TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
66ncı
Birleşim
6
Mart 2018 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat
Sancarın, Parlamentoyu tarihsel anlamına yeniden kavuşturacak
çalışmalar yapılması gerektiğine, ülkede egemen olan
siyaset kültürünün kutuplaşma ve gerilimi besleyen güçlü bir kaynak
olduğuna, ölüm politikasından çıkıp hayat yoluna girebilmek
için herkese büyük sorumluluklar düştüğüne ve Genel Kurulu yönetirken
adalet ve demokrasi ilkelerine bağlı kalacağına
ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat
Sancarın, hayatını kaybeden CHP Parti Meclisi üyesi Yavuz
Karana Allahtan rahmet, yakınları ile Cumhuriyet Halk Partisine
başsağlığı dilediğine, hastaneye
kaldırılan Arif Sağa geçmiş olsun dilediğinde
bulunduğuna, Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı
Mehmet Arslanla ilgili işkence iddialarını Adalet Bakan
Yardımcısına ilettiğine ve bu olayı takip
edeceğine ilişkin konuşması
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat
Sancarın, işkence iddiasıyla ilgili olarak Adalet
Bakanını arayacağına ve Genel Kurulu bilgilendirme
konusunda bir talep bulunduğunu kendisine ileteceğine ilişkin
açıklaması
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Diyarbakır Milletvekili Feleknas Ucanın, 8 Mart Dünya
Emekçi Kadınlar Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Ankaranın sorunlarına
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Osmaniye Milletvekili Mücahit Durmuşoğlunun, Kadirlinin
düşman işgalinden kurtuluşunun 98inci yıl dönümüne
ilişkin gündem dışı konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, Türkiyede işçi
intiharlarının olağanüstü boyutlara
ulaştığına ve çalışma şartlarının
bir an evvel iyileştirilmesini talep ettiğine ilişkin
açıklaması
2.- İzmir Milletvekili Kerem Ali Süreklinin, Afrinde Türk
Silahlı Kuvvetlerinin yürüttüğü operasyonda şehit olan askerlere
Cenab-ı Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar
dilediğine ve yaptırımların tavizsiz bir şekilde devam
edeceğine ilişkin açıklaması
3.- Hatay Milletvekili Birol Ertemin, Antakya-Altınözü yolunun
bir an evvel bitirilmesi ve yol için vatandaşlardan istimlak edilen
arazilerin bedellerinin ödenmesi için bakanlıkları göreve davet
ettiğine ilişkin açıklaması
4.- Mersin Milletvekili Aytuğ Atıcının, AKPnin
devleti yönetmek yerine ele geçirmeyi tercih ettiğine, Mersinde AKPnin
bir ilçe başkanının Millî Eğitim şube ve okul
müdürlerini yemekli bir toplantıya çağırdığına,
Gençlik ve Spor Müdürlüğünden aldıkları spor kıyafetlerini
okullardaki öğrencilere dağıttığına ve bununla
ilgili soruşturma başlatılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
5.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın,
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancara yeni görevinde
başarılar dilediğine ve Batılıların
yazdığı dünya tarihine herkesin yerleştirilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
6.- İstanbul Milletvekili Selina Doğanın, bir grup
sanatçının Cumhurbaşkanının doğum günü
dolayısıyla ziyaretinden sonra MESAMa kayyum
atandığına ve AKPnin demokratik yollarla yönetimine alamadığı
kurumları operasyonla ele geçirdiğine ilişkin
açıklaması
7.- Balıkesir Milletvekili Ahmet Akının,
Balıkesirde tavukçuluk sektörünün sıkıntılı günler
yaşadığına ve Hükûmeti hem üretici hem de tüketici
yararına önlemler almaya davet ettiğine ilişkin
açıklaması
8.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin, başta şehit
anaları olmak üzere bütün kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar
Gününü kutladığına ve kadına şiddet, kadın
cinayetleri, cinsel istismar, tecavüz, çocuk gelinler ile terör örgütünün
kucağındaki çocuklar için gerekli yasal düzenlemelerin
yapılmasını temenni ettiğine ilişkin
açıklaması
9.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlunun, Zeytin Dalı
Harekâtının 46ncı gününde Afrin dağlarında tarih
yazan Mehmetçike millet olarak tebrik ve teşekkürlerini arz ettiğine
ilişkin açıklaması
10.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, her
alanda millî teknoloji konusunda büyük projeler ortaya koymaya devam
ettiğimize ve girişimciliğin yeni projelerle daha da
ilerlemesini temenni ettiğine ilişkin açıklaması
11.- Çanakkale Milletvekili Bülent Özün, paintball sahası
olarak kullanılan Orhaniye Tabyasının Çanakkale Belediyesinin
yetki ve sorumluluk alanında olmadığına ve bir an önce
restore edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
12.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın, devletle el ele vererek
bağımlılıkla savaşan Yeşilaya teşekkürlerini
ilettiğine ve bağımlılık hastalığından
tamamen arınmış bir ülke için radikal kararlar almaya devam
edeceklerine ilişkin açıklaması
13.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamakın, Mersinde AKP ilçe
başkanının Millî Eğitim şube ve okul müdürlerine yemek
daveti düzenlediğine ve iktidarın okulları propaganda
alanına çevirmesinin kabul edilemez olduğuna ilişkin
açıklaması
14.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Kandıra-İzmit
yolunda her geçen yıl kaza sayısının
arttığına ve duble yolun bitirilmesi için verilen sözlerin
tutulması gerektiğine ilişkin açıklaması
15.- Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdinin, MESAM Yönetim
Kurulunun yerine kayyum atamanın eser sahibi sanatçıların
iradesini gasbetmek olduğuna ve yaşadığı stres
nedeniyle hastaneye kaldırılan Arif Sağa geçmiş olsun
dilediğinde bulunduğuna ilişkin açıklaması
16.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun, Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancara yeni görevinde
başarılar dilediğine, Toprak Mahsulleri Ofisinin 2017 ürünü 138
bin ton fındık için aldığı satış
kararından sonra randıman ölçümüyle ilgili sorunlar
yaşandığına ve denetim mekanizmalarının
işletilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
17.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin, Afrinde
emperyalist güçlere karşı kahramanca mücadele eden Mehmetçiki tebrik
ettiğine ve şehitlere Allahtan rahmet, gazilere acil şifalar
dilediğine ilişkin açıklaması
18.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun,
Karacabey Yeniköydeki altyapı sorununa ilişkin açıklaması
19.- Kilis Milletvekili Mustafa Hilmi Dülgerin, Zeytin Dalı
Operasyonunda görev alan şanlı ordumuza muzafferiyet, şehitlere Allahtan rahmet
ve gazilere acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması
20.- Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırımın,
Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Mehmet Arslana
Rize Kalkandere L Tipi Cezaevinde yapılan işkenceyi şiddetle ve
nefretle kınadığına ilişkin açıklaması
21.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin, yemek
kartlarının marketlerde kullanılmaması uygulamasına
bir an önce son verilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
22.- Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun, Demokratik Bölgeler
Partisi Eş Genel Başkanı Mehmet Arslana Rize Kalkandere L Tipi
Cezaevinde yapılan işkenceye ve 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar
Gününde 78 yaşındaki Sise ananın tüm
rahatsızlıklarına rağmen, Tarsus Cezaevinde
tutulmasına ilişkin açıklaması
23.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mithat Sancara yeni görevinde başarılar
dilediğine, Ömer Seyfettin ile Yusuf Akçurayı rahmet ve minnetle yâd
ettiğine, Türklüğü yaşatmak için hayatlarını feda
edenlere Cenab-ı Allahtan rahmet dilediğine, Diyarbakırda
çocuğa cinsel istismar suçu işleyenlerin serbest
bırakıldığına, özel kreşlerde çocuklara uygulanan
şiddete, çocukları koruma yönünde adımlar
atılmasının gerekli olduğuna ve CHP Parti Meclisi üyesi
Yavuz Karanın vefatı nedeniyle ailesi ile Cumhuriyet Halk Partisi
camiasına başsağlığı dilediğine ilişkin
açıklaması
24.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancara yeni görevinde
başarılar dilediğine, Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel
Başkanı Mehmet Arslana Rize Kalkandere L Tipi Cezaevinde
yapılan işkence konusunda Adalet Bakanının derhâl harekete
geçmesi gerektiğine, Afrinde sivillerin bombardımanın hedefi
olduğuna, Meclis dergisinde kendi partilerinin görüşlerine de yer
verilmesi gerektiğine, MESAMa kayyum atanması kararını
şiddetle kınadıklarına ve hayatını kaybeden CHP
Parti Meclisi üyesi Yavuz Karanın ailesine başsağlığı
dilediklerine ilişkin açıklaması
25.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancara yeni görevinde
başarılar dilediğine, hayatını kaybeden CHP Parti
Meclisi üyesi Yavuz Karana Allahtan rahmet, ailesi ile Trabzonlulara
başsağlığı dilediğine ve şeker
fabrikalarının satılması konusunda Hükûmeti konuyu yeniden
değerlendirmeye davet ettiğine ilişkin açıklaması
26.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancara yeni görevinde
başarılar dilediğine, Birleşmiş Milletler sözcüsü
Stephane Dujarricin Afrinde terör örgütünün sivilleri kalkan olarak
kullanmaya yönelik strateji yürüttüğüne ilişkin sözlerine,
hayatını kaybeden CHP Parti Meclisi üyesi Yavuz Karana Allahtan
rahmet, sevenleri ile Cumhuriyet Halk Partisine
başsağlığı dilediğine, şeker
fabrikalarının özelleştirilmesi konusunda çiftçilerin zarar
görmeyeceği Hükûmet politikaları istikametinde düzenleme
yapılacağına ve Ömer Seyfettinin ölüm yıl dönümünde
kendisine Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
27.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Halkların Demokratik
Partisinin verdiği grup önerisini desteklediklerine ilişkin
açıklaması
28.- Adana Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
iktidar partisinin vereceği oylarla Suruçta 2 polisi asıl
öldürenlerin kimler olduğunu ve neden bunun çözüm sürecinin bitirilmesine
bahane yapıldığını oylayacağına ilişkin
açıklaması
29.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, bir milletvekili
tarafından ortaya atılan işkence iddiası konusunda
Hükûmetten izahat beklediklerine ilişkin açıklaması
30.- İzmir Milletvekili Müslüm Doğanın, MESAMa kayyum
atanmasının kabul edilemez olduğuna ve bu nedenle
rahatsızlanan Arif Sağa acil şifalar dilediğine
ilişkin açıklaması
31.- Adana Milletvekili Meral Danış Beştaşın,
Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Mehmet Arslana
yapılan işkencenin hâlâ devam ettiğine, Hükûmetten bir an önce
açıklama yapmasını ve işkencecileri görevden
almasını talep ettiklerine ilişkin açıklaması
32.- Maliye Bakanı Naci Ağbalın, İstanbul
Milletvekili Garo Paylanın yerinden sarf ettiği bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
33.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, taşeron
düzenlemesinde güvenlik soruşturmasına takılan hükümlülerle
ilgili düzenleme yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
34.- Maliye Bakanı Naci Ağbalın, Hükûmet olarak her
zaman olduğu gibi ortaya çıkan sorunları çözme konusunda
gayretleri olduğuna ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Başkanlıkça, Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın Anayasa Komisyonu üyeliğinden istifasına
ilişkin yazısının 5/3/2018 tarihinde
Başkanlığa ulaştığına ilişkin önerge
yazısı (4/136)
2.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın (2/469) esas
numaralı 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/137)
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı
Kanunun 4üncü maddesi uyarınca, Malezya ile Türkiye Büyük Millet Meclisi
arasında parlamentolar arası dostluk grubu kurulmasına
ilişkin tezkeresi (3/1546)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, İstanbul Milletvekili İzzet Ulvi Yönter ve
arkadaşları tarafından, Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakfı çalışanlarının
sorunlarının belirlenmesi amacıyla 22/2/2018 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 6
Mart 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- HDP Grubunun, İstanbul Milletvekili Garo Paylan ve
arkadaşları tarafından, çözüm sürecinin bitmesine gerekçe
gösterilen, Ceylanpınarda 2 polis memurunun öldürülmesi
vakasının incelenmesi amacıyla 5/3/2018 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 6
Mart 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, kısırlığa
yol açan faktörlerin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan (10/2063) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin, ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 6 Mart 2018 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve
saatlerinin yeniden düzenlenmesine; gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer işler kısmında bulunan 533
sıra sayılı Kanun Tasarısının bu
kısmın 1inci sırasına alınmasına ve diğer
işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel
Kurulun 13, 20 ve 27 Mart 2018 ile 3, 10, 17 ve 24 Nisan 2018 Salı
günlerindeki birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesine;
533 sıra sayılı Kanun Tasarısının İç
Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde
görüşülmesine ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgenin, Kahramanmaraş Milletvekili
Celalettin Güvençin HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Giresun
Milletvekili Cemal Öztürkün 533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının tümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Garo Paylanın, Maliye Bakanı
Naci Ağbalın 533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının tümü üzerinde Hükûmet adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
4.- Maliye Bakanı Naci Ağbalın, İstanbul
Milletvekili Garo Paylanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
5.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Maliye Bakanı Naci
Ağbalın 533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının tümü üzerindeki soru-cevap bölümünde
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
IX.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Anayasa Komisyonunda boş bulunan üyeliklere seçim
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı Teklifleri
1.- Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 533)
XI.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, son beş yılda iflas nedeniyle
kapanan iş yerlerine ilişkin Başbakandan sorusu
ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent
Tüfenkcinin cevabı (7/20104) Ek cevap
2.-
İstanbul Milletvekili Zeynel Emre'nin, Fethullahçı Terör
Örgütünün (FETÖ/PDY) 15 Temmuz 2016
Tarihli Darbe Girişimi ile Bu Terör Örgütünün Faaliyetlerinin Tüm
Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin
Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu
Raporu'na ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili Ahmet Aydının cevabı (7/20974)
3.- Denizli
Milletvekili Melike Basmacı'nın, gümrük vergisi ödenmeyen ithal
ürünlere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/22890)
4.-
İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi'nin, TBMM'deki
restorasyonlara ve Atatürk tablolarına ilişkin sorusu
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Ahmet Aydının
cevabı (7/22938)
5.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, SPK ihalelerine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Mehmet Şimşekin cevabı (7/23011)
6.-
Kırklareli Milletvekili Türabi Kayan'ın, şeker politikasına
ve özelleştirmelere ilişkin Başbakandan sorusu
ve Maliye Bakanı Naci
Ağbalın cevabı (7/23041)
7.- Burdur
Milletvekili Mehmet Göker'in, Burdur'un Çeltikli ilçesindeki Organize Sanayi
Bölgesi Projesine ilişkin Başbakandan sorusu ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Faruk Özlünün cevabı (7/23066)
8.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, bağlı
kurum ve kuruluş hizmet binalarında son on yılda yapılan
tadilatlara, mobilya ve büro malzemeleri için yapılan harcamalara,
Bağlı
kurum ve kuruluşların merkez teşkilatında kullanılan
araçlara, bunlar için yapılan harcamalara ve Kurum lojmanlarına,
İlişkin
soruları ve Başbakan Yardımcısı Bekir
Bozdağın cevabı (7/23075), (7/23077)
9.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2012-2017
arasında yapılan bürokrat görevlendirmeleriyle ilgili mahkeme
kararlarına ve çifte maaş ödendiği iddialarına ilişkin
sorusu ve Ekonomi Bakanı
Nihat Zeybekcinin cevabı (7/23151)
10.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık
hizmet binalarında son on yılda yapılan tadilatlara, mobilya ve
büro malzemeleri için yapılan harcamalara ilişkin sorusu
ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent
Tüfenkcinin cevabı (7/23177)
11.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, 2012-2017 arasında
yapılan bürokrat görevlendirmeleriyle ilgili mahkeme kararlarına ve
çifte maaş ödendiği iddialarına,
Bakanlık
bünyesinde olası bir depreme yönelik olarak alınan tedbirlere,
İlişkin
soruları ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkcinin cevabı
(7/23178), (7/23403)
12.- Ankara
Milletvekili Ali Haydar Hakverdi'nin, ANKESOB ile ilgili olarak yapılan
teftiş sonucunda düzenlenen rapora ilişkin sorusu ve Gümrük ve
Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkcinin cevabı (7/23180)
13.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Bakanlık
hizmet binalarında son on yılda yapılan tadilatlara, mobilya ve
büro malzemeleri için yapılan harcamalara ilişkin, sorusu ve Maliye
Bakanı Naci Ağbalın cevabı (7/23215)
14.-
İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdi'nin, TBMM
Kütüphanesindeki bazı kitaplara ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkan Vekili Ahmet Aydının cevabı
(7/23271)
15.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, kamu kuruluşları ve
KİT'lerin 2017 yılında verdiği TV reklamlarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağın cevabı (7/23285)
16.- Ankara
Milletvekili Murat Emir'in, FETÖ soruşturmaları kapsamında
hakkında soruşturma açılan Ankara Ticaret Odası ve Ankara
Sanayi Odası üyesi bulunup bulunmadığına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkcinin
cevabı (7/23320)
17.- Tokat
Milletvekili Kadim Durmaz'ın, Gümrük Birliğinin güncellenmesi
çalışmalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Ekonomi
Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/23327)
18.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, Türk malı ürünlerin yurt
dışında markalaşması kapsamında verilen
desteklere ilişkin sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin
cevabı (7/23390)
19.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, vergi borcu bulunan firmalara
destek sağlanıp sağlanmadığına ilişkin
sorusu ve Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekcinin cevabı (7/23392)
20.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, 2003 yılından bu yana
Merkezi Uzlaşma Komisyonuna yapılan başvurulara ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Naci Ağbalın cevabı (7/23413)
21.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, 2012 yılından bu yana
toplanan vergilere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Naci
Ağbalın cevabı (7/23414)
22.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, özelleştirmeler
kapsamında yapılan satışlara ve sonuçlarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Naci
Ağbalın cevabı (7/23497)
23.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Devlet Denetleme
Kurulu ihalelerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan
Yardımcısı Bekir Bozdağın cevabı (7/23696)
24.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği ihalelerine
ilişkin Başbakandan sorusu ve Başbakan Yardımcısı
Bekir Bozdağın cevabı (7/23719)
25.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Savunma Sanayi
Müsteşarlığı ihalelerine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın
cevabı (7/23723)
26.- Hatay
Milletvekili Serkan Topal'ın, Bakanlık bütçesinden 2018
yılında Hatay için planlanan yatırımlara ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağın
cevabı (7/23786)
6 Mart 2018 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Sema KIRCI
(Balıkesir)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66ncı Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Mithat Sancarın, Parlamentoyu tarihsel anlamına yeniden
kavuşturacak çalışmalar yapılması gerektiğine,
ülkede egemen olan siyaset kültürünün kutuplaşma ve gerilimi besleyen
güçlü bir kaynak olduğuna, ölüm politikasından çıkıp hayat
yoluna girebilmek için herkese büyük sorumluluklar düştüğüne ve Genel
Kurulu yönetirken adalet ve demokrasi ilkelerine bağlı
kalacağına ilişkin konuşması
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri, görüşmelere başlamadan önce bazı
düşünce ve değerlendirmelerimi sizlerle ve halkımızla
paylaşmak istiyorum.
Demokratik
siyaset, tartışarak işleri barışçıl bir biçimde
yürütmek anlamına gelir. Bu da her şeyden önce çoğulluk olgusunu
paylaşan insanlar arasında gerçekleşir. Siyasetin var oluş
temeli çoğulluk ve özgürlüktür. Özgürlüğün yokluğu otoriterlik,
çoğulluğun yokluğu totaliterlik demektir. Özgürlüğün yitimi
şiddet eğilimini, çoğulluğun yitimi de nefret hareketlerini
teşvik eder. Tekçi ve yasakçı her girişim siyasetin var
oluş şartlarını tahrip eder. Tekçi ve yasakçı
anlayışın zafer kazanmasıyla siyasal yaşamın özü
olan tartışma gereksizleşir, çoğulluğun yerini
tekillik alır. Toplumu var eden ortak dünya sarsıntıya
uğrar, çökmeye başlar. Siyaseti yok etmeye
başladığınız zaman galip gelen sadece intikam tanrıçası
olabilir.
Değerli
milletvekilleri, ülkemiz uzun zamandır aşırı gerilim, derin
kutuplaşma ve hatta parçalanmışlık hâli yaşıyor.
Bunun başlıca sebebi de demokratik siyasetin sağlıklı
işlemesi için gerekli olan zemin ve şartların
bulunmamasıdır.
Parlamento,
demokratik siyasetin en kıymetli imkânı ve mekânıdır,
ayrışmış ve kutuplaşmış toplum kesimlerinin
birbirleriyle buluşmasını sağlayan hayati bir köprüdür,
tabii ki tarihsel anlamına uygun bir yapıya sahip olması ve
çoğulcu, demokratik bir şekilde işlemesi şartıyla.
Parlamentoculuk
zorlu bir mücadele tarihinin ürettiği değerli bir
kazanımdır. Bu tarihin en derin özünü, tek otoriteye ve tekçi
yönetime karşı halkın katılımını ve
çoğulcu temsilini savunmaktır. Millî Mücadele döneminin çok zorlu
şartlarında bile Birinci Meclis, parlamentonun bu tarihsel
anlamına sıkı sıkıya bağlı
kalmıştır, yetkilerini kıskançlıkla
sahiplenmiştir. Mustafa Kemal Atatürke bile zaman zaman çok sertleşen
sürekli bir muhalefetin varlığı bunun en önemli delilidir.
Etkili muhalefetin önemli isimlerinin vekilliklerinin düşürülmesi yönünde
talepler de gelmiştir bu dönemde fakat hem Millî Mücadelenin önderleri hem
de Meclis bu talepleri reddetmiştir. Oysa şimdi içinde
bulunduğumuz yasama dönemi, bu tarihsel anlamla hiçbir şekilde
bağdaşmayacak çok sayıda örnekle doludur. Tarihte, Parlamento
tarihinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarihinde hiç olmadığı
kadar milletvekillerinin dokunulmazlığı
kaldırılmış ve yine çok sayıda milletvekilinin
vekilliği düşürülmüştür. Şu anda 9 milletvekilinin
vekilliği düşmüş, 10 milletvekili de cezaevlerinde
bulunmaktadır. Böyle bir Parlamentonun ne parlamentoculuğun tarihsel
anlamına ne de Türkiyedeki tarihsel tecrübeye uygun düştüğü
kesinlikle söylenemez. Bizlerin yapması gereken Parlamentoyu bu tarihsel
anlamına yeniden kavuşturacak çalışmalar yürütmektir.
Ülkemizde
egemen olan siyaset kültürü de kutuplaşma ve gerilimi besleyen güçlü bir
kaynaktır. Siyasetin dost-düşman ayrımına
dayandığı kültürlerde toplumsal yaşamın her
alanında keskin bir kutuplaşmanın yaşanması
kaçınılmazdır. Bu kültürlerde farklı olanlar ve farklı
düşünenler birer düşman olarak görülür. Muhalefet de bir toplumsal
gerçeklik ve demokratik zorunluluk değil, bir şer faaliyeti olarak
algılanır. Böyle bir ortamda herkes elindeki imkânları
düşmanını yok etmek için kullanmak ister. Oysa demokratik
siyaset zeminini zayıflatan veya işlevsizleştiren her faktör ve
her gelişme nefreti ve şiddet eğilimini teşvik etmekten
başka bir sonuç doğurmaz. Nefret ve şiddet ise sadece
yıkım getirir. Şiddetin sinizme ve giderek nihilizme güçlü bir
zemin sunduğunu unutmamak lazım. Sinizm ve nihilizm
duraklarından geçerek gideceğimiz yer ilkelerin ve değerlerin
imhasıdır. Bu zemin, bir toplum olma veya toplum olarak kalma
imkânlarını da kurutur. Savaş nefret ve şiddet
ortamının doruklarını temsil eder. Savaş ölüm,
yıkım ve acı demektir. Toplumlar içinde ve arasında var
olan köprüler de savaşlarda yıkılır. Acıları
azaltmak ve tamir etmek için vazgeçilmez yol ise barış ve
demokrasidir.
Evet,
Her ölüm erkendir. der şair ama bazı ölümler çok erkendir, fazla
zamansızdır. Bilhassa öldürmelerle biten ömürler için ölüm her zaman
ve mutlaka erkendir ve maalesef, bu ülke, bu manada erken ölümler ülkesi hâline
gelmiştir. Bu, bizler için bir kader değildir değerli milletvekilleri.
Düşmanlığı, şiddeti ve nefreti, toplumsal ve siyasal
dünyamızı belirleyen en ağır hakikat olmaktan
çıkarabiliriz. Belki çok sancılı olacak ama geçmişimizle ve
kendimizle yüzleşme becerisini gösterebilirsek erken ölümler ülkesi
olmaktan çıkıp iyi hayatlar kuracağımız konusunda
umutluyum. Ölüm patikasından çıkıp hayat yoluna girebilmek için
hepimize büyük sorumluluklar düştüğüne inanıyorum çünkü
biliyoruz ki kandan kına yakılmaz.
Ben,
Başkanlığı vekâleten üstlenip Genel Kurulu yönetirken veya
başkan vekilliğinin diğer yetkilerini kullanırken adalet ve
demokrasi ilkelerine bağlı kalacağıma buradan, bir kez
daha, huzurunuzda söz veriyorum. Bu konuda zorlanabileceğim bir tek husus
var: Halefi olduğum Sevgili Pervin Buldanın bu çıtayı çok
yükseklere taşıyan örnek bir tutum sergilemiş
olmasıdır. Ona layık olmak için elimden geleni
yapacağım.
Bu
vesileyle tekrar Genel Kurulu ve halkımızı saygıyla
sevgiyle selamlıyor ve Allah kimseyi mahcup etmesin diyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
Evet,
şimdi görüşmelere başlıyoruz değerli milletvekilleri.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü
dolayısıyla söz isteyen Diyarbakır Milletvekili Feleknas Ucaya
aittir.
Buyurun
Sayın Uca. (HDP sıralarından alkışlar)
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Diyarbakır Milletvekili Feleknas
Ucanın, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
FELEKNAS
UCA (Diyarbakır) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, öncelikle sizi tebrik ediyorum, yeni görevinizde
başarılar diliyorum.
Değerli
milletvekilleri, önümüzdeki perşembe günü Dünya Emekçi Kadınlar Günü,
tüm kadınların 8 Martını kutluyorum. Figen Yüksekdağ
başta olmak üzere, cezaevinde bulunan kadın milletvekillerimiz
Gülseren Yıldırım, Burcu Çelik, Çağlar Demirel, Selma
Irmakı, emek ve özgürlük mücadelesi yürüten kadın
yoldaşlarımızı da selamlıyorum.
8
Mart kadınların uzun süreli mücadelesi sonucu
kazanılmış, kadın özgürlük mücadelesinde önemli bir gündür.
Bu gün Brezilya, İtalya, Rusya ve Çin gibi pek çok ülkede resmî tatil
günlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Ne yazık ki Türkiyede 8
Mart hâlâ resmî bayram sayılmış değildir.
Değerli
milletvekilleri, Türkiye ve kürdistanda yıllardır farklı
etnisite ve inançlardan kadınların verdikleri çok yönlü mücadeleyle
önemli kazanımlar elde edilmiştir. Medeni Kanun, Ceza Kanunu gibi
kanunlarda ve yasal alanda birçok ayrımcı düzenlemenin
kaldırılmasında kadınlar öncülük etmiştir.
Kürt kadınları
yıllardır yürüttükleri mücadele sonucu siyasal katılımda
kota, eş başkanlık ve eşit katılım
uygulamalarını hayata geçirmiştir. Kadın özgürlüğü
perspektifiyle DBP belediyelerinin hepsinin yönetim kademelerinde eş
başkanlık sistemi uygulanmıştır. Benzer şekilde,
bugün Kürt kadınları, cinsiyetçi bilimi ciddi bir sorgu ve
eleştiriye tabi tutarak, kadın özgürlüğü için önemli bir adım
olan jineolojiyi geliştirmiştir.
Değerli milletvekilleri,
bildiğiniz gibi 3 Ağustos 2014te Şengalde IŞİDin
soykırımına maruz kalan yediden yetmişe 5 bin ila 7 bin
arasında çocuk ve kadın IŞİD tarafından zorla
alıkonuldu. Ezidi kadın ile çocuklar Rakka, Musul ve Telafer gibi
kentlerin pazarlarında satıldı. Hâlâ yaklaşık 3 bin
kadın IŞİDin elinde bulunmaktadır. Bugün Afrinde
yaşayan Ezidi kadın ve çocuklar benzer bir katliamla karşı
karşıyadır.
Değerli milletvekilleri,
cinsiyet ayrımcılığı kadının toplumda ve
iş hayatında karşılaştığı en temel
engeldir. Türkiyede kadına yönelik şiddet, kadın cinayetleri,
çocuk istismarı, çocuk yaşta zorla evlilikler, işsizlik ve
mobbing kadınların karşı karşıya
kaldığı temel sorunlardır. Ne yazık ki hâlâ, her gün
kadınların erkekler tarafından sokak ortasında
öldürülmelerine tanık oluyoruz. Türkiyede son üç yılda, özellikle
kadın mücadelesinin üyesi kadınlar, yaşam haklarını
doğrudan hedef alan saldırılarla karşı
karşıya kalmıştır. Siyasette kadın
eşitliğini esas alan ve eş başkanlık sistemini
yürürlüğe koyan tek parti olan HDP üzerinde ciddi baskılar
oluşmuştur. HDPnin binlerce kadın üyesi rehin alınarak
cezaevine konulmuş, 5 kadın vekilimizin milletvekilliği hukuksuz
bir biçimde düşürülmüştür.
Değerli milletvekilleri,
OHALle beraber Türkiyede kadınlar büyük oranda şiddetin hedefi
hâline gelmiş, bu dönem binlerce kadın KHKyle ihraç edilmiştir.
Kadınların hakları gasbedilmiş, binlerce kadın
işten çıkarılmış ve çok sayıda kadın kurumu
kapatılmıştır. Onlarca kadın gazeteci bugün
cezaevindedir. 78 yaşındaki hasta tutuklu Sise Bingölün
sağlık sorunları her geçen gün
ağırlaştığı hâlde hâlâ cezaevinde olması bu
ülke için utanç vericidir. Diyarbakır Keskesor aktivisti Diren Coşkun
örneğinde basına yansıdığı gibi, cezaevlerinde
LGBTİ bireyleri ciddi bir şekilde kötü muameleyle karşı
karşıyadır.
Cumhurbaşkanı üç ay
önce Kadınlar gerçek özgürlüklerine bizim iktidarımız döneminde
kavuştu. demişti. Buradan kendisine sormak istiyorum:
Geçtiğimiz pazar günü Ankara ve Çorluda 8 Martı kutlamak için alanlara
çıkan kadınların polis tarafından darbedilerek yerlerde
sürüklenmesi hangi iktidarın talimatıyla gerçekleşmiştir?
Diyarbakırda yapmak istediğimiz bisiklet turu bile büyük bir güçle
engellendi. Kadınlardan neden bu kadar korkuyorsunuz?
Son olarak, Figen
Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Sebahat Tuncel, Ayla Akat, Leyla
Güven ve Sise ana şahsında, cezaevlerinde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Uca, sözlerinizi tamamlamak için size bir dakika daha süre
veriyorum.
FELEKNAS
UCA (Devamla) Teşekkürler.
rehin
tutulan kadınlar başta olmak üzere, bütün kadınların 8 Mart
Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutluyorum.
Yine
bugün, Şengal başta olmak üzere, Kürdistanda IŞİD ve
diğer kadın düşmanı çetelere karşı mücadele
yürüten bütün kadınları selamlıyorum. Kadın özgürlüğü
mücadelesi için direnen ve bu yolda hayatını kaybeden o onurlu
kadınları saygıyla anıyorum.
(x)
Yaşasın 8 Mart, kadın, yaşam, özgürlük.
Teşekkürler.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Uca.
Gündem
dışı ikinci söz, Ankaranın sorunları hakkında
söz isteyen Ankara Milletvekili Levent Göke aittir.
Buyurun
Sayın Gök. (CHP sıralarından alkışlar)
Konuşma
süreniz beş dakikadır.
2.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Ankaranın
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
LEVENT
GÖK (Ankara) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
konuşmama başlamadan önce, bugün yeni görevine başlayan Meclis
Başkan Vekilimiz Sayın Mithat Sancara görevinde başarılar
diliyorum, hayırlı olsun.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye, çöken Osmanlı İmparatorluğunun
üzerine 29 Ekim 1923te kurulmuş bir cumhuriyettir. Cumhuriyetin
kurucuları bu tarihe gelinceye kadar dört yıl süreyle Osmanlı
İmparatorluğunu işgal eden ülkelerle savaşmak zorunda kalmışlardır.
İşte bu savaş Ankaradan yönetilmiş ve cumhuriyet de
Ankaradan ilan edilmiştir. Millî mücadelede Mustafa Kemal Atatürk ve
arkadaşlarına en güç zamanda en büyük desteği veren Ankara için
Mustafa Kemal Benim gönlümde Ankaranın ve Ankaralıların
ayrı bir yeri vardır. demiş ve Ankaranın konumu, gelişmeye
açık olması, millî mücadelenin karargâhı olması
düşünülerek 13 Ekim 1923te Ankara başkent
yapılmıştır.
Ankara
kentinin kimliğini, uygarlık tutkusu, hoşgörü ve cumhuriyetçilik
gelenekleri oluşturur. Hacı Bayram Veli, 1427 yılında ünlü
camisini yaptırırken hemen yanı başındaki Roma
İmparatoru Augustusun anıtına dokunmamış, tam tersine
ondan yararlanarak hoşgörü anlayışının en güzel
örneğini vermiştir bundan tam altı yüz yıl önce.
Ankara;
Hititler, Galatlar, Frigler, Bizans, Ahiler, Selçuklu ve Osmanlı
kültürlerini bünyesinde barındıran ve Türkiye Cumhuriyetinin
başkenti olarak ülkemizin tarihsel hafızasının merkezi
durumundadır. Ancak son yirmi yılda bu tarihsel hafızanın
önemli parçaları zarar görmüş veya yok edilmiştir. Özellikle
Cumhuriyet Dönemi eserlerine sistematik saldırılar
gerçekleşmiş ve Ankaranın kimliği büyük ölçüde tahrip
edilmiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün gelinen noktada Ankara
hoşgörü anlayışından uzaklaşmış olup
Ankaranın tarihî kimliği, cumhuriyetçi nitelikleri, sosyal, kültürel
ve ekonomik yaşantısı iktidarın ve Ankara Büyükşehir
Belediyesinin tehdidi altındadır. Ankaranın tüm dış
ilçeleri göç nedeniyle ve birer birer yitirdikleri kamu hizmet binalarıyla
Türkiyenin ilçeler arasındaki gelişmişlik
sıralamasında en gerideki yerlerini almaktadır.
Örnek
olarak, 2000 yılında AKP iktidara gelmeden önce Haymana ilçesinin
nüfusu 54 bin iken şu anda 27 bine düşmüştür. Kalecik 25 binden
13 bine, Nallıhan 40 binden 28 bine, Bala 40 binden 21 bine, Güdül 21
binden 8 bine düşmek suretiyle büyük ölçüde göç vermiştir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; besicilik ve çiftçilik dış
ilçelerimizde neredeyse sıfır noktasına gelmiştir.
Atatürkün adının ve çağdaş yaşamın izlerinin
silinmesi için her türlü tertip Ankarada denenmektedir. Ankarayı yirmi
dört yıldır yöneten büyükşehir belediyesi Türkiyenin en borçlu
belediyesidir. Ödemediği kamu borçlarının yanında,
vergisini de ödemeyerek vergi yüzsüzleri listesinde 6ncı sırayı
işgal etmiştir. Ankaralılar en pahalı suyu, en pahalı
doğal gazı kullanmaya bu yönetimle mahkûm olmuşlardır.
Metrolara
kaynak aktarmak için özelleştirilen BAŞKENTGAZın
metroların yapımı Ulaştırma Bakanlığına
devredildiği hâlde tümü satılmıştır ve tam 1 milyar
162 milyon doların bugün nerede olduğu belli değildir. Ankara
Büyükşehir Belediyesinden bu hesap sorulmalıdır.
Ankaralılar
BAŞKENTGAZın özelleştirilmesine karşı oluşumuzda
ne kadar haklı olduğumuzu bugün bizlere yakınarak
anlatmaktadır. Alan şirket Ankaralılara doğal gazda büyük
sıkıntı yaşatmakta, sayaçların değiştirilmesi
konusunda ciddi baskılar yapmaktadır. Önceden ödenmiş olan
mekanik sayaçların elektronik sayaçlara dönüştürülmesindeki depozito
kabul edilmemekte ve Ankaralılar şu anda tekrar mekanik sayaca
döndürülmek için ciddi baskılarla uğraşmaktadır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Ankarada en son resmî millî
maçın yirmi altı yıl önce yapıldığını
bilir misiniz? Bir başkente yakışan bir tablo mudur? Tam yirmi
altı yıl önce, çeyrek asır önce Ankara son resmî millî
maçını yaşamıştır.
Ankara
196 ülkeyle ticaret yapan bir ildir ama Ankaradan şu anda direkt
uçuş seferleri ancak 14 ülkeye mümkündür. Yazıktır
Ankaranın ticaretle uğraşan insanlarına, sanayisiyle
uğraşan insanlarına. Herkes İstanbul aktarmalı gitmeye
çalışıyor. Büyük bir vakit kaybı ve zaman kaybı
Ankaralı ticaretle uğraşan kesimin büyük bir
sıkıntısını oluşturmaktadır. Bu
ulaşım yolu ve özellikle direkt hatların uçuş alanında
artırılması zorunluluktur.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Ankarada 5 milyon 450 bin nüfusa
karşı, 15.430 yatak bulunmaktadır hastanelerde. Bu çok küçük bir
rakamdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
LEVENT
GÖK (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Gök, konuşmanızı tamamlamak için size bir dakika
daha süre veriyorum.
LEVENT
GÖK (Devamla) 5 milyon 450 bin nüfusa sahip Ankaradaki yatak
sayısının 15.430 olduğu gerçeğini dikkatlerinize
sunmak istiyorum.
Ankarada
her yıl aşağı yukarı 3-4 bin şirket kapanmakta ve
bin ila 2 bin civarında şirket de tasfiye edilmektedir değerli
arkadaşlarım. 2017 itibarıyla, karşılıksız
çek sayısı 32.578dir.
Ankaranın
bu ciddi sıkıntıları yanında, şeker
fabrikalarını özelleştirirken 22 şeker
fabrikasının geçen yılki zararını 70 milyon olarak
açıklayan Hükûmet, Ankaparka harcanan 1 milyar 563 milyon liranın
hesabını vermek durumundadır. Bir yandan 70 milyon lira zarara
uğradı diye şeker fabrikalarını
özelleştiriyorsunuz, bir yandan da Ankarada Ankaparka 1 milyar 563
milyon lira para harcanıyor değerli arkadaşlarım. (CHP
sıralarından alkışlar) Böyle bir tablo içerisinde
Ankaranın yönetilmesi mümkün değildir ama Ankara bütün güçlükleri
aşacak bir siyasal birikime, demokrasi ruhuna ve uygarlık ruhuna
sahiptir.
Ben
bu duygularla hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyor, tekrar
Sayın Başkana görevinde başarılar diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Çok teşekkür ederim Sayın Gök.
Gündem
dışı üçüncü söz, Kadirlinin düşman işgalinden
kurtuluşunun yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Osmaniye
Milletvekili Mücahit Durmuşoğluna aittir.
Buyurun
Sayın Durmuşoğlu. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
3.- Osmaniye Milletvekili Mücahit
Durmuşoğlunun, Kadirlinin düşman işgalinden
kurtuluşunun 98inci yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Osmaniye) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle Sayın Başkan, yeni görevinizi tebrik
ediyorum, başarılar diliyorum.
Kadirlinin
düşman işgalinden kurtuluşunun doksan sekizinci yılı
münasebetiyle söz almış bulunmaktayım, bu vesileyle Genel Kurulu
ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi
saygıyla selamlıyorum.
Bundan
doksan sekiz yıl önce, tıpkı bugün Afrinde olduğu gibi
alçaklıktan ve riyakârlıktan vazgeçmeyen düşman kuvvetleri ve
onların destekçileri Kadirli halkından hak ettikleri Osmanlı
tokadını yemişlerdir. Çukurovayı işgal eden
Fransızlar atalarımızı yıldırmak için
baskıya, zulme ve sert uygulamalara yönelmişti. Kadirli halkı
ise inancından ve tarihinden aldığı güçle birlik ve
beraberlik içinde işgalci Fransızlara karşı dimdik durarak
Çukurovada işgalden kurtulan ilk şehir olmuştur.
Başkomutan Mustafa Kemal Atatürkün Sivasta görevlendirdiği Osman
Tufan Beyin önderliğinde başlayan kurtuluş harekâtı sadece
Kadirlinin değil, bütün Çukurovanın kurtuluşunda da öncülük
etmiş, diğer bir deyişle Çukurovanın hürriyet ve istiklal
güneşi Kadirlide doğmuştur. O büyük mücadelenin
kahramanları olarak yeni nesillere de aktarmaya gayret ettiğimiz
Osman Tufan Bey, Yaycıoğlu İbrahim Ağa, Hacı
Zülfigaroğlu, Musa Beyazıt, Tevfik Coşkun, Hasan Tekerek, Halil
Tekerek, Latifoğlu Ahmet Paşa, Hacı Bozdoğan Bey ve dedem
Bıyıklı Ali Ağa Durmuşoğlu ile vatan uğruna
canını ortaya koyan tüm atalarımızı rahmet, minnet ve
gururla anıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; geçmişte çeşitli
bahanelerle Anadoluya gelenler bugün de farklı isimler ve farklı
bahanelerle aynı işgalin peşindedirler. Düşman kuvvetleri
Anadoluya geldiklerinde yıllarca bu güzel ülkenin ekmeğini
yemiş, suyunu içmiş bazı hainlerin desteğini
yanlarında bulmuşlardır. Bugün de aynı şekilde terör
örgütleriyle ilişki içindedirler. Türk milleti bu
haksızlığa dün de razı olmamıştı, bugün de
razı olmuyor. Bu yüzden ne terör örgütleri ne de onları maske gibi
kullananlar bu topraklarda en ufak karşılık bulamıyor ve
Allahın izniyle bulamayacaklardır. Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın söylediği gibi, bir asır
önce başaramadıklarını şimdi
gerçekleştirebilecekleri hayaline kapılanların olduğunu
görüyoruz. Bunların kendilerine ancak şöyle sağlam bir
Osmanlı tokadı yedikten sonra gelebilecekleri
anlaşılıyor.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün karşımızda
Kurtuluş Savaşında olduğu gibi insanlıktan nasibini
almamış, masumların canını kıymaktan çekinmeyen
bir güruh var. Suriyede apaçık bir insani felaket yaşanmasına
rağmen Batı medyasının teröristleri bırakıp
Türkiyeyi hedef alması nasıl bir oyunun içinde olduğumuzun çok
açık bir göstergesidir. Sahada Türkiyeyle baş edemeyenlerin yalana
dayalı propaganda savaşıysa işe yaramayacaktır.
Türkiyenin artık yalanlara, oyalama taktiklerine karnı toktur. Tıpkı
bir asır önce olduğu gibi bölgemiz yeniden belli güçlerin rant ve
çıkar kavgasına kurban edilmek isteniyor.
Sınırlarımız kan ve gözyaşıyla yeniden çizilmeye
çalışılıyor. Bu kanlı planların önündeki en büyük
engel yüz yıl önce olduğu gibi yine Türkiyedir. Onlar ne yaparlarsa
yapsınlar, biz inanıyoruz ki kaderin üstünde bir kader vardır ve
kahraman ordumuz aziz milletimizin desteğiyle bir kez daha muzaffer
olacaktır.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bugün, düşman işgalinden
kurtuluşunun 98inci yıl dönümünü gururla kutlayan ve tarih boyunca
bölgesinin parlayan yıldızı olan Kadirli, bugün de her
açıdan kendini geliştirmekte ve örnek bir şehir olma yolunda
hızla ilerlemektedir. 16 Nisandaki halk oylamasında yüzde 54le
evet diyen Kadirli, inanıyorum ki, 2019daki ülke menfaatlerini parti
menfaatlerinin önüne koyan, milletin bekasını her şeyin üstünde
tutan Mesele vatansa gerisi teferruattır. diyen cumhur ittifakıyla
birlikte çok daha farklı bir değişim ve gelişimin içine
girecektir.
Sözlerime
son verirken Sayın Cumhurbaşkanımızın Tek millet, tek
bayrak, tek vatan, tek devlet. şiarını bir kez daha vurgulamak
istiyorum. Zira, kahraman ecdadımıza layık olmak ve ülkemizin
geleceğine en sağlam adımlarla ilerlemek için birlik ve
beraberliğimizin teminatı olan bu 4 ilkeyi asla aklımızdan
çıkarmamalıyız.
Başta
Gazi Mustafa Kemal ve silah arkadaşları olmak üzere bu vatanın
kurtuluşu için o günden bugüne canlarını hiçe sayan tüm
şehitlerimiz ve gazilerimizi minnet, şükran ve saygıyla
anıyor; şu an Osmaniyede, Kadirlide, Düziçinde, Bahçede,
Hasanbeylide, Sumbasta ve Toprakkalede ekranları başında
gururlu bir şekilde bizleri takip eden tüm hemşehrilerimi saygı
ve muhabbetle selamlıyor, Kadirlinin düşman işgalinden
kurtuluşunun 98inci yıl dönümünü bir kez daha yürekten kutluyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlamanız için bir dakika ek süre veriyorum Sayın
Durmuşoğlu.
MÜCAHİT
DURMUŞOĞLU (Devamla) Teşekkürler Sayın Başkan.
Rabbim,
vatanımızı, milletimizi, bayrağımızı ve
namusumuzu düşmanın şerrinden korusun.
Vatandaşlarımızın huzur içinde yaşaması için PKK,
FETÖ, PYD, DAİŞ ve YPG terör örgütleri başta olmak üzere iç ve
dış düşmanlara karşı cansiperane bir şekilde
mücadele eden tüm güvenlik güçlerimizi de muzaffer eylesin.
Fedakârlığın,
sonsuz sabrın ve karşılıksız sevginin
kaynağı olan kadınlarımızın yılda bir gün
değil her gün saygıyla hatırlanması dileğiyle 8 Mart
Dünya Kadınlar Gününü de kutluyorum.
Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Durmuşoğlu.
Değerli
milletvekilleri, birleşime on dakika ara veriyor ve sayın grup
başkan vekillerini görüşmeye çağırıyorum.
Kapanma Saati: 15.29
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Sema KIRCI
(Balıkesir)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66ncı Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Sayın
milletvekilleri, şimdi, sisteme giren ilk 15 milletvekiline yerlerinden
birer dakika süreyle söz vereceğim. Ancak bugün ilk yönettiğim oturum
olduğu için bu sayıyı 15le sınırlı
tutmamayı daha doğru buldum. Dolayısıyla olabildiğince
bu sayıyı genişletmeye çalışacağım imkânlar
ölçüsünde. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
Bu
sözlerin ardından sayın grup başkan vekillerinin söz taleplerini
karşılayacağım.
İlk
söz Sayın Topala ait.
Buyurun
Sayın Topal.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın,
Türkiyede işçi intiharlarının olağanüstü boyutlara
ulaştığına ve çalışma şartlarının
bir an evvel iyileştirilmesini talep ettiğine ilişkin
açıklaması
SERKAN
TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Son
yıllarda işçi intiharlarının hızla
arttığı bir gerçek. Yani kapitalist çalışma
koşulları işçilerin hayatına kastetmekte, iş
cinayetlerine bir de işçinin intiharını eklemektedir. Nitekim
iş cinayetlerinde dünyada ilk sıralarda yer alan Türkiyede işçi
intiharları da olağanüstü boyutlara ulaşmıştır.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği
Meclisi raporuna göre 2014 yılında en az 25 işçi, 2015
yılında en az 59 işçi, 2016 yılında en az 90
işçi, 2017 yılında ise en az 89 işçi intihar ederek
yaşamını yitirmiştir.
Buradan
Sayın Bakanımıza sesleniyorum: Onlara reva görülen
çalışma şartlarının bir an evvel masaya
yatırılıp iyileştirilmesini talep ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
İkinci söz Sayın Kerem Ali Sürekliye ait.
Söz
sizin, buyurun.
2.- İzmir Milletvekili Kerem Ali Süreklinin,
Afrinde Türk Silahlı Kuvvetlerinin yürüttüğü operasyonda şehit
olan askerlere Cenab-ı Allahtan rahmet, yaralılara acil şifalar
dilediğine ve yaptırımların tavizsiz bir şekilde devam
edeceğine ilişkin açıklaması
KEREM
ALİ SÜREKLİ (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Afrinde
Türk Silahlı Kuvvetlerinin yürüttüğü operasyonda şehit olan
askerlerimize Cenab-ı Allahtan rahmet, yaralılarımıza acil
şifalar diliyorum. Ordumuz Türk kudret ve kabiliyetinin
çelikleşmiş ifadesidir. Merhametiyle dosta güven veren Mehmetçik
inanılmaz disiplini ve kuvvetiyle de düşmanlarına korku salmaktadır.
Devletimizin ve milletimizin bekası söz konusu olduğunda
yaptırımlarımız ertelemesiz ve tavizsiz bir şekilde
devam edecektir. Gözlerine perde inmiş eli kanlı katiller nihayetinde
hezimete uğrayacaklardır.
BAŞKAN
Üçüncü söz Sayın Erteme ait.
Buyurun
Sayın Ertem.
3.- Hatay Milletvekili Birol Ertemin,
Antakya-Altınözü yolunun bir an evvel bitirilmesi ve yol için
vatandaşlardan istimlak edilen arazilerin bedellerinin ödenmesi için
bakanlıkları göreve davet ettiğine ilişkin
açıklaması
BİROL
ERTEM (Hatay) Yapımına 2015 yılında başlanan Antakya-Altınözü
yolunun istimlak çalışmaları yapılıp
vatandaşlarımız gerekli imzaları atmıştır.
Buna karşılık vatandaşlarımıza arazileri
üzerindeki istimlakten dolayı herhangi bir ödeme
yapılmamıştır. Ayrıca, Antakya-Altınözü yol
çalışması hâlâ bitirilmemiş olduğundan dolayı,
can ve mal kayıplı trafik kazalarına yol açmaktadır. Bu
sebeple, Antakya-Altınözü yolunun bir an evvel bitirilmesi ve yol için
vatandaşlarımızdan istimlak edilen arazilerin bedellerinin ödenmesi
gereğiyle ilgili, bakanlıkları göreve davet ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Dördüncü söz, Sayın Atıcıya ait.
Buyurun
Sayın Atıcı.
4.- Mersin Milletvekili Aytuğ
Atıcının, AKPnin devleti yönetmek yerine ele geçirmeyi tercih
ettiğine, Mersinde AKPnin bir ilçe başkanının Millî
Eğitim şube ve okul müdürlerini yemekli bir toplantıya
çağırdığına, Gençlik ve Spor Müdürlüğünden
aldıkları spor kıyafetlerini okullardaki öğrencilere
dağıttığına ve bununla ilgili soruşturma
başlatılması gerektiğine ilişkin açıklaması
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Teşekkürler Sayın Başkan.
AKP,
devleti yönetmek yerine ele geçirmeyi tercih etmiştir. Mersinde AKPnin
bir ilçe başkanı millî eğitim şube müdürlerini ve okul
müdürlerini yemekli bir toplantıya çağırdı. Mersin İl
Millî Eğitim Müdürüyle birlikte 70 okul müdürü bu toplantıya
katılmak zorunda kaldı. Devletimizin düşürüldüğü duruma
bakar mısınız, Türkiye Cumhuriyeti devleti AKP devleti hâline
getirilmeye çalışılıyor; buna izin vermeyeceğiz, bu
hevesiniz kursağınızda kalacak.
AKP
yöneticileri bununla da yetinmeyerek Gençlik ve Spor Müdürlüğünden
aldıkları spor kıyafetlerini de okullardaki öğrencilere
dağıtmıştır. Devlet yönetimi
anlayışından ve edepten yoksun bu uygulamayı AKP üst
yönetimi ve Millî Eğitim Bakanlığı içine sindirebiliyor mu?
Sindiremiyorsa, AKP ilçe başkanı ve Mersin il ve ilgili ilçe millî
eğitim müdürleri hakkında derhâl soruşturma başlatmalı
ve görevden almalıdır, aksi durumda suç ortağı
olacaktır.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Beşinci söz Sayın Kılıça ait.
Buyurun
Sayın Kılıç.
5.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Mithat Sancara yeni görevinde başarılar dilediğine ve
Batılıların yazdığı dünya tarihine herkesin
yerleştirilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
İMRAN
KILIÇ (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, yeni görevinizi tebrik
eder, başarılar dilerim.
Batılılar
tarihlerini 18inci yüzyıl sonrası güçlü dönemlerinde
yazmışlar, trajikomik olanı, bu tarihi bize dünya tarihi olarak
sunmuşlardır. Tarih ilk medeniyetle başlar. Mezopotamya,
Mısır, İndus, Çin ilk medeniyetlerin beşiğidir.
Sümerler ve Mısırlılar Antik Yunandan daha önce
gelmişlerdir. Antik Yunan ve Romayla başlatılan bu tarihte ne
Hindistan ne Çin ne Aztek ne İnka ne Maya ne Anzaklar ne de İslam
medeniyeti ve Afrikanın esamesi okunur. Hâlbuki bütün bu tarih içinde
Avrupanın tarihi az bir zamandır. Dünya tarihine herkesi
yerleştirmeli, Hazreti İbrahimin dünyaya öğrettiği
paylaşmayı yeniden hatırlamalıyız, yoksa kendimizden
olmayanı ötekileştirmek çatışmayı körükler, olan da
budur. Dünyaya ve tarihe bu gerçeklerle bakmalıyız.
BAŞKAN
Söz sırası Sayın Doğanda.
Buyurun
Sayın Doğan.
6.- İstanbul Milletvekili Selina
Doğanın, bir grup sanatçının
Cumhurbaşkanının doğum günü dolayısıyla
ziyaretinden sonra MESAMa kayyum atandığına ve AKPnin
demokratik yollarla yönetimine alamadığı kurumları
operasyonla ele geçirdiğine ilişkin açıklaması
SELİNA
DOĞAN (İstanbul) Sayın Başkan, geçtiğimiz haftalarda
bir grup sanatçı Sayın Cumhurbaşkanını doğum günü
dolayısıyla ziyaret ettiler. Bir doğum günü ziyaretinden öte bir
biat şöleni şeklinde gerçekleşen bu organizasyonun ardından
binlerce üyesi olan MESAMa kayyum atandı. Görevden alınan MESAM
yöneticilerinin ve kayyum olarak atananların kimliklerine, sanatçı
duruşlarına baktığımız zaman bu operasyonun neden
yapıldığını anlayabiliyoruz. AKP demokratik yollarla
yönetimine alamadığı kurumları bir operasyonla ele
geçiriyor. El konulmayan bir kurum kaldı mı? Sırada hangisi var?
Ülkede
her şey giderek tekleştiriliyor, şimdi de türküleri,
şarkıları tekleştirmek istiyorlar. Büyük bir senfoni
orkestrasından tek bir ses çıkmasını istiyorlar. Herkes
aynı notaları çalsın, tüm kameralar aynı açıdan
çeksin, herkes aynı şeyleri yazsın istiyorlar. Sanat sanat için
mi, toplum için mi? tartışması günümüz Türkiyesinde
kapanmış, Sanat saray için mi, değil mi?
tartışması başlamıştır. Fakat
unutulmaması gereken bir söz var: Bir ülkenin türkülerini yapanlar
yasalarını yapanlardan daha güçlüdür. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Akın
7.- Balıkesir Milletvekili Ahmet
Akının, Balıkesirde tavukçuluk sektörünün
sıkıntılı günler yaşadığına ve Hükûmeti
hem üretici hem de tüketici yararına önlemler almaya davet ettiğine
ilişkin açıklaması
AHMET
AKIN (Balıkesir) Teşekkürler.
Kuvayımilliyenin
başşehri Balıkesirimiz yapısı ve iklim koşullarıyla
tarım ve hayvancılık kentidir. Türkiyede büyükbaş ve
küçükbaş hayvan üretiminde öncü iller arasında yer alan kentimiz için
özellikle kanatlı hayvan üretimi çok önemli bir yere sahiptir. Maalesef tavukçuluk
sektörü sıkıntılı günler yaşıyor. Girdi
maliyetlerine gelen yüksek zamlar üreticileri masraflarını ödeyemez
hâle getirdi. Özellikle kanatlı hayvan sektörü için önemli bir maliyet
olan yem fiyatlarının yüksek oluşu sektörü de iyice krize soktu,
üretici borç batağı içerisinde. Üretim yapmamak üretim yapmaktan daha
kârlı bir duruma geldi. Kredilerini ödeyemeyen üreticilerimizin
birçoğu piyasadan çekilmek zorunda kalıyor. Kırmızı
ete hasret kalan sofraların tavuk etine de hasret kalmaması için
Hükûmeti hem üretici yararına hem de tüketici yararına önlemler
almaya davet ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Şimşek
8.- Mersin Milletvekili Baki Şimşekin,
başta şehit anaları olmak üzere bütün kadınların 8
Mart Dünya Kadınlar Gününü kutladığına ve kadına
şiddet, kadın cinayetleri, cinsel istismar, tecavüz, çocuk gelinler
ile terör örgütünün kucağındaki çocuklar için gerekli yasal
düzenlemelerin yapılmasını temenni ettiğine ilişkin
açıklaması
BAKİ
ŞİMŞEK (Mersin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Başta
şehit anaları olmak üzere bütün kadınlarımızın 8
Mart Dünya Kadınlar Gününü kutluyor, kadına şiddet ve
kadın cinayetlerinin son bulmasını, cinsel istismar ve tecavüzle
ilgili -Genel Başkanımız Devlet Bahçelinin söylediği gibi-
gerekli yasal düzenlemenin yapılarak hadımsa hadım, idamsa idam
cezasının getirilmesini temenni ediyorum.
Ayrıca
çocuk gelinlerle ilgili ve erken evlilikle ilgili yine gerekli yasal
düzenlemelerin yapılarak daha ağır cezaların
uygulanmasını ve çocuklarımızın, özellikle doğu
ve güneydoğuda terör örgütünün kucağındaki
çocuklarımızın kurtarılması için gerekli mücadelenin
yapılmasını temenni ediyor, saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Dedeoğlu
9.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlunun,
Zeytin Dalı Harekâtının 46ncı gününde Afrin
dağlarında tarih yazan Mehmetçike millet olarak tebrik ve teşekkürlerini
arz ettiğine ilişkin açıklaması
SAMİ
DEDEOĞLU (Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Zeytin
Dalı Harekâtının kırk altıncı gününde Afrin
dağlarında tarih yazan Mehmetçikin kahramanlıklarını
Türk milleti olarak heyecanla izlerken bütün dünya da bu mücadeleyi askerlik
tarihine ibret dolu anılarla kaydetmektedir. Kendisini terörist üssünün
imhasına yeminle adamış Mehmetçik, mermisinin bittiği anda
ölümü hiçe sayarak kendi komutanına: Komutanım, bize de ateş
edin, bombalayın, yeter ki hainler yok olsun. diye cesaretle
haykırabilen asker örneği dünya savaş tarihinde
görülmemiştir. Nene Hatunların torunları kadın
subaylarımız, kardeşlerimiz, Fatma Bacılar, Ayşe
Ablalar, Hatice Analar dün Çanakkalede olduğu gibi bugün de Afrin
dağlarında ölümü hiçe sayarak Mehmetçikle omuz omuza mücadele
etmektedirler.
Millet
olarak tebrik ve teşekkürlerimi arz ediyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN
Sayın Taşkın
10.- Mersin Milletvekili Ali Cumhur
Taşkının, her alanda millî teknoloji konusunda büyük projeler
ortaya koymaya devam ettiğimize ve girişimciliğin yeni
projelerle daha da ilerlemesini temenni ettiğine ilişkin
açıklaması
ALİ
CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ülkemizin
10 büyük ekonomi içerisinde yer almasını sağlayacak olan bugünün
girişimcileridir. Sanayiden üniversitelere, sivil toplum
kuruluşlarından akademisyenlere kadar her alanda yeni
girişimcilerimizi görmekteyiz. Yerli ve millî projeler ülkemiz için en
önemli konulardan biridir. Ekonomimize katma değeri yüksek olan teknolojik
yatırımları Hükûmetimiz en üst seviyede desteklemeye devam
ediyor. Son zamanlarda özellikle terörle mücadelede ve Afrin Zeytin Dalı
Harekâtında yerli ve millî yatırımların ülkemiz için ne
kadar önemli olduğunu gördük. Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığımız bünyesinde bu alanda birçok proje hayata
geçirilerek girişimcilik kültürü hızla gelişiyor. Her alanda
millî teknoloji konusunda büyük projeler ortaya koymaya devam ediyoruz.
Teknolojimizin gücüyle mesajlarımızı daha net olarak tüm dünyaya
ulaştırıyoruz.
Girişimciliğin
yeni projelerle daha da ilerlemesini temenni ediyor, bu alanda görev yapan tüm
kardeşlerimize başarı diliyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN
Sayın Öz
11.- Çanakkale Milletvekili Bülent Özün, paintball sahası
olarak kullanılan Orhaniye Tabyasının Çanakkale Belediyesinin
yetki ve sorumluluk alanında olmadığına ve bir an önce
restore edilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
BÜLENT
ÖZ (Çanakkale) Sayın Başkan, Boğazın girişinde yer
alan ve Kumkale köyü sınırları içerisinde bulunan Orhaniye
Tabyası 1889 yılında II. Abdülhamit tarafından
yaptırılmıştır. Boğaz gücünü
sağlamlaştırmak için yaptırılan tabya, ayrıca
Çanakkale Savaşı sırasında da stratejik bir öneme sahip
olmuştur. Orhaniye tabyası sorumsuz bir kişi tarafından
paintball sahası olarak kullanıldı ve şanlı
tarihimize ihanet etti. Bu kişi hakkında savcılık
tarafından soruşturma başlatıldı. Orhaniye
tabyası bazı yandaş basında yazıldığı
gibi Çanakkale Belediyesinin yetki ve sorumluluk alanı içerisinde
değildir. Bu suçu belediyemizin üzerine atarak kurtulamazsınız.
Başka bir sorun şu: Abdülhamit zamanında
yapılan tabyanın hâlini resimlerde görüyorsunuz, yıllardan beri restore
edilmeyi bekliyor. Siz ancak tarihe Payitaht Abdülhamit dizisiyle sahip
çıkıyorsunuz. Sahip çıkmak böyle olmaz. Orhaniye
tabyasını bir an önce restore etmenizi bekliyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özkan
12.- Denizli Milletvekili Cahit Özkanın,
devletle el ele vererek bağımlılıkla savaşan
Yeşilaya teşekkürlerini ilettiğine ve
bağımlılık hastalığından tamamen
arınmış bir ülke için radikal kararlar almaya devam edeceklerine
ilişkin açıklaması
CAHİT ÖZKAN (Denizli) Bilindiği üzere, 1-7
Mart tarihleri arası Yeşilay Haftası olarak kutlanıyor.
Devletimizle el ele vererek bağımlılıkla savaşan
Yeşilaya buradan teşekkürlerimi iletiyorum. Tüm dünyada olduğu
gibi ülkemizde de madde bağımlılığı özellikle
gençleri tehdit etmekte, dolayısıyla da geleceğimize
kastetmektedir. Devletimizin ilgili kurumları ve STKlarımız
uyuşturucu madde bağımlılığı sorunu ile
topyekûn bir mücadele hâlindedir. Yine, Gazi Meclisimizde kurduğumuz Madde
Bağımlılığı Araştırma Komisyonunda da
konuya ilişkin önemli çalışmalar yürütülmektedir.
Geleceğimizi tasarlarken bağımlılık
hastalığından tamamen arınmış bir ülke hayal
ediyoruz ve bu doğrultuda Türkiyenin aydınlık geleceği
için radikal kararlar almaya devam edeceğiz. Sağlıklı
gelecek ancak sağlıklı bir nesille mümkündür.
BAŞKAN Sayın Çamak
13.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamakın,
Mersinde AKP ilçe başkanının Millî Eğitim şube ve
okul müdürlerine yemek daveti düzenlediğine ve iktidarın
okulları propaganda alanına çevirmesinin kabul edilemez olduğuna
ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Mersinde AKP İlçe Başkanının Millî
Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda propaganda
gezileri yaptığı basında yer aldı. Aynı ilçe
başkanı millî eğitim şube müdürlerine ve okul müdürlerine
yemek daveti düzenlemiş ve bu yemeğe 70 okulun müdürü
katılmıştır. Söz konusu ilçe başkanı bu
girişimlerini sosyal medya hesabından duyurmakta da bir sakınca
görmemiştir. Anayasamıza göre devlet memurlarının siyasi
parti propagandası yapması ve bu propagandaya iştirak etmesi suçtur.
Anayasa hükmü hiçe sayılarak suç işlenmiştir. Sendikal
faaliyetleri yasaklayan, sendikacıları her türlü baskıya maruz
bırakan iktidarın okullarımızı propaganda alanına
çevirmesi asla kabul edilemez. Halkımızı, hukuk
insanlarını ve sorumluları duyarlı olmaya
çağırıyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Akar...
14.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın,
Kandıra-İzmit yolunda her geçen yıl kaza
sayısının arttığına ve duble yolun bitirilmesi
için verilen sözlerin tutulması gerektiğine ilişkin açıklaması
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Kandıra ilçemizin Karadeniz kıyılarında
uzun bir sahile sahip olması, özellikle yaz aylarında yaşanan
yoğun trafik ve yol üzerinde çok sayıda köy olması nedeniyle
sık sık ölümlü kazalar yaşanmaktadır. Son üç yılda
toplam 448 kazanın meydana geldiği Kandıra-İzmit yolunda
her geçen yıl kaza sayısı artarken yaralı ve ölü
sayısı da artış gösteriyor. 2015 yılında 83 olan
yaralanmalı kaza sayısı 2017 yılında 106 olurken, yine
2015 yılında 3 olan ölümlü kaza sayısı 2017
yılında 7 oldu. Ölüm yolu olarak anılan Kandıra-İzmit
duble yolunun temeli 19 Kasım 2016 tarihinde atıldı. O gün
yapılan açıklamada 2018 yılında hizmete
açılacağı Ulaştırma Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı tarafından belirtilmişti ancak geçen on
altı ayın sonunda -temeli atılan yolda- temel yok,
çalışma yok ve kazalar artarak devam ediyor. Bu konuda olsun bari bir
kez verdiğiniz sözü tutun.
Kocaeli
halkının artık boş sözlerden ve yalanlarınızdan
bıktığını ifade ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Hakverdi...
15.- Ankara Milletvekili Ali Haydar Hakverdinin,
MESAM Yönetim Kurulunun yerine kayyum atamanın eser sahibi
sanatçıların iradesini gasbetmek olduğuna ve
yaşadığı stres nedeniyle hastaneye kaldırılan
Arif Sağa geçmiş olsun dilediğinde bulunduğuna
ilişkin açıklaması
ALİ
HAYDAR HAKVERDİ (Ankara) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün,
MESAMda Başkanlık görevinde bulunan değerli halk
ozanımız Arif Sağ ve Yönetim Kurulu sarayın
talimatıyla görevden alınmış ve yerine Yandaş
değil, uyumluyum. diyen Yavuz Bingöl atanmıştır. 9 bin
üyesi bulunan ve bu üyelerin iradesiyle göreve gelen MESAM Yönetim Kurulunun
yerine kayyum atamak eser sahibi sanatçılarımızın iradesini
gasbetmektir. Sarayın gözüne girme gayreti içerisinde olanlar halkın
gözünden ve gönlünden düşmüştür. Bu nedenle, onlara tahsis edilen bu
makam kaybettikleri itibarı geri vermeyecektir.
Yaklaşık
bir saat önce değerli ozanımız Arif Sağın
yaşadığı stres nedeniyle hastaneye
kaldırıldığını öğrendik. Kendisine buradan
geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, acil şifalar diliyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Bektaşoğlu...
16.- Giresun Milletvekili Bülent Yener
Bektaşoğlunun, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Mithat Sancara yeni görevinde başarılar dilediğine, Toprak
Mahsulleri Ofisinin 2017 ürünü 138 bin ton fındık için
aldığı satış kararından sonra randıman
ölçümüyle ilgili sorunlar yaşandığına ve denetim
mekanizmalarının işletilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Çok teşekkür ederim Sayın
Başkan. Yeni görevinizde de başarılar diliyorum.
Toprak
Mahsulleri Ofisi geçtiğimiz hafta 2017 ürünü 138 bin ton fındık
için satış kararı aldı. Ancak uygulamanın
kuralları ve satış yöntemi tam olarak belirlenemediğinden
özellikle randıman ölçümüyle ilgili bazı sorunlar
yaşanıyor. İddiaya göre, kampanya sırasında
randıman ölçümleri yapılan ve buna göre ödeme yapılarak
alınıp stoklanan fındıklar şimdi depolarda yeni
randıman ve yeni fiyat belirlenerek tüccara teslim ediliyor. Bu
sırada 1-2 puanlık aşağı yukarı randıman
oynamaları yapılarak bazı alıcılara haksız kazanç
sağlanıyor, bazıları ise zarara uğratılıyor;
iddia bu. Aynı işlemin kampanyada yapıldığı,
şimdi ise depolardaki kayıp kaçak oranlarının
denkleştirilmeye çalışıldığı belirtiliyor.
Denetim mekanizmaları işletilsin. Sayın Bakan Eşref
Fakıbabayı depolara, üreticinin alın terine, ülkemizin millî
değerine sahip çıkmaya çağırıyoruz, önergeme de acil
cevap bekliyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Şeker
17.- Kocaeli Milletvekili İlyas Şekerin,
Afrinde emperyalist güçlere karşı kahramanca mücadele eden
Mehmetçiki tebrik ettiğine ve şehitlere Allahtan rahmet, gazilere
acil şifalar dilediğine ilişkin açıklaması
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
PKK,
PYD, KCK terör örgütlerine karşı Zeytin Dalı
Harekâtının yürütüldüğü Afrin bölgesi ve Fırat
Kalkanı Harekâtıyla terör örgütü DEAŞtan temizlenen Azez
tarihimizde önemli bir yere sahiptir. Atatürkün 26 Ekim 1918 tarihinde
İngilizlere ve iş birlikçi emperyalist güçlere karşı
muharebesini kazandığı Katma bu bölgede yer almaktadır.
Atatürk Bir hat tespit ettim ve sınırladım. Kuvvetlerime emir
ettim ki; düşman bu hattın ilerisine geçmeyecek. diyerek
İngiliz ve iş birlikçilerin Anadolunun içine
sızmasını önlemiştir. İşte bugün tam yüz yıl
önce oynanan oyunların aynısı bölgede tekrar oynanmak isteniyor.
Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başkomutanımız
Recep Tayyip Erdoğanın kararlılığı ve ileri
görüşüyle bu oyunun oynanmasına müsaade edilmemektedir. Emperyalist
güçlere karşı kahramanca mücadele eden Mehmetçiki tebrik ediyorum,
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum, gazilerimize acil şifalar
diliyorum.
BAŞKAN
Sayın Kayışoğlu
18.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Karacabey Yeniköydeki altyapı sorununa
ilişkin açıklaması
NURHAYAT
ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Teşekkür ediyorum.
Bursanın
sahil beldelerinden birisi olan Karacabey Yeniköyde büyükşehir belediyesi
tarafından projelendirilen Karacabey Yeniköy kıyı bandı
çevre düzenlemesiyle ilgili sıkıntıları geçen hafta bizzat
yerinde gördüm. Karacabeyliler soruyorlar: 26 Eylül 2016 tarihinde
sözleşmesi yapılan ve 26 Ocak 2018de bitmesi gereken bu proje ne
zaman bitecek? diyorlar. Önümüzdeki yazı da toz toprak içerisinde
geçirmek istemiyorlar.
Yine,
burada altyapı sorunu olduğu için yağan her yağmurda
insanların evlerinin altı göl oluyor, bütün caddeler nehirlere
dönüşüyor. Diyorlar ki: Evimize gitmek için tekne mi almamız
gerekir? Altyapı sorununun da bir an önce çözülmesini talep ediyorlar.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bilgin
Yok.
Sayın
Dülger
19.- Kilis Milletvekili Mustafa Hilmi Dülgerin,
Zeytin Dalı Operasyonunda görev alan şanlı ordumuza
muzafferiyet, şehitlere Allahtan rahmet ve gazilere acil şifalar
dilediğine ilişkin açıklaması
MUSTAFA
HİLMİ DÜLGER (Kilis) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Zeytin
Dalı Operasyonunun kırk altıncı gününde toplam 2.872
terörist etkisiz hâle getirilmiştir. Kilisin ve sınır
illerimizdeki vatandaşlarımızın günlük
hayatlarını altüst eden, milletin istiklal ve istikbaline
kastedenlere karşı, camisinde ibadet ederken, lokantasında yemek
yerken bu saldırılara maruz kalan
vatandaşlarımızın bugün güven içinde
yaşamalarını sağlayan bu operasyonda görev alan
şanlı ordumuza Allahtan muzafferiyet diliyorum. 400 bomba uzmanının
Zeytin Dalı Operasyonuna gitmek için gönüllü müracaatlarını da
Çanakkale ruhunun bugünkü versiyonu olarak yorumluyor; hepsinden Allah
razı olsun derken, şehitlerimize Allahtan rahmet, gazilerimize acil
şifalar diliyorum.
BAŞKAN
Sayın Yıldırım
20.- Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırımın, Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel
Başkanı Mehmet Arslana Rize Kalkandere L Tipi Cezaevinde
yapılan işkenceyi şiddetle ve nefretle
kınadığına ilişkin açıklaması
BEHÇET
YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler Başkanım.
Demokratik
Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Mehmet Arslanın, sevk
edildiği Rize Kalkandere L Tipi Cezaevinde çıplak aramayı kabul
etmediği için gardiyanlar tarafından Başkanlığın
burada geçmez. denilerek bayılana kadar darbedildiği ortaya
çıktı. Bu nasıl anlayış, hangi uygar ülkede bu olur,
bunun hangi millîlikte, yerlilikte yeri vardır?
15
Temmuz kontrollü darbeden sonra bu iktidar meşruiyetini büyük ölçüde
yitirmiştir. Darbe girişimini kendisine Allahın bir lütfu
olarak kabul eden iktidar, yol arkadaşları olan FETÖ denilen
yapılanmanın yanında yer alanların yerine en çok,
demokrasi, barış ve özgürlük mücadelesi veren DBP ve HDP
yöneticilerine yönelmiştir. Savaşa karşı çıkan parti
yöneticilerimiz gözaltına alınmıştır. 100 kadar
belediyenin bağlı olduğu Demokratik Bölgeler Partisinin Eş
Genel Başkanına yapılan bu işkence tüm Kürtlere
yapılmıştır. Bu durumu şiddetle ve nefretle
kınıyorum. Demokratik bir seçim olsa halklarımız,
kayyumları da, iktidarınızı da sandıkta
boğacaktır.
BAŞKAN
Sayın Tümer
21.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin,
yemek kartlarının marketlerde kullanılmaması
uygulamasına bir an önce son verilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ZÜLFİKAR
İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın Başkan, Türkiyede özellikle dar
gelirli vatandaşlarımızın önüne her geçen gün başka
bir engel konulmaktadır. İşsizlik ve yoksulluğun
arttığı ülkemizde binlerce çalışanın
kullandığı yemek kartları, vatandaşın mutfak
ihtiyacı için büyük önem taşımaktadır. Yemek
kartlarında veya yemek çeklerinde günlük yemek ihtiyaçlarının
dışında kalan miktarla evlerinin, çocuklarının, bebeklerinin
ihtiyaçlarını karşılamak üzere marketlerden
alışveriş yapan vatandaşların artık marketlerden
alışveriş yapamamasına yönelik alınan karar son derece
anlamsız ve gereksizdir. Bu karar yemek kartlarını mutfak
ihtiyaçlarında harcamak için evlerinden yemek hazırlayarak iş
yerlerine götüren çalışanların özverisine ve ailesini sahiplenme
duygusuna da sekte vurdurmaktadır. Zaten çoğunluğu asgari
ücretle çalışan halkımız, yemek kartlarını
marketlerde kullanamaması nedeniyle mutfak harcamasını da
tamamen maaşından ayırmak zorunda kalacaktır. Lütfen bu
gereksiz duruma bir an önce son verilsin.
BAŞKAN
Sayın Tarhan? Sayın Tarhan yok galiba.
Sayın
Toğrul
22.- Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrulun,
Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Mehmet Arslana
Rize Kalkandere L Tipi Cezaevinde yapılan işkenceye ve 8 Mart Dünya
Emekçi Kadınlar Gününde 78 yaşındaki Sise ananın tüm
rahatsızlıklarına rağmen, Tarsus Cezaevinde
tutulmasına ilişkin açıklaması
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, AKP İşkenceye sıfır tolerans. diyerek
iktidara gelmişti. Maalesef bugün sıfır toleranstan rutin
işkence dönemine geçilmiş durumda. 104 belediyenin temsilcisi bir
siyasi partinin Eş Genel Başkanı, Demokratik Bölgeler Partisi
Eş Genel Başkanımız Sayın Mehmet Arslan Rize
Kalkandere L Tipinde -bir cezaevinden bir cezaevine sevk edilirken-
çıplak arama yapılmak istenmiş ve bunu kabul etmediği için
bayılana kadar işkence yapıldığı
tarafımıza bildirilmiştir. Bu, insanların iradesine bir
saldırıdır. İşkence, bir insanlık suçudur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Yine, Sayın Başkan, 8 Martta
kutlayacağımız bu Emekçi Kadınlar Gününde 78
yaşındaki Sise ana tüm rahatsızlıklarına rağmen
Tarsus Cezaevinde ısrarla tutuluyor. Cennet anaların ayakları
altındadır. diyenler 78 yaşındaki Sise anadan ne
beklediklerini buradan çıkıp açıklasınlar.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Son olarak Sayın Aslan
Sayın
Aslan da yok galiba.
Böylece
sisteme giren bütün milletvekillerine söz vermiş olduk.
Parlamento
sözün en özgür konuşulabileceği bir yer olduğu için diğer
yöneteceğim birleşimlerde de prensip olarak sisteme giren
milletvekillerinin tümüne söz vermek için elimden geleni yapacağım.
Şimdi
grup başkan vekillerinin söz talebi var.
İlk
olarak Sayın Erhan Usta.
Buyurun
Sayın Usta.
23.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancara yeni görevinde
başarılar dilediğine, Ömer Seyfettin ile Yusuf Akçurayı
rahmet ve minnetle yâd ettiğine, Türklüğü yaşatmak için
hayatlarını feda edenlere Cenab-ı Allahtan rahmet
dilediğine, Diyarbakırda çocuğa cinsel istismar suçu
işleyenlerin serbest bırakıldığına, özel
kreşlerde çocuklara uygulanan şiddete, çocukları koruma yönünde
adımlar atılmasının gerekli olduğuna ve CHP Parti
Meclisi üyesi Yavuz Karanın vefatı nedeniyle ailesi ile Cumhuriyet
Halk Partisi camiasına başsağlığı dilediğine
ilişkin açıklaması
ERHAN
USTA (Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle
yeni göreviniz hayırlı ve uğurlu olsun, görevinizde
başarılar dilerim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim, sağ olun.
ERHAN
USTA (Samsun) - 1910'Iu yıllarda imparatorluğun kötü
gidişatını fark ederek harekete geçen milliyetçi aydınlar,
kozmopolit ve köksüz zihniyetlere tavır almış, millî şuurla
direnç göstermiştir. Rahmet ve şükranla andığımız
bu fikir ve düşünce kutuplarımız, yönsüz ve uğursuz bir
döneme ışık saçmış; düşkün, bitkin ve yorgun
milletimize umut ve heyecan aşılamıştır. Kimisi
dizeleriyle, kimisi mısralarıyla, kimisi felsefi ve sosyolojik
tahlilleriyle, kimisi de hikâyelerinden, edebi eserlerinden taşan duygu ve
şuur seliyle tehlikelere dikkat çekmiş, ümitleri canlı
tutmuştur. Onları tanımadan, ortaya koydukları
fikriyatı kavramadan ileriye doğru atacağımız
adımların hepsi kılavuzsuz ve karanlıkta kalacaktır.
Onların kaleminden sayfa sayfa, cilt cilt Türklük dökülmüştür.
Onların mürekkebi Türk milletinin
bağımsızlığını yazmış,
onların kalbi Türk tarihinin, Türk kültürünün vazgeçilmezliğiyle
çarpmıştır.
Bu
isimlerden Ömer Seyfettin 6 Mart 1920 tarihinde, Türkçülük
fikriyatının abidevi şahsiyeti Yusuf Akçura ise 11 Mart 1935
tarihinde Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Herkesin köşe
bucak kaçtığı, devrin güç sahiplerinden menfaat umduğu bir
dönemde millete dönmenin, milletle yürümenin, milletle var olmanın,
milleti tanımanın önemine vurgu yapan işte bu kalem tutan
milliyetçi kahramanları rahmet ve minnetle yâd etmek boynumuzun borcudur.
Yine
öyle bir dönemden geçtiğimiz şu kritik günler bir kez daha
göstermiştir ki Türk milliyetçileri ve milliyetçi hareket Türk milletinin
özünü kavramış, millî ömürleri kapsamış, millî heyecan ve
arzuları bir şuurda toplamıştır. Geçmişte
olduğu gibi bugün de Türk milletinin dayanma ve yaşama kudreti Türk
milliyetçiliğindedir. 5 bin yıllık Türk tarihinin her safhasında
yolumuzu aydınlatan ışık, bu ülküden beslenip
çağıldayanlar tarafından aksettirilmiş, ruhumuza
nakşedilmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözünüzü tamamlayın Sayın Usta.
ERHAN
USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.
Türk
kadınının üzerine titrediği sevgilisini, evladını
kurban vermesi, çiftçinin, işçinin el emeğini, göz nurunu, alın
terini, sanatkâr ve ilim adamının zevkini, zekâsını bu
coğrafyaya akıtması suretiyle bu coğrafya vatan
olmuştur. Toprağın vatan hâline gelmesi için harcanan emeklerin,
toprağa düşen şehitlerimizin bir hafızası vardır;
bu hafıza tarihimizdir.
Bu
vesileyle, tarih boyunca Türklüğü yaşatmak için hayatlarını
feda eden kahraman ecdadımızı ve bugün yine tarih yazan, Türk
milletinin istiklali ve istikbali için mücadele ederken şehit olan
kahraman askerlerimizi minnet ve şükran duygularımla anıyorum,
aziz hatıraları önünde tazimle eğiliyorum, Cenabı Allahtan
rahmet diliyorum, ruhları şad, mekânları cennet olsun.
Sayın
Başkan, geçen hafta medyaya yansıyan bir olayla tekrar
sarsıldık. Diyarbakırda üç yıl önce yaşanan ancak
medyaya yeni yansıyan bir olayda da zihinsel engelli bir çocuğa
cinsel tacizde bulunan 22 sanık geçtiğimiz yıl tahliye edilmiş.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun Sayın Usta.
ERHAN
USTA (Samsun) Tabii, bu tahliyeleri anlamak mümkün değil. Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığı avukatının mağdurun
baskıya maruz kaldığını belirtmesine rağmen
mahkemenin verdiği bu karar vicdanları yaralamıştır.
Hatırlarsınız, bundan birkaç hafta önce de, 18 Şubat
tarihinde, yine Diyarbakırda yaşanan bir olayda cinsel istismar
suçunun işlendiğine dair kuvvetli suç şüphesi bulunduğu
belirtilmesine rağmen, tutuklama talebinin orantılı
olmayacağı ifade edilerek zanlı tutuksuz yargılanmak üzere
serbest bırakılmıştı.
Geçtiğimiz
hafta yine Samsunun Çarşamba ilçesinde ve Tuzlada özel kreşlerde
çocuklarımıza uygulanan şiddet olaylarıyla
sarsıldık. Buralardaki problem nedir, denetim problemi midir, bunu
tam bilemiyorum. Ancak bu olayların üzerine gidilmesi gereği
ortadadır. Çocuklarımızı her türlü ihmal ve istismardan
korumamız gereğini şiddetle vurgulamak istiyorum. Korkudan,
tehditten, baskıdan dolayı konuşmaktan çekinen kadın ve
çocuklarımızın elinden tutmak, onların derdine derman olmak
aynı zamanda insani, aynı zamanda vatandaşlık görevidir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Cümlelerinizi tamamlayın.
Buyurun
Sayın Usta.
ERHAN
USTA (Samsun) Geçen hafta Sayın Akdağ bu cinsel istismar kanun
tasarısıyla ilgili grubumuzu da ziyaret etti. Orada da hemen hemen
bir fikir birliğinin olduğunu gördük, biz görüşlerimizi de
ilettik. Bu düzenlemenin bir an evvel yapılarak
çocuklarımızı koruma yönünde adımların atılmasının
gerekli olduğunu ifade etmek isterim.
Çok
teşekkür ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Usta.
Sayın
Filiz Kerestecioğlu
24.- İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Mithat Sancara yeni görevinde başarılar dilediğine, Demokratik
Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Mehmet Arslana Rize
Kalkandere L Tipi Cezaevinde yapılan işkence konusunda Adalet
Bakanının derhâl harekete geçmesi gerektiğine, Afrinde
sivillerin bombardımanın hedefi olduğuna, Meclis dergisinde
kendi partilerinin görüşlerine de yer verilmesi gerektiğine, MESAMa
kayyum atanması kararını şiddetle
kınadıklarına ve hayatını kaybeden CHP Parti Meclisi
üyesi Yavuz Karanın ailesine başsağlığı dilediklerine
ilişkin açıklaması
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Öncelikle
yeni görevinizde başarılar diliyor, sizi tebrik ediyoruz. Bir kamu
hukuku profesörü olarak sizi, devletin yurttaşla ilişkilerinde insan
haklarına en çok ihtiyaç duyduğumuz böylesi bir dönemde Meclis
Başkanlığı kürsüsünde görmekten de büyük memnuniyet
duyduğumuzu bir kez daha ifade etmek isteriz.
BAŞKAN
Çok teşekkür ederim.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan,
işkence insanlığa karşı işlenen suçların en
korkuncudur. İşkencenin olduğu bir yerde hiçbir değerden
bahsedemezsiniz. Bugün 70lerin, 80lerin, 90ların izlerini hâlen
bedenlerinde ve ruhlarında taşıyan insanlarımız
bulunuyor. Binlerce insan ise işkencede hayatını kaybetti. Bugün
işkencenin geri geldiğini görüyoruz ve bunu asla kabul etmiyoruz.
Geçtiğimiz
günlerde -birkaç gün önce- hem 104 belediyenin hem de Kürt halkının
en önemli temsilcilerinden olan Demokratik Bölgeler Partisi Başkanı
Sayın Mehmet Arslanın sevk edildiği Rize Kalkandere L Tipi
Cezaevinde çıplak aramayı kabul etmediği için gardiyanlar
tarafından darbedildiğini ve işkenceye maruz
kaldığını öğrendik. Kendi ifadeleri şöyle Mehmet
Arslanın
Kamerasız bir odada 10a yakın gardiyan
tarafından şiddete maruz kaldığını belirtiyor ve
yaşadıklarını avukatlara şöyle aktarıyor:
Gardiyanların kendisine Başkanlığın burada geçmez.
Aramayı kabul etmezsen sonuçlarına katlanırsın. Burası
vatanseverlerin yeri, hepiniz bunu öğreneceksiniz. diyerek
saldırdıklarını anlatan Arslan bayılana kadar şiddet
gördüğünü söylüyor, olayın ardından revire götürüldüğünü
ama darp raporu düzenlenmediğini de bildiriyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Buradan Türk Tabipleri
Birliğine de bir çağrı yapıyoruz. Aynı zamanda
çağrımız sizedir çünkü gerçekten bir parti başkanı
fikirlerini ifade ettiği için tutuklanıyor, üstüne çıplak
aramaya maruz kalıyor ve bir parti liderine işkence uygulanıyor.
Bu konuda Adalet Bakanının derhâl harekete geçmesi gerekiyor ve bu
korkunç suçu işleyenlerin de görevden alınması gerekiyor. Sizin
bu konuda Adalet Bakanıyla görüşmenizi rica ediyoruz.
Sayın
Başkan, 46ncı gününe giren Afrin savaşında sivil ölümleri
durmuyor. Birleşmiş Milletlerin Suriye geneli ateşkes
kararına rağmen ateşin hiç kesilmediği Afrinde dün de
siviller bombardımanın hedefi oldu. Cinderes ilçesine yönelik hava saldırısında,
edinilen ilk bilgilere göre, 3ü çocuk 13 sivil hayatını kaybetti.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞBAKAN
YARDIMCISI BEKİR BOZDAĞ (Yozgat) - Yalan söylüyorsunuz, yalan!
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayınız Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) 18 yaralının ise
durumunun ağır olduğu kaydedildi.
Türkiyeli
yurttaşlar Afrin neresi bilmezken, Afrinde insanlar huzur içinde
yaşarken bir savaş propagandası başlatıldı ve
hemen duracağa da benzemiyor. Devletler savaşları propagandayla
kazanır, propagandayla kaybeder ve propaganda
inandırıcılığını yitirdiği an
yurttaşlar itiraz etmeye başlar. 80lerin ünlü savaş
karşıtı sözünü hatırlatmak isteriz: Düşünün ki
savaş var ve kimse cepheye gitmiyor.
Ben
elimdeki Meclis dergisini göstermek istiyorum aynı zamanda.
Tıpkı çocuk istismarıyla ilgili üç partinin ziyaret edilmesinin
ve bu konuda en ciddi çalışmayı yapan partimizin ziyaret
edilmemesinin bir ayıp olması gibi
Bunu buradan hatırlatmak
isterim, bunu bir basın toplantısında da dile getirdim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Aynı
şekilde, Meclis dergisinde Zeytin Dalı Harekâtıyla ilgili
açıklamalarda bulundu. diyerek üç grup başkan vekilinin
görüşlerine yer verilmiş. Şimdi, bizim savaşa
karşı olmamız görüşümüzün olmadığı ya da
Meclis dergisine açıklamada bulunmayacağımız anlamına
gelmiyor; bu da aynı şekilde, Meclisin düzeltilmesi gereken bir
ayıbıdır. Aynı şekilde, destekleyenlerin sözü olduğu
gibi buna karşı çıkanların da sözü vardır; eğer
bu ülkede demokrasi varsa herkesin bu sözünü ifade etmesi gerekir.
Son
olarak, Sayın Başkan, Türkiye Musiki Eseri Sahipleri Meslek
Birliğine de gerçekten kayyum atandı. Uyumlu insan Yavuz Bingöl
kayyumla beraber yönetime getirildi Arif Sağ
Başkanlığındaki yönetim görevden alınarak. Bu siyasi
kararı da şiddetle kınadığımızı ifade
etmek istiyoruz.
Teşekkürler.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kerestecioğlu.
Sayın
Engin Altay
25.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancara yeni görevinde
başarılar dilediğine, hayatını kaybeden CHP Parti
Meclisi üyesi Yavuz Karana Allahtan rahmet, ailesi ile Trabzonlulara
başsağlığı dilediğine ve şeker
fabrikalarının satılması konusunda Hükûmeti konuyu yeniden
değerlendirmeye davet ettiğine ilişkin açıklaması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın
Başkan, öncelikle sizi kutluyorum, tebrik ediyorum, görevinizde
başarılar diliyorum. İlk intiba olarak da son derece demokratik
ve katılımcı bir yönetim anlayışı
sergileyeceğinizi gördük, bundan da memnun olduk. Ayrıca,
yaptığınız konuşmada çoğunluk partisinin, daha
doğrusu Parlamentonun dikkate alması gereken önemli hususlar
olduğunu tespit ettim. Hayırlı olsun, başarılar
diliyorum. Selefinizin genel başkanlığa seçilmesi için de
ayrıca hayırlı olsun diyorum, tebrik ediyorum.
Sayın
Başkan, biz parti olarak bugün üzgünüz. Parti meclisi üyemiz Sayın
Yavuz Karanı kaybettik. Genç, çalışkan bir
arkadaşımızdı. Türkiye Büyük Millet Meclisi CHP Grubu
adına kendisine Allahımdan rahmet diliyorum; kederli ailesine,
Trabzon örgütümüze, velhasıl tüm Trabzonlulara
başsağlığı diliyoruz.
Sayın
Başkan, öte yandan, son on beş yirmi gündür tüm Türkiye kamuoyunu
etkileyen ve herkesin sonucunu merakla beklediği bir süreci
yaşıyoruz: Şeker fabrikaları. Bu fabrikaların muhtemel
ki, geçmişte hiç iyi bir örnek olmadığı için
özelleştirme adı altında arsaları satılacak ve
Türkiye, dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde çok
sınırlı tutulan nişasta bazlı şekerle
yaşatılmak istenecek. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Burada
birkaç boyutu var bu işin.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun devam edin Sayın Altay.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) - Nişasta bazlı şekere bu milleti kimse mahkûm
edemez. Buna Hükûmetin gücü yetmeyecek. Ancak bununla beraber Türkiye'nin dört
bir yanındaki on binlerce pancar üreticisi çiftçimizin, bu fabrikalarda
çalışan binlerce işçimizin ve yine bu fabrikaların
bulunduğu mahaldeki binlerce esnafımızın da Cumhuriyet Halk
Partisiyle birlikte şeker fabrikalarına, cumhuriyetimizin bu önemli
ekonomik kazanımlarına sahip çıkması bir zarurettir. Genel
Başkan Yardımcımız Veli Ağbabanın
başkanlığında 20 milletvekilimiz karış
karış Türkiyeyi dolaşmakta, şeker fabrikalarına,
şeker fabrikalarındaki işçiye, bölgedeki çiftçiye sahip
çıkma mücadelesini sürdürmektedir.
Bu
vesileyle, bu konuyu Türkiyenin gündeminde, Türkiye kamuoyunun gündeminde
tutmak amacıyla tekrar değinme gereğini duydum Sayın
Başkanım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Şeker fabrikalarının satılması
bu millete yapılabilecek en büyük ihanettir ve nişasta bazlı
şekerin zararlarını üşenmeden, bıkmadan 80 milyona
anlatacağız. Hükûmeti şimdiden bu konuyu yeniden
değerlendirmeye ve yanlıştan vazgeçmenin bir erdem olduğu
bilinciyle hareket etmeye davet ediyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Mehmet Naci Bostancı, buyurun.
26.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının, Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat
Sancara yeni görevinde başarılar dilediğine,
Birleşmiş Milletler sözcüsü Stephane Dujarricin Afrinde terör
örgütünün sivilleri kalkan olarak kullanmaya yönelik strateji yürüttüğüne
ilişkin sözlerine, hayatını kaybeden CHP Parti Meclisi üyesi
Yavuz Karana Allahtan rahmet, sevenleri ile Cumhuriyet Halk Partisine
başsağlığı dilediğine, şeker
fabrikalarının özelleştirilmesi konusunda çiftçilerin zarar
görmeyeceği Hükûmet politikaları istikametinde düzenleme yapılacağına
ve Ömer Seyfettinin ölüm yıl dönümünde kendisine Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan, öncelikle seçilmiş
olduğunuz bu görev dolayısıyla sizi tebrik ediyoruz. Başkan
vekillerinin görevini kolaylaştıran elbette Mecliste görev yapan
vekillerdir öncelikle. Hem başkan vekilinin hem de vekillerin nasıl
davranacağına ilişkin İç Tüzük ve teamüller herkesin
işini kolaylaştırıyor. Ümit ve temenni ediyoruz ki bu
istikamette Meclis çalışmalarını bütün başkan
vekillerinin görevli olduğu dönemlerde yerine getirir. Sizin de ifade
ettiğiniz gibi Parlamentoya uygun bir tarzda bu işler yürür.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Yani çok konuşturma milleti diyorsun.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Hayır. Parlamento, konuşulan yer.
İkincisi,
Afrinde terör örgütüne karşı Türkiye Cumhuriyeti bir operasyon
yürütüyor. Birleşmiş Milletler Sözcüsü Stephane Dujarric
yapmış olduğu açıklamada Afrin merkezde terör örgütünün
sivilleri kalkan olarak kullanmak için serbest
bırakmadığına ilişkin Birleşmiş Milletlerin
gözlemini aktarmıştır. Kirli terör örgütü sivillerin
katledilmesine, sivillerin öldürülmesine yönelik bir çabanın içindedir,
onları kalkan olarak kullanmaya yönelik bir strateji yürütmektedir. Ama
Türkiye Cumhuriyetinin askerî perspektifi hiçbir sivilin burnunun
kanamaması ama bölgede kan ve dehşetin asli faillerinden birisi olan
terör örgütü üyelerinin de tasfiyesine yönelik bir yaklaşımdır.
Cumhuriyet
Halk Partisi Parti Meclisi Üyesi ve Trabzon eski İl Başkanı
Yavuz Karan vefat etti. Kendisine Allahtan rahmet diliyoruz, mekânı
cennet olsun. Bütün sevenlerinin ve şüphesiz milletimizin başı
sağ olsun. Cumhuriyet Halk Partisine de
başsağlığı diliyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun devam edin Sayın Bostancı.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Şeker fabrikaları konusunda Hükûmetin
yaklaşımı çiftçilerin, çalışanların hiçbir
şekilde zarar görmeyeceği, üretime mutlak surette devam edeceği,
pancar şekerini kıymetlendiren yönündeki Hükûmet politikaları
istikametinde bu işlerin takip edileceği bir düzenleme çerçevesinde
özelleştirmedir. Hassasiyetleri ve parametreleri olan bir
özelleştirmedir. Şüphesiz muhalefetin bu işlerin takipçisi
olmasından memnun oluruz ama Hükûmetin yaklaşımına
ilişkin bu parametreleri de ifade etmek isterim.
Diğer
taraftan, kısa hikâyeciliğimizin kurucu isimlerinden, otuz altı
yıllık ömrüne çok sayıda hikâye eklemiş, bugün dahi
ortaokul, lise öğrencileri kadar
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Bostancı.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya)
farklı yaşlarda bulunan ve
Osmanlı İmparatorluğunun o son çalkantılı dönemine,
Birinci Dünya Harbine, o dönemde yaşanan hadiselere zeki bir hikâyecinin
gözüyle şahitlik etmek isteyenler Ömer Seyfettini yeniden
okumalıdırlar, 6 Mart 1920 ölüm yıl dönümü. Kendisine, bir kez
daha, Allahtan rahmet diliyorum. Pembe İncili Kaftan herhâlde herkesin
hafızalarındadır, diplomasiye ilişkin çok güzel
mesajları olan bir hikâyedir. Beyaz Lale aynı şekilde Balkan
komitacılarının kirli yüzüne ilişkin çok insani
hassasiyetleri öne çıkaran bir hikâyedir. Diyet aynı şekilde
kolektif hafızamıza yerleşmiş önemli hikâyelerden biridir,
bütün hikâyeleri öyledir. Edebiyat, hayatın bir duplikasyonudur,
hayatın bir ifadesidir. Yakın dönemi tarihten okursunuz, siyasetten
okursunuz...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Bostancı.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) ...aynı zamanda edebiyatçılardan okumak
da daha derinliğine, o insani hâllere ilişkin bilgi verir.
Çok
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Ben teşekkür ediyorum Sayın Bostancı.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Mithat Sancarın, hayatını kaybeden CHP Parti Meclisi üyesi
Yavuz Karana Allahtan rahmet, yakınları ile Cumhuriyet Halk
Partisine başsağlığı dilediğine, hastaneye
kaldırılan Arif Sağa geçmiş olsun dilediğinde
bulunduğuna, Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı
Mehmet Arslanla ilgili işkence iddialarını Adalet Bakan
Yardımcısına ilettiğine ve bu olayı takip
edeceğine ilişkin konuşması
BAŞKAN
Sayın Yavuz Karanın vefatını ben de büyük üzüntüyle
öğrendim. Ailesine, yakınlarına ve Cumhuriyet Halk Partisi
mensuplarına başsağlığı diliyorum, kendisine de
Allahtan rahmet diliyorum.
Sayın
Arif Sağın hastaneye kaldırıldığı haberi de
aynı şekilde üzücüdür. Dilerim, önemli bir sağlık sorunu
yoktur. Kendisine de geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum.
Sayın
Kerestecioğlu, Mehmet Arslanla ilgili işkence iddialarını
ben de öğrendim ve Adalet Bakan Yardımcısına dün ilettim.
İşkence bir insanlık suçudur, bu konuda herhangi bir istisna
yoktur. Bulunduğum yerde -burası olabilir, başka yer olabilir-
işkence iddialarının takipçisi olmak için elimden geleni
yapacağım. Bu olayı da takip edeceğimi sizlere bildirmek
isterim.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Ben hem ilettiğimiz
gibi, mümkünse tabii ki Adalet Bakanıyla da görüşmenizi -bir arada-
rica ettiğimizi söylemek istedim hem de Sayın Yavuz Karanın
ailesine başsağlığı dileklerimizi bugünkü
görüşmemizde de iletmiştik ama Genel Kurulda da tekrar etmek isterim,
başınız sağ olsun.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kerestecioğlu.
Sayın
Usta, buyurun.
ERHAN
USTA (Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben
de CHP Parti Meclisi Üyesi Yavuz Karanın vefatı nedeniyle Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu olarak ailesine ve Cumhuriyet Halk Partisi camiasına
başsağlığı dileklerimi iletmek istiyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Erhan Usta.
Evet,
değerli milletvekilleri, şimdi gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Başkanlıkça, Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın Anayasa Komisyonu üyeliğinden
istifasına ilişkin yazısının 5/3/2018 tarihinde
Başkanlığa ulaştığına ilişkin önerge
yazısı (4/136)
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Adana Milletvekili Sayın Meral
Danış Beştaşın Anayasa Komisyonu üyeliğinden
istifasına ilişkin yazısı 5 Mart 2018 tarihinde
Başkanlığımıza ulaşmıştır.
Bilgilerinize
sunulur.
Türkiye
Büyük Milet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
B) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620
sayılı Kanunun 4üncü maddesi uyarınca, Malezya ile Türkiye Büyük
Millet Meclisi arasında parlamentolar arası dostluk grubu
kurulmasına ilişkin tezkeresi (3/1546)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye
Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 sayılı Kanunun 4üncü maddesi uyarınca,
Malezya ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında parlamentolar arası
dostluk grubu kurulması hususu Genel Kurulun tasvibine sunulur.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- MHP Grubunun, İstanbul Milletvekili
İzzet Ulvi Yönter ve arkadaşları tarafından, Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı
çalışanlarının sorunlarının belirlenmesi
amacıyla 22/2/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 6
Mart 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulunun 6/3/2018 Salı (bugün)
yaptığı toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzük'ün 19'uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Erhan
Usta
Samsun
MHP
Grup Başkan Vekili
Öneri:
22 Şubat 2018 tarih, 2685 sayıyla
TBMM Başkanlığına İstanbul Milletvekili İzzet
Ulvi Yönter ve arkadaşlarının Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışma Vakfı çalışanlarının
sorunlarının belirlenmesi amacıyla verdiği Meclis
araştırması açılması önergemizin görüşmelerinin
6/3/2018 Salı günkü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin gerekçesini açıklamak üzere, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına, öneri sahibi Sayın İzzet Ulvi Yönter
konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Yönter. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
MHP
GRUBU ADINA İZZET ULVİ YÖNTER (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
22
Şubatta, geçtiğimiz ay, Türkiye Büyük Millet Meclisine biz Meclis
araştırma önergesi vermiştik. Bu Meclis araştırma
önergesinde sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakıflarında çalışan yaklaşık 10 bin
kardeşimizin sorunlarının araştırılarak buna
karşı geliştirilecek tedbirlerin alınmasını
teklif etmiştik, bugün de çok şükür bu önergemiz Türkiye Büyük Millet
Meclisi gündemine gelmiştir.
Türkiye
genelinde, şu anda il ve ilçelerde yaklaşık bin sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakfında 10 bine yakın
vatan evladı çalışmaktadır. Bu 10 bin kardeşimizin pek
çok sorunu vardır. Bu sorunların çözümüyle ilgili zaman zaman
grubumuzdan değerli milletvekillerimizin, örneğin Grup Başkan
Vekilimiz Samsun Milletvekili Erhan Usta Beyin de kanun teklifiyle, şahsen
benim soru önergemle, Sayın Bakana bizzat göndermiş olduğum
yazılı mesajla bu kardeşlerimizin, sosyal yardımlaşma
ve dayanışma vakfında çalışan kardeşlerimizin
sorunlarının çözülmesini talep ettik.
Aslında
sorunun çözümü çok basit, bu 10 bin kişinin kadroya alınması,
iş güvencesine kavuşturulması elzemdir, acildir, süratle
gerçekleşmelidir. İnanıyorum ki Türkiye'nin dört bir
tarafından, sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakfında çalışan kardeşlerimiz, tüm parti gruplarında
bulunan milletvekillerimize de mutlaka mesaj gönderiyordur, kendi ihtiyaç,
istek ve tekliflerini ulaştırıyordur. Bu kardeşlerimiz
mağdur değerli arkadaşlar, bu kardeşlerimiz uzanacak bir el
bekliyor, Türkiye Büyük Millet Meclisinden yükselecek bir irade gözlüyor.
Şimdi, biz, bu kardeşlerimizle ilgili düşüncelerimizi,
tavrımızı ortaya koydukça elbette bunlar umutlanıyorlar ve
bir beklentiye kapılıyorlar. Bu kardeşlerimizin, vakıf
çalışanlarımızın sorunları Mecliste çözülmeyecek
de nerede çözülecek? Bu kardeşlerimiz devlet memurlarında aranan
genel şartlara sahipler; yükseköğretim mezunu ve yabancı dil
biliyorlar, aynı zamanda KPSS sınavında aranan notu alarak
işe giriyorlar ama bu kardeşlerimiz maalesef kadrodan mahrumlar,
iş güvenceleri yok.
Değerli
arkadaşlarım, sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakıfları 3294 sayılı Kanuna istinaden, bu kanunun
amacına uygun faaliyet ve çalışmalar yapmak maksadıyla,
1986 yılında yayımlanmış bir Başbakanlık
genelgesinin ekinde ifade edilen, dercedilen senetle ve Türk medeni hukukuna
bağlı olarak çalışıyorlar. Bu kardeşlerimiz
sosyal devlet ilkesini hayata geçiriyorlar, sosyal devlet ilkesinin
gereğini yapıyorlar. Mesela, 2022 sayılı Yasada
sayılan engelli aylığını, engelli yakını
aylığını, 65 yaş aylığını, öksüz,
yetim aylığını, muhtaç asker ailelerine, yakınlarına
verilen aylıkları, bütün bu ihtiyaçları, talepleri bu sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakfında çalışan
kardeşlerimiz gerçekleştiriyor. Kömürse dağıtan bunlar, gıda
ve barınma gibi ihtiyaçlarla ilgili gerekli çalışmayı yapan
bu kardeşlerimiz ve bunlar şu anda il ve ilçe bünyelerinde
çalışıyorlar, iş güvenceleri yok az önce de
vurguladığım gibi, herhangi bir şekilde tayin hakları
yok. Evlenmeleri hâlinde, işte, kocası bir yerde, eşi diğer
yerde, başka bir ilde, bunlar buluşamıyor; ev birlikteliği,
aile birlikteliği sağlanamıyor ve bu kardeşlerimizin
bizlerden, Türkiye Büyük Millet Meclisinden, Hükûmetten beklentisi,
sorunlarının çözülmesi, taleplerinin görülmesi,
ihtiyaçlarının giderilmesi ve elbette kadroya alınmaları.
Biz buna sessiz kalamayız, bunu görmezden gelemeyiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yönter, sözlerinizi tamamlayın lütfen.
İZZET
ULVİ YÖNTER (Devamla) Teşekkür ederim.
Bu
maksatla, Sayın Grup Başkan Vekilimizin vermiş olduğu kanun
teklifi de çok değerli ve biz, bu sosyal yardımlaşma ve
dayanışma vakıflarında çalışan 10 bine yakın
kardeşimizin sorunlarının araştırılarak bulunacak
çözüm yollarının hayata geçirilmesini, son tahlilde de bu
arkadaşlarımızın, bu kardeşlerimizin kadroya
alınmalarını talep ediyoruz. Ve bunların -yani
vakıfların- kamu tüzel kişiliğine
kavuşturulmasını istiyoruz. Hakları değil mi?
Dolayısıyla
bunların süratle yapılacağına inanıyorum. Sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında
çalışan 10 bin kardeşimizin gözünün kulağının bugün
burada olduğuna inanıyorum. Ve her birinizin vicdanına
sesleniyorum: Gelin, bu kardeşlerimizin sesini duyalım.
Araştırma önergemizin gereğince komisyonumuzu kuralım ve bu
kardeşlerimizi de hitamında kadroya alalım.
Hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yönter.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisi üzerinde şimdi de Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına Sayın Mahmut Toğrula söz veriyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz
üç dakikadır Sayın Toğrul.
HDP
GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Öncelikle
yeni görevinizde başarılar diliyorum. Örnek bir yönetim
sergileyeceğinizden hiç kuşku duymuyorum.
Değerli
milletvekilleri, aslında Milliyetçi Hareket Partisinin sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında
çalışanların sorunlarıyla ilgili verdiği bu önerge
deve misalini bize hatırlatıyor. Hani deveye sormuşlar ya Neren
eğri? diye, dönmüş demiş ki: Nerem doğru?
Bu
ülkenin neresi doğru değerli arkadaşlar, neresi sorunsuz? Sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında
çalışanların sorunları var da diğer
vatandaşların hiçbir sorunu yok mu? Bu ülke baştan sona sorunlar
ülkesine ve çözümsüzlük derecesine ulaşmış durumdadır.
Değerli
arkadaşlar, özellikle OHAL ve KHKlerin ilanıyla kamuda sözüm ona
kadrolu olan hiçbir insanın, hiçbir kamu çalışanının
bir güvencesi kalmamıştır. Herkes, maalesef tüm kaynakları
savaşa aktarılan bir ülke
Ülkenin tüm kaynaklarının
savaş için seferber edildiği koşulları, milliyetçilik ve
militarizmin yükseltildiği bir durumu yaşıyoruz. Esnaf sorunlu,
çiftçi sorunlu. Devletin tüm kaynakları -şeker fabrikalarında
olduğu gibi- savaşa kaynak yetiştirmek üzere, özelleştirme
adı altında peşkeş çekiliyor. Devletin
çalışanlarının tamamı, hayatlarında,
çalışma yaşamlarında endişeli ve hiçbir şekilde
seslerini yükseltemiyorlar. Savaşa hayır. demek, maalesef dünyada
belki ilk kez Türkiye Cumhuriyeti tarihinde suç hâline getirildi ve bugün
insanlar sanki Afrinliler buraya girmiş gibi savaşı kutsayan ve
sivil ölümü olmamış gibi
Orada bakan diyor ki: Yalan
söylüyorsunuz. Sayın bakan, Afrinde sizin
bombaladığınız alanlarda siviller ölmüyor mu? Sizin
bombalarınız sivillere karşı seçici mi davranıyor?
Böyle bir özellikleri mi var? Hayır. Oraya bomba düşerse evet,
diğer unsurlar yanında siviller de ölüyor; 3 yaşındaki
bebeler de ölüyor, 70-80 yaşındaki analar da ölüyor.
Değerli
arkadaşlar, bu ülkenin çıkışı, demokratik alanın
güçlendirilmesi ve bu ülkenin savaş durumundan çıkmasına
bağlıdır. Bakın, demokratik alanda, bu Meclisin en etkili 2
milletvekili Sayın Grup Başkan Vekilimiz Ahmet
Yıldırım ve felsefe konuşmalarını dinlemekten
zevk duyduğumuz Sayın İbrahim Ayhanın, bir zatın iki
dudağı arasındaki kararla maalesef vekilliğini düşürdünüz.
Değerli
arkadaşlar, şunu söylemek isteriz ki: Siz burada vekilliğini
düşürebilirsiniz ama halkın gönlünde kurdukları o tahtı
yıkamazsınız. Biz tüm kamu çalışanlarıyla ilgili
bu meselelerin masaya yatırılmasının
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Toğrul, sözlerinizi tamamlayın.
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) -
ve bir çözüm önerisi geliştirilmesinin ve
savaş koşullarından çıkışın mutlaka burada
konuşulması gerektiğini söylüyoruz.
Sayın
Başkan, tekrar size başarılar diliyor, saygılar sunuyorum.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Toğrul.
Şimdi
de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Niyazi Nefi Kara
Buyurun
Sayın Kara. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA NİYAZİ NEFİ KARA (Antalya) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Ben
de sizi yeni görevinizden dolayı tebrik ediyorum. Demokrat
tavrınızı çok önceden beri, akademisyenlik döneminizden beri
biliyoruz ve öyle bir yönetimi örnek olarak sergileyeceğinize de eminiz.
Tekrar tebrik ediyorum.
BAŞKAN
Çok teşekkür ediyorum.
NİYAZİ
NEFİ KARA (Devamla) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; MHP grup önerisi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakıflarında bugün
çalışmakta olan 10 bine yakın insanımız mevcuttur.
Bunların işe alımları memurlar gibi KPSS, yabancı dil,
dört yıllık bir okul mezuniyeti gibi koşulları gerektiriyor
ama memurlar gibi bir güvenceleri yok. Gerçi OHAL koşullarında
memurun da güvence hakkı yok, onu da biliyoruz.
Maalesef
devletin personelini istihdam anlayışındaki
yanlışlıklara bir örnek de bunlardır. Yapılan
yardımların belirlendiği, ihtiyaç sahiplerine
dağıtımının yapıldığı,
ulaştırıldığı, güvenceden yoksun insanların
bunlar olmaması gerekiyor. İhtiyaç sahiplerinin tespitlerinin
giderilmesi amacıyla sosyal devlet ilkelerinin uygulanması için
uğraşan bu insanların da sorunlarını çözmemiz gerekiyor.
Bu insanlar mağduriyetlerle karşı karşıya. Örneğin,
bir ilden ya da ilçeden tayinleri yapılması gerektiğinde sadece
becayiş olabiliyor ama onların kıdem tazminatları gibi
diğer hakları da ellerinden alınıyor. Aynı zamanda bu
çalışanların tayinleri de yapılamıyor. Aynı
zamanda bu insanların yıllık, elli iki günlük tediye
ücretlerinin de ödenmediğini ısrarla bize
ulaştırdılar. Yardım için başvuru yapılan bu
dosyalarda çok az sınırlı sayıda insanlar
çalışıyor ancak malum, ülkemizin ekonomik ve sosyal
koşullarındaki geriye gidişten kaynaklı da binlerce, on
binlerce başvuruya çok az insan çok daha fazla çalışarak
mağdur bir şekilde, aynı zamanda kendileri mağdur olarak
yardım etmeye çalışmaktadırlar; bunun da giderilmesi
gerekiyor.
Devletin,
bu kurumlar devletin görevi olan sosyal faaliyetlerini yapan ama devlet kurumu
olmayan özel bir yer mi, tüzel bir yer mi, yoksa Hükûmete göre
çalışanların emeklerinin sömürüldüğü güzel bir yer mi karar
vermesi gerekiyor. Bu insanların kadrolarının verilmesi
gerekiyor. Gerçi Taşerona kadro vereceğiz. dediler, yüz binlerce
insanımız kadroya geçemedikleri için bizleri aramaktadırlar.
Taşeron işçilere Hiç kimse açıkta kalmayacak. dendi ama birçok
insan burada bizlere ulaşmaktadır.
Sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakfı
çalışanları başta olmak üzere, taşeron işçilerin
tamamı, yine onlar da dâhil olmak üzere bütün emeğin hakkı için
mücadeleye devam ediyoruz. Bu önergeyi destekliyoruz. Gelin, emekçilerimizin
haklarını alması için hep beraber, birlikte
çalışalım diyoruz.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kara.
Şimdi
de öneri üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sayın
Atay Uslu konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Uslu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz
üç dakikadır.
AK
PARTİ GRUBU ADINA ATAY USLU (Antalya) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; MHP grup önerisi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, size de yeni görevinizde başarılar diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler.
ATAY
USLU (Devamla) Değerli milletvekilleri, yardımlaşma ve dayanışma
duygusu insanlık tarihi kadar eskidir. Bu duygu vakıf kurumunun da
temelini teşkil eder. Vakıflarımız asırlarca
insanlığa, hatta tüm yaratılmışlara büyük hizmetler
sunmuş, sosyal devletin görevleri arasında bulunan eğitimden
sağlığa, sosyal yardımdan sosyal desteğe, çevreden
üretime kadar pek çok alanda önemli katkılar ortaya koymuştur.
Türkiyede
sosyal yardım ve vakıf denildiğinde ilk akla gelen kurum
sosyal yardımlaşma ve dayanışma
vakıflarıdır. Her ilçede bir sosyal dayanışma ve
yardımlaşma vakfı faaliyet göstermektedir. Bu
vakıflarımız bir yandan ihtiyaç sahiplerine ayni ve nakdî
yardımlarda bulunurken, diğer yandan da bunların üretken hâle
gelmesini sağlayacak projelere destekler vermektedir. Amaç, insanların
kendi kendilerine yeterli hâle gelebilmelerini sağlamak; amaç, bu
insanların üçüncü kişilere ihtiyacı olmadan
yaşamlarını devam ettirebilmelerini sağlamaktır.
Sosyal
yardımlaşma, dayanışma vakıfları ile
bakanlık veya merkezî idareler arasında herhangi bir hiyerarşik
ilişki ve yapı yoktur, her ilçedeki vakfın kendine ait bir
sözleşmesi vardır. 81 il, 919 ilçemizde, toplamda bin noktada
faaliyet gösterir bu vakıflar. Her vakfın hükmi şahsiyeti
farklıdır, her vakıf bir özel hukuk tüzel kişisi olarak
teşkilatlanmıştır. Bu teşkilatlanma, vakıf olarak
örgütlenme hem vakıf kültürünün devamı açısından önemlidir
hem de örgütlenmenin, teşkilatlanmanın yerinde olması,
muhtaçlığın hızlı bir şekilde tespiti ve
giderilmesi açısından çok önemlidir.
Vakıf
çalışanları aracılığıyla sahada sosyal
incelemeler yapılır, vakıf mütevelli heyetleri de kararlar
verir. Vakıf mütevelli heyetlerinde hem kamu idarecileri hem yerel
aktörler bulunur ve her türlü vakıf çalışanının
istihdamına yönelik iş ve işlemler bu mütevelli heyetince
yürütülür. Vakıf çalışanlarının mali ve özlük
hakları 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi memurlar
açısından geri bir durumda değildir.
Şu
örnekleri verebiliriz: 2018 yılı Ocak ayı itibarıyla kamuda
çalışan bir şube müdürü yaklaşık olarak 5.018 lira
aylık alırken aynı statüdeki vakıf müdürü 5.500 lira ücret
almaktadır. Öbür taraftan, kamuda yardımcı hizmet kadrosunda
çalışanlar 3.200 lira maaş almaktayken aynı özelliklere
sahip vakıf çalışanı 3.800 lira maaş almaktadır.
Yine, sosyal incelemeci olarak çalışanlar kamuda 3.800 lira alırken
vakıfta 4.500 lira almaktadır yani devlet memurlarından biraz
daha fazla ücret almaktadır. Vakıf çalışanlarımız
bugüne kadar muhtaçların tespitinde, ihtiyaçların giderilmesinde
fedakârca çalışmışlardır, çok güzel hizmetler ifa
etmişlerdir; bu ücretleri fazlasıyla hak ediyorlar. Kendilerine
teşekkür ediyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, sözlerinizi tamamlayın Sayın Uslu.
ATAY
USLU (Devamla) Sayın milletvekilleri, sosyal yardım faaliyetlerinin
hızlı ve esnek olabilmesi için, muhtaç kesimlere anında
ulaştırılabilmesi için mevcut vakıf sistemimiz çok
faydalı ve çok başarılı bir sistemdir. Bu yüzden mevcut
vakıf sistemine devam edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Uslu.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.- HDP Grubunun, İstanbul Milletvekili Garo
Paylan ve arkadaşları tarafından, çözüm sürecinin bitmesine
gerekçe gösterilen, Ceylanpınarda 2 polis memurunun öldürülmesi
vakasının incelenmesi amacıyla 5/3/2018 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 6
Mart 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 6/3/2018 Salı günü (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
5
Mart 2018 tarihinde İstanbul Milletvekili Sayın Garo Paylan ve
arkadaşları tarafından verilen 6892 sıra numaralı
Çözüm sürecinin bitmesine gerekçe gösterilen, Ceylanpınar'da 2 polis
memurunun öldürülmesi vakasının incelenmesi amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis araştırma
önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin
6/3/2018 Salı günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin gerekçesini açıklamak üzere, öneri sahibi, Halkların
Demokratik Partisi Grubu adına Kars Milletvekili Sayın Ayhan Bilgen
konuşacaktır. (HDP sıralarından alkışlar)
Sayın
Bilgen, süreniz beş dakikadır.
Buyurun.
HDP
GRUBU ADINA AYHAN BİLGEN (Kars) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
aslında sizin de açılış konuşmasında ifade
ettiğiniz yüzleşme konusuyla doğrudan ilişkili bu
araştırma önergemiz. Çünkü, dünyada bildiğimiz
çatışmalı süreçleri bitirmenin iki önemli yöntemi var: Birisi
onarıcı adalet, diğeri de yüzleşme ve hakikat
komisyonlarının işlemesi.
Ceylânpınarda
2 polis yatağında öldürüldü, üzerinden üç yıl geçti ve birkaç
gün önce o davayla ilgili yargılanan tutuklu kimse
kalmadığı gibi tamamı beraat etti.
Değerli
arkadaşlar, bu kürsüde, bu çatı altında bu konu her gündeme
getirildiğinde burada çok ilginç gerekçeler dile getirildi. Mesela:
Yargı süreci devam ediyor, dolayısıyla Meclisin bu konuda bir
komisyon kurmasına gerek yok. dendi, Zaten biliyoruz, işte örgüt
şu birimleriyle üstlendi. dendi. Bir önceki dönem Başbakanın
kamuoyu önünde söylediği söz gerekçe olarak sunuldu, Telsiz
konuşmalarından kimin yaptığını biliyoruz.
dendi. Şimdi, üç yıla yakın bir süre ve ortada yargılanan
hiç kimse yok.
Değerli
arkadaşlar, elbette Ceylânpınarda yaşanan o olayın öncesi
var, Suruçta onlarca genç hayatını kaybetti; sonrası var, 10
Ekim, garda benzer bir katliam gerçekleşti ve Ceylanpınar Türkiyede
çözüm sürecinin bitirilmesinin gerekçesi olarak bugüne kadar sunuldu, böyle
savunuldu. Şimdi, eğer gerçekten o süreçle ilgili samimi, ciddi,
tutarlı bir tavır gerçekleşecekse galiba öncelikle
yüzleşilmesi gereken birkaç nokta var. Bunlardan birisi: O olayla ilgili,
bir grup insanın tutuklanmasıyla ilgili kararı veren hâkim
Nurettin Bulut FETÖ kapsamında tutuklandı. Yine, ihbarı yapan
kişi de FETÖ kapsamında aranıyor. Dolayısıyla,
aslında 15 Temmuzdan yaklaşık bir yıl önce yani 15 Temmuz
2016dan bir yıl önce gerçekleşen bu olay, Türkiyede karanlık,
kirli işlerin, ilişkilerin altyapısının da önemli bir
işaretini ortaya koyuyor.
Değerli
arkadaşlar, gerek yargılama süreci gerekse toplumsal
hafızanın sağlıklı, doğru işlemesi
açısından bugün önümüzde bir kez daha bir fırsat var.
Yargılama süreci işlemiyor. Dolayısıyla, eğer bu
Meclis duymamayı, görmemeyi tercih ederse sorumluluğundan
kaçınmış olacak ama bunun üzerine cesaretle giderse muhtemelen
15 Temmuzu hazırlayan süreçler, ilişkilerle ilgili daha cesur, daha
samimi ve topluma karşı olan sorumluluğunu, görevini yerine
getirmiş olacak, bundan sonra da belki benzer şeylerin gerçekleşmemesi
için de daha kararlı, güçlü bir siyasal iradenin, toplumsal aklın,
ortak vicdanın inşası sağlanmış olacak.
Değerli
arkadaşlar, dünyadaki başka çözüm süreci örneklerinde de kötü vakalar
vardır. Mesela, İrlanda sürecinde meşhur kanlı pazar olayı
vardır, bu olayla birlikte çok kötü bir süreç başlamış ve
görüşme trafiği bitmiştir. Şimdi, Ceylânpınar ile
çözüm süreci arasındaki ilişkiye dair iki mantık yürütmek
mümkün. Birisi, bu olay süreci sabote etmek için başkaları
tarafından yapılmış olabilir, bu durumda Hükûmetin bu
olayın hakikatini ortaya çıkarma, bu olayın
sorumlularını bulma ve Türkiyenin bu tip karanlık olaylarla
başka bir zeminde anılmasını önleyecek bir iradeyi ortaya
koyma tavrıdır; böyle bir tavır yok. Tersi, ikinci alternatif,
hayır, bu aslında bilinçli, planlı ve güvenlik bürokrasisi
içerisinde muhtemel farklı yapılanmaların işidir yani bu
durumda da yine yapılacak bir tek şey vardır, bunun üzerine
gitmek, bununla hesaplaşma konusunda samimi bir irade ortaya
koymaktır. Eğer her ikisi de yapılmazsa elbette ki samimiyeti
sorgulayacak bir durum yok ama hem FETÖyle mücadele hem 15 Temmuzun
gerçekliğinin ortaya çıkarılması hem de benzer
olayların hiç kimse için tekrarlanmaması konusunda kararlı bir
iradenin sergilenmesi konusunda son derece kötü bir sınav verilmiş
olacaktır.
Herkesi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bilgen.
Şimdi
söz sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara
Milletvekili Sayın Levent Göke aittir.
Süreniz
üç dakikadır.
Buyurun
Sayın Gök. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA LEVENT GÖK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP Grubunun vermiş olduğu araştırma
önergesi önemli bir önerge. Türkiye, 2015teki 7 Haziran seçimleri ile 1
Kasım seçimleri arasında çok önemli olaylar yaşadı. 20
Temmuzda Suruçta patlayan bomba 33 kardeşimizi aramızdan aldı.
Hemen iki gün sonra Ceylânpınarda iki polis kardeşimizin
kapalı, kilitli bir evde enselerinden vurulmuş olarak bulunması,
daha sonra 10 Ekim Ankara Garı patlamasıyla gelişen süreçte 7
Haziranla 1 Kasım arasındaki sürecin sorgulanmasını
gerektiren çok önemli olaylar yaşandı yani bu olayları gözümüzü
kapatarak geçiştiremeyiz. İşte 22 Temmuzda Ceylânpınarda
iki polisin öldürülmesi olayı bunların tipik örneklerinden bir
tanesi. Ne olmuştur, kim öldürmüştür, niçin öldürmüştür? Bir
yargılama yapıldı, düne kadar denilebilirdi ki: Bir
yargılama vardı, yargılama sonucunu bekleyelim. Ve sonunda,
yargılama sonucunda bütün sanıkların beraat ettiği bir
olayda ben bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak 2 polisimizin
şehit edilmesinin arkasındaki gerçeği bilmek istiyorum ve bu
konuda en doğru kanal da Meclistir değerli arkadaşlarım.
Sonuna kadar gidelim, iş nereye kadar gidiyorsa oraya kadar gidelim. Bu
tablo geçiştirilecek bir hadise değil, gözünüzü kapatarak Ne
olmuş? denecek bir hadise değil. 2 polisimizin kanı yerde mi
kalsın? Kim yapmışsa sonuna kadar gitmek suretiyle kimle
karşılaşacaksak onu bulalım değerli
arkadaşlarım. Bu gerçekleri biz eğer ortaya çıkartamazsak
Meclis de görevini yapamaz. Şimdi, yargı bir olayı kapattı,
beraatle bitti. Peki, ne olacak bundan sonra? O 2 polisin vurulması
hadisesini ne yapacağız değerli arkadaşlarım, bunun
siyasal sistemdeki yankılarını, travmalarını
aşabilecek miyiz? Ki bu iki olay iktidar partisinin, HDP'nin bir ara
beraber yürüttükleri ve çözüm süreci diye adlandırılan sürecin de
bitiş noktası olarak değerlendirildi. Şimdi, olayın
arkasında ne var? Olayın arkasında
işte burada dün beraat eden sanıkları ilk tutuklayan hâkimin bir
FETÖ'cü olma gerçeği de var. E, bütün bunları yan yana
getirdiğinizde ortada çözülmesi gereken çok önemli bir olay var
değerli arkadaşlar. Biz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak
Ceylânpınar'da 2 polis kardeşimizin şehit edilmesi
olayının araştırmasını son derece
önemsediğimizi ve Meclis araştırma komisyonu
kurulmasını desteklediğimizi ifade ediyor, hepinizi sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Gök.
Öneri
üzerine şimdi de Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Celalettin Güvençe söz veriyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA CELALETTİN GÜVENÇ (Kahramanmaraş) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla
selamlıyorum.
Halkların
Demokratik Partisinin önerisi üzerine söz almış bulunuyorum.
Sözlerimin
başında, Sayın Başkan, başarılar diliyorum,
tebrik ediyorum.
BAŞKAN
Çok teşekkür ederim.
CELALETTİN
GÜVENÇ (Devamla) Bu konu, daha önce de ifade edildiği gibi, bu kürsüye
getirildi, tartışıldı, konuşuldu, uzunca süredir de
konuşuluyor. Ancak bizi başka yerden tartışmaya
çağırıyorsunuz. Kandili gölgede bırakmak için, bu ülkeye
otuz yıldır büyük acılar çektiren, bu ülkeye
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Bana bakarak konuşma yahu.
CELALETTİN
GÜVENÇ (Devamla) Size bakarak konuşmuyorum.
Kandilin
gündemden çıkarılması
Esaslı bir tartışma
açıyorsunuz. Çok açık ve net bir şekilde, evet, yargıda
mevcut sanıklar beraat etmiştir; yargı süreci
tamamlanmamıştır, temyizi vardır ama beraat etmiştir.
Ama bir gerçek var, bu kürsüde ifade ettim, 22 Temmuz günü ANF çok açık
bir şekilde bu olayı üstlenmiştir, bütün dünya kamuoyuna
düşmüştür. 29unda, olaydan yedi gün sonra, uykuda uyuyan
silahsız insanların öldürülmesinin örgüt üzerinde
yaptığı travma nedeniyle örgüt yeni bir açıklama
yapmıştır Bunu biz yapmadık; bağımsız
birimlerimiz, TAK yaptı. demiştir. Bunların hepsi
kayıtlarda vardır. Bir kere, bu tespit edilmeli ve kayıtlara
girmeli.
İkinci
bir yanılgı, bizi sürüklemek istediğiniz ikinci bir
yanılgı, bu olayın çözüm sürecini kestiği ve
baltaladığıdır. Bu, doğru değildir.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Bunu Başbakan açıkladı.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Ahmet Davutoğlu
söyledi.
CELALETTİN
GÜVENÇ (Devamla) Bu, doğru değildir.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Başbakan açıkladı,
Başbakanınız açıkladı.
CELALETTİN
GÜVENÇ (Devamla) Bakın, dinlerseniz anlatacağım, evraklara
dayalı söyleyeceğim.
Bu
olay 22 Temmuzda olmuştur, çözüm sürecinin 28 Şubat 2015
toplantısından sonra, örgütün silahı bırakması
çağrısından sonra yapılan gelişmeler
dolayısıyla olmuştur. Çok açık bir şekilde
toplantıdan yirmi dakika sonra -Sayın Adnan Boynukara zannederim bunu
burada ifade etti, makalesi var, kaynak da burada- Eş Genel Başkan
Demirtaş Hükûmet yürüttüğü politikayla zerre kadar umut vermiyor,
barışa yaklaşmıyor. demiştir. Akabinde, Mustafa
Karasu -örgütün Kandildeki elebaşlarından birisi- çok açık bir
şekilde Şimdi Kürt sorununun çözümü tartışılıyor,
hatta AKP tarafından PKKnın silahlı mücadeleyi
bırakacağı algısı yaratılmaya
çalışılıyor. Apo ile PKK arasında görüşme
olmadan, bu sorun çözülmeden PKK silah bırakacak. PKK kongre yapıp
silah bırakma kararı alacak. biçimindeki yaklaşımlar
demagojidir. demiştir.
Gelelim
temmuza
7 Haziran seçimlerinde Türkiyede iktidar çoğunluğunun
kaybedilmesinden cesaretlenen bu cani örgüt çirkin yüzünü
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın.
Buyurun.
CELALETTİN
GÜVENÇ (Devamla) Suriyedeki olaylardan da cesaret alarak çok açık bir
şekilde kanlı yüzünü göstermiştir.
Gene
kayıtlardan okuyorum: 11 Temmuz, olaydan on bir gün önce KCK
barajları gerekçe göstererek ateşkesi bitirdiğini
açıklamıştır. 14 Temmuz günü, KCKnın Eş
Başkanı Bese Hozat Yeni süreç devrimci halk
savaşıdır. başlıklı bir yazı yazarak
devrimci halk savaşı ve
(x)çağrısı
yapmıştır.
Değerli
arkadaşlar, geçmişi konuşmaya gerek yok, geçmişin belgeleri
her yerde var. Gelin, bugün barış yapalım. Gelin, bugün 5 bin
tır silah alan YPGye Amerikan uşaklığını yapmayın.
çağrısı yapalım. Gelin, bugün diyelim ki PKKya:
Bırak artık bu silahları, Mecliste siyaset
konuşalım."
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Mecliste vekil bırakmadınız be.
Ayıp be!
CELALETTİN
GÜVENÇ (Devamla) - Gelin, bugün burada barış için çağrı
yapalım. Bırakın geçmişi. Türkiye Cumhuriyeti
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Ne geçmişi? Daha
geçen hafta
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Daha yeni hakaretten 2 vekilin vekilliğini düşürdünüz.
CELALETTİN
GÜVENÇ (Devamla) Vekillerin neden olduğunu siz biliyorsunuz.
İbrahim
Ayhanın o tweetini gördüğümde içim yandı benim.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Niye?
CELALETTİN
GÜVENÇ (Devamla) - Tuncelide askerle çatışan adama
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) IŞİDe karşı mücadele ediyordu.
CELALETTİN
GÜVENÇ (Devamla) Aliboğazının, Dersimin yiğit
evladı diye bir vekil tweet atar mı değerli kardeşlerim?
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Yiğit değil miymiş? Onu mu
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) IŞİDe karşı savaşan
CELALETTİN
GÜVENÇ (Devamla) Askerle çatışan adama siz de
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Askerle değil, IŞİDle.
BAŞKAN
Lütfen Genel Kurula hitap edin Sayın Güvenç.
CELALETTİN
GÜVENÇ (Devamla) Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Güvenç.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Konuşma içerisinde
sayın hatibin birçok sataşma içeren sözü vardı
SALİH
CORA (Trabzon) Hangisi?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Özellikle belirtmemi
istiyorsanız aslında
SALİH
CORA (Trabzon) Hangisi?
BAŞKAN
Bir izin verin.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Size değil, ben
Başkana hitap ediyorum.
BAŞKAN
Lütfen buraya hitap edin Sayın Kerestecioğlu.
Buyurun
sizi dinliyorum.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Siz bu önergeyle
aslında Kandili devre dışı bırakıyorsunuz.
Sanki önergeyle bir şey aydınlatmak istemiyorsunuz, başka bir
çözümsüzlüğe sürüklüyorsunuz. gibi sözlerle sataşma vardır.
BAŞKAN
Tamam, İç Tüzük 69a göre sataşmadan iki dakika söz veriyorum.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Ayhan Bilgen
Bey konuşacak.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Ayhan Bilgen.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- Kars Milletvekili Ayhan Bilgenin,
Kahramanmaraş Milletvekili Celalettin Güvençin HDP grup önerisi üzerinde
AK PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
AYHAN
BİLGEN (Kars) Değerli arkadaşlar, 2 polisin öldürülmesinden
bahsediyoruz, bu kadar sempatik ve gülünecek bir manzara olup
olmadığı konusunda ben ciddi tereddütlüyüm ama cenazelerde de bu
pozu vermekten sakınmıyorsunuz. Eğer gerçekten
barışı, gerçekten
SALİH
CORA (Trabzon) Sizin hâlinize gülüyoruz.
AYHAN
BİLGEN (Devamla) Vallahi, gülünecek hâl ortada arkadaşlar; biz 2
polisin ölümü araştırılsın. diyoruz, siz hayır oyu
kullanacaksınız ve Araştırılmasın.
diyeceksiniz.
SALİH
CORA (Trabzon) Nereden nereye savruldun, ona gülüyoruz.
AYHAN
BİLGEN (Devamla) Burada çıkıp niyet okuyorsunuz.
SALİH
CORA (Trabzon) Konuşmanı yap.
AYHAN
BİLGEN (Devamla) Bizim önergemizden niyet okuyacağınıza
SALİH
CORA (Trabzon) Sen konuşmanı yap, bana niye sataşıyorsun?
AYHAN
BİLGEN (Devamla) Biz önergemizin arkasındayız,
araştırılsın, eğer sizin ANFyle ilgili bilgileriniz,
telsiz konuşmaları; bu kürsüden daha önce İçişleri
Bakanı Sayın Efkan Alanın, Sayın Davutoğlunun
konuşları, bütün bunları tekzip edecekseniz, tekzip
edebilirsiniz; o sizin tercihiniz.
Ceylânpınar
ile çözüm süreci arasındaki ilişki konusunda ben size aynen
katılıyorum; çözüm sürecinin bitmesinin sebebi Ceylânpınar
değildir ama sizin Hükûmetiniz adına buradan yapılan bütün
açıklamalarda bu gerekçe olarak söylendi. Biz sadece bu çelişkiye
dikkat çekmek istiyoruz. Ama hepsini geçelim, barış istiyor musunuz,
gereğini yapar mısınız; ayrı bir şey ama
şurada netleşelim, niyet ne olursa olsun bizim metnimizde çok
açık bir talep var, diyoruz ki: Bu 2 polisin kim tarafından, nasıl
öldürüldüğünü, bu yargılama sürecinin neden bu noktaya geldiği
konusunu bu Meclis araştırsın. Siz Hayır,
araştırılmasın, zaten biz biliyoruz. diyorsunuz.
Arkadaşlar, komisyonda zaten çoğunluk üye sizden olacak, komisyon
çalışsın, görüşmeler yapsın avukatlarla,
yargılama süreci, güvenlik güçleri, aileler; hangi şüpheler varsa
araştırılsın, Meclis de bunu dışarıya
deklare etsin, desin ki Evet, bu 2 polisin ölümüyle ilgili komisyonda
oluşan kanaat budur. Bundan niye korkuyorsunuz? Bundan niye
kaçıyorsunuz? Bunun ortaya çıkmasının Türkiye'ye nasıl
bir zararı olur? Bunu, bu Meclis yapmayacak da kim ortaya çıkartacak?
Siz, sadece ANFde okuduklarınız ya da örgütün üstlenip
üstlenmediği üzerinden mi hakikatin tecelli etmesini istiyorsunuz? Bunu mu
kabul ediyorsunuz? Bu mu siyaseten daha çok hoşunuza gidiyor? Yoksa bunu ortaya
çıkartan bir Meclis mi daha saygın bir Meclis olur ve bu ülkenin
gerçekten barışa yürümesine katkı sunar?
Herkesi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bilgen.
Sayın
Gök, yerinizden söz talebiniz var, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- Ankara Milletvekili Levent Gökün, Halkların
Demokratik Partisinin verdiği grup önerisini desteklediklerine
ilişkin açıklaması
LEVENT
GÖK (Ankara) Sayın Başkan, konu önemli. 2 polisin, evde,
kapalı kapıların ardında, kilitli olunan bir ortamda,
herhangi bir parmak izinin bulunmadığı bir ortamda
öldürülmüş olması, bence bütün herkesi ilgilendiren bir konu
olmalıdır. Yargının çözemediği bir olayın üzerine
gitmek Meclisin başlıca görevidir. Yani oradaki 2 polisimizin
kanı yerde mi kalsın? Sonu kime gidiyorsa gitsin, bunu
araştıralım. Yani bu, son derece makul bir teklif. Burada,
herkes, hiç olayı başka yönlere çekmeden cesaretle üzerine gidecek
bir kararlılığı göstermelidir. Biz bu
kararlılığı gösteriyoruz; 2 polisimizin kanı yerde
kalmasın, olayın sorumluları kimse Meclis arkasına
düşsün, bu olayı araştırsın diyoruz, biz de bu öneriyi
destekliyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Gök.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan, yerimden
kısa bir
BAŞKAN
Buyurun Sayın Danış Beştaş.
28.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, iktidar partisinin vereceği oylarla Suruçta 2
polisi asıl öldürenlerin kimler olduğunu ve neden bunun çözüm
sürecinin bitirilmesine bahane yapıldığını
oylayacağına ilişkin açıklaması
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Teşekkürler Sayın Başkan.
Doğrusu,
bu Suruçta 2 polisin olayı Türkiye'nin gündeminde çok önemli, hatibimiz
ayrıntılarıyla açıkladı, ben Başbakanın bir
sözünü paylaşmak için tekrar söz aldım.
Kendisi
dedi ki o tarihte: Mevcut düzen ülkenin büyümesine ayak uyduramıyor.
Bunun örnekleri, geçmişe doğru gidersek çok var. 7 Haziranı
unutmayın. 2 genç polisimizi uykusunda şehit ettiler. Bu arada, HDP
bölücü parti de gerçek yüzünü ortaya çıkardı.
Bu
olayı doğrudan partimize yükleyen bir dil aylarca
kullanıldı. Biz de diyoruz ki bugün önergemizde, bu 2 polisi
gerçekten kim öldürdü? Mahkeme, yargılama sonucunda beraat kararı
verdi. Peki, polisi asıl öldürenler kim ve çözüm sürecinin bitirilmesine
neden bahane yapıldı? Bugün iktidar partisi vereceği oylarla
aslında bunu oylayacak.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Geçmişteki sözlerin arkasında
duracak mı yani bu çözüm sürecinin bitmesine vesile olmasını
tekrar mı edecek, yoksa Hayır, umurumuzda değil polislerin
ölümü, kim yapmış olursa olsun. mu diyecek, asıl mesele bu.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Beştaş.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP Grubunun, İstanbul Milletvekili Garo
Paylan ve arkadaşları tarafından, çözüm sürecinin bitmesine
gerekçe gösterilen, Ceylanpınarda 2 polis memurunun öldürülmesi
vakasının incelenmesi amacıyla 5/3/2018 tarihinde Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 6
Mart 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi (Devam)
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan,
karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
Evet, oylamaya geçeceğim ama karar yeter sayısı da
arayacağım.
Halkların
Demokratik Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.19
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.33
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Sema KIRCI
(Balıkesir)
-----0-----
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66ncı
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Halkların
Demokratik Partisi grup önerisinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.34
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.42
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Sema KIRCI
(Balıkesir)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66ncı Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
Halkların
Demokratik Partisi grup önerisinin ikinci oylamasında da karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, öneri kabul
edilmemiştir.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
3.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
kısırlığa yol açan faktörlerin araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/2063)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin, ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 6 Mart 2018 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
6/3/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 6/3/2018 Salı günü (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
CHP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, kısırlığa yol açan faktörlerin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla (10/2063) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin görüşmesinin Genel Kurulun 6/3/2018 Salı günlü (bugün)
birleşiminde yapılması önerilmiştir. (Uğultular)
BAŞKAN
Önerinin görüşmelerine geçeceğiz ancak Genel Kurulda bir
uğultu var.
Sayın
milletvekilleri, sizleri sessizliğe davet ediyorum.
Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Kayseri Milletvekili Sayın Çetin Arıka söz veriyorum.
Buyurun
Sayın Arık. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
CHP
GRUBU ADINA ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın
Başkan, öncelikle yeni görevinizde başarılar diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler.
ÇETİN
ARIK (Devamla) Buradan vakitsiz aramızdan ayrılan parti meclisi
üyemiz Yavuz Karana Allahtan rahmet, sevenlerine
başsağlığı diliyorum. (Uğultular)
BAŞKAN
Sayın Arık, bir dakika lütfen
Uğultu
devam ediyor değerli milletvekilleri. Hatip kürsüde, lütfen
sessizliği sağlayalım.
Buyurun
Sayın Arık.
ÇETİN
ARIK (Devamla) - Sayın milletvekilleri, bugün, son on beş yılda
hızla artan erkek infertilitesi yani erkeklerdeki
kısırlığın araştırılması üzerine
verdiğimiz önergemiz hakkında söz aldım. Gazi Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Kısırlık
nedir? Kısırlık, bir çiftin korunmaksızın bir yıl
içerisinde çocuk sahibi olamaması hâlidir. Kısırlık, üreme
çağındaki kadınların yaklaşık olarak yüzde 10 ila
15ini etkilemektedir. Bilimsel verilere göre de Türkiyede 2,5 milyon
kişi kısırlık sorunuyla karşı
karşıyadır. Bunlardan yaklaşık 1 milyonu
yardımcı üreme tekniklerine yani tüp bebek tedavisine muhtaçtır.
Değerli
milletvekilleri, bundan yaklaşık on beş yıl önce
erkeklerdeki kısırlık oranı yüzde 10 ila 15 seviyesindeyken
bugün bu oran yüzde 45ler seviyesindedir. Yani AKP iktidarı döneminde,
son on beş yılda erkeklerdeki kısırlık oranında
yaklaşık olarak 3 katlık bir artış olmuştur.
Peki,
AKP iktidarı döneminde erkeklerdeki kısırlık neden bu kadar
artmıştır? Aslında, kısırlığın
başlıca nedenlerine baktığımızda bu sorunun
cevabını da görüyoruz. Stres, insülin direnci, diyabet, obezite,
GDOlu gıdalar, sigara, alkol, çevre kirliliği, uyuşturucu madde
kullanımı, varikosel, testis tümörleri, inmemiş testis vesaire
kısırlığın başlıca nedenleridir.
Bunların hepsi de AKP iktidarı döneminde artış
göstermiştir.
Şimdi,
beyler, beni iyi dinleyin: Amerika, AKP Hükûmeti eliyle Türk erkeğini
kısırlaştırıyor. Evet, yanlış
duymadınız, Amerika, AKP Hükûmeti eliyle Türk erkeğini
kısırlaştırıyor. İşte, son günlerde millî ve
yerli olan şeker fabrikalarının satılma kararı ve
nişasta bazlı şekerin kotasının artırılması
da Türk erkeğini kısırlaştırma projesinin bir
parçasıdır. Şeker fabrikalarının
satılmasıyla kısırlığın ne ilgisi var? diye
sorabilirsiniz. Ben size açıklayayım sayın milletvekilleri.
Nişasta bazlı şeker ne demek, pancar şekerinden farkı
nedir? İnsanlar hangi şekeri tüketirlerse tüketsin karaciğer o
şekeri ayrıştırır ve metabolizma bunların içinden
glikozu kullanır. Glikoz vücudun enerji kaynağıdır. Vücutta
enerji oluşabilmesi için glikozun hücre içine girmesi ve hücre
tarafından yakılması gerekir. Glikozun hücre içine girebilmesi
için de pankreasın insülin hormonu salgılaması gerekir.
İnsülin hormonu hücrenin kapısını açar, hücreye giren
glikoz da yakılarak enerjiye dönüştürülür. Nişasta bazlı
şekerde ise izoglikoz vardır. Nedir izoglikoz? İzoglikoz,
metabolizmanın kullandığı glikozun izomeridir yani glikozun
tersten bir kopyasıdır. Metabolizma glikozun tersten kopyası
olan izoglikozu tanımadığı için insülin hormonu
salgılayamamaktadır. Biz bu duruma insülin direnci diyoruz ki bu
durum da kısırlığın en önemli nedenlerinden biridir.
Vücut izoglikozu kullanamadığı, şeker ihtiyacını
karşılayamadığı için sürekli yeme ihtiyacı devam
eder. Bu da neye neden olur? Obeziteye. Obezite neye neden olur?
Kısırlığa neden olur. İnsülin hormonu
salgılanamayınca izoglikoz hücre içine giremediği için
kanımızda birikip diyabete yani şeker hastalığına
neden olmaktadır. Kısırlığın bir diğer
nedeni neydi? Şeker hastalığı.
Bu
işler öyle siyasilerin düğün törenlerine katılıp çiftlere
3 çocuk, 5 çocuk yapın. demeyle olmuyor Sayın Tamer. Çünkü bu
zehrin en çok etkilediği yerlerden biri de kılcal damarlardır. 3
çocuk için, 5 çocuk için kan akımı lazım. Nasıl yapsın
gariban 3 çocuğu, 5 çocuğu?
Bakınız
değerli milletvekilleri, kısırlığın bir
diğer nedeni neydi? Stres. Herkes stres hâlinde şimdi. Şeker
fabrikalarının kapısına kilit vurulunca eve ekmek
götüremeyen genç iş sahibiyken dert sahibi olacak, stres sahibi olacak ama
maalesef çocuk sahibi olamayacak.
NECDET
ÜNÜVAR (Adana) Muhalefet stres yapıyor!
ÇETİN
ARIK (Devamla) Kısırlığın bir diğer nedeni
neydi? Hava kirliliği.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Arık.
Buyurun.
ÇETİN
ARIK (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şeker
pancarı aynı büyüklükteki orman alanlarından 3 kat daha fazla
oksijen üretiyor. Siz Eskişehirde olduğu gibi halkın
sağlığıyla oynamaya, termik santralleri yapmaya devam edin.
Ben bu milletin bir ferdi olarak gerçekten çok merak ediyorum, bu Amerika
sevdanız, Cargill aşkınız nereden geliyor Allah
aşkına? Çoğu Avrupa ülkeleri nişasta bazlı şekeri
yasaklamış, en fazla yüzde 2,5 kota vermişken bizim millî ve
yerli Hükûmetimiz neden şeker fabrikalarını kapatıp da
nişasta bazlı şekerin kotasını yüzde 15e
çıkarmış? Amerika bir taraftan ürününü satıp kâr ediyor,
diğer taraftan da vatandaşımızın
sağlığını bozarak şeker ilacını, kanser
ilacını, kısırlık ilacını satarak kâr ediyor
hem de Türk milletinin soyunu kurutuyor. Bugün vatandaşımız
kısırlık ilacını alabilmek için tarlasını,
ahırındaki hayvanını, evini satmak zorunda kalıyor.
Ben,
buradan vatandaşlarımızı uyarıyorum: Eğer çocuk
sahibi olmak istiyorsanız, neslinizin devam etmesini istiyorsanız
Sayın
Başkanım, toparlıyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun toparlayın.
ÇETİN
ARIK (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Türk
milletinin nesli devam etsin diyorsanız, daha düne kadar birbirlerine idam
ipi atanların, birinin yüzde 50yi, diğerinin yüzde 10u bulamama
korkusuyla birbirine can simidi gibi sarıldıkları sözde cumhur
ittifakına, aslında al gülüm, ver gülüm ittifakına, koltuk
ittifakına, kirli ittifaka itibar etmeyin, oy vermeyin; benden söylemesi.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan anlayışınız için. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Arık.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun önerisi üzerinde söz sırası Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Sayın Ahmet Selim Yurdakula aittir.
Buyurun
Sayın Yurdakul. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
üç dakikadır.
MHP
GRUBU ADINA AHMET SELİM YURDAKUL (Antalya) Değerli milletvekilleri,
muhterem vatandaşlar; halk arasında kısırlık olarak
bilinen infertilite hakkında Milliyetçi Hareket Partisi adına söz
aldım.
Muhterem
vatandaşlar, kısırlık birey ve toplum
sağlığı üzerinde ciddiye alınması gereken
etkilere sahip, önemli bir sorundur. Milliyetçi Hareket Partisi olarak
vatandaşlarımızın sağlık sorunlarını
anlamak ve çözüm üretmek üzere vatandaşlarımızla hem de
akademiyle sık sık temas hâlindeyiz. Yapılan bilimsel
çalışmalarda kısırlığın görülme
sıklığı yüzde 10 ile 15 aralığındadır.
Ülkemizde yaklaşık 2,5 milyon çift çocuk sahibi olmakta sorun
yaşamaktadır. Artık her 6 aileden birinin bu sorunla yüz yüze
olduğu bilindiğine göre Vatandaşlarımızı bu
dertten nasıl koruyabiliriz? sorusunu ciddi olarak değerlendirmemiz
gerektiğine inanıyorum.
Öncelikle,
kısırlık sorununun büyük oranda çevresel şartlardan ve
gıda güvenliğinden etkilendiğini de bilmek zorundayız .
Temiz hava, temiz su, genetiği değiştirilmemiş
gıdalara ulaşım günden güne zorlaşıyor.
Çalışma hayatı ve günlük yaşamlarımız baştan
sona stres kaynağı. Hâl böyleyken çiftlerin çocuk sahibi
olmaları da gitgide zorlaşıyor. Biz Milliyetçi Hareket Partisi
olarak Türk milletinin huzurunu sağlamak ve
vatandaşlarımızın sağlığını
korumak adına Türk aile yapısını daima korumayı ve
geliştirmeyi arzu ediyoruz.
İnfertilite,
yalnızca bireylerin değil toplumumuzun da dinamiklerini etkileyen
genel bir sorun durumundadır. Bu nedenle Milliyetçi Hareket Partisi olarak
önerilerimiz, çevre şartlarının iyileştirilmesi ve
doğanın korunması adına geniş kapsamlı bir
seferberlik başlatmak zorundayız. Ayrıca,
kısırlık tedavisinde araştırma geliştirme
faaliyetlerine yönelik bütçe ayrılmalı, ihtiyaç sahibi ailelerin
kısırlık tedavilerini devlet olarak üstlenmeliyiz. Partimizin
önerdiği koruyucu sağlık politikası kapsamında
infertiliteye neden olan sigara, alkol ve uyuşturucu gibi zararlı
alışkanlıkların önlenmesi için aktif bir şekilde
mücadele edilmelidir. Ayrıca, önleyici tıp politikamız çerçevesinde
kısırlığa neden olan tümör ve varikosel gibi
hastalıklara erken tanı konularak infertilitenin önüne geçilmelidir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak önerdiğimiz koruyucu ve önleyici
tıp anlayışımızı hayata geçirerek hava
kirliliği ve radyasyon başta olmak üzere çevresel şartların
en iyi seviyeye getirilmesini amaçlıyoruz.
Hepinizi
sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yurdakul.
Öneri
üzerinde söz sırası, Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Adıyaman Milletvekili Sayın Behçet
Yıldırıma aittir.
Buyurun
Sayın Yıldırım. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz
üç dakikadır.
HDP
GRUBU ADINA BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Sayın Başkanım,
öncelikle görevinizde başarılar diliyorum, barışa vesile
olmasını temenni ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
BEHÇET
YILDIRIM (Devamla) Cumhuriyet Halk Partisinin önerisi üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Başta kadınlarımız
olmak üzere ekranları başında bizleri izleyen tüm
halkımı saygıyla selamlıyorum.
Evet,
infertilite deyince, kısırlık deyince akla hep kadınlar
gelir ama maalesef öyle değildir. Olayın bilimsel yönüne
baktığımız zaman kadın ne kadar kusurluysa erkekte de
o kadar kusur vardır ama maalesef hep sanki kadın suçluymuş gibi
muamelelere, öyle bir kanıya varıyoruz.
Şimdi,
erkekte infertilitenin nedenleri: Hormonal nedenler olur, sperm
sayısındaki bozukluklar olabilir, genetik anomaller olur,
inmemiş testis, sperm kanallarındaki tıkanıklıklar,
varikosel, vazektomi travma, kanser gibi nedenler sayılırken
kadında yine infertilite yani kısırlık nedeni olarak
yumurtlamada meydana gelen düzensizlikler, tüplerin tıkalı
olması, süt hormonunun yüksek olması, endometriozis, rahimde bulunan
patolojiler, tiroit hormon bozuklukları -guatr gibi- genital organlarda
geçirilmiş enfeksiyonlar, rahim ağzıyla ilgili servikal
faktörler ve son zamanlarda her iki cinsi ilgilendiren bazı nedenler var
ki bunların üzerinde durulması gerekir. Önergenin amacı da bence
buna hitap ediyor. Radyasyon, kimyasal atıklar, ağır metallere
maruziyet, hava kirliliği, böcek ilaçları, genetiği
değiştirilmiş gıdalar tüketilmesi, sigara, alkol,
uyuşturucu madde kullanımı ve obezite gibi başka nedenler
olarak sıralanabilir.
Şimdi,
bu oranlar yüzde 50, yüzde 50 gibi görünüyor ama sanki tek suçlu
kadınmış gibi, hatta doğan çocuğun cinsiyetini sanki
kadın belirliyormuş gibi kadına haksız suçlamalar
getiriliyor. Kadınlar şiddete uğruyor, hatta üzerine ikinci,
üçüncü evlilikler yapılıyor, kumalar getiriliyor. Bunu da buradan
şiddetle protesto ettiğimi söyleyeyim çünkü bu konuda hem bize hem
iktidara hem de üniversitelere büyük görevler düşüyor. Bilgilendirmenin,
eğitimin çok çok önemli olduğunu bilmeliyiz ve bunu kamu
spotlarıyla sık sık işlemeliyiz. İktidara düşen
görevlerden biri, kısırlıkla ilgili merkezler var, bu
merkezlerin desteklenmesi gerekir. Üniversiteler ilgileniyor ama bakıyoruz
üniversiteler, üniversitelikten, bilimden çıkmış. Kendi
üniversitem üzerine bir örnek söyleyeceğim. Bir rektörümüz var ki ne diyor
biliyor musunuz? Kadın eli sıkmak, ateş tutmaktan daha
korkunçtur. Buyurun, üniversitelerin geldiği duruma bakın. Bir
üniversite rektörünün bunu söylemeye, kadınları böyle şeytanla
özdeşleştirmeye hakkı var mı, takdiri size
bırakıyorum.
Özel
hastanelerin çoğu üniversiteye çevrildi, burada akademik kariyerler
oluyor. İçinizde akademisyenler var, bu konunun üzerinde gerçekten durun
çünkü parayla mı acaba bu akademik kariyerler alınıyor yoksa
hakkıyla mı alınıyor, bunların da üzerine gidilmesi
gerektiği kanısındayım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yıldırım, sözlerinizi tamamlayın.
Buyurun.
BEHÇET
YILDIRIM (Devamla) Sağlığın tamamen ticarileşmesiyle
bugün sağlık günden güne kötüye gitmektedir. Özel hastanelerde,
özellikle A sınıfı hastanelerde ne kadar kazanabilirim
düşüncesi var. Dünya kadar para alıyorlar. Bıçak
parasını kaldırdık ama
Ben gittim bir dahiliyeye muayene
oldum. Bir dahiliyede ne kadar fatura edildi biliyor musunuz? Şu Meclise
3.500 lira para fatura edildi. Benim zoruma gitti, sanki cebimden gitti.
Gerçekten halkın cebinden çıkmış 3.500 lira, faturası
da burada, size gösterebilirim. Bunların da düzeltilmesi gerekir.
Her
şeyin tek elden yönetildiği bir ülkeden hayır gelmez
arkadaşlar. Geçen hafta, biliyorsunuz Cumhurbaşkanı emretti
yardımcı doçentlik sınavı reddedildi, onu bir
kılıfa uydurduk. Ama bilimden anlamayanların, bilimden haberi
olmayanların Teröristler 10-15 çocuk doğuruyor, siz neden
doğurmuyorsunuz? anlayışıyla da bu sorun çözülmez.
Bu
hafta Dünya Emekçi Kadınlar Haftası. Saraya diyorum ki: Bırak
anneler karar versin kaç çocuk doğuracağına veya doğurmayacağına,
onlar karar versin. Bu vesileyle tüm kadınların Dünya Emekçi
Kadınlar Gününü kutluyorum.
Saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yıldırım.
Söz
sırası, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Karaman
Milletvekili Sayın Recep Şekere aittir.
Buyurun
Sayın Şeker. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz
üç dakikadır.
AK
PARTİ GRUBU ADINA RECEP ŞEKER (Karaman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisi üzerinde
grubum adına söz aldım. Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu vesileyle tüm kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar
Gününü en içten dileklerimle kutluyorum.
Kısırlık
yani infertiliteye sebep olan hastalıklardan inmemiş testis, genetik
ve hormonal nedenler, bebeğin anne karnına düşmesiyle birlikte
başlayan aile hekimlerindeki sıkı takip, doğum sonu ve
bebeklik döneminde de kontroller, muayeneler ve aşılarla devam
etmektedir. Bütün bunlar hastalıkların tespitini,
dolayısıyla da tedavi başarısını
artırmıştır.
İnfertilite
sebebi diğer hastalıkların tedavisi çocuk cerrahisi, üroloji,
kadın hastalıkları ve doğum gibi ilgili kliniklerde
yapılmaktadır.
Obeziteyle
ilgili aile hekimleri, persentil takipleriyle kendine bağlı nüfusu
takip etmekte, gerekli önlemleri vatandaşlarımızla birlikte almaktadırlar.
Ayrıca
seçim bölgem Karamanda İl Sağlık, İl Gençlik ve Spor ve
İl Millî Eğitim Müdürlükleri ortak bir çalışmayla obez
çocukların tespiti, doktor kontrolü, diyetisyen ile ailenin ortaklaşa
düzenlediği diyet menüleri ve Gençlik Spor hocaları nezaretinde
sevdiği sporları yaparak, düzenli bir takiple sağlıklı
yaşamı hayat tarzı hâline getirmek üzere özel projeler
yapmaktalar.
Sigarayla
mücadelede Türkiye, Dünya Sağlık Örgütünden ödüllü ve örnek bir
ülkedir.
Uyuşturucu
madde, alkol ve sigarayla ilgili mücadele de yine en çok iktidarımız
döneminde yapılmaktadır. Uyuşturucu
bağımlılığı ve yeni
bağımlılık türlerinin araştırılarak
bağımlılığın nedenlerinin ve alınacak
tedbirlerin tespiti amacıyla Meclis araştırması komisyonu
kurulmuş, bununla ilgili çalışmalar devam ediyor.
Yine
Başbakan Yardımcımız Sayın Recep Akdağ'ın
başkanlığında oluşturulan
Bağımlılıkla Mücadele Yüksek Kurulu çalışmalara
başlamıştır. Tüm bağımlılıklar mercek
altına alınmış, çalışmalar devam etmektedir.
İnfertilite
tedavi merkezleriyle ilgili ülkemizde an itibarıyla tıp merkezi
bünyesinde 4, müstakil 30, özel hastane bünyesinde 71, üniversite bünyesinde 36
ve kamu bünyesinde 14 olmak üzere, toplamda üremeye yardımcı tedavi
merkezi sayısı 155e ulaşmıştır.
23-40
yaş arasındaki tüp bebek tedavisi, vatandaşımızdan
alınan az bir katkı payıyla yapılmaktadır. Canlı
doğumlar için sorun teşkil eden çoğul gebeliklerin
azaltılmasıyla ilgili birden fazla embriyo nakli için kriterler
tespit edilmiştir. Tüp bebek başarı oranlarının
düşmemesi için ise deneme sayısı 2den 3e yükseltilmiştir.
Sonuç olarak, infertilitenin sebebinden tedavisine kadar Hükûmetimiz,
sağlıklı bebek sahibi olma ve sağlıklı nesiller
yetiştirme adına gereğini yapmaktadır.
Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Şeker.
Cumhuriyet
Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
4.- AK PARTİ Grubunun, Genel Kurulun
çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine; gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer işler
kısmında bulunan 533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının bu kısmın 1inci sırasına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 13, 20 ve 27 Mart 2018 ile 3, 10, 17
ve 24 Nisan 2018 Salı günlerindeki birleşimlerinde sözlü
soruların görüşülmemesine; 533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 6/3/2018 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda
siyasi parti grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
AK
PARTİ Grup Başkan Vekili
Öneri:
Gündemin
Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler kısmında bulunan 533 sıra sayılı
Kanun Tasarısının bu kısmın 1inci sırasına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi;
Genel
Kurulun;
13,
20 ve 27 Mart 2018 ile 3, 10, 17 ve 24 Nisan 2018 Salı günlerindeki
birleşimlerinde sözlü soruların görüşülmemesi;
Haftalık
çalışma günleri dışında 12 Mart 2018 Pazartesi günü
ile 16 Mart 2018 Cuma günü saat 14:00'te toplanması ve bu
birleşimlerinde gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan
işlerin görüşülmesi;
6,
7, 8, 12, 13, 14, 15 ve 16 Mart 2018 Pazartesi, Salı, Çarşamba,
Perşembe ve Cuma günleri saat 24:00'e kadar
çalışmalarını sürdürmesi,
533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının İç Tüzükün 91'inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetveldeki
şekliyle olması önerilmiştir.
533 sıra sayılı Vergi
Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/914) |
||
BÖLÜMLER |
BÖLÜM
MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1 ila 21inci
maddeler arası |
21 |
2. BÖLÜM |
22 ila 49uncu
maddeler arası |
28 |
3. BÖLÜM |
50 ila 77nci
maddeler arası |
28 |
4. BÖLÜM |
78 ila
96ncı maddeler arası (Geçici Madde 1
dâhil) |
20 |
Toplam Madde
Sayısı |
97 |
BAŞKAN
Önerinin gerekçesini açıklamak üzere, öneri sahibi Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Uşak Milletvekili Sayın Mehmet Altaya söz
veriyorum.
Buyurun
Sayın Altay. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
AK
PARTİ GRUBU ADINA MEHMET ALTAY (Uşak) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Öncelikle
yeni görevinizde başarılar diliyorum, hayırlı uğurlu
olmasını temenni ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET
ALTAY (Devamla) Değerli arkadaşlar, grup önerimiz bu ve gelecek
hafta Meclisimizin çalışma takvimi ve süreleriyle ilgilidir.
Özellikle grup önerimizde Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmına bugün görüşmelerine
başlamayı planladığımız 533 sıra
sayılı Vergi Kanunları ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısını getirmeyi düşünüyoruz.
Özellikle
grup önerimizde mart ve nisan ayları içerisindeki birleşimlerde sözlü
soru önergelerinin görüşülmemesini planlıyoruz.
Haftalık
çalışma günleri dışında 12 Mart 2018 Pazartesi günü
ile 16 Mart 2018 Cuma günü saat 14.00'te toplanması ve bu
birleşimlerinde gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmında bulunan
işlerin görüşülmesini özellikle planlıyoruz.
6,
7, 8, 12, 13, 14, 15 ve 16 Mart 2018 Pazartesi, Salı, Çarşamba,
Perşembe Ve Cuma günleri saat 24.00'e kadar
çalışmalarını sürdürmesini önerimizde teklif ediyoruz.
Ayrıca,
533 sıra sayılı Kanun Tasarısının İç
Tüzükün 91'inci maddesine göre temel kanun ve dört bölüm olarak
görüşülmesi teklifimizde yer almaktadır.
Değerli
milletvekili arkadaşlarımız, özellikle grup önerimizde bugün
görüşmelerine başlamayı planladığımız 533
sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı özellikle vatandaşlarımız
tarafından, milletimiz tarafından beklenen önemli
değişiklikleri içermektedir. Bu bağlamda, özellikle
yatırım, üretim ve istihdamın teşvikine ilişkin önemli
düzenlemeleri içerisinde barındırmaktadır. Ayrıca, asgari
ücretin yıl içerisinde vergi dilimlerinden etkilenmesine ilişkin
sorunu ortadan kaldıracak kalıcı çözümü bu bağlamda ele
almaktadır. Ayrıca, organize sanayi bölgeleri ve küçük sanayi
sitelerinin altyapı yatırımları ile küçük sanayi
sitelerinin yapımla ilgili işlerinde KDVnin
kaldırılmasına, istisna tutulmasına ilişkin
düzenlemeleri de içerisinde barındırmaktadır.
Bu
nedenle, özellikle vatandaşlarımız için önemli düzenlemeleri
içeren bu yasa tasarısının bir an önce kanunlaşması
için tüm grupların da desteğini beklediğimizi ifade ediyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Altay.
Öneri
üzerinde söz sırası Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına Adana Milletvekili Sayın Meral Danış
Beştaşa aittir.
Buyurun
Sayın Danış Beştaş. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz
üç dakikadır.
HDP
GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan,
öncelikle ben de yeni görevinizde başarılar diliyorum,
hayırlı olsun.
BAŞKAN
Teşekkür ederim, sağ olun.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Değerli milletvekilleri, evet,
Genel Kurulun başında Grup Başkan Vekilimiz Kerestecioğlu
bir işkence olayını anlattı. Doğrusu, iktidar
sıralarından bir yanıt bekledim, tam bir saat, iki saate
yakındır çıt yok. Burada İşkence var. diyoruz. Bir
partinin, Demokratik Bölgeler Partisinin Eş Genel Başkanı Mehmet
Arslan bayılana kadar işkence görmüş ve avukatlara bunu bütün
ayrıntılarıyla anlatmış. Mehmet Arslanın
başkanı bulunduğu parti hangi parti? 103 belediyesi olan ve
hepsine kayyum atanan, milyonlarca insanın iradesi. Herhangi bir
vatandaş da olabilirdi. Söz konusu olan, işkence.
Mehmet
Arslan niye tutuklandı? Çünkü Afrine yönelik başlatılan
savaşta, Diyarbakır DBP il binası önünde, konuşmasın
diye ağzı kapatıldı, bütün kameralar tanıklık
etti ve bir hafta sonra gözaltına alınıp tutuklandı. 7
Şubatta tutuklandı, 19 Şubata kadar Diyarbakır D Tipi
Cezaevinde, nakledilecek diye tek kişilik hücrede tutuldu. Sonra Rize
Kalkandereye götürüldü ve çıplak aramaya direndiği için
kameraların olmadığı odada kendinden geçinceye kadar
dövüldü.
Şimdi,
bu olayı
Yani o kadar normalleşiyor ki, bir işkence diyoruz,
bayılma diyoruz, insanlık suçu diyoruz. Bu mesele öyle dinlenip
geçilecek bir mesele değil, bizim şu anda bu meseleyi bütün
ayrıntılarıyla konuşup tartışmamız
gerekiyor. İktidar işkenceden yanaysa çıkıp bunu da
söylesin, desin ki: Bu işkenceden haberimiz var ve destekliyoruz. Aksini
söylemediğine göre Sükût ikrardan gelir. diyoruz.
Şimdi,
açıkçası burada herhangi bir vatandaşa bile işkence
iddiası ciddidir, kıyamet kopar, kıyamet kopartılır
yani bu basit bir mesele değil. Ama iktidarın bir demokrasi
kaygısı yok, bunu böyle anlıyoruz. Şimdi, kendi varlık
meselesi yüzünden bütün değerleri yerle bir eden bir anlayış,
şiddet uygulamayı muhalefeti susturmak için kullanan bir iktidar var
karşımızda. Gerçekten, öyle, bu kötülükler sonuçsuz kalmaz. Bu
kötülüklerin hesabı ahirete falan da kalmaz. Bu kötülüklerin hesabı
mutlaka sorulur, buradan bunu söylemek istiyoruz.
Şimdi,
burada cezaevlerinde bir fitil mi ateşlenmek isteniyor? Cezaevlerinde -bu
ana kadar her gün söylüyoruz- işkence uygulamaları var, insanlık
dışı uygulamalar var ama iktidar bu konuda hiçbir şekilde
bir tartışmaya girmiyor, bir yanıt vermiyor.
Şimdi,
bununla ilgili şunu söylemek istiyorum
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayınız Sayın Danış
Beştaş.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) İşkenceyi görmezden gelenlere
şu sözleri söylemek istiyorum: Emin olun, siz bu işkence
uygulamaları yüzünden sanık sandalyesine oturduğunuzda halk
üzülmeyecek. Halklar, sizin bu kötülüklerin tek tek şahitliğini
mahkeme kürsüsünde yapacak ve bunun hesabı -dediğimiz gibi- er geç
sorulacak. Burada söylememizin sebebi de Meclisin acil devreye girmesidir. Bir
eş genel başkana işkence yapan bir zihniyet, sıradan bir
vatandaşa ne yapmaz? Bunu daha fazla nasıl açıklayalım?
Bunu gerçekten ifade etmekte zorlanıyorum. Halk düşüşünüze
üzülmeyecek. Siz düştüğünüzde bunun hesabını vereceksiniz.
Ama
şunu da söylemek istiyorum; işkencecilere sesleniyorum: Yarın
öbür gün sanık sandalyesinde olduğunuzda iktidar partisi de sizi
kurtaramayacak çünkü kendilerini kurtarma derdinde olacaklar ama hepiniz
birlikte bunun hesabını vereceksiniz diyorum.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Danış Beştaş.
Söz
sırası Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sayın Engin Altaya aittir.
Buyurun
Sayın Altay. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
üç dakikadır.
CHP
GRUBU ADINA ENGİN ALTAY (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şu
âdetten bir vazgeçemediniz ya. Yani şuraya getirdiğiniz
Genelde çok
iyi bir şey getirdiğiniz de yok da arada böyle milletin yararına
bir şeyler getiriyorsunuz. Buna bir tam benzetme yapmak lazımsa, bir
kavanoz balın içine de bir kaşık zehir atmadan yapamıyorsunuz.
Yani
bakıyoruz, bu hafta AK PARTİ Grup önerisiyle 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısını görüşeceğiz. Çok
sayıda iyileştirici hüküm var yani bizim de Elbette.
diyeceğimiz, Tabii ki. diyeceğimiz hükümler var. Zira, yıllar
boyu milletten kepçeyle alıyorsunuz, arada bir de çay
kaşığıyla millete bir şey veriyorsunuz; bu, tam olarak
da budur yani. Elbette vergi mevzuatıyla ilgili çeşitli konularda
müspet bir teklif. Cumhuriyet Halk Partisi olarak tümü üzerinde, bölümler
üzerinde, maddeler üzerinde vereceğimiz önergelerle çekincelerimizi,
desteklerimizi ortaya koyacağız. Ama şu da var: Allahın
bildiğini kuldan inkâr değil. Plan ve Bütçe Komisyonu Grup
Başkanımız ile Sayın Bakan bir görüşme yürütüyor. Umarım
ve dilerim ki çekince koyduğumuz, ülkenin ve milletin menfaatine olmayan,
hatta kişilere özel, kişiye özel nitelik taşıyabilecek
hükümleri buradan çıkarırsanız biz Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün bize verdiği imkânları bu kanunda katkı
mahiyetinde kullanırız ama bunu böyle yapmaz da Hayır, biz çoğunluk
partisiyiz, bunlar illa olacak. derseniz biz Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün bize verdiği imkânları refleks mahiyetinde
kullanırız. Tabii ki kabul oyu vereceğimiz maddeler olduğu
gibi, olmaması gereken, adil olmayan, hakkaniyet barındırmayan
hususlar var, bunları gelip burada size anlatacağız, siz
sayın milletvekillerinin vicdanına işi havale edeceğiz ve
bir şekilde bu kanun yasalaşacak.
Devlet
bu teklifle yaklaşık 18 milyar TLlik bir gelir kaybına
uğrayacak ama kayıp yok. Niye yok? Devlet kaybetsin, yeter ki millet
kazansın. Millet güçlü olursa devlet zaten güçlü olur, ana
mantığımız da budur. Kanuna da bu perspektiften
bakacağımız için dilerim ki biz yapıcı muhalefet
anlayışımızı ortaya koyarken çoğunluk partisi de
burada bir çoğunluk şımarıklığı hâli içine
girmezse -buradan bir yanlış anlama olmasın çoğunluk
şımarıklığı siyasette bir terimdir, literatürde
vardır- bu vatandaşların, çiftçinin, tarım kredi
kooperatifi borçlularının
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Altay, buyurun.
ENGİN
ALTAY (Devamla) -
küçük sanayi sitelerinin ve benzeri burada çok sayıda
bu teşvikten istifade edecek vatandaşlarımızın bir an
önce bu teşvikten yararlanmaları imkânı, fırsatı
sağlanmış olur.
Bu
kanunda samimi, sahici, yapıcı bir muhalefet anlayışı
içerisinde görev yapacağımızın bilinmesini istiyorum.
Tekrar tekrar iktidar partisinin değerli grup başkan vekillerinden,
Hükûmetin sayın üyelerinden bu kanunda bizim gördüğümüz çekincelerin
bizlik değil, milletin ve devletin menfaatine
olmadığının ve bu sebeple karşı olduğumuzun
bilinmesini beyan ediyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Altay.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Etmeyenler
Öneri kabul edilmiştir.
İç
Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme
alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
A) Önergeler (Devam)
2.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın
(2/469) esas numaralı 2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanununda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/137)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
14/12/2015
tarih ve (2/469) esas numarasıyla Başkanlığınıza
gelen, 18/1/2016 tarihinde Anayasa Komisyonuna sevk edilen ve tarafımdan
verilen 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 37nci maddesine göre doğrudan Genel Kurul
gündemine alınması hususunda gereğinin
yapılmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Kazım
Arslan
Denizli
BAŞKAN
Teklif sahibi Denizli Milletvekili Sayın Kazım Arslana söz
veriyorum.
Buyurun
Sayın Arslan. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
KAZIM
ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
14
Aralık 2015 tarihinde vermiş olduğum yasa teklifiyle ilgili
görüşlerimi ve düşüncelerimi sizlere aktarmak ve doğrudan
gündeme alınması üzerine söz almış bulunmaktayım.
Değerli
arkadaşlarım, verdiğimiz bu yasa teklifiyle
Gerçekten, Siyasi
Partiler Kanununda yıllardan beri birçok eksikliği, birçok
aksaklığı gördüğümüz hâlde değiştirilmesi için bu
dönemde hiçbir teklifin gündemimize gelmediğini, Genel Kurula
gelmediğini görüyorum. O nedenle bazı önemli
değişikliklerin yapılabilmesi için bugünlerde görüşülen
yasa teklifiyle birlikte, ittifak yasasıyla birlikte gündeme alınmak
suretiyle bu değişikliğin yapılmasının hem
ülkemiz açısından hem siyasi partilerimiz açısından çok
önemli olduğunu belirtmek istiyorum.
Bu
yaptığımız teklifle üyelik sistemini
değiştiriyoruz; üye, aktif üye şeklinde ikiye
ayırıyoruz. Aktif üyenin, gerçekten parti içinde aktivite gösteren,
üye aidatlarını ödeyen, eğitimine ve etkinliklere katılan
üyenin aktif üye olarak çalışmalarını sürdürmesi suretiyle
partilerimizin çalışmalarının daha nitelikli, daha olumlu
sonuçlar vereceğini belirtmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, ayrıca, aktif üyelerin hem milletvekili seçiminde
hem belediye başkanlıkları seçiminde, ön seçimin
yapılması ve oyların kullanılması noktasında da
önemli bir görevinin, işlevinin olacağını da belirtiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, özellikle illerde yapılan seçimlerde, il kongre
delege sayısının 600 olması sebebiyle bu temsilî
sayının 1.000e çıkarılmak suretiyle, daha çok delegenin
katılımı suretiyle il kongrelerinin yapılmasının
da faydalı olacağını belirtmek istiyorum çünkü ne kadar çok
katılım olursa, ne kadar çok delege katılır ise ben il
kongresinden çıkacak sonuçların hem il başkanlığı
hem il yönetimi hem de kurultay delegeliği yönüyle iyi
olacağını söylüyorum.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, bugünlerde çok olmuyor ama özellikle geçmişte
çok yaşandı, bilhassa bir partiden seçilen milletvekilinin o seçim
dönemi içinde, yasama dönemi içinde bir partiden bir başka partiye geçmek
suretiyle, o partide siyaset yapmaya başladığına birçok
kere şahit olduk. O nedenle, bir partiden seçilen milletvekilinin,
belediye başkanının, il genel meclisi üyesinin, belediye meclis
üyesinin hangi partiden seçilmiş ise o dönemin sonuna kadar o partide
kalması ve görevini o partide yapması gerekiyor. Bu
değişikliğin içinde o da var. Eğer bağımsız
olarak görev yapmak istiyorsa, daha doğrusu partiden ayrılmak
istiyorsa, bağımsız olarak görevini yapmasının da
uygun olabileceğini belirtiyorum. Çünkü seçmen iradesi hangi partide
çıkmışsa o iradeye uygun olarak o
arkadaşımızın, seçilen arkadaşımızın
görevini dönemin sonuna kadar sürdürmesi gerekmektedir.
Ayrıca,
illerde kurultay delegeleri seçiyoruz. Bu kurultay delegelerinin
sayısını da aslında temsilde adalet durumu dikkate
alınarak belirli ölçülerde, seçimde oy oranının
arttığı bölgelerde daha çok olmak suretiyle, bunların
yapılmasının ve dağılımının daha
adaletli bir şekilde yapılmasının doğru
olacağını belirtmek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, özellikle, doğal kurultay delegelerinin
genişletilmesini, seçilmiş il başkanları ile önceki dönem
il başkanlığı yapan arkadaşlarımızın,
büyükşehir belediye başkanlarımızın ve il belediye
başkanlarımızın da doğal kurultay delegesi
olmasında da çok büyük fayda olacağını belirtmek istiyorum.
Çünkü bunlar doğal delege olmalı ki
Seçilmiş zaten,
seçilmiş bir arkadaşın daha sonra kongrelerden yine seçilerek
gelmesinin bir anlamı olmadığını işaret ediyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Arslan.
KAZIM
ARSLAN (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlarım, şimdi, özellikle, ön seçimin aktif üyelerle
birlikte yapılmasının, yine, ilçe seçimlerinin aktif üyelerle
birlikte yapılmasının çok faydalı olacağını
belirtmek istiyorum. Çünkü mahalle delegeliği kaldırılarak
mahallede seçimin yapılmasının ötesinde gerçekten aktif olarak
mahallesinde kayıtlı olan üyelerimizin ilçe kongrelerinde oy
kullandırılmak suretiyle ilçe başkanını, yönetimini ve
il kongre delegelerini seçmek suretiyle daha katılımlı, daha
demokratik bir seçimin ortaya çıkacağını ve mahallelerde
ortaya çıkan anlamsız tartışmaların da böylelikle
ortadan kalkacağını söylemek istiyorum.
Değerli
arkadaşlarım, özellikle bu kanun teklifimizin gündeme
alınması yönünde şu etken de gerçekten çok önemli: AKPnin Genel
Başkan Yardımcısı Ahmet Sorgun Bey bir yazı
göndermiş
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Arslan, tamamlayın sözlerinizi lütfen.
KAZIM
ARSLAN (Devamla) Çok teşekkür ederim.
Siyasi
Partiler Kanunuyla ilgili teklifiniz varsa, onu da Meclise sunmak üzere,
bunların görüşülmesine olanak sağlayacağız.
demiş. Bunu da dikkate alarak siz buna olanak sağlamak
açısından okayleyin, siz buraya Evet. deyin, böylelikle gündeme
alınsın, bu yasa teklifimiz de böylelikle görüşülmüş olsun
diyorum.
Hepinize
çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Arslan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul
edilmemiştir.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, bir pek kısa söz talebim
var efendim.
BAŞKAN
Gördüm Sayın Altay, sisteme girmişsiniz, söz talebiniz var.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
bir milletvekili tarafından ortaya atılan işkence iddiası
konusunda Hükûmetten izahat beklediklerine ilişkin açıklaması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, burası Türkiye Büyük
Millet Meclisi. İki saat önce sanıyorum, belki üç saat önce, Meclis
açıldığında bir sayın milletvekilimiz bir işkence
iddiasını ortaya attı. Ben beklerdim ki o anda, iddia ortaya
atıldığı anda Hükûmetin bir sayın üyesi
fırlasın yerinden, desin ki: Ne diyorsun kardeşim, ne
işkencesi! Bu çağda, bu normlarda mümkün mu bu? Bu, olmadı. Üç
saat geçti aradan, şu anda Genel Kurulda 3 sayın bakan var ve bu iddiaya,
bu vahim iddiaya henüz Hükûmetten bir izahat gelmedi.
Çok
bilinen bir söz vardır, Sükût ikrardan gelir. Böylece Hükûmet ortaya
atılan işkence iddiasını kabul etmiş demektir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) - Eğer kabul etmemişse, eğer öyle
değilse bir sayın bakanın çıkıp Genel Kurula ve
milletimize bunun olmadığını söylemesi lazım.
Söylemiyorlar ise bunu, bu iddiayı biz var ve gerçek kabul edeceğiz.
Bu, çok üzücü, çok acı bir durumdur. Bilinmelidir ki Mehmetçik terörle
örgütleriyle silahlı mücadele ederken bulduğu bir yaralı terör
örgütü mensubuna ilk yardım yapmaktadır. Hâl böyleyken tutuklanan,
gözaltına alınan bir insana işkence yapılması
geldiğimiz bu noktada, bu çağda kabul edilebilir değildir;
ilaveten, Türkiyeyi dünyaya karşı rezil etmekten başka,
vicdanları kanatmaktan başka hiçbir şeye yaramaz. Bu konuda biz
de ana muhalefet partisi olarak Hükûmetten bir izahat beklediğimizi beyan
ediyoruz.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Altay.
Sayın
Doğanın söz talebi var, sisteme girmiş.
Buyurun
Sayın Doğan.
30.- İzmir Milletvekili Müslüm
Doğanın, MESAMa kayyum atanmasının kabul edilemez
olduğuna ve bu nedenle rahatsızlanan Arif Sağa acil
şifalar dilediğine ilişkin açıklaması
MÜSLÜM
DOĞAN (İzmir) Başkanım, kısa bir açıklamada
bulunacağım.
MESAMa
Yavuz Bingölün kayyum olarak atanması tarihte ikinci bir Hızır
Paşa olayı olarak kayda girmiştir. Uzun yıllar MESAM
Başkanlığını yapan, Alevi inancı ve
öğretisinin duazlarını derleyen halk sanatçısı Arif
Sağa yapılan bu hukuksuzluk kabul edilemezdir.
Sanatçımızın bu tasarruftan dolayı
rahatsızlandığını biliyoruz. Kendisine acil
şifalar diliyorum.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Doğan.
Sayın
Danış Beştaş, sisteme girmişsiniz.
Buyurun.
31.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel
Başkanı Mehmet Arslana yapılan işkencenin hâlâ devam
ettiğine, Hükûmetten bir an önce açıklama yapmasını ve
işkencecileri görevden almasını talep ettiklerine ilişkin
açıklaması
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Teşekkürler Sayın Başkan.
Kürsüden
de söyledim, yeni bakanlarımız da geldi, bir daha o nedenle tekrar
söz aldım. Açıkçası saat 15.00ten bu yana biz bir yanıt
bekliyoruz, Meclis Başkan Vekili olarak sizden de talep ettik. Yani Mehmet
Arslana yönelik işkence aslında iddia olmanın ötesinde çünkü
avukatlar görüştükten sonra bize bu bilgi aktarıldı ve hâlâ bu
kötü muamele devam ettiriliyor. Hükûmet şu ana kadar -beş gündür
basında çıkıyor- tek bir açıklama yapmadı,
savcılık soruşturma başlatmadı ve biz bu nedenle -dün
soru önergesi verildi- bugün de Genel Kurula getirdik çünkü cumadan beri
gündemde. Yani bu konuda eğer susmaya devam edeceklerse demek ki Rize
Kalkanderede hâlihazırda yapılan işkence devam ediyor ve
işkencenin aynı zamanda onura büyük bir kasıt olduğunu,
işkence insanlık suçu ama onuruna da kastediyor, insanları
çıplak aramanın
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
büyük bir onursuzluk olduğunu, izah
edilemez bir alçaklık olduğunu ve bu konuda Hükûmetin bir an önce
açıklama yapmasını ve bu işkencecileri de görevden
almasını talep ediyoruz.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Danış Beştaş.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
3.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Mithat Sancarın, işkence iddiasıyla ilgili olarak Adalet
Bakanını arayacağına ve Genel Kurulu bilgilendirme
konusunda bir talep bulunduğunu kendisine ileteceğine ilişkin
açıklaması
BAŞKAN
Biraz sonra ara vereceğim, ben Adalet Bakanını doğrudan
arayacağım. Eğer buradaki sayın bakanlar bir açıklama
yapmak isterlerse, tabii ki her zaman bu imkân mevcuttur ama cezaevinde
gerçekleşen bir işkenceye ilişkin iddiayı esas
cevaplaması gereken merci Adalet Bakanlığıdır. Biraz
sonra -dediğim gibi- ben kısa bir ara vereceğim ve Sayın
Bakanı arayacağım, Genel Kurulu bilgilendirme konusunda bir
talep bulunduğunu kendisine de ileteceğim.
Gündemin
Seçim kısmına geçiyoruz.
IX.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Anayasa Komisyonunda boş bulunan üyeliklere
seçim
BAŞKAN
Anayasa Komisyonunda boş bulunan ve Halkların Demokratik Partisi
Grubuna düşen 2 üyelik için seçim yapacağız.
Gösterilen
adayları ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
1inci
üyelik için Bitlis Milletvekili Sayın Mizgin Irgat aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2nci
üyelik için Iğdır Milletvekili Sayın Mehmet Emin Adıyaman
aday gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.32
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.46
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Sema KIRCI
(Balıkesir)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66ncı Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
Alınan
karar gereğince, sözlü soru önergeleri ile diğer denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına
geçiyoruz.
1'inci
sıraya alınan, Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı Teklifleri
1.- Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı (1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 533) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
Komisyon
Raporu 533 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın
milletvekilleri, alınan karar gereğince, bu tasarı, İç
Tüzükün 91inci maddesi kapsamında temel kanun olarak
görüşülecektir. Bu nedenle tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde
görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı
oylanacaktır.
Tasarının
tümü üzerine söz isteyen milletvekillerini burada sayıyorum: Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Denizli Milletvekili Sayın Emin Haluk
Ayhan, Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Adana Milletvekili
Sayın Meral Danış Beştaş, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Bülent Kuşoğlu.
Evet,
söz sırası, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Denizli
Milletvekili Emin Haluk Ayhana aittir.
Buyurun
Sayın Ayhan. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
yirmi dakikadır.
MHP
GRUBU ADINA EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; (1/914) esas numaralı, 533
sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının geneli üzerine Milliyetçi Hareket Partisinin görüşlerini
arz etmek üzere söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu
tasarı bize göre önemli bir tasarı. Öncelikle, emeği geçenlere
teşekkür ediyoruz. Tasarı üzerinde görüşlerimize geçmeden önce,
her zamanki gibi, bugün hangi koşullarda bu tasarıyı
görüşüyoruz, buna bakmakta fayda görüyorum.
Türkiye
ekonomisinin zorluklara ve belirsizliklere rağmen direnç gösterebilen bir
ekonomi olduğunu söyleyebiliriz. Çevremizdeki bu kadar olumsuz
gelişmelere rağmen reel faizin sıfır; dış
ticaretin, cari açığın çok sıkıntılı
olduğu bir dönemde kamu dengesindeki, dış finansmandaki
problemlerin bıçak sırtında olduğunu da söylememiz mümkün.
Ekonomiden kaynaklanmayan zorluklar ve belirsizlikler de var. Bir süredir
Hükûmet, yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik
birtakım yatırımlara, teşviklere ilişkin çaba içinde.
26 maddelik bir tasarı geçti, 97 maddelik şimdi görüşüyoruz;
sanıyorum 66,67 maddelik ticaret, borçlar, icra ve iflası
ilgilendiren hususları görüştük. Yukarıda, Komisyonda da
önümüzdeki günlerde katma değer vergisine ilişkin bir tasarı
daha var, onu da görüşeceğiz.
Şimdi,
bütün bunları yatırım ortamının iyileştirilmesine
yönelik birtakım girişimler olarak söylemek mümkün. Ancak, içinde
bulunduğumuz ortamın siyasi, sosyal, ekonomik anlamda bu işlerin
ne kadar uygulanabilir olduğu hususunda da bizleri düşünmeye sevk
etmesi lazım.
Bir
diğer husus, çözüm bulmamız gereken önemli konular var, önemli
sorunlar var. Büyümenin şimdilik sürdürülmekte olduğunu, dördüncü
çeyreğe ilişkin olumlu beklentileri koruduğunu -öncü
göstergelere baktığınızda birtakım müspet şeyler-
söylemeniz mümkün olabilir diye düşünebilirsiniz. KGFyle büyüme
sürdürülebilir mi, bunu da düşünmemiz lazım. Kredilerin yüzde 20
arttığı bir dönemde bunların esnafı
rahatlattığını ama ekonomide nelere mal olduğunu da
düşünmek gerekiyor. Bunları objektif değerlendirmekte yarar var.
Şimdi,
bankacılık sektörünün önemli bir miktarının, bütün ticari
kredilerinin beşte 1ini bu yolla kullandırıyorsunuz, bu
çerçevede kullanılıyor. Kısa bir süre içinde böyle bir
işlemin operasyonunu gerçekleştirmek kolay değil ama neticelerine
de iyi bakmamız lazım. Piyasada ödemeler dengesi açısından
sıkıntılar var, sıkışmalar var. Kendi hâline
bırakılmış olsa sorunlu krediler anlamında bozulmalara
neden olabilecek bir tabloyla karşı karşıya da kalabiliriz.
Biz dünyada bunun örneklerini, aşırı, fahiş örneklerini
kriz esnasında gördük.
Şimdi,
önümüzdeki dönemde artık önemli olan, büyümenin ekonominin asıl
aktörleri tarafından devralınmasıdır yani üretimin,
ihracatın, yerli girdi ve teknoloji üretiminin önünün açılması
lazım. Ekonomide temel göstergelerde bazı hastalıklı
sinyaller var. Ekonomide gerçekten bir enfeksiyon da var, atamıyoruz. Bu
kış geçirdiğimiz gibi grip gerçekten herkesi kastı kavurdu,
yatak yastık herkes sıkıntı içinde, bir de
tekrarlıyor. Siz Kredi Garanti Fonuyla bu işi çözeriz. diye
düşündünüz ama bu sene aynı şeyi ne yapıyorsunuz?
Tekrarlamak mecburiyetindesiniz. Bünyeye yapıştı mı grip
gibi zayıflatıyor, hep ateş düşürücü veriyorsunuz;
hastalık semptomları ortadan kalkmıyor, ona yönelik bir şey
yapmıyorsunuz, vücudu güçlendirmiyorsunuz. Dolayısıyla bu,
sık sık tekrarlanıyor ve geçmiyor. Bu
sıkıntının teşhisini koymak lazım.
Enflasyon
yükselme eğiliminde, 2017 yılı sonunda yüzde 12 civarında.
Ocak ayında baz etkisiyle geriledi ancak şubatta yine beklentilerin
üzerinde artış var. Çekirdek enflasyon TÜFE şubatta yüzde 11,98
yani yüzde 12, tüketici fiyat artışları devam ediyor; üretici
fiyatları yüzde 15,5 düzeyinde. Bu, enflasyonun kısa vadede hız
kesmeyeceğini gösteriyor, ayrıca ithalatın faturasının
da enflasyona yansıdığını gösteriyor. Üçüncü
çeyrekteki yüksek büyüme işsizlik rakamlarına yansıdı ancak
orada manzara hâlâ vahim; işsizlik oranı yüzde 10,3; tarım
dışı işsizlik yüzde 12,2; genç nüfusta yüzde 19; ne istihdamda
ne eğitimde olanlar yüzde 22,9.
İthalat
ve dış ticaret açığı hızla büyüyor, cari
açığı da büyütüyor. İhracat artışına
seviniyoruz ancak ihracat artıyor ama ihracat artarken ithalat da
artıyor, üstelik ithalat ihracattan daha hızlı artıyor.
İthalatın ihracattan daha hızlı artması sonucu
dış ticaret açığı da fevkalade yüksek bir hızla
büyüyor. Cari açığımız da büyüyor. 2018
yılının ilk iki ayında ihracatımız yüzde 10
civarında artarken ithalatımız yüzde 28 civarına yükseldi.
İhracat geliri 25,6 milyar dolar, ithalat gideri 40,4 milyar dolar;
arasındaki fark yani dış ticaret açığı 14,8
milyar dolar. Geçen yıl, aynı dönemde bu 8 milyar dolardı.
Dış ticaret açığındaki artış yüzde olarak
baktığınız zaman yüzde 83,4. Gümrük ve Ticaret
Bakanlığının açıklamalarına göre şubattan
geriye on iki aylık dış ticaret açığı 83,5 milyar
dolar. Dış ticaret açığı 2017 yılının
üzerinde, maalesef, büyümeye devam ediyor. Geçen yılın ilk
ayında ihracat geliri ithalat faturasının yaklaşık
yüzde 75ini karşılayabiliyordu, bu yılın ilk ayında
ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 64lere kadar
geriledi. Cari açık buna paralel olarak artıyor. Cari
açığın yurt içi hasıla içinde yüzde 3e indirilmesi
hedeflenmişken 2017 yılı sonu itibarıyla bu, yurt içi
hasılanın yüzde 5,5una kadar yükseldi. 2015 yılında
dış ticaret açığı 63 milyar dolar, 2016da 56 milyar
dolar, 2017de 76,7 milyar dolar. Tabii, cari açık da 2015te 32ye,
2016da 33e, 2017 yılında da 47,1e yükseliyor milyar dolar olarak.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bizim Türkiye olarak üretim
yapımızı değiştirme zorunluluğumuz var,
tarım ve sanayi üretiminde ithal girdi
bağımlılığını azaltma mecburiyetimiz var.
Bunu yapmak için teşvik sisteminden vergi sistemine değişiklik
yapmak gerekiyor. Bakınız, yeni beş yıllık
kalkınma planı hazırlıkları başladı, plan
2019-2023 yıllarını kapsayacak; Bakan çağırdı,
biz, maalesef, orada muhalefet ve iktidar milletvekilleri olarak
hazırlıkların ne olduğu konusunda bir bilgiye de sahip
olamadık. Türkiye Büyük Millet Meclisi onayından sonra 2023 yılına
kadar devam edecek bir plan çalışması, buradan geçecek ama biz
bugün, 2023 yılı için koyduğumuz hedeflere ulaşmaktan çok
daha uzağız. Dolayısıyla, ne yapmamız lazım?
Geçmişte ne yaptığımızı ileriye yönelik önümüze koyup
düşünmemiz lazım. Teknoloji yoğun sanayilere, katma değerli
üretime ve yerli girdi kullanımına destek olacak üretim modeli
belirlemek, bunun tedbirlerini şimdiden almak zorundayız.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisi olarak daha önceki torba kanun düzenlemeleri
konusunda ifade etmiş olduğumuz usul yönünden eleştirilerimiz,
bu kanun tasarısı için de geçerlidir. Son yıllarda
sıklıkla getirilen torba yasaların, yasama faaliyetlerinin
düzensiz ve eksik bir yapıda yürütülmesine neden olduğu bir
vakıadır. Bu, Türkiyenin, bu Parlamentonun gerçeğidir demeniz
mümkün değil. Sayın Mehmet Şimşek ilk torba yasayla Bakan
olduğunda karşılaştığında, bir daha böyle
bir şeyin Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmeyeceğini
söylemişti ama Hükûmet açısından söylemişti, Hükûmet
adına söylemişti. Şimdi, esasen ekonomiyle ilgili ve ihtiyaç
olan sınırlı sayıda ivedilik arz eden düzenlemelerin
Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde kendi ihtisas komisyonlarında ele
alınarak gerekli teknik değerlendirmelerin yapılması
koşuluyla bir kanunda birleştirilmesi makul karşılanabilir.
Ancak çok farklı konularda ivedilik arz etmeyen birçok hususun elzem olan
kanun değişikliklerinin arasında dercedilmesinin pek çok
eksiklik ve sakıncaları beraberinde getireceği izahtan
varestedir.
Komisyon görüşmeleri sırasında verilen
bilgilerden, tasarının bütçeye maliyetinin yaklaşık 17
milyar TLyi bulması bekleniyor. Bu meblağ, 2018 yılı
Merkezî Yönetim Bütçe Kanununda öngörülen toplam 66 milyar TL bütçe
açığının yaklaşık yüzde 21ini teşkil
ediyor. Dolayısıyla bu kaynağın doğru harcanması,
bu düzenlemenin ekonominin ihtiyaçlarına cevap verecek bir düzenleme
olması elzem. Dolayısıyla Komisyon görüşmelerinde bazı
maddelere ilişkin çekincelerimizi bu zaviyeden izah ettik. Kanun
tasarılarının eksikliklerinin giderilmesi, işlevsel ve
hakkaniyetli bir yapıya kavuşturulması için gerekli
değişikliklerin yapılması noktasında katkı da
verdik. Burada maddeler itibarıyla bazı çekincelerimizi
görüşmelerimiz sırasında dile getireceğiz. Ancak maalesef
kanun tasarısında yer almasında fayda gördüğümüz bazı
öncelikli hususların önergelerle tasarıya eklenmesi taleplerimiz
Komisyonda olumlu karşılık bulmadı.
Aşağıdaki konulardan
bazılarının ülkemizin içinde bulunduğu ortam
itibarıyla aciliyet kesbettiği ve Genel Kurul görüşmelerinde ele
alınıp tasarı metnine eklenmesinin gerektiği de
değerlendirilmektedir. Türkiye Büyük Millet Meclisinde geçen yıl
kasım ayında kabul edilen 7061 sayılı Kanunla
gazilerimizin, hizmetli unvanlı kadro ve pozisyonlar yerine memur
unvanlı kadro ve pozisyonlara atanmaları için yapılacak
düzenlemenin bu tasarıya eklenmesi gerekmekteydi Sayın Bakan.
Şehit ve gazilerimizin anne ve babalarına bağlanan
aylığın her biri için asgari ücretin net tutarından az
olmamak üzere artırılması, şehit yetimlerinin hepsine de
kamuda iş hakkı verilmesi, gazilere 3600 günde emekli olabilme
tanınması, ordu ve polis vazife malulü gazilerin
aylıklarının iyileştirilmesine ilişkin düzenlemeler
tasarı metnine eklenmeliydi. Muharip gazilerin sosyal güvencesi olsun
olmasın hepsine aynı tutarda şeref aylığı
ödenmesi, kendilerine madalya için para istenme ayıbının ortadan
kaldırılmasını sağlayacak düzenlemeler de dikkate
alınmalıydı.
Bunları niçin söylüyorum Sayın Bakanım?
Tasarının daha 1inci maddesinin gerekçesini ne sizin Komisyonda
anlatımlarınızdan ne buna ilave olarak ilgili
bakanlığın oradaki izahatından henüz bir şey
anlamış değiliz. Dolayısıyla böyle çok az bir insana
bu tür ekstra, ilave -ne yapılması- yardımcı olunması
bir taraftan sağlanırken bizim söylediklerimiz özellikle Afrinde
bugünlerde mücadele eden kardeşlerimiz açısından da çok olumlu
bir gelişme olurdu diye düşünüyoruz ve bunu kamuoyu gündemine
getirmeye de devam edeceğiz.
Sayın Bakanım, özellikle söylemek
istediğim bir husus var. Elimde 21 Şubat 2018 Çarşamba günkü
Resmî Gazete var. Şimdi, burada yatırımlara bakıyorum, 1
milyar liranın üzerinde bir tane yatırım var, şehir
hastaneleriyle ilgili yatırım. Doğru dürüst yatırım
geliyor mu gelmiyor mu bunu bir incelememiz lazım, bakmamız
lazım. Şimdi, bunun toplamına baktığınız
zaman, o ay 80 milyarlık teşvikli yatırım gelmiş,
bunun ancak yüzde 10u ithal makine teçhizatla ilgili. Burada, 532 belgede 1
milyarın üzerinde, biraz önce söyledim, şehir hastaneleriyle ilgili
bir tek yatırım var, onun dışında -benim şahsen-
sizin stratejik yatırım dediğiniz, büyük yatırım
dediğiniz hususlardan hiç yok. Bunlara bakıyorsunuz, 100
milyarın üstünde, önemli ölçüde bir yatırım girişi yok.
Dolayısıyla, özellikle iktidar partisine mensup
arkadaşların gazetelerde, ihracat ve yatırımla ilgili boy
boy demeç verdiğiniz gazetelerde tenkitlerini de görüyoruz. Bu
teşviklerle ilgili, özellikle yatırım teşvikleriyle ilgili
hususları, bu konuları maalesef özellikle iş
adamlarının ve şirketlerin yeteri kadar
anlamadığını, anlamakta güçlük çektiklerini ifade
ediyorlar. Gerçekten, ben bir haftadır bu hususa biraz eğildim, çok
karmaşık ve insanların bunu anlamakta güçlük çekeceği
kanaatindeyim. Siz, her ne kadar teknik olarak birtakım insanların
burada istihdam edilmesi gerektiğini düşünüyor olsanız bile,
bunun zorunlu olduğuna ben de inanıyorum ama -onun idrakinde olmak
bile önemli bir şey- bunun zor olduğunu görüyoruz.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu,
başlangıçta 82 madde olarak Komisyona geldi, Komisyonda ilavelerle
madde sayısı 96ya ulaştı. Tasarının Komisyon
görüşmeleri sırasında 19 madde iktidar partisi önergeleriyle
değiştirildi. Farklı toplum kesimlerini ilgilendiriyor, pek çok
konuda düzenleme yapılıyor. Bunlar arasında tek hazine
hesabı, Özelleştirme Kanununda önerilen değişiklikler,
Şeker Kanunu ve futbol kulüplerinin transferde ödedikleri gelir vergisinin
amatör branşlara harcanmak üzere kulüplere iade edilmesi -ki bunun kabul
edilebilir bir tarafı bizce yok- özelleştirme kanununda
değişiklik yapılması gibi bazı maddeler komisyonda ve
kamuoyunda gerçekten yoğun tartışmalara yol açtı.
Tasarıda
yer alan bazı maddelerle ilgili olarak görüşlerimizi ifade etmek
gerekirse -biraz önce söyledim- 1'inci maddenin, Pasaport Kanununda
yapılan değişikliğin uygun olmadığını
bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bunun neden getirildiğini henüz, hâlâ
anlamış değilim. 1.700 kişiden bahsediliyor, tek tek
çıkarken de biz takipçisi olalım bunun. Nedir, kimin için
getiriliyor, neden getiriliyor, niye oldu; buna bir bakmamız lazım.
Bu adrese teslim bir şey mi? Bizim önerdiğimiz, şehit ve gazi
yakınları için önergeler bir tarafa bırakılıp bu tür,
adrese teslim bir madde olarak düşünebileceğimiz şeyin buradan
çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz.
Kanun
tasarısının 6ncı maddesinde asgari ücretin vergi dilimi
değişiklerinden etkilenmemesini sağlamak amacıyla
yapılan düzenlemeyi doğru bulmakla birlikte, burada getirilen, ocak
ayında ödenen net ücretin altında kalmaması kriteri asgari
ücretlinin yıl içinde enflasyon karşısında gelirlerinin
erimesine engel olmamaktadır. Dolayısıyla, bu hesaplama
yapılırken asgari ücretliyi aynı zamanda enflasyona ezdirmeyecek
bir düzenlemenin yapılması lazım. 31inci maddeyle Bakanlar
Kuruluna verilen, KDV istisnası uygulanacak ürünleri belirleme yetkisinin
yerli makine ve teçhizat üreticilerinin çekinceleri dikkate alınarak ve
sektör temsilcileriyle koordineli olacak bir şekilde ithal makine talebini
artırmayacak, yerli ürünlerin ithal rakipleri arasındaki rekabeti
bozmayacak şekilde düzenlenmesinin önem arz ettiğini belirtmek
istiyoruz.
İşsizlik
Fonu'nun amacı dışında kullanılmaması lazım.
Burada bazı vakıflara vereceğiniz malları kanunla
veriyorsunuz, bir gecede bir önergeyle 20 mal ilave ediliyor. Bu, bir gecede
nasıl tespit ediliyor, ona da çok hayret ediyorum. Bu, bunların hakkıysa
niye aldınız, hakkı değilse niye veriyorsunuz? Bunun
üzerinde de iyi düşünmek lazım.
Ben
genel anlamıyla tasarıyı destekleyeceğimizi ifade ediyorum,
bazı çekincelerimizi de dikkate sunacağız.
Bu
vesileyle tasarının hayırlı olması dileğiyle yüce
heyete saygılar sunuyorum.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Ayhan.
Tasarının
tümü üzerinde söz sırası Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına İstanbul Milletvekili Sayın Garo Paylana aittir.
Buyurun
Sayın Paylan. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
yirmi dakikadır.
HDP
GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın
Başkan, öncelikle, size yeni görevinizde başarılar diliyorum.
Aynı
zamanda, Grup Başkan Vekilimiz Meral Danış Beştaşa da
başarılar diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, geçen hafta Grup Başkan Vekilimiz sevgili Ahmet
Yıldırımın ve Urfa Milletvekilimiz sevgili İbrahim
Ayhanın vekillikleri burada düşürüldü. Ne oldu? Biz yeni
arkadaşlarla devam ediyoruz görevlerimize, bırakmıyoruz, asla da
bırakmayacağız, son arkadaşımıza kadar burada
olmaya devam edeceğiz ve inanın, yaptığınız bütün
haksızlıkların, arkadaşlarımıza
yaptığınız bütün haksızlıkların bedelini siz
ödeyeceksiniz. Biz halkımızın vicdanına güveniyoruz ve ilk
seçimlerde, hiç merak etmeyin, buraya -bütün yaptığınız
haksızlıkların diyetini ödeyerek- biz çok daha güçlü bir
şekilde geleceğiz, bunu göreceksiniz.
Değerli
arkadaşlar, bir torba yasayla daha karşı
karşıyayız; Komisyonda görüştük, Sayın Bakana
önerilerimizi söyledik, onlarca maddelik bir torba. Şimdi bana Sen
torbanın bütünü üzerine konuş, bu torbada pek çok sakıncalı
madde var, bunlarla ilgili konuş. diyor arkadaşlarım.
Şimdi ben kimi ikna edeceğim burada? AK PARTİ
sıralarına bakalım; 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8 AK PARTİli
erkek vekil var, 8. 8 arkadaşımıza konuşacağım,
herhâlde onlar da diğer burada el kaldıracak arkadaşlarına
benim konuşmamı anlatacaklar, onları ikna edeceğiz ve
böylece bu sakıncalı maddelerden vazgeçecekler.
Sayın
Başkan, herhâlde sizin de yönetmeyi hayal ettiğiniz Meclis böyle
boş koltuklu bir Meclis değildi ama ne yapalım ki maalesef
iktidar partisi burayı önemsizleştirmeye çalışıyor ama
onlara inat biz Meclisin itibarını korumaya devam edeceğiz. O
açıdan, ben burada bulunan milletvekillerine saygı gereğince
konuşmamı yapacağım.
Değerli
arkadaşlar, OHAL altında inleyen bir ülkemiz var, Anayasa Mahkemesi
kararlarını yerine getirmeyen bir iktidar var ve bu şartlarda
bize diyor ki Sayın Bakan iki buçuk yıldır Biz
yatırım ortamını iyileştireceğiz.
İki
buçuk yıldır Sayın Bakan, iki buçuk yıldır onlarca
torba çıkardık, yüzlerce madde çıkardık. Bakın,
sermaye hâlâ fazlasını istiyor Bu yetmez. diyor. Ne yapman
lazım diyor Sayın Bakana: Daha fazla teşvik vereceksin. Çünkü
sizin ülkenizde güven yok, istikrar yok, OHAL var, hukuk yok, Anayasa Mahkemesi
kararları uygulanmıyor. Ne yapacaksın? Sen bana daha fazla diyet
vereceksin, bana daha fazla güvence vereceksin, hazine garantisi vereceksin,
vergilerimi düşüreceksin. İşçiler, onlar sesini çıkarmaz
zaten, işçiye bir şey vermeye gerek yok. Ne yapacaksın?
Teşvikleri bana vereceksin. Nereden vereceksin teşvikleri? Maliyede
para bitti. Sayın Bakan yüzde 1,5a ayarlamış bütçe
açığını, nereden alacak parayı? Şimdi
işçinin parasına göz dikti Sayın Maliye Bakanı tekrar.
İşsizlik Sigortası Fonundan yapıyor arkadaşlar az
sonra söyleyeceğim bütün teşvikleri Sayın Bakan, işçinin
parasına göz dikerek İşsizlik Sigortası Fonundan bütün bu
teşvikleri karşılamaya kalkıyor. Ne olacak? Bütçe
açığı açılmamış olacak, işçinin
parasıyla istihdam artırmaya çalışacak.
Değerli
arkadaşlar, bakın, Sayın Bakan diyor ki: Ben yüzde 1i
rahatlatırsam, o en zengin yüzde 1i, onlar da bir bölüm işçi
çalıştırmak durumunda kalırlar. Hep böyle baktı. Biz
de onu şöyle eleştirdik: Yüzde 1i rahatlatarak yüzde 99u
rahatlatamazsın, yüzde 100e refah veremezsin. Ne yapman lazım?
Geniş toplumsal kesimleri desteklemen lazım. Borç altında inim
inim inleyen işçilere, çiftçilere, emeklilere rahatlama getirmen lazım.
Bunun için de ne olması lazım? Gerçekten yapısal reformlar,
mesela vergiye el atmamız lazım. Diyoruz ki: Arkadaş, bütün
vergileri fakirler ödüyor, yoksullar ödüyor çünkü sen yalnızca
dolaylı vergi alıyorsun yani KDVyle, ÖTVyle hepimizin ortak yaptığı
harcamalardan para topluyorsun. Ve bu paraları ne yapıyorsun?
Sermayeye, patronlara teşvik olarak geri döndürüyorsun, bunu yapma
diyoruz. Geniş kesimleri rahatlatacak vergi indirimleri yap, bunun
karşısında en zenginleri, servet bakımından sizin
zenginleştirdiğiniz kesimleri vergilendir ve geniş toplumsal
kesimleri rahatlat diyoruz. Bununla ilgili bir gelir vergisi reformu getir
diyoruz ama yıllardır Gelir vergisi reformu geliyor, yolda. dedi
Sayın Maliye Bakanı; hâlâ herhâlde yolda, yasama dönemi bitecek, daha
gelir vergisi reformu ortada yok.
Değerli
arkadaşlar, böyle rahatlama olmaz. Rahatlama istiyorsanız öncelikle
demokratik bir ülke olduğumuzu bir şekilde herkese göstermemiz
lazım, yatırımcı da rahatlasın, işçi de
rahatlasın, çiftçi de rahatlasın, bu iklimi yaratmamız
lazım. Daha sonra da yapısal tedbir dediğimiz gerçekten gelir
vergisi reformu gibi yapısal tedbirlerle herkesi rahatlatmamız
lazım.
Şimdi
torbaya bakalım. Torbada yine ne var? Şimdi, geçen yıl ne
vardı, Sayın Bakan şapkadan ne çıkardı? KGF, Kredi
Garanti Fonu. Piyasaya sürdüler Kredi Garanti Fonunu, ne yaptılar? Bir
hormon etkisiyle, bir kortizon etkisiyle piyasa geçici bir rahatlama
yaşadı. En azından günü kurtardık, 2017yi kurtardık,
böyle bakıyor Maliye Bakanı ama sonuçları ne oldu? Piyasaya
parayı sürünce bak, enflasyon yükseldi, yüzde 10un altına
düşmüyor. Piyasaya parayı sürünce, hani mevduatların yüzde
150si kadar krediyi piyasaya sürünce ne oldu? Faizler yükseldi. Faizler
yükseldiğinde döngüsü ne oldu? Arkadaşlar, bakın, döviz kuru
düşmüyor, hatta sepet kur artıyor; yalnızca dolara
bakmayın, euro kuru 4,7 bugün. Bütün bunlar ülkeyi bir sarmala soktu ve o
sarmaldan çıkamıyoruz. Ne oldu? Kredi Garanti Fonunun etkisi bitti.
Şimdi ne lazım? Yeni teşvikler lazım. Ve teşvikler de
-dediğim gibi- İşsizlik Sigortası Fonundan
karşılanıyor.
Değerli
arkadaşlar, mesela, Sayın Bakan âlâyıvalayla anlatıyor:
Asgari ücret yıl boyunca sabit ücret olacak. Çok büyük şey
lütfettiniz Sayın Bakan. 1.600 lira, açlık
sınırının altındaki bir asgari ücretin sabit
kalacağını müjdeleyebiliyor yalnızca Sayın Bakan.
Peki, bunun karşılığında 11 milyar lira maliyet var,
nereden karşılıyor bunu? İşçinin cebinden
karşılıyor. Yani ekim, kasım, aralık ayında
gelecek ilave yükleri İşsizlik Sigortası Fonundan
karşılıyor. Yani işçinin parasını işçinin
cebinden veriyor.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Paylan
GARO
PAYLAN (Devamla) Bu hak mıdır arkadaşlar?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Paylan
GARO
PAYLAN (Devamla) Bu hak mıdır?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Paylan
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Hatibe müdahale etmeyin.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Parasını bütçeden
karşılıyoruz; bak, yanlış bilgi veriyorsun.
GARO
PAYLAN (Devamla) Değil efendim.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Hangisi yanlış yahu? Kime inanacağımızı
şaşırdık ya.
GARO
PAYLAN (Devamla) Bakın 1 işçi alana 1 işçi bedava. diyor
Sayın Bakan. Nereden karşılıyor parasını?
İşsizlik Sigortası Fonundan karşılıyor.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) İşsizlik
Fonundan karşılıyorsunuz.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Değil ama.
GARO
PAYLAN (Devamla) Ne diyor? İlave istihdam yaratan herkesin sigorta
primlerini ben karşılayacağım. diyor. Nereden
karşılıyor? İşsizlik Sigortası Fonundan
karşılıyor.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Genel Kurulu doğru bilgilendirin.
CEMAL
ÖZTÜRK (Giresun) Bütçeden karşılıyorum. diyor Bakan.
GARO
PAYLAN (Devamla) Hayır efendim, İşsizlik Sigortası
Fonundan karşılıyor, Sayın Bakan çıksın
açıklasın.
Bakın,
işçinin parasıyla işçinin istihdamını sağlamaya
çalışıyoruz, bu hak değil. Oysa, ne yapmamız
lazım? İşsizlik Sigortasını amacına uygun,
yasasına uygun bir şekilde kullanmalıyız.
İşsizlere daha uzun süre bu fondan yararlanma hakkı vermeliyiz
ve yararlanma haklarını genişletmeliyiz arkadaşlar.
Değerli
arkadaşlar, diğer 2 madde var ki çok tehlikeli. Şimdi,
biliyorsunuz, ocak ayında cari açık rakamları
açıklandı, 51 milyar dolar. Yani bu ne demek? Ülkemiz bütün döviz
hesaplarında bir yılda 51 milyar dolar açık verdi demek.
Değerli arkadaşlar, bizim gibi bir ekonomi, 800 milyar dolarlık
bir gayrisafi yurt içi hasılası olan bir ekonomi 50 küsur milyar
dolar cari açık verirse orada tehlike çanları çalıyor demektir.
Ne yapmak lazım? Cari açığı sınırlayıcı,
hatta hatta fazlaya dönüştürücü tedbirler almamız lazım,
yapısal tedbirler. Ama ne yapıyor Sayın Maliye Bakanı?
Seçim ekonomisi için düğmeye basıldı ya, diyor ki: Makine
teçhizatlarda KDV benden. İki yıl boyunca, niyeyse. Tam da seçim
tarihine denk geliyor ve ne diyor: Hurda indirimlerini ben yapacağım
ve 10 bin liraya kadar hurda indirimi vereceğim.
Değerli
arkadaşlar, bu ne yapar, biliyor musunuz? Otomobillerin yüzde 65ini ithal
eden bir ülkeyiz. Makine teçhizatın yüzde 70ini ithal eden bir ülkeyiz.
Bu, cari açığa birkaç milyar dolar artı bir ilave demektir
arkadaşlar. 50 küsur milyar dolar cari açık veren bir ülkenin her
yıl 5 milyar, 10 milyar dolar daha cari açık vermesi, özellikle
Amerikanın faizleri yükselttiği bir ortamda, bizi ciddi anlamda
sıkıntıya sokar arkadaşlar. Bu anlamda, iktidarı
uyaralım çünkü eninde sonunda bu cari açık bir kriz üretecektir ve o
krizin maliyetini en elbette siz siyasi olarak ödeyeceksiniz ama geniş
kesimler işsizlik olarak bunun maliyetini ödeyecektir. O açıdan,
iktisadi anlamda ivedi tedbirlere ihtiyaç var. Bu da yapısal tedbirlerle,
demokrasimizin rahatlamasıyla, ülkemizin normalleşmesiyle mümkün.
Değerli
arkadaşlar, torbada çok tehlikeli bir madde var. Biliyorsunuz, partimiz
ilkesel olarak nükleer santrallere karşı, Halkların Demokratik
Partisi nükleer santrallere ihtiyacımız
olmadığını iddia ediyor ta 2010 yılında, ilk
gündeme geldiği günden beri. Çünkü Nükleer santral, nükleer öldürür.
diyoruz. Nükleer hepimizi hasta eder, ülkemizi hasta eder. diyoruz. Mersinde,
Sinopta yapacağınız nükleer santralleri Mersin halkı da
Sinop halkı da istemiyor diyoruz. Ama ısrar ettiniz,
anlaşmaları Rusyayla 2010 yılında, Japonyayla 2013
yılında imzaladınız.
Bakın,
torbada bir madde var, bu madde ne getiriyor? Diyor ki: Ben bu iki
yapılmış anlaşmanın üzerine -daha yatırımlar
başlamadı- ne yapacağım, yeni teşviklerden
yararlandıracağım, Rusya şirketini ve Japonyanın
şirketini yararlandıracağım. İki devletle
yapılmış uluslararası anlaşmaya yeni ilave bir
teşvik koyuyor. Bakın arkadaşlar, kabataslak toplam 40 milyar
dolarlık bir yatırımdan bahsediyoruz ve vereceği ilave
teşvikin ne olduğunu Bakan söylemedi ama ben tahmini olarak
söyleyeyim, ilave 4 milyar dolarlık bir teşvik getiriyor.
Yanlışsa doğru rakamı kendisi söylesin.
Bakın,
4 milyar dolarlık bir teşvik getiriyor ve biz ne diyoruz: On
beş yıl, yirmi yıl, yirmi beş yıl 12,5 centten bu
elektriği alacağız. Allah Allah, biz anlaşmayı
yapmışız, teşviksiz olarak, onlar imzayı
atmışlar, biz diyoruz ki: Hayır, yetmez, sana ilave bir
teşvik vereceğiz 4 milyar dolar. Ee, diyoruz ki Sayın Bakana:
Sayın Bakan, ne verecek Ruslar bunun
karşılığında? Ne verecek Japonlar bunun
karşılığında? 12,5 centi 9 cente, 8 cente
düşürüyorlar mı? diyoruz, yok, bilmiyor, herhangi bir şey
söyleyemiyor.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Paylan, bari
konuşulanları saptırmayın ya.
GARO
PAYLAN (Devamla) Hayır, efendim, saptırma yok.
Bilgi
vermiyor.
Şimdi,
diyoruz ki: Bakın, uluslararası anlaşmalarda siz bir şey
veriyorsanız karşılığında 80 milyonun
çıkarları açısından bir şey de almalısınız.
İlla nükleer santral yapacağız. diyorsanız -biz
karşıyız ama- 12,5 cente alacağınız
elektriği, fiyatını düşürme garantisi almadan
karşı Parlamentodan
Bakın,
Türkiye Büyük Millet Meclisi yasa çıkarıyor. Bak, biz yasa
çıkarıyoruz; Duma, Rus Parlamentosu çıkarıyor mu? Yok,
hayır. Japon Parlamentosu yasa çıkarıyor mu
karşılığında? Hayır. Ama bakın, bize yasa
çıkarttırıyorlar arkadaşlar, gelin, uyanalım.
Uluslararası anlaşmalar, iki devlet karşılıklı
paraf ederler, şartlarını değiştirirler, gelir Mecliste
bir daha görüşülür, işimize geliyorsa onaylarız, öyle
değiştirilebilir. Ama biz ilave bir teşvik veriyoruz,
Rusların, Japonların ne vereceğini bilmiyoruz.
Sayın
Bakan, ben ne aldığımızı, ne verdiğimizi
öğrenmek istiyorum ve Bu şekilde de yasa çıkarmayalım.
diyorum arkadaşlar. Bir sefer irade koyalım. Hükûmetin her
getirdiğini geçirmek zorunda değiliz. Getirsin buraya
anlaşmayı, nasıl paraf edeceğini söylesin, ona göre yeniden
değerlendirelim arkadaşlar.
Ve
bir konu daha var: Cengiz İnşaat Rus şirketiyle ortak edilmeye
çalışılıyor, biliyorsunuz, manşetlere
yansıdı. Ben bir kez daha Sayın Bakana soruyorum: Bu
iyileşmenin, bu ilave teşvikin Cengiz İnşaatın bu
projeye ortak edilmesiyle ilgisi var mı, yok mu? Bir kez daha soruyorum
çünkü ciddi bir çaba var. Cengiz İnşaatla görüşüldü,
çabalandı ve tekrar ortak
Herhâlde işine gelmedi, Ben daha fazla
teşvik isterim. dedi herhâlde. Bu anlamda, Bunun ilgisi var mı?
diye bir kez daha soruyorum.
RTÜKle
ilgili çok önemli bir madde var, internet yasaklarıyla ilgili; bununla
ilgili sevgili vekilim konuşacak biraz sonra, buna şimdi girmiyorum,
çok kritik bir madde.
Değerli
arkadaşlar, çok önemli bir madde daha var. Biliyorsunuz eskiden, 2000
yılı öncesinde, sizin iktidarınızdan önce sigorta
bildirimleri işçinin işe girmesinden itibaren bir ay içinde
bildirilirdi ve bu da kayıt dışılığın yüzde
50lerin üzerinde olmasının sebeplerinden biriydi çünkü
çalışan işçiye patron şunu söylerdi: Bak, sigorta
müfettişi gelirse de ki: Ben bu hafta işe girdim. Sigorta müfettişi
de gelir, işçileri yazar, patron nasıl olsa Bu hafta girdi. der,
gidip sigortaya bildirimini yapıp bir ay sonra da
çıkışını verirdi. Diyelim ki iş kazası
mı oldu iş yerinde, patron giderdi Bu işçi on beş gün önce
girmişti. derdi ve gidip bildirimini yapardı. Değerli
arkadaşlar, bu yüzden kayıt
dışılığımız yüzde 50nin üzerindeydi. Buna
tedbiren ne yaptık? Artık işe girişten sonra bildirim
yasaktır. dedik, bu sayede kayıt
dışılığımız yüzde 33e düştü.
Bakın, hâlâ OECD ülkeleri içinde en sondayız, yüzde 33le en sonda
olan ülkeyiz, kayıt dışılığı en yüksek
ülkeyiz. Şimdi, iktidar ne getiriyor? 18-25 yaş arasındaki
işçiler ne olacakmış? Aynı günde bildirilirse kabul
edilecekmiş. Arkadaşlar, niye 18-25 arası; bir? İkincisi:
Niye aynı gün bildirimi kabul ediyoruz? Eğer bu madde geçerse ne
olacağını size söyleyeyim: Patronlar 18-25 yaş arası
işçileri kayıt dışı çalıştıracaklar,
onlara tembihleyecekler Sigorta müfettişi gelirse Bugün işe
girdim. de. diyecekler, iş kazası olursa da hemen koşup
sigortaya Bugün girmişti. diye bildirecekler ve kayıt
dışılık yükselecek. 18-25 yaş arasında bir
şekilde istihdam edilebilir gençlerimiz ama 25 yaşın üzerindeki
gençlerimiz ise işsiz kalacaklar çünkü bu, kayıt
dışılığı teşvik eden bir maddedir. Aynı
gün bildirim ne demektir arkadaşlar? Bu açıdan bu maddeye de
karşı çıkmanızı hassaten bekliyorum.
Kreşlerle
ilgili çok önemli bir madde var arkadaşlar. Bakın, 150 ve üzeri
kadın çalıştıran, istihdam eden işletmelerde diyor ki:
Bunların vergileriyle ilgili teşvik vereceğim, 200 lira, 300
lira bir avantajı olacak işçimizin ve böylece çocuğunu
kreşe gönderebilecek.
Sayın
Bakan, 150 ve üstü kadın çalışanı olan işletme
sayısı belli. Ya, çalışanların çok
sınırlı bir kesimini ilgilendiren bir düzenleme. Bir de,
değerli arkadaşlar, kreş bir haktır. Yani çalışan
çalışmayan ayırt etmeden her mahallede bir kreş olması
gerekir. Sosyal devlet anlayışı bunu gerektirir.
Çalışmayan kadınlara niye bu hakkı vermiyoruz? Niye
yalnızca 150 ve üzeri işçi çalıştıran
işletmelerde bu teşviki veriyoruz? Bir de 200 lirayla kreşe
kimse gönderemez ki. Gidin, en yoksul mahallelerde bile 500 liranın
altında kreş yok. Daha orta hâlli mahallelerde aylığı
1.000 liranın altında kreş yok. Bu açıdan kreşin bir
hak olduğunu bilip her mahallede ücretsiz kreşleri teşvik
etmemiz gerekir.
Değerli
arkadaşlar, sözleşmeli ücretli öğretmenlerle ilgili 5 bin
öğretmene kadar sözleşmeli ücretli yapacağız. diye bir
madde var.
Sayın
Bakan, değerli arkadaşlar; bakın, Maliye Bakanımız
açıkladı, 100 bin öğretmen açığım var. diyor ve
atanmayı bekleyen yüz binlerce öğretmenimiz var. Ne diyor Sayın
Bakan? 5 bin kişi alacağım. diyor. Ya, bu yaraya merhem mi
arkadaşlar? 5 bin kişiyle nasıl yaraya merhem bulacağız?
Bir de sözleşmeli değil, kadrolu öğretmen olmaları gerekiyor.
Bu anlamda bu düzenlemenin genişletilmesini, sayının
büyütülmesini ve kadrolu öğretmen olmalarını istiyoruz ve
aynı zamanda da sözlü sınavlarda yandaşlığa
değil, liyakate bakılmasını istiyoruz.
Bakın,
sözlü sınavlarla ilgili çok ciddi eleştiriler var. Bu anlamda bir
matematik öğretmeninin, bir fen öğretmeninin liyakatine bakalım,
kimliğine değil, onun ideolojik duruşuna değil, liyakatine
bakalım. Ama maalesef sözlü sınavlarda liyakate değil, yandaşlığa
bakılan bir dönemden geçiyoruz.
Bir
önemli madde daha, Süryani cemaatinin Mardindeki bazı kilise,
manastır, mezarlıkları iade ediliyor. Önemli bir madde.
Tasarıda daha dar bir kapsamı vardı. Onu genişlettik
Sayın Bakanla beraber ama eksiklikleri var.
Bakın,
ülkemizde metruk durumda olan binlerce kilise, mezarlık, manastır
var. Ermeni, Süryani, Rum topluluklarının zamanından, metruk
kalmış binlerce kilise, manastır, mezarlıkları var ve
bunlar ihya edilmeyi bekliyor ve bu ilgili topluluklara iade edilmeyi bekliyor.
Bu anlamda master bir plana ihtiyaç var arkadaşlar. Hep beraber,
yalnızca böyle küçük adımlarla değil, bütün bu binlerce ortak
kültürel varlığımızın ihyası anlamında
gerçekten master planlar yapmamıza ihtiyaç var ve aynı zamanda da
yalnızca kilise, manastır, mezarlık değil, bu
vakıfların akarlarıyla ilgili de talepleri vardı Sayın
Bakan. Akarlarla ilgili talepler karşılanmadı. Bu anlamda da
adımlar atılmasını bekliyoruz.
Son
olarak Yurt dışından sermaye getirenler iki yıl boyunca
kur farkından dolayı vergi vermeyecekler. diye bir madde var arkadaşlar.
Onunla ilgili, ilgili maddede açıklama yapacağım. Bakın,
diyor ki ilgili madde: Yurt dışından parayı getirirsen
diyelim ki dolar bugün 3,80, iki yıl sonra 5 lira oldu; bu kur
farkından dolayı vergi vermeyeceksin.
Sayın
Başkan, bir dakika ilave alabilir miyim?
BAŞKAN
Tabii, buyurun Sayın Paylan, sözlerinizi tamamlayın.
GARO
PAYLAN (Devamla) Diyelim ki bugün 3,8 dolar. Yurt dışından
parayı getirirsen, iki yıl sonra 5 lira bile olsa vergi
vermeyeceksin. diyor. Değerli arkadaşlar, bu neyi getirir biliyor
musunuz? Bir zamanlar borsa tabiriyle bıyıklı yabancılar
diye bir unsur vardı. Burada da bıyıklı
yatırımcılar unsurunu getirir. Parayı buradan alır,
yurt dışından dolaştırır bazı
yatırımcılarımız ve hatta orada parayı koyar yurt
dışına, oradan kredi alıyormuş gibi yapıp bu kur
farkı avantajından yararlanmasını getirir ve Türkiyenin
bankalarının da dezavantaj yaşamasını ortaya
çıkarır. Sayın Bakanı Komisyonda uyardık bu konuda,
oralı olmadı. Belki siz olursunuz. İlgili maddede de
konuşacağım.
Bu
anlamda, bu maddelerin ülkemizin hayrına olmadığını
düşünüyorum. Hepinizi, gerçek anlamda, bu tip maddelerle değil, bu
tip palyatif tedbirlerle değil, ülkemizi rahatlatacak demokratik
adımları atmaya çağırıyorum.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Paylan.
Söz
sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili
Sayın Bülent Kuşoğlundadır.
Buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
yirmi dakikadır.
CHP
GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) Böyle kapsamlı geldik
çünkü Komisyonda konuşacağımızı, katma değer
vergisiyle ilgili bir kanunu görüşeceğimizi düşünüyorduk, burada
torba kanunu görüşüyoruz. Onun için, hazırlık yapmadan kürsüye
çıkmış olduk, biraz da kalabalık geldik.
Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın
Başkanım, sizi tebrik ediyorum, hayırlı uğurlu olsun,
başarılar diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Kuşoğlu.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Bugün toprağa verdiğimiz Değerli
Parti Meclisi Üyemiz, eski İl Başkanımız Yavuz Karana da
Allahtan rahmet diliyorum, yakınlarına ve partili
arkadaşlarıma sabırlar diliyorum. Hepimizin geçmişlerine
Allahtan rahmet diliyorum.
Değerli
arkadaşlarım, 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde söz
aldım. Bu kanun tasarısı Plan ve Bütçe Komisyonuna 82 madde
olarak geldi, şimdi, Genel Kurula 96 madde olarak intikal etti, birlikte
görüşüyoruz.
CEMAL
ÖZTÜRK (Giresun) Bir de geçici madde var.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Evet, bir de geçici madde var.
Biz
Plan ve Bütçe Komisyonunda maalesef hızlı bir şekilde
görüşmek zorunda kaldık, daha fazla detaya girmemiz gerekirdi birçok
konuyla ilgili olarak çünkü her torba kanunda bahsettiğimiz
sıkıntılar burada da var maalesef. Özellikle, değerli
konuşmacılar bahsetmediği için söyleyeyim, Anayasayla ilgili
aykırılıklar var maalesef, epey de çok var.
Bir
tanesi 1inci madde. Diplomatik, hususi ve hizmet damgalı pasaportu yani
resmî pasaportu olanlara bir farklılık getiriyor. Resmî pasaport
sahipleri ile normal pasaport sahipleri arasında bir farklılık
getiriyor. Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı bir durum.
Kamulaştırma
Kanunuyla ilgili bir anayasal ihlal var maalesef. Yargı tarafından
karara bağlanmış, sonuçlandırılmış olan
herhangi bir işlem yasayla ortadan kaldırılıyor tekrar. Maalesef
böyle bir durum var. Kuvvetler ayrılığı ilkesine
aykırı bir durumdur bu biliyorsunuz.
Spor
kulüpleriyle ilgili olarak, arkadaşlarım bahsettiler, spor
kulüplerinin kazançlarının yine aynı kulüplerin amatör
branşlarına harcanması, bütçe prensiplerine, bütçe hakkına
aykırı bir durum maalesef.
Tek
hazine hesabıyla ilgili olarak da yine mahallî hizmetlerin idarenin
bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi ilkesine
aykırılık söz konusu, Anayasaya aykırılık var.
6112
sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın
Hizmetleri Hakkında Kanunla ilgili bir değişiklik var. Burada
da internet yasakları getiriliyor, bir sansür getiriliyor ve
haberleşme hürriyetine aykırı bir durum söz konusu.
Yine,
bu nükleer santrallerle ilgili olarak, yatırımlarda devlet
yardımları hakkındaki kararla, uluslararası
anlaşmalarla ilgili olarak... Normal olarak, Türkiye Büyük Millet
Meclisinden geçmiş uluslararası anlaşmaların kanunlar
karşısında üstünlüğü var, Anayasanın ruhuna
aykırı bir işlem yapılmış oluyor maalesef.
Bir
de tabii, bu torba kanunla 38 ayrı kanunda düzenleme yapılıyor,
temel yasa olarak buraya getiriliyor, aslında bu da İç Tüzüke
aykırı bir durum değerli arkadaşlar. Yani her taraftan, 7
konuyla ilgili olarak Anayasaya aykırılık var, İç Tüzüke
aykırılık var; neresinden tutacağınızı
şaşırıyorsunuz. Tabii, içerik olarak da... Maddelere
geçeceğiz biraz sonra, ben de değerli arkadaşlarım gibi
eleştireceğim birçok şeyi ama bu şekilde bir kanun yapma
tekniği olmaz, yasama usulü olmaz, bu şekilde Türkiye Büyük Millet
Meclisi denetim yapmaz. Bunların hepsi, Türkiye Büyük Millet Meclisini,
milletvekillerini, siyasileri seçmen karşısında,
vatandaşımız, toplumumuz karşısında küçük
düşüren işlerdir, bunlar konusunda çok daha dikkatli olmamız
gerekir değerli arkadaşlar.
Şimdi,
gelen tasarının gerekçesinde -Başbakan ve bütün Bakanlar Kurulu
tarafından imzalanmış biliyorsunuz- diyor ki:
Gerçekleştirilen yapısal reformlar, yatırım, üretim ve
istihdamın artırılması, araştırma,
geliştirme, yenilik ve tasarım faaliyetlerinin teşvik edilmesi,
vergiye uyum maliyetlerinin azaltılması, kayıtlı ekonomiye
geçişin teşvik edilmesi amacıyla hayata geçirilen düzenlemeler
ile uygulamaya koyduğumuz mali disiplin ve alınan makroekonomik
tedbirler sayesinde ülkemiz, gelişmekte olan ülkelerden pozitif yönde
ayrışmıştır. Ya, pozitif yönde nasıl
ayrışıyor bizim ülkemiz bütün bu uygulamalardan sonra?
MUSA
ÇAM (İzmir) Evet, nasıl ayrışıyor Sayın Bakan?
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Sizin de güldüğünüz gibi yani komik bir
gerekçe maalesef.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Büyüdük. Cümle âlem duydu, siz duymadınız.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Sayın Bakanım, çıkın kürsüde
şunu savunun, şu komik gerekçeyi bir savunun. Pozitif yönde
nasıl ayrışmış Allah aşkına?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Pozitif yönde ayrıştık
Sayın Kuşoğlu.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Ya, pozitif yönde
ayrıştıysanız o zaman ortada onları gösteren bir
şeyler olur. Sürekli olarak torba kanunlar getiriyorsunuz, sürekli olarak
yatırım ortamının iyileştirilmesi diye kanun
getiriyorsunuz kaç seneden beri, bir türlü, yapılması gereken
işlere giremiyorsunuz. Bütün bunlardan sonra, vatandaşın durumu
malum
Şimdi siz burada söylüyorsunuz da aklıma geldi, ben size
söyleyeyim.
Değerli
arkadaşlarım, Sayın Maliye Bakanı oradan
bağırıyor, laf atıyor da hani bir nazire yapayım:
Memleketin iktisadiyatını Maliye Bakanı ne bilir?
Müptelayıgama sor ki iktisadiyat perperişan. Değil mi?
MUSA
ÇAM (İzmir) İktisat çok perişan.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Bir daha söyleyeyim: Memleketin
iktisadiyatını Maliye Bakanı ne bilir? Müptelayıgama sor ki
iktisadiyat perperişan.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Bu bana eskileri
hatırlatıyor.
MUSA
ÇAM (İzmir) Tam perişan.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Hatırlatacak tabii ki.
TAHSİN
TARHAN (Kocaeli) Eskiler bu kadar açık vermiyordu.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Öyle mi?
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) Bu, tabii, Bosnalı bir şairimize ait.
Şimdi,
Sayın Bakan böyle konuşuyor. Değerli arkadaşlarım, ne
yaptınız peki? İşsizlik diyoruz, işsizlik arttı
diyoruz, Teşvik getirelim o zaman... Ya, teşvik getirildi, 2016dan
beri 1 milyon 150 bin kişi stajyer kursiyer adı altında
iş sahibi gösterildi, işsizlik hesabından, oranından
düşüldü, 1 milyon 150 bin kişi stajyer kursiyer ve İşsizlik
Fonundan karşılandı bunların ödemeleri de.
İşsizlik aşağı yukarı 4 puan buradan düşürüldü.
Şimdi, bunlar mı tedbir? Bunlar pansuman tedbir yani kâğıt
üzerinde onlar işsiz görünmüyor. Ondan sonra da Sayın Bakan
konuşuyor. Diyoruz ki: İflaslar arttı, sıkıntı
çok, esnaf kan ağlıyor. Ha, esnafın durumu kötüyse vergileri
erteleyelim. diyor. Kaç tane vergi affı getirdiniz? Prim affı
getiriyorsunuz sürekli olarak, 8 mi oldu, 9 dokuz mu oldu?
MUSA
ÇAM (İzmir) 2002den beri 11 oldu.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Devamla) 11 oldu. diyor arkadaşlar. Yani irili
ufaklılarla bu duruma gelmiş. Bunlar mı tedbir?
Vatandaşın, esnafın hâlini görüyoruz. İflaslar arttı
diyoruz. Teşvik
İşsizlik, sıkıntılar
artıyor. Teşvik
Döviz kalmadı diyoruz. O zaman yurt
dışından para gelmesini teşvik edelim, bütün yasakları
kaldıralım. diyor, öyle kanun çıkarıyor. Bunlarla iş
mi yürür? Faizler yükseldi diyoruz, sıkıntı oluyor. O zaman
bankalara fırça atalım, onu da halledelim diyoruz. Yani, memleketin
iktisadiyatı, ekonomisi böyle yönetilmez, bunlarla olmaz bu işler.
SGK
primlerini devlet ödesin de Sayın Bakanım, bakın, konuşuyorsunuz
Şunu bunu yaptık. diye, 2016 gerçekleşmesini söyleyeyim,
SGKya ödediğiniz, ödenilen para, bütçe transferi 108 milyar 2016da,
2016da. 2018 bütçesine 135 koydunuz, 135 milyar; bu 150 milyar olacak yani iki
yılda 108den 150 milyara çıkıyoruz; Sosyal Güvenlik Kurumuna
hazine transferi 150 milyara çıkıyor, 44-45 milyar artıyor iki
yılda. Bunun altından kalkılır mı? Bunlarla ilgili bir
tedbiriniz var mı? Tedbir yok, tam tersine Sosyal Güvenlik Kurumunun
açıklarının artmasıyla ilgili olarak yapılan
düzenlemeler var. Bunlar görülmeden bu ekonomi yönetilir mi? Bunlar
mıdır tedbir? Kayıt dışı da ayrı bir konu.
Üzülmemek mümkün değil.
Sayın
Bakanım, şimdi laf attınız, şeyi
çıkaracağım. Bugün, Katma Değer Vergisi Kanunuyla ilgili
bir düzenleme getirecektiniz 26 maddelik yani daha doğrusu geldi de,
Komisyonda görüşülecekti, ertelendi. Şimdi sorayım ben size:
2017 yılı merkezî yönetim bütçe gelirleri: Gelir vergisi, 108
hedeflenmiş 2017 için, 112 tahsilat yapılmış. Kurumlar
vergisi, 46 hedeflenmiş, 52. Bakın, bu da fazla. Hemen hemen bütün
vergilerde hedeften daha fazla şey var. Dâhilde alınan mal ve hizmet
vergileri 212; 211 ama dâhilde alınan katma değer vergisinin hedefi
57; 55 gerçekleşmiş. Katma değer vergisiyle ilgili olarak
getiriyorsunuz Daha adil bir düzenleme yapacağız, iade
yapacağız. diyorsunuz. 160 milyar lira -ne kadar doğrudur
bilmiyoruz, basından öğreniyoruz, bu rakamları vermiyorsunuz
hiçbir zaman- katma değer vergisi iadesi var vatandaşın,
işletmelerin, kaç seneden beri de ödenmiyor, kaç seneden beri, 160 milyar.
Hadi bunun bir kısmı KİTlerin ve belediyelerin, geriye
kalır 100 milyar lira, en azından 100 milyar lira -gerçek rakamı
gerçekten bilmiyorum- işletmelerin alacağı var. Bunlar ihracat
yapıyorlar, bunlar Türkiye koşullarında istihdam
sağlıyorlar. Nasıl teşvik ediyorsunuz siz bunları?
Bunlarla ilgili gerçek bir düzenleme yapabiliyor musunuz? Niye ertelediniz
bugün katma değer vergisiyle ilgili görüşmeleri? Bunları, katma
değer vergisiyle ilgili olarak hedeflerin altında kalmasını
izah edemiyorsanız
Katma değer vergisiyle ilgili olarak bakın,
2018 Ocağı itibarıyla 2 milyon 595 bin katma değer vergisi
mükellefi var, 2 milyon 595 bin. 2002de ne kadarmış biliyor musunuz?
2 milyon 872 bin. 2 milyon 872 binden şimdi, 2018de 2 milyon 595 bine
düşmüş katma değer vergisi mükellefi sayısı.
Bunları falan araştırmıyor, bunları bilmiyor,
sebepleri ortaya konmuyor. Neden KDV tahsilatı
yapılamadığını bilmeyen bir Maliye
Bakanlığı. Ondan sonra da Biz memleketi kurtardık.
diyorlar. Olur mu, böyle mi yürütülür bu işler? Ben bunları
eleştiriyorum. Bu konularla ilgili olarak gerçekten samimi, pansuman
olmayan tedbirler gelsin.
Geçen sefer, bu yatırım ortamının
iyileştirilmesiyle ilgili kanun görüşmeleri sırasında
anlattım. Son üç senede, 2015, 2016, 2017de 13 bin kişi, 1 milyon
doların üzerinde hesabı olan ya da hesap sahibi, parasını
yurt dışına göndermiş. Neden bu olmuş? 13 bin
kişi 1 milyon doların üzerindeki parasını neden yurt
dışına gönderir? Bununla ilgili bir çalışma
yapıyor musunuz? Bunları getiriyorsunuz ama sorun burada,
sıkıntı burada. İnsanlar güvenmiyorlar, parası olan
güvenmiyor, beyni olan da gidiyor yurt dışına, dil biliyorsa,
yurt dışında iş bulabiliyorsa gidiyor, parası olan da
parasını kaçırıyor. Ne kadar gayrimenkul alındı
yurt dışında? Herkes biliyor, bir bizim devletimiz bilmiyor, bir
bizim devletimiz görmüyor. Herkes yurt dışında, imkânı
varsa, gidiyor ev alıyor, gayrimenkul alıyor, işini yurt
dışına götürüyor, kaçırıyor. Büyük
sıkıntılar var, bunları hepimizin görmesi lazım.
Samimi olarak bu konularla ilgili bir şey yapacaksak Türkiye Büyük Millet
Meclisi olarak, Meclis üyeleri olarak oturup doğru dürüst bunları
konuşmamız lazım. Ama bir şeyler geliyor, görüşülüyor,
Anayasaya aykırı diyoruz, önemli değil; İç Tüzüke
aykırı, önemli değil; temel kanun olarak gelmemesi lazım,
önemli değil; ya ihtisas komisyonlarında görüşülmesi lazım,
önemli değil
Nedir önemli olan? Peki, memleketin durumu da ortada,
esnafın durumu ortada, vatandaşın durumu ortada. Bunlar önemli
değil de ne önemlidir peki? Bunları görmeyecek miyiz Allah
aşkına? Seçim yatırımları, bütün bunlar sonuç olarak
seçim yatırımıdır.
Maliye Bakanlığı -ki ben de Maliye
Bakanlığından yetiştim, ocağımdır-
devlettir, devlet adına iş yapar. Ya, geçenlerde Avrasya Tünelinin
Katma değer vergisi 18den 8e düşürüldü. Böyle bir şey olur mu?
Özel, spesifik, belli bir yerin katma değer vergisi 18den 8e
düşürülüyor. Bunlar Maliye Bakanlığı tarafından
yapılmayan şeylerdi. Maliye Bakanlığı asla böyle bir
konuya tevessül etmezdi, böyle bir şey teklif dahi edilemezdi.
Bunların olmaması lazım. Onun için üzülüyoruz.
Refah
bu makro rakamlarla değil de insan odaklı rakamlarla, insana
ilişkin rakamlarla ortaya konur. Bir gün bir bakan çıkıp da
İnsanlarımızla ilgili olarak rakamlarımızı şöyle
şöyle düzelttik. diyemedi, demiyor. Bunları ortaya koymak
lazım. Biz Cemal Beyle geçen sene katılmıştık Avrupa
Birliği, Avrupa Parlamentosunun müşterek düzenlediği bir
ekonomik toplantıya, geçenlerde de Sayın Nejat Koçer Beyle
katıldık, orada da bütün değerlendirmeler insan üzerinden
yapılıyor, insan odaklı, insanla ilişkili rakamlar
üzerinden ekonominin durumu değerlendiriliyor, yoksa makro rakamlar
üzerinden değil artık.
Önemli
konular var. Biraz önce değerli arkadaşlarım bahsettiler.
Tasarının 54 ve 55inci maddelerinde benimle ilgili olarak bir konu
var. Bu 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin
Düzenlenmesi Hakkında Kanun değerli arkadaşlarım.
Şimdi, bir devlet yapısı var, devlet içerisinde de mali bir
yapı var. Bu mali yapıyı, mali yönetimle ilgili
yapıyı
Maliye Bakanlığının kendi kanunu var,
Sayıştay Kanunu var, bu 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve
Borç Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanun var, 5018 sayılı
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu var, SPK Kanunu var, leasingle ilgili kanunlar
var, bankacılıkla ilgili banka kanunları var. Yani mali
yapı bunlarla düzenleniyor. Şimdi bunlar bu dönemde, bu iktidar
döneminde yenilenen kanunlar. Yeniden düzenlendiler ama yeniden düzenlemesine
rağmen hepsiyle ilgili olarak yeniden, daha sonra maddeler getirildi,
değişiklikler yapıldı. Hepsi yıpratıldı,
bütün bu kanunlar, bu yapı, bu kamu mali yapısı, hepsi hasar
gördü baştan aşağı.
Şimdi
bu tasarının 54 ve 55inci maddelerinde de yine böyle bir düzenleme
söz konusu, bununla da yine aynı şekilde kamu mali yapısı
zarar görüyor. Bir tek hazine hesabı vardır değerli
arkadaşlarım, buna göre
Daha doğrusu şöyle
başlayayım: Merkezî yönetim bütçesi bütün devletin bütçesidir çok
basit bir tanımla. Bunun içerisinde genel bütçe idarelerinin genel bütçesi
vardır, özel bütçeli idareler vardır -üniversiteler gibi- düzenleyici
ve denetleyici kurum bütçeleri vardır, SGK gibi sosyal güvenlik
kurumlarının bütçeleri vardır ve mahallî idarelerin bütçeleri
vardır. Bunlar, hepsi kamu kuruluşu olmasına rağmen
farklı şekilde bütçe anlayışı olan, farklı
anlayışlarla yönetilmesi gereken yerlerdir. Genel bütçeye dâhil
idarelerin tek hazine hesabı vardır, bilgisayar
yazılımıyla buralardaki nakit kontrolü gayet güzel yapılmaktadır,
yıllardan beri bu vardır, 90lardan beri yapılıyor. Ama
şimdi getirilen bu düzenlemeyle genel bütçeli idareler, özel bütçeli
idareler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, mahallî idareler, hepsi
birbirine karıştırılıyor yani kamu
kuruluşlarındaki farklı anlayış, farklı
bütçeleme, farklı yönetim teknikleri ortadan kaldırılıyor.
Ne için yapılıyor bu? Oradan birkaç kuruş tasarruf etmek
adına. O da soru işareti, öyle bir tasarruf var mı yok mu onu da
bilmiyoruz, bunun hesabı da gelmedi, hesabı da getirilmedi maalesef
ama bir kamu mali yapısı, mimarisi bozuluyor, maalesef bozuluyor.
Bunlar Maliye Bakanlığı tarafından yapılmaması,
teklif dahi edilmemesi gereken konular maalesef. Bunlar yanlış
işler, bir anlamda idareimaslahatçılık.
Yine, Maliye Bakanlığına bağlı
olan Özelleştirme İdaresi 14 şeker fabrikasını,
biliyorsunuz, özelleştirme kapsamına aldı ki çok önemli. Halk
tarafından, kamuoyu tarafından böyle bir ortamda bile
bayağı bir tepki görüyor. Değerli arkadaşlarım, 14
tane kamu fabrikası açtı mı bu iktidar ki 14 tane kamu
fabrikasını kapatıyor?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Sayın
Başkan, bir dakikanızı alabilir miyim sözlerimi
tamamlayayım.
BAŞKAN Sayın Kuşoğlu, tabii,
sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurun.
BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) Çok teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Evet, bu şeker fabrikaları konusu gerçekten
önemli bir konu, hem sağlıkla ilgili boyutu var hem doğrudan
ekonomiyle ilgili boyutu var. Bunun çok daha iyi değerlendirilmesi ve
düşünülmesi lazım. Kamuoyunda da çok önemli tepkiler var bu konuyla
ilgili.
Sayın Bakana ben Komisyon sırasında
sormuştum, yani Artık liberal ekonomiden, serbest ekonomi
anlayışından, bu krizden sonra özellikle, kamu
yatırımlarına dönüldü, devlet birçok alana giriyor; siz tam
tersine çekiliyorsunuz, bu yanlış. demiştim Bizim
anlayışımız budur, biz böyle yapıyoruz. dedi. Ama bu
dönemde kamu yatırımlarının olması lazım. Belli
yerlerde, bölgelerde ve sektörlerde kamu yatırımı olmazsa
kalkınma olması mümkün değildir. Bunu sizler de, iktidara mensup
çok değerli arkadaşlarımız var, onlar da gayet iyi
biliyorlar ama bunun dillendirilmesi lazım. Kamu
yatırımları belli bölgelerde ve belli sektörler itibarıyla
yapılabilmeli değerli arkadaşlarım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kuşoğlu.
Şahıslar adına söz talepleri var.
İlk söz, Giresun Milletvekili Cemal Öztürke aittir.
Buyurun Sayın Öztürk. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 533 sıra sayılı Vergi
Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
üzerinde düşüncelerimi belirtmek üzere söz almış bulunuyorum.
Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri izleyen aziz
milletimizi saygıyla selamlarım.
Ayrıca size de yeni görevinizde başarılar
dilerim. Hayırlı uğurlu olsun.
BAŞKAN Çok teşekkür ederim. Sağ olun.
CEMAL ÖZTÜRK (Devamla) Tabii, 1i geçici 96 esas
maddeden oluşan, toplam 97 maddeden ibaret olan bu kanun
tasarısıyla 39 kanun, 3 kanun hükmünde kararname olmak üzere 42
farklı düzenlemede değişiklikler yapıyoruz.
Biraz
önce Sayın Kuşoğlu da okudu Hükûmet tasarısındaki
gerekçeyi, ben tekrarlamak istiyorum. Gerekçede Gerçekleştirilen
yapısal reformlar, yatırım, üretim ve istihdamın
arttırılması, araştırma, geliştirme, yenilik ve
tasarım faaliyetlerinin teşvik edilmesi, vergiye uyum maliyetlerinin
azaltılması, kayıtlı ekonomiye geçişin teşvik
edilmesi amacıyla hayata geçirilen düzenlemeler ile uygulamaya
koyduğumuz mali disiplin ve alınan makroekonomik tedbirler sayesinde
ülkemiz, gelişmekte olan ülkelerden pozitif yönde
ayrışmıştır. denilmektedir. Çok doğru bir
tespit, evet, ülkemiz pozitif yönde ayrışmıştır, ben
de buna inanıyorum.
Tabii,
biz bu tasarıyı Plan ve Bütçe Komisyonunda 8 Şubattan 22
Şubat tarihine kadar 7 veya 8 birleşimde, geniş şekilde
tartıştık. Biraz önce ana muhalefet partisi grup başkan
vekili arkadaşımız da dedi ki: Çok sayıda
iyileştirici düzenleme var. Kabul oyu vereceğimiz maddeler de var.
Nitekim biz bunu Plan Bütçe Komisyonundaki tartışmalar
sırasında da muhalefet partimizin temsilcilerinden işittik.
Evet, bu 97 madde içinde muhalefetimizin de onay vereceği çok sayıda
madde var. Elbette hepsine onay vermelerini beklemiyoruz, doğrudur ama o
tasarıda yer alan, yatırım üretim ve istihdamın,
araştırma geliştirmenin, yenilik ve tasarım faaliyetlerinin
teşvik edilmesinin nesine karşı çıkacaksınız?
Amatör sporun desteklenmesine mi karşı çıkacaksınız?
Vergi tabanının genişletilmesine mi? İhtilafların ve
belirsizliklerin giderilmesine mi? İş yapma
kolaylığının, ekonomik canlılığın ve
tasarrufların artırılmasına mı karşı
çıkacaksınız? Kamu taşınmazlarının değerlendirilmesine
mi karşı çıkacaksınız? Enerji verimliliğinin ve
enerjide tasarruf sağlayıcı yatırımların
teşvik edilmesi, koruma ve bakım altındaki çocukların
istihdamının iyileştirilmesi gibi birçok faydalı maddeye
karşı çıkmayacağınıza inanıyorum.
Kanun
tasarısında -biraz önce belirttiğim gibi- 39 kanun ve 3 kanun
hükmünde kararnamede, 42 tane farklı değişiklik yapılmaktadır.
Piyasamız, iş dünyamız hararetle bunu bekliyor. Elbette hayat
dinamik, değişiklikler bununla kalmayacak, ileride de önümüzdeki
dönemde de Hükûmetimizden gelecektir, buna inanıyorum.
Kanun
tasarısında yatırım ve üretimin teşviki amacıyla
2018 ve 2019 yıllarında imalat sanayisi ve AR-GE, yenilik ve
tasarım faaliyetlerine yönelik makine ve teçhizat alımlarında
katma değer vergisi istisnası ve aşınma payı uygulama
süresinin kısaltılması sağlanmaktadır.
Ayrıca
organize sanayi bölgeleri ve küçük sanayi sitelerinin altyapı
yatırımları ile küçük sanayi sitelerinin işyeri
yapımına ilişkin mal ve hizmet alımlarının katma
değer vergisinden istisna tutulması suretiyle sanayicilerimize destek
verilmektedir.
16
ve daha büyük yaşlardaki araçların, adına kayıtlı gerçek
veya tüzel kişiler tarafından doğrudan veya ihracatçılar
vasıtasıyla ihraç edilmesi ya da bir daha kullanılmamak üzere
hurdaya çıkartılması ve ilgili mevzuat gereğince kayıt
ve tescilinin silinmesi şartıyla aynı cins bir aracın ilk
iktisabında tahakkuk eden özel tüketim vergisinden Bakanlar Kurulunca 10
bin Türk lirasını aşmamak üzere, araçların cinsleri ve
özelliklerine göre belirlenecek kısmın terkin edilmesine imkân
verilmektedir.
Yine,
istihdama yönelik olarak çok sayıda düzenleme getirilmektedir. Bunlardan
bazıları: Asgari ücretin yıl boyunca vergi dilimi
değişikliklerinden etkilenmemesini sağlayacak kalıcı
düzenleme yapılmaktadır. İşverenlere asgari ücret
desteği verilmesi uygulamasına 2018 yılında da devam
edilecektir. Kadın çalışanların çalışma
hayatına katılmasının teşvik edilmesi amacıyla
işverenlerce kadın çalışanlara kreş ve gündüz
bakımevi hizmeti kapsamında sağlanan imkânlar gelir vergisinden
istisna edilmektedir. 2018 yılında uygulanmak üzere, imalat
sektöründe 1 ila 3 çalışanı olan küçük esnafa, 18
yaşından büyük 25 yaşından küçükler için ilave istihdam
sağladıkları takdirde, en fazla 2 kişi için iki ayda bir
asgari ücret üzerinden ücret, gelir vergisi stopajı, damga vergisi ve prim
desteği sağlanmaktadır. Bunun gibi yine istihdama yönelik birçok
değişiklikler getirilmektedir.
Amatör
sporun desteklenmesi amacıyla spor kulüpleri tarafından sporculara
yapılan ücret ödemeleri üzerinden kesilen gelir vergisinin amatör spor
faaliyetlerinde kullanılması yönünde düzenleme
yapılmaktadır. Yine, belirsizliklerin giderilmesi ve
ihtilafların ortadan kaldırılması amacıyla, hizmet
erbabına iş sözleşmesi sona erdikten sonra çeşitli adlar
altında yapılan ödemelerin ücret olduğu hususu ve gelir vergisi
istisnası karşısındaki durumu açıklığa
kavuşturulmaktadır.
Okul
aile birlikleri tarafından yapılan kantin kiralaması
işlemlerine katma değer vergisi istisnası getirilmektedir. 197
sayılı Motorlu Taşıtlar Vergisi Kanununda yer alan
taşıt tanımları 2918 sayılı Karayolları
Trafik Kanununda yer alan tanımlarla uyumlu hâle getirilmektedir.
Usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarında indirim oranı
artırılmakta, elektronik ortamda düzenlenmesi gereken belgelerin
kâğıt ortamında düzenlenmesi ve e-tebligatla ilgili
yükümlülüklere uyulmaması hâlinde kesilecek cezalar netleştirilmektedir.
İş yapma kolaylığının artırılması
amacıyla ara buluculuk müessesesinde alınacak harç tutarı
netleştirilmektedir. Gıda ve ilaç gibi son kullanma tarihi geçen ve
imha edilmesi gereken mallar için emsal bedel tespitinin
kolaylaştırılmasına yönelik düzenlemeler
yapılmaktadır. Ekonomik canlılığın ve
tasarrufların artırılması amacıyla konut ve çeyiz
hesaplarında biriken tutarlara verilen devlet desteği yüzde 20den
25e çıkarılmakta, konut hesabında üst sınır 15 bin
Türk lirasından 20 bin Türk lirasına, çeyiz hesabında ise 5 bin
Türk lirasından 7.500 Türk lirasına çıkarılmaktadır.
Bireysel emeklilik sisteminin etkinliğinin artırılmasına,
yeni araç alımının teşvikine yönelik düzenlemeler
yapılmaktadır. Kamu taşınmazlarının
değerlendirilmesi amacıyla bir dizi tedbir getirilmektedir. Enerji
verimliliği ve tasarruf sağlayıcı
yatırımların teşvik edilmesi amacıyla yine
düzenlemeler yapılmaktadır. Bu amaçla, elektrik enerjisi üretiminin
teşvik edilmesi amacıyla apartmanlarda yer alanlar dâhil olmak üzere
konutların çatı veya cephelerinde üretilen ve kurulu gücü 10
kilovatı geçmeyen yenilenebilir enerji kaynaklarıyla üretilen
elektriğin ihtiyaç fazlasını son kaynak tedarik
şirketlerine satanların vergiden muaf esnaflık kapsamına
alınması sağlanmaktadır.
İlaveten
bir dizi yine tedbir getirilmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEMAL
ÖZTÜRK (Devamla) Sayın Başkanım, bir dakikanızı daha
rica edebilir miyim?
BAŞKAN
Tabii, buyurun, sözlerinizi tamamlayın.
CEMAL
ÖZTÜRK (Devamla) Yine, kanun tasarısıyla koruma ve bakım
altındaki çocukların istihdamının iyileştirilmesi
sağlanmaktadır. Ayrıca, 2017-2018 eğitim ve öğretim
yılında ek ders ücreti karşılığında görev
yapmış olanlardan belirtilen şartları
taşımaları kaydıyla yapılacak sözlü sınav sonuçlarına
göre sözleşmeli personel olarak istihdam edilebilenlere imkân
sağlanmaktadır. Hülasa, bu 97 madde ekonomik
hayatımızı iyileştirecek düzenlemeler getirmektedir.
Tasarıyı
desteklediğimi ve lehinde oy kullanacağımı belirtiyor,
ülkemize, milletimize hayırlı olması dileklerimle Genel Kurulu
ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Öztürk.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Altay, buyurun.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, sayın hatip
yaptığı konuşmasında, ileri sürmüş olduğum
görüşten farklı bir görüşü bana atfetti. Şöyle ki: Ben bir
buçuk saat önce burada konuştum. O konuşmayı dinlemeyen
sayın milletvekilleri ve Meclisi izleyen vatandaşlarımız
bizim
Mesela, bir örnekle bunu söyleyeyim Amatör sporun desteklenmesinin
neresine karşı çıkıyorsunuz? anlamı çıkacak bir
konuşma yapmak suretiyle bir sataşmada bulunmuştur efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Altay.
CEMAL
ÖZTÜRK (Giresun) Sataşma niyetiyle söylemedim Başkanım.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Anladım ama dinleyen öyle anlamaz ki.
CEMAL
ÖZTÜRK (Giresun) Yok yok, siz konuşurken not aldım,
notlarımızdan
VEDAT
DEMİRÖZ (Bitlis) Tasarının büyük bölümünü
desteklediğinizi biz anladık.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
2.- İstanbul Milletvekili Engin Altayın,
Giresun Milletvekili Cemal Öztürkün 533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının tümü üzerinde şahsı adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Ben bu tasarı için dedim ki: Bir kavanoz bala bir
kaşık zehir katıyorsunuz. Söylediğim bu.
Şimdi,
elbette amatör sporun desteklenmesine karşı çıkan yok ama
şuna karşıyız: Şimdi, siz, özüne de karşı
olduğumuz bir iş, Mersinde ve Sinopta nükleer santral
yapacaksınız. Yapmak istiyorsunuz, inşallah
başaramazsınız.
CEMAL
ÖZTÜRK (Giresun) Hayır, 97 maddeden katıldıklarınız
ENGİN
ALTAY (Devamla) Lakin burada zaten bir anlaşma
yapmışsınız. 22 milyar Sinop, 20 milyar Mersin; 13 sente
de elektriği alacağım. demişsin, alım garantisi
vermişsin, işi bitirmişsin. Şimdi, sen bunlara ayrıca
özel, yeni teşvikler veriyorsun. Niye veriyorsun? Kimin malını
kime veriyorsun? Lafım size değil Hükûmete, Maliye Bakanına. Kimin
parasını kime veriyorsun sen? Böyle bir hakkı yok kimsenin.
VEDAT
DEMİRÖZ (Bitlis) Sinopa veriyoruz ama, Sinop, Sinop.
ENGİN
ALTAY (Devamla) Biz buraya milletin kör kuruşunu korumaya geldik, sahip
çıkmaya geldik. Yanlışa Yanlış. diyeceğiz. Siz
bunu düzeltmezseniz biz size bunu düzelttirmek için elimizden gelen, İç
Tüzükten kaynaklı haklarımızı kullanacağız, onun
için buradayız. Yani baştan çok net bir şekilde Çok müspet
konular, kimi ufak dertlere derman olacak maddeler var. demişken bize
tekrar Bu kanunu niye toptan kabul etmiyorsunuz? gibi bir yaklaşım
doğru değil. Allah var, parti hiyerarşisi
mantığıyla bakmasanız siz de bu maddeye ret oyu verirsiniz.
Ben sizin vatansever biri olduğunuzu biliyorum. Ama yani Parti Genel
Başkanınızdan -ki işin doğasında vardır
korkma- korkunuz Allah korkusundan
Yani mukayese etmek istemem. Bakın bir
şey söylüyorum efendim
VEDAT
DEMİRÖZ (Bitlis) Saygıyla korkuyu
karıştırmayın.
ENGİN
ALTAY (Devamla) Ya, biraz da korkulabilir, bir sakıncası yok ama
Allahtan daha fazla korkmak lazım diye düşünüyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Altay.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı Teklifleri (Devam)
1.- Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı (1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN
- Hükûmet adına söz talebi var.
Maliye
Bakanı Sayın Naci Ağbal, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz
yirmi dakikadır Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün Vergi Kanunlarıyla Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının görüşmelerine başlıyoruz.
Konuşmamın başında bütün Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Bugün
görüşmelerine başladığımız tasarının
geneliyle ilgili Genel Kurulu bilgilendirmek üzere huzurlarınıza
gelmiş bulunuyorum.
Gerçekten
çok geniş toplum kesimlerini ilgilendiren bir kanun
tasarısının görüşmelerine başlıyoruz. Burada
esnafından işçisine kadar, çiftçisinden öğrencisine, memurundan
sanayicisine, tüm sosyal kesimleri yani vatandaşımızın
yüzde 100ünü ilgilendiren konular var. Dolayısıyla, vatandaşımızın
yüzde 1ini değil, vatandaşımızın yüzde 100ünü
ilgilendiren konular var ve vatandaş bu kanunu bekliyor, öğrenci de
bekliyor, işçi de bekliyor, sanayicisi de bekliyor,
yatırımcısı da bekliyor. İnşallah Genel
Kurulumuzla bu görüşmeleri hızlı bir şekilde yapmak
suretiyle bu kanunu yasalaştırmış olacağız.
Bu
kanun tasarısında yatırım, üretim, ihracat ve
istihdamın teşvik edilmesine yönelik önemli düzenlemeler var.
Tasarrufların artırılmasına dönük önemli düzenlemeler
olacak. İş yapma kolaylığının
artırılmasına dönük düzenlemeler var.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ya Sayın Bakan, on altı senedir aynı
şeyleri söylüyorsunuz. On altı senedir iyiyiz iyiyiz diyorsunuz.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) Enerji ve madencilikte etkinlik ve
verimliliğin artırılmasına dönük düzenlemeler var. Vergi
konularıyla ilgili, vatandaşımızın işlerini
kolaylaştıran, vergiye gönüllü uyumu destekleyen düzenlemeler var ve
kamu taşınmazlarının daha etkin bir şekilde
yönetilmesine ilişkin düzenlemeler var.
Burada,
öncelikle, yatırımı, üretimi, istihdamı ve ihracatı
desteklemek üzere bu tasarıyla getirmiş olduğumuz düzenlemeler
hakkında Genel Kurulumuzu bilgilendirmek istiyorum. Bunlardan en önemli
düzenleme, tabii ki, sanayi sektöründe, imalat sektöründe faaliyette bulunan
imalat işletmelerine sağlamış olduğumuz yeni makine ve
teçhizat alımında KDV istisnasıdır. Biliyorsunuz, 2016
sonrası dönemde arka arkaya yatırımı, üretimi,
istihdamı ve ihracatı destekleyecek çok sayıda düzenleme
yaptık, yapmaya da devam ediyoruz, yapacağız. Ekonomi
dinamiktir. Ekonominin değişen, gelişen ihtiyaçlarına uygun
olarak, Hükûmet olarak, yatırımla ilgili, üretimle ilgili, istihdamla
ilgili, ihracatla ilgili düzenlemeler getirmiş olmamızdan
rahatsız olunmaması lazım; tam tersine, bizim, ülkenin
yarınlarını, ülkenin kalkınmasını sağlayacak
bu düzenlemeleri daha fazla getirmemiz lazım. Bu sene, 2018
yılında imalat sanayisinde yapılacak yatırım
harcamalarında kurumlar vergisi teşvikini artırımlı
olarak uygulayacağız. Burada yapmış olduğumuz
düzenlemede de, 2018 ve 2019 yıllarında imalat sanayisinde faaliyette
bulanan bir işletme yeni makine, teçhizat alırsa katma değer
vergisi ödemeyecek. Bu, yüzde 18 oranındaki bir katma değer vergisi
yükünden işletmelerimizin kurtulması anlamına geliyor, son
derece önemli bir teşvik.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Yurt içinden diyelim de katkısı olsun ülkeye.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Yine, teknoparklarda, AR-GE ve
tasarım merkezlerinde ve üniversitelerin araştırma
laboratuvarlarında kullanılacak makine ve teçhizat
alımlarında da katma değer vergisi istisnası getiriyoruz. 2019
yılın sonuna kadar yatırımcılarımız da,
AR-GE merkezlerimiz de bu istisnadan istifade edecekler.
Yine,
2018 ve 2019 yıllarında yeni alınan makine ve teçhizattan
dolayı indirilecek amortisman giderlerini de artırıyoruz. Daha
fazla amortisman gideri yazılacak, işletmelerimiz böylelikle daha
düşük kurumlar vergisi, gelir vergisi ödeme imkânına da
kavuşmuş olacaklar.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Hep yüzde 1e çalışıyorsunuz Sayın
Bakan.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) Böylelikle, 2018 ve 2019
yıllarında yatırım noktasında özelikle yeni
yatırımların yapılmasını sağlayacak
şekilde hem yatırım teşvik sistemindeki
sağladığımız indirimli kurumlar vergisi
teşviklerini artırıyoruz hem de makine ve teçhizat
alımlarında teşvik belgesine bağlı olmasa dahi yeni
makine teçhizat alımlarında katma değer vergisi istisnası
getirmiş oluyoruz.
Bu
tasarıda, organize sanayi bölgelerinde yapılacak altyapı
yatırımlarında, küçük sanayi sitelerinde yapılacak iş
yeri inşaatlarında KDV istisnası getiriyoruz. Organize sanayi
bölgelerimiz için en önemli yatırım altyapı
yatırımları. Bu yatırımlar sırasında
yatırım için gerekli olan mal ve hizmet alımlarında bundan
sonra organize sanayi bölgesi müteşebbis heyetleri KDV ödemeyecek.
Yine,
küçük esnafımızı ilgilendiren küçük sanayi sitelerimiz var.
Küçük sanayi siteleri kooperatifleri ne yapıyor? İş yerlerini
yapıyor, esnafımıza teslim ediyor. Burada da küçük sanayi sitesi
kooperatiflerimiz bu iş yerlerinin yapımı sırasında
herhangi bir katma değer vergisi ödemeyecekler. Bu da yine
yatırımın, üretimin teşvik edilmesi anlamında önemli
bir düzenleme.
Bu
tasarıda istihdamın artırılmasına yönelik
kapsamlı ve güçlü teşvikler getiriyoruz; gerek 2018de gerek 2019da
gerek 2020 yılında ilave istihdama çok güçlü yeni teşvikler
getiriyoruz.
Öncelikle
şunu ifade etmek lazım: Biraz önce de burada ifade edildi, asgari
ücretin yıl başında belirlenen tutarının yıl
içerisinde hiçbir şekilde ocak ayındaki belirlenmiş seviyenin
altına düşmemesini sağlayacak şekilde gelir vergisi
istisnasını artırıyoruz. Peki, bunu nereden
karşılıyoruz? Bunu bütçeden karşılıyoruz yani
burada asgari geçim indirimi tutarlarını artırmak suretiyle
çalışanlarımızın ücreti hiçbir şekilde, asgari
ücretle çalışan kardeşlerimizin ücreti hiçbir şekilde
yıl başındaki tutarın altına düşmemiş
olacak.
2020
yılı sonuna kadar uygulanmak üzere ilave istihdama sosyal güvenlik
primi, gelir vergisi ve damga vergisi teşviki getiriyoruz. Yani herhangi
bir işletmemiz 2017 yılında istihdam ettiği personel
sayısına ilave yeni personel alırsa yeni alınan bu
personelin on iki ay boyunca ödenecek sosyal güvenlik primleri, gelir vergisi
ve damga vergisi de devlet tarafından karşılanacak.
Yaklaşık olarak 830 lira civarında her bir çalışan
başına devlet bu şekilde yeni istihdama teşvik vermiş
oluyor.
Burada
getirdiğimiz düzenlemede imalat sektöründe ve bilişim sektöründe bu
getirdiğimiz prim, vergi ve damga vergisi avantajını
artırımlı olarak uygulayacağız. Yani bugün imalat
sanayisinde veya bilişim sektöründe bu yıl ve önümüzdeki
yıllarda yeni sağlanacak istihdamda her çalışan
başına yaklaşık 2.400 liraya kadar imkân
sağlıyoruz, teşvik veriyoruz. Dolayısıyla, bakın,
biraz önce de söyledim, imalat sektöründe yatırım teşvik
tutarlarını artırıyoruz. Yani yeni yatırım
yaparsanız yatırım teşvik sisteminden kaynaklanan
avantajlarınızı artırıyoruz. Makine teçhizat
alımında KDV istisnası getiriyoruz. Bir de yine imalat
sanayisinde yeni istihdam yaparsanız bu durumda da istihdama
teşvikler getiriyoruz, prim ve vergileri de devlet olarak almıyoruz.
Burada
getirdiğimiz düzenlemede özellikle kadın istihdamını, genç
istihdamını ve engelli istihdamını teşvik etmek üzere
teşvik süresini on iki aydan on sekiz aya çıkarıyoruz. Yani bir
işletmemiz bir kadın kardeşimizi istihdam ederse, bir genci
istihdam ederse, bir engelliyi istihdam ederse teşvik süresi on iki aydan
on sekiz aya çıkmış olacak.
Yine
imalat sektöründe çalışan küçük işletmelerimize dönük de yine
bir teşvik başlatıyoruz. Burada ne yapıyoruz? Özellikle
ustalık belgesine sahip küçük imalatçı işletmelerimiz eğer
yeni ilave istihdam sağlarlarsa bu durumda diyoruz ki: Bir senden, bir
benden. Yani on iki aylık süreç içerisinde bir ay işveren kendisi
ödeyecek ücret ve diğer kamusal yükümlülükleri, bir ay da devlet olarak
sadece gelir vergisini, sadece sosyal güvenlik primini değil, aynı
zamanda işverenin işçiye yapacağı ücret ödemesini de biz
karşılayacağız.
MUSA
ÇAM (İzmir) İşsizlik Fonundan ödeyeceksiniz.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) Dolayısıyla imalat sektöründe
faaliyet gösteren bir küçük işletmemiz ilave yeni istihdam yaparsa on iki
ayın altı ayını da devlet olarak biz
karşılayacağız.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Bunu nereden ödeyeceğiz? Bütçe fazla veriyor da oradan
mı ödeyeceksiniz?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) Burada özellikle kadınların
istihdama katılımını teşvik etmek amacıyla uzun
süredir beklenti hâlinde olan bir uygulamayı da hayata geçiriyoruz;
kreş desteği uygulamasına başlıyoruz. Bundan sonra, bu
yasal düzenleme çıktığı takdirde artık bir iş
yerinde çalışan bir kadın çalışanın eğer
çocuğu bir kreşe gitmişse bu kreş için yapılan
ödemenin yaklaşık 1.015 lirasına kadar devletin buna vergi
istisnası olarak destek vermesini sağlıyoruz.
Dolayısıyla burada kadın istihdamına çok ciddi anlamda da
bir destek vermiş oluyoruz.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Kaç kadın çalışması gerekiyor o
işletmede Sayın Bakan?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) Burada getirmiş olduğumuz
düzenlemelerden bir tanesi de şudur: İşverenlere 2016 ve 2017
yılında sağlamış olduğumuz asgari ücret
desteğine 2018 yılında da devam ediyoruz. Biliyorsunuz 2016
yılında da 2017 yılında da işverenlerimizin asgari
ücretle istihdam ettikleri her bir çalışan başına
aylık 100 lira asgari ücret desteği getirmiştik. Bu yasal düzenleme
içerisinde bunu 2018 yılında da devam ettiriyoruz.
Dolayısıyla yaklaşık 10 milyon civarında
çalışanımız için bu desteği de
GARO
PAYLAN (İstanbul) Parasını nereden alıyorsunuz Sayın
Bakan, parasını nereden alıyorsunuz?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) Bu desteklerin hepsini de devletten
karşılıyoruz.
Dolayısıyla
değerli arkadaşlar, gerçekten istihdamı artırmak
amacıyla genel anlamda çok ciddi teşvikler getiriyoruz, özellikle de
imalat sektörüne, bilişim sektörüne dönük artırımlı
teşvikler getiriyoruz. Kadın istihdamını, genç
istihdamını, engelli istihdamını daha da artıracak
önemli teşvikleri de hayata geçiriyoruz.
Bu
tasarı içerisinde tasarrufların artırılması yönünde de
önemli düzenlemeler yapıyoruz. Burada konut hesabı sistemimiz var, biliyorsunuz,
mevcutta konut hesabı teşvikimiz var. Buradaki teşvik
oranını yüzde 20den 25e çıkarıyoruz. Konut
başına yapılacak destek tutarını da 15 bin liradan 20
bin liraya çıkarmış oluyoruz.
Yine,
çeyiz desteği uygulaması var. Burada da yine destek oranını
yüzde 20den yüzde 25e çıkarıyoruz. Ayrıca asgari destek
tutarını da 5 bin liradan 7.500 liraya çıkarmış
oluyoruz.
Minibüsçü
esnafımızı ilgilendiren önemli bir düzenleme yapıyoruz.
Minibüsçü esnafımızın kullandığı minibüslerle
ilgili motorlu taşıtlar vergisinde indirime gidiyoruz. Burada
Karayolları Trafik Kanunundaki yapılan tanım ile Motorlu
Taşıtlar Vergisi Kanununda yapılan tanımı birbiriyle
uyumlu hâle getiriyoruz. Böylelikle minibüsçü esnafımız da motorlu
taşıtlar vergisini daha az oranda ödeme imkânına kavuşuyor.
Yine,
elektrikli araçları teşvik etmek amacıyla motorlu
taşıtlar vergisinde elektrikli araçların motorlu
taşıtlar vergisini yüzde 75 indirimli olarak alma konusunda bir
düzenleme yapıyoruz. Bu da son derece önemli bir düzenleme.
Yine,
tasarıda yer alan diğer bir düzenleme de, hazineye ait
taşınmazların tarımsal üretimde daha fazla
kullanılmasını sağlamak üzere bir teşvik getiriyoruz.
Eğer tarımsal amaçlı kooperatifler hazineye ait tarım
arazilerini kiralarlarsa bu durumda harca esas değerin yani emlak vergisi
değerinin yüzde 1i oranında bir kirayla buraları kiralama
imkânına kavuşuyorlar. Bu da son derece önemli bir düzenleme.
Özellikle son dönemde, biliyorsunuz, vatandaşlarımızın
tarım arazisi olarak kullandıkları yerlerin kendisine
satışına ilişkin düzenlemeler yapmıştık.
Şu anda bu uygulama devam ediyor. Buradaki düzenlemede kooperatiflere de
benzeri bir imkânı getirmiş oluyoruz.
Bu
tasarıda yer alan bir diğer düzenleme de hurda teşviki olarak
ifade edilen, 16 yaşından büyük araçlar eğer imha edilirse, imha
merkezlerine bu araçlar teslim edilirse, trafikten terkin edilirse, bunlar
karşılığında yeni araç edinilirse bu durumda 10 bin
liraya kadar özel tüketim vergisi teşviki getiriyoruz. Bu da son derece
önemli bir düzenleme.
Bu
tasarı içerisinde, özellikle ekonominin canlandırılması
noktasındaki düzenlemeler dışında enerji sektörüyle ilgili,
madencilik sektörüyle ilgili son derece önemli düzenlemeler var. Sektörün
gelişmesi, büyümesi noktasında ve maden varlıklarının
daha etkin bir şekilde kullanılması konusunda önemli
düzenlemeler yapıyoruz.
Burada,
yine, öğretmen alımlarına ilişkin, 5 bin sözleşmeli
öğretmen alımı konusunda bir düzenleme yapıyoruz. Bu da son
derece önemli.
Bir
de internet üzerinden radyo ve televizyon yayıncılığı
yapılmasına ilişkin önemli bir düzenleme yapıyoruz. Burada,
radyo televizyon yayıncılığı yapan diğer
işletmeler gibi internet ortamında yapılan radyo ve televizyon
yayıncılığı konusunda da bu konuda yetkili kurum ve
kuruluşların düzenleyici bir noktada konumlandırılmaları
ve bu sistemi denetlemeleri öngörülüyor.
Değerli
arkadaşlar, bu tasarı da bundan önceki getirdiğimiz
tasarılar gibi yatırımı, üretimi, istihdamı,
ihracatı teşvik eden bir düzenleme. Nitekim, son iki yıldır
arka arkaya Hükûmet olarak aldığımız kararlarla ve kabul
edilen yasal düzenlemelerle yatırım ortamını
iyileştirme noktasında önemli düzenlemelere imza attık. Bundan
önce çok yakın bir zamanda yine Meclisimizden yatırım
ortamının iyileştirilmesi konusunda arka arkaya 2 tane düzenleme
geçti. Şimdi, bu, o iki düzenlemenin ardından gelen üçüncü düzenleme.
İnşallah, haftaya Katma Değer Vergisi Kanununda reform
niteliğinde bir düzenlemeyi getirdik, Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşmelerine başlıyoruz. Dolayısıyla Hükûmet olarak
ülkemizin büyümesi için, kalkınması için, yatırım
ortamının iyileşmesi için yasal düzenleme getirmemiz kadar
doğal bir şey yok. Bu konuda da herkesin, vatandaşın
takdirini görüyoruz. Vatandaş yapılan düzenlemelerin ne kadar önemli
olduğunu biliyor, görüyor ve bu konuda da gerçekten heyecanla bunun
karşılığını da veriyor.
Bakın,
bütün bu düzenlemeler neticesinde 2017 yılında ne oldu? Bugün
rahatlıkla diyebiliyoruz ki yüzde 7nin üzerinde bir büyüme oranıyla
2017yi bitireceğiz. Gerçekten bu bakımdan, Türkiye diğer
gelişmekte olan ülkelere göre büyüme oranları bakımından
pozitif yönde ayrıştığı gibi, OECD ülkeleri
arasında da gerçekten büyüme konusunda parmakla gösterilen bir ülke
konumunda. Dolayısıyla burada büyümenin sadece nicel olarak
artması değil, aynı zamanda nitelik olarak da kalite olarak da
artması konusunda arka arkaya tedbirler alıyoruz; onun için
yatırım ortamını iyileştirmek için düzenlemeler
getiriyoruz.
Bugün
vatandaşın güvenle ilgili bir sorunu yok, vatandaş Türkiyeye
güveniyor. Eğer gazeteleri açıp okursanız her gün Türkiyeye
gelen uluslararası doğrudan sermaye
yatırımlarının artarak devam ettiğini görürsünüz. Her
gün yeni bir uluslararası doğrudan sermaye yatırımıyla
ilgili açıklamalar yapılıyor ve son iki yıl da dâhil olmak
üzere Türkiyeye olan sermaye akımları devam ediyor.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Sıcak para geliyor Sayın Bakan,
yatırım geldiği yok.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) Bakın, Türkiye,
sağladığı güven ortamıyla, yapmış
olduğu reformlarla ve istikrarlı ve gelişen ekonomisiyle bu bölgede
çekim merkezi ve bu çekim merkezini daha da artırmak için, bunu daha da
güçlendirmek için yasalar yapmamız, kararlar almamız, bu konuda
adımlar atmamız hususunu da herkesin takdirle
karşıladığını biliyoruz. Sizin de bunu takdirle
karşıladığınızı biliyoruz. bize bu konudaki
teşekkürlerinizi de biliyoruz ve hatırlıyoruz, takdirle de
karşılıyoruz.
Onun
için, bugün burada yapmış olduğumuz bu kanunla yapılan
değişiklikler de aynı kapsamdaki değişikliklerdir. Ve
burada özellikle şunu söyleyeyim: Yatırım ortamının
iyileştirilmesi ve istihdamla ilgili düzenlemeler şu anda piyasalar
tarafından, çalışanlar tarafından büyük bir heyecanla
bekleniyor. İnşallah bu düzenlemeleri de Meclisten geçirdikten sonra
ben ümit ediyorum ki 2018 yılında da Türkiye ekonomisi büyüme
hedeflerini yakalayacak, büyüme hedeflerinin de üzerinde bir
gerçekleşmeyle inşallah yılı bitireceğiz. Türkiye
ekonomisi güçlü, Türkiye ekonomisi, içeride dışarıda, ne olursa
olsun birçok sınavdan başarıyla geçti. Türkiye ekonomisinin ne
kadar güçlü olduğunu son yıllarda
karşılaştığımız çeşitli olaylarla da
gördük ve bu konuda, geleceğe dönük Türkiye ekonomisinin daha da büyümesi
noktasında büyük bir beklenti var. Buna hep beraber destek olacağız.
Hükûmet olarak bu konudaki düzenlemeleri bundan sonra da getirmeye devam
edeceğiz ve bu sayede Türkiye ekonomisi güçlü olacak.
Ben
bu çerçevede hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Teşekkür
ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Paylan, buyurun.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Sayın Bakan asgari ücret teşvikiyle ilgili
bütçe yükünü bütçeden karşılayacağını söyledi. Ancak
-Komisyon tutanaklarında da bellidir- asgari ücret desteğiyle ilgili
teşviki İşsizlik Sigortası Fonundan
karşılayacağını
BAŞKAN
Yerinizden söz vereyim, açıklama yapın isterseniz.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Bununla ilgili bir açıklama yapmak istiyorum
efendim.
BAŞKAN
Buyurun.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Sayın Paylan açıklamasını yapsın, gene siz
konuşun lütfen.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Bir cümle söyleyeyim, ondan sonra.
BAŞKAN
Buyurun.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Paylan, asgari ücretle
ilgili
GARO
PAYLAN (İstanbul) Hayır, burada az önce öyle söylediniz Sayın
Bakanım.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Hayır.
BAŞKAN
Sayın Bakan, Sayın Paylanı dinleyelim, sonra sizin
mikrofonunuzu açalım.
Sayın
Paylan, buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
3.- İstanbul Milletvekili Garo Paylanın,
Maliye Bakanı Naci Ağbalın 533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının tümü üzerinde Hükûmet adına
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
GARO
PAYLAN (İstanbul) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Değerli
arkadaşlar, Sayın Bakana dedim ki: Bu yüzde 1in
torbasıdır. Sayın Bakan da dedi ki: Hayır, yüzde 100ün
torbasıdır. Geldi buraya, işçiyle, çiftçiyle ilgili herhangi
bir teşvik, herhangi bir önlem anlattı mı? Yok. Yatırımcıya
teşvik vereceğiz. Makinede sıfır KDV...
VEDAT
DEMİRÖZ (Bitlis) Hepsi işçi için
GARO
PAYLAN (Devamla) Hepsi neyle ilgili? Patronla ilgili. Bunların hiçbirisi
işçiyle, çiftçiyle ilgili değil.
CEMAL
ÖZTÜRK (Giresun) Patron insan değil mi ya?
GARO
PAYLAN (Devamla) Ve arkadaşlar, vereceği teşvikleri de
İşsizlik Sigortası Fonundan karşılıyor dedim.
Bakın
arkadaşlar, 100 TLlik asgari ücret desteği, biliyorsunuz, iki
yıl önce asgari ücrette bir artış yapıldı diye bir
anda yatırımcıya verildi. İki yıldır bütçeden
karşılanıyordu. Bakın, 10 milyar TL, 12 milyar TL bütçeden
karşılanıyordu, bu yıl Sayın Bakan Komisyonda
defalarca dedi ki: Bu artık devam etmeyecek. Ama dedim ya, ortam kötü,
işler iyi gitmiyor, yatırımcı Maliye Bakanının
kapısına gidiyor. Maliye Bakanı da diyor ki: Bütçede para yok.
E, ne yaparsın? İşsizlik Sigortası Fonundan
alırız Sayın Bakanım. diyorlar. Bakın, işçinin
parasını işçinin cebinden ödüyor Sayın Bakan, 100 TLlik
asgari ücret desteğini İşsizlik Sigortasından
karşılıyor ve 12 milyar TL oradan çekecek. Bir alana bir bedava
meselesini 3-4 milyar TL İşsizlik Sigortası Fonundan
karşılayacak.
Değerli
arkadaşlar, niye işçinin parasını İşsizlik
Sigortası Fonundan ödüyoruz ki? Yapmamız gereken işçiyi,
çiftçiyi, geniş sosyal kesimleri rahatlatmaktır ama bu işçinin
kesesiyle olmaz.
Sayın
Bakan, buradaki bütün maddelerde patronları teşvik eden maddeler
koydu çünkü patronlar hep daha fazlasını talep ediyorlar, ortam iyi
değil. Ama bunu da iktisadi dengeler kaldırmaz, eninde sonunda bu
kriz üretir. Ama Sayın Bakana denmiş ki: Seçime kadar idare et,
seçimden sonra Allah kerim. Ama arkadaşlar eninde sonunda bu sistem kriz
üretir. (HDP sıralarından alkışlar)
VEDAT
DEMİRÖZ (Bitlis) - İşsizlik Fonunda devlet katkısı
yok mu Sayın Paylan?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Paylan.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Ben bir söz alabilir miyim?
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Bakan.
Size
de iki dakika söz vereyim.
4.- Maliye Bakanı Naci Ağbalın,
İstanbul Milletvekili Garo Paylanın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Başkanım,
Sayın Paylan biraz önce burada ilk konuşmasında asgari ücretin
yılbaşındaki tutardan hiçbir şekilde aşağı
düşmemesi noktasında getirdiğimiz teşvikin
kaynağının da İşsizlik Sigortası olduğunu
iddia etti. Ben söz alarak kendisine, Sayın Paylan, asgari ücretin
yılbaşındaki tutarı seviyesinde kalması için
getirdiğimiz teşvikin maliyeti genel bütçeden karşılanacak
dedim. Tutanaklar getirilsin, bakılsın.
GARO
PAYLAN (İstanbul) - Az önce konuşmanızda ne dediniz?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) Bakın, Sayın Paylan, sözümü
kesmeyin. İlk konuşmanızda sizin söylediğinizin
yanlış olduğunu söyledim, hâlâ söylüyorum.
İkinci
olarak, burada getirdiğimiz bütün teşvikler doğrudan
doğruya çalışanlara yönelik teşviklerdir.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Ne bakımdan yani?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) Bakın, geçen sene aynı
teşvikleri getirdik, aynı teşvikleri.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Nereden karşıladınız?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) Sayın Paylan, bir müsaade edin,
Komisyonda da sabır göstermiyordunuz.
Bizim
burada getirdiğimiz teşvik geçen sene de vardı. Peki, ne oldu?
İlave istihdam programını getirdikten sonra istihdamda 1,5
milyon istihdam artışı oldu. Yani devlet olarak getirmiş
olduğumuz teşvikten kim yararlandı? Çalışan
kardeşlerimiz yararlandı, istihdam arttı, ekonomi büyüdü,
gelişti, o açıdan bu da doğru değil yani burada patronlara
bir şey veriliyormuş da işçilere verilmiyormuş.
Sayın
Paylan, toplum ve millet bir ve tek, hep beraberiz, geminin içinde beraberiz,
gemi yüzüyor.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Nereden karşılanıyor Sayın Bakan?
Nereden karşılıyorsunuz parayı?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - İşçisi de bu gemide,
işvereni de bu gemide sanayicisi de bu gemide. Bırakın bizi bize,
bu ülkede yatırım yapan da üretim yapan da çalışan da bir,
kenetlenmiş vaziyette ve burada getirilen imkânlar devlet bütçesinden
karşılanıyor.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Geminin lüks
kamaraları battı ama!
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) - Bunu dahi size açıklamak zorunda
kalıyorum. Bakın, çok üzülüyorum, Plan ve Bütçe Komisyonunda olan,
teknik manada ne anlama geldiğini bilmesi gereken birisiniz. Bizim genel
devlet tanımı içerisinde İşsizlik Sigortası Fonu
vardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) Bir cümle Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Devamla) İşsizlik Sigortası
Fonunu da içine alan genel devlet tanımı vardır.
Dolayısıyla biz bütçeyi yaparken genel devlet dengesi üzerinden
yaparız. Bu masraflar ister genel bütçeden yani merkezî yönetim
bütçesinden karşılansın ister İşsizlik Sigortası
Fonundan karşılansın, ikisi de genel, devletin bir parçasıdır.
O açıdan Getirdiğimiz teşvikler devlet bütçesinden
karşılanıyor. derken bunu kastediyorum.
Göreceksiniz,
bu verdiğimiz teşvikler sayesinde 2017 yılında olduğu
gibi 2018 yılında da Türkiye ekonomisi hedeflenenden daha fazla
büyüyecek, istihdam daha fazla artacak ve vatandaşın verdiği
vergilerle vatandaşın büyümesi sağlanacak.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Sayın Başkan, yalnızca tutanaklara
geçmesi için bir şey söyleyeceğim.
BAŞKAN
- Sayın Paylan, karşılıklı değil, yerinizden de
bir dakika süre verebilirim.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Sonuç olarak Sayın Bakan asgari ücret
teşvikinin İşsizlik Sigortası Fonundan
karşılandığını ikrar etmiş oldu.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Yapma Allahını seversen ya.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Ben de öyle anladım canım.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Ya, yapma Allahını seversen
ya.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Yanlış mı? Yanlışsa
yanlış deyin.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Yanlış.
GARO
PAYLAN (İstanbul) 100 TL asgari ücret desteğinin İşsizlik
Sigortası Fonundan karşılandığını ikrar
etmiş oldu ve böylece işçinin cebine de 1.600 TL yerine 1.700 TL
girmiyor. Bu teşvik patronlara yani işverenlere veriliyor,
işçinin cebine ayrı giren bir şey yok. Yani işçinin
parasıyla patronlara bir teşvik veriliyor. Bu yanlıştır
diyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Paylan.
Son
bir kez siz de bir söz söyleyin.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Maliye Bakanı Naci Ağbalın,
İstanbul Milletvekili Garo Paylanın yerinden sarf ettiği
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Başkan, bir teknik
açıklama yapayım. Bu tasarıda asgari ücrete ilişkin iki
tane teşvik var. Bir tanesi: Asgari ücret tutarının
yılbaşında belirlenen tutar altına düşmemesini
sağlamak üzere ilave asgari geçim indirimi teşviki var, benim
kastettiğim odur ve o, devlet bütçesinden karşılanacak.
Tutanaklardan çıkarın bakın.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Siz de bakın.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Siz kürsüde asgari geçim indirimiyle
ilgili asgari ücret desteğinin İşsizlik Sigortası Fonundan
karşılanacağını söylediniz, bunun doğru
olmadığını söyledim.
İkincisi:
İkinci teşvik de 100 TL asgari ücret desteği. Bu,
İşsizlik Sigortası Fonundan karşılanacak. Zaten bunun
ben aksini söylemedim. Siz başta asgari ücretin
yılbaşındaki tutarın altına düşmemesini
sağlayacak teşvikin İşsizlik Sigortası Fonundan
karşılandığını söylediniz; bu, doğru
değil.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Yani o 100 lirayı değil, öbür 100 lirayı
alacak.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Sayın Başkan, Sayın Bakan da kendi
konuşmasında o 100 TLnin bütçeden
karşılanacağını söyledi. Ben de onun yanlış
olduğunu söylüyorum.
Siz
de tutanaklara bakın lütfen Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Devlet bütçesinden
karşılanacağını söyledim.
BAŞKAN
Ben argümanların yeterince açık ortaya konduğu kanaatindeyim.
Takdiri Genel Kurula ama özellikle kamuoyuna bırakalım.
Teşekkür
ediyorum.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı Teklifleri (Devam)
1.- Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı (1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN
- Şahıslar adına son söz Bursa Milletvekili Sayın Lale
Karabıyıka aittir.
Buyurun
Sayın Karabıyık. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakikadır.
LALE
KARABIYIK (Bursa) Teşekkürler Sayın Başkan.
Öncelikle
yeni görevinizin hayırlı olmasını dilerim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
LALE
KARABIYIK (Devamla) Dün aramızdan ayrılan CHP Parti Meclisi üyesi
değerli arkadaşımıza Allahtan rahmet, kederli ailesine ve
sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 97 maddeyi içeren yine bir
yoğun torba yasa gündemiyle karşınızdayız ve bu torba
yasa alışkanlığı kötü bir alışkanlık
olarak devam ediyor, biteceğini de zannetmiyorum. Ancak bu
yanlış yöntemle biz başarılı olamayacağız ve
uygulamada da bununla ilgili sorunlarla zaten
karşılaştığımızı hepimiz biliyoruz.
Maalesef torba yasayla getirip temel kanunla geçirerek sorun çözme yöntemini
uygulamaya çalıştığımızı zannediyoruz. Torba
yasayla getirilen maddeler ilgili komisyonlarda da ayrıca
görüşülmüyor. Mesela, bu 97 maddenin içerisinde 2 madde İçişleri
Komisyonuyla ilgili, 2 madde Adalet Komisyonuyla ilgili, 12 madde Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuyla ilgili, 10 madde
de Sanayi Komisyonuyla ilgili. Ama buralarda değerlendirildi mi?
Hayır.
Yine
başka bir nokta: 5018 sayılı Kanunun 14üncü maddesinde
düzenleyici etki analizi cümlesi var. Düzenleyici etki analizinin ne
olduğu ve gerekliliği üzerinde durulmuş bu maddede. Peki, biz
bunu yapıyor muyuz? Son günlerde bu taleplerimize karşılık
birtakım tablolar bize geliyor -daha önceden hiç gelmiyordu- ama bu gelen
tablolar etki analizine göre düzenlenmiş tablolar maalesef değil.
Şundan bahsediyorum: Örneğin, getirilen vergi indirimlerinin
teşviklerinin ne kadar gelir kaybı yarattığının
yıllar itibarıyla değerlerini ve gelecekteki gelir
beklentilerinin ne olduğunu biz görebilmeliyiz. Bize bir tablo
dağıtıldı sayın vekiller ama biri bir
yıllık, biri de üç yıllık projeksiyon yaparak dağıtılmış
tablolar ve bunlar kesinlikle düzenleyici etki analizine göre
hazırlanmış tablolar, bilgi verici tablolar değildir.
Yine
başka bir nokta: İç Tüzükün 23üncü maddesinde tali komisyonlardan
bahsediyor ama biz tali komisyonlara da göndermek, oradan görüş almak, bu
komisyonları çalıştırma gayretinde de maalesef değiliz.
Değerli
vekiller, biz teşvik yapmayın demiyoruz, tabii ki teşvikler
faydalı olacaktır ama biz şunu söylüyoruz: Sorunları
çözmeyi, iyileşmeyi sadece teşviklere bırakmayın,
teşviklere sadece bel bağlamayın. Örneğin, OHAL
ortamında yatırım ortamı, yatırım iklimi diye
bir kavramı göz ardı ediyorsunuz. OHAL ortamının
getirdiği olumsuzlukları kale almayıp sadece geçici
teşvikler getirerek, biraz yaraya pansuman yaparak, biraz sevimli olarak
sorunların çözülmesi yönünde çalışma
yaptığımızı zannediyoruz ama bu konuda aslında
yanlışsınız, teşvikler yine olmalı ama sadece
teşviklerle düzenleyici önlemler olmaz. Bunu öncesinde de gördük,
birtakım vergi indirimleri geldi, teşvikler geldi. Ne yaptı?
Biraz canlandırdı piyasayı. Sonrasında ne oldu? Tekrar
geriye dönüş oldu ve bunlar bütçeye yük getirdi, sonra yeni vergilerle bu
açıkları kapatmayı uygun gördünüz, telafi etmek istediniz, bir
taraftan da borçlanmayı artırdınız, hazine borçları
artmış oldu yani bir yük geldi ve bu kısır döngü böylece
gidiyor. Belki tekrar yeni vergiler gelecek bir sonraki dönemde bütçeye gelen
yükler üzerine. Bu nedenle biz teşviklerin uzun ömürlü, kalıcı
ve gerçekten sorun çözer nitelikte olmasını arzu ediyoruz, size de
yaptığımız tavsiyeler bu niteliktedir zaten Komisyonda da
Genel Kurulda da.
Getirilen
maddeler içerisinde çok önemli konular var, arkadaşlarım tek tek
maddelere değinecekler ama ben 2 maddeye değinmeden
geçemeyeceğim çünkü kendi alanımla da şu anda ilgili.
Değerli
vekiller, öğretmen atamaları ücretli öğretmenlik yapanlar
arasından -yani genel havuzdan değil ücretli öğretmenler
arasından- 5 bin öğretmen atama şeklinde torba yasanın
94üncü maddesine sıkıştırılarak getirilmiş
durumda.
Bazı
gerçekleri göz önüne sermeye ihtiyacım var. Değerli vekiller, Adalet
ve Kalkınma Partisi iktidara geldiğinde, 2002-2003 eğitim
öğretim döneminde atanamayan öğretmen sayısı 70 bindi,
şu anda atanamayan öğretmen sayısı yarım milyona
yaklaşmış durumda; evet, yanlış duymadınız,
yarım milyona yaklaşmış durumda ve Sayın Millî
Eğitim Bakanı Plan ve Bütçe Komisyonunda sunum yaparken bu dönem, bu
yıl 109 bin öğretmen ihtiyacı olduğunu ifade ettiği
hâlde, işte, 5 bin ücretli öğretmenler içerisinden, daha sonradan da
20 bin genel havuzdan atama öngörüldü. Bir kere, bu yetersiz; ikincisi,
öğretmen mülakatla ve sözleşmeli olmaz, mülakatla atanmaz,
sözleşmeli atanmamalıdır. Şu anda sözleşmeli
öğretmen sayısı 39 bin ve her geçen gün yeni atamalarla da
sözleşmeli olarak atandığı için bu sayı artıyor.
Bir taraftan da şu anda 1 milyona yakın öğretmenimiz var ve
sorunları bir kenarda çözülmeden bekliyor, bunu da dikkatlerinize sunmak
isterim.
Yine
bir başka madde de değerli vekiller, kamu
taşınmazları, 53üncü maddeden bahsediyorum. Şöyle biraz
geriye gidersek, geçen yıl Plan ve Bütçe Komisyonuna küçük, 4 maddelik bir
torba yasa gelmişti ve onun içerisinde vakıfların yani
Bakanlıkça tanımlanmış olan vakıfların, vergi
muafiyetinde olan vakıfların barınma ve beslenme maliyetlerinin
karşılanacağı ifade edilmişti. Hangi vakıflar ve
dernekler? dediğimizde bize listeler verilmişti. Peki, hangi
kriterlere göre? dediğimizde ise şu cevabı aldık:
Bakanlık, kriterleri belirleyecek. denmişti. Ardından, yeni
bir yasa geldi, yeni bir taslak geldi yine Plan ve Bütçe Komisyonuna, onda da
kamu taşınmazlarını -işte, bugün devamı geliyor-
yine bu vakıfların kullanımına açmak, onlara kırk
dokuz yıllığına kullandırmak şeklinde bir madde
gelmişti. O madde tam Genel Kurula inmişti ki gece on bir buçuk, on
iki aralığıydı, birden bir önerge geldi ve dediler ki:
Dernekleri de buraya ilave edelim. Ve hatırlıyorum bugünkü gibi
Divan arkasında bir görüşme yaptık, sadece orada bir iki dernek
hariç -yani Yeşilay, Kızılay gibi- diğer dernekleri
çıkardılar. Ama bugün geldi, o dernekleri tekrar getiriyorlar.
Değerli vekiller, Millî Eğitim Bakanlığının
yapması gereken, Anayasadan kaynaklanan sorumlulukları var,
görevleri var, bunları vakıflara atmak ve bütün olanakları
belirli kriterlerle kendilerinin belirledikleri -bunun altını
çiziyorum- bu vakıflara ve derneklere vermek ne kadar doğru?
Vakıflara bu kadar teslim olmak
Biliyorsunuz, vakıflarla
yapılan protokollerle de çok büyük haklar verildi yani birtakım
yetkilere sahipler artık bütün millî eğitimde. Bu ne kadar
doğru, bunu vicdanınıza sunuyorum. Bunlar, Millî Eğitim
Bakanlığının görevleridir ve bu şekilde paralel
yapılar aslında oluşturulmaktadır ve bunun da dikkate
alınmasını dilerim.
Yine,
bu gelen şu andaki torba yasada birtakım teşvikler var, sürem
kaldığı için ona değinmek istiyorum izninizle. Bakın,
bu teşviklerin aslında katma değeri yüksek sektörlere iyi
gelmesi lazım, katma değeri yüksek sektörleri geliştirmesi
lazım ve de ihracattaki paylarını artırması
lazım. Peki, böyle oluyor mu? Hayır, hiçbir fark göremiyoruz. Sayın
Bakan ve diğer hatipler dediler ki: Çok iyi durumdayız.
Ayrıştık, olumlu ayrıştık. Ancak maalesef,
rakamlar öyle değil. Gelinen enflasyonun olduğu noktada, gelinen faiz
ortamında, gelinen işsizliğin boyutlarında bunu hangi
vicdanla söyleyebiliriz? Keşke öyle olsaydı.
Diğer
taraftan, şu anda sadece reel sektörün ve finans sektörünün döviz
cinsinden borcu 308 milyar dolar. Bu çok önemli bir risk.
Sayın
Başkan, bir dakika rica edebilir miyim?
BAŞKAN
Tabii, buyurun, sözlerinizi tamamlayın Sayın Karabıyık.
LALE
KARABIYIK (Devamla) Diğer taraftan, ekonomik sorunlarımızdan
en önemlisi belki cari açık sorunu ve cari açıkta bir kısır
döngü söz konusu. Sayın Bakan dediler ki: Doğrudan
yatırımlar akın akın geliyor. Yani biz nasıl
görmüyoruz? Veriler zaten bunu göstermiyor. Gelen sıcak para -o da
vur-kaç- ranta geliyor, kâr payına geliyor, yüksek faize geliyor; hele o
yüksek faizi bir azaltın, arkasını döner, kaçar gider. Ve
Sayın Bakan, şu konuda bütün vekillerin dikkatini çekmek isterim ki
cari açığın finansman kalitesi bozuldu. Başka bir
konuşmamda dile getirmiştim, yedi yıl önce nasıl finanse
ediliyordu cari açık, şimdi nasıl finanse ediliyor? O zaman da
riskliydi ama şimdi kat kat riskliydi, bunun rakamlarını
vermiştim.
Daha çok veri var, bunları ifade etmek mümkün ama
biz teşviklerin de getirilen yasaların da gerçekten
vatandaşlarımızın yararına olmasını dileriz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LALE KARABIYIK (Devamla) Bu tür maddelerin düzenleyici
olarak, kontrol edilerek ve de gelecekteki yararını bir bir
inceleyerek ve bir mercek açılarak buraya getirilmesini,
taşınmasını arzu ederiz.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Karabıyık.
Birleşime kırk dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.46
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.38
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Sema KIRCI
(Balıkesir)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66ncı Birleşiminin
Altıncı Oturumunu açıyorum.
533
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon
yerinde.
Hükûmet
yerinde.
Tasarının
tümü üzerinde yirmi dakika süreyle soru-cevap işlemi yapacağız.
Bunun on dakikası sorulara, on dakikası cevaplara
ayrılacaktır.
İlk
soru Sayın Özdemirden.
Buyurun
Sayın Özdemir.
SİBEL
ÖZDEMİR (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle,
Meclis Başkan Vekili olarak yönettiğiniz ilk birleşimde ben de
size başarılar diliyorum.
BAŞKAN
Çok teşekkür ederim.
SİBEL
ÖZDEMİR (İstanbul) Sayın Bakan, devletin yasal düzenlemeyle
sağladığı yüzde 3 hükümlü kontenjanından yararlanarak
kamu kurumlarında işçi statüsünde çalışan eski hükümlü
taşeron işçiler, son bu taşeron düzenlemesi sonrasında
işlerini kaybetme durumuyla karşı karşıya
kaldılar. Bugün Mecliste bizleri de ziyaret ettiler. Şöyle ki
Sayın Bakan: KHKyle Devlet Memurları Kanununa eklenen maddeyle
bildiğiniz üzere kamu görevlileri için bir güvenlik soruşturması
isteniyor. Terör suçlarıyla hiçbir ilgileri olmayan, özellikle adi
suçlardan eskiden hüküm giymiş taşeron işçilerin asli kadro için
yaptıkları başvurular bu güvenlik gerekçesiyle reddediliyor.
Eski hükümlü olan ve kesinlikle terörle iltisakları bulunmayan, adi
suçlardan hüküm giymiş, taşeron kadrolarında yardımcı
statüde çalışan ve devletin kanunla kendilerine sağlamış
olduğu yüzde 3 kontenjanla işçi olarak çalışan bu hükümlüler
için asli kadro başvurusu reddediliyor. Ancak onların mevcut
işlerine devamı noktasında bir talepleri var. Asli kadroya
geçebilmek
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Mikrofonu açar mısınız lütfen.
SİBEL
ÖZDEMİR (İstanbul) Evet, önemli konu. Teşekkür ederim.
BAŞKAN
Bitirdiniz mi?
SİBEL
ÖZDEMİR (İstanbul) Son on saniye. Çok teşekkür ederim
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Buyurun.
SİBEL
ÖZDEMİR (İstanbul) Şöyle ki Sayın Bakan: Başvuru
yapıp bu hükümlü işçiler asli kadroya, reddediliyorlar güvenlik
gerekçesiyle. Ancak şöyle bir talepleri var: Belli bir düzenlemeyle, o
yüzde 3 hükümlü kadrosu tahsis ediliyor kendilerine, o güvenceyle işe
başlamışlar, en azından bu korunsun. Mevcut işlerinde
işçi statüsünde devam etmek istiyorlar. Bu konuyu bugün bize ilettiler,
ben de sizlere iletiyorum
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özdemir.
Sayın
Akar
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, sözüme Anadolu basını feryat
ediyor. diye başlamak istiyorum. Üç yıldır resmî ilanlara zam
yapılmamış, Anadoluda binlerce gazete can çekişmekte.
Yerel basının önemli bir gelir kaynağı olan resmî ilanlara
üç yıldır zam yapılmadığı gibi kâğıttan,
personele kadar bütün giderleri ciddi şekilde artmıştır.
Şimdi, sormak istiyorum: Resmî ilanlara zam yapmayı düşünüyor
musunuz? Yerel basının bir nebze nefes alabilmesi için bir
çalışmanız var mı?
Yine,
Sayın Bakan, ilgili kurumlardan aldığım 2017 verilerine
göre, Osman Gazi Köprüsü için benim hesaplarımla- 1 milyar 446 milyon TL,
Yavuz Sultan Selim Köprüsü için 417 milyon TL, Avrasya Tüneli için de 123
milyon TL; toplam 1 milyar 986 milyon TL garanti nedeniyle bir ödeme
yapılacaktır. Soru 1
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Çamak
HÜSEYİN
ÇAMAK (Mersin) Teşekkür ederim.
Sayın
Bakan, ülkemiz özellikle 1980den itibaren başlayan özelleştirme
politikalarının bedelini ağır ödüyor. Son olarak şeker
fabrikaları da özelleştirme kapsamına alındı.
1980lerden sonra ivme kazanan özelleştirmeci anlayış
2000lerden sonra doruğa çıkmıştır. Cumhuriyet tarihi
boyunca yapılan özelleştirmeler içinde 2003-2016 dönemindeki
payı yüzde 88dir. Özelleştirme demek bağımlılık
demektir, işsizlik demektir, sosyal devlet anlayışının
terk edilerek halkın sofrasındaki ekmeğin çalınması
demektir. Bu anlayışın topluma sunabileceği bir gelecek
yoktur. Halka ait olan yine halkın olsun. Şeker
fabrikalarının özelleştirilmesinde âdeta bir sosyal özelleştirme
yaklaşımıyla hem çalışanlarımızın hem
üreticilerimizin hakkını güvence altına alacağız.
söyleminizin arkasında durmanızı dilerim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN
ÇAMAK (Mersin) - Sayın Bakan, daha da önemli olan
vatandaşlarımızı sağlığa zararı olan
nişasta bazlı şekerden koruyacak bir çalışmanız
var mı?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Çamak.
Sayın
Paylan
GARO
PAYLAN (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, görüşmekte olduğumuz tasarıdaki ilgili madde nükleer
santrallere ilave teşvikler getiriyor. Bu ilave teşviklerin maddi
karşılığı ne kadardır ve biz Türkiye Büyük Millet
Meclisi olarak bu ilave teşviklerle ilgili maddeyi geçirmek üzereyken Rus
ve Japon parlamentolarından maddelerle ilgili herhangi bir indirim
yapılacağına dair bir görüşme yapılmakta
mıdır ve bununla ilgili ne gibi bir güvence alabildiniz? Getirilen
teşviklerin karşılığında tam olarak ne
alıyoruz ve biz ne veriyoruz?
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Paylan.
Sayın
Tarhan
TAHSİN
TARHAN (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, organize sanayi bölgelerinde elektrik faturasındaki yüzde 2 TRT
payını kaldırdınız. Oysa 1 Nisan 2018 tarihinde
yürürlüğe girecek son kaynak tedarik tarifesi uygulamasıyla serbest
tüketici limiti fiilen 50 milyon kilovata yükselirken Türkiyedeki sanayi
elektriği yüzde 26ya varan oranlarda zamlanacak. Türkiyedeki 77 organize
sanayi bölgesinde elektrik kullanımı bu zamlı tarifeye
takılmış olacak. Sanayicilerin yoğun tepki gösterdiği
bu uygulamalarla ilgili bir düzenlemeye gitmeyi düşünüyor musunuz?
BAŞKAN
Sayın Kuşoğlu
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Bakanım, konuşmanızda tasarruflardan bahsettiniz, birkaç kere
tasarruflarla ilgili vurgu yaptınız, bütçede de bir tasarruf bütçesi
olduğunu vurgulamıştınız. Tasarrufların gayrisafi
yurt içi hasılaya oranı nedir? Bu yeni millî gelir hesaplarıyla
yeni seri hesaplarla bir rakam çıktı mı? Daha önce böyle bir
rakam verememiştiniz. Çıkarabildik mi şimdi?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Yıldırım
BEHÇET
YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler Başkanım.
Sayın
Maliye Bakanı buradayken şu soruyu sormak istiyorum: Şeker
fabrikalarının satışı için ciddi misiniz? 40 kere
düşündünüz mü? Çünkü bu basına düştü, görsel basında da
vardı. Gerçekten 40 kere düşündünüz mü?
İkincisi,
sağlık çalışanlarından yüzlerce mesaj ve mail
alıyoruz. Bu arkadaşların durumu ne olacak? 2017/5
sözleşmeli personel alımı kapsamında atanan ve
yaklaşık sekiz ay süren güvenlik soruşturması sonucunda
hiçbir gerekçe gösterilmeden soruşturmanın olumsuz olduğuna dair
tebligat alan ve yıllardır emek verip, zor koşullar altında
okuyup çabalayan, atanan, ancak görevlerine başlayamayan 900
sağlık personeliyiz. Emekleri, umutları, hayatları ve
hayalleri sebepsiz yere yıkılan ve adaletsizliğe uğrayan
mağdur kişileriz. Soruşturmanın daha adil, hukuka ve
vicdana sığar şekilde tekrar edilmesini,
kazandığımız haklarımızın en kısa
sürede bizlere verilmesini talep ediyoruz. Bu onların sesi, bunlar için
bir şey söyleyecek misiniz?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEHÇET
YILDIRIM (Adıyaman) Bir diğer önemli sorun, tütün yasağı
hâlâ devam ediyor. Bugün bile Adanadan 2 vatandaş aradı, Adanada
tütünlerine el konulmuş, arabalarına yüklü para cezası
kesilmiş. Adamlar tütünden ziyade kendilerine kesilen cezanın
peşindeler, tütünlerinden vazgeçmişler. Cezalarını
kaldırmayı düşünüyor musunuz?
BAŞKAN
Sayın Arslan
KAZIM
ARSLAN (Denizli) Maliye Bakanına soruyorum:
Bakanlığınız adına biraz önceki
açıklamalarınızda İş dünyası bize güveniyor,
yatırım yapmaya devam ediyor. Yabancı sermaye de bize
güveniyor. dediniz. Şimdiye kadar doğrudan yabancı sermaye
yatırımı ne kadardır? OHAL uygulamasından sonra gelen
doğrudan sermaye yatırımının miktarı nedir? Ne
kadarlık yatırım yapılmıştır? Yerli sermaye
tarafından üretime yönelik olarak ne miktar ve kaç adet yatırım
yapılmıştır? OHAL döneminde istihdam artışı
ne olmuştur? Olduysa ne miktar olmuştur?
İktidarınız
2017 yılında cumhuriyet döneminin ithalat rekorunu
kırmış, 234 milyar dolar ithalat
yapılmıştır. Geçen sene dış ticaret
açığımız 77 milyar dolar olmuştur. Bu
açığı nasıl kapatmayı düşünüyorsunuz? Yeni
yılda da ithalat rekoru kırmaya devam edecek misiniz?
İthalatı azaltma yönünde ne tür tedbirler almayı
düşünüyorsunuz?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Özdemir, yeniden söz talebiniz var galiba.
SİBEL
ÖZDEMİR (İstanbul) Evet, süre kaldığı için tekrar
sisteme giriş yaptım.
BAŞKAN
Buyurun.
SİBEL
ÖZDEMİR (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan
tekrar.
Evet,
vergi kanunlarıyla ilgili bugün görüşmeye
başladığımız bu düzenlemede çok önemli düzenlemeler
var yatırımlarla ilgili; teşvikler, vergi
kolaylıkları, tasarruflar, kadın istihdamı, genç istihdam.
Evet,
Sayın Bakan, baktığımızda enflasyon çift haneli
rakamlarda ve yine orta gelir tuzağına sabitlenmiş ve kişi
başına millî gelir artışında da bir yükselişin
olmadığı bir süreçte bu yapılan teşviklerin iş
gücü ve özellikle de refah artışı anlamında nasıl bir
etkisi olacağı hesaplandı mı bu teşvikler
noktasında? Ya da gelir adaletini sağlama noktasında nasıl
etkileri olacak? Bu konuda ne düşünüyorsunuz sormak istiyorum.
BAŞKAN
Sayın Akar
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, sorum
yarım kalmıştı, sorumu soramamıştım.
Şimdi, ilgili kurumlardan aldığım
cevaplara göre, Hazinenin Osmangazi Köprüsü için ödeyeceği tutar -garanti
kapsamında- 1 milyar 446 milyon TL; Yavuz Sultan Selim Köprüsü için 417
milyon TL, Avrasya Tüneli için de 123 milyon TL; toplam 1 milyar 986 milyon TL.
Bu, benim yaptığım hesap.
Soru 1: 2017 yılı için 2 köprü artı 1
tünel için ne kadar ödenecek? Mutlaka sizde bu rakamlar vardır, beni
düzeltmenizi istiyorum.
Soru 2: 14 şeker fabrikasının
satışından beklediğiniz gelir ne kadardır?
Soru 3: 14 şeker fabrikasından elde
edeceğiniz gelir köprülerin, tünellerin bir yıllık
zararını karşılayacak mı?
Teşekkür ederim Başkanım.
BAŞKAN Sayın Tarhan
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, görüşmekte olduğumuz
torba kanunla elektrikli otomobillerin vergi oranı yüzde 25 olarak
düzenleniyor. Türkiye'de 2017 yılı rakamlarına göre, henüz 471
adet elektrikli araç kullanılmaktadır. Tüm dünya ülkeleri elektrikli
otomobillere vergi indirimi sağlarken iktidarınız ekonomideki
kötü gidişi elektrikli otomobilden alacağı vergilerle mi
düzenleyecektir?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler.
Buyurun Sayın Bakan.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Öncelikle, Sayın Özdemir kamuda çalışan
taşeron işçilerin kamuya geçişine ilişkin konuda soru
sordular. Ben de elimdeki bilgilere göre bu soruya cevap vermek istiyorum.
Öncelikle,
kamuda uzun süredir taşeron işçi statüsünde çalışan
kardeşlerimizin kamuya geçişleri konusunda, hepinizin bildiği
gibi, yakın zamanda önemli bir düzenleme yaptık ve bu kapsamda
yaklaşık 750 bin çalışanımız bu düzenleme
çerçevesinde kamuya geçmiş olacak. Bakanlıklarımızda, kamu
kurumlarımızda, mahalli idarelerimizde temizlik işlerinde,
güvenlik işlerinde, diğer işlerde çalışan bu
kardeşlerimiz için getirilen son derece önemli bir düzenleme. Hepinizin
bildiği üzere, düzenleme yapılırken en geniş kapsamlı
olacak şekilde, çalışanlarımızın kamuya
alınması noktasında geniş bir çerçeve belirlendi.
Başvuru süresi ve kamuya geçişe ilişkin süreç çok hızlı
olacak şekilde tanımlandı. Şu anda süreç devam ediyor.
Bütün taşeron firma yanında çalışan işçilerimiz
başvurularını yaptılar. Kamu kurumları bu
başvurularla ilgili gerekli hukuki değerlendirmeleri yaptı ve
sanıyorum bugünlerde de yine, geçişle ilgili düzenlenen sınav
aşamasına gelinmiş durumda.
Ben
öncelikle, kamuda bu şekilde çalışan bütün işçi
kardeşlerimize bu uygulamanın hayırlar getirmesini diliyorum.
Son derece önemli bir düzenleme. Böylelikle, yıllardır
çalıştıkları bakanlıklarda, kurumlarda emek veren,
alın teri akıtan bu kardeşlerimize kamuda bir istihdam
hakkı sağlamış olduk. Böylelikle önlerini görebilecekler,
ileriye dönük beklentileri son derece olumlu yönde gelişecek. Yakın
bir zamanda, ümit ediyoruz ki bütün bu uygulama hızlı bir şekilde
tamamlanacak ve belirlenen takvim çerçevesinde de bu taşeron
firmaların sözleşmeleri sonlandırıldıktan sonra bu
kardeşlerimiz de artık, kamunun bir personeli olarak bundan sonraki
çalışma hayatına devam edecekler. Burada gerek mahallî
idarelerde gerek kamu kurumlarında çalışan bütün personelin
kapsama alınması noktasında özellikle yasal düzenleme
yapılırken en geniş çerçevede tanımlama yapıldı
ve ben inanıyorum ki bu kardeşlerimiz istihdamla ilgili bu
düzenlemeden sonra da daha fazla kamu kurumlarında faydalı hizmetler
sürdürmeye devam edecekler.
Başvurular
sırasında -bilindiği üzere bütün çalışanlar
başvurularını yapabiliyorlar- burada kamuya geçişle ilgili
belirlenen şartlar var. Bu şartlar konusunda kişilerin
başvuruları üzerine şartların taşınıp
taşınmadığı konusunda kurumlar
araştırmalarını yapıyorlar. Bu araştırmalar
çerçevesinde belirli nedenlerle, bir kısım başvurularla ilgili
de kamu kurumlarının tabii ki yasadan gelen nedenlerle olumsuz geri
dönüşleri var ama bu şunu gösteriyor ki bugün yapılan bu
düzenleme sayesinde 750 bin işçi kardeşimiz kamuda istihdam
hakkını elde etmiş oluyor.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Etmeyenler? Mağdur olanları konuşuyoruz
Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Bu, gerçekten geniş bir kitleyi
yani aileleriyle beraber düşündüğümüz zaman yaklaşık 3-3,5
milyon vatandaşımızı ilgilendiren önemli bir düzenleme.
Hükûmet olarak bu düzenlemeye son derece önem veriyoruz. Bu
kardeşlerimizin artık bir firma aracılılığı
olmaksızın doğrudan doğruya bulundukları yerlerde
vatandaşlarımıza hizmet etmesinin önünü açıyoruz. Bu
açıdan, gerçekten Hükûmet olarak bugüne kadar gerek
çalışanlarımıza gerek emeklilerimize vermiş
olduğumuz önem çerçevesinde burada da son derece güzel bir düzenleme
yapıyoruz.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ölümü gösterdiniz, sıtmaya razı ettiniz. Sanki
taşeronu biz getirdik.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Burada kardeşlerimizin gülen
yüzlerini görüyoruz, mutluluklarını görüyoruz, bunlara şahit
oluyoruz; Hükûmetimize teşekkür ediyorlar, Allah razı olsun. diyorlar,
biz de kendilerine aynısını söylüyoruz, onlardan Allah razı
olsun.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Onları siz taşeron yapmadınız mı?
Niye yaptınız o zaman? Allah Allah
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Hastanelerde, okullarda, atölyelerde,
çalıştıkları her yerde bu kardeşlerimiz kamuya hizmet
ediyorlar, bu kadar kamuda emekleri var, biz de o emeklerinin
karşılığını veriyoruz.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Şu verilmeyenleri ver Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) O açıdan, yaklaşık 3-3,5
milyon insanımızı ilgilendiren önemli bir düzenleme ve bu
düzenleme inşallah en yakın zamanda da sonuçlanmış olacak.
Bu, son derece önemli bir konu.
Sayın
Akar kamu-özel iş birliği projeleri kapsamında bir soru
sordular. Öncelikle şunu söyleyelim ki: Hükûmet olarak kamu-özel iş
birliği kapsamındaki yaptığımız her bir proje
başlangıç aşamasından itibaren, proje aşaması başta
olmak üzere, fizibilite etütleri yapıldı.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, rakamları sordum.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Bunların ekonomiye doğrudan
ve dolaylı olarak sağlayacağı faydalar hesaplandı.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Rakamları sordum Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Bunlar, Sayın Akar, bir günlük
yatırımlar değil, bir ülkeyi değiştiren ve
dönüştüren yatırımlar.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sorum çok net.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Bu yatırımların Türkiye
ekonomisine sağladığı faydaları vatandaş görüyor.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Demagoji yapmayın, sorum çok net.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Köprüden geçiyor, tünelden geçiyor,
bundan istifade ediyor.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) 2 köprü, tünel için kaç lira ödediniz? Geçmiyor.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) En kötü köprü, olmayan köprü.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Geçmiyor.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Köprü de yapıyoruz, tünel de
yapıyoruz, bu ülkenin dört bir tarafını inşaatlarla,
şantiyelerle çeviriyoruz. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Alkış, alkış!
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Vatandaş bu yatırımdan
fayda sağlıyor.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, kaç para ödediniz, kaç para ödeyeceksiniz?
Sorum çok net.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Burada siz bana garanti ödemesinden
bahsediyorsunuz. Siz bana 90lı yıllarda ödenen faizlerden bahsedin.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Bırak 90ı, önümüze bakalım.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) 90lı yıllarda kime faiz
ödediniz? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Akar
Sayın
Bakan
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Bütçenin yarısı faize
gidiyordu.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Önümüze bakalım.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Bu milletten
topladığınız vergileri faize, rantiyeye veriyordunuz.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sorum çok net. Yahu, anlaşılmıyor mu? Türkçe
konuşmuyor muyum?
BAŞKAN
Sayın Akar
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ya, rakam istiyorum, rakam.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Biz şimdi yatırım
yapıyoruz, üretim yapıyoruz ve bunların hepsi de vatandaşa
dönüyor.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, Maliye Bakanısınız,
rakamlarla konuşun.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Bakın, bu yollar, bu köprüler, bu
tüneller yapıldıkça
ÜNAL
DEMİRTAŞ (Zonguldak) Demagoji yapma Sayın Bakan.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
bu ülkede yatırım
artıyor, üretim artıyor, istihdam artıyor, bu ülkede
yatırımın önü açılıyor ve biz bunları
yaptıkça da
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, Maliye Bakanısınız.
BAŞKAN
Sayın Akar
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ya, söylemiyor cevabını.
Sayın
Bakan, Maliye Bakanısınız, rakamlarla konuşun. Rakam
istiyorum.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Biz bu ülkede rakamlara
vâkıfız, rakamlarımıza sahibiz.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Kaç lira ödediniz, kaç lira ödeyeceksiniz?
BAŞKAN
Sayın Akar, lütfen yerinize oturun siz.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ama cevap vermiyor soruya.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Merak etmeyin, kamu-özel iş
birliği projelerini yapmaya devam edeceğiz. Bu ülkede daha fazla
kamu-özel iş birliğiyle işler yapacağız, vatandaşın
ihtiyacı olan her yatırımı da yapmaya devam edeceğiz,
burada müsterih olun.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, çok sakin.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Bugüne bakmayın, yarına
bakın, yarınlara bakın, düne takılıp kalmayın.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Bakalım.
BAŞKAN
Sayın Bakan, Genel Kurula hitap edin lütfen.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ya, Sayın Bakan, soruma cevap ver. Maliye
Bakanısın, rakamlarla konuşun.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Ben hep rakamlarla konuşurum.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Kaç lira ödeyeceksiniz?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Rakamlarla konuştum bugüne kadar.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Hani, buyurun. Soru sordum,
buyurun.
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Geldim, burada kamu-özel iş birliği projeleri kapsamında 2018
yılı bütçesinde
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, sorum çok net, sorum çok net.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) -
sizin bahsettiğiniz projeler için
ne kadar ödenek öngördüğümüzü söyledim, söyledim arkadaşlar.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Söylemediniz, söylemediniz.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Bu bildiğiniz soruları tekrar
tekrar sorarak sanki burada bir yanlış algı üretmek
istiyorsunuz; bu, doğru bir düşünce değil.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) - Bir daha soruyorum, sorum çok net: 2 köprü, 1 tünel için kaç
lira ödeyeceğiz, kaç lira ödediniz?
BAŞKAN
Sayın Akar
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Merak etmeyin, bu ülkenin bütçesi, iki
yakası bir arada olmaya devam edecek.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Kime soracağım ben bu soru ya.
BAŞKAN
- Sayın Akar
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Yatırımları yapmaya
devam edeceğiz. Biz hesabını da kitabını da yapan,
bilen insanlarız.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ya, söyleyin rakamı, alkışlayacağım,
rakamı söyleyin.
ÜNAL
DEMİRTAŞ (Zonguldak) Tüyü bitmemiş yetimin hakkını
yediriyorsunuz.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Hükûmet olarak bu ülkenin büyümesi
için, kalkınması için bundan sonra da bu projelere devam edeceğiz,
onu da özellikle belirtiyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Alkış arkadaşlar, bir rakam söyleyemedi,
alkışlayın.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Sayın Başkan, sorularımıza cevap
vermedi, İcraatın İçinden konuşması yaptı.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Vereceğim canım,
vereceğim.
BAŞKAN
Sayın Altay, söz talebiniz var, buyurun.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın
Bakan İç Tüzükün amir hükmüne uygun olarak kendisine yöneltilen sorulara
cevap vermek yerine muhalefet partisinin ülkede yapılan yol, köprü ve
benzeri hizmetlere karşı çıktığı
algısını yaratacak bir konuşma yapmıştır.
AHMET
HAMDİ ÇAMLI (İstanbul) Yok, öyle şey olur mu ya?
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Dolayısıyla, bu bir sataşmadır,
sataşmadan dolayı 69a göre söz talep ediyoruz efendim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Altay.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) - Sayın Akar cevap verecek.
BAŞKAN
Sayın Akar, buyurun.
VIII.- SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR (Devam)
5.- Kocaeli Milletvekili Haydar Akarın, Maliye
Bakanı Naci Ağbalın 533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının tümü üzerindeki soru-cevap bölümünde
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bakana
çok net bir soru sordum, herkesin anlayabileceği düzeyde bir soru sordum,
3 tane soru sordum aslında. Birinci sorum: 2 köprü, Osmangazi Köprüsü,
artı, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, bir de Avrasya Tüneli için 2017de
garanti edilen geçişler nedeniyle hazinenin ödeyeceği parayı
sordum, tutarı sordum. Bunu kime sormam gerekiyor? Maliye Bakanına
sormam gerekiyor. Bunu Orman ve Su İşleri Bakanına, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanına sormayacağım, Maliye Bakanına
soracağım çünkü Maliye Bakanı rakamlarla konuşuyor. Yirmi
dakika burada konuştu, birçok şey anlattı, rakamlar verdi.
Şimdi, ben de tam onun uzmanlık alanına ilişkin bir soru
sordum. Benim hesaplarıma göre, sizin verilerinize, sizden
aldığım, Karayollarından aldığım verilere
göre bu iki köprü artı bir tünel için hazinenin ödeyeceği para 1
milyar 986 milyon TL. dedim 2017 için. Eğer yanlışsam Bakan
diyecek ki: Sayın Haydar Akar, size bilgiler yanlış
ulaşmış ya da yanlış
hesaplamışsınız. Biz bu parayı ödemiyoruz, şu
kadar ödüyoruz ya da daha fazlasını ödüyoruz. Öğrenmek
istediğim olay bu. Bunu Maliye Bakanından öğrenmeyeceğim,
kimden öğreneceğim arkadaşlar? Grup başkan vekiline mi
sorayım, Sağlık Bakanına mı sorayım, kime
sorayım? Ha, Sağlık Bakanına sorarım, daha onları
sormadık, devreye giren şehir hastaneleri için kaç para
ödeyeceğinizi sormadık ya da nükleer santraller için verdiğiniz
teşvikleri niçin verdiğinizi sormadık daha, onları da
sorarız ama merak ettiğim bir konu ya, bu kadar basit. Tüm Türkiye
merak ediyor. Benim kentimde bir köprü var, Osmangazi, benim her gün
kullanabilmem için, gidiş geliş için ayda 7 bin lira ödemem
gerekiyor. Bak, bak, bak; yap-işlet-devrete bakın. Seyrediyoruz arkadaşlar,
seyrediyoruz, böyle yap-işlet-devret olur mu? Çok fayda
sağlıyormuş. Kime sağlıyor anlamadım ben. Ben 7
bin lira ödeyeceğim vatandaş olarak o köprüyü kullanmak için,
zamandan tasarruf edemeyeceğim, maliyetinden tasarruf edemeyeceğim, o
yolculuğun konforundan yararlanamayacağım. Kime
yaptınız ya? Güzel
ışıklandırmışsınız, seyrediyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HAYDAR
AKAR (Devamla) Ama rakamları istiyoruz Sayın Bakan, rakamlar
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akar.
Tasarının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
SİBEL
ÖZDEMİR (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Özdemir, buyurun.
SİBEL
ÖZDEMİR (İstanbul) Madde 60a göre yerimden söz istiyorum.
BAŞKAN
Tamam, buyurun yerinizden söz veriyorum.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin,
taşeron düzenlemesinde güvenlik soruşturmasına takılan
hükümlülerle ilgili düzenleme yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
SİBEL
ÖZDEMİR (İstanbul) Sayın Bakan, teşekkür ediyorum,
taşeron kadro konusunda oldukça uzun açıklamalarda bulundunuz ancak
ben taşeron kadro düzenlemesini sormadım Sayın Bakan. Sorumu
tekrar edeceğim ancak öncelikle şunu açıklamak istiyorum:
Taşeron kadro sorununu bu ülkenin gündemine getiren, sizin hükûmetlerinizin
on altı yıldır uygulamış olduğu politikalar
sonucunda bu sorun oldu ancak bu sorunun çözümünün gündeme gelmesinde de ana
muhalefet partisinin ve özellikle de Sayın Genel
Başkanımızın bu konudaki baskısına, bu sorunun
çözüme kavuşması noktasında katkısına da burada
değinmemiz gerekiyor.
Benim
sorum şuydu Sayın Bakan
Biliyorsunuz, bu taşeron düzenlemesi
Meclis tatilken ilgili komisyonlar, Genel Kurul çalışmazken bir gece
yarısı KHKsiyle geldi. Doğal olarak, içindeki
açıklıkları, ne tür mağduriyetler
yaratacağını biz tartışmadık bu düzenlemenin ve
doğal olarak mağduriyetler yarattı. Bugün Meclise gelen,
mağdur olan ve bu düzenlemeyle ataması yapılmayan, asli kadroya
geçemeyen çünkü güvenlik soruşturmasına takılan hükümlüler var.
Onların şöyle bir talebi var -çözüm önerisini de biz sunuyoruz- bunu
Hükûmetinizin de, Bakanlar Kurulunun da tartışmasını
istiyoruz. Bu hükümlüler terörle bir iltisakları yok, devletin kendilerine
vermiş olduğu yüzde 3 istihdam imkânından yararlanarak işçi
olarak çalışıyorlar. Şimdi asli kadroya güvenlik
gerekçesiyle geçirilmiyorlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SİBEL
ÖZDEMİR (İstanbul) Ve mevcut olan işlerini de kaybediyorlar.
Bu konuda bir düzenleme gerekiyor.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakan.
34.- Maliye Bakanı Naci Ağbalın,
Hükûmet olarak her zaman olduğu gibi ortaya çıkan sorunları
çözme konusunda gayretleri olduğuna ilişkin açıklaması
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Özdemir'in çok haklı olarak beklediği soruya ben aslında şu
şekilde cevap verdim: Başvurularla ilgili olarak ilgili kamu
idareleri mevcut mevzuat çerçevesinde olumsuz döndüğü durumlar var, bu
konuyla ilgili de çalışıyoruz dedim. Yani sizin
söylediğiniz konu dışında başka konular da var.
Hükûmet olarak her zaman olduğu gibi ortaya çıkan sorunları
çözme konusunda bir gayretimiz var. Bu anlamda ben sizin söylediğiniz
bağlamı daha geniş bir şekilde ifade ederek bu konularla
ilgili çalışma yapacağımızı ifade ettim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bakan.
X.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı Teklifleri (Devam)
1.- Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı (1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Karar yeter
sayısı istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Maddelerine geçilmesini oya sunacağım ancak karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul
edenler
Etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.04
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.12
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Sema KIRCI
(Balıkesir)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66ncı Birleşiminin Yedinci
Oturumunu açıyorum.
533
sıra sayılı Kanun Tasarısının maddelerine
geçilmesinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi,
tasarının maddelerine geçilmesini tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Etmeyenler
Kâtip
üyeler arasında bir anlaşma sağlanamamıştır. O
nedenle, elektronik cihazla oylama yapılacaktır.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, anlaşmazlık yok
aralarında, anlaşmazlık sizde galiba.
BAŞKAN
Elektronik cihazla oylama için iki dakika süre tanıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.14
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.23
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Fehmi KÜPÇÜ (Bolu), Sema KIRCI
(Balıkesir)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66ncı Birleşiminin Sekizinci
Oturumunu açıyorum.
533
sıra sayılı Kanun Tasarısının maddelerine geçilmesinin
ikinci oylamasında da karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
tasarının maddelerine geçilmesini tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Oylamayı elektronik şekilde yapacağım. Elektronik oylama
için de iki dakika süre tanıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Yapılan 3üncü oylamada da karar yeter sayısı
bulunamadığından, alınan karar gereğince kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 7 Mart 2018 Çarşamba günü saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 22.26