TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
64üncü Birleşim
27 Şubat 2018 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, şeker
fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Fatma Benlinin, 28 Şubat postmodern darbesine ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Ordu
Milletvekili Seyit Torunun, Ordu ilinin sorunlarına ilişkin gündem
dışı konuşması
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının, TBMM
Başkan Vekili Yaşar Tüzüne annesinin vefatı, Gümüşhane
Milletvekili Osman Akgüle babasının vefatı nedeniyle
başsağlığı dileğinde bulunduğuna, 27
Şubat Necmettin Erbakanın vefatının 7nci ve 26 Şubat
Hocalı katliamının 26ncı yıl dönümlerine ilişkin
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Didem Enginin, 26 Şubat Hocalı katliamının
26ncı yıl dönümüne ilişkin açıklaması
2.- Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, Bursanın
Mustafakemalpaşa ilçesinin sorunlarına ilişkin
açıklaması
3.- İstanbul
Milletvekili Hurşit Yıldırımın, 27 Şubat Necmettin
Erbakanın vefatının 7nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
4.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın, şeker fabrikalarını
satmanın pancar üreticisini bitirmek, çalışanları
işsiz bırakmak, çocukları nişasta bazlı şekere
mahkûm etmek demek olduğuna ilişkin açıklaması
5.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcının, AKP Hükûmetinin
uygulamaları nedeniyle toplumsal ayrışmanın tehlikeli bir
duruma geldiğine ilişkin açıklaması
6.- Kayseri
Milletvekili Çetin Arıkın, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
öğretim üyesi Abdullah Akın hakkında bazı ifadeleri
nedeniyle işlem yapılmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
7.- Çanakkale
Milletvekili Muharrem Erkekin, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
öğretim üyesi Abdullah Akın hakkında bazı ifadeleri
nedeniyle işlem yapılmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
8.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, yeterli destek verilmezse Nevşehir ve
Niğdede tek geçim kaynağı patates üretimi olan bölgelerde
çiftçilerin zor duruma gireceğine ilişkin açıklaması
9.- Adana
Milletvekili İbrahim Özdişin, Aladağ yurt yangını
davasında adaletin ne zaman sağlanacağını, yoksul
ailelerin çocuklarına devlet yerine cemaatlerin mi sahip
çıkacağını ve eğitimde cemaat vesayetinin ne zaman
kalkacağını öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
10.- Adıyaman
Milletvekili Behçet Yıldırımın, çocuklar kullanılarak
savaş çığırtkanlığı yapılmaması
gerektiğine ilişkin açıklaması
11.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Özün, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi öğretim
üyesi Abdullah Akın hakkında bazı ifadeleri nedeniyle işlem
yapılmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
12.- Hatay
Milletvekili Birol Ertemin, TBMM Başkan Vekili Yaşar Tüzünün
annesine Allahtan rahmet dilediğine, Afrin Operasyonu ve Suriye
savaşından en çok zarar gören Hatay ve Kilis esnafının durumuna
çözüm getirilmesi için Hükûmet yetkililerini göreve davet ettiğine
ilişkin açıklaması
13.- Kayseri
Milletvekili Sami Dedeoğlunun, 26 Şubat Hocalı
katliamının 26ncı yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
14.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, yurt dışında
görevlendirilen müşavirlerle ilgili bazı bilgiler almak
istediğine ilişkin açıklaması
15.- Mersin
Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 39uncu gününe girilen Zeytin
Dalı Harekâtında Afrinin emniyete alınarak sınıra
yakın bölgelerin terörden temizlendiğine, şehitlere Allahtan
rahmet dilediğine ve 27 Şubat Necmettin Erbakanın
vefatının 7nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
16.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, TBMM Başkan Vekili Yaşar Tüzünün
annesine Allahtan rahmet dilediğine, 27 Şubat Necmettin
Erbakanın vefatının 7nci yıl dönümüne, 26 Şubat
Hocalı katliamının 26ncı yıl dönümüne ve şehit
olan soydaşları, 1915te Hınçak, Taşnak çetelerinin
saldırılarında hayatlarını kaybedenleri ve ASALA
saldırılarıyla şehit olan diplomatları rahmetle
andığına ilişkin açıklaması
17.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, TBMM Başkan
Vekili Yaşar Tüzünne ve Cumhuriyet Halk Partisine
başsağlığı dileğinde bulunduğuna, Akit TV
sunucusu Ahmet Keserin bazı ifadelerine, ülkeyi yönetenlere cinayet ortamına
son verilmesi konusunda acil çağrıda bulunduğuna, çocuk
istismarı konusunun çözümünün gerçekten önleyici faaliyetlerde bulunmak
olduğuna, Demokratik Bölgeler Partisi Parti Meclisi üyesi Süleyman
Öztoprak ile Iğdır Belediye Meclisi üyesi Mehmet Kitirin
kaçırılmaları olayına ve Mersin Emniyet Müdürlüğündeki
işkence iddialarına ilişkin açıklaması
18.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlunun yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
19.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, Gümüşhane Milletvekili Osman Akgüle
babasının vefatı, TBMM Başkan Vekili Yaşar Tüzüne
annesinin vefatı nedeniyle başsağlığı
dileğinde bulunduğuna, 26 Şubat Hocalı
katliamının 26ncı yıl dönümüne, 27 Şubat Necmettin
Erbakanın vefatının 7nci yıl dönümüne, seçim
ittifakıyla ilgili yasa teklifine sonuna kadar karşı
olduklarına ve Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım ile
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhanın
milletvekilliklerinin düşürülmesiyle ilgili işlemin ertelenmesini
rica ettiğine ilişkin açıklaması
20.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, TBMM Başkan Vekili
Yaşar Tüzünün annesine Allahtan rahmet dilediğine, 27 Şubat
Necmettin Erbakanın vefatının 7nci yıl dönümüne, 26
Şubat Hocalı katliamının 26ncı yıl dönümüne,
Çekya devletinin terör örgütü elebaşı Salih Müslimi serbest
bırakmasına, Akit TVde yapılan açıklamayı kabul
etmelerinin mümkün olmadığına, Çanakkale Onsekiz Mart
Üniversitesinde bir akademisyenin yaptığı açıklama
nedeniyle hakkında adli tahkikat başladığına ve Cumhurbaşkanının
partilerinin bir mitingindeki ifadelerinin çocuk istismarı olarak
değerlendirilemeyeceğine ilişkin açıklaması
21.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, halkın
iradesinin tanınmayarak milletvekilliklerinin düşürüldüğüne ve
Meclisin artık hiçbir işlevi kalmadığına ilişkin
açıklaması
22.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
23.-
Iğdır Milletvekili Nurettin Arasın, İstanbul Milletvekili
Filiz Kerestecioğlu Demirin yaptığı
açıklamasındaki Iğdırda 2 kişinin kaçırılma
olayıyla ilgili bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
24.- Sivas
Milletvekili Ali Akyıldızın, şeker
fabrikalarının satılmasından vazgeçilip çiftçinin ve milletin
mağduriyetinin giderilmesi çağrısında bulunduğuna
ilişkin açıklaması
25.-
Elâzığ Milletvekili Ömer Serdarın, İstanbul Milletvekili
Gamze Akkuş İlgezdinin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
26.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, sözleşme
yapılmaması gerekçesiyle cezaevinde bulunanların eğitim
hakkından yoksun bırakılmasının anayasal bir suç ve
insan hakları ihlali olduğuna ilişkin açıklaması
27.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısıyla
yatırımcıların hayatını kolaylaştıracak
kararlar alındığına ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak
milletin önünü açacak yasaların bir an önce çıkmasına katkı
sağladıklarına ilişkin açıklaması
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.-
Başbakanlığın, Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırım hakkında verilen Muş 2. Asliye Ceza
Mahkemesinin 21/6/2017 tarihli ve E:2016/669 ve K:2017/208 sayılı
Kararının Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin
25/12/2017 tarihli ve E:2017/2112, K:2017/1751 sayılı Kararıyla
kesinleşmesi nedeniyle, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
84üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca
milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin tezkeresi (3/1521)
2.-
Başbakanlığın, Şanlıurfa Milletvekili
İbrahim Ayhan hakkında verilen Şanlıurfa 5. Ağır
Ceza Mahkemesinin 17/7/2017 tarihli ve E:2016/28 ve K:2017/126 sayılı
Kararının Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin
1/12/2017 tarihli ve E:2017/1762, K:2017/1963 sayılı Kararıyla
kesinleşmesi nedeniyle, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
84üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca
milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin tezkeresi (3/1522)
B) Önergeler
1.-
Başkanlıkça, Aydın Milletvekili Bülent Tezcanın Anayasa
Komisyonu üyeliğinden istifasına ilişkin
yazısının 27/2/2018 tarihinde Başkanlığa
ulaştığına ilişkin önerge yazısı (4/135)
2.-
Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalpin (2/1346) esas numaralı
Radyoloji, Radyum ve Elektrikle Tedavi ve Diğer Fizyoterapi Müesseseleri
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/134)
C) Çeşitli
İşler
1.-
Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Azerbaycan Millî Meclisi
Dışişleri Komisyonu Başkanı Samed Seyidov ile
Gürcistan Parlamentosu Dışişleri Komisyonu Başkanı
Sophie Katsarava ve beraberlerindeki heyetlere Hoş geldiniz. denilmesi
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, Adana Milletvekili Muharrem Varlı ve
arkadaşları tarafından yağlı tohum
ithalatının neden olduğu sorunların belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/1170) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
27 Şubat 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun,
27/2/2018 tarihinde Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demir tarafından, Türkiyede artan
militaristleşmenin araştırılması amacıyla verilmiş
olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 27 Şubat 2018 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun,
26/2/2018 tarihinde İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi ve
arkadaşları tarafından, hapishanelerde öğrenime devam
etmeye çalışan binlerce öğrencinin sorunlarının
araştırılarak gerekli çözümlerin üretilmesi amacıyla
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Şubat 2018 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ
Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer işler kısmında bulunan 524, 167 ve 463
sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu
kısmın sırasıyla 1inci, 3üncü ve 4üncü
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdinin, Elâzığ Milletvekili
Ömer Serdarın CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına ve Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
IX.-
SEÇİMLER
A) Komisyonda
Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Anayasa
Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
X.- KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.-
Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla
İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/913) ve Adalet
Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 524)
XI.- YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Denizli
Milletvekili Melike Basmacının, son on beş yılda Sosyal
Hizmetler Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu kapsamında atanan
Bakanlık personeline ilişkin sorusu ve Avrupa Birliği
Bakanı Ömer Çelikin cevabı (7/22359)
2.- İstanbul
Milletvekili Onursal Adıgüzelin, Ocak 2018 itibarıyla Türkiyeden AB
ülkelerine yerleştirilen Suriyeli sayısına ilişkin sorusu
ve Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelikin cevabı (7/22601)
3.- Denizli
Milletvekili Kazım Arslanın, Bakanlık resmi internet sitesi ana
sayfasında Atatürkün resminin bulunmamasına ilişkin sorusu ve
Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkcinin cevabı (7/22657)
4.- Tokat
Milletvekili Kadim Durmazın, AKPM tarafından alınan Türkiye ile
ilgili bir karara ilişkin sorusu ve Avrupa Birliği Bakanı Ömer
Çelikin cevabı (7/22866)
5.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın, Cilvegözü Sınır
Kapısından yapılan araç ve şahıs giriş
çıkışlarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret
Bakanı Bülent Tüfenkcinin cevabı (7/22891)
6.-
Diyarbakır Milletvekili Altan Tanın, İpsala Sınır
Kapısından giriş çıkış yapan araç ve
şahıs sayısına ve işlem süresine,
Öncüpınar
Sınır Kapısından giriş çıkış yapan
araç ve şahıs sayısına ve işlem süresine,
İlişkin
soruları ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkcinin cevabı
(7/23181), (7/23182)"
7.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Bakanlık bünyesinde olası
bir depreme yönelik olarak alınan tedbirlere ilişkin sorusu ve
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/23388)
27 Şubat 2018 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU
(Osmaniye), Barış KARADENİZ (Sinop)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64üncü
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, fabrikaların
özelleştirilmesi hakkında söz isteyen Eskişehir Milletvekili
Utku Çakırözere aittir.
Sayın Çakırözer, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Uğultular)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, hatibi
kürsüye davet ettim, lütfen uğultuyu keselim.
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözerin, şeker
fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin gündem
dışı konuşması
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, az önce kıymetli
annesi Saadet Tüzünü kaybettiğini öğrendiğimiz Meclis
Başkan Vekilimiz Sayın Yaşar Tüzüne hepimiz adına
başsağlığı ve sabır diliyorum. Saadet anneye
Allahtan rahmet diliyorum.
Haksız ve hukuksuz bir biçimde
özgürlüğünden dokuz aydır mahrum bırakılan İstanbul
Milletvekilimiz Enis Berberoğlu ile Anayasa Mahkemesi kararlarına
rağmen tutuklu yargılanan milletvekillerimize ve gazeteci
meslektaşlarıma özgürlük ve adalet dileklerimle sözlerime
başlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, hafta sonu
Alpulluda, Uşakta, dün ise Afyonda şeker fabrikaları önünde
yüzlerce şeker fabrikası emekçimiz ve pancar çiftçilerimizle bir
araya geldik. Bugün Elbistanda, yarın Kırşehirde onlarla
birlikte olacağız. Alpullu, Afyon, Bor, Burdur, Çorum, Elbistan,
Erzincan, Erzurum, Ilgın, Kastamonu, Kırşehir, Muş, Turhal
ve Yozgattaki en değerli fabrikalarımızda çalışan
emekçilerimize buradan bir kez daha selam olsun. Bu ülkenin cumhuriyetle
yaşıt en yerli ve en millî varlıkları olan şeker
fabrikalarımızın satılmaması için onlarla birlikte
direniyoruz, onlarla birlikte direneceğiz.
Değerli arkadaşlarım, Afyonda,
Alpulluda şunu gördüm: İşçi karşı, çiftçi
karşı, esnaf karşı, o şehirde yaşayan halk
karşı, buna rağmen satılacaklar. Bu fabrikalar
satılırsa satılsın, bana ne diyemeyiz. Turhal aynı
zamanda Ankaradır. Afyon aynı zamanda Eskişehirdir. Alpullu
İstanbuldur, tüm Türkiyedir. Bakın, Eskişehirde seksen dört
yıldır üreten Kazım Taşkent Şeker Fabrikamız var.
Kampanya dönemlerinde orada bine yakın emekçimiz bazen yirmi dört saat
aralıksız üretim yapıyor bu ülke için. Binlerce pancar çiftçisi
oradan geçimini sağlıyor. Tek fabrika Türkiye ekonomisine her
yıl 500 milyon lira katkı sağlıyor. Eskişehir
şimdilik satış listesinde yok diye rahat olabilir miyiz?
Hayır, asla çünkü biliyoruz ki sıra yarın bize de gelecek.
İşte o yüzden, bu haklı direnişe, bu dayanışmaya
Eskiheşirli emekçiler, çiftçiler ve tüm Eskişehir halkı yürekten
katılmakta. Şimdi, bu fabrikaları
sattığınızda elinize ne geçecek değerli
arkadaşlarım? On beş yılda 62 milyar dolarlık ulusal
varlığımızı sattınız ama ülkenin iki
yakası bir araya gelmiyor, borcumuz 3 katına çıktı.
Fabrikayı almaya gelen üretmeye gelmiyor değerli
arkadaşlarım, işte örneği: Et Balık Kurumunu
özelleştirdik, yerinde AVM var; et ithaline ise ülke mahkûm edildi. SEKA,
TEKEL, Süt Endüstrisi Kurumu hep yok pahasına elden gitti değerli
arkadaşlarım. Şimdi gözünüzü şeker fabrikalarına
diktiniz. Fabrikalar satılınca ne olacak? Pancar üretimi bitecek,
kendi şekerimizi üretemez hâle geleceğiz, yurttaşımız
sağlıklı olmayan, doğal olmayan
tatlandırıcılarla beslenecek. Sadece bizim
çocuklarımız değil, bu büyük hataya ortak olanların
çocukları da aynı kaderi paylaşacak. Gelin, bu fabrikaları
satmayalım. Gerekli yatırımları yaparak bu fabrikalarımızı
daha verimli, daha üretken hâle getirelim. Ulusça zenginleşelim, bizim tek
isteğimiz budur.
Değerli arkadaşlarım, ulusça
karşı karşıya olduğumuz bir başka tehlike daha
var. Enerji yatırımları gerekçe gösterilerek
yüzyıllardır bizleri besleyen verimli topraklarımız
yağmalanmakta. İşte, en yakın örneği memleketim
Eskişehirden. Daha dün, bu Hükûmet kendisi Alpu Ovamızı büyük
ova ilan etti, Bir çivi dahi çakılamaz oraya. dediniz. Şimdi aynı
yere, Eskişehirimizin kalbine zehir solutan bir Kömür santrali
yapacağız. diyorsunuz. Eskişehir halkının
tamamı, her görüşten, her partiden Eskişehirli Temiz
havamıza, suyumuza, bereketli topraklarımıza
kıymayın. diye itiraz ediyor. Halka kulak vereceğinize
rantçılara kulak veriyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, Eskişehir
halkı olarak temiz bir çevre arzumuzu tüm Türkiyeye duyurmak için
geçtiğimiz cumartesi günü bir miting düzenlemek istedik. Aralarında
milletvekilleri, belediyeler, her düşünceden partiler, sivil toplum
örgütlerinin de bulunduğu tam 114 kuruluş sadece tek bir mesaj
haykırmak istedik, Eskişehir kıymetlidir. diyecektik. Buna
izin verilmedi değerli arkadaşlarım; gerekçesi OHAL olarak
gösterildi, Afrin Operasyonu olarak gösterildi. Size sormak isterim: Temiz bir
hava istemenin, bereketli topraklar üzerinde yaşamak istemenin ne
alakası var FETÖyle, 15 Temmuzla, Afrinle? Tam tersine, değerli
arkadaşlarım, nasıl ki 15 Temmuz gecesi darbeci hainlere
karşı bu yüce Mecliste birlikte olduysak, nasıl ki Afrin
Operasyonuna katılan kahraman ordumuz için hep birlikte dua ediyorsak bu
mesele de aynıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
Eskişehirde, Bursada, Çanakkalede, Tekirdağda, Artvinde,
Türkiyenin dört bir yanında zehir solutacak, kanser yayacak bu santrallere
karşı yine birlikte Dur. demeliyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika alabilir miyim, bitiriyorum?
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Çakırözer.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Tabii.
Bu vesileyle son olarak şunu da söylemek
isterim: OHALe artık yeter. demeliyiz. Bakın, temiz hava istemeyi
bile yasaklayan bir anlayışla karşı
karşıyayız. Emekçilerin grev hakkına, sanatçının
tiyatrosuna, aşureye, lise pilav gününe bile OHAL yasağı
getirdiniz değerli arkadaşlarım. Ellerine silah dahi almayan
gazeteciler, insan hakları aktivistleri aylardır cezaevlerinde. En
son Halkevleri Genel Başkanı Dilşat Aktaş görüşleri
nedeniyle gözaltına alındı. Doktorlar, avukatlar, mimar ve
mühendisler, tüm meslek örgütleri hedefte; korkutulmak, sindirilmek isteniyor.
Türkiyenin ihtiyacı kutuplaşma, yasaklama, baskı değil,
demokrasi, uzlaşı ve hukuk devletidir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.08
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.24
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU
(Osmaniye), Barış KARADENİZ (Sinop)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
64üncü Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündem dışı ikinci sözde
kalmıştık.
Şimdi, gündem dışı ikinci söz,
28 Şubat postmodern darbesi hakkında söz isteyen İstanbul
Milletvekili Fatma Benliye aittir.
Buyurun Sayın Benli. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Fatma Benlinin, 28 Şubat
postmodern darbesine ilişkin gündem dışı
konuşması
FATMA BENLİ (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
28 Şubat postmodern darbesi hakkında söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi saygıyla
selamlıyorum.
Neden 28 Şubatı konuşuyoruz?
Aslında, bana göre, bu sorunun cevabını en iyi Bilge Kral Aliya
İzzetbegoviç Unutmayın, unutursanız tekrarlanır.
sözleriyle vermiş. 28 Şubatı aslında, ders almak ve bundan
sonra başkalarına başka sebeplerle haksızlık
yapılmasın diye konuşuyoruz. 28 Şubatların ya da
Türkiyede daha önce ve daha sonra gerçekleştirilen darbelerin Türkiyeye
ne kadar çok zarar verdiğini gösteren bana göre en iyi örneklerden bir
tanesi, ilk duyduğumda bana orijinal gelen PTTnin 1987 yılında
yaptığı Geleceğe Mektup kampanyasıydı.
PTT, 1987 yılında, tam on üç sene sonra
sahiplerine iade edilmek üzere geleceğe mektuplar
yazdırmış. Bir kısım insanlar kendilerine mektup
yazmışlar, bir kısım insanlar 2000 yılında açılmak
üzere anne babalarına, çocuklarına ya da resmî kuruluşlara
yazmışlar.
Hiç unutmuyorum, 1 Ocak 2000 tarihinde bu mektuplar
açıldığında gelen mektuplardan bir tanesi de Artık on
üç sene sonra bir Türk astronotumuz olur. diye düşünen birisine aitti ama
maalesef, o mektup Türkiyede sahibine ulaşmadı, Kazakistan
asıllı birisine verildi.
Dönemin Meclis Başkanı
Yıldırım Akbulutun gazeteciler önünde açtığı
kendisine gönderilen mektuplardan ilki ise yine, darbe nedeniyle 1987
yılında üniversitenin içerisine giremedikleri için okulun dışında
açlık grevi yapan bir öğrenciye aitti. O öğrenci şu
ifadelerde bulunuyordu: Ben şu an okulun içerisine giremediğim için
bu mektubu yazıyorum. Siz bu mektubu 2000 yılında
okuyacaksınız ve ben eminim ki o gün geldiğinde siz
rahatlıkla eğitim görmeye devam edeceksiniz. Ben size bugünlerden
ders almanız için bu mektubu yazıyorum. Ama ne acıdır ki
28 Şubat süreci, irticanın birinci öncelikli hedef olarak
görüldüğü, Sincanda tanklar yürütüldüğünde sadece Demokrasiye
balans ayarı yaptık. denildiği ve 28 Şubat bin yıl
sürecek. ifadeleriyle cesaretlerin gösterildiği, vesayet
odaklarının çok rahat bir şekilde Türkiyeye karşı
meydan okuduğu bir dönemdi. Bu nedenle, 2000 yılında bu mektup
okunduğunda hâlen öğrenciler dışarıdaydı. Bu
nedenle, dönemin Başbakanı Bülent Ecevit kendisine gelen
mektupları basın mensupları yanında açmamayı tercih
etti. Asla yanlış anlaşılmasın, 28 Şubat sadece o
dönemde mağdur edilen, okullardan atılan öğrencileri olumsuz
etkilemedi, sadece mesleklerinden çıkartılan öğretmenleri,
meslek liselerini ya da eşi öğretmen olduğu için ordudan
atılan insanları, erkekleri etkilemedi. 28 Şubat,
başını örtmeyi tercih eden kadınlar kadar erkekleri de
olumsuz etkiledi; aslında, 26 bankanın kapatıldığı
bir dönem olduğu için yedisinden yetmişine bu borcu ödemek zorunda
kalan bütün Türkiyeyi olumsuz etkiledi. Biz bugün 28 Şubatı, o
dönemde yaşananlar bundan sonra başkalarının
başına gelmesin diye konuşuyoruz. Çünkü zamanında 60
darbesiyle yüzleşilseydi 80 darbesinde bu kadar çok acı
yaşamazdık, 80 darbesiyle zamanında hesaplaşılsaydı
28 Şubatta bu kadar aşikâr bir şekilde millete karşı
durma cesaretini gösteremezlerdi. Ama 28 Şubatta karşı
çıkış olduğu için, 28 Şubatta farklı
düşüncelerde olanlar, farklı yaşam pratiklerine sahip olan
insanlar haksızlığa karşı bir arada durma cesaretini
gösterdikleri için 15 Temmuzda halkımız tankların
karşısına, F16ların karşısına
çıkabildiler.
Bana göre 28 Şubat dendiğinde
unutulmaması gereken en önemli isimlerden bir tanesi Medine
Bircandı. Medine Bircan 71 yaşında bir kadındı,
İstanbul Üniversitesi sadece öğrencilere ya da memurlara değil
memurların eşleri ve çocukları için de başı açık
olma şartını sağlık karneleri için getirdiğinde,
maalesef, üniversiteye bağlı hastanede de bu yasakla karşı
karşıya kalan bir kadındı. 71 yaşında olmasına
rağmen, zaten kanser hastası olduğu için kemoterapiden
saçlarının dökülmesi umursanmadan başı açık
fotoğrafı istendi; maalesef, hasta döşeğindeyken
sağlık karnesindeki fotoğraf değiştirildiği gün
vefat etti.
Bana göre ikinci örnek Tevhide Kütüktü. Tevhide,
sadece lise öğrencisiydi, ödül almak için çıktığı
kürsüden, okulun dışındaki bir salondaki kürsüden Kaymakam var,
başörtülü orada bulunamazsın. denilerek indirildi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FATMA BENLİ (Devamla) Müsaade alabilir miyim
bir dakika Başkanım?
BAŞKAN Lütfen tamamlayın.
FATMA BENLİ (Devamla) Tevhide Kütük, belki
yaşı küçüktü, belki ağlayarak o kürsüden indi ama gidip
kaymakamın karşısına Neden? diye sorabildi. Aslında
28 Şubat tüm haksızlıklara karşı Neden? sorusunun
sorulabildiği ve yasak ne kadar uzun süre devam ederse etsin sonuna kadar
mücadele edildiği, bunun için bütün herkesin bir araya geldiği bir
süreçti.
15 Temmuzda da biz bunun aynısını
yaşadık; farklı insanlar bir araya geldiler ve dediler ki: Bu
ülkede kararları biz veririz; hiç kimse bizim yerimize, bizim
adımıza karar veremez. Biz ayrımcılığa da
ötekileştirmeye de karşıyız. Biz bu ülkenin sahibiyiz ve
biz bundan sonraki gelecek nesillere bu haksızlıkların
yaşatılmaması için beraberce mücadele edeceğiz. Biz bir
olduğumuz müddetçe, beraber olduğumuz müddetçe bundan sonraki darbe
girişiminde bulunmaya çalışacak insanlar da asla ama asla
başarılı olamayacaklar.
Teşekkür ediyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı üçüncü söz, Ordu ilinin
sorunları hakkında söz isteyen Ordu Milletvekili Seyit Toruna
aittir.
Buyurun Sayın Torun. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.- Ordu Milletvekili Seyit Torunun, Ordu ilinin sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
SEYİT TORUN (Ordu) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Ordunun sorunlarını sizlerle
paylaşmak için söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bu arada, Meclis Başkan Vekilimiz Sayın
Yaşar Tüzünün sevgili annelerine Allahtan rahmet diliyorum, Sayın
Başkanımıza da başsağlığı diliyorum.
Değerli arkadaşlar, bu kürsüden defalarca
Ordunun sorunlarını gündeme getirdik, defalarca konuştuk biz
sadece bu eleştirilerimizi dile getirdik ama maalesef iktidar da
kulaklarını tıkadı; fındık dedik dinletemedik,
dedik Karadenizin tek geçim kaynağı
Samsunu da ilgilendiriyor Sayın Vekilim.
FUAT KÖKTAŞ (Samsun) İki
kulağımı da açtım.
SEYİT TORUN (Devamla) Maalesef Sayın
Bakanımızla yaptığımız görüşmelerde ocak,
şubat aylarında bir toplantıyla hareket edecektik. Ağustosta
gene hasat dönemi gelecek, gene çözüm arayacağız. Biz diyoruz ki:
Altı ay var, süresi gelmeden masaya yatıralım; kısa, orta,
uzun vadeli çözümler oluşturalım ve fındığı
artık tartışma konusu olmaktan çıkaralım, politika
konusu olmaktan çıkaralım, üreticinin faydasına olan çözümleri
üretelim. Ama siz diyorsunuz ki: Biz biliriz, biz yaparız. Ağustos
ayı geliyor; yok TMOya aldıracağım şu kadar
fındık. yok Şunu yapacağım. Görülüyor ki hiçbir
faydası yok, maalesef, üretici gene kayıplarda.
Milletvekilimiz TMO fındığı
satarsa ben kendimi yakacağım. diyor, kimi Bakanla görüştüm.
diyor ama yanan da yakılan da üretici oluyor, sonuçta kaybeden de üretici
oluyor. Biz diyoruz ki: Daha altı ayımız var; şimdiden,
lütfen, ele alalım ve bu sorunu çözelim.
Sadece fındık mı? Tabii, birçok sorun
var, işsizlik gırla. 1,5 milyon insanımız göç etmiş
Ordudan; bunlar keyfî göç değil, bunlar gerçekten zorunlu göç.
Organize sanayi bölgemiz var, ikincisi
açıldı; maalesef, hâlâ kamulaştırma bedelleri ödenmedi.
İnsanlar bu kamulaştırma bedeline güvenerek hazırlık
yaptılar, onlar da mağdur oldu. Sanayiciler eli kulağında
bekliyor fakat hâlen bir gelişme, hâlen bir iyileşme yok.
Tabii, Karadenizin en geri sağlık
hizmetini alan il, maalesef, Ordu. Bir şehir hastanesinden bahsedildi,
şehir efsanesine döndü; hâlâ yeri de belli değil. Kalkınma
Bakanına soruyoruz, maalesef, YPKden hâlâ bir karar çıkmadı;
Sağlık Bakanına soruyoruz, maalesef, hâlâ bir projesi dahi yok
ama ortada bir hastane ismi dolaşıyor, gidiyor. Maalesef,
hastalarımız yoğun bakım için çevre illere gitmek zorunda
kalıyor. Maalesef, aciller şu anda dolu, hiçbir şekilde hizmet
veremiyor, tıkanmış vaziyette. Aybastı hastanemizin
ağustosta açılacağı söyleniliyor; hâlâ C
sınıfına alınacak mı, alınmayacak mı, belli
değil. Maalesef, Ordu sağlık alanında da geri
kalmıştır. Bir il sağlık müdürü geliyor, diğeri
gidiyor. Niye alındı, niye göreve geldi, belli değil.
Başarılı hastane müdürleri bir gece ansızın,
bakıyoruz, görevden alınmış; niye alınıyor, neden
alınıyor, bu da belli değil.
Çevre yollarımız zaten artık
yılan hikâyesine döndü. Ordu çevre yolunun beş yıldır
açılışı bekleniyor ve sürekli takvim veriliyor ama hâlâ
bitirilemedi. Ulubey-Gölköy yolu, Karadeniz-Akdeniz yolu, Akkuş-Niksar
yolu, Kumru-Korgan-Akkuş yolu ve Çambaşı yolu maalesef, hâlâ çok
yavaş ilerliyor ve yapılan duvarlar bile çökmeye başladı,
yapılan imalatlar bile artık maalesef yerinde değil. Yani iki üç
makine atmayla Yol yapacağız. diye insanları
oyalıyorsunuz ama seçim zamanı geldi mi bütün makineler oraya
yığılıyor ve çamurun üstüne asfalt dökmeye
kalkıyorsunuz. Maalesef bu bitirilemeyen yollardan dolayı da
vatandaşımız hâlâ ciddi bir ulaşım sorunu
yaşıyor.
Aslında burada beş dakikada sorunları
dile getirmek mümkün değil ama bir ilin kaderini anlamanız için,
içinde bulunduğu durumu anlamanız için şunu bilmeniz yeterli:
Bugün Türkiye'de en fazla göç veren illerin başında Ordu geliyor. 1,5
milyon insanımız il dışında yaşıyor. Bunlar
keyfî gitmiyor herhâlde, zevk için gitmiyor; iş bulamadığı
için, aş bulamadığı için, kendisi için yeterli gelir
oluşturamadığı için göç ediyor maalesef.
Sayın Başkanım, herkese ilave
ettiniz, ben de
BAŞKAN Peki, size de son kez bir dakika ilave
edelim.
SEYİT TORUN (Devamla) Teşekkür ederim.
Sonuç itibarıyla şunu ifade etmek
istiyorum: Ordu, gereken desteği size verdi, her türlü katkıyı
sağladı ama maalesef, siz Orduya ihanet ettiniz ve Orduluya sahip
çıkmıyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Bakan, Kültür ve Turizm Bakanımız seçim döneminde 5
projeyle geldi, Sadece Orduyu değil, Ordunun çevresine de çok büyük
etki yapacak. dedi. 5 projeyi şu anda ağzına alan yok, tek bir
proje için konuşan yok. Yani her dönemde geliyorsunuz, söz veriyorsunuz ve
benim insanımın, maalesef, duygularını istismar ediyorsunuz
ve seçim bitince her şey bitiyor. Bu anlamda, sözlerin
tutulmasını da istiyoruz; Kabinede Bakanımız da var,
artık Orduya da bakmasını istiyoruz onun, gözlerini biraz da
Orduya çevirmesini istiyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum,
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet
Aydının, TBMM Başkan Vekili Yaşar Tüzüne annesinin
vefatı, Gümüşhane Milletvekili Osman Akgüle babasının vefatı
nedeniyle başsağlığı dileğinde bulunduğuna,
27 Şubat Necmettin Erbakanın vefatının 7nci ve 26
Şubat Hocalı katliamının 26ncı yıl dönümlerine
ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, bugün bu
nöbeti Meclis Başkan Vekilimiz Sayın Yaşar Tüzün tutacaktı,
kendisi bu hafta nöbetçiydi ama nöbete çıkmadan az evvel annesinin, Saadet
validemizin vefat haberini aldık hep birlikte, dolayısıyla onun
yerine ben çıktım. Bu vesileyle, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
Bilecik Milletvekilimiz ve aynı zamanda Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekilimiz Sayın Yaşar Tüzüne, ailesine,
yakınlarına, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna ve sevenlerine
başsağlığı diliyoruz; Saadet validemize de Allahtan
rahmet diliyoruz, Rabbim mekânını cennet eylesin.
Yine, aynı şekilde, bu pazar günü
Gümüşhane Milletvekilimiz Osman Akgülün de babaları vefat
etmişti. Yine Osman Beye de başsağlığı
diliyoruz; değerli babasına da Allahtan rahmet diliyoruz,
mekânı cennet olsun.
Sayın milletvekilleri, bugün Profesör Doktor
Sayın Necmettin Erbakanın vefatının 7nci seneidevriyesi,
buradan rahmetle anıyoruz. Kendisini milletine hizmet için
adamış büyük bir devlet, siyaset ve bilim adamı olan rahmetli
Erbakan her zaman gönüllerde müstesna bir yere sahip olacaktır.
Mücadelesi, azmi ve duruşuyla her zaman örnek bir insan ve örnek bir
devlet adamı olan Sayın Necmettin Erbakanı da bir kez daha
rahmetle ve saygıyla anıyoruz.
Yine, bir millet iki devlet olduğumuz
kardeş Azerbaycanın Dağlık Karabağ bölgesinde 26
Şubat 1992de Hocalı şehrinde gerçekleştirilen
katliamın acısını da yirmi altı yıldır
sinemizde yaşıyoruz. Kadın, çocuk, yaşlı demeden 613
sivil Azerbaycan vatandaşının katledildiği bu acı
hadise dünya tarihinde görülmemiş bir vahşettir. Her zaman ve her
yerde kardeşimiz Azerbaycanın yanında olduğumuzu tüm
dünyaya buradan bir kez daha duyurmak isterim. Acıları
acımız, sevinçleri sevincimiz olan Azerbaycanlı
kardeşlerimizle bir ve beraber olmaya devam edeceğiz. Hocalı
katliamını unutmayacağımızın ve
unutturmayacağımızın buradan her vesileyle haykırmaya
devam edeceğimizin de bilinmesini istiyor, kardeşlerimizi yine
muhabbetle selamlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme
giren 15 sayın milletvekiline İç Tüzük 60a göre birer dakika süreyle
söz vereceğim.
İlk söz Sayın Engine aittir.
Buyurun Sayın Engin.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Didem Enginin, 26 Şubat
Hocalı katliamının 26ncı yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
DİDEM ENGİN (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
26 Şubat 1992de Dağlık Karabağ
bölgesindeki Hocalı kasabasında bir insanlık dramı
yaşandı. 106sı kadın, 83ü çocuk olmak üzere 613 Azeri
kardeşimiz Ermenistan askerleri tarafından katledildi; 487 kişi
ağır yaralandı, rehin alınanlar içinden 150 kişiden ise
bir daha haber alınamadı.
Sivil ve korunmasız halka karşı
yapılan bu insanlık dışı saldırıyı, bu
katliamı şiddetle kınıyorum ve hayatını
kaybedenlere Allahtan rahmet diliyorum. Azeri kardeşlerimizin
acısı bizim de acımızdır, orada evlatlarını
kaybeden Azeri anneler bizim de annelerimizdir. Tarih boyunca bu
acıyı ne Azeri kardeşlerimiz ne de Türk halkı asla
unutmayacaktır. Her zaman kalbimizde olan Azerbaycan halkına,
kardeşlerimize Türkiye Büyük Millet Meclisinden gönülden
selamlarımı, sevgilerimi iletiyorum.
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu
2.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Bursanın Mustafakemalpaşa ilçesinin
sorunlarına ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkürler Sayın Başkanım.
Bursamızın Mustafakemalpaşa ilçesi
parsel parsel yok ediliyor. Kömürcükadı köyünde siyanürle altın ve
gümüş aranmasına izin veriliyor. Kosova köyünde tarım
sahasına biokütle elektrik santrali kurulmak isteniyor. Köylerin
çoğunda mermer ocakları var ve Çördüklüler, Garipcetekkeliler, Kabulbabalılar
tozdan muzdaripler. Döllük-Güllüce sulama hattına bor
karıştığı için ürünler zarar görüyor.
Yalıntaşın ormanları villa yapılmak üzere yok
ediliyor. Kısacası, Mustafakemalpaşanın tarım
alanları, Mustafakemalpaşalıların yaşam alanları,
sağlıkları her gün yeni projelerle yok ediliyor ve
Mustafakemalpaşalıların sesi duyulmuyor ama
Mustafakemalpaşalılar ilk yerel seçimlerde sesini duyuracak, AKPyi
yerel seçimlerde indirecek diyorum.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Yıldırım
3.- İstanbul Milletvekili Hurşit
Yıldırımın, 27 Şubat Necmettin Erbakanın
vefatının 7nci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
HURŞİT YILDIRIM (İstanbul)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Bugün, kapatılan Refah Partisinin lideri
Necmettin Erbakan Hocamızın vefat yıl dönümü, kendisini rahmet
ve minnetle anıyorum.
Her geçen gün değeri daha iyi
anlaşılan, 28 Şubat zulmüne karşı sabırla ve
siyasi öngörüyle mücadele eden, partisi kapatıldığında Bu
tarihî süreçte sadece basit bir olaydır. diyerek pek çok siyasi
öğrencisiyle geleceği müjdeleyen bir liderdir rahmetli Necmettin
Erbakan. Bir çiçekle bahar olmaz ama her çiçek bir baharla başlar.
diyerek Türk siyasi tarihinde her zaman demokrasi ve millî iradenin
yanında yer alan, Zincirbozanda hapsedildiğinde, partisi
kapatıldığında, siyasi hayatı
yasaklandığında savunan adamdır Necmettin Erbakan. Hayal
dahi kurması yasaklanan milletini İnanç, tekeden süt çıkarır.
diyerek umutlandıran, ağır sanayi hamlesini başlatan
Kıbrıs fatihi Profesör Doktor Necmettin Erbakan, mekânın cennet,
makamın ali olsun.
BAŞKAN Sayın Akar
4.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, şeker
fabrikalarını satmanın pancar üreticisini bitirmek,
çalışanları işsiz bırakmak, çocukları
nişasta bazlı şekere mahkûm etmek demek olduğuna
ilişkin açıklaması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
cumhuriyet tarihinde sizin iktidarınız dönemine kadar
yapılmış neredeyse tüm tesisleri sattınız.
Kısaca, seksen yılın birikimini on beş yılda bitirdiniz.
TELEKOM'u sattınız, TÜPRAŞı sattınız, TEKELi
sattınız, bankaları sattınız, Etibankı
sattınız, Sümerbankı sattınız, madenleri
sattınız, gübre fabrikalarını sattınız ve birçok
tesisi bununla birlikte sattınız. Özelleştirmeden toplam 63
milyar dolar gelir elde ettiniz. İşsizliği azaltacak, üretimi
artıracak bir tane yatırım yapmadınız. Geçen on
yılda 170 milyar dolar bütçe açığı verildi ve satmaya devam
ediyorsunuz. Bugün şeker fabrikalarını satıyorsunuz. Bu
fabrikaları satmak, pancar üreticisini bitirmek demektir, çalışanları
işsiz bırakmak demektir, çocuklarımızı nişasta
bazlı şekere, zehre mahkûm etmek demektir; aynı samanda,
buğdayda, ette olduğu gibi, şekeri de ithal etmek demektir. Buradan
size sesleniyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Atıcı
5.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, AKP
Hükûmetinin uygulamaları nedeniyle toplumsal ayrışmanın
tehlikeli bir duruma geldiğine ilişkin açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Değerli
milletvekilleri, AKP Hükûmetinin uygulamaları nedeniyle toplumsal
ayrışmanın ne kadar tehlikeli bir duruma geldiğinin
farkında mısınız?
Ben şimdi AKP milletvekillerine soruyorum:
Hanginiz Akit TV sunucusunun Sivil öldürecek olsak Cihangir,
Nişantaşı, Etilerden başlarız. demesini
onaylıyorsunuz? Hanginiz Çanakkalede bir ilahiyatçı öğretim
üyesinin 1924 yılında camiler genelev olarak kullanıldı.
demesini onaylıyorsunuz? Marmara Üniversitesinde bir ilahiyatçı
profesörün -canının derdine düşmüş- Yoğun
bakımdaki kadın hastalara kadın, erkek hastalara erkek doktor
baksın. demesini tehlikeli bulmuyor musunuz? Bu neyin
kafasıdır? Bu insanlara neden idari soruşturma açılmaz? AKP
neden bu kişilere sahip çıkar? AKPnin gerçek yüzü bu mudur? AKPnin
birlikte yaşama arzumuza daha fazla zarar vermeden halkımız
tarafından iktidardan uzaklaştırılacağına...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Arık
6.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, Çanakkale
Onsekiz Mart Üniversitesi öğretim üyesi Abdullah Akın hakkında
bazı ifadeleri nedeniyle işlem yapılmasını talep
ettiğine ilişkin açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde
adının önünde doçentlik unvanı bulunan Abdullah Akın
isimli bir meczup Bursa ve Çanakkalede camileri genelev yaptılar. diyerek
hem yüce dinimize hem de Türkiye Cumhuriyetine ağır hakaret ediyor.
Bu meczup bilmez mi ki her santiminde bir şehit yatan, her zerresi
şehit kanıyla sulanmış şanlı bir yerdir
Çanakkale; üzüm hoşafı, buğday çorbası yenilerek
şanlı destanın yazıldığı yerdir Çanakkale.
Bu çirkin ifadeler Seyit Onbaşının, şehitlerimizin, Gazi
Mustafa Kemal Atatürkün kemiklerini sızlatmıştır.
Buradan Hükûmete sesleniyorum: Çanakkale
destanının yazıldığı Çanakkaleye, güzel
Bursaya, yüce dinimize ve bu ülkenin kurucularına hakaret eden bu meczup
için ne yaptınız? Bu meczubu derhâl görevden alın.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Erkek
7.- Çanakkale Milletvekili Muharrem Erkekin, Çanakkale Onsekiz
Mart Üniversitesi öğretim üyesi Abdullah Akın hakkında bazı
ifadeleri nedeniyle işlem yapılmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
MUHARREM ERKEK (Çanakkale) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Tarihimizin en önemli
kahramanlıklarının, destanlarının
yazıldığı, Türkiye Cumhuriyetinin ön sözünün
yazıldığı toprakların adıdır Çanakkale.
Çanakkale savaşları da tarihe centilmenler savaşı olarak
geçmiştir ve Çanakkalede Onsekiz Mart Üniversitesinde bir öğretim
görevlisi çıkıyor, maalesef tarihî gerçekleri çarpıtarak
Çanakkalede camilerin genelev olarak kullanıldığını
söyleyebiliyor, Çanakkale savaşlarında yaralıların diri
diri gömüldüğünü söyleyebiliyor.
Ben tek bir soru sormak istiyorum: Binlerce
akademisyenin, öğretim görevlisinin ihraç edildiği bir dönemde bu
kişi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde görev yapmaya devam edecek mi?
Eğer edecekse o zaman cumhuriyetimizin kuruluş felsefesine ve
cumhuriyeti kuranların manevi şahsiyetine ağır hakaretler
savunuluyor demektir. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörünü, YÖK
Başkanını ve herkesi göreve davet ediyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Gürer
8.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, yeterli destek
verilmezse Nevşehir ve Niğdede tek geçim kaynağı patates
üretimi olan bölgelerde çiftçilerin zor duruma gireceğine ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Nevşehir ilçeleri ve Kaymaklı, Derinkuyu,
Yazıhüyük ile Niğdede Alay, Gölcük, Bağlama, Hasaköy,
Tırhan yerleşim yerlerini ziyaret ettim. Bu bölgeler patates
üretimiyle geçim sağlayan yerlerdir. Patates eylül, ekim ayında hasat
edildi, depolandı. Depodaki patates iki ay içinde satılmazsa
çürüyecek.
Başbakan, bölge ziyaretinde, geçen
yılın 2 katı destek sözü vermişti. Geçen yıl 75
kuruştu dış satım desteği ancak şu anda 50
kuruşluk bir teşvikten söz ediliyor. Bu patatesin çürümesi demek.
Maliyeti 55-60 kuruş olan patatesi şu anda 30 kuruşa üretici
satamıyor. Bölgede tek geçim kaynağı olan patates için yeterli
destek verilmezse çiftçilerimiz daha da zor duruma girecektir. Bu anlamda,
Hükûmetin bu teşviki artırmasını ve en az 100 kuruş
olarak açıklamasını temenni ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özdiş
9.- Adana Milletvekili İbrahim Özdişin, Aladağ
yurt yangını davasında adaletin ne zaman
sağlanacağını, yoksul ailelerin çocuklarına devlet
yerine cemaatlerin mi sahip çıkacağını ve eğitimde
cemaat vesayetinin ne zaman kalkacağını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorum tüm Hükûmete.
Aladağ yurt yangını
faciasının 5inci duruşması dün yapıldı. 2
sanığın geçtiğimiz hafta on beş ay tutukluluğunun
ardından serbest kalmasını hatırlatan acılı bir
anne Suçlular hemen çıkıyor, bizim evlatlarımız bu kadar
mı ucuz? diye, başka bir anne ise Burada ölenler suçlu;
parası, arkası olanlar kuvvetli. diye isyan etti.
Aladağa adalet ne zaman gelecek?
İlçelerde yaşayan yoksul ailelerin çocuklarına devlet değil
de cemaatler mi sahip çıkacak? Eğitimde cemaat vesayeti ne zaman
kalkacak Sayın Bakanlar?
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Doğanın yerine
Sayın Yıldırım, buyurun.
10.- Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırımın, çocuklar kullanılarak savaş
çığırtkanlığı yapılmaması
gerektiğine ilişkin açıklaması
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler
Başkanım.
Adıyamanda geçen hafta bir baba 8
yaşındaki çocuğunu askerlik şubesine götürmüştü. Baba,
Afrin Operasyonuna destek amaçlı 8 yaşındaki çocuğunu
askerlik şubesine götürdüğünü ifade etmiştir.
Üç gün önce de Kahramanmaraşta partisinin
kongresinde AKP Genel Başkanı Erdoğan, kendisini izleyenler
arasında bulunan ve asker selamı vererek ağlayan küçücük bir
kız çocuğunu kürsüye çağırarak Evet, JÖH, yarbay, bordo
bereli. Türk Bayrağı da cebinde. Şehit olursa bayrağı
da inşallah örtecekler. Her şey hazır. demiştir.
Bunlar birer çocuk istismarı
olaylarıdır. Bu şekilde çocukları kullanarak savaş
çığırtkanlığı yapamazsınız. Bir çocuk
hekimi olarak içim yanıyor. Sayın Erdoğanın o yaştaki
torunları kolejlerde okurken milletin çocuğunu
savaşınıza alet edemezsiniz. Yirmi dört saat sosyal medyada
savaş çığırtkanlığı yapanları götürün
savaşa, savaş tezkeresine evet diyenleri götürün, kendiniz gidin,
askerlik yapmayan çocuklarınızı götürün ama fakir fukaranın
çocukları üzerinden savaş çığırtkanlığı
yapmayın çünkü çocukların savaş değil barışa
ihtiyacı var.
BAŞKAN Sayın Basmacı yerine
Sayın Öz
11.- Çanakkale Milletvekili Bülent Özün, Çanakkale Onsekiz Mart
Üniversitesi öğretim üyesi Abdullah Akın hakkında bazı
ifadeleri nedeniyle işlem yapılmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
BÜLENT ÖZ (Çanakkale) Sayın Başkan,
adının önüne akademisyen sıfatı iliştirilmiş
kendini bilmez biri, her zerresi şehit kanıyla sulanmış
Çanakkalemize, Millî Mücadelemize ve başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk
olmak üzere aziz şehitlerimize alenen hakaret etmiştir. Atatürk
döneminde camilere, medreselere ve eski eserlerin onarımına ne kadar
para ve kaynak ayrıldığına, uzman ekip tahsis
edildiğine dair belgeler, Bakanlar Kurulu kararları ve Meclis tutanakları
varken camilerin genelev ve ahır yapıldığına dair
alçakça iddiaları neye dayanarak açıklamıştır? Sözde
akademisyenin söyledikleri yalandır, iftiradır. Bu iftiracı
nasıl olur da hâlâ cumhuriyetin ön sözünün yazıldığı
Çanakkalemizin üniversitesinde hoca sıfatıyla ders vermektedir? Bu
duruma göz yummak konusu suç olan iftiraları kabullenmek anlamına
gelmez mi? Bu kendini bilmez derhâl görevden alınmalıdır.
BAŞKAN Sayın Ertem
12.- Hatay Milletvekili Birol Ertemin, TBMM Başkan Vekili
Yaşar Tüzünün annesine Allahtan rahmet dilediğine, Afrin Operasyonu
ve Suriye savaşından en çok zarar gören Hatay ve Kilis
esnafının durumuna çözüm getirilmesi için Hükûmet yetkililerini
göreve davet ettiğine ilişkin açıklaması
BİROL ERTEM (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Öncelikle Meclis Başkan Vekilimiz Sayın
Yaşar Tüzünün rahmetli olan annesine Allah rahmet eylesin der, kendisine
sabırlar dilerim.
Afrin Operasyonundan ve Suriye savaşından
en çok etkilenen illerimizin başında Hatay ve Kilis gelmektedir.
Esnaf çok zor durumda, borçlarını ödeyememekte, borç
batağında boğuşmaktadır. İş hacmi yüzde 70
azalmıştır. Esnafımız çoğu zaman siftahsız
dükkânını kapatmaktadır. Peki, siftah bile edemeyen
esnafımız borçlarını nasıl ödeyecek? Hükûmet, sadece
ve sadece, savaştan zarar gördüğünü belgeleyen esnafın
borçlarına indirim ve yapılandırma getirdi. Mağdur olan
diğer esnaflarımıza neden kolaylık sağlanmıyor?
Hükûmet yetkililerini göreve davet edip en çok zarar gören Hatay ve Kilis
esnafını bu yükten kurtarmak için acilen çözüm istiyoruz.
BAŞKAN Sayın Erdoğanın yerine
Sayın Dedeoğlu.
13.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlunun, 26 Şubat
Hocalı katliamının 26ncı yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
SAMİ DEDEOĞLU (Kayseri) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
25 Şubatı 26 Şubata bağlayan
gecede, bölgedeki 366 alayın da desteğiyle Hocalıda Ermeniler
sivil, kadın, çocuk, yaşlı ayrımı yapmadan resmî
rakamlara göre 613 kişi katlettiler. Katledilenlerin 83ü çocuk,
106sı kadın, 7si yaşlıydı. Katledilenler
savaşlarda dahi savaş dışında tutulan, dokunulmayan
insanlardı. Bu katliamlarda yüzlerce kişi ağır
yaralanmış, binlerce kişi de rehin alınmış ve
kaybolmuştur. İnsanlığa karşı vahşi
soykırım günlerce sürmüştür. Dört tarafı
kuşatılan Hocalı birçok zulüm ve işkence görmüştü.
Yirmi altı yıl önce gerçekleştirilen Hocalı
katliamını bir kez daha nefretle kınıyorum. Bu
insanlık dışı olayı unutmadık,
unutturmayacağız. Hocalı katliamında hayatını
kaybeden kardeşlerimize Allahtah rahmet diliyor, bu tür olayların
dünyanın hiçbir yerinde yaşanmamasını temenni ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Tanal
14.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, yurt
dışında görevlendirilen müşavirlerle ilgili bazı
bilgiler almak istediğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkanım, sizin
vasıtanızla Dışişleri Bakanlığına ve
şu anda Meclis Genel Kurulunda bulunan nöbetçi Sayın Maliye
Bakanına soruyorum: Yurt dışında görevlendirilen kaç
müşavir var? Bu müşavir atamaları hangi ihtiyaçtan
kaynaklanmıştır ve bu yurt dışına atanan
müşavirler ihtiyaçtan kaynaklanıyorsa yabancı dil biliyorlar
mı? Yabancı dil bilmiyorsa neden yurt dışına müşavir
olarak atanmışlardır? Bunlar liyakat esaslarına göre mi
atanmış? Müşavir olarak atananların maaşı kaç TL,
kaç eurodur? Bu liyakat esaslarına neden uyulmuyor?
Genel Kurulda bulunan nöbetçi Sayın Maliye
Bakanının bu konuda Meclis Genel Kuruluna ve millete bilgi vermesini
istirham ediyorum. Selam ve saygılarımı iletiyorum.
BAŞKAN Son olarak Sayın Aydemirin
yerine Sayın Taşkın.
15.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının,
39uncu gününe girilen Zeytin Dalı Harekâtında Afrinin emniyete
alınarak sınıra yakın bölgelerin terörden
temizlendiğine, şehitlere Allahtan rahmet dilediğine ve 27
Şubat Necmettin Erbakanın vefatının 7nci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
20 Ocakta başlatılan Zeytin Dalı
Harekâtında bugün 39uncu gününe girildi. Operasyon kapsamında 2.083
terörist etkisiz hâle getirildi. Harekâtın ilk gününden bu yana 113 nokta
teröristlerden temizlendi. Afrin hilal gibi çepeçevre kuşatılarak
emniyete alındı, sınırımıza yakın bölgeler
tamamen terörden temizlendi. Kahraman Mehmetçikimiz özel harekât timlerimizle
beraber adım adım temizlik yaparak ilerleyişini sürdürüyor.
Vatanımız için gözünü bile kırpmadan canını feda eden
kahraman şehitlerimize Allahtan rahmet, gazilerimize acil şifalar
diliyorum. Cenab-ı Hak kahraman ordumuzu mansûr ve muzaffer
kılsın.
Bugün, 27 Şubat 2011de vefat eden Türk
siyasetinin unutulmaz ismi Profesör Doktor Necmettin Erbakanın
vefatının 7nci yıl dönümü. Bu vesileyle merhum Erbakanı
rahmet ve minnetle yâd ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi, sisteme giren sayın grup
başkan vekillerine iki dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Akçay, buyurun.
16.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, TBMM Başkan
Vekili Yaşar Tüzünün annesine Allahtan rahmet dilediğine, 27
Şubat Necmettin Erbakanın vefatının 7nci yıl
dönümüne, 26 Şubat Hocalı katliamının 26ncı yıl
dönümüne ve şehit olan soydaşları, 1915te Hınçak,
Taşnak çetelerinin saldırılarında hayatlarını
kaybedenleri ve ASALA saldırılarıyla şehit olan
diplomatları rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili
Sayın Yaşar Tüzünün annesi Saadet Tüzün Hanımefendinin
vefatını üzüntüyle öğrendik. Sayın Yaşar Tüzün ve
ailesine, yakınlarına başsağlığı
dileklerimizi iletiyoruz, Allah sabırlar versin ve Cumhuriyet Halk
Partisine de başsağlığı dileklerimizi iletiyorum.
Bugün, ayrıca, Türk siyasetine damga vuran,
siyasetin duayen ismi, eski Başbakan Necmettin Erbakanın da 7nci
vefat yıl dönümü. Merhum Necmettin Erbakanı da saygı ve
rahmetle anıyorum.
Yirmi altı yıl önce Azerbaycanın
Hocalı kasabasında Ermenistan tarafından organize edilen çeteler
63ü çocuk, 70i yaşlı, toplam 613 Azerbaycan Türkünü
katletmiştir, 150 kişi ise hâlâ kayıptır. Kardeş
Azerbaycanın acısını paylaşıyor, bu
katliamı kınıyor, şehit soydaşlarımızı
rahmetle anıyorum. Aradan geçen yirmi altı yılda
acımız ve eli kanlı katillere karşı adalet
arayışımız eksilmemiştir çünkü Hocalı bir
insanlık trajedisidir. Hocalıda planlı, sistemli bir
vahşet yaşanmıştır. Hocalıda yaşananlar
tereddütsüz bir soykırımdır. Birleşmiş Milletler
Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılmasına
İlişkin Sözleşmenin 2nci maddesi, Hocalıda yaşananların
tartışmasız bir soykırım olduğunu göstermektedir.
Soykırım suçu ve cezası uluslararası hukukta bellidir.
Hocalıda yaşanan soykırımın hesabı mutlaka
sorulmalıdır. Hocalı kabuk bağlamayan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Hocalı, Azerbaycan
Türkünün öz yurdudur. Hocalıyı unutmayacağız ve
unutturmayacağız. Türkiye bütün varlığıyla
Azerbaycanın yanındadır.
Bu vesileyle, Hocalıda, Doğu
Türkistanda, Türkmenelinde şehit edilen bütün
soydaşlarımızı; 1915te Hınçak, Taşnak
çetelerinin saldırılarında hayatlarını kaybeden atalarımızı;
ASALA saldırılarıyla şehit olan
diplomatlarımızı, hayatını kaybetmiş bütün
mazlumları bir kez daha saygıyla ve rahmetle anıyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Kerestecioğlu
17.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
TBMM Başkan Vekili Yaşar Tüzünne ve Cumhuriyet Halk Partisine
başsağlığı dileğinde bulunduğuna, Akit TV
sunucusu Ahmet Keserin bazı ifadelerine, ülkeyi yönetenlere cinayet
ortamına son verilmesi konusunda acil çağrıda bulunduğuna,
çocuk istismarı konusunun çözümünün gerçekten önleyici faaliyetlerde
bulunmak olduğuna, Demokratik Bölgeler Partisi Parti Meclisi üyesi
Süleyman Öztoprak ile Iğdır Belediye Meclisi üyesi Mehmet Kitirin
kaçırılmaları olayına ve Mersin Emniyet Müdürlüğündeki
işkence iddialarına ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Meclis Başkan Vekili Yaşar
Tüzüne ve Cumhuriyet Halk Partisine başsağlığı
diliyoruz bizler de.
Ülkede son iki yılda âdeta bir savaş ve
ölüm kutsanması yaşanıyor ve barış sözcüğü bir
suç sözcüğü gibi algılanıyor. İçinde barış
geçen tiyatro oyunları bile ivedilikle yasaklanıyor ve Savaşa
hayır. diyenler gözaltına alınıyorlar. Diğer taraftan
ise mafya bozuntusu, ölüm kışkırtıcısı
birtakım insanlar âdeta ödüllendiriliyorlar.
Son olarak Akit TVde sabah yayınlanan Gün
Başlıyor programının sunucusu Ahmet Keser Sivil öldürecek
olsak Cihangirden başlarız. Nişantaşı, Etiler
Bir
sürü hain var, Türkiye Büyük Millet Meclisi var. diyerek konuşuyor ve bu
Meclis çatısı altındaki milletvekilleri dâhil, halka
karşı bir cinayet, suç işleme çağrısı
yapıyor aslında. Şimdi, bu çağrıları, bu
şuursuz kan, ölüm kuşatmaları, hakikaten, aslında,
yaratılan bu çığırtkanlığın, savaş
ikliminin sonucudur. Küçük çocukları sahnelere çıkarıp
İnşallah şehit olacak, üzerine bayrak örtecekler. diyenler de
bu iklimin sorumlusudurlar. Başta AK PARTİ-MHP koalisyonu olmak üzere
ülkeyi yönetenlere acil çağrımızdır: Bu cinayet
ortamına son verilmesi gerekmektedir. Halk, barış ve huzur talep
etmektedir. Daha fazla ölüm dili çare değildir.
Sizden de özellikle Millet Meclisine yönelik Bir
sürü hain var, Türkiye Büyük Millet Meclisi var. diyen bu sözlere
karşı bir söz söylemenizi de bekliyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Aynı şekilde, çocuk istismarıyla ilgili,
bakanlardan kurulan komisyon çalışmalarına devam ederken bütün
bunların da bir istismar olduğunu, Aladağda hayatını
kaybeden çocukların da aslında yine istismara kurban gittiklerini ve
bunun çözümünün de hadımdı, idamdı, zinaydı gibi saçma
sapan şeyleri gene ortaya çıkarmak değil, gerçekten önleyici
faaliyetlerde bulunmak olduğunu da bir kez daha ifade etmek isteriz.
Sayın Başkan, Iğdırda 25
Şubat günü akşam saat 20.30 civarında Demokratik Bölgeler
Partisi Parti Meclisi üyesi Süleyman Öztoprak ve Iğdır Belediye
Meclisi üyesi Mehmet Kitir evlerine geçecekleri sırada 3 araçla önleri
kesilerek birbirlerine komutanım diye hitap eden kişilerce
kaçırıldılar. 2 yönetici arkadaşımız elleri
arkalarından bağlanıp başlarına maske geçirilerek
boş bir araziye götürüldü. Dört saat boyunca fiziki işkenceye ve ölüm
tehdidine maruz kaldılar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Bu kaçırılma olayları ciddi biçimde
yaygınlaşmaya başladı. Yarın 28 Şubat yani
bazı baskıları, bazı darbe girişimlerini, darbeleri
kınarken, diğer taraftan 1990lı yıllara, beyaz Toroslara
geri mi dönülüyor? diye de sormak isteriz. Gerçekten bu olayların da
ciddi olarak araştırılması lazım. Birbirine
komutanım diye hitap eden, bu arkadaşlarımızı
kaçırarak işkence eden kişiler kimlerdir? JİTEM gibi yeni
yapılar mı oluşturuldu daha önceki gibi? Bunların
cevabını almak istiyoruz.
Son olarak da, Mersin Emniyet Müdürlüğünde uzun
süredir işkence iddiaları var; aralarında kız
çocuklarının da olduğu çok sayıda kadının
işkenceye uğradığı, yalan ifadeye zorlandıkları
ifade ediliyor. Bu konuda Hükûmet bir açıklama yapmalı ve Meclis de
bu işkence iddialarına karşı üzerine düşeni
yapmalıdır diyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Akçay, isterseniz diğer
arkadaşlara da söz verelim ondan sonra
ERKAN AKÇAY (Manisa) Geçmeden hemen bir şey
yapayım müsaadeniz olursa.
BAŞKAN Peki, buyurun.
Bir dakikada lütfen
18.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlunun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Kerestecioğlu konuşması
sırasında AK PARTİ ve MHP koalisyonu şeklinde bir ifadede
bulundu. Öncelikle ifade etmek isterim ki söz konusu olan bir koalisyon
değil, bir ittifak çalışmasıdır ve şu saatlerde
de Anayasa Komisyonunda ortak verilen, ittifakı da içeren bu kanun
teklifinin görüşmelerine başlanmıştır. Koalisyon ve
ittifak farklı kavramlardır, nitelikleri ve mahiyeti
itibarıyla söz konusu olan ittifaktır ve bu ittifakın adı
da şimdiden cumhur ittifakı olarak belirlenmiştir. Bu
açıklamayı yaparak yetiniyorum.
Teşekkür ederim, sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özkoç, buyurun.
İki dakika
19.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Gümüşhane
Milletvekili Osman Akgüle babasının vefatı, TBMM Başkan
Vekili Yaşar Tüzüne annesinin vefatı nedeniyle
başsağlığı dileğinde bulunduğuna, 26
Şubat Hocalı katliamının 26ncı yıl dönümüne, 27
Şubat Necmettin Erbakanın vefatının 7nci yıl
dönümüne, seçim ittifakıyla ilgili yasa teklifine sonuna kadar
karşı olduklarına ve Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırım ile Şanlıurfa Milletvekili İbrahim
Ayhanın milletvekilliklerinin düşürülmesiyle ilgili işlemin
ertelenmesini rica ettiğine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, Milletvekilimiz Sayın
Osman Akgülün babasının vefat etmesinden dolayı kendisine
başsağlığı diliyorum.
Meclis Başkan Vekilimiz Sayın Yaşar
Tüzünün annesinin vefatından dolayı taziyelerimizi bildiriyor,
Allahtan rahmet diliyorum.
Azerbaycanda Hocalı katliamının 26ncı
yılı nedeniyle Azerbaycan halkının acılarını
paylaşıyor, bu katliamı nefretle kınıyorum.
Bugün merhum Başbakanlarımızdan
Necmettin Erbakanın 7nci ölüm yıl dönümü, saygı ve rahmetle
anıyoruz. Necmettin Erbakan ideolojik olarak farklı görüşlere
sahip olduğumuz ancak ülke sevgisine, ahlakına her zaman saygı
duyduğumuz önemli bir siyasetçidir. Asla kendisinin, ailesinin,
çevresindeki bir grubun zenginliğini düşünmemiş, ülkeyi refaha
kavuşturmayı hedeflemiştir. Gömlek değiştirir gibi
görüşlerini, inançlarını, yol arkadaşlarını
değiştirenlerden olmamıştır. Bizim için
saygındır, samimidir. Hak terazisinde doğru bildiğini her
zaman her ortamda bütün gücüyle savunmuştur. Bedel ödemekten
sakınmamış, kirli pazarlıkların parçası
olmamıştır. Millîdir; millî iradeye, Parlamentoya güvenmiş,
mücadelesini tüm açıklığıyla bu zeminde yürütmüştür.
Biz, bu Parlamentonun, ülkemizin geleceği,
refahı, esenliği için sözü olan herkese, her görüşe açık
olmasını istiyoruz. Kirli güç pazarlıklarının,
ittifakların zemini değil, tüm yurttaşlarımızı
birleştiren çatı olmasını istiyoruz. Bu amaçla, seçimlerde
barajı sıfırlayan kanun teklifimizi bir kez daha Meclise sunduk.
Herkesin şunu çok iyi bilmesini istiyoruz: Yetkileriyle, temsiliyle güçlü
Meclis her alanda mücadeleye devam edecek.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Toplumsal güç
birliğiyle kazanacağız. Bizim mücadelemizin aksine, Meclisin
iradesini bir grubun çıkar ittifakına bağlamayı hedefleyen
yasa teklifi de bugün Anayasa Komisyonuna indiriliyor. Oy hesabıyla Meclis
iradesini, halkın egemenliğini ele geçirmeyi hedefleyen, bu
uğurda oy pusulalarının mührünü, sandık güvenliğini
bile hiçe sayacak kadar niyetini açık eden bu ucube düzenlemeye sonuna
kadar karşıyız. Saraylarda kurulan bu oyunu halkın güç
birliğiyle bozacağız.
Sayın Başkan, samimiyetinize inanarak
sizden bir şey rica etmek istiyoruz: Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
Meclisin saygınlığının korunması, öncelikle
Meclis başkan vekillerimizdedir. Bilindiği üzere HDP Grubundan
Sayın Ahmet Yıldırım ve İbrahim Ayhanın
milletvekilliklerinin düşürülmesiyle ilgili bir yasal mevzuat söz
konusudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Ancak size geçen hafta
geldiğinde, HDP Grubu rica ettiğinde siz anlayış göstererek
bunun bu haftaya ertelenmesine neden oldunuz. Bu
anlayışınızdan dolayı teşekkür ediyoruz. Meclis
Başkan Vekilimiz Yaşar Bey bu hafta burada olacaklardı. Bu
milletvekilliklerinin bu şekilde düşürülmesi Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu tarafından doğru bulunmamaktadır.
Sizin de içinizde, duygularınızın
bizden farklı olmadığını düşünmek istiyoruz.
Meclis Başkan Vekilimizin -vefat dolayısıyla burada
olmamasından- kullanacağı bu hakkın, bu seferlik, ona da
saygı göstererek bu oturumlarda okutulmamasını rica ediyoruz.
Meclis Başkanımızla biz de telefonla görüşeceğiz,
kendisinden haber bekliyoruz.
Bilginize arz etmek istedim.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özkoç, öncelikle şunu ifade edeyim:
Bu gündem, ben buraya oturacağım diye yazılan bir gündem
değil. Az önce de ifade ettim: Son anda benim buraya
çıkacağım belli olmuştu ve buradaki mevcut gündemde bu var
idi yani Yaşar Bey de olsaydı bu gündem var idi.
Halkların Demokratik Partisi Grubundan
arkadaşlarımızla geçen hafta da görüştük, önceki hafta da
görüştük. Biz de üzerimize düşeni yapmaya çalıştık ama
şu anda mevcut gündemde duruyor. Tabii, birtakım görüşmeler
yapılıyor. Meclis başkan vekili kim olursa olsun, burada oturan
herhangi bir arkadaş, fikri, zikri, partisi ne olursa olsun, buradaki
gündemi icra etmekle mükellef. Dolayısıyla, bizim, bu anlamda
yapacağımız, kendi başımıza karar
vereceğimiz bir durum söz konusu değil. Bunu da özellikle ifade etmek
isterim. Kaldı ki, Sayın Tüzünün bir önceki nöbetinde, zannediyorum,
bir milletvekiliyle ilgili de -Sayın Encuyla ilgili- bir okuma
yapılmış idi. Bunu not etmek istedim.
Tekrar, ben de hassasiyetinize teşekkür
ediyorum.
Sayın Muş, buyurun.
Size de iki dakika süreyle söz veriyorum.
20.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, TBMM
Başkan Vekili Yaşar Tüzünün annesine Allahtan rahmet
dilediğine, 27 Şubat Necmettin Erbakanın vefatının
7nci yıl dönümüne, 26 Şubat Hocalı katliamının
26ncı yıl dönümüne, Çekya devletinin terör örgütü elebaşı
Salih Müslimi serbest bırakmasına, Akit TVde yapılan
açıklamayı kabul etmelerinin mümkün olmadığına,
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde bir akademisyenin yaptığı
açıklama nedeniyle hakkında adli tahkikat
başladığına ve Cumhurbaşkanının partilerinin
bir mitingindeki ifadelerinin çocuk istismarı olarak
değerlendirilemeyeceğine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; biz de AK PARTİ Grubu olarak
Meclis Başkan Vekilimiz Yaşar Tüzün Beyin annesine Allahtan rahmet
diliyoruz, acılı ailesine başsağlığı
diliyoruz ve aynı şekilde, Cumhuriyet Halk Partisine de
taziyelerimizi iletiyoruz.
Bugün, ömrünü millete adayan dava adamı, eski
Başbakanlarımızdan Profesör Doktor Necmettin Erbakanın
7nci ölüm yıl dönümü. Kendisini rahmet ve minnetle anıyoruz. Devlet
ve millet adamı vasfıyla öne çıkan Necmettin Erbakanın
Türkiye'ye yaptığı büyük hizmetleri, milletimize
kazandırdığı eserleri unutmadık,
unutmayacağız. Bu vesileyle sabrı, metaneti, kararlılığı,
hoşgörüsü, dava şuuru ve millet aşkıyla Türk siyasetine
büyük katkılar sunan Necmettin Erbakana bir kez daha Allahtan rahmet
diliyoruz.
Değerli milletvekilleri, bilindiği üzere,
dün yani 26 Şubat, Ermenistan tarafından gerçekleştirilen
Hocalı katliamının yıl dönümü idi. Ermenistanın
bundan yirmi altı yıl önce Hocalı kasabasında bebek, çocuk,
kadın, yaşlı demeden Türklere karşı giriştikleri
katliamlar unutulmamıştır, unutulmayacaktır.
Azerbaycanın Karabağdaki topraklarını işgal etmekle
kalmayıp oradaki soydaşlarımızı katleden bu canileri
lanetle anıyoruz. Bugün parlamentolarında sözde Ermeni
soykırımı kararları çıkaranlara sesleniyoruz:
Hocalı katliamına neden kör, sağır, dilsiz
kalıyorsunuz? Yoksa sizin için Hocalıda katledilen masumlar ikinci
sınıf insan mıydı? Orada katledilen insanlar sırf
sizinle aynı din ve etnik kökenden gelmediği için mi bu
katliamları görmezden geliyorsunuz? Türk milletinin tarihinde katliam ve
soykırım yoktur. Bizim aziz milletimiz, yüzyıllar boyunca hâkim
olduğu her toprak parçasında hoşgörü, adalet ve kardeşliği
egemen kılmıştır. Asıl katliamcı
Ermenistandır ve evvela Hocalıdaki katliamın
hesabını vermelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bu vesileyle,
kardeş Azerbaycan halkının acısını ve
yasını en derin duygularla paylaştığımızı
ifade ediyor, Hocalıda şehit düşen tüm
soydaşlarımıza bir kez daha Allahtan rahmet diliyorum.
Bugün, Çekya devletinin, terör örgütü
elebaşı Salih Müslimi serbest bırakması,
Batının terörle mücadelede ne kadar çifte standartla hareket
ettiğinin açık bir göstergesi olmuştur. Ne yazık ki
Batılı ülkeler, terör örgütleri arasında ayrım yapmakta ve
kendi işlerine gelen terör örgütleriyle iş birliği
yapmaktadır. Salih Müslim gibi Türkiyede ve Suriyede birçok terör
eyleminin emrini vermiş bir teröristbaşını hangi hukuk
gerekçesiyle serbest bırakıyorsunuz? Burada hukuki bir karar
değil, tamamen siyasi bir karar verilmiştir. Bu terör
elebaşıyla ilgili Türkiyede verilen mahkeme kararları
ortadayken, Türkiye gereken bilgilendirmeyi Çekyaya yapmışken bu
kararın verilmesi tamamen teröre destek mahiyetindedir. Bu hukuk
garabetini kınıyoruz. Açık bir şekilde söylüyoruz: Çekya,
Salih Müslimi serbest bırakarak teröre sahip
çıkmıştır. Türkiye, adı ne olursa olsun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
amasız,
fakatsız tüm terör örgütleriyle mücadele ederken Çekya gibi bazı
Avrupa devletleri terör örgütü elebaşlarını himaye etmektedir.
Ama şu hususun bilinmesini isteriz ki Türkiye olarak ne bu terör örgütünün
ne de terör elebaşının peşini bırakacağız,
dünyanın neresine kaçarsa kaçsın devletimiz onun peşinde
olacaktır.
Burada birkaç konuya daha açıklama getirmek
istiyorum. Akit TVde yapılan bir açıklama var, bunu kabul etmemiz
mümkün değildir, bunu bizim de kınadığımızı
ifade etmek isterim.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Gereğini
yapın, niye kınıyorsunuz?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Türkiyede herkes
eşit ve aynı vatandaşlık haklarına sahiptir,
vatandaşlarımız arasında kin ve nefreti kabul etmek mümkün değildir.
Türkiye bir hukuk devletidir, burada savcılar vardır, mahkemeler
vardır, bununla alakalı gerekli süreci onlar yapacaklardır.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Tabii, tabii.
MEHMET ALİ ASLAN (Batman) KHKyle
kapatın, KHKyle.
MEHMET MUŞ (İstanbul) - Aynı
şekilde, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesinde bir akademisyenin
yaptığı açıklamayla ilgili de halkı kin ve
düşmanlığa tahrik ve aşağılama suçundan
cumhuriyet savcısının talimatıyla adli tahkikata
başlanmıştır, bunu da ifade etmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bitirelim lütfen.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bitiriyorum.
Sayın Başkan, burada bir şeye daha
açıklık getirmek isterim. Sayın
Cumhurbaşkanımızın bir parti mitingimizde asker
üniforması giymiş bir evladımızla verdiği bir
fotoğraf karesiyle ve orada söyledikleriyle alakalı burada bazı
şeyler ifade edilmiştir. Aslında,
Cumhurbaşkanımızın orada ifade ettiği, bu milletin
devletine, vatanına, milletine, askerine, polisine olan sevgisinin
yansımasıdır. Ha, burada illa bir çocuk istismarı
aranıyorsa, PKK terör örgütünün zorla ailelerinden kaçırarak
dağa götürdüğü çocuklara yapılandır, çocuklarını
isteyen ve günlerce Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi önünde oturma
eylemi yapanlara duyarsız ve sessiz kalanların
yaptığıdır asıl çocuk istismarı.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Kerestecioğlu, sisteme
girmişsiniz, 60a göre bir dakika süreyle söz veriyorum.
Buyurun.
21.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
halkın iradesinin tanınmayarak milletvekilliklerinin
düşürüldüğüne ve Meclisin artık hiçbir işlevi
kalmadığına ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, bir dakikadan biraz daha fazla söz
istiyorum, kesilmemesini rica ediyorum, en azından böyle bir hakkımızın
olmasını takdir edersiniz.
BAŞKAN Tümden kesildi herhâlde.
Arkadaşlar, sistemi açalım.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Kastı
yansıtan bir hata.
BAŞKAN Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Evet, genelde zaten irade bu şekilde tezahür ediyor,
tamamen sesimizin kesilmesi şeklinde.
Sayın Başkan, biz, milletvekillerimizin
vekilliğinin düşürülmesinin okunmasını da
beklemeyeceğiz burada, bunu ifade etmek istiyorum çünkü bu artık her
seferinde tekrarlanan ve ciddi olarak halkların iradesine darbe vuran bir
şeydir. Yarım saat önce önümüze geldi. Evet, böyledir ama gerçekten,
Cumhuriyet Halk Partisi Meclis Başkan Vekilinin annesinin ölmesinin
gerçekleştiği böyle bir durumda, bir taziye söz konusuyken bile bunun
yapılması etik dışıdır çünkü görev aslında
onundur ama maalesef, her zaman olduğu gibi, aynı fırsat
değerlendirilmiştir ki böyle olmasa bile çok bir şey ifade
etmiyor bizim için.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Kesilmemesini rica etmiştim.
Bizim arkadaşımız, yanımda
oturan Grup Başkan Vekilimiz Ahmet Yıldırım söz sarf
etmiştir, söz. Söz konusu olan sadece bir ifadedir, sözdür ve
padişah bozuntusu sözünden dolayı bir grup başkan vekilinin,
bir milletvekilinin eğer vekilliği düşürülüyorsa bu,
aslında bu söze muhatap olanın da acziyetini göstermektedir,
başka hiçbir şey değil.
Az önce de ifade ettim, 28 Şubatı
yaşadı bu ülke, yarın burada konuşulacak 28 Şubat.
Bunun hiçbir farkı yoktur. Şimdi çok ciddi olarak sivil bir darbe
yaşanmaktadır bu ülkede. Milletvekillerinin, halkın iradesi
tanınmayarak vekillikleri düşürülerek bu Meclisten bağları
kesilmektedir ama halkla bağları hiçbir şekilde
kesilemeyecektir. İbrahim Ayhan Vekilimizin de aynı şekilde, bir
sosyal medya paylaşımı nedeniyle, IŞİDe
karşı mücadele eden bir kişiyle ilgili Ölümsüzdür.
yazdığı için vekilliği düşürülmektedir.
Bunlar utançtır arkadaşlar, utançtır,
utanç. Yani bu Meclis, gerçekten noterliğin ötesinde artık hiçbir
işlevi kalmamış bir Meclistir. İsterseniz adına
koalisyon deyin, ister ittifak deyin, ne derseniz deyin ama Hep bana, hep
bana yasalarının getirildiği
Çünkü gerçek bir seçim olsa,
gerçek bir şeffaf basın, medya olsa asla iktidarda
kalamayacağınız bir durumla karşı karşıya
olduğunuz için bütün bunların yapıldığının
çok çok iyi farkındayız, halk da bunun farkındadır. Bunu
kesinlikle kınıyoruz. Ahmet Yıldırım, İbrahim
Ayhan halkın sonsuza kadar vekilleridir tıpkı diğer
vekillerimiz gibi. Bu durumu protesto ediyoruz. Bu Meclis artık gerçekten
bizim sadece Son kişi kalana kadar burada olacağız.
dediğimiz için, halkımıza söz verdiğimiz için burada
olduğumuz bir Meclistir, başka hiçbir şey için değil.
Saygılar sunarım.
(HDP milletvekillerinin Genel Kurul salonunu terk
etmesi)
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Muş.
MEHMET MUŞ (İstanbul) İç Tüzük 60a
göre -uygun görürseniz- kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Biz çıkalım, arkamızdan konuşun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Bekleyin, dinleyin
söyleyeceklerimi. Bekleyin.
SİBEL YİĞİTALP (Diyarbakır)
Beklemeyeceğiz.
22.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, burada partimize yönelik olarak Gerçek bir medya olsa iktidarda
kalamazsınız. söylemini kabul etmemiz mümkün değildir. Biz
medyayla gelmedik, medyayla iktidarda kalmayız, medyayla da iktidardan
gitmeyiz. Bunun bir kere altının çizilmesini isterim. Türkiye'de
usulüne uygun şekilde yıllardır seçimler
yapılmaktadır, AK PARTİ milletin iradesiyle, sandıkla
iş başına gelmiştir. Ha, eğer milletimiz bir
değerlendirme yapacaksa bizimle alakalı nasıl bir tasarruf
yapacaksa o milletimizin vereceği bir karardır; ne
medyanındır, ne medya tekellerinindir, ne medya
patronlarınındır. Bunlara rağmen AK PARTİ iktidara
gelmiştir ve bugün de böylece iktidarda kalmaktadır, devam
etmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Burada Meclis başkan vekilleri olarak herhangi
bir arkadaşımız, kim olursa olsun, hangi siyasi parti grubuna
mensup olursa olsun önündeki gündemi icra etmekle mükellef.
Dolayısıyla burada bir fırsatçılıkla maalesef
suçlandık, kendileri de çok iyi biliyor böyle
olmadığını. Hazır mevcut bir gündemle biz bunu icra
etmek durumundayız, diğer arkadaşımız da olsa
aynı şekilde davranmak durumundadır.
NURETTİN ARAS (Iğdır) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Aras, buyurun 60a göre.
23.- Iğdır Milletvekili Nurettin Arasın,
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin
yaptığı açıklamasındaki Iğdırda 2
kişinin kaçırılma olayıyla ilgili bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
NURETTİN ARAS (Iğdır) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
HDP Grup Başkan Vekili benim ilimle ilgili iki
parti üyesinin, belediye meclis üyesinin, birbirlerine komutanım diye
diye hitap edenler tarafından kaçırıldıklarını
söylediler. Bir defa, şunu belirtmek istiyorum: Birçok farklı kesimin
yaşadığı Iğdır, gerçekten, stratejik
bakımdan çok önemli bir ildir. Tarih boyunca üstümüze zulmü
yağdıran fesat köklerini gayet iyi bilmekteyiz. Provoke edenlerin
provokasyonlarına asla Iğdırlılar gelmez; kız
almış kız vermişlerdir, kirvelik
yapmışlardır, çok güzel komşuluk ilişkileri
vardır. Doğudaki en huzurlu kentlerin başında
Iğdır gelmektedir. Hanımefendinin söylemiş olduğu o
gözaltına alma işiyle alakalı ne idari birimlere ne adli
birimlere herhangi bir müracaat da yoktur, mizansen gibi geliyor bize.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Akyıldız, size de söz
vereceğimi ifade etmiştim.
Buyurun.
24.- Sivas Milletvekili Ali Akyıldızın, şeker
fabrikalarının satılmasından vazgeçilip çiftçinin ve
milletin mağduriyetinin giderilmesi çağrısında
bulunduğuna ilişkin açıklaması
ALİ AKYILDIZ (Sivas) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Ben de bu şeker fabrikalarıyla ilgili
konuşmak için bir dakika söz istedim, teşekkür ediyorum.
İktidarın her fırsatta Osmanlı
tokadı atacağız. diyerek yerli ve millî olduğunu iddia
etmesi aslında bu tokadı kime attığını çok net
bir şekilde son süreçte göstermiştir. Çoluk çocuğunun
nafakası için alın terini dökerek dişiyle
tırnağıyla işlediği topraktan üretim
yaptığı şeker pancarıyla geçinen benim gariban
çiftçime atmıştır Osmanlı tokadını. Peki, neyin
karşılığında atmıştır bu tokadı?
Başta, Amerikan Cargill şirketi olmak üzere uluslararası
sermayenin taşeronluğunu yapmak adına atmıştır bu
tokadı. Yerlilik ve millîlikten anladığımız eğer
buysa derhâl bundan vazgeçelim. İthalat yoluyla başka ülkelerin
çiftçilerini desteklemek, benim çiftçimi de bir dilim ekmeğe muhtaç etmek
değildir yerlilik ve millîlik. Sizler şeker fabrikalarını
satmakla veya kapatmakla sadece çiftçiye değil, bu ülkede yaşayan 81
milyona yani benim milletime de attınız Osmanlı tokadını.
Nişasta bazlı şekere mahkûm ettiniz benim milletimi ve Cargill
gibi uluslararası nişasta bazlı şeker tekeline benim 81
milyon milletimi peşkeş çektiniz. Derhâl şeker
fabrikalarının satılmasından vazgeçip çiftçimizin ve
milletimizin mağduriyetini giderelim diyorum.
Çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Akyıldız.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Başbakanlığın, Anayasa'nın
84üncü maddesine göre, Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım ile
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhanın kesin hüküm
giydiklerine dair kesinleşen mahkeme kararları hakkında tezkereleri
vardır; ayrı ayrı okutup bilgilerinize sunuyorum:
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Başbakanlığın, Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırım hakkında verilen Muş 2. Asliye Ceza
Mahkemesinin 21/6/2017 tarihli ve E:2016/669 ve K:2017/208 sayılı
Kararının Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin
25/12/2017 tarihli ve E:2017/2112, K:2017/1751 sayılı Kararıyla
kesinleşmesi nedeniyle, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
84üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca
milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin tezkeresi (3/1521)
30
Ocak 2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Muş Milletvekili Ahmet
Yıldırım hakkında verilen Muş 2. Asliye Ceza
Mahkemesinin 21/6/2017 tarihli ve E:2016/669 ve K:2017/208 sayılı
Kararının Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesinin
25/12/2017 tarihli ve E:2017/2112, K:2017/1751 sayılı Kararıyla
kesinleşmesi nedeniyle, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
84'üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, adı geçenin
milletvekilliğinin düşürülmesine dair Adalet
Bakanlığından alınan ilgi yazı sureti ve eki dosya
ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Bekir
Bozdağ
Başbakan
Yardımcısı
2.- Başbakanlığın, Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Ayhan hakkında verilen Şanlıurfa 5.
Ağır Ceza Mahkemesinin 17/7/2017 tarihli ve E:2016/28 ve K:2017/126
sayılı Kararının Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza
Dairesinin 1/12/2017 tarihli ve E:2017/1762, K:2017/1963 sayılı
Kararıyla kesinleşmesi nedeniyle, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
84üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca
milletvekilliğinin düşürülmesine ilişkin tezkeresi (3/1522)
30 Ocak 2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Ayhan
hakkında verilen Şanlıurfa 5. Ağır Ceza Mahkemesinin
17/7/2017 tarihli ve E:2016/28 ve K:2017/126 sayılı
Kararının Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesinin
1/12/2017 tarihli ve E:2017/1762, K:2017/1963 sayılı Kararıyla
kesinleşmesi nedeniyle, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 84'üncü
maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, adı geçenin
milletvekilliğinin düşürülmesine dair Adalet
Bakanlığından alınan ilgi yazı sureti ve eki dosya
ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Bekir
Bozdağ
Başbakan
Yardımcısı
BAŞKAN Anayasa'nın 76ncı maddesi
kapsamında milletvekili seçilmeye engel bir suçu teşkil olan ve
Anayasa'nın 84üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince
bilgiye sunulan kesinleşmiş mahkeme kararları doğrultusunda
Muş Milletvekili Ahmet Yıldırım ile Şanlıurfa
Milletvekili İbrahim Ayhanın milletvekillikleri
düşürülmüştür.
Bilgilerinize sunulur.
B) Önergeler
1.- Başkanlıkça, Aydın Milletvekili Bülent
Tezcanın Anayasa Komisyonu üyeliğinden istifasına ilişkin
yazısının 27/2/2018 tarihinde Başkanlığa
ulaştığına ilişkin önerge yazısı (4/135)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Aydın
Milletvekili Sayın Bülent Tezcanın Anayasa Komisyonu
üyeliğinden istifasına ilişkin yazısı 27/2/2018
tarihinde Başkanlığımıza ulaşmıştır.
Bilgilerinize sunulmuştur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
16.26
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.49
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU
(Osmaniye), Barış KARADENİZ (Sinop)
-----0-----
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 64üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım, oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, Adana Milletvekili
Muharrem Varlı ve arkadaşları tarafından yağlı
tohum ithalatının neden olduğu sorunların belirlenmesi
amacıyla verilmiş olan (10/1170) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
27 Şubat 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
27/2/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 27/2/2018 Salı günü (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Erkan
Akçay
Manisa
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, Adana Milletvekili Muharrem
Varlı ve arkadaşlarının, (10/1170) esas numaralı
yağlı tohum ithalatının neden olduğu sorunların
belirlenmesi amacıyla verdiği Meclis araştırması
açılması önergemizin görüşmelerinin 27/2/2018 Salı günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Öneri üzerinde ilk söz, Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisi sahibi adına Adana Milletvekili Muharrem
Varlının.
Buyurun Sayın Varlı. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MUHARREM VARLI (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; grubumuzun vermiş olduğu
önerge üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Yağlı tohumların ithalatıyla
ilgili bir önerge bu önerge. Tabii, Türkiyenin ham yağ ihtiyacı her
geçen gün artıyor. Bu ham yağ ihtiyacını
karşılamak için de yağlı tohumları üretmemiz, bu
üretimi çoğaltmamız lazım.
Şimdi, en çok ham yağ elde edilen tohum soya
fasulyesinin tohumu. Bunun aşağı yukarı yüzde 90ı
yağ olarak üretilebiliyor, ham yağ olarak üretilebiliyor ve
içerisinden de aşağı yukarı 400e yakın başka
maddeler de üretilebiliyor. Onun için soya fasulyesi ham yağ
açısından çok önemli bir bitki. Ancak Türkiyede ne yazık ki bu
bitki bir karşılık bulamadı. 1 milyon tondan fazla
ihtiyacımız var bizim soya fasulyesine ancak 140-150 bin tonunu, 200
bin tonunu filan üretebiliyoruz yani çok düşük bir rakam. Bu, yıldan
yıla da değişiyor. Yani bazen 150, bazen 200, bazen 300 ama 1
milyon ton soya fasulyesi ihtiyacımız var. Demek ki bunun geri kalan
kısmını biz ithal ediyoruz. Dolayısıyla, Hükûmetin
burada, soya fasulyesini teşvik edecek, soya fasulyesini ektirecek bir
sisteme geçmesi lazım. Çiftçimize soya fasulyesini ektirmemiz lazım.
Toprağı yenilemek açısından, toprağı gübrelemek
açısından da soya fasulyesi çok önemli, ham yağ
ihtiyacını karşılamak açısından da çok önemli.
Yine, 3,5 milyon ton kütlü pamuğa
ihtiyacımız var. Eğer 3,5 milyon ton kütlüyü biz
üretebilmiş olsak, çiftçimiz bunu ekmiş ve üretebilmiş olsa
Ki
buna toprağımız, havamız ve suyumuz da müsait ancak
çiftçiye pamuk ektiremiyoruz. Ektirmiş olsak 3,5 milyon ton kütlüden de
ciddi miktarda çiğit elde edeceğimiz için, çiğitten de ham
yağ elde edileceği için bu da Türkiyenin önemli bir ham yağ
ihtiyacını karşılamış olacak ancak ne yazık
ki hâlâ istediğimiz başarıyı elde edemedik. Bu yıl
Tarım Bakanlığının bir genelgesi elime geçti.
Şimdi, bu genelgede üç yıl aynı ürünü aynı tarlaya
ektiğiniz zaman, ÇKSnizde üç yıl aynı ürünü gösterdiğiniz
zaman prim desteğini alamıyorsunuz. Bu doğru bir uygulama
değil, yanlış bir uygulama. İç Anadolu Bölgesinde
buğdaydan başka ekecek bir şey yok. Pamuk Sökede, Çukurovada
ve Urfada mutlaka ekilmeli ve üst üste ekilmeli, hatta dört beş yıl
üst üste ekilmeli ki
Çünkü pHı yüksek olduğu için topraktaki
tuzluluk oranını emen ve tuzu alabilen bir ürün,
dolayısıyla çoraklaşmayı engelleyen bir ürün olduğu için
pamuk üst üste, üç dört yıl ekilmeli, bunu da teşvik etmeli Hükûmet,
hatta dört yıl, beş yıl üst üste pamuk ekilen alanlara prim
desteğini de fazla vermeli. Bunu Tarım Bakanlığı
herhâlde gözden kaçırmış olmalı. Buradan Tarım
Bakanlığının yetkililerini ve Tarım Bakanını
uyarıyorum: Lütfen bu konuyu bir dikkatle incelerlerse
Pamuk üretimini
teşvik etmek, pamuk ekmeyi teşvik etmek açısından üç
yıl, dört yıl, beş yıl ekenlere prim desteğini de
fazla vermek lazım. Çünkü demin de söylediğim gibi, pamukun pHı
yüksek olduğu için topraktaki tuzluluk oranını alan ve çoraklaşmayı
engelleyen bir ürün.
Yine, biz eğer ki pamuk üretimini
artırabilmiş olsak Türkiyenin ithalat açığını da
engellemiş olacağız. Yani bugün aşağı yukarı
2 milyar dolarlık lif pamuk ithal ediyoruz dışarıdan. Bu da
Türkiyeye çok ağır bir maliyet yüklüyor. Hâlbuki bunu üretebilecek
durumdayız, çiftçimiz buna müsait, arazimiz buna müsait ve biz ithal
ettiğimiz ürünleri de Yunanistan gibi, Hindistan gibi başka ülkelerin
çiftçisini zengin ederek ithal ediyoruz. Dolayısıyla bunu
üretecekken, kendi ihtiyacımızı karşılayacakken
Hükûmetin
prim desteklerini artırmasını bekliyoruz. Geçen yıl pamuk
prim desteği 800 TLydi yani 80 kuruştu; bu sene de 80 kuruş, ne
yazık ki artış olmamış. Bu artışlar
sağlanabilirse pamukta, soya fasulyesinde çiftçi pamuk da ekecektir, soya
fasulyesi de ekecektir. Dolayısıyla Türkiyenin ihtiyacı olan
ham yağı sadece ayçiçeğinden değil soya fasulyesinden ve
pamuğun çiğidinden de elde edecektir. Onun için sadece
ayçiçeğinin zaten Türkiye'nin ham yağını
karşılaması mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHARREM VARLI (Devamla) Tamamlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MUHARREM VARLI (Devamla) Bizim soya fasulyesi ve
pamuğu ektirerek Türkiye'nin ham yağ ihtiyacını
karşılamamız lazım.
Zeytinyağında da
açığımız çok fazlaydı. Özellikle 57nci Hükûmet
döneminde dağıtılan zeytin fidanlarının şu anda
yetişmiş olması sebebiyle, Türkiye artık
zeytinyağı ihtiyacını ciddi miktarda
karşılayabilecek orana kavuştu.
Tekrar söylüyorum, biz, üreten insanları
teşvik ederek kendi topraklarımızda, kendi ülkemizde, başka
ülkelerin çiftçilerini zengin etmeden kendi ülkemizin çiftçisini zengin ederek
kendi ihtiyacımızı karşılayabilecek durumdayız
diyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Öneri üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlu
konuşacaktır.
Buyurun Sayın Gaytancıoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz üç dakikadır.
CHP GRUBU ADINA OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her yıl 4 milyar
dolar para gidiyor, 4 milyar dolar, her yıl. Yani tarımı
desteklemeye bu kadar para vermiyoruz ama yağ tüketmeye, bitkisel yağ
tüketmeye hem de kendimizin üretebileceği soyayı, ayçiçeğini,
kanolayı, pamuğu ithal etmeye, sadece bunların yağlı
tohumlu bitkilerini ve ham yağlarını tüketmeye 4 milyar dolar
para ödüyoruz. Bu fakir millet başka ülkelerin çiftçilerine cebinden 4
milyar dolar ödüyor, kendi çiftçilerine gelince de, işte bütçeyi
görüyorsunuz
Koyun vereceğiz. diyorsunuz, nerede koyunlar? Yok.
Mazotta artış yapacağız. diyorsunuz, vatandaş
gidiyor, Ben ucuz mazot almaya geldim. diyor, böyle bir şey yok. Mazotun
yarısını verecekseniz, mazotun fiyatı 2,5 liraya mı
düştü? Hayır. Hesap kitap yapıyorsunuz, hesap kitaplar da
tutmuyor ama biz her yıl 4 milyar doları Rusya, Ukrayna, Arjantin ve
Brezilya çiftçilerine ödüyoruz, ithalat yapıyoruz yani. Ama bir de
sevindirici olan bir nokta var, ihracat yapıyoruz. Niye?
İşliyoruz. Sanayiyi kurmuşuz, tam 8 milyon ton yağlı
tohumlu bitkiyi işleyebilecek kapasiteye sahibiz ama nerede politika? Yok.
Nerede destekleme? Yok. Artırsanıza ayçiçeğindeki, kanoladaki
destekleme primlerini, artırın bakalım neler oluyor. Çiftçi
bunlarla bir tanışsın, üretmeye başlasın, başka
ülkelere giden döviz ülkemizde kalsın. Böyle bir politikanız var
mı? Yok. Nedense on altı yıldan beri iktidardasınız,
bunu her fırsatta söylüyoruz, siz de Evet, olmalı. diyorsunuz ama
yandaşlar geldiği zaman işin içerisine, yandaşlara fabrika
satıyorsunuz, satarken diyorsunuz ki: Ya, seni ben çok seviyorum, senin
gümrük vergisini 570 dolardan 400 dolara indiriyorum. ama vatandaşa
gelince böyle bir şey yok. Ayçiçeği destekleme primlerini hiç
artırmıyorsunuz. Bakın, 8 milyon ton yağ işleyebilecek
kapasiteler bizde, fabrikalar bizde, her şey bizde, ihracat da
yapıyoruz. Eğer Cumhuriyet Halk Partisi iktidarda olsa o 4 milyar
dolar bizde kalır, ihracatçı bir ülke oluruz, binlerce de işçi
çalıştırırız orada. Siz ne yapıyorsunuz?
İşçileri kapı dışarı ediyorsunuz, bakın,
şeker fabrikalarını satmaya çalışıyorsunuz.
İşte aramızdaki fark bu. Bunu size her fırsatta anlatmaya
çalışıyoruz ama siz GDOlu soyayı Türkiyeye sokmaya
çalışıyorsunuz. Türkiyede her şey rahatlıkla
üretilebilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Lütfen, tamamlayınız.
OKAN GAYTANCIOĞLU (Devamla) - Özellikle
yağlı tohumlu bitkilerde hiçbir politikanız yok, net bir üretim
artışı sağlayabilecek politikanız yok.
Bakın, buradan uyarıyorum. Bir gün gelir,
bu 4 milyar doları bulsanız da yağ bulamazsınız,
ayçiçeğini bulamazsınız, 2007de bulamadık. 2007de dünyada
yağ krizi başladı, Arjantinde iç karışıklık
oldu, Ukraynada bitkisel yağlara makine yağı
karıştı, tonu 900 dolar olan ham yağ 2.700 dolara
çıktı. Bizde para vardı ama satın alamadık. Niye? Hep
dışa bağımlılık olmaz, birazcık kendi
çiftçinizi sevin, kendi çiftçinize destek verin, kendi çiftçinize Üret
kardeşim, senin ürettiğini ben alıyorum. deyin. Bu mekanizmaları
bilmiyorsanız, gelin biz size sabaha kadar anlatalım,
tartışalım, orta yolu bulalım. Bu kadar açık, bu kadar
net söylüyorum: 4 milyar dolar çok ciddi bir kaynaktır Türkiye ekonomisi
için.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Öneri üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu
adına Antalya Milletvekili Hüseyin Samani konuşacaktır.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HÜSEYİN SAMANİ
(Antalya) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle tarımla ilgili bir konu
açılmışken son günlerde Antalyada medyada sık sık
zikredilen bir konuya değinmek istiyorum. Eline mikrofonu alan herkes,
bugünlerde gelip Antalyada birçok yerde, maalesef, tarım ürünlerini mahkûm
edercesine, yeryüzünün en doğal ürünlerinin insanlarımıza
ulaşmasını mahrum edercesine bir habercilik
anlayışı yürütüyorlar; bunları buradan kınıyorum
ve şunu ifade etmek istiyorum: Eline mikrofon alan herkesin üreticiye,
ürüne ve üretime saygı duyması gerektiğini bir kez daha
vurguluyorum.
Tabii, bu hem üreticiler açısından hem
tüketiciler açısından hem de ülkemiz açısından son derece
vahim sonuçlar ortaya çıkartabiliyor. Bir kere üreticilerin üretim azmini
bu haber mantığı, haber anlayışı, maalesef,
kırıyor çünkü gerçekle hiç alakası olmayan şeyler burada
söyleniyor. Efendim, işte, on beş günde bir sebzenin
yetiştiğini ifade ediyorlar, bir ayda yetiştiğini ifade
ediyorlar. Oysa bir domates bitkisi beş aydan önce yetişmiyor ama bu
habercilerin ifadesine göre bu bir ay içerisinde yetiştiriliyor ve hatta
bazen on beş gün içinde, akşamdan sabaha yetişen ürünler
olduğunu maalesef zikredebiliyorlar. Bir kez daha burada, bunların
böyle bir haklarının olmadığını, saygı
duymaları gerektiğini ifade ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisinin grup önerisinin
üzerinde söz almış bulunmaktayım, yağlı tohumlarla
ilgili. Tabii, yağlı tohumlarla ilgili bu anlatılan meselelere
ek olarak Hükûmetimiz tarafından da 2007 yılında 10465
sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülkemizde üretilen
yağlı tohumlardan olan aspir, soya fasulyesi, pamuk, kanola ve
benzeri ürünlerle ilgili birtakım ilave destekler
açıklanmıştır. Ki onlar da şöyle: Mesela,
bunların içerisinde fark desteği olarak 40 kuruş ile 80
kuruş arasında bir ilave fark desteğini öngörüyor bu Bakanlar
Kurulu kararı. Ayrıca, dekar başına 21 TL mazot
desteği, bunun dışında, 4 TL ile 20 TL arasında
sertifikalı tohum kullanma desteği ve yine, eğer kişi ülke
içerisinde bu yağlı tohumlara ait sertifikalı tohumu bizatihi
kendisi üretiyorsa bunlara da 35 kuruş ile 1 lira 20 kuruş
arasında fark desteği sağlıyor. Yine, ülkemizde yoğun
şekilde patates üretilen bölgelerde patateste görülen patates
siğilinin yaygın olduğu ve bu nedenle patates üretiminin zor
olduğu yerlerde de yine bu fark desteklerini yüzde 50
arttırdığını bu Bakanlar Kurulu kararı ortaya
koyuyor diyorum, yapılan bir çalışmayı ifade ediyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, 27/2/2018 tarihinde Grup Başkan Vekili
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir tarafından,
Türkiyede artan militaristleşmenin araştırılması
amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Şubat 2018 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
27/2/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 27/2/2018 Salı günü
(bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti
grupları arasında oy birliği sağlanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisini İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul
HDP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
27 Şubat 2018 tarihinde İstanbul
Milletvekili Grup Başkan Vekili Filiz Kerestecioğlu Demir
tarafından verilen 6818 grup numaralı Türkiyede artan
militaristleşmenin araştırılması amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
27/2/2018 Salı günkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisi üzerinde öneri sahibi adına kimse yok şu anda,
konuşamıyorlar.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Gülay Yedekci konuşacaktır.
Buyurun Sayın Yedekci. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce Meclisi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Ülkemizde yazık ki doğruyu söyleyenler her
tür hakarete ve vicdansızca eleştirilere maruz kalıyor ve
oluşturulan nasıl olsa hiç kimse hiçbir şey yapamaz ve bu
ortamda hiçbir şey yapılamaz hissi de insanda böyle nefes alamaz
duygusu yaratıyor. Ama bu hissiyata rağmen dimdik ayakta durmaya ve
haklı olduğuna inandığımız doğruları
söylemeye devam edeceğiz çünkü biz milletvekili olmaktan çok daha önce bu
milletin evlatlarıyız. İktidarın yanlış
politikalarının sonuçlarını bu ülkenin özellikle yoksul
evlatlarına ödetmeye çalışmasını içime sindiremiyorum
ve bunu kabul etmiyorum. İktidarın yaratmaya
çalıştığı korkuya teslim olmuyoruz, teslim
olmayacağız ve biz çocuklarımıza yaşamı
öğretmek istiyoruz. Mutlu, huzurlu ve keyifle yaşayabileceği bir
ülkenin varlığını ve bir geleceğin
varlığını anlatmak istiyoruz. Yüce Meclisimizin
çalıştığı her bir dakika da bunun için
çalışmalıdır. Yani bu ülkede huzur ve mutluluk nasıl
bina edilir, onun üzerine çalışmalıdır. Tek bir şehit
vermeden bu ülkede nasıl birlikte kardeşçe yaşarız, bunu
anlatmamız lazım. Çocukların daha iyi eğitim alması,
daha güzel çalışmalar yapması, bilimde, teknolojide ilerlemesi
çalışılmalıdır. Vatanseverlik, bilime
arkasını dönmüş, sağduyusu olmayan, âdeta aklını
kaybetmiş iktidarda olmaktan başka hiçbir şey düşünmeyen
insanların arkasında durmak değil, tam tersine bugüne kadar
yaptıklarına bakıp bundan sonra tedbirli olmayı gerektirir.
Yangını çıkaranın yangını söndürmek
istemeyeceğini bilmek demektir vatansever olmak demek. Tüm söylemleri
ikili bir ayrım üzerine kurgulayan, biz ve onlar
karşıtlığını üreterek haklı olanı
kendisi, haksız olanı karşı taraf olarak gösteren
yaklaşıma karşı inatla barışı ve
barışçıl politikaları savunmaya devam edeceğiz.
Ülkemizde öncelikle huzuru, barışı
tesis etmemiz için hiçbir faydası olmayan militarist söylemlerden uzak
duracağız. Düşmanlık politikalarıyla ne ülkemize ne de
bulunduğumuz coğrafyaya huzurun gelmeyeceği açıktır.
Yanımda durmayanlar vatan hainidir. demek ihanetin ta kendisidir.
Militarizm ağını ülkenin dört bir yanına atanlar
evlatlarını bu ülkeye hizmet etmek için askere gönderdi mi sormak
lazım. Ve tekrar sormak lazım ki bu siyasi görüşte
olanların kaç tanesinin yakınları çürük raporu almadı ya da
bedelli askerlik yapmadı ama bizim Sayın Genel Başkanımızın
oğlu bugün de askerdedir. Böyle bir militarist siyaset gütmek en basit
tabiriyle şehitlerimizin kemiklerini sızlatmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Tamamlayabilir miyim?
BAŞKAN Tamamlayın, buyurun.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Ezberleri bozmaya,
eril ve militarist dilden arınan yeni bir dil kurabilmeye her zamankinden
daha çok ihtiyacımız var ve her zamankinden daha çok
ihtiyacımız var barışa, kardeşliğe.
İktidarın yapması gereken, intikam
alma fikrinin peşine düşmek yerine toplumsal uzlaşının
kurulması için çalışmaktır. Çocuklarımızın
ruhuna savaşı, kurşunu değil, umudu, barışı
ve güzel bir gelecek inancını koymalıyız. Bu ülkenin
çocukları bizlere emanettir.
Bizim kalbimiz hep kırıktır çocuk/
Ama yine de eksik etmeyiz sol yanımızdan umudu.
Her birinizi içtenlikle selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Öneri üzerinde gruplar adına son konuşma
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
Hulusi Şentürke aittir.
Buyurun Sayın Şentürk. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HULUSİ ŞENTÜRK
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; HDP
grup önerisi hakkında söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
İlgili öneride ülkemizdeki son zamanlarda
yaşanan gelişmeler örnek gösterilerek militarizmin yükselişte
olduğu söylenmekte ve bu konuda Meclis araştırması
açılması istenmektedir.
Değerli arkadaşlar, hepinizin bildiği
gibi, militarizm Türkçeye asker merkezcilik olarak çevirebilecek olan ve
askerin siyasi hayat üzerinde hâkimiyetini ifade eden bir kavramdır. Ve
militarist toplumlara baktığımızda bu toplumlarda siyasi
iktidarı belirleyen gücün asker olduğunu ve bu gücün aynı
zamanda kendilerine has yargısal mekanizmalarla koruma altına
alındığını görüyoruz. Allah aşkına,
Türkiyenin son dönemlerinde yaşananların bu bahsedilen tanımla
hangi ilgisi ya da ilişiği bulunmaktadır? Bizler, 70li, 80li
yılları bizzat yaşamış, 1990 askerî darbe
girişimine, postmodern darbe girişimine muhatap olmuş
insanlarız. Bizler, gazete manşetlerini nelerin süslediğini çok
iyi biliyoruz, Asker rahatsız ifadelerini, manşetlerini
unutmadık. Haber gündemlerini üst düzey askerî yetkililerin, ismi
açıklanmayan askerî yetkililerin açıkladığı günleri, oluşturduğu
günleri unutmadık. Ama köprünün altından çok sular geçti. Bugün
artık hiçbir askerî güç, omzunda apolet olan hiç kimse iktidarı
belirleyememekte, iktidara dayatma yapamamakta ve en son Anayasa reformuyla da
askerî gücün özellikli ve korumacı yargısı, biliyorsunuz,
milletimizin iradesiyle ortadan kaldırılmış ve Türkiye
tamamen millet iradesinin ve seçilmişlerin hâkim olduğu bir
yapıya dönüştürülmüştür.
Militarizm ile millîlik arasında yazım
benzerliği dışında hiçbir ilgi bulunmamaktadır. Vatan
gibi, bayrak gibi, ezan gibi kelimeler ve kavramlar militarizm değil,
millî ve manevi değerlerimizi ifade eden kavramlardır ve bu
kavramlardan da herhâlde hiç kimse rahatsız değildir.
Bu arada tabii, antidemokratik postmodern darbe
girişiminin yarın yıl dönümü, bir yıl süreceği iddia
edilen ama milletimizin beş yılda derdest edip çöpe
attığı antidemokratik girişimin yıl dönümü. Umut
ediyoruz ki ülkemiz bir daha bu türlü antidemokratik girişimlerle
karşılaşmayacak diyor, HDP grup önerisi hakkında ret oyu
vereceğimizi belirtiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, 26/2/2018 tarihinde İstanbul Milletvekili
Gamze Akkuş İlgezdi ve arkadaşları tarafından,
hapishanelerde öğrenime devam etmeye çalışan binlerce öğrencinin
sorunlarının araştırılarak gerekli çözümlerin
üretilmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Şubat 2018 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
27/2/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 27/2/2018 Salı günü
(Bugün) yaptığı toplantısında siyasi parti
grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş
İlgezdi ve arkadaşları tarafından hapishanelerde
öğrenime devam etmeye çalışan binlerce öğrencinin
sorunlarının araştırılarak gerekli çözümlerin üretilmesi
amacıyla 26/2/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis Araştırma
önergesinin (1752 sıra no.lu) diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerinin 27/2/2018 Salı günlü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi
konuşacaktır.
Buyurun, Sayın Akkuş İlgezdi. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli vekiller; tutuklu ve
hükümlü 69.301 öğrencinin sorunlarının
araştırılması amacıyla söz aldım. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Cezaevinde üniversite okumaya çalışan bir
mahpusun mektubuyla sözlerime başlamak istiyorum. Altı
yıldır cezaevinde olduğunu belirten mahpus Adalet
Bakanlığı Sosyal Yardımlaşma Protokolüyle
harçlarımı ödeyebiliyorum. Ancak protokol yenilenmediği için
harçlarımı ödeyemeyeceğim ve kaydım silinecek. diyor ve
bizlerden yardım istiyor. Biliyoruz ki 235 bin mevcutlu cezaevi nüfusunun
yüzde 35ini öğrenciler oluşturuyor. Adalet Bakanlığı
kayıtları her 3 mahpustan 1inin öğrenci olduğunu
gösteriyor bize. Bunlardan 36.033ü lise ve üniversitelere kayıtlı,
33.268i ise açık öğretim programlarında öğrenim görüyor.
Peki, bu mahpuslar öğrenim hakkından yararlanabiliyorlar mı?
Elbette hayır çünkü cezaevlerinde tutuklu ya da hükümlü olmak fark
etmiyor, eğitime devam etmek isteyen bütün mahpuslar aynı sorunlarla
karşılaşıyorlar.
Bakın, cezaevlerinde hüküm giymemiş
binlerce öğrenci var. Bu öğrencilerin kazanılmış
eğitim hakları cezaevi yönetimlerince kısıtlanıyor,
okullarına gidemeyen, devamsızlıktan kalan ve kayıt
yenileyemeyen öğrenciler hak kaybına uğruyorlar. Hukuk
devletinde bu uygulamanın adına keyfiyet denir ve bu keyfiyet
açık bir hak ihlalidir. Üstelik bu öğrencileri sadece ceza infaz
sistemi değil üniversite yönetimleri de mağdur ediyor. Tutuklanan
öğrencilere disiplin ve uzaklaştırma cezası vererek
kendilerini mahkeme yerine koyan yöneticiler var ne yazık ki. Böylece
belki de suçsuzluğu ispat edilecek birçok öğrencinin eğitim
hakkı göz göre göre ihlal ediliyor.
Değerli vekiller, bu kürsüden masumiyet
karinesini bir kez daha hatırlatmak istiyorum: Suçu ispatlanmadıkça
kimse mahkûm edilemez. Oysa bugün sadece tutuklandığı için
okulundan atılan ya da kaydı dondurulmak zorunda kalan ve
dolaylı yoldan mahkûm edilen çok sayıda öğrenci var. Öte
taraftan işledikleri suçun cezasını çekerken hayatlarında
temiz bir sayfa açmak isteyen hükümlüler de var; onlar da tutuklularla
aynı kaderi paylaşıyorlar çünkü Türkiyede bir OHAL rejimi var.
Bu dönemde tutuklu, hükümlü fark etmiyor; sınavlara girmelerine izin
verilmiyor. Bu da yetmiyor, güvenlik gerekçesiyle ders kitaplarına el
konuluyor. Olsun, her cezaevinin bir kütüphanesi var. diyebilirsiniz ama
acaba içinde 69 bin öğrenciye yetecek kadar ders kitabı var
mıdır, bilemezsiniz. Bilmek isterseniz soramazsınız, sormak
isterseniz cevap alamazsınız çünkü OHAL var.
Değerli vekiller, elbette yasaklar ve engeller
OHALle sınırlı değil. Bakın, mahpuslardan sınava
gideceklerin ring araçlarının ve refakat edecek güvenlik görevlisinin
masraflarını karşılaması isteniyor. Bu durumda bir
öğrencinin sınav başına en az 300 lira ödemesi gerekiyor.
Öğrencilerin farklı tarihlerde birden fazla sınava girmesi
gerektiğini hesaba katarsak ortaya çıkan maliyet neredeyse özel
üniversite ücretlerini de geçiyor. Öte taraftan, önemli bir bölümü açık
öğrenim öğrencisi olan mahpusların bu ücretleri
karşılayamayacaklarını da biliyoruz. İşte bu
noktada sosyal yardımlaşma protokolü devreye giriyor, bunun sayesinde
mahpus öğrencilerin eğitim harçlarını ödeyebilmesi söz
konusu oluyor. Fakat Adalet Bakanlığıyla diğer
bakanlıklar arasında imzalanan bu protokol 12 Haziran 2017de son
buldu. Açık öğretim lisesine kayıtlı öğrencilere bu
yardımlar devam ederken üniversite öğrencileri kapsam
dışına çıkarıldı. Yani hiçbir burs ve yardım
sandığından yararlanamayan 7 bin üniversite öğrencisi
mahpus, kaderleriyle baş başa bırakıldı. Kısacası
mahpuslara Siz okumayın. deniliyor. Ne yazık ki mahpus
öğrencilerin yaşadıkları bu mağduriyet toplumun
bütününe tesir eden bir tehlike yaratıyor. Bu bakımdan, tutuklu ya da
hükümlü fark etmeksizin bütün mahpusların öğrenim hakkını
güvence altına almak öncelikle vicdani bir görevdir. Eğer ki, Hayat boyu,
her yerde, her zaman eğitim. diyorsanız -ki diyorsunuz- cezaevindeki
yurttaşlarımızın da eğitim hakkını
sağlamak hukuk devleti olmanın gereğidir. Bu yüzden,
hapishaneler, ceza içinde ceza uygulamalarıyla birer tecrit ve insan öğütme
mekanizması olmamalıdır diyoruz. Gelin, yol yakınken bu yanlıştan
geri dönelim, mahpus öğrencilerin eğitim hakkının önündeki
engelleri kaldıralım, sorunları yerinde tespit edelim ve
mahpusları yeniden topluma kazandıralım.
Değerli vekiller, bir düşünür, Bir
ülkenin geleceği o ülke insanlarının göreceği eğitime bağlıdır.
diyor ya, daha iyi bir dünyanın ancak ve ancak eğitimle, insan
yetiştirmekle ve insanlara erdemi öğretmekle mümkün olduğunu
unutmayalım. Eğitimsizliğin bana neler yaptığını
burada anladım. Sabıkam olduğu gerçeğini ancak okuyarak
kapatabilirim. diyen gençlerimize yardım eli uzatalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ (Devamla)
Öğrenim hayatımızı tamamlayarak kendimizi
dışarıya hazırlamaya çalışıyoruz. diyen
mahpuslara destek olalım. Hani şair Gün gelir hapishanelerden
çıkar insanlar ama kendi hapishanesinden çıkmak öyle zordur ki, öyle
zordur ki
diyor ya, evet, cezaevine giren insan toplumda ötekileştirilen
insan oluyor ne yazık ki. Bizler de hayata tutunmaya çalışan,
yeni bir başlangıç için okumak isteyen bütün mahpuslara sahip
çıkalım gelin.
Bu duygularımla, araştırma önergemize
desteğinizi bekliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Öneri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Osmaniye Milletvekili Ruhi Ersoy konuşacaktır.
Buyurun Sayın Ersoy. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA RUHİ ERSOY (Osmaniye)
Sayın milletvekilleri, Değerli Başkan; eğitim evrensel bir
insan hakkıdır elbette ki, şartlar ne olursa olsun eğitime
erişimin önündeki tüm engeller açılmalıdır. Ceza ve tevkif
evleri, sonuç itibarıyla, bir ceza neticesinde içeri
alınmış insanların ceza çekmesi gereken yerdir ama bu
yerlerin de en insani şartlarda olabilmesi yine insan hakkıdır
ve evrensel bir durumdur. Bizim burada üzerinde durduğumuz,
yaptığımız tetkiklerde çıkan sonuç şu
arkadaşlar: Şartlar ne olursa olsun, tabii ki insani şartlar ve
koşullar olursa içerideki insanların gerekirse doktora bile
yapabildiklerine dair bilgilerdir. Bu konuda, Araklı Açık Cezaevinde
hükümlü bulunan Resul Şahsi arkadaşımızın
inanılmaz başarı hikâyesini daha uzun anlatmak isterim ama
Yüksek lisans öğrencisi iken karşıt görüşlü ibaresiyle
ceza alarak cezaevinde yatan arkadaşımız, âdeta ağabeyleri
gibi orayı Yusufiye ve Taş Medreseye çevirmiş, Rusça
öğrenmiş, doktora yapan bir konuma gelmiş ve doktoradan sonra da
Türk Tarih Kurumundan iş teklifi almış bir
arkadaşımızdır, bir ülküdaşımızdır.
Bunu neden anlattım sayın milletvekilleri? Bunu anlatma gerekçem
şudur: Özellikle Ankarada birtakım üniversitelerde, özellikle de
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi başta olmak üzere
karşıt görüşlü öğrenciler ibaresiyle üniversite
öğrencilerinin kavgasından sonra cezaevine giden öğrenciler ile
teröristler birbirine karıştırılıyor. Şöyle bir
istatistik çıkardık biz buraya gelirken: Karşıt
görüşlü denilen ifadeleri neye göre ortaya koyuyorlar? PKKlı ya da
terörist ya da başka terör örgütü üyeleri ile vatan, millet
sevdalısı gençlerin okul ve eğitime erişme
hakkını birbirine karıştırmamamız gerekiyor.
Bakın, terör örgütü sempatizanı ve
üyelerinin şöyle bir hikâyesinin örneğine
baktığımızda, Savcı Selim Kirazın katili DHKP-C
üyesi Bahtiyar Doğruyol, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi
öğrencisiydi; Bayrampaşada Çevik Kuvvet otobüsüne saldıran
DHKP-C üyesi Berna Yılmaz yine aynı okulun öğrencisiydi;
PKKnın Yüksekova kadın sorumlusu iken öldürülen Emel Güçlü aynı
okulun öğrencisiydi; Bursada canlı bomba olayında kimliği
tespit edilen PKK üyesi Eser Çalı aynı okuldandı. Saymakla
bitiremediğim bir durum var, burada bir problem var galiba. Bunlar terör
örgütü ve terörist, bunların önemli bir kısmı da cezaevinde ve
üniversite öğrencisi. Ne yapacağız şimdi? Bunlar üniversite
öğrencisi -iyi şartlarda- yeniden olaya gitsinler, sınava ya da
eğitime gittiklerinde yeni eylemler mi yapsınlar diyoruz? Ama
diğer tarafta karşıt görüşlü denilen vatan, millet
sevdalısı bir delikanlı da hiçbir engeli kendisine
karşı engel olarak görmeyerek cezaevinde destan yazan işlerle
doktora yapıyor; ismi ve adresi de burada, az önceki zikrettiğim
hususlar. Biz, eğitime erişimin önündeki engellerin bürokratik hiçbir
şeye takılmaması taraftarıyız ama eğitim hakkına
erişme hususunda terör ve terörist iltisaklı olanların da
Üniversite haklarıdır. adı altında başka bir
şekilde yorumlanmasına da karşıyız.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyoruz. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Ersoy.
Gruplar adına son söz, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Elâzığ Milletvekili Ömer Serdara aittir.
Sayın Serdar, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ÖMER SERDAR
(Elâzığ) Sayın Başkan, Divanın değerli üyeleri,
çok kıymetli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
CHP grup önerisine şöyle bir
baktığımızda ceza infaz kurumundaki öğrenci
mahkûmlarla ilgili birtakım sorunlar sıralanmış,
birtakım rakamlarla karşılaştırmalar
yapılmıştır.
Şimdi, genel olarak şöyle bir
baktığımızda, cezaevlerinde gerek fiziki altyapı
sorunları gerekse mevzuat konusunda 2002 yılından bu tarihe
kadar çok ileri adımlar atıldı. Öyle ileri adımlar
atıldı ki mevzuatta ve fiziki altyapıda Avrupanın
bazı ülkelerinin de önünde bir yapılanma oluştu. Tüm bunlara
rağmen gerek mevzuat düzenlemesine rağmen gerekse bu fiziki
altyapıdaki iyileştirmelere rağmen bireysel birtakım
ihlaller olmuş mudur? Olacaktır da, bu doğaldır ama
bunları da yine denetim mekanizmaları içerisinde sürekli
denetlemiş olduk. Bu denetim mekanizmalarından biri de bizim
Komisyonumuz, İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu.
Komisyonumuzun bünyesinde oluşturulan Cezaevleri Alt Komisyonu
cezaevlerindeki bu denetimleri sürekli yapmakta ve bu ihlallere ilişkin
tespitlerini rapor olarak ortaya çıkarmakta.
Ancak önergede dikkatimi çeken husus şudur:
Birtakım karşılaştırmalar yapılırken, önceki
süreç ile şimdiki süreç arasında birtakım
karşılaştırmaları yaparken rakamlardan hareketle
eğitimli sayısının artırılması bir paradoks
gibi ortaya konulmuş ama Türkiye'nin yaşamış olduğu
süreç, 15 Temmuz süreci, terörle mücadele süreçleri dikkate
alındığında eğitimli sayısının da
aynı oranda cezaevindeki sayısal çoğunluğa
yansıması kadar doğal bir şey olamaz; bu bir.
Aslında, ikinci doğru okuma biçimi; biz
eğitimin önündeki engelleri tamamen aştığımız
için eğitimli sayısı bu noktada arttı. Ruhi Bey biraz önce
değerlendirmelerinde ortaya koydu, doktora yapma imkânı bile
tanınan bir süreç yaşıyoruz.
Şimdi, öneriyi hazırlayan
arkadaşımızın -bizim de Komisyonumuzun üyesi- asıl
burada vurguladığı konu 677 sayılı KHKyle getirilen
birtakım kısıtlamalar. Bu kısıtlamaları da
anlamak mümkün. Türkiyeyi CHP dışarıdan okumayı
bırakıp içeriden gözetlerse bunları anlaması kadar doğal
bir şey yok çünkü Türkiye 15 Temmuz gibi çok facia, cehennem gibi bir
süreçten geçti. Bu süreçler sonrası birtakım yargılamalar,
birtakım düzenlemeler getirildi. Ve terörle mücadeleniz sadece bir terör
örgütüyle değil dört beş terör örgütüyle aynı anda mücadele
ediyorsunuz; bu mücadelenizin doğal sonucu bütün yerlere
yansıyacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER SERDAR (Devamla) Sayın Başkan, bir
dakika rica ediyorum.
BAŞKAN Buyurun, toparlayın lütfen.
ÖMER SERDAR (Devamla) Dolayısıyla
cezaevi de böyle bir yerdir; yani sonuçta terör örgütü elemanlarına veya
böyle isnatla karşı karşıya olan tutuklu ve hükümlülere
ilişkin onlara terör iletişimini, imkânını açmak gibi bir
lüksünüz yok.
Bu açıdan olayı böyle
değerlendirdiğimizde bence bu araştırma önergesinde sözü
edilen konuların Meclisin alanından çok
Araştırma
önergesini hazırlayan değerli arkadaşımız
-Komisyonumuz sürekli bu denetlemeleri yapıyor- eğer incelemelerini
yapmış olsaydı görürdü, bu konuda 26ncı dönemde sadece
Komisyonumuza gelen 73 başvuru var.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) AK PARTİli hatip
Cumhuriyet Halk Partisi bu olaylara, millî olaylara dışarıdan
bakmayı bırakıp içeriden bakmayı öğrenirse diyerek
grubumuza ve hatibimize sataşmada bulunmuştur. Söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Gamze Hanım
konuşacak.
BAŞKAN
Sayın Akkuş İlgezdi, buyurun lütfen. (CHP sıralarından
alkışlar)
Lütfen yeni bir
sataşmaya meydan vermeyelim.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdinin,
Elâzığ Milletvekili Ömer Serdarın CHP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında şahsına ve Cumhuriyet Halk Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
GAMZE AKKUŞ
İLGEZDİ (İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Öncelikle, tabii ki
bu mahkûmların hepsinin dışarıda eğitim alırken
içeri girdiğini vurgulamak istemedik, büyük bir kısmı da içeride
eğitim hayatına yönlendi. Ancak sayın hatip, benim burada
vurgulamak istediğim 12 Haziran 2017de biten protokolle ilgiliydi. Bu
zamana kadar bu açık öğretime devam eden 33 bin küsur öğrencinin
bursu ödenirken şimdi neden böyle bir yönetmelikle yola devam
edildiğini daha ziyade öğrenmek istedim. Bu önergeyi de o nedenle
verdim. Benim verdiğim bu bilgilerin hepsi Adalet
Bakanlığından soru önergelerimle elde ettiğim ve cezaevi
ziyaretlerinde gözlemlediğim şikâyetlerdi. Ancak daha ziyade
amacım, dediğim gibi, protokolün bitmesi ve bize gelen mektuplarla
ilgiliydi.
Çok teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Çok
teşekkür ediyorum.
ÖMER SERDAR
(Elâzığ) Sayın Başkan, bu konuyu açıklığa
kavuşturmak için söz istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun yerinizden 60a göre...
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.- Elâzığ Milletvekili Ömer Serdarın,
İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdinin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖMER SERDAR
(Elâzığ) Evet, sayın hatibe teşekkür ediyorum
hatırlattığı için.
Aile
Bakanlığıyla alakalı protokol meselesini daha bugün Ceza ve
Tevkifevleri Genel Müdürümüzle görüştüm. Bu protokol cari bir protokol,
süresi tamamlandığı için tekrar yenilenecek.
Dolayısıyla öğrenim gören mahkûmların böyle bir sorunu yok
yani geçici, arızi bir dönem için böyle bir sorun yaşanmış
ama o protokol tekrar yenilenecek. Teknik bir nedenden dolayı olaya böyle
yaklaşılmasını diliyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Efendim, kayıtlara
geçmesi için müsaadenizle bir şey söylemek istiyorum.
BAŞKAN Buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın hatip o
zaman konuşmacının konuşmasının içeriğini
dinleyip cevap verseydi, Cumhuriyet Halk Partisinin dışarıdan
değil, içeriden, konuya hâkim olarak bir önerge verdiğinin
farkına varırdı. Sayın hatibe en azından önergeyle
ilgili konuşmayı bir dinlemesini rica ediyoruz.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP Grubunun, 26/2/2018 tarihinde İstanbul Milletvekili
Gamze Akkuş İlgezdi ve arkadaşları tarafından,
hapishanelerde öğrenime devam etmeye çalışan binlerce
öğrencinin sorunlarının araştırılarak gerekli çözümlerin
üretilmesi amacıyla verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 27 Şubat 2018 Salı
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer işler kısmında bulunan 524,
167 ve 463 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu
kısmın sırasıyla 1inci, 3üncü ve 4üncü
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi
27/2/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 27/2/2018 Salı günü
(bugün) yaptığı toplantıda siyasi parti grupları
arasında oy birliği sağlanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince
Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Mehmet
Muş
İstanbul
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan
524, 167 ve 463 sıra sayılı kanun tasarılarının
bu kısmın sırasıyla 1inci, 3üncü ve 4üncü
sıralarına alınması ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi;
Genel Kurulun;
27 Şubat 2018 Salı günkü (bugün)
birleşiminde 524 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
28 Şubat 2018 Çarşamba günkü
birleşiminde 167 sıra sayılı Kanun Tasarısına
kadar olan işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
1 Mart 2018 Perşembe günkü birleşiminde
463 sıra sayılı Kanun Tasarısına kadar olan
işlerin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar;
1 Mart 2018 Perşembe günkü birleşiminde
463 sıra sayılı Kanun Tasarısına kadar olan işlerin
görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde haftalık
çalışma günleri dışında 2 Mart 2018 Cuma günü saat
14.00te toplanarak bu birleşimde gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmındaki işlerin görüşülmesi ve bu birleşimde, bu
kısımda bulunan 463 sıra sayılı Kanun
Tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışmalarını sürdürmesi;
524 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki şekliyle
olması önerilmiştir.
524 sıra sayılı Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve İflas Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı (1/913) |
||
Bölümler |
Bölüm Maddeleri |
Bölümdeki
Madde Sayısı |
1.
Bölüm |
1 ila 23üncü maddeler arası |
23 |
2.
Bölüm |
24 ila 46ncı maddeler arası (Çerçeve 37nci madde ile ihdas olunan 308/a; 308/b;
308/c; 308/ç; 308/d; 308/e; 308/f ve 308/g maddeleri dâhil) |
30 |
3.
Bölüm |
47 ila 67nci maddeler arası |
21 |
Toplam
Madde Sayısı |
74 |
BAŞKAN Sayın Tanal, önce size söz
veriyorum 60a göre.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
sözleşme yapılmaması gerekçesiyle cezaevinde bulunanların
eğitim hakkından yoksun bırakılmasının anayasal
bir suç ve insan hakları ihlali olduğuna ilişkin
açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Biraz önce, cezaevlerinde bulunan tutuklu ve
hükümlülerle ilgili, eğitimiyle ilgili sorun
Aslında bunun adresi
bizim Anayasamızın 42nci maddesi ve uluslararası
sözleşmelerin aynı hükümleri. Anayasamızın 42nci
maddesinde deniyor ki: Kimse eğitim ve öğrenim hakkından yoksun
bırakılamaz. Gerçekten, Anayasamızın bu hükmü ortadayken
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının, Adalet
Bakanlığının sözleşme yapmama gerekçesiyle cezaevinde
bulunanların eğitim hakkından yoksun bırakılması
anayasal bir suçtur, bu bir insan hakları ihlalidir. Siyasi iktidarın
ve Adalet Bakanlığının bir an önce bu insan hakları
ihlalinin gündemden kaldırılması, ortadan
kaldırılması için derhâl harekete geçmesini bekliyor, selam ve
saygılarımı iletiyorum hepinize.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer işler kısmında bulunan 524,
167 ve 463 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu
kısmın sırasıyla 1inci, 3üncü ve 4üncü
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisi üzerinde öneri sahibi olarak Bilecik Milletvekili Halil Eldemir
konuşacaktır.
Sayın Eldemir, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HALİL ELDEMİR
(Bilecik) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; AK
PARTİ Grubumuzun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre vermiş
olduğu grup önerimiz üzerine söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
sizleri, sizlerin nezdinde de aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde Bilecik ilimizi
birlikte temsil ettiğimiz Meclis Başkan Vekili Sayın Yaşar
Tüzünün bugün vefat eden kıymetli annelerine, Saadet teyzemize
Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum, mekânı cennet olsun. Meclis
Başkan Vekilimize ve tüm yakınlarına sabırlar diliyorum.
Ayrıca, bugün, engin misyon sahibi, Türk
siyasetinin duayen ismi, davasını her daim savunan ilim ve fikir
adamı, 54üncü Hükûmetin Başbakanı Profesör Doktor Necmettin
Erbakan Hocamızı vefatının 7nci seneidevriyesinde rahmetle
anıyorum.
26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycanlı
kardeşlerimizin maruz kaldığı katliamda, tarihe kara bir
leke olarak geçen olayda, Hocalıda hayatını kaybeden
kardeşlerimize de Allah'tan rahmet diliyorum. Rahmetli Elçibey'in güzel
bir sözü vardı: Biz Türkiye'yle dost değiliz. Zira dostluk, sonradan
birbirini tanıyan insanlar arasında kurulur. Bizler kardeşiz.
İşte, bu düşünceyle bir millet, iki devletiz. diyordu. Bu
sebeple Azerbaycanın kederi bizlerin de kederidir.
Değerli milletvekilleri, bugünkü vermiş
olduğumuz grup önerisi, Genel Kurul çalışmalarımızda
gündemimizi düzenleyen bir öneridir. Toplumun büyük bir kesimini ilgilendiren,
524 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılan Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve İflas Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının gündemin ilk sırasına
alınmasını öneriyoruz. Ayrıyeten, Bangladeşle
yaptığımız 167 sıra sayılı uluslararası
anlaşmayı gündemin üçüncü sırasına, Bosna Hersekle
yaptığımız 463 sıra sayılı uluslararası
anlaşmayı da gündemin dördüncü sırasına almış
oluyoruz. Perşembe günü 463 sıra sayılı Kanun
Tasarısına kadar olan işlerin görüşmelerinin
tamamlanamasına kadar, perşembe günü bu işlerin
tamamlanmaması durumunda da cuma günü çalışmayı öneriyoruz.
Ben grup önerimizi Genel Kurulumuzun takdirine
sunuyor, Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
C) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Azerbaycan
Millî Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Samed
Seyidov ile Gürcistan Parlamentosu Dışişleri Komisyonu
Başkanı Sophie Katsarava ve beraberlerindeki heyetlere Hoş
geldiniz. denilmesi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
Türkiye-Azerbaycan-Gürcistan Parlamentoları Dışişleri
Komisyonları Üçlü Toplantısı vesilesiyle ülkemizde bulunan
Azerbaycan ve Gürcistan Dışişleri Komisyonları heyetleri
şu anda Meclisimizi onurlandırmışlardır. Azerbaycan
Millî Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı Samed
Seyidov ile Gürcistan Parlamentosu Dışişleri Komisyonu
Başkanı Sophie Katsaravaya heyetler adına, bütün Meclisimiz
adına, tüm milletvekilleri adına bir kez daha hoş geldiniz diyoruz,
teşekkür ediyoruz. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından
alkışlar)
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer işler kısmında bulunan 524,
167 ve 463 sıra sayılı Kanun Tasarılarının bu
kısmın sırasıyla 1inci, 3üncü ve 4üncü
sıralarına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Adalet ve Kalkınma Partisi grup
önerisi üzerinde başka söz talebi yok.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmiştir.
Şimdi İç Tüzükün 37nci maddesine göre
verilmiş bir doğrudan gündeme alınma önergesi vardır,
okutup işleme alacağım ve oylarınıza
sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler (Devam)
2.- Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalpin (2/1346)
esas numaralı Radyoloji, Radyum ve Elektrikle Tedavi ve Diğer
Fizyoterapi Müesseseleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/134)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(2/1346) esas numaralı Kanun
Teklifimin İç Tüzük 37nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul
gündemine alınmasını saygılarımla arz ederim.
Sibel
Yiğitalp
Diyarbakır
BAŞKAN Önerge üzerinde söz talebi yok.
İç Tüzük 37 doğrudan gündeme alınma
önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
IX.- SEÇİMLER
A) Komisyonda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Anayasa Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN Gündemin Seçim kısmına
geçiyoruz.
Anayasa Komisyonunda boş bulunan ve Cumhuriyet
Halk Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Çorum Milletvekili Tufan Köse
aday gösterilmiştir.
Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince sözlü soru
önergeleriyle diğer denetim konularını görüşmüyor ve
gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sıraya alınan, Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve
İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve İflas Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı (1/913) ve Adalet Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 524) (x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 524 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince bu tasarı İç Tüzükün 91inci maddesi kapsamında
temel kanun olarak görüşülecektir. Bu nedenle tasarı, tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra
bölümler hâlinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı
ayrı oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde ilk söz Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili İstanbul
Milletvekili İsmail Faruk Aksuya aittir.
Buyurun Sayın Aksu. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU
(İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 524
sıra sayılı Kanun Tasarısı hakkında Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz aldım, Genel Kurulu ve aziz Türk
milletini saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın başında Cenab-ı
Haktan, Afrinde Türk devletinin bekası, Türk milletinin güvenliği
ve huzuru için mücadele eden kahraman askerlerimize yâr ve yardımcı
olmasını niyaz ediyorum. Vatan, millet ve mukaddesat uğruna
hayatını kaybeden tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize
acil şifa, aziz milletimize de başsağlığı
diliyorum.
Yirmi altı yıl önce Ermeniler
tarafından Karabağda gerçekleştirilen soykırım
neticesinde hunharca şehit edilen kardeşlerimizi de rahmetle
anıyorum. Hocalı katliamını unutmadık ve asla unutmayacağız.
Ayrıca, yarın idrak edilecek Sivil Savunma
Günü münasebetiyle, üstün görev anlayışıyla koruyucu güvenlik,
afet ve acil durum hizmeti veren kamu kurum ve kuruluşlarındaki tüm
sivil savunma uzmanlarına başarılar diliyorum.
Değerli milletvekilleri, yatırım
ortamının iyileştirilmesinin yargı sisteminin kalitesi,
hızı ve sözleşmelerin icrası konusundaki gücüyle
yakından ilişkili olduğu hepimizin malumudur. Ekonomi ve hukuk
alanlarının birbiriyle olan yakın ilişkisi nedeniyle yatırım
ortamının iyileştirilebilmesi için etkin ve öngörülebilir bir
hukuk sisteminin varlığı da kaçınılmazdır. Zira
yatırım ortamına ilişkin ekonomik teşvikler ne kadar
olumlu olursa olsun ülkedeki hukuk güvenliğinin ve hukuki süreçlere
ilişkin öngörülebilir bir ortamın olmaması
yatırımcılar için caydırıcı olmaktadır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak seçim
beyannamemizde, yatırımların ve üretimin
artırılması için ekonomik tedbirler yanında idari
işleyişe ve yargılama sürecinin
hızlandırılmasına ilişkin hukuki tedbirlerin
alınacağı belirtilmiştir.
Kanun tasarısıyla, iflasın
ertelenmesi müessesesinin kaldırılarak konkordato kurumunun revize
edilmesi ve elektronik tebligat zorunluluğu kapsamının
genişletilebilmesine yönelik hükümlerin yer aldığı
kapsamlı bir düzenleme yapılmaktadır. Yapılan en önemli
değişiklik şüphesiz ki iflas erteleme kurumunun yürürlükten
kaldırılmasıdır.
Ticaret hayatını yakından
ilgilendiren ve 1932den beri yürürlükte olup çok sayıda
değişikliklere uğramış olan 2004 sayılı
İcra ve İflas Kanununda ticari hayattaki gelişmelere uygun ve
yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik tedbirler
kapsamında bazı değişikliklerin yapılmasını
bir ihtiyaç olarak değerlendiriyoruz. Tasarıyla, iflas ertelemenin
kaldırılarak konkordato kurumunun güçlendirilmesi, bu yolla
alacaklıların da sürece dâhil edildiği bir sistemle borçlunun ve
alacaklının haklarının korunması amaçlanmaktadır.
Bir yandan da yapılan düzenlemelerle üretimin devamı yönünde tercihte
bulunulmasına imkân sağlanarak borçlunun borcunu kolay ödemesine
fırsat verilmekte, alacaklıların mağduriyetinin bir an önce
giderilmesi öngörülmektedir.
Öte yandan, konkordato süresince borçlunun
borçlarını ödemek için gayret göstermesi için icra takibinin
durdurulması sağlanmaktadır. Konkordato kurumuna işlerlik
kazandırmak suretiyle iflas erteleme uygulamasındaki
aksaklıkların bir ölçüde giderilmesi mümkün olabilecektir. Burada
önemli olan, hem borçlu hem de alacaklı bakımından suistimallere
fırsat verilmemesi ve her iki tarafın haklarının
korunmasıdır. Tasarıda, alacaklılar ile borçlunun bir
müzakere sonrasında anlaşmaları ve bu anlaşmanın
mahkemece tasdiki esasına dayanan konkordato kurumunun daha etkin ve aktif
bir şekilde kullanılması amacıyla yapılan
değişiklikler ticari ve sosyal hayatı olumsuz etkileyen
bazı sorunları da giderebilecektir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak, yatırım
ortamının iyileştirilmesine katkı sunulması
amacıyla, tasarının bazı maddelerinde değişiklik
yapılması yönündeki önerilerimiz alt komisyonda ve ana komisyonda
yapılan değişikliklerle büyük oranda
karşılanmıştır. Bununla birlikte, tasarıdaki
bazı hususların yeniden değerlendirilmesinin yararlı
olacağını düşünüyoruz. Bu çerçevede, icrada ticari ve
ekonomik bütünlük arz eden ya da bir bütün hâlinde
satıldığı takdirde daha yüksek gelir elde edileceği
değerlendirilen mal ve hakların bir bütün olarak paraya çevrilmesi
öngörülmekte ise de özellikle taşınmaz mallarda
bağımsız bölümler arasında ticari ve ekonomik bir bütünlük
varsa veya irtifak hakları gibi sınırlı ayni haklar söz konusu
ise bir bütün hâlinde paraya çevirme uygulaması sorun yaratabilecek ve
mükellefler listesinde lehine hak tesis edilmiş olan üçüncü kişilerin
menfaatinin ihlali söz konusu olabilecektir.
Tasarıda, konkordatonun başarıya
ulaşmasının mümkün olduğunun anlaşılması
hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verileceği ve güçlük
arz eden özel durumlarda kesin mühletin altı aya kadar
uzatılabileceği düzenlenmektedir. Verilen bir yıllık kesin
mühlet süresi içerisinde her ne kadar ara raporlar sunulacak olsa da ticaret
hayatının dinamizmi karşısında baştan bir
yıllık uzun bir süre tayin edilmesi problem yaratabilecektir. Zira,
iyileşme ümidinin olmadığı durumlarda borçlunun bir an
evvel iflası ve alacaklıların alacaklarına
kavuşmaları, hakların korunması bakımından
yerinde olacaktır.
Tasarıda, kesin mühletin sözleşmelere olan
etkisi düzenlenirken alacaklılar yönüyle herhangi bir
sınırlamaya gidilmemiştir. Oysa kesin mühletin sözleşmelere
olan etkisinin konkordatodan etkilenen alacaklılarla sınırlandırılması
uygun olacaktır.
Yine konkordatonun yerine getirilmesini
sağlamak için gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevli bir
kayyum tayin edilmesi öngörülmektedir ancak oluşan durumun yeniden
yapılandırmaya ilişkin olması nedeniyle, tasdik edilen
konkordatonun yerine getirilmesini sağlama görevi için proje denetçisi
atanmasının daha uygun olacağı, kayyum atamasının
söz konusu olması hâlinde ise kayyumun görev, yetki ve
sorumluluklarının açık bir biçimde belirlenmesinin yerinde
olacağını değerlendiriyoruz.
Öte yandan, konkordato komiserinin işlevinin
önemi dikkate alındığında, yönetmelikte, nitelikleriyle
birlikte idari konumunun, yetki ve sorumluluklarının açık bir
şekilde düzenleneceğine işaret edilmesi yerinde olacaktır.
Değerli milletvekilleri, tasarıda, ticari
uyuşmazlıkların daha hızlı bir şekilde çözüme
kavuşturulmasına ilişkin düzenlemeler de yer almaktadır.
Tahkim yargılamasına konu olan
uyuşmazlıkların önemli bir kısmı ticari
uyuşmazlıklardan kaynaklanırken tahkim yargılamasında
görevli ve yetkili mahkeme sorunu yaşanabilmektedir. Tasarıyla
görevli ve yetkili mahkemenin açıkça belirlenmesi, tahkim
yargılamalarından kaynaklı olumsuz etkileri de ortadan
kaldırabilecektir. Ancak, asliye ticaret mahkemesi dışında
diğer bir özel mahkemenin görev alanına giren uyuşmazlıkta
tahkime müracaat edildiğinde ihtisas mahkemesi mevcut iken asliye hukuk
mahkemesine gidilecek olması ayrı bir tartışma
yaratabilecektir.
Tasarıyla ayrıca, zorunlu olarak
elektronik tebligata tabi olacakların kapsamı genişletilirken yapılacak
elektronik tebligat işlemlerinin Posta ve Telgraf Teşkilatı
tarafından kurulan ve işletilen Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi
üzerinden yürütülmesi öngörülmektedir. Kritik öneme sahip bu hizmetin
ifası için PTTnin sistemin güvenliğini ve bu sistemde
kayıtlı verilerin muhafazasını sağlayacak her türlü
tedbiri alması zorunluluk arz etmektedir. Bununla birlikte, elektronik
tebligat işlemlerini yürütecek olan PTTnin, zaman içerisinde bu
işlerin bir kısmını veya tamamını alt
işverenlere gördürme yoluna gitmemesi gerekmektedir. Aksi takdirde, bu
işin, gerekçede belirtilen şekliyle, PTTnin uhdesinde
toplanması ilkesi dışına çıkılmış
olacak ve beraberinde güvenlik sorunlarını getirebilecektir. Bu
sebeple, tebligat işlemlerinin PTT tarafından doğrudan yapılacağına
ilişkin hükme de yer verilmesinin yerinde olacağını
değerlendiriyoruz.
Öte yandan, internetin yaygınlık durumu,
hızı, hizmet sağlayıcılardan kaynaklı
karşılaşılabilecek yerel kısmi aksaklıklar ve
çeşitli sebeplerle yaşanması muhtemel kesintiler düşünüldüğünde,
elektronik tebligatın zorunluluk kapsamının yeniden
değerlendirilmesi de uygun olacaktır.
Sonuç itibarıyla, kanun
tasarısının, yatırımların önündeki engellerin
kaldırılmasına katkı sağlayacağını,
bununla birlikte, anılan eksikliklerin giderilmesi hâlinde sistemin daha
sağlıklı işleyeceğini değerlendiriyoruz.
Bu düşüncelerle, kanun
tasarısının ülkemize ve milletimize hayırlı sonuçlar
getirmesini diliyor, Genel Kurulun siz değerli üyelerini saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Söz sırası Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Ankara Milletvekili Necati Yılmaza aittir.
Sayın Yılmaz, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA NECATİ YILMAZ (Ankara)
Sayın Başkan, Sayın Divan, sayın milletvekilleri; sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve İflas Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
işbu Kanun Tasarısı üzerinde partim adına söz almış
bulunuyorum.
Bu tasarıyla birçok kanunda
değişiklik yapılmaktadır. Bunlardan bazıları
yerinde düzenlemeler olmakla beraber bir kısmı da yeni sorun
alanlarına dönüşeceklerinin işaretini vermektedir.
Tasarının başlığında Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve İflas Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasının
amaçlandığı belirtilmektedir. Ancak tasarı metninde
yatırım ortamının iyileştirilmesinden ziyade ekonomik
sıkıntı içine girmiş ticari işletmelerin iflastan
kurtarılması amacıyla hukuki düzenlemeler
yapıldığı görülmektedir. Özellikle iflastan kurtarma ve
ticari sıkıntı içindeki işletmeleri yeniden ayağa
kaldırma amacıyla 2004 yılında İcra ve İflas
Kanununda yapılan düzenlemelerle sıklıkla kullanılabilecek
bir yol hâline getirilen iflasın ertelenmesi kurumu yasa metninden
çıkarılmaktadır. Bunun yerine iflasın ertelenmesine
ilişkin hükümlerin bir kısmı konkordato yolu içine
taşınarak konkordatoya işlerlik kazandırılması
amaçlanmaktadır. Mevcut uygulamada yaşanan sıkıntılar
ve istismarlarla iflasın ertelenmesi kurumunun kendisinden beklenen amaca
uygun kullanılmadığı ve beklenen sonuçları
sağlamadığı hepimiz tarafından açıklıkla
bilinmektedir.
Sayın milletvekilleri, mevcut hâli ve
işleyişiyle iflasın ertelenmesinin bir çözüm yolu olmaktan
çıkıp bir sorun alanına dönüştüğü bilinen bir
gerçektir. Bu anlamda, bu kurumun mevcut işleyişinden
vazgeçilmiş olması kaçınılmazdı. Yaşanan
sorunları gören ve bu amaçla konkordato kurumunu işler hâle getirmeyi
amaçlayan düzenlemeye temel anlayış olarak karşı
değiliz ancak yapılan düzenlemeyle ekonomik sıkıntı içindeki
ticari işletmelerin ayakta tutulması, ekonomik hayata
kazandırılması, ülkenin üretim ve istihdam kapasitesinin
büyütülmesi, bu işletmelerin alacaklılarının
alacaklarına kavuşması ve ticari ilişkilerin zarar
görmemesi, hukuki süreçlerin çözüm alanı olmaktan
çıkartılıp istismar alanına dönüştürülmesinin
engellenmesi elbette ki partimiz tarafından desteklenen tercihlerdir.
Dolayısıyla, bu düzenlemenin her hükmünde bu temel tercihlerin esas
alınması ve gözetilmesi gerekirdi.
Sayın milletvekilleri, bunun yanı
sıra, işletmenin ekonomik sıkıntı içine girmesinden
sonra o işletmeyi yeniden ayağa kaldırmak ve hatta ondan daha da
önemlisi işletmenin bu sıkıntılı ortama girmesini
engelleyecek tedbirlerin alınması ve uygun ticari ortamın
yaratılması da bu Meclisin görevleri arasında
olmalıdır.
Sayın milletvekilleri, bu konuda on beş
yıllık iktidarı döneminde Hükûmetin özenli ve sorumlu
davrandığını söylemek maalesef mümkün değildir. Bu
süreçte açılan yeni ticari işletmelerle Türkiye ticari
işletmeler mezarlığına dönüşmüştür. Üretim ve
istihdamın artırılması, ülke gelirinin adaletli
paylaşılmasından öte servetin belli bir zümrenin elinde
toplanması ve tekelleşmesi, üretici güçlerden ziyade faiz lobilerini
besleyen ekonomik işleyiş AKP iktidarının on beş
yıllık temel karakteri olarak belirginlik kazanmıştır.
Bu gerçeklik bizzat ülkenin Cumhurbaşkanının ağzından
Biz faiz lobisine mi çalışacağız? sözleriyle öz
eleştiri olarak ifade bulmuştur.
Ayrıca iflasın ertelenmesi kurumunun
yozlaşması ve çürümesinde, çözüm yolu olmaktan çıkıp sorun
alanına dönüşmesinde ülkemizdeki hukuk sisteminde yıllardır
yaşanan yozlaşma ve çürümenin büyük bir etkisi olduğu göz
ardı edilmemelidir. Yargıya güvenin tarihimizde ve uluslararası
örneklerde görülmedik şekilde aşağılara indiği,
bağımsız, tarafsız, liyakati esas alan,
yurttaşına güven veren niteliklerden uzaklaşıp siyasi erkin
ve hukuk dışı güçlerin etki sahasına dönüşen
yargısal işleyiş içerisinde hukuki süreçlerden adil ve çözümcül
sonuçlar beklemek safiyaneliktir.
Sayın milletvekilleri, bu nedenle, hukukun
işleyişindeki temel gereklilikler sağlanmadan,
yargının liyakate dayalı, adil, etkin bir işleve
kavuşturulup siyasi erkin müdahalesinden uzak bir gerçekliğe
kavuşturulmadan yapılacak her düzenlemenin akıbeti iflasın
ertelenmesi kurumunda olduğundan farklı olmayacaktır.
AKP iktidarlarının on beş
yıllık uygulamaları, deneme yanılma, yapma bozma, bir
bakanın yaptığı düzenlemeyi diğerinin ortadan
kaldırması, bir kişinin duygusal ve popülist tercihlerle vücut
bulan düzenlemelerinden öteye geçmemiştir. Bu süreçte kaynaklar, zaman ve
haklar keyfîliğe kurban edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, yapılan
düzenlemede, alacaklıların çözüm sürecine daha etkili bir
şekilde dâhil edilmiş olması grubumuzca olumluluk olarak
değerlendirilmektedir. Tasarıyla yine, ticari ve ekonomik bütünlük
arz eden ya da bir bütünlük hâlinde satıldığı takdirde daha
yüksek gelir elde edeceği anlaşılan mal ve hakların bir
bütün olarak paraya çevrilmesi yolu öngörülmektedir. Ancak bu olumlu
yaklaşımın alacaklı, borçlu ve üçüncü
şahısların, hak kayıplarına uğramayacak ve
tereddütlere mahal bırakmayacak şekilde bir hukuki çerçeveye
oturtulması zorunludur.
Sayın milletvekilleri, yine, getirilen süreler,
konkordatonun seyri dikkate alınarak kısaltılabilmelidir.
İyileşme ihtimali bulunmayan işletmelerin iflası
bekletilerek bu süre zarfında alacaklıların haklarına
kavuşmasının gecikmesi ve bu dönemde, alacaklı
işletmelerin de ekonomik sıkıntıya girmesine sebebiyet
verilmemelidir. Düzenlemede, konkordatonun sözleşmelere etkisi
düzenlenirken hukukun genel teorisi ve temel ilkeleri anlamında
sözleşme özgürlüğünü ortadan kaldıracak düzenlemeler metinden
çıkartılarak hukuki garabetler yaratmaktan
kaçınılmalıdır. Tasarıyla getirilen elektronik
tebligat uygulamasına ilişkin düzenlemelerle, elektronik tebligat yapılacakların
kapsamı genişletilmektedir. Özellikle, kamu kurumları ve
avukatlar bakımından elektronik tebligat zorunlu hâle gelmektedir.
Hemen belirtelim ki bilimsel ve teknolojik alandaki gelişmelerin
hayatımızın her alanına dâhil edilmesi,
kolaylaştırıcı bir işlevle sürece
kazandırılması partimizin de temel tercihlerindendir.
Birçok hak kullanımının esası ve
başlangıcı olan tebligat gibi önemli bir kuruma ilişkin
düzenlemeler yapılırken çok dikkatli davranılmalı ve
düşünülmelidir. Bu alanda meydana gelecek belirsizlikler ve ihtilaflar
büyük hak kayıplarına, yargılama süreçlerinin gereksiz
şekilde uzamasına, yargının iş ve iş yükünün
artmasına sebebiyet verecektir. Gerek Komisyonda ve gerekse Alt Komisyonda
yapılan tartışmalarda, elektronik tebligat uygulamasında
ortaya çıkacak olan birçok belirsizliğe ve sıkıntıya
sağlıklı yanıtlar verilememiştir.
Sayın milletvekilleri, bahsi geçen
kaygılar Komisyonun tüm üyeleri tarafından dile getirilmiştir.
Özellikle avukatlar bakımından elektronik tebligat usulünün zorunlu
yöntem hâline getirilmesine, Barolar Birliği temsilcisinin bu konudaki
eleştirilerine Komisyon yanıt verememiş, bu konuda çözüm
üretememiştir. Umarım ki bu çözüm Genel Kurul tarafından
üretilecektir. Komisyonda belirtilen kaygılar giderilmeden,
eleştiriler karşılanmadan, avukatlar bakımından
elektronik tebligatın zorunlu hâle getirilmesini bizler doğru
bulmuyoruz.
Sayın milletvekilleri, burada, teknik
altyapının tamamlanması, bu yöntemin
kullanıcıları tarafından istenilir hâle getirilmesi
temelinde gönüllülük esası alınarak aşamalı bir geçiş
yöntem olarak benimsenmelidir.
Tüm bu değerlendirmelerin
ışığında, temelde karşı
olmadığımız yasa tasarısında, özensizlikten,
hazırlıksızlıktan ve gelecek öngörüsünden uzak
yaklaşımın sonuçları olarak ortaya çıkacak yeni sorun
alanları dikkate değer bulunmalıdır ve tasarı bu
anlamıyla bir kez daha gözden geçirilmelidir diyoruz. Temelde
desteklediğimiz bu tasarının içerisinde yer alan
sıkıntıların giderilmesini de Genel Kurulun takdirine
sunuyoruz.
Saygılarımı sunuyorum, teşekkür
ediyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gruplar adına son söz Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkayaya aittir.
Sayın Özkaya, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri
ve ekranları başında bizi izleyen aziz milletimiz; 524 sıra
sayılı Genel Kurulda görüşmeye başlamış
olduğumuz Yatırım Ortamını İyileştirme
Amacıyla İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarı
üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubumuz adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu kanun tasarısı, Yatırım
Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu
çalışmaları kapsamında Adalet
Bakanlığımız tarafından hazırlanmış, yaklaşık
10 kanunda değişiklik yapan bir kanun tasarısıdır.
Kanun tasarısı Adalet Komisyonumuza gelmiş, alt komisyonda
şahsımın başkanlığında çalışmalar
yapılmış, daha sonra ana komisyonda görüşülmüş ve
tasarının başlığındaki Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi kısmı
çıkarılarak İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
olarak Genel Kurula getirilmiştir.
Kanun tasarısı çalışmaları
sırasında hem AK PARTİli sayın milletvekillerimiz hem
CHPden hem MHPden arkadaşlarımız, Komisyon üyelerimiz son
derece katkı vermiş ve tam bir uyum içinde bu kanun
tasarısının çıkarılması için çalışma
sağlanmıştır.
Değerli arkadaşlar, bu tasarıyla
getirilen en önemli değişiklik, 2000 krizinden sonra 2003
yılında hukukumuza giren iflasın ertelenmesi müessesesi
tamamıyla hukuktan çıkarılmaktadır, İcra İflas
Kanunundan çıkarılmakta ve bunun yerine konkordato müessesesi revize
edilerek ve ihtiyaçları karşılayacak şekilde yeniden
düzenlenmektedir.
İflasın ertelenmesinde borçlunun borca batık
olması ön şart idi. Bu ön şart olduğu için de borçlunun
şirketin iflasının ertelenmesini istemesinin, on beş
yıllık süreçte geldiğimizde yeterli ve faydalı bir faaliyet
olmadığını görüyoruz; ne şirketler
iyileşebilmiş ne de iflastan kurtarılabilmiş, maalesef
süreç içinde şirketler iflas etme noktasına gelmiştir.
İflasın ertelenmesinde alacaklı
olanlar alacağını alamadığı için, takipler,
davalar ve süreçler durduğu için bu şirketler de iflas noktasına
gelmiş, birbirine domino etkisi yapmıştır. İflas ertelemesi
yargılamalarında istenilen kaliteler de maalesef
gerçekleştirilememiştir. Borçlu lehine verilen tedbirin herhangi bir
süreyle kısıtlanmaması, bir artı dört yıl olarak
ihtiyati tedbir kararları verilmiş olması ve bunların
uzaması, kötü niyetli borçlu ve alacaklıların da bu sürece
katkı sağlaması sonucu, âdeta şirketler iflas ettirilsin
manasına doğru gelinmiştir.
Ahmet Cevdet Paşa
Başkanlığında hazırlanan Mecellenin genel
hükümlerinden malum 44üncü madde var. Diyor ki: Ezmanın tagayyürü ile
ahkamın tagayyürü inkar olunamaz. Yani bir ihtiyaç için, bir amaç için
getirilen kanunun değişmesi, zamanın değişmesiyle,
ihtiyacın değişmesiyle mümkün hâle gelebilir. Bu kanunda
iflası erteleme müessesesi de tam buna benzer hâle geldi. Yaşanan
tecrübeler ve kötü örnekler artık bunu müesseseden toptan
çıkarmayı gerektiriyor.
İflas ertelemesi yerine koyduğumuz ve daha
etkin hâle gelecek olan konkordato hakkında kısa bir bilgi vermek
gerekirse, konkordatoyu biz, borcunu ödemekte zorlanan borçlunun borcun
miktarından bir kısmının indirilmesi veya süre verilmesi
veyahut da her ikisinin müştereken yapılması ve bunun da
alacakların kabulünden sonra mahkemenin tasdikiyle onaylanması
olarak, bir karşılıklı anlaşma yani bir cebrî sulh
olarak tanımlıyoruz. Alacaklılar tarafından yapılan
oylama sonucu öngörülen çoğunluk kabul ederse anlaşmada olumsuz oy
verenleri de bağlamaktadır. Burada Efendim, özel hukuka, mülkiyet
hakkına, sözleşme hakkına tecavüz var mıdır? diye
düşünülebilir ancak, buradaki kamu yararı konkordatoya tabi
şirketlerin yaşatılması, millî ekonominin gereklerine ve
sosyal amaçlarına uygun olarak hayatiyetini sürdürmesi, güvenlik ve
kararlılık içinde çalışmanın olması,
istihdamın devamı, devlet için katma değer üretmesi son derece
önemlidir. İşte bunun için de devletin tedbir alması zorunludur.
Ekonomik ve ticari hayatın devamı için şirketlerin
yaşaması iflas etmesinden çok daha önemlidir. Bu kapsamda, konkordato
talep edebilmek için borca batık hâle gelme şartı
aranmayacaktır. Borçlu borcunu ödemesi konusunda güçlüğe düşerse
veyahut da yakın bir gelecekte güçlüğe düşme endişesi varsa
mahkemeden konkordato talebinde bulunacaktır. Bunu bulunurken de kanunda
belirtilen, tam anlamıyla en son mali durumunu gösterir belgeleri,
muhasebe kurumunun belirlediği, yetki verdiği kişilerin
belirleyeceği raporları mahkemeye sunacak ve ondan sonra da finansal
analiz raporlarıyla birlikte tüm evraklarını mahkemeye
sunacaktır. Mahkeme evrakı aldıktan itibaren üç aylık kesin
süre verecektir. İflas erteleme kurumunda mahkemelerin takdir hakkı
vardı; bir kısım mahkeme iflas erteleme veriyordu, bir
kısmı vermiyordu. Böylece de şirketlerin bazen ticaret
merkezlerini taşıdıklarına şahit oluyoruz.
İşte, bu durumda, mahkeme üç aylık bir süre verecek, geçici
komiser tayin edecektir ve derhâl borçlunun mal varlığını
azaltıcı hareketlerden kaçınması için tedbirler alacak,
ivazsız iktisapları önleyecek, borçlanmasını önleyecek,
başka değer azaltacak, yeni borçlanmalar geliştirecek her türlü
muameleler konusunda sınırlama koyacak ve komiserin nezaretinde bu
işlemler yapılacaktır. İhtiyaç olduğunda iki
aylık daha -toplam beş aylık- bir süre verecektir. Komiser bu
süreçte derhâl alacaklıları toplantıya çağıracak, bu
talebi iletecek ve komiserin çalışmasından sonra, bu beş
aylık sürede raporunu hazırlayıp eğer bu şirketin
yaşaması gerekiyorsa, konkordatonun doğru bir teklif
olduğuna inanılıyorsa mahkemeden bunun tasdikini isteyecektir,
mahkeme bir yıl içinde karar verecektir. Burada bilirkişi tayin
edecek, sunulan raporlarla şirketin mali durumu borçlarını
gerçekten ödeyecek ve eğer bu şirket iflas etmiş olsa idi,
alacaklıların eline konkordatoya gittiğinde daha fazla para
geçeceğine inanıyorsa o takdirde konkordatoyu onaylayacaktır;
aksi hâlde, reddedecek ve şirketin iflasına karar verecektir.
Mahkeme rehinli alacaklılarla da burada kendi
içinde bir müzakere toplantısı yapılmasına karar verecek
çünkü adi alacaklar ile rehinli alacaklar birbirinden farklı. Tabii,
rehinli alacaklar sınırlı bir ayni hak olduğu için
onları kendi içinde müzakere edecek ve müzakerenin sonunda eğer
rehinli alacaklılar da üçte 2yle bu talebi kabul ederlerse konkordatoya
kabul eden adi alacaklılarla birlikte sunulacak ve mahkeme bunu gerekçeli
kararında dikkate alacaktır. Tabii, burada adi alacaklılar
açısından 2 tane çoğunluk var konkordatoda. Bir, sayı
olarak ve alacak miktarı olarak yüzde 50yi aşması gerekiyor
veyahut da sayı olarak 1/4 olmakla birlikte, alacak miktarı olarak
2/3ten daha fazla bir çoğunluk kabul ederse o taktirde konkordatoya
gidilebilecektir.
Rehinli alacaklıları az önce
söylemiştik, üçte 2yi geçecek. Rehinli alacaklıların
yapılandırılma kapsamında olduğu kabul edilir ve
rehinli alacaklarla ilgili de raporları, değerlendirmeleri yetkili
uzman kurullar yapacaktır. Tabii, kural olarak mahkemenin tasdik
kararıyla bağlayıcı olacak geçici mühlette eğer
alacaklılar isterse bu karar kesinleştikten sonra da hüküm ifade
etmesini isteyecekler yani istinaf ve temyiz aşamasını geçmesini
ve ondan sonra hüküm ifade etmesine de karar verebilecekler.
İşçi alacakları ve nafaka
alacakları konkordatodan istisnadır ve yine kamu alacakları da
konkordatonun istisnasıdır ancak kamu alacaklıları
açısından haciz ve takip yapılamaz bu süreçte, geçici ve kesin
süreçte; nafaka ve işçi alacakları açısından takip de
yapılabilir. Bu müessesenin iflas ertelemeye göre çok daha faydalı
olacağını düşünüyorum.
Yine elektronik imzayla ilgili Tebligat Kanununda
önemli değişiklikler yapıyoruz. Artık, mevcut kanundaki
sermaye şirketleri açısından var olan tebligat sistemini zorunlu
hâle getiriyoruz ve bunu uygulanabilir hâle getiriyoruz, hem de tüm kamu
kuruluşlarına, şirketlere, kooperatiflere, derneklere,
vakıflara, sendikalara, meslek birliklerine, KİTlere, avukatlara,
ara buluculara, bilirkişilere. Bunların tamamı için de PTT bir
sistem kuracak. 2018 yılı için 14 lira olan tebligat 4 liraya inecek,
hem masraf azalacak hem hızlanacaktır. Yaklaşık 70 milyonun
üzerindeki tebligatın 50 milyonu elektronik yolla yapılacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Lütfen tamamlayalım.
ALİ ÖZKAYA (Devamla) Tamamlayalım
Sayın Başkanım.
Tabii, bu tebligatın zorunlu olmasından
sonraki süreçte vatandaşlar açısından ve ilgililer
açısından şu fayda var: Normal itiraz, temyiz sürelerine
beş gün daha ilave süre kazanılmış olacak. Bu beş
günlük ilave süre bilgisi SMSle de ilgili kişiye verilecek, beş
günden sonra süreler başlayacak. Bu açıdan da tebligat herkes
açısından faydalı olacak. Yargılamayı aksatan en
önemli husus malum, tebligattır. Tebligatın elektronik ortamda
yapılmış olmasıyla yargılamalar da çok daha
hızlanmış olacak ve bunun sonucu olarak da daha adil, daha az
masraflı bir yargılamaya kavuşmuş olacağız.
Kanunun milletimize hayırlı
olmasını temenni ediyorum. Hazırlanması sürecinde
emeği geçen tüm sayın bakanlarımıza, Komisyon üyelerimize
ve uzmanlara da teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisi en derin saygılarımla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şahıslar adına ilk söz Denizli
Milletvekili Kazım Arslana aittir.
Sayın Arslan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve
İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısıyla ilgili olarak
şahsım adına söz aldım. Hepinizi sevgiyle saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, 26 Şubat 1992 tarihinde Karabağ
Savaşı sırasında Azerbaycan Cumhuriyetinin
Dağlık Karabağ bölgesindeki Azeri
vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin Hocalı kasabasında
Ermenistan kuvvetleri tarafından katledilmesini şiddetle, nefretle
kınıyorum. O olayda şehit olan kardeşlerimize Allahtan
rahmet diliyorum ve Azerbaycan halkımıza da
başsağlığı diliyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii bu yasa
tasarısının esasen başlığı ile içeriği
arasında çok fazla birbirini teyit etmeyen düzenlemeleri içerdiği
açıklıkla ortadadır. Komisyonda da söylemiştim,
yasanın başlığına baktığımız zaman
Yatırım Ortamının İyileştirilmesi dendiği
hâlde, hâlbuki yasanın içeriğine baktığımız zaman
yasanın düzenlenmesinde birçok işlemin
hızlandırılmasıyla ilgili, icra iflasla ilgili
düzenlemelerin yapıldığını görüyoruz. O nedenle
aslında yasanın başlığının Yatırım
Ortamının İyileştirilmesinden çok Yatırım
İşlerinin Daha Çabuklaştırılması yönünde bir
başlık olması daha uygun olurdu diye ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, aslında yasa
değişikliklerini sık sık yapıyorsunuz. Daha önce 2004
sayılı bu İcra ve İflas Kanununda da değişiklik
yapılmış ve İcra ve İflas Kanununda yapılan
değişiklikle özellikle iflas ertelemelerinin sıklıkla
kullanılabilecek bir noktaya getirilmesine ilişkin bir düzenleme
yapmıştınız. Tabii bu sırası geldiğinde çok
suistimal edilerek kötüye kullanıldığı için de daha sonra
bunu yasaklamak durumunda kaldınız. Şimdi de bunu ortadan
kaldırıyorsunuz. Konkordatonun işletilmesiyle ilgili de bir
düzenlemeyi ortaya çıkarıyorsunuz.
Tabii, yasaların bu kadar sık sık
düzeltilmiş olması, düzenlenmiş olması, torba yasalarla
gelişigüzel bunlara yeni yeni maddelerle eklentiler yapılması
aslında kanun bütünlüğü ve kanunun uygulanması noktasında
birçok sıkıntıyı da beraberinde getirdiği bir
gerçektir.
Değerli milletvekilleri, esas olan,
yatırım ortamının iyileştirilmesiyle birlikte
işletmelerin ve fabrikaların daha etkin, daha kalıcı ve
işlerini daha iyi bir şekilde sürdürebilecek bazı düzenlemelere
çok büyük ihtiyaç var; esas olan bu. Eğer biz işletmeleri
çalıştırmak istiyorsak, biz işletmeleri gerçekten kendi
içinde döndürmek ve bunların istihdam sağlamasına olanak
sağlamak istiyorsak aslında devletin yapacağı birçok önemli
işler ve işlevler vardır. Dolayısıyla sadece
işletmelere has eksikliklere bakmayacağız, devletin de
yapmış olduğu yanlışlara, iktidarınızın
da yapmış olduğu yanlışlara dikkati çekmek
zorundayız çünkü bugün özellikle devletin, iktidarınızın
yaptığı yanlışlarla işletmelerin,
fabrikaların zor durumda kaldığı bir gerçektir. Onun için,
bir kere devletin öncelikle hukuk devleti olması gerekmektedir. Hukuk
devleti çerçevesinde yargının bağımsız olması
gerekmektedir. OHALle uzun süre bu uygulamaların sürdürülemeyeceği,
aynı zamanda da vatandaşın hukuka güveninin azalacağı
ve Türkiyenin itibarının da azalacağını da göz
ardı etmemek gerekir diye düşünüyorum. Çünkü bunları ne kadar
düzenli yapabilirsek, ne kadar iyi yapabilirsek, ne kadar güven ortamı
sağlayabilirsek işletmelerin de, fabrikaların da
çalışmasının o denli iyi olacağını da
mutlaka görmek zorundayız.
O nedenle, ben hepinizi tekrar sevgiyle
saygıyla selamlıyorum. Bu yasanın ülkemize hayırlı
olmasını da temenni ediyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şahıslar adına ikinci ve son söz
Manisa Milletvekili İsmail Bilene aittir.
Buyurun Sayın Bilen. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İSMAİL BİLEN (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve
İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının tümü
üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, sözlerime
başlamadan önce siyasi tarihimizde önemli bir iz bırakan, 28
Şubatın en büyük mağduru merhum Başbakanımız
Profesör Doktor Necmettin Erbakanı, vefatının 7nci seneidevriyesinde
rahmetle, minnetle, şükranla yâd ediyor, kendisine Allahtan rahmet
diliyor, mekânının cennet olmasını temenni ediyorum.
Yine, devletimizin ve milletimizin bekası için
şehadet mertebesine ulaşan aziz şehitlerimize Allahtan rahmet,
kederli ailelerine sabrıcemil ve gazilerimize de acil şifalar
diliyorum.
Değerli arkadaşlar, hemen hemen tüm
hatipler, İcra ve İflas Kanununda yapmaya
çalıştığımız bu değişikliğin
piyasanın beklentisi olduğunu, iş dünyasının talebini
karşılamaya yönelik olduğunu ve iyi niyetli alacaklılar ile
borçluları korumaya yönelik bir çaba olduğunu ifade etmişlerdi;
aynen onlara iştirak ediyorum.
İş hayatımızın, iş
dünyamızın beklentilerini karşılamaya yönelik bu kanun
tasarısının şimdiden iş dünyamıza, ülkemize
hayırlar getirmesini temenni ediyorum.
Değerli arkadaşlar, getirilen teklifle
birçok kanunumuzda değişikliğe gitmekteyiz. İcra ve
İflas Kanunu başta olmak üzere Hukuk Muhakemeleri Kanunu,
Kooperatifler Kanunu, Tebligat Kanunu, Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun, Türk Ticaret Kanunu, Adli Yargı İlk Derece
Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri
Hakkında Kanun, Posta Hizmetleri Kanunu, Vergi Usul Kanunu, Suç
Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ile
Sınai Mülkiyet Kanununun bazı hükümlerinde değişiklik
yapılması düşünülmekte.
Değerli arkadaşlar, kanunla yapılan
en önemli değişiklik 2003 yılından beri uygulanan
iflasın ertelenmesi kurumunun tamamen yürürlükten
kaldırılması ve bu kurumun yerine mevzuatımızda bulunan
ancak iflas erteleme kurumu sebebiyle tercih edilmeyen konkordato kurumunun
revize edilmesine yönelik bir gayrettir. Bir hukukçu olarak ifade ediyorum: Art
niyetli borçlu ve alacaklıların çok sık kullandıkları
bu müessese kendisinden beklenen yararı, faydayı sağlamaktan
öte, art niyetli, kötü niyetli alacaklı ve borçluları korumaya
yönelik kullanılmakta ve dolayısıyla da zaman zaman adalete olan
güveni zedelemektedir. Dolayısıyla iflasın ertelenmesi kurumunda
alacaklıların herhangi bir şekilde söz sahibi olmaması,
sürecin borçlu ve mahkeme arasında yürütülmesi ve yaşanan
yargılama sorunlarıyla birlikte değerlendirildiğinde bu
kurumun tamamıyla yürürlükten kaldırılması ve bunun yerine
alacaklılar ile borçluların da bir müzakere sonrasında
anlaşmaları ve bu anlaşmanın mahkemece tasdiki esasına
dayanan konkordato kurumunun daha etkin, daha verimli, daha aktif ve
piyasayı da memnun edecek, alacaklıların ve borçluların
haklarını, menfaatlerini korumaya yönelik ticari ve sosyal
bakımdan bir zaruret hâline gelmiştir.
Değerli arkadaşlar, dolayısıyla
bu kanunun iş dünyamıza, ticari hayatımıza ve hukuk
sistemimize hayırlar getirmesini temenni ediyor, bu kanun
tasarısının hazırlanmasında emeği geçen tüm
arkadaşlarıma teşekkürlerimi sunuyor, sizleri saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi, soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sürenin yarısını soru,
yarısını da cevap olarak vereceğim.
Evet, Sayın Tanal, buyurun.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Bakanım, bu iflasın ertelenmesiyle ilgili 2007 tarihinden bugüne
kadar kaç tane karar alındı ve bunların kaç tanesi iflasın
ertelenmesinden kurtuldu?
İkincisi: 2007 tarihinde kaç tane icra
dosyası açıldı? Bu icra dosyalarından kaç tanesi 2018
yılına devredildi?
Adalet Teşkilatını Güçlendirme
Vakfının araçları var. 2017 yılında bunların en
kısa mesafe ücreti ne kadardır, saat başı bekleme ücreti ne
kadar alınıyor ve Adalet Teşkilatını Güçlendirme
Vakfının kaç tane aracı vardır?
Şu anda ülkede icralık olmuş olan vatandaşımızın
sayısı kaçtır, kaç vatandaşımız icralık
oldu. 2017 yılında İcra Müdürlüğüne müracaat edenlerden
banka borçlularının sayısı kaçtır? Yani, bankaya
borçlu olan, icralık olan vatandaşımızın
sayısı kaçtır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Gök
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Bakan, gerçi
Sayın Bakan derken bir bakan değişimi olmuş, Maliye
Bakanını orada beklerken Sayın Adalet Bakanı gelmiş
ama olsun, aynı konu sizi de ilgilendirir.
Sayın Bakan, Zarrab meselesi gündemin
yoğunluğundan dolayı şu anda pek gerilerde kalmış
gibi gözükse de Zarrabın tutuklanması ve tahliye edilmesinden sonra,
Gümrük ve Ticaret Baş Müfettişi tarafından, 8 Ağustos 2014
tarihli 052-B/13 sayılı bir inceleme raporu Gümrük Bakanlığına
sunuldu. Bu raporda geçen iddialarla ilgili Hazine
Müsteşarlığı, Ekonomi Bakanlığı, MASAK,
Maliye Bakanlığı ve Vergi Denetim Kurulunun inceleme
yapması gerektiği de belirtildi. Dönemin Gümrük Bakanı Cenap
Aşçı bu incelemelerin yapılması için konunun ilgili
kurumlara gönderildiğini ifade etti. Ben siz oraya oturmadan önce
Sayın Maliye Bakanına
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkanım
BAŞKAN- Tamamlayın lütfen siz.
LEVENT GÖK (Ankara)
yönelteceğim bir soruyu
size yöneltiyorum ve kamuoyuyla paylaşmanızı istiyorum: Gümrük
Bakanlığı Baş Müfettişi tarafından verilen rapor
Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kuruluna gönderilmiştir.
Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu bu rapor üzerine hangi işlemi
yapmıştır, ne tür bir soruşturma açmıştır ya
da hangi süreç içerisinde bu rapor değerlendirilmiştir?
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Sayın Çamak, buyurun.
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakan, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlık Divanının vekillerin implant ödemelerini 8den
12ye çıkararak kişiye özel implant ödemelerini artırması
asla kabul edilemez. Kaldı ki normal vatandaşa ne uygulanıyorsa
milletvekiline de o uygulanmalıdır. Başkanlık
Divanının bu kararı Meclisin saygınlığına
gölge düşürmüştür. Buradan basına sesleniyorum: Bu kararın
ardından tüm implantlarını devlete yükleyecek vekilleri
araştırıp bulsunlar. Çünkü tüm vekilleri zan altında
bırakan bu karar belli ki birilerine özel
hazırlanmıştır. Bu karar açıklandığından
beri nereye gitsek vatandaşın tepkisiyle
karşılaşıyoruz. Bu keyfî karara sebep olanlar kimse,
lütfen, sorumluluğunu da onlar üstlensinler. Vatandaşın
karşılanmayan ihtiyaçlarını vekillere fazlasıyla
sunarak halkın vekili olunamaz. Allah aşkına, kaç kişiye 12
implant gerekecektir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Türkmen
Yok.
Sayın Arslan
KAZIM ARSLAN (Denizli) Adalet Bakanına
soruyorum: Alman gazeteci Deniz Yücelin tahliyesiyle ilgili olarak Alman
Başbakanı Merkel ile Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Binali
Yıldırımın, Dışişleri Bakanı Gabriel
ile Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlunun
görüşmesi sonucunda mahkeme hiçbir şart ortaya koymadan tahliyesine
karar vermiştir. Bu ikili görüşmeler sonucu Deniz Yücel tahliye
edilmişse, milletvekili arkadaşımız Enis Berberoğlunun
tahliye edilmesi için kiminle görüşmemiz gerekiyor?
İki: Tahliye kararı verilirken yurt
dışı yasağının konulmamasının gerekçesi
nedir? Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına, her bir
vatandaşımıza yurt dışı yasağı
konulurken Deniz Yücele neden konulmamıştır?
Üç: Cumhuriyet gazetesi yazarlarından Akın
Atalay, Murat Sabuncu, Ahmet Şıkın tahliye olmaları için
sizinle mi görüşmemiz gerekiyor?
Teşekkür ederim, sağ olun.
BAŞKAN Sayın Tümer
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın
Bakan, işsizlik oranının çift haneli oranlara yükseldiği
ülkemizde istihdam artışı için yeni iş yerlerinin
açılması büyük öneme sahiptir. Kısa adı KOSGEB olan, Küçük
ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve Destekleme
İdaresi Başkanlığının Girişimcilik Destek
Programı kapsamında verdiği Uygulamalı Girişimcilik
Eğitimi de kendi işinin sahibi olmak isteyen girişimcilerin
iş yeri açılış giderlerini karşılaması için
sunduğu hibe kredi imkânları da bunlardan biridir. Ancak bu
programı tamamlayıp 50 bin lira kredi tutarlı hibe kredisiyle
iş yeri açan girişimcilerden aldıkları hibe kredi için
vergi dairelerinin gelir vergisi talep ettiği doğru mudur?
BAŞKAN Sayın Havutça
NAMIK HAVUTÇA (Balıkesir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, tüketicilerin 2002
yılında banka borcu 6,6 milyar, bugün itibarıyla 500 milyar TL.
Yine, ailelerin borca oranı 2002de yüzde 4,7; bugün yüzde 46,9.
Çiftçilerin 2002de banka borcu 5,1 milyar lira, bugün 85,5 milyar lira yani 17
kat artan çiftçi borcundan bahsediyoruz. Bu durumda Hükûmetiniz
-Bakanlığınız bu istatistikleri en iyi bilen Bakanlık
olarak- 100 tane icra dairesi açacak; bu borçluların mallarını
koruyacak, haczedecek yer bulamayacağız. Hükûmetiniz bu konuda bir
önlem düşünüyor mu?
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
İflas eden şirketlerden alacağı
olan vatandaşlara bu borçlar ödenecek mi? Örneğin Edirne Meriç
ilçesinde PİRSAN isimli bir firmadan çok kişi alacaklı. Bu
yasayla bu alacaklılara bir ödeme sağlanacak mı?
İkinci sorum: Tüketici kredileri ve kredi
kartlarını ödeyemeyen vatandaşlar bankalarca önce avukatlara
yönlendiriliyor, sonra avukatlar aracılığıyla tahsil
edilemeyen borçlar varlık şirketlerine yönlendiriliyor. Ne kadar
varlık şirketi var? Bu şirketlerin üzerinde ne kadar alacak var?
Üçüncü sorum: Çok sayıda çiftçimiz ciddi anlamda
borçlu. Her türlü borca yapılandırma getirildi. Çiftçi
borçlarına bir yapılandırma olacak mı?
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli Bakanım, Adalet
Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 6 Nisan
2017 tarihli terör soruşturmaları bilgi kitapçığı
elimizde. Burada, bu kitapçığın 6ncı maddesinde hâkim ve
savcılar hakkında delillerin nasıl yorumlanacağı
belirtilmiş ve bu maddenin son cümlesinde Tahliye konusunda Hâkimler ve
Savcılar Kuruluyla mutlaka istişarede bulunduktan sonra irade
oluşturulacaktır. Anayasamızın 138inci maddesinde
Mahkemelere kimse talimat veremez, telkinde bulunamaz. denilmektedir. Bu,
Anayasa ihlal suçu teşkil etmiyor mu? Bu, yargının tarafsızlık
ve bağımsızlık ilkesini ortadan kaldırmıyor mu?
Vatandaş bu mahkemelerin bağımsız ve tarafsız
olduğuna nasıl inanacak, nasıl güvenecek? Bu yazılı
belgeye karşı ne yapacaksınız? Bu Anayasa ihlal suçu karşısında
Adalet Bakanlığı Hâkimler ve Savcılar Kurulu hâlen
görevinde mi duracak?
Teşekkür ediyorum.
Saygılar.
BAŞKAN Teşekkürler.
Son olarak Sayın Gök, bir daha size söz
veriyorum.
Buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Bakan,
yaklaşık bir ay kadar önce Sayın Sağlık
Bakanının huzurunda bir konuyu gündeme getirmiştim.
Ankaramızın en köklü ilçelerinden Haymana ilçesinde diyaliz makinesi
yok, hastane var diyaliz makinesi yok. Sayın Bakan da en kısa zamanda
telafi edileceğini ifade etti ancak daha henüz bu makineler
ulaşmadı. Sayın Bakanın da bu taahhüdünü ve doğal
olarak sağlık hakkı gibi önemli bir konuda bir
duyarlılığı sizin de sergilemenizi ve bu konuyu bir an önce
çözmenizi bekliyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi soruları cevaplandırmak üzere
sözü Adalet Bakanımız Sayın Abdulhamit Güle
bırakıyorum.
Buyurun Sayın Gül.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Bu vesileyle, Hocalı katliamının
yıl dönümünde dost, kardeş Azerbaycanın uğramış
olduğu bu soykırım ve katliamdan dolayı bu
soykırımı ve katliamı bir kez daha şiddetle, nefretle
lanetliyorum ve dost, kardeş Azerbaycan halkımıza buradan
desteklerimizi ve kardeşlik, dostluk mesajlarımızı
iletiyorum. Rabbim bir daha öyle acılar yaşatmasın.
Yine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan
Vekilimiz Sayın Yaşar Tüzünün annesinin vefatını teessürle
öğrenmiş bulunmaktayım; Rabbimden rahmet diliyor, Sayın
Başkanımıza ve ailesine, sevenlerine de sabırlar niyaz
ediyorum.
Bugün yine 27 Şubat merhum
Başbakanlarımızdan, devlet ve siyaset adamı Necmettin
Erbakan Hocamızın vefat yıl dönümü. Türkiyede gerçekten çok
büyük hizmetler yapmış, Türkiyenin kalkınmasına,
Türkiyenin millî, manevi kalkınmasına büyük hizmetlerde
bulunmuş Erbakan Hocamızı da vefat yıl dönümünde
saygıyla, rahmetle yâd ediyorum; mekânı cennet olsun.
İcra dosyalarıyla ilgili sorular var,
bunları cevaplamak istiyorum. 2016 yılı icra dairelerinde takip
dosya sayısı: 2015ten devreden 18 milyon 82 bin 658, 2016da gelen 8
milyon 863 bin 894, sonuçlandırılan 2 milyon 388 bin 817,
işlemden kaldırılan 5 milyon 168 bin 247, devreden 19 milyon 389
bin 488. 2017 icra takip sayıları: 2016dan devreden 19 milyon 463
bin, yıl içinde gelen 8 milyon 577 bin, sonuçlandırılan 2 milyon
481 bin, işlemden kaldırılan 5 milyon 110 bin, devreden 20
milyon 448 bin.
2015 yılı iflas ertelemeye ilişkin
başvuru sayısı 476, kabul sayısı 83. 2016
yılı iflas ertelemeye ilişkin başvuru sayısı 654,
kabul sayısı 100. Elbette daha öncede ifade ettiğimiz gibi,
küçük alacaklara da ilişkin 50 lira, 60 lira, 70 lira gibi rakamlar için
de vatandaşlarımız icralık olabilmekte. Bu anlamda bir
vatandaşımızın küçük alacaklardan dolayı da
icralık olmaması adına bir çalışma içerisindeyiz
Adalet Bakanlığı olarak ve bu icrayla ilgili rakamlar,
vatandaşlarımızla alakalı daha rahatlatıcı
düzenlemeler üzerinde faaliyetlerimizi,
çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Gümrük Bakanlığıyla ilgili Sayın
Levent Gökün bir sorusu vardı ama gerçekten de ihtisas gerektiren bir
konu Maliye Bakanlığımız ve Gümrük
Bakanlığımızla ilgili bu hususta neler yapıldı?
diye.
LEVENT GÖK (Ankara) Onu yazılı olarak
istiyorum Sayın Bakanım.
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) Bunu
ben Maliye Bakanımıza da iletmiş olacağım.
İmplant uygulaması
Eğer bir tasarruf
varsa Meclis Başkanlık Divanımızın bir kararıysa
-yasama, yürütme ayrıdır- bu yasama Meclisinin yönetimiyle ilgili,
tüm partilerin çalışmasıyla ilgili bir tasarruftur. Bu konuda
elbette en doğrusu yapıldığı kanaatindeyim. Bu konuda
özellikle Genel Kurulda Meclisin itibarını da en başta bizlerin
koruması elbette gerekecektir, bunu
hatırlatıyorum.
Deniz Yücel tahliye
edilmeden önce Başbakanlar görüştü. Enis Berberoğlu ya da
diğer gazetecilerin tahliye olması için kiminle görüşmemiz
gerekiyor? Yargı bağımsızdır ve yargı
vermiş olduğu kararları dosya kapsamında değerlendirerek
vermektedir ve hiçbir şekilde bu tür temaslarda kamuoyunda adı geçen
isimlerle yapılan görüşmeler neticesinde bir yargılama
yapılmamıştır ya da bir karar asla
alınmamıştır, böyle bir şey söz konusu olamaz. Kiminle
görüşülmesi gerektiği hususuna gelince, elbette mahkemeyle
görüşülecek. Avukatlar, hukuk sistemi işlemektedir. Bu hususta
tahliyelere ilişkin müracaatlar, itirazlar elbette mahkemeye
yapılmaktadır. Yürütme organının bu konuda hiçbir yetkisi,
tasarrufu olamaz.
Sayın
Tanalın söylemiş olduğu bu broşürle ilgili, bilgi notuyla
ilgili Nisan 2017de olduğu ifade edilen o konuya ben bakarım, o
konuda bir bilgimiz yok, değerlendiririz.
Sayın
Havutçanın çiftçilerin borçlarıyla ilgili bir sorusu vardı. AK
PARTİ öncesi yüzde 60, 70 faizlerle borçlanan çiftçilerimiz vardı ve
Hükûmetimiz zamanında, AK PARTİ döneminde daima çiftçimizin
yanında olan Hükûmetimiz oldu ve faizsiz borçlanma imkânı getirildi.
Bunlarla ilgili, çiftçilerimizle bu dayanışmada, onların mazotlarının,
yine masraflarının yarısını karşılama ve
diğer tüm giderlerle ilgili Hükûmetimizin yaptığı
adımlar ortadadır ve her zaman çiftçi dostu olarak kalmaya devam
edeceğiz. Bu gayretlerimizi de elbette artıracağız.
Haymanada bir
diyaliz makinesiyle ilgili... Bunu Sağlık Bakanımıza
ileteceğim birazdan. Bu konuda mutlaka gereken çaba gösterilmiştir ve
bu konuda biz de bu sağlıkla ilgili, hayati konuyla ilgili gerekli
çabayı elbette göstereceğiz.
Yine, çiftçilerle
ilgili icra dosyalarının rakamları sorulmuştu ama
bunların notlarını aldık, yazılı olarak çok
değerli milletvekillerimize ifade etmiş olacağız.
Ben bu vesileyle
tekrar, Yatırım Ortamının İyileştirilmesi
Amacıyla İcra
ve İflas Kanunu ve Diğer Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Tasarımızın yatırım
ortamı için, ülkemiz için hayırlı olmasını diliyorum.
Gerçekten, iflasın ertelenmesi gibi bir kurumun
kötüye kullanıldığı, hatta işletim merkezlerinin,
şirket merkezlerinin başka yerlere
taşındığı, hangi mahkemeden karar alacaksa oraya
şirket merkezinin taşındığı ve esasen
şirketin ve o kuruluşun ayakta durması değil de bir anlamda
tahribine yönelik bir düzenleme özellikle uygulamada kötüye
kullanılmıştı. Şimdi, borçluyu da ayakta tutan,
alacaklının da alacağını tahsil edebileceği bir
sistem üzerinde çalışılmıştır. Bu sistemle borca
batık olmadan, riski kendisi öncesinden planlayarak ve mahkeme huzurunda,
kontrolü, denetiminde, bu anlamda şirketin ayakta tutulmasına yönelik
bir önemli düzenleme getirilmiştir.
Yine, İcra ve İflas Kanunundaki
değişikliklerle bir borçlunun malının parça parça satılması
değil, kül hâlinde satılmasına yönelik de bir düzenleme
getirilmiştir. Nasıl? Bir otelin eğer satışı söz
konusuysa; otelin müştemilatının ayrı satılması,
malzemelerinin ayrı satılması, binanın ayrı
satılması değerinin çok altında bir satışa neden
oluyordu. Bugün Genel Kurulun huzurunda görüşülen öneriyle bir bütün
hâlinde satılması daha fazla kârla satılacaksa, değerle
satılacaksa buna imkân getiren bir düzenleme söz konusudur.
Yine, İcra ve İflas Kanununda uzman
mahkemeler marifetiyle ve konkordatonun Türk hukuk sistemine çok etkin bir
şekilde gireceği bir kanunu çalışıyoruz. Esasen, hukuk
fakültesinde okuyan bütün arkadaşlarımız hatırlarlar,
konkordato bölümü geldiğinde Türkiyede uygulaması yok. diye biz o
bölümü, icra iflas hukukunda hocalarımız geçerdi, uygulaması
yoktu. Ama bugün, konkordatoyu yani şirketi ve borçluyu ayakta tutacak,
alacaklının da alacağını tam anlamıyla tahsil
edebileceği, alacaklının da o süreçte müdahil olabileceği
bir öneri bugün Genel Kurulun huzurundadır. Umuyorum, uygulamada da çok
yakın takiple uzman, ihtisas mahkemelerle bu konuda kötüye
kullanımları önleyecek şekilde çok önemli bir adım
olduğuna inanıyorum. Bu, hem yabancıların Türkiyede
yatırım yapmasına çok güzel bir imkân sağlayacak hem de
Türkiyedeki yatırımcılarımızın, iş
adamlarımızın, sanayicilerimizin kendilerini hukuka daha güven
içerisinde, yarınına daha güzel bir şekilde bakacağı,
değerlendirebileceği bir kanun tasarısı olacaktır.
Yine, elektronik tebligatla ilgili düzenlemede de
gerçek vatandaşları zorunlu olmaktan çıkartan, ihtiyari
bırakan bir model üzerinde Genel Kurulumuzun huzuruna getirilmiştir
tasarı. Böylece, Türkiye'de yaklaşık 30 milyon civarında
bir tebligatın normal posta yoluyla değil, elektronik posta yoluyla
vatandaşlarımıza tebligatı öngörülmektedir. Bunun
amacı, hem tebligat masrafı vatandaşlarımıza daha az
maliyetli olacaktır, maliyetten bir tasarruf söz konusudur hem de normal
posta yoluyla tebligatın ilgiliye ulaşmaması, adresinde
bulunamayınca muhtarlığa tebligatın yapılması,
onun yine ilgili şahsa ulaşamaması, farklı kişilere
gitmesi ve postadaki zamanın yargılamanın uzamasına
sebebiyet vermesinden kaynaklı bu tür mahzurları giderecek çok önemli
bir değişikliktir. Vatandaşlarımızın cep telefonlarına
da bu bilgi gelecek, e-mail yoluyla da gelecek ve
vatandaşlarımız istediği takdirde de kendilerine bu yönde
bir tebligatın yapılması sağlanacak ama şu andaki
önerimiz gerçek kişilerin daha sonra ama tüzel kişilerle ilgili
zorunluluk getiren bir düzenlemedir.
Genel Kurulu saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bakanım.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç, size 60a göre bir
söz vereceğim.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, görüşülmekte olan
524 sıra sayılı Kanun Tasarısıyla
yatırımcıların hayatını kolaylaştıracak
kararlar alındığına ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak
milletin önünü açacak yasaların bir an önce çıkmasına katkı
sağladıklarına ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve İflas Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısını görüşüyoruz. Az önce Sayın Bakan da
ifade etti, bu kanun tasarısıyla gerçekten insanlarımızın
hayatını kolaylaştıracak ve
yatırımcıların hayatını kolaylaştıracak
kararlar alınıyor. Sayın Başkan, bizim de Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu olarak söylediğimiz budur. Eğer kanunlar bu
şekliyle gelir, komisyonlarda incelenir, komisyonlarda diğer siyasi
partilerin de görüşleri alınırsa bugün
yaptığımız gibi bir uzlaşı içerisinde hem
yatırımcımızın hem de insanlarımızın
önünü açacak yasalar bir oy birliğiyle çıkar. Bugün Cumhuriyet Halk
Partisinin yaptığı da tam budur. Sadece eleştirmiyoruz,
sadece karşı çıkmıyoruz, yeri ve zamanı
geldiğinde torba yasalar dayatılmayınca komisyonlarda iktidar
partisiyle birlikte çalışarak milletimizin önünü açacak
yasaların bir an önce çıkmasını sağlıyoruz. Bunu
da kamuoyunun dikkatine sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Çok teşekkür ediyorum.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve İflas Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/913) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
524) (Devam)
BAŞKAN Böylece tasarının tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 23üncü maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde gruplar adına ilk söz,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğluna aittir.
Sayın Gaytancıoğlu, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yatırım
ortamını iyileştirmek istiyoruz. Evet, biz Cumhuriyet Halk
Partisi olarak eğer yatırım ortamı iyileştirilecekse
destek veriyoruz. Ama son günlerde hepimizin bildiği gibi bir
batırım ortamı var yani cumhuriyetin yüz akı şeker
fabrikalarını batırıyorsunuz hem de göz göre göre. 14 tane
şeker fabrikasını
Bir gecede karar aldınız, dediniz
ki: Artık, bundan sonra özelleştirmeler kamu giderlerini azaltmak
için değil, kamuya gelir kazandırmak için yapılacak. Yani
elimizde ne var ne yoksa satacağız. Peki, bu şeker
fabrikaları nasıl kuruldu, nasıl imece yapıldı, hangi
şartlarda kuruldu acaba biliyor musunuz? Kurtuluş Savaşı
yapıldıktan sonra bir toplu iğne bile yapamayan bu
Osmanlıdan devraldığımız miras, şeker
fabrikalarının hemen kurulmasıyla neticelenmiştir.
Uşak ve Alpullu Şeker Fabrikaları kurdurularak şeker
pancarı tarımı yaygınlaştırılmış
ve şeker ithal eden konumdan Türkiye şeker ihraç eden konuma
gelmiştir. Ama hepsinden daha önemlisi, cumhuriyetin devrimleri şeker
fabrikaları sayesinde yayılmıştır. Şeker
fabrikaları sayesinde okuma yazma kursları açılmış,
tiyatrolar, sinemalar gösterilmiş, yani bir devri siz yok
sayıyorsunuz. Şeker fabrikaları cumhuriyetin yüz
akıdır.
Aynı zamanda şeker pancarından elde
edilen şeker ve şeker pancarı tarımı çok stratejiktir.
Neden? Bakın, önce doğaya yaptığı bir katkı var.
Neredeyse bir orman kadar doğayı temizler, 3 kat oksijen sağlar,
doğaya katkı sağlar. Onun dışında, Türkiyede
ciddi bir işsizlik var, vasıfsız işsizlere istihdam
sağlar. 1 milyona yakın çapacı evine bu yevmiyeler sayesinde
ekmek götürebiliyor. Hâlbuki siz şimdi bunu kapatarak bunun, bu
istihdamın olmamasına destek veriyorsunuz.
Bunun dışında, ulaştırma
sektörüne yaptığı katkılar var. Köyden kente göçü önlüyor
ve bir de şeker pancarı tarımından sonra elde edilen küspe,
melas çok değerli bir yem kaynağı. Türkiye hayvan ithal ediyor,
Türkiye et ithal ediyor, biz yem kaynaklarını kullanmıyoruz.
İşte, size bir kaynak.
Ama en önemli konu bunlar da değil. Tarım
Bakanlığında üç aydan beri bir şirket karargâh kurdu. O
şirketin adı Cargill. Bakın, Cargillin ciddi anlamda lobisi
var. Bu lobi sayesinde Tarım Bakanlığı dinliyor ve
Cargillin neredeyse her dediğini yapıyor.
Bakın, bu raporları görmediniz.
Bunları bütün AKP milletvekillerine de dağıtacağım.
Yani Türkiyeyi Tarım Bakanlığı mı yönetiyor, Türkiye
tarımına Tarım Bakanlığı mı yön veriyor,
yoksa Cargill mi yön veriyor? Bakın, Cargill ne diyor: 2023
yılında yani cumhuriyetin 100üncü yılında Türkiye'de
nişasta bazlı şeker üretimi şu ankinin tam 5 katı
olacak. Yani şu an ne kadar? 260 bin ton. Ne öngörülüyor? 1 milyon 600
bin ton nişasta bazlı şeker. Peki nişasta bazlı
şeker demek ne demek? Şeker pancarından elde edilen
şekerin yerini alacak bir şeker demek. Yani sağlıklı
değil.
Bu yatırım ortamı kanununu
konuşuyoruz ama Türkiye'deki yatırımcıyı bitiriyoruz,
onun yerine bu fabrikaları belki de Cargill ve kendi ortakları
satın alacak. Aynı, TEKELin sigara bölümünde
yaptığınız gibi bu fabrikalar, korkuyoruz ki kapanacak,
cumhuriyetin yüz akı olan bu fabrikalar korkuyoruz ki kapatılacak.
Bazılarını göstermelik olarak bu sene açtınız. Birkaç
tanesinin açılışına biz de gittik. Orada işçileri
görseydiniz, orada çiftçileri görseydiniz bu kararı almazdınız.
Çiftçiler de seviniyorlardı, işçiler de Fabrikamız
çalışacak. diye seviniyorlardı ama biz sevinmedik çünkü sizi
çok iyi tanıyoruz. Siz ne yaptınız? Hâlâ Özelleştirme
Kurulunda olduğu için fabrikalar, göstermelik bir açılış
yaptınız ve şimdi de fabrikaları kapatmak için düğmeye
bastınız. Cargillle anlaştınız. Ben raporu okudum,
sizler de okuyun lütfen, nelere imza atıyorsunuz. Ne var bunun içerisinde
biliyor musunuz? Şeker pancarı çok su kullanıyormuş,
şeker pancarı tarımı kârlı değilmiş. Ya,
Türkiye hayvan ithal ediyor arkadaşlar, biz bunun küspesinden
bahsediyoruz, yeminden bahsediyoruz. Sizin hiç mi ülke sevginiz yok?
Bakın, daha önce yaptığınız
özelleştirmelerden size bahsedeyim. Et ve Balık Kurumunu, tam 35 tane
kombinasını komple sattınız, şu an Türkiye et ithal
ediyor, canlı hayvan ithal ediyor. TEKELin sigara bölümünü
sattınız, Türkiye şu anda sigara ve tütün ithal ediyor.
SEKAyı sattınız, Türkiye kâğıt ithal ediyor. Yem
sanayisini sattınız, devletin yem fabrikalarını
sattınız, Türkiye saman ithal ediyor. Demek ki özelleştirme
çözüm değil.
Şimdi, şeker fabrikalarını
satacaksınız, Türkiye şeker ithal etmeyecek, merak etmeyin,
Monsanto ve Cargill gibi, Bayer gibi çok uluslu şirketlerin Türkiye'ye
GDOlu tohumları gelecek, mısır üretimi artacak. Raporda bunlar
yazıyor, lütfen okuyun. Ve Türk insanı daha çok kanser olacak, Türk
insanı daha çok şeker hastası olacak, Türk insanı obez
olacak. Siz belki bu sefer bunu anlamayacaksınız ama
çocuklarınızda göreceksiniz, lütfen çocuklarınızı
düşünün ve hazır, yatırım ortamını
iyileştirmek istiyorken bu yasa tasarısını geri çekin.
Bakın, dediğim gibi, ilk olarak, tohum
firmalarına yani emperyalist şirketlere destek vereceksiniz, bu
şirketler Türkiye'ye ellerini kollarını sallayarak gelecek.
İkinci olarak, nişasta bazlı
şekerin önünü açacaksınız, zaten ibareler var,
çıkardığınız kanun hükmünde kararnameyle Şeker
Kurumunu Tarım Bakanlığına bağladınız,
Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 1,5 nişasta bazlı şeker
kotası var, bizde yüzde 15. Çok yüksek. Bu kotayı
sınırsız yapmak istiyorsunuz. Biz buna izin vermeyeceğiz
arkadaşlar, her yerde eylemler yapacağız, sizin peşinizi
bırakmayacağız. Ne zaman ki gerçekleri göreceksiniz, doğruları
göreceksiniz o zaman Türkiye'yi nereye götürdüğünüzü
anlayacaksınız. Bakın, nişasta bazlı şeker
lobisine hizmet edeceksiniz, onlar kazanacak bizim çiftçimiz kaybedecek.
Üçüncü olarak da, iddia ediyorum ki siz yabancı
ilaç firmalarına çalışacaksınız bu
çıkaracağınız yasayla. Niye? Türk insanı daha çok
şeker hastası olacak, daha çok kanser hastası olacak, daha çok
obez olacak ve bunun tedavisi için başka ülkelerden Türkiye ilaç ithal
edecek. Böyle bir ülke mi olmamızı istiyorsunuz yoksa cumhuriyetin
yüz akı, devrimleri yayan, her şeyde önder olan şeker
fabrikalarını Almanyanın yaptığı gibi,
Fransanın yaptığı gibi modernize ederek, üretime
kazandırarak, kotaları kaldırarak tüm tüketimi şeker
pancarından elde edilen o sağlıklı şekeri yapmayı
mı düşünüyorsunuz? Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, şeker
pancarından şeker elde etmeyi, üretmeyi, toplumumuzu
sağlıklı ve dengeli beslemeyi, şeker pancarının
artıklarından melas ve küspe yaparak hayvanlarımıza
yedirmeyi ve bu şekilde de hayvan ithalatını önlemeyi, et
ithalatını önlemeyi düşünüyoruz. Aramızdaki fark bu kadar
açık, bu kadar net. Siz lütfen bu raporları -tekrar gösteriyorum- bir
okuyun bakalım neler olacak. Aklınız fikriniz enflasyonu
düşürmekte. Düşüremiyorsunuz, gümrük vergilerini düşürüyorsunuz;
buğdaydaki gümrük vergisini sıfırlıyorsunuz, nohuttakini
sıfırlıyorsunuz. Şimdi de diyorsunuz ki: Nişasta
bazlı şeker daha ucuz olduğu için
Burada şeker
fiyatları da yazıyor: 3,5 liradan 2 lira 60 kuruşa düşecek.
Kimin raporu bu? Cargillin raporu. Kim kabul ediyor? Sizler kabul ediyorsunuz.
Yani ucuza şeker yiyeceğinizi zannediyorsunuz ama bir toplumu
görmezden geliyorsunuz. Türkiye Cumhuriyetinde yaşayan 80 milyon
insanın sağlıklı ve dengeli beslenmesi gerektiğini
hiçe sayıyorsunuz sadece biraz, birkaç yeşil dolar için. Bunları
lütfen yapmayın.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi söz sırası Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Mahmut Atilla
Kayaya aittir.
Sayın Kaya, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MAHMUT ATİLLA KAYA
(İzmir) Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 524
sıra sayılı İcra ve İflas Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının birinci bölümünde AK PARTİ Grubu adına
söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, yüce heyetinizi
saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Zeytin Dalı Harekâtı büyük
başarı ve kararlılıkla devam ediyor. Hain teröristlerin
Afrin toprakları üzerinden Suriye-Türkiye sınırıyla tüm
kara teması kesildi ve Afrinde hilal tamamlanmış oldu. Rabbim
yiğitlerimizin yardımcısı olsun.
Bu vesileyle, Zeytin Dalı Harekâtı boyunca
şehit düşen askerlerimize Allahtan rahmet,
yaralılarımıza acil şifalar diliyorum. Kahraman ordumuz
elbette muzaffer olacaktır, dualarımız gece gündüz onlarla.
Bugün aynı zamanda Fırtınalara yön
veren, kelebeklerin kanat çırpışıdır. diyen, kendisi
yerli, duruşu millî, fikirleri ise evrensel olan Muhterem Necmettin
Erbakan Hocamızın vefatının 7nci yıl dönümü. Merhum
Erbakan gerçek bir dava adamıydı, Batının tahakkümüne ve
hegemonyasına itirazı vardı, bu toprakların
taşralı çocuklarına öz güven aşılıyordu.
Mücadeleyi, azmi, heyecanı, fedakârlığı, nezaketi ve daha
nice güzel hasleti milyonların hayatına taşıyan büyük bir
dava adamıydı. Mekânı cennet, ektiği tohumlar salih ameli
olsun. Rabbim rahmet eylesin. Minnetle, özlemle anıyoruz.
Değerli milletvekilleri, iş hayatına
katkı ve uygulamadaki sorunların çözümünü sağlamak ve
yatırım ortamının iyileştirilmesi için pek çok önemli
değişikliği bu kanun tasarısıyla öngörmüş
bulunmaktayız.
Türkiye'nin yatırım ortamının
daha iyi bir noktaya çıkması hepimizin ortak isteğidir. Ticaret,
hukuk ve ekonomi birbiriyle etkileşim içindedir. Yargı sisteminin
kalitesi, hızı ve sözleşmelerin icrası konusundaki gücü
ekonomiyle yakından ilişkilidir. Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu uzun süredir
çalışmalarını sürdürmekte ve ülkemizdeki sivil toplum
kuruluşlarının görüşlerini alarak ülkemizin
yatırım yapılabilme görünümünün iyileştirilmesi ve bunun
için yapılması gereken çalışmaları eylem planı
olarak gündemine almaktadır. Adalet Bakanlığımızca
yeni bir İcra ve İflas Kanununun hazırlanması
noktasında çalışmalar devam etmektedir.
Yatırım ortamının
iyileştirilmesi amacına hizmet eden bu kanun tasarısıyla
İcra ve İflas Kanunu, Türk Ticaret Kanunu, Kooperatifler Kanunu,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu, Milletlerarası Tahkim Kanunu, Tebligat Kanunu,
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Adli Yargı
İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev
ve Yetkileri Hakkında Kanun, Posta Hizmetleri Kanunu, Vergi Usul Kanunu,
Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun,
Sınai Mülkiyet Kanunu olmak üzere, toplam 12 kanunda değişikliğe
gidilmektedir.
Genel olarak değişiklikleri benden önceki
konuşmacı arkadaşlarımız da özellikle anlattılar,
daha detaylı, daha teknik bir biçimde bu kanun tasarısını
ele alırsak, dört ana başlıkta önemli değişikliklere
gidiyoruz.
Bunlar içerisinde, birincisi, bünyesinde birçok
sorunu barındıran iflas erteleme kurumunu yürürlükten
kaldırıyoruz, konkordato kurumunu etkin ve işlevsel bir
yapıya kavuşturuyoruz. Ülkemizde 2003 yılından beri
uygulanan iflas erteleme kurumu, ihdas amacını gerçekleştirmesi
konusunda, maalesef, isteneni verememiştir. İflas erteleme kurumu,
aslında, konkordatoya giderken bir köprü vazifesi görmekteyken konkordato
uygulanamaz bir hâl almış ve dejenere bir hâle dönüşmüştür.
15 Temmuz 2016da revize edilmiş ancak alacaklıların süreç
içerisinde herhangi bir şekilde söz sahibi olamamaları, sürecin
borçlu ve mahkeme arasında yürütülmesi, yaşanan yargılama
sorunları birlikte değerlendirildiğinde, iflas erteleme
kurumunun tamamen yürürlükten kaldırılması ve bunun yerine konkordato
kurumunun daha etkin ve aktif hâle getirilmesi artık bir zorunluluk
olmuştur. Böylece, alacaklılar ile borçlunun müzakere sonucu
anlaşmaları ve bu anlaşmanın mahkemece tasdiki esasına
dayanan ticari ve sosyal hayat bakımından zaruri bir ihtiyaç olan
konkordato kurumu bu kanun tasarısıyla birlikte revize
edilmiştir.
Düzenlemeyle, borca batıklık
şartını artık aramıyoruz. İşçi nafaka
alacaklarını koruyoruz. Borçlu hakkında icra takiplerini
durduruyoruz. Borçluya, üç artı iki aylık geçici müddetle alacaklılarını
ikna imkânı getiriyoruz. Kesin mühlet bir yıl olarak öngörülmekte ve
güçlük arz eden durumlarda altı aya kadar uzatılabileceğini
kabul ediyoruz. Alacaklar kurulu kurarak görevlerini düzenliyoruz. Konkordato
mühletinin, konkordato borçlusunun durumunun iyileşmesi sebebiyle
kalkabileceğini düzenliyoruz. Mühlet aşamasında kanun yolu
denetimini sınırlandırıyoruz. Konkordato mühleti içinde
borçlunun rahat hareket edebilmesi için kesin mühlet aşamasında
alacaklıların haklarında bazı sınırlamalar
yapıyoruz. Konkordato mühleti borçlunun ticari faaliyetine komiseri
nezaretiyle devam etmesine imkân sağlıyoruz.
İkinci önemli değişiklik tahkim
uygulamasında yaşanan sorunlara ilişkindir. Ülkemizde tahkim
yargılamasına konu olan uyuşmazlıkların önemli bir
kısmını ticari uyuşmazlıklar oluşturmaktadır.
20 Temmuz 2016 tarihinde bölge adliye mahkemelerinin faaliyete geçmesiyle
birlikte, tahkim yargılamasında görevli ve yetkili mahkeme sorunu
gündeme gelmiştir. Bu kanun tasarısıyla tahkim
yargılamasının daha hızlı bir şekilde
yapılabilmesi için görevli ve yetkili mahkeme açıkça belirlenerek bu
sorun da çözüme kavuşturulmaktadır. Diğer taraftan da ticari
uyuşmazlıkların daha hızlı bir şekilde çözüme
kavuşturulması için bazı düzenlemeler de getiriyoruz.
Yine bu kanun tasarısıyla birlikte
elektronik tebligatın kapsamı genişletilmektedir. Böylece, kamu
idareleri ve bunlara bağlı döner sermayeli kuruluşlar, mahallî
idareler, kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların bağlı
ortaklıkları, müessese ve işletmeleri, sermayesinin yüzde
50sinden fazlası kamuya ait diğer ortaklıklar, kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları,
kanunla kurulanlar da dâhil olmak üzere tüm hukuk tüzel kişilikleri,
noterler, baro levhasına yazılı avukatlar, sicile
kayıtlı ara bulucular, bilirkişiler, idareleri, kamu iktisadi
teşebbüslerini veya sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait
diğer ortaklıkları ile adli ve idari yargı mercileri, icra
müdürlükleri veya hakemler nezdinde vekil sıfatıyla temsile yetkili
olan kişilerin bağlı bulunduğu birimlere de elektronik
tebligatta sorumluluğu getirmiş oluyoruz.
Daha önce uygulanan uygulamada yaptırım
olmadığı için bir sonuç elde edilememişti ama bu kanun
tasarısıyla birlikte, 2017 yılı itibarıyla
yaklaşık 40 milyon tebligatın 28 milyonunun elektronik ortamda
yapılmış olması sağlanacaktır. Elektronik ortamda
yapılan tebligatlar muhatabın elektronik adresine
ulaştığı tarihi izleyen beşinci günün sonunda
yapılmış sayılacaktır.
Dördüncü olarak da bu kanun tasarısıyla
birlikte, ticari ve ekonomik bütünlük arz eden ya da bir bütün hâlinde
satıldığı takdirde daha yüksek gelir elde edeceği
anlaşılan mal ve hakların bir bütün olarak paraya çevrilmesi,
kül hâlinde satılması hükme bağlanmaktadır. Borçluya ait
hacizli malların birlikte satılması, talebi
artıracaktır. Ayrıca, birlikte satılmasına karar
verilen hacizli malların başka alacaklılar tarafından
haczedilmesi hâlinde paranın paylaştırılması
aşaması içtihatlara bırakılmaktadır.
Bu dört ana başlıkta yatırım
ortamının iyileştirilmesi amacıyla 12 kanunda esaslı
değişiklik içeren bu kanun tasarısı, Adalet Komisyonumuzca
öncelikle alt komisyona sevk edilmiştir. Alt komisyonda paydaşlar ve
bilimsel görüşlerle çok dikkatli bir şekilde uzun müzakereler
sonucunda kanun tasarısı tekrar değerlendirilmiş ve hem
iktidar hem de muhalefet partilerinin sözcülerinin ortaya koymuş
olduğu görüşler doğrultusunda neredeyse oy birliğiyle
yapılan değişikliklerle değiştirilmiştir. Daha
sonra, Adalet Komisyonumuzda, aynı şekilde, alt komisyonun
görüşü doğrultusunda iktidar ve muhalefet partilerinin
milletvekillerince yapılan değerlendirmeler
ışığında kanun tasarısı yüce Meclisimizin
gündemine gelmiştir. Adalet Komisyonu raporumuza muhalefet partilerimizce
sunulan muhalefet şerhlerine de bakıldığında, genel
olarak kanun tasarısıyla getirilen yeniliklerin temel olarak kabul
edildiği de net şekilde görülmektedir.
Ben, bu önemli değişiklikleri içeren kanun
tasarını hazırlayan Adalet Bakanımız Sayın
Abdulhamit Gül ve ona bağlı bürokratlar olmak üzere hem iktidar
partimizin hem muhalefet partimizin bu kanun tasarısına özellikle
katkı sunan tüm milletvekillerine, Adalet Komisyonu üyelerine ve
değerli akademisyenlere teşekkürlerimi sunuyorum, hayırlı
ve uğurlu olmasını diliyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Kaya.
Şimdi söz sırası, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğana aittir.
Sayın Erdoğan, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET ERDOĞAN (Muğla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 524 sıra
sayılı Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve İflas Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının birinci bölümü üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi
Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce
heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz Türk
milletini saygı ve muhabbetle selamlıyorum.
Afrinde sürdürülmekte olan Zeytin Dalı
Operasyonunda bugüne kadar şehit olan bütün kahramanlarımıza
Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum. Vatanın bütünlüğü için ve
Türk milletinin güvenliği için mücadeleye devam eden kahramanlarımıza
başarılar diliyorum. Allah onların yâr ve
yardımcıları olsun, dualarımız onlarladır.
Yine, Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yirmi altı yıl önce Azerbaycanın Hocalı
kasabasında Ermeniler tarafından soykırıma tabi tutulan
soydaşlarımızı bir kez daha rahmetle anıyoruz. Sözümüz
odur ki Turan illerini düşürmeyeceğiz, asla yüzüstü
bırakmayacağız, Karabağda Türk Bayrağını
eninde sonunda dalgalandıracağız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hukuk normlarında, vergilendirmede ve bürokratik
işlemlerde yatırımcılar için öngörülebilir, sürdürülebilir
bir hukuk yapısının kurulması bir ülkedeki ekonomik
sıkıntıların çözümü bakımından çok önemlidir.
Bugün ülkemizin en temel sorunu genç işsizliktir. İş gücü
piyasasına yeni katılan gençlerimizin istihdam sorununun
çözülebilmesi için her yıl iş gücü piyasasına yeni katılan
gençlerimizin sayısı kadar yeni istihdam alanı oluşturmak
durumundayız. Bugün bu yatırımların bir
kısmını elbette ki kendi öz kaynaklarımızla
yapabiliriz ancak öz kaynaklarımızın istediğimiz seviyede
yatırım yapmaya yeterli olmadığı da açıktır,
bunun için de yabancı yatırımlara ihtiyaç vardır. Gerek
kendi öz kaynaklarımızın başka ülkelere
kaçırılmaması ve bu kaynakların yatırıma
dönüşmesi için gerekse yabancı kaynakların ülkemizde
yatırıma dönüşmesi için hukuk güvenliği önem arz
etmektedir. Bu manada bu tasarıyla yapılan önemli
değişikliklerin karşı karşıya
kaldığımız sorunların bir kısmını
çözeceği kanaatindeyiz ancak bütün sorunların çözümü için hukuk
normlarındaki evrensel standartları yakalamamız gerekmektedir.
Hukuk güvenliği deyince, son yıllarda
içine düştüğümüz bir yanlıştan da kurtulmamız
gerekmektedir. Çok sık kanun değişiklikleri yaparak bu hedefe
ulaşamayız. Bu hedefe ulaşmak için bugüne kadar
karşılaştığımız sorunların
tamamını masaya yatırıp hukuk sistemimizi evrensel hukuk
normlarına ulaştıracak bir hukuk altyapısını
ortak akılla oluşturmamız gerekmektedir. Günübirlik ve aceleyle
yapılacak değişiklikler hem Parlamentoyu çok meşgul etmekte
hem de yatırımcıların taleplerini
karşılayamamaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizin kaynaklarını ve imkânlarını da
düşünerek bürokratik işlemleri çözecek, yatırımların
gerçekleşmesi sürecini, yatırımların geriye dönüş
sürecini hızlandıracak hukuki bir altyapı kurmak
zorundayız. Bazı alanlarda bir yatırımcının
alması gereken ön izinler uzun zamanlar almakta, ilgili birimlerde
yatırımcının iş ve işlemleri lüzumsuz yere
bekletilmekte, yatırım süreci başladıktan sonra da
yatırımcının moral ve motivasyonunu engelleyecek
birtakım uygulamalar yapılmaktadır. Bu da
yatırımcıyı yormakta ve yatırımcı da bunun
yerine, üretim yatırımı yapmak yerine sermaye oyunlarına
yönelmektedir. Bugün, ithalatımızı azaltmanın yolu,
ihracatımızı artırmanın yolu, istihdam sorununu
çözmenin yolu üretimi artıracak yatırımların
artırılmasından geçmektedir. Bunun çaresi de
yatırımcının önünü açmak, yatırımcının
yatırım süresini, üretime geçiş süresini kısaltmaktır.
Çünkü yatırımcı buraya bir kaynak aktarmakta, bu
kaynağın da bu yatırıma aktarılması süresinin
uzaması yatırımcının yatırım maliyetini
artırmakta, yatırımcıyı zora sokmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yine bu çerçevede vergi sisteminin üzerinde de ciddi bir
çalışmayla yeni vergi reformlarını gerçekleştirmek
zorundayız. Özellikle ithalatçıya sağlanan vergi kolaylıkları
yerine; üretim yapana kolaylık sağlayan, üretim yapanı koruyup
kollayan, uluslararası rekabet içinde onların
varlığını, haklarını hukuklarını
koruyacak bir vergi sistemini kurmak zorundayız.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak seçim
beyannamemizde ve parti programımızda yer alan üreten, yerli ve millî
ekonomi ülkemizin güvenliği açısından da son derece önemlidir.
Bugün, artık, ülkelerin güvenliği sadece askerî güçle
sağlanamamaktadır, ülkelerin güvenliği sahip oldukları
ekonomik güçleri, savunma sanayileri, gıda üretimleri vesaire gibi ülkenin
bütün kaynakları göz önünde bulundurularak değerlendirilmektedir. Bu
bakımdan, ülkemiz ekonomisini güçlendirecek, üretimimizi artıracak
bir hukuki altyapıya her zamankinden daha çok ihtiyacımız
vardır. Bu manada, görüşmekte olduğumuz tasarıyı
anlamlı bulmaktayız ancak buradaki tartışmalı
maddelerin de maddelerin görüşülmesi sırasında verilecek olan
önergelerle düzeltilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tasarıyla zorunlu olarak elektronik tebligata tabi
alacakların kapsamı genişletilmektedir. Yapılacak
elektronik tebligat işlemlerinin posta ve telgraf teşkilatı
tarafından kurulan ve işletilen Ulusal Elektronik Tebligat Sistemi
üzerinden yürütülmesi öngörülmektedir. Tasarının içinde bu hizmetin
bizzat PTT tarafından yapılacağının yer alması
sağlanmalı, bu işin taşeronlara devredilmesinin önü
kapatılmalıdır. Ayrıca, elektronik sistemin
güvenliğinin de çok iyi bir şekilde düzenlenmesi gerekmektedir çünkü
bu tebligatlar hem borçluların hem de alacaklıların hak ve
hukuklarını ilgilendirecektir.
Bu arada, yeri gelmişken kişisel verilerin
güvenliği konusuna da birkaç cümleyle değinmek istiyorum. Sadece
PTTnin işleteceği Ulusal Elektronik Tebligat Sistemini değil,
ülkemizde kullanılan bütün elektronik haberleşme sistemleriyle ilgili
olarak yerli ve millî yazılımlara ihtiyaç vardır. Bugün
Türkiyede kullanılmakta olan elektronik haberleşme sistemlerinin
çoğu küresel sistemin altyapısının oluşturduğu
elektronik haberleşme sistemleridir, bu da ülkemizin ve
yatırımcılarımızın güvenliği
açısından bir zafiyettir. Hem bütün
vatandaşlarımızın kişisel veri güvenliğinin
sağlanması hem de bütün yatırımcılarımızın
veri güvenliğinin korunması açısından yazılımla
ilgili açığın kapatılması her zamankinden daha çok
önem arz etmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; teşvik uygulamaları konusunda bazı hususlara
dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu manada, sektörel ve bölgesel teşvikler
birlikte ele alınmalıdır. Bölgesel kalkınmışlık
kriterlerine göre teşvikler verilmekte, bu da seçim bölgem Muğla gibi
iller açısından dezavantaj oluşturmaktadır. Bu
bakımdan, bölgesel teşvikler kadar sektörel teşvikler de önem
kazanmaktadır. Özellikle son yıllarda ülkemizin
yaşadığı önemli krizlerden etkilenen turizm sektörünün
güçlendirilmesini sağlayacak, bu sektöre yapılan
yatırımların daha uzun kullanılmasına vesile olacak,
turizm sezonunu uzatacak ve sektörün buna göre teşvik edilmesini
sağlayacak tedbirler alınmalıdır. Turizm sektöründeki bugün
bölgemizdeki işletmelerin çoğu yaz sezonunda
kullanılmaktadır. Hâlbuki bölgemizdeki kültürel birtakım
alanların hızla ortaya çıkartılmasını
sağlayacak yatırımlar ve gene sağlık turizmini
teşvik edecek yatırımların yapılması bu
tesislerin daha uzun kullanılmasını sağlayacak ve bu da
bölgemizin hem ekonomisi hem de istihdamı açısından önemli bir
imkân sağlayacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dünya mermer rezervinin önemli bir kısmı ülkemizde
bulunmaktadır. Türkiye rezervinin önemli bir kısmı da seçim
bölgem Muğlada yer almaktadır. Ancak rezervlerimiz ham hâlde,
başta Çin ve İtalya gibi ülkeler olmak üzere üçüncü ülkelere yok
pahasına elimizden uçup gitmektedir. Bu sektöre yapılacak sektörel
teşviklerle bu ham mermeri, o blok çıkardığımız
mermerleri en iyi şekilde işleyecek ve hak ettiği değer
üzerinden dünya piyasasına sunacak altyapıyı oluşturacak
bir sektörel desteğe ihtiyaç vardır.
Bugün dünya mermer rezervinin çok önemli bir
kısmına sahip olan ülkemiz maalesef mermeri 3 santim olarak kesip
piyasaya sürmektedir. Hâlbuki Çin bunu 3 milime düşürmüştür. Bizim de
bunu sağlayabilmemiz ve elimizdeki kaynağı en iyi şeklide
değerlendirip mamul ürün olarak dünya piyasasına sunmamız hem
Türkiyedeki istihdam sorununun çözülmesi açısından bir katkı
sağlayacak hem de elimizdeki sınırlı mermer rezervinin hak
ettiği değer üzerinden dünya piyasalarına
ulaşmasını sağlayacaktır.
Bu duygu ve düşüncelerle, görüşmekte
olduğumuz tasarının milletimize,
yatırımcılarımıza hayırlı uğurlu
olmasını diliyor, yüce heyetinizi ve aziz Türk milletini
saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Erdoğan.
Şahıslar adına Erzincan Milletvekili
Serkan Bayram konuşacaktır.
Buyurun Sayın Bayram. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
SERKAN BAYRAM (Erzincan) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve İflas Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı üzerinde şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir ülkede yatırım ortamının
iyileştirilmesi yargı sisteminin kalitesi, hızı ve
sözleşmelerin icrası konusundaki gücüyle yakından
ilişkilidir. Ekonomi ve hukuk alanları birbiriyle yakın
ilişki içinde olup bu ilişki aynı zamanda bir ülkenin
yatırım ortamının iyi olup olmadığı noktasında
bize bir fikir vermesi bakımından da önemlidir. Etkin bir hukuk
sistemi, yatırım ortamının iyileştirilebilmesi için
olmazsa olmaz bir şart olarak karşımıza
çıkmaktadır.
Türkiye'de yatırım ortamının
iyileştirilmesi amacıyla oluşturulan Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Koordinasyon Kurulu uzun süredir
çalışmalarını sürdürmektedir. Yatırım
ortamının iyileştirilmesi amacına hizmet eden hukuksal
süreçlerle ilgili çalışmalar da Adalet
Bakanlığımız tarafından yapılıp işbu
tasarı hazırlanıp Meclisimize sunulmuştur.
Tasarıyla, İcra ve İflas Kanunu, Türk
Ticaret Kanunu, Kooperatifler Kanunu, Hukuk Muhakemeleri Kanunu,
Milletlerarası Tahkim Kanunu, Tebligat Kanunu, Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun, Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri
ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında
Kanun, Posta Hizmetleri Kanunu, Vergi Usul Kanunu, Suç Gelirlerinin
Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun ile Sınai Mülkiyet
Kanununun bazı hükümlerinde değişiklik yapılmaktadır.
Tasarıda yer alan en önemli
değişiklik ise bünyesinde pek çok sorunu barındıran iflas
erteleme kurumunun yürürlükten kaldırılması ve konkordato
kurumunun etkin ve işlevsel bir yapıya kavuşturulmasıdır.
Ülkemizde 2003 yılından bu yana uygulanan iflasın ertelenmesi
kurumu, ihdas amacının gerçekleştirilmesi konusunda isteneni
verememiştir. Bu sebeple 15 Temmuz 2016 tarihinde iflasın ertelenmesi
kurumu revize edilmiştir. İflasın ertelenmesi kurumunda alacaklıların
herhangi bir şekilde söz sahibi olmaması, sürecin borçlu ve mahkeme
arasında yürütülmesi ve yaşanan yargılama sorunlarıyla
birlikte değerlendirildiğinde, bu kurumun tamamıyla yürürlükten
kaldırılması ve bunun yerine alacaklılar ile
borçluların bir müzakere sonrasında anlaşmaları ve bu
anlaşmaların mahkemece tasdikiyle konkordato kurumu getirilmektedir
ve ticari ve sosyal hayat açısından da daha
uzlaştırıcı ve ihtiyaca cevap verecek kurum da konkordato
kurumu olacaktır.
Ülkemizde tahkim yargılamasına konu olan
uyuşmazlıkların önemli bir kısmını ticari
uyuşmazlıklar oluşturmaktadır. 20 Temmuz 2016 tarihinde
bölge adliye mahkemelerinin tüm yurtta faaliyete geçmesinden sonra, özellikle
tahkim yargılamalarında görevli ve yetkili mahkeme sorunu meydana
gelmiştir. Görevli mahkemelerin belirlenememesi nedeniyle mahkemede
yargılama süreleri uzamış, buna bağlı olarak da tahkim
yargılama süreleri de artmıştır. Tahkim yargılamasının
daha az bir şekilde yapılabilmesi için usul ekonomisi
açısından da tasarıyla görevli ve yetkili mahkeme açıkça
belirlenerek bu sorun da çözüme kavuşturulmuştur. Diğer
taraftan, ticari uyuşmazlıkların daha hızlı bir
şekilde çözüme kavuşturulması amacıyla da yeni bazı
düzenlemeler yapılmaktadır ve uzlaşma, ara buluculuk, yine
Meclisimizin çıkardığı İş Kanunundaki ara
buluculuğun uzlaşma yöntemlerinin getirilmesi de bunun bir
göstergesidir.
Yatırım ortamının
iyileştirilmesi amacıyla İcra İflas Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun
Tasarısının ülkemize, milletimize ve ekonomimize hayırlar
getirmesini diliyorum, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bayram.
Şimdi on beş dakikayla soru-cevap
işlemi gerçekleştireceğiz.
Sisteme giren sayın milletvekillerine birer
dakika süreyle soru sormaları için söz vereceğim.
Sayın Gök, buyurun.
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Bakan, şeker
fabrikalarının özelleştirilmesine ilişkin -şeker
pancarı üretimini etkileyecek ölçüdeki- karar nişasta bazlı
şekerlerin üretimini artıracak ve bu konudaki şirketlerin de
gelişmesine sebep olacak bir karardır.
Şimdi, efendim, elimde bir rapor var,
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu tarafından
hazırlanmış bir basın açıklaması; ben bunun
doğruluğunu ve içeriğine katılıp
katılmadığınızı eski bir Sağlık
Bakanı olarak size soracağım. Ocak 2018 tarihli bu
Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu basın
açıklamasında nişasta bazlı şekerlerin nasıl
zararlı olduğuna ilişkin pek çok bilimsel açıklamaya yer
verilmiştir. Siz bir önceki Sağlık Bakanı olarak bu
Sağlık Bakanlığı basın duyurusunu biliyor
musunuz? Bu konudaki rapora katılıyor musunuz Sayın Bakan?
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, 2017 yılında
bankalar tarafından kaç kişi hakkında icra takibi
yapılmıştır? Şu anda bankaların yapmış
oldukları icra takip dosyası ne kadardır?
Soru 2: Türkiyede kaç tane icra müdürlüğü
vardır?
Soru 3: Adalet Teşkilatını
Güçlendirme Vakfının kaç tane aracı vardır? Adalet
Teşkilatını Güçlendirme Vakfının araçlarının
en kısa mesafesinin tarifnamesi kaç TLdir? Adalet
Teşkilatını Güçlendirme Vakfı neden taksimetre
taktırmamaktadır? Oradaki tarifnameler keyfî ve usulsüz değil
midir, adaletsizlik uygulanmıyor mu? Yani, sizin uçak parasıyla
gidebileceğiniz yere taksi parası alınıyor. Bu, borçluya
daha da bir külfet getiriyor, bundan kurtulmayı nasıl becereceksiniz?
Bu taksimetre takma uygulamasına ne zaman geçeceksiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tümer
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın
Bakan, yüz on yedi yıl önce Gureba adıyla açılan
Adananın Yüreğir ilçesi Karataş Caddesi üzerindeki Adana Devlet
Hastanesi 2012 yılında yıkılmıştır.
İhtiyacı karşılamadığı gerekçesiyle
yıkılan hastanenin yeniden yapılacağı belirtilmesine
rağmen, 2012den bu yana proje aşamasında
kalmıştır. Adana Devlet Hastanesinin yıkılmasıyla
Yüreğir ilçesinin güneyinde bir tek hastane dahi
kalmamıştır. Söz verildiği üzere yeni ve modern bir hastane
inşaatına ne zaman başlanacaktır?
Yine, yıllarca Çukurova Üniversitesinin Pamuk
Araştırma ve Uygulama Merkezi olarak kullandığı
Yüreğirdeki verimli tarım arazisine Numune Araştırma
Hastanesi yapılmış ancak kısa süre sonra Şehir
Hastanesi nedeniyle kapanmıştır.
Öte yandan, nüfusu 500 bine dayanan Seyhan ilçesinin
batısında yaşayan vatandaşlarımız,
Sağlık Bakanlığının bu bölgede hastane
yapımı için ödenek ayrıldığı
açıklamasına rağmen, henüz inşaatın başlamaması
nedeniyle kaygılarını dile getirmektedir. Seyhan ilçesi D-400
kara yolu üzerinde bulunan Karayolları Bölge Müdürlüğüne ait
atıl durumdaki tesisin Seyhanlı hemşehrilerimize hastane olarak
kazandırılması beklenmektedir.
Bu konularla ilgili gelişme bekleyen
Adanalılar için yeni bir açıklama olacak mıdır?
BAŞKAN Sayın Arslan
KAZIM ARSLAN (Denizli) Başbakan Yardımcısı
vasıtasıyla Başbakana soruyorum, Başbakan
Yardımcısına soruyorum.
Çanakkale On Sekiz Mart Üniversitesi İlahiyat
Fakültesi Öğretim Üyesi Abdullah Akının 20/2/2018 tarihinde
üniversitenin TV kanalında laik devlet ilkesine, egemenlik yetkisinin devredilmezliğine,
laik cumhuriyetimizin ortadan kaldırılmasına, halifeliğin
yeniden getirilmesine
Tevhidi Tedrisat Kanununa aykırı
konuşmalar yaptığını, halkı kin ve
düşmanlığa tahrik etme ve aşağılama
suçlarını işlediğini, devrim kanunlarını
aşağılayan ifadeler kullandığını, Atatürke
karşı hayali ifadeler ve iftiralar yaptığını
görmekteyiz.
Cumhuriyetimizin ilk yıllarında
camilerimizin geneleve ve ahırlara dönüştürüldüğünü söyleyerek
son derece çirkin ve gerçek dışı iftiralarda bulunduğu ve
Türk milletinin manevi ve kutsal değerlerini
aşağıladığı görülmüştür.
Bu gerçek dışı iftiralarda bulunan
Abdullah Akın hakkında bir işlem yapmayı düşünüyor
musunuz?
BAŞKAN Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Terör mağduru illerde esnaflar için
yapılan düzenleme gerekliydi ve doğru olarak bu işlem
gerçekleşti.
Bu düzenleme ülkemizde ürünleri değer bulmayan
ve bu nedenle borçlanan çiftçi ve esnaflar için de yapılacak
mıdır? Çiftçi mağdurdur; çiftçide para olmayınca esnaf
aldığı kredileri ödeyememektedir. Çiftçi, esnaf icra
kıskacı altındadır.
Hükûmet olarak çiftçi, esnaf borçlarının
ötelenmesi, devlet bankası ve kooperatiflere borç faizlerinin silinmesi
konusunda bir çalışma düşünülmekte midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Türkmen
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) Teşekkür
ederim.
Adana Numune Hastanesi kapatılmış ve
burada çalışan taşeron işçiler yeni açılan Adana
Şehir Hastanesinde çalışmaya başlamıştır.
Ancak Adana Numune Hastanesinde çalıştıkları süre boyunca
hak ettikleri tazminatları kırk beş gün içerisinde
ödeyeceğini söyleyen işveren ne yazık ki aradan beş aydan
fazla süre geçmiş olmasına rağmen bu tazminatları
ödememiştir. Bu konuda yapacağınız bir girişim var
mıdır? Adanalı işçiler tazminatlarını ne zaman
alabileceklerdir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi, soruları cevaplandırmak üzere
sözü Başbakan Yardımcımız Sayın Recep Akdağ Beye
bırakıyorum.
Buyurun Sayın Akdağ.
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Değerli milletvekillerimize soruları için teşekkür ediyorum.
Sayın Gökün özelleştirme ve nişasta
bazlı şekerle ilgili açıklamaları, yorumları ve
soruları oldu. Öncelikle şunu ifade edeyim: Şeker
fabrikalarımızın bir kısmının özelleştirilmek
üzere bir girişime Özelleştirme İdaresi tarafından
girişilmiş olması, burada özellikle hem işçilerimizin hem
çalışan diğer memurlarımızın hem de şeker
pancarı üreticisinin korunmasıyla birlikte
gerçekleştirilecektir.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Nasıl
olacak?
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Şeker pancarı kotalarının bütünü muhafaza edilmektedir ve
bu özelleştirmede fabrikaların özelleştirileceği
şirketler, fabrikaları uzun bir müddet boyunca
çalıştırmak yükümlülüğündedir. Bu meseleyi biz enine boyuna
tartıştık doğrusu. Üstünde en çok durduğumuz husus
işçilerin, memurların korunması ve şeker pancarı
üreticisinin korunması konusuydu. İnanıyorum ki yakında
şartnameler de açıklanınca hem çalışanları hem de
şeker pancarı üreticisini bütün kotalarıyla beraber
-altını çizerek söylüyorum- koruyan bir özelleştirmenin
yapıldığını hep beraber göreceğiz. Bu hususta
değerli muhalefetimizin bir endişesi olmasın. Sizin
endişelerinizin aynısını elbette biz de
taşıyoruz. Buradaki köylümüzün, şeker pancarı üreticimizin
korunması esastır.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakanım,
niye özelleştiriyorsunuz?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Devlet korusun,
başkasına niye bırakıyorsunuz?
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Yani konunun nişasta bazlı şeker üretimi ya da tüketimi ya da
kotalarıyla herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır.
Sayın Gökün bahsettiği, Sağlık
Bakanlığımızın Bilim Kurulunun
açıklamasını doğrusu ben incelemiş değilim, onu
incelemeden herhangi bir şey de söylemem mümkün değil.
LEVENT GÖK (Ankara) O konuda daha sonra bilgi
verirseniz seviniriz.
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Elbette.
Çünkü Sağlık Bakanı da olsanız
başka bir titriniz, özelliğiniz de olsa buralarda bilimsel
komisyonların ne söylediği gerçekten önemlidir.
Zaten Sağlık Bakanlığımızın bir bilimsel
komisyon oluşturmasının sebebi de budur.
ÖMER FETHİ
GÜRER (Niğde) Fransa ve İngilterede nişasta bazlı
şekerin kotası sıfır.
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Adli teşkilatı faaliyette
olan 592 mahalde hâlen 921 adet icra dairesi faaliyetini sürdürmektedir. 2002
yılından itibaren kurulan, birleştirilen faal daire
sayıları neticesinde bu rakamlara ulaşılmış
durumdadır.
Araç fiyatları,
bulunduğu il veya ilçenin şartları göz önüne alınarak
mesafe, kilometre, bekleme durumu, dosya sayısına göre semt semt
belirlenmektedir. Aynı semt aynı avukata ait birden fazla dosya
olması hâlinde dosya sayısına göre indirimler
yapılmaktadır. Otuz dakikaya kadar olan bekleme sürelerinden ücret
alınmamaktadır. Fiyat tarifleri ATGV keşif icra araçları
işletme müdürlüğü tarafından adliyelerin
başsavcılık icra müdürlükleri ve başşoförlükleriyle
koordine kurularak belirlenmektedir. Belirlenen fiyat tarifesindeki esaslar,
ilgili yönetim kurulunun onayını müteakip uygulamaya geçmektedir. 603
adet de araç mevcuttur.
MAHMUT TANAL
(İstanbul) Taksimetre niye takılmıyor?
BAŞBAKAN
YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum) Böyle bir teknik belli ki
belirlenmiş fiyatlarla alakalı olarak. O konuştuğunuz
konuyu da şimdi almış olduk. Arkadaşlarımız
teknik açıdan mutlaka bunu da değerlendireceklerdir.
Adana
Yüreğirde bir devlet hastanesinin yapılma düşüncesi öteden beri
var, arsa sıkıntısından dolayı şu ana kadar
geciktiği kanaatindeyim, arsa oluşturma
sıkıntısından dolayı çünkü Hükûmetimiz gerçekten Adana
ilimize oradaki ihtiyaçları da göz önüne alarak Türkiyede ilklerden biri
olan şehir hastanesini yapmıştır. Onun
dışında, biliyorsunuz, daha önce de yine büyük bir hastaneyi
Adanaya kazandırmış durumdayız. Gerçekten bu şehir
hastanesinde verilen hizmetlerin ne kadar mükemmel hizmetler olduğunu, biliyorum, inanıyorum ki
soruyu soran değerli milletvekilimiz de takip etmektedir.
Seyhanda da bir hastane yapılma kararı
olduğunu kendi Bakanlık dönemimden biliyorum, hatırlıyorum.
Dolayısıyla, bunun da en kısa zaman içerisinde inşallah
yapılması ümidimdir.
Basına da akseden, değerli
milletvekilimizin de şimdi sorusuna esas olan Çanakkale Üniversitesindeki
öğretim üyesiyle ilgili siz ne yapacaksınız? diye bir soru var.
Zaten bu belirtilen hususlar, değerli milletvekilimizin ifade ettiği
şekilde, hukukumuza aykırı ve ceza hukukunu ilgilendiren
hususlardır. Eğer böyle bir fiil vuku bulmuşsa, ben bilemiyorum
çünkü, mutlaka savcılıklar bu hususta gereğini
yapacaklardır ve yapmaları da gerekir.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sizin de müdahil
olmanız lazım yalnız.
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Müsaade edin efendim.
Tabii bir taraftan da konu, Hükûmetimizi değil,
üniversiteyi, dolayısıyla YÖK idaresini ilgilendiren bir husustur.
Ama burada Meclis kürsüsünden siz sordunuz, gündeme gelmiş oldu,
inanıyorum ki ilgililer gereği biçimiyle bu konuyla
ilgileneceklerdir.
Terör mağduru illere, orada yaşayan
esnaflara yaptığımız özel destekler var. Ya, bu özel
desteklerin de bir anlamı var çünkü orada genel hayatı etkileyen bir
durum ortaya çıkıyor. Biliyorsunuz, gerek esnafımıza gerek
çiftçilerimize sadece terör meselesiyle alakalı olarak da değil,
zaman zaman afetlerden dolayı ya da başka ihtiyaçlardan dolayı
hususi yardımlar yapıyoruz. Yani yardımdan kastımız,
işte borçların ertelenmesi, yerine göre diğer birtakım
ekonomik desteklerin verilmesidir. Çiftçi ve esnaflarımıza, terör
mağduru illere yapılan ya da bir afetten zarar görmüş illere
yapılan yardımların aynısını yapmak elbette söz
konusu olmaz. Ama biliyorsunuz ki Hükûmetimizin hem çiftçilerimize hem de
esnaflarımıza çok ciddi ölçüde destekleri olmaktadır, bu
destekleri geliştirerek devam ettireceğiz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) İcra
dairelerinin sayısı artıyor.
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Adana Numune Hastanesiyle alakalı, bir değerli milletvekilimiz soru
sorudular. Burada da yine bu konuyu ben ilgili
bakanlığımıza aktaracağım çünkü konu teknik bir
konu. Dolayısıyla malumat sahibi olduğum bir konu
olmadığı için bir yorum yapma imkânım yok.
Sorularınıza çok teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Evet, teşekkür ediyoruz.
Böylece birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.33
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.51
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU
(Osmaniye), Barış KARADENİZ (Sinop)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
64üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
524 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Maddelere geçmiştik.
1inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan Yatırım Ortamının İyileştirilmesi
Amacıyla İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı'nın 1inci maddesinde öngörülen
değişikliğin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE
1- 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun
128 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Ticari
ve ekonomik bütünlük arz eden ya da bir bütün hâlinde
satıldığı takdirde daha yüksek gelir elde edileceği
anlaşılan mal veya haklar bir bütün olarak paraya çevrilir.
Kazım Arslan Necati
Yılmaz Mehmet
Gökdağ
Denizli Ankara Gaziantep
Okan Gaytancıoğlu Yakup Akkaya Ömer Süha Aldan
Edirne İstanbul Muğla
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Denizli
Milletvekili Kazım Arslan.
Buyurun Sayın Arslan. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve
İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkındaki Kanun Tasarısının 1inci
maddesinde istediğimiz değişiklikle ilgili olarak Cumhuriyet
Halk Partisi adına söz aldım. Hepinizi sevgiyle saygıyla
selamlıyorum.
Bu yasa tasarısının 1inci maddesiyle
2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 128inci maddesine bir
fıkra eklenmiştir. Bu fıkra ticari ve ekonomik bütünlük arz eden
ya da bir bütün hâlinde satıldığı takdirde daha iyi, yüksek
bir değerle satılabilecek olan emtiaların bu şekilde
satılmasına imkân sağlayacak bir düzenlemeyi içeriyor. Bu
nedenle önemli bir düzenleme olduğunu belirtmek istiyorum. Böylelikle,
hacizli malın daha değerinde satılması suretiyle hem işin
bir an önce halledilmesinde hem de borçlunun yükünün hafifletilmesinde çok
büyük fayda sağlayacağını da belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, hep söylüyoruz,
aslında yasalarda sürekli değişiklikler yapılıyor ama
bu değişikliklerin çoğunluğunun alelacele
yapıldığını ve birçoğunun da yapboz şeklinde
gerçekleştirildiğini ve düzenlemenin amacına yönelik olarak, tam
anlamıyla amacı yerine getiremediğini de söylemek istiyorum.
Çünkü bu şekilde, gelişigüzel hazırlanan ve aceleyle
hazırlanan, eksisi, artısı pek düşünülmeden, muhalefetin de
söylediği eleştirileri ve önerileri dikkate almadan yapılan
birçok düzenlemenin zaman içinde işe yaramadığı ve
kısa süre içinde gerçekten uygulanamayacak bir noktaya geldiği de
bilinmektedir. Bu nedenle, yapacağınız düzenlemelerde özellikle
Cumhuriyet Halk Partisinin eleştirilerinin ve önerilerinin dikkate
alınarak yapılmasının çok faydalı
olacağını belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, işletmeler ve
ticarethaneler esasen kâr etmek ve işletmesini iyi bir şekilde
çalıştırmak üzere kurulurlar. Bunun iyi bir şekilde
çalıştırılması için, öncelikle yatırım
ortamının iyileştirilmesiyle birlikte devletin ve iktidarın
uygulamalarının da bu çerçevede, bu paralelde uygun bir şekilde
yürütülmesi gerekmektedir çünkü bir işletme gerçekten iyi bir şekilde
işletilmek istendiğinde birincisi işletmecinin gerçek anlamda
işini iyi takip etmesi, hesabını iyi yapması gerekiyor ama
bunun yanı sıra devletin de uygulamalarından kaynaklanan ve
işletmeciye ve fabrikalara çok büyük zararlar veren birçok
yanlış uygulamaların da ortadan kaldırılması ve
piyasanın iyi bir şekilde işleyecek noktaya da getirilmesi
gerekiyor.
Şimdi, bakıyoruz, bir yandan birçok
imkânların yaratılmasına çalışılırken bir
yandan da birçok zorlukların işletmeciler ve fabrikalar üzerine
getirildiği görülmektedir. Bir yandan vergileri azaltırken öbür
yandan bazı vergilerin yükseltildiğini görmekteyiz. Bir yandan TRT
katılma payını kaldırırken öbür yandan elektrik
fiyatlarının üzerine, zam koymak suretiyle işletmelerin ve
fabrikaların üzerine, maliyeti olumsuz etkileyecek yeni uygulamalara
geçmeye çalıştığınızı da görüyoruz.
Şimdi, maliyetleri etkileyen birçok etken var.
Özellikle devletin araya girdiği ve devletin aracı olduğu,
işte elektrik gibi, su gibi, doğal gaz gibi, özellikle girdi
maliyetlerini etkileyen konularda devletin daha fedakâr olması,
işletmenin çalışması, işletmenin daha iyi bir
şekilde verimli çalışabilmesi, istihdamın
artırılabilmesi, işletmenin büyüyebilmesi ve yeni
yatırımlar yapabilmesi için de yeni olanakların bu şekilde,
iktidar tarafından getirilecek desteklerle, teşviklerle daha iyi bir
noktaya taşınması gerekmektedir. Eğer bunlar
düşünülmeden birçok şeklî bir şekilde işleme dayalı
olarak bir iyileştirme düşünülüyorsa bunun sonucu çok faydalı
olmayacaktır diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sağ olun. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
2nci madde üzerinde bir önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla
İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 2nci maddesinde
öngörülen değişikliğin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 2- 2004
sayılı Kanunun 177 nci maddesinin birinci fıkrasının
(3) numaralı bendinde yer alan 301 inci ibaresi 308 inci biçiminde
değiştirilmiştir.
Ömer Süha Aldan Necati Yılmaz Mehmet Gökdağ
Muğla Ankara Gaziantep
Yakup Akkaya Okan Gaytancıoğlu Elif Doğan Türkmen
İstanbul Edirne Adana
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde Adana Milletvekili
Elif Doğan Türkmen konuşacaktır.
Buyurun Sayın Türkmen. (CHP
sıralarından alkışlar)
ELİF DOĞAN TÜRKMEN (Adana) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün Meclis gündemine gelen, Genel Kurula gelen kanun
maddeleriyle ilgili parti olarak, genel olarak bir itirazımız yok
ancak ben başka bir konuyu gündeme getirmek istiyorum, geçen hafta
perşembe günü gözaltına alınan Halkevleri yöneticileri ve
üyeleriyle ilgili konuşmak istiyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiyede ilk
iktidara geldiğinde demokrasi diyerek iktidara geldi. 2010
yılında referandumda Anayasa değişiklikleri
görüşülürken de daha çok demokrasi ve daha çok özgürlüklerden bahsederek
referandumda evet oyu çıkmasını sağladılar. Ama ne
yazık ki geldiğimiz noktada ülkemizde demokrasi diyen, özgürlük
diyen, muhalif olan her kesim neredeyse gözaltına alınıyor.
Hafta, gün geçmiyor ki muhalif olan kesimden birileri göz altına
alınmasın, tutuklanmasın. En son, Halkevleri yöneticileri
gözaltına alındı, bugün ifade veriyorlar, yarın mahkemeye
çıkarılacaklar. Ümit ediyoruz ve diliyoruz ki yarın mahkemede
adil bir karar çıkar ve Halkevleri yöneticilerinin gözaltında olma
süresi biter ve tutuklama gibi de bir karar çıkmaz.
Değerli milletvekilleri, Türkiye şöyle bir
tabloyu özlüyor, biz de hatırlıyoruz: Eskiden karikatürü yapılan
liderler bu karikatürleri makam odalarına asarlardı çünkü liderlerde
hoşgörü vardı, demokrasiye inanış vardı ama bugün
geldiğimiz noktada ne yazık ki Türkiye koskoca bir hapishaneye döndü.
Şu anda devletin yaptığı, Hükûmetin yaptığı
en büyük yatırımlardan birisi de hapishanelere yapılan
yatırımlar. Buna rağmen, hapishanelerde bulunanların nüfusu
mevcut hapishanede barınması gereken tutuklu, hükümlü
mahkûmların nüfusundan çok daha fazla. Bu gösteriyor ki ülkemizde
özgürlükler adına, demokrasi adına mücadele veren insanlar sosyal
medyada bir şey paylaştı diye ya da bir hak arama
arayışına girdi diye tutuklanmaktalar ve bu tutukluluklar
artık Türkiyede bir uygulama hâlini almıştır. Biz de
diyoruz ki: Artık muhalif olanlara gözdağı vermek adına
yargıyı sopa olarak kullanmaktan vazgeçin. Türkiyede gerçek anlamda
yargının bağımsızlığının hayata
geçmesi lazımdır ama ne yazık ki bırakın bunları
-Sayın Genel Başkanımız bugün grup toplantısında
açıkladı- Hâkim ve Savcılar Kurulu artık verilecek
kararların kendisine sorulmadan verilmesine bile izin vermiyor. Böyle bir
yargı ortamındayız.
Şu anda Komisyonda görüşülen ittifakla
ilgili konularda tüm Türkiyedeki seçmenler ve 80 milyonun da artık
Türkiyede adil ve şeffaf seçimlerin olmayacağına dair bir
endişesi var, hem muhalefeti susturmak adına yargıyı
kullanmak, hem de yasal düzenlemelerle şeffaf ve adil olmayacak bir
seçimin önünü açarak seçimlere giren Türkiye, ne yazık ki demokrasi
konusunda, özgürlükler konusunda sınıfta kalan bir Türkiye
olacaktır ve bu ayıbı hepimiz yaşayacağız.
Diliyor ve umuyoruz ki -tüm mücadelemiz de o yönde olacak-
bu ayıpları Türkiye'ye yaşatmayalım.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
2nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
3üncü madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve
İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın 3üncü
maddesinde öngörülen değişikliğin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 3- 2004 sayılı Kanunun 179 uncu
maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Sermaye şirketleri ve kooperatiflerin
iflası:
MADDE 179- Sermaye şirketleri ve
kooperatiflerin, aktiflerin muhtemel satış fiyatları üzerinden
düzenlenen ara bilançoya göre borca batık olduğu idare ve temsil ile
vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye
hâlinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan
ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet kalmaksızın
bunların iflasına karar verilir. Türk Ticaret Kanununun 377 nci ve
634 üncü maddeleri ile 24/4/1969 tarihli ve 1163 sayılı Kooperatifler
Kanununun 63 üncü maddesi hükmü saklıdır.
Ömer Süha Aldan Necati Yılmaz Mehmet Gökdağ
Muğla Ankara Gaziantep
Haluk Pekşen Okan
Gaytancıoğlu Zeynel
Emre
Trabzon Edirne İstanbul
Namık Havutça Cemal Okan Yüksel Yakup Akkaya
Balıkesir Eskişehir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Trabzon Milletvekili
Haluk Pekşen konuşacaktır.
Buyurun Sayın Pekşen. (CHP
sıralarından alkışlar)
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Sayın
Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; iki yıl önce bu
kürsüden yüce Parlamentoya hitap ederken, iflas ertelemenin Türkiye'de
gerçekten olması gerektiği şekilde düzenlenmediğini
anlatmıştım. Gerçekten Türkiye'de -belki de kısmettir
diyelim veya hayatın akışı- konkordato konusunda çok emek
vermiş bir hukukçu olarak, buradan konkordato çıkarmak gerçekten
büyük bir yetenek. Buradan konkordato çıkmaz.
Şimdi yasanın
başlığına bakıyorum Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi. Sayın Başbakan
Yardımcım, eğer amaç yatırım ortamının
iyileştirilmesi ise elinizde çok iyi iki model var. Bir: Sizin iktidara
gelmenizden önce İstanbul Yaklaşımı diye bir yasal
düzenleme var. Bu, tam böyle kriz dönemlerinde ekonominin
yapılandırılması için çok iyi
çalışılmış ve iyi sonuçlar almış müthiş
bir ekonomik yapılandırma modelidir. İki: İktidarınızın
2006 yılında Anadolu Yaklaşımı adı altında
yasal prosedüre bağlamış olduğu düzenleme var.
Bunların ikisi de elinizin altında. Buradan konkordato çıkmaz,
buradan sorunu çözemezsiniz.
Şimdi, o kadar enteresan düzenlemeler var ki
konkordato içerisinde iflas, iflasın içerisinde de iflas ertelemesi var.
İkisinden de buradan hiçbir şekilde çözüm çıkarma
şansınız yok.
Şimdi, bakın, bir tanımlama var,
diyorsunuz ki: İktisadi bütünlük. TMSFnin tanımıdır bu.
İktisadi bütünlük, bir anonim şirket veya bir limitet şirketi
şirket kalıbıyla bütün olarak, iktisadi olarak
satmanızdır. Gelir alıcı, Ben bu anonim şirketi
satın alıyorum. Hâkim ortağı ben olacağım. der,
satın alır. Ama burada öyle
tanımlamamışsınız. İktisadi bütünlük, onun bir
fabrikası var, şirketin bir fabrikası var, fabrikanın
motorunu sökme, tornalarını sökme, trafosunu sökme, bunu bir bütün
olarak sat
Ama başka bir maddede diyorsunuz ki: Rüçhanlı
alacaklı rüçhanlı alacağını paraya çeviremez ama buna
ilişkin son aşamaya kadar getirir. Onu son aşamaya getirene
kadar da rüçhanlı alacaklı alacağına faiz işletir. E,
nasıl olacak bu şimdi? Rüçhanlı alacaklı
alacağına faiz işletecek, normal alacaklı vatandaş?
Geçmiş olsun, onun alacağı gitti. E, bankaların
rüçhanlı alacaklısı olmayanı var mı? Bankanın rüçhanlı
alacaklısındaki faiz oranı ne kadar olacak? Onu da bilmiyoruz.
Bir de komiser atamışsınız. Ya,
merak ettiğim, bu komiserin bir standardı yok mu Allah
aşkına? Anonim şirketlere, sermaye şirketlerine konkordato
komiseri atıyoruz ama anladığım kadarıyla, konkordato
komiseri olarak icra memurunu atıyoruz veya icra dairesinden
atıyoruz. Devasa bir şirkete Ticaret Bakanlığından,
Sanayi Bakanlığından konunun otoritesi olabilecek standartlarda
birisini atamıyoruz. Nereden? İcra dairesinden. 5 kişiden
birisini atıyoruz. Peki, atadık? Nereye atadık? Bir konkordato
projesine atadık. Yani borçlu diyor ki: Benim bir projem var. Projenin
iki tane unsuru var. Birisinde diyor ki: Vade ister konkordatoda.
Borçlarımı ödemek için bir vade istiyorum. Bunu istemezse
İndirim isterim. diyor. Tamam, vade istiyor veya indirim istiyor. Peki,
faiz ne oluyor, bunun içerisinde faiz ne oluyor? Düzenlemesi yok. Vadeyi
almış, indirimi almış, mahkeme projeyi kabul etmiş,
ilk alacaklılar toplantısı toplanmış, alacaklılar
demişler ki: Proje doğrudur. İki ay sonra alacaklılar
toplanmış, bir tanesi demiş ki: Senin ben canına
okuyacağım, seni bir batırayım gör.
Kaldırmışlar. Mahkemenin elini kolunu bağladı. Ya
böyle konkordato mu olur? Adamın projesini kabul ettiyseniz o projeye
uygun süreci de takip ettireceksiniz; o projenin sürecini takip edecek
birikimdeki konkordato komiserini ve alacaklıları seçeceksiniz.
Hiçbir standardı yok, adam hayatında bir holding yönetmemiş, bir
şirket yönetmemiş, bir anonim şirketi yönetmemiş, icra
dairesinde memurluk yapmış, önüne götürüyorsunuz 50 milyon
dolarlık bir şirketi Al yönet. diyorsunuz. Adamın
rakamları gördüğü zaman zaten kimyası bozuluyor. Böyle bir
konkordato olur mu Allah aşkına? Yapmayın. Buradan konkordato
çıkmaz, buradan ekonominin yapılandırılması çıkmaz,
değerli üstadım olmaz. Buraya lütfen, ticaret hukukçularımız
var, icra hukukçularımız var, bu ülkenin çok kıymetli
hukukçuları var
Burada bir borç yapılandırması amacı
taşıyorsunuz, bunu anlıyorum, Türkiye'nin buna ihtiyacı
var. Dış politikadan kaynaklanan çok ciddi ihtilaflarımız,
sorunlarımız var. Libyadan alacağını alamayan,
Iraktan alamayan, Rusyadan alamayan şirketlerimizin
bankalarımızla düştükleri büyük ekonomik açmazlar var. Bankalar
borç yapılandırmalarıyla bu süreci takip edemiyorlar, bu süreci
yönetemiyorlar. Bunun çözümü konkordato değil, bu bir konkordato
değildir, bunun çözümü elinizin altındadır. İstanbul
Yaklaşımı sizden önce çok iyi planlanmış, çok iyi
düşünülmüş, üzerinde çok çalışılmış ve büyük
başarı sağlanmış. Bakın, sizin
iktidarınızın ilk ayında yani haziran ayında TMSF
yüzde 73 başarıyla tahsilat yaptı. Bu, dünyada büyük bir
başarıdır, Güney Kore bile bu başarıyı elde
edemedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HALUK PEKŞEN (Devamla) - Bu
başarıyı lütfen küçümsemeyin. Konkordatoyu bırakın.
Türkiyeyi borç yapılandırma süreci içerisine sokun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
4üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla
İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın 4üncü
maddesinde öngörülen değişikliğin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 4 2004
sayılı Kanunun 185inci maddesinin dördüncü fıkrası
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
210 uncu maddenin birinci
fıkrası uyarınca masa hakkında faydalı
olmayacağı anlaşıldığı için kapatılan
ve mühürlenen yerlerin, üzerinde rehin bulunmasa dahi, ilk alacaklılar
toplanması tarafından da uygun bulunması hâlinde iflas
idaresince derhâl satışı yapılır.
Ömer
Süha Aldan Necati
Yılmaz Mehmet
Gökdağ
Muğla Ankara Gaziantep
Zeynel
Emre Namık
Havutça Cemal
Okan Yüksel
İstanbul Balıkesir Eskişehir
Yakup
Akkaya Okan
Gaytancıoğlu Haydar
Akar
İstanbul
Edirne Kocaeli
Serdal
Kuyucuoğlu
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Kocaeli Milletvekili
Haydar Akar konuşacaktır.
Sayın Akar buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; yatırım ortamının
iyileştirilmesi amacıyla daha önce birçok torba kanun geldi.
Şimdi hukuki düzenlemeleri düzenleyen bir torba kanunu görüşüyoruz.
Grup başkan vekilimizin dediği gibi, eğer
esnafımızı ilgilendiriyorsa, sermayeyi ilgilendiriyorsa ve
Türkiyede yatırım yapacak insanları ilgilendiriyorsa ve bu
doğru bir şekilde de tartışılmışsa bunu
destekliyoruz. Görüntü o ama bunu desteklerken şunu söylemekten de kendimi
alamıyorum: Hukuki yönleri düzenleyin. deyince tek geçebileceğim
bir cümleyi sizinle paylaşmak istiyorum. Bir ülkede adalet yoksa
yatırım da yoktur, nokta. Yani bunun daha fazla
tartışılmasına da gerek yok. Ne getirirseniz getirin -ki
daha önceki düzenlemelere, şimdiki düzenlemelere de
baktığımızda- bir ülkede adalet yoksa yatırım da
yoktur. Şimdi, buradan yola çıkarak nasıl yönettiğinize
ilişkin bir şirketten de örnek vermek istiyorum. Konu da icra ve
iflasla ilgili olunca size iflas etmiş bir şirketten örnek
vereceğim. Adı Ankara Doğal Elektrik Üretim ve
Ticaret AŞ, kısa adı ADÜAŞ. Nisan 2007de sizin
Hükûmetiniz tarafından kurulmuş. Bu şirkette toplam 14 personel
çalışıyor; bunun 5i yönetim kurulunda, 7si işçi, 1isi
sözleşmeli, 1isi de memur, toplam 14 kişi. Neredeyse yönetim kurulu
üyesi başına 1 işçi düşüyor şirkette. Şimdi, bu
şirketin yaptığı iş yani faaliyet konusu, yurt içinde
ve dışında elektrik santralleri kurmak ve işletmek,
satın almak, enerji üretimi yapmak ve elektrik alış ve
satış ticareti yapmak. Asıl önemli bombayı şimdi
söylüyorum: Otopark işletmeciliği yapmak. Bu şirket otopark
işletmeciliği yapıyor, hem de burada, yakınlarda bir yerde
otopark işletmeciliği yapıyor. Yanlış
duymadınız. Otopark işletmeciliği yapan şirkete bir
bakayım dedim kimler var? Kimler yönetiyor bu şirketi? Toplam 14
kişi ya, her yönetim kurulu üyesi başına 1 kişi
düşüyor. Kim yapıyor? İş tecrübesi nedir? Eğitimleri
nedir? Bu otopark işletmeciliği çok önemli bir mevzu. Nedir diye
baktım bu otopark işletmesinin yönetimine.
Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Başkanı Rize
doğumlu. İTÜ Makine Fakültesinde Makine Mühendisliği lisans
bölümünü bitirmiş, İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü ısı enerji
bölümünde yüksek lisans yapmış, dış ekonomik ilişkiler
eğitimini ODTÜde almış, işletme yönetimi eğitimini
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde yapmış, gayrimenkul
değerlendirme uzmanlığı sertifikası almış ve
bir tek otopark işletmeciliği sertifikası yok bu
arkadaşın. Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür bu arkadaş.
Yönetim kurulunun 1inci üyesi -1, 2, 3, 4 diyeyim,
isimlerini vermeyeceğim- Gümüşhane doğumlu, Gazi Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümü mezunu, Maliye
Bakanı Naci Ağbalın basın danışmanı.
2nci yönetim kurulu üyemizi de size anlatmak
istiyorum: Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü mezunu.
Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünde daire
başkanlığı yapmış, Kamu İhale Kurumunda
başkan yardımcılığı yapmış, Amerika
Birleşik Devletleri Illinois Üniversitesinde işletme masterı
yapmış, mali hukuk alanında doçent, Maliye Bakanı
danışmanı.
3üncü yönetim kurulu üyesini söylüyorum: Ankara
Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Maliye Bölümü mezunu. Boston
Üniversitesinde finansal ekonomi dalında master yapmış, Mali
Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı
yapmış, Gelir İdaresi Başkan Yardımcısı
olarak görevine devam ediyor.
4üncü yönetim kurulu üyesini okuyorum: Çankaya
Üniversitesi İktisat Bölümü mezunu o kadar çok şey var ki
şaşırıyorum bazen- Kanal 7de kameramanlık
yapmış, yönetmenlik yapmış, ekonomi muhabirliği
yapmış, Türkiye Demir Çelik İşletmelerinde Yönetim ve
Denetim Kurulu üyeliği yapmış, Başbakanlık
Özelleştirme İdaresi Basın ve Halkla İlişkiler Daire
Başkanlığı yapmış, Maliye
Bakanlığı yasama danışmanlığı
yapmış.
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Kariyere bakar
mısın kariyere!
HAYDAR AKAR (Devamla) Gördüğünüz gibi AKP
hükûmetleri döneminde kalite, liyakat tavan yapmış, tavan.
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Müthiş! Bizim
orada orman memuru bile olamaz.
HAYDAR AKAR (Devamla) Hayırlı olsun,
Allah nazardan saklasın.
Bu otopark zarar eder ise -daha da beteri- ya da
iflas ederse düşünün bu devletin başına gelecekleri diyorum.
İcra, iflas yasalarını da görüşmeye devam edelim diyorum,
saygılar ve sevgiler sunuyorum.
Otopark işletmecisi arkadaşların
liyakatlerini hep birlikte görmüş olduk. Gerçekten bu arkadaşlar
değerlendirilmeli diye düşünüyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
HALUK PEKŞEN (Trabzon) Otoparkta bile
böyleyse
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
4üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
5inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve
İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 5inci maddesinde
öngörülen değişikliğin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 5 2004 sayılı Kanunun 206
ıncı maddesinin birinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
Alacakları rehinli olan
alacaklıların satış tutarı üzerinde rüçhan
hakları vardır. Gümrük resmi veya akar vergisi gibi Devlet
tekliflerinden muayyen eşya ve akardan alınması lazım gelen
resim ve vergi, rehinli alacaklardan sonra gelir.
Ömer Süha
Aldan Necati
Yılmaz Mehmet
Gökdağ
Muğla
Ankara
Gaziantep
Haydar
Akar Zeynel
Emre Namık
Havutça
Kocaeli
İstanbul
Balıkesir
Cemal Okan
Yüksel Yakup
Akkaya Okan
Gaytancıoğlu
Eskişehir
İstanbul
Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI RECEP AKDAĞ (Erzurum)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Eskişehir
Milletvekili Cemal Okan Yüksel konuşacaktır.
Buyurun Sayın Yüksel. (CHP
sıralarından alkışlar)
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Şimdi, elimizdeki tasarının başlığı
Yatırım Ortamının İyileştirilmesi İçin
diyor yani bizim anladığımız, Türk ve yabancı
yatırımcıların Türkiyeye daha fazla yatırım
yapabilmesi amacıyla birtakım iyileştirmeler geliyor ama
tasarının başlığı ile tasarının
içeriğine baktığımızda aslında öyle
olmadığı görülüyor. Hukuk sosyolojisi dersinde birinci
sınıfta gösterilen ders şudur: Kanunlar toplumda hasıl olan
ihtiyaca göre çıkarılır. Bu kanun neyi düzenliyor? Nasıl
iflas edileceğini, nasıl konkordato ilan edileceğini yani
nasıl batılacağını yani batmanın vatandaş
için nasıl kolaylaştırılacağını gösteriyor.
Yani bizim anladığımız, toplumda hasıl olan ihtiyaç,
ekonomi kötü gittiği için nasıl batılacağı,
yatırım ortamının iyileştirilmesi diye de söyleyince
makyajlamış oluyoruz.
Kanunla ilgili aslında çok çok fazla -teknik
konu- muhalefet edeceğimiz şey yok. Ben sizinle Adalet Komisyonunda
daha önce paylaştığım bir meseleyi paylaşmak
istiyorum. Ahmed Muhyiddin, 1800lü yılların sonlarında Mekkede
doğmuş, Hindistana göçmüş, Hindistanda İngiliz
istibdadına karşı Müslüman harekâtının
başına geçmiş, defalarca tutuklanmış ve 1921
senesinde, bundan yaklaşık bir asır önce
tutuklanmalarının birisinde mahkemede bir müdafaada bulunmuş. Bu
müdafaa Ölümsüz Müdafaa diye 48 dile çevrilmiş, Türkçeye de çevrilmiş.
O müdafaadan çok kısa bir pasaj okuyacağım size. Mahkemede
yargılanırken şu savunmayı yapmış Mevlâna
Ebül-Kelâm Âzâd: Bu durum asrımızdaki diğer durumlar gibi
benzersiz bir durum değildir. Hâkim kuvvetler taşkınlık
ederek hürriyet ve hakka karşı tecavüz silahlarını
kaldırınca mahkemeler hükûmetlerin elinde birer alet olurlar ve
hükûmetler bunlarla kimleri mahvetmek istiyorlarsa onları mahvederler. Bu,
tarihî bir hakikattir ve hiçbir şekilde şaşılacak bir durum
değildir çünkü mahkemelerin elindeki kuvvetin sınırları
kanunlarla çizilmiştir. Bu yapıları dolayısıyla
mahkemeler adalet icrası için de zulüm uygulamaları için de
kullanılabilir. Adil bir hükûmetin elinde bu kuvvet adaleti temin ve hakkı
hak sahibine vermek için en büyük vasıtadır fakat zalim hükûmetlerin
elinde aynı kuvvet intikam, zulüm, hakka mukavemet ve tecdide engel olmak
için en müthiş silahtır.
Tarih gösteriyor ki mahkeme salonları
savaş meydanlarından sonra en müthiş zulümlerin
işlendiği sahnelerdir. Harp sahnelerinde nasıl birçok masum
kanlar dökülüyorsa mahkemelerde de nice nice masum insanlar idama mahkûm
ediliyor, öldürülüyor ve zindanlarda çürütülüyor. Nice peygamberler, hâkimler,
âlimler ve salihler mahkemelerin huzurunda caniler gibi durmuşlardır.
Gerçi zamanın geçmesiyle eski zamanların birçok fenalıkları
ortadan kalktı. Artık miladın ikinci asrındaki ruhani
mahkemeler, Orta Çağın engizisyonları mevcut değildir
fakat o eski mahkemelerde mevcut olan ruhi durumdan asrımızın
kurtulduğunu iddia edemem. Evet, korkunç esrarın dayanağı
olan o müesseseler yıkıldı fakat kendini
beğenmişliğin ve zalimliğin korkunç esrarıyla dolu
olan kalpleri kim değiştirebilir? (CHP sıralarından
alkışlar)
Hindistan hilafet kuramının en önemli
kuramcılarından olan, Osmanlı halifelerini savunan,
Müslümanların Müslümanlara karşı yabancı devlet
orduları yanında savaşmamasını savunan ve Müslümanların
asla Kudüsten vazgeçemeyeceğini savunan Mevlâna Ebül-Kelâm Âzâd, bu
savunmasından sonra ömür boyu hapse çarptırıldı.
Hindistana demokrasi geldiğinde aynı Mevlâna Ebül-Kelâm Âzâd
Hindistanda Millî Eğitim Bakanı oldu, 1958te ölünceye kadar bu
görevde bulundu ve Hindistanda Gandhiyle, Nehruyla beraber millî kahraman
olarak anıldı.
Takdirlerinize sunuyorum efendim.
Teşekkürler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
5nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
6ncı maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
7nci maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
8inci maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
9uncu maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
10uncu maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
11inci maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
12nci maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
13üncü maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
14üncü maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
15inci maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
16ncı maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
17nci maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
18inci maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
19uncu maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
20nci maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
21inci maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
22nci maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
23üncü maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.23
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.24
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU
(Osmaniye), Barış KARADENİZ (Sinop)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 64üncü
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
524 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından alınan karar gereğince kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için 28 Şubat 2018 Çarşamba günü
saat 14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyor, hayırlı
akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 20.25