TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
67nci
Birleşim
7
Mart 2018 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- İstanbul Milletvekili
Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, hak ihlallerine ilişkin gündem
dışı konuşması
2.- Denizli Milletvekili
Cahit Özkanın, 1-7 Mart Yeşilay Haftasına ilişkin gündem
dışı konuşması
3.- Batman Milletvekili
Mehmet Ali Aslanın, Batmandaki Ahmet Kaya Halkevinin isminin
değiştirilmesine ilişkin gündem dışı
konuşması
IV.- AÇIKLAMALAR
1.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının, Batman Milletvekili Mehmet Ali
Aslanın gündem dışı yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
2.- Edirne Milletvekili Erdin
Bircanın, tarım arazilerini toplulaştırma
çalışmalarındaki sıkıntılara ilişkin
açıklaması
3.- Kastamonu Milletvekili
Murat Demirin, tüm kahraman kadın şehitlere Allahtan rahmet
dilediğine ve 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
4.- Mersin Milletvekili
Aytuğ Atıcının, AKPnin mazot ve gübreye destek vermesi
yerine bunlardaki vergiyi kaldırması gerektiğine ilişkin
açıklaması
5.- Hatay Milletvekili Serkan
Topalın, Suriye savaşı nedeniyle Hatayda esnaf ve çiftçinin
zor durumda olduğuna ve kredi ödemelerinin ertelenmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
6.- Tekirdağ
Milletvekili Ayşe Doğanın, girişimciliğin yeni
projelerle daha da ilerlemesini temenni ettiğine ve bu alanda görev
yapanlara başarılar dilediğine ilişkin açıklaması
7.- Bursa Milletvekili
Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, Boğazköy Barajında
balıkların karaya vurduğuna ve Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığını acilen göreve davet ettiğine ilişkin
açıklaması
8.- Adana Milletvekili
İbrahim Özdişin, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
9.- Denizli Milletvekili
Kazım Arslanın, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü
kutladığına ve şeker fabrikalarının
özelleştirilmesi kararından vazgeçilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
10.- Artvin Milletvekili
İsrafil Kışlanın, 7 Mart Artvinin düşman
işgalinden kurtuluşunun 97nci yıl dönümünü
kutladığına ve bütün şehitleri rahmetle
andığına ilişkin açıklaması
11.- Kahramanmaraş
Milletvekili Nursel Reyhanlıoğlunun, 8 Mart Dünya Kadınlar
Gününü kutladığına ilişkin açıklaması
12.- Kırklareli
Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
13.- Adıyaman
Milletvekili Behçet Yıldırımın, Tarsus T Tipi Kapalı
Cezaevinde bulunan 78 yaşındaki Sise Bingölün
yaşadığı sağlık sorunlarına rağmen
tahliye edilmemesini Adalet Bakanının nasıl
değerlendirdiğini öğrenmek istediğine ve tüm emekçi
kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
14.- Çanakkale Milletvekili
Bülent Özün, et ithal etmek yerine besicilerin üretim yapması için
planlı destek yapılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
15.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, Bursanın Mustafakemalpaşa ilçesine
bağlı Kosova köyüne kurulacak biyokütle enerji santraline, yöre
halkının sesini dinleyerek Hükûmetin izin vermemesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
16.- Hatay Milletvekili Hilmi
Yarayıcının, MESAMa kayyum atanmasının bir saray
darbesi olduğuna ve bu darbeye zemin hazırlayan sözde sanatçıları
şiddetle kınadığına ilişkin açıklaması
17.- Kayseri Milletvekili
Sami Dedeoğlunun, Kayserili çiftçilerin Mehmetçik için
başlattıkları kampanyaya ilişkin açıklaması
18.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, 1-7 Mart Yeşilay Haftasına
ilişkin açıklaması
19.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akarın, Kocaelinin Derince ilçesinde bulunan BHC ve DDTden
oluşan zehirli kimyasal maddelerin bir an evvel bertaraf edilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
20.- Hatay Milletvekili Birol
Ertemin, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutladığına
ilişkin açıklaması
21.- Kahramanmaraş
Milletvekili İmran Kılıçın, 1-7 Mart Yeşilay
Haftasını kutladığına ve ölüm yıl dönümünde
Selâhaddîn Eyyubîyi rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
22.- Kocaeli Milletvekili
Fatma Kaplan Hürriyetin, kamu kurum ve kuruluşlarında
çalışan taşeron şoförlerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
23.- İzmir Milletvekili
Kerem Ali Süreklinin, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü
kutladığına, Yunanistanda ırkçı parti
mensuplarının Türk Bayrağını yakmasını
esefle kınadığına ve Yunanistan Hükûmetini göreve
çağırdığına ilişkin açıklaması
24.- Batman Milletvekili
Mehmet Ali Aslanın, Mersinde gözaltına alınan 4
kadının başörtülerinin çıkartılması konusunda
Hükûmet yetkililerinden cevap beklediklerine ilişkin açıklaması
25.- İzmir Milletvekili
Necip Kalkanın, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
26.- İstanbul
Milletvekili Selina Doğanın, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar
Gününü kutladığına ilişkin açıklaması
27.- Giresun Milletvekili Bülent
Yener Bektaşoğlunun, il genel meclisi üyelerinin sorunlarına ve
8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutladığına ilişkin
açıklaması
28.- Hakkâri Milletvekili
Nihat Akdoğanın, Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel
Başkanı Mehmet Arslana Rize Kalkandere L Tipi Cezaevinde uygulanan
şiddet nedeniyle Adalet Bakanlığından açıklama
beklediklerine ilişkin açıklaması
29.- İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
30.- Burdur Milletvekili
Mehmet Gökerin, şeker fabrikalarının özelleştirilmesi
kararından vazgeçilmesi gerektiğine ilişkin açıklaması
31.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının, dört Meclis başkan vekilinin 15
kişiye söz verilmesi konusunda mutabakata vardıklarına ve onun
dışında özel birtakım uygulamalar yapmanın doğru
olmayacağı kanaatinde olduklarına ilişkin
açıklaması
32.- Samsun Milletvekili
Erhan Ustanın, 1-7 Mart Yeşilay Haftasına, vefatının
825inci yılında Selâhaddîn Eyyubîyi rahmetle
andığına, Samsunun İlkadım ilçesi ile İzmirin
Konak ilçesinde çıkan yangınlarda yaralananlara acil şifalar
dilediğine, Artvinin düşman işgalinden kurtuluşunda
mücadeleye katılan gazi ve şehitleri rahmetle andığına
ve Yunanistanda ırkçı bir parti tarafından 5 Mart tarihinde
Türk Bayrağının yakılmasını şiddetle
kınadığına ilişkin açıklaması
33.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, 8 Mart Dünya Emekçi
Kadınlar Gününü kutladıklarına, 8 Martın tatil ilan
edilmesi için kanun teklifi verdiklerine, Cumhuriyet gazetesi davasında tutuklu
bulunan gazetecilerin bir an önce özgürlüklerine kavuşmalarını
dilediklerine, güvenlik soruşturması nedeniyle atanamayan
sağlıkçıların sorunlarına ve Meral Danış
Beştaşa grup başkan vekilliğinde başarılar
dilediğine ilişkin açıklaması
34.- İstanbul Milletvekili
Engin Altayın, Meral Danış Beştaşa görevinde
başarılar dilediğine, güvenlik soruşturması nedeniyle
atanamayan sağlıkçılara, Parlamentoya saygının
gereği olarak Hükûmetin bir üyesinin Genel Kurulda olması
gerektiğine, katledilişinin yıl dönümünde Çetin Emeçi rahmetle
andığına, hiçbir faili meçhul cinayet kalmaması için
hakikatleri araştırma komisyonunun kurulması gerektiğine,
Artvinin düşman işgalinden kurtuluş gününü tebrik ettiğine
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ile gazetecilerin hükümleri
kesinleşmeden cezaevinde tutulmalarının demokrasiye ve ülkeye
hiçbir katkısının olmayacağına
inandığına ilişkin açıklaması
35.- Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının, Meral Danış Beştaşa
görevinde başarılar dilediklerine, Artvinin kurtuluş yıl
dönümünde Artvinlilere selam gönderdiklerine, Yunanistanda Türk
Bayrağı yakılmasının trajik bir olay olduğuna, 8
Mart Dünya Kadınlar Gününü kutladıklarına ve
kadınların hayatın her alanında daha fazla rol
alacağına inandıklarına ilişkin açıklaması
36.- Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, tebriklerini ileten grup başkan
vekillerine teşekkür ettiğine, Türkiyede HDPye farklı bir
hukuk işletildiğine, bunun durdurulması gerektiğine ve 8
Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutladığına ilişkin
açıklaması
37.- Samsun Milletvekili
Erhan Ustanın, Meral Danış Beştaşa görevinde
başarılar dilediklerine ilişkin açıklaması
38.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Düzce Milletvekili Ayşe
Keşirin HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
39.- Düzce Milletvekili
Ayşe Keşirin, İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demirin yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
40.- Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, önemli bir kanunu görüştüklerine
ve soru-cevap bölümünde Maliye Bakanının hazır bulunması
gerektiğine ilişkin açıklaması
41.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Tunceli Milletvekili Gürsel Erolun 533
sıra sayılı Kanun Tasarısının 2nci maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
42.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
43.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
44.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili Engin Altay ile
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin yaptıkları
açıklamalarındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
45.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Trabzon Milletvekili Haluk Pekşenin 533
sıra sayılı Kanun Tasarısının 3üncü maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
46.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun, Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslanın
533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 6ncı
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
47.- Batman Milletvekili Mehmet
Ali Aslanın, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
48.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
49.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, İstanbul Milletvekili Engin Altayın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
50.- Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
51.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
52.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Genel Kurula ara verildiği
sırada HDP milletvekillerine yönelik bir saldırı olduğuna,
milletvekillerinin darbedildiğine ve bunun Meclise
yakışmadığına ilişkin açıklaması
53.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
54.- İstanbul
Milletvekili Engin Altayın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
55.- Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
V.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, 15 kişiye söz verilmesi
kuralının farkında olduğuna, emsal teşkil
etmeyeceğine ve söz verme konusunda esneklik imkânı olduğunu
düşündüğüne ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, Meral Danış
Beştaşa görevinde başarılar dilediğine ilişkin
konuşması
3.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, Rizedeki işkence
iddiasıyla ilgili Adalet Bakanıyla görüştüğüne ve Rize
Cumhuriyet Başsavcısı tarafından olayın bütün
yönleriyle incelendiğine, adli ve idari soruşturma başlatıldığına
ilişkin bir açıklamanın tarafına iletildiğine
ilişkin konuşması
VI.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- MHP Grubunun,
Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Tor ve
arkadaşları tarafından, 18-24 yaş arasındaki gençlerin
lise eğitimini tamamlamadan eğitimi terk etmelerinin sebeplerinin
tespit edilerek alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla 7/3/2018
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Mart 2018 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
2.- HDP Grubunun,
İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Filiz Kerestecioğlu
Demir tarafından, Türkiyede kadınların
yaşadıkları ayrımcılık ve cinsiyete dayalı
eşitsizliklerin araştırılması amacıyla 7/3/2018
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Mart 2018 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
3.- CHP Grubunun, Kocaeli
Milletvekili Haydar Akar ve arkadaşları tarafından, Türk
Telekomünikasyon AŞnin özelleştirme sonrası durumu ve
sorunlarının tespit edilmesi ile çözüm yollarının
belirlenmesi amacıyla 6/3/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Mart 2018 Çarşamba
günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kocaeli Milletvekili
Haydar Akarın, Manisa Milletvekili Uğur Aydemirin CHP grup önerisi
üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Trabzon Milletvekili
Haluk Pekşenin, İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun
yaptığı açıklaması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın, İstanbul Milletvekili Garo Paylanın 533
sıra sayılı Kanun Tasarısının 9uncu maddesiyle
ilgili önerge üzerinde yaptığı konuşması
sırasında AK PARTİ Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
4.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.- Başkanlıkça,
Adana Milletvekili Mevlüt Karakayanın Kamu İktisadi
Teşebbüsleri Komisyonu üyeliğinden istifasına ilişkin
önerge (4/138) yazısı
IX.- SEÇİMLER
A) Komisyonlarda Açık
Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Kamu İktisadi
Teşebbüsleri Komisyonunda boş bulunan üyeliklere seçim
2.- Plan ve Bütçe
Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
X.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Vergi Kanunları ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/914) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 533)
XI.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Hazine
Müsteşarlığı ihalelerine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/22984)
2.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, bağlı kurum ve
kuruluşların merkez teşkilatında kullanılan araçlara,
bunlar için yapılan harcamalara ve Kurum lojmanlarına ilişkin
sorusu ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşekin
cevabı (7/23089)
3.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, AVMlere dair çeşitli verilere ilişkin
Başbakandan sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkcinin
cevabı (7/23288)
4.- İstanbul
Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, kamu kurumu niteliğindeki
meslek kuruluşlarına ait ihalelere ilişkin Başbakandan
sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkcinin cevabı
(7/23686)
7 Mart 2018 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Fehmi
KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 67nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, hak ihlalleriyle ilgili söz isteyen İstanbul
Milletvekili Sayın Mustafa Sezgin Tanrıkuluna aittir.
Buyurun
Sayın Tanrıkulu, süreniz beş dakikadır.
III.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, hak ihlallerine
ilişkin gündem dışı konuşması
MUSTAFA
SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) Kırk yıllık
arkadaşım, dostum, hocam, müvekkilim Mithat Sancara şimdi
Sayın Başkan, Sevgili Başkan diye hitap ediyorum.
Hayırlı
uğurlu olsun Sayın Hocam, Sayın Başkan.
BAŞKAN
Çok teşekkür ederim
Çok teşekkür ederim
MUSTAFA
SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Yarın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü.
Öncelikle tüm dünyada 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü nedeniyle evinde,
iş yerinde, karakolda, hapishanede, tarlada işkence gören, kötü
muamele gören, ezilen tüm kadınların Kadınlar Gününü
kutluyorum. Kadına karşı şiddeti ve istismarı buradan
bir kez daha kınıyorum ve kadınların gördüğü
şiddet ve istismarın, sömürünün nedeninin kadınlar olmadığı,
erkekler olduğu inancını taşıyorum. Bu nedenle bu
sorunun ortadan kalkması açısından da birinci vazifenin
erkeklerde olduğunu buradan, bu kürsüden de ifade ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, bir insanı alçaltan en önemli fiillerden biri, başka
bir insanın bedenine, ruhuna kasten ve sistematik olarak acı veren
bir eylem yapmaktır ve bunun adı da literatürde işkencedir.
Adalet ve Kalkınma Partisi 2002 yılında iktidara işkenceye
sıfır tolerans iddiasıyla geldi ama şimdi işkenceye
sonsuz tolerans noktasına geldi. Neden mi bunu söylüyorum değerli
arkadaşlar? İşkence ve kötü muamele iddialarını
denetleyen üç veya dört mekanizma var. 1980li, 1990lı yıllarda da
sıkıyönetim ve olağanüstü hâl vardı ama iktidarları
denetleyen mekanizmalar ayaktaydı.
Birisi
medya; güçlü bir medya vardı 1980li, 1990lı yıllarda.
(Uğultular)
BAŞKAN
Sayın Tanrıkulu, bir dakika izin verirseniz
Değerli
milletvekilleri, hatip kürsüde önemli bir konudan söz ediyor. Lütfen düzeni
sağlayalım ve sessiz olalım.
Buyurun
Sayın Tanrıkulu.
MUSTAFA
SEZGİN TANRIKULU (Devamla) 1980li, 1990lı yıllarda
Cizredeki dışkı olayını ortaya çıkaran bir medya
vardı, yazan medya vardı ama bugün bu iktidar döneminde medya yok;
tamamen el konulmuş, susturulmuş ve hapsedilmiş. (CHP
sıralarından alkışlar)
Yine
işkence iddialarını denetleyen ikinci mekanizma bağımsız
ve tarafsız yargıdır. 1980li, 1990lı yıllarda
sıkıyönetim mahkemeleri vardı, devlet güvenlik mahkemeleri
vardı ama yine birer mahkemeydiler. Onların
bağımsızlığını ve
tarafsızlığını sürekli tartıştık ama
şu anda mahkemeler yok, yargı yok, tarafsızlığı
ve bağımsızlığı tartışılmayacak
derecede bir yargı ortamı var. Dolayısıyla ha DSİ
Genel Müdürlüğü ha Çağlayandaki adliye ha da HSK, hiçbir farkı
kalmadı. Yargı da yok. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli
dostlar, üçüncü mekanizma Türkiye Büyük Millet Meclisi. 1990lı
yıllarda yazılan raporlar Türkiye'nin yakın tarihinin en
değerli raporlarıydı. Faili meçhul cinayetler raporu, Susurluk
raporu, boşaltılan köyler raporu
Bugün Meclis İnsan
Hakları Komisyonu, cezaevlerine gitmekten âciz, işkence
iddialarını denetlemekten âciz. Yine o zaman uluslararası
kurumların raporlarından çekinen, utanan, yüzü kızaran
hükûmetler vardı ama şimdi uluslararası mekanizmaların
hiçbir raporunu dikkate almayan bir hükûmet anlayışı var. Neden
söylüyorum? Haberiniz yok sizin, geçen hafta Birleşmiş Milletler
İşkence Özel Komiserinin Türkiyeyle ilgili 1 sayfalık raporu
vardı. Ne yazıyordu orada biliyor musunuz sizin iktidarınız
bakımından? Türkiyede gaddarca yöntemler uygulanıyor. Bu
yöntemleri de açıklamasında yazmış: Dayak, elektroşok,
soğuk, soğuk suya batırma, uykudan mahrum bırakma, hakaret
ve cinsel saldırı. Evet, bunları yazıyor.
Kasım
2016 tarihli Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesinin raporu Adalet
Bakanlığının rezervi yüzünden hâlen yayınlanamadı
değerli milletvekilleri. Eğer işkence yoksa, cezaevlerinde,
gözaltı merkezlerinde işkence yoksa bu raporu neden
yayınlatmıyorsunuz? Human Rights Watchun, İnsan Hakları
İzleme Örgütünün raporu.
Bakın
değerli arkadaşlar, bu iktidarlar değişir, siyaset biter,
siyasetçilerin sıfatı biter ama üzerlerine yapışan
işkenceci sıfatı bitmez. Bu iktidara yapışacak
diğer bir sıfat da işkenceci sıfatıdır,
işkenceci sıfatı, böyle ağır bir sıfat.
Uluslararası raporlara geçmiş, mahkeme kararlarına geçmiş
iddialar bunlar. Bu Hükûmet işkenceye karşı maalesef ve maalesef
duyarsız.
Kazakistanda
zorla kaybedilme olayı; yazıyorum, cevap vermiyorlar, yazıyorum;
bakan telefonuma çıkmıyor. 30 Eylülde Türkiyeye teslim edilmiş
2 kişi var, Zabit Kişi ve Enver Kılıç
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Tanrıkulu, sözlerinizi tamamlayın.
MUSTAFA
SEZGİN TANRIKULU (Devamla) Zabit Kişi yüz yirmi beş gün
gözaltında kaldı, tutuklu şu anda; Enverden hâlâ haber yok.
Zorla kaybedilme en ağır insanlık suçudur. Buradan soruyorum: Nerede?
Hasta
tutuklular
Her gün cezaevlerinde 1 kişi ölüyor, 300den fazla
ağır hasta tutuklu var, binden fazla hasta tutuklu var, hamile
kadınlar var, 700e yakın çocuk var hapishanelerde. Bütün bu
ağır insan hakları tablosu Hükûmetinizin üzerine
yapışmış en ağır tablo olarak tarihe geçecektir.
Teşekkür
ediyorum.
Saygılar
sunuyorum Sevgili Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tanrıkulu.
Gündem
dışı ikinci söz, Yeşilay Haftası münasebetiyle söz
isteyen Denizli Milletvekili Cahit Özkana aittir.
Buyurun
Sayın Özkan. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
2.- Denizli
Milletvekili Cahit Özkanın, 1-7 Mart Yeşilay Haftasına
ilişkin gündem dışı konuşması
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yeşilayın
98inci kuruluş yıl dönümü anısına söz almış
bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
1-7
Mart tarihleri, bağımlılıkla mücadele amacıyla
kurulmuş bulunan Hilal-i Ahdar yani Yeşilay Haftası olarak
kutlanmaktadır. Yeşilay Haftasının ülkemiz, milletimiz ve
tüm insanlık için hayır ve başarılarla dolu
çalışmalara vesile olmasını temenni ediyorum.
Bağımlılıkla
mücadele sadece ülkemiz açısından değil tüm dünyanın, tüm
insanlığın meselesidir. Bu konuda küresel bir
dayanışma içerisinde olunması hâlinde başarı elde
edilebileceği açıktır.
Birinci
Dünya Savaşından sonra İngiliz işgal güçleri alkollü içki
dolu binlerce kasayı gençlerimize bedava dağıtmak
istemişlerdir, gençlerimizi zehirleyerek işgale karşı
direnişini kırmak istemişlerdir, istiklalimizi teslim alma
gayesinde olmuşlardır. İşte böyle bir ortamda,
Yeşilay, alkol bağımlılığıyla mücadele
amacıyla Şeyhülislam İbrahim Haydarizadenin, Doktor Mazhar
Osman ve arkadaşlarının kurmuş olduğu, 5 Mart 1920
tarihinde İstanbulda Hilal-i Ahdar adıyla faaliyete başlayan
kuruluşumuzdur. Hilal-i Ahdar adıyla dikilen bu fidan bugün
Yeşilay adını alarak hamdolsun asırlık bir
çınara dönüşmüştür.
Yeşilay,
bağımlılıkla mücadele alanında ülkemiz genelinde 110
şubede, dünyada 40 ülkede ve yüz binlerce gönüllüsüyle
çalışmalarına devam etmektedir; halkımızın ve
bilhassa gençlerimizin bütün zararlı alışkanlıklardan
korunması için yaptığı çalışmalarla kamuya hizmet
vermektedir; millî değerlerine bağlı nesiller yetiştirmeyi
amaçlayan, 19 Eylül 1934 tarihli Bakanlar Kurulu Kararıyla kamuya
yararlı cemiyetler arasında yer alan bir sivil toplum
kuruluşudur.
Uluslararası
niteliğe kavuşan Yeşilay, şu an itibarıyla 40 ülkede
kuruluş çalışmalarını tamamlamıştır. Bu
çerçevede, Nisan 2016 tarihinde İstanbul merkezli Uluslararası
Yeşilay Federasyonu kuruluşunu gerçekleştirmiştir.
Federasyonun amacı, diğer ülkelerde kuruluşu tamamlanmış
olan ülke Yeşilaylarının İstanbul merkezli olarak bir araya
gelmesini sağlamaktır. İlkokullarda Yeşilay kulüpleri,
üniversitelerde genç Yeşilay teşkilatlarıyla küçük yaştan
itibaren gençlerimize Yeşilay ve bağımlılıkla mücadele
bilinci aşılanmaktadır. Yeşilayın Millî Eğitim
Bakanlığıyla yaptığı protokol çerçevesinde
Türkiye bağımlılıkla mücadele eğitimleri
başlatılmış, şu an itibarıyla 11 milyon
öğrenci ve 2 milyon yetişkinimizin eğitimi
tamamlanmıştır.
Devletimiz,
zararlı alışkanlıklar ve bağımlılıkla
mücadele bağlamında eğitim, güvenlik, sağlık ve
yargı alanlarında etkin mücadele ortaya koymaktadır. Birkaç
yıl önce alkol düzenlemesiyle yaptığımız projelerde
koparılan gürültüyü eminiz hepiniz iyi hatırlıyorsunuz. Ülkenin
tamamı için hayırlı olduğu açık olan bu düzenleme,
yorumcular, gazeteler ve kimi siyasetçiler tarafından maalesef günlerce
eleştirilmiştir. Alkol yasaklanıyor. Özel hayatımız
kısıtlanıyor. Yaşam tarzımıza müdahale
ediliyor. söylemleriyle maalesef felaket tellallığı
yapılmıştır. Biz ise insanımızı seviyor,
sağlıklı bir nesil için ne gerekiyorsa onu yapmaya
çalışıyoruz. Milletin faydasını istiyorsak neden
alkollü araç kullananlara verilecek idari cezanın artırılmasından
rahatsız olunabilir ki? Evlatlarımızı alkol, sigara, teknoloji
bağımlılığından korumanın özgürlükle,
yaşam tarzına müdahaleyle ne alakası olabilir?
Bugün
küresel bir tehdide dönüşen teknoloji
bağımlığıyla tüm dünyada gençlerin beyinleri
yıkanmaktadır. Gelişmiş ülkelerde teknoloji
bağımlılığının esiri olan, okulu basarak
sınıf arkadaşlarını otomatik silahlarla öldüren
gençler, bu tehdidin somut örneğidir. Yine, oyun karakterlerine özenerek,
gerçeklikten çıkarak sanal âlemde dolaşan küçücük çocuklar
intiharlara sürüklenmektedir. Bu mücadele, her türlü siyasi çekişmenin,
din, dil, mezhep farklılığının dışında
topyekûn verilmesi gereken bir mücadeledir.
İşte
Yeşilay, tüm bu bağımlılık tehditlerini de gündemine
alarak ülkemizde ve dünyada mücadelesini artırarak devam ettirmektedir.
Bizlere düşen, Yeşilay başta olmak üzere,
bağımlılıkla mücadele eden tüm
kurumlarımızın çabalarına destek vermektir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Özkan.
CAHİT
ÖZKAN (Devamla) Yeşilayın 98inci kuruluş vesilesiyle
Yeşilaya, ülkemizde ve tüm dünyada Yeşilay gönüllülerine, bu
mücadeleye destek veren tüm insanlığa teşekkürlerimi iletiyor,
başarılar diliyorum.
Yine
siz değerli milletvekillerimizi başta Yeşilay olmak üzere
bağımlılıkla mücadele eden tüm
kuruluşlarımıza destek vermeye davet ediyor, yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özkan.
Gündem
dışı üçüncü söz, Batmandaki Ahmet Kaya Halkevinin isminin
değiştirilmesi hakkında söz isteyen Batman Milletvekili Mehmet
Ali Aslana aittir.
Buyurun
Sayın Aslan. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
3.- Batman
Milletvekili Mehmet Ali Aslanın, Batmandaki Ahmet Kaya Halkevinin
isminin değiştirilmesine ilişkin gündem dışı
konuşması
MEHMET
ALİ ASLAN (Batman) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum ve Sayın Başkanı da
genç ve yakışıklı Başkanımızı da tebrik
ediyorum bu arada, başarılar diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler.
MEHMET
ALİ ASLAN (Devamla) - Bunu süreme ilave etmeyi unutmayın Sayın
Başkanım.
Evet,
az önce de Sayın Başkanımız dile getirdi, maalesef 19
Şubatta yani 28 Şubat üzerinden yirmi yıl geçtikten sonra Batman
kayyumu, Ahmet Kaya Halkevi tabelasını
indirerek ismini değiştirmiştir. Ahmet Kayayı iyi
biliyorsunuz, 28 Şubatta sözünü esirgememiş birisiydi. Bakın,
Ahmet Kaya 28 Şubat zulmüyle ilgili, başörtüsü yasağıyla
ilgili ne demiş: Sistemler ve koşullar ne olursa olsun benim annemin
kafasındaki türbanı kimse çıkaramaz. Zulüm kimin tepesindeyse
biz onun tepesinde olacağız. Sokaklarda, caddelerde, okul önlerinde,
hapishanelerde coplandığımız zaman sesini çıkarmayan
bu türbanlı kardeşlerimize sahip çıkmak zorundayız.
Onların yapmadığını biz yapacağız ve biz
türbanlılara zulmeden insanların tam tepesinde olacağız.
Bunun başka yolu yok. İnanca saygı, düşünceye özgürlük;
gerçek budur. Zulmün olduğu her yerde zulme
başkaldıracağız. Demokrasi zulüm gören herkes için
vardır.
Bakın,
Sayın Ahmet Kaya en zor dönemde, yanınızda kimse yokken sizin
dirinize sahip çıktı; siz iktidar oldunuz onun ölüsüne sahip
çıkamadınız.
Daha
dört beş ay önce Sayın Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü
İbrahim Kalın Parise giderken bakın, yine, Ahmet Kaya
hakkında ne söyledi, mezarını ziyaret ederken: Ahmet Kaya,
sazıyla sözüyle ve şiiriyle her zaman hakkın, haklının
yanında olmuştur. Yeri geldi, bu ülkenin namuslu
solcularını, sağcılarını savundu; yeri geldi, 28
Şubat başörtüsü mağduru olan kardeşlerimizi savundu. Tabii,
Ahmet Kayanın başına gelen büyük haksızlık, bir cinnet
hâlinin oluşturduğu iklimde meydana geldi yani 28 Şubat
sürecinde ama hamdolsun, o günlerden bugünlere çok şey değişti.
Sayın İbrahim Kalın, evet, doğru söylüyor, çok şey
değişti; bugün, artık, onun isminin yazılı olduğu
tabelalara dahi tahammül kalmamıştır,
atadığınız kayyumlar, Ahmet Kaya gibi cesur, onurlu,
namuslu, ülkesini seven bir insanın ismine tahammül edememiştir.
Gelinen nokta maalesef budur.
Yine,
ne demiş Sayın İbrahim Kalın? Bizim, o günlerin bir daha
yaşanmaması için, hele ki böyle kıymetli
sanatçılarımızın bu tür haksızlıklara maruz
kalmaması için hepimizin el birliğiyle çalışmaya devam
etmesi gerekiyor. demiş. Herhâlde, el birliğiyle
çalışmanın neticesi, isminin sökülmesi olmuş.
Sayın
Cumhurbaşkanı ne demiş bu konuda, mitinglerde, televizyon
programlarında? Hatırlarsınız o fotoğrafı, bir
televizyon programında Sayın Cumhurbaşkanı, Ahmet Kayadan
söz edilirken ağlamıştır ve gözyaşlarını
silmiştir. Bakın Sayın Cumhurbaşkanı ne demiş?
Yıllarca halkın diliyle müzik yaptılar. Ahmet Kaya ve daha
nicesi bu baskıya, bu tek tipçiliğe, bu zihniyete karşı
itiraz olarak ortaya çıktılar. Sazlarından başka bir
şeyleri yoktu ama sazları ve sözleriyle baskıya, zulme, toplum
mühendislerine çok güçlü bir şekilde isyan ettiler. Ahmet Kayaya
yapılanları unutmayın, neler yaptılar; o, köşelerinde
yazı yazanlar, çok satan gazetelerin köşe yazarları neler
yaptılar. O gün Ahmet Kayaya saldıranlar bugün Orada
değildim. diye bahane uyduruyorlar. Hepiniz oradaydınız be!
demiş Sayın Cumhurbaşkanı. Biz de hatırlatmak isteriz,
onun ismi tabeladan sökülürken, ismi değiştirilirken sizin iktidarınız
da Batmandaydı, sizin atadığınız kayyum Batmanda ve
hâlâ görevi başında. Ben Hükûmetten ve iktidardan istirham ediyorum,
şimdi, hanginiz doğru söylüyor? Sayın Cumhurbaşkanının
yaptığı mı doğru, kayyumun yaptığı
mı doğru? Kayyum bunu Hükûmetten bir talimat alarak mı
uyguladı, yoksa, Hükûmete rağmen mi bunu yapıyor?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Aslan, sözünüzü tamamlayın.
MEHMET
ALİ ASLAN (Devamla) Evet, burayı bir daha tekrar edeceğim:
Kayyum, Hükûmetten emir alarak mı bu ismi değiştirmiştir,
indirmiştir yoksa Hükûmete rağmen mi yapmıştır?
Yine,
Sayın Cumhurbaşkanı konuşmasında Türkiye'nin sesini,
nefesini, sevgili dostum Ahmet Kayayı rahmetle anıyorum.
demiştir. Ah diyorum, ah; o da burada olsaydı. Ah, burada
olsaydı
diyorsunuz ya, vallahi de, billahi de
(x) Ahmet Kaya
şimdi burada olsaydı hapiste olurdu. Örneklerini maalesef görüyoruz.
Evet, Sayın Cumhurbaşkanının Ahmet Kayayla ilgili
söylediği her şeyin altına ben imzamı atıyorum ama
ayetikerimede diyor ki
(Hatip
tarafından Saf suresinin 2nci ayetikerimesinin okunması)
MEHMET
ALİ ASLAN (Devamla) Ey iman edenler, yapmayacağınız
şeyleri neden söylüyorsunuz. Ahmet Kayayla ilgili yaşanan durum da
budur. Biz bu konuda cevap istiyoruz. Kayyum efendi de tıpkı Ahmet
Kayanın dediği gibi nereden baksan tutarsızca, nereden baksan
ahmakça bir uygulamaya imza atmıştır.
Sizlere
teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Aslan.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bostancı.
IV.-
AÇIKLAMALAR
1.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Batman Milletvekili Mehmet Ali
Aslanın gündem dışı yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Teşekkürler Sayın Başkan.
Ahmet
Kaya, kısa ömrü içerisinde farklı politik kesimleri kucaklayan, özgün
müzik yapmış, halka mal olmuş bir sanatçıdır,
şüphesiz, Türkiye'nin politik tartışmaları içerisinde de
yer almış, belli bir yerde durmuş ama -ülke sevgisi, vatan sevgisi-
kollarını bütünüyle açarak herkesi -en azından- müziğiyle,
duyarlılıklarıyla kucaklayan bir sanatçı profili
çizmiştir. Ölümü de trajiktir. Yurt dışında
hayatını kaybetmiştir genç yaşta.
Sayın
konuşmacının bahsettiği husus muhakkak bizim
araştıracağımız bir konudur. Bu tür isim
değiştirmelerini uygun bulmayız.
Teşekkürler.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bostancı.
Sayın
milletvekilleri, şimdi sisteme giren milletvekillerine yerlerinden birer
dakika süreyle söz vereceğim. Bu sözlerin ardından sayın grup
başkan vekillerinin de söz taleplerini karşılayacağım.
Uygulama, genellikle sisteme giren ilk 15 milletvekiline birer dakika söz verme
şeklindedir ancak ben bu imkânın Parlamentonun en işlevsel, en
verimli aracı olduğunu düşünüyorum. Bugün sisteme giren bütün milletvekillerine
söz vereceğim. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar) Bu
konuda, Genel Kurulun ve grup başkan vekillerinin de anlayış
göstereceğine inanıyorum.
Sibel
Özdemirin yerine Sayın Bircan
2.- Edirne
Milletvekili Erdin Bircanın, tarım arazilerini toplulaştırma
çalışmalarındaki sıkıntılara ilişkin
açıklaması
ERDİN
BİRCAN (Edirne) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tarım
arazilerini toplulaştırma çalışmaları devam ediyor.
Toprak sahibi yurttaşlarımızın ciddi bir
sıkıntısı var. Seçim bölgem Edirne Enez ilçesi köylerinde
yaşadığımız sorunu birçok yerde de
yaşıyoruz. Yurttaşlarımızın orman bölgesinde
kalan tapulu alanları var, burada tarım yapamıyorlar, ormandaki
canlı çeşitliliği nedeniyle güvenle kendi topraklarını
kontrole bile gidemiyorlar. Öteki taraftan, hazineye ait orman
vasfını yitirmiş tarım arazileri var. Yöre halkı bu
toplulaştırma işleminde vatandaşın orman
alanındaki tapulu arazileri ile bu orman vasfını yitirmiş
tarım arazilerinin takas yapılmasını talep ediyor. Böylece
orman alanları da korunmuş olacaktır. Toplulaştırma
işlemlerini yapmaya başlayan Orman ve Su İşleri Bakanı
Sayın Veysel Eroğlundan yurttaşlarımızın
çağrısına kulak vermesini bekliyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Demir
3.-
Kastamonu Milletvekili Murat Demirin, tüm kahraman kadın şehitlere
Allahtan rahmet dilediğine ve 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
MURAT DEMİR (Kastamonu) Sayın Başkan,
cumhuriyetimizin odak noktasında yer alan kadınlarımız
modern ve çağdaş günlere gelmemizde önemli görevler
başarmışlardır. Vatanı için savaşta erkek
kılığına giren Halime Çavuş, sırtında mermi
taşıyan Şerife Bacı, küçük teknesiyle denizden mermi
taşıyan Rahime Kaptan, Hüma Hatun ve tüm kahraman kadın
şehitlerimize Allahtan rahmet diliyor, yüreklerindeki sevgi ve
şefkati karşılıksız veren fedakâr
kadınlarımızın 8 Mart Kadınlar Gününü kutluyor, Türk
ve dünya kadınlarına sağlık, huzur ve mutluluk getirmesi
temennisiyle selam ve saygılarımı sunuyorum.
BAŞKAN Sayın Atıcı
4.- Mersin
Milletvekili Aytuğ Atıcının, AKPnin mazot ve gübreye
destek vermesi yerine bunlardaki vergiyi kaldırması gerektiğine
ilişkin açıklaması
AYTUĞ ATICI (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
AKP Hükûmeti çiftçinin belini kırdığı
gibi bir de alay ediyor. Nasıl mı? Gübreye destek veriyorum diyerek
dönüm başına 4 lira ödeyerek. Nasıl mı? Mazot desteği
veriyorum diyerek dönüm başına 9 lira ödeyerek. 5 dönüm arazisi olan
çiftçi 20 lira gübre desteği, 45 lira mazot desteği alır, ayıptır
yahu! Bakın, belgesi de buradadır. Belgesini de sizlere takdim
ediyorum, her şey burada yazıyor. Çiftçi bu parayı almak için
şehre giderse daha fazlasını yol gideri olarak
harcamaktadır. Çiftçilerimizle dalga geçmeyi bir an önce
bırakın. AKP bunu yapacağına mazot ve gübreden vergiyi
kaldırmalıdır. Her türlü zorluğa rağmen üretmeye devam
eden çiftçimiz yüksek ecrimisil fiyatları altında ezilmektedir.
Mersinin Tarsus, Akdeniz, Erdemli, Silifke, Mut, Gülnar ve Yenişehir
ilçeleri başta olmak üzere bütün çiftçilerimizin yanındayız.
BAŞKAN Sayın Topal
5.- Hatay
Milletvekili Serkan Topalın, Suriye savaşı nedeniyle Hatayda
esnaf ve çiftçinin zor durumda olduğuna ve kredi ödemelerinin ertelenmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Buradan Hükûmete bir kez daha sesleniyorum. Yedi yıl
boyunca süren Suriye savaşından ekonomik anlamda en çok etkilenen
illerin başında Hatay geliyor ve bu yüzden Hatayda
esnafımız, çiftçimiz zor durumda. Bir kez daha sesleniyorum: Hatayda
nisan ayında ilk taksiti başlıyor KOSGEB kredilerinin, bu yüzden
ertelenmesi talep ediyorum. Çiftçilerimizin Ziraat Bankasındaki kredileri
ertelensin. Esnafımızın SGK borçları ertelensin.
Esnafımıza kredi olanağı tanınsın.
Buradan
bir kez daha Hükûmete sesleniyorum: Hataya ses ver!
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Karayel yerine Sayın Doğan...
6.-
Tekirdağ Milletvekili Ayşe Doğanın,
girişimciliğin yeni projelerle daha da ilerlemesini temenni
ettiğine ve bu alanda görev yapanlara başarılar dilediğine
ilişkin açıklaması
AYŞE
DOĞAN (Tekirdağ) Teşekkürler Sayın Başkan.
Türkiye
dünyada 10 büyük ekonomi içerisindedir. Ülkemizde sanayiden üniversitelere,
sivil toplum kuruluşlarından akademisyenlere kadar her alanda yeni
girişimlerimizi görmekteyiz. Yerli ve millî projeler ülkemiz için en
önemli konulardan biridir. Ekonomimize katma değeri yüksek olan teknolojik
yatırımları Hükûmetimiz en üst seviyede desteklemeye devam
ediyor. Ülkemizde son zamanlarda, özellikle terörle mücadelede ve Afrin Zeytin
Dalı Harekâtında yerli ve millî yatırımların ne kadar
önemli olduğunu gördük. Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığımız bünyesinde bu alanda birçok proje hayata
geçirilerek girişimcilik kültürü hızla gelişiyor. Her alanda
millî teknoloji konusunda büyük projeler ortaya koymaya devam ediyoruz.
Teknolojimizin gücüyle mesajlarımızı daha net olarak tüm dünyaya
ulaştırıyoruz. Girişimciliğin yeni projelerle daha da
ilerlemesini temenni ediyor, bu alanda görev yapan tüm kardeşlerimize
başarılar diliyorum.
BAŞKAN
Sayın Kayışoğlu...
7.- Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, Boğazköy
Barajında balıkların karaya vurduğuna ve Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı ile Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığını acilen göreve davet
ettiğine ilişkin açıklaması
NURHAYAT
ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Bursada
çevre felaketlerinin önüne bir türlü geçilemiyor. Daha dün, Bursanın
İnegöl ilçesi ile Yenişehir ilçesi arasında kalan Kocasu
Çayı üzerinde kurulu Boğazköy Barajında balıklar karaya
vurdu. Burası bir baraj ve bu barajdan binlerce dekar alan sulanıyor.
Balıkların öldüğü bir barajdan ve o baraj sularıyla
beslenen topraklardan söz ediyoruz. Çevre Bakanlığı ile
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığını
acilen göreve davet ediyorum. Çünkü balıklar da balıkların
öldüğü sularla sulanan topraklar da o topraklarda yetişen ürünler de
o ürünleri yiyen insanlar da büyük tehlike altındadır.
BAŞKAN
Sayın Özdiş...
8.- Adana
Milletvekili İbrahim Özdişin, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar
Gününü kutladığına ilişkin açıklaması
İBRAHİM
ÖZDİŞ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Yarın
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Ülkemizde 100 kadından sadece 30u
çalışabiliyor; onların da yarısı kayıt
dışı, sigortasız, güvencesiz
çalıştırılıyor. Kadına sadece anne ve ev
hanımı rolü verilen Türkiyede daha fazla eşitlik bekliyoruz.
Kadına şiddet sadece kamu spotu vererek çözülebilecek bir sorun
değildir. Evine ekmek götürmek için alın teri döken emekçi
kadınlarımızın 8 Mart Kadınlar Gününü bu vesileyle
kutluyor, daha eşit, adil ve aydınlık bir Türkiye diliyorum.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Arslan
9.- Denizli
Milletvekili Kazım Arslanın, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar
Gününü kutladığına ve şeker fabrikalarının
özelleştirilmesi kararından vazgeçilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
KAZIM
ARSLAN (Denizli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yarın
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, bütün
kadınlarımızın gününü kutluyorum;
kadınlarımızın toplum içinde yerini alabilecek, saygın
duruma gelebilecek düzenlemelerin bir an önce yapılmasını
diliyorum.
Başbakana
soruyorum: Ülkemizin en iyi çalışan, her kesime faydası olan,
sağlıklı şeker tüketimine katkısı olan 14
şeker fabrikamızın özelleştirilmesine karar verdiniz.
Çiftçisinden işçisine, köylüsünden esnafına kadar bütün millet
ayakta, bu özelleştirmelere karşı durmaktadır. Nişasta
bazlı şekerin insan sağlığını olumsuz
etkilediği, kanserin, kısırlığın, şeker ve
obezite hastalığının temel sebebi olan bu şekerin
önünü açacak olan, çiftçimizi, işçimizi, köylümüzü mağdur edecek olan
bu özelleştirme kararından lütfen vazgeçin. Nişasta bazlı
şekerin üretimini ve tüketimini kısıtlayın, şeker
pancarından üretilecek şekerin üretimini ve tüketimini teşvik
edin.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Özkan yerine Sayın Kışla
10.- Artvin
Milletvekili İsrafil Kışlanın, 7 Mart Artvinin
düşman işgalinden kurtuluşunun 97nci yıl dönümünü
kutladığına ve bütün şehitleri rahmetle
andığına ilişkin açıklaması
İSRAFİL
KIŞLA (Artvin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bugün 7 Mart Artvinin düşman işgalinden kurtuluşunun 97nci
yıl dönümü. Bütün hemşehrilerimin kurtuluş gününü kutluyorum.
Artvinli
kırk beş yıl boyunca işgal altında zor günler
yaşamıştır; fakirlik, yokluk ve her türlü baskıya
rağmen bağımsızlığından vazgeçmemiş,
asla esarete boyun eğmemiştir; Türk milleti ve devletiyle yoluna devam
etme isteğini kararlılıkla ortaya koymuştur. Bu
kararlılığını karşılıksız
bırakmayan Türkiye Büyük Millet Meclisi de 7 Mart 1921 tarihinde Artvini
ilelebet Türkiye Cumhuriyeti hudutları içerisine almış ve
Artvinde Türk Bayrağı dalgalanmaya başlamıştır.
Artvinin kurtuluşunda emeği geçen bütün ecdadımızı
rahmetle anıyorum, mekânları cennet olsun. Bu vesileyle, ülkemizin
istikrarı ve istikbali adına Afrinde vatan için canlarını
siper eden kahramanlarımızı selamlıyorum,
dualarımızın onlarla beraber olduğunu iletmek istiyorum.
Afrin şehitlerimiz, 15 Temmuz şehitlerimiz başta olmak üzere
bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
BAŞKAN
Sayın Reyhanlıoğlu
11.-
Kahramanmaraş Milletvekili Nursel Reyhanlıoğlunun, 8 Mart Dünya
Kadınlar Gününü kutladığına ilişkin
açıklaması
NURSEL
REYHANLIOĞLU (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, yarın 8
Mart Dünya Kadınlar Günü. Günümüzde kadın tüm dünya üzerinde maalesef
ki cinsiyeti dolayısıyla istihdam, etkinlik ve ilerleme gibi birçok
alanda geride bırakılmakta, görmezden gelinmekte ve hakkı
olanı alamamaktadır. Oysa kadını ya da kadının
mücadelesini sadece cinsiyet açısından değerlendiren
düşünceyi son derece yanlış ve eksik bulduğumu belirtmek
isterim çünkü kadın aynı zamanda anne, eş, kardeş ve
arkadaştır. Kadın her şeyden önce insandır.
Cumhurbaşkanımız
Sayın Recep Tayyip Erdoğanın da dediği gibi Yeni
Türkiyeyi inşallah ülkemizin kadınlarıyla inşa
edeceğiz. Geleceğin güvenli, huzurlu, adil, müreffeh
dünyasını doğudan batıya, kuzeyden güneye yerkürenin her
köşesindeki kadınlarımızla birlikte kuracağız.
diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Sayın Gündoğdu
12.-
Kırklareli Milletvekili Vecdi Gündoğdunun, 8 Mart Dünya Emekçi
Kadınlar Gününü kutladığına ilişkin
açıklaması
VECDİ
GÜNDOĞDU (Kırklareli) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Son
beş yılda yaklaşık 600 bin çocuğumuz suça sürüklendi.
Boşanmalar yüzde 38, fuhuş yüzde 790, cinsel taciz yüzde 449
arttı. Çocukta cinsel istismar yüzde 434, kadına yönelik şiddet
ise ne yazıktır ki yüzde 1.400 arttı. AKP, ülkemizi sosyal ve
ahlaki uçuruma doğru sürüklemektedir. Bu sürüklenişi durdurmanın
yolu kadının özgürleşmesi, kadının eşit,
saygın ve eli öpülesi birer birey olarak kabul görmesidir.
Bu
duygularla, daha demokratik bir ülke, daha özgür, daha eşitlikçi bir
yaşam, savaştan ve şiddetten
arındırılmış bir dünya umuduyla eli öpülesi tüm
kadınlarımızın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü
yürekten kutluyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Yıldırım
13.-
Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırımın, Tarsus T
Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan 78 yaşındaki Sise Bingölün
yaşadığı sağlık sorunlarına rağmen
tahliye edilmemesini Adalet Bakanının nasıl
değerlendirdiğini öğrenmek istediğine ve tüm emekçi
kadınların 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
BEHÇET
YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler Başkanım.
Tarsus
T Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan 78 yaşındaki hasta tutuklu Sise
Bingöl, sağlık sorunları her geçen gün
ağırlaşırken yaşadığı sağlık
sorunlarına rağmen tahliye edilmiyor. Ciddi sağlık
sorunları yaşayan Sise ananın avukatı Tarsus İnfaz
Hâkimliğine denetimli serbestlik başvurusu yapmıştı.
Ancak Tarsus İnfaz Hâkimliği kararında, Sise ananın
denetimli serbestlik uygulamasından yararlanamayacağını
belirtmiştir.
Adalet
Bakanına soruyorum: Bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?
FETÖ davasından tutuklanan damatlarınız uyku apnesi gerekçesiyle
denetimli serbestlik yasasından yararlanabiliyor da 78 yaşındaki
ciddi hastalıkları olan Sise ana niçin bu yasadan yararlanamıyor?
78 yaşında hasta bir kadının tahliye edilmemesi
aslında korkunuzun ne kadar büyük olduğunun bir göstergesidir.
Başta
Sise ana olmak üzere tüm emekçi kadınların gününü bugünden kutluyor,
Sise Bingölün bir an önce özgürlüğüne kavuşmasını ümit
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Öz
14.-
Çanakkale Milletvekili Bülent Özün, et ithal etmek yerine besicilerin üretim
yapması için planlı destek yapılması gerektiğine
ilişkin açıklaması
BÜLENT
ÖZ (Çanakkale) Sayın Başkan, Et ve Süt Kurumu şubat
ayında 100 bin baş kasaplık sığır et ithal etmek
üzere ihale açmıştı. Bu ihale daha sonuçlanmadan bu kez 60 bin
baş kasaplık hayvan ithal etmek üzere ihale açtı. Hükûmetin
sayesinde ihraç eden konumdan ithal eden konuma düştük. Et ve Süt
Kurumunun adı ithalat kurumu oldu. Türkiye, bu konuda, ithalat konusunda
nereye gidiyor? diye sormak lazım. İthal edeceğimize bu bütçe
yerli besicimizin üretim yapması yönünde harcanmalıdır. Yem
başta olmak üzere vergi indirimi yapılmalıdır, ıslah
çalışmaları yaygınlaştırılmalıdır.
Yem bitkileri ve yem ham maddelerinin üretiminin artırılması ve
kombine ırkların yaygınlaştırılması
gerekmektedir. Besilik hayvanların damızlığını
üreten çiftliklere ağırlık verilmelidir. Destekler planlı
yapılmalıdır. Günübirlik ithalat politikasının çözüm
olmadığı artık görülmelidir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Aydın
15.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, Bursanın Mustafakemalpaşa
ilçesine bağlı Kosova köyüne kurulacak biyokütle enerji santraline,
yöre halkının sesini dinleyerek Hükûmetin izin vermemesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
ERKAN
AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Seçim
bölgem Bursa ili Mustafakemalpaşa ilçesine bağlı Kosova köyünde
yaklaşık bir yıldan bu yana yaşanan tedirginlik ve
endişe artarak büyüyor. Yerleşim alanına 500 metre mesafe
yakınlığına Elektrik Üretim AŞ ve üzeri
ortaklığıyla biyokütle enerji santrali kurulmak isteniyor.
Tarım il müdürlüğü, bölgenin tarım alanı olması
dolayısıyla onay vermiyor. Buna rağmen ÇED raporu gerekli
değil. diye onay alınıyor. Biyokütle enerji, yakın zamanda
ölmüş orman ürünleri, atıklar, hidrojen gaz ve alkali yakıtlar
veya yaşayan biyolojik materyallerden sağlanıyor. Eğer bu
santral kurulursa binlerce dönüm tarım alanı yok olacak.
Hükûmetin
bir an önce harekete geçerek yöre halkının sesini duymasını
ve bu santrale izin vermemesini talep ediyorum.
Saygılarımla.
BAŞKAN
Sayın Yarayıcı
16.- Hatay
Milletvekili Hilmi Yarayıcının, MESAMa kayyum
atanmasının bir saray darbesi olduğuna ve bu darbeye zemin
hazırlayan sözde sanatçıları şiddetle
kınadığına ilişkin açıklaması
HİLMİ
YARAYICI (Hatay) Sayın Başkan, bu ülkede artık tek bir gerçek
hüküm sürmektedir: AKPli değilsen, saraya biat etmediysen sana yaşam
hakkı tanınmaz. Bunun son örneği yasa dışı bir
şekilde MESAMa kayyum atanmasıdır. 18 Martta genel kurulunu
yapacak olan bir yönetimi kayyumlar atayarak görevden el çektirmek olsa olsa
bir korkunun dışa vurumudur. İktidar, ele geçiremediği
kurumları ya kayyumlar ya da baskı ve sindirme araçlarıyla ele
geçirmeye çalışıyor. Sanat, saraylara biatlarla değil
halkın yüreğinde var olmakla bugünlere gelmiştir. MESAMa
yapılan bir saray darbesidir. Bu saray darbesini ve bu darbeye zemin
hazırlayan sözde sanatçıları şiddetle kınıyorum.
Bugünler elbette geçecek, halkımız kendi bağrından
çıkıp saraya kul köle olanları asla unutmayacak ve affetmeyecektir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Dedeoğlu
17.- Kayseri
Milletvekili Sami Dedeoğlunun, Kayserili çiftçilerin Mehmetçik için
başlattıkları kampanyaya ilişkin açıklaması
SAMİ
DEDEOĞLU (Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Kayserili çiftçilerimizce Mehmetçik için başlatılan
kampanya büyük ilgi gördü. Damızlık Sığır
Yetiştiricileri Birliği tarafından güvenlik güçleri için 15 ton
süt toplatılmıştır. Ayrıca, sosyal medyada
çiftçilerimizin çektiği video klip milletimizi ve bizleri
duygulandırdı. Üreticilerden gelen talep doğrultusunda
sağdıkları sütleri Türk Silahlı Kuvvetlerine, devletimize
destek için toplattıklarını belirttiler. Bizim, 81 milyonun,
Türkiye olarak her zaman güvenlik güçlerimizin yanında olduğu çiftçilerimizin
yaptığı kampanyayla bir kez daha tescillenmiş oldu. Anadolu
insanı farkını burada da göstermiştir. İslam
coğrafyasına karşı yürütülmekte olan terör olaylarına
dur demek adına başlatılan Zeytin Dalı Harekâtına
millet olarak devletimiz ve askerimizin yanındayız.
Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği
Başkanı Sayın Ünay Çakıya yönettiği bu kampanyadan
dolayı teşekkür ediyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Sayın Taşkın
18.- Mersin
Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, 1-7 Mart Yeşilay
Haftasına ilişkin açıklaması
ALİ
CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bilindiği
üzere 1-7 Mart tarihleri arasını Yeşilay Haftası olarak
kutluyoruz. Her zaman devletimizle el ele vererek
bağımlılıkla savaşan Yeşilaya buradan
teşekkürlerimi iletmek istiyorum.
Tüm
dünyada olduğu gibi ülkemizde de madde
bağımlılığı özellikle gençleri tehdit etmekte,
dolayısıyla da geleceğimize kastetmektedir. Devletimizin ilgili
kurumları ve STKlerimiz uyuşturucu madde
bağımlılığı sorunuyla topyekûn bir mücadele
içerisindedir. Yine, Gazi Meclisimizde kurduğumuz Madde
Bağımlılığı Araştırma Komisyonu konuya
ilişkin önemli çalışmalar yapmaktadır. Geleceğimizi
tasarlarken bağımlılık hastalığından tamamen
arınmış bir ülke hayal ediyoruz ve bu doğrultuda Türkiyenin
aydınlık geleceği için radikal kararlar almaya devam
edeceğiz.
Sağlıklı
gelecek ancak sağlıklı bir nesille mümkündür diyor Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN
Sayın Kuyucuoğlu
ERKAN
AYDIN (Bursa) - Onun yerine Haydar Akar.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Yok Başkan, yerine Haydar Akar.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Akar.
19.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın, Kocaelinin Derince ilçesinde bulunan BHC ve
DDTden oluşan zehirli kimyasal maddelerin bir an evvel bertaraf edilmesi
gerektiğine ilişkin açıklaması
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İnsan
sağlığını tehdit eden, Dünya Sağlık Örgütü
tarafından yasaklanan, ancak otuz yıldır Kocaelinin Derince
ilçesinde bulunan ve yıllardır bertaraf edilmesi beklenen, BHC ve
DDTden oluşan zehirli kimyasal maddelere ilişkin
Bakanlığın vermiş olduğu cevaba göre, 2017
yılına kadar yaklaşık 515.480 ton zehirli atık
Almanyaya gönderilmiştir. Tabii, bu gönderilenlerin dışında
söylediğim 2,5 milyon tona yakın bir zehirli atık söz konusu. Bu
atıkların hangi şartlarda ve ne zaman bertaraf edileceği
konusunda bir plan bulunmamaktadır. Bu nedenle de şu anda depolarda
ne kadar bu kimyasallardan kalmıştır? 2018 yılında
taşınması planlanan BHC ve DDT miktarları ne kadardır?
Bu zehirli kimyasallar ne zaman tamamen taşınacaktır? Özellikle
iktidar partisindeki Kocaeli milletvekili arkadaşlarımın da bu
konuyla ilgilenmesini talep ediyorum. Çünkü gerçekten insan
sağlığı için çok önemli olan bu zehirli maddelerin bir an
evvel bertaraf edilmesi gerekiyor.
BAŞKAN
Sayın Ertem
20.- Hatay
Milletvekili Birol Ertemin, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
BİROL
ERTEM (Hatay) 8 Mart, kadınlara karşı her türlü
ayrımcılığın kaldırılması ve
kadına yönelik şiddete son verilmesi istemlerinin bir kez daha dile
getirildiği gündür. Bugün hâlâ kız çocuklarının
okutulmamasına, kadın cinayetlerinin devam etmesine, iş
yaşamında kadın istihdamının engellenmesine olanak
sağlayan her türlü düşünce ve yapı, artan gerici politikalarla
birlikte ülkenin her noktasına yayılarak kuşatmaya devam
etmektedir. Mustafa Kemal Atatürkün Bir toplum aynı amaca bütün
kadınları ve erkekleriyle beraber yürümez ise ilerlemesine teknik
olarak imkân, bilimsel olarak da ihtimal yoktur. sözünü hatırlatarak
özgürlüklerin kısıtlanmadığı, eşitliğin
mutlak olduğu, barış ve huzur içerisinde olan bir Türkiye
umuduyla tüm kadınlarımızın Dünya Kadınlar Gününü
kutlarım.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Kılıç
21.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, 1-7 Mart
Yeşilay Haftasını kutladığına ve ölüm yıl
dönümünde Selâhaddîn Eyyubîyi rahmetle andığına ilişkin
açıklaması
İMRAN
KILIÇ (Kahramanmaraş) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yeşilay
Haftasını kutluyorum.
Ölüm
yıl dönümünde Selâhaddîn Eyyubîyi rahmetle anıyorum. Bir
kısım sorunlarımızın çözümünün merhemi Selâhaddîn
Eyyubîyi anlamaktan geçer. Eski-yeni kavgasına gerek yok. Her şeyin
diğer şeyle ilgisi vardır. Geleceğe adım atabilmek
için düne tutunmak gerekir. Ağaç da toprağa tutunarak yarınlara
uzanır. Önceki adım sonrakiler için nişanedir. Geçmişi
olmayanın geleceği olmaz. Beşerin büyük kültür mirası,
kuşaklar boyu süren birikimlerle doğar. Önce doğup deneyim
kazandı diye eski mi olur yeni? Tarih şuuru geçmişin hâlde de
var olduğunu anlamak demektir. Yüzü geleceğe dönük olarak
geçmişi hatırlayan kişi nereye gittiğini bilir.
Geçmişi unutma ama oraya takılıp kalma. Doğru, makul tut da
bir yol, durma yürü, bahtiyar ol.
BAŞKAN
Sayın Hürriyet
22.- Kocaeli
Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, kamu kurum ve kuruluşlarında
çalışan taşeron şoförlerin sorunlarına ilişkin
açıklaması
FATMA
KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kamu
kurum ve kuruluşlarında yıllardır görev yapan ancak kadroya
alınmayan şoförler, Türkiyenin her yerinden bize ulaştılar
ve kadro taleplerini ilettiler. Hatırlatmak gerekirse kamu
kurumlarında uzun süredir araç ihtiyaçları kiralama yöntemiyle
karşılanıyor. Dolayısıyla kiralık araçlarda görev
yapan şoförler de yine kurum personeli dışındaki
çalışanlardan oluşuyor. Bu şoförler de hâliyle taşeron
statüsünde çalışıyor ama Türkiyenin pek çok yerinde kadro
sınavlarına katılamayacaklarını öğrendiler. Kadro
sınavlarının başladığını ve 22 Marta
kadar da süreceğini biliyoruz ancak bizim
anlayamadığımız birkaç nokta var: Bazı belediyeler
taşeron şoförlerinin kadro sınavına
katılabileceklerini açıkladı. Bir tarafta yüzde 70
gerekliliği sağlayamadığı için kadroya
alınmıyorlar, diğer tarafta alınıyorlar; bu ilginç bir
durum. Hani Anayasanın eşitlik ilkesi nerede kaldı? Yani
eşitlik için illa her seferinde Anayasadan örnek mi vermek gerekiyor?
Eşitlik kavramınız bu kadar zayıfsa en azından
vicdanınızın sesini dinleyin ve tüm taşeron şoförleri
kadroya alın diyorum.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Sürekli
23.-
İzmir Milletvekili Kerem Ali Süreklinin, 8 Mart Dünya Kadınlar
Gününü kutladığına, Yunanistanda ırkçı parti
mensuplarının Türk Bayrağını yakmasını
esefle kınadığına ve Yunanistan Hükûmetini göreve
çağırdığına ilişkin açıklaması
KEREM
ALİ SÜREKLİ (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle
geleceğimizin mimarı kadınlarımızın 8 Mart
Kadınlar Gününü kutluyorum.
Yunanistanda
ırkçı parti mensupları tarafından şanlı Türk
Bayrağımız yakılmıştır. Yunanistan,
bayrağımızın şanlı, şerefli ve zafer kokan
tarihine yakından şahitlik etmiştir.
Bayrağımızdaki kırmızı renk şehitlerimizin
kanını; hilal,
bağımsızlığımızı ve yıldız da
kahraman askerlerimizi temsil etmektedir. Türkiyenin millî ve manevi
değerlerine hakaret etmek kimsenin haddi değildir. İşlenen
bu nefret suçunu esefle kınıyor ve Yunanistan Hükûmetini göreve
çağırıyorum. Failler derhâl yakalanarak yargılanmalı
ve hak ettikleri cezayı almalıdır.
BAŞKAN
Sayın Aslan, buyurun.
24.- Batman
Milletvekili Mehmet Ali Aslanın, Mersinde gözaltına alınan 4
kadının başörtülerinin çıkartılması konusunda
Hükûmet yetkililerinden cevap beklediklerine ilişkin açıklaması
MEHMET
ALİ ASLAN (Batman) Geçenlerde basına da yansıdı, Adana
MAZLUMDER şubesi bunu raporlaştırdı. Mersinde
gözaltına alınan 4 başörtülü kadının başörtüleri
çıkartılmıştır ve sadece ibadet vaktinde kendilerine
verilmiştir; bu, dediğim gibi, raporda da yer almaktadır.
Gerekçe ise gerçekten hepimizin güleceği, komik bir gerekçe: O
başörtüleriyle kendilerini asabilirlermiş, o yüzden başörtülerini
aldıklarını beyan etmiş ilgili Emniyet yetkilileri. Yani
bunun artık sokaktaki her insana da uygulanabilecek, ateşsiz silah
şekline de dönüştürülebilecek bir potansiyeli var demek ki. Bu konuda
biz Hükûmet yetkililerinden bir cevap bekliyoruz.
Teşekkürler.
BAŞKAN
Sayın Kışla yerine Sayın Kalkan, buyurun.
25.-
İzmir Milletvekili Necip Kalkanın, 8 Mart Dünya Kadınlar
Gününü kutladığına ilişkin açıklaması
NECİP
KALKAN (İzmir) Teşekkürler Muhterem Başkanım.
Tüm
kadınlarımızın 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü en içten
dileklerimle kutluyorum.
Kadınlar
geleceğimizin mimarlarıdır. Adalet ve Kalkınma Partisi
olarak gerek siyasi arenada gerekse karar mekanizmalarında
kadınlarımızın aktif roller alması adına çok önemli
adımlar attık ve atmaya devam edeceğiz. Dünya Kadınlar Günü
vesilesiyle kadına şiddet olaylarını bir kez daha
kınıyorum.
Peygamber
Efendimiz Veda Hutbesinde Kadınlar size Allahın emanetidir, onlara
iyi davranın. demiştir. Bu söz, temsil ettiğimiz medeniyette
kadına şiddete asla yer olmadığını açıkça
göstermektedir. Kadına şiddet insanlığa, geleceğe
ihanettir. Kadına şiddet uygulayan herkesin en ağır
cezayı almasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Sayın Doğan
26.-
İstanbul Milletvekili Selina Doğanın, 8 Mart Dünya Emekçi
Kadınlar Gününü kutladığına ilişkin
açıklaması
SELİNA
DOĞAN (İstanbul) Sayın Başkan, yarın 8 Mart Dünya
Emekçi Kadınlar Günü. Böylesine bir günü 1857 yılında
insanlık tarihine kazandıran New Yorktaki dokuma işçisi
kadınları selamlıyoruz öncelikle.
Kadınların
yıllardır mücadele ede ede kazandıkları haklar AKP
iktidarında bir bir geri alınıyor. Kadın cinayetleri
artık sıradan magazin haberleri hâline geldi. Kadınlar kamusal
alan başta olmak üzere tüm alanlardan geri çektirilmekle kalmıyor,
zaman zaman kadına yönelik şiddet bizzat kolluk güçlerince
sürdürülüyor. Geçtiğimiz hafta sonu Ankara'da kadınların
düzenlemek istediği etkinliğe polis biber gazıyla müdahale etmiş
ve 15 kadını ters kelepçeleyerek gözaltına
almıştır. Bunu yapan bir zihniyetin kadına yönelik
şiddeti engellemesi beklenemez ancak tüm bunlara rağmen kadınlar
boyun eğmeyecek, onlarca yılın birikimini ve
kazanımını terk etmeyecek.
Bu
toprakların yetiştirdiği en önemli edebiyatçılarından
ve feministlerinden biri olan Surpuhi Düsap'ın bir sözüyle erkek egemen
iktidara seslenmek istiyorum: İki cins arasında eşitlik
olduğunda yani hayatın zevklerinde, cezalarında ve
çalışmada eşitlik sağlandığında zincirler
kırılacak, riyakârlık son bulacak ve toplum, güçlerin
eşitsizliğinden kaynaklanan kayıpları telafi ederek dengeye
ulaşacaktır.
BAŞKAN
Sayın Bektaşoğlu
27.- Giresun
Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun, il genel meclisi üyelerinin
sorunlarına ve 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Görev
yaptıkları dönem boyunca illerinin tüm ilçeleri ile belde, köy ve
mahallelerini kapsayacak biçimde hizmet yürüten il genel meclisi üyeleri, görev
alanlarının tüm ili kapsaması sebebiyle yerel vekil olarak
tanımlanırlar. İl genel meclisi üyelerinin görev
yaptıkları sürece tanınan hakları dışında
diğer seçilmişler gibi hiçbir kalıcı özlük hakkı ve
güvenceye sahip olmadıkları görülmektedir. 696 sayılı Kanun
Hükmünde Kararnameyle en az bir dönem muhtarlık, belediye
başkanlığı yapmış olanlara görev bitimlerinde
ateşli silah bulundurma ve taşıma ruhsatlarında
tanınan vergi ve harç muafiyetinin il genel meclisi üyelerine de tanınması
uygun olacaktır. Bu hususta Hükûmetin gerekli düzenlemeyi yapması
gerektiğini il genel meclisi üyeleri adına ifade etmek istiyorum.
8
Mart Kadınlar Günümüz de kutlu olsun.
BAŞKAN
Sayın Akdoğan
28.- Hakkâri
Milletvekili Nihat Akdoğanın, Demokratik Bölgeler Partisi Eş
Genel Başkanı Mehmet Arslana Rize Kalkandere L Tipi Cezaevinde
uygulanan şiddet nedeniyle Adalet Bakanlığından
açıklama beklediklerine ilişkin açıklaması
NİHAT
AKDOĞAN (Hakkâri) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Her
gün artan bir biçimde Türkiye'de tutuklu onlarca mahpusa yönelik, gardiyanlar
tarafından, çıplak arama, darp ve sözlü taciz vakaları kamuoyuna
yansımaktadır. En son olarak Rize Kalkandere L Tipi Cezaevinde
çıplak arama yapmak isteyen gardiyanların bu hukuk
dışı yaptırımını kabul etmeyen Demokratik
Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Mehmet Arslana yönelik 10
gardiyan tarafından şiddet uygulandığı ve zorla
çıplak aramaya tabi tutulduğu avukatların ziyaretine gitmesi
sonucunda ortaya çıkmıştır.
Türkiyedeki
cezaevlerinde artan darp, saldırı ve taciz vakalarının tüm
yönleriyle aydınlatılmasını ve sorumlularına gerekli
olan yaptırımların uygulanmasını yargı erkinden
bekliyoruz. Aynı zamanda Adalet Bakanlığından bu konuda da
bir açıklama bekliyoruz.
Bütün
mahpusların doğuştan sahip oldukları insanlık onurunun
ve değerinin gerektirdiği saygın muamelenin
uygulanmasını bekliyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Özdemir
29.-
İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar
Gününü kutladığına ilişkin açıklaması
SİBEL
ÖZDEMİR (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yarın
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü ancak ülkemizde yaşayan biz
kadınlar için durum hiç de iç açıcı değil. Küresel cinsiyet
eşitliğinde dünyada 144 ülke arasında 131inci sıraya kadar
geriledik.
Toplumsal
Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması sonuçlarına
göre 2018 yılında kadınların en büyük sorunu yine
şiddet, ikincisi işsizlik, üçüncü sırada eğitimsizlik ve
son olarak da sokakta baskı ve taciz.
2017
yılında en az 290 kadın cinayeti işlenmiş, sadece bu
şubat ayında 47 kadın öldürülmüş. Her 10 kadından
sadece 3ü çalışıyor, çalışan kadınların
yarıya yakını ise kayıt dışı. Çocuk
yaşta evlendirilenlerin ve çocuk annelerin sayısı da giderek
artıyor.
Değerli
milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri
değişmedikçe ülkeyi kadınlara cehennem eden bu düzen
değişmeyecektir.
BAŞKAN
Evet, son olarak Sayın Göker
30.- Burdur
Milletvekili Mehmet Gökerin, şeker fabrikalarının
özelleştirilmesi kararından vazgeçilmesi gerektiğine
ilişkin açıklaması
MEHMET
GÖKER (Burdur) Teşekkürler Sayın Başkanım.
Nişasta
bazlı şekerin sağlığa olan zararları
Bakanlıkça onaylanmış iken şeker pancarının
üreticiden tüketiciye, nakliyeciden hayvancılığa her kesimin
ortak paydası olduğu bilinirken ve dahası önceki yapılan
özelleştirmelerin nasıl AVMye dönüştüğü ortada iken
şeker fabrikalarını neden özelleştiriyorsunuz?
Şeker
fabrikalarını özelleştirmek, böbrekleri satıp diyalize
mahkûm olmaktan başka bir şey değildir. Bu
kararınızdan vazgeçmenizi temenni ediyorum.
BAŞKAN
Evet, şimdi, söz talebinde bulunan
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Geçmeden önce söz alabilir miyim?
BAŞKAN
Buyurun, tabii.
Zaten
size sıra gelecek birazdan ama
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Aradan, bu konuşmaların hemen
arkasından
BAŞKAN
Tabii, buyurun.
31.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, dört Meclis başkan
vekilinin 15 kişiye söz verilmesi konusunda mutabakata
vardıklarına ve onun dışında özel birtakım
uygulamalar yapmanın doğru olmayacağı kanaatinde olduklarına
ilişkin açıklaması
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Çok teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, iki gündür 15 kişinin üzerinde söz veriyorsunuz. Göreve yeni
başladınız, bu çerçevede bir uygulama olduğunu
düşündüğüm için, bir de uygulamanızın insicamını
bozmamak bakımından araya girip söz almadım. Ama siz de
biliyorsunuz ki bu tür uygulamalar Başkanlık Divanı
tarafından ortak bir şekilde teamüle bağlanmış
uygulamalardandır. Dört Meclis başkan vekili 15 kişiye söz
verilmesi hususunda bir mutabakata varmışlardır. Söylememe ve
hatırlatmama bile gerek yok ki demokrasi kurumlar ve kurallar meselesidir.
Onun dışında özel birtakım uygulamalar yapmanın
doğru olmayacağı kanaatindeyiz. Bu uygulamanın düne ve
bugüne ait olması ümidiyle bu hatırlatmayı lüzumlu gördüğüm
için yaptım.
Çok
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim Sayın Bostancı.
V.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, 15 kişiye
söz verilmesi kuralının farkında olduğuna, emsal
teşkil etmeyeceğine ve söz verme konusunda esneklik imkânı
olduğunu düşündüğüne ilişkin konuşması
BAŞKAN
- Belki söz verirken düşmem gereken bir not vardı, o eksik
kaldı. Emsal teşkil etmemek üzere bu haftaya özgü olarak söz
talebinde bulunan milletvekillerine söz vereceğimi belirtmeliydim,
açıklamam böyle olmalıydı. Kuralın farkındayım.
Burada bir esnekliğin de mümkün olduğunu düşünüyorum. O
esnekliğin ölçüsünü de Genel Kurul çalışmalarının
akışı içinde değerlendirir, mutlaka diğer grup
başkan vekilleriyle de görüşerek devam ederiz. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar) Ama kuralın
farkındayım, emsal teşkil etmeyeceğini de belirteyim.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Etsin, etsin Başkanım.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Etsin, etsin.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Zaten nasıl edebilir ki!
BAŞKAN
Bu emsal teşkil etme meselesine girmek doğru değil çünkü bu konuda
Meclisin işleyişinin kuralları var ve o kararları da
Başkanlık Divanı, grup başkan vekilleriyle görüşerek
alır. Yine bir mutabakat esastır ama burada da bir esneklik
imkânı olduğunu düşünüyorum.
CEYHUN
İRGİL (Bursa) Şimdi, güzel bir uygulama. Ne yapsın bu
kadar milletvekili? Hepsinin grup başkan vekili olacak hâli yok ya.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Şimdi
söz talebinde bulunan grup başkan vekillerine söz vereceğim.
Sayın
Usta, buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, 1-7 Mart Yeşilay Haftasına,
vefatının 825inci yılında Selâhaddîn Eyyubîyi rahmetle
andığına, Samsunun İlkadım ilçesi ile İzmirin
Konak ilçesinde çıkan yangınlarda yaralananlara acil şifalar
dilediğine, Artvinin düşman işgalinden kurtuluşunda
mücadeleye katılan gazi ve şehitleri rahmetle andığına
ve Yunanistanda ırkçı bir parti tarafından 5 Mart tarihinde
Türk Bayrağının yakılmasını şiddetle
kınadığına ilişkin açıklaması
ERHAN
USTA (Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yeşilay
5 Mart 1920 tarihinde Hilal-i Ahdar adıyla kurulmuştur. Ülkemizde
de 1-7 Mart tarihleri Yeşilay Haftası olarak kutlanmaktadır.
Temel olarak Yeşilay, alkollü içkilerle mücadele, o
bağımlılıkla mücadele amacıyla kurulmuş olmakla
birlikte, zaman içerisinde bağımlılık türleri arttıkça
Yeşilayın çalışma alanı genişlemiş, sigara,
uyuşturucu, kumar ve yakın tarihimizde teknoloji
bağımlılığı da Yeşilayın mücadele
alanı içerisine girmiştir.
Madde
bağımlılığı, bireyi ve toplumu çok derinden
etkileyen, çok önemli bir sıkıntıdır. Sigara, alkol ve
uyuşturucu yüzünden ülkemizde her yıl 350 bin kişi
hayatını kaybetmektedir, aileler dağılmaktadır. Bu
anlamda, bağımlılıkla mücadele konusunda Yeşilaya daha
da fazla destek verip Yeşilayın imkânlarını
artırmamız gerektiğini ifade etmek isterim.
Kudüs'ü
yeniden fetheden, haçlılara karşı büyük zaferler kazanan
şarkın efsane sultanı, büyük komutan Selâhaddîn Eyyubîyi
vefatının 825inci yılında rahmetle anmak istiyorum.
Onun
dışında, Sayın Başkan, Samsunun İlkadım
ilçesinde Gülsan Sanayi Sitesinde ve İzmirin Konak ilçesindeki bir otelde
yangın çıkmış ve maddi hasar meydana gelmiştir.
İzmirdeki yangında 2 yaralımız vardır. Ben
yaralılarımıza acil şifalar diliyorum, esnafımıza
da geçmiş olsun dileklerimi iletmek istiyorum.
7
Mart tarihi, aynı zamanda, Artvinin düşman işgalinden
kurtuluşunun da tarihidir. Bugün Artvinliler için, Türk milleti için kutlu
bir gündür, Türk Bayrağının Artvinde
dalgalandığı bir gündür. Kurtuluş mücadelesinde emeği
geçen, mücadeleye katılan gazi ve şehitlerimizin hepsini rahmetle
anmak istiyorum.
Yunanistanda
ırkçı bir parti tarafından Atinada 5 Mart tarihinde ülkemiz
aleyhine düzenlenen bir gösteri sırasında Türk Bayrağı
yakılmıştır. Bunu öncelikle şiddetle
kınıyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Usta, sözlerinizi tamamlayın.
ERHAN
USTA (Samsun) Teşekkür ederim.
Yunanistan
Cumhurbaşkanı Pavlopulosun Tarihsel olarak bize düşmesi
gereken topraklara sahip olmayabiliriz. Tarih bizi mecbur ettiği takdirde
atalarımızın yaptığını yaparız.
şeklindeki açıklamaları da Yunan basınına
yansımıştır. Atalarının
yaptığını hatırlıyor ancak atalarının
sonunun ne olduğunu, zannediyorum, Yunan Cumhurbaşkanı
hatırlamıyor. Afrinde yürüttüğümüz mücadele çerçevesinde
kendisinde güç bulup bu açıklamaları yapma cüretini gösteren
Yunanistan bilsin ki Türkiye Cumhuriyeti Afrinde de Kıbrısta da
Egede de bulunan adalar konusunda yedi düvele karşı gösterdiği
gibi varlık haklarını sonuna kadar savunabilecek güce sahiptir.
Komşumuzun bu şekilde bir fırsatçılık yapması,
hiçbir şey olmasa komşuluk hukukuyla bağdaşmamaktadır.
Birileri Yunan Hükûmetine 1921de, 1922de neler olduğunu
anlatmalıdır. Anlatacak yoksa biz yeniden Egeye kurşun gibi
saplanmasını bilir, tarihi tekrar öğretiriz.
Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Usta.
Sayın
Kerestecioğlu
33.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, 8 Mart Dünya
Emekçi Kadınlar Gününü kutladıklarına, 8 Martın tatil ilan
edilmesi için kanun teklifi verdiklerine, Cumhuriyet gazetesi davasında
tutuklu bulunan gazetecilerin bir an önce özgürlüklerine
kavuşmalarını dilediklerine, güvenlik soruşturması
nedeniyle atanamayan sağlıkçıların sorunlarına ve
Meral Danış Beştaşa grup başkan vekilliğinde
başarılar dilediğine ilişkin açıklaması
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Yarın
8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Tüm kadınların 8 Mart mücadele ve
dayanışma gününü kutluyoruz.
Bugünden
ifade etmek istiyorum çünkü yarın olması gerektiği gibi bu günü
kadınlarla birlikte sokaklarda, alanlarda kutlayacağız. Tüm
kadınlar 8 Martlarda alanlarda ya da nerede olmak istiyorlarsa orada
kadınlarla bir arada olabilsinler diye, 8 Martın tatil ilan edilmesi
için bu yıl da yine kanun teklifi verdik ve bu konunun da Meclisin bir an
önce gündemine gelmesini istiyoruz.
Değerli
arkadaşlar, yarın yani 8 Mart, kadınların her gün evde veya
işte verdikleri emek için teşekkürleri kabul ettikleri ya da
kürsüleri, rahatça dolaşamadıkları sokakları erkeklerden
bir günlüğüne devraldıkları bir gün değildir. 8 Martın
kadınların sömürü tarihi kadar eski olan mücadele tarihinden gelen
bir tarihi vardır ve bir mücadele günüdür. Bunun için mücadele eden,
kadınların kurtuluşu için mücadele eden kız
kardeşlerimizin isyanını devam ettirdikleri bir gündür.
8
Mart, kadınlar olarak kendi tarihimizi yazarken üzerinde
duracağımız en önemli ve simgesel gündür. Bunun öyküsü de
19uncu yüzyıl ortasında kadın tekstil işçilerinin
eşit işe eşit ücret için verdikleri mücadeleye ve iş
saatlerinin kısaltılması için verdikleri mücadeleye
dayanır. Ama tabii ki bunu çok aşmıştır 8 Mart,
ülkemizde de aynı şekilde. Bedenimize, kimliğimize,
emeğimize yapılan bütün müdahalelere karşı da aynı
zamanda bir isyan olarak da dile gelen, sokaklara dökülen kadınların
sesinin kaynaştığı bir gündür 8 Mart.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Ben de yarın 19.30da
İstiklal Caddesinde düzenlenecek feminist gece yürüyüşünde
olacağım. Bütün kadınları da bütün illerde yapılan 8
Mart etkinliklerine katılmaya davet ediyorum.
Bu
cuma günü Cumhuriyet gazetesi davasının 6ncı
duruşması görülecek. 25 Aralık 2017de görülen ve
kısacık süren 5inci duruşmanın yetmiş dört gün
sonrası. Ahmet Şık, değerli gazeteci Ahmet Şık,
savunma hakkının siyasi olduğu gerekçesiyle
kısıtlanması nedeniyle salondan dışarı
çıkarılmış, savunma hakkı engellenmişti.
Aynı şekilde gazeteci dostlarımız Akın Atalay ve Murat
Sabuncu da orada savunma vermeyi o gün reddettiler.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Evet, sözlerinizi bitirin lütfen.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Akın Atalay, Murat
Sabuncuyla birlikte dört yüz doksan üç gündür, Ahmet Şık ise dört
yüz otuz iki gündür tutuklu. Bir an önce özgürlüklerine
kavuşmalarını diliyoruz.
Sayın
Başkan, bir konu daha var ki bu sizi de bizi de hepimizi de
Sürekli,
günlerdir mesaj kutularımızı dolduran, oraya yağan
mesajlar, haklı mesajlar
Bu ülkenin yetiştirdiği
sağlıkçılar günlerdir Sesimiz olun. diyorlar ve
Sağlık Bakanlığının yapmış olduğu
(2017/5) sözleşmeli personel alımı kapsamında atanan,
yaklaşık sekiz ay süren güvenlik soruşturması sonucunda
hiçbir gerekçe gösterilmeden soruşturmanın olumsuz olduğuna dair
tebligat alan sağlıkçıların sorununu dile getirmemiz
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Kısaca tamamlamama
izin verin lütfen.
BAŞKAN
Evet, bitirin.
Buyurun.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Her bir sağlık
personeli yıllardır emek verip zor şartlar altında okuyup
çabalamış genç insanlar. Hiçbirinin ailesi zengin değil ve hepsi
yaşamak için çalışmak zorundalar. Bu gençler onca emekle
atandıktan sonra
Topu topu sadece 900 sağlık personeli
kalmış. Yani 900 sağlık personelinin güvenlik
soruşturması neden olumsuz gelir? Sadece iktidar yandaşı
olanların mı güvenlik soruşturması yapılır ya da
böyle bir ülke mi istiyorsunuz? Gerçekten sormak istiyoruz. Bu
arkadaşların sorununa ses oluyoruz, lütfen sizler de çözüm olun, çare
olun, onların atanmasını sağlayın çünkü hakikaten çok
yoksulluk çekiyorlar ve intiharın eşiğine gelen insanlar var
aralarında. Bu gençlere bunu reva görmeyelim hep birlikte diyorum.
Teşekkür
ederim anlayışınız için.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kerestecioğlu.
Evet,
dünden beri bana da birçoğunuza olduğu gibi, bu konuda çok
sayıda mesaj geldi. Bunun, gerçekten, önemli bir sorun olduğu ortada;
sadece bir istihdam meselesi değil, aynı zamanda bir insan
hakları ve mesleki güvence meselesi olduğu çok açık. Genel Kurulun
bu konuya ilgi göstermesi gerektiğini ben de düşünüyorum.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan,
çok özür diliyorum, bizim için de Meclis için de önemli bir şey.
BAŞKAN
Buyurun.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan,
dün sizi kutladık ama bugün ben kendi eş grup başkan vekilimi de
kutlamak istiyorum. Aynı zamanda, bu 8 Mart vesilesiyle söylediğim
sözlerin en başında onu söyleyecektim ama bazen yanınızda
olanı unutabilirsiniz, kusura bakmayın.
Meral
Danış Beştaşa da grup başkan vekilliğinde
başarılar diliyorum. Ayrıca, herhâlde Meclis tarihinde de bir
ilk olduğu için, iki kadın grup başkan vekili olmamız
vesilesiyle de örnek olmasını temenni ediyorum başka partilere
de ve başka arkadaşlara da.
Teşekkürler.
(HDP sıralarından alkışlar)
V.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, Meral
Danış Beştaşa görevinde başarılar
dilediğine ilişkin konuşması
BAŞKAN
Ben de Sayın Meral Danış Beştaşı kutluyor,
yeni görevinde başarılar diliyorum.
Sayın
Altay
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
34.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Meral Danış
Beştaşa görevinde başarılar dilediğine, güvenlik
soruşturması nedeniyle atanamayan sağlıkçılara,
Parlamentoya saygının gereği olarak Hükûmetin bir üyesinin Genel
Kurulda olması gerektiğine, katledilişinin yıl dönümünde
Çetin Emeçi rahmetle andığına, hiçbir faili meçhul cinayet
kalmaması için hakikatleri araştırma komisyonunun kurulması
gerektiğine, Artvinin düşman işgalinden kurtuluş gününü
tebrik ettiğine ve Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri ile gazetecilerin
hükümleri kesinleşmeden cezaevinde tutulmalarının demokrasiye ve
ülkeye hiçbir katkısının olmayacağına
inandığına ilişkin açıklaması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Evet,
biz de Sayın Beştaşın bu göreve gelmesinden büyük
memnuniyet duyduk, kadınlar adına önemli bir aşama. Kutluyoruz,
başarılar diliyoruz, Allah utandırmasın.
Gerçekten,
Sayın Kerestecioğlunun değindiği, sizin
değindiğiniz, güvenlik soruşturması nedeniyle ataması
yapılmayan sağlıkçıların sorunu, Türkiyede maalesef
artık yeni bir trajediye dönüşecek, istenmeyen olayların,
hadiselerin, vakaların oluşmasına yol açacak gibi görülüyor.
Maalesef,
her zaman olduğu gibi, Meclise Hükûmetin saygısının her
geçen gün azaldığını görüyoruz, gene Genel Kurulda Hükûmet
üyesi yok. İç Tüzükte şu anda olması gerekmiyor olabilir ama
Parlamentoya saygının gereği olarak Hükûmetin bir sayın
üyesinin Parlamentonun gongu çaldığında Mecliste olması
lazım.
ZİYA
PİR (Diyarbakır) Vekilleri de yok.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Vekilleri de yok. O ayrı.
Sayın
Başkan, bir diğer konu: 7 Mart 1990, merhum Çetin Emeçin
katledilişinin yıl dönümü. Kendisini rahmetle anarken Türkiyede
hiçbir faili meçhul cinayetin kalmamasını, bütün gerçeklerin ortaya
çıkmasını ve gerekirse -hep söylediğimiz- bir gerçekleri,
hakikatleri araştırma komisyonunun, kurulunun, neyse, kanunla ya da
kararla kurulması gerektiğinin bir kere daha altını çiziyorum.
Bu ülkeye ve bu ülkenin insanlarına yönelik her türlü hain
saldırının cezasız kalmaması gerekir. Bu ülke ve bu
millet âciz değildir.
Sayın
Başkan, öte yandan, toprağı sert, insanı mert
insanların diyarı Artvinimizin bugün düşman işgalinden
kurtuluşunun yıl dönümü. Artvin Milletvekilimiz Sayın Uğur Bayraktutan
ve çok sayıda Artvinli hemşehrimiz şu anda bu saatlerde Büyük
Atatürkün huzurunda
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun devam edin Sayın Altay.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Teşekkür ederim.
Artvinli
hemşehrilerimiz, milletvekilimizle birlikte Anıtkabirde Büyük
Atatürkün huzurunda ona olan minnet ve bağlılıklarını
bir kere daha ifade ediyorlar. Bu vesileyle ben de arazisi eğimli,
insanı eğitimli Artvinli hemşehrilerimin tümünün
-istisnasız ayırmadan- bu kurtuluş günlerini tebrik ediyorum.
Allah bu topraklarda, bu coğrafyada bir daha hiçbir ile, ilçeye, köye
kurtuluş günü yaşatmasın diye temennide bulunmak istiyorum.
Aynı
şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisinin çok sayıda üyesinin hükmü
kesinleşmeyip suçu sabitlenmeden cezaevinde bulunmasını, bizim
milletvekilimiz Enis Berberoğlu dâhil, HDP mensubu diğer
milletvekillerinin bu durumunun kabul edilemez bir noktaya geldiğinin
altını çizmek istiyorum. Aynı şekilde, çok sayıda,
neredeyse yüzlerce
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Altay.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Hemen bitiriyorum.
diyebileceğimiz
gazetecinin de gene hükmü kesinleşmeden cezaevinde tutulmasının,
Türk demokrasisine ve bu ülkeye ve bu ülkenin huzuruna, barışına
hiçbir katkısının olmayacağına inanıyorum.
Hükûmeti, devleti sevk ve idare edenleri demokrasiye saygıya davet
ediyorum efendim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Altay.
Sayın
Bostancı
35.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Meral Danış
Beştaşa görevinde başarılar dilediklerine, Artvinin
kurtuluş yıl dönümünde Artvinlilere selam gönderdiklerine,
Yunanistanda Türk Bayrağı yakılmasının trajik bir
olay olduğuna, 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü kutladıklarına
ve kadınların hayatın her alanında daha fazla rol
alacağına inandıklarına ilişkin açıklaması
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın Başkan, teşekkürler.
Sayın
Meral Danış Beştaş, grup başkan vekili
seçilmiştir; tebrik ediyoruz, başarılı çalışmalar
diliyoruz.
Artvinin
kurtuluş yıl dönümü. Artvinli kardeşlerimize buradan
selamlarımızı gönderiyoruz.
Yunanistanda
Atinada yapılan bir gösteride Türk Bayrağı yakılması
hadisesi trajik bir olaydır. Ülkeler arasındaki ilişkilerde
bayraklar ülkelerin birbirlerine emanetidir. Yunanistan devleti bilmelidir ki
-sivil kesimlerde maceraperestler çıkar ama- oradaki Türk
Bayrağı, Yunan Bayrağı onlar için ne ifade ediyorsa
aynı statüdedir ve aynı şekilde saygıyı gerektirir.
Başka bayraklara saygı gösterilmeli ki sizin
bayrağınıza da saygı gösterilsin. Devletler arasında
adı konmamış temel kurallardan birisi de budur.
Yarın
8 Mart Kadınlar Günü. Bütün kadınlarımızın
Kadınlar Gününü kutluyoruz. Bazı rakamlar vermek isterim, yarın
bunlar herhâlde daha geniş bir şekilde konuşulur. Bütün dünyada
mülkiyetin yüzde 2si kadınlarda, gelişmiş ülkeler dâhil,
Türkiyede bu oran biraz daha aşağıda. Kadın işveren
oranı dünyada yüzde 8, Türkiyede biraz daha aşağıda.
Kadınların oturdukları eve sahipliklerinin Türkiye
ortalaması yüzde 35, yüzde 65i erkeklerin ama Türkiye haritasına
baktığınızda dağılım şöyle: En
doğudan başlayarak batıya doğru giderken en doğuda bu
oran yüzde 14, en batıda yüzde 41; 35 öyle teşekkül ediyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, devam edin Sayın Bostancı.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Toplum geliştikçe, modernleştikçe,
şehirleştikçe kadınların mülkiyetten daha fazla pay
alması istikametinde bir gelişme yaşanıyor. Bu işin
sosyolojiyle, toplumsal gelişmişlikle alakası var. Siyasetin
görevi, bu toplumsal gelişmeyi sağlamak, modernleşmeyi
sağlamak; AK PARTİ de on altı yıldan bu yana hem hukuki
düzeyde hem de Türkiye sosyolojisine ilişkin o modernleşme
istikametinde çok önemli gelişmeler sağladı. Bunlar,
kadınlar bakımından da son derece önemli kazanımlardır.
Türkiyede
kadınlar, kızlar için evlenme yaşı -son bir yıl için
söylüyorum- 23,2den 23,9a çıkmıştır, erkeklerde 27dir.
Aynı şekilde, 18 yaş altı evlilik -mahkeme kararıyla
yapılan evlilikleri kastediyorum- yüzde 5,9dan son bir yıl
içerisinde 5,2ye düşmüştür. Bizim temennimiz, 18 yaş
altında evliliğin hiç olmaması, hatta mahkeme kararıyla da
olmaması istikametindedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Bostancı.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Kadınların Türkiyenin ve dünyanın
geleceğinde, hem kamusal hayatta hem siyasette, hayatın her
alanında daha fazla rol alacaklarına inanıyoruz, bizim
yaklaşımımız da budur.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bostancı.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan
BAŞKAN
Söz talebiniz mi vardı?
Buyurun.
36.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, tebriklerini
ileten grup başkan vekillerine teşekkür ettiğine, Türkiyede
HDPye farklı bir hukuk işletildiğine, bunun durdurulması
gerektiğine ve 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Gününü
kutladığına ilişkin açıklaması
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Teşekkür ediyorum.
Ben
de tebriklerini ileten sayın grup başkan vekillerine teşekkür
ediyorum. Umarım birlikte ve bir daha kesintiye uğramadan bir yasama
dönemini sonlandırırız. Üzülerek belirtmeliyim ki, benden önceki
grup başkan vekilleri Sayın İdris Baluken ve Çağlar
Demirelin cezaevinde olması ve Ahmet Yıldırımın da
vekilliğinin düşürülmesi sebebiyle bu görev değişimini
yaptık.
Söz
almışken şunu da belirtmek isterim: Gerçekten Türkiye'de HDPye
farklı bir hukuk işletiliyor ve konu biz olunca, yasalar, anayasalar,
uluslararası sözleşmeler tümüyle bir kenara konuluyor; yargı,
hukuk kurallarına göre değil, siyasi talimatlara göre karar veriyor.
Şimdi, Ahmet Yıldırımın padişah bozuntusu
lafı sebebiyle vekilliğinin düşürülmesi, Türkiye'de değil,
dünyada bir ilk örnektir ve çok çok önemlidir. Siyasi rakibine eleştiri
yaptığı için milletvekilliği düşürülmüş! Bunu
niye söylüyorum? Yargıtay 8. Ceza Dairesinin bir içtihat kararı
çıktı ve o davada elimde karar örneği de var, ileride daha uzun
bir konuşmamda söyleyeceğim- tümüyle beraat yönünde bir bozma var.
Burada
Muş halkının ve tüm Türkiye halkının iradesi
gasbedilmiştir aslında. Erdoğan ve AKP, kendisine oy vermeyenleri
bu milletin bir parçası olarak görmediğini ilan etmiş oluyor.
Onlara göre, Sayın Ahmet Yıldırıma oy veren Muşlular,
âdeta bu milletin bir parçası değil. Aslında yüzyıl önceki,
Kürtü vatandaş kabul etmeyen anlayışın bir
aynısı devam ediyor yani HDPye oy verenler milletin bir parçası
değil.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan,
toparlayacağım.
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Yani son olarak şunu söylemek
istiyorum: Gerçekten, HDPye ve bizim milletvekillerine ayrı bir hukuk
işletildiğini önemle hatırlatmak istiyorum ve bunun derhâl
durdurulması gerekiyor. Hukuk, herkes için eşit derecede ve hiçbir
farklılık gözetilmeden uygulanırsa hukuk olur, hukukun
üstünlüğü olur. Yani şu anda Sayın Devlet Bahçeli ve
Kılıçdaroğlunun Erdoğana yönelik sözleri, diktatör
heveslisi hırsızlar Hâkim ve savcıları ihraç
ediyorlar. Kazanan, dolar milyarderi Erdoğan; sevinen, hırsız
çetesidir. diye bir sürü laf var ama biz şu anda
Son
olarak, tabii, yarın 8 Mart. Ben de Adanada olacağım, kendi
seçim bölgemde, mitingimiz olacak. Türkiyedeki tüm kadınların 8
Martını içtenlikle kutluyorum ve gelecek yılın umarız
gerçekten şiddetin en azından bugünkü düzeyinin altında
olduğu ve
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Bitirin lütfen.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
kadınların
ayrımcılığa uğramadığı,
kadın-erkek eşitliği, özgürlüğü mücadelesinde önemli bir
mesafe alacağımız bir yıl olması dileğiyle, bütün
kadınların 8 Martını yürekten kutluyorum ve çok
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Bostancı
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın Beştaşın Erdoğan
ve AK PARTİ, kendisine oy vermeyenleri Türkiye halkından
saymıyor. cümlesini
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Evet.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya)
kışkırtıcı, provokatif
ve kesinlikle hayat tarafından tekzip edilmiş bir ifade olarak
görüyorum.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Sizin yaptıklarınız provokatif
olmuyor.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Aman, kışkırmayın Naci Bey, lütfen.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) AK PARTİ on altı yıldan bu yana
iktidar.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Evet.
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Bu on altı yıl içerisinde AK
PARTİye oy verenler de var, vermeyenler de var.
Her
zaman bizim dilimiz, bütün bu ülkenin halkını kucaklama istikametinde
bir dildir. Elbette, burada muhalefet de olacak, iktidar da olacak, muhalefete
de oy verilecek.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Güldürmeyin ya, muhalefete tahammül mü ediyorsunuz?
MEHMET
NACİ BOSTANCI (Amasya) Bunları gayrimeşru gördüğümüz,
halkın bir parçası olmadığı şeklinde bir hükümle
davrandığımız iddiaları doğru değildir.
Bunları şiddetle reddediyorum.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Bunu Genel Başkanınız söylüyor Geri kalan
teröristtir. diye.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Buyurun
Sayın Usta, söz istemiştiniz.
37.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, Meral Danış Beştaşa
görevinde başarılar dilediklerine ilişkin açıklaması
ERHAN
USTA (Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben
de Sayın Meral Danış Beştaşı grup başkan vekilliğine
seçilmesi nedeniyle tebrik ediyorum ve görevinde başarılar diliyorum.
Sağ
olun.
BAŞKAN
Teşekkürler.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan
Buyurun
Sayın Beştaş.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan, sadece
tutanaklara geçsin diye söylüyorum: Ben 9 milletvekilimizin, hâlihazırda
vekilliğinin, tümüyle talimatla çalışan ve karar veren
yargı hükümleriyle düşürüldüğünü ifade etmek istiyorum ve
vekillikleri düşürülen tek partinin biz olmamız tesadüf değil.
Bu, tam da bize oy verenlerin ayrıştırılmasıdır,
çifte standarda dayalı bir hukukun işletilmesidir.
Elimdeki
Yargıtay 8. Ceza Dairesinin Türkiye Komünist Partisine ilişkin
Padişah bozuntusu
kararı, aynı cümlelerle verilen bir
karardır. Ceza dairesinin kararı ile istinaf dairesinin kararı
arasındaki fark bile bu konudaki ayrımcılığı ve
milletin farklı şekilde değerlendirildiği, iradesinin gasbedildiği gerçeğini ortaya
koyuyor. Biz nesnel olarak olgulara dayalı, sonuçlara dayalı
söylüyoruz; bu, bizim subjektif
yaklaşımımız değil.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Beştaş.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.15
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.32
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Fehmi
KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 67nci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş
bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VI.-
ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- MHP
Grubunun, Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Tor ve
arkadaşları tarafından, 18-24 yaş arasındaki gençlerin
lise eğitimini tamamlamadan eğitimi terk etmelerinin sebeplerinin
tespit edilerek alınacak önlemlerin belirlenmesi amacıyla 7/3/2018
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Mart 2018 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 7/3/2018 Çarşamba (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Erhan
Usta
Samsun
MHP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Kahramanmaraş
Milletvekili Fahrettin Oğuz Tor ve arkadaşlarının 18-24
yaş arasındaki gençlerin lise eğitimini tamamlamadan
eğitimi terk etmelerinin sebeplerinin tespit edilerek alınacak
önlemlerin belirlenmesi amacıyla 7 Mart 2018 tarih 2703 sayıyla TBMM
Başkanlığına verdiği Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergemizin görüşmelerinin 7/3/2018
Çarşamba günkü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Önerinin gerekçesini açıklamak üzere, öneri sahibi Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Fahrettin
Oğuz Tora söz veriyorum.
Buyurun
Sayın Tor. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
MHP
GRUBU ADINA FAHRETTİN OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verdiğimiz 18-24 yaş arasındaki
gençler arasında lise eğitimini tamamlamadan eğitimi terk eden
gençlerin terk etme sebeplerinin tespit edilerek alınacak önlemlerin
belirlenmesi konulu Meclis araştırması önergemiz üzerinde söz
almış bulunmaktayım. Bu vesileyle sizleri ve izleyenlerimizi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, tabii, eğitimin çok ciddi problemleri vardır. Önemli
birkaç tanesini sayacak olursak, fırsat eşitsizliği, meslek
liseleri, özel eğitim öğretim, öğrencilerin uluslararası
platformdaki performansları, ortalama sınıf mevcutları,
ikili eğitim, taşımalı eğitim, atama ve yer
değiştirmeler, öğretmen maaşları ve çalışma
koşulları, sözleşmeli öğretmenlik uygulaması, aday
öğretmenlik ve aday öğretmen yetiştirme süreci, müfredat,
Suriyeli öğrencilerin eğitimi, terör ve eğitim, cinsel istismar
ve taciz vakaları. Eğitim maalesef birçok alanda uluslararası
standartları yakalayamamıştır.
Biliyoruz
ki gerçek bir eğitim olmadan kalkınma olmaz, insan hakları
olmaz, çağdaş uygarlığa erişilemez. Eğitimin en
önemli problemlerinden biri de lise eğitimini tamamlamadan eğitimi
terk edenlerin durumlarıdır.
Değerli
milletvekilleri, eğitim, bireye bilgi, beceri, alışkanlık
ve tavırlar kazandırma etkinliğidir. Eğitim, bireyin
davranışlarında kendi yaşantısı yoluyla
planlı ve programlı olarak istenilen değişmeyi meydana
getirme sürecidir. Kişileri yaşadığı toplum ve
toplumun bağlı bulunduğu çağdaş dünyanın uyumlu
bir üyesi hâline getirmenin, çağın gerektirdiği bilgi ve
becerilerle donatmanın yolu okuldan geçmektedir.
Her
ne kadar ilim, eğitim, öğretim beşikten mezara kadar ise de
asgari ölçülerde çağın gerektirdiği bilgi ve becerilerle donatma
işi ortaöğretim düzeyinde, mesleki ve teknik öğretim sonunda
veya yükseköğretim süreci sonunda mümkün olabilmektedir. Olaya bu
pencereden baktığımızda, çağın gerektirdiği
bilgi ve becerilerle donanabilmek için asgari ölçülerde ortaöğretim sonuna
kadar bir eğitimi tamamlamak gerekmektedir.
Olaya
ülkemiz açısından baktığımızda, bir tarafta
milyonları bulan işsizlik, diğer tarafta sanayicinin, ticaret
erbabının ara eleman bulmadaki güçlükleri göz önüne
alındığında, 18-24 yaş grubundaki gençlerimizin
ortaöğretimlerini tamamlamadan, başka bir ifadeyle asgari düzeyde
bile olsa bilgi ve beceri elde etmeden eğitimi terk etmeleri çok ciddi
problemleri beraberinde getirecektir.
Bakınız,
Avrupa İstatistik Ofisi 2016 yılına ilişkin verilerine
göre, Türkiye 18-24 yaş arasındaki insanlar arasında lise
eğitimini tamamlamadan eğitimi terk etmiş olanların
oranının en yüksek olduğu ülke konumundadır. Türkiyede
eğitimden erken ayrılma oranları Avrupa Birliği ülkelerinin
çok üstündedir. Rapora göre, Türkiyede 2016 yılı itibarıyla bu
yaş grubundaki gençlerin yüzde 34,3ü eğitimini tamamlamadan
sonlandırmışlardır. Avrupa Birliğinin liseyi
bitirmeden eğitimden ayrılma oranı ortalaması ise sadece
yüzde 10,6dır. Lise mezuniyeti olmadan eğitimini
bırakmış öğrencilerin oranı Güneydoğu Bölgemizde
yüzde 51dir.
Bahçeşehir
Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezinin
yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre,
Türkiye genelinde 15-19 yaş arasındaki en az 850 bin genç
eğitimine devam etmemekte ve iş gücüne katılmamaktadır.
Rapora göre, 2015 yılında yaklaşık 3 gençten 1i,
başka bir deyişle, 2 milyon 43 bin genç eğitime devam
etmemektedir. Okula devam etmeyen gençlerin yaklaşık yüzde 71,4ü en
fazla ilköğretim mezunudur. Eğitim hayatını
bırakmış gençlerin azımsanmayacak bir kısmı
iş gücü piyasasına da girmemektedir. 850 binden fazla genç ise ne
eğitimine devam ediyor ne de iş gücü piyasasında bulunuyor. Ne
eğitimde ne de iş gücünde olan gençlerin yüzde 72'sini kadınlar
oluşturmaktadır. Eğitime devam etmeyenlerin yaklaşık
yüzde 60'ı ilköğretim mezunudur.
Değerli
milletvekilleri, 15-19 yaş arasında eğitime devam etmeyen 239
bin genç kadın ve 132 bin genç erkek herhangi bir okuldan mezun
olmadıklarını belirtmişlerdir. İlköğretim
eğitimini tamamladığını söyleyenlerin 492 bini genç
kadın, 594 binini genç erkektir; dolayısıyla 15-19 yaş
aralığında eğitimine devam etmeyenlerin yüzde 71,4'ü,
başka bir deyişle, yaklaşık 1,5 milyon genç en fazla
ilköğretim mezunu olarak eğitimi bırakmışlardır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Tor.
FAHRETTİN
OĞUZ TOR (Devamla) Teşekkür ederim.
Eğitimi,
okulu terk etme, karşımıza çocuk işçilik olarak
çıkmaktadır. Çocuk işçilik ucuz işçilik demektir,
güvencesiz, büyük oranda da kayıt dışı çalışma
demektir. Ülkemizde 2 milyona yakın çocuk işçilikten
bahsedilmektedir. Örgün eğitimden uzaklaşan, eğitimde gelecek
görmeyen çocukların çok büyük kısmı da yoksul aile
çocuklarıdır.
Yüz
binlerce gencimizin eğitimini terk etmesinin sebeplerinin tespit edilmesi,
çözüm yollarının belirlenmesi konulu araştırma önergemizin
kabul edilmesini bekliyor, bu vesileyle saygılar sunuyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Tor.
Öneri
üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına Gaziantep
Milletvekili Sayın Mahmut Toğrula söz veriyorum.
Buyurun
Sayın Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
üç dakikadır.
HDP
GRUBU ADINA MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Genel Kurulu bu vesileyle saygıyla selamlıyorum.
Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği önerge üzerinde grubum adına
söz almış bulunuyorum.
Değerli
milletvekilleri, eğitim sanırım ki AKP iktidarının en
başarısız olduğu alanların başında geliyor.
Çocuklarımız geleceğine kuşkuyla bakıyor, kendini
güvencede görmüyor ve bir bütün olarak gelecek kaygısı
taşıyor; bunu hepimiz biliyoruz. AKP döneminde Millî Eğitimde 6
bakan değişti. Her gelen bakan sistemle oynadı, her gelen bakan
sistemin sıkıntılı olduğunu iddia ederek yeniden bir
çıkış yolu aradığını ve doğrusunun bu
olduğunu iddia etti. Bakın, Millî Eğitim
Bakanlığı 2017 Faaliyet Raporunu açıkladı. Bu
faaliyet raporu da aslında Millî Eğitim Bakanlığındaki
sorunların ne kadar ciddi olduğunun ve kangrenleştiğinin
çok açık bir göstergesi hâline gelmiştir. Bu faaliyet raporuna tüm
milletvekillerinin bir göz atmasında fayda var.
Değerli
arkadaşlar, faaliyet raporuna göre, bakın, araştırma
önergesiyle de ilgili olarak, Millî Eğitim Bakanlığı
2015-2019 Stratejik Plan göstergelerinin gerçekleşme durumları
açısından bakıldığında, 4+4+4 sonrasında
zorunlu eğitim süresinin 12 yıla çıktığı iddia
edilmesine rağmen ortalama eğitim süresi 8,5 yıl olarak
hedeflenmiş ama ulaşılan oran 7,5 yılda
kalmıştır. Eğitim öğretimden erken ayrılma
oranı yüzde 34,81 olarak hedeflenmiş ancak gerçekleşme yüzde
36,4ün üzerinde. 2016-2017 eğitim öğretim yılı
itibarıyla örgün eğitim dışına çıkan öğrenci
sayısı -dikkatinizi çekiyorum- 239.233 olmuştur. Yani bu kadar
vahim bir durumda değerli arkadaşlar. Bunları Millî Eğitim
Bakanlığının açıkladığı 2017 Faaliyet
Raporundan okuyorum değerli arkadaşlar.
Şimdi,
bugün, öğrencilerin kendini güvencede görmediği, çocuk
işçiliğinin yaygınlaştırıldığı,
uyuşturucunun alabildiğine yükseldiği, okullaşma
oranının sağlanamadığı, ikili eğitimin
neredeyse yüzde 30lar civarında olduğu bir eğitimle
karşı karşıyayız. Öğretmen yetiştirme
kurumlarını, eğitim fakültelerini hâlâ
olgunlaştıramadınız. Bugün hâlâ 80 bin civarında
ücretli öğretmenle eğitim öğretimi yürütüyoruz. Bugün 70 bin
civarında ortaöğretim ve üniversite öğrencisinin cezaevinde
olduğu bir Türkiyede yaşıyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Toğrul.
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) - Ülke meseleleriyle ilgili 3 öğrencinin bile bir
araya gelmesinin suç sayıldığı bir ortamda
yaşıyoruz.
Değerli
arkadaşlar, bu rapor, ortaöğretimde disiplin durumunu da inceliyor ve
öğrencilerin ciddi disiplin sorunlarıyla da karşı
karşıya olduğunu gösteriyor. Aynı oran eğitmenlerde de
yani öğretmenlerde de söz konusu.
Değerli
arkadaşlar, bir bütün olarak millî eğitim çökmüştür ve
gerçekten, millî eğitim konusunda uzun vadeli, ciddi bir stratejik
çalışmaya ihtiyaç vardır. Bunun konuşulma alanı bu
Meclis olmasına rağmen, gördüğünüz gibi, birkaç milletvekiliyle
böyle önemli bir konuyu görüşmeye çalışıyoruz. Biz millî
eğitimin bir bütün olarak masaya yatırılması
noktasında ısrarcıyız. Milliyetçi Hareket Partisinin de bu
önergesini desteklediğimizi ifade etmek isterim.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Toğrul.
Öneri
üzerinde ikinci söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sayın Sibel Özdemire aittir.
Buyurun
Sayın Özdemir. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
üç dakikadır.
CHP
GRUBU ADINA SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Milliyetçi Hareket Partisinin 18-24
yaş arasındaki gençlerin lise eğitimlerini tamamlamadan okuldan
ayrılmalarıyla ilgili bugün Genel Kurul gündemine getirdikleri Meclis
araştırması önergesi üzerinde ben de grubumuz adına söz
aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bizlerin özellikle akademisyen, eğitmen milletvekilleri
olarak gerek Komisyonda gerek Genel Kurulda sürekli gündeme getirdiğimiz
bir sorun olan gençlerin okul terkleri bu Hükûmetin maalesef yanlış,
başarısız eğitim politikaları sonucu ortaya çıkan
sorunlardan sadece bir tanesi ve en önemlilerinden bir tanesi; özellikle 4+4+4
eğitim sisteminin bir sonucu ve sorunu olarak bizim öngördüğümüz bir
sorundu aslında. Baktığımız zaman, 4+4+4 eğitim
sistemi sonrasında, özellikle benden önceki hatibin de atıf
yaptığı Millî Eğitim Bakanlığının
faaliyet raporunda da açıklandığı gibi, bir
devamsızlık sorunu var, bu sürekli artma eğiliminde ve dünyada
6ncı sıradayız.
İşte,
yine aynı sistemin bir sorunu, okullaşma oranlarındaki
düşüşler. Okullaşma oranı, okul öncesi eğitimde yüzde
9, ortaokul düzeyinde ise yüzde 3 azalma eğiliminde. Evet, bugün
konuştuğumuz en önemli sorun olan okul terkleri de aslında bu
sistemin bir sonucu.
Bu
sistem tartışıldığı zaman, milletvekillerimiz
Komisyonda, Genel Kurulda büyük bir mücadeleyle bu sisteme karşı
çıktılar; açık lisede ve özellikle de okul terklerinde bir
artış olacağını öngörmüşlerdi. Baktığımız
zaman, gerek ulusal gerekse uluslararası verilerde tespit edildiği
gibi, işte, öneri sahiplerinin de gerekçelerinde gösterdikleri gibi,
Türkiye'de 18-24 yaş grubundaki gençlerin yüzde 34ünün eğitimini
tamamlayamadıkları görülüyor. Bu oran, Avrupa Birliği ülkeleri
arasında ortalama yüzde 10 düzeyinde.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben burada söz
aldığımda sık sık gündeme getiriyorum. Bugün
dünyanın kalkınmış ülkelerine
baktığımız zaman, işte, Avrupa ülkeleri, Uzak
Doğu ve özellikle Güney Kore örneğinde olduğu gibi,
kalkınma politikalarının temelinde uygulanan
başarılı eğitim politikaları vardır. Nitelikli
insan kaynağı, kalkınma, eğitim, istihdam politikaları,
bütüncül uygulanması gereken politikalardır. Biz,
baktığımızda, bırakın bütüncül eğitim
politikaları uygulamasını, bu Hükûmetin eğitim
sistemindeki, sadece eğitim sistemindeki öngörüsüz, plansız
politikaları ve sadece, maalesef, dinsel eğitim temelinde bir
takıntıyla, nitelikten uzak ve bir sorunlar yumağı içindeki
bir eğitim sistemiyle karşı karşıyayız.
İşte,
Hükûmetin öngörüsüzce uyguladığı ve yine bir gecede -nasıl,
nerede- uygulamasına son verilen TEOG sistemi. Bu sistem sonucunda,
zorunlu imam-hatiplere yöneltme ve yerleştirme çabasıyla, herhangi
bir okula yerleşemeyen öğrenciler zorunlu olarak imam-hatip
okullarına yerleştirildiler ve neticede
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Özdemir.
SİBEL
ÖZDEMİR (Devamla)
sisteme baktığımızda, bu okullara
gitmek istemeyen öğrenciler ya özel okulları ya da açık liseleri
tercih ettiler ve neticede, maddi durumu iyi olmayan öğrenciler açık
liselere gittiler ve bugün karşılaştığımız
bu sorunla karşı karşıya kaldık; gerek devam
zorluğu olan gerek eğitim motivasyonu düşük olan açık
liseleri gençler terk ettiler.
Evet,
bilimsel, nitelikli müfredattan uzaklaşırken
değişiklikleriyle -sürekli değişen bir eğitim sistemi-
öğrencileri, gençleri âdeta okuldan uzaklaştıran, soğutan
bir süreçte bu Hükûmetin başarısız ve hatta çöken eğitim
sistemi karşısında, değerli milletvekilleri, bugün Genel
Kurul gündemine getirilen, 18-24 yaş arasındaki gençlerin lise
eğitimini tamamlamadan okulu terk etme sebeplerinin tespit edilmesi,
gerekli bütün önlemlerin alınması amacıyla verilen, bugün
konuştuğumuz Meclis araştırması önergesini biz de
destekliyoruz.
Bu
vesileyle yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özdemir.
Öneriyi
oylarınıza sunuyorum
MEHMET
DOĞAN KUBAT (İstanbul) Efendim, AK PARTİ Grubu adına
Nazım Maviş konuşacak.
BAŞKAN
Öneri üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Sinop
Milletvekili Nazım Maviş.
Buyurun
Sayın Maviş. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA NAZIM MAVİŞ (Sinop) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle,
konuştuğumuz konuyla ilgili şu tespitle başlamak
lazım: Bir kere, dünyanın bütün ülkelerinde eğitimle ilgili
temel sorunlardan bir tanesi, eğitimi tamamlama oranını yüzde
100e ulaştırmaktır. Bu açıdan, bütün gelişmiş ülkelerde
eğitimle ilgili uğraş alanlarından bir tanesi de
eğitim terkinin önlenmesidir. Ancak, tüm ülkelerde bu alanda tam bir
başarı sağlanamamıştır. Ülkemizde de eğitim
terkini önlemek için sürekli iyileştirmeler yapılmaktadır. Millî
Eğitim Bakanlığımız da eğitim terkinin
önlenmesiyle ilgili birçok tedbiri almış ve bu tedbirleri
uygulamaktadır.
Öncelikle,
Bakanlığın ortaya koyduğu stratejik planda,
katılım ve tamamlama oranlarını artırmak önemli
hedeflerden bir tanesidir. Bunun için şu ana kadar yapılan çalışmalara,
ilave çalışmalara elbette ki ihtiyaç vardır. 2017-2018
yıllarında bununla ilgili Ortaöğretime Uyum Programı
devreye sokulmuş, aynı zamanda yine Bakanlık ve UNICEF birlikte,
dünyada ve Türkiyede okul terki inceleme raporu
hazırlamıştır.
Okul
terkiyle ilgili birden çok sebep sayabiliriz. Erken evlilik, sosyoekonomik
durum, özel eğitim ihtiyacı, akademik performans, göçmenlik gibi
hususlar eğitim terkiyle ilgili önemli hususlardır. Bunların
ortadan kaldırılması için bugüne kadar çok önemli
çalışmalar Bakanlığımız tarafından
yapılmıştır. Öncelikle müfredatlar yenilenmekte ve
müfredatlar öğrenci açısından sıkıcı olmaktan
çıkarılmaktadır. Pedagojik formasyona önem verilmektedir. Her
okulumuzda rehberlik ve psikolojik danışmanlık
uzmanlarının yer aldığı bir kadrolaşmaya
gidilmektedir. Öğretmen yetiştirme programları
öğretmen-öğrenci etkileşimini verimli hâle getirecek biçimde
gözden geçirilmektedir. Yine, derslerde görselliği artıracak,
sıkıcılığı azaltacak etkileşimli tahta ve
bilgi teknolojileri kullanılmaktadır.
Bunun
yanı sıra, çocukların, öğrencilerimizin öğrenim
hayatlarını terkini engellemek üzere, emniyet müdürlükleriyle iş
birliği hâlinde, okul önlerinde gerekli güvenlik önlemleri alınmakta,
uyum programları yapılmakta, öğrencileri sıkıcı
bir eğitim ortamına sevk eden ödev politikalarından
vazgeçilmesinin üzerinde durulmaktadır.
Yine
bununla ilgili şartlı eğitim destekleri, ekonomik düzeyi
düşük öğrencilere, özellikle okullaşmada dezavantajlı
gördüğümüz kız öğrencilere dönük şartlı eğitim
destekleri yapılmakta, ders kitapları ücretsiz
dağıtılarak ekonomik gerekçelerle eğitimine ara vermek veya
eğitimini terk etmek durumunda kalan öğrencilerin durumları
iyileştirilmektedir.
Ayrıca,
okullarımızın fiziki standartları geliştirilmek
suretiyle yani okul binalarımızın sosyal donatıları,
çocuklarımızın eğitimlerini aynı zamanda
eğlenerek ve aynı zamanda sosyal donatılardan yararlanarak
gerçekleştirebilecekleri fiziki imkânlar öğrencilerimize
sağlanmak suretiyle, okullarımız öğrencilerimizin severek,
isteyerek geldikleri mekânlar hâline getirilmeye
çalışılmaktadır.
Değerli
arkadaşlar, sözlerimi tamamlarken bir hususu paylaşarak bu
konuşmayı noktalamak istiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Maviş.
NAZIM
MAVİŞ (Devamla) Bakın sayın arkadaşlar,
öğrencilerin eğitimlerini terk etme gerekçelerinden bir tanesi de
terördür. Yapılan istatistiklerde eğitimi tamamlama
oranlarının en düşük olduğu bölgemiz Güneydoğu Anadolu
Bölgesidir. O açıdan burada şunları açık ve net bir
şekilde ifade etmek istiyorum: Herhâlde, oranlara
baktığımızda Güneydoğu Anadolu Bölgesinde
eğitimi terk oranlarının bu kadar yüksek olmasının
temel nedeninin terör olduğunu söylemeye hacet yoktur. Bu da terörün
kıyıcılığının çocuklar üzerinde ne kadar
etkili olduğunu göstermektedir. Ellerine boylarından büyük silahlar
verilen çocukların geleceklerinin karartıldığını
bu eylemi yapan terör gruplarının bilmesi gerekir. Karanlık mağaralara
çocuklarımızın aydınlık geleceklerini gömüyoruz. Okulları
yıkmaya, eğitim yapılamaz hâle getirmeye çalışanlar,
eğer vicdanları varsa Kürt çocuklarından özür dilemelidirler,
çaldıkları yarınlarını nasıl ödeyeceklerinin
hesabını yapmalıdırlar.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Maviş.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) - Sayın Başkan,
oylamadan önce karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
Öneriyi oylarınıza sunacağım ama karar yeter
sayısı da arayacağım.
Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.54
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 67nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul
edenler... Kabul etmeyenler...
Elektronik
cihazla oylama yapacağım.
Oylama
için iki dakika süre tanıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.06
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.15
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 67nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi grup önerisinin ikinci oylamasında da karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Oylamayı
elektronik şekilde yapacağım.
Elektronik
oylama için iki dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı vardır, öneri reddedilmiştir.
Halkların
Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
2.- HDP
Grubunun, İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Filiz
Kerestecioğlu Demir tarafından, Türkiyede kadınların
yaşadıkları ayrımcılık ve cinsiyete dayalı
eşitsizliklerin araştırılması amacıyla 7/3/2018
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 7 Mart 2018 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
7/3/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun 7/3/2018 Çarşamba günü (bugün) yaptığı
toplantısında siyasi parti grupları arasında oy birliği
sağlanamadığından, grubumuzun aşağıdaki
önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul
HDP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
7
Mart 2018 tarihinde, İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Filiz
Kerestecioğlu Demir tarafından -7060 grup numaralı- Türkiye'de
kadınların yaşadıkları ayrımcılık ve
cinsiyete dayalı eşitsizliklerin araştırılması
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 7/3/2018 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılması önerilmiştir. (Uğultular)
BAŞKAN
Önerinin görüşmelerine geçeceğiz ancak Genel Kurulda uğultu
var.
Değerli
milletvekilleri, lütfen, Genel Kurulun düzenini koruyalım ve sessiz
olalım.
Önerinin
gerekçesini açıklamak üzere öneri sahibi, Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Sayın Filiz
Kerestecioğlu Demire söz veriyorum.
Buyurun
Sayın Kerestecioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
HDP
GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Biz,
Kadınlar Gününü sadece Kadınlar Gününde kutlayan kadınlar
değiliz, yıllardır bunun mücadelesini veriyoruz.
Sayın
Başkan, sol taraftan çok ciddi bir uğultu geliyor yani hakikaten, AK
PARTİli vekiller gelse bir türlü, gelmese bir türlü oluyor.
BAŞKAN
Evet, Sayın Kerestecioğlu, bir dakika lütfen
HALİL
ELDEMİR (Bilecik) Bunu kabul etmiyoruz.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Etmiyorsanız, gelin, sessiz
oturun arkadaşlar.
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri, Genel Kurulda bulunduğunuz zamanda lütfen,
hatipleri sessizce dinleyelim. Eğer başka sohbetler yapma
ihtiyacı duyuyorsanız bunu da lütfen, kuliste sürdürün. Sessizlik
rica ediyorum.
Buyurun
Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Süreyi sonra mı
ekleyeceksiniz?
BAŞKAN
Ben eklerim, siz devam edin.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Peki.
Şimdi,
bir önerge veriyoruz; özellikle, Türkiye'nin imza attığı çok
sayıda taahhüde rağmen Türkiyede kadınlara yönelik
eşitsizlik ve ayrımcılık son yıllarda daha da
derinleşti. Hadi bunu kabul etmeyin, demeyelim, son yıllarda
olmuş olmasın ama gerçekten derin bir eşitsizlik ve
ayrımcılık var Türkiyede ve diyoruz ki bunu araştıralım.
Şimdi,
kadın-erkek eşittir diyor musunuz arkadaşlar? Bu ülkede
kadın ve erkek eşittir fikriyatına inanıyor musunuz
gerçekten?
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) İnanmıyoruz.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Şimdi, buna
inanmıyorsanız, o zaman buradaki bu derin
ayrımcılığı da görmeniz ve bunu gidermek için
uğraşmanız lazım.
Şimdi,
OECDnin geleceğe yönelik projeksiyonunda Türkiye, eşitlik
anlamında hedefi yakalamaya en uzak ülkeler arasında yer alıyor.
Türkiye İstatistik Kurumunun açıkladığı Hanehalkı
İşgücü Araştırması sonuçlarına göre de 2016
yılında Türkiyede 15 ve daha yukarı yaşta istihdam edilen
kadınların oranı yüzde 28, erkeklerde ise bu oran yüzde 65. Ama
bu istihdama baktığınız zaman aslında, bunun bile çok
gerçek rakamları yansıtmadığını görüyorsunuz
çünkü güvenceli ve insanca işlerde çalışanların oranı
değil bu yansıyan esas olarak. Evde parça başı iş
yapan kadınlar da tarımda güvencesiz çalışan kadınlar
da birçok alanda güvencesiz çalışanlar da yansıyor aslında
bu istatistiklere.
Şimdi,
sorunu tespit ediyoruz ve bunun için ne yapılması lazım?
Gerçekten, çalışma saatlerinin herkes için
kısaltılması lazım öncelikle. Ev içi bakım
hizmetlerinin yaygın ve ücretsiz kreşler, sosyal hizmetlerle
kamulaştırılması lazım. Kız
çocuklarının, kadınların eğitiminin her alanda
teşvik edilmesi lazım ve eşit işe eşit ücret ilkesinin
hayata geçirilmesi lazım.
Diğer
yandan, cinsiyetçi içerik ve uygulamalarla dolu olan eğitim müfredatı
da Türkiyede eşitsizliğin şahikasının
yaşandığı yerlerden birisi. Kadın reise itaat eder.
Kadının kocasına itaati ibadettir. Kadının
şeref ve haysiyetinin korunması için nasıl giyinmesi
gerektiğine dair birtakım talimatlar. Bütün bunlar, bu ifadeler
eğitim müfredatında da yer alıyor. Kadınlar ev işleri,
çocuk, hasta, yaşlı bakımı gibi ev içi emek süreçlerinden
sorumlu tutularak cinsiyetçi iş bölümleri de güçlendiriliyor.
Eğitimdeki eşitsizlik bu şekilde yansıyor. O zaman ne
yapmamız lazım? Eğitimin cinsiyet eşitliğini
teşvik edici bir içeriğe kavuşturulması lazım.
Kız çocuklarının mühendislik, bilim, teknoloji alanlarında
meslek seçmeye teşvik edilmesi ve Aladağdaki gibi yurt
yangınlarında hayatlarını kaybetmemesi için özellikle
kız çocuklarının okullaşma oranını önemli ölçüde
artıran yerinde eğitimin yaygınlaştırılması
lazım.
Bu
eşitsizliği yaratan bir diğer konu, kadına yönelik
şiddet. Bunu defalarca söyledik, aynı şeyleri tekrar
etmeyeceğim ama 2017de erkekler 290 kadın ve 22 çocuğu
öldürdüler. Bunun bir öznesi var, erkekler öldürüyorlar. Öldürüldü demek
yetmiyor, öznesini bulmalıyız ki aynı zamanda çözümünü de
bulmakta daha doğru tespitler yapabilelim.
137
sığınaktaki toplam kapasite 3.433 yani
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Sayın Başkan,
boğazım aşındı yani şu taraftan gelen seslerden
Hakikaten, başlatmayın lütfen süreyi ama birazcık daha burada
konuşan insanlara saygı. Yani bütün gün biz burada oturuyoruz ve
yerimizden kımıldamıyoruz arkadaşlar.
BAŞKAN
Size iki dakika süre veriyorum Sayın Kerestecioğlu. Sözlerinizi
tamamlayın lütfen.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Şimdi, yaklaşık
her 23 bin kişilik nüfus için sığınmaevlerinde 1
kişinin kalabileceği yer var yani sonuçta, çözüm yok burada.
Sığınmaevlerinin çoğalması lazım çözüm için ve
aynı zamanda kadınları hayata tekrar hazırlayacak
şekilde tabii o sığınmaevlerinde
çalışmaların yapılması lazım; iş
imkânlarının da oradan çıkışta sağlanabilmesi
lazım. Ayrımcılıklardan birini yaratan en önemli
noktalardan biri de şiddet.
Bir
diğer nokta: Siyasetçilerin kadın-erkek eşitliğini vurgulayan
söylemleri gerçekten kritik önem taşıyor ve bu konuda biz çok çok
ciddi eşitsiz ve bunu tersine yönden vurgulayan söylemlere
rastlıyoruz ve kadınlar bundan zarar görüyorlar. Bunu belki birçok
kez ifade ettim. Tepede bir şey söylendiği zaman biz sokakta tacize,
tecavüze, şiddete uğramaya maruz kalıyoruz. Çünkü yukarıdan
bu sözler şiddetle kınanmadığında -şiddetle
demeyeyim aslında- güçlü olarak kınanmadığında,
gerçekten eşitlik vurgusu güçlü olarak yapılmadığında,
gündelik hayatımızdaki erkeklerin şiddetine çok daha fazla
muhatap oluyoruz.
Evet,
bütün bunlarla Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ya da
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu yeterince
ilgilenmiyor. Bu komisyonların ve bakanlıkların görevlerini
doğru dürüst icra etmesi gerekiyor ve hakikaten, bir eylem planı
dahi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) Son cümlemi söyleyeyim.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (Devamla) 2008den sonra Aile ve Sosyal
Politikalar Bakanlığının toplumsal cinsiyet
eşitliği üzerine hazırladığı bir eylem planı
dahi yok.
Biz
artık, burada olmayan vekillerimizden ya da yerellerde aslında
kadın çalışması yürüten ama engellenen, kayyum atanan
kadın belediye başkanlarımızdan söz etmekten de
yorulmadık, yorulduk demeyeceğim, yorulmadık. Onların her
fırsatta ve bu 8 Mart vesilesiyle de özellikle cezaevinde olanlar,
vekilliği düşürülenler başta olmak üzere bütün
yoldaşlarımızın, kız kardeşlerimizin ve
Türkiyenin her tarafına aslında yayılmış olan, bu
mücadeleyi yürüten ya da maruz kalan -ki Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çatısı altında dahi bunun olduğunu biliyoruz, bu taciz
vakalarının muhtemel olduğunu ve gerçekleştiğini- her
kadının ama her kadının bu anlamda yanında
olduğumuzu ve bunun için mücadele edeceğimizi bir kez daha ifade
etmek isterim.
Hepinizi
sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Teşekkürler
Sayın Başkan. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler.
Öneri
üzerinde ikinci söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Aydın
Milletvekili Sayın Deniz Depboyluya aittir.
Buyurun
Sayın Depboylu. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
üç dakikadır.
MHP
GRUBU ADINA DENİZ DEPBOYLU (Aydın) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ülkemizde kadınların
yaşadıkları ayrımcılık ve cinsiyete dayalı
eşitsizliklerin araştırılmasına dair verilmiş
olan önerge üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz
almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce, aziz Türk
milletini ve Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, kadınlarımızın istihdamda, eğitimde
birçok sorunu olduğunu biliyoruz ama zannediyorum, bugünlerde öncelikle
üzerinde durmamız gereken, son dönemde kadına yönelik, çocuğa
yönelik şiddet ve istismarlarla ilgili olarak nasıl başa
çıkılacağına dair öneriler ve planlar gerçekleştirmek
üzerine olmalıdır. O nedenle, şöyle bir bakıyoruz:
İstatistikler
Tabii ki zamanımız dar, bütün istatistikleri
vermek belki de burada doğru olmuyor ama 2017de 408 kadın
öldürülmüş ve 2018in Şubat ayında sadece 47 kadının
hayatı cinayet sebebiyle son bulmuş, 2017 yılında 376
kız çocuğumuz istismara uğramış. Burada ciddi bir
sorunla karşı karşıyayız zira çocuklarımızı
ve kadınlarımızı koruyamadığımız gayet
aşikâr, ortada.
Dün,
salı günü, grup toplantımızda, Milliyetçi Hareket Partisinin
lideri, Genel Başkanımız Sayın Doktor Devlet Bahçelinin de
ifade ettiği gibi, kadın demek insan demek, eşrefimahlukat
demek. İnsanın mutsuz olduğu yerde devlet istikrarlı olmaz,
insanın korku içinde olduğu yerde asayiş ve huzurdan iz
bulunmaz. Kadın ailedir, kadın annedir, kadın vatandır,
kadın gelecektir, kadın geleceğin yaratıcısı,
mimarıdır ve bu nedenle özellikle kız
çocuklarımızı ve kadınlarımızı her alanda
desteklediğimiz gibi korumamız gerekiyor. Şiddet, bir ruh
sağlığı sorunudur. Burada şiddeti uygulama
potansiyeline sahip herkesin bir şekilde ruh sağlığı
hizmetlerinden yararlanması ve hatta şiddet uygulaması muhtemel
kişilerin buna zorunlu tutulması gerekmektedir.
Yine,
istihdam, eğitim ve eşit fırsatlarla ilgili söylenecek belki çok
şey var ama Mustafa Kemal Atatürkün sözünü hatırlatmak istiyorum
ben, diyor ki: Bir toplum, bir millet, erkek ve kadın denilen iki cins
insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki bir topluluğun yarısı
topraklara zincirlerle bağlı kaldıkça diğer kısmı
göklere yükselebilsin? Bu durumda bizim de ülkemizde kadının durumu,
kadının statüsünün geliştirilmesi ve istihdamda, eğitimde,
toplumda, her yerde hak ettiği yeri alabilmesi için; bilimde, sanatta,
siyasette, yönetimde, ticarette, ziraatta, yaşamın hüküm sürdüğü
her alanda kadın gücünün değerlendirilmesi için tabii ki destekte
bulunmamız gerekiyor. Aslında bu, bizim tarihimizde de kültürümüzde
de var iken bugün nasıl oldu da cumhuriyetin ilk yıllarındaki
kazanımlarımıza rağmen, şimdi bu noktadayız ve
daha ileriye gidemediğimizi
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Depboylu.
DENİZ
DEPBOYLU (Devamla) Bunun tabii ki bir sebep analizini çıkarmak
lazım ve neler yapılması gerektiği üzerinde de titizlikle
çalışılması gerekiyor; bugün
kadınımızın yeri istediğimiz noktada değil ama
gelecekte hedeflediğimiz noktada olması gerekiyor.
Ve
psikolojik müdahalede itibar ettiğimiz bir sorun çözme yöntemi
vardır, bunun siyasette de uygulanması şarttır toplum yönetiminde
de: Öncelikle bir sorunun varlığını görmemiz, sonra o
sorunla yüzleşmemiz, onu kabul etmemiz, ardından bu sorunu nasıl
çözeceğimize dair çözüm yolları, alternatifleri üretmemiz ve bu
alternatiflerden en doğru ve en mantıklı bulduğumuz her
neyse bunun üzerinde çalışarak hayata geçirmemiz gerekiyor.
Türkiye
Cumhuriyeti devleti güçlü bir devlettir; tarihinde, kültüründe kadına
değer veren bir millettir. Eğer bugün bir şeyler
gerçekleştiği şekilde hoşumuza gitmiyorsa bunu da çözmenin
yolu mutlaka vardır, bu da bizim kültürümüzün kodlarında
yazılıdır diyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Depboylu.
Öneri
üzerinde söz sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Kocaeli
Milletvekili Sayın Fatma Kaplan Hürriyete aittir.
Buyurun
Sayın Kaplan Hürriyet. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
üç dakikadır.
CHP
GRUBU ADINA FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerine söz
almış bulunmaktayım, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Kadınların
yaşadıkları ayrımcılık ve cinsiyete dayalı
eşitsizlikle ilgili bu grup önerisinin tam da 8 Mart Dünya Emekçi
Kadınlar Günü öncesinde olması ayrı bir önem taşıyor
bizce.
Yüz
altmış bir yıl önce New Yorkta 40 bin dokuma işçisi, daha
iyi çalışma koşulları istemiyle, bir tekstil
fabrikasında greve başlar ancak işçilerin fabrikaya kilitlenmesi
arkasından çıkan yangında tam 129 kadın işçi can
verir. Bu grev her ne kadar gözyaşıyla bittiyse de onların bu
mücadelesi yüzyıllar sonrasına ilham kaynağı oldu.
Kadınlarımızın
kurtuluş mücadelesindeki kutsal fedakârlığını
karşılıksız bırakmayan, cumhuriyetimizin kurucusu Gazi
Mustafa Kemal Atatürk Dünyada hiçbir milletin kadını Ben, Anadolu
kadınından fazla çalıştım; milletimi kurtuluşa ve
zafere götürmekte Anadolu kadını kadar emek verdim. diyemez.
diyerek Avrupalı kadınlarda dahi olmayan seçme ve seçilme
hakkını Türk kadınına layık görmüştür.
İsviçre bile bu hakkı bizden tam otuz sekiz yıl sonra kendi
ülkesinde vermiştir.
Kadına
layık görülen haklar ne yazık ki yıllar içerisinde ciddi anlamda
erozyona uğratılmıştır. Ayrıştıran,
ötekileştiren söylemler kadını cinayet, tecavüz, taciz
olaylarının tam ortasında bırakmıştır. Bu
söylemler son on altı yıldır iktidarda olan AKP döneminde tavan
yapmış, 2017 yılında 409 kadın katledilmiş,
sadece 2018 yılının ilk iki ayında 75 kadın
öldürülmüş ve ne yazık ki faillerin de yüzde 47si tespit
edilememiştir. Öldürülen kadınlarımızı kanlı
birer istatistik hâline getiren eylem ve söylemler kadın
haklarını hiçe saymakla kalmamış, kadınları
bitmeyen bir cinayet döngüsü içerisine ve işsizlik kervanına, çıkmazına sokmuştur.
TÜİKin
yayınladığı istatistiklerde ne yazık ki istihdam
oranı erkeklerin yarısı kadar, yeterli ve güvenceli istihdam
olanağına sahip değil kadınlarımız. Genç
kadın işsizliği artıyor. Kadınlar
sınırlı iş kollarına hapsediliyor ve iş
yaşamından koparılıyor. Doğum izinleri kadınlar
aleyhine kullanılıyor ama ne yazık ki denetim
sağlanmıyor. 6284 sayılı Yasa ve ilk imzacısı
olduğumuz İstanbul Sözleşmesi ne yazık ki gerektiği
gibi uygulanmıyor. Kadınlar iş aradığı için
işsizlik artıyor. Kadına iz bırakmadan dayak atmak
mubahtır. Kadın ile erkek eşit olamaz, fıtrata
aykırı. diyen zihniyet yüzünden ne yazık ki kadın bir obje
olarak görülüyor ve bu zihniyetin kadın haklarını asla ve asla
çağdaş seviyeye ulaştırma gayretini görmüyoruz ve öyle bir
şeyin olacağını da düşünmüyoruz. Kaldı ki
Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonunda bile kadın
erkek eşitliği ismi kaldırılmış, eşitlik
kavramı bile orada kaldırılmış. Aile
Bakanlığının isminden kadın ismi
kaldırılmış ne yazık ki.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Kaplan Hürriyet.
FATMA
KAPLAN HÜRRİYET (Devamla) Tamamlayacağım Sayın
Başkan. Teşekkür ediyorum.
ŞÖNİMler
ne yazık ki işlevsiz ve yetersiz. Bu rakamlar bize ne yazık ki
acı gerçekleri de gösteriyor. Kadınların mücadelesi bizim
mücadelemiz, bizim mücadelemiz ise hak arama mücadelesi. Ezilen, sömürülen,
öldürülen, tecavüze uğrayan, ne giyeceğimizden, kaç çocuk
yapacağımızdan, hangi desibelde güleceğimize karar verilen
kadınlar olarak farklı sosyal, ekonomik sınıflara,
farklı ideolojilere sahip olabiliriz ama tüm
farklılıklarımızla, birlikte mücadele etmek
gerekliliğine inanıyoruz ve buna inanmak zorundayız.
Bu
mücadelede en önemli şey, kadınların haklarını
bilmeleridir çünkü öğrenmek ve örgütlenmek hak aramanın ilk
adımıdır. Bir çığ misali yanımıza
aldığımız kadınlarla biz mücadeleyi büyüteceğiz.
Sadece 8 Martlarda değil, her gün bu mücadelenin alın terini
dökeceğiz. Kadına karşı her türlü
ayrımcılığın ortadan kalktığı,
özgürlüklerin kısıtlanmadığı eşit bir gelecek
için çoğalan mücadelemizde var olacağımızı
hatırlatarak Kadınlar için eşitlik ve adalet. diyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler.
Öneri
üzerinde üçüncü söz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Düzce
Milletvekili Sayın Ayşe Keşire aittir.
Buyurun
Sayın Keşir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Süreniz
üç dakikadır.
AK
PARTİ GRUBU ADINA AYŞE KEŞİR (Düzce) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerine söz
almış bulunuyorum.
AK
PARTİ, kuruluşundan itibaren tüm politika dokümanlarında,
hedeflerinde, icraatlarında kadının eşit temsili,
eğitim, sağlık, istihdam başta olmak üzere tüm alanlarda
güçlendirilmesi konusunda kararlı bir duruş göstermiştir;
Anayasa başta olmak üzere, TCK, İş Kanunu ve tüm mevzuatta
gerekli düzenlemeleri tek tek yaparak kadının önündeki engelleri
kaldırmıştır. Şimdi bunları tek tek burada
anlatmaya kalksam elbette ki vakit yetmeyecek.
Cumhurbaşkanımızın dünkü grup toplantısında
kararlılıkla ifade ettiği Kadının gasbedilen her
hakkı tüm insanlığa yöneltilmiş bir tehdittir. sözü AK PARTİnin
duruşunu en net özetleyen cümledir.
Kadının
güçlenmesi önündeki en önemli fırsat eşitliği aracı
eğitimdir. Üniversite eğitimini tamamlamış kız
çocuklarının yüzde 70inin Türkiyede istihdama
katıldığı bilinen bir rakamdır. 2002 yılında
kız çocuklarının sadece yüzde 13,5i yükseköğrenime
erişirken bugün yasakçı uygulamaların kalkması, 81 ilde
açılan üniversitelerle bu oran yüzde 49a yükselmiştir.
Ülkemizde
2007-2016 yılları arasında kadın istihdamı
yaklaşık 3 milyon kişiyle yüzde 55,2 artmıştır. AB
ülkelerinde ise bu oran ne yazık ki sadece yüzde 4,8dir. Aynı
zamanda Avrupa Birliğine üye 11 ülkede de kadın istihdamı
oranları da azalmıştır. 2002 yılında yüzde 72
seviyesinde olan kayıt dışı kadın istihdamı 2017
Ağustosu itibarıyla yüzde 46ya gerilemiştir, 2023
yılında bu sayıyı yüzde 30a çekmeyi hedeflemiş
bulunmaktayız. Türkiye, OECD ülkeleri içinde 2005ten bu yana
yarattığı istihdam artışıyla OECD
ortalamasını 5e katlamıştır. 2005ten beri
Türkiye'deki istihdam oranındaki artış yüzde 6,2 iken aynı
dönem içinde OECD ülkelerindeki artış ne yazık ki yüzde 1,2dir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi kadın
siyasetin nesnesi değil, öznesidir. On altı yıllık AK
PARTİ iktidarı da hedef ve icraatlarıyla bunu göstermiştir.
AK PARTİyi kadın karnesiyle vurmaya kalkanlar öncelikle kendilerine
bakmalıdırlar. Kadını siyasetin kullanışlı
malzemesi olarak görme anlayışı artık çürümüş ve kokmuştur.
Türkiye'de kadınlar ve kız çocukları şiddet ve
istismarın en ağırını terör mağduru olarak
yaşamaktadırlar. Önergede güvenceli ve insanca işler
kadına yönelik şiddet vurgusu sıklıkla
yapılırken ne yazık ki bu konuya hiç değinilmemiştir.
Biz de her kadına yönelik şiddet konuşulduğunda terör
örgütünün -başta PKK olmak üzere- kız çocuklarının cinsel
istismarı, terör mağduru olmasıyla ilgili bu
fotoğrafları göstermeye
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Onun cinsel istismarla ne alakası var?
AYŞE
KEŞİR (Devamla) Cinsel istismar fotoğrafı budur, 13
yaşındaki kızlar
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Onu vakıflarınıza anlatın.
AYŞE
KEŞİR (Devamla) - Bu fotoğrafları göstermeye bıkmadan,
usanmadan devam edeceğiz.
Afrinde
kahraman Türk askeri sınır güvenliğimiz için mücadele ederken
bir yandan da kız çocuklarının haklarını
savunmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Keşir.
AYŞE
KEŞİR (Devamla) PKK başta olmak üzere terör örgütlerinin
elinde esir olan, ellerine zorla silah verilen, cinsel istismara uğrayan,
kadın infazlarına maruz kalan kadınların
haklarının da mücadelesini vermektedirler.
15
Temmuz gecesi bu Genel Kurul salonunda darbecilere, teröristlere meydan okuyan
kadınlar AK PARTİnin kadınlarıydı. Bu
kadınların kız kardeşleri kadın subaylar ve kahraman
evlatları şimdi Afrinde sınır güvenliğimizi korumak
için kahramanca mücadele ediyor. Buradan tüm kalbimle onları saygıyla
sevgiyle selamlıyorum.
Sözlerime
son verirken yüce heyetinize saygılarımı sunuyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Çok kısa bir şey
herhangi bir sataşma değil.
BAŞKAN
Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
38.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Düzce
Milletvekili Ayşe Keşirin HDP grup önerisi üzerinde AK PARTİ
Grubu adına yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Bir sözü sadece çok
sıkıntılı bulduğumu ifade etmek isterim; özellikle bir
kadının ağzından kullanılmasının
kadınlar tarafından nasıl
karşılandığını bilmiyorum, başka
kadınlara bırakıyorum ama en azından ben
kadınların siyasetin kullanışlı malzemesi olarak
kullanılması ifadesini gerçekten çok sıkıntılı
bulduğumu, özellikle bir kadın siyasetçinin ağzından
çıkmasını doğru bulmadığımı ifade etmek
isterim. Hiçbirimiz siyasetin kullanışlı malzemesi değiliz.
En azından bunu yapmaya niyet eden erkekler varsa yapılması
gereken şey, bunu kadın olarak böyle ifade etmek değil, aksine
kadınlarla dayanışma içerisinde olmaktır. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
Bir
de tabii, kadınların ağzına en fazla yakışan da
barış sözüdür, savaştan ziyade.
Teşekkür
ederim.
AYŞE
KEŞİR (Düzce) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Buyurun Sayın Keşir, size de yerinizden söz vereyim.
39.- Düzce
Milletvekili Ayşe Keşirin, İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
AYŞE
KEŞİR (Düzce) Teşekkür ederim Başkanım.
Siyaset
biliminde soft topic diye bir kavram vardır. Ne yazık ki bazı
gruplar kadını bu perspektiften kullanışlı malzeme
olarak kullanmaktadırlar ve ben, o kullananlar için bunu ifade ettim,
bunun çürümüş ve kokmuş olduğunu ifade ederek telin ettim.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkürler.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- HDP
Grubunun, İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Filiz
Kerestecioğlu Demir tarafından, Türkiyede kadınların
yaşadıkları ayrımcılık ve cinsiyete dayalı
eşitsizliklerin araştırılması amacıyla 7/3/2018
tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 7 Mart 2018 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan,
karar yeter sayısı istiyoruz oylamadan önce.
BAŞKAN
Halkların Demokratik Partisi Grubunun önerisini oylarınıza
sunacağım, karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul
edenler... Etmeyenler... Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.44
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.51
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 67nci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
Halkların
Demokratik Partisi grup önerisinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul
edenler
Etmeyenler
Elektronik
cihazla oylama yapacağım.
Oylama
için iki dakika süre tanıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.54
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 17.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 67nci Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
Halkların
Demokratik Partisi grup önerisinin ikinci oylamasında da karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Oylama
için elektronik yöntemi kullanacağız.
İki
dakika süre veriyorum elektronik oylama için.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı vardır. Öneri kabul edilmemiştir.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
3.- CHP
Grubunun, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve arkadaşları
tarafından, Türk Telekomünikasyon AŞnin özelleştirme
sonrası durumu ve sorunlarının tespit edilmesi ile çözüm
yollarının belirlenmesi amacıyla 6/3/2018 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 7
Mart 2018 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Sayı: 598 7/3/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulunun, 7/3/2018 Çarşamba günü (bugün) yaptığı
toplantısında, siyasi parti grupları arasında oy
birliği sağlanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Engin
Altay
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve arkadaşları
tarafından, Türk Telekomünikasyon AŞ'nin özelleştirme
sonrası durumu ve sorunlarının tespit edilmesi ile çözüm
yollarının belirlenmesi amacıyla 6/3/2018 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin (1771 sıra no.lu) diğer
önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 7/3/2018 Çarşamba
günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak üzere
öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Kocaeli Milletvekili
Sayın Haydar Akar.
Buyurun
Sayın Akar. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır. (Uğultular)
Değerli
milletvekilleri, yine salonda bir uğultu var. Hatip kürsüye geldi, sizlere
hitap edecek. Lütfen uğultuyu bitirelim ve görüşme düzenini temin
edelim.
Buyurun.
CHP
GRUBU ADINA HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisi üzerine konuşuyorum.
Vermiş
olduğumuz grup önerisi, TÜRK TELEKOMa ait bir Meclis araştırma
komisyonunun kurulmasıyla ilgili. Niye ihtiyaç duyuldu buna? Kısaca
özetlemek istiyorum.
TÜRK
TELEKOM hepinizin bildiği çok stratejik bir kurum ve yerli ve millî bir
kurumdu. Yerli ve millînin tam örtüşeceği, üzerine
oturacağı bir kurumdu. 2005 yılı öncesi özelleştirme
sürecini konuşmayacağım. Yalnız 2005te yine Hükûmetiniz
tarafından alınmış bir kararla Katarlı bir firma Oger
TELEKOMa yüzde 55 hissesi satılarak özelleştirildi demeyeceğim,
kiralandı diyeceğim. Niye kiralandı? Yirmi bir
yıllığına kiralandı. Yirmi bir yıl sonra -yani
2005ten hesaplarsanız- yaklaşık sekiz-dokuz yıl sonra bu
kurum tekrar devlete devrolacak ve devletin bir kurumu olacak tüm hisseleriyle.
Yüzde
55i özelleştirildi. Bunun yüzde 25i hazineye, yüzde 5i Varlık
Fonuna, yüzde 15i de halka arz edilmiş, halkın malı yüzde 15i
de. Yani tamamı, yüzde 45i kamuya ait olan bir kurum bu kurum.
Bu
kurum gerçekten değerinin çok altında, 6 milyar 550 milyon dolara
özelleştirildi. Bu özelleştirme sözleşmesi veya kiralama
sözleşmesinde
(Uğultular)
Sayın
Başkan
BAŞKAN
Sayın Akar, bir dakika bekleyin lütfen.
Değerli
milletvekilleri, Genel Kurul görüşme amaçlı toplanır ve salonda
da sessizlik esastır. Eğer özel sohbet yapmak isteyenler varsa,
lütfen, salon dışına çıksınlar. Kuliste yeterince yer
vardır.
Sizden
bir kez daha rica ediyorum, lütfen sessiz olalım.
Buyurun
Sayın Akar.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Evet, teşekkür ederim.
Şimdi,
burada yerli ve millîlik edebiyatı yapan, sürekli konuşan
arkadaşlara sesleniyorum: Size yerli ve millî bir kurumun kiralama veya
özelleştirme sonucu ne hâle getirildiğini anlatmaya
çalışıyorum. Çok övünerek bahsettiğiniz yerli ve millî
arkadaşlar lütfen dinlesin.
6
milyar 550 milyon dolara özelleştirildi ve yüzde 55 hissesi, gerçekten de
değerinin çok altında yani Avrupa Birliği ülkelerine
baktığınızda bunun çok altında olduğunu
görüyorsunuz. Aile 1 milyar 300 milyon dolarını peşin verdi,
gerisini de 5 eşit taksitte ödemeyi taahhüt etti. Yalnız bu 5
eşit taksitte ödemeyi taahhüt eden aile gitti 2007 yılında
TELEKOMun varlıklarını da teminat göstererek yani yüzde 55 hissesini
teminat göstererek bankalardan 4 milyar 750 milyon dolar kredi kullandı ve
bu kredileri bugün bu şirket bankalara ödemiyor. Kaç banka?
Yaklaşık 20 banka ve bu bankaların birçoğu yerli
bankalarımız ve kamu bankaları da var içerisinde. Kamu
bankaları bu paraları talep etmelerine rağmen, bunlar ödemiyor.
Peki,
bu şirketin ihalesinde sadece ve sadece düşük bedelle mi verildi?
Hayır, hemen sonra, ihaleden sonra -çok yaptığınız
genel bir şeyi söyleyeyim- kurumlar vergisini yüzde 30dan yüzde 20ye
düşürdünüz ve sonuçta yıllık 400 milyon TLlik bir avantaj
sağladınız. Yine, abonelerden alınan sabit ücret
Danıştayın daha sonra iptal etmiş olmasına rağmen
hâlen kesilmekte, yıllık 4,8 milyar TL kazanç sağlamaya devam
ediyor.
Yirmi
bir yıl sonra elimize geçecek, tekrar bize dönecek olan bu şirket
yani sekiz, dokuz yıl sonra geri dönecek bu şirket devlete ait
binaları, gayrimenkulleri ve arsaları teminat gösteriyor, aynı
zamanda satmaya devam ediyor. Buna izin veriyorsunuz. Yine, hisselerin
bankalara teminat olarak verilmesine izin verdiğinizi ifade ediyorum.
Sonuç
olarak da şunu söylemek istiyorum: Sermaye artışı yerine
borçlanma tercih edilmiş, borç faizleri gider gösterilmesi nedeniyle 2005
yılında 812 milyon TL vergi 2017 yılında 342 milyon TLye
düşmüş. Öz sermayesi 2005 yılında 7 milyar 690 milyonken
2017 yılında 4 milyar 555 milyona düşerek 3 milyar lira öz
sermayesinden kaybetmiş. Toplam borcu şu anda 24 milyar 593 milyon TL
olup, borcun toplam varlıklara oranı yüzde 46dan yüzde 84e
çıkmış. Yine, borcun sermayeye olan oranı ise yüzde
539lara kadar yükselmiş. Kısacası, TELEKOM elimizden
kayıyor arkadaşlar, tedbir alınmaz ise TÜRK TELEKOMu
kaybedeceğiz diyorum, Meclis araştırması konusunda
desteğinizi bekliyorum ve
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Akar, sözlerinizi tamamlayın lütfen.
HAYDAR
AKAR (Devamla) Gerçekten, iddia ettiğiniz gibi yerli ve millî iseniz
TÜRK TELEKOMun bir an önce Meclis araştırma komisyonu kurularak
denetim altına alınması, problemlerinin tespit edilmesi ve
problemlerin nasıl çözüleceğinin de belirtilmesi gerektiğine
inanıyorum. Çünkü gerçekten değeri çok yüksek bir kurum, bu kurumun
böyle kendi sermaye grupları içerisinde çok borçlu olan bir şirkete
bırakılmayacak kadar önemli olduğunu söylüyorum.
Hepinize
sevgiler saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akar.
Öneri
üzerinde söz sırası Halkların Demokratik Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Sayın Müslüm Doğana aittir.
Buyurun
Sayın Doğan. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
üç dakikadır.
HDP
GRUBU ADINA MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş
olduğu araştırma önergesi üzerine söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Şeker
fabrikalarının özelleştirilmesinin gündeme geldiği şu
günlerde geçmiş döneme ait yapılan özelleştirmelerin kamuyu
nasıl zarara uğrattığını en iyi TELEKOMun
özelleştirilmesinde görmekteyiz. Devirden önce üst üste dört yıl en
fazla kurumsal vergiyi ödeyen, 2004 yılı içerisinde 2,2 milyar lira
net kârı olan, 59.313 insana istihdam yaratan bu kurum, muhalefetin tüm
ısrarlarına rağmen özelleştirilmişti, iktidar
vekilleri de özelleştirmeyi aklayacak onlarca argüman
sunmuşlardı. Şimdi şeker fabrikalarının
özelleştirilmesi nasıl savunuluyorsa o zaman da TELEKOMun
özelleştirilmesi aynı nedenlerle savunuluyordu. İstihdamın
daha da artacağına, altyapısı ve teçhizatlarının
yirmi bir yıl sonra yeniden kamuya ait olacağına ve en önemlisi
hizmet kalitesinin artacağı ve aynı oranda hizmetin
ucuzlayacağına dair vaatlerle bu özelleştirme
yapılmıştı. Ancak görüyoruz ki bu vaatlerin hiçbirisi
yerine getirilmemiştir. 2018 yılı itibariyle bu vaatlerin
tamamının gerçekleşmemiş olduğunu da burada
ayrıca ifade edeyim.
2005
yılında özelleştirildiğinde 7 milyar 690 milyon öz
sermayesi olan TELEKOM'un şu andaki öz sermayesi -biraz önce de
belirtildi- 4 milyar 555 milyon liraya kadar gerilemiştir. Yine,
borçların toplam varlıklarına oranı yüzde 40'lardan yüzde
85'e yükselmiştir. TELEKOM'un özelleştirilmesi sonrasında uğradığı
gelir kaybı ve yüklemiş olduğu giderler yüzünden kamu ve hazine
büyük bir zarar içerisindedir. Düşünün değerli milletvekilleri,
devlet dört yıl üst üste en fazla kurumlar vergisi ödeyen bir kurumu yirmi
bir yıllığına özelleştiriyor. Altına bu kuruma
dair taşınmazların satışına dair de şerh
koyuyor ama bu şerh ana sözleşme hükümlerine aykırı olarak
ihlal edilmiş ve taşınmazları teker teker
satılmaktadır.
TELEKOM'un
özelleştirilmesi ve sonrasında yaşananlar aslında bir utanç
tablosu olarak da karşımızda durmaktadır. Bu milletin
varlığı bu ülkenin kredisiyle özelleştirilmektedir.
Arazileri, taşınmazları göz göre göre halkın
değerleri, yarattığı değerler satılmaktadır.
60
bin dolayında olan personel sayısı bugün 29.313e
düşmüştür. Her yıl kâr yaparken ne bankalara olan borcu
ödeniyor, ne de hizmet kalitesinde maalesef bir artış
yaşanmıyor. Özelleştirmeden önce 150 bin kilometrelik fiber
ağa sahip olan Türkiye aradan geçen on üç yılda bir arpa yol
gidemiyor.
TÜRK
TELEKOM'un özelleştirilme süreci ve sonrasında uygulanan
politikaların bir an önce araştırılması, kamunun
uğradığı zararların belirlenmesi ve sorumluların
ortaya çıkarılması anlamında bu araştırma
önergesini destekliyor, hepinizi saygıyla selamlıyoruz. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Doğan.
Öneri
üzerinde üçüncü söz Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Manisa
Milletvekili Sayın Uğur Aydemire aittir.
Buyurun
Sayın Aydemir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz
üç dakikadır.
AK
PARTİ GRUBU ADINA UĞUR AYDEMİR (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin
vermiş olduğu grup önerisi aleyhinde AK PARTİ Grubumuz
adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Meclisi ve
milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce Zeytin Dalı Harekâtında şehit olan
şehitlerimize ve bugüne kadarki bütün şehitlerimize Allahtan rahmet
diliyor, gazilerimize de hayırlı şifalar diliyorum.
TÜRK
TELEKOM 2005 yılında 9 milyar dolar değere sahipken yüzde 55i 6
milyar 550 milyon dolara yirmi bir yıllığına
özelleştirilmiştir yani kiraya verilmiştir Haydar Beyin
söylediği gibi. Mevcut değerinin yüzde 30 fazlasına
özelleştirilmiştir. Devletimize özelleştirme bedeli olarak da
29/3/2007 tarihi itibarıyla borçların tamamı ödenmiştir.
Şayet özelleştirme süreci 2005 yılına kadar
uzamamış olsaydı, TÜRK TELEKOM 1990lı yıllarda
özelleştirilmiş olsaydı muhtemelen çok daha yüksek bir
değere özelleştirme bedeli elde edecektik.
Cumhurbaşkanımız
ve Genel Başkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğanın
liderliğinde AK PARTİ iktidarları olarak 2002 yılından
bugüne her daim milletimizin refahını ve mutluluğunu
artırmak için çalışmalara imza attık ve atmaya devam
edeceğiz. TÜRK TELEKOM da milletimizin çıkarları
doğrultusunda yirmi bir yıllığına
özelleştirilmiştir. TÜRK TELEKOM'un bugün itibarıyla yüzde 55i
ilgili firma Ogere, yüzde 25i Hazineye, yüzde 5i Varlık Fonuna aittir,
yüzde 15i ise halka açıktır. Hazinenin altın hissesi
olduğundan önemli kararların alınabilmesi için mutlaka Hazinenin
onayı gerekmektedir.
Sayın
milletvekilleri, TÜRK TELEKOM özelleştirilmeden bugüne kadar devletimize
yaklaşık 77 milyar nakdî fayda sağlamıştır,
ayrıca TÜRK TELEKOM altyapı ve lisans ödemeleri kapsamında 29
milyar da yatırım yapmıştır.
Değerli
arkadaşlar, Cumhuriyet Halk Partisinin önerisine
baktığımızda, gerekçelerine
baktığımızda ilgili şirkete birtakım faydalar
sağladığımızı, avantajlar getirdiğimizi
söylemektedirler. Bunlardan bir tanesi, ihale sonrası kurumlar vergisinin
yüzde 30dan yüzde 20ye düştüğüdür. Değerli arkadaşlar,
764 bin kurumlar vergisi mükellefi var, bunlardan bir tanesi de ilgili firma
Oger firmasıdır yani kurumlar vergisi yüzde 30dan yüzde 20ye
düşüyor, bütün şirketlere fayda sağlıyoruz, bunlardan bir
tanesi de Ogerdir. Dolayısıyla, Cumhuriyet Halk Partisinin burada
Hükûmetimize, Maliye Bakanımıza teşekkür etmesi lazım.
Niye? Bütün şirketlere fayda sağlıyoruz.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Onların talebi üzerine yaptınız indirimi.
UĞUR
AYDEMİR (Devamla) Bu şirketlerin bir tanesi de Ogerdir, o da
bundan yararlanmıştır.
Diğer
bir tanesi, sabit telefonların sabit ücretleri. Evet değerli
arkadaşlar, bunun da özelleştirmeden önce kararı
alınmıştır. Niye? Daha yüksek ücretle özelleştirme
yapalım diye.
Gerekçelerden
diğer bir tanesine de baktığımızda, yirmi bir
yıllığına kiralanmış olmasına rağmen
gayrimenkullerin satışını...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Aydemir.
UĞUR
AYDEMİR (Devamla) Evet, değerli arkadaşlar, gerekçelere
baktığımızda gerekçelerin bizim için hakikaten önemi
olmadığı ve gerekçelerin bir şeye
dayanmadığı, gerçeklik arz etmediğinden dolayı Cumhuriyet
Halk Partisi önerisine katılmıyoruz. Kiralanan bir şey teminat
olarak verilmez Sayın Haydar Bey.
Biz
yirmi bir yıllığına eğer bunları kiraya verdiysek
arsaları, gayrimenkulleri, kiralanan bir şeyi bankalara teminat koyma
şansları yoktur. 2025 yılından sonra bunların hepsi
devletimize kalacaktır. Sadece ve sadece, değerli arkadaşlar,
gayrimenkuller yani iletişim ve haberleşmenin dışında
kalan ne varsa, sosyal tesisleri veya idari binaları, onlar TELEKOMa
aittir. Bankalar bunlar üzerinde tasarruf sağlayabilirler diyorum.
Dolayısıyla,
Cumhuriyet Halk Partisi önerisine katılmadığımızı
belirtiyor, yüce Meclisimizi ve milletimizi saygıyla selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Akar.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, ismimi de söyleyerek Sayın
Uğur Bey
UĞUR
AYDEMİR (Manisa) Sataşmadım ya.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Hayır, sataşmadın.
Benim
yanlış ifade ettiğimi, aslında verilen garantilerin bununla
ilgisi olmadığını ifade ediyor. İzin verirseniz 69a
göre düzeltmek istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Akar.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Kocaeli
Milletvekili Haydar Akarın, Manisa Milletvekili Uğur Aydemirin CHP
grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
aşağı yukarı metinlerimiz birbirine benziyor ama
gerekçelerimizi sıralarken bu gerekçelerin yanlış olduğunu
söylüyor. Hemen TELEKOMun özelleştirilmesinden sonra -herhâlde
Hükûmetiniz bir söz verdi- kurumlar vergisini yüzde 30dan yüzde 20ye
düşürerek
Gerçekten de birçok kurum bundan fayda
sağlamıştır ama en çok TELEKOM
sağlamıştır. En kârlı şirketlerden bir tanesiydi
devletin, bu aileye verdikten sonra düşürerek yılda 400 milyon TLlik
bir avantaj sağlamışsınızdır.
Sabit
hatlarla ilgili şunu söyledim: Evet, belki daha yüksek fiyatlarla satmak
için sabit hatların ücretlendirmesini söylediniz ama çok yüksek
satamadınız, maalesef kiralayamadınız. Sabit hatlardan
dolayı da yılda 4 milyar 800 milyon TL bu şirket ekstra cebine
koydu. Yine borçların faizlerini gider göstererek bunu da altın
hisseli hazine kabul ettiği için, borçları gider gösterdiği için
ne yapıyor? Devlete ödediği vergiler 2005te
satıldığında 800 milyondan 312 milyona düşüyor, yine
bu da kamunun zararı.
Şimdi,
bir şirkete baktığınızda
Biraz evvel söylediği
gibi ben Arsaları, binaları teminat gösteriyor. demedim, yüzde 55
hissesini teminat göstererek kredi alıyor. Niçin kredi aldı biliyor
musunuz? Sadece yüzde 5lik peşin ödemeden bir avantaj sağlayabilmek
için kredi aldı. Şimdi, o kamu bankaları bu paranın
peşine düştü ve paralarını geri alamıyor.
Şimdi,
özelleştirmenin mantığına baktığınız
zaman daha kaliteli hizmet, tekelcilik anlayışının ortadan
kalkması olarak düşünülebilir ama TÜRK TELEKOM, hâlen tekel
Türkiyede, on beş yıl geçmesine rağmen, on iki-on üç yıl
geçmesine rağmen altyapı tekeli henüz kırılmış
değil, bunu da diğer GSM şirketleri de dâhil olmak üzere hepsine
bir koz olarak kullanıyor. Yani Tekelleşmenin önüne geçeceğiz.
mantığının da doğru olmadığını
görüyorsunuz.
Onun
için de şunu söylüyorum: TÜRK TELEKOM belki sekiz, dokuz yıl sonra
geri dönecek ama elinde bir şey kalmayabilir. Bu da hepimizin zararı
demektir, vatanın, milletin zararı demektir.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akar.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
3.- CHP
Grubunun, Kocaeli Milletvekili Haydar Akar ve arkadaşları
tarafından, Türk Telekomünikasyon AŞnin özelleştirme
sonrası durumu ve sorunlarının tespit edilmesi ile çözüm
yollarının belirlenmesi amacıyla 6/3/2018 tarihinde Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 7
Mart 2018 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
GARO
PAYLAN (İstanbul) Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisini oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Öneriyi
kabul edenler
Etmeyenler
Elektronik
oylamaya geçiyorum.
Oylama
için iki dakika süre tanıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.24
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 67nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
Cumhuriyet
Halk Partisi grup önerisinin oylamasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, öneri kabul
edilmemiştir.
VIII.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Önergeler
1.-
Başkanlıkça, Adana Milletvekili Mevlüt Karakayanın Kamu
İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu üyeliğinden istifasına
ilişkin önerge (4/138) yazısı
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Adana Milletvekili Sayın Mevlüt
Karakayanın Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonu
üyeliğinden istifasına ilişkin yazısı 7/3/2018
tarihinde Başkanlığımıza ulaşmıştır.
Bilginize
sunulur.
Sayın
milletvekilleri, gündemin Seçim kısmına geçiyoruz.
IX.-
SEÇİMLER
A)
Komisyonlarda Açık Bulunan Üyeliklere Seçim
1.- Kamu
İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda boş bulunan üyeliklere seçim
BAŞKAN
Kamu İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda boşalan ve Adalet ve
Kalkınma Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Ankara Milletvekili
Nevzat Ceylan aday gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kamu
İktisadi Teşebbüsleri Komisyonunda boşalan ve Milliyetçi Hareket
Partisi Grubuna düşen 1 üyelik için Muğla Milletvekili Mehmet
Erdoğan aday gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
2.- Plan ve
Bütçe Komisyonunda boş bulunan üyeliğe seçim
BAŞKAN
Plan ve Bütçe Komisyonunda boşalan ve Milliyetçi Hareket Partisi Grubuna
düşen 1 üyelik için Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya aday
gösterilmiştir.
Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Alınan
karar gereğince sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan, Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
X.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Vergi
Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
(1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 533) (x)
BAŞKAN
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
Dünkü
birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının
tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.
Şimdi
maddelere geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Kabul edilmiştir.
Şimdi
birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci
bölüm 1 ila 21inci maddeleri kapsamaktadır.
Birinci
bölüm üzerinde söz isteyen milletvekillerinin adlarını okuyorum:
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Mevlüt Karakaya,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Musa Çam,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili
Ertuğrul Kürkcü, şahıslar adına İzmir Milletvekili
Ertuğrul Kürkcü ve Zonguldak Milletvekili Faruk Çaturoğlu.
İlk
söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Sayın
Mevlüt Karakayaya aittir.
Süreniz
on dakikadır.
Buyurun
Sayın Karakaya. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA MEVLÜT KARAKAYA (Adana) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte
olan tasarının birinci bölümüyle ilgili olarak Milliyetçi Hareket
Partisi Grubu adına söz aldım.
Değerli
milletvekilleri, düzenleme de tabii çok sayıda kanunda
değişiklik getirmekte. Yatırım ve üretimin teşviki,
istihdamın artırılmasına ilişkin teşvikler, vergi
tabanının genişletilmesi gibi vergi alanını, iş
dünyasını ilgilendiren önemli yasal değişiklikler söz
konusu. Bunun dışında da tabii, elbette değişiklikler
var. Maddeler konusunda görüş ve düşüncelerimizi yine partimizin
temsilcileri aracılığıyla paylaşacağız. Ben
özellikle burada bir iki konuyu dile getirmek istiyorum.
Tabii,
bizim vergi yasalarımızda bir reform çalışmasının
yapılmasının, en azından dil yönüyle, anlam yönüyle bir
çalışmanın yapılmasının şart olduğu
ifade etmek istiyorum. Dil bu anlamda son derece önemli. Vergi mevzuatına
ilişkin, Sayın Bakan da herhâlde burada
Ben Maliye
Bakanını burada diye düşünmüştüm ama.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Olsun, Spor Bakanı var, daha iyi anlıyor
rakamlardan.
MEVLÜT
KARAKAYA (Devamla) Efendim, mutlaka anlıyordur.
Dil
konusu gerçekten önemli. Vergi mevzuatıyla ilgili
anlaşmazlıkların önemli bir kısmı aslında
yasaların açık bir şekilde, mevzuatın
anlaşılır bir şekilde düzenlenmemesiyle alakalı. Bunun
da bize ciddi bir maliyeti ve külfeti söz konusu oluyor.
Bakın,
ben sadece bir örnek vermek istiyorum: Birinci bölüm içerisinde yer alan
11inci maddemiz var. Bu maddede, yatırım teşvik belgesi
kapsamında tam mükellef sermaye şirketlerinin yurt
dışından getirerek sermaye olarak koyduğu yabancı
paraların değerlemesiyle ilgili bir düzenleme var. Bakın, bu
düzenleme Kur farklarını pasifte özel bir hesaba alır. diyor.
Belki teknik bir konu, keşke Maliye Bakanı burada olsaydı ne
demek istediğimi daha iyi anlayabilirdi, bürokrasi mutlaka notunu
alıp iletecektir ama şunu söyleyeyim ki: Buradaki yapılan
düzenleme, doğrudan doğruya vergi mevzuatının
dışına çıkan ya da onun bir başka disiplini olan
muhasebe uygulamalarına yönelik de bir düzenlemeyi getiriyor. Örnek
şu: Biz, bu düzenlemeyle birlikte, tanımlanmış, tarifi
yapılmış belli kur farklarını pasifte özel bir fon
hesabının alacağına kaydedeceğimizi öğreniyoruz.
Arkasından diyor ki: Olumsuz kur farkları ise bu hesabın
borcuna kaydedilir. Buraları bir kenara bırakalım, sadece
şuna işaret etmek istiyorum: Bakın, 1994 yılında Tek
Düzen Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği Maliye
Bakanlığı tarafından yayımlandı,
yaklaşık yirmi beş yıldır da -yirmi dört
yıldır- bu uygulama kullanılıyor. Bizim muhasebe
uygulamamızdaki çift karakterli hesaplar Nuh Nebide kaldı yani
şu an uygulamamızda çift karakterli, hem aktif hem pasif karakterli
bir hesap yok ama bizim Maliye Bakanlığımız, getirdiği
bu düzenlemede Özel fon hesabının borcuna kaydedilir. diyor. Bu,
önümüzdeki günlerde mali müşavirlerin tartışma konusu olacak.
Burada teknik açıdan daha söylenecek çok önemli şeyler var, ben
oralara girmek istemiyorum. Bunu sadece bir örnek olsun diye söylüyorum. En
azından, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hiç
olmazsa, bu 11inci maddenin son cümlesini çıkarın ve muhasebe
uygulamalarına müdahale etmeyin. Bu, uygulamada ciddi sorunlara neden
olacak ve yine zamanımızı alacak ve birçok anlaşmazlık
olarak karşımıza çıkacak, Maliye
Bakanlığının önemli sorunları hâline gelmeye
başlayacak.
Değerli
milletvekilleri, uygulamanın katkıları, faydaları ne
olacak, onlara girmek istemiyorum ama burada yatırımların
teşviki noktasında bir amaç, niyet söz konusu. Dolayısıyla
katkının faydalı olacağına inanıyorum,
olması gerektiğini umuyorum en azından.
Şimdi,
gündeme getirmek istediğim bir başka konu -birçoğunuzun, konuyla
ilgili olanların ben bilgisi dâhilinde olduğunu düşünüyorum-
2003 yılında bir uygulama getirildi, enflasyon muhasebesi
uygulaması. Bu enflasyon muhasebesinin uygulanması, mali
raporların, bilanço ve gelir tablolarının enflasyona göre düzeltilmesi
ilk defa 2004 yılında uygulandı. Bunun, uluslararası
finansal raporlama standartlarına göre bu düzeltmenin belli
şartları vardı ve enflasyon muhasebesi düzeltmesi bizim
mevzuatımızda da yer aldı. Buna göre düzeltme ilk defa 2004
yılında yapıldı. Bu, aynı zamanda son defa oldu,
2005ten sonra Türkiyede enflasyon düzeltmesi yapılmadı. Neden
yapılmadı? Düzeltme için gerekli şartların söz konusu
olmamasından dolayı. Ama ben burada bir konuya dikkatlerinizi çekmek
istiyorum. Enflasyon muhasebesi uygulamasıyla birlikte, mükelleflerin
lehine olan maliyet bedeli artırımı, yeniden değerleme ve
son giren ilk çıkar, LIFO olarak ifade ettiğimiz bazı yöntem
ve müesseseler, değerlemeye yönelik birtakım uygulamalar uygulamadan
kaldırıldı.
Değerli
milletvekilleri, bakın, 2005ten beri uygulanmayan yeniden değerleme
dolayısıyla bugün işletmeler çok önemli ölçüde,
yaklaşık yüzde 40 oranına varan amortisman giderini
yazamadılar yeniden değerleme yapamadıklarından
dolayı. Ben şöyle bir hesaplama yaptım: Ekonomik ömrü on
yıl olan bir demirbaş ya da sabit kıymetin bir firma
tarafından alınması durumunda burada maliyet değeriyle,
aktife giriş değeriyle amortisman ayırmaları ile yeniden
değerleme uygulaması olmasaydı yani enflasyon düzeltmesiyle
kaldırdığımız, daha sonradan da enflasyon düzeltmesi
yapılamayan bir ortamı karşılaştırmak istiyorum.
On yıl ekonomik ömrü olan bir sabit kıymette yeniden değerleme
yapabilmiş olsalardı, bakın, bin lirada 360 TL daha fazla
amortisman ayıracaklardı, bunu ayıramadılar. Sadece bu
değil. Bu sabit kıymetlerin aktiften çıkması durumunda,
yine enflasyon etkisiyle fiktif, zahirî kâr dediğimiz kârlar ortaya
çıkacak ve mükellef bunun da vergisini ödeyecek; ödeyecek demiyorum,
ödüyor.
Dolayısıyla
uluslararası finansal raporlama standartlarında maddi duran
varlıkların değerlemesiyle ilgili standartta hepinizin ya da
çoğunuzun malumu olduğu üzere yeniden değerleme seçeneği,
modeli var, devam etmekte. Bunu şunun için söylüyorum: Enflasyon
muhasebesiyle birlikte var yani enflasyon muhasebesinin şartlarının
oluşmamış olması, yeniden değerlemenin, maliyet
artırımının ya da LIFO uygulamasının
yapılamayacağı anlamına gelmiyor. Şu anki mevcut
yapı ve sistemde bizim bilançolarımız yine fiktif kârlar
üretiyor, fiktif kârlar üzerinden de vergiler alınmaya devam ediyor.
Ben
bu anlamda, sonuç olarak şunu ifade etmek istiyorum: Bu konularda da
Maliye Bakanlığının bir düzenlemeyle gelmesini umuyor ve
bekliyorum ve aynı zamanda, özellikle muhasebe uygulamalarına yönelik
ifadelerde, yazım dilinde daha dikkatli olunması gerektiğini bir
kez daha ikazen söylüyorum ve yüce heyetinizi tekrar saygıyla
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Karakaya.
Şimdi
söz sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğluna aittir.
Buyurun
Sayın Bekaroğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakikadır.
CHP
GRUBU ADINA MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
533
sıra sayısıyla görüşmekte olduğumuz Kanun
Tasarısının birinci bölümü üzerinde söz aldım.
Değerli
arkadaşlarım, bu kanun tasarısı daha önce 9 defa
çıkardığımız gibi bir torba yasa. Bu torba yasa, 43
tane kanun ve kanun hükmünde kararnamede değişiklik yapıyor
değerli arkadaşlarım. Bunları defalarca konuştuk ama
her seferinde kayıtlara geçirmekte fayda var. Böyle yasa yapılmaz;
bunu herkes biliyor, bunun kitapları yazıldı, konuşuldu,
tartışıldı ama yapıyoruz. Öncelikle niye
yapılmaz? Çünkü bu kadar çok yasayı değiştiriyoruz ve birçoğu
farklı ihtisas komisyonlarında görüşülmesi gerekli konular ama
maalesef hepsi, her konuda uzman olmayan Plan ve Bütçe Komisyonuna -burada
kolay oluyor çünkü Hükûmetin mutlak çoğunluğu var, gerçi diğer
komisyonlar da aynı- geliyor ve çok da tartışılmadan
geçiyor, görüşülüp gidiyor. Bu tasarıda da 43 tane kanunla ilgili çok
farklı konularda değişiklik yapılıyor, Pasaport
Yasasından Vergi Usul Kanununa kadar çok farklı konularda
değişiklik yapılıyor değerli arkadaşlarım.
Peki,
bu değişiklikler yapılıyor da ne oluyor? Bakın, 1
Kasım seçimlerinden sonra, Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri
ekonomide işlerin iyi gitmediğini fark ettiklerinden dolayı
-buna benzer, yatırım ortamını iyileştirecek, büyümeyi
teşvik edecek, tetikleyecek, bundan önce 8 tane, geçen hafta da
yatırım ortamını iyileştirmek amacıyla 1 tane
çıktı- bu torba yasayla beraber 10 tane torba yasa çıkardık
değerli arkadaşlarım. 10 tane torba yasada yüzlerce düzenleme
yaptık. Cumhuriyet tarihinde hiç görülmemiş teşvikler verdik,
gerçekten cumhuriyet tarihinde hiç görülmemiş teşvikler verdik. Ne
oldu? Sayın Cumhurbaşkanı, Hükûmet yetkilileri, Adalet ve
Kalkınma Partisinin sözcüleri dünyada rekor büyüme diyorlar. Tek bir
rakam, tek bir aylık, tek çeyreklik tek rakam. 11,1 büyüdük,
görülmemiş bir şey. Ekonomi batacak. dediler ama biz acayip bir
şekilde uçtuk
Değerli
arkadaşlarım, elbette büyüme ekonomik göstergelerden bir tanesidir,
önemlidir ama bunun yanında çok daha önemli göstergeler var, bu
göstergeleri Hükûmet görmezden geliyor. Bunu sadece açıklamalar yaparken
görmezden gelse ama ciddi ciddi oturup konuşurken bunları dikkate
alsa ve düzenlemeleri ona göre yapsa söyleyecek sözümüz yok. Kur, faiz ne
oluyor, cari açık ne oluyor, enflasyon ne oluyor, Türkiye'nin borçları
ne oldu, nerelere doğru gidiyor, istihdam nedir; bunlar son derece önemli
ekonomik göstergeler ama bu göstergeleri görmüyor. Son zamanlarda büyümeyi de
sadece bir çeyrekte görüyor: Biz 11,1 büyüdük. Peki, sonra ne oldu?
Değerli
arkadaşlarım, geçtiğimiz ay, Hükûmet sözcüleri de öyle
açıkladılar ama Hükûmet yanlısı medyada ne denildi:
İhracatta uçtuk. Rekor büyüme ihracatta. Gerçekten değerli
arkadaşlarım, ihracatta rekor büyüme var. Bakın, ihracat geçen
sene ocak ayına göre yüzde 10,7 artmış ama sadece ihracat
rakamları veriliyor. Peki, ithalatta ne olmuş değerli
arkadaşlarım? İthalatta ise geçen sene ocak ayına göre
yüzde 38 oranında artma olmuş, ocak ayı dış ticareti
de geçen seneye göre yüzde 108,8 oranında artmış yani
dış ticaret açığı gerçekten uçmuş. Uçan
dış ticaret açığıdır. İhracatta uçtuk.
deyip sadece olayın bir tarafını gösteriyorlar.
Bir
daha tekrar ediyorum: Bunu muhalefete, vatandaşa böyle gösterseler ama
tedbirleri alırken Bakanlar Kurulu uzmanlarla oturup bu konuları
tartışırken bütün ayrıntısıyla incelese, nerede
eksik var, nerede ne var, bunları değerlendirse ve ona göre tedbirler
alsa söyleyecek bir şeyimiz yok ama aynen bu manşetler gibi
İhracatta uçtuk, dolayısıyla büyüyoruz, dolayısıyla
yapılacak şeyler yok
Değerli
arkadaşlarım, aslında ihracat için ürettiğimiz mallar bizim ürettiğimiz mallar
değil, katma değeri bizim ürettiğimiz mallar değil;
bunların, Türkiyenin ihraç ettiği 100 doların ya da 1
doların 70 senti dışarıdan geliyor ve temel problem de bu.
Sizin alelacele, panik şeklinde yapmış olduğunuz paketler
ile büyüme olsun diye etraflıca konuşmadığınız,
tartışmadığınız düzenlemeler bu rakamları
değiştirmiyor yani Türkiyeden ihraç ettiğimiz malların yüzde
70inin dışarıdan geldiği gerçeğini
değiştirmiyor. Bu gerçek değişmediğinden dolayı
da ekonomi giderek kötüye doğru gidiyor ama biz kendimizi
kandırıyoruz, İhracatta uçtuk
TİM ihracat
rakamlarını açıklıyor ve müthiş manşetler
atılıyor, işte bir ay sonra, iki ay sonra ithalat
rakamlarını açıklıyor ama haber yapan bile olmuyor.
Değerli
arkadaşlarım, özellikle Çinle ilgili ticarete bir göz atmak
gerekiyor, bir de Avrupaya göz atmak gerekiyor. Çinle ilgili yapılan
ticarette müthiş bir açık veriliyor, korkunç derecede açık
veriliyor. 225 milyon dolar -ocak ayı için söylüyorum- ihracata karşılık
2 milyar 176 milyon dolar ithalat yapmışız, 9 kat ama sürekli
eleştirdiğimiz, kavga hâlinde olduğumuz Avrupayla ilgili
işlere baktığımız zaman öyle değil, neredeyse
ihracat ve ithalatımız birbirlerine yakın değerli
arkadaşlarım.
Değerli
arkadaşlarım, bu tedbirleri, bu paketleri sürekli şekilde
görüşüyoruz ama sanki Türkiyede birileri bizi Çin ekonomisine
çalıştırıyor gibi bir durum var. Dolayısıyla
ihracatta uçtuk rakamlarının hiçbir anlamı yok milleti
kandırmanın ötesinde. Sadece milleti kandırsanız bir daha
tekrar ediyorum- söyleyecek bir şey yok ama siz de inanıyorsunuz, siz
de inanıyorsunuz, kendi kendinizi de kandırıyorsunuz ve ciddi
hiçbir düzenleme yapmıyorsunuz, getirmiyorsunuz.
Değerli
arkadaşlarım, birkaç tane daha rakam vereyim: 2017 yılında,
pamuk ülkesi olan Türkiye 3 milyar dolarlık pamuk, iplik ve mensucat ithal
etti, 3 milyar dolarlık. Oysaki kur yüzde 15 daha değerlidir, içeride
iplik üretmek çok daha ucuzdur. Neden bir fabrika kurulmuyor? Niçin içeride
üretmek için hiçbir şey yapılmıyor? Niçin fabrika
kurulmasını teşvik edecek düzenlemeler yapılmıyor
değerli arkadaşlarım?
Otomobille
ilgili de çok ciddi rakamlar var, bunu da tekrarlayayım. 2017
yılında 25,5 milyar dolarlık kara taşıtı ihraç
ettik. Müthiş bir rakam değil mi? Rekor. OECD verilerine göre, bu
sektörde ithalat payı yüzde 65,1dir yani bu ihracat için 16 milyar
dolarlık ara malı ithal ettik, katma değer olarak
ihracatımız 8,9 milyar dolar oldu. Şimdi, bakın, öte yandan
2017 yılında 20,9 milyar dolarlık taşıt aracı
ithal ettik değerli arkadaşlarım. Dolayısıyla bu rekor
ihracata rağmen, taşıt araçları açısından 12
milyar dolar açığımız var. Böyle bir ekonomiyi
konuşuyoruz.
O
nedenle, Ekonomide uçtuk, büyüme 11,1dir. Kim ne derse desin, bütün bu
konularla ilgili söylenenler
Bizim düşmanlarımızdır,
hainler böyle konuşuyor; işler böyle değildir. diye
söylediğiniz şeylerin tamamı havada kalıyor değerli
arkadaşlarım. Ne yaptık ettik iki senede? Bakın, 2016da
yayınlanan Orta Vadeli Programda, 2017-2019 dönemini kapsayan Orta Vadeli
Programda cari açığın 2017 yılında 32 milyar dolar
olacağı öngörülmüştü. Ne kadar oldu 2017 yılında cari
açık? 47,1 milyar dolar değerli arkadaşlar. Bakın, siz bir
şeyler konuşuyorsunuz, söylüyorsunuz ama söylediklerinizin hiçbiri
gerçekleri göstermiyor. Bütün bu tedbirlere rağmen Türkiye hızlı
bir şekilde uçuruma doğru -ekonomi açısından söylüyorum,
diğer açılar da dâhil- gidiyor değerli arkadaşlarım. O
nedenle, Hükûmetin bir an evvel böyle panik tarzında
değişiklikler yaparak bir yere gidemeyeceğini görmesi gerekiyor.
Şimdi,
elimizdeki bu pakette 20 milyar TLlik bir teşvik öngörüyoruz, 20 milyar
TL. Daha evvel de milyarlarca lira piyasaya verdik ama ithalatımız ve
ihracatımız ortada. Gerçekten dost acı söylüyor, muhalefet
söylüyor diye duymazdan geliyorsunuz ama Türkiye ekonomisi iyi gitmiyor
değerli arkadaşlarım.
Saygılarımla.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Bekaroğlu.
Söz
sırası Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İzmir
Milletvekili Ertuğrul Kürkcüye aittir. (HDP sıralarından
alkışlar)
Sayın
Kürkcü, sizin şahıs adına da beş dakika söz
hakkınız var, ikisini birleştirip konuşma sürenizi on
beş dakika olarak belirliyorum.
HDP
GRUBU ADINA ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Teşekkürler Başkan.
Başarılar
diliyorum.
Bir
torba yasa daha. İktidar torba yasayı dayatınca ister istemez
biz de bunun yasama ve kamu yönetimi açısından kabul
edilemezliğine dair itirazlarımızı tekrar etmek zorunda
kalıyoruz. Biz, modern hukuka yol gösteren Roma hukukunun tek konu, tek
kanun ilkesinin halkın hakkının ve hukukunun korunması
bakımından yol gösterici ilke olduğunu kabul ediyoruz. Torba
kanun yani bir kanunun birden çok konuyla ilişkilendirilmesi Roma
hukukunda bir suçtu. İktidarın bir konuda yasa çıkartmak için
başka bir konuyu rüşvet olarak sunmasının önlenmesi için bu
şekilde yasa yapılmasına izin vermeyen Roma hukukuna göre
cinayet sayılan şey şimdi bizde ilke hâlindedir. Bu, ilke hâline
geldiğinden beri hukuk fakültelerinde de Roma hukukunun öğretilmesi
zorunlu olmaktan çıkartıldı. Bu aslında şuna benzer:
Üniversitelerin fizik bölümlerinde Newton yasalarının
öğretilmesinin sona erdirilmesi, bundan vazgeçilmesi esasen fizikten
vazgeçmekle nasıl eş değerse Roma hukukundan vazgeçmek de
aynı şekildedir. Siz Newton fiziği olmadan ne göreliliki ne
endeterminizmi öğretebilirsiniz, olsa olsa hokkabazlık
öğretebilirsiniz. Maalesef hukuk fakültelerindeki durum budur ama daha
önemlisi, Meclisimiz ya da Hükûmet Meclise sunduğu yasayla Roma hukukunun
bu ilkesine boş vermeye Meclisi çağırmış durumda.
Bu
yasa teklifi aslında sadece teknik olarak değil, siyasi bakımdan
da her türlü kuralla bağını kopartmış olan vahşi
iktidar mücadelesinin bir parçası. Eldeki torba bir yanıyla,
ekonominin kendi dinamikleriyle işlemeye devam edebilemeyeceğinin,
buna takatinin kalmadığının, var olan ekonomik ve toplumsal
yapı içerisinde yeni bir üretici kapasite ortaya çıkarılamayacağının,
ekonomi dışı yöntemlerle arkadan itilmedikçe ekonominin
yürüyemeyeceğinin bir itirafıdır.
Bu
torba yasanın yanlış bir yordamla da olsa gerçekten
yatırım ortamının iyileştirilmesi, ekonominin
teşvik edilmesi maksadıyla da bir ilgisi yoktur. Yasa teklifini
getiren Hükûmet düşünüyor ki böylece, takatten düşen çarkları
yerel seçimlere kadar dönüyor göstermek mümkündür. İçine her şeyin
doldurulmaya cüret edilmesi, iktisadi faaliyeti hiç değilse mevcut ölçekte
sürdürmesi için yerli ve uluslararası sermayeyi bütçe gelirleri ve
İşsizlik Sigortası Fonundan mümkün en geniş çapta yemlemek
amacıyladır. Sermaye dolaylı vergiler ve İşsizlik
Sigortası Fonunda biriken gelirlerle yemlenirken sermayeye kamu
kaynağından fon aktarmanın rüşveti olarak da aynı
torbanın içine işçi kadınların çocuklarına kreş
desteği, asgari ücretlinin gelir vergisi diliminin değişmemesi,
Süryani vakıf mallarının iadesi gibi dezavantajlı
kesimlerin çıkarlarına sözüm ona hitap eden konular konuluyor.
Umuluyor ki halk bu rüşvet karşılığında torba
yasanızı satın alır, muhalefetin itirazları havada
kalır. İnanın arkadaşlar, itirazlarımız havada
kalmıyor, bunu en iyi Adalet ve Kalkınma Partisi Genel
Başkanı ve onun güvenlik ve propaganda aygıtları sizden,
bizden, hepimizden iyi biliyor yoksa bir anket bağımlısı
olduğunu hepimizin bildiği Genel Başkanınız kamuoyu
yoklamalarını durdurur muydu?
Halkların
Demokratik Partisinin ve Parlamento dışında yerel yönetimler
düzeyinde siyasi faaliyet sürdüren Demokratik Bölgeler Partisinin 7 Haziran
2015ten bu yana uğradığı bunca şiddet, zulüm,
ayrımcılık, nefret söylemi, önleme ve cezalandırmanın
biricik nedeni muhalefetin sesinin dünyanın ve Türkiyenin dört
yanından işitiliyor olmasıdır.
Tam
otuz üç aydır aralıksız süregiden bu şiddet ve baskı
ortamında giren çıkanlarla birlikte 13 vekilimizi hapsettiniz, 9
vekilimizin hapistekiler de dâhil vekilliğini düşürdünüz. 80i
aşkın belediye eş başkanımızı görevden
aldınız, 5 binden fazla parti üye ve yöneticimizi hapsettiniz, on
binlerce akademisyen, memur, öğretmen, hekim seçmenimizi hapse koydunuz;
partimizin siyasi faaliyetlerini baltaladınız. Ama her kamuoyu
yoklamasında kendi yaptırdıklarınız da dâhil olmak
üzere, Halkların Demokratik Partisinin seçmen desteğinin
düşürülemediğini, tersine giderek yükselmekte olduğunu
gözlerinizle gördünüz. Buna karşılık 1970lerin milliyetçi
cephelerinin bütün kılıç artıklarını doldurmak için
kesenin ağzını da, torbanın ağzını da
ardına kadar açsanız artık fareli köyün kavalcısı
rolünü oynayamayacağınızı görüyorsunuz. Torba yasalarla
tahkim ettiğiniz bu topyekûn saldırı dalgaları altında
toplumu soktuğunuz 16 Nisan referandumunda düşmekten ancak Yüksek
Seçim Kurulunun darbesiyle kurtuldunuz ama inanın daha fazla kaçacak yer
kalmadı. Ne yapsanız ne etseniz ne ittifaklar kursanız,
şeytanın aklına gelmeyecek ne oyunlar düzseniz, hangi hileyi
yasa şekline soksanız 1 oyunuzun 2, muhalefetin 2 oyunun 1
sayılacağı ne çeşit yasalar çıkartmaya kalksanız
da inanın süreniz doldu çünkü yettiniz artık ...(x)
Ben
karşıtınız olduğum için bu söylediklerime
kulaklarınızı tıkamayı tercih edebilirsiniz ama
İbni Haldunun hikmetinden sual etmezsiniz, şu sözlerine
kulaklarınızı açmazlık etmezsiniz diye düşünüyorum.
Okuyayım size ne demiş bu kadim zaman bilgesi: Hükümdarın,
ekonomik ve toplumsal olayları kişisel arzularına göre yönetmeye
çalışmasıyla devlette iyileşmesi olanaklı olmayan
hastalıklar ortaya çıkar. Hükümdarın lüksünü ve desteğini,
satın almış olduğu ordu ve bürokrasinin desteğini
sürdürebilmesi için vergileri artırması gerekir. Artan vergi
oranları ekonomik faaliyetlerin azalmasına neden olur ve
hükümdarın amacının tersine devlet gelirleri azalır.
Yönetilenlerin devletten beklentileri zayıflar ve umutsuzluk
yayılır. Ekonomik faaliyetler duraklar, insanlar uzun vadeli planlar
yapamaz olurlar. Doğum hızı geriler, kalabalık kentlerde
nüfus ve çevre sorunları ortaya çıkar, devlet çözülmeye başlar,
merkezden uzak bölgelerdeki valiler, generaller, prensler ya da başka
devletler belli toprak parçalarını koparmaya başlarlar.
Başkentte bile ordu ve bürokratlar hükümdarın otoritesine ele geçirmeye,
hükümdarı sadece makam ve sıfattan oluşan bir şeye
dönüştürmeye başlar. Sonunda dışarıdan gelen
asabiyyesi güçlü, genç, sağlıklı bir topluluk devleti istila
eder ve çürüyen yapıyı ortadan kaldırıp yenisini kurar.
Dua edin İbni Haldun yanılıyor olsun.
Sizin
torba yasanız varsa bizim de topyekûn muhalefetimiz var. Kendimizi
torbanıza ve torbalı gündeminize hapsetmemeye kararlıyız.
Halklarımızın yaşama, özgürlük ve güvenlik
hakkını, işkenceye, zalimane, gayriinsani, haysiyet
kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulmama hakkını,
barış içinde yaşama hakkını, fikir, vicdan ve din
hürriyeti hakkını, doğrudan veya serbestçe seçilmiş
temsilciler vasıtasıyla memleketin kamu işleri yönetimine
katılma hakkını, kamu hizmetlerine eşitlikle girme
hakkını, iktidarın genel ve eşit oyla ve dürüst seçimlerle
devredilmesi hakkını, sosyal güvenlik hakkını, haysiyeti
için ve şahsiyetinin serbestçe gelişmesi için zaruri olan ekonomik,
sosyal ve kültürel hakları, çalışma, işini serbestçe seçme,
adil ve elverişli çalışma şartları ve işsizlikten
korunma hakkını, eşit işe eşit ücret
hakkını, insanlık onuruna uygun adil ve elverişli bir ücret
hakkını, sendika kurma ve sendikalara katılma hakkını,
işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma
şartları ve işsizlikten korunma hakkını, temiz ve
güvenli bir çevrede yaşama hakkını bütün zulmünüze,
baskınıza, sözlü ve fiziki şiddetinize, yalanlarınıza,
hak gasplarınıza karşı savunmaya devam edeceğiz.
İbni
Haldunun söylediği asabiyyesi güçlü, genç, sağlıklı
topluluk biziz. Buna yeteneği olan kesimleri temsil ediyoruz. Bunca zulme,
şiddete, ikiyüzlülüğe, adaletsizliğe, eşitsizliğe
rağmen durmaksızın hayatı ve geleceği doğuran
kadınların, gençlerin, fabrikada, hastanede, okulda, sokakta, tarlada
çalışanların, düşünce ve sanatın yaratıcılarının
tarihsel direnişinden besleniyoruz. O yüzden geleceğe umutla
bakıyoruz, sinmiyoruz, tutunduğumuz siyasi mevzileri koruyor ve
pekiştiriyoruz. Her düşenin yerini yenisi alıyor. Bizi bitirdiğinizi
sandığınız zamanda Türkiyenin sosyal muhalefet tarihinin
en büyük kongresini topluyoruz ve o yüzden merkez medyaya
yerleştirdiğiniz propagandacılarınız bile bunca
zulümden sonra teslim etmek zorunda kalıyor ki HDP oylarını
koruyor, seçmenler partisine desteğini sürdürüyor, özellikle de büyük
şehirlerdeki Kürt seçmen HDPye desteğini koruyor.
Yurttaşları
arkanızda toplamanız için elinizde tek çare olarak siyasi
yürüyüşünüzü yurtta savaş vitesinden cihanda savaş vitesine
yükseltmek kalıyor. Propagandacılarınız büyük bir
mutlulukla haber verdiğine göre, Afrin operasyonuyla devlete ve Hükûmete
olan güven 8-9 puan artmış, Afrin bu yanıyla 15 Temmuza
benziyormuş. 1918de Birinci Dünya Savaşının
dumanları kalkar ve altından harap olmuş bir dünya ve yok olmuş
milyonlarca hayatın acısı yükselirken Amerikalı Senatör
Hiram Warren Johnson Savaş çıktığında ilk kayıp
hakikat olur. demişti. Hakikatin yerini efsanelerin, menkıbenin,
psikolojik harekâtın aldığı bir dönemde
halkımızı, halklarımızı vatanın tehlike
altında olduğuna, devletin bekasının tehdit altında
olduğuna inandırmak bir süre için mümkün olabilir. Ne var ki
insanların Türkiye sınırları içinde çözülmemiş Kürt
sorununun bir fonksiyonu olan isyan ve savaşa son vermek için Suriye ve
Irak Kürtlerini de hegemonya altına almanın içerideki
çatışmaya son vereceğine inanması için OHALi, resmî
yalanı sonsuza kadar sürdürmek ve ekonominin çarklarını torba
yasalarla çevirmek mümkün olamayacaktır.
Sevgili
arkadaşlar, sizlerden bu yasayı getiren parti, onun seçtiği
Hükûmet, onun iktidara yükselttiği Cumhurbaşkanından oluşan
bu heyete şu çağrıda bulunuyoruz: Gelin, Türkiyeyi sonu gelmez
bir karışıklığın içerisine atacak olan içeride ve
dışarıda savaş yönteminden içeride ve
dışarıda uzlaşma ve ortaklığa tekrar yüzünüzü
geri çevirin. Bunu yapmadığınız takdirde eninde sonunda
Türkiye kendisini yönetecek bir hükûmeti, yurttaşlar kendi aralarında
barış ve ortaklığı kuracaklardır. Fakat bu,
siyasetin yardımıyla kısa yoldan, acısız bir biçimde
değil çok büyük acılardan sonra mutlaka ama mutlaka mümkün
olacaktır. Fakat bunca acıya, bunca kayba, bunca yıkıma
değecek midir? Sadece güneyimizde olan bitenlere
baktığımız zaman Türkiyeyi yönetenlerin teşvik
ettiği Emevi Camisinde namaz kılmak uğruna
kışkırttıkları, dünyanın bütün büyük güçlerinin
devreye girmesine yol açtıkları Suriye iç savaşının
Suriye yurttaşlarına çektirdiklerine bir bakın. Onlardan 3
milyonunu misafir etmesek, burada aramızda yaşamalarına imkân
vermesek yok olacak olan ve aslında bir toplum olarak yok olmuş bulunan
Suriyenin akıbetine bakın. İçeride ve dışarıda savaş
böbürlenmesinin
Aslında Suriyede olanların bir bakıma bu
politikadan vazgeçilmezse bizim hikâyemiz olduğunu düşünün. Türkiye,
pekâlâ başka bir yol seçebilir; hem siyaseten başka bir yol seçebilir
hem bölgesel olarak başka bir yol seçebilir ama belli ki bunun için
kendisine başka bir hükûmet seçmesi gerekiyor. Yeter ki bu hükûmet
değişiminin barışçıl ve demokratik bir yoldan
olmasının önü açılsın. Eğer halk, iradesinin ortaya
çıkması, içeride ve dışarıda savaş siyasetinden,
zenginleri koruyan bir ekonomi siyasetinden, erkekleri koruyan bir nüfus
siyasetinden adil, eşit, demokratik, özgürlükçü bir yeni Türkiyeye geçme
yolu açık tutulmayacak olursa çok büyük bir hüsranla karşı
karşıya kalacaktır. Bu hüsranın önlenmesi,
halklarımızın umuda yolculuğunun devam edebilmesi için
eşit, adil, demokratik, şeffaf bir seçim hem iktidarı hem
muhalefeti gelecekte birlikte yaşayabilecekleri bir ülkede tutabilmenin
biricik yolu olarak gözüküyor. İnanın, zorbalığa kimse
boyun eğmeyecek. İster torba yasayla getirilen ekonomik
zorbalığa isterse bu anayasal ve ittifak dayatmalarıyla
getirilen siyasi zorbalığa Halkların Demokratik Partisi boyun
eğmeyenlerin önünde yürüyüşüne devam edecek.
Hepinizi
sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Kürkcü.
Şimdi,
şahsı adına söz alan Zonguldak Milletvekili Faruk
Çaturoğluna söz veriyorum.
Buyurun
Çaturoğlu. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
FARUK
ÇATUROĞLU (Zonguldak) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının birinci
bölümü hakkında söz almış bulunmaktayım. Hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce ilimizde Türkiye Taşkömürü Kurumu Genel
Müdürlüğüne bağlı maden ocaklarında 3 Mart 1992de Kozluda
263, bugün yani 7 Mart 1983te Armutçukta 102 madencimiz grizu
patlamaları sonucunda şehit olmuşlardır. Bu vesileyle tüm
maden şehitlerimizi rahmet ve şükranla yâd ediyorum. Bu
şehitlerimiz için de ileriki bölümlerde bir düzenlemenin olduğunu
burada belirtmek istiyorum.
Diğer
taraftan, ordumuz Suriyede bir operasyon yürütüyor. Öncelikle bu operasyonda
şehit olan bütün askerlerimize, güvenlik kuvvetlerimize Allahtan rahmet
diliyorum, mekânları cennet olsun. Gazilerimize sağlık ve afiyet
diliyorum. Ordumuz bu operasyonda inşallah büyük bir başarı elde
edecek ve Türkiye güvenlik risklerini çok kısa bir zamanda bertaraf ederek
bölgedeki güçlü ve belirleyici konumunu daha da artıracaktır.
Değerli
milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz kanun tasarısı çok
farklı toplum kesimlerini ilgilendiren, ekonomimize daha çok güç
kazandıracak ve toplumsal refahı artıracak çok kapsamlı bir
kanun tasarısıdır. Yatırım, üretim, ihracat ve
istihdamın teşvikine dönük son derece önemli yasal düzenlemeler var.
Tasarrufların artırılması, iş yapma
kolaylığının artırılması, enerji ve
madencilik sektörünün geliştirilmesi, vergi kanunlarıyla ilgili
ihtilafların giderilmesi, çalışma hayatındaki birçok
düzenlemenin vatandaş ve mükellefler lehine
kolaylaştırılması, kamu taşınmazlarının
ekonomiye kazandırılması ve sosyal amaçlı düzenlemeler var.
Bildiğiniz
gibi, Türkiye ekonomisi 2017 yılında çok güçlü bir performans
sergilemiştir. 2016 yılında başta hain darbe girişimi
olmak üzere, maruz kaldığımız iç ve dış
şoklar karşısında AK PARTİ olarak hızla
uygulamaya koyduğumuz tedbirler ve gerçekleştirdiğimiz reform
niteliğindeki düzenlemeler neticesinde Türkiye ekonomisi çok
hızlı bir toparlanmayı gerçekleştirdi. Açıklanan
göstergeler itibarıyla baktığımızda 2017
yılının ilk üç çeyreğinde yüzde 7,4 oranında büyümenin
yakalandığına ve gerçekten gerek OECD ülkeleri içerisinde
gerekse avro bölgesi itibarıyla bakıldığında bu
olağanüstü bir performansa işaret etmektedir; bu, 2018
yılında da sürdürülecektir.
Değerli
milletvekilleri, yarın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Burada özellikle
kadın istihdamımıza destek olan son derece önemli bir
desteğimizi ifade ediyoruz, bu da kreş desteğidir. Bu düzenleme
özellikle önümüzdeki dönemde, küçük çocuğu olan kadın
çalışanlarımız açısından önemli bir düzenlemedir.
Yapmış olduğumuz düzenlemede, bir işveren brüt ücretin
yüzde 15ine denk gelecek şekilde 300 lira civarında bir tutarı
kadın çalışanına kreş desteği olarak ücret
gelirinden düşecek, istisna edecektir.
Yine
-istihdam piyasalarıyla ilgili olan bir konu- asgari ücretin vergi
diliminden etkilenmemesini kalıcı hâle getiriyoruz.
Yine,
2018 yılında işverene 100 lira miktarındaki asgari ücret
desteğini uygulamaya da devam ediyoruz. Bu destekten yaklaşık 11
milyon 800 bin çalışanımız istifade edecektir.
Özellikle
önümüzdeki üç yılda yani 2018, 2019 ve 2020 yıllarında
istihdamın artması noktasında son derece teşvik edici
düzenlemeler getiriyoruz.
Tasarının
ülkemize hayırlı olmasını temenni ediyor, yüce heyetinizi
sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan, çok kısa bir
söz talebim var.
BAŞKAN
Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
40.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, önemli bir kanunu
görüştüklerine ve soru-cevap bölümünde Maliye Bakanının
hazır bulunması gerektiğine ilişkin açıklaması
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan, teşekkür
ederim.
Doğrusu,
çok önemli bir kanunu görüşüyoruz, 94 madde ve oldukça kapsamlı. Hem
kapsamı itibarıyla hem de ilgilendirdiği alan itibarıyla
Maliye Bakanımızın burada olması gerektiğini
düşünüyoruz. Biraz sonra soru-cevap bölümüne geçeceğiz. Spor Bakanımız
burada ancak eminim kendisi de sorulara cevap vermekte zorlanacaktır yani
kendi alanı değil. Mutlaka Maliye Bakanının da işleri
vardır ama sonuçta şu anda bizler burada bu yasanın
görüşmelerini yapıyoruz.
Özcesi,
Maliye Bakanının burada hazır olmasının önemini ve
gelmesi gerektiğini iktidar sıralarına ifade ederek Spor
Bakanının da sorular karşısında sıkıntı
yaşamaması için bu talebimizi değerlendirmenizi istiyoruz.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
X.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi
Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
(1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN
Şimdi soru-cevap bölümüne geçeceğiz, on beş dakika süreyle
soru-cevap bölümü var.
Sisteme
giren 8 milletvekiline birer dakika süreyle sırayla söz vereceğim.
Sayın
Türkmen
Yok.
Sayın
Bektaşoğlu
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Bir
kere daha halkımızın duyarlılıktan kaynaklanan
tepkisini ve uyarılarımızı dikkate
almayacağınız anlaşılıyor. Cumhuriyetimizin
miraslarından, en önemli kazanımlarından şeker
fabrikalarının özelleştirme yoluyla satış
kararından vazgeçmeyeceğiniz görülüyor. Ama biz, halkımızla
o fabrikaların kapısında kale gibi duracağız. Çünkü
kapanan her fabrika yüzlerce işsiz demektir; tarımın bitmesi,
esnafın kepenk kapatması, ilin ekonomisinin can çekişmesi,
sosyal sorunların ve göçün artması demektir. Bunu ilim Giresundan da
biliyorum. On altı yıllık AKP iktidarı döneminde 15
dolayında irili ufaklı kamu özel tesisi kapandı, 12 bin
vatandaşımız çalışmaktan mahrum kaldı. 100 bin
nüfus kaybettik, 9 beldemiz kapandı, 90 bin kişi ayni ve nakdi
yardım alıyor, 29 bin kayıtlı işsizimiz var, 50 bine
yakın icra dosyamız var. Şimdi bu ve buna benzer bir sorun
şeker fabrikalarının olduğu kentlerde de
yaşanacaktır. Ayıptır, yazıktır, günahtır.
Gelin, bu kötülüğü o kentlere yapmayın.
BAŞKAN
Sayın Akar
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, beni hayal
kırıklığına uğrattınız. Gençlik ve Spor
Bakanı olmadan önce amatör spor kulüplerinin borçlarını çözmek
ve onlara yeni gelir kaynakları kazandırmak için birlikte bir kanun
teklifi hazırlamıştık, binlerce amatör spor kulübünün
yöneticisini ilgilendiren bu durumu çözmek için bir çaba içerisindeydik fakat
başarılı olamadık o dönemde, nedeni hep farklı
bakanlıklardı. Şimdi siz Gençlik ve Spor Bakanı oldunuz.
Torba kanuna bir madde koymuşsunuz, profesyonellerin alt kulüpleri olan
amatör kulüplere hizmet eden bir maddeyi getirmişsiniz,
bağımsız amatör spor kulüplerine hiçbir katkısı
olmayacak bir madde.
Şimdi
ben size şunu sormak istiyorum: 2017 yılında tescilli amatör
spor kulübü sayısı nedir? Bu kulüplerin devlete olan vergi
borçları ne kadardır? Kaç kulübe yardım ettiniz ve yardım
tutarı ne kadardır?
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Pekşen
HALUK
PEKŞEN (Trabzon) Sayın Bakan, beni hayal
kırıklığına uğratmadınız. Rize'de
amatör sporcuların futbol oynadıkları, hazırlık
yaptıkları bir tane saha vardı, onu da aldınız üzerine
inşaat yaptınız. Şimdi Rize merkezde, merkez ilçe
sınırları içerisinde amatör sporcuların futbol
oynayacakları, hazırlık yapacakları bir tane futbol
sahası yok, Rizenin dışındaki ilçelerde var. Sizin bu
derdi çözebilecek bir yerde olmadığınızı biliyorum!
Spor bakanı olsaydınız, hele Rizenin milletvekili
olsaydınız çözerdiniz! Ama o dönem gelecek, az kaldı, 2019da
bir Trabzonlu gelecek, Rize'ye bir amatör spor sahası yapacak ve Rizenin
bu derdini de çözecek.
Size
teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN
Sayın Paylan
GARO
PAYLAN (İstanbul) Sayın Bakan, 94 maddelik bu torba tasarıda
sizi ilgilendiren tek bir madde var ve siz burada Hükûmeti temsilen
oturuyorsunuz, o maddenin arkasında mısınız? Bunu soruyorum
çünkü geri çekileceğine dair bazı duyumlar almış
durumdayız.
Nükleer
santrallere ilave teşvikler getiriliyor Sayın Bakan. Bu ilave
teşvikler karşılığında ne alıyoruz, biz
onlara ne tip teşvikler veriyoruz? Bu teşviklerin
karşılığı nedir?
Bir
de şeker fabrikalarını neden satıyorsunuz Sayın
Bakanım?
BAŞKAN
Sayın Doğan
MÜSLÜM
DOĞAN (İzmir) Sayın Bakan, iki bin yüz yıllık Ana
Tanrıça Kibele heykelinin bulunduğu Ordudaki tarihî Kurul Kalesinin
bitişiğinde andezit taş ocağı, mahkeme kararına
rağmen, işletiliyor. Şu anda sit alanı içerisinde
olması ve bilirkişi raporuna rağmen bu ocağın niçin
çalıştırıldığı konusunda bilgi talebim var.
Ayrıca, ülkemizde yapılan özelleştirmelerin hemen hemen hepsi
hüsranla sonuçlanmasına rağmen neden şeker
fabrikalarının özelleştirilmesinde diretiyorsunuz? Et ve
Balık Kurumunun özelleştirilmesi sonucu ülkede 1 kilo etin
fiyatının 60 TLye kadar çıktığını
biliyorsunuz. Eti dışarıdan ithal etme mecburiyetinde
kaldığımızı da biliyorsunuz. Şeker konusundaysa
yeni bir hüsran yaşamayalım derken şeker fabrikalarının
özelleştirilmesini neden bu kadar önemli görüyorsunuz? Ayrıca,
Hükûmetinizin şeker fabrikalarıyla ilgili
hazırladığı projeksiyonu Meclisten neden
saklıyorsunuz?
BAŞKAN
Sayın Yıldırım
BEHÇET
YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler Başkanım.
Gençlik
ve Spor Bakanı buradayken genç arkadaşların bir problemini
söyleyeceğim. Gerçi gündüz vakti bunları hep dile getirdik;
İçişleri Bakanına sorduk, Adalet Bakanına sorduk bir sonuç
alamadık. Gençlik ve Spor Bakanı olarak sağlıkta atanamayan
bu genç arkadaşların sorununu çözeceğinizin sözünü veriyor
musunuz?
Bir
ikincisi, Kayseri Erciyesspor Diyarbakıra gidiyor, otel parası
olmadığı için, parasızlıktan dolayı orada
otobüste sabahlıyor ve Diyarbakır halkı ve Diyarbekirsporlu
futbolcular bunları bağrına basıyorlar. Ama tam tersi, Amed
Sportif, Cizrespor, Diyarbekirspor deplasmana gittiğinde onlara
ırkçı saldırılar, faşist saldırılar oluyor.
Bu size bir şey düşündürüyor mu, bunun için bir şey yapacak mısınız?
BAŞKAN
Sayın Toğrul.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben
de Spor Bakanımıza sporla ilgili bir soru soracağım.
Biliyorsunuz Gaziantepe yeni bir stadyum yaptınız. Gaziantepliler
ısrarla, eski Kamil Ocak Stadyumuyla ilgili, oranın Demokrasi
Meydanıyla birleştirilmesi noktasında çalışmalar
yaptılar. Daha önce AVM yapılacağı, TOKİye
devredileceğine dair söylentilere karşı, Gaziantep sivil toplum
örgütlerinin baskısıyla, Büyükşehir Belediyesi orada bir
çalıştay yapacağını ifade etmişti. Ancak, son AKP
Antep kurultayında Cumhurbaşkanı tüm bu
çalışmaları çatlak ses olarak söyleyip oraya cuma camisi
yapılacağını bildirdi. Sayın Bakan, siz Antep
halkına, Anteplilerin sesine kulak verecek misiniz? Yanınızda
Nejat Bey de var, o da bir Antep Milletvekili, bu konuda Antep
halkının duygularına tercüman olacaklar mı? Bunu
bekliyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Akar
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, övünüyorsunuz Neredeyse bütün kentlere stat
yapıyoruz, yaptık. diye. Şimdi, Sakarya ve Kocaelide iki
ayrı stat yaptınız, statların maliyeti birinde
-yanlış hatırlamıyorsam- 140 milyon TL, diğerinde 130
milyon TL. Kocaelinin doğusuna, Sakaryanın da neredeyse
batısına iki stat yaptınız, aralarındaki mesafe de
herhâlde 15-20 kilometrelik bir mesafe ama Kocaelinin batısındaki
ilçenin mesafesi 70 kilometre stada. Bu iki kentin de hem Süper Ligde hem de
1. Ligde oynayan takımları bulunmuyor. Bu bir israf değil mi?
250 milyon TLlik bir harcamayı vatandaşın cebinden alınan
vergilerle yapmak bir israf değil midir? Evet, tabii ki stat ihtiyacı
varsa yapılacaktır ama iki kentin en uzak noktalarına
yapılması gerekirken kent içerisindeki en uzak noktalara
yapılmasını doğru buluyor musunuz Sayın Bakan?
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sorular
bitmiştir.
Buyurun
Sayın Bakan.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Soruları Osman Bey cevaplasın.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Teşekkür ederim.
Sayın
Akar
GARO
PAYLAN (İstanbul) Şeker fabrikalarından başlayın
Sayın Bakan.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Şeker fabrikalarına
Sayın Bakanımız cevap verecek, ben kendi konularımla ilgili
cevap vereceğim.
Şu
anda özellikle gençlik ve spor kulüplerinin borçlarıyla ilgili bir konuyu
gündeme getirdi Sayın Haydar Akar. Bu borçlarla ilgili biz, Maliye
Bakanımız da yanımda
Haydar Bey
GARO
PAYLAN (İstanbul) Herhâlde verecek parayı.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Haydar Bey, lütfen dinler misiniz?
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Tabii, tabii.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Şimdi Sayın
Bakanımızla beraberiz.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Söz alın siz oradan.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Sizin bahsettiğiniz,
geçtiğimiz dönemde de gündeme getirdiğiniz, üzerinde
çalıştığımız konu hakkında, Sayın Bakan
da yanımda
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Bakan mı karşı çıkmıştı
ona?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hayır, çıkmadı, bir
dakika. Sayın Bakanımızla bu konuyu görüşüyoruz. Özellikle
bunu spor yasası içerisinde çözmeyi planlıyoruz.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Dört sene geçti.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bir dakika, lütfen, dinler
misiniz?
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Dinliyorum, buyurun Osman Bey.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ben de amatörlerin içerisinden
gelen biriyim. Buralarda yöneticilik yapan arkadaşlarımızın
vergilerden, SSKden dolayı bazı problemleri var, bunları çözmek
için Sayın Bakanımızla da istişare ediyoruz. Tabii, amatör
sporun yayılması için, onlara destek olmak için önemli. Biz bu
noktada beraber çalışıyoruz, çözüm getireceğiz, merak
etmeyin.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ne zaman?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bir dakika
GARO
PAYLAN (İstanbul) Bakan yanınızda, söz alın ya.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) 35inci maddeyle ilgili de
arkadaşlarımız soru sordu.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Sayın Bakan taahhütte bulunsun.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Ondan önce şeye geleyim, Rizedeki
yatırımlarla ilgili. Haluk Bey, tabii, siz Rizedeki sahilde
amatörlerle ilgili yaptığımız yeni projeyi, onlara
kazandırmayı planladığımız tesisi bilmiyorsunuz
çünkü siz Trabzon Milletvekilisiniz. Siz Trabzona gidin, arada da Rizeye
uğrayın, öğrenirsiniz. Rizede amatör kulüplere biz destek
oluyoruz, Salarhadaki sahaları yapıyoruz, Derepazarındaki
tesisleri yapıyoruz. Şu anda Rizede, Trabzonda, bölgede, her yerde
spor tesisleri yapmaya devam ediyoruz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Kocaeli?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hiç merak etmeyin, amatör
HALUK PEKŞEN (Trabzon)
Rize merkezde bir tane yer söyleyin.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bir dakika, bir dakika, izah edeyim.
Derepazarının
Rizeye uzaklığı sadece 7 kilometre.
HALUK PEKŞEN (Trabzon)
Yahu, Derepazarı değil Rize merkez.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bir dakika
Sahilde amatör spor kulüpleri
için bir tesis yapılacak.
HALUK PEKŞEN (Trabzon)
Samsundan Sarpa kadar her yer sahil. Siz Rize merkezde bana bir yer söyleyin.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Siz, amatör spor kulüpleriyle hiç toplantı
yaptınız mı Rizede? Rizede hiç toplantı
yaptınız mı?
HALUK PEKŞEN (Trabzon)
Rizede biz sürekli toplantı
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Rizede vekiliniz yok zaten.
HALUK PEKŞEN (Trabzon)
Ben Karadenizin her yerinde
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Hiçbir yerde... Siz Trabzonda bile yoksunuz,
Trabzonda bile yoksunuz.
HALUK PEKŞEN (Trabzon)
Siz gelin, Karadenize gelin. Gelin gelin, Karadenize gelin.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Onun için, merak etmeyin, biz tesisleri
yapıyoruz, yapmaya da devam ediyoruz. Türkiye'nin her tarafında tesis
yapıyoruz.
HALUK PEKŞEN (Trabzon)
Yahu, Rizeye yapın, Rizeye.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Rizeye de yapıyoruz, merak etme, Rizeye de
yapıyoruz.
BEHÇET YILDIRIM
(Adıyaman) Şu Karadenizden bir çıkalım.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Şu anda Rizede 7,5 milyon TLye su
sporları merkezi yapıyoruz, gençlik merkezi yapıyoruz.
HALUK PEKŞEN (Trabzon)
Futbol merkezi, futbol sahası oldu bütün Rize.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Futbol sahaları yapıyoruz, yüzlerce
saha yapıyoruz.
HALUK PEKŞEN (Trabzon)
Ya bir tane yapın, bir tane, bir tane.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Şimdi, Kocaeliye gelince
Haydar Bey,
Kocaeli futbolla iç içe olan bir şehir, oraya yakışır o
stat. Karşı mısınız o stada?
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Evet,
tamam, bir şey demiyorum ama uzak.
MAHMUT TOĞRUL
(Gaziantep) Bizim sorularımıza da cevap verin Sayın Bakan.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Kocaeliye o stat yakışır,
Sakaryaya da yakışır. Bakın, Sakarya full oynuyor. Kocaeli
de şu anda iyi yolda, daha iyi noktalara gelecek, yakışır
Kocaeliye stat.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Sayın Bakanım, yahu, Kocaeliye 70 kilometre uzaklıkta.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Biliyorsunuz, 2024 Avrupa Futbol
Şampiyonasına adayız ve Kocaeli stadı müsabaka oynanacak
statlardan bir tanesi. 34 tane stat projesi var, bunların 15-16 tanesi
tamamlandı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli)
Sayın Bakan, bizim stat Boluya daha yakın, Çayırovadan Boluya
daha yakın.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Merak etme. Bak, Kocaeli taraftarlarına
söylerim seni. Çok güzel stat, yakışıyor Kocaeliye. Kocaeliye
yakışır o stat.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Yahu,
stada bir şey demiyoruz.
GENÇLİK VE SPOR BAKANI
OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Tabii, madde 35le ilgili konuda da
yanlış anlaşılma var. Orada sadece profesyonel kulüpler
için geçerli değil. Kim sporla ilgili vergi ödüyorsa amatöre
harcasın
Onunla alakalı bir konu, yanlış anlamayın.
MÜSLÜM
DOĞAN (İzmir) Diğer soruları alalım Sayın
Bakan.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Burada üretilen yani spor
vasıtasıyla üretilen verginin tekrar amatör sporda kullandırılması.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Adresi yanlış.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Biz şu ana kadar, 2002den
beri yaklaşık 360 milyon TL amatör spor kulüplerimize yardım
ettik. Sadece 2017de
GARO
PAYLAN (İstanbul) Çok az.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Böl, böl; kaç tutuyor? Kaç lira?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bir dakika.
Sadece
2017 yılında malzeme yardımı olarak 60 milyon TL,
bunları spor kulüplerimize verdik.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Sayın Bakan, amatör spor kulüplerine bölersen kulüp
başına ne kadar düşüyor?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bu yıl da amatör spor
kulüplerimize malzeme ve ayni yardım olarak yaklaşık 120 milyon
TL yardım yapacağız. Talepleriniz varsa hazırız,
amatör kulüplerin yanındayız, amatör kulüplere destekçiyiz.
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Sayın Bakan, Boluya stat istiyoruz, stat.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Biz ülke sporunun gelişmesini
istiyoruz.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Ne zaman? On altı sene geçti.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Amatör spor kulüplerini çok
önemsiyoruz. Yıllardır, daha önce
Her
yer saha dolu, her yer saha dolu. Saha talebiniz varsa getirin yapalım.
Her şeye hazırız, amatör spor kulüplerinin yanındayız.
Maliye Bakanımızla beraber de amatör spor kulüplerine daha fazla
nasıl destek olabiliriz, onun için çalışıyoruz.
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Vallahi beş kuruş vermez.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Şeker fabrikaları için
devam ediyor musun? Ben amatöre devam edeyim.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Kâmil Ocak Stadı ne olacak Bakan Bey?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Arkadaşlar, bu çocuklar bizim
çocuklarımız. Amatör spor kulüplerine yardım, onlar için
harcanan her para çok önemli.
MÜSLÜM
DOĞAN (İzmir) Sosyal devlet olmanın gereği zaten
Sayın Bakan.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Biz uyuşturucuyla mücadele
konusunu da çok önemsiyoruz. Sokakları terör çetelerine, uyuşturucu
çetelerine bırakmak istemiyoruz. Sokaklarda olacağız, amatör
spor kulüplerine yardıma devam edeceğiz.
Terör
örgütleri uyuşturucu vasıtasıyla gençlerimizi kendilerine
bağlıyorlar, bağlamaya çalışıyorlar, onları
dağa yollamaya çalışıyorlar. Spor sayesinde, sporun gücü
sayesinde uyuşturucuyu da yeneceğiz, terörü de yeneceğiz ve
sokaklarda biz olacağız, terör örgütleri değil. Uyuşturucu
çeteleri olmayacak.
MÜSLÜM
DOĞAN (İzmir) Şeker fabrikaları ne olacak Sayın
Bakan?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Biz amatör spor kulüplerine daha
fazla yardım edeceğiz.
Ben
amatör spor kulüplerinde yöneticilik yaptım, konfederasyonda, federasyonda
yöneticilik yaptım, federasyon başkanlığı yaptım.
MÜSLÜM
DOĞAN (İzmir) Sayın Bakan, bu şeker işi ne olacak,
şeker?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Dolayısıyla şunu
ifade edebilirim: Amatör kulüplerin yanındayız, gençlerimizin
yanındayız, gençlerimizin spor yapması için bütün
olanaklarımızı kullanıyoruz. Spora
yaptığımız tesisler ortada.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Hiçbir soruya cevap vermediniz daha, Kâmil Ocak
Stadı ne olacak?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Bakın, Gaziantepe çok güzel
bir stat yaptık.
BEHÇET
YILDIRIM (Adıyaman) Amed, Amed
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Merak etmeyin, Kâmil
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Kâmil Ocak Stadı ne olacak?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Kâmil Ocak Stadını da
Gazianteple beraber değerlendiririz, siz merak etmeyin.
Amatör
spor kulüplerine desteğimiz devam edecek.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Sayın Bakan, Antepliler oranın meydan
olmasını istiyor, Demokrasi Meydanıyla birleştirilerek
büyük bir meydan olmasını istiyor.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Bu gençler bizim
çocuklarımız. Biz, sporun gücüyle terörü yeneceğiz. Sporun
gücüyle terörü yeneceğiz.
Bakın,
ben, pazar günü Mardindeydim, cumartesi günü Şırnaktaydım.
Orada çocuklarla beraberdik, birlikte spor tesislerindeydik ve çocuklar
artık o terörün ikliminden kurtuluyorlar, spor yapıyorlar.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Geç bunları, geç.
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) - Ülkelerini seviyorlar ve sporla
beraber kalmaya devam ediyorlar.
Dolayısıyla,
amatör spor kulüplerine -Maliyenin de büyük desteğiyle- yardım etmeye
devam edeceğiz.
Türk
gençlerini seviyoruz, Türk sporunu seviyoruz. Her şey amatörler için. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.34
SEKİZİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 18.52
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 67nci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
533
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon?
Yerinde.
Hükûmet?
Yerinde.
1inci
madde üzerinde iki önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım. En aykırı
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 1inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Behçet
Yıldırım Meral
Danış Beştaş
İstanbul Adıyaman Adana
Mahmut
Toğrul Feleknas
Uca
Gaziantep Diyarbakır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım
konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Yıldırım. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
BEHÇET
YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler Başkanım.
533
sıra sayılı Kanun Tasarısının 1inci maddesi
üzerindeki önergemiz üzerine Grubum HDP adına söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri
izleyen değerli halkımı sevgiyle, saygıyla
selamlıyorum.
Maalesef,
gerçekleri dile getirenlerin, barış ve demokrasiyi savunanların
cezalandırıldığı bir dönemden geçiyoruz. Grup
Başkan Vekilimiz Sayın Ahmet Yıldırım, tıpkı
önceki Grup Başkan Vekilimiz Sayın İdris Baluken ve Sayın
Çağlar Demirel gibi sadece gerçekleri dile getirdikleri, halkın sesi
oldukları için milletvekillikleri düşürüldü.
Ahmet
Yıldırımın suçu neydi? Cumhurbaşkanına hakaret.
Sadece konuşmak. Evet, bir siyasetçi konuşmayıp ne yapacak?
Konuşmak eğer suçsa, neden aynı suçu işleyenlere maddi
tazminat, HDPlilere gelince hemen ihraç ediyorsunuz? Eğer Ahmet
Yıldırım suçlarınıza ortak olsaydı,
sussaydı, gerçekleri dile getirmeseydi, bugün, burada aramızda olurdu
ama o doğru olanı yaptı, biat etmedi, halkımızı
en iyi şekilde temsil etti, onuruyla, şerefiyle
haksızlıklara, hukuksuzluklara karşı mücadele etti. Ülkemiz
adına, halkımız adına, tüm halkların, inançların
eşit olduğu, birlikte yaşamak için ileri demokrasinin
olduğu bir zemin oluşturmak için olanca gücüyle
çalıştı, çabaladı, hep demokrasiden, barıştan
yana oldu. Bunları bilen saray ve AKP iktidarı, emrindeki yargı
vasıtasıyla Sayın Yıldırımın
vekilliğini düşürdü. Olabilir, noter gibi çalışan bu
Meclisten atabilir, vekilliğini düşürebilirsiniz ama inanın,
halkların gönlünden onu düşüremezsiniz; bilakis yüceltirsiniz.
Grubumuzda
nice Ahmetler, nice İbrahimler var. Ben her ne kadar Ahmet
Yıldırım kadar iyi bir hatip olmasam da onun kadar kararlı,
onun kadar dirençli, onun kadar cesaretli bir şekilde halkım için,
barış için mücadele edeceğimin sözünü veriyorum. (HDP
sıralarından alkışlar) Ahmet Yıldırım gitse
Behçet Yıldırım gelir, hiç üzülmeyin. Bizleri
doğrularımızdan asla vazgeçiremeyeceksiniz. (HDP
sıralarından alkışlar) Her zaman
doğrularımızı yapmaya, sizin
yanlışlarınızı teşhir etmeye devam edeceğiz.
Bunu böyle bilin.
Bakın,
benim için de bir fezleke yazılmış, beş yıl hüküm
verilmiş. İstinaf mahkemesinde şu an. Ben ne istemişim?
Barış istemişim, ben asker ölmesin, polis ölmesin, gençlerimiz
ölmesin, gerilla ölmesin, sivil kayıplar olmasın demişim,
Suruçtaki patlamaya koşmuşum, oradaki çatışmayı
durdurmaya çalışmışım, Adıyamanın
yakınında, 5-6 kilometre ötesinde bir çatışma olduğu
söylenmiş, orada yine gidip polisi korumuşum, orada Vay efendim, sen
nasıl canlı kalkan olursun, nasıl böyle şey yaparsın?
deyip bana beş yıl ceza verdiler. Keşke daha fazlasını
yapsaydım. O 2015 Temmuzundan bu yana binlerce insan öldü. Keşke ben
o çatışmaların olmasını önleseydim de isterse beni
idam etselerdi ama maalesef o çatışmaları da önleyemedik ama
üstüne beş yıl ceza verdiler. Bunun da ne kadar makul olduğunu
artık halkımızın vicdanına bırakıyorum.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; aynı şekilde İbrahim
vekilimizin durumuna da değineceğim. Dünyanın başına
musallat olan tecavüzcü IŞİD çetesinin katlettiği bir gencin
cenazesine katıldığı için vekilliğini düşürdünüz.
IŞİDin nasıl lanet bir örgüt olduğunu tüm dünya biliyor
ama iktidarınız bilmemekte ısrar ediyor. Bir zamanlar öfkeli
çocuklar olarak nitelendirdiğiniz bu canilerin mahkemelerine bir
bakın, nasıl toleranslı davrandığınızı
göreceksiniz. Basında yer alan haberlere göre,
sınırlarımıza rahatça giriş çıkışlar
yaptıklarını göreceksiniz. Gürcistan aranan IŞİD'liyi
ülkemize iade ediyor ama biz salıveriyoruz. Mahkemelere gidiyoruz, Gar
katliamı, Antep katliamı, Suruç katliamı davaları tam bir
komedi. IŞİD'li sanıkların tavırlarını,
avukatlara ve tanıklara saldırgan tavırlarını hayret
ve şaşkınlıkla izliyoruz. Bu gücü kimlerden alıyorlar
merak ediyoruz.
Ben
buradan bu gerçekleri dile getirdim, şimdi grup başkan vekili
çıkacak, diyecek ki: "PKK de PYD de DEAŞ da bizim için terör
örgütüdür, hepsine eşit mesafedeyiz. Grup başkan vekilinin yerine
ben bunları söyledim, onun için gelip burada düzeltmesine gerek yok. Ama
ben grup başkan vekiline şunu diyorum: Biraz ufkunuzu açın,
genişletin. Ülkemizi bu kaostan nasıl çıkarabiliriz, demokrasiyi
nasıl sağlayabiliriz? Saraya göre değil, halkın refahı
için, sağlıklı bir toplum için projelerinizi söyleyin, öyle
klişe sözlerle, hamaset yaparak halkı oyalamayın, yalanlarla
iktidarınızı daha ne kadar sürdürebilirsiniz diyorum.
1inci
madde de pasaportla ilgili bir madde. Bu kadar tutuklu vekil varken, her gün
vekil arkadaşlarımızın atıldığı bir
dönemde bu konuda fazla bir şey
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Yıldırım, sözlerinizi tamamlayın.
BEHÇET
YILDIRIM (Devamla) Evet, her gün vekil arkadaşlarımız içeri
atılırken, eş genel başkanlar içerideyken bizim
gündemimizde öyle pasaporttur, şudur, budur yoktur, bizim gündemimizde
barış vardır, kardeşlik vardır, birlikte beraber
yaşamanın özlemi vardır.
Bu
duygularla Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yıldırım.
Şimdi,
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 1inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Mehmet
Doğan Kubat Ahmet
Sami Ceylan
Kayseri İstanbul Çorum
Cahit
Özkan Akif
Çağatay Kılıç Salih
Cora
Denizli Samsun Trabzon
Ali
İhsan Yavuz Ramazan
Can Murat
Göktürk
Sakarya Kırıkkale Nevşehir
Salih
Çetinkaya Hilmi
Bilgin Suat
Önal
Kırşehir Sivas Osmaniye
Özcan
Ulupınar Aydın
Ünal Ebubekir
Gizligider
Zonguldak Ankara
Nevşehir
Ahmet
Hamdi Çamlı
İstanbul
MADDE
1- 15/7/1950 tarihli ve 5682 sayılı Pasaport Kanununun 13 üncü maddesinin
üçüncü fıkrasında yer alan "dışişleri eski
bakanlarına, ibaresi "eski bakanlara, Türkiye Büyük Millet Meclisi
eski üyelerine, şeklinde değiştirilmiş, 14 üncü maddesinin
(A) fıkrasının birinci paragrafında yer alan "Türkiye
Büyük Millet Meclisi eski üyeleri, eski bakanlar ile ibaresi madde metninden
çıkarılmıştır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Eski
bakanlara ve Türkiye Büyük Millet Meclisi eski üyelerine görevde
bulundukları sırada verilen diplomatik pasaportların
görevlerinin sona ermesi hâlinde de geçerliliğinin devam ettirilmesi
sağlanmaktadır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 1inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... 1inci madde kabul edilmiştir.
2nci
madde üzerinde üç adet önerge vardır.
Önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 553 sıra sayılı Vergi Kanunları İle Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Hakkında Kanun Tasarısının 2nci
maddesinin son fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Zekeriya
Temizel Bihlun
Tamaylıgil Musa
Çam
İzmir İstanbul İzmir
Lale
Karabıyık Sibel
Özdemir Gürsel
Erol
Bursa İstanbul Tunceli
Bu
maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esaslar Maliye
Bakanlığının önerisi üzerine Bakanlar Kurulunca
belirlenir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Tunceli Milletvekili Gürsel Erol.
Buyurun
Sayın Erol. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
GÜRSEL
EROL (Tunceli) Sayın Başkanım, öncelikle yeni Meclis
Başkan Vekilliğinizin hayırlı olmasını diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
GÜRSEL
EROL (Devamla) Genel Kurulumuzu da sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, ben dönem dönem bu kürsüde değişik yorumlara neden
olan, kimi zaman söylemlerim HDP tarafından tepkiyle karşılanan,
kimi zaman söylemlerim AKP tarafından alkışlarla
karşılanan konuşmalar yaptım. Bir daha buradan bu
konuşmalarla ilgili bir değerlendirme yapmak isterim. Tabii ki benim
siyaset çizgim ve Tuncelide siyaset yapma anlayışım,
tarzım herkes tarafından bilinen bir tarzdır ve burada bugün
aslında anlatmak istediğim, konuşmakla ilgili söz talebimin
gerekçesi Erdal İnönünün 1990lı yıllarda Fazilet Partili
milletvekillerinin milletvekillikleri düşürülürken Anayasa Komisyonunda
yapmış olduğu konuşmadır. Her milletvekilinin siyasal
düşüncesinin, fikirlerinin, anlayışının,
düşüncesinin ve konuşmalarının özgürlük kapsamında
olması gerektiğini ve bu anlamda Refah Partili milletvekillerinin
milletvekilliklerinin düşürülmesine hayır oyu kullanmasının
gerekçesini anlatmıştır.
Sayın milletvekilleri, bu Mecliste çoğu zaman
sizin geçmişten gelen arkadaşlarınızla ilgili haksız
uygulamalar yapıldı; Merve Kavakcıya yemin ettirilmedi,
milletvekilliği düşürülen arkadaşlarınız oldu.
Bunların hepsi bir haksızlıktır. Bir milletvekili,
seçildikten sonra, yasama süresi içerisinde görevini yerine getirmekle ilgili
sorumluluklarını yerine getirirken yargılanabilir mi? Evet,
yargılanabilir ama o milletvekili tutuksuz yargılanmalı, suçu
sabit görülünceye kadar da tutuksuz hâli devam etmeli; eğer bir terör
örgütüyle bağlantısı hukuken sabit görülürse ve mahkemeler
bununla ilgili bir karar vermişse yalnızca milletvekilliği
düşürülmemeli, aynı zamanda cezaevine de gönderilmeli. Ama yine
aynı şekilde, geçen hafta bir milletvekilinin, Ahmet Yıldırımın,
HDP Grup Başkan Vekilinin Cumhurbaşkanına hakaretten dolayı
milletvekilliğinin düşürülmesi siyaseten de hukuken de ahlaken de
doğru değil. Bakın, ben bunu CHP Grubu içerisinde en keskin HDP
karşıtı olarak bilinen milletvekili olarak söylüyorum. Siyaseten
ayrı düşünebiliriz, siyaseten birbirimize karşı
tavırlarımız farklı olabilir ama bu Parlamentoda görev
yapan milletvekillerinin seçildikleri, geldikleri illerdeki seçmenlerinin
düşüncelerini, ifadelerini özgürce ifade etmelerinden kaynaklı milletvekilliklerinin
düşürülmesi hiçbir şekilde doğru değil.
Sayın
milletvekilleri, tarihimizde dönem dönem kahraman diye adlandırılan
insanların sonra hainlikle suçlandıklarını ve
yargılandıklarını hepimiz biliyoruz. Bunların en somut
örneği, belki de sizin döneminizin en başarılı kararı
Kenan Evrenin yargılanmasıdır. Kişiye dayalı bir
hukuk düzeninin kurulması, yarın bize Kenan Evren gibi sonuçlar
doğurabilir. Burada, bence, milletvekillerinin milletvekilliğinin
düşürülmesini değil, tam tersine, milletvekillerinin anayasal
haklarının korunması, kendi seçmen kitlelerinin, kendilerine oy
veren seçmenlerinin o milletvekillerinden istedikleri davranış
şekilleriyle ilgili yargılanmadan, özgürce davranabilmelerini
sağlayabilmeliyiz. Ki sizler, geçmişte bunun en sıkıntılı
dönemini ve sürecini yaşayan milletvekillerisiniz ve sizin demokrasiye,
insan haklarına, özgürlüklere, kişisel haklara, kişisel
düşüncelere daha fazla önem vermeniz gerekirken sizin gibi
düşünmeyen, sizin değerlerinize ters düşen yorumlar yapan milletvekillerini
düşürmeniz, tutuklu yargılamanız hakka da hukuka da adalete de
sığmaz sayın milletvekilleri. Ben, bir daha milletvekili
adayı olmayacak birisi olarak, bu görev sürem içerisinde Parlamentonun
saygınlığı açısından AKPli milletvekillerini
bilgilendirmek ve uyarmak isterim.
Ahmet
Yıldırımın milletvekilliğinin düşürülmesi
doğru değildir, milletvekillerinin tutuklu yargılanması
doğru değildir; sabit görülen bir suçu varsa yalnızca
yargılanmamalı, aynı şekilde, suçu sabit görülmüşse
onunla ilgili cezai işlem de yapılmalıdır ama milletvekili
olduğu süre içerisinde herkes yasama görevini yerine getirmelidir. Bu
düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istedim.
Hepinize
sevgi ve saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Erol.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) 60a göre pek kısa bir söz talebim var,
eğer uygun görürseniz, yerimden
BAŞKAN
Buyurun Sayın Muş.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
41.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Tunceli Milletvekili Gürsel
Erolun 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2nci
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; az önce sayın konuşmacıyı dikkatle
izledim. Tabii ki siyasetle ilgili görüşlerini ifade etmekte herkes
hürdür, burası milletin kürsüsüdür. Milletvekilleriyle alakalı
kanaatlerini ifade edebilir fakat burada şöyle bir ithamla karşı
karşıya kaldık: Bizim gibi düşünmeyen milletvekillerinin
vekilliğini düşürdüğümüz, onları
tutuklattığımız gibi bir ithamla karşı
karşıya kaldık, bunu kabul etmemiz mümkün değildir. Burada
yaşanan, davaların görülmesiyle alakalı Parlamentoda bir oylama
yapılmıştır, daha sonra, mahkemeler bu süreci
izlemiştir, sonrasında da Türkiye Büyük Millet Meclisinde oylama
yapılmıştır. Dolayısıyla, bizim gibi
düşünmeyen milletvekilleri olacak ki burada bir tartışma olsun,
muhalefet ortaya çıkabilsin. Dolayısıyla, bizim böyle bir
ithamı, böyle bir iddiayı kabul etmemiz mümkün değildir, bunu
ifade etmek isterim.
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Muş.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Altay
42.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, İstanbul Milletvekili
Mehmet Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, sayın grup başkan
vekilinin iddiası mesnetsizdir, yersizdir; milletvekilimizin
söylediği doğrudur. AK PARTİnin, AK PARTİnin liderinin
keyfine göre yargının karar verdiği ve aynı şekilde,
yargı kararlarının Türkiye Büyük Millet Meclisinde okunması
süresi noktasında da AK PARTİnin inisiyatifinin ortada olduğu
çok açıktır. Bunun geçmişte örnekleri vardır, geçmişte
de suçu sabitlenip hükmü kesinleşen milletvekillerinin bu kararları
burada okunmamıştır, bir yıl, iki yıl
okunmamıştır. Şimdi ise çok uyduruk bir gerekçeyle verilen
bir karar
Ahmet Yıldırımın işlediği suçu bu Mecliste
muhalefet partilerinde işlemeyen milletvekili bulamazsınız,
bulamazsınız, herkes benzer ifadeleri Erdoğan için
kullanmıştır. Hâl böyleyken Ahmet
Yıldırımın keyfî olarak, AK PARTİnin keyfine
dayalı olarak milletvekilliğinin düştüğü çok
açıktır.
Kayıtlara
geçsin diye bunu söyledim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Altay.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Size de söz vereceğim Sayın Muş.
Sayın
Kerestecioğlu, buyurun.
43.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, İstanbul
Milletvekili Mehmet Muşun yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Bugün yargının
siyasi olmadığını, siyasi kararlar vermediğini
düşünmek ve ifade etmek artık hakikaten gülünesi bir durum, bunun
ötesinde bir şey söylemek mümkün değil. Hatta, çok yakın, iki
gün önce Yargıtay Başkanının Orman Ceza Hukuku
Sempozyumunda yaptığı bir konuşma var -ki bugün avukatlar
da bunu protesto eden bir açıklama yayınladılar-
açıkçası, devam eden davaları bile, yargıyı, adil
yargılamayı etkileme suçunu işleyen bir açıklama bu.
Mesela, 10 Ekim Gar katliamını, ondan sonra Reyhanlı
katliamını
Burada IŞİDliler yargılanmasına
rağmen -tıpkı daha önce uygulanan, savcıların
uyguladığı bir strateji gibi- onları aklamaya
çalışan bir ifadeyle Bu suçları Salih Müslim
işlemiştir. gibi abuk sabuk bir açıklamada bulunmuş
Yargıtay Başkanı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Şimdi, nasıl
burada yargıyı etkilemek ve bunun için gösterilen bir çaba söz
konusuysa aynı şekilde, milletvekilliklerimizin düşürülmesinde,
dokunulmazlıklarımızın kaldırılmasında 7
Hazirandan itibaren izlenen bir siyasi strateji var, bu ülkeyi ve bu Meclisi
HDPsizleştirme stratejisi. Bunun olmadığı görüldükçe daha
fazla üstümüze geliniyor ama biz, her seferinde söylediğimiz gibi,
vekilliği düşürülen arkadaşlarımızın, tutuklu
arkadaşlarımızın, vekil
arkadaşlarımızın mücadelesini aynı şekilde burada
devam ettireceğiz, bundan bir milim dahi taviz vermeyeceğiz ama bu
yargının siyasi olduğu gerçeğini asla bu ülkede
değiştirmez. Ki bu gerçek sadece HDP için değildir,
yarından sonra yargılanacak gazeteciler için de böyledir. 8 Mart
sokağa çıkması engellenen kadınlar için de böyledir. Herkes
için aynı siyasi kararlar söz konusudur. İşkence de geri
gelmiştir bu ülkede.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın
Kerestecioğlu.
Sayın Muş
44.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, İstanbul Milletvekili Engin
Altay ile İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin
yaptıkları açıklamalarındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; ben Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup
Başkan Vekiliyim. Kendi partimle ilgili bir iddiada bulunamam, kendi
partimin görüşlerini ve duruşunu ifade edebilirim. İddia bir
başka parti ya da bizim dışımızdaki bir konuyla
alakalı ortaya konulabilir. Dolayısıyla az önce ifade ettiklerim
partimizin kurumsal görüşleridir. Partimizin durduğu noktayı açıkladım;
bu, bir iddia değildir, bir sav değildir.
Bizim AK PARTİ olarak Meclise hangi partinin girip
hangi partinin çıkacağına ya da hangi partinin Parlamentodan
yoksun bırakılacağına dair bir karar vermemiz söz konusu
değildir. Böyle bir çaba içerisinde olamayız, buna karar verecek olan
milletin ta kendisidir. Burada sabırsızlanmaya gerek yok. Vakit
geliyor, o zaman kimin burada olacağına, kimin hangi görevde
olacağına millet sandık başında cevap verecektir.
Milletin kararı hepimizin başının üstünde olacaktır.
Bizim agresifleştiğimiz ya da farklı bir noktaya savrulduğumuz
savı da kesinlikle
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
MEHMET MUŞ (İstanbul)
doğru
değildir. Bizim savrulduğumuz ya da herhangi bir köşeye
çekildiğimiz ya da farklı bir boyuta gittiğimiz gibi bir iddia
söz konusu olamaz. Adalet ve Kalkınma Partisi, Türkiyedeki illerin
tamamına yakınından milletvekili çıkaran, Türkiyede
temsili partimizde mutlak anlamda en geniş şekilde sağlayan bir
siyasi partidir. Dolayısıyla biz herhangi bir köşeye, herhangi bir
uca savrulacak bir parti hiç değiliz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Muş.
X.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi
Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
(1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN 2nci madde üzerindeki diğer önergeyi
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2nci
maddesinin birinci paragrafından sonra gelen Bazı hallerde haczin
kaldırılması ibaresinin Bazı hallerde haczin
yapılmaması şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Emin
Haluk Ayhan Muharrem
Varlı Mevlüt
Karakaya
Denizli Adana Adana
Ahmet
Selim Yurdakul Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu
Antalya Hatay
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Muharrem
Varlı.
Buyurun
Sayın Varlı. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
MUHARREM
VARLI (Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; grubumuz adına vermiş
olduğum önerge üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle,
Afrin Operasyonunda şehit düşen güvenlik güçlerimize Allahtan
rahmet diliyorum, ailelerine başsağlığı diliyorum.
Yine,
yarın Dünya Kadınlar Günü; bütün kadınların Dünya
Kadınlar Gününü de buradan kutlamak istiyorum.
Bu
tasarıda birçok madde var, maddelerin büyük çoğunluğu da olumlu,
olumlu bulduğumuzu söylüyorum yani biraz sonra söyleyeceklerim
bunları eleştirmek manasında değil. Yani burada iş
adamlarının, sanayicilerin, yatırımcıların
yapabilecekleri yatırım noktasında vergilerle alakalı,
katılım oranlarıyla alakalı düzenlemeler var; bunların
hepsini olumlu buluyoruz ancak burada çiftçilerimizin de bir şikâyeti var,
onların da beklentileri var Yahu keşke biz de bu tasarının
içerisinde yer alabilseydik. gibi bir serzenişte bulundular. Ne
bekliyorlar çiftçilerimiz? Diyorlar ki: Yani biz yıllardan beridir
haykırıyoruz, bağırıyoruz. Ya işte bizim Ziraat
Bankasına olan borçlarımızın faizleri silinsin, kalan ana
borçların da taksitlere bölünerek ödenmesinin yapılması noktasında
bir kolaylık sağlansın. Çünkü çiftçiler hakikaten zor
durumdalar. Sadece Ziraat Bankası değil, birçok bankadan da ipotek
karşılığında kredi almak zorunda kalıyorlar. Onun
için, çiftçilerimizi korumak adına, üreten insanları korumak
adına Ziraat Bankasındaki borçların faizleri silinerek,
anaparasının da taksitlere bölünerek ödenmesi çiftçilerimize büyük
bir kolaylık sağlayacaktır. Burada defalarca ben de gündeme
getirdim, çiftçi birlikleri, ziraat odaları, çiftçiyle alakalı bütün
kurumlar da bunu gerekli bakanlıklara, özellikle Tarım
Bakanlığına, Maliye Bakanlığına birçok defa
söylemiş olmalarına rağmen şu ana kadar bununla ilgili
herhangi bir düzenleme ne yazık ki yapılamadı. Ben çiftçiler
adına burada bunu belirtmek istiyorum çünkü çiftçiler hakikaten ülkemizin
üreten insanları, hepimizi doyurdukları gibi dünyanın birçok
ülkesine de ihracat yapmamıza vesile olan bir kurum ve cari açık
vermeyen tek kurum Türkiyede çiftçilik kurumu. Onun için, çiftçilerin bu
talebini dikkate almak gerekir diye düşünüyorum.
Yine,
çiftçilerin mazot ve gübre girdileri, maliyetleri çok ağır; bu,
çiftçinin belini büküyor. Yani üretim yapmak isteyen çiftçilerin gübre ve
mazottan kaynaklı ağır maliyet girdileri belini büktüğü
için birçoğu üretim yapmaktan bile vazgeçer durumdalar. Hani şimdi
Sayın Cumhurbaşkanı açıklama yaptı, Sayın
Başbakan da açıklama yaptı işte Mazotun
yarısını vereceğiz. diye. Rakam yanlış, ya
Sayın Cumhurbaşkanına yanlış bilgi veriyorlar ya da
Sayın Başbakana yanlış bilgi veriyorlar. Yani bugün pamukta
1 dönüme yakılan mazot litre olarak en az 55-60 litredir, belki daha
fazladır, ben ortalama rakam söylüyorum. Yani bunu 26-27 litre üzerinden
değerlendirip bunun da yarısı veriliyor 13 litre gibi. Yine,
buğdayda 10 litre üzerinden hesap görülüp 5 litresi veriliyor. Bunlar da
çiftçinin serzenişleri yani Biz bundan çok daha fazla mazot tüketiyoruz,
Hükûmet bunu görsün ve duysun, bizi anlasın. diye bunları
söylüyorlar, ben de onların adına burada gündeme getiriyorum.
Gerçekten, verilen rakamlar çiftçinin yaktığı rakamların
yarısı değil, üçte 1i dahi değil. Onun için, buradan
Tarım Bakanlığını ve o konuda çalışma yapan
arkadaşları uyarmak istiyorum: Lütfen daha ciddi bir araştırma
yapsınlar, çiftçinin kendisiyle bizzat görüşerek bu konuları
eğer değerlendirir ve tespit yaparlarsa daha doğru
olacaktır. Ben bunu Komisyonda da gündeme getirdiğim için Genel
Kurulda da gündeme getirmekten herhangi bir sıkıntı duymuyorum
çünkü çiftçinin en ağır maliyet girdisi gübre ve mazot girdisidir.
Eğer bunda çiftçiyi rahatlatabilirsek, çiftçiye bir kolaylık
sağlayabilirsek inanıyorum ki çiftçimiz daha çok üretecek, ülkemizin
daha çok para kazanmasına, ihracat yapmasına vesile olacaktır.
Bu
duygularla hepinize saygılar sunuyorum. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Şimdi, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Madde
üzerinde bir başka önerge vardır, bu önergeyi de okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 2nci
maddesinde yer alan gelmek üzere ibaresinin, gelecek şekilde
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Behçet
Yıldırım Meral
Danış Beştaş
İstanbul Adıyaman Adana
Mahmut
Toğrul Feleknas
Uca Ziya
Pir
Gaziantep Diyarbakır Diyarbakır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Diyarbakır Milletvekili Sayın Ziya Pir söz
istemiştir.
Buyurun
Sayın Pir. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
ZİYA
PİR (Diyarbakır) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, yeni göreviniz hayırlı olsun, başarılar diliyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
ZİYA
PİR (Devamla) Şimdi, AK PARTİ Grubu beni çok iyi dinlesin,
hele hele biraz önce söz alan arkadaşlarımız.
28
Şubatçılar 28 Şubat bin yıl sürecek. demişti,
tıpkı Hitler gibi. Hitler de aynı cümleleri kurmuştu çünkü
zihniyet aynıdır. ...(x)
demişti yani Üçüncü imparatorluk bin yıl
sürecek. demişti. Allahtan onlar haksız çıktı ama 28
Şubatçılar yirmi bir yıldır haklılar, maalesef
haklılar çünkü yirmi bir yıl önce onlar sizlere ve bizlere
zulmediyordu, bugün ise sizlerin sayesinde bizlere ve başkalarına
zulmetmeye devam ediyorlar ve siz susuyorsunuz, haksızlıklar, zulüm
karşısında susuyorsunuz. Milletvekilleri konuştukları
için, eleştirdikleri için tutuklanıyor, yargılanıyor ve bu
Mecliste vekillikleri düşürülüyor suskunluğunuz sayesinde. Daha geçen
hafta Grup Başkan Vekilimiz Ahmet Yıldırımın
vekilliği düşürüldü. Niye? AK PARTİ Genel
Başkanını eleştirdi diye ve siz susuyorsunuz. Diyorsunuz
ki: Haklıdır. Haklı değil. Yargıtayın
şurada bir kararı var. Aynı cümleleri başkası
kullanmış yine Sayın Erdoğan için, demiş ki: Padişah
bozuntusuna bir çift lafım var. Yargıtay buna Hakaret değil,
eleştiri. demiş. Ama siz, Ahmet Vekilin vekilliğini
düşürdünüz burada.
Allah
aşkına, bir milletvekili konuşmasın, eleştirmesin, ne
yapsın, başka nesi var elinde? Geçen sene rahmetli oldu, Zygmunt
Bauman şöyle der: Zulmün en zalim yanı kurbanlarını yok
etmeden önce insanlıktan çıkarmasıdır. Mücadelenin en zor
yanı ise insanlık dışı şartlarda insan
kalmaktır. Biz HDP olarak, HDP vekilleri olarak insan kalmayı
seçtik, onurumuzu korumayı seçtik. Eğer bu Meclis de kendi onurunu ve
saygınlığını korumak isteseydi milleti ve kendini,
kendi üyelerini vesayet altındaki yargıya karşı korumak
için adımlar atardı ve bu kanunları anlamayan yargıçlara,
savcılara anlayabileceği dilde derhâl kanunlar
çıkarırdı. Ama ne yapılıyor? E, efendim, kanunlara
uymayalım mı? Yahu, senin kanunlarına yargı uymuyor,
uymuyor. O hâlde kanunları değiştireceksin, yargının
da anlayacağı şekilde düzenleyeceksin. Türkiye bir hukuk
devletidir. falan diyorsunuz burada. Öyle değil arkadaşlar. Biz
burada, daha doğrusu sizler, milletvekillerinin
dokunulmazlığını kaldırdığınızda
dediniz ki: O güne kadar Meclise gelen fezlekeler için bunu
kaldırıyoruz. Davalar açıldı, bakın, bana da davalar
açıldı. 2017 yılının ikinci yarısında gelen
yeni bir fezleke, diğerleriyle hiçbir alakası olmayan bir fezleke
yürüyen davaya dâhil edildi. Savcı bunu duruşmada talep etti, oradaki
3 hâkim de bunu kabul etti ve siz susuyorsunuz burada. Sizin
yaptığınız kanunlar ayaklar altına alınıyor
ve hâlâ susuyorsunuz. Eskiden iyi kötü işleyen bir yargı vardı,
katlediliyor ve siz hâlâ susuyorsunuz. Tabii ki 20-30 yaşlarında
herhangi bir tecrübesi olmayan gençlere savcı dersiniz, ağır
ceza hâkimi dersiniz, altına bir araba, yanına 2 koruma memuru,
lojmanda bir yer, biraz da gaz verirsiniz, ondan sonra bunlar HDPlilerin
vekilliklerini düşürmek için yarış ederler aralarında;
şu anda yapılan tam da budur. Bunu bilmenizi istiyorum; bu utanç
vericidir.
Yine
sözlerimi geçen hafta ölümünün 3üncü yıl dönümü olan rahmetli Yaşar
Kemalin sözleriyle bitirmek istiyorum Sayın Başkan. Der ki:
Kendine
güvendiğin için yalancı değilsin.
Yalan
dolan bilmediğin için yalan karşısında yenileceksin.
Yalanın
gücü doğrunun güçsüzlüğünden değildir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ZİYA
PİR (Devamla) Sayın Başkan, herhâlde Yaşar Kemali
susturmayacaksınız.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Pir.
ZİYA
PİR (Devamla) Yalan teşkilat kurmuş, doğru
yalnızdır.
Yalanın
geleneği var, senin doğrunun her gün yeniden yaratılması
gerek.
Her
gün bir şafak çiçeği gibi yeniden açması gerek.
Sen
yenileceksin.
Yenilmenin
tadına varacaksın.
Doğru
yenilmeli.
Yenilmeyen
doğru yenmiş sayılmaz.
Doğru
yenile yenile öyle keskin bir hâle gelmeli ki
Yüz
bin yıl su altında yıkanmış, düzelmiş çakıl
taşı gibi.
Bizlerin
mücadelesi de böyledir. Siz bizleri yüz bin yıl da dört duvar arasına
soksanız, hapsetseniz zalimlere karşı o şekilde biz
direneceğiz.
Saygılar.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Pir.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Sayın Başkan, karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN
İkinci maddeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.28
DOKUZUNCU
OTURUM
Açılma
Saati: 19.36
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 67nci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu
açıyorum.
2nci
maddenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
maddeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.37
ONUNCU
OTURUM
Açılma
Saati: 19.44
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 67nci Birleşiminin Onuncu Oturumunu
açıyorum.
2nci
maddenin ikinci oylamasında da karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi
maddeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul
edenler... Etmeyenler... Karar yeter sayısı vardır, madde kabul
edilmiştir.
3üncü
madde üzerinde üç adet önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 3üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Bihlun
Tamaylıgil Musa
Çam
İzmir İstanbul İzmir
Lale
Karabıyık Sibel
Özdemir Haluk
Pekşen
Bursa İstanbul Trabzon
MADDE
3- 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 9 uncu
maddesinin birinci fıkrasına (8) numaralı bendinden sonra gelmek
üzere aşağıdaki bent ilave edilmiş ve mevcut (9)
numaralı bent (10) numaralı bent olarak teselsül ettirilmiştir.
"9.
14/3/2013 tarihli ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu
uyarınca lisanssız yürütülebilecek faaliyetler kapsamında
yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı elektrik enerjisi üretimi
amacıyla, sahibi oldukları veya kiraladıkları
konutların çatı ve/veya cephelerinde kurdukları kurulu gücü
azami 10 kW'a kadar (10 kW dâhil) olan (Kat maliklerince veya bina yönetimince
ana gayrimenkulün ortak elektrik enerjisi ihtiyacının
karşılanması amacıyla kurulan dâhil) yalnızca bir
üretim tesisinden üretilen elektrik enerjisinin ihtiyaç fazlasını son
kaynak tedarik şirketine satanlar (Bu bendin uygulanmasında üçüncü fıkra
hükmü dikkate alınmaz);"
BAŞKAN
- Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Trabzon Milletvekili Sayın Haluk Pekşen söz
istemiştir.
Buyurun
Sayın Pekşen. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
HALUK
PEKŞEN (Trabzon) Sayın Başkan, yeni görevinizde
başarılar diliyorum, hayırlı olsun göreviniz.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
HALUK
PEKŞEN (Devamla) Saygıdeğer milletvekilleri, bu güneş
enerjisiyle ilgili konu Türkiye'de gerçekten uzun zamandan beri hepimizin merak
ettiği bir konu. Ben bu konuda birkaç tane bilgiyi sizlerle
paylaşayım ama bu bilgiyi paylaşmadan önce size bir Karadeniz
fıkrası anlatmak isterim.
Bizim
Temel at yarışına gitmiş, onun tuttuğu at en önde
koşuyor. At koşuyor, gerçekten müthiş bir alkış
kıyamet, Temel yıkıyor ortalığı Benim atım
en öndedir. filan diye. Her taraftan alkış kıyamet geliyor ama
bir müddet sonra Temelin atı yavaş yavaş arkaya doğru
düşmeye başlıyor. En son Temelin atı en arkada ama herkes
şaşkınlık içerisinde, Temel yine alkışlıyor.
Ya benim ata bir bakın, herkesi önüne katmış götürüyor. diyor.
Sizin bu enerji politikanız tam böyle. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUSA
ÇAM (İzmir) Evet, aynen öyle, aynen öyle. Bravo!
HALUK
PEKŞEN (Devamla) Bak, niye böyle biliyor musunuz? Şimdi, Türkiye
dünyanın güneş enerjisi kalitesi açısından en önemli ülkelerinden
bir tanesi. Türkiye'nin birim saati 1.900 ile 2.100 saat arasında ama
Almanyanın 900, Türkiyenin yarısından bile az.
(Uğultular)
Sayın
Başkan, sohbeti kesmedikleri için ben ara vereyim, onlar sohbeti bitirince
ben devam ederim.
BAŞKAN
Sayın Pekşen, biraz bekleyin lütfen.
Değerli
milletvekilleri, hatip kürsüde fakat Genel Kurul salonunda gerçekten
uğultu var. Lütfen özel sohbetlerinizi kuliste yapın ve hatibin
konuşmasını engelleyecek bir davranış içine girmeyin.
Buyurun
Sayın Pekşen.
HALUK
PEKŞEN (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Sayın
Başkan, süremi herhâlde yenilersiniz diye düşünüyorum.
Evet,
Sayın Başkan, enerji konusunu biraz daha açalım o zaman.
Anladığım kadarıyla pek ilgilerini çekmedi, ilgilerini
çekecek bir hâle getirelim.
Türkiyenin
kurulu gücü, enerji gücü 85 bin megavat, şu anda tüketilen enerji
miktarı 40 bin megavat. Yani 45 bin megavat atıl hâlde yatıyor.
Yani 45 bin megavata ödenen yaklaşık 80 milyar dolarlık
yatırım bir kenarda çürüyor ama vatandaş elektrik parası
ödemek için canını dişine takmış sizin
iktidarınıza para yetiştirmeye çalışıyor.
Şimdi,
bakın, bu 40 bin megavatı bütün vatandaşlarımız bir
kenara not etsin; önemi ne biliyor musunuz? Almanyanın güneş
enerjisi potansiyeli Türkiyenin üçte 1i yani günlük aldığı
güneş Türkiyenin üçte 1i; 900 birim. Türkiyenin neydi? 1.900, 2.000,
2.100 birim güneş alıyor. Almanya şu anda tam 44 bin megavat
güneş enerjisi üretiyor, Türkiye yaklaşık 2.600 megavat.
Türkiyenin ürettiği 2.600 megavat güneş enerjisi Almanyanın
yanında çerez. Peki, dünyanın en önemli güneş enerjisi
kaynağına sahip Türkiye Almanyanın yanında niye bu kadar
az? Şundan az: Bakın, son iki yıl içerisinde doğal gazdan
enerji üretimine nedense büyük bir para yatırıyorsunuz. İki
yıl önce doğal gazdan üretilen enerji miktarı yüzde 29du,
şu anda yüzde 37 oldu. Ne oldu? Ne oldu? Niye? Bu Rusyadan bu kadar
mı korkuyorsunuz, bu kadar mı endişe ediyorsunuz? Niye bu
Ruslara Türkiyeyi sömürttürüyorsunuz? Niye güneş enerjisi yatırımlarını
yükseltmiyorsunuz? Almanyanın güneş enerjisi yatırımı
Türkiyenin toplam elektrik miktarı kadar. Ne oldu? Niye atı önünüze
kattınız gidiyorsunuz şimdi? Soruyorum, enerji politikanız
bu muydu? Biz Türkiyede güneş enerji sahalarını acaba niye
açmıyoruz? Niye bunların ihalelerini yapmıyoruz? Niye buralarda
güneş enerjisi ürettirmiyoruz? Soruyorum ya, buna biri cevap versin.
Birisi gelsin buraya desin ki: Hayır, rakamlar yanlış.
Hayır, bu konuda Türkiye'nin böyle bir potansiyeli yok. Biz Almanyayla
yarışamayız. Birisi çıksın söylesin. Niye doğal
gaza bu kadar para ödüyorsunuz? Niye Türkiyeyi yabancı enerji
kaynaklarına bağımlı hâle getirdiniz? Güneş enerjisi
yatırımlarını niye engelliyorsunuz? Enerji çok önemli,
iktidarınızın ölçeklerinden bir tanesi.
Sanayiciler
lütfen dinlesinler beni. Sanayiciler tek sıra olup saraya gidiyorlar. Niye
gidiyorlar saraya? Niye gidiyorlar? Bakın, son üç ay içerisinde sanayinin
kullandığı elektrikte yüzde 30luk azalma var. Elektriğin
en büyük kullanıcısı sanayi, artık gündüz vardiya
yapmıyor, çalışmıyor. Niye? Çünkü gündüz zaten elektrik
kullanacağı yer yok. Elektrikle ürettiği ürünü zaten ihraç
edeceği pazar da kalmadı.
Demir
çelik sektörü enerjinin tüketildiği en büyük sektör. Amerika Birleşik
Devletleri birkaç gün önce Türkiyeyi de içerisine alacak şekilde demir
çelik sektörüne gümrük koydu. Enerji biraz daha düşecek. Hadi, var
mısınız, karşılığında Amerika
Birleşik Devletlerine Siz bizim demir çelik sektörüne gümrük
koyuyorsanız ben de sizden yapılacak şeker ithalatına
gümrük koyuyorum. diyebilecek misiniz? Hadi söyleyin. Yok. Niye? Çünkü hani o
millîlik var ya yerlilik ve millîlik. İşte, o yerlilik ve
millîliğin anahtarı iktidardır, nasıl iktidar
olduğunuza bağlıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Pekşen.
HALUK
PEKŞEN (Devamla) Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Eğer
bir siyasi iktidar uluslararası küresel sermayeye yaslanırsa
işte, o zaman kendi güneşini enerjiye dönüştürmez, kendi
rüzgârını enerjiye dönüştürmez ama Rusun doğal
gazını alır, kendi halkını haraca bağlar. Rustan
kömür alır, kendi halkını haraca bağlar;
Tavşanlıda kömür ürettirmez, Zonguldakta kömür ürettirmez. Bir
siyasi iktidar yabancı sermayenin gücünü arkasına alır ve
onlarla iktidar olursa yabancı sermaye ona, onun ürettiği demir
çeliğe sonuna kadar vergiyi koyar ama o, şeker
fabrikalarını o yabancı sermayeye peşkeş çeker. Kendi
çiftçisine pancar ektirmez, kendi çiftçisine şeker ürettirmez. Halk
yavaş yavaş anlamaya başladı, 2019 yılında
anladığını sandıkta siz de göreceksiniz.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Pekşen.
Sayın
Muş, söz talebiniz var.
Buyurun.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
45.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Trabzon Milletvekili Haluk Pekşenin
533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 3üncü
maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; burada bazı meselelere değinmekte fayda görüyorum. Dervişin
fikri neyse zikri de odur. derler. Yabancı sermayeyi arkasına
alarak iktidar olan parti." diyor. Biz şimdiye kadar milletin reyiyle
iktidara geldik, milletin oyuyla iktidara geldik. Bundan sonra da millet bize
hangi görevi veriyorsa onu yapacağız.
Sayın
hatip önce kendi partisine bir baksın, 25te, aynı yerde sayıp
duruyor. Dolayısıyla, bizim hangi güçle iktidara geldiğimiz
ortadadır; bu, milletin gücüdür.
Diğeri,
bakın, Türkiyede güneş enerjisinde, rüzgâr enerjisinde en büyük
yatırımları yapan Adalet ve Kalkınma Partisi
iktidarıdır ve bu yatırımları çok daha fazla
artırarak yapacağız. Aynı şekilde, yerli kömürün
enerjiye dönüştürülmesiyle alakalı şu an uygulamaya koyduğumuz
ve uygulamada olan pek çok pratik daha fazla artarak devam edecektir. Yani
Türkiyenin enerji ihtiyacını çeşitlendirerek herhangi bir
noktada bağımlılıktan kurtarıp ülkeyi çok daha fazla
yerlileştirme Türkiyenin ve AK PARTİnin önemli bir
politikasıdır. Bunun da bilinmesini arzu ederim. Öyle bizim kimseden
çekindiğimiz falan da yoktur.
Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
MUSA
ÇAM (İzmir) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Buyurun Sayın Çam.
MUSA
ÇAM (İzmir) Sayın grup başkan vekili Yüzde 25e saplanıp
kalmıştır. diyerek partimize açık ve aleni bir
şekilde hakaret etmiştir ve sataşmıştır. Konuyla
ilgili söz hakkımızı almak isteriz, Sayın Pekşen
kullanacak.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Eğer 30 ise söylesin, 30 ise Sayın
Pekşen açıklasın, rakamlarla arası iyi.
CEYHUN
İRGİL (Bursa) Yok, o değil de enerji üretiminin oy
oranıyla ne alakası var?
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Ya 26 olursa ne yapacaksın?
BAŞKAN
Sayın Pekşen, buyurun.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.- Trabzon
Milletvekili Haluk Pekşenin, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklaması sırasında
Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle konuşması
HALUK
PEKŞEN (Trabzon) Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın
Grup Başkan Vekili, size de teşekkür ediyorum. Konuyu
değiştirerek aslında iyi bir konuyu da Türkiyenin gündemine
taşımamıza katkı sağladığınız için
size çok çok teşekkür ediyorum, minnettarım.
Birkaç
gün önce, biliyorsunuz, kişisel veriler kamuoyuna yayınlandı ve
bütün nüfus kayıtlarını öğrendik. Öğrendik ki bundan
yüz yıl önce, yüz elli yıl önce ebediyete intikal etmiş birçok
yakınımız aslında sağ gözüküyor.
Başka
bir şeyi daha öğrendik: Öğrendik ki gerçekte hiç var olmayan ama
nüfusta yeni vatandaşlık numarası verilerek ihdas edilmiş
kimlikler var. O hâlde ben soruyorum: Bu, gerçekte rahmetli olmuş ama
nüfus kaydına göre sağ olan 200 yaşında, 100
yaşında, 150 yaşında, 170 yaşındaki insanlar
acaba seçimlerde oy kullandılar mı ya da bu yeni
vatandaşlık numarası ihdas edilmiş olan o vatandaşlar
seçimde oy kullandılar mı?
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Hayal âlemindesin Sayın Pekşen.
HALUK
PEKŞEN (Devamla) - Onlara oy kullandırmayı planlıyor
musunuz?
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Hayal âlemindesin. Sen 25in cevabını ver.
HALUK
PEKŞEN (Devamla) - Sizin resmî kayıtlarınız
İçişleri Bakanlığının kayıtları. O
kayıtlara göre gerçekten Türkiyede büyük bir başarı sağlayabilirsiniz
ama halkın vicdanında meşruiyet
sağlayamadığınız açık. Anayasa referandumundaki
sonuçlar da bunları zaten teyit ediyor. Anayasa referandumunda niçin
boş oy kullanıldığını, sandıklara niçin
eksik oy pusulası gönderildiğini bugün Türkiyede herkes biliyor.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Boş oy kullanılmadı, boş oy yok.
HALUK
PEKŞEN (Devamla) - Kullanılan boş oylar, sandıklara
gönderilen eksik oy pusulaları, ölmüş olan vatandaşlar
adına düzenlenmiş olan oy pusulaları, nüfus kayıtları
bütün bu sizin söylediklerinizi gerçekten ortaya koyuyor.
Ben
gerçekten size teşekkür ediyorum, sayenizde halka bir gerçeği daha
anlatma fırsatı bulduk.
İyi
akşamlar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, kayıtlara geçsin
sadece.
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Muş.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Haluk Pekşen 2019un da mazeretlerini
hazırlamaya başlamış, şimdiden yenilgiyi kabul
etmişler, bunu da Türkiye kamuoyuna ifade etmiş oldu. Kendisine
ilelebet muhalefette devam diyorum.
X.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi
Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
(1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN
Şimdi önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
3üncü
madde üzerindeki diğer önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 3üncü
maddesinde yer alan teselsül ettirilmiştir ibaresinin
değiştirilmiştir şeklinde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım
İstanbul Adana Adıyaman
Mahmut
Toğrul Feleknas
Uca Müslüm
Doğan
Gaziantep Diyarbakır İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER
(Gaziantep) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet önergeye katılıyor mu?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge hakkında söz isteyen İzmir
Milletvekili Sayın Müslüm Doğan.
Buyurun Sayın Doğan. (HDP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Figen Yüksekdağ şahsında, tutuklu
bulunan kadın milletvekillerimizin 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü
kutluyorum; sadece tutuklu milletvekillerimizin değil, aslında tüm
kadınların 8 Mart Dünya Kadınlar Gününü ayrıca kutluyorum.
Değerli
milletvekilleri, insanlık tarihi, yaşamı daha insani sürece,
yaşanabilir hâle getirme anlamında mücadeleler tarihidir.
Değişik zaman kesitlerinde tarihsel anlamda ortaya konulan
mücadelelerin en çok dikkate alınanı ve önemseneni ise evrensel
ortaklıkları, eşitlik, özgürlük ve adalet arayışı
konusunda ortaya koydukları mücadeleleri olmuştur. Aslında
bakılırsa tüm ülkelerin toplumsal değişim talebinin
temelinde, eşit, özgür ve adaletli bir yaşam talebi yatmaktadır.
Ülkemizde
yaşanan tüm sorunları şimdi size kısaca sıralamak
istiyorum güncel olduğu için. Özgürlüklerin askıya
alındığı, insan hakkı ihlalleri bakımından
dünya sıralamasında hızlıca yukarılara tırmanan
bir ülkede yaşıyoruz. 104 belediye
başkanlığını kazanan bir partinin eş genel
başkanı cezaevinde ağır işkenceye tabi tutuluyor.
Şubat ayında en az 15 gazeteci gözaltına alınmış,
3 basın çalışanı tutuklanmış; 6 gazeteci toplam
23 yıl 18 ay hapis cezasına çarptırılıyor, hâlen 171
gazeteci tutuklu hâlde. Cezaevlerinde insanlık onurunu zedeleyecek uygulamalar
devam ediyor işkence anlamında. Hopada Ankara Gar
katliamını protesto eden 15 kişi hakkında iki yıl
sonra dava açılıp on yıla kadar hapis isteniyor. Parke
taşlarına yazılan sloganın suç
sayıldığı bir ülke koşullarında
yaşıyoruz.
İHD,
cezaevlerinde 402si ağır, 1.154 hasta tutuklu olduğunu, 20 bin
tutuklunun ise yerde yattığını açıkladı
raporunda. Birleşmiş Milletler İşkence Özel Raportörünün
raporunda Türkiye'de işkence iddialarının
arttığını, gözaltında kaba dayak, elektrik şoku
ve cinsel saldırı gibi işkence yöntemlerinin
uygulandığını söylemesi konunun vahametine işarettir.
Hani işkence ve kötü muameleye karşı sıfır tolerans
gösterilecekti? Bu tablo ağırlığı
karşısında Adalet Bakanlığı hâlâ suskundur.
Rize
Kalkandere Cezaevine özel bir ekip mi görevlendirilmiştir? Mehmet Arslana
işkence yapan grup kimdir? Açıklanması gerekiyor,
İçişleri Bakanının bu konuda derhâl açıklama
yapması gerekiyor Adalet Bakanıyla birlikte. Adaletsiz bir sistemle
maalesef karşı karşıyayız sayın milletvekilleri.
AYM
kararları uygulanmıyor, hiçe sayılıyor; yerel mahkemelerde
düzmece polis bilgileriyle insanlar mahkûm ediliyor, milletvekillerinin
vekillikleri düşürülüyor. Grup başkan vekilimizin, Muş
Milletvekilimiz Ahmet Yıldırımın siyasi bir
yakıştırma yüzünden milletvekilliği düşürüldü. Yine,
bir taziye anması resmini Twitterında paylaştığı
gerekçe gösterilerek Şanlıurfa Milletvekilimiz İbrahim
Ayhanın milletvekilliği düşürüldü.
Bunun
amacı nedir değerli milletvekilleri? Kısıtlamak
istediğiniz demokratik siyaset alanlarının size
kısıtlandığı günleri ne çabuk unuttunuz? Biraz önce
burada ifade edildi Ziya Vekilimiz tarafından, 28 Şubat
koşullarını ne çabuk unuttunuz? Yapılan iş ve
işlemlerin hepsi yanlış durumdadır. Demokrasiyi,
geleceğimizi inşa etmedeki bu engel tutumunuzdan derhâl vazgeçmeniz
gerekmektedir.
Ülke
gerçeklerinden ve sorunlarından hızlıca uzaklaşıyoruz.
Sorunları, askerî ve sivil bürokrasinin vicdanına teslim etmiş
durumdayız.
Kadın
cinayetleri ve çocuk istismarı toplumun kaldıramayacağı
boyuta ulaşmış. Sadece şubat ayında, yirmi sekiz günde
47 kadın, erkekler tarafından öldürülmüş durumda.
Gelir
adaleti bakımından tam bir adaletsizliği yaşıyoruz.
Ülkenin tamamı yüzde 1 kesime hizmet etmekte, tüm teşvikler,
indirimler ve istisnalar yüzde 1lik kesim için yapılmaktadır.
Yoksulluk had safhadadır.
Türkiye'nin
çok önemli sorunu olan Kürt sorununu dondurduk diyorsunuz. Askerî bürokrasiye
konuyu teslim etmiş durumdasınız. Çözüm süreci için
kurulmuş Kamu Düzeni Müsteşarlığının önümüzdeki
beş yıllık stratejik planında sorunun
barışçıl, demokratik çözümüne yer vermediğini, konunun yine
eskinin bakışı olan güvenlik sorununa indirgediğini
görüyoruz. Bu, yanlış bir stratejidir. Bizim ülkemizdeki sorunları
bizim kurumlarımız çözmelidir.
Etnik
kimliği, kültürü, dili ve diniyle tek tip millet ve tek inanç
dayatmalarına karşı, çoğulculuğu,
farklılıkların eşit ve gönüllü beraberliğini, kadim
bağlarının güçlenmesini savunmak, ülkemizin en temel ihtiyacı
olarak ortadadır. Toplumsal dokumuzu ortak vatanımızda ancak
böyle sağlamlaştırabiliriz.
Uluslararası
emperyalist güçler, leş akbabaları gibi üzerimizde uçuşup
durmaktadırlar. Yaşadığımız dünyada
ırkçı toplumlara, milliyetçi, militer, cinsiyetçi, muhafazakâr ve
piyasacı güçlere artık yer yoktur.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Doğan.
MÜSLÜM
DOĞAN (Devamla) Sağ olun Başkanım.
Ülkede
gerçek bir demokrasi inşa edecek isek bu yapılara karşı
kararlı bir mücadeleyi önümüzde önemli bir görev olarak görmek
zorundayız. Tüm demokrasi güçlerinin ortak çıkarı, bu güçlere
karşı mücadele etmekten geçmektedir. Ülkemizde, ortak
vatanımızda, insanın insana kulluk etmediği,
baskının ve sömürünün olmadığı, ezen ve ezilen
ilişkisinin son bulduğu, dil, din, renk, ırk, cinsiyet farkı
olmaksızın yaşamın her alanında eşit, özgür,
insanca, adil yaşadığı bir ülke yaratmak zorundayız
diyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Doğan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
V.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
3.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Mithat Sancarın, Rizedeki
işkence iddiasıyla ilgili Adalet Bakanıyla görüştüğüne
ve Rize Cumhuriyet Başsavcısı tarafından olayın bütün
yönleriyle incelendiğine, adli ve idari soruşturma
başlatıldığına ilişkin bir açıklamanın
tarafına iletildiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN
- Değerli milletvekilleri, biraz önce Sayın Hatibin de dile
getirdiği bir işkence iddiası, dün Genel Kurulda da gündeme
getirilmişti ve Halkların Demokratik Partisi Grup Başkan Vekili
Sayın Meral Danış Beştaş ile Cumhuriyet Halk Partisi
Grup Başkan Vekili Sayın Engin Altay bu konuda Hükûmetin, özellikle
Adalet Bakanının bir açıklama yapması gerektiğini
belirtmişlerdi. Ben de konuyu takip edeceğimi söylemiştim.
Adalet Bakanıyla görüştüm, ilgileneceğini söyledi. Biraz önce de
Adalet Bakanlığı Basın Müşavirliği
aracılığıyla, Rize Cumhuriyet Başsavcısı
imzasıyla bir açıklama tarafıma iletildi. Bu açıklamada
olayın bütün yönleriyle incelendiği, adli ve idari soruşturma
başlatıldığı belirtilmektedir.
Bilginize
sunarım.
X.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi
Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
(1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN
3üncü madde üzerinde bir önerge daha vardır, onu da okutup işleme
koyacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 3üncü
maddesinde geçen 10 kw ifadesinin 15 kwa çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Kamil Aydın Mevlüt
Karakaya Arzu
Erdem
Erzurum Adana İstanbul
Emin
Haluk Ayhan Ahmet
Selim Yurdakul
Denizli Antalya
BAŞKAN
- Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ABDULLAH NEJAT KOÇER (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Erzurum Milletvekili Sayın Kamil Aydının söz
talebi vardır.
Buyurun
Sayın Aydın. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
KAMİL
AYDIN (Erzurum) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 533
sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 3üncü maddesi üzerinde Milliyetçi Hareket
Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım.
Değerli
milletvekilleri, hepimiz yasama organının birer
mensuplarıyız ve görevimiz de gerçekten, milletin ihtiyacı olan
bazı düzenlemeleri gerçekleştirmek, onların bazı
taleplerine cevap vermek. Böyle bir sorumluluğumuz var ama zaman zaman da
çıkardığımız kanunlar ya da kanun hükmünde
kararnameler özellikle uygulamaya konulduğunda ya da halk nezdinde
karşılık bulduğunda birtakım aksaklıkların
da ortaya çıktığına tanıklık etmekteyiz. Yani iyi
niyetli bir okumayla bugün de görüştüğümüz bu torba yasada gerçekten
hepimizin, bütün grupların belki evet diyebileceği bazı
maddeler var; bu milletin yararına düşünülerek
yapılmış, iyi niyetli şeyler olarak kabul edilebilir. Ama
çıkış noktası iyi niyetli olmasına rağmen, zaman
zaman da uygulamada bakıyoruz ki kanunla ilgili birtakım kesimler ya
düşünülmemiş ya göz ardı edilmiş ya da unutulmuş bir
şekilde.
Şimdi,
bugün belki sizlere de ulaşan bazı bilgiler vardı
taşeronlarla ilgili. Taşeron çalışan kardeşlerimize
kadro bağlamında gerçekten iyi niyetli bir şey
yapıldı, bir girişimde bulunuldu, hepimiz destekledik ve
gerçekten saygıyla karşıladık. Ama bugün o kanun devreye
girdiğinde baktık ki bu bağlamda iyi niyetle
düşünülmüş bir madde, bir kanun ama mikro da olsa bazı küçük
grupları göz ardı etmektedir.
Bir kere, başlangıç
noktasının 4 Aralık 2017 diye tanıtılmasından,
düşünülmesinden dolayı, ondan önce çalışmış ama o
tarihte herhangi bir nedenden dolayı çalışmıyor olmak,
aleyhine bir kural gibi algılanmaktadır. Yine taşeronlarla
ilgili, gerek hizmet alımı yapılan gerek malzeme alımı
yapılan -personeliyle birlikte- bazı kalemlerde de bakıyoruz ki
bazı kardeşlerimiz bu bağlamda, kadroya geçme noktasında
elimine edilmiş, bu mevzuata dâhil dahi edilmemiştir.
Şimdi, bir başka
kanayan yara
Çünkü biz milletten gelen talepleri burada ifade ediyoruz,
inşallah, belki bir sonraki torba yasada bu eksikler de düzenlenir,
devreye sokulur. Geçmişte hüküm giymiş bazı
çalışanların bu mülakat sistemine, bu kadro sistemine
alınmadığına tanıklık etmekteyiz. Hâlbuki bu,
aynı zamanda bir çelişki değil mi? Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı, Millî Eğitim, Gençlik ve Spor; bütün bu
bakanlıklarda aslında çok gelişmiş projelerle topluma
kazandırma adı altında birtakım iyileştirmeler var.
Şimdi, mademki böyle iyileştirmeler söz konusu, o zaman, taşeron
olarak, sözleşmeli olarak çalışan çocuk bir anda
sakıncalı duruma geldi kadro işi söz konusu olunca. Efendim,
sizin güvenlik soruşturmanızda geçmişinizde şöyle bir
öykünüz var, onun için olmayacaksınız. Şimdi bu çocuklar
topluma adapte olmuş, pişmanlıkları var,
cezalarını çekmiş ve çalışmaya da
başlamışlar, aile bireyi olmuşlar, aile geçindiriyorlar. Bu
çocukları bu haktan mahrum etmemek gerekir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, diğer bir husus da: Yine iyi niyetle
düşünülmüş, kadro tahsis edilmiş bir grup var,
öğretmenlerimiz. Şimdi, bir taraftan, sözleşmeli, kadrolu ve
ücretli öğretmen sınıflarımız var, 3 farklı
kategoride algılanan bir öğretmen konseptimiz söz konusu. Şimdi,
burada 400 binin üzerinde öğretmen olma adayı, öğretmen olma
hayali taşıyan insan var, bir taraftan 100 binin üzerinde ihtiyaç
hasıl olmuş, bu, beyan edilmiş ve gerçekten yıllardır
sözleşmeli öğretmenlik yapan arkadaşlarımız var,
yıllardır ücretli öğretmenlik yapan arkadaşlarımız
var, on yıllardır hatta. Şimdi bu çocuklara bir umut verildi.
Gerçekten Sayın Millî Eğitim Bakanımız, kasım
ayında bir açıklamada bulundu, dedi ki: Bu ücretli
çalışanlar için de 5 bin kadro düşünüyoruz. Çok iyi niyetli
hazırlandı belki ama kapsamı o kadar dar tutuldu ki
Şimdi,
bize gelen şikâyetleri biz de burada ifade etmek zorundayız.
Keşke 2017 KPSS sonucu, şartı konulmasa da KPSSsiz yapılsa
ya da Hadi arkadaşlar, 2018deki KPSSye girin, hepiniz girin, böyle bir
şans tanıyalım, bunun sonucuna göre sizin atamalarınızın
değerlendirmesini yapalım, mülakata onun için
çağıralım. ya da Geçmişte herhangi bir KPSSye
girdiyseniz o skorla müracaat edin, sizleri de eşitlik ilkesine uygun
olarak mülakata çağıralım. Gerçekten bu ufak tefek meseleleri
de bir sonraki torba yasada
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN Sözlerinizi
tamamlamanız için bir dakika daha süre tanıyorum Sayın
Aydın.
KAMİL AYDIN (Devamla)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, bakın,
burada da belki aksaklıklar çıkacak, olabilir ama ne olur bir
sonrakine ya da mümkünse bunun içerisine bu çok ufak tefek
aksaklıkları ama geniş kitleleri ilgilendiren, birçok
insanın gerçekten hayalini yaşatmaya vesile olacak birtakım
yenilikleri de koyarsak ya da yeni bir düzenlemeyle bunları da gündeme
getirirsek gerçekten taşerona kadro noktasında da bir
başarı elde edilmiş olur, öğretmenlerin de, üç gruba
ayrılan öğretmen adaylarımızın da hayalleri
kısmen gerçekleşmiş olur diyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Aydın.
Şimdi önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
3üncü maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Birleşime otuz dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati:20.11
ON
BİRİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 20.48
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 67nci Birleşiminin On Birinci Oturumunu
açıyorum.
533
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon
yerinde.
Hükûmet
yerinde.
4üncü
madde üzerinde üç önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
Önergeleri
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 4üncü
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Meral
Danış Beştaş Mahmut
Toğrul
İstanbul Adana Gaziantep
Behçet
Yıldırım Feleknas
Uca
Adıyaman Diyarbakır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Adana Milletvekili Sayın Meral Danış
Beştaş konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Beştaş. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Görüşülmekte
olan torba kanun tasarısının 4üncü maddesiyle, kreş
yardımı, Komisyonda, Gelir Vergisi Kanununda bir vergi
istisnası şeklinde düzenlenmiş ve vergiden istisna tutuluyor.
Şimdi,
açıkçası kreş meselesi çok önemli bir mesele; özellikle
kadınlar, anneler için, çalışma yaşamına aktif
katılabilmeleri, çocuklarının bakımı, güvende
olması açısından bizim de çok önemsediğimiz bir madde ancak
bu hâliyle, bu düzenlemenin bu hâliyle yetersizlik
karşılanmamaktadır. Şöyle ki: Şimdi, kreşlerin
teftişinden normalde İş Teftiş Kurulu
Başkanlığı sorumlu. Türkiyede 2013 yılında 7.204
iş yerinden sadece 299u denetlenmiş ve bu denetlemelere göre sadece
yüzde 45inde kreş bulunmadığı tespit edilmiş.
Burada,
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Cinsiyet
Eşitliği Şube Müdürlüğünün yaptığı
açıklamaya göre, 2014 yılında ise 150 ve üstü kadın
işçi çalıştıran iş yerlerinden sadece 209unda
teftiş yapılmış ve bu teftişe göre yüzde 93ünde
kreş bulunmadığı tespit edilmiş. Daha güncel veriler
henüz kamuoyuna yansımamıştır.
Açıkçası,
işverenler kreş meselesinde Kreş açmam ama cezamı da
öderim, bu zorunluluğun gereğini yapmam. şeklinde bir yaklaşım
içindeler. Kreş açma yükümlülüğüne uyulmaması hâlinde
aslında çalışma şartlarının da uygulanmaması
sonucu çıkıyor ve bu durumun işçi lehine fesih hakkını
doğurduğunu da not etmek isterim. Tabii, işçiler bu konuyu dava
meselesi yapmaktan çekiniyorlar çünkü hem uzun yıllar süren davalar söz
konusu hem de haklarını elde etme konusunda bir muğlaklık
var. Şu anda, mevcut durumda çok az kadın kreş hizmetinden
faydalanıyor. İşverenlere vergi indirimiyle işverenleri
kreş yardımına teşvik etmek mümkün değil şu anki
düzenlemeye göre. İş yerleri teftiş edilmediğinden
işverenler hem kreş kurmaktan hem de kreş yardımı
yapmaktan kaçınıyor. Öngörülen vergi istisnası da bu konuda bir
çözüm değildir.
Kreş
ücretlerini tahminen söylüyoruz ama bilgilerimiz de var, çocuklarımız
şu an kreş yaşında değil, büyüdüler ama çevremizde,
çok yakinen bildiğimiz üzere aşağı yukarı bin TLden
başlıyor kreş ücretleri ve bu 300 TL için vergi istisnası, kreş
yardımı için işverenleri harekete geçirmeyecek; bu da
açıkça görülüyor.
Ayrıca,
Türkiyede 30 kişi ve altında işçi çalıştıran
iş yerlerinin çoğunlukta olduğunu da belirtmek lazım.
Kreş açma veya hizmet satın alma zorunluluğu, 150den fazla
kadın işçi çalıştıran iş yerlerini kapsaması
sebebiyle çok küçük bir kesime hitap ediyor. Kamusal bakım hizmetleri
yaygınlaşmadığından kadınlar bakım
emeği yükü nedeniyle iş bulamamakta, iş yerinde
ayrımcılığa ve mobbinge uğramakta, hem iş yerinde
hem evde yoğun biçimde çalışmak zorunda kalmakta ve
doğumdan sonra işe devam etmeleri durumunda da kazandıkları
ücretlerin büyük bir kısmını bakıcıya ya da kreşe
vermek zorunda kalmaktadırlar. Bu nedenle, kreş yardımı ve
işverenlere vergi muafiyeti gibi düzenlemeler ise kreşleri piyasalaştırıyor
açıkçası, kreş fiyatları da gün geçtikçe artıyor.
Kadınların talebi, istihdamdan bağımsız, her mahallede
ulaşılabilir, ücretsiz kreşlerin açılmasıdır. Bu,
aynı zamanda sosyal devlet olma ilkesinin de bir gereğidir.
Kreşlerin yaygınlaşması sadece çocuğun kreşte
geçirdiği zaman boyunca kadınlara ve çocuklara fayda sağlamıyor,
bununla beraber çocuğun temiz biçimde evine dönmesini de sağlayarak
aynı zamanda kadının bakım emeğini de
azaltmaktadır.
Şimdi,
açıkçası bu konuda bizim de çok sayıda önerimiz var, farklı
zamanlarda ifade ediyoruz. Ama şunu söyleyelim: Kreş bir kere
istihdamdan bağımsız hâlde değerlendirilmelidir. Ev
emekçisi kadınların ev dışında,
dışarıda çalışmasa bile yine kreş hakkı
olmalı. Yani Evde çalışan bir kadının kreş
hakkı olmamalı. diye bir yaklaşım doğru
değildir. Annelik rolleri, sanki, mutlaka evde olduğu için,
dışarıda bir işte çalışmadığı için
ev içi emeğinin de görünmez kılınmasına sebebiyet veriyor.
Yine
bununla birlikte mahalle kreşlerinin
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Beştaş.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Bir
de işçi çalıştıran iş yerlerinin patronları
çalıştırdıkları işçi sayısına göre
mahalle kreşlerinin finansmanına katılabilir; aslında, bu
yolla daha etkin ve iyi bir çalışma da ortaya çıkabilir. Mahalle
kreşlerinin finansmanının da kalan bölümü merkezî devlet
tarafından sağlanabilir. Bu durumda da kreşlerin idaresinin
belediyelere bırakılması da mümkündür.
Yani
özcesi, mevcut vergi istisnasıyla kadınların kreşten
yararlanması, çocuklarının yararlanması ve bu konuda çocuk
bakım hizmetlerinin bu şekilde karşılanması ve
kadının yaşadığı emek sömürüsünün ortadan
kaldırılması mümkün değildir diyerek hepinize teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Beştaş.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 4üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Bihlun
Tamaylıgil Elif
Doğan Türkmen
İzmir İstanbul Adana
Lale
Karabıyık Sibel
Özdemir Musa
Çam
Bursa İstanbul İzmir
MADDE
4- 193 sayılı Kanunun 23 üncü maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki bent eklenmiştir.
"16.
İşverenlerce, kadın hizmet erbabına kreş ve gündüz
bakımevi hizmeti verilmek suretiyle sağlanan menfaatler
(İşverenlerce bu hizmetlerin verilmediği durumlarda, ödemenin
doğrudan bu hizmetleri sağlayan gelir veya kurumlar vergisi
mükelleflerine yapılması şartıyla, her bir çocuk için
aylık, asgari ücretin aylık brüt tutarının % 20'sini
aşmamak üzere bu istisnadan yararlanılır. Kreş ve gündüz
bakımevi hizmetini sağlayanlara yapılan ödemelerin belirlenen
istisna tutarını aşan kısmı ile hizmet erbabına
bu amaçla nakden yapılan ödemeler ve sağlanan menfaatler ücret olarak
vergilendirilir. Bu bentte yer alan % 20 oranını, asgari ücretin
aylık brüt tutarının % 50'sine kadar artırmaya ve kanuni
seviyesine getirmeye Bakanlar Kurulu, bu istisnanın uygulanmasına
ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı
yetkilidir.).
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Adana Milletvekili Elif Doğan Türkmen
konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Türkmen. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
ELİF
DOĞAN TÜRKMEN (Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, yarın 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü. Türkiye,
Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Endeksinde 145 ülke arasında ne
yazık ki 131inci sırada. Çalışabilecek yaşta olan her
100 kadından 70i iş bulamıyor ve Türkiyede her 100
kadından 20si yoksulluk sınırında yaşıyor. Böyle
bir ülkede Dünya Emekçi Kadınlar Gününü kutlamak mümkün değil. Bu
nedenle, ben, Dünya Emekçi Kadınlar Günü -kutlamak değil- bugün,
yarın ve daima kadınlar tüm haklarını elde edene kadar
mücadele etme günüdür diyorum ve buradan, bu ülkede mücadele eden,
kadınların hakları için çalışan tüm kadın
arkadaşlarıma da selamlarımı ve sevgilerimi gönderiyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
Değerli
milletvekilleri, başka bir konuya daha değinmek istiyorum. Geçen
hafta Osmaniye ilimizin Kadirli ilçesindeydim. Kadirli ilçesinde 24
Şubatta bir yangın oldu. Nedeni belli olmayan bir yangın, niçin
çıktığı belli olmayan bir yangın ama 25ten fazla
esnafın dükkânının yandığı ve 6 esnafın da
dükkânının tamamen kullanılamaz hâle geldiği bir
yangın. Bu, 6 esnafımızın dükkânından geriye kalanlar.
Bunlar, keza, yangın fotoğrafları ve ekmek kapısı,
ekmek teknesi yandığı için çocuğuna nasıl ekmek
götüreceğini kara kara düşünen Kadirlili bir esnafımız.
Yangın
olduktan sonra, tabii, devlet yetkilileri buraya gitmişler,
sorunlarını konuşmuşlar, çözme konusunda da söz
vermişler ama o günden bugüne bir gelişme yok.
Bu
dükkânda esnaflarımız doğal ve yöresel ürünler satıyorlar.
Esnaflarımızın kendilerinin söylediği şudur: Bizim
sattığımız ürünlerin ne kadar olduğu tespit
edilemediği için bize ne yazık ki bir destek, bir yardım
yapılamıyor. Hâlbuki bu yanan dükkânların 3-5 dükkân
sonrasında şu anda faaliyetine devam eden, aynı işi yapan
dükkânlar var. Burada esnaflarımızın beklentisi şudur: Bu
esnafların dükkânında ne kadar mal ne ediyorsa üzerine buranın
onarım giderleri de konularak ya da -belediye binaları bunlar-
belediye bu onarımı bir an önce yapsın, bizim
zararlarımız da karşılansın, biz çoluğumuza
çocuğumuza yeniden aş ve ekmek götürelim. Kadirlide iş yeri
yanan 6 esnafımız bu konuda bir an önce çözüm bekliyor ama ne
yazık ki bu konuda ümitsizler. Çünkü daha önce de Kadirli ve Osmaniyede
doğal afetlerde ya da yangın gibi afetlerde
yaşadıkları ve tecrübe ettikleri konulardan dolayı bu
sorunun uzun süre çözülemeyeceği konusunda -ne yazık ki- bir beklenti
içindeler.
Bu
nedenle, ben buradan seslenmek istiyorum. Kadirlili dükkânı yanan bu
esnaflarımızın sorununun çözülmesi için -Sayın Maliye
Bakanımız da burada- bir an önce elinizi taşın altına
koyun, Kadirlili esnafımızın sorunlarını çözün
diyorum, hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Türkmen.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Önerge kabul
edilmemiştir.
4üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Etmeyenler... Madde kabul
edilmiştir.
5inci
madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri aykırılık
sırasına göre işleme alacağım.
En
aykırı önergeden başlayarak okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 5inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Meral
Danış Beştaş Mahmut
Toğrul
İstanbul Adana Gaziantep
Behçet
Yıldırım Feleknas
Uca
Adıyaman Diyarbakır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge hakkında Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul
konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkürler.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuz darbe girişiminden
hemen sonra başlatılan OHAL ve KHK süreciyle, başta Demokratik
Bölgeler Partisi, Halkların Demokratik Partisi, Demokratik Toplum Kongresi
ve Halkların Demokratik Kongresi bileşenleri olmak üzere,
gazetecilere, akademisyenlere ve genel olarak iktidara muhalif bütün kesimlere
yönelik ciddi operasyonlar başlatılmıştır. Ülkeyi üstü
açık bir cezaevine dönüştüren AKP iktidarı, cezaevlerinde
artık açıktan insanlık dışı politikaları
uygulamaya başlamıştır.
Türkiyede
geçerli olan cezaevi mevzuatı ve politikası gün geçtikçe
uluslararası insan hakları hukukunu aşındırmakta ve
cezaevleri insanlık dışı uygulamaların merkezi hâline
getirilmektedir, gerçi dışarısı da cezaevlerinden çok
farklı değildir. Tutsaklar, birçok cezaevinde şiddete maruz
kalmakta, sağlık, eğitim, beslenme, aile ve avukatlarıyla
görüşme hakları gasbedilmekte ve dış dünyayla
bağları kesilip izole edilmeye çalışılmaktadır.
Sağlığa erişim hakkının sağlanması,
koruyucu sağlık hizmetlerinin uygulanması,
hastalığı olan tutsakların acilen tedavi
olanaklarından faydalandırılması elzemdir. Ağır
hasta tutsaklara her gün yenileri eklenmekte ve cezaevleri âdeta ölüm
tabutluklarına dönüştürülmekte, neredeyse her hafta birkaç hasta
tutsağın cansız bedeni cezaevlerinden çıkmaktadır.
Hak
ihlallerinin en çok yaşandığı alanların
başında gelen cezaevlerinde gerek sivil toplum örgütlerinin
gözlemlerinde gerekse partimize bizzat tutuklu yakınları
tarafından ulaştırılan bilgilerde, OHALle birlikte
cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinde olağanüstü bir
artışın olduğu görülmektedir.
Bir:
12 Eylül dönemi işkence yöntemi olan bu dayatmaların yönetmeliğe
aykırı olduğunu belirten ve itiraz eden tutuklulara
gardiyanlarca ayakta sayım alınmasına ilişkin yeni bir
genelge geldiği ve bundan sonra ayakta sayım alınacağı
söylenmiştir. İtiraz eden tutsakların gardiyanlar
tarafından darbedilerek 4 ile 6 kişilik 2 farklı gruplar
hâlinde, ellerine ters kelepçe takılarak ve ayakkabıları
çıkartılarak saatlerce hücrelerde tutuldukları ifade
edilmiştir. Bunun en son örneğini Bursa H Tipi Kapalı Cezaevinde
yaşamıştık.
Evrensel
hukuk ve insan haklarının askıya alındığı
OHAL Türkiyesinde cezaevlerinin yeni işkence biçimlerinin test
alanlarına dönüştürüldüğünü görmekteyiz. Çıplak arama, cinsel
taciz, linç, ayakta sayım, dayak ve kötü muamele uygulamaları
artık sıradanlaştırılmaktadır. İnsan
hakları örgütlerinin ve avukatların hazırladıkları
raporlar kan dondurucu niteliktedir. Savaş karşıtı olanlara
yiyecek verilmeyen Sincan Cezaevi gibi, ayakta sayım vermeyi reddedenlerin
kemiklerinin kırıldığı Rize Kalkandere Cezaevi gibi,
Ulaş Yurdakulun ölümüne linç edildiği Balıkesir Kepsut Cezaevi
gibi, Burayı Afrine çevireceğiz. tehditlerinin yapıldığı
Tarsus Cezaevi, insanlık dışı uygulamaların devam
ettirildiği Elâzığ ve Bursa Cezaevleri sadece bunlardan birkaç
örnektir. Adli Tıbbın Cezaevlerinde kalamaz. raporu vermemesi veya
verse de Adalet Bakanlığının bunları dikkate
almaması sonucunda cezaevlerinde ciddi sağlık sorunları
nedeniyle yaşamını yitirenler de işin cabasıdır.
Bunca sorunu görmezden gelen iktidar yetkilileri, tutuklu ve hükümlülerin tek
tip kıyafete sığdırılma
hazırlıklarını da bir taraftan sürdürüyor. Tek tipin
esinlenildiği ve o turuncu elbiselerin giydirildiği yeri hepiniz
hatırlıyorsunuz, Guantanamo. Guantanamonun bir benzeri elbisenin
giydirildiği, insanların, gazetecilerin
yakıldığı, IŞİD zihniyetinin Suriyede
yaptıkları ve şimdi de bir benzeri, AKP siyasi tutsaklara tek
tip elbise giydirmeye çalışıyor.
Değerli
Başkan, hepimizin bildiği gibi -burada defalarca ifade ettik- 104
belediyesi olan Demokratik Bölgeler
Partisi Eş Genel Başkanı Sayın Mehmet Arslana Rize
Kalkanderede yapılanlardır.
Sayın Mehmet Arslana önce çıplak arama yapılmak isteniyor,
kabul etmeyince de bayılana kadar işkence ediliyor.
Değerli
arkadaşlar, bu işkencelerin artık sonuna gelmek zorundayız.
İşkence bir insanlık suçudur, işkence aynı zamanda
onur kırıcı bir davranıştır ve AKP Hükûmeti
iktidara gelirken
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) Sayın Başkan, bitiriyorum.
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Toğrul.
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) İşkenceye sıfır toleranstan
işkencenin sıradanlaştığı bir dönemi
yaşıyoruz. Bu yapılanların önümüzdeki dönemde mutlaka
hesabını sormak ve hesabını birilerinin vermesini
sağlamak hepimizin görevi olmalıdır diyor, saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Toğrul.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Madde
üzerindeki diğer önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 5inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Zekeriya
Temizel Bihlun
Tamaylıgil Musa
Çam
İzmir
İstanbul
İzmir
Lale
Karabıyık Sibel
Özdemir Atila
Sertel
Bursa
İstanbul
İzmir
MADDE 5-
193 sayılı Kanunun 25 inci maddesinin birinci fıkrasında
yer alan (7) numaralı bent aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
7.
a) 25/8/1971 tarihli ve 1475 sayılı İş Kanunu ve 20/4/1967
tarihli ve 854 sayılı Deniz İş Kanununa göre ödenmesi
gereken kıdem tazminatlarının tamamı ile 13/6/1952 tarihli
ve 5953 sayılı Basın Mesleğinde Çalışanlarla
Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi
Hakkında Kanuna göre ödenen kıdem tazminatlarının hizmet
erbabının 24 aylığını aşmayan
miktarları (Hizmet ifa etmeksizin ödenen ücretler tazminat sayılmaz.)
b)
Hizmet erbabının tabi olduğu mevzuata göre bu bendin (a) alt
bendinde belirtilen istisna tutarının hesabında dikkate
alınmak şartıyla, hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra;
karşılıklı sonlandırma sözleşmesi veya ikale
sözleşmesi kapsamında ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları,
iş sonu tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi
çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar (Bu
bendin uygulamasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye
Bakanlığı yetkilidir.)
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İzmir Milletvekili Atila Sertel konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Sertel. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
ATİLA
SERTEL (İzmir) Sayın Başkan, görev sürenizin hayırlı
olmasını diliyorum. İnşallah, ülkemize, Türkiyeye
demokrasi bütün kurum, kurallarıyla yerleşir, biz de seviniriz.
Çetin
Emeç, bundan yirmi sekiz yıl önce gericiler tarafından katledildi;
onurlu, dik duran, gerçekleri yazan bir gazeteciydi. Onu bugün saygıyla,
özlemle anıyorum.
Türkiyede
tabii, kıdem tazminatı çok önemli ama benim yaptığım
araştırmalara göre, Türkiyede bugün 100 kişiden ancak 86
kişi kıdem tazminatı alabiliyor, onlar da genelde kamuda
çalışanlar. Yargıda en çok işçi ve işveren
arasındaki uyuşmazlık dosyaları var, bunun da yüzde 70i kıdem
tazminatıyla ilgili. Son üç yılda 100 bin kişi
Tazminatımı alamadım. diye mahkemelere başvurmuş,
insan otuz yılını bir şirkete vermiş ve sonuçta,
kıdem tazminatını almaya geldiğinde patron demiş ki
Ben iflas ettim. ya da Ödemiyorum. bu olay mahkemelere düşmüş.
Türkiyede gerçekler çalışanların aleyhine gelişiyor ve
Adalet ve Kalkınma Partisinin de hem çıkardığı yasalar
hem uygulamaları bu noktada onları cesaretlendiriyor.
Geçtiğimiz
dönemde Cumhuriyet Halk Partisinin sürekli taşeronların
sorunlarının çözümüne yönelik mücadelesinin getirdiği noktada,
bir kanun hükmünde kararnameyle taşeron işçilerine müjde verdiklerini
ve onların sorunlarını çözdüklerini söylediler. Sorun çözülmedi
ve biraz önce Milliyetçi Hareket Partisinden kıymetli hatip çok önemle
altını çizdi, bir kez de ben çizmek istiyorum: Beş yıl,
sekiz yıl, on yıl, on beş yıl taşeron işçisi
olarak çalışan ve evine ekmek götüren insanlar Sen eski hükümlüsün,
senin adli sicilin bozuk. denilerek işlerinden edilme gibi bir duruma
getirildi. Cezaevlerinde yatan insanların bile topluma
kazandırılması gereken bir çizgi izlenirken sekiz yıl, on
yıl çalışan insanlara Senin adli sicilin bozuk, işsizsin.
demek kadar vicdansızlık olamaz. Bu vicdansızlığı
Adalet ve Kalkınma Partisinin yaptığına inanmıyorum
çünkü onların da etki ve yetki gücü yok, kanun hükmünde kararnamede
onların da imzası yok. O nedenle, buradan bu vicdana seslenmek
istiyorum: Bu insanları kapının önüne kimse koymamalı.
Ayrıca
arkadaşlar, biz Mecliste çalışıyoruz ve Mecliste bizim
yanımızda çalışan, hiçbir hakları, hiçbir hukuku,
hiçbir güvencesi olmayan danışman arkadaşlarımız var.
Onların da kıdem tazminatı yok ama kıdem
tazminatını bir yana bırakalım, iş güvenceleri yok.
İhbar ve kıdem tazminatları olmadığı gibi,
yarın, bu insanlar için, milletvekilinin Artık seninle
çalışmıyorum. sözü o insanın işinin son noktası
olarak bizim Mecliste gündeme geliyor. Bu insanlar bizim kardeşlerimiz,
bizimle beraber gece gündüz mesai harcıyorlar. AK PARTİli
milletvekillerinin de Milliyetçi Hareket Partili milletvekillerinin de HDPli
milletvekillerinin de CHPli milletvekillerinin de
danışmanlarının güvencesi, bu Meclisteki çalışan,
bu Mecliste görev gören insanların da geleceği bizim iki
dudağımızın arasına bırakılmış
durumda. Bu haksızlığın kaldırılmasını
istiyorum.
Sevgili
arkadaşlarım, gazeteci kökenli olduğum için bir konuya daha
değinmek isterim. Basın İlan Kurumu, bugün, Anadoludaki bütün
gazeteleri zor duruma düşürmüştür. Basın İlan Kurumu,
SSKye, SGKye, Maliyeye borcu olan bütün gazetelerin âdeta tahsilatçısı
olarak görev görmektedir yani alınan ilanın bedelini yerinde
kesmektedir ve gazetecilerin haklarını hukuklarını
çiğnemiştir. Geçtiğimiz gün Sayın Bakan Hakan
Çavuşoğluna söylemiştim burada Üç yıldır Basın
İlan Kurumu zam uygulaması yapmıyor. demiştim, üçüncü
yılın sonunda bir yüzde 20 zam geldi, o da Bakanlar Kurulunda
bekliyor. Sayın Çavuşoğluna Bunu çıkartın,
imzalatın ve imzalattıktan sonra size çay
ısmarlayacağım. demiştim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi Tamamlayın Sayın Sertel.
ATİLA
SERTEL (Devamla) - Çok samimiyetle söylüyorum, bunun imzadan çıkması
bile Anadolu basınının sorunlarını çözmeyecektir.
Anadoludaki 1.100-1.200 civarındaki günlük yayımlanan gazete
gerçekten can çekişmektedir.
Basın
İlan Kurumu ayrıca, resmî ilanları kendi sitesinde yayınlayarak
gazetelere abone olan ve resmî ilanları takip eden iş
insanlarına da Artık abone olmayın, gelin bizden ilanları
izleyin. deme noktasına gelmiştir. Ne istiyorsunuz gazetelerden?
Zaten, bir avuç gazete kaldı, bütün medyayı ele geçirmişsiniz,
her yer Teksas olmuş. Bu kadarcık bir özgürlük
kırıntısına dahi tahammülün olmaması, bu ülkede
demokrasiyi yaşatmamak, Adalet ve Kalkınma Partisinin
çıkış noktasıyla çelişmek, bütün bunların hepsini
bu toplum çok iyi değerlendirecektir diye düşünüyorum.
Herkese saygılarımı, sevgilerimi
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkürler Sayın Sertel.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
5inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
6ncı madde üzerinde iki adet önerge vardır,
önergeleri okutup işleme koyacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının
6ncı maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Meral
Danış Beştaş Mahmut
Toğrul
İstanbul Adana Gaziantep
Behçet
Yıldırım Feleknas
Uca Mehmet
Ali Aslan
Adıyaman Diyarbakır Batman
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge hakkında Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslan
konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Aslan. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
MEHMET
ALİ ASLAN (Batman) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet,
bu hafta Selâhaddîn Eyyubînin ölümünün 825inci yılıydı. Tabii,
1187 yılında Kudüsü ve Filistini özgürleştiriyor ve adaletle
Yemen, Hicaz, Libya, Kuzey Sudanı kontrol altında tutuyor.
Bakın, meşhur bir sözü var, diyor ki: Dostlarıyla
uğraşanlar düşmanlarıyla savaşamazlar. Bunu
Selâhaddîn Eyyubî söyledi. Ama bugünlerde, maalesef ve maalesef, Selâhaddîn
Eyyubînin torunları şu anda hapiste tutuklu; hem de seçilmiş,
milyonlardan oy almış milletvekillerimiz, belediye eş
başkanlarımız, Selâhaddîn Eyyubînin çocukları yani
dostlarımız, dostlarınız şu anda hapiste. Ne
tevafuktur ki Selahattin Demirtaşın da atası olan, dedesi olan
Selâhaddîn ismine izafeten ismi konmuş ve kendisi de şu anda maalesef
haksız yere hapislerde tutukludur, rehin alınmıştır.
Geçen
hafta Grup Başkan Vekilimiz Ahmet Yıldırım ve
Milletvekilimiz İbrahim Ayhanın vekilliği düşürüldü. Yani
gerçekten ben şunu merak ediyorum: İktidar sıralarının
içi, kalbi, canı hiç cız etmiyor mu bu haksızlık, bu
adaletsizlik karşısında?
Bakın,
Ahmet Yıldırım bir eleştiri yapmıştır, belki
yüksek dozda bir eleştiridir ama bir küfür değildir. Şimdi,
diğer partilerin, ismini vermek istemiyorum ama başka partilerin
başkanları Cumhurbaşkanına küfretmiştir -hakaret de
etmemiştir- ama onlar hakkındaki fezlekeler düşmüştür,
affedilmiştir ama bizim milletvekilleri hakkındaki fezlekeler geri
çekilmemiştir, vazgeçilmemiştir. Burada bile bir adaletsizlik, bir
kin, bir nefret, bir partiye karşı, bir kavme karşı bir
nefret vardır. Ayetikerime Bir kavme kimi yerlerde bir topluluğa,
bir gruba şeklinde tefsir edilmiş- olan kininiz sizi onlar hakkında
adaletsizliğe sevk etmesin. diyor. Dolayısıyla bir
cumhurbaşkanı olabilir, bir başbakan olabilir, herhangi bir
temsiliyette, bir makamda olan bir insan olabilir. Ben şu, şu
partilerden olan insanların bana hakaretini, bana küfrünü affediyorum ama
şu parti mensuplarınınkini affetmiyorum. demesi ne kadar
adildir, ne kadar gerçekçidir; ben bunu sizin vicdanlarınıza havale
ediyorum.
Bakın,
yine Selâhaddîn Eyyubî ne demiş? Hepimizin kulağına küpe
olması gereken bir şey: İşte, Sultan Selâhaddîn bu kadar
üstün mevkilere sahip olup şan ve şerefe kavuşmuş
olduğu hâlde dünyadan bu kefenle gidiyor. demiş, kefeni de
yanında, gelen gidene gösteriyor. Vallahi, biz de kefen giyip
gideceğiz. Bugünkü makam, mevki, şan, şeref, şöhret
muvakkattır, geçicidir, bunun hesabını vereceğiz. Dünya
tarihi ele alındığı zaman binlerce yıllık bir
dünya tarihi var dünyanın, bizimki ele alındığı zaman
birkaç günlüğe tekabül edecek kısalıktadır yani o kadar
ebedi, o kadar uzun zannetmeyelim.
(Hatip
tarafından Yusuf Suresinin 67nci ve 40ıncı ayetikerimelerinin
okunması)
MEHMET
ALİ ASLAN (Devamla) - Bunu da biliyoruz ve ona döneceğimizi de
biliyoruz. Biz çok maddileştik galiba, bunun farkındayım,
başta kendi nefsime söylüyorum. Biraz bu manevi iklimi de
yaşamamız gerekir, bu dünyada da ahirette de hesap vereceğimizi bilmemiz
gerekir, ona göre hâl, hareket, davranışlarımızı
düzeltmemiz gerekiyor. Özellikle, yöneticilerden ilk sual olunacak şey
adil davranmaktır, adalettir, hepimiz bunu çok da iyi biliyoruz.
Yine,
Selâhaddîn Eyyubî şunu da söylemiştir: Adalet düşmanın da
hakkıdır. Bizi dost olarak, rakip olarak görmüyorsanız,
düşman olarak görüyorsanız da bizim yine adalete
ihtiyacımız vardır, adil davranmak zorundasınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Bitti mi sözünüz?
MEHMET
ALİ ASLAN (Devamla) Yok bitmedi.
BAŞKAN
Sözünüzü tamamlayın.
Buyurun.
MEHMET
ALİ ASLAN (Devamla) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
Kısa
bir hikâyesini anlatacağım, Selâhaddîn Eyyubî bu sözü ne üzerine
söylüyor? Tam da bu şeker fabrikalarının kapatılması,
işçilerin işten çıkarılması gündemdeyken
Bir Yahudi
savaş alanında bağırıyor diyor ki: Ben Selâhaddîn
Sultandan şikâyetçiyim. Askerleri Niye? diyor. Yahudi diyor ki:
Askerler benim 20 yük şekerimi gemiden indirirken gasbetmişlerdir,
Sen Yahudisin senin hayat hakkın yoktur, malına el koyuyoruz.
demiştir. Selâhaddîn Eyyubî bunu araştırır, evet,
gerçekten 20 yüklük şekerine el konulmuş. Parasını ona iade
etmiştir, özür dilemiştir. Ne tevafuktur ki bu şeker hadisesi
şu anda gündemdedir. Lütfen, hani hep millî, yerli diyorsunuz ya, yerli,
millî olan şeker fabrikalarına ilişmeyiniz,
dokunmayınız.
Teşekkürler.
(HDP sıralarından Bravo sesleri, alkışlar)
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan, bu
nadide konuşma için bir karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
Sayın Muşun söz talebi var. Oylamaya geçerken isteğinizi
dikkate alacağım.
Buyurun
Sayın Muş.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
46.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Muşun, Batman Milletvekili Mehmet Ali
Aslanın 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının
6ncı maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
konuşmayı dikkatle dinledim. Burada, ısrarla bir kavme
karşı olan kininizden ifadeleri kullanılıyor. Daha önce,
geçmişte farklı konuşmacılar da bu tür ifadeler
kullandılar. Bizim, Türkiyede yaşayan hiçbir
vatandaşımıza karşı hiçbir husumetimiz, kinimiz,
farklı bir bakış açımız olamaz, mümkün değildir;
böyle bir şeyi her şeyden önce reddederiz. Hiç kimse siyaseten
sıkışmışlığını toplum üzerinden
kurtarmaya çalışmasın.
Bir
diğeri: Bakın, burada gün boyu konuşmalar yapılıyor.
Şimdi, bir demokrasi havarileri kesiliyor, bir demokrasiden, insan
haklarından burada dem vuruluyor. İnanın hayretler içerisinde
izliyorum.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Hadi ya!
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Bu konuşmalar yapılıyorken hiç,
bakın hiç
PKKnın öyle bir gücü var ki sizi tükürüğüyle
boğar. diyen bir milletvekili, bir terör örgütü için bunu söylüyor. Bunu
kime söylüyor? Bunu halka söylüyor, bunu Türkiye Cumhuriyeti devletinde
yaşayan yurttaşlara, vatandaşlara söylüyor. Sonra bu
milletvekili yargılanınca Efendim, milletvekilimiz tutuklandı,
tutuklu yargılanıyor, burada adaletsizlikler var. gibi ifadeler
kullanılıyor.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) O ceza bozuldu, biliyor musun?
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Bir başkası: Ankara Kızılayda
onlarca masumu katleden teröristin cenazesinde boy göstermek
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözünüzü tamamlayın Sayın Muş.
MEHMET
MUŞ (İstanbul)
hangi insan hakkıyla, hangi demokrasiyle,
hangi özgürlükle bağdaşır?
Bakın,
değerli dostlar, burada yapılmaya çalışılan
şudur: Bir kutsallaşma yapılmaya
çalışılıyor, terör örgütü kutsallaştırılmaya
çalışılıyor. Bakın, polisi şehit ediyor, etkisiz
hâle getirilince o PKKlıya, utanmadan, sıkılmadan Şehit
oldu. diyor. Ne demek bu? Burada bir kutsallaştırma yapılmaya
çalışılıyor. Öldürülen teröristlerin
fotoğraflarını koyup, takvim yapıp
dağıtıyor. Sonra özgürlüklerden, demokrasiden, birlik
beraberlikten bahsediyor.
Değerli
arkadaşlar, sizin demokrasi anlayışınız buysa
batsın sizin demokrasi anlayışınız. Biz böyle bir
şeyi kesinlikle kabul edemeyiz. Her kim ki bu ülkeyi bölmeye
çalışan PKK terör örgütüne sırt veriyor, onlarla aynı
kulvarda koşuyorsa -kusura bakmasın- bunun hesabını
ödeyecektir. Burada, hiçbir şey olmamış gibi Biz mağduruz,
bize bunlar Parlamentoda olduğumuz için yapılıyor. gibi bir
nedenin arkasına kimse sığınmaya
kalkışmasın.
Teşekkür
ediyorum.
MEHMET
ALİ ASLAN (Batman) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Aslan.
47.- Batman
Milletvekili Mehmet Ali Aslanın, İstanbul Milletvekili Mehmet
Muşun yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET
ALİ ASLAN (Batman) Yani bizim anlattığımız
şeyler farklıyken kalkıp başka yerlerden yamama
yapması, aslında ne kadar çaresiz olduğunun göstergesidir.
Yani
kayyumlar Ahmedi Haninin ismini niye değiştirir; bir? Bugün
söyledim, Ahmet Kayanın ismini niye değiştirir; iki? Kürtçe
tabelaları niye indirir; üç? Bu, bir ırkın, bir milletin, bir
halkın dili değil mi? Bu sözünü ettiğim insanlar yine milletin,
halkın kanaat önderleri, müzisyenleri değil mi ve ne tevafuktur ki
bunlar hep Kürt. Yani şimdi ben bunu söylerken kalkıp iyi niyetle
söylüyorum, bu yanlışların düzeltilmesi gerektiğini
söylüyorum ama kalkıp Sayın Grup Başkan Vekili başka
yerlere çekiyor. Bunu kabul etmediğimizi söylemem gerekiyor.
Yine,
gün içinde Sayın Bostancı Ahmet Kayanın isminin
değiştirilmesiyle ilgili araştırma yapacağı,
Kabul edilemez. olduğu tarzda ifadeler sarf etti. Henüz ona da cevap
alabilmiş değiliz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözünüzü tamamlayın Sayın Aslan.
MEHMET
ALİ ASLAN (Batman) - Bir zahmet, ilk önce ona cevap alalım. Yani
eğer bir insana, bir kavme, bir fikre karşı bir ön yargı
yoksa bu isimler neden değişir? Ahmedi Hani 1600, 1700lü
yıllarda yaşamış edebiyatçıdır, şairdir,
müderristir, ilim adamıdır. Ama bakıyorsunuz Erciş
Belediyesi ismini değiştiriyor, Batman kayyumu da Ahmet
Kayanınkini değiştiriyor, Diyarbakır Surda da Kürtçe
tabelalar indiriliyor. Ya, bu Kürtçe, Türkçe, Arapça, Süryanice benim, senin,
onun malı değil ya, Allahın yarattığı dillerdir
bunlar. Ama biz hasbelkader o dili konuşuyoruz, o dilin mensupları
olmuşuz, kendi dilimizi seçme özgürlüğümüz yok. Yani ben Türkçeyle de
gurur duyarım Kürtçeyle de Arapçayla da Süryaniceyle de ki ayetikerimede
bütün dilleri Allahın yarattığı beyan ediliyor. Yani
şimdi biz bunları söylerken Allah aşkına niye rahatsız
oluyoruz?
Sayın
Muş, burada olduğunuzu bilmiyordum, bilseydim belki daha
hazırlıklı çıkardım çünkü mutlaka cevap verme
gereği duyuyor. Olur öyle şeyler.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Sayın Başkan, affınıza
sığınıyorum. Kayıtlara geçmesini önemsiyorum. Bizim ne
Kürtçeyle ne Arapçayla ne de diğer herhangi bir dille en küçük bir
sorunumuz yoktur.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) - Kayyumlarınızın var, öyle
anlaşılıyor.
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Ahmet Kayayla alakalı hadiseye bizim
nasıl baktığımız ortadadır.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) - Nasıl bakıyorsunuz?
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Kusura bakmasınlar
Bakın, burada, biz az
önce bunlarla alakalı pek çok somut örnek ortaya koyduk; bunlar yama falan
değil. Ne zaman bunlarla alakalı bir soru sorsak hemen, sanki bizim
Kürtlere karşı veya Kürtçeye karşı ya da
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Siz PKKden başka
soru sormuyorsunuz ki.
MEHMET
MUŞ (İstanbul)
bize eleştiri yapanlara karşı bir
hasmane tutumumuz var gibi ifade ediliyor. Bakın, sayın
milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi hem güneydoğuda hem
doğuda en güçlü partidir.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) - Hadi ya!
ZİYA
PİR (Diyarbakır)- Diyarbakırdan kaç oy alıyorsunuz?
MEHMET
MUŞ (İstanbul) Eğer AK PARTİnin millet nezdinde bir
itibarı olmamış olsaydı milletten bu kadar büyük bir
teveccühü toplayamazdı.
Teşekkür
ediyorum.
X.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi
Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
(1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım: Kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.31
ON
İKİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 21.41
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 67nci Birleşiminin On İkinci
Oturumunu açıyorum.
İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ve arkadaşlarının
6ncı madde üzerinde vermiş olduğu önergenin oylamasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi önergeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul
edenler
Etmeyenler
(HDP sıralarından Yok! Yok! sesleri)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Elektronik yapın
Başkan.
BAŞKAN
Evet, elektronik oylama yapacağız.
Elektronik
oylama için iki dakika süre tanıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.44
ON
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 21.49
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 67nci Birleşiminin On Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ve arkadaşlarının
6ncı madde üzerinde vermiş olduğu önergenin ikinci
oylamasında da karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
Madde
üzerinde bir önerge daha var, onu da okutup işleme koyacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 6ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Bihlun
Tamaylıgil Musa
Çam
İzmir İstanbul İzmir
Sibel
Özdemir Lale
Karabıyık Yakup
Akkaya
İstanbul Bursa İstanbul
MADDE
6 - 193 sayılı Kanunun 32 nci maddesine dördüncü
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra
ilave edilmiştir.
"Net
ücretleri, bu Kanunun 103 üncü maddesinde yazılı tarife nedeniyle bu
maddedeki esaslara göre sadece kendisi için asgari geçim indirimi hesaplanan
asgari ücretlilere, içinde bulunulan yılın Ocak ayına
ilişkin ödenen net ücretin (ilgili yılda geçerli asgari ücretin dönemsel
olarak farklı tutarlarda belirlenmiş olması halinde, yeni asgari
ücretin geçerli olduğu aylar için artışın
uygulandığı ilk aydaki ücret üzerinden Kanunun 103 üncü
maddesinde yer alan tarifenin ilk diliminde yer alan oran baz alınarak
hesaplanan net ücretin) altında kalanlara, bu tutar ile bu tutarın
altında kalındığı aylara ilişkin olarak
aylık hesaplanan net ücreti arasındaki fark tutar, ücretlinin asgari
geçim indirimine ayrıca ilave edilir. Bu fıkrada geçen net ücret,
yasal kesintiler sonrası ücret tutarına asgari geçim indiriminin
ilavesi sonucu oluşan ücreti ifade eder.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Yakup Akkayanın söz
isteği vardı.
Buyurun
Sayın Akkaya. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
YAKUP
AKKAYA (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Görüşülmekte
olan Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 6ncı maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz aldım. Bütün Gazi Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Bu
kanun tasarısının esas amacı, yılbaşında
belirlenen asgari ücretin o yıl içinde eksilmeden korunması
sağlamaktır. Ancak getirilen düzenleme yetersizdir ve eksiktir çünkü
6,5 milyon asgari ücretli çalışan işçilerin hepsi evli, eşi
çalışmayan ve çocuksuz işçiler değildir. Düzenleme buna göre
yapılmıştır ve süreç içinde burada sorun ve problem
çıkacağını buradan bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Biz
yıllardır bu kürsüden söylüyoruz, bunu sendikalar da söylüyor,
işçi sendikaları da söylüyor: Esasen burada yapılması
gereken, asgari ücretin vergi dışı
bırakılmasıdır. Asgari ücretin vergi dışı
bırakılması bu sorunu kökten çözecektir. Vergi adaletini de
ancak o şekilde sağlayacağımızı düşünüyorum.
Esasen
düzeltmeye çalıştığınız bu sorun başka bir
sorunu da beraberinde getirecektir. Biz bunu söylediğimiz zaman Sayın
Maliye Bakanı buna itiraz edecektir ama geçtiğimiz yıllarda ve
hâlen devam eden işverene yönelik prim indirimleri, vergi indirimleri
vesaire düzenlemeler yapılıyor. İşçiye gelindiği zaman
bu tür düzenlemelerin, işçinin lehine olan düzenlemelerin AKP
iktidarı tarafından getirilmemesini de gerçekten anlayabilmiş
değiliz. Yalnız, tabii, on beş yıllık AKP
iktidarına baktığımız zaman işçiyle ilgili
şimdiye kadar yapılmış tek bir düzenlemenin olmaması,
böyle bir düzenlemenin de Meclise gelmemesi de elbette ki bir anlam
taşıyor ve bunun nedeni de budur çünkü AKPnin bakış
açısı işçinin lehine değildir.
Bakın,
işverenlere verilen teklifin bütçeye oranı 22,6 milyardır,
işverenlerin teşvik edilmesiyle ilgili miktarı. Şimdi, 14
milyon Sosyal Güvenlik Kurumunda çalışan var. 14 milyonun 6,5 milyonu
asgari ücretli. Eğer bunlara vergi muafiyeti sağlamış
olsak, asgari ücretlilerden vergi almamış olsak bunun bütçeye
getirisi de 9,5 milyardır. Yani işverenlere verilen vergi indiriminin
neredeyse üçte 1i oranındadır. Onun için, burada bütçenin de
yaklaşık yüzde 1,5i ile 2si arasında bütçeye bir etkisi
vardır, işverenlerin etkisi de yüzde 4 civarındadır.
Dolayısıyla asgari ücretin vergi dışı kalması
bütçeye önemli bir yük getirmeyecektir.
Değerli
arkadaşlar, bakın, bir örnek vermek isterim: Asgari ücretliye
AGİ dediğimiz asgari geçim indirimi uygulandıktan sonra
verilen vergi kişi başına 105 liradır. Bu da yılda
yaklaşık 660 bin lira yapmaktadır. Evli ve 5 çocuklu bir
işçi ise vergi vermemektedir. Dolayısıyla burada bir
adaletsizlik söz konusudur. Enflasyonun artması ya da asgari ücretin
farklı rakamlara çıkması, bu gelen düzenlemeyi bir kenara
atacaktır. Gene söylüyorum: Yapacağımız düzenlemede asgari
ücretin vergi dışı bırakılmasıyla bu sorun
çözülecektir. Gelin, hiç olmazsa bu sefer bu yasayla bu AGİyi yani asgari
geçim indirimini düzenlemek yerine, asgari ücretin vergi dışı
bırakılmasıyla ilgili düzenlemeyi yapalım, bu sorunu da
kökten çözelim.
Biraz
önce kıdem tazminatıyla ilgili gene İzmir Milletvekilimiz Atila
Sertel konuşurken Türkiyede kıdem tazminatını
işçilerin alamadığını söylemişti; doğrudur,
alamamasının tek nedeni... Yani iflas eden bir işveren
işçiye kıdem tazminatını ödeyemiyor, ödememesinin nedenleri
var. Bu nedenlerden bir tanesi de işçinin alacakları ancak dördüncü
sıraya geliyor. Burada yapılacak düzenleme, imtiyazlı alacaklar
sınıfına işçinin kıdem tazminatı ya da her türlü
parasal değerlerin birinci sıraya alınması durumunda bu
sorun ortadan kalkacak ve yıllardır kanayan bu yara ortadan
kalkacaktır. Yani kıdem tazminatını ortadan kaldırmak,
kıdem tazminatını fona bağlamak geçici bir kazanç gibi
görünse bile işçinin aleyhinedir. Uygulamada rehinli alacaklar, masa
alacakları, kamu alacakları, imtiyazlı alacaklar öncelikle
alınmakta, İşçi, kıdem tazminatını eğer para
kalırsa ancak alabilmektedir ve onun için kıdem tazminatını
alamamaktadır. Burada yapılması gereken, kıdem
tazminatını alacağı uygulamanın
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayınız Sayın Akkaya.
YAKUP
AKKAYA (Devamla) Teşekkür ediyorum.
birinci
sıraya alınmasını düzenleyecek bir uygulamadır.
Değerli
Başkan, sayın milletvekilleri; bugün Cumhuriyet Halk Partisinin
Değerli Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu grup
konuşmasında şeker fabrikalarının
özelleştirilmesiyle ilgili konuşma yaparken bir soru sordu. Ben de
Mecliste Sayın Genel Başkanımızın hem AKP Genel
Başkanına hem de Başbakana sorduğu soruyu burada Maliye
Bakanına da sormak istiyorum: Şimdi, Şeker Kanununun geçici
8inci maddesi Uluslararası kuruluşlarla yapılan
anlaşmalar çerçevesinde Bakanlar Kurulu, kurum ve organlarının
görev süresini 31/12/2014 tarihinde yeniden belirler. diyor. Buradan
soruyoruz, kritik soru şu: Uluslararası kuruluşlarla
yapılan anlaşmalar çerçevesinde hangi uluslararası
kuruluşlarla hangi anlaşma imzalanmıştır? Bugüne kadar
bu konuda kamuoyuna bir açıklama yapılmamıştır.
Şimdi
tekrar, bir kez daha, buradan, Meclis kürsüsünden soruyorum: Hangi
uluslararası kuruluşlarla nasıl bir anlaşma
yapılmıştır ve şeker fabrikalarının
özelleştirilmesi sonucu şeker fabrikaları kime peşkeş
çekilecektir.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Akkaya.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
6ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
6ncı
madde kabul edilmiştir.
Şimdi,
7nci maddenin görüşmelerine başlıyoruz.
7nci
madde üzerinde de iki önerge vardır, önergeleri okutup işleme
koyacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 7nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım
İstanbul Adana Adıyaman
Mahmut
Toğrul Feleknas
Uca Ziya
Pir
Gaziantep Diyarbakır Diyarbakır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırım
konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Yıldırım. (HDP sıralarından
alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
BEHÇET
YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler Başkanım.
Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 7nci maddesi üzerinde
grubum HDP adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Üretimin
arttırılması, yatırımın teşvik edilmesi
adı altında Meclise torba yasa tasarısı getiriyorsunuz, ancak
ne hikmet ise o torba yasada, bir iki süs mahiyetinde madde
dışında genelde yerel üreticiye, halka ve emekçiye darbe
vuruyorsunuz. Bu durum, bugüne kadar gelen bütün teşvik yasalarında
oldu. Sosyal devlet ilkesi, sosyal adalet ilkesini göz önünde bulundurmadığınız
hususunu bir yana bırakarak şunu belirtmeliyim ki son bir iki
yılda neredeyse teşvik etmediğiniz sermaye alanı
kalmadı, vergi muafiyeti getirmediğiniz yatırım alanı
kalmadı, vergi borcunu silmediğiniz iş adamı kalmadı,
çevreyi tarumar ederek ranta ve talana açmadığınız nehir,
dere, ırmak, taş, toprak kalmadı. Tek başınıza da
iktidarsınız ama ne hikmetse ekonomi bir türlü rayına
oturmadı, ekonomik bir düzelme görülmedi. Ekonomik düzelme
görülmediği gibi sosyal, siyasal, kültürel hiçbir alanda vatandaşların
kendini güvende hissettiği, gelecek planları yaptığı
bir siyasal iklim yaratamadınız. Burada temel sorun
"ekonomi" başlığı altında
yapacağınız düzenlemelerle çözüme ulaşmanız mümkün
değildir. Bu getirdiğiniz teşvik yasalarının
altını demokrasi, adalet, barış gibi kavramlarla ve
uygulamalarla doldurmazsanız, hukuk güvencesi gibi asıl yapı
taşlarıyla öremezseniz hiçbir teşvik yasasının
ekonomik, toplumsal ve siyasal anlamda çözüm üretmeyeceğini, sadece birkaç
şirket veya girişimcinin rantına rant katacağını
bilmelisiniz.
İktidar
kulislerinin basındaki kalemleri her gün darbeden bahsederken, koskoca
ülke OHAL'le yönetilmeye çalışılırken, kanun hükmünde
kararnameyle ekonomik alan bile düzenlenmeye çalışılırken
kanun hükmünde kararnamelerle insanları işinden aşından
ederseniz, ülkede ister adına savaş deyin, ister çatışma
deyin bu şiddet sarmalını her gün beslerseniz, bu ekonomik
darboğaza bir çözüm geliştiremezsiniz. Ama siz bunu görmezden gelip
ha bire teşvik yasalarıyla aynı yanlışı tekrar
ede ede, aynı yanlışta ısrar ederek yolunuza devam etmeye
çalışıyorsunuz.
Bütün
savaşlarınızı, bütün ittifaklarınızı yerli
ve millî söylemleri üzerinden kurgulayarak iktidarınızı
sürdürmeye çalışıyor, söylemde millî ve yerli ancak iş
pratiğe ve uygulamaya gelince gayrimillîsiniz. Yerli üretime düşmanca
uygulamalarla örnek oluyorsunuz. Yerli ve millî olsaydınız şeker
fabrikalarını özelleştirmeye çalışmazdınız.
Yerli ve millî olsaydınız Adıyaman'da sarmalık
kıyılmış tütün üreticisine yasak, ceza getirmezdiniz. Yerli
ve millî olsaydınız HES'lerle dereleri ırmakları talana
açmazdınız. Yerli ve millî olsaydınız zeytinlik
alanlarını ranta açmaya çalışmazdınız, yerli ve
millî ne kadar üretim alanı varsa bunu bitirmeye ve ne kadar fabrika,
işletme varsa satmaya çalışmazdınız. Dikkat edin,
hangi üretim alanı bir şekilde yok ediliyorsa orada mutlaka
yabancı sermayenin rantı dönüyor.
Yabancı
sigara firmalarının sarmalık kıyılmış tütün
nedeniyle piyasası daralıyordu, sarmalık
kıyılmış tütün üreticisi zor durumda bırakılarak
yabancı sigara firmalarının önü açıldı.
Aynı
şey şeker fabrikalarının özelleştirilmesi hususunda da
geçerlidir. Kendi üreticimiz, kendi çiftçimiz üretemeyecek, oluşan
şeker açığı da yabancı şirketlerden ithalatla
elde edilmeye çalışılacaktır.
Bir
taraftan teşvik yasalarıyla istihdamı artırmaya
çalıştığınızı iddia edeceksiniz, diğer
taraftan yerli üretim modellerini yok ederek yabancı sermayeye pazar
sunacaksınız. Bu mevcut düzenleme ve uygulamalar istihdamı ve
üretimi bitiren, üreten değil, tüketen bir toplumsal yapıyı da
beraberinde getirecektir.
Bu
özelleştirmeler çözüm değildir ancak iktidar, özelleştirmelerle
kamuya kaynak sağladığını düşünmektedir.
Kısa vadede kamuya bir kaynak da sağlayabilir ancak uzun vadede
satacak yer kalmadığında, aslında kamuya ait bir
kaynağın da kalmadığı anlaşılacaktır.
Özü
itibarıyla, kısa vadeli pansuman tedbirleri yerine, artık,
kalıcı çözümlerin ciddi bir şekilde
tartışılıp bir çözüm zeminin yaratılması
gerekiyor. Bunun yolu da her hafta Meclise teşvik yasaları getirip
sermayeye ülkenin kaynaklarının sunulması değildir. Bunun
yolu, yatırımın ve teşvikin bir fayda
sağlayacağı ana omurgayı düzeltmekten geçer. Devletin de
toplumun da iş dünyasının da ana omurgası, hukuk
güvencesinin olduğu barışçıl bir ortamdır diyor, Genel
Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Yıldırım.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
- Evet, Sayın Kerestecioğlu
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan,
karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısını arayacağım.
Önergeyi
kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.06
ON
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma
Saati: 22.11
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----0-----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 67nci Birleşiminin On Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ve arkadaşlarının 7nci
madde üzerinde vermiş oldukları önergenin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.12
ON
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 22.18
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----
0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 67nci Birleşiminin On Beşinci
Oturumunu açıyorum.
İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ve arkadaşlarının 7nci
madde üzerinde vermiş oldukları önergenin ikinci oylamasında da
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
533
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon
yerinde.
Hükûmet
yerinde.
Şimdi
diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 7nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Zekeriya
Temizel Bihlun
Tamaylıgil Musa
Çam
İzmir İstanbul İzmir
Lale
Karabıyık Sibel
Özdemir Mehmet
Göker
Bursa İstanbul Burdur
MADDE
7- 193 sayılı Kanunun 61 inci maddesinin üçüncü fıkrasına
aşağıdaki bent ilave edilmiştir.
7.
Hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra; karşılıklı
sonlandırma sözleşmesi veya ikale sözleşmesi kapsamında
ödenen tazminatlar, iş kaybı tazminatları, iş sonu
tazminatları, iş güvencesi tazminatları gibi her türlü
çeşitli adlar altında yapılan ödemeler ve yardımlar.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Burdur Milletvekili Mehmet Göker konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Göker. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
MEHMET
GÖKER (Burdur) Sayın Başkanım, öncelikle görevinizde
başarılar diliyorum ve bugünkü demokratik tutumunuzdan dolayı
sizi tebrik ediyor, şahsım adına da teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Çok teşekkür ediyorum Sayın Göker.
MEHMET
GÖKER (Devamla) Değerli Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; kanun tasarısının 7nci maddesi, 193
sayılı Gelir Vergi Kanunu madde 61/3te değişiklik yapmakta
ve çalışanın hizmet sözleşmesi kapsamında ödenen
tazminatları ve benzeri ödemelerinin ücret kapsamına
alınmasını öngörmektedir. Bu düzenlemeye muhalif değiliz.
Komisyonda taraflar ve bürokrasi ücret kapsamında değerlendirilmesini
uygun gördüğü için biz de sorun etmiyoruz. Ancak, iktidarın işçi
sorunlarına, genel olarak çalışanların sorunlarına
bakışını ve üretim mantığından uzak
oluşunu da anlamakta zorlanıyoruz.
Tabii,
Maliye Bakanımız buradayken özelleştirme kapsamına
alınan 14 şeker fabrikasını konuşmadan cümleyi
bitirmek de doğru olmaz. Sayın Bakanımız
hatırlayacağı üzere Şeker fabrikaları
özelleştirilirken kırk kere düşünmek gerekir. demişti.
Anlaşılan bütçe açığı o denli fazla ki abaküs
kırka kadar gitmedi ve dolayısıyla özelleştirilmeye karar
verildi.
Sayın
Bakanım, sizin söylediğiniz gibi şeker fabrikaları zarar
etmemektedir. Kâğıttan okuyacağım özellikle: 2016
yılında şeker fabrikalarından 3 milyar 635 milyon 682 bin
net satış hasılatı elde edilmiştir ve 3 milyar 322
milyon 733 bin TL tutarında maliyet oluşmuştur. Yani, 2015
yılında 22 milyon 492 bin TL, 2016 yılında da 91 milyon 122
bin TL kâr etmiştir. Ancak, yeterli pancar üretimi
yapılamadığı için Çarşamba, Ağrı, Susurluk
ve Alpullu fabrikalarının sektöre dâhil edilmesi nedeniyle zarar
beyan edilmiştir. Özelleştirmeye kâr ziyan açısından bakmak
ve değerlendirmek bu memlekete yapılabilecek en büyük hatalardan
biridir çünkü şeker fabrikası demek sigorta demektir, hasta
olduğunuzda gider muayene olursunuz. Şeker fabrikası iş
demektir, sofranıza aş olur. Şeker fabrikası bayramda
ağız tadımız olur. Pancar küspesi hayvancılığa
destek olur.
Diyorsunuz
ki Bunların hiçbiri beni ilgilendirmiyor. Şöyle bir rakam vererek
bir miktar daha konumuza sizlerin ilgisini çekmek istiyorum: 1 dekar şeker
pancarı üretimiyle 6 kişinin bir yıllık
kullandığı oksijenin üretiliyor olması, bence tek başına
İç Anadolu ve Doğu Anadolu'da yeterli bir şeydir çünkü hiçbir
iş yapmasak da en azından oksijen almaya devam ediyoruz. 1 dekar
şeker fabrikası 50 kilo et, 500 litre süt üretiyor. 1 dekar
şeker pancarı 500 kilo arpaya eş değer. 1 dekar şeker
pancarının istihdam değeri 3.300 dolar, gayrisafi millî
hasılaya katkısı 2 milyar dolar. 1 dekar şeker
pancarıyla 8 iş gücü istihdamı sağlanabiliyor; yılda
yaklaşık 25 milyon tonluk taşıma hacmi, münavebeli
tarımda ise yüzde 20 verim artışı sağlıyor.
Pancarın baş ve yaprakları toprakta
bırakıldığı takdirde, dekara 4 kilo saf fosfat ya da
15 kilo saf potasyuma eş değerde besin maddesi veriyor.
Şimdi,
tek başına karar veremediğinizi hepimiz biliyoruz, bunu motorlu
taşıtlar vergisinde ve cam filmli araçlarda gördük ama sizden bir tek
ricamız var: Lütfen bu kararı sizin liderinize, yukarıya, üst
akla danışıp tekrar çıkarın, tekrar gözden geçirin
çünkü bize dayatılacak olan nişasta bazlı şeker
pancarının obeziteye, bunun da insülin direncine, onun da
dolayısıyla şeker hastalığına ve beraberinde
kolon ve ince bağırsak kanserlerine neden olacağı
açıktır. Lütfen geleceğimize sahip çıkalım, şeker
fabrikası vatandır, vatan satılamaz. (CHP sıralarından
Bravo sesleri, alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Göker.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
7nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
8inci
madde üzerinde 2 adet önerge vardır, önergeleri okutup işleme
koyacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 8inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Meral
Danış Beştaş Feleknas
Uca
İstanbul Adana
Diyarbakır
Mahmut
Toğrul Behçet
Yıldırım Mehmet
Ali Aslan
Gaziantep Adıyaman
Batman
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslan konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Aslan. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
MEHMET
ALİ ASLAN (Batman) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün
bir dakikalık konuşmamda bir soru sormuştum Hükûmete, bakanlara
ama cevap da alamamıştım. Bu soruyu yine sormak istiyorum
Sayın Bakan buradayken, Hükûmet temsilcileri buradayken.
Arkadaşlar,
bu fotoğraf 28 Şubata ait. 28 Şubatta, inançlı, Müslüman
kadınların başörtüsüne el uzatılıyordu. Çok
şükür o günleri geride bıraktık. dedik, diyoruz ama bize
sürekli cezaevlerinden ve gözaltılardan şikâyetler gelmektedir.
Örneğin, Mersinde, Kocaelide, Erzincanda ve İstanbulda
Bana
gelen ve Mersindeki olayla ilgili Adana MAZLUMDER Şube
Başkanlığının tutmuş olduğu bir rapor var.
Oradaki 4 kadının başörtüsü on iki gün boyunca onlardan
alınmış ve sadece namaz vakitlerinde kendilerine
verilmiştir. Gerekçe ise çok komik; MAZLUMDER raporunda ilgili emniyet
amiriyle de görüşme yapılmış, diyor ki: İntihar
etmelerine karşı bir tedbir uyguladık. Kanunda öyle bir
şey de yokmuş yani kanunda olan ayakkabı bağı, kemer
vesairedir. Arkadaşlar, bu gidişat yanlıştır, bu da
bir zulümdür. 28 Şubatta cezaevindeki kadınların başörtüsü
alınmamıştır.
Yine
çok yakından bildiğiniz MAZLUMDER eski Başkanı Ömer Faruk
Gergerlioğlu bir KHKyle işinden ihraç edilmiştir. Kendisi
doktordur, tıp doktorudur ve geçtiğimiz günlerde de Kocaeli 2.
Ağır Ceza Mahkemesi örgüt propagandası gerekçesiyle ona iki
buçuk yıl ceza verdi. Bakın örgüt propagandası dedikleri
şey neymiş: Çocuklar ölmesin, analar ağlamasın.
temasıyla oluşturulan mizansen fotoğrafın altına
sosyal medya hesaplarında şu yorumu yapmış: Bu
fotoğrafa bakıp niye bu savaşın bitirip tüketmekten
başka bir anlamı olmadığını anlarsınız.
Analar aynı. Ölünce farkımız kalmıyor birbirimizden.
Çocuklarımızın tabutu yan yana duracağına diri iken
yan yana dursun, eşitçe, kardeşçe ve omuz omuza. Ya, Allah
aşkına, bunun neresinde örgüt propagandası var? Yani şimdi
siz bağımsız yargı da deseniz
Bırakın
yargıyı yani birazcık vicdanı, birazcık insafı,
birazcık aklı olan bir insan bu sözlerden dolayı bir kimseye
ceza vermez, tam tersine ona madalya takması lazım. Ölümlerin bitmesi
için, engellenmesi için, güzel bir şekilde bir hayatı kaim
kılmak için bir öneride bulunmuş, bir yorumda bulunmuş, kalk sen
buna örgüt propagandası gerekçesiyle ceza ver. Sonra biz bunları dile
getirdiğimiz zaman iktidar sıraları diyor ki: Yargı
bağımsızdır, biz karışamayız. Yani siz de
takdir edersiniz ki bu işte bir terslik var, ya yargı
bağımsız değil ya da yargı hakka, hukuka, vicdana
aykırı bir şekilde kararlar vermektedir. Yine, bunun çözüm
mercisi Meclistir, Meclis olmalıdır.
Arkadaşlar,
bugün Sayın Sezgin Tanrıkulu da dile getirdi, soru önergelerimizin
yüzde 90ına cevap verilmiyor yani yüzde 10una falan cevap veriliyor.
Bunu, biz, ayrıca ispat edebiliriz. Kusura bakmayın, bundan böyle,
cevap alamadığım önergeleri ben buradan okuyacağım.
Oysaki
soru önergeleri vermemizin sebebi nedir? İşte, Meclisin farklı
organlarını çalıştırmak, yürütmeyi
çalıştırmak. Ayrıca, burayı o soru önergeleriyle
işgal etmemek için bu hak, bu yetki bize tanınmış. On beş
gün içinde de cevap verme zorunluluğu var. Meclis yani Türkiye'nin en
yüksek organı, iradenin tecelli ettiği en yüksek yer eğer böyle
vurdumduymazsa, eğer cevap vermiyorsa, artık ülkenin diğer
kurumlarını siz hayal ediniz.
Sayın
Başkan, dediğim gibi, bundan sonra, cevap
alamadığımız önergeleri ben buradan okuyacağım
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayınız Sayın Aslan.
MEHMET
ALİ ASLAN (Devamla)
ki bu soru önergeleri görünür
kılınsın ve o sorunlar bir şekilde çözüme
kavuşturulsun.
45
hamile kadın var cezaevlerinde, bunları soruyoruz, cevap yok. Örneğin
Nurhayat Yıldız; cezaevinde yirmi üç haftalık hamileyken
rahatsızlanıyor, cezaevi yönetimine doktora çıkmak
istediğini söylüyor, haftalarca geciktiriliyor ve ikiz bebeklerini
cezaevinde, maalesef, kaybediyor.
Yine
-çoğunuz beni izlemişsinizdir- Berk Görmez, 14 yaşındaki
çocuk. Daha hayatını kaybetmeden ben burada onu dile getirdim,
çektiği sıkıntıları dile getirdim; herhangi bir
adım atılmadı. Benim kürsü konuşmamdan iki ay sonra vefat
etti, babasını görmeden vefat etti. Babasına sadece mezara
konulurken gidip onu mezarında görme hakkı tanındı. Bunlar
insani değil, bunlar hukuki değil, bunlar vicdani değil
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET
ALİ ASLAN (Devamla)
bunlar -bugün millîlik, yerlilik çok
konuşuldu- millî ve yerli davranışlar, tutumlar değil.
Teşekkürler.
(HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Aslan.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 8inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Zekeriya
Temizel Bihlun
Tamaylıgil Musa
Çam
İzmir İstanbul
İzmir
Lale
Karabıyık Sibel
Özdemir
Bursa İstanbul
MADDE
8- 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun 5 inci
maddesine beşinci fıkrasından sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkra ilave edilmiştir.
Kamu
kurum ve kuruluşları tarafından ilgili kanunları
uyarınca mükelleflerden talep edilebilen, kurum ve kuruluşların
görevleriyle doğrudan ilgili ve görevlerinin ifası için zorunluluk ve
süreklilik arz eden bilgilerin, bu kurum ve kuruluşlara verilmesi vergi
mahremiyetinin ihlali sayılmaz. Bu durumda, kendilerine bilgi verilenler,
bu maddede yazılı yasaklara kesinlikle uymak zorunda olup, bu
bilgilerin muhafazasını sağlamaya yönelik tedbirleri almakla
yükümlüdürler. Maliye Bakanlığı, bu fıkra uyarınca
verilecek bilgilerin kapsamı ile bilgi paylaşımına
ilişkin usul ve esasları belirlemeye yetkilidir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir
konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Özdemir. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
SİBEL
ÖZDEMİR (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Vergi Kanunları ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 8inci maddesiyle ilgili
verdiğimiz önerge üzerine söz aldım ben de. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, üzerinde söz aldığım 8inci maddede 213
sayılı Vergi Usul Kanununun 5inci maddesine ek bir fıkra
ekleniyor. Bu fıkrayla kamu kurum ve kuruluşlarının
görevlerinin ifası için zorunluluk ve süreklilik gerektiren bazı
bilgilerin yani mükelleflere ait bazı bilgilerin bu kamu kurum ve
kuruluşlarına verilmesinin vergi mahremiyeti ihlali
sayılmayacağı düzenlemesi yapılmakta, Maliye
Bakanlığına da bu paylaşılacak bilgilerin
kapsamıyla ilgili yetki verilmekte. Maddede vergi mahremiyeti konusunda
Maliye Bakanlığına çok önemli ve çok hassas bir yetki
verilmektedir.
Sayın
Bakan, Bakanlığın, usul ve esasları belirlerken,
mükelleflere ait bilgilerin paylaşımı konusunda suistimallerle,
kaygılarla ilgili önleyici tedbirler alması gerektiğini
düşünüyoruz. Bu konuda hassas davranılacağını
düşündüğümüz için maddeyi desteklemiştik.
Değerli
milletvekilleri, bu kanun tasarısına baktığımız
zaman, birçok alanda düzenleme var, benden önce de dün de bütün
görüşmelerde dile getirildi: Yatırım, tasarruf, enerji sektörü,
vergi teşvikleri, internet, yayın yasağı, çeyiz
desteği, istihdam, kreş desteği. Bizler ülkemizin
ihtiyaçları, vatandaşlarımızın beklentileri
doğrultusunda mağduriyet yaratmayan yatırım, üretim,
istihdam, ihracatla ilgili tüm destekleri, düzenlemeleri elbette destekliyoruz.
Ancak bugüne kadar her seferinde Hükûmeti uyarmamıza rağmen torba
yasa tasarılarıyla sürekli karşı karşıya
kalıyoruz. Doğal olarak niteliksiz, kalitesiz kanun yapma ve
denetimin olmadığı bir süreç yaşıyoruz.
Tasarıya
baktığımız zaman, Anayasaya, İç Tüzüke birçok
aykırılık olduğunu görmekteyiz. Sayın Maliye
Bakanı, bu görüşmelerin hızlı bir şekilde
yapılması gerektiğini dile getirmişti. Az önce
sıraladığım gibi, bir kanun tasarısı içinde
farklı birçok alanda düzenleme varken, bu düzenlemelerin farklı
komisyonlarda ayrıntılı tartışılıp
görüşülmesi gerekirken hızlıca geçirmeye çalışmak,
gerçekten Parlamentonun itibarı açısından da
tartışılması gereken bir konu.
Gerekçeye
bakıyoruz: Alınan makroekonomik tedbirler sayesinde ülkemiz
gelişmekte olan ülkelerden pozitif yönde ayrışacaktır.
Bunu nasıl söyleyebiliyoruz? Şimdi, baktığımız
zaman, önemli birçok ekonomik verinin hesaplanmasında yeni birçok
tanımlama getirildi. İşte, şişirilmiş büyüme
rakamları ortadayken ülkemizin pozitif yönde ayrışıyor
olması gerçekten şaşırtıcı. İşte bugün
olduğu gibi, kısa vadeli, öngörüsüz, hızlıca geçirilmek
istenen uygulamalar karşımıza çıkıyor. Teorik olarak,
evet, veriler yüksek olabilir ama enflasyon çift haneli ve burada
sabitlenmiş, kalıcı olmuş. İşsizlik, keza çift
haneli rakamlarda. Gelir adaletsizliği konusunda bir iyileşme yok.
Kişi başına gelir artışı noktasında ilerleme
yok, gerileme durumunda. Biz işsizlik diyoruz, bakıyorum
tasarıya, işsizlikle ilgili ek bir istihdam noktasında on iki
aylık süreyle ya da altı aylık sürelerle destekler var. Bu
durumda bu geçici tedbirle nasıl istihdam sorununu çözeceğiz?
Dün
de Sayın Kuşoğlu konuşmasında dile getirdi, 1 milyon
150 bin kişi stajyer kursiyer adı altında iş sahibi
olarak gösterildi, işsizlik hesabından, işsizlik oranından
düşürüldü. İşsizlik oranı neredeyse yaklaşık 4
puan aşağıda gözükmekte.
Aynı
zamanda, 2002den bu yana 11 kez prim affı getirildi ama hiçbir çözüm
olmadı.
İşte
tasarruf konusu, Maliye Bakanı Tasarrufun artırılmasına
dönük önemli düzenlemeler olacak. diyor. Tasarruf oranlarında,
baktığımız zaman, geldiğimiz yer ortada, çift
hanelerde olan enflasyon karşısında ezilen halk
geçinemediği gibi nasıl tasarruf yapacak? Yine, her 100 kişiden
14ünün tasarruf yapabileceği bir tablo var ortada.
Yabancı
yatırımlara bakıyoruz. Teşviklerin yabancı
yatırımları getirdiğini söyledi Sayın Bakan dün ama
benim bilgi edinmeden, Ekonomi Bakanlığından
aldığım verilere göre, sadece 2012-2018in Şubat ayına
kadar 649 milyon yatırım değerine sahip olan 554 firma veya
marka Türkiyeyi terk etmiş. Son üç senede 1 milyon doların üzerinde
hesabı olan ya da hesap sahibi 13 bin kişi, parasını yurt
dışına göndermiş. Bunun nedenini sorgulamak gerekiyor?
Yabancı sermaye ülkemizi neden terk ediyor? Sadece teşvikler yeterli
değil Sayın Bakan. Yabancı yatırımcıların
baktığı demokrasi, hukukun üstünlüğü, yargı
bağımsızlığı gibi önemli unsurlar da son derece
önemli.
Evet,
biz kısa vadeli, pansuman etkisi yaratacak önlemlerle, palyatif
tedbirlerle ülkemizin bu temel sorunlarını çözemeyeceğiz
elbette.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayınız Sayın Özdemir.
SİBEL
ÖZDEMİR (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Gerek
Parlamentonun gerekse de biz milletvekillerinin en asli görevi, sorunları
iyi teşhis etmek ve bu sorunlara kalıcı çözüm getirmektir.
Ülkemizin kalkınmasına, istihdam yaratılmasına, katma
değeri yüksek ürünlerin üretilmesine, daha fazla yabancı
yatırımcı gelmesine dönük, sürekliliği olan
kalıcı çalışmalar yapmamız gerekmektedir.
Evet,
değerli milletvekilleri, ancak getirdiğiniz bu torba yasalarla
sorunlara kalıcı çözümler üretmek maalesef yeterli olmuyor; sürekli,
yeni kanunlarla, yeni düzenlemelerle kanun yapmak durumunda kalıyoruz ve
ben, tekrar, desteklediğimiz maddeler noktasında bir sorun olmadığını
ama bu geçici çözümlerle temel sorunlarımızı, istihdam, ekonomik
kalkınma, araştırma geliştirme noktasındaki
gelişmeler noktasında geçici çözümlerle kalıcı temel
sorunlarımızı çözemeyeceğimizi düşünüyorum.
Yüce
heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Özdemir.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
8inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
9uncu
madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 9uncu
maddesinin birinci fıkrasında yer alan silinmiş olan
ibaresindeki olan ifadesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım
İstanbul Adana Adıyaman
Mahmut
Toğrul Feleknas
Uca Garo
Paylan
Gaziantep Diyarbakır İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Garo Paylan
konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Paylan. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AKP,
iktidara geldikten sonra çok önemli bir vaatte bulundu, İşkenceye
sıfır tolerans göstereceğim. dedi. Çok önemli bir vaatti çünkü
zor yıllardan geçmiştik. 1980 darbesinden sonra 80lerde, 90larda
işkence normalleşmişti,
sıradanlaşmıştı, acılar çekmiştik; çok
önemli bir vaatti işkenceye sıfır tolerans. Gerçekten de
önemli adımlar atıldı. Karakollarda işkenceler azaldı,
cezaevlerinde işkenceler azaldı ve bu suçu işleyenler, bu
insanlık suçunu işleyenler cezalandırılmaya
başlandı. Çok önemliydi arkadaşlar ancak son iki
yıldır, maalesef tekrar 90lı yılların
paradigmasına dönüldüğü için, tekrar düşman hukuku
uygulandığı için maalesef sonucunda geldiğimiz nokta da
tekrar işkence oldu. Döndünüz dolaştınız, tekrar, 12 Eylül
darbecilerinin yerine geldiniz arkadaşlar.
Bakın,
Demokratik Bölgeler Partisi Eş Genel Başkanı Sayın Mehmet
Arslana bayıltılıncaya kadar dayak
atıldığını söylüyoruz, işkenceden
geçirildiğini söylüyoruz. Normalde, bir muhalefet partisi, böyle bir
iddiada bulunduğunda iktidar partisi, ayağa kalkmalı, infial
göstermeli, Nasıl böyle bir iddiada bulunursunuz? demeli.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Nerede, nerede?
GARO
PAYLAN (Devamla) Ama bunu, iki gündür defalarca söylediğimiz hâlde
çıt çıkmıyor iktidar partisi milletvekillerinden, Nasıl
böyle bir şey söylersin? denilmiyor, denemiyor.
ZİYA
PİR (Diyarbakır) Talimat gelmemiştir.
GARO
PAYLAN (Devamla) Çünkü cezaevlerinde işkence, tekrar
normalleşmiştir arkadaşlar,
sıradanlaşmıştır. Pek çok cezaevinden bu iddialar
geliyor, sizler, sessiz kalıyorsunuz. Nerede kaldı işkenceye
sıfır tolerans? Maalesef, o da buzdolabına
kaldırıldı, hatta derin dondurucuya kaldırıldı.
Değerli
arkadaşlar, işkenceyi normalleştirirseniz bugün bize, yarın
size. Çünkü bir devletten adaleti çıkarırsanız arkadaşlar,
geriye bir suç örgütü kalır. Siz, o suç örgütünün makinisti
olduğunuzu düşünebilirsiniz ama yarın, öbür gün makinist
değişir, tıpkı geçmişte olduğu gibi sizler de o
işkence tezgâhlarından geçersiniz, hep beraber geçeriz.
Arkadaşlar,
bu infiali hep beraber göstermeliyiz, hep beraber İşkenceye
toleransımız yok. demeliyiz. Yoksa, emin olun, bugün bize,
yarın size.
Bu
sıralarda oturanlar, hep muktedir olduklarını düşündüler,
burada oturanlar İşkence var. dediklerinde güldüler, önemsemediler;
nasıl olsa orada oturanları düşman olarak görüyorlardı,
düşman hukuku uyguluyorlardı. Ama devran döndü, burada oturanlar
işkence tezgâhına geçtiler; Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bu,
defalarca oldu; orada oturanlar buraya geçtiğinde, orada oturduğu
günleri unuttular. Refah Partisi günlerini unuttular, Merve
Kavakcıların bu Meclisten nasıl
çıkarıldıklarını unuttular. Değerli
arkadaşlar, unutmayalım, hatırlayalım ki bu
aygıtı, bu işkenceci aygıtı tekrar
ehlileştirebilelim.
Arkadaşlar,
işkence diyoruz bakın, hâlâ arkadaşlarımız orada
birbirleriyle konuşup gülümseyebiliyorlar. Oysa bir ses dahi
çıkmadı.
ZİYA
PİR (Diyarbakır) Cenazede de gülüyor onlar.
GARO
PAYLAN (Devamla) Değerli arkadaşlar, eğer ki işkenceye
ses çıkarmazsak, emin olun, gün ola, harman ola, bu aygıttan tekrar
hep beraber geçeriz.
Son
olarak da değerli arkadaşlarım Ahmet Yıldırım ve
İbrahim Ayhanı tekrar anmak istiyorum. Bakın, Ahmet
Yıldırım padişah bozuntusu dedi Recep Tayyip
Erdoğana. Recep Tayyip Erdoğan kim? AKP Genel Başkanı.
Ahmet Yıldırım kim? Partimizin grup başkan vekili. Recep
Tayyip Erdoğan, partimize dönük en ağır hakaretleri
yapıyor, ağza alınmayacak hakaretleri yapıyor; o da bir
siyasetçi, seçilmiş, Ahmet Yıldırım da seçilmiş bir
siyasetçi. Evet, ağır bir eleştiri ama demokrasilerde,
iktidardakiler en ağır eleştirilere bile tahammül göstermekle
yükümlüdürler. Eğer ki bu kadarcık bir eleştiriye tahammülünüz
yoksa o ülkede demokrasi yok demektir arkadaşlar. Bir milletvekili
padişah bozuntusu dedi diye onun vekilliğini
düşürüyorsanız, kusura bakmayın, alın bu Parlamentonun
550sini birden, yasaları çıkarın, eşitliksiz yasalarla
seçimlere gidelim, sonunda bütün Parlamento sizin olsun. Ne işi var
muhalefetin? Muhalefetin görevi eleştirmektir arkadaşlar.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Paylan.
GARO
PAYLAN (Devamla) Bırakın, eleştirelim; bırakın,
ağır eleştirelim. Bakın, bizim yanlış
dediklerimizi dinlemediğiniz için hep hatalar yapıyorsunuz. Hatalar
yaptığınız için Aldatıldık. diyorsunuz, darbe
girişimlerine ülkemiz mazhar oluyor. Bırakın, sizi
eleştirelim ki hata yapmayın. Eleştirilmeyen iktidarlar hata
yaparlar, ülkelerini karanlık sokaklara sokarlar. Medyası
tarafından, bağımsız gazeteleri tarafından, muhalefet
tarafından eleştirilen, eleştirilebilen iktidarlar daha az
hatalar yaparlar ve sizin yaptığınız hataların
bedelini 80 milyon ödüyor. Gelin, biraz muhalefetin lafını dinleyin
arkadaşlar.
Hepinize
saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Paylan.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Konuşmacı, biraz önce kürsüde
yaptığı konuşmada AK PARTİ sıralarını
göstererek işkenceye tolerans gösterdiğimizi ve işkenceci
pozisyonuna geldiğimizi
AK PARTİ Grubunu töhmet altında
bırakan bir konuşma yapmıştır.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Dedim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Dedim. diye de ifade ediyor. İzin
verirseniz cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Elitaş. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Sataşmadan
size iki dakika süre tanıyorum.
VII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
3.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, İstanbul Milletvekili Garo
Paylanın 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının
9uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde yaptığı
konuşması sırasında AK PARTİ Grubuna
sataşması nedeniyle konuşması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Anlaşılan
o ki sayın konuşmacı, buradaki konuşmasının ilk
cümlelerine başlarken sizin yaptığınız
açıklamayı duymamış veya arkadaşları da kendisine
iletmemiş.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Duydu, duydu.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Dün gündeme getirilen, hem HDP Grup Başkan
Vekilinin veya bir milletvekilinin ifade ettiği hem de Cumhuriyet Halk
Partisi sıralarından arkadaşlarımızın kürsüden ya
da yerlerinden ifade ettikleri bir konuyu Adalet Bakanımız, gerekli
tahkikatları yaparak Meclis Başkan Vekilimiz olan size konuyla ilgili
bilgi verdiğini, böyle bir işkence durumunun söz konusu
olmadığını
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Olmadığı yok.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla)
şubat ayı içerisinde böyle bir
hadisenin bulunduğunu ama işkencenin
bulunmadığını, savcılığın ve Adalet
Bakanlığının bu konuda gerekli tahkikatları gösterip
özenle üzerine gideceğini altını çizerek ifade etmiştir.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Savcılık Orantılı işkence
yaptık. diyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Devamla) Bakın, şunu açıkça söylüyorum: AK
PARTİ sıralarından gelen insanlar, bu davaya inanan insanlar, bu
düşünceyi zihninde taşıyan insanlar bütün mücadelelerini
demokratik bir ortam içerisinde gerçekleştirmiştir; Refah Partisi
dönemindeki yapılan zulümler, başörtüsüne yapılan, zorla
başörtüsü çıkarılmaya çalışılan kızlara
karşı yapılan zulümler, seçilmiş bir milletvekili
Başörtüsü var. diye, Devletle hesaplaşma yeri burası
değildir. diye, Dışarı, dışarı! diye
atılmasına rağmen, hiçbir tehdit, şiddet olayına
karışmamış, demokratik yollarla gelmiş, mücadelesini
vermiş, bugün de on beş yıldır, on altı
yıldır iktidarda. Milletin heyecanıyla heyecanlanan, milletin
duygularını paylaşan, onlara yapılan zulmü, sözleriyle
demokratik bir ortamda ifade eden AK PARTİ, bugüne kadar milletiyle
bütünleşmiş ve sonuçlarını da almıştır.
Bazıları buraya çıkacaklar, işkence, işkence diye
ifade edecekler, haklarını savunurken eli silahlı örgütü
demokratik mücadele yapıyor diye
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Ya bırak ya!
GARO PAYLAN (İstanbul) Ya bırak onu ya, kim
diyor onu?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
terörü burada
taçlandıracaklar
(Mikrofon otomatik cihazla kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
işte burada
iki yüzlülük var demektir. Terörü taçlandırmak demokratik bir söylem
değildir. Biz burada bize yapılan zulümleri
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) İşkenceye
orantılı diyorsunuz.
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Biz, bizim gibi
düşünenlere karşı yapılan zulümleri hiçbir zaman
şiddete, hiçbir zaman silaha veya demokratik olmayan kanlı eylemlere
dönüştürmedik. Hakkımızı milletimizle birlikte
fikirlerimizi anlatarak sandıktan söke söke aldık. Siz de eğer
bu milletin temsilcisi iseniz sırtınızı dağdakilere
yaslamayacaksınız, talimatları oradan almayacaksınız
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Biz gücümüzü
halktan alıyoruz, halktan.
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Sizin talimatları
nereden aldığınızı biliyoruz be!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
özgür iradenizle,
özgür düşüncenizle burada ifade edeceksiniz. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar) Ama oradan verilen ifadelerle
söylemeye kalkarsanız
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Siz devletin
silahlarını kullanıyorsunuz, devletin uçaklarını
kullanıyorsunuz terörizm için.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
siz demokratik
değil, dilinizi birine kiraya vermişsiniz demektir.
Aklınızı kiraya vermişsiniz, fikrinizi kiraya
vermişsiniz demektir.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Hadi oradan, hadi
oradan!
MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) Aynaya bak oradan,
aynaya bak, kendini göreceksin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Öldürerek demokrasi
olmaz, öldürerek, saldırarak silahla demokratik mücadele olmaz.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Hadi oradan, hadi
hadi!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Az önce söyledim,
Refah Partisinin yaptığı, o insanların çektiği çileyi
ve zulmü
Bugün inanan insanlar on altı yıldır verdikleri
mücadeleyle sandıktan çıkarak buraya geldiler.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ZİYA PİR (Diyarbakır) Saadet Partisinin
Genel Başkanını dinleyin, ne diyor sizin hakkınızda?
GARO PAYLAN (İstanbul) Temel Beyi dinleyin bir,
Temel Beyi; Adalet yok. diyor.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) - Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Kerestecioğlu
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, bütün konuşması zaten
sataşmayla doluydu.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika söz veriyorum.
SALİH CORA (Trabzon) Telefonla kürsüye gelmek
yasak değil mi?
4.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Kayseri Milletvekili
Mustafa Elitaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Evet, telefonda savcılık açıklaması var,
Orantılı güç kullandık. diyor. Siz bu lafları
hatırlıyorsunuz herhâlde değil mi? Ben hatırlıyorum,
1980lerde de orantılı güç vardı, 1990larda da
orantılı güç vardı ama maalesef herhâlde bizim artık bundan
sonrasında özellikle tahammülümüzün kalmadığını
belirtmemiz sanıyorum biraz ağrınıza gitti ve gece, bu
saatlerde burada kalmak da çok hoşunuza gitmiyor olsa gerek. Ama dün
açıklamalarında, avukatlarına yaptığı
açıklamalarında Mehmet Arslan diyordu ki: Darp raporu
aldırmadılar. Oysa savcı ne diyor? Darp raporu olan kimse
yoktur. E doğru, zaten darp raporu aldırmadılar; Darp raporu
olan kimse yoktu.
Biz
çok biliyoruz o soruşturmaları. Yıllarca ceza
avukatlığı yaptım ben. Aynı şekilde burada
hukukçu onlarca arkadaşımız var. Sizde de var, sizler de
biliyorsunuz ama bilmezden geliyorsunuz. Gidin, PKKyi PKKye sorun, neyi
söyleyecekseniz başkalarına söyleyin; burada evirip çevirip O,
yılların mirası, 28 Şubatta da böyleydi, biz bunu
taşıyorduk. falan demeyin. Onu da isterseniz Temel Karamollaoğluna
sorun mesela ya da İhsan Eliaçıka sorun mesela ya da Hüda Kayaya
sorun mesela, onlar ne diyorlar acaba; 28 Şubatta
yaşadıkları işkenceyle ilgili, kaybettikleri
çocuklarıyla ilgili, yattıkları hapislerle ilgili neler diyorlar
acaba? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
İşkence
yoktur. demek kolayınıza geliyorsa deyin ama biz, Sayın
Başkanın yaptığı konuşmada da söylediği gibi
yüzleşmekten yanayız. Yüzleşmek bizim için olacak bir şey
değil. Biz kaç yaşlarımıza geldik. Artık bu ülke
aynı şeyi tekrar yaşamasın istiyoruz; tek isteğimiz
budur, bunun için el uzatıyoruz, bunun için olgun bir siyaset yürütüyoruz
onca vekilimizin vekilliğinin düşürülmesine rağmen.
Saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan...
BAŞKAN
Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sizin biraz önce ifade ettiğiniz bu metni,
Adalet Bakanlığının gönderdiği metni sanıyorum
arkadaşlara da gönderdiniz.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Hayır, hayır, basında
çıktı.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Basına düşen bir şey o.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Konuşmacı orantılı güç diye
bir ifade kullandı. Bakın, savcılık metnini aynen
okuyorum...
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Savcı açıklamış, bizzat
cumhuriyet başsavcılığı açıklamış.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Çarpıtmakta çok mahir olan arkadaşlar dinlesinler.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Savcı
açıklaması, savcı.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Savcı açıklaması.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Başsavcılık
açıklaması.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Mikrofonu açmanız mümkün mü Sayın
Başkan?
BAŞKAN
Okumanıza gerek olduğunu sanmıyorum, herkeste var zaten.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, bakın...
BAŞKAN
Yalnız arkadaşların ifade ettiği...
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan...
BAŞKAN
İsterseniz okuyun. Basına da düşmüş bir açıklama.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Telefonda Orantılı güç
kullandık. diye yazıyor. diyor.
Basın
açıklaması: Bazı basın yayın organlarında yer
alan
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul)
Asılsızdır. diyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri)
Rize L Tipi Kapalı Ceza İnfaz
Kurumunda ayakta sayım vermek istemeyen 40 tutuklu ve hükümlüye müdahale
edildiği yönünde haberler gerçeği yansıtmamaktadır. Rize L
Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda 19 Şubat 2018de, kurum müdürü
ve infaz koruma memuru eşliğinde PKK terör örgütüne mensup hükümlü ve
tutukluların barındırıldığı odalardaki sabah
sayımında tutuklu ve hükümlülerin slogan atıp sayıma mani
olmaya çalışmaları üzerine kendilerine ceza ve güvenlik
tedbirlerinin infazı hakkındaki tüzük hükümleri
uygulanmıştır. Ayrıca, aynı gün üst aramasına
karşı çıkan bir tutuklu için de aynı tüzük hükümleri
uygulanmıştır. Başsavcılığımıza
intikal eden işkence ve kötü muamele durumu söz konusu olmamasına
rağmen olayla ilgili adli ve idari soruşturma
başlatılmış olup konu bütün yönleriyle incelenmektedir.
Kamuoyuna
saygıyla duyurulur
GARO
PAYLAN (İstanbul) Siz savcıların her dediğine
inanın.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Burada Orantılı güç
kullanılmıştır. ifadesi nerede?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Aynı ifadede.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Aynı Duvarın devamını
okuyun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Orantılı güç diyorsunuz; hepsi bu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Devamını
okusanıza siz de, aynı şekilde burada da söylüyor.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Devamını okuyun.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Hayır hayır, devamını
okuyun. Duvar gazetesinden okuyun.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Ayrıca, siz takip
ediyorsunuz hepiniz, bir bakın, internette var. Türkiyede işkence
diye bir Twitter hesabını takip ediyor musunuz hiçbiriniz?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Duvar gazetesinden? Ben savcılık
açıklamasını okuyorum, savcılık
açıklamasını okuyorum diyorum size, altında
savcının imzası var. Siz Duvar gazetesinden okuyorsunuz,
Zaytungdan okuyorsunuz demek ki onları.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Nereden?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Her gün
tanımadığımız insanlarla ilgili işkence
iddiaları geliyor buradan. Bakın, bir tanesi: Deniz Hakan Şen,
Silivri Cezaevinde yaşamını yitirdi, mide kanseri. Kimdir
bilmiyoruz, şey midir, işte kalkıp sizin her zaman
söylediğiniz yok KCK, PKK bilmem ne tutuklusu mudur? Hayır,
muhtemelen Fetullah, cemaat tutuklusu falan. Bu insanlar da bizlere
yazıyorlar. Eğer gerçekten Bir şey var mı, yok mu?yu anlamak
istiyorsanız aynı şekilde sizler de takip edeceksiniz, sizler de
milletvekilisiniz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, AK PARTİ Grubu
olarak
BAŞKAN
Sayın Altayın söz talebi vardır.
Buyurun
Sayın Altay.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
48.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu
tartışmalar, beni bu milletin vekili olarak üzüyor, şunun için
üzüyor yani dün de aslında biraz değinmiştim bu konuya:
Artık bu çağda, bu dönemde işkence iddiasının Türkiye
Büyük Millet Meclisinde şu veya bu taraf tarafından ortaya
atılması ve siyasi partilerin bu konuda, Bu ne biçim iş, hep
beraber bunun üstüne gidelim. demesi; yakışanı buyken
Ben
hiçbir AK PARTİ milletvekilimizin işkenceyi tasvip ettiğine
inanmam, hepsinin de reddedeceğine inanıyorum. Ama neticede içinden
siyasi iktidarı çıkarmış AK PARTİnin bu konulara
kısmen de bir defansif yaklaşmasını dahi doğru bulmam.
Vakıa
şu da var: Biliyorsunuz taraf olduğumuz Birleşmiş Milletler
Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Sözleşmenin, 15 Temmuz hain
darbe girişiminden sonra kimi hükümlerini askıya aldığımızı
bildirdik. Bu olabilir, sanıyorum 13 maddeyi askıya aldık ama
burada 2 madde var ki, bu iddiaların doğru olabileceğini akla
getiriyor. Bunlardan birisi, adil yargılama; birisi de, işkence ve
kötü muamele.
Şimdi,
elbette 15 Temmuz gibi bir darbe girişiminden sonra kimi olağan
olmayan tedbirlerin alınması normal karşılanabilir ama
devlet, teröristle aynı noktada, aynı pozisyonda olmaz. Yani, Ben
FETÖcülerle hesaplaşacağım, PKKyla hesaplaşacağım
Evet, sonuna kadar hesaplaşın, devletin bütün imkânlarını
kullanın; bunu, hep söyledik ama burada işkenceyle, kötü muameleyi
şimdilik askıya alıyorum, gerekirse bunları da tatbik
edeceğim denemez.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Altay.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Burada adil yargılamadan yeri geldiği zaman
vazgeçerim denemez. Böyle denirse FETÖden, PKKdan, DAİŞten bir
farkımız kalmaz. Biz demokratik bir ülkede, bu Parlamentoda,
sandıkla gelmiş, bu milletin vekâletini üstlenmiş insanlar
olarak her zaman iyiyi, doğruyu ve güzeli yapmak zorundayız.
Ben
hakikaten üzüldüm, ortada bir iddia var, siz bir açıklama
yaptınız. Ben iktidar partisi sayın grup başkan
vekillerinin de, Ne münasebet kardeşim böyle bir iddianın
olduğu yere çökeriz. demesini beklerdim. MESAMa çökeceğinize, spor
kulüplerine çökeceğinize işkence iddialarıyla çalkalanan illerin
Emniyetine, Jandarmasına, savcılıklarına çökün diyorum.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Elitaşın söz talebi vardır.
Sayın
Beştaş, size de söz vereceğim.
Buyurun
Sayın Elitaş.
49.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, İstanbul Milletvekili Engin
Altayın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Az
önce kürsüde ifade ettim, AK PARTİ sıralarında oturan
milletvekilleri, yaşam tarzlarına müdahale edilerek işkence
görmüşlerdir.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Evet.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Biz bayağı bir gördük
yani yaşam tarzı maşam tarzı değil.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Ama hiçbir AK PARTİli milletvekili
geçmişlerinde mücadelelerini fikrin dışında bir yere
götürmemişlerdir.
Bakın,
şu anda güvenlik güçlerimiz teröristlerle mücadele ediyor, kendisine kurşun
sıkan, en yakın arkadaşını şehit eden teröristi,
yaralı teröristi kurtarmak için elinden gelen insanca muameleyi sonuna
kadar götürüyor.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) E, o zaman hapishanede de işkence yapıyor
kardeşim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Biz şunu iddia ediyoruz, altını
çizerek söylüyoruz, diyoruz ki: AK PARTİli hiçbir milletvekili
işkenceyi kutsamaz, kabul etmez, mümkün değildir.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Güzel.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Az önce sizin Adalet Bakanıyla
yaptığınız görüşmeden ifadeyle, nitekim bize
cumhuriyet başsavcısının söylediği gibi Böyle bir
şey olmamasına rağmen iddialar ciddi bir şekilde dikkate
alınmakta ve gereği yapılacaktır. Bu konuyla ilgili adli
soruşturma yapılmaktadır. ifadesini kullanıyor.
Bir
tarafta bir iddia var, öbür tarafta da savcılığın
söylediği bir beyan var. Bizim bu beyan çerçevesinde durmamız gerekir
ama eğer bir işkence söz konusuysa o zaman hep beraber bunun
gereğini yapmak bütün milletvekillerinin esas itibarıyla
vazifeleridir. Fakat burada Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekilinin,
sanki işkenceyi savunuyormuşuz gibi, bizi bu şekilde ifade
etmesini inanın şaşkınla izlediğimi ifade ediyorum.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Demedim yahu Hiçbiri tasvip etmez. dedim. Bak
işte!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) PKK terör örgütü dâhil hangi örgüt varsa
15
Temmuzda milletimiz kahramanca o teröristlere, FETÖ hainlerine direndi ve bu
ülkesini teröristlerin darbesinden kurtardı.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Ya, artık bunun
dışına çıkın yani gerçekten konuyla ilgili
konuşun. İşkence diyoruz 15 Temmuz diyorsunuz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Hep beraber yaptığımız bir
iş ama bize darbe yapanlara biz aynı şekilde yapacağız
güdüsü içinde kesinlikle değiliz.
OHALle
ilgili durum, Anayasanın 15inci maddesinde var olan durum aynı
şekilde uygulanmaktadır.
AYTUĞ
ATICI (Mersin) Hani üç ay sürecekti?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) - Adaletin de en iyi şekilde tecelli etmesi
için hep birlikte gayret göstermeliyiz, adaletin terazisinin düzgün
tartması için ama taraflı değil. Teröristi kayırarak,
teröristi kutsayarak, onların yaptığı, öldürdüğü,
şehit ettiği gençlerimizi Ne yapalım, olmuş. diye
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) İşkence diyoruz,
işkence; mevzuya dönelim, mevzuya.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ama siz bir teröristin yaptığı
işi kutsadığınız takdirde, bu,
anlaşamadığımız noktadır.
Teşekkür
ederim.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Siz öteki mevzular için de
ayrıca önerge getirin, tartışırız mesela.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) - Sayın Elitaş, size cezaevi komisyonunu Rizeye
göndermek yakışırdı, bütün bunlar değil.
BAŞKAN
Sayın Meral Danış Beştaş, söz talebiniz vardı,
buyurun.
Sayın
Altay, size de söz vereceğim.
50.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan, konuyu
dağıtmakta ve 15 Temmuzu ya da FETÖyü ya da başka meseleleri
karıştırmakta gerçekten sayın iktidar partisi sözcüleri
oldukça mahir. Ama biz burada insanlığa karşı bir suçtan
söz ediyoruz, işkence diyoruz. Yıllarca İşkenceye
sıfır tolerans. diyen bir iktidar partisine dün gün boyunca Mehmet
Arslan bayıltılana kadar dövüldü, bu bir işkencedir. dedik Bu
konuda cevap istiyoruz. dedik, ta ki siz Meclis Başkan Vekili olarak
iletişim kurana kadar bize bir açıklama burada sözcüler tarafından
yapılmadı. Biz söylemeden önce de dört gün boyunca basında
avukatların yaptığı açıklama vardı. Tek bir
yetkili tek bir satır Soruşturma açtık. açıklaması
yapmadır. Bunu da bir tarafa koyuyoruz.
İkincisi:
AK PARTİ yetkilileri mağdur olmaktan kurtulamadılar. Şu
anda mağdur değiller, şu anda zulmediyorlar, şu anda
işkencecileri koruyorlar; artık rollerini böyle
tanımlasınlar. Demin Sayın Elitaş bir bölüm okudu, ben de
savcılık kararını okuyorum. Aynen devamını
okuyun. dedim. Şöyle, savcılık kararı -bunu düzeltmek için
söz almıştım- diyor ki ilgili bölümde: Hasta ve
yaşlılar dışında sayımın iç yönetmelik
hükümleri doğrultusunda ayakta yapılacağı
bildirilmiştir. Devamını okuyorum: Bu bildirim üzerine bir
kısım tutuklu ve hükümlülerin Biz yıllardır bunun
mücadelesini veriyoruz, böyle bir şeyi kabul etmiyoruz.
İşkenceci devlet, baskılar bizi yıldıramaz.
İnsanlık onuru işkenceyi yenecek. şeklinde slogan
attıkları tespit edilmiştir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Beştaş.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Tamam Sayın Başkan.
Tutuklu
ve hükümlülerin yapılan tüm uyarılara rağmen sloganlarına
devam edip ayakta sayım vermemek için direnmeleri üzerine kurumun
güvenliği ve sayım düzeni için, orantılı güç
kullanılarak, tutuklu ve hükümlüler bulundukları
koğuşlardan çıkarılmıştır.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Yok muymuş
işkence Sayın Elitaş, yok muymuş?
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Bu, savcılığın resmî
açıklaması. Bunu biz yazmadık, siz de zaten bize vermediniz. O,
verdiğinizi iddia ediyor. Yani biz yanlış bir beyanda
bulunmadık.
Ve
şunu son olarak söylüyorum: Kesinlikle işkencecileri korumak,
işkenceyi meşrulaştırmak büyük bir suçtur ve Türkiye,
işkencecilerden, işkence uygulamalarından çok çekti. Şu
anda iktidar partisi sıralarında da -bildiğim için söylüyorum-
12 Eylülde işkence görenler vardır. Bu nedenle, olayı başka
yöne çekmeden, işkenceye karşı, cezaevinde yaşanan ölümlere
karşı, hasta tutuklulara karşı net bir duruş ve irade
gerekiyor. Bizim çağrımız budur.
BAŞKAN
Teşekkürler.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım, affedersiniz
Benim
okuduğum, Adalet Bakanımızın size ve bana gönderdiği
metin.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ben savcılık
açıklamasını okudum.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Savcı diyoruz
deminden beri.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) 7 Mart 2018 tarihli metin, savcının
imzasıyla gönderilmiş metin. Benim okuduğum metin bu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Biz de Savcının
basın açıklaması diyoruz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Onun nereden çıktığını
bilmiyoruz.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Savcı basına açıklama
yapmış.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ben savcının basına
gönderdiği metni okudum.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Savcının basına gönderdiği metin
bu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Savcı yerine biz
yapmadık.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bendeki de basın açıklaması.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Biz de öyle. O zaman, iki
ayrı savcı var herhâlde.
BAŞKAN
Sayın Altayın söz talebi vardır.
51.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkanım, Sayın Elitaş, her zaman yaptığı
gibi, sözlerimizi çarpıtmak suretiyle, sözlerimi, AK PARTİli sayın
milletvekillerinin işkenceyi tasvip ettiği algısı
çıkaracak şekilde değerlendirdi. Bu kadar şahit var burada,
Allahtan korkun Sayın Elitaş. Ben, özellikle tutanakları
isteyin, AK PARTİli hiçbir sayın milletvekilinin işkenceyi
tasvip edeceğine inanmıyorum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Doğru söylemişsiniz, çok doğru
söylemişsiniz.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Niye sayın milletvekillerini zan altında
bırakıyorsunuz?
Öte
yandan, Sayın Başkan, bu tartışma abesle iştigaldir.
Ben 12 Eylülde, 17 yaşında, hem psikolojik hem fiziki işkenceye
maruz kalmış biriyim. Evet, arkadaşlar da 28 Şubat
süreçlerinde işkence yaşadılar. Bunu söylüyorum, tasvip de
etmiyorum, eskiden beri de etmedim. Ama hâl böyleyken, şimdi, biraz önce
Sayın Grup Başkan Vekilinin dediği gibi Efendim, dün biz
mağdurduk, şimdi de biraz başkaları mağdur olsun.
psikolojisinden Sayın Grup Başkan Vekilinin çıkması
lazım.
Bu
işkence iddiaları olduğu anda, dün ben gündeme getirdim, saat
tuttum, üç saat bekledim, Hükûmetin üç sayın üyesi buradaydı, bir
tanesinden gık çıkmadı. Ben nasıl işkenceye isyan
etmeyeyim? İşkenceye isyan etmeyen insan olamaz.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Altay.
X.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi
Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
(1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
9uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
9uncu
madde kabul edilmiştir.
10uncu
madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutup işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığa
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 10uncu
maddesinin birinci fıkrasında yer alan başvurularına
istinaden ibaresinin başvuruları çerçevesinde şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Filiz
Kerestecioğlu Demir Meral
Danış Beştaş Mahmut
Toğrul
İstanbul Adana Gaziantep
Behçet
Yıldırım Feleknas
Uca
Adıyaman Diyarbakır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet önergeye katılıyor mu?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Toğrul. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
MAHMUT
TOĞRUL (Gaziantep) Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 20 Ocak 2018de Türk Silahlı
Kuvvetleri (TSK) ve ÖSO grupları tarafından Suriyede Afrin kentine
yönelik başlatılan askerî harekât 48inci gününde devam ediyor. Söz
konusu bu askerî müdahale her geçen gün sivil kayıpların artarak
devam ettiği bir şekilde sürdürülüyor. Uluslararası Af Örgütü
Afrinde yüzlerce sivilin yaşamının risk altında olduğunu
belirtmektedir. Uluslararası Af Örgütü Orta Doğu Araştırma
Direktörü Lynn Maalouf, Afrinde Türk ordusu ve ABD destekli güçler
arasındaki çatışmaların şimdiden sayısız
sivil ölümüne yol açtığını ve yüzlercesinin daha
yaşamını tehlikeye attığını ifade ediyor.
Ayrıca köylere ve kentlerdeki meskûn mahallere top ateşi
açıldığı haberleri çok kaygı verici. Top ateşi ve
kesin hedef bulamayan patlayıcı silahların sivil bölgelerde
kullanımı uluslararası insan hakları hukukuna
aykırıdır.
HALİL
ETYEMEZ (Konya) Nerede, nerede, nerede?
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) - Öte yandan, Af Örgütünün raporunda, TSK
saldırılarının da çok sayıda sivilin ölümüne, yine
aralarında çocukların bulunduğu çok sayıda sivilin
yaralanmasına yol açtığı aktarılıyor.
Diğer
yandan, Türkiye ve Suriye toplumu savaşın yarattığı
bütün insani acıları her gün, her an yaşıyor.
İktidarını sürdürmek isteyenler sebebiyle her iki taraftan da
gencecik insanlar hayatlarını kaybediyor. Sadece bir seferde olmak
üzere Keltepe bölgesinde 8 Türk Silahlı Kuvvetleri mensubunun
hayatını yitirmesi, onlarcasının yaralanması bu
savaşın görünen sonuçlarından sadece bir tanesidir.
HALİL
ETYEMEZ (Konya) - Adı şehit onların, şehit!
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) - Suriyenin bir parçası olan Afrini de
tartışmasız bir biçimde kapsayan Birleşmiş Milletler
Genel Kurulu kararı bir an evvel uygulamaya konulmalıdır.
Suriyede demokratik bir ortamın ve rejimin oluşmasına
katkıda bulunacak tek şey bir an önce diyalog ve müzakere ortamının
sağlanmasıdır.
Öte
yandan Afrini sahiplerine teslim edeceğiz. söylemiyle kentin demografik
özellikleri üzerinde asılsız bir propaganda yapılmaktadır.
Afrinde kimler yaşıyor? Afrinde bombardıman altında kalan
Afrinliler yaşıyor. Kürtler en az bin yılı
aşkındır bu bölgededirler. Orası tarihî adıyla Kürt
Dağı yani Çiyayê Kurmêncdir. Dün Kürt yoğunlukluydu, bugün Kürt
yoğunluklu. Kürtler dışında bu bölgede Araplar, Türkmenler,
Ermeniler, Çerkezler de küçük oranlarda vardır.
Afrini
Afrinlilere vereceğiz. söylemiyle Türkiyedeki mültecilerin oraya
taşınması hedefi Kürt yoğunluklu bir bölgenin demografisini
değiştirme niyetidir; bunun adı da tarihte -herkes biliyor-
etnik temizliktir. Suriyeli diye Halepli, İdlibli, Rakkalı birilerini
alıp Afrinlilerin evlerine ya da toprağına
yerleştiremezsiniz.
SAİD
YÜCE (Isparta) - Sen kimden yanasın ya, teröristten yana mısın?
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) Demografik yapıyı değiştirmeye
dönük bir müdahale Kürtler açısından etnik temizlik olarak tarihe
geçer.
SAİD
YÜCE (Isparta) - Kimden yanasın, teröristlerden yana mısın?
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) - Bu da başka krizlere yol açar ve insanlar
arasında düşmanlık tohumları eker.
SAİD
YÜCE (Isparta) - Ne biçim konuşuyor bu ya? Türkiye milletvekili böyle
konuşur mu? Ayıp!
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) - Maalesef demografik yapıya müdahale bu
coğrafyada tarihsel olarak hep başvurulmuş bir devlet çözümüdür,
berbat bir yoldur.
SAİD
YÜCE (Isparta) Sen git teröristlerin yanına otur! Mecliste ne işin
var senin?
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) - Bu çözüm halkları karşı
karşıya getirmiş, hep kavgalar üretmiştir fakat bu
müdahalenin, sınırları ötesinde, bir başka ülkenin
nüfusunda yapılıyor olması işin vahametini daha da
artırıyor. Götüreceğiniz nüfusu orada nasıl tutmayı
planlıyorsunuz? Afrinden asla çıkmayarak mı bunu
yapacaksınız? Bilindiği gibi, uluslararası
çatışmalar sırasında uyulması gereken kuralları
belirleyen Cenevre Konvansiyonuna Türkiye de taraftır. Gerek
harekâtın sürdürülmesinde gerekse ele geçirilen kişilere yönelik
insani ve hukuki muamele sırasında bu protokollere uyulmakta
mıdır? Bu protokolü ihlal eden bir uygulama tarafınıza
rapor edilmiş midir, edilmişse bununla ilgili tarafınızdan
ne gibi önlemler alınmıştır? Bunun acilen Hükûmet
tarafından cevaplanması gerekir.
Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi 24 Şubatta Suriyede en az otuz gün sürecek
insani ateşkes ilan etmiştir. Afrin Harekâtının bu
kapsamda olduğu başta ABD olmak üzere bütün Güvenlik Konseyi ülkeleri
tarafından teyit edilmiştir. TSK bu karardan sonra harekâta hâlâ
neden devam etmektedir?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Toğrul.
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) - Ölmek ve öldürmek üzerine kurulu bu politikaların,
çözüm olmak yerine, bölgeyi içinden çıkılmaz bir kaosa
sürükleyeceği açıktır. (AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
SAİD
YÜCE (Isparta) Yuh sana, yuh! Ne biçim konuşma bu! Şehit onlar.
Şehit onlar, şehit, ölü değil. Yakışıyor mu böyle
sana? Ayıp be! Türkiye milletvekilisiniz. Yuh!
MAHMUT
TOĞRUL (Devamla) - Bu konuda gerekli uyarıları yapmak hepimizin
görevidir.
Teşekkür
ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Toğrul.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Karar yeter
sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
Evet, karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.14
ON
ALTINCI OTURUM
Açılma
Saati: 23.48
BAŞKAN: Başkan Vekili Mithat SANCAR
KÂTİP
ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Fehmi KÜPÇÜ (Bolu)
-----
0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 67nci Birleşiminin On Altıncı
Oturumunu açıyorum.
İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ve arkadaşlarının 10uncu
madde üzerinde vermiş olduğu önergenin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Kabul
edenler
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan,
söz talebimiz vardır.
BAŞKAN
Sayın Kerestecioğlu, oylamayı yapayım, size söz
vereceğim.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı vardır, önerge
kabul edilmemiştir.
Buyurun
Sayın Kerestecioğlu.
IV.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
52.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Genel Kurula ara
verildiği sırada HDP milletvekillerine yönelik bir saldırı
olduğuna, milletvekillerinin darbedildiğine ve bunun Meclise
yakışmadığına ilişkin açıklaması
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan,
ara verdiğiniz sırada, biz de Sayın Grup Başkan Vekili
Meral Danış Beştaşla birlikte dışarıdayken
Garo Paylan Vekilimizin tartaklanarak dışarıya doğru
kendisini attığını gördüm ve birdenbire içeriye
koştum. Ancak AK PARTİli milletvekilleri içeri girmemi engellediler,
belki kendilerince bazı şeyleri engellemek için yapmış
olabilirler; bir de herhâlde Kadın dövüldü Mecliste. çıkmasın
diye çünkü içeri girdikten sonra, karşımda Uğur Dilipak Adam
olun, adam! diye elini sallayarak bana yönelik olarak Türk askerini
göreceksiniz! diye bağırıyordu ve Mahmut Toğrul
Vekilimizin burnunun kanamış olduğunu, darbedildiğini,
gözünün aynı şekilde, şu anda kolunun da biri tutmuyor. Tebrik
ederiz(!) İşkence yok. diyordunuz, işkence Mecliste, ta içinde
varmış.
Burada
topu topu 4 milletvekilimiz vardı ve Afrinle ilgili
yaptığı konuşma nedeniyle oluyor bunlar. Arkasından
Leyla Şahin Usta buraya geliyor, kendisini
kınadığını söylüyor. Garo Vekilimiz Mahmut
Toğrulu alıp dışarıya götürürken buradan 50 kişi
toplanıyor ve -ya da 20, 30 fark etmez kaç kişi olursa-
vekillerimizin, Müslüm Doğanın göğsüne tekme atarak
ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Öyle olmadı, öyle olmadı. Yanlış
anlatıyorsunuz, öyle olmadı.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Görmediniz mi
bunları?
SALİM
USLU (Çorum) Öyle değil.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Görmediniz mi? Yani neyi
gördünüz?
EJDER
AÇIKKAPI (Elâzığ) Bakın, öyle değil, yalan! Öyle
değil.
ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Sen görmediğin bir şeyi anlatıyorsun.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) O zaman neyi gördünüz?
Öyle değil
EJDER
AÇIKKAPI (Elâzığ) O arkadaşların hepsi de oraya
kavgayı ayırmaya gittiler. Kavgayı ayırmaya gitti herkes.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sadece size şunu
söylüyorum: Buradan size kimse darp girişiminde bulundu mu? Kimse size
Adam olun! dedi mi?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, böyle bir konuşma
üslubu olur mu?
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Daha büyük tahrik yapıyor, daha büyük tahrikler
yapıyor.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Burada, kürsüde sadece
konuşma yaptı vekilimiz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sözlerinizi tamamlayın Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Eğer siz buna
katlanamıyorsanız, o zaman burası nasıl bir Meclis?
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir Meclis yok.
Kendi ülkesine hakaret eden hiçbir Meclis yok.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Burada
konuşulmayacak, nerede konuşulacak? Sizin çocuklarınız
mı gidiyor askere? Biz Askerde çocuklar ölmesin. diye Kimse ölmesin.
diye uğraşıyoruz.
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hadi oradan!
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) - Yalan, yalan!
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Yalan söylüyorsun! Düpedüz yalan söylüyorsun!
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul)
Yaptığımız konuşmalar nedeniyle kınanıyoruz.
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Hadi, bir gün gidin de PKKnın önünde
kınayın. Bırakın o işleri.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Ha, tamam, kınama
yapılabilecek bir şeydir. Çıkarsınız, bu kürsüde siz
de konuşmanızı yaparsınız.
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Bırakın o işleri!
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Ya, bir özür borcunuz var,
bir özür borcunuz.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) İnsan biraz utanır ya!
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Bırakın o işleri!
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Hakikaten, insan biraz
utanır. Yani bu Mecliste linç girişiminde bulundunuz şurada topu
topu, olan 4 milletvekiline. Bununla ilgili bir özür borcunuz yok mu sizin?
İçeri girdiğimiz... Milletvekili ne konuşursa konuşur,
milletvekilinin konuşması suç teşkil ediliyorsa ne
yapılırsa yapılır, zaten yapıyorsunuz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ
ÖZKAYA (Afyonkarahisar) Dünyanın hiçbir yerinde şiddet ve terör
desteklenmez. Şiddet ve terör hiçbir yerde desteklenemez.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Yargıyı
yönlendiriyorsunuz, onlarca vekilimiz tutuklu. Burada darbedemezsiniz, buna
hakkınız yok.
BAŞKAN
Sözünüzü tamamlayın Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Burada, yarın asla ve
asla 8 Mart falan kutlamayın, Kadınlar Günü falan kutlamayın.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Sen mi karar vereceksin?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Hepiniz erkeksiniz ve
hepiniz gerçekten buna çanak tutuyorsunuz, başka bir şey değil.
Bu yaptığınız ayıptır, bu Meclise
yakışmaz diyemiyorum artık çünkü Bu Meclise
yakışmaz. dediğimiz çok şey
yakışmıştır bu Meclise, gerçekten
yakışmıştır; demokrasi bu değil.
ZEHRA
TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum) Filiz Hanım, Afrinde kaçırılıp
katledilen 88 kadın için...
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Söze karşı darp
olamaz. Sizin sözlerinizde tahammül edemediğimiz nice şey var. Biz
buradan kalkıp da sizi linç etmek için girişimde bulunmuyoruz, sanmayın
ki bu sayı az olduğu için falan, böyle bir şeyden değil,
böyle bir kültüre sahip olmadığımız için. İktidar size
bu yetkiyi vermez.
TÜLAY
KAYNARCA (İstanbul) Kaç dakika sürüyor ya? Böyle bir usul var mı
Sayın Sancar, Sayın Başkan?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) İşte, hâlâ
karşımızda...
Tebrik
ederim gerçekten sizi arkadaşlar.
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Siz de sözlü şiddet yapıyorsunuz Filiz
Hanım! Yapmayın artık, yeter!
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Ayırmaya çalışanlara,
bunun için çaba gösteren arkadaşlara, bunu engellemeye
çalışanlara -tenzih ederek- bunu tasvip etmeyenlere teşekkür
ederim.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Tamamlıyorum
Sayın Başkan.
Ama
hâlâ burada, karşımızda böyle, böyle yapan insanlara, gerçekten,
umarım, başınıza gelmez diyorum, umarım
başınıza gelmez çünkü bu, ne Meclise ne vekilliğe ne
insanlığa yakışan bir şey değil.
Size
de söyleyecek daha fazla söz yok.
BAŞKAN
Teşekkürler.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Bunu bir de dağdakilere söylenesiniz, bir de
dağdakilere söyleseniz!
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ya, ne diyorsun oradan, biz gördük,
gördük! Ne konuşuyorsun!
ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Nerede gördünüz? Dışarıdaydınız
siz.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Hayır, geldik, gördük; ne kadar
kalabalık olduğunuzu gördük.
BAŞKAN
Sayın Elitaş, söz talebiniz vardır, buyurun.
53.- Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın, İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkanım, sizin ara
verdiğiniz süreçte Genel Kurulda hoş olmayan hadiseler
yaşanmış, biraz önce milletvekili arkadaşımızdan
bilgi aldık. Nitekim, tutanakları da getirttim. HDP Milletvekili
Mahmut Toğrulun yaptığı konuşma terör örgütü
bildirisinden başka bir şey değil.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Bravo Sayın
Elitaş(!) Bravo, bravo(!)
MEHMET
DEMİR (Kırıkkale) Dinleyeceksiniz, dinleyeceksiniz!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Türk Silahlı Kuvvetlerinin ülkemizi korumak,
kollamak ve bekasını temin etmek üzere yaptığı
faaliyeti, Türk Silahlı Kuvvetleri sivillere karşı etnik
temizlik yaptı. diye ifade etmek, Türkiye Cumhuriyeti milletvekilinin
yapacağı en adi konuşmadan başka bir şey
değildir. (AK PARTİ sıralarından Bravo! sesleri,
alkışlar)
Şimdi,
Sayın Milletvekilimiz Leyla Şahin Usta gelir, yaptığı
konuşmadan dolayı Sizi kınıyorum. Türk askerini etnik
kimlik, tasfiye dışı etnik kimliği yok edici şekilde
suçlayamazsınız. der. Onun üzerine, Mahmut Toğrul Leyla
Şahin Ustaya bağırmaya başlar. Geri çekilir, üzerine
yürümeye başlar.
ZİYA
PİR (Diyarbakır) Yok, daha neler ya, daha neler ya!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bunun üzerine, kadına şiddeti önlemek için
ZİYA
PİR (Diyarbakır) Ya, yaşından başından utan be!
O sakalından utan!
MÜSLÜM
DOĞAN (İzmir) Bu kadar yalan olmaz ya!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri)
milletvekili arkadaşlarımız Leyla
Şahin Ustaya yapılan bu fiilî, dille yapılan
saldırıyı engellemek için refleksle oraya giderler.
ZİYA
PİR (Diyarbakır) Ya, bu kadar da yalan konuşulmaz be! Yuh be,
yuh be!
MÜSLÜM
DOĞAN (İzmir) Gerçekten, bu kadar tahrik
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Olayın tamamı bu şekildedir.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ya, ayıp ya! Gerçekten ayıp ya!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Görmediğin 4
Nerede gördün sen bunu?
ZİYA
PİR (Diyarbakır) Ben oradaydım ya, ben oradaydım!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Olan anlatıyor bunu, söyleyen anlatıyor.
ZİYA
PİR (Diyarbakır) Getir bakalım, getir.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Dışarıdaki geliyor, anlatıyor
ZİYA
PİR (Diyarbakır) Senin vekillerin de oradaydı, bakalım
kim kimin üzerine yürümüş!
BAŞKAN
Lütfen, karşılıklı konuşmayın
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Elitaş
. Sayın Pir
HASAN
SERT (İstanbul) Otur yerine!
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Gelin, bir daha gelin dövmeye! Hadi
gelin!
BAŞKAN
- Sayın Elitaş, lütfen karşılıklı
konuşmayın, Genel Kurula hitap edin.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, benim sözümü kesmeye
çalışmayın.
ZİYA
PİR (Diyarbakır) Beni bile çileden çıkartıyorsunuz ya!
BAŞKAN
Sayın Pir
Sayın Pir
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, beni
uyarmayacaksınız, beni susturmaya çalışanları
susturacaksınız.
BAŞKAN
- Size de Sayın Pire de aynı uyarıyı yapıyorum: Genel
Kurula konuşun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, konuşma hakkı
benim.
BAŞKAN
Kendisine de uyarıda bulundum.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, konuşma
hakkını bana verdiniz.
BAŞKAN
Siz de Genel Kurula konuşun Sayın Elitaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Benim sözümü keseni susturmak sizin göreviniz.
BAŞKAN
Sizin de Genel Kurul
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Siz görevinizi yapmayınca ben susturmak
zorunda kalıyorum.
BAŞKAN
Size sözünüze devam etmek üzere bir dakika daha süre vereceğim ama sizin
de doğrudan Genel Kurula hitap etmeniz gerekiyor ve benim de bu konuda
uyarı yapma hakkım var.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Genel Kurula hitap ediyorum Sayın
Başkan.
ZİYA
PİR (Diyarbakır) Yalan konuşmayın ama! Olayları
çarpıtmayın ama!
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Elitaş, sözlerinizi tamamlayın.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bir: Tutanakların Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı tarafından incelenip şu andaki
yapılan oturumda terör örgütü bildirisi niteliğinde olan ve Türk
Silahlı Kuvvetlerine Etnik temizlik yapıyor. şeklinde bir
ithamda bulunmak suçtur. Anayasanın 84üncü madde hükümleri çerçevesinde,
milletvekili dokunulmazlığı kapsamına giren bir iş
değildir. Milletvekili kürsüde her şeyi söyler ama kürsü
dışında Türkiye Cumhuriyetini töhmet altında
bırakacak, Türk Silahlı Kuvvetlerini sanki bir etnik temizlik yapacak
şeklinde gösterme hakkına sahip değildir. Meclis Başkanlığının
bu tutanakları inceleyip burada yapılan söylemlerin, terör örgütü
bildirisi niteliğinde yapılan şeylerin tutanaklardan
çıkarılması Meclis Başkanlığının
görevidir.
Burada
yapılan bir işi, biz içeride konuştuk, Ne olduğunu
bilmiyoruz. dedik.
ZİYA
PİR (Diyarbakır) Ne konuşuyorsun o zaman!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Siz de yoksunuz, biz yokuz, grup başkan
vekillerinden hiçbirisi yok; Sayın Altay yok, HDP grup başkan
vekilleri yok, ben yokum.
ZİYA
PİR (Diyarbakır) Niye konuşuyorsun!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İçeride konuştuk ne olduğuyla
ilgili. Herkes duyduğuyla amel ediyor. Ben duyduklarımı
söylüyorum, kadın milletvekilimizin bize ifade ettiğini de doğru
olarak ifade ediyorum. Orada, aynen bu şekilde diye söyledi ve üzerine
yürüyor yoksa milletvekili arkadaşlarımızın bir kadına
karşı sözlü hatta fiilî bir şiddete dönüşecek işte
tedirginliklerinden dolayı yaptığı bir iş.
Onun
için, bakın Sayın Başkan, burada milletvekilleri olarak
görevimizi yerine getirirken birbirimizi tahrik etmeden, ülkemizin içerisinde
bulunduğu ve beka sorunuyla karşı karşıya
kaldığımız Suriyenin kuzeyinde, Türkiye'nin güneyinde
ülkemizi tehdit etmeye çalışan terör devletinin kurulmasını
engellemek için Türk Silahlı Kuvvetlerinin canla başla, şehit
vererek çalıştığı, verdiği mücadeleyi âcziyete
uğratacak bir söylemde bulunmak hiçbir milletvekilinin, Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşının hakkı değildir. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
Eğer
bir özür borcu varsa, özür borcu
Yıllardır Türk Silahlı
Kuvvetlerini, güvenlik güçlerini şehit eden, Kürtlere, Kürt
kardeşlerimize PKK terör örgütü adı altında yıllarca
zulmeden terör örgütünü lanetlemek herkesin en ulvi, vatandaş olarak da en
önemli görevlerinden biridir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Engin Altay, söz talebiniz vardır.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Başkan
HÜSEYİN
FİLİZ (Çankırı) Ne konuşacaksın daha ya?
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bana mı dediniz?
BAŞKAN
Sayın Altay
ALİ
ERCOŞKUN (Bolu) Yok, sana demedi.
HÜSEYİN
FİLİZ (Çankırı) Yok, size demedim.
ERTUĞRUL
KÜRKCÜ (İzmir) Yani o konuşabilir, o konuşamaz mı?
54.-
İstanbul Milletvekili Engin Altayın, Kayseri Milletvekili Mustafa
Elitaşın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
herkesin de malumu, Meclisin ara verdiği bir anda hiç olmaması
gereken, Meclisimizin itibarına gölge düşürmekten başka hiçbir
şeye yaramayan tatsız bir hadise olmuş.
Hadise
değişik şekillerde naklediliyor, bana da burada, Genel Kurul
salonunda olan arkadaşlarım tarafından, yakından tanık
olan arkadaşlarım tarafından nakledildi. İşte,
şurası şöyleydi, burası böyleydi, şöyle oldu, böyle
oldu, bunlara girmek istemiyorum. Buna girersek işin içinden
çıkamayız. Olmaması gereken bir iş olmuş, keşke olmasaydı,
hiç de iyi olmamış. Biz şiddetin her türlüsüne karşı
bir partiyiz. Hele hele Türkiye Büyük Millet Meclisinde şiddet asla tasvip
edilmeyen, hiçbirimizin de burada bulanan hiçbir sayın milletvekilinin de
tasvip etmemesi gereken bir hâldir. Birbirimize tahammül etmek zorundayız,
birbirimize hoşgörüyle bakabilmek zorundayız, empati yapabilmeliyiz,
anlayışlı olmalıyız. Kimse merak etmesin, ben bu
Parlamentoda terör örgütlerini destekleyen bir tek milletvekili olduğuna
inanmıyorum. (AK PARTİ sıralarından Yapma ya! sesleri)
MEHMET
DEMİR (Kırıkkale) Yapma ya!
SAİD
YÜCE (Isparta) Yapmayın ya!
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Yapmayın
Arkadaşlar, bunun
kararını siz veremezsiniz. Olmamalı, böyle bir şey yok.
Onlar da der ki
SAİD
YÜCE (Isparta) Adamın söylediği şey açık. Askerimize ne
diyor, onu sen duymadın mı? Sen nasıl duymuyorsun?
ENGİN
ALTAY (İstanbul) E, böyle biz
(AK PARTİ sıralarından
gürültüler)
SAİD
YÜCE (Isparta) Askerimize hakaret ediyor, nasıl duymuyorsun?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen müdahale etmeyin.
Buyurun
Sayın Altay.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Hayır, yanlış yapıyorsunuz.
SAİD
YÜCE (Isparta) Askerimize hakaret ediyor, sen bunu duymuyorsun öyle mi?
Yazık be!
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Siz 6 milyon insanı terör örgütü olarak itham
ederseniz bu ülkeyi peşinen bölmüş olursunuz.
EJDER
AÇIKKAPI (Elâzığ) PKKya terör örgütü desinler. Terör örgütü
desinler o zaman.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) E, biz gidelim, Meclisi size bırakalım, öyle
mi? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Olmaz kardeşim, söylüyorsa yanlış
yapıyor.
EJDER
AÇIKKAPI (Elâzığ) Söyleyecekler o zaman.
BAŞKAN
Sözünüzü tamamlayın.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Kim PKK dili kullanıyorsa yanlış
yapıyor.
EJDER
AÇIKKAPI (Elâzığ) PKK'ya terör örgütü demeleri lazım.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Allah Allah! Size ne oluyor, anlamıyorum ki
derdiniz ne? Arkadaşınız bir yanlış yapmış
belli ki, bunun şeyinde misiniz siz?
EJDER
AÇIKKAPI (Elâzığ) Yanındakilere söyle onu.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Ne diyorsunuz ya? Derdiniz ne?
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, lütfen konuşmacının sözünü
kesmeyelim.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bu ülke sadece sizin değil.
EJDER
AÇIKKAPI (Elâzığ) Tutanağı oku, tutanağı oku.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sizin partinizin içinde PKKya övgüler düzen 20
milletvekili sayarım. Önce onları partinizden atın.
Bırakın bu işleri.
HÜSNÜYE
ERDOĞAN (Konya) Say, başla. Saymaya başla hadi.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Başkan, müsaade ederseniz bitirmek istiyorum.
BAŞKAN
Buyurun, bitirin siz.
Sayın
milletvekilleri, lütfen konuşmacının sözünü kesmeyiniz.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Yarın o kürsüden hepsini tek tek
sayacağım. PKK'ya nasıl övgü düzen AK PARTİlilerin
olduğunu sayacağım, bunu mu istiyorsunuz?
FARUK
ÇATUROĞLU (Zonguldak) CHPdekileri de say.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayarım, hepsini sayarım merak etme; Tayyip
Erdoğandan başlarım, hepsini sayarım.
FARUK
ÇATUROĞLU (Zonguldak) PKK'yla kol kola yürüyen CHPlileri de say.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Şimdi, Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bir tatsızlık olmuş yatıştırmaya
çalışıyoruz. Hayır, siz, Biz artık bu Parlamentoda
muhalefete tahammül edemiyoruz. diyorsanız o ayrı bir iş.
MEHMET
DEMİR (Kırıkkale) Muhalefete tahammül ediyoruz da
hainliğe tahammül edemiyoruz.
VURAL
KAVUNCU (Kütahya) Senin içine siniyor mu? Askere laf edilmesi siniyor mu
içine?
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Başkan, Parlamentonun bir
kısım milletvekilleri
Böyle mi diyeyim şimdi? Beni dinlemeyen
milletvekillerini ayırayım. Türkiye zor bir dönemden geçiyor.
Askerimiz Afrinde terör örgütleriyle mücadele ediyor. 80 milyonun birlik
içinde olması gereken bir dönemden geçiyoruz. Türkiyenin üç şeye
ihtiyacı var
(AK PARTİ sıralarından gürültüler)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, lütfen
ENGİN
ALTAY (İstanbul) - Bakın, beni sinirlendirmeyin tamam mı?
BAŞKAN
Lütfen Sayın Altay, Genel Kurula hitap edin.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Benim ağzımı bozdurmayın. Biraz
edepli olun ya!
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Bozulunca ne olacak ya? Ne demek Ağzımı
bozdurmayın. be?
ENGİN
ALTAY (İstanbul) - Ne demek ya?
BAŞKAN
Sayın Altay
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Sayın Elitaş, siz konuştunuz, buradan
çıt çıkmadı.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ama Ağzımı bozdurmayın. ne
demek? Olur mu öyle şey ya?
ENGİN
Altay (İstanbul) Bozarım canım.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Ağzın bozulunca ne olacak? Terbiyesizlik
yapıyorsun.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Yapma gözünü seveyim ya!
BAŞKAN
Lütfen karşılıklı konuşmayın.
Sayın
Altay, Genel Kurula hitap edin lütfen.
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Ağzımı bozdurmayın. ne demek o?
MUSA
ÇAM (İzmir) - İkinizin arasındaki mesele o, ikinizin
arasındaki mesele.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Arkadaşlarına bir Sus. de o zaman ya!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ama buradan bağıranlara ne
yapıyorsun sen?
ENGİN
Altay (İstanbul) Kime bağırıyor ya, kim
bağırıyor? Kimse bağırmadı.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ben burada konuşurken
MUSA
ÇAM (İzmir) Ayıp ya! Hakikaten senin yüreğin taş
olmuş ya!
BAŞKAN
Sayın Elitaş, lütfen müdahale etmeyin.
ŞAHAP
KAVCIOĞLU (Bayburt) Boz bakalım ağzını, nasıl
bozuyorsun, boz!
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Ne söylediğini duymuyorsun herhâlde.(CHP
sıralarından gürültüler)
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) İşte, bak, yanında
konuşanı susturmuyorsun.
BAŞKAN
- Sayın Elitaş, biraz önce müdahaleden şikâyet ettiniz
şimdi de siz müdahale ediyorsunuz, lütfen bırakın hatip sözünü
tamamlasın.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Ben anlamıyorum Sayın Başkan. Parlamento
böyle olursa ülke ne hâlde olur?
FARUK
ÇATUROĞLU (Zonguldak) Ajitasyon yapma, ajitasyon!
ENGİN
ALTAY (İstanbul) - Son cümle
Değerli
milletvekilleri, Parlamentoyu bu saate kadar
çalıştırırsanız da böyle olur işte, herkes
geriliyor.
SALİH
CORA (Trabzon) Biz ne saatler çalıştık.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) - Ülkenin, 80 milyon, Kürt-Türk ayırmadan,
Alevi-Sünni ayırmadan, yaşam tarzına bakmadan, 80 milyonun
birliğini, dirliğini istiyoruz.
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Mesele o değil, başka mesele konuşuyoruz ya!
BAŞKAN
Lütfen müdahale etmeyin sayın milletvekilleri.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Allahım, ya Rabbi ya! Ne diyorsun sen ya?
CAHİT
ÖZKAN (Denizli) Mesele, başka mesele!
ENGİN
ALTAY (İstanbul) İndir o elini! Terbiyesizlik yapma!
BAŞKAN
Sayın Altay, lütfen
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Bir sus be! FETÖcü seni. FETÖye övgüler düzüyordun,
şimdi terör örgütü
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Bu mudur ya?
BAŞKAN
- Sayın Altay, sözlerinizi tamamlayın lütfen.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Böyle bir gruba karşı konuşmaktan zül
duyarım, konuşmuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Bir şey konuşmadın ki!
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Başkan.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, müsaade eder misiniz?
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri, sadece bir noktayı belirterek bugün
çalışma süremiz sona erdiği için birleşimi
kapatacağım. Lütfen, sayın
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Elitaşın
milletvekillerimize yönelik doğrudan sözleri var, sadece ona
açıklık getireceğim.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Beştaş.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Sayın Başkan, müsaade eder misiniz?
Sayın Başkan, saat on ikiyi beş geçiyor, şu anda
konuşmalarımız sakıt oldu.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sadece siz mi
konuşacaksınız?
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Genel Kuruldan bu sürecin bitimine kadar yetki
almanız gerekir, izin almanız gerekir.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Niye? Siz konuşunca, biraz önce öyle
değildi.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Ben on ikiden önce konuştum.
ENGİN
ALTAY (İstanbul) Kanunun görüşmelerine devam edilemez, süreç diye
bir şey yok zaten.
55.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Kayseri
Milletvekili Mustafa Elitaşın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sayın Elitaş, doğrusu
sizden şöyle bir konuşma bekliyordum: Grubunuzun linç girişimine
karşı, söze karşı linci kınamanızı ve bir öz
eleştiri vermenizi bekliyordum ama siz
BAŞKAN
Teşekkürler Sayın Beştaş.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Yani şurada söze karşı bir
linç girişimi olmuştur ve kesinlikle, yarın kendileri bunun
mağduru olmayı başarmaya çalışacaklardır.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Terör örgütünün bildirisi bu kürsüden okunamaz!
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) FETÖyle kol kola yürüyen sizsiniz!
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bu hak kimsenin değildir.
BAŞKAN
Sayın Beştaş
Sayın Beştaş
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) FETÖyle kol kola yürüyen sizsiniz, siz.
Siz söze tahammül etmeyen
Talimatınızı da verdirin
BAŞKAN
Sayın Beştaş
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Terör örgütü bildirisi okunmaz, tahammül edemem.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Yarın savcılar gerekli
soruşturmayı açıyor.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Terör örgütünün bildirisine tahammül edemem
burada.
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Ya, fiilî bir durum oluşturuluyor
Sayın Başkan, süre bitmiştir.
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Siz tahammül etmek
zorundasınız, bizi halk buraya gönderdi, halk.
BAŞKAN
Sayın Beştaş
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Bu millete borcum var; Kürte de borcum var,
Türke de borcum var. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MERAL
DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Biz halkı temsil ediyoruz, siz
tahammül etmek zorundasınız.
BAŞKAN
Sayın Beştaş
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Burada fiilî bir durum yaratılamaz.
MUSTAFA
ELİTAŞ (Kayseri) Terör örgütünün bildirisi burada okunamaz.
BAŞKAN
Değerli milletvekilleri, çalışma süremiz sona erdiğinden,
kanun tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 8 Mart 2018 Perşembe günü saat
14.00te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 00.07