TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
60ıncı
Birleşim
15
Şubat 2018 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının, memleketi
Trabzon Maçkanın düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü
yıl dönümünü kutladığına ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının, bir
ameliyat geçiren Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğluna geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur Bahçekapılının, Nuray
Hafiftaş ve Tuna Huşa Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
konuşması
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Ağrı
Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemirin, hasta tutsak Celal Şekerin
ölümüne ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceerin, Tekirdağın Çerkezköy ilçesine
kurulması planlanan termik santrale ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- Gümüşhane
Milletvekili Cihan Pektaşın, Gümüşhanenin düşman
işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümüne ilişkin
gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, bir operasyon geçiren Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunun sağlık
durumunun iyi olduğuna ve gösterdikleri ilgiden dolayı iktidar
partisi ve diğer partilerin temsilcilerine teşekkür ettiğine
ilişkin açıklaması
2.- Bursa Milletvekili
Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, Bursa Büyükşehir Belediye
Başkanına halkın sesine kulak vererek birçok yanlıştan
döndüğü için teşekkür ettiğine ve stada da tekrar Atatürk
isminin verilmesini Bursa halkı adına talep ettiğine ilişkin
açıklaması
3.- Mersin Milletvekili Baki
Şimşekin, belediyelerin araç kiralama şirketlerinde veya yan
kuruluşlarında çalışanların birçoğu ile
sabıka kaydı olanların taşeronlarla ilgili düzenlemeyle hak
sahibi olamadıklarına ve bu duruma bir çözüm getirilmesini temenni
ettiğine ilişkin açıklaması
4.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, AKP Bursa Milletvekili Mehmet Müezzinoğlunun
Edirnelilerle ilgili bazı ifadelerine ve Edirnenin Cumhuriyet Halk
Partisinin ve cumhuriyetin kalesi olduğuna ilişkin
açıklaması
5.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, Dünya Bankasının 214 ülkeyi kapsayan Dünya
Yönetişim Göstergelerinde Türkiyenin yerine ilişkin
açıklaması
6.- Antalya Milletvekili
Niyazi Nefi Karanın, Antalyada son günlerde Cumhuriyet Halk Partisi
üyelerine ve Halkevleri yöneticisi Kutay Meriçe yönelik gözaltı olaylarına
ilişkin açıklaması
7.- Kocaeli Milletvekili
Tahsin Tarhanın, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğluna geçmiş olsun dileklerini sunduğuna ve
Gebze Fatih Devlet Hastanesinin yeni bölümünün ne zaman açılacağını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
8.- Kayseri Milletvekili
Çetin Arıkın, AKPnin Genel Başkan Yardımcısı
Öznur Çalıkın Kayseri ziyaretinde sarf ettiği bazı
ifadelerine ve Kayserideki vatandaşların durumuna ilişkin açıklaması
9.- Balıkesir
Milletvekili Mehmet Tümün, yurt genelinde barışı savunan çok
sayıda kişi için sosyal medya paylaşımlarından
dolayı soruşturma başlatıldığına
ilişkin açıklaması
10.- Samsun Milletvekili
Kemal Zeybekin, Meclis TVnin canlı yayın yapmadığı
saatlerdeki internet yayınında sadece AKP yöneticileri ve MHP Genel
Başkanı Devlet Bahçelinin reklamlarının yapılıp
CHP ve HDPnin yok sayıldığına ilişkin
açıklaması
11.- Erzurum Milletvekili
İbrahim Aydemirin, Nuray Hafiftaşa Allahtan rahmet
dilediğine, Zeytin Dalı Harekâtına destek veren sanatçılara
minnettarlığını ifade ettiğine ve Dil ve Edebiyat
Derneğinin çıkardığı aylık derginin
kapağında yer verdiği Cemil Meriçin bir şiirine
ilişkin açıklaması
12.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, tedbirli olmanın önemine
ilişkin açıklaması
13.- Kayseri Milletvekili
Sami Dedeoğlunun, 10 Şubat Sultan II. Abdülhamid Hanın
vefatının 100üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
14.- Hatay Milletvekili Hilmi
Yarayıcının, Grup Yorum üyelerinin başlarına ödül
konularak aranan teröristler listesine eklenmesine ilişkin
açıklaması
15.- Kocaeli Milletvekili
Fatma Kaplan Hürriyetin, Kocaelinin Gebze ilçesindeki Hürriyet ve Yavuz Selim
Mahallelerinin imar durumuna ilişkin açıklaması
16.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutçanın, Akit TV programlarında Cumhuriyet
gazetesi çalışanlarının hedef gösterildiğine ve
canlı yayında ölüm tehdidinde bulunan Akit TV sunucusu Yusuf Ozan
hakkında cumhuriyet savcılarını göreve davet ettiğine
ilişkin açıklaması
17.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, bir operasyon geçiren Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğluna geçmiş olsun
dileklerini ilettiğine, Zeytin Dalı Harekâtının bir
taraftan uluslararası kamuoyunu hareketlendirirken diğer taraftan da
bölge dinamiklerini etkilediğine ilişkin açıklaması
18.- Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, HDP eski Eş Genel
Başkanı Selahattin Demirtaşın duruşmasının
bugün de devam ettiğine, 15 Şubat 1999da Türkiyeye teslim edilen
Öcalana yönelik tecridin aslında Türkiyenin barışına ve
müzakere taleplerine uygulandığına, 10 Ekim Barış ve
Dayanışma Derneğinin kapatılmasına, OHAL düzeninin
derhâl kaldırılması gerektiğine, Cumhuriyet Halk Partisi
Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğluna da geçmiş
olsun dileklerini ilettiğine ilişkin açıklaması
19.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğlunun sağlık
sorunuyla ilgili iyi dileklerini iletenlere teşekkür ettiğine,
Türkiyenin Afrin ve Ege adaları konularında tutarlı
politikalarla birlikte tutarlı söylemleri de ortaya koyması
gerektiğine, Türk Silahlı Kuvvetlerinin İdlibdeki cihatçı
unsurları temizleyeceği mi, koruyacağı mı konusunda
kamuoyunu tatmin edecek somut bir açıklama beklediğine ilişkin
açıklaması
20.- Aksaray Milletvekili
İlknur İnceözün, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı
Kemal Kılıçdaroğluna geçmiş olsun dileklerini
ilettiğine, Afrin harekâtına dualarıyla ve
duruşlarıyla destek olan herkese yürekten teşekkür
ettiğine, Zeytin Dalı Harekâtının amacının
milletin bekasına yönelik terör unsurlarının ortadan kaldırılması
ve sınır güvenliğinin tesis edilmesi olduğuna, Ankara
Büyükşehir Belediye Meclis kararıyla Nevzat Tandoğan Caddesinin
adının Zeytin Dalı Caddesi olarak değiştirildiğine
ve Nuray Hafiftaşa Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
21.- Kırklareli
Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, kamuoyunun, AKP Genel
Başkanının Man Adası belgelerinin gerçek olduğu ispat
edilirse istifa edeceği şeklindeki sözünde durup
durmayacağını merak ettiğine ilişkin
açıklaması
22.- Giresun Milletvekili
Bülent Yener Bektaşoğlunun, Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğluna geçmiş olsun
dileğinde bulunduğuna ve Giresun şehir merkezindeki üst
geçitlerle ilgili olumsuzlukları ortadan kaldıracak bir
çalışma yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
23.- Manisa Milletvekili
Erkan Akçayın, Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemirin
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
24.- Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın HDP grup önerisi üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
25.- Hatay Milletvekili
Serkan Topalın, Hatayın sorunlarının çözümüyle ilgili
grup önerilerinin reddedilmesini yadırgadığına ve Hatay
halkına, esnafına, çiftçisine ses verilmesini talep ettiğine
ilişkin açıklaması
26.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Hükûmetin Kocaeli Milletvekili Haydar
Akarın 518 sıra sayılı Kanun Tasarısının
21inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasında ortaya koyduğu iddialara verecek bir cevabı
olup olmadığını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
27.- Başbakan
Yardımcısı Mehmet Şimşekin, İstanbul
Milletvekili Engin Altayın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
28.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akarın, Başbakan Yardımcısı Mehmet
Şimşekin yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
29.- Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Bolu Milletvekili Tanju Özcanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
30.- Trabzon Milletvekili
Haluk Pekşenin, Çeşme Alaçatı havaalanı projesine
ilişkin açıklaması
31.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Kahramanmaraş İl Millî Eğitim
Müdürünün okullara gönderdiği Şeyh ile Hükümdar isimli kitaba
ilişkin açıklaması
32.- Kahramanmaraş Milletvekili
İmran Kılıçın, Kahramanmaraşta Millî Eğitim
Müdürlüğü tarafından okullara Şeyh ile Hükümdar isimli bir
kitap dağıtılmadığına ilişkin
açıklaması
V.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Başkanlıkça,
esas komisyon olarak Plan ve Bütçe Komisyonuna, tali komisyon olarak da
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna
havale edilen (2/2016) esas numaralı, 5335 sayılı Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifinin İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal tarafından
geri alındığına ilişkin önergesi (4/131)
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- HDP Grubunun,
Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir ve
arkadaşları tarafından, toplumsal kutuplaşma ve
ayrışmanın bitirilmesi ile demokratik siyaset ve müzakereci
çözümlerin tesisini sağlamak amacıyla 15/2/2018 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Şubat 2018 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun, Hatay
Milletvekili Serkan Topal ve arkadaşları tarafından,
Reyhanlı ve Kırıkhan başta olmak üzere sınır
bölgesindeki yerleşimlerde yeterli güvenlik önlemlerinin
alınması ve sorunların giderilmesi amacıyla 15/2/2018
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 15 Şubat 2018 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
B) Danışma Kurulu
Önerileri
1.- Danışma
Kurulunun, görüşülmekte olan 518 sıra sayılı Kanun
Tasarısının kabul edilmiş olan 12nci maddesinin yeniden
görüşülmesine dair Hükûmetin talebinin İç Tüzükün 89uncu maddesi
uyarınca Danışma Kurulunca uygun görüldüğüne ilişkin
görüşü
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Ağrı
Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemirin, Manisa Milletvekili Erkan
Akçayın HDP grup önerisi üzerinde MHP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Turanın, Bolu Milletvekili Tanju Özcanın 518 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 22nci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında
AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
3.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
4.- Bolu Milletvekili Tanju
Özcanın, Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
5.- Aksaray Milletvekili
İlknur İnceözün, Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın görüşülmekte olan 518 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 26ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ
Genel Başkanına sataşması nedeniyle konuşması
6.- Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Aksaray Milletvekili İlknur
İnceözün sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/912) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 518)
2.- Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/2099) ve Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 519)
3.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Arasında Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Göç Örgütü Arasında Örgüt ve
Ofisin Türkiyedeki Yasal Statüsü Ayrıcalıkları ve Bağışıklıklarına
İlişkin Anlaşmayı Tadil Eden Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/848) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 517)
B) Yeniden Görüşmeleri
Yapılan Tasarılar/Teklifler (Tekririmüzakere)
1.- Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/912) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 518) (12nci Maddesi)
IX.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 518) Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın
oylaması
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, kamu kurum ve
kuruluşlarının vergi borçlarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Naci Ağbalın
cevabı (7/21805)
2.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
2010-2017 arasında Bakanlık birimlerince imzalanan protokollere ve
FETÖ bağlantılı personelin belirlenmesi için yapılan
soruşturmalara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat
Zeybekcinin cevabı (7/22410)
15 Şubat 2018 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Barış KARADENİZ (Sinop)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 60ıncı Birleşimini
açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
II.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Ayşe Nur Bahçekapılının, memleketi Trabzon Maçkanın
düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümünü
kutladığına ilişkin konuşması
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, bugün memleketim Trabzon Maçkanın
düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü yıl dönümünü
kutluyoruz. Milletimizin bağımsızlığına olan
büyük tutkusu, yurdun her köşesinde olduğu gibi, yüz yıl önce de
Maçkada kendini göstermiş ve sırtı lacivert hamsilerin ve
mısır ekmeğinin zaferi için hiç kimseden hiçbir şey
beklemeden, vatanı için bir şarkı gibi ölebilen Maçka halkı
bağımsızlığına olan sevdasını bir kez
daha ispatlayarak milletine karşı görevini yerine getirmiştir.
Vatan topraklarımızın her bir karışı için
göğsünü siper eden tüm hemşehrilerime, tüm atalarıma rahmet
diliyorum; gazilerimizi minnetle anıyorum ve tüm Maçkalı
hemşehrilerimin kurtuluş gününü kutluyorum, sevgi ve
saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ, CHP ve MHP
sıralarından alkışlar)
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, hasta tutsak Celal Şekerin ölümüyle ilgili
söz isteyen Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemire aittir.
Buyurun
Sayın Taşdemir. (HDP sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemirin, hasta tutsak Celal Şekerin ölümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu selamlıyorum.
Gerek
Parlamentoda gerek bu kürsüde ve Parlamento dışında hasta
tutsakların durumunu gündeme getirmeye çalıştık ama
maalesef tüm çabalarımıza rağmen, bile bile, göz yuma yuma,
bilinçli bir şekilde hasta tutsakların ölümüne göz yumuluyor ve yine
hasta tutsaklar ölmeye devam ediyor.
Yüzlerce
hasta tutsaktan biri olan Celal Şeker 4 Şubat günü cezaevi
koşullarında, tutsaklık koşullarında maalesef
yaşamını yitirdi. Celal Şeker on altı yıldır
diyaliz makinesine bağlı yaşayan bir böbrek
hastasıydı. Cezaevinde cilt kanseri gelişti, kalp
kapağı yetmezliği olan Celal Şekerin bu durumu
bilindiği hâlde tahliye edilmedi. Celal Şeker 2008 yılında
kapatılan Demokratik Toplum Partisinin üyesiydi, dolayısıyla
orada siyaset yapan bir muhalifti. Celal Şekerin tutsaklığından
ölümüne kadar geçen sürecin aslında bu politik, muhalif kimliğinden
kaynaklı geliştiğini bizler de çok iyi biliyoruz.
Dolayısıyla, Celal Şeker muhalif olduğu için, DTPde
siyaset yaptığı için altı yıl üç ayla
cezalandırıldı bütün bu hastalıklarına rağmen.
Celal
Şeker günde 4 defa yani arkadaşlar, altı saatte bir periton
diyalizi yapıyordu. Tutukluluk kararının ardından,
aldığı sağlık raporlarıyla birlikte
Yargıtaya başvurdu ama maalesef, Yargıtay 4 Haziran 2014
tarihinde dosyayı kapattı, Van İnfaz
Savcılığına gönderdi. O dönem Celal Şeker aslında
ölümünü öngörmüştü, bu kararı açık infaz ve idam olarak
tanımlamıştı çünkü Celal Şeker eğer
tutuklanırsa cezaevinde enfeksiyon koşullarından kaynaklı
öleceğini ta o gün söylemişti.
33
yaşındaki Şekerin Diyarbakır Gazi Yaşargil ve
Muş Devlet Hastanesi tarafından hazırlanmış yedi
raporla teşhis edilen çok sayıda hastalığı mevcuttu.
Celal Şeker diyaliz hastasıydı, tansiyon, kalp
kapakçığı hastalığı, yine iki ayağında
doğuştan gelen engel vardı, sağ gözünün yüzde 90ı
görmüyordu, görme kaybı vardı, cilt kanseriydi. Diyarbakır,
Muş ve Van Araştırma Hastaneleri farklı tarihlerde
verdiği raporlarda özellikle iki noktaya dikkat çekiyorlardı. Bir
tanesi, Celal Şekerin hastalığından kaynaklı, cezaevi
koşullarında kalamayacağına, cezaevinde tek
başına yaşamını idame ettiremeyeceğine dair
vurgulardı ama maalesef, tüm bu vurgulara rağmen Adli Tıp bu
tahliye talebini görmezden geldi.
Değerli
arkadaşlar, hasta tutsakların tahliye edilme koşulları
Anayasanın 104üncü maddesinde kronik hastalıklar üzerinden
düzenlenmiştir. Adli Tıp, Celal Şekerin kronik böbrek
yetmezliği ve cilt kanseri hastalıklarını teşhis etti
ama yasada geçen sürekli hastalık koşullarından saymadı,
dolayısıyla Adli Tıp bunu görmezden gelerek tahliye talebini
kabul etmedi. Adli Tıbbın bu tutumu bir tıp kurumu
olmasından ziyade aslında siyasi saiklerle karar veren bir kurum
olduğunu, tarafsız ve bağımsız
olmadığını bir kez daha bize göstermiştir.
19
Ocak günü Celal Şeker cezaevinde kalp krizi geçirdi.
Yaşamını yitirdiği güne, yani 4 Şubata kadar
yoğun bakım ünitesinde kaldı. O gün hem avukatları hem
İnsan Hakları Derneğinden avukatlar mahkemeye tahliyesi için
başvurdu ama mahkeme reddetti. Bunun üzerine Anayasa Mahkemesine
başvuruda bulunuldu. Trajikomik bir şekilde de Anayasa Mahkemesi
sağlık hizmetlerine erişiminde engel olmadığı
gerekçesiyle tahliye talebini reddetti.
Değerli
arkadaşlar, bizler HDPli vekiller olarak da aslında Celal Şeker
ve hasta tutsakların durumuna ilişkin onlarca önerge verdik. Ben,
bizzat kendim boşanma komisyonunda bulunan Bakan Bekir Bozdağa Celal
Şekerin durumunu anlatmaya çalıştım, kendisi de not alarak
takip edeceğini söyledi. Hatta o görüşmede kendisi, hasta tutsaklarla
ilgili düzenlemeleri kendilerinin yaptığından övünçle söz
etmişti ama bugün gelinen noktada övünç duyulacak şey artık
hasta tutsakların ölümü olmuş durumda.
Dolayısıyla,
eğer yasalar çıkarılıyorsa, düzenlemeler
yapılıyorsa bunun önündeki engel nedir? Bu ayrımcı, bu
ötekileştirici tutumun gerekçesini de bizler öğrenmek istiyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) Sözümü bitireceğim
Başkanım.
BAŞKAN
Toparlayın, son cümleleriniz olsun lütfen.
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) Dolayısıyla, Celal
Şeker ve hasta tutsaklar aslında doğal bir ölüm sonucunda
yaşamını yitirmedi. Adli Tıbbın, yargının,
siyasi kurumların duyarsızlığı ve ittifakı
şeklinde, birlikteliğiyle öldürüldüğünden söz etmek istiyorum ve
dolayısıyla bir an önce hasta tutsaklara yönelik bu ayrımcı,
acımasız tutumdan da vazgeçilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Taşdemir.
Gündem
dışı ikinci söz, Tekirdağın Çerkezköy ilçesine
kurulması planlanan termik santralle ilgili söz isteyen Tekirdağ
Milletvekili Candan Yüceere aittir.
Buyurun
Sayın Yüceer. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Tekirdağ Milletvekili Candan Yüceerin,
Tekirdağın Çerkezköy ilçesine kurulması planlanan termik
santrale ilişkin gündem dışı konuşması
CANDAN
YÜCEER (Tekirdağ) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen tüm
yurttaşlarımızı sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Yahya
Kemale sormuşlar Ankaranın en çok neyini seviyorsun? diye
İstanbula dönüşünü. demiş. Benim için de Ankaranın en
sevdiğim yönü Tekirdağa dönmesi. Tabii, burada yanlış
anlaşılmak istemem, Ankaraya haksızlık yapmak da istemem.
Ankarayı da çok seviyorum ancak insanlar kendini ait hissettiği yeri
daha çok benimserler, ona toz kondurmak istemezler. Benim için de bu yer, her
yerden daha çok Tekirdağ.
Ancak
Marmaraereğlisi, Şarköy, Malkara, Ergene, Saray ilçelerimizde
başlayan, en son olarak da Çerkezköy ve Kapaklı ilçelerimiz
arasında yapılması planlanan termik santraller bütün
Tekirdağlı hemşehrilerim ve benim gibi herkesin tüm huzurunu ve
neşesini maalesef kaçırdı.
Biz
yeşillikler içinde doğduk, yeşillikler içinde ölmek istiyoruz,
bahçemize ektiğimiz domatesi ve biberi yemek istiyoruz.
Çocuklarımın sağlığı olmayacaksa bana ne
elektrikten! Ne kadar haklı bir isyan, değil mi? Bu söz
Tekirdağlı bir kadın hemşehrimin isyanı ama bu,
aynı zamanda tüm Trakyalıların, tüm Trakyanın da
isyanı. Onlar düdükleriyle, kap kacaklarıyla Olmaz be ya!
pankartlarıyla bir mücadele sergilediler, bir direniş sergilediler.
Tek bir arzuları var aslında; sağlıklı, huzurlu bir
şekilde topraklarını ekmek, biçmek ve yaşamak. Tek, masum
bir haklılık bu.
Ama
Trakyanın geleceğini imha planı, geçtiğimiz yıllarda
Çerkezköy ve Silivri arasına 545 hektarlık alana yapılması
planlanan bir termik santralle başladı. Burada enerji üretim
alanı ibaresi eklendi. Arkasından, bu kararla birlikte, ÇED raporu
olmadan, beklenmeden, Bakanlar Kurulunun kararıyla apar topar bir
şekilde acele kamulaştırma çıkarıldı.
Danıştay bu acele kamulaştırmayı -yürütmeyi durdurma
yaptı- hukuka uygun bulmadı ÇED raporu yok. dedi Plan
değişikliği henüz kesinleşmedi. dedi ve iptal etti,
durdurdu. Ama insanların gözü o kadar ranta açılmış ki, o
kadar bu olaya sabitlenmişler ki bu da durduramadı. Akabinde, hemen,
yapboz tahtasına dönen Trakya Bölge Planında tekrar bir
değişikliğe gidildi. Bu değişiklikle birlikte,
maalesef projenin yeri değiştirildi. Vatandaşlarımız
yağmurdan kaçarken doluya tutuldular bu sefer. Çerkezköy-Kapaklı
ilçemizin sınırları içinde, bol oksijenli yerleşim yeri
alanı olan Pınarca Mahallemizde, meşe ormanlarının
arasında bu karar alındı.
Maalesef,
bu proje gerçekleşirse 250 bin ağacımıza
kıyılacak. Kapaklı, Çerkezköy, Çorlu, Saray ilçelerimizle
birlikte 1 milyon nüfus etkilenecek. Bölgemizin geçim kaynaklarından biri
olan tarım ve hayvancılık bitecek.
Kömür,
bütün kullanım alanlarında en tehlikeli ve kirli olan enerji
kaynağı ve iklim değişikliğinin bir numaralı
sebebi biliyorsunuz, sorumlusu. Bakın, Çerkezköy-Kapaklıda
kurulması planlanan termik santralle beraber bir yılda yakılacak
kömür miktarı 7 milyon ton, bölgeye dağılacak kül 2 milyon tonun
üzerinde, atmosfere salınacak karbondioksit 12 milyon metreküp.
Trakyanın akciğerleri kükürtle, külle doldurulacak, Trakyamıza
kül yağacak.
Biliyorsunuz,
net ithalatçı olduk tarımda artık. Geçtiğimiz sene 5 milyon
ton buğday ithal ettik; 2,1 milyon ton mısır ithal ettik.
Canlı hayvan, et, samanda dahi ithalatçı durumdayken bu ithalat
miktarını artıracak, Türkiyenin, daha ötesi, dünyanın en
verimli topraklarına göz dikmenin, bunları yok etmeye
çalışmanın akılla mantıkla bir alakası var
mı Allah aşkına?
Sadece
doğamız, toprağımız mı? Tonlarca atık suyla
hem yer üstü, yer altı su kaynaklarımız da maalesef kirlenecek,
tarımsal sulamada kullanılmayacak. Atmosfere karışan bu
zehirli gazlar asit yağmuruyla yüzlerce kilometre alanı da zehirleyecek.
Bu, cennet Trakyamızın sonu olacak.
Şu
çok kıymetli, şunu söylemek lazım; tabii, aslında bu süreç
bize şunu da gösterdi: İktidarın Ergene Havzası Koruma
Eylem Planı sözde korumacı eylemlerindeki, niyetindeki
ikiyüzlülüğü, samimiyetsizliği de gösterdi çünkü Biz çevreyi
koruyacağız, Ergeneyi temizleyeceğiz. derken,
bırakın bunları yapmayı, gerçekleştirmeyi, işte
Balık tutacağız Ergenede, yüzeceğiz. derken,
bırakın bunları, maalesef termik santrallerle
doğamıza, toprağımıza da insan hayatına da göz
dikildi. İşin açıkçası, bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CANDAN
YÜCEER (Devamla) Toparlayabilir miyim Başkanım.
BAŞKAN
Lütfen buyurun.
CANDAN
YÜCEER (Devamla) 3 milyon metrekarelik bu meşe alanında
yapılacak termik santral için binlerce itiraz gitti. Bakanlığın
cevabı ne oldu biliyor musunuz değerli milletvekilleri? Trakya
havzasında termik santralin olması havayı olumlu etkileyecek.
diyorlar, cevap bu. Ya, itirazları, hukuku, uluslararası sözleşmeleri
bir tarafa atıyorsunuz, tamam; insanların aklıyla alay etmeye
utanmıyor musunuz? Gerçekten utanmıyor musunuz, çok merak ediyorum.
Ama bu bizim çevremiz, bizim doğamız, bizim hayatımız,
bizim Trakyamız; birileri üç kuruş fazla kazansın diye
doğamızı, Trakyamızı kirletmenize izin
vermeyeceğiz ve sonuna kadar da mücadele edeceğiz.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Gündem
dışı üçüncü söz, Gümüşhanenin düşman işgalinden
kurtuluşunun 100üncü yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen
Gümüşhane Milletvekili Cihan Pektaşa aittir.
Buyurun
Sayın Pektaş. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
3.- Gümüşhane Milletvekili Cihan Pektaşın,
Gümüşhanenin düşman işgalinden kurtuluşunun 100üncü
yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
CİHAN
PEKTAŞ (Gümüşhane) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Gümüşhanenin düşman işgalinden kurtuluşunun yıl
dönümü münasebetiyle gündem dışı söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Barış,
kardeşlik ve hoşgörü şehri Gümüşhanemiz tam yüz yıl
önce bugün özgürlüğüne kavuştu. Birinci Dünya
Savaşının devam ettiği dönemde, 19 Temmuz 1916da Torul ve
Gümüşhane, 22 Temmuzda da Kelkit Rus kuvvetleri tarafından işgal
edilmiştir. Yaklaşık bir buçuk yıl işgal altında
kalan ilimizde kahramanca verilen bir mücadelenin sonunda 14 Şubatta
Torul, 15 Şubatta Gümüşhane, 17 Şubatta da Kelkit düşmandan
temizlenmiştir. Ecdadımızdan devraldığımız
bu toprakları ve tarihî mirası en güzel şekilde
değerlendirerek, geliştirerek ve koruyarak insanımızın
istifadesine sunmak için gece gündüz demeden çalışıyoruz.
Gümüşhanede
tarım, turizm ve madencilik sektörlerinde önemli gelişmeler
yaşanmaktadır. Yaklaşık 500 bin dekar sulanabilir arazimizi
modern tarıma kavuşturmak için barajlar, göletler ve kapalı
sistem sulama projeleri inşa ediyoruz. 17 baraj ve göletimizi
tamamladık, 27 baraj ve göletimizin inşaatıysa devam ediyor.
Projelerimiz bittiğinde tarımsal hasılamız 5 kat daha
artmış olacaktır.
Adını
altın ve gümüş madenlerinden alan ve Osmanlı Döneminden beri
madencilik yapılan Gümüşhanemizde son yıllarda büyük
yatırımlar yapılarak madenler işlenmekte ve ihraç
edilmektedir. Madencilik, ilimizin ekonomisine ve istihdamına çok büyük
katkı sağlamaktadır.
Tarihî
ve tabii güzellikleri iç içe olan Gümüşhanemizin turizm potansiyeli
oldukça yüksektir.
Ülkemizde
en fazla yaylaya sahip olan ilimiz, yayla turizminin yanı sıra kültür
turizmi, ekoturizm ve kayak turizmi için de ideal bir konuma sahiptir. Örümcek
ormanları, Kadırga Yaylası, doğal çim alanlarıyla
meşhur Kazıkbeli Yaylası ve Taşköprü Yaylası müthiş
güzellikleriyle görülmeye değer tabiat alanlarımızdan sadece
bazılarıdır. Kelkitte Satala Antik Kenti, Santa Harabeleri,
Krom Şehri ve İmera Manastırı, Canca Kalesi, Kov Kalesi,
Torul Kalesi ve Gümüşhane konakları görülmeye değer tarihî
mekânlarımızdır. Tabiatın yer altı sarayı diye
tabir ettiğimiz Karaca Mağarası tabii mimarisiyle
ziyaretçilerine muhteşem bir görsellik sunmaktadır. Torul Kalesine
yapılan, 240 metre yüksekliğiyle 300 derecelik panoramik bir görüntü
sunan cam seyir terası yeni hizmete açılmasına rağmen
ziyaretçi akınına uğramaktadır. Zigana Dağında
zengin florasıyla Limni Gölü Tabiat Parkı ziyaretçilerini âdeta
büyülemektedir. Şiran ilçemizdeki tabiat mucizesi Tomara Şelalesi ve
yeni yapılan cam seyir terası ziyaretçi akınına uğramaktadır.
Şehrimizin güzel manzarasını hemşehrilerimize ve
ziyaretçilerimize izletmek için Karşıyaka Tabiat Parkı ve
teleferik inşaatı çalışmalarını hızla devam
ettiriyoruz.
Eski
Gümüşhane dediğimiz Süleymaniyedeki tarihî eserleri yeniden ihya
çalışmalarına başladık. Bütün bu tarihî ve tabii
güzelliklere ulaşımı kolaylaştırmak için çok önemli
projeler hayata geçirilmektedir. 29 kilometre uzunluğuyla Türkiye'nin en
uzun tüneli olan Zigana Tüneli inşaatının yüzde 41i
tamamlandı. Gümüşhane-Kelkit arası bölünmüş yol ve Pekün
Tünelinin inşaatına başlandı. Yapımı devam eden
Vauk Tüneli ve bölünmüş yol Gümüşhane ile Bayburtu daha da
yakınlaştıracaktır. Ayrıca, Gümüşhane
trafiğini rahatlatacak çevre yolu bu yıl içerisinde bitirilerek
hizmete açılacaktır. Uzun yıllardır beklenen
havalimanımızın ihalesi 16 Ocak 2018 tarihinde
yapıldı, inşallah nisan ayında inşaatına
başlanacak.
Erzincan-Gümüşhane-Trabzon
Hızlı Tren Projesinde proje çalışmaları devam ediyor.
Üniversitemiz, kısa zamanda hızlı bir şekilde büyüyerek
şehrimizin gelişmesinde çok büyük rol oynamaya
başlamıştır.
Ahmet
Ziyaüddin Gümüşhanevi hazretlerinin manevi mimarı olduğu
Gümüşhanemiz pestil ve kömenin de başkentidir. Tam yüz yıl önce
bugün özgürlüğüne kavuşan Gümüşhane, inşallah ay
yıldızlı bayrağın gölgesinde kıyamete kadar özgür
kalmaya devam edecektir.
Bu
duygu ve düşüncelerle, ülkemizin istiklal ve istikbali için, başta
Afrin şehitleri olmak üzere, bütün şehitlerimizi rahmetle,
gazilerimizi hürmetle yâd ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Pektaş.
II.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Ayşe Nur Bahçekapılının, bir ameliyat geçiren Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğluna
geçmiş olsun dileğinde bulunduğuna ilişkin
konuşması
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı
Sayın Kemal Kılıçdaroğlunun bir ameliyat geçirdiğini
öğrenmiş bulunmaktayız. Kendisine acil şifalar diliyorum.
Ailesine ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna geçmiş olsun dileklerimi
sunuyorum. Sayın Kılıçdaroğlunun bir an evvel
çalışmalarına başlamasını diliyorum.
Sayın
milletvekilleri, şimdi sisteme giren 15 milletvekiline yerinden bir
dakikalık söz vereceğim ama önce Sayın Altayın bir söz
talebi var, onu yerine getirelim.
Buyurun
Sayın Altay.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, bir
operasyon geçiren Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlunun sağlık durumunun iyi olduğuna ve
gösterdikleri ilgiden dolayı iktidar partisi ve diğer partilerin
temsilcilerine teşekkür ettiğine ilişkin açıklaması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Duyarlılığınıza
teşekkür ediyorum. Bu vesileyle hem yüce Genel Kurulu hem aziz milletimizi
bilgilendirme fırsatı doğdu.
Öncelikle,
iktidar partisinin ve diğer partilerin temsilcilerine, Hükûmetin
sayın üyelerine, Genel Başkanımızın bugün
geçirdiği küçük bir sağlık sorunuyla ilgili operasyondan
dolayı gösterdikleri ilgiden ve sizin gösterdiğiniz ilgiden
dolayı teşekkür ediyorum.
Genel
Başkanımız yaklaşık on beş yirmi dakika içinde
taburcu olacak, bir iki gün belki evinde istirahat edecek. Sağlık
durumu gayet iyidir. Eksik olmayın, hepinize ve aziz milletimize ayrı
ayrı ilgilerinden dolayı teşekkür ediyorum.
Sağ
olun.
BAŞKAN
Tekrar geçmiş olsun diyoruz.
Yerinden
söz vereceğim sayın milletvekillerinin isimlerini okuyorum:
Sayın Kayışoğlu, Sayın Şimşek, Sayın
Gaytancıoğlu, Sayın Gürer, Sayın Kara, Sayın Tarhan,
Sayın Arık, Sayın Tüm, Sayın Zeybek, Sayın
Açıkkapı yerine Sayın Aydemir, Sayın Kılıç,
Sayın Benli yerine Sayın Dedeoğlu, Sayın Çamak yerine
Sayın Yarayıcı, Sayın Hürriyet ve Sayın Havutça.
Buyurun
Sayın Kayışoğlu, sizden başlıyoruz.
2.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Bursa Büyükşehir Belediye
Başkanına halkın sesine kulak vererek birçok yanlıştan
döndüğü için teşekkür ettiğine ve stada da tekrar Atatürk
isminin verilmesini Bursa halkı adına talep ettiğine
ilişkin açıklaması
NURHAYAT
ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Teşekkürler.
Atamayla
gelen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı, popülizm amacıyla
da olsa bizzat kendisinin de altında imzası olan birçok kararı
değiştirdi. En pahalı ulaşım gideri, en pahalı su
faturası ödeyen ve buna itiraz eden Bursa halkının sesine kulak
verip olması gerekeni yaptı. Halkın kabul etmeyip
uygulamadığı pembe vagonu kaldırdı, İznik Gölünü
yok edecek olan duvarlar söküldü. Biz bu sorunları burada ve Bursada
defalarca dile getirmiştik, yanlışlardan dönüldüğü için
teşekkür ederiz.
Şimdi,
eğer samimiyse ve Bursa halkının sesine gerçekten kulak
veriyorsa, Bursalıların 500 milyon lirasını yiyen stada
tekrar Atatürk isminin verilmesini Bursa halkı adına talep
ediyorum, yapmazsa da 2019da biz yerel seçimi alarak tekrar stada Atatürk
adını vereceğiz.
Teşekkürler.
BAŞKAN
Teşekkür ederim ben de.
Sayın
Şimşek
3.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
belediyelerin araç kiralama şirketlerinde veya yan
kuruluşlarında çalışanların birçoğu ile
sabıka kaydı olanların taşeronlarla ilgili düzenlemeyle hak
sahibi olamadıklarına ve bu duruma bir çözüm getirilmesini temenni
ettiğine ilişkin açıklaması
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorum
Çevre ve Şehircilik Bakanına.
Sayın
Bakan, taşeron yasası çıkarken belediyelerde ve KİTlerde
çalışan insanlarımız çok büyük bir umutla yasanın
çıkmasını beklediler ve buradan da birçok
vatandaşımız taşeron yasasıyla beraber kadro
alabiliyor. Yalnız, özellikle belediyelerin araç kiralama
şirketlerinde veya yan kuruluşlarında çalışan
insanların birçoğu bu taşeron yasasıyla beraber hak sahibi
olamadılar. Burada ihale bedelinin yüzde 70i araç bedeli, yüzde 30u
personel olan şirketlerin tamamı saf dışı kaldı.
Sadece Mersin Büyükşehir Belediyesinde 220 -belediyede sekiz on
yıldır, on iki yıldır çalışan- taşeron
işçi yeni çıkan yasayla, bırakın kadro almayı, mevcut
işlerinden de oluyorlar, işten çıkartılmak durumundalar.
Yine benzer şekilde, on-on beş yıl önce işledikleri
suçlardan dolayı sabıka kaydı olanlar çıkan taşeron
yasasına yine takılıyorlar ve kadro alamıyorlar.
Bakanlığın buna mutlaka bir çözüm getirmesi ve görüşülen
torba yasa içerisinde ilave bir maddeyle
Yani insanlara Kadro
vereceğiz. diyoruz ama şu anda işinden ediyoruz bu
insanları. Bunun çözülmesini temenni ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Gaytancıoğlu
4.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, AKP
Bursa Milletvekili Mehmet Müezzinoğlunun Edirnelilerle ilgili bazı
ifadelerine ve Edirnenin Cumhuriyet Halk Partisinin ve cumhuriyetin kalesi
olduğuna ilişkin açıklaması
OKAN
GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Geçmiş
dönemlerde AKP Edirne Milletvekilliği ve aynı zamanda
Sağlık Bakanlığı da yapmış olan bir
kişi, geçtiğimiz günlerde partisinin Gençlik Kolları
Kongresinde Cumhuriyet Halk Partililere dil uzatma cesaretinde bulunarak
Atatürkü kullanan sahtekârlar demiştir. Bu kişi, aynı zamanda
Edirneliler dedikodu ve fitne üretirler. diyerek Edirnelilere hakarette
bulunmuştur.
Bu
kişiye şunu hatırlatmak isterim: Edirne, Cumhuriyet Halk
Partisinin ve cumhuriyetin kalesidir. Edirne insanı cumhuriyetimizin
kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürke sizin gibi
sıkıştığı zaman göstermelik methiyeler düzmez;
Edirne insanı Atatürkçülüğü bir yaşam felsefesi olarak
benimsemiştir, Edirne insanı Atatürke yürekten
bağlıdır. Edirne insanı sözüne güvenilir, dürüst ve
akıllıdır.
Bir
dönem sizi bağrına basıp milletvekili yapmışsa bu
halkın sabrıyla daha fazla oynamayın. Aklınıza
estiği zaman Edirneye gelip demeç vermekle Edirneli
olamazsınız. Bu şekilde davranırsanız Edirnelinin
sabrını taşırır, güvenini kaybedersiniz.
BAŞKAN
Sayın Gürer
5.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Dünya
Bankasının 214 ülkeyi kapsayan Dünya Yönetişim Göstergelerinde
Türkiyenin yerine ilişkin açıklaması
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dünya
Bankasının 214 ülkeyi kapsayan Dünya Yönetişim Göstergelerinde
ifade özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, basın özgürlüğü ve
seçme hakkı parametrelerine dayanan söz hakkı ve hesap
verilebilirlikte Türkiye 204 ülke arasında 144üncü sıradadır.
Bangladeş, Zambiya ve Kenya gibi ülkelerin altında
bulunmaktayız.
Hukukun
üstünlüğünde 209 ülke içinde 108inci sıradayız, Gana ve
Ruandanın altındayız. Mevzuat kalitesinde 209 ülke arasında
82nci sıradayız. Kamu yönetimi eksikliğinde 209 ülke içinde
95inci sıradayız, Yunanistan ve Bulgaristanın
altındayız. Yolsuzluğun kontrol ve önlenmesinde ise ülkemizin
notu yüzde 48-50 düzeyindedir; Bulgaristan, Yunanistan, Gana gibi ülkelerin gerisindedir.
AKP hükûmetleri döneminde, son dönemlerde bu süreç düşerek sürmektedir.
İki
ayda 5 işçinin kendini yaktığı ülkemizde sorunların
aşılmasının, ekonomik gelişmelerin ve
yatırımın önünün açılmasının önünde en büyük
engel ülkemizin araştırmadaki sıralamasıdır. Ekonomik
kırılganlık ve geleceğe dair karamsarlığın
aşılması için önce AKP Hükûmeti bozuk karnesini düzeltmelidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Kara
6.- Antalya Milletvekili Niyazi Nefi Karanın,
Antalyada son günlerde Cumhuriyet Halk Partisi üyelerine ve Halkevleri
yöneticisi Kutay Meriçe yönelik gözaltı olaylarına ilişkin
açıklaması
NİYAZİ
NEFİ KARA (Antalya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Antalyada
son günlerde Cumhuriyet Halk Partisi üyelerine ve Halkevleri yöneticisi Kutay
Meriçe yönelik gözaltılar yapılmaktadır. Yandaş
basınla birlikte algı ve karalama operasyonu yürütüldüğü
açıktır. Tüm bunlar ısrarla toplumu ayrıştırma
çabalarıdır. Antalyada yapılan protesto Afrine karşı
değil, Halkevleri üyesinin gözaltına alınmasına
karşı yapılmıştır. Gözaltına alınanlar
Ankara Dikmende Melih Gökçekin, Antalyada Menderes Türelin rant
politikalarına karşı çıktıkları için
gözaltına alınmıştır.
Bilinmelidir
ki Çanakkaleden başlayarak vatan savunmasında her zaman en önde yer
alarak şehit ve gazi olmuş Torosların Yörüklerine iftira ve
yalanlarla saldıranlar olsa olsa hain bölücüler, provokatörler ve Emniyet
ile adliyenin içine çöreklenmiş FETÖ mensuplarıdır. Hükûmeti
FETÖyle mücadelede samimiyete ve ciddiyete çağırıyoruz.
BAŞKAN
Sayın Tarhan
7.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın, Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğluna
geçmiş olsun dileklerini sunduğuna ve Gebze Fatih Devlet Hastanesinin
yeni bölümünün ne zaman açılacağını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
TAHSİN
TARHAN (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel
Başkanımız Kemal Kılıçdaroğluna geçmiş
olsun dileklerimi sunar, acil şifalar dilerim.
Bir
sene önce açılması gereken Gebze Fatih Devlet Hastanesinin yeni
bölümü hâlen açılmamıştır. Yoğun bakım bölümünde
yeterli kapasite olmadığından hastalar büyük sıkıntı
çekmektedir. Acil bölümündeki yoğunluk her gün artmaktadır. Son
olarak, Gebze Fatih Devlet Hastanesinin yapımında çalışan
işçiler de çalışmayı bırakmıştır.
Gündüzleri nüfusu 1 milyonu aşan Gebzede Fatih Devlet Hastanesi ne zaman
açılacaktır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Tarhan.
Sayın
Arık
8.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, AKPnin
Genel Başkan Yardımcısı Öznur Çalıkın Kayseri
ziyaretinde sarf ettiği bazı ifadelerine ve Kayserideki
vatandaşların durumuna ilişkin açıklaması
ÇETİN
ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AKPnin
Genel Başkan Yardımcısı Sayın Öznur Çalık Kayseri
ziyaretinde Kayseride aç yok, fakir yok, yoksul yok. diyor. Sayın
Çalık, siz tuzu kuruların sofrasında olduğunuz için
Kayseriden bihabersiniz. Kayseride tam 223 bin yurttaşımız
Ben açım, ben yoksulum, ben geçinemiyorum. diye Valilikten yardım
alıyor. Sayın Çalık, sizin iktidarınız döneminde
Kayseri, çocukları için çöpten ekmek toplayan anayla, borcunu
ödeyemediği için Valiliğin önünde kendini yakan yurttaşla, daha
iki gün önce Kayseri Cumhuriyet Meydanında Açım, böbreklerim
satılıktır. diyen bir yurttaşımızla
tanıştı; eserinizle ne kadar övünseniz azdır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim ben de.
Sayın
Tüm
9.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün, yurt genelinde
barışı savunan çok sayıda kişi için sosyal medya
paylaşımlarından dolayı soruşturma
başlatıldığına ilişkin açıklaması
MEHMET
TÜM (Balıkesir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sosyal
medya paylaşımlarından dolayı yurt genelinde
barışı savunan çok sayıda kişi için soruşturma
başlatılmıştır. Bu kapsamda İzmirde,
Çanakkalede, Mersinde, Samsunda, Adanada, Balıkesirde çok sayıda
gözaltılar yapılmıştır.
Hükûmete
soruyorum: Son bir ayda barış yanlısı olduğu
gerekçesiyle kaç kişi gözaltına alınmış ve
tutuklanmıştır? Savaş karşıtı kişiler
hangi yasal dayanakla gözaltına alınmıştır?
Barışı ve özgürlüğü savunmak dünyanın hangi ülkesinde
suç olarak görülmektedir? Türk Tabipleri Birliğinden sonra şimdi de
EĞİTİM-SEN ve muhalif sendikalara mı gözdağı
verilmektedir? Balıkesirde Cumhuriyet Halk Partisi, EMEP ve ÖDP üyelerine
yönelik gözaltıların gerekçesi nedir? Bu durumun Hitler
Almanyasından ne farkı vardır?
BAŞKAN
Sayın Zeybek
10.- Samsun Milletvekili Kemal Zeybekin, Meclis TVnin
canlı yayın yapmadığı saatlerdeki internet
yayınında sadece AKP yöneticileri ve MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçelinin reklamlarının yapılıp CHP ve HDPnin yok
sayıldığına ilişkin açıklaması
KEMAL
ZEYBEK (Samsun) Milletimiz, yüzde dağılımlarına göre, oy
verdikleri Türkiye Büyük Millet Meclisinde AKP, CHP, HDP ve MHP olarak temsil
edilmektedir. Grubu olmayan partiler, bağımsızlar ve partili
olmayan milletvekilleri de milletimizi temsil etmektedir. Türkiye Büyük Millet
Meclisinde Meclis TVnin canlı yayın yapmadığı
saatlerde Meclis TV internet yayınında AKP yöneticileri ve MHP Genel
Başkanı Devlet Bahçelinin dönerli reklamlarının
yapılıp Cumhuriyet Halk Partisi ve HDPnin de grupları bulunmasına
rağmen bunları yok saymalarını, Meclis TV yöneticilerinin
haksız, taraflı uygulamalarını kınıyorum. Türkiye
Büyük Millet Meclisinde temsil edilen partilerin adaletli bir şekilde
gösterimlerinin yapılmasını partimize oy veren
yurttaşlarımız adına talep ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Aydemir
11.- Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemirin, Nuray
Hafiftaşa Allahtan rahmet dilediğine, Zeytin Dalı
Harekâtına destek veren sanatçılara
minnettarlığını ifade ettiğine ve Dil ve Edebiyat
Derneğinin çıkardığı aylık derginin
kapağında yer verdiği Cemil Meriçin bir şiirine ilişkin
açıklaması
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Başkanım teşekkür ediyorum.
Bir
özel, bir güzel sanatçımızı dün rahmete uğurladık;
Nuray Hafiftaş, Allah gani gani rahmet eylesin.
BAŞKAN
Amin.
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Şanlı ordumuzun Afrine yönelik yürüttüğü
Zeytin Dalı Harekâtına destek veren sanatçılara Yerlitaş
şahsında minnettarlığımı ifade ediyorum ve bu
vesileyle bir notu özellikle kayda geçmek istiyorum Sayın
Başkanım. Meclisimizin yüz akı bir isim Genel
Başkanlığını yapıyor, Dil ve Edebiyat Derneği.
Onun çıkardığı bir dergi var, her ay çıkıyor,
müstesna bir dergi. Bu defa hususi bir kapak yapmış, bu kapakta Cemil
Meriçin bir şiirine yer veriyor. 1935 yılında kayda
aldığı, yazdığı bir şiir; orada Afrinden
bahsediyor, Afrin o kadar bizim ki o gün de kayda geçiyor. Ben de izniniz
olursa bir küçük bölümünden burada bahsetmek, kayda geçmek istiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) - Diyor ki Meriç: Kumları fistolayan, sahili
oyalayan/ Uslu, sessiz, çekingen küçük bir su olursun/ Böyle şahlanma
Afrin, çarçabuk yorulursun/ Yaz, tembellik aşılar damarlarına
aman.
Meriçe
rahmet diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler.
II.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Ayşe Nur Bahçekapılının, Nuray Hafiftaş ve Tuna
Huşa Allahtan rahmet dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN
- Biz de Sayın Nuray Hafiftaşa ve ünlü spiker Tuna Huşa
Allahtan rahmet diliyoruz.
Sayın
Kılıç
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
12.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın,
tedbirli olmanın önemine ilişkin açıklaması
İMRAN
KILIÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İyimser
olmak düşünen, tedbir alan insanların hakkıdır. Tehlikeyi
doğmadan önce görmek lazım, aksi hâlde istenmeyen sonuçlarla
karşılaşırız. Bir pilot sayısız göstergeye
bakarak uçar, kuşsa yuvasını ağacın yüksek
dalları arasına yapar. Kötülük derinlere kök salarsa tedbir çaresiz
kalır. Plan, sezgi, akıl bunlar önemli tedbir mekanizmalarıdır.
Sezgi vaktinde davranır, tehlikeyi önceden görür. Hüner sonradan
akışı görmek değil, akışı sezip önceden
hâkim olmak. Konfüçyüse Orduları yönetecek olsanız
yanınıza kimi alırdınız? diye soruldu, o da
Silahsız olarak kaplana hücum edeni, kayıksız nehri geçmeye
çalışanı ve destursuz ölüme dalanı yanıma almam.
Benimle gelecek kimse sorumlu, planlı, tedbirli olmalıdır.
dedi. Ayette Tedbirinizi alın., hadiste de Önce deveni bağla,
sonra Allaha güven. Tedbir gibi akıl, güzel huy gibi asalet olmaz.
buyurulmuştur.
BAŞKAN
Sayın Dedeoğlu
13.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlunun, 10
Şubat Sultan II. Abdülhamid Hanın vefatının 100üncü
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
SAMİ
DEDEOĞLU (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cennetmekân
Sultan Abdülhamid Hanın vefatının 100üncü yıl dönümüydü.
Taht-ı Osmaniyede otuz üç yıl boyunca hükümdarlık
yapmış Abdülhamit Han, devletin ve Âliye-i Osmaniyenin en
acılı, en zor yıllarını
yaşamıştır. Şüphesiz şanlı zaferlerin
yanında hezimetler, yıkımlar, kan ve gözyaşlarıyla
yoğrulmuş dönemleri de olmuştur. Öyle bir coğrafya
düşünün ki siyasetle, adaletle, kudretle yönetilen yıllarda
eğitim, kültür, sanat, mimari, askerî teşkilat, bilim ve teknoloji
sahalarında yaptığı hizmetlerle devletine ve milletine
şeref ve itibar kazandıran ulu hakan ülke genelinde 1.552 adet eser
yaptırmış olup şahsi parasından ödemiştir.
Topraklarımızın dört bir yanını demir yollarıyla
döşemiştir.
Ülkesi
ve milleti için gece gündüz çalışan cennetmekân Sultan II. Abdülhamid
Hanı vefatının 100üncü yıl dönümünde rahmetle
anıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Yarayıcı
14.- Hatay Milletvekili Hilmi Yarayıcının,
Grup Yorum üyelerinin başlarına ödül konularak aranan teröristler
listesine eklenmesine ilişkin açıklaması
HİLMİ
YARAYICI (Hatay) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Halkın
sanatçıları olan Grup Yorum üyelerinin başlarına ödül
konularak Aranan teröristler listesine eklenmesi Bu kadar da olmaz.
diyebileceğimiz bir şeyin artık kalmadığını
bize gösteriyor. Muhalif sanatçıları kriminalize ederek değersizleştirmek
ancak bu iktidarın düşünebileceği bir basitliktir.
Sanatçıları başlarına ödül konulan suçlular listesine
eklemek, iktidarın ulaştığı akıl
tutulmasının boyutlarını gözler önüne seriyor.
Buradan,
Meclis kürsüsünden bir ihbarda bulunuyorum: Sayın iktidar yetkilileri,
aradığınız Grup Yorum üyelerini OHAL KHKlerinizle
işsiz bıraktığınız emekçilerin
direnişlerinde, gecekondusu yıkılan mahallelinin arasında,
göçük altında kalan madencinin yanında, parasız eğitim
hakkı için direnen öğrencilerin arasında, hapishanelerde direnen
tutukluların çığlığında; kısaca, baskı
ve zulmünüze karşı nerede bir direniş varsa orada
bulabilirsiniz. Bekleyin, onları mutlaka halkın arasında direniş
türküleri söylerken bulacaksınız.
BAŞKAN
Sayın Hürriyet
15.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin,
Kocaelinin Gebze ilçesindeki Hürriyet ve Yavuz Selim Mahallelerinin imar
durumuna ilişkin açıklaması
FATMA
KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, Kocaelinin Gebze ilçesinde Hürriyet ve Yavuz Selim Mahallelerini
ortadan kaldırarak yok etmek ve milyonlarca liralık ranta açmak için
her gün yeni bir yol deneniyor. Son olarak, bu mahallelerde bazı bölgeler
rezerv yapı alanı ilan edildi. Rezerv alan demek, mahalleleri bölmek,
mahalleleri yok etmek, insanları sürgün etmek demektir.
Sürekli,
rantçı anlayışla mahalleleri bölerek adım adım yok
etme projesi için düğmeye basanlar şunu bilmeli ki oradaki
vatandaşlar yıllardır tapularını bekliyorlar,
halkı kandıran yöneticilerden illallah ettiler artık.
Yerel
yöneticilere buradan sesleniyorum: O insanlar ne işgalci ne de
müşteridir, o insanlar meşrudur ve hak sahibidir.
Tapularınızı vereceğiz. diye sözler verdiniz, yüzlerine
güldünüz, kurbanlar kestiniz. Siz, şimdi bu sözleri ya
tutacaksınız ya tutacaksınız. Cebinizi doldurmak için
vatandaşların barınma hakkını gasbedemezsiniz. Bu
zalimliğe derhâl son verin.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim ben de.
Sayın
Havutça
16.- Balıkesir Milletvekili Namık Havutçanın,
Akit TV programlarında Cumhuriyet gazetesi
çalışanlarının hedef gösterildiğine ve canlı
yayında ölüm tehdidinde bulunan Akit TV sunucusu Yusuf Ozan hakkında
cumhuriyet savcılarını göreve davet ettiğine ilişkin
açıklaması
NAMIK
HAVUTÇA (Balıkesir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhuriyet
gazetesinin çalışanlarına yönelik Hainsin. Kellenin gitmesi
lazım. Tek adam rejimi olsaydı, ah keşke olsa, sizi iki dakikada
kapatsa. Keşke bir şeriat olsa, keşke idam olsa sizi
sallandırsa. Savaşta sizin gibileri katletmek mübahtır. gibi
sözleriyle gazete çalışanlarını hedef gösteren Akit TV
programlarından sonra Cumhuriyet gazetesine Palalarla
basacağız. diye tehdit telefonları geliyor. Özellikle
Savaşta sizin gibileri katletmek mübahtır. sözünün açık bir
şiddete çağrı olduğuna hiçbir kuşku yoktur. Bu
şüphelinin bu sözleri, Türk Ceza Kanununun ve Anayasanın
düşünce ve ifade özgürlüğünü düzenleyen maddesini açıkça
çiğneyen sözleri suç işlemeye tahrik ve tehdit
kapsamındadır. Ben buradan, Cumhuriyet gazetesine yönelik canlı
yayında ölüm tehdidinde bulunan Akit TV sunucusu Yusuf Ozan hakkında
cumhuriyet savcılarımızı göreve davet ediyorum.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, şimdi, söz talebinde bulunan sayın grup
başkan vekillerine söz vereceğim.
Sayın
Akçay, buyurun, sizden başlayalım.
17.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, bir operasyon
geçiren Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğluna geçmiş olsun dileklerini ilettiğine,
Zeytin Dalı Harekâtının bir taraftan uluslararası
kamuoyunu hareketlendirirken diğer taraftan da bölge dinamiklerini
etkilediğine ilişkin açıklaması
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle,
bugün bir sağlık operasyonu geçirdiğini öğrendiğimiz
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal
Kılıçdaroğluna geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Hem
Sayın Kılıçdaroğluna hem ailesine ve hem de Cumhuriyet
Halk Partisi camiasına geçmiş olsun dileklerimizi iletiyorum.
Sayın
Başkan, Zeytin Dalı Harekâtının 27nci günündeyiz.
Türkiye'nin ağır tehditler karşısında
takındığı meşru, hukuki ve haklı mücadelesi devam
etmektedir. Suriye'nin kuzeyine yuvalanan teröristler bulundukları her
yerden temizlenmektedir. Çünkü Türkiye terör örgütleriyle mücadele ediyor,
egemenlik haklarımızı ve varlığımızı
savunuyor. Bu çerçevede, terör örgütünün bölgede dağ ve tepelerdeki
etkinliğini sona erdirecek olan harekâtın önemli, stratejik hedefleri
de bir bir terör örgütünden temizleniyor. Mehmetçikimizin bu bölgeyi terörden
temizlemesi temennisiyle bölgedeki askerlerimize tekraren başarı
dileklerimizi iletiyorum.
Zeytin
Dalı Harekâtı bir taraftan uluslararası kamuoyunu
hareketlendirirken diğer taraftan da bölge dinamiklerini etkilemektedir.
Örneğin, İngiltere, Bağdatın Irakın kuzeyindeki
bölgesel yönetime uyguladığı uçuş yasağının
kaldırılmasını istedi, Fransa Dışişleri
Bakanı Erbildeydi, Almanya peşmergeyi eğitmeye devam ediyor,
Irakın kuzeyindeki bölgesel yönetim teröristlere destek için Afrindedir.
Bir diğer önemli husus şudur: ABDnin silah ve mühimmat yardımı
yaptığı, tırlar IKBY plakalarıyla Afrine gitmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın Sayın Akçay.
ERKAN
AKÇAY (Devamla) - Irakın kuzeyinden Afrin istikametine tüm geçişler
sınıra sadece 5,5 kilometre mesafedeki Semalka Sınır
Kapısından gerçekleşmektedir. Barzaninin Afrin desteği
artarken Kerkükte Türkmenlere yönelik saldırılar devam etmektedir.
Geçtiğimiz hafta, Kerkük Üniversitesinde görevli Türkmen akademisyen Ali
Elmas silahlı saldırıya uğrayarak şehit olmuştu.
Geçtiğimiz gün de Irak Türkmen Cephesi Bulava büro sorumlusu Ahmet
Bulavalı ailesiyle birlikte aracında saldırıya
uğramıştır. Ahmet Bulavalı ve ailesinin
sağlığı yerindedir.
Sözün
özü, Türkiyeye karşı emperyalist ülkelerce ve onların
taşeronları aracılığıyla topyekûn bir
kuşatma ve saldırı stratejisi uygulanmaktadır.
İstiklal ve istikbalimizden taviz veremeyiz. Irakın kuzeyi ile
Suriyenin kuzeyi arasındaki terör koridoru mutlaka kesilmelidir.
Ayrıca, teröre destek veren her ülkeye, özellikle NATO müttefiki ülkelere şimdiye
kadar tanıdığımız imkânları
sonlandırmamız hususunda sahadaki gerçekler bizlere kesin mesaj
vermektedir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Sayın
Beştaş
Sayın
Danış Beştaş Sayın Filiz Kerestecioğlunun yerine
Sayın Erol Dorayla birlikte vekâleten grup başkan vekilliği
görevini yürütecek bugün.
Buyurun.
18.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin
Demirtaşın duruşmasının bugün de devam ettiğine,
15 Şubat 1999da Türkiyeye teslim edilen Öcalana yönelik tecridin
aslında Türkiyenin barışına ve müzakere taleplerine
uygulandığına, 10 Ekim Barış ve Dayanışma
Derneğinin kapatılmasına, OHAL düzeninin derhâl
kaldırılması gerektiğine, Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanı Kemal Kılıçdaroğluna da geçmiş olsun
dileklerini ilettiğine ilişkin açıklaması
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Dün
Selahattin Demirtaşın Sincan yerleşkesinde başlayan
duruşması bugün de devam ediyor. Açıkçası, 4 Kasımla
birlikte demokratik siyasete ve özel olarak da Halkların Demokratik
Partisine yapılan darbe, Meclise yapılan darbe bugün Sincan
Cezaevinde deşifre oluyor aslında çünkü 50 kişilik daracık
bir salonda duruşma yapılmaya devam ediyor, ona ilişkin
izlenimlerimizi bilahare ileteceğiz.
Diğer
yandan, geçen hafta sonu Eş Genel Başkanlık görevini devreden
Sayın Serpil Kemalbay hâlâ gözaltında ve dün itibarıyla
açlık grevine başlamış durumda. Açıkçası, Serpil
Kemalbayın emniyete giderken evinin önünde gözaltına
alındıktan sonra, bir de yedi gün gözaltı süresi verilmesinin
bir izahı, bir açıklaması tabii ki yoktur. Biz, buradan, Serpil
Kemalbaya yapılanın tümüyle siyasi darbenin devamı
olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyoruz.
Sayın
Başkan, ayrıca, bugün 15 Şubat. 15 Şubat 1999da,
uluslararası bir organizasyonla Sayın Öcalan Türkiye'ye teslim
edilmişti. Biz, buradan, İmralı sisteminin ve Sayın Öcalan
şahsında uygulanan tecridin, aslında Türkiye'nin
barışına ve müzakere taleplerine
uygulandığını ifade ettik.
Ünlü
düşünür Benedict Spinozanın dediği gibi Barış,
savaşın olmaması değildir. Barış bir erdemdir,
iyiliğe, güvene ve adalete doğru bir meyil, bir zihinsel tutumdur
aynı zamanda. Bu zihinsel tutumun, Türkiye'de iyiliğe, adalete ve
erdeme yönelmesi için oldukça kritik günlerden geçiyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın Sayın Beştaş.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Bu nedenle, biz, bu uluslararası
organizasyonla, şu anda İmralı sisteminin devamının
Türkiye'deki barışın yegâne yolu olan sistemin de
kapatıldığını ve Sayın Öcalana yönelik tecridin
de bu amaca hizmet ettiğini ifade etmek istiyoruz.
Diğer
yandan, 103 kişinin katledildiği 10 Ekim Ankara Barış
Mitingi katliamı sonrası, yaralılar ve katliamda
yaşamını yitirenlerin aileleri tarafından kurulan 10 Ekim
Barış ve Dayanışma Derneği, Ankara 7. Asliye Hukuk
Mahkemesi tarafından kapatıldı. Sorumlular ve katiller daha ceza
almamışken, katledilenlerin ailelerinin anma yapmasına bile izin
verilmemiş ve dün dernekleri kapatılmıştır. Cumhuriyet
tarihinin en kanlı bombalı katliamının
mağdurlarına, bir araya gelme, yas tutma hakkı
tanınmıyor. Bu durum, devletin katledilenlerin kimliğine göre
tavır aldığının ve katliamın arkasındaki
güçlerin korunduğunun bir göstergesidir. Bunu kabul etmiyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Tamamlayacağım Sayın
Başkan.
Diğer
önemli bir mesele, KHKyle işinden atılan öğretmen bir anne
Ayşe Abdurrezzak ile çocukları 3 yaşındaki Halil Münir ve
diğeri 11 yaşında olan Abdülkadir Enes yurt
dışına kaçak yollarla çıkmak isterken Meriç Nehrinde
boğularak hayatlarını kaybettiler. Daha önce Maden ailesi de
aynı şekilde Ege Denizinde boğularak hayatlarını
kaybetmişti.
Ülkede
artan bu zulüm ve bu cinayet, artık küçük çocukların sularda
boğularak can vermelerine kadar gelmiştir. İnsanların
ekmeğine, hayatına el uzatıp canlarını alan OHAL
düzeni derhâl kaldırılmalı, çocukların cansız
bedenlerinin kıyılara vurduğu bu adaletsizliğin önüne geçilmelidir.
Bu düzenin savunucuları, yürütücüleri ölen küçük yavruların
ölümlerinin sorumlularıdır.
Diğer
yandan da son olarak CHP Genel Başkanı Sayın Kemal
Kılıçdaroğluna da geçmiş olsun dileklerimizi iletmek
isterim.
Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim ben de.
Sayın
Altay, buyurun.
19.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğlunun sağlık sorunuyla ilgili iyi
dileklerini iletenlere teşekkür ettiğine, Türkiyenin Afrin ve Ege adaları
konularında tutarlı politikalarla birlikte tutarlı söylemleri de
ortaya koyması gerektiğine, Türk Silahlı Kuvvetlerinin
İdlibdeki cihatçı unsurları temizleyeceği mi,
koruyacağı mı konusunda kamuoyunu tatmin edecek somut bir
açıklama beklediğine ilişkin açıklaması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Teşekkür ederim.
Tekrar,
ben de Genel Başkanımızın sağlık sorunuyla ilgili
iyi dileklerini ileten siyasi partilerimizin sayın grup başkan
vekillerine, size, Hükûmet üyelerine ve sayın milletvekillerine
teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, şimdi kritik günlerden geçiyoruz. Bugünlerde de Millî Savunma
Bakanımız, Dışişleri Bakanımız
Cumhurbaşkanı akşam Tillersonla,
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın McMasterla,
Dışişleri Bakanımız gene Tillersonla görüşmeler
yapıyor. Yani Amerikayla yoğun bir görüşme içinde Türkiye.
Bunda bir mahzur yok tabii ki. Bölgede yaşanan bu tarz krizlerde aslolan
her zaman diplomasi olmalıdır. Ancak bunu yaparken Türkiyenin bu
konuda -Afrin konusunda- tutarlı politikalarla birlikte tutarlı
söylemler de ortaya koyması gerekir. Sadece Afrinde değil, Ege
adaları konusunda da durum böyle.
Bir
yandan Cumhurbaşkanı Osmanlı tokadından bahsedecek,
Washington buna gülerek cevap verecek; bir yandan bir bakan Amerikayla
müttefikliğimiz ebedi olacak. diyecek; bir yandan bir başka bakan
Amerikayla ilişkilerimiz ya bitecek ya sürecek. diyecek. Bunlar
doğru işler değil. Biz bunlardan bir siyasi çıkarım
yapalım diye söylüyor da değiliz. Nitekim, Sayın Genel
Başkanımız -salı günüydü sanıyorum- terör örgütlerine
silah ve benzeri destek sağlayan Amerika Birleşik Devletleri dâhil
her ülkeye karşı
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın Sayın Altay.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) - ...alınacak tedbir ve refleksler noktasında
ana muhalefet partisi olarak devletin, Hükûmetin yanında
olacağımızı beyan ve taahhüt etti. Bunu derken Amerikaya
savaş ilan edelim demiyorum ama Amerika tarafından daha önce
olduğu gibi yarınlarda, haftaya, bir ay sonra, altı ay sonra
Bizi gene kandırdılar. sözünü de duymak istemiyoruz. Endişemiz
bu yüzdendir, endişemiz Afrin Operasyonunda minimum kayıp
olmasıyla ilgilidir.
Sayın
Başkan, öte yandan, bir başka husus daha var: Afrin Operasyonu
sürerken genellikle cihatçı terör unsurlarının bulunduğu
İdlib bölgesinde de Türk Silahlı Kuvvetlerinin askerî
varlığında
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Mühim bir konu. Müsaade ederseniz tamamlayayım
efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Altay.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) - İdlib bölgesinde askerî varlığımızın
yoğunlaştığı bir vakıa. Bundan şikâyet
etmiyorum. Burada da Meclisin ve muhalefetin ve kamuoyunun bilmediği
hususlar var. Ne var? Şimdi, İdlibte gözetleme noktaları
kuruyoruz. Belki bunu bilmeyen arkadaşlarımız da var.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Herkes biliyor.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) E güzel. Peki, askerî
varlığımızı artırıyoruz, bunu da Astana
görüşmelerine dayalı yapıyoruz. Şu kuşkumun Hükûmet
tarafından -Mecliste Hükûmet yok ama olsun, duyuyorlardır bizi-
giderilmesini istiyorum. İdlibdeki Astana Zirvesine dayalı bu
müdahalemizin, askerî varlık yoğunluğumuzun neticesinde Türkiye,
İdlibdeki cihatçı terör unsurlarını temizleyecek mi,
koruyacak mı? Tekrar soruyorum sorumu
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Başkanım, çok mühim, uygun görürseniz
BAŞKAN
Tabii ki. Diğer grup başkan vekillerine bir adaletsizlik olarak
algı olmazsa
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Peki, o zaman almayayım.
BAŞKAN
Buyurun, buyurun. Olmazsa onlara da vereceğim.
ERKAN
AKÇAY (Manisa) Bizim için bir sakıncası yok Sayın Başkan.
BAŞKAN
Tamam.
Buyurun.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Mühim bir konudur, tekrar soruyorum: Türk Silahlı
Kuvvetlerimiz İdlibdeki cihatçı unsurları temizleyecek mi,
koruyacak mı? Bu konuda kamuoyunu tatmin edecek somut bir açıklama
bekliyorum.
Bir
de son olarak Cumhurbaşkanı ile Başbakanı adalarla ilgili
dil birliğine davet ediyorum, dil birliğine. Böyle hassas bir konuda
Cumhurbaşkanı başka bir perdeden, Başbakan başka bir
perdeden konuşursa bu da doğru değil.
Genel
Kurulu saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Altay.
Sayın
İnceöz
20.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün,
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğluna geçmiş olsun dileklerini ilettiğine,
Afrin harekâtına dualarıyla ve duruşlarıyla destek olan
herkese yürekten teşekkür ettiğine, Zeytin Dalı
Harekâtının amacının milletin bekasına yönelik terör
unsurlarının ortadan kaldırılması ve sınır
güvenliğinin tesis edilmesi olduğuna, Ankara Büyükşehir Belediye
Meclis kararıyla Nevzat Tandoğan Caddesinin adının Zeytin
Dalı Caddesi olarak değiştirildiğine ve Nuray
Hafiftaşa Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ben de sözlerime başlarken Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Başkanına geçmiş olsun dileklerimi ve şifa dileklerimi
iletiyorum.
Değerli
milletvekilleri, 20 Ocakta başlayan Afrin Harekâtı bugün hâlen
sürmekte. Bu harekâtın başladığı günden itibaren de
bunun memleket meselesi ve beka meselesi olduğunu her fırsatta
söyledik ve söylemeye devam edeceğiz.
Harekâta
dualarıyla ve duruşlarıyla destek olan herkese de yürekten
teşekkür ediyoruz. Ama bir taraftan harekete destek verip bir taraftan
Afrine girilmesin. açıklaması yapanların, Mehmetçiklerimizle
birlikte sınır ötesinde bölücü terör örgütü ve teröristlerle omuz
omuza mücadele eden ÖSOya terör örgütü ithamında bulunanların,
sivil kayıp kaygısına kapılanların, insan hakları
ve barış kavramlarını kendilerine kalkan olarak
kullanıp terör sözcülüğü yapanların, ABD Kongresine sunulan
Suriye istihbarat raporunda YPGnin PKKnın Suriyedeki milis gücü olarak
yer almasına çıt çıkarmamış olmaları da dikkat
çekicidir.
Zeytin
Dalı Harekâtının amacı, milletimizin bekasına yönelik
terör unsurlarının ortadan kaldırılması,
sınır güvenliğimizin tesis edilmesi ve sonrasında, terörden
arındırılan bölgelerin gerçek sahiplerine teslim edilmesidir. Bu
harekât, bölgedeki, özellikle belirtiyorum, Kürt, Türk, Türkmen, Arap ve daha
pek çok kardeşimizin huzur ve güvenliği için yapılan, Kürtlere
veya yerel halka karşı değil, kılı kırk
yararcasına, tek bir sivilin kılına zarar gelmeyecek
şekilde PYD-YPG/PKK ve DEAŞ terör örgütlerine karşı
gerçekleştirilen bir operasyondur. Bölgesel barışa ve ülkemizin
güvenliğine hizmet eden ve baştan sona meşru olan Zeytin
Dalı Harekâtında Mehmetçikimizin gücü ile 80 milyonun duası
bir ve beraberdir. Bu birlik ve beraberliğimizi de aziz milletimiz her
fırsatta gösteriyor. Parlamentodan da bu duruşun firesiz bir
şekilde verilmesi temennisini bir kez daha dile getirmek istiyorum.
Yine,
ABD Büyükelçiliğinin bulunduğu Nevzat Tandoğan Caddesinin
adı, Ankara Büyükşehir Belediye Meclis kararıyla, resmen, Zeytin
Dalı Caddesi olmuştur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın Sayın İnceöz.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Bu kararın alınmasında emeği geçen
Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı başta olmak üzere tüm
belediye meclis üyelerine, kahraman Mehmetçikimize moral veren bu
girişimden dolayı onlar adına tekrar şükranlarımı
arz ediyorum.
Türk
halk müziğinin değerli sesi Nuray Hafiftaş rahmetli
olmuştur, vefat etmiştir, ona da Allahtan rahmet diliyoruz.
Sanatçı kişiliği ve eserleriyle milletimizin sevgisini kazanan
bir sanatçımızdı. Başsağlığı
dileklerimi iletiyorum yakınlarına ve sevenlerine.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Gündoğdu, sisteme girmişsiniz, bir açıklama mı
yapacaksınız yerinizden?
VECDİ
GÜNDOĞDU (Kırklareli) Evet efendim.
BAŞKAN
Buyurun.
21.- Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun,
kamuoyunun, AKP Genel Başkanının Man Adası belgelerinin
gerçek olduğu ispat edilirse istifa edeceği şeklindeki sözünde
durup durmayacağını merak ettiğine ilişkin
açıklaması
VECDİ
GÜNDOĞDU (Kırklareli) Sayın Başkanım, üç aydan bu
yana gündemi meşgul eden bir konu var ve sürekli gündemde de tutuluyor,
konuşuluyor. Bildiğiniz gibi, üç ay önce kamuoyu gündemine düşen
ve milletimizin de açıklamasını sabırsızlıkla
beklediği bir konuydu bu.
Man
Adasında Sayın AKP Genel Başkanının
yakınlarına ait milyon dolarlık para transferlerinin
yapılması sonucunda, AKPnin Sayın Genel Başkanı Man
Adası belgelerinin gerçek olduğu ispat edilirse istifa ederim.
demişti. Fakat üç aydan bu yana geçen süreç içerisinde, geçtiğimiz
günlerde Ankara Cumhuriyet Savcılığı da belgelerin gerçek
olduğunu söyledi. Bundan sonraki süreçte Sayın AKP Genel
Başkanının sözünde durup durmayacağını kamuoyu
merak ediyor ve ısrarla soruyor.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ederim ben de.
Sayın
Bektaşoğlu, siz de 60a göre bir söz talebinde mi bulundunuz?
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Evet efendim.
BAŞKAN
Size de bir dakikalık söz hakkı verelim.
Buyurun.
22.- Giresun Milletvekili Bülent Yener
Bektaşoğlunun, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal
Kılıçdaroğluna geçmiş olsun dileğinde
bulunduğuna ve Giresun şehir merkezindeki üst geçitlerle ilgili
olumsuzlukları ortadan kaldıracak bir çalışma
yapılması gerektiğine ilişkin açıklaması
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Sayın Başkan, çok teşekkür
ederim.
Ben
de Sayın Genel Başkanıma acil şifalar diliyorum.
Giresun
şehir merkezinde üst geçitler diğer illerden farklı olarak
inşa edildi. Tonlarca ağırlıktaki demirden oluşan
abartılı uzunlukta, şekilsiz, biçimsiz, estetikten yoksun bu üst
geçitler, yaya geçitleri ve kaldırımların üzerine konuldu.
Kentin girişinden çıkışına kadar, sahil ile
yerleşim alanı arasında 15 adet üst geçit var. Bunlar zamanla
aşındı, paslandı, tehlike arz ediyor, görüntü
kirliliği yaratıyor, kentin estetiğini bozuyor, ayrıca
hiçbir asansör yok, engelli ve yaşlı yurttaşlarımız
buraları kullanırken büyük güçlük çekiyor. Giresun Kent Konseyinin de
bu yönde Karayollarına uyarı yazıları var ama nedense
dikkate alınmadı. İkinci Dünya Savaşında Alman
istihkâmcıların bulduğu teknikle yapılan bu üst geçitlerin
uzun vadede tamamen kaldırılmasını, daha çağdaş,
estetik biçim ve özenle yapılmasını ama şu anda ivedilikle
olumsuzlukları ortadan kaldıracak bir çalışma
yapılmasını istiyoruz, bekliyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Ben de teşekkür ederim Sayın Bektaşoğlu.
Sayın
milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
V.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Başkanlıkça, esas komisyon olarak Plan ve Bütçe
Komisyonuna, tali komisyon olarak da Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler Komisyonuna havale edilen (2/2016) esas
numaralı, 5335 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal tarafından geri alındığına
ilişkin önergesi (4/131)
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, esas komisyon olarak Plan ve Bütçe Komisyonuna,
tali komisyon olarak da Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonuna havale edilen (2/2016) esas numaralı, 5335
sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi İstanbul Milletvekili Mahmut
Tanal tarafından geri alınmıştır.
Bilgilerinize
sunulur.
Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemir ve arkadaşları tarafından, toplumsal
kutuplaşma ve ayrışmanın bitirilmesi ile demokratik siyaset
ve müzakereci çözümlerin tesisini sağlamak amacıyla 15/2/2018
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 15 Şubat 2018 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
15/2/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 15/2/2018 günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul
HDP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
15
Şubat 2018 tarihinde Ağrı Milletvekili Sayın Dirayet Dilan
Taşdemir ve arkadaşları tarafından -6717 sıra
numaralı- toplumsal kutuplaşma ve ayrışmanın
bitirilmesi ile demokratik siyaset ve müzakereci çözümlerin tesisini
sağlamak amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 15/2/2018 Perşembe günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin gerekçesini açıklamak üzere, öneri sahibi Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemir konuşacaklardır.
Buyurun
Sayın Taşdemir.
HDP
GRUBU ADINA DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bugün
içinde bulunduğumuz kaotik hâl ve Orta Doğuda giderek
kızışan paylaşım savaşı -ya da kimi
uzmanlara göre üçüncü dünya savaşı olarak ifade edilen- esasen 15
Şubat 1999da Sayın Öcalanın uluslararası bir komployla
Türkiyeye teslim edilişiyle başlamıştır. Dönemin
Başbakanı Bülent Ecevit bile Öcalanı niye teslim ettiler,
anlayamadım. demişti çünkü komployla halkları karşı
karşıya getirmek ve bu sorunun bir yüz yıl daha sürmesi
hedeflenmiştir. O günden bu yana tam on dokuz yıldır hukukçuların
İmralı Cezaevi rejimi olarak adlandırdığı
mutlak tecrit koşullarında kalan Sayın Öcalan hem o zaman hem de
sonradan halklardan ve barıştan yana geliştirdiği tutumla
komplocu güçlerin amaçlarını boşa
çıkarmıştır. O dönem yaşanabilecek bir
çatışmayı basiretli ve barışçıl bir tavır
geliştirerek engellemiş, birlikte yaşayabilmenin zeminini
yaratmayı başarmıştır. Savaşı
geliştirmek isteyenlere, cenazeler üzerinde iktidar devşirmeye
çalışanlara inat, Sayın Öcalanın barışın
toplumsallaşması için elinden gelen çabayı
harcadığı, çözüm süreci boyunca yapılan görüşmelerde
de açık bir şekilde anlaşılmaktadır.
Kimse
kimseyi kandırmasın, Konjonktür değişti, söylemler
değişti. diye kimse inkâr etmesin; sizler de bizler de biliyoruz ki
İmralı heyetimiz ile Hükûmet heyetinin o dönem yaptığı
görüşmeler, Türkiye tarihinin en sakin, en huzurlu zaman dilimiydi.
Cenazeler gelmiyor, taziye evlerinde ağıtlar yakılmıyordu.
Türkiye toplumunun ertelenen, sadece şiddetle çözülmeye çalışılan
sorunları konuşulur olmuştu. Savaş, ayıpların
üzerine örtülmüyordu. Mesela, şimdi öyle mi? Yatıyoruz
kalkıyoruz Afrin diyoruz, savaş diyoruz, ölüm diyoruz; ölümleri
sadece rakamlara sığdırmaya çalışıyoruz. Peki ya
bu ülkede açlıktan kendini yakan işçiler, tecavüze uğrayan,
şiddet gören, çocuk yaşta hamile bırakılan kadınlar...
Bir savaş bin ayıbın üzerini örtüyor, silahlar her şeyin
üzerini örtüyor. Savaştan rant devşirenlere, ölümleri kutsayanlara,
ölümden ve kandan medet umanlara kim olursa olsun bin kere lanet olsun diyoruz.
Değerli
arkadaşlar, çözüm süreci boyunca kendisiyle yapılan her
görüşmede Artık bir gencin burnunun dahi kanamasını
istemiyorum. diyen Sayın Öcalan üzerindeki mutlak tecride son
verilmedikçe hangi barıştan, hangi insan haklarından söz
edebiliriz? Mevcut iktidar her yerde her fırsatta, içeride ve
dışarıda, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu söylüyor.
Madem hukuk devleti, bu mutlak tecrit hangi hukuk ilkeleriyle
açıklanabilir? Böylesine ağır bir tecrit dünyanın hangi
ülkesinde var? İki yıldır ne avukatlarıyla ne ailesiyle,
hiç kimseyle görüştürülmüyor. Bu tecridin hukuki, insani, ahlaki hiçbir
tarafı yoktur. Sadece bir kişiye özgü bir hukuk
anlayışı olabilir mi? Peki, soruyorum arkadaşlar: Bunun
kime faydası var? Hangi amacı hasıl oluyor? Gençlerimiz ölmüyor
mu? Ülke çok mu huzurlu? Ekonomik olarak çağ mı atladık? Hangi
sorun çözüldü? Daha iyi koşullarda mı yaşıyoruz? Elbette ki
bütün bu soruların cevabı kocaman bir Hayır. Oysa çözüm
sürecinde biliyoruz ki Öcalan ne zaman devreye girerse huzur geliyor,
barış geliyor; uluslararası güçlerin ve lobilerin
kışkırtmasıyla savaş baronları tarafından ne
zaman tecrit politikası devreye konulsa ülkede huzur bitiyor,
anaların gözyaşı eksik olmuyor.
Bin
yıldır iç içe geçmiş halklar, bu iktidar döneminde, özellikle
2015 yılından sonra uygulanan, tüm uyarılarımıza
rağmen uygulanmakta ısrar edilen yanlış politikalar
sonucunda birbirinden nefret eder hâle gelmiştir. Yapılan
araştırmalar gösteriyor ki Türkiye toplumu hemen her koşulda
kutuplaşmada zirve noktasındadır. Bu kutuplaşmanın faturası
hepimize ağır gelir. Siyasal ve toplumsal gerilimler kısa vadeli
oy devşirmenin araçları olarak kurgulanır ancak hepimizin
geleceğinin mahvolması anlamına gelir. Kimsenin buna hakkı
yoktur. İşte görüyorsunuz, fikirlerin değil silahların
konuştuğu günlerde şiddet öylesine
toplumsallaşmış, siyaset öylesine yozlaşmış ki
gündelik hayatımızın bir parçası hâline gelmiş.
Kadınlar sokak ortasında dövülüyor, en ufak bir tartışma
ölümle sonuçlanan kavgalara sebebiyet veriyor. Bakanların
aldığı rüşvetler dudak uçuklatıyor, kaçmak isteyen
insanlar çocuklarıyla birlikte denizlerde can veriyor.
Değerli
arkadaşlar, Türkiyede yaşanan toplumsal ayrışma ve
kutuplaşma bir tür duygusal kopuşa dönüşme riski
altındadır. Kürt sorunu başta olmak üzere Türkiye'nin demokrasi,
eşitlik, özgürlük sorunlarının çözümü için devreye girmek
siyaset kurumunun ahlaki sorumluluğudur.
Barışı
dillendirenlerin türlü baskılara maruz kaldığı bir süreçten
geçiyoruz. Kongre konuşmasında Barış için
çabalamalıyız. diyen eski Eş Genel Başkanımız
Serpil Kemalbay bugün gözaltında. Sadece barış diyen, halklara
dayanışma mesajı veren HDP, HDK bileşenleri ve temsilcileri
gözaltında, siyaset kurumu âdeta esir alınmış durumda; kör
karanlık bir noktaya doğru gidiyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) Başkan, bitirmek üzereyim.
BAŞKAN
Tamamlayın, son cümleniz olsun lütfen Sayın Taşdemir.
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Devamla) Şu anda içinde bulunduğumuz
darboğaz için çıkış noktası, aynı şekilde
bir barış sürecinin başlatılmasından geçmektedir.
Ortada bir sorun var; silahla, çatışmayla çözülmeyecek kadar
ağır, tarihsel, ekonomik, toplumsal bir sorun. Moskova-Washington
hattında mekik dokuyacağınıza çözümü burada, bu topraklarda
aramamız gerekiyor. Savaş değil, barış dememiz
gerekiyor; savaşı değil, barışı
toplumsallaştırmalıyız. Ya gencecik ölenlerin taziyelerinde
ağıt yakacağız ya da barış halayları çekeceğiz;
başka yolumuz yoktur. Kötülüğün sıradanlığına
geçit vermemek hepimizin ahlaki sorumluluğudur.
Tüm
Genel Kurulu tekrardan saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Taşdemir.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Manisa Milletvekili Sayın Erkan Akçay
konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Akçay. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu önergede, bir taraftan
ayrışmalardan, kutuplaşmalardan söz ediliyor; diğer
taraftan terörle mücadele eleştiriliyor ve terör örgütüyle müzakere
öngörülüyor; sıklıkla İmralı canisi, bebek katili Öcalana
atıf yapılıyor.
Bu
önergenin bizatihi kendisi zaten kutuplaştırıcıdır.
Aziz milletimiz terörle mücadeleyi desteklerken, teröristlerin sözlerini,
tezlerini bu kürsüye taşıyanlar terör örgütünün ve
kutuplaşmanın sözcülüğünü yapmaktadır. Türkiye
halkları diyerek Türkiye halkı ve Türk milleti
ayrıştırılıyor.
Güvenlik
olmadan huzuru inşa edemezsiniz. Askerimize, polisimize her türlü
saldırı yapılırken, Seraplar yakılırken,
Aybükeler şehit edilirken terörist cenazesinde boy gösterenler, Kandilden
aldıkları sufleyle konuşanlar, bebek katili PKKnın
hamiliğini yapanlar kutuplaşmanın tarafıdır. Önce
Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapılan konuşmalara, tutanaklara ve
kamuoyuna yansıyan tezlere, görüşlere baktığımızda
kutuplaştıran dilin nasıl bir dil olduğu görülecektir. Etnik
temelli, ayrıştırıcı siyaset yapılıyor.
Ülkemizi farklı isim ve sıfatlarla tanımlayanlar kutuplaşma
yaratıyor. Her fırsatta etnik ve mezhebî tartışmalar
yaratmaya çalışmak kutuplaşma yaratmaktır,
ayrımcılık yapmaktır. Müzakereden bahsediliyor ancak kastedilen,
terör örgütüyle müzakeredir. İradenizi Kandile ipotekleyerek terör
örgütünün sözcülüğünü yapamazsınız. Terör örgütünün
şehirlerimizi silahlarla, bombalarla, çukurlarla yangın yerine
çevirdiğini görmez, terörle mücadeleyi suçlarsanız kutuplaşma
yaratmış olursunuz.
Değerli
milletvekilleri, bu önergede terörle mücadeleden şikâyet ediliyor. Terörle
mücadelenin amacı, ülkemizin bütünlüğünü, güvenliğini ve
huzurunu korumaktır. Dolayısıyla, terörle mücadeleyi
kutuplaşmanın aracı olarak gösteremeyiz. PKK terör örgütü
uyguladığı vahşetle bir barbar çetesidir, bu çete mutlaka
yok edilmelidir. Vatanımız tektir; doğusuyla,
batısıyla, kuzeyiyle, güneyiyle bir bütündür. Milletimiz tektir,
hepimiz Türk milletiyiz, Türkiye Cumhuriyetiyiz. Tasada, kıvançta ortak, beraber
ağlayıp gülen bir milletiz. Milletimizde bir kutuplaşma yoktur;
aksine, birlik ve beraberliğin perçinlenmesi vardır.
Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akçay.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Beştaş
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Akçay konuşmasında
doğrudan grubumuzu hedefleyerek terör örgütü sözcülüğü
BAŞKAN
Ama sizin partinizin adını anmadı, söylemedi de sadece terör
örgütleriyle ilgili bir karşı duruş sergiledi.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan yani sonuçta,
önerge sahibi
BAŞKAN
- Buyurun.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan, önergenin
sahibini hedef aldı, önergenin sahibi de partimizin bir milletvekili,
aynı zamanda kendi imzasıyla bunu sundu. Bu nedenle sataşmadan
söz istiyoruz.
BAŞKAN
Size söz vereceğim ama bir konuyu netliğe kavuşturalım.
Önerge sahiplerine karşı duruş diye bir ifadede bulunmadı,
terör örgütlerine karşı bir duruşu sergiledi.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan Terör örgütünün
ve teröristlerin sözcülüğünü yapmaktır. dedi aynı zamanda.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Siz yapıyor musunuz?
BAŞKAN
Öyle değilseniz buyurun, tabii.
İki
dakika
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemirin,
Manisa Milletvekili Erkan Akçayın HDP grup önerisi üzerinde MHP Grubu
adına yaptığı konuşması sırasında
Halkların Demokratik Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) Değerli arkadaşlar,
bizler ne zaman bu kürsüde sizden farklı bir siyaseti, farklı bir
görüşü ifade etsek sıkça
karşılaştığımız şey, söylemlerimizin
terörize edilmesidir. Biz kurulduğumuz günden itibaren HDP olarak dün ne
söylediysek, demokrasiden, barıştan, halkların bir arada
yaşama iradesinden nasıl söz ettiysek bugün de aynı
şekilde, aynı kararlılıkla söz ediyoruz.
Bakın,
bu ülkede bir diyalog ve müzakere süreci yaşandı. Bu
yaşanmadı mı? 2011de başlayıp 2013, hatta 2014ün
ortalarına kadar devam eden, sizlerin de kamuoyunun da söz alan MHP
hatibinin de çok iyi bildiği bir deneyim yaşandı. Ben o
deneyimde açığa çıkan durumdan söz ettim. O dönem cenazelerin
gelmediğini, o dönem demokratik koşulların
yaratıldığını, o dönem diyalog ve müzakerenin
geliştirildiğini, art arda açılım süreçlerinin devreye girdiğini,
Kürt sorununun başka bir mantık içerisinde, başka yöntemlerle
çözülebileceği tartışmalarını biz çokça bu Genel
Kurulda duymadık mı, çokça biz bu Genel Kurulda ifade etmedik mi?
Peki, bu tartışmalar nerede yapıldı, bu
tartışmalar kimlerle yürütüldü?
Biz
elbette ki yine de savaşa karşı en iyi yöntemin, en iyi yolun
tartışma, müzakere, diyalog olduğunu savunuyoruz; bunu savunmaya
da devam edeceğiz. Sadece savaş ve savaş politikaları
üzerinden, ölüm ve ölüm siyaseti üzerinden konuşanlara inat, biz, barışı
savunmaya devam edeceğiz; diyalogu, müzakereyi de önermeye devam
edeceğiz. Partimizin siyasi görüşü budur, hiç kimse de bunun
dışında farklı yaftalamalarla savunduğu savaş
politikalarını meşrulaştırmaya
çalışmasın.
Saygılarla. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Akçay, yerinizden bir
açıklama mı yapacaksınız?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Evet, buradan.
BAŞKAN Buyurun peki, kayıtlara geçsin, bir
dakika.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
23.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Ağrı
Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemirin sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Biz terörize etmiyoruz; aksine kürsüde teröristlerin
elebaşına, sıklıkla onun görüşlerine atıfta
bulunmak asıl terörize etmek budur; onu ifade etmek istiyorum.
Ayrıca bu çözüm sürecindeki süreci ve zamanı
PKKnın tahkimatla geçirdiğini ve şehirleri, kasabaları
ilçeleri çukurlarla, hendeklerle tahkim ettiğini ve oradaki eylemlerini
herhâlde bütün hafızalarımız gayet iyi hatırlıyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemir ve arkadaşları tarafından, toplumsal
kutuplaşma ve ayrışmanın bitirilmesi ile demokratik siyaset
ve müzakereci çözümlerin tesisini sağlamak amacıyla 15/2/2018
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 15 Şubat 2018 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sayın Engin Altay konuşacaklar.
Buyurun Sayın Altay. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şu Meclisi oluşturan siyasi partiler bu
işler üzerinden polemik yapmayı bıraksa Türkiyenin ne terör
sorunu kalır ne Kürt sorunu kalır, bundan vazgeçmek lazım.
Gelelim, kutuplaşmaya -önerge bu mahiyette
olduğu için söylüyorum- yani terör örgütüyle müzakereyi
Sayın
Başkan Akçay HDPye dedi ki: Terör örgütüyle müzakere mi istiyorsunuz?
Sayın Akçay, onu AK PARTİ yaptı zaten, bunu yaptı. Biz de
zaten o zaman dedik ki: Orta yerde bir sorun var, deve kuşu gibi
başımızı kuma gömmeyelim, bu sorunun adı Kürt
sorunudur, bundan kaynaklı da devletin baş etmesi gereken bir terör
sorunu var dedik. Ve bunun çözüm yeri Kandil değil, İmralı
değil, Dolmabahçe değil, Oslo değil; bunun çözüm yeri Türkiye
Büyük Millet Meclisi dedik; dilimizde tüy bitti.
Şimdi, verilen önergede kutuplaşma ve gerilim
politikalarının Türkiyeye getirdiği zararlar ve bunun
çözülmesi
falan falan.
Değerli milletvekilleri, bu ülkenin başına
gelen iyinin de kötünün de müsebbibi burasıdır; Hükûmet iyi bir
şey yaparsa da kötü bir şey yaparsa da -devletin güvenlik kuvvetleri,
istihbaratı, şusu busu- ülkenin sahibi millettir, bu yetkiyi millet
adına kullanan da burasıdır. Meclisin misyonu, varlık
sebebi, işlevi bellidir. Meclisin misyonu, varlık sebebi, işlevi
milletimizin huzuru, refahı, mutluluğudur ve bu ülkenin, Türkiye
Cumhuriyeti devletinin dünya milletler ailesi içindeki
saygınlığını, gücünü yüceltmektir. Bana birisi
çıksın Bu Meclisin başka bir şu işi de var. desin.
Hâl böyleyken bu bağlamda gerilim, kamplaşma, ötekileştirme,
şiddet; yazık bu ülkeye. Birçok meseleyi aşmış bir
ülkenin evlatları olarak, çok stratejik bir coğrafyada
bulunmamızdan kaynaklı olarak dünyanın değişik
emperyal güçlerinin bu bölgeye, bu bölgedeki kovanlara soktukları
çomaklara niye alet oluyoruz kardeşim? Bizim birliğimiz,
dirliğimiz bu ülkeyi dünyanın en güçlüsü yapacak tek şeydir, tek
unsurdur ama devleti yönetenlerin işte millî mutabakat sen yerlisin, o
değil ben millîyim, sen değilsin polemiklerinin bu ülkeye hiçbir
kârı olmaz. Sizi bizi yani iktidarı muhalefeti, herkesi kastediyorum,
içerideki zenginliğimizin yani çok dilliliğimizin yani çok
renkliliğimizin yani çok kültürlülüğümüzün kaşınmasına
duyarsız kalmasak, çanak tutmasak...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın, bir dakika ek süre veriyorum.
ENGİN
ALTAY (Devamla) ...Türkiye bu hâle gelmez.
Şimdi
Afrinde savaşmıyoruz -savaş bir devletle olur- bir terör
örgütüne yönelik olarak sınır ötesi operasyon yapıyoruz. Hep
söylediğimizi bir kere daha söylüyoruz: Devlet sınır
güvenliğini tesis etmek zorundadır, devlet bununla beraber ulusal
bütünlüğünü de korumak zorundadır. Ulusal bütünlüğümüzü
korumanın yegâne yolu önce burada güç ve iş birliğidir diyorum.
Ulusal meseleler üzerinden kimseyi itham etmiyorum. Polemik yapmak, ulusal
konuları bir siyasi partinin başarıları, zaferi gibi sunmak
aslında bu ülkeye hiçbir şey kazandırmaz diyorum. Bu
bakımdan, Hükûmet dâhil, Cumhurbaşkanı dâhil, çoğunluk
partisi dâhil, diğer muhalefet partileri dâhil herkesi bu milletin huzuru,
refahı, mutluluğu için sağduyuya davet etmeyi bir görev
addediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Altay.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan, yerimden bir
dakikalık bir söz rica etsem
BAŞKAN
Yerinizden buyurun, bir dakika, Sayın Beştaş.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın HDP
grup önerisi üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Açıkçası,
binlerce kere söylediğimiz bir hususun bir kez daha altını
çizmek isteriz. Bu çatı altında, Türkiye Büyük Millet Meclisi
çatısı altında 80 milyon yurttaşın her problemini
konuşmak zorundayız, konuşmanın yeri burasıdır.
Burada farklı programlara, farklı ilkelere sahip 4 siyasi parti var.
Eğer hepimizin programlara ve sorunlara bakışı aynı
olsaydı zaten farklı partilerde olmayacaktık. Bu nedenle, çözüm
süreci gibi bir deneyimi yaşamış, burada bir komisyon
kurulmasına sebebiyet vermiş, Kürt meselesinde, bu konuda kanun
çıkarılan bir olguda Bunu tartışmayalım. demek,
açıkçası bu meseleyi reddetmek çözüme değil, çözümsüzlüğe
hizmet eder. Hâlâ her gün insanların can verdiği bir meselede
demokratik siyaset bunu konuşmazsa biz aynı zamanda o kaybettiğimiz
canların sorumluluğunu da hep birlikte üstümüzde
taşırız demek istiyorum ve teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim ben de.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan
Taşdemir ve arkadaşları tarafından, toplumsal
kutuplaşma ve ayrışmanın bitirilmesi ile demokratik siyaset
ve müzakereci çözümlerin tesisini sağlamak amacıyla 15/2/2018
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 15 Şubat 2018 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Adıyaman Milletvekili
İbrahim Halil Fırat konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Fırat. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA İBRAHİM HALİL FIRAT (Adıyaman)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi aleyhine
söz almış bulunmaktayım. Öncelikle yüce heyetinizi, Genel Kurulu
ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Gücünü
milletten alan AK PARTİ siyasetimiz, birilerinin aksine 2002
yılından bu tarafa hep birlik ve beraberlik mesajı vererek
"Hepimiz Türkiye'yiz. dedi ve sürekli birlik, beraberlik ve
kardeşlik vurguları yaparak bunun için hep mücadele verdi.
Bu
ülkede Türk, Kürt, Laz, Çerkez, Gürcü, Alevi, Sünni ve benzerine bugüne kadar
hiçbir ayrım gözetilmemiş Yaratılanı severim Yaradandan
ötürü. mantığıyla sevgi, birlik, kardeşlik ve beraberlik
üzerine hep binalar inşa edilmiştir. Bu milletin üzerinde İslam
kardeşliğinin harcı vardır. Bu millet, her zaman,
uzlaşmayı, ortak iyilikte buluşmayı, birlik ve
beraberliği, ortak aklı harekete geçirmeyi esas
almıştır. Türkiye'de birlik, beraberlik ve kardeşliğin
tesisini ve bu düzenin devamını sağlamak için sürekli çalışıyoruz
ve bu, en asli görevimizdir. Biz Çanakkale ruhunu düstur
almışız. Bu milletin tüm fertleri hep birdir ve birinci
sınıf vatandaştır. Biz de hep bir görmeye ve
birleştirmeye devam edeceğiz. Evet, bu millet biliyor
ayrımcılık yapanları. Bu milleti ayırmaya kimsenin
gücü yetmeyecektir. Biz, bu toprakları, kardeş olduğumuz için
vatan yaptık. Bu millet de kardeşliğini hep korumuş ve
bugün mazlumların umudu olmuştur.
Bakın,
kendi seçim bölgem Adıyaman'da bile Alevisiyle, Sünnisiyle, Kürtüyle,
Türküyle; bütün etnik yapılarıyla, bütün dinsel örgütleriyle hep bir
arada yaşıyoruz ve yaşamaya devam ediyoruz ve kesinlikle, fitne
tohumlarını ekmeye çalışanlara da hiçbir zaman müsaade
etmedik ve etmeyeceğiz de. Ülkemizin geneli de aynı şekilde hep
birlikte devam edecektir.
Türkü,
Kürtü, Lazı, Çerkeziyle tek millet olduk, olmaya da devam
edeceğiz. Bazılarının umudu ve sevinci kursaklarında
kalacak. Biz Tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek vatan. diyoruz. Biz,
Türkiyede yaşayan 80 milyon vatandaşımızı aynı şekilde
tek millet çatısı altında birleştiriyoruz ve bunu da
İç Tüzükümüze yerleştirdik ve bu şekilde yolumuza devam
ediyoruz. Huzurumuzu bozmak isteyen aşağılık akıl ve
yerli hain taşeronlarının birlik ve beraberliğimizi
bozmasına izin vermeyeceğiz. Ülkemizin huzuru, kardeşliği
için sürdürülen mücadelemizi istismar eden, kan ve gözyaşından
beslenenler bilsinler ki başarıya ulaşamayacaklardır.
Kuzgun,
bağda kuzgunca bağırır ama bülbül, kuzgun
bağırıyor diye güzelim sesini keser mi hiç? Biz de birlik ve
beraberliğimiz için, kardeşliğimiz için inadına sesimizi
kesmeyeceğiz; birileri ayrılık dedikçe biz birlik
diyeceğiz, kardeşlik diyeceğiz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Yüce
heyetinizi ve Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve
MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Fırat.
Halkların
Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
2.- CHP Grubunun, Hatay Milletvekili Serkan Topal ve
arkadaşları tarafından, Reyhanlı ve Kırıkhan
başta olmak üzere sınır bölgesindeki yerleşimlerde yeterli
güvenlik önlemlerinin alınması ve sorunların giderilmesi
amacıyla 15/2/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Şubat 2018 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
15/2/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 15/2/2018 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Hatay
Milletvekili Serkan Topal ve arkadaşları tarafından
Reyhanlı ve Kırıkhan başta olmak üzere sınır
bölgesindeki yerleşimlerde yeterli güvenlik önlemlerinin
alınması ve sorunların giderilmesi amacıyla 15/2/2018
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin (1725
sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
15/2/2018 Perşembe günlü birleşimde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin gerekçesini açıklamak üzere öneri sahibi Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Serkan Topal
konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Topal. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın
milletvekilleri, hepinizi saygıyla selamlıyorum. Öncelikle şu
ana kadar şehit olan bütün şehitlerimize bir kez daha Allahtan
rahmet diliyorum, yaralılara acil şifalar diliyorum.
Bu
kürsüde onlarca defa Hatayın sorunlarını dile getirdim,
çözünceye kadar da dile getirmeye devam edeceğim.
Biz
şunu söylüyoruz: Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz her zaman Türk
Silahlı Kuvvetlerinin yanındayız, biz CHP olarak askerimizin
yanındayız; biz teröre karşıyız, biz terörü
lanetliyoruz, teröre destek verenlere de lanet olsun diyoruz ama terörün beslenmesine
zemin hazırlayanlara da lanet olsun diyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar)
Allah
askerimizi korusun ve Hatayda, Afrinde görev alan bütün güvenlik güçlerimize
güç kuvvet versin diyorum. Yörük anasının dediği gibi,
askerimizin ayaklarına taş değsin istemiyoruz. (CHP
sıralarından alkışlar) Hatay halkı askerin
yanında, 15 ilçe askerimizin yanında; terör örgütlerinden atılan
her roketin ardından, inanın, binlerce Türk Bayrağı
açılıyor Reyhanlıda, Hassada, Kumluda, Altınözünde, Yayladağında,
Kırıkhanda, Antakyada, Samandağında ve diğer ilçelerde.
Buradan onlara binlerce selam gönderiyorum.
Değerli
arkadaşlar, bütün bunlara rağmen, Reyhanlı da Kırıkhan
da ve diğer 15 ilçe de inanın, dimdik ayakta ama işleri bozuldu
mu? Bozuldu. Esnafın işi bozuldu mu, çiftçimizin işi bozuldu mu?
Bozuldu. Çiftçi üretemiyor, esnaf çalışamıyor, kredisini
ödeyemiyor; SSK primini, BAĞ-KUR primini ödeyemiyor. Ekonomi felç oldu mu?
Felç oldu. İşsizlik arttı mı? Arttı. Peki, iktidar ne
yapıyor? İktidar sadece taziyede bulunuyor, Allah razı olsun.
Ben de buradan iktidara söylüyorum: Reyhanlıya ses ver,
Kırıkhana ses ver, Kumluya ses ver; Yayladağına,
Altınözüne ses ver; Hassaya ses ver, Antakya esnafına ses ver;
Samandağına, Erzine, İskenderuna, Arsuza, Dörtyola, Payasa
ses ver; Belene ses ver.
Şimdi,
burada, maalesef, Hatayın yaşadığı bütün bu olumsuz
olayların nedenini araştırmak için bir komisyon
kurulmasını talep ediyoruz -bugün bakacağım- şu anda
AK PARTİ grup başkan vekillerimiz burada, milletvekili
arkadaşlar burada ama az sonra bakacağız ret edecekler mi,
etmeyecekler mi; gerekçeleri nelermiş. Bütün Hatay halkı bekliyor.
Peki, iktidar, Hatayla ilgili, esnafın, oradaki halkın
sorunlarının çözülmesi noktasında yeterli mi? Yetersiz. Ne talep
ediyoruz? Dün burada Başbakan Yardımcısı Sayın
Bozdağ dedi ki: Ekonomi büyüdü, büyüdü. Madem büyüdü, orada bu
operasyondan en çok etkilenen Hatay halkımızın
sorunlarının çözülmesi noktasında maalesef ses vermiyorsunuz.
Nedir
taleplerimiz, ben burada sıralamak istiyorum: Hatayda 15 ilçenin vergi
borcu iki yıl ertelensin. SSK ve BAĞ-KUR primi iki yıl
ertelensin. Kamu alacakları iki yıl ertelensin. Çiftçilerimizin
Ziraat Bankasından kredi borçları faizsiz iki yıl ertelensin.
Esnaf kefalet kooperatifinden kredi alan esnafımızın kredisi
faizsiz iki yıl ertelensin. Esnafa ve çiftçiye faizsiz kredi desteği
sağlansın. Yayladağı Sınır Kapısı
mutlaka açılmalı. SSK ve BAĞ-KUR primi, Karadenizde olduğu
gibi, 700 TLden 300 TLye mutlak indirilmeli.
Sayın
iktidar, buradan size bir kez daha söylüyorum: Şu an bütün Hatay halkı
bizleri izliyor ve gerçekten zor durumdalar; esnaf, çiftçi zor durumda. Bu
masum taleplerini sadece sizin onaylamanız gerekiyor. El ele verelim,
Hatayımızın bütün sorunlarını birlikte çözelim.
Hepinize
teşekkür ediyorum, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Topal.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Necmettin
Ahrazoğlu konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Ahrazoğlu. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA MEHMET NECMETTİN AHRAZOĞLU (Hatay) Sayın
Başkanım, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin
Suriye sınırlarında Hatay Reyhanlıya atılan
roketlerle ilgili grup önerisi hakkında, Milliyetçi Hareket Partisi
adına söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 20 Ocak 2018 tarihinde başlayan ve bugün 27nci gününü
bulan Zeytin Dalı Harekâtında bütün kahraman askerlerimize,
şehitlerimize buradan minnet duygularımı ifade etmek istiyorum.
Operasyonlar sırasında şehit olan askerlerimize Rabb'imden
rahmetini esirgememesini, yaralı askerlerimize de şifa vermesini
temenni ediyorum. Bugün GATAya yaptığım ziyaret vesilesiyle de
kahramanlarımızın ailelerine de minnet duygularımı arz
etmek istiyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Genelkurmay
Başkanlığının yapmış olduğu
açıklamalara göre PKK/ PYD-YPG, KCK ve DAEŞ mensubu 43 terörist bugün
itibarıyla etkisiz hâle getirilmiş ve harekâtın
başlandığı günden bugüne 1.528 terörist bertaraf
edilmiştir.
PKKnın
Suriye kolu olan PYD terör örgütü sınırlarımız boyunca
Suriye'nin kuzeyine yerleşmiş, baskı ve şiddetle demografik
yapıyı değiştirmeye kalkmıştır. Bu bölgede
emperyalist güçlerin ve ABDnin desteğiyle gözümüzün içine baka baka silah
ve eğitim desteğiyle güçlendirdikleri teröristler, Türkiye'nin daha
önce gerçekleştirdiği Fırat Kalkanı Harekâtıyla
özgürleşen bölgeye, İdlib gerginliği azaltma bölgesine ve daha
sonra da bir kısmı Hataya, bir kısmı da Kilis olmak üzere
roketlerle saldırmışlardır. Ve 20 Ocak 2018 tarihinden
sonra, Zeytin Dalı Harekâtı başladıktan sonra Hataya 73
tane roket atılmıştır; bunların 64 tanesi
Reyhanlıya, 5 tanesi Kırıkhana, 3 tanesi Hassaya ve 1 tanesi
de Kumluya düşmüştür. Ve 8 şehidimiz olmuştur.
Değerli
milletvekilleri, eğer sınırlarımızın
karşı tarafında bu harekât yapılmasıydı Amanos
tarafından girecek teröristler, Kilis ve Hataya yapılacak bir
saldırıda işgal teşebbüsüne girişecekler, belki de
telafisi mümkün olmayan olaylarla karşılaşacaktık. Ancak
şunun bilinmesini isterim: Buna ne Hatay halkı ne de Kilis halkı
müsaade edecekti.
Bir
başka konu da, burada zaman zaman dile getiriliyor: Raco, Afrin, Cinderes
gibi bölgelerin 2012den bu yana huzur içerisinde olduğu, barış
içerisinde yaşadığı söylenmektedir. Bu kesinlikle
doğru değildir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Ahrazoğlu, tamamlayın bir dakika ek süre veriyorum.
MEHMET
NECMETTİN AHRAZOĞLU (Devamla) Çünkü teröristler aynen ülkemizde
yapmak istedikleri, kaos ortamında yaratmak istedikleri durumu bu
bölgelerde de yaratmaya çalışmışlar, bölge
halkını esir alarak, teslim alarak, çocuklarına,
ırzlarına tecavüz ederek onları zorla, buralara doğru
yönlendirmişlerdir. Kaostan faydalanmak isteyen, kanton bölge oluşturmak
isteyen bu soysuzlar kukla yönetimi kurmaya çalışmışlar, 15
Temmuzda gerçekleştiremediklerini bugün bu bölgelerin üzerinde
gerçekleştirmeye çalışmışlardır. Ancak, kahraman
Türk askerinin vermiş olduğu mücadele sonunda bu bölgede devleti ebet
müddet olduğumuzu, Türkiyenin kuzeyiyle, güneyiyle bu
coğrafyanın oksijen alanı olduğunu bu teröristlere
bildirmişlerdir.
Değerli
milletvekilleri, Kilis, 2016dan beri bu bombalara maruz kalmaktadır.
Hatay, Zeytin Dalı Harekâtından önce de bu bombalara maruz
kalmaktaydı. Az önce arkadaşımızın da belirttiği
gibi Kilisteki, Hataydaki esnafımız zor durumda, çiftçilerimiz zor
durumdadır. Bu konuda da devletimizin, Hükûmetimizin buralara gerekli
yardımları yapmasını bekliyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Ahrazoğlu.
Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın
Ertuğrul Kürkcü konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Kürkcü. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP
GRUBU ADINA ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Sayın Başkan, sevgili
arkadaşlar; elbette bu Cumhuriyet Halk Partisi önergesi
doğrultusunda, Hatayda ve her yerde olanların Mecliste
konuşulması, bunun için bir Meclis araştırması
komisyonu oluşturulması talebini destekliyoruz. Bunun
karşısında durmak aslında Türkiyede olan bitenden habersiz
kalmaya devam etmeyi istemek olabilir, ne olup bittiğini ancak böyle
anlayabiliriz çünkü. Evet, burada güvenlik sağlanmalıdır ama
güvenliğin esası barıştır. Savaşta neyin
güvenliğini ne kadar sağlayabilirsiniz? Savaş, iki tarafın
ya da savaşta daha çok taraf varsa onların hepsinin birbirlerini
tahrip etmek, zarar vermek, öldürmek üzerine kurulu bir denklemdir.
Savaştan kimse kayıpsız çıkamaz, kana bulanmadan
çıkamaz, insanlık suçu işlemeden çıkamaz, bir tane de olsa
işlersiniz. O nedenle, en iyisi savaşmamaktır. Ben, savaşmamak
için gerekenler yapılmadıkça alınacak hiçbir önlemin işe
yaramayacağını söylemek istiyorum.
Türkiye
Afrine sefer açarken iki şeye dayandırdı bunu: Birincisi,
Birleşmiş Milletler Sözleşmesinin 51inci maddesi. Bunun
Afrine açılan savaşla hiçbir ilgisi yoktur, sınır
tecavüzleriyle ilgilidir. Afrin bölgesinden Türkiyeye bugüne kadar bir tek
sınır tecavüzü olmadığını biliyoruz, herkes
biliyor bunu. İkincisi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin
1624, 2170 ve 2178 sayılı kararlarına dayandırdı. Bu
kararlar esasen IŞİD, El Nusra ve El Kaidenin diğer
kollarına ilişkin olarak Birleşmiş Milletler
tarafından alınmış kararlardır. Hiçbir şekilde
Güvenlik Konseyinin kararlarında YPG ya da diğer Kürt güçlerinin
adı geçmemektedir.
Bu
savaşın bir an önce sonlandırılması ve
çatışmaların bitirilmesi gerekir çünkü her ne kadar her gün çok
akla ziyan rakamlar işitiyorsak da gerçekte Suriye İnsan Hakları
Gözlemevinin 24üncü gün itibarıyla tarafların kayıpları ve
sivil kayıplar konusunda ki Suriye İnsan Hakları Gözlemevi
esasen Esad rejimiyle anlaşmazlık hâlinde olan tarafların insan
hakları kaydını tutuyor. Buna göre şu ana kadar 163 DSG ve
YPG militanı, 211 de Zeytin Dalı Operasyonu kapsamında
savaşan insan hayatını kaybetti; bunların 34ü Türk
Silahlı Kuvvetlerinden, 2si de pilot.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Devamla) Bitirmek için kısa bir süre
BAŞKAN
Tabii, buyurun, bir dakika ek süre vereyim size de Sayın Kürkcü.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (Devamla) Sivil kayıplar daha önemli. Şu ana kadar 21i
çocuk, 13ü kadın; 75 Kürt, Arap ve Ermeni Afrin Harekâtı
sırasında hayatını kaybetti. Bunların bir bölümü Afrin
sakinleri, bir bölümü Suriyenin başka yerlerinden Afrini güvenli bölge
olarak bildikleri, çatışmasızlık bölgesi olarak gördükleri
için göç etmiş olanlar.
Şimdi,
bütün bu operasyon devam ettikçe bunun artarak süreceğini tahmin
edebiliriz. O nedenle, gerekçeleri, askerî gerekçeleri, siyasi gerekçeleri,
insani gerekçeleri bakımından irrasyonel, akla uygun olmayan bu
operasyonun -Kürt meselesini sonlandırmak için daha çok Kürtü hedef
alarak Kürt meselesine çare bulmaya çalışan bu şey- sonunda,
sonuçlandığında şöyle diyebilirler: Operasyon çok
başarılı fakat hastayı kaybettik. Hiç kimseyi kaybetmek
istemiyoruz.
Hepinizi
sevgi ve saygıyla selamlarım. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kürkcü.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına Balıkesir Milletvekili
Sayın Kasım Bostan konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Bostan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA KASIM BOSTAN (Balıkesir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet
Halk Partisinin vermiş olduğu Meclis araştırması
önergesi hakkında aleyhte söz almış bulunmaktayım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sözlerimin
hemen başında, Afrinde kararlı bir mücadele yürüten
Mehmetçikimize kolaylıklar diliyorum. Şehitlerimize Allahtan rahmet
diliyorum, gazilerimize acil şifalar diliyorum.
Bildiğiniz
gibi, ülkemiz otuz kırk yıldan bu yana hem içeriden hem
dışarıdan terör saldırılarına maruz kalmakta ve
ülkemiz askeriyle, polisiyle bu teröristlerle kararlı bir şekilde
mücadelesini sürdürmekte. Terör örgütlerinin tek bir amacı var, bu amaç
gayet açık ve net; bu coğrafyada Türk milletinin iradesini ortadan
kaldırmak ve ülkemizi bölüp parçalamak, yönetilemez hâle getirmek. Bugün
Türk milleti yediden yetmişe, erkeğiyle kadınıyla Türk
iradesine sahip çıkma mücadelesi vermektedir. Sınır ötesinde
Mehmetçikimiz kararlı bir şekilde mücadelesini sürdürürken içeride
de Emniyet güçlerimiz yapmış olduğu operasyonlarla milletimizin
huzur ve güvenliğini sağlamaktadır.
Terör
ortamından ve terör olaylarından dolayı zaman zaman sanayicimiz,
yatırımcımız, esnafımız,
vatandaşımız mağduriyetlerle karşı
karşıya kalabilmektedir. Mağduriyetlerin oluşmaması ve
vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin giderilmesi için
yüce Meclis gereken kanunları çıkaragelmiştir, hâlen de
çıkarmaya devam etmektedir. Yüce Meclis geçmiş dönemlerde 5233
sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların
Karşılanması Hakkında Kanunu çıkarmış, bu
kanun kapsamında tüm illerde, valiliklerde terör ve terörle mücadeleden
zarar gören vatandaşlarımızın mağduriyetlerinin
giderilmesi komisyonları kurulmuş ve teröre maruz kalmış
olan tüm vatandaşlarımızın mağduriyetleri bu
komisyonlar tarafından tek tek incelenerek tespit edilmiş ve devlet
bütçesinden bunların hepsi karşılanmıştır.
Ayrıca Başbakanlık Acil Destek Fonundan da bu terörden
mağdur olmuş vatandaşlarımızın anlık
sıkıntıları da giderilmiştir.
Devletimiz
bu mücadelede şehitlerimizin, gazilerimizin hep yanında
olmuştur. Bugün Hatay milletvekillerimiz de bölgededir,
vatandaşlarımızın yanındadır,
vatandaşlarımızın dertlerini, sorunlarını
dinlemekte ve çözümleri için buraya, Meclise taşımaktadırlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SERKAN
TOPAL (Hatay) Tamam işte, kabul edin, çözelim. Hatayın hsinden
bahsetmediniz Sayın Vekilim.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Hatay milletvekilleri yok mu burada?
SERKAN
TOPAL (Hatay) Yani esnaftan, çiftçiden tek kelime söz etmediniz Sayın
Vekil.
KASIM
BOSTAN (Devamla) Bu terörden dolayı yaralanmış olan
vatandaşlarımıza geçmiş olsun diyiyor, yüce Meclisi
saygıyı selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederiz Sayın Bostan.
Cumhuriyet
Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmemiştir.
Birleşime
on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.40
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.06
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 60ıncı Birleşiminin
İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/912) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 518) (x)
BAŞKAN
- Komisyon? Burada.
Hükûmet?
Burada.
Sayın
milletvekilleri, dünkü birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre
temel kanun olarak görüşülen 518 sıra sayılı Kanun
Tasarısının birinci bölümünde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştı.
Şimdi
ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci
bölüm 21 ila 35inci maddeleri kapsamaktadır.
Sayın
Topal, bir şey mi söyleyeceksiniz?
SERKAN
TOPAL (Hatay) Bir dakikalık söz hakkı talep ediyorum 60a göre.
BAŞKAN
Buyurun yerinizden bir dakika.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, Hatayın
sorunlarının çözümüyle ilgili grup önerilerinin reddedilmesini
yadırgadığına ve Hatay halkına, esnafına,
çiftçisine ses verilmesini talep ettiğine ilişkin
açıklaması
SERKAN
TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakanımız da geldiler. Az önce Hatayın sorunlarının
çözülmesi noktasında, esnaf ve çiftçinin sorunlarının çözülmesi
noktasında bir grup önerimiz vardı ama maalesef, sayın iktidar
milletvekilleri reddettiler. Açıkçası,
yadırgadığımı burada ifade etmek istiyorum. Madem
öyle, sizler getirin, biz destek verelim. Sayın Bakan da burada -yeni
geldiler- kendilerinden de bunu talep ediyoruz. Gerçekten, Hatay halkına,
Hatay esnafına, çiftçisine ses vermelerini talep ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/912) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 518) (Devam)
BAŞKAN
İkinci bölüm üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Konya
Milletvekili Sayın Mustafa Kalaycı konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Kalaycı. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 518 sıra sayılı Kanun
Tasarısının ikinci bölümü üzerine Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına görüşlerimizi açıklamak üzere
huzurlarınızdayım. Bu vesileyle yüksek heyetinizi hürmetle
selamlıyorum.
Tasarının
ikinci bölümünde, KOBİlerin sahip oldukları her türlü
taşınır ve hakkın rehinine imkân sağlanmakta, rehin
edilen taşınır varlık kapsamına herhangi bir
işleme gerek kalmaksızın faiz, sigorta gibi hukuki getiriler ile
taşınır varlığın doğal ürünü veya ikamesi
olan yeni taşınır varlığın sicile otomatik olarak
kaydolması hususu açık bir şekilde düzenlenmektedir. Her tacirin
kullanacağı ticaret unvanını ve bunun altına
atacağı imzayı ticaret sicili müdürü veya
yardımcısı huzurunda yazılı beyanda bulunmak suretiyle
vermesi, anonim ve limitet şirketler tarafından fiziki ortamda
tutulacak defterlerin kuruluştaki açılış
onaylarının yalnızca ticaret sicili müdürlüklerince yerine
getirilmesi öngörülmektedir. Ayrıca, şirketlerde organ temsilcisi,
bağımsız temsilci ve kurumsal temsilciye ilişkin uygulamada
yaşanan problemlerin önüne geçilmesi amacıyla Türk Ticaret Kanununun
428, 430 ve 431inci maddeleri yürürlükten kaldırılmaktadır.
Tasarı
yatırım ortamının iyileştirilmesi adıyla ve
iddiasıyla hazırlanmıştır ancak bu kanun
tasarısıyla yapılan düzenlemeler olumlu olmakla birlikte,
yatırım ortamının iyileştirilmesi konusunda çok yetersiz
görülmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak, yatırım
ortamının iyileştirilmesine, iş ortamının
ıslah edilmesine, ülkemizin yatırımcı dostu hâline
getirilmesine, işlem sürelerinin ve maliyetlerin azaltılmasına
yönelik çabaları desteklemekteyiz. Partimizin seçim beyannamesinde bu
konulara yönelik detaylı politikalar yer almaktadır.
KOBİlerin
Türkiye ekonomisi üzerindeki yeri tartışılmaz bir gerçeklik
olarak karşımızda durmaktadır ancak KOBİlerin
yaşadıkları sorunlar kendilerinin baş edebilecekleri
ölçeğin oldukça üzerindedir. KOBİlerin gerek finansman gerekse borç
sıkıntısı had safhadadır. BDDK verilerine göre
KOBİ kredileri her geçen yıl yüksek oranda artarak 2017
yılı itibarıyla 513 milyar liraya
ulaşmıştır. KOBİlerin takibe düşen kredi borçları
da hızla artmakta olup 25 milyar liraya varmıştır. 2017
yılında KOBİ kredileri yüzde 22, takipteki kredi tutarı ise
yüzde 17 oranında artmıştır. KOBİlerin takipteki
kredi oranı toplam takipteki kredi oranının üzerindedir.
Esnafımız
ve KOBİler borç ve yüksek faiz sarmalından
kurtarılmalıdır. Piyasanın canlanması, KOBİlerin
ve esnafın rekabet gücünün artırılması amacıyla
geniş kapsamlı bir program açıklanmalı, bölgesel, sektörel
ve millî yenilik strateji ve politikaları ivedilikle uygulamaya
konulmalıdır. KOBİler ve esnafın vergi ve prim
oranlarında indirim yapılmalıdır. Elektrik, su ve
doğal gazda esnafımıza indirimli özel tarifeler getirilmelidir.
KOBİlerin
katma değeri yüksek mal ve hizmet üretmeleri desteklenmeli, AR-GE
yatırımı yapmaları ve araştırmacı istihdam
etmeleri özendirilmeli, markalaşmaları, kurumsallaşmaları
ve yenilikçi iş modelleri geliştirmeleri
sağlanmalıdır. KOBİlerin her kademedeki insan gücü
kapasitesi artırılmalı, nitelikli insan gücüne dönük
eğitim-sanayi iş birliği politikaları desteklenmeli,
çıraklık ve kalfalık destekleri etkin bir şekilde hayata geçirilmelidir.
Uygulamada
çıraklık ve staj çalışmaları emeklilik hizmeti
yönünden sayılmamakta, boşa gitmektedir. Çırak ve stajyer olarak
çalışanların ellerine sigorta kartı ve sigorta
numarası verilerek Sigortalısın. denilmekle birlikte
çalıştıkları süreler emeklilikte hiç sayılmamakta,
borçlanma imkânı da verilmemektedir. Mesleki eğitimin ve
çıraklık eğitiminin özendirilmesine de katkıda bulunmak
amacıyla çıraklık veya staj süreleri hizmete sayılmalı,
geçmiş süreler için borçlanma hakkı verilmeli ve emeklilik için
sigortalılık başlangıç tarihi olarak dikkate
alınmalıdır.
Değerli
milletvekilleri, ekonomiyi büyütebilmek için yatırıma,
yatırım için de kaynağa ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiyede
birçok sektörde kapasite kullanım oranı yüzde 80leri
aşmış olup bu durum yeni yatırım ihtiyacı
olduğunu ortaya koymaktadır. Ekonomik büyümenin birinci
kaynağı sabit sermaye yatırımları, ikinci
kaynağıysa ülke genelinde verimliliğin artırılmasıdır.
Daha fazla üretim, daha fazla ihracat, daha fazla istihdam ve daha fazla gelir
için daha fazla yatırıma ihtiyaç vardır ve bunun yolu öncelikle
yurt içi tasarrufları artırmaktan geçmektedir. İkinci olarak da
hem kendi kaynaklarımızı hem de yurt dışından
kullandığımız kaynakları verimli, üretken alanlarda
kullanmaktır. Burada kamu otoritesinin ülkedeki kaynak tahsisini
doğru yönlendirmesi büyük öneme sahiptir.
Bir
ülkenin kendi kaynakları yetersizse dış kaynak kullanabilmesi
son derece önemlidir. Bir o kadar daha önemli olan da bu dış
kaynağın nerede kullanıldığıdır. Bu kaynak
eğer üretken alanlarda yatırıma harcanıyorsa verimli
kullanılmış demektir. Hem
yatırımlarımızın düşük olması hem de
kaynakların üretken alanlarda kullanılmaması imalat sanayinin
millî gelir içindeki payının azalmasına, üretimin, teknoloji
seviyesinin düşmesine, ekonominin ihtiyaç duyduğu malların ithal
edilerek cari açığın yükselmesine, sonuç olarak da ülke
gelirinin düşmesine neden olmaktadır. Elde edilen kıt ve
maliyetli kaynakları inşaata, betona gömen, özelleştirme yaparak
ve yabancılara toprak satarak otomobil ve cep telefonu ithal eden bir
anlayışla ekonomik bir atılım gerçekleştirilmesi
mümkün değildir. Hem sanayimiz hem de ihracatçımızın
ithalata bağımlılığı kaygı verici boyutlara
yükselmiştir. Ara malı ithalatı toplam ihracattan fazla duruma
gelmiştir, bunu sadece enerji ithalatıyla ya da altın
ithalatıyla açıklamak mümkün değildir. Bakınız, 2017
yılında ara malı ithalatı önceki yıldakine göre yüzde
28 oranında artarak 171,5 milyar dolara ulaşmış olup
aynı dönemde 157 milyar dolar olan toplam ihracat rakamının çok
üzerindedir. Türkiye için sürdürülebilir olmayan bu tablo sanayide
ihtiyacımız olan üretim yapısına erişmemiz için büyük
bir engel teşkil etmektedir.
2012
yılında uygulamaya konulan teşvik sistemiyle ülkemizin ithalat
bağımlılığının azalacağı ve buna
bağlı olarak cari açığın aşağı
çekileceği söylenmiş, teknolojik dönüşüm sağlayacak yüksek
ve orta ileri teknoloji içeren yatırımlara süper destekler
sağlandığı ifade edilmiştir. Bu teşvik paketinin
en önemli ayaklarından biri stratejik yatırımlar konusuydu, uzay
endüstrisi, otomotiv, kimya, makinayla ilgili yapılacak büyük
yatırımları kapsıyordu. Çok havalı konuşmalar
yapıldı ama sonuçta, atılan taş ürkütülen kurbağaya
değmedi, beklenen düzeyde yatırım yapan çıkmadı;
açıkçası, Hükûmet kendi çaldı kendi oynadı.
Üretim
ve ihracatımızın teknoloji seviyesi düşüktür. Türkiye,
bilim, teknoloji ve yenilik performansında dünyada hâlâ çok gerilerde
bulunmaktadır. Kaynakların daha fazla imalat sanayisine
yönlendirilmesi ve AR-GE desteklerinin daha nitelikli hâle getirilmesi
gerekmektedir. Teknolojide atılım yapmadan, eğitimin ve iş
gücünün kalitesini artırmadan orta gelir tuzağından çıkma
imkânımız yoktur.
Türkiye
ekonomisinin yapısal sorunları artarak devam etmektedir. Türkiye,
ekonomi alanında hızla reform gündemi oluşturmalı ve bunu
uygulamalıdır. Bir an evvel bu ülkede olumsuzlukları giderecek,
iş dünyasına güvence verecek adımların atılması
gerekmektedir. Ülkemizde yeni bir sanayi politikasına ihtiyaç
duyulduğu açıktır. Burada temel amaç piyasa ekonomisi
odaklı ve özel sektöre dayanan, rekabetçi ve sürdürülebilir millî bir
sanayiyi oluşturmak ve ihracat kapasitesini artırmak
olmalıdır. Ülkeler arası rekabette avantajlı duruma
geçebilmemiz AR-GE çalışmalarına gereken önemin verilmesine,
bilgi ve teknoloji yoğun yüksek katma değerli ürünleri ihraç
edebilmemize bağlıdır. Bu da ancak ve ancak iyi bir ekonomik yol
haritası kapsamında gerçekleştirilecek yapısal
değişiklikler, beşeri sermaye yatırımları ve
öngörülebilir bir ekonomik faaliyet alanıyla gerçekleştirilebilecektir.
Tasarının
hayırlı sonuçlar getirmesini diliyorum, saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kalaycı.
Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaş konuşacaklardır.
Buyurun
Sayın Danış Beştaş. (HDP sıralarından
alkışlar)
HDP
GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Yatırım Teşvik Kanununun ikinci bölümü üzerine
söz aldım ama yatırım teşvik kanunlarıyla
yatırım çoğalmıyor, Türkiye'de ekonomi de düzelmiyor,
hiçbir şey rayına girmiyor. Bunların ön şartı olarak
Türkiye'de hukukun üstünlüğü, demokratik hak ve özgürlüklerin geldiği
çıta ya da getirildiği çıtayı öncelikle
tartışmamız gerekir.
Evet,
şu anda Demirtaş Sincanda konuşmaya devam ediyor ve bu
duruşma, açıkçası, kamuoyundan, Türkiye'den ve dünyadan
gizlenmek için her türlü çaba ortaya konuyor. Dün yabancı delegasyonun
büyükelçilik düzeyinde, parlamenter düzeyinde, çok üst düzeylerde, çok sayıda
Leyla Halid bile ismini biliyorsunuzdur- içeri alınmadı çünkü
duruşma gizli yapılmak isteniyor.
Bugün
size Demirtaş duruşmada ne dedi, onların bir
kısmını anlatacağım. Bu vesileyle Türkiye'ye de bu
mesajların ulaşması önemlidir diye düşünüyorum.
Evet,
Demirtaş ne dedi: Savunmam kamuoyundan gizlenmeye
çalışılıyor. Bu dosya gizli değil. İsteyen herkes
izleyebilmeli. İsteyen herkes izleyebilseydi bugün burada 500 bin
kişi olurdu, 50 kişilik koltuk ayrılmış durumda.
Demirtaş
ne dedi: Tutuklanmadan önceki dönemde medyadaki yayınlara bakın. Bu
kadar yayını Demirtaş uzaylı diye yapsalardı,
Türkiye'nin yarısı benim uzaylı olduğuma
inandırılmıştı. Dokunulmazlıkların
kaldırılmasından önce medyaya taşınan manşetlerle
bir algı operasyonu oluşturulmuştur.
Demirtaş
devamında: Nasıl bir azılı teröristmişiz
algısı yaratıldı, bu algı üzerinden fezlekeler
hazırlandı, bu algı üzerine iddianame hazırlandı,
kabul edildi, dokunulmazlığımı tanımayarak iddianameyi
yüzüme okudunuz. Dolayısıyla, benim ne söylediğim değil,
başkalarının benim hakkımda ne söylediğini
tartışarak karar vereceksiniz. Erdoğan şöyle bir demeç
verse Milletvekili tutuklanır mı? dese, bizleri tutuklu
yargılayan heyetlerin çoğu Sabah olsun da tahliye edelim. diye
uyumaz. Tabii, mahkemenizi itham etmeyeyim. Recep Tayyip Erdoğan, Tutuklu
milletvekili yargılamak milletin iradesine hakarettir. desin, içeride
vekil kalmaz. Ben bu şekilde tahliye olacaksam olmayayım.
Demirtaş
ne dedi: Cemaat-AKP limoniliği dershaneler tartışmasıyla
başladı. Anayasa Mahkemesinin tutuklamayı devam ettiren
kararlarında İfade vermeye gitmemiş olması. diyorlar.
İfade vermeye gitseydi tutuklamazlarmış. Fakat bu ülkenin
Cumhurbaşkanı, oğlunu 17-25 Aralıkta ifade vermeye
göndermedi. Abdullah Gül, Hakan Fidanı ifadeye ben göndermedim. dedi.
Hakan Fidan cemaat yargısı tarafından ifadeye
çağrıldığında gitmedi, yasa çıkarıldı.
Kim göndermedi? Gül diyor Ben göndermedim. Erdoğan diyor ki Ben
göndermedim. Payeyi paylaşamıyorlar. Hangi yargıya
güvenmiyorlardı? Bizi göndermek istedikleri yargıya. Bizim
İfade vermeye gitmeyiz. dediğimiz yargıya. Kimse de
kendilerine Sen nasıl Türk yargısına kafa tutarsın? Seni
ensenden tutar, içeri atarız. diyemedi. Neydi bunun nedeni? Bugüne kadar
yargı buna cevap verebildi mi? Anayasa Mahkemesi dâhil. Benimle ilgili
tarihin en skandal kararlarından birini verdi. Bir asliye ceza
mahkemesinin sahte belgeleriyle, olmayan delilleriyle skandal bir karar verdi.
Demirtaş
ne dedi: AKP milletvekili Şamil Tayyarın iddiası basına
yansıdığı için tanık olarak dinletebilirsiniz.
FETÖnün bir elemanı nasıl olur da Demirtaşın
iddianamesini hazırlamakla görevlendirilebilir, şaşıyorum.
diyerek basına demeç verdi. Çağırılması lazım.
İddianamemi hazırlayan savcı gönderildi. FETÖcü olmakla
suçlanan savcı yaranabilmek için elinden geleni yaptı. Keşke
başarılı bir hukukçu olsa, iyi bir iddianame çıkarabilseydi
ama malzeme bu. Baskı altında. Kendini ispatlamanın yolu,
Demirtaşa en ağır suçlamaları yöneltecek bir iddianame
hazırlamak. O yüzden 31 fezlekeyi toplayıp 50 klasöre çıkartan
bir savcı şu anda başka bir yerde.
Şu
anda biz sanığız ama Yargıtay Başkanı az önce
benim dosyamı ne kadar yönlendirdiğini söylediğimiz kişiyle
çay topluyor. Bu Yargıtay benim dosyamı inceleyecek. Bizatihi benimle
ilgili iki üç yıldır kampanya yürüten, partimle ilgili algı
yaratan Recep Tayyip Erdoğan ile Yargıtay Başkanı ailecek
çay topluyorlar. Bu, yargının içinde bulunduğu durumun vahim
görüntüsüdür.
Erdoğanın
oturduğu koltuk Parlamento Başkanının koltuğu.
Parlamento Başkanı, muavin koltuğu gibi yan tarafta oturuyor.
Parlamento Başkanının koltuğu kimsenin malı mülkü
değildir, millî iradenin temsilidir, Erdoğanın koltuğu
değildir.
Dosyam
yarın AYM Başkanının önüne gittiğinde, şu
fotoğrafta yürütmenin önünde başını eğen AYM
Başkanı tarafından incelenecek bu dosya.
Danıştay
Başkanının kızı sarayda işe
alınmış. Bunlar üst yargı kurumlarının
başkanları. Bir hukukçu olarak insan utanıyor.
Sedat
Peker kendisini mafya lideri olarak tanıtıyor. Akademisyenlere Akan
kanlarınızla duş alacağız. dedi. On bir yıl ceza
istendi. Peki, evi basılıp ifadeye mi götürüldü? Ne gerek var, Sedat
Peker HDPli değil ki. En son, savcıya bir ifade gönderdi.
Duruşmaya gelmedi, hastadır, yorgundur. Zorla getirme kararı
bile çıkarılmadı. Bu kadar hoşgörülü olan bir yargı
bir önceki Eş Genel Başkanımız Serpil Kemalbaya aynı
hoşgörüyü göstermiyor. İfade vermek için savcılığa
gidiyor Hayır, Emniyette kalacaksın yedi gün. diyorlar. Böyle bir
ortamda iddianamem hazırlandı, böyle bir ortamda sorgumu
yapıyorsunuz.
Tabii,
bir de benim kayınbabam etkili bir AKPli değil. Damat
kontenjanı da var. Konyaspor Başkanını FETÖden ifadeye
çağırdılar, serbest bıraktılar. Tutuklansın
demiyorum; bunlar eşitsiz, adaletsiz örnekler olduğu için söylüyorum.
Davutoğlunun arkadaşı tabii ki tutuklanmaz. Biz
Davutoğlunun arkadaşı değiliz; ne yapalım,
muhalifiz.
Başka
bir yargı örneği Demirtaşın verdiği: Burdurda
dövülerek öldürüldü bir kadın. Tutuksuz yargılanıyor sanık.
Kadının yüzüne kezzap atıp tecavüz girişiminde bulundu,
yargı tutuklamadı. Yüksekovada bir güvenlik görevlisi 4 kişiyi
öldürdü, tutuklanmadı. Diyarbakır Nevrozunda Kemal Kurkut,
öğrenci, arkasından ateş edilerek öldürüldü, zanlının
polis olduğu tespit edildi. Maktulün silahsız olduğu, bir
basın çalışanın fotoğraflarıyla netleşti.
Tutuksuz yargılanıyor polis, tek bir gün gözaltı bile görmedi.
Demirtaş
ne dedi: Bizler, parti binamız yakılırken suç duyusunda
bulunduk. Kayseri binamız bir grup tarafından sarıldı.
Taşladılar ve ateşe verildi. Orada hak biter. Güvenlik güçleri
müdahale etmedi. Güvenlik güçleri Biz halledeceğiz. deyip sessiz
sedasız gönderdiler. Parti Genel Merkezi avukatları suç duyurusunda
bulundu güvenlik güçleri hakkında. Kayseri Emniyet Müdürü Hakkında
soruşturma yapılmasına gerek yok. diye izin vermiyor, soruşturma
açılamıyor. Anormal olan kısmı şu: Soruşturmaya
gerek yok ve izin alamadım. diyen savcı benimle ilgili fezleke
düzenliyor Kayseri Emniyet Müdürüne iftira atmaktan. Figen Yüksekdağla
birlikte biz sanığız, iftira suçu işlemişiz. Asliye
ceza mahkemesinde sanığız ve yargılanıyoruz. Fezleke
Meclise geldi. Şaka gibi, bu yargı bizi yargılıyor.
G20
Zirvesinde -tutukluyum, suçlu muyum belli değil- O şahıs
teröristtir. diyor ülkenin Cumhurbaşkanı Almanyada. Bütün
gazetelerde manşet oluyor.
Ben
mahkemeye çıkmak, savunma yapmak istiyorum ama ortada mahkeme yok. On
beş aydır ben iddialara karşı cevap veremiyorum. Ben de
Tarih kimin terörist olduğunu gösterecek. demişim.
Peki,
Erdoğana başka sorular soruluyor. Kavurmacıyla ilgili soru
soruluyor. Tamam da bu konu yargıyla alakalı bir konu, yargı
süreci devam ediyor, ben buna bir şey diyemem. diyor. Kavurmacı
dosyası. Demirtaş sorulduğunda terörist diyen AKP Genel
Başkanı, nedense bu tür dosyalarda yargıya müdahale edilmemesi
gerektiği konusunda mesaj veriyor.
Evet,
Demirtaşın savunmaları bugün de yarın da devam edecek.
Aslında özetle bir döneme ışık tutuyor. Nasıl bir
kampanyayla içeride olduğunu geniş bir şekilde anlatıyor.
Ve
özetle hak diyor, hukuk diyor, özgürlük diyor, eşitlik ve demokrasi
diyor.
Buradan
kendisini selamlıyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın
Bülent Kuşoğlu konuşacak.
Buyurun
Sayın Kuşoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Sayın Başkanım,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
518
sıra sayılı Kanun Tasarısının ikinci bölümü
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım.
Bu
bölüm ağırlıklı olarak 6102 sayılı Türk Ticaret
Kanunu ve 6750 sayılı Ticari İşlemlerde
Taşınır Rehni Kanunu hükümlerine değişiklik getiren
düzenlemelerden oluşuyor.
Değerli
arkadaşlarım, bu konular -Plan ve Bütçe Komisyonundan geçti
biliyorsunuz- Plan ve Bütçe Komisyonunun ihtisas alanıyla ilgili konular
değil, biraz önce söylediğim gibi, Türk Ticaret Kanunuyla ilgili
konular, rehin müessesesiyle ilgili konular. Bunlar ilgili uzmanlık
komisyonlarında da yeterince tartışılmadı, sivil
toplum ya da meslek kuruluşları da bizim Komisyon
çalışmalarına yeterli ölçüde katılmadı maalesef. Onun
için bu konularla ilgili olarak yeterli düzenlemeyi Türkiye Büyük Millet
Meclisi olarak yaptığımız konusunda şüphemiz var.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, dünkü görüşmelerimizde 2 kere kürsüye
geldim, diğer arkadaşlarım da mümkün olduğunca
anlattılar, biz yatırım ortamının
iyileştirilmesiyle ilgili bu tasarıyı destekliyoruz tabii ki
fakat yeterli bulmuyoruz. Özellikle bunu belirteyim. Ülke ekonomisinin bu kadar
sıkıntılı olduğu bir dönemde, Doğu ile Batı
arasında kaldığımız bir dönemde, yılların
müttefikleriyle karşı karşıya geldiğimiz savaş
çığlıkları atılan bir dönemde, Afrinde harekât
yaptığımız bir dönemde, sıkıntıların
-kısaca hepiniz biliyorsunuz- had safhada olduğu bir dönemde
ekonomimizin çok sağlam olması lazım. Epeydir de ekonomiyle
ilgili sıkıntılar var, gittikçe de artıyor ve yapısal
reformlara ihtiyaç var. Başbakan Yardımcımız Sayın
Şimşek burada. Her zaman kendisi de ifade ediyor, yapısal
reformların yapılması lazım. Türkiyede vergiden sosyal
güvenliğe, hukuk reformuna kadar, kamu yönetiminin tekrar düzenlenmesine
kadar birçok konuda reforma ihtiyaç var. Bunların yapılması
gerekirken bu konularla yani aspirin tedbirlerle
uğraşılmasını gerçekten anlamıyoruz. Bu konuyu Hükûmet
de biliyor ama bu kadar önemli konularda, bu kadar önemli olan
sıkıntılar konusunda bunların getirilmesini
anlayamıyoruz yoksa tabii ki bu tasarı çıksın.
Çıksın ama neye çözüm oluyor? Yukarıda da şu anda bir tane
tasarımız var -oradan geldim- görüşüyoruz.
Orada da 82 maddelik bir torba kanun var, konu da aynı
aşağı yukarı, o da yatırım ortamının
iyileştirilmesini öngörüyor. Ama öyle maddeler var ki, o kadar suyuna
tirit maddeler var ki anlamak mümkün değil. Bu kadar önemli bir sorun
varken bunların getirilmesini gerçekten anlamak mümkün değil. Bir
samimiyetsizlik var. Yukarıda, biraz önce, gelmeden az önce 44üncü madde
görüşülüyordu. İşsizlik Fonundan 3,4 milyar lira paranın
aktarılarak yeni istihdam edileceklere verilmesi, Maliye
Bakanlığından da bütçeden de bir miktar artırılarak
toplam 4 milyar 600 milyon liralık bir fonun, İşsizlik Fonu ve
bütçeden aktarılan bir fonun firmaları teşvik etmesi öngörülüyor. Peki, şimdiye kadar ne kadar
teşvik etmişiz diye bakıyorsunuz, hiç teşvik
edememişiz.
Değerli
arkadaşlarım, Sayın Başbakan Yardımcılarım
da dinlesinler, şu rakamları vereyim, bakın: Dün verdim
sigortalı sayısını, zorunlu sigortalı
sayısını, Aralık 2015te 14 milyon, Kasım 2017de iki
yılda 14 milyon 455 bin olmuş; 555 bin artmış bu kadar
teşvike rağmen. Esnaf sayısında düşme var, Aralık
2015te 2 milyon 818 bin olan esnaf sayısı 2 milyon 743 bine
düşmüş iki yıl sonra; esnafta azalma var, çok
sıkıntılı belli. Peki, durum bu iken bizim yapmamız
gerekenler bunlar mıdır? Bunları da yapalım ama
yapısal reformları neden yapmıyoruz, yapılması gerekenleri
neden yapmıyoruz bunu anlamak mümkün değil. Her defasında bu
kürsüye çıktığımda ben bunu ifade ediyorum, değerli
arkadaşlarım da ifade ediyorlar. Bu konuları neden gündeme
getirmiyoruz, neden yapmıyoruz, neden sadece seçime yönelik
yatırım yapıyoruz?
Şu
rakamlara bakın, 2015te -2015te seçimler vardı- sigortalı
sayısında bir artış görüyorsunuz, sonra tekrar
düşüyor. Esnaf sayısında desteklerle bir artış
görüyorsunuz, düşüyor. Emekli Sandığına tabi memur
sayısında bir artış görüyorsunuz, sonra düşüyor.
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) - Seçime kadar.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) - Bunlarla belki seçim kazanılır ama ülke
ekonomisi için, ülke için doğru bir iş yapılmaz değerli
arkadaşlarım, bunun yapılması lazım.
Dünkü
rakamlara ilave olarak şunu söyleyeyim: Geçen yıl, 2017de ne kadar
gelir vergisi toplanmış biliyor musunuz? 112 milyar. Hedef 108
milyarmış, 112 milyar toplanmış. Bakın hedefin üzerine
çıkmış ama müteahhit gibi, kuyumcu gibi, mobilyacı gibi
serbest meslek sahipleri, beyannameli mükellefler sadece 5 milyar lira vergi
ödemişler, bildirmişler; 112 milyarın geriye kalan 107
milyarı sadece çalışanlardan yapılan tevkifat,
bunların çoğu da kamudan, kamu işçilerinden yapılan
tevkifat. Bu kendimizi kandırmaktan başka bir şey değil,
demek ki biz gelir vergisi almıyoruz. Dün gelir vergisi mükellef
sayılarını söyledim, şu anda 1 milyon 800 bin; bunu da
artıramıyoruz yıllardan beri, on yedi yıl içerisinde bunda
da önemli bir artış söz konusu olmamış. 81 milyon nüfusumuz
var, 60 milyon seçmenimiz var. Yani yaklaşık 60 milyon seçmenimiz
olduğuna göre, demek ki 18 yaşın üzerinde 60 milyona yakın
vatandaşımız var yurt dışıyla beraber; buna
rağmen, 1 milyon 800 bin gelir vergisi mükellefi var. Bir anormallik var
burada. Demek ki bizim gelir vergisi mükellef sayımızı artırmamız
lazım, kurumlar vergisi mükellef sayısını
artırmamız lazım, kurumlar vergisinin gerçek
tahsilatını artırmamız lazım. Geçen sene kurumlar
vergisinden 52 milyar -yanlış hatırlamıyorsam- tahsil
etmişiz, o da hedefin üzerinde bakın, hedefin üzerinde. Bakın,
764 bin kurumlar vergisi mükellefi var ama ilk 100deki mükellef yüzde
60ını ödüyor. 2017de sadece bankaların kazançları 40
milyara yakın, sadece bankaların. İlk bin kurumlar vergisi
mükellefi yüzde 80ini ödüyor yani 764 binden geriye kalan 763 bin mükellef
demek ki kazanmıyor, demek ki vergi ödemiyor. Gerçi denetim de
yapılmıyor ama ödemiyor. Bunları görmemiz lazım, buna göre
bir reform yapmamız lazım. Biz vergi almıyoruz,
aldığımız vergi
Bakın, 2018 bütçesine 600 milyar lira
vergi geliri koyduk; bunun beyana tabi olan kısmı 70 milyarı
geçmiyor, geri kalanı harcamalar üzerinden alınan vergiler.
Harcamalar üzerinden vergi aldığınız zaman adaletsiz
oluyor. Benzin üzerinden, TEKEL ürünleri üzerinden vesaire, bunlarla harcamalar
üzerinden vergi alarak kalkınmak olmaz. Şirketleri büyütmek,
geliştirmek lazım, onun için de yapısal
reformlarımızı bir an önce yapmamız lazım. Onun için
aspirin tedbirlerle bu iş olmaz diyoruz. Bu yapılan işi, hem
yukarıdaki torba kanunu hem de buradaki kanunu yetersiz olarak görüyoruz
değerli arkadaşlar.
Geçenlerde
yine 11inci Plan hazırlıklarına katıldık, yeni bir
plan hazırlanıyor. Orada da aynı şekilde sorunlar belli,
sıkıntılar belli ama yapısal reformlar dişe dokunur
bir şekilde ele alınmıyor; sadece seçim ekonomisi bu, seçimlere
yönelik olarak yatırım yapılıyor.
Değerli
arkadaşlarım, seçimlere yönelik yapılan yatırımlar
belki bazı seçmenlerin iktidara oy vermesini getirebilir ama ülkeye büyük
bir haksızlıktır. Böyle bir ortamda, Türkiye'nin şu
şartlarında büyük sıkıntıdır, yazıktır,
günahtır. Bunu yapmamamız lazım. Bir an önce bu yapısal
reformların gelmesi lazım, bunları oturup konuşmamız
lazım. Meclis sıralarının bu kadar boş olmasının
önemi yok; bilen, bu konuları anlayan, samimi, değerli
arkadaşlarım şimdi olduğu gibi burada olurlar, bunları
konuşuruz ve bunlar bir an önce çıkarılır. Türkiye bunu
yapacak kapasitededir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kuşoğlu.
Şahsı
adına Eskişehir Milletvekili Emine Nur Günay konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Günay. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
EMİNE
NUR GÜNAY (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 518 sıra sayılı Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı üzerine şahsım adına söz almış
bulunmaktayım. Sizleri ve yüce Divanı saygıyla selamlarım.
Yatırım
ortamının iyileştirilmesi derken yerli veya yabancı
yatırımcıların daha kolay iş yapabilmesini, ülkemizin
zaman ve kaynak etkinliğinin ve verimliliğinin artırılmasını
hedefliyoruz. Yatırım ortamının uygunluğu,
yatırımcıların karar vermesini kolaylaştırmakta
ve ülkeleri seçerken baktıkları en önemli parametrelerden biri
olmaktadır. Bu amaçla, bir ülkedeki yatırım ortamının
uygunluğunun değerlendirilmesi için İş Yapma
Kolaylığı Endeksi oluşturulmuştur. Endeksteki temel
ölçütler, işe başlama, inşaat izinleriyle uğraşma,
elektrik alınması, mülk kaydı, kredi alınması,
yatırımcıların korunması, vergilerin ödenmesi,
sınır dışı ticaret, sözleşmelerin
uygulanması, iflas durumunun çözülmesidir. 1 ile 90 arasındaki
sıralamada Türkiye'nin konumu 55 ve 69 arasında değişmekte,
2018 yılında İş Yapma Kolaylığı Endeksinde
60ıncı sırada yer almaktadır.
Yatırım
ortamının iyileştirilmesi kapsamında üç soruyu
netleştirmek gerektiğine inanıyorum. Bir: Neden doğrudan
yabancı yatırım ve sermaye önemlidir? Gerek gelişmiş
ekonomiler gerekse gelişmekte olan ülkelerde yabancı
yatırımcılar ve bu yatırımlardan elde ettikleri
üretime dönük nicel ve nitel katma değer küresel ekonomik performanslarında
önemli bir etkendir. Ancak, gelişmekte olan ülkelerin en büyük
zorluğu, doyulmamış ihtiyaçların çokluğu ve marjinal
tüketim eğiliminin yüksek olması nedeniyle tasarruf
oranının düşük olmasıdır. Bu nedenle, özellikle
gelişmekte olan ülkelerin ekonomik gelişiminde yabancı
sermayenin önemli rolü bulunmaktadır. Ülkemizde doğrudan yabancı
sermaye yatırımlarının miktarına
baktığımızda 2000li yıllara kadar neredeyse yatay bir
seyir izleyen doğrudan yatırımlar, 2007 yılında rekor
kırmış, sonrasında dalgalı bir seyir izlemiş,
2017 itibarıyla yaklaşık 11,8 milyar dolar seviyesine
ulaşmıştır.
İki:
Peki, yerli ve yabancı yatırımcı yatırım yapmak
istediği ülkede ne arar? Bu konulardaki araştırmalara
bakıldığında yabancıların bir ülkeye
yatırım yapma kararı alırken öncelikle piyasa
büyüklüğü, ham madde temininde kolaylık, nitelikli iş gücü gibi
konulara baktığı, aynı oranda ekonomik ve siyasi istikrar
aradıkları, ikincil planda da o ülkedeki destek ve teşviklere
baktıkları görülmektedir. UNCTAD 2017 Dünya Yatırım
Raporuna göre, 2016 yılında gelişmiş ülkelerde
doğrudan yatırım yüzde 5 oranında artarken gelişmekte
olan ülkelerde yüzde 14 oranında düşüş kaydedilmiştir.
Türkiye ise 2016 yılında yaşanan bütün olumsuzluklara ve 15
Temmuz hain darbe girişimine rağmen, 12,9 milyar dolar doğrudan
yatırım çekmiştir. Raporda ayrıca, Türkiye'nin son
yıllarda yatırım çekmek için çıkardığı yeni
teşvik paketlerine de vurgu yapılarak özellikle AR-GE alanında
verilen teşviklere ve 2017 yılında yabancılara
vatandaşlık gibi reformlara dikkat çekilmiştir. Aynı
Şekilde, UNCTAD raporunda yatırımların
karşılıklı teşvik edilmesi ve korunması
alanında Türkiye'nin 2017de 7 anlaşma imzalayarak en aktif ülke
olduğu belirtilmiştir.
Yatırım
ortamının iyileştirilmesi ile rekabet gücü arasında bir
etkileşim var mı? Rekabet gücünün artırılması için
yatırım ve ticaret ortamının geliştirilmesi önemlidir.
Bu etkileşimi en iyi şekilde Küresel Rekabet Endeksi ve İş
Yapma Kolaylığı Endeksini karşılaştırarak
görebiliriz. Her iki endekste de ilk 10 ülkenin 2016 yılında 8i,
2017 yılında ise 6sı örtüşmektedir. Dünyadaki AR-GE
yatırımlarının üçte 2sinin uluslararası
şirketler tarafından gerçekleştirildiğini hatırlarsak
Türkiye'nin AR-GE yoğunluğunun artırılması için AR-GE
alanında iş ve yatırım ortamının küresel arenada
cazip hâle getirilmesi önemlidir. Sınır içi ve sınır ötesi
terör odaklarıyla verilen mücadeleye rağmen, Türkiye,
yatırım ortamının iyileştirilmesine, daha fazla
yatırım, daha fazla istihdam
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
EMİNE
NUR GÜNAY (Devamla) -
ve daha fazla ihracat için tüm gerekli düzenleme ve
teşviklerini hayata geçirmektedir.
Bu
anlamda, yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik
kanun tasarımızın ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını diliyorum.
Saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Günay.
Şimdi soru cevap işlemini yapacağız.
Süremiz on beş dakika, bu sürenin yedi buçuk
dakikası sorulara, diğer yedi buçuk dakikası ise cevaplara
aittir.
Sayın Tümer, buyurun, sizden başlayalım.
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın
Bakan, üniversitelerin ilgili bölümlerinden mezun olan tıbbi mümessiller,
yeni adıyla ürün tanıtım temsilcileri için
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi tarafından yürütülen
sertifika programına katılmaya zorunlu tutulmuş ve her birinden
KDV dâhil 1.180 lira ücret alınmıştır. Uzaktan
erişimle sağlanan program kapsamında 30 bin sektör
çalışanı bu parayı ödemek zorunda
bırakılmıştır. Ayrıca programa
katılanların sertifikaları da henüz kendilerine
iletilmemiştir. Program neden sadece yeni kurulan bir üniversiteye zorunlu
tutulmuştur? Toplanan paralar kim ya da kimler tarafından nerelere
harcanmaktadır? Bahse konu üniversite daha önce buna benzer geniş
çaplı bir program hazırlamış mıdır? Mümessillere
sertifikaları gönderildikten sonra yeniden bir ücret talep edilecek midir?
Programda neden fahiş fiyat uygulaması
yapılmıştır? Parayı ödemeyen ve programa
katılmayan mümessilliklerin bundan sonraki süreçte bir daha mümessillik yapamayacakları
ve iş akitlerinin feshedileceği iddiaları doğru mudur?
Eğitim programına katılamayanlar için ayrıca bir program
düzenlemesi planlanmakta mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Bektaşoğlu
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkan.
TOKİ, kuruluş ve var olma amacından
tamamen uzaklaştı, rantı gözeten ticari bir kurum hâline geldi.
Mesela Giresunda deniz ile sahil yolu kenarındaki en değerli kamu
arazileri şeffaf olmayan yöntemlerle maalesef TOKİye devredildi. TOKİ
bu arazileri ya uhdesinde tutuyor ya da hiç de ihtiyaç olmadığı
hâlde konut, AVM projesiyle bekletiyor. Böylece inşaat sektöründe 40 bin
dolayında icra işlemine tabi tutulan, siftahsız kepenk kapatan
esnafımıza, zaten çarkı dönmeyen kentin ekonomisine ciddi
zararlar vermenin, yeni mağduriyetler yaratmanın önü
açılıyor. Giresun Atatürk Stadı ve SSK hastanesinin arazileri
için yapılan uygulama buna bir örnektir. Halkımız bu arazilerin
rant için değil, kent insanı için, çevre ve geleceğimiz için
kullanılmasını istiyor. Stadyum arazisi Ordu ve Trabzonda
olduğu gibi kent park olsun istiyor. Bu talebi konuya en çok vakıf
Giresunlu Bakana, Sayın Canikliye iletiyoruz. Giresun için de iyi bir
rüya görün, yazık etmeyin kentimize, o güzelim arazilere.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Şeker Kurumu
kapatıldığında eyvah demiştik, bu
eyvahımızın gerçekleşmek üzere olduğunu görüyoruz. Bu
sefer 15 şeker fabrikasının özelleştirme kapsamında
satılacağı söyleniyor. Başbakanın, şeker
fabrikası bulunan illerin Adalet ve Kalkınma Partisi
milletvekilleriyle toplantı yaptığı belirtiliyor. Son on
beş yılda yapılan özelleştirmelerde gördüğümüz gibi
satılan kurumlar kapatılıyor ve böylece piyasa nişasta
bazlı şeker üreticilerinin kontrol ve denetimine geçecek görülüyor.
Şeker
pancarı stratejik bir ürün. Şeker fabrikasında çalışan
işçilerimiz var. Hükûmetin böyle bir kararı var mı, bu
uygulamaya geçilecek mi? Türkiyede, nişasta bazlı şekerin
zararlarıyla ilgili, sizin de Bakanlık yaptığınız
dönemde bunun sakıncalarını içeren raporlar da hazırlandı.
Şeker pancarı şekerinden vazgeçip nişasta bazlı
şekere piyasayı mı teslim ediyoruz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Topal...
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Efendim, onun yerine ben söz alacağım,
değiştik de.
BAŞKAN
Bize niye bildirmediniz acaba?
Buyurun
Sayın Özcan.
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, aracılığınızla sormak istiyorum:
Sayın Bakan muhakkak biliyordur, Bolunun çok önemli bir değeri var,
Gölcük; önceden millî parktı, sonra tabiat parkına dönüştürüldü,
sonra da ranta kurban edilmek üzere bugünlerde. Geçtiğimiz günlerde bir
peşkeş için ihale yapıldı. Kamuoyu baskısı
sebebiyle bu ihale iptal edildi. Ancak maalesef, Orman ve Su İşleri
Bakanının Bolu Belediye Başkanına verdiği cesaret
neticesinde Gölcükle ilgili kirli planlar yeniden devreye sokuldu.
Hükûmetinizden ben bu konuda net bir cevap bekliyorum; Gölcükle ilgili
planınız, projeniz, kafanızdan geçen nedir, bunu öğrenmek
istiyorum.
Ayrıca
Bolusporumuz önümüzdeki yıl muhtemelen Süper Ligde olacak. Devri
iktidarınızda birçok şehre stadyum yapıldığı
hâlde Bolu bu imkândan yararlanamadı, yararlandırılmadı.
Bunun özel bir sebebi var mıdır? Boluya stadyum yapma konusunda...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Çamak? Yok.
Sayın
Köksal...
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın Bakan, geçtiğimiz haftalarda, seçim
bölgem Afyonkarahisar ili Hocalar ilçesi ve ilçeye bağlı köyleri
ziyaretimde, ambulans sıkıntısı çekildiğini ve
ambulans yetersizliğinden Yeşilhisar köyünde bir yurttaşımızın
hayatını kaybettiğini belirterek ambulans
sıkıntısının giderilmesini istemiştim. Ancak,
AKPli yöneticiler ambulansın yeterli olduğu yalanını
söyleyip kamuoyunu yanlış yönlendirmişlerdir. Bugün ne
yazık ki ambulans olmadığı için, ambulans yetersizliğinden
Hocalar merkezde bir yurttaşımız hayatını
kaybetmiştir. Bu yurttaşımız dakikalarca ambulansın
gelmesini beklemiş, ambulans olmadığı için vatandaşlar
tarafından, resimde görüldüğü gibi bu şekilde, minibüsle
hastaneye götürülmüştür. Sağlıkta reform yaptık.
diyenlere sesleniyorum: Bu yüzyılda bu ambulans yetersizliğiyle,
insan hayatına verilen bu değerle mi yapıyorsunuz reformu?
BAŞKAN
Sayın Şimşek
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakanım, emekliler bizleri arayarak 5 bin iş gününü
doldurmalarına rağmen hâlâ Türkiyede 600, 700, 800 lira gibi emekli
maaşı aldığını söyleyenler vardır. Yani,
bugün 600-700 lirayla insanların yaşamlarını idame ettirebilmesi
mümkün değildir. Bütün emekliler için en az asgari ücret tutarında
bir maaşın Hükûmetiniz tarafından ödenmesi gerekmektedir. Bu
konudaki aksaklıkların, nerede eksiklik varsa, nerede
yanlışlık varsa bunların düzeltilerek asgari ücretin
altında maaş alan emeklilere en azından hayatını idame
ettirecek kadar bir asgari ücret verilmesini talep ediyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Gaytancıoğlu
OKAN
GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ziraat
Bankasının en önemli kuruluş amaçlarından birisi
tarıma ve çiftçiye finansman temin etmektir. Hâl böyleyken Ziraat
Bankasının tarım dışındaki sektörlere daha fazla
kredi verdiği de görülmektedir. Bir AVMye 285 milyon avro kredi
verdiği ve bu kredinin geri ödenmediği günlerdir kamuoyunu
meşgul etmektedir.
Ayrıca,
yine, Ziraat Bankası çiftçiye verdiği krediyi zorlaştırmak
için önceden kabul ettiği aile bireylerinin kefaletini artık kabul
etmemektedir. Yani, artık yaşlandığı için
tarımsal faaliyetlerini oğluna devreden bir baba oğluna kefil
olamamaktadır; bu uygulamaya derhâl son verilmesi gerekmektedir.
BAŞKAN
Sayın Bakan, buyurun.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli Başkanım,
teşekkür ediyorum. Soru yönelten değerli arkadaşlarıma da
teşekkür ediyorum.
1inci
soru, ilaçla ilgili olarak ürün temsilcilerinin
sertifikalandırılmasıyla ilgili bir konu. Bir üniversitemizde
sertifika verilen kişiler için soruluyor. Aslında, bahsedilen
üniversitemiz Türkiyenin en seçkin üniversitelerinden birisidir; gerekli
öğretim üyesi, bu işleri yapabilecek öğretim üyesi
varlığının olduğunu ben de biliyorum. Bir fahiş
fiyattan bahsedildi. Bir fahiş fiyat olduğunu da düşünmüyorum
doğrusu. Bir sertifika programı için üniversitenin elbette
masrafları oluyor biliyorsunuz; öğretim üyeleri var, üniversite belli
alanlarını bu iş için kullanıyor. Programa
katılmayanlar için ne yapılabilir? Bütün bu konuları ilgili
üniversitemize ileteceğim.
TOKİ
konusunda Sayın Bektaşoğlunun bazı yorumları
vardı, buna istinaden de soruları oldu. Bir defa, TOKİnin
gerçekten ülkemizde vatandaşlarımızı ev sahibi yapma
konusundaki atağı hükûmetlerimiz döneminde çok takdire şayan bir
ataktır. TOKİ, elbette bazı arazileri değerlendirerek
kullanmak ve bu değerlendirmeden elde ettiği gelirleri de yine vatandaşlarımıza
konut yapmak üzere bir politika izliyor. Hani TOKİ, rant için
kullanıyor. dediğimiz zaman şöyle bir haksızlık
yapmış oluruz TOKİye ve Hükûmetimize
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Yoksul vatandaşlara yüzde kaç yapıyor oran olarak
Sayın Bakan?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Neticede buradaki bütün
kazançların bir kısmı vatandaşa sosyal konut
şeklinde, bir kısmı buna benzer orta gelirli vatandaşlara
konut olarak dönüyor.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ne kadar, ne kadar, oransal olarak ne kadar? Sadece yüzde 10.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Dolayısıyla TOKİnin
mevcut mevzuat, mevcut düzenlemeler ve kanunundan ileri gelen yetkilerini
kullanarak belli arsaları daha değerli biçimde kullanması
aslında vatandaşın yararınadır. Ben doğrusu böyle
düşünüyorum ve TOKİyle de TOKİnin yaptığı
işlerle de biz Hükûmet olarak iftihar ediyoruz.
Şunu
da özellikle ifade edeyim: Geçmiş hükûmetlerimiz döneminde
vatandaşımızın AK PARTİnin arkasında
duruşunun en önemli sebeplerinden biri de kendisine yapılan
konutlardır yani birçok sebep var da bu sebeplerin önemlilerinden birisi
de TOKİnin yaptığı bu konutlardır.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sosyal konut toplam yüzde kaç?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli milletvekilimiz oradan
sosyal konutun yüzdesini soruyor. Sosyal konutun yüzdesini bilmiyorum ama
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ben söyleyeyim, yüzde 10 sadece.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Ben de size söyleyeyim:
BAŞKAN
Sayın Bakan, siz sorulara cevap verir misiniz lütfen.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Bütün konutlar aslında dar gelirli
değilse de orta gelirli vatandaşımız içindir.
Bakın,
TOKİden ev alan, TOKİden konut alan vatandaşlarımıza
baktığımızda, bunların neredeyse tamamının
işçiler, memurlar, orta gelirli esnaf olduğunu
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) TOKİden almıyorlar.
BAŞKAN Sayın
Akar, Sayın Bakan cevap veriyor. Sorular soruldu; dinliyoruz lütfen.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sorulara cevap vermiyor Sayın Başkan.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Dolayısıyla TOKİ bu
memleketin yüz akı bir kurumdur. Burada hizmet eden bütün
arkadaşlarımıza da teşekkürü ben bir borç biliyorum.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sadece TOKİ şunu yapıyor. diye
anlatıyor.
BAŞKAN
Siz sisteme girmediniz, soru sormadınız; lütfen..
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Efendim, ben konut
fazlalığıyla ilgili
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Özelleştirme yoluyla elbette
Türkiyede çok hayırlı işler yapıldı. Şeker
fabrikalarının özelleştirilmesi öteden beri gündemde olan,
Özelleştirmenin konuştuğu bir konudur. Şu anda kesin karar
verilmiş ve uygulamaya geçmiş bir durum yok ama herkes şundan
emin olmalıdır. Herhangi bir özelleştirme
yapılacağı zaman o özelleştirilen kurumda
çalışanlar ya da o özelleştirilen kurumla ilişkisi olan
örneğin çiftçiler mutlaka korunur. Hükûmetimizin bu husustaki
hassasiyetine bundan sonraki özelleştirmelerde de devam edeceğiz,
yani devam ettireceğiz hem çalışan işçiler
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Şeker fabrikalarına yatırım
yapılmıyor Sayın Bakan.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Bence Özelleştirme İdaresini kapatın; on
yıldır
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli milletvekilleri, sürekli
söz atarsanız nasıl cevap vereceğim? Siz sordunuz ben size cevap
veriyorum.
BAŞKAN
Sayın Bakan, siz süreniz içinde size sorulan sorulara cevap veriniz
lütfen.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Sayın Bakanım, siz sorulan sorulara cevap
verin.
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri lütfen
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Bu millî parkla, Gölcükle
alakalı
Gerçekten Gölcük, dünyalar güzeli bir yer, benim de orada
kalmışlığım var. Şu kadarını biliyorum,
tabii sorduğunuz soruyla ilgili detayları bilemem şu anda. Orman
ve Su İşleri Bakanımız Sayın Veysel Eroğlunun bu
konulardaki çok yüksek hassasiyetini biliyorum. Bu hassasiyetin devamından
bence hiç endişe etmeyiniz.
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Endişeliyiz Sayın Bakanım.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Sayın Köksal Afyon Hocalar
Yeşilhisarda ambulansla ilgili bir konuya temas etti. AK PARTİli
yöneticilerin yalan söylediği gibi bir ifadede de bulundu. Ben bu ifadeyi
çok yakıştıramıyorum, yani bu yalan laflarını
falan Meclisin çatısı altında uluorta kullanmamak gerekir.
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Ama yalan söylendi. Ambulans yeterli denildi ve
bugün ambulans yetersizliğinden bir kişi hayatını kaybetti
Sayın Bakan.
BAŞKAN
Sayın Köksal
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Sayın Milletvekilimiz, genç bir
milletvekilisiniz. Türkiyede, Afyonda mesela ambulans
sayısının 2002 ile şimdi kaç olduğundan haberiniz var
mı? Arada en aşağı 20 misli, 30 misli fark var.
Dolayısıyla, Türkiyede kurduğumuz acil ambulans sistemi bütün
gelişmiş ülkelerde son derece takdirle karşılanan bir
sistemdir.
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın Bakan, ambulans olmadığı
için bir kişi hayatını kaybetti.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Gerek kara ambulansları gerek hava
ambulanslarıyla Türkiye, acil hasta taşıma işinde gerçekten
harikalar oluşturmaktadır.
Değerli
milletvekilimiz Dakikalar içinde ambulans gelmedi. dedi, doğrudur.
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Ambulans gelmediği için minibüsle
taşınmış. Resmi var Sayın Bakan.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Uluslararası standartlara göre
şehirlerde bir ambulansın gelmesi için on dakika çok
başarılı bir süre olarak sayılır. Kırsalda da biz
bunu otuz dakika olarak öngörüyoruz.
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) - Adam kalp krizi geçirmiş.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Tabii ki, mümkün olsa, bir
ambulansı vatandaşımıza 1inci, 2nci dakikada da
kavuşturmak lazım ama dünyanın hiçbir yerinde bunu
gerçekleştiremezsiniz; belli süreler var. Türkiyede ambulanslarımızın
vakalara ulaşma oranı şehirlerimizde ilk on dakika içerisinde
yüzde 90ları aşmış durumdadır. Dolayısıyla,
bu sistemden de bütün milletçe ve milletvekillerimiz olarak iftihar etmeliyiz.
Sayın
Şimşek, 500-600 Türk lirası emekli maaşından
bahsettiniz. Benim bilgim dâhilinde en düşük emekli maaşları
bugün Türkiyede 1.034 lira, en düşüğü 1.034 lira; yani, böyle bir
rakam Türkiyede yok. Yanlışsam lütfen düzeltin, Türkiyede en
düşük emekli maaşı 1.034 lira. Ama haklısınız,
emekli maaşlarını, bütçemizin imkânlarını
artırarak, ne kadar artırabilirsek emeklilerimizin de
hakkıdır.
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) 600-700 lira gibi. Ben size belge
göndereceğim.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Ama şu anda, benim bilgim
dâhilinde, en düşük emekli maaşı -SSK, BAĞ-KUR toplam
emekli maaşı olarak en düşüğü- 1.034 liradır.
Ziraat
Bankasının finansman temini konusunda da, geçmiş dönemlerle
kıyaslanmayacak ölçüde, köylümüze, çiftçimize finansman
dağıttığını biliyoruz. Şu farkla ki:
Geçmişte iktidarlarımızdan önce Ziraat Bankasının,
Halk Bankasının batık oranları yüzde 30lara kadar
çıkabiliyordu; bu batık oranları artık yüzde 3lere, 2lere
kadar düşmüş durumdadır. Dolayısıyla, Ziraat
Bankasının kendi politikaları içerisinde belli ölçüler
koymasını, özellikle kefaletler konusunda belli prensipler
koymasını da tabii karşılamak lazım. Sonuçta bir banka
vatandaşa para verdiğinde bu parayı geri almak için de kendisini
garantiye almak isteyecektir.
Tekrar
çok teşekkür ediyorum bütün milletvekillerimize.
BAŞKAN
Ben teşekkür ederim Sayın Bakan.
Sayın
milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi,
ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
17.01
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.24
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 60ıncı Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
518
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon
yerinde.
Hükûmet
yerinde.
21inci
madde üzerinde iki adet önerge vardır, ilkini okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 518 sıra sayılı Kanun Tasarısının 21inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Meral
Danış Beştaş Erol
Dora
İstanbul Adana
Mardin
Mahmut
Celadet Gaydalı Aycan
İrmez Dirayet
Dilan Taşdemir
Bitlis Şırnak Ağrı
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Ağrı Milletvekili Sayın Dirayet Dilan
Taşdemir konuşacak.
Buyurun
Sayın Taşdemir.
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Genel Kurulu selamlıyorum.
Sayın
Selahattin Demirtaşın Sincan Cezaevi yerleşkesinde iki gündür
duruşması devam ediyor. Sayın Demirtaş, on beş ay
sonra ilk defa hâkim karşısına çıktı, iki gündür hâkim
karşısında. Değerli arkadaşlar, on beş ay boyunca
Sayın Selahattin Demirtaşın aslında yandaş medya
aracılığıyla yalan ve manipülasyonlarla, ne kadar büyük bir
suç işlediğine dair, Türkiye halkı ikna edilmeye
çalışıldı. Demirtaş iki gündür bu yalan ve
manipülasyonlara karşı cevap veriyor ama yine Demirtaşın
sözlerinin, sesinin halka ulaştırılması engelleniyor, büyük
bir sansür uygulanıyor. Bizler de elimizden geldiğince bu kürsüde
Sayın Demirtaşın sansürlenmek istenen, halkla
buluşması engellenen sözlerini burada halkımızla
paylaşmak istiyoruz. Dolayısıyla benim burada
yapacağım konuşma kısacası, Sayın Demirtaşın
iki gündür Sincan Kapalı Cezaevindeki duruşmasında ifade
ettikleridir. Ben bu ifadelerini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Anayasanın
ayaklar altına alındığı bir dönemde kanunları
ihlal ettiği söylenen yasa koyucu olarak yargılanmaya
başladım. Berger bir romanında şöyle der: Biz
yasaların dışında doğduk, ne yaparsak yapalım
yasaları çiğniyoruz; onlarsa yasaların tam içinde
doğmuşlar, ne yaparlarsa yapsınlar yasalar koruyor. Bizim de
karşı karşıya olduğumuz durum budur. Benim suçlu olup
olmadığıma benim söylediklerime bakarak karar vermeyeceksiniz,
benimle ilgili söylenenlere bakarak karar vereceksiniz. Benim hakkımda
söylenenlerle, algılarla oluşturulmuş bir iddianamedir. Benimle
ilgili ne söylediklerini anlatmak durumunda kalacağım bu yüzden.
Nasıl
bir azılı teröristmişiz algısı yaratıldı. Bu
algı üzerinden fezlekeler hazırlandı. Bu algı üzerine
iddianame hazırlandı; kabul edildi,
dokunulmazlığımı tanımayarak iddianameyi yüzüme
okudunuz. Dolayısıyla, benim ne söylediğim değil,
başkalarının benim hakkımda ne söylediğini
tartışarak karar vereceksiniz. Nihayetinde, kafanızda
şekillenen karar böyledir.
Tarihte
birçok hukukçunun yaptığı bir tespittir: Kanıtın
yokluğunda ağır cezanın kendisi kanıt hâline gelir.
Demirtaş için üç yıl ceza isteyemezsiniz. Kamuoyunu ikna edemezsiniz
iki yıl isterseniz. Yüz elli yıl istemeniz gerekir. Begoviç için
istenen ceza da böyledir. Yaptığı tek şey İslam
Deklarasyonunu yayımlamasıdır. Begoviç de beş
yılını cezaevinde geçirdi; çıktı, devlet
başkanı oldu.
Hafif
bir ceza şüphe doğurur, sert bir ceza verilirse şüpheler
giderilmiş olur. Nazilerin yöntemi, meşrulaştırma biçimi
buydu.
Begoviç
deklarasyon yayımlandıktan sonra vatan haini ilan edildi. Eğer
gerçekten suçlu olsaydım adil yargılanırdım. Adil
yargılanmadım çünkü masumdum. dedi. Uzun yıllarını
hapiste geçirdi, 2 de kızı vardı.
Olaylar
tarihsel olgulara, coğrafyalara göre değişir ama zulüm her yerde
zulümdür. Faşizm her yerde faşizmdir. Bunu
meşrulaştırabilecek bir dayanak tarih boyunca bulunamaz. Elbette
meşrulaştırmak için siyasal meşruiyetler
oluşturmuşlardır. Tarihe zulüm olarak geçmiştir bunlar.
Kendi dönemlerinde başarı olarak geçse de zaman tarih yazmaya
geldiğinde faşizm, baskı, zulüm olarak
anılmıştır.
Ben
de öyle bir dönemde, faşizan baskıların estirildiği bir
dönemde, adil olmayan yargılanmayla adına iddianame denen bir metne
cevap veriyorum.
Öyle
bir dönemdeyiz ki insanlar çocuklarını cezaevinden kurtarmak için
avukatlara değil, AKP il başkanlarına gidiyorlar. Mahkemeniz
açısından herhangi bir iddiada bulunamam tabii.
İlginçtir,
güçlü iktidar, güçlü lider, lidere bağlı söylem o kadar meşrulaştırılıyor
ki on beş ay önce bunu kabul etmezdim. Türkiyeyi kurtaracak olan
kişiler partiler değil, halkın kendisidir. Ona güvenmeyen,
inanmayanın hiçbir kalıcılığı yoktur. Ama onlar
kendi döneminin kudretlileridir.
Örneğin
Erdoğan şöyle bir demeç verse şu saatte ve Kardeşim,
milletvekili tutuklanır mı? dese, bizleri tutuklu yargılayan
heyetlerin çoğu sabah olsun da tahliye edelim diye uyumaz. Tabii,
mahkemenizi itham etmeyeyim. Recep Tayyip Erdoğan Tutuklu milletvekili
yargılamak milletin iradesine hakarettir. desin, içeride vekil kalmaz.
Ben bu şekilde tahliye olacaksam olmayayım. Dolayısıyla, bu
dosya üzerinde baskıya kim boyun eğer bilmiyorum ama benim boyun
eğmeyeceğim kesin. Bu bir kumpas davasıdır, tüm
aşamalarda hukuki olarak elimden geleni yapacağım. Bu dosya ne
zaman biter bilmiyorum, AİHMe kadar aşamaları var. Benim
dosyama müdahale ettiğini söylediğim kişi nasıl bir yürütme
gücü kullanıyor? Erdoğan o kadar her şeye muktedir mi?
Değil tabii, ondan büyük Allah var ama bakın neler yapmış
diye sıralıyor. Savunmanın geri kalan bölümlerini de sizlerle
paylaşmaya çalışacağım.
Buradan
da tekrar Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve diğer tutuklu
milletvekili arkadaşlarımı, yoldaşlarımı
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 518 sıra sayılı Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 21inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Mehmet
Bekaroğlu Bülent
Kuşoğlu
İzmir İstanbul Ankara
Musa
Çam Bihlun
Tamaylıgil Utku
Çakırözer
İzmir
İstanbul
Eskişehir
Kadim
Durmaz Haydar
Akar
Tokat Kocaeli
MADDE
21- 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun
40ıncı maddesinin ikinci fıkrasında yer alan hüküm
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"(2)
Her tacir kullanacağı ticaret unvanını ve bunun altına
atacağı imzayı sicil müdürlüğüne verir. Tacir tüzel
kişi ise unvanla birlikte onun adına imzaya yetkili kimselerin
imzaları da sicil müdürlüğüne verilir. İmza beyanı,
herhangi bir ticaret sicili müdürlüğünde yetkilendirilmiş personelin
huzurunda yazılı beyanda bulunmak suretiyle verilir. Bu maddenin
uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Gümrük ve Ticaret
Bakanlığınca çıkarılacak tebliğ ile
belirlenir."
BAŞKAN
Komisyon, önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akar
konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Akar. (CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yatırım ortamının iyileştirilmesi hakkındaki bir
torba kanunu görüşüyoruz. Ben size yatırım ortamının
iyileştirilmesiyle ilgili birkaç tane örnek vereceğim yani havadan,
denizden, karadan bu örnekler verilebilir ama ben bugün havadan
yatırımın iyileştirilmesi hakkında nasıl bir
iyileştirme yaptığınızı sizlerle paylaşmak
istiyorum. Bu beceriksiz Hükûmetin havadan örneği duymasını ve
sizin de vicdanınız sızlayarak bir an evvel tedbir almanız
gerektiğini ifade etmek istiyorum.
Şimdi,
bu proje bir Zihni Sinir yatırımı, Zihni Sinir projesi. Çok
düşünülmüş üzerinde Nasıl buradan bir rant elde ederiz? diye
düşünmüşler, bürokratıyla, bakanlığıyla bir Zihni
Sinir projesi hazırlamışlar. Şimdi projeyi anlatınca
ve bunu hayata nasıl geçirmişler anlatınca daha iyi
anlayacaksınız diye düşünüyorum.
Bu
proje 3 ilimizi ilgilendiren bir proje; Afyon, Kütahya ve Uşak illerimizi
ilgilendiren bir proje ve bu Zihni Sinir projesinin adı Zafer
Havalimanı. 2010 yılında ihale ediliyor ve maliyeti sadece 50
milyon euro bu havaalanının. İşletme süresi,
açıldıktan sonra yirmi dokuz yıl on bir ay. Uçuşu garanti
edilen yolcular için yolcular eğer uçmamış ise, geçmemiş
ise iç hatlara 2 euro ödüyor devlet, dış hatlara da 10 euro ödüyor
devletimiz. Kim ödüyor? Hazine. Hazineden sorumlu Sayın Bakan da burada.
Milletten topladığı vergilerden, eğer uçmamışsa
vatandaş, gidiyor, takır takır bu şirkete ödüyor bu
parayı. Peki, 3 ile hizmet edecek dedim. Şimdi, merak ettim, 3 ilin
nüfuslarını çıkardım yani 2012de bu havaalanı devreye
girdiğinde bu 3 ilin nüfusu ne kadardır diye baktım, 1 milyon
619 bin kişi yaşıyor bu 3 ilde. Sadece 2012 için garanti edilen
rakama baktım, 850 bin kişi. Ya, bunlar millete hani Refahınızı
artıracağız. diyorlar ya, meğer milleti
uçuracaklarmış bunlar. Yani bu Afyonda, Uşakta ve Kütahyada
yaşayan vatandaşlarımız ne kadar şanslı ki bu
Hükûmet onları uçuracak. 850 bin yolcu garantisi verilmiş. 2017
yılına baktım, nüfus 1 milyon 652 bin, sadece 33 bin
artmış nüfus ama garanti edilen yolcu sayısı 288 bin
artmış. Yani diğer taraftan nüfus yüzde 2 artarken yolcu
garantisi yüzde 33 artmış. Kısacası, altı yılda
ne kadar, kaç kişi uçmuş diye merak ediyorsunuz değil mi
şimdi? Yani bu kadar garanti verilmiş, 1 milyon 138 bin garanti
verilmiş 2017 yılında yine, 2012de 850 bin verilmiş acaba
ne kadar insan uçmuş burada? Altı yılda uçması gereken,
garanti edilen yolcu sayısı: 5 milyon 211 bin kişiyi
uçuracağız. demişsiniz.
KAMİL
OKYAY SINDIR (İzmir) Havaya uçurmuş.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Kaç kişi uçmuş? 215 bin kişi uçmuş, sadece
215 bin kişi arkadaşlar. Peki, Hazinenin ödediği tutar ne kadar?
Sayın Bakanım biliyordur herhâlde. Altı yılda ödediği
rakam 27 milyon euro, 110 milyon TL, 110 trilyon ödemişiniz değil mi
Sayın Bakan? Burada bir eksiğim yok herhâlde. Ödemişsiniz ve
devam ediyor.
Şimdi,
baktığınız zaman rakamlara sadece 2017 değil, on
yılda 50 milyonluk yatırım bedelini
çıkarttığını görüyorsunuz, on yılda. Ne
kadardı bunun işletme süresi? Yirmi dokuz yıl. İhaleye
sadece bir firma girmiş arkadaşlar, firma da ne söylemişse
Çok
iyi tanıyoruz firmayı, o tapelerde, dinlemelerde adı geçen,
millete küfreden değil bu sefer, küfür edenin arkadaşı, her
yerde varlar bunlar ve on dokuz yıl daha hesap ettiğinizde yılda
ortalama 6 milyon eurodan 120 milyon euro daha para ödeyeceksiniz.
Yapılması gereken şu Sayın Bakan: Nasıl 27 bin
şirkete olağanüstü hâl kararlarıyla, KHKlerle el koydunuz, bu
şirkete el koyacaksanız, bu havaalanını devletin havaalanına
dönüştüreceksiniz, ödediğiniz parayı maliyetten çıkararak
geri kalan kısmını orada ödeyeceksiniz. Sadece bu bir örnek.
Peki, başka havalimanları yok mu? Onlar da var, hemen söyleyeyim:
Bodrum Havalimanı. Bodrum Havalimanında, Milas-Bodrum Havalimanında
40 milyon TL, 8 milyon 263 bin euro garanti edilen yolcu
uçmadığı için ödenen para. Ankara Esenboğa, hani hepimiz
uçuyoruz ya, Ankara Esenboğada da 29,5 milyon euro, 150 milyon TL, 150
trilyon. Bunları üst üste topladığınızda köprüleri,
yolları, tünelleri, şehir hastanelerini, termik santralleri,
hidroelektrik santrallerini, yap-işlet-devret modellerini üst üste
topladığınızda bu sene 6,2 milyar ayırdınız,
önümüzdeki yıllarda 50 milyar TL ayırmak zorunda
kalacaksınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akar.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Bir dakika daha alabilir miyim? Bugün iyi
tarafınızdasınız, herkese bir dakika veriyorsunuz.
BAŞKAN
Peki.
Her
zaman iyi tarafım var, her zaman iyiyim ben.
Buyurun.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Teşekkür ederim.
Dediğim
gibi 50 milyar para. Peki, bu para nereden gelecek Sayın Bakan? Dün hazine
iki tane ihale yaptı, 5 milyar borçlandı. Televizyonlardan alt
yazı geçiyor. 5 milyar dolar vereceklermiş Irakın
yapılanmasına. Ya dün borçlandın 5 milyon TL. Dün
borçlandın 5 milyon TL, daha da borçlanacaksın ama sen
borçlanırken vatandaşı uçurmuyorsun, vatandaşı da
nasıl bedenini sömürüyorsan aynı zamanda cebini sömürüyorsun, fakirliğe
muhtaç hâle getiriyorsun. Fakir fukarayı kollamıyorsunuz ve
dediğim gibi, evet, yatırımlar iyileştirilmeli ama bu
getirdiğiniz kanunlarla Türkiyede yatırım yapılması
mümkün değil. Size sadece bugün bana bir vatandaşın
yolladığı elektrik faturasını söylüyorum. 63
liralık enerji kullanım bedeline karşılık 156 lira
para ödeyen bir vatandaş. Sanayici de bundan farklı değil.
Eğer siz bu maliyetleri düşüremezseniz milleti de soydurmaya devam
edersiniz. Soyuyorsunuz. demiyorum bakın, Soydurmaya devam edersiniz.
diyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından Bravo sesleri,
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, takdir ederseniz, İç
Tüzükün 60ıncı maddesine göre pek kısa bir söz talebim var
efendim.
BAŞKAN
Bu kadar merasime, törene gerek yoktu Sayın Altay.
Buyurun.
Bir
dakika, yerinizden.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Hükûmetin Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın 518 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 21inci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasında ortaya
koyduğu iddialara verecek bir cevabı olup olmadığını
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Kocaeli
Milletvekilimiz Sayın Haydar Akar biraz önce kürsüden çok vahim bir tablo
ortaya koydu. Bu tabloya göre devlet soyuluyor. Hükûmetin Sayın
Bakanı da burada. Sayın Akar ciddi rakamlar ortaya koydu. Belgeleri
de elinde. KİT Komisyonu raporlarına göre konuşuyor kendisi.
KİT Komisyonunda çoğunluk üyesi iktidar partisinden.
Şimdi,
Meclisimizin sayın üyeleri bu vahim tabloyu yaşanmamış
mı sayacak ya da Hükûmetin, Haydar Akarın iddialarına verecek
bir cevabı yok mu? Yoksa vah ki vah! Vah ki vah! (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Öneriniz nedir Sayın Altay?
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Hükûmet cevap versin. Sayın Akarın
söylediklerinin doğru olmadığını söylesin,
rahatlayalım.
BAŞKAN
O kendi tasarrufunda. Kendisi karar verir. Siz öneride bulundunuz
Kendi
tasarrufunda.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Evet, talep ettim Başkanım. Ben de talep
ettim.
BAŞKAN
Tamam, bir şey demiyorum.
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Başkanım, söz istiyor Sayın
Bakanımız.
BAŞKAN
Bir dakika
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/912) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 518) (Devam)
BAŞKAN
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Buyurun
Sayın Bakan.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- Başbakan Yardımcısı Mehmet
Şimşekin, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Tabii,
bu iddiaların hepsinde Ulaştırma
Bakanlığımız kendisi muhatap. Eminim en iyi şekilde
cevap verecektir.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Hazineden siz ödüyorsunuz Sayın Bakan.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Bir saniye
Lütfen
Tabii
ki bu hazineyle ilişkili boyutları var ama yap-işlet-devret
modeli Türkiyede çok başarılı bir şekilde
uygulanmıştır, ülkemizin menfaatinedir.
KAMİL
OKYAY SINDIR (İzmir) Kim için başarılı?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Bugün yapılan birçok
proje çok kısa bir süre sonra başabaş, daha sonra da ülkemiz
hazinesi açısından bir gelire dönüşmüştür. İstanbul
Atatürk Havalimanı bir kuruş ödenmeden yapıldı,
işletildi, devlete geri geldi, devlet tekrar bunu 3 milyar dolara kiraya
verdi ve bu, vatandaşın lehinedir.
O
bahsettiğiniz projelerin tamamı zaman içerisinde, hepsi ilk
yılda, iki yılda, üç yılda olmaz tabii
Bakın, geçen sene
aynı söylemleri Avrasya Tüneli için söylüyorduk.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Biz hâlâ söylüyoruz.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Bu sene, bu sene
başa başa gelecek.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Hayır, gelmiyor.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Bakın, şimdi,
Ulaştırma Bakanlığımız zaman zaman bütün bu
projelerin yıllık faaliyetlerine ilişkin ne yapıyor?
Raporlar sunuyor, açıklamalarda bulunuyor.
O
bahsettiğiniz havaalanıyla ilgili şu an itibarıyla önümde
bir bilgi yok ama şunu net olarak koymak gerekiyor: Geneli itibarıyla
bugüne kadar yapılan belli başlı projelerin tamamı zaman
içerisinde, bırakın başabaş, kâra dönüşmüştür,
milletimize ilave gelir ve ilave hizmet olarak gelmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın isterseniz. Bir dakika ek süre
BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) - Dolayısıyla bu
yatırımların bir maliyeti var. Bu maliyetin
karşılanması için de tabii ki devlet birtakım garantiler
vermektedir. Dolayısıyla bu bahsettiğiniz havaalanı veya
başka bir projeyle ilgili olarak eminim gereken cevaplar verilecektir.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Akar.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan benim söylediklerimin dışında,
benim iddia ettiklerimin dışında bu projelerin kâra
geçtiğini, büyük menfaatler sağladığını ifade
etmiştir, hatta isim vererek ifade etmiştir; kamuoyunu ve
milletvekili arkadaşlarımızı
yanıltmıştır. Ben söz istiyorum.
BAŞKAN
Yerinizden bir dakika
Buyurun
Sayın Akar.
28.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Başbakan
Yardımcısı Mehmet Şimşekin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan cevap verirken ben
yanılttığını düşündüğüm için söz aldım
tekrar ama bunu, yanılttığını da ispatlayacağım
ben size.
Bir
defa Avrasya Tüneli bu yıl da kâr etmiyor, kâr etmeyecek. Eğer
Sayın Bakan rakamları alırsa bunu görecek. Bir Osman Gazi
felaketi var. Osman Gazide 2017nin sadece ödenen garanti ücreti 1 milyar 384
milyon lira, ödenecek olan garanti bedeli. Avrasya Tüneli de 519 milyon lira;
yanılmıyorsam Avrasya Tünelini işleten firma, yapan firma
açıklamalarda bulundu. Yavuz Sultan Selim Köprüsü aynı şekilde.
Zaten 2018 bütçesine konulan rakamlar Bakanın dediklerini yalanlıyor.
2018 bütçesine 6,2 milyar lira bu garanti kapsamında verilen
tutarları hazinenin ödemesi için bütçe konulmuştur. Ben de diyorum
ki, iddialı bir şekilde söylüyorum: Çok yakında 50 milyar TLlik
bütçeler konulacaktır. Bu para, Bakanın cebinden çıkmıyor,
halkın cebinden çıkıyor. Hazine bu parayı ödeyebilmek için
ya dün yaptığı ihale gibi borçlanacak ya da vatandaşa yeni
vergi yükleriyle vatandaşın sırtına binecektir diyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Akar.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/912) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 518) (Devam)
BAŞKAN
22nci maddede iki adet önerge vardır, ilkini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 518 sıra sayılı Kanun Tasarısının 22nci
Maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Meral
Danış Beştaş Erol
Dora
İstanbul Adana Mardin
Mahmut
Celadet Gaydalı Ertuğrul
Kürkcü Aycan
İrmez
Bitlis İzmir Şırnak
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılamıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İzmir Milletvekili Sayın Ertuğrul Kürkcü
konuşacak.
Buyurun
Sayın Kürkcü.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar;
Komisyondaki tartışma sırasında da konuştuğumuz
gibi, aslında ekonominin kendi gidişi içerisindeki genel
düşüşün kimi Hükûmet müdahaleleriyle iyileştirilmesi imkânı
neredeyse sıfır düzeyinde çünkü yatırım ortamının
yükselen bir trend göstermemesi genel ortamın çöküşüyle ilgili.
Türkiye yaklaşık iki yıldır bir olağanüstü hâl rejimi
altında yönetiliyor. Yatırımcı için -tıpkı
herhangi bir yurttaş için olduğu kadar- kendi geleceğine güven,
adil bir ticaret ve hukuk ortamı olduğuna dair şüpheler, esasen,
yatırım ortamının aşağı doğru
gidişinin başlıca nedeni. Pek çok uluslararası
firmanın artık kapasite haddini aşmış bulunan
yatırımları genişletme, yeni yatırımlarla
yatırımlarını sağlama alma yerine beklemeyi seçmeleri,
ortamın gerek siyasi gerek hukuki olarak iyileşeceğine
duydukları şüpheyle yakından ilgili.
Dolayısıyla
Yağma var, gelin. çağrısına cüret edebilecek olanlar,
genellikle yüksek katma değer yaratabilecek sofistike sanayilerin ya da
yatırımların sahipleri değil; esasen selden kütük kapma merakında
olanlar, daha çok katma değerden ziyade daha çok kâr peşinde
koşanlar. Oysa yatırım ortamının iyileşmesi, daha
yüksek katma değer getirebilecek olan kanalların
açılmasıyla ilgili. Bunlar da esasen entelektüel özgürlük, siyasi
özgürlük, düşünce özgürlüğü ve adil yargının bulunduğu
yerler olabilir. Türkiyede bunun olmadığını söylemeye
gerek var mı bilmiyorum çünkü daha dün partimizin pek çok üyesi
gözaltına alındı, ne zaman serbest
bırakılacaklarını bilmiyoruz. Esasen bugün perşembe,
yarın cuma; cuma günleri biliyorsunuz mübarek gündür, herkes camiye gider,
terörle mücadele de bizim arkadaşlarımızın evine gidiyor,
cumayı orada eda eyliyorlar. Her cuma, Türkiye'de muhaliflerin
gözaltına alınıp bir sonraki cuma serbest
bırakılıp bırakılmayacaklarının görülmesi
için bir hafta boyunca eziyet altında tutulmaları günüdür.
Türkiye
dolayısıyla böyle bir eziyet iklimi içerisinde yaşarken, bunun
bilgisi bütün dünyada pay edilirken, herkes bu hakikati bilirken şimdi
Adil bir ortam var Türkiye'de, yatırım için özgür bir ortam var, her
şey güvence altında. diyebilmeniz için bunların var olması
lazım. Yok eğer 1 koyup 100 alıyorsun. diyecekseniz 1 koyup
100 alınmayacağını aklı başında, rasyonel
yatırımcılar bilirler. Böyleleri ancak vurup kaçarlar.
Kendinizin vurulup sermayenin kaçmasına razıysanız anlık
bir iyileşme için bu da sizin bileceğiniz bir şey ama ne var ki
bütün bu kayıp esasen Türkiye halkının
çalışmasından çalınanlarla ilgilidir. Türkiye'de insanlar
günde neredeyse on iki saat çalışıyorlar iş bulabilenler,
iş bulamayanlar bu işin peşinde, ikinci işler peşinde
herkes ve bu kadar çok çalışılan yerde bu kadar çok yoksulluk
olması ekonominin aslında bir avuç hırsız için
çalışıyor olmasıyla çok yakından ilgilidir. O nedenle,
yatırım ortamının iyileşmesi, genel ortamın,
yurttaşların yaşam kalitesinin, yurttaşların
uğradıkları hukuki muamelenin iyileşmesine
bağlıdır. Ben size çok basit bir yatırım
ortamının iyileşmesi tedbiri sunayım, bedava, hiçbir
şey yapmanız da gerekmiyor bunun için: Bir, olağanüstü hâli
kaldırın; ikincisi, Afrin seferine son verin; üçüncüsü, cezaevine
siyasi sebeplerle koyduklarınızın hepsini serbest
bırakın, Selahattin Demirtaşı bugün serbest
bırakın. Bugün Başbakan nasıl pazarlıklar
yapıldığını çok iyi anlattı bazı tutsaklar
için. Hiçbir pazarlık olmadan, hak ettiği için Selahattin
Demirtaşı serbest bırakın. Yatırım
ortamının en az 2 puan iyileşeceğini göreceksiniz.
Hepinizi
sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 518 sıra sayılı Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 22nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Mehmet
Bekaroğlu Bülent
Kuşoğlu
İzmir İstanbul Ankara
Musa
Çam Utku
Çakırözer Bihlun
Tamaylıgil
İzmir Eskişehir İstanbul
Kadim
Durmaz Tanju
Özcan
Tokat Bolu
MADDE
22- 6102 sayılı Kanunun 64 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasının beşinci cümlesi yürürlükten
kaldırılmış, aynı fıkraya altıncı
cümlesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki cümle ile aynı
fıkranın mevcut yedinci cümlesine "noter ibaresinden sonra
gelmek üzere "veya ticaret sicili müdürlüğü ibaresi ilave
edilmiştir.
"Ancak
anonim ve limited şirketlerin ticaret siciline tescili sırasında
defterlerin açılış onayları ticaret sicili müdürlükleri
tarafından yapılır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Bolu Milletvekili Sayın Tanju Özcan konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Özcan. (CHP sıralarından alkışlar)
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, son zamanlarda Türkiye'de tuhaf şeyler oluyor. At izi it
izine karıştı. Şimdi, Andımızı
kaldıran, Bayrak şiirini ders müfredatından çıkartan,
kitaplardan çıkartan, kurumların önündeki T.C. ibaresini
kaldıran, çocuklarının gemiciklerine Türk Bayrağı
yerine Malta bayrağı çekenler, her türlü milliyetçiliği ayaklar
altına alanlar çıkmışlar, ne diyorlar, emperyalizme
karşı millî mücadele yürüten, akabinde millî bir devlet kuran,
milliyetçilik anlayışını 70li yıllarda Beşparmak
Dağlarına yazanlara yani bizlere diyorlar ki: Gayri millîsiniz
siz. Daha iki yıl önce PYD lideri Salih Müslimi devlet adamı gibi
Ankarada konuk edenler, üç yıl önce bölücü terör örgütü PKKyla birlikte
Diyarbakırda Nevruz kutlaması yapanlar bu ülkenin kurucu partisine
gayri millî diyor. ÖSOyu Kuvayımilliyeye benzetecek kadar tarih bilincinden
yoksun olan, Kuvayımilliyecilerin kurduğu Cumhuriyet Halk Partisine
gayri millî diyor.
Sayın
milletvekilleri, parti kongresinden Afrin Operasyonunu yürütenler savaş
meydanlarında ordu yönetenlerin torunlarına gayri millî diyor.
İşte At izi it izine karıştı. derken bunu kastediyorum.
Siz hangi ara millî duygulara sahip oldunuz? Sayın milletvekilleri,
hepinizin ortak bir duygusu var benim emin olduğum. Ne bu duygu biliyor
musunuz? Maddi duygu. Sizin ne zaman vatan, millet, bayrak sevginiz para
aşkınızın önüne geçti çok merak ediyorum. Siz ne zaman
millî oldunuz, siz ne zaman millî oldunuz sayın milletvekilleri?
MEHMET
ERDOĞAN (Gaziantep) Sen ananın karnındayken millîydik biz!
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Hükûmeti kastediyorsunuz değil mi Tanju Bey, AK
PARTİ Hükûmetini?
TANJU
ÖZCAN (Devamla) Elbette Hükûmeti kastediyorum.
MEHMET
ERDOĞAN (Gaziantep) Ama çok edepsizce bir itham, ayıp yani. (AK
PARTİ sıralarından gürültüler)
BAŞKAN
Temiz bir dille konuşalım lütfen.
TANJU
ÖZCAN (Devamla) Sayın Başkan, temiz bir dille konuşuyorum.
MEHMET
ERDOĞAN (Gaziantep) Sen ananın karnındayken millîydik! Sen
komünistlik yaparken biz millîydik!
TANJU
ÖZCAN (Devamla) Sayın milletvekilleri, sabırla dinlemenizi
öneriyorum. Bakın, bunları niye anlattım ben size? Şimdi,
sizin Genel Başkanınız olan Sayın Cumhurbaşkanı
her bulduğu mikrofonun karşısında bizi gayri millî olmakla
suçluyor. Ya bizim tavrımız en başından itibaren net: Afrin
Operasyonu konusunda Sayın Genel Başkanımız defalarca
Hükûmetin arkasında olduğumuzu, terörle mücadele kapsamında,
ifade ettiler.
MEHMET
ERDOĞAN (Gaziantep) Evet, PKKnın yanında oldunuz, PYDnin,
YPGnin yanında oldunuz!
TANJU
ÖZCAN (Devamla) Bizim anlattığımız bazı şeyler
daha var, bugün Afrinde şehit veriyorsak, Afrinde şehitlerimiz
varsa işte o sizin tutarsız Suriye politikalarınızın
ürünü, bunu anlatmaya çalışıyoruz. Biz Terörle mücadele
etmeyelim. demiyoruz. Sizin ne yaptığınız belli değil
ki. Gün geliyor Terörle mücadele ediyoruz. diyorsunuz, gün geliyor,
teröristlerle oturup kirli pazarlıklar yapıyorsunuz. Bunları da
gördük.
MEHMET
ERDOĞAN (Gaziantep) Hamisi sizsiniz.
TANJU
ÖZCAN (Devamla) FETÖyle kol kola yürüdüğünüz günleri unutmadık,
PKKyla yürüttüğünüz kirli pazarlıkları unutmadık.
MEHMET
ERDOĞAN (Gaziantep) Şu anda hamisi sizsiniz.
TANJU
ÖZCAN (Devamla) IŞİDe Öfkeli çocuklar. dediğinizi
unutmadık. Yarın, bu ÖSO da sizin yüzünüzden bu ülkenin
başına bela olacak. 44 bin silahlı ÖSO mensubu var. Ne olacak
Afrindeki operasyondan sonra? Bu bitince ne olacak? Bu silahlı ÖSOlular
nereye gidecekler? Hiç düşünüyor musunuz bunları? Bunlar Türkiye'nin
başına bela olacak.
Değerli
AKP milletvekilleri, bunları yeniden düşünmenizi tavsiye ediyorum ben
size.
LÜTFİYE
İLKSEN CERİTOĞLU KURT (Çorum) Tavsiyeyle kalmayın.
TANJU
ÖZCAN (Devamla) Sizin Türk milliyetçiliği
anlayışınızı da anlayabilmiş değilim. Sizin
milliyetçilik anlayışınız o kadar konjonktürel ki...
MEHMET
ERDOĞAN (Gaziantep) Bizi yargılayamazsınız, sen kendine
bak! Bizi isim isim yargılayamazsınız.
TANJU
ÖZCAN (Devamla) İsim isim yargılamıyorum zaten. Hepinizin
ortak duygusundan bahsettim.
MEHMET
ERDOĞAN (Gaziantep) AKP vekilleri. diyorsun.
TANJU
ÖZCAN (Devamla) Değerli AKP milletvekilleri, sizi millî olmaya, millî
düşünmeye, millî milletvekilleri gibi davranmaya davet ediyorum.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Ne var bunda?
TANJU
ÖZCAN (Devamla) Sizi millî olmaya davet ediyorum. Millî menfaatlerimizi
korumaya ve kollamaya davet ediyorum. Unutmayınız, bu ülkenin
menfaatleri, millî menfaatlerimiz Recep Tayyip Erdoğanın menfaatlerinden
daha büyüktür.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Sayın Turan...
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkanım, grubumuza dönerek Millî
olmaya davet ediyorum. dedi sayın konuşmacı. Cevap vermek
zorundayım Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun.
İki
dakika...
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Millî olmaya davet etmek sataşma mıdır efendim?
HALUK
PEKŞEN (Trabzon) Davete icabet ediyor.
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Yani şimdi millî mi olacak oradan cevap verince?
BAŞKAN
Lütfen... Burası Genel Kurul.
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Tamam da yani şimdi, millî olmaya davet ediyorum, kürsüye
geliyor.
BAŞKAN
Burası Genel Kurul, herhangi bir kahve salonu değil. Lütfen...
Buyurun.
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
2.- Çanakkale Milletvekili Bülent Turanın, Bolu
Milletvekili Tanju Özcanın 518 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 22nci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında AK PARTİ
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çok
talihsiz, edep dışı bir konuşmaya şahitlik ettik.
Kendisine yakıştıramadığımı ifade etmek
istiyorum.
AHMET
GÜNDOĞDU (Ankara) Yakışıyor, yakışıyor.
BÜLENT
TURAN (Devamla) İçerideki grupların hangisi olursa olsun Millî
değilsiniz, önce maddiyat düşünüyorsunuz. gibi sokak
ağzıyla konuşmayı bu kürsüye bir zül olarak addediyorum.
Kendisine yakıştıramadığımı ifade etmek
istiyorum ama yakıştırıyorsa gelsin bir daha söylesin, bir
daha devam etsin.
Başından
beri söylüyoruz, Afrin meselesi bu ülkenin millî menfaatleri için,
sınır güvenliği için, sınırımızda terör
devleti olmasın diye bu milletin askeriyle, Hükûmetiyle, milletiyle, 80
milyonun karar verip gittiği onurlu bir harekettir. Bunun içerisinde yok
Genel Başkanınız bunu dedi, yok bunu dedi demeyi
bırakın.
Başından
beri genel başkan yardımcılarınızın
dosyalarında var neler dediği, ÖSOya neler dediği, Afrine
neler dediği. İçeriye girme, yanına bakma. diye hep
eleştirdiği, zaman zaman askerimizin keyfini, moralini bozan
açıklamalar yaptığı hepimizin malumu.
Nasıl
ki dokunulmazlıklarda evet mi dediniz hayır mı belli
değilse, birçok konuda ne yaptığınız belli
değilse, Afrin konusunda da maalesef öyle oldu. İsterdik ki doksan
yıllık Mustafa Kemalin partisi hiç tartışmadan
Mehmetçikinin yanında, milletinin yanında, Afrinde net dursun.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Net durduk net.
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Net duruyoruz zaten.
BÜLENT
TURAN (Devamla) Kendiniz net değilsiniz ki; her gün bir açıklama,
her gün farklı bir değerlendirme. Biri Yanındayız. diyor,
biri ÖSOyla ne işi var? diyor, biri Mehmetçikin kılına zarar
gelmesin diye yanında omuz omuza savaştığı ÖSOya
Terör örgütünün uzantısı. diyor, Onun, bunun uzantısı.
diyor. Bunlar, bu milleti yaralıyor arkadaşlar. Siz belki söyleyip
gideceksiniz çay içmeye ama bunlar dinleniyor ve yaralanıyor bu insanlar.
Ben
diyorum ki AK PARTİ Grubu başından sonuna kadar Afrinin, bu
çalışmanın, harekâtın her şeyde yanında oldu. Bir
tek farklı açıklama çıkmadı ama aynaya bakın, elli
tane farklı açıklama oldu.
HALUK
PEKŞEN (Trabzon) Afrine giden teröriste lahmacunu kim
ısmarladı?
BÜLENT
TURAN (Devamla) Millîlikle ilgili en son ders alacak sizsiniz.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Turan.
Buyurun
Sayın Altay.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Grup Başkan Vekili biraz önce
konuşan hatibimizin konuşmasını edep
dışılıkla itham etmek suretiyle
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Aynen edep dışı dedim Sayın
Başkan.
FARUK
ÇATUROĞLU (Zonguldak) Aynen edep dışıdır.
LÜTFİYE
İLKSEN CERİTOĞLU KURT (Çorum) Kınıyorum onu ben.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Senin yaptığın edep
dışılığın dik âlâsı.
BÜLENT
TURAN (İstanbul) Ne dersen de.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Evet.
BAŞKAN
Ben sizi dinliyorum, niye birbirinize hakaret ediyorsunuz Sayın Altay?
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Meclis münakaşa yeri Sayın Başkan,
Meclis münakaşa yeri.
BAŞKAN
Ben sizi dinlerken beni bırakıp gidip laf atıyorsunuz.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Mecliste münakaşa varsa demokrasinin
işlediğini anlayacağız.
BAŞKAN
Ben sizi dinliyorum ama.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Şimdi şunu arz ediyorum efendim: Sayın
milletvekilimiz yaptığı konuşmanın edep
dışılığından kaynaklı şahsı
adına sataşmadan söz talep edecektir sanıyorum, ayrı ama
sayın sözcü doksan yıllık Cumhuriyet Halk Partisinin Afrin
konusunda net olmadığını, samimi olmadığını
söylemek suretiyle ayrıca Partimize sataşmıştır.
Bundan dolayı da cevap hakkı talep ediyoruz.
BAŞKAN
Sayın Altay, tabii ki Grup Başkan Vekili olarak size söz
vereceğim ama 2+2 veremeyeceğim, kusura bakmayın.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bir dakika, o kendi sorunu, onu ben bilmem, onu ister
BAŞKAN
Tamam, ben size söz veriyorum, kendisi sonra talep etsin.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Açarsa açarım Sayın Başkan, hepsini
açarım açarsa.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Altay.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Ne var?
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Hepsini açarım.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Ayıp ediyorsun, ayıp ediyorsun.
BAŞKAN
Sayın Altay, ben sizi dinliyorum şimdi.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) PKKda kim var, açarım. Açmayın bunları.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Ayıp ya, ben de açayım madem şimdi.
BAŞKAN
İki dakika
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Hiç açma orayı.
3.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Açalım mı, açmayalım mı kutuyu?
Açalım mı, açmayalım mı?
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) İstediğin kadar aç.
ENGİN
ALTAY (Devamla) Ee, ne sallıyorsun? Bende de var.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Ben diyorum ki
ENGİN
ALTAY (Devamla) Biz Abdullah Öcalana Sayın demedik, sizin Genel
Başkanınız dedi.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Herkes Sayın denmeyi hak eder.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Yapma ya!
ENGİN
ALTAY (Devamla) Bırak!
Şimdi,
ayıp ediyorsunuz. Şu Afrinden ne murat ediyorsunuz ya? Bu parti,
Cumhuriyet Halk Partisi size samimi, yapıcı uyarılarda bulundu,
dedi ki: ÖSOnun içinde elbette Arap, Türkmen, Suriyeli vatanseverler var
ancak bununla beraber, El Kaide uzantılı cihatçı örgüt
mensupları da var, dikkatli olun. Ne var bunda?
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Öyle demedi.
ENGİN
ALTAY (Devamla) Öyle dedim, ben söyledim, öyle söyledim. (CHP
sıralarından alkışlar)
Cumhuriyet
Halk Partisinin millîliğini tartışmak
İşine
geldiği zaman Milliyetçiliği ayaklar altına aldım. diyen,
işine geldiği zaman âdeta kana, kafa tasına, ırka
dayalı milliyetçi söylemler söyleyen birinin haddi ve hakkı olamaz.
(CHP sıralarından alkışlar) Herkes haddini bilecek, hangi
makamda oturursa otursun. Bu açık.
Terör
seviciliği, Apo seviciliği tartışmasına girecekseniz
hodri meydan! Bizim geçmişimiz belli, söylemimiz belli, eylemimiz belli
ama Abdullah Öcalan işinize gelince bebek katili olacak, işinize
gelince Sayın Öcalan olacak, işinize gelince İmralı
olacak. İşte, siyasette edep dışılık
arıyorsan burada arayacaksın kardeşim. PKK işinize
geldiği zaman masaya oturup pazarlık yapacağınız bir
örgüt olacak, konjonktür değişince bombalar patlatılmak
suretiyle Türkiye yeniden kan gölüne çevrilecek ve buradan beslenmeye
çalışılacak. Bir saat önce -Sayın Turan, siz yoktunuz- bu
ülkeye lazım olan tek şey birlik ve dirlik dedim, terör üzerinden
siyaset yapmayın dedim, tekrar ediyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Sayın Başkan
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Turan
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Bir dakika efendim, ben önceden söz istedim.
BAŞKAN
Sayın Turan
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Daha önce ben söz istedim, bir dakika efendim.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Niye haksızlık yapıyorsunuz, Tanju
Beyin de bir talebi var.
BAŞKAN
Sayın Turanı, grup başkan vekilini dinliyorum.
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Ben daha önce söz istedim Sayın Başkan.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN
Size ne zaman söz verileceğine ben takdir etme yetkisine sahibim.
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Efendim, lütfen, daha önce ben söz istedim.
BAŞKAN
- Beni ikaz etmeyin, oturun, İç Tüzük maddesini okuyun.
TANJU
ÖZCAN (Bolu) - Söz istedim, ağır bir sataşma var, beni
görmemezlikten gelemezsiniz.
BAŞKAN
Sizi dinliyorum Sayın Turan.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, az önce grup başkan vekilinin
ifade ettiği
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Benim onurumu siz koruyacaksınız Sayın
Başkan, böyle şey mi olur?
BAŞKAN
İç Tüzükü açın okuyun, size istediğim zaman söz veririm
aynı oturum içinde kalmak üzere.
TANJU
ÖZCAN (Bolu) İç Tüzükü açıp okuyalım Grup başkan
vekiline daha önce söz verilir. demiyor, milletvekili diyor. Sataşmadan
dolayı söz isteyeceğim, gerekçesini anlattım.
BAŞKAN
Aynı oturum içinde kalmak kaydıyla istediğim zaman size söz
verme hak ve yetkisine sahibim, tamam?
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Ama böyle bir şey olur mu?
BAŞKAN
Ayrıca da siz talep etmediniz daha.
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Efendim, ettim ben, talep ettim, elimi kaldırdım.
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Erzincan) Otur, elini sallama, terbiyesiz!
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, az önce grup başkan vekilinin
son cümle olarak kullandığı Afrinle ilgili birlik beraberlik
olması lazım. tezine, iddiasına yürekten katılıyorum.
O zaman diyorum ki: Bir önceki konuşmacının, Meclis makul
çalışırken, gündemdeki kanunu tartışırken hiç
ilgisiz ithamlarla, sokak ağzıyla ifade etmesinden dolayı
uyarılması lazım. Afrinde askerimiz varken bu tarz söylemin
hiç kimseye, CHPye de, bu millete de faydası yok, bize de, partiye de
zarar veriyor. demesi lazımdı eğer samimiyse. Sayın
konuşmacı Siz sadece parayı düşünürsünüz, nerede
millîlik? gibi bir ifadede bulundu. Aslında bu düz ifadeyle..
Lütfen,
zaptı alın, bu özrü ve cezayı gerektiren bir ifadedir,
zaptı incelemeye de davet ediyorum sizleri.
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Sizi dinliyorum.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Sayın Başkan, sokak aleyhinde konuştu, ben
de söz istiyorum.
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Sayın Başkan, defalarca tekrar etti, sokak
ağzıyla konuştuğumu, edep dışı söylemlerde
bulunduğumu söyledi. Bu çok açık bir sataşmadır. 69a göre
söz istiyorum.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Şu ifadenin tanımını yapsın, ben
de saygı duyayım: Siz sadece parayı düşünürsünüz, nerede
milliyetçilik? Bu sokak ağzıdır Sayın Başkan.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Kastı siz değilsiniz kardeşim, AK
PARTİ milletvekillerimizi tenzih ettik.
BAŞKAN
Buyurun kürsüye, hangi kategoriye giriyor o laf, açıklamasını
yaparsınız,
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Kimi Hükûmet üyelerini söylemiştir muhtemelen.
4.- Bolu Milletvekili Tanju Özcanın, Çanakkale
Milletvekili Bülent Turanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Sayın Başkan, ben konuşmamın sonunda dedim
ki: Millî olmaya davet ediyorum. Bülent Bey de söz istedi, davete icabet
etti, geldi, burada millî oldu.
Sayın
Başkan, benim söylediklerim son derece açık, sizin, bir
kısmınızın -Hükûmetinizi kastederek- millî
duygularının eksik olduğunu ifade ettim. Bu benim
düşüncem. dedim.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Benim de düşüncem.
TANJU
ÖZCAN (Devamla) - Bakın, bu düşünceyi benimle birlikte
paylaşanlar var.
Bakın,
Afrinle ilgili bir konu var. Afrinde şu anda bizim ordumuzun mücadele
ettiği teröristler Afrine ne şekilde geçti? Bu teröristleri oraya
taşıyan otobüsleri kim buldu, temin etti? Onların lahmacun
paralarını kim verdi? Bunları da konuşalım.
Bakın, siz bunları anlatıyorsunuz. Biz ordumuzun
arkasındayız. diyoruz, biz millî milletvekilleriyiz, biz Cumhuriyet
Halk Partisinin milletvekilleriyiz.
SEBAHATTİN
KARAKELLE (Erzurum) Vay, vay, vay.
TANJU
ÖZCAN (Devamla) - Her zaman çizgimiz aynıydı bizim.
Siz
PKKyla oturup müzakere ederken ben bu kürsüden bunu eleştiren bir
milletvekiliyim. Hatırlamıyor musunuz bunları? Siz o zaman
Analar ağlasın mı? derken ben Elinde silah olan teröristlerle
sizin aynı masada ne işiniz var? Yazıklar olsun size. diyenlerdendim,
hâlâ ben bu görüşümün arkasındayım.
Benim
çizgim hep netti Bülent Bey, hep netti; hep durduğum yerde durdum ben, hep
durduğum yerde durdum. Yeri geldiğinde Apodan medet de ummadım.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Dokunulmazlıkta ne yaptın?
TANJU
ÖZCAN (Devamla) - Ne oldu Anayasa oylaması öncesinde? Abdullah Öcalana
Evet deyin. diye mektup yazdırtan kimdi? Kimdi? (CHP
sıralarından alkışlar) Biz miydik? Evet kampanyasına
dâhil olmaya davet eden, PKK terör örgütünün liderine Evet demeye davet eden
mektubu yazdırtan kimdi? Afrindeki o teröristlerin Afrine geçişini
sağlayan kimdi?
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Ne ayıp şey ya!
TANJU
ÖZCAN (Devamla) - Biz miydik? Kim yönetiyor bu ülkeyi?
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Vay anam vay!
TANJU
ÖZCAN (Devamla) - Ben Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan
.
BAŞKAN
Sayın Turan
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, bu üslup CHPnin neden 25i 26
yapamadığının en büyük cevabı.
MUSTAFA
AKAYDIN (Antalya) Şu bakanı bir açıklasana, bakanı.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) - Biz, dün bu ülkede Anneler ağlamasın. diye
büyük riskler aldık. Bu ülkede beraber yaşayalım, kavga
etmeyelim diye riskler aldık. O zaman farklı şeyler söylediler,
bugün farklı şeyler söylüyorlar.
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Ben aynı şeyleri söyledim.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) PKKnın bu süreçte Evete mi Hayıra mı
katkı sağladığını kulis bilgilerinden dinlemeye
gerek yok. Üç ay boyunca, tüm kampanya boyunca tüm millet dinledi ve gördü.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Danış Beştaş
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın hatip, biraz önce bu Evet
oyuyla ilgili konuşurken bize laf geliyor, Eş Genel Başkanımızın
dün mahkemedeki savunmasında
BAŞKAN
Bunda bir sataşma yok ama.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Biz açıklama yapmak istiyoruz.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Devam edelim gündeme Sayın Başkan.
BAŞKAN
Bunda bir sataşma yok.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Efendim, ben 60a göre kısa bir söz
istiyorum.
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) Yanlış bilgi verdi.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Yanlış bilgi verdi Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Sayın Danış Beştaş, bir dakika size söz vereyim ama
burada, artık, hiç kimsenin hiçbir lafı söylememesi noktasına
geliyoruz.
DİRAYET
DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) Manipüle etti,
söylemediği bir şeyi söylemiş gibi söyledi.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Danış Beştaş, bir dakika.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Bolu Milletvekili Tanju Özcanın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan, bu sözler,
açıkçası Demirtaşın dünkü sözlerinin manipüle edilmesidir,
bugün de kendisi, mahkemede, sözlerine, basın üzerindeki manipülasyona
cevap vermiştir. Oradaki açıklama şudur: Hükûmetin, o mektubu
Evet diyor. şeklinde yutturmaya çalışma -tırnak içinde-
bir girişimin olduğunu söylüyor. Yoksa, o notta Evet deyin.
şeklinde bir açıklama da yok, dün kendisi de bunu ifade etti
mahkemede; burada, Hükûmetin, bu konuda başka bir amaca hizmet etmek
amacıyla bunu getirdiğini, Evete zorlamak istediğini söyledi.
Bu doğru anlaşılsın. Mahkeme tutanakları elimizde yani
bunu başka bir yere çekmenin buradan ekmek kazanacak bir yol
olmadığını da ifade etmek istiyorum.
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Tanju Bey tekzip edilmiş oldu.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Altay
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, bu tartışmalarla bir
yere varmak mümkün değil. Ben, bugün söylediğimi tekrar ediyorum.
Bir, hiç kimsenin elinde bir başkasının vatanseverliğini,
yerliliğini, millîliğini ölçecek bir terazi de yok, hiç kimsenin
böyle bir haddi de yok. Böyle bir süreçte, bir yerlilik, millîlik hamasetiyle,
bunu, içeride bir siyasi partinin daha çok oy almasına yönelik olarak
kullanmak doğru değil. Türkiye'nin ihtiyacı olan şey
emperyal güçlerin tezgâhına gelmeden birlik ve dirliktir. Biz bu konuda
samimiyiz ama AK PARTİ bizim samimiyetimizi test etmek istiyorsa,
belgelerle, fotoğraflarla, geçmişteki söylemlerle buna
hazırız diyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Turan
BÜLENT
TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan, tabii ki hiç kimsenin elinde
birbirinin millîliğini ölçme gibi bir imkân, alet olmaz. Ancak Avrupa
Birliğinde sayısız raporda, Amerikanın kendi
istihbaratında, tüm dünyada PYDye terör örgütü denirken bir partili
çıkar da Elimizde istihbarat bilgisi yok, biz nereden bilelim bunu?
derse bunun millîliği sorgulanır.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Ben bu Hükûmetin
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Başkanım
BAŞKAN
Bir şey söyleyeceğim, müsaade edin.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Buyurun, elim havada bekliyorum efendim.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
Lütfen
oturun yerinize, siz de, siz de.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Peki Başkanım.
BAŞKAN
İki gündür bu kürsüde
Elbette ki tartışılır,
elbette ki siyasi çerçeve içinde düşünceler söylenir, ileri sürülür ama
biraz yani müsaade edin. Karşı gelebilirsiniz, destekleyebilirsiniz,
eleştirebilirsiniz ama bugün Afrinde askerler çarpışıyor
ve şehit oluyor. Askerlerin şehit cenazeleri Türkiyeye gelirken ben
Mecliste bu bağlamdaki bir tartışmadan son derece
rahatsızım.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.11
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.26
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 60ıncı Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
518
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/912) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 518) (Devam)
BAŞKAN
Komisyon yerinde.
Hükûmet
yerinde.
22nci
madde üzerinde Bolu Milletvekili Tanju Özcan ve arkadaşlarının
önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
22nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
23üncü
maddede iki adet önerge vardır, ilkini okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 518 sıra sayılı Kanun Tasarısının 23üncü
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Meral
Danış Beştaş Erol
Dora
İstanbul
Adana Mardin
Mahmut
Celadet Gaydalı Feleknas
Uca
Bitlis Diyarbakır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Mardin Milletvekili Sayın Erol Dora konuşacak.
Buyurun
Sayın Dora.
EROL
DORA (Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 518
sıra sayılı Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
23üncü maddesi üzerinde Halkların Demokratik Partisi adına söz
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, tasarının bu bölümünde birçok farklı maddede
yapılan değişiklikle 6750 sayılı Ticari
İşlemlerde Taşınır Rehni Kanununda bir dizi
düzenlemeye gidilmekte ve KOBİlere ait her türlü
taşınırın rehin edilebilmesi amaçlanmaktadır.
Böylelikle, finansal sistemin önemli bileşenlerinden olan KOBİlerin
kredi kullanabilmek için rehin verecekleri taşınmaz
mallarının kalmadığı itiraf edilmektedir. Bu
düzenleme, ekonomimizin içerisinde bulunduğu sağlıksız
durumu bir kez daha ifşa etmektedir.
Değerli
milletvekilleri, yapılan düzenlemelerle, KOBİlerin sahip olduğu
her türlü taşınır ve hak üzerinde rehin hakkı
kurulabilecek, rehin edilen taşınır varlığın
gelecekteki her türlü faiz, sigorta gibi hukuki getirileri ile doğal ürün
ve ikamesi mallar taşınır varlıkla birlikte doğrudan
rehin kapsamına girecek. Rehin gösterilecek
taşınırların akıbetinin belirsizliği özellikle,
borç verecek kamu bankalarını da büyük bir riske atmış
olacaktır. Bu konu, Hükûmetin borçlanmaya dayalı sözde büyüme
politikasının bir yansımasıdır ve ileride hem
borçlananlar açısından hem de borç verenler açısından büyük
sorunları beraberinde getirecektir.
Değerli
milletvekilleri, yatırım ortamının iyileştirilmesine
dönük ne kadar teknik düzenleme yapılırsa yapılsın hukuk,
demokrasi ve özgürlükler genişletilmeden, OHAL kaldırılmadan
katma değer ve istihdam yaratan, nitelikli yatırım çeken veya
etkin girişimlerin yeşerdiği bir ülke olmaktan bahsetmemiz mümkün
değildir. Bu değişikliklerin yatırım
ortamını iyileştirmeye dair düzenlemeler olmadığı
ve çok daha riskli uygulamaları beraberinde getireceğini
düşündüğümüz için maddenin tasarı metninden
çıkarılmasını talep ediyoruz.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye bir buçuk yılı aşkın bir
zamandır OHALle yönetilmektedir. Bu durum, aslında on altı
yıldır iktidarda olan AK PARTİnin ülkeyi normal yollardan
yönetemediğinin de açık bir göstergesi niteliğindedir.
Demokrasilerde sınırlı, süreli, zorunlu OHAL uygulamaları
bağımsız yargının denetimine tabi olduğu gibi
OHALi doğuran tehditle sınırlı olmak zorundadır.
İlk başlarda üç ay uygulanacağı söylenen OHAL dönemi
artık süresinin ne zaman biteceği belli olmayan keyfî uygulamalara
dönüşmüştür. İş dünyası, esnaf, emekçi âdeta diken
üstünde. Bir de bu endişeler ve belirsizlikler üzerine uluslararası
kredi derecelendirme kuruluşlarının Türkiyeyi sürekli olarak
kırılgan ekonomiler arasında gösteren tespitleri
eklendiğinde durumun vahameti daha da netlik kazanmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; OHAL şartlarında
doğrudan yeni yabancı yatırımcının
gelmediğini, yerli yatırımcının da hem yeni
yatırım yapmayı bıraktığını hem de
yatırımlarını yurt dışına
taşıdığını görüyoruz. OHALin doğal
sonuçları olarak yüksek enflasyon, yüksek işsizlik, yüksek faiz,
yüksek döviz kurları, yüksek bütçe açığı, yüksek cari
açık olarak ekonomiye ağır yükler yüklemeye devam ediyor. OHALe
dayanarak haksız, hukuksuz ve adaletsiz şekilde milletvekilleri,
gazeteciler, akademisyenler cezaevine atılıyor, insan hakları
ihlalleri hız kesmeden devam ediyor. Bu adaletsiz uygulamalar ise birçok
farklı sorunun yanında, konumuz özelinde, yatırım
ortamını da yok etmektedir. Bakınız, 2016 Temmuz
ayında yüzde 8,79 olan enflasyon Aralık 2017 döneminde yüzde 11,92
oldu ve son on beş yılın en yüksek enflasyon oranı olarak
tarihe geçti. Yine aynı zaman diliminde dolar kurunda yüzde 26, euro
kurunda yüzde 40 artış oldu. Benzer biçimde, aynı on sekiz ayda
mazot fiyatları yüzde 36, benzin fiyatları ise yüzde 30
artış gösterdi.
Değerli
milletvekilleri, netice itibarıyla, OHAL kaldırılmadan,
demokrasi ve özgürlükler alanı genişletilmeden ne toplumsal
barış tesis edilebilir ne de ülke ekonomisi düzlüğe
çıkarılabilir. OHALde ısrar edildikçe sorunlarımız
daha da içinden çıkılmaz noktalara gelecektir.
Bu
duygularla tekrar hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 518 sıra sayılı Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 23üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Mehmet
Bekaroğlu Bülent
Kuşoğlu
İzmir İstanbul Ankara
Musa
Çam Bihlun
Tamaylıgil Utku
Çakırözer
İzmir
İstanbul
Eskişehir
Kadim
Durmaz Kamil
Okyay Sındır
Tokat İzmir
Madde
23- 6102 sayılı Kanunun 428inci, 430uncu ve 431inci maddelerinde
yer alan hükümler yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN
Komisyon, önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz Değerli
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İzmir Milletvekili Sayın Kamil Okyay
Sındır konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Sındır. (CHP sıralarından alkışlar)
KAMİL
OKYAY SINDIR (İzmir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 518 sıra sayılı Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 23üncü maddesi üzerine grubumuz adına söz
almış bulunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, yatırım ortamının iyileştirilmesi,
çok güzel bir kavram, çok anlamlı bir kavram. Ülkemizin de en çok ihtiyaç
duyduğu şey bu değil mi? Üretim. Üreterek büyüyen bir ülke olma
özlemi; hatta katma değeri yüksek, getirisi yüksek üretime ve istihdam
yaratan üretime yönelik bir gelişme, bir kalkınma. Öyle geçici, öyle
bugünü kurtaran veya istihdam yaratan değil ama birilerinin cebinin daha
da çok dolmasına yönelik bir yatırım değil.
Değerli
arkadaşlar, söz konusu kanun tasarısının bütünü üzerinde
şunu söyleyebilirim ki bürokratik süreçlerin rasyonel hâle getirilerek
gerek zaman ve gerek maliyet anlamında iyileştirme
sağlanması aslında iyi bir şey ama bunun yasa
değişikliği değil, o bürokratik süreçlerin
iyileştirilmesi adına daha doğru bir karar
olacağını özellikle belirtmek istiyorum.
Yatırım
Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu diye bir kurul
var. Şimdi, bu neoliberal ekonomi politikalarının Türkiyeyi
içine soktuğu rekabetçi anlayış ve
yatırımcıyı, özellikle özel sektör girişimlerini,
yabancı yatırımcıları kendi topraklarınıza,
kendi vatanınıza davet etme, cezbetme anlayışı ve buna
yönelik yapılan çabalar bir kere üzerinde özellikle durmamız gereken
ve dikkatle durmamız gereken konular. Bu Yatırım
Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kuruluna
baktığımızda bu politikaların gereği olan bir
kurul oluşturulmuş. Bu politikaların gereği olan, hep dile
pelesenk ettiğiniz, özellikle siyasal iktidarın bu yönetişim
modeli, yönetişim yani bir yanda hükûmet, devlet, devleti temsil eden,
yöneten hükûmet, diğer yanda özel sektör ve üçgenin bir diğer ucunda
da halk ve kamu veya diğer ifadeyle halkın temsilcileri olan STKler.
Oysa bu kurula baktığınızda STK diye bir yapıyı
görmüyorsunuz. Özel sektör ve Hükûmet el ele, kol kola yatırım
ortamını iyileştiriyor.
Peki,
değerli arkadaşlar, eğer ekonomik kaygılar ekolojik
kaygıların önüne geçerse bu ülkede ne üretim yapacak toprak
kalır ne tarihî ve doğal kaynaklarımız kalır ne
kültürel değerlerimiz kalır, hepsi yok olur gider. Ne adında?
Kamu yararı adında ki hukukta ben hâlen daha bir metin görmedim ki
kamu yararı şudur densin. Dolayısıyla
topraklarımızın, tarım alanlarımızın,
sularımızın, havamızın kirletilmesinin önünü açan bir
süreç. Hep sürdürülebilirlik diyoruz. Sürdürülebilirlik tanımı,
kavramı, aslında günü kurtaran ve geleceği yok eden bir kavram
değil. Geleceği bugünden daha iyi koşullar altında gelecek
nesillere teslim ettiğimiz bir kavramdır sürdürülebilirlik.
Şimdi
değerli arkadaşlar, burada özellikle üzerinde durmak istediğim
bir genelge var. Uluslararası normlarda anayasa, kanun, tüzük, yönetmelik,
bunlar bu silsileyle kendilerini gösterir. Genelgeler ise
baktığımızda aslında bu tüzük ve yönetmeliklerin
içeriklerinde, yasa ve yönetmeliklerin uygulanmasında yol gösterici,
aydınlatıcı, dikkat çekici amaçlı metinlerdir. Bir yasal
metin değildir genelge. Buradan 2009 yılında
yayınlanmış olan -ki o dönem daha bakanlık bile Çevre ve
Orman Bakanlığıydı, adı bile eski hâlde- hâlen
uygulanan bir genelgeye dikkatinizi çekmek istiyorum, 2009/7 sayılı
Genelge. Yatırımcının yapmak istediği
yatırımın eğer hakkında ÇED olumlu kararı
alınmışsa ve buna itiraz edenlerin mahkemelerden
aldıkları iptal veya yürütmeyi durdurma kararları varsa, bu
genelgeyle hukuk normlarını bir kenara bırakarak, genelge
marifetiyle mahkeme kararlarını yok sayan ki anayasal bir
zorunluluktur o kararları Hükûmetin, devletin, kurumların kabul
etmesi ve uygulaması- bir anlayışla, arkadan dolanarak, yeniden
inceleme değerlendirme kurullarının oluşturulup ÇEDi,
mahkemenin iptal ettiği ÇEDi aynı koşullarla yeniden verme
çabası. İşte bu sayede çevre talan ediliyor, bu sayede doğal
kaynaklar yok ediliyor. En basit
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMİL
OKYAY SINDIR (Devamla) Sayın Başkan, bir dakika
BAŞKAN
Tamamlayın. Peki, Sayın Sındır.
KAMİL
OKYAY SINDIR (Devamla) Çok basit bir örnek vermek istiyorum. Çok örneği
var. Az önce 3üncü havalimanıyla ilgili yer konusunda yapılan
itirazlara ve mahkeme kararına rağmen aynı genelgeyle arkadan
dolandı.
İzmir
Efemçukuru, İzmirin tepesi, yanı Çamlı Barajı. Buradaki
altın madeni kapasite artırmak istiyor, itiraz ediliyor; halk,
STKler, kamuyu temsil eden halk itiraz ediyor ama mahkeme kararına
rağmen, yürütmeyi durdurma ve iptal kararına rağmen, arkadan
dolanarak ÇED olumlu raporu yeniden veriliyor mahkemeyi yok sayan.
Bu
hükümleri eğer biz bu genelgeyle, kanunları yok sayan bir
anlayışla yatırımı iyileştireceksek bu ülkede
yarın ekin ekecek toprak bulamayız, yiyecek gıda bulamayız,
gelecek nesillerimize sürdürülebilir bir gelecek sunamayız diyorum.
Saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Sındır.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
24üncü
maddede 3 adet önerge vardır, sırasıyla okutacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 518 sıra sayılı Kanun Tasarısının 24üncü
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Meral
Danış Beştaş Erol
Dora
İstanbul
Adana Mardin
Mahmut
Celadet Gaydalı Feleknas
Uca
Bitlis Diyarbakır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz Değerli
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Adana Milletvekili Sayın Meral Danış
Beştaş konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Danış Beştaş. (HDP sıralarından
alkışlar)
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Bu
kürsüden cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin her gün
mutlaka bir konuda bir cezaeviyle ilgili hak ihlalini gündeme
taşıyoruz. Emin olun, biraz önce arayan annelerden aldım bu
bilgiyi. Bir tanesi Osmaniye Cezaevinde. Son iki gündür sayısız
başvuru aldık ve orada görüşmeye giden ailelerin
anlatımları, korkunç bir işkence yapıldığı
yönünde. Ve Şakran Cezaevinden bir ekip getirildiğini, bu ekibin
orada bulunan hükümlü ve tutuklulara yönelik ağır işkenceler
uyguladıklarını ifade ediyorlar. Hatta bana verilen bilgiye göre
içlerinden bir tanesi komadaymış yani ağır
yaralanmış ve tedaviye götürülmüyor. Ve annesi -Mehmet Emin
Dalın annesiyle biraz önce telefonda konuştum- oğlunun yüzünün
gözünün yara bere içinde olduğunu, yüzünün
yırtıldığını tarif ediyor. Zaten çok zayıfladığını
ve âdeta böyle vücudunun her tarafında yara olduğunu kendisi ifade
ediyor. Diğer iki isim, aileleriyle görüştüğüm, Ömer Aras ve
Emin Dal. Osmaniye Cezaevinde hâlihazırda şu anda bu uygulamalar
devam ediyor. Bu kürsüden yetkililere bir kez daha, hapishanelerdeki bu
işkenceleri, bu kötü muameleyi, bu saldırıları
durdurmaları gerektiğini, hapishanelerin işkence yeri
olamayacağını, hiçbir yerde işkence ve kaba
dayağın ya da fiziki şiddetin zaten meşruiyetinin
olmadığını ama devlet güvenliğinde olan, denetiminde
olan bir yerin de, ceza infaz kurumunun da bu uygulamalarla sürekli gündemden
düşmediğini ve hiçbir tedbir alınmadığını
bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Başka
bir not var önümde
Bursa H Tipi Cezaevinde ayakta sayıma direndikleri
için işkenceye maruz kalan ve yatak olmayan bir cezaevi olduğu
bildirildi. Boş ranzalar varmış sadece. Bu isimler, bize gelen
isimler: Yüksel Akgün, Hüsamettin Esen, Serhat Sezgin, İdris Başaran,
Ersin Arıkan, Mehmet Şirin Baycu, Hasan Özaydın, Abdulkadir
Doğru, Selim Acar. Bunlara dün itibarıyla sekiz saat ters kelepçe
uygulanmış. Bu ifade ettiğim isimlere hiçbir şekilde yemek
verilmemiş, kişisel ihtiyaçları ve tuvalet
ihtiyaçlarını da ters kelepçeli oldukları için
karşılayamamışlar. Bunlar doğrudan bize iletilen
bilgiler.
Ayrıca,
Hüsamettin Esen adlı kişi de, kolları ve kafasına
vurulduğu için görgü tanıkları ailesi anlatıyor-
darbedildiğini ve kafasındaki şişlikleri
dışarıdan görecek ve dokunmak hâlinde görebildiklerini de ifade
ettiler.
Yine,
Serhat Sezgin isimli kişiye kaba dayak atılmış ve hatta,
üstünün başının infaz koruma memurları tarafından
yırtıldığını da ifade etmişler.
Burada
verdiğim belki iki örnek, Bursa ve Osmaniye ama birçok bölgeden, birçok
cezaevinden, bu şekilde içeriği ağır başvurular
geliyor ve bu, bu dönemin açıkçası karakteristik özelliklerinden biri
hâline geldi. İlk dönemde, OHAL döneminde ifade ettiğimizde
Sayın Bozdağ Bize isim verin. diyordu. Bu nedenle artık isim
alıyoruz. Buradan tutuklu ve hükümlülerin isimlerini bile söylüyoruz ve bu
konuda gerçekten gerekli tedbirlerin alınması gerekiyor.
Diğer
yandan, 29 kişi, Celalettin Canla birlikte Afrin Operasyonuna
karşı çıktıkları için bir haftadır Emniyette
gözaltında tutuluyorlar. Celalettin Can ismi Türkiyede bilinen bir
isimdir ve uzun yıllar 12 Eylülde hapishanede kalan, ağır
işkenceler gören ve gerçekten hayatını demokrasi, insan
hakları mücadelesine adayan bir şahıs Celalettin Can aynı
zamanda. Yedi gündür keyfî bir şekilde Emniyette tutuluyorlar ve bize
avukat arkadaşların ve ailelerin verdiği bilgiye göre,
havasız ve temiz olmayan, hijyenik olmayan bir ortam. Celalettin Can çok
ağır bir kalp ameliyatı geçirmişti ve içeride tansiyonu
sürekli yükselip alçalıyor. Çok ciddi bir hayati tehlikesi de var.
Açıkçası, yıllarını cezaevinde geçiren,
hayatını insan hakları mücadelesine adayan, zamanında akil
insanlar listesinde olan ve bizim Parti Meclisi üyemiz Celalettin Can ve
yanındaki 29 kişinin de gözaltında tutulmasının hiçbir
makul nedeni yoktur; bu, keyfiyettir; keyfiyetin olduğu yerde hukuk
bitmiştir. Derhâl gözaltıların serbest bırakılmasını
talep ediyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 518 sıra sayılı Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 24üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Musa
Çam Utku
Çakırözer
İzmir İzmir Eskişehir
Nurhayat
Altaca Kayışoğlu Kadim
Durmaz Mehmet
Bekaroğlu
Bursa Tokat İstanbul
Bülent
Kuşoğlu Bihlun
Tamaylıgil
Ankara İstanbul
MADDE
24- 6102 sayılı Kanunun 575 nci maddesinin birinci
fıkrasında geçen kurucuların imzalarının noterce
onaylanması veya şirket sözleşmesinin ticaret sicili müdürü
yahut yardımcısı ifadeleri kurucular tarafından ticaret
sicil müdürlüğünde yetkilendirilmiş personelin şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Bursa Milletvekili Sayın Nurhayat Altaca
Kayışoğlu konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Altaca Kayışoğlu. (CHP sıralarından
alkışlar)
NURHAYAT
ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri, ekranları başında
bizi izleyen değerli milletimiz; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
518 sıra sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi
Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısının 24üncü maddesiyle ilgili vermiş
olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, yatırım ortamının iyileştirilmesini,
üretim yapılmasını elbette ki bizler de çok istiyoruz ama ortada
bir bataklık varken, bu bataklığı kurutmak yerine tek tek
sinekleri bir torbaya doldurmaya çalışmak, torba yasalarla bu ortamla
mücadele etmek kesin ve kalıcı bir çözüm değildir.
Yatırım
ortamının kötü olmasının bizatihi temel gerekçesi, sebebi,
16 Nisan mühürsüz seçimiyle milletin önüne konulan tek adam rejimidir.
Demokrasinin ortadan kaldırıldığı tek adam rejiminde
-yargı bağımsızlığının yok edildiği-
milletimizin can güvenliği artık kalmamıştır. Hukuk
devleti yok edilmiştir. Milletimizin mal güvenliği
kalmamıştır. Milletimizin adalete olan güveni
sarsılmış, hukuk güvenliği kalmamıştır. AKP
Genel Başkanı bir sabah kalkıp TEOG kaldırılsın.
dediğinde ertesi gün TEOG kaldırılıyorsa; yine, AKP Genel
Başkanı bir sabah kalkıp Yardımcı doçentlik de nedir?
Bunu kaldırın. dediğinde, ertesi gün bunu kaldırmak için
çalışmalar başlatılıyorsa böyle bir ülkede
yatırım ortamı iyileştirilebilir mi değerli
milletvekilleri?
Üzerinde
konuştuğum bu madde ve devamındaki birçok madde, yatırımcıların
malının mülkünün rehin verilmesiyle ilgili
kolaylaştırıcı maddeler. Şimdi soruyorum: Hangi
yatırımcı Ben malımı mülkümü kolayca rehin
edebileceğim. diye koşa koşa bir ülkede yatırım
yapar? 3 Aralık 2017 tarihinde AKP Genel Başkanının Yurt dışına
giden sermayeye izin vermeyin. talimatı sermayeyi ürkütmekten ve daha
fazla kaçırmaktan başka bir işe yaramayacağı için
ertesi gün bu söylemden çark edildi. Buna rağmen, 2019da tam
anlamıyla yürürlüğe girecek olan tek adam rejiminde bir kararnameyle
malına mülküne el konulacağı endişesi taşıyan
iş insanları bu ülkeye yatırım yapar mı?
Dün
konuşmalarında Değerli Vekilimiz Bülent Kuşoğlu da
bahsetti, ülkeden maalesef sermaye kaçıyor. Bunu önlemenin yolu,
katılımcı bir şekilde hazırlanmamış olan bu
torba yasalar değildir. Yatırım istiyorsanız, ey Hükûmet,
demokrasiyi önce bu ülkeye getireceksiniz ve hukuk devletini, yargı
bağımsızlığını, hukukun üstünlüğünü tam
anlamıyla tesis edeceksiniz, ancak o şekilde bu bataklık
kurutulabilir diyorum. Ülkemizin 5 temel sorununun da; ekonominin,
dış politikanın, Kürt sorununun, eğitimin,
demokratikleşme sorununun tamamı ancak bu yolla çözülebilir.
Nitekim,
önemli olduğunu düşündüğüm verileri tekrar buradan söylemek
istiyorum. Dünya Bankası 2016 Yılı Dünya Yönetişim
Göstergeleri Raporundaki veriler ülkemizin devlet yönetimi karnesinin gittikçe
kötüleştiğini gösteriyor. Söz hakkı ve hesap verilebilirlikte
yani ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, toplantı
özgürlüğü gibi özgürlüklerde ülkemiz 204 ülke arasından 144üncülüğe
gerilemiştir. Hukukun üstünlüğünde 209 ülke arasından
108inciliğe gerilemiş ve bu notuyla Ermenistan, Sırbistan,
Karadağ, Güney Afrika, Gana ve Ruandanın da altında
bulunmaktadır. Mevzuat kalitesi açısından iki yılda yani
son iki yılda çıkardığınız buradaki yasalar,
KHKlerle 11 sıra birden ülkemizi gerilettiniz. Kamu yönetiminin
etkinliği açısından politik baskılardan kaynaklı
olarak 27 sıra birden gerileyip 95inci sıraya geldik ve
yolsuzluğun kontrolü bakımından da maalesef Bulgaristan,
Senegal, Güney Afrika gibi ülkelerin gerisindeyiz. Peki, istikrar, o
bahsettiğiniz istikrar konusunda ülkemiz ne durumda diye sorarsanız,
iki yılda 13 sıra gerilemiş ve 199uncu sıraya
gelmişiz. Dünyada bizden sonra sadece 12 ülke var istikrarsız olan.
Bu tablo bu ülkenin evlatları olarak bizleri üzüyor ve
utandırıyor.
Hükûmete
sesleniyorum: Sizde de bir parça vicdan varsa, biraz vatan sevgisi, gerçekten
millî duygular varsa -ki millî görüş gömleğini çoktan
çıkarmıştınız- bu tabloyu değiştirmek için
gerçek ve sonuca etkili adımlar atarsınız. O zaman bu ülkeye
yatırım da gelir
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURHAYAT
ALTACA KAYIŞOĞLU (Devamla)
bu ülkenin diğer sorunları da
çözülür diyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 518 sıra sayılı Tasarının çerçeve 24üncü maddesindeki
ticaret sicili müdürlüğünde yetkilendirilmiş personelin ibaresinin
yetkilendirilmiş ticaret sicili müdürlüğü personelinin
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Erkan
Haberal Kamil
Aydın Erkan
Akçay
Ankara Erzurum Manisa
Ahmet
Selim Yurdakul Baki
Şimşek
Antalya Mersin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Antalya Milletvekili Sayın Ahmet Selim Yurdakul
konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Yurdakul. (MHP sıralarından alkışlar)
AHMET
SELİM YURDAKUL (Antalya) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Türk milleti için canını dişine takarak görev
yapan Türk Emniyet teşkilatına katılmak ve Türk milletine huzur
ve güven sunmak üzere mücadelenin bir parçası olmak isteyen gençlerin
yaşadığı bir sıkıntıyı dile getirmek
için Milliyetçi Hareket Partisi adına söz aldım. Tahmin ediyorum,
birçok vekilimiz de bu talebi almıştır. Ben de geçtiğimiz
hafta 4, bu hafta da 2 ayrı heyetle ziyaretime gelen genç
kardeşlerimin yaşadığı mağduriyete şahit
oldum. Konuyu kısaca ifade etmek isterim.
3
Ocak 2018 tarihinde Resmî Gazetede bir mevzuat değişikliği
yayınlandı. Bu değişiklikle Emniyet Teşkilatı
Sağlık Şartları Yönetmeliğine daha önce olmayan bir
madde eklendi, buna göre sağlıklı hepatit B
taşıyıcılarının polis olması engellendi.
Oysa 4 Eylül 2013 tarihinde Resmî Gazetede yayınlanan ve 2018
yılının başına kadar yürürlükte olan Emniyet
Teşkilatı Sağlık Şartları Yönetmeliğine
göre hepatit B taşıyıcısı olan sağlıklı
kişiler polis olabilmekteydiler. Birçok kardeşimiz bu yönetmeliğe
göre polis olma umuduyla bin bir emek harcadılar, özel dersler
aldılar, kurslara gittiler, kimisi özel ve pahalı diyetler
yaptılar, aileleri bu kardeşlerimiz için belki de ellerindeki
avuçlarındaki son imkânları seferber ettiler. Ülkemizin çeşitli
illerinde gerçekleştirilen sınavlara belki de ceplerinde simit alacak
parası olmayan ailelerin çocukları girdi ancak gördüler ki bin bir
emekle ve gayretle hazırlandıkları sınav şartları
sonradan değişti. 2017 yılında başarılı
oldukları yazılı sınavlarından sonra mülakat tarihini
bekleyen bu kardeşlerimiz büyük bir hüsranla
karşılaştılar, bir gecede değiştirilen mevzuat
nedeniyle maalesef şimdi mağdur durumdalar.
Muhterem
vatandaşlar, polis olmaya engel olarak değerlendirilen hepatit B
taşıyıcılığının tıbbi olarak
değerlendirildiğinde polis olmaya herhangi bir engel
oluşturmadığı kanaatindeyim. Tıp ve iş hukuku
branşlarından bilirkişilerin de bu yönde raporları
olduğunu bilmenizi isterim. Türk milleti için canını dişine
takarak görev yapan Türk emniyet teşkilatına katılmak ve Türk
milletine huzur ve güven sunmak üzere mücadelenin bir parçası olmak isteyen
gençlerden hepatit B taşıyıcısı olanların bu
hususta önlerinin açılması beklentisi haklı ve vicdana uygundur.
Hükûmetimiz ve İçişleri Bakanlığı zannediyorum bu
konuda milletimizin sesine kulak verecek ve talepleri değerlendirerek
olumlu bir adım atacaktır. Şu anda eski Sağlık
Bakanımız, Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ
buradalar. O da bu konuyu bir doktor olarak değerlendirecek ve Sayın
İçişleri Bakanımız Süleyman Soyluyla birlikte, tekrar bu
gençlerin önünün açılmasını bilimsel çalışmalarla
değerlendirerek gündeme almanızı ben buradan arz ediyorum.
Sayın
Başkan, kıymetli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisi,
ülkemizin ilerlemesinde, iş bölümüne ve uzmanlık sahiplerinin
kariyerlerini kendi meslek dallarında geliştirebilmelerine çok önem
vermektedir. İnsan hayatının söz konusu olduğu,
sağlık alanında mükemmeliyeti yakalamanın anahtarı
eğitimli kişilerin istihdam edilmesidir. Bu nedenle, sağlık
alanında eğitim alan yardımcı sağlık
branşlarına hak ettikleri önemin verilmesinden yanayız. 36 tane
branş var ve en az 470 bin atanamayan yardımcı sağlık
personelimiz var. Örneğin, ameliyathane teknikerleri gibi birçok
branşların da doğru düzgün bir meslek tanımı maalesef
yok. Bu branştan mezun olan kardeşlerimiz geliyor ve bana, iki
yıl boyunca sağlık eğitimi aldıklarını ama
bunun karşılığında hastanelerde ancak temizlik
görevlisi olarak çalışabildiklerini ifade etmektedirler. Birkaç
haftalık sertifika eğitimlerini hâlâ ön lisans seviyesi üniversite
eğitimi alan insanlara tercih eden yaklaşımları üzülerek izliyoruz.
Yardımcı sağlık personeli kardeşlerimizin daha fazla
sayıda, adil ve eşit sayıda atamayla kamu sağlık
kuruluşlarında görev alması ülkemizin lehine bir uygulama
olacaktır. Bu atamanın bir an önce yapılmasının,
sağlıkta istenilen kaliteyi ve hasta memnuniyetini
artıracağı kesindir.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yurdakul.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
25inci
maddede iki adet önerge vardır, sırasıyla okutacağım
ve işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 518 sıra sayılı Kanun Tasarısının 25inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Meral
Danış Beştaş Erol
Dora
İstanbul
Adana Mardin
Mahmut
Celadet Gaydalı Ertuğrul
Kürkcü
Bitlis İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İzmir Milletvekili Sayın Ertuğrul Kürkcü
konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Kürkcü. (HDP sıralarından alkışlar)
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; bu yasa
tasarısının tamamı hakkında tekrar
konuşacağım. Gerçi belli maddelerin
çıkarılmasını istiyoruz ama esas mevzu şu: Bu yasa
tasarısı, istihdamı değil yatırımı
önceleyen, dolayısıyla yasa tasarısının bütün
amaçları gerçekleştiğinde daha çok
yatırımcının daha çok parayı Türkiye'de
yatırıma sevk etmesi için özendirici olmak üzere
tasarlanmış fakat bunun -hepimiz biliyoruz- bir sonuç yaratabilmesi
yani genel olarak Türkiye'nin bütün yurttaşlarının
hayatını iyileştiren bir önlem hâline gelebilmesi, toplumun
tamamına buradan doğacak faydanın yayılmasıyla ilgili
olabilir. Oysa peş peşe alınan bütün tedbirlere rağmen,
sonuçta gördüğümüz şey, Türkiye'de genel olarak zengin ile yoksul
arasındaki uçurumun giderek açılması; işsiz
sayısının, dolayısıyla işsizliğin ve
dolayısıyla yoksulluğun tabanının genişlemesi,
göreli bütün iyileşmelere, bir önceki yıla, önceki beş yıla
göre nispi kimi iyileşmelerin bir bütün olarak nüfus
artışı, toplumun beklentileri, uluslararası alanda elde
edilen göreli artışlar karşısında esasen Türkiyenin
yoksullarının aleyhine bir büyüme sağlandığı
apaçık ortada.
TÜİKin
işsizlik sayıları ortaya çıktı, çok önemli bu. Bütün
bu tedbirler alınıyor ama bu tedbirlerin sonucunda geniş
tanımlı işsizlikte oran yüzde 17,6; işsiz sayısı
da 6 milyon. Genç kadın işsizliği yüzde 25, tarım
dışı genç işsizliği yüzde 29,8 yani aşağı
yukarı her 3 gençten 1i işsiz tarım dışında ve
her 4 kadından 1i işsiz. Şimdi, bunun sonuçları sadece ve
sadece yoksulluk, eşitsizlik, adaletsizlik olarak, tahammül edilemez bir
kısıtlılık olarak ortaya çıkmıyor, öte yandan bu
tahammül edilemezliğe verilen tepkiler de hiç beklenmedik sonuçlara yol
açabiliyor. Türkiyede artan kıyıcılığın, artan
yıkıcılığın, yıkım
çağrılarının artan bir tutkuyla karşılık
bulabilmesi, esasen hayatlarını değiştirebilmek,
kendilerini gerçekleştirebilmek için hemen oracıkta ellerini
uzattıklarında bulabilecekleri kamusal imkânlardan mahrum
bırakılmış insanların reaksiyonlarıyla ilgili.
Dünyanın neresine bakarsanız bakın, tarihin hangi dönemine
bakarsanız bakın, ultramilliyetçilik, faşizm, diktatörlük,
kıyıcılık, iç savaş, iç çatışma esasen
aşağı yukarı benzer semptomlar üzerine yükselir.
Kırdan kente muazzam bir göç, kentteki büyük işsizlik -tarım
dışı işsizlik sayıları bunu veriyor- esasen
okulda ya da işte olması gereken gençlerin hiçbir yerde
olmaları, kendilerini hiçbir yerde hissetmeleri ve kendilerinin ciddiye
alınabilmesi için ortaya koyabilecekleri pozitif bir enerji
olmadığı için yıkıcı enerjinin
çağırdığı her yere doğru akabilmeleri; bütün
bunlar aslında Türkiyede çok büyük bir riskle karşı
karşıya olduğumuzu düşündürmelidir.
Onun
için, yapılacak kimi işler var. Mesela, bir torba yasa da şöyle
gelse: Örneğin, çalışma saatini kırk beşten otuz
altıya, fazla mesai saatlerini iki yüz yetmişten doksana indirseniz,
çırakları ve stajyerleri sanki çalışıyormuş gibi
gösterip dar tanımlı işsizlik rakamlarının
azaldığını sanmamıza uğraşmak yerine
hakikaten işsizlik alanını daraltabilirsiniz. Bu tedbirler niçin
akla gelmez? Niçin güvenceli çalışma akla gelmez? Niçin
zenginliğin adil dağılımı akla gelmez? Niye öyle bir
torba gelmez?
Bu
torbalara bu kadar itiraz ettik, inanın bir torbanın içine şu
söylediğim üç şeyi koysanız hem işsizliği hakikatte
azaltabilirsiniz hem de bizim oyumuzu alabilirsiniz. Sadece muhalefetimizi
alıyorsunuz ve bunu da istiyorsunuz anladığıma göre. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 518 sıra sayılı Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 25inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Mehmet
Bekaroğlu Bülent
Kuşoğlu
İzmir İstanbul Ankara
Kadim
Durmaz Bihlun
Tamaylıgil Utku
Çakırözer
Tokat İstanbul Eskişehir
Musa
Çam Hüseyin
Çamak
İzmir Mersin
MADDE 25- 6102 sayılı Kanunun 585 inci
maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan
"imzalarının noterce onaylandığı veya ticaret
sicil müdürü yahut yardımcısı ibareleri "ticaret sicil
müdürlüğünde yetkilendirilmiş personelin" şeklinde
değiştirilmiş ve ikinci cümleden sonra gelmek üzere
aşağıdaki cümle ilave edilmiştir. "Ancak nakden
taahhüt edilen payların itibari değerlerinin en az yüzde
yirmibeşinin tescilden önce ödenmesi şartı limited
şirketler bakımından uygulanmaz.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Mersin Milletvekili Sayın Hüseyin Çamak
konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Çamak. (CHP sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN
ÇAMAK (Mersin) Değerli milletvekilleri ve Sayın Başkan;
Yatırım Ortamının İyileştirilmesi
Tasarısının 25inci maddesi üzerine Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Güzel
ülkemizde yatırımların önünü açmak ve yatırımcıya
kolaylıklar sağlamak tabii ki hepimizin arzusudur. Özel sektörde
yabancı yatırımcı için ortamı iyileştirme
düşüncesi makul görünse de bunu sağlamak için esasa ilişkin
düzenlemeler yapmadan gerçek ve sağlıklı bir yatırım
ortamının sağlanması mümkün değildir.
Türkiye
yer altı ve yer üstü zenginlikleri olan bir ülke değil. Bizim her
şeyden önce bugün en büyük zenginliğimiz -yararlanılmazsa gelip
geçecek olan- genç ve dinamik nüfusumuzdur. Bize benzer nüfus
yapısına sahip olup ayağındaki prangaları kırarak
bilgi çağının gereklerini yerine getiren ülkelerin nasıl
müreffeh seviyelere geldiğini görüyoruz.
Peki,
ülkemizde bilgi çağını yakalayamamamızın ve
yatırım ortamının iyileştirilmemesinin sebebi nedir?
Yatırımcı neden gelmiyor? Hatta ülkedeki
yatırımcı da birikim sahipleri de tası tarağı
toplayıp ülkeyi neden terk ediyor? Değerli arkadaşlar, OHAL
süreci başladığından bu yana yani 2016 ve 2017
yıllarında Türkiyeden 12 bin civarında dolar milyoneri
sermayesini yurt dışına taşıyarak ülkeyi terk
etmiştir; bu, cumhuriyet tarihinde bir rekordur.
Bakınız,
size ilginç bir örnek vereyim: İspanyada bir süre önce ekonomik
sıkıntılar baş göstermeye başlayınca yabancı
yatırımcıya oturum izni veren bir yasa yürürlüğe girdi ve o
zamanlar 160 bin avroluk bir gayrimenkule sahip olan yabancılara
-eşleri ve 18 yaş altındaki çocukları dahil- oturma izni ve
vizesiz seyahat hakkı verildi. Bunun üzerine ülkeye ciddi bir sermaye
akışı başlayınca bu oran peyderpey artırılarak
500 bin avroya çıkarıldı. İspanyada ekonominin
toparlanmasına vesile olan bu sermaye akışına ne yazık
ki en fazla dâhil olan ülkelerin başında Türk vatandaşları
geliyor. Örneğin, İspanya Ulusal İstatistik Enstitüsünün
verilerine göre, sadece Barselonada 2017nin ilk dört ayında gayrimenkul
satın alanların yüzde 12sini Türk vatandaşları
oluşturmakta. Bu oranın her gün gittikçe
arttığını da biliyoruz. Milanoda ise bu oran maalesef
yüzde 17.
Bitmek
bilmeyen OHAL belirsizliğindeki antidemokratik ortamda,
çoğunluğu bu ülkenin beyin gücü olan orta sınıf ve üstü
sermaye, geleceğini artık burada göremiyor. Sonuç olarak
yatırımcılar özellikle son yıllarda Türkiyeyi tercih etmek
bir yana, şirketini kapatıp gidiyor. Siyasal erkin gücüne pusan
yargıya güven sağlanmadan ve demokrasisi güçlü olan bir ülke olmadan
ne yerli sermayeyi bu ülkede tutabilirsiniz ne de yurt dışındaki
sermayeyi ürkütmeden ülkeye çekebilirsiniz.
Çevre
ve Enerji Komisyonları üyeleri olarak geçen yıl
gerçekleştirdiğimiz Almanya ziyaretinde de görüştüğümüz
yatırımcılar ülkemizin jeopolitik konumu açısından
yatırıma çok müsait bir yer olmasına karşın;
bürokrasi, güvenlik sorunu, demokrasi açığı ve öngörülemeyen bir
ülkeye dönüşmesi yüzünden Türkiyeye yatırım yapmaya
çekindiklerini bizzat bizlere ilettiler.
Peki,
bu ülkenin bu hâle gelmesinin nedeni yasada anlatıldığı
gibi gerçekten sadece işlemlerin uzunluğu mu, maliyetlerin
yüksekliği mi, tapu kaydındaki işlemler ya da noter
işlemleri mi? Arkadaşlar, şu çok açık ki bu ülkede
yatırım ortamı yasal güvence ve toplumsal barış
sağlanmadan asla düzelmeyecektir. Öncelikle, ülkemizde cari açıktan
çok daha önemli olan demokrasi açığını kapatmamız
gerekir. Yatırımcının güven duymadığı,
kendini güvende hissetmediği, her an çatışmaların ve
kavgaların olabileceği bir iklimde yatırım
yapmasını beklemek hayalden öteye gidemez.
Başkanım,
bir dakika
İlk defa istiyorum.
BAŞKAN
Tabii, buyurun. Bir dakika daha ek süre vereyim size.
HÜSEYİN
ÇAMAK (Devamla) Demokrasisi, bağımsız yargısı,
hukukun üstünlüğü, özgürlükleri yara almış, yoksulluğu,
gelir eşitsizliği gün geçtikçe büyüyen bir ülkede
yatırımcı durmaz. Çağdaş bir eğitim sistemi,
güven veren bir adalet sistemi olmadan üretim de olmaz, bilim de olmaz,
özgürlükler de olmaz.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Çamak.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
26ncı
maddede 2 adet önerge vardır, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 518 sıra sayılı Kanun Tasarısının
26ncı maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Meral
Danış Beştaş Erol
Dora
İstanbul Adana
Mardin
Mahmut
Celadet Gaydalı Feleknas
Uca
Bitlis
Diyarbakır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Adana Milletvekili Sayın Meral Danış
Beştaş konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Danış Beştaş. (HDP sıralarından
alkışlar)
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Biraz
önceki konuşmamda bugün Demirtaşın Sincanda konuşmaya
devam ettiğini söylemiştim ama bu ülkede, Türkiyede herkes,
normalmiş gibi davranıyor, her şey normal sanki. Aslında
yaşadığımız hiçbir şey normal değil.
Partimizin, Türkiyede Meclisin 3üncü büyük grubunun eş genel
başkanları şu anda hapiste, diğer Eş Genel
Başkanımız yedi günlük gözaltı süresiyle cezaevinde ve
partimize yönelik saldırılar, hukuksuzlar, keyfiyet normalmiş
gibi gösterilmeye çalışılıyor.
Ben,
buradan, Demirtaşın beyanından birkaç bölümü daha, ne
dediğini, sizlerle paylaşmak istiyorum. Biraz önceki konuşmamda
yargının HDP söz konusu olunca nasıl davrandığına
ve talimatların nasıl geldiğine ilişkin bölümler
vardı. Fakat yargı her zaman öyle olmuyor, her zaman olumsuz kararlar
vermiyor, bazen olumlu kararlar da veriyor. Hatta iktidar partisi ve Genel
Başkanı, AKP Genel Başkanı bazen gerçekten yargıya
dair çok doğru tespitler de yapıyor. Bunlardan iki tanesini sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Demirtaş,
bu yargıyla ilgili, der ki: Atatürke hakaretten yakın zamanda bir
şahıs tarafından işlem yapıldı, tutuklandı.
Erdoğana bir gazeteci Atatürk Havalimanında soruyor: Ne
diyorsunuz? Şunu diyor: Olay çok çirkin. Şüphesiz ki annelerin bu
işe karıştırılması son derece çirkin ama olay
yargı sürecine girdiği için kendimi yargı yerine koymak
suretiyle değerlendirmem doğru olmaz. Çok hassas yargı
konusunda, Atatürke hakaret konusunda. Muhtemelen ideolojik olarak da
kendisine yakın bir şahsiyet yargılanıyor. Zaten tahliye
oldu, dosya şu anda sürüncemede.
Demirtaş,
başka bir yargı meselesine dair örneği veriyor, şunu diyor:
Ben yargıyı eleştiriyorum ama güzel kararları yok mu?
Güzel kararlarından birini okuyayım, Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının kararı. Şikâyet
edilenler Aydın Ünal, Leyla Şahin Usta, ikisi de AKP milletvekili.
Bize hakaret etmişler. Partimizin avukatları suç duyurusunda
bulunmuş. O kadar güzel bir karar verilmiş ki. Bugün iddia
makamının sorumsuzlukla ilgili ne düşündüğünü pek
duyamadık ama buradan Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığının sorumsuzlukla ilgili ne
düşündüğünü öğrenelim. Uzun uzun anlatmış yasama
sorumsuzluğunu. Bu nedenle bu milletvekilleri bu sözleri Parlamento içinde
söylediği için kovuşturma yapılmasına yer
olmadığına karar vermiş. Sıra Selahattin Demirtaşın
dosyasına gelince neden yapmıyorsunuz? 31 fezlekeden 1 fezleke
tarafıma tebliğ edildi, geri kalan 30 fezlekeden gizlilik kararı
sebebiyle haberdar olamadık ve 31 fezlekeden savunmam isteniyor.
Soruşturmadan bu yana dosya önünüze siyasi saiklerle geldi. Ancak siz
usule aykırılıkları gidermek yerine, heyet olarak emniyet
müdürlüklerine yazı yazarak başka deliller de elde etmeye
çalıştınız. Şu ana kadar adil
yargılanacağıma dair en ufak bir izlemin edinmedim. Lehime olan
delillere dair tek bir işlem yapılmadı. Heyet olarak, bugüne
kadar olan hukuk rezaletine ses çıkarmadınız. İçeride de
olsak dışarıda da olsak bu ülkenin demokratikleşmesi için
çalışmaya devam edeceğiz.
Demirtaş
der ki: AKP sözcüsü: Mecliste tutuklamadık, uzun süre
tutuklamadık. diyerek -ben de parantez açıyorum, Yasin Aktaydı
bu sözleri söyleyen- yargı yerine karar verdiklerini alenen beyan
etmişti. Tarihin tekerrürden ibaret olduğu düşünülebilir ama
öyle değildir. Demokrasi güçleri bugüne dek büyüyerek geldi. Benim
itirazlarımı dinlemeniz lazımdı. Biz bu ülkenin
yurttaşlarıyız, bu vatanın evlatlarıyız; biz bu
ülkenin paryaları değiliz. Adalet mülkün temelidir,
sarsılırsa mülk sarsılır. Yargıçların, hukukun
egemenliği ilkesini sonuna kadar savunması gerekir, yapmazsanız
sıkıntı olur, yaparsanız ne olur? Yurttaş
sıkıntı yaşar, Türkiye batmaz; demokratik bir ülke olacak.
Bunun için var gücümüzle çalışacağız. Bu suçu
işleyenler yargı önünde hesap verecekler.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim ben de Sayın Danış Beştaş.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Sayın Başkan, ya sataşmadan söz
istiyorum ki Genel Başkanımızı sürekli itham ve ilzam etmek
suretiyle, Yargıya talimat vermek suretiyle
diye ithamlarda
bulunmuştur
BAŞKAN
Buyurun.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Vermiyor mu ya?
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Vermiyor mu?
VII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
5.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün, Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın görüşülmekte
olan 518 sıra sayılı Kanun Tasarısının
26ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİ Genel Başkanına
sataşması nedeniyle konuşması
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hakikaten, dinlerken sabrımızı zorlayan konuşmalar oluyor,
tahammül sınırlarımızı bu anlamda
Burası elbette
ki Parlamento, pek çok şey konuşulacak ama sürekli yargıyı
bu şekilde itham ve ilzamla itibarsızlaştırmaya
çalışmak, yargı üzerinden algılar oluşturmaya
çalışmak hakikaten haksız ve yersizdir. Az evvelki
konuşmalarından bir tanesi de 17-25 Aralıkta Sayın
Cumhurbaşkanımızın oğlunun ifadeye
çağrılmasıyla ilgili. 17-25 Aralığın emniyet ve
yargının kumpası olduğunu defalarca söyledik o dönemde ve
onları hazırlayanların kimler olduğunu ve bugün Türkiyenin
bir tek terör örgütüyle değil, pek çok terör örgütüyle mücadele
ettiği bir dönemde, sanki şimdi gerçekten hiçbir şey
yapmamış da birisi tutuklanmış da bir adalet, hak
arayışı içerisindeymiş gibi öyle masum, öyle süslü, öyle
masumane cümlelerin arkasından bir hak arayışı
varmış gibi
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Nereden biliyorsun?
İLKNUR
İNCEÖZ (Devamla) Bakın, bu söylediğiniz kişinin, daha 20
Temmuz 2015 tarihinde DEAŞ tarafından düzenlenen
saldırının arkasından Halkımız, siyasi
kurumlarımız, sivil toplum örgütleri, belediyeler, meslek örgütleri
gibi bütün toplumsal yapılar kendi güvenlik tedbirlerini
geliştirmelidir. gibi pek çok açıklamaları var. 50
vatandaşın ölümüne sebebiyet vermek, halkı sokağa
çağırmak, Direniş yapacağız. deyip, âdeta oradaki
terörü, terörizmi haklı bir direnişmiş gibi gösterenler, bugün
terör örgütüne sırtını dayayanlar, burada, gelip,
yargının üzerinde, yargıyı töhmet altında
bırakmak suretiyle masumane bir hak arayışı
içerisindeymiş gibi bir algıyla, yargıyı bu şekilde
yıpratmanıza asla müsaade etmeyeceğiz, bunun bilinmesi
lazım.
Bir
de Türkiye'de normal olmayan bir şey söyleniyor. Ben size söyleyeyim,
terörle mücadele ederken, teröristler askeri, sivili,
vatandaşlarımızı katlederken, kırk yıldır bu
PKKyla mücadele edilirken, DEAŞla mücadele edilirken, YPGyle, PYDyle
mücadele edilirken Onlara sırtımı dayıyorum. diye
açıklamalar yapmak, Türkiye'de gerçekten normal değil ve üstelik o
açıklamaları, o savunmaları Parlamentoda yapmak, bu süreçte
gerçekten normal değil.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın İnceöz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Danış Beştaş
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Cevabı hak ettiğini biliyorsunuz.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan, baştan sona
açıkça sataştı, söz istiyorum.
BAŞKAN
Peki.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sabrımızı zorluyor.
diyor, Masumane gösteriyor. diyor, Hak arıyormuş gibi gösteriyor
BAŞKAN
Peki dedim, bir şey demedim de.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Eş Genel
Başkanımızı şimdiden suçlu ilan
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) İsim vermedim Başkanım.
BAŞKAN
Peki dedim.
Peki
dedikten sonra şu ricada bulunacağım, size değil, genel
olarak.
Sayın
milletvekilleri, sataşmadan söz istediğiniz zaman lütfen
gerekçelerini söylerseniz kayıtlara da geçmiş olur.
Buyurun,
iki dakika
6.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün
sataşma nedeniyle yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Keşke
hatip yeni bir şey söyleseydi. Burada her gün dinlediğimiz eski
şeyler.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Siz de keşke yeni bir şey söyleseydiniz.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bir kere, bu ülkede yargıyı
yıpratan, yargıyı zapturapt altına alan, yargıyı
kontrol eden biz değil iktidar partisidir. Demirtaşın bütün
sözlerinin gerçekleri yansıttığını sizler de, bütün
Türkiye de gayet iyi biliyor. O nedenle sesini kısmak istiyorsunuz, o
nedenle AKP iktidarı ve siz onun sesinin duyulmaması için şu
anda Edirne Cezaevinde tutmaya devam ediyorsunuz çünkü sizin
fıtratınızda siyasete, demokratik siyasete tahammül yok. Biz
yargıyı töhmet altında bırakmıyoruz, biz
yargının tarafsız ve bağımsız olması
gerektiğini söylüyoruz. G20 zirvesinde çıkıp Demirtaş
hakkında konuşan bizim eş genel başkanımız
değildi, sizin Genel Başkanınızdı. Daha
yargılaması devam eden
Her hukuk fakültesi öğrencisinin ilk
öğrendiği masumiyet karinesini takmayan yine sizin Genel
Başkanınız. Böyle, burada, siz de hiçbir şey yokmuş
gibi yok Sırtınızı dayadınız., yok Şunu
yaptınız., bir ezber tutmuşsunuz, gidiyorsunuz.
İSMAİL
TAMER (Kayseri) Ne diyorsun? Genel Başkanın diyor senin. Biz
demiyoruz, Genel Başkanın diyor senin. YPGye
sırtımızı dayadık. diyen Genel
Başkanınız.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Siz daha şimdi
sırtınızı ÖSOya yaslamışsınız. Siz
daha düne kadar FETÖ terör örgütüyle kol kola, yan yana bu ülkeyi
yönetiyordunuz. Bunu en son söyleme hakkı olan sizsiniz.
İSMAİL
TAMER (Kayseri) Bu ülkede hak eden cezasını bulur.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Demirtaş çıkacak, bu sözleri
tek tek anlatacak, bu kürsüden de söyleme hakkını sonuna kadar
kullanacak. Kendisi hâlâ milletvekilidir, bu Parlamentoda bu kürsüyü kullanma
hakkı vardır ve tümüyle sizin iktidarınızın
kumpasıyla, komplosuyla, FETÖ savcıları eliyle
hazırlattığınız iddianamelerle keyfî bir şekilde
şu anda cezaevinde tutuluyor. Bunu 80 milyon Türkiye yurttaşına
da söylemek istiyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/912) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 518) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 518 sıra sayılı Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 26ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Mehmet
Bekaroğlu Bülent
Kuşoğlu
İzmir İstanbul Ankara
Musa
Çam Kadim
Durmaz Bihlun
Tamaylıgil
İzmir Tokat İstanbul
Utku
Çakırözer Burcu
Köksal
Eskişehir Afyonkarahisar
MADDE
26- 6102 sayılı Kanunun 587 nci maddesinin birinci
fıkrasının birinci cümlesinde geçen noterce
onaylanmasını veya şirket sözleşmesinin ticaret sicili
müdürü yahut yardımcısı ifadeleri ticaret sicil
müdürlüğünde yetkilendirilmiş personelin şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Afyonkarahisar Milletvekili Sayın Burcu Köksal
konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Köksal. (CHP sıralarından alkışlar)
BURCU
KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
şu anda Genel Kurulda görüştüğümüz torba yasanın adı
yatırım ortamının iyileştirilmesi ama siz ne
yaparsanız yapın, OHALi kaldırmadıkça ekonomi düzelmez,
yatırımcılar yeni yatırımlar yapmak yerine
mevcutlarını korumak için uğraşırlar. Ülkemizdeki tabloya
baktığımızda, özel sektör dış borçlarla ayakta
durmaya çalışırken yandaşlar ne yazık ki devlet
bankalarını babalarının çiftliği gibi kullanmaya
çalışıyorlar.
Bakın,
özel sektörün dış borcu Aralık 2002de 43 milyar
dolarmış. Bugün, Aralık 2017de yani sizin on beş
yıllık iktidarınızın sonunda özel sektörün
dış borcu 307,8 milyar dolar olmuş. Türkiyenin dış
ticaret açığı Aralık 2002de 247 milyarken Aralık
2017de 960,7 milyar dolar olmuş. Türkiye ürettiğinden
fazlasını tüketen bir ülke olmuş ve ne acı ki
kaynaklarımız işçimize, çiftçimize, esnafımıza,
sanayicimize değil, yurt dışına gider olmuş
arkadaşlar.
Ülkeye
baktığımda işçi, çiftçi, esnaf, sanayici, emekçi umutsuz.
Ülke büyük bir darboğazda. Hemen her aile ayın sonunu zor getiriyor
ve evine giren paranın neredeyse yarısını borca
yatırıyor. Milyonlarca aile daha ayın ilk günlerinde
parasız kalıyor. Millet âdeta borca çalışıyor.
Çalışan geçim sıkıntısı çekerken bir yandan da
işsizlik tırmanıyor. Her 5 gencimizden 1i işsiz ve
yaklaşık 5 milyon gencimiz bu ülkede ne eğitim görüyor ne de
çalışabiliyor.
Şimdi,
bir proje attınız ortaya: Köye Dönüş Projesi. Neymiş? Ekmek
parasını kazanamayıp zorunlu olarak kente gidenlere yeniden köye
dönme hakkı tanıyacakmışsınız. Ne yapacaklar
köyde? Hayvancılık yapacaklarmış. Peki, nasıl
yapacaklar hayvancılığı? Bedava yem kaynağı olan
meraları talan ettiniz. Bunu da çıkardığınız
torba yasaların içine gizlediğiniz sinsice maddelerle yaptınız.
Şimdi bu torba yasayla da o meralara baz istasyonu kurulmasının
yolunu açıyorsunuz. Baz istasyonunun çevreye karşı olumsuz
etkileri umurunuzda bile değil, varsa yoksa yandaşlar ve onların
paracıkları.
Bir
yandan Köye dönün, hayvancılık yapın. diyorsunuz bir yandan da
meraları yok ediyorsunuz. Bir yandan Köye dönün, hayvancılık yapın.
diyorsunuz bir yandan da besicilerin yüksek maliyetini düşürmek için
hiçbir şey yapmıyorsunuz. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
2017 yılının karkas kesim ücretini ödemeden 2018
yılının karkas kesim ücretini nasıl ödemeyi
düşünüyorsunuz? Ucuz et diye ithalata sarıldınız, o da
çözüm getirmedi.
Köye
dönün. diyorsunuz, şu an köyde çiftçilik yapmak için uğraşan,
ürününü satamayan, para kazanamayan, borç batağında yüzen çiftçinin
feryadını duymuyorsunuz. Çiftçi borcunu borçla kapatmaya
çalışırken, onu, ithal yem, pahalı tohum ve dünyanın
en pahalı mazotunu kullanmaya mahkûm ederken, öte yandan hak ettiği
desteklemeyi dahi eksik vererek ve bir yandan da ithal ürünler getirerek,
ayrıca haşhaş, pancar gibi ürünlerde de kota uygulayarak
çiftçiye darbe üstüne darbe vuruyorsunuz.
Hazır
pancar derken şunu da belirtmeden edemeyeceğim: Artık pancar da
ekilmeyecek bu ülkede yakında. Neden? Çünkü yandaş firmalara,
nişasta bazlı şeker üreten firmalara daha fazla pazar payı
açmak için şeker fabrikalarını özelleştirip
peşkeş çekeceksiniz; bunun için pancar ekilmeyecek bu ülkede. (CHP
sıralarından alkışlar)
Bence
bu ülkede yatırımcının önündeki en büyük engel de sizsiniz.
Çiftçinin, besicinin, emekçinin emeğinin
karşılığını almasındaki en büyük engel de
sizsiniz. Milyonlarca işsiz gencimizin istihdam olanağından
yararlanmasındaki en büyük engel de sizsiniz. Küçük esnafın,
işçinin, emeklinin, emekçinin hak ettiği gibi
yaşamasının önündeki en büyük engel de sizsiniz.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Sayın
Pekşen, yerinizden söz talebiniz var galiba.
HALUK
PEKŞEN (Trabzon) Sayın Başkan, çok kısa bir söz talep
ediyorum.
BAŞKAN
Buyurun, bir dakika
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Trabzon Milletvekili Haluk Pekşenin, Çeşme
Alaçatı havaalanı projesine ilişkin açıklaması
HALUK
PEKŞEN (Trabzon) Sayın Başkanım, Çeşmeye,
Alacatıya Müjde diye bir haber, haber sitelerine düştü.
Çeşmeye, Alaçatıya bir hava meydanının
yapılmasını çok isteriz, turizm açısından çok önemli
ama bu ihaleyle birlikte şaibe de ortalığa yayıldı.
Yarın, 16sının ilan, 20sinin de ihale günü belirlendiği
kamuoyunda yaygın olarak konuşuluyor.
Doğrusu,
bu ihaleyi yapmalarına gerek yok, hangi firmanın
alacağını ben de biliyorum, zaten hepiniz de tahmin edersiniz. O
malum, sahte belge düzenleme yeteneği olan firmaya bu işin
şimdiden planlandığı ve verileceği düşünülüyor.
Emin
olun, bunu yaparlarsa, bu Parlamento kürsüsünde Hükûmetin
yakasındayım, 80 milyonun hakkının hesabını
kuruşuna kadar buradan soracağım. (CHP sıralarından
alkışlar)
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/912) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 518) (Devam)
BAŞKAN
27nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, sırasıyla
okutacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 518 sıra sayılı Kanun Tasarısının 27nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Meral
Danış Beştaş Erol
Dora
İstanbul
Adana
Mardin
Mahmut
Celadet Gaydalı Feleknas
Uca
Bitlis
Diyarbakır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Mardin Milletvekili Sayın Erol Dora konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Dora.
EROL
DORA (Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 518
sıra sayılı -yatırım ortamının
iyileştirilmesine ilişkin torba- Kanun Tasarısının
27nci maddesi üzerinde Halkların Demokratik Partisi adına söz
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu kanun tasarısının ikinci bölümünde tam 6
maddede yapılan düzenlemeyle 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununda
değişiklik yapılması öngörülmektedir. Elbette ülkemizde
ekonominin iyileştirilmesi ve yaşanan devasa krizden çıkabilmek
için yatırım ortamının daha uygun hâle getirilmesine acil ihtiyaç
vardır. Bunu reddetmiyoruz ancak bu tasarı ekonomik krizi aşmaya
yönelik değil, ekonomik krizi gizlemeye yönelik bir bakışla
hazırlanmış ve aynı tarzla yasalaştırılmak
istenmektedir. Öyle ki bu tasarıda Plan ve Bütçe Komisyonunun ihtisas
alanına girmeyip Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonunun uzmanlık alanına giren çok sayıda
düzenleme bulunmaktadır.
Değerli
milletvekilleri, ilgili komisyonlarda görüşülmeden ve etraflıca
tartışılmadan çıkarılan kanunların uygulamada
yarattığı sorunlara sürekli biçimde şahitlik ediyoruz.
Uygulamada yaşanan bir sorunu yeni bir torba yasayla düzeltme çabası
da ayrı bir usulsüzlük olarak karşımıza
çıkmaktadır. Dolayısıyla, tasarıda 6102
sayılı Türk Ticaret Kanununa dair yer alan düzenlemelerin
tasarı metninden çıkarılıp ilgili komisyona sevk edilerek
uzmanlarca etraflıca tartışılması gerektiğini
düşünmekteyiz.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; tabii, Türkiyede yatırım,
ticaret, işletme vesaire konular önemli olmakla birlikte bu alanlarda
yaşanan krizlerin tetiklediği işsizlik bizler
açısından daha önemli bir meseledir. Yine, işsizlik kadar
ağır çalışma koşulları altında ezilen,
düşük çalışma ücretlerine razı olmak zorunda
bırakılan, her türlü mobbingle karşı karşıya
bırakılan ve sonunda bir iş cinayetine kurban giden işçi
yurttaşlarımız bizler için daha da önemlidir.
Değerli
milletvekilleri, bakınız, içerisinde bulunduğumuz 2018
yılının sadece Ocak ayında 141 işçi
yurttaşımız iş cinayetleri kapsamında
yaşamını yitirdi. Bunun yanında, yine ocak ayında 6
işçi intihar ederek yaşamına son verdi. 2017 yılında
90 civarında işçinin intihar ettiği verileri mevcut.
Değerli
milletvekilleri, dünyada güvencesiz çalışma
koşullarının oluşturduğu genel nedenler
dışında her ülkenin de kendine özgü koşulları var.
Örneğin, İşçi Sağlığı ve Güvenliği
Meclisinin aylık raporunda yer alan bilgilere göre bu noktada, tespit
edilebildiği kadarıyla, Türkiyede işçi intiharlarının
ilk üç nedeni, ödenemeyen borçlar, mobbing ve işsizlik olarak
belirtilmektedir. Yine aynı raporda, son dönemde sıkça meydana gelen
kendini yakma eylemlerine ilişkin 2 işçiye dair çarpıcı
veriler yer alıyor. Aynen okuyorum: 2013 yılında Sinpaş
Altınoran inşaatında 3üncü kattan düşen Sıtkı
Aydına patron tarafından yalnızca 200 TL verildi. Beş
senedir mahkeme devam ediyor, 6 hâkim değişti. İşsiz
kaldı. Bu süreçte ihtiyaçları için 30 bin TL kredi çekti. Sonunda
Türkiye Büyük Millet Meclisi önünde kendini yaktı. Balıkesir
Belediyesi önünde kendini yakan işsiz Mustafa Birgül Öyle yapıyorum
olmuyor, böyle yapıyorum. Taş taşıyayım, çöpçülük
yapayım ama işim olsun. İbretiâlem olsun diye kendimi
yaktım. diyor.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bakınız, 80 milyonu bulan
Türkiye nüfusunun 52 milyonu 40 yaşın altında
vatandaşlardan oluşmaktadır. İşsiz sayısı 6
milyonu bulmuş durumda. Yani rahatlıkla diyebiliriz ki: Her evde en
az 1 işsiz vatandaş var. Her 4 gençten 1i ne okuyor ne de
çalışıyor. Kentlerde her 3 genç kadından 1i işsiz.
Değerli
milletvekilleri, yatırım ortamının iyileştirilmesinin
ve iş yaşamının tüm alanlarında iyileşmenin önünü
açabilecek temel hamle, huzur ve istikrarın önünü açacak toplumsal
barış, demokrasi ve özgürlük alanlarının
genişletilmesidir. Bunun büyük oranda darbe alan adalet kurumunun yeniden
tesis edilmesiyle sağlanabileceğine inanıyor, tekrar hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Dora.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 518 sıra sayılı Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 27nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Zekeriya
Temizel Mehmet
Bekaroğlu Bülent
Kuşoğlu
İzmir İstanbul Ankara
Musa
Çam Kadim
Durmaz Bihlun
Tamaylıgil
İzmir Tokat İstanbul
Utku
Çakırözer
Eskişehir
MADDE
27- 20/10/2016 tarihli ve 6750 sayılı Ticari İşlemlerde
Taşınır Rehni Kanununun 4 üncü maddesinin altıncı
fıkrasının (c) bendine hususlar ibaresinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki parantez içi hüküm ilave edilmiştir.
Niteliği
gereği ayırt edici özelliği bulunmayan taşınır
varlıklar için bu şart aranmaz.
BAŞKAN
Komisyon, önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Eskişehir Milletvekili Sayın Utku Çakırözer konuşacak.
Buyurun
Sayın Çakırözer. (CHP sıralarından alkışlar)
UTKU
ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu
önümüzde görüşmekte olduğumuz tasarı yatırım
ortamı iyileşsin diye getirildi. Sayın Başbakan
Yardımcısı hem Komisyonda hem burada bu amaçla bunu sundu, Bu
bir reform. dedi. Daha önce Haziran 2016da 77 maddelik bir kanun daha
çıkarmıştık hep birlikte, şimdi 35 maddelik bir kanun
daha geldi. Tabii ki çıkarılsın, tabii ki ülkemize eğer
yatırım gelmesini sağlayacaksa,
vatandaşlarımızın refahını artıracaksa biz
her türlü desteği vermeye hazırız. Ancak şunu samimiyetle
itiraf etmek isterim ki burada düzenlemekte olduğunuz 35 madde çıktığında
yatırım ortamı işte uluslararası göstergelere göre
arttığında ülkemize yatırım yağacak değil.
Gerçekten bir reform olması için, gerçekten Türkiyede yatırım
ortamının iyileşmesi için yapılması gereken başka
şeyler var. Bunların başında da ülkemizin gerçek bir hukuk
devleti olması geliyor değerli arkadaşlarım.
Gerçek
bir hukuk devleti nasıl olacak? Örnekler vereyim, hep
konuştuğumuz konular, hukukun üstünlüğü olacak. Hepimiz hukukun
üstünlüğüne saygı göstereceğiz. Ama bakıyoruz
uluslararası göstergelerde 111 ülke arasında 101inci
sıradayız hukukun üstünlüğü konusunda. Adalet olacak, hak, hukuk
olacak, buna hem biz güveneceğiz hem yurt dışından bakanlar
güvenecek. Yatırımcı sadece burada geçireceğimiz bazı
formaliteler nedeniyle Türkiyeye yatırım yağdıracak
değil ne içeride ne dışarıda. Evrensel hukuka bakacak, Türkiyede
gazeteciler rahatlıkla fikirlerini ifade edebiliyor mu, ona bakacak.
Basın özgürlüğünde 166ncı sıradayız tüm dünya
ülkeleri arasında. Yine, tüm dünyada özgürlükleri değerlendiren
uluslararası örgütler bizi on sekiz yıldır kısmen özgür
diye değerlendirirken ilk defa bu yıl artık özgür
olmadığımızı ortaya koymaktalar. İşte, Murat
Sabuncu dört yüz yetmiş üç gündür, Akın Atalay dört yüz yetmiş
üç gündür, Ahmet Şık dört yüz on iki gündür cezaevinde. Anayasa
Mahkemesi Tahliye edilsinler. dedi, Düşünce özgürlükleri, basın
özgürlükleri ihlal ediliyor. dedi. On dokuz aydır tutuklu olan Şahin
Alpay ve Mehmet Altan için yarın mahkeme karar verecek, 3 kez müebbet
isteniyor. Eğer müebbet cezası verilirse bu gazetecilere, o zaman
Anayasa Mahkemesi kararını biz ne yapacağız? Yani hukuk
olacaksa hepimizin buna saygı duyması gerekiyor değerli
arkadaşlarım.
Deniz
Yücel
Bir yıldır iddianamesi yok. Bugün Sayın Başbakan
-sizler de okudunuz- Almanya yolunda, Merkelle görüşmeye giderken,
yakında serbest kalacağını düşündüğünü söylüyor
henüz ortada iddianamesi olmayan bir gazeteci için.
Benzer
şekilde Yolsuzluk Endeksinde son iki yıl içinde 22 sıra geriye
gittik, 75inci sıradayız. Küresel Rekabet Endeksinde eğitim
alanında 104üncü sıradayız. Bakın, kendi seçim bölgemden
söyleyeyim. Eskişehirde gençler geçtiğimiz günlerde, Kasım
ayında Atatürksüz bir müfredata hayır! basın
açıklaması yaptılar. İşte bugün, dün Eskişehir
basınında vardı, bu gençlerin bursu kesilmiş, kredisi
kesilmiş, yurttan atılıyorlar. Benzer şekilde Müftüler
tarafından nikâh kıyılmasına hayır. diyen
kadınlarımız aynı şekilde para cezalarına
çarptırılıyor, ödemezlerse haklarında adli
soruşturmalar yapılıyor.
Milletvekillerimiz,
burada bizlerle birlikte yasama faaliyetine katılması gereken milletvekillerimiz
cezaevinde, İstanbul Milletvekilimiz Enis Berberoğlu iki yüz
kırk sekiz gündür cezaevinde. İstinaf mahkemesi 2 kez hakkındaki
kararı bozdu, buna rağmen hâlâ cezaevinde tutulmaya devam ediyor.
Anayasa Mahkemesine buradan çağrıda bulunuyoruz. Kendisinin
başvurusu altı aydır önlerinde. Bir an önce Sayın
Berberoğlunun -ki masum olduğu mahkeme kararlarıyla
ortadadır- serbest bırakılması, beraat etmesi konusunda
Anayasa Mahkemesinin -öncelikle tabii ki milletvekili olduğu için- onun
özgürlüğünü kendisine iade etmesi gerekir.
Değerli
arkadaşlarım, biz burada yatırım ortamı iyileşsin
diye 35 maddelik kanunu çıkarıyoruz, hemen bir üst katta Plan ve
Bütçe Komisyonunda bir torba var, orada interneti nasıl yasaklarız
diye uğraşıyoruz. Bakın İnternette muhalif sesleri,
farklı görüşleri seslendiren yayınları nasıl
yasaklarız? diye madde var.
Benzer
şekilde hak, hukuk, adalet lazım ama yine aynı, yukarıda
görüştüğümüz torba yasada milletvekili, yani bizlerin
çocuklarına ve diğer kırmızı şimdi siyah oldu-
diplomatik pasaport sahiplerinin, yeşil pasaport sahiplerinin
çocuklarına iş kurmaları hâlinde bu pasaportlarını
korumalarına imkân veren bir düzenlemeyi getiriyor Hükûmet. Böyle hak,
hukuk, adalet olmaz. İşin yolu, yatırım ortamı
iyileşecekse bu, OHALi kaldırmaktan, hayatı
normalleştirmekten, hukuk devletinden ve demokrasiden geçer.
Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Altay, gördüm sizi, işlemi bitireyim
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
27nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
Sayın
Altay, buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Kahramanmaraş İl Millî Eğitim Müdürünün okullara gönderdiği
Şeyh ile Hükümdar isimli kitaba ilişkin açıklaması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, müsaadeniz olursa, Genel Kurula ve Sayın Bakana bir hususta
görüş sormak istiyorum ve bir durumu da takdirine sunacağım.
Sayın
Bakanım, üzülerek ifade etmemiz lazım, kimi bürokratların
Erdoğan seviciliği konusundaki dalkavukluğunda işin
şirazesi kaçtı.
Şimdi,
Kahramanmaraş İl Millî Eğitim Müdürü bugün okullara bir kitap
göndermiş, demiş ki: Bu kitapları dağıtın ve 17
Şubat Cumartesi günü kitabın yazarının vereceği
konferansa talebeleri getirin.
Kitabın
yazarı Mücahit Küçükyılmaz. Kitabın adı Şeyh ile
Hükümdar. Kitapta bir şey yok. Kitapta Cumhuriyet Halk Partisine, MHPye,
HDPye eleştiriler, AK PARTİye ve Recep Tayyip Erdoğana
övgüler var.
Şu
yüce milletin önünde soruyorum: Kahramanmaraş Millî Eğitim Müdürünün
yaptığı bu dalkavukluğu tasvip ediyor musunuz?
Etmiyorsanız, bu konuda bir işlem yapacak mısınız? Bu
kadar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Altay.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/912) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 518) (Devam)
BAŞKAN
- Peki, 28inci maddede 2 adet önerge vardır, sırasıyla
okutuyorum ve işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 518 sıra sayılı Kanun Tasarısının 28inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Meral
Danış Beştaş Erol
Dora
İstanbul
Adana Mardin
Mahmut
Celadet Gaydalı Feleknas
Uca
Bitlis Diyarbakır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
Ayrıca,
gündeme getirilen hususu da Millî Eğitim Bakanımıza
ileteceğiz, konuyu bir incelesinler.
ENGİN
Altay (İstanbul) Çok teşekkür ederim Sayın Bakanım,
sağ olun.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Adana Milletvekili Sayın Meral Danış
Beştaş konuşacaklar.
Buyurun
Sayın Danış Beştaş.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Demirtaşın
açıklamalarına devam ediyorum. Demirtaş der ki:
İddianameye konu 31 fezlekenin 12si şu anda FETÖ üyesi olduğu
iddiasıyla tutuklu olan savcılar tarafından hazırlandı.
Aralarında başsavcıların da olduğu bu 12 savcı
tutuklu. 8 fezleke ise hakkında erteleme kararı verilen fezlekeler.
Yani 20 fezlekenin bir kısmı erteleme, bir kısmını hazırlayanlar
FETÖden tutuklu.
Bu
fezlekeler niye hazırlandı? Bu fezlekelerin hazırlandığı
dönem hangi siyasi ilişkilere gebeydi, altında yatan saik nedir?
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcı Vekili mal bulmuş
Mağribî gibi atladı da bu FETÖ savcılarının hazırladığı
fezlekeleri niye ince eleyip sık dokumadan iddianameye koydu, onu da tartışmak
lazım. Çünkü her fezleke ayrı ayrı
değerlendirildiğinde, tanıklarla birlikte, iddia ediyorum ki iki
çözüm sürecini de bitiren FETÖnün faaliyetleridir, AKPnin de iş
birliğidir.
Bizim
de Fetullah Gülen cemaati ile hiçbir zaman kanımız
ısınmadı. Terör örgütü ilan edilmedikleri dönemlerde de cemaate
kanımız ısınmamıştı. Bunu da defalarca dile
getirdiler. O nedenle şahsıma ve partime karşı husumetleri
var.
Değerli
milletvekilleri, Demirtaş diyor ki: Bakın, yıl 2010, bizim
boykot ettiğimiz referandumda HSYKde ideolojik yapılanmaya yol açar
eleştirimiz vardı, dinlemiyorlardı. 2010 HSYK düzenlemesinden
sonra HSYKde ağırlıklı bir cemaat yapılanması
gerçekleşti. Yargının önemli kısmını ele
geçirdiler. Yargı aleni bir şekilde cemaate teslim edildi. Kim tarafından?
İktidar tarafından. O dönemin Başbakanı Erdoğan
şöyle diyordu: Dünyanın dört bir yanından, okyanus ötesinden bu
sürece destek veren tüm kardeşlerimi kutluyorum. Okyanus ötesinden
mesajlar olduğuna göre, bizim de bu mesajı verenlere
mesajımız olmalı. Kampanyanın en büyük destekçisi olarak
cemaati kutluyor, desteğinin devamını diliyorum. Henüz 17-25
Aralık olmamışken.
Devam
ediyor: 2012, 7nci ayında yaptığım grup konuşmam:
Cemaatin izni olmadan nefes alamayanlar, Pensilvanyadan talimat gelmeden
hareket edemeyenler çıkmış bize, Bunların iradesi yok.
diyor.
2011,
tam yedi yıl önce yaptığım konuşma: Bizimle ilgili
paralel devlet iddiasında bulunanların kendisi paralel devletin ta
kendisidir. Cemaat örgütlenmesi paralel devletin ta kendisidir. Emrinde polis
gücü vardır, medya vardır, yargı gücü vardır. Devlet içinde
devlet hâline gelmişlerdir. (Yedi yıl öncesinden bahsediyorum, ben
kâhin değilim.) Cemaatin lideri bellidir, seçimle iş başına
gelemezler, kimse cemaatin söylediğinin dışına
çıkamaz. Kimin nereye atanacağına cemaat karar verir.
İsmini koymuşuz, paralel. Yedi yıl önce söylemişim
bunları.
Değerli
milletvekilleri, devam ediyor, çok uzun bu bölüm. Basın yazabilirse
Şu anda korkudan basın bu dava yokmuş gibi davranıyor.
Sizler hepsini edinebilirsiniz, partimizden de kolaylıkla size
ulaştırabiliriz.
2012de
yaptığım konuşma: Gülenin ekibi, kadroları, vali,
polis, savcı, milletvekili, bakan, öğretmen olur. Her yerde Gülenin
zihniyetinde hareket ediyorlar. Gülenin talimatıyla kurdukları hücre
örgütlenmeleriyle her yeri yönetiyorlar. Sanıyor musunuz ki,
Diyarbakır Valisi tek başına karar alabiliyor. (Hüseyin Avni
Mutlu Diyarbakır Valisi, o dönem)
2010da
HSYKda yapılan değişiklikle birlikte şekillenen yapı
aleni bir şekilde çözüm süreçlerini hedefledi. AKPyi de kandırarak
diyeceğim ama suçlarını olur, teşneydiler
kandırılmaya. Savcıların birçoğu Talimat
almayız. diyor ama benim yanımda Adalet Bakanı
başsavcıyı aramıştı, buna tanıklık
ettim.
Yarı
yarıya üyesi terörist olmaktan açığa alınmış bir
yargı fezlekelerle bizi terörist olmakla suçladı, ironiye bakın.
Aynı yargı, onların tamamı görev başındaydı,
dokunulmazlığımız kaldırıldığı
günde de görev başındalardı, hepsi bizi bekliyorlardı,
ellerine düşsek de gereğini yapsalar diye bekliyorlardı. Sizin
elinize düştük, onların hepsi içeride.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 518 sıra sayılı Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 28inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Mustafa
Ali Balbay Kadim
Durmaz
İzmir İzmir Tokat
Utku
Çakırözer Bülent
Kuşoğlu Mehmet
Bekaroğlu
Eskişehir Ankara İstanbul
Bihlun
Tamaylıgil Musa
Çam
İstanbul İzmir
MADDE
28- 6750 sayılı Kanunun 5 inci maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki bent eklenmiştir.
p)
Benzeri her türlü taşınır varlıklar ve haklar
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ŞİMŞEK (Gaziantep) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İzmir Milletvekili Sayın Mustafa Ali Balbay
konuşacak.
Buyurun
Sayın Balbay. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
ALİ BALBAY (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
milletvekilleri, bugün yatırım ortamını konuşuyoruz.
En önemli yatırım, en kalıcı yatırım,
eğitime yapılan yatırımdır. Bugün Türkiyede
eğitimin hemen her alanında ne yazık ki ağır
fiyaskolar var ve boşa giden milyarlar var. En sıcak örnek: Daha dün
Bakanlık TEOGla ilgili kafaları karıştıran, Acaba
yeniden mi geldi, yeniden mi uygulamaya konulacak? diye soru işareti
yaratan bir yönetmelik yayınladı, diyor ki: 4üncü sınıf
öğrencileri 2018-2019 öğretim yılından itibaren sınava
girer. Peki, 2017-2018 boşlukta ve ne yazık ki o öğrencilerin
velileri şimdi Sınava girecek miyiz, girmeyecek miyiz? sorusuna
yanıt arıyorlar. Bakanlık bürokratları Özel sorularda hata
yaptık. diyorlar ama Müsteşar Anlayanlar anladı, okuyanlar
anlamamıştır. diyor. Bu yanlışı bir an önce
düzeltmenizi milyonlarca, binlerce veli adına istiyorum.
Sayın
milletvekilleri, çok ciddi bir sorun da şu anda Öğretim Üyesi
Yetiştirme Programı çerçevesinde açıkta bulunan 7 bin gencimiz.
Sayın milletvekilleri, 7 bin kişi, yaşları 25 ile 35
arasında değişen öğretim üyesi on sekiz aydır
açıkta. Suçlu mu? Belli değil. Rektörlere başvuruyorlar Biz
atama yapamayız. diyorlar. Burada, bu Meclisteki dört partinin bütün
temsilcileri de bu konunun bir an önce çözülmesini istiyor ama bir türlü çözmüyor.
Buradan
soruyorum: 30 yaş kuşağında, eğitimini
almış, belli bir birikime ulaşmış ve ülkesine hizmet
etmek için, öğrencilerine, üniversitesine kavuşmak için bekleyen bu
gençleri daha ne kadar kahredeceksiniz, ne kadar üzeceksiniz? Bu gençler
şu anda eğer, herhangi bir FETÖydü, başka bağlantılar
içinde olsaydı, onlar zaten tezlerini başkalarına
yazdırmış, başka şekillerde sorunlarını
çözüp üniversitelere girmişlerdi. Ama bu 7 bin genç, hiç torpili olmayan,
sınavla, tamamen alın teriyle öğretim üyesi olmayı hak
etmiş genç âdeta hoş görsünler- hurdalık hâlinde boşlukta
bekliyorlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Bir
başka sorun sayın milletvekilleri, yine eğitimdeki kül olan
milyarlar diyeceğim, FATİH Projesi. FATİH Projesi 2010
yılında öylesine büyük bir sunumla anlatıldı ki -işte,
Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme
Hareketi, kısaltınca FATİH oluyor- sayın milletvekilleri,
bu proje seksen dört ay önce başladı, güya 2010da başlayıp
2014te bitecekti. Yıl 2018, bu projeden vazgeçildiği kararı
açıklandı. Bu fiyaskodan bir müjde olarak Biz tablet bilgisayardan,
FATİH Projesinin bu önemli ayağı olan tablet bilgisayardan
vazgeçtik, yerine klavyeli bilgisayar veriyoruz
Öncekiler ne olacak? Belli
değil.
Sayın
milletvekilleri, Fatih Sultan Mehmet İstanbulu bir ay üç hafta iki günde
aldı, toplam elli üç gün. Bu FATİH Projesinin süresine
baktığımızda seksen dört ay ediyor, Fatih Sultan Mehmet bu
kadar zaman dilimi içinde İstanbulu 42 kez fethetmişti. Ama ne
yazık ki bu proje şu anda öylesine, hem kül olan milyarlar hem
öğrencilerin umutları hem de bundan sonra ne
olacağının belirsizliği içinde kaybolup gitti.
Sayın
milletvekilleri, yine eğitimde güncel bir sorun da 300 bin öğrenci
okuldan atılmış, üniversitede okuma koşulları
nedeniyle, değişik nedenlerle okulundan uzaklaşmış ama
hiç suçu olmadığını belirtip bir af bekliyor. Bu da
açıkta öğrencilerin beklediği bir sorun.
Bunun
yanında, 400 bin öğretmen de atamayı bekliyor. 400 bin
öğretmen atamayı beklerken şu anda okullarımızda da
100 bin öğretmen açığı var. Burada, hakikaten millî
eğitimin neresini düzeltmeli diye düşünüyorum.
Ama
son olarak, önümüzdeki hafta yardımcı doçentlerle ilgili bir
değişiklik gelecek. Orada da yardımcı doçentlerin
üniversitelere göre değişecek nasıl alınacağı.
Her rektöre ek koşul belirleme hakkı verilmiş. 2 kere 2 Ankara
üniversitelerinde 5, İstanbul üniversitelerinde 4, İzmir
üniversitelerinde 3 eder. denecek ki sınıfta kalmış
durumdasınız.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Balbay.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
önerge kabul
edilmemiştir.
28inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
28inci madde kabul edilmiştir.
29uncu
maddede bir adet önerge vardır, okutuyorum.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, önergeyi okutmadan, efendim,
müsaade ederseniz
BAŞKAN
Buyurun.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Dün de arz etmiştim, bizim yatırım
ortamının iyileştirilmesiyle ilgili kanuna müspet
baktığımızı, eksiklerine rağmen müspet
baktığımızı söylemiştim. Plan Bütçe Komisyonu
üyelerimizin Plan Bütçe Komisyonu aşamasında, milletvekillerimizin
Genel Kurul aşamasında, iktidar partisinden ve Milliyetçi Hareket
Partisinden ilgili arkadaşlarla yapılan toplantılarda kanun
olabildiğince iyileştirilmiştir. Kanuna olumlu oy
vereceğimizi de beyan etmiştim. Bu nedenle kalan kısımdaki
önergelerimizi çekiyoruz efendim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
29uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
30uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
31inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
32nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
33üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
34üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
35inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Sayın
milletvekilleri, ikinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları da
böylelikle tamamlanmış oldu.
Sayın
milletvekilleri, Hükûmetin, görüşülmekte olan kanun
tasarısının 12nci maddesinin yeniden görüşülmesine
ilişkin, İç Tüzükün 89uncu maddesine göre bir talebi vardır.
Başkanlık bu talebi yerine getirecektir.
Şimdi
Danışma Kurulunun, Hükûmetin, görüşülmekte olan kanun
tasarısının 12nci maddesinin yeniden görüşülmesine
ilişkin talebi hakkındaki görüşünü okutuyorum:
VI.- ÖNERİLER (Devam)
B) Danışma Kurulu Önerileri
1.- Danışma Kurulunun, görüşülmekte olan 518
sıra sayılı Kanun Tasarısının kabul edilmiş
olan 12nci maddesinin yeniden görüşülmesine dair Hükûmetin talebinin
İç Tüzükün 89uncu maddesi uyarınca Danışma Kurulunca
uygun görüldüğüne ilişkin görüşü
Danışma Kurulu Görüşü
15/02/2018
Danışma Kurulunun
15/02/2018 Perşembe günü yaptığı toplantıda,
görüşülmekte olan 518 sıra sayılı Kanun
Tasarısının kabul edilmiş olan 12nci maddesinin yeniden
görüşülmesine dair Hükûmetin talebi, İç Tüzükün 89uncu maddesi
uyarınca toplanan Danışma Kurulunca uygun görülmüştür.
İsmail
Kahraman
TBMM
Başkanı
Mustafa Elitaş Engin
Altay
AK PARTİ Grup Başkan Vekili CHP
Grup Başkan Vekili
Meral Danış
Beştaş Erkan
Akçay
HDP Grup Başkan Vekili MHP
Grup Başkan Vekili
Adına Grup Temsilcisi
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
B) Yeniden Görüşmeleri Yapılan
Tasarılar/Teklifler (Tekririmüzakere)
1.- Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/912) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 518) (12nci
Maddesi)
BAŞKAN
Şimdi Hükûmetin istemini okutup oylarınıza
sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan (1/912) esas numaralı Kanun Tasarısının 12nci
maddesinin İç Tüzükün 89uncu maddesi uyarınca yeniden
görüşülmesini arz ve teklif ederiz.
Recep
Akdağ
Başbakan
Yardımcısı
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Özelleştirme
sonucu elde edilen hukuki hakların korunması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
Şimdi Hükûmetin istemini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Bu
durumda tasarının 12nci maddesini yeniden müzakereye açıyorum.
Madde
üzerinde söz isteyen? Yok.
Madde
üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan (1/912) esas numaralı Kanun Tasarısının 12nci
maddesi ile 4458 sayılı Kanuna eklenmesi öngörülen (3) numaralı
fıkraya aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
"Bakanlık
tarafından azami bedeller belirlenirken özelleştirme
uygulamaları çerçevesinde yapılan sözleşmelerde yer alan
düzenlemeler dikkate alınır.
Recep
Akdağ
Başbakan
Yardımcısı
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Maddede
Bakanlık tarafından belirlenecek azami bedellerle ilgili olarak
bedeller belirlenirken özelleştirme uygulamaları çerçevesinde
yapılan sözleşmelerde yer alan düzenlemelerin dikkate
alınması amacıyla önerge verilmiştir.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Şimdi
maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/912) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 518) (Devam)
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, tasarının görüşmeleri
tamamlanmıştır.
Şimdi
tasarının tümünün oylanmasından önce oyunun rengini belli etmek
üzere İç Tüzükün 86ncı maddesine göre aleyhte olmak üzere Tokat
Milletvekili Sayın Kadim Durmaza söz vereceğim.
Buyurun
Sayın Durmaz. (CHP sıralarından alkışlar)
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Lehteyi siz kapattığınız için
aleyhte aldık yoksa kanunun aleyhinde değiliz Sayın Başkan.
BAŞKAN
İşlemi yerine getiriyoruz. Çok anlayışlıyız bu
sene maşallah.
KADİM
DURMAZ (Tokat) Sayın Başkanım, saygıdeğer
milletvekilleri; sözlerime başlarken hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii
ki biz yasanın işleyişi gereği aleyhte söz aldık ama
şunu açıklıkla ifade edelim: Bu ülkedeki esnafın,
KOBİnin, küçük işletmelerin, sanayicinin, kısacası bu
ülkeye katma değer üreten herkesin lehine olan birçok maddeyi biz
destekledik. İçinde bulunduğu açmazdan, sıkıntıdan
kurtulup bir nefes alması adına da gelişen ve değişen
dünyayla rekabet edebilir hâle gelme noktasında da canıgönülden
destekliyoruz. Ama şöyle geriye doğru bir bakıyorum Hükûmetin
icraatlarına, arkadaşlar, elimde bir orta vadeli plan var ama
Hükûmet, sivil toplum örgütlerini ve kendisinin dışında
görüş aldığı tüm kanalları yok sayarak kendine bir
hedef koyuyor ama koyduğu hedef de tutmuyor. Arkadaşlar, işte bu
orta vadeli planda dolara ve euroya koyduğumuz hedef noktasında
hedeflerimiz tutmamıştır. Bunun yolu ve yöntemi, birçok konuda olduğu
gibi, birçok millî meselede ortak birleştiğimiz gibi muhalefeti de
dinleyerek hedefleri doğru, ortak, bu ülkenin geleceği ve
hayrına olacak şekilde ortaya koymaktır.
Tabii,
bu ülkede birçok sıkıntıları beraber
yaşadığımızı daha önce de ifade ettim yine ifade
ediyorum. Bugün, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasal
darboğaz yatırımcıları ülkemizden
kaçırmaktadır. Kasım 2017de Türkiyenin uluslararası net
yatırım pozisyonunda 412,5 milyar dolar açık verdiğini
hepimiz de bilmekteyiz. Birleşmiş Milletler Yatırım
Raporuna göre Türkiyeye giren doğrudan yabancı yatırım
2016 yılında yüzde 31 düşmüştür. Mustafa Kemal Atatürkün
hedef gösterdiği çağdaş medeniyetler seviyesini yakalamanın
ve Avrupa Birliği hedeflerini yakalamanın yolu, sivil toplum
örgütlerini güçlendirmekten, onların görüş ve hedefleri
doğrultusunda arzu edilen yasal düzenlemeleri yapmaktan geçer. Ama bu
noktada Hükûmet yeteri kadar sivil toplum örgütlerini, esnaf
odalarını, sanayicilerimizi dinledi mi? Dinlemedi. Bakın, 2016
yılının tamamında 101.614 esnaf iş yerinin
kapısına kilit vurmuş. Yine, bir yılda 88 sektörün 44ünde
iş yeri sayısı düşmüş. Yine, on altı
yıllık AK PARTİ iktidarı döneminde Türk lirası
tarihinin rekor itibar kaybını yaşamıştır. Hani,
millî olmaktan, millî değerlere sahip çıkmaktan sık sık söz
ediyoruz ya, arkadaşlar, Türk lirası da bu ülkenin millî bir
değeridir, onu da korumak hepimize düşen bir görevdir. Türk
lirasının değer kaybetmesi demek esnafın, işçinin,
emeklinin ve çiftçinin kaybetmesi, günbegün yoksullaşması demektir.
Türk lirasının değer kaybetmesi, millî
varlıklarımızın da bir bir değer kaybına
uğraması demektir. (Gürültüler)
Sayın
Başkanım, biz söyleyip biz işitiyoruz gibi geliyor. Biz de
işitemiyoruz, onu söyleyeyim.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Biz dinliyoruz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, biraz sessizlik içinde durabilir miyiz lütfen.
Sayın milletvekilleri...
Buyurun.
KADİM
DURMAZ (Devamla) Türkiye, 2017 Hukukun Üstünlüğü Endeksine göre 113
ülke arasında 101inci ülke. Yine, G20 ülkeleri arasında ne
yazık ki en son sıradadır, OECD ülkeleri içerisinde gelir
dağılımı en bozuk 5 ülkeden biridir ama hiç mazereti yok AK
PARTİ iktidarının, on altı yıldır bu ülkeyi
kesintisiz yönetiyor, getirdiğiniz nokta da budur.
Yine,
15 Temmuzdan sonra olağanüstü hâl ve beraberindeki kanun hükmünde
kararnamelerle bu ülkedeki yasa tanımazlıklar ve buna rağmen
ticaret erbabının önünü görememesi, yatırım yapamaması
ve güven ortamının bitmesi noktasında da dünya istatistiklerini
ne acı ki altüst ettiniz.
Yine,
ülkemizde birçok banka, uzun vadede baktığı zaman, ülkemiz
ticaretini, güvenini bulmadığı için bir bir şubelerini
kapatmıştır.
Yine,
Bakanlığın açıklamalarına göre yaklaşık
olarak...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KADİM
DURMAZ (Devamla) Sayın Başkanım...
BAŞKAN
Tamamlayın Sayın Durmaz, lütfen.
KADİM
DURMAZ (Devamla) Nasıl tamamlayalım? Dinleyen yok.
BAŞKAN
Konuşarak.
KADİM
DURMAZ (Devamla) Konuşarak
BAŞKAN
Buyurun.
KADİM
DURMAZ (Devamla) Peki, biraz daha bağıralım, belki dinler
arkadaşlar.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen
KADİM
DURMAZ (Devamla) Çok değerli arkadaşlar, AK PARTİ iktidara
geldiğinde ülkemizin nüfusu 62 milyon, bu ülkede köyde yaşayan insan
sayısı da 21 milyonun üzerindeydi. On altı yıl sonunda
-geçen ay açıklandı- ülkemizin nüfusu 81 milyona dayanmıştır
ancak ne acı ki köylüyü, üretimi, tarımı önemsemeyen ve yok
sayan ekonomik politikalarınızın sonucu şu anda köylerde
6,5 milyon insan yaşamakta, kalanını kent merkezlerine,
varoşlara, yoksul kesimlere depo etmiş durumdasınız. Ondan
sonra da Sırbistandan et alacağız; elbette alınır
arkadaşlar. Biz yeniden o insanları doğduğu topraklarda
tutamaz isek, o ekilmeyen arazileri ektiremezsek, o kıymetli ovalardaki
çiftçiye, köylüye her ürün bazlı desteği yeteri kadar veremezsek bu
sonuçlar kaçınılmaz diyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KADİM
DURMAZ (Devamla) Toparlıyorum Sayın Başkanım, herhâlde
bir beş dakika daha verirsiniz.
BAŞKAN
Sayın Durmaz, artı bir dakika verdim size söz süresi.
KADİM
DURMAZ (Devamla) Sayın Başkanım, hiç bize fırsat
vermediler ki.
BAŞKAN
Ama sadece bir dakika veriyoruz herkese Sayın Durmaz.
KADİM
DURMAZ (Devamla) Bütün bu olumsuzluklara rağmen, Plan Bütçe Komisyonunda
hepimizin de emek verdiği ortak bir anlayışla
bulaşalım. Esnaf, yatırımcı, KOSGEB, köyünde
yaşayan çiftçi hayata, yaşama umutla baksın, geleceğimiz
noktasında endişeye düşmesin diye katkı sunmaya
çalışıyoruz. Diyoruz ki: Bütün bunlara rağmen, burada bu
ülkenin insanlarının lehine olan maddelere Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak evet oyu veriyoruz.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Kılıç bir açıklama yapacak.
Sayın
Altay, dinlerseniz siz de
Sizin biraz önce bahsettiğiniz konu üzerine
açıklama yapacak.
Buyurun
Sayın Kılıç.
Bir
dakika
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, Kahramanmaraşta Millî Eğitim Müdürlüğü
tarafından okullara Şeyh ile Hükümdar isimli bir kitap
dağıtılmadığına ilişkin açıklaması
İMRAN
KILIÇ (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Az
önce Kahramanmaraş Millî Eğitim Müdürlüğü tarafından
okullara Şeyh ve Hükümdar isimli bir kitabın
dağıtıldığıyla ilgili bir bilgi sunuldu. Biz
mahallinden bu konuyu sorduk, soruşturduk. Kahramanmaraşta Millî
Eğitim Müdürlüğü tarafından böyle bir kitap
dağıtılmamış, böyle bir konu yoktur.
Bilgilerinize
sunarım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/912) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 518) (Devam)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açık oylamaya
tabidir.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını
alacağım.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama
için iki dakika süre veriyorum ve süreyi başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
açık oylama sonucu:
Kullanılan oy
sayısı : 232
Kabul : 228
Ret : 4 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Mehmet Necmettin Ahrazoğlu Mustafa
Açıkgöz
Hatay Nevşehir
Böylelikle
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Sayın
Bakan bir teşekkür konuşması yapacak yerinden.
Buyurun,
sizi dinliyoruz.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Değerli Başkanım, çok
teşekkür ediyorum. Sizlere ve yüce Meclisimizin değerli
milletvekillerine özellikle şahsım adına ve Hükûmetimiz
adına şükranlarımı takdim etmek isterim.
Bu
kanunun, yatırım ortamını iyileştirmekle ilgili
kanunun amacı vatandaşlarımıza, gençlerimize iş
imkânları sağlamak, aşı artırmaktı. Kanun
Meclisimize geldiği andan itibaren, Plan ve Bütçe Komisyonunda
değerli muhalefetimizde dâhil olmak üzere bütün grupların güzel bir
çalışmasına şahit olduk. Bu çalışma Plan ve Bütçe
Komisyonundan sonra Meclis Genel Kurulunda da devam etti ve hakikaten
ittifakla, iş birliği hâlinde kanunu gerçekleştirmiş olduk.
Ben bu kanunun yapılmasında emeği geçen bütün
bakanlarımıza
KADİM
DURMAZ (Tokat) Sayın Başkanım, hadi bizi dinlemediler ama
Sayın Bakanımız konuşuyor.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
özel sektörümüzün değerli
temsilcilerine, değerli bürokratlarımıza, özellikle teknik
ekipteki genç arkadaşlarıma ve tekrar hassaten hepinize, bütün
milletvekillerimize teşekkür ediyorum. Sağ olun, var olun efendim.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Biz de teşekkür ederiz size.
Sayın
milletvekilleri, şu anda Genel Kurul kapanmadı ve işlem
yapıyoruz.
Sayın
milletvekilleri, 2nci sırada yer alan 519 sıra sayılı
Kanun Teklifinin görüşmelerine başlayacağız.
2.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaşın Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi (2/2099) ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 519)
BAŞKAN
- Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü
sırada yer alan 517 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine başlayacağız.
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Göç
Örgütü (IOM) Arasında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası
Göç Örgütü Arasında Örgüt ve Ofisin Türkiyedeki Yasal Statüsü
Ayrıcalıkları ve Bağışıklıklarına
İlişkin Anlaşmayı Tadil Eden Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/848) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 517)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde
başka bir iş bulunmadığından, alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen
diğer işleri sırasıyla görüşmek için 20 Şubat
2018 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Teşekkür
ediyor, iyi hafta sonları diliyorum.
Kapanma Saati: 20.16