TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
65inci
Birleşim
28
Şubat 2018 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Osman Boyrazın, 28 Şubat
postmodern darbesinin 21inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Isparta Milletvekili Nuri Okutanın, seçim ittifakıyla
ilgili kanun teklifine ilişkin gündem dışı
konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Gülay Yedekcinin, çocuk
istismarlarına ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul
Milletvekili Gülay Yedekcinin yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
2.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Cumhuriyet Halk Partisi olarak
ihmal edilen konuları gündeme taşıyarak hep birlikte çözüme
kavuşturmaya çalıştıklarına ilişkin
açıklaması
3.- İstanbul Milletvekili Didem Enginin, kas
hastalarının sorunlarına ve Hükûmetten acil çözüm beklediklerine
ilişkin açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, AKP
Hükûmetinin sağlıksız koşullarda canlı hayvan ithal
etmeye devam ettiğine ve halka ucuz et yedirmenin yolunun
hayvancılığı desteklemek olduğuna ilişkin
açıklaması
5.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlunun 28 Şubat
postmodern darbesinin 21inci yıl dönümüne ve 27 Şubat Necmettin
Erbakanın vefatının 7nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
6.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, uzman
öğretmenlik şartlarına ilişkin açıklaması
7.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Kocaelide
başlanacak metro projelerine, Adapazarı-İstanbul bölgesel treni
ile Gebze-İstanbul banliyö trenlerinin tekrar
çalışmasını ve Derbentten Kartepeye çıkan yolun bir
an önce tamamlanmasını istediğine ilişkin
açıklaması
8.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, mobilya malzemelerine
gelen zamlar nedeniyle esnafın mağdur olduğuna ilişkin
açıklaması
9.- Hatay Milletvekili Birol Ertemin, on yedi yıldır
bitirilemeyen Menzelet Baraj Projesi için Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunu göreve davet ettiğine ilişkin
açıklaması
10.- Kayseri Milletvekili İsmail Emrah Karayelin, 28 Şubat
postmodern darbesinin 21inci yıl dönümüne, 27 Şubat Necmettin
Erbakanın vefatının 7nci yıl dönümüne ve Abdülhamit
Hanın vefatının 100üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
11.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin, büyük sanayi
kuruluşlarının kullandığı elektriğe zam
yapılmasına ilişkin açıklaması
12.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 28
Şubat postmodern darbesinin 21inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
13.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, 27 Şubat Necmettin Erbakanın
vefatının 7nci yıl dönümüne ve 15 Temmuz darbe girişimini
kararlı, cesur ve dik duruşuyla milletle birlikte püskürten
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğana teşekkürlerini
sunduğuna ilişkin açıklaması
14.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamakın, gözaltına
alındıktan on üç gün sonra kalbi işkenceye
dayanamadığı için vefat ettiği iddia edilen öğretmen
Gökhan Açıkkollunun suçsuz bulunduğuna ilişkin
açıklaması
15.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Afyon Şeker
Fabrikasının satılması hâlinde çiftçinin, işçinin,
esnafın, Afyonkarahisarın kaybedeceğine ilişkin
açıklaması
16.- İzmir Milletvekili Kerem Ali Süreklinin, 28 Şubat
postmodern darbesinin 21inci yıl dönümüne ve 27 Şubat Necmettin
Erbakanın vefatının 7nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
17.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, 14 şeker
fabrikasının alelacele satılmasına neden ihtiyaç
duyulduğunu öğrenmek istediğine ve bu karardan vazgeçilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
18.- İstanbul Milletvekili Hurşit
Yıldırımın, 28 Şubat darbesinin 21inci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
19.- Çorum Milletvekili Lütfiye İlksen Ceritoğlu Kurtun,
hiçbir güç ve iradenin millet iradesinden daha güçlü ve milletten daha üstün
olmayacağına ilişkin açıklaması
20.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 28 Şubatın
21inci yıl dönümüne, terörist elebaşı Salih Müslimin Çekyada
serbest bırakılmasına ve 26 Şubat-4 Mart Vergi
Haftasına ilişkin açıklaması
21.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, 28 Şubatın 21inci
yıl dönümüne, Cumhuriyet Halk Partisi olarak hangi isimle, yol ve yöntemle
olursa olsun darbelere karşı olduklarına, milletin vekillerinin
haklarında iddia ortaya konulmadan cezaevlerinde âdeta rehin
alındıklarına ve demokrasiye koşulsuz, hep birlikte sahip
çıkmak gerektiğine ilişkin açıklaması
22.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, 28 Şubat
darbesinin 21inci yıl dönümüne, tüm darbe ve darbe girişimlerini
lanetlediğine, demokrasinin en büyük sigortasının Türk milleti
olduğuna ve İstanbul Milletvekili Gülay Yedekcinin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
23.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Gökdağın, emeklilerin
durumuna ve intibak yasasının önemli olduğuna ilişkin açıklaması
24.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, komisyon sözcüsünün yeni madde
ihdasına ilişkin önergeye katılıp katılmama konusunda
komisyon yerine karar vermeye yetkisi bulunmadığına ve önergeye
katılmama yönündeki ifadenin nezaket kuralları çerçevesinde
olmasını beklediklerine ilişkin açıklaması
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Gülay Yedekcinin, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul
Milletvekili Gülay Yedekcinin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet
Aydının, 28 Şubat darbesinin 21inci yıl dönümüne ve bu
milletin asla darbelere ve darbecilere prim vermeyeceğine ilişkin
açıklaması
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, Mersin Milletvekili Baki Şimşek ve
arkadaşları tarafından, emeklilerin sorunlarının
araştırılarak çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla
27/2/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Mart 2018 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, ülkemizde özelleştirme
kapsamında bulunan şeker fabrikalarının kârlılık
ve istihdam oranları, bu fabrikalarda çalışan taşeron
işçiler ile şeker tarımı alanında çıkabilecek
istihdam sorunları ve nişasta bazlı şeker
kullanımının ortaya çıkardığı
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/1737) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 1 Mart 2018 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
3.- AK PARTİ, CHP ve MHP Gruplarının, Genel Kurulun 1
Mart 2018 Perşembe günü ve daha önce 463 sıra sayılı
işin görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde toplanmasına
karar verilen 2 Mart 2018 Cuma günü toplanmamasına ilişkin ortak
önerisi
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Yatırım Ortamının İyileştirilmesi
Amacıyla İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
(1/913) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 524)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Göç Örgütü (IOM)
Arasında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Göç Örgütü
Arasında Örgüt ve Ofisin Türkiyedeki Yasal Statüsü
Ayrıcalıkları ve Bağışıklıklarına
İlişkin Anlaşmayı Tadil Eden Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/848) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 517)
IX.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 524) Yatırım Ortamının İyileştirilmesi
Amacıyla İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının oylaması
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Karaman'da KYK'ya
bağlı bir kız öğrenci yurdunda meydana gelen bir olaya
ilişkin Başbakandan,
Bakanlıkta görev yapan
eski bakanlara tahsis edilen araçlara ilişkin,
Soruları ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman
Aşkın Bakın cevabı (7/19002) (7/19151)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, KYK yurtlarına manevi
rehber atandığı iddialarına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı
Osman Aşkın Bakın cevabı (7/19004)
3.- Bilecik Milletvekili
Yaşar Tüzün'ün, Bilecik il merkezi ve ilçelerinin spor tesisi
ihtiyacına ilişkin Başbakandan sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın
cevabı (7/19014)
4.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2016-2017 yılları
arasında bağlı kurum ve kuruluşların taraf olduğu
dava ve takiplere,
Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşların taraf olduğu adli ve idari
davalara,
Bakanlığa
bağlı kurum ve kuruluşların taraf olduğu icra
işlemlerine,
2016-2017 yılları
arasında bağlı kurum ve kuruluşlarca
dışarıdan satın alınan hukuk ve
danışmanlık hizmetlerine,
İlişkin
soruları ve Gençlik ve Spor
Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı (7/19152),
(7/19529), (7/19530), (7/19531)
5.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürer'in, millî sporcuların öğretmen olabilmesine yönelik
şartlara ilişkin sorusu ve Gençlik
ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı
(7/19153)
6.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürer'in, 2010 yılından bu yana doping
aldığı tespit edilen atlet sayısına ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı
Osman Aşkın Bakın cevabı (7/19154)
7.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Sinop'ta yaşayan bir
hakemin referanduma yönelik sosyal medya paylaşımı nedeniyle
açığa alındığı iddiasına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Gençlik ve
Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı (7/19371)
8.- Uşak Milletvekili
Özkan Yalım'ın, amatör spor kulüplerine yapılan yardımlara
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı (7/19527)
9.- Adana Milletvekili
İbrahim Özdiş'in, ÜNİLİG'de başarı gösteren
takım ve sporculara son iki sezonda ödüllerinin verilmemesine ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı
Osman Aşkın Bakın cevabı (7/19528)
10.- Aydın Milletvekili
Metin Lütfi Baydar'ın, Bakanlığa ait olan veya kiralanan
ulaşım araçlarına ve bunların yakıt giderlerine
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı (7/19532)
11.- Batman Milletvekili
Mehmet Ali Aslan'ın, köylerde yapılması istenen spor tesislerine
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı (7/19533)
12.- Van Milletvekili Lezgin
Botan'ın, Van'ın Gevaş ilçesinde yurttan atılan üç
öğrenciye ilişkin sorusu ve Gençlik
ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı
(7/19534)
13.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık bünyesinde
olası bir depreme yönelik olarak alınan tedbirlere ilişkin
sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı
Osman Aşkın Bakın cevabı (7/19542)
14.- Diyarbakır
Milletvekili Altan Tan'ın, 2015-2017 yılları arasında kurum
içi eğitimler kapsamında anlaşma yapılan şirketlere
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı (7/19547)
15.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanal'ın, Sancaktepe'deki bir yurtta öğrencilerin
yemekten zehirlendikleri iddiasına ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman
Aşkın Bakın cevabı (7/19548)
16.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2003-2017 yılları
arasında Bakanlıkta çalışan özel kalem müdürlerine,
2003-2017 yılları
arasında görev yapan bakanlık müşavirlerine,
2003-2017 yılları
arasında Bakanlıkta çalışan basın müşavirlerine,
İlişkin
soruları ve Gençlik ve Spor
Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı (7/19549),
(7/19550), (7/19551)
17.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydın'ın, Naim Süleymanoğlu'nun adının Bursa'da bir
kamu tesisine verilmesi talebine ilişkin Başbakandan sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman
Aşkın Bakın cevabı (7/19837)
18.- İstanbul
Milletvekili Onursal Adıgüzel'in, öğrencilerin barınma sorununa
ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor
Bakanı Osman Aşkın Bakın cevabı (7/19952)
19.- Kocaeli Milletvekili
Tahsin Tarhan'ın, stadyum sayısına ve yapılan
yatırımlara ilişkin sorusu ve Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bakın
cevabı (7/19953)
20.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık hizmet
binalarında son on yılda yapılan tadilatlara, mobilya ve büro
malzemeleri için yapılan harcamalara ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin
cevabı (7/23150)
21.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık merkez
teşkilatında kullanılan araçlara, bunlar için yapılan
harcamalara ve Kurum lojmanlarına ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin
cevabı 7/23152)
22.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürer'in, 637 sayılı KHK'nın 37'nci maddesi
kapsamındaki devlet desteklerine ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin
cevabı (7/23389)
28 Şubat 2018 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP
ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Barış KARADENİZ
(Sinop)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
65inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem
dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 28
Şubatın yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen İstanbul
Milletvekili Osman Boyraza aittir.
Sayın Boyraz, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
III.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili Osman Boyrazın, 28 Şubat
postmodern darbesinin 21inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
OSMAN BOYRAZ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 28 Şubat postmodern darbenin
seneidevriyesinde gündem dışı söz almış
bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi ve ekranları
başında bizleri seyreden aziz milletimizi hasret ve muhabbetle
selamlıyorum.
Bundan tam yedi yıl önce, 27 Şubat 2011'de
Rahmetirahman'a kavuşan, Anadolu'nun kurak topraklarında filiz veren,
her türlü engellemelere ve baskılara rağmen İman varsa imkân da
vardır. diyerek milletine hizmet etmekten geri durmayan 54üncü Hükûmetin
efsane Başbakanı, millî görüş hareketinin lideri ve savunan adam
Profesör Doktor Necmettin Erbakanı rahmet ve minnetle yâd ediyorum,
mekânı cennet olsun.
Şöyle yirmi yıl geriye doğru
gittiğimde, hafızamı yokladığımda aklıma
neler geliyor onları sizinle paylaşmak istiyorum; aslında hepsi
de tazece sıcaklığını muhafaza etmektedir.
Kaos ve krizin hüküm sürdüğü yıllar,
ekonomik ve sosyal bunalımların yaşandığı
yıllar, karamsarlığın kol gezdiği, faiz
oranlarının ve işsizliğin arttığı,
yatırımların tükendiği, umutların ve hayallerin
bittiği, enflasyonların üç haneli rakamlara doğru evrildiği
yıllar. Kemer sıkma politikalarının vatandaştan
istendiği yıllar. İşte tam bu yıllarda Refah Partisi
yazılı ve görsel medyada bahsedilmese de kendine özgü yöntem ve
taktiklerle milletimizle irtibat kurmaya başlıyor, Gecenin sonu
sabah, geliyor artık Refah. Bir beş yıl daha etme ah, bas
mührü gelsin Refah. Düğümü çözmek için, oyunu bozmak için, destanlar
yazmak için Refahın vakti geldi. diye slogan ve şarkılarla
milletimizle gönül bağı kuruyordu.
İşte o yıllarda yapılan
seçimlerde Refah Partisi, 158 milletvekiliyle, halkımızın
muazzam desteğiyle birinci parti olmuş ve iktidarı kurma yetkisi
verilmişti.
Refahyol Hükûmetinin kurulmasıyla birlikte
devletin ve milletin cebine sülük gibi yapışanların rantı
kesilmiş, milletin sırtına binip gününü gün edenlerin düzenleri
bozulmaya başlamış, ekonomide havuz sistemine geçilmesiyle
birlikte bir avuç rantiyecinin paradan para kazanma devri bitmiş;
çiftçimiz, esnafımız, hülasa toplumun tüm kesimleri kazanmaya
başlamıştı.
Refah iktidarının ilk icraatı -bence
en önemli icraatı- tüyü bitmemiş yetimden haksız yere
hortumladıkları sermayelerle gücüne güç katan baronların
hortumlarını kesmek oldu. Böylece vesayetin sermaye ayağına
neşter vurdu. 28 Şubatın özetini "Vesayetçilere giden
hortumların kesilmesi. olarak özetlemek mümkündür. Hortumların
kesilmesiyle beraber, işçi, emekli, memur, köylü, çiftçi ve her
sınıftan mütedeyyin Anadolu insanına hak edilen değer
verilince kıyametler koptu. İşte tam o anda bir el düğmeye
bastı ve maalesef, yargı mensubundan medya patronuna, patronlar
kulübünden cuntacılara kadar hepsi birleşerek kesilen hortumlar için
balans ayarı yapmaya kalktılar.
Bu yönüyle aslında 28 Şubat cumhuriyet
tarihi boyunca siyasetin ve dolayısıyla milletin üzerinde bulunan
vesayetin, bir başka ifadeyle, kendisini milletin üzerinde gören hâkim
gücün bütün çıplaklığıyla, bütün yönleriyle pervasızca
kendini göstermesidir. Bu yönüyle de 28 Şubat, darbeler tarihimizde bir
ilk olma özelliğini taşır. Sürecin mimarları ve
uygulayıcıları, süreci vasi olmanın tabii bir
uzantısı olarak yürütmüşler, bunu da açıkça
söylemişlerdir. "Durumdan vazife çıkartma. deyiminin hakikati
de budur. Durumu tanımlama hakkının kime ait olduğunu,
olması gerektiğini hiçbir yoruma ihtiyaç bırakmayacak şekilde
apaçık ifade etmişlerdir.
28 Şubata kadar gizli-açık gerçekleştirilen
bütün darbeler doğrudan görevde bulunan hükûmeti hedef
almıştır, 28 Şubat süreci ise doğrudan milleti hedef
almıştır. Darbe yalnızca hükûmete değil, millete
karşı yapılmıştır, doğrudan hedef
tahtasına oturtulan millettir, karartılan ve kanatılan da
milletin vicdanıdır. Milletin inançları hedef
alınmış, alay konusu yapılmış, millete
"Anadolu İslamı terkibiyle başka bir din, paganizm
dayatılmış, bu coğrafyada önüne geçemedikleri her
şeyin zorla mecrasını değiştirmeye
çalışmışlar, hangi inancın doğru, muteber ve
saygıdeğer olduğunu ideolojik bir üslupla dikte
ettirmişlerdir.
Özetle, manevi kültür dinamiklerine karşı
açıkça savaş açılmış ve milletin bu coğrafyada
bin yıldır biriktirdiğini bu süreçte yakıp kül etmeye hamle
etmişlerdir. Onun içindir ki 28 Şubatla ortaya konulanın bin
yıl süreceği iddia edilmiştir, İrticayla mücadele
adı altında kafalarındaki din tasavvurunu zorla kabul ettirmeye
çalışmışlar ve bütün bunları da kamu gücüyle icra
etmişlerdir.
Daha önceki darbelerde meşru siyasi iktidara
yöneltilen namlu, 28 Şubatta direkt millete yöneltilmiştir. Nihai
amaç, cehalet üzerinden kurgulanmış bir toplum manzarasıdır
yani gök gürleyince yere kapanan vahşiler gibi, efendilerine
kayıtsız şartsız itaat eden mankurtlardan mürekkep bir
toplum inşasıydı. Vesayetçi kurumlar
aracılığıyla millet vicdanına kasteden oligarşik
yapı bu süreçte sadece
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
OSMAN BOYRAZ (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
OSMAN BOYRAZ (Devamla)
milletle ordunun
değil, milletle devletin arasına çok büyük uçurumlar koymuştur.
Aslında bu yönüyle baktığımızda 15 Temmuz bu anlamda
28 Şubatın rahminde döllenmiştir. Millî vicdanı inşa
eden inanç dinamikleri baskıyla örselenirken muharrif dinlerle diyalog
kuran, Cebrail (AS)'a parti kurdurtan, akla esasa sığmayacak uydurma
rüyalar üzerinden İslam inşa eden merdiven altı din
imalatçısı FETÖ yapılanması hem zihniyet hem kadro noktasında
28 Şubat sürecinde tahkim edilmiştir. "Silahı olan raconu
koyar. anlayışıyla milletin silahını millete
doğrultup kural koymaya çalışan 28 Şubat zihniyeti ve bu
zihniyetin rahminde büyüyen 15 Temmuzun maskeli haydutları,
şiarı hürriyet, ideali şehadet olan bir milletin racon
yemeyeceğini ya düşünememişler ya da akıl
edememişlerdir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
15 Temmuzda bütün çıplaklığıyla sinesine çevrilmiş
tank namlularının karşısında ölümüne duran bu millet,
egemenlik imtiyazını ve kanun koyma iradesini kanıyla hak
etmiştir ve tarihe şu notu düşmüştür: Kuralı, elinde
silahı olan haydutlar değil, silahın karşısında
ölümüne duran yiğitler koyar. (AK PARTİ sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar) Artık, bu millet, aziz milletimiz
millî iradeye operasyon yapmaya kalkışanların her zaman
karşısında bulunmuştur, bulunmaya da devam edecektir; bu da
böyle biline.
Bir kez daha yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı ikinci söz, Seçim
İttifakı Kanunu Teklifi hakkında söz isteyen Isparta
Milletvekili Nuri Okutana aittir.
Sayın Okutan, buyurun.
2.- Isparta Milletvekili Nuri Okutanın, seçim ittifakıyla
ilgili kanun teklifine ilişkin gündem dışı
konuşması
NURİ OKUTAN (Isparta) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; kamuoyunda Seçim İttifakı Kanunu
olarak bilinen düzenlemeyle ilgili gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle bizleri ekranlardan izleyen aziz
milletimizi ve yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Ülkeyi yıllar yılı kötü yöneten
iktidar, hukuku, demokrasiyi, devletin kurumlarını güçlendirme
yerine, kendi iktidarını sağlama almak ve tek adam rejimini
tahkim etmekle meşguldür. İttifak düzenlemesi bunun hukuki
adımıdır. Seçim ittifakı adı altında getirilen
düzenleme millî birlik ve beraberliğe katkı yapmayacak; tam tersine,
bloklaşma, kamplaşma ve cepheleşmeye yol açacak, hatta
kalıcı hâle getirecektir. Oysa ülkemizin kamplaşmaya ve
cepheleşmeye değil, vatan, millet, devlet paydasında
kucaklaşmaya ihtiyacı var. Güçlü devlet kişilerle değil,
kurumlarıyla güçlüdür. Güçlü devlet, hukuka bağlılıktan,
haktan, adaletten ayrılmayarak, kişi hak ve hürriyetlerine azami
dikkat göstererek sağlanır. Atalarımızın dediği
gibi Ağaca yaslanma kurur, insana yaslanma ölür., biz, hukuka,
demokrasiye ve asırlardan beri sürüp gelen devlet yönetim tecrübemize
yaslanmalıyız. Ulu Önder Atatürkün işaret ettiği gibi,
biz, Türkiye Cumhuriyeti devletinin, kurumlarıyla, gelenekleriyle,
teamülleriyle, kurallarıyla, ülkesi ve milletiyle ilelebet payidar olması
için gayret göstereceğiz.
İttifak düzenlemesinin içeriğine dair
söylenecek çok söz var, burada ayrıntılarına girmeyeceğim.
Ancak, bu düzenlemeyle, 16 Nisan referandumunda mühürsüz zarf ve pusula
kararıyla kanuna uymayan Yüksek Seçim Kurulunun yaptığı
hukuksuzluk, bu hâliyle, kanuna uydurulmaktadır. Esasen bu büyük bir
skandal ve aynı zamanda hukuk katliamıdır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti
devletinde hiç kimseye kanunları çiğneme imtiyazı
tanınamaz. Yüksek Seçim Kurulu, 16 Nisan referandumunda
yaptığı hukuksuzluğun hesabını mutlaka verecek,
işlediği suçun cezasını elbette bir gün çekecektir.
Sandık kurulu başkanı ve üyelerinin birinci görevi,
pusulaları ve zarfları saymak ve her birini mühürlemektir. Bir
kısım zarflar ve pusulalar mühürlenmediği için mühürden
vazgeçmek, seçimlerde hilenin ve şaibenin önünü açacaktır. En
azından böyle bir şüpheyi içinde içermektedir. Yüksek Seçim Kurulunun
mühürsüz oy pusulası kararıyla ayaklar altına alınan hukuk,
bu düzenlemeyle mezara gömülmüş olacaktır. İktidar sözcülerinin
referandum öncesi Bundan sonra istikrarsızlık olmayacak. Yürütme ile
yasamayı ayırdık. Artık temsilde adalet sorunu da
çözülecek. söylemleri yalan olmuştur.
Getirilen düzenlemeyle, yüzde 1 oy alan ve dâhil
olduğu ittifak barajını aşan bir parti milletvekili
çıkarabilirken; tek başına seçime giren, yüzde 9,9 oy alan bir
parti Parlamento dışı kalabilecektir. Böyle, temsilde adalet
olur mu? Bu düzenlemeye bakınca, eski sistemin bile daha adil olduğu
anlaşılıyor. Şayet Cumhurbaşkanlığı
hükûmet sistemiyle yönetimde istikrar garanti altına alınıyor
ise gelin, Mecliste temsilde adaleti sağlayacak düzenlemeler yapalım;
milletvekilliği seçimindeki barajı makul bir düzeye indirecek veya
tamamen kaldıracak bir düzenlemeyle millî iradenin tam ve kâmil manada
temsil edilmesini sağlayalım. Yasama, yürütme ve yargıyı
kontrol altına alan bu tek adam rejimini tahkim etmeye yönelik, seçime
giderken, kural değiştirme yerine gelin, Siyasi Partiler Kanununu
değiştirelim; gelin, lider sultasına son verecek ve parti içi
demokrasinin önünü açacak düzenlemeler yapalım. Getirilen ittifak
düzenlemesi, işte, bu tek adam rejimini kalıcı hâle getirmek
için getirilen bir düzenlemedir. Oysa, ülkemizin demokrasiye, hukuka ve adalete
her zamankinden daha fazla ihtiyacı vardır. Devleti ayakta tutan
adalettir ve adalet mülkün temelidir. Gelin, demokrasiye ve hukuka sonuna kadar
sahip çıkalım, adaleti hep birlikte tesis edelim. Son cümle olarak
da: Aklıselim davranmaya davet ediyorum ve bu düzenlemenin -muhtemelen,
belki komisyonda değişebilecektir- Anayasaya, demokratik ilkelere ve
toplumsal barış ilkelerine de aykırı olduğunu buradan
belirtmek istiyorum.
Herkesi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
(İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gündem dışı üçüncü söz,
çocuk istismarları hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili
Gülay Yedekciye aittir.
Sayın Yedekci, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Gülay Yedekcinin, çocuk
istismarlarına ilişkin gündem dışı konuşması
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Ben bir
anneyim, 2 çocuklu bir anneyim ama Türkiye'deki bütün çocukların da
aynı zamanda annesiyim. Sizler milletvekilleri olarak Türkiye'de
yaşayan bütün çocukların anneleri, babalarısınız
aslında. Trabzondaki, Hakkârideki, Vandaki, Edirnedeki, İstanbuldaki,
İzmirdeki bütün çocukların anneleri, babalarıyız. Bu
milletvekillerinin görevidir, bir çocuğun ayağı taşa
takılsa ondan kendini sorumlu hissetmek milletvekillerinin
tamamının görevidir, ödevidir.
Biz, çocuklar istismara uğruyorsa eğer,
ülkemizde 30 Ocak 2017 tarihinde 38 günlük bir çocuk, bir bebek, 40ı
çıkmamış bir bebek istismara uğruyorsa eğer ve bugün
ülkemiz dünyada bilimde, teknolojide, fende değil, çocuk tecavüzlerinde
3üncü sıradaysa eğer, bu düşünceyi yayan, bu düşünceye
arka çıkan tecavüzcülere, istismarcılara kol kanat gerdiği
kadar, tecavüze uğrayan çocuklara ve onların ailelerine sahip
çıkmayan düşünce de suçludur ve o düşünceye yazıklar olsun
diyoruz.
Dünyada çocuk istismarı oranı yüzde 1 ila
yüzde 10 arasındayken Türkiye'de çocuk istismarı oranı yüzde 10
ila yüzde 53 arasındaysa eğer, Türkiye'de yapılan
açıklamalarda hiç vicdanınız sızlamıyor mu, 6
yaşında çocukla evlenilebilinir. 9 yaşındaki çocuk çocuk
doğurabilir. Mini etek giyiyorsa kadın tecavüze uğrayabilir.
açıklamalarınız hiç sizin vicdanınızı
sızlatmıyor mu, sormak lazım.
Ülkemizdeki tecavüz vakalarının, çocuk
tecavüzü vakalarının sadece yüzde 5i ortaya çıkıyor, yüzde
95i gizli kalıyor. Adliyelerde -burada avukat olanlarınız da
var- tecavüz vakalarının dörtte 1i çocuk tecavüzü ve bu çocuklar
kendi aileleri, yakınları tarafından tacize, tecavüze maruz
kalıyorlar. Bu ülkede tecavüze uğrayan çocukların yüzde
66sı kendi akrabası, komşusu, babası, ağabeyi
tarafından tecavüze uğruyor, yüzde 66sı ve bu çocukların
onda 1i kendi tecavüzcüsüyle aynı evde yaşamak zorunda kalıyor
ve ülkemizde AKPnin iktidar olduğu son on yılda çocuk tecavüzleri
yüzde 700 arttı, yüzde 700 ve açılan dava sayısı 40 bin
iken yaklaşık 14 bin davaya beraat veriliyor ve hiçbir mahkûmiyet kararı
verilmiyor ve bir adam sadece mavi kravat taktığı için ve
Ramazan ayıydı, oruçluydum. dediği için iyi hâl indirimi
alabiliyor ve bu sapıklar üç ay, beş ay, iki sene yattıktan
sonra yine bizim toplumumuzun içine çıkıyor.
Biliyorsunuz bir video çektik ve bize çeşitli
dönüşler oldu. Gaziantep Şehitkamilden bir baba aradı. 13
yaşındaki oğlu tecavüze uğramış ve 13
yaşındaki oğlu ve kendisi için psikolojik destek almak için çok
uğraşmış ama nafile. Bu çocuklar istismara uğradıktan
sonra 4 defa, 5 defa daha aynı travmayla karşı karşıya
kalıyorlar. Siz böyle yaparak ne yapıyorsunuz? Biz bir kanun teklifi
verdik ve ne dedik? Verdiğimiz kanun teklifinde Bu sapıklar gün yüzü
göremesin, ağırlaştırılmış müebbet hapisle
yargılansın. dedik. Siz ne yaptınız? Araya zinayı
soktunuz 12 yaşın altı başka olsun, 12 yaşın
üstü başka olsun. dediniz. Beyler, 18 yaşın altındakilerin
tamamı çocuktur ve 17 yaşındaki çocuğa da 3
yaşındaki çocuğa da tecavüz eden adam sapıktır. Bunun
altını çizmek lazım. Başka yaş baremleri koyarak, bu
çocukların istismarlarına bir anlamda göz yumarak, bu çocukların
geleceğe dair umutlarını, bu çocukların
yarınlarını, bu çocukların aile kurma
duygularını, bu çocukların insanlığa ait aidiyet
duygularını, huzurlarını ve yarınlarını
çaldınız ve ne kaldı geriye? Ruhunu aslında bir anlamda paramparça
ettiğiniz yalnız, huzursuz ve mutsuz bir çocuk kaldı.
Biz umut olalım, sevgi olalım,
barış ve huzur içinde çocuklarımızı yaşatabilelim
istiyoruz. Bu durumu herhâlde en iyi Yaşar Ustanın repliğiyle
anlatabiliriz: Size iki çift lafım var ey AKP iktidarı. Koskoca
adamlarsınız, kutu kutu paralarınız var, gemicikleriniz
var, saraylarınız var. Yakışır mı size
çocukların geleceğiyle oynamak?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Süre alabilir miyim
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Çocuk
istismarlarına göz yummak, vakıfları korumak,
istismarcıları korumak size yakışır mı? Ama
nasıl yakışmaz; anlamıyor musunuz, bunlar çocuk ama burada
boşuna konuşuyoruz, sevgiyi bilmeyen insanlara çocuk sevgisini,
insanı anlatmaya çalışıyoruz. Sizler tecavüz önergesini hiç
utanmadan bu Meclise getirenlersiniz. Siz mi büyüksünüz? Hayır, biz
büyüğüz. Çocukları savunanlar, tecavüzcülere karşı
duranlar, çocuk istismarına karşı yan yana duvar gibi olanlar,
biz büyüğüz. Çocuk istismarına göz yumanlar karşımızda
pul kadar değeriniz yok ama şunu iyi bilin ki
yıkamayacaksınız, dağıtamayacaksınız,
mağlup edemeyeceksiniz bizi. Biz, ömründe bir karıncayı bile
incitmeyen anneler, gerekirse bu istismarcılara haddini bildiririz ve
dönüp arkamıza bakmayız bile. (CHP sıralarından
alkışlar)
AHMET GÜNDOĞDU (Ankara) Sayın
Başkan, kürsüde temiz bir dil gerekmiyor mu ya?
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Bu çiçekleri de
bütün bu tecavüz, istismar olayları olurken hiç sesi çıkmayan,
aslında belki de ruhuna Fatiha okumamız gereken Aile
Bakanının -kendisi olmadığı için- yerine
bırakıyorum.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Şov
yapmanın anlamı yok.
BAŞKAN Lütfen, bakın, istismarla ilgili
konuşuyoruz, istismarı da istismar etmemek lazım diye
düşünüyorum.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Her şeyi
siz istismar ediyorsunuz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) İstismarı istismar ediyorsunuz, çok
ayıp!
BAŞKAN Sayın Muş, sisteme
girmişsiniz.
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul
Milletvekili Gülay Yedekcinin yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hatibi dikkatlice dinledim, bu
söylediklerini kime söylediğini bilmiyorum.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) AKP
iktidarına.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Fakat
bunların tamamını reddettiğimizi ifade edelim. Burası
çocukların üzerinden kişisel siyaset ikballeri için şov yapma
meydanı değil. Bunu kendi siyasi geleceği için malzemeye
dönüştürmek kadar hiçbir zaman Parlamentoda kimse
ufalmamıştır. Bunun altını bir kere çizmek gerekir.
Bir diğeri, burada bir şeyler
anlattı, bunların tamamını reddettiğimizi ifade
edelim. Yok, 9 yaşındaki çocukların evlenmesine müsaade
etmişler de, işte, 12 yaşındakilere şöyle
demişler de... Çocuk, çocuktur. Çocuklarla alakalı, biz hiçbir
dönemde Ufak yaşta evlendirebilirsiniz, şu yaşta
evlendirebilirsiniz. Bu yaşta çocuk doğurabilirler. gibi bir şey
ifade etmedik, böyle bir şey söylememiz de söz konusu olamaz. Her kim ki
bu çocuk istismarı üzerinden kendisine siyasi bir gelecek oluşturmaya
çalışıyorsa Allah onun bin belasını versin.
GÜLAY YEDEKCİ
(İstanbul) Âmin.
AKİF
EKİCİ (Gaziantep) Bir milyon defa versin.
MEHMET MUŞ
(İstanbul) Bir milyon defa da versin.
Burada bu tip
suçlara cezaları ağırlaştıran parti, yine AK
PARTİdir. Burada Meclis araştırma komisyonu kurulmuştur.
Biz iktidar partisiyiz, burada bizim büyük bir desteğimiz olmuştur,
bu meseleler detaylı bir şekilde
araştırılmıştır.
Yine, son süreçlerde
Hükûmet, yaptığı düzenlemelere binaen yeni düzenlemeler yapmak
üzere tekrar bir çalışma başlatmıştır. Zaten hem
Milliyetçi Hareket Partisini hem Cumhuriyet Halk Partisini de bununla alakalı
bilgilendireceklerdir, görüş alışverişinde
bulunacaklardır. Bu, istismar edilecek bir mesele hiç değildir.
Buradan bir alan oluşturup bizi kimse suçlamaya kalkmasın, kendisine
siyasi rant oluşturmasın; yazıktır, günahtır,
çocukları bu siyasi emellerinize alet etmeyin diyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
GÜLAY YEDEKCİ
(İstanbul) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Sayın Yedekci...
GÜLAY YEDEKCİ
(İstanbul) Sayın Başkan, şahsıma hakarette bulundu
İstismarı istismar ediyorsunuz. şeklinde. O konuda
sataştı.
BAŞKAN
Sayın Yedekci, söz vereceğim ama bakın, gerçekten
konuştuğumuz konu çok hassas bir konu.
GÜLAY YEDEKCİ
(İstanbul) Biz de AKPnin aynı hassasiyeti göstermesini bekliyoruz.
BAŞKAN Bütün
siyasi parti gruplarının, dahası bütün insanların
karşı olduğu, karşı durması gereken bir konu.
GÜLAY YEDEKCİ
(İstanbul) Evet Başkanım, sözde değil ama özde.
BAŞKAN Bu
hassas konuda lütfen cümlelerimizi daha yaralamadan konuşabilirsek çok
daha iyi olur diye düşünüyorum.
Buyurun, iki dakika
süre veriyorum.
Lütfen yeni bir
sataşmaya meydan vermeyelim.
V.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Gülay Yedekcinin, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı açıklaması
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
GÜLAY YEDEKCİ
(İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi Ayinesi
iştir kişinin, lafa bakılmaz." diye bir söz var,
atalarımız çok güzel söylemiş. Şimdiye kadar neler
yaptınız, ona bakmak lazım. Mesela Ensarda çocuklara tecavüz
edildikten sonra ne yaptınız? Çocukları ve ailesini korumaya
yönelik herhangi bir cümle kurdunuz mu? Hayır. Biz o vakfı
tanıyoruz, yaptıklarını biliyoruz. Bir kereden bir şey
olmaz." dedi. Hem de bunu söyleyen, ne acıdır ki bir kadın
ve bir Aile Bakanı. Ve çocuk komisyonu kurulsun diye yıllardır
burada çaba sarf ediliyor. Niye Hayır. diyorsunuz? Niye bu Mecliste
çocuk komisyonu kurulmuyor? Onlarca defa araştırma önergesi verdik, Çocuk
istismarlarının gerekçeleri araştırılsın. Bunun
önlemleri alınsın. 3 yaşından itibaren çocuklara bu konuda
eğitimler verilsin, ailelere eğitimler verilsin. Parklarda güvenlik
önlemleri artırılsın. Okullarda öğretmenler, müstahdemler,
güvenlik görevlileri önce pedagojik testlerden, psikolojik testlerden geçsin,
sonra bu görevlere gelsin. dedik. Niye yapmadınız? Niye
çocuklarımıza yurt yapmıyorsunuz da sapık, sapkın
vakıfların eline emanet ediyorsunuz çocuklarımızı?
Boş konuşuyorsunuz. Sadece burada nutuk atıyorsunuz.
Bizim söylediğimiz şey çok açık,
diyoruz ki: Bu sapıklar gün yüzü göremesinler. Çocuğa tecavüz mü etti
kardeşim, ömür boyu ağırlaştırılmış
müebbet hapis görsün. Hadi gelin hep beraber yapalım, niye içine
zinayı, bilmem neyi karıştırıyorsunuz? 12
yaşın altı çocuk da 12 yaşın üstü çocuk değil mi?
11 yaşındaki çocuğa tecavüz edilemez de 13e edilebilir mi? Siz
aslında ne dediğinizi bilmiyorsunuz. Söylediğiniz şeyin
anlamını bilmiyorsunuz.
9 yaşında çocuk, çocuk doğurabilir.
dediğinde, bugün AKP iktidar olduğuna göre, Diyanet İşleri
Başkanlığı da AKPye bağlıdır beyefendi ve
AKPye bağlı olan Diyanet İşleri
Başkanlığı kendi internet sitesinde
yazmıştır.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Yanlış
konuşuyorsunuz Gülay Hanım, AKPye nerede bağlı Diyanet
İşleri Başkanlığı?
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) 6 yaşında
çocuk evlenebilir. diyen adamla ilgili hangi cumhuriyet savcısı
hangi işlemi yapmıştır?
İSMAİL TAMER (Kayseri) AKPye nerede
bağlı Diyanet İşleri Başkanlığı?
GÜLAY YEDEKCİ (Devamla) Artık
sapkınlık, insanların gırtlağına kadar
gelmiştir. Yeter artık! Buna dur diyeceğiz ve
çocuklarımıza sahip çıkacağız hem de size rağmen,
o zihniyete rağmen sahip çıkacağız çocuklarımıza,
endişeniz olmasın. (CHP sıralarından alkışlar)
İSMAİL TAMER (Kayseri) Diyanet
İşleri Başkanlığı AK PARTİye
bağlı değil, yanlış söylüyorsun Gülay Hanım.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Zavallı
herifler, zavallı.
BAŞKAN Sayın Muş, buyurun.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Yine grubumuza
atfen bazı sataşmalarda bulunulmuştur.
BAŞKAN Buyurun.
Yerinizden mi?
MEHMET MUŞ (İstanbul) Hayır.
BAŞKAN Buyurun, sataşmadan size de iki
dakika süre veriyorum.
Lütfen, yeni bir sataşmaya meydan
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Ne
sataştım, ne dedim? Mehmet Muşa bir şey mi dedim?
BAŞKAN Hiçbir şey demediniz Sayın
Yedekci. Herkes ne dediğini çok iyi bilmeli. dediniz, doğru bir
şey söylediniz.
Buyurun. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
2.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul
Milletvekili Gülay Yedekcinin sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Adalet ve Kalkınma Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; böyle bir konuyla ilgili gerçekten
bu hatibe cevap vermeyi inanın kendime zül sayıyorum.
Bu, bütün partilerin, bu Parlamentoda bulunan bütün
milletvekillerinin, herkesin hassas olduğu bir konudur. Bununla
alakalı daha önce de ben, bu kürsüden Her kim ki bununla alakalı bu
sapıkları kolluyorsa, bu sapıkları kollamaya yönelik çaba
içerisindeyse, Allah onun bin belasını versin. dedim.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Ensarı ve
KAİMDERi koruyan kimdi?
MEHMET MUŞ (Devamla) Fakat her kim ki
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Hâlâ
destekleyen kim?
MEHMET MUŞ (Devamla) Her kim ki
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul)
Açılışlarına giden kim?
MEHMET MUŞ (Devamla) Lütfen dinleyin,
bağırmayın yerinizden.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Dinliyorum.
Niye, istersem bağırırım, sen mi karar vereceksin?
BAŞKAN Müdahale etmeyeceksiniz, lütfen.
Bakın, siz konuşurken onlar da size müdahale etmedi.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Onlar bana
ettiler, onlar müdahale ettiler Sayın Başkan.
MEHMET MUŞ (Devamla) Her kim ki bunun
üzerinden bir siyasi manevra, bir siyasi alan kendisine oluşturmak
istiyorsa onun da Allah bin belasını versin, bunu da ifade etmek
isterim.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Amin. Sizin de
MEHMET MUŞ (Devamla) İkincisi, Ensar
Vakfıyla alakalı bir şey. Bakın Bir olayı bir kurumun
tamamına mal etmeyin. dedik. Bakın, burada Cumhuriyet Halk Partisi
kongresine geliniyorken bir olay yaşandı bir otobüste, bir çocuk
istismarı hadisesi.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Partiden
attık.
MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) İhraç edildi
efendim.
MEHMET MUŞ (Devamla) Dinleyin!
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) - İhraç
edildi. Hemen savcılığı harekete geçirdik. Biz yaptık,
biz, Cumhuriyet Halk Partisi yaptı.
MEHMET MUŞ (Devamla) Şimdi ne
yapacağız? Bütün Cumhuriyet Halk Partisini bundan sorumlu mu
tutacağız? Orada birinin işlediği bir suç kocaman bir
camiayı bağlar mı? Bağlamaz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Yasal olmayan bir
yurtta meydana gelen olayla ilgili hiçbir şey yapmadınız.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Onun
ruhsatı yok, ruhsatı.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Çocukların
kaldığı evler yasal değildi. O çocukların
kaldığı evler yasal değildi.
MEHMET MUŞ (Devamla) Dolayısıyla,
bir olayı alıp da genelleştirip tamamını töhmet
altında bırakmak doğru bir şey değildir.
Arkadaşlar, bakın, çocuklarla
alakalı, bu ifade ettikleri meselelerle alakalı Diyanet
İşleri cuma hutbesi okuttu Çocuklarınızı küçük
yaşta evlendirmeyin, bunun dinimizde yeri yok. Hiçbir dönemde Peygamber
Efendimizin bununla alakalı bir sözü olmamıştır. dedi, bunları
ifade etti, hutbe okuttu fakat hâlâ kendisine inandıramıyor, onun
üzerinden tekrar AK PARTİye bir sataşma oluyor, AK PARTİyi
suçlar mahiyette ifadeler kullanılıyor.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Hükûmette
olduğu için olabilir mi?
MEHMET MUŞ (Devamla) Bunu doğru
bulmadığımızı ifade edelim. Burada bu meseleyi, hep
beraber, Türkiye'de, bu adli suçu nasıl minimize ederiz, sıfıra
nasıl indirebiliriz bunun üzerinde çalışmamız lazım.
MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) Çocuk
istismarının yüzde 700 artışını neye
bağlıyorsunuz Sayın Grup Başkan Vekili?
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Dünyada
3üncüyüz.
MEHMET MUŞ (Devamla) Bunun üzerine oturup da
AK PARTİyi suçlamanın bir anlamı yoktur.
Teşekkür ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Cumhuriyet Halk
Partisinin bir üyesinin de adını geçirerek, Cumhuriyet Halk
Partisinin sanki bu konuda bu olayı yeri geldiği kadar
sahiplenmediği gibi bir algı yaratılmıştır.
BAŞKAN Öyle bir şey söylemedi yani
Sayın Özkoç. Yani Cumhuriyet Halk Partisinde yaşanan münferit bir
olayı bütün bir siyasi partiye, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna mal
edemezsiniz. dedi.
İSMAİL TAMER (Kayseri) Cumhuriyet Halk
Partisine mal edilmez. dedi, tam tersini söyledi.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Konuyu amacından
uzaklaştırmıştır sayın hatip. Bizim söylemek
istediğimiz şey farklı bir şeydir. Bu konuda müsaade
ederseniz hem ortamı yumuşatmak hem de doğru bir şeyler
söylemek
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
Sayın milletvekilleri, gerçekten çok hassas bir
konu, siyasete malzeme edilecek bir konu değil.
GÜLAY YEDEKCİ (İstanbul) Biz de
hassasiyet bekliyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Bu konuda bütün gruplar ortaklaşa
yapılabilecek en iyi şeyi yapmalıdır.
Buyurun Sayın Özkoç.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
2.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, Cumhuriyet Halk Partisi olarak
ihmal edilen konuları gündeme taşıyarak hep birlikte çözüme
kavuşturmaya çalıştıklarına ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hatibimiz konuşmasına başlarken
öncelikle bu kadar hassas olmasının ve bu konuda yüreğinin
titriyor olmasının nedenini açıkladı, Anneyim. dedi.
Annelerin hepimizden daha çok hassas olması,
hele hele milletvekili bir annenin hepimizden daha çok hassas olması ve bu
konuda feveran etmesi kadar haklı bir şey olamaz. Ona
anlayış göstermek zorundayız. Söyledikleri sözlerin doğruluğunu
görerek hep birlikte ne yapabiliriz ona bakmak zorundayız.
Biraz sonra Sayın Bakanla -Sayın Bakan
randevu istedi- cinsel istismar konusunu Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
konuşacağız, görüşeceğiz.
Cumhuriyet Halk Partisi bir olayı sadece
suçlayarak değil, ihmal edilen konuları gündeme taşıyarak
bunları gerçekten birlikte nasıl halledebiliriz diye bakıyor.
Ensar Vakfında hepimizin kabul edeceği -ifadelere varıncaya
kadar- bir ihmal söz konusudur. O ihmalleri de bizim hep birlikte düzeltmemiz
lazım, sizin de düzeltmeniz lazım.
Hatibin bu konuda söylediği her şeyin
arkasında duruyoruz. Ama bir olay, bir vaka var: Yüzde 700 arttı.
diyor ve doğru söylüyor. Rakamlar bunu söylüyor. O zaman, milletçe -az
önce hatibin de ifade ettiği gibi- hep birlikte bunun altından
nasıl kalkacağımıza birlikte karar vereceğiz. Onun
için, milletvekillerimizi bu konuda verilecek her mücadelenin arkasında
durmaya çağırıyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Özkoç.
Hassas bir konu ve bu konuda bütün siyasi parti
grupları aslında aynı düşünüyor, bütün
vatandaşlarımız aynı içerikle hareket ediyor.
Ciddi bir çalışma şu anda
yürütülüyor. Siyasi parti gruplarıyla da paylaşılacak. Diliyoruz
ve umuyoruz, inşallah, en kısa zamanda gerek mevzuat
değişikliği gerekse de uygulamadaki aksaklıklar neyse
tespit edilip ve yine, hep birlikte bu istismarı önlemek için elimizden
gelen tüm gayreti Parlamento olarak göstereceğiz.
Ben katkı veren herkese teşekkür ediyorum.
VI.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet
Aydının, 28 Şubat darbesinin 21inci yıl dönümüne ve bu
milletin asla darbelere ve darbecilere prim vermeyeceğine ilişkin
açıklaması
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, bugün,
siyasi tarihimizin kara günlerinden biri olan ve aziz milletimize zorla
dayatılan 28 Şubat darbesinin yıl dönümü.
28 Şubat darbesi millete rağmen ve millete
karşı hiçbir eylemin ve fikrin asla muvaffak
olamayacağını göstermesi bakımından da siyaset
tarihine geçmiş en büyük örneklerden biridir. 28 Şubat sürecinin bin
yıl süreceği iddiasında ve aymazlığında olanlara
karşı milletin dirilişi ve gösterdiği mücadele bugünün ve
yarınların güçlü ve büyük Türkiyesinin temellerinin
atılmasına da vesile olmuştur. Bu ülke ve bu aziz millet,
Allahın izniyle, dün 28 Şubatta, bugün 15 Temmuzda da kendisini
esarete sürüklemeye yeltenenlere gereken cevabı verdiği gibi bu
duruşunu ilelebet sürdürecektir. 15 Temmuzda bir ve beraber olan bu
milletin gücünün, darbecilerin ve tankların gücünün çok çok üzerinde
olduğu bir kez daha net bir şekilde ortaya konmuştur. Türkiye
Cumhuriyeti ve aziz milletimiz var olduğu sürece hiçbir zaman darbelere
yenik düşmeyecektir. Teslimiyete asla izin vermeyecek olan demokrasimiz,
milletinin hürriyetine halel getirmek isteyenleri de her daim tarihin
karanlık dehlizlerine gömecek güce sahiptir.
Bu duygularla bir kez daha, bu kara günü unutmamak,
unutturmamak adına, bugün gerek Mecliste gerekse de Türkiyenin
çeşitli yerlerinde birtakım etkinlikler düzenleniyor ama şunu
bir kez daha gördük ki artık 15 Temmuzda bu millet uyanışa
geçti. Bu millet, ne kadar büyük bir millet olduğunu, ne kadar büyük bir
medeniyetin ürünü olduğunu bir kez daha gösterdi ve inşallah bundan
sonraki süreçte de artık darbeler tarihin karanlık sayfalarında
yer alacaktır. Bu millet asla ve asla darbelere ve darbecilere prim
vermeyecektir diye duygularımı ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri, şimdi, sisteme
giren sayın milletvekillerine, 15 milletvekiline İç Tüzük 60a göre
birer dakika süreyle söz vereceğim.
İlk söz Sayın Engine ait.
Buyurun Sayın Engin.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- İstanbul Milletvekili Didem Enginin, kas
hastalarının sorunlarına ve Hükûmetten acil çözüm beklediklerine
ilişkin açıklaması
DİDEM ENGİN (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Kas hastalığı kaslarda
güçsüzlüğe yol açan bir hastalıktır. Duchenne muskuler distrofi
gibi çeşitli kas hastalıkları mevcut. Zamanla kaslardaki
güçsüzlük artmakta ve hastalar yürüyemez, hareket edemez, yemek yiyemez, hatta
nefes bile alamaz duruma gelmektedirler. Rapor çilesinin son bulması, kas
hastası çocuklarımızın erken evrede fizyoterapi alabilmesi,
ilaçlara hızlı erişim için hastalıkla ilgili yurt dışında
yapılan tedavi deneme çalışmalarının ülkemizdeki
üniversite hastanelerinde de yapılabilmesi, akülü sandalye ve medikal
malzemelere erişim desteği, kas hastalıkları merkezlerinin
daha etkin bir şekilde hizmet vermesi, eğitim ve bilinçlendirme
çalışmalarının yaygınlaştırılması
gibi konuda aileler Hükûmetten çözüm bekliyorlar. Evlatlarını
yaşama bağlamak için mücadele veren bu ailelerin sesini duymalı
ve acil çözüm üretmeliyiz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Atıcı
4.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, AKP
Hükûmetinin sağlıksız koşullarda canlı hayvan ithal
etmeye devam ettiğine ve halka ucuz et yedirmenin yolunun
hayvancılığı desteklemek olduğuna ilişkin
açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin) AKP Hükûmeti Halka ucuz
et yedireceğim. diye sağlıksız koşullarda canlı
hayvan ithal etmeye devam ediyor. Bunun son örneği Brezilyadan ithal
edilen hayvanlardır. Brezilya yargısı bile Bu koşullarda
hayvan gönderilemez. diyerek hayvan yüklü geminin yola
çıkmasını engellemiştir. Çeşitli girişimlerle
âdeta Biz her şeye razıyız. diyerek bu geminin yola
çıkması sağlanmış ve 27.800 hayvan
sağlıksız bir şekilde Mersin Limanına getirilmiş
ve buradan Türkiye'nin her yerine gönderilmiştir. Mersine gelen bu gemiye
hiç kimse yaklaştırılmamış ve sağlıksız
et konusundaki şüpheler artmıştır. AKP Hükûmetinin
insanlara sağlıksız et yedirmeye hakkı yoktur,
insanların sağlığını bozmaya hiç hakkı
yoktur. Halka ucuz et yedirmenin yolu ülkemizde
hayvancılığı desteklemektir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Dedeoğlu
5.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlunun 28 Şubat
postmodern darbesinin 21inci yıl dönümüne ve 27 Şubat Necmettin
Erbakanın vefatının 7nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
SAMİ DEDEOĞLU (Kayseri) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
28 Şubatta ülke postmodern bir darbeyle
karşılaştı. 28 Şubat darbesi Türkiye'nin ekonomik
yönden ilerlemesini istemeyen, ülkemizin kaynakları üzerindeki
hâkimiyetlerini kaybetmek istemeyen güçlerin bir darbesidir. Bu çıkar
çevreleri kötü emellerine Türk Silahlı Kuvvetlerini, yüce
yargıyı ve basını alet etmişlerdir. Koca koca adamlar
üniformalarıyla, cüppeleriyle sokağa dökülmüşlerdir. Onlarca
bankanın içi boşaltılmış, enflasyon yüzde 700lere
fırlamış, ülke ekonomisini batırmışlardır.
28 Şubat doğrudan halka, millî iradeye yönelmiş bir darbedir.
Düzmece basın haberleriyle, meşhur Aczmendi olaylarıyla
halkı etkilemeye ve böylece millî irade baskı altına
alınmaya çalışılmıştır. Ülke genelinde il ve
ilçelerde takip kurulları adı altında illegal faaliyet gösteren
Batı Çalışma Grubu etkisiyle binlerce
vatandaşımızın baskı altına
alındığı, fişlemelerin yapıldığı,
kamu haklarından mahrum edildiği ve sürgünlere tabi tutulduğu
bir dönem yaşanmıştır.
Ömrünü Hakka ve halka hizmete adamış
merhum Başbakanımız ve Hocamız Necmettin Erbakanı
vefatı seneidevriyesinde rahmetle anıyoruz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
6.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, uzman
öğretmenlik şartlarına ilişkin açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Millî Eğitim Bakanına soruyorum: Bundan on
iki yıl önce bazı eğitimcilerin, bazı sendikaların
karşı çıktığı bir sınav yapıldı,
adı Uzman Öğretmenlik Sınavıydı. Bu sınava girip
başarılı olanlar uzman öğretmen oldular ve maaşlarında
bir iyileştirme yapıldı. Bundan sonra bir daha böyle bir
sınav yapılmadı. Şimdi ortalıkta Uzman
öğretmenlik performansa dayalı verilecek. söylemleri ve
taslakları var. Sözde, yöneticiler, veliler ve öğrenciler
öğretmenlere not verecek ve öğretmenler buna göre uzman öğretmen
olacaklar. AKPnin, yöneticileri nasıl seçtiğini biliyoruz,
yandaş sendikaya üyeyseniz okul müdürü ve müdür yardımcısı
olursunuz. Şimdi soruyorum: Eğer uzman öğretmen olacaksanız
yine yandaş mı olmanız gerekecek? Yeter artık. Eğer
böyle bir düşünceniz varsa objektif bir sınav yapın.
Teşekkürler.
BAŞKAN Sayın Akar
7.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Kocaelide
başlanacak metro projelerine, Adapazarı-İstanbul bölgesel treni
ile Gebze-İstanbul banliyö trenlerinin tekrar çalışmasını
ve Derbentten Kartepeye çıkan yolun bir an önce tamamlanmasını
istediğine ilişkin açıklaması
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
Başbakan Binali Yıldırım geçen hafta sonu AKP Kocaeli
İl Kongresinde yapmış olduğu açıklamada Darıca,
Gebze ve Çayırova OSBler bölgesini bağlayacak olan metro projesi
için çalışmalara başlandığı belirtti.
Ayrıca, Derbent, İzmit ve Körfez ilçelerini birbirine bağlayacak
olan metro projesinin etüt çalışmalarına da
başlanacağını söyledi. Öncelikle, bunu bir Kocaeli Milletvekili
olarak memnuniyetle karşılıyor ve destekliyorum, konunun
takipçisi olacağımı da belirtmek istiyorum. Ancak, etüt
çalışmasına başlanacak olan Derbent-İzmit-Körfez metro
projesinin Gebze dâhil edilmediğinde bir ayağının da topal
kalacağını ayrıca belirtmek istiyorum.
2012 yılına kadar her gün
çalışan fakat 2012 yılında durdurulan
Adapazarı-İstanbul bölgesel treni ve Gebze-İstanbul banliyö
trenlerinin bir an önce tekrar çalışması Kocaeli trafiğini
rahatlatmakla birlikte, daha önce günde 30 bin vatandaşın
yararlandığı bir ulaşım aracı olarak zaruridir.
Yine, Derbentten Kartepeye çıkan yolun da bir
an önce tamamlanmasının ve ulaşıma
açılmasının da bölgede yaşayan
vatandaşlarımız için istihdam ve gelir kaynağı
olacağını belirtiyor
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gürer
8.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, mobilya malzemelerine
gelen zamlar nedeniyle esnafın mağdur olduğuna ilişkin
açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Niğdenin Bor ilçesi Marangozlar Odası
Başkanı Kani Demirbilek ürettikleri ürünün satış
fiyatlarının değişmediğini ancak gelen zamlar
karşısında üretim yapamaz hâle geldiklerini açıkladı.
Mobilya malzemelerinin tümüne zam geldiğini kaydeden Demirbilek altı
ay öncesine kadar 150-160 lira arasında aldıkları mobilya üretim
malzemesi olan bir tabaka MDFnin şu anda 210-220 lira arasında
satıldığını söyledi. Girdilerin bir yılda yüzde
100 zam gördüğünü, bu ham maddeye bir çözüm bulunması
gerektiğini belirtti. Artık esnafın önünü açacak yeni projelerin
üretilmesi gerektiğini söyledi, üç yıldan bu yana satış
fiyatlarının değişmediğini belirtti. Mobilya
üreticisinin işi almadan önce oturup fiyat düşünür olduğunu, bu
duruma artık dur denmesinin gerektiğini, Hükûmetin seslerini
duyması için marangozlar olarak imza topladıklarını
söyledi. Hükûmetin marangozların sorunlarına kulak vermesini
istediklerini ifade etti. Ağaç İşleri Federasyonu da ülke
genelinde başlattığı bir kampanyayla mobilya malzemelerine
son altı ayda gelen yüzde 70ten fazla zamlarla esnafın mağdur
olduğunu dile getirdi.
BAŞKAN Sayın Ertem
9.- Hatay Milletvekili Birol Ertemin, on yedi yıldır
bitirilemeyen Menzelet Baraj Projesi için Orman ve Su İşleri
Bakanı Veysel Eroğlunu göreve davet ettiğine ilişkin
açıklaması
BİROL ERTEM (Hatay) Hatay için ekonomik
açıdan çok önemli olan ve yapımına 2001 yılında
başlanan Menzelet Baraj Projesi on yedi yıl geçmesine rağmen
hâlâ bitirilememiştir. Her seçim döneminde AKP Hükûmeti tarafından
altı ay içerisinde bitirileceği vadedilirken seçmene umut
tacirliği yapan AKP bölge milletvekillerini de şiddetle
kınıyorum. Dolayısıyla, çiftçilerimiz Amik Ovasında
susuzluk nedeniyle tarlalarını ekememekte ve ciddi ekonomik krize
sürüklenmektedirler. Bitirildiği takdirde 700 bin dönümü Amik Ovasında
olmak üzere 950 bin dönüm araziyi suya kavuşturacak ve 150 bin kişiye
istihdam sağlayacak Menzelet Baraj Projesi için Orman ve Su
İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğlunu göreve davet
ediyoruz. Sayın Bakan, bölge halkı sizden ve AKP Hatay
milletvekillerinden boş vaat değil, icraat bekliyor.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Karayel
10.- Kayseri Milletvekili İsmail Emrah Karayelin, 28 Şubat
postmodern darbesinin 21inci yıl dönümüne, 27 Şubat Necmettin
Erbakanın vefatının 7nci yıl dönümüne ve Abdülhamit
Hanın vefatının 100üncü yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
İSMAİL EMRAH KARAYEL (Kayseri)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün 28 Şubat postmodern darbesinin 21inci
yıl dönümüdür. 28 Şubat darbesi Türkiye'nin ekonomik yönden
ilerlemesini istemeyen, ülkemizin kaynakları üzerindeki hâkimiyetini
kaybetmek istemeyen güçlerin bir müdahalesidir. Bu çıkar çevreleri kötü
emellerine TSKyi, yargıyı ve basını alet etmişlerdir.
Bu dönemde onlarca bankanın içi boşaltılmıştır.
28 Şubat doğrudan halka, millî iradeye yönelmiş bir darbedir.
Düzmece basın haberleriyle halk etkilenmeye, böylece millî irade
baskı altına alınmaya
çalışılmıştır. Çok geniş kesimlerin
baskı altına alındığı, fişlemelerin
yapıldığı, kamu haklarından mahrum edilen
vatandaşlarımızın sürgünlere tabi tutulduğu bir dönem
olmuştur. 28 Şubat yargısının mağdur ettiği
kişilerin bir kısmı hâlâ hapistedir ve bu mağduriyet derhâl
sona erdirilmelidir.
Bu vesileyle, Bir milletin asıl gücü topu,
tüfeği yahut tankı değil imanlı ve inançlı
gençliğidir. diyen, ömrünü Hakka ve halka hizmete adamış
Merhum Başbakanımız, Hocamız Necmettin Erbakanı
vefatının seneidevriyesinde rahmetle ve Ulu Hakan Abdülhamit Hanı
vefatının 100üncü yıl dönümünde rahmetle anıyoruz.
BAŞKAN Sayın Tümer
11.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin, büyük sanayi
kuruluşlarının kullandığı elektriğe zam
yapılmasına ilişkin açıklaması
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın
Başkan, büyük sanayi kuruluşlarının
kullandığı elektriğe 1 Nisan 2018den itibaren yüzde 27 zam
yapılacağına dair haberler basında geniş yer
bulmuştur. Bugüne kadar tek tarife üzerinden elektrik ücreti ödeyen
sanayicilerin kullanacağı elektriğin 1 Nisandan itibaren sabah
06.00-17.00 arası 24 kuruş, 17.00-22.00 arası 40 kuruş ve
saat 22.00-06.00 arasıysa 9,5 kuruşla
fiyatlandırılacağı doğru mudur? Tarife bu şekilde
hayata geçtiği takdirde sanayiciler fabrikalarını gece
saatlerinde çalıştırmaya zorlanacaktır. Ancak birçok
fabrikanın gece çalışması mümkün değildir.
Sanayicilerin artık normal tarifeden değil Son Kaynak Tedarik
adı altında yeni bir elektrik tarifesine göre fatura ödeyeceği,
buna göre yıllık 50 milyon kilovatsaat ve üzerinde tüketimi olan
organize sanayi bölgelerindeki tüketiciler için farklı bir tarife
uygulanacağı doğru mudur? Tebliğle, 50 milyon kilovatsaatin
altında tüketimi olan tüketiciler ile söz konusu 80e yakın organize
sanayi bölgesindeki tüketiciler arasında ciddi bir tarife farkı
oluşmayacak mıdır? Bu yöntem haksız rekabetin de önünü
açmayacak mıdır? Tüm Türkiyede olduğu gibi Adanada istihdam,
üretim ve ihracatın en önemli yükünü çeken organize sanayi bölgelerindeki
sanayicilerin mağduriyeti giderilmelidir.
BAŞKAN Sayın Taşkın
12.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 28
Şubat postmodern darbesinin 21inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
ALİ CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bugün 28 Şubat, milletin seçtiği iktidara
zorla son veren ve milletin değerlerine savaş açan postmodern
darbenin 21inci yıl dönümü. 28 Şubat bin yıl sürecek.
denilmişti, ancak sadece beş yıl sürdü. 3 Kasım 2002de
millet darbecilere karşı gereken dersi vererek milletin
adamlarını iş başına getirdi. Yirmi bir yıl önce
Millî Güvenlik Kurulu toplantısı ve sonrasında her gün
gazetelerde, ekranlarda boy gösteren, millete hayatı zindan eden o vesayet
odaklarının yerlerinde şimdi yeller esiyor. 28 Şubatın
darbeci medyası artık yok. 28 Şubatın emir kulu sermayesi
artık yok. 28 Şubat karşısında el pençe duran
yargı artık yok. Darbeye payandalık yapan sendikalar, dernekler
tek tek kudretlerini yitirdiler. AK PARTİ iktidarları olarak 28
Şubatın yaralarını sardık ama acılarını
asla unutmadık ve unutturmayacağız diyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Akbaşoğlu...
13.- Çankırı Milletvekili Muhammet Emin
Akbaşoğlunun, 27 Şubat Necmettin Erbakanın
vefatının 7nci yıl dönümüne ve 15 Temmuz darbe girişimini
kararlı, cesur ve dik duruşuyla milletle birlikte püskürten
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğana teşekkürlerini
sunduğuna ilişkin açıklaması
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU
(Çankırı) Teşekkürler Başkanım.
Siyonist lider Theodor Herzlin, 1897de Baselde,
Abdülhamit Hanı devirip Filistinde İsrail devletini kurmak, Nilden
Fırata büyük İsraili gerçekleştirmek, faşist bir dünya
imparatorluğunu hâkim kılmak şeklindeki üç adımlı
uluslararası ifsat projesine, yüz yıl sonra 1997de aynı salonda
Başbakan sıfatıyla Yaşanabilir bir Türkiye, yeniden büyük
Türkiye, yeni bir dünya. şeklinde ıslah reçetesini sunan milletin
adamı merhum Erbakan Hocamızı rahmet ve minnetle yâd ediyorum.
28 Şubat karanlık darbesini planlayanlarca
yürürlüğe sokulan 15 Temmuz uluslararası darbe ve işgal
girişimini kararlı, cesur ve dik duruşuyla milletimizle birlikte
püskürten Abdülhamit Hanın ve Erbakanın hayallerini
gerçekleştiren Cumhurbaşkanımız ve
Başkumandanımız Recep Tayyip Erdoğana aziz milletimiz ve
insanlık adına teşekkürlerimi sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Çamak...
14.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamakın, gözaltına
alındıktan on üç gün sonra kalbi işkenceye
dayanamadığı için vefat ettiği iddia edilen öğretmen
Gökhan Açıkkollunun suçsuz bulunduğuna ilişkin
açıklaması
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Sayın
Başkan, 24 Temmuz 2016da gözaltına alınan öğretmen Gökhan
Açıkkollu, on üç gün sonra, gözaltındayken kalbinin işkenceye
dayanamayarak vefat ettiği iddia edildi. O dönem gözyaşları
içerisinde ekranlara görüntüsü yansıyan babası, oğlunun hainler
mezarlığına defnedildiğini ve Diyanetin
yasağından ötürü cenaze namazını kıldıracak imam
bile bulamadıklarını belirtmişti. Gökhan öğretmen
geçen hafta suçsuz bulunarak görevine iade edildi. Nihayetinde, gencecik bir
öğretmenin hayatı karartıldı. Defnedildikten sonra
Pardon. denildi. Biliyoruz ki Gökhan öğretmen gibi daha niceleri var.
Gayrı, bunca mazlumun vebalinin altından hiçbir güç kalkamaz.
Keşke herkesin vicdanı kadar hükmü olsaydı diyor, yeni Gökhan
öğretmenler olmaması için yetkilileri artık insafa
çağırıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yedekci yerine Sayın
Köksal...
15.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın, Afyon Şeker
Fabrikasının satılması hâlinde çiftçinin, işçinin,
esnafın, Afyonkarahisarın kaybedeceğine ilişkin
açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, kâr ettiği hâlde satışa sunulan 14 şeker
fabrikasının içinde olan ve yerli mühendis ve yerli işçi
tarafından yerli teknolojiyle kurulmuş bir cumhuriyet eseri olan
Afyon Şeker Fabrikasına geçtiğimiz yıl 13 milyon
liralık yatırım yapılıp geçtiğimiz ayda da bir
şeker paketleme tesisi açıldı. Özelleştirilecek bir
fabrikaya niçin bu kadar büyük bir yatırım yapıldı?
Buradaki özelleştirmenin amacı, adrese teslim ihaleyle bir
yandaşa fabrikayı peşkeş çekmek, halkı nişasta bazlı
şekere mahkûm edip kanser etmek, yüzlerce işçiyi, emekçiyi, nakliyeciyi
mağdur etmek ve pancar üretimiyle geçinen binlerce hemşehrimi
aşsız, işsiz bırakmak mıdır? Satış
kararı alanların artık aklını başına
alması gerekiyor. Bu fabrika satılırsa çiftçi kaybedecek, bu
fabrika satılırsa işçi kaybedecek, bu fabrika
satılırsa esnaf kaybedecek, bu fabrika satılırsa en
önemlisi Afyonkarahisar kaybedecek.
BAŞKAN Sayın Sürekli
16.- İzmir Milletvekili Kerem Ali Süreklinin, 28 Şubat
postmodern darbesinin 21inci yıl dönümüne ve 27 Şubat Necmettin
Erbakanın vefatının 7nci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
KEREM ALİ SÜREKLİ (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Bugün 28 Şubat postmodern darbesinin 21inci
yıl dönümü. Adına ister postmodern deyin ister başka bir
şey, hiçbir darbe ilelebet sürmez. Milletin değerlerine
karşı başlatılmış saldırılar her zaman
sonuçsuz kalmaya mahkûmdur. Bin yıl süreceği söylenen süreç millet
iradesiyle tasfiye edilmiştir. 28 Şubatlar, 17-25 Aralıklar, 15
Temmuzlar tarihte kara bir leke olarak kalacaktır.
Bu vesileyle, 28 Şubat sürecinde yalanlarla karartmaya
çalıştıkları 54üncü Hükûmetin Başbakanı merhum
Necmettin Erbakanı ölümünün 7nci yıl dönümünde rahmet ve minnetle
anıyoruz.
BAŞKAN Sayın Arslan
17.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın, 14 şeker
fabrikasının alelacele satılmasına neden ihtiyaç
duyulduğunu öğrenmek istediğine ve bu karardan vazgeçilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli) Başbakana soruyorum:
Cumhuriyet Döneminin en önemli yatırımlarından olan
milletimizin malı 14 şeker fabrikasının da alelacele
satılmasına neden ihtiyaç duyulmuştur? Bu özelleştirmenin
yapılmasıyla çiftçilerimizin ve işçilerimizin hakları
nasıl korunacaktır, oluşan mağduriyetler nasıl
önlenecektir? Bu kararın alınmasında nişasta bazlı
şeker üretimi yapan Cargill firmasının bir etkisi var
mıdır? Nişasta bazlı şeker üretiminde
sağlığa zararlı kimyasalların
kullanıldığı, bunun da insan sağlığına
çok büyük zararlar verdiği söylenmektedir, ayrıca bu zararlı
şekerin kullanılmasından dolayı kanser
hastalarının arttığı görülmektedir. Bu durum karşısında
şeker pancarından şeker üretimini destekleyeceğiniz ve
artıracağınız yerde neden sağlığa
zararlı nişasta bazlı şeker üretiminin daha çok
üretilmesinin önünü açıyorsunuz? Çiftçilerimiz ve işçilerimiz
adına bu kararınızdan vazgeçin diyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Yıldırım
18.- İstanbul Milletvekili Hurşit
Yıldırımın, 28 Şubat darbesinin 21inci yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
HURŞİT YILDIRIM (İstanbul)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Bugün 28 Şubatın yıl dönümü. Yirmi
bir yıl geçmiş olmasına rağmen hem millî iradeyi hem
inançlı insanları hem de millî ekonomimizi hedef alanları,
demokrasiye balans ayarı verenleri aziz milletimiz hiç affetmedi, asla da
affetmeyecek.
28 Şubat, bir milletin inancına vurulmaya
çalışılan prangadır. 28 Şubat, katsayı engeliyle,
üniversitelere kurulan ikna odalarıyla insanımızın
eğitim hakkının elinden alındığı zorba bir
dönemdir. 28 Şubat dönemi, demokrasiye, özgürlüklere, toplumun öz
değerlerine, seçilmiş iktidara karşı yürütülen bir
insanlık ayıbıdır. Bin yıl sürecek. denilen 28
Şubat süreci AK PARTİ iktidarıyla tarihin karanlık
sayfalarına gömülmüştür. Ülkemizin tarihine kara bir leke olarak
geçen 28 Şubat darbesini asla unutmadık, unutturmayacağız.
28 Şubatta Namlusu millete yönelmiş tanka
selam durmam. diyen rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ile partisi
kapatılan, savunan adam Necmettin Erbakanı da rahmet ve minnetle
anıyorum.
BAŞKAN Son olarak Sayın Ceritoğlu
Kurt, buyurun.
19.- Çorum Milletvekili Lütfiye İlksen Ceritoğlu Kurtun,
hiçbir güç ve iradenin millet iradesinden daha güçlü ve milletten daha üstün
olmayacağına ilişkin açıklaması
LÜTFİYE İLKSEN CERİTOĞLU KURT
(Çorum) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
hiçbir güç ve irade yoktur ki millet iradesinden daha güçlü, milletten daha
üstün olsun. Demokrasiye balans ayarı yaptıklarını
söyleyenler ve Bin yıl sürecek kararlar aldık. diyerek millî
iradeyi görmezden gelenler, milletimizin feraseti sayesinde akamete
uğramışlar, işlemiş oldukları cürümlerin
altında kalmışlardır şükür. Sincanda tankları
yürüterek millî iradeye ayar vermeye çalışan o zihniyet, 15 Temmuzda
tankların millet tarafından nasıl teslim
alındığını da idrak etmiş olmalıdır.
Hafızayıbeşer nisyanla maluldür.
Unutmamak gerekir ki dün ile bugünün mukayesesi yapılsın.
Unutulmasın ki bu millet ne badireler atlatmış ne eziyetlere
maruz bırakılmıştır. İnancından ötürü
ötekileştirilen kardeşlerimizi, ikna odalarında ideoloji
seanslarına mecbur bırakılan insanlarımızı,
başı kapalı olduğu için eğitim hakkı ellerinden
alınan evlatlarımızı bir an olsun unutmadık,
unutturmayacağız. Milletle oyun olmaz, millet baskı altına
alınmaz, millete efendilik yapılmaz. Bilinmelidir ki millî iradenin
karşısında hiçbir engel duramaz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi sisteme giren sayın grup başkan
vekillerine iki dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın Akçay, buyurun.
20.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 28 Şubatın
21inci yıl dönümüne, terörist elebaşı Salih Müslimin Çekyada
serbest bırakılmasına ve 26 Şubat-4 Mart Vergi
Haftasına ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün siyasi tarihimize, demokrasi tarihimize kara
bir leke olarak geçen ve balans ayarı adı altında
girişilen 28 Şubatın 21inci yılındayız. 28
Şubat 1997deki siyasete müdahale derin fay kırıklarına
sebep olmuştur. Bugün 15 Temmuz darbe ve işgal girişiminin adli
sürecini takip ediyoruz. Nasıl ki 15 Temmuzun tüm sorumlularının
cezalandırılmasını talep ediyorsak, adaletin tesis edilmesi
çağrısı yapıyorsak 28 Şubat için de
düşüncelerimiz aynıdır. Türkiyenin bu tür yüklerden
kurtulması gerekmektedir.
Kendilerine güç ve yetki vehmederek alan açan,
gayrimeşru müdahalelerle millet emanetini gasbeden çevrelere kesinlikle
gereğinin yapılması şarttır. Hukukun ve millet iradesinin
hakkının savunulması her şeyden öncelikli görülmelidir.
Demokrasinin itibarını ve hakkını korumak, bu hakkı
savunanlara destek olmak hepimizin sorumluluğundadır. Bu vesileyle
bir kez daha vurgulamak isterim ki milletimizin hassasiyet ve tercihlerine saygı
duymak, demokrasi ve hukukun temel ilkelerine uymak herkesin asli görevidir.
Demokrasiye ve millet iradesine şartsız sahip çıkmak ama
fakat lakin demeden hepimiz için kaçınılmaz bir sorumluluktur.
Sayın Başkan, terörist
elebaşılardan Salih Müslim gözaltına
alındığı Çekyada skandal bir kararla serbest
bırakıldı. Türkiyenin 13 Şubattan beri
kırmızı bültenle aradığı teröristin serbest
bırakılması Avrupanın bazı ülkelerinin gerçek yüzünü
bir daha göstermiştir. Bu teröristin Zeytin Dalı Harekâtı başladıktan
sonra Avrupaya kaçtığı yönünde bazı iddialar mevcuttu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Aradan geçen sürede hangi
ülkeler hangi gerekçelerle teröriste sahip çıktı, bunların
cevabını bekliyoruz ama Çekyanın bu kararı, terörist
elebaşılarını kollayan Avrupanın gerçek yüzünü
göstermiştir. Çekya bu kararıyla terörle küresel düzeyde mücadeleye
zarar vermiştir. Türkiye ile Çekya suçluların iadesine taraf iki
ülkedir. Çekyanın bu kararı uluslararası yükümlülüklerine
aykırıdır ve bu ülkeye Salih Müslimi tekrar yakalayarak bir an
önce Türkiyeye teslim etmesi çağrısında bulunuyoruz.
Sayın Başkan, bu hafta Vergi
Haftasının içerisindeyiz. Vergi Haftası, vergi bilincinin
artırılması amacıyla düzenlenmektedir. Bu bilinç hem vergi
mükellefleri ve hem de vergi idaresi düzeyinde tesis edilmesi gereken bir
husustur. Ancak verginin sağlıklı ve düzenli bir şekilde
toplanabilmesi için vergi sisteminin ekonomiyle uyumlu olması, adalet,
eşitlik, ve genellik ilkelerine uygun olması gerekir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bu Vergi Haftası
münasebetiyle, Gelir İdaresi personelinin kurum içi uzmanlık
sınav talebi ve sıkıntısı devam etmektedir. Kurum içi
bu uzmanlık sınavlarının bir an önce gündeme getirilmesi
gerekir.
Bu vesileyle, vergi mükelleflerinin, Maliye
Bakanlığı ve Gelir İdaresi
çalışanlarının ve serbest muhasebeci ve mali
müşavirlerinin Vergi Haftasını kutluyorum.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özkoç, buyurun.
21.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, 28 Şubatın 21inci
yıl dönümüne, Cumhuriyet Halk Partisi olarak hangi isimle, yol ve yöntemle
olursa olsun darbelere karşı olduklarına, milletin vekillerinin
haklarında iddia ortaya konulmadan cezaevlerinde âdeta rehin
alındıklarına ve demokrasiye koşulsuz, hep birlikte sahip
çıkmak gerektiğine ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün 28 Şubatın
yıl dönümü. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak postmodern, asker, sivil
hangi isimle, yol, yöntemle olursa olsun bu darbelere karşıyız.
Tüm darbelerin temel hedefi, 28 Şubatta da olduğu gibi, siyasettir,
halkımızın sesi, temsili olan Meclistir. 15 Temmuzda da bu kast
Meclisimizi bombalamaya kadar götürmüştür. Cumhuriyet tarihimizde ilk kez
Meclis halkın egemenliğine karşı çıkanların fiilî
hedefi hâline getirilmiştir. Ancak bundan daha ağırı
beş gün sonra 20 Temmuzda Meclisin işlevsiz hâle getirilmesiyle
gerçekleşmiştir. Bugün ülke olarak sivil darbe koşullarında
yaşamaktayız. Bombalara direnen, Kurtuluş
Savaşını yöneten bu Meclis, Türkiye Büyük Millet Meclisi 20
Temmuz itibarıyla devre dışı
bırakılmıştır.
Enis Berberoğlu, milletvekilimiz, hakkında
tek bir somut delil bulunmadan, yargı kararları hiçe sayılarak,
cezaevinde tutulmaktadır. Milletin temsilcileri, vekilleri haklarında
iddia ortaya konulmadan cezaevlerinde âdeta rehin alınmaktadır.
Milletvekili arkadaşımız ve Grup Başkan Vekili Ahmet
Yıldırımın dün bir parti lideri olan Cumhurbaşkanına
hakaretten milletvekilliği düşürülmüştür. Meclisin halkı
temsil ve karar alma gücü gasbedilmiştir, bir grubun çoğunluk
iradesine bırakılmıştır. OHAL KHKleriyle Meclis
dışarıda bırakılarak yargıda, orduda,
eğitimde, ekonomide yapısal değişiklikler
yapılmıştır. Medya susturulmuş, akademi
boşaltılmış, iş dünyası baskı altına
alınmıştır. 28 Şubat darbesine nasıl
karşıysak içinde bulunduğumuz, maruz
kaldığımız 20 Temmuz darbesine de karşıyız.
Siyasi partiler millî iradenin temsilcisidir. Bana oy verenler millî iradeyi
temsil ediyor, oy vermeyenler millî değildir. anlayışı
demokrasiyle bağdaşmaz. Demokrasiye koşulsuz, birlikte sahip
çıkmalıyız.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Muş, buyurun.
22.- İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, 28 Şubat
darbesinin 21inci yıl dönümüne, tüm darbe ve darbe girişimlerini
lanetlediğine, demokrasinin en büyük sigortasının Türk milleti
olduğuna ve İstanbul Milletvekili Gülay Yedekcinin sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün demokrasi tarihimizde kara bir
leke olan 28 Şubat darbesinin yıl dönümü. Bilindiği üzere, 28
Şubat millî iradeyi hedef alan zelil bir süreç idi. Halkın
oylarıyla seçilmiş meşru iktidarı sandık
dışı yöntemlerle düşürmek için her türlü rezaletin
sergilendiği bir sürecin en büyük mağduru aziz milletimiz
olmuştur. Yüzde 99 bile alsan ülkeyi yönettirmeyiz. diyen vesayet
odakları Demokrasiye balans ayarı adı altında
seçilmiş iktidara karşı her türlü yıldırma
yöntemlerini uyguladı. Gerekirse silah bile kullanırız. Bu
defa işi silahsız kuvvetler halletsin. gibi manşetlerle siyaset
mühendisliği yapıldı. Devlet içerisinde illegal
yapılanmalara gidilerek Hükûmet aleyhine kara propaganda yürütüldü.
Sincanda tankları yürütmek suretiyle millî iradeye gözdağı
verildi. 28 Şubatta halkımıza âdeta zulmedildi, gençlerimizin
eğitim hakkı elinden alındı, üniversitelerde ikna
odaları oluşturularak gençlerimize baskılar yapıldı.
Sırf kıyafetinden dolayı vatandaşlarımız kamu
hizmetlerinde ayrımcılığa tabi tutuldu. Meslek liseleri ve
imam-hatip liselerinin orta bölümlerinin kapısına kilit vuruldu.
Bankalar hortumlandı, ekonomi kaynaklarımız belli çevrelere
peşkeş çekildi. Parti kapatma davalarıyla, yargıya verilen
brifinglerle hukuk ayaklar altına alındı. Önceden
hazırlanmış kurgular üzerinde irtica paronayası
hortlatılarak inançlı insanlara iftiralar atıldı, zulümler
yapıldı. Üzülerek ifade etmeliyim ki, bugün demokrasiden dem vuran
bazı siyasi çevreler de o gün 28 Şubatın bu antidemokratik uygulamalarına
alkış tuttu, destek verdi. Bugün Türkiye'de diktatör
yalanını dolaşıma sokanların 28 Şubatta
darbecilerle nasıl kol kola olduğunu, demokrasi sicillerinin ne kadar
bozuk olduğunu milletimiz gayet iyi bilmektedir.
Çok şükür ki, bugün bambaşka bir Türkiye
var. O gün millete tepeden bakan bir kibirle 28 Şubat bin yıl
sürecek. diyenler bugün tarihin çöplüğünde yerlerini
almışlardır. Bugün Türkiye'de iktidarları manşetler
değil, millet belirliyor. Bugün Türkiye'de sokak olaylarıyla, vesayet
odaklarının algı operasyonlarıyla iktidarlar hizaya
getirilemiyor. Bugün Türkiye'de hiç kimse kıyafetinden, dininden,
dilinden, etnik kökeninden ötürü ayrımcılığa tabi
tutulmuyor, herkes eşit bir şekilde eğitim hakkından ve
kamu hizmetlerinden faydalanıyor. Bugün tanklar Sincanda millî iradeye
değil, Afrinde teröristlere karşı yürüyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
MEHMET MUŞ (İstanbul) Çok şükür ki,
bugün Türkiye darbeler geçmişine bakarak demokrasiye daha çok sahip
çıkıyor, meşruiyetin yegâne kaynağının millet
olduğunu bilerek millî iradenin egemen kılınmasından asla
taviz vermiyor. Ve herkes biliyor ki, bu ülkede demokrasinin en büyük
sigortası 15 Temmuzda olduğu gibi gövdesini tankın önüne koyan
aziz Türk milletidir.
Bu duygularla tüm darbe ve darbe girişimlerini
lanetliyor, Allah ülkemize bir daha böyle felaketler yaşatmasın
temennisinde bulunuyorum.
Burada küçük bir düzeltme ihtiyacı duyuyorum.
Az önce Sayın Yedekci konuşuyorken geçmiş Aile
Bakanımızın Bir kereden bir şey olmaz. gibi bir ifade
kullandığını söylemiştir. Sayın Bakanın Bir
kereden bir şey olmaz. gibi bir ifadesi yoktur. Sayın Yedekciyi
bunu ispata davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:15.04
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.25
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP
ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Barış KARADENİZ
(Sinop)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
65inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, Mersin Milletvekili Baki Şimşek ve
arkadaşları tarafından, emeklilerin sorunlarının
araştırılarak çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla
27/2/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Mart 2018 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
28/2/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu, 28/2/2018 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Erkan
Akçay
Manisa
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
27 Şubat 2018 tarih, 2687 sayıyla TBMM
Başkanlığına, Mersin Milletvekili Baki Şimşek ve
arkadaşlarının, emeklilerin sorunlarının
araştırılarak çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla
verdiği Meclis araştırması açılması önergemizin
görüşmelerinin 28/2/2018 Çarşamba günkü Birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup
önerisi üzerinde öneri sahibi olarak Mersin Milletvekili Baki Şimşek
konuşacaktır.
Sayın Şimşek, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA BAKİ ŞİMŞEK
(Mersin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
emeklilerimizin sorunlarıyla ilgili Milliyetçi Hareket Partisi grup
önerisi üzerinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Gazi
Meclisi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz Türk milletini
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tabii, 28 Şubat
bugün; tarihi boyunca özgür yaşamış, esarete karşı
sürekli direnmiş bir millet olan Türk milleti 28 Şubatta da 15 Temmuz
hain darbe girişiminde de elinde çakı bıçağı bile
olmamasına rağmen tankların, topların üzerine çıkarak
direnmiş, havada uçan helikoptere, uçağa tabancayla karşılık
vermiştir. Bu yüce millet tarihin hiçbir döneminde esir
alınamamış, bundan sonra da esir alınamayacaktır. Ben
bütün darbecileri buradan lanetliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde 11 milyonu aşkın emekli
bulunmaktadır, hayatlarının en verimli ve dinamik
çağlarını devletine, milletine hizmet ederek geçiren
emeklilerimizin emeklilik döneminde sağlıklı, huzurlu, refah
içinde bir hayat sürmeleri en büyük isteğimizdir. Ülkemizin
kalkınmasına değerli hizmetler yapan, alın teri döken
emeklilerimize en iyi hayat şartlarını sağlamak sosyal
devlet anlayışının bir gereğidir. Ancak, günümüzde
emeklilerimizle ilgili birçok sorun bulunmaktadır. Emeklilerimizin bir
kısmı, özellikle tarım BAĞ-KURu, isteğe
bağlı sigortalıların veya SSK emeklilerinin bir
kısmı asgari ücretin altında maaş almaktadır. Hatta
600-700 lira, 800 lira, 1.000 lira gibi maaş alan emeklilerimiz
vardır. Yapılacak olan bir düzenlemeyle -tabii, devletin havuzu
belli, imkânları belli ama asgari ücretin altındaki hiçbir emekli
maaşıyla insanların hayatlarını idame ettirebilmesi
mümkün değildir- en düşük emekli maaşının en az asgari
ücret kadar olması talebimizdir.
Emeklilerle ilgili bir diğer önemli sorun da
intibak yasasıdır, 2000 yılından sonra emekli olanlarla
ilgili. Her yıl emekli olanlar bir önceki yıla göre daha az maaş
alıyorlar. Yani şu anda, asgari ücretle çalışan bir
vatandaş 2016 yılında emekli oluyor, 2017 yılında
emekli olandan daha yüksek maaş alıyor. Buradaki sistemin prim, gün
ve yıpranma payı esas alınarak kendi değerini en
azından koruması, çalışan insanların
maaşının, aynı işi yapan, aynı primi
yatıran, aynı gün çalışan insanların
intibakının mutlaka yapılması
Toplumda bu yönde çok büyük
bir beklenti vardır. SSK ve BAĞ-KUR emeklilerimizin
aylıklarında eşitsizlikler vardır. Bunların
giderilmesi ve intibakın mutlaka 2000 yılı sonrası
çalışanlar için de yapılması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri, emeklilerle ilgili bir
diğer önemli sorun, sağlıkla ilgili yapılan kesintilerdir.
Şimdi, devlet hastanelerinde her bir emekli 6 lira ödüyor,
araştırma hastanelerinde 7 lira, üniversite hastanelerinde 8 lira
ödüyor, ayrıca özel hastanelere giderse de 15 lira. Şimdi, 6 lira, 7
lira, 8 lira, 15 lira, bu sadece muayene ücretleriyle alakalı. Bir de tahlil
yaptırdığı zaman veya başka film, diğer sonuçlar
ortaya çıktığı zaman gerçekten emeklinin bütçesini sarsan
rakamlar. Emekli bunu hesap etmek zorunda kalıyor. Çünkü emeklinin durumu,
ay sonunun hesabını yapıyor; elektrik faturasını,
doğal gaz faturasını, telefon faturasını nasıl
ödeyeceğinin hesabını yapıyor ve bugün emeklilerin
birçoğu hacizle karşı karşıyadır,
maaşlarından kesintilerle karşı karşıyadır.
Bir diğer yapılan yanlışlık
da emeklilerin maaşlarının yanlış
hesaplandığı gerekçesiyle ya da bir kısmının
maaşından kesinti yapılıyor, bir kısmı da itiraz
ediyor Maaşlarından zamanında yanlış kesinti
yapılmış. bunlardan fazla ödeme alıyorlar. Düşünün,
on beş yirmi yıl önce emekli olan bir vatandaşın bugün
yapılan bir hesaplamayla, hesaplama teknikleri değiştirilerek
her ay maaşından kesinti yapılıyor. Bunun da kabul edilmesi
mümkün değil. Aradan on beş yirmi yıl geçmiş. Doğru,
yanlış. Artık emekli o maaşa göre kendisine bir yaşam
mücadelesi veriyor. Zaten aldığı maaş düşük. Bunun
mutlaka düzeltilmesi lazım ve buna göre hiçbir emekliden bir kesinti
yapılmaması lazım.
Ayrıca taşeron yasasıyla ilgili
Yine
emeklilerimizin bir çoğunun belediyelerden ve KİTlerden
işlerine son verilmek zorunda kalınmıştır. Emekliler
zaten aldıkları maaşla geçinemiyorlar, ilave bir iş olarak
belediyenin şirketlerinde veya KİTlerde çalışıyorlar.
Şimdi yasayla bunlar
Taşeron yasası birçok insanımıza
hak tanıdı ama emekli olanların hazır elindeki hakkı
gasbedildi taşeron yasasıyla. Emekli olanlar şu anda
işlerinden çıkartılmak zorunda kalıyorlar.
Bir de ayrıca yine emeklilerimizle ilgili
Bugün itibarıyla Sayın Kalkınma Bakanımıza
teşekkür ediyoruz, Mersin Milletvekilimiz Lütfi Elvana; Mersin Mutta Mut
Belediyesi ve TOKİ işbirliğiyle toplu konut projesinin
yapılacağının müjdesini vermiştir. Burada da yine
emeklilerimize dönük ve fakir fukara insanlarımıza dönük 1+1, 2+1
gibi sosyal konutların da bu proje kapsamına
alınmasını talep ediyorum ben. Emeği geçen herkese
teşekkür ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAKİ ŞİMŞEK (Devamla)
Sayın Başkanım, bir dakika.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
BAKİ ŞİMŞEK (Devamla)
Ayrıca yaşlı bakımevlerinde ve huzurevlerinde yaşayan
emeklilerimizin veya yaşlı vatandaşlarımızın da
inşallah
Gelişmiş ülkenin kriteri bu insanları
yaşlı bakımevlerine ve huzurevlerine mahkûm etmek değildir.
Bunların öncelikle bizim törelerimize göre, inancımıza göre
kendi evlerinde bakımlarının yapılması; bir
kısmının yapılıyor, diğerlerinin de bu şekilde
yapılması ve yaşlı bakım ve huzurevlerinde
yaşayan emekli sayımızın önümüzdeki yıllarda daha da
azalmasını temenni ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer konuşacaktır.
Sayın Gürer, buyurun.
CHP GRUBU ADINA ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; emeklilere ve
yaşlılara verilen değer o toplumun
gelişmişliğinin göstergesidir. Ülkemizde 11 milyon emekli
AKP seçimlerden önce vaatlerde bulunmakta, seçimden
sonraysa emeklileri unutmaktadır. Emekliler yoksulluk, hatta açlık
sınırı altında yaşamak zorunda
bırakılmaktadır.
Emekli aylıklarında hesaplama
yöntemlerinde değişiklikler sürekli yapılarak emekliler aleyhine
düzenlemeler gerçekleştirilmektedir.
Kamu ve özel ayrımı olmaksızın
emeklilerin muayene ücreti ilaç katkı payı ve ilave ücret
adları altında sağlık hizmetlerinden kesinti
yapılmamalıdır, ücret ve katkı payı
alınmamalıdır. Bu konuda vermiş olduğum kanun teklifi
Meclistedir. Bu bir an önce görüşülerek ilaçta katkı payı
kaldırılmalıdır.
İntibakla ilgili 2000 yılı öncesine
göre 2000 yılı sonrasında emekli olanlar mağdurdur.
İntibakla ilgili mutlaka düzenleme sağlanmalıdır. Bununla
ilgili de kanun teklifi verdik. Cumhuriyet Halk Partisi olarak 2000
yılı öncesi emekli olanlar ile 2000 yılından sonra emekli
olanlar arasındaki bu mağduriyetin giderilmesi gerekiyor, bu
adaletsizlik sonlandırılmalıdır.
Emekliler için sosyal yaşam
alanlarının düzenlenmesi ülkemizde ihtiyaçtır.
Yaş koşulu nedeniyle emekliliği hak
ettiği hâlde emekli olamayanlar ciddi anlamda mağdurdur.
Emekliliği hak edenler için yapılabilecek bir düzenlemeyle bu
mağduriyet giderilebilir. Defalarca Hükûmete bu konuda yazılı,
sözlü soru önergelerimize ve kanun tekliflerimize rağmen düzenleme
yapılmamış, mağduriyetler sürmektedir.
Emeklilerin sendikalaşması ve
sözleşme yapabilir duruma getirilmesi gerekir. Bu anlamda da yasal
düzenlemeye ihtiyaç vardır.
Emeklilerin yaşam kalitesi yükseltilmelidir.
Ayrıca, çalışmak zorunda olan
emekliler taşeron yasası, taşeronla ilgili yapılan
düzenlemeyle işsiz bırakılmaktadır. Aldıkları
gelir ve ücretleriyle geçimini sağlayamayan, yokluk ve yoksulluk
altında yaşam mücadelesi verenler taşeronda kanun hükmünde
kararnameyle yapılan düzenleme sonucu ne yazık ki işlerini
yitirmiştir, iyilik yapalım derken işsizlik
yaratılmıştır. Emekliler ülkemizde her türlü iyi
yaşamı da iyi ücreti de hak etmektedir çünkü insanların
yaşamları boyunca verdikleri uğraş, mücadele ve emeğin
karşılığında emekli olduklarında iyi
yaşamalarının yolunu açmak devletin -Anayasada da yer
aldığı biçimde- bir görevidir.
Bu bağlamda, emekliler için yapılacak
araştırmalarda onlar için düzenlenecek iyileştirmelere
Cumhuriyet Halk Partisi olarak her zaman destek verdik, bundan sonra da vermeye
devam edeceğiz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, hep süresinde bitiriyorum.
BAŞKAN Tebrik ediyorum hakikaten süresinde de
bitirdiğin için.
Gruplar adına son söz, Adalet ve Kalkınma
Partisi Çorum Milletvekili Salim Uslu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Uslu.
AK PARTİ GRUBU ADINA SALİM USLU (Çorum)
Sayın Başkan, çok teşekkür ederim.
Gazi Meclisin değerli üyeleri, sizleri de
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Baki Şimşek tarafından
verilen bir araştırma önergesi var, onunla ilgili görüşlerimi
kısaca arz etmek istiyorum.
Her şeyden önce bir düzeltmeyle
başlayayım sözüme: Türkiyede 11 milyon emekli yok, 12 milyon 221 bin
emekli bulunuyor. Bunu belirtmek istiyorum.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) - 1 milyonunun
gelir düzeyi iyi diye almıyoruz, bozuk olanları söylüyoruz Sayın
Başkan 11 milyon diye.
SALİM USLU (Devamla) Evet, olabilir.
Şimdi, ben bir düzeltme yapayım da
kayıtlara geçtiği için
Bunun dışında, değerli vekiller
-geçmişi unutmayalım lütfen- banka kuyrukları tarihe
gömülmüştür. Banka kuyrukları
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Başkanım, bırak geçmişi, bugüne gel.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) ATM yoktu o zaman
Başkan ya. Şimdi gidiyor, makineden alıyor parasını.
SALİM USLU (Devamla) Neyse
AKP yoktu ama
siz vardınız yani AKP zaten şimdi de yok, AK PARTİ var
ama siz vardınız o zaman.
BARIŞ YARKADAŞ (İstanbul) Eskiden
en azından çekecek para vardı, şimdi o da yok Sayın
Başkan.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hayır AKP demiyorum,
ATM yoktu, ATM. Şimdi ATMden alıyor parasını, kuyruk olmaz
zaten.
SALİM USLU (Devamla) Neyse... ATM
kuyruklarına girmiyorlar şimdi. Şimdi insanların evlerine
götürülüyor ücretleri, evlerine teslim ediliyor.
MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) Sayın
Başkanım, yetmiyor, onu söylüyor.
SALİM USLU (Devamla) Bakın, sizin bundan
da haberiniz yok, evlerine götürülüp evlerine teslim ediliyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Var, var, var, Salim Bey,
var, yetmiyor.
SALİM USLU (Devamla) Neyse
Bakınız, aylık
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Maaşları ne kadar düştü, haberiniz var mı?
SALİM USLU (Devamla) Ben bunu biliyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Emekli bir hafta tatil
yapabiliyor mu?
SALİM USLU (Devamla) Eskiden vatandaşlar
hacizlerle karşı karşıyaydı, şimdi muvafakat
şartı getirildi.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Borçtan mı kurtuldu?
SALİM USLU (Devamla) Geçici köy
korucularına emeklilik hakkı getirildi. Vazife malullerinin anne
babalarına şartsız aylık bağlanması imkânı
getirildi. Ek ödeme ve eğitim-öğretim yardımının
kapsamı genişletildi. Vazife malullerine ek ödeme
eğitim-öğretim yardımı yapıldı. Vazife
malullerine ikinci emeklilik hakkı verildi, aylıklarının
artırılması sağlanmış oldu. Emeklilere
tanınan haklardan
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Salim Bey, asgari ücretin
altında ne kadar emekli maaşı var?
SALİM USLU (Devamla) Bakın, SSK,
BAĞ-KUR emeklilerine yeni haklar verildi; bunların
dışında, memur emeklilerine tanınan haklardan
yararlanılması sağlanmış oldu. Emekli olduktan sonra
ticari faaliyette bulunanların emekli aylıklarından yüzde 15
kesinti yapılıyor idi sosyal güvenlik destek primi adına, bu da
kaldırılmış oldu.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kıyamet kopar onu
yaptırana kadar size.
SALİM USLU (Devamla) Bunun
dışında, şüphesiz başka düzenlemeler de var.
Başka düzenlemelerden bir tanesi de şuydu: IMF geçmişte bize
durağan politikalar dayatıyordu yani şu anda Yunanistanda
olduğu gibi, Çipras Hükûmetinin yaptığı gibi Emeklilerden
vergi alın. diyordu. Biz IMFyi de defettik, durağan
politikaları da reddettik; emeklilerimizden herhangi bir ücret kesintisi
yok. Elbette burada söz edilen bir katılım payı var ama
katılım payının gerekçesini sizler çok iyi biliyorsunuz.
Suistimali önlemek açısından böyle bir katılım payı
söz konusu olmuştur.
Onun dışında, intibakla ilgili çok
sayıda eleştiri oldu. İntibakla ilgili bir düzenleme
yapıldı 2013 tarihinde ve bu düzenlemede bildiğiniz gibi prim
miktarı, yaş ve prim ödeme süresi dikkate alınarak bir hesaplama
yapılmaktadır.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Başkanım, emekli dernekleriyle görüşmüyor musun? Emekli
sendikalarıyla görüşmüyor musun? Nerede yaşıyoruz? Gidelim
beraber. Siz de genel başkanlık yaptınız, beraber gidelim
emeklinin durumuna bir bakalım.
SALİM USLU (Devamla) Bildiğiniz gibi 6
ayrı grup var idi, 6 ayrı grubun emeklilik maaşı
farklıydı; bunlar intibak yasasıyla düzeltilmiş durumda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
herkesi milletvekili emeklisi zannediyorsun galiba sen. Türkiye milletvekili
emeklisi zannediyorsun.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Bir gün beraber
gidelim Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Gürer müdahale ettiği
için bir dakika süre verebilirim isterseniz.
SALİM USLU (Devamla) TOKİden
bahsetmiyorum, ki 30 bin civarında TOKİ konutu
yapılmıştır bildiğiniz gibi sırf emeklilere
mahsus olmak üzere.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Daha iyi olsun.
SALİM USLU (Devamla) Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Uslu.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Konuyla ilgili Mehmet
Gökdağın bir açıklaması olacak, 60a göre.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
23.- Gaziantep Milletvekili Mehmet Gökdağın, emeklilerin
durumuna ve intibak yasasının önemli olduğuna ilişkin açıklaması
MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) Çok teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Bu, gerçekten önemli bir konu. Ülkemizde en az yirmi
beş yıl bu ülkenin katma değerine değer katmış,
yirmi beş yıl ülkeye hizmet etmiş insanlarımızdan
bahsediyoruz.
Şimdi her şey konuşuluyor, soru net,
cevap da net olmalı; emekliler yaşamlarından memnun mu,
emekliler aldıkları aylıkla geçinebiliyorlar mı? Soru bu.
Şimdi, bunu dolandırmanın, şöyle
oldu, böyle oldu demenin bir âlemi yok. Sevgili Başkanım, intibak
yasası çok önemli çünkü 2000den önce emekli olan da, 2000den sonra
emekli olan da bu ülkede yaşıyor, aynı gideri harcıyor, ev
kirası aynı, temel gıda maddeleri aynı, aylıklar
farklı.
İkinci önemli şey: Gelirimiz artıyor,
ekonomimiz büyüyor ama emeklinin maaşı düşüyor. Bu çelişki
giderilmeli.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Gökdağ.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- MHP Grubunun, Mersin Milletvekili Baki Şimşek ve
arkadaşları tarafından, emeklilerin sorunlarının
araştırılarak çözüm önerilerinin belirlenmesi amacıyla
27/2/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 1
Mart 2018 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Milliyetçi Hareket Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, ülkemizde özelleştirme
kapsamında bulunan şeker fabrikalarının kârlılık
ve istihdam oranları, bu fabrikalarda çalışan taşeron
işçiler ile şeker tarımı alanında çıkabilecek
istihdam sorunları ve nişasta bazlı şeker
kullanımının ortaya çıkardığı
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/1737) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 1 Mart 2018 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
28/2/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 28/2/2018 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
CHP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, ülkemizde özelleştirme
kapsamında bulunan şeker fabrikalarının kârlılık
ve istihdam oranları, bu fabrikalarda çalışan taşeron
işçiler ile şeker tarımı alanında çıkabilecek istihdam
sorunları ve nişasta bazlı şeker
kullanımının ortaya çıkardığı
sorunların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla (10/1737) esas numaralı Meclis
Araştırma Önergesinin görüşmesinin Genel Kurulun 28/2/2018
Çarşamba günkü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi
üzerinde öneri sahibi adına Tokat Milletvekili Kadim Durmaz
konuşacaktır.
Sayın Durmaz, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KADİM DURMAZ (Tokat)
Teşekkür ederim.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; verdiğimiz öneri hakkında hem sayın
milletvekillerimiz sizleri hem de ülkemizde bizi izleyen kamuoyunu
bilgilendireceğiz.
Tabii, bir ülkenin kuruluş amaçları
vardır, hepimiz de biliriz: Dünyada saygın bir ülke olma, ürettikleri
kıymetli ürünleriyle o ülkede yaşayan insanların refah
seviyesini artırma. İşte tam da bu noktada, şeker
fabrikaları, Mustafa Kemal Atatürkün 29 Ekim 1923te cumhuriyeti
ilanından sonra ülkenin her tarafına bir bir
yaygınlaştırdığı fabrikalar var. Bunları,
dokuma sanayisi, kâğıt sanayisi, demir yolu işletmeleri, cer
atölyeleri, şeker fabrikaları, Sümerbank, SEKA gibi sayıp
gidebiliriz. Ancak zaman gelip geçtikçe bu ürünlerin üretildiği
fabrikalara yeteri kadar sağlıklı bakış ve doğru,
üretim noktasındaki yatırımlar yapılmadı. On altı
yıldır bu ülkeyi yöneten AK PARTİ iktidarı bunların
hepsinden birer birer satıp kurtulmayı kendine
alışkanlık edindi.
Arkadaşlar, temel gıda, insanın üç
öğün aldığı bir gıdadır. Bir ülkenin, bir iktidarın,
bir hükûmetin hedefi, yurttaşlarına sağlıklı
gıdaları yedirmek olmalıdır ama bu noktada, AK PARTİ
iktidarının maalesef sicili iyi değil. 3 Kasım 2002yi her
şeye milat olarak gösteriyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, 3 Kasım 2002de
ülkemizin nüfusu 65 milyon, köylerde yaşayan nüfus 22 milyona
yakındı. İşte iktidarınızda, bakın, 81
milyon oldu Türkiye, 2018 Ocağında ilan edildi ancak köylerde sadece
6,5 milyon insan kaldı arkadaşlar. Demek ki üreticiye, köylüye,
milletin efendisi çiftçiye iktidarın bakışı yanlış,
bunu bir an önce değiştirmesi lazım.
Sadece çiftçiye, köylüye bakış da
değil arkadaşlar, o çiftçinin, köylünün yetiştirdiği o
kıymetli ürün şeker pancarı 35 sektörde binlerce gıdayla
her gün
Hepimize yani 81 milyon yurttaşın tamamına
yapılmış bir kötülük oluyor. Ne olur bu kötülük
İşte,
arkadaşlar, en son 15 şeker fabrikasını
özelleştirdiniz, ilana çıktı. Ne olacak? Artık Türkiyede
yaşayan 81 milyon insan sentetik şeker dediğimiz, obezite,
karaciğer kanseri, pankreas kanseri, mide, bağırsak bozuklukları,
nörolojik vakaları artıran nişasta bazlı şekere mahkûm
edilecek. Bunların kotasını artırma yetkisi de Hükûmetin
elinde, dilediği kadar bunu artıracak, vatandaşın
yapabileceği bir şey yok.
Bakın, iktidar bir şeyi daha yaptı.
Bazı sağlıklı ürünlerde şu yazıyordu
arkadaşlar: İşte bu yemekte olduğunuz üründe şeker
pancarı şekeri kullanılmaktadır. Ama siz ne
yaptınız? Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı yurttaşının
sağlığını, sağlıklı gıda
almasını savunması gerekirken bu yazıyı
çıkardınız ve artık oralarda doğal şekerden
üretildiği falan yazmıyor. Öyle olunca da dev yabancı sermayeye,
Amerikan şirketlerine, Cargill ve benzeri şirketlere, Alın,
Türkiyede insanların tepe tepe sağlığını bozun,
beraberinde ilaç satın ve siz milyarınıza milyarlarca dolar
ekleyin, bu Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarından. diyorsunuz.
İşte, bu fabrikalar özelleşiyor.
Genel Başkanımız Sayın Kemal
Kılıçdaroğlunun talimatıyla ülkemizin birçok
noktasına dağıldık. İlk fabrika Alpulludan
başladık, devamında dün biz bir grup arkadaşımızla
birlikte Malatya Şeker Fabrikasına, oradan Elbistan Şeker
Fabrikasına gittik ve gördüğümüz şu: Daha önce
özelleştirilen TEKELin, Sümerbankın yerinde arkadaşlar,
Malatyada ne gördük biliyor musunuz? Devasa AVMler ve oteller gördük ve küçük
esnafı bitiren AVM yasası da sizin vebaliniz, sorumluluğunuz.
Tokata geliyorum. TEKEL sigara fabrikası
kapanmayacak. dediniz -buradaki kayıtlarda var- kapandı. Tokat 300
binin üzerinde nüfus kaybetti. Şimdi, Tokatlının son kalesi
Turhal Şeker Fabrikası. Hükûmet buna da gözünü dikti, o 14
fabrikanın içerisinde bu da var.
Arkadaşlar, sadece Turhallı beraberinde
kaybetmiyor, hepimizin çoluğu çocuğu, geleceği, 81 milyon
kaybediyor, bundan sonra o hastalığa mahkûm olacak; nişasta
bazlı şekerlere teslim edeceksiniz iktidar eliyle bu Türkiyeyi. O
yüzden bu kararın tekrar gözden geçirilmesini hep beraber
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Devamla) Sayın
Başkanım, toparlıyorum, üç dakika olursa yeter.
BAŞKAN Buyurun tamamlayın lütfen.
KADİM DURMAZ (Devamla) Arkadaşlar, o
şeker fabrikası
Bakın, Turhaldan örnek veriyorum, en çok
ailede iş istihdamı sağlayan bir ürün şeker pancarı.
Bakın, köydeki çocuğumuz çapa
yapıyor, söküyor, kesiyor, toparlıyor.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Çapacılar,
ondan para kazanıyorlar.
KADİM DURMAZ (Devamla) İşte
bakın, onlarca çocuğumuz burada üretime katkı sunuyor.
Yetmemiş, sadece üretim değil o kentlere sosyal donatıyı da
beraberinde getirmiş. 1930lu yıllarda doğal arıtmalı
fabrika lojmanları yapılmış; işte, köylü
ürettiğini getirmiş fabrikaya ve arkadaşlar, eğitime dip
yaptırdığınız okullar açmış şeker
fabrikaları. O ay yıldızlı bayrağımızı
göndere çeken 15e yakın dünya şampiyonunu Tokat, şeker
fabrikası kulübüyle yetiştirmiş. Müzik orkestraları,
tiyatro, sinema salonları
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADİM DURMAZ (Devamla)
ve hepsinden ötesi
arkadaşlar, işte bu Tokatın kıymetli değerleri
arazisini fabrika yapılsın diye
bağışlamış, siz bugün onu satıyor ve özelleştiriyorsunuz.
Bir kez daha düşünmeniz gerek diyorum. Yüce
Meclisi ve bizi izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili İsmail Faruk Aksu konuşacaktır.
Sayın Aksu, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU
(İstanbul) Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım, sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Görüştüğümüz önergede, şeker
fabrikalarının kârlılık ve istihdam oranları,
fabrikalarda ve ona bağlı tarımsal alanlarda çıkabilecek
istihdam sorunları, nişasta bazlı şekerlerin insan
sağlığı üzerine olumsuz etkileri ile nişasta
bazlı şeker kullanımına bağlı ortaya çıkan
hastalıkların araştırılmasından bahsedilmektedir.
Öncelikle belirtmek isterim ki bize göre, konuya sadece ekonomik gerekçelerle
bakılmamalıdır. Meselenin bölgesel ve kırsal kalkınma
politikaları ile tarım politikaları bakımından da
değerlendirilmesi, istihdam, üretim, gelir dağılımı ve
tabii ki kamu sağlığı boyutlarıyla da beraber
düşünülmesi gerekmektedir.
Seçim beyannamemizde stratejik ürünlere fiyat
garantisi de dâhil ayrı bir destekleme programının
uygulanacağı belirtilmiştir. Şeker pancarı da hem
ürünün niteliği hem de şeker pancarı üreticisinin geçimi
bakımından bizim açımızdan stratejik ürünlerden bir
tanesidir. Özelleştirmede devletin ekonomiye doğrudan müdahalesinin
sınırlandırılmasının yanında üretim ve
istihdam artışı sağlanması, ekonomi ve millî güvenlik
açısından stratejik öneme sahip olan kuruluşlarda kamunun
gerektiğinde müdahale ve yönlendirme yapabilmesi belirleyici unsurlar
olarak dikkate alınmalıdır.
Yine, özelleştirmede kırsal kalkınma
çok önemlidir. Hâlen uygulanmakta olan cazibe merkezleri projesi -bizim de
desteklediğimiz- geçmişten bu yana tarım kentleri, merkez
köyler gibi adlarla projelendirdiğimiz bir projedir. Bu projenin temel
ilkesi özellikle tarımsal sanayinin bölgesel ürünlere bağlı
olarak geliştirilmesi ve değerlendirilmesidir. Bu çerçevede
bakıldığında ette, yemde ve sütte yaşanan
sıkıntıların şekerde de yaşanmaması, hem
fabrikalardaki üretimin devamı hem çalışanların
haklarının korunması hem de üretimin desteklenmesi zorunludur.
Zira üreticimiz fabrikasının kapanacağı ve pancar üretemeyeceği
endişesi taşımaktadır. Sayın Maliye Bakanı
şeker fabrikalarının özelleştirilmesinin sosyal bir
özelleştirme olacağını ifade etmiş, üreticinin
haklarının ve kazanımlarının korunması ve ileriye
dönük olarak üretimin devam ettirilmesi, fabrikalarda çalışan
işçilerin çalışma şartlarının ve
haklarının korunması ve güvence altına alınması,
şeker sektöründe üretimin özelleştirmeden sonra da
devamının sağlanmasına önem verdiğini
belirtmiştir. Burada Sayın Bakanın üretimin ve istihdamın
devamı yönündeki taahhüdünün sadece beş yılla
sınırlı tutulmaması, şeker pancarından şeker
üretiminin kesintisiz devamından yana net tavır konulması
gerekmektedir. İlave yatırımlarla üretimin ve istihdamın
artırılması temel ilke olmalıdır. Ne üretici ne de
çalışanlar mağdur edilmemeli, doğal şeker
kullanımı desteklenmelidir.
Bu düşüncelerle hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Çok teşekkür ediyorum, çok
sağ olun.
Gruplar adına son söz, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Samsun Milletvekili Hasan Basri Kurta aittir.
Sayın Kurt, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA HASAN BASRİ KURT
(Samsun) Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; yüce
heyetinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum. CHP grup önerisi üzerine
söz almış bulunuyorum.
CHPnin grup önerisi, tabii, Türkiyedeki şeker
rejimi üzerine; şekerin kullanımı ve bunun endüstriyel anlamdaki
üretim şekilleriyle ilgili. Tabii, daha önceden verilmiş bir grup
önerisi ancak konuşmacılar daha çok bugünlerde gündemde olan özelleştirme
konusu bağlamında değerlendirdiler. Ama ben Türkiyedeki
şekerin durumuyla ilgili, şeker rejimiyle ilgili hem Hükûmetimizin
yaptığı hem de geçmişte yapılan uygulamalarla ilgili
birkaç rakam vereceğim hem de burada kendi adıma doğru
bulmadığım bazı rakamları da düzeltme
fırsatımız olacak.
Ülkemiz ekonomisi açısından ve
Hükûmetimizin temel politikaları açısından şekere
yaklaşımımız, yurt içi şeker ihtiyacının
yurt içi kaynaklardan karşılanmasını esas alıyor. Bir
defa, çiftçinin korunması bunun kapsamı dâhilinde ama aynı
zamanda da yerli üretimin her şekilde desteklenmesi de yine bunun temel
ilkelerinden bir tanesi.
İkinci bir boyut olarak da, şekerde
yeterli üretimin sağlanabilmesi gerekiyor. Bunun için de farklı
düzenlemeler yapılmış; Hükûmetimizden önce yapılan
düzenlemeler var, Hükûmetimiz döneminde yapılan düzenlemeler var. Bahse
konu olan mısır nişastası bazlı şekerin
kullanımında da, aslına bakarsanız, Türkiyenin bir
taraftan göz ardı edilen şekerli ürünlerde, içinde şeker içeren
ürünlerde gerçekleştirmiş olduğu ihracat rakamlarını
hiç kimse görmüyor. Biz Hükûmete geldiğimizde yaklaşık 900
milyon dolar civarında olan çikolata, şekerleme ürünü gruplarda 2016
yılı itibarıyla 2,2 milyar dolar ihracat hedefine
ulaşılmış durumda. Yani, sanki burada, Türkiyede uygulanan
bütün bu glikoz şurupları, şunlar bunlar sadece bizim kendi
vatandaşımıza sunuluyormuş gibi bir çelişkiyi ifade
etmek istiyorum.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Kendi
vatandaşımız da yiyor ama.
HASAN BASRİ KURT (Devamla) Ayrıca, öneride
geçen, Türkiye'deki şeker pancarı üretiminin düştüğüyle
ilgili ben en son verileri aldım. 2015 verisini almışlar. Tabii
2000 verisi niye alındı, onu da bilmiyorum. 2000de çok ekstrem bir
yükseklik var yani önceki yıllardan farklı olarak yüzde 20 artış
var. 2002 yılına göre yüzde 20 bir artış şeker
pancarı üretiminde ton olarak.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Yanlış, yanlış; 300 bin çiftçiydi, 67 bine düştü.
HASAN BASRİ KURT (Devamla) Çiftçi
sayısında azalma var, ekilen alanda azalma var ama verimde yüzde 40,
yüzde 50 üzerinde artış var. Bakın, 2002 yılında 1
dekardan ortalama 4,5 ton şeker pancarı alırken bugün bu rakam 6
tonun üzerine çıktı, doğru mu? Bu rakamları ifade etmemiz
gerekiyor. Sonuç?
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sonuç? Sonuç yok,
değil mi?
HASAN BASRİ KURT (Devamla) Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Alınan karar gereğince, sözlü soru
önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve
İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Adalet Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Yatırım Ortamının İyileştirilmesi
Amacıyla İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
(1/913) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 524) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın milletvekilleri, dünkü birleşimde
İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 524
sıra Sayılı Kanun Tasarısının birinci bölümünde
yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştı. Şimdi
ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm çerçeve 37nci maddeyle ihdas
olunan 308/a, 308/b, 308/c, 308/ç, 308/d, 308/e, 308/f ve 308/g maddeleri dâhil
24 ila 46ncı maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde söz isteyen gruplar
adına ilk söz Cumhuriyet Halk Partisi adına Muğla Milletvekili Ömer
Süha Aldana aittir.
Sayın Aldan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖMER SÜHA ALDAN (Muğla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, evet, bu yasa
tasarısı Cumhuriyet Halk Partisinin de pek çok maddesinde
mutabık olduğu bir düzenleme. İş yaşamı için,
icra iflas düzenlemeleri için gerekli olduğuna
inandığımız yapıcı bir düzenleme olduğu
düşüncesindeyiz. Bu anlamda destekliyoruz elbette. Sadece elektronik
tebligata ilişkin olarak bazı kaygılarımız var.
Özellikle yaşlı avukatlar ya da bilgisayar kullanmayı
bilmeyenler, öte yandan engelli avukatlar açısından
sıkıntılı sonuçlar doğurabilir. Her ne kadar 2019un
başında yürürlüğe girse de Komisyonda bunu uzun uzadıya
tartıştık. Umarım daha o maddeye gelmeden üzerinde ortak bir
mutabık sonuca varabiliriz.
Değerli milletvekilleri, tabii, kuşku yok
ki Türkiye Büyük Millet Meclisinde yasal düzenlemeler yapılırken bu
düzenlemeler çerçevesinde zaman zaman uyuşmazlığa
düştüğümüz konular olmuyor değil, bazı düzenlemelerde
şiddetli tartışmalar da vuku bulmuştur bu Meclis Genel
Kurulunda ama görünen odur ki, gelinen günlere baktığımız
zaman artık üzerinde mutabık olsak da ya da önemli çatışma
süreçleri yaşayacak düzenlemeler de olsa Mecliste genel bir sükûnet
havası hâkimdir.
Aslında şunu iyi düşünmek gerekir
diye düşünüyorum: Biz Meclisi ne yazık ki iktidarıyla
muhalefetiyle fiilen öldürdük değerli arkadaşlar. Meclis kendi
fonksiyonel yapısından bir anlamda bizim elimizle
uzaklaştırıldı. Bu noktada asıl suçlu sizsiniz;
işte, muhalefeteyken çıkıp bir sürü lüzumsuz yere bu
düzenlemelerin görüşme süreçlerini uzattınız. diyebilirsiniz
ama şunu söylemek lazımdır: Suç sende yerine suç bizde
demeyi öğrenmeliyiz. Evet, biz, bu Türkiye Büyük Millet Meclisinde
yaşayanlar olarak bir anlamda Meclisi fiilen kendimiz öldürdük.
Değerli milletvekilleri, buna ilişkin başka konuşmalarda
değerlendirme yapacağım.
Dün Sayın Adalet Bakanımızın bir
soru üzerine üzerinde durduğu bir konu var, İstanbul Milletvekilimiz
Sayın Kadri Enis Berberoğluna ilişkin. Onun durumuna dair bir
hukuki değerlendirmenin yerinde olacağını düşünüyorum.
Şu ana kadar bu konuda bir değerlendirmeyi özellikle yapmadım,
zira süren bir yargı süreci vardı. Onu, o anlamda, yerel mahkeme
düzeyinde etkilemeyi düşünmedim. Ama bu konuda Hükûmet yetkililerine
gerekli bilgiyi verdik.
Kadri Enis Berberoğlu gerçekten son derece
haksız, gereksiz, işlemediği bir suçtan dolayı ne
yazık ki özgürlüğünden yoksun bulunmaktadır. Keza işin
içine casusluk devlet sırrı vatana ihanet gibi kavramlar
girdiği zaman neden suçsuz olduğunu anlatmak da bir hayli zor bir
meseledir. Anlatamazsınız, isteseniz de anlatamazsınız
çünkü önünüze hemen bir vatan hainliği devlet sırrı
casusluk meselesi gündeme getirilecektir.
Değerli arkadaşlarım, Enis Berberoğlu,
Can Dündarın 29 Mayıs 2015 tarihinde gazetede, Cumhuriyet
gazetesinde İşte Erdoğanın yok dediği silahlar
başlıklı haberi yüzünden beş yılı aşkın
bir süre hapis cezasıyla mahkûm edilmiş ve cezaevinde hükmen
tutukludur.
Enis Beyin bu mahkûmiyetine konu olan habere
dayanak olan husus ise, 19 Ocak 2014 tarihinde Adanada cumhuriyet
savcısı, özel yetkili cumhuriyet savcısı ve jandarmalar
tarafından yapılan arama tutanağının
haberleştirilmesi konusudur. Yani bu kişinin, bu kişilerin
içeride olmalarının ve keza mahkûm edilmelerinin temel nedeni, bu
olay yeri tespit ve görgü tutanağıdır.
19 Ocak 2014 tarihinde 3 tane MİTe ait
olduğu öne sürülen tır durdurulmuş, üzerlerinde toplam 6 tane
konteyner bulunmaktadır, bunlarda yapılan arama neticesinde bu konteynerlerde
bir malzeme elde edilmiştir. Bu malzemelere ilişkin olarak da olay
yeri görgü ve tespit tutanağı düzenlenmiştir. İşte
bunu haber yaptığı için Can Dündar mahkûm edilmiştir.
İşte bunu Can Dündara verdiği iddiasıyla da keza Enis Bey
beş yılı aşkın bir süre mahkûmiyete maruz
kalmıştır.
Şimdi, burada bir soru sormak lazım,
vicdanlara hitap ederek bir soru sormak lazım. Peki, bu olay yeri görgü ve
tespit tutanağını düzenleyen cumhuriyet savcısı Aziz
Takçı ve Jandarma görevlileri şimdi nerededirler? Bu cumhuriyet
savcısı Aziz Takçı ve Jandarma görevlileri şu anda FETÖ/PDY
terör örgütü üyesi olmak suçundan tutuklu olarak Yargıtay 16. Ceza
Dairesinde yargılanmaktadırlar.
Peki, bir soru daha sormak lazım bu noktada. Bu
evrakı düzenleyen, olay yeri görgü ve tespit tutanağını
düzenleyen kişiler FETÖcü ise ve o FETÖ suçundan dolayı
yargılamaları tutuklu olarak devam etmekte ise o zaman FETÖcü denen
kişilerin düzenlediği tutanak devlet sırrı sayılıyor
ve bu belgeyi temin etti diye Enis Bey cezalandırılmış olmuyor
mu? Ne zamandan beri bir terör örgütünün düzenlediği evrak devlet
sırrı sayılmıştır? Yani FETÖ/PDY terör örgütünün
bizzat düzenlediği, düzenlettirdiği bir evrak devlet sırrı
sayılarak bugün Türkiye Cumhuriyetinde milletvekili olmuş bir
kişinin özgürlüğü kısıtlanmış, 5,5 yılı
aşkın bir cezaya mahkûm edilmiştir. Şimdi, şöyle
düşünmek lazım: Hukuk adına bu karar utanç vericidir ama
aynı zamanda da insan aklıyla alay etmedir.
Değerli arkadaşlarım, burada birkaç
kanıta da yer vermek istiyorum. Bu savcı Aziz Takçı, olay günü
yani 19 Ocak 2014 günü aramayı yaptırmış. Aramayı
yaptırdıktan sonra bir tutanak düzenleyerek Jandarma kriminal
laboratuvarına yazı yazmış Ekte gönderdiğim malzemelerin
kriminal olarak incelemesini yapın ve raporu bana gönderin. diye. Ne
yazmış bu yazıda? Yazıda mühimmat demiş. Yani daha
olay günü o devlet sırrını ifşa eden bizzat cumhuriyet
savcısının resmî yazısı zaten.
Öte yandan, olaydan, 19 Ocaktan birkaç gün sonra,
21 Ocak günü Aydınlık gazetesinde bu MİT tırlarında 19
Ocakta yapılan arama sonucunda füze ve mühimmat bulunduğu haberi
yapılmış. Keza bu haber bir de resimle pekiştirilmiş.
Kaldı ki Cumhuriyet gazetesindeki bu yayından sonra 5 Aralık
2015 günü Aydınlık gazetesinin başyazısı şu
şekildedir: Evet, MİT tırları haberini Cumhuriyetten önce
yaptık, gelsinler tutuklasınlar. Yani devlet sırrını
daha ki o onda bence devlet sırrı da yok ama- baştan ifade
edenler Aydınlık gazetesinin yöneticileri. İş bununla da kalmamış.
Değerli arkadaşlarım, bu haberden önce Hollanda istihbaratının
eline dahi bu belgeler geçmiş, devlet sırrı sayılan
belgeler Hollanda devletinin dahi eline geçmiş.
Bir diğer noktaya daha değinmekte yarar
görüyorum, o da şudur: Adana Emniyet Müdürlüğünün 13 Ocak 2015 tarih
ve 2015/100 sayılı yazısı var. Bu yazı aynen
şöyle -yazıda eki de var, Adana Cumhuriyet
Başsavcılığına hitaben yazılmış bir
yazı- diyor ki: LazepeM adlı Twitter hesabında bu devlet
sırrı niteliğindeki belgelerin tümü
yayınlanmıştır. İki, ayrıca 17 farklı site
de bu devlet sırrı niteliğinde sayılan belgelerden
almışlardır ve bunlara erişimin yasaklanmasını
talep ediyoruz. Ne zaman bu talep yazısı var? Talebin ekinde de
bütün devlet sırrı sayılan belgelerin hepsi var, dosyada var
bunlar. Ve bu yazı Can Dündarın yazısından tam dört ay
önce yayınlanmış yani dört ay önce devlet sırrı bizzat
internet ortamında ve her hâlükârda bilgiye sunulmuş durumda.
Şimdi, tüm bunlar varken Enis
Berberoğlunun hapse mahkûm edilmesini anlamak mümkün değil. Hadi
hapse mahkûm edildi -kabul edilebilir bir şey değil ama- neden
tutukluluk hâlinin devamına karar verildi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖMER SÜHA ALDAN (Devamla) Hemen tamamlıyorum.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
Buyurun.
ÖMER SÜHA ALDAN (Devamla) Bu da başka bir
eleştiri konusudur. Aynı suçtan aynı cezayı verdiğiniz
Can Dündar, Erdem Gülü tahliye ediyorsunuz ama Enis Berberoğlu bir
milletvekili, yasama görevini yapmasından alıkonularak cezaevinde
tutuluyor; bunu kabul etmek gerçekten hiç doğru bir şey
değildir, hiç doğru bir yaklaşım değildir, hukuk
adına yakışmaz ve ne yazık ki, vicdani kanaatlerine göre
karar vermesi gereken hukuk adamlarının böyle bir tabloya alet
olmalarını da kabul etmek doğru değildir. Bunu şöyle
nitelendiremezsiniz, Efendim, takdir yetkisidir, hukuk işliyor, bunun
sonucu olarak bu karar verilmiştir. diyemezsiniz. Şu
anlattığım örnekler hukuk öğrenimi görmemiş,
eğitimi almamış, hukuktan bir anlamda uzak insanların bile
kabul edebileceği bir tutum değildir.
Hukuk adamlarını hukuk içinde davranmaya
davet ediyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi, konuşmalar
tamamlanmıştır, soru-cevap işlemi
gerçekleştirilecektir.
Soru sormak üzere sisteme giren sayın
milletvekillerine sırayla söz vereceğim.
Sayın Akar, buyurun.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, 14
şeker fabrikasını satma kararı aldınız.
Soru 1) Danıştay tarafından defalarca
yürütmeyi durdurma kararı alınmasına rağmen, daha sonra da
Anayasa Mahkemesi tarafından bu özelleştirme kararı iptal edilmiş
olmasına rağmen bu Anayasa Mahkemesinin iptal etme
kararının nedenlerini ortadan kaldıran hangi gerekçelerle tekrar
bu fabrikaları satışa çıkardınız?
Soru 2) Her yıl nişasta bazlı
şeker kotası, A şekerinin yüzde 10una karşılık
bir kota ayrılmakta bunlar için. Türkiyede 990 bin ton, 1 milyon ton
nişasta bazlı şeker üretim kapasitesine sahip şirketler,
kota gereği sadece 300 ile 400 bin ton arasında üretim
yapıyorlar. Mısır üretimine bakıldığında,
bunların geri kalan 600 bin tonu farklı bir üretim şekli,
illegal yollardan üretim şekli olarak düşünülebilir mi? Bununla
ilgili bir araştırma yaptınız mı? Nişasta
bazlı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Gürer
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Ülkemizde hayvan yemi olarak 7 soya ve 26
mısır geni olmak üzere toplam 33 genetiği
değiştirilmiş ürünün ithalatına izin verilmektedir.
Ülkemize bugüne kadar bu ürünlerden ne kadar giriş
yapılmıştır? Bu yemi kullanan firmaların ürünlerinin
etiketlerine GDOlu yemle hayvanın beslendiğinin yazılması
için bir düzenleme düşünülmekte midir?
GDOlu ürünler ve GDOlu yemler için Fransada
yapılan deneyler sonucunda, farelerde kansere neden olduğu bilim
adamlarınca belirlenmiştir. Ülkemize giren GDOlu yemler bu
açıdan incelenmekte midir? GDOlu hayvan yemleri için ülkemiz
laboratuvarlarında inceleme izni verilmekte midir? Türkiye'de
genetiği değiştirilmiş, GDOlu ürün üretilmesi yasak
olmasına rağmen ülkemize ithal yoluyla yem ürünü olarak girişine
neden izin verilmektedir.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Gökdağ yerine
Sayın Köksal
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın Bakan,
kamuda hizmetli kadrosunda çalışan şehit yakınları
var. Şehitlerimizin emaneti olan bu insanları en güzel şekilde
yaşatmamız gerekirken maalesef uygun olmayan işlerde
çalıştırılıyorlar. Bu ayıbın bir an önce
giderilerek, hizmetli olarak çalışan şehit yakınlarına
da hak ettikleri memuriyet hakkının verilmesini istiyoruz.
İkincisi: Okulları kapanan askerî
öğrenciler var. Bu çocuklar hiçbir araştırma, soruşturma
yapılmadan FETÖcü damgasıyla fişlenerek tamamen vatan haini
gibi ilan edildiler. Bunlar, güvenlik soruşturmaları yapılarak
haklarının iadesini istiyorlar. İçlerinde şehit ve gazi
çocukları var. Bu konuda da artık bir girişimin
yapılmasını ve masum çocukların görevlerine dönmesini,
haklarının iade edilmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Gök
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
Sayın Bakan; Ankaramızın Gölbaşı ilçesi,
bildiğiniz gibi bir ana yolun etrafında
konuşlandırılmıştır. Çok sık trafik
kazası oluyor insanlar karşıdan karşıya geçerken,
trafik kazaları ölümlere ve yaralanmalara neden oluyor. Bu otoyolun
üzerinde insan geçişine uygun yeteri kadar köprü yapılması insan
sağlığı açısından çok gerekli. Bu konuya müdahil
olmanızı rica ediyorum.
Yine Ankaramızın Elmadağ, Balâ,
Gölbaşı ilçeleri doğal gaz bekliyor Sayın Bakan.
Yine Elmadağ ilçemizin Hasanoğlan
yerleşiminde kurulması düşünülen taş ocağında
ciddi riskler belirmesi üzerine yöre halkı tedirginlikler
yaşıyor. Elmadağ Hasanoğlandaki taş ocağı konusunda
da dikkatinizi ve özeninizi rica ediyoruz.
BAŞKAN Sayın Zeybek
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Sayın Bakanım,
Samsun ili Vezirköprü ilçesinde hayırsever iş adamı rahmetli
Kemal Kayalıoğlu, huzurevi yapılması için 5.050
metrekarelik arsayı Vezirköprü Kaymakamlığıyla protokol
yaparak devretmiştir. Subasmanı Kemal Kayalıoğlu
tarafından yapılmıştır. Subasmanı
çıkarılan inşaatta herhangi bir değişim yaşanmamış
olup huzurevi inşaatı olarak başlanan bu yapı tamamlanacak
mı? Vezirköprü ilçesinde temeli atılan huzurevi inşaatı
için Bakanlığınızın bütçesinde ödenek var
mıdır? Vezirköprülülerin beklentilerine cevap verecek huzurevi
inşaatını tamamlamayı düşünüyor musunuz? Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı tarafından bu sorunun
cevaplanmasını istiyoruz, bu huzurevinin de
yapılmasını talep ediyoruz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Köse
TUFAN KÖSE (Çorum) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Bakanın konusu değil ama
dilerim ilgilenip bizi bilgilendirir. Adalet Bakanlığında
yaşanan ve benim bugün öğrendiğim bir adaletsizliği sizinle
paylaşmak istiyorum.
Ufuk Üniversitesi Hukuk Fakültesini 1incilikle
bitiren Veli Umut Köse isimli -Köse ismi sadece soy isim benzerliğidir,
benim bir yakınlığım yok- genç arkadaşımız
yapılan mülakatta herhangi bir teknik soru sorulmamasına
karşın -sadece anne adı, baba adı falan- ve 7 kişinin
mülakatının üç dakika sürmüş olmasına karşın
hâkimliğe alınmayarak elenmiştir. Fakülteyi beş yılda,
altı yılda, yedi yılda bitiren bir kısım
arkadaşların ise -kendisi söyledi ama ben burada tekrar etmek
istemiyorum- torpille, kendisine referans olan insan bulmak suretiyle hâkim ve
savcılık mülakatını geçtiğini bana bilgi olarak verdi.
Çocuğun ismini, genç arkadaşımızın ismini bir daha
tekrar ediyorum: Veli Umut Köse. Bu konuda eğer Adalet Bakanlığı
bir bilgilendirme yaparsa beyin göçünün engellenmesi adına,
yetişmiş insan göçünün engellenmesi adına, ülkemiz adına
iyi olacaktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Akar, sözleriniz yarım
kalmıştı, tamamlayın, sonra Sayın Bakana söz verelim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, ikinci
soruyu tekrarlıyorum: Nişasta bazlı şeker üretimi
Türkiyede pancardan üretilen şekerin A kotasına bağlı.
Bunun yanında da Bakanlar Kuruluna her yıl yüzde 50 artırma
yetkisi verilmiş. Her yıl, şeker pancarı stokumuz olmasına
rağmen Bakanlar Kurulu kararıyla yaklaşık yüzde 50
artırmışsınız, sürekli
artırmışsınız, son yıllarda birkaç puan
düşmüş aşağıya. Siz de Bakanlar Kurulunda uzun
yıllardır bulunuyorsunuz, Bakanlar Kurulunda niye, hangi gerekçeyle
artırdığınızı sormak istiyorum? Bir.
İki, Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 2,5
olmasına rağmen ortalama nişasta bazlı şeker üretimi,
Türkiyede niçin yüzde 17lere varıyor ve buna niçin izin veriyorsunuz?
Bunu da ayrıca sormak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi, soruları cevaplandırmak üzere
sözü Orman ve Su İşleri Bakanımız Sayın Veysel
Eroğlu Hocama bırakıyorum.
Buyurun Sayın Hocam.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkanım, değerli
milletvekilleri; sözlü sorulara cevap vermek için söz aldım. Efendim, 14
tane şeker fabrikası özelleştirilecek, satış
değil özelleştirme işlemi. Yalnız burada daha önce Anayasa
Mahkemesinin kararlarını dikkate alarak çok güzel bir şartname
hazırladık. Hatta Sayın Başbakanımızın
riyasetinde, bizler de bir toplantıya katıldık, bu konuda ilgili
arkadaşlar sunum yaptılar. Yani burada, daha önceki mahzurlar telafi
edilerek
Mesela, oradaki işçilerin hiçbir mağduriyeti olmayacak.
Ayrıca bazı kıymetli arsalar var, onlar da işin
kapsamı dışında tutulacak. Bir de özellikle şunu
vurgulamak istiyorum: Şeker fabrikası işletmeye devam edecek.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kaç yıl?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Ayrıca çiftçilerin mağduriyeti
olmayacak. Kotalar aynen devam edecek, bunu özellikle vurgulamak istiyorum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakanım kaç
yıl?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Tabii, nişasta bazlı konusunda,
biliyorsunuz yüzde 10 diye bir sınır var. Dolayısıyla, bu
mevzuattan gelen bir husus, onu dikkate alarak yüzde 10 uygulanıyor.
Şimdi, tabii, sayın vekilim bu GDOlu
hayvan yemleri konusunda GDOlu ürünleri ithal etmiyoruz ama ben tekrar
-Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı
ilgileniyor- kendilerine de bu sorunuzu ileteceğim, daha detaylı bir
bilgi sizlere yazılı olarak vereceğiz.
Sayın Burcu Köksal, tabii, şehit
yakınları bizim başımızın tacı. Hatta
şehit yakınlarına çok büyük imkânları Hükûmetimiz
sağladı. Çünkü onlar gerçekten...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Devletimiz sağladı,
devletimiz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Devletimiz... Devletimiz sağladı
neticede ama Hükûmetimizin teklifiyle oluyor. Daha önce niye
sağlanmadı?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Oy birliğiyle
sağlandı, oy birliğiyle. Oy birliğiyle...
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Özellikle, hatırlarsanız,
şehit...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakın, Milliyetçi Hareket
Partisinin Sayın Grup Başkan Vekili orada.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Efendim, doğru da Hükûmetin istemediği
bir şey olmuyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 4 Temmuz 2012de ortak
önergeyle şehit yakınlarıyla ilgili o düzenlemeler
yapıldı, herkesin gayretiyle.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Hatta, bu konuda bir hatıramı
anlatayım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 4 Temmuz 2012.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Madem öyle, bir hatıramı
anlatayım. Bakın, daha önce bir şehit yakını, bir
tane...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bakın, bunun siyasi
getirisi olmaz efendim.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Beyefendi, müsaade eder misin, cevap vereyim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yapmayın. Devlet
yaptı, Parlamento oy birliğiyle yaptı.
BAŞKAN Özgür Başkanım...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İşte Doğan
Kubat.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Ya, bir dakika müsaade et.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İşte Doğan
Kubat. Oy birliğiyle yaptık.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) O zaman, ben bunun nasıl geldiğini,
nasıl olduğunu anlatayım. Müsaade et, dinle.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Allah Allah...
BAŞKAN Sayın Özel, Sayın Bakan
cevap versin lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu meseleyi siyasi istismar
konusu yapmayın! Yapmayın!
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Şimdi, bakın...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Yapmayın Sayın
Bakan!
BAŞKAN Sayın Özel... Sayın Özel...
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Ya, müsaade et de bir cevap vereyim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şehit
yakınlarına ne yapıldıysa bu üç parti birlikte getirdi,
yaptı.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Teşekkür ederiz birlikte
yaptığınız için.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İstismar yapmayın.
Hükümetim yaptı. Yok, bizden önce yapılmadı...
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Ama neticede teklifi getiren biziz, Hükûmet
getirdi. Bunu söyleyeyim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, bak yapma! Yapma! Bunu
yapma!
BAŞKAN Sayın Özel, lütfen...
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Ya, müsaade et.
BAŞKAN Siz de bunu yapmayın Sayın
Özel. Lütfen sakin olalım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Doğru değil.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Ya, müsaade edersen...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Doğru değil.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Efendim, şehit yakınları için,
biz onlara kıymet veriyoruz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Tuvalet
temizliyorlar Sayın Bakan.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Benim Bakanlığımda da şehit
yakınları var, onları en güzel yerlerde
çalıştırıyoruz. Öyle bir şey yok, varsa bildirelim.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Çaycılık
yapıyor, tuvalet temizliyor şehit yakını.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Tabii, kapanan askerî okullar, biliyorsunuz,
bunlar en azından... Türkiye çok büyük bir badire atlattı. 15 Temmuz
gibi hain darbe girişimiyle, Türkiye işgal girişimiyle
karşı karşıya kaldı. Dolayısıyla, tabii bu
konuda hepimiz darbeyi, az önce, 28 Şubatı yaşadığımızı...
Ve hatta sizin grup başkan vekiliniz az önce ne dedi? Biz de CHP olarak
darbelere karşıyız. dedi. Hepimizin darbeye karşı
olması lazım.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Öyle zaten.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Gerekli tedbirleri almamız gerekir. Bu
minval üzerine tedbir alınmıştır ama hukuk yolu
açıktır, müracaat ederlerse gereği yapılır.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Müracaat edemiyorlar
ki. Çocukların hepsine FETÖ'cü dediniz.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Efendim, Sayın Gök, özellikle -ben de
biliyorum- bu, hakikaten orada Gölbaşı ilçesi ana yolun iki
tarafında kaldığı için sıkıntılar var ama o
yolla ilgili çalışmalar var, hatta yolun alta alınması
konusunda bir çalışma yapıldığını biliyorum.
Bu konuyu da Karayollarıyla takip edeceğim.
Vezirköprüdeki huzurevini Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığına soracağım, Sayın
Bakanımızdan bilgi alırız, ben de takip edeceğim.
Yalnız, hakikaten, Vezirköprü gerçekten çok güzel, benim de orada
hatıralarım var. Baraj yaparken ilk defa gitmiştim.
İnşallah, onu bizzat takip edeyim.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Misafir edeyim Sayın
Bakanım sizi orada.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Sayın Köse, bakın, bu, Veli Umut Köse
içindi galiba, değil mi? İsmi Veli Umut Köse, Ufuk Üniversitesi Hukuk
Fakültesi mezunu. Tabii, mülakat esasları belli ama bunu da -tabii, Adalet
Bakanımız, belki biraz sonra kendisi de gelir, bugün nöbetçi,
kendisine soralım- nasıl oldu, ne oldu inceleyelim. Tabii ki imtihanı
kaybeden herkes bir şeyler söylüyor, biliyorsunuz.
TUFAN KÖSE (Çorum) 1incilikle bitirmiş
Sayın Bakanım.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Tamam, bakacağız efendim.
Bakacağız, onu özellikle arz ediyorum.
Teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Bakan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Süre var efendim.
BAŞKAN Tamam, sorabilirsiniz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, bizim soru atlandı, GDOlu ürünlerle ilgili soru.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU
(Afyonkarahisar) GDOlu ürünlerle ilgili söyledim.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Rakam istiyorum
Sayın Bakan.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Özellikle Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı GDOlu yemleri ithal etmiyor ama
ben daha detaylı bilgi alıp size ileteceğim.
BAŞKAN Buyurun Sayın Akar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan bitirdi,
soruyu ben tekrar sorayım çünkü soruma cevap alamadım.
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hemen şunu belirteyim:
NBŞ kotalarının artırılması konusunda Bakanlar
Kurulunun yetkisi var demiştim. Bakın, size rakamları da
söyleyeyim: 2004-2005 yılında yüzde 50 artırmışsınız,
2006 yılında yüzde 50 artırmışsınız, 2007
yılında yüzde 50; 35, 25, 50, 50 şeklinde gidiyorsunuz. Diyorum
ki: Türkiyenin o yıllarda şeker stoku da vardı, bugün de
şeker stoku var, 300 bin ton, 400 bin ton şeker stoku var,
aslında nişasta bazlı şeker üretimine ihtiyacımız
yok. Siz Bakanlar Kurulu kararı alarak niye artırdınız diye
soruyorum bunu.
Bir de siz uzun yıllar Bakanlar
Kurulundasınız, belki en çok bilecek insanlardan bir tanesisiniz. Onu
özellikle soruyorum: Niçin çocuklarımızı zehirleyen,
insanlarımızı zehirleyen, kanser hastalığını
artıran nişasta bazlı şeker üretiminin kotasını
her yıl artırdınız? Soru çok net Sayın Bakanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Köse, size de buyurun.
TUFAN KÖSE (Çorum) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Ben de bu konuyla ilgili söylenmeyen bir şey
söylemek istiyorum. Şimdi, Hükûmet, o nişasta bazlı şeker
kotasını her sene Danıştay iptal etmesine rağmen
kotanın yüzde 50sine kadar artırdı, Danıştay
kararları da geçmişe yürümediği için o seneyi atlattılar;
yıllardır böyle, bunu bir kere milletimiz bilsin. Daha da ötesinde,
bunun da ötesinde nişasta bazlı şeker üreten tesislerin üretim
kapasiteleri o kotanın yüzde 50 artırılması hâlinde dahi
kotanın neredeyse 5 katında, mislinde. Acaba bu kadar yüksek üretim
kapasitesine nasıl izin verildi? Bu kadar yüksek üretim kapasitesi varsa
acaba kaçak olarak yani o kotanın da ötesinde bir yerlere
satışı mümkün mü, denetimleri yapabiliyor mu bunun?
Ben KİT Komisyonunda çalışırken
çok ilgilendim Çorum Milletvekili olarak, Çorumda da bir şeker
fabrikası var, şeker pancarı üreticileri var. Bu, aslında
çok önemli bir konu Sayın Bakanım; bu, hepimizi ilgilendiren bir konu
yani bunun denetimi yeterince yapılabiliyor mu?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Özel, siz de kısa
sorarsanız Sayın Bakana cevap verme imkânı doğsun.
Buyurun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakana şunu hatırlatmak
gerekiyor, Manisa Sümerbank özelleştirilirken o zaman dedik ki: Bu
fabrika kapatılmasın, bu millî değeri Manisa kaybetmesin.
Dediniz ki: Kaybetmeyecek, özelleştirilecek. Dönemin Adalet ve
Kalkınma Partili Manisa Belediye Başkanı başı çekti,
Manisanın malı Manisada kalsın., 40 kişi bir araya
geldiler, Ortak Girişim Grubu kuruldu. Manisada şimdi o 40 kişi
Kırk Haramiler diye anılıyor. Aldıklarının 10
katına aldıklarının üçte 1ini Redevcoya sattılar,
müdahale edildi, yıllardır yargılandılar. Bundan dört ay
önce, bir tanesi de belediye başkanınız, dönemin belediye
başkanı olmak üzere 7 kişi birer ay hapis yattı,
hâlihazırda da yetmişer trilyon para cezası var, onunla ilgili
birtakım müdahaleler var, Manisa kamuoyu hâlâ çalkalanıyor. Manisada
elinizdeki belediyeyi bu yüzden kaybettiniz, öyle de bir siyasi sonuç
doğurdu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi, aynı
şeyi 16 tane, 17 tane ilçeye, ile daha söylüyorsunuz 14 şeker
fabrikası üzerinden. Yakın oldukları 2-3 tane ilçeyle beraber
17
Merak etmeyin, buranın malı burada kalacak. Merak etmeyin, bu
bir özelleştirme. Bu bir yok etmedir, binaları yok pahasına
satıyorlar.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Efendim, şartnamelere bakarsanız bunu
görürsünüz.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Sayın Bakan, bir cümleyle hemen cevap
verirseniz
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Şartnamelerde çok açık.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Peki, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, 3 soru soruldu, 3
soru.
BAŞKAN Süresi doldu.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ya, nasıl olur?
BAŞKAN Öyle oldu işte, süresi doldu, hep
konuştunuz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) O zaman
yarısını verecektiniz Sayın Başkan.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Verin, sorsun canım.
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Efendim, yazılı olarak cevap
vereceğim.
BAŞKAN Tamam.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Parlamento konuşulan
yer demek, sözle soruyoruz.
BAŞKAN Konuşulacak işte, her
şeyi İç Tüzüke göre yapıyoruz.
Sayın milletvekilleri, ikinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.25
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.47
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP
ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Barış KARADENİZ
(Sinop)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
65inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
524 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi, ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa
o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
24üncü madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutup işleme alıyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclis Başkanlığına
Görüşülmekte olan Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve
İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 24üncü maddesinde
öngörülen değişikliğin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 24- 2004 sayılı Kanunun 296 ncı
maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Kesin mühletin sözleşmeler
bakımından sonuçları:
MADDE 296- Sözleşmenin karşı tarafının
konkordato projesinden etkilenip etkilenmediğine
bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu ve işletmesinin
faaliyetinin devamı için önem arz eden sözleşmelerde yer alıp da
borçlunun konkordato talebinde bulunmasının sözleşmeye
aykırılık teşkil edeceğine, haklı fesih sebebi
sayılacağına yahut borcu muaccel hâle getireceğine
ilişkin hükümler, borçlunun konkordato yoluna başvurması
durumunda uygulanmaz. Sözleşmede bu yönde bir hüküm bulunmasa dahi
sözleşme, borçlunun konkordatoya başvurduğu gerekçesiyle sona erdirilemez.
Borçlu, tarafı olduğu veya konkordatonun
amacına ulaşmasını engelleyen sürekli borç
ilişkilerini, komiserin uygun görüşü veya mahkemenin onayıyla
herhangi bir zamanda sona erecek şekilde feshedebilir. Bu çerçevede
ödenmesi gereken tazminat, konkordato projesine tabi olur. Hizmet
sözleşmelerinin feshine ilişkin özel hükümler
saklıdır."
Ömer
Süha Aldan Mehmet
Gökdağ Zeynel
Emre
Muğla Gaziantep İstanbul
Cemal
Okan Yüksel Haydar Akar Kemal Zeybek
Eskişehir Kocaeli Samsun
Serdal
Kuyucuoğlu
Mersin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYON SÖZCÜSÜ ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mersin Milletvekili
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN - Bir saniye
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bir küçük uyarı
yapalım: Komisyonun çoğunluğu olmadığından,
yerleşik uygulama ve nezaket gereği Katılmıyoruz. yerine
Katılamıyoruz. diye görüş bildirmesi doğrudur.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz
hatırlatmanız için.
ADALET KOMİSYON SÖZCÜSÜ ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Sayın Başkanım, affedersiniz
BAŞKAN Buyurun.
ADALET KOMİSYON SÖZCÜSÜ ALİ ÖZKAYA
(Afyonkarahisar) Komisyon kendi gündemine hâkimdir. Komisyonu komisyon
başkanı veya sözcü temsil eder. Eğer bir madde ihdası
olsaydı o takdirde komisyon salt çoğunlukla karar verirdi.
Dolayısıyla temsil eden kişinin katılmama hak ve yetkisi de
vardır.
Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkanım
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Müsaade eder misiniz?
BAŞKAN İstese de zaten katılamaz
şu anda.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Evet, doğru
söylüyorsunuz.
BAŞKAN Buyurun.
IV.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, komisyon sözcüsünün yeni madde
ihdasına ilişkin önergeye katılıp katılmama konusunda
komisyon yerine karar vermeye yetkisi bulunmadığına ve önergeye
katılmama yönündeki ifadenin nezaket kuralları çerçevesinde
olmasını beklediklerine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Komisyon sözcüsünün yaptığı açıklama doğru değil.
Ben zaten yazılı bir kuraldan bahsetmedim. Yeni madde ihdasında
mecburen komisyon davet edilir, salt çoğunluk aranır. Ancak, komisyonun
başkanı ve sözcüsü komisyonu temsile yetkilidir, komisyon yerine
karar vermeye yetkili değildir. Şu an Komisyonun salt
çoğunluğu olmadığı için Meclisteki yerleşik
uygulama gereğince nezaket icabı -ki Başkan da biliyor ve
şu an vücut diliyle tasdik ediyor çünkü grup başkan
vekilliğinden gelen bir başkandır- komisyon sözcüleri
Katılmıyoruz. yerine -ki ikinci ısrarınız
kabalık sınırını aşmıştır- Meclise
saygıdan Katılamıyoruz. der. Bunu yapıp yapmamak sizin
nezaket tercihinizle ilgili bir şey bu Meclise karşı, bana
karşı da değil.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Her ikisi de doğru diyebiliriz ama genel
nezaket ölçüleri içerisinde belki olabilir. Yalnız komisyonun reddetme,
komisyona iade etme ya da katılmama gibi söylemi de doğru bir söylemdir
yani bu, İç Tüzüke uygundur.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ama Katılamıyoruz.
demesi nezaket, Meclise saygı gereği.
BAŞKAN Peki.
Teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Yatırım Ortamının İyileştirilmesi
Amacıyla İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
(1/913) ve Adalet Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 524) (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, önerge üzerinde Mersin
Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kuyucuoğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Kuyucuoğlu, yoğun bir teveccüh
aldınız.
SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
yatırım ortamının iyileştirilmesiyle ilgili yasa
tasarısını görüşüyoruz. Hangi şartlarda
görüşüyoruz? Olağanüstü hâl ilan edilmiş koşullarda
görüşüyoruz. Nerede görüşüyoruz? Askerlerimizin sınır
dışında savaştığı bir ülkede
görüşüyoruz. Nasıl bir ortamda görüşüyoruz? Tüm
komşularımızla ve eski dostlarımızla kavgalı
olduğumuz bir ortamda görüşüyoruz. Demokrasinin
olmadığı, barışın olmadığı,
hukukun olmadığı, insan haklarının
korunmadığı, ülkenin açık hapishaneye döndüğü bir
ortamda konuşuyoruz. İş adamına Sesinizi
çıkarmayın. Kırk katır mı kırk satır
mı? denildiği bir ortamda yatırım ortamını
iyileştirmeyi konuşuyoruz.
Bugüne kadar çıkarılan 31 kanun hükmünde
kararnamenin içeriğine baktığımızda, yapılan
düzenlemelerin büyük bölümünün darbe girişimiyle uzaktan yakından
ilgisinin olmadığını görmekteyiz. Mesela, Karayolları
Trafik Kanununda yapılan değişiklikler, kış
lastiği uygulamasında belediyelere verilen yetki, köy
korucularının unvanlarında yapılan değişiklikler
vesaire böyle gidiyor.
Değerli milletvekilleri, OHALin getirdiği
ekonomik sorunları ele alırsak
İş dünyası tedirgin
durumdadır. Özellikle kanun hükmünde kararnamelerle OHAL
ilanının gerekçesi dışında ekonomiyle ilgili de
düzenlemeler yapılması, yerli ve yabancı firmalar, iş
dünyası için risk ve belirsizlik oluşturmaktadır.
Belirsizliklerin artması yatırımların da
yavaşlamasına, askıya alınmasına neden
olmaktadır. Türkiye'den ithalat yapan firmalar tedarik riski duymakta,
bazı firmalar Türkiye'de iş yaptıkları firmalara el
konulması tedirginliğiyle fason üretimlerini başka ülkelere
kaydırmaktalar. Uluslararası bazı firmaların OHAL olan
ülkelerle kontrat yapmama prensibi vardır. Sigorta şirketleri OHAL
nedeniyle Türkiye'ye yönelik seyahat ve sağlık sigortası yapmıyor.
Uluslararası firmaların CEO ve diğer üst düzey yöneticileri
Türkiye'ye seyahat etmiyorlar. Taşınmaz kiralayacak ya da satın
alacak yerli, yabancı firmalar mülk sahiplerinin terörle
bağlantılı olmasından endişe duyuyor ve Terörle
bağlantısı yoktur. yazısı istiyorlar. OHALin
ekonomide yarattığı güven kaybı, gelir kaybı,
belirsizlik, yurt dışından bakınca eklediği risk primi
ve hukuk düzeninde yarattığı aşınmalar ekonomik
büyümenin güçlenmesi için elverişli bir ortam yaratmaktan uzaktır.
Değerli milletvekilleri, şu anda
Türkiye'de icradan satılık gayrimenkul sayısı 15 bini
aşmıştır. Batık krediler 74 milyar TL
civarındadır. 19 bankanın elinde satışa hazır
12.744 gayrimenkul vardır. Geçen yılın on bir ayında
bireysel kredi kartı borcundan dolayı yasal takibe intikal etmiş
kişi sayısı 820 bin kişi oldu. Bireysel kredi borcundan
dolayı yasal takibe intikal etmiş kişi sayısı ise 690
bin kişiyi aştı. Sermaye korkaktır, ürkektir, sermaye dört
tane şey ister; bir, güvenlik ister; iki, istikrar ve barış ister;
üç, demokrasi ister; dört, hukuk ister. Bunların Türkiyede hangisi var?
Maalesef hiçbiri yok. Bunlar olmadığı sürece yatırım
ortamını iyileştireceğiz diye alacağınız tüm
tedbirler nafiledir.
Son yurt dışı gezimizde
görüştüğüm bir iş adamı İngiltereye Türkiyeden
yoğun sermaye akışı olduğunu söyledi, özellikle de
gayrimenkul sektöründen. Kimlerin gittiğini sorduğumda söyledikleri
şuydu: Bir, beyaz yakalılar; iki, FETÖcüler; üç, AKPliler. Evet,
sizin yandaşlarınız bile bu iyi olmayan ortamdan kaçma peşindeler.
Sizin yatırım ortamından önce ortamı iyileştirmeniz
gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERDAL KUYUCUOĞLU (Devamla) Aksi hâlde bu
tedbirlerin hiçbirinin faydası olmayacaktır.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
24üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
25inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve
İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın 25inci
maddesinde öngörülen değişikliğin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 25- 2004 sayılı Kanunun 297 nci
maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Kesin mühletin borçlu bakımından sonuçları:
MADDE 297- Borçlu, komiserin nezareti altında
işlerine devam edebilir. Şu kadar ki, mühlet kararı verirken
veya mühlet içinde mahkeme, bazı işlemlerin geçerli olarak ancak
komiserin izni ile yapılmasına veya borçlunun yerine komiserin
işletmenin faaliyetini devam ettirmesine karar verebilir.
Borçlu, mahkemenin izni dışında
mühlet kararından itibaren rehin tesis edemez, kefil olamaz,
taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatını
kısmen dahi olsa devredemez, takyit edemez ve ivazsız tasarruflarda
bulunamaz. Aksi hâlde yapılan işlemler hükümsüzdür. Mahkeme bu
işlemler hakkında karar vermeden önce komiserin ve alacaklılar
kurulunun görüşünü almak zorundadır.
Borçlu bu hükme yahut komiserin ihtarlarına
aykırı davranırsa mahkeme, borçlunun malları üzerindeki
tasarruf yetkisini kaldırabilir ya da 292 nci madde çerçevesinde karar
verir.
Birinci ve üçüncü fıkra kapsamında
alınan kararlar 288 inci madde uyarınca ilan edilir ve ilgili yerlere
bildirilir.
Ömer
Süha Aldan Hüseyin Çamak Mehmet Gökdağ
Muğla Mersin Gaziantep
Kemal
Zeybek Haydar Akar Zeynel Emre
Samsun Kocaeli İstanbul Cemal Okan Yüksel
Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkanım. (CHP
sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İşte nezaket bilen
Komisyon sözcüsü, tebrik ediyorum.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılamıyoruz Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mersin Milletvekili
Hüseyin Çamak konuşacaktır.
Sayın Çamak, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve
İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum.
Bu tasarıyla, yatırım
ortamının iyileştirilmesi öngörülse de ekonomik darboğaza
düşmüş bir iktidarın kimi ticari işletmeleri iflastan
kurtarmaya çalıştığı izlenimi daha belirgindir.
İşsizlik ve enflasyon rakamları, ekonominin bu tip düzenlemeler
eliyle düzelemeyeceğini gösteriyor. Bunun yerine siyasal ve demokratik
iklimin düzeltilmesi, OHALin kaldırılması öncelikli bir
zorunluluk olarak hâlâ önümüzde durmaktadır.
Sayın milletvekilleri, ülkemiz ekonominin
dinamosu niteliğinde, lojistik açıdan önemli üstünlüklere sahip.
Türkiye'nin konumu itibarıyla ülkeler arasında
bağlantıyı sağlayan bir köprü konumunda olması, Çinin
İpek Yolu Projesinde olduğu gibi stratejik önemini daha da
artırmaktadır. Türkiye'nin Akdenizdeki en büyük limanına sahip
Mersin de bu bölgenin ticaret ve lojistik merkezi konumundadır. Üretimin
ve buna bağlı olarak ham madde ihtiyacının yüksek
olduğu illere yakınlığı ve bu illerin Mersinin sahip
olduğu lojistik altyapıyı kullanır olması, şehri
sektörel açıdan önemli kılmaktadır.
Yüksek iş hacmiyle Mersin, iç pazarda
olduğu kadar dış pazarda da Türkiyeye önemli katkılar
sağlamaktadır. Ayrıca Mersin Limanı, sahip olduğu
demir yolu ve kara yolu bağlantıları sayesinde Orta Doğu
ticareti için ideal bir konumda olmasının yanı sıra
Türkiyede tüm liman hizmetlerini aynı alanda verebilen tek transit
limandır.
Değerli arkadaşlar, 2010 yılında
dönemin Çin Halk Cumhuriyeti Başbakanı Wen Jiabaonun Türkiyeye
gerçekleştirdiği ziyarette yeni İpek Yolu projesi ortak
çalışma grubu kurulmasına dair anlaşmanın
imzalanması üzerine Türkiye de bu projeye dâhil edildi. Bu anlamda
Bakü-Tiflis-Kars Demir Yolu, 30 Kasım 2017 tarihinde Demir İpek
Yoluna bağlandı ve hizmete açıldı.
Anadolu toprakları, coğrafi konumu
itibarıyla geçmişten bu yana dünya ticaretinde önemli transit
yollardan biri olmuştur. Nitekim, yüzyıllarca, üzerinden geçtiği
ülkelere ekonomik faydalar sağlayan tarihî İpek Yolu da geçmişte
bu topraklar üzerinden geçmiştir. Günümüzde de ülkemiz, her bakımdan
birbirine ihtiyaç duyan ülkelerin yer aldığı üç
kıtanın merkezinde yer alan önemli bir konumdadır.
Ayrıca İpek Yolu güzergâhı üzerindeki
ülkeler arasında şu an en büyük kara yolu taşıma filosuna
sahip olan Türkiye, denize kapalı Orta Asya ve Kafkas ülkelerinin
Karadeniz ve Akdeniz limanları ile tüm Avrupa ve dünya pazarlarına
bağlanmasında kilit bir rol oynayacak potansiyele sahiptir. Ne var ki
Türkiye olarak bu mevcut potansiyeli iyi kullanabildiğimizi söylemek mümkün
değildir. Çünkü her şeyden önce, İpek Yolunun rotası,
verimliliğini maksimize edebilecek ayrıntılar dikkate
alınmadan belirlenmektedir.
Bildiğiniz üzere, Çinden çıkıp
Londraya kadar varan, Bakü ve Tiflis üzerinden Türkiyeye giriş yapan
İpek Yolu yük taşımacılığı hattı,
Kars-Sivas-İstanbul üzerinden ilerlemektedir. Fakat yük
taşımacılığının esas
alındığı bu projede, Doğu Akdenizin lojistik
merkezlerinden olan, uluslararası öneme sahip Mersin Limanı da
unutulmamalıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
Nitekim bu projede ilk yük taşımacılığı
Sivas-Çetinkayadan Mersin Limanına getirilmiştir. Lakin
sonrasında, mevcut raylı sistemin hızlı trene
dönüştürülmemesinden ötürü Mersin Limanı es geçilmiştir. Oysa
Mersin, sadece Türkiye'nin değil Orta Doğu ve Akdenizin de en önemli
lojistik merkezidir. Avrupa Birliği ulaştırma ağı
genişleme planında Deniz Otobanları Projesine Türkiyeden kabul
edilen iki şehirden biridir. Bu anlamda, Mersindeki mevcut raylı
sistemin hızlı trene dönüştürülmesi ve İpek Yolu
hattının verimliliğini artırarak kazancı maksimize
edebilmek için Sivas-Çetinkayadan Mersin Limanına bağlanması
gerekmektedir.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
25inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
26ncı madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve
İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın 26ncı
maddesinde öngörülen değişikliğin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 26- 2004 sayılı Kanunun 298 inci
maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Defter tutulması ve rehinli malların
kıymetinin takdiri:
MADDE 298- Komiser, görevlendirilmesini müteakip
borçlunun mevcudunun bir defterini yapar ve malların kıymetlerini
takdir eder. Borçlunun başka yerlerde malları varsa bu muamele o yer
icra dairesi marifetiyle yaptırılabilir.
Komiser rehinli malların kıymetinin
takdirine ilişkin kararını alacaklıların incelemesine
hazır bulundurur; kıymet takdiri kararı alacaklılar
toplantısından önce yazılı olarak rehinli alacaklılara
ve borçluya bildirilir.
İlgililer, yedi gün içinde ve
masrafını önceden vermek kaydıyla, mahkemeden rehinli
malların kıymetini yeniden takdir etmesini isteyebilirler. Eğer
yeni kıymet takdiri bir alacaklı tarafından istenmiş veya
takdir edilen kıymet, kayda değer bir şekilde
değişmişse alacaklı borçludan masraflarının
ödenmesini talep edebilir.
Rehinli taşınmaz malların bu madde
kapsamındaki kıymet takdiri, 6/12/2012 tarihli ve 6362
sayılı Sermaye Piyasası Kanunu uyarınca gayrimenkul
değerleme uzmanlığı lisansı ile yetkilendirilen
kişilere yaptırılabilir.
Ömer
Süha Aldan Mehmet
Gökdağ Haydar
Akar
Muğla Gaziantep Kocaeli
Kemal
Zeybek Ali
Akyıldız Zeynel
Emre
Samsun Sivas İstanbul
Cemal
Okan Yüksel
Eskişehir
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU
İŞLERİ BAKANI VEYSEL EROĞLU (Afyonkarahisar)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Sayın Komisyonun katılmama
ya da katılamama tercihi, tamamen kendisine kalmış bir tercih,
İç Tüzükün amir hükmü bu şekilde. Yani, zaten Reddeder ya da
Komisyona iadesini ister. deniyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bu konu nereden
açıldı yeniden?
BAŞKAN - Yani İç Tüzükün 87nci maddesi
böyle.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Katılamıyorum.
demiyor mu?
BAŞKAN - Yani Katılmıyorum. da
diyebilir, Katılamıyorum. da diyebilir, tercih tamamen komisyon
temsilcisine bağlı.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Katılmıyorum.
demesini Meclise karşı nazik bir dil olarak benimsemiyoruz, onu
söyledik. Aksi durumda, hukuki sonuç doğurmuyor ama siyasi sonuç
doğurur. Komisyon sözcüsü değişti işte. İsterse
otursun Katılmıyorum. desin.
BAŞKAN - Önerge üzerinde Sivas Milletvekili
Sayın Ali Akyıldız konuşacaktır.
Sayın Akyıldız, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ AKYILDIZ (Sivas) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, çok değerli
milletvekili arkadaşlarım, basınımızın ve
Meclisimizin kıymetli çalışanları ve ekranları
başında bizleri izleyen çok değerli yurttaşlarım; ben
de hepinizi sevgiyle saygıyla muhabbetle selamlıyorum.
Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve İflas Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
aldım ama müsaade buyurursanız ben de son günlerde Türkiye gündemini
çok yoğun meşgul eden şeker fabrikalarının
satılmasıyla, özelleştirilmesiyle ilgili konuşmak
istiyorum.
696 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle
Türkiyede Şeker Kurumu kapatıldı. Kurumun görev ve
sorumlulukları, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığına
devredildi. 14 şeker fabrikasının özelleştirileceği,
Resmî Gazetede ilan edildi. Şimdi meydan, kanser yani NBŞ üreten Amerikalı
Cargill şirketine kaldı. Şöyle ki: Türkiyede sakaroz kökenli ve
nişasta kökenli olmak üzere iki tür şeker üretimi
yapılmaktadır. Sakaroz kökenli şeker üretimi şeker
pancarından, nişasta kökenli olarak glikoz şurubu, izoglikoz
ve kristal fruktoz
üretiminden yapılmaktadır. Bu nedenle,
özelleştirilen şeker fabrikalarının önümüzdeki süreçte
kapanacağını ve yerlerine AVM veya gökdelen dikileceğini
tahmin etmek için kâhin olmaya gerek yoktur diye düşünüyorum. Bu nedenle,
şeker pancarından elde edilen şeker üretiminin sonu gelecektir.
Söz konusu bu olumsuzluğun gerçekleşmesi
hâlinde, çoluk çocuğunun nafakasını şeker pancarı
üretiminden sağlayan benim milyonlarca çiftçim açlığa ve
yoksulluğa terk edilecek. Doğal olarak şekerin yerini de
Türkiyede bazı firmalarla ortaklığı bulunan ve Bursadaki
tarım arazilerinin büyük bir bölümüne sahip olan Amerikalı Cargill
şirketinin ürettiği kısa adı NBŞ olan nişasta
bazlı şeker alacaktır. Cargill denen bu firma, DNAsı
değiştirilmiş mısırla başka kimyasalları
karıştırarak tatlandırıcı dediğimiz
şurubu üretiyor. Bu şurup hem çok ucuza mal ediliyor hem de tadı
şekerden kat kat daha tatlı.
Peki, bu şurubun insan
sağlığına, çocuklarımızın geleceğine
nasıl etki ettiğini müsaade ederseniz beraber sohbet edelim burada. Ham
madde olarak kullanılan mısır, nişasta bazlı
tatlandırıcılar, doğrudan doğruya tüketilmiyor, daha
çok şekerli ürünler sanayisinde girdi olarak kullanılıyor. Bu
tatlandırıcıların başlıca kullanım
alanlarını sayalım. Şekerlemeler, şekerli ve unlu
ürünler, geleneksel tatlılar, dondurma, helva, reçel ve marmelat; alkollü
ve alkolsüz içecekler, asitli içecekler ve meşrubatlar olmak üzere hemen
hemen tüm bisküvi, gofret, çikolata, pastaneler ve marketlerde satılan
hazır pasta çeşitlerinde ve maalesef ekmekte de bu zehir
kullanılmaktadır.
NBŞ, insan metabolizmasıyla uyumlu
değildir. Bu zehir, sindirim sistemini darmadağın eden
kimyasallardan oluşmaktadır. Mısır şurubu elde edilen
mısırın da GDOlu olma ihtimali çok yüksektir. Mısır
şurubundan elde edilen yüksek fruktozlu şeker, iç organlarda ve
karın içinde yağlanmanın en önemli nedenlerinden biridir.
Mısır şurubu, kronik hastalıkları salgına
dönüştürmektedir. Söz konusu zehir, şeker hastalığı,
kolesterol, kısırlık başta olmak üzere her türlü
hastalığı yapmaya müsait maddeler içermektedir.
Sürem az kaldığı için ben
konuşmamın tamamını herhâlde burada
yapamayacağım. Önemli olan son birkaç cümleyi de vurgulamak
istiyorum. En büyük üretici olan Amerika Birleşik Devletlerine ait
Cargill şirketinin Amerikadaki üretim kotası yüzde 10dan yüzde 2ye
düşürülürken Türkiyede Cargill şirketinin daha fazla kazanması
için Bakanlar Kurulu kararıyla yüzde 10 olan üretimi yüzde 50
artırılarak yüzde 15e çıkarılmıştır.
Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde Cargill gibi gıda teröristinin
üretimine izin verilmezken Türkiyede bu zehri üreterek geri kalmış
ülkelere de göndermektedir. Cargillin piyasaya tamamen hâkim olmasıyla
havayı temizleme özelliği olan şeker pancarı da maalesef
bitecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ AKYILDIZ (Devamla) Sayın
Başkanım, tamamlamama izin verir misiniz?
BAŞKAN Buyurun efendim.
ALİ AKYILDIZ (Devamla) Teşekkür
ediyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
emperyalist ülkelerin silahla yapamadıklarını, genetiğini bozdukları
gıdayla yaptıklarını lütfen unutmayalım. Türkiyede
bir yılda binlerce kişi kanserden can veriyor. Şu anda ülkemizde
4 bin dolayında çocuk kanserle savaşıyor. Gelin, Cargill gibi
uluslararası sermayenin taşeronluğunu yapmaktan artık
vazgeçin. Benim milletimin şeker fabrikalarını birilerine
peşkeş çekerek, çiftçilerimizi mağdur ederek ekmeğe muhtaç
olmaktan ve büyük şehirlere göçüp oralarda, maalesef varoşlarda
yaşamaya mahkûm etmekten vazgeçin. Gelin, her fırsatta yerli ve millî
olduğunuzu söyleyerek milleti kandırmak yerine, gerçekten özde de
yerli ve millî olmaya gayret edin diyorum.
Tekrar hepinizi sevgiyle saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
26ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
27nci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve İflas Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 27nci maddesinde öngörülen
değişikliğin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 27 2004 sayılı Kanunun 299 uncu
maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
Alacaklıları alacaklarını
bildirmeye davet:
MADDE 299 Alacaklılar, komiser tarafından
288 inci madde uyarınca yapılacak ilânla, ilân tarihinden itibaren
yirmi gün içinde alacaklarını bildirmeye davet olunur. Ayrıca,
ilânın birer sureti adresi belli olan alacaklılara posta ile
gönderilir. İlânda, alacaklarını bildirmeyen
alacaklıların bilançoda kayıtlı olmadıkça konkordato
projesinin müzakerelerine kabul edilmeyecekleri ihtarı da yazılır.
Ömer
Süha Aldan Necati
Yılmaz Mehmet
Gökdağ
Muğla
Ankara Gaziantep
Haydar
Akar Kemal Zeybek Ali Özcan
Kocaeli
Samsun İstanbul
Zeynel
Emre Namık
Havutça Cemal Okan
Yüksel
İstanbul
Balıkesir
Eskişehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Ali Özcan konuşacaktır.
Sayın Özcan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ ÖZCAN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; partim
adına icra, iflasla ilgili kanuna dair konuşma aldım.
Tabii, bu icra ve iflas, iş
adamlarının hepsinin korkulu rüyasıdır, Allah kimsenin
başına vermesin ama bunu şöyle bir değerlendirmemiz
lazım: Niye insanlar, icra ve iflasla yoğun bir şekilde
karşı karşıya? On altı yıldır Adalet ve
Kalkınma Partisi iktidarda, hem de çok övünüyorsunuz Tek
başımıza iktidardayız, muktediriz, her şeyi
yaparız. E, hadi yapın; insanları icra ve iflasa sürüklemeyin.
Şimdi, bakınız, okula bakıyoruz;
yok. En fazla yatırım yaptığınız şey de icra
mahkemeleri -ki avukat arkadaşlarım falan var, onlar benden daha iyi
biliyorlar- bir de hapishaneler, bununla da övünüyorsunuz Sayın
Bakanım. Allah kimseyi bu duruma düşürmesin. Vallahi, ben
utanıyorum, bir iş adamı olarak utanıyorum.
Şimdi, her şeyden önce, icra ve iflasa
gitmemek için -tabii, ekonomik nedenler vardır ama- ahlak, ahlak
Toplumda
ahlak çökmüştür. Esasında, ahlakı icraya verecek hâlimiz yok.
Şimdi, bakınız, kadın cinayetlerine bakınız,
tacizlerine bakınız, çocuk istismarlarına bakınız ve
geçmişe baktığımız zaman, o kadar yoğun bir
şekilde karşı karşıyayız ki bunlarla ilgili
hiçbir önlem alamıyoruz.
Tam on altı yıldır
iktidardasınız, bir göz atalım, karne vereceğim size
şimdi, karnenize bir bakalım. 2016da Demokrasi Endeksine
baktığım zaman Türkiye'nin gerilediğini ve 97nci
sırada olduğumuzu görüyorum. Eğitim Endeksine
baktığım zaman 38 OECD ülkesi içerisinde 35inci sırada
olduğumuzu görüyorum. Vatandaşın bankalara borcuna
bakıyorum, siz geldiğiniz gün vatandaş 7 milyar borçlu, bugün
vatandaşlar 500 milyar borçlu yani 75 kat artmış, az daha
kalırsanız 100e katlayacaksınız. Ailelerin borçları
ve gelirleri oranına bakıyorum, siz geldiğiniz zaman bir ailenin
100 lirası varsa bunun yüzde 4,7sini ayırıyordu borcuna,
şimdi yüzde 47sini ayırıyor, dolayısıyla 10 kat
artmış bu oran. Hele protestolu senetler, içler acısı.
Geldiğiniz zaman 800 milyon olan protestolu senetler, bugün 11,5 milyara
ulaşmış vaziyette. Karşılıksız çeklere
-zaten, ahlak yoğun bir şekilde dibe vurduğunda toplumda herkes
birbirine çek vererek borcunu ötelemek gibi bir pozisyona geçer-
bakıyorum, 2,2 milyar iken 17,5 milyara gelmiş.
Değerli arkadaşlar, bazen sektör kötüye
gider, bazen ekonomik kriz olur ve istihdamını yapan, borcunu ödeyen,
personelinin parasını ödeyen, vergisini ödeyen iş adamları
sıkıntıya girdiği zaman devlet onun yanında
olmalı. Yani yıllarca vergi vermiş, on milyonlarca dolar vergi
vermiş bir adam sıkıntıdaysa hemen devlet devreye girmeli,
demeli ki: Sen bana düzenli bir şekilde vergini ödedin ve sen de bugün
sıkıntıdasın, ben sana sıfır faizle 3 milyon, 5
milyon dolar para veriyorum. Bizim ülke olarak icra ve iflasları
durdurabilmemiz için bunları yapmamız lazım, bunları yapmadığımız
zaman olmaz.
Mesela, en çok övündüğünüz bir konu var duble
yollar, duble yollar
Değerli arkadaşlarım, bu duble
yolları müteahhitler öyle büyük tenzilatlarla yapıyorlar ki
Bir de
sistem var Efendim, fiyat artışı olmayacak, bütün malzemeyi ilk
gün ilk dakikada hangi fiyatı vermişsen demiri, çimentoyu, mazotu ve
bitümü
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZCAN (Devamla) Bir dakika alabiliyor
muyum?
BAŞKAN Toparlayın lütfen,
tamamlayın.
ALİ ÖZCAN (Devamla) Değerli
arkadaşlarım, şimdi, mazot 2,5 misli artmış, demir
artmış, bitüm artmış; bir fiyat farkı kararnamesi
bekler bu yatırımı yapan arkadaşlar. Onun için ben icra ve
iflasın bu dönemde çok artmasını tamamen Adalet ve Kalkınma
Partisine bağlıyorum.
Zaten şurada görüyorum: Egemenlik
kayıtsız ve şartsız milletindir. onu kaldırdınız,
egemenlik kayıtsız ve şartsız kanun hükmündeki
kararnamededir diyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)
Olmaz, olmaz, kanun hükmündeki kararnameler kalkmadan, OHAL kalkmadan ve
toplumda toplu olarak bir çözüm getirmeden yani muhalefetle birlikte,
dış dünyayla olan münasebetlerimiz, savaş, ekonomi, bunlar,
istikrar ancak ve ancak topluca oturup karar vermemizle olur, bir mutabakatla
olur. Tek adam egemenliğinde bunların hiçbirini çözemezsiniz ve
sonuçta da
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ ÖZCAN (Devamla) -
ülkemiz büyük
sıkıntıya gider, toplu iflaslar başlar.
Bitti mi efendim?
BAŞKAN Bitti efendim.
ALİ ÖZCAN (Devamla) - 15 saniye daha verir
misiniz?
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz, çok sağ
olun Sayın Özcan.
ALİ ÖZCAN (Devamla) Teşekkür ederim.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
27nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.22
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP
ÜYELER: Mücahit DURMUŞOĞLU (Osmaniye), Barış KARADENİZ
(Sinop)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
65inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
524 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
28inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve
İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 28inci maddesinde
öngörülen değişikliğin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 28- 2004 sayılı Kanunun 300 üncü
maddesi başlığıyla birlikte aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
Alacaklar hakkında borçlunun beyana daveti:
MADDE 300- Komiser, borçluyu iddia olunan alacaklar
hakkında açıklamada bulunmaya davet eder. Komiser, alacakların
varit olup olmadığı hakkında borçlunun defterleri ile
belgeleri üzerinde gerekli incelemelerde bulunarak bunların neticesini 302
nci madde gereğince vereceği raporda belirtir.
Ömer
Süha Aldan Levent Gök Mehmet Gökdağ
Muğla Ankara Gaziantep
Necati
Yılmaz Zeynel
Emre Cemal Okan
Yüksel
Ankara İstanbul Eskişehir
Haydar
Akar Kemal Zeybek Namık Havutça
Kocaeli Samsun Balıkesir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANI VEYSEL
EROĞLU (Afyonkarahisar) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ankara Milletvekili
Levent Gök konuşacaktır.
Sayın Gök, sizi biraz beklettik ama kürsü sizi
özlemiş.
Buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 524 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 28inci maddesi üzerinde söz
aldım. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün 28 Şubat. Yirmi bir yıl önce, 1997
yılında, bugün kimilerinin postmodern darbe diye nitelediği,
kimilerinin başka bir nitelemeyle değerlendirdiği önemli bir
olayı yaşadık. Ülkemizde darbeler kimi zaman tankla geldi, kimi
zaman tüfekle geldi, kimi zaman 28 Şubatta olduğu gibi yine askerler
vardı ama o zaman işin içinde top yoktu, tank yoktu. Her darbenin
kendine özgü koşulları vardı ama her darbe de kendine özgü
hukuksuzluğu yarattı. Her darbe döneminin bir hukuksuzluğu
vardır, darbeciler o hukuksuzluğu bir hukuki kılıfa sokmaya
çalışmışlardır ama yıllar geçmiştir, hiçbir
hukuksuzluk hukuki kılıfa girmemiştir. 12 Eylül darbecileri 17
yaşındaki Erdal Erenin yaşını büyütmüş, idam
etmişlerdir. 12 Mart muhtırasında aslan gibi Deniz Gezmiş
ve arkadaşları idam edilmiştir. Bugün Deniz Gezmişin
doğum günü, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını
saygıyla selamlıyorum. Yıllar geçmiştir, darbeciler mahkûm
olmuştur ama asılanlar, mağdur olanlar haklarını her
zaman çok yüksek bir sesle dile getirir bir şekilde ayakta kalmaya devam
etmiştir.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, darbenin her
türlüsüne karşıyız; ister tankla gelsin ister tüfekle gelsin
ister 28 Şubattaki gibi postmodern darbe olsun her türlü darbeye
karşıyız, tıpkı 15 Temmuzdaki darbe girişimine
olduğu gibi. Ama değerli milletvekilleri, biz, bir darbe
girişimini bertaraf ediyoruz diyerek de bir hukuki kılıf
adı altında anayasal darbe yapılmasına da
karşıyız. 15 Temmuzdan sonra ülkemizde yapılan bütün
uygulamalara baktığınızda, Anayasa Mahkemesinin ele
geçirilmesiyle, kanun hükmünde kararnamelerle kendinde cüret bulan
iktidarın dayattığı uygulamalar, tıpkı 12 Eylül
darbecilerinin, tıpkı 12 Marttaki muhtırayı verenlerin
yarattığı hukuksuzluktan az değildir. O darbeler topla
tüfekle geldi, şimdiki darbeler hukuki kılıf altında
gelmeye çalışıyor. KHKler denetlenemiyor, Anayasa Mahkemesi
denetlemiyor, iktidarın yolunu açıyor ve sonuçta mahkemeye
başvurduğunuz zaman reddedilen ama toplumun bütün kılcal
damarlarını hukuksuzlukla buluşturan uygulamalar gün geçtikçe
artıyor değerli arkadaşlarım.
Bakın, 12 Eylül döneminde asılan insanlar
var, 12 Mart döneminde asılan insanlar var. Şimdi, her ne gerekçeyle
yapılırsa yapılsın görevden uzaklaştırmaları
mahkeme kararına dayandırmadığınız zaman
karşınıza öyle vahim tablolar çıkıyor ki âdeta 12
Eylül hukukunun, 12 Mart hukukunun, 28 Şubat hukukunun önüne geçiyor
değerli arkadaşlarım.
Değerli milletvekilleri, Gökhan
Açıkkolunu bilmem hatırlar mısınız? Gökhan
Açıkkolu öğretmendi, tam bir buçuk yıl önce ihraç edildi,
görevden uzaklaştırıldı ve Emniyette gözaltında
işkenceyle hayatını kaybetti Gökhan Açıkkolu. Tam bir buçuk
yıl önce yaşandı bu olay, öldü bu arkadaşımız,
hayatını kaybetti. Kanun hükmünde kararnamelerle işinden
atıldı, ihraç edildi, bir hukuksuzluk yaratıldı. Dün ne
gönderildi biliyor musunuz bu ölen öğretmen arkadaşımıza?
Göreve iade yazısı gönderildi. Bir daha söylüyorum: Bakın,
yaratılan bir hukuksuzluk nelere sâri. Haksız yere, mahkeme kararı
olmadan kapının önüne konuldu, işkenceyle hayatını kaybetti;
büyük bir travma, ailesi kimseye anlatamadı ama bir buçuk yıl sonra,
ölmüş olan Gökhan Açıkkoluna göreve iade yazısı
gönderildi.
Değerli arkadaşlarım, 12 Martı,
28 Şubatı, 12 Eylülleri konuşurken 15 Temmuzdan sonra
oluşturulan ve hukuksuzluk yaratan bu düzeni de hiçbir zaman
unutmayın. Sizler unutsanız da ölen insanlar size bu düzeni asla
unutturmazlar.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Gök.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
28inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
29uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
30uncu maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
31inci maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
32nci maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
33üncü maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
34üncü maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
35inci maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
36ncı maddeyi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 37ye bağlı 308/(a)yı
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 37ye bağlı 308/(b)yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 37ye bağlı 308/(c)yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 37ye bağlı 308/(ç)yi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 37ye bağlı 308/(d)yi kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 37ye bağlı 308/(e)yi kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 37ye bağlı 308/(f)yi kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 37ye bağlı 308/(g)yi kabul
edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Madde 38i kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 39u kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 40ı kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 41i kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 42yi kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 43ü kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 44ü kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 45i kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Madde 46yı kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Böylece ikinci bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi üçüncü bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Üçüncü bölüm 47 ilâ 67nci maddeleri
kapsamaktadır.
Üçüncü bölüm üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz isteyen Kocaeli Milletvekili Sayın Haydar Akar.
Buyurun Sayın Akar. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yatırım
ortamının iyileştirilmesiyle ilgili kanun
tasarısının hukuki kısmı olan icra ve iflaslarla
ilgili bir torba kanunu görüşüyoruz. Daha önce de söylemiştim; grup
başkan vekilimiz ve parti olarak, sanayide yapılacak
iyileştirmeye, yatırım için yapılacak iyileştirmelere
desteğimizin olduğunu ifade etmiştik ve bu desteğimizi de
sürdürüyoruz, yapılmasında da bir sakınca görmüyoruz.
Tabii, sadece böyle hukuki işlemlerle ve daha
önce getirildiği gibi, damga pulu gibi işlemlerle yatırım
ortamı iyileştirilmez. Yatırım ortamının
iyileştirilmesi için bir ülkede adalet olması gerekiyor. Eğer
bir ülkede adalet varsa yatırım vardır, adalet yoksa
yatırım da yoktur ve son yıllarda Türkiyede
yaşadığımız probleme bakınca da Türkiyede
adaletin olmadığını ve bununla eş değer olarak,
ne kadar kanun getirirseniz getirin yatırımın da
olmadığını görüyoruz.
Sevgili arkadaşlar, en güncel konumuz
şeker fabrikaları ve 14 tane şeker fabrikası
satışa çıkarıldı Hükûmetiniz tarafından. Bunlar,
Hükûmetiniz tarafından ilk defa satışa çıkartılan
fabrikalar değil. Şöyle hafızanızı tazelemek
istiyorum, acaba zamanım yeter mi onu da bilmiyorum. Bakın yıl
bazında, ben size neler yaptığınızı şöyle
bir hatırlatmak istiyorum izin verirseniz.
Şimdi, yıl 2004. 2004te geldiniz
Bismillah dediniz ve TEKELin Alkollü İçkiler bölümünü, Tuzluca ve
Sekili Tuzlalarını -havzalarını- sattınız.
Doğal gaz şirketlerini sattınız. Ne var bunun içinde?
Eskişehir ESGAZ, Bursa BURSAGAZ var. Eti Bakır Tesislerinin
işletmelerini sattınız. Artvin Murgul tesislerini
sattınız, Kastamonu Küre tesislerini sattınız, Kütahya Eti
Gümüşü sattınız, Elâzığ Eti Kromu sattınız,
Antalya Eti Elektrometalurjiyi sattınız, Çayeli Bakır
İşletmelerini sattınız, Karadeniz Bakır
İşletmeleri Samsun İşletmesini sattınız. 2004
yılından bahsediyorum. Ve sıra geldi şeker
fabrikalarına: Amasya Şeker Fabrikasını sattınız,
Kütahya Şeker Fabrikasını sattınız. Geldim gübre
fabrikalarına: Gemlik Gübre Fabrikasını sattınız,
İstanbul Gübre Fabrikasını sattınız, Kütahya Gübrenin
Varlıklarını sattınız ve Şanlıurfa depo
arazilerini sattınız. Sümerbanka geliyorum 2004te: Malatya
Sümerbankı sattınız, Bakırköy, Diyarbakır
işletmelerini sattınız, Ortadoğu Teknopark Şirketini
de sattınız. SEKAya geliyorum: Ki, SEKA kapatıldıktan sonra,
satıldıktan sonra birçok tesisi ne yapıldı? AVM ve konut
alanı olarak ayrıldı. Şimdi, SEKA kapatıldıktan
sonra, 1 milyar dolarlık kâğıt ithalatı yapıyoruz ve o
dönemlerde yerli kâğıdımızı, gazete
kâğıdımızı üretebiliyorduk. SEKAnın Karacasu
İşletmesi, Ardanuç İşletmesi, Akkuş
İşletmeleri, Ankara Alım Satım Müdürlüğü binası
satıldı. EBÜAŞın Samsun soğuk hava deposu, Manisa
kombinası ve arsası satıldı, Bursa İnegöl Kibrit
Fabrikası satıldı. Türk Hava Yollarının 126 milyon
dolar hissesi, 375 adet taşınmazı ve lojmanı
satıldı.
Bu, 2004te sattıklarınız. Geldim
2005 yılına. 2005 yılında TÜRK TELEKOM satıldı,
TEKELin sigara bölümü satıldı, TEKELin kristal tuz rafineleri ile
Kağızman Tuzlası satıldı, Adapazarı Şeker
Fabrikası satıldı, Konya Seydişehir Eti Alüminyum
Fabrikası satıldı, Kıbrıs Türk Hava Yolları
satıldı, Türkiye Denizcilik İşletmelerinin Şehir
hatları hizmetleri ve gemileri satıldı, Samsun Görele
Fabrikası, Ordu, Fatsa ve Tekirdağ depoları satıldı,
PETKİMin kamu hisselerinin bir bölümü satıldı, 120
taşınmaz ve 41 adet arsa satıldı.
Geldik 2006ya. Yine AKP dönemi ve hükûmetlerinden
bahsediyorum ve Türkiyenin en büyük rafinerilerinden bir tanesi olan -ki hâlen
en büyüğü- TÜPRAŞ satıldı. Erdemir satıldı.
TEKELin Kayacık, Yavşan ve Kaldırım Tuzlaları satıldı.
Oteller, Emekli Sandığına ait oteller satıldı; Büyük
Ankara Oteli satıldı, Büyük Efes Oteli satıldı, Büyük
Tarabya Oteli satıldı. Kızılay Emek İşhanı
satıldı ve 350 adet daire, arsa ve taşınmaz
satıldı.
2007de Deveci Maden Sahasının
işletme hakkı satıldı. Devlet Demiryollarının
Mersin Limanı satıldı. KGM İstanbul Levent arsası,
Sümer Holdinge ait BUMAS, araç muayene istasyonlarının 1inci ve
2nci bölgeleri, Emekli Sandığının mülkiyetindeki Bursa
Çelik Palas Oteli satıldı. Türkiye Halk Bankasının bir kısım
hisseleri satıldı, halka açıldı. 245 adet daire, arsa ve
taşınmaz satıldı.
2008de PETKİM Petrokimya Holding AŞ
satıldı. Sümer Holdingin NİTRO-MAK Makine Kimya Nitro Nobel
Kimya Sanayi AŞnin yüzde 33,5 hissesi satıldı. TEKEL ve Sigara
Sanayii İşletmeleri ve Ticareti AŞ satıldı. Ankara
Doğalgaz Elektrik Üretim ve Ticaret AŞ'nin -dün
anlatmıştım o şirketi ben, otopark işletmeciliği
yapıyor, ona devredilen- 9 santrali satıldı. Türk Telekomünikasyon
AŞ ve 196 adet daire, arsa ve taşınmaz satıldı.
2009da TEDAŞ Başkent Elektrik
Dağıtım AŞ satıldı, TEDAŞ Sakarya
satıldı, TEKEL Kastamonu Jüt İpliği Fabrikası makine
ve teçhizatı, TEDAŞ Konya Meram Elektrik Dağıtım
AŞ ve 140 adet daire, arsa ve taşınmaz satıldı.
2010da TCDD'nin Samsun ve Bandırma
Limanları satıldı. TEKEL'in Çamaltı ve Ayvalık
tuzlaları satıldı. Eskişehir Osmangazi, Çamlıbel,
Çoruh, Uludağ, Yeşilırmak ve Fırat Elektrik Dağıtım
Şirketleri, Sümer Holdingin Antalya Barit ve Mersin Taşucu
İşletmeleri satıldı. 205 adet daire, arsa ve
taşınmaz satıldı.
2011de diğer dağıtım
şirketleri satıldı, madenler satıldı, İskenderun
Limanı satıldı.
2012de ACISELSAN'ın yüzde 75 hissesi,
PETKİM'in yüzde 10 hissesi, Kayseri Elektrikin yüzde 20 hissesi de
satıldı.
2013te Galataport, Hamitabat Elektrik Üretim
AŞ, İstanbul Elektrik, Boğaziçi Elektrik gibi 22 tane elektrik
dağıtım şirketi satıldı. Zamanım az
kaldı. Satıldı, satıldı, satıldı
Sonuçta, iktidarınız döneminde tam 63
milyar dolarlık özelleştirme ve satış yaptınız.
Bunun Türk parası karşılığı; 239 milyar 400
milyon TLlik bir satış yaptınız, özelleştirme yaptınız.
Peki, on altı yılda bu kadar
özelleştirmeye karşı devletin ve milletin durumuna şöyle
bir bakalım: Bakın, devletin 2002 yılında 242 milyar TL
borcu varken on altı yılda -2017nin sonunda- 876 milyar TL borca
getirmişsiniz. Borç artı özelleştirme -63 milyar dolar-
eklediğinizde -vergilerden bahsetmiyorum- toplam 868 milyarlık bir
girdi sağlamışsınız;
borçlandırmışsınız, satmışsınız.
Bunun eski parayla karşılığı 868 katrilyon lira
arkadaşlar.
Peki, vatandaşın durumu ne olmuş?
2002de kişi başına kamu borcu 3.677 TLymiş, 2017de
-nüfus artmış olmasına rağmen- kişi başına
kamu borcu 10.981 liraya yükselmiş. Çocuklarımızın,
rızkıyla değil borcuyla doğduğunu böylece öğrenmiş
olduk.
2002de işsizlik oranı yüzde 8,3ken
2017de işsizlik oranı yüzde 10,3e çıkmış; AKPnin
büyüyen ekonomisi işsizliği büyütmüş. Ne yapmış? Borcu
büyütmüş. Seksen yıllık dış ticaret
açığı 247 milyar dolardan 960 milyar dolara gelmiş.
Peki, on altı yıllık AKP hükûmetleri
döneminde vatandaşın ticareti nasıl gelişmiş? 2002
yılında karşılıksız çek tutarı 2,2 milyarken
2017 yılında 17,1 milyar TL olmuş. Sekiz yılda 929 bin
kişi ceza almış bu işten.
Protestolu senet: Hani İcra ve İflas
Yasasını görüşüyoruz ya, 2002 yılında 0,8 yani sadece
800 milyon TL borcu -protestolu senet- varken 2017 yılında 11,5
milyar TL borcu -protestolu senet- var.
Sizce ekonomik çark dönüyor mu? Dönmüş olsa
bugün getirdiğiniz yasaya da gerek duyulur mu? Sorulması gereken soru
bu.
Vatandaşın bankalara borcu ne olmuş?
2002 yılında 6,6 milyar TLden 2017 yılında 499,5 milyar
TLye yükselmiş. Vatandaş kazandığını değil,
geleceğini yemeye başlamış ve geleceği de
karanlık görünüyor.
Burada birçok parametre sayılabilir ama en çok
bahsettiğiniz faizlerden bahsetmek istiyorum. Recep Erdoğan kürsülere
çıkıp ne diyor: Faiz lobisi, faiz lobisi
Biz bu faiz lobisine bu
vatandaşın hakkını yedirmeyeceğiz. On altı
yılda devletin ödediği faiz 757 milyar lira yani almış
olduğunuz borcun, yapmış olduğunuz özelleştirmenin
tümünü faize yatırmışsınız arkadaşlar, tümünü
faize yatırmışsınız. Hayırlı olsun size faiz
lobiniz. Faizcinin kim olduğu, lobisinin kim olduğu böylece ortaya
net çıkmış durumda.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gruplar adına ikinci ve son söz, Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhana aittir.
Buyurun Sayın Ayhan. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
524 sıra sayılı Tasarının üçüncü bölümüne
ilişkin Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini arz etmek üzere söz
aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
öncelikle bu bölümde, Ticaret Kanunu, İcra ve İflas Kanunu ve
yatırım ortamının iyileştirilmesiyle ilgili
tasarıda getirilen düzenlemelerin bir kısmını gereklilik
olarak değerlendirmekteyiz. Tasarının üçüncü bölümünde yer alan
maddeler kapsamında, ticari anlaşmazlıkların hızlı
bir şekilde çözümüne yönelik, yargılamaların makul süre içinde
tamamlanması anlamında ve zorunlu elektronik tebligata yönelik
düzenlemeler yapılmaktadır. Ayrıca, tahkim
yargılamasına konu olan uyuşmazlıklarda görevli mahkemelere
ilişkin düzenlemeler getirilmektedir. Bazı önemli maddeler
itibarıyla, zorunlu elektronik tebligata konu olacakların
kapsamı genişletilmekte. Harçlar Kanununa, konkordato
harçlarına ilişkin gelişmeler 47-50nci maddeler
arasındadır. Milletlerarası Tahkim Kanununda düzenlemelere
ilişkin madde 53, madde 54-60 arasında tahkim yargılamasına
konu olan uyuşmazlıklarda görevli mahkemelere ilişkin
düzenlemeler getirilmektedir.
Madde 61de Türk Ticaret Kanununun dört maddesinin
değişikliği; 100 bin TLyi geçmeyen ticari davalarda basit
yargılama usulünün geçerli olması, iflasın bildirilmesi ve konkordato
talebine anonim şirket hükümleri uygulanması, İcra İflas
Kanununun bazı maddelerinin yürürlükten kaldırılması
öngörülüyor.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
mevcut hukuki altyapının sürekli gelişen, değişen
ihtiyaçlara cevap vermesi mümkün değildir. Bunun sonucu yasaların
öncülüğü ilkesi gereği yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulduğu
muhakkaktır. Yeni kural ihtiyacı da ortaya çıkıyor, yeni
kurallar da oluşturuluyor. Bazen de yasaların öngörmediği
gelişme ve düzenlemeler ortaya çıkıyor; yürümeye, işlemeye
başlıyor. Bunlar neden oluyor? Pratik hayatta yaşamın ve
ekonomik zorlukların etkisinden oluyor. Hukuki altyapısı olmayan
kurallar yürümeye, işlemeye başlıyor; bunun için iç ve
dış veçhesi de bu işin oluyor. Dünyada, ekonomik hayatta
dinamikle bazen hukuki altyapılar örtüşmüyor. Sizin veya
karşı tarafın sosyoekonomik yapısı farklı
nedenlerden örtüşmeyebiliyor. Bunlar, gelişmişlik düzeyi, içinde
yer aldığı ekonomik, siyasi entegrasyon veya başka
nedenlerden kaynaklanabiliyor.
Bir süredir Hükûmet yatırım
ortamının iyileştirilmesine yönelik amaçlarının
kapsandığını, ihtiva ettiğini düşündüğü
tasarıları Türkiye Büyük Millet Meclisine taşıyor,
değişik komisyonlarda bu hususlar ele alınıyor.
Bunları kategorize etmek biraz zor ama yine de bu gerekli oluyor zira
yatırım ortamına ilişkin teşvikler ne kadar olumlu
olursa olsun beraberinde ülkedeki hukuk güvenliği ve hukuki süreçlere
ilişkin güvenli ortamın sağlanamaması
yatırımcılar açısından mutlaka
caydırıcı oluyor. Nitekim biz, bunu bildiğimiz için, seçim
beyannamemizde, yatırımların attırılması, ticari
hayatın geliştirilmesi için ekonomik tedbirlerin
alınacağını söylemiştik.
Şimdi, bu tasarıda yaklaşık 13
kanunda değişiklik yapıyoruz. Burada uzlaşmanın
gerekli olduğunu bir kez daha ifade etmek istiyoruz. Esasen burada
değişiklik yaptığımız Ticaret Kanunu ve Borçlar
Kanununa ilişkin daha önce Kanun Yapım Süreci Sempozyumunda
söylediğimiz bir husus var, özellikle ben, bunun uzlaşma
açısından zorunlu olduğunu söylemiştim.
Sayın Bakan, borçlar, ticaret hukuku ve hukuk
muhakemeleri, yürürlük ve uzlaşmalara ilişkin kanunlar
yaklaşık 3 bin maddeydi -yanılmıyorsam, ikaz edin
demiştim- kaç günde yasalaştığını hepimiz gördük.
Bunlar yine temel kanun olarak görüşülmüştü. Ortalama 1 maddenin 1
saat görüşüldüğünü düşündüğünüzde 3 bin saat etmekteydi.
Şimdi, bu günde ortalama 8 saat kesintisiz çalışmayla
aralıksız 370 günde ancak bitecekti; uzlaşmayla bunu
yaptık. Daha sonra 60 maddeyi de değiştirdik, hatta kanun
yürürlüğe girmeden değiştirdik. Fakat biz ne yaparsak yapalım,
burada önemli olan, dikkat etmemiz gereken husus, gelişmeleri arkadan
değil önceden takip etmemiz.
Şimdi, bugün itibarıyla 2018
yılı Ocak ayı dış ticaret rakamları
açıklandı. Baktığımız zaman burada ihracatın
yüzde 10,7; ithalatın yüzde 38,1; dış ticaret
açığınınsa yüzde 108,8 oranında
arttığını görüyoruz. Burada geçmişte
uyguladığımız politikaların önümüzdeki dönemde bize
nasıl etki ettiğine baktığımızda ne
yaptığını görüyoruz? Bizi sıkıntıya
soktuğunu ve içerideki üretimi tahrip ettiğimizi, dolayısıyla
sadece ihracat yapmak için ithalat değil aynı
zamanda içerideki üretimi de -ne yapmak için- devam ettirmek için ithalat yapma
zorunluluğumuzun ortaya çıktığını görüyoruz.
Bunların buralarda özellikle, hassasiyetle dikkate alınması
gereken hususlar olduğunu mutlaka ifade etmek istiyorum.
Sayın
Bakanım, özellikle eylül ayından bu tarafa
baktığımızda, ithalatın hemen hemen 20 milyar
doların üzerinde bir seyre oturduğunu görüyoruz ama ihracatta
birtakım sıkıntıların olduğunu da görüyoruz.
Burada sermaye malları ithalatının artışının
müspet olarak karşılanmasını düşünüyor olabiliriz
ancak buradaki artışın oran olarak yüksek olmasına
rağmen, 600 milyon dolar gibi bir artıştan
kaynaklandığını görüyoruz. Ama ara mallarına
baktığımızda, içerideki üretimin sürdürülebilir olması
için ithalatın yaklaşık 5 milyar dolar sadece ocak ayında
arttığını görüyoruz. Burada bizim insanları tatmin
etmemiz lazım, yaptığımız hukuki düzenlemelerin
hukukçuya bir garanti vermesi lazım. Biz şayet 8 defa bir
yatırımcının işletmesini belirli nedenlerden
kapatıyor ve mahkemeden bir dönüş alıyorsak karar iptali
konusunda, o zaman hukuken bu işi iyi
yaptığımızı, iyi sürdürdüğümüzü söylememiz,
maalesef, mümkün değil.
Bakın, burada
dünyadaki sıralamalara baktığımız zaman iş
yapmada bizim 60ıncı sırada olduğumuzu söylüyoruz ama
Sayın Bakanım, bir tanesi çok önemli -ki siz buraya parmak bastığınız
için belki bu tasarıyı getiriyorsunuz- icra ve iflas çözümlemelerinde
-yabancı yayın- 190 ülkede 139uncu sıradayız. Burada
gerçekten birtakım sıkıntıların olduğu vakıa.
Bu kanun yapım süreci olayının hakikaten ihtiyaç olduğunu,
Hükûmetin getirdiği özellikle yatırıma ilişkin hususlarda
muhalefet tarafından bu konuda destek verildiğini ve bunun
sürdürüldüğünü net bir şekilde söylememiz mümkün.
Bakın, bazı hususlarda
sıkıntı var mesela tarımda da tarıma dayalı
sanayide de. Biz tarımda, tütünde dâhilde işlemeye izin verdik.
Bakın, Denizlinin Kale ilçesinde, diğer ilçelerde tütünde büyük
problem var. Anlaştılar, üretime geçtiler; şu anda elde
ettikleri fiyat, onlar açısından cazibesini kaybetmenin ötesinde, sefalete
doğru götüren bir yol var, buna bakmamız lazım, incelememiz
lazım.
Ayrıca, bu yatırım
ortamının iyileştirilmesine ilişkin hususlara da
baktığımız zaman, Plan ve Bütçe Komisyonuna gelen, Adalet
Komisyonuna gelen, diğer komisyonlara gelen tasarılar var. Bunların
hepsini bir bütünlük içinde ele alıp değerlendirmek gerektiği düşüncesini
bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Tasarının hayırlı olması
dileğiyle yüce heyete saygılar sunuyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Ayhan.
Şahısları adına, Gaziantep
Milletvekili Mehmet Gökdağ.
Buyurun Sayın Gökdağ. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve
İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkındaki Kanun Tasarısı üzerinde söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, uzunca bir dönemden
beri, sürekli yatırım ortamını düzeltici yasalar
çıkarılıyor, sürekli yatırım ortamını
iyileştirmek adına çok sayıda yasa çıkarılıyor,
çıkarılmaya devam ediliyor. Ama nedense bir türlü düzelmiyor, bir
türlü yatırım ortamı düzelmiyor. Demek ki değerli
arkadaşlar, ortada kronik bir durum var.
Değerli arkadaşlar, yatırımdan
bahsediyoruz. Yatırımdan bahsediyorsak o zaman TÜSİAD yani
Sanayici İş İnsanları Derneğinin sözlerine bir kulak
verelim. Yani madem yatırımdan bahsediyoruz, işin sahibine bir
soralım. Yatırımın artması için, yatırım
ortamının iyileştirilmesi için ne yapılması gerekiyor?
Bakın, TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik diyor ki: Hiçbir
ekonomik kazanımın demokraside ilerleme sağlamadan
kalıcı ve sürdürülebilir olması mümkün değil. Hukuk,
demokrasi ve özgürlükler toplumu olmadan katma değer ve istihdam
yaratmaktan, nitelikli yatırım çekmekten veya etkin girişimlerin
yeşerdiği ülke olmaktan bahsedemeyiz. Bunu kim söylüyor? Bunu,
ülkede yatırım yapmasını beklediğimiz kurumun
başındaki insan söylüyor. Hızla olağanüstü hâlden
çıkıp normalleşmeye dönmeliyiz. diyor. Yine, TÜSİAD
Başkanı Bilecik, yabancı yatırımcıların
Türkiye'ye gelmesine dair şikâyetler aldıklarını
belirtiyor; Bizler ihracatımızı artırmaya, ticari
ilişkilerimizi geliştirmeye çalışırken ticari
ortaklarımız Mal tedarikinde bir risk olur mu acaba? diye
düşünebiliyor. diyor ve maalesef, yurt dışındaki
algının buradan farklı olduğunu söylüyor.
Değerli arkadaşlar, bunu bir muhalefet
partisi olarak biz söylesek ona bir sürü kılıf uydurabilirsiniz, bir
sürü itiraz yapabilirsiniz. Bunu iş adamı söylüyor,
yatırımcı söylüyor ve hızla normalleşmemiz
gerektiği konusunda uyarıyor.
Değerli arkadaşlar, güvenlik ve özgürlük
birbiriyle çelişen değil, aslında birbirini tamamlayan
önceliklerdir. Bu bilinçle hareket edilmesi demokrasimiz, millî menfaatlerimiz
ve küresel rekabetteki gücümüz açısından kilit öneme sahiptir.
Değerli arkadaşlar, bu
yatırımcının gelebilmesi için,
yatırımcının önünü görmesi gerekir, planlama yapabilmesi
gerekir. Bunun için de hukuk devleti ilkesine sıkı sıkı
sarılmamız gerekir değerli arkadaşlar ve hukukun
üstünlüğünü egemen kılmalıyız ki yatırımcı
şunu bilmeli: Şunu yaparsam, şu yatırımı
yaparsam, şu işlemde bulunursam yarın şu olur, şu
olur, şu olur. diye bir ayını, bir yılını, on
yılını planlayabilmeli ve herkes ama herkes de hukuka
bağlı olmalı, hukuk içinde kalmalı; Cumhurbaşkanı
da Başbakanı da bakanı da milletvekili de hukuk kuralları
içerisinde kalmalı. Şimdi, yarın ne olacağı bilinmeyen
bir ortamda hangi yatırımcıyı getirebilirsiniz, kimin
yatırım yapmasını bekleyebilirsiniz? Bir sabah
uyandığında mal varlığına el
konulmayacağının garantisinin olmadığı bir ülkede
hangi yatırımcıdan bahsedebiliriz, hangi
yatırımcıyı yatırım yapmaya çekebiliriz?
Değerli arkadaşlar, demek ki böyle lokal
yasal düzenlemeler yetmiyor. İşverenin, patronun
çıkarlarını düzenleyen, işçinin haklarını
engelleyen birtakım düzenlemelerle yatırım yapamıyorsunuz.
Yatırım için özgürlükler ortamının, hukuk devleti ilkesinin
ve bağımsız yargının olması gerekir ve herkesin
hukuka uyması gerekir. Ama bizde çok acı bir durum var değerli
arkadaşlar, çok acı bir durum var: Biz hukuka
Cumhurbaşkanından en aşağıdaki sade vatandaşa
kadar herkesin uymasını beklerken bizde mahkemeler uymuyor
değerli arkadaşlar. Bir mahkemenin verdiği karara, diğer
mahkeme Sen kimsin? diyor. Enis Berberoğlu davasına bakan
başkan bir gün, bir gece vakti değişebiliyor. Buradan da
kendisine, Sayın Enis Berberoğluna selam gönderiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET GÖKDAĞ (Devamla) Sayın
Başkanım, tamamlayabilir miyim?
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Gökdağ.
Buyurun.
MEHMET GÖKDAĞ (Devamla) Genel
Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlunun
davasına bakan hâkim bir gecede değişebiliyor.
Değerli arkadaşlar, elbette ki bu ülkede
yatırımların artması ve özellikle yabancı
yatırımların ülkemizde yoğunlaşması hepimizin
ortak isteği ve dileğidir. O hâlde, yapılması gereken
şu: Hukuk devleti, bağımsız yargı ve özgürlüklerin
oluştuğu bir ortamı hep birlikte oluşturmak
zorundayız.
Genel Kurulu saygı ve sevgiyle
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Böylece üçüncü bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi üçüncü bölümde yer alan maddelerin, varsa
o madde üzerindeki önergelerin görüşmelerine başlayacağız.
47nci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve
İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 47nci
maddesinde öngörülen değişikliğin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 47 2004 21/7/1953 tarihli ve 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında
Kanunun 21 inci maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Gümrük resmi, bina ve arazi vergisi gibi eşya
veya gayrimenkulün aynından doğan amme alacakları o eşya
veya gayrimenkul bedelinin tahsilinde rehinli alacaklardan sonra gelir.
Ömer
Süha Aldan Mehmet
Gökdağ Zeynel
Emre
Muğla
Gaziantep İstanbul
Cemal
Okan Yüksel Haydar Akar
Okan
Gaytancıoğlu
Eskişehir
Kocaeli Edirne
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde, Edirne Milletvekili
Okan Gaytancıoğlu.
Sayın Gaytancıoğlu, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yatırım
ortamının iyileştirilmesiyle ilgili kanun
tasarısının 47nci maddesiyle ilgili söz almış
bulunmaktayım.
Evet, yatırım ortamını küresel
sermayeye terk ettiniz. Nereye elinizi atsanız -özellikle tarımda-
her sektörde ya küresel sermaye var ya da yerli sermayeye rakip ithal sermaye
var. Her şeyi ithal ediyoruz. Ya, bu kadar da olmaz ki!
Örneğin, yerli üretime hangi rakipleri
yarattınız, bakalım: Hükûmet un satmakla övünüyor,
Dışarıya her yıl 1 milyar dolar un ihracatı
yapıyoruz. diyor ama bir bakıyoruz tam 5 milyon ton buğday
ithalatı yapıyoruz bunun karşılığında ve
ithalatımız da yaklaşık 1,5 milyar dolar. Yani 1,5 milyar
dolarlık ithalat yapıp 1 milyar dolarlık ihracat yapmak hiç
kârlı değil. Böyle bir şey dünyada yok ama bizde var.
Türkiyenin her yerinde rahatlıkla yetiştirilebilen arpayı
artık ithal ediyoruz, hem de sıfır gümrük vergisiyle;
sıfıra düşürdünüz. Türkiye arpa üretemiyor mu? Mısırda
ciddi bir üretim artışı sağlanmıştı ama
yabancı sermayeyi getirdiniz, nişasta bazlı şeker sayesinde
mısır üretimi arttı ama nişasta bazlı şeker -dün
burada konuştuk- hepimizi zehirliyor. Dün burada çok iddialı bir
şey söyledim, Tarım Bakanlığını Cargill
yönetiyor. dedim, hiç cevap vermediniz çünkü evet, doğru,
raporlarıyla birlikte yönlendiriyor, projeksiyonlar yapıyor, diyor
ki: 2023 yılında nişasta bazlı şekerin kotası 1
milyon 600 bin ton olacak. Neye göre? Bu rakamları nereden
Uyduruyor mu?
Hayır, raporları var; okuyoruz.
Türkiye, kırmızı ette 2010
yılına kadar ithalat yapmıyordu, canlı hayvan ithalatı
yapmıyordu, iç piyasada damızlık birliklerinin sayesinde
işini rahatlıkla görüyordu ama 2010 yılından sonra ithalat
hızlandı, 6 milyar dolara yaklaşan ithalat var. İşte,
siz, yatırım ortamını yerli sermayeden ithal sermayeye doğru
yönlendirdiniz. Bunlar hiç iyi göstergeler değil hatta gelen etlerde çok
ciddi sıkıntılar var ama nedense belli başlı bir lobi
var, belli başlı bir grup var, bunlar bundan para kazanıyor.
Tütün konusu: Bakın, yerli sermayeyi
bıraktınız tamamen ithal sermayeyi getirdiniz. Sigara içen
arkadaşlar lütfen, paketlerine baksın, acaba ne yazıyor?
Amerikan Virginia tipi tütün var bunun içinde. diyor. Niye? Yerli sermayeyi
bıraktınız, ithal sermayeye geçtiniz.
Yine başka bir sektör söyleyeyim size: Tamamen,
yüzde 100 yerli sermayeydi ama küresel sermayeyi soktunuz siz ona. Hem de
televizyonlarda bazı bilim adamları çıktı, tavukçuluk
sektörüne savaş açtı. Tamamen yerli sermayeydi, kuş gribini bile
kurtardı, büyüdü, büyüdü, büyüdü ama geldiniz, Katarlıları bu
sektöre soktunuz, yerli sermayenin oranını düşürdünüz. Dün
konuştuğumuz bitkisel yağ sektörünü söylemiyorum, her yıl 4
milyar dolar zaten ödüyoruz yani orada da yerli bitkisel yağ işleyen,
özellikle ayçiçeği işleyen firmalar, yerli sermaye teker teker
kapısına kilit vuruyor, yabancı ortakların,
yabancıların bayrakları oralarda dalgalanıyor. Yani siz
zaten yatırım ortamını batırdınız, küresel
sermayeye terk ettiniz, yerli olan tüm her şeyi yabancı sermayeye
açtınız. Bu mu yerlilik, bu mu millîlik? Türkiye maalesef, nohudun,
kırmızı mercimeğin, yeşil mercimeğin ana
vatanı olmasına rağmen bunda da bir üretim
yapamadınız; sıfırladınız gümrük vergilerini,
yılda 300 milyon dolar nohut ithal ediyoruz, mercimek ithal ediyoruz,
fasulye ithal ediyoruz. Ya, bunlar bizim geleneksel ürünlerimiz değil mi?
Bunlarla biz sağlıklı ve dengeli bir nesil yaratmayacak
mıyız? Kanada mercimeğiyle mi olacak bu, Kanada fasulyesiyle mi
olacak? Yani burada boşuna Biz yatırım ortamını
iyileştirmeye çalışıyoruz
Ha, acaba yabancıların
yatırım ortamını mı iyileştirmeye
çalışıyorsunuz, bunu anlamakta güçlük çekiyoruz.
Tekstil sektöründe Türkiye 1 numaraydı dünyada
ama pamukta hep başka ülkelerden ithalat yapıyoruz; Yunanistandan
ithalat yapıyoruz, Mısırdan ithalat yapıyoruz.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
47nci madde kabul edilmiştir.
48inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve
İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın 48inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını ve ardından gelen
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ömer
Süha Aldan Mehmet
Gökdağ Zeynel
Emre
Muğla Gaziantep İstanbul
Cemal
Okan Yüksel Haydar Akar
Okan
Gaytancıoğlu
Eskişehir
Kocaeli Edirne
Kazım
Arslan
Denizli
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Denizli
Milletvekili Kazım Arslan.
Sayın Arslan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 524 sıra sayılı Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve
İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerine
görüşmeler yapıyoruz. Bu tasarının 48inci maddesinde
verdiğimiz değişiklik önergesiyle ilgili olarak söz aldım,
hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, kanun
tasarısının 48inci maddesinde, gerçek ve tüzel kişilere
elektronik yolla tebligat yapılmasının zorunlu hâle getirilmesi
şekli düzenlenmiştir. Tabii, bu düzenlemeyi işin
hızlandırılması açısından olumlu buluyoruz.
Tabii, bu düzenlemeyi yaparken bununla ilgili olarak oluşabilecek
aksaklıkların giderilmesi yönünde bazı tedbirlerin
alınmasının da faydalı olacağını belirtmek
istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, tabii, bu
düzenleme, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda
tanımlanan kamu idarelerine elektronik yolla tebligatın
yapılması, yine mahallî idarelere, yine özel idarelere ve kamu
iktisadi teşebbüslerine, sermayesi yüzde 50den fazla olan devlet
kuruluşlarına, kamu kurumu niteliğindeki kamu meslek
kuruluşlarına, kanunla kurulan özel hukuk tüzel kişilerine,
noterlere, baroya kayıtlı avukatlara, sicile kayıtlı ara
buluculara ve bilirkişilere elektronik yolla tebligatın
yapılması gibi bir düzenlemeyi gerçekleştiriyor.
Tabii, bu tür düzenleme gerçekten yasanın
içeriği açısından doğru ama yatırım
ortamını ne denli iyileştirir noktasında birçok
eleştirimiz olacak. Çünkü yatırım ortamının
iyileştirilmesi noktasında, aslında üretime dayalı bir
ekonominin desteklenmesi suretiyle ne kadar çok üretebilirsek, ne kadar çok
yatırım yapabilirsek, ne kadar çok ihracat yapabilirsek ülkenin
kazancının o denli artacağını görmek zorundayız.
Tabii, aslında kanunun başlığına
baktığımız zaman, bununla ilgili burada çok iyi
düzenlemeleri maalesef göremiyoruz. Ancak ne var ki öyle bir ekonomik
sıkıntının içine, bunalımın içine girdik ki
birçok ara malımızı bile dışarıdan ithal eder
duruma geldik. Özellikle imalat sanayisinde kullanılan, imalatta
kullanılan birçok ara malı dışarıdan ithal etmek
suretiyle ekonomimize ayrı bir yük getirdiğimizi açıklıkla
belirtmek istiyorum.
Şimdi, aslında üretim nerede varsa üretim
alanında devletin olması gerekiyor, desteğin olması
gerekiyor. Bütün gelişmiş ekonomilerin, kalkınmış
ülkelerin bu işi öne çıkarmak suretiyle öncelikle kendi
ihtiyaçlarını karşılamak ve onun dışında
fazla ürettiklerini de ihraç etmek suretiyle ülkelerine döviz kazandırdıklarını
belirtmek istiyorum ama biz ne yapıyoruz? Kendimizin üreteceği
ürünleri bile, başta tarım ürünleri olmak üzere birçok sanayi ürününü
bile üretmemiz gerekirken bunu üretemediğimizi, dışarıdan
ithal ettiğimizi dolayısıyla ihracatta değil, ithalatta
rekor kırdığımızı açıklıkla belirtmek
istiyorum. İthalattaki rekoru hiç söylemiyorsunuz.
İthalatımız Cumhuriyet Döneminin en büyük rakamına
ulaşmıştır, 234 milyar dolara
ulaşmıştır. Düşünebiliyor musunuz, siz bu ithalatla
gerçekten bu ülkenin ekonomisini geliştiremezsiniz,
kalkınmasını da sağlayamazsınız değerli
arkadaşlarım.
Konumuzun belki dışında ama biraz
önce bir arkadaşım da bahsetti, özellikle son zamanlarda tütün
teslimi yönünde tüccarlar ile üreticiler arasında problem olduğunu
belirtmek istiyorum. Buradan Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanına sesleniyorum: Şimdi, üreticimiz gerçekten belirli bir
maliyet altında ürettiği tütününü değerinde satmak istiyor.
Tüccar, öncelikle, onlarla önceden anlaşma yapıyor ama teslimi ve
tesellüm sırasında bu bedele, bu fiyata uymadan ödeme yapmak istiyor,
üreticimizi zor durumda bırakmak istiyor. Bakanlığın bu
konuya müdahale etmesini ve tüccarın da yapmış olduğu
sözleşmeye uyarak üreticiyi üzen değil, üreticiye zarar veren
değil, gerçekten, üreticinin gerçek anlamda alın terini
değerlendiren uygulamayı gerçekleştirmesini istiyoruz.
Hepinize çok teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
48inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
49uncu maddede bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve
İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 49uncu
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını ve
ardından gelen maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ömer
Süha Aldan Mehmet
Gökdağ Zeynel
Emre
Muğla Gaziantep İstanbul
Cemal
Okan Yüksel Haydar Akar Okan
Gaytancıoğlu
Eskişehir Kocaeli Edirne
Levent
Gök
Ankara
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen, Ankara
Milletvekili Levent Gök.
Buyurun Sayın Gök. (CHP sıralarından
alkışlar)
LEVENT GÖK (Ankara) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısının üzerindeki ilk kelimeler Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla
diye başlayıp
devam ediyor.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
yatırım ortamının iyileştirilmesiyle ilgili
değişiklikler, kanunlar çıkartılırken, sayın
vekiller, Ankarada görev yapıyorsunuz, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Ankarada, hepiniz Türkiyenin çok değişik yerlerinden geldiniz ama
acaba, başkentin ilçeleri nasıldır diye hiç civar ilçelere
gidip, gezip gördünüz mü? Başkentin ilçelerini tanıyor musunuz?
Başkentin ilçelerindeki yoksulluğu, giderek kötüleşen ekonomik
durumu, halkın ümitsizliğini ve verilen göçlerle âdeta yaşanamaz
hâle gelen başkent Ankaranın ilçelerine hiç gittiniz mi acaba
değerli milletvekilleri?
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bakın, Haymana ilçesine gitmenizi öneririm ben sizlere.
Haymana, dünyanın en iyi kaplıca suyuna sahip bir ilçe; dünyada 2nci
diye nitelendirilir, bana kalırsa 1incidir. Dünyada en iyi kaplıca
suyuna sahip olan Haymana ilçesinin nüfusu iktidara geldiğinizden bu yana
tam 28 bine düşmüştür 60 bin nüfustan. İlçede çok önemli kamu
kuruluşları kalkmıştır gitmiştir, büyük bir göç
yaşanmaktadır ama Fransada Vichy kasabası aynı
kaplıca turizmiyle 1 milyon turist çekerken Haymananın nüfusu
giderek küçülüyor, daralıyor. İşte, yatırım
ortamını iyileştirirken gelin, Ankaranın güzide bir ilçesi
Haymanadaki termal turizmi ayağa kaldıralım. Ben
yatırım ortamının iyileştirilmesinden bunu
anlarım.
Keza, Evren ilçesi, 6 bin nüfustan düştü
2.500-3 bin nüfusa değerli arkadaşlarım, bir tane kamu
kuruluşu kalmadı belediye dışında, her şey
dağıldı gitti yani Ankaranın en köklü ilçelerinden bir
tanesi.
Yine, bakın, Balâ ilçesi -bilmezsiniz-
alçı konusunda Türkiyede 1 numara ilçelerden bir tanesidir. Türkiyedeki
önemli alçı kuruluşlarının en önemlilerinden
bazıları Balâ ilçesinde bulunur ama teknoloji yetersizliğinden
dolayı alçı taşı üretimi durdu Balâda. Balâ da bu yüzden
büyük bir göç veriyor.
Hükûmeti uyarmak isterim yani bu konuların
üzerine gidin. Bunlar başkentin ilçeleri değerli
arkadaşlarım, küçülen ilçeler.
Peki, Gölbaşı
Sevgi çiçeği diye
bir çiçek var, bu sevgi çiçeği bütün turistlerin merak ettiği bir ürün.
Bunu yetiştirmek, Hollandadaki lale gibi pazarlamak mümkünken
Gölbaşında bu yapılmıyor değerli
arkadaşlarım. Niçin? Dikkatlerinizi çekiyoruz bu noktalara.
Polatlı, Ankaranın ve Türkiyenin en
büyük tarım ambarlarından bir tanesi, Haymana gibi. Şeker
pancarı var, patates var, soğan var ama orada çiftçilik neredeyse yok
denecek düzeye düştü değerli arkadaşlarım. Şeker
pancarı konusundaki kotalar nedeniyle -ve özelleştirmeden sonra ne
olacağı da belli olmaz- soğan ve diğer ürünlerin hepsi
toprağa bırakılarak terk edildi, işçi, çiftçi elini çekti
üründen; artık boş tarlalara atılmış, soğan
tarlalarıyla dolu Polatlı. Bunları kullanmak lazım
değerli arkadaşlarım. Biz niçin bir ürünümüzü iç ticarete
dönüştüremiyoruz?
Yani yatırım ortamının
iyileştirilmesi derken elbette şirketlerin varsa
sorunlarını giderelim ama bizim gariban köylümüzün
sorunlarını, çiftçimizin sorunlarını sizler görmeyecek
misiniz, bunların üzerine gidilmeyecek mi?
Ankara
Ankaranın kendisi kurak bir
bozkır kenti diye bilinir. Oysa Ankaramızın
-hatırlayın hepiniz şu anda Ankaranın semtlerini- pek çok
semtinin adı dereyle ilgilidir değerli arkadaşlarım,
deredir. Bülbülderesi, Dikmen Deresi, İncesu Deresi, Kavaklıdere,
Çayyolu, Hacıkadın Deresi yani neresine baksanız
Ankaranın, bütün semtleri dereyle ilgilidir çünkü Ankara daha önceden
birçok suyun geçtiği, ırmağın geçtiği, nehrin
geçtiği bir kentken şu anda belediye uygulamaları nedeniyle bir
bozkır kasabası, bir il hâline, başkent hâline dönüştü. Bir
bozkır kasabası derelerdi; geldiğimiz yer, başkent susuz
bir kent hâline geldi.
Değerli arkadaşlarım, ne oldu bu
Melih Gökçek? Tam 11 katrilyonluk bütçeyi kullanan Melih Gökçeki elinizin
tersiyle ittiniz ama acaba ne oldu değerli arkadaşlarım?
Ankaradaki bütün yatırımlar durdu, Ankaranın kendisi
küçülüyor, Ankara ekonomik olarak gelişmiyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yatırımın geliştirilmesi derken mum
dibine ışık versin. Öncelikle, sayın milletvekilleri, bir
yaşadığınız, şu anda bulunduğunuz
Ankaranın sorunlarına da birazcık eğilin diyor, hepinizi
sevgiyle saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Gök.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
49uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
50nci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve
İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 50nci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını ve ardından gelen
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ömer
Süha Aldan Mehmet
Gökdağ Zeynel
Emre
Muğla Gaziantep İstanbul
Cemal
Okan Yüksel Haydar Akar Okan
Gaytancıoğlu
Eskişehir Kocaeli Edirne
BAŞKAN Sayın Komisyon önergeye
katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Hükûmet?
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen
Eskişehir Milletvekili Cemal Okan Yüksel.
Buyurun Sayın Yüksel (CHP sıralarından
alkışlar)
CEMAL OKAN YÜKSEL (Eskişehir) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Şimdi, bu kanun tasarısının
48inci maddesindeki elektronik tebligatın zorunlu yapılmasıyla
ilgili biz Adalet Komisyonunda uzun uzun tartışmalar yaptık.
Yani esasen yasanın diğer maddelerinde çok büyük bir muhalefetimiz
olmamasına rağmen, bu maddede gerek alt komisyonda gerek Komisyonda,
Sayın Bakanım, anlattık.
Şimdi, hukukta zorunluluklar getirmek, sonra
oluşan ihtiyaca göre bu zorunlulukları değiştirmek
doğru bir yöntem değil. Yani hukuk sisteminde böyle teknik konularda
işi yazboz tahtasına döndürmek gerçekten hukuk sistemini çok ciddi
oranda zedeliyor.
Sayın milletvekilleri, şu anda Türk hukuk
sisteminde gerek ceza yargılamasında gerek icra
yargılamasında gerek hukuk yargılamasında her türlü süre
yapılan tebligatla başlar. Yani süresi içerisinde, tebligattan
itibaren on beş gün içerisinde örneğin temyiz başvurusunda
bulunmazsanız temyiz hakkınızı kaybedersiniz. Ya da Allah
muhafaza icraya verildiğinizde yedi gün içerisinde itiraz etmezseniz
hakkınızdaki icra takibi kesinleşir.
(Uğultular)
Sayın Başkan, anlatmaya
çalışıyoruz ama bir uğultu var.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen,
hatip haklı, salonda bir uğultu var, insicamını
bozmayalım.
Buyurun Sayın Yüksel.
CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) Şimdi, bu kanun
tasarısının 48inci maddesiyle elektronik tebligat zorunlu hâle
geliyor. Altında da bir sürü kurum yazmış. İşte,
mahallî idareler var, kamu iktisadi teşebbüsler var ama çok önemli bir
şey var. Türkiye'de baroya kayıtlı bütün avukatlara elektronik
tebligat zorunlu hâle geliyor. Yani onların müvekkilleriyle ilgili
kendilerine yapılacak tebligatlarda tebligat illaki elektronik olacak.
Yani süreler posta kutularına elektronik tebligat
yapıldığı zaman işlemeye başlayacak.
Şimdi, kanun yaparken işin
kolaylaştırıcı taraflarını düşünmek çok
doğal ama bir de istisnaları düşünelim.
Ben size kendimden bir örnek vereyim: Ben
avukatım, benim babam da avukat, 72 yaşında, hesap makinesi
kullanırken zorlanıyor. Şimdi, siz bu avukattan, teknolojiyle
arası iyi olmayan avukattan müvekkilleriyle ilgili yapılan bütün
tebligatların elektronik olmasını ve onun bunu takip etmesini
bekleyeceksiniz. Bu, mümkün değil; bu, hayatın olağan
akışına da uygun değil. Çok fazla sayıda bu işte
mağduriyet yaratılır. Ha, ben şunu demiyorum: Teknolojiyi
bir yana koyalım, eski usul gitsin. Evet, teknolojik gelişmelere
uyum sağlayalım ama bunu zorunlu yapmanın sebebihikmeti nedir?
Toplumda nasıl bir ihtiyaç hasıl oldu ki biz ona göre bir kanun
yapıyoruz? Bunun gerekliliği, bundan murat edilen nedir? Biz bunu
gerek Komisyonda gerek alt komisyonda konuştuğumuzda Adalet ve
Kalkınma Partili milletvekili arkadaşlarımız, Alt Komisyon
Başkanı arkadaşımız da bu düzenlemenin gerçekten amaca
çok hizmet etmeyebileceğini, yumuşatılabileceğini,
zorunluluğun kaldırılabileceğini bize ifade ettiler ama son
tahlilde geldik ki diyor ki işte 48inci madde: Aşağıda
belirtilen gerçek ve tüzel kişilere tebligatın elektronik yolla yapılması
zorunludur. Aşağıda da işte, noterler, barolar
Arkadaşlar,
bunu değiştirmek zorunda kalacağız, çok fazla hak
mağduriyeti olacak. Biraz önce -isimlerini vermeyeyim- AKPli yetkili
arkadaşlarla konuşuyoruz, onlar da diyor: Evet, bu
sakıncalı olabilir. E, sakınca çıkarsa
değiştiririz. Niye böyle bir şey yapalım? Gelin, biz
madde metnini çıkaralım. dedik ama şu yapılsın:
İhtiyari olsun. Evet, teknolojik imkânlardan yararlanabilirim, ben
elektronik yolla tebligatları takip edebilirim. diyen buradaki gerçek ya
da tüzel kişiler ya da avukatlar elektronik tebligata tabi olsun ama Ben
bunu istemiyorum. diyene de zorunluluk koymak gerçekten doğru bir
şey değil. O yüzden ben bu konuda
MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) Süre ne zaman
başlayacak, süre?
CEMAL OKAN YÜKSEL (Devamla) - 1/1/2019 tarihinden
itibaren buradaki tüm tebligatlar zorunlu hâle gelecek. Büyük
mağduriyetlerin çıkacağını ben bugünden söylüyorum.
Burada bir düzenleme yapalım, bir önerge versin iktidar partisi
milletvekilleri, bunu ihtiyari hâle getirelim Sayın Bakanım.
Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Yüksel.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
50nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
51inci madde üzerinde bir adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Yatırım
Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve
İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın 51inci
maddesinde öngörülen değişikliğin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
MADDE 51 2/7/1964 tarihli ve 492 sayılı
Harçlar Kanununa bağlı (1) sayılı Tarifenin B) İcra
ve iflas harçları: başlıklı bölümünün II- İflas
harçları: başlıklı alt bölümünün (2) numaralı
fıkrasının (b) bendi aşağıdaki biçimde
değiştirilmiştir.
b) Konkordatoda;
aa) Alacaklılara ödenmesi
kararlaştırılan para üzerinden (Binde 2)
bb) Yapılandırma sonunda rehinli alacaklılara
ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden (Binde 1)
Ömer
Süha Aldan Necati
Yılmaz Mehmet
Gökdağ
Muğla Ankara Gaziantep
Zeynel
Emre Namık
Havutça Cemal Okan
Yüksel
İstanbul Balıkesir Eskişehir
Haydar
Akar Okan
Gaytancıoğlu Tufan
Köse
Kocaeli Edirne Çorum
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ YILMAZ TUNÇ
(Bartın) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Çorum Milletvekili
Tufan Köse konuşacaktır.
Buyurun Sayın Köse. (CHP sıralarından
alkışlar)
TUFAN KÖSE (Çorum) Sayın Başkanım,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ahmet Yıldırımın dün burada
milletvekilliğini düşürdük, özellikle iktidar partisinin
milletvekillerinin oylarıyla. Herhâlde dünya siyaset tarihinde
Cumhurbaşkanına hakaret etti diye milletvekilliği düşürülen
ilk milletvekili olması gerekiyor. Ben bunun Türkiyenin 2018
yılında yakaladığı demokratik derinliğe uygun
olmadığını düşünüyorum. Kaldı ki bizim
Cumhurbaşkanımız 2018den sonra bir siyasi partinin de Genel
Başkanı. Bir siyasi partinin genel başkanı kamuoyu önünde
kendisine yapılan eleştirileri hakaret olarak artık kabul
edemez. Bu anlamda ben Türkiye Büyük Millet Meclisinin manevi şahsiyetine
bu kararın uygun düşmediğini düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım, az evvel de
söyledim, Sayın Adalet Bakanı da burada zannedersem, Ufuk
Üniversitesi Hukuk Fakültesini 2017 Haziranında okul birinciliğiyle
bitiren bir arkadaşımız var: Veli Umut Köse. Bu
arkadaşımız girdiği hâkimlik sınavının
mülakatında kendisine hukuka ilişkin herhangi bir soru
sorulmamasına karşın; 7 tane öğrencinin, 7 tane hâkim
adayının üç dakika içerisinde sorgulanmasına karşın,
mülakata alınmasına karşın elenmiş Sayın
Bakanım. Veli Umut Köse elenmiş. Aynı fakültenin yedi
yılda, altı yılda okulu bitiren mezunları var. Çeşitli
vesilelerle ve çeşitli referanslarla hâkimlik sınavına
girmişler, kendisinin bana ilettiğini söylüyorum. Köse soy ismi bir
akrabalık bağı değildir. (Uğultular)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
uğultuyu keselim lütfen, Sayın Köseyi dinleyelim.
TUFAN KÖSE (Devamla) Değerli arkadaşlar,
dinlerseniz, sevgili iktidar partisi milletvekili arkadaşlar
Bana söylediği şu: 15 Temmuz gecesi falan
ildeki tümen komutanının referansıyla bir arkadaşı
mülakatı kazanmış. Hâlbuki okulu yedi yılda bitirmiş
ve diyormuş ki: Ben hâkim olamam, hâkimliği beceremem, savcı
olacağım. Sayın Adalet Bakanına bu adaletsizliği
bildirmek istiyorum.
Tabii, bu arada Sayın Cumhurbaşkanının
başdanışmanı var bir tane, diyor ki: Yargıdaki Alevi
hâkimiyetine son verdik. İsmini vermeyeyim, kendileri biliyorlardır.
Değerli arkadaşlarım, yargıda bir Alevi hâkimiyeti filan
yok, tarihin hiçbir döneminde de olmadı, geçmiş dönemdeki HSYKde de
olmadı. Eğer Aleviler yüksek yargıda hâkim olsalardı bugün
daha adaletli bir düzen olurdu. Adaletsiz ve zalim düzene dik duran,
karşı duran, ülkemizde yaşayan 20 milyona yakın
Alevilerdir. Sayın Bakanım, bu konuyla özellikle ilgilenmenizi
istiyorum, diliyorum.
Tabii, bir Deniz Yücel meselesi var, bir yerli ve
millî meselesi var ülkemizde maalesef. Ne söylesek yerli ve millî olmamakla
suçlanıyoruz. Bir grup da özellikle Milliyetçi Hareket Partisi ve Adalet
ve Kalkınma Partisi milletvekilleri yerli ve millî olduklarını
söylüyorlar. Şimdi, Deniz Yücel gazeteci. Yıllarca söyledik; bir
yıldan, bir buçuk yıldan beri söylüyoruz: Tutuksuz
yargılansın. Gazeteciler, siyasetçiler, milletvekilleri tutuksuz
yargılansın diyoruz. Efendim, teröristsiniz siz, terörle iş
birliği yapıyorsunuz. Vatan haini! Hep suçlamalar bu yönde. Merkel
geliyor, bir görüşme yapılıyor ve Merkelin -bana göre- emriyle
ve talimatıyla Deniz Yücel serbest bırakılıyor ve siz yerli
ve millî oluyorsunuz, serbest bırakanlar, talimat alıp da serbest
bırakanlar.
Şimdi, Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğan bir yıl önce bir söz söylüyor: AB
üyesi devletlerin liderleri gittiler, Papanın huzurunda birleştiler,
kutsal ittifak kuruyorlar ve dürüst davranmıyorlar. Çok sürmedi,
geçtiğimiz günlerde, geçtiğimiz ay içerisinde Sayın Recep Tayyip
Erdoğan gitti; Papayla -üstelik de 12 şehidimizin olduğu gün-
bir görüşme yaptı. Acaba o da mı aynı ittifakın bir
parçası oldu, Büyük Ortadoğu Projesinin Eş Başkanı
olduğu gibi?
Öyle bir noktaya geldi ki değerli
arkadaşlarım, Sayın Cumhurbaşkanımız Papayı
ziyaret ediyor, Sayın Cumhurbaşkanımız kilise açıyor,
Sayın Cumhurbaşkanımız Büyük Ortadoğu Projesinin Eş
Başkanı oluyor, Türk ibaresinin Türkiye Barolar Birliğinden,
Türk Tabipleri Birliğinden kaldırılmasını istiyor,
Yahudi Üstün Hizmet ve Cesaret Madalyası alıyor, Milliyetçi Hareket
Partisiyle birlikte bir ittifak kuruyorlar, bu yerli ve millî ittifak oluyor;
bizler de demokrasiyi savunduğumuzda, insan haklarını
savunduğumuzda, basın özgürlüğünü savunduğumuzda -ne
oluyoruz- vatan haini oluyoruz, terörist oluyoruz. Bu anlayışı
bırakmazsak 21inci yüzyılda Türkiyeye yakışan, ülkemize
yakışan bir demokrasiyi hayata geçirme ihtimalimiz olmaz.
Ben yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Köse.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
51inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
52nci maddeyi kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
53üncü maddeyi kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
54üncü maddeyi kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
55inci maddeyi kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
56ncı maddeyi kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
57nci maddeyi kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
58inci maddeyi kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
59uncu maddeyi kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
60ıncı maddeyi kabul edenler...
Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
61inci maddeyi kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
62nci maddeyi kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
63üncü maddeyi kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
64üncü maddeyi kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
65inci maddeyi kabul edenler... Etmeyenler... Kabul
edilmiştir.
66ncı maddeyi kabul edenler... Etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
67nci maddeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
Böylece, üçüncü bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Oyunun rengini belli etmek üzere İç Tüzük 86ya
göre aleyhte söz talebinde bulunan Sayın Mahmut Tanal yoktur.
Hülya Nergis de lehte, o da yok.
Dolayısıyla bölüm üzerindeki ve
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Oylama için beş dakika süre veriyorum ve oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Yatırım Ortamının
İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve İflas Kanunu ve
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı açık oylama sonucu:
Kullanılan
oy sayısı: 229
Kabul: 228(X)
Ret: 1
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Mücahit Durmuşoğlu Barış
Karadeniz
Osmaniye Sinop
Böylece tasarı kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır. Hayırlı, mübarek olsun.
Sayın milletvekilleri, bir grup önerisi
vardır. Genel Kurul çalışmalarına iştirak eden bütün
siyasi parti grupları tarafından imzalanan bu öneriyi emsal
teşkil etmemek üzere, Genel Kuruldaki uzlaşmayı ve bir itiraz
bulunmamasını dikkate alarak işleme alacağım.
Öneriyi okutuyorum:
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- AK PARTİ, CHP ve MHP Gruplarının, Genel Kurulun 1
Mart 2018 Perşembe günü ve daha önce 463 sıra sayılı
işin görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde toplanmasına
karar verilen 2 Mart 2018 Cuma günü toplanmamasına ilişkin ortak
önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 28/2/2018 Çarşamba
günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasi parti grupları
arasında oy birliği sağlanamadığından, İç
Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince aşağıdaki ortak grup
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederiz.
Mehmet Muş Engin
Özkoç Erkan Akçay
Adalet ve Kalkınma Partisi Cumhuriyet
Halk Partisi Milliyetçi Hareket
Partisi
Grubu Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili Grubu
Başkan Vekili
Öneri:
Genel Kurulun;
1 Mart 2018 Perşembe günü ve daha önce 463
sıra sayılı işin görüşmelerinin tamamlanamaması
hâlinde toplanmasına karar verilen 2 Mart 2018 Cuma günü
toplanmaması;
Önerilmiştir.
BAŞKAN Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmiştir.
2nci sırada yer alan, 517 sıra
sayılı Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Göç Örgütü (IOM)
Arasında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Göç Örgütü
Arasında Örgüt ve Ofisin Türkiyedeki Yasal Statüsü
Ayrıcalıkları ve Bağışıklıklarına
İlişkin Anlaşmayı Tadil Eden Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/848) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 517)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş bulunmadığından,
kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 6 Mart 2018 Salı günü saat
15.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Emeğinize, katkınıza, gayretinize,
bütün siyasi parti gruplarına ve tüm milletvekillerine teşekkür
ediyorum.
Hayırlı akşamlar, hayırlı
hafta sonları diliyorum.
Kapanma Saati: 19.22