TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
55inci Birleşim
6 Şubat 2018 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Ankara
Milletvekili Erkan Haberalın, Ulus Meydanı Projesi ve Anafartalar
Çarşısına ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Hüda Kayanın, istismar edilen İslami kavramlara
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Artvinin Murgul ilçesindeki maden
işçilerinin sorunlarına ilişkin gündem dışı
konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Artvin
Milletvekili İsrafil Kışlanın, Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın yaptığı gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
2.- İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetlerinin
faiz lobicilerini zenginleştirdiğine, vatandaşları
yoksullaştırdığına ilişkin açıklaması
3.- Kocaeli
Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, 4 Şubat Dünya Kanser Gününe ve
Kocaelide kanser riskinin fazlalığına ilişkin
açıklaması
4.- İzmir
Milletvekili Mustafa Ali Balbayın, Afrine yapılan harekâtta
şehit olanlara Allahtan rahmet dilediğine ve Cumhurbaşkanının
Türk Tabipleri Birliğinin başındaki Türk sözcüğünün
kaldırılmasıyla ilgili bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
5.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 5 Şubat 1934 Büyük Önder Mustafa Kemal
Atatürkün Niğdeye resmî gezisini yaptığı gün olduğuna
ve Atatürkün düşüncelerinin sonsuza dek yaşayacağına
ilişkin açıklaması
6.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Türk Tabipleri Birliğinin basın
açıklamasını okuyan Avukat Kemal Aytaçın gözaltına
alınmak istenmesini kınadığına ilişkin
açıklaması
7.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcının, Mersine ve Sinopa nükleer
santral yapmakta ısrar edilmesinin bu kentlere ihanet olduğuna
ilişkin açıklaması
8.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, Balıkesirde
bazı köylerde elektrik olmadığına ve Hükûmeti şirketlere
hizmet etmek yerine vatandaşın en temel ihtiyacını
karşılamaya davet ettiğine ilişkin açıklaması
9.- Mersin
Milletvekili Baki Şimşekin, Mersinin Mezitli Tece sahilindeki 76
bin metrekare alanın belediyelere tahsis edilmesini ve belediyelerin de burada
park, yeşil alan ve otopark yapmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
10.- Denizli
Milletvekili Kazım Arslanın, yüksek faizle borçlanmanın ve
altın ithalatı ile ihracatı arasındaki farkın
nedenini, yerli ve yabancı sermayenin yatırıma yönelmesi için
neler yapılacağını ve yabancılara neden yüzde 13 faiz
ödendiğini öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
11.- Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, AKPnin uyguladığı
niteliksiz tarım politikaları sonucu çiftçilerin mağdur
edildiğine ve yem ham maddelerinden birisi olan tritikalenin desteklenmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
12.- Uşak
Milletvekili Özkan Yalımın, ağır vasıta sürüş
hakkının 70 yaşına kadar uzatılmasını ve
özellikle şahıslara verilen K1lerin birinci derecedeki varislerine
geçmesini talep ettiğine ilişkin açıklaması
13.- Mersin
Milletvekili Hüseyin Çamakın, narenciye üreticilerinin ülke ekonomisinin
uğradığı zararın önüne geçmek ve üretimi güçlendirmek
için gerekli düzenlemelerin yapılmasını ve önlemler alınmasını
beklediklerine ilişkin açıklaması
14.- Çorum
Milletvekili Salim Uslunun, Çorumun Alaca ilçesinde Afrin şehidi Halil
İbrahim Aygülü ebediyete uğurladıklarına ve Zeytin
Dalı Operasyonunda yaralanan Dodurgalı hemşehri Hakan
Kayacıya acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması
15.-
İstanbul Milletvekili Selina Doğanın, Gençlik ve Spor
Bakanlığını karma dövüş sanatlarında dünya
şampiyonu olan ve atık kâğıt toplayarak
yaşamını kazanmaya çalışan 19 yaşındaki
Kadir Dalkırana sahip çıkmaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
16.- Kocaeli
Milletvekili Tahsin Tarhanın, sağlık sektöründe kalifiye
personelin kadro dışı kalmasının eşitlik ilkesine
uymadığına ve bir an önce tüm sağlık emekçilerinin
kadroya alınması ve maaş düzenlemelerinin yapılması
gerektiğine ilişkin açıklaması
17.- Ankara
Milletvekili Şenal Sarıhanın, 6 Aralık 2016 tarihinde
Türkiye Akreditasyon Kurumunda uzman yardımcısı olarak
çalışan Ümit Horzumun kaçırılması olayına
ilişkin açıklaması
18.-
Balıkesir Milletvekili Namık Havutçanın, 2017-2018 öğretim
yılının ikinci döneminde öğrencilere başarılar
dilediğine, öğrencilerin liselere hangi kriterlere göre
gireceğinin hâlâ belirsiz olduğuna ve öğretmen atamaları
için Millî Eğitim Bakanlığından somut adım
beklediğine ilişkin açıklaması
19.-
Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalpin, 21 Mart 2017de üniversite
öğrencisi Kemal Kurkutu herkesin gözü önünde katleden polis memurunun
tutuklu olmamasına ilişkin açıklaması
20.- Kayseri
Milletvekili Çetin Arıkın, Tomarzalı hemşehrilerinin
sorunlarının bir an önce çözülmesini istediğine ilişkin
açıklaması
21.- Denizli
Milletvekili Melike Basmacının, Merkezefendi Rehberlik
Araştırma Merkezinde Duygu Duyar isimli otizmli çocukla ilgili
yapılan işleme ilişkin açıklaması
22.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, İdlib gözlem noktasında roket ve
havanlı saldırıda şehit olan askere ve Zeytin Dalı
Harekâtında şehit olan askerler ile sivillere Allahtan rahmet
dilediğine, 2017-2018 öğretim yılının ikinci döneminde
öğrencilere başarılar dilediğine, 4 Şubat Dünya Kanser
Gününe, İzmirde bir ilköğretim okulunda yaşanan doğal gaz
patlamasına, FETÖyle mücadele kapsamında alınan bazı
tedbirler neticesinde yaşanan bir kısım mağduriyetlerle
ilgili hassasiyet gösterilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
23.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Afrin
operasyonuna ilişkin sosyal medya paylaşımları sebebiyle
gözaltına alınan veya tutuklanan kişiler ile Halkların
Demokratik Partisine yapılan operasyonlar neticesinde gözaltına
alınanlara, bazı milletvekilleri hakkında hazırlanan
fezlekelere ve Muş Milletvekili Burcu Çelik Özkanın cezaevinden dile
getirdiği bazı konulara ilişkin açıklaması
24.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, 5 Şubat laikliğin kabulünün 81inci
yıl dönümüne, Türkiyenin altına imza attığı pek çok
uluslararası sözleşmenin en önemlilerinden biri olan 1864 Cenevre
Anlaşmasıyla savaş dâhil her türlü olağanüstü şartlar
altında dahi doktorlar, sağlık personeli ve din görevlilerine
dokunulmazlık tanınarak bu kişilerin can güvenliğinin
teminat altına alındığına ve bunları içine
sindiremeyen bir partinin genel başkanının Türkiye için
düşündürücü olduğuna ilişkin açıklaması
25.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, İdlib gözlem
noktasında ve Afrin operasyonunda şehit olan askerlere Allahtan
rahmet dilediğine, Afrin operasyonunun bölgede barışın
sağlanması bakımından hayati değerde olduğuna,
2017-2018 öğretim yılının ikinci döneminde öğrencilere
başarılar dilediğine, 6 Şubat Osman
Bölükbaşının ölümünün 16ncı yıl dönümüne, Cumhuriyet
Halk Partisi kurultayında yeniden Genel Başkan seçilen Kemal
Kılıçdaroğluna başarılar dilediğine ve 4
Şubat Dünya Kanser Gününe ilişkin açıklaması
26.- Giresun
Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun, Afrinde yürütülen
operasyonda şehit olan Giresunun Şebinkarahisar ilçesinden Uzman
Çavuş Ufuk Aktağ ve diğer şehitlere Allahtan rahmet
dilediğine ve ABDnin bölgeye silah sevkiyatını
durdurmamasına ilişkin açıklaması
27.-
İstanbul Milletvekili Gülay Yedekcinin, Sinopta nükleer santral
yapılmasıyla ilgili bilgilendirme toplantısına ve insan
sağlığının her şeyin üzerinde tutulması
gerektiğine ilişkin açıklaması
28.-
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Afyonkarahisarın
Hocalar ilçesi Yeşilhisar köyünde yurttaşların sağlık
hizmetinden yararlanamadıklarına ve Hocalar ilçesinin Çalca köyünde
sözü verilen göletle ilgili hiçbir çalışma
yapılmadığına ilişkin açıklaması
29.- Sivas
Milletvekili Ali Akyıldızın, Sivasta Numune Hastanesinin
yıkılarak yerine külliye yapılması planına
ilişkin açıklaması
30.-
Sağlık Bakanı Ahmet Demircanın, Afyonkarahisar
Milletvekili Burcu Köksalın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
31.- Ankara
Milletvekili Levent Gökün, Ankaranın Haymana ilçesindeki devlet
hastanesinde diyaliz makinesi bulunmadığı için yaşanan
mağduriyetlere ilişkin açıklaması
32.-
Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalpin, hekimlerin ve
sağlık çalışanlarının atamalarının
yapılmamasına ilişkin açıklaması
33.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcının, Türk Tabipleri
Birliğinin önündeki Türk ibaresinin kaldırılmasının
çok tehlikeli olduğunu düşündüğüne ilişkin
açıklaması
34.-
Sağlık Bakanı Ahmet Demircanın, Ankara Milletvekili Levent
Gök, Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp ile Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcının yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
35.- Hatay
Milletvekili Serkan Topalın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yerinden sarf ettiği bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
36.-
Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyamanın, Afrine yönelik
sürdürülen operasyonda Ayn Darada bulunan tarihî bir eserin de zarar
gördüğüne ve bu konunun araştırılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
37.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Şırnak
Milletvekili Ferhat Encunun milletvekilliğinin düşürülmesine
ilişkin açıklaması
38.- Sağlık
Bakanı Ahmet Demircanın, Trabzon Milletvekili Haluk Pekşenin
görüşülmekte olan 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin tümü
üzerinde CHP Grubu adına yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
39.- Trabzon
Milletvekili Haluk Pekşenin, Sağlık Bakanı Ahmet
Demircanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
40.-
Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün, yeni torba yasa tasarısına
göre her türlü internet yayınının RTÜK denetimine tabi
olmasına ilişkin açıklaması
41.- Erzurum
Milletvekili Mustafa Ilıcalının, Zeytin Dalı
Harekâtında şehit olan hemşehri Piyade Teğmen Ahmet
Aktepeye Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
V.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Yaşar Tüzünün, Başkanlık
Divanı olarak Afrin bölgesindeki terör örgütlerine yönelik operasyonlar
sırasında şehit olanlara Allahtan rahmet, gazilere acil
şifalar dilediklerine ilişkin konuşması
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Yaşar Tüzünün, Trabzon
Milletvekili Haluk Pekşeni parti meclisi üyeliğine seçilmesi
nedeniyle tebrik ettiğine ilişkin konuşması
3.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Yaşar Tüzünün, Eskişehir
Milletvekili Gaye Uslueri parti meclisi üyeliğine seçilmesi nedeniyle
tebrik ettiğine ilişkin konuşması
VI.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun,
6/2/2018 tarihinde Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demir tarafından, tarihin en önemli miraslarından
olan Ayn Dara Tapınağının büyük bir
kısmının yapılan bombardıman sonucu meydana gelen
tahribatın tüm yönleriyle araştırılması ve sürdürülen
yıkıma karşı gerekli önlemlerin alınması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
görüşmelerinin, Genel Kurulun 6 Şubat 2018 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- AK PARTİ
Grubunun, Genel Kurulun çalışma saatlerinin düzenlenmesine; gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmında bulunan 513 sıra sayılı
Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu Raporu ile 461
sıra sayılı Kanun Tasarısının bu
kısmın 14 ve 16ncı sıralarına alınmasına ve
diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine; 6 Şubat 2018 Salı günkü birleşiminde sözlü
soruların görüşülmemesine; 7 Şubat 2018 Çarşamba günkü
birleşiminde Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının
Aden Körfezi, Somali kara suları ve açıkları, Arap Denizi ve
mücavir bölgelerde görevlendirilmesi için Anayasanın 92nci maddesi
uyarınca Hükûmete verilen izin süresinin 10/2/2018 tarihinden itibaren bir
yıl daha uzatılmasına dair Başbakanlık tezkeresinin
gündemin "Başkanlığın Genel Kurula
Sunuşları" kısmına alınmasına ve tezkerenin
görüşmelerinin bu birleşimde yapılmasına ilişkin
önerisi
VII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, (2/1392) esas numaralı 28
Eylül Bireysel Silahsızlanma Gününe Dair Kanun Teklifinin doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/129)
B) Tezkereler
1.-
Başbakanlığın, Şırnak Milletvekili Ferhat
Encunun, Şırnak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 9/6/2017 tarihli
ve E:2016/64 ve K:2017/274 sayılı kararının, istinaf
incelemesinden geçerek 17/10/2017 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının 84üncü maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin tezkeresi
(3/1512)
C) Çeşitli
İşler
1.-
Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Gana-Türkiye Parlamentolar
Arası Dostluk Grubu Başkanı Sualihu Dandawa Al Hasan ve
beraberindeki heyete Hoş geldiniz. denilmesi
VIII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- 670
Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken
Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/755) ve İçtüzükün
128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına
İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Tezkeresinin (S. Sayısı: 420)
2.- 672
Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline
İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname (1/758)
ile İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 423)
3.- 673
Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/759) ve
İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 424)
4.- 675
Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/782) ile
İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 436)
5.- 677
Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/789) ile
İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 444)
6.- 679
Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/806) ile
İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 448)
7.- 683
Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/809) ile
İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 453)
8.- 686
Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/813) ile
İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Tezkeresi (S. Sayısı: 467)
9.- 688
Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/830) ile
İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresinin (S. Sayılı: 470)
10.- 689
Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/835) ile
İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresinin (S.Sayılı: 483)
IX.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının görüşülmekte olan 673 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin tümü üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
X.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Adana
Milletvekili Elif Doğan Türkmenin, Adana Stadının yapım
sürecine ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman
Aşkın Bakın cevabı (7/18674)
2.- Bursa
Milletvekili Ceyhun İrgilin, Afyonkarahisarın Bolvadin ilçesinde
kapatılan bir KYK yurduna ve KYK yurtlarıyla ilgili bazı
verilere ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman
Aşkın Bakın cevabı (7/18675)
3.- İzmir
Milletvekili Müslüm Doğanın, Afyonkarahisarın Bolvadin
ilçesinde kapatılan ve bir derneğe devredilen KYK yurduna
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın
Bakın cevabı (7/18676)
4.- Adana
Milletvekili Elif Doğan Türkmenin, 2002-2017 yılları
arasında göreve başlayan veya çeşitli sebeplerle görevi sona
eren Bakanlık personeline ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı (7/18892)
5.- Edirne
Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, amatör futbol
müsabakalarında ambulans ve sağlık ekibi bulunmamasına
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın
Bakın cevabı (7/18893)
6.- Adana
Milletvekili Elif Doğan Türkmenin, KOSGEB kredilerinin verilme
kriterlerine ve kredi alamayanlara tahsis ücretlerinin iadesine ilişkin
Başbakandan sorusu ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk
Özlünün cevabı (7/19816)
7.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Endüstri 4.0 sürecinin ülkemiz imalat sektörü
üzerindeki etkilerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Faruk Özlünün cevabı (7/19849)
8.- Denizli
Milletvekili Kazım Arslanın, KOSGEBe ait 2016 yılı
Sayıştay Denetim Raporunda yer alan tespitlere ilişkin sorusu
ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlünün cevabı (7/19919)
9.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, bölgesel teşvik uygulamasının
Niğde Organize Sanayi Bölgesindeki etkilerine,
Niğdede
yatırımcılara destek verilen sektörlere,
Niğdede
bölgesel desteklerden yararlanan bazı sektörlere,
Niğdede
tutarı bir milyon TL ve üzeri olan yatırımlara verilen desteklere,
Niğdede
dericilik sektörüne yönelik teşvikler verilmesine,
İlişkin
soruları ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlünün
cevabı (7/19920), (7/19921), (7/19922), (7/19923), (7/19925)
10.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Giresun
Büyükşehir Belediyesine ait hayvan bakımevinde çekilen görüntülere,
Koruma
altına alındığı barınakta yaşamını
yitiren bir köpeğe,
İlişkin
soruları ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel
Eroğlunun cevabı (7/20034), (7/20696)
11.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, 2015 yılında Bursada
çıkan bir yangına yönelik tahkikatın sonucuna ve bölgede
yapılan ağaç kesimine ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/20038)
12.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 2018
yılında Bingöl iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Bitlis iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Çankırı iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Erzincan iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Erzurum iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Hakkâri iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Iğdır iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Gümüşhane iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Karabük iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Kahramanmaraş iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Diyarbakır iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Adıyaman iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Ağrı iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Aksaray iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Bayburt iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Düzce iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Elâzığ iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Batman iline yapılması planlanan
yatırımlara,
-İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, araçlardaki LPG dolum tanklarının
konumuna dair bir standart getirilmemesine,
İlişkin
soruları ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlünün
cevabı (7/20193), (7/20194), (7/20195), (7/20196), (7/20197), (7/20198),
(7/20199), (7/20200), (7/20201), (7/20202), (7/20203), (7/20204), (7/20205),
(7/20206), (7/20207), (7/20208), (7/20209), (7/20210), (7/20211)
13.- Ağrı
Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemirin, Ankara Mamakta bir
alışveriş merkezinde bulunan hayvanat bahçesine ilişkin
sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/20336)
14.- İzmir
Milletvekili Murat Bakanın, Paris Anlaşmasının durumuna
ve kuraklığa karşı alınacak önlemlere ilişkin
sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun
cevabı (7/20343)
15.- Denizli
Milletvekili Melike Basmacının, Denizli OSBnin teşvik
kapsamına alınmasına ilişkin sorusu ve Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Faruk Özlünün cevabı (7/20550)
16.- Hatay
Milletvekili Birol Ertemin, dağ ceylanlarının yaşam
alanında kurulacak bir çimento fabrikasına olumlu ÇED raporu
verilmesine ilişkin sorusu ve Orman ve Su İşleri Bakanı
Veysel Eroğlunun cevabı (7/20942)
17.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, otomotiv sektöründe görülen daralmaya
ilişkin Başbakandan sorusu ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Faruk Özlünün cevabı (7/21014)
18.- Denizli
Milletvekili Melike Basmacının, son beş yılda çıkan
orman yangınlarına ve ağaçlandırma
çalışmalarına ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/21223)
19.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun,
Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlardaki boş
bulunan engelli kadrolarına ilişkin sorusu ve Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanı Faruk Özlünün cevabı (7/21345)
20.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 2017 yılında yapılan yerli
patent başvurusu sayısına ilişkin Başbakandan sorusu
ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlünün cevabı (7/21483)
21.- Denizli
Milletvekili Melike Basmacının, 15 Temmuz sonrası
yatırım yaparak Türk vatandaşlığına alınan
yabancılara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin
cevabı (7/21641)
22.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, Mesire Yerleri Yönetmeliğinde yapılan
bir değişikliğe ilişkin sorusu ve Orman ve Su
İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı (7/21766)
23.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, 2018
yılında Osmaniye iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Kastamonu iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Muş iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Şırnak iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Van iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Karaman iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Kars iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Kırşehir iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Kütahya iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Kırıkkale iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Yozgat iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Şanlıurfa iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Mardin iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Siirt iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Rize iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Kilis iline yapılması planlanan
yatırımlara,
2018
yılında Nevşehir iline yapılması planlanan
yatırımlara,
İlişkin
soruları ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/22175),
(7/22176), (7/22177), (7/22178), (7/22179), (7/22180), (7/22181), (7/22182),
(7/22183), (7/22184), (7/22185), (7/22186), (7/22187), (7/22188), (7/22189),
(7/22190),(7/22191)
24.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, toplu
açılış yapılan Bakanlık tesisleriyle ilgili iddialara
ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı
(7/22409)
25.- Denizli
Milletvekili Melike Basmacının, son on beş yılda Sosyal
Hizmetler Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu kapsamında atanan
Bakanlık personeline ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat
Zeybekcinin cevabı (7/22411)
6 Şubat 2018 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Yaşar TÜZÜN
KÂTİP
ÜYELER: Vecdi GÜNDOĞDU (Kırklareli), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55inci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Ulus
Meydanı Projesi ve Anafartalar Çarşısı hakkında söz
isteyen Ankara Milletvekilimiz Erkan Haberala aittir.
Buyurun Sayın Haberal. (MHP
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Ankara Milletvekili Erkan Haberalın, Ulus Meydanı
Projesi ve Anafartalar Çarşısına ilişkin gündem
dışı konuşması
ERKAN HABERAL (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sözlerime başlamadan önce, Afrin Zeytin
Dalı Operasyonunda bugün şehit olan Sayın Şahin Kaya
kahramanımızın nezdinde bütün kahraman şehitlerimize
Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum. Yerleri, mekânları cennet olsun.
Bu vesileyle, partimizin kurucularından, büyük
devlet adamı Sayın Osman Bölükbaşı Beyefendinin ölümünün
seneidevriyesi, kendisini de rahmetle anıyor, saygıyla yâd ediyorum.
Sayın milletvekilleri, planlanan Ulus
Meydanı Projesiyle mağdur olan bölgedeki çarşı
esnafının problemleri için söz almış bulunmaktayım.
Sözüme başlamadan önce Ulus Meydanı
Projesinin ne olduğunu hatırlatmak gerekir. Büyükşehir
belediyesi Ulusta tarihî alanları ortaya çıkarma vaadiyle
BAŞKAN Sayın Haberal
Sayın milletvekilleri, lütfen arkadaşlar
Buyurun.
ERKAN HABERAL (Devamla) -
mülkiyeti Sosyal Güvenlik
Kurumuna ait olan Anafartalar Çarşısı ile Ulus İş
Hanını Havagazı Fabrikası ve Maltepe Pazarının
olduğu yerle trampa yapar. SGK bu 2 çarşıdan 2 milyon kira
gelirine sahip iken belediyenin devralmasıyla bu binanın
yıkılacağı bahanesiyle kiracılar çıkarılmaya
başlanır. Belediyenin baskısına dayanamayan 900
kiracıdan 500ü çıkar, 400 tane kiracı kalır fakat
belediyenin kira geliri 600 bin Türk lirasına iner. Belediye hâlen
başlamamış, ne yapılacağı belli olmayan, daha
doğrusu projesi bile olmayan bir sözde meydan yüzünden her ay 1,5 milyon
TL gelir kaybına uğrar. Bu da yetmezmiş gibi, binanın üstünde
bulunan Gençlik ve Spor Bakanlığının çarşıdan
çıkmasıyla bu alan boş tutulmaya devam edilir ama devam
edildiği hâlde bu çarşının 160 bin TL aylık
aidatı gene belediye tarafından ödenmekte, belediye bu konuda zarara
uğratılmaya ısrarla devam edilmektedir. Üstelik Sosyal Güvenlik
Kurumuyla trampa edilen Havagazı Fabrikası ve Maltepe
Pazarının bulunduğu alan Sosyal Güvenlik Kurumuna teslim
edilmediği için, sözleşme süresi de sona erdiği için beş
aydır her ay 1 milyon TL olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumuna
büyükşehir belediyesi tarafından ücret ödenmektedir. Daha önce
defalarca mahkeme konusu olan bu bölgeyle ilgili olarak kim haklıdır,
kim haksızdır faslı bizce şu aşamada bitmiştir.
2004 yılından beri konuşulan bir problemdir ama önemli olan
Anafartalar Çarşısının Ankaranın ilk
çarşısı olması, orta yaş üstü her
Ankaralının orada bir hatırasının olması ve daha
projesi oluşmamış bir alandan Anafartalar Çarşısının
çıkartılabilmesinin mümkün olup olmadığıdır.
Eğer yıkılması düşünülüyorsa içindeki anlamlı tarihî
rölyeflerin ve seramiklerin muhakkak ki usulüne uygun olarak oradan
alınması tarafımızdan doğru olarak
değerlendirilmektedir ama bizce asıl gündemdeki en önemli konu
şu anda orada çalışan işçilerin ve işverenlerin
durumudur. Mevcutta bulunan 400 işverene yer gösterilmemiştir, yer
gösterilenler de 300 metrelik, 400 metrelik
Elli yıldır burada
işletmesi olan insanlara AŞTİde 15 metrekare, 20 metrekare
dükkân yeri gösterilmiştir; bu rakam, insanların bırakın
deposunu, arşivlerini tutmaya bile yeterli değildir. Yanlarında
çalışan işçilerin, ki sayısı yaklaşık 3
bindir, ne olacakları belli değildir, bunların güvencesinin
kimler tarafından ödeneceği belli değildir, tazminatlarının
ne olacağı belli değildir, yeniden işe girip
giremeyecekleri de belli değildir. Hakları elinden
alınmış bir işverenin işçisini ne kadar
koruyabileceği, işçisinin haklarını ne kadar
savunabileceği de maalesef belli değildir. Devleti, işverenin
haklarını korumaya davet ederken, burada çalışan binlerce
emekçinin de haklarını korumaya davet ediyoruz.
Şu anda ulus projesi oluşmuş
değildir, ne yapılacağı belli değildir. Buradaki
işverenlere, en azından yeni bir yer gösterilene kadar zaman
verilmesi gerekmektedir. Bu insanlara dükkânlarının büyüklüklerine
göre
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN HABERAL (Devamla) Sayın Başkan,
hakkım yenildiği için yarım dakika rica edeceğim.
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlamak üzere bir
dakika ek süre veriyorum.
Buyurun.
ERKAN HABERAL (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Buradaki işverenlere 300 metrekare
verilemiyorsa en azından 200 metrekare ama uygun bir yerden,
yanlarındaki personelin işten atılmaması,
çalıştırılmalarına devam ettirilmesi kaydıyla
devletimiz tarafından yardımcı olunmalıdır. Ulus
Meydanı bizim için önemlidir, cumhuriyet tarihimizin temelleri
buradadır. Bütün tarihî değerlerimiz, Ankaradaki İş
Bankası, Sümerbank ve temelinde kurucu Meclislerimiz buradadır. Bu
tabiat varlığının, bu kültür varlığının
korunması tabii ki bizim için de uygundur ama Çankırı Caddesi
dururken, arkadaki mezbelelikler dururken, oradaki gecekondular dururken
Anafartalar Çarşısından başlar ve orada
çalışanlar, işverenler mağdur edilirse biz bunu hiç kimseye
anlatamayız.
İlgililerin dikkatini lütfen oradaki
işverenin üstüne çekmelerini rica ediyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Haberal.
Sayın milletvekilleri, gündem
dışı ikinci söz, istismar edilen İslami kavramlar
hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekilimiz Hüda Kayaya aittir.
Buyurun Sayın Kaya. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
2.- İstanbul Milletvekili Hüda Kayanın, istismar edilen
İslami kavramlara ilişkin gündem dışı
konuşması
HÜDA KAYA (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Elbette, tahrif edilen, istismar edilen,
çarpıtılan hakikatler ve özellikle de İslami kavramlar ve
gerçeklikler üzerinde beş dakikada tek bir kavram bile anlatılamaz
fakat ben gündem ve istismara dair hemen küçük bir giriş yapmak istiyorum.
İslami ve insani istismarların zirve
yaptığı günleri yaşıyoruz. İslami ve insani ne
kadar değer varsa bu iktidar döneminde çürüdü ve çürütülmeye devam
ediliyor. İnsana, vicdana, ahlaka, güzelliğe dair ne varsa hiçbir
dönemde böylesine değersizleştirilmedi ve
çarpıtılmadı, çürütülmedi. Mağduriyetler istismar edildi,
insanı insan kılan tüm değerler istismar edildi, alın teri,
yoksulluk, kadınlar, çocuklar istismar edildi, darbeler istismar edildi,
28 Şubat istismar edildi. Bu istismar davaları hâlâ devam ediyor. Bu
arada unutulanlar oldu, hakikat unutuldu, vefa unutuldu, vicdan, sevgi
unutuldu. Unutulanlar arasında iktidarın o çok istismar ettiği
28 Şubatın unutulanları da var, unutulan mahkûmları da var.
Yirmi yıldır, yirmi beş yıldır hâlâ zindanlarda olup
-aklınıza gelmeyen- inançlarından dolayı hapsedilmiş
mahkûmlar var. Bunlardan bir tanesi -yazar- yirmi beş yıldır
içeride olup iki üniversite bitiren, dil öğrenen, kitap yazan Abdülselam
Durmaz var ve daha bunun gibi nice gençlerin gençliği, ömrü cezaevinde,
zindanlarda çürütülmeye terk edilmiş durumda. Bu vesileyle inançları
sebebiyle, düşünceleri sebebiyle zindanlarda olan bütün
dostlarımızı, arkadaşlarımızı saygıyla
selamlıyorum.
Yine, gençliğini içeride çürüttüğünüz
gençlerden birisi, gençliğini zindanlarda çürüten, ömrünü,
hayatını zindanlarda bitiren Celal Şeker var, hasta mahkûmlardan
bir tanesi. Kendi işini kendi göremez, kendini idare edemez.
raporlarına rağmen zindanlarda tahliye ettirmediğiniz gencecik bir
insan, çocuk denecek yaşta ve bütün gençliğini yirmi beş
yıldır zindanlarda tükettirdiğiniz Celal Şeker
geçtiğimiz günlerde yaşamını yitirdi. Bu vesileyle
başta yine cezaevinde olan biri kadın biri erkek 2 kardeşi,
annesi, babası tüm ailesine ve halkımıza
başsağlığı ve sabırlar diliyorum.
Yine, iktidarın sayısız
istismarları ve ihanetleri devam ediyor. Furkan Vakfına yapılan
gözaltıları yandaş medya utanmadan istediği şekilde
nasıl çarpıtarak veriyor, hepiniz görüyorsunuz. Sadece iktidarın
teslim alma politikalarına karşı çıktığı
için, direndiği için, yanlışlarını
eleştirdiği için hiç kimseyi, hiçbir topluluğu hapsetme;
yaşamını, özgürlüğünü gasbetme; zulmetme hakkına sahip
olmak değildir iktidar olmak demek. Derneğin kasasından
çıkan 350 bin lirayı manşet edenler, hiç utanmadan, hiç
düşünmüyorlar yurt dışına giden trilyonları,
ayakkabı kutularına doldurulan paraları; manşet etmeyi
bırakın, konuşturmuyorlar bile.
Ve Afrin meselesi
Sınırımıza
Çin Seddi ördünüz; Çin Seddi gibi duvarların arkasından Türkiyenin
risk altında, tehlike altında olduğunu iddia ediyorsunuz. Böyle
bir savaşa, hiç vicdanlar sızlamadan, İslami kavramları
istismar ederek fethi toprak almaya döndürüyorsunuz; cihadı savaşa,
şiddete döndürüyorsunuz. Başka konuşmalarımda bunların
ne manaya geldiğini sizlere ifade edeceğim ama hakikatler
çarpıtılmayacak arkadaşlar.
Hepinize teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Kaya.
Sayın milletvekilleri, gündem
dışı üçüncü söz, Artvinin Murgul ilçesindeki maden işçilerinin
sorunları hakkında söz isteyen Artvin Milletvekilimiz Uğur
Bayraktutana aittir.
Buyurun Sayın Bayraktutan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
3.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Artvinin
Murgul ilçesindeki maden işçilerinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Artvinin Murgul ilçesinde ciddi anlamda bir sorun var. Sorun
şu: 6 bin nüfuslu bir ilçede Türkiyenin en önemli maden ocaklarından
biri var ve Eti Bakır tarafından işletilen bu maden
ocağına ilişkin olarak her yıl işçilerin bir zam
talebi var doğal olarak. Bu yıl da, 2017 yılının 18
Aralığından itibaren de işçiler, işverenle
alakalı olarak, kendilerinin maaşlarına zam
yapılmasına ve bazı iyileştirmeler yapılmasına
ilişkin taleplerde bulundu ama ne yazık ki hemen arkasından,
2018 yılı geldiği zaman 9 Ocakta şirket tarafından
işlerin yavaşlatıldığı gerekçe gösterilerek 11
Ocak tarihi itibarıyla işletme kapatıldı, müdürleri de
dâhil olmak üzere Murguldaki bütün işçiler işten
çıkartıldı değerli milletvekilleri.
Talep neydi? Yüce Parlamentodan bunu Türkiye'ye
açıklamak istiyorum. Talep şuydu: Ortalama maaş şu: 1.700
lirayla 2.930 lira arasında değişen maaşlar var. Aynı
işi yapan işçiler var, farklı ücret alıyorlar değerli
arkadaşlarım, 100 kişi civarında da bu şekilde
işçi var. 60 tane işçi de meslek hastalıklarından
dolayı hastanelerde tedavi görüyor, bunlarla alakalı iyileştirme
talepleri var. Diyorlar ki: Bizim maaşlarımıza yüzde 25 zam
yapılsın, ayrıca 2 maaş ikramiye verilsin. Bundan daha
insani bir talep olabilir mi değerli arkadaşlarım? İnsani
bir talepte bulunuyor işçiler. Ee, ne yapıyor? 2018 Türkiyesinde
yetkili firma -nereden güç aldığını bilmiyoruz- bu talepleri
görür görmez işçiler iş yerini terk etmemiş olmasına
rağmen onlara diyor ki: Evinize dönün.
(X) Evlerine gönderiyor
değerli arkadaşlarım. Murgulda Eti Bakır
İşletmesini kapatıyor; müdürlerini, bürokratlarını
hepsini evine gönderiyor. Murgul 6 bin nüfuslu bir ilçe değerli
arkadaşlarım, 6 bin nüfuslu bir ilçe. Düşünün ki Murgul ilçe
merkezinde 630 işçiyi siz evlerine gönderiyorsunuz. Bu ne demektir biliyor
musunuz? Karda kışta, bir ocak ayında bu ailelerin, bu işçi
ailelerinin durumunu düşünebiliyor musunuz? Parlamento kör ve
sağır mıdır değerli arkadaşlarım? Yirmi
gündür, yirmi beş gündür Çalışma Bakanına ulaşmaya
çalışıyorum. Sayın Bakan, bakın Murgulda bir sosyal
patlama olacak, gerçekten vahim bir durum var. Bu vahim durumun düzeltilmesi
lazım. diyorum. Duvara mı konuşuyoruz, hiçbir ses gelmiyor.
Randevu talebinde bulunuyorum, randevu taleplerimize karşılık
gelmiyor değerli arkadaşlarım.
Bakın, bu yerlerle alakalı olarak
İŞKURda söz konusu firmanın adı yok, bir taşeron
firmanın adı var, Eti Bakır işletmesinin adı yok.
Taşeron firmanın adı olduğu için bunlar işsizlik
maaşı da alamıyorlar, tazminat alamıyorlar, geçici
işçi konumuna düşürmüşler, işsizlik maaşı filan
da alamıyorlar, hiçbir gelirleri yok değerli arkadaşlarım.
Böyle bir tabloyla karşı karşıyayız. İŞKURa
yapmış oldukları bildirimde bu işçilerle alakalı
bunların maden işsizi olduğuna ilişkin bir bildirim de yok.
Hangi taraftan tutarsanız tutun dökülüyor değerli
arkadaşlarım. O nedenle buradan Hükûmete sesleniyorum. O iş
adamının çok ünlü bir iş adamı olduğunu biliyorsunuz.
O iş adamı, Artvinin Murgul ilçesinde 2006 yılından beri o
madenin kaymağını yiyor. Bakın, bu Parlamentodan kendi
dinliyorsa ona da sesleniyorum. On iki yıldır Murgulun en önemli
şeylerinden gelir elde etti, milyonlarca dolar kazandı. 630
işçiyi kenara koyarak, onları mağdur ederek nereye
götüreceğini zannediyor, ne yapacağını zannediyor
değerli arkadaşlarım?
O nedenle, buradan, yüce Parlamentodan bir kere daha
sesleniyorum. Bakın, o insanlar çocuklarına para veremiyorlar,
evlerini geçindiremiyorlar, yakıt alamıyorlar değerli
arkadaşlarım. Banka borçları var. 6 bin nüfuslu bir ilçede 630
kişinin işten çıkarılmasının ne demek
olduğunu bir düşünün değerli arkadaşlarım. (CHP
sıralarından alkışlar) Böyle bir tabloda biz diyoruz ki
hayır efendim, bunun düzeltilmesi gerekir; büyük bir
yanlışlık var, bu yanlışlığın
düzeltilmesi gerekir. Bir demokratik talepte bulundu diye,
maaşlarıyla, ücretleriyle alakalı bir iyileştirme talebinde
bulundu diye bir ilçe nüfusunun direkt veya endirekt olarak tamamını
etkileyecek olan bir düzenlemeyi, işten çıkarmayı şiddetle
reddediyoruz ve kabul etmiyoruz değerli arkadaşlarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
Burada bakanlardan kimse yok. Lütfen, buna müdahale
edin. Bakın, eğer müdahale etmezseniz Murgulda bir sosyal patlamaya
yol açabilecek bir durumla karşı karşıyayız, Murgulda
acil durum ilan edin. Eğer bu şirket bunu açamıyorsa acil durum
ilan edin değerli arkadaşlarım. Gerçekten vahim bir durumla
karşı karşıyayız. Yarın bir gün eğer bu
şirkete gücünüz yetmiyor, eğer bu maden şirketinin yerindeki bu
işletmeyi açamıyorsanız size bir önerim var, Murgulu da
kapatalım hep beraber, Murgulu da kapatalım değerli
arkadaşlarım, kapısına bir kilit koyalım, madem öyle
bunları canlı canlı mezara gömelim.
O anlamda buradan bir kere daha sesleniyorum,
Hükûmete sesleniyorum, şirket yetkililerine sesleniyorum; bu
yanlıştan geri dönün, Murgul maden işçisinin mağduriyetini
giderin diyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bayraktutan.
İSRAFİL KIŞLA (Artvin) Sayın
Başkan, kısa bir açıklama
BAŞKAN Buyurun efendim, talebinizi önce
iletin.
İSRAFİL KIŞLA (Artvin) Kamuoyunu
aydınlatmak açısından kısa bir açıklama, bir
dakikalık açıklama
BAŞKAN Artvin Milletvekilimiz Sayın
Kışla buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Artvin Milletvekili İsrafil Kışlanın,
Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
İSRAFİL KIŞLA (Artvin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri, çok değerli Artvinli hemşehrilerim;
Murgulda işçilerin birkaç gün işi bırakması sonucu
işverenin de fabrikayı kapatması gibi bir durumla
karşı karşıyayız. Doğrusu biz, bir an önce
iş barışının sağlanması yönünde
Konu bize intikal
ettikten sonra konuyu Başbakanımızla, 2 kere Çalışma
Bakanıyla, 2 kere Enerji Bakanıyla ve defalarca da şirket
yetkilileriyle görüşmeler yaptım ve en kısa zamanda tekrar
fabrika açılıp işçiler işlerine başlayacaklar. Bu
müjdeyi de buradan vermiş olmak istedim.
Teşekkür ediyorum, iyi günler diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kışla.
Sayın milletvekilleri, şimdi İç
Tüzükün 60ıncı maddesine göre sisteme giren milletvekillerimize
yerlerinden birer dakikalık söz vereceğim.
Sayın Özdemir
2.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, Adalet ve
Kalkınma Partisi hükûmetlerinin faiz lobicilerini
zenginleştirdiğine, vatandaşları
yoksullaştırdığına ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye Bankalar Birliğinin Türkiye'de
bankacılık sistemi, banka, şube ve personel bilgileri raporuna
göre bankalar 2017 yılında 2016 yılına göre
kârlarını yüzde 31 artırarak 49 milyar lira kâr elde ettiler.
Kârlarına kâr katan bankalar aynı zamanda 3.195 kişiyi ise
işten çıkardılar. AKP iktidarlarında faizler her geçen gün
artıyor, faiz lobicileri kârlarına kâr katıyor. Ülkemizin
büyümesi, kalkınması için giderek artan genç işsizliğinin,
işsizliğin önlenmesi, üretime dönük istihdamın
sağlanmasına yönelik sürdürülebilir bir ekonomi modelini ortaya
koyamayan Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri faiz lobicilerini
zenginleştirmekte, vatandaşlarımızı ise
yoksullaştırmaktadır. Millî gelirimizde son on yıldır
yerinde saymayı bıraktık gelirimiz hızla erimektedir.
Bizler ve vatandaşlarımız iktidarın bu faizci düzenine hep
birlikte son vereceğiz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Özdemir.
Sayın Hürriyet
3.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, 4 Şubat
Dünya Kanser Gününe ve Kocaelide kanser riskinin fazlalığına
ilişkin açıklaması
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Geçtiğimiz 4 Şubat, Dünya Kanser Günüydü.
Türkiye'de sadece 2017 yılında 160 bin kişi kansere
yakalanmıştır. Kocaelide kansere bağlı ölüm
oranı son dört yılda yüzde 13 artmıştır. Bu rakam
Sağlık Bakanlığının
açıkladığı ürkütücü bir rakamdır. Ayrıca,
Kocaelide yaşayanların kanser riski diğer illere oranla 7 kat
fazladır. Kocaelide yaşayan ve ailesinde kanser
hastalığına yakalanmayan insan sayısı ise yok derecede
azdır yani Kocaeli günaşırı kanser
solumaktadır. Geçtiğimiz dönemde sadece Dilovasında göze çarpan
hava kirliliği İzmitte de hassas düzeye
ulaşmıştır. Şüphesiz kanser
farkındalığı gereklidir ancak durum Kocaelide
farkındalık aşamasını aşmış ve
kesinlikle kontrol altına alınması gereken bir konu hâline
gelmiştir çünkü Kocaeli kansere teslim edilmiştir. Kocaelide
yaşanan kanser hastalıklarının sebeplerinin peşinde
olacağımızın da bilinmesini buradan ilan ediyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Hürriyet.
Sayın Balbay...
4.- İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbayın, Afrine
yapılan harekâtta şehit olanlara Allahtan rahmet dilediğine ve
Cumhurbaşkanının Türk Tabipleri Birliğinin
başındaki Türk sözcüğünün kaldırılmasıyla
ilgili bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA ALİ
BALBAY (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, 22 Ocakta başlayan Afrin harekâtında bugün 17nci
şehidimizi verdik. Şehitlerimize Allahtan rahmet, ailelerine ve 80
milyon yakınına başsağlığı diliyoruz. Askerlerimizin
bir an önce görevlerini başarıyla tamamlayıp dönmelerini
diliyoruz.
Sayın
milletvekilleri, bunun yanında, bu harekâtla ilgili düşüncelerini
ortaya koyan Türk Tabipleri Birliğinin yöneticileri uzun süren
gözaltının ardından serbest bırakıldılar. Bugün
Cumhurbaşkanı dedi ki: Türk Tabipleri Birliğinin
başındaki Türk sözcüğünü kaldıracağız.
Aynı zamanda Türkiye Barolar Birliğinin başındaki
sözcüğü de aynı şekilde. Burada Cumhurbaşkanına
soruyoruz: Türk sözcüğünden ne istiyorsunuz? Herhangi bir olumsuzluk
varsa o kişilerle ilgili soruşturmanızı yapın ama
Türk sözcüğünü kaldıracağız. demek ne demektir? Öteden
beri sizin zaten Milliyetçiliği ayaklar altına aldık. diye
başlayan bu söyleminizin...
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Balbay.
Sayın Gürer...
5.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, 5 Şubat 1934
Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürkün Niğdeye resmî gezisini
yaptığı gün olduğuna ve Atatürkün düşüncelerinin
sonsuza dek yaşayacağına ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ
GÜRER (Niğde) Teşekkürler Sayın Başkanım.
5 Şubat 1934
tarihi, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürkün Niğdeye resmî gezisini
yaptığı gündür. 5 Şubat, Atatürk ilke ve devrimlerine her
zaman bağlı Niğdeliler için onur günüdür. Niğdeliler Millî
Mücadelede her cephede ülkesi için şehit olmuş, gazi olmuştur.
Atatürkün Niğdeliler için söylediği Benim Niğdeye
karşı alakam büyüktür. Niğdelileri her zaman sevmişimdir.
sözü bizler için büyük bir ödüllendirmedir. Atatürk, Niğde Halkevinde
yaptığı konuşmada Milletimizin yüksek karakterini,
yorulmaz çalışkanlığını, fıtri
zekâsını, güzel sanatlara ilgisini, ilme
bağlılığını ve millî birlik duygusunu mütemadiyen
ve her türlü vesile ve tedbirle besleyerek inkişaf ettirmek
lazımdır. İşte bunlar millî kültürümüzdür. Bu da halkevlerinde
gerçekleşecektir. demiştir. Ne yazık ki bu halkevleri de
cumhuriyette çok kurum gibi yok edilmiştir, Atatürkün düşünceleri
ise sonsuza değin yaşayacaktır.
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gürer.
Sayın Tanal
6.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Türk
Tabipleri Birliğinin basın açıklamasını okuyan Avukat
Kemal Aytaçın gözaltına alınmak istenmesini
kınadığına ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Türk Tabipleri
Birliğinin görevlerinin arasında insan haklarını ve
barışı savunmak vardır.
Türk Tabipleri Birliğinin Savaş, bir halk
sağlığı sorunudur. yönündeki basın
açıklamasını, aynı gün, 44üncü adalet nöbetinde,
İstanbul Çağlayan Adliyesinin önünde avukat Kemal Aytaç okuduğu
için gece saat 01.30da evinden alınmak istenmiştir.
Gündüz ofisine giden ve sürekli adliyede
çalışan bir avukatın gece 01.30da evinin basılması
suretiyle gözaltına alınması aslında bir cezalandırma
uygulamasıdır. Pazartesi günü savcılığa gittiği
zaman hakkında herhangi bir gözaltı kararı
olmadığını da öğrenmiş bulunmaktadır.
Sayın Bakan da buradadır, acaba bu
şekilde görev ve yetkisini kullanan, gece 01.30da kanunda yeri
olmadığı hâlde evi basılan avukatla ilgili, bu polis
memurlarının haksız işleminden dolayı bir işlem
yapacaklar mıdır? Çünkü Avukat Kemal Aytaçın ofisi belli,
sürekli adliyede. Gözaltına alınmak istenmesi yasadışı
bir uygulamadır, kınıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Tanal.
Sayın Atıcı
7.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının,
Mersine ve Sinopa nükleer santral yapmakta ısrar edilmesinin bu kentlere
ihanet olduğuna ilişkin açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın
milletvekilleri, AKP Hükûmeti Türkiyenin en güzel şehirlerinden ikisine,
Mersine ve Sinopa nükleer santral yapmakta ısrar ediyor ve bu kentlere
ihanet ediyor.
Bugün Sinopta nükleer santral için Çevresel Etki
Değerlendirme Raporu alma konusunda halk bilgilendirme
toplantısı vardı. Bu toplantı Sinop halkından
açıkça kaçırılmıştır. Şehir merkezinden 10
kilometre uzaklıkta, 1 milyondan fazla insanı ilgilendiren konuda
sadece 180 kişilik bir salonda Hükûmetin otobüslerle
taşıdığı kişilerle toplantı
yapılmış ve toplantı Sinop halkına
kapatılmıştır. Toplantı salonundan 1,5 kilometre önce
barikat kurulmuş, halka şiddet uygulanmış, biber gazı
sıkılmıştır. Sinop dışından 850 polis
getiren Hükûmet, kendi halkına ve kentine sahip çıkan halka, yani
millî iradeye saygısızlık etmiştir.
Nükleer santral gereksiz ve tehlikelidir. Mersin ve
Sinop halkı el ele verip önce nükleer santralden, sonra AKPden
kurtulacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Atıcı.
Sayın Akın
8.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının,
Balıkesirde bazı köylerde elektrik olmadığına ve
Hükûmeti şirketlere hizmet etmek yerine vatandaşın en temel
ihtiyacını karşılamaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın
Başkanım, teşekkürler.
Sayın Başkanım, 21inci
yüzyılın Türkiyesinde Balıkesirin İvrindi Gebeçınar
köyünün ve yine Balıkesirin Bigadiç Çekirdekli köyünün
yarısında elektrik var yarısında da yok. Gelişmiş
ülkeler Marsta koloniler kurmayı hedeflerken, bizim köylerimiz AKPnin
karanlığına teslim edilmiş durumda.
Vatandaşlarımız mumla, ilkel yöntemlerle aydınlanmaya
çalışıyor. Yani, vatandaş cefa çekerken, elektrik
şirketleri de bunun sefasını sürüyor. Bir kamu hizmeti olan
elektrik dağıtımını özel şirketlere gördüren AKP
Hükûmetinin özelleştirme politikaları çökmüştür. Bu
özelleştirmeler etkinlikten ve verimlilikten uzaktır,
vatandaşı mağdur ederek özel sektöre teslim etmekten başka
hiçbir işe yaramıyor. Daha köylerinde elektriği olmayan bir ülke
inovasyonda, teknolojide ilerleme asla kaydedemez. Hükûmeti, şirketlerin
sermayesine sermaye katmaya hizmet etmek yerine vatandaşın en temel
ihtiyacını karşılamaya davet ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Akın.
Sayın Şimşek
9.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, Mersinin
Mezitli Tece sahilindeki 76 bin metrekare alanın belediyelere tahsis
edilmesini ve belediyelerin de burada park, yeşil alan ve otopark
yapmasını talep ettiğine ilişkin açıklaması
BAKİ ŞİMŞEK (Mersin)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Mersin Mezitli Tece
sahilinde 76 bin metrekare yeşil alan, park, otopark olan arazi Maliye
Bakanlığı tarafından 11 Ocak 2018 tarihinde TOKİye
devredilmiştir. Belediyelerin bütün taleplerine rağmen, sosyal
donatı alanı ve yeşil alan olarak kullanma gayesiyle bütün
taleplerine karşın verilmeyen bu arazi bugün TOKİye
devredilmiş, TOKİ de burayı Turizm Bakanlığına
tahsis ederek burada oteller ve turizm tesisleri yapılacağı
konusunda bir karar almıştır. Mersin halkı; AK
PARTİlisi, Cumhuriyet Halk Partilisi ve Milliyetçi Hareket Partililer, bütün
Mezitli Belediyesi meclis üyeleri ortak bir karar almışlar ve bu
projeye karşı olduklarını, halkın malının
halkın menfaatine kullanılması gerektiğini
belirtmişlerdir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığının
ve Maliye Bakanlığının yapmış olduğu bu
yanlıştan geri dönerek bu alanı belediyelere tahsis etmesini ve
belediyelerin de burada park, yeşil alan ve otopark yapmasını
talep ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Şimşek.
Sayın Arslan
10.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, yüksek faizle
borçlanmanın ve altın ithalatı ile ihracatı arasındaki
farkın nedenini, yerli ve yabancı sermayenin yatırıma
yönelmesi için neler yapılacağını ve yabancılara neden
yüzde 13 faiz ödendiğini öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli) Başbakana soruyorum:
Bir: Hazine Müsteşarlığı bu seferki devlet iç
borçlanmasını yüzde 13ten yapmıştır. Bu kadar yüksek
faizle borçlanmasının nedeni nedir?
İki: Ülkemizde yatırımlar
durmuştur. Yerli ve yabancı sermayenin yatırıma yönelmesi
için hangi tür tedbirler almayı düşünüyorsunuz?
Üç: 2017 yılı içinde 17 milyar
dolarlık altın ithalatı yapılmış, 10,7 milyar
dolarlık ihracat yapılmıştır. Aradaki 6 milyar
dolarlık fark neden kaynaklanmaktadır? Yoksa 17-25 Aralıktaki
işlemlere devam mı edilmektedir?
Dört: Ekonomimiz şu anda yerliye değil,
yabancıya çok kâr edecek şekilde yürütülmektedir. Bunun nedeni nedir?
Yerlilik bu demek midir?
Beş: İktidarınız ve
Cumhurbaşkanı faiz lobisinden şikâyet ediyor.
Çalışanlara, emekliye, çiftçiye zam vermeyenler neden paradan para
kazanan yabancılara yüzde 13lük faiz ödemektedirler? Bunun nedeni nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Arslan.
Sayın Gaytancıoğlu, buyurun.
11.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, AKPnin
uyguladığı niteliksiz tarım politikaları sonucu
çiftçilerin mağdur edildiğine ve yem ham maddelerinden birisi olan
tritikalenin desteklenmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
AKP'nin uyguladığı niteliksiz
tarım politikaları sonucu Türkiye'nin et ve hayvan ithalatı için
ciddi bir döviz ödediği maalesef bilinen bir gerçektir. Günümüzde yem ham
maddelerinden birisi olan tritikalenin de daha az döviz ödenmesi için her yerde
desteklenmesi gerekir. Edirnenin Süloğlu ilçesi çiftçilerinden Salim
Şantaydan elde ettiğimiz bilgilere göre, Edirnenin tüm ilçelerinde
yemlik olarak yetiştirilen tritikale desteklenmekte, tanesi için
yetiştirilen ve un yapımında da kullanılan tritikale
desteklenmemektedir. Çiftçilerimizin bundan yeni haberi olmaktadır. Her
fırsatta Kapatılsa çiftçinin haberi dahi olmayacak. dediğimiz
Tarım Bakanlığı bunu neden çiftçilere
duyurmamıştır? Çiftçilerimizi neden mağdur ediyorsunuz?
Onlar Atatürkün Üreten efendi. dediği çiftçilerimizdir. Bu
mağduriyetin bir an önce giderilmesini diliyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Gaytancıoğlu.
Sayın Yalım, buyurun.
12.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın,
ağır vasıta sürüş hakkının 70 yaşına
kadar uzatılmasını ve özellikle şahıslara verilen
K1lerin birinci derecedeki varislerine geçmesini talep ettiğine
ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yüce Meclisimizi ve de Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarımızı selamlıyorum.
Sayın Başkan, benim sorum ve önerim
Ulaştırma Bakanı Sayın Ahmet Arslana. 64 yaşına
gelmiş ağır vasıta şoförlerinin maalesef ehliyetleri
ve de araç kullanma hakları elinden alınmış
bulunmaktadır. Peki, ben de buradan Sayın Ulaştırma
Bakanına soruyorum: 64 yaşına gelmiş
vatandaşların 65 yaşında ölmesini mi bekliyorsunuz? Çünkü
gelişen teknolojiyle, gelişen araçların teknolojik özellikleriyle
kesinlikle ağır vasıta şoförlerimiz 70 yaşına
kadar bu kabiliyetlerini sürdürebilmektedirler. Onun için ağır
vasıta sürüş yaşının 70 yaşına
uzatılmasını özellikle talep ediyorum. Bir taraftan K1lerin,
özellikle şahıslara verilen K1lerin babadan oğula yani birinci
derecedeki vârislerine geçmesini buradan da talep etmekteyiz. Çünkü K1in
maliyeti belli
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZKAN YALIM (Uşak)
küçük esnafın da
durumu bellidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Yalım.
Sayın Çamak
13.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamakın, narenciye
üreticilerinin ülke ekonomisinin uğradığı zararın
önüne geçmek ve üretimi güçlendirmek için gerekli düzenlemelerin
yapılmasını ve önlemler alınmasını beklediklerine
ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ülkemiz, narenciye üretiminde dünya ülkeleri içinde
ön sıralardadır ancak narenciye ürünlerimizi katma değeri
yüksek, raf ömrü uzun marmelat, reçel ve meyve sularına yeterince
dönüştüremiyoruz. Bu ürünleri çoğunlukla sofralık olarak
pazarlamaya çalışıyoruz. İç piyasadaki arz talep
dengesizliği ve uluslararası pazar kayıpları nedeniyle de
hem üreticilerimiz hem de ülkemiz büyük kayıplar yaşamaktadır.
Ülkemiz meyve suları için konsantre ithalatına yıllık
ortalama 12 milyon dolar ödemektedir. Hem ülke ekonomimizin
uğradığı zararların önüne geçmek hem de üretimimizi
güçlendirmek için üreticilerimiz bu konuda gerekli düzenlemelerin
yapılmasını ve önlemler alınmasını beklemektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Çamak.
Sayın Uslu
14.- Çorum Milletvekili Salim Uslunun, Çorumun Alaca ilçesinde
Afrin şehidi Halil İbrahim Aygülü ebediyete
uğurladıklarına ve Zeytin Dalı Operasyonunda yaralanan
Dodurgalı hemşehri Hakan Kayacıya acil şifalar
dilediğine ilişkin açıklaması
SALİM USLU (Çorum) Çok teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Dün Alaca ilçemizde on binlerin
katılımıyla Afrin şehidimiz Halil İbrahim Aygül'ü
ebediyete uğurladık. Çorum bir kez daha ezanına,
bayrağına, vatanına, devletine nasıl sahip
çıktığını göstermiştir. Şehadete
ulaşmış bütün evlatlarımıza Allahtan rahmet
diliyorum.
Enerji hatlarının gönüllü bekçiliğine
ve taşeronluğuna soyunan terör örgütleri ve terör sevicilerin,
ülkemizin egemenliğine karşı olan,
bağımsızlığına halel getirmek isteyen, ülkemize
diz çöktürmek isteyen herkesin heveslerini kursaklarında bırakarak
dost ve kardeş bölge halkını bunların baskı ve
zulmünden kurtaracak, bölgeye ve bölge insanına huzur ve barış
götüreceğiz.
Sayın Başkanım, teröre
karşı olduğu hâlde terörden beslenenler de iki yüzlülükleriyle
baş başa kalmış olacaklardır.
Ayrıca Dodurgalı hemşehrimiz Hakan
Kayacı Zeytin Dalı Operasyonunda yaralanmış, Antakyada
tedavi görmektedir. Kendisine de acil şifalar diliyorum tüm gazilerimizle
birlikte.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Uslu.
Sayın Doğan...
15.- İstanbul Milletvekili Selina Doğanın, Gençlik
ve Spor Bakanlığını karma dövüş sanatlarında
dünya şampiyonu olan ve atık kâğıt toplayarak
yaşamını kazanmaya çalışan 19 yaşındaki
Kadir Dalkırana sahip çıkmaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
SELİNA DOĞAN (İstanbul) Sayın
Başkan, Yalovada atık kâğıt ve karton toplayarak geçimini
sağlayan 19 yaşındaki Kadir Dalkıran geçen yıl karma
dövüş sanatları dünya şampiyonasında birinci oldu.
Şampiyon olduktan sonra her kesimden Dalkırana yardım ve
sponsorluk sözü gelmiş ancak şarkıcı Demet Akalın
dışında kimse sözünü tutmamıştır.
Dünya şampiyonu Kadir Dalkıran hâlen
sokaklarda atık kâğıt toplayarak yaşamını
kazanmaya çalışıyor. Gündüzleri atık kâğıt
toplayan Kadir Dalkıran akşamları antrenman yaparak spordan
kopmamaya çalışıyor.
Kadir Dalkıranın beslenmesi, kamp
ücretleri, antrenman masrafları var. Ciddi giderleri şimdilik MMA
Federasyonu tarafından karşılanıyor ancak bu federasyon da devletten
hiçbir yardım alamıyor.
Neredeyse sporun tüm alanlarında
uluslararası başarılara muhtaç hâle geldiğimiz bir dönemde
bir dünya şampiyonuna bile sahip çıkamıyoruz. Gençlik ve Spor
Bakanlığını bir an önce dünya şampiyonumuza sahip
çıkmaya çağırıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Doğan.
Sayın Tarhan
16.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın, sağlık
sektöründe kalifiye personelin kadro dışı kalmasının
eşitlik ilkesine uymadığına ve bir an önce tüm sağlık
emekçilerinin kadroya alınması ve maaş düzenlemelerinin
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sağlık sektöründe temizlik, güvenlik,
sekreter bölümünde yardımcı işler alanında
çalışan personel kadroya alınmış, tıbbi
cihazların kullanımında uzman olan ve doğrudan hastayla
temas hâlinde bulunan sağlık emekçileri kadroya
alınmamış. Sağlık sektöründe kalifiye personelin kadro
dışı kalması eşitlik ilkesine uymamaktadır. Bir
an önce tüm sağlık emekçilerinin kadroya alınması ve
maaş düzenlemelerinin yapılması gerekmektedir.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Tarhan.
Sayın Sarıhan
17.- Ankara Milletvekili Şenal Sarıhanın, 6
Aralık 2016 tarihinde Türkiye Akreditasyon Kurumunda uzman yardımcısı
olarak çalışan Ümit Horzumun kaçırılması olayına
ilişkin açıklaması
ŞENAL SARIHAN (Ankara) Değerli
Başkan, Türkiye Akreditasyon Kurumunda uzman yardımcısı
olarak çalışan Ümit Horzum 6 Aralık 2016 saat on sekiz
sıralarında Ankarada kaçırılmıştı. Biz bu
kaçırılma olayının ardından aynı süreç içinde
Binali Yıldırımın yanıtlaması istemiyle soru
önergemizi vermiş ve bu insanın akıbetini sormuştuk. Aradan
geçen süreye rağmen soru önergemize herhangi bir yanıt verilmedi,
zorla kaybedilen kişilere ilişkin de bir açıklama
yapılmadı çünkü çok sayıda zorla kaybedildiği iddiası
bulunan kişi isimlerini de bu soru önergemize eklemiştik. Eşi, 2
çocuğuyla birlikte bugün şunu söylüyor: Çok korkuyorum, eşimin başına
bir şey gelmesinden de, çocuklarımın ve kendimin
başına bir şey gelmesinde de. Dışarı
çıkarken eve...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ŞENAL SARIHAN (Ankara) - Bu korkuyu kim
giderecektir, onun başına ne gelmiştir öğrenmek istiyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sarıhan.
Sayın Havutça
18.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutçanın,
2017-2018 öğretim yılının ikinci döneminde öğrencilere
başarılar dilediğine, öğrencilerin liselere hangi
kriterlere göre gireceğinin hâlâ belirsiz olduğuna ve öğretmen
atamaları için Millî Eğitim Bakanlığından somut
adım beklediğine ilişkin açıklaması
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir)- Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Dün itibarıyla 2017-2018 eğitim
öğretim yılının ikinci dönemi başladı. Ben
buradan bütün öğrencilerimize, öğretmenlerimize ve velilerine, ana
babalarına sağlıklı ve başarılı bir dönem
diliyorum.
Sayın Başkan, Millî Eğitim
Bakanımıza buradan seslenmek istiyorum. Bakın, TEOGla ilgili
belirsizlikler hâlâ giderilememiştir. Öğrencilerin liselere
nasıl ve hangi kriterlere göre gireceği hâlâ belirsizdir.
İkincisi, bütçe görüşmelerinde 109 bin
öğretmen ihtiyacı olduğu bizzat Millî Eğitim
Bakanlığı tarafından rapor edilmiştir. Buna
rağmen, bugüne kadar 25 bin öğretmen kadrosu verileceği söylendi
ancak bununla ilgili hiçbir somut adım atılmadı. Öğretmenlerimizin
bir an önce atanması için, sadakate göre değil liyakate göre, biata
göre değil niteliğe göre atanması için derhâl Millî Eğitim
Bakanlığından bu konuda somut adım bekliyor öğretmenlerimiz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Havutça.
Sayın Yiğitalp
19.- Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalpin, 21 Mart
2017de üniversite öğrencisi Kemal Kurkutu herkesin gözü önünde katleden
polis memurunun tutuklu olmamasına ilişkin açıklaması
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Merhaba Başkan.
21 Mart 2017de üniversite öğrencisi Kemal
Kurkut güpegündüz herkesin gözünün önünde katledildi polis güçleri
tarafından. Kim olduğu belli olmasına rağmen, kimliği
tespit edilmesine rağmen o polis memuru hâlen tutuklu değil. En son,
avukatların yapmış olduğu itiraza rağmen heyet
tutuklanma talebini reddetti. Buradan Adalet Bakanına soruyorum: Bu
yargılamayı içinize sindiriyor musunuz? Apaçık herkesin gözü
önünde yapılan bu infaza karşı bir tutumunuz olmayacak mı?
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yiğitalp.
Sayın Arık
20.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, Tomarzalı
hemşehrilerinin sorunlarının bir an önce çözülmesini
istediğine ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Orduda, istihbaratta, devletin her kademesinde
FETÖnün imamları var; AKPnin genel müdür olan, müsteşar olan, daire
başkanı olan imamları var ama Kayseri Tomarzanın
Dadaloğlu Mahallesinin 4 tane camisi var ama cenaze namazını
kıldıracak bir imamı yok. Tomarza ilçemizin tek derdi bu da
değil. Tomarzanın Tatar, Güzelce, Melikviran, Avşarsöğütlü
Mahallelerinde yaşayan vatandaşlarımız perişan.
Başlarına bir iş gelse kimsenin haberi olamaz çünkü bir
aydır sabit telefonları çalışmıyor, baz
istasyonları olmadığı için cep telefonunu
kullanamıyorlar, âdeta dünyadan kopuk yaşıyorlar. Buradan
iktidara sesleniyorum: Size oy veren, oy verdikten sonra unuttuğunuz
Tomarzalı hemşehrilerimizin sorunlarını bir an önce çözün.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Arık.
Sayın Basmacı
21.- Denizli Milletvekili Melike Basmacının,
Merkezefendi Rehberlik Araştırma Merkezinde Duygu Duyar isimli
otizmli çocukla ilgili yapılan işleme ilişkin
açıklaması
MELİKE BASMACI (Denizli) Sayın
Başkan, Duygu Duyar, Dudu Duyarın otizmli evladı. Merkezefendi
Rehberlik Araştırmaya gider, terslerler, raporunu yenilemezler. Geçen
hafta ağlayarak beni aradı annesi. Ben de İl Millî Eğitim
Müdürünü aradım ilgilenmesiyle ilgili. Çünkü otizmli çocuklar aslında
hepimizin. Allahın bir kez daha bize yaşama farklı
bakmamızı sağlayan özel çocuklar. Millî Eğitim Müdürü
ilgileneceğini söyledi fakat yine, maalesef, dün aile terslenmiş,
reddedilmiş ve hakaret edilmiş. Eminim ki bu cumaya kadar bu iş
çözülür. Yoksa Denizli İl Millî Eğitim Müdürü ve Merkezefendi
Rehberlik sorumlularıyla ilgili suç duyurusunda bulunacağım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Basmacı.
Sayın milletvekilleri, grup başkan
vekillerimizin söz talepleri var.
Sayın Usta, buyurun.
22.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, İdlib gözlem
noktasında roket ve havanlı saldırıda şehit olan
askere ve Zeytin Dalı Harekâtında şehit olan askerler ile
sivillere Allahtan rahmet dilediğine, 2017-2018 öğretim
yılının ikinci döneminde öğrencilere başarılar
dilediğine, 4 Şubat Dünya Kanser Gününe, İzmirde bir
ilköğretim okulunda yaşanan doğal gaz patlamasına, FETÖyle
mücadele kapsamında alınan bazı tedbirler neticesinde
yaşanan bir kısım mağduriyetlerle ilgili hassasiyet
gösterilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün Suriyenin İdlib kentinde gözlem
noktasına düzenlenen roket ve havanlı saldırıda 1 askerimiz
şehit oldu, 5 askerimiz ve 1 sivil görevlimiz de hafif yaralandı. Ben
şehidimize Allahtan rahmet diliyorum, yaralılarımıza da
acil şifalar diliyorum.
Ayrıca, Zeytin Dalı Harekâtının
başından itibaren de şu ana kadar 19 askerimiz şehit oldu
ve 67 askerimiz de yaralı. Ayrıca, karşı taraftan
atılan, Suriye tarafından atılan roketler sonucunda da 8
sivilimiz şehit oldu, 114 sivilimiz de yaralı. Dolayısıyla,
ben bütün şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum,
yaralılarımıza da acil şifalar diliyorum.
Bu mücadele haklı bir mücadeledir, bu mücadele
meşru bir mücadeledir. Biz burada Mehmetçikimizin, askerimizin sonuna
kadar arkasındayız, destekçisiyiz. Afrinde son terörist etkisiz hâle
getirilinceye kadar da bu mücadele sürmelidir. Ülkemizin haklı
mücadelesini zayıflatacak, askerimizin mukavemetini kıracak, milletin
içerisine fitne sokacak beyanatlardan da siyasilerin ve bazı sivil toplum
kuruluşlarının, meslek örgütlerinin de kaçınması
gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum.
Sayın Başkan, bu hafta başında
eğitim öğretim yılının ikinci dönemi
başladı. Ben de bütün öğrencilerimize ve ailelerine
başarılar diliyorum, hayırlı ve uğurlu olmasını
da temenni ediyorum.
Ayrıca, 4 Şubat Dünya Kanser Günü.
Ülkemizde yılda yaklaşık 450 bin kişiye kanser teşhisi
konuluyor -Sağlık Bakanımız da buradalar-
baktığımızda bu aslında ciddi bir oran, bütün
ölümlerde de yüzde 20 gibi bir oran olduğu söyleniyor. Fakat burada bir
konuyu özellikle gündeme getirmek istiyorum, istatistiklerle ilgili.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız lütfen.
Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Elimizdeki en son istatistik
2014 yılı istatistiği. İstatistikler geç ve ölüm nedenleri
itibarıyla istatistiklere bakıldığında da
istatistiklerin çok güvenilir olmadığını ifade etmek
istiyorum. Ama kanser konusu, nereden bakarsak bakalım, üzerinde
hassasiyetle durmamız gereken, tedavisi ve nedenleri açısından
hassasiyetle durulması gereken bir konudur; toplumda giderek büyüyen bir
yara hâline gelmiştir.
İzmirde ilköğretim okulunda bir
doğal gaz patlaması oldu; 1 ölü, 4 yaralı var. Ben ölenlere
Allahtan rahmet diliyorum ve yaralılara da yine acil şifalar
diliyorum.
Son olarak da Sayın Başkan, bu, FETÖyle
mücadele kapsamında alınan bazı tedbirler neticesinde bir
kısım mağduriyetleri zaman zaman buradan dile getiriyoruz. Daha
önceden de ifade ettiğimiz, bu, takipsizlik kararı alan veya mahkeme
tarafından beraat alanların eğer haklarında başka bir
iddia yoksa, iddia konusunun tamamıyla ilgili, az önce ifade ettiğim
şekilde, takipsizlik veya beraat varsa ellerinde bunların
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERHAN USTA (Samsun) Hemen bitiriyorum.
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın Usta.
Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun)
işlerine iadesi
konusunda tedbir alınması lazım. Bu yarayı çok fazla
büyütmemek lazım. Tabii, FETÖ terör örgütü üyesi olanlarla, suç
işleyenlerle en keskin şekilde mücadelemizi yapalım, ancak
mahkeme tarafından suçsuzluğu ifade edilen kişiler konusunda da
daha hassas olmalıyız.
Diğer bir konu da sürekli olarak her türlü
iletişim aracıyla ve
Her gün neredeyse Meclise gelen bu askerî
öğrenciler ve kursiyerler konusu var. Bunlar da sürekli gündemimizde.
Geliyorlar. Burada talep edilen temel şey
Tamamının
ilişiğini kesmek yerine burada sağlıklı bir güvenlik
soruşturması yapılıp FETÖ terör örgütüyle alakası
olmayan kursiyerlerin ve askerî öğrencilerin mesleklerine
kavuşturulması konusunda da hassasiyet gösterilmesi gerekir diye
düşünüyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlarım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Usta.
Sayın Kerestecioğlu, buyurun.
23.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Afrin operasyonuna ilişkin sosyal medya paylaşımları
sebebiyle gözaltına alınan veya tutuklanan kişiler ile
Halkların Demokratik Partisine yapılan operasyonlar neticesinde
gözaltına alınanlara, bazı milletvekilleri hakkında
hazırlanan fezlekelere ve Muş Milletvekili Burcu Çelik Özkanın
cezaevinden dile getirdiği bazı konulara ilişkin
açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
İçişleri Bakanlığının
yaptığı açıklamada Afrin operasyonuna ilişkin sosyal
medya paylaşımları sebebiyle 449 kişinin gözaltına
alındığını ve 124 kişinin
tutuklandığını görüyoruz ki bu sayılar sürekli
değişken çünkü her an başka birileri, şu anda dahi
gözaltına alınıyor olabilir.
Şimdi, şu ana kadar, bizim de 20 Ocak 2018
tarihinden bugüne kadar 14 il başkanımız, 8 ilçe eş
başkanımız, 18 il ve ilçe yöneticimiz, 6 parti meclisi üyemiz
sosyal medya hesaplarında savaş karşıtı
paylaşımlar yaptıkları için gözaltına alındı
ve bunların bir kısmı da tutuklandı. İzmirde bugün 20
gözaltı söz konusu oldu. 24 Temmuz 2015 tarihinden bu yana ise partimize
yapılan operasyonlar neticesinde 11.500 kişi gözaltına
alındı. Aralarında eş genel başkanlarımız,
milletvekillerimiz, il ve ilçe eş başkanlarımız ve
yöneticilerimiz ile üyelerimizin bulunduğu 3.424 kişi tutuklandı.
Şimdi biz kongreye doğru giriyoruz Sayın Başkan ve bir
ülkede aslında, bir parti nasıl kapatılmaz ama kapatılmak
için elden gelen yapılır
İşte sivil darbe, defalarca
söylediğimiz bu durum, açıklaması partimiz üzerinde açıkça
oynanıyor.
Meclise üç gün önce, 2 Şubat tarihinde 113 yeni
fezleke gönderildi. Meclise gelen fezlekelerden 91i de milletvekillerimize ait
olan fezlekeler, 91 fezleke milletvekillerimize ait. Milletvekillerimize
dokunulmazlıkların kaldırılması görüşmelerinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Yani Meclis çatısı altında
dokunulmazlıkların kaldırılması görüşmelerinde
slogan attığı iddiasıyla propaganda suçundan fezleke
hazırlanmış. Yine, milletvekillerimizin vicdan ve adalet
nöbetine katılmaları dolayısıyla propaganda suçu, bu, kabul
edilerek fezleke düzenleniyor haklarında ve buraya gönderiliyor 91
fezleke.
Şimdi, gerçekten, aslında, hani
demokrasiden falan ya da demokratik bir meclisten, bir meclis
işleyişinden, zaten şu görüntüye
baktığımızda da söz edecek bir durum kalmadı ama biz,
öyle bir sözümüz var ki son kişi kalana kadar burada kalacağız
ve mücadeleye devam edeceğiz dedik. Bu son kişinin hangimiz
olacağını bilmiyoruz ama gerçekten bu sözümüzde
kararlıyız, halkımıza böyle bir sözümüz var ve onun için de
bunları dile getirmeye, mücadele etmeye devam edeceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Tamamlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Hatta öyle ki sadece Meclisten değil, aynı zamanda
cezaevinde de olsak mücadele etmeye devam ediyoruz. Sevgili Muş
Milletvekilimiz Burcu Çelik Özkan İnsan Hakları Komisyonu üyesi ve
kendisi özellikle İnsan Haklarını İnceleme Komisyonunda
olması hasebiyle de ihlalleri oradan da tespit etmeye devam ediyor ve
ihlal durumlarından birisi de maalesef iki gün önce hayatını
kaybeden hasta tutuklu Celal Şekerdi. Burcu Çelik Vekilimiz defalarca
onunla ilgili, onun cezaevinden çıkması gerektiğiyle ilgili
dilekçeler yazmıştı, bunları da duyurmaya devam etti ama
Celal Şeker hayatını kaybetti. Kendisi diyor ki: Muşlu
hemşehrim olan Celal Şekerin başta ailesi olmak üzere bütün
yakınlarına ve halkımıza
başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
Saygılarımla. Burcu Çelik Özkan.
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kerestecioğlu.
Sayın Özkoç
24.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, 5 Şubat
laikliğin kabulünün 81inci yıl dönümüne, Türkiyenin altına
imza attığı pek çok uluslararası sözleşmenin en
önemlilerinden biri olan 1864 Cenevre Anlaşmasıyla savaş dâhil
her türlü olağanüstü şartlar altında dahi doktorlar,
sağlık personeli ve din görevlilerine dokunulmazlık
tanınarak bu kişilerin can güvenliğinin teminat altına alındığına
ve bunları içine sindiremeyen bir partinin genel başkanının
Türkiye için düşündürücü olduğuna ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; laiklik ilkesi, dün yani 5
Şubat 1937 tarihinde yapılan değişiklikle cumhuriyetin
temel nitelikleri arasına giren bir ilke olmuştur.
Anayasamızın değiştirilemeyen ve değiştirilmesi
teklif edilemeyen hükümleri içerisinde yerini alan laiklik nedir? Din ve devlet
işlerinin birbirinden ayrılmasıdır yani laiklik devletin
her dine ve inanca eşit mesafede durmasıdır; dinin siyasetten
arındırılmasıdır; vatandaşın vicdan
özgürlüğüdür, düşünce özgürlüğüdür; kadın-erkek
eşitliğidir; çağdaş, bilimsel eğitimdir; insan
haklarının, demokrasi ve hukukun temelidir; birlikte
yaşamamızı mümkün kılan çimentodur. İçinde
bulunduğumuz coğrafyadaki kan, gözyaşı ve sefalet ne
yazık ki son acı örnekleriyle de bizim en büyük gücümüzün, dayanak
noktamızın laiklik olduğunu göstermektedir. Büyük Önderimizin
büyük öngörüyle Türkiye Cumhuriyetinin temel nitelikleri arasına
yerleştirdiği laiklik bugün tam seksen bir yaşındadır.
Seksen birinci yılımız kutlu olsun ve daim olsun.
Sayın Başkan, dünya tarihinde savaş,
çatışma, iç karışıklık ve benzeri gibi
olağanüstü durumlarda insanların yaşadıkları
acıları hafifletmek ve insanlık şeref ve haysiyetini
koruyarak sadece insan olmaktan kaynaklanan temel hak ve hürriyetleri güvence
altına almak maksadıyla milletlerarası alanda sözleşmeler
imzalanmıştır. Bu anlaşmalar, önceleri devletler
arasında imzalanmış olsa da zamanla birçok devlet
tarafından benimsenmiş ve uluslararası kabul görmüştür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Gerek savaş
gerekse barış koşullarında insanların temel hak ve
hürriyetlerinin korunması ya da hangi şartlar altında
sınırlamalara gidilebileceği de yine bu anlaşmalarla
belirlenmiştir. Bu anlaşmalara taraf olan devletler de
anlaşmaların getirdiği yükümlülüklere uymak zorundadır.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, İnsan Hakları
Evrensel Beyannamesi, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi,
Cenevre Konvansiyonu gibi uluslararası belgeler temel insan hak ve
hürriyetlerini korumaya yönelik belgelerdir.
Türkiye altına imza attığı
birçok uluslararası sözleşmeyle uluslararası hukukun
bağlayıcılığını da kabul etmiştir. Bu
sözleşmelerin en önemlilerinden bir tanesi de 1864 Cenevre
Anlaşmasıdır. Altına imza attığımız bu
sözleşmede savaş dâhil her türlü olağanüstü şartlar
altında dahi doktorlar, sağlık personeli ve din görevlilerine
dokunulmazlık tanınmıştır ve bu kişilerin can
güvenliği teminat altına alınmıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayınız
Sayın Özkoç.
Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tüm bunları içine sindiremeyen bir partinin
genel başkanı demokrasiyi içine sindirememiş demektir ve bu,
Türkiye için düşündürücüdür.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özkoç.
Sayın Bostancı, buyurun.
25.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının,
İdlib gözlem noktasında ve Afrin operasyonunda şehit olan
askerlere Allahtan rahmet dilediğine, Afrin operasyonunun bölgede
barışın sağlanması bakımından hayati
değerde olduğuna, 2017-2018 öğretim yılının
ikinci döneminde öğrencilere başarılar dilediğine, 6
Şubat Osman Bölükbaşının ölümünün 16ncı yıl
dönümüne, Cumhuriyet Halk Partisi kurultayında yeniden Genel Başkan
seçilen Kemal Kılıçdaroğluna başarılar
dilediğine ve 4 Şubat Dünya Kanser Gününe ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
İdlib gözlem noktasında bir şehidimiz
var, Afrin operasyonunda şehit düşen askerlerimiz var. Bütün
şehitlerimiz için, bu operasyonda şehit düşen askerlerimiz için
ve son şehidimiz için Allahtan rahmet diliyorum, gazilerimize sıhhat
ve esenlik diliyorum.
Türkiyenin Afrin operasyonu, bölgede
barışın sağlanması bakımından hayati
değerde bir operasyondur. Orta Doğu coğrafyasında, etnik ve
mezhep istismarı üzerinden, terör yapılarının
kaçınılmaz olarak düşmanlık üzerine inşa etmeye
çalıştıkları birtakım organizasyonlar, birtakım
siyasal inşalar söz konusudur; bir emperyal hayaletin de bunları
destekleyip teşvik ettiği biliniyor. En yakın örnek Filistin
meselesi kaç zamandır bölgede ve dünyada çok büyük bir yara. O yüzden,
sadece Orta Doğu coğrafyasını değil, bütün
dünyayı etkileyebilecek hasımlık ve
düşmanlığın alanı hâline bu coğrafyayı
getirme girişimlerine itiraz etmek, merkezî yapıları desteklemek
barışı sağlamak bakımından çok önemlidir.
Barışın arkasına politika koymak gerekir yoksa romantik
söylenme olarak kalır. Türkiye Cumhuriyeti bunun arkasına politika
koyuyor.
2017-18 öğretim yılının ikinci
dönemi başladı. Öğrencilerimize başarılar diliyorum.
Osman Bölükbaşı 2002 yılında
vefat etmişti, bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum. 1950-69
arasında her seçimde seçilmiş, Meclise girmişti. Siyasete
mizahı taşıyan bir insandır. Bu bakımdan da
ayrıca dikkat edilmesi gereken bir mirastır.
Geçen pazar Cumhuriyet Halk Partisi
kurultayını yaptı. Sayın Kılıçdaroğlu
yeniden Genel Başkan olarak seçildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tam da önemli bölümde kesildi.
Buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Yeni bir parti
meclisi teşekkül etti. Sayın Kılıçdaroğluna,
Cumhuriyet Halk Partisine başarılar diliyorum. İktidar partisi
olarak başarı dileğim sadece nezaket sözlerinden ibaret
değildir. Bizim temel ilkemiz, millet iradesi üzerinden iktidarların
şekillenmesi perspektifinden bakıldığında, her kim bu
millet iradesini toparlıyor ve iktidar olabilecek şekilde kendi
çatısı altında bir araya getiriyorsa bu memleket için iyidir.
Böyle bir perspektifin neticesi olarak aynı zamanda bu temenni bir akla
dayanıyor, onu ifade etmek isterim.
Dünya Kanser Günü çok önemli, farkındalık
ve duyarlılık oluşturmak lazım. Hem dramatik bir
hastalık hem maliyeti yüksek bir hastalık. Amerika 90 milyar dolar
harcamıştı geçen yıl, AB 160 milyar dolar civarında
harcadı, Türkiyenin harcaması 3 milyar dolar civarındaydı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayınız
Sayın Bostancı, buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Öyle
anlaşılıyor ki bu hastalığı doğuran
şartları önleyici bir şekilde mücadele edilmezse,
hıfzıssıhha zemini ve aynı zamanda genel yaşama
şartlarına ilişkin birtakım referanslar kanseri önleyici
şekilde oluşturulmazsa hem insani maliyetler hem de maddi maliyetler
artacaktır, o yüzden farkındalık çok önemli.
Bu tür haftaların ne kadar kıymetli
olduğunu bir kez daha belirtmek isterim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bostancı.
Sayın Bektaşoğlu, sisteme
girmişsiniz efendim. Talebiniz nedir, iletir misiniz?
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
Şehidimizle ilgili bir talebimiz var efendim 60a göre.
BAŞKAN Buyurun Sayın
Bektaşoğlu.
26.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun,
Afrinde yürütülen operasyonda şehit olan Giresunun Şebinkarahisar
ilçesinden Uzman Çavuş Ufuk Aktağ ve diğer şehitlere
Allahtan rahmet dilediğine ve ABDnin bölgeye silah sevkiyatını
durdurmamasına ilişkin açıklaması
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkan.
On yedi gündür Türk Silahlı Kuvvetlerimizce
Afrinde yürütülen operasyonda şehit olan 8 askerimizi daha dün
yolculuklarına uğurladık. Onlardan birisi de Giresunun
Şebinkarahisar ilçesinden Uzman Çavuş Ufuk Aktağ idi. Ona ve
diğer şehitlerimize Allahtan rahmet, ailelerine sabır ve
milletimize başsağlığı diliyorum.
Ancak, Ufuk Çavuşun arkadaşlarıyla
birlikte şehit olduğu tankı vuran tanksavar mermisinin hangi
ülke tarafından teröristlere verildiği yönünde birtakım iddialar
var. Bunların ciddiyetle araştırılması ve bu ülkeyi
yönetenlerin somut bilgi ve belgelerle kamuoyunu aydınlatması
gerekiyor. Ordumuz bu operasyonu yaparken Trumpın PYDye silah vermeyi
durduracağız. açıklamasına rağmen, ABDnin bir
taraftan da bölgeye çeşitli silahlar, bombalar, tanksavar ve TOW tipi
gelişmiş antitank füzelerinin sevkiyatını durdurmaması
çelişkili bir durum. Buna karşı çıkmalıyız.
PYDnin, PKKnın elindeki ABD silahlarıyla askerlerimiz şehit
olurken susmamamız gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
PKKyı biliyoruz da kim dost, kim puşt, kim düşman yani kiminle
savaştığımızı bilmek istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bektaşoğlu.
Sayın Yedekci, sisteme girmişsiniz
efendim, talebinizi alalım önce.
Buyurun.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Sayın
Başkanım, talebim, Sinopta nükleer santralle ilgili bir
toplantı var bugün, onunla ilgili bir şey söylemek isterim.
BAŞKAN Buyurun.
27.- İstanbul Milletvekili Gülay Yedekcinin, Sinopta
nükleer santral yapılmasıyla ilgili bilgilendirme
toplantısına ve insan sağlığının her
şeyin üzerinde tutulması gerektiğine ilişkin açıklaması
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Bugün Sinopta nükleer santral
yapılmasıyla ilgili bir bilgilendirme toplantısı
yapılması planlandı ve bu toplantı kent merkezinde
değil, kentten 10 kilometre uzağa götürüldü. Buradan açıkça
sesleniyoruz: Beyler, kaçarak kurtulamazsınız. Vatandaşa hesap
vermek ve açıklama yapmak zorundasınız.
Az önce AKP Grup Başkan Vekili 3 milyar dolar
paranın kansere harcandığını söyledi. Bu nükleer
enerji santralleriyle kanser olan hastaların sayısının ne
kadar arttığını hep beraber görüyoruz. O 3 milyar dolar
parayı sürdürülebilir enerjiye aktarsınlar, güneş enerjisi,
rüzgâr enerjisi, toprak enerjisi, füzyon enerjisi kullanılsın ve
insanlarımız ölüm ile para, işsizlik arasında, elektrik ile
kanser arasında sıkıştırılmasın.
İnsanlarımıza değer verilmeli,
insan sağlığı ve can her şeyin üzerinde
tutulmalıdır. Para aşkınızdan vazgeçiniz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yedekci.
Sayın Köksal, talebinizi alayım önce. Bir
ayağa kalkarak talebinizi almak istiyorum, nedir talebiniz?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Bölgemizde
yaşanan bir sağlık sıkıntısı var, bir de
suyla ilgili bir altyapı sıkıntısı var, bunu dile
getirmek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, 60a göre bir dakika süre
veriyorum.
28.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın,
Afyonkarahisarın Hocalar ilçesi Yeşilhisar köyünde
yurttaşların sağlık hizmetinden
yararlanamadıklarına ve Hocalar ilçesinin Çalca köyünde sözü verilen
göletle ilgili hiçbir çalışma yapılmadığına
ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Daha önce belde olan ve belediyesi
kapatıldığı için doğru dürüst hizmet alamayan
köylerden biri olan seçim bölgem Afyonkarahisar ili Hocalar ilçesi
Yeşilhisar köyünde yurttaşlar en temel haklarından biri olan
sağlık hizmetinden yararlanamamaktadır.
Buradan özellikle Sağlık Bakanına
sesleniyorum: Geçtiğimiz aylarda da sırf ambulans yeterli
olmadığı için, süresinde ambulans gelmediği için orada
yurttaşlarımız hayatını kaybetmiştir. Lütfen acilen
Hocalar ilçemize, özellikle Yeşilhisar gibi büyük bir köye hizmet verme
amacıyla yeterli ambulans takviyesinin yapılmasını talep
ediyoruz.
Yine, Hocalar ilçemiz Çalca köyünde Şehit
Mustafa Kaçarın isminin verileceği belirtilen bir gölet sözü verilmiştir
ancak şehidimizin ismini taşıyacak göletle ilgili hiçbir
çalışma yapılmamıştır. Bu konuda da bir an önce
gerekli düzenlemenin, gerekli çalışmanın
yapılmasını talep ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Köksal.
Sayın Akyıldız, sisteme
girmişsiniz, talebiniz
ALİ AKYILDIZ (Sivas) Sayın
Başkanım, Sivasta cumhuriyetin en önemli kazanımlarından
birisi olan Numune Hastanesiyle ilgili bir bilgi arz etmek istiyorum, 60a göre
bir dakika söz talep ediyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Akyıldız.
29.- Sivas Milletvekili Ali Akyıldızın, Sivasta
Numune Hastanesinin yıkılarak yerine külliye yapılması
planına ilişkin açıklaması
ALİ AKYILDIZ (Sivas) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Cumhuriyetin temellerinin
atıldığı, kurtuluşa ve kuruluşa tam yüz sekiz gün
ev sahipliği yapma onurunu ve gururunu yaşayan Sivasımızda
cumhuriyet tarihimizin ilk yıllarında Türkiye geneli için örnek olmak
adına planlanan ve İkinci Cumhurbaşkanımız Sayın
İsmet İnönü tarafından da açılışı
yapılan tarihî Numune Hastanesinin yıkılarak yerine külliye
yapılması planlandığını daha önce
yazılı soru önergesiyle Meclise taşımıştım.
Bugün gelinen noktada bu planın maalesef gerçekleşmesi adına
çalışmaların
hızlandırıldığını öğrenmiş
bulunuyorum.
Buradan tekrar yetkililere sesleniyorum: Cumhuriyetimizin
ilk eserlerinden olan Numune Hastanesini yıkmak yerine eğer
ihtiyacı varsa onarıp bundan sonraki kuşaklara da
aktarılmasını sağlamak gerekiyor diye düşünüyorum.
Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Akyıldız.
Sayın Demircan, Sayın Bakan, sisteme
girmişsiniz.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Sayın Başkan, eğer şey yaparsanız
BAŞKAN Yerinizden mi, kürsüden mi Sayın
Bakan?
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Yerimden cevaplayayım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Demircan,
Sayın Bakan.
30.- Sağlık Bakanı Ahmet Demircanın,
Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sağlık
alanında ambulans hizmetleri açısından dünya ölçeğinde en
ön sıralarda yer alan bir ülke Türkiye. Kara ambulansımız
2002de 500 civarındayken şimdi 5 binin üzerinde kara ambulansımız
var. Öbür taraftan, hava ambulanslarımız var, helikopterlerimiz, uçak
ambulansımız var, deniz ambulansımız var. Yine, aynı
şekilde, ambulansla yaralılara, müracaatlara ulaşma noktasında
da şehir merkezleri ve şehir dışı ulaşım
açısından dünya ortalamasında iyi yerdeyiz.
Böyle bir istisnai durum belki olmuştur, bunu
araştıracağım elbette. Ambulans merkezleri, 112 acil
merkezleri nüfusa göre, ulaşıma göre değerlendiriliyor ve
yerleştiriliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan, sözlerinizi
tamamlamak üzere bir dakika süre vereyim.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Tabii, izninizle.
Bu konuda söyleyeceklerim bunlar. Bu konuyu
araştıracağım ama Türkiye ambulans hizmetleri
açısından gerçekten yüz güldüren bir noktada.
Teşekkür ediyorum Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın Gök, sisteme girmişsiniz efendim.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkanım,
Sağlık Bakanını burada görünce Ankaramızın
Haymana ilçesiyle ilgili bir sorunu aktarmak istemiştim. O bakımdan
söz aldım.
BAŞKAN Buyurun Sayın Gök.
31.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Ankaranın Haymana
ilçesindeki devlet hastanesinde diyaliz makinesi bulunmadığı
için yaşanan mağduriyetlere ilişkin açıklaması
LEVENT GÖK (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Sağlık Bakanımız,
Ankaramızın güzide ilçelerinden Haymana ilçesinde, devlet
hastanesinde diyaliz makinesi yok. Haymana ilçesindeki diyaliz hastaları
her gün ya Ankaraya ya da başka, civar ilçelere gitmek suretiyle bu diyaliz
sorunlarını çözmeye çalışıyorlar. Yani,
Ankaranın en köklü ve en eski ilçelerinden biri olan Haymanadaki diyaliz
hastalarının bu sorununun çözümlenmesi açısından devlet
hastanesine diyaliz makinelerinin bir an önce getirilmesinde yarar vardır.
Bu konuyu bizzat huzurunuza iletmeyi bir görev sayıyorum Ankara
Milletvekili olarak. Kısa zamanda telafi ederseniz de seviniriz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gök.
Sayın Yiğitalp, sisteme girmişsiniz.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Ben Sağlık Bakanı buradayken
BAŞKAN Önce lütfen bir talebinizi
alayım, ayağa kalkarak yalnız, rica ediyorum.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Sağlık Bakanı buradayken benim bir talebim olacaktı.
Sağlık çalışanlarının bir talebi var, çokça
soruyorlar.
BAŞKAN Peki, buyurun Sayın Yiğitalp.
32.- Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalpin,
hekimlerin ve sağlık çalışanlarının
atamalarının yapılmamasına ilişkin
açıklaması
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Sayın Bakan, sağlık çalışanlarının çok
yoğun bir talebi var, size de çok sıkça geldiğini biliyorum.
Hekimlerin ve sağlık çalışanlarının ataması
bir türlü yapılamadı. Bir şekilde güvenlik
soruşturması deniyor, bazen de güvenlik soruşturması
üzerinden aylarca bekletiliyorlar. Hem bu kadar sağlık
çalışanı açığı var iken neden atamaları
yapılmıyor ve bu atama yapma, güvenlik soruşturmasının
yolu, yöntemi nedir? Yani, kime göre karar verecek? Güvenlik ve emniyetle
ilgili bu kadar kafanızda soru işaretleri varken onların hangi
soruşturmalarını siz ciddiye alacaksınız ya da hangisi
olmayacak, bu konuda ciddi bir kafa karışıklığı
var. Ve ne kadar kişi alınacak, onu da öğrenmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yiğitalp.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Son olarak Sayın Atıcı,
bir talebiniz mi var?
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın Başkan,
Türk Tabipleri Birliğiyle ilgili Sayın Bakana bir talebim olacak
eğer izin verirseniz.
Buyurun.
33.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, Türk
Tabipleri Birliğinin önündeki Türk ibaresinin
kaldırılmasının çok tehlikeli olduğunu
düşündüğüne ilişkin açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Türk Tabipleri Birliği
kanunla kurulmuş bir birliktir ve fikirlerini pek çok hükûmet
beğenmemiştir, siz de beğenmeyebilirsiniz. Ama Türk Tabipleri
Birliği hepimizin çatı organıdır ve hepimizi temsil eder.
Türk Tabipleri Birliğiyle kindar bir ilişkiye girmenin doğru
olmadığını düşünüyorum. Bir Hükûmet mensubu olarak
sizin bunun önüne geçmenizin mümkün olduğunu düşünüyorum. Ayrıca
Türk Tabipleri Birliğinin önünden Türk ibaresinin
kaldırılmasının da çok tehlikeli olduğunu
düşünüyorum. Burada size görev düşüyor. El birliğiyle Türk
Tabipleri Birliğine sahip çıkmalıyız.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Atıcı.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Bakan, buyurun.
34.- Sağlık Bakanı Ahmet Demircanın, Ankara
Milletvekili Levent Gök, Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp ile
Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Haymana ilçemizde diyaliz cihazı
olmayışını not aldım. Tabii ki, bu diyaliz
cihazlarımızın donanımını oradaki nüfusa ve
talebe göre değerlendiriyoruz. Ama bunu inşallah çözeceğim
sayın vekilim.
Bir soru vardı güvenlik soruşturması
ve de ne kadar personel alınacağı şeklinde. Güvenlik
soruşturmaları, bildiğiniz gibi, yasa gereği, kanun
hükmünde kararname gereği yerine getirilen bir zorunluluk. Güvenlik
soruşturmalarını yapıyoruz. Güvenlik
soruşturmaları geldikçe atıyoruz. Ve şu anda bizim
geçmiş döneme ait kura sonucu
Yani devlet hizmet yükümlülüğüyle
ilgili bekleyen sayımız çok az, onlar da güvenlik
soruşturmaları bittiğinde atanıyor. Atanamayan
arkadaşlara da neden atanamadıklarını bildiriyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Bağlayayım efendim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun) Ne
kadar personel alacağız? 2018de 27 bin sağlık personeli,
ebe, hemşire; 19 bin çalışan, işçi alınacak. Ve
doktorlara mecburi hizmet olduğu için mezun olan hemen kadroya
alınıyor, yaklaşık 10 bin civarında da
doktorlarımız alınacak.
Tabipler Birliğiyle ilgili konuya gelince,
elbette ki, ülkemizde tabipleri temsilen Anayasa ve kanunlar çerçevesinde
kurulmuş bir organdır Tabipler Birliği. Kendilerinin
Türkiyedeki tabiplerin sorunlarını gündeme getirmek ve onların
sağlıkla ilgili meselelerdeki sorunlarını çözmek için
çalışmaları görevleri arasındadır. Tabipler Birliğinin
son dönemde Türkiyenin, milletin değerlerine ters açıklamaları
nedeniyle şu anda yargıda devam eden bir süreç var. O süreç
sonuçlanınca elbette ki kararını yargı verecektir. Tabipler
Birliğiyle ilgili söyleyeceğim de budur.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bakan.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Yaşar
Tüzünün, Başkanlık Divanı olarak Afrin bölgesindeki terör
örgütlerine yönelik operasyonlar sırasında şehit olanlara Allahtan
rahmet, gazilere acil şifalar dilediklerine ilişkin
konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türk
Silahlı Kuvvetlerinin Suriyenin Afrin bölgesindeki terör örgütlerine
yönelik operasyonları sırasında özellikle son haftada çok
şehidimiz ve yaralımızın olduğu haberini üzüntüyle
öğrendik. Başkanlık Divanı olarak şehitlerimize
Allahtan rahmet, yakınlarına başsağlığı;
gazilerimize de acil şifalar diliyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.11
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Yaşar TÜZÜN
KÂTİP
ÜYELER: Vecdi GÜNDOĞDU (Kırklareli), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
55inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Sayın milletvekilleri, Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, 6/2/2018 tarihinde Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından,
tarihin en önemli miraslarından olan Ayn Dara
Tapınağının büyük bir kısmının yapılan
bombardıman sonucu meydana gelen tahribatın tüm yönleriyle
araştırılması ve sürdürülen yıkıma
karşı gerekli önlemlerin alınması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
görüşmelerinin, Genel Kurulun 6 Şubat 2018 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 6/2/2018 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, grubumuzun aşağıdaki önerisinin
İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
6 Şubat 2018 tarihinde İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Filiz Kerestecioğlu tarafından
verilen 6643 grup numaralı, tarihin en önemli miraslarından olan Ayn
Dara Tapınağının büyük bir kısmının
yapılan bombardıman sonucu meydana gelen tahribatın tüm
yönleriyle araştırılması ve sürdürülen yıkıma
karşı gerekli önlemlerin alınması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
6/2/2018 Salı günkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Iğdır Milletvekilimiz Sayın Mehmet Emin Adıyaman
Sayın Adıyaman yok mu?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Gelmek üzere.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Osmaniye Milletvekilimiz Sayın Ruhi Ersoy.
Sayın Ersoy, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA RUHİ ERSOY (Osmaniye)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz konusu öneri üzerine söz almış
bulunuyorum.
Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisinin temel
görüşlerinde İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.la
beraber, tarihî ve kültürel mirası yerinde muhafaza etme; yerelden
ulusala, ulusaldan evrensele tüm kültürel değerlere saygılı olma
temel prensiptir. Bu prensibin aynısı, Türk devletinin devlet
politikası olarak da kendisini göstermektedir. Türk devleti UNESCO
Kültürel Miras Sözleşmesinde de bunun tarafı olmuştur; hatta
ileri gitmiştir -somut kültürel miras yeterli değil- Somut Olmayan
Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesine de Türkiye taraf
olmuştur. Bizim efsanemizi, masalımızı, mitolojimizi,
gündelik değer içerisinde var etmiş olduğumuz mutfak
kültürümüzü, ozanlık geleneğimizi, Mevleviliği, semahı,
semayı
Bütün bunlarla beraber kültürde hassasiyeti zirvede olan bir
devletin elbette ki evrensel anlamda dünyanın üretmiş olduğu
kültürel değerlere de saygısı sonsuzdur. Buraya kadar temel
yaklaşımlar budur.
Fakat diyerek başlıyoruz, verilen ilgili
önerinin satır aralarına baktığımızda,
insanlığın ortak değerlerinden olan Suriyedeki bir eserin
Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından, Türk ordusu, Türk jetleri
tarafından hasar gördüğü iddiası var. Söz konusu iddia bununla
da kalmıyor, İnsanlığın ve evrensel hassasiyetin
İşte, IŞİDin, El Kaidenin bazı yerlerde
yaptığı tahribatlara karşı Avrupa ve Amerika
kamuoyunun ayağa kalktığı vurgusu yapılarak,
sağdan yaklaşıp soldan gösterilerek Türk devletini birtakım
yaklaşımlarla birlikte bazı ithamlarla bütünleştirecek
sorgulara götürmek istiyor ve insanlığın ortak hassasiyetleri ve
pozitif değer setleri üzerinden kamuoyu oluşturma stratejisi gibi
geliyor. Tamam, buraya kadar parti politikası açısından da
yapıyor olabilirler, buna da bir noktada evet diyelim ama dönüp gelelim,
Türkiyede PKK terör örgütünün yapmış olduğu katliamlar, bebek
katillerinin işledikleri cinayetlere de aynı oranda tepki göstermek,
ses çıkarmak gerekir. Ama beraberinde, 6-7 Ekim olayları başta
olmak üzere, Ziya Gökalpin evi yağmalanırken, Tuncelide
koçbaşlı mezar taşları yok edilirken, beraberinde
Diyarbakırdaki Fatih Paşa Camisi, Kurşunlu Camisi 6-7 Ekim
olaylarında yıkılırken de benzeri tepkileri aynı
oranda göstermek lazım. Samimiyet tek taraflı, bir boyutlu olmaz, bir
bütün hâlinde bu meselelere yaklaşmak lazım. Özellikle ve özellikle,
bugün itibarıyla, erken dönem Türk uygarlığına ait
bölgedeki mağara figürleri, resimleri çalışan ilgili
akademisyenlerin temel kaygıları
Türk dönemine ait izlerinin, erken
dönem uygarlık tarihi malzemelerinin yerlerini adres olarak, konum olarak,
fotoğraf olarak veremiyoruz çünkü birileri geliyor, burayı yok etmeye
çalışıyor. diyorlar.
Aynı hassasiyeti her yerde bekliyoruz. Biz, bu
hassasiyetin muhatabının da Türk devleti değil
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
RUHİ ERSOY (Devamla)
terörü destekleyenler
olduğuna inanıyoruz. Teröristleri oradan göndermenin ve terörü
destekleyenleri susturmanın yolunu hep birlikte aramalıyız
diyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP
ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ersoy.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Hatay
Milletvekilimiz Sayın Serkan Topal.
Sayın Topal, süreniz üç dakika.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Maalesef dün de Reyhanlıda 1 şehidimiz
oldu. Afrinde ve bütün Türkiyede şehit olanlara bir kez daha Allahtan
rahmet diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun. Yaralılara
acil şifalar diliyorum.
Maalesef Afrin operasyonundan en çok etkilenen
illerden bir tanesi de Hatay ve Hatayda da en çok etkilenen ilçelerin
başında Reyhanlı, Kumlu, Hassa, Kırıkhan,
Yayladağı ve Altınözü geliyor.
Dün Sayın Bozdağ bir açıklama
yaptı. Bu 6 ilçede esnaf ve sanatkârların hazine faiz destekli kredi
ödemelerinin faizsiz olarak bir yıl ertelenmesine karar verilmiş.
Yani şimdi, bugün itibarıyla, OHAL iki yıl uzatılıyor
ama Hataydaki vatandaşlarımız için iki yılı çok
görüyorsunuz. Biz bunu kabul etmiyoruz, bir yıla az diyoruz. Bunun mutlaka
iki yıl olması gerekiyor ve bunun da yetersiz olduğunu
söylüyoruz.
Bakın, oradaki, sınırdaki zeytin
arazileri sahipleri zeytinlerini toplayamadı. Sanayici, esnaf, bütün
vatandaşlarımız, inanın, şu anda ne SGKyi
ödeyebiliyor ne de işçiye maaş ödeyebiliyor. Dolayısıyla
bunlara mutlaka faizsiz bir kredi verilmesi gerekiyor.
Sayın Hükûmet yetkilileri, Sayın AK
PARTİ Grup Başkan Vekili; bu konuda özellikle şu anda sizden bir
açıklama bekliyorum çünkü şu anda bütün Hatay bizi bekliyor, bizi
izliyor, bu konuda sizden net bir sonuç bekliyoruz.
Bakın, şimdi, özellikle Bükülmez ve
Davutpaşa Mahalleleri arasına bin kişilik bir Özgür Suriye
Ordusu yerleştirildi ve şu anda bazı
vatandaşlarımız beni aradı, dediler ki: Şu anda onlar
silahla dolaşıyorlar. Bu konuda gerekli önlemlerin
alınmasını burada talep ediyorum. Tabii, biz orada Birol
Vekilimizle birlikte sürekli Reyhanlıya gidiyoruz, Kırıkhana
gidiyoruz. Özellikle de geçen hafta Reyhanlının gazi olması
için Birol Vekilimizle bir kanun teklifi vermiştik, bunu da umarım
reddetmezsiniz, bu konuda AK PARTİ Hükûmetinden de destek bekliyoruz.
Sayın Başbakan pazar günü -burada bunu
söylemeden edemeyeceğim- Reyhanlıya gidiyor, tek tek şehit
cenazelerini gezeceği yerde bir tek çadırda topluyor. Buradan
sesleniyorum: Sayın Başbakan, siz şehit cenazelerini neden
gezemediniz, korkuyor musunuz?
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Doğru bir
üslup değil ya.
SERKAN TOPAL (Devamla) Bizim askerlerimiz Afrine
gittiğinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERKAN TOPAL (Devamla) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlamak üzere ek bir
dakika süre veriyorum.
Sayın Topal, buyurun.
SERKAN TOPAL (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Bakın, Doğru bir söz değil. demeniz
doğru değil.
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Doğru
değil.
SERKAN TOPAL (Devamla) Sizin
yaptığınız doğru değil.
Kapı kapı nasıl ki askerlerimiz
kahramanca çarpışıyorsa en azından sizden de şunu
beklerdik: Onları bir yerde toplamayı değil kapı kapı
bütün evlerine korkusuzca
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) - Ya,
korkma meselesi değil yani.
SERKAN TOPAL (Devamla) Mesele nedir o zaman?
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Yok
canım, öyle şey olmaz.
SERKAN TOPAL (Devamla) Mesele nedir o zaman
Sayın Vekilim?
MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye)
Serkan Bey, yakışmadı.
SERKAN TOPAL (Devamla) Hayır, burada
sataşma meselesi değil, ben gerçekten sataşmak istemiyorum, öyle
bir şey söz konusu değil ama ondan en azından bunu beklerdik.
Ben tekrar hepinize saygılarımı
sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Topal.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, Serkan Beyin yapmış olduğu
çağrıyı muhakkak Hükûmet duydu, gereken değerlendirmeyi
yapacaktır. Vatandaşların zararlarını tazmin etmek
hükûmetlerin görevi.
Diğer taraftan, Korkuyor musunuz, niye
Başbakan böyle davrandı? şeklindeki bir
yaklaşımı doğru bulmayız. Hükûmet olsun, Sayın
Başbakanımız olsun bütün şehit ailelerine, bütün şehit
cenazelerine gidiyoruz ve katılıyoruz, aynı zamanda
milletvekillerimiz. Her yerde diğer partilerden milletvekillerini de
görüyorum, bunlar millî bir meseledir. Burada korku, cesaret gibi kavramlar,
değil biz isteriz ki esasen hiç şehit gelmesin. Bu barış
için yapılan operasyon huzur içerisinde sona ersin, o terör
yapılanmasına mâni olunsun ama maalesef öyle olmuyor.
Şehitlerimiz geliyor, bağrımıza taş basıyoruz, o
cenazelere katılıyoruz, Sayın Başbakanın da mümkün
mertebe bu cenazelere katıldığını bütün kamuoyu
biliyor. Burada Serkan Beyin sanıyorum kürsüde sehven Korkuyor mu?
şeklinde ifadesini uygun bulmadığımızı belirtmek
istedim.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bostancı.
SERKAN TOPAL (Hatay) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Topal.
SERKAN TOPAL (Hatay) Sayın
Başkanım, kendilerinin sehven demesi üzerine bir sataşma
olarak kabul ediyorum. Bu konuyla ilgili iki dakika söz hakkı istiyorum.
SEBAHATTİN KARAKELLE (Erzincan) Sehven
değil siz istismarcısınız.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bu bir sataşma
değil.
SERKAN TOPAL (Hatay) Bir sehven kelimesine
açıklık getirmek istiyorum o zaman Sayın Başkanım.
BAŞKAN Oradan, yerinizden söyleyin
kayıtlara giriyor Sayın Topal.
Buyurun, devam edin.
SERKAN TOPAL (Hatay) Kürsüden ya da yerimden bir
dakikalık söz hakkı alayım o zaman.
BAŞKAN Yerinizden buyurun bir dakika.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
35.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının yerinden sarf ettiği bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum.
Sayın Grup Başkan Vekilim onu sehven
söylemedim. Bakım, bütün Reyhanlı teröre karşıdır,
bütün Hatay tek yürek karşıdır. Elbette millîdir ancak kendileri
de bunu isterdi çünkü kendilerinden bunu duydum. Bunu burada o yüzden söyledim.
Bunu da ben sehven söylemedim, bunu art niyetle de söylemedim. Ha, bir dahaki
sefere umarım böyle olur. Umarım az önce de dediğiniz gibi,
inşallah bundan sonra da şehit haberi almayız ama bütün
Hataylı vatandaşlarımızın yanında da sizleri
görmek isteriz. Sadece sizleri görmek istemeyiz, aynı zamanda teşvik
bazında da onların zararlarını karşılayacak her
türlü konuda devleti orada görmek isteriz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Topal.
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır)
Sayın Başkan...
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, 6/2/2018 tarihinde Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından,
tarihin en önemli miraslarından olan Ayn Dara
Tapınağının büyük bir kısmının yapılan
bombardıman sonucu meydana gelen tahribatın tüm yönleriyle
araştırılması ve sürdürülen yıkıma
karşı gerekli önlemlerin alınması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
görüşmelerinin, Genel Kurulun 6 Şubat 2018 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Sakarya Milletvekilimiz Mustafa İsen konuşacaktır.
Sayın İsen, süreniz üç dakika.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA İSEN
(Sakarya) Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Ayn
Dara Tapınağı hakkında verilen öneriyle ilgili, partimin
görüşlerini ifade etmek istiyorum.
Şehitlerimiz var, Allah hepsine rahmet eylesin.
Savaşta sadece şehitler kaybedilmiyor,
başka değerli unsurlar da bundan etkileniyorlar. Tarihî eserlerin
etkilenmesini de bu çerçevede değerlendirebiliriz. Ama şu hususa
vurgu yapmak istiyorum: Türkiye, tarihî eserler açısından mağdur
bir ülkedir. Bu bakımdan da tarihî eserlerin korunması ve
kollanması noktasında olağanüstü hassasiyete sahip bir ülkedir.
Bu bakımdan, Dünya Kültürel ve Doğal Mirasın Korunması
Sözleşmesine taraf olmuştur ve bunun gereklerini itinayla yerine
getirmektedir.
Türk Silahlı Kuvvetleri dinî ve kültürel
yapılar, tarihî eserler ve arkeolojik kalıntılar ile kamu
yararına faaliyet gösteren tesislerin hedefler arasında
bulunmadığını özellikle açıklamıştır ve
bu konudaki hassasiyetini de uygulamada göstermektedir. Bu konuya gösterilen
ilginin bir örneği olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi 26/7/2017
tarihinde, yurt dışına kaçırılan kültür
varlıklarının belirlenmesi ve iadelerinin sağlanması,
ayrıca da mevcut kültürel varlıkların korunması için bir
Meclis araştırma komisyonu kurmuştur. Bendeniz bu Komisyonun
Başkanlığını yapıyorum, burada bütün siyasi
partilerin temsilcileri vardır. Bu Komisyon yurt içinde ve yurt
dışında faaliyetlerine devam etmektedir, hâlen devam etmektedir.
Benzer konuda da herhangi bir işlem yapılacaksa bu Komisyon
marifetiyle bu faaliyet değerlendirilebilir.
Burada bir hususa dikkat çekmek istiyorum: Özellikle
AK PARTİ iktidarı döneminde Hasankeyf âdeta dünya arkeoloji tarihine
örnek gösterilebilecek nitelikte, büyük bir özveriyle bir bölgeden bir başka
bölgeye taşınmıştır. Dolayısıyla biz
bölgedeki tarihî eserlerin korunmasına büyük oranda hassasiyet
gösteriyoruz.
Mevcut faal komisyon varken yeni bir komisyonun
kurulmasını uygun bulmadığımızı ifade
ediyoruz. Türkiye ayrıca Irak ve Suriyeden bu savaş süreci çerçevesi
içinde kaçırılan tarihî eserlerin muhafazasına ve bunların
korunmasına da özel bir önem göstermektedir. Bölgede çeşitli
grupların cirit oynadığı bir alan söz konusudur ve bu
alanda başka gruplara ait ortaya çıkmış bir tahribatın
Türkiyeye mal edilmesini de şiddetle reddediyoruz ve bu konuda da
ayrı bir komisyonunun kurulmasını uygun bulmuyoruz.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
İsen.
Sayın Adıyaman, sisteme girmişsiniz
bir talebiniz var mı?
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır)
Sayın Başkanım, önerimiz üzerine söz alacaktım ancak Adalet
Komisyonunda olduğumdan yetişemedim ve bu hakkım maalesef yok
oldu.
BAŞKAN Buyurun, yerinizden bir dakika süre
veriyorum.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Iğdır Milletvekili Mehmet Emin
Adıyamanın, Afrine yönelik sürdürülen operasyonda Ayn Darada
bulunan tarihî bir eserin de zarar gördüğüne ve bu konunun
araştırılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bilindiği üzere,
savaşlar sadece can kaybına, sivil kayıplara ve insan
hayatına mal olmuyor ama aynı zamanda tarihten miras kalan birçok
tarihî esere ve değere de zarar veriyor.
Özellikle, Afrine yönelik sürdürülen operasyonda ya
da savaşta Ayn Darada bulunan tarihî bir eser de zarar görmüş ve
buna ilişkin grubumuzca bir önerge verilmiştir.
Dolayısıyla, Adalet Komisyonunda olduğumdan yetişemedim.
Bizim önergemiz bu hususun araştırılmasına ilişkindir.
AKP sözcüleri ve Hükûmet bunu yalanlamakta. Doğru veya yalan
olduğunun ortaya çıkarılması açısından Mecliste
bir araştırma komisyonu kurulması elzemdir.
Bakın, bu, bütün dünya basınına mal
olmuş Ayn Daranın eski hâli, bu da harap olmuş hâli.
Dolayısıyla her iki
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır)
Tamamlamak için müsaade ederseniz
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayınız
lütfen.
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır)
Teşekkür ediyorum.
Bu tarihî eser, aslında sadece Suriyeye ya da
Afrine ait bir miras ya da kültür değil bütün dünya miras kültürü,
geçmişi yaklaşık dört bin yıldır.
Dolayısıyla bu hususun Meclisçe oluşturulacak bir komisyonca
araştırılması ve savaşın sonuçlarının
sadece siviller, çocuklar, hayvanlar üzerinde değil aynı zamanda
dünya miras kültürü üzerinde de ne tür etkiler yarattığının
ortaya konulmasında yarar görüyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Adıyaman.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, 6/2/2018 tarihinde Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından,
tarihin en önemli miraslarından olan Ayn Dara
Tapınağının büyük bir kısmının yapılan
bombardıman sonucu meydana gelen tahribatın tüm yönleriyle
araştırılması ve sürdürülen yıkıma
karşı gerekli önlemlerin alınması amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
görüşmelerinin, Genel Kurulun 6 Şubat 2018 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Gruplar adına konuşmalar
tamamlanmıştır.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
2.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma
saatlerinin düzenlenmesine; gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında
bulunan 513 sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve
İçişleri Komisyonu Raporu ile 461 sıra sayılı Kanun Tasarısının
bu kısmın 14 ve 16ncı sıralarına alınmasına
ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesine; 6 Şubat 2018 Salı günkü birleşiminde sözlü
soruların görüşülmemesine; 7 Şubat 2018 Çarşamba günkü
birleşiminde Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının
Aden Körfezi, Somali kara suları ve açıkları, Arap Denizi ve mücavir
bölgelerde görevlendirilmesi için Anayasanın 92nci maddesi uyarınca
Hükûmete verilen izin süresinin 10/2/2018 tarihinden itibaren bir yıl daha
uzatılmasına dair Başbakanlık tezkeresinin gündemin
"Başkanlığın Genel Kurula Sunuşları"
kısmına alınmasına ve tezkerenin görüşmelerinin bu
birleşimde yapılmasına ilişkin önerisi
6/2/2018
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 6/2/2018 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi
gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Mehmet
Naci Bostancı
Amasya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında
bulunan 513 sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve
İçişleri Komisyonu Raporu ile 461 sıra sayılı Kanun
Tasarısının bu kısmın 14 ve 16ncı
sıralarına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
6 Şubat 2018 Salı günkü (bugün)
birleşiminde sözlü soruların görüşülmeyerek bu birleşimde
510 sıra sayılı Kanun Tasarısına kadar olan
işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
7 Şubat 2018 Çarşamba günkü
birleşiminde Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının
Aden Körfezi, Somali kara suları ve açıkları, Arap Denizi ve
mücavir bölgelerde görevlendirilmesi için Anayasanın 92'nci maddesi
uyarınca Hükûmete verilen izin süresinin 10/2/2018 tarihinden itibaren bir
yıl daha uzatılmasına dair Başbakanlık tezkeresinin
gündemin "Başkanlığın Genel Kurula
Sunuşları" kısmına alınması ve tezkerenin görüşmelerinin
bu birleşimde yapılmasına müteakip gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmında bulunan 460 sıra sayılı Kanun
Tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar,
8 Şubat 2018 Perşembe günkü
birleşiminde 384 sıra sayılı Kanun Tasarısına
kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi,
Yukarıdaki birleşimlerde gece 24.00'te
günlük programların tamamlanamaması hâlinde günlük programların
tamamlanmasına kadar çalışmalarına devam etmesi
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Bilecik
Milletvekilimiz Sayın Halil Eldemir
Sayın Eldemir, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA HALİL ELDEMİR
(Bilecik) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; AK
PARTİ Grubumuzun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre vermiş
olduğu grup önerimizle alakalı söz almış bulunuyorum. Bu
vesileyle sizleri, sizlerin nezdinde de aziz milletimizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün vermiş olduğumuz grup önerimiz bu
haftaki Meclis çalışma programımızla alakalıdır.
Geçen hafta, malumlarınız olduğu üzere, kanun hükmünde
kararnamelerin Meclis gündemine alınıp burada görüşülmesiyle
alakalı bir öneri vermiştik. Neticede de gündemde bekleyen 25 tane,
komisyonda da bekleyen 1 tane kanun hükmünde kararname vardı. Bu 25
KHKnin 12 tanesini geçen hafta yasalaştırdık.
Bu haftaki grup önerimiz de geçen hafta komisyonda
bekleyen KHKNİN Genel Kurula gelip sıra sayısı
almasından kaynaklı. Bunu da Genel Kurul gündemine getiriyoruz ve
neticesinde de sıra sayısı bekleyen veya komisyonda olan
herhangi bir kanun hükmünde kararname olmamış olacak. Bugün mesai bitimine
kadar bu kanun hükmünde kararnameler bitinceye kadar bunları
görüşmeyi, yarın Aden Körfezinde bulunan Türk Silahlı
Kuvvetlerimizin deniz unsurlarının 10 Şubatta dolan görev
sürelerinin uzatılmasıyla ilgili tezkereyi görüşeceğiz,
sonraki gün de ülkemiz için önem arz eden uluslararası sözleşmeleri
görüşmüş olacağız.
Bütün grupların önerimize desteğini
bekliyor Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Eldemir.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Diyarbakır Milletvekilimiz Sayın Sibel Yiğitalp.
Sayın Yiğitalp, süreniz üç dakika.
Buyurun.
HDP GRUBU ADINA SİBEL YİĞİTALP
(Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün
KHKler geldi Meclise ve KHKler üzerinden bir oturum var. Aynı zamanda da
sabahtan üç parti, operasyon yaptığınız Afrinde
yaşamını yitirenler üzerinden
başsağlığı dilekleri söylüyor. Burada Diyanet Fetih
Suresini okuturken her yerde, yoksullar da evinde çocuklarını
kaybeden aileler Fatiha Suresiyle çocuklarını uğurluyor.
Afrine niye operasyon yaptığınızı da doğru
düzgün açıklayamadığınızı da iyi biliyorum.
Başka ülkenin topraklarında, başka bir yaşamla,
başkasının hayatına aslında girmemeniz
gerektiğini bilmenize rağmen burada üç parti ortak karar verdi ve
operasyona evet dedi. Milyonlarca insanın şu anda sivil yaşam
alanı bombalanıyor, insanlar hayatını kaybediyor ve
hayatını hem oradan halk kaybederken burada da yoksul çocuklar
yaşamını yitiriyor. Yaşamını yitiren o çocuklar
dışında bir de ÖSO var. Bu ÖSO kimdir, kimlerden oluşuyor?
Orada şimdiye kadar kaç ÖSO mensubu öldü? Bu ÖSO mensupları öldükten
sonra nedir durumları? Bunu iktidar partisine soruyorum: ÖSO kimdir?
CHPnin de sormasını istiyorum. Tamam, tezkereye evet dediniz,
biliyoruz. ÖSO kimdir, kimlerden oluşur? Motivasyonları nedir? Daha
önce neredeydiler ve nasıl bir araya geldi? Onlarla ne gibi bir
mutabakatınız var? Ortak mutabakat metniniz nedir, sözleşmeniz
nedir, lütfen gelip burada açıklayın. ÖSOyla ilişkinizi
açıklayın. Herkes de, bu kamuoyu da, hepimiz sizin ÖSOyla olan
ilişkinizi merak ediyoruz. Bunu açıklamanızı ısrarla
talep ediyorum.
Bu mesele
NURSEL REYHANLIOĞLU (Kahramanmaraş) - PYD
kim?
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) -
Bakın, PYD nedir biliyor musunuz? PYD, Suriye Demokratik Güçlerinin bir
araya getirdiği siyasi partidir ve Suriyededir ve Rojavadadır.
Burada yaşamını sürdürmüyor, burada siyaset yapmıyor,
burada politik faaliyetleri yoktur. Askerî güçleri de YPG ve YPJ olarak
tarifleniyor. Bunlar sonra, Araplar, Ermeniler, Asuriler, Süryaniler, orada
yaşayan bütün farklı dinamikler bir araya geldi, Suriye Demokratik
Güçlerini oluşturdu. Bir başka ülkenin
sınırlarıdır. Kendi ülkenizde savaşırken bir
başka ülkeye de savaş açtınız; o da sizin, ayrıca,
özel bir marifetiniz. Buradan da sizi kutluyorum.
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Terörle mücadele
ediyoruz biz. Biz terörle mücadele ediyoruz.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) - Hem
kendi içinde bir kaos hem dışarıda bir kaos. Kaostan
beslendiğinizi biliyoruz; kaostan beslenmenin yol ve araçlarını
da OHAL ve KHKlerle yaptığınızı da biliyoruz.
Bakın, KHKler niye var? Kadın
cinayetlerine karşı durmayı, protesto etmeyi engellemek için
var. KHKler niye var? Hamile kalan 115 çocuğa, doğum yapan
çocuğa karşı itirazları engellemek için var. KHKler niye
var? Yüzde 96 özürlü raporu olan Celal Şekerin yaşamını
yitirmesini ve onun gibi 1.024 hasta tutsağın hayatını
yitirmesini her an buradan izleyip görüyorsunuz. Celal Şeker bunun en
basit örneğidir. Onun gibi özürlü raporu olanlara, sağlık raporu
olanlara karşı itirazları engellemek için KHK var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) Son
bir dakika alabilir miyim?
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlamak üzere ek bir
dakika süre veriyorum.
Buyurun.
SİBEL YİĞİTALP (Devamla)
KHKler niye var? Grev yapmayı engellemek için var. KHKler niye var?
Yoksul olanların sözünü söylemesini engellemek için var. KHKler niye var?
Yine söyleyeyim: Basın özgürlüğünü engellemek için var. KHKler niye
var? Savaşa karşı olduğu için bütün sivil toplum
örgütlerine, bireylere, şahıslara, örgütlere karşı savaş
açmak için var. Bu araç, bu OHAL, bir bütün olarak, totalde kendi
iktidarınızı güçlendirmek için var.
Şunu söylemek istiyorum: İktidar olarak
güçlü değilsiniz. Güçlü iktidarlar eleştiriye açıktır,
eleştiri mekanizması oluşturur ve bu mekanizmadan kendini besler
ama her eleştiriyi kendine dert edip karşıdaki kişiyi
terörizmle suçluyorsa bu, maalesef, iktidarın gücünü kaybettiğinin en
büyük işaretidir. Hani Yağmur mu yağdı? Bana ördek mi
demek istedin? o fıkrayı bilirsiniz, söylemek istemiyorum, zamanım
çok kısıtlı ama aynen bu durumdasınız. Gerçekten
yazık oluyor bu ülkeye, bu çocuklara. Her gün burada Fatiha okuyarak o
anne babaların acısını asla ve asla hafifletemezsiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SİBEL YİĞİTALP (Devamla) Öyleyse
buyurun, önden sizi alalım, siz buyurun gidin savaşa,
çocuklarınızı götürün, o insanlara yazık etmeyin.
Teşekkür ederim.
TÜLAY KAYNARCA (İstanbul) Terörle mücadele
der misiniz?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yiğitalp.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sibel
Hanım biraz önce bir fıkraya atıfta bulundu yağmur ve
ördek meselesi, kamuoyu bilir bunu. KHKler ile anlattığı
konular arasında kurmuş olduğu bağ da aynı
fıkrayı hatırlatıyor bize. KHKler terörle mücadele
çerçevesinde, 15 Temmuz sonrası olağanüstü hâl çerçevesinde anayasal
bir düzenleme olarak çıkartıldı, içeriğini de kamuoyu
biliyor. Sibel Hanımefendinin burada ifade ettiği
bağlantılar da söz konusu değil.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bostancı.
Sayın milletvekilleri, gruplar adına
konuşmalar tamamlanmıştır.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, İç Tüzükün 37nci
maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi
vardır. Okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
(2/1392) esas numaralı 28 Eylül Bireysel Silahsızlanma Gününe Dair
Kanun Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/129)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/1392) esas numaralı Kanun Teklifim kırk
beş gün süre içerisinde görüşülmediğinden İç Tüzük 37
gereğince TBMM Genel Kurulunda görüşülmesini saygılarımla
arz ederim.
Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
BAŞKAN Teklif sahibi, İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Filiz Kerestecioğlu
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Sayın Kerestecioğlu, süreniz beş
dakika.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, 28 Eylülün bireysel
silahsızlanma günü ilan edilmesine ilişkin kanun teklifim üzerine
söz almış bulunuyorum.
Her yerde silahların bu kadar
konuştuğu bir dünyada böyle bir kanun teklifi belki abes kaçabilir
ama ben hayatım boyunca silahsızlanmadan yana olmaya ve bununla
ilgili kanun tekliflerini veya gündemleri yapmaya devam edeceğim.
Bireysel silahlanma tüm uyarılarımıza
rağmen durdurulmuyor ve bireysel silahlanmayı önleyici hiçbir
çalışma yapılmıyor, tersine, bireysel silahlanma her geçen
gün katlanarak artıyor. Bu silahlanmaya bağlı olarak da her
yıl silahlarla işlenen cinayetler, çatışmalar artıyor.
Bireysel silahlanmaya karşı 1993ten bu
yana mücadele yürüten Umut Vakfı, Türkiye'de 20 milyon kişinin
bireysel olarak silahlandığının tahmin edildiğini, bu
silahların yalnızca 2,5 milyonunun ruhsatlı olduğunu, bunun
7-8 katı kadar da ruhsatsız silah bulunduğunu söylüyor. Bu
çalışmaya göre, 2015 yılında Türkiye genelinde bireysel
silahlı 2.175 olay medyaya yansırken 2016 yılında
yaklaşık yüzde 25 artışla 2.721 olay
yansımıştı. 2017 yılında ise bir önceki yıla
göre yüzde 28, 2015e kıyasla yüzde 61 artışla 3.494 bireysel
silahlı olay medyaya yansıdı. 2017 yılında
yaşanan 3.494 bireysel silahlı olayda 2.187 kişi öldürülürken
birçoğu da ağır 3.529 kişi yaralandı. Yani gerçekten
bireysel silahlanma nedeniyle ve bu nedenle işlenen cinayetlerde
kaybettiğimiz insanlarımız, öyle, savaşlarda
kaybettiğimiz, başka yerlerde kaybettiğimiz insanlardan çok çok
daha fazla.
Şimdi, 15 Temmuz ve sonrasındaki bireysel
silahlanmaya da bir değinmek isterim. 696 sayılı KHKnin bu
kadar çok tartışılmasında bir silah firmasına
çalıştıkları anlaşılan askerî üniformalı
kişilerin ellerinde tüfeklerle Hükûmet yanlısı bir kanala
verdikleri mülakatların sosyal medya üzerinde binlerce kez
paylaşılması da etkili olmuştu. Bu mülakatlarda söz konusu
üniformalı ve silahlı kişiler son yıllarda silah alımının
kolaylaştırıldığını anlatıyor, 15
Temmuza hazırlıksız yakalandıklarını söylüyor,
benzeri bir durum için gerekli tedbirleri aldıklarını
belirtiyorlardı. Bakın, Umut Vakfı buna ilişkin ne diyor:
Evet, Türkiye'de bir darbe girişimi yaşandı, bundan sonra
inanılmaz boyutta bir korku ve güvensizlik ortamı oluştu. Sanki
Sivil halk silahlansa daha olumlu olur. gibi yaklaşımlar var. Bu
son derece tehlikeli. Kontrolsüz ve riskli gruplar var.
Şişirilmiş bir ego grubu var, kendilerini bu Hükûmete veya bu
devlete yakınmış gibi, sanki bu devletin sahibiymiş gibi
görüyorlar. Bu gruplar 696 sayılı KHKyi gerekçe göstererek suç
işleyebilir, bunu kontrol edemezsiniz. Evet, bunu kontrol edemezsiniz
arkadaşlar.
İki örnek olay vermek istiyorum; 15 Temmuz
darbe girişiminde Boğaziçi Köprüsünde öldürülen 21
yaşındaki Hava Harp Okulu öğrencisi Murat Tekinin ablası
Mehtap bu KHKden sonra yaşadıklarını söylüyor: O gün
beynimden kaynar sular döküldü, şoke oldum, böyle bir şey olamaz
dedim. Ülkemde adaletsizlik olduğunu biliyorum ama en azından
kardeşimi öldürenlerin yargılanmasını umuyordum. O kadar
adaletsizlik yoktur diyordum. Mehtap Tekin şimdiye dek iki kez
davalarının takipsizlikle sonuçlandığını,
defalarca tehdit aldıklarını, savcıların
Başımızı yakmayın. dediklerini söylüyor ve
Kardeşime iftira attıkları için dava ettiğim kişiler
vardı, bu KHKden sonra bana mesaj attılar KHK bizi koruyor, KHKyi
yersin oturursun yerine. diye böyle sözler yazdılar." diyor.
İkinci olay çok vahim. Deprem riski
olmamasına rağmen Konya bir kentsel dönüşüm cennetine
dönüşmüş durumda. Apartmanlarının yeniden
yapılmasını istemeyen bir şahıs 10 bin liraya
Kalaşnikof siparişi vermiş ki bu artık internetten de
veriliyor zaten. Kalaşnikofun yerine kendisine 3 pompalı tüfek
verilmiş. Kalaşnikof eline geçse amacı daha da kötüymüş.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Sayın Başkan, bir dakika rica edeceğim.
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlamak üzere bir
dakika ek süre veriyorum.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(Devamla) Kalaşnikof eline geçse amacı daha da büyük bir katliam
yapmakmış. İlk önce kendisine silahı satanı, daha
sonra da müteahhitleri öldürmüş.
Evet, bir de bakıyoruz -gerçekten vahim olan
şeylerden bir tanesi daha- kadın cinayetlerinin yüzde 42si
ateşli silah kullanarak işleniyor ve en kolay ulaşılabilen
ise av tüfeği. Evet arkadaşlar, binlerce kadın da aslında
bu bireysel silahlarla öldürülüyor kendi evlerinde eski eşleri ya da hâlen
birlikte oldukları eşleri tarafından.
Şimdi dünyada şöyle bir durum var: Böyle
giderse otuz beş yıl sonra yaşam duracak. diyorlar çünkü her
yıl 48 futbol sahası büyüklüğünde buzul parçaları kuzey
yarım küreden kopup ayrılıyormuş. Buna bir derece daha
doğal bir şey diyebilirsiniz ama ya buzullar gibi bu dünya kopup
gidecek herhâlde -biz kendi kendimizin kuyusunu kazdığımız
için- ya da bireysel silahlarla kendi kuyularımızı kazmaya devam
edeceğiz. Buna bir son vermek gerekiyor.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kerestecioğlu.
Sayın milletvekilleri, İç Tüzükün 37nci
maddesine göre verilmiş öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri,
Başbakanlığın Anayasanın 84üncü maddesine göre
Şırnak Milletvekili Ferhat Encunun kesin hüküm giydiğine dair
kesinleşen mahkeme kararı hakkında bir tezkeresi vardır,
okutup bilgilerinize sunacağım.
B) Tezkereler
1.- Başbakanlığın, Şırnak
Milletvekili Ferhat Encunun, Şırnak 2. Ağır Ceza
Mahkemesinin 9/6/2017 tarihli ve E:2016/64 ve K:2017/274 sayılı
kararının, istinaf incelemesinden geçerek 17/10/2017 tarihinde
kesinleşmesi nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 84üncü
maddesinin ikinci fıkrası uyarınca milletvekilliğinin
düşürülmesine ilişkin tezkeresi (3/1512)
18
Ocak 2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
İlgi:15/1/2018 tarihli ve
35601974-103-0367-2015-E.2133/76147 sayılı yazı.
Şırnak Milletvekili Ferhat Encunun,
Şırnak 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 9/6/2017 tarihli ve E:2016/64
ve K:2017/274 sayılı kararının, istinaf incelemesinden
geçerek 17/10/2017 tarihinde kesinleşmesi nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının 84üncü maddesinin ikinci fıkrası
uyarınca milletvekilliğinin düşürülmesine dair Adalet
Bakanlığından alınan ilgi yazı sureti ve eki dosya
ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Bekir
Bozdağ
Başbakan
Yardımcısı
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Anayasanın 76ncı maddesi kapsamında milletvekili seçilmeye
engel bir suça ilişkin olan ve Anayasanın 84üncü maddesinin ikinci
fıkrası gereğince bilgiye sunulan terör örgütü propagandası
yapmak suçundan üç yıl dokuz ay cezalandırılmasına dair
kesinleşmiş mahkeme kararı doğrultusunda Şırnak
Milletvekili Ferhat Encunun milletvekilliği düşmüştür.
Bilgilerinize sunulur.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, bir söz talebim var.
BAŞKAN Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Şırnak Milletvekili Ferhat Encunun milletvekilliğinin düşürülmesine
ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Evet, bu da bu kez size nasip oldu Sayın Başkan.
Gerçekten şu anda yedinci milletvekilimizin
milletvekilliği düşürülmüş durumda. Demokratik Meclise, bu
dönemin Meclisine hayırlı olsun demek istiyorum.
Şırnak Milletvekilimiz Sayın Ferhat
Encuya verilen ceza, sokağa çıkma yasakları döneminde meydana
gelen hukuksuzlukları sosyal medya üzerinden kamuoyuyla
paylaşması ve bir milletvekili olarak yasak sırasında
sokağa çıkması nedeniyle verilmiştir yani halkıyla
orada buluştuğu için, kendi seçim bölgesinde kendi seçmenleriyle bir
arada olduğu için. Ki bir milletvekilinin asli görevidir bu, evet, asli
görevidir.
Ferhat Encuya beş yılın altında
verilen cezayı beğenmeyen iktidar, yasada yer almamasına
rağmen, tıpkı daha evvel milletvekillerimizin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayınız
Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul)
tahliyelerinde savcılara itiraz ettirilerek yeniden
tutuklama uygulamasında yaptığı gibi Ferhat vekilin
üyelikten de ceza alabilmesi için, usulde yer almayan bir yöntemle savcıya
dosyayı temyiz ettirmiştir. Bununla da yetinilmemiş, kararı
kesinleştirip infaza göndermekten de geri kalmamıştır.
Roboskide öldürülen gencecik çocukların
katillerini bulmayanlar Roboski vekilinin vekilliğini düşürerek,
yakınlarını kaybeden insanların vicdanlarında çok
derin bir yara daha açmışlardır. Ancak, bunu söylemek gerekiyor:
Vicdanlarımız, evet, yaralanmıştır,
halkımızın vicdanı da yaralanmıştır ama halk
nezdinde vekillerimizin vekilliği düşmez, bu da böyle bilinmelidir.
Bugün Genel Kurulda kalmamızı gerektiren bir durum yoktur.
Saygılar sunarım.
(HDP milletvekillerinin Genel Kurul salonunu terk
etmesi)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Kerestecioğlu.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Hem düşürüyorsunuz hem de teşekkür ediyorsunuz.
VII.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Gana-Türkiye
Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Sualihu Dandawa Al
Hasan ve beraberindeki heyete Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının davetlisi olarak
ülkemizi ziyaret etmekte olan Gana-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk
Grubu Başkanı Sualihu Dandawa Al Hasan ve beraberindeki heyet şu
anda Meclisimizi teşrif etmiş bulunuyorlar, kendilerine Türkiye Büyük
Millet Meclisi adına Hoş geldiniz. diyorum. (Alkışlar)
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.14
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.35
BAŞKAN: Başkan Vekili Yaşar TÜZÜN
KÂTİP
ÜYELER: Vecdi GÜNDOĞDU (Kırklareli), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 55inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Alınan karar gereğince gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, 670 Sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve İçtüzükün 128inci Maddesine
Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresinin görüşmelerine
başlayacağız.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- 670 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
(1/755) ve İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresinin (S. Sayısı: 420) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 420 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu kanun hükmünde kararname İç Tüzükün 91inci maddesi
kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, kanun hükmünde
kararname tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi
kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan
maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Kanun hükmünde kararnamenin tümü üzerinde söz
isteyenler: Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Trabzon Milletvekilimiz
Haluk Pekşen, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Osmaniye
Milletvekilimiz Ruhi Ersoy söz istemişlerdir.
Şimdi, ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Samsun Milletvekilimiz Sayın Haluk Pekşen
(CHP sıralarından
Trabzon sesleri)
Kanunlar ve Kararların hatası, buraya
yanlış yazmışlar Sayın Başkanım. Bir
Ankara yazmışlar
Sayın Pekşen, süreniz on dakika.
Kusura bakmayın, affınızı
diliyoruz.
CHP GRUBU ADINA HALUK PEKŞEN (Trabzon) Çok
teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, Samsuna da
canım feda, Samsunun da milletvekilliğini yapmaktan çok büyük onur
duyarım. Ankara Milletvekili olmak da benim için büyük bir onurdur ama
milletvekili olmak hepsinden daha onurlu bir şey. O görevi yapmak için
gayret sarf edeceğim.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; biraz önce Sağlık Bakanı buradaydı, ben de
o burada olduğu için de
Kendisi, evet, burada; Sayın
Sağlık Bakanı burada, çok teşekkür ediyorum. Sayın AK
PARTİ Grup Başkan Vekili biraz önce bir bilgi paylaştı,
dedi ki: Türkiyenin kanser ilaçlarına harcadığı para
yılda 3 milyar dolar. Doğrusu, bu rakamı duyunca hem çok
şaşırdım hem de dehşet içerisinde kaldım.
Kıymetli milletvekilleri, kanser
ilaçlarının insan kanından yani insanlardan
bağışlarla toplanan kandan üretildiğini bütün tıp
camiası bilir. Türk Kızılayı -Türk kelimesini de
kaldırdınız, rahatsız oluyorsunuz bu Türk kelimesinden-
yılda ortalama 1,5 milyon ünite kan topluyor. Bu 1,5 milyon ünite kandan
kanser ilacı yapmak için yapılması gereken toplam
yatırım miktarı da 70 ila 100 milyon dolardır. En az 70, en
çok da 100 milyon dolarlık bir yatırımla bugünkü o kanser
ilaçları zincirindeki ilaçların tamamını üretmeniz
mümkündür. Şimdi, düşünebiliyor musunuz; 1,5 milyon ünite kan
topluyoruz ama bu kanı el kapılarına, elin firmalarına
veriyoruz, yabancı ülkelerdeki firmalara veriyoruz, onlar onu kanser
ilacına çeviriyorlar, 3 milyar dolara bize satıyorlar; bu nasıl
bir siyasettir, bu nasıl bir anlayıştır? Bunu
sorgulamayacak mısınız Allah aşkına ya? Soruyorum ya.
Sayın Sağlık Bakanı, buna lütfen gelin burada cevap verin,
bu insanların vicdanına seslenin. Niye biz üretmiyoruz?
Kızılayın topladığı 1,5 milyon ünite kan yok
pahasına satılıyor. Bu ülkenin 100 milyon doları yok mu
Allah aşkına? Sayın Bakan, bir kampanya açın, ben sizi
destekleyeceğim, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak da
destekleyeceğiz; biz o kampanyaya 100 milyon dolar parayı
bağışlayacağız, bu fabrikayı kurun, bir an önce
bu 3 milyar doları bu vatandaşın cebine geriye koyun.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; Bu OHAL niye bu kadar ısrarla tutuluyor? diye
doğrusu ben de sorguluyorum. Şimdi size bir örnek
anlatacağım. Bakın, Dumankaya diye bir firmaya el konuldu
FETÖcü diye. Evet, olabilir, yargısı var, vesairesi var. Bu Dumankaya
firması İstanbulda 3 bin tane konut üretmiş ve satmış
vatandaşlara. Vatandaş gitmiş bankadan kredi
kullanmış, altınını bozdurmuş, ahırdaki
hayvanını satmış, köydeki tarlasını
satmış, canını dişine takmış, gelmiş bu
firmadan konut satın almış. Sonra? Bu firmaya el konulmuş.
Şimdi, o vatandaş bankadan kullandığı krediye
taksitler ödüyor, faiz ödüyor ama daireye hâlâ sahip değil. Daireler
boş duruyor, vatandaş bankaya faiz ödüyor, kendisi icralık olmuş,
canı cebinde. Böyle bir düzen olabilir mi? Peki, niye bu
vatandaşların daireleri verilmiyor? Niye verilmiyor biliyor musunuz?
OHAL KHKsiyle el koyduğunuz o firmaya yandaşları yönetici
atamışsınız, TMSF kayyumları
atamışsınız, altlarına arabalar çekmişler, bir
saltanat hayatı yaşıyorlar. Maşallah o saltanat
hayatıyla yakında ne daire kalır ne bir şey; satıp
yiyorlar, satıp yiyorlar. Haram olsun, zehir zıkkım olsun. (CHP
sıralarından alkışlar) Bu kadar mı yahu? Bu kadar
mı? Saygıdeğer milletvekilleri, günü geldiğinde bu
vatandaş bunların hesabını soracak ve bunları Türkiye
sizin önünüze koyacaktır, buna emin olun.
Saygıdeğer milletvekilleri, bu KHKyle
ilgili söyleyeceğim ikinci bir husus da şudur: Bu OHALin niye var
olduğunu doğrusu sorguluyoruz değil mi? Niye bu OHALi
çıkardılar? OHAL bugünlerde Türkiye'nin gündeminde niye bu kadar
tartışılır hâle geldi? Şimdi size anlatayım, 80
milyon da bir dinlesin.
Benim o 80 milyon gariban, yoksul
vatandaşım var ya
78i hariç, 78i hariç. Şimdi, o 80 milyondan
78i çıkın, geri kalan diğerlerinin hesabına bakalım.
Elektrik parası ödüyor, su parası ödüyor, çocuğuna okul
harçlığı koyamıyor, çocuk okula giderken ayağında
çizmesi yok, pantolonu delik, yoksul, sefil, aç; o çocuklardan, onların
aşından, ekmeğinden kısıyor bizim annelerimiz,
getiriyor, vergi veriyor, elektrik parası ödüyor, su parası ödüyor,
gaz parası ödüyor, vergi dairesi yakasında, her yere ödüyor, ödüyor,
ödüyor, ödüyor. Ödedikleri ne oluyor? Toplanıyor devletin bütçesinde.
Sonra? Bir tek yandaş firma, o 78den bir tanesi, o bir tek yandaş
firma on beş yılda bu iktidarınızın ulufesinden tam
200 milyar dolarlık 26 tane ihale alıyor. Evet, yanlış
duymadınız, 200 milyar dolar. Bir tek firmaya 200 milyar
dolarlık ihale veriyorsunuz, 26 ihale veriyorsunuz ve 80 milyon o 26
ihalenin 200 milyar dolarlık parasını ödemek için aç ve sersefil
geziyorlar.
Onları kandırmak için 78in bir
diğerine de para yağdırıyorsunuz, Sen de televizyonlara
pompala sürekli Bizim reisimiz Türkiye için neler yapıyor; düşmanlar
Türkiye'ye saldırıyor, bakın, düşmanların
saldırılarına karşı nasıl cansiparane
davranıyor. diye onlara anlat, onun propagandasını,
algısını yap. diyorsunuz. Ama biz de diyoruz ki: Bu ülke
Harranı, GAPı niye ekemiyor; niye buğday ekmiyor da buğday
ithalatı 5 milyon tona çıkıyor; niye Türkiye pamuk
ithalatına 1,3 milyar dolar para ödüyor; niye SEKA fabrikalarını
kapattılar da 3,5 milyar dolar yıllık kâğıt
ithalatı yapılıyor?
Niye KHKnin var olduğunu anlıyor musunuz?
KHKler olduğu için Türkiye maalesef bu ağır düzenin içerisinde
devam ediyor. Şimdi, bu KHKnin içerisinde öyle düzenlemeler var ki
gerçekten insan okuyunca
Vicdan sahibi, 18 yaşını
doldurmuş, akli melekeleri yerinde olan hiç kimse bu KHKlerin
arkasında duramaz, durmamalı. Yazık! 80 milyon, yüzde 99u
Müslümanız. diye geçinen insanlar. Bu KHKlerde ne hak var ne adalet var
ne vicdan var ne de bu ülkenin emeği var.
Söyleyelim: TRTnin Genel Müdürü
TRT Yönetim Kurulu
karar alıyor, sizin atadığınız TRTnin Yönetim Kurulu
karar alıyor: Sayın TRT Genel Müdürü, TRTnin 7 bin personeli var. 3
tane, 5 tane personel çalıştıran şirketlerden hizmet
alıyorsunuz. Bu şirketler TRTyi soyuyorlar. Bizim Yönetim Kurulu
olarak buna artık vicdanımız elvermiyor, buna bir son verin.
Ama TRTnin yönetimi bu emri vermesine rağmen Genel Müdürün umurunda
değil. TRTyi erken kalkan soymaya devam ediyor.
Başkasını anlatayım size
isterseniz, TRTden sıkıldınız mı? Anlatacak kurum
sayısı devam ediyor. Mesela, size bir Karayolları hikâyesi
anlatayım mı? Karayollarında asfalt kaplama diye bütçeden pay
alıyorlar Aman, biz sıcak asfalt kaplayacağız. Memleketin
yollarını yapacağız. diye pay alıyorlar. Sonra ne
oluyor, biliyor musunuz? Rakamı söyleyeyim, kaçamasınlar:
Sayıştay diyor ki 362 milyon 922 bin 410 lira. Ne olmuş,
biliyor musunuz? Temsil, ağırlama, yeme içme -yandaşlara
aktarmak için- danışmanlık hizmeti falan diye
aktarılmış. Demin benim için Sayın Başkan oraya
yazılmış olan nottan dolayı söyledi ya hani Samsun
Milletvekili diye. Hemşehrim olmasından, Samsundan da gurur
duyuyorum. Çok da emeğim olacak Samsuna, şimdi de emek veriyorum.
Samsundaki Karayolları Bölge Müdürlüğü ilgimi çekti. 100 milyon
lira, neye harcamış bunu, nereye harcamış, ne olmuş bu
100 milyon lira, hangi danışmana ödemiş, neyin danışmanlığını
almış? Devletin binlerce, on binlerce bürokratı var; bütün
bunlar bilmiyorlar, yandaş bir firma biliyor. Yazıklar olsun!
Yazıklar olsun!
Sizin vicdanınızın
sızladığını ben fark ediyorum. Saygıdeğer
milletvekilleri, AK PARTİnin milletvekilleri; vicdanınızın
sızladığına ben eminim, biliyorum. Lütfen Artık
yeter! deyin buna. Ben söylüyorum, OHALin niye var olduğunu beraberce
isterseniz konuşalım Sayın Bostancı. OHAL niye var?
İşte bunları konuşamayalım, konuşmayalım
diye var.
İstanbulda 6 tane metro ihalesi verdiniz,
günlerce mücadele etti Cumhuriyet Halk Partisi, bize söylemediğiniz
kalmadı; 6 metroyu iptal ettiniz. Cumhuriyet Halk Partisi sayesinde 1,3
milyar lira vatandaşın cebinde kaldı, İstanbul
Büyükşehir Belediyesinin cebinde kaldı. Niye çıkıp da
Evet, Cumhuriyet Halk Partisi doğru muhalefet yaptı. Helal olsun
Cumhuriyet Halk Partisine, kutluyoruz. Biz de gereğini yaptık. deme
gereği duymadınız? İstiyorsunuz ya, hani olumlu muhalefet
diyorsunuz; daha ne söyleyelim size?
Anlatmaya devam edeyim isterseniz, günlerce anlatsam
bitmez OHALin niye var olduğunu. Anlatalım. Mesela şu uçaklar
konusu var ya, şu FETÖden el konulan uçaklar konusu; o uçaklara el
konulduktan sonra paraya çevirmediniz, bakanlarınızın
altına koydunuz ya; onların bedellerini kim ödüyor? Onlar uçaklara
binerken, vatandaş dolmuşa binecek parayı bulamazken bedellerini
kim ödüyor, biliyor musunuz? Gene o gariban vatandaşlar ödüyor.
Velhasıl hadisenin sonuna, finaline gelelim: O
hâlde bu hâl, hâl değildir / Sabrımız da emin olun ki sonsuz
değildir / OHALin hesabı da unutulmayacak, unutulacak hesaplardan
değildir / OHALde memlekette büyük bir soygun var / O hâlde OHAL bunun
için var.
Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Çok çok teşekkür ediyorum, çok sağ olunuz.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Pekşen.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Yaşar
Tüzünün, Trabzon Milletvekili Haluk Pekşeni parti meclisi üyeliğine
seçilmesi nedeniyle tebrik ettiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN - Sayın Pekşen, pazar günü de
partinizin parti meclisi üyeliğine seçildiniz. Dolayısıyla, tüm
Türkiye'nin ve Karadenizin milletvekili olduğunuzu ifade ettiniz. Tebrik
ediyorum, hayırlı olsun bu arada.
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Sağ olun.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Sağlıkla ilgili yerimden bir söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bakan.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Sağlık Bakanı Ahmet Demircanın, Trabzon
Milletvekili Haluk Pekşenin görüşülmekte olan 670 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin tümü üzerinde CHP Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
SAĞLIK BAKANI AHMET DEMİRCAN (Samsun)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlar,
Sayın Pekşen az önce yaptığı konuşmada
sanıyorum kanser ilaçları ile kan ürünlerini
karıştırdı. Evet, kanser ilaçları elbette ki pek çok
kimyasaldan da yapılıyor, biyoteknolojiyle de üretiliyor, insan
kanından ise kan ürünleri diye zikrettiğimiz faktör VIII (8), faktör
X (10) gibi ilaçlar üretiliyor, plazma üretiliyor. Bu konuya da Türkiye
yatırımını yaptı, ihale yapıldı, bu işi
yapacak olan firmalar faaliyete geçti. Gönül ister ki kanser konusunda da
kanser ilaçları konusunda da Türkiye dışa bağımlı
olmasın. Türkiye ilaç sanayisinde gerçekten güzel yerde şu anda. Kutu
bazında, tükettiğimiz 100 kutunun yani ilacın 72sini Türkiye
olarak üretiyoruz. Öbür taraftan, fiyat bazında bu şimdilerde yüzde
50-yüzde 50 noktasına geldi çünkü bazı ithal ilaçlar yeni patentli
ilaç olduğu için fiyatları yüksek oluyor. Türkiye ne zaman ilaç
üretir, patenti de kendi alırsa o zaman ilaç ihracatı da yapabilecek
noktada
Şu anda ihracat da yapıyor Türkiye, kendi ilaç
ihtiyacının da önemli bir kısmını
karşılıyor. Bunları paylaşayım dedim.
Teşekkür ediyorum arkadaşlar.
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Pekşen.
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Sayın
Bakanın bilgilendirilmesiyle ilgili bir iki konuyu açıklamak isterim
efendim.
BAŞKAN Buyurun.
Yerinizden bir dakika süre vereyim.
39.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşenin, Sağlık
Bakanı Ahmet Demircanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Sayın
Bakanım, çok çok teşekkür ediyorum.
Sizin siyaset yapma nezaketinizi her zaman büyük bir
takdirle izledim. Onun için de söylediklerinizi önemsiyorum ama bir iki hususu
hatırlatmakta yarar görüyorum: Sayın Bakanım, şu anda
Türkiyede yürürlükte olan kan yasasını hazırlayan müellifim
ben. Bu konuda da az önce bahsettiğim kanser, kanser ilaçları konusunda
da bir hukukçudan daha fazla birikime, bilgiye sahip olduğumu
hatırlatmak isterim.
Ayrıca, Türk Kızılayı
Derneği hukuk müşavirliği yaptım, o dönem içerisinde de bu
proje içerisinde çok uzun dönem çalıştım. Bunun yapılabilir
bir proje olmasını engelleyen çok ciddi uluslararası bir güç
var, kamuoyu bu konuya sahip çıkmalı. Sizi anlıyorum, biz kanser
ilaçları üretebilecek ekonomiye de güce de sahip bir ülkeyiz. Burada
Sağlık Bakanlığının yeterli kararlılık
göstermesi gerekiyor. Sizin o kararlılığı gösterecek bir
siyaset adamı olduğunuza inanıyorum. Size güveniyorum, bunun
gereğini yapacağınızı da umut ediyorum Sayın
Bakanım.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Pekşen.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 670 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
(1/755) ve İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresinin (S. Sayısı: 420) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Osmaniye Milletvekilimiz Sayın Ruhi Ersoy. (MHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Ersoy, süreniz on dakika.
Buyurun.
MHP GRUBU ADINA RUHİ ERSOY (Osmaniye)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, eğitim öğretim
yılının ikinci dönemi bu hafta itibarıyla
başladı. Ortaöğretim, lise ve üniversite eğitimi olmak
üzere eğitim hayatının sağlıklı bir şekilde
tamamlanması ve sürdürülebilmesi konusunda iyi dileklerimi ifade ederek
sözlerime başlamak istiyorum. Neden buradan
başladığımı da ifade etmek gerekirse biz, millî
ferasetin millî eğitimle birleşmesi, millî eğitimin de millî
teknolojiyle, millî siyasetle harmanlanarak uygulanmasının memlekette
çok önemli sonuçlar vereceğine yürekten inanıyoruz. Bizim temel
problemimiz yabancılaşmayla ilgili, aydın
yabancılaşmasıyla ilgili; aydınların toplumuna
uzaklaşmasıyla ilgili hep dertli olmuşuzdur. Bu topraklarda
neşet eden entelijansiya ne hikmetse kendi gerçeklerine
yabancılaşarak kendini ifade edebilmiştir. Ortalama bir Anadolu
evladı olarak çıkan, farklı akımlardan etkilenerek
evrenselleşme yoluna girenler, yerli olmadan, millî olmadan
evrenselleşmeye doğru birtakım hayal kuranların, zeminleri
olmadan hiçbir yere gidemeyeceği gerçeğini vurgulamak
gerektiğini ifade ederek millî eğitimden bahsetmek istedik.
İlim ile irfanın birleşmesi, millî
feraset ile millî eğitimin birleşmesi anlamındadır.
İşte, sezgisel olarak feraset sahibi bir Anadolu
kadınının, Yörük ananın kendi kıl çadırından
çıkarak, Afrine terörle mücadeleye, teröristle mücadeleye giden o
yiğitlerimize karşı Yavrum, elimden gelen budur. diyerek
kurban kesip kurban kanını onların alınlarına sürerek
Akan kurban kanları olsun. demesi bir millî ferasetti, Gelişinizde
çifte kurbanlar keseceğim yavrularım. demesi bir millî ferasetti,
Elimden bunlar geliyor yavrum, dua ediyorum. demesi bir millî ferasetti ama
bu millî ferasetten nasiplenmeden entelijansiya adına Savaşa
hayır. söylemleriyle terörle mücadeleyi bir şekliyle sulandırmak
isteyenler, savaş ile terörü, terörle mücadele ile savaşı
birbirine karıştıranlar bu memlekette ciddi
tartışmalara sebebiyet vermiştir. O sebepten dolayı, bizim,
ilim ile irfanı bir arada, bu memleketin hikâyesine ve bu tarihin
müktesebatına uygun bir gelecek arayışına doğru
yönlendirmemiz lazım. Zira Gelecekle ilgili bir vizyonunuz, ufkunuz yoksa
tarih sadece mazinin hatıratları üzerine meraklıların
koleksiyonlarından ibaret olur ama geleceğe dair bir vizyon ortaya
koyuyorsanız tarih canlı bir laboratuvar ve sizin için bir
sıçrama tahtası olur. diyor düşünürler. Bu kapsamda, biz de
millî kültürü, tarih karşısındaki tutum ve
davranışlara gösterilen normların toplamı üzerinde
değerlendiriyoruz. Milletler sahnesinde verilen mücadelede, Türk
milletinin yaşanmış olaylara karşı kendi refleksiyle
ortaya koyduğu hâl ve tavırlarının toplamı tarihi
oluşturursa bu oluşan tarih karşısında tutum ve
davranışların eylemleri de millî kültürü oluşturur. diyor
Erol Güngör. İşte biz, ilim ile irfanın, millî feraset ile millî
eğitimin, tarih ile hâlin birleşip geleceği
oluşturmasının gerekliliğini ifade ediyoruz. İşte
böyle bir bütünlük içerisinde bakıldığında, Türk askerinin
Afrinde ne için bulunduğu çok daha iyi algılanır.
Bugün grup konuşmasında Genel
Başkanımızın ifade etmiş olduğu gibi, Gerekirse
millet için, devlet için canımızı feda etmek için bir bozkurt
gibi biz de o memlekete girer, oralarda Türk milletinin bekası için
mücadelemizi veririz. kararlılığıyla sözüm ona
Türklüğü sulandırmak, Türk askerinin mücadelesini sulandırmak isteyenlere
cevap vermiştir.
Öte yandan, bir yiğit
çıkmıştır tankın üstüne. Nereye gidiyorsun? sorusuna
Kızılelma. demiştir. Kızılelma neresidir?
denildiğinde de Türk devleti nereye ihtiyaç duyuyorsa orasıdır.
anlayışından hareketle bir mesaj vermiştir. Millî ülküler,
Yörük ananın ve o tankın üstünde Kızılelma diyen
Mehmetçikin ifadeleriyle toplumda yeniden canlanmıştır.
İşte bu duygunun akılla, bilimle
taçlandırılmasıyla millî ülküler emin adımlarla hedefine
gidecektir.
Unutmayalım ki birileri daha çok yakın bir
zamanda o tankları milletinin üzerine sürmüştü, o uçaklarla terörist
yuvalarını değil, Meclis binasını bombalamaya
kalkmıştı. İşte siz millî feraset ve millî ülkü ile
Kızılelmayı bu memleketin her alanında eğitim
programı olarak okutamazsanız, bunlar her zaman başımıza
yeniden gelebilme ihtimaline sahiptir.
Her bir partinin kendisine göre siyasal
programları vardır, bu farklılıkların
birlikteliğiyle bizler değerliyiz ve anlamlıyız ama bu
farklılıkların birlikteliğinin ortak bir zemini vardır,
bu zeminin adı da Türkiyedir, bu milletin adı da Türk milletidir.
Türk milletinin temelini teşkil eden atamız Bilge Kağanın
Yenisey ve Orhun Anıtlarındaki millet telakkisinin özetiyle bugün
Sayın Genel Başkanımız grup konuşmalarına
başladı; bu, çok önemliydi. Mete Hanın Yay çeken tüm kavimleri
kendi çadırım altında topladım. sözü ile Türkiye
Cumhuriyeti devleti Anayasasında vatandaşlık hukukuyla Türkiye
Cumhuriyetine bağlı olan her bir ferdin Türk milleti olarak tarif
edilmesini aynı ülkü olarak görüyoruz biz. Farklılıkların
birlikteliği ile kültürel çeşitliliklerin ortak bir paydada
buluşarak ortak bir ruhu oluşturabilmesi millî ferasetin ve millî
ülkünün yoludur. O sebeple, bir arada yaşayabilmenin temel
çıkış noktasının bu kavramlar üzerinden yol yürümek
olduğu gerçeğini her şartta, her zeminde ifade etmeyi Milliyetçi
Hareket Partisi bir görev kabul etmektedir.
Bugüne kadar terör örgütlerinin faaliyetlerini ve
katliamlarını bir sağlık sorunu olarak göremeyenler, 15
Ağustos 1984 günü saat tam 21.30da bir anda Türkiyenin pek çok yerinde
eylem koyarak kanlar akıtanlara karşı Bu bir sağlık
sorunudur. diyemeyenler, bunun haricinde, Necmettin öğretmenin,
Aybükelerin şehadetleri karşısında sessiz kalanlar,
memleketin bugün savaşa karşı
hayırlığını bir insani mesele ve çevre sorunu ve
sağlık sorunu olarak görenler tekrar tekrar başını iki
elinin arasına alıp düşünmek durumunda arkadaşlar.
Biz burada toplumun gerilmesi ve
kutuplaşması taraftarı değiliz. Milliyetçi Hareket Partisi
hiçbir zaman bir siyasal partinin tamamını hedef tahtasına
almaz; bu memlekette sağduyu sahibi, Türk askerinin Afrinde
varlığını, Kato Dağında PKKyla olan
mücadelesini ve insanın insanca bir yaşam için mücadelesini
alkışlayan, yürek tutan yüzde 90-98e varan oranda Türk askerinin
sınır ötesi operasyonunu, terörle mücadelesini destekleyen her bir
vatandaşımızın değişik siyasi partilerden
olduğunun farkındadır. Milliyetçi Hareket Partisi, bu
farkındalığa saygı duyarak her bir siyasi partinin üst
yöneticilerinin de onlara oy veren vatandaşlarının tercih ve
tavırlarına saygılı hareket etmesi gerektiğini ifade
ediyor. Bir partinin genel başkanının farklı, diğer
tarafta yardımcısının farklı, milletvekilinin
farklı düşündüğü bir ortam Türk siyaseti açısından da
Türkiyenin yürüttüğü devlet politikası açısından da
toplumda değişik tartışmalara sebebiyet verebiliyor.
O sebeple bugün az önce, bizden önce konuşan
Cumhuriyet Halk Partili sayın milletvekilimizin ifade etmiş
olduğu Biz Türkiyenin milletvekili olmaktan şeref duyarız.
meselesi ve her bir mesele konusunda birbirinden farklı düşünsek de
birbirimize nezaket ve zarafet üslubuyla hitabımızın yeniden
yeniden gündeme gelmesi ve bu konularda başka bir Türkiyenin
olmadığı gerçeğinden hareket eden bir olgunlukla, vakur
duruşla siyaset yapma günlerinden geçtiğimizi hatırlamamız
gerekiyor.
Bizlerin -hepimizin unutmaması gereken bir
gerçek- henüz daha 6 yaşını bitirmiş, 7
yaşındayken okul bahçelerinde yağmur altında
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun. Ne
mutlu Türküm diyene! diyerek yetişmiş bir neslin çocukları
olduğumuzu unutmaması lazım. İşte bu gençlik,
yetişen bu nesil, Türkiyenin yeniden doğru bir rotaya doğru
evrilmesi sürecinde emin adımlarla vazifesini yerine getirecek. Bunun
millî ülkü olarak ortaya konulmasının da toplumun büyük bir çoğunluğu
tarafından kabul gördüğünü hissetmek, görmek ayrı bir
memnuniyettir. O sebeple, mücadele veren tüm vatan evlatlarına buradan
saygılarımızı gönderiyoruz. Şehadete
uğurladığımız askerlerimizi, Mehmetçiklerimizi
rahmetle anıyor, gazilerimize şifa diliyoruz. Milletimizin
birliğinin daim olmasını, devletimizin sonsuz olmasını
ifade ediyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyoruz
efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Ersoy.
Sayın milletvekilleri, kanun hükmünde
kararnamenin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 9uncu maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyen var mı?
Bulunmamaktadır.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
Madde üzerinde önerge yok.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler.. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm, 10uncu maddenin (1)inci
fıkrası, (2)nci fıkrası, (3)üncü fıkrası,
(4)üncü fıkrası, (5)inci fıkrası, (6)ncı
fıkrası, (7)nci fıkrası, (8)inci fıkrası,
(9)uncu fıkrası ve (10)uncu fıkrası dâhil, 10 ile 12nci
maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen
olmadığına göre ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
10uncu maddenin (1)inci fıkrası üzerinde
önerge yoktur.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... 10uncu maddenin (1)inci fıkrası kabul
edilmiştir.
10uncu maddenin (2)nci fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu maddenin
(2)nci fıkrası kabul edilmiştir.
10uncu maddenin (3)üncü fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu
maddenin (3)üncü fıkrası kabul edilmiştir.
10uncu maddenin (4)üncü fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu
maddenin (4)üncü fıkrası kabul edilmiştir.
10uncu maddenin (5)inci fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 10uncu
maddenin (5)inci fıkrası kabul edilmiştir.
10uncu maddenin (6)ncı
fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... 10uncu maddenin (6)ncı fıkrası kabul
edilmiştir.
10uncu maddenin (7)nci fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 10uncu
maddenin (7)nci fıkrası kabul edilmiştir.
10uncu maddenin (8)inci fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 10uncu
maddenin (8)inci fıkrası kabul edilmiştir.
10uncu maddenin (9)uncu fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 10uncu
maddenin (9)uncu fıkrası kabul edilmiştir.
10uncu maddenin (10)uncu fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 10uncu
maddenin (10)uncu fıkrası kabul edilmiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde 11 kabul edilmiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 12nci madde kabul edilmiştir.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Sayın Başkanım, redaksiyon talebimiz var.
BAŞKAN Komisyonun redaksiyon talebi
vardır.
Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Görüşülmekte olan 420 sıra sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Genel Kurulda kabul edilen
değişiklik önergeleriyle birlikte kanunlaşacağından,
düzenlemenin adının Olağanüstü Hal Kapsamında
Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun şeklinde
değiştirilmesine, ayrıca metinde geçen ve görüştüğümüz
kanun hükmünde kararnameye atıfta bulunan kanun hükmünde kararname
ibarelerinin kanun olarak değiştirilmesine yönelik redaksiyon
talebimiz vardır.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Başkan.
Talebiniz kayıtlara geçmiştir, redaksiyon
işlemi kanun yazımı sırasında
Başkanlığımızca gerçekleştirilecektir.
Sayın milletvekilleri, ikinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Sayın milletvekilleri, kanun hükmünde
kararnamenin tümünün oylaması açık oylamaya tabidir.
İç Tüzükün 145inci maddesinin ikinci
fıkrasında Başkanın gerekli görmesi halinde açık
oylama oturumun sonuna veya haftanın belli bir gününe
bırakılabilir. denilmektedir.
Bu hüküm çerçevesinde, oturumu yöneten Başkan
olarak tasarının tümünün açık oylaması 8 Şubat 2018
Perşembe gününe bırakılmıştır. Belirtilen gündeki
birleşimde gündemin Oylaması Yapılacak İşler
kısmında tasarının tümünün açık oylaması
yapılacaktır.
Bilgilerinize sunulur.
2nci sırada yer alan 672 sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin
Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname (1/758) ile
İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresinin görüşmelerine başlayacağız.
2.- 672 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline
İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname (1/758)
ile İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 423) (X)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 423 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Kanun hükmünde kararnamenin tümü üzerinde söz
isteyen grupları söylüyorum: Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Gaye
Usluer, Eskişehir Milletvekilimiz; Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Arzu Erdem, İstanbul Milletvekilimiz.
Şimdi, ilk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Eskişehir Milletvekilimiz Sayın Gaye Usluere aittir.
Buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın Usluer, süreniz on dakika.
CHP GRUBU ADINA GAYE USLUER (Eskişehir)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Geçtiğimiz haftadan beri bu yüce Meclis
çatısı altında KHKleri konuşuyoruz. Aslında, bu
konuştuklarımız cumhuriyet tarihinin utanç merdivenleri, bir bir
çıkıyorsunuz bu KHKlerle o kara utanç merdivenlerini. Ben,
şimdi, sizlere 672 sayılı kara merdiveni anlatacağım.
Hani, FETÖyle ilişkisi olmayan, barış bildirisine imza
attıkları için ihraç ettiğiniz akademisyenlerin çoğunlukla
olduğu KHK. Hani, Millî Eğitim Bakanlığının içini
FETÖyle doldurduğunuzun ilanı olan ihraçların olduğu KHK.
Bakın arkadaşlar, OHAL KHKleri yürütmeyi
yasama organına göre öne çıkaran anayasal düzenlemelerdir.
Dikkatinizi çekiyorum, KHKler anayasal düzenlemelerdir yani KHKler hukuki
süreçlerdir, keyfî değildir. Belki de her şeyden evvel şunu
sormak gerek: Bu duruma nasıl geldik? Eğer din siyasete alet
edilmeseydi, eğer kamu hizmetine alınmada Görevin gerektirdiği
niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilemez. ilkesi göz
ardı edilmeseydi, eğer bir dinsel cemaat, önce seçim yoluyla
belirlenen bir siyasal partiyle birlikte yönetim olanağına sahip olup
daha sonra onu iktidardan uzaklaştırmak için silahlı örgütlenme
gücüne erişebilir miydi? Haksızsam söyleyin lütfen.
672 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
ironik bir yanı var, bu KHK 1 Eylülde ilan edildi. 1 Eylül Dünya
Barış Günü. Cümle içinde barış kelimesini kullandım,
umarım kimsenin zoruna gitmemiştir. Malum, malum, son günlerde
barış diyen herkese bir terörist yakıştırması
yapılıyor. Tarihlere olan takıntınızı biliyorduk
ama 1 Eylül KHKsi bu takıntının artık patolojik bir duruma
dönüştüğünün de göstergesi. Ne yazık ki bu patoloji artık
çözümlenemez durumda.
Bakın, Atatürk diyor ki: Beni Türk hekimlerine
emanet edin. Peki, siz ne yapıyorsunuz? Türk Tabipleri Birliği
Merkez Konseyi üyelerini, yöneticilerini, meslek yeminlerinin ve insanlık
bilincinin gereği yaptıkları açıklama nedeniyle, gece
yarısı, sabaha karşı evlerine baskın yaparak
gözaltına alıyorsunuz. Barış istemek artık birilerini
o kadar huzursuz ediyor ki her KHKde bir barış imzacısı
olmazsa sanki o KHK yayınlanamayacak. Barış diyenlere bu
düşmanlık niye? diye durup düşünüyorum. Ama inanın, benim
yaşam birikimim, yaşamda edindiklerim bunu ne algılamama yeterli
ne de kavramama. Kafanızı kaldırıp nereye
çıktığınıza bakın arkadaşlar.
Karanlığa dayanan bu KHK merdiveni hepimizi ama hepimizi, ülkemizi
uçurumun ta kenarına çıkartacak.
Bakın, size bir konuşmadan
alıntı yapacağım, 22 Şubat 2017, böyle diyor söyleyen:
Kurunun yanında yaş da yanıyor olabilir. Böyle
yürüyemeyeceğini gördük. Yeni bir karar aldık. OHAL Denetleme Kurulu
kurduk, birkaç haftaya uygulamaya konulacak. Hatalı işlem olabilir.
Önümüze gelen binlerce listeyi kontrol edip doğru yanlış
yapıldığını bilemeyiz. Ancak bunlar olduktan sonra
haberlerde çıkıyor, ondan sonra haberimiz oluyor. Değerli
arkadaşlar, bu sözler kime ait biliyor musunuz? Başbakan Binali
Yıldırıma ait. Soruyorum o zaman ben de: Bir sayfalık
KHKlerdeki ekli listeler, sayfalarca olan ekli listeler kimin tarafından
hazırlanıyor?
Değerli arkadaşlar, biz bunları
OHALin ilk gününden beri söylüyoruz. Ama o zaman bizleri FETÖyü savunmakla
suçlamıştınız, sonra ne olduysa bilmiyorum, birtakım
ihraçları iade etmeye başladınız. Günahsız
insanları tabii ki iade edeceksiniz ancak kimi hangi kritere göre
suçladığınız belli olmadığı gibi, kimin neye
göre iade edildiği de belli değil. Çünkü sadece ve sadece muhalif
kimliği yüzünden kamu görevinden uzaklaştırılan binlerce
kişiye yargı yolu kapatıldığı gibi, vitrin süsü
olan OHAL Komisyonundan aylardır sonuç alınamamakta.
İnsanların hakkını arayacağı, en azından
kendini savunacağı hiçbir merci bulunmazken hangi referanslarla iade
işlemlerini gerçekleştirdiğinizi bilmiyoruz. Madem adalet yerini
bulacak, neden kararlarınızın gerekçesi soruşturma
sonuçları yayınlanmıyor, gizli tutuluyor? Halkı OHALle
yönetmek adı cumhuriyet olan rejimlerin değil, adı
faşizm olan rejimlerin işidir. Ülkenin ortak aklı saraylarda
hazırlanan KHKler değildir, ülkenin ortak aklı her ne kadar
dinlemeseniz de Mecliste çıkartılan yasalardır. (CHP
sıralarından alkışlar)
On binlerin ihraç edildiği bu KHKde Millî
Eğitim Bakanlığından 28.163, Sağlık
Bakanlığı ve bağlı kuruluşlardan 2.018,
üniversitelerden 2.346 olmak üzere pek çok kamu kurum ve kuruluşundan 42
binin üzerinde insan, dikkat edin, insan ihraç edildi. Rakamları söylemek
çok kolay tabii, bakın bu 42 bin kişinin ailesi var, çoluğu var,
çocuğu var; onları itibarsızlaştırdınız,
onları açlığa mahkûm ettiniz. Ancak bunları söylerken bir
yandan vicdanlarınıza seslenmek istiyorum ama bunun da çok iyi
niyetli bir düşünce olduğunun farkındayım.
KHKlerden geriye ne kalacak biliyor musunuz
arkadaşlar? Kendi vatandaşını sürekli terörist, hain ilan
eden, çamur medyasının yazdığı yalanlarla gerçekleri
gizleyebileceğini sanan KHK cumhuriyetinin iktidarı AKPye
sesleniyorum: Bu KHKlerden geriye ne kalacak? Ne kalacağını
sizlere konuşmamım sonunda söyleyeceğim çünkü bilmek öncelikle
sizin hakkınız. Ülkenin ortak aklı saraylarda hazırlanan
KHKler değil, Meclisten çıkartılan yasalardır. FETÖyle
mücadele, AKP iktidarının tek başına yapacağı
iş değil, tam tersine AKPlileri de kapsayacak bir mücadeledir. Kendi
halkı asgari ücrete avuç açarken rahatsız olmayan Hükûmetin işi
yoksulluğa isyan eden işçilerin grevini yasaklamak değil, vergi
cennetlerine para kaçırmayı yasaklamaktır. Atanamayan
öğretmenlerin yüz binleri bulduğu ülkemizde Millî Eğitim
Bakanlığının işi muhalif akademisyenleri susturmak
değil, eğitimin kalitesini artırmaktır.
Bu kürsüden söylenenler aynı zamanda
vicdanların sesi; bu kürsüden söylenenler vatandaşın umudu,
mağdurların sesi ve haklıların inadı. Biz gerçekler
yalanları alt edinceye kadar konuşmaya devam edeceğiz ve bilin
ki tarih yaşananları unutmayacak. Dün söylediğini bugün unutan,
önceki gün destek verdiğini ise bugün terörist ilan eden bir iktidar yolun
sonuna gelmiş demektir. Halkın adaletinden kaçış yoktur
çünkü tarih unutmaz.
KHKlerden geriye ne kalacak demiştim,
değil mi? Hakkını yediğiniz yüz binlerce insan sizi unutmayacak
ama adaletsizliği kanun sayan KHKleriniz elbette unutulacak. Aynı
hukuk bir gün sizi de yargılayacak. Terörle mücadele değil,
iktidarı koruma hırsınız olan OHAL rejimi elbette bitecek;
suçsuz yere ihraç ettiğiniz emekçilerin ise umudu hiç bitmeyecek.
Son olarak diyorum ki bu güzelim memleketi OHALle,
KHKlerle yönetmeye devam edemezsiniz. Biz tek yürek olup hak, hukuk, adalet
demeye devam edeceğiz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Usluer.
V.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Yaşar
Tüzünün, Eskişehir Milletvekili Gaye Uslueri parti meclisi
üyeliğine seçilmesi nedeniyle tebrik ettiğine ilişkin
konuşması
BAŞKAN - Sayın Usluer, Sayın
Pekşeni tebrik etmiştik, sizi tebrik etmezsek olmaz. Yeni görevinizi
tebrik ederiz, hayırlı olsun, başarılar dileriz.
GAYE USLUER (Eskişehir) Sağ olun,
teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- 672 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu
Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde
Kararname (1/758) ile İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan
Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 423) (Devam)
BAŞKAN Şimdi söz sırası
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz
Sayın Arzu Erdeme aittir.
Sayın Erdem, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
MHP GRUBU ADINA ARZU ERDEM (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kıymetli milletvekilleri, 423 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisi ve ekranları
başında bizleri izleyen aziz izleyicilerimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Milliyetçi Hareket
Partisi lideri Sayın Devlet Bahçeli Beyefendinin Türkiye Büyük Millet
Meclisi grup toplantısında, 16 Ocak 2018 tarihinde yapmış
olduğu konuşmasının bir bölümüyle başlamak istiyorum
konuşmama: Afrine bir şafak vakti girip terör koridorunun
Akdenizle bağlantı yollarını kesmek, teröristlere Türk
milletinin demir yumruğunu ve hakikat dolu müdahalesini göstermek
helalihakkımızdır. Afrin temizlenmeli, Münbiç ve diğer
fitne kaynakları, adi terör kampları, terörist üreme alanları
yerle bir edilmelidir. Diyor ki Akif: Medeniyet size çoktan beridir diş
biliyor/ Evvela parçalamak, sonra da yutmak diliyor. Yutmak isteyenin
boğazına düğümlenir, yemek isteyenin azı dişini
sökeriz. Biz Türk milletiyiz. Korkak ve kaçak yaşamaktansa kahramanca ve
imanla ölümü tercih eder, sadece rükû ve secdede eğiliriz.
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin meşru savunma
ve beka mücadelesinde can pahasına yanındayız. Devletin
şanını lekeletmemeye kararlıyız. Yiğit
askerimizin duacısıyız. Allah gazamızı mübarek
kılsın, Allah hainlerle mücadelede kerem ve lütfunu üzerimizden eksik
etmesin, ilahî yardımını bizlerden esirgemesin. Akifin
deyişiyle haykırıyorum: Doğduğumdan beridir
aşığım istiklale/ Bana hiç tasmalık etmiş
değil altın lale.
Evet, Afrinde mücadele eden
kahramanlarımıza buradan dualarımızı tekrar göndermek
istiyorum. Yüreğimiz, dualarımız ve gerekirse bedenimizle
birlikte yanlarında olacağımızı da tekrar vurgulamak
istiyorum. Şehadete kavuşmuş olan kahramanlarımıza
Allahtan rahmet, kederli ailelerine sabır diliyorum. Yine, gazilerimize
ise uzun ömürler, sağlıklı ömürler ve şifalar diliyorum.
Rabbim o bölgede yapılan mücadeleyi muzaffer eylesin. Haine
karşı askerimizin başı her daim dik olsun ve bozkurt
işareti o bölgede eksik olmasın.
Değerli milletvekilleri, özellikle son iki
yıla baktığımızda ülkemiz üzerinde dolaşan kara
bulutları hepimiz biliyoruz. Bilhassa içeriden yapılan
saldırılar, birçok terör örgütünün aynı anda ülkemizle
mücadelesi ve bu mücadelede hain saldırılarla özellikle ülkemizi
acziyete uğratmaya çalışması hepimizde birlik beraberlik
ruhunun ne kadar önemli olduğunu, kenetlenmenin ne kadar önemli
olduğunu aslında tekrar harekete geçirmiştir. Türk milleti bilhassa
15 Temmuz darbe girişimi gecesinden sonra, özellikle, var oluş ile
yok oluş arasındaki incecik çizgiyi hep birlikte yaşadıktan
sonra el ele verip o gece büyük bir demokrasi zaferi vermiştir. O gece
Türk milleti haine meydan okumuştur ve o meydan okuma o günden bugüne
devam etmektedir. Bundan sonrası için de hem emperyalist güçlere
karşı hem sınır ötesinde yapılan harekâtla birlikte
hem ülke içerisinde 7/24 terörle mücadeleyle birlikte devam edecektir.
Özellikle, Türk milletinin boyunduruk altına girmeyeceğini,
özellikle, o bölgede farklı güdümlerle birtakım hareketlerin
gerçekleşmeyeceğini Türk milleti orada askerî harekâtıyla
göstermiş oldu; Rabbim güç ve kuvvet versin.
Biz, özellikle, Milliyetçi Hareket Partisi olarak o
dönemden sonra, darbeden sonra, siyasi kısır çekişmeleri bir
kenara bıraktıktan sonra Türk milletine yüzümüzü dönelim ve Türk
milletinin geciktirilmiş sorunlarını çözelim diye gayret
içerisindeyiz. Bu sorunlarla ilgili, yine ben her kürsüye
çıktığımda dile getiriyorum, tekrar dile getirmek
istiyorum. Özellikle, çıkan KHKlerde zaman zaman eksiklikler olabiliyor,
aksaklıklar olabiliyor, bunlarla ilgili düzenlemelerin bazen tekrar
yapılması gerektiği yönünde de uyarılarımız
mevcut.
Taleplerin başında
20 bin öğretmen
atamasına 5 bin ek atama açıklandı ancak 5 bin ek atama yeterli midir?
Değildir çünkü Millî Eğitim Bakanının bizatihi kendi
açıklaması, 100 bin öğretmen açığı var ülkemizde.
Göz bebeğimiz çocuklarımızı emanet ettiğimiz
öğretmenlerimizin kendi branşlarına atanmış
olmaları, kendi branşlarında öğretmenlik yapmaları
onların mutluluğu demektir. Çocuklarımızın
mutluluğunu sağlayacak öğretmenlerimizin mutluluğu ise
kendi alanlarında çalışmalarını sağlayarak olur.
Onun için, bir planlamanın yapılması, hangi alanda hangi
öğretmenin istihdam edilmesi gerektiğine de sayı olarak karar
verip bu sayının mutlaka kadro şeklinde açıklanması
gerekmektedir.
Burada, ücretli öğretmenlerin özellikle talebi
bulunmaktadır. Ücretli öğretmenlerle ilgili net bir kadro
açıklanmadı ama özellikle, son bir sene içerisinde ücretli
öğretmenlik yapmamış ise -kadroya geçmek için ara vermiş
olabilir on yıl ücretli öğretmenlik de yapmış olsa- bu
öğretmenlerimizin kadroya geçişiyle ilgili bir engel bulunmakta. Bu
engelin aslında kaldırılması gerekir çünkü bir düzenleme
geldiyse ücretli öğretmenlerle ilgili tekrar son sene baz
alınmamalı. Bir de KPSSye girmiş olması şartı
var son sene içerisinde. Bunu da önceden bilmedikleri için, öğretmenler
girmediği için, ücretli öğretmenler bundan istifade edememektedirler.
Bunun da üzerinde durmamızda fayda var.
Engelli öğretmen adaylarımızla
ilgili
Bir avuç engelli öğretmen adayımız var. Hepimiz,
özellikle engelli öğretmenlerimizle alakalı aynı hassasiyeti
elbette ki ortaya koyuyoruz ama iş, aslında işin çözümüne
geldiği zaman, yeteri kadar elimizi taşın altına koyuyor muyuz,
ona bir bakmak gerekiyor çünkü engelli öğretmenlerle ilgili bir düzenleme
gelebilir ve tüm engelli öğretmenlerimizin ataması yapılabilir.
Bu anlamda, özellikle buradan, engelleri olup
Bana göre hiç engel değil,
engel aslında o kardeşlerimizi, öğretmenlerimizi anlamayanlarda.
Onların atanmasıyla ilgili, yüreğimizin kendileriyle bir
olduğunu da söylemek istiyorum.
Farklı bölümler var. Bu bölümler aslında
çok önemli bölümler. Emlak ve emlak yönetimi mezunu kardeşlerimizin
durumu
Bugün yine bir heyet olarak geldiler. Emlak ve emlak yönetimi mezunu
kardeşlerimizin alınması gereken alanlar var. Özellikle -bu
bölümlerin olduğu işte Maliye Bakanlığından tutun
Millî Emlake kadar- onlara mutlaka bir kadro açılması gerekmektedir.
Sağlık Bakanlığı atama
rakamını açıkladı ancak bunların
dağılımıyla ilgili bir açıklama gelmediği için
ortada büyük bir kargaşa var, karmaşa var insanların
akıllarında. Bununla ilgili de mutlaka bir çalışma
yapılması gerekmektedir.
Büro yönetimi ve çağrı merkezi hizmetleri
alımlarının birbirinden mutlaka ayrılması gerekiyor,
ayrı ayrı yapılması gerekiyor. İhtiyaç olduğu
hâlde bir buçuk yıldır yine alım yapılmamakta.
Anestezi teknisyenliği ve teknikerliği
bölümlerinden mezun olan gençlerimiz
Bu bölümler aslında okullarda var,
hâlâ bölümlerin varlığı devam ediyor, bu bölümlerden mezun
vermeye devam ediyoruz ve mezun vermeye devam etmemize rağmen, atanamayan
insanların yanına atanamayan ya da kadro alamayan insanlar
sayıyla eklenmekte, çoğalarak devam etmekte.
Suriyeli sığınmacı
politikamıza baktığımızda, şu an ülkemizde 3,5
milyonun üzerinde; bunun özellikle 500 bin civarı yeni doğan.
Bunlarla ilgili eğitim öğretime ilave edilmiş olan PICTES
öğretmenleri var. Bu öğretmenlerimiz o çocukların entegrasyonu
noktasında bir çalışma yapmaktalar ancak ağustosta
sürelerinin biteceği yönünde bir açıklama yapıldı. Bunu
eğer bitirirsek yarın o çocuklar eğitimsiz
bırakıldığı zaman, özellikle ileride kendi
çocuklarımızın, torunlarımızın başına
bela olabilme ihtimalini göz önünde bulundurmamız gerektiği için bu
eğitim sürecinin devam etmesi gerektiğini mutlaka vurgulamak
istiyorum.
Şimdi, özellikle balıkçılık
teknolojisi mezunu kardeşlerimiz var. Üç etrafı denizlerle çevrili
bir ülkemiz var. Nadide güzelliklere sahip, çok fazla millî projenin
yapılabileceği bir ülkemiz olmasına rağmen bu
kardeşlerimizle ilgili de bir planlama yapılmadığı
için, özellikle onların yine atanmaları noktasında veya kadro
verilmesi noktasında uzun zamandan beri süren bir eksiklik söz konusu,
bunun da mutlaka değerlendirilmesi gerekmektedir.
İçişleri Bakanlığı 2018
yılında görevde yükselme sınavı yapmayı
planlamaktadır. Bu sınav genel olarak dört yılda bir
yapılmaktaydı ve üç yıl şef olarak görev yapan vatandaşımız
düzenli olarak bu sınava girmekteydi. Ancak bu sene yapılmasıyla
2015 yılı sonunda şef olan yüzlerce vatandaşımız
müdürlük sınavına en az üç yıl şef olarak çalışma
şartından dolayı giremeyecektir. Bu durum yüzlerce
vatandaşımızın mağduriyetine sebep olmaktadır. Bu
tip sistemler ve değişiklikler yapılırken aslında
küçük hatalardan dolayı sistem tıkanmakta, bu
tıkanıklığı gidermek için baştan planlamanın
doğru yapılması gerektiği üzerinde de durmam gerekiyor.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı
bünyesinde kuruluşlarda çalışan sosyolog, öğretmen, sosyal
çalışmacı, psikolog, hemşire, usta öğretici ve
başka alanlarda çalışan ve yaklaşık 3 bin kişi
olan bu meslek elemanları kadrolu meslek elemanlarıyla aynı
işi yapmaktalar ve aynı belgeler imzalanmaktadır. Ancak ek ders
karşılığı meslek elemanlığı yapmakta ve
bunların resmî tatilleri bile bulunmamaktadır.
Onun için bu alanların tamamında
aslında önümüzde birçok sorun var bu şekilde ama on dakika değil
saatlerce konuşup bunların hepsini belki detaylı bir
şekilde önümüze serip tekrar bir değerlendirmemizde fayda var.
Genel Kurulu saygılarımla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Erdem.
Sayın milletvekilleri, gruplar adına
konuşmalar tamamlanmıştır.
Sayın Tüm, sisteme girmişsiniz, buyurun
efendim, nedir?
MEHMET TÜM (Balıkesir) Maddeye yönelik söz
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
40.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün, yeni torba yasa
tasarısına göre her türlü internet yayınının RTÜK
denetimine tabi olmasına ilişkin açıklaması
MEHMET TÜM (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yeni torba yasa tasarısına
göre her türlü internet yayını, RTÜKün denetimine tabi olacak ve
denetimden geçemeyen yayınlar, RTÜKün talebi üzerine sulh ceza hâkimi
tarafından erişime kapatılacaktır.
Değerli vekillerim, bu tasarı, sansürü
kalıcılaştırma tasarısıdır. YouTubeun 2008
yılında iki buçuk sene engellendiği ve Wikipedianın ise
neredeyse bir yıldır engelli olduğu ülkemizde RTÜKe böyle bir
yetki verilmesi, internet özgürlüğünün tümden yok edilmesi anlamına
gelmektedir. Bugün itibarıyla 150 binden fazla web sitesi ve
içeriği, Türkiyeden erişimi engelli durumdadır. Haber siteleri
engelleniyor, sosyal medya hesapları kapatılıyor, şimdi de
internetten yayın yapan siteler engellenecek. Buradan iktidara
sesleniyorum: Böyle bir tasarı, akla, mantığa ve özgürlüklere
aykırıdır. Elinizi internetimizden çekin diyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tüm.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- 672 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu
Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde
Kararname (1/758) ile İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan
Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 423) (Devam)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, kanun
hükmünde kararnamenin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
OLAĞANÜSTÜ HAL KAPSAMINDA
KAMU PERSONELİNE İLİŞKİN ALINAN TEDBİRLERE
DAİR KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME (*))
Olağanüstü hâl kapsamında kamu personeline ilişkin
bazı tedbirler alınması; Anayasanın 121 inci maddesi ile
25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanununun 4
üncü maddesine göre, Cumhurbaşkanının
başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu'nca 15/8/2016
tarihinde kararlaştırılmıştır.
Amaç ve kapsam
MADDE 1- (1) Bu Kanun Hükmünde Kararname
ile 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında,
kamu personeline ilişkin bazı tedbirlerin alınması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde söz isteyen
bulunmamaktadır.
Önerge bulunmamaktadır.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
Kamu personeline ilişkin tedbirler
MADDE 2- (1)
Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine
karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı,
oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut
bunlarla irtibatı olan;
a) Ekli (1) sayılı listede
yer alan kişiler kamu görevinden,
b) Ekli (2) sayılı listede
yer alan kişiler Emniyet Genel Müdürlüğü teşkilatından,
c) Ekli (3) sayılı listede
yer alan kişiler Jandarma Genel Komutanlığı
teşkilatından,
ç) Ekli (4)
sayılı listede yer alan kişiler Sahil Güvenlik
Komutanlığı teşkilatından, başka hiçbir
işleme gerek kalmaksızın çıkarılmıştır.
Bu kişilere ayrıca herhangi bir tebligat yapılmaz.
Haklarında ayrıca özel kanun hükümlerine göre işlem tesis
edilir.
(2)
Birinci fıkra gereğince kamu görevinden, Emniyet Genel
Müdürlüğü teşkilatından, Jandarma Genel
Komutanlığı teşkilatından ve Sahil Güvenlik
Komutanlığı teşkilatından çıkarılan
kişilerin, mahkûmiyet kararı aranmaksızın, rütbe ve/veya
memuriyetleri alınır ve bu kişiler görev yaptıkları
teşkilata yeniden kabul edilmezler; bir daha kamu hizmetinde istihdam
edilemezler, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemezler;
bunların uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon,
yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevleri
de sona ermiş sayılır. Bunların silah ruhsatları, gemi
adamlığına ilişkin belgeleri ve pilot lisansları iptal
edilir ve bu kişiler oturdukları kamu konutlarından veya
vakıf lojmanlarından on beş gün içinde tahliye edilir. Bu
kişiler özel güvenlik şirketlerinin kurucusu, ortağı ve
çalışanı olamazlar. Bu kişiler hakkında ilgili
bakanlık ve kurumlarca ilgili pasaport birimine derhal bildirimde
bulunulur. Bu bildirim üzerine ilgili pasaport birimlerince pasaportlar iptal
edilir.
(3)
Birinci fıkra kapsamında kamu görevinden
çıkarılanlar, varsa uhdelerinde taşımış
oldukları büyükelçi, vali gibi unvanları ve müsteşar, kaymakam
ve benzeri meslek adlarını ve sıfatlarını
kullanamazlar ve bu unvan, sıfat ve meslek adlarına bağlı
olarak sağlanan haklardan yararlanamazlar.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde söz isteyen? Yok.
Önerge? Yok.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 3- (1) Bu Kanun Hükmünde Kararname yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - 3üncü madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
Önerge? Yok.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi okutuyorum:
Yürütme
MADDE 4- (1) Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - 4üncü madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
Önerge? Yok.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 4üncü madde kabul edilmiştir.
Komisyon Başkanının bir redaksiyon
talebi vardır.
Buyurun Sayın Başkan.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
MUSTAFA BALOĞLU (Konya) Görüşülmekte olan 423 sıra
sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline
İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname, Genel
Kurulda kabul edilerek kanunlaşacağından düzenlemenin
adının Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline
İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun şeklinde
değiştirilmesine, ayrıca metinde geçen ve görüştüğümüz
kanun hükmünde kararnameye atıfta bulunan Kanun Hükmünde Kararname
ibarelerinin Kanun olarak değiştirilmesine yönelik redaksiyon
talebimiz vardır.
Bilgilerinize sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Başkan.
Talebiniz kayıtlara geçmiştir. Redaksiyon
işlemi, kanun yazımı sırasında
Başkanlığımızca gerçekleştirilecektir.
Sayın milletvekilleri, kanun hükmünde
kararnamenin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir ve kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, 3üncü sırada yer
alan 673 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı
Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/759) ve
İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresinin görüşmelerine
başlayacağız.
3.- 673 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
(1/759) ve İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 424) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 424 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, bu kanun hükmünde kararname, İç Tüzükün 91inci maddesi
kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle kanun
hükmünde kararname, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine
geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve
bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Kanun hükmünde kararnamenin tümü üzerinde söz
isteyenler: Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Mersin Milletvekilimiz
Aytuğ Atıcı, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Aydın Milletvekilimiz Sayın Deniz Depboylu.
İlk söz sırası, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Mersin Milletvekilimiz Sayın Aytuğ
Atıcıda.
Sayın Atıcı, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
CHP GRUBU ADINA AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, sıra
sayısı 424 olan 673 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz adına söz almış
bulunuyorum.
Darbe teşebbüsünü Allahın bir lütfu
olarak görmeyen, OHAL uygulamasını fırsat bilip her konuda yasal
düzenleme yapmayan, olağanüstü hâl bahanesiyle tüm muhalifleri yok etmeye
çalışmayan milletvekillerini saygıyla selamlıyorum.
20 Temmuz 2016da AKP olarak olağanüstü hâl
ilan ettiniz ve ülkeyi kanun hükmünde kararnamelerle yönetmeye
başladınız. Bu iş çok hoşunuza gitti ve
olağanüstü hâl döneminde kanun hükmünde kararnamelere karşı
olanları terörist ilan ettiniz. Ben ve grubumuz, olağanüstü hâle de
kanun hükmünde kararnameyle yönetilmeye de karşıyız. Şimdi,
biz terörist miyiz? FETÖyle kol kola gezen ve o teröristleri öven sizdiniz.
İstedikleri her şeyi veren sizdiniz. Fetullah Gülenle görüşmek
için sıraya giren sizdiniz, hatta bazı kadın milletvekilleri
Gülenle görüşürken başını örtmüşlerdi, onlar da
AKPnin milletvekilleriydi. Şimdi terörist olan biz mi olduk? PKKyla
Osloda görüşen sizdiniz. Öcalana övgüler dizen bakanlar AKPnin
bakanlarıydı. Teröristlerin kimlik kontrolü yapmasına, vergi
toplamasına, mahkeme kurmasına izin veren yine sizdiniz. Terörist
dediğiniz Salih Müslimi çağıran, ayağının
altına kırmızı halı seren yine sizdiniz. Şimdi
terörist biz mi olduk? IŞİDlilere Bir grup öfkeli Sünni genç diyen
sizin Başbakanınız Ahmet Davutoğlu idi. Şimdi terörist
biz mi olduk? ÖSO gibi içinde terör unsurları barındıran bir
yapıyı Kuvayımilliye ilan eden sizdiniz. Şimdi terörist
biz mi olduk? Siz bu yaklaşımlarınızla teröre ve
teröristlere destek vermiş olmuyor musunuz?
Peki, biz kimlere sahip çıkıyoruz?
Örneğin biz Türk Tabipleri Birliğine sahip çıkıyoruz.
Kanuni vazifesini yapan ve halk sağlığını koruyan Türk
Tabipleri Birliğine sahip çıkıyoruz. Değerli
arkadaşlar, Türk Tabipleri Birliği kanunla kurulmuştur ve
kanunla görevleri verilmiştir. 6023 sayılı Türk Tabipleri
Birliği Kanununun 4üncü maddesinin (a), (c), (d) ve (e)
fıkralarının tamamı, halk sağlığı
konusunda Türk Tabipleri Birliğine görev veriyor, Türk Tabipleri
Birliği de halkın sağlığını korumaya
çalışıyor. Siz onları terörist ilan ediyorsunuz.
Fırsattan istifade, bu ithamlarınızla birlikte Türk Tabipleri
Birliğinin önündeki Türk ibaresini
kaldıracağınızı söylüyorsunuz. Ya, buna deliler güler.
Ne ilgisi var ortada dönen işler ile oradaki Türk ibaresinin? Türk
ibaresi, sizi niye rahatsız ediyor? Bunu ben anlamıyorum,
halkımız hiç anlamıyor ve size gülüyor.
Biz kime sahip çıkıyoruz? Biz,
Cumhurbaşkanının tabiriyle, kurunun yanında yanan yaşa
sahip çıkıyoruz. Biz, muhalif olduğu için güvenlik
soruşturması bitirilmeyen, ısrarla bitirilmeyen,
atandığı hâlde güvenlik soruşturmasına takılan
genç doktorlara sahip çıkıyoruz. Biz, kime sahip çıkıyoruz?
Muhalif olduğu için, FETÖyle hiçbir ilgisi olmadığı hâlde
cezalandırılan sendika ve derneklere sahip çıkıyoruz.
Şimdi, dönün, bir bakın bakalım teröre destek veren kimmiş?
Şimdi, olağanüstü hâl ilan edildiğinde,
yarın tarih bunu yazdığında, herhangi bir insan
çıkıp da Yahu, bu AKP neden olağanüstü hâl ilan etti? diye bir
baktığında, Bakanlar Kurulunun tezkeresini incelediğinde
acaba bir gerekçe görecek midir? Hayır, göremeyecektir çünkü sizin Türkiye
Büyük Millet Meclisine gönderdiğiniz tezkerede niçin olağanüstü hâl
ilan ettiğinizin bir gerekçesi yoktur. Bunu bile yazmadınız.
Peki, gerekçeleri nereden öğreniyoruz? Hükûmet adına dönemin Adalet
Bakanı Bekir Bozdağın konuşmasında. Şimdi,
bakın, Bekir Bozdağı seversiniz sevmezsiniz, AKPyi seversiniz
sevmezsiniz, oy verirsiniz vermezsiniz ayrı konu ama Bekir Bozdağ,
Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir Bakanıdır, üstelik Adalet
Bakanıdır, ağızından çıkan söze güvenmek gerekir.
Şimdi, bazı alıntılar
yapacağım, bakın bakalım, Bakan acaba doğruları
söylüyor mu, üstelik Adalet Bakanı? Adalet Bakanının yalan
söylediği bir ortamda acaba milletin, Hükûmete, devlete, herhangi bir
güveni kalır mı? Bakın, söylüyorum, Bekir Bozdağ diyor ki:
Hükûmetimiz, dün Millî Güvenlik Kurulunun aldığı karar
çerçevesinde darbe teşebbüsünde bulunan terör örgütünün tüm
unsurlarıyla ve süratle bertaraf edilmesi amacıyla Türkiye'de üç ay
süreyle olağanüstü hâl ilan edilmesine karar vermiştir. Peki, güzel.
Dönüyoruz Anayasaya bakıyoruz, Anayasa diyor ki: Evet, ülkende
olağanüstü bir hâl varsa olağanüstü hâl ilan edebilirsin ancak bu
süreçte çıkaracağın bütün kanun hükmündeki kararnameler senin bu
gerekçenle ilişkili olacak.
Bekir Bozdağın yarım saat süren
konuşmasında FETÖ dışında hiçbir terör örgütüne veya
bir yapıya değinilmemiştir. Yani Hükûmetin Bakanı
çıkıyor, diyor ki: Ben FETÖyle mücadele için olağanüstü
hâl ilan ettim. Şimdi, dönüp bakıyoruz, FETÖ
dışındaki bütün muhaliflerle mücadele etmek üzere kanun hükmünde
kararname çıkıyorsunuz. FETÖnün her türlü
bağlantısını çıkardınız ancak siyasi
bağlantılarını çıkarmadığınız için
FETÖyle mücadelede başarılı olamayacaksınız.
Bakın, Bekir
Bozdağ ne diyor? Olağanüstü hâl kararının farklı
yansıtılması Toplumun bütün hayat alanlarına sirayet
edecek, yasaklar gelecek, şu kısıtlamalar olacak. şeklinde
bir değerlendirme yapılması büyük yanılgı olur. Allah
aşkına, hayatın hangi alanını
kısıtlamadınız acaba? Bir iki örnek vereyim. Ya,
şurada, burnumuzun dibindeki İnsan Hakları Heykelini bile
ablukaya aldınız, oraya seyyar bir karakol kurdunuz. Ya, heykelden
korktunuz, heykelden; adı İnsan hakları Heykeli olduğu
için heykelden korkarak polisimize orayı ablukaya
aldırdınız. Böyle bir saçmalık daha dünya yüzeyinde görüldü
mü?
Bu dönemde, OHAL
döneminde kısıtlama yapmayacaktınız ya, daha geçen hafta
Mersinde şehir hastanelerinin 1inci yıl dönümünde Acaba bu
hastaneler vatandaşa yararlı mıdır, aksayan yönleri nedir,
aksayan yönlerini nasıl düzeltebiliriz? diye bir panel
yapılması planlanmıştı, Mersin Valisi bu panele izin
vermedi arkadaşlar. Bu panel siyasi değil, bu panel AKPyi suçlayan
bir panel de değil, kaldı ki olabilir de ama Mersin Valisi bu toplantıya
izin vermedi. İki sebebi olabilir: Ya korktu sizden ya da Devlet güçleri
bu toplantının güvenliğini sağlayamaz." dedi.
İkisi de utanç vericidir, her ikisi de utanç vericidir. Bugün Türkiyede
her türlü eylem, sokakta her türlü basın açıklaması yasaktır
sizin sayenizde.
Bakın, Bekir
Bozdağ ne diyor: Olağanüstü hâl, ekonomik, sosyal, kültürel ve
benzeri hiçbir faaliyeti olumsuz etkilemeyecek. Bakan diyor bunu, kapıdan
geçen bir adam değil. Bakıyorum, olağanüstü hâl ilan ettiğinizde dolar 3
lira 4 kuruş, şimdi 3 lira 78 kuruş; avro 3 lira 35 kuruş,
şimdi 4 lira 66 kuruş; mazot 3 lira 79 kuruş, şimdi 5 lira
17 kuruş. Hani doğruları söylüyordunuz? Hani ekonomiye etkisi
olmayacaktı? Neden halka yalan söylüyorsunuz? Ekonomiyle ilgili herhangi
bir düzenleme yapılmayacaktır. diye söylüyor, internet üzerinden
döviz ticaretini düzenliyorsunuz ya! Ya, ne alakası var internet üzerinden
döviz ticaretiyle FETÖyle mücadelenin?
Bakın, ne diyor hazret, diyor ki: Kanun
hükmündeki kararnameler, Resmî Gazetede yayımlanır yayımlanmaz
hemen Parlamentoya gelecek ve bir ay içinde görüşülecektir. Ya, Adalet
Bakanı söylüyor bunu. Sonra? Bir buçuk yıl geçmiş, biz daha
bugün görüşüyoruz. Hani yalan söylemeyecektiniz halka? Adalet Bakanı
diyor ki: Efendim, olağanüstü hâl süresi içerisinde biz kanun hükmünde
kararname çıkaracağız ama üç ay sürecek olağanüstü hâl
uygulaması. Açın bakın. Bakın, tutanaklardan okuyorum,
tutanaklardan. Üç ay sürecek. diyor, üç ay. Yalan söylüyorsunuz, yalan. Bir
buçuk yıl
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
AYTUĞ ATICI (Devamla) Sayın Başkan,
tamamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Atıcı,
sözlerinizi tamamlamak üzere bir dakika ek süre veriyorum.
Buyurun.
AYTUĞ ATICI (Devamla) Üç aylık bir süre
için kanun hükmünde kararname çıkarmak için izin aldınız ama bir
buçuk yılı geçti. Yalan söylediniz millete. Yakışıyor
mu bir bakana, yalan söylemek? Yakışıyor mu parlamenterlere,
yalan söylemek? Üç ay demiştik, neden ikinci kere elimizi
kaldıralım? diye hiçbir AKPli milletvekili karşı çıkmadı
mı bu işe? Ama iş o kadar tatlı ki doğruları
söylemeyen Adalet Bakanı, terfi ettirildi ve Başbakan
Yardımcısı oldu. Böyle bir ülkede yaşamak, gerçekten benim
ağrıma gidiyor.
KHKler çıkararak
yaptığınız hataları saymakla bitiremem. Tek tek
yaptım, çıkardım: Hata yaptık, kusura bakmayın, sizi
iade ediyoruz. Hata yaptık, kusura bakmayın, iş yerinizi
tekrar açabilirsiniz. diye onlarca madde çıkardınız ama
insanların hayatı söndü. Bunların hesabını önce halk
soracak, sonra biz soracağız.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Atıcı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Atıcı, burada konuşmasını yaparken Hükûmetin bir
Bakanını dolayısıyla AK PARTİ iktidarını,
aynı zamanda KHKler, olağanüstü hâl burada kabul edilirken
ellerimizi kaldırdığımızı, itiraz
etmediğimiz çerçevesinde bir yalanın parçası olduğumuzu
ifade etti. Bu, açık bir sataşma; bu çerçevede söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
Yeni bir sataşmaya mahal vermemek üzere buyurun.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
IX.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcının görüşülmekte olan 673
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin tümü üzerinde CHP Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; esasen, konuşmalar
üzerine çıkıp burada söylenen sözlere, ortaya konulan
mantığa ifade edecek, söyleyecek çok sözümüz var ama
tartışma uzamasın, herkes eleştirisini dile getirsin, bu
KHKler meselesi halledilsin yaklaşımı çerçevesinde dinliyoruz,
mümkün mertebe cevap vermek istemiyoruz. Sayın Atıcı eleştiri
yapabilir ama yalancılık malancılık sözleri hazret gibi
alaycı ifadeler, bunlar doğru değil, bunlar uygun da değil;
bunlar bir dil değil, eleştiri yapmakla ilgili de değil, bunun
mantığıyla da ilgili değil.
Evet, başlangıçta olağanüstü hâl
kısa bir dönem için düşünüldü, millete böyle söylendi. Sonraki dönemlerde
söylenmedi mi, millet bilmiyor mu olağanüstü hâlde olduğunu? Tabii ki
biliyor, her şeyi milletle paylaşarak yapıyoruz. Gerek görülünce
Anayasa, yasalar çerçevesinde buradaki Parlamentonun onayına sunulur,
Parlamento kabul ederse olağanüstü hâl devam eder. Milletle
paylaşılan bir şey. Hangi yalandan bahsediyorsunuz, nerede bunun
yalanı? Bu kavramları bu kadar kolay kullanmayın.
Eleştirirsiniz, amenna ama bazı ifadeleri kullanırken burada
siyasal eleştirinin kastının ötesinde bir tahkir ve
aşağılamaya girdiğinizde mesele farklı bir
bağlama taşınır. Bu, söylediğiniz insanlar için
değil, söyleyen için problem oluşturur Sayın Atıcı.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bostancı.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Atıcı, buyurun.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Sayın
Bostancı, konuşmasında aslında beni teyit eden şeyler
söyledi, teşekkür ederim kendisine çünkü olağanüstü hâlin üç ay
süreyle çıkarıldığını, bunun sözünün
verildiğini, bu sözün tutulamadığını kendisi bizzat
söyledi. Evet, bu, halka doğruları söylememektir. Ancak bu
lafları söyleyenlerin başının belaya gireceğini ifade
etti. Eğer bu, bir tehdit ise cevap vermek isterim, eğer tehdit
değil ise kendisinin açıklamasını isterim.
Teşekkür ederim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Hiçbir tehdit
yok. Söylediğim, sadece, siz bu tür kavramları
kullanırsanız sizin kişiliğiniz, kimliğiniz
bakımından problem doğurur, dediğim bu.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Başınız
belaya girer. dediniz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Hayır,
böyle bir şey söylemedim.
AYTUĞ ATICI (Mersin) Demediniz, peki.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Hayır
efendim.
BAŞKAN Kayıtlara da bakarız
Sayın Atıcı, gerekirse.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Ayrıca her
zaman halkla doğruları paylaştık, ne olduysa halkla
paylaştık. Açık ve şeffaf iktidarlar bunu yapar. Türkiye
bir demokrasi, bizim yaptığımız da budur.
BAŞKAN Peki.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
3.- 673 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
(1/759) ve İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 424) (Devam)
BAŞKAN Şimdi söz sırası,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Aydın Milletvekilimiz
Sayın Deniz Depboyluya aittir.
Sayın Depboylu, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
DENİZ DEPBOYLU (Aydın) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 424 sayılı 673
sayılı OHAL Kapsamında Bazı Tedbirlerin Alınması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Aziz Türk milletini
ve Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce, İdlipte
şehit düşen askerimize Allah'tan rahmet diliyorum, yaralı 5
asker ve 1 sivil görevlimize de acil şifalar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, şanlı
ordumuz bugün Suriye'de, komşu ülkenin topraklarında ülkemizi hedef
almış ve küresel güçler tarafından desteklenen, beslenen bir
terör örgütünün üzerine tüm gücüyle vatanını, milletini korumak üzere
giderek bir fedakârlık yapmakta ve en önemli görevini yerine
getirmektedir. Bu görevi yerine getirirken, bir yiğit asker tankın
üzerinde hazırlığını yaparken bir televizyon
programcısı, bir gazeteci yaklaşıyor, diyor ki: Nereye?
Asker dönüyor Kızılelmaya. diyor ve arkadan tekrar soruyor ilk
soruyu soran kişi: Ailene bir şey söylemek ister misin? diyor. Ne
diyeyim ağabey, beklemesinler." diyor. İşte böyle yürekli,
böyle adanmış, kutsiyeti olan bir ordunun mensubu olan bir askerimiz,
bir gencimiz bu sözlerle hem gayesini hem de oradaki mevcudiyetini ifade
ediyor.
Peki, sonra ne oluyor? Bir Kızılelma
tartışmasıdır almış başını gidiyor.
Hatta, öyle biri çıkıyor ki, diyor ki: Kızılelma
şirktir. Öyle bir hadsizlik yapıyor ki, zira kendisi
milliyetçilikten uzak, kültürünü bilmeyen, Türklüğünden habersiz, tarihini
hiç okumamış bir zat olmalı ki bu sözleri ifade edebiliyor.
Kızılelma nedir, biraz bahsedeyim, belki
içinizde de tam olarak bunu bilmeyen vardır veya dinleyen
vatandaşlarımızdan bilmeyen vardır. Türkler, özellikle
Oğuz Türkleri arasında cihan hâkimiyetinin sembolü olarak ifadesini
bulmuş bir mefhum ve mefkûredir. Bazen bir zaferin işareti, bazen
hâkimiyetin sembolü, bazen de fethedilmek için hedef seçilen yerin sembolü
olmuştur, sembol olarak kullanılmıştır.
Kızılelma, üzerinde düşünüldükçe uzaklaşan ancak
uzaklaştığı oranda cazibesi artan ülküler ve
düşlerdir. Türk milletinin ülkü birlikteliğinin
sembolleşmiş hâlidir. Kızılelma bir semboldür;
ulaşılmak istenen bir hedef, katedilmesi gereken bir yol, bir adil
yönetim arzusudur. Ülküler, Kızılelma kavramında
sembolleşir. İnsanları insan yapan, büyük bir düşüncenin
arkasından koşmalarıdır." diyor Nihal Atsız ve
ekliyor İnsanın şeref için müstesna saydığı bir
gaye için ölmesini bilmesidir. Türklerin İslamiyetle birlikte
milletleşme sürecini tamamlaması, Kızılelma
kavramının da o anlamda, o oranda anlam kazanmasına yol
açmıştır ve bunu biz farklı farklı olarak da ele
alabiliriz. İslamiyet öncesi Kızılelma nedir? sorusuna
vereceğimiz cevap Güneşin doğduğu yerden
battığı yere kadar fethetmek olabilirdi. İslamiyet sonrası
Kızılelma nedir? sorusuna vereceğimiz cevap dünyaya nizam
vermek ve İlayıkelimetullah için çalışmak olurdu. Bahsi
geçen Kızılelma hedefleri millî bir ülküdür ve bunlara ulaşmak,
Türk milletinin ortak amacı hâline gelmiştir. Ülküsüz insanlar,
inanmadıkları değerleri sadece hayal ederler ve hayal ettikleri
şeylerin de olamayacağına inanırlar. Oysa ülküsüne sahip
çıkan ülkücüler, inandığı değerler için ümit
sahibidirler, onun inandığı değer, hayalin ötesindedir,
ümit ettiği, hedeflediği şeylerin bir gün mutlaka
gelişeceğinden de emindirler, aynı Mustafa Kemal Atatürk gibi.
Mustafa Kemal Atatürk diyor ki: Yetişecek
çocuklarımıza ve gençlerimize, görecekleri tahsilin hududu ne olursa
olsun en evvel, her şeyden evvel Türkiye'nin istikbaline, kendi
benliğine, millî ananelerine düşman olan bütün unsurlarla mücadele
etmek lüzumu öğretilmelidir. Peki, Mustafa Kemal Atatürk, böylesine bir
bilgiye, kimliğe sahip bir büyük Türk, bize bu şekilde bir
uyarıda bulunurken bizim geldiğimiz noktada
yaptığımız hatalar, katettiğimiz yol nedir, biraz da
belki bunları düşünmemiz gerekiyor.
Sayın Bekir Bozdağın
açıklamalarına baktığımızda, kanun hükmünde
kararnamelerle ihraç edilenlerin sayısı 110.778. Bazıları
iade olmuş, 3.604 kişi; şu anda mevcut görevden alınmış
kişiler 107.174. Peki, bu kadar insan neden ülküsüz hâle geldi de
Tabii
ki içlerinde kurunun yanında yaş mı var, onu da bir dikkate
almak lazım hepsini suçlamadan önce. Peki, bu kadar millî değer
kaybı olmuş, erozyona uğramış bir grup nasıl
ortaya çıktı, buna nasıl izin verildi, belki de bunun üzerinde
düşünmemiz lazım.
Mustafa Kemal Atatürk, tarih bilincine sahip, tarihi
en iyi bilen liderlerden birisidir; belki de şu anda hepimizin
okuduğu tarih kitaplarından çok daha fazla tarih kitabı
okumuştur. Bugün Kızılelmadan rahatsız olanlar,
Kızılelmayı itham edenler veya bozkurt işaretini itham
edenler, içlerinde de özellikle Atatürkçü olduğunu iddia edenler varsa,
lütfen, Mustafa Kemal Atatürkün bozkurtla ilgili olarak yaptığı
faaliyetlere bir baksınlar; ilk çıkardığı pula baksınlar,
ilk bastırdığı paraya baksınlar. Kızılelma ülküsüne
böylesine sahip bir liderin kurduğu cumhuriyette bunlardan rahatsız
olanların Atatürkçülüğü ne kadar benimsedikleri konusunda herhâlde
bir öz eleştiri yapmaları gerekiyor. Zira, Mustafa Kemal Atatürk
şimdi burada olsaydı, zannediyorum, Hatayı göz göre göre riske
atmaktansa bugün yürütülen harekâtın başında bizzat olurdu.
Değerli milletvekilleri, Türk milletinin
iradesi, arzusu, hâkimiyeti veya ülküsü sadece Türklüğün üzerine
değildir. Başbuğ Alparslan Türkeşin bir sözü var, bunu,
millî iradeyi şu şekilde ifade eder, ben sizinle paylaşmak
isterim: Türk milletinin iradesi yalnız Türk milletinin insan
haysiyetiyle yaşatılması, yükseltilmesi gayesini güden bir irade
değil, aynı zamanda, Türk milletinin yükseltilmesi,
yaşatılması iradesi diğer insanların
ıstıraplarının giderilmesidir.
Şimdi, ordumuzu suçlayanlar, itham edenler -ki,
zannediyorum şu anda burada, içimizde böyle birileri yok ama maalesef
toplumda böyle kişilerle karşı karşıya geliyoruz-
olmadık ithamlarla ordumuzu karalamaya, askerimizin moralini
yıpratmaya, askerimizin gururunu örselemeye çalışıyorlar
ama buna asla izin vermeyeceğimizi bilmeleri gerekir. Zira, askerimiz
orada sadece askerî hâkimiyetiyle bir deha yaratmamakta, aynı zamanda,
orada yaşayan insanlara da ne kadar merhametli olduğu ve onları
ne kadar koruma altına aldığı da sürekli kaydedilmekte,
dünyanın gözü önüne sunulmaktadır.
Bugün, şanlı ordumuz küresel
oyunların, terör ordularının üzerine bir balyoz gibi tüm
varlığıyla, tüm gücüyle inmiştir ve panik hâlinde ne
yapacaklarını bilmeyen bu terör unsurları, bir yandan dünyanın
dikkatini yanlış taraflara çekmeye, yalanların üzerine çekmeye
çalışırken, bir yandan da maalesef, ülkemiz içinde bulduğu
yandaşlarla aynı fikri, aynı eylemi burada da yürütmeye
çalışmaktadır ama unutulmamalıdır, bugün, şurada,
Mecliste ben bir sorsam Kaç kişinin ailesinde şehit vardır,
gazi vardır? desem, mutlaka çoğumuzun ailesinden çıkar. Benim
dedem Çanakkale şehidi, babamın babası. Ben bir şehit
torunuyum ve bunu şerefle haykırıyorum, söylüyorum her yerde
Bir dedem Çanakkale şehidi, diğer dedem Kuvayımilliyeci. diye.
Bu ülkede, bu milletin bağrında yetişen her asker, bugün oraya
Kızılelmaya gidiyorum. diye gururla gittiğini ifade eden
asker, biliniz ki Türklüğün, Türkiye Cumhuriyetinin şanlı birer
elçisidir ve Nihal Atsızın bir şiiriyle bitirmek istiyorum
onlara ithafen:
İnsan büyür beşikte,
Mezarda yatmak için.
Ve kahramanlar can verir,
Yurdu yaşatmak için.
diyor, tüm şehitlerimizi saygıyla
anıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Depboylu.
Sayın milletvekilleri, kanun hükmünde kararnamenin
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 7nci maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyen? Yok.
Önerge yok.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde kabul edilmiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm, 10uncu maddenin (1)inci
fıkrası, (2)nci fıkrası ve (3)üncü fıkrası
dâhil, 8 ila 12nci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen? Yok.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde kabul edilmiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde kabul edilmiştir.
10uncu maddenin (1)inci fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu
maddenin (1)inci fıkrası kabul edilmiştir.
10uncu maddenin (2)nci fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu
maddenin (2)nci fıkrası kabul edilmiştir.
10uncu maddenin (3)üncü fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu
maddenin (3)üncü fıkrası kabul edilmiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
11inci madde kabul edilmiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
12nci madde kabul edilmiştir.
Komisyonun redaksiyon talebi vardır.
Buyurun Sayın Başkan.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Görüşülmekte olan 424 sıra sayılı
Olağanüstü Hâl Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Genel Kurulda kabul edilerek
kanunlaşacağından, düzenlemenin adının Olağanüstü
Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun
şeklinde değiştirilmesine, ayrıca, metinde geçen ve
görüştüğümüz kanun hükmünde kararnameye atıfta bulunan kanun
hükmünde kararname ibarelerinin kanun olarak değiştirilmesine
yönelik redaksiyon talebimiz vardır.
Arz ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Başkan.
Talebiniz kayıtlara geçmiştir, redaksiyon
işlemi kanun yazımı sırasında
Başkanlığımızca gerçekleştirilecektir.
Sayın milletvekilleri, ikinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Kanun hükmünde kararnamenin tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kanun hükmünde
kararname kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Birleşime otuz dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.09
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.44
BAŞKAN: Başkan Vekili Yaşar TÜZÜN
KÂTİP
ÜYELER: Vecdi GÜNDOĞDU (Kırklareli), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
55inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
4üncü sırada yer alan, 675 Sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile İçtüzükün 128inci Maddesine
Göre Doğrudan Gündeme Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığı Tezkeresinin görüşmelerine
başlayacağız.
4.- 675 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
(1/782) ile İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 436) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 436 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince
bu kanun hükmünde kararname İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, kanun hükmünde kararname
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul
edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan
maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Kanun hükmünde kararnamenin tümü üzerinde söz
isteyenler: Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Bursa Milletvekilimiz
Ceyhun İrgil, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Hatay
Milletvekilimiz Mehmet Necmettin Ahrazoğlu.
Şimdi, gruplar adına ilk söz, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Bursa Milletvekilimiz Sayın Ceyhun
İrgile aittir.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sayın İrgil, süreniz on dakika.
CHP GRUBU ADINA CEYHUN İRGİL (Bursa)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi,
burada kanun hükmünde kararnamelerin kanun düzenlemeleri yapılıyor.
Bugünkü söz aldığım 675 Sayılı OHAL Kanun Hükmünde
Kararnamesiyle ilgili konuşmak üzere huzurunuzdayım.
Arkadaşlar, 675 Sayılı OHAL Kanun
Hükmünde Kararnamesiyle ilgili yapılan düzenlemeleri kısaca
hatırlatmak isterim. Bu kanun hükmünde kararnamenin 1inci maddesinde
10.159 kişinin kamu görevinden çıkarılmasına karar verilmişti;
bunların 2.129u Millî Eğitim Bakanlığından, 2.774ü
Sağlık Bakanlığından ve üniversitelerden de 1.267
kişi bu KHKyle ihraç edilmişti.
Yine, aynı şekilde bu KHKde polislikten
atılan 1.082 polise kamuya dönüş yolu
kapatılmıştı.
Bunun dışında yine, KHKlerle kamudan
atılanların geri alınmasına ait bir düzenleme vardı.
Aynı zamanda, yurt dışında
öğrenim görenlerin ilişiğinin kesilmesine dönük bir maddemiz
daha vardır.
Yine, bu KHKnin 5inci maddesinde kapatılan
haber ajansları gazete ve dergileri ilgilendiren bir karar vardı. Bu
kararnameyle birçok gazete ve haber ajansı
kapatılmıştı.
Yine, bu kanun hükmünde kararnameyle yeni subay ve
astsubay alımlarının iptali ve atılan askerî hâkimlerin
rütbelerinin sökülmesi söz konusuydu.
Yine, aynı şekilde, FETÖ/PDYnin
kapatılan şirketlerine kredi kullandıran bankalara cezai
sorumluluk getirilmesiyle ilgili maddemiz vardı.
Kayyum atanması: Yine, kamu görevlilerine
ödenen paraların geri ödenip ödenmemesiyle ilgili ve kayyumların da
borç sorumsuzluğuyla ilgili bir madde vardı, bu çok önemli. Özellikle
kayyumlara bu anlamda herhangi bir sorumluluk yüklenmiyordu. Ama en önemli
maddelerden bir tanesi de kapatılan eğitim kurumlarının devrettiği
taşınmazlardı.
Bunun dışında, bu kanun hükmünde
kararnamede 15 Temmuzda yaralanan gaziler için yaralanma derecesine
bakılmadan gazilik unvanı verilmesine dair bir maddemiz vardı.
Yine hatırlatmak gerekirse ihraç edilen
personelle ilgili düzenlemeler ve bunu takip eden birtakım yürürlük
maddeleri vardı.
Arkadaşlar, kanun hükmünde kararnamelerle
ilgili eleştirileri birçok arkadaşımız dile getirdi,
muhalefetten de birçok milletvekili bu konuda çok fazla tespitte bulundu.
Bizim, kanun hükmünde kararnamelerdeki temel itirazımız, OHAL içinde
alınan kararların kanun hükmünde kararnamelerin ve OHALin ruhuna
uygun düzenlemeler olmamasına dönüktür yani bizim asıl
itirazımız, sorun budur. Kanun hükmünde kararnamelerin sadece OHALin
ruhuna ve amacına uygun düzenlemeler olması gerektiğini
düşünmüş idik ve bunları yaparken de, yine hukuka uygunluk,
insan haklarına saygı ve en önemlisi de asgari hukuk kurallarına
uyan düzenlemelerin yapılması için devamlı uyarıda
bulunduk.
Şimdi, ben bununla ilgili birkaç notu
hatırlatmak istiyorum: Bu kanun hükmünde kararnamelerin tamamında iki
önemli alanda ciddi düzenleme yapıldı; biri eğitim, diğeri
sağlık. Eğitim alanındaki düzenlemelerin büyük bir bölümü
OHALin ruhuyla ve FETÖ mücadelesiyle hiç alakası olmayan düzenlemelerdi
ve bunlar binlerce insanı, öğrenciyi ve dolayısıyla
ailelerini çok yakından etkiledi. Bunlardan bir tanesi -yine bu kanun
hükmünde kararnamede de bahsettiğimiz gibi- kapatılan üniversitelerin
varlıklarıydı. Bu konuda, iyi niyetle, o zaman Hükûmete ve
komisyon üyelerine şunu ilettik, dedik ki: Kapatılan üniversiteleri
kökten yok etmeyin çünkü 14, 15 üniversiteyi bir anda, bir gecede ortadan
kaldırıyorsunuz. Onun yerine, bu kapatılan üniversitelerin
görevli idari personelini ve öğretim üyelerini görevden alın,
öğrencileri dursun, mal varlıkları dursun -bu mal
varlıkları bir millî servettir, millîleştirilsin- bu mal
varlıklarını, laboratuvarları, dershaneleri,
bilgisayarları ve bugüne kadar biriktirdikleri bilgi birikimlerini hiç
kayba uğramadan bir millî servet olarak kabul edelim ve bunların her
birini, 15 Temmuzda şehit olan insanların adını vererek o
şehirlerde tekrar açalım, bunları tekrar millî servet olarak
topluma kazandıralım dedik. Maalesef, o günkü öfke ve alelacele
verilen kararlarla bu mal varlıkları garantör üniversitelere
devredildi ve maalesef, hepsi heba oldular; hepsi şu anda o
üniversitelerin kullanımlarında makam odası oldular. Birçok
laboratuvar, laboratuvar malzemesi ve bu üniversitelerin önemli birikimleri yok
oldu.
Bunun dışında, önemli sorunlardan bir
tanesi, bu 67 bin öğrenci bir anda okulsuz, anısız,
öğretmensiz ve kampüssüz kaldı. Bunlar çeşitli okullara
sürüldüler, gönderildiler ama bu çocukların yaptığı
ödemeler var, bu aileler hâlâ bizi arıyorlar. Bu ailelere, Sayın
Başbakan geçen sene, bir bayram öncesi söz vermişti, referandum
öncesi söz verdi Bu ödemeleri geri yapacağız. diye. Çünkü neden
önemli bu ödemeler? Eğer bu ailelere, bu öğrencilere ödedikleri bu
para geri verilirse o eğitimlerine devam edebilecekler. Çünkü bu çocuklar
-Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olarak- devlet
üniversitelerine yerleştirildikleri hâlde, üstelik kendi
aldıkları puana uygun devlet üniversitelerine yerleştirildikleri
hâlde, şu anda aynı sırada oturdukları
arkadaşları ücret ödemezken ücret ödüyorlar. Bunun Anayasaya
aykırılığı konusunda defalarca uyarıda bulunduk
ama henüz bu konuda bir düzenleme yapılmadı.
Bu alanda, tabii, kanun hükmünde kararnamelerdeki en
önemli başlık ihraçlar. Tuğla gibi kalın, her biri bu
kalınlıkta ve büyüklükteki KHK kararlarıyla binlerce insan ihraç
edildi. Tamam, devletin FETÖ yapılanmasıyla olan mücadelesini
anlıyoruz ve anlamaya çalışıyoruz ve destekliyoruz ancak
bunların arasında hukuki gerekçeleri olmadan, herhangi bir sorguya ya
da herhangi bir araştırmaya gerek duyulmadan, öylesine, o kadar ihraç
yapıldı ki nitekim sonunda Sayın Cumhurbaşkanı da at
izinin it izine karıştığını söyledi. Bir tane
örnek vereyim: Bir sendikaya üye olanların tamamı ihraç edildi yani
O neden üye olmuş, nasıl üye olmuş, ne zaman üye olmuş?
buna bakılmaksızın ihraç edildi. Kaldı ki Millî Eğitim
Bakanlığının bu sendikaya -17-25 Aralıktan sonra da-
üye olunabileceğine dair ve aidat yatırılabileceğine dair
bir resmî yazısı da vardı, bunu da göstermiştik.
Peki, OHALle ilgili yani bu mücadeleyle ilgili
KHKlerin yanında OHALle ilgisiz hangi KHKler çıktı?
Örneğin, ÖYP KHKsi çıktı yani Öğretim Üyesi
Yetiştirme Programı. Nitekim, YÖK Başkanı Sayın Yekta
Saraç da ÖYPlilerin FETÖ mücadelesiyle bir ilgisi
olmadığını ama bunun bir fırsatla, OHALin bir
fırsatıyla, KHK fırsatıyla -kanunla düzenleme zor
olacağı için- hızlı yapılabilmesi için ÖYP
programlarını iptal etti. 14 bin genç, yetişmiş akademisyen
bir anda kadrolarını kaybettiler. Bunların çoğu yurt
dışından gelmiş veya ülke içinde bütün sınavları
kazanmış, dil bilen, ülkenin geleceği olan akademisyenlerdi ve
bu akademisyenlerle ilgili çok fazla sorunu dile getirdik. Nitekim, sonuçta YÖK
bir karar aldı ve bir yazı gönderdi üniversitelere, rektörlere bıraktı.
Nitekim, rektörlerin insafı ve inisiyatifiyle 6 bine yakın ÖYPli
tekrar kadrolarına 1 Ocak 2018den önce geçtiler ancak 8 bine yakın
ÖYPli haksızlığa uğradı. Hatta öyle şeyler oldu
ki örneğin, Sinop Üniversitesinde bir kardeş ÖYPli kadroya geçti,
öbür kardeşi almadılar. Neden? Belli değil, tamamen rektörlerin
inisiyatifine bırakıldığı için. Bu yüzden, devlette
devamlılık ilkesi gereği ve bu insanları da yine
iktidarınız döneminde ÖYP programına siz aldığınız
için, bu insanların haklarının teslim edilmesi ve bir
şekilde kurdukları hayatların dağılmaması için ve
ülkenin akademik geleceğinin de kararmaması için biz, ÖYPlilerin
haklarının bir şekilde iade edilmesini diliyoruz. Yarın,
YÖKle ilgili önemli bir yasa gelecek Millî Eğitim Komisyonuna, haftaya da
muhtemelen Meclise gelecek. Bu son çıkıştır. Bütün parti
grupları ÖYP konusunda hemfikir olduğunu, bu mağduriyeti
gördüklerini söylemişlerdi, o zaman samimiyetlerini yarın Komisyonda
lütfen göstersinler, ÖYPlilerin mağduriyetlerini giderelim.
Bunun dışında, bu süreçte
eğitimle ilgili bu KHKlerle yapılan en önemli
değişikliklerden bir tanesi de rektörlerin atama yoluyla gelmesi yani
seçim sandıklarının iptali oldu.
Bunun dışında, sözleşmeli
öğretmen ataması. İnanın, sözleşmeli öğretmen
atamasının detayını birçoğunuz bilmiyorsunuzdur. O
yüzden, insanların çığlıklarına kulak verilmiyor.
Sözleşmeli öğretmen atamasında kişiler, öğretmenler
altı yıllığına Doğu ve Güneydoğu Anadoluda
ve kalkınmada öncelikli illere gönderiliyorlar. Eyvallah, amenna,
gitsinler ve istiyorlar zaten ama şöyle bir sorun var: Bir sözleşmeli
öğretmen evli, Ağrıda, öbürü Hakkâride; birisi Vanda, birisi
Karsta. Sadece istedikleri şu: Çocuklarımız, ailemiz bir araya
gelsinler. Arkadaşlar, Anayasanın aile birliği kavramı
var, Anayasaya da aykırı bu. Altı yıl boyunca
insanları, birisini Vanda, birisini Karsta, birisini Hakkâride... Biz
İkisini alın, İstanbula, Ankaraya getirin. demiyoruz;
İkisini de Vanda, Hakkâride bir yerde buluşturun ama yeter ki bu
aileleri birbirine kavuşturun. diyoruz.
Maalesef, süreler yetmiyor ama son olarak da
şunu söyleyeyim: Sağlık alanında ciddi atama krizi var ve
sağlık alanında ciddi hizmet aksaması var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
CEYHUN İRGİL (Devamla) Tamamlayabilir
miyim acaba müsaade ederseniz?
BAŞKAN Buyurun Sayın İrgil.
CEYHUN İRGİL (Devamla) Sağlık
alanında birkaç şey söylemek isterim çünkü konu çok fazla,
mağduriyet çok fazla.
Sağlık alanında şu anda atamalar
var. Biraz önce Sağlık Bakanımız da buradaydı. Bu
yıl 27 bin atama olacağı söylendi. Geçen yıl yapılan
atamaların büyük bir bölümü güvenlik soruşturması nedeniyle
tamamlanmadı ve bu çocuklar bekliyorlar. 120 kadar doktor arkadaşa
Güvenlik soruşturmanız uygun değil. diye yanıt geldi ve
atamaları yapılmadı. Bunların mecburi hizmeti var. Peki bu
çocuklar ne olacak, nerede çalışacak? Biz bu çocukları niye
okuttuk, niye tıp fakültesini bitirttik, niye doktor yaptık? En
azından bir insana, gözaltına aldığınızda, bir
işten çıkardığınızda ya da bir yere
atamadığınızda veya Senin güvenlik sorunun var.
dediğinizde -insan doğal olarak bir soru sorar; neden- ya nedeni
söylenmez mi? Bu insanlara hiç olmazsa bunun nedenini söyleyin ki bu insanlar
bilsinler, ona göre yargıya başvursunlar.
Ben bu nedenle, sağlık atamalarında
da bu yıl, en geç şubat ayının sonunda veya martın
başında 27 bin atama sözünün tutulmasını ve bir an evvel
yapılmasını diliyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
İrgil.
Şimdi söz sırası, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Hatay Milletvekilimiz Sayın Mehmet Necmettin
Ahrazoğluna aittir.
Sayın Ahrazoğlu, süreniz 10 dakika.
Buyurun. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU
(Hatay) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 675
sayılı Kanun Hükmünde Kararname hakkında Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Zeytin Dalı Harekâtında şehadet
mertebesine ulaşmış aziz şehitlerimize Cenab-ı
Allahtan rahmet, hâlen tedavi görmekte olan askerlerimize de acil şifalar
temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz kanun hükmünde kararname Türkiye Büyük Millet Meclisine 29 Ekim
2016 tarihinde gelmiştir; o tarihten itibaren, yaklaşık on
beş aya yakın bir süredir görüşülmeyi beklemekteydi.
Kanun hükmünde kararnamede özet olarak, terör
örgütleri veya Millî Güvenlik Kurulunca devletin millî güvenliğine
karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı,
oluşum veya gruplardan kaynaklanan tehditlere karşı demokrasiyi,
temel hak ve hürriyetleri ve kamu düzenini korumak amacıyla
olağanüstü hâl kapsamında alınması gereken tedbirler
düzenlenmektedir.
15 Temmuzdan itibaren FETÖ'yle amansız mücadele
edilmektedir; kararlı, haklı ve son derece doğru şekilde
FETÖ'cülerin üzerine gidilmektedir. FETÖ'yle irtibatı ve iltisakı
olanlar hakkında hukuki yaptırım ve idari tasarruflar sonuna ve
gerektiği yere kadar yapılmalıdır. Türkiye bu beladan
temizlenmek zorundadır.
Genel Başkanımız Sayın Devlet
Bahçeli Beyin ifade ettiği gibi 15 Temmuz, herkes ve özellikle Türk
siyaseti için ders ve milat niteliğindedir. 15 Temmuz FETÖ darbe
girişimi tortu ve kalıntılarıyla birlikte kökten
kazınmalı ve OHAL sürmelidir. Pensilvanya lobisinin samimiyetsiz
demokrasi, temelsiz özgürlük, asılsız insan hakları sözlerine
aldırış edilmemeli, melanet mutlaka devrilmelidir.
Değerli milletvekilleri, 20 Ocak 2018 tarihinde
başlayan ve bugün 18inci gününe giren Afrin'e yapılan Zeytin
Dalı Harekâtında şehit olan, Rahmetirahmana kavuşan bütün
kahramanlarımızı bir kez daha minnetle yâd ediyor ve Rabb'imden
onlara şefaat temenni ediyorum. Yörük anamızın dediği gibi
"Mehmetçiğimizin ayağına taş değmesin. diyerek
dualarımızın onlarla olduğunu ifade etmek istiyorum.
Yine, Değerli Genel Başkanımız
Sayın Devlet Bahçeli Beyin 1 Temmuz 2015 tarihli grup
toplantısında yaptığı şu konuşmayı bir
kez daha hatırlamak için ifade etmek istiyorum: Şimdilik şunu
söylemek isterim ki Türkiye'nin güvenliği partilerüstü bir konu olup
günlük siyasetin önündedir. Bu itibarla, Türkiye, tüm millî güç
unsurlarıyla harekete geçmeli, hiçbir devletten izin beklememeli,
uluslararası hukuktan doğan meşru haklarıyla
vatanını ve milletini savunmalıdır. Bu, bir savaş
çağrısı değildir, nefsi müdafaa ve millî güvenliğimizi
sağlama alma, Türkiye'nin caydırıcılığını
gösterme iradesidir. Evet, bugün Fırat Kalkanı Harekâtı da
İdlib çatışmasızlık bölgesi operasyonu da Afrin Zeytin
Dalı Harekâtı da bu kapsam ve amaçla yapılmaktadır.
Genel Başkanımız Sayın Devlet
Bahçeli Beyin talimatlarıyla, geçen hafta Kilis'te bir ziyarette
bulunmuştuk. Orada bir esnafımızın söylediği söz çok
anlam ifade etmektedir. Esnafımız şöyle söylüyor: "2016
yılında atılan roketlerden, bombalardan şikâyetçiydik, ne
anlama geldiğini bilmiyorduk ancak şimdiki atılan
bombaların ne anlama geldiğini, neye kastettiğini çok iyi
biliyoruz. Yani bu da Sayın Genel Başkanımızın o
günkü uyarılarının ne kadar haklı olduğunu ortaya
koyması açısından son derece önem arz etmektedir.
Değerli milletvekilleri, PKK'nın Suriye
kolu olan PYD-YPG terör örgütü, sınırlarımız boyunca
Suriye'nin kuzeyine yerleşmiş, baskı ve şiddetle demografik
yapıyı değiştirmiştir. Bu bölgede emperyal güçlerin ve
ABD'nin desteğiyle gözümüzün içine baka baka silah ve eğitim
desteği almış ve güçlendirilerek Türkiye ve Fırat
Kalkanıyla özgürleşen bölgeye ve İdlib gerginliği azaltma
bölgesine çeşitli defalar saldırılarda bulunmuştur.
Batılı ülkeler ve ABD, kendi ülkelerinin sınırlarına
komşularından yapılacak saldırıları acaba
nasıl karşılardı? İsrail şehirlerine yapılan
bir roket saldırısında neredeyse Filistinin tamamı
savaş alanı hâline getiriliyordu. Hangi ülke bu konularda tepki
gösteriyordu? Tabii ki hayır, hiçbir tanesi tepki göstermiyordu. Ama bizde
ise yabancı güçlerin veya emperyal güçlerin tepkisinden çok, içimizdeki
hainlerin sesi çıkmaktadır.
Zeytin Dalı Operasyonu, ülkemizin toprak
bütünlüğünü, egemenliğini korumak,
sınırlarımızı güvence altına almak ve
sınır boyunca yaşayan tüm vatandaşlarımızın
huzur içinde yaşamalarını sağlamak amacıyla
yapılmaktadır. Bu harekât, Türkiye için bir varoluş
mücadelesidir ve en doğal hakkıdır. Eğer bu operasyon
yapılmamış olsaydı Kilis'e, Hatay ve ilçelerine atılan
roket sayısı daha da artacak, Kilis hedef, Hatay namlunun ucunda olacaktı.
Sınırımızın karşı tarafından ve
Amanoslardan terör örgütleri tarafından Kilis ve Hatay'a yapılacak
bir işgal teşebbüsü ülkemizi daha da zora sokabilecekti. Ancak
şunun bilinmesini de isterim ki, bölge insanları da buna asla müsaade
etmeyecekti, aynen Kurtuluş Savaşında olduğu gibi.
Değerli milletvekilleri, Suriye'nin kuzeyinde
yerleşmiş PKK uzantısı hain terör örgütü, harekâtın
başından bu yana devamlı hain saldırılarına devam
etmektedir. Bu hainler ibadetlerini yapan insanları oralarda bombalamakta,
camilere, savunmasız insanlara, masum sivillere yönelik roket
atışlarıyla saldırmaktadır. 20 Ocak 2018'de
başlayan Zeytin Dalı Harekâtı'nda şimdiye kadar 2si Devlet
Su İşleri, 1i de TEDAŞlı hemşehrim olmak üzere 18 evladımız
şehit olmuştur, 62 insanımız da
yaralanmıştır. Hataya -yine Başbakanın verdiği
bilgiler doğrultusunda- 60, Kilis'e 34 defa olmak üzere sınır
ötesinden 94 füze atılmıştır. Bunun sonucunda da 8
vatandaşımız şehit olmuş, 113
vatandaşımız da yaralanmıştır. Kimin sivillere
saldırdığı açıktır, kimlerin masumların can
ve mal güvenliğini zehrettiği ortadadır. Ancak Türk ordusu
özellikle sivil kayıp olmaması için tüm hassasiyetini göstermektedir.
ABDnin Irak ve Suriyede IŞİDle mücadele kapsamında ne kadar
çok sivili katlettiği hepimizin bilgisi dâhilindedir.
Hain örgüt başka olaylarda yaşanan görüntüleri
Zeytin Dalı Operasyonunda gerçekleşmiş gibi göstermektedir;
dünya kamuoyunda haklılık kazanmak için böyle bir yola gitmektedir.
Maalesef ülkemizde de bazı hainler bilerek veya bilmeyerek bu oyunlara
alet olmaktadır.
Terör örgütü ve yandaşlarının
algı yaratmak adına yaptığı Türk askeri tarihî
eserleri yok ediyor. şeklindeki yalan haberlerine karşı Türk
askeri Suriyenin tarihî ve kültürel zenginliklerine kesinlikle zarar
vermemektedir ve kesinlikle sivil halka, yaşam alanlarına yönelik bir
askerî operasyonda bulunmamaktadır. Bilakis terörden kurtulan köy ve
yerleşim yerlerinde bölge halkı askerlerimizi coşkuyla
karşılamakta, bağrına basmaktadır ve askerlerimiz
tarafından sağlık kontrolünden geçirilmektedir. Bizim orada
yaşayanlarla veya yerel halkla bir sorunumuz kesinlikle yoktur, bizim
sadece terör örgütleriyle mücadelemiz vardır.
Değerli milletvekilleri, bir başka konu da
Suriyede Raco, Afrin, Cinderis gibi bölgelerde 2012den bu yana huzur içinde
olunduğunun söylenmesidir. Suriyede olaylar başlar başlamaz
bölücü terör örgütleri bu bölgeyi işgal etmiştir. Yöre
halkını teslim almış, halkın ektiklerinden
biçtiklerinden, yetiştirdiklerinden, kazandıklarından,
mallarından haraç almışlar, kaostan faydalanarak ülkemizde
yapmak istedikleri ancak başaramadıkları kanton bölge
oluşturma ve emperyal güçlerin maşası olarak ülkemizin
sınırlarının güvenliğini zaafa uğratacak kukla
yönetim oluşturma hevesine girmişlerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın Ahrazoğlu.
MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
15 Temmuzda gerçekleştiremediklerini
sınırlarımız dışına taşıyarak
bağımsızlığımıza, bekamıza yönelik
hareket, iş birlikçileriyle, dost görünen düşmanlarla birlik olarak,
Türke rağmen, Türkiye'ye rağmen bu coğrafyada söz sahibi olmaya
kalkmışlardır. Bu coğrafya bizim devleti ebet
müddetimizdir; batısıyla, doğusuyla, güneyiyle, kuzeyiyle Türk
milletinin oksijen alanıdır diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Ahrazoğlu.
Sayın milletvekilleri, kanun hükmünde
kararnamenin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 12nci maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyen? Yok.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra
ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
1'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler.. Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
4'üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
5'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
6'ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7'nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
8'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
9'uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
9'uncu madde kabul edilmiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
10uncu madde kabul edilmiştir.
11inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Oy çokluğuyla kabul edilmiştir.
12nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
12nci madde kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 17nci maddenin (1)inci
fıkrası, (2)nci fıkrası, (3)üncü fıkrası,
(4)üncü fıkrası, (5)inci fıkrası ve (6)ncı
fıkrası dâhil 13 ila 19uncu maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen? Yok.
İkinci bölümde bulunan 13üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
13üncü madde
kabul edilmiştir.
14üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
14üncü madde kabul edilmiştir.
15inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
15inci madde kabul edilmiştir.
16ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
16ncı madde kabul edilmiştir.
17nci maddenin (1)inci fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
17nci
maddenin (1)inci fıkrası kabul edilmiştir.
17nci maddenin (2)nci fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
17nci
maddenin (2)nci fıkrası kabul edilmiştir.
17nci maddenin (3)üncü fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
17nci
maddenin (3)üncü fıkrası kabul edilmiştir.
17nci maddenin (4)üncü fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
17nci
maddenin (4)üncü fıkrası kabul edilmiştir.
17nci maddenin (5)inci fıkrasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
17nci
maddenin (5)inci fıkrası kabul edilmiştir.
17nci maddenin (6)ncı
fıkrasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
17nci maddenin (6)ncı fıkrası kabul
edilmiştir.
18inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
18inci madde kabul edilmiştir.
19uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
19uncu madde kabul edilmiştir.
Komisyonun bir redaksiyon talebi vardır.
Buyurun Sayın Başkan.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
MUSTAFA BALOĞLU (Konya) Görüşülmekte olan 436 sıra
sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Genel Kurulda kabul
edilerek kanunlaşacağından, düzenlemenin adının
Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun
şeklinde değiştirilmesine, ayrıca metinde geçen ve
görüştüğümüz kanun hükmünde kararnameye atıfta bulunan Kanun
Hükmünde Kararname ibarelerinin Kanun olarak değiştirilmesine yönelik
redaksiyon talebimiz vardır.
Takdirlerinize sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Başkan.
Talebiniz kayıtlara geçmiştir. Redaksiyon
işlemi kanun yazımı sırasında
Başkanlığımızca gerçekleştirilecektir.
Sayın milletvekilleri, ikinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Kanun hükmünde kararnamenin tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kanun hükmünde
kararname kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, 5inci sırada yer
alan, 677 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı
Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/789) ile
İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Tezkeresinin görüşmelerine başlayacağız.
5.- 677 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
(1/789) ile İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 444) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 444 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu kanun hükmünde kararname İç Tüzükün 91inci maddesi
kapsamında temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle kanun hükmünde
kararname tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi
kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan
maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Kanun hükmünde kararnamenin tümü üzerinde söz
isteyenler: Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekilimiz Sayın Dursun Çiçek, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Erzurum Milletvekilimiz Sayın Kamil Aydın.
İlk söz sırası, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekilimiz Sayın
Dursun Çiçeke aittir.
Sayın Çiçek,
süreniz on dakika.
Buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
DURSUN ÇİÇEK (İstanbul) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Söz konusu kanun
hükmünde kararname, Silahlı Kuvvetler mensubu 2 bin, İçişleri
Bakanlığı mensubu 10 bin, diğer bakanlıkların
mensubu 3 bin olmak üzere, 15 bin kişinin ihracıyla ilgili bir kanun
hükmünde kararname, esası bu. Tabii, bunların hak arayışının
önünü kesmeye yönelik de maddeler var. Aynı kanun hükmünde kararnamede 312
kişi ise göreve iade ediliyor. 375 dernek, 9 medya, 1 hastane, 18
vakıf kapatılırken önceden kapatılan 175 dernek tekrar
açılıyor.
Şimdi, bütün bu
kararlar idarenin kararıyla alınıyor, Hükûmetin kararıyla
alınıyor, yargıya kapalı, tazminat hakları yok.
Yargı açısından Anayasa Mahkemesi, idari yargı, komisyon ve
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi devrede olmadığı için
aslında OHALle birlikte hukuk da devre dışında kalıyor.
Bu kararnamede ihraç edilen özellikle Türk Silahlı Kuvvetleri ve Emniyet
görevlilerinin çoğu gençler. Bu genç eğitilmiş insanların,
ülkeye hizmet etmek için üniforma, atama bekleyen gençlerin bugün bir
kısmı olan 32 kişi bizi ziyarete geldi. Güvenlik
soruşturması istiyorlar, rütbelerini, üniformalarını geri
istiyorlar, vatana hizmet etmek istiyorlar. Tek talepleri de
bakanlıkların, Hükûmetin güvenlik soruşturması yapması
ve bu eğitilmiş gençlerimizden gerek sınır ötesi harekâtta gerekse iç
güvenlik harekâtında yararlanılması. Bu talebi bu Meclis
kürsüsünden bir kez daha tekrarlıyorum. Annelerin Üniformamızı
geri verin. çığlığını siz milletvekillerine bir
kez daha iletiyorum.
Tabii, bu 15 Temmuz kâbusu, oraya gelen süreç ve
biraz önce listelediğim 15 bin kişinin işinden aşından
edilmesine neden olan ortam, hepimiz biliyoruz ki siyasi istismarların,
siyasi iktidarın tedbir almaması sonucu gelinen bir karanlık
gecedir, karanlık noktadır. Geçmişte, tabii, son on beş
yıl ağırlıklı olmak üzere, YAŞ kararlarıyla
atılan, bazı irticai örgütlerle ilişkisi bulunan kişilerin
atılmasına engel olunması, bunların, atılanların
belediyelerde işe alınması, örgütle bağlantısı
olanların sadece
(Uğultular)
BAŞKAN Sayın Çiçek, bir saniye efendim.
Sayın Küpçü, siz Başkanlık
Divanı üyesisiniz, lütfen efendim, rica ediyorum.
Sayın Çiçek, buyurun.
DURSUN ÇİÇEK (Devamla)
dinî değerlere
fazla önem verdikleri için bunların sistemden atıldığı
yönündeki dedikoduların ne kadar asılsız olduğu 15 Temmuzda
bütün milletçe anlaşıldı. Öyle ki özel yetkili mahkemeler bu
Mecliste kapatılırken, biz cezaevinde bu salondaki
tartışmaları izlerken inanın hayretler içinde
kalıyorduk. Şimdi, bu mahkemeler niye kapatıldı? Adalet
dağıtılmadığı için kapatıldı; Avrupa
İnsan Hakları Mahkemesinde 20 bine yakın başvuru
yığıldığı için, Türkiyenin itibarını
sarstığı için kapatıldı. Ama kapatılırken ne
yapıldı biliyor musunuz sayın milletvekilleri? Bu özel yetkili
FETÖ militanlarının görev yaptığı mahkemeler, elindeki
dosyayı karara bağlayıncaya kadar o dosyalara bakacak diye karar
alındı karar, bu salonda alındı. İşte, o
mağdurlardan, Silivride cezaevinde izleyen bir kardeşiniz olarak
söylüyorum: Bu kararı alanlar şu an hapiste mi, ihraç edilmiş
mi? Hayır, birçoğu burada milletvekili.
Temmuz 2009, askerlerin
yargılanmasını bu Meclis değiştirdi. Savaşta,
barışta bir kelime oyunuyla bizi FETÖ militanı hâkim,
savcı kılıklı hainlerin eline teslim ettiniz, ondan sonra
15 Temmuz niye oldu?
Yine aynı süreçte, yarım maaşla,
iadeli taahhütlü, ekinde DVD olan 1.722 mektup -belki aranızda da
yetkililer vardır- gönderdik gazetecilere, Başbakana,
Cumhurbaşkanına ama biz ikna edemedik, FETÖ kandırdı.
5 Ağustos 2013 -hiç unutmuyorum- Ergenekon
mahkemesi denen hainler bize ceza yağdırırken,
ağırlaştırılmış müebbet cezaları
yağdırırken biz onlara Bu salonlara, Silivriye sahip
çıkın. Darbeci de sizsiniz, terörist de sizsiniz; burada sizi
yargılayacağız. dediğimizde bize gülmüşlerdi çünkü
arkalarında siyasi iktidar vardı, arkalarında emperyalizm
vardı, arkalarında siyonizm vardı; biz tek
başımıza onlarla mücadele ediyorduk.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Biz de burada söylerken
gülüyorlardı.
DURSUN ÇİÇEK (Devamla) Sonra ne oldu?
Aldatıldık, kandırıldık. Şimdi onları
hapishaneye, o Silivriye tıktık, hesap soruyoruz ama bunların
içinde masum olan; hukukta karşılığı olmayan,
dershane, banka hesabı, sendika üyeliği gibi farklı nedenlerle
ihraç edilen; komisyonlar, adalet çalışmadığı için
hâlâ mağdur olan insanların bir an önce FETÖ militanlarından
ayıklanması ve ailelerine, işlerine kavuşturulması
gerekir. Ben bunu beş yıla yakın hapis yatmış bir FETÖ
mağduru olarak, bir milletvekili olarak size söylemek istiyorum.
Şimdi, bir kısmı ihraç edildi,
atılanların yerine ek görevlilerle şu an kamu hizmetleri
yürütülmeye çalışılıyor, ilave olarak Fırat
Kalkanı, arkasından Zeytin Dalı Harekâtıyla Silahlı
Kuvvetlerin yükü çok daha ağırlaştı ama bakıyoruz, bu
eğitilmiş gençlere hiç el atılmıyor, özlük haklarına,
geride her an bir şehit, gazi haberi bekleyenlerin evlatlarına, hayat
seviyelerine hiç el atılmıyor ama devamlı onlardan görev
bekliyoruz, başarı bekliyoruz, Git, şehit ol, gazi ol.
diyoruz. Sayın MHP Genel Başkanını buradan davet ediyorum,
özlük haklarıyla da ilgilensin bu gençlerin, Silahlı Kuvvetler
mensuplarının, güvenlik kuvvetlerinin özlük haklarını da
her salı günü gündeme getirsin, özellikle rica ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAMİL AYDIN (Erzurum) Getiriyoruz biz,
getiriyoruz biz, rahat olun, Komisyonda getiriyoruz.
DURSUN ÇİÇEK (Devamla) Bekliyoruz.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Duymuyor musun?
Getiriyoruz, aynı Komisyondayız.
DURSUN ÇİÇEK (Devamla) Komisyon
çalışmıyor ki. Ne zaman toplandı?
KAMİL AYDIN (Erzurum) Gayet iyi
çalışıyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Senden gizli
yapıyorlarmış!
BAŞKAN Sayın Çiçek, siz Genel Kurula
hitap edin.
DURSUN ÇİÇEK (Devamla) Aynı Hükûmet Irakta
hata yaptı, Suriyede hata yaptı, Bağdatı yok saydı,
Barzaniyi bağımsızlık referandumu yapacak şekilde
cesaretlendirdi. Suriyede dostum Esad düşman Esed oldu, katil,
terörist Esed oldu. Neden oldu? Büyük Ortadoğu Projesi nedir? Eş
başkanlığı neydi? İstifa ettik mi bu görevden?
Bunları iktidar grubuna soruyorum.
Isparta Milletvekilimizin bugün bir
açıklaması var Sözcüde; Sözde çözüm süreci sonunda 1.700 şehit
verdik. diyor, Ordu şimdi de Hükûmetin Irak ve Suriyedeki
hatalarını düzeltiyor. diyor. Bu bir gerçeğin altının
çizilmesidir. Gerçekten de on beş yıldır iktidarın
yaptığı içeride ve dışarıdaki hataların
bedelini Mehmetçik ödüyor, şehitlerimiz ödüyor, gazilerimiz ödüyor ama
siyasiler bir türlü bunun hesabını vermiyor. İnşallah
iktidar değiştiğinde bu yargı siyasi ayaktan da bu
hesabı soracaktır.
Bugün Genel Başkanımız
açıkladı, biz terörün hepsine karşıyız, her türlü
teröre karşıyız, amasız, fakatsız
karşıyız ama çözüm sürecinde FETÖyle Türkiye'yi yönetirken, başka
terör örgütleriyle masalarda, kapalı kapılarda görüşenler, resim
verenler herhâlde iktidar partisinin siyasi kişilerinden başkası
değil. Bunun resimleri sosyal medyada onlarca var, yüzlerce var.
Tabii, Ege adaları gündeme geldiğinde
susuyoruz ancak
Süremin sonuna geldim. Bu millet bizi iktidara
getirdiğinde bu siyasi iktidarın yaptığı bütün
hataları düzelteceğiz ve kumpas davaları dâhil bu hesabı
Türk yargısı, Türk milleti adına, hata yapanlardan soracağız.
Saygıyla selamlıyorum, iyi akşamlar
diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Çiçek.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bostancı, buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, konuşmaya katılmıyoruz. Hükûmet, bu iktidar
hesap vermiyor. dedi. Demokratik rejimlerde iktidarlar hesapları
seçimlerde verirler. Alnının akıyla bütün seçimlerde verdi ve
hepsinde de halk bu iktidarı onaylamıştır.
Teşekkürler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, söz
isteyebilir miyim?
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Kayıtlara geçsin
diye söylüyorum Sayın Başkan.
Demokrasilerde seçim, sadece, insanların
fikirlerini özgürce yansıtabildikleri ortamlarda bir değer
kazanır. Seçimler eğer imzasız, mühürsüz oy pusulalarıyla
yapılıyorsa halkın iradesinin oraya yansıması
değildir. Bundan bahsedenler ve millet iradesinden bahsedenler, aynı
zamanda, seçilmiş Başbakan ve belediye başkanlarına da
millet iradesine de saygı göstermek durumundadır. Kayıtlara
geçmesi için söyledim efendim.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Muharrem İnceye mi
laf atıyorsun?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özkoç.
Sayın milletvekilleri, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Erzurum Milletvekilimiz Sayın Kamil Aydında
sıra. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın Aydın, süreniz on dakika.
Buyurun.
MHP GRUBU ADINA KAMİL AYDIN (Erzurum)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 444 sıra
sayılı Kanun Hükmünde Kararname hakkında Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Efendim, sondan başlayayım. Milliyetçi
Hareket Partisi, Türk devlet geleneği içerisinde devlet ve milletin
bekasının en büyük teminatı olarak bir ordu millet olma
kavramına inanmış, iman etmiş bir hareketin
adıdır. Dolayısıyla iki bin iki yüz yıllık devlet
geleneğiyle birlikte onun bekasının timsali de Türk Silahlı
Kuvvetleridir. Dolayısıyla Her Türk asker doğar. sözü ve
özdeyişiyle müsemma bir siyasi hareketin adıdır. Dolayısıyla
bugüne kadar Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımız başta
olmak üzere bütün kolluk kuvvetlerimizin her türlü
sıkıntıları, sorunları, bize nakledilen herhangi bir
beklentileri burada defaatle gündeme getirilmiş, hatta bu bağlamda
bizler de komisyonlarda kanun teklifi, araştırma önergesi
tekliflerimizi vermişiz. Bunlardan, çok ezberimde olduğu için net,
bir çırpıda söylüyorum: Subay ve astsubayların özlük
hakları, emekliliklerine yansıyacak ek göstergeleri; uzman
çavuşlarımızın silah ruhsatları, eş durumu tayinleri;
yine, güvenlik korucularımızın asgari ücretin altında aldıkları
ücretlerinin asgari ücretin üzerine çıkarılması; yine,
gönüllülerin ise silahlı bir şekilde, ruhsatlı bir şekilde
görev yerlerinde görevlerine devam etmeleri. İşte, Milliyetçi Hareket
Partisinin farkı bu çünkü her zaman olduğu gibi Türk Silahlı Kuvvetlerinin
arkasında dik duran bir hareketin adıdır. Dolayısıyla
eleştirilerimizi gerçekten sağlıklı bir zemine oturtmakta
yarar var.
Saygıdeğer milletvekilleri, bakın,
ilginç bir süreçten geçiyoruz. Zeytin Dalının 18inci günündeyiz.
Harekâtımız çok başarılı bir şekilde gidiyor ama
her harekâtımızda olduğu gibi, beka sorunumuzun giderilmesi
noktasında, sınırın içinde ya da dışında
mücadelemiz esnasında şehitlerimiz oluyor. Burada, bu harekât
çerçevesinde de bugüne kadar 17 evladımızı kaybettik, 62 gazimiz
var. Allahtan hepsine rahmet diliyoruz. Onlar darülbekaya
alınlarının akıyla, Resulullahın cennet vaadiyle
gittiler. Onların arasında, yine, bugün ebediyete intikal eden çok
kıymetli bir hemşehrim, teğmen kardeşim Ahmet Aktepe de
var. Ahmet, Tortum ilçesine bağlı Şenyurtta yetim, babadan
yoksun bir ailenin tek erkek evladı olan bir kardeşimizdi ve aynen o
tankın üzerindeki kardeşimiz gibi inandığı dava
uğruna, milletin bekası, devleti ebet müddet geleneğinin devam
etmesi adına Kızılelmasına gitti ve Rabbim ona
şehadet şerbeti nasip eyledi. Bize düşen şehadete,
şehitlere vefa göstermektir.
Öte yandan, Hataya 60, Kilise 34 olmak üzere
bugüne kadar sınırın ötesinden 94 tane füze
saldırısı, taciz ateşi oldu ve bu saldırılarda 7
sivil vatandaşımızı kaybettik, yine, efendim, onlarca
yaralımız var, hatırladığım kadarıyla 113
yaralımız var. Bu 7 kardeşimizin, bu füze
saldırılarından dolayı kaybettiğimiz 7
kardeşimizin inanın birkaçı çocuk denecek yaşta. Ve
kız-erkek, çocuk-yaşlı demeden çok haince hedef göstererek
buralara füzeler atıldı. Bunlar nedense iç ve dış
kamuoyunda çok fazla konuşulmuyor. Sanki bir ağız birliği
varmışçasına bu harekâtı akamete uğratma adına,
hafife alma adına, demoralize etme adına bazı kesimler, bunu,
nalına, mıhına vurmak kaydıyla
Neymiş efendim, bu bir
işgalmiş. Neymiş efendim, bizim orada ne işimiz
varmış. Neymiş efendim, bu çocukların, efendim, buraya
giderken sıkıntıları varmış, onları niye
halletmemişiz? Ee, giderken sorduk. Ve şehadet şerbeti içerken
de yine vasiyetine yazdı ve o vasiyeti yerine getirmek de bizim boynumuzun
borcu, hemen harekete geçildi zaten. Bir okul açılsın. diyor. Çünkü
şehitliğin şuurunda olan bir insanın da vasiyetinin ancak
bu kadar ulvi ve bu kadar yüce olduğuna bir kere daha tanıklık
ettik.
Şimdi, nedir bu özellikle uluslararası
kurumlar ve kuruluşlar? Örnek vereyim: Birleşmiş Milletler,
NATO, Avrupa Birliği ya da Avrupa Birliğine dâhil bazı
ülkelerinin parlamentoları ne yapıyorlar biliyor musunuz? Kilise,
Hataya atılan füzelerle ilgili hiçbir endişeleri yok, hiçbir
sıkıntıları yok, dile getirilecek de hiçbir şey yok.
Ama YPG ve PYD, PKKnın uzantısı olarak, efendim, orada bir
gecekondu yapılanmasına gittiğini de bildiklerinden, 5 binin
üzerinde tırla silah yardımını hiç yüksünmeden ifade
ediyorlar, yetmiyormuş gibi parlamentolarında PKK
paçavralarını boyunlarına bağlayıp destek ifade
ediyorlar.
Peki, Kilisteki evladım için niye
yapmıyorsun? Bakın, böyle bir çifte standardı biz buradan
reddediyoruz ve Meclis olarak, Türkiye Cumhuriyeti devletinin yüce Meclisi
olarak bunu net bir şekilde söylememiz lazım, buradan kamuoyuna da
ifade ediyorum. Bakın, işgal görmek istiyorlarsa, Birleşmiş
Milletler samimiyse, NATO samimiyse, efendim, Avrupa Birliği ve Avrupa
Birliği çerçevesinde ülkelerin parlamentoları samimiyse, işgal
yerlerini söyleyeceğim, üç tane tipik örnek vereceğim üç farklı
ülkenin gerçekleştirdiği.
Önce İsraile baksınlar, Filistinde
yaptıklarını görsünler; Bekaa Vadisinde, Batı
Şeriada yaptıkları usulsüz nüfus istihdamına
baksınlar, çocuk yaşta öldürülen yavrularımız için,
onların, Filistinin bayraklarını boyunlarına dolasın,
gösteriş yapsınlar, ifade etsinler.
Birleşmiş Milletlerde aleyhine bir karar
alındı diye, başkent olmaması noktasında
kıyametleri kopardılar çünkü ağababaları öyle istemedi.
Onun için Birleşmiş Milletlerdeki ABDnin büyükelçisi dedi ki Size
yapılan yardımlar kesilecek, size haddinizi bildireceğiz. ve
bu, gerçekten, Filistin başta olmak üzere birçok ülkeye hemen eyleme
dönüştü, kimseden yine ses yok.
Efendim, başka bir işgal söyleyeyim ben
size: Afganistan işgal altında. Onlarca, yüzlerce sivil katlediliyor.
Neden bunlar hiç iç ve dış kamuoyunda gündeme gelmiyor? Bunlar insan
hakkı ihlali değil mi? Bunlar gerçek anlamda işgal değil
mi? Yok, tekrar çifte standart.
Peki, üçüncü bir yer daha söyleyeyim: Son zamanlarda
gittik, gördük, tanıklık ettik. Efendim, Ukraynanın güneyi
işgal altında, Ukraynanın doğusu işgal altında,
Kırım Tatar Özerk Cumhuriyeti işgal altında, Donetsk
işgal altında. Neden bu parlamentolarda bunlar hiç dile getirilmez?
İç kamuoyunda, özellikle STKlere sesleniyorum: Ey STKler, bu kadar
duyarlı STKler, işini gücünü bırakmış,
sağlık sorunları almış başını yürüyor,
onlara bihaber, bigâne kalan STKler, bunlarla ilgili herhangi bir
beyanatınız oldu mu? Kırım Tatar Özerk Cumhuriyetinde sabi
seviyesinde çocukların evlerden alınıp katledildiklerinden
haberiniz var mı? İşgal görmek isteyenler buralara baksın.
Dolayısıyla, Allaha şükür, biz bir
harekât başlattık millet adına, devlet adına, birlik
adına, beka adına. Bunun arkasında dimdik duracağız.
Ne zamana kadar? Allah korusun, sınırımızda herhangi bir
illegal yapılanmanın önlendiği güne kadar, oradan bir füzenin
atılmayacağı güne kadar, atmaya niyetlenen, düşünen en son
terörist yok oluncaya kadar biz sabırla mücadelemize devam edeceğiz.
Bu bağlamda Türkiye'nin o kadar çok
sıkıntısı var ki keşke bunlarla ilgilenilse. Mesela
madde bağımlılığı diye çok ciddi bir sorunumuz
var, sağlık sorunumuz. Ey Türk Tabipleri Birliği, neredesiniz,
hangi kampanyayı başlattınız, hangi inisiyatifi
aldınız, ne yaptınız? Niye bu konuda çok çaresiziz?
Efendim, yaşadığımız
ekonomik sıkıntılar, işsizlik ve enflasyon, bunlar
gerçekten Türkiye'nin bir taraftan da gerçekleri. E, şimdi, bir de
kasım ayında başlayan, FETÖ konusunda mahkemelik olan
dosyaların incelenmesi söz konusu. Şimdi, bu bağlamda, gerçekten
söylenecek çok şey var. Rakamlar önümüzde: 110 bin civarında insan
ihraç edilmiş ve 105 bini daha henüz karara bağlanmamış, 3
bini dönmüş. Şimdi, burada ne yapmamız lazım?
Saygıdeğer milletvekilleri, bir taraftan, mücadelemiz devam etmeli.
Terörle mücadelemiz üç boyutludur: FETÖdür, PKKdır, PYD ve YPGdir. Bu
konuda kararlılığımız üst düzeydedir. Allahın
izniyle devletimizin, milletimizin tek vücut olup bu mücadeleyi sürdürdüğüne
tanıklık etmekteyiz ama öte yandan, gerçekten, adaleti de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAMİL AYDIN (Devamla) Efendim, istirham
ediyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Aydın.
KAMİL AYDIN (Devamla) Ama öte yandan,
gerçekten hukuk devleti olarak, Allah korusun, kişiye özel değil, bir
gruba özel değil, hakkı, hakikati hâkim kılarak adil bir
şekilde
Bu işten mağdur olanlar, birilerinin iftirasıyla
yok olanlar
İşte malum, birinde 11 bin civarında Mor Beyin
adı altında byLock mağduru insanı tespit ettiler.
Dolayısıyla gerçekten somut kriterlerle, adil olmak kaydıyla,
suçluyu suçsuzdan ayırt edecek bir şekilde
Allah korusun, Türk
devletinin adaletten yoksunluğu gibi bir zafiyet oluşursa bunun
altından hiçbirimiz kalkamayız diyorum, bu mağduriyetlerin
-suçluların tespit edilmesi kaydıyla- giderilmesi noktasında
gereğinin yapılması hassasiyetinin gösterilmesini arz ediyor,
saygılarımı sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Aydın.
Sayın milletvekilleri, kanun hükmündeki
kararnamenin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 5inci maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyen? Yok.
Birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 4üncü madde kabul edilmiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 5inci madde kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
İkinci bölüm 6 ila 10uncu maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen? Yok.
İkinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 6ncı madde kabul edilmiştir.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 7nci madde kabul edilmiştir.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 8inci madde kabul edilmiştir.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 9uncu madde kabul edilmiştir.
10uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 10uncu madde kabul edilmiştir.
Komisyonun bir redaksiyon talebi vardır.
Buyurun Sayın Başkan.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
MUSTAFA BALOĞLU (Konya) Sayın Başkanım, görüşülmekte
olan 444 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı
Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Genel
Kurulda kabul edilerek kanunlaşacağından, düzenlemenin
adının Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine
Dair Kanun şeklinde değiştirilmesinin, ayrıca metin içinde
geçen ve görüştüğümüz kanun hükmünde kararnameye atıfta bulunan
kanun hükmünde kararname ibarelerinin kanun olarak
değiştirilmesine yönelik redaksiyon talebimiz vardır.
Takdirlerinize sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Talebiniz kayıtlara geçmiştir, redaksiyon
işlemi kanun yazımı sırasında
Başkanlığımızca gerçekleştirilecektir.
Sayın milletvekilleri, ikinci bölümde yer alan
maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi kanun hükmünde kararnamenin tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kanun hükmünde
kararname kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, 6ncı sırada
yer alan, 679 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı
Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile
İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresinin görüşmelerine
başlayacağız.
6.- 679 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
(1/806) ile İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı
Tezkeresi (S. Sayısı: 448) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 448 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Kanun hükmünde kararnamenin tümü üzerinde söz
isteyen, gruplar adına Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara
Milletvekili Sayın Levent Gök.
Buyurun Sayın Gök. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA LEVENT GÖK (Ankara) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi sevgiyle saygıyla
selamlıyorum.
Görüşülmekte olan 448 sıra
sayılı 679 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnameyle ilgili Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde, bir utanç tablosu içerisinde, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin devre dışı bırakıldığı bir
süreçte olağanüstü hâlin çekiciliği ve olağanüstü hâlin
kolaycılığından faydalanarak şurada bulunan bütün
milletvekillerini hiçe sayan bir yönetim anlayışının
sergilendiği kanun hükmünde kararnameleri konuşuyoruz. Bu
kararnamelerin konuşulması ve bu kadar çok sayıda kararname
çıkartılarak ülkenin yönetilmesi iktidarın, AKP
iktidarının bir utancıdır, büyük bir
ayıbıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli milletvekilleri, sevgili
yurttaşlarım; iktidar partisi daha geçtiğimiz 25inci Dönem
seçimlerinde, 7 Haziranda yapılan 25inci Dönem seçimlerinde tüm
Türkiyeyi şu billboardlarla donattı: Olağanüstü hâli
kaldırdık, köyümde özgürce dolaşıyorum. Aynen böyle.
Billboardlarda iktidar partisinin taahhüdü, vaadi demokrasi, eşitlik,
insan hakları
Neymiş, AKP olağanüstü hâli
kaldırmış, Köyümde özgürce dolaşıyorum. diyen, gülen
insanların sergilendiği fotoğrafları billboardlarına
astı, halktan oy aldı, halktan oy aldı, halkı
kandırdı. O anda halkın oyunu aldı, tam altı ay geçti,
1 Kasım seçimleri, ardından 15 Temmuz darbe girişimi,
Olağanüstü hâli kaldırdık. deyip halktan oy alan AKP
iktidarı Türkiyeye olağanüstü hâli ve kanun hükmünde kararnameleri
dayattı. Bu bir dayatmadır, bir utançtır, bir ayıptır.
(CHP sıralarından alkışlar) Bir ayıbı konuşuyoruz
bugün. Bunun altından nasıl kalkacaksınız? Nasıl
kalkabilirsiniz? Halka bir yandan söz verip, taahhüt edip Olağanüstü hâli
kaldırdım. deyip oy alacaksınız, sonra utanmadan sıkılmadan
olağanüstü hâli süresiz bir şekilde Türkiye'nin gündemine sokacaksınız.
Bu ayıp AKPye yeter. Bu ayıp seçmene büyük bir
saygısızlıktır. Ya 7 Haziranda yalan söylediniz halka ya
şimdi doğruyu söylemiyorsunuz. Hangi AKP, hangi AKP gerçekliği?
Sizin nereniz demokrasiyle, nereniz insan haklarıyla
bağdaşır, bir anlatın bize bunu.
Bir parti, bir siyasal kültür, bir lider
iddialarıyla, verdiği sözle anılır. Bir yandan
Olağanüstü hâl kalktı, köyümde özgürce yaşıyorum. diye
billboardlara asacaksınız pankartları, halktan oy alacaksınız,
Ben bir daha olağanüstü hâli getirmeyeceğim. Bakın, Türkiyede
yaşayan seçmenler, bizim sayemizde olağanüstü hâl kalktı. diye
taahhütte bulunacaksınız ama aradan bir yıl geçince bu sözünüzü
unutarak olağanüstü hâli yeniden Türkiyede hortlatacaksınız.
Değerli arkadaşlarım, böyle bir siyasal
kültür anlayışı Türkiyede sorgulanmalıdır, ahlaki bir
sorundur. Ahlaki bir sorunun ötesinde Türkiyede iktidar olmanın
gerçekliğini altüst eden, bütün kavramları yıkan, halka verilen
taahhütlere rağmen iktidarda kalkmak için taahhütleri çiğneyen bir partinin
öncelikle bu halktan bir özür dilemesi gerekir. Ya 7 Haziranda doğru
söylediniz ya şimdi yanlış yapıyorsunuz, hangisi
doğru? Hangisi AKP? Siz kimsiniz? Hangi yüzünüzle bugün Türkiyede siyaset
yapıyorsunuz? (CHP sıralarından alkışlar)
Olağanüstü hâl
15 Temmuz gecesi buraya
geldiğimiz zaman Meclis Başkanı Sayın İsmail Kahraman
indi şuradan; yanaklarımızdan şapur şupur öptünüz
darbe girişimine karşı çıktığımız için.
O gün sabaha kadar buradaydık. Hepimiz uçakların bombaları
altında, sabaha kadar, hayatımızın garantide
olmadığı, güvencede olmadığı bir ortamda millî
iradeye sahip çıkacağız diye beraber, kol kola olmadık
mı? Neydi orada? Bütün bakanlar yanımızdaydı. O zamanki
Adalet Bakanı Sayın Bekir Bozdağ Cumhurbaşkanıyla
telefonla görüştü yanımda Bütün CHPliler burada Sayın
Cumhurbaşkanım. diye, selamlarımızı gönderdi, o bize
selamını gönderdi. Niye? Cumhuriyet Halk Partisi aslanlar gibi millî
iradeye sahip çıktı, darbeye karşı çıktı.
Ne oldu beş gün sonra? Olağanüstü hâl.
Niye? FETÖ terör örgütünün etkilerini önlemek için.
Çıkardığınız kararname bu.
Çıkardığınız kararnamede size kimse Meclisten geçmesi
gereken kanunlarla ilgili yetki vermedi. Zaten, olağanüstü hâl döneminde
çıkarılan kararname Anayasa maddesi gereği ancak olağanüstü
hâlin gerekleriyle sınırlıdır. Siz onu da çiğnediniz.
Olağanüstü hâlin gerekleri kadar çıkması gereken ve o konuda
çıkması gereken kararnamelerin dışında lastiklerin
kış lastiği olmamasının cezasından tutun
rektörlerin atanmasına kadar sayısız alanda kararnamelerle Meclisi
devre dışı bırakarak Türkiyeyi bir tek parti
sultasına soktunuz. Bu mu demokrasi? Bu mu insan hakları? Bu mu
Türkiye Büyük Millet Meclisinin iradesi?
Bu kanun hükmündeki kararnameler Türkiyede milletin
iradesini ayaklar altına alan kararnamelerdir. Bunun altında
Cumhurbaşkanının imzası var, Bakanlar Kurulunun imzası
var; hiçbirinin şu anda Türkiyede halkın karşısına
çıkarak, yurttaşlarımızın karşısına çıkarak
demokrasi deme hakkı yoktur, anayasa deme hakkı yoktur.
Çıkarılan bütün kararnameler Anayasaya aykırıdır.
Anayasaya aykırıdır ama bir de iktidarın güdümünde olan
bir Anayasa Mahkemesi gerçeği var karşımızda. 1991
yılında aynı konuda çıkarılmış kararnameleri
iptal eden Anayasa Mahkemesi, emsal kararlarından dönerek iktidara cüret
vermiştir. Bugünkü yaşadığımız süreçte
Türkiye'nin olağanüstü hâl koşullarında yönetilmesinin ve kanun
hükmündeki kararnamelere mahkûm edilmesinin birinci derecede sorumlusu AKP
iktidarı ve onunla iş birliği yapan Anayasa Mahkemesidir. (CHP
sıralarından alkışlar) Anayasa Mahkemesi Türkiyede
demokrasinin, insan haklarının, hak ve özgürlüklerin güvencesi
olması gerekirken tam tersi bir tutumla, Türkiyede demokrasiyi, hukuku
ayaklar altına almıştır. Anayasa Mahkemesinin üzerinde büyük
bir vebal vardır. Anayasa Mahkemesi üyeleri ileride çocuklarına,
torunlarına hesap veremeyeceği bir Türkiye
yarattırmıştır iktidar partisine. Nereden aldınız
bu cesareti? İktidar, Anayasa Mahkemesinden. Anayasa Mahkemesi nereden aldı
bu cesareti? Cumhurbaşkanının atadığı Anayasa
Mahkemesi üyeleri de Türkiyede yandaş bir yargı, yandaş bir
Anayasa Mahkemesi ve Türkiyede Anayasa Mahkemesinin denetiminden
kaçırılan, olması gereken denetimin
yapılmadığı kararnameler ve iktidar partisinin utancı
bir olağanüstü hâl dönemi... Haydi AKPliler, 7 Hazirandaki o
billboardlarınızı bir hatırlayın, nasıl söz
verdiğinizi bir hatırlayın, o sözlerinizi nasıl
çiğnediğinizi bir hatırlayın.
Yurttaşlarımızın hafızası o kadar unutkan
değil, herkes bunları biliyor, herkes bu gerçeği biliyor.
Şimdi, FETÖyle mücadele. Geçtiğimiz
günlerde haksız yere tutuklanan 10 bin kişi tahliye edildi. Niçin?
Yanlışlarınızdan dolayı. Hele 2 Kasımda
çıkardığınız bir kararname var, evlere şenlik.
Bakanlar Kurulu üyelerimiz de dikkatle dinlesinler.
Değerli yurttaşlarım, sevgili izleyiciler
ve değerli milletvekillerim; Bakanlar Kurulu 2 Kasım tarihinde bir
kararname çıkardı, 15-20 kişiyi görevden aldılar ama
aynı kararnameyle o kişileri göreve iade ettiler. Neden? Çünkü
çıkardıkları kararnamelerde ne yazdıklarını
bilmiyorlar. Aynı gün çıkan iki kararnamede 2 Kasım 2017 tarihli
Bakanlar Kurulu kararının dayanak olduğu kararnamelerle 15
kişi ihraç edildi, aynı tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla bir
sonraki kararnameyle bu kişiler göreve iade edildi. Yahu siz Bakanlar
Kurulunda ne konuşulduğunu bilmiyorsunuz. Bu kişiler göreve iade
edildiyse niçin ihraç ettiniz? Ya da ihraç edeceksiniz niye göreve iade
ettiniz? Kavramlar karışık, AKPnin kafası
karışık, Türkiyede yaşayan yurttaşlarımız
Türkiyede demokrasi bekliyorlar. Olağanüstü hâl bir an önce
kalkmalıdır. Bu ayıptan Türkiyeyi
kurtarmalısınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Türkiye demokrasiye, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne muhtaç bir
ülkedir. Sayenizde bütün kavramlar ayaklar altına
alınmıştır. Bugünkü kararnameler Türkiyede Meclisi devre
dışı bırakan bir kararname olarak tarihe geçmiştir ama
Anayasa Mahkemesinin de bu yapısıyla iktidar partisi zannetmesin ki
kendilerine meydan kalacak. Bu dünya
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LEVENT GÖK (Devamla) -
Kanuni Sultan Süleymana
kalmadı, sizlere asla kalmayacaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Gök.
Söz sırası Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına Adana Milletvekilimiz Sayın Muharrem Varlıya
aittir. (MHP sıralarından alkışlar)
Sayın Varlı, süreniz on dakikadır.
Buyurun.
MHP GRUBU ADINA MUHARREM VARLI (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün de kanun hükmünde kararnamelerin
görüşülmesine devam ediliyor, bu vesileyle söz aldım. Olağanüstü
hâl neden ilan edilir? Olağanüstü hâl, bir ülkenin bütünlüğüne, bir
ülkenin sınırlarına ve bir ülkede yaşayan insanların
hayatına kastedilen bir durum var ve böyle bir tehlike olduğu
hissedildiği anda, terör örgütlerinin saldırısına
uğranıldığı anda olağanüstü hâl ilan edilir.
Türkiye Cumhuriyeti devleti de 15 Temmuz gecesi yaşanan FETÖ darbe
girişiminden sonra kendisine tehlike addederek olağanüstü hâl ilan
etmiştir ve bu olağanüstü hâl kapsamında da yapılması
gereken birçok şeyi -belki uzayacak, belki zaman içerisinde geriye
düşecek mantığıyla- kanun hükmünde kararnamelerle çözme
yoluna gitmiştir. İşte bugün o kanun hükmünde kararnamelerin
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki görüşmelerini yapıyoruz.
İnşallah, milletimiz ve devletimiz adına hayırlı olur
diyorum.
Şimdi, yapılan birçok düzenleme var.
Burada bunların hepsini tek tek saymak, tek tek hepsine girmek mümkün
değil çünkü o kadar çok madde var ki bunların hepsini tek tek
konuşmamız mümkün değil ama geneli üzerinde
baktığımız zaman bunların birçoğu ülkenin temel
meseleleriyle ilgili, FETÖ terör örgütüne karşı alınacak
devletin tedbirlerini ortaya koymak adına çıkartılan kanun
hükmünde kararnameler. Bir kısmı da yine bölücü terör örgütü PKKya
karşı çıkartılmış kanun hükmünde kararnameler.
Dolayısıyla bu kanun hükmündeki kararnamelerin Türkiye Büyük Millet
Meclisinde görüşülerek kanunlaşması da doğru olmuştur.
İnşallah, dediğim gibi, milletimize, devletimize
hayırlı sonuçlar doğurur.
Şimdi, burada birkaç günden beri özellikle bu
Afrin operasyonuyla alakalı konuşmaları dinliyoruz, tanık
oluyoruz, şahit oluyoruz. Yine yazılı ve görsel medyada da
bunlarla alakalı konular gündeme geliyor sık sık. Efendim Türk
ordusunun Afrinde ne işi var? Ya Türk ordusunun Afrinde elbette ki
işi olmalı. Orada her gün sınırımızdan geçip
efendim, Türk askerine, polisine, güvenlik güçlerimize, öğretmenlerimize,
imamlarımıza kurşun sıkan terör örgütlerinin kafasını
ezmek için Türk askeri orada. Biz işgalci bir ülke değiliz, tarihimiz
boyunca da hiçbir zaman işgalci olmadık; gittiğimiz her yere de
hizmet götürdük, insanlık götürdük, medeniyet götürdük. Bunu tarihi çok
iyi bilen insanlar çok iyi anlayacaklardır ama tarihi bilmiyorlarsa onlara
söyleyecek lafımız yok. Afrinde de Türkiye Cumhuriyeti devletine
büyük bir tehdit, Türk milletine büyük bir tehdit vardı. O tehdidin
başını ezmek için Türk ordusu bugün oraya gitmiştir. Allah
onların yardımcısı olsun. Eğer gerek duyarlarsa,
çağırırlarsa, talep ederlerse biz de gitmeye, onlarla beraber
şehit olmaya hazırız Allahın izniyle. Bu manada hiçbir
tereddüdümüz ve endişemiz yoktur. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Türk milletinin yüzde
90ının da bu şekilde düşündüğüne inanıyorum ama
bazıları Türk askerinin Afrinde ne işi var? diyor. Yahu
Allahtan korkmazlar, hiçbir gün Amerikanın Menbicde ne işi var?
dediniz mi, sordunuz mu ya? Hiçbir gün Amerikanın Afganistanda, Irakta
ne işi var? diye sordunuz mu? Yani Amerika 10 bin kilometre öteden gelip
de El Kaideyi kendisine tehdit görüp Afganistanı işgal edecek,
Irakı işgal edecek, Suriyeden Menbice yerleşecek, terör
örgütüne silah dağıtacak, terör örgütünün bütün, efendim, sözde
karakol olarak tayin ettiği veya sığınak olarak tayin
ettiği yerlerde, orada izleri bulunacak, ondan sonra biz diyeceğiz ki
Türk ordusunun Afrinde ne işi var? Ama Amerikaya Senin orada ne
işin var? diye sormak hiç kimsenin aklına gelmeyecek. Niye? Çünkü
bunu soranların birçoğu Amerikayla oynaş hâlindeler. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar) Çünkü, Amerika
onların işine geliyor, Amerikanın orada olması
onların işine geliyor. Çünkü, Amerika onları koruyor,
onları kolluyor, onlara silah dağıtıyor, Türk ordusunun
tanklarına onların silahlarıyla müdahale ediyorlar. Şehit
olan birçok askerimiz Amerikan silahlarıyla şehit edildi. Allahtan
rahmet diliyorum, kederli ailelerine başsağlığı
diliyorum. İnşallah yeni şehitler vermeyiz, inşallah son
şehidimiz olur, inşallah Afrin operasyonunu da başarıyla
bir an önce tamamlarız. İnşallah, ondan sonra da Menbic
sırada var ve ta Sincar bölgesine kadar bütün terör unsurlarının
kafasını ezerek, Türkiye Cumhuriyeti devletine, Türk milletine tehdit
oluşturan her yeri temizleyerek ordumuz sağ salim yeniden ülkesine
döner ve orada güvenli bölgeler oluşturulur; bizim gayemiz bu. Biz Amerika
gibi enerjisi için, yer altı zenginlikleri, yer üstü zenginlikleri için
gitmiyoruz bir yere; bizim gitme sebebimiz kendi güvenliğimizi, kendi
sınırlarımızı, kendi milletimizin bekasını
korumak içindir. Eğer bunu anlayamıyorlarsa bir gün
anlatırız Allahın izniyle onlara. Çıkmışlar hâlâ
burada işgalcilikten bahsediyorlar, çıkmışlar burada insan
haklarından bahsediyorlar. Ağrı Dağının 5 bin
metresinde hangi insan hakkından bahsediyorsunuz? Efendim, orada
çoluğu çocuğu öldürürken, bebeklerin kafasına sıkarken
hangi insan hakkından bahsediyorsunuz; o gün insan hakları
aklınıza gelmedi mi hiç? Sivillerin öldüğünden bahsediyorlar, e,
Kiliste ölen siviller ne olacak? Reyhanlıda ölen siviller ne olacak?
Öğretmen senin çocuğuna eğitim vermeye gitmiş, PKKlı
teröristler kaçırıyor, götürüyor kafasına sıkıyor,
öldürüyorlar; bunun hakkı ne olacak, bunun hakkını kim
savunacak? İşte, bunun hakkını da biz savunacağız
burada; erkek gibi, yiğitçe biz savunacağız burada.
Onun için değerli arkadaşlarım, Afrin
operasyonu Türkiye için çok önemlidir, Türk devleti ve milleti için çok
önemlidir.
Yine, Allahın izniyle Menbici de
inşallah terör örgütünden temizleyeceğiz.
Biz, askerimizin bu manada üzerine düşeni en
iyi şekilde yerine getireceğine inanıyoruz. Türk ordusu her
şeye rağmen, yapılan her şeye rağmen güçlü bir
ordudur, her şeyin de üstesinden gelecek güce sahiptir Allahın
izniyle çünkü Peygamber ocağı olarak bildiğimiz, inandığımız
bir ocaktır. O ocaktan da inşallah iyi şeyler, hayırlı
şeyler doğacaktır milletimiz adına.
Değerli arkadaşlarım, yine, bize
insan hakları dersi vermeye çalışıyor Avrupa
Birliğinin bazı devletleri. Yine, Amerika Birleşik Devletleri
bize insan hakları dersi vermeye çalışıyor. Yahu, bu
Kızılderililer nereye gitti arkadaşlar? Afrikayı boydan
boya işgal ettiniz, Afrikanın insanlarını getirdiniz köle
yaptınız kendinize, ondan sonra dünyada birçok ülkenin yer altı
ve yer üstü zenginliklerini aldınız kendi ülkenize götürdünüz, kendi
ülkenizi ve kendi insanlarınızı zengin ettiniz. Sizin bize hangi
insan haklarından bahsetmeye hakkınız var? Haddiniz de yok böyle
bir şeyden bahsetmeye. Yani, siz tarihte sömürgeciliğinizle, tarihte
insanların tamamının neslini kurutmakla, o insanları köle
yapmakla meşhur olacaksınız; bu, bütün dünyaca bilinecek, bütün
tarihçiler bunu yazacak, ondan sonra kalkacaksınız Türkiye
Cumhuriyeti devletine insan haklarından bahsedeceksiniz; insan biraz
utanır ya, biraz sıkılır ya.
Almanya, Yahudileri diri diri fırınlara
atarken insan haklarını hiç düşünmediniz mi? Amerika,
Kızılderilileri yok ederken hiç düşünmediniz mi insan
haklarını? Ama şimdi kalkmışlar, bize bu konuda ders
vermeye çalışıyorlar. Oysaki Türk ordusu sivillerin ölmemesi için,
zaten insan haklarını koruduğu için bu operasyon bu kadar
gecikti yoksa ikinci gününde Afrinin içerisine girer, yerle bir ederdi Türk
ordusu. Buna da gücü yeter Allaha çok şükür ama siviller ölmesin, insan
haklarını en iyi şekilde koruyalım diye itina gösteriliyor.
Şimdi, kale gibi betondan
sığınaklar yapmışlar. Hangi terör örgütünün bunu
yapmaya gücü yeter? Ben size soruyorum değerli arkadaşlar: Hangi
terör örgütünün bunu yapmaya gücü yeter? Elbette ki bir devlet gücüyle
yapılmış bunlar oraya. Şimdi, kalkacaksınız ondan
sonra insan haklarından bahsedeceksiniz, sivillerin öldüğünden
bahsedeceksiniz. PKKlı sivil kıyafeti giyecek, savaşacak Sivil
öldü. diyeceksiniz. Ne güzel iş ya! Aponun resimlerini asacaklar
Efendim, PKKyla ne bağlantısı var? diyeceksiniz. İşte
bire bir bağlantısı var, YPG ile PKK aynı; ikisi de Türkiye
Cumhuriyeti devletini ve Türk milletini tehdit ediyor. Onun için bunların
başını ezeceğiz, ezeceğiz, ezeceğiz.
Hepinize hayırlı akşamlar. (MHP ve AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Varlı.
Sayın milletvekilleri, kanun hükmünde
kararnamenin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 21.04
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.17
BAŞKAN: Başkan Vekili Yaşar TÜZÜN
KÂTİP
ÜYELER: Vecdi GÜNDOĞDU (Kırklareli), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
448 sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
1inci maddeyi okutuyorum:
OLAĞANÜSTÜ HAL
KAPSAMINDA BAZI TEDBİRLER ALINMASI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME (*))
Olağanüstü hal
kapsamında bazı tedbirler alınması; Anayasanın 121
inci maddesi ile 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü
Hal Kanununun 4 üncü maddesine göre, Cumhurbaşkanının
başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu'nca 2/1/2017
tarihinde kararlaştırılmıştır.
Kamu personeline ilişkin
tedbirler
MADDE 1- (1)
Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine
karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı,
oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut
bunlarla irtibatı olan ve ekli (1) sayılı listede yer alan
kişiler kamu görevinden başka hiçbir işleme gerek
kalmaksızın çıkarılmıştır. Bu kişilere
ayrıca herhangi bir tebligat yapılmaz. Haklarında ayrıca
özel kanun hükümlerine göre işlem tesis edilir.
(2) Birinci
fıkra gereğince kamu görevinden çıkarılan kişilerin,
mahkûmiyet kararı aranmaksızın, rütbe ve/veya memuriyetleri
alınır ve bu kişiler görev yaptıkları teşkilata
yeniden kabul edilmezler; bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemezler,
doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemezler; bunların
uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu,
denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevleri de sona
ermiş sayılır. Bunların silah ruhsatları, gemi
adamlığına ilişkin belgeleri ve pilot lisansları iptal
edilir ve bu kişiler oturdukları kamu konutlarından veya
vakıf lojmanlarından on beş gün içinde tahliye edilir. Bu
kişiler özel güvenlik şirketlerinin kurucusu, ortağı ve
çalışanı olamazlar. Bu kişiler hakkında bakanlıkları
ve kurumlarınca ilgili pasaport birimine derhal bildirimde bulunulur. Bu
bildirim üzerine pasaport birimlerince pasaportlar iptal edilir.
(3) Birinci
fıkra kapsamında kamu görevinden çıkarılanlar, varsa
uhdelerinde taşımış oldukları büyükelçi, vali gibi
unvanları ve müsteşar, kaymakam ve benzeri meslek adlarını
ve sıfatlarını kullanamazlar ve bu unvan, sıfat ve meslek
adlarına bağlı olarak sağlanan haklardan yararlanamazlar.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
Emekli Emniyet Teşkilatı personeline
ilişkin tedbirler
MADDE
2- (1) 4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı
Emniyet Teşkilat Kanununun 55 inci maddesinin on dokuzuncu ve yirminci
fıkraları ile geçici 27 nci maddesi uyarınca resen emekliye sevk
edilenler, kendi isteğiyle emekli olanlar veya Emniyet Teşkilatı
Disiplin Tüzüğü hükümlerine göre meslekten veya Devlet memurluğundan
çıkarılanlar ile müstafi sayılanlardan milli güvenliğe tehdit
oluşturduğu tespit edilen FETÖ/PDY terör örgütüne aidiyeti,
iltisakı veya irtibatı olan ve ekli (2) sayılı listede yer
alanların rütbeleri alınır. Bu kişiler görev
yaptıkları teşkilata ve kamu görevlerine yeniden kabul
edilmezler, doğrudan veya dolaylı görevlendirilemezler; ayrıca
bunlar uhdelerinde taşımış oldukları mesleki
unvanları ve sıfatlarını kullanamazlar ve bu unvan ve
sıfatlarına bağlı olarak sağlanan haklardan
yararlanamazlar. Bu kişilerin uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli
heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu
üyeliği ve sair görevleri de sona ermiş sayılır.
Bunların silah ruhsatları, emekli polis kimlikleri, gemi
adamlığına ilişkin belgeleri, pilot lisansları ve
ilgili pasaport birimlerince pasaportları iptal edilir. Bu kişiler
özel güvenlik şirketlerinin kurucusu, ortağı ve
çalışanı olamazlar.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde söz isteyen? Yok.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
İade hükümleri
MADDE 3- (1) Ekli (3) sayılı
listede yer alan kamu görevlileri, ilgili kanun hükmünde kararnamenin eki
listelerin ilgili sıralarından
çıkarılmıştır.
(2) İlgili kanun
hükmünde kararname hükümleri, birinci fıkrada belirtilen kişiler
bakımından tüm hüküm ve sonuçlarıyla birlikte ilgili kanun
hükmünde kararnamenin yayımı tarihinden geçerli olmak üzere ortadan
kalkmış sayılır. Söz konusu personelden bu maddenin
yürürlük tarihinden itibaren on gün içerisinde göreve başlamayanlar
çekilmiş sayılır. Bu kapsamda göreve başlayanlara, kamu
görevinden çıkarıldıkları tarihten göreve
başladıkları tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve
sosyal hakları ödenir. Bu kişiler, kamu görevinden
çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde
bulunamaz. Bu personelin görevlerine iadesi, kamu görevinden
çıkarıldıkları tarihte bulundukları yöneticilik görevi
dışında öğrenim durumları ve kazanılmış
hak aylık derecelerine uygun kadro ve pozisyonlara atanmak suretiyle de
yerine getirilebilir. Bu maddeye ilişkin işlemler ilgili
bakanlık ve kurumlar tarafından yürütülür.
BAŞKAN 3üncü madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi okutuyorum:
Yurtdışında
öğrenim görenler
MADDE 4- (2)
3/10/2016 tarihli ve 675 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
gereği öğrencilikle ilişikleri kesilmiş olanlardan bu Kanun
Hükmünde Kararnameye ekli (4) sayılı listede yer alan kişi, 675
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (5) sayılı listenin
ilgili sırasından çıkarılmıştır. 675
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 4 üncü maddesinin birinci
fıkrası, bu kişi bakımından tüm hüküm ve
sonuçlarıyla birlikte söz konusu Kanun Hükmünde Kararnamenin
yayımı tarihinden itibaren ortadan kalkmış
sayılır.
BAŞKAN 4üncü madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde kabul edilmiştir.
5inci maddeyi okutuyorum:
Kapatılan ve kapsamdan
çıkarılan kurum ve kuruluşlar
MADDE 5- (1)
Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine
karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı,
oluşum veya gruplara aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı
olan ve ekli (5) sayılı listede yer alan dernekler
kapatılmıştır.
(2) Birinci fıkra
kapsamında kapatılan derneklere ait olan taşınırlar
ile her türlü mal varlığı, alacak ve haklar, belge ve evrak
Hazineye bedelsiz olarak devredilmiş sayılır, bunlara ait taşınmazlar
tapuda resen Hazine adına, her türlü kısıtlama ve
taşınmaz yükünden ari olarak tescil edilir. Bunların her türlü
borçlarından dolayı hiçbir şekilde Hazineden bir hak ve talepte
bulunulamaz. Devire ilişkin işlemler ilgili tüm kurumlardan gerekli
yardımı almak suretiyle Maliye Bakanlığı
tarafından yerine getirilir.
(3) Ekli (6) sayılı
listede yer alan dernekler, ilgisine göre 18/10/2016 tarihli ve 6749
sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere
İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine
Dair Kanunun eki (III) sayılı listenin ilgili sıralarından
ve 31/10/2016 tarihli ve 677 sayılı Olağanüstü Hal
Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin eki (6) sayılı listenin ilgili
sıralarından çıkarılmıştır. 6749
sayılı Kanunun 2 nci maddesi hükümleri ile 677 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükümleri, söz
konusu dernekler bakımından tüm hüküm ve sonuçlarıyla birlikte
ilgili kanun hükmünde kararnamenin yürürlük tarihinden geçerli olmak üzere
ortadan kalkmış sayılır. Buna ilişkin işlemler
ilgisine göre İçişleri Bakanlığı ve Maliye
Bakanlığı tarafından yerine getirilir.
(4) Ekli (7) sayılı
listede yer alan gazeteler, ilgisine göre 8/11/2016 tarihli ve 6755
sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken
Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme
Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun eki (3) sayılı
listenin ilgili sıralarından ve 3/10/2016 tarihli ve 675
sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (7)
sayılı listenin ilgili sıralarından
çıkarılmıştır. 6755 sayılı Kanunun 2 nci
maddesinin üçüncü fıkrası hükümleri ile 675 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesinin birinci fıkrası hükümleri,
söz konusu gazeteler bakımından tüm hüküm ve sonuçlarıyla
birlikte ilgili kanun hükmünde kararnamenin yürürlük tarihinden geçerli olmak
üzere ortadan kalkmış sayılır.
BAŞKAN
5inci madde üzerinde söz isteyen? Yok.
5inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
5inci
madde kabul edilmiştir.
6ncı
maddeyi okutuyorum:
Değişiklik
hükümleri
MADDE 6- (1)
15/8/2016 tarihli ve 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
5 inci maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir;
"(5) Borçların
ödenmesinde, kamu idarelerine ödenmesi gereken vergi, resim, harç, fon
kesintisi, pay gibi borçlar, çalışanların sigorta primleri,
rehinli alacaklar, enerji, iletişim ve su kullanım borçları,
çeşidine bakılmaksızın beşyüz Türk Lirasını
geçmeyen borçlar ve diğerleri şeklinde sıralama esas
alınır. Kapatılan özel öğretim kurum ve kuruluşları,
kurs, dershane, öğrenci yurtları ve pansiyonlara avans veya
peşin ödeme şeklinde kapatma tarihinden sonraki dönemler için ifa
edilmiş olan öğrenim ve barınma bedelleri, yukarıda
belirtilen sıraya tabi tutulmaksızın iade edilir."
(2) 15/8/2016
tarihli ve 672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu
Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde
Kararnamenin eki (1) sayılı listenin Ulaştırma, Denizcilik
ve Haberleşme Bakanlığı Merkez/Taşra
Teşkilatı başlıklı bölümünün 55 inci
sırasının sicil numaralarına ilişkin sütununda yer
alan "12447803" ibaresi "13958213" şeklinde
değiştirilmiştir.
(3) (15/8/2016 tarihli ve 673 sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 5- (1) 21/3/2007
tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu
kapsamında ikramiye ödemesi yapılması gereken kişilerden;
terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı olduğunun
değerlendirilmesi üzerine kamu görevinden çıkarılanların
paylarına düşen miktarlar ödenmez. Aynı nedenle haklarında
adli veya idari soruşturma veya kovuşturma yürütülen kişilerin
paylarına düşen miktarlar ise soruşturma veya kovuşturma
sonuçlanıncaya kadar 10/12/2013 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanunu kapsamında emanete alınır."
(4) 3/10/2016 tarihli ve 675 sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 10 uncu maddesinin ikinci
fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Birinci
fıkranın (b) bendi kapsamındaki borç yükümlülükleri çerçevesinde
bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımlandığı tarihe kadar
tahsil edilmiş olan tutarlar geri ödenmez."
(5) 31/10/2016 tarihli ve 677 sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (4) numaralı listenin Yüksek
Öğretim Kurumları-İdari Personel başlıklı
bölümünün 469 uncu sırasının Unvan sütununda yer alan
"Personel Dairesi Başkanı" ibaresi "Veri
Hazırlama ve Kontrol İşletmeni" şeklinde, aynı
listenin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu başlıklı
bölümünün 15 inci sırasının Sicil sütununda yer alan "400373"
ibaresi "400185" şeklinde değiştirilmiştir.
(6) 31/10/2016 tarihli ve 678 sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 37 nci maddesinin ikinci
fıkrasında yer alan "alacaklıdan" ibaresi
"borçludan" şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN 6ncı madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 6ncı madde kabul edilmiştir.
7nci maddeyi okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 7- (1) Bu Kanun
Hükmünde Kararnamenin;
a) 6 ncı maddesinin ikinci fıkrası
1/9/2016 tarihinden, beşinci ve altıncı fıkraları
22/11/2016 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde,
b) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,
yürürlüğe girer.
BAŞKAN
7nci madde üzerinde söz isteyen? Yok.
7nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
7nci madde kabul edilmiştir.
8inci
maddeyi okutuyorum.
Yürütme
MADDE 8- (1)
Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 8inci
madde üzerinde söz isteyen? Yok.
8inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 8inci
madde kabul edilmiştir.
Komisyonun bir
redaksiyon talebi vardır.
Buyurun Sayın
Baloğlu.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUSTAFA BALOĞLU (Konya) Sayın
Başkanım, görüşülmekte olan 448 sıra sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname Genel Kurulda kabul edilerek
kanunlaşacağından düzenlemenin adının Olağanüstü
Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun şeklinde
değiştirilmesine, ayrıca metinde geçen ve görüştüğümüz
kanun hükmünde kararnameye atıfta bulunan kanun hükmünde kararname
ibarelerinin kanun olarak değiştirilmesine yönelik bir redaksiyon
talebimiz vardır.
Takdirlerinize
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz.
Talebiniz
kayıtlara geçmiştir. Redaksiyon işlemi, kanun yazımı
sırasında Başkanlığımızca
gerçekleştirilecektir.
Sayın
milletvekilleri, kanun hükmünde kararnamenin tümünü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kanun hükmünde kararname kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Sayın
Ilıcalı, sisteme girmişsiniz, talebinizi alayım önce.
MUSTAFA ILICALI
(Erzurum) Sayın Başkanım, bugün bir şehidimiz oldu
memleketimden. O acıyı paylaşmak istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Ilıcalı.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
41.- Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalının,
Zeytin Dalı Harekâtında şehit olan hemşehri Piyade
Teğmen Ahmet Aktepeye Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ILICALI
(Erzurum) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Büyük bir
acıyı paylaşmak istiyorum. Dün akşam Zeytin Dalı
Harekâtında şanlı ordumuzun temsilcisi Piyade Teğmen Ahmet
Aktepe şehit olmuştur. Cenazesi, bugün binlerce hemşehrimin
katıldığı Narmanlı Camisinden nüfusa
kayıtlı olduğu Tortum Şenyurta yolcu edilmişti.
Burada da yine çok sayıda hemşehrimiz tarafından Ne mutlu
Türküm diyene. Şehidim kanın yerde kalmayacak. sloganlarıyla
karşılanmıştır. Kendisine Allahtan rahmet diliyorum. Mekânı
cennet olsun. Ailesinin, ülkemizin, hemşehrilerimizin başı
sağ olsun.
Türk Silahlı Kuvvetlerimizin de gücünü Rabbim
artırsın. İnşallah en kısa zamanda terör örgütünü
kökünden kazıyıp yurdumuza dönsün diyorum.
Size çok teşekkür ediyorum söz verdiğiniz
için.
BAŞKAN Milletimizin başı sağ olsun,
Allah rahmet eylesin.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
7.- 683 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
(1/809) ile İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 453) (x)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, 7nci
sırada yer alan 683 Sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında
Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
(1/789) ile İç Tüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresinin görüşmelerine
başlayacağız.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 453 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Kanun hükmünde kararnamenin tümü üzerinde söz
isteyen yok.
Kanun hükmünde kararnamenin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
OLAĞANÜSTÜ
HAL KAPSAMINDA BAZI TEDBİRLER ALINMASI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME
(1)(x)
Kamu personeline
ilişkin tedbirler
MADDE 1- (1)
Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine
karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı,
oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut
bunlarla irtibatı olan ve ekli (1) sayılı listede yer alan
kişiler kamu görevinden başka hiçbir işleme gerek
kalmaksızın çıkarılmıştır. Bu kişilere
ayrıca herhangi bir tebligat yapılmaz. Haklarında ayrıca
özel kanun hükümlerine göre işlem tesis edilir.
(2) Birinci
fıkra gereğince kamu görevinden çıkarılan kişilerin,
mahkûmiyet kararı aranmaksızın, rütbe ve/veya memuriyetleri
alınır ve bu kişiler görev yaptıkları teşkilata
yeniden kabul edilmezler; bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemezler,
doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemezler; bunların
uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu,
denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevleri de sona
ermiş sayılır. Bunların silah ruhsatlan, gemi
adamlığına ilişkin belgeleri ve pilot lisansları iptal
edilir ve bu kişiler oturdukları kamu konutlarından veya
vakıf lojmanlarından onbeş gün içinde tahliye edilir. Bu
kişiler özel güvenlik şirketlerinin kurucusu, ortağı ve
çalışanı olamazlar. Bu kişiler hakkında
bakanlıkları ve kurumlarınca ilgili pasaport birimine derhal
bildirimde bulunulur. Bu bildirim üzerine pasaport birimlerince pasaportlar
iptal edilir.
(3) Birinci fıkra kapsamında kamu
görevinden çıkarılanlar, varsa uhdelerinde
taşımış oldukları büyükelçi, vali gibi unvanları
ve müsteşar, kaymakam ve benzeri meslek adlarını ve
sıfatlarını kullanamazlar ve bu unvan, sıfat ve meslek
adlarına bağlı olarak sağlanan haklardan yararlanamazlar.
BAŞKAN 1inci madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
İade
hükümleri
MADDE 2- (1)
Ekli (2) sayılı listede yer alan kamu görevlileri, ilgili kanun
hükmünde kararnamenin eki listelerin ilgili sıralarından
çıkarılmıştır.
(2) İlgili
kanun hükmünde kararname hükümleri, birinci fıkrada belirtilen
kişiler bakımından tüm hüküm ve sonuçlarıyla birlikte
ilgili kanun hükmünde kararnamenin yayımı tarihinden geçerli olmak
üzere ortadan kalkmış sayılır. Söz konusu personelden bu
maddenin yürürlük tarihinden itibaren on gün içerisinde göreve
başlamayanlar çekilmiş sayılır. Bu kapsamda göreve
başlayanlara, kamu görevinden çıkarıldıkları tarihten
göreve başladıkları tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali
ve sosyal hakları ödenir. Bu kişiler, kamu görevinden
çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde
bulunamaz. Bu personelin görevlerine iadesi, kamu görevinden
çıkarıldıkları tarihte bulundukları yöneticilik görevi
dışında öğrenim durumları ve kazanılmış
hak aylık derecelerine uygun kadro ve pozisyonlara atanmak suretiyle de
yerine getirilebilir. Bu maddeye ilişkin işlemler ilgili
bakanlık ve kurumlar tarafından yürütülür.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde söz isteyen? Yok.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
Kapatılan
kurum ve kuruluşlar
MADDE 3- (1)
Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine
karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı,
oluşum veya gruplara aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı
olan ve ekli (3) sayılı listede yer alan özel televizyonlar
kapatılmıştır.
(2) Birinci fıkra
kapsamında kapatılan özel televizyonlara ait olan
taşınırlar ile her türlü mal varlığı, alacak ve
haklar, belge ve evrak Hazineye bedelsiz olarak devredilmiş
sayılır, bunlara ait taşınmazlar tapuda resen Hazine
adına, her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari
olarak tescil edilir. Bunların her türlü borçlarından dolayı
hiçbir şekilde Hazineden bir hak ve talepte bulunulamaz. Devire
ilişkin işlemler ilgili tüm kuramlardan gerekli yardımı
almak suretiyle Maliye Bakanlığı tarafından yerine
getirilir.
BAŞKAN 3üncü madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi okutuyorum:
Doçentlik
başvuruları
MADDE 4- (1)
Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine
karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı,
oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut
bunlarla irtibatı olması ya da değerlendirilmesi sebebiyle
görevden uzaklaştırılan veya haklarında adli soruşturma
ya da kovuşturma yapılan doçent adaylarının, görevden
uzakta geçirdikleri süre boyunca veya adli soruşturma ya da
kovuşturma sonuçlanıncaya kadar doçentlik başvurularına
ilişkin işlemler durdurulur. Bunlardan haklarında kamu
görevinden çıkarılma veya mahkûmiyet kararı verilenlerin
doçentlik başvuruları iptal edilir.
BAŞKAN 4üncü madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... 4üncü madde kabul edilmiştir.
5inci maddeyi okutuyorum:
Sermaye
piyasasına ilişkin tedbir
MADDE 5- (1)
20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla
ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe
konulan kanun hükmünde kararnamelerle doğrudan veya anılan kanun
hükmünde kararnamelerde öngörülen usuller çerçevesinde bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten önce ve olağanüstü halin devamı
süresince terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli
güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen
yapı, oluşum ve gruplara aidiyeti, mensubiyeti veya iltisakı
yahut bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilerek hakkında
çeşitli tedbir ve yaptırımlar uygulanmış olan halka
açık ortaklıklar ve sermaye piyasası kuramları ve/veya
bunların iş ve işlemleri hakkında 6/12/2012 tarihli ve 6362
sayılı Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında açılan dava
ve takiplerde idare aleyhine yargılama giderine ve vekalet ücretine
hükmedilemez, hükmedilenler tahsil edilemez.
BAŞKAN
5inci madde üzerinde söz isteyen yok.
5inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
5inci
madde kabul edilmiştir.
6ncı
maddeyi okutuyorum:
Türk Lirası
ile yapılacak tahsilat
MADDE 6- (1)
10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol
Kanununa tabi tüm kamu idareleri ve bunlara bağlı döner sermayeli
kuruluşlar, 8/6/1984 tarihli ve 233 sayılı Kamu İktisadi
Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye tabi kamu iktisadi
teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklar, 24/11/1994 tarihli ve
4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun
çerçevesinde özelleştirme programında bulunan ve sermayesinin
yarısından fazlası kamuya ait işletmeci kuruluşlar,
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ve sermayesinde doğrudan veya
dolaylı olarak kamu payı olan özel kanunlar ile kurulmuş anonim
ortaklıklar, niteliğine bakılmaksızın yabancı
para cinsinden yurtiçi ödeme yükümlülüğü olan alacaklarını,
borçlunun talebi üzerine 2/1/2017 tarihinde Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası tarafından açıklanan döviz alış kurundan,
31/12/2017 tarihine kadar Türk Lirası olarak tahsil edebilirler. Bu madde
kapsamındaki işlemler ve sonuçları, bütçe gelir ve gider
hesaplarıyla ilişkilendirilmez.
BAŞKAN
6ncı madde üzerinde söz isteyen yok.
6ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
6ncı madde kabul edilmiştir.
7nci
maddeyi okutuyorum:
Şahsi
sorumluluk davalarına ilişkin tedbir
MADDE 7- (1)
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 133 üncü
maddesi uyarınca kayyım atanan şirketlerin, kayyım
atanmasından önceki sahipleri, ortakları, yönetim kurulu üyeleri,
müdürleri ve diğer sorumlu yetkilileri aleyhine kayyımlar
tarafından açılmış veya açılacak şahsi sorumluluk
davalarında ilgili tüzel kişiliğin genel kurulunun veya yetkili
kurulunun kararı aranmaz.
(2) Kayyım
atanan şirketlerin soruşturma kapsamındaki şüpheli
ortakları ile kayyım tarafından hakkında şahsi
sorumluluk davası açılan şirket ortaklarına ait
ortaklık hak ve payları, soruşturma veya davanın
açıldığı tarihten soruşturma, kovuşturma veya
davanın kesin hükümle sonuçlandığı tarihe kadar devir ve
temlik edilemez. Ortaklık hak ve paylarına ait temsil ve idare
yetkisi kayyım tarafından kullanılır. Devir ve temlik
yasağı Cumhuriyet savcılığı veya mahkeme
tarafından resen ticaret sicili müdürlüklerine bildirilir ve tescil
edilir.
BAŞKAN 7nci madde üzerinde söz isteyen yok.
7nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
7nci madde kabul edilmiştir.
8inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 8- (1) Bu Kanun Hükmünde Kararname
yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN 8inci madde üzerinde söz isteyen yok.
8inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
8inci madde kabul edilmiştir.
9uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 9- (1) Bu Kanun Hükmünde Kararname
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 9uncu madde üzerinde söz isteyen yok.
9uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
9uncu madde kabul edilmiştir.
Komisyonun bir redaksiyon talebi vardır.
Sayın Baloğlu, buyurun.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
MUSTAFA BALOĞLU (Konya) Sayın Başkanım, görüşülmekte
olan 453 sıra sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname,
Genel Kurulda kabul edilerek kanunlaşacağından düzenlemenin
adının Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine
Dair Kanun şeklinde değiştirilmesine, ayrıca metinde geçen
ve görüştüğümüz kanun hükmünde kararnameye atıfta bulunan kanun
hükmünde kararname ibarelerinin kanun olarak değiştirilmesine
yönelik bir redaksiyon talebimiz vardır.
Takdirlerinize arz ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
Talebiniz kayıtlara geçmiştir, redaksiyon
işlemi kanun yazımı sırasında
Başkanlığımızca gerçekleştirilecektir.
Sayın milletvekilleri, kanun hükmünde
kararnamenin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kanun hükmünde kararname kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, 8inci sırada yer
alan 686 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı
Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile
İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresinin görüşmelerine
başlayacağız.
8.- 686 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
(1/813) ile İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresi (S. Sayısı: 467) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 467 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Kanun hükmünde kararnamenin tümü üzerinde söz
isteyen? Yok.
Kanun hükmünde kararnamenin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
OLAĞANÜSTÜ
HAL KAPSAMINDA BAZI TEDBİRLER ALINMASI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME (xx)
Olağanüstü
hal kapsamında bazı tedbirler alınması: Anayasanın 121
inci maddesi ile 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü
Hal Kanununun 4 üncü maddesine göre, Cumhurbaşkanının
başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu'nca 2/1/2017
tarihinde kararlaştırılmıştır.
Kamu personeline ilişkin tedbirler
MADDE 1- (1) Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin
milli güvenliğine karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen
yapı, oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisaki
yahut bunlarla irtibatı olan ve ekli (1) sayılı listede yer alan
kişiler kamu görevinden başka hiçbir işleme gerek
kalmaksızın çıkarılmıştır. Bu kişilere
ayrıca herhangi bir tebligat yapılmaz. Haklarında ayrıca
özel kanun hükümlerine göre işlem tesis edilir.
(2)
Birinci fıkra gereğince kamu görevinden çıkarılan
kişilerin, mahkûmiyet kararı aranmaksızın, rütbe ve/veya
memuriyetleri alınır ve bu kişiler görev yaptıkları
teşkilata yeniden kabul edilmezler; bir daha kamu hizmetinde istihdam
edilemezler, doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemezler;
bunların uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon,
yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevleri de
sona ermiş sayılır. Bunların silah ruhsatları, gemi
adamlığına ilişkin belgeleri ve pilot lisansları iptal
edilir ve bu kişiler oturdukları kamu konutlarından veya
vakıf lojmanlarından onbeş gün içinde tahliye edilir. Bu
kişiler özel güvenlik şirketlerinin kurucusu, ortağı ve
çalışanı olamazlar. Bu kişiler hakkında
bakanlıkları ve kurumlarınca ilgili pasaport birimine derhal
bildirimde bulunulur. Bu bildirim üzerine pasaport birimlerince pasaportlar iptal
edilir.
(3)
Birinci fıkra kapsamında kamu görevinden çıkarılanlar,
varsa uhdelerinde taşımış oldukları büyükelçi, vali
gibi unvanları ve müsteşar, kaymakam ve benzeri meslek
adlarını ve sıfatlarını kullanamazlar ve bu unvan,
sıfat ve meslek adlarına bağlı olarak sağlanan
haklardan yararlanamazlar.
BAŞKAN 1inci madde
üzerinde söz isteyen? Yok.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
İade
hükümleri
MADDE 2- (1) Ekli
(2) sayılı listede yer alan kamu görevlileri, ilgili kanun hükmünde
kararnamenin eki listelerin ilgili sıralarından
çıkarılmıştır.
(2) İlgili kanun hükmünde
kararname hükümleri, birinci fıkrada belirtilen kişiler
bakımından tüm hüküm ve sonuçlarıyla birlikte ilgili kanun
hükmünde kararnamenin yayımı tarihinden geçerli olmak üzere ortadan
kalkmış sayılır. Söz konusu personelden bu maddenin
yürürlük tarihinden itibaren on gün içerisinde göreve başlamayanlar
çekilmiş sayılır. Bu kapsamda göreve başlayanlara, kamu görevinden
çıkarıldıkları tarihten göreve başladıkları
tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali ve sosyal hakları ödenir. Bu
kişiler, kamu görevinden çıkarılmalarından dolayı
herhangi bir tazminat talebinde bulunamaz. Bu personelin görevlerine iadesi,
kamu görevinden çıkarıldıkları tarihte bulundukları
yöneticilik görevi dışında öğrenim durumları ve
kazanılmış hak aylık derecelerine uygun kadro ve
pozisyonlara atanmak suretiyle de yerine getirilebilir. Bu maddeye ilişkin
işlemler ilgili bakanlık ve kurumlar tarafından yürütülür.
(3) Olağanüstü hal kapsamında
yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereği
öğrencilikle ilişikleri kesilmiş olanlardan bu Kanun Hükmünde
Kararnameye ekli (3) sayılı listede yer alanlar, ilgili kanun
hükmünde kararnamenin eki listelerin ilgili sıralarından
çıkarılmıştır. İlgili kanun hükmünde kararname
hükümleri, bu kişiler bakımından tüm hüküm ve sonuçlarıyla
birlikte ilgili kanun hükmünde kararnamenin yayımı tarihinden
itibaren ortadan kalkmış sayılır.
BAŞKAN 2nci madde üzerinde söz isteyen? Yok.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
2nci madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
Emekli Emniyet
Teşkilatı personeline ilişkin tedbirler
MADDE 3- (1)
4/6/1937 tarihli ve 3201 sayılı Emniyet Teşkilat Kanununun 55
inci maddesinin ondokuzuncu ve yirminci fıkraları ile geçici 27 nci
maddesi uyarınca resen emekliye sevk edilenler, kendi isteğiyle
emekli olanlar veya Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü
hükümlerine göre meslekten veya Devlet memurluğundan
çıkarılanlar ile müstafi sayılanlardan milli güvenliğe
tehdit oluşturduğu tespit edilen FETÖ/PDY terör örgütüne aidiyeti,
iltisakı veya irtibatı olan ve ekli (4) sayılı listede yer
alanların rütbeleri alınır. Bu kişiler görev yaptıkları
teşkilata ve kamu görevlerine yeniden kabul edilmezler, doğrudan veya
dolaylı görevlendirilemezler; ayrıca bunlar uhdelerinde
taşımış oldukları mesleki unvanları ve
sıfatlarını kullanamazlar ve bu unvan ve sıfatlarına
bağlı olarak sağlanan haklardan yararlanamazlar. Bu
kişilerin uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon,
yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevleri
de sona ermiş sayılır. Bunların silah ruhsatları,
emekli polis kimlikleri, gemi adamlığına ilişkin belgeleri,
pilot lisansları ve ilgili pasaport birimlerince pasaportları iptal
edilir. Bu kişiler özel güvenlik şirketlerinin kurucusu,
ortağı ve çalışanı olamazlar.
BAŞKAN 3üncü madde
üzerinde söz isteyen? Yok.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde
kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi okutuyorum:
Muvazaalı
devir işlemleri
MADDE
4- (1) 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanununun 133 üncü maddesi uyarınca kayyım atanan
şirketlerde ortaklık pay ve haklarına ilişkin olarak
soruşturmanın başladığı tarihten bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihe kadar şirket ortakları
tarafından yapılmış olan devir ve temlik işlemleri
muvazaalı kabul edilerek geçersiz sayılır ve ticaret sicilinden
resen terkin edilir.
BAŞKAN 4üncü madde
üzerinde söz isteyen? Yok.
4üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
4üncü madde
kabul edilmiştir.
5inci maddeyi okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 5- (1) Bu Kanun Hükmünde Kararname yayımı tarihinde
yürürlüğe girer.
BAŞKAN 5inci madde
üzerinde söz isteyen? Yok.
5inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
5inci madde
kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi
okutuyorum:
Yürütme
MADDE 6- (1) Bu Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN 6ncı madde üzerinde söz isteyen?
Yok.
6ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
6ncı madde kabul edilmiştir.
Komisyon Başkanının bir redaksiyon
talebi vardır.
Sayın Başkan, buyurun.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
MUSTAFA BALOĞLU (Konya) Sayın Başkanım, görüşülmekte
olan 467 sıra sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında
Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
Genel Kurulda kabul edilerek kanunlaşacağından düzenlemenin
adının Olağanüstü Hâl Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine
Dair Kanun şeklinde değiştirilmesi; ayrıca, metinde geçen
ve görüştüğümüz kanun hükmünde kararnameye atıfta bulunan kanun
hükmünde kararname ibarelerinin kanun olarak değiştirilmesine
yönelik redaksiyon talebimiz vardır.
Takdirlerinize sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Başkan.
Talebiniz kayıtlara geçmiştir. Redaksiyon
işlemi, kanunun yazımı sırasında
Başkanlığımızca gerçekleştirilecektir.
Sayın milletvekilleri, kanun hükmünde
kararnamenin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kanun hükmünde kararname kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, 9uncu sırada
bulunan 470 sıra sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin
görüşmelerine başlıyoruz.
9.- 688 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
(1/830) ile İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresinin (S. Sayılı: 470)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
10uncu sırada bulunan 483 sıra
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin görüşmelerine
başlıyoruz.
10.- 689 Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname
(1/835) ile İçtüzükün 128inci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme
Alınmasına İlişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı Tezkeresinin (S.Sayılı: 483)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Bundan sonraki komisyonun da
bulunamayacağı anlaşıldığından, alınan
karar gereğince Türk Silahlı Kuvvetleri Deniz Unsurlarının
Aden Körfezi, Somali karasuları ve açıkları, Arap Denizi ve
mücavir bölgelerde görevlendirilmesi için Hükûmete verilen izin süresinin
Anayasanın 92nci maddesi uyarınca bir yıl daha
uzatılmasına dair Başbakanlık Tezkeresi ile kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek üzere 7 Şubat 2018 Çarşamba günü
saat 14.00te toplanmak üzere birleşime kapatıyor, hayırlı
akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 21.55
(X) Bu bölümde Hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler kullanıldı.
(x) 420 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) 423 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(*) 672 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 1 Eylül 2016 tarihli
ve 29818 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan halidir.
(x) 424 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) 436 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) 444 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) 448 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(*) 679 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnağmenin 6 Ocak 2017 tarihli ve 29940 (Mükerrer)
sayılı Resmi Gazetede yayımlanan halidir.
(x) 453 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(x) 683 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 23 Ocak 2017 tarihli ve 29957 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan hâlidir.
(x) 467 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
(xx) 686 sayılı Kanun Hükmünde Kararname 'nin 7 Şubat 2017 tarihli ve 29972 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete 'de yayımlanan halidir.