TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
58inci
Birleşim
13
Şubat 2018 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR (74, 75, 76)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Siirt Milletvekili Kadri Yıldırımın, 13
Şubat Şeyh Sait ayaklanmasının 93üncü yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Giresun
Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun, Giresun ilinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Nursel Reyhanlıoğlunun, 12
Şubat Kahramanmaraşın kurtuluşunun 98inci yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Ankara Milletvekili Şenal Sarıhanın, 10 Ekim
Barış ve Dayanışma Derneğinin kapatılmasına
ilişkin açıklaması
2.- Hatay
Milletvekili Serkan Topalın, sağlık personeli
atamalarının bir an önce yapılmasını talep
ettiğine ilişkin açıklaması
3.- Burdur
Milletvekili Mehmet Gökerin, AK PARTİ Genel Başkanının
grup toplantısında yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Selina Doğanın, Profesör Doktor Agop
Kotoğyanın vefatına ilişkin açıklaması
5.- Antalya
Milletvekili Niyazi Nefi Karanın, Alanya ilçesinin Toslak Mahallesinde
bulunan taş ocağı nedeniyle yaşanan mağduriyetlere
ilişkin açıklaması
6.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, terörü lanetlediğine, şehitlere
Allahtan rahmet dilediğine, esnafın sorunlarına ve uber
uygulamasının kullanmasıyla ticari taksilerin iş yapamaz
duruma geldiğine ilişkin açıklaması
7.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Artvini Hopaya bağlayan Cankurtaran
Tünelinin bir an önce açılıp hizmet vermesini talep ettiğine
ilişkin açıklaması
8.- Adana
Milletvekili İbrahim Özdişin, Adananın Kozan ilçesi
sınırlarında bulunan ve bölgenin doğal hayatını
mahveden taş ocaklarını kaçak işleten firmalara cezai işlem
yapılıp yapılmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
9.- İzmir
Milletvekili Kerem Ali Süreklinin, Afrinde yürütülen operasyonda şehit
olanlara Allahtan rahmet dilediğine ve Türkiyeyi bölmek amacıyla
hareket eden hainlerin emellerine ulaşamayacağına ilişkin
açıklaması
10.- Hatay
Milletvekili Hilmi Yarayıcının, 12 Eylül döneminde olduğu
gibi tutukluların darp edilmelerinin neredeyse sıradan bir uygulamaya
dönüştüğüne ve yaşam savunuculuğunun bu topraklardan
silinemeyeceğine ilişkin açıklaması
11.- Zonguldak
Milletvekili Şerafettin Turpcunun, Zonguldak Limanının
özelleştirilmesi amacıyla balıkçılar ile tekne ve çekek
sahiplerinin kendilerine yer gösterilmeden limandan çıkarılmak
istendiğine ilişkin açıklaması
12.- Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları için böl-parçala-yönet
anlayışını uygulamanın ülkeye, millî birlik ve
beraberliğe ihanet olduğuna ilişkin açıklaması
13.-
İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdinin,
sağlıkta dönüşüm sisteminin çöktüğüne ilişkin
açıklaması
14.- Manisa
Milletvekili Mazlum Nurlunun, Zeytin Dalı Harekâtının
hedeflendiği şekilde tamamlanmasının en büyük dilekleri
olduğuna, şehitlere Allahtan rahmet dilediğine ve Başbakan
Binali Yıldırımın AK PARTİ Muğla il kongresinde
sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
15.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, AKP Genel
Başkanının Türk milleti yerine millet ifadesi
kullanmasına, iktidar partisinin Türkiyenin birlik ve beraberliğini
pekiştirecek adımları atması gerektiğine ve Zeytin
Dalı Harekâtında şehit olanlara Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
16.- Mersin
Milletvekili Hüseyin Çamakın, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvana
Mersinin Mezitli ilçesinin Tece beldesindeki kamuya ait arazinin otel yapımı
için tahsis edilmesiyle ilgili konuya yaklaşımı nedeniyle
teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
17.- Karabük
Milletvekili Burhanettin Uysalın, Zeytin Dalı Harekâtında
şehit olan Piyade Astsubay Kıdemli Çavuş Ömer Bilal
Akpınara ve tüm şehitlere Allahtan rahmet, yaralanan Karabüklü
Yasin Yalçın ve tüm gazilere acil şifalar dilediğine
ilişkin açıklaması
18.- Kayseri
Milletvekili Sami Dedeoğlunun, bu haftanın 28 Şubat
mağdurları için karar haftası olduğuna, ABDnin Menbic
ısrarında geri adım atacağına ve şehitlere
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
19.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Özün, Çansporlu futbolcuların İstanbulda
Sultangazispor futbolcuları, taraftarları ve yöneticileri
tarafından darbedilmelerine ve futbolda şiddetin önüne geçilecek
adımların bir an önce atılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
20.- Kastamonu
Milletvekili Murat Demirin, Zeytin Dalı Operasyonunun
başarılı bir şekilde devam ettiğine, bu mücadelede tek
amacın sınırlarımızı teröristlerden korumak
olduğuna ve şehitlere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
21.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Zeytin Dalı Harekâtında şehit
olanlara Allahtan rahmet dilediğine, Türkiyenin haklı ve meşru
bir şekilde terörle mücadele ettiğine, ABDye terör örgütüne
desteği bir an önce kesmesi uyarısında bulunduğuna ve
İŞKURa bağlı olarak temizlik işçisi
sıfatıyla hizmet eden imamların durumuna ilişkin
açıklaması
22.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Halkların
Demokratik Partisi kongresi öncesi yaşanan gözaltı olaylarına ve
kongre sürecine, HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin
Demirtaşın duruşmasının 14 Şubat 2018 tarihinde
Sincan yerleşkesinde yapılacağına ilişkin açıklaması
23.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, İstanbul Bölge Adliye
Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin İstanbul Milletvekili Kadri Enis
Berberoğlu hakkında verdiği kararı
kınadığına ilişkin açıklaması
24.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine, Zeytin Dalı Harekâtının haklı ve meşru
bir mücadele olduğuna ve büyük bir kararlılık ve
başarıyla devam ettiğine, şehitlere Allahtan rahmet
dilediğine ve Halkların Demokratik Partisinin kongresine ilişkin
açıklaması
25.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Aksaray Milletvekili
İlknur İnceözün yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
26.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
27.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
28.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
29.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
30.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Aksaray Milletvekili
İlknur İnceözün yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
31.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, hem mülkiyet hem imar sorunu
yaşayan Üsküdar ilçesinin Kirazlıtepe Mahallesinde oturan
vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesini talep
ettiğine ilişkin açıklaması
32.-
Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırımın,
Halkların Demokratik Partisi kongresine ve Malatyada 11 HDP yöneticisinin
gözaltına alınmasına ilişkin açıklaması
33.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, TBMM
Basımevinde basılan önemli telefonlar rehberinde HDP eski Eş
Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Selahattin
Demirtaşın adının yer almamasına ilişkin
açıklaması
V.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının,
Başkanlık Divanı olarak Zeytin Dalı Harekâtında
şehit olan askerlere Allahtan rahmet dilediklerine ilişkin
konuşması
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Basın ve Halkla İlişkiler
Başkanlığından HDP eski Eş Genel Başkanı
İstanbul Milletvekili Selahattin Demirtaşın isminin önemli
telefonlar rehberinde sehven yer almadığı ve düzeltmenin en
kısa zamanda yapılarak yeni baskının
dağıtılacağı bilgisinin geldiğine ilişkin
açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan heyetlerin,
Cezayir Ulusal Halk Meclisi Dışişleri, İşbirliği
ve Göç Komisyonunun vaki davetine icabetle Cezayire ziyaret gerçekleştirmesinin
Genel Kurulun 20/12/2017 tarihli 43üncü Birleşiminde; Azerbaycan
Cumhuriyeti Millî Meclisi Dış İlişkiler Komitesi
Başkanı Samed Seyidov'un vaki davetine icabetle Azerbaycan'a ziyaret
gerçekleştirmesi ve 15-17 Şubat 2018 tarihlerinde Bulgaristan'ın
başkenti Sofya'da gerçekleştirilecek olan Parlamentolar Arası
Ortak Dış ve Güvenlik Politikası (OGDP) ve Ortak Güvenlik ve
Savunma Politikası (OGSP) Konferansına katılmasının
Genel Kurulun 16/1/2018 tarihli 49'uncu Birleşiminde kabul edildiğine;
söz konusu Cezayir ziyaretine TBMM Dışişleri Komisyonu
Başkanı ve İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır, Hatay
Milletvekili Fevzi Şanverdi, Rize Milletvekili Hasan Karal, Balıkesir
Milletvekili Ahmet Akın ve Antalya Milletvekili Mehmet Günalın;
Azerbaycan ziyaretine TBMM Dışişleri Komisyonu Başkanı
ve İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır, Adana Milletvekili Fatma
Güldemet Sarı, Malatya Milletvekili Nurettin Yaşar, Balıkesir
Milletvekili Ahmet Akın ve Antalya Milletvekili Mehmet Günal'ın
katıldığına; Sofya'da yapılacak olan konferansa TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı ve İstanbul
Milletvekili Volkan Bozkır'ın katılacağına
ilişkin tezkeresi (3/1514)
2.-
Başkanlığın, esas komisyon olarak Dışişleri
Komisyonuna, tali komisyon olarak da Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler Komisyonuna havale edilen (1/909) esas numaralı
(Gözden Geçirilmiş) Avrupa Sosyal Şartının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının Hükûmetçe geri alındığına
ilişkin tezkeresi (3/1515)
3.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa Parlamentosu
tarafından Belçika'nın başkenti Brüksel'de 19-20 Şubat 2018
tarihlerinde düzenlenecek olan İstikrar, Ekonomik Koordinasyon ve
Yönetişim" konulu parlamentolar arası konferansa
katılım sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/1516)
B) Çeşitli
İşler
1.-
Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Ürdün-Türkiye Parlamentolar
Arası Dostluk Grubu Başkanı Muhammed Abu Setteh ve beraberindeki
heyete Hoş geldiniz. denilmesi
C) Önergeler
1.- Adana
Milletvekili Elif Doğan Türkmen'in, (2/836) esas numaralı Türk Ceza
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/130)
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya ve
arkadaşları tarafından şap hastalığının
meydana getirdiği verim kaybı nedeniyle hayvancılık
işletmelerinde ortaya çıkan ekonomik ve ticari kayıpların
araştırılarak yapılacak yasal düzenlemeler de dâhil olmak
üzere alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
(10/1015) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Şubat 2018 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun,
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demir tarafından, yasama sorumsuzluğunun
araştırılması amacıyla 13/2/2018 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13
Şubat 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
3.- AK PARTİ
Grubunun, Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine;
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmında bulunan 518 ve 517
sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu
kısmın 2 ve 4üncü sıralarına, bastırılarak
dağıtılan 519 sıra sayılı Kanun Teklifinin ise
kırk sekiz saat geçmeden yine bu kısmın 3üncü
sırasına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 13, 20 ve 27
Şubat 2018 ile 6 Mart 2018 Salı günkü birleşimlerinde sözlü
soruların görüşülmemesine; 518 ve 519 sıra sayılı
Kanun Tasarı ve Teklifinin İç Tüzük'ün 91'inci maddesine göre temel
kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Aydın
Milletvekili Abdurrahman Özün HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında HDP
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- 697
Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/908) ve
İçişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 513)
2.-
Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/912) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 518)
X.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Denizli Milletvekili
Melike Basmacı'nın, 2010-2017 yılları arasında
Bakanlığa bağlı kurum ve kuruluşlarca Denizli'de
yürütülen yatırımlara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın
cevabı (7/18894)
2.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2018 mali
yılı içerisinde Bakanlığa bağlı kurum ve
kuruluşlarca Adıyaman'a aktarılan ödenek miktarına,
2018
yılında Karabük, Kahramanmaraş, Iğdır, Bingöl,
Adıyaman, Ağrı, Aksaray, Bayburt, Düzce, Elâzığ,
Gümüşhane, Hakkari , Erzurum, Çankırı, Bitlis, Batman,
Diyarbakır ve Erzincan illerine yapılması planlanan
yatırımlara,
İlişkin
soruları ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın
cevabı (7/18895), (7/20240), (7/20241), (7/20242), (7/20243), (7/20244),
(7/20245), (7/20246), (7/20247), (7/20248),
(7/20249), (7/20250), (7/20251), (7/20252), (7/20253), (7/20254),(7/20255),
(7/20256), (7/20257)
3.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2010-2017
yılları arasında yurt dışına dil öğrenimi
veya başka sebeplerle gönderilen Bakanlık personeline ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın
cevabı (7/18896)
4.- İzmir
Milletvekili Atila Sertel'in, personel alımı ile ilgili çeşitli
hususlara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekili Ahmet Aydının cevabı (7/21450)
5.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2018
yılında Siirt, Rize, Kilis, Nevşehir, Osmaniye, Kastamonu,
Muş, Van, Karaman, Kars, Kırşehir, Kütahya, Kırıkkale,
Yozgat, Şanlıurfa ve Mardin
illerine yapılacak yatırımlara,
- Adana
Milletvekili Elif Doğan Türkmen'in, 2018 yılı bütçesi
kapsamında Adana'da yapılacak yatırımlara,
İlişkin
soruları ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlünün
cevabı (7/21564), (7/21565), (7/21566), (7/21567), (7/21568), (7/21569),
(7/21570), (7/21571), (7/21572), (7/21573), (7/21574), (7/21575), (7/21576),
(7/21577), (7/21578), (7/21579), (7/21580), (7/21581)
6.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, son on yılda ve 2017 yılı
özelinde Bakanlıkça verilen burslara ilişkin sorusu ve Bilim,Sanayi
ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlünün cevabı (7/21851)
7.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Adana Çukobirlik tesislerinin durumuna
ilişkin Başbakandan sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent
Tüfenkcinin cevabı (7/22036)
8.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2018
yılında Siirt, Rize, Kilis, Nevşehir, Osmaniye, Kastamonu,
Muş, Şırnak, Van, Karaman, Kars,, Kırşehir, Kütahya,
Kırıkkale, Yozgat, Şanlıurfa ve Mardin illerine
yapılması planlanan yatırımlara ilişkin soruları
ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/22091), (7/22092), (7/22093), (7/22094), (7/22095), (7/22096),
(7/22097), (7/22098), (7/22099), (7/22100), (7/22101), (7/22102), (7/22103),
(7/22104), (7/22105), (7/22106), (7/22107)
9.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, ithal edilerek işlenip tekrar ihraç
edilen ürünlere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin
cevabı (7/22192)
10.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2010-2017
arasında Bakanlık birimlerince imzalanan protokollere ve FETÖ
bağlantılı personelin belirlenmesi için yapılan
soruşturmalara ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent
Tüfenkcinin cevabı (7/22440)
11.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, toplu
açılış yapılan Bakanlık tesisleriyle ilgili iddialara
ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkcinin
cevabı (7/22441)
12.- Denizli
Milletvekili Melike Basmacı'nın, son on beş yılda Sosyal
Hizmetler Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu kapsamında atanan
Bakanlık personeline ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı
Bülent Tüfenkcinin cevabı (7/22442)
13.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2016-2017
yıllarında Bakanlık kadrolarına yapılan personel
alımlarına ilişkin,
2016
yılından bu yana Bakanlık birimlerince yapılan ihalelere,
İlişkin soruları ve Ekonomi Bakanı Nihat
Zeybekcinin cevabı (7/22627), (7/22628)
14.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2016
yılından bu yana Bakanlık birimlerince yapılan ihalelere
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Naci Ağbalın cevabı
(7/22815)
15.- Manisa
Milletvekili Özgür Özel'in, Mustafa Necati Kültür Evi'ne ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Ahmet Aydının
cevabı (7/22937)
13 Şubat 2018 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
58inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, doksan üç
yıl önce yaşanan Şeyh Sait Ayaklanması hakkında söz
isteyen Siirt Milletvekili Kadri Yıldırıma aittir.
Buyurun Sayın Yıldırım.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Siirt Milletvekili Kadri Yıldırımın, 13
Şubat Şeyh Sait ayaklanmasının 93üncü yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
KADRİ YILDIRIM (Siirt) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, çok tartışmalı
bir olgu olan Şeyh Sait ayaklanmasının 93üncü yıl
dönümüdür. Şeyh Sait Efendinin adaşı ve çağdaşı
olan Saidi Nursi 5 Aralık 1908 yılında Kürt Teavün ve Terakki
gazetesinde yayımlanan Kürtçe bir makalesinde Kürtlere şöyle hitap
ediyor: Ey Kürtler, biliniz ki üç cevherimiz vardır ve bu üç cevher
bizden onları korumamızı istiyor. Birincisi İslamiyet;
ikincisi insaniyet; üçüncüsü de milliyetimizdir. İşte, doksan üç
yıl önce, 13 Şubat 1925 yılında kıyam eden Şeyh
Sait Efendi, Kürtlerin bu üç cevherini ayaklanmasına dayanak
kılmıştır dolayısıyla onun kıyamı hem
İslami hem insani hem de millîdir. Bu üç cevheri birden göz önünde
bulundurmayan sol ve sağ yelpazelerdeki Türk ve Kürt siyasetlerinin
Şeyh Saiti doğru anlamaları mümkün değildir.
(Uğultular)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
biraz sessiz olabilir miyiz.
KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Şeyh Sait
kıyamının hem dinî hem de millî olduğu bizzat şark
istiklal mahkemesinin 26 Haziran 1925 tarihli şu kararından da
anlaşılmaktadır: 61 yaşındaki Şeyh Sait ve
arkadaşları dinî bir Kürdistan hükûmetini kurmak amacıyla
kıyam eylemiş olup Ceza Kanununun 45inci maddesinin (1)inci
babının (1)inci faslına göre idamlarına karar
verilmiştir. AK PARTİ Diyarbakır İl Başkanı ve
Şeyh Saitin torunu olan Avukat Muhammed Akar da 24 Haziran 2011 tarihli
Doğruhaber gazetesinde yayımlanan bir yazısında Şeyh
Saitin söylediği şu cümleyi nakleder: İki nedenden dolayı
kıyam yaptım. Birincisi salabetidiniyem yani dinî gayret ve
hassasiyetim, ikincisi de hamiyetikürdiyem yani Kürtperverliğim.
Şeyh Saitin İslamiyet ve milliyetten
sonra üçüncü cevheri de insaniyettir. Örneğin Hani ilçesinde mağlup
edilen topçu taburunun komutanı Binbaşı Cemil Bey esir
alındığı zaman, daha önce bazı insanlara yaptığı
işkenceler nedeniyle Şeyh Saitin bazı adamları ona bir iki
sopa vurup rütbelerini sökünce Şeyh Sait oldukça öfkelenerek onlara
şöyle demiştir: Utanmıyor musunuz? Esirlere böyle muamele
edildiği görülmüş müdür? Biz Kürtlerde esire zulmetmek, hakaret etmek
var mıdır? Derhâl bütün rütbelerini yeniden takacaksınız, o
bir binbaşıdır, ona bir binbaşı gibi
davranacaksınız ve derhâl ondan özür dileyeceksiniz. Şeyhin bu
uyarısı üzerine bu adamları derhâl binbaşıdan özür
dileyip onunla helalleşmişlerdir.
Resmî tarih Şeyh Sait kıyamı için
uzun yıllar irtica ve İngiliz destekli dese de ve hem sağ hem
de sol siyaset bunu zaman zaman dillendirse de rahmetli İsmet İnönü
hatıralarının ikinci cildinin 202nci sayfasında şöyle
der: Şeyh Sait hareketinde İngiliz parmağına
rastlanmamıştır. Şeyh Sait İsyanının
sebeplerini değerlendirirken dikkatli olmamız gerekir, herhâlde bunu
bir millî hareket olarak kabul etmek lazımdır.
Bütün bu parçaları, değerli
milletvekilleri, bir araya getirdiğimizde, Şeyh Sait
kıyamında Kürtün hem İslamiyet hem insaniyet hem de müspet
milliyet cevherlerinin bir arada bulunduğunu görüyoruz. Devletlerin
görevi, hâkimiyetleri altında bulunan halklara ve inançlara tam bir
eşitlik sağlamaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun Sayın
Yıldırım.
Bir dakika ek süre veriyorum, tamamlayın
lütfen.
KADRİ YILDIRIM (Devamla) Bu eşitlik
sağlanmadığı takdirde, ister seküler olsun ister dinî,
ayaklanmaların ardı arkası kesilmez. Bu realite bütün dünya
devletleri için geçerli olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti devleti için de
geçerlidir. O hâlde, tek çare millî ve dinî eşitliği her açıdan
sağlamaktır.
Şeyh Sait idama götürülürken son sözleri
şöyle olmuştur, bir cümlesi Arapça, bir cümlesi Kürtçe ama ben
Türkçelerini söylüyorum: Değersiz dallarda beni asmanıza pervam
yoktur, muhakkak ki benim ölümüm Allah ve din içindir. Kürtçe cümlesinin
Türkçesi de şöyledir: Şimdi fâni hayata veda etmek üzereyim,
halkım için feda olduğuma pişman değilim, yeter ki
torunlarım beni mahcup etmesinler.
Bu büyük zatın, Saidi Nursi gibi ve Şeyh
Ubeydullah Nehrinin oğlu gibi ve Seyit Rıza gibi maalesef,
mezarı hâlâ bilinmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADRİ YILDIRIM (Devamla) Bir an evvel
mezarının belirlenmesini ve Fatihalara mazhar olmasını
temenni ediyoruz ve bu münasebetle saygı ve selamlarımı arz
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yıldırım.
Gündem dışı ikinci söz, Giresunun
sorunları hakkında söz isteyen Giresun Milletvekili Bülent Yener
Bektaşoğluna aittir.
Buyurun Sayın Bektaşoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- Giresun
Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun, Giresun ilinin
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve
Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlunun cevabı
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Giresunun
sorunlarını anlatmak üzere gündem dışı söz aldım.
Bu vesileyle sizleri ve ekranları başında bizleri izleyen
değerli hemşehrilerimi sevgiyle selamlıyorum.
Önceki gün, Afrinde kaybettiğimiz 12
şehidimizi daha toprağa verdik. Bunlardan birisi de Çamoluk
ilçemizden Hamza Karacaoğlu idi. Bu, bizim bir haftada verdiğimiz
2nci şehidimizdi. Bütün şehitlerimize Tanrıdan rahmet,
ailelerine başsağlığı diliyorum. Orada mücadele eden,
mazisi şanla, şerefle dolu ordumuza başarılar diliyorum,
dualarımız onlar için.
Çanakkalede, Kurtuluş Savaşında,
cumhuriyetin kurulmasında, yaşatılmasında vatanı için
can ve kan veren ve en ön safta yer alan Giresunlular terörle mücadelede de
üzerine düşen görevi fazlasıyla yerine getirmektedir. Gönül isterdi
ki böylesine kahramanlar yetiştiren şanlı bir geçmişe sahip
Giresuna bir gazilik unvanı, bir şeref madalyası çok
görülmesin. Bu konudaki talebimizin dikkate alınmasını önemle
rica ediyorum. Ama ne yazık ki ilimizin adı kara yolu
tabelalarında dahi yok. Ankaradan, İstanbuldan Giresuna
gittiğiniz zaman Giresun ismini tabelalarda göremiyorsunuz, sanki böyle
bir şehir yok gibi.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Giresun çok özel bir il, sorunları da öyle. Mesela,
Türkiyenin en çok engelli nüfusuna sahip illerimizden bir tanesi Giresun.
Böyle olduğu hâlde, engellilerle ilgili tek bir projemiz yok. Böyle
olduğu hâlde, onların hayatla buluşması, üretmesi, var
olması için engeller konulmaktadır. Hak ettiğimiz en temel devlet
hizmetlerini bile alamıyoruz. Giresun hizmet fakiri bir ilimizdir,
sorunlar şehridir. Bu iktidar döneminde maalesef fakir, yoksul ve yoksun
bırakıldık. İlimiz, çevresindeki siyaset yoluyla
kalkınan, gelişen diğer iller arasında maalesef sıkışıp
kaldı, âdeta bir kasaba görünümüne büründü. Örneğin, en
hızlı nüfus kaybeden, en çok göç veren Karadeniz iliyiz. On beş
yılda 100 bin nüfus kaybettik, nüfusumuz 100 bin azaldı. Sadece
İstanbulda bir Giresun kadar nüfusumuz yaşıyor. Göçün tek
nedeni maalesef işsizlik. İlimizde hâlen 29 bin kayıtsız
işçi mevcuttur, 100 bin dolayında hemşehrimiz de devletten ayni
ve nakdî yardım almaktadır. On beş yılda nedense bütün kamu
ve özel sektör kuruluşları kapandı ve yerine yenileri
açılmadı. Dolayısıyla 12 bin kişi
çalışmaktan mahrum bırakıldı.
Değerli arkadaşlar, malumunuz, yol sorunu
1960ların, 1970lerin sorunu ama bizim için öyle değil. Elli
yıldır Şebinkarahisar, Alucra, Çamoluk ilçeleri ile Eğribel
Tünelinden yol bağlantısı maalesef kurulamadı. İnşaat
sürüyor ama biz sadece bu tüneli değil, Karadenizi İç Anadoluya
bağlayan, Güneydoğuya bağlayan, Akdenize bağlayacak olan
standardı yüksek bir ticari yol istiyoruz. Yine, Görele-Çanakçı, Giresun-Dereli,
Batlama-Güce, Kovanlık-Aydındere yolları on beş
yıldır maalesef tamamlanamadı. Kara yolu ağında
olduğu hâlde bu kadar uzun süredir yapılamayan başka bir yol var
mı acaba? Herhâlde bir dahaki seçimlerde üzerine vaatlerde bulunmak için
bu yollar -maalesef- bekletiliyor.
Devam ediyorum: Çevre yolu olmayan tek Karadeniz ili
maalesef Giresundur. Bütün aşamalardan geçildi, nedense beş
yıldır bir türlü ihaleye çıkarılamıyor. Sayın
Bakan bu konudaki önerilerime cevap dahi vermiyor. Onu buradan
halkımıza şikâyet ediyorum. 43 kilometrelik yolu bize çok
gördüler, reva gördüler.
Israrla takip ettiğimiz, ilimizin diğer önemli
taleplerinden birisi de demir yolu projesidir. Torul üzerinden Tireboluya,
sahildeki ilçeleri Trabzona bağlayacak demir yolu projesi maalesef iptal
edildi. Bu, bizim için çok önemliydi. Ne yazık ki ulaşımın
bu imkânından da ilimiz mahrum bırakıldı. Demir yolunu
istemeye ve bunun için mücadele etmeye devam edeceğiz. Bu, bizim en
doğal hakkımızdır.
Değerli milletvekilleri, sağlık
hizmetlerinde de mahrumiyet yaşamaktayız. Birçok ilçemizin önemli
hastanelerinde branşların çoğu maalesef mevcut değildir.
Üniversiteye ait araştırma ve uygulama hastanesi olmayan bir iliz.
Yani üniversitemiz var, tıp fakültemiz var, hastanemiz maalesef yok.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Giresuna
bakmıyorlar.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Giresuna bakmıyorlar.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Devamla) Bunun
yanında, 30 bin civarındaki üniversite öğrencimiz için 10 bin
kapasiteli yurdumuz dahi yok, öğrencilerimizin çoğu maalesef,
sağlıklı olmayan yerlerde kalıyor.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Giresun köy
olmuş.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Ben Giresunlu olsam bunlara oy
vermem.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Giresun, belediyesi
olan bir köy hâline gelmiş.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Devamla) Oysa
iktidar döneminde, ilimizde kamu arazileri maalesef peşkeş çekildi,
buralar TOKİye devredildi. Giresunda konut sorunu olmamasına
rağmen, burası konut ve AVM merkezi olarak tahsis edilmeye
çalışılıyor, buna karşıyız.
Öğrenci yurtları: Tabii, rant
olmayınca maalesef, kimse bu işe yanaşmıyor, devlet de bu
işe önayak olmadı diye düşünüyorum.
Giresunda, değerli arkadaşlar, sürekli
kepenkler kapatılıyor. 40 bin dolayında esnaf icra takibinde.
Banka kredi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Giresun ilk defa
Mecliste bu kadar
TANJU ÖZCAN (Bolu) Sayın Başkan, bir ek
süre
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özcan,
hatırlatma yaptınız.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Ben ilgiyle dinliyorum.
BAŞKAN - Bir dakika ek süre veriyorum
Sayın Bektaşoğlu size.
Buyurun.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Devamla)
Giresun maalesef, banka ve icra kıskacı içinde değerli
arkadaşlar; nüfusuna göre en çok icra mahkemesi olan illerimizden bir
tanesi, 3 tane icra mahkememiz var.
Elektrik üretimi adı altında 94 proje
var ilimizde ama dereleri, su kaynakları işgal ve talan edilen ama
elektrik iletim ve dağıtım hatları otuz beş
yıldır yenilenmeyen bir iliz maalesef. Ufacık bir karda, 20
santimlik karda çok sıkıntı çekiyoruz. 32 taşeron
firması iş bıraktığı için dokuz yıldır
doğal gaz bekleyen bir ilimizdir Giresun. Maalesef, ilimizde henüz üçte 1
noktasında bir doğal gaz kullanımı vardır.
Karadenizde balıkçı barınakları
modernize edilmeyen, on beş yıldır limanına gemi
uğramayan bir ildir Giresun.
AKPye her dönem yüzde 65lere varan oy desteği
veren ancak bu desteğin karşılığını hizmet
olarak alamayan bir ildir Giresun. Hiçbir dönemde işgal edilmediği
için kurtuluş günü olmayan Giresunun kurtuluşu, galiba 2019da bu
Hükûmetten kurtuluşla olacaktır diye düşünüyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Devamla) Bu
duygu ve dileklerimle, ülkemize, halkımıza ve kirazın ana
vatanı, fındığın başkenti Giresuna ve Giresunlu
hemşehrilerime selam ediyor, hepinize teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bektaşoğlu.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Bakan, siz cevap vermek
istiyorsunuz galiba.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Evet, cevap vermek istiyorum.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Neyine cevap vereceksiniz
Sayın Bakan, doğru söylüyor?
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞU (Bursa) Ama
hastanelerden, yurtlardan bahsetti Sayın Bakan, sizin alanınız
değil ki!
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Giresuna
hiçbir şey yapılmamış.
BAŞKAN Arkadaşlar, bir müsaade eder
misiniz. Kolektif idare etmiyoruz bu Meclisi, lütfen
TANJU ÖZCAN (Bolu) Sataşmadan mı söz
veriyorsunuz efendim?
BAŞKAN - Sayın Bakan, bir kişi daha
kaldı, onu da dinleyelim, sonra size açıklama hakkını
tanıyacağım.
Gündem dışı üçüncü söz, 12 Şubat
Kahramanmaraşın Kurtuluş Günü münasebetiyle söz isteyen
Kahramanmaraş Milletvekili Nursel Reyhanlıoğluna aittir.
Buyurun Sayın Reyhanlıoğlu. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
3.-
Kahramanmaraş Milletvekili Nursel Reyhanlıoğlunun, 12
Şubat Kahramanmaraşın kurtuluşunun 98inci yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
NURSEL REYHANLIOĞLU (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 12 Şubat
Kahramanmaraşın düşman işgalinden kurtuluşu üzerine
gündem dışı söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel
Kurulu ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın başında, sadece
Türkiyenin değil, tüm dünyanın gündeminde olan Zeytin Dalı
Harekâtında şehitlik mertebesine erişen
kahramanlarımızı ve bütün şehitlerimizi rahmetle ve minnetle
anıyor, gazilerimize acil şifalar diliyorum. Rabbim ordumuzu
muvaffak ve muzaffer eylesin.
Değerli milletvekilleri,
Kahramanmaraşın düşman işgalinden kurtuluşunun
98inci yılını bu hafta Kahramanmaraşta, gencinden
yaşlısına bütün şehir coşkuyla ve heyecanla
kutladık. 12 Şubat günü şehrimiz için çok önemli bir gün. Doksan
sekiz yıl önce bir destan yazıldı, Maraş kahraman oldu,
Kahramanmaraş oldu.
1918de imzalanan Mondros Mütarekesi çerçevesinde
Anadolunun birçok yeri gibi Maraş da işgal edilmişti. 22
Şubat 1919da Maraşı işgal eden İngilizler, 31 Ekim
1919da yerlerini Fransızlara bıraktılar. Düşmana göre bu
topraklarda sefalet vardı, yoksulluk vardı, cephane yoktu,
işleri çok kolaydı ama bilmiyorlardı ki
Maraşlının Allah aşkı, bayrak aşkı, vatan aşkı
bütün bu yoklukların üstesinden gelecek kadar büyüktü. Maraşlı,
imanından kaynaklanan yüce ruhla, Ölürsem şehit, kalırsam gazi
olurum. duygusuyla harbe başlamış, Cenab-ı Allah
göğsü iman dolu bu orduya mutlak bir zafer bahşetmişti.
Esarete alışık olmayan memleketimin
en büyük sembolü, Fransız askerleri çarşaflı üç Müslüman
kadının peçesini açmaya çalışırken Durun bre
dinsizler, durun be densizler! Yaptığınız yetti
artık! diyerek tabancasını ateşleyip ilk kurşunu
sıkan Sütçü İmamdır. Kahraman memleketimi, kocasının
şehit düşmesi üzerine kanını alnına sürerek
silahını alıp mücadeleye devam eden Türkmen aşireti
şeyhinin kızı Senem Ayşe de kahramanca korumuştur.
Bu destanı ünlü yazarımız Hayati
Vasfi Taşyürek şöyle kaleme almıştır:
Vatan, bayrak, iman, namus uğruna
Şahlanan aslandır Kahramanmaraş.
Düşman orduları girdi bağrına
Kahreden tufandır Kahramanmaraş.
Madalyalı şehir dünyada birdir
İçi dışı aynı, sözünde
erdir
Koç yiğidin harman olduğu yerdir
Mertliğe vatandır Kahramanmaraş.
Bu dizelerde tanımladığı gibi
vatan, bayrak, namus, iman uğruna hiç korkmadılar, esaret yerine
şehadeti tercih ettiler.
Bir memleket düşünün Maraş bize mezar
olmadan, düşmana gülizar olmaz. diyerek yediden yetmişe bütün
halkı millî mücadeleye katılmış ve bu yüzden İstiklal
Madalyası o koca memlekete verilmiş. Gösterdiğimiz
direnişle Maraşı yedi düvele dar etmemiz sonucu 12 Şubat
1920de zafer gelmiş. Gazi Mustafa Kemal, aynı gün, Heyet-i Temsiliye
merkezlerine gönderdiği telgrafta Kahramanmaraşlı
kardeşlerimiz diyerek ilk defa kahraman unvanını
kullanmıştır.
Doksan sekiz yıl önce olduğu gibi, bugün
de vatanımız üzerinde oynanmak istenen oyunların
farkındayız ve bu oyunu bozana kadar da -Afrinde olduğu gibi-
durmaya niyetimiz yok. Ülkemizin birliğini ve beraberliğini bozmaya
yönelik faaliyetlerine devam eden şer güçlere ve onların
taşeronlarına karşı hamdolsun biriz, iriyiz ve diriyiz; hep
birlikte Türkiyeyiz. Allah birlik ve beraberliğimizi daim etsin.
Bu vesileyle, vatan için canını ortaya
koymuş, bize bu cennet toprakları ve büyük bir maneviyatı miras
olarak bırakmış bütün şehit ve gazilerimizi bir kez daha
minnet ve şükranla anıyor, İstiklal Madalyalı şehir
Kahramanmaraşımızın düşman işgalinden
kurtuluşunun 98inci yıl dönümünü kutluyor, tüm
Kahramanmaraşlı hemşehrilerime selam ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bakan 59/(1)e göre cevap verme talebinde
bulundu.
Sayın Bakan, buyurun, sizi dinliyoruz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Özellikle, gündem dışı konuşan
Giresun Milletvekilimiz Sayın Bülent Yener Bektaşoğluna cevap
vermek üzere söz aldım efendim.
Evvela teşekkür ediyorum. Giresun, hakikaten,
vatanını, milletini, bayrağını seven bir ilimiz.
Esasen, İstiklal Harbinde de Giresunlu kahramanlar Afyona gelerek orada
büyük bir mücadele verdiler.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Topal Osman Ağayı
an, Topal Osman Ağayı.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) Hatta şu anda Afyonda Giresunlular
Şehitliği var.
Sayın Vekilim, geçen sene de güzel bir tesis
açtık.
TANJU ÖZCAN (Bolu) - Sayın Bakan, 43
kilometrelik yolu sordu.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) - Bütün şehitlerimizi hayırla yâd etmek,
onların isimlerini ilelebet yaşatmak için orada muhteşem bir
şehitlik, misafirhane ve konak inşa ettik, şehitlerin de
şehitliklerini tanzim ettik. Sizi de önümüzdeki yıl 25 Ağustosta
bekliyoruz.
Tabii, Giresunla alakalı şunu ifade
edeyim: Ben de bir Giresun sevdalısı olarak -sebebini biliyorsunuz-
özellikle Giresuna gerçekten çok büyük yatırım yaptık, bizzat
kendim de takip ediyorum. Şu ana kadar
Hükûmetimiz geçen yıl sonuna
kadar -bazı hesaplar daha çıkmadı- 14 milyar TL
yatırım yaptı, muhteşem bir yatırım yani Giresun,
Giresun olalı böyle bir yatırım görmedi. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Esasen, bakın, onu da ifade edeyim: Bilhassa
Giresunun Alucra, Şebinkarahisar, Çamoluk gibi taraflarına da
ayrı bir önem verdik, sadece sahile değil o kısma da büyük
yatırım yaptık. Bakın, daha önce doğru dürüst baraj
yoktu, dere ıslahı yoktu.
Tabii, grup başkan vekilimiz Yener Beye fazla
yüklenme. diye söylediği için ben çok kısa
konuşacağım. Sizi de çok seviyoruz hakikaten.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Çok zarifsiniz
Sayın Bakan.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Devamla) - Biz de Orman ve Su İşleri Bakanlığı
olarak 1 milyar 200 milyon TLyle önemli bir yatırım
yapmışız efendim. Daha önce gölet yoktu, 5 baraj, 1 gölet
inşa ettik ama şu anda 8 baraj, 3 tane göletin inşaatı
devam ediyor. Giresun baraj ve göletler şehri olacak.
Ayrıca, sulanmayan arazileri sulamaya
açtık. Efendim, dere ıslahları çok önemliydi, Giresun,
biliyorsunuz, hep, sürekli sel baskınlarına maruz kalırdı.
Biz 64 tane dereyi muhteşem şekilde ıslah ettik.
Ayrıca, 31 milyon fidanı toprakla
buluşturmuşuz. Espiye de şehir ormanı... Bir de orada yeni
bir gelir kapısı olmak üzere bir çalışma yaptık:
Bilhassa güneydeki Alucra, Çamoluk ve Şebinkarahisardaki
vatandaşlarımıza gelir getirici olmak üzere ceviz, badem
dikiyoruz ve üç yıl bakımı, masrafları bize ait, geliri
vatandaşa ait olmak üzere, onlara, orman arazisinden yer tahsis ediyoruz.
Ayrıca, Espiyedeki çok güzel şehir ormanı
dışında 9 tane bal ormanı ve Giresunlu
hemşehrilerimize 15 mesire yeri kurduk, gerçekten güzel oldu. Orman
köylülerine yeni gelir kapısı açtık. Şu anda, bizim,
Giresundaki Aksu Deresiyle ilgili çok güzel bir projemiz var, inşallah,
Trabzondaki Solaklı Vadisi gibi muhteşem bir şekilde onu
hazırlayacağız, belki de gerçekten muhteşem bir mesire yeri
hâline gelecek. Bunun da müjdesini vereyim.
Ayrıca, 27 tane otomatik meteoroloji gözlem
istasyonu kurduk. Ayrıca, denizde de -biliyorsunuz Giresunlular aynı
zamanda denizcidir, ben de size bir hatıramı anlatacağım
sonra Topal Osman Ağayla alakalı- 2 tane otomatik meteoroloji ölçüm
istasyonu kurduk.
Gerçekten, Giresuna yapılabilecek her şey
yapıldı. Hatta biliyorsunuz, geçen sene sonunda ben, Giresuna
giderek çok sayıda temel atma, açılış merasimini
yaptım. Bu sene de gideceğiz, Giresuna ne gerekiyorsa
yapacağız, birlikte gidelim inşallah. Giresunu muhteşem
bir il olarak hazırlayacağız.
Ben hepinizi saygıyla selamlıyorum
efendim, sağ olun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Sayın Bakan, Gölcükle
ilgili de bir müjdeli haber versenize!
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
şimdi, sisteme giren sayın milletvekillerine söz vereceğim.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Sayın Bakan, şu
Gölcükle ilgili Bolulular sizden müjdeli bir haber bekliyor!
BAŞKAN Sayın Milletvekilini dinleyelim
de ben ondan sonra işlem yapacağım(!)
TANJU ÖZCAN (Bolu) Gölcükü peşkeş
çekmekten vazgeçtik. deyin yeter, sadece bunu söyleyin.
BAŞKAN Buyurun, buyurun(!)
TANJU ÖZCAN (Bolu) Efendim, Gölcükle ilgili bir
soru sordum, cevap alamadım.
BAŞKAN - Devam edin, buyurun, ben bekliyorum
sizi(!)
TANJU ÖZCAN (Bolu) Efendim, Sayın Bakandan
bir müjde bekledik sadece.
BAŞKAN Sizin söz hakkınız yok
şu anda.
Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme
giren milletvekillerine söz vereceğim.
Aslında 15 sayın milletvekiline söz
veriyorduk ama Afrin şehitleri nedeniyle bu konuda çok sayıda
milletvekilinin söz için sisteme girdiğini görmüş bulunmaktayız.
Bu nedenle, 20 kişiye söz vereceğim.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Sayın Bakan, orada ihale
yapamazsınız, yaptırmayız; olmaz öyle şey!
MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Sayın
Bakan, şu Güzelcehisarla ilgili düşüncelerinizi de öğrenelim.
BAŞKAN - Şimdi söz vereceğim
sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum: Sayın Topal, Sayın
Göker, Sayın Doğan, Sayın Kara, Sayın Gürer, Sayın
Bayraktutan, Sayın Çam yerine Sayın Özdiş, Sayın Sürekli,
Sayın Yarayıcı, Sayın Yalım yerine Sayın Turpcu,
Sayın Kayışoğlu, Sayın İlgezdi, Sayın Nurlu,
Sayın Akın, Sayın Çamak...
TANJU ÖZCAN (Bolu) Bana cevap vermediniz
Sayın Bakan...
BAŞKAN Tanju Bey, lütfen
TANJU ÖZCAN (Bolu) Ama efendim, bir soru sorduk,
önemli bir soru.
BAŞKAN Ama lütfen
Ben işlem
yapıyorum, biraz saygı duyun lütfen.
TANJU ÖZCAN (Bolu) Efendim, herkes konuşuyor,
beni duyuyorsunuz sadece siz de.
BAŞKAN Sayın İlgezdi, Sayın
Nurlu, Sayın Akın, Sayın Çamak, Sayın Taşkın
yerine Sayın Uysal, Sayın Sarıhan, Sayın Özkan yerine
Sayın Dedeoğlu, Sayın Özdiş yerine Sayın Öz,
Sayın Demir.
Yalnız Sayın Sarıhanın bir
toplantıya gitme durumu söz konusu olduğu için ricada bulundu, onu
izninizle 17nci sıradan 1inci sıraya alıyorum.
Buyurun Sayın Sarıhan, sizinle
başlıyoruz.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Ankara Milletvekili Şenal Sarıhanın, 10 Ekim
Barış ve Dayanışma Derneğinin kapatılmasına
ilişkin açıklaması
ŞENAL SARIHAN (Ankara) Değerli
Başkan, çok teşekkür ederim.
Bugün ne yazık ki bir mahkemeden olumsuz bir
haber aldık. 10 Ekim Barış ve Dayanışma Derneği
-ki Gar patlamasında yaşamlarını yitirmiş ya da
yaralı olarak kurtulmuş olanların derneğidir bu dernek-
kapatıldı. Derneğin usuli bir eksiklik nedeniyle
kapatıldığı ifade ediliyor ama esas olan, bu
insanların can güvenliklerinin sağlanması konusunda, adaletin
sağlanması konusunda emek veren bir derneğin açık
tutulmasıydı. Bu durumu üzüntüyle karşıladığımızı
ifade etmek isterim ve İçişleri Bakanına bunu bir soru olarak da
yöneltmek istiyorum: Derneklerimizi kapatarak varacağımız yol
neresidir? İnsanlar nasıl düşüncelerini ifade edecekler? Bugün
2.260 kişinin sadece yazıları nedeniyle tutuklu olduğu bir
süreçte derneklerimizi de kapatırsak hâlimiz ne olacak?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sarıhan.
Sayın Topal
2.- Hatay
Milletvekili Serkan Topalın, sağlık personeli
atamalarının bir an önce yapılmasını talep
ettiğine ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Atama bekleyen sağlık personeli
sayısı 400 bin civarındadır. Sağlık personeli
onca hastanede boşluk olmasına rağmen dokuz aydır
mağdur edilmektedir. Türkiyede 100 bin kişiye düşen hekim
sayısı 179, OECD ülkelerinde ise bu rakam 339dur. Türkiyenin 100 bin
kişiye düşen hekim sayısında OECDyi yakalaması için
135 bin hekime ihtiyacı vardır. Yıllara göre Türkiyede ortalama
hekim artışının 4 bin civarında olduğu
düşünülürse Türkiye ancak bu artış düzeyiyle otuz üç yıl
sonra ortalamayı yakalayabilecek.
Buradan hem iktidar milletvekillerinden hem de
Sağlık Bakanından bu keşmeşeke son vermelerini ve bir
an önce atama bekleyen sağlık personelinin seslerine kulak
vermelerini talep ediyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Sayın Göker
3.- Burdur
Milletvekili Mehmet Gökerin, AK PARTİ Genel Başkanının
grup toplantısında yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET GÖKER (Burdur) Sayın
Başkanım, AKP grup toplantısında konuşan AKP Genel
Başkanı, Cumhuriyet Halk Partili bazı vekillerimizi ve bazı
yöneticilerimizi terör destekçisi şeklinde göstermiştir. Yavuz
hırsız ev sahibini bastırır. diye bir atasözümüz var,
durum tam da bundan ibarettir. Haburda çadır mahkemeleri kurup PKKyla
görüşme talimatını bizzat ben verdim. diyen AKP Genel
Başkanının ta kendisidir. Öcalan, bölgenin reel politiğini
sağlıklı değerlendiriyor. diyen Sadullah Ergin bu ülkede
Adalet Bakanlığı yapmıştır. Sayın Öcalan
demeyi, Öcalan posterleri taşımayı ve PKK bayrağı
açmayı suç olmaktan biz çıkardık. diyen o dönemin Başbakan
Yardımcısı Bülent Arınçtır. Yıllarca FETÖ
terörünü besleyip büyüten ve bundan çıkar sağlayanın hangi parti
olduğu herkesçe malumdur. Yapılan çamur siyaseti bize
bulaşmayacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Doğan
4.- İstanbul
Milletvekili Selina Doğanın, Profesör Doktor Agop
Kotoğyanın vefatına ilişkin açıklaması
SELİNA DOĞAN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; dedesini 1915te Yozgatta kaybetti.
Mağaraya saklanarak hayatta kalabilen ailesi daha sonra İstanbula
taşındı. 1939da bir ömrünü geçireceği Cerrahpaşada
dünyaya geldi. İlkokul öğrencisiyken
çalıştığı gümüş atölyesinde bir iş
kazası sonucu sağ kolunun tamamını kaybetti, öldü diye
götürüldüğü Cerrahpaşada bir kez daha dünyaya geldi. Yoksulluk içinde
hem çalıştı hem de okudu, Cerrahpaşa Tıp Fakültesini
kazandı, okulu bitirince aynı üniversitede dermatoloji kürsüsünde
asistan olarak göreve başladı. Akademik alanda uluslararası ün
kazandı. Ermeni olduğun için dedeni, fukara olduğun için kolunu
kaybettiğin o ülkede ne işin var? dediler, böyle diyenlere
yanıtı şöyle oldu: Bu güzel topraklardaki insanları
kardeşlerim olarak benimsedim. Bir ülkeyi sevmek demek, iyi ve kötü günde
burada olmak, vatanın yanında kalmak, vatan uğruna ölmeyi göze
almak demektir. Yaşamı, özüne saygının, azmin,
çalışkanlığın ve her şeye rağmen güler
yüzlülüğün hikâyesiydi. Profesör Doktor Agop Kotoğyan,
namıdiğer Kolsuz Agop dün hayata veda etti. Işıklar
içinde uyusun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Allah rahmet eylesin.
Sayın Kara
5.- Antalya
Milletvekili Niyazi Nefi Karanın, Alanya ilçesinin Toslak Mahallesinde
bulunan taş ocağı nedeniyle yaşanan mağduriyetlere
ilişkin açıklaması
NİYAZİ NEFİ KARA (Antalya)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Alanya ilçesi Toslak Mahallesinde yaşanan
şiddetli yağışta bu bölgede bulunan taş
ocağının dere yataklarını, köprüleri
tıkamasıyla seralar, evler ve ekili alanlar sular ve çakıllar
altında kalmıştır. Bununla ilgili yaşanan
mağduriyet giderilmezken taş ocağı kapasite
artırımı istemiştir. 2015 yılında da bölge
halkının seraları ve ekili alanları ile evleri taş
ocağının çalışmaları esnasında tozdan
etkilenmiş ve sera altı ve üstü üretimleri ciddi zarar görmüştü.
Halk, yaşadıkları mağduriyetleri bir tutanakla
kaymakamlığa iletmiş ancak taş ocağı
hakkında hiçbir işlem yapılmamıştır. Şimdi
ise bu taş ocağının faaliyet alanı başka bir
mahalledeymiş gibi bir kapasite artırımı istenerek kamu
kurumları ve halkımız aldatılmaya
çalışılmaktadır.
Toslak Mahallesindeki
vatandaşlarımızın seslerine kulak verilmesini ve
mağduriyetlerinin bir an evvel giderilmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Gürer
6.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, terörü lanetlediğine, şehitlere
Allahtan rahmet dilediğine, esnafın sorunlarına ve uber
uygulamasının kullanmasıyla ticari taksilerin iş yapamaz
duruma geldiğine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkür
ederim.
Zeytin Dalı Operasyonunda terörle mücadele
eden Mehmetçiklerimizi selamlıyorum. Terörü lanetliyorum.
Şehitlerimize Allahtan rahmet, yaralılarımıza acil
şifa diliyorum.
Bir yandan da ülkemizde yaşam devam ediyor.
Hafta sonu Niğdede esnaf oda başkanlarına ziyarette bulundum.
Esnaf odalarımız, üyelerinin ciddi anlamda mağdur
olduklarını dile getiriyorlar; AVMlerin kent içinde açılması,
küçük esnafın yüksek vergi ödemesi, ekonomik durgunlukla işlerinin
durma noktasına geldiğini belirtiyorlar.
Bu arada, ülke genelinde ticari taksicileri
mağdur eden bir durum var. Merkezi Amerika Birleşik Devletlerinde
bulunan Uber olarak bilinen ulaşım şebeke şirketinin
uygulamaları da ticari taksi esnafı için ciddi bir soruna
dönüşmüş durumdadır. Yalnız 17.395 ticari taksi bulunan
İstanbulda bu durum çok ciddi hissedilmeye başlandığı
gibi, ülke genelinde yayılmaktadır. D2 belgesi olan araçların Uber
uygulamasını kullanmasıyla ticari taksiler iş yapamaz
duruma gelmiş bulunmaktadır. Hükûmetin bu konuda acil düzenleme
yapması ve önlem alması beklenmektedir. Taksicilerin sesini Hükûmetin
duyması istenmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - AKP Hükûmeti
esnafı mağdur eden politikalardan vazgeçmeli.
BAŞKAN Sayın Bayraktutan
7.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Artvini Hopaya bağlayan
Cankurtaran Tünelinin bir an önce açılıp hizmet vermesini talep ettiğine
ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
29 Ekim 2010 tarihinde temeli atılan Artvini
Hopaya bağlayan Cankurtaran Tüneli dönemin Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırım tarafından yapılan
sözleşme uyarınca yirmi altı ayda bitecekti; aradan seksen yedi
ay geçmiş olmasına rağmen, yaklaşık altmış
aylık bir gecikmeden sonra ne yazık ki tünel ortada yoktur.
Aralık ayında Artvinde yapılan AK PARTİnin kongresinde
Sayın Başbakan Artvinlilere müjde olarak ocak ayının sonunda
tünelin açılacağını söylemiş, şubat ayı
gelmiş ama tünel ortada yoktur. Sayın Bakan da burada, Mecliste. Bu
tünel ne zaman açılacaktır? Sayın Başbakana ve bakanlara
yanlış bilgiler verip Artvin halkının mağduriyetlerine
yol açan bu tünelin altmış aydan fazla gecikmesine yol açan
anlayışı buradan kınıyorum. Bu konuda Artvinlilerin
beklentisi, söz konusu tünelin bir an önce açılması ve oradaki can
kayıplarının bir an önce son bulmasıdır. Bu konuda
Hükûmetin duyarlı davranmasını talep ediyorum. Ve bu tünelin bir
an önce gerçekleşmesini ve Hopa Dağı tünelinin bir an önce
açılıp trafiğe hizmet vermesini talep ediyor, teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de Sayın
Bayraktutan.
Sayın Özdiş
8.- Adana
Milletvekili İbrahim Özdişin, Adananın Kozan ilçesi
sınırlarında bulunan ve bölgenin doğal hayatını
mahveden taş ocaklarını kaçak işleten firmalara cezai
işlem yapılıp yapılmadığını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Adana ili Kozan ilçesi sınırlarında
bulunan DSİye ait içme ve sulama projesinin kanal ihalesini alan iki
firmaya maliyetlerini azaltmak gerekçesiyle arazi tahsis edilmiş, bu
firmalar da kaçak şekilde taş ocağı işletmeye
başlamışlardı. Sonradan, mühürlenen bu taş ocağının
da mührünü kırarak işletmeye devam eden firmalar, şimdi de
ikinci kaçak taş ocağını açmış.
Şimdi, ilgili bakanlara soruyorum: Bu firma
sahipleri kimlerdir? AKPyle herhangi bir bağlantıları var
mıdır? Söz konusu firmaların civar köy sakinlerini ve
muhtarlarını tehdit ettiği iddiaları doğru mudur?
Bulunduğu bölgenin doğal hayatını mahveden bu taş
ocakları ve kaçak işleten firmalara cezai işlem
yapılmış mıdır?
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Sayın Sürekli
9.- İzmir Milletvekili
Kerem Ali Süreklinin, Afrinde yürütülen operasyonda şehit olanlara
Allahtan rahmet dilediğine ve Türkiyeyi bölmek amacıyla hareket
eden hainlerin emellerine ulaşamayacağına ilişkin
açıklaması
KEREM ALİ SÜREKLİ (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Afrinde yürütülen operasyonda şehit olan
askerlerimize Allahtan rahmet, yaralılarımıza acil şifalar
diliyorum.
Türk Silahlı Kuvvetleri dünyada eşi ve
benzeri görülmemiş bir kararlılıkla operasyonlara devam
etmektedir. Bu sancılı dönemde dahi askerlerimize karşı
yapılan nefret söylemleri herkesin durduğu yeri net bir şekilde
gözler önüne sermiştir. Hak ile batılın mücadelesinde her zaman
devletimizin ve milletimizin yanındayız. Türkiyeyi bölmek
amacıyla hareket eden hainler emellerine ulaşamayacak, yürüdükleri bu
ihanet yolunda necip Türk milletinin iman dolu göğsüne çarparak bertaraf
olacaklardır.
Afrinde beka mücadelesi veren yiğitlere selam
olsun.
Sefer bizim, zafer Allahındır.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Sayın Yarayıcı...
10.- Hatay
Milletvekili Hilmi Yarayıcının, 12 Eylül döneminde olduğu
gibi tutukluların darp edilmelerinin neredeyse sıradan bir uygulamaya
dönüştüğüne ve yaşam savunuculuğunun bu topraklardan
silinemeyeceğine ilişkin açıklaması
HİLMİ YARAYICI (Hatay) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
AKPnin keyfî OHAL rejimi 12 Eylülü aratmıyor.
Tıpkı 12 Eylül Döneminde olduğu gibi tutukluların darp
edilmeleri neredeyse sıradan bir uygulamaya dönüşmüştür. Bunun
son örneği, Silivri Hapishanesinden Düzce T Tipi Hapishanesine sürgün
edilen tutuklu avukatlar Ayşegül Çağatay ve Aycan Çiçekin ayakta
sayım dayatmasını kabul etmedikleri için
koğuşlarında darp edilmesidir. Aynı politikaların bir
devamı olarak bugün Hatayda, savaş politikalarına
karşı barış diyen, başta İnsan Hakları
Derneği Şube Başkanı olmak üzere birçok sivil toplum
kuruluşu yöneticisi ve üyesi gözaltına
alınmıştır. Ne yani İnsan Hakları
Derneğinden Yaşasın savaş, yaşasın ölüm!
denmesi mi bekleniyor? Unutulmasın ki barış demek
yaşamı yüceltmek demektir. Gözaltına alsanız da
tutuklasanız da yaşam savunuculuğunu bu topraklardan
silemeyeceksiniz.
BAŞKAN Sayın Turpcu...
11.- Zonguldak
Milletvekili Şerafettin Turpcunun, Zonguldak Limanının
özelleştirilmesi amacıyla balıkçılar ile tekne ve çekek
sahiplerinin kendilerine yer gösterilmeden limandan çıkarılmak
istendiğine ilişkin açıklaması
ŞERAFETTİN TURPCU (Zonguldak)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Zonguldak Limanında bulunan çekek sahipleri ve
balıkçılarımız, kendilerine yer gösterilmeden,
yarından itibaren, Zonguldak Valiliği eliyle limandan
çıkarılmak istenmektedirler. Limanın özelleştirilmesi
amacıyla, limanın çoğunluğunu oluşturan başta
balıkçılarımız olmak üzere 160 tekne ve çekek sahibi
mağdur edilmektedir. Yakın zaman önce yaşanan ve bölgemize büyük
hasar veren fırtına sonrası durumun fırsata
dönüştürülüp buraların boşaltılmak istenmesini kabul etmek
mümkün değildir. Bununla birlikte, Kozlu balıkçı
barınağı inşa edilirken Sınırlı Sorumlu
Kozlu Su Ürünleri Kooperatifi denilmesine rağmen ve kooperatif menşe
belgesi kesmesine rağmen, burası birinci derece balık
çıkarma limanı olarak kooperatife teslim edilmemektedir. Bunun
Karadenizde başka bir örneği yoktur.
Balıkçılarımızın bu mağduriyetlerinin bir an önce
giderilmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu...
12.- Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları için böl-parçala-yönet
anlayışını uygulamanın ülkeye, millî birlik ve
beraberliğe ihanet olduğuna ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Demokrasi yoluyla ele geçiremediğiniz kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşlarını darbe yoluyla ele geçiremezsiniz. Aynı
menzile paralel yürüdüğünüz FETÖnün projesini hayata geçirmek
istiyorsunuz. Şundan emin olun ki avukatları, doktorları, mimar
ve mühendisleri bölerek, parçalayarak ele geçirmek; böl-parçala-yönet
anlayışını uygulamak bu ülkeye de geleceğimize de
millî birlik ve beraberliğimize de ihanettir. İktidarını
ele geçiremediğiniz meslek odalarına karşı
yaptıklarınız, demokrasiye tahammülsüzlüğünüz ülkemizin
yönetiminde de ne büyük tehlikelere yol açtığınızın
bir kanıtıdır. Milletçe bizi içine sürüklediğiniz bu kaosa
derhâl son verin.
Teşekkür ederim, sağ olun
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Sayın İlgezdi
13.-
İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdinin,
sağlıkta dönüşüm sisteminin çöktüğüne ilişkin
açıklaması
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul)
Sayın Başkan, sağlıkta dönüşüm sistemi çöktü, kâr
odaklı sistemde hasta hekim ilişkisi bozuldu, sağlık
çalışanlarına yönelik şiddet vakalarında patlama
yaşanıyor. Kanser ilaçları karaborsaya düştü, organ nakli
bekleyen yurttaşlarımız ölüme yürüyorlar. Merkezî Hekim Randevu
Sisteminde tam bir kaos yaşanıyor; Alo 182yi arayanlar muhatap
bulamadığını, randevu alamadığını
söylüyor. Randevu alamayan insanlarımız hastanelerin acil servisinde
dertlerine derman arıyor, derman bulamayanlar ise evlerinde ölümü
bekliyorlar.
Buradan Sağlık Bakanına
çağrıda bulunuyorum: Hastalardan ilave ücret almak çözüm
değildir, faturayı yoksula ve biçareye kesmek çözüm değildir,
sağlıkta özelleştirme çözüm değildir, acil servisleri
vatandaşlara kapatmak çözüm değildir, doktorları ve
sağlık çalışanlarını uzun süre çalıştırmak
çözüm değildir; aksine çözüm, halkın
sağlığını savunan, halkçı sağlık
politikalarındadır.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de Sayın
İlgezdi.
Sayın Nurlu
14.- Manisa
Milletvekili Mazlum Nurlunun, Zeytin Dalı Harekâtının
hedeflendiği şekilde tamamlanmasının en büyük dilekleri
olduğuna, şehitlere Allahtan rahmet dilediğine ve Başbakan
Binali Yıldırımın AK PARTİ Muğla il kongresinde
sarf ettiği bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MAZLUM NURLU (Manisa) Sayın Başkan,
terörle mücadele kapsamında sürdürülen Zeytin Dalı
Harekâtının hedeflendiği şekilde tamamlanarak
askerlerimizin en kısa zamanda sağ salim dönmesi en büyük
dileğimizdir. Kahraman şehitlerimize Allahtan rahmet, yaralanan
gazilerimize acil şifalar diliyorum.
Sayın milletvekilleri, ülke olarak zor bir
dönemden geçiyoruz. Ancak, hâlâ Afrin operasyonunun ciddiyetini anlayamayanlar
var, bunların başında da maalesef Başbakan Binali
Yıldırım geliyor. Unutmayalım ki savaşlar, askerî
operasyonlar çok ciddi millî konulardır. Başbakanın Muğla
kongresinde sıkılmadan şakalaştığı konu
Afrinde bir günde 12 evladımız şehit oldu. Türk ulusu olarak
hepimiz kahrolurken Başbakan alaycı bir tavırla âdeta işi
sulandırmaktadır. Olayın ciddiyetinin farkında olmayan
Başbakan Binali Yıldırımı kınıyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Akın
15.-
Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının, AKP Genel
Başkanının Türk milleti yerine millet ifadesi
kullanmasına, iktidar partisinin Türkiyenin birlik ve beraberliğini
pekiştirecek adımları atması gerektiğine ve Zeytin
Dalı Harekâtında şehit olanlara Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
AHMET AKIN (Balıkesir) Sayın
Başkan, teşekkürler.
Sayın Başkan, AKP Genel Başkanı
Türk milleti demek yerine devamlı millet diyor. Buradan sormak
istiyorum, tek millet dediği millet kim? AKP, Osmanlının bile
tarihin diyalektiğine uygun olduğu için terk etmek zorunda
kaldığı milliyet anlayışını savunarak Türk
milletini kendi millî kökenlerinden, köklerinden koparmaya
çalışıyor. Şimdilerde de milliyetçiliği
Kıbrısın Beşparmak Dağlarına, Afyonun haşhaş
tarlalarına yazan partimize milliyetçilik dersi vermeye
çalışıyor. AKP milliyetçilik dersi verecek son partidir. Sürekli
şehit haberleri aldığımız şu günlerde, iktidar
partisinin oy devşirme kaygısını bırakarak Türkiyenin
birlik ve beraberliğini pekiştirecek adımları atması
gerekir.
Bu düşüncelerle, Zeytin Dalı
Harekâtında şehit düşen kahraman askerlerimize Allahtan
rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum.
BAŞKAN Sayın Çamak
16.- Mersin
Milletvekili Hüseyin Çamakın, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvana
Mersinin Mezitli ilçesinin Tece beldesindeki kamuya ait arazinin otel
yapımı için tahsis edilmesiyle ilgili konuya yaklaşımı
nedeniyle teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
8 Şubat Perşembe günü gündem
dışı söz alarak Mersinin Mezitli ilçesi Tece beldesindeki
kamuya ait, denize sıfır, 76 dönüm arazinin iki ayrı firmaya
otel yapımı için tahsis edildiğini belirtmiştim. Bu sorunu
dile getirmemden üç gün sonra Kalkınma Bakanı Sayın Lütfi Elvan
arayıp sorunu araştırdığını, böyle bir
şeye asla izin verilemeyeceğini söyledi ve Hatta artık sözünün
bile edilemeyeceğini bilmenizi isterim. dedi.
Ülkemizde böyle güzel gelişmelerin de
olmasının mutluluğuyla, tüm Mersinliler ve 82 milyon
vatandaşımız adına Sayın Bakan Lütfi Elvana
teşekkür eder, gelişmelerin halkımızın yararına
sonuçlanması için bu sorunun sonuna kadar takipçisi
olacağımızı belirtmek isterim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de Sayın
Çamak.
Sayın Uysal
17.- Karabük
Milletvekili Burhanettin Uysalın, Zeytin Dalı Harekâtında
şehit olan Piyade Astsubay Kıdemli Çavuş Ömer Bilal
Akpınara ve tüm şehitlere Allahtan rahmet, yaralanan Karabüklü
Yasin Yalçın ve tüm gazilere acil şifalar dilediğine
ilişkin açıklaması
BURHANETTİN UYSAL (Karabük) Teşekkür
ederim Başkanım.
Türk Silahlı Kuvvetlerimizin PKK/PYD-YPG, KCK
ve DEAŞ terör örgütü mensuplarına yönelik olarak Afrin bölgesinde
düzenlediği Zeytin Dalı Harekâtının 19uncu gününde terör
örgütü mensuplarınca gerçekleştirilen tanksavar ve havan
saldırısında şehit olan Piyade Astsubay Kıdemli
Çavuş Ömer Bilal Akpınar 8 Şubat 2018 Perşembe günü Karabük
kent meydanında, ikindi namazını müteakip 50 bin kişinin
katılımıyla kılınan cenaze namazının
ardından Safranbolu Şehitliğinde defnedildi.
Ayrıca, aynı saldırıda Karabüklü
hemşehrimiz Yasin Yalçın da yaralanmış, Gaziantepte tedavi
görmektedir. Kendisine ve tüm gazilerimize de acil şifalar, şehadete
ulaşmış bütün evlatlarımıza Allahtan rahmet
diliyorum.
Karabük olarak 59uncu şehidimizi verdik.
Karabük, şehidine sahip çıktı ve hak ettiği şekilde
Rahmetirahmana uğurladı. Karabük, bir kez daha ezanına,
bayrağına, vatanına, devletine nasıl sahip
çıktığını göstermiştir. Bu aziz milletin bir
ferdi olmaktan, Karabükün vekili olmaktan bir kez daha onur ve gurur duydum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Sayın Dedeoğlu
18.- Kayseri
Milletvekili Sami Dedeoğlunun, bu haftanın 28 Şubat
mağdurları için karar haftası olduğuna, ABDnin Menbic
ısrarında geri adım atacağına ve şehitlere
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
SAMİ DEDEOĞLU (Kayseri) Teşekkürler
Sayın Başkanım.
Bu hafta 28 Şubat mağdurlarının
karar haftasıdır. Hâlen içeride yatanların
hayırlısıyla tahliyelerini diliyorum.
Milletimizin şehadete olan aşkı,
vatana olan sevdası söz konusu olduğunda nasıl ki 15 Temmuzda
Cumhurbaşkanımızın bir emriyle milletimiz hain darbecilerin
karşısında durdu; bugün de aynı özveriyle,
kararlılıkla Afrine, Münbiçe vatan toprağında gül
bahçesine girer gibi milletimizle el ele gideriz. Münbiçe girersiniz ABD
askerleriyle karşılaşırsınız. tehdidine göre
hareket edecek bir ülke değiliz. Verilen sözler tutulmayınca
hedefimiz bu toprakları sahiplerine teslim etmek olacaktır. Sınır
ötesinde hiçbir harekâtta kalıcı olma hedefimiz yoktur. ABD, Münbiç
ısrarından geri adım atacaktır. Bugün arkalarında
1.369 leş bırakarak kaçan vatan hainleri sokulacak delik
aramaktadır.
Şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum,
yaralılara acil şifalar, milletimizin de başı sağ
olsun.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Dedeoğlu.
Sayın Öz
19.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Özün, Çansporlu futbolcuların İstanbulda
Sultangazispor futbolcuları, taraftarları ve yöneticileri
tarafından darbedilmelerine ve futbolda şiddetin önüne geçilecek
adımların bir an önce atılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
BÜLENT ÖZ (Çanakkale) Sayın Başkan,
Çanspor 1946 yılından beri Çanlı hemşehrilerimizin gururu
olarak futbolda mücadelesini sürdürmektedir. Ne yazık ki geçtiğimiz
pazar günü Çanakkalemizin temsilcisi Çansporlu futbolcularımız,
resimlerde de görüldüğü üzere, İstanbulda Sultangazispor
futbolcuları, taraftarları ve yöneticileri tarafından sahada,
hatta basına da yansıdığı gibi, soyunma odalarına
kadar girilerek öldüresiye darbedildiler. Bu vahşeti kabul etmiyoruz ve
sorumluların gereken cezayı almalarını bekliyoruz.
İçişleri Bakanına soruyorum: Maç
öncesinde mülki idareciler tarafından yeterli güvenlik önlemi neden
alınmamıştır? Bundan sonra buna benzer vakaların
yaşanmaması için ne gibi önlemler alınacaktır? Çanlı
hemşehrilerim bu soruların cevabını beklemektedir. Futbolda
şiddetin önüne geçilecek adımlar bir an önce atılmalı,
ihmal ve hataları olanlar tespit edilerek Türk futbolunun önü
açılmalıdır.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Sayın Demir
20.- Kastamonu
Milletvekili Murat Demirin, Zeytin Dalı Operasyonunun
başarılı bir şekilde devam ettiğine, bu mücadelede tek
amacın sınırlarımızı teröristlerden korumak
olduğuna ve şehitlere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
MURAT DEMİR (Kastamonu) Sayın
Başkan, Zeytin Dalı Operasyonu başarılı bir
şekilde devam ediyor, kahraman ordumuz terör örgütlerine Afrini âdeta dar
ediyor, kahraman ordumuza Allah güç kuvvet versin. Şehitlerimize Allahtan
rahmet diliyor, gazilerimize acil şifalar diliyorum.
Afrinde kahramanca teröre karşı mücadele
verilirken bu mücadelede tek amacın ne olduğu ortadadır,
sınırlarımızı teröristlerden korumak olduğu
aşikârdır. Bu durum böyleyken bunu bilen ve gören bazı
kişiler hiçbir şekilde terör örgütü PYDye terör örgütü
diyemiyorlar ve böyle olduğu anlaşıldığı hâlde de
Cumhurbaşkanımıza bugün maalesef korkak diyebilme cesaretini
kendilerinde buluyorlar. Asıl korkaklar 15 Temmuz gecesi kaçanlar,
havaalanından kaçanlar ve PYDye terör örgütü diyemeyenlerdir.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, şimdi söz talebinde
bulunan sayın grup başkan vekillerine söz vereceğim.
Sayın Akçay, buyurun sizden
başlayalım.
21.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Zeytin Dalı Harekâtında şehit
olanlara Allahtan rahmet dilediğine, Türkiyenin haklı ve meşru
bir şekilde terörle mücadele ettiğine, ABDye terör örgütüne
desteği bir an önce kesmesi uyarısında bulunduğuna ve
İŞKURa bağlı olarak temizlik işçisi
sıfatıyla hizmet eden imamların durumuna ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün Zeytin Dalı Harekâtının 25nci
günündeyiz. Şu ana kadar 1.300den fazla terörist etkisiz hâle
getirilirken 627 terör hedefi imha edilmiştir. Büyük ve kapsamlı bir
titizlik ve kurmay planlamayla yürütülen harekâtta 31 kahraman
evladımız şehit düşmüş, 143 Mehmetçiğimiz de
yaralanmıştır. 10 Şubat Cumartesi günü sivil insanları
kalkan yaparak gerçekleştirilen hunhar saldırıda 9 askerimiz
şehit olmuş, 11 askerimiz yaralanmıştır. Bu
saldırıya müdahaleye giden bir helikopterimiz de kırıma
uğramış 2 pilot askerimiz şehit olmuştur.
Şehitlerimize Allahtan rahmet, ailelerine ve büyük Türk milletine
başsağlığı, yaralı askerlerimize acil şifalar
diliyorum.
Terörle mücadele amansız devam etmektedir ve
edecektir. Türkiye haklı ve meşru bir şekilde terörle mücadele
etmektedir. Türkiyeye yönelik tehlikelere karşı bölgenin
teröristlerden temizlenmesi, Türkiye'nin güvenliği ve bölgenin
istikrarı bakımından bir mecburiyettir. Bunun için elbette
Afrinin de terör örgütünden temizlenmesi gerekir. Afrine girmeyin. demek
PYD/YPGyi kollamak, ABD tezlerine destek vermektir. Terörle mücadelenin
aması, fakatı, lakini yoktur. Türkiyenin millî güvenliğine
tehdit olan nerede bir terörist yuvası varsa, orası temizlenecektir.
Terörle mücadelenin bir diğer boyutu da
PKK/PYD-YPGye yönelik yabancı ülkelerden verilen destektir. Bu destek
maddi boyutları aşmıştır. ABD askeri YPGli katil
teröristlerle beraber nöbet tutmaktadır. Bir ABDli general YPGli
teröristlere kahraman diyebiliyor. ABD suçüstü yakalanmıştır.
Terör örgütlerine destek vererek Türkiyeye açıkça düşmanlık
yapmaktadır. Sözde stratejik ortak, NATOda yan yana
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Akçay
ERKAN AKÇAY (Manisa) -
durduğumuz bu ülke,
FETÖ başaramayınca bu defa diğer terör örgütleriyle bir
olmuş, düşman kampında buluşmuştur. Bu çerçevede,
ABDye terör örgütüne desteği bir an önce kesmesi, verilen silahların
toplanması ve terörle haklı mücadelemizde gölge etmemesi
uyarısını yapıyoruz.
Sayın Başkan, çeşitli vesilelerle
gündeme taşıdığımız bir husus da İŞKUR
imamlarının durumudur. 12 Mayıs 2017 tarihinden itibaren
İŞKURa bağlı olarak temizlik işçisi
sıfatıyla imamlık hizmetinde bulunan imamların
sorunları çözülmemiştir. 4.995 imam kendilerine verilen sözlerin
yerine getirilmesini beklemektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın, bir dakikalık
bir ek süre daha veriyorum size.
ERKAN AKÇAY (Manisa) 31 Aralık 2017de 9.500
Kuran kursu öğreticisi, imam-hatip ve müezzin-kayyum kadrosu
açılmıştı. Kendilerine verilen sözlere rağmen,
imamlarımız bu kapsamda değerlendirilmemiştir.
İŞKUR ilişkisi çerçevesinde zor şartlarda görevlerini ifa
eden bu imamların sözleşmeleri 28 Şubatta sona erecektir.
Hükûmete çağrımız, bu 4.995 kişinin sesine duyarsız
kalınmaması, önümüzdeki on beş gün içerisinde sorunlara çözüm
getirilmesidir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Sayın Kerestecioğlu, buyurun.
22.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Halkların
Demokratik Partisi kongresi öncesi yaşanan gözaltı olaylarına ve
kongre sürecine, HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin
Demirtaşın duruşmasının 14 Şubat 2018 tarihinde
Sincan yerleşkesinde yapılacağına ilişkin
açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, biz bir kongre
gerçekleştirdik ve gerçekten bu kongreye halkımızın
ilgisinin yanında iktidarın, Emniyetin ilgisi de çok büyüktü; hâlâ da
büyük olmaya devam ediyor, bugün Sayın Erdoğan grup
toplantısının önemli bir kısmını kongremize
ayırdı. Ve bu ilgi öylesine devam ediyor ki kongre öncesinde bütün
bileşenlerimizin sözcüleri, başkanları gözaltına
alındılar; hâlen burada spor salonunda tutuluyorlar, beton zemin
üzerinde bulunuyorlar kendileri ve bunun ne kadar devam edeceği belli
değil. Hakikaten, bunu asla kabul etmediğimizi bir kez daha ifade
etmek istiyoruz.
Ama biz bunu ifade ediyoruz derken bir başka
şey oluyor, bugün de önceki Eş Genel Başkanımız Serpil
Kemalbayın İstanbuldaki evinin kapısının tekmelerle
kırılarak içeri girildiğini duyuyoruz. Bir parti
başkanının, yani düşünün ki sizin partinizin daha önceki
başkanının, evine kapılar tekmelenerek, üstelik de nerede
olduğu, nerede yaşadığı, nerede dolaştığı,
kimliği, her şeyi çok iyi bilinen bir insanın, her zaman
herkesin gözünün önünde olan bir insanın evine kapısı
tekmelenerek giriliyor -ve üstelik site görevlisi onları eve getirtmek
için Su bastı. diye yalan söylüyor- harddiski ve bir kısım
eşyalarını alıyorlar. Şimdi, siz buna demokrasi
diyorsunuz ya da diyorsunuz ki: Terör, terör, terör
Hangi hakla?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Evet, hakikaten sormak istiyorum: Hangi hakla? Yani, insanlar
bir şeyle suçlanıyorlarsa alınırlar,
yargılanırlar; bunun insani koşulları vardır, hukuki
koşulları vardır ama biz gerçekten aslında yargıyla
falan değil, bir siyasi darbeyle karşı karşıyayız.
Yarın da bu siyasi darbeyle -4 Kasım siyasi darbesi de
dediğimiz- 4 Kasımda gözaltına alınan Eş
Başkanlarımızdan Selahattin Demirtaşın
duruşması Sincan yerleşkesinde yapılacak saat 10.00da ve
ilk defa, kendisi, tutuklanmasına neden olan bu dosyadan dolayı
duruşmaya gelecek ve savunmasını yapacak. Biz coşkuyla ve
kararlılıkla kongremize gelen halkımızın selam ve
sevgilerini kendisine ileteceğiz ve herkese 14 Şubatta
Demirtaşla. diyoruz.
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Sayın Altay, buyurun.
23.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, İstanbul Bölge Adliye
Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin İstanbul Milletvekili Kadri Enis
Berberoğlu hakkında verdiği kararı
kınadığına ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, bugün İstanbul Bölge
Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinde İstanbul Milletvekilimiz Sayın
Kadri Enis Berberoğlu devlet sırlarını ifşa etmekten
beş yıl on ay ceza aldı. Malum, daha önce 14. Ağır
Ceza Mahkemesinde sayın milletvekilimiz, talimatla, TCK 330dan
yargılanmış ve hakkında casusluk yapmaktan müebbet hapis
verilmiş idi. Sonra, her şeye rağmen yani Çürümüş de olsa
iyi ki yargı var. dediğimiz bir noktada Yargıya güvenimizi
sürdürmek istiyoruz. diye müteaddit defa dediğimiz bir noktada, bu sefer,
BAM, devlet sırrını ifşa etmekten sayın
milletvekilimize beş yıl on ay ceza verdi.
Ben şimdi yüce Meclisin sayın üyelerine ve
vicdanlara soruyorum: Şu kürsüde ben ve Cumhuriyet Halk Partili birçok
milletvekili, müteaddit defa, Adana'daki MİT tırları
tantanasında yani FETÖ ile jandarmanın, JİTEM ile polisin
birbirlerine silah çektiği o kepazelik sürecinde o tırlarda silah
olduğunu, bunun ne idiği belirsiz terör örgütlerine gittiğini
söyledik. Sonra birçok basın kuruluşunda, medya organında bu
hikâyeler çarşaf çarşaf yazıldı. Hâl böyleyken bunun neresi
devlet sırrı Allah aşkına? Burada devlet sırrı
falan yok; bir kin ve intikam projesiyle, ana muhalefeti susturma
anlayışıyla yargıya, savcılara verilen talimatla
açılmış bir dava var
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayınız Sayın
Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
verilmiş
haksız, hukuksuz, mesnetsiz bir karar var. Biz bu kararın, her
şeye rağmen, bir üst yargı organından yani Yargıtaydan
döneceğine olan umudumuzu koruyoruz ama bu kararla birlikte bir ayıp
da yüce Meclise yapılmıştır. Sayın milletvekilimizin
beş yıl on ay ceza alıp temyiz yolu açık iken yani
hakkındaki suçla ilgili, suçlamayla ilgili hüküm kesinleşmemiş,
suç sabitlenmemiş iken sayın milletvekilimizin tutukluluk hâlinin
devamına ilişkin verilen bu kararın yargıyla ilgisi olamaz;
bu karar, olsa olsa talimatla verilmiş bir karardır. Bu kararı
kınıyorum, kınıyoruz, kınıyoruz! (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın İnceöz, buyurun.
24.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine, Zeytin Dalı Harekâtının haklı ve meşru
bir mücadele olduğuna ve büyük bir kararlılık ve
başarıyla devam ettiğine, şehitlere Allahtan rahmet
dilediğine ve Halkların Demokratik Partisinin kongresine ilişkin
açıklaması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben sondan başa doğru
gideceğim; böyle kınamakla vesaireyle olmaz. İşinize
geldiğinde Yargı kararlarını tanıyoruz.
Tanımıyoruz. Talimatla. gibi ithamlarda bulunmak haksız ve
yersiz söylemler, bunlar ancak sizlere yakışır; onu söyleyeyim.
(CHP sıralarından sıra kapaklarına vurmalar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
kişiler düşüncelerini açıklıyor, saygı duyalım
lütfen.
Devam edin
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) CHP her zamanki
gibi kendine yakışanı yapıyor, onu söyleyeyim. Yani her
fırsatta bu tür söylemleri reddediyoruz, onu söyleyeyim tamam, yani
işinize geldiğinde
Olayların detayını herkes
bilmekte, milletimiz de bilmekte; bu konunun çok detayına
girmeyeceğim.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Herkes
biliyor, dünya biliyor.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Dünya biliyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ya, dünya biliyor
BAŞKAN Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Buyurun Sayın
Başkan.
BAŞKAN Grup başkan vekilinizin söz
talebi var, lütfen, sessizlikle dinleyelim.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) 20 Ocakta
başlayan Zeytin Dalı Harekâtının büyük bir
kararlılık ve başarıyla devam ettiğini özellikle
belirtmek istiyorum. Kahraman Mehmetçiğimize de buradan
selamlarımızı ve dualarımızı gönderiyoruz ve her
zaman onların yanında olduğumuzu, bu Gazi Meclisten bir kez daha
ilan ediyoruz. Bu Gazi Meclisin içerisinde Afrin operasyonuna karşı
her ne kadar çatlak ses çıkarmaya çalışanlar olsa da bu mücadele,
kararlı mücadelemiz sonuna kadar haklı bir şekilde devam
edecektir. Harekâtın başladığı günden bugüne kadar
şehit olan Mehmetçiklerimize de Allahtan rahmet, ailelerine, silah
arkadaşlarına ve tüm milletimize başsağlığı,
yaralı ve gazilerimize de acil şifalar diliyorum.
Zeytin Dalı Harekâtı, ülkemizin
bekasına, ülkemizin geleceğine karşı kurulan karanlık
senaryoların bataklığını yok etmek için tarihe gömme
operasyonudur. 911 kilometre sınırımız olacak
Bu
sınır güvenliğini tesis etmek hem ülkemizin hem de bu
coğrafyanın huzur ve sükûneti için gerekli. Şimdi, burada zaman
zaman çatlak sesler çıkmakta. Bir bakıyorsunuz ki Türkiye Cumhuriyeti
sınırları içerisinde yaşayıp
ALİ ŞEKER (İstanbul) Çatlak ses.
Kahvede mi konuşuyor?
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Çatlak ne
hocam ya?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) - Şunu
özellikle belirteceğim
. Sabırla dinleyin. Niye bu kanınıza
dokunuyor, niye terörle mücadele deyince CHP taraflarından sesler
geliyor kulağıma?
BAŞKAN Sayın İnceöz, siz devam edin
söyleyeceklerinize, ben karar veririm ona.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Orada sivil
kıyafetlerle -artık net bir şekilde, birilerinin itiraz
ettiği SİHAlar ve İHAlar aracılığıyla da
görüntüler çok net tespit edilmiştir ki- ellerinde silahlar, roketatarlar,
füzeler vesaire
Bir bakıyorsunuz ki sivil kıyafetler. Daha kötüsünü
söyleyeyim: Erkek olmalarına rağmen etek giyip kendilerini kamuflaj
edecek kadar alçakça
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
İnceöz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray)
görüntülerin de
yine SİHAlar ve İHAlar aracılığıyla tespit
edildiğini görmekteyiz.
Burada -bu bütün işte, siviller, vesaire
şeklinde onları telaffuz etmeyeceğim burada- bunlar çok net
olarak artık görülmüştür. O sivil dediğimiz insanların
elinde -teröristler, insan da demiyorum onlara- teröristlerin elinde Türkiyeye
karşı fırlatılan, Kilise, Hataya fırlatılan
bombaların, füzelerin, silahların olduğunu ve o bölgeyi âdeta
gasbettiğini
3,5 milyon Suriyeli de Türkiyede yaşamakta, bu yüzden
İşte, o bölgenin huzur ve güvenliği ile yine ülkemizdeki
Suriyelilerin oraya gideceği güvenli bir bölgenin açılabilmesi için
PKKya -bugün YPGye, PYDye terör örgütü diyemeyenler, terörist diyemeyenler, DEAŞ
da dâhil olmak üzere- bu teröre ve terör örgütlerine karşı verilen
bir mücadeledir. Bu mücadele haklı bir mücadeledir, bu mücadele meşru
bir mücadeledir. Bu mücadele NATO üyesi Türkiyenin mücadelesidir ve bugün
biraz evvel NATOdan da açıklamalar geldi, Türkiye, dünya üzerinde terörle
en çok mücadele eden, terör örgütleriyle en çok mücadele eden, ülkesinin
bekası için de yine mücadele eden bir ülke şeklinde ve
dolayısıyla bunun haklı bir mücadele olduğuna ilişkin
bir açıklama gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Artık
burada Sivildi, vesaireydi, işte, Afrin merkezine girilmesin. gibi
itirazların yerine Türkiye Cumhuriyetinin beka meselesinde her birimizin
yekvücut durması gerekmektedir.
Bir başka söylemim de şu olacak ki hafta
sonu bir kongre gerçekleşiyor Türkiye Cumhuriyeti sınırları
içerisinde. Düşünün ki bu kongre salonunda İstiklal Marşı
söylenmiyor, bu kongre salonunda Türk Bayrağı asılmıyor, bu
kongre salonunda Afrinde askerlerimize, Mehmetçiklerimize kurşun
sıkanlara selam çakılıyor. Bir de gelip burada bize demokrasi
dersi vermeye kalkıyorlar.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Altay
25.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Aksaray Milletvekili
İlknur İnceözün yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, burası yasama organı. Yasama, yürütme, yargı
diyoruz. Bırakın yasama organının bir üyesi olmayı,
bir vatandaş olarak da verilen bir mahkeme kararıyla ilgili insanlar
refleks gösterebilir. Kararı beğenirsiniz beğenmezsiniz.
Kararı kabul etmek durumu elbette var ama refleks gösterme durumu da var.
Nitekim hep söylediğim bir şey vardır: Mahkeme
kararlarının meşruiyeti kamu vicdanındaki
karşılıklarıyla doğru orantılıdır. Ben,
İstanbul Milletvekilimizin tutukluluk hâline karar veren bir mahkemenin
kararını kınıyorum dedim, AK PARTİ grup başkan
vekili Bırakın bu kınama işlerini, mahkeme kararına
saygılı olun. İşinize geldi mi gelmedi mi
vesaire benzeri
bir şeyler söyledi.
Ben ondan şunu beklerdim: Bir yasama
organı üyesinin suçu sabitlenmeyip hüküm kesinleşmeden tutuklu
bulunmasını kabul etmiyoruz. demesini beklerdim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Altay
lütfen.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Şimdi
sisteme girdi, eminim bu hatasını düzeltecektir. Bu yasama
organı üyesinin ve çoğunluk partisinin grup başkan vekilinin bir
milletvekilinin hükmü kesinleşmemişken cezaevinde kalmasını
alkışlamasını yadırgıyorum.
Takdiri yüce milletimize bırakıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın İnceöz
26.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray)
İtirazım şu noktadaydı, onu özellikle belirtmek istiyorum:
Yani biz de zaman zaman bazı kararları eleştiriyoruz ama
nihayetinde bu mahkemelerin vermiş oldukları kararlar diyoruz, onun
altını çiziyorum; bir. Bağımsız
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Ne yapalım
mahkeme vermişse, kabul etmek zorunda mıyız?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Buradaki
itirazım şunun içindi: Bir yerden emir verilmiş ve onun talebi
doğrultusunda çıkmış bir karar gibi niyet okuyuculuğu
noktasında
Ki bununla kimin neyi kastettiğini çok iyi biliyoruz.
Bunu her fırsatta, her platformda
ENGİN ALTAY (İstanbul) Belki FETÖdür
canım, sen niye hemen Tayyip diye üstüne alınıyorsun? Belki emri
FETÖ vermiştir.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray)
İtirazımız bunaydı, buradaki niyet
okuyuculuğunaydı, onu özellikle belirtmek istiyorum.
Ama hata diyorsak, çok şükür, biz İstiklal
Marşının okunmadığı, Afrinde Mehmetçiklerimize
kurşun sıkanlara selam çakılan bir kongrede böyle bir durma ve
görüntü sergilemediğimiz için bir hata ettiğimizi de
düşünmüyoruz.
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu
27.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Şimdi, hani, yalanla hayatı devam
ettirebileceğinizi zannediyorsanız, tabii, bir yere kadar yani gider,
gider, gider ama araba bir yerde toslar artık. Yani gerçekten, o kongrede
yasal olarak ne yapılması gerekiyorsa her şey
yapılmıştır, o kongrede Türk Bayrağı da
vardır; insan gerçekten utanır bunları söylemeye. Ve orada zaten
devletin memurları vardır yani kongre dediğiniz şey bunun
eşliğinde yapılır. Ama siz insanlara atın lafı ortaya,
istediğiniz gibi savurun, ondan sonrasında izi kalsın. Zaten 10
binden fazla insanı gözaltına alarak kriminalize etmeye
çalıştığınız, 7 Hazirandan beri
hazmedemediğiniz bu partiyi kapatamıyorsunuz ya -çünkü sizi kapatmaya
yeltendiler- ayıp olacak ya kapatırsanız, o nedenle siz bu
sözleri savurmaya devam edin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Biz insan kanı üzerinden siyaset yapmıyoruz.
Eğer terör dediklerinize söyleyecek bir lafınız varsa,
gidersiniz, muhatabı kimse ona söylersiniz ama biz, burada, iki buçuk
senedir şu Mecliste demokratik siyaseti savunmaya devam ediyoruz onca
milletvekilimiz içeride olmasına ve vekillikleri düşürülmesine
rağmen.
Ben size hepinizin çok iyi
tanıdığı yeni Eş Genel
Başkanımızın ne dediğini okuyayım: Hiçbir anne
babaya evladının; hiçbir kadına
nişanlısının, eşinin, sevgilisinin; hiçbir çocuğa
babasının tabutunu göndermeyin. Zira, hiçbir mertebe dindirmez bu
acıyı, hiçbir mükâfat dolduramaz yitirilmiş canların
yokluğunu. Biz buna inanıyoruz; biz tabutlara dirsek koymuyoruz, biz
gülerek toplantılardan Haydi, hep beraber Afrine gidiyoruz. diye
çıkmıyoruz çünkü biz insanlar ölmesin istiyoruz, askerler ölmesin
istiyoruz. Bu kadardır sözümüz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın İnceöz.
Bir dakika. Uzatmayacağım.
28.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan, yani, hakikaten, konuşmaların öncesini,
sonrasını bilmesek gerçekten bu konuşmalara sadece bu
kısmıyla bakılsa bir şey zannedilecek. İçeriğinde
bir şey söyleniyor zannediliyor.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Bu Meclisteki bütün konuşmalarımı
biliyorsunuz, öncesini de sonrasını da.
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Şunu
söyleyeyim: Bakın, Türkiye kırk yıldır terörle mücadele
ediyor, PKKyla ve son beş altı yıla
baktığımızda da DEAŞla mücadele etmek durumunda
kaldı. Suriyedeki olaylar başladığı günden beri
Suriyenin, PKKnın devamı olan eli silahlı terör örgütü PYD ve
YPGyle de aynı şekilde mücadele ediyor.
Güney koridorunuzda terör devletçikleri ve terör
koridorcuğu oluşturulmaya çalışılacak, oralardan
toplar tüfekler atılacak, kırk yıldır 35 bin
insanınızı teröre şehit vereceksiniz, sondan sonra da terör
örgütüne tek laf etmeyeceksiniz, Efendim, askerler gelmesin. Kim gönderiyor o
askerleri şehit, kim gönderiyor?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Siz gönderiyorsunuz.
LEYLA BİRLİK (Şırnak) Siz
onayladınız.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Kim öldürüyor,
kim vurduruyor?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Siz
gönderiyorsunuz.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Olur, orada
terör devletçikleri kurulsun, biz de burada diyelim ki Türkiye'nin, ülkenin
bekasını, geleceğini düşünmeyelim, hiçbir savunma, hiçbir
mücadele yapmayalım. Ne yapalım? Topraklarımızı
mı verelim? Kusura bakmayın.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Senden toprak
isteyen yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Bu ülkenin bir
karış toprağı yoktur. Terörle ve terör örgütleriyle
mücadele de sonuna kadar, kanınıza dokunsa da devam edecektir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray)
Şehitmiş! Kim vuruyor?
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Kimseye söz vermeyeceğim
artık.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Ama Kanınıza dokunsa da
diye bir laf yok
Sayın Başkan. Yani normalde sataşmadan söz istemem lazım
ama istemiyorum.
BAŞKAN Ama size yönelik bir şey, direkt
partinize yönelik herhangi bir beyan olmadı Sayın Kerestecioğlu.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Ya, niye üstüne
alınıyor, niye üstüne alınıyor?
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Sen niye üstüne
alınıyorsun?
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Ben
alınırım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sadece kısa bir söz almak istiyorum yerimden.
Sataşacak falan değilim.
BAŞKAN Bir dakika. Uzatmayacağım
sürenizi, ek süre vermeyeceğim.
Buyurun.
29.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin tekraren
açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Yok, ek süreye de gerek yok zaten.
BAŞKAN Buyurun, dinliyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Yani, biz ne söylediğimizi çok iyi biliyoruz, burada her
şey tutanaklara geçmiş durumda. Sadece bir şey eksik kalmıştı,
onun için söz aldım. Çatlak ses falan diyorlar ya, çatlak değil,
biz çok güçlü bir sesle her zaman barıştan yana olduğumuzu
söylüyoruz ve bu ülkede aynı şekilde çözüm sürecinde nasıl hiçbir
insan ölmemişti; bunun olması için, yine barış olması
için de elimizden gelen her şeyi ama her şeyi yapmaya
hazırız.
Bunu ifade etmek istedim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Altay, sizin de bir söz talebiniz var,
siz de bir dakikada tamamlayın lütfen.
30.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Aksaray Milletvekili
İlknur İnceözün yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin tekraren açıklaması
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın grup
başkan vekili bir milletvekilinin tutuklu kalmasından rahatsız
olmadığını söyledi, buna üzüldüm, yani hüküm kesinleşmemişken.
Peşine de bir siyasi partinin kongresine
partiler arası gelenek gereği gitmemden bahsederek asıl bunun
daha mahzurlu bir şey olduğunu söyledi.
Sayın Milletvekili, ben İmralıya,
Kandile gidip pazarlık yapmadım. (CHP sıralarından
alkışlar) Ben legal bir partinin kongresine gittim ve ayıp
ediyorsunuz, o kongrede Türk Bayrağı vardı, hem de oldukça
büyüktü. Çok ayıp!
V.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Başkanlık Divanı olarak Zeytin
Dalı Harekâtında şehit olan askerlere Allahtan rahmet
dilediklerine ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, biz de
Divan olarak Zeytin Dalı Harekâtında şehit olan kahraman
askerlerimize Allahtan rahmet, ailelerine ve milletimize
başsağlığı diliyoruz. Gazilerimize de geçmiş
olsun dileklerimizi sunuyoruz.
Allah ordumuzun, Hükûmetimizin, milletimizin,
ülkemizin yardımcısı olsun; onu muzaffer kılsın.
Minnettarız, unutmayacağız.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutuyorum:
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan heyetlerin,
Cezayir Ulusal Halk Meclisi Dışişleri, İşbirliği
ve Göç Komisyonunun vaki davetine icabetle Cezayire ziyaret
gerçekleştirmesinin Genel Kurulun 20/12/2017 tarihli 43üncü
Birleşiminde; Azerbaycan Cumhuriyeti Millî Meclisi Dış
İlişkiler Komitesi Başkanı Samed Seyidov'un vaki davetine
icabetle Azerbaycan'a ziyaret gerçekleştirmesi ve 15-17 Şubat 2018
tarihlerinde Bulgaristan'ın başkenti Sofya'da gerçekleştirilecek
olan Parlamentolar Arası Ortak Dış ve Güvenlik Politikası
(OGDP) ve Ortak Güvenlik ve Savunma Politikası (OGSP) Konferansına
katılmasının Genel Kurulun 16/1/2018 tarihli 49'uncu
Birleşiminde kabul edildiğine; söz konusu Cezayir ziyaretine TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı ve İstanbul
Milletvekili Volkan Bozkır, Hatay Milletvekili Fevzi Şanverdi, Rize
Milletvekili Hasan Karal, Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın ve
Antalya Milletvekili Mehmet Günalın; Azerbaycan ziyaretine TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı ve İstanbul
Milletvekili Volkan Bozkır, Adana Milletvekili Fatma Güldemet Sarı,
Malatya Milletvekili Nurettin Yaşar, Balıkesir Milletvekili Ahmet
Akın ve Antalya Milletvekili Mehmet Günal'ın
katıldığına; Sofya'da yapılacak olan konferansa TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı ve İstanbul
Milletvekili Volkan Bozkır'ın katılacağına ilişkin
tezkeresi (3/1514)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Dışişleri Komisyonu üyelerinden oluşan heyetlerin Cezayir
Ulusal Halk Meclisi Dışişleri, İşbirliği ve Göç
Komisyonunun vaki davetine icabetle Cezayire ziyaret gerçekleştirmesi
Genel Kurulun 20/12/2017 tarihli ve 43üncü Birleşiminde; Azerbaycan
Cumhuriyeti Milli Meclisi Dış İlişkiler Komitesi
Başkanı Samed Seyidov'un vaki davetine icabetle Azerbaycan'a ziyaret
gerçekleştirmesi ve 15-17 Şubat 2018 tarihlerinde Bulgaristan'ın
başkenti Sofya'da gerçekleştirilecek olan Parlamentolar Arası
Ortak Dış ve Güvenlik Politikası (OGDP) ve Ortak Güvenlik ve
Savunma Politikası (OGSP) Konferansına katılması, Genel
Kurulun 16/1/2018 tarihli ve 49'uncu Birleşiminde kabul edilmiştir.
Söz konusu Cezayir ziyaretine TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı ve İstanbul
Milletvekili Volkan Bozkır, Hatay Milletvekili Fevzi Şanverdi, Rize
Milletvekili Hasan Karal, Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın ve
Antalya Milletvekili Mehmet Günal ve Azerbaycan ziyaretine TBMM
Dışişleri Komisyonu Başkanı ve İstanbul
Milletvekili Volkan Bozkır, Adana Milletvekili Fatma Güldemet Sarı,
Malatya Milletvekili Nurettin Yaşar, Balıkesir Milletvekili Ahmet
Akın ve Antalya Milletvekili Mehmet Günal'ın
katıldığı, ayrıca yukarıda bahsedilen Sofya'da
yapılacak olan konferansa TBMM Dışişleri Komisyonu
Başkanı ve İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır'ın
katılacağı hususları Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Bilgilerinize sunulur.
2.-
Başkanlığın, esas komisyon olarak Dışişleri
Komisyonuna, tali komisyon olarak da Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler Komisyonuna havale edilen (1/909) esas numaralı
(Gözden Geçirilmiş) Avrupa Sosyal Şartının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanunda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının Hükûmetçe geri alındığına
ilişkin tezkeresi (3/1515)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, esas
komisyon olarak Dışişleri Komisyonuna, tali komisyon olarak da
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna
havale edilen (1/909) esas numaralı (Gözden Geçirilmiş) Avrupa Sosyal
Şartının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı Hükûmetçe geri alınmıştır.
Bilgilerinize sunuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım.
3.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığının, Avrupa Parlamentosu
tarafından Belçika'nın başkenti Brüksel'de 19-20 Şubat 2018
tarihlerinde düzenlenecek olan İstikrar, Ekonomik Koordinasyon ve
Yönetişim" konulu parlamentolar arası konferansa
katılım sağlanmasına ilişkin tezkeresi (3/1516)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Kuruluna
Avrupa Parlamentosu tarafından Belçika'nın
başkenti Brüksel'de 19-20 Şubat 2018 tarihlerinde
"İstikrar, Ekonomik Koordinasyon ve Yönetişim" konulu
parlamentolar arası bir konferans düzenlenecektir. Söz konusu konferansa
katılım sağlanması hususu, 28/3/1990 tarihli ve 3620
sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 9'uncu maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Şimdi partilerin grup önerilerini
görüşeceğiz sayın milletvekilleri.
Öncelikle Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır;
onu görüşeceğiz, okutup işleme alacağız ve
oylarınıza sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya ve
arkadaşları tarafından şap hastalığının
meydana getirdiği verim kaybı nedeniyle hayvancılık
işletmelerinde ortaya çıkan ekonomik ve ticari kayıpların
araştırılarak yapılacak yasal düzenlemeler de dâhil olmak
üzere alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan
(10/1015) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 13 Şubat 2018 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
13/2/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 13/2/2018 Salı günü
(bugün) toplanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Erkan
Akçay
Manisa
MHP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya ve
arkadaşlarının (10/1015) esas numaralı şap
hastalığının meydana getirdiği verim kaybı
nedeniyle hayvancılık işletmelerinde ortaya çıkan ekonomik
ve ticari kayıpların araştırılarak yapılacak
yasal düzenlemeler de dâhil olmak üzere alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla verdiği Meclis araştırması
açılması önergemizin görüşmelerinin 13/2/2018 Salı günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak üzere
öneri sahibi, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Adana Milletvekili
Sayın Mevlüt Karakaya konuşacaklar. (MHP sıralarından
alkışlar)
Buyurun Sayın Karakaya.
Süreniz beş dakika.
MHP GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ülke olarak çok yönlü bir beka
mücadelesi içerisindeyiz. Tabii ki öncelikli olan Afrinde verilen beka
mücadelesi. Bu vesileyle şehitlerimize Allahtan rahmet; gazilerimize,
yaralılarımıza şifa diliyorum. Bugün orada mücadele veren
kahramanlarımızı da buradan minnetle, saygıyla
selamlıyorum.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak, terörle
mücadele ve dış politikadaki millî duruşu ve takip edilen
çizgiyi doğru buluyor ve sonuna kadar destekliyoruz. Bununla birlikte,
sosyal ve ekonomik konularda bu yaşanan sorunları ve bunlara
ilişkin çözüm önerilerini de sorumlu bir muhalefet
anlayışıyla, bulduğumuz her platformda dile getiriyoruz,
getirmeye de devam edeceğiz. İşte bugün de Türk hayvancılığı
açısından hayati öneme sahip şap hastalığıyla
ilgili bir konuyu, hem sizlerin dikkatine getirmek hem de yapılması
gerekenler konusunda tedbirler üretmek için bir Meclis
araştırması talebimiz var. Bu konuda destek vermenizi umuyor ve
bekliyoruz.
Değerli milletvekilleri, Türk
tarımının üretim patternine baktığımızda
önemli bir yapısal sorunu görüyoruz. Toplam tarımsal gelirler
içerisinde maalesef, hayvancılık yüzde 25 oranında yer almakta.
Aslında, gelişmiş ülkelerin ortalaması yüzde 40, belki de
ideal olanı da yüzde 50-50 ama burada biz bir yapısal sorunla
karşı karşıyayız. Yüzde 25lik oran toplam gelir
içerisinde pay olarak son derece düşük, bu oranı artırmamız
lazım ve yapılan çalışmalarda bu yönde bir gelişmenin
olmadığını da ifade etmek istiyoruz; bunun birçok
örnekleri, somut delilleri var. Ama, önemli bir sorun daha var; o da şu:
Şu anda biz kaba yem açığı olan, hem de önemli ölçüde yem
açığı, yem bitkileri açığı olan bir ülkeyiz. Yani
tarımsal faaliyetlerin ekonomik anlamda yüzde 75i bitkisel üretim, yüzde
25i hayvancılık. Bunun bir başka ortaya çıkardığı
ya da işaret ettiği sorun, biz, yüzde 75lik bitkisel üretimle yüzde
25lik hayvansal üretimin gerekli olan yem ihtiyacını dahi
karşılayamıyoruz. Dolayısıyla üzerinde durulması
gereken önemli hususlardan bir tanesi. Şimdi, bir taraftan
hayvancılığın hem kantite hem de kalite olarak
artırılması gerektiğini söylerken, diğer taraftan
maalesef, şap konusunda olduğu gibi, mevcut durumu muhafaza edememe
gibi önemli bir sorunla karşı karşıyayız.
Değerli milletvekilleri, bu önergeyi
verdiğimizde o tarihlerde şapla ilgili bazı vakalar rapor
edilmişti, daha sonra tekrar azalma oldu ama bugünlerde bu vakalarda ciddi
artışlar da meydana gelmeye başladı. Son kırk beş
gün içerisinde 10 ilimizde ki birinde 2 noktada vaka raporu yapıldı.
Ben burada bu illere girmek istemiyorum, bu konuyu çok fazla dile de
dolandırmak istemiyorum ama bildiğimiz bir şey var ki o da bu
konuyla ilgili yapılan mücadelede ciddi eksikliklerin olduğu yönünde.
Bu konunun hem üretim üzerinden ciddi bir ekonomik kaybı hem de tedavi
anlamında önemli bir zarara neden olacak ciddi külfetleri söz konusudur.
Bu nedenle, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu kadar önemli bir konuda
bir Meclis araştırması açılması ve bu konularla
ilgili, genel olarak hayvancılığın ama burada da şap
hastalığıyla ilgili olarak tedbirleri üretecek bir
çalışmanın yapılması gerektiğini acil olarak
görüyoruz, bu konuda desteklerinizi bekliyoruz.
Bu vesileyle tekrar yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Karakaya.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Hakkâri Milletvekili Sayın Nihat Akdoğan konuşacaklar.
Buyurun Sayın Akdoğan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA NİHAT AKDOĞAN (Hakkâri) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve cezaevinde rehin
tutulan Değerli Eş Genel Başkanlarım, değerli vekil
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Doğrusu, biz daha önce de AKPnin
hayvancılık konusunda Türkiyeyi ne kadar geriye götürdüğünü
Bugün dışarıdan etlerin ithal edilmesiyle, samanların ithal
edilmesiyle, yeni bir uygulamayla, son on yılda uygulamaya koyduğu
ithal et ve hayvan alımıyla, 2018in başlarında
yaşadığımız süreçle birlikte yapılan bu uygulama
her anlamıyla ülke ekonomisine, üreticiye ve tüketiciye zarar vermektedir.
Özellikle son dönemde Brezilyadan
sağlıksız koşullarda nakledilen hayvanlar ülke ekonomisine
sokulmaktadır. İthal edilen söz konusu hayvanlar bir hafta boyunca
limanlarda tutulmuş, pis kokuların kente yayılmaması için
iki gün boyunca hayvanlara su ve yem verilmemiştir. Veterinerlerin hayvanlara
eziyet edildiğini raporlamasına ve mahkemenin yasaklamasına
rağmen Brezilya Konsolosluğunun araya girmesiyle, siyasi bir kararla
sağlıksız ortamlarda hayvanlar Türkiyeye getirilmek üzere yola
çıkarılmıştır. Brezilyada büyük tepkiler gösterilen bu
uygulamaya ne yazık ki ülkemizde herhangi bir tepki gösterilmemiştir.
Çünkü tepki gösteren her insan bugün tutuklanmaktadır, gözaltına
alınmaktadır. Üreticilerin iflas etmesine, göç etmesine rağmen,
bu uygulama, en son, tüketici sağlığını riske atarak
geri dönülemez bir noktaya getirmiştir. Maalesef kendi halkının
sağlığını tehlikeye atabilen bir Hükûmetten bir
şeyleri beklemek durumunda kalmadığımızı da
belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
dışarıdan ithal edilen hayvanların herhangi bir
sağlık taramasından geçirilmeden Türkiye'ye getirilmesi
beraberinde önümüzdeki süreçte birçok hastalıkların, hayvan
hastalıklarının Türkiye'de üremesine neden olmaktadır. Yani
ülkemizin koşulları, ülkemizin florası, doğası buna
uygunken bugün bunların dışarıdan ithal edilmesini,
bunların bugün ülkeye getirilmesini kabul etmemiz mümkün değil.
Diğer bir yandan, ülkemiz tarım ülkesi
olmasına rağmen bugün Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
-baktığımızda- insanların birçoğu kendi bölgesini
terk etmek zorunda kalmış, hayvancılığın
yapılma ortamı olan meraları yasaklanmış. Daha
geçenlerde biz bunu gündeme getirdiğimizde, Cumhurbaşkanı
Hakkâriye gittiğinde, orada halk Hakkâri il kalsın.
dediğinde, işte, Biz, bundan sonra mera yasaklarını
kaldıracağız. denildi. On beş yıldır siz
bunları aslında yapabilirdiniz. Dışarıdan et ve
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı
NİHAT AKDOĞAN (Devamla) Sayın
Başkan, sadece çok kısa
BAŞKAN Tamamlayın lütfen cümlenizi.
NİHAT AKDOĞAN (Devamla) Sadece ülkedeki
OHAL ortamını ortadan kaldırırsanız ülkenin
vatandaşları kendi tarımsal faaliyetlerine,
hayvancılık faaliyetlerine devam etseler dışarıdan
etleri ithal etmenize gerek kalmaz, samanı ithal etmenize gerek kalmazdı.
Ama maalesef siyasi yasaklarla birlikte siz her şeye yasak koyuyorsunuz.
Çünkü biz şunu da biliyoruz: Dışarıdan et ithal eden
şirketler sizin yakın akrabalarınızın
şirketleridir. Bölgede de bunu, bu etleri şirketlere verirken de
yakınlarınıza verdiğinizi de biz biliyoruz. Bu nedenle
AKPnin son on beş yılda yaptıklarını
halkımız görüyor.
Ben bu vesileyle, sağlıksız
koşullarda Türkiyeye getirilen etleri halkımızın bilmesi
gerekiyor, bu etlerin alınmamasını, kendi
vatandaşından, tanıdığı esnaftan etini almasını
diliyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Akdoğan.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Edirne
Milletvekili Sayın Okan Gaytancıoğlu konuşacaklar.
Buyurun Sayın Gaytancıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konu şap
hastalığı ancak şaptan çok Türkiye
hayvancılığının geldiği durum.
Şapı çözebiliriz, çok güzel bir enstitümüz
var; tabii, siz orayı AVM yapmazsanız o enstitü Türkiyeyi
bırakın, dünyaya çok güzel şap aşısı üretiyor ama
biz maalesef hayvanlarımızı besleyemiyoruz,
hayvanlarımıza bakamıyoruz. Yılda 500 bin tane
buzağı ölümü varken biz hâlâ ithalatı konuşuyoruz. Hâlbuki
onlara bakabilsek, onları besleyebilsek, onları bize yedirebilseniz o
zaman dünyadan hayvan ithal etmeye, kırmızı et ithal etmeye
gerek kalmaz.
Bakın, birçoğunuz tabii, gündemden
dolayı kaçırıyorsunuz ama üç gün önce TÜİK yeni bir veri
açıkladı, Türkiyede kırmızı et üretimi 47 bin ton
azaldı. Yani bu ne demek? Türkiyede nüfus artıyor, et üretimi
azalıyor. Tabii, her şeye ithalatla çözüm bulursanız sonuçta
kendi halkımızı beslemeye et bulamazsınız. Niye kendi
çiftçinizi desteklemeyi düşünmüyorsunuz da
İşte,
Brezilyalılar bize eylem yapıyorlar, hayvanları dolduruyorsunuz,
hayvanlar zor koşullarda, Ben Türkiyeye gelmek istemiyorum. diyor, siz
hâlâ o hayvanları dolduruyorsunuz, Brezilyalılar da göndermek
istemiyorlar ama biz o hayvanlara ve kırmızı ete tam 5 milyar
dolar ödedik, ne et fiyatı düştü ne kıyma fiyatı
düştü. Bunları görmezden geliyorsunuz, Tarım Bakanı olarak
konuyu bilmeyen bir kişiyi getiriyorsunuz, diyor ki: Ben Türkiye
hayvancılığını kurtaracağım. Ne
yapacaksın? 300 tane koyun vereceğim. 300 tane koyun kaç para? 300
bin lira. Diyor ki: 2 katı da ipotek alacağım. Bunları
kimse söylemiyor, herkes umutla bekliyor. Bana 300 tane koyun
vereceklermiş. Peki ne alacaklar senden ey vatandaş? 600 bin
liralık ipotek alacaklar. Sende 600 bin liralık ipotek olsaydı
köyünde dururdun zaten. Tarlalarını herkes ipotek etti. Bunu biliyor
musunuz? Şu an Türkiyedeki bütün tarım arazilerinin yüzde 80i
ipotekli. İpotek verebilecek arazi mi kaldı? Siz o insanları
kentten köye geri göndermek istiyorsanız, kentten köye geri getirmek
istiyorsanız verin bakalım yüzer tane koyun, hiçbir şekilde
ipotek almayın, hayvancılık nasıl şaha kalkıyor.
Biz her şeyi çözebiliriz ama siz Türkiyeyi yönetemiyorsunuz,
hayvancılığını yönetemiyorsunuz. Binlerce, on binlerce
ziraat mühendisi, veteriner, gıda mühendisi işsizken siz kalkıyorsunuz
bir cerrahı Tarım Bakanı yapıyorsunuz. TİGEM gibi Türkiyeye
damızlık ve tohum üreten bir kurumun başına bir
kaymakamı getiriyorsunuz. Onun yardımcısı olarak bir beden
eğitimi öğretmenini atıyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Son bir dakika
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen,
yalnız, konuşma sürelerine riayet edelim. Özellikle rica ediyorum
bunu.
Buyurun.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) Birkaç
günlüğüne et fiyatlarını düşüreceğim diye, insanlara
29 liradan kıyma yedireceğim, 31 liradan kuşbaşı et yedireceğim
diye hiç uğraşmayın. Bakın, Cumhuriyet Halk Partili
Aydın Belediyesi zaten bunu beceriyor. 35 liradan sağlıklı,
yerli hayvanı biz vatandaşlarımıza kuşbaşı
olarak yedirebiliyoruz. Neden? Çünkü besiciye destek veriyoruz
olanaklarımız olmamasına rağmen. Demek ki Türkiye
tarımını biz yönetsek, Türkiyenin kaynaklarını
adaletli bir şekilde çiftçiye dağıtabilsek, çiftçinin
borçlarını bir ölçüde rahatlatabilsek Türkiyenin önünü açabiliriz.
Siz ne yapıyorsunuz? Bu ülkenin kaynaklarını başka
ülkelerin çiftçilerine ayırıyorsunuz. Tam 5 milyar dolar veriyorsunuz
ama et üretimi düşüyor. Ne yapıyorsunuz? Başka ülkelerin
çiftçilerine destek veriyorsunuz. Kendi çiftçinizi de köyden kente göç
ettirmeye çalışıyorsunuz. Sonra Gel, sana koyun
vereceğim. diye de kandırıyorsunuz. Artık bu yalanlara
insanların karnı tok.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Gaytancıoğlu.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Çankırı Milletvekili Sayın Hüseyin Filiz konuşacaklar.
Buyurun Sayın Filiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
FİLİZ (Çankırı) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Milliyetçi Hareket Partisi tarafından şap
hastalığı hakkında verilen grup önerisinin aleyhinde söz
almış bulunmaktayım. Milletin Meclisini saygıyla
selamlıyorum.
Orta Doğunun ve bu bölgenin en büyük şap
enstitüsüne sahibiz. Dünyada şap hastalığının
ilacı yoktur arkadaşlar ama aşısı vardır. Türkiye
dünyaya aşı ihraç etmektedir. Bakanlığımızca
yapılan yoğun çalışmalar neticesinde, örneğin
Trakyaya, Dünya Hayvan Sağlığı Teşkilatı
tarafından 2010 yılında şap hastalığından
aşılı arilik statüsü verilmiştir yani hastalıklardan
arındırılmış tesis statüsü. Yalnız Trakya
değil, Bölgesel Risklerin Kademeli Azaltılmasına Dayalı
Şap Hastalığı Kontrol ve Eradikasyon Eylem Planı
hazırlanmış ve 2014 yılı Ocak ayından itibaren
uygulamaya konulmuştur. Yani plan çerçevesinde yapılacak
çalışmalarla aşılı ariliğin sürdürülmesi,
Anadoluda ise ülkemizin şap hastalığından
aşılı ariliği hedeflenmiştir.
2025 yılına kadar ülkemizin
tamamını şap hastalığından aşısız
ari statüsüne ulaştırmak amacıyla başta Bursa, İzmir,
Konya, Erzurum ve Şanlıurfa illeri ile bölge illerinin de
katılımıyla farkındalığı artırmak üzere
çalıştaylar düzenlenmiştir. Aşı içerisinde antijen
miktarı artırılmış ve hastalıkla mücadelede
etkinlik daha üst düzeye getirilmiştir. Karantina görülmeyen tip
hastalıkları için karantina uygulamasına
başlanmış, bölge kontrol altına
alınmıştır.
Değerli arkadaşlar, bu şap
hastalığı rüzgârdan bulaşmakta, havada uçan kuş bir
tesisten diğer bir tesise hastalığı taşımakta,
hayvan bakıcıları kendi ayağından alıp bir
başka yere taşımakta ve dolayısıyla bu
hastalığın İran, Irak, Ermenistan, Suriyede de yani
Türkiyenin 100 kilometre sınırları etrafında da kontrol
altına alınıp Bakanlığımız tarafından
aşılanması düşünülmekte, bu çalışmalar
yapılmaktadır.
Tabii, buzağı ölümlerinin yüzde 5i
geçmemesi hâlinde ekonomik bir kayıp söz konusu değildir, normal
sayılıyor.
Biraz önce burada başta muhalefet
milletvekillerinin ithal etle, kırmızı etle ilgili
söylentilerine karşılık şunu söylemek istiyorum: Tabii AK
PARTİden önce kişi başına et tüketimi değerli
vekilim, 2 kilogramdı, 2 kilogram.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Değildi,
değildi, 9 kilogramdı.
HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) Evet,
şu anda 14 kilogram. Neden? Yani şunu mu söylüyorsunuz: AK PARTİ
millî geliri 2 bin dolardan 11 bin dolara keşke getirmeseydi de
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) Bir dakika
ek süre istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen siz de
Sayın Filiz.
HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) AK
PARTİ millî geliri 2 bin dolardan 11 bin dolara, 12 bin dolara getirince
hata mı etti? Et tüketimi çoğaldı. Bir de tabii nüfus
arttı. Ama Avrupada bu problem niye yok? Avrupada et tüketiminin yüzde
70i domuz eti.
300 koyun hadisesine gelince, Sayın
Bakanımız Ahmet Eşref Fakıbabayı dün
Çankırıya götürdük. Emin olun, insanlarımız heyecan
içerisinde, kuyruğa girmiş durumdalar. 300 koyunu verdiğimiz her
çiftçinin asgari ücretini yatırıyoruz, sigortasını
yatırıyoruz, yem parasını veriyoruz, aşı
parasını veriyoruz, veteriner ücretini veriyoruz; yaklaşık
-eski parayla- 100 milyarın üzerinde, 100-150 milyar civarında bir
destek sağlıyoruz. Ve dolayısıyla 300 koyun bir dahaki sene
600 koyun yapıyor. Bu proje sayesinde dışarıdan et ithalatını
azaltıyoruz, yapmayalım mı? Ve bu projenin yüzde yüz
başarıya ulaşmasını diliyorum ve
ulaşacağı kanaatindeyim.
Beni dinlediğiniz için yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini
oylarınıza sunacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Sayın
Başkan, et tüketimi 2 kilogram dedi
BAŞKAN - Sayın Gaytancıoğlu,
buyurun.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Sayın hatip
et tüketiminin 2 kilogram olduğunu söyledi, et tüketimi 9 kilogramdı.
TÜİK verileri çok açık ve nettir. Tamam, et tüketiminde 11-12
kilogramları şu an Türkiye yakaladı ama 2 kilogram değildi,
9 kilogramdı. Bir de TÜİK 2007den sonra hesaplama yöntemini
değiştirdiğinden dolayı et tüketiminde bir artış
gözükmektedir.
Kayıtlara geçmesini istedim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
HÜSEYİN FİLİZ (Çankırı)
Sayın Başkan, benim söylediğim AK PARTİden önce, 2002den
önce.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.36
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
58inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
MEHMET DOĞAN KUBAT (İstanbul) Sayın
Başkan, konuşmacı yok, beş dakika ara verelim.
BAŞKAN Peki, konuşmacılar
bulunamadığından bir beş dakika ara verelim.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.04
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.11
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
58inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun,
Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demir tarafından, yasama sorumsuzluğunun
araştırılması amacıyla 13/2/2018 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 13
Şubat 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 13/2/2018 Salı günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
13 Şubat 2018 tarihinde İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Filiz Kerestecioğlu Demir
tarafından verilen 6688 grup numaralı Yasama sorumsuzluğunun
araştırılması amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin diğer
önergelerin önüne alınarak, görüşmelerinin 13/2/2018 Salı günkü
birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Adana Milletvekili
Sayın Meral Danış Beştaş konuşacaklardır.
Buyurun. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evet, yasama sorumsuzluğuyla ilgili bir Meclis
araştırması önergemiz vardır; bunun gerekçelerini çok genel
hatlarıyla ifade etmem gerekirse:
Değerli milletvekilleri, Anayasanın
83üncü maddesi yasama sorumsuzluğunu yani mutlak sorumsuzluğu
düzenlemektedir. Buradaki amaç nedir? Milletvekillerinin temsil ettikleri halk
adına özgürce Parlamentoda düşüncelerini ifade edebilmesidir. Hiçbir
baskı ve baskı tehdidi altında kalmadan, iktidar partisini,
Hükûmeti denetlemenin en etkili yollarından biri olarak kürsü dokunulmazlığı
yani yasama sorumsuzluğu düzenlenmiştir.
Şimdi, burada, Anayasanın 83üncü maddesi
gerçekten uygulanıyor mu? Kocaman bir hayır. Şu anda Türkiye
Büyük Millet Meclisinde yasama sorumsuzluğu tıpkı
Anayasanın bütünü gibi, diğer mevzuat hükümleri gibi askıya
alınmıştır. Neden? Çünkü en başta bizim grubumuzun
milletvekilleri, yasama sorumsuzluğu kapsamındaki sözlerinden,
düşüncelerinden ve açıklamalarından dolayı hapisteler, ceza
alıyorlar ve bu cezalar istinafta kesinleştiriliyor.
Şimdi, burada korunan milletvekili
değildir, korunan halk iradesidir. Halkın iradesini temsil eden
milletvekillerinin burada özgürce düşüncesini ifade edememesi demek zaten
parlamenter sistemin tümüyle ortadan kalktığı anlamına
gelir.
Size bir örnek vermek isterim. Biliyorsunuz iktidar
partisi hakkında bir ara kapatma davası açılmıştı
ve orada sorumsuzluğun amacını iktidar partisi bakın
Anayasa Mahkemesine nasıl sunmuş? Demiş ki: Demokrasilerde
yasama sorumsuzluğu, milletvekillerinin hiçbir şekilde hukuksal bir
engellemeyle karşılaşmaksızın düşündüklerini
özgürce ifade etmek için getirilmiş önemli bir güvencedir. Böylece
milletvekilleri kendileri ya da mensubu oldukları parti
bakımından herhangi bir yaptırıma maruz kalmayacakları
güvencesiyle yasama faaliyetlerine özgür iradeleri ile
katılabileceklerdir. Bu, AKPnin Anayasa Mahkemesine sunduğu
gerekçe.
Bununla birlikte, Ahmet İyimayanın,
değerli hukukçu, iktidar partisi sıralarında oturan ve Adalet
Komisyonu Başkanlığı yapan İyimayanın yine bir
sözünü paylaşmak istiyorum: Diktatöryal rejimlerde yasama
sorumsuzluğu, devrini tamamlamış hukuk ve ahlak
dışı imtiyazlı sınıf yaratan bir kurum olarak
değerlendirilmektedir. Bunun devamı var, zamanım
olmadığı için okumuyorum.
Bunlara aynen katılıyoruz. Evet,
diktatöryal yönetimler de yasama sorumsuzluğu dönemini ortadan
kaldırmıştır ve şu anda diktatöryal bir sistemde
bizlerin de söz ve düşünce hakkı tümüyle ortadan
kaldırılmıştır.
Değerli milletvekilleri, bu dosya, bu kitap,
Eş Genel Başkanımız Selahattin Demirtaşın
Meclisteki konuşmaları ve karşılaştırdığımız
fezlekeleri. Tümü Meclis grubunda, Parlamento kürsüsünde yaptığı
konuşmalar ve şu anda rehin olarak bu konuşmalarından
dolayı hapiste.
Bu, İdris Balukenin, en çok Meclis kürsüsünü
kullanan, önceki dönem Grup Başkan Vekilimizin fezlekeleri ve konuşmaları;
bire bir aynı. Ama ne? Hiçbiri dikkate alınmadı mahkemeler
tarafından.
Şimdi, 20 Mayısta dokunulmazlıklar
kaldırıldığında bizim partimizin 55 milletvekiline 510
fezleke geldi. Fezlekelerde sorumsuzluk incelemesi yapılmadı. Bu
fezlekeler iddianameye dönüştü, iddianamede de sorumsuzluk incelemesi
yapılmadı. Bunların bir kısmı karara dönüştü,
orada da dikkate alınmadı, istinafa gitti, istinafta da dikkate
alınmadı. Yani birbirini takip eden bir silsileyle sorumsuzluk
ortadan kaldırılmıştır. Anayasa 83 kesinlikle şu
anda yürürlükte değildir. Bizler burada bir söz söyledikten sonra
hakkımızda savcılıklar takibat başlatıyorlar ve
hakkımızda iddianame, sonra da tecziye kararları geliyor.
İşte diktatoryel yönetimlerin tipik özelliğidir. Bunu sadece biz
söylemiyoruz, iktidar sıralarından çok değerli hukukçular da
zamanında ifade etmişler ama bu sözün arkasında durmuyorlar.
Anayasa 6: Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.
diyor. Anayasa 9 yargı yetkisini düzenliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Toparlayacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN Son cümlelerinizi söyleyin lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız ve
tarafsız mahkemelerce kullanılır. Hayır, bu
yanlış düzenlenmiş. Bu dönemin karakteri şudur -şurada
yazıyor ya Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
bu doğru değil- Egemenlik kayıtsız şartsız AKP
iktidarının ve/veya Erdoğanındır. Yine, Anayasa 9,
yargı yetkisine Türk milleti adına mahkemeler karar vermiyor. Yine, mahkemeler
AKP iktidarı adına ve/veya Erdoğan adına karar veriyor. Bu
kararı verdiği içindir ki şu anda bizler baskı ve
baskı tehdidiyle, cezalandırma tehdidiyle bu kürsüyü
kullanıyoruz ve sonra hakkımızda mahkûmiyet kararları
veriliyor. Ama bu dönem geçecek, bu diktatoryel yönetimin sorumluları,
bunu yürütenler yarın öbür gün bizim söylediklerimizi savunmak zorunda
kalacaklar mahkemeler önünde, bundan hiçbir kuşkumuz yok çünkü
Anayasayı rafa kaldırmak ciddi bir suçtur. Bu suçu işlemeye
devam ediyorlar.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Beştaş.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sayın Zeynel Emre konuşacaklar.
Buyurun Sayın Emre. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ZEYNEL EMRE (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Geçtiğimiz haftalarda burada
yaptığım bir konuşma esnasında şöyle bir ifade
kullanmıştım, demiştim ki: Türkiye Cumhuriyeti maalesef
anayasal bir devlet olma özelliğini hızla kaybediyor. Aslında
günbegün bu tespitimizin haklılığı maalesef ortaya
çıkmakta.
Bakın değerli arkadaşlar, yasama
sorumsuzluğu ve yasama dokunulmazlığının,
Anayasamızın 83 ve 84üncü maddelerinde düzenlenen, ihdas edilen
maddelerin temel amacı şudur: Temel amacı, demokrasilerde
muhalefeti korumak amacıyla çıkartılmıştır. Bu
bir milletvekiline verilen bir imtiyazdan öte milletin temsilcilerine, millî
iradeye, egemenliğe verilen bir haktan ibarettir. Yasama dokunulmazlığı
ve yasama sorumsuzluğu ihlal edildiği zaman doğrudan millî irade
ihlal edilmiş olmaktadır.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
bakın, bu Fransız İhtilalinden sonra toplanan Kurucu Meclisin
27 Haziran 1790 tarihli verdiği bir kararla ihdas edilmiş, bu amaçla
verilmiş bir hak ve üzerinden yüzlerce yıl geçmiş; biz hâlâ bu
Mecliste maalesef bu kararın doğruluğunu,
yanlışlığını, eksikliğini
tartışıyoruz. İşte bizi getirdiğiniz içler
acısı nokta hakikaten bu.
Değerli arkadaşlar, tutuklanan
milletvekilleri en az başbakan kadar milletvekilidir, bir fark yoktur ama
şu an uygulamada biz görüyoruz ki Türkiye Büyük Millet Meclisinde şu
sıradan itibaren uygulanan hukuk farklı, bu sıradan itibaren
uygulanan hukuk farklı. Yani milletvekillerine eşit derecede adalet
uygulanmadığı gibi halka da, milletin kendisine de hukuk
eşit şekilde uygulanmıyor.
Değerli arkadaşlar, bakın,
tahliyesine karar verilen tutuklular daha çıkmadan âdeta paralel bir
mahkeme tarafından tekrar tutuklanabiliyor. Tutuklu muhalefet vekilleri
fezlekelerle hedef tahtasına dönüştürülmüş durumda, âdeta
Erdoğanın sözünü bekleyen, nişan almış vaziyette
bekleyen hâkimler, savcılar var. İktidar partisinin söylenmesine izin
vermediği şeyleri söyleyen muhalefet vekilleri yargısız
infaz tehdidi altında.
İktidar partisine mensup bir milletvekiliyseniz
yani Mecliste şu sıralarda oturuyorsanız, halkın Meclisini
halkın kendi uçağıyla bombalayan insanların talimat
aldığı, bağlı olduğu Pensilvanya
sofralarında misafir olmak serbest; otuz yıl bu ülkeye
düşmanlık yapan PKK terör örgütüyle pazarlık etmek, onlara
methiyeler düzmek serbest, suç değil; şayet bu tarafta
oturuyorsanız; makamdan gelen güçlerini kişisel çıkarları
için kullanmak, aşırı zenginleşmek, şayet bu tarafta
oturuyorsanız suç değil, beka sorunu yaratacak çapta öngörüsüz,
fütursuzca politikalar yürütmek, kararlar almak da serbest
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEYNEL EMRE (Devamla) Sayın Başkan,
tamamlayacağım.
BAŞKAN Buyurun.
ZEYNEL EMRE (Devamla) Memleketin
çocuklarını askerde, yurtlarda, madenlerde, şehirlerin orta yerlerinde
ölüme sürükleyen icraatlarda bulunmak serbest, bütün bunlar suç değil;
kozmik odayı yabancı istihbarat servislerine açmak serbest, suç
değil; 18 adamızı Yunanistana teslim etmek suç değil,
serbest, bunlar hiç tartışılmıyor dahi. Bakın,
işte bu durum Türkiyedeki Meclisin işlevini tamamen
yitirdiğinin büyük bir resmidir değerli arkadaşlar.
Bizim milletvekilimiz bugün beş yıl, on ay
gibi bir cezaya çarptırıldı. Müebbetten yirmi beş
yıla, yirmi beş yıldan buralara geldi Enis Berberoğlunun
cezası. Günlerce ne söylendi, ne yazıldı? Enis Berberoğlu
casus. dendi. Bugün mahkeme Casus değil, gizli belgeleri
açıklamaktan ceza veriyorum ancak artık beni idare edin, tahliye
edecek kadar da cesaretim yok. dedi, özeti bu. Çünkü ceza hukukundan
azıcık anlayan avukatlar bilir ki bir yıl yatmış bir
tutuklu, beş yıl ceza aldığında hükümle birlikte
muhakkak tahliye olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ZEYNEL EMRE (Devamla) İşte, bu, tam
olarak mahkemelerin bağımsız olmadığının
önemli göstergelerinden biridir. Biz yasama sorumsuzluğunun Türkiye Büyük
Millet Meclisi çatısı altında
araştırılmasının uygun olduğunu düşünüyoruz.
Bu düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Emre.
Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına Aydın Milletvekili Sayın
Abdurrahman Öz konuşacak.
Buyurun Sayın
Öz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU
ADINA ABDURRAHMAN ÖZ (Aydın) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP Grubu tarafından verilmiş olan grup önerisi
aleyhine AK PARTİ Grubu adına söz almış bulunuyorum. Genel
Kurulu saygıyla selamlarım.
HDP grup önerisinin
Anayasanın 83üncü maddesinde düzenlenen yasama
dokunulmazlığıyla ilgili olduğu görülmektedir. Yasama
dokunulmazlığı, parlamento hukukunun temelidir, olmazsa
olmazıdır, demokrasinin de gereğidir; seçimle göreve
gelmiş, iktidar ve muhalefet ayrımı olmaksızın, tüm
milletvekilleri açısından temsil ve denetim görevlerini yapabilmeleri
için olmazsa olmazdır, parlamento hukukunda yüzyıllara dayanan bir
birikimin sonucudur.
Yasama
dokunulmazlığı Anayasamızın 83üncü maddesinde
düzenlenmiştir. Buna göre yasama dokunulmazlığı Türkiye
Büyük Millet Meclisi üyeleri, Meclis çalışmalarındaki oy ve
sözlerinden, Mecliste ileri sürdükleri düşüncelerden, o oturumdaki
Başkanlık Divanının teklifi üzerine Meclisçe başka bir
karar alınmadıkça bunları Meclis dışında
tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulamaz. şeklinde
ifade edilmiştir. Kanaatimce de yasama dokunulmazlığı ve
sorumsuzluğu, milletvekillerinin Meclis çalışmalarındaki
oy, söz ve düşünce açıklamalarından mutlak manada sorumsuz
tutulmasını kapsamalıdır.
Anayasanın
14üncü maddesinde temel hak ve hürriyetlerin kötüye kullanılması
düzenlenmiştir. Bu maddede, Anayasada yer alan hak ve hürriyetlerin hiç
birinin devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı ve
insan haklarına dayanan demokratik ve laik cumhuriyeti ortadan
kaldırmayı amaçlayan faaliyetler biçiminde
kullanılamayacağı açıkça ifade edilmiştir.
Anayasanın 14üncü maddesinin halk içindeki, toplumdaki ifadesiyle
anlatımı hiç kimsenin suç işleme hakkının
olmadığıdır. Bu çerçevede, milletvekili olarak bizlerin de
diğer vatandaşlar gibi, suç işleme hakkımızın
olmadığı tartışmasızdır.
Hepimiz
insanız, yoğun siyasi gündem içerisinde geçmişi çabuk unutuyoruz. Bir de
insanoğlunun yaratılışı gereği kötü şeyleri
hatırlamak istememe gibi bir huyu vardır.
Dokunulmazlıkların kaldırıldığı günleri
hatırlayalım, unutmayalım. Başta HDPnin o zamanki genel
başkanı olmak üzere muhalefet milletvekillerinin tamamı
Kaldırın dokunulmazlıkları, bizim sizin
dokunulmazlıklarınıza ihtiyacımız yok. diye hem bu
kürsüden hem de grup toplantısından açık açık
çağrıda bulunuyorlardı. Kendilerince bizleri, iktidar partisini
sıkıştırıyorlardı. O günlerden bugünlere
geldiğimizi hiçbir zaman unutmayalım. Kaldırılan
dokunulmazlıkların sonuçlarının böyle olacağı
açıkça ortadayken, bunu hepimiz görebiliyorken bundan siyaset
çıkarmaya çalışmak
Asıl sorgulanması gereken konu
budur diye düşünüyorum.
Grup önerisini incelediğimde somut belge ve
bilgiye de dayanmadığını gördüğümden grup önerisinin
aleyhinde olduğumuzu ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunacağım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN İşlemi yapayım, söz
vereceğim size.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Bizim partimizin adını anarak, zamanında
dokunulmazlıkların kaldırılmasını
istediğimizi ifade ederek şu anda İşte bunlar
unutulmamalıdır. dendi. Doğrudur ama bununla ilgili kapsam
içeriğinden çıkarılmıştır. Ayrıca önergemizin
hiçbir dayanağı, içinde herhangi bir fikrin olmadığı
da ifade edilmiştir. Bununla ilgili sataşmadan dolayı söz
istiyoruz.
Meral Danış Beştaş
konuşacak.
BAŞKAN Buyurun Sayın Danış
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ben
somut belgeyi getireceğim. Şunu kendilerine takdim edebilirim somut
belge olarak.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Aydın
Milletvekili Abdurrahman Özün HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında HDP
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Somut belge isteyen sayın hatip, değerli
milletvekillerim, bu Selahattin Demirtaş ve İdris Balukenin
dosyası. Mahkeme iddianamelerini ve Meclisteki konuşmaları
karşılaştırırsanız bundan daha somut bir önerge
olmadığını siz de herhâlde takdir edeceksiniz.
İkincisi: Bu dokunulmazlıkların
kaldırılması ve milletvekillerinin hâlâ rehin tutulması
konusunda iktidar partisi hep kaçak oynamayı tercih ediyor.
Şunu söylemenizi bekleriz: Evet, biz istedik
tutuklanmanızı, fezlekeleri biz hazırlattık, iddianameleri
biz tanzim ettirdik, mahkeme kararlarını biz yaptırıyoruz
ve sonra da kesinleştirip burada düşürüyoruz. Çünkü bunun böyle
olduğunu biliyoruz.
Daha bugün, yarım saat önce, önceki Eş
Genel Başkanımız Serpil Kemalbay evinin önünde gözaltına
alındı. Neden biliyor musunuz? Bugün iktidar partisinin grup
toplantısında AKP Genel Başkanı doğrudan
Kemalbayı hedef gösterdi. Savcılık o kadar hızlı
hareket etti ki daha o konuşma bütün Türkiyeye yayılmadan bir
partinin eş genel başkanı -iki gün önce görevi devretti- gözaltına
alınabildi. Kimin hakkında bir beyanda bulunuyorsa bir hafta sonra
yerel mahkemeler karar veriyor, ceza veriyor.
İktidar partisi grubu içinde hiç mi yok suç
işleyen, hiç mi yok? Böyle bir şey olabilir mi? Sadece HDPliler mi
yargılanıyor? Bu doğru değil. Yalan üzerine bir politika
iflas edecektir. Bu yalan üzerine politikadan vazgeçmenizi naçizane öneririm.
Bizler konuştuğumuz için
yargılanıyoruz. Biz halkın verdiği destek sonucunda
onların düşüncelerini, taleplerini ve demokrasiyi burada her gün
ısrarla ifade ettiğimiz için ve iktidara muhalefet ettiğimiz
için cezalandırılıyoruz, bunun başka bir izahı yok. Bu
sadece siyaset gereği verilen cevaplardan da vazgeçilmesini, en
azından dobra bir şekilde Evet, bu süreci biz yönetiyoruz. demenizi
bekliyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Çeşitli
İşler
1.-
Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Ürdün-Türkiye Parlamentolar
Arası Dostluk Grubu Başkanı Muhammed Abu Setteh ve beraberindeki
heyete Hoş geldiniz. denilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Ürdün-Türkiye Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanı Muhammed
Abu Setteh ve beraberindeki heyet Meclisimizi ziyaret etmektedirler.
Kendilerine yüce Meclisimiz adına hoş geldiniz diyoruz.
(Alkışlar)
Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkanım, 60a göre çok kısa bir söz istiyorum, Üsküdar
ilçemizde kentsel dönüşümle ilgili bir uygulama vardı da.
BAŞKAN Peki, buyurun bir dakika...
IV.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
31.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, hem mülkiyet hem imar sorunu
yaşayan Üsküdar ilçesinin Kirazlıtepe Mahallesinde oturan
vatandaşların mağduriyetlerinin giderilmesini talep
ettiğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Değerli Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
İki sayın bakanımız da
buradayken
Üsküdar ilçesi Kirazlıtepe Mahallesi, Üsküdar Belediyesinin
talebiyle kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan edilmiştir.
Ancak, bu Kirazlıtepe kentsel dönüşüm ve gelişim alanı ilan
edildikten sonra bir yıl gibi uzun bir süre geçti Sayın
Başkanım ve bu süreden sonra, Ocak ayında, 8 Ocak 2018 tarihinde
Bakanlar Kurulu kararıyla burası afet riski alanı ilan edildi.
Afet riski alanı ilan edilmesi nedeniyle vatandaşlarımız
şu anda mağdur durumda. Hem mülkiyet sorunu hem imar sorunu
açısından Kirazlıtepe Mahallesinde oturan
vatandaşlarımızın bu mağduriyetinin giderilmesini
talep ediyoruz. Hem mülkiyet sorunu hem imar sorunu, iki sayın
bakanımız da buradayken Kirazlıtepenin bu mağduriyetiyle
ilgilenmelerini istirham eder, hepinize saygı ve hürmetlerimi
sunarım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanal.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri (Devam)
3.- AK PARTİ
Grubunun, Genel Kurulun çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine;
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmında bulunan 518 ve 517
sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu kısmın
2 ve 4üncü sıralarına, bastırılarak
dağıtılan 519 sıra sayılı Kanun Teklifinin ise
kırk sekiz saat geçmeden yine bu kısmın 3üncü
sırasına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 13, 20 ve 27
Şubat 2018 ile 6 Mart 2018 Salı günkü birleşimlerinde sözlü
soruların görüşülmemesine; 518 ve 519 sıra sayılı
Kanun Tasarı ve Teklifinin İç Tüzük'ün 91'inci maddesine göre temel
kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 13/2/2018 Salı günü
(bugün) toplanamadığından, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
İlknur
İnceöz
Aksaray
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında
bulunan 518 ve 517 sıra sayılı kanun
tasarılarının bu kısmın 2 ve 4üncü sıralarına;
bastırılarak dağıtılan 519 sıra sayılı
Kanun Teklifinin ise kırk sekiz saat geçmeden yine bu kısmın
3üncü sırasına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun;
13, 20 ve 27 Şubat 2018 ile 6 Mart 2018
Salı günkü birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesi,
13 Şubat 2018 Salı günkü (bugün)
birleşiminde 519 sıra sayılı Kanun Teklifine kadar olan
işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
14 Şubat 2018 Çarşamba günkü
birleşiminde 517 sıra sayılı Kanun Tasarısına
kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
15 Şubat 2018 Perşembe günkü
birleşiminde 361 sıra sayılı Kanun Tasarısına
kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi,
20 Şubat 2018 Salı günkü birleşiminde
108 sıra sayılı Kanun Tasarısına kadar olan
işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
21 Şubat 2018 Çarşamba günkü
birleşiminde 150 sıra sayılı Kanun Tasarısına
kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar,
22 Şubat 2018 Perşembe günkü
birleşiminde 384 sıra sayılı Kanun Tasarısına
kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar
çalışmalarını sürdürmesi,
Yukarıdaki birleşimlerde gece 24.00'te
günlük programların tamamlanamaması hâlinde günlük programların
tamamlanmasına kadar çalışmalarına devam etmesi,
518 ve 519 sıra sayılı Kanun
Tasarı ve Teklifinin İç Tüzük'ün 91'inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetvellerdeki şekliyle
olması önerilmiştir.
518 sıra sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi
Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı. (1/912) |
||
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki
Madde Sayısı |
1. Bölüm |
1 ila 20 nci maddeler arası |
20 |
2. Bölüm |
21 ila 35 inci maddeler arası |
15 |
Toplam Madde Sayısı |
35 |
519 Sıra sayılı Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi. (2/2099) |
||
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki Madde Sayısı |
1. Bölüm |
1 ila 19 uncu maddeler
arası |
19 |
2. Bölüm |
20 ila 36 ncı maddeler
arası (Madde 31'e bağlı
Ek Madde 22 ve Ek Madde 23 dâhil) |
18 |
Toplam Madde Sayısı |
37 |
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere öneri sahibi Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Yozgat
Milletvekili Sayın Yusuf Başer konuşacaklar.
Buyurun Sayın Başer. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA YUSUF BAŞER (Yozgat)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ
Grubumuzun Meclisimizin çalışma saatlerine uygun olarak vermiş
olduğu grup önerisinin lehinde konuşmak üzere söz aldım. Bu
vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmama başlamadan önce 20 Ocak
tarihinde Türk ordumuzun Türkiye'nin birliğine, beraberliğine ve
kardeşliğine kasteden hain terör örgütlerinin kökünü kazımak
amacıyla başlatmış olduğu Zeytin Dalı
Operasyonunda şehit olan tüm Mehmetçiklerimize Rabbimden rahmet
diliyorum, gazilerimize de Rabbimden acil şifalar diliyorum.
AK PARTİ hükûmetleri olarak Türkiye'nin
varlık ve bekasına kasteden, adı ne olursa olsun, ister PKK
olsun ister DAEŞ olsun ister PYD olsun isterse ne olursa olsun, hiçbir
terörist, değil Türkiyede dünyanın hiçbir yerinde Türkiye'nin
birliğine ve beraberliğine kasteden terör örgütünün mensubu
kalmayıncaya kadar terör ve teröristle mücadelemiz sonuna kadar devam
edecektir.
Bu vesileyle, değerli arkadaşlar,
Meclisimizin gündemi yoğun. Özellikle Türkiyenin yatırım
ortamının iyileştirilmesine ilişkin olarak,
yatırım ortamlarının geliştirilmesi, ulusal ve
uluslararası yatırımcıların Türkiyede faaliyetlerine
başlaması ve Türkiyenin kalkınması ve gelişmesine
vesile olması amacıyla, bu sebeple 518 sıra sayılı
Kanun Tasarımızın, yine aynı şekilde, 517 sıra
sayılı Uluslararası Göç Örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti devleti
arasında yapılan anlaşmalara ilişkin kanun
tasarısının gündemin 2nci ve 4üncü sıralarına
alınmasını ve 519 sıra sayılı Kanun Teklifinin
de kırk saat geçmeden önce 3üncü sıraya alınmasını AK
PARTİ Grubu olarak teklif ettik.
Bu vesileyle grup önerimizin kabul edilmesini ve
grup önerisinde belirtmiş olduğumuz şartlarda ve saatlerde
Meclisin çalışmalarına devam etmesini temenni ediyorum.
Bu duygu ve düşünceler içerisinde hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Başer.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sayın Filiz Kerestecioğlu
konuşacaklar.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; belki defalarca söylediğimiz ama bir türlü
gündeme vâkıf olamadığımız, yani sadece iktidarın
gündeminin yürütüldüğü bir Mecliste aslında bazı şeyler
üzerine konuşuyoruz. Hakikaten, bugün itibarıyla bile telefon
ettiğimde, daha bugün Meclisin gündeminin ne olduğunu
öğrenememiş bulunuyorum. Yani bu, bu Meclise ya da işte, Türkiye
Büyük Millet Meclisine yakışan bir şey değil. Gerçekten,
buna bazı atıflar ilave ediyorsunuz ama o atıflara layık
olan meclis demokratik olarak çalışan ve işleyişi,
kuralları belli olan bir meclistir; herkese de bütün partilere de
eşit yaklaşımla davranan bir meclistir.
Evet, biz bu eşitliği hiçbir yerde görmüyoruz.
Kongremiz pazar günü gerçekleşti. İstanbulda yüz otobüs için
anlaşma yapılmıştı ve firma son anda getirmekten
tehditler nedeniyle vazgeçti ve sonrasında başka firma bulmak zorunda
kalındı ya da özel araçlarla geldiler. Hakkâriden yola çıkan otobüsler
Bitlise ulaşana kadar on beş dakika arayla GBT kontrolüne tabi
tutuldular. Dolayısıyla Türkiye'de bir GBT kontrolü rekoru
kırıldı, gerçekten tebrik ediyoruz. Bingölde üç araç yola
çıktı, araçların sözleşmeleri, faturaları olduğu
hâlde yolcu bileti kesilmediği için onlara ceza kesildi ve daha neler
neler, kongreye kalem bile alınmak istenmedi, gazeteciler sokulmak
istenmedi, basın çok geç girebildi. Yabancı heyetleri bizzat
karşılamıştım, aynı şekilde onların da
el çantalarını bile sokana kadar içeriye binbir uğraş
verdik.
Ben her şeye rağmen gerçekten büyük bir
coşkuyla oraya gelen, katılan halkımıza teşekkür etmek
istiyorum. Ve birilerine daha teşekkür etmek istiyorum; iktidara, GBT
rekoru kırılmasını sağlayan emniyet güçlerine,
kongremizi canlı ve etraflıca yayınlayan tüm televizyon
kanallarına! Bir gün basın özgürlüğü onlara da gerekecek ve onur
da tabii gerekecek. Bunlar gerçekten olağanüstü ilgileriyle gözlerimizi
yaşarttılar kongremiz boyunca, bunun için teşekkür ediyorum!
Türkiye'de nasıl üst düzey, aşkın bir demokrasi
yaşandığını bütün dünya basınına
gösterdiler! Televizyonlarda tek bir haber yoktu, bir kongre
yapılmamış gibiydi ama yabancı televizyonlarda bunun
haberleri vardı, evet, gerçekten bunlara teşekkür etmek istiyoruz.
Erdoğana, AKP Genel Başkanına da özellikle teşekkür
ediyoruz, bugün de grup toplantısında sadece kongremizi gündem
yaptığı için. Demokrasiniz hayırlı olsun
arkadaşlar, bir gün size de lazım olacak!
Teşekkürler. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Mahmut Tanal konuşacaklar
şimdi.
Buyurun Sayın Tanal. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MAHMUT TANAL (İstanbul)
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla,
hürmetle selamlıyorum.
Tabii, çalışma açısından, biz
Cumhuriyet Halk Partisi olarak çalışmaya evet diyoruz ama yeter ki
Meclisi tatile sokmayın. Mesela iki hafta öncesi, Meclisi tatile soktunuz.
Halkın bu kadar sorunu varken Meclisin çalışmasına ihtiyaç
var.
Ancak yatırım ortamının
iyileştirilmesiyle ilgili getirilmek istenen hususa biz destek veririz.
Ancak yatırımın teşviki, yatırım
ortamının iyileştirilmesi için ülkede öncelikle hukuk
güvenliğinin olması lazım. Eğer bir ülkede hukuk
güvenliği yoksa, yatırımcıya güven vermiyorsa o ülkede
yatırımın olması imkânsız. Hukuk güvenliği
olabilecek ki hukuk istikrarı sağlanabilsin, iktisadi istikrar
sağlanabilsin, eşitlik sağlanabilsin, istihdam alanları
yaratılabilsin. Eğer hukuk güvenliği olmazsa bunların
hiçbirisi olmaz.
Tabii, bunun da başında, siyasi
iktidarın terör örgütleriyle mesafeli davranması lazım. Neden?
Bu cümleyi söylerken özellikle söylüyorum, bugüne kadar Afrinle ilgili PYD
terör örgütüyle mücadele ediyoruz. derken aslında PYD terör örgütünü,
Mardin 2. Ağır Ceza Mahkemesi (2014/493) esas sayılı
numarasıyla nisan ayında yani 2014 yılında terör örgütü
ilan ettiği hâlde, Şubat 2015, Haziran 2015 tarihinde, iki
farklı tarihte terör örgütünün yöneticisini, Salih Müslimi, mevcut olan
bu siyasi iktidar Ankarada kırmızı halılarla
karşılamıştı.
Peki, siz bir yandan terör örgütleriyle içli
dışlı olacaksınız, bir yandan da hukuk
güvenliğini sağlayamadığınız zaman maalesef hukuk
güvenliği olmaz ve o ülkede de yatırım yapılamaz. Bununla
ilgili, biz ne diyoruz? Mademki siz terör örgütü gördüğünüz yöneticileri
ülkeye davet ediyorsunuz, bir vatandaş tweet attığı zaman
o tweetinden dolayı nasıl gözaltına alıp -yakalama
kararı- savcılığa sevk ediyorsanız, siz terör
örgütünün yöneticisini neden bugüne kadar savcılığa sevk etmediniz?
Sınırdan giriş-çıkışlara vize vererek niye
işlem yapmadınız?
Kütüphanede var, kütüphanede; Interpol
aracılığıyla tutukluların aranması ve iadesiyle
ilgili
Niçin bir, Interpol aracılığıyla terör örgütü
yöneticisini kırmızı bültenle aratmak işlemi başlatmıyor
bu iktidar? Şikâyetimiz üzerine daha dün yaptı. Bu resmen suçüstü.
Mevcut olan siyasi iktidar yakalanmıştır, suçunu ikrar
etmiştir ve bunlarla ilgili Anayasamızın 14üncü maddesine
Burada şu anda oturan önceki dönem cumhuriyet başsavcısı
bir arkadaşımız var. Bu milletvekilinin
dokunulmazlığı kapsamına
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla)
girmez, suçüstü bir
iştir, ağır cezalık bir suçtur. Derhâl bunu
kollayanların, destek verenlerin, propagandasını yapmasına
izin verenlerin yakalanarak gözaltına alınması gerekir.
Kayırmacılığa hayır
diyoruz, adalete evet diyoruz.
Hepinize teşekkür ediyorum,
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Tanal.
Adalet ve Kalkınma Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, İç Tüzükün 37nci
maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi
vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Önergeler
1.- Adana
Milletvekili Elif Doğan Türkmen'in, (2/836) esas numaralı Türk Ceza
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/130)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/836) esas numaralı Türk Ceza Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifimin
İç Tüzükün 37nci maddesi uyarınca doğrudan Genel Kurul
gündemine alınmasını arz ve talep ederim.
Elif
Doğan Türkmen
Adana
BAŞKAN Teklif sahibi olarak Adana
Milletvekili Sayın Elif Doğan Türkmen konuşacaklardır.
Buyurun Sayın Doğan Türkmen. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana)
Teşekkürler Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türkiye 11 Şubat 2015 tarihinde çok kötü bir cinayet, bir
katliam haberiyle sarsıldı; Özgecan Aslan cinayeti. Özgecan Aslan
cinayetiyle hepimizin ama hepimizin yüreği parçalandı, kadın ve
insan olarak, erkek olarak hepimiz o gün bu cinayeti işleyene
karşı büyük bir öfke ve kin duyduk. En ağır cezayı
alması için hepimiz gerekli olan şeyleri söyledik, yazdık
çizdik.
Özgecan Aslan cinayetinin üzerinden üç yıl
geçti ama ne yazık ki bu üç yıl içerisinde Türkiyede kadın
cinayetleri artarak devam etti, ne yazık ki Türkiyede çocuk cinsel
istismarı artarak devam etti ve çok kötü bir tesadüf, yine,
Özgecanın ölüm yıl dönümünde Adanada 3 yaşında
olduğu söylenen bir çocuğa cinsel istismar suçu işlendi ve o
çocuk hastaneden henüz tedavi edilerek taburcu oldu. Sanıksa
tutuklandı, şu anda Adana Cezaevinin dışında bir yere
gönderildi başına bir iş gelmesin diye, bulunduğu cezaevi
saklanıyor vatandaşlardan.
Niye bunları anlatıyorum? Bizim gerek 18
yaşın altındaki
Ne yazık ki Türkiyede -15 yaş gibi-
uluslararası evrensel hukuka uymayan bir tanımlamayla 15
yaşın üzerinde 18 yaşın altında olanlar için de
rıza var ise farklı ceza uygulamaları olduğu için özellikle
bunu belirtmek istiyorum, 18 yaş evrensel tüm hukuk sistemlerinde çocuk
yaşıdır, 18 yaşın altı. Bu nedenle artık
ülkemizde 18 yaşın altındaki tüm çocuklarla ilgili olarak
mutlaka ama mutlaka cinsel istismar suçunda rıza aranmaksızın en
ağır cezanın verilmesi, kadın cinayetinde artık
Kravatını taktı, mahkemede hâkime efendim dedi. diye hiçbir
sanığa iyi hâl indiriminin uygulanmaması şarttır değerli
milletvekilleri çünkü artık ülkemizde iyi hâl indirimi hukuken bir istisna
olması gerekirken istisna olma hâlinden çıkmış, kural
hâline gelmiş, hatta iyi hâl indirimi uygulanmıyorsa Yargıtay
tarafından o karar bozulur duruma gelmiştir. Bu nedenledir ki böyle
bir kanun teklifi verme ihtiyacı hissettim.
Bakın, size bir veri açıklayacağım,
bu, Adalet Bakanlığının resmî verisidir. 2016
yılı cinsel istismar şikâyetlerinin sayısı 29.504,
açılan dava sayısı 15.006, hapis cezası 5.846. Yani 29.504
şikâyetten sadece 5.846sı hakkında hapis cezası
verilmiştir, 2016 yılı için. Bu da net göstermektedir ki
yasalarda ne olursa olsun uygulamada ne yazık ki yasalara uygun
gereklilikler yerine getirilmemektedir. İşte bu nedenledir ki
kadın cinayetlerinde ve çocuk cinsel istismarlarında artık
Özgecan Aslan yasası olarak bilinen bu yasalar, bu kanun teklifleri
ivedi olarak gündeme alınmalı ve ivedi olarak da bu konuda bir karar
verilmelidir. Şimdi bu salonda hepinize sorsam Özgecan Aslan cinayeti
gibi cinayet işleyenlerin suçları cezasız mı kalsın,
indirim mi alsın? desem Hayır. dersiniz ama kamuya mal olmayan tüm
davalarda ne yazık ki kıymetli milletvekilleri, hem iyi hâl
indirimleri uygulanmaktadır hem de tahrik indirimleri
uygulanmaktadır. Bu nedenledir ki Türkiyede kadın cinayetlerinin
önüne bir türlü geçilememektedir. Çünkü iyi hâl indirimiyle, tahrik indirimiyle
ne yazık ki cezasızlık işlemi artık usul hâline
gelmektedir.
Bu nedenle, vermiş olduğum kanun teklifimi
kabul edeceğinizi ve gündeme alınmasıyla ilgili oylamada da
olumlu oy kullanacağınızı ummak istiyorum.
Hepinize teşekkür ediyorum,
saygılarımla. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.49
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.17
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
58inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince sözlü soru
önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan 697 Sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ve İçişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- 697
Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/908) ve
İçişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 513) (x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
8/2/2018 tarihli 57nci Birleşimde Kanun
Hükmünde Kararnamenin tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştı.
Şimdi maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
1inci maddeyi okutuyorum:
OLAĞANÜSTÜ HAL KAPSAMINDA BAZI
TEDBİRLER ALINMASI HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME
Olağanüstü
hal kapsamında bazı tedbirler alınması; Anayasanın 121
inci maddesi ile 25/10/1983 tarihli ve 2935 sayılı Olağanüstü
Hal Kanununun 4 üncü maddesine göre, Cumhurbaşkanının
başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu'nca 8/1/2018
tarihinde kararlaştırılmıştır.
Kamu personeline ilişkin tedbirler
MADDE 1- (1)
Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine
karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı,
oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut
bunlarla irtibatı olan ve ekli (1) sayılı listede yer alan
kişiler kamu görevinden başka hiçbir işleme gerek
kalmaksızın çıkarılmıştır. Bu kişilere
ayrıca herhangi bir tebligat yapılmaz. Haklarında ayrıca
özel kanun hükümlerine göre işlem tesis edilir.
(2) Birinci
fıkra gereğince kamu görevinden çıkarılan kişilerin,
mahkûmiyet kararı aranmaksızın rütbe ve/veya memuriyetleri
alınır ve bu kişiler görev yaptıkları teşkilata
yeniden kabul edilmezler; bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemezler,
doğrudan veya dolaylı olarak görevlendirilemezler; bunların
uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet, kurul, komisyon, yönetim kurulu,
denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve sair görevleri de sona
ermiş sayılır. Bunların silah ruhsatları, gemi
adamlığına ilişkin belgeleri ve pilot lisansları iptal
edilir ve bu kişiler oturdukları kamu konutlarından veya
vakıf lojmanlarından onbeş gün içinde tahliye edilir. Bu
kişiler özel güvenlik şirketlerinin kurucusu, ortağı ve
çalışanı olamazlar. Bu kişiler hakkında
bakanlıkları ve kurumlarınca ilgili pasaport birimine derhal
bildirimde bulunulur. Bu bildirim üzerine pasaport birimlerince pasaportlar
iptal edilir.
(3) Birinci
fıkra kapsamında kamu görevinden çıkarılanlar, varsa
uhdelerinde taşımış oldukları büyükelçi, vali gibi
unvanları ve müsteşar, kaymakam ve benzeri meslek adlarını
ve sıfatlarını kullanamazlar ve bu unvan, sıfat ve meslek
adlarına bağlı olarak sağlanan haklardan yararlanamazlar.
BAŞKAN 1inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
1inci madde kabul edilmiştir.
2nci maddeyi okutuyorum:
İade hükümleri
MADDE 2- (1)
Ekli (2) sayılı listede yer alan kişiler, ilgili kanun hükmünde
kararnamenin eki listelerin ilgili sıralarından
çıkarılmıştır.
(2) İlgili
kanun hükmünde kararname hükümleri, birinci fıkrada belirtilen
kişiler bakımından tüm hüküm ve sonuçlarıyla birlikte
ilgili kanun hükmünde kararnamenin yayımı tarihinden geçerli olmak
üzere ortadan kalkmış sayılır. Söz konusu personelden bu
maddenin yürürlük tarihinden itibaren on gün içerisinde göreve
başlamayanlar çekilmiş sayılır. Bu kapsamda göreve
başlayanlara, kamu görevinden çıkarıldıkları tarihten
göreve başladıkları tarihe kadar geçen süreye tekabül eden mali
ve sosyal hakları ödenir. Bu kişiler, kamu görevinden
çıkarılmalarından dolayı herhangi bir tazminat talebinde
bulunamaz. Bu personelin görevlerine iadesi, kamu görevinden çıkarıldıkları
tarihte bulundukları yöneticilik görevi dışında
öğrenim durumları ve kazanılmış hak aylık
derecelerine uygun kadro ve pozisyonlara atanmak suretiyle de yerine
getirilebilir. Bu maddeye ilişkin işlemler ilgili bakanlık ve
kurumlar tarafından yürütülür.
(3)
Olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde
kararnameler gereği öğrencilikle ilişikleri kesilmiş
olanlardan bu Kanun Hükmünde Kararnameye ekli (3) sayılı listede yer
alanlar, ilgili kanun hükmünde kararnamenin eki listelerin ilgili sıralarından
çıkarılmıştır. İlgili kanun hükmünde kararname
hükümleri, bu kişiler bakımından tüm hüküm ve sonuçlarıyla
birlikte ilgili kanun hükmünde kararnamenin yayımı tarihinden
itibaren ortadan kalkmış sayılır.
(4) Ekli (4)
sayılı listede ver alan kişiler, ilgili kanun hükmünde
kararnamenin eki listenin ilgili sıralarından
çıkarılmıştır. İlgili kanun hükmünde kararname
hükümleri, bu kişiler bakımından tüm hüküm ve sonuçlarıyla
birlikte ilgili kanun hükmünde kararnamenin yayımı tarihinden geçerli
olmak üzere ortadan kalkmış sayılır. Bu fıkraya
ilişkin işlemler ilgili bakanlık ve kurumlar tarafından
yürütülür.
BAŞKAN 2nci maddeyi
oylarınızı sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
2nci
madde kabul edilmiştir.
3üncü maddeyi okutuyorum:
Rütbesi alınan Türk
Silahlı Kuvvetleri personeli
MADDE 3- (1)
Türk Silahlı Kuvvetlerinden emekliye sevk edilen, kendi isteğiyle
emekli olan, istifa eden veya başka bir sebeple ayrılanlardan, terör
örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine
karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı,
oluşum veya gruplara üyeliği, mensubiyeti veya iltisakı yahut
bunlarla irtibatı olduğu değerlendirilen ve ekli (5)
sayılı listede yer alanların rütbeleri alınır ve
emekli kimlikleri iptal edilir. Bu kişiler kamu görevine yeniden kabul
edilmezler, doğrudan veya dolaylı görevlendirilemezler. Ayrıca
bunlar uhdelerinde taşımış oldukları mesleki
unvanları ve sıfatlarını kullanamazlar ve bu unvan ve
sıfatlarına bağlı olarak sağlanan haklardan
yararlanamazlar. Bu kişilerin uhdelerinde bulunan her türlü mütevelli heyet,
kurul, komisyon, yönetim kurulu, denetim kurulu, tasfiye kurulu üyeliği ve
sair görevleri de sona ermiş sayılır. Bunların silah
ruhsatları, pilot lisansları, gemi adamlığına
ilişkin belgeleri ve ilgili pasaport birimlerince pasaportları iptal
edilir. Bu kişiler özel güvenlik şirketlerinin kurucusu,
ortağı ve çalışanı olamazlar.
BAŞKAN 3üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
3üncü madde kabul edilmiştir.
4üncü maddeyi okutuyorum:
Kurum ve kuruluşlara
ilişkin tedbirler
MADDE 4- (1)
Terör örgütlerine veya Milli Güvenlik Kurulunca Devletin milli güvenliğine
karşı faaliyette bulunduğuna karar verilen yapı,
oluşum veya gruplara aidiyeti, iltisakı veya bunlarla irtibatı
olan ve ekli (6) sayılı listede yer alan kurum ve kuruluşlar
kapatılmıştır.
(2)
Birinci fıkra kapsamında kapatılan kurum ve kuruluşlara ait
olan taşınırlar ile her türlü malvarlığı, alacak
ve haklar, belge ve evrak Hazineye bedelsiz olarak devredilmiş
sayılır, bunlara ait taşınmazlar tapuda resen Hazine
adına, her türlü kısıtlama ve taşınmaz yükünden ari
olarak tescil edilir. Bunların her türlü borçlarından dolayı
hiçbir şekilde Hazineden bir hak ve talepte bulunulamaz. Devre
ilişkin işlemler ilgili tüm kurumlardan gerekli yardımı
almak suretiyle Maliye Bakanlığı tarafından yerine
getirilir.
BAŞKAN 4üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 4üncü madde kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına
dair bir önerge vardır, önergeyi okutup Komisyona soracağım.
Komisyon önergeye salt çoğunlukla yani 14 üyesiyle katılırsa
önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım.
Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması hâlinde ise önergeyi
işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 513 sıra
sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye
aşağıdaki ek maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet Doğan Kubat Ramazan Can
Amasya İstanbul Kırıkkale
Halil Eldemir Enver
Fehmioğlu
Bilecik Bingöl
"EK MADDE 1- (1) 6/2/2018 tarihli ve 7081
sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine
Dair Kanunun 10 uncu maddesiyle,
a) 18/10/2016
tarihli ve 6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 3 üncü maddesinin
birinci fıkrasına ikinci cümlesinden sonra gelmek üzere eklenen
cümle,
b) 6749
sayılı Kanunun 5 inci maddesine eklenen fıkra,
c) 9/11/2016
tarihli ve 6756 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı
Tedbirler Alınması ve Milli Savunma Üniversitesi Kurulması ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesi Hakkında
Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasına "Olağanüstü
halin ibaresinden sonra gelmek üzere eklenen ibare ve "mahkemelerce
ibaresinden sonra gelmek üzere eklenen ibare ile aynı maddeye eklenen
fıkra, yürürlükten kaldırılmıştır.
(2) 6/2/2018
tarihli ve 7082 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı
Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul
Edilmesine Dair Kanunun 17 nci maddesiyle 10/11/2016 tarihli ve 6758
sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler
Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 19 uncu maddesine
eklenen fıkra yürürlükten kaldırılmıştır.
(3) 8/2/2018 tarihli ve 7091 sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin
Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesi Hakkında Kanunun 10 uncu
maddesiyle;
a) 6749 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin
birinci fıkrasına ilk cümlesinden sonra gelmek üzere eklenen cümle,
b) 6749 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin
üçüncü fıkrasına "silah ruhsatları ibaresinden sonra
gelmek üzere eklenen ibare,
c) 6749 sayılı Kanunun 7 nci maddesine
eklenen fıkra,
ç) 6749 sayılı Kanunun 8 inci maddesinin
birinci fıkrasına eklenen cümle,
d) 8/11/2016 tarihli ve 6755 sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile
Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul
Edilmesine Dair Kanunun 2 nci maddesinin ikinci fıkrasına "silah
ruhsatları ibaresinden sonra gelmek üzere eklenen ibare,
e) 6756 sayılı Kanunun 2 nci maddesinin
ikinci fıkrasına "silah ruhsatları ibaresinden sonra
gelmek üzere eklenen ibare,
f) 6756 sayılı Kanunun 104 üncü maddesine
eklenen fıkra,
g) 6756 sayılı Kanunun 105 inci maddesinin
ikinci fıkrasına eklenen cümle,
yürürlükten kaldırılmıştır.
(4) 6756 sayılı Kanunun 107 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 107- (1) 106 ncı madde
uyarınca Komisyonlar tarafından tespit edilen personelin Türk
Silahlı Kuvvetleri, Sağlık Bilimleri Üniversitesi, diğer
yükseköğretim kurumları ile Sağlık Bakanlığı
ve bağlı kuruluşlarına devrine ilişkin usul ve esaslar
ile devre ilişkin diğer hususları belirlemeye Bakanlar Kurulu
yetkilidir.
(2) Devredilen personelin atanacağı
kadrolar, başka bir işleme gerek kalmaksızın atama
işleminin yapıldığı tarih itibarıyla ihdas
edilerek 78 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 190 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname eki cetvellerin ilgili kurumlara ait bölümlerine
eklenmiş sayılır.
(3) Devredilen personelden;
a) Aylıklarını 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununa göre alanlara, devredilmeden önce en son ayda
kadrolarına bağlı olarak yapılan aylık gösterge, ek
gösterge, kıdem aylığı, taban aylığı, zam,
tazminat ve ek ödeme veya sağlık hizmetleri tazminatı ödemeleri
toplam net tutarının (bu tutar sabit bir değer olarak esas
alınır); devir sonrası atandıkları yeni
kadrolarına bağlı olarak yapılan aylık gösterge, ek
gösterge, kıdem aylığı, taban aylığı, zam,
tazminat ödemeleri ile döner sermayeden yapılan ek ödemenin toplam net
tutarından fazla olması halinde aradaki fark tutarı, herhangi
bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaksızın fark kapanıncaya kadar
ayrıca tazminat olarak ödenir.
b) Aylıklarını 2914 sayılı
Yükseköğretim Personel Kanununa göre alanlara, devir sonrası
atandıkları yeni kadrolarında ödenen döner sermaye ek ödemesi
net tutarının, devir tarihi itibarıyla eski kadrolarına
bağlı olarak hesaplanan sağlık hizmetleri tazminatı
net tutarından (bu tutar sabit bir değer olarak esas
alınır) az olması halinde, aradaki fark herhangi bir vergi ve
kesintiye tabi tutulmaksızın ayrıca tazminat olarak ödenir.
c) Aylıklarını 926 sayılı
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununa göre alanlara, aylık ve
mali hakları (ek ödeme veya sağlık hizmetleri tazminatı
dahil), rütbe ve kıdemleri ile devredildiği tarihteki aylık ve
mali hak unsurları (tayın bedeli ve fiilen çalışma
karşılığı yapılan ödemeler hariç) esas
alınarak aynı şekilde ödenir. Bu şekilde almakta
oldukları aylık ve mali hakları toplam net tutarının,
devir sonrası yeni kadrolarına bağlı olarak alabilecekleri
aylık ve mali hakları toplamı ile atanmış
oldukları yeni kadro unvanı esas alınmak suretiyle hesaplanan
döner sermaye ek ödemesi toplamının net tutarından az
olması halinde aradaki fark tutarı, herhangi bir vergi ve kesintiye
tabi tutulmaksızın ayrıca tazminat olarak ödenir. Bunların,
subaylarda kıdemli albay, astsubaylarda ise iki kademeli kıdemli
başçavuş rütbesini geçmemek ve general ve amiraller bulundukları
rütbede kalmak üzere rütbe, terfi ve kıdemlilik işlemleri ile
yaş haddi ve kadrosuzluk tazminatı da dahil emeklilik işlemleri,
görev yaptıkları kurum tarafından 926 sayılı Kanun
hükümlerine göre yapılır. Ancak bunlar, istekleri halinde
atanmış oldukları kadronun mali ve sosyal haklarından
yararlanmak kaydıyla memurlar için belirlenen yaş haddine kadar
çalışmaya devam edebilirler. Bu bent kapsamında bulunan personel
hakkında 4/1/1961 tarihli ve 209 sayılı Kanunun ek 3 üncü
maddesi ile 31/5/2006 tarihli ve 5510 sayılı Kanunun ek 3 üncü
maddesi uygulanmaz. Devredilen personele 926 sayılı Kanunun ek 17 nci
maddesinin (Ç) fıkrası uyarınca yapılacak sağlık
hizmetleri tazminatı ödemelerine ilişkin esas ve usulleri
belirlemeye, anılan fıkrada belirtilen hükümler çerçevesinde Maliye
Bakanlığının uygun görüşü üzerine Sağlık
Bakanlığı yetkilidir.
ç) Sözleşmeli olarak görev yapanlar, ilgili mevzuat
hükümleri çerçevesinde aynı şekilde sözleşmeli olarak görev
yapmaya ve ücret almaya devam ederler.
d) 13/6/2001 tarihli ve 4678 sayılı Türk
Silahlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve
Astsubaylar Hakkında Kanuna göre çalışmakta olanlar anılan
Kanun hükümleri çerçevesinde muvazzaf subaylığa ve muvazzaf
astsubaylığa geçirilmiş sayılır ve bu maddedeki
muvazzaf subay ve muvazzaf astsubaylarla ilgili hükümlere tabi olurlar.
(4) Devredilen personel ve bunların emeklileri,
Türk Silahlı Kuvvetleri ile Sahil Güvenlik ve Jandarma Genel
Komutanlıklarına bağlı sosyal tesislerden ve varsa silah
taşıma ve bulundurma hakkından emsali rütbedeki personel gibi
yararlanır. Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) üyesi olanların
bu üyelikleri üçüncü fıkra hükümlerine tabi oldukları sürece, fiili
hizmet süresi zammından yararlananların bu hakları ise üçüncü
fıkranın (c) bendi hükümleri çerçevesinde 926 sayılı Kanuna
göre aylık aldıkları sürece devir tarihindeki hükümler esas
alınmak suretiyle devam eder.
(5) Üçüncü ve dördüncü fıkra hükümleri,
ilgililer bu madde uyarınca devredildikleri kurumların
kadrolarında kaldıkları sürece uygulanır. Ancak ilgili
personelin Sağlık Bakanlığı ile Sağlık
Bilimleri Üniversitesi arasındaki geçişleri kurum
değişikliği sayılmaz.
(6) Askeri sağlık teşkillerinin
yönetildiği merkez veya bölge teşkilatlarında görevli olup,
sağlık teşkillerinin devri sebebiyle hizmetine ihtiyaç kalmayan
sağlık ve yardımcı sağlık personeli ile görev
sürelerinin bitiminde yurda dönen Girne Asker Hastanesinde görevli
sağlık ve yardımcı sağlık personeli de
Sağlık Bakanlığı ve Milli Savunma
Bakanlığının müşterek kararıyla devredilen
personel kapsamına alınır.
(7) Gülhane Askeri Tıp Akademisinde
uzmanlık ve yan dal uzmanlık eğitimi yapma hakkı
kazanmış olup henüz uzmanlık eğitimine
başlamamış olanlardan ihtiyaç duyulan branşlardaki
personel; kıta, kurum ve karargâhlarda fiilen en az iki yıllık
hizmeti tamamlamak kaydıyla Sağlık Bilimleri Üniversitesinde Milli
Savunma Bakanlığı veya İçişleri
Bakanlığı nam ve hesabına tıpta uzmanlık ve yan
dal uzmanlık eğitimi yapar. İhtiyaç duyulmayan branşlardaki
personel, devredilen personel kapsamında Sağlık Bilimleri
Üniversitesinde araştırma görevlisi kadrolarına atanır.
Gülhane Askeri Tıp Akademisinde lisansüstü eğitim yapmakta olan
öğrenciler (yabancı öğrenciler dahil) ile bu hakkı
kazanmış olanlar eğitimlerine Üniversitede devam eder.
(8) Devredilen personelden Türk Silahlı
Kuvvetleri ile Sahil Güvenlik ve Jandarma Genel Komutanlıklarına
karşı mecburi hizmeti bulunan personel, bu hizmetlerini
devredildikleri kurumlarda tamamlar.
(9) Uluslararası askeri anlaşma ve
protokoller kapsamında Gülhane Askeri Tıp Akademisinde eğitim ve
öğretim gören yabancı uyruklu personel ve bakmakla yükümlü
oldukları aile fertleri ile yine aynı anlaşmalar kapsamında
yıllık kontenjan dahilinde ücretsiz tedavisi yapılan
hastaların tedavi giderleri ile misafir askeri personel ve
öğrencilerin maaş, harçlık ve her türlü giderleri Milli Savunma
Bakanlığı bütçesinden karşılanır.
(10) Savaş hali ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin
yurtdışı görevleri nedeniyle askeri sağlık
teşkili kurulması ile buralarda görevlendirilecek Sağlık
Bakanlığı personeline ilişkin usul ve esaslar Milli Savunma
Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı
arasında yapılacak protokollerle belirlenir.
(11) Devredilen personele devir tarihinden sonra
yapılması gereken aylık veya ücret ödemeleri yeni kurumları
tarafından yapılır ve bu ödemeler hakkında kurumlar
arasında herhangi bir hesaplaşma yapılmaz.
(5) 6758 sayılı Kanunun 7082
sayılı Kanunun 17 nci maddesiyle değişiklik yapılan 20
nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Kayyımlık yetkisi Fona devredilen
veya Fonun kayyım olarak atandığı şirketleri ve
ortaklık paylarını soruşturma ve kovuşturma süresince
yönetmek ve temsil etmek üzere atananlar veya görevlendirilenler ile 5271
sayılı Kanunun 128 inci maddesinin onuncu fıkrasına göre
malvarlığı değerlerinin yönetimi amacıyla atananlar ve
bu kapsamda icra edilen iş ve işlemler hakkında 8/11/2016
tarihli ve 6755 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında
Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara
Dair Düzenleme Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin
Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanunun 37 nci ve 38 inci
maddeleri uygulanır.
(6) 7091 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin
birinci fıkrasında yer alan "kefaletten doğmaması
ibaresi "asıl borçlu ve diğer kefiller hakkında kesin aciz
vesikası bulunan haller hariç olmak üzere kefaletten doğmaması şeklinde
değiştirilmiş, aynı fıkraya "(FETÖ/PDY'ne)
ibaresinden sonra gelmek üzere "veya diğer terör örgütlerine ibaresi
eklenmiş, aynı maddenin beşinci fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiş,
altıncı fıkrasına "eğitim ibaresinden sonra
gelmek üzere "ve sağlık ibaresi ile maddeye
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"(5) Borçların ödenmesinde, kamu
idarelerine ödenmesi gereken vergi, resim, harç, fon kesintisi, pay gibi
borçlar, çalışanların sigorta primleri, rehinli alacaklar,
enerji, iletişim ve su kullanım borçları, çeşidine bakılmaksızın
beşyüz Türk Lirasını geçmeyen borçlar ve diğerleri
şeklinde sıralama esas alınır. Kapatılan özel
öğretim kurum ve kuruluşları, kurs, dershane, öğrenci
yurtları ve pansiyonlara avans veya peşin ödeme şeklinde kapatma
tarihinden sonraki dönemler için ifa edilmiş olan öğrenim ve
barınma bedelleri, yukarıda belirtilen sıraya tabi
tutulmaksızın iade edilir.
"(8) Bu madde hükümleri 20/7/2016 tarihli ve
2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan
edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun
hükmünde kararnameler uyarınca gerçekleştirilen bütün kapatma
işlemleri hakkında uygulanır. "
(7) 1/2/2018 tarihli ve 7072 sayılı
Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul
Edilmesine Dair Kanunun 77 nci maddesiyle 12/4/1991 tarihli ve 3713
sayılı Terörle Mücadele Kanununun ek I inci maddesinin beşinci
fıkrasına eklenen cümle yürürlükten
kaldırılmıştır.
(8) 7072 sayılı Kanunun 81 inci maddesinde
yer alan "Kanun Hükmünde Kararnamenin ibaresinden sonra gelmek üzere
"28 inci maddesinin (B) fıkrasının üçüncü paragrafında
yer alan "Başbakanca ibaresi "Cumhurbaşkanınca
şeklinde değiştirilmiş ibaresi eklenmiş ve "28
inci maddesine ibaresi "aynı maddeye şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN Sayın Komisyon Başkanı,
Komisyonunuz önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) Salt çoğunlukla
katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
İlk olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Zeynel Emre
konuşacaklardır.
Buyurun Sayın Emre. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ZEYNEL EMRE (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii, buradaki değişiklik önergesi biraz
teknik bir mesele. Ancak meselenin özünü, içeriğini kaçırmamak
lazım değerli arkadaşlar. Burada 697 sayılı
olağanüstü hâl kapsamında çıkartılan Kanun Hükmünde
Kararname temel olarak şu: Ekli liste hâlinde bazı meslek
gruplarında çalışan insanların işten
çıkartılması, bazılarının işe iade edilmesi.
Şimdi, ilk OHAL ilan edildiği zaman FETÖyle mücadele konusunda
gerekli düzenlemeler yapılacak, çok kısa bir süre sonra OHAL
kalkacak. denmişti. Hukuk devletinde hiçbir hükûmetin ekli liste hâlinde
115 bin kişiyi işten etme diye bir hakkı yoktur. Bu hukuki
denetim dışında tutulamaz. Şayet bir bakanlıkta, bir
genel müdürlükte herhangi bir terör örgütüyle ilişkili bir
çalışan varsa gerekçesiyle birlikte gösterilerek işine son
verilebilir ama bu durumda o bir idari işlemdir, idari yargının
denetimine açık olması gerekir, hukuk devletinde böyle olur. Yine,
aynı şekilde şayet işten çıkarılan
insanların iadesiyle ilgili de bürokratlar kendi kafalarına göre
araya adam sokarak iade yapamazlar. İki türlü de hukuka
aykırılık var burada değerli arkadaşlar. Burada
KHKler âdeta şu hâli aldı: Bu Meclis çatısı altında
torba kanunlardan sonra torba KHKleri de yaşıyoruz. FETÖyle uzaktan
yakından ilgisi olmayan, Diyanet İşleri
Başkanlığı yardımcılığının
sayısını artırmadan tutun, kış lastiğine,
evlilik programlarının iptaline kadar her bir şey kanun hükmünde
kararnameyle düzenlenir hâle geldi. Şimdi, bunlar esas itibarıyla
Anayasaya aykırıdır ve Anayasa Mahkemesi bunları iptal
etmelidir. Maalesef Anayasa Mahkemesi de içinde bulunduğumuz korku
iklimine hapsolmuş ve hakikaten hukuka bağlı, objektif bir
şekilde karar veremez bir duruma gelmiştir. Anayasa Mahkemesi tarihî
sorumluluk altındadır. Bu iş ve işlemleri yapanlar kadar
Anayasa Mahkemesi üyeleri de bunlara ses çıkarmayarak hukuka
aykırı olduğunu bilerek bunları iptal etmeyerek de
aynı suça ortak olmaktadır.
Değerli arkadaşlar, demokrasi Ben her
şeyi bilirim. demek değildir. Demokrasi, aynı zamanda kurallar
rejimidir. Demokrasilerde herkesin görevi vardır ve işi ehline teslim
etmek temel görevdir. Demokrasilerde Reis ne derse o olur. yoktur
arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar) Demokrasilerde
kula kulluk yapılmaz. Bakın, kula kulluk yapanlar yüzünden Türkiye 15
Temmuzu yaşamıştır. Türkiyenin yeni 15 Temmuzları
yaşamaması için Reis ne derse o olur. kliğinden lütfen
çıkın artık. Sizler, halk tarafından seçilmiş
temsilcilersiniz. Siz burada istişare edip karar vermediğiniz hiçbir
konuya gelip burada el kaldırmayın.
Değerli arkadaşlar, bu KHKlerin
kapsamıyla ilgili, sizlere şu soruları kuliste soruyoruz,
diyoruz ki: Ya, Allah aşkına, bu iade işlemlerini kim
gerçekleştiriyor? Yani 115 bin işten çıkarma var, 3 bin
civarında iade var. Vallahi biz de bilmiyoruz. diyorsunuz. Kimler bunu
hangi odalarda yapıyor? Bu, Meclisin iradesinin açık bir şekilde
gasbedilmesidir.
Değerli milletvekilleri, Hitlerin bir adalet
müşaviri vardı, Hans Frank; şöyle söylüyordu hâkimlere: Karar
vermeden önce kendinize şunu sorun: Benim yerimde Führer olsaydı
nasıl karar verirdi? Yani vicdana, kanuna göre değil, anayasaya göre
değil, Führere göre karar verin. Türkiye de yavaş yavaş bu
duruma doğru evriliyor değerli arkadaşlar. Reis ne derse o. sözcüğünü
artık duymak istemiyoruz. Hukuk devletinde böyle bir şey milletin
iradesine hakarettir. Millet sizleri niye seçti? Türkiye Büyük Millet Meclisi
neden var? Türkiye Büyük Millet Meclisinin temel görevi yasama ve denetim
değil mi? Hem yasama hem denetim görevini başkaları yapacaksa,
kimlerin yaptığını bilmediğimiz başkaları
yapacaksa bu millet bizlere neden maaş ödesin değerli
milletvekilleri?
Değerli arkadaşlar, şimdi, şöyle
bir gerçekle karşı karşıyayız: Bu, aslında, sizin
Biz Türkiyeyi yönetemiyoruzun itirafıdır. Yani burada siz
çılgın projeler peşinde koşuyorsunuz, işte
İstanbul için çeşitli çılgın projeleriniz var. Aslında
gelin, adını tam olarak koyun, Türkiye Cumhuriyetini Türkiye OHAL
Cumhuriyeti olarak ilan edin. Sizin hedeflediğiniz sistem bu.
Değerli milletvekilleri, Türkiye on sekiz
aydır OHALle yönetiliyor. Burada çok büyük bir keyfîlik var ve
Türkiyenin OHAL şartları altında da seçime gitmesi demek
Türkiyede ciddi bir meşruiyet sorununun ortaya çıkması demek.
Türkiye geçtiğimiz referandumda yaşadığı sonucu bir
daha yaşayacak bir psikolojiye sahip değil.
Bugün çeşitli araştırmalar var, bir
tanesini yanımda getirdim değerli arkadaşlar; bir üniversitenin
yaptığı Türkiyedeki Kutuplaşmanın Boyutları
araştırması. Özellikle yaşadığımız bu
15 Temmuz felaketinden sonra ilan edilen OHAL ve anayasa referandumu
sonrasında Türkiyede birinin bir diğerini âdeta terörist olarak
görmesinin, suçlamasının sonucunun toplumda yansıması
şu şekilde değerli arkadaşlar: Türkiyede partiler, parti
mensubiyeti aynı şekilde kimlik hâline gelmiş durumda. Yani
topluma sorduğunuz zaman, insanlar hangi partilere oy veriyorsa
komşusunun da aynı partiden olmasını istiyor. Bir AKPli
komşusunun CHPli olmasını istemiyor, bir CHPli komşusunun
AKPli olmasını istemiyor hatta daha ilerisi Ben AKPli bir gelin
istemem. diyen CHPliler var, Ben CHPli bir damat istemem. diyen AKPliler
var. Bu oranlar gerçekten çok yüksek durumda.
İşte bu kutuplaşmanın bizi
götüreceği hiçbir yer yok değerli milletvekilleri. Şayet
Türkiyede bir normalleşme arzulanıyorsa, Türkiyenin ekonomik olarak
rayına oturtulması isteniyorsa ilk önce hukuk devletini tekrardan
ihdas etmemiz lazım ve burada da Türkiyeyi artık kanun hükmünde
kararnamelerle yönetemeyeceğinizi görmeniz gerektiğini söylüyorum. Bu
durum kişisel ikballer uğruna suskun kalınacak bir durum değildir.
Önce Türkiye demek lazım ve artık bu OHAL KHKlerinin son
bulmasını temenni ediyorum.
Bu düşüncelerle Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Emre.
Madde üzerinde Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Ertuğrul Kürkcü
konuşacaklar.
Buyurun Sayın Kürkcü. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir)
Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; acele işe şeytan
karışır. Bunu düzeltmek için de Hükûmet Meclise gelmiş.
Acele ettik, kararnameleri birbirine karıştırdık. Siz bunu
düzeltin. diyor ama işin doğrusunu isterseniz, Meclis hakikaten bir
Meclis olsaydı ilk başta, bu kararname önüne geldiğinde
Yaş nedir, kuru nedir? Suçlu kimdir? Niçin, kim kimi işten
çıkartıyor ve neye dayanarak çıkartıyor? diye sorar ve
zaten bunu önceden iptal ederdi.
Şimdi, kendi işini yapmayan, kendisine
iş yaptırılan, esasen kanun hükmündeki kararnamelerle yönetilen,
yeni kurulmakta olan kararname devletinin noteri rolüne kendisini
indirgemiş bir Meclis, emin olun ki, getirdiğiniz bu yeni düzeltme
kararnamesine bir düzeltme kararnamesi daha getirseniz onu da onaylayıp
size verecek.
Sık sık kendisine pek çok yüceltici
sıfatlar atfedilen Meclisin, kendisini ortadan kaldırmakta
olduğunu; kendisini anlamsız, değersiz, gereksiz, işe
yaramaz kıldığını, bizzat bunu kendi eylemiyle
yaptığını bundan iyi ispat edecek bir şey var mı?
Bir buçuk yıldan fazla bir zamandır Meclis bir kenara itilmiş,
ayaklar altına alınmış. Hiçbir kararı, hiçbir eylemi
doğrudan doğruya kendi düşüncesinin ve kendi iradesinin eseri
olmayan bir Meclis şimdi kararname tashihi için burada istihdam ediliyor
ve bu istihdamın bir parçası olarak da bizler burada
konuşuyoruz.
Çok açık söylemek gerekir: Bugün Türkiye,
esasen, bu kararnameler istikametinde oluşturulan bir yeni devletin
yönetimi altına sokulmak üzere, adım adım, kendi önceden
bildiği devletin sonuna doğru yürütülüyor. Meclis bu gerçeğin
farkında mıdır? Bilmiyorum. Bunu bu şekilde
tartışmadığına göre bunun farkında değil.
Şu hâlde, kararnamelerle yönetilmekten bu kadar memnun olan bir Meclisin
kendisinin esbabımucibesini, varlık sebebini kendisine ve halka,
millete, kendisini seçenlere açıklaması lazım. Eğer
önümüzdeki birkaç yıl içerisinde bir seçime gidilecek olursa halkın
karşısına çıktığında bu dönem
milletvekilleri ne diyeceklerdir? Biz seçildikten bir süre sonra bütün gücü ve
yetkiyi Hükûmete bıraktık, Hükûmet ne derse onu yaptık,
yanlış dediğine yanlış dedik, sonra o yanlış
dediğine yanlış dedi, biz yanlış dediğine
yanlış demesine doğru dedik, sonra onu düzeltmek
Şimdi
kendisini böyle mi anlatacak milletvekilleri? Hakikaten milletin vekili
olmuş olacak mı böyle? Ben, doğrusu, içine
düşürüldüğümüz bu zillet hâline Meclisin silkinip bir cevap vermesini
boşuna bekliyorum tabii ki çünkü Meclis çoğunluğu aslında
bu gidişattan memnun; bizim şikâyetimiz var, muhalefet partilerinden
birinin daha var, öteki muhalefet partisi artık bir iktidar
ortağıdır, dolayısıyla onların bir
itirazları yok. Bizim dolayısıyla ikili bir hayatımız
var; Meclisin çoğunluğunu oluşturan vekiller, Meclisin
Cumhurbaşkanlığının ayakları altında bir
noter hâline getirilmesine rıza göstermişlerdir, geri kalanlar sadece
ve sadece bu Meclisin yok olmadan önceki son kuğu
çığlığını çıkarmak, tarihe bir iz
bırakmak Bütün bunlar bu memlekette oldu ve biz bunları
yaşadık. diye gelecek kuşaklara bir ibret dersi bırakmak
üzere burada konuşuyoruz. Bunun dışında, bugün Meclis,
artık bilinen hâliyle, Türkiye'deki iktidarın başlıca
kaynağı olarak kendisini ortadan kaldırmaya bizzat Anayasa
değişikliğinin yolunu açarak ve hileli Anayasa
değişikliğinin sonuçlarını meşru kabul ederek
zaten çoktan son vermiş durumdadır. O nedenle ne desek bugünkü durumu
açıklamaya yetmez. Belki de bu Meclis hakikaten ortadan
kalktığında neyin kaybedildiğini Türkiye anlayacaktır.
Kör topal da olsa ağır aksak da olsa eninde sonunda iktidarın
kaynağı olarak halkın oyuyla seçilmiş bir Meclis ile iktidarın
kaynağı olarak bir sultanın arasındaki farkı yüz
yıllık kavgadan sonra bir kere daha öğrenmek zorunda
kalacaktır. Umarım bu, hepimiz için çok acı bir ders olmaz çünkü
şimdiden Meclis denetiminden kurtulmuş olmak,
komşularınıza savaş açmak, beğenmediğiniz politik
güçlere savaş açmak, Türkiye'nin beğenmediğiniz politik
eğilimlerini düşman ilan etmek, Türkiyeyi güvenlikten yana olanlar
ve terörizmden yana olanlar olarak ikiye bölmek, muhalefeti doğrudan
doğruya bir terörizm kaynağı hâlinde kurgulamak, işte,
sizin gelecek dünyanız bu şekilde belirleniyor. Eğer bu
dünyayı kabul edenler varsa onlar kendi geleceklerini demokrasinin,
özgürlüğün, eşitliğin, adaletin, barışın
olduğu bir dünyada aramıyorlar demektir ama biz, bu dünyayı
aramaya devam ediyoruz. Bunun için Meclis, isterse kendisini gönüllü olarak
ortadan kaldırsın, bir kararname devletinin kollarına kendisini
bıraksın, biz kararlarını kendi veren, kendi kendini
yöneten, kendinin efendisi olan bir halkın, bir milletin sözcüleri olarak
kendimizi yöneteceğimiz bir gelecek için, ister bu Mecliste ister
başka bir zeminde mutlaka bu mücadeleyi sürdüreceğiz. Kararnameler
devletini istemiyoruz. Böyle bir devleti yönetmek için halktan vekâlet
almadık. Buna ortak olanların hepsi gelecekte savaşın,
çatışmaların, halk arasındaki ikiliğin
kaynağı olarak kendilerini tarihin kara sayfalarına
yazdıracaklar; biz burada değil, halkın yanında yer almaya
devam edeceğiz.
Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, sisteme giren ve
isimlerini yazdıran milletvekili arkadaşlar var. Soru-cevap için mi
yoksa 60a göre söz için mi?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Soru-cevap için.
BAŞKAN Soru-cevap için, peki.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) 60a göre de vardı.
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) 60a göre efendim.
BAŞKAN
Komisyon, şimdi mi açıklama yapacaksınız?
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
Sayın Başkan, uygun görürseniz bu ek maddenin mahiyeti
hakkındaki gerekçeyi okumak istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun.
İÇİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş)
Önergeyle kanun hükmünde kararnamelerin yürürlüğe giriş
sıralarına göre kanunlaştırılmaması sebebiyle
ortaya çıkan mükerrer düzenlemeleri önlemek, bundan kaynaklanabilecek
tereddütlere mahal vermemek ve kanun hükmünde kararnamelerin yürürlükteki
durumuna göre kanunlaşmasını sağlamak amaçlanmaktadır.
Bunun kayıtlara geçmesini arzu ediyoruz.
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Başkan.
Sayın
Yıldırım, size yerinizden bir dakikalık söz vereyim çünkü
soru-cevapta size sıra gelmeyecek.
Sayın
Yıldırım, buyurun, bir dakika süre veriyorum.
IV.- AÇIKLAMALAR
(Devam)
32.-
Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırımın,
Halkların Demokratik Partisi kongresine ve Malatyada 11 HDP yöneticisinin
gözaltına alınmasına ilişkin açıklaması
BEHÇET YILDIRIM
(Adıyaman) Teşekkürler Başkanım.
Şimdi,
biliyorsunuz, hafta sonu çok görkemli bir kongre gerçekleştirdik Ankara
Arena Spor Salonunda. Her türlü baskı, zulüm ve tutuklamalara rağmen
çok görkemli bir kongre gerçekleşti. Onun için bütün halkımıza
teşekkür ediyorum, sağduyulu davranan herkese teşekkür ediyorum.
Bu kongre, normal bir genel kongrenin ötesinde, vicdanların sesiydi çünkü
bu kongre, tekçiliğe karşı çoğulculuğun, savaşa
karşı barışın haykırıldığı
bir kongreydi. Burada Afrin saldırısının kimseye fayda
getirmeyeceği, birlikte yaşamanın önemi vurgulandı; bu
ülkenin savaşa değil, barışa ihtiyaç duyduğu dile
getirildi.
Bu coşkulu
kongredeki mesajı herkesin alması gerekiyor diye düşünürken
bugün fahri vekili olduğum Malatya ilinde sabah yediden akşam
saatlerine kadar süren bir arama olmuş, 11 yönetici
arkadaşımız gözaltına alınmıştır 3'ü
kadın, 8i erkek olmak üzere.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
BEHÇET YILDIRIM
(Adıyaman) Burada gazetelere, evraklara el konulmuş, kilitli
kapılar çilingirle açılmıştır.
Bu durumu
kınadığımı belirtmek istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Yıldırım, teşekkür ederim.
Sayın
Kerestecioğlu, size de yerinizden bir dakikalık söz vereyim. Daha
sonra soru-cevap işlemini yapacağım.
Buyurun Sayın
Kerestecioğlu.
33.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, TBMM
Basımevinde basılan önemli telefonlar rehberinde HDP eski Eş
Genel Başkanı İstanbul Milletvekili Selahattin
Demirtaşın adının yer almamasına ilişkin
açıklaması
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
AK PARTİ Genel
Başkanı daha bugün Çadır devleti değiliz." dedi. Gerçekten çadır devleti
değilsek, şu elimdeki kitapçık ne? demek istiyorum. Çünkü kuralları
olan bir devlet yönetiminde gerçekten böyle bir şey mümkün değil.
Elimdeki kitapçık Önemli Telefonlar Rehberi,
TBMM Basımevinden. Şimdi, bu kitabın
basıldığı tarihte -daha üç gün öncesine kadar- Selahattin
Demirtaş partimizin Eş Genel Başkanıydı. Aynı
zamanda Selahattin Demirtaş bir milletvekili değil mi, yani bunu
hepiniz biliyorsunuz herhâlde. Ama şimdi, açıyoruz biz Halkların
Demokratik Partisi Grubunu, burada Selahattin Demirtaşın ismi yok.
Hop diye o isim buradan uçurulmuş. Şimdi, isim uçurarak kişiyi
yok edemezsiniz. Yani aksine, onun namı alır yürür ve sonsuza kadar
da yaşayacak bir ismi olur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederiz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) - Yani buna özellikle sizin de
BAŞKAN İlgileneceğim.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) - Bunu kim yaptı, niye yaptı, hangi hakla yaptı,
sormak istiyorum.
BAŞKAN İlgileneceğim Sayın
Kerestecioğlu.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Teşekkürler.
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- 697
Sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (1/908) ve
İçişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 513) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi on dakika süre içinde
soru-cevap işlemini gerçekleştireceğiz. Bu sürenin ilk beş
dakikasında sayın milletvekillerinden sorularını
alacağım. Diğer beş dakika ise, cevaplaması için Sayın
Bakana ait olacak.
Sayın Köksal, buyurun.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın Bakan,
seçim bölgem Afyonkarahisar ili Dinar ilçesine bağlı Çobansaray,
Alacaatlı, Akgün, Karakuyu, Akça, Burunkaya, Gökçeli, Çapalı, Eldere,
Dombay Ovası köylerinde ciddi anlamda bir sulama
sıkıntısı vardır. Bu konuda Dombay Ovasında
bulunan, bu 10 köyü içine alan bir sulama projesi yapılması yönünde
orada ciddi anlamda bir talep vardır. Sizin de bölgeniz olan bu yerlerde acilen
bir sulama projesini hayata geçirmenizi bekliyoruz.
Yine, geçen hafta Genel Kurulda sorduğum Dinar
Orman İşletmede 9 köy arasında çekilen kurayla ilgili iptal
sebebi hakkında da sizden bir açıklama bekliyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Niğde Altunhisar ilçesi
Ulukışla beldesi belediyeyken köye dönüştürüldü. Hafta sonu bu
köydeydim. Köydeki iki tane içme suyu kuyusundan biri borcundan dolayı
kapalı, diğeri kapanma aşamasında. Ayrıca, köydeki
içme suyunun şebekesinde büyük kaçaklar olması nedeniyle de ciddi
mağduriyetler yaşanıyor. Ayrıca, buradaki hayvan göleti de
susuzluk nedeniyle işe yaramıyor, yayladan su getirilmesi gerekiyor,
bu su getirilmediği için de gölet boş duruyor.
780 nüfuslu köyde 4 cami var ama camilerde imam yok.
Bu camiler için imam atanması bekleniyor. Cenaze namazını
kıldırmak için komşu köyden imam getiriyorlar.
Ayrıca, Niğdenin Karanlıkdere köyü
ile Himmetli köyünde gölet beklentisi vardı. 2018 yılında bu iki
köy için gölet yapılacak mı? Keza, yine Ulukışla köyünün
yakınında Akçaviran köyümüz var, buraya da gölet yapıldı,
bunda da su yok. Buraya su getirilecek mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tümer
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın
Bakan, Türkiye'deki tüm sulama birlikleri bugünlerde büyük tedirginlik
yaşamaktadır. Sulama birliklerinin kapatılmasına yönelik
girişimler binlerce insanın işsiz kalacağı
anlamına geldiği gibi çiftçinin suya erişimini de
güçleştirecektir. Türkiye Sulama Kooperatifleri Birliği
kayıtlarına göre, Türkiye genelindeki 2.500 sulama kooperatifi
incelendiğinde, birliklerde çalışan sayısı ve araç
ekipmanlarında artış olduğu görülecektir. Sulama
birliklerinin kapatılması, binlerce insanın işsiz kalacağı
anlamına geldiği gibi, suya erişimi güçleştirecek, birlik
başkanları ve yönetim kurulunda yer alan vatandaşların,
çiftçilerin katılımıyla, tercihleriyle göreve geldikleri göz
önüne alındığında demokrasinin sürekliliğine de
katkı sunmuş olacaktır. Orman ve Su İşleri
Bakanlığı, valilikler ile Devlet Su İşleri bölge
müdürlükleri tarafından denetlenen ve usulsüzlük tespit edilen sulama
birliklerine yasalar çerçevesinde müdahale etmeli ancak çiftçi lehine düzenli
çalışmalar yapan sulama birlikleri daha çok güçlendirilmelidir. Bu
kapsamda, 6172 sayılı Sulama Birlikleri Kanununda yaşanan
sıkıntıların giderilmesi için mevzuat yeniden düzenlenmeli,
pompajlı sulama tesisi olan birliklere enerji desteği
sağlanmalı, faturalardaki KDV, TRT payı gibi kalemler
kaldırılmalıdır.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Türkmen
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) Teşekkür
ederim Başkanım.
Şehirlerde, belediyelere bağlı su ve
kanalizasyon idareleri bozuk olmadan ve vatandaşa sormadan su
sayaçlarını değiştirmektedir ve bu su sayaçları her
vatandaş için 300 liranın üzerinde bir maliyete sebep
olmaktadır. Bu konuda Bakanlığınızca bir işlem
yapılacak mıdır ve vatandaşlar bozuk olmayan sayaçları
için bu bedelleri ödemekten kurtulacak mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Türkiye tarımının çok ciddi
problemleri varken bir sürü atanamayan ziraat mühendisi, veteriner, su ürünleri
mühendisi ve gıda mühendisi bulunmaktadır. Sizin
Bakanlığınızla ilgili değil ama Tarım Bakanlığı
geçtiğimiz günlerde 1.500 civarında mühendisin atanacağını
söyledi. Bu konuda açıklayıcı net bir bilgi verebilir miyiz?
İkinci sorum: Bugüne kadar arazi
toplulaştırma işini Tarım Bakanlığı
yapıyordu, bundan sonra sizin Bakanlığınızın
yapacağı ifade edildi. Bu konuda deneyimli elemanınız,
personeliniz var mıdır? Başarılı
olacağınızı düşünüyor musunuz?
Üçüncü olarak, çiftçimiz ciddi anlamda borçludur,
borcunun çok yüksek faizleri vardır. Bu çiftçi borçları konusunda bir
yapılandırma düşünüyor musunuz? Faizleri silmeyi düşünüyor
musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Son olarak Sayın Zeybekten de sorusunu
alalım.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Sayın Bakanım,
Samsun Belediyesi 2014 yılında bütünşehir olduktan sonra
Samsunun genelinde daha önceden sulama kanallarının
yapıldığı, drenaj kanallarının yapıldığı
bilinmektedir. Bütünşehire geçtikten sonra bu kanalların hiçbirinin
bakımının yapılmadığı ve burada
vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını giderebilecek
sulama kanallarının çok kötü durumda olduğu
Bu sulama
kanallarını bundan sonra bütünşehir mi yapacaktır, Devlet
Su İşleri mi yapacaktır, kim yapacaktır, kim sahip
çıkacaktır? Yani burada sulama birlikleri de görevlerini
yapamamaktadır çünkü yeteri kadar bütçeleri yoktur bu kanalları
yapıp onarmak için. Bunlara sahip çıkılması gerekiyor.
Çarşambada, Bafrada, Termede, Vezirköprüde
ovalarımızda çok büyük mağduriyetler mevcuttur. Bu kötü
durumların bir şekilde giderilmesi ve sizlerin de bu konuya sahip
çıkması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim sayın
milletvekilleri.
Sayın Bakan, buyurun.
Süreniz beş dakika.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Teşekkür ediyorum.
Tabii, Afyonla alakalı, biliyorsunuz
Sayın Vekilim, sulamalara çok önem veriyoruz. Şu ana kadar 51 tane
baraj, gölet ve sulama tesisi yaptık, aşağı yukarı 500
bin dekar araziyi suladık. Tabii, orada, Dombay Ovasında bir su
sıkıntısı var ama şu anda proje
çalışmaları yapılıyor, neticelendirdikten sonra bakacağız.
Tabii, sulanmadık yer bırakmıyoruz.
Bir de biliyorsunuz, Dinar Orman İşletme Müdürlüğü
daha önce yoktu, Orman İşletme Müdürlüğümüz var Dinarda, ORKÖY
kredisi için biz normalde kura çekiyoruz, kurayla belirliyoruz çünkü adalet noktai
nazarından önemli ancak bir muhtar kuraya gelmemiş, Bana uygun
zamana, başka bir zamana tehir edin." Demiş; tabii, böyle,
diğer muhtarlar geldiği için onların huzurunda kura
çekilmiştir. Bu konuda size çok detaylı bilgi notu da
göndereceğim.
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) İptal edildi ama kura.
ORMAN
VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Efendim, Niğde Vekilim, hakikaten Niğdede
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Ulukışla.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Biliyorum, Ulukışlaya hatta ben
gittim. Buradaki köy meselesine bakacağım. Biliyorsunuz, köylerin su
meselesi özel idareler tarafından yönetiliyor ama ben oradaki barajla,
göletle alakalı eksikler neyse bakacağım. Tabii, camiye imam
için
O hangi camiyse onun notunu sizden alayım.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Ulukışla kasabaydı, köy oldu. İlçeyle
karışmasın Sayın Bakan. O Ulukışla köyü.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Ha, tamam, onu alayım. Ben en azından
-Diyanet İşleri bana bağlı olmadığı için-
ilgili bakana pazartesi günü Bakanlar Kurulunda söyleyeyim.
Karanlıkdere Göletini de inceleyeceğim.
Ayrıca, Ulukışlayla alakalı biliyorsunuz su problemi
vardı, ben gittiğimde vatandaş
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) O
Ulukışla o Ulukışla değil; o ilçe, bu köy.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Merkez. Tamam, ilçenin meselesini de
hallediyoruz, onu da size bir müjde olarak söyleyeyim.
Efendim, sulama birliklerine gelince; şimdi,
sulama birlikleri bazı yerlerde çok iyi çalışıyor ama
vatandaşlardan çok şikâyet var yani denetim eksikliği
vardı, biz ancak denetlemeye başladık ama büyük ölçüde talep
yani buna en azında DSİ el atarak ciddi bir ciddiyet gelsin,
bunların işleri
Bazı yerlerde, az önce söylediniz, Samsun
Vekilimiz de ifade etti, bazı kanalların bakımı yapılamıyor.
Dolayısıyla, para yeteri kadar toplanamıyor, borçları var.
Dolayısıyla, bu konuda genel bir talep vardı, biz de bu mevzuda
bir kanun tasarısı hazırlıyoruz. Az önce de yukarıda
bazı grup başkan vekillerimize Engin Bey -diğer Engin Bey'i
kastediyorum- ve de diğer, AK PARTİ, MHP Grubuna söyledim, böyle bir
kanun tasarısı hazırlıyoruz, burada esas DSİ
tarafından sıkı şekilde denetlensin, işletme
bakımı yapılsın, paralar adil şekilde toplansın,
borçlar da belli bir süre içinde tasfiye edilsin şeklinde bir
düşüncemiz var. Ben zaten grup başkan vekilleriyle görüşüyorum,
onların görüşünü alarak, hatta Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığımızla da görüştük ve
neticede bu kanun tasarısı son şekline geldi ama özellikle
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonundaki üyelere bir sunum
yapacağız, daha sonra yüce Meclise gelecek. Bununla ilgili güzel bir
çalışma yaptığımızı ifade etmek istiyorum.
Sayın Vekilim, bu su, kanalizasyon idarelerinin
2560 sayılı Kanunu var. Kanuna göre bütün büyükşehirlerde içme
suyu temini, bunların işletilmesi su, kanalizasyon idarelerinin
mesuliyetinde. Ben de eskiden İstanbulda sekiz buçuk yıl
İSKİ Genel Müdürlüğü yaptım. Tabii, sayaçlar zaman içinde
bozuluyor, bunların belli bir sürede dişleri, çarkları
aşındığı için değişmesi gerekiyor.
Yapılan işlem budur. Bir de bazen bozuk sayaçlar oluyor, idare buna
bakıyor, neticede bozuk sayaçları veya miadını
doldurmuş sayaçları değiştiriyor. Bu tamamen su,
kanalizasyon idarelerinin yetkisinde olan bir husustur.
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) Ama bozuk
olmayan sayaçların tamamı değişiyor.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Bakanım, kart kullanıyor, para peşin artık
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Belli bir süre olduğu için ama sizin
elinizde müşahhas bir şey varsa bana gönderin, ben onu da eski bir
genel müdür olarak inceleteyim, oldu mu efendim müşahhas bir şey
varsa?
Sürem bitti mi acaba?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Ek süre verebilirim.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Toplulaştırmayla ilgili zaten kanun
tasarısı gelecek, Komisyona çok detaylı bilgi vereceğim,
grup başkan vekillerimize arz edeceğim. Onu detaylı bir
şekilde söyleyelim.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın Bakan,
şimdi, Dinardaki kuranın iptal kararından geri dönüldü mü?
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Bu şekilde, yeni madde olarak ek 1inci madde
ihdas edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yeni madde ihdasına
dair bir önerge daha vardır, önergeyi okutup Komisyona
soracağım; Komisyon önergeye salt çoğunlukla yani 14 üyesiyle
katılırsa önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açacağım, Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
hâlinde önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 513 sıra
sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Tedbirler
Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye
aşağıdaki geçici maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet Naci Bostancı Mehmet Doğan Kubat Ramazan Can
Amasya İstanbul Kırıkkale
Halil Eldemir Enver
Fehmioğlu
Bilecik Bingöl
GEÇİCİ MADDE 1- (1) 20/7/2016 tarihli ve
2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan
edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan ve bu
maddenin yayımı tarihi itibarıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisince kabul edilmiş olan kanun hükmünde kararnamelerle doğrudan
tesis edilen işlemler, ilgili kanun hükmünde kararnamenin yürürlüğe
girdiği tarih itibarıyla hüküm ifade eder; Olağanüstü Hal
İşlemleri İnceleme Komisyonuna yapılan
başvuruların süresi de ilgili kanun hükmünde kararnamelerin
yürürlüğe girdiği tarihe göre belirlenir.
(2) Olağanüstü hal kapsamında
yürürlüğe konulan ve bu maddenin yayımı tarihi itibarıyla
Türkiye Büyük Millet Meclisince kabul edilmiş olan kanun hükmünde
kararnamelerle doğrudan tesis edilen işlemlerle ilgili olarak
Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonunun görev ve
yetkileri ile Komisyon tarafından alınan kararların geçerliliği
devam eder."
BAŞKAN Sayın Komisyon Başkanı,
Komisyonunuz önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) Salt çoğunlukla
katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Komisyon önergeye salt çoğunlukla
katılmış olduğundan önerge üzerinde yeni bir madde olarak
görüşme açıyorum.
Bir açıklama yapacak mısınız
Sayın Komisyon Başkanı gerekçe hakkında?
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) Evet, bir
açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun Sayın Komisyon
Başkanı.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) Önergeyle,
olağanüstü hâl kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde
kararnamelerde yer alan; memuriyet veya kamu görevinden çıkarma,
öğrencilikle ilişiğin kesilmesi, rütbelerin geri
alınması ve emeklilik kimliklerinin iptali, madalyaların geri
alınması, kurum ve kuruluşların kapatılması ve
benzeri işlemler ile bu işlemlerin kaldırılması gibi
doğrudan kanun hükmünde kararnamelerle tesis edilen işlemlerin
yürürlülük tarihi konusunda kanun hükmünde kararnamelerin kanunlaşma
sırasındaki farklılık sebebiyle oluşabilecek
tereddütlere mahal verilmemesi amacıyla bu işlemlerin yürürlülük
tarihinin ilgili kanun hükmünde kararnamenin yürürlüğe girdiği tarih
olduğu açıklığa kavuşturulmaktadır.
Ayrıca, olağanüstü hâl kapsamında
yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnamelerde kararnamelerle
doğrudan tesis edilen işlemlerle ilgili olarak kanun hükmünde
kararnamelerin kanunlaşmasından dolayı herhangi bir tereddüt
yaşanmaması maksadıyla Olağanüstü Hâl İşlemleri
İnceleme Komisyonuna verilen görev ve yetkilerin devam ettiği ve
Komisyon tarafından bugüne kadar alınmış olan
kararların geçerliliğini koruduğu hususları
açıklığa kavuşturulmaktadır.
Arz ederiz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde söz
talebi yoktur.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bu şekilde, yeni madde olarak geçici 1inci
madde ihdas edilmiştir.
Şimdi 5inci maddeyi okutuyorum:
Yürürlük
MADDE 5- (1) Bu
Kanun Hükmünde Kararname yayımı tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi okutuyorum:
Yürütme
MADDE 6- (1) Bu
Kanun Hükmünde Kararname hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan. Kabul etmeyenler
de bir bakarsanız
BAŞKAN Bakıyorum, bakıyorum.
ENGİN ALTAY (İstanbul)
Bakmıyorsunuz efendim.
BAŞKAN Bakıyorum. Siz
görmemişsiniz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Burada biz
izliyoruz Sayın Başkanım. Kabul etmeyenler
de bir
bakınız lütfen.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Bakıyorum, siz görmemişsiniz
Sayın Altay.
Komisyonun bir redaksiyon talebi vardır.
Buyurun.
İÇİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKANI CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, görüşülmekte olan kanun hükmünde kararnamenin
adının Olağanüstü Hâl Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul
Edilmesine Dair Kanun şeklinde değiştirilmesine; ayrıca,
metinde geçen ve görüştüğümüz kanun hükmünde kararnameye atıfta
bulunan kanun hükmünde kararname ibarelerinin kanun olarak
değiştirilmesine yönelik redaksiyon talebimiz vardır.
BAŞKAN Talebiniz kayıtlara
geçmiştir Sayın Başkan.
Redaksiyon işlemi kanunun yazımı
sırasında Başkanlığımızca
gerçekleştirilecektir.
Sayın milletvekilleri, kanun hükmünde
kararnamenin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kanun hükmünde kararname kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, birleşime on dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.11
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.25
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ
(Nevşehir), Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
58inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Gündemin 2nci sırasına alınan
Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
2.-
Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/912) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 518) (x)
BAŞKAN Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Komisyon raporu 518 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, bu tasarı İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle, tasarı tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan
konuşacaklardır.
Buyurunuz Sayın Ayhan. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz yirmi dakika.
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan (1/912) esas sayılı ve 518
sıra sayılı Kanun Tasarısının geneli üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini dile getirmek için söz
aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz tasarı bir torba
tasarıdır. Milliyetçi Hareket Partisi tarafından daha önce torba
kanun düzenlemeleri konusunda ifade edilmiş olan, usul yönünden
eleştirilerimiz geçerliliğini hâlen koruyor. Son yıllarda sıklıkla
getirilen torba yasaların yasama faaliyetlerinin düzensiz ve eksik bir
yapıda yürütülmesine neden olduğu yönündeki değerlendirmelerimiz
bu kanun tasarısı için de maalesef geçerlidir. Diğer taraftan, 3056
sayılı Başbakanlık Teşkilatı Hakkında Kanun
uyarınca belirlenen hususlara uyulmadığını ve yasal
zorunluluk olmasına rağmen kanun tasarısının
ayrıntılı bir etki analizinin bulunmadığını
söylemek yanlış olmayacaktır.
Kanun tasarısı 27 madde olarak Komisyona
gelmiş, 8 madde ilave edilerek 35 madde olarak kabul edilmiştir.
Ayrıca, tasarının 10 maddesi iktidar partisinin önergeleriyle
değişikliğe uğramış, 4 maddesi ise redaksiyonla
kabul edilmiştir. Bu, bir anlamda Komisyonun iyi çalışması
olarak yorumlanabilir, diğer taraftan da Hükûmetin eksiğinin
giderilmesi olarak ifade edilebilir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; mevcut sistem tüm gelişmelere rağmen sürekli
değişen ve gelişen ticari hayatın ihtiyaçlarına cevap
verememektedir. Yasanın öncülüğü gereği kabul edilen yeni
düzenlemelerle yeni kurallar oluşturulmak zorunda kalınmaktadır.
Bazen yasaların öngörmediği gelişmeler ve düzenler
yaşamın ve ekonomik zorlukların etkisi sonucunda yürümeye ve
işlemeye başlamaktadır. Bu durum, yasaların arkadan
yetişerek toplumun uygulamakta olduğu olgulara biçim vermesi
anlamına gelmektedir. Ticaret hukuku ve yatırım hukuku da bu
anlamda yasaların arkadan yetişerek toplumun uygulamakta olduğu
olgulara biçim verdiği yasalara örnek teşkil etmektedir. Esasen, tasarıyla
asıl hedeflenen hususun ticari hayatın önündeki engellerin
aşılması ve sistemin hızlandırılması olmakla
birlikte, noter onayı, tapu sicili gibi kamu düzeniyle ilgili alanlarda
radikal yenilikler getiren düzenlemelerin oldukça dikkatli bir şekilde
kaleme alınması, bir yanlış anlamaya meydan verecek bir
ortam bırakılmaması gerektiğini düşünmekteyiz.
Diğer taraftan, hatırlanacağı
üzere, Türk Ticaret Kanunu 2012 yılında yürürlüğü
girmiştir. Bu kanun henüz yürürlüğe girmeden önce -yürürlüğe
girişi ertelenmiş- 50nin üzerinde maddesinde değişiklik
yapılmıştır. Bu tasarıyla da yine bazı radikal
değişiklikler öngörülüyor diyebiliriz. Yasalarda yapılan
değişiklikler bireylerin geleceğe ilişkin
projeksiyonlarını tamamen değiştirir nitelikte
olmamalıdır. Bir başka ifadeyle, kanun koyucu, hukuki öngörülebilirlik
ilkesinin işlerliğini sağlamakla da mükelleftir.
Yatırım ortamının iyileştirilmesi için pek çok alanda,
özellikle yatırım ortamının önemli bileşenlerinde,
başta hukuk sisteminde, yatırım teşvik sisteminde, dâhilde
işleme sisteminde, dış ticaret rejiminde, vergi sisteminde ve
benzeri alanlarda yapısal tedbirlerin devreye sokulması ihtiyacı
da bulunmaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak her fırsatta bu
hususu yineliyor ve Hükûmete bu konuda destek verileceğini ifade ediyoruz.
Burada da bu tasarıya destek verdiğimizi beyan ediyoruz.
Nitekim 2015-2016 yılında özel kesim sabit
sermaye yatırımlarının negatif seyrettiğini görüyoruz.
2017 yılının ikinci çeyreğinden itibaren artış
görülmektedir ancak yatırımlardaki artmanın değerli,
üretken sektörlerden ziyade inşaat, altyapı, enerji gibi sektörlerde
yoğunlaştığı, iç talebe dönük olduğu ve kamu
yatırımlarının ve tüketiminin itici gücünü kullanarak
artırılabildiği görülmektedir.
Ülkemizin katma değer ve teknoloji üretimine
dayalı ve ihracata, üretime odaklı, iç ve dış, kamu ve/veya
özel sektör yatırımlarının artırılması
ihtiyacı bulunmaktadır. Ülkemizde doğrudan yabancı
yatırımlar, sınırlı sayıdaki sektörler,
sınırlamalar hariç olmak üzere yerli yatırımcılarla
eşit haklar ve yükümlülükler çerçevesinde faaliyet göstermektedir. Esasen
yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik bu kurul,
Koordinasyon Kurulu, 57nci Hükûmet döneminde, 11 Aralık 2001 tarihli
Bakanlar Kurulu Kararıyla kabul edilen Türkiyede Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Reform Programı çerçevesinde
oluşturulmuştur. 2016 yılında Bakanlar Kurulunun prensip
kararıyla söz konusu bu kurulun yapısı
değiştirilmiş, hâlihazırda yatırımlarla ilgili
görev ve sorumluluğu bulunan bakanlıklar ile TOBB, TİM,
TÜSİAD, YASED, MÜSİAD ve DEİK başkanlarından oluşan
Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu
şeklini almıştır. Esasen, müsteşarlık
yaptığımız dönemde, 2001 yılında bizim
müsteşarlığımıza verilen -görevlendirilen- bir
husustu. O tarihten bu tarihe yapılan çalışmaların neleri
gösterdiğini, nelere yardımcı olduğunu da incelemek
lazım. Bu kurulun görevleri Türkiyedeki yatırımlarla ilgili
düzenlemeleri rasyonel hâle getirmek, yatırım ortamını,
rekabet gücünü artıracak gerekli düzenlemeleri tespit etmek, politika ve
önerileri geliştirmek, işletme dönemi de dâhil olmak üzere
yatırımın her safhasında ulusal ve uluslararası
yatırımcıların karşılaştığı
idari engellere çözüm üretmek olarak belirlenmiştir.
Tasarının gerekçesinde 2017-2018
döneminde, önceki dönemlerden farklı olarak, uluslararası
kuruluşların çalışmalarının detaylı bir
şekilde incelendiğini ve ilgili bakanlıkların ve sivil
toplum örgütlerinin katkısıyla bir eylem planı
oluşturulduğu ifade edilmektedir ancak YOİKK tarafından
2017-2018 yılları için hazırlanmış bir eylem
planı şu ana kadar maalesef açıklanmamıştır. 18
Ocak 2018 tarihinde yapılan YOİKKin son toplantısında
ekonominin iyileştirilmesi konusunda ciddi hazırlıkların
yapıldığına dair basında beyanatlar yer
almıştır ancak görüştüğümüz (1/912) esas numaralı
Tasarının bu nitelikleri haiz olduğunu söylemek de çok gerçekçi
olmayacaktır.
Gerekçede tasarının amaçları,
şirket kuruluşu, işlemleri ve maliyetlerinin
azaltılması, belediyeler tarafından sağlanan yapı izin
süreçlerinin iyileştirilmesi, dış ticaret işlemlerine
ilişkin çeşitli maliyetlerin düşürülmesi, tapu kaydı
işlemlerinin hızlandırılması, telekomünikasyon
altyapı izin süreçlerinin kolaylaştırılması,
KOBİlerin finansmana erişiminin
kolaylaştırılması olarak ifade edilmektedir. Ancak
getirilen tasarı maddeleri ile gerekçede beyan edilen amaçlar tenakuz
hâlinde bulunmakta, uygulamada sıkıntı doğuracak bazı
hususlar da yer almaktadır. Yine de yatırımların önünü
açmak için, mevcut düzende bazı küçük iyileştirmeler içeren söz
konusu tasarıya Komisyon çalışmalarında da destek
verilmiş, eksikliklerin giderilerek işlevsel ve hakkaniyetli bir
yapıya kavuşturulması çerçevesinde katkı verilmiştir.
Bu tasarının, Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının, idarenin ve yatırımcının bazı
gündelik işlemlerini kolaylaştırıcı düzenlemeler
içermekle birlikte, ülkemizdeki yatırım ortamının
iyileştirilmesi için köklü ve gerekli yapısal düzenlemeleri
içermediğini ve usul yönünden yukarıda açıklanan hususlarda
gerekli düzeltmelerin yapılması gerektiğini ifade etmek
istiyoruz.
Şimdi, Sayın Bakanım, sizin, gerek
burada gerekse Komisyondaki sunumunuzdan, konuşmalarınızdan
iş yapmayla ilgili, uluslararası kuruluşların
yatırım yapma kolaylığı açısından ülkemizi
endeks içinde ön sıralara yerleştirme olduğu kanaatini
ediniyoruz. Burada, önemli olan hususlara değinmek lazım. Birincisi:
Siz bazen uluslararası kuruluşların ülkemizle ilgili
değerlendirmelerine -o kuruluşların görüşleri haklı
veya haksız- karşı çıkıyorsunuz, doğaldır.
Bunu önemsemeniz bizim açımızdan çok önemli, takdir de ediyoruz ancak
buradaki değerlendirme biçiminiz diğerlerinden çok farklı.
Bir diğer husus: Bu konuda endeks olayı
gerekli, endekste önde yer alma olayı gerekli ama yeterli koşul
değil Sayın Bakanım. Farz edelim ki kanunu çıkardık,
diyelim ki yabancı yatırımcı Türkiyeye geldi,
havaalanına indiğinde adam Ben şirket kurdum. dedi, her
şey oldu, bitti, farz edelim ki böyle. Koşulsuz, şartsız
cebine de para koydunuz ilave Yatırım yapın. dediniz ama bu,
Türkiyede iş yapma kolaylığını
sağladığınız anlamına gelir mi? Bu
tartışılabilir. Bunu nasıl yapabilirsiniz?
Yatırım ortamını iyileştirmelisiniz. Bunlar
birtakım hususlar ama esas şartlar değil.
Yatırımcıyı cezbedemezsiniz çünkü bu olay mekanik bir olay
değil. Ülkenin ekonomik potansiyeli, yatırımcıya verilen
teşvik ve güvenceler çok daha önemli rol oynuyor. Eğer siz
yatırım teşvik sistemi ile dâhilde işleme rejimini
düzeltirseniz, emin olun Sayın Bakan, işin yarısını
çözmüş olursunuz.
Benim burada ifade etmek istediğim bir şey
var. Hafta sonu benim bütün ilçe başkanlarımıza söylediğim
bir şey vardı. Bu ekonomik teşviklerin miktarını
soruyorlardı. 2017 yılında 10,5 milyar bir teşvik hususu
var, 2018 yılı bütçesine konulan da 8,3 milyar lira ancak biraz önce
Komisyonda görüşmesinden ayrıldığım
tasarının maliyeti 17 ile 20 milyar arasında ne
yapılıyor? Konuşuluyor dedim. Eğer siz bütçeye 8 milyar
koyup 17-20 milyarlık yeni bir tasarı getirirseniz olmaz. Neticede,
orada konuşulan tasarı ile sizin getirdiğiniz tasarı birleştirilebilirdi.
Arkasından 40 maddelik bir tasarı daha geliyor, arkasından bu
hususlara ilişkin Adalet Komisyonuna giden 63 maddelik bir tasarı
daha var. Bütün bunların tamamlanması önemli olabilir, sizce önemli
olabilir, her şeyin önünü açacak olabilirsiniz ama bunu gerçekten ne yapmak
lazım? Önceden iyi düşünmek lazım. Burada kastettiğim
şey şu: İleriye yönelik olarak adımlarınızı
planlı bir şekilde atmazsanız bundan başarı elde
etmemiz mümkün değil. Burada desteklemekteki amacımız, bu
işlerin olması, memlekete yatırım gelmesi.
Bakın, ben size biraz önce söyledim Sayın
Bakan, dedim ki: Dâhilde işleme rejimiyle ilgili hususlarda biz dikkat
etsek işin önemli bir kısmını çözeriz. Ben buradan
açtım -dedim size, komisyonda da söyledim- ilk sayfada dâhilde
işlemede öngörülen ithalat ile taahhüt edilen ihracata bakıyoruz,
taahhüt edilen ithalatın ihracata oranı -Denizlili bir firma
olması nedeniyle söyledim- yüzde 17, fevkalade bir oran dâhilde
işlemede ama ondan sonraki sahifeye baktığımızda,
yüzde 95, yüzde 74, yüzde 36, yüzde 76, yüzde 96, yüzde 71, yüzde 51 olarak
gidiyor. Fevkalade yüksek bu oranlar. Şimdi, bugün gelirken de dedim ki:
Aynı şeyleri okumayayım. Danışmana dedim ki:
Şunun bir alt sahifesinin yüzdesini alın, ne var? Yani ihraç
ettiğiniz malda ithal girdi ne kadar? Sayın Bakanım, emin olun,
orada da yüzde 93, yüzde 64, yüzde 56, yüzde 91, yüzde 47, yüzde 79, yüzde
80lere varan önemli oranlar var. Yani bu rastgele seçilmiş bir örneklem.
Bir diğer olay yatırımlarla ilgili,
söyledim. Biz burada gerçekten yatırımlarla ilgili, teşviklerin
incelenmesiyle ilgili bir araştırma önergesi verdik, iktidar
partisindeki arkadaşlarımız kayda değer buldular ama burada
şu anda bunun önemli, acil olmadığını söylediler.
Kaldı ki o önerinin görüşülmesi önemliydi. Neden önemliydi?
İşte bu getirdiğiniz tasarılardan dolayı önemli olduğunu
addettik biz zaten. Onlarla ilgili belki birkaç şey söylemek istiyorum.
Önergeyi reddettiniz. Şimdi, bakın, biz neler söylemiştik:
Güvenli bir yatırım ortamı güvenli bir ekonomi ve rasyonel
teşvik sisteminin işlerliğini gerektirir. Haksız rekabetin,
adamına göre uygulamaların olmaması gerekir. Adam Türkiyeye
yatırım yaptı, şöyle bir sıkıntısı
varsa sizin bu yaptığınızın hiçbir anlamı yok.
Eğer adamın işletmesini ha bire kapatıyorsanız,
hukuken yürütmeyi durdurma alıyorsa zaten onun dışarıya
yansıması, sizin bu yaptığınızın bütün
faydasını giderir. Haksız rekabetin, adamına göre
uygulamaların olmaması gerekir dedik, oysa bizim yatırım
teşvik sistemi yatırımcılar arasında ayrım
yapıyor Sayın Bakan. Büyük yatırımcıyı
küçüğünden ayırıyor, stratejik yatırımcıyı
büyük yatırımcıdan ayırıyor, bölgesel teşvikler
de neredeyse her gün değişiyor. Cazibe merkezleri ilan edildi 23
ilde, önceleri beşinci, altıncı bölgede olanlara ilave yapıldı,
serbest bölgelere beşinci, altıncı bölge teşviki
sağlandı. Bölgesel teşvik sisteminin hakikaten kimyası
bozuldu, onların bir ele alınması lazım, düzeltilmesi
lazım. Sonuçta teşvik sistemiyle ne bölgesel ne de sektörel hedeflere
ulaşıldı. Katma değeri yüksek sektörlere teşvik
yönelmedi. Teşvik sistemini doğru bir teknik analiz, saha
çalışması ve planlama yapılmadan sadece birtakım
firmaların ihtiyaçlarına göre, taleplerine göre düzenlerseniz buradan
netice almanız mümkün olmaz, hatta zarar da verir. 2012 yılından
bu yana yazboz tahtasına döndü bu sistem. Lütfen bunu Bakanlar Kurulunda,
bu dâhilde işlemeyi, yatırım teşvik sistemini gündeme
taşıyın, öncelikle ele alınması gereken hususlar.
Özellikle son yıllarda teşvik sisteminde bu sık sık
değişiklikler veya ilaveler, torba yasalara ilave istisnalar
getirilmekle sistem daha da karmaşık hâle geliyor. İş âlemi
bunları takip etmekte güçlük çekiyor, özel insanları istihdam
ediyorlar. Sonuçta, birbiri ardına getirilen değişikliklerin
farklı yatırım teşvik rejimleri çerçevesinde sağlanan
destek unsurlarının etkisizleştirilmesi söz konusu. Mevcut
yatırım teşvik sisteminin, ülkemizin katma değerde daha
yüksek üretimi artıracak ve yabancı girdi
bağımlılığını azaltacak bir netice
doğurmadığı -şimdiye kadar olandan görüyoruz- üretim
ve ihracatımızın teknolojinin yapısını
değiştirecek nitelikte yatırımlarda herhangi bir
artış sağlamadığı, bu yönüyle sistemin ülke
ekonomisinin ihtiyaçlarına ve teşvik sisteminin amaçlarına
hizmet etmediği görülmektedir. Dolayısıyla üretimin ithalata
bağımlılığı, yabancı ara malı
kullanımı ve ithalatı hızla yükselmeye devam ediyor. 2017
yılında ara malı ithalatı maalesef -daha önce de beyan
ettim- toplam ihracatı aşıyor.
Şimdi Sayın Bakanım, ben bir şey
daha söyleyeceğim, ondan sonra konuşmam bitiyor.
Burada hakikaten bunları bir
toplulaştırıp incelememiz lazım. İncelemeden bu
işin içinden çıkamayız. Ben data takip edemiyorum; filanca
bakanlığın, falanca bakanlığın... Bu
yatırımları konuştum, ocak-kasım vardı, yıl
sonunu bulurum, Bakın çocuklar. dedim, ocak-kasım da
kalkmış. Şimdi, başka hususlar da aynı şekilde.
Yıllık program çıkarıyor Kalkınma
Bakanlığı, şu kadar olurdu, bilgi
ihtiyacımızı giderirdi, şimdi şu kadar şeyi
kalmadı. Dolayısıyla bu insanlar bilgi ihtiyacını
nereden tedarik edecek?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
EMİN HALUK AYHAN (Devamla) Bu zorluklar var.
Lütfen, bunları değerlendirmenizi sizlerden talep ediyoruz.
Ben bu tasarının hayırlı
olması dileğiyle yüce heyete saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (MHP
ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Ayhan.
Şimdi de Halkların Demokratik Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Garo Paylan
konuşacaklar.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Arkadaşlar, biliyorsunuz pazar günü Türkiyenin
en görkemli kongrelerinden birisini yaptı partimiz, Halkların
Demokratik Partisi. 30 binin üzerinde insan, Türkiyenin her yerinden, bütün
engellemelere rağmen Ankaraya ulaştı ve kongremizden
barış, demokrasi, adalet ve eşitlik taleplerimizi bir kez daha
haykırdık, dedik ki: İhtiyacımız olan savaş
değil, ihtiyacımız olan ekmek kadar, su kadar, hava kadar
barış. Bu talebi bir kez daha bütün halklar bir arada
haykırdık. Ama, maalesef kalpler mühürlü, vicdanlar
taşlaşmış. Bizim bu taleplerimizi duymak yerine muktedir,
maalesef Eş Genel Başkanımız Sevgili Serpil Kemalbayı
bugün gözaltına alarak kongremizden yükselen adalet ve eşitlik
çığlına cevap vermeyi istedi. Biz arkadaşlar, bu yolun yol
olmadığını bir kez daha haykırıyoruz ve hepimizi
bu yoldan, hepimizi karanlığa ve felakete sürükleyen bu yoldan
behemehâl dönmemiz gerektiği konusunda hepinize bir kez daha
çağrı yapıyoruz.
Değerli arkadaşlar, torba yasanın
tümü üzerine konuşacağım. Bir torba yasayla daha karşı
karşıyayız. Plan ve Bütçe Komisyonumuz biliyorsunuz torba
yasaların adresi. Bakın, geçen hafta bu torbayı geçirdik, bugün
de 85 maddelik bir torba yasayla karşı karşıyayız.
Yalnızca, bakın, 8-9 maddesini bugün görüşebildik, tamamında
önergeler verilerek, tamamı değiştirilerek. Hiçbir yasama
kalitesinin olmadığı yasama faaliyetini yürütüyoruz. Bu torbada
da, geçmiş torbada da herhangi bir yasama kalitesi yok ve burada bu
torbayla ilgili eleştirilerimi sunacağım.
Sayın Başbakan Yardımcımız
Recep Akdağ diyor ki. Ben yatırım ortamını
iyileştireceğim ve küresel rekabet endeksi var, biz 60 küsuruncu
sıradayız, bu sıra bize yakışmaz, ben ülkemizi ilk
20ye sokacağım. Evet, iyi bir hedef olabilir ama bakın
Yatırım Ortamının İyileştirilmesi
başlığında, eğer ki bu torbada olduğu gibi
arkadaşlar, yalnızca teknik maddelere bakarsanız ve ülkemizin
içinde bulunduğu karanlığa bakmazsanız yatırım
ortamı iyileşmez Sayın Bakan.
Bakın, tamamen teknik maddeler, diyor ki
işte: Şirket kuruluşunda 20 imza varmış, ben 10a
düşürüyorum. İşte 10 kapıya başvuruyormuşsun, 5e
düşürüyorum. Böyle teknik maddeler.
Değerli arkadaşlar, bakın, dünyada
iki şey hareket hâlinde, iki şey. Bu neoliberal kapitalist düzen
içinde iki şey özellikle son yirmi otuz yıldır hareket hâlinde;
biri, para sahipleri, hep hareket hâlindeler, bütün dünyaya bakıyorlar.
Artık yalnızca Ben yerelde para sahibiyim, ben paramı burada
tutayım. demiyor para sahipleri. Diyor ki: Ben dünyaya da bir bakayım.
Dünyada 180 küsur ülke var, paramı nereye götürürsem güvende olur param?
Paramı nereye götürürsem o para üzerinden para kazanırım?
Şimdi, orada belli ligler var, Sayın Bakan
İlk 20ye sokacağım. rekabet endeksinde. diyor ama belli
ligler var orada. Hukukun üstün
olduğu demokratik ülkeler ligi var, bakın hukukun üstün olduğu.
Parlamentoların işlediği, basının görevini
yaptığı, denetleme faaliyetini yaptığı demokratik
ülkeler var; bu lige bakıyor. Şimdi o ligde getiriler düşük
çünkü risk düşük, paranın kaybetme riski düşük. Bir de başka
bir lig var; otoriter, demokratik olmayan, tek adam veya tek bir rejim düzenine
bağlı bir lig var. Para sahipleri oraya doğru
baktığında diyor ki: Arkadaş, burada hukuk devleti yok
benim paramın bir güvencesi yok demek ki. Ne yapmam lazım?
Kişisel ilişkiler üzerinden ve bu Hükûmetin çıkaracağı
yasalar üzerinden paramla ilgili teşvikler almam lazım. Hükûmetin
kapısını aşındırır. Ne isterim Hükûmetten?
Arkadaş senin ülken hukuk devleti değil, sende demokrasi yok, benim
param nasıl güvencede olacak? Sen gel arkadaş, gel. Ne yaptık
iki yıldır arkadaşlar? Butik teşvikler çıkardık.
Ne yapıyoruz? Vergileri az alacağız ya da uzun süre
almayacağız. diyoruz. Başka ne diyoruz? Bak, benim ülkemde
işçi iki yıl önceye kadar 500 euroya çalışıyordu,
şu anda 340 euroya asgari ücretle çalıştırabilirsin ve
merak etme, öyle bir düzen yarattık ki o işçi sesini çıkarmaz,
itiraz etmez, grev yapmaz, yapamaz çünkü grev yapmaya kalkarsa ben o grevi
yasaklarım ve sen rahat rahat işçiyi sömürürsün. diyoruz. Başka
ne diyoruz? Sen gel yeter ki bedava arsa, arazi. diyoruz ve başka ne
istiyor yatırımcı biliyor musunuz? Diyor ki: Arkadaş,
benim param ne olacak, nasıl geri götüreceğim? Merak etme, sana
devlet güvenceleri vereceğiz. diyoruz. Şehir hastaneleri ihalesine
girersen yirmi yıl boyunca oradan sana garanti gelir vadedeceğiz,
köprü, otoyol, yol yaparsan da yirmi yıl boyunca, yirmi beş yıl
boyunca sana gelir güvenceleri vereceğiz, hazine güvencesi
vereceğiz. diyoruz.
Değerli arkadaşlar, bütün bunlar bizim
demokrasi yolundan çıkmamızdan dolayı oldu. Bakın, iki-iki
buçuk yıl öncesine kadar ülkemize yine yatırımcılar
geliyordu, ülkemiz genç bir ülke olduğu için ciddi büyüme potansiyelleri
vardı ve ülkemiz demokrasi yolunda, Avrupa Birliği standartları
yolunda yürüdüğü için o yatırımcılar çok daha azına
razı oluyorlardı, bugün olmuyorlar, çok daha fazlasını
istiyorlar ve inanın bu yolda yürüdüğünüz sürece çok daha
fazlasını isteyecekler, talep edecekler.
Değerli arkadaşlar, dedim ya -torba
yasada- Sayın Bakan Rekabet liginde ülkemizi ilk 20 ülke içine
sokacağım. dedi. Peki, Sayın Bakan, ben de diyorum ki ben
bazı rakamlardan size bahsedeyim. Hani ilk 20ye sokmaktan bahsediyor ya
ve orada da hâlâ yatırımcı gelmiyor ya. Niye gelmediğini
ben de size bazı rakamları söyleyerek, ülkemizin
sırasını göstererek söyleyeceğim. Bakın, Hukukun
Üstünlüğü Endeksi vardır. Dünya Adalet Projesi bunu belirler,
saygın bir kuruluştur. Biz 80inci sıralardaydık, bir
önceki sene 113 ülke içinde 99unculuğa düştük, geçen seneki rapor da
yakın zamanda açıklandı ve 113 ülke içinde, Sayın Bakan,
101inci sıradayız. Sayın Bakan şimdi diyecek ki:
Amerikada kurulmuş o kuruluş, zaten bize hasım onlar.
Değerli arkadaşlar, böyle
bağımsız kuruluşlar vardır ve bunlar objektif
kriterlere göre, saygın kurullar tarafından bu sıralamayı
belirlerler. Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmadığı
bir ülke olarak biz kaçıncı sırada olmayı bekliyoruz? 113
ülke içinde 101inci sıradayız. Bununla utanç duymalıyız.
Bu, şunu gösterir: Hiçbirimizin bir hukuk güvencesi yok ve
yatırım ortamını iyileştireceksiniz ya,
yatırımcının da bir hukuk güvencesi yok arkadaşlar.
Hukuk güvencesinin olmadığı bir yere yatırımcı
gelmez, gelen de fazlasını ister; faiz olarak fazlasını
ister, kâr olarak fazlasını ister, sömürü olarak fazlasını
ister, İşçiyi daha fazla sömürmem gerekir. der, Çevre Denetim
Raporlarına boş verin. der, doğayı sömürmek için gelir
yatırımcı. Bütün bunlarla ülkemizi karşı
karşıya bırakıyorsunuz. Sırf hukukun üstünlüğünde
101inci sıraya gerilememiz bunun için yeterlidir.
Değerli arkadaşlar, Basın
Özgürlüğü Endeksine de bakar yatırımcı. Neden? Çünkü gadre
uğrarsa o yatırımcı basına da gider, der ki:
Arkadaş bu hükûmet bana bir haksızlık yaptı. Ben
yatırım yapacaktım burada, bir anda bana engel koydu. Yani; bir
basına gidersem acaba benim haberimi yapar mı? diye düşünür
yatırımcı. Bakın sıralamayı söyleyeyim.
Arkadaşlar, basın özgürlüğünde 180 ülke içinde 155inci
sıradayız. Utanç verici bir rakam ve düşüyoruz,
180inciliğe doğru yürüyoruz. Hani rekabet üstünlüğünde
20nciliğe doğru yürüyecektik ya, 155inci ülkeyiz ve düşüyoruz.
Diğer bir endeks, Birleşmiş Milletler
İnsani Gelişmişlik Endeksinde 71inci sıradayız. Biz
bunlara bakalım arkadaşlar.
Arkadaşlar bir başka endeks, Küresel
Cinsiyet Uçurumu Raporunda 144 ülke içinde cinsiyet eşitsizliğinde
131inci sıradayız. Yani sonunculuğa yakınız ve
aşağı doğru gidiyoruz.
Değerli arkadaşlar, bütün bu endekslere
bakan yatırımcı, inanın, bize hayırlı bir
yatırımcı olarak gelemez ancak bizi sömürmeye gelen yatırımcılar
olur. Bu açıdan biz bu endeksleri iyileştirmeye bakalım derim.
Diğer bir boyutu
arkadaşlar, bütün bu torba yasaların ruhuna yansıyan; Hükûmet
bir panik hâlinde ve seçime doğru giderken, seçim anlamında ekonomiyi
canlandırmak için şöyle bakıyor: Ya, arkadaş, ben bütün
torbaları eğer ki yüzde 1i iyi hissettirecek yani para sahiplerini
iyi hissettirecek noktada çıkarırsam, onların talepleri
doğrultusunda, ekonomim canlı gider. Ee, geri kalan yüzde 99 ne
olacak? İnim inim inleyen, borç harç altında inim inim inleyen yüzde
99 ne olacak? Onlarla ilgili herhangi bir madde var mı bu torbada? Yok
arkadaşlar. Hepsi para sahibi o yüzde 1i iyi hissettirmek üzerine kurgulu
ve Hükûmet şöyle diyor: Ben o yüzde 1i iyi hissettirirsem onlar da yüzde
99a biraz iyi bakmaya çalışırlar; maaşlarını,
asgari ücretlerini ödeyebilirler. Oysa arkadaşlar, bakın, biz sosyal
bir hukuk devletiyiz. Sosyal devlet olmanın gereği, geniş
kesimleri iyi hissettirmektir. Ülkemiz büyüdü, büyüdü. diyorsunuz, yüzde 7
büyüdük, 8 büyüdük.
KADİM DURMAZ (Tokat)
Yüzde 11!
GARO PAYLAN (Devamla)
Arkadaşlar, gerçekten bakın, gidin geniş kesimlere, çiftçiye,
işçiye, esnafa Benim ekonomim büyümedi. diyor. Çünkü gerçekten
büyümüyor. Büyüyen bir kesim finans sektörü, yandaş müteahhitler,
onların cepleri, kârları büyüyor yani yüzde 1in kesesi büyüyor,
yüzde 99a -99 demeyeyim- geniş kesimlere düşen yalnızca borç harç
oluyor ve uzun vadede asla sürdürülemeyecek bir sistemdir bu ama iktidar
şöyle bakıyor: Ben Cumhurbaşkanlığı seçimine
kadar bu meseleyi götürebilirsem götürürüm ondan sonrası Allah kerim. Ama
arkadaşlar, bakın eğer ki duvara çarparsak o yüzde 1e
dokunmayacak duvara çarpmamız geniş kesimlere dokunacak, o borç
altında inleyen, borç harçla bir ev almış, on yıllık
mortgagee girmiş, borç harçla bir arabaya girmiş, bir traktöre
girmiş, borç harçla dükkânına yatırım yapmaya çalışan
esnafa patlayacak o duvara çarpmamız. O açıdan hepinizi uyarıyorum,
behemehâl ülkemizi tekrar demokratik standartlarda yükseltecek düzenlemeleri
yapalım ki herkes geleceğe güvenle baksın ve refah da huzur da
geniş kesimlere yansıyabilsin.
Değerli arkadaşlar, şimdi biraz da
maddelere geçmek istiyorum, sürem azalıyor. Maddelerde mesela şöyle
bir madde var, belediyelerle ilgili bir ferman salmış Hükûmet, diyor
ki: Ey belediyeler -sanıyorum bin küsur belediyemiz var- siz harç
belirleme yetkisine sahip değilsiniz. Belediye meclisleri bir işe
yaramaz. Ben size merkezden ferman salıyorum: Kazı harçları için
en fazla şu kadar harç alabileceksin. Arkadaşlar, olur mu böyle bir
şey? Velev ki İstanbul Büyükşehir Belediyesinin devlet bütçesi
kadar bütçesi var ama küçük belediyeler için -değil mi- bütçesinde belirli
rakamlar oluşturur bunlar ve kendi gerçeklikleri doğrultusunda bu
harçları belirleyebilmeliler. Ya, yerel demokrasiden bahsediyoruz. Evet,
eğer ki uçurum varsa, yüksek rakamlar belirleniyorsa bir tavan belirlenir
ama bu kadar düşürüldüğü takdirde belediye bütçelerini sarsar
arkadaşlar; merkezden böyle fermanlar salmayalım derim.
Diğer bir konu, meralarla ilgili. Değerli
arkadaşlar, her torbada meralarla ilgili bir madde var ya, her torbada
meralarla ilgili bir madde ve ne için? Meraları korumak için değil,
meralara saldırmak için var her torbada. Şimdi de Efendim, orada baz
istasyonları kurmak istiyoruz. Ya, arkadaşlar, orada yerleşim
yerleri, köyler varsa oraya zaten baz istasyonu kurulmasının önünde
bir engel yok ki. Ama siz bir meraya, yerleşim olmayan bir meraya baz
istasyonu kurarsanız
Mesela Kanal İstanbulu yapmaya niyetlisiniz
ya; orada mera alanları var, büyük rant peşinde koşanlar da
oralardalar. Baz istasyonu kurmak demek yol, su, elektrik getirmek demek,
meraları o rant iştahçılarına açmak demektir; bunları
yapmayalım derim. Köylülerin ihtiyacı varsa oraya baz istasyonu kurun
ama meraların böyle bir şeye ihtiyacı yok.
Değerli arkadaşlar, bir diğer konu
çok önemli: Yapı denetimle ilgili. Bakın, yapı denetimi
ülkemizde etkin bir şekilde yapılamıyor ve bu torbayla bir imza
daha eksiltilecek. Ruhsat alacaklara diyor ki: Yapı denetimcisinin imza
atmasına gerek yok arkadaş. Peki, yapı denetimcisini kim
belirliyor? Bir inşaat yapacaksınız ya, bir müteahhitsiniz;
müteahhit yapı denetçisini belirliyor. Bakın, binayı yapacak
kişi denetçisini kendi belirliyor. Yani, maça çıkıyorsunuz,
maçın hakemini kendiniz belirliyorsunuz.
Bakın, bir manşet var, Yapı Denetim
Derneği başkanları Denetim firmalarının yüzde 99u
bir daha iş alamam korkusuyla hataları görmezden geliyor. diyor.
Neden? Çünkü zorluk çıkarırsam o müteahhit bana bir daha iş
vermiyor arkadaş. diyor. O yüzden denetimler de göstermelik kalıyor.
Arkadaşlar, fay hatlarının üzerinde oturuyoruz. Milyonlarca
insanımızın vebali üzerimizde. Yapı denetçisini müteahhit
belirlerse nasıl denetim yapacak? Bir de diyorsunuz ki: Ruhsat
aşamasında bir imza eksilttim. Ya, arkadaş, ruhsatını
görmeden imzalayan bir kişi, yapı denetçisi nasıl denetleyecek?
Ruhsatını görmediğin bir şeyi denetleyebilir misin? Bunu
imza atmadan denetleyebilir misin? Yapı denetimi bir bütündür. Bütün
bunları göze almalıyız diyorum arkadaşlar.
Diğer bir konu, çok
kritik ve kendi mesleğimle ilgili, ben ayakkabıcılık
yaptım, baba mesleği. Diyor ki bu torbada Arkadaş, sen, rehin
konusunda, teminat, kredi alacaksın -ayakkabıcılıktan örnek
vereyim-derini gösterdin, kredi aldın, rehine bıraktın derini ve
deri olarak
Deri altındır her zaman bakın arkadaşlar. Ya,
ham madde altındır. Mesela konfeksiyonda pamuk altındır.
Ama diyor ki torba: Sen deriden ayakkabı yaparsan onu da rehin
gösterebilirsin. veya Pamuktan gömlek yaptın, gömleği de rehin
gösterebilirsin. Arkadaşlar, bu çok tehlikeli bir maddedir. Bakın,
ben size bir örnek vereyim. Deri altındır diyorum ya, ayakkabı
ya altındır ya çöptür. Yani bir model tutturursunuz, o ciddi anlamda
size kâr ettirebilir ama model tutmazsa, rengi tutmazsa o çöptür. Düşünün
ki burada kötü niyetler nasıl oluşabilir? Diyelim ki siz zora
girdiniz, 1 milyon liralık derinizi rehin gösterdiniz. Zora girersiniz, o
piyasadan çer çöp, tapon ayakkabıları toplarsınız, deponuza
koyarsınız, gelir banka Arkadaş, nerede deri? Deri yok.
Nerede? Aha, burada ayakkabılar. Tapon ayakkabıları
gösterirsiniz, bankalar da o ayakkabıları almak zorunda kalır ve
ciddi anlamda kamu zararı yazar. Bu kadar kredi garanti
fonlarının verildiği, bu kadar kredilerin
pompalandığı bir dönemde
İyi günlerdeyiz bakın ama
ters rüzgârlar yaklaşıyor, Amerika faizleri yükseltiyor, para
muslukları kısılıyor. Bakın, bunların olduğu
günde, kötü günde, dar günde bunlar bankalarımıza ve
dolayısıyla toplumumuza, halkımıza ciddi bedeller ödetir.
Bakın, özellikle kamu bankalarıyla ilgili, Halk Bankasının
Genel Müdürü Süleyman Aslanla ilgili Amerikadaki davada ne denildi
biliyorsunuz. Bakın, bizim tuttuğumuz avukat, Roccoyu biz tuttuk,
parasını biz verdik. Davada, bizim tuttuğumuz Avukat Rocco diyor
ki: Süleyman Aslanı satın almışlar. Namuslu bütün kamu
bankası görevlilerini tenzih ederek söylüyorum. Bu tip şeyler
olabiliyor. Bunların yollarını açmamamız lazım.
Deriyi ayakkabı yaptım, onu rehin gösteririm. demememiz lazım.
Diğer bir konu,
arkadaşlar, bakın, tapu müdürlükleri Türkiye'nin en güvenilir
kurumlarıdır ve oraya gidersiniz tapu memuru size izahat verir. Amca
bey, nineciğim, bak, evini 100 bin liraya satıyorsun,
parasını aldın mı almadın mı? diye sorar. Veya
bankadan kredi aldınız, bankadan kredi alıp tapuya
işletirken Bak amcacığım, yaşadığın
evini teminat gösteriyorsun. Yarın senin evladın bunu ödeyemezse evin
gider ha. diyebiliyor, izahat verir. Ama ne yapıyor Başbakan
Yardımcısı? Bankada attığın imza yeterli, tapuya
gitmene gerek yok. diyebiliyor. Arkadaşlar, bu çok tehlikeli bir madde.
İnanın kötüye de kullanılır, örneklerini size verebilirim.
Risk almak isteyen evlatlar, çocuklar veya dara girmiş geniş kesimler
babasını, amcasını, eşini Hadi gel seni bankaya
götüreyim, bir imza atacaksın. diye götürebilir ve kâr hırsıyla
dolmuş bankacılar da bunun yolunu açabilir çünkü okumuyorlar
maddeleri. Gel amca buraya bir imza at. der. Ne oldu sonra, bir yıl
sonra işler bozulduğunda? Ev gitti. Böyle bir şeyi kabul
edebilir miyiz arkadaşlar? Tapuda bir kez daha izahat veren devlet
görevlisinin, kamu görevlisinin vatandaşı bu noktada
korumasının önüne geçiyor bu Hükûmet. Bu madde kabul edilemez, buna
asla rıza göstermeyelim diyorum arkadaşlar.
Değerli arkadaşlar,
son olarak söyleyeceğim, yatırım ortamının
iyileştirilmesi böyle teknik maddelerle olmaz, hukukun üstünlüğüyle
olur, toplumsal barışla olur, adaletle olur. Böyle teknik maddelerle
bizi oyalamayın sayın Hükûmet ve iktidar partisi. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın
Zekeriya Temizel konuşacak.
Buyurun Sayın
Temizel. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dünya, neoliberal politikaları son çeyrek yüzyılda
yoğun ve acımasızca uyguladıktan sonra artık bu
politikalardan umudunu kesmeye başladı yani devlet yerine özel
sektörü borçlandırarak, onlara yatırım yaptırarak, devletin
verdiği garantilerle, devletin verdiği gelir garantileriyle, borçlara
verilen garantilerle bu iş daha fazla gidemiyor. IMF bile Dünya,
neoliberal politikalarda yolun sonuna geldi. demeye başladı. IMF bu
noktaya geldiyse artık bu konuda yapabilecek pek fazla bir şeyin
kalmadığı ortaya çıkıyor. Bütün bu politikalar
sonucunda servet dağılımındaki bozulma son aşamaya
geldi. Dünyadaki varlıkların neredeyse yüzde 80i yüzde 1 gibi bir
kesimin eline geçmeye başladı. Dolayısıyla artık dünya
yoksulluğun giderilmesinden, yoksulluğun ortadan
kaldırılmasından umudunu kesmeye başladı. Onun yerine,
yoksulluğun yönetimi politikaları temel politikalar hâline gelmeye
başladı. Yani İnsanların gelirini artıramıyorsan
onları borçlandır, hem böylece bağımlı hâle getir hem
de o borcu ödemek için size daha fazla bağlansınlar.
politikaları bütün dünyanın gelişmekte olan ülkelerinde
neredeyse hâkim hâle geldi. Yoksulluğun yönetimi politikalarındaki
temel lokomotif 2008 krizinden sonra Amerikanın dünyaya pompaladığı
3,5 trilyon
dolar oldu. 3,5 trilyon doları gelişmekte olan ülkelere kaynak olarak
borç verip buradan elde edilen faiz gelirleriyle krizin, mortgage krizlerinin
altından kalkılmaya çalışıldı. Ancak, belirli bir
süre sonra bu olayın bu şekilde sürmeyeceği görülünce, bunlar
yavaş yavaş yeniden geri çağrılmaya başlandı.
Şu gerçeği asla göz ardı etmiyor hiç kimse, bugün dünyada faizi
verebildiğiniz sürece hâlâ borç alma olanağınız var.
Türkiyeye bakıyorsunuz, şu anda dünyanın en yüksek faiziyle
borçlanan ülkesi durumunda. Bizi izleyen ülkeler de var, biz yüzde 12nin
üzerinde faiz verirken dolar bazında, bizden sonra gelen yüzde 7
dolayında. Yani bize en yakın olandan bile neredeyse 1 kat daha
fazlayız.
Değerli milletvekilleri, bankalar
dışarıdan borç alıyor, aldıkları bu borcu
tüketici kredisi olarak yurttaşlarına veriyor, sonra yine
dışarıdan alınan borçla yapılan AVMlerdeki yine
dışarıdan alınan borçlarla yapılmış olan,
ithal edilmiş olan Çin mallarını satın alarak ülkeyi
kalkındırıyor. İşin özeti bu. Birazcık abartarak
söylüyoruz ama başka türlü de dikkat çekilmiyor bir türlü ama işin
özeti bu. Böylece ülke büyüyor, daha doğrusu büyüyor zannediliyor. Ancak,
yabancı kaynak bulma konusunda deniz bitti. Amerika, kaynaklarını
yeniden ülkesinde toplamaya başladı. Amerikan Merkez
Bankasının yapmış olduğu program, belirli
aşamalarla dünyadan ne kadar kaynak çekileceğini ortaya koydu.
Aynı şekilde Avrupa Merkez Bankası da davranmaya başladı.
Yani dünyadaki bu para bolluğunun sonuna gelindi. Dünyadaki para kıtlığı
neoliberal politikaları uygulamaya çalışan ülkelerde, işte,
gerçek bir yarış ortaya koydu. Hepinizin bildiği veya günde
belki birkaç defa duyduğu bu kısa hikâyeyi, bu kısa
oluşumu, sırf işte bu noktaya gelmek için söyledim. Yani,
ülkeler, şu anda gittikçe kıtlaşmakta olan ülkeleri bu
politikalarını sürdürmek için ülkelerine çekmeye
çalışıyorlar yani dünyada bir yatırımcı çekme
yarışı var. Öyle bir yarış ki bu, bazen acımasızlaşıyor,
ülkeler bu konuda o kadar ileri gidiyorlar ki ne ülkelerinin ulusal değerlerini
ne kültürel değerlerini ne millî değerlerini, hepsini ayaklar
altına alarak Yeter ki buraya yatırımcı gelsin. diye
düzenlemeler yapmaya çalışıyorlar. Tanrı bizi bundan
korusun, inşallah o noktalara gelmeyeceğiz. Gelmeyeceğiz ama
dünya böyle. Bu durum karşısında bu yarışa ister
istemez biz de katılıyoruz. Nitekim, bu önünüzdeki tasarı,
görüşeceğiniz tasarı işte bu yarışla ilgili
olarak Biz de yarışta varız. Bakın, biz de
yatırım ortamımızı iyileştiriyoruz, bizim de
yatırım ortamımız iyi. diyebilme düzenlemesidir.
Bu yarışın hakemi Dünya Bankası.
Dünya Bankası bu yarışta hakemlik yapıyor, 10 tane
değişik branşta yarıştırıyor ülkeleri,
ülkeler bu 10 branşta da öne geçmeye çalışıyorlar. Bu 10
tane branşın ana başlıkları şöyle: İşe
başlamayla ilgili formaliteler. İşe başlama konusunda
notumuzun yüksek olması gerekiyor yani formaliteleri tamamen ortadan
kaldırırsanız, belki de hiçbir şeye başvurmadan gelip
otomatik olarak yatırım yapılsa orada en yüksek puanı
alacağız, 1inci sıraya yerleşeceğiz ama maalesef bu
konuda 80nci sıradayız.
İnşaat izinlerinin alınması
2nci ölçü. Çünkü, neoliberal politikalarda, özellikle bizim ülkemizde, bizim
ülkemiz gibi ülkelerde en büyük ölçüde inşaat
yatırımlarına, inşaata, betona, demire para gömülüyor, bağlanıyor.
O zaman, tabii, inşaat izinlerinin alınması bu
yarıştaki numaralandırmada oldukça önemli fakat biz 96ncı
sıradayız, öyle bir başarımız yok.
Elektrik temini, tapu kaydı, kredi temini,
azınlık hissedar haklarının korunması
Bakın,
azınlık hissedar haklarının korunması konusunda 20nci
sıradayız, iyiyiz yani iyi koruyoruz. Vergi ödemede 88inci
sıradayız. Sınır ötesi ticarette, sözleşmelerin
icrasında, iflasların çözümünde
İflasların çözümünde 139uncu
sıradayız. Şu anda sanıyorum bizim Adalet Komisyonunda
İcra ve İflas Kanunuyla ilgili olarak iflasların ertelenmemesi
ve büyük bir hızla çözümlenmesi için de düzenlemeler yapılıyor.
Bu sayede 139uncu sıradan belki ön sıralara doğru gelmeye
çalışacağız.
Şimdi, değerli arkadaşlar, bütün
bunların hepsiyle ne kadar yarışırsanız
yarışın, bu konularda sizden daha büyük fedakârlık yapacak
ülkelerin çıkma olasılığı var. Sonuç olarak olay
geliyor vereceğiniz faize ve ona vereceğiniz garantiye dayanıyor
ve bunu yaparken bile yani sıcak paracılar bu ülkeye sıcak
paralarını getirmek için bile aynı şekilde Dünya
Bankasının başka ölçülerine bakıyorlar. Yani Dünya
Bankası bir taraftan bu işleri kolaylaştırma, kim daha
fazla iş kolaylığı sağlıyor
yarışını sürdürürken diğer taraftan da Dünya
Bankası, yatırım kalitesiyle ilgili olarak ülkelerin bu konudaki
kalitelerini ölçüyor ve bundan çok daha fazla etkili olarak işlev görenler
de bunlar.
Değerli arkadaşlar, bir ülkeye
yatırım yapılması için Dünya Bankasının bile
kabul ettiği, bütün yatırımcıların ortak
kanısı olan konu, o ülkede evrensel hukukun geçerli olup
olmadığı, tarafsız ve bağımsız bir
yargının hâkim olup olmadığı, diskriminasyon
uygulamalarının yer alıp almadığı yani belirli
yerler arasında, kişiler arasında, bölgeler arasında, yerli
yabancı arasında ayrıcalık yapılıyor mu
yapılmıyor mu, ekonomiyle ilgili yasaların sürekli
değişip değişmediği, hele özellikle maç
oynanırken, oyun oynanırken kuralların değişip
değişmediği, özel uygulamalar için özel yasal düzenlemelerin
yapılıp yapılmadığıdır. Eğer bir ülkede
bütün bunların hepsi oluyorsa yatırım ortamının
iyileştirilmesiyle ilgili olarak bizim burada
yaptıklarımızın herhangi bir anlamı kalmıyor.
Devlet yönetiminin karnesini oluşturan bu düzenleme aslında Dünya
Bankası tarafından her yıl hazırlanıyor. 214 tane
ülkeyi kapsayan bu incelemeyle ilgili olarak Türkiye'nin durumu üç
aşağı beş yukarı şu şekilde
sıralanıyor değerli arkadaşlar.
Söz hakkı ve hesap verebilirlik. Bir ülkedeki
söz hakkı ve hesap verebilirlik. Eğer ifade özgürlüğü,
örgütlenme özgürlüğü, basın özgürlüğü, seçme hakkı gibi
parametrelerle yapılan bu ölçümde geçer not alamıyorsanız,
maalesef, devlet yönetim karneniz ilk kırık notu almış
oluyor. Türkiye bu konuda yani söz hakkı ve hesap verebilirlik konusunda
204 ülke arasında 144üncü sırada, 144üncü sıradayız ve
her sene bu sıramızı daha da yükseltiyoruz. Örneğin son iki
yıl içerisinde tam 14 sıra birden gerilemiş vaziyetteyiz.
Hukukun üstünlüğü. Türkiye'nin bu konudaki
notu, maalesef, ülkeyi 108inci sıraya koymuş ve 2016dan beri tam 18
sıra birden gerilemişiz.
Mevzuat kalitesi. Bu düzenlemeleri yaparken
yukarıdaki ihtisas komisyonlarında sürekli dile getirdiğimiz
konu şu: Arkadaşlar, yasa yapıyoruz ama yasalarımız
inanılmaz derecede kalitesiz olmaya başladı, ifadeler içerisinde
tutarsızlık var, daha mürekkebi kurumamış kanunları
burada defalarca yeniden değiştirdik, değiştiriyoruz,
yapıyoruz değiştiriyoruz, yapıyoruz
değiştiriyoruz. Dolayısıyla, bu mevzuat kalitesiyle ilgili
düzenleme bizim açımızdan inanılmaz bir dezavantaj şeklinde
ortaya çıkıyor.
Kamu yönetiminin etkinliği konusu son
zamanlarda artık Türkiye'de tartışılmayan bir konu hâline
geldi. Hâlbuki tüm bu düzenlemelerin önünde etkin ve tarafsız bir kamu
yönetiminin varlığı yabancı sermayenin Türkiye'ye
gelmesinin en temel koşulu. Yolsuzluğun kontrolü ayrı bir olay.
Bütün bunların hepsine ayrıntısıyla girme olanağı
yok. Bu koşullar altında demek ki yatırım
ortamının iyileştirilmesiyle ilgili olarak sadece
kolaylıklar sağlamak değil, asıl bunları düzeltmek
zorundayız. Bunları düzeltmediğimiz takdirde ister istemez bu
sıranın dışında kalıyoruz.
Değerli milletvekilleri, en tehlikeli unsur da
yatırımcılara kolaylık sağlıyoruz derken kültürel
varlıklarımızın talanı, doğanın katli,
özellikle devletin hüküm ve tasarrufu altında olan yerlerin. Devletin
hüküm ve tasarrufu altında olan yerler, biliyorsunuz, değerli
milletvekilleri, bu ülkede herhangi bir kişi, sınıf, zümre,
gruba ait olmayan; Ben bu ülkenin vatandaşıyım. diyen herkesin
eşit olarak yararlanacağı yerlerdir. Bu kavramı unutmaya
başladık. Türkiye Cumhuriyetinin Medeni Kanununda çok net bir
şekilde devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler
tanımlandıktan sonra, buraların hiçbir şekilde özel bir
amaç için -kamu yararı hariç- kullanılamayacağı, herhangi
bir kişi ve zümreye tahsis edilemeyeceği belirtiliyor idi. Ama bu
yatırımlar uğruna, bir dikili çöpü bile olmayan insanların
Bu vatan benim. diyebilmesi için zorunlu olan bu kavramı öldürmeye
başladık. Dikili çöpüm yok ama devletin hüküm ve tasarrufu altındaki
yerler var, onlara ben de sahibim, onlar benim de mülküm. denir, bir ülkede
olmazsa olmaz budur, bunu ortadan kaldırmaya başlıyoruz. En
başında kıyılar vardır, yıllarca
kıyılar bunun için korunmuştur. Şimdi kıyılar
yeniden kapatılmaya başlandı, eğer gücünüz varsa geçin
geçebiliyorsanız.
Bütün bu değerlerin hepsinin
yatırımların iyileştirilmesi adına ortadan
kaldırılmasına izin vermemek gerekiyor.
Süre azaldı, teker teker
maddelerle ilgili bir şeyler söyleme imkânı yok, zaten geneli
üzerinde konuştuktan sonra da diğer maddeler üzerinde konuşma
olanağı da yok. Önerge vermek, bu konuda yapılan iyi niyetli
çabaların falan da inkârı anlamına gelir. Birileri
uğraşıyor, onu kabul ediyoruz. Bunların yapılması
gerekiyor, aksi takdirde hemen kuzeyinizdeki sınır komşunuz puan
olarak sizden daha ileri gidiyor. Eğer bu işe yarıyorsa
yatırımlarınızın oraya kayacağından
çekiniyorsunuz, korkuyorsunuz; bu doğal. O nedenle Bunların hepsine
karşıyız. falan dediğimiz maddelerin sayısı
sınırlı, orada sınırlı tutmaya
çalışıyoruz.
Burada yüce Meclisin bir tek
şeye dikkatini çekmeye çalışıyorum değerli
arkadaşlar, o da bu kanunun 1inci maddesi, 1inci maddeye koymuşuz.
Bu kanunun 1inci maddesi: Kamu kurum ve kuruluşları, kredi
kuruluşları, bankalar, esnaf ve sanatkârlar kredi ve kefalet
kooperatifleri ile tarım kredi kooperatiflerince açılmış
veya açılacak tüm borç ve kredilere karşılık teminat
gösterilen taşınmazların ipotek işlemleri, tarafların
istemi hâlinde, taraflarınca imzalanan kredi veya borç sözleşmesine
istinaden tapu müdürlüklerinde takrir alınmadan yapılır.
Meclisimizin yarıya yakını hukukçu. Takrir almak ne demektir?
Hukuki ifadesiyle okuyayım, yanlışlık olmasın: Malik
veya hak sahibinin düzenlenen resmî senet veya tescil istem belgesini tapu
müdürü huzurunda Okudum. yazarak imzalamasına takrir deniliyor. Takrir
veriyorsunuz siz, takrir; gayrimenkulünüzle ilgili olarak Evet, ben bunu
buraya rehin ediyorum. diye takrir veriyorsunuz.
Takrir, tapu sicilinin
herhangi bir şekilde kişilerin zararına neden olması
hâlinde devlete sorumluluk yükleyen bir işlemdir. Eğer
yapılmış olan sahte belgelerle, vesairelerle herhangi bir ipotek
işleminden sonra kişilerin mülkü haczedilerek satılıp el
konulur ise o takdirde devletin sorumluluğu ortaya çıkıyor
burada. Ama siz tapuda takrir verdirmezseniz eğer, o takdirde devletin
böyle bir sorumluluğu olmuyor. Tapu kütüğünden daha güçlü, mülkiyetle
ilgili bir teminatımız var mı? Yok. Özellikle gayrimenkul
teminatı konusunda tapuda takrirle işlem yapmak, devlet güvencesi açısından,
devletin güvencesi altında yapılan işlemler açısından
en temel unsurdur. Kaldırıyoruz arkadaşlar,
kaldırıyoruz. Niye kaldırıyoruz, niye? Yani sadece gidip de
tapuda takrir vermemek yüzünden insanlar yatırımlarından falan
vazgeçiyorlarsa bırakın geçsinler, yapmasınlar. Böyle bir derdi
falan yok insanların, yatırımcının da böyle bir derdi
yok. Ama burada, gayrimenkullerinden başka, taşınmaz
mallarından başka hiçbir şeyleri kalmamış olan
insanların devlet güvencesinde iş yapmak ve devlete güvenmek, devlet
kurumlarına güvenmek en temel unsurlarından bir tanesi. Bunları
değiştirmemek gerekiyor.
Şimdi, bu maddelerin
hepsinin içerisinde, gerçekten, sayabileceğimiz Aman şuna dikkat
edelim, aman buna dikkat edelim. olguları var, var ama yani bunlar
yüzünden de aslında bürokrasiye boğulmuş bir devlet de var.
Güzel, bunların hepsini düzeltelim, mevzuatımızı etkin bir
hâle getirelim, mevzuatımıza kalite katalım ama neredeyse ta
Osmanlıdan beri, bu devletin kuruluşundan beri kadim bir kurumunuz
var sizin yani, bu kurumu birdenbire kalkıyorsunuz pat diye
kaldırıyorsunuz hem de üstelik Plan ve Bütçe Komisyonunda
kaldırıyorsunuz. Ne Adalet Komisyonuna gidiyor ne hukuk komisyonuna
gidiyor ne başka bir yerde görüşülüyor ne alt komisyonda
görüşülüyor. Yani bu kurum yüzlerce yıldan beri işliyorsa ve
işlev görüyorsa bunu oturduğunuz yerden birdenbire pat diye
kaldıramazsınız, kaldıramazsınız. Bu, herhangi
bir olay falan da yaratmaz.
Yatırımlarla ilgili olarak,
yatırımlara kolaylık sağlamak aslında bir ülkenin
teşviklerinin en temel unsurlarından birisini oluşturur. Bütün
yatırımcılara iyilik veya yardım sağlamak gibi de bir
yükümlülüğü yoktur bir devletin. Bir devletin koruması gereken
yatırımları vardır, koruması gereken kaynakları
vardır, koruması gereken üretimi vardır. Bununla ilgili de
yatırım yapmaya gelenler olabilir ya da bu konudaki
yatırımı ortadan kaldıracak çalışmalar yapmaya da
gelenler olabilir. Tam tersine, bu konuda teknik engel
yaratacaksınız, teknik engel yaratacaksınız. Böyle bir yatırımı
istemiyoruz. diyeceksiniz. Böyle bir yatırımcıya ihtiyacımız
yok. diyeceksiniz. Dolayısıyla kuralların hepsini çiğneyip
Bu kurallar çerçevesinde biz düzenlemelerimizi yaptık, bu düzenlemeleri
yaptıktan sonra ülkemize yatırım gelecek. dememek gerekiyor.
Takrir konusu üzerinde son bir cümleyle sözlerimi
bitirmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, devletin
sorumluluğun olduğu temel kurumlardan bir tanesidir. İnsanlar bu
güvenceyle işlem yaparlar. Devletin kalitesi budur,
yatırımcı açısından da devletin kalitesi budur. Onun da
gayrimenkulünün korunmasına, hukukunun korunmasına ihtiyaç
vardır. Bu maddelerin hepsini torba kanun içerisinde hızla
geçireceğiz ama bir defa daha hiç değilse maddeleri teker teker
okuyarak, değerlendirerek geçirilmesinde yarar olduğunu söylüyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Temizel.
Şimdi şahsı adına İstanbul
milletvekili Mehmet Bekaroğlu konuşacaklar.
Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkan, şöyle bir uygulama var: Hükûmet de konuşacaksa önce
lehte konuşacak şahıs konuşur.
BAŞKAN Hayır, Hükûmet konuşmayacak.
Zaten Hükûmet konuşursa önce şahıs konuşacak, Hükûmet,
ondan sonra öbür şahıs konuşacak.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Efendim, lehte ve
aleyhte 2 şahıs yok mu Sayın Başkan?
BAŞKAN Evet.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Usul, aleyhte
konuşacak şahsın son konuşmasıdır. Onu arz
ediyorum.
GARO PAYLAN (İstanbul) Son söz
milletvekilinin.
BAŞKAN Sıraya göre şey
yapıyoruz, zaten Hükûmet de konuşmayacak.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Yeni gelenekler
de icat etmemek lazım Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Altay, önümde konuşma
listesi vardı ve sizin konuşmacınızın adı henüz
verilmemişti. Biraz önce buraya geldiğinizde ben size
hatırlattım, daha sonra da siz Sayın Bekaroğlunun ismini
verdiniz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Verdim. O zaman,
önce lehtekini çağırmanız gerekmez mi? Onu söylüyorum.
BAŞKAN Sıra neyse ona göre gidiyoruz.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Siz söylüyorsunuz
Siz sonra bildirdiniz. diye. Böyle değil Sayın Başkan.
Uygulama
KADİM DURMAZ (Tokat) Usul, usul.
BAŞKAN Siz bana dediniz ki:
Bildirilmemiş mi? Bildirilmiş olarak biliyordunuz siz de Sayın
Altay.
ENGİN ALTAY (İstanbul) Sayın
Başkanım, bildirmekten bahsetmiyorum, Parlamentonun seksen yıllık
usulünden bahsediyorum.
BAŞKAN Tamam. Peki, ne yapalım o zaman?
Bekaroğlunu oturtalım mı yerine? Bekaroğlunu yerine mi
oturtalım?
ENGİN ALTAY (İstanbul) Evet, lehte
konuşacak olanın önce konuşmasını talep ediyorum.
BAŞKAN Peki, hadi, sonra
konuşturalım gecenin bu saatinde
ENGİN ALTAY (İstanbul) Seksen
yıllık gelenek bu efendim.
V.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, Basın ve Halkla İlişkiler
Başkanlığından HDP eski Eş Genel Başkanı
İstanbul Milletvekili Selahattin Demirtaşın isminin önemli
telefonlar rehberinde sehven yer almadığı ve düzeltmenin en
kısa zamanda yapılarak yeni baskının
dağıtılacağı bilgisinin geldiğine ilişkin
açıklaması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bu arada,
bir bilgiyi de paylaşmak isterim.
Sayın Demirtaşın yer alan Sayın
Demirtaşın isminin sehven yer almadığı ve söz konusu
düzeltme ihtiyacının en kısa zamanda giderileceği ve yeni
baskının dağıtılacağı şeklinde bir bilgi
geldi Basın ve Halkla İlişkiler
Başkanlığından, bunu paylaşmak istedim sadece.
GARO PAYLAN (İstanbul) Sayın
Başkan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, bir dakika
IX.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.-
Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/912) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 518) (Devam)
BAŞKAN Şahsı adına Düzce
Milletvekili Sayın Ayşe Keşir konuşacak.
Buyurun Sayın Keşir. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AYŞE KEŞİR (Düzce) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı üzerine şahsım adına söz almış
bulunuyorum.
Geneli üzerine konuşmadan evvel aslında
birkaç hususun öncelikle altını çizmek isterim: Malumunuz hafızayı
beşer nisyan ile malul. Çok yakın tarih olmasına rağmen
bazı tarihleri ve gerçekleri insanoğlu ne yazık ki unutabiliyor.
Günümüzde özellikle uluslararası ilişkilerde güç gösterisinin en
önemli alanlarından biri malumunuz ekonomi ve Türkiye dünyaya en büyük
meydan okumasını Sayın Cumhurbaşkanımızın
IMFye olan borçlarımızı ödeyeceğiz ve kendi
yağımızla kavrulacağız. dediği gün yaptı
aslında.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Evet, borcumuz
400 milyar oldu.
AYŞE KEŞİR (Devamla) - Ve buna hem
biz çok inandık hem dünya bunu çok fark etti, farkında oldu. Ve 2013
Mayıs ayını sizlere hatırlatmak isterim. 2013 Mayıs
ayına Türkiye son dönemlerin, neredeyse son elli yılın en parlak
dönemi olarak girdi. IMFye olan son taksitini ödedi. Üçüncü havalimanı,
nükleer santraller, üçüncü köprünün bütün sözleşmelerinin
konuşulduğu, ihalelerinin yapıldığı aydır
ama 2013 Mayısında ne oldu? Kendilerince, bu büyüyen ekonomiye çelme
takmaya kalktılar ve Gezi olayları patladı. Bunun bir tesadüf
olduğuna kimse inanmıyor, sokaktaki vatandaş da inanmıyor,
biz de inanmıyoruz.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) - Ben
inanıyorum.
AYŞE KEŞİR (Devamla) Gezi
olaylarında başarılı olamayanlar akabinde 17-25 Aralık
sürecini devreye soktular, orada da başarılı olamadılar ama
bu iki sürecin yaklaşık 200 milyar dolarlık bir maliyeti oldu
Türkiye'nin geleceğine.
Akabinde 15 Temmuz darbe girişimini, ben de bu
salonda olarak 94 milletvekiliyle yaşadık. Gezi olaylarında,
17-25 Aralık sürecinde başarılı olunamayan Türkiye üzerinde
oynanan oyunların en büyüğü 15 Temmuz gecesi burada
yaşandı.
Bakınız, biraz siyasi tarihi
hatırlarsanız, bir kitapçık
fırlatıldığında, bir yazar kasa
fırlatıldığında Türkiye ekonomisinin nasıl
tepetaklak olduğu günleri herkes çok iyi hatırlayacaktır yakın
siyasi tarihi bilenler ama biz 15 Temmuzu yaşadık, 15 Temmuzdan
sadece birkaç ay sonra, bakın sadece birkaç ay sonra, kasım
ayında borsa tavan yaptı, rekor kırdı, akabinde
uzunlukları açısından dünyanın en uzun köprüsü olan
Çanakkale köprüsünün temeli atıldı.
Sayın milletvekilleri, Türkiye eski Türkiye
değil. Türkiye, cetvelle haritası çizilen ülkelerle mukayese
edilemeyecek kadar büyük bir ülke. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bunu, hem içeridekilerin hem dışarıdakilerin
artık öğrenmesi gerekiyor.
Bugün, Afrinde sınır ötesi harekâtla,
Zeytin Dalı Harekâtıyla Mehmetçikimiz çok büyük bir mücadele
veriyor, Kızılelmanın peşinde onlar. Büyüyen Türkiye için
kanlarını, canlarını ortaya koymuş yiğit
evlatlarımız, hepimizin evlatları. Buradan onlara selam
gönderiyorum. Buradan onlara selam gönderiyorum.
Bakın, az önce örnek verdim bir yazar kasa
fırlatılınca, bir kitapçık fırlatılınca ne
oldu diye, bugün sınırımızın ötesinde çok büyük bir
mücadele veriyor askerlerimiz, Türk ordusu çok büyük bir mücadele veriyor ve
biz, burada, Mecliste yatırım ortamının
iyileştirilmesini konuşuyoruz. Türkiye büyüyor, Türkiye büyümeye
devam edecek; içeride, dışarıda kim çelme takmaya kalkarsa
kalksın Türkiye büyüme ideallerinden, hedeflerinden asla vazgeçmeyecek. Bu
paketin gelmesi sair zamanlarda belki daha başka anlamlar ifade edebilirdi
ama bugün Afrindeki harekâtın devam ettiği süre içinde biz
Türkiye'nin 2023 vizyonundan asla taviz vermeden, büyüme hedeflerimizden asla
taviz vermeden yatırım ortamının iyileştirilmesini
konuşuyoruz.
Bakın, Plan ve Bütçeden bu kanun
tasarısı geçti ve Genel Kurula geldi. Şu an Plan ve Bütçede
vergi kanunları üzerine bir paket çalışılıyor ve önümüzdeki
haftalarda da o buraya gelecek. Bu demektir ki Türkiye, istihdamda,
kalkınmada hedeflerinden asla şaşmadı ve büyümeye devam
edecek.
Pakete gelelim kısaca. Dünya
Bankasının iş yapma kolaylığı -Doing Business-
endeksinde Türkiye olarak ne yazık ki arzu ettiğimiz yerde
değiliz, 60ıncı sıradayız. Bu paket,
aşağı yukarı 14 bakanlık, özel sektör, kamu, tüm iş
birlikçileriyle, ortaklarıyla beraber saatler süren -hatta Sayın
Bakanımızın notlarına baktım, 500 saati aşan
çalışmalar diyor- günler süren çalışmalarla
hazırlanmış, ön hazırlığı
yapılmış bir paket. Akabinde Plan ve Bütçede tartıştık.
Bu paketle biz ne yapmaya
çalışıyoruz? İş yapabilme kolaylığı
-biz buna yatırım ortamının iyileştirilmesi diyoruz-
endeksinde hem Türkiye'nin sıralamasını yükseltmeye hem de
Türkiyeye gelecek yatırımı kolaylaştırmaya
çalışıyoruz. Tabii, bu paketin tamamıyla birlikte aşağı
yukarı 20-25 basamak bir sıçrama bekliyoruz ama iki yıl içinde
ilk 20 ülke içinde olma hedefindeyiz.
Bir küçük rakam daha vermek istiyorum. Dediğim
gibi, hafızayı beşer nisyanla malul. 2001 yılına kadar
15,1 olan yabancı sermaye gelişi Türkiyeye, 2002-2017
yılları arasında 191 milyar doları aştı. Bu
rakamları hiç küçümsemeyelim. Şimdi hedefimiz, yatırım
ortamını iyileştirmek, dediğim gibi, şu an Plan
Bütçede çalıştığımız ve akabinde gelecek olan
diğer kanun tasarısıyla da Türkiyede istihdamı
artırmak, yatırımları kolaylaştırmak.
Ne yapıyoruz bu paketle? Detayları
maddelerde konuşulacağı için tüm detaylara girmeyeceğim,
sürem azaldı. Şirket kuruluşlarını
kolaylaştırıyoruz. Mükerrer olan, 2 defa notere gitme
ihtiyacı olan durumlar ortadan kaldırılıyor. İcra ve
İflas Kanununda çok ciddi düzenlemeler yapıyoruz. Burada
şirketlerin tasfiyesinden ziyade, öncelikle ticari hayatlarına devam
etmesini esas aldık biz bu düzenlemelerle, 1den fazla madde de bu
konuları içeriyor.
İnşaat izinlerini ve tapu işlemlerini
kolaylaştırıyoruz. Aynı işlem için birkaç defa
bürokrasi basamaklarına takılıyor olmak süreci çok
yavaşlatıyor. Bu anlamda yapılan 18 işlemi 6ya
indiriyoruz.
Diğer taraftan, e-belediye
uygulamasını benden önceki konuşmacılar da ifade ettiler.
İletişimci olarak söylüyorum bunu, elektronik ortamda bu tür
hizmetlerin verilmesi maliyetli işlerdir. Her belediyenin aynı
standartta bu hizmetleri vermesi ne yazık ki çok mümkün değil
bütçeleri açısından. Bu bütçe maliyetlerinin aşağı
çekilmesi ve bir standardın gelmesi açısından bu maddeyi de çok
önemsediğimizi ifade etmek istiyorum.
Diğer taraftan, kazı izinleriyle ilgili
bir düzenleme var. Telekomünikasyon altyapısıyla ilgili, o izinlerle
ilgili bir düzenleme yine bu paketin içinde.
Dış ticareti
kolaylaştırıyoruz. Dış ticarette özellikle gümrüklerin
dijitalleşmesini, Tek Pencere Sistemini önemsiyoruz.
Finansmana erişimi
kolaylaştırıyoruz yine bu paketle.
Taşınır rehinle ilgili maddeler
geldiğinde zaten üzerinde konuşmalar yapılacak, tekrar
detayına girmiyorum. Taşınır rehinle ilgili düzenlemeyi,
biliyorsunuz, yine bu Parlamentoda biz bir buçuk sene önce
yapmıştık, onun uygulamasına dönük bazı düzenlemeleri
yine burada getiriyoruz.
Vergi ödemelerini basitleştiriyoruz. Aylık
SGK ve muhtasar beyannamelerini birleştiriyoruz bu düzenlemeyle.
Epey bir şey var bu notlarımda ama sürem
hayli azaldı.
Ben özetle şunu tekrar ifade etmek istiyorum:
Türkiye büyüme hedeflerinden, kalkınma hedeflerinden asla vazgeçmiyor.
Sınır ötesi bir harekât ya da geçmişte olduğu gibi pek çok
büyük kriz yaşamış olmasına rağmen, Türkiye, içeride
ve dışarıda kim engel olmaya kalkarsa kalksın büyüme
hedeflerinden asla vazgeçmeyecektir, büyümeyi gerçekleştirecektir.
Büyüyen bir Türkiyeyi çocuklarımıza miras
bırakacağız diyorum ve yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Keşir.
Şahsı adına son olarak İstanbul
Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğlu konuşacak.
Sayın Bekaroğlu, biraz önce Sayın
Engin Altayın bir talebiyle sizi tekrar yerinize oturtmak durumunda
kaldım ama Sayın Altay galiba bir anlık dalgınlık
yaşadı, ben de o dalgınlığın kurbanı oldum.
Çünkü biz görüşmelere daha yeni başlamış durumdayız,
görüşmelerin tümü üzerindeki şahıslar adına konuşma
bölümündeyiz, burada leh ve aleyh durumu, aleyhte konuşma durumu dikkate
alınmıyor çünkü Genel Kurulda İç Tüzükün 61inci maddesine göre
böyle bir karar alınmış değil. Görüşmelerin sonunda
yani İç Tüzükün 86ncı maddesini uygulama aşamasında ancak
Sayın Altayın leh ve aleyhi sıraya dizme durumu ve ikazı
gündem dışı olabiliyor, önem kazanıyor. O yüzden, tekrar kusura
bakmayın diyorum. Boşu boşuna yerinize oturdunuz. O
dalgınlığın, Engin Altayın
dalgınlığının kurbanı ben olmuş oldum, bir
de siz olmuş oldunuz.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; görüşmekte
olduğumuz Yatırım Ortamının İyileştirilmesi
Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı üzerinde kişisel görüşlerimi
açıklamak üzere söz aldım.
Önce, son konuşmacı Ayşe Keşir
Hanıma cevap anlamında değil ama söylediği için ben de bu
konuyu açmak istiyorum. Şimdi, Hükûmet, özellikle ekonomi konularında
sürekli bahanelerle, yani kendisi hiçbir şeyi yanlış
yapmıyor, hiçbir problem yok, her şeyi doğru, mükemmel yaptı
ama işte filanlar geldi ama IMF ama Geziciler ama yağmur
yağdı ama işte şöyle oldu, bütün bahanelerle gidiyor. Öyle
değil. Hükûmetin uygulamış olduğu ekonomi
politikaları, siyasal tercihleri yanlış olduğu için
Geziden çok önce -Geziye falan bağlıyorlar- Köprü yaptık.
filan da
Sayın Milletvekilim, bakın, sermaye
köprüyü, havaalanını kimin yaptığına bakmıyor,
oradan ne kazandığına bakıyor. Evet, büyük havaalanı
yapıyoruz, büyük uzun köprüler, tüneller yaptık, doğru ama kendi
birikimimizle yapmadık, dışarıdan borç aldık, borçla
yaptık. IMFyle ilişkimizi kestik. filan, ya, bunlar hamaset,
hamaset. Yanlış politikalar uyguladınız, siz on beş
sene ağustos böceği gibi sürekli hazırdan yediniz,
aldığınız borç paraları -milyarlarca dolar faiz
ödüyoruz şimdi- betona gömdünüz, rant da paylaştınız, o sebepten
dolayı ekonomi tıkandı, Geziden dolayı filan olmadı
bütün bunlar. 15 Temmuz da bahane değerli arkadaşlarım yani
ekonomideki kötüye gidişin sebebi olarak gösteriyorsunuz ya, değil.
Siz 15 Temmuzdan önce zaten panik hâlinde ekonomik düzenlemeleri yağmur
şeklinde yağdırmaya başladınız torba yasalarla
filan bütçede. Hem de öyle yaptınız ki, işte boru
değişik yerlerde patladı, şurayı onarsak diye
orayı sarıyorsunuz, olmuyor, öbür taraf... Bakın, getirmiş
olduğunuz torbalarla, 1 Kasım seçimlerinden sonra getirmiş
olduğunuz torba yasalarla yüzlerce değişiklik
yaptınız, hâlâ olmuyor ve artık ipin ucunu da
kaçırdınız çünkü sistematik olmaktan çıktınız,
düzenli şekilde yapmıyorsunuz. Bir düzenlemeyi, mesela şu anda
yaptığımız yatırım ortamının
iyileştirilmesiyle ilgili düzenlemenin bir maddesini buraya koyuyoruz,
öbür maddesini başkasına koyuyoruz. Sonra uygulamaya geliyorsunuz,
uygulamada bir başka yerde çatlaklar ortaya çıkmış, hadi
bakalım yeni bir torba, bu şekilde gidiyorsunuz. Problem sizsiniz,
dünya değil.
Ha, dünya da problem, elbette emperyalizm diye bir
şey var. Eskiden liberaller devletin küçülmesini istiyorlardı,
Devlet aradan çekilsin, piyasa en güzelini yapar, dolayısıyla herkes
de kazanır. öyle diyorlardı. Ama şimdi neoliberalizm döneminde
öyle demiyor liberal dünya sermayedarları, zenginler öyle demiyor, Devlet
olsun, hatta güçlü olsun, bizim lehimize yasalar çıkarsın. diyorlar.
Sayın Bakanım, çıkarmış
olduğunuz bu yasa dâhil, son zamanlarda getirmiş olduğunuz bu
torbaların tamamı ve tamamı zenginler içindir, sermayedarlar
içindir; onlar daha çok kazansız diye yapıyorsunuz. Siz, tabii,
onların adamısınız, ondan dolayı yapıyorsunuz.
böyle bir suçlama yapmıyorum. Siz de bir yere kilitlenmişsiniz.
Büyüme diye neredeyse artık kutsallaştırdığınız,
hiçbir şekilde tartışmadığınız bir
gerçeğiniz var: Büyüme olsun da ne olursa olsun, neyi feda edersek edelim
büyüsün. Dünya da zaten bunda, sermaye de bu şekilde, yarış da
bu şekilde, yapmış olduğunuz bu düzenleme de bu.
Sayın Bakanımız Zekeriya Temizel
anlattı. İki konuya bakıyor yatırım; bir tanesi
şu anda yapmış olduğumuz düzenleme, yatırım
ortamının iyileştirilmesi. Bununla ilgili işte 11 tane alt
başlık var. Bu konularla ilgili neler yaptınız, bunlara
bakıyor ve not veriyor ama daha önemlisi sizin, hukukunuza, evrensel
hukuka bağlı olup olmadığınıza, tarafsız
yargınıza, demokrasinize bakıyor, o konuda da not veriyor ve bu
notlara uymak zorundasınız. Ha, sizin bir özelliğiniz var, bir
huyunuz var: Bu notlar işinize geldiği zaman Bunlar çok iyi.
Uluslararası endekslerde şöyle bir yerdeyiz. Aman, bize şöyle
bir not verdiler
Hani Not alamayacaksınız. dendiğinde
İşte aldık. falan diyorsunuz. Ama notlar aleyhinize oldu mu
çıkıyorsunuz Bunlar uluslararası hainler, düşmanlar.
Haçlı Seferi
filan diye
İki sene evvel Sayın
Cumhurbaşkanı Avrupa Birliği Romada toplantı yapınca,
Vatikanda, kıyameti kopardı Haçlılar aleyhimize bir araya
geldiler, Haçlı Seferi düzenliyorlar bize. diye; bu sene koşa
koşa oraya gitti, özel görüşmeler yaptı. Maalesef, siz de böyle
bir şey izliyorsunuz.
Bakın, değerli arkadaşlarım,
bunları bir tarafa bırakalım. Bu yaptığınız
düzenlemeler aslında geç kalınmış düzenlemeler.
Bunları yapmak zorundaydınız, doğru da yapıyorsunuz,
bazılarına katılıyoruz da zaten. Plan ve Bütçe Komisyonunda
biz sizin getirmiş olduğunuz bu gelişigüzel
Değerli
arkadaşlar, bürokraside şöyle bir şey var: Bir torba
hazırlanacağı duyulduğu zaman bürokrasinin
değişik yerlerinde O torbaya biz de bir şey atalım.
yarışına giriliyor ya da Hükûmet onlara diyor ki: Bakın,
şu konuda torba hazırlıyoruz, maddeyi yazın, getirin.
filan. Dünya kadar yanlış yapıyorsunuz. Biz muhalefet partisi
milletvekilleri olarak orada katkı yapmaya çalışıyoruz ve
bunu bir sorumluluk bilinciyle yapıyoruz.
Bakın, arkadaşlar, evet, büyümek
istiyorsunuz, büyümek tek başına önemli değil -hiç önemsizdir
anlamında söylemiyorum- başka, dünya kadar kriterler var, ölçüler
var, rakamlar var; işte enflasyonu var, istihdamı var filan. Bunlarla
ilgili ciddi problemler mevcut ama büyüme de gerekiyor, bununla ilgili
yapılması gerekli şeyler var. Fakat dünyada ülkeler iki grupta
değerli arkadaşlarım. Bir grup ülke otoriter rejimler. Bu
otoriter rejimler -Çin gibi- bunlar yatırım ortamını
akşamdan sabaha iyileştirebiliyorlar çünkü verdikleri garanti
kişisel garantileri oluyor, siyasal garantileri oluyor. Ben veriyorum.
diyor, yönetimin kendisi çıkıyor: Ben veriyorum bu garantiyi.
Yarın o ben olmayınca ciddi sıkıntılar ortaya
çıkıyor, finans maliyeti falan artıyor ama öbür taraftan, o
işçilerle, çalışmayla, işle ilgili maliyetler çok
düşük olduğundan, çevre maliyetleri çok düşük olduğundan
sermaye çekebiliyor.
Ama öbür taraftan, demokratik ülkeler
Biz ki -iddiamız
bu ya- demokratik ülkelersek biz demokrasiyi, hukuku, hukuk devletini, çevreyi,
emeği, hepsini düşünmek durumundayız. Bunları
düşündüğümüz zaman işler zor oluyor. Zor oluyor ama
kalıcı oluyor. Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin
kaçırmış olduğu yer budur.
Değerli arkadaşlarım, 1 Kasım
seçimlerinden bu yana ekonomide işler, ciddi bir şekilde problem,
yanlış gidiyor. Bunu hepiniz biliyorsunuz ve biraz evvel söyledim,
panik şeklinde, böyle yağmur yağar gibi değişiklikler
getiriyorsunuz. Bu getirdiğiniz değişiklikler -bir daha tekrar
ediyorum ve altını çiziyorum- sermayeyle ilgilidir sürekli
şekilde. Diyorsunuz ki: Yatırım ortamı iyileşsin.
Yatırım olsun, büyüme olsun. Buradan -o meşhur- damla damla
fakire fukaraya da akar. Akmıyor değerli arkadaşlarım. Bu,
kapitalizmin, dünya egemenliğinin, sermayenin söylemiş olduğu en
büyük yalandır. Rakamlar ortadadır değerli
arkadaşlarım; dünyada ve Türkiyede en zengin olanlar yüzde 1, fakir
olan yüzde 99un aleyhine sürekli olarak büyüyor. Türkiyede de rakamlar bu
şekildedir. Türkiyedeki bütün servetlerden en zengin olan, en önde olan
yüzde 1in almış olduğu pay, sizin Hükûmetiniz zamanında
yüzde 39lardan yüzde 54e çıktı. Bu, sizinle ilgili değil
değerli arkadaşlarım; bu, dünyada egemen olan ekonomik sistemle
ilgilidir ve siz de bu sistemi uyguluyorsunuz, harfiyen uyguluyorsunuz
değerli arkadaşlarım. Bir taraftan, çıkıp hamaset
yapıyorsunuz, öbür taraftan, harfiyen uyguluyorsunuz. IMF diye milletin
hafızasında olumsuz bir iz var, hâlen işte, Biz IMFye borç
verdik, borç aldık
Doğru değil bunlar, hani, yalan deyince
hakaret oluyor ya, doğru değil. Bu doğru olmayan şeyi
sürekli tekrar ediyorsunuz ama öbür taraftan, milyarlarca borç
alıyorsunuz, özel sektör alıyor. O, sizi kıskandıkları
havaalanını, köprüleri neyle yaptınız değerli
arkadaşlarım? Beğenmediğiniz o Haçlıların
paralarıyla yaptınız. Nasıl yaptınız? Mevcut
kurallar içinde, uygulanmakta olan kurallar içinde yaptınız, onlar ne
faiz istiyorsa o faizi vererek yaptınız. Hamasetle buraya
geldiğinizden dolayı şimdi ekonomi ciddi bir şekilde
tıkandı ve panikle bu değişiklikleri yapıyorsunuz
değerli arkadaşlarım, millete de doğruyu söylemiyorsunuz
maalesef. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.51
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ
(Nevşehir), Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 58inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
518 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, alınan karar gereğince, kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 14 Şubat 2018 Çarşamba günü
saat 14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
İyi geceler diliyorum.
Kapanma Saati: 21.02