012. 2012de kabul ettiğimiz bir yasamız
var, Kamu Denetçiliği Yasası var. Ben bu yasa için
yurttaşların da ne kadar emek verdiğini, demokratik kitle örgütlerinin
ne kadar emek verdiğini, insan hakları örgütlerinin ne kadar çaba
gösterdiğini, parlamentoya defalarca gelip gittiğini, dertlerini
anlatmaya çalıştığını, raporlar sunduğunu
biliyorum, bir emek var yani, bu yasanın arkasında milletvekili
arkadaşlarımızın da emekleri var. Şimdi, biz Kamu
Denetçiliği Kurumuyla İnsan Haklarını İnceleme
Komisyonunda ilk karşılaştığımızda
Sayın Ömeroğlu ve arkadaşları dediler ki: Ne olur, ne
olur, bu bizim raporlarımızı -2013te yazdık, 2014te
yazdık, 2015te yazdık- Parlamentoda görüşün. Onlar biliyorlar
elbette ki burası bağlayıcı değil, o raporların
görüşülmesi gerekmiyor ama görüşün ki Kamu Denetçiliği Kurumunun
saygınlığı ortaya çıksın. Çünkü esas olarak bu
raporların burada görüşülmesinin ana nedeni değerli arkadaşlar,
bu kurumu halka kabul ettirmektir, idarecilere kabul ettirmektir, idareye kabul
ettirmektir; onun ne kadar önemli bir kurum olduğunu, araya
yargıyı koymadan, idareyle yurttaş arasındaki
yakınmaları dikkate alan, değerlendiren, araştıran,
tavsiye kararları veren bir kurum olduğunu bütün bir kamuoyuna
anlatmaktır. Ama, bunu anlatamayacağız, daha da
anlatamayacağız, bundan korkuyorum, çünkü bu salondan korkuyorum.
Çünkü Meclis başkan vekilimizin, bu konuda sadece tüzük, yönetmelik
demiş olmasına rağmen, hukuk, etik, insan haklarına
dayalı bir hukuk, bunlara karşı suskun olduğunu görerek
umutsuzlanıyorum.
Sevgili arkadaşlar, biraz önce konuşan
sayın hatip bir şey söyledi, dedi ki: Bu kurum iyi hoş da
aldığı kararları idareye kabul ettirmek için de zorlanmasın,
idareyi zora sokmasın.
Bakın arkadaşlar, ben tamamen aksini
düşünüyorum. Tavsiye kararlarının mutlaka ve mutlaka idarece
uyulması gereken kararlar olması gerektiğini düşünüyorum ve
bugün burada diyorum ki bir yasa değişikliği yapalım, bir
yasal düzenleme yapalım, bir kural getirelim. Örneğin, diyelim ki:
İdare, tavsiye kararına uyar. Tavsiye kararına şu kadar
süre içinde uymazsa niçin uymadığını gerekçeleriyle
başdenetçiliğe sunar. Başdenetçilik bu itirazı inceler ve
bu inceleme sonucunda eğer bu gerekçelerin hukuka aykırı
olduğunu saptarsa idareci hakkında görevi kötüye kullanmaktan
şikâyetçi olur. Bakın, böyle bir çözüm bile
Bunu, bugün burada
tartışıp -belki şu anda mümkün değil ama- önerilerimizi,
görüşlerimizi sunacağımız, bu görüşler üzerinden hukuk
inşa edeceğimiz bir ortamı kendi elimizle, kendi elimizin
tersiyle silmiş görünüyoruz.
Değerli arkadaşlar, nedir bu kurumun
önemi? Bu kurum sırtını Parlamentoya dayıyor. Ne demek
sırtını Parlamentoya dayamak? Hükûmet tayin etmiyor onları.
Hani hep yakınıp duruyoruz ya Cumhurbaşkanı,
Başbakan, hep sizin iradeniz burada hâkim. deyip duruyoruz ya,
hayır, yasal olarak sırtını Parlamentoya dayıyor, biz
atıyoruz, biz seçiyoruz; İnsan Hakları İnceleme Komisyonu,
Dilekçe Komisyonu oturuyor, adaylar geliyor, bakıyoruz CVlerine. Burada
da bir problem var. Evet, Parlamentoya sırtını dayıyor ama
nedir buradaki sorun? Lütfen beni bağışlayın, bir
gerçekliğimizden söz edeceğim: Gerek İnsan Hakları
İnceleme Komisyonun gerekse Dilekçe Komisyonunun çoğunluğunu iktidar
partisi oluşturuyor. İktidar partisi ne yazık ki kendine
yakın seçime doğru yöneliyor, kendine yakın insanları
seçtiği için de sonuçta bu atamayı Hükûmet yapmış oluyor.
Daha birkaç gün önce 86 ya da 89 arkadaşımızın
başvurusunu inceledik, değerli hatip arkadaşımız da
Komisyonumuzun Başkanıydı, 2 muhalif parti farklı adaylara
oy verdik. Biliyoruz, sonucun ne olacağını biliyoruz. Yeminle
söylerim ki hiçbirini de tanımıyorum. Baktım CVlerine, hangisi
insan hakları alanında çalışmış, hangisi hukuk
biliyor, hangisi idarecilik yapmış, bunlardan kim yaşça daha
yetkin kararlar verebilir diye; 3 isim seçtim. Arkadaşlarıma da
söyledim Uygun görürseniz bu 3 isim üzerinde durabiliriz. diye. Sonra 9
kişilik başka bir ekipten 3 arkadaş seçildi, birkaç gün sonra da
1 kişiyi seçeceğiz. Bunu da düzeltmek lazım çünkü
yurttaşlarımız sadece Adalet ve Kalkınma Partisinden
değiller, hiç de önemi yok hangi partiden olduklarının, hiç de
önemi yok çünkü size birey olarak başvuruyorlar, size
yakınmalarını birey olarak söylüyorlar.
Bir şey daha söylemek istiyorum, daldan dala
konuşuyorum ama zihnim çok dağıldı gerçekten: Yemin metnini
okumak lazım değerli arkadaşlar, kamu denetçilerinin yemin
metnini okumak gerekiyor. İlginç, Anayasa demiyor bakın, Anayasa
demiyor; ahlaktan söz ediyor, adaletten söz ediyor, vicdandan söz ediyor. Bu o
kadar değerli bir şey ki çünkü kimi anayasalar gerçekten bir
halkın önünü tıkayabilir, gerçekten yanlışlıklar
taşıyabilir. Çünkü kamu denetçisi halkın avukatı diye
tanımlanıyor, halkın temsilcisi diye tanımlanıyor ve
avukatlık öyle bir şeydir ki siz o müvekkille
özdeşleşmezsiniz, onun özel yaşamıyla, özel tercihleriyle
ilginiz olmaz; siz onun hukuki durumuna bakarsınız. O hukuki durum
içinde neyi savunacağınızı, neyi
savunmayacağınızı; kendi hukukçu ahlakınızla
neyin doğru, neyin yanlış olduğunu kolayca görebilirsiniz.
Bakın, belki benden bunu beklerdiniz:
Anayasa'ya da bağlılık yemini
Hayır, Anayasa'ya
bağlılık yemini değil, adalete bağlılık
yemini, hakka bağlılık yemini, inandığınız
şeylere bağlılık yemini. Eğer bu yeminlere
aykırı davranırsa o başdenetçimizin ya da denetçilerin de
elbette herhangi bir değeri olmayacaktır ya da biz o kararlar
uygulansın diye onların peşinden gitme olanağına sahip
olmayacağız.
Arkadaşlar, bir şey için teşekkür
etmeliyim. Biz kamu denetçileriyle yaptığımız her
buluşmada gayet sakin bir biçimde onlara eleştirilerimizi söyledik.
Bunların bir kısmıyla birleştik. Örneğin dedik ki:
Arkadaşlar, Türkiye olağanüstü hâl içinde. Olağanüstü hâlde o
kadar çok insan hakkı ihlali gündeme geliyor, yakınılıyor,
şikâyetler var. Şikâyet size gelmemişse ne yapıyorsunuz?
Bir şey yapamayız." dedi arkadaşlar. Çünkü yasa diyor ki:
Resen başvuru yok. E, bir resen başvuru koymak gerekir mi? Evet,
evet." dedi arkadaşlar, Evet, koymak gerekir." dediler.
Şimdi bunu konuşmalıydık bugün. Resen başvuru
olmalı mı, olmamalı mı? Neden? Arkadaşlarım, hem Ruhi Bey hem Sayın Bilen, rakamlar
söylediler, ben o rakamları dönüp söylemek istemiyorum size, çok azdı
başvuru. Mesela güneydoğu, doğu, en çok problemin,
yangının olduğu yerler, buralarda sanki yakınma yoktu.
Kadın hakları
Her gün kadın cinayeti oluyor. Çocuk
istismarı
Hiç o alanlarda başvuru yok, en çok kamu başvuruyor
çünkü memurlar biliyorlar haklarını, iyi kötü bunu biliyorlar. Bu sefer
değerli başdenetçi arkadaşımızın bana
verdiği yanıttan da inceleyerek gördüm ki hızlı bir
artış olmuş. Arkadaşlar o bölgelere gitmişler, o
bölgelerde konuşmalar yapmışlar, bu ne güzel bir şey.
İşte birlikte oluşturacağımız, birlikte inşa
edeceğimiz bir gelecek projesi aslında Kamu Denetçiliği Kurumu.
Neden? İnsan için, insan hakları için, insanın
haksızlığa uğrayarak onursuz bir yaşama mahkûm
kalmaması için. Ben böyle birkaç karardan da izin verirseniz
Özür dilerim, bir
şeyi daha söylemem gerekiyor: Seçilen arkadaşlarımızın
kişiliği konusunda da yasada bir düzenleme var. Bizim mesleki
yasamızda, Avukatlık Yasamızda şöyle bir nokta vardır,
der ki: Hukuk fakültesini bitirmiş olabilir -falan filan- yetişkin
olabilir, stajını yapmış olabilir ama toplum tarafından
iyi ahlaklı tanınması gerekir.
Şimdi, denetçi olarak seçilen
arkadaşların herhangi bir şaibeden uzak ve iyi ahlaklı
olmaları gerekiyor, bu çok önemli bir şey. Biraz önce Sayın
Malkoçla ilgili, arkadaşlar hep olumlu söylemlerde bulundular. Malkoç
tanınan bir kişi ama tanınmayan kişiler için de bu önemli
bir özellik. Neden? Çünkü bir yargıca ne kadar güvenirseniz -son dönemdeki
yargıç hikâyelerini bir kenara bırakalım, orada korkunç sorunlar
var. Yargıca niye güvenirsiniz? Yemin eder, kime uyacak, hukuka
bağlı kalacak diye- o insana da, siz kamu denetçisi
atadığınız insana da güveneceksiniz, O, benim.
diyeceksiniz, Benim çünkü sen benim avukatımsın, benim
temsilcimsin. Bu da çok önemli bir şey.
Neden Kamu Denetçiliği Kurumu? İyi bir
yönetimi sağlamak için; bir ülkede düzgün, sağlıklı, adil
bir yönetimi sağlamak için. Bu kadar önemli bir kurum. İnanın,
İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumundan daha da önemli olan bir
kurum çünkü bir karar veriyor, verdiği karar tavsiye kararı da olsa
imbiklerden geçmiş, süzülmüş bir karar veriyor, akla vuruyor, vicdana
vuruyor, insanları dinliyor.
Ve bakın, başka bir olumluluk -biraz önce
arkadaşlar da işaret ettiler- Uzlaştırıyoruz kimi
zaman. dediler, Uzlaştırıyoruz. Aman, ne olur o lafı
kullanmayın. dedik, o da çok tartışılır bir sözdür.
Dostane çözüm gibi bir kavram var Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde
de kullanılan, dostane çözüm. Dostane çözüm deyin buna yani idare ile
kişiyi karşı karşıya getirin, Mahkeme
kapılarına düşmeyin, oralarda yorulmayın. Ne yapın?
Oturun, anlaşın. deyin ve neyse, iki tarafın da menfaatini
koruyarak
Çünkü taraf da tutamayacaktır başdenetçi.
Sevgili arkadaşlar, böyle bir kurumun, bu kadar
değerli bir kurumun ben aslında bugün, bugünkü bu gergin ortamdan
sonra tartışılmasından, gerçekten, fevkalade
rahatsızlık duydum. Bu konudaki şekle ilişkin bir hususu da
izninizle bilginize sunmak istiyorum. Ne diyor yasanın 22nci maddesi?
6328 sayılı Yasanın 22nci maddesi diyor ki Raporlar başlığı
altında: Her kurum, her takvim yılı sonunda, yürütülen
etkinlikleri ve önerileri kapsayan bir rapor hazırlayarak Komisyona
sunar. Dikkatinizi çekti mi arkadaşlar? Her yılın sonunda
2013 geçmiş, 2014 geçmiş, 2015 geçmiş, 2016 geçmiş,
2017nin de sonuna gelmişiz; bugün burada hukuka uygun bir biçimde
2017nin raporlarını incelememiz gerekirken geçmişteki adam
sendecilik, geçmişteki boş vermişlik, geçmişteki, bu kurumu
önemsememek -başka bir izahı yok bunun- kendi yaptığı,
kendi kurduğu yasaya değer vermemek sebebiyle
Bu raporlar
hazırlanmış, Komisyona sunulmuş, bakın,
sunulduğunu ben en azından son iki yıl için biliyorum. Komisyon
bu raporu ara verme ve tatil dönemleri hariç olmak üzere iki ay içinde
görüşüp kendi kanaat ve görüşlerini de içerecek şekilde
özetleyerek Genel Kurula sunulmak üzere hazırladığı raporu
Başkanlığa gönderir. Hangi Başkanlık? Meclis
Başkanlığı. Komisyon iki aylık bir inceleme yapacak ve
Meclis Başkanlığına gönderecek. Komisyonun raporu Genel
Kurulda ivedilikle görüşülür. Nasıl bir ivedilik bu arkadaşlar?
2013ten 2016ya kadar uzayan bir ivedilik. Ve bugün, bu kadar acil olması
gereken bir konu üzerinde, değerli grup başkan vekilimin de ifade
ettikleri gibi âdeta bir torba yasa sunuyoruz; nerede ne oldu, 2013, 2014,
2015, 2016, bütün buralar için söyleyeceklerimizi hep bir arada söyleyerek yine
-beni bağışlayın- -mış gibi yapıyoruz
arkadaşlar; Kamu Denetçiliği Kurumunun Parlamentoyla
birleşmesini, Parlamentoyla güçlenmesini engellemiş oluyoruz. Bu,
bütün bir grubumuzun, hepimizin, burada bulunan arkadaşları tekrar dışlayarak
söylüyorum çünkü şu anda 15 kişi falanız arkadaşlar
Bu
söylediklerimiz tutanaklarda, bir gün okunur, insan hakları meselesine
merak duyan arkadaşlarımız okurlar, derler ki: Birileri de
kalkmış da bir şeyleri söylemeye çalışmış.
Ama ne söylesek söylediğimiz şeyin boş olduğu
inancındayım.
Bir şey daha, son cümle: Şunu bir buçuk
yıl önce hazırlamışım arkadaşlar, şu elimde
gördüğünüz notlar bir buçuk yıl öncesinin notları. Yeni
raporlara bakarak, gelen yanıtlara bakarak şuralara kurşun
kalemle, tükenmezle bazı çıktılar yaptım. Ben bir buçuk
yıldır bekliyorum sizinle bu görüşlerimi paylaşabilmek
için, o arkadaşlarımız altı yıldır bekliyorlar.
Kamu görevi devamlıdır, arkadaşlarımız devam ediyorlar
diğer arkadaşların uygulamalarına yönelik olarak çalışmaya.
Çok şey söylemek istiyordum kararlarınız üzerine. Bu kararlarda
kısmen retlerin giderek azalmış olması, kabullerin
çoğalmış olması, kamuoyuyla birleşen
çalışmaların olumluluğu üzerine örnekler vermek istiyordum
hem de belki burada arkadaşlarım bir şeyleri benim aktarmamla da
anımsamış olabilirler diye. Bunları yapamadım, çok
üzgünüm.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞENAL SARIHAN (Devamla) Bugün için üzgünüm,
Kamu Denetçiliği Kurumu için üzgünüm.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sarıhan.
İSMAİL BİLEN (Manisa) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bilen.
İSMAİL BİLEN (Manisa) Sayın
Şenal benim bir ifademi ya yanlış anlamış olacak
BAŞKAN Hangisini?
İSMAİL BİLEN (Manisa) Özellikle,
sanki, kurumların tavsiye kararlarına uymaması yönünde bir
cümlemi kullandılar, bu doğru değil, bunu düzeltmem gerekir.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ AHMET AYDIN
(Adıyaman) Kayıtlara geçti.
İSMAİL BİLEN (Manisa) Ya yerimden
BAŞKAN Yerinizden lütfen, bir dakika, düzeltme
çünkü.
VI.- AÇIKLAMALAR (Devam)
46.- Manisa Milletvekili İsmail Bilenin, Ankara Milletvekili
Şenal Sarıhanın 289 ve 289a 1inci Ek sıra sayılı Komisyon Raporu üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
İSMAİL BİLEN (Manisa) Sayın
Başkanım, benim ifadem, kastım, muradım o değildi,
öyle bir cümle de kullanmadım. Ben kurumun da hukuka, yasaya, kanuna
bağlı olması gerektiğine komisyonda polemik yaratmamak için
değinmedim, kurumun da zaman zaman yetkisini aşma arzusu
güttüğünü gördüğüm için bir ikazım olmuştu.
Dolayısıyla varsa eksik bu eksikliği Parlamentonun bir
düzenlemeyle gidermesi noktasında kendilerine tavsiyede bulunmuştum.
Hepimiz kanuna bağlı kalmak durumundayız, hukuk kuralları
içerisinde durmak durumundayız. Yetki aşımı tehlikeli bir
durumdur, geçmişte de bunun acı tecrübelerini biz yaşadık.
Anayasa Mahkemesi de dâhil olmak üzere yetki aşımında
bulunmuştur. Bu ifademi söylemiştim, Sayın Şenal da orada
vardı zannediyorum, bu ifademi nasıl yanlış değerlendirdiler,
bilmiyorum. Kurumun sadece hukuk kuralları içerisinde mevzuata
bağlı kalmasını ifade ettim ben.
BAŞKAN Anlaşılmıştır
herhâlde.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Komisyonlardan Gelen Diğer İşler (Devam)
2.- Kamu Denetçiliği Kurumu 2016, 2015, 2014 ve 2013
Yıllık Raporları Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon
Raporları (5/8, 5/5, 5/4, 5/3) (S. Sayısı: 289 ve 289a 1inci Ek) (Devam)
BAŞKAN Şahsı adına
İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal konuşacak.
Buyurun Sayın Tanal. (CHP sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kamu denetçiliği -diğer ismiyle ombudsman-
Türk Dil Kurumuna baktığımız zaman Bir işin
doğru ve yöntemine uygun yapılıp
yapılmadığını incelemek, teftiş etmek, kontrol
etmek. şeklinde tanımlanıyor.
Tabii, getiriliş amacı da hak arama
özgürlüğünün yaygınlaşması, adalet
anlayışının yerleşmesi, idarecilerin her türlü eylem
ve işlemlerine karşı vatandaşın şikâyet etme hakkını
düzenlemekte ve getirmekte.
Peki, burada, kamu denetçiliğinin asıl
amacı zaten zayıf olanı, güçsüz olan
vatandaşlarımızı güçlü olan idareye karşı
korumak. Burada, vatandaş, sadece ve sadece idarenin tutum ve davranışları
değil, eylem ve işlemlerine karşı da şikâyet etme
hakkına sahip ve bu, aynı zamanda, kamu denetçiliğinin görev
alanına giren bir husus. Burada hukuka aykırılık derken,
evet, hatipler dediler, bugüne kadar OHAL nedeniyle, kanun hükmünde
kararnameler nedeniyle ihraç edilenler başvurdu mu başvurmadı
mı? Başvuranlar oldu ama bu başvuranlarla ilgili Kamu
Denetçiliği Kurumu ne karar verdi? Kararı neydi OHALle ilgili? Kim
suç işlemişse bağımsız, tarafsız yargı
önünde mutlaka yargılanmalı; kim suç işlemişse
bağımsız, tarafsız yargı önünde cezası da
verilmeli hukuk içerisinde kalmak kayıt ve şartıyla ancak Kamu
Denetçiliği Kurumu hangi işlere bakamaz?
Cumhurbaşkanının tek başına imzasıyla
yaptığı işlemlere, yargıya intikal etmiş olan
işlemlere, yasama faaliyeti işlemlerine, askerî alana giren
işlere, bunlara bakamaz.
Peki, kanun hükmünde kararname, mevcut olan Anayasa
literatüründe bir yasama faaliyeti midir, yasama faaliyeti değil midir?
Tartışmanın bam noktası bu. 20 Temmuz 2016da Millî
Güvenlik Kurulunun talebi ve Meclise sevkiyle Bakanlar Kuruluna Türkiye Büyük
Millet Meclisi yetki verdi mi vermedi mi? Yetki verdi. Bu verilen yetki kime
verildi? Bakanlar Kuruluna verildi.
Peki, bir yasanın, yapılan bir
işlemin maddi hukuk anlamında şeklî hukuk anlamında
Bunu
yapan, devleti yöneten üç kurum var: Bir, yasama; iki, yürütme; üç, yargı.
Bir işlemi yürütme organı yapıyorsa yürütme tarafından
yapılmıştır, o yürütme işlemidir. Bir işlemi
mahkeme yapıyorsa, yargı yapıyorsa o bir yargı işlemidir.
Bir işlemi eğer Parlamento, yasama organı yapıyorsa o bir
yasama işlemidir.
Şimdi, ben buradan sorarım Kamu
Denetçiliği Kurumunun Sayın Başkanına ve değerli
üyelerine: Ya, değerli arkadaşlar, siz hangi Anayasa, hukuk
kitabını alırsanız alın, hangi idare hukuku
kitabını alırsanız alın, bu anlamda bu işlemin
hangi kuruma ait olduğu şeklî anlamdaki kuruma bakar.
Peki, kanun hükmünde kararnameleri çıkaran
Parlamento mu? Parlamento olsa ne zaman Parlamento işlemi olur? Bu kanun
hükmünde kararnamenin Parlamentoya geliş öncesi, geliş sonrası,
bunun bir ayrımını yapmak lazım. Bu, geliş öncesine
göre size şikâyetler geldiğine göre bu hâlen Bakanlar Kurulu
işlemidir, bir yasama faaliyeti değildir. Ve siz burada temel hak ve
özgürlüklerin bekçisi, avukatı olmanız gerekirken bu işle
ilgilenmemişsiniz, topu taca atmışsınız. Efendim, bu
yasama faaliyetinin görev alanı içindedir. demişsiniz ve bu
işlere bakmamışsınız. Sayın Başdenetçimiz,
bu iş ne zaman yasama faaliyeti olur? Kanun hükmünde kararname
Anayasanın hükümleri uyarınca Parlamentoya gelip onaylandıktan
sonra o yasama faaliyeti olur. Oraya gelmediği müddet içerisinde bu bir
yürütme işlemidir ve Anayasamızın hükümleri uyarınca
idarenin her türlü eylem ve işlemlerine yargı yolu açıktır
ve buna bakmanız gerekirdi. Ve sizin daha bir saygınlığınız
Biz güzide bir kurum olarak bakıyoruz. Yani bunun kamuoyunda daha
bilinirliği açısından, saygınlığı
açısından, güvenilirliği açısından en azından
denilirdi ki: Arkadaş, her insanın bir siyasi düşüncesi
vardır ama bu insanlar gerçekten seçildiği andan itibaren siyasi
düşüncelerini ayrı bir yere bıraktılar; burada,
tarafsız, bağımsız, adaletli ve vicdanıyla hareket
eden bir kurum. Yani burada, ombudsman kurumu, devletin, iktidarların
bekçisi, kollayıcısı, koruyucusu değil. Burada ölçüt adalet
ve hakkaniyettir. Biz, burada ölçü olan adalet ve hakkaniyetten
ayrıldık.
Bakın, çok teknik bilgi.
Anayasamızın 127nci maddesine, 128inci maddesine bakalım. Ne
diyor? Mesela 128de diyor ki: Kamu hizmeti görevlileriyle ilgili hükümler ve
genel ilkeler. İkinci paragrafın son cümlesi: Memurların
diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.
Peki, bunların hepsi kanun hükmünde
kararnameyle düzenlendi. Kim yaptı? Yürütme organı, Bakanlar Kurulu.
Bakanlar Kurulunun bu işleminde eğer kamu denetçisi Ben bu işe
bakmıyorum. derse, değerli arkadaşlar, o zaman, bu kamu
denetçisi
Yani şahıslara benim bir söylemim yok, benim
kişilerle ilgili bir düşüncem yok, tamamen kurumsal anlamda. O zaman
biz bu yerleri ileride eş dost, arkadaşımız sebeplensin
diye açmış oluruz. Bunun amacı bu değil ki ama. Bunun tek
bir amacı var: Nerede adaletsizlik, hukuksuzluk, hak ihlali varsa bu onun
bekçisidir. Âdeta zil çalacak, çan zili gibi veya okul zili gibi. Bizim burada
-geçen sene müracaat etmiştim- Sayın Başkanımız zil
çalmıştı. Gerçi buranın zili de hâlen var ama
çalıştırmıyorsunuz, bir gonk var, çalınca
milletvekilleri
BAŞKAN Nerede o zil? Bilmiyorum ben.
MAHMUT TANAL (Devamla) Madde 133te veya 143te
var yani sizin
BAŞKAN Ha, İç Tüzükte. Ben mekân olarak
zannettim.
MAHMUT TANAL (Devamla) Evet. Yani o zilin
aynı zamanda insan haklarının uyarıcısı
anlamında toplumu uyarması lazım kamu denetçiliği
açısından.
Bu anlamda benim sizden istirhamım, Sayın
Kamu Denetçiliği Kurumu Başkanı ve değerli üyeleri, ne
olur, burada sizin özgürlüklerin, adaletin timsali olmanız lazım.
Gerçi bu timsali kelimesi çok tehlikeli, riskli.
Ben Ramazan Bayramında adaletin temsili ve timsali dinimiz deyince
burada Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
sözleşme yaptığı PTT kurumu dedi ki: Bu timsalinin
içerisinde tim kelimesi var, bu riskli bir kavramdır. Benim dinî
içerikli mesajımı dahi seçmenlere göndermediler. Göndermedikleri için
şu anda PTTyle ilgili tazminat davası açtım. Böyle bir
hadiseyle karşı karşıyayız. Yani onun için bu timsal
kavramı yasaklanan bir kavram. Şu anda Meclisin sözleşme
yaptığı
Ben firmaların isimlerini burada söylemeyeyim,
hoş olmaz, etik de değildir ama tazminat davasını
açtım ve bu tazminat davası bu şekilde yürüyor.
TBMM BAŞKAN VEKİLİ AHMET AYDIN
(Adıyaman) Buraya müracaat etmiyorsunuz. Buraya müracaat edin, çözülsün.
MELİKE BASMACI (Denizli) Siz başvurun
Sayın Tanal yani Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurun bence.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Buradan da aynı cevap geldi.
Buyurun, devam edin.
MAHMUT TANAL (Devamla) Değerli
arkadaşlar, şimdi, burayla ilgili, tabii ki ombudsmanın
güçlenmesiyle ilgili hemen hafta içerisinde
Eşitlik Kurumuyla ilgili
kararlar tavsiye kararı niteliğinde değil. Mademki biz idari
kurumları eşit görüyoruz, neden oradaki kararlar
bağlayıcıdır, tavsiye niteliğinde değildir,
ombudsmanın, kamu denetçiliğinin kararları tavsiye
niteliğindedir? Bunun kanun teklifini vereceğiz. İktidar
partisindeki Sayın Komisyon Başkanı da şu anda yerine
oturdu. Bu kanun teklifini biz getirince Bunu ana muhalefet partisi getirdi,
efendim biz desteklemiyoruz. Buyurun size bir fırsat. Eğer siz
salı, çarşambaya kadar vermeyecekseniz ben bu kanun teklifini
vereceğim. Verin, biz sizi destekleyelim, bunu gayet açık ve net bir
Yani bir Danışma Kurulu kararı şeklinde değil, bir
öneri şeklinde değil, Eşitlik Kurumunda nasıl
bağlayıcıysa o şekilde kanun teklifine bir ilave daha
yapın: Bu kararları yerine getirmeyenler de görevi kötüye
kullanmış olur.
Çok az zamanım kaldı.
Bugüne kadar
Sayın Başkanım, eğer bir dakika
daha verebilirseniz memnun olurum.
BAŞKAN Peki.
MAHMUT TANAL (Devamla) Şimdi, bugüne kadar
yapılan başvuruları arkadaşlarımız saydılar,
ben bu kısmına girmeyeceğim. Sadece ve sadece şunu söylemek
istiyorum ben: 2013 yılı bugüne kadar başvurunun en yüksek
olduğu dönem. Ondan sonraki yıllar düşüyor. Şu anda biz
2018in 1inci ayındayız. Sayın Başkanım, 2017nin
6ncı ayına kadar -sizin sayfanızda ve sayfayı da düzenli
tuttuğunuz için ben kutluyorum- 8 bin küsur başvuru var. Bu 8 bin
küsur başvurunun yüzde 50ye kadarına aşağı yukarı
uyulmuş, yüzde 50sine idareler uymuyor. Uymayan o idarelere eğer biz
cezai müeyyide getirirsek idarede liyakatsizlik anlamında
yozlaşmayı da engellemiş oluruz. Bu kararlara gerçekten
uyulmadığı zaman yozlaşıyor ve liyakatsiz
kişilerin ellerinde kalıyor. Yani, burada müeyyidesiz, Dostlar bizi
alışverişte görsün. şeklindeki bir kurumun getirilmesiyle
o kuruma verilen ehemniyeti de bitirmiş oluruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) Bana bir dakika daha söz
verdiğiniz için ben size teşekkür ederim Sayın
Başkanım. Yani zaman parayla değil. Bize ceza veriyorsunuz ama
bari deyin ki: Fazla zaman isterseniz paranızı basın, size süre
de veririz.
Son cümle şu: Adalet savcısı,
rahmetli avukat Nebi Barlas Beyin armağanı olan bir kitap var. Nebi
Barlas Ağabeyimizi
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (Devamla) Bitiriyorum Sayın
Başkanım.
Sayın Başkan da o dönem İstanbul
Barosunun üyesiydi, o da kendisini tanır, Sayın Başkanım da
muhtemelen tanır. 1980 döneminde, askerî darbeler döneminde adalet
savaşı mücadelesini veren bir ağabeyimizdi, nur içerisinde
yatsın. Onun kitabının son kısmında o dönem
yapılan zalimane uygulamalar tek tek anlatılıyor.
BAŞKAN Sayın Tanal, teşekkür
ederim.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Ben bitiriyorum Sayın
Başkanım, özür diliyorum.
BAŞKAN Anlatmaya başladınız
tekrar.
MAHMUT TANAL (Devamla) Ombudsmana şikâyet
edilebilir bu.
BAŞKAN - Yeniden başladınız.
MAHMUT TANAL (Devamla) Peki, teşekkür
ediyorum.
Yani bu anlamda zalimane, hukuk dışı
kim suç işlemişse cezalandırılsın ama zalimane
davranışlara ombudsmanın izin vermemesi lazım.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler.
Şahsı adına son olarak Konya
Milletvekili Sayın Leyla Şahin Usta konuşacak.
Buyurun Sayın Şahin Usta. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
LEYLA ŞAHİN USTA (Konya) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu akşam Kamu Denetçiliği
Kurumu hakkında şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Saygıdeğer Divan heyetini ve yüce Meclisi,
milletvekillerimizi saygıyla selamlıyorum.
Bizler, öncelikle bu Genel Kurulun ve Meclisin
saygınlığını ve itibarını korumakla birinci
derecede sorumlu olan milletvekilleriyiz. O yüzden buradaki sayının
azlığına, çokluğuna, 300 kişi, 1 kişi, bin
kişiye bakmaksızın önemli olan şu anda Meclisin
çalışıyor olmasıdır. Pek çok Avrupa parlamentosunda
da, farklı ülkelerin parlamentolarında da sayıya
bakılmaksızın görüşmeler yapılmakta, yasama
faaliyetleri, denetleme faaliyetleri devam etmektedir. O yüzden bizim derdimiz
çalışmak ve vatandaşa hizmet etmek olduğu için biz
çalışıyoruz. Sayımız önemli değil. Bizi
televizyonlarının başında izleyen milyonlarca
vatandaşımız var. Temelde onların da çok ilgilendiği
bir kurum olan Kamu Denetçiliği Kurumuyla ilgili görüşmeleri yaparken
sayı az da olsa önemli olanın öze bakarak, bizim hedefimizin bu
kurumun ne derecede başarılı ve iyi
çalıştığını ve tanıtımının da
yapılmasının önemli olduğunu vurgulayarak bu noktada
sayıya takılmaksızın bizim
çalışmalarımıza devam etmemizin
İktidar olarak,
muhalefet olarak buradayız, Hükûmet olarak da buradayız, o yüzden
hiçbir eksiklik ve aksaklık görmüyorum.
Kamu kurumu nedir? diye
baktığımız zaman, kamu kurumları vatandaşın
hizmetlerini görmek amacıyla kurulmuş müesseselerdir. Eski Türkiyeyi
hatırlarsak -çok da geri gitmeye gerek yok- 80li yılları
hatırlarsak kamu kurumları ne şartlarda hizmet veriyordu,
bunları biraz düşünmek gerekiyor. En alt kademedeki memurların
vatandaşa Bugün git, yarın gel. demelerini, bir evrakın
onlarca masada, birimlerde dolaşmasını, vatandaşların
evrak kuyruklarını, saati dolmadan bitirilen mesaileri, kimsenin
hakkını arayamadığı, hesap sorulamadığı
zamanları yaşadı Türkiye. Hastaneler, vergi daireleri, SGK
kuyrukları, maaşını çekmek için bankalar önünde bekleyen
yaşlılar, bu manzaraların hepsi çok şükür ki tarih oldu.
Yeni Türkiyede tüm kamu kurumları ve hizmetleri yüksek standartlara
kavuşturuldu. Bu standartları da milletimizin en iyisini hak
ettiği bilinciyle günden güne yeniliklerle iyileştirdik, iyileştirmeye
de devam edeceğiz. İşte Kamu Denetçiliği Kurumu da bu
amaçla kurulmuş bir kamu kuruluşudur. Anayasamızın 74üncü
maddesinin yeniden düzenlenmesiyle kurulmuş ve kamu denetçisine
başvurmak anayasal bir hak olarak da tanımlanmıştır.
Bu kurumun varlığı, devletin kendine
güvendiği ve kendini de halkın denetimine açtığı
anlamına gelmektedir. Bu, aynı zamanda bireylerin haklarını
arayıp sorumluluklarının bilincine varmalarını ifade
eden haklar kültürünün ve hak arama özgürlüğünün de gelişmesine imkân
veren demokrasi tarihimizin çok önemli milat noktalarından birini
oluşturmaktadır.
Kurumun temel prensibi vatandaşın derdine
derman olmak, aynı zamanda idarecilere kararlarıyla
danışmanlık yapmak ve yol göstermektir.
Çalışmalarıyla vatandaşın hak arama kültürünü
geliştirerek idarenin kaliteli hizmet standartlarını
yükseltmekte, iyi yönetim ilkelerinin de
yaygınlaştırılmasına katkı
sağlamaktadır.
Hiç kimse bahsetmedi ama kısaca söylemekte
fayda var, bu kuruma nasıl başvuruluyor? Zor bir başvuru süreci
mi var, yoksa kolay mı? Hedef, vatandaşın hizmete
ulaşmasını zaten kolaylaştırmaksa bakın çok
kolay, kamu kurumları incelemeyi ve araştırmaları direkt
şikâyet üzerine yapıyorlar. İdarenin işlem ve eylemleriyle,
tutum ve davranışı sonucu hak ve özgürlükleri veya menfaatleri
ihlal edilen gerçek ve tüzel kişiler kuruma başvuruda
bulunabilmektedirler. Çocuk hakları, insan hakları ve toplumun
genelini ilgilendiren konularda menfaat ihlali şartı da
aranmamaktadır. Kuruma başvuruda bulunabilmek için
zorlaştırıcı hiçbir ek şart bulunmamaktadır. Bu
çerçevede tüm bireyler, şirketler, sivil toplum kuruluşları,
dernekler, vakıflar, sendikalar ve benzeri tüzel kişiler de
başvurma hakkına sahiptir. Yabancı ülke vatandaşları
da şikâyetlerini bu kurumlara yapabilmektedirler. Kuruma başvurmak
için hiçbir ücret alınmamaktadır. Kuruma şikâyet
başvurusunda bulunmak çok kolay ve de çeşitlidir. Postayla, elden,
elektronik posta, faks, elektronik başvuru, mail, valilik ve
kaymakamlıklar aracılığıyla ve kurumun İstanbul
bürosu aracılığıyla da başvuruda bulunabilmektedirler.
Başvuru yapıldığında dava açma süresi de durmaktadır.
Bunlar çok önemlidir aslında. İdari yargının
çalışma usulünden farklı olarak şikâyet konusuyla
alakalı tanık dinlenebilmektedir. Şikâyet konusunun özel
uzmanlık gerektirmesi hâlinde bilirkişi tayini
yapılabilmektedir. Başvurular altı ay gibi kısa bir süre
içerisinde sonuçlandırılmaktadır. Şikâyet başvurusunun
ve konunun niteliğine göre yerinde inceleme yapabilmektedirler. Kurum,
şikâyet konusuyla ilgili olarak ilgili idareden tüm bilgi ve belgeleri
talep etme ve devlet sırrı dâhil tüm belgeleri görme hakkına da
sahiptir.
Kurum, ülkemizde hakkaniyet denetimi yapan tek kurum
olma özelliğini taşımaktadır. Hakkaniyet denetimi yaparken
şikâyet başvurusu konuda somut olay adaletinin, idarenin işlem
ve eyleminin bireye kaldıramayacağı bir yük oluşturup oluşturmadığına
da dikkat etmektedir. Mevzuatla ilgili değişiklikler
yapılması yönünde tavsiye kararları verebilmektedir. Mevzuat
değişikliği önerileriyle hukuk devletinin yerleşmesine katkıda
bulunmanın yanı sıra, idarenin iyi yönetimi ve uzun vadede
diğer mağduriyetlerin de önüne geçilebilmesi amaçlanmaktadır.
Bakın, dostane çözüm yöntemiyle toplam 542 adet
şikâyet çözüme kavuşturulmuştur ve dört yıllık süreçte
pek çok tavsiye kararı verilmiştir. Bu tavsiye kararlarıyla
ilgili pek çok örnekler var ama bir tane örnekten burada kısaca bahsetmek
istiyorum: Bakın, Tokatta astım hastası bir lise
öğrencisinin YGSnin yapıldığı salona nefes
açıcı tüp ilaçla girdiği gerekçesiyle sınavı iptal edilmiş.
Sonra, hakkını aramasını bilen genç bir kızın
Kamu Denetçiliği Kurumuna yaptığı başvuru sonucunda
sınavının iptal edilmesi haksız bulunmuş ve bu
öğrencinin üniversite sınavı geçerli sayılarak psikoloji
bölümüne yerleştirilmiş ve eğitim hayatını devam
ettirmiştir.
Bizim bu gibi örneklerin, başarıların
seslendirilmesine ve dillendirilmesine buradan vesile olmamız gerekir ki
bunları öğrensin vatandaşlarımız, bunları
bilsinler. Az önce bahsettim, çok kolay yöntemlerle ve çok basit olarak
başvurma imkânları var. Hedefimiz, vatandaş ile devlet
arasındaki bu bürokratik bağın azaltılarak bürokrasinin de
hesap verebilirliğini artıracak bir kurumun güçlendirilmesini
sağlamaktır.
O yüzden, Kamu Denetçiliği Kurumunun bugüne
kadar yapmış olduğu tüm çalışmalarını çok
kıymetli buluyorum. Verdikleri emekler ve çalışmalar sayesinde
çok daha iyi noktalara gelineceğinden hiçbir şüphemiz yok.
Ben bugüne kadar kamu denetçileriyle ilgili
yapılan, şu anda yapılan tartışmalarda da şunu
görüyorum: Hep bir olumsuzluk, hep bir Acaba bu insanlar gerçekten iyi ve
doğru kararlar veriyorlar mı? Temelde de bizim Meclisimize
bağlı bir kurum olan Kamu Denetçiliği Kurumuna önce biz
güvenmeliyiz. Çünkü bize bağlı olarak çalışan bir kamu
kurumu burası da. Biz bu insanları bu göreve getirirken işlerini
yapsınlar diye getiriyoruz. Neden hep bir güvensizlik üzerine
çağrışımlar yapıyoruz ve bu güvensizliği biz
pekiştiriyoruz? Tam tersine, bizim dememiz gerekir ki: Evet, Kamu
Denetçiliği Kurumu, sayın başkanınızla ve tüm
çalışanlarınızla biz size güveniyoruz ve inanıyoruz.
Getirdiğiniz raporlara bakıyoruz ve inceliyoruz.
Evet, Genel Kurulda sayı az olsa da biz
inceliyoruz; bu komisyona geldi, hepimizin denetimine açık bir
şekilde sunuldu, değerlendirmelerimizi yaptık. Bakın,
yaptığımız bir toplantıda tavsiye kararına
uymamış kurumları bile çağırıp biz burada neden
uymadıklarını da sorgulayabildik, bunları yapabiliyoruz.
Daha da iyisini yapmak için hep birlikte çalışmaktan
gocunmamalıyız ama önce birbirimize güvenmeliyiz, güven
esasını öncelikle biz tesis etmeliyiz.
Ben Kamu Denetçiliği Kurumuna tekrar tüm çalışmalarından
dolayı teşekkür ediyorum. Verdikleri kararlarla ve
çalışmalarla bu ülkenin güvenini hak edecek daha da iyi işler
yapacaklarına eminim diyorum.
Tekrar tüm milletvekillerimizi, bizi -burada olmasa
da- televizyon ekranlarının başında izleyen vekillerimizi
ve vatandaşlarımızı saygıyla ve sevgiyle
selamlıyorum.
İyi akşamlar diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Şahin.
Sayın milletvekilleri, böylelikle Kamu
Denetçiliği Kurumu 2016, 2015, 2014 ve 2013 Yıllık Raporları
Hakkında Karma Komisyon Raporları üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Sayın milletvekilleri, şimdi, 2nci
sırada yer alan 460 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine başlayacağız.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
B) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Birleşmiş Milletler
Arasında Afet ve Acil Durum Halinde Yardım Sevkiyatının ve
Yardım Personeline Ait Eşyanın İthalat, İhracat ve
Transitini Hızlandırmaya Yönelik Önlemlerin Alınmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/764) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 460)
BAŞKAN Komisyon yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada yer alan 465 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
başlayacağız.
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadağ Hükümeti
Arasında Gümrük Konularında Karşılıklı
Yardım Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/763) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 465)
BAŞKAN Komisyon yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından sözlü soru önergeleri ve kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 16 Ocak 2018 Salı günü saat 15.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyorum, iyi tatiller diliyorum.
Kapanma
Saati: 21.51