TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
72nci Birleşim
15 Mart 2018 Perşembe
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- Van
Milletvekili Lezgin Botanın, 16 Mart Halepçe katliamının
30uncu yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Çanakkale
Milletvekili Bülent Özün, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferinin 103üncü yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Kayseri
Milletvekili Sami Dedeoğlunun, 18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri
Anma Gününe ilişkin gündem dışı konuşması
III.- AÇIKLAMALAR
1.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Van Milletvekili Lezgin
Botanın yaptığı gündem dışı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
2.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
3.- Denizli
Milletvekili Kazım Arslanın, Karayolları ve diğer
kurumlarda çalıştırılan taşeron işçilerin Anayasa
ve yasalara göre verilen haklardan neden eşit
yararlandırılmadıklarını öğrenmek istediğine
ilişkin açıklaması
4.- Niğde
Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Çiftlikbank adıyla internet kullanılarak
binlerce yurttaşın dolandırılmasına nasıl göz
yumulduğunu öğrenmek istediğine ilişkin
açıklaması
5.- Bursa
Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun, bir gece
yarısı geçirilen seçim yasasının uygulanabilir olmaktan
uzak, kirli pazarlıklar üzerine kurulmuş, milletin iradesini yok
sayan bir düzenleme olduğuna ve Çanakkale şehitlerini saygıyla
andığına ilişkin açıklaması
6.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, 18 Mart münasebetiyle bütün
şehitleri rahmetle andığına ve ülkenin hâline ilişkin
açıklaması
7.- İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemirin, SGK verilerinde stajyer, çırak, kursiyer ve
lise öğrencilerinin istihdama dâhil edilerek işsizliğin
düşük gösterildiğine ilişkin açıklaması
8.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Çanakkale Zaferinin komutanı
Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını
minnetle yâd ettiğine ve Yusufeli ilçe merkezinde yapılmakta olan
viyadükle alakalı sorunlar için tedbir alınması gerektiğine
ilişkin açıklaması
9.- Mersin
Milletvekili Hüseyin Çamakın, AKP hükûmetlerinden 102 milyar TLnin
üzerindeki alacakları olan çiftçilerin kan ağladığına
ve iktidarın çelişkili politikalarına ilişkin
açıklaması
10.- Çanakkale
Milletvekili Ayhan Giderin, Çanakkale Zaferinin 103üncü yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
11.- İzmir
Milletvekili Mustafa Ali Balbayın, Çanakkale Zaferinin 103üncü yıl
dönümüne ve Cumhurbaşkanının İstiklal Marşıyla
ilgili bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
12.- Adana
Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin, Seyhan, Çatalan, Ceyhan ve
Aslantaş barajlarının özelleştirme kapsamından
çıkarılması, usulsüzlük tespit edilen sulama birliklerine
müdahale edilmesi, örnek sulama birliklerinin güçlendirilmesi ve çiftçilerin
sulamada kullanılan elektrik faturalarındaki KDV ve TRT payı
yükünden kurtarılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
13.- Kocaeli
Milletvekili Tahsin Tarhanın, Birleşmiş Milletlerin
hazırladığı 2018 Dünya Mutluluk Raporuna göre Türkiyenin
155 ülke arasında 74üncü sırada yer aldığına
ilişkin açıklaması
14.-
Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın, elde kesin
bir ölçü bulunmadığı zaman dengenin bozulacağına,
anlaşmazlıkların patlak vereceğine ve hayatın bir
kaosa döneceğine ilişkin açıklaması
15.-
Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün, Çanakkale Zaferinin 103üncü
yıl dönümüne ve Yüksek Seçim Kurulunun 55 milyon seçmen için Devlet
Malzeme Ofisine 500 milyon adet seçim zarfı siparişi vermesine
ilişkin açıklaması
16.- İzmir
Milletvekili Kerem Ali Süreklinin, Çanakkale Zaferinin 103üncü yıl
dönümüne, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Afrinde adım adım zafere
yürüdüğüne ve ordunun maruz kaldığı sivil katliamı
iftirasının iftira sahiplerinin şuursuzluğu ve
hadsizliğinden başka bir şey olmadığına
ilişkin açıklaması
17.-
Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırımın, Nevruz
Bayramını kutladığına ilişkin
açıklaması
18.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Afrin ve İdlibde görev
yapan Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına ek görev
tazminatlarının ne zaman ödeneceğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
19.- Kocaeli
Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, Çanakkale Deniz Zaferinin 103üncü
yıl dönümüne ve emeklilerin geçim sıkıntılarına çözüm
bulunması gerektiğine ilişkin açıklaması
20.- Erzurum
Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlunun, 18 Mart 1918 Çanakkale ruhu ne
ise Afrin Operasyonunun da aynı ruhla ilerlediğine ilişkin
açıklaması
21.-
İstanbul Milletvekili Yakup Akkayanın, TÜİK ve SGK verilerinde
yanıltıcı bilgi verilerek işsizliğin kamufle
edildiğine ilişkin açıklaması
22.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferinin 103üncü
yıl dönümüne, Türkiye Cumhuriyetinin çok cepheli ve amansız bir
şekilde terörle mücadele ettiğine ve bu mücadelenin uluslararası
hukuk açısından, bölgedeki insanların yaşam hakkı
açısından, bölgenin huzur ve güvenliği açısından
meşru ve hukuki olduğuna ilişkin açıklaması
23.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Selahattin
Demirtaşın duruşmasının yarın saat 10.30da
Silivri Alibey Spor Salonunda yapılacağına, Ankarada 14 Mart
Tıp Bayramı nedeniyle Numune Hastanesi önünde taleplerini dile getirmek
isteyen sağlık meslek örgütlerine polisin müdahalede bulunmasına
ve iş kazaları ile iş cinayetleri konusuna ilişkin
açıklaması
24.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Mavi Marmarada hayatını kaybedenlerin
ailelerine verilen sözlerin tutulmadığına,
Cumhurbaşkanının İstiklal Marşıyla ilgili
bazı ifadelerine ve 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferinin 103üncü yıl
dönümüne ilişkin açıklaması
25.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, 18 Mart Çanakkale Zaferinin
103üncü yıl dönümüne ve Cumhurbaşkanının ifadelerinin
milletin mutabakatı olursa İstiklal Marşının
bestesine ilişkin bir düzenleme olabileceği bağlamında
olduğuna ilişkin açıklaması
26.- Ankara
Milletvekili Erkan Haberalın, nisanda yapılacak seçimlerde
yabancı sermayenin bütün temsilcilerini Ankara Sanayi Odası Meclisine
sokmaya çalıştıklarına ilişkin açıklaması
27.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Çanakkale
Savaşında yaşamını yitirenleri rahmetle
andığına ve Çanakkalede oluşan birlik, kardeşlik
ruhunun bugün Zeytin Dalı Harekâtıyla parçalandığına
ilişkin açıklaması
28.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
29.- Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın, Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırımın 533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 35inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
30.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Kayseri Milletvekili Çetin
Arıkın 533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 37nci maddesiyle ilgili önerge üzerine
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
31.- Kayseri
Milletvekili Çetin Arıkın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
32.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Siirt Milletvekili Kadri
Yıldırımın 533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 38inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
33.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, bakanların 21
Mart Nevroz Bayramı kutlamalarının yapılması konusuyla
ilgilenmelerini rica ettiğine ilişkin açıklaması
34.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Aydın Milletvekili
Hüseyin Yıldızın 533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 39uncu maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
35.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, şeker fabrikalarının
satılması konusunu bir inatlaşmaya götürmemek gerektiğine
ilişkin açıklaması
36.- Manisa
Milletvekili Özgür Özelin, Mehmet Akif Ersoyun torunu Selma Ersoyun
yaptığı açıklamaya ilişkin açıklaması
37.- Uşak
Milletvekili Özkan Yalımın, nişasta bazlı şeker
kotasının yüzde 10dan yüzde 5e düşürülmesine ve bu konuda
Bakanlar Kurulunun artırma ve eksiltme yetkisinin de
kaldırılmasını istediğine ilişkin
açıklaması
38.- Bursa
Milletvekili Orhan Sarıbalın, bu ülkede şeker
fabrikalarının kuruluş amacının sadece rantiyeye
hizmet etmek olmadığına ilişkin açıklaması
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ
KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferinin 103üncü
yıl dönümüne ilişkin konuşması
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, grup başkan vekillerinin söz taleplerine
veya herhangi bir konudaki taleplerine karşı son derece hassas
davrandığına ama hiçbir grup başkan vekilinin İç
Tüzükten kaynaklanan özel bir hakkı ve yetkisi olmadığına
ilişkin konuşması
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti
Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun,
15/3/2018 tarihinde Grup Başkan Vekili Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaş tarafından, uluslararası birçok
kurumun yayınladığı rapor veya endekslerde Türkiyede gün
geçtikçe eşitsizliklerin derinleştiğinin gözlemlendiğine ve
ülkenin farklı alanlarda kötüye giden gerçekliklerini tespit ederek çözüm
yolları geliştirebilmek amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Mart 2018 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, yerel radyo ve televizyonların
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/2291) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 15 Mart 2018 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
VI.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul
Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun, İstanbul Milletvekili Markar
Eseyanın CHP grup önerisi üzerinde AK PARTİ Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Cumhuriyet Halk
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
2.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Adıyaman Milletvekili
Behçet Yıldırımın 533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 35inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
3.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
4.- Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Adana Milletvekili Meral
Danış Beştaşın sataşma nedeniyle
yaptığı konuşması sırasında Adalet ve
Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
5.- Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın, Manisa
Milletvekili Erkan Akçayın yaptığı açıklaması
sırasında Halkların Demokratik Partisine sataşması
nedeniyle konuşması
6.- Bingöl
Milletvekili Hişyar Özsoyun, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yerinden sarf ettiği bazı ifadeleri
sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VII.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Vergi
Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
(1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 533)
2.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Göç Örgütü (IOM) Arasında
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Göç Örgütü Arasında
Örgüt ve Ofisin Türkiyedeki Yasal Statüsü Ayrıcalıkları ve
Bağışıklıklarına İlişkin
Anlaşmayı Tadil Eden Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/848) ve
Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 517)
3.- Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve
Korunmasına İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/428) ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 167)
15 Mart 2018 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: İshak GAZEL (Kütahya),
Barış KARADENİZ (Sinop)
-----0-----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır.
Görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, 16 Mart Halepçe katliamının
yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Van Milletvekili Lezgin Botana
aittir.
Buyurun Sayın Botan. (HDP
sıralarından alkışlar)
II.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- Van Milletvekili Lezgin Botanın, 16 Mart Halepçe
katliamının 30uncu yıl dönümüne ilişkin gündem
dışı konuşması
LEZGİN BOTAN (Van) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün, 16 Mart 1988 yılında gerçekleştirilen
Halepçe katliamı dolayısıyla söz almış
bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
20nci yüzyılda Ruandalıların, Boşnakların,
Ermenilerin, Yahudilerin, Cezayirlilerin ve birçok ulusun katledilmesine
şahit olduk. Kürtler de yüz yıldır Dersimden Cizreye, Zilandan
Amudaya kadar birçok katliama maruz kaldılar. Bu katliamlardan biri de 16
Mart 1988de Irakta Saddam rejiminin gerçekleştirdiği Halepçe katliamıdır.
İnsanlık gailesi, aslında, Halepçeyi anlamak bugünü de
anlamaktır. Baas rejimi Halepçeye giden süreçte Kürtlerin
yaşadığı yerleri yasak bölge ilan ederek tüm yasal
hakları askıya aldı. 1986-1989 yıllarında sürdürülen
soykırım operasyonunun adı Enfaldı. Enfal savaş
ganimeti demekti ve Kuran-ı Kerimde de 8inci sureydi. Enfal
Harekâtı da 8 büyük operasyon olarak planlanmıştı. Oysa
savaş ilan ettikleri Kürt halkı da Müslümandı ama amaç
İslam üzerinden Kürt halkının soykırımına
meşruiyet kazandırmaktı. Tabii, bu etnik temizlikte cahşları kullanmayı
da ihmal etmemişlerdi.
Sürecin son halkası da Halepçeydi. Saddam
dünyanın gözleri önünde Halepçeye zehirli gazlarla saldırdı,
çoluk çocuk 5 binden fazla insan katledildi. Aynı günlerde toplanan
İslam Konferansı Teşkilatı susmayı tercih etmişti
ne yazık ki. Dünya Sağlık Örgütü bu saldırı nedeniyle
bugüne kadar 43.753 kişinin öldüğünü ve 62.200 kişinin de sakat
kaldığını rapor etmiştir.
Tabii, diktatörlerin ve zulmün de bir sonu
vardı. Saddam Hüseyin yargılandığı mahkemeye Adil
yargılanmak istiyorum. dediğinde hâkimin verdiği Bunlar senin
çıkardığın kanunlar. cevabı bütün diktatörler için
ibretliktir. Tabii, Saddamı bu noktaya getiren 3 tane temel hatası
vardı: Bir, Kürtleri ve Şiileri katletmek, asimile etmek; iki,
yolsuzluk ve israf; üç, komşulara saldırmak ve Kuveyt işgali,
İran Savaşıydı.
Değerli milletvekilleri, Halepçenin yıl
dönümünde Afrin de saldırı altındadır. Halkın orada
inşa ettiği demokratik sistem ve siviller tehdit
altındadır. Kürtlere saldıranlar Mahabattan bugüne kadar birçok kirli ittifak kurdular. Dolayısıyla,
Rusyayla kol kola giren siyasal İslamcılara soruyorum: Bir zamanlar
dilinize pelesenk ettiğiniz Şeyh Şamil destanı, Mücahit
Cevher Dudayev direnişi ne oldu? İlginçtir ki düne kadar Komünistler
Moskovaya. diyen ve Rabbaninin dizinin dibinde oturanlar bugün
Rusyanın emir eri olup onların destek ve izniyle Afrinde çoluk çocuk
demeden Müslüman Kürtleri bombalıyorlar.
Bilindiği üzere Yezid Kerbelada ehlibeyti
susuz bırakmıştı. Hazreti Hüseyine yapılanların
aynısı bir haftadır Afrinlilerin suları kesilerek
tekrarlanmaktadır. Buradan sizleri uyarıyoruz: Orta Asya, Kafkasya, Doğu
Avrupa ve Orta Doğudaki radikal cihatçı teröristlerle kol kola
girerek Türkiye halklarının başına büyük belalar
açtığınızın farkında mısınız? FETÖ
konusunda da yıllarca sizi uyardık, uyarmıştık ama siz
Hocaefendiye siper oldunuz, O, dünyanın en büyük âlimi, sevgili
hocamız. demiştiniz. Bu tavrınız yüzünden Meclis
bombalandı, ülke OHAL ve KHKlerle âdeta cehenneme çevrildi. Onlarca
çeteden oluşan tavuk hırsızları ÖSO konusunda da sizleri
uyarıyoruz çünkü dün Gülene ne istediyse veren sizler milyonlarca genç
işsiz dururken halkın vergileriyle ÖSO çetelerine maaş
veriyorsunuz ama yarın öbür gün sakın Kandırıldık.
demeyin, bugün her şey kayıt altındadır.
Dolayısıyla, Srebrenitsa, Arakan ve Gazze ne ise bugün Afrin de odur.
Nasıl ki geçmişte Kürt halkı esedullah timlerine Silvanda,
Cizrede, Nusaybinde, Geverde iradesine sahip çıkarak direndiyse, boyun
eğmediyse bugün de ÖSO çetelerine karşı Afrinde direnecek ve
direnmeye devam edecektir, bu en temel meşru hakkıdır. AKP
iktidarını bu çılgınlığa bir son vermeye
çağırıyoruz çünkü Afrinde kadınlar ve çocuklar
öldürülüyor, doğal değerler, doğa ve kültürel değerler,
tarihî değerler, yerler yok ediliyor. Afrin işgaline derhâl son verin
çünkü yaşananlar savaş suçudur, insanlık suçudur.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Nereye mesaj
veriyorsun?
LEZGİN BOTAN (Van) Size veriyorum,
savaşı sürdüren sizsiniz.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Bu
Parlamentoya değil o mesaj, geç onu.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum)
Savaş değil, mücadele, mücadele, operasyon.
LEZGİN BOTAN (Van) Neyin mücadelesi? Esad da
yarın
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) -
Teröristlerle mücadele! Neyin savaşı? Teröristleri yok ediyoruz
orada.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Orada sadece
teröristlerle mücadele ediliyor, bir tane sivile yapılan bir şey yok,
algı yönetme.
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum)
Afrindeki mücadele tek bir terörist kalmayıncaya kadar devam edecektir
nokta.
BAŞKAN Sayın Botan, ısrarlı
bir şekilde Afrinde kadınlar ve siviller öldürülüyor. diyorsunuz,
böyle bir şey yok Sayın Botan.
LEZGİN BOTAN (Van) Esad yarın Hataya
aynı saiklerle girerse ne diyeceksiniz? Ayıptır.
BAŞKAN - Böyle bir şey yok Sayın
Botan, biz orada terörle mücadele ediyoruz.
LEZGİN BOTAN (Van) Çocuklar terörist
değildir, kadınlar terörist değildir. Ayıptır
Sayın Başkan.
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Sivilleri
teröristler öldürüyor, PKKlılar öldürüyor.
BAŞKAN - Kürtler bizim kardeşimizdir,
Türkiye'nin sorunu Kürtlerle mücadele etmek değil, terörle mücadele
etmektir, lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Çocukları PKK öldürüyor PKK, çocukları korumak için oradayız.
HALİS DALKILIÇ (İstanbul) Bir tane Kürt
kardeşimiz hedefte değil orada.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bostancı.
III.- AÇIKLAMALAR
1.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Van
Milletvekili Lezgin Botanın yaptığı gündem
dışı konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, teşekkürler.
16 Mart 1988 tarihinde Irak Halepçede kimyasal
silahlarla sivil halka yapılan saldırı ve katliam neticesinde
çoluk çocuk, kadın, erkek, hiçbir ayrım gözetilmeksizin 5 bin
civarında insan hayatını kaybetmiştir. Ahlaksızca bir
saldırıdır, insafsızca bir saldırıdır,
esasen hukuken de Irak Yüksek Mahkemesi bunun bir soykırım operasyonu
olduğunu kabul etmiştir. Halepçe katliamına karşı
çıkmak ne kadar insani, ahlaki ve evrensel normlarla uygunsa, aynı
şekilde bir terör örgütünün sivil insanları kalkan yaparak, emperyal
siyasetin lejyoneri olarak bölgede kana, vahşete, katliama davetiye
çıkartan pozisyonuna karşı çıkmak da aynı
bağlamdadır, kimin yaptığının önemi yoktur. Terör
örgütü, sivil halkı araçlaştırmakta, onların kanlı
bedenleri üzerinden propaganda yapmak istemektedir ve Afrinde hâlihazırda
sivillerin çıkışına engel olması, onları birer
kalkan gibi kullanmaya çalışması kirli ittifakının ve
siyasetinin aracı hâline o sivil insanları, orada bulunan Kürt, Arap,
Türkmen hiçbir ayrım gözetmeden
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın Sayın
Bostancı, bir dakika süre veriyorum size.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) -
hepsinin
kanı üzerinden kendi pozisyonunu oluşturma girişimidir.
Nasıl Halepçe katliamına karşı çıkmak ahlaki, insani
ve vicdani bir tavırsa, aynı şekilde Afrinde ve Suriyenin
kuzeyinde bir terör örgütünün emperyal siyaset doğrultusunda her şeyi
araçlaştırarak yürüttüğü siyasete, silahlı siyasete
karşı çıkmak da Kürt olsun, Türk olsun herkesin ahlaki ve insani
görevidir. Türkiye Cumhuriyeti, Afrine operasyonu terör örgütüne
karşı yapmıştır; sivil halk ile terör örgütünü
birbirinden ayıran bir dikkat ve ihtimamla sürdürülmektedir. Bu ikisi
arasında doğrudan veya dolaylı bağ kurmak kesinlikle
ahlaki, insani ve vicdani bir tavır değildir. Kürtlerle de hiçbir
ilgisi olamaz.
Teşekkürler. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Danış
Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ben de
yerimden söz istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, bir dakika size de
2.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şimdi, Halepçe
katliamını biz de kınıyoruz ve o dönemde de dünyanın
sağır ve dilsizi oynadığını hatırlatmak
istiyoruz açıkçası.
Bugün Afrinde yaşananlara dair -burada
başka zamanlarda da tartışmalar oldu- şunu ifade etmek
istiyoruz: Biz her türlü savaşa karşıyız. Bugün
Birleşmiş Milletler ateşkes kararının bu konuda da
uygulanması gerektiğini söylüyoruz. Bizim
dışımızda, Türkiye dışında,
uluslararası basını gerçekten Genel Kurulun dikkatine sunmak
istiyorum. Afrin meselesine dair eğer gerçekten bilgilenmek istiyorsak
BBCden, CNN Internationaldan ya da Independenttan ya da başka
gazetelerden bu olayın nasıl gerçekleştiği biliniyor. Buna
biz savaş demiyoruz, bu bir savaş zaten.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum.
Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ve
Sayın Erdoğanın bu konuda önümde çok sayıda
açıklaması var. Mesela, 22 Ocaktaki açıklaması, diyor ki:
Amerika Süre belli olmalı, fazla uzun olmamalı. diyor. Savaş
matematik bir olay değil ki. Nasıl böyle bir şey sorarsın?
Erdoğan: Savaş stratejisinde geceler sayısızdır.
Afrin Operasyonu Suriyeli muhaliflerle yapılacak.
Türkiye'nin psikolojisi bozduruldu. Her gün rakamlar
veriliyor, istatistikler kaç kişi öldürdük diye açıklanıyor.
Gerçekten bu artık kabul edilemez bir noktaya geldi. Türkiye'de 20 milyon
Kürt yurttaşın yaşadığını önemle
hatırlatmak istiyorum. Bu can yakıyor, bu kırıyor, bu
öfkeye sebep oluyor. Dilimize özen gösterelim.
Teşekkür ediyorum.
II.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları (Devam)
2.- Çanakkale Milletvekili Bülent Özün, 18 Mart Çanakkale Deniz
Zaferinin 103üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
BAŞKAN Gündem dışı ikinci söz,
Çanakkale Zaferi hakkında söz isteyen Çanakkale Milletvekili Bülent Öze
aittir.
Buyurun Sayın Öz. (CHP sıralarından
alkışlar)
BÜLENT ÖZ (Çanakkale) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Gazi Meclisimizi Çanakkale ruhuyla
selamlıyorum.
Üç gün sonra 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferimizin
yıl dönümü. Başta Anafartalar kahramanı Gazi Mustafa Kemal olmak
üzere, tüm şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Çanakkaleliler olarak son yıllarda stadyumdaki
18 Mart törenlerine alınmasak da akşam fener alayında on
binlerce Çanakkaleli hemşehrimizle birlikte Çanakkale ruhunu yaşatıyoruz.
Umuyoruz ki bu yıl ev sahibi Çanakkaleli hemşehrilerimin
alınmadığı bir stadyum kutlaması yapılmaz.
Değerli milletvekilleri, Çanakkale türküsü
söylenince herkesin yüreği titrer. Kınalı kuzular, kadınlar
tek yürek olmuş, Çanakkale geçilmez. dedirtmiştir. Çanakkale,
dünümüzün namusu, bugünümüzün onurudur. Herkes namusunu ve onurunu, Çanakkale
kahramanlarının Çanakkaleyi ve yurdunu savunduğu gibi korur. O
yüzden nereli olduğumuzun önemi yoktur, herkes Anafartalıdır,
herkes Conkbayırlıdır. Çanakkale, ön söz, son söz, en güzel
sözdür. Dün esaret ile tutsaklığa Dur. diyenlerin dileği,
bugün Atatürkün izinde çağdaş Türkiyedir.
Hatıramızı ve
hafızamızı yenileyelim, düşünelim. Gelibolu
Yarımadasında bir bedel vardı. O, çileydi, candı,
kandı; ödendi. Anafartalarda, Conkbayırında bedel ödeyenler
vardı; onlar, gazi, şehit ve kahramanlardı,
atalarımızdı. Bugün Çanakkalede vatanımız için
şehit olmuş, toprak olmuş insanlara borcumuz var. Bu borcu
ülkemizi çağdaş yarınlara ulaştırarak ödeyebiliriz, dil
uzatarak değil.
Mustafa Kemal Atatürk, Çanakkale savaşları
için Biz Çanakkalede bir darülfünun gömdük. demişti. Şehit olan
üniversiteli fidanlarımızı kastetmişti. İşte o
fidanlar yetmiş yedi yıl sonra Boğazın karşı
yakasında yeniden filizlendi. 1915te Boğazın bir
yakasında bir üniversite gömülürken, 1992de Boğazın diğer
yakasında 18 Mart Üniversitesi olarak doğdu. İşte o 18 Mart
Üniversitesi şehitlerimizin ruhunu taşıyor. Fakat şanlı
tarihimizden ismini alan 18 Mart Üniversitemizde sözde akademisyen bir densiz
Camilerimizden ezan sesi susmasın. diyerek Çanakkalede şehit olan
o fidanlarımıza ve camilerimize iftira atarak dil uzatıyor,
Çanakkale ruhuna saygısızlık yapıyor. Bu kişi için
soruşturma açıldığı söyleniyor. Söylediği
açık, neyin soruşturması yapılıyor sormak gerekiyor.
Cumhuriyetimizi ve değerlerini Çanakkaleyi savunur gibi
savunacağız. Genelev ile camiyi yan yana tutacak kadar fütursuzca
konuşan birisinin hâlâ görevde tutulması Çanakkalemize,
şehitlerimize, milletimize hakarettir. (CHP sıralarından
alkışlar) Soruyorum: Bu zat kimler tarafından korunuyor, neden
hâlâ görevde tutuluyor?
Bu noktada, kaleme aldığım
Çanakkale şiirimi aktarmak isterim: Çanakkale; düşman için birlik
olanların, toprak için toprak olanların, yârini, yuvasını,
atasını bırakanların şehridir/ Okullarını
bırakıp şehit olan on beşlik çocukların,
özgürlüğe susayanların şehridir/ Çanakkale, mübarek bir anne
gibi evlatlarını bağrına basanların şehridir/
Arıburnu, Kocadere, Çataldere, öleceğini bile bile kendi cenaze
namazlarını kılanların şehridir/ Çanakkale dokuz
harfle yazılan fakat binlerce kelimeyle anlatılmayacak bir
şehirdir/ Şehitlerimizin omuzlarımızdaki
sorumluluğuyla, kahramanların ruhumuzdaki onuruyla
yaşayanların, direnen ve kazananların şehridir/ Gücünü koca
bir donanmayı yerle bir eden Nusret Mayın Gemisinden alanların
şehridir/ Çanakkale savaştan barışı yaratanların
şehridir/ Çanakkale barışın dilidir.
Bu bakımdan, 18 Mart Deniz Zaferimizi
kutlayacağımız ve şehitlerimizi anacağımız
bu hafta öncesi Çanakkale halkı barışın dilini zehirleyen,
namusumuza dil uzatan bu sözde akademisyenin derhâl görevinden
alınmasını bekliyor. (CHP sıralarından
alkışlar)
Bu düşünceyle tekrar 18 Mart Deniz Zaferimizi
kutluyorum ve şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Öz.
Gündem dışı üçüncü söz, Çanakkale
Zaferi ve Şehitleri Anma Günü münasebetiyle söz isteyen Kayseri
Milletvekili Sami Dedeoğluna aittir.
Buyurun Sayın Dedeoğlu. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
3.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlunun, 18 Mart Çanakkale
Zaferi ve Şehitleri Anma Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
SAMİ DEDEOĞLU (Kayseri) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, Çanakkale
Savaşının dünya tarihinde ülkemiz için ne kadar önem arz
ettiğini hepimiz bilmekteyiz. Bundan yüz üç yıl önce Çanakkalede
yazılan destanı, o destanın tüm kahramanlarını bir kez
daha hürmetle, minnetle yâd ediyorum.
Çanakkale, bin yıllık tarihimizin her
anına damga vuran istiklal ve istikbalimiz konusunda
kararlılığımızın, iman gücünün çok büyük
fedakârlıklarla bir kez daha teyit edildiği yerdir. Dünya tarihinde
örneğine pek az rastlanan savaşlardan biri olan Çanakkale
Savaşı siyasi ve askerî açıdan pek çok hesabın hüsrana
uğratıldığı bir savaştır. On binlerce
şehit ve gazi veren Türk milleti bu savaşlar sonucunda
bağımsızlık mücadelesini kazanıp Türkiye Cumhuriyetinin
kuruluşunun yolunu açmıştır.
Ancak, siyasi amaçla Çanakkalede sözde adalet
kurultayı yaparak bazı katılımcıların
yaptıkları nahoş hareketler hem şehitlerimizin
ruhlarını incitmiş hem de biz şehit
yakınlarını derinden üzmüştür.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Yok yok, o,
yanlış bilgi.
SAMİ DEDEOĞLU (Devamla) - Bu ve benzeri davranış
ve gösterilere izin verilmemesi konusunda devletimizin bundan sonra daha da
hassas davranacağına inanıyorum.
Bir Çanakkale şehidinin torunu olarak
yaklaşık otuz yıldan beri her yıl senenin önemli bir
bölümünü yaşadığım Çanakkale benim ikinci ikametgâhımdır.
Şehitler diyarı olan bu kentte bu manevi atmosferi âdeta kılcal
damarlarımıza kadar hissederek yaşamak herhâlde hazların en
büyüğü ve yücesi olsa gerek. Bu haz ancak yaşayarak hissedilebilir,
tatmayan bilemez. Buradan bir kez daha, bu vatan toprağı için
canını veren aziz şehitlerimize Cenab-ı Allahtan rahmet,
gazilerimize de acil şifalar diliyorum.
Ben de bir Çanakkale şehidinin torunu olarak
dedem Mustafa Dedeoğlunun Çanakkalede şehit olmasına ve onun
aziz hatırasına yazmış olduğum bir şiiri sizlere
takdim etmek istiyorum: Dedem Ahmet oğlu Mustafa/ Çanakkale geçilmez
diyen ruh vardı o gün/ Yaşamak değil, ölmek en büyük en
kârdı o gün/ Ufukları ilahi olan nur sardı o gün/ Ne dönmeyi
düşündü ne sılayı bir defa/ Şehadete yürüdü dedem Ahmet
oğlu Mustafa/ Ayak yalın, baş çıplak, günde bir tayın/
Hava soğuk, kurşun az, düşman hain mi hain/ Yüzünü
karartmadın gözü yaşlı ananın/ Meleklerle dururken omuz
omuza safa/ Şehit oluyordu dedem Ahmet oğlu Mustafa/ Yer şahit,
gök şahitti unutulmaz zafere/ Yurduma göz dikmişti yedi koldan
kefere/ Kınalı koç yiğitler yürüdüler hep birlikte sefere/
Yüzünde tebessümle giderken huzuru Hakka/ Destanlar yazıyordu dedem Ahmet
oğlu Mustafa/ Millet düşmanları gömdü Çanakkalede denize/
İnandım bir daha su uyur düşman uyumaza/ Yüzüncü yılda 15
Temmuz hainleri çıktı karşımıza/ Kükreyip tükürdü
milletim alçakların suratına/ Rahat uyu sen dedem Ahmet oğlu
Mustafa diyor, bu duygularla hepinizi saygı, sevgi, muhabbetle selamlıyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Dedeoğlu.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferinin 103üncü
yıl dönümüne ilişkin konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, Çanakkale
Zaferi bağımsızlık, özgürlük, kardeşlik, vatan sevgisi
ve inanç gücüyle imkânsızın başarıldığı,
tarihe sığmayacak kadar büyük bir kahramanlık mücadelesinin
gösterildiği eşsiz bir destandır. Çanakkale Zaferi süreci
aynı kardeşlik duygusunu diğer ülkelerin insanları için
hissettiğimizi ispat ettiğimiz, dünya tarihine örnek olan bir
destandır. Çanakkalede vermiş olduğumuz büyük mücadele 18 Mart
1915 tarihinde Çanakkale geçilmez. diyerek vatanın her bir
karış toprağı için var gücüyle mücadele etmenin ve ulus olma
bilincinin tohumlarının atıldığının
göstergesidir. Ben de Divandaki arkadaşlarımla birlikte Çanakkale
Zaferine giden yolda kurulan kardeşliğin geleceğimize
ışık tutmasını diliyorum ve başta Gazi Mustafa
Kemal Atatürk olmak üzere tüm şehitlerimizi gururla anıyorum. Onlarla
onur duyuyorum ve anıları önünde saygıyla eğiliyorum.
Sayın milletvekilleri, şimdi sisteme giren
20 milletvekiline yerinden birer dakikalık söz vereceğim.
Aslında 15 milletvekiline söz vermem gerekiyordu ama Çanakkale Zaferimiz
nedeniyle bu sayıyı 20ye çıkardık.
Söz vereceğim sayın milletvekillerinin
isimlerini okuyorum: Sayın Engin yerine Sayın Engin yerine Sayın
Arslan, Sayın Gürer, Sayın Kayışoğlu, Sayın
Aydın, Sayın Özdemir, Sayın Bayraktutan, Sayın Çamak,
Sayın Kurt yerine Sayın Gider, Sayın Balbay, Sayın Tümer,
Sayın Yarayıcı yerine Sayın Tarhan, Sayın
Durmuşoğlu yerine Sayın Kılıç, Sayın Tüm,
Sayın Sürekli, Sayın Yıldırım, Sayın Tanal,
Sayın Ertem, Sayın Hürriyet, Sayın Kurt, Sayın Akkaya.
Sayın Arslan, buyurun.
III.- AÇIKLAMALAR (Devam)
3.- Denizli Milletvekili Kazım Arslanın,
Karayolları ve diğer kurumlarda çalıştırılan
taşeron işçilerin Anayasa ve yasalara göre verilen haklardan neden
eşit yararlandırılmadıklarını öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
KAZIM ARSLAN (Denizli) Başbakana soruyorum:
696 Sayılı KHKyle Karayolları Genel Müdürlüğünde
çalışan yol bakım, onarım ve karla mücadele işinde
çalışan taşeron işçileri ile demir yollarında, enerjide,
Devlet Hava Meydanlarında, TRTde, Anadolu Ajansında, Ziraat
Bankasında ve 26 farklı özel bütçeli kurum ve kuruluşlarda
çalışan işçiler taşeron işçiler düzenlemesinden
faydalandırılmamıştır. Hâlbuki, buralarda
çalışan taşeron işçilerimizin hepsi kesintisiz hizmet
vermektedirler. Bu durum dikkate alınmadan, bunların hizmet alımından
çıkarılıp anahtar teslimi ihale olarak kabul edilip
taşeron işçiler düzenlemesinin dışında
tutulmasının sebebi nedir? Karayollarında
çalıştırılan taşeron işçilerimiz ve
diğerleri bu haktan neden yararlandırılmıyor?
Karayollarında ve diğer kurumlarda çalıştırılan
bu taşeron işçilerimiz Anayasamıza ve yasalara göre verilen
haklardan neden eşit yararlandırılmıyor? Taşeron
işçiler arasında neden ayrım yapılıyor?
Teşekkür ederim.
Sağ olun.
BAŞKAN Sayın Gürer
4.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Çiftlikbank
adıyla internet kullanılarak binlerce yurttaşın
dolandırılmasına nasıl göz yumulduğunu öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) -
Teşekkürler Sayın Başkan.
Çiftlikbank adıyla internet kullanılarak
binlerce yurttaşımız dolandırılmıştır.
Banker faciasını yaşamış ülkemizde bu süreç neden
seyredilmiştir? Bazı çiftçilik yapanların da olumsuz
koşullardan arınmak adına reklamlarla sunulan, getirisi olan
sisteme dâhil oldukları görülmektedir. Sermaye Piyasası Kurulunun
Çiftlikbank hakkında suç duyurusunda bulunduğu, hileli işler
yapıldığını belirttiği ifade edilmektedir. 132
bini aktif, toplam 500 bin kişiye varan sayıyla, yüksek vaatlere
inanıp para yatıranlar mağdurdur. 6502 sayılı
Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 80inci maddesine göre
kurulması yasak olan sisteme nasıl göz yumulmuştur? Hükûmet
süreci neden seyretmiştir? Bunlar açıklanmalıdır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Sayın Kayışoğlu
5.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, bir gece yarısı geçirilen seçim
yasasının uygulanabilir olmaktan uzak, kirli pazarlıklar üzerine
kurulmuş, milletin iradesini yok sayan bir düzenleme olduğuna ve
Çanakkale şehitlerini saygıyla andığına ilişkin
açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkürler.
Bir gece yarısı KHKye bir kelime ekledik
Gemlik depremden kurtuldu. dediniz, Gemliklileri perişan ettiniz, tek
bir adım atamadan çark ettiniz. Kimseye sormadan, ortak aklı yok sayarak
zorbaca yaptığınız her düzenleme dönüp dolaşıp
sizi vuruyor. Bir gece yarısı düzenbazlıkla geçirdiğiniz
sopalı seçim yasası da uygulanabilir olmaktan uzak, kirli
pazarlıklar üzerine kurulmuş, milletin iradesini yok sayan bir
düzenlemedir. 2019da milletimizle beraber sandıklara da
oylarımıza da sahip çıkacağız, bu kirli oyunu
bozacağız, ülkemizi aydınlığa
çıkaracağız diyor, bize bu cennet vatanı bırakan
Çanakkale şehitlerimizi saygıyla anıyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın
6.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, 18 Mart
münasebetiyle bütün şehitleri rahmetle andığına ve ülkenin
hâline ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ben de öncelikle, 18 Mart münasebetiyle bütün
şehitlerimizi rahmetle anıyorum.
İktidar sabahlara kadar çalışıp
seçim kazanmak için yasa çıkartıyor. Bir kez olsun bu Meclis
çatısı altında Bu ülkenin hâli nedir? diye sormuyor.
Sormasınlar ama ben yine de söyleyeyim: Açlık sınırı
1.600 lira, yoksulluk sınırı 5 bin lirayı geçti. Buna
karşın, bir iş adamının silinen vergi borcu 425 milyon
TL, çiftlik dolandırıcısının çarptığı
para 550 milyon TL, yandaşların silinen vergi borcu 4 milyar,
operatörlerin silinen vergi borcu 5 milyar TL, şeker fabrikalarının
borcu ise sadece 33 milyon TL. Sarayın on üç günlük harcaması
şeker fabrikalarının tüm zararlarını
karşılıyorsa, Meclis Başkanına 12 milyonluk
zırhlı araçlar alınıyorsa bu halk ne yapsın diyorum,
gülsün mü ağlasın mı?
BAŞKAN Sayın Özdemir
7.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, SGK verilerinde
stajyer, çırak, kursiyer ve lise öğrencilerinin istihdama dâhil
edilerek işsizliğin düşük gösterildiğine ilişkin
açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
AKP Hükûmeti seçim hilelerinden sonra istihdam
verilerinde de hilelere başvurmakta. TÜİKin bugün
açıkladığı işsizlik verileri genel işsizlik
oranında yüzde 2,3; genç işsizlikte ise yüzde 4,8 puanlık
düşüş olduğunu gösteriyor. Ancak istihdam edilenler içinde
iş başında olmayan, çalışma çağında olan
nüfusa 15 yaş ve üstündeki lise öğrencisi, stajyer, çırak,
kursiyer grubu da istihdama eklenerek istihdam oranı
artırılıyor ve neticede iş gücüne katılım
oranı yükseltilerek işsizlik oranında da astronomik bir
düşüş verisi ortaya çıkıyor. Oysa, SGK verilerine göre
Haziran 2016dan Haziran 2017ye çırak, stajyer ve kursiyer
sayısı yüzde 437 artarak 1 milyon 689 bine yükselmiştir.
İşte, SGKnın bu verileri Hükûmetin stajyer, çırak,
kursiyer, lise öğrencilerini istihdama dâhil ederek işsizliği
nasıl düşürdüğünü göstermektedir.
BAŞKAN - Sayın Bayraktutan
8.- Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Çanakkale
Zaferinin komutanı Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah
arkadaşlarını minnetle yâd ettiğine ve Yusufeli ilçe
merkezinde yapılmakta olan viyadükle alakalı sorunlar için tedbir
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
UĞUR BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Ben de sözlerimin başında Çanakkale
Zaferinin komutanı, eşsiz komutan, Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal
Atatürk ve silah arkadaşlarını minnetle yâd ediyorum.
Artvinin Yusufeli ilçesinde yapılmakta olan
bir Yusufeli Barajı var. Yusufeli Barajında yeni yerleşim
yerine geçişi sağlayacak bir viyadükle alakalı infial boyutuna
ulaşan bir sorun var. Burada yeni yerleşim yeri bitmeden bir viyadük
çalışması yapılıyor. Viyadük çalışmasının
yapılacağı yerde esnaf ne yazık ki ciddi anlamda bir
mağduriyet içerisinde. Bu inşaat çalışması nedeniyle
esnafın, orada yaşamını sürdüren halkımızın
ciddi anlamda bir sorunla karşı karşıya olduğu bir
gerçek var. Bu nedenle Hükûmet yetkililerinin, Yusufeli ilçe merkezinde
yapılmakta olan viyadükle alakalı bu sorunu yerinde görmesi
açısından ve bu yanlıştan geri dönmesi açısından
gerekli tedbirleri almasını ve bu konuda ilgili makamlara gerekli emirleri
vermesini ve viyadüğün yapılmasının yeni yerleşim yeri
yapıldıktan
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Çamak
9.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamakın, AKP hükûmetlerinden
102 milyar TLnin üzerindeki alacakları olan çiftçilerin kan
ağladığına ve iktidarın çelişkili politikalarına
ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
AKP hükûmetlerinden 102 milyar TLnin üzerinde
alacakları olan çiftçilerimiz kan ağlıyor. İktidar
tarım ve hayvancılıkta ilerlemeler kaydedildiğini
belirtmesine rağmen bu alanlarda ithalat rekorları
kırılmakta. Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanının Ben de ithalata karşıyım. demesinin
ardından 2018de 300 bin ton et ithal edileceğini
açıklaması bu çelişkilerin sadece bir tanesi. Millî tarıma
vurgu yapılırken tarım ve hayvancılıktaki ithalat
rakamları 2017 yılında 17 milyar dolara
dayanmıştır. Öte yandan yerli ve millî şeker
fabrikalarımızın özelleştirme kapsamına
alınması ise bu çelişkili yaklaşımların son
örneğidir. Millî kelimesini dilinden düşürmeyen Hükûmetin bu
uygulamalarının millîlikle bağdaşır bir yanı var
mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Sayın Gider
10.- Çanakkale Milletvekili Ayhan Giderin, Çanakkale Zaferinin
103üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
AYHAN GİDER (Çanakkale) Sayın
Başkan, Çanakkale Zaferinin 103üncü yılının milletimize,
Türk-İslam âlemine ve dünyadaki tüm ezilmiş halklara kutlu
olmasını diliyorum. Çünkü Çanakkale, sadece cumhuriyetin ön sözü
değil, dünyada emperyalizme karşı mücadele veren herkesin ilk
nefesidir. Çanakkale, Mustafa Kemalin tarih sahnesine
çıktığı yerdir. Bu anlamda, 103üncü yılı da
geçmiş yıllardaki gibi coşkuyla kutlanacaktır. Çanakkaleli
olmak da artık bir felsefedir, herhangi bir coğrafyaya bunun
bağlanmasının insanlara haksızlık
olacağını düşünüyorum çünkü orada can veren 253 bin
şehide hiç kimse Nerelisin? diye sormamıştı.
Bu anlamda, ben, Çanakkalede bulunan bütün
Çanakkalelilerle birlikte, coşkuyla pazar günü bu töreni
kutlayacağımızı biliyorum ve buradan söylemek istiyorum,
Çanakkale Bosnadır, Çanakkale Afrindir, Çanakkale Yemendir, Çanakkale,
dünyada nerede ezilen halk varsa orasıdır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Sayın Balbay
11.- İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbayın, Çanakkale
Zaferinin 103üncü yıl dönümüne ve Cumhurbaşkanının
İstiklal Marşıyla ilgili bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Ben, Çanakkale Zaferinin 103üncü
yılını kutluyorum. Çanakkale, üç yüz yıllık geriye
gidişimizin durdurulduğu ve Türkiye Cumhuriyetinin temellerinin
atıldığı, ön sözünün yazıldığı yerdir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın, muhtarlarla
yaptığı konuşmada, İstiklal
Marşımızın bestesini güftesinden ayırmasını
şiddetle reddediyorum. Bu en büyük ayrımcılıktır
diyorum, lütfen İstiklal Marşından elinizi çekin diyorum.
İstiklal Marşına saldırmak, İstiklal Marşının
bestesinin güftesiyle uymadığını söylemek, yüreklere
nakşetmediğini söylemek, bu millî duruşu hissetmemek demektir ve
İstiklal Marşının sözlerini yazan Mehmet Akif Ersoyun
torunu Selma Ersoy Argonun sözleriyle sesleniyorum Allah, bu ülkeye bir daha -güftesiyle
ve bestesiyle- İstiklal Marşı yazdırmasın. diyorum.
BAŞKAN Sayın Tümer
12.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin, Seyhan,
Çatalan, Ceyhan ve Aslantaş barajlarının özelleştirme
kapsamından çıkarılması, usulsüzlük tespit edilen sulama
birliklerine müdahale edilmesi, örnek sulama birliklerinin güçlendirilmesi ve
çiftçilerin sulamada kullanılan elektrik faturalarındaki KDV ve TRT
payı yükünden kurtarılması gerektiğine ilişkin
açıklaması
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın
Başkan, çiftçinin can damarı olan Adanadaki Seyhan, Çatalan, Ceyhan
ve Aslantaş barajlarının işletimlerinin özel şirkete
devredilme girişimleri büyük sorun doğuracaktır. Söz konusu
barajların özelleştirme kapsamından çıkarılması,
bölge çiftçisi adına son derece önem taşımaktadır.
Öte yandan, Orman ve Su İşleri
Bakanlığı, valilikler ile Devlet Su İşleri bölge
müdürlükleri tarafından denetlenen ve usulsüzlük tespit edilen sulama
birliklerine yasalar çerçevesinde müdahale edilmeli ancak genel bütçeden pay
almayan, kâr amacı olmayıp denk bütçe esasına göre gelir-gider
dengesi kuran, seçilen yöneticilerin tamamı su kullanıcısı
üreticilerden oluşan, edinilen tecrübe, araç parkları ve
akıllı sulama yönetimi modeliyle örnek sulama birlikleri
güçlendirilmelidir.
Sulamada kullanılan elektrik
faturalarındaki KDV ve TRT payı büyük yük oluşturmaktadır.
Çiftçi bu yüklerden kurtulmalıdır. Sorunların çözümü Türk
çiftçisi ve tarım sektörü adına büyük önem
taşımaktadır.
BAŞKAN Sayın Tarhan
13.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın,
Birleşmiş Milletlerin hazırladığı 2018 Dünya
Mutluluk Raporuna göre Türkiyenin 155 ülke arasında 74üncü sırada
yer aldığına ilişkin açıklaması
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Birleşmiş Milletlerin
hazırladığı 2018 Dünya Mutluluk Raporuna göre Türkiye 155
ülke arasında Libyadan sonra 74üncü sırada yer almaktadır.
Mutlu ülke vatandaşlarının sağlıklı, refah
seviyesi yüksek, adalet duygusu gelişmiş ve Hükûmete güven sahibi
oldukları görülmektedir. Ancak, ülkemizde TÜİK raporlarına göre
mutsuz olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 61dir. Ayrıca, bu
mutsuzluk sonucu kullanılan depresyon ilaçları son beş
yılda 7 milyon kutudan 12 milyon kutuya çıkmıştır.
İktidara vatandaşların mutluluğunun önemini
Mevlânanın şu cümleleriyle hatırlatmak isterim: Mutluluğu
sende bulan senindir, ötesi misafirdir.
BAŞKAN Sayın Kılıç
14.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, elde kesin bir ölçü bulunmadığı zaman
dengenin bozulacağına, anlaşmazlıkların patlak
vereceğine ve hayatın bir kaosa döneceğine ilişkin
açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İki güçlü birbirini yorarsa bir üçüncü
zayıf ikisini de yener. Bir terazide iki dağ karşı
karşıya gelse sadece küçük bir taş dengeleri bozar. Kurdun
özgürlüğü ile kuzunun masumluğu birlikte tartılırsa yine
denge bozulur. Hristiyan mimarla mahkemesinde, Fatih, mahkemede öne geçmek
isteyince Kadı Hızır uyarmış, Beyim, geç şuraya,
hasmının yanında dur. diyerek dengeyi
kurtarmıştı. Dengeyi kurmada anı yakalamak gerek.
Yapılan mescit Yahudinin evine gölge yapıyor diye Hazreti Ömer
mescidin yıkılmasına hemen karar vermişti. Sevap ve
günahı eşit olan insanın yapacağı bir iyilik bu
eşitliği bozar. Onun için Peygamberimiz Elinde bir hurma fidanı
varsa kıyamet kopuyor da olsa onu hemen dik. buyurmuştur. Elde kesin
bir ölçü bulunmadığı zaman denge bozulur, anlaşmazlıklar
patlak verir, hayat bir kaosa döner. Ortak bir değer lazım. Herkes
haklı olduğu zaman herkes haksızdır.
BAŞKAN Sayın Tüm
15.- Balıkesir Milletvekili Mehmet Tümün, Çanakkale
Zaferinin 103üncü yıl dönümüne ve Yüksek Seçim Kurulunun 55 milyon seçmen
için Devlet Malzeme Ofisine 500 milyon adet seçim zarfı siparişi
vermesine ilişkin açıklaması
MEHMET TÜM (Balıkesir) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Çanakkale Zaferimizin yıl dönümünü kutluyor,
başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere şehit ve gazilerimizi
saygıyla anıyorum.
Yüksek Seçim Kurulu 2019da yapılacak
Cumhurbaşkanlığı genel ve yerel seçimleri için
hazırlıklara başlamıştır. Sayıştay
raporlarında, Yüksek Seçim Kurulunun 55 milyon seçmen için Devlet Malzeme
Ofisine 500 milyon adet seçim zarfı siparişi verdiği ortaya
çıkmıştır. Hükûmete soruyorum: 55 milyon için 500 milyon
adet zarf siparişi vermenin gerekçesi nedir? Yüksek Seçim Kurulu 2015
genel seçimlerinde 53 milyon seçmen için neden 73 milyon zarf sipariş
etmiştir? 550 milyon zarf siparişi, ittifak yasasıyla mühürsüz
oyların geçerli sayılacağının bir işareti midir?
Seçimlerin ardından oluşacak pusula ve zarf fazlası nasıl
toplanacaktır? Zarfların denetimi nasıl yapılacaktır?
İttifak yasasına göre pusulalar aynı zarfa konulacak
olmasına rağmen hangi gerekçelerle bu kadar fazla sayıda zarf
sipariş edilmiştir? 500 milyon zarf için ne kadar masraf
yapılmıştır?
BAŞKAN Sayın Sürekli
16.- İzmir Milletvekili Kerem Ali Süreklinin, Çanakkale
Zaferinin 103üncü yıl dönümüne, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Afrinde
adım adım zafere yürüdüğüne ve ordunun maruz
kaldığı sivil katliamı iftirasının iftira
sahiplerinin şuursuzluğu ve hadsizliğinden başka bir
şey olmadığına ilişkin açıklaması
KEREM ALİ SÜREKLİ (İzmir)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Çanakkale Zaferinin 103üncü yıl dönümünü
kutluyorum. Bu zaferin komutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve
arkadaşlarını rahmetle, saygıyla anıyorum.
Türk Silahlı Kuvvetleri Afrinde adım
adım zafere yürümektedir. Dünyada emsali görülmemiş bir operasyon ifa
edilmekte, sivillerin -tabiri caizse- üzerlerine titrenmektedir. Millî
birliğe ihtiyacımız olan bugünlerde ordumuzun maruz
kaldığı sivil katliamı iftirası, iftira sahiplerinin
şuursuzluğu ve hadsizliğinden başka bir şey
değildir. Masum bölge halkını kalkan olarak kullanan
alçakların devletimize insanlık dersi vermeye
çalışması apaçık bir skandaldır. Ordumuzun bu dik
duruşu bizlere gurur verirken düşmanlarımızın
dizlerini titretmektedir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Yıldırım
17.- Adıyaman Milletvekili Behçet
Yıldırımın, Nevruz Bayramını
kutladığına ilişkin açıklaması
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler
Başkan.
Nevruz yaklaşıyor. Başta eş
genel başkanlarım Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ,
tutuklu 9 vekilimiz olmak üzere rehin alınan tüm partililerimizin Nevruz
Bayramını kutluyorum.
Yurdun dört bir yanında halkımız
Nevruz kutlamalarını yapmaya çalışacak. Nevruzun
coşkulu geçmesi için hafta sonu 17-18 Mart günleri için
yaptığımız müracaatlara keyfî olarak izin verilmiyor. Hafta
içi yoğun çalışan emekçi halkımızın hafta sonu
kutlamalarına neden izin verilmiyor? Acaba hafta sonu izinlerinin
verilmemesinin nedeni, kutlamalara kitlelerin katılımının
fazla olmasını önlemeye yönelik bir düşünce midir? Madem hafta
sonuna izin vermiyorsunuz, 21 Mart gününü resmî tatil ilan edin.
Yine de ister hafta içi ister hafta sonu olsun,
hangi gün kutlanırsa kutlansın, barış ve özgürlük
taleplerimizin yükseleceği Nevruz alanlarına tüm
halkımızı bekliyoruz.
Şimdiden tüm halkımızın Nevruz
Bayramını kutlar, Nevruzun onurlu bir barışa ve
kardeşliğe vesile olmasını dilerim.
BAŞKAN Sayın Tanal
18.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Afrin ve
İdlibde görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarına ek
görev tazminatlarının ne zaman ödeneceğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sizin vasıtanızla Sayın
Başbakana sorulmak üzere sorularımı şu şekilde size
yöneltiyorum:
Afrinde ve İdlibde görev yapan Türk
Silahlı Kuvvetleri mensuplarına ek görev tazminatı üç aydır
yatırılmıyor. Söz konusu durum, Suriyede görev yapan ve
yapmakta olan askerlerimize maddi ve manevi anlamda zarar vermektedir. Hain
terör örgütleriyle mücadele eden Mehmetçik bir de moral bozukluğuyla
uğraşmamalıdır. 15 Martta yani bugün gece
yarısından sonra maaşların yanı sıra yatması
gereken ek görev tazminatı, ocak ve şubat aylarında olduğu
gibi bu ay da yatmadı. Üç aydır ek görev tazminatını
alamayan askerlerimizin aileleri maddi anlamda büyük sıkıntı
yaşamaktadırlar. Suriyede, El Babda, İdlibte ve Afrinde
görev yapan tahminen 2.500 askerî personelimizin hiçbiri üç aydır ek görev
tazminatını alamıyor. Söz verilen rakam 4.300 lira iken üç
aydır hiç yatmayan ek görev tazminatları askerlerimize ne zaman
yatırılacaktır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Ertem
Yok.
Sayın Hürriyet
19.- Kocaeli Milletvekili Fatma Kaplan Hürriyetin, Çanakkale
Deniz Zaferinin 103üncü yıl dönümüne ve emeklilerin geçim sıkıntılarına
çözüm bulunması gerektiğine ilişkin açıklaması
FATMA KAPLAN HÜRRİYET (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle, Çanakkale Deniz Zaferinin 103üncü
yılını kutluyor, ebedî Başkomutan Gazi Mustafa Kemal
Atatürk ve aziz şehitlerimizi rahmet ve şükranla anıyorum.
Başbakan Binali Yıldırım
yaptığı bir açıklamada 2016 yılında
yaklaşık 6,5 milyar dolar, 2017 yılında ise 8 milyar dolar;
toplam 14,5 milyar dolar düzeyinde muhtaç ülkelere yardımda
bulunulduğunu açıkladı. Dünyanın dört bir yanındaki
muhtaç elleri görmek, duyarsız kalmamak elbette ki önemli ama bunu
yaparken ülkemizdeki emeklilerin geçim sıkıntılarını
ne yazık ki görmüyorsunuz. Emekli vatandaşlarımızın
taleplerine artık kulak tıkamayın. Cömertliğinizi sadece
başka ülkelerdeki insanlara göstermeyin, kendi ülkenizdeki insanlardan da
esirgemeyin. Gelin, 12 milyon emekliden aldığınız muayene
ücretini, ilaç katkı payını ve ilave ücreti almayın. Gelin,
emekli maaşını enflasyon canavarı karşısında
eritmeyin. Gelin, emekli maaşlarını asgari ücretin altına
düşürmeyin. Çalışmak zorunda kalan emekliden sosyal destek primi
kesmeyin. Artık müjde diye sunduğumuz zamlar emeklilerimizin
ihtiyaçlarını karşılamaya yetmiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Taşkesenlioğlu
20.- Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlunun, 18
Mart 1918 Çanakkale ruhu ne ise Afrin Operasyonunun da aynı ruhla
ilerlediğine ilişkin açıklaması
ZEHRA TAŞKESENLİOĞLU (Erzurum)
Sayın Başkan, kıymetli milletvekilleri; 18 Mart 1918 Çanakkale
ruhu ne ise 20 Ocak 2018de başlayan Afrin Operasyonu da aynı ruhla
ilerliyor. Afrin Operasyonunu hâlen anlamayanlara birtakım raporlardan
elde ettiğimiz verileri vermek istiyorum. İnsan Hakları Suriye Raporuna
göre, Uluslararası Af Örgütünden ve insan ticareti raporlarından elde
ettiğimiz verilere göre, Afrinde son üç senede 42 kadın infaz
edildi. Hatta kadınlarımızdan bir tanesi Tarfa Halil,
kocası kendisinin gözleri önünde infaz edildikten sonra başından
tek kurşunla çocuklarının gözleri önünde infaz edildi. Yine 19
köy tamamıyla yakıldı. 9 yerleşim yerinde bir tek
canlı kalmayacak şekilde infaz gerçekleştirdiler. 88 tane
kadın kaçırıldı. 15 yaşın altındaki 215ten
fazla çocuk kaçırıldı.
Biz bugüne kadar nasıl ki mazlum ve masum coğrafyaların
sesi olmaya devam ettiysek, Afrindeki mazlum ve masum insanların da
yanında olmaya devam edeceğiz. Bunu da insanlar anlamıyorlarsa,
hâlen vicdanları yoksa, 48 tane kadının ahı için de orada olmaya
devam edeceğiz.
BAŞKAN Sayın Akkaya
21.- İstanbul Milletvekili Yakup Akkayanın, TÜİK
ve SGK verilerinde yanıltıcı bilgi verilerek
işsizliğin kamufle edildiğine ilişkin açıklaması
YAKUP AKKAYA (İstanbul) Sayın
Başkan, bugün işsizlik rakamları açıklandı. Sayın
Bakan işsizliğin düştüğünü söyledi. Ne yazık ki
gerçekler öyle değil. TÜİKin ve Sosyal Güvenlik Kurumunun
rakamlarına, verilerine baktığımızda burada bir
yanıltıcı bilgi verildiğini ve işsizliğin kamufle
edildiğini görüyoruz. TÜİK iş gücü verilerine
baktığımız zaman AKPnin istihdam politikaları
seferberliğinin tutmadığını görüyoruz. Bu politikalar
genç nüfusa bir umut, iş ve aş sunmaktan uzaktır. Stajyerlerin,
belediyelerin açtığı kurslara katılanların,
İŞKUR kurslarına katılanların istihdamda yer
alıyormuş gibi açıklanması doğru değildir. Gerçek
rakam, istihdama katılan 581 bin kişi değil 137 bin
kişidir. Eğer istihdamı artırmak, işsizliği
düşürmek istiyorsanız üretime yönelik
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Akkaya.
Sayın milletvekilleri, şimdi, söz
talebinde bulunan sayın grup başkan vekillerinin bu taleplerini
karşılayacağım.
Sayın Akçay, buyurun.
22.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, 18 Mart Çanakkale
Deniz Zaferinin 103üncü yıl dönümüne, Türkiye Cumhuriyetinin çok
cepheli ve amansız bir şekilde terörle mücadele ettiğine ve bu
mücadelenin uluslararası hukuk açısından, bölgedeki
insanların yaşam hakkı açısından, bölgenin huzur ve
güvenliği açısından meşru ve hukuki olduğuna
ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
18 Mart 1915 Çanakkale Deniz Zaferinin 103üncü
yıl dönümü. Türk milleti tarihinde pek çok büyük zafer
kazanmıştır. Çanakkale Zaferi de milletimizin büyük
kahramanlık destanlarından biridir. Çanakkale, yalnızca Anafartalarda,
Arıburnunda destan yazan Mehmetçikin kazandığı
muharebelerden bir muharebe değildir. Çanakkale, Viyanadan bu yana ricat
eden bir milletin şahlanışıdır, emperyalizme
karşı verdiği en muhteşem cevaplardan biridir. Çanakkale,
Conkbayırını aşarak Seyit Onbaşının Türk
milletinin bekasının ilelebet süreceğini dünyaya
haykırışıdır. Çanakkale, göğe yükselen 57nci
Alayın adını tarihe kazıyan iradedir. Çanakkale, Mustafa
Kemal Atatürkün Anafartalar kahramanı olarak, Kazım Karabekir, Fevzi
Çakmak gibi Millî Mücadele kahramanlarının daha sonra
yazacakları kurtuluş ve cumhuriyet destanının ön
mücadelesidir.
Bu vesileyle bütün şehitlerimizi ve
kahramanlarımızı rahmet, minnet ve şükranla yâd ediyorum.
Sayın Başkan, Zeytin Dalı
Harekâtı kapsamında sürdürdüğümüz terörle mücadelenin 55inci
günündeyiz. Türk Silahlı Kuvvetleri, Afrin kent merkezini üç taraftan
kuşatmış durumdadır. Sadece kentin güney kesiminden bir
koridor oluşturularak sivillerin çıkışı
sağlanmaktadır. Terör örgütü PYD-YPG bölgeden sivillerin
çıkmasına izin vermemektedir. Yol güzergâhında eli silahlı
kanlı teröristler Kandilden aldıkları talimatla sivilleri geri
göndermektedir. Ev ev dolaşıp araçlarının
anahtarlarını ellerinden almakta, arabaları barikat olarak kullanmaktadır,
çocukları silahlandırmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Akçay.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Bu harekâtın en hassas
noktası, terörle mücadele ve bölgedeki sivilleri korumak ve
kurtarmaktır. Kahraman ordumuz girdiği her köyde, her yerde
kurtarıcı olarak büyük bir sevinçle karşılanmakta,
muhabbetle kucaklanmaktadır. Örneğin, Deyr Ballut köyü sakinleri
askerlerimizi şu sözlerle karşılamıştır: Allaha
şükür Türk ordusu bizi bu zulümden kurtardı. Türk askeri geldi,
camide ezan okunmaya başladı. Yine, Maristal Hatip köyünde
Mehmetçiki karşısında gören kadın şöyle sesleniyor:
Bekledik sizi niye erken gelmediniz? Neden beş yıl önce gelmediniz?
Kocamı öldürdüler. Zeytin Dalı Harekâtının gerekliliğini
ve meşruluğunu görmek isteyenler bu görüntülere baksın, bölge
halkının sevinç çığlıklarına kulak versin. Herkes
görsün ve kabul etsin ki PKK/YPG bir terör örgütüdür, bir suç çetesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlayabilir miyim?
BAŞKAN Sayın Akçay, lütfen tamamlayın.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Terör örgütünün gerçek yüzü
pek çok uluslararası rapora da yansımıştır.
Örneğin, Uluslararası Af Örgütünün Ekim 2015te
yayımladığı Gideceğimiz Hiçbir Yer Yoktu başlıklı
raporunda PYD-YPGnin 2012 sonrasına başvurduğu zorla göçürtme,
yer değiştirme ve yıkım uygulamaları, masum
insanların kurşuna dizilmeleri çarpıcı örneklerle
anlatılmaktadır.
Bir diğeri, İnsan Hakları İzleme
Örgütünün Haziran 2014 tarihli raporunda PYD-YPGnin sebep olduğu
yaşam hakkı ihlalleri, 18 yaş altı çocukların
silahlandırılması gibi hak ihlalleri ve terör faaliyetleri
anlatılmaktadır. Kara propaganda sahiplerinin geldikleri nokta
Türkiyeyi neredeyse bir işgale davet etmektir. Bu kara
propagandacılar Zeytin Dalı Harekâtını destekleyen Kürt
kökenli vatandaşlarımıza bela dahi okumuştur. Suriyede
mazlum insanların hayatları uğruna
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Akçay, son bir dakika daha
bir ek süre vereyim size. Lütfen tamamlayın.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Mandacı zihniyete geçit
vermeyecektir Türkiye.
Türkiye Cumhuriyeti çok cepheli, gerek yurt içinde
gerekse sınırlarımızın ötesinde amansız bir
şekilde terörle mücadele etmektedir. Bu mücadele uluslararası hukuk
açısından da bölgedeki insanların yaşam hakkı
açısından da bölgenin huzur ve güvenliği açısından da
gereklidir, zorunludur, meşrudur, hukukidir. Bu mücadeleden geri
dönüş yoktur. Taşeron terör örgütlerinin ablukası
kırılacak, çevremizdeki ateş çemberi sönecektir.
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de Sayın
Akçay.
Sayın Danış Beştaş,
buyurun.
23.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Selahattin Demirtaşın
duruşmasının yarın saat 10.30da Silivri Alibey Spor
Salonunda yapılacağına, Ankarada 14 Mart Tıp Bayramı
nedeniyle Numune Hastanesi önünde taleplerini dile getirmek isteyen
sağlık meslek örgütlerine polisin müdahalede bulunmasına ve
iş kazaları ile iş cinayetleri konusuna ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Demirtaş yarın İstanbul Silivriye geliyor,
yarın saat 10.30da Silivri Alibey Spor Salonunda yapılacak
duruşmaya katılacak. Demirtaş bu davada İstanbul
Zeytinburnunda 2013 yılında düzenlenen Nevruz kutlamalarında
yaptığı konuşma sebebiyle suçlanıyor. Çok ilginç bir
durum var: Demirtaş hakkındaki fezleke 20 Ekim 2015 tarihinde
hazırlanmış yani suç olarak görülen konuşmadan tam olarak 2
yıl 7 ay 13 gün sonra. E, madem Demirtaşın konuşması
suçtu, hakkında fezleke düzenlemek için 2 yıl 7 ay 13 gün neyi
beklediler diye soruyoruz. Neden konuşmanın hemen ardından
fezleke hazırlanmadı? Neden? Çünkü yargı
bağımsız, ondan mı? Yok, hayır, ondan değil.
Erdoğan Temmuz 2015te Dokunulmazlıklar
kaldırılmalı. dedi. Ondan sonra, temmuz, eylül, ekim; tam üç ay
sonra fezleke hazırlandı. Bu da yargının nasıl
çalıştığını ortaya koyuyor. Tüm
İstanbullulara yarın Demirtaşın Silivride olduğunu
ve kendileriyle buluşabileceklerini tekrar ifade etmek istiyorum.
Sayın Başkan, dün buradan ifade
etmiştik, 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla
sağlık emekçilerinin, doktorların yaşadığı
sorunlara da değindik. Ancak dün Ankarada 14 Mart Tıp Bayramı
nedeniyle Numune Hastanesi önünde taleplerini dile getirmek isteyen
sağlık meslek örgütlerine polis müdahalede bulundu. Müdahalede, SES
Eş Genel Başkanı İbrahim Kara ve Ankara Tabip Odası
Yönetim Kurulu üyesi Onur Naci Karahancı gözaltına alındı.
Öte yandan, polisin müdahale esnasında plastik mermi ve biber gazı
kullanması oldukça çarpıcı. Dün ifade ettik, Türkiyede
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen Sayın
Danış Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
sağlık çalışanlarının maruz
kaldığı zorlu çalışma ortamı ve oluşan
baskı çok yüksek. Hâl böyleyken bir de üzerine, sadece taleplerini duyurmak
için basın açıklaması düzenleyenlere yönelik plastik mermilerle,
biber gazıyla müdahale son derece vahimdir. Bu, aynı zamanda,
sağlık çalışanlarının
yaşadığı sorunların da iyice kulak ardı
edildiğinin resmidir.
Başka bir mesele, iş kazaları ve
iş cinayetlerine ilişkin. Geçtiğimiz günlerde İşçi
Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi şubat
ayında yaşanan iş cinayetlerinde yaşamını yitiren
işçileri açıkladı. Açıklamaya göre, ulusal ve yerel
basın ile işçilerin çalışma arkadaşlarının
bildirimine göre şubat ayında en az 123 işçi iş cinayetinde
yaşamını yitirdi. Uluslararası kuruluşlar, ILO ve
Dünya Sağlık Örgütü iş kazası sonucu -ki biz buna iş
cinayeti diyoruz- ölüm varsa istatistiklere göre altı meslek
hastalığı sonucu ölüm vardır
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Tamamlayacağım
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen, size iki
dakika daha ek süre veriyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Bu
durumda 123 iş cinayetinin olduğu ülkemizde yaklaşık 700
meslek hastalığı ölüm olabileceği gerçekliği de orta
yerde duruyor. Daha önce 2017 yılında kayıt altına
alınabilmiş 2.006 ölüm yaşandığını
belirtmiştik. AKP iktidarı boyunca 20.500 ölüm olduğu realitesi
orta yerde duruyor. Bu sabah Tuzla'daki bir antrepoda forkliftin
çarptığı rafların işçilerin üzerine devrilmesi sonucu
4 işçi yaralandı ve olay yerine çok sayıda itfaiye ve
sağlık ekibi gitti, şu anda henüz tedavi altındalar. Yine
Bursa'nın Nilüfer ilçesinde apartman inşaatı için kurulan
iskelenin dördüncü katında dengesini kaybederek düşen 44
yaşındaki Mustafa Asan kaldırıldığı hastanede
yaşamını yitirmiştir. İşçiler bu ülke
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Sadece
kayıtlara geçsin diye
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın
Danış Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Gerçekten
bu rakamları verirken iki defa değil üç defa düşünmek zorunda
kalıyor insan çünkü savaş olan ülkelerde bile bu rakamlarda ölümler
çok nadir yaşanıyor. Sivil ölümleri konusunu takmayanların
elbette iş cinayetleri yerine işveren teşviklerini
önceleyeceğini biliyoruz ama bu ülke bu politikalara mahkûm değildir,
mahkûm olmayacaktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim ben de.
Sayın Özel...
24.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Mavi Marmarada
hayatını kaybedenlerin ailelerine verilen sözlerin
tutulmadığına, Cumhurbaşkanının İstiklal
Marşıyla ilgili bazı ifadelerine ve 18 Mart Çanakkale Deniz
Zaferinin 103üncü yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün gazetelerde Mavi Marmara gemisiyle ilgili bir
haberi okuduk ve yüreğimiz dağlandı. Mavi Marmara
yaşandıktan sonra Türkiyenin resmî tavrı şuydu: Bir,
İsrail mutlaka özür dileyecek. İki, mağdurlara tazminat
ödeyecek. Üç, Mavi Marmara müze olacaktı. Bugün Mavi Marmaranın
Ro-Ro gemisine dönüştürülüp yük taşıma için
kullanılacağını okuduktan sonra şu şartlar
gerçekleşmiş oluyor: Müze olmadı Ro-Ro oldu. Tazminat yerine
İsrail 20 bin doları bir lütuf olarak, bahşiş olarak
verdiğini Latince kelimeyi özenle seçerek yaptı ve bunu kabul
ettiler, karşılığında da bütün davalar düştü.
İsrail özür dileyecekti, ülkeyi yöneten Sayın Erdoğan diyor ki:
Amerikan Başkanı telefonu ona verdi, ben dinledim, benden özre
karşılık gelebilecek bir şeyler söyledi. Kaydı yok,
kuydu yok, mektubu yok, yazısı yok. Mavi Marmara'da ölenler
sahipsizdir, Mavi Marmara'da hayatını kaybedenlerin ailelerine
verilen sözler tutulmamıştır. Bu ayıp Adalet ve
Kalkınma Partisi Hükûmetine yeter.
Hiç yerinde değilken, hiç ihtiyaç yokken 80
milyon yüreğine nakşedilmiş İstiklal
Marşını söylerken, örneğin Naim Süleymanoğlu dünyayı
kaldırdığında İstiklal Marşıyla hepimiz
ağlarken, millî atletimiz bayrağa sarılmış da göndere
çekilen bayrağı İstiklal Marşıyla işgal ederken,
hepimiz ağlarken, hepimizin gönlüne marşıyla, sözüyle ve
bestesiyle nakşedilmişken ülkenin Cumhurbaşkanı bu marşın
yüreğine değmediğini itiraf etmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun.
Bir dakika ek süre
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Aslında yapılan
mesele, cumhuriyetle, cumhuriyetin kazanımlarıyla, cumhuriyetin
kurucu kadrolarıyla, ülkenin kurucu babalarıyla hesaplaşmak,
onlara dil uzatmak, onlarla boy ölçüşmek, onların
yaptıklarına karşı benzer şeyleri yapıp kendisini
yeni Türkiye'nin kurucu lideriymiş gibi tescil ettirmeye çalışmaktan
başka bir şey değildir.
Erdoğanın cumhuriyetsiz, Atatürksüz,
İstiklal Marşsız bir Türkiye tasarrufuna karşı, bütün
gücümüzle cumhuriyet kazanımlarını, Atatürk'ün hedeflerini,
Atatürk'ün manevi şahsiyetinde bize emanet edilmiş olan her şeyi
savunmaya devam edeceğiz.
Son olarak, Sayın Başkan, 18 Mart Çanakkale
şehitlerinin yıl dönümü yaklaşmaktadır. 18 Mart
Çanakkale'yi geçilmez kılan, emperyal güçlere karşı
antiemperyalist duruşumuzun
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) -
tescil edildiği,
dünyadaki tüm ezilen mazlum ve mağdur halklara örnek olmuş bir ulusun
unutulmaz bir zaferidir ama ülkeyi yönetenlerin unutmaması gereken bir
şey daha var: Ölmüş bir çocuğun annesini meydanda yuhalatanlara,
kendisinden olmayanın şehidine dahi saygı duymayanlara
karşı Atatürkün topraklarımızda ölmüş Anzak askerleri
ve diğer ulusların askerlerine karşı söylediklerini
hatırlatmak lazım: Bu memleketin toprakları üzerinde
kanlarını döken kahramanlar, burada bir dost vatanın
toprağındasınız. Huzur içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçik'le
yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan harbe evlat yollayan
analar, gözyaşlarınızı dindiriniz. Evlatlarınız
bizim bağrımızdadır. Huzur içindeler, huzur içinde
uyuyacaklardır. Onlar bu topraklarda canlarını verdi, artık
bizim evlatlarımız oldular.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Kendi acısını
acı olarak gören, kendi kayıplarına ağlayan,
başkasının kaybettiğini meydanlarda yuhalatan, gözü
yaşlı anneyi düşman bilen, ötekileştirerek
arkasını kalabalıklaştırmaya çalışanlara
karşı; siz ötekileştirdikçe biz Çanakkale duruşuyla
birleştireceğiz, siz ittikçe, kaktıkça biz
kucaklaşacağız, siz ayrılıkları savundukça biz
birliği, beraberliği, vatanın bölünmezliğini -hem fiziken
hem ruhen- savunacağız diyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Bostancı
25.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, 18
Mart Çanakkale Zaferinin 103üncü yıl dönümüne ve
Cumhurbaşkanının ifadelerinin milletin mutabakatı olursa
İstiklal Marşının bestesine ilişkin bir düzenleme
olabileceği bağlamında olduğuna ilişkin
açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, teşekkürler.
Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki
dünyada eşi/ En kesif orduların yükleniyor dördü beşi/ Tepeden
yol bularak geçmek için Marmara'ya/ Kaç donanmayla sarılmış
ufacık bir karaya. Bu şiiri herkes bilir, Mehmet Akif Ersoy,
İstiklal Marşımızın şairi, Çanakkale şehitleri
için bu destanı kaleme almış ve oradaki atmosferi çok güzel
anlatmıştır. Bir mısrada da Bedrin aslanları ancak
bu kadar şanlı idi. diyerek Çanakkale şehitlerini Bedirin
aslanlarıyla mukayese ederek bizim değer dünyamızda nereye
karşılık geldiklerine ilişkin bir çarpıcı ifade
kullanmıştır. Çanakkale Harbi, Çanakkale Zaferi, Anadolunun her
tarafından Osmanlı İmparatorluğunun bütün
topraklarından gelen insanların ortak bir şekilde,
vatandaşlarımızın, kardeşlerimizin ortak bir
şekilde yedi düvele karşı sergiledikleri bir dik duruş,
şanlı bir zaferdir. Milletlerin nasıl oluştuğuna
ilişkin çok çeşitli tartışmalar vardır. Renan, milleti
plebisiter bir ruhla her gün güncellenen bir kolektif varlık olarak
tanımlar. Doğrudur, milletin bir tarafı rasyonelliktir ama
milletin diğer tarafı da kendi hikâyesinde saklıdır.
Bizim bu coğrafyadaki milletimiz, Çanakkale
Zaferinin ve yine başka zaferlerin işaret ettiği gibi
kardeşliğin değil, kan kardeşliğinin üzerine kurulu
bir millettir. O yüzden Çanakkale Zaferi ve onun
hatırlattığı bütün o geçmişte
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Sayın Bostancı, ek sürenizi
veriyorum.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) -
yaşadığımız zaferler ve bütün savaşlar bu
milletin kan kardeşliğini perçinleyen bir geçmiştir. Sadece
geçmişte kalmamıştır, aynı zamanda geleceğe
taşınması kastıyla böyle bir bağlama
yerleşmiştir. Çanakkale Zaferinin bir tarafı emperyal dünyaya
karşı haysiyetli, vakur bir duruş, hayatını hiçe sayan
bir tavır ve heybetli bir meydan okuma, kesin bir zaferdir; düşmanla
boğaz boğaza yapılan bir mücadeledir.
Çanakkale Zaferinin bir diğer tarafı,
Anzak askerleri, bu topraklarda hayatını kaybetmiş olan
yabancı güçler, burayı sözde fethe gelmiş olanlar ama
hayatlarını kaybetmiş olanlara karşı Atatürkün o
meşhur sözlerinde sergilediği
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Ek sürenizi tekrar veriyorum
Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
insani, ahlaki
ve vicdani tavırdır. Mehmetçiklerle birlikte koyun koyuna yatan Anzak
askerlerinin artık bizim evlatlarımız olduğunu söyleyen
insani tavırdır. Biz her ikisini de hatırlayarak bugüne ve
geleceğe bakıyoruz.
Çanakkale zaferlerinin bir diğer tarafı,
1911 Bingazide İtalyanlara karşı savaşın önemli
komutanlarından, Çanakkalede yıldızı parlayan askerî deha,
daha sonra Yıldırım Orduları Komutanı ve nihayet 19
Mayısta Millî Mücadeleyi ateşleyen Atatürkün askerlerimize ölümüne
bir zaferi işaretleyen o sözleriyle tarihe geçmiş ve Türkiye
Cumhuriyetinin kuruluşunun, Atatürkün riyasetinde, silah
arkadaşlarıyla birlikte, kilometre taşlarını
oluşturan bir geçmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Son bir dakikanız
Buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) O yüzden,
Çanakkale Zaferi sadece geçmişte olmuş bitmiş bir zafer
değil, hatıraları ve çağrışımlarıyla bu
milletin kan kardeşliği üzerine kurulmuş olan ortak kader ve
geleceği üzerine bize sürekli hatırlatmalar yapan bir tarihsel
geçmiş olarak geleceğe taşınması gereken bir anlam
ifade eder.
Diğer taraftan, İstiklal
Marşına ilişkin tartışmalar hususundaki kanaatimiz,
tavrımız şudur: Bizim İstiklal Marşımız
milletin ortak marşıdır; sözleriyle, bestesiyle hepimizin bugün
karşısında hazır ola geçerek saygı gösterdiğimiz
ve milletin varlığını sembolleştirmiş bir
marş olarak değerlendirdiğimiz bir marştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Peki, buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) İstiklal
Marşının bestesine ilişkin geçmişte de birtakım
tartışmalar oldu. Bu tartışmalar bestenin zorluğundan
kaynaklanıyor. Elbette bu tartışmalar yapılabilir. Bu
tartışmaları yaparken aranan milletin ortak
mutabakatıdır. Eğer milletin bir mutabakatı olur ise ancak
o zaman İstiklal Marşının bestesine ilişkin bir
düzenleme olabilir. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesi
bu bağlamdadır.
İstiklal Marşı gibi siyasal
farklılıkların ötesinde hepimizin ortak değeri olan bir
marşa ilişkin bu tür teknik tartışmaları siyasal
angajman duygusuyla değerlendirmeyi uygun bulmadığımızı
ifade etmek isterim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim sayın
milletvekilleri.
ERKAN HABERAL (Ankara) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Haberal
ERKAN HABERAL (Ankara) Sayın
Başkanım, kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
BAŞKAN Bir dakika yerinizden
Lütfen bir dakika içinde tamamlayın ama.
26.- Ankara Milletvekili Erkan Haberalın, nisanda
yapılacak seçimlerde yabancı sermayenin bütün temsilcilerini Ankara
Sanayi Odası Meclisine sokmaya çalıştıklarına
ilişkin açıklaması
ERKAN HABERAL (Ankara) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Ankara Sanayi Odası ve Ticaret Odası
seçimleri nisan ayı başında yapılacaktır.
Aldığımız duyumlara göre, yabancı sermayelerin
temsilcileri özellikle Sanayi Odasında söz sahibi olabilmek için bir temsilcileri
yetmezmiş gibi bütün temsilcilerini Sanayi Odası Meclisine sokmaya
çalışmaktadır. Buradan Ankara Sanayi Odası
Başkanına sesleniyorum: Burada bulunması gereken temsilciler
yerli ve millî olmak zorundadır. Temsil edilmesi gereken sermeye Türk
sermayesi, temsil edilmesi gereken sanayici Türk sanayicisi olmak
zorundadır. Aksi takdirde Ankara sanayisi sahipsiz, sanayicisi temsilcisiz
kalır. Ankara Sanayi Odası Başkanı ve yöneticilerini bu
konu üzerinde dikkatli olmaları konusunda bir kez daha uyarırken
gözlerimizin üzerlerinde olacağını da özellikle belirtmek
istiyorum.
Sizlere de çok teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Ben de teşekkür ederim Sayın
Haberal.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkanım, Çanakkale Savaşına ilişkin bir
dakikalık söz istiyorum.
BAŞKAN Bir dakika içinde tamamlayın
lütfen Sayın Danış Beştaş.
27.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Çanakkale Savaşında
yaşamını yitirenleri rahmetle andığına ve
Çanakkalede oluşan birlik, kardeşlik ruhunun bugün Zeytin Dalı Harekâtıyla
parçalandığına ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Birinci Dünya Savaşı sırasında
bir paylaşım savaşı vardı ve bu paylaşım
savaşında, Çanakkalede kendi topraklarını, ülkesini
korumak adına toprağa düşen herkesi saygıyla anıyorum.
Çanakkalede Türk-Kürt kardeşliği aslında bir Eşme ruhuydu,
bunu yakın tarihte de gördük. Ancak, Çanakkalede oluşan birlik,
kardeşlik ruhu bugün Zeytin Dalı Harekâtıyla, saldırı
savaşıyla parçalanıyor, bunu üzülerek izliyoruz. Toplumsal
kutuplaşma zirve yaptı ve nefret suçları işlenmeye devam
ediyor. Gerçekten yani son olarak da şunu söylüyorum:
Yaşamını yitirenleri rahmetle anarken bugün bu kardeşlik
ruhunun parçalandığını ve buna son vermezsek ilerisinin çok
daha karanlık olacağını hatırlatmak istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Gündeme geçiyoruz ve birleşime on beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.06
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.25
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Bülent
ÖZ (Çanakkale)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
V.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, 15/3/2018 tarihinde Grup Başkan Vekili
Adana Milletvekili Meral Danış Beştaş tarafından,
uluslararası birçok kurumun yayınladığı rapor veya
endekslerde Türkiyede gün geçtikçe eşitsizliklerin
derinleştiğinin gözlemlendiğine ve ülkenin farklı alanlarda
kötüye giden gerçekliklerini tespit ederek çözüm yolları
geliştirebilmek amacıyla verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15
Mart 2018 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 15/3/2018 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından,
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Meral
Danış Beştaş
Adana
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
15 Mart 2018 tarihinde Adana Milletvekili Grup
Başkan Vekili Meral Danış Beştaş tarafından
Uluslararası birçok kurumun yayınladığı rapor veya
endekslerde Türkiye'de gün geçtikçe eşitsizliklerin derinleştiği
gözlemlenmektedir. Ülkenin farklı alanlarda kötüye giden gerçekliklerini
tespit ederek çözüm yolları geliştirebilmek
amacıyla Türkiye
Büyük Millet Meclisine verilmiş olan 7125 grup numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin diğer önergelerin önüne
alınarak görüşmelerinin 15/3/2018 Perşembe günkü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
İzmir Milletvekili Sayın Ertuğrul Kürkcü konuşacak.
Buyurun Sayın Kürkcü. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir)
Sayın Başkan, sevgili arkadaşlar; grubumuzun önerisi üzerine söz
aldım.
Bu araştırma komisyonu kurulması
önerimizin son derece sağlam maddi gerekçeleri var çünkü bütün iç ve
uluslararası göstergeler ekonomide, siyasette, hukukta, insan
haklarında, eğitimde eşitlik prensibinin hayata uygulanmasında
son yıllarda artan ölçüde bir gerilemeyle karşı
karşıya olduğumuzu gösteriyor.
Uluslararası Şeffaflık Örgütünün
2017 yılı raporu Türkiye'nin 6 puan daha gerileyerek 40 puanla 180
ülke arasında 81inci sıraya gerilediğini gösterdi. Daha önceki
yıla göre, yolsuzluk konusunda 9 basamak gerileyerek 75inci sıraya
düşmüştük. Bu gerileme devam ediyor ve 35 OECD üyesi devlet
arasında da sondan 2nci sıraya gerilendi.
Dünya Ekonomik Forumunun
yayınladığı Cinsiyet Eşitsizliği Raporu gene
Türkiye'yi 144 ülke arasında 131inci sıraya doğru iteledi.
Fakat aynı rapor da daha geçtiğimiz on yıl içerisinde son derece
ağır bir iç savaş ve soykırım faciasından
geçmiş olan Ruandanın en fazla kadın parlamenter
sıralamasında 4üncü sıraya yükseldiğini bize gösteriyor.
Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütünün
raporları Türkiye'nin basın özgürlüğü sıralamasında
180 ülke arasında 155inci sıraya gerilediğini gösterdi. Amerika
Birleşik Devletleri merkezli Freedom Houseun Dünyada Özgürlükler
Raporunda da Türkiye ilk kez özgür olmayan ülkeler arasına
katılmış oldu.
UNICEFin Geleceği Kurma, Çocuklar ve Zengin
Ülkelerde Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında da Türkiye 41
ülke arasında 36ncı sırada. Eğitim kalitesinde de sonuncu
sırada.
Aslında, bütün bunlarda kimi öznellikler
olduğu söylenebilir. Ama net sayılar, net göstergeler var. Bunlar,
esasen, asıl uyarıcı olması gereken şeyler. Bu
raporların geçerli ve yol gösterici olduğu konusunda bir
tartışma yok ama tartışılır ise
tartışılmaz başka şeyler var. Örneğin, Dünya
Zenginlik Endeksi Raporu, Güney Afrika merkezli bir uluslararası
araştırma kuruluşunun yayınladığı, 2017de
Türkiyede kişisel zenginlikte yüzde 7 bir düşüş var. Türkiyeyi
terk eden profesyoneller ve zenginlerin sayısı 2017de 7 bin, bir
önceki yılda 6 bindi, bu trend devam ediyor. Daha da önemlisi,
uluslararası öğrenci değerlendirme raporlarında Türkiye,
özellikle 2006dan beri sürekli bir düşüş gösteriyor; ortalamanın
altındadır ve okuduğunu anlama yetisi bakımından
Türkiyedeki öğrenciler OECD ortalamasının daha da altına
düşmüşlerdir. Dünyanın en önemli 500 üniversitesi arasında
artık Türkiyeden kimse yoktur.
Ama Türkiyede bir başka zenginlik ve refah
artışı da var. Bunlar, daha çok AKP Hükûmetiyle iş yapan
sermaye grupları. Bunlar arasında Cengiz Holding, Limak Grup, Kolin
Grup, Çalık Holding, Sancak Grubu, Torunlar grubu ve Ciner Grubu
başı çekiyorlar. Bu, sermayesini Türkiyeden kaçıran ya da
sermayesini elden çıkaranların yerini almaktan ibaret bir ilerleme.
Yoksa gerçek bir katma değer ve gerçek bir zenginlik Türkiyeye katarak
gerçekleşmiş zenginleşmeler değil.
Sayın Başkan, bir dakika daha rica
edebilir miyim, bitirmek için?
BAŞKAN Buyurun Sayın Kürkcü.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (Devamla) Bunlar elbette
kendi kendine olmuyor, bir ekonomi politikası, bir toplumsal siyasetin
ürünüdür. Sonuç olarak, Türkiye aslında uluslararası literatürde
Crony capitalism denilen yani ahbap çavuş ya da eş dost kapitalizmi
ilkesine göre bir büyüme ve sermaye birikimi prensibi yürütmektedir. Bu da
Hükûmetle yakın ilişkilerde olanların yükseldiği, buraya
ayak uydurmayanların ya da uluslararası standartları ileri
sürenlerin kenara atıldıkları bir yeni ilişki biçimidir. Bu
yeni ilişki biçimi bir askerî sınai kompleksi, bir savaş
endüstrisini, enerji ve inşaata dayalı bir büyümeyi öngören bir
stratejidir. Böyle olması kaçınılmaz olarak bu gerileme
rakamlarını ortaya koymaktadır ama ben eminim ki şimdi AKP
sözcüsü arkadaşımız gelecek ve Cumhurbaşkanımız
kurt işareti yapmadı. dedikleri gibi, bunların gerçek
olmadığını anlatacaktır ama gerçeğin ölçüsü onun
sınanabilir olmasıdır. Sınanabilir gerçeklikler bakımından
maalesef bu siyaset Türkiye'yi yolsuzluk sıralamasının en dibine
düşürmüştür. Meclisin bir an önce bu konuda bir adım atması
gerekecektir.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisi
üzerinde şimdi de Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Manisa
Milletvekili Sayın Özgür Özel konuşacaklar.
Buyurun Sayın Özel. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Grup önerisinin içeriğinde de var
uluslararası örgütler, derecelendirme kuruluşları ve Türkiyeyle
ilgili gidişatı tarif eden endeksler, sıralamalar. Grup
önerisinde olanlara ilaveten birkaç tane söyleyeyim: Örneğin,
Uluslararası Şeffaflık Örgütü 2017 Yolsuzluk Algı
Endeksinde Türkiye 6 puan gerilemiş ve 180 ülke arasında 81inci
sıraya düşmüş, sadece bir yıl içerisinde. Cinsiyet
Eşitsizliği Raporu var, 144 ülke arasında 131inci
sıradayız. Sınır Tanımayan Gazeteciler Raporuna göre
2017 yılında basın özgürlüğünde 180 ülke arasında
155inci sıradayız. Sondan 25inciyiz 180 ülke arasında. 2018
Dünya Özgürlükler Raporuna göre Türkiye ilk defa özgür olmayan ülkeler içinde
sıralandı, öyle kategorize edildi. Bunların hepsi büyük
sıkıntılar. Bu Parlamentoda görev almış olan bütün
milletvekilleri için yurt dışına gittiğinde yüzümüzü
kızartacak durumlar ama herhâlde en çok üzerinde düşünmesi gerekenler
iktidar sıralarında oturan değerli milletvekilleri.
Bugün ne açıklandı? Bugün GRECOnun 2 tane
raporu açıklandı, önümüzdeki günlerde Türkiyede ve dünyada çok
konuşulacak. Peki, hızlı bir şekilde göz
attığımızda GRECOnun raporunda
Önce GRECO nedir? diye
bir bakalım, Avrupa Konseyi bünyesinde faaliyet gösteren Yolsuzluğa
Karşı Devletler Grubu. GRECO Türkiyeyle ilgili bir rapor yazdı,
maalesef zehir zemberek. Diyor ki: Son yasal değişiklikler
yargı bağımsızlığını tehlikeye
atmıştır. HSK üyelerinin yargı mensupları
tarafından değil de Cumhurbaşkanı ve onun hükmettiği
Türkiye Büyük Millet Meclisindeki çoğunluk grubu tarafından
belirleniyor olması büyük endişe kaynağıdır. Hâkim
adaylarının seçilmesi, istekleri dışında
görevlendirilmesi uygulamaları tamamen sorunludur. Parlamentodaki yasama
süreci şeffaf değildir. Milletvekili etik kanunu hâlen
çıkmamıştır. Siyasetin finansmanı konusu hâlen büyük
bir hayal kırıklığı olmaya devam etmektedir. Ve GRECO
22 tane tavsiyede bulunduk Türkiyeye, sadece 2 tanesine uydular, 20 tanesini
reddettiler. demektedir. Bu böyle herhangi bir kuruluş değil,
Türkiyenin de temsil edildiği Avrupa Konseyinde Yolsuzluğa
Karşı Devletler Grubu ve öyle bir şey ki söylediği sözün
bütün dünya tarafından ciddiye alındığı,
yazdığı raporun son derece önemli olduğu GRECOya belki
yarın -bilmiyoruz- Cumhurbaşkanı çıkacak Sen kim oluyorsun
be? diyecek ama öyle değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Başkanım, bir
dakika
BAŞKAN Tamamlayın lütfen bir dakikada.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Türkiyeye güven olsun,
dışarıdan yabancı yatırımcı gelsin,
turizmimiz iyi olsun, ülkemiz cazip bir ülke olsun diyorsanız öyle
GRECOya mesela Sen kimsin? Bizim için yok hükmündedir. diyemezsiniz.
Bilmiyorum bu çılgınlık da yapılacak mı, bu utanç da
Türkiyeye yaşatılacak mı bilmiyorum ama bildiğimiz bir
şey var, biz ana muhalefet partisi olarak geçtiğimiz yıl
şubat ayında parlamenter demokrasinin güçlendirilmesi paketini
sunmuştuk, paketin 17 maddelik ve 55 maddelik iki bileşeni
vardı. 17 maddelik bileşeni siyasi ahlaksızlıkla mücadele
ve siyasi etik kanununu öneriyordu, 55 maddelik diğer değişiklik
ise siyasi partilerin ve seçimlerin finansmanı kanun teklifini. Bugün
bakıyorsunuz, GRECOnun en çok üstünde durduğu, basın
açıklamasında yazdığı, siyasetin finansmanı
konusuna geçen sene Gelin yapalım. demişiz. Siyasi etik kanununun
çıkmaması kabul edilemez. diyor, Gelin kuralım. demişiz.
Ne saydıysa eğer bizi dinleseydiniz bu hâle düşmeyecektik ve
GRECOnun raporundan bu kırmızı kartı yemeyecektik. (CHP
sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Yapıcı muhalefet
istiyorsunuz.
Son söz olarak şunu söyleyeyim: Diyorsunuz ki
Muhalefet katkı versin, katkı vermiyor, bilmem ne. Hiçbiri
doğru değil. Bakın, mikrofon da kapandı, kimse duymuyor,
biz bize söylüyorum, Hiçbir tanesi doğru değil, yapıcı
katkı yok. filan diyorsunuz. Aslında nelerin olduğunu
görüyorsunuz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Özel.
ÖZGÜR ÖZEL (Devamla) Bu kadar yapıcı
katkılardan bir satır yararlanmamış bir iktidar partisi
kendi Hükûmetini, kendi grup yönetimini sorgulamak durumundadır.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Yıldız Seferinoğlu konuşacak.
Buyurun Sayın Seferinoğlu.
AK PARTİ GRUBU ADINA YILDIZ
SEFERİNOĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP grup önerisi hakkında konuşmak üzere grubum
adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Çanakkale kahramanlarımızı bu
vesileyle de saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Tarihî tecrübemiz, kadim medeniyet birikimimiz,
insanı yücelten manevi değerlerimiz bugünün dünyasında temel hak
ve hürriyetleri sağlam bir zeminde inşa etmemizin de güvencesidir.
Şiarımız etnik kimliği, mezhebi ve inancı ne olursa
olsun herkesi bağrına basan, onları eşit
vatandaşlık ile evrensel ilkeler ve değerler temelinde
demokratik bir ortak yaşam bilincine ulaştıran bir
anlayışı daha güçlü bir şekilde hayata geçirmektir.
Türkiye, AK PARTİ hükûmetlerinin
anlayışında 80 milyonun aynı vatan toprağı
üzerinde, aynı bayrağın gölgesinde, aynı hedef ve idealler
çerçevesinde bir ve beraber yaşamayı sürdürecekleri bir ülkedir.
Türkiye hiç kimsenin dininden, dilinden, etnik kökeninden, renginden,
mezhebinden, yaşam tarzından dolayı dışlanmadığı,
horlanmadığı, kendisini yalnız ve ötelenmiş, kimsesiz
hissetmediği bir ülkedir. 80 milyonun kendi kimliğiyle, kendi
kültürüyle, inancıyla ve yaşam tarzıyla birbirine anlayış
ve hoşgörü içinde bakması Türkiyenin de, geleceğin güçlü
Türkiyesinin de yegâne kaynağı ve hazinesidir.
Millî iradenin en iyi şekilde tecelli etmesi,
özgürlüklerin en geniş şekilde kullanılması ve temel hak ve
hürriyetlerin teminat altına alınması yeni ve güçlü Türkiyenin
olmazsa olmazlarındandır. On beş yıllık AK PARTİ iktidarları
döneminde yasakların kaldırılması, özgürlüklerin
genişletilmesi, birlikte yaşama kültürünün daha da güçlendirilmesi
için çok sayıda cesur reformlar yapılmıştır.
İnsanı yaşat ki devlet yaşasın.
anlayışıyla devlet hizmetlerinde kalitenin, yaygınlığın
ve hızın artması için reformlarımıza inşallah
devam edeceğiz.
Şu an devam eden olağanüstü hâlin 15
Temmuz askerî darbe teşebbüsünün ardından ilan edildiği
malumunuzdur. 15 Temmuz darbe teşebbüsü Anayasaya, demokrasiye, hukukun
üstünlüğü ve insan haklarına şiddetli bir
saldırıydı. Olağanüstü hâl döneminde alınan idari
kararlar ve yapılan işlemler yargı denetimine elbette tabidir.
Olağanüstü hâl süresi boyunca idare mahkemeleri için tek sınırlama
bu süre içerisinde alınan idari kararlar hakkında yürütmeyi durdurma
kararı verilememesiyle sınırlıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
YILDIZ SEFERİNOĞLU (Devamla) Sözlerimi
tamamlayabilir miyim?
MUSTAFA AKAYDIN (Antalya) Bir şey demiyorsun
ki kardeş zaten.
BAŞKAN Buyurun, bir dakika ek süre veriyorum.
YILDIZ SEFERİNOĞLU (Devamla) Sonuç
olarak, Hükûmetimiz olağanüstü hâl şartlarında olmamıza
rağmen
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Üç dakikaya düşsün diye
oy kullanmıştınız, hatırlatayım, devam edin,
helalühoş olsun iki dakika.
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) On dakikaydı bu süre, üçe
siz düşürdünüz.
BAŞKAN Sayın Özel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bunu bilin, konuşun.
BAŞKAN Sayın Özel, herkes biliyor
süresini.
YILDIZ SEFERİNOĞLU (Devamla) Sayın
Özel, cümlemi tamamlamak istedim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, bunu bilsin.
BAŞKAN Sizin müdahale etmenize gerek yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, niye yetmiyor,
niye yetmiyor yani?
BAŞKAN Her seferinde bunu söylüyorsunuz,
lütfen
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) On dakika vardı, üç olsun
diye oy kullandırdılar size.
BAŞKAN Sayın Seferinoğlu, bir
dakikalık ek süre veriyorum, tamamlayın lütfen.
YILDIZ SEFERİNOĞLU (Devamla)
Aslında sadece sözlerimi tamamlamak üzere ek süre istemiştim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) İşte on dakika
vardı, on dakika.
YILDIZ SEFERİNOĞLU (Devamla) Size az
önce bir dakika ilave süre verildi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Çünkü ben
Kısalmasın. demiştim, kısaltan sizsiniz.
YILDIZ SEFERİNOĞLU (Devamla) Sonuç
olarak, Hükûmetimiz olağanüstü hâl şartlarında olmamıza
rağmen, vatandaşların temel hak ve özgürlüklerinin
korunması konusunda azami çaba göstermektedir.
Bu duygu ve düşüncelerimizle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
Gördüğünüz gibi süremi de tamamlamıyorum,
gözünüz aydın.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) On dakikayı üç dakikaya
siz indirdiniz, siz.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Seferinoğlu.
Halkların Demokrasi Partisi grup önerisini
oylarınıza sunacağım
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
aranmasını istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Öneriyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.44
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Bülent
ÖZ (Çanakkale)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım:
Öneriyi kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.02
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Bülent
ÖZ (Çanakkale)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
ikinci oylamasında da karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım:
Öneriyi kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Katip üyeler arasında anlaşmazlık
olduğundan oylamayı elektronik cihazla yapacağız.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Öneri kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün
19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
2.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, yerel radyo ve
televizyonların sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş
olan (10/2291) esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin
ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 15 Mart 2018 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
15/3/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 15/3/2018 Perşembe
günü (bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel
Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Özgür
Özel
Manisa
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan,
yerel radyo ve
televizyonların
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla, (10/2291) esas numaralı Meclis
araştırması önergesinin görüşmesinin, Genel Kurulun
15/3/2018 Perşembe günlü (bugün) birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN Önerinin gerekçesini açıklamak
üzere, öneri sahibi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Sayın Mehmet Bekaroğlu konuşacaklar.
Buyurun Sayın Bekaroğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET BEKAROĞLU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; yerel radyo ve televizyonların sorunlarıyla
ilgili bir önerge verdik, bu önergenin gerekçesini size
açıklayacağım.
Değerli arkadaşlarım, yerel radyo ve
televizyonlar, 90lı yıllarda önce geçici lisansla kuruldu, çok büyük
zorluklarla, sıkıntılarla kuruldu ama yerelde çok önemli
işler yaptılar, bunları biliyorsunuz. İstihdam
sağlamaktan yerel kültürün korunmasına kadar, demokrasinin
yerleşmesine, yerel yönetimlerin denetlenmesine kadar çok önemli
işler yaptılar. Çok sayıda televizyon, onlarca televizyon, her
gün sayısını bilmediğimiz değişik televizyonlar
ve radyolar açılıyor, kapanıyor, çok sayıda da radyo var.
Eskişehirde Kanal 26, Boluda Merkez TV, KONTV, Muğlada Kent TV,
Rizede Kaçkar TV, TV52
TV52 geçtiğimiz günlerde Orduda kapandı ama
yani biraz sonra söyleyeceğim nedenlerden dolayı değil, orada
Enver-Numan kavgasından dolayı kapandı, yakında
açılır sanıyorum. Diyarbakırda Gün TV gibi bu TVler o
şehirlerin markası hâline gelmiş durumdalar. (Uğultular)
BAŞKAN Biraz sessizlik sayın
milletvekilleri
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, bu radyo ve özellikle televizyonlar karasal yayın
yapıyorlardı ama zaman içinde teknolojinin gelişmesi,
bunların ekonomik olarak zayıflaması sonrasında karasal
yayınlar izlenmez hâle gelince uyduya çıkmak zorunda kaldılar.
Uyduya çıkma ise çok pahalı bir şey. Hem uydudan yani uyduya
çıkmak için uydu yayın lisansı alması 300 bin lira
civarında bir para oluyor, ayrıca ayda 70 bin lira civarında
kira ödüyorlar. Bunları yerel televizyonların ödemesi mümkün
değil.
Değerli arkadaşlarım, temel sorun,
yerel radyo ve televizyonlar ile ulusal radyo ve televizyonların aynı
kurallara tabi olmaları, aynı masrafları yapıyor
olmaları; bu, tabii, mümkün olmuyor. Bu rakamların çok yüksek
rakamlar olduğunu, bu rakamlarla yerel radyo ve televizyonların
yaşayamayacağını herkes söylüyor. Sayın
Ulaştırma Bakanıysa diyor ki: Biz fiyatları yüzde 60
indirdik.
Değerli arkadaşlarım, aslında
yüzde 60 fiyat filan inmedi. Teknik bir kavram var MPEG-2 diye, bunlar uyduya
çıkmak için kullanılan platformdur, yerel televizyonlar bunu
kullanıyorlar, daha ucuz oluyor ama yeni platform, yeni televizyonlara,
HD dediğiniz televizyonlara uygun platformlar var MPEG-4, bunu
kullanmaya zorlanıyor Bunu kullanırsan yüzde 60 indirim
yapacağım. diyor. Bunu yapmaları da mümkün olmuyor.
Dolayısıyla yerellerle ulusalları birlikte
çalıştırmak çok ciddi bir problem oluyor değerli
arkadaşlarım.
Şimdi, bakın, burada bunları bu
MPEGle yani platformla yarıştırmak yanlıştır.
Yerel televizyonlar ile ulusal televizyonları ayıran şey bu
megabayt dediğimiz sistemdir. 3 ve altında olan yerel
televizyonların fiyatını düşüreceksiniz. Bu fiyat
Azerbaycanda bin dolar değerli arkadaşlarım, bizde 5.500 dolar.
Bunu yerel televizyonların ödemesi mümkün değil.
Sadece bunlar değil değerli
arkadaşlarım. Yerel televizyonların başka ciddi problemleri
de var. RTÜKe para ödüyorlar. Ödeyemedikleri zaman kapanma cezası
alıyorlar. Cezalar reklamlara göre yapılıyor. Reklamların
yüzde 1 ve 3ü deniliyor ama ondan sonra da En az 15 bin lira olacak.
deniliyor. Yerel televizyonların zaten aylık geliri 15 bin lira. Bir
ceza aldıkları zaman en az 15 bin lira, kapanıyorlar
değerli arkadaşlarım.
Yerel televizyonların başka problemleri de
var. Reklam alamıyorlar. Korunması gerekiyor. Kültür
Bakanlığının bunlara el atması gerekiyor. Bu kamu spotlarıyla
ilgili bir ödeme yapılması gerekiyor. Kamu kurum ve
kuruluşlarının ihale ilanlarından yerel
televizyonların da pay alması gerekiyor. Bunlar yapılmazsa
değerli arkadaşlarım, bu televizyon ve radyoların
tamamı kapanacaktır.
Şimdi, bakın, belki Anadoluda küçük
şehirlerde olmayan; Ankarada, İstanbulda, İzmirde olanlar
için bu söylediklerim çok anlamsız filan
Yani Meclise gündem
yapılacak konu mudur, araştırma komisyonu kurulması gerekli
olan bir konu mudur? diye düşünebilirsiniz. İş öyle değil
değerli arkadaşlarım. Eğer küçük bir şehirde
yaşıyorsanız; Trabzonda, Eskişehirde, Diyarbakırda,
Vanda, Ağrıda yaşıyorsanız bu televizyonların o
şehir için ne kadar önemli olduğunu bilirsiniz. Değerli
arkadaşlarım, Anadoluda bu televizyonların haberleri mutlaka
izlenir, takip edilir. Bu televizyonların programları yerel kültür
Orada horonundan barına kadar bu televizyonlarda izlenir.
Dolayısıyla, hani, farklı renkler zenginliğimizdir
dediğimiz şeyler bu televizyonlarda yaşatılır.
Bu önergeye destek verin değerli
arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Yarım dakika
BAŞKAN Lütfen.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Araştıralım
ve bu yerel televizyonlar için ihtiyacın ne olduğunu tespit edelim.
Bir komisyon kurulsun, teknik bir çalışma yapsın ve Hükûmetimize
ve yetkililere, yapılması gerekenleri iletelim. Bunlar
yapılsın ve bu televizyonlar yaşasın değerli
arkadaşlarım.
Bakın, o kadar çok dava var,
sanatçıların telif hakkı ile yayıncı birlikleri
arasında çok ciddi davalar var ve büyük rakamlar bunlar. Bu rakamları
bu insanların ödemesi mümkün değil.
Bütün bunları düzenleyelim ve herkes rahat
etsin diyor, saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bekaroğlu.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
Adana Milletvekili Sayın Meral Danış Beştaş
konuşacaklar.
Buyurun Sayın Danış Beştaş.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA MERAL DANIŞ BEŞTAŞ
(Adana) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Cumhuriyet Halk Partisinin özellikle yerel
televizyonların yaşadıkları sıkıntılar
konusundaki önergesini destekliyoruz, öncelikle söyleyeyim. Çünkü şu anda,
hâlihazırda, uydu frekans ücretlerinde ulusal televizyonlar ile yerel
televizyonlar arasında gerçekten ciddi bir ayrımcılık
yapılıyor. Yerel televizyonlar ulusal televizyonlarla aynı uydu
frekans ücretleri ödemektedir. Ulusal televizyonların TÜRKSATa
ödediği aylık frekans ücreti 20-25 bin dolar arasında. Aynı
ücreti, sırf uyduya çıktı diye, yerel televizyonlar da ödemek
zorunda bırakılıyor. Bu, ciddi bir eşitsizlik
yaratıyor.
Tabii, basın ve televizyonlar alanında
yaşanan sıkıntılar sadece bununla da sınırlı
değil, bunun kapsamını gerçekten genişletmemiz gerekiyor.
Şu anda, örneğin, Radyo Televizyon Üst Kurulunda bizim temsilcimiz
bile yok. Normalde 9 üyeli bir dağılım yapılması
gerekirken son seçimlerde temsiliyet hukuku tümüyle ortadan
kaldırıldı. İktidar partisinin çoğunluğu ele
geçirdiği başka bir yer hâline geldi ve zaten medyada var olan çok
seslilik değil, tek seslilik artık RTÜK üyeliklerinde bile
geçerliliğini koruyor.
Şimdi sandalye sayısı diyeceksiniz.
Evet, biz Meclisin 3üncü büyük partisiyiz. Vekiller düşürüldüğü
hâlde 50 milletvekiliyle bizim RTÜKte üyemiz yok ama MHPnin 2, CHPnin 2 ve
AKPnin 5 üyesi var. Bu da RTÜKe ve yayın hayatına nasıl
yaklaşıldığını ve
ayrımcılığın nasıl derinleştirildiğini
ortaya koyuyor.
Çoğulcu medya artık yok, tümüyle tekçi bir
medya tarafından bu alan kontrol ediliyor. Nefret söylemleri artıyor.
İnançlar, kültürler, diller, kimlikleri aşağılayan,
şiddeti teşvik eden ve toplumsal cinsiyet eşitliğine
aykırı, çocukların korunmasını göz ardı eden
yayınlar yapılıyor.
Tekçi anlayış medya alanında da
tahakkümünü sürdürmektedir ve farklı sesler tümüyle zapturapt altına
alınmıştır. Bu nedenle, şiddet üreten dizeleri de
özellikle Parlamentonun dikkatine sunmak istiyorum. Şiddet ve şiddet
dili, öfke ve nefret duygusu televizyon dizilerinde her gün yeniden yeniden
üretiliyor. Örneğin özel harekât dizilerinde, lütfen izleyin,
şiddetin, ayrımcılığın, kinin, nefretin,
ötekileştirmenin, düşmanlığın,
aşağılamanın, militarizmin nasıl teşvik
edildiğini göreceksiniz, tabii tahammülünüz varsa bu dizileri izlemeye.
Bununla birlikte, lisanslama alanında da çok
ciddi sıkıntılar var yani önergede her ne kadar yerel
televizyonların yaşadığı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla)
ayrımcılık öne çıkarılmışsa da bu da çok
önemlidir çünkü yerel televizyonlar mevcut bölgelerde -hangi bölgede, hangi
ildeyse orada- yerel siyasetin, çalışmaların, sivil toplumun,
halkın aynı zamanda haber alma hakkı açısından çok
büyük bir önem arz etmektedir. Yerel televizyonların
gelişkinliği, bu konuda yayın yapabilmesi ve onlara
kolaylık sağlanması aynı zamanda çağdaş
demokrasilerde olması gerekendir. Ama maalesef bu iktidar döneminde, her
alanda olduğu gibi, çoğulculuk, yerellik, farklılık
değil her alanda tekçilik dayatılmaktadır. Bu tekçiliğe karşı
bu önergeyi destekleyeceğimizi söylüyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Sayın Markar Eseyan konuşacaklar.
Buyurun Sayın Eseyan. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MARKAR ESEYAN (İstanbul)
Değerli Başkan, değerli milletvekilleri ve
saygıdeğer vatandaşlarımız; hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum.
Tabii ki yerel radyo ve televizyonlar önemsiz bir
konu değil. CHPli saygıdeğer hatibin görüşüne
katılıyorum, bizim önem verdiğimiz bir konu. Tabii, burada,
önergede özellikle uyduya çıkılmasındaki fiyat
yüksekliğinden bahsedildi. Bu konudaki şikâyet yerinde bir
şikâyettir. Ancak bu konuda maalesef CHP biraz geriden geliyor, ben burada
yerel radyo ve televizyonlara da bir müjde vermek açısından da bunu
ifade edeyim: Bu konuda zaten Hükûmetimiz bir çalışmayı
başlatmıştır. Hükûmet Sözcümüz ve Başbakan
Yardımcımız Sayın Bekir Bozdağın
başkanlığında yine Değerli Başbakan
Yardımcılarımız Fikri Işık ve Hakan
Çavuşoğlunun katılımlarıyla bu konuda bir kurul
kurulmuştu ve önemli mesafeler alındı bu konuda. Özellikle yerel
radyo ve televizyonlarımızın uyduya çıkarken daha adilane,
daha eşit şartlarda bu imkândan faydalanması yönünde çok önemli
bir çalışma yapılıyor. Ben burada yine yerel radyo ve televizyon
sahiplerine bir müjdeyi de şimdiden vermek isterim, bu vesile için CHPye
teşekkür ederiz: Bu konudaki çalışmalar yakında
nihayetlenecek ve bu konudaki sıkıntılar, fiyat yüksekliği
ve adaletsizlikler noktasında bir müjde de yakında değerli yerel
medya kuruluşlarımıza verilecektir. Tabii, burada işin
teknik kısmına girmek istemiyorum ama işte frekans
ziplemesinden tutun, pek çok teknik konuda bir çözüm üretilmeye
çalışılıyor. Dolayısıyla ben de bu Meclis
araştırması önergesinin aleyhinde konuşurken, burada bu
konunun öneminin altını çizmek ve bu konuda önemli girişimlerin
olduğunu hatırlatmak istedim.
Şimdi, diğer konuda, RTÜK konusunda da
gerçekten bu konudaki 6112 sayılı Yasaya
baktığınızda, burada eşit bir düzenleme
olmadığı iddiası da doğru değildir. Çünkü
buradaki aşağı yukarı 23 fıkrada düzenlenen suçlar
-hangisine bakarsanız bakın- buradaki 4 parti grubunun da gerçekten
bunların suç olduğu konusunda uzlaşacağı
suçlardır. Nedir bunlar? Cinsiyet ayrımcılığı,
her türlü ırk, dil, toplumsal kesim ayrımcılığı
gibi, şiddeti özendirmek gibi, teröre destek vermek gibi konularda bir suç
oluşmuşsa bu suçu büyük, küçük kuruluş ayrımına
götüremeyeceğimize göre, hukukta böyle bir anlayış
olmadığına göre burada cezada bir hassasiyet gösterilmesi
gerekir ki 6112 sayılı Kanunumuza baktığımızda,
o hassasiyet gösterilmiştir. Nedir o hassasiyet? O kuruluşun, o suçu
işleyen kuruluşun bir önceki aydaki gelirlerinin yüzde 1 ile yüzde
3ü arasındaki gelirlerinin
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) En az
diyor, en az.
MARKAR ESEYAN (Devamla) - Ve burada da bu kesin bir
ifadedir, yüzde 1 ve yüzde 3ünü aşmamak şartıyla ve burada
cezanın da tabii ki caydırıcılığına zarar
vermemek için, radyolar için en az 1.000 lira
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen, size de bir
dakika süre veriyorum
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Markar Bey, üç dakikaya siz
indirdiniz, on dakikaydı bu.
BAŞKAN El sallayarak benim size bakmamı
sağlamaya çalışmayın lütfen.
Bir talebiniz varsa Sayın Eseyan, lütfen, elinizi
kaldırırsınız ve bunu söylerseniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) On dakikaydı, üçe indi.
BAŞKAN - Böyle el sallayarak bir
işaretleşme yok.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bence iki dakika verin ama üç
dakikaya Markar Bey indirdi yani.
MARKAR ESEYAN (Devamla) Bakın, çok
karmaşık bir konuyu çok güzel bir şekilde toparladık.
BAŞKAN Bir dakika, buyurun.
MARKAR ESEYAN (Devamla) - Siz de böyle hatiplere
sahipsiniz, biz de sahibiz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sağ olun.
MARKAR ESEYAN (Devamla) Dolayısıyla
burada ceza, suç asla büyük, küçük kuruluş olarak
değiştirilemeyeceğine göre, burada, kanunda hassasiyet
gösterilmiştir ve yerel medyaya da bu konuda gelirlerine göre bir ceza
ortaya konmuştu. Ben bu arada listelere de baktım, taban cezalara yakın
cezalar verilmektedir, radyolara da televizyonlara da. Bu açıdan da bu
müjdeyi vermiş olalım, yerel radyo ve televizyonlarımıza
uydu konusunda yakında bir müjdeyi Hükûmetimiz açıklayacak.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Eseyan.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkanım CHP her konuda olduğu gibi geriden geliyor. diye
istiskal etti grubumuzu.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bu bir
eleştiri Sayın Başkan. Eleştirir, bunda ne var?
BAŞKAN Yani bu kadar bir cümle nedeniyle
sataşmadan dolayı söz almak, artık kürsüde hiçbir şeyin
konuşulmaması sonucunu doğuracak Sayın Bekaroğlu.
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul)
Sataşma... Geriden geliyor. demek sataşma.
BAŞKAN - Buyurun iki dakika. (CHP
sıralarından alkışlar)
Yani size söz vermediğim zaman arkasından
grup başkan vekili söz talep ediyor.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlunun,
İstanbul Milletvekili Markar Eseyanın CHP grup önerisi üzerinde AK
PARTİ Grubu adına yaptığı konuşması
sırasında Cumhuriyet Halk Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Değerli
arkadaşlarım, Sayın Eseyan yanlış bilgi verdi ya da
bilmiyor konuyu tam olarak.
BAŞKAN Siz de sataşıyorsunuz
şimdi.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ona da cevap verin.
MEHMET BEKAROĞLU (Devamla) Bu, 6112
sayılı Kanunda cezalarla ilgili, evet, bir önceki ayın reklam
gelirlerine göre ceza veriliyor ama deniliyor ki: 15 bin liradan az olamaz.
Sayın Eseyan; 10 bin idi, şimdi 15 bin oldu Sayın Eseyan. Takip
ediyorum ben bu işi çünkü Rizede çok televizyon kapandı. Bunun
-yerel televizyonlar için- zaten 15 bin, 20 bin lira geliri var. Belki
İstanbulda büyük bir televizyon için yüzde 1 oluyor bu 15 bin lira, 20
bin lira ama Rizedeki, Ağrıdaki bir televizyon için bu, gelirinin
yüzde 90ı, yüzde 95i oluyor.
Diğer konuda komisyon kuruldu, düzeltilecekti,
düzeltilmedi; değerli arkadaşlarım.
Bakın, Ulaştırma Bakanı Yüzde
60. diyor. Burada teknik bir konu var, o konuya çok fazla girmek istemedim.
Bugün, yerel televizyonlar, bu MPEG2 dediğimiz bir platformla
giriyorlar, MPEG4e zorlanıyor, O zaman indirim yaparım.
deniliyor. MPEG4 ne demek, biliyor musunuz? Televizyonlar HD yayın
yapıyor ya, onu alabilsinler; yerel televizyonlar üzerinde
çalışılıyor. Hâlbuki bu işin platformla bir ilgisi
yok, bu iş megabaytla ilgili bir iştir ve yerel televizyonların
3 megabayttan fazla ihtiyacı yoktur. 1.000 dolar yapılır, sembolik,
3 bin dolar alınır; bu iş çözülür. O nedenle, bunun için de
bakanlar arası bir şey kurmaya falan gerek yok. Meclis bu konuda bir
baskı oluşturursa, değerli arkadaşlarım, bunu kabul
ederseniz bu iş çözülür. Ne var? Yani dünya kadar komisyon kuruyoruz,
herkesi ilgilendiren bu konuyla ilgili bir komisyon kurulmasını talep
ediyoruz. Evet dersiniz AK PARTİnin değerli grup başkan
vekilleri ve herkes mutlu ayrılır buradan.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Para da
harcamıyoruz bu işe, para da harcamıyoruz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, yerel radyo ve televizyonların
sorunlarının araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilmiş olan (10/2291) esas
numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön
görüşmelerinin, Genel Kurulun 15 Mart 2018 Perşembe günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık
olduğundan oylamayı elektronik cihazla yapacağım.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar
yeter sayısı vardır, önerge kabul edilmemiştir
Gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Vergi Kanunları
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam ediyoruz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 533)
(x)
BAŞKAN Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Dünkü
birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun olarak
görüşülen 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının
ikinci bölümünde yer alan 34üncü maddenin oylama işleminde
kalınmıştı.
Şimdi, 34üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
35inci madde
üzerinde aynı mahiyette olmak üzere iki adet önerge vardır,
önergeleri birlikte işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 35inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral Danış
Beştaş Behçet
Yıldırım Mehmet
Ali Aslan
Adana Adıyaman Batman
Mahmut Toğrul Müslüm
Doğan
Gaziantep İzmir
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Zekeriya Temizel Bihlun
Tamaylıgil Musa
Çam
İzmir İstanbul İzmir
Lale Karabıyık Bülent
Kuşoğlu
Bursa Ankara
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki
önergelere katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK
(Rize) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde ilk olarak Adıyaman Milletvekili Sayın Behçet
Yıldırım konuşacaklar.
Buyurun Sayın Yıldırım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Teşekkürler
Başkanım.
Az önce, Genel Kurulda arkadaşlar Çanakkale
Zaferi üzerine konuşmalar yaptı. Evet, Çanakkale ruhu vardır, bu
ruha sahip çıkmak lazım; en çok da ben sahip çıkıyorum.
Niye sahip çıkıyorum? Çünkü dedem orada şehit, ailece
taraftarı olduğumuz Beşiktaş Futbol
Takımının o zamanki futbolcularının hepsi orada
şehit -gururla yaptığım- meslektaşlarım
Tıbbiyelilerin hepsi Çanakkalede şehit. Çanakkale ruhuna sahip
çıkıyoruz ama Eşme ruhuna da sahip çıkacağız.
Çanakkale ruhu neyse Eşme ruhu da odur. Eğer biz bu Eşme ruhunu
Orta Doğuda yakalamış olsaydık bugünkü Orta Doğudaki
bu çıkmazdan kolaylıkla çıkardık. Bu Eşme ruhunu bize
öneren Kürt halk önderi Sayın Abdullah Öcalan dinlenilseydi Türkiye
bugünkü bu pozisyonları yaşamıyor olacaktı.
Orta Doğuda yaptığımız en
son çılgınlıklardan birisi de Afrin
saldırısıdır. Bunun tartışılmasına bile
karşısınız. Havuz medyasının yalan ve yanlış
haberleriyle bu toplumu resmen rehin almış durumdasınız.
Biraz insaflı ve vicdanlı olun diyorum, tarafsız yayın
organlarını dinleyin; Birleşmiş Milletlerin, UNICEFin,
insan hakları örgütlerinin görüşlerine sahip çıkın. Orta
Doğuda kurtuluş ancak Türk ve Kürt halkının birlikte
hareket etmesiyle, Eşme ruhunu tekrar diriltmekle olur diye
düşünüyorum.
Arkadaşlar, madde üzerindeki görüşlerimiz
şudur: İki gün önce, yangından mal kaçırırcasına,
gözlerden uzak, televizyon yayınlarının olmadığı
bir gecede sabaha kadar süren gergin bir ortamda kirli bir ittifak yasası
kabul edildi. Şimdi, bu ittifakı eleştirmeyecek miyiz? Eleştirdiğimiz
zaman hemen sizden tepkiler geliyor. Bu ittifakın temelinde ne
vardır? İçeride ve dışarıda Kürt
düşmanlığı meselesi vardır, ırkçılık
vardır, şovenizm vardır, tekçi anlayış vardır.
Geçmişte birbirlerine olmadık hakaretler yapan iki parti nasıl
bu ittifakı kurdu? Kutuplaşmayı artıracak bu ittifakı
deşifre etmek, halka anlatmak en doğal hakkımız, bunu her
platformda dile getirip sizin Kürt düşmanlığınızı
her yerde teşhir edeceğiz
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) İftira
atma, iftira atma.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) -
siz de tersini savunun,
bir şeyiniz varsa gelin, burada söyleyin.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) İftira
atıyorsun, iftira.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) Biliyorsunuz, 14 Mart
Tıp Bayramını dün kutladık
AHMET UZER (Gaziantep) Her şeye maydanoz
olmak zorunda mısınız?
BEHÇET YILDIRIM (Devamla)
taleplerini dile
getiren meslektaşlarım bile gözaltına alındı. Bu
arkadaşlardan iki arkadaş gözaltına alındı. Bunlar
niye alındı? Yanlış sağlık politikalarınızı
eleştirdi ve bugüne kadar yapılan vaatleriniz artık karın
doyurmuyor, pratiğe gelelim dediler
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ)
Doğruları konuş, doğruları.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Yani
müdahale etmeyin lütfen ya.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ)
Doğruları konuş.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) Bunların hepsi doğrudur.
EJDER AÇIKKAPI (Elâzığ) İftira
atıyorsunuz, iftira.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) Şimdi,
yanlış politikalarınız yüzünden bugün binlerce
sağlık emekçisi mağdur hâlde. Bunların içerisinde doktor
var, ebe var; hemşire, teknisyen, laborant, evde bakım bölümü
mezunları ve engelli, yaşlı bakım mezunları
atanmayı bekliyor. Her gün onlarca telefon, mesaj, mail alıyoruz,
herkes bir an önce iş beklemektedir. İstihdam edilmeyi bekleyen
sağlık emekçilerinin atamalarının yapılmaması
sağlık emekçilerinin iş yükünü artırmıştır,
sağlık sektörünün ağır aksak ilerlemesine ve hizmetlerin
âdeta durma noktasına gelmesine sebep olmuştur. Atanamayan
sağlıkçı sayısı 450 bin civarındadır. 2017
yılında sadece 17 bin kişinin ataması
yapılmıştır. Verilen ek atama sözü yerine
getirilmemiş, bunun için atanamayan sağlıkçılar
telaşlı, stresli, psikolojisi bozuk bir şekilde bir an önce bu
atamalarının yapılmasını beklemektedir. OHAL sürecinde
güvenlik soruşturması kurumlar arası geçişten geçici süreli
hizmet alımlarına kadar her kademede kamu hizmetlerini kapsayacak
şekilde genişletilmiştir. İlgili yönetmelikte güvenlik
soruşturmalarının en geç altmış gün içerisinde
tamamlanması gerektiği açıkça belirtilmiş olmasına
rağmen sekiz, dokuz ayı bulduğu hâlde tamamlanmayan ve hiçbir gerekçe
sunulmadan olumsuz sonuçlanan güvenlik soruşturmaları bulunmaktadır.
Eğitimini tamamlayarak gerekli sınavda başarılı
olmuş, atanmaya hak kazandığı hâlde beklemek zorunda kalan
kişiler hem maddi hem de manevi sıkıntılar yaşamakta,
aynı zamanda ciddi bir gelecek kaygısıyla yüz yüze
kalmaktadır. Bazı kurumlarda ise bekleyişler kişilerin
özlük haklarında kayıplar meydana getirmektedir. Kişilere
haklarında yürütülen güvenlik soruşturmalarının neden
olumsuz sonuçlandığına dair bilgi verilmezken hak arama yolları
ise tamamen kapalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) Tamamlayabilir miyim?
BAŞKAN Lütfen son cümlenizi söyleyin.
BEHÇET YILDIRIM (Devamla) Bir devletin kendi
vatandaşlarını fişleme, kodlama, ihbar, keyfîlik ve benzeri
durumlarla hazırlanan güvenlik soruşturmalarına göre
sakıncalı ve sakıncasız olarak ikiye ayırması
demokrasiye ve evrensel hukuk ilkelerine aykırıdır diyor, Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
HALİS DALGILIÇ (İstanbul) Kim Kürt
düşmanıysa Allah belasını versin, terörist düşmanıyız
biz!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan...
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Yıldırımın kürsüde okuduğu metinde,
seslendirdiği metinde Kürt halkı düşmanı politikalar
yürüttüğümüz şeklinde...
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Aynen öyle!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) ...hakikatin
hilafına ve açık bir sataşma cümle geçmektedir. Bu çerçevede söz
almak istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
2.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının,
Adıyaman Milletvekili Behçet Yıldırımın 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 35inci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşması sırasında
Adalet ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle
konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, değerli arkadaşlar; zaman zaman Sayın
Yıldırım ve arkadaşları bu cümleyi kullanıyorlar
Kürt halkı düşmanı politikalar yürütülüyor. diye. Bunun
kastı nedir biliyor musunuz? Kürt halkına şöyle diyorlar: Bu,
Ey Kürt halkı! Bizim safımızda değilsiniz.
Karşıdakiler size düşmanlık yapıyor, siz de onlara
düşman olun. stratejisidir. Bir kere, düşmanlığa
dayalı dili, hakikatin reddettiği dili, Türkiye toplumsal ve politik
gerçekliğine hiçbir şekilde uymayan, bir politik strateji olan bu
kirli dili reddediyoruz.
İkincisi: Türkiyede Kürt kökenli
vatandaşlarımızın siyasette farklı eğilimlere oy
verdikleri, Türkiyenin geleceğine ilişkin farklı
yaklaşımları olduğunu herkes biliyor ama bu arkadaşlar
da lütfen kabul etsinler bunu; demokrasi ve özgürlükler diyorlar ya, Kürt
halkından bu kadarlık demokrasiyi ve özgürlüğü esirgemesinler.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar) Kürt
halkını terör örgütüyle özdeşleştiren, sadece o çerçevede
gören, onun dışına düşen kesimleri de tahkir etmek,
kışkırtmak, hasımlaştırmak için kullanılan
bu çirkin dili kesin bir şekilde reddediyoruz. Bu strateji sizlerin de
işine yaramaz, Türkiyenin de işine yaramaz. Demokrasi özgürlük
barış kardeşlik diyenler gerçekten böyle olsalar böyle bir
kirli dili tercih etmezler.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sizi dinliyorum Sayın
Beştaş.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Bostancı konuşmasında hatibimize yönelik olarak,
ayrıca grubumuza yönelik olarak kirli dil
kullandığımızı ifade etti, sataşmadan söz
istiyorum.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika.
3.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Doğrusu sayın hatibi dinlerken
barışı savunmanın ve savaşa karşı
olmanın neresi kirli dille ilgili çözebilmiş değiliz. Hatibimiz
bir realiteyi ifade etti. Şu anda Türkiyede hiçbir basın organı
Afrine yönelik saldırı savaşına dair aksine tek cümle
söyleyemiyor. Bu savaşa, bu saldırıya karşı çıkan
herkes ilk günden büyük bir tehditle baskı altına alınmak istendi
çünkü gerçeklerin görünmesi istenmiyor. Biz sadece Kürt halkını
değil, bu saldırının aynı zamanda demokratik bir Orta
Doğuya da saldırı olduğunu düşünüyoruz, aynı
zamanda Orta Doğuda halkların birlikte eşit ve özgür
yaşamına bir saldırı olduğunu da düşünüyoruz
çünkü biz gerçekten demokratik bir yaşamdan ve savaşsız bir
ortamdan yanayız. Sizin, uluslararası kurumların
raporlarından haberiniz vardır eminim buna. Şu anda Suriye
İnsan Hakları Gözlemevi, operasyonun başlamasıyla
nasıl bir ihlal zinciri yaratıldığını
raporlarında açıklıyor. Uluslararası İnsan
Hakları İzleme Örgütünün, yine, sivillere ilişkin ayrı
raporları yayınlandı. UNICEF, Afrinde bu saldırılarda
en az 11 çocuğun geçen hafta yaşamını yitirdiğini
söyledi. Birleşmiş Milletler ateşkes ilan etti.
Dünya başka bir yerden bakıyor ama
Parlamentoda, bizim bulunduğumuz Genel Kurulda bu gözle
bakılmasına tahammül edilemiyor. Evet, Afrinde Kürtler
yaşıyor, Afrinin tarihteki adı Kürt Dağıdır ve
en homojen yapılardan biridir orası ve orada Kürtlere yönelik şu
anda bombalar yağıyor. Biz bunu nasıl tanımlayalım?
Gelin, siz tanımlayın.
Teşekkür ediyorum.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) Kürtleri teröristlerden
kurtarmak için Afrinde mücadele veriyoruz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bostancı
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Afrin
Operasyonunun Kürtlere karşı olduğu anlamında
değerlendirmede bulundu. Hem apaçık bir şekilde hakikate
aykırı hem de Türkiye Cumhuriyeti devletinin yürüttüğü oradaki terör
örgütüne karşı, operasyonlara karşı, bir politik
eleştirinin ötesinde açık bir hakaret kastı
taşımaktadır. Bu çerçevede söz hakkı talep ediyorum.
BAŞKAN Buyurun, iki dakika.
4.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının, Adana
Milletvekili Meral Danış Beştaşın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşması sırasında Adalet
ve Kalkınma Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Orta Doğu
coğrafyasında demokrasi, barış, özgürlük ve kardeşlik
terör örgütleri marifetiyle kurulamaz. Türkiyede 1984ten bu yana PKK, etnik
temelde, kimlik temelinde insanlar birbirlerine düşman olsunlar, biz de
Kürtleri düşmanlık safında toparlayarak oradan bir kimlikçi
inşa kuralım; silahla ve şiddetle yapmaya
çalıştığı budur.
PKKnın Türkiyede 1984ten bu yana
yaptığı işi, onun uzantısı olan, Kandil'den
yönetilen YPG denilen yapı -ki PKKdır- Suriye'nin kuzeyinde
yapıyor. Onların barışla, kardeşlikle, özgürlükle,
demokrasiyle bir ilgileri yok. Onlar, kendilerine silah veren, kendilerine
zırhlı araçlar veren, bunun karşılığında da
kendi emperyal vizyonlarına uygun bir rolle onları donatan
efendilerine hizmet etmek için oradalar. Bu silahları ne yapacaklar;
demokrasi için mi kullanacaklar, özgürlükler için mi kullanacaklar? Kaldı
ki bu terör örgütünün Suriye'nin kuzeyinde neler yaptığına
ilişkin uluslararası insan hakları gözlemcilerinin
raporlarında çok dramatik örnekler vardır.
Bu yapı, bu terörist yapı, en başta
kendisini desteklemeyen Kürtlere karşı düşmandır.
Türkiye'nin Orta Doğu'ya yaklaşımı, Kürtlerin,
Türkmenlerin, Arapların, Acemlerin barış içinde
yaşayacağı bir ortam kurmak ve bunu tahrip eden,
varlığını bunun üzerine kurmaya çalışan terör
örgütüne karşı mücadele vermek esası üzerine kuruldu. Orta
Doğu coğrafyasında PKK'nın yanında olmak, terörün ve
düşmanlığın yanında olmaktır.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, sadece yerimden zabıtlara geçmesi için
BAŞKAN Sayın Akçay, size de söz
vereceğim daha sonra.
Sayın Danış Beştaş, nedir
talebiniz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Yerimden
60a göre açıklama yapayım, sataşmadan dolayı söz
istemediğim için yani.
BAŞKAN Yani şimdi
konuşmacının konuşması üzerine mi açıklama
yapacaksınız?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Açıklama yapacağım, evet.
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Yıldırım,
şu anda grup başkan vekilinizle konuşuyorum çünkü sayın
konuşmacı konuşmasını PKK terör örgütünün
karşıtlığı üzerine kurdu. Buna ilişkin savunma
niteliğinde bir açıklama yapacaksanız vermeyeceğim söz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, ben grup başkan vekili olarak İç Tüzük 60a
göre yerimden söz istiyorum.
BAŞKAN O zaman, İç Tüzüke göre benden
söz istiyorsanız ben de İç Tüzüke göre size söz verme
zamanımı tayin edeceğim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Şu
anda siz bir meclis başkan vekili olarak
BAŞKAN - İstediğiniz anda size söz
vermek zorunda değilim. Şu anda size
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Bir grup
başkan vekili olarak bir savunma için de
BAŞKAN - Bu birleşimin herhangi bir
yerinde size söz verebilirim. Bakın, bu benim hakkım ama konuyu
buraya getirmek istemiyorum, sadece söz talebinizin içeriğini
netleştirmek istiyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ben
biraz önce
BAŞKAN - Diyorum ki size, eğer
konuşmacının PKK karşıtlığı, terör
karşıtlığı
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir)- Allah Allah ya!
BAŞKAN -
konuşması üzerine bir
açıklama yapacaksanız bu konuda söz size düşmez diye tahmin
ediyorum.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, tamam, açıklayayım müsaade ederseniz.
BAŞKAN Buyurun, bir dakika,
uzatmayacağım yalnız.
III.- AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Amasya Milletvekili Mehmet Naci
Bostancının sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Şu
anda, siz, gerçekten Meclis Başkan Vekili olarak bence yanlış
bir
BAŞKAN Bana cevap vermeyin,
açıklamanızı yapın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) -
Hayır, hayır, ben vermek zorundayım çünkü siz benimle
tartışıyorsunuz.
BAŞKAN - O zaman bir dakika içinde
tamamlayın konuşmanızı.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir)- Ne oluyoruz,
burası yatılı okul mu ya!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Siz
beninle tartışıyorsunuz.
BAŞKAN Bir dakika diyorum.
Buyurun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) -
Sayın Başkan, öncelikle sizi görevinizi yapmaya davet ediyorum ilk
söz olarak. Hiçbir grup başkan vekiliyle tartışmadan sadece HDP
Grubuyla bu polemiğe girmenizi kesinlikle kabul edilemez bulduğumuzu
ifade etmek istiyorum.
BAŞKAN Tamam, peki.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Siz
orada bir vatandaş olarak oturmuyorsunuz, orada bu Meclisi temsil eden
tarafsız bir şahsiyet olarak
Biz saygıda kusur ettiğimiz
an, tabii ki kuralları ihlal ettiğimizde müdahale edin. Ama biz
görevimizi yaparken ayrımcı bir tutum takınmanızı ve
orada grup başkan vekili gibi konuşmanızı, bu tutumu
kesinlikle reddediyoruz ve bunu kabul etmeyeceğimizi de söylüyorum.
Ben sözü aslında konuşmacının
yanlış bir bilgilendirme yapması üzerine, sırf
uzamasın diye sataşmadan söz almadan yerimden istemiştim,
zabıtlara geçsin diye.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Afrine
yönelik yapılan açıklamalar kesinlikle spekülasyon ve konuyu
karartmaya dönüktür, esas ayrıdır
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Daha
sözüm bitmedi sanırım. Bir dakikam bitti mi?
BAŞKAN Doldu.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Dolduysa
bilahare tekrar açıklarız, tamam.
BAŞKAN Tamam.
Bir de 69/2yi okumanızı öneriyorum size.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Ben
gayet iyi okudum Sayın Başkan, gayet iyi okudum.
BAŞKAN Yani bu konuda benim takdir yetkim
var.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Gayet
iyi biliyorum.
BAŞKAN Saygılı
davranmanızı rica edeyim.
BEHÇET YILDIRIM (Adıyaman) Sayın
Başkan
BAŞKAN - Sayın Akçay, bir dakika siz de
lütfen.
29.- Manisa Milletvekili Erkan Akçayın, Adıyaman
Milletvekili Behçet Yıldırımın 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 35inci maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
ERKAN AKÇAY (Manisa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Kürsüde Kürt halk önderi Abdullah Öcalanın
dediği
diyerek ifade edilen sözler, kanlı terör örgütü PKK ve
elebaşının sözcülüğünü yapmaktır. Kürte
karşı kirli ittifak ifadeleri yerine
Asıl Kürte
karşı ittifak, Türkiye düşmanlarıyla kurdukları, PKKyla,
ABDyle, FETÖyle kurulan ittifaktır. PKK ve sözcüleri
ırkçılığın ve Kürt
düşmanlığının âlâsını yapmaktadırlar.
Kürt düşmanı PKKdır. Türkiye Cumhuriyeti, milletimizi ve
Kürtlerimizi PKKnın tasallutuna karşı korumak üzere mücadele
vermektedir. PKKnın elinde on binlerce Kürtün ve aziz milletimizin
kanı vardır ve PKK, bu kanlı, fanatik ideolojisi için Kürtün
canını alır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERKAN AKÇAY (Manisa) Tamamlıyorum Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Bir dakika demiştim Sayın
Akçay, daha sonra devam edin isterseniz.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ama bir cümle
BAŞKAN Buyurun, siz söyleyin.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ama istirham ediyorum
Sayın Başkan, zaman zaman veriliyor.
BAŞKAN Sayın Akçay,
haklısınız ama şimdi Sayın Meral Danış
Beştaşa bir dakika söz verdim aynı konuyla ilgili, lütfen siz
de buna riayet ederseniz
Daha sonra -konuşmada- size söz veririm.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan
BAŞKAN Efendim?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Pardon, müsaadenizle.
PKK, kanlı ideolojisi için Kürtün
canını alır, bizler, hepimiz, Türk milleti, Türkiye Cumhuriyeti,
askeriyle, polisiyle birlikte
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, grup
başkan vekilini niye bir dakikayla sınırlıyorsunuz? Rahat
rahat konuşacağız tabii ki.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Bir sus ya, müsaade et,
sözümü tamamlayayım ya!
BAŞKAN Sayın Özel, lütfen dinler misiniz
beni.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Hayır, ben onun için
demedim ki.
BAŞKAN Sayın Özel, ben idare ediyorum,
lütfen müdahale etmeyin.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Peki, siz bilirsiniz.
BAŞKAN Sayın Danış
Beştaşa bir dakika söz verdim, arkasından Sayın Akçaya da
bir dakika söz veriyorum.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Ses gelmediği
için, sesi duymak için söyledi Sayın Başkan.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ya, bu kadar mı zor
Sayın Başkan? Mikrofonu açsaydınız bunlar
yaşanmayacaktı. Neyse
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Duyamadık Erkan Bey.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Ben bağıra
bağıra konuşuyorum.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Buyurun Erkan Bey.
BAŞKAN Bitti mi Sayın Akçay?
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan,
sözümü tekrarlıyorum: PKK, kanlı ideolojisi için Kürtlerin
canını alırken aziz milletimiz, hepimiz, askerimiz, polisimiz ve
Türkiye Cumhuriyeti canını verir, canımızı veriyoruz
ve canımızı emanet ederiz. (MHP ve AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akçay.
Sayın Danış Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, Sayın Akçay konuşmasında bizim kirli,
cani yani şu anda kelimeyi tam hatırlamıyorum da
Sözcülüğünü yaptığımızı söyledi.
BAŞKAN Sizinle ilgili bir şey söylemedi
Sayın Akçay.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Hatibimize söyledi, bize söyledi.
BAŞKAN PKKyla ilgili söyledi.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Hayır, bizim sözcülüğünü yaptığımızı
söyledi.
BAŞKAN Sayın Akçay, öyle mi söylediniz?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Hayır, öyle söyledi.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Evet efendim, öyle söyledim.
BAŞKAN Buyurun o zaman, iki dakika.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
5.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, Manisa Milletvekili Erkan Akçayın
yaptığı açıklaması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Akçay, biz hiç kimsenin,
farklılıkların sözcülüğünü yapma noktasında kimseden
icazet almıyoruz, kimin sözcülüğünü yapacağımızı
gayet iyi biliyoruz. Biz 6,5 milyon oy almış, 20 milyon nüfusu temsil
eden bir siyasi partinin temsilcileriyiz.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Geç onları, geç.
Sizin kimseyi temsil ettiğiniz yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ve
burada konuşurken hiç kimseye şirin görünmek, politikaları
desteklemek gibi bir kaygımız da tabii ki yoktur. Biz,
seçmenlerimizin şu anda Hükûmetin politikalarının Kürt
karşıtlığı olduğu noktasındaki
duygularını, hassasiyetlerini yaşıyoruz.
Daha dün, Sayın Erdoğan kurt işareti
yaptı, Kürtlere karşı kurt postuna büründü.
AHMET UZER (Gaziantep) Korktunuz mu? Korktunuz mu?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ve dün
Sayın Mahir Ünal dedi ki: Efendim, Rabia işareti yaparken o kurt
gibi görünmüş. El insaf! Milyonlarca insan izledi, biz gördük yani.
Lütfen Başbakanın, Cumhurbaşkanının, Hükûmet
yetkililerinin açıklamalarına gerçekten bakın. Bizim
sözcülüğümüzü yaptığımız mesele demokrasidir, insan
haklarıdır, savaş karşıtlığıdır,
barış yanlılığıdır.
TAHİR ÖZTÜRK (Elâzığ) Ne
demokrasisi? Yalan! Yalan!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Gelin,
barışın en yüce değer olduğunu hep birlikte burada
tartışalım. Biz burada çocukların ölümüne
karşıyız.
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Bir tane
çocuk ölmedi, yalan söylüyorsun.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Biz
burada Orta Doğunun kan gölüne dönüşmesine karşıyız;
biz burada bir arada eşitçe, özgürce yaşayan küçücük, Hatayın
yarısı gibi bir ilçeye bu kadar bomba
yağdırılmasına karşıyız. 400 binlik nüfusa
on binlerce JÖH, PÖH, Özel Harekât timi, bir de ÖSO çetesi gönderildi.
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Bir de
PKKyı kınayın.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bunu
görmeyenlere biz ne anlatabiliriz ki? Biz burada insanlıktan ve
insanlık değerlerinden yanayız. İnsanlık mücadelesinin
kesinlikle tartışılmaz olduğunu görüyoruz ve teşekkür
ediyoruz. (HDP sıralarından alkışlar)
YILMAZ TUNÇ (Bartın) PKKya çete demiyorsun
da ÖSOya diyorsun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım
BAŞKAN Sayın Bostancı
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, zabıtlara geçsin diye söylüyorum. Herkes her şeyi
söyleyebilir ama halkımız kim, neyi, niye söylüyor, çok iyi takdir
ediyor.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Aynı
fikirdeyiz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Kim, kime
şirin gözükmeye çalışıyor? Demokrasiye saygı
gösterenlerin elbette şirin görüneceği kesimler vardır. Bu,
doğrudan doğruya halkın kendisidir. Halktan güç alarak burada
var olanlar buna dikkat etmelidirler.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) - PKKya hiç çete
dediğinizi görmedim sizin.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Diğer
yandan, ÖSOya çete diyen bir akıl asıl çeteyi ıskalıyor,
terör örgütünü ıskalıyor, vahşetin ve zulmün sahiplerini
ıskalıyor, efendilerine hizmet edenleri ıskalıyor.
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) ÖSOnun bir çete
olduğu apaçık bir gerçek.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - Biz
söylemiyoruz, dünya söylüyor, dünya.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) ÖSO
-demokrasi, barış, özgürlük deniyor ya- oradaki Suriye
halkının temsilcisidir. Ama, tabii, böyle bakarsanız, aklınızı
bir yere yaslandırarak oradan değerlendirme yaparsanız
dünyanın gerçekliği size böyle tahrip edilmiş şekilde
görünür.
Saygılarımla. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Akçay
ERKAN AKÇAY (Manisa) Sayın Başkan, yine
kürsüde PKK elebaşı Öcalanın sözlerine atıf yaparak,
bunları referans vererek konuşmak tamamen PKK terör örgütünün
sözcülüğünü yapmak demektir veya o doğrultuda görüşler ifade
etmektir, bir.
İkincisi: Amerika Birleşik Devletlerinin
açık açık söylediği 5 bin tır silah, mühimmat -buradan
tırları peş peşe sıralasak Ankaradan
Sivrihisarı geçer- bu kadar silah kime karşı
kullanılıyor, niçin kullanılıyor? Bunlar hiç sorulmuyor mu,
bunlar bilinmiyor mu? Bunun emperyalizmin bir oyunu olduğu, Türkiyeyi ve
bölgeyi kan gölüne dönüştürmek için, insanları birbirine
düşürmek için, bölüp parçalamak, emperyalist emellerle yıkmak için
olduğu belli değil mi? Hataya düşen, atılan bombalar,
Kilise atılan bombalar, füzeler veya diğer birtakım
patlayıcılar neden atılıyor? Bunları göz ardı
edemeyiz.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Ben de teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Danış
Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, biz bu görüşlerin, dünyaya meydan okumaların
nasıl değiştiğini çok yakın görüyoruz. Daha iki
yıl öncesine kadar Rusyaya yönelik olumlu bir söz vatan hainliği
demekti. Dört yıl önce İsrail hakkında bir söz söylemek
olanaksızdı. Bizim eş genel başkanımızın
Rusyaya ziyareti sonrası hain manşetleri
atılmıştı. Şimdi ABDye bunu söyleyenler yarın
öbür gün en büyük müttefik olarak kol kola gezecektir, siyaset böyle bir
şeydir ama bu iktidar döneminde daha da fazla değişkenlik arz
eder bir yapıya sahip. Bu nedenle bizim ayaklarımız yere
basıyor. Uluslararası dünyayı terörist ilan etmek, bütün Avrupa
kurumlarını bu kadar dışlamak mümkün değil. Yani biz
Türkiye'de yurttaşın da Hükûmetin de ve bütün partilerin de
gerçeklerle temas etmesi gerektiğine inanıyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Son
olarak ÖSOya ilişkin şunu söyleyeyim: ÖSO ve bileşenleri
tarihten bir bilgi- daha geçen sene bir Türk bir de Kürt iki askeri diri diri
yakmıştı, bunu hatırlatmak istiyoruz ve o zaman bu kabul
edilmişti. Şimdi ÖSOyu yere göğe
sığdıramayanlar, yarın bunun aksini söyleyecekler.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) - O
silahlar da bildiğimiz kadarıyla IŞİDe karşı
kullanılmak üzere gönderiliyor
BAŞKAN Sayın Danış
Beştaş, tamamlar mısınız lütfen.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) -
ve
IŞİD, dünyanın çete ilan ettiği bir örgüttür, bir
yapıdır.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeler
üzerinde şimdi de İzmir Milletvekili Sayın Zekeriya Temizel
konuşacak.
Buyurun Sayın Temizel. (CHP
sıralarından alkışlar)
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 35inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisinin
verdiği önerge üstüne konuşacağım. Keşke bu madde
olmasaydı da bu önerge üstüne konuşmasaydım. Bu konuşmayı
yapmamak için gereken çabayı göstermediğimi burada hiç kimse iddia
edemez.
Değerli milletvekilleri, aslında burada
konuştuğumuz konu direkt olarak sizin yetkinizin bir
gasbıdır, size ait olan bir yetkinin sizin elinizden
alınmasıdır. Hatırlayacaksınız daha iki ay önce,
6/12/2017 tarihinde 7063 sayılı Kanunla yine bu Mecliste profesyonel
futbolculardan kesilen vergilerin düşük oranlı olarak 2019a kadar
devam ettirilmesi konusunda bir madde kabul etmiştik. Vergide hakkaniyet,
adalet diye çırpınıldı burada. Yani milyonlarca dolar
transfer ücreti olan futbolculardan sadece yüzde 15, bir aşağı
ligde yüzde 10, en alt ligde yüzde 5 vergi kesintisinin adalete
aykırı olduğunu söylemeye çalıştık. Zaten süresi
bitecek ama bunu üretmenin bir anlamı yok dedik. Biz o kanunu tartışırken
medyada, gazetelerde Transfer tarihinin en büyük transfer harcamaları
diye haberler çıkıyor idi. Onlarla ilgili olarak, örneğin
-isimlere özellikle dikkatinizi çekerim- Belhandaya 8 milyon avro, Ndiaye'ye 7
milyon avro, Maicona 7 milyon avro, Fernandaoya 5 milyon 250 bin avro; sayarsam
bütün süremi alırım. Milyonlarca avro ödeme yapılan bu insanlar
dünyanın hiçbir tarafında Türkiyede olduğu kadar az vergi
ödemiyorlar idi. 8 milyon avro transfer ücreti olan bir futbolcu,
İtalyada ödese bunun neredeyse yüzde 48ine yakın vergi öder,
başka bir ülkede olsa, Almanyada olsa yaklaşık yüzde 52ye
yakın vergi öder.
Bunu uzatamayız dedik
ama uzatıldı fakat bugün çıkarttığınız madde
yani 35inci madde, bu maddeye maalesef rahmet okutturacak bir madde oldu.
Ne yapıyorsunuz biliyor
musunuz değerli arkadaşlar? Şimdi, bu kişilerden
kestiğimiz o küçük kısıntılı vergiler var ya,
bunları, bu insanların kulüplerine iade ediyorsunuz. Düşünün,
aldığınız bir vergiyi futbol kulübü ya da futbol kulübünün
sahibi olan anonim şirkete iade ediyorsunuz. Bu, vergicilik tarihinde
görülen bir olay değil. Niye iade ediyorsunuz? Gerekçesinde yazıyor:
Amatör spor branşlarını desteklemek için.
Değerli arkadaşlar, bunun yöntemi gayet
nettir. Bütçe hakkı gereği olarak bu vergileri
alırsınız, Spor Bakanlığının hesabına
aktarırsınız, ne şekilde kullanacağını
belirtirsiniz, sadece kendi kulüplerinin amatör branşlarına
değil Türkiyenin bütün amatör branşlarına eşit ve adaletli
bir şekilde dağıtılmasını
sağlarsınız, bunun yöntemi budur. Yoksa oturup da milyonlarca
-47 milyon avro- transfer ücreti ödeyen bir kulüpten kestiğiniz bütün
kesintilerin tamamını o kulübe verip bir de üstelik
yazdığınız maddeyle 30 bin lira, 40 bin lira -30 bin lira
en fazlası- 30ar bin lira ücret ödettirmezsiniz bu insanlara. Böyle
adalet olmaz.
Bizim hukukumuzda bütçede ademitahsis ilkesi
uygulanır, ademitahsis ilkesi. Nedir ademitahsis ilkesi? Bütün gelirler
devletin bütün giderleri içindir. Yani hiçbir geliri -mali tevzinle ilgili
istisnalar hariç- hiçbir şekilde bir gidere ayıramazsınız,
olmaz öyle şey. Bütün gelirleri toplarsınız, devletin
gereksinimleri çerçevesinde sıralarsınız onların hepsini
-bu Meclisin görevidir, Anayasanın 2nci maddesi bu adaleti içerir zaten-
bu çerçeve içerisinde de paranız artıyorsa bunun
dağıtımını yaparsınız. Bunları bu kulüplere
dağıttığınız andan itibaren Anayasanın 3
maddesini birden ihlal ediyorsunuz; 106, 87 ve 2. Anayasanın 3 maddesine
aykırı olarak, ademitahsis ilkesini çiğneyerek ve zaten
yapılmaması gereken bir adaletsizliği bütün mali sistemi bozarak
5018de çok net olarak yazmasına karşın
5018 sayılı
Kanun bizim mali kanunumuz, temel maliyeyi düzenleyen kanunumuz bu ödemelerin
kesinlikle herhangi bir amaç için kullanılmayacağını çok
net olarak yazar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
LEVENT GÖK (Ankara) Bir dakika daha verin
Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Temizel
ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) - Bunu
yapamazsınız.
BAŞKAN Sayın Temizel, teşekkür
ederim.
ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) - Yaparsak ne
olur? diyeceksiniz. Yaparsanız devlet sistemini zedelersiniz, devlet
sistemini ve mali sistemi zedelersiniz.
BAŞKAN Sayın Temizel
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Bu kadar önemli bir konuda bir
dakika Sayın Bakana süre verin efendim, ne olur yani?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, bir dakika ek süre verin.
ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) - Yani ek süre
vermenizin de pek fazla bir anlamı yok.
BAŞKAN Talep etseydiniz verirdim.
ZEKERİYA TEMİZEL (Devamla) - Çünkü bu, iki
dakikada konuşulacak bir olay falan değil. Yapacak herhangi bir
şeyimiz maalesef yok ama herkesin vicdanına tevdi ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Talep etseydiniz süre verirdim size.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeleri kabul edenler
Kabul etmeyenler... Karar
yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.17
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.31
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Barış KARADENİZ (Sinop)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
533 sıra sayılı Kanun Tasarısının
35inci maddesi üzerinde verilen aynı mahiyetteki önergelerin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeleri tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeleri kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık
olduğundan elektronik cihazla oylama yapacağız.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Önergeler kabul edilmemiştir,
karar yeter sayısı vardır.
533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
35inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 36ncı maddede iki
adet önerge vardır, aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 36ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Meral Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Mahmut
Toğrul
Adana Adıyaman Gaziantep
Müslüm Doğan Mehmet Ali Aslan
İzmir Batman
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK
(Rize) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Adana Milletvekili
Sayın Meral Danış Beştaş konuşacaklar.
Buyurun Sayın Danış Beştaş.
(HDP sıralarından alkışlar)
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Evet, yani burada İç Tüzük gereğince
aslında milletvekillerinin aralıksız takip etmesi gereken bir
yasama faaliyeti yürütüyoruz ama maalesef karar yeter sayısı
bulunamadığı için her seferinde hem zaman kaybı hem de emek
kaybı yaşıyoruz.
Dün burada çok da doğru
bulmadığımız, gerçekten talihsiz tartışmalar
yaşandı. Meclisin yönetimine dair şüphesiz hepimiz belirli bir
belgeyle, bir İç Tüzükle bağlıyız ve bu İç Tüzüke
uyma konusunda aynı zamanda teamüllerin olduğunu da ifade etmek
istiyoruz. Bu teamüller, yeri geldiğinde birilerinin lehine, bir grubun
lehine, yeri geldiğinde başka bir grubun lehine uygulanamaz;
teamüller, yasalar, tüzükler ve yönetmelikler yani yasal olarak kabul
edebileceğimiz her şey -ve sözlü teamüller aynı zamanda- bir konsensüs
gerektirir. Ama -yani bunu şahsileştirmiyoruz asla- Meclis
başkan vekili kim olursa olsun -gerek bizim partimizin başkan vekili,
gerek iktidarın gerekse diğerlerinin olsun- bu konuda Anayasa ve
Tüzüke göre tarafsızlığını korumak zorundadır.
Hiç doğru bulmadığım bir
tartışmanın içinde kendimi buldum ve sözüm gerçekten kesildi.
Meclis başkan vekilleri burada bir partiyi temsil etmezler, vatandaş
olarak da konuşmazlar. Vatandaş, bu koltuğa çıkıp
oturamaz. Vatandaş olarak görüşlerimizi dışarıda söyleyebiliriz
ama bir Meclis başkan vekili bize, Grup Başkan Vekili
sıfatıyla bana, tabii ki partime Lütfen Hükûmete güvenin. Lütfen
medyaya güvenin. Lütfen devletinize güvenin. Lütfen bilgi
kaynaklarınızı kontrol edin. Siz önce ölen askerlerin
hesabını verin. şeklinde bir açıklama yapıyorsa
açıkçası bu en büyük İç Tüzük ihlalidir.
BAŞKAN Sayın Danış
Beştaş, bir önerge üzerinde söz aldınız. 66ncı
maddeye göre sizi İç Tüzüke uymaya ve konudan ayrılmamaya davet
ediyorum. Bu, size ilk ihtarımdır.
Buyurun, devam edin.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Bu
konuda biz basına olan güvenin hangi aşamada olduğunu biliyoruz.
Biz, A Haber, CNN, NTV ya da CNN International izleme konusunda özgürlüğe
sahibiz. Bilgi kaynaklarını herkes kendisine göre tayin eder. Biz farklı
düşüncedeyiz ki farklı bir partide siyaset yapıyoruz. Eğer
4 parti, bütün memleket meselelerinde ve uluslararası meselelerde
aynı kanaatte olsaydı zaten aynı parti çatısı
altında biz siyaset yapmış olurduk. Bizim görüşlerimiz
tabii ki iktidar partisiyle ayrı olabilir, ana muhalefetle de ayrı
olabilir. Bu nedenle, biz Hükûmete güvenmek zorunda değiliz; biz her
işleme, her karara imza atmak zorunda değiliz. Biz burada
basın-yayın organları vasıtasıyla bilgi
kaynaklarımızı da kendimize göre yürütmek zorunda
kalırız.
BAŞKAN Sayın Danış
Beştaş, sözünüzü kesiyorum İç Tüzük 66ncı maddeye göre.
Burada İç Tüzüke ve teamüllere göre hareket etmek zorundayız. Size
ikinci davette bulunuyorum, lütfen konudan ayrılmayınız ve
İç Tüzüke uyunuz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Ben
süremi dolduracağım Sayın Başkan.
BAŞKAN İç Tüzüke uygun
davrandığım için bunları söylüyorum. İkinci davetimi
lütfen dikkate alınız.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Devamla) Biz
burada barışı savunurken Meclis başkan vekilinin savaş
yanlısı tutumunu kabul etmek zorunda değiliz. Biz
uluslararası basın ve yayın organlarından beslenebiliriz.
Eğer içerideki basın yayın organları tümüyle yalan üzerine
bir politika ve tek partinin gündemini Türkiye'nin gündemi hâline getiriyorsa
bizim görevimiz de halkın gündemini buraya taşımaktır.
Bizim önümüze gelen torba kanunlarda görüşlerimizi hem komisyonda hem
Genel Kurul aşamasında ayrıntılı bir şekilde
veriyoruz hem de sayımızın bu kadar azalmasına rağmen
bunu gerçekten azami düzeyde bir gayretle yapmaya çalışıyoruz ve
biz bu Mecliste de dışarıda da herkese eşit uzaklıkta
olan bir yönetim tasvip ediyoruz. Biz ne vatandaşlar arasında ne
Meclis grupları arasında ne vekiller arasında bir
ayrımın kesinlikle malzemesi olmayı, süjesi olmayı kabul
etmiyoruz. İç Tüzüke hep birlikte uyalım ama teamülleri ya da aleyhe
uygulamaları sadece bir parti grubuna karşı uygulamaya
kalkarsanız, biz de bunu kabul etmeyiz tabii ki.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Danış
Beştaş, yaptığım iki davete uygun olarak
Süre de
doldu. Sizi konuşmaktan menedecektim 66nın ikinci bendine göre ama
süreniz doldu. Bundan sonra dikkat ederseniz memnun olurum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
IV.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ayşe Nur
Bahçekapılının, grup başkan vekillerinin söz taleplerine
veya herhangi bir konudaki taleplerine karşı son derece hassas
davrandığına ama hiçbir grup başkan vekilinin İç
Tüzükten kaynaklanan özel bir hakkı ve yetkisi olmadığına
ilişkin konuşması
BAŞKAN Diğer önergeyi
okutacağım, yalnız okutmadan önce şu bilgiyi de
açıklamak istiyorum: Ben geçmişte grup başkan vekilliği
yaptım. Bu konuda grup başkan vekillerinin davranışlarına,
söz taleplerine veya herhangi bir konudaki taleplerine son derece hassasiyetli
davranıyorum. Bundan sonra da davranmaya özen göstereceğim ama hiçbir
grup başkan vekilinin Tüzükten kaynaklanan özel bir hakkı ve yetkisi
yok. Milletvekillerine ne uygulanırsa İç Tüzükte onlara da, grup
başkan vekillerine de aynı hükümlerin uygulanacağı son
derece açık ve nettir. Ama özen göstereceğimi tekrar bilginize sunmak
isterim.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533
sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 36ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Zekeriya
Temizel Kadim Durmaz Erkan Aydın
İzmir Tokat Bursa
Bihlun
Tamaylıgil Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam
İstanbul
Ankara İzmir
MADDE 36- 29/5/1986 tarihli ve 3294 sayılı
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik
Kanununun 4 üncü maddesinin son fıkrası aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel
Müdürlüğü tarafından engellilere ve yaşlılara yönelik
olarak hazırlanan veya hazırlatılan projeler ile yapım ve
kiralama işleri ve anılan Genel Müdürlüğün bu konudaki
faaliyetlerine yönelik olarak kullanılmak üzere, bu maddede sayılan
gelirlerin %5'e kadarı Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Fonu Kurulu kararıyla Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı emrine tahsis edilir. Bu amaçla
tahsis edilen kaynak Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı
Teşvik Fonu Kurulunun onaylayacağı projeler için
kullanılabilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Bursa Milletvekili
Sayın Erkan Aydın konuşacaklar.
Buyurun Sayın Aydın. (CHP
sıralarından alkışlar)
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygı ve
sevgiyle selamlıyorum.
533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 36ncı maddesi üzerinde verdiğimiz önerge
için söz almış bulunmaktayım. Baştan söyleyeyim, önergemiz
ve madde engelli ve yaşlılarla ilgili, ben de onunla ilgili
konuşacağım.
Şimdi engelliler deyince, dün 76
yaşında hayatını kaybeden, kendisi de engelli olan
İngiliz fizikçi Stephen Hawkingin şu sözüyle başlamak
istiyorum: Yaşam ne kadar kötü gözükürse gözüksün her zaman
başarılı olacak bir yol vardır. Hayat varsa umut da vardır.
Değerli bilim adamının sözlerini hatırlatarak insan umudunu
korumalı diyorum. Ancak iktidarın getirdiği şu günümüzde
maalesef pek de fazla umut kalmadı diyorum.
Görüşmekte olduğumuz yasa, Engelli ve
Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından engellilere ve
yaşlılara yönelik hazırlanan projelerde yapım ve kiralama
işleri diye iki tane kelime ekliyor. Şimdi, bu yapım ve kiralama
işlerine de yüzde 5 fon aktarılır, sosyal
yardımlaşmayla ilgili kullanılır diyor.
Bakıyoruz şimdi, hangi yapım
işleri, hangi kiralama? Bu yapım ve kiralama işleri kime verilecek,
hangi koşullarda verilecek? Buradan kim, ne kadar rant sağlayacak ya
da ne kadar gelir elde edecek? Ne maddede ne de fıkrada bunlarla ilgili
herhangi bir şey yok. Doğal olarak, on altı yıllık AKP
iktidarının uygulamalarından da akla ne geliyor: Yap-işlet-kırışalım
modeli mi var acaba burada? Çünkü ne zaman böyle bir muğlak ifade,
muğlak kanunlara kelimeler eklendiğinde altından yandaşa
bir rant imkânı sağlandığı görülüyor. Yani bu yüzde
5lik kısımdan kimler yap-işlet-kırışalım
modeliyle para alacak?
Nasıl kuşkulanmayalım? Şimdi
ülkenin geldiği duruma bir bakalım. Bir tane çocuk çiftlik kuruyor
Bursa İnegölde. Adı Mehmet Aydın, birçok yerde de Tosun diye
geçiyor. Adam yarım trilyon parayı alıyor, tokatlıyor,
herkesin gözünün içine baka baka kayboluyor.
Ne yapmış bu Tosun? Çiftlik Bank
adı altında bir oyun kurmuş internette. Buradan hayvan
alacaksın, inek alacaksın, tavuk alacaksın, parayı
kıracaksın. diye de 80 bin kişiden para toplamış, 510
trilyon.
Peki, SPK burada ne demiş? 28/12/2017 tarihinde
demiş ki: Kardeşim, bu yasal değil. Suç duyurusunda
bulunmuş yaklaşık dört ay önce.
Peki, ne olmuş? Ne olmuş biliyor musunuz,
bu çiftliklerin açılışına Tarım ve Gıda
Bakanı telgraf yollamış Yoğun işlerimden dolayı
katılamıyorum. Yeni iş yeriniz hayırlı uğurlu
olsun. demiş. Kaymakam katılmış, vali
katılmış, müftü katılmış. Adam da Din, Allah,
Kuran, iman demiş, 510 trilyonu iç etmiş. Buna rağmen herhangi
bir şey yapılmış mı? Hiçbir şey
yapılmamış. Adam bundan üç ay önce gitmiş Uruguay
kimliğini de almış, orada da şu anda -haberlerde
izlediğimize göre- gününü gün ediyor.
Tabii, Türkiye sadece bunlarla mı
sınırlı? Hepimiz hatırlıyoruz bir Sülün Osman
vardı, Banker Kastelli vardı, ondan sonra Jet Fadıl
Ki Jet
Fadıl ekol oldu, adam üç sefer geldi bir dolandırdı bir daha
geldi, bir daha gitti, bir daha geldi. Hele Sülün Osman, o daha da ekol, adam
hapishanede Alın Teriyle Yaşamak diye seminer bile verdi.
Bildiğimiz tokatçı, alın teriyle nasıl tokatlandığının
dersini bile verdi.
Peki, bunlar olurken, bu Çiftlik Bank, -bir tanesi
de İnegölde- olurken ne yapmış bizim Hükûmetimiz, yetkililer?
Hiçbir şey yapmamış. Adam, hatta en son, teşvikten
yararlanmış. Konya Akşehirde açacağı çiftlik için 700
bin liralık bir çiftlik raporu götürmüş, yüzde 30 da hibe
almış. Yani baktığınızda sadece 80 bin
kişiyi değil, 80 milyon kişiyi dolandırmış. Çünkü
o teşvik parası hepimizin paraları; bunu yapmış.
Dolayısıyla bu maddede getirilen ve yüzde 5in nereye gideceği
belli olmayan yapım işlerinin, kiralama işlerinin nasıl
olacağı açıklanmadığı için bu maddenin
aslında reddedilmesi gerekiyor.
Evet, engelliler ve yaşlılar bizim
baş tacımız. Biz de hafta sonu yaptığımız
Cumhuriyet Halk Partisi Tüzük Kurultayında tüzüğümüze engellilerle
ilgili kota koyarak da ne kadar değer verdiğimizi, baş tacı
olduklarını gösterdik ama siz buradaki bu muğlak ifadeleri
buradan çıkartmazsanız sanırım bu Tosunlar gibi, Sülün
Osmanlar gibi, işte, Jet Fadıllar gibi vurgunlar daha fazla artacak.
Bu yüzde 5lik yapım ve kiralama
işlerinden kimin nemalanacağını da buradan az çok fikir
vermesi anlamında da bu Çiftlik Bankla kıyaslamış oldum.
Takdir sizlerin. diyorum, hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Aydın.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
37nci maddede iki adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 37nci
maddesinin kanun tasarısından çıkarılmasını arz
ve teklif ederiz.
Meral Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Mahmut
Toğrul
Adana Adıyaman Gaziantep
Müslüm Doğan Mehmet Ali Aslan Erol Dora
İzmir Batman Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mardin Milletvekili
Sayın Erol Dora konuşacaklar.
Buyurun Sayın Dora. (HDP sıralarından
alkışlar)
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 37nci maddesi üzerinde Halkların Demokratik
Partisi adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarının bu
maddesinde Terörle Mücadele Kanununda değişiklik
yapılmaktadır. Öncelikli olarak belirtmek isterim ki Terörle Mücadele
Kanunu, bir Olağanüstü Hâl Yasası olarak mevzuatımızda
hâlen ısrarla devam ettirilmektedir. Bu yasa, esasen devlet yönetimi
konusunda güvenlikçi yaklaşımların bir eseri olarak âdeta tüm toplumsal
muhalefet üzerinde Demoklesin kılıcı gibi sallanmaktadır.
Değerli milletvekilleri, Türkiyenin hukuk
düzenindeki güvenlikçi yaklaşımı kuşkusuz 1982
Anayasasıyla başlamamıştır ve sadece bu
Anayasanın ürünü de değildir. Bu bakış açısı,
cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren belirleyici bir yere sahiptir
ve bu yüzden de, o zamandan beri güvenliği esas alan, güvenlik adına
hak ve özgürlükleri sınırlayan, istisnai yolları ve yöntemleri
âdeta süreklileştiren düzenlemeler çok sıklıkla göze çarpmaktadır.
Neredeyse tüm politik sorunlarını güvenlikçi bakış
açısıyla asayiş sorununa indirgeyen Türkiye, uzun yıllar
boyu güvenlik gerekçesiyle olağanüstü rejimlerle yönetilmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepimizin bildiği gibi olağanüstü rejimler,
dünyanın neresinde uygulanırsa uygulansın, insan hakları
ihlallerinin daha çok yoğunlaşmasına, daha
kolaylaşmasına ve süreklileşmesine yol açmaktadır. Hatta
Türkiyede olağanüstü rejim, büyük ölçüde olağan rejim hâline
dönüştürülmüştür ve âdeta istisna ve geçici olmaktan
çıkarılıp kural hâline getirilmiş ve
süreklileştirilmiştir. Örneğin, cumhuriyetin ilan edilmesinden
son olağanüstü hâl yönetiminin kaldırıldığı 2002
yılına kadar geçen yaklaşık seksen yıllık sürecin
neredeyse kırk yılında olağanüstü yönetim usulleri
uygulanmıştır. Yine, 1923-1987 yılları arasındaki
altmış dört yıllık sürenin yaklaşık yirmi
altı yılı sıkıyönetim altında geçirilmiştir.
Değerli milletvekilleri, Türkiyede Avrupa
Birliği müktesebatına uyum sürecinde mevcut yasal düzenlemelerdeki
insan haklarının kapsamı genişletilmiştir. Bu anlamda
kısa süreli de olsa bu olumlu gelişmeyi not etmek gerekmektedir.
Türkiyede 2000lerin başında, insan haklarının
geçmişteki otoriter güvenlik politikalarına oranla daha iyi bir
şekilde korunması konusunda umut verici gelişmeler
yaşandı. Özellikle Şubat 2002 ile Mayıs 2004 arasında,
Avrupa Birliği uyum süreci kapsamında tam 8 paket, Türkiye Büyük
Millet Meclisi tarafından kabul edildi. Paketlerin bir kısmı
DSP-ANAP-MHP koalisyonu tarafından, bir kısmı da Kasım
2002de tek başına iktidara gelen ve bugüne değin ülkeyi tek
başına yöneten Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından
yürürlüğe konuldu. Bu paketlerin her biri, geçmişin güvenlik
odaklı devlet yapılarına oranla yurttaş hakları açısından
etkileyici yasal değişiklikler içermekteydi. Ancak, maalesef, bu
olumlu reform süreci çok kısa sürmüştür.
Değerli milletvekilleri, diğer otoriter
kanunlarla birlikte işleyen Terörle Mücadele Kanunu, ülkemizde zaten
sınırlı olan yurttaş hakları ve özgürlükler
alanını daha da kısıtlamakta ve insan hakları konusunda
ihlallerin artmasına yol açmaya devam etmektedir. Tabii, üzülerek
belirtiyoruz ki Türkiyede de insan hakları hiçbir zaman güvenliğin
önünde ve üstünde tutulmamıştır. Çünkü güvenlikçi
bakış açısı, ülkedeki neredeyse tüm siyasi sorunların
başından itibaren birer güvenlik ve asayiş sorununa
indirgenmesine yol açmıştır. Çünkü istisna olması gereken
olağan dışı yönetim rejimleri Türkiyede
süreklileştirilmiş ve âdeta olağanlaştırılmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; son olarak belirtmek isterim ki günümüz çağdaş
demokrasilerinde devlet, ülkedeki tüm yurttaşların ortak
mutluluğu için vardır. Bu bağlamda, devletlerin görev ve sorumlulukları
vardır ve devletin güvenliği de esasen bireyin güvenliğini
korumak için kullanılan bir araçtır. Bu nedenle, Türkiye'de de
artık bulunduğumuz çağda güvenlik kavramı ve güvenlik
algısı insan haklarını esas almak durumundadır. Bu
bağlamda, devlet merkezli yaklaşımlar bir yana
bırakılmalı ve insan merkezli, yurttaşların insan
hakları ekseninde çağdaş demokrasilerle paralel güvenlik
politikaları benimsenmelidir diyor, bu duygularla hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Dora.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 37nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya Temizel Bihlun
Tamaylıgil Musa
Çam
İzmir İstanbul İzmir
Kadim Durmaz Bülent
Kuşoğlu Çetin
Arık
Tokat Ankara Kayseri
MADDE 37- 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı
Terörle Mücadele Kanununun ek 1 inci maddesinin ikinci
fıkrasının (a) bendinde bulunan "bu Kanunun 21 inci
maddesinin birinci fıkrasının (j) bendi kapsamına girenler
hariç olmak üzere ifadesi ile (ç) bendinde yer alan 21 inci maddesinin
birinci fıkrasının (j) bendi kapsamında vazife malulü
sayılanlar, ibaresi madde metninden
çıkarılmıştır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Kayseri Milletvekili
Sayın Çetin Arık konuşacak.
Buyurun Sayın Arık. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Gazi Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Mevlânanın, Yunusların, Hacı
Bektaş Velilerin hamuruyla yoğurulmuş, yüzyıllardan beri
sevgi, saygı, kardeşlik, hoşgörü temelinde
yaşamış bu toplumu, bu gördüğünüz AKP iktidarı böldü
maalesef; herkesle kavga etti, öğretmenle, öğrenciyle, doktorla,
işçiyle, işsizle, köylüyle, çiftçiyle, muhalefetle, herkesle ama
herkesle kavga etti. Kutuplaştıran, ötekileştiren,
ayrıştıran bir dil kullandı. Şimdi de toplumu millî
ve gayrimillî diye bölüyor. Ama millî olan, yerli olan ne varsa kim varsa
hepsiyle de kavga ediyor, Atatürkle bile kavga ediyor. Keşke Yunan
kazansaydı. diyenleri, Atatürke küfredenleri baş tacı ediyor,
sofrasında ağırlıyor, hastanede ziyaret ediyor. Ya
kitaplardan Atatürk ismini çıkartıyor ya da Atatürke hakaret içeren
kitaplar okullarda okutuluyor.
Bakın, elimde gördüğünüz bu kitap
çocuklarımıza okutuluyor. Nar Çocuk Yayınları
tarafından basılan Küçük Prens adlı kitabın 22nci
sayfasından bir bölüm okumak istiyorum sizlere: Sonra B-612 Asteroit için
sevindirici bir şey gerçekleşti ve bir Türk diktatör,
halkını ölümle tehdit ederek Avrupalılar gibi giyinmeye
zorladı. Böylece gök bilimci, 1920 yılında etkileyici giysiler
içinde sunumu tekrarladı ve bu defa herkes onun
anlattıklarını kabul etti. Kim bu diktatör? Bu kitabı
okullarımızda çocuklarımıza nasıl okutursunuz? Hiç mi
vicdanınız sızlamıyor?
Şimdi de kalkmışlar, gururla
söylediğimiz, yüreğinde vatan sevgisi olan herkesin söylerken
tüylerinin diken diken olduğu İstiklal
Marşımızın bestesini beğenmediğinden
bahsediyorlar. İstiklal Marşının tek bir notasına
dokunamazsınız. İstiklal Marşı, senin adını
söylemeye çekindiğin Türk milletinin varlığının
sembolüdür.
Beyler, kendinize gelin. Türk kelimesinden,
Türklükten, Türkün değerlerinden neden bu kadar rahatsız
oluyorsunuz? Bu mudur yerlilik ve millîlik?
Değerli milletvekilleri, toplumun her kesimini
bölen bu AKP, şimdi de şehitler arasında ayrım
yapıyor. Şehitlerimizi 15 Temmuz şehitleri ve diğerleri
diye bölüyor. 15 Temmuz şehitlerine Onlar bizim şehidimiz. diyor.
Peki, bu ülkenin birliği ve bütünlüğü için Doğu ve
Güneydoğuda PKK terör örgütüyle, Afrinde PYD terör örgütüyle, Suriyede
IŞİD terör örgütüyle mücadele ederek hayatının
baharında kara toprağa düşen, geride gözü yaşlı
eş, yüreği yanan ana, yetim çocuk bırakan şehidimiz kimin
şehidi?
Biraz önce acı bir haber aldık,
teğmenimiz Muhammet Kır, Afrinde şehit olmuş. Erzurumlu
olan şehidimizin ailesi, Kayseride yaşıyor. Şehidimize
Allahtan rahmet, ailesine ve milletimize başsağlığı
diliyorum.
Şimdi soruyorum sizlere: Şehidimiz
Muhammet Kır kimin şehidi? Şehitler arasında ayrım
yapılması, siyasete göre yön verilmesi, devlet yönetimine
yakışır bir tutum değildir. Şehit şehittir.
Şehitler arasında 15 Temmuz ve diğerleri diye ayrım
yapmak, bu ülkeye yapılan bir ihanettir.
Bakınız değerli milletvekilleri,
geçtiğimiz günlerde bir gazimiz, Gazi Rehabilitasyon Merkezini
arıyor. Sorulan ilk soru 15 Temmuz gazisi misiniz? oluyor. Yanıt
Hayır. olunca telefon yüzüne kapatılıyor.
Yine, PKK terör örgütüyle mücadele ederken
mayında gözlerini kaybetmiş bir gazimiz, bir tane protez göz
taktırmak için mücadeleler veriyor. Bir bilseniz yüreğiniz
parçalanır. Bu onurlu gazimiz, ne diyor, biliyor musunuz? Kendim için
istemiyorum. Çocuğum benden korkuyor, yaklaşamıyor.
Çocuğuma sarılamıyorum. Onun için istiyorum. diyor. Ama AKP
uygulamalarına baktığınızda, 15 Temmuzda
parmağı kanayan gazi, Güneydoğuda kolunu,
bacağını, gözünü kaybeden gaziden çok daha fazla maaş
alıyor. Şehit yakınları ve gazilere verilen kartlarda bile
ayrımcılık yapılıyor.
Ne şehidin ne de gazinin ayrımı
olmaz. Bu ülke için can veren, bedel ödeyen tüm şehitlerimiz ve
gazilerimiz bizim onurumuzdur.
Değerli milletvekilleri, şehit
yakınlarımızın ve gazilerimizin
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÇETİN ARIK (Devamla) Toparlıyorum
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Tamamlayın Sayın Arık.
ÇETİN ARIK (Devamla) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, şehit
yakınlarımızın ve gazilerimizin en iyi koşullarda
hayatlarını idame ettirmek, hepimizin, en çok da Hükûmetin görevidir.
Eğer bir gazinin protez bacağına haciz geliyorsa bu ülkede
herkesin, özellikle de ülkeyi yönetenlerin şapkalarını önüne
alıp düşünmeleri gerekiyor. Ben buradan bir kez daha AKP
iktidarına sesleniyorum: Evet, siz kutuplaşmadan, ötekileştirmeden,
ayrıştırmadan besleniyorsunuz ama gelin, hiç değilse bu
ülkenin şehitleri ve gazileri arasında ayrım yapmayın.
Gelin, bizatihi Genel Başkanımız Sayın Kemal
Kılıçdaroğlu tarafından hazırlanan ve bütün grubumuzun
altına imza attığı, şehitlerimiz arasındaki
ayrımı ortadan kaldıran, şehit yakınlarının
ve gazilerimizin taleplerini karşılayan kanun teklifimizi, el ele
verelim, bu yüce Meclisten geçirelim.
Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de Sayın
Arık.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, yerimden
BAŞKAN Bir oylamayı yapayım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler...
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık
olduğundan oylamayı elektronik cihazla yapacağız.
Oylama için üç dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
Sayın Bostancı, oylamadan sonra size söz
vereceğim.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.04
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 18.21
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Bülent ÖZ (Çanakkale)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 37nci maddesi üzerinde Kayseri Milletvekili Çetin
Arık ve arkadaşları tarafından verilen önergenin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kâtip üyeler arasında bir anlaşmazlık
olduğundan elektronik cihazla oylama yapacağız.
Oylama için iki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Önerge kabul edilmemiştir, karar
yeter sayısı vardır.
533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
37nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Sayın Bostancı, buyurun.
Bir dakika
III.- AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının,
Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın 533 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 37nci maddesiyle ilgili önerge üzerine
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan, teşekkürler.
Exupery, Fransız yazar, şair ve pilot;
1900de doğdu, 1944te Cebelitarıkta uçağı düştü,
geçen yıllarda da uçağını bulmuşlardı. Büyük bir
yazar; Gece Uçuşu, Savaş Pilotu, Kale ve Küçük Prens. Küçük Prens,
her yaştan insanın okuması gereken bir kitap, sadece
çocukların değil, büyüklerin de okuması gereken bir kitap.
Küçük Prensin okunmaması yahut da şu
versiyonunun okunmaması, çocuklara nasıl okutulduğuna
ilişkin bir sorgulamanın doğru olmadığı
kanaatindeyiz. Sayın Arıkın ifade ettiği husus, bir cümle
olarak eleştirel bir ifade şeklinde orijinal metinde de mevcuttur.
Esasen eleştiriler yapılabilir -orada isim söylenmiyor ama-
kastedilen kim olursa olsun, hele Atatürkün kendisine yönelik bu tür
eleştirilerin hiçbir biçimde Atatürkün halkın gözündeki
kıymetine herhangi bir halel getirmesi söz konusu olmaz. Tarihi bilenler,
Atatürkün Türkiye Cumhuriyetinin banisi olarak silah arkadaşlarıyla
birlikte nasıl bir mücadele verdiğini gayet iyi bilirler.
Geçtim Küçük Prensi, Mete Tunçaydan Bernard
Lewise, Şevket Süreyyadan Celal Şengöre kadar, çeşitli
biçimlerde Atatürke ve kuruluş dönemine ilişkin çeşitli
değerlendirmeler mevcuttur. Celal Şengörün -ki arkadaşlar
herhâlde kendisini yaklaşımları itibarıyla da olumlu
bulurlar, Cumhuriyet Bilim Teknikte de yazılar yazmış bir
insandır- 2014te Dâhi Diktatör diye Atatürkle ilgili kitabı
vardır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Diktatörlükün
başına dâhilik getirildiğinde veyahut da Diktatörlük kötü bir
şey. denildiğinde bu, bu eleştiriden vareste kılar mı
insanı? Ben hiç arkadaşlardan Bu Celal Bey de ne yapıyor böyle?
Bunun kitaplarını niye okuyorlar? diye bir itiraz görmedim.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya)
Dolayısıyla böyle gereksiz tartışmalara girmenin doğru
olmayacağı kanaatindeyim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÇETİN ARIK (Kayseri) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Arık, talebiniz nedir?
ÇETİN ARIK (Kayseri) Sayın Başkan,
Sayın Bostancıya cevap vermek isterim.
BAŞKAN Efendim?
ÇETİN ARIK (Kayseri) Bu kitap okullarda ders
kitabı olarak okutuluyor.
MAHİR ÜNAL (Kahramanmaraş) Ders
kitabı değil ya, tavsiye edilmiştir.
ÇETİN ARIK (Kayseri) Tavsiye, evet. Bunun Can
Yayınlarından yayımlanan bir çevirisi daha var ve burada tekrar
okumak istiyorum müsaade ederseniz.
BAŞKAN Sayın Arık, açıklama
mı yapmak istiyorsunuz?
ÇETİN ARIK (Kayseri) Evet, açıklama
yapmak istiyorum.
BAŞKAN Yerinizden bir dakika söz veriyorum.
31.- Kayseri Milletvekili Çetin Arıkın, Amasya
Milletvekili Mehmet Naci Bostancının yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
ÇETİN ARIK (Kayseri) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Bu kitabın Küçük Prens adlı kitabın
Can Yayınları versiyonlarında -Can Kitabevinden- aynı
çevirisi var. Orada bir Türk büyüğü diye ifade edilirken burada Türk
diktatörü diye ifade ediliyor ve okullarda çocuklarımıza tavsiye
edilen kitap da bu, bizim itirazımız bunadır. Niçin Küçük Prens
okullarda okutuluyor diye değil, niçin diktatör adı geçen
Ya da bu
ülkenin kurucusuna, kurtarıcısına Türk diktatörü,
halkını ölümle tehdit ederek
diye bir cümle geçiyor,
itirazımız bizim budur; bu versiyonun okullarda
okutulmamasıdır, başka yayınların
okutulmasıdır. Can Yayınları versiyonunda bu yoktur
Sayın Başkanım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Gençliğimde benim okuduğum
kitapta da öyle bir tanımlama yoktu, bilmiyorum, sonradan eklenmiş
olabilir.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) - Sayın
Başkanım
BAŞKAN Buyurun.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Cümlenin
kendisi zaten eleştirel bir ifadedir yani insanların kılık
kıyafetlerini değiştirdiğine ilişkin bir ifade mevcut.
Öyle demişsin, böyle demişsin
Tabii, orijinal metninin çeşitli
biçimlerde tercümesi mümkün. Can Yayınlarının aslına
sadık bir şekilde tercüme edildiği, bunun edilmediği
iddiasını da çok doğru bulmayız. Cümlenin kendisine
baktığımızda da anlamı görürüz.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Herkese tekrar bir kere daha okumasını
tavsiye ediyorum bu güzel kitabı.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN 38inci maddede iki adet önerge
vardır, aynı mahiyette olan önergeleri birlikte işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 38inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Mehmet
Ali Aslan Behçet
Yıldırım
Adana Batman Adıyaman
Mahmut
Toğrul Müslüm
Doğan Kadri
Yıldırım
Gaziantep İzmir Siirt
Aynı mahiyetteki diğer önergenin imza
sahipleri:
Zekeriya
Temizel Lale
Karabıyık Bihlun
Tamaylıgil
İzmir Bursa İstanbul
Kadim
Durmaz Ünal
Demirtaş Musa
Çam
Tokat Zonguldak İzmir
Bülent
Kuşoğlu
Ankara
BAŞKAN Aynı mahiyetteki önergelere
Komisyon katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önergeler üzerinde ilk olarak Siirt
Milletvekili Sayın Kadri Yıldırım konuşacaklar.
Buyurun Sayın Yıldırım. (HDP
sıralarından alkışlar)
KADRİ YILDIRIM (Siirt) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerime başlarken hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Çanakkale Savaşı ve Zaferinin bir
yıl dönümünü daha idrak ediyoruz. Bu savaş ve zafer, başta
Kürtler ve Türkler olmak üzere Türkiyede yaşayan farklı etnik
kimliklerin bir nevi kardeşleşmiş bir somut örneğidir. Bu
kardeşliğe katkıda bulunan herkesi rahmetle, minnetle,
şükranla anıyorum. Bütün şehitlere de bu vesileyle rahmet
diliyorum.
Ben bazen bu kürsüde kardeşlik vurgusunda
bulunan bazı şahsiyetlerin bu vurgularına vurguda bulunurken bu
şahsiyetlerin daha çok günümüze hitap eden kardeşlik ve birlik,
beraberlik ruhlarını ön planda tutarak yapıyorum. Geçmişte
bu şahsiyetlerin kendi aralarında veya başkalarıyla olan
görüş ayrılıklarını falan, bunları günümüze hitap
eden bir şeyle gündeme getirmedim ve getirmiyorum da.
Dolayısıyla eğer bunlardan birilerinin isimlerinin önüne veya
arkasına saygı ifade eden bir unvan, bir lakap, bir ifade
getirilmişse veya getiriyorsam bu bir nezaket icabıdır; bu, Said
Nursi Hazretleri de olabilir, bu Mustafa Kemal Paşa Hazretleri de
olabilir.
Bakın, Amerikanın eski Türkiye sefiri
yani büyükelçisi, Atatürk zamanında büyükelçilik yaptığı
bir yıllık süreci bir kitapta dile getiriyor, topluyor ve
kitabına da Gazi Mustafa Kemal Hazretleri Nezdinde Bir Yıllık
Elçilik adını veriyor. Dolayısıyla bu tür ifadeler
kutsiyet atfetmekten ziyade bir nezaket, bir saygı ifadesi olarak telakki
edilmelidir diye düşünüyorum.
İkinci bir husus, tabii, dün yine belki
yanlış anlaşılan bir noktayı da düzeltmek istiyorum bu
vesileyle ki o da şudur: Bir grubun yapmış olduğu
yanlış bir şeyi hiçbir zaman, toptan bir şekilde devlete
veya orduya mal etmeyecek kadar bir tecrübeye sahip olduğumu da
düşünüyorum, böyle bir niyetin de olmadığını arz etmek
istiyorum.
Saidi Nursinin vurgusuna gelince: Kendisinin, bu
konuda örnek almamız gereken, yararlanmamız gereken cümleleri son
derece anlamlıdır. Bakın, bunlardan bir tanesinde diyor ki:
Türkler bizim aklımız, biz de onların kuvvetiyiz -yani Kürtler
olarak biz de onların kuvvetiyiz- toplamımızla iyi bir insan
oluruz. Dolayısıyla ben bunu burada dile getirmeyeceğim de
nerede dile getireceğim, üstelik en çok da ihtiyaç duyduğumuz bir
aşamada? Dolayısıyla bunu dile getirmekte herhangi bir beis
görülmemelidir. Aynı Saidi Nursi, Alevi ve Sünni ittifakına vurguda
bulunmuş. Aynı Saidi Nursi, Ermenilerle dostluk kurmak bu memleketin
selametinedir. demiş. Aynı Saidi Nursi, Yahudi ve Hristiyanlarla
medeni çerçevede dostluk ve ittifak kurmakta bir sakınca yoktur dinen.
demiş. Dolayısıyla arkadaşlar, bunlardan yararlanmanın
hiçbir mahzuru yoktur, günümüzde en çok ihtiyaç duyduğumuz bu
söylemlerdir, görüşlerdir.
Hazret kelimesine gelince: Dediğim gibi,
Amerikanın sefiri Gazi Mustafa Kemal Atatürk hakkında da en son
kelime olarak Hazretleri ifadesini kullanmıştır. Bu vesileyle
herhangi bir yanlış anlaşılmama durumuna vurguda bulunmak
için bunu söylüyorum
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KADRİ YILDIRIM (Devamla) - Yoksa herhangi bir
sataşma, herhangi bir nezaketsizlik veya bir üslup farkını da
burada kastetmediğimi dile getirmek istiyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Yıldırım.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN - Aynı mahiyetteki diğer
önerge üzerinde
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Aynı mahiyette mi?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
şeyden önce söz taleplerimizi karşılasanız
BAŞKAN Bir anonsumu yapayım.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tamam.
BAŞKAN Zonguldak Milletvekili Ünal
Demirtaş konuşacak ama ondan önce Sayın Özele yerinden bir
dakikalık söz veriyorum.
III.- AÇIKLAMALAR (Devam)
32.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Siirt Milletvekili Kadri
Yıldırımın 533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 38inci maddesiyle ilgili önerge üzerinde
yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sataşma
maksadımız yok, rencide etme maksadımız yok. tipi, dünkü
tartışmanın üzerine bugün geliştirilen ifadeleri olumlu
bulmakla birlikte, dün söylediğimiz bir itirazın altını
çizelim. Atatürke deccal diyen birisinin olumlu söylediği şeyler
üzerinden burada, Türk-Kürt kardeşliği falan
Türk-Kürt
kardeşliğiyle ilgili söylenecek her söz kıymetlidir, bu konuda
Parlamentoda kimsenin buna karşı çıkacağını
düşünmeyiz ama referans verilen kişinin diğer söylediklerini
Hani lafa bakmak lazım ama bir de kimin söylediğine bakmak
lazım. Atatürke deccal demiş birisinin ifadelerinin ve o
şahsiyetin çok yüceltilerek söylenmesine itiraz ettik. Atatürkün manevi
şahsiyetine ve ortak geçmişimize karşı kötü bir niyetim
yoktu. denilmesi kıymetlidir ama Saidi Nursinin Atatürkle ilgili
söylediği sözler hafızamızdadır, duyduğumuz
rahatsızlık bundandır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Danış
Beştaş, siz karar yeter sayısı istediniz ama henüz oylama
aşamasında değiliz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Bir de
kısa bir söz rica ediyorum.
BAŞKAN Ünal Bey konuşsun, sonra vereyim
size söz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Demirtaş. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, madde 38le
yapılan düzenlemeyle Özelleştirme Kanununun amacı
değişmektedir. Bu düzenleme yargının daha önce verdiği
kararları bundan sonraki süreç içinde ortadan kaldırmak için
yapılan bir düzenlemedir. Bu düzenlemeyle yetkinin kapsamı
genişlemekte, tüm hazine taşınmazlarının
özelleştirilmesi yoluyla gelir elde edilmesine olanak
sağlanmaktadır. Bu düzenlemeyle idareye öyle bir yetki veriliyor ki
yeri kıymetli diye Türkiye Büyük Millet Meclisini bile satabilirsiniz.
İşte böylesine geniş yetkiler veren, son derece tehlikeli bir
düzenleme olarak görmekteyiz.
Değerli milletvekilleri, iktidarın
özelleştirme uygulamalarına baktığımızda,
toplumda ciddi bir tartışma yarattığı
açıktır. Yapılan özelleştirmelerin toplumun yararına
olmadığı gibi, tam tersine zararına olduğu çok
açık bir şekilde ortadadır. Şimdiye kadar yapılan çoğu
özelleştirmeler sonucu işletmeler tamamen
kapatılmıştır. SEKA, TEKEL, Et ve Balık Kurumu, Sümerbank
gibi kurumlar özelleştirildikten sonra maalesef
kapatılmıştır. Bu sebeple, ülkemizde üretilen birçok ürün
artık üretilemediği gibi dışa
bağımlılık artmıştır. SEKAnın
ürettiği kâğıdı Rusyadan, TEKELin ürettiği tütünü
Amerikadan, AVMlerde satılan tekstil ürünlerinin yüzde 85ini ise Çin,
Mısır, Uzak Doğu ülkeleri gibi yabancı ülkelerden ithal
etmekteyiz. Dış borcumuz ve cari açığımız bu
nedenlerle artıyor ve faiz lobilerinin esiri oluyoruz. Bugün ülkemizin
maalesef, faiz yükünden dolayı beli bükülmüş durumda.
Değerli milletvekilleri, şeker
fabrikalarının yer dağılımına
baktığımızda, bu fabrikaların ekonomisi çok fazla
gelişmemiş olan yerlere yapıldığını görüyoruz.
Bu fabrikaların olduğu yerlerde üretim var, tarla var, su var,
buradan sağlanan ekonomik gelir var ve istihdam var. Orada gençler
çalışıyor, çiftçiler şeker pancarı üretiyor, herkes
bir şekilde işini bulmuş ve ülkeye, ekonomiye katkı
sağlıyordu. Peki, siz, uyguladığınız bu
yanlış politikalarla tarımı ne hâle getirdiniz? 2003
yılında pancar eken çiftçi sayısı 460 bindi. Bakın,
şu anda 100 bin civarında bir sayıya düşmüş durumda.
Şimdi de tutturdunuz Afyon, Alpullu, Bor -Niğde- Burdur, Çorum,
Elbistan, Erzincan, Erzurum, Ilgın, Kastamonu, Kırşehir,
Muş, Turhal, Yozgat şeker fabrikalarını biz
satacağız. diyorsunuz. Hâlbuki şeker fabrikaları zarar
etmiyor. Şeker fabrikaları zarar ettiriliyor. Nasıl mı
zarar ettiriliyor? Bakın Alpullu, Ağrı, Çarşamba, Susurluk
şeker fabrikalarını 2010-2016 döneminde fiilen
kapattınız ve çalıştırmadınız.
İşçiye ücret ödüyorsunuz, çalıştırmıyorsunuz;
ürün var, üretmiyorsunuz. Bu 4 fabrikanın zararı 32 milyon lira.
Çalışmayan bir fabrika elbette zarar edecek, zarar eder tabii çünkü
çalıştırırsan kâr elde edecek. Peki, geriye kalan 21
fabrikaya yani çalışan, üreten fabrikalara bakalım: 21
fabrikanın 2012-2016 dönemindeki kârı 103 milyon 300 bin lira yani
hepsi kâr elde ediyor. Peki, millete ne söylüyorsunuz? Zarar ediyorlar.
diyerek yalan söylüyorsunuz.
Değerli milletvekilleri, kapanan fabrikalardan
bazılarına örnek vereyim: Afyon Et Kombinası, 103 işçi
vardı, kapandı; Ağrı Et Kombinası, 109 işçi
çalışıyordu, kapandı; Bayburt Et Kombinası, 50
işçi vardı, kapandı; Bursa Et Kombinası, 158 işçi
vardı, kapandı. (Uğultular)
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, lütfen
biraz sessiz olabilir miyiz.
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla) Böylece 54e
yakın fabrikayı kapattınız. Türkiye Şeker
Fabrikaları Anonim Şirketi güçlü şirket, peki niye
kapatıyorsunuz? 25 fabrikası var bu şirketin ve 4 alkol fabrikası
var, 1 makine fabrikası var yani anahtar teslimi şeker
fabrikasını dünyanın her tarafında kurabilirler, böyle bir
imkânları var. Elektronik aygıtlar fabrikası var, tohum
işleme fabrikası var ve aynı şekilde, 150den fazla bölge şefliği
var, 300ün üzerinde de pancar alım merkezi var ve ilk İSO500
sıralamasında ilk 500 firma arasında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Devamla)
Dolayısıyla değerli arkadaşlarım, şeker
fabrikalarının özelleştirilmesinden vazgeçin diyorum. Hepinize
sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederiz Sayın
Demirtaş.
Aynı mahiyetteki önergeleri
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önergeler
kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın Danış Beştaş,
açıklama mı yapacaksınız?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Evet,
küçük
BAŞKAN Bir dakika
III.- AÇIKLAMALAR (Devam)
33.- Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaşın, bakanların 21 Mart Nevroz Bayramı
kutlamalarının yapılması konusuyla ilgilenmelerini rica
ettiğine ilişkin açıklaması
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Şimdi, gelecek hafta Nevroz Bayramı var
21 Martta, çarşamba günü, her yerde kutlamalar için başvuru
yapılıyor. Öncelikle, Nevroz Bayramını kutluyorum
şimdiden; haftaya olmayabiliriz.
Ancak şöyle bir sıkıntımız
var, şu anda sayın bakanlar buradayken özellikle söz aldım:
Yapılan başvurulara, tertip komitelerinin yaptıkları
başvurulara yanıt verilmiyor ve şu ana kadar bazı yerlerde
de reddedildi. Zaten 21i dışında hepsi reddediliyor ve 21ine
ilişkin, mesela, Ağrının Bazid ilçesinde bu da
reddedilmiş. Yani sayın bakanların özellikle ilgilenmelerini
yani Nevroz Bayramının aslında izne tabi olmaması
gerektiğini, bayramların izinle kutlanamayacağını ve
halkın bugüne kadar, on yıllardır bu Nevrozu her zaman
kutladığını ifade etmek istiyorum. Yani bu konuda
partimizin de gerçekten, özellikle hani kapalı alanlar olabilir, açık
miting alanları olabilir
Nevroz günü en azından bu
kutlamaların yapılması açısından bakanların bu
konuyla ilgilenmelerini istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN 39uncu maddede iki adet önerge
vardır, aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 39uncu maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Müslüm
Doğan Behçet
Yıldırım
Adana İzmir Adıyaman
Mehmet
Ali Aslan Hüda Kaya Mahmut Toğrul
Batman İstanbul Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Hüda Kaya konuşacak.
Buyurun Sayın Kaya. (HDP sıralarından
alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 39uncu madde hakkında söz almış bulunuyorum.
Tabii ki bu, gündemimizi bir süredir meşgul
eden şeker fabrikalarının satılmasıyla ilgili
halkımızı ve çiftçimizi ilgilendiren son derece önemli bir konu.
Türkiye, çoğu son on yılda olmak üzere satılması mümkün
kamu varlıklarının çoğunu satmış durumdadır.
Özelleştirme İdaresi Başkanlığı verilerine göre,
267 kuruluşta hisse senedi veya varlık satış, devir
işlemi yapılmış ve bu kuruluşların 257sinde hiç
kamu payı kalmamıştır. Komisyon görüşmeleri sürerken
Hükûmetin Türkiye Şeker Fabrikalarının 14 fabrikasını
özelleştirme kararı Resmî Gazetede ilan edilmiştir.
Pancardan elde edilen şeker sektörü 3 milyar
doları aşan bir katma değer yaratmaktadır. Türkiye'nin
yıllık şeker ihtiyacı yaklaşık 3 milyon ton
civarındayken şeker pancarı fabrikaları yılda
yaklaşık 2,3 milyon ton üretim yapabilmekteydiler. Özelleştirme
kapsamına alınan 14 fabrikada Türkiyede şeker üretiminde toplam
çalışanlarının yüzde 55i istihdam edilmekte, şeker
üretiminin yüzde 67si, melas üretiminin yüzde 64ü, yaş küspe üretiminin
yüzde 67si özelleştirme kapsamına alınan fabrikalarca
gerçekleştirilmektedir. Türkiye şeker fabrikalarının pancar
ekimi yaptırdığı alanların yüzde 66sı, ekim
yaptırdığı çiftçilerin ise yüzde 71i bu fabrikalara
yönelik üretim faaliyetindedirler.
Türkiyede tarımın tasfiye edilmesiyle
başlayan hızlı piyasalaşma süreci her ürünü etkilediği
gibi şeker üretimini de etkiledi. Şeker pancarına uygulanan kota
öncesinde 500 bin hektar alanda iken şimdi 320 bin hektar alanda pancar
üretimi yapılıyor. Üretim, kota öncesi 22 milyon ton iken şimdi
15 milyon tona düşmüştür. Türkiyede 1998 yılında 492 bin
aile şeker pancarı üretirken 2014 yılında şeker pancarı
üreticilerinin sayısı 124 bine düşmüştür. Pancar
üreticilerinin yüzde 75i pancar üretiminden
uzaklaştırılmış, on altı yılda 368 bin
çiftçi pancar üretiminden koparılmıştır. Şeker
üreticisi sayısı hızla gerilirken Türkiye'nin kaybı 5,7
milyar dolardır.
Şeker fabrikalarının
özelleştirilmesi sanayide, tarımda ve hayvancılıkta üretimi
zayıflatırken ithalatla birlikte Türkiye'nin dışa
bağımlılığı daha da artacaktır. Bir yandan
şeker pancarı üretimine kota getirilmesi, öte yandan çiftçinin
üretimini sürdürememesi sonucu ortaya çıkacak olan şeker
açığı ithalatla kapatılmak zorunda kalınacaktır.
Bu süreçte, ucuz üretim yaptığı bahanesiyle nişasta
bazlı şekerlere tanınan ayrıcalıklar sürdürülecek,
sanayide kullanılan şekerler tamamen mısırdan elde edilen
şekerlere dayandırılacaktır. Ülkemizde pancar çiftçisinden
esirgenen kaynaklar, ABD ve Arjantin'in mısır üreticilerine ve çok
uluslu tekellere aktarılacaktır. Yani hem ülkenin en önemli üretim
alanları, katma değer yaratan ürünü bütünüyle dış ülkelerin
tekeline verilmiş olacak hem birçok işçi, üretici ve aileleriyle
beraber on binlerce insan işinden, emeğinden olacak hem de toplumun
sağlığı nişasta bazlı şekerlerle
bozulmuş olacaktır. Dolayısıyla özelleştirme hiçbir
kamu yararına değil, bütünüyle birilerinin çıkarına
yapılmakta ve kamunun parasının birilerine peşkeş
çekilmesidir bu durum.
Bu yönleriyle, ilgili düzenlemenin tasarı
metninden çıkarılmasını teklif ediyoruz.
Hepinize teşekkür ediyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının 39uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Kadim
Durmaz Bihlun
Tamaylıgil
İzmir Tokat İstanbul
Lale
Karabıyık Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam
Bursa Ankara İzmir
Hüseyin
Yıldız
Aydın
MADDE 39 4046 sayılı Kanunun 5 inci
maddesinin birinci fıkrasında bulunan (a), (b) ve (c) bentleri ile
aynı Kanuna ekli (1) sayılı Liste aşağıdaki
şekilde değiştirmişler.
"a) İdarenin ana hizmet birimleri;
Finansman Fon Yönetimi ve Sermaye Piyasaları Daire
Başkanlığı, Proje Değerlendirme ve Hazırlık
Daire Başkanlığı, İhale ve Danışmanlık
Hizmetleri Daire Başkanlığından oluşur.
b) İdarenin danışma birimleri; Hukuk
Müşavirliği, Başkanlık Müşavirleri, Basın ve
Halkla ilişkiler Daire Başkanlığı, Strateji
Geliştirme Daire Başkanlığından oluşur.
c) İdarenin yardımcı hizmet
birimleri; Personel, Eğitim ve İstihdam Daire
Başkanlığı, İdari ve Mali işler Daire
Başkanlığından oluşur.
(I) SAYILI LİSTE
ÖZELLEŞTİRME-
İDARESİ BAŞKANLIĞI MERKEZ TEŞKİLATI
BAŞKAN |
BAŞKAN YARDIMCISI |
ANA HİZMET
BİRİMLERİ |
DANIŞMA BİRİMLERİ |
YARDIMCI BİRİMLER |
Başkan |
Başkan Yardımcısı |
Finansman Fon Yönetimi ve Sermaye Piyasaları Daire
Başkanlığı |
Hukuk Müşavirliği |
Personel, Eğitim ve İstihdam Daire
Başkanlığı |
|
Başkan Yardımcısı |
Proje Değerlendirme
ve Hazırlık Daire Başkanlığı |
Başkanlık Müşavirleri |
İdari
ve Mali İşler Daire Başkanlığı |
|
Başkan Yardımcısı |
İhale ve
Danışmanlık Hizmetleri Daire Başkanlığı |
Basın ve Halkla ilişkiler Daire Başkanlığı |
|
|
|
|
Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı |
|
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Aydın
Milletvekili Hüseyin Yıldız konuşacak. (CHP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Yıldız.
HÜSEYİN YILDIZ (Aydın) Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinize saygılarımı sunuyorum.
Özelleştirmeyle ilgili bir kanun geliyor, daha
doğrusu Varlık Fonunda toplanan o mallarla ilgili -Halk
Bankası, Ziraat Bankası; nasıl dışarıya
pazarlayabiliriz- bir madde geliyor; başkan yardımcıları ve
kadrolar çoğalıyor.
Değerli arkadaşlar, 2002de AKP iktidara
geldikten sonra gerçekten hepimiz bu ülkeyi ileriye götürecek diye
düşünüyorduk. Tek başınıza iktidara geldiniz. Gerçekte, o
dönemde Kemal Derviş yurt dışından gelmişti, her
şeyi hazırladı, elinize verdi, gönderdi.
Değerli arkadaşlar, 2002 yılında
devletin borcu 242 milyardı, şu an, 2017nin son verilerine baktığımız
zaman 876 milyar. Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan beri -bütün
yatırımlar- Atatürkten başlayıp İsmet İnönü,
Bülent Ecevit, Demirel, rahmetli Özal, rahmetli Erbakana kadar -2002ye kadar-
gelen hükûmetlerin hepsi bu ülkeye çivi çaktı. Ama sizler ne
yaptınız değerli arkadaşlar? On altı yıldan beri
yapılan bütün yatırımları tek tek sattınız.
TÜPRAŞı, PETKİMi, TELEKOMu, yolları, fabrikaları,
ne varsa sattınız değerli arkadaşlar, hiçbir şey
kalmadı. (CHP sıralarından alkışlar) Şimdi, en
son şeker fabrikaları kaldı.
Arkadaşlar, Türkiye Şeker Fabrikaları
Anonim Şirketinin 25 tane fabrikası var, 25 tane. O dönemde o
hükûmetler oraya yatırım yaparken, o bölgenin geçim
kaynaklarını düşünerek oraya yatırım yaptılar.
Şimdi kalkıyorsunuz, Zarar ediyor... Nasıl zarar ediyor? Geçen
sene anonim şirket 103 milyon lira kâr etmiş arkadaşlar, 103
milyon lira kâr etmiş. Şimdi birileri geldi, sarayda görüşüldü,
talimat verildi, ertesi gün, ne hikmetse, özelleştirmeye hemen getirdiniz,
koydunuz onu.
Değerli arkadaşlar, 25 tane fabrika var,
tohum fabrikası var orada, 4 tane alkol fabrikası var, her bölgede
geçim kaynağı olan pancar üretimi var. 350 bin aile geçimini oradan
sağlıyor. Bu ne demek biliyor musunuz? 1 milyon kişi geçimini
buradan sağlıyor.
ALİM TUNÇ (Uşak) Yine sağlayacak.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Yani gerçekten bu
şeker fabrikalarını satmak da vatanı satmak anlamına
geliyor. (CHP sıralarından alkışlar)
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Aaa! O
olmaz, yanlış yapıyorsun. Biz CHP miyiz
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Hepimiz bölgenin
milletvekilleriyiz. Siz bu ülkede yaşıyorsunuz. En azından
çıkıp yumruk vurmanız gerekiyor değerli arkadaşlar.
Bizden sonra gelen çocuklarımıza, torunlarımıza doğru
bir ülke bırakalım. Her şeyimizi sattınız, ondan sonra
çıkıyorsunuz, millîyim diyorsunuz. Neresi millî bunun ya? Her
şeyini satıyorsun, sonra çıkıp millîyim diyorsun. (CHP
sıralarından alkışlar) Millîlik nedir biliyor musun? Öz
kaynaklarını bu ülkenin insanlarına vermektir millîlik
değerli arkadaşlar. Bugün baktığın zaman,
bankaları komple yurt dışına
satmışsınız.
ALİM TUNÇ (Uşak) Biz CHP değiliz,
satmayız.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Evet, biz
sattırmayacağız, sattırmayacağız! O şeker
fabrikalarını sattırmayacağız, sattırmayacağız,
sattırmayacağız! Net konuşuyorum. (CHP
sıralarından Bravo! sesleri, alkışlar)
Evet, değerli arkadaşlar, ben burada
özellikle Bor, Çorum, Kırşehir, Yozgat, Erzincan, Erzurum, Turhal,
Kastamonu, Alpullu, Burdur, Elbistan, Muşta yaşayan vatandaşlarıma
sesleniyorum: Ayağa kalkın, ayağa kalkın, ayağa
kalkın! Cumhuriyet Halk Partisi olarak hep halkımızın
yanında olacağız, onları sattırmayacağız,
göreceksiniz, sattırmayacağız, gerekirse bu ülke için
canımızı feda edeceğiz. (CHP sıralarından
alkışlar) Öyle millîlik filan yok, öyle lafta millîlik olmaz, lafta
millîlik olmaz.
Evet, Eskişehir Ovasını birilerine
termik santrali kurmak için ihale ettiniz, değil mi? Gittiniz mi
Eskişehir Ovasına? Değerli arkadaşlar, dünyada, şu
an, önümüzdeki yıllarda ne var, biliyor musunuz? Gıda, su ve enerji,
elektrik yani. Bugün sabah gittim Komisyona. Şu an, biliyor musunuz sular
birliği iptal ediliyor, oraya memur atanacak, sular birliğinin
seçilmiş başkanını görevden alıyorsunuz.
AYŞE KEŞİR (Düzce) Sular birliği
diye bir birlik yok, sulama birlikleri onlar.
HÜSEYİN YILDIZ (Devamla) Oraya memurlar
atanacak, iki sene sonra veya bir sene sonra onlar da özelleştirilecek
değerli arkadaşlar.
Bu ülke hepimizin arkadaşlar. Akşam eve
giderken hepinizin çocuklara verecek bir hesabınızın olması
lazım. Öyle bol para, satıp satıp harcamakla bu ülke düzelmez
arkadaşlar. 7 milyon işsiz var bu ülkede, 16 milyon aç insan
yatıyor bu ülkede. Onun için sattırmayacağız,
sattırmayacağız, sattırmayacağız diyorum.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı.
Bir dakika
III.- AÇIKLAMALAR (Devam)
34.- Amasya Milletvekili Mehmet Naci Bostancının,
Aydın Milletvekili Hüseyin Yıldızın 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 39uncu maddesiyle ilgili
önerge üzerinde yaptığı konuşmasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, belagat ve ateşli konuşma, insanı hakikatin
temsilcisi yapmaz. Yeryüzünde birçok ülkelerin farklı yaklaşımları
vardır; kimisi devletçi olur, kimisi özelleştirme yanlısı
olur. AK PARTİ, on altı yıldan bu yana iktidarda ve
özelleştirme yaklaşımını bu milletin
çıkarları bakımından daha değerli buluyor, daha
rasyonel buluyor, herkesin çıkarına daha uygun olduğunu düşünüyor.
Özel sektörü de bir bakıma tahkir edecek şekildeki bir
yaklaşımı uygun bulmayız.
Vatan satmak
Fabrikayı satmakla vatan
satmak
şeklindeki benzetme talihsiz bir benzetme olmuştur. Buna
ilişkin reddiyemizi, bunu yakışıksız bulduğumuzu
ifade etmek için söz aldım.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Sayın Özel, size de bir dakika
35.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, şeker
fabrikalarının satılması konusunu bir inatlaşmaya
götürmemek gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan,
Türkiye son bir aydır ittifakı konuşuyor ama bir gerçek ittifak
oluşmuş durumda; o da şeker ittifakı. Türkiyenin dört bir
yanındaki, biraz önce bir kısmının isminin sayıldığı
ilçelerdeki, illerdeki hatta beldelerdeki şeker fabrikaları önlerinde
Cumhuriyet Halk Partisi tüm siyasi partilerin temsilcileriyle bir araya
geliyor, orada Şeker fabrikalarını
sattırmayacağız. mitingi yapılıyor.
Kamuoyunun bilgisi dâhilindedir: Bugün Türkiyede
bir başka ittifakın içinde olduğunu ilan eden partilerin ilçe
temsilcilikleri dahi gidip orada o şeker ittifakına
katılıyor. Bu işi bir inatlaşmaya götürmemek lazım,
dönüp bir bakmak lazım. Şeker fabrikalarının
satılmasına karşı kendi teşkilatlarınız dahi
orada karşı çıkıyorsa bu bir gerçekliğe, bu bir
ihtiyaca, bu bir haklı direnişe karşılık geliyordur.
Bu konuda kategorik bir iktidar-muhalefet çelişkisi üzerinden Sen
sattırmayacaksan ben satarım. demek yerine doğrusunu yapmaya
bakmak lazım.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Zabıtlara
geçsin diye söylüyorum: AK PARTİ teşkilatlarının bu yönde
girişimlere destek verdiği yaklaşımı,
değerlendirmesi doğru değil.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yozgat, Yozgat
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Eğer bir şey
yapmayacaksınız ismini verelim.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yozgat ya!
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) AK PARTİ
teşkilatları iktidarın programı çerçevesinde
çalışan, uğraşan ve halkı doğru bir şekilde
bilgilendiren teşkilatlardır.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Yozgat, Yozgat il
örgütünüz karşı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Şeker
fabrikalarını sattırmayacağız! Kürsüde
bağırmakla olmaz. Halkımız politikalarınıza
Evet. der, iktidar olursunuz, satmazsınız, bunun yolu açık.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) O zaman tutanağa
şöyle geçsin: Ben, tabii, bir il örgütünün ismini verip bir kez hedef
göstermeyeyim ama basındaki haberlere bir tekzip okumadık
partinizden.
Elbette ki iktidar olduğumuzda
sattırmayız ama iktidar olduğumuzda
sattıklarınızı geri alacağımızı da
açıkça söyleyelim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
40ıncı maddede iki adet önerge
vardır, aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 40ıncı maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Müslüm
Doğan Behçet
Yıldırım
Adana İzmir Adıyaman
Mehmet
Ali Aslan Mahmut
Toğrul Ertuğrul
Kürkcü
Batman Gaziantep İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK
(Giresun) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerine İzmir Milletvekili
Sayın Ertuğrul Kürkcü konuşacak.
Buyurun Sayın Kürkcü. (HDP
sıralarından alkışlar)
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) Sayın
Başkan, sevgili arkadaşlar; 40ıncı maddenin tasarı
metninden çıkarılmasını istiyoruz. Bununla ilgili gerekçe
aslında bir önceki maddeyle ilgili olarak Hüda Kaya arkadaşımızın
yaptığı sunumun gerekçesiyle aynı çünkü bu maddeler
aynı konuya ihdas edilmiş. O yüzden, tekrardan kaçınarak
şunu söylemek isterim: Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi
esasen toplumun, halkın, Türkiye'nin büyük çoğunluğunun
çıkarlarıyla çatışmaktadır. Uluslararası mali
sermayenin, kapitalizmin çıkarlarıyla ve Türkiye'nin kapitalizmin
çıkarlarından çıkarı olan yönetimiyle ve içerideki
kapitalist sınıfın çıkarlarıyla da tam bir uyum
içerisindedir. Bu durumda arada bir derin uzlaşmaz çelişki vardır.
Tabii ki Halkların Demokratik Partisi bu çelişkinin halk, yoksullar,
emekçiler tarafında durmaktadır, durmaya devam edecektir.
Ancak burada şuna dikkat çekmek isterim:
Yaklaşık iki yıldır Türkiye'nin Suriye politikası
batağa battığından beri bu bataktan çıkabilmenin bir
geri vitesi, manevrası olarak Hükûmetin diline bir antiemperyalist
retoriğin hâkim olduğunu düşünüyorum, görüyoruz. Ancak bunun
yanıltıcı ve aldatıcı, gerçekte antiemperyalist
olmakla herhangi bir ilgisi olmayan egemenlik kavgasındaki devletler
arası bir retorik olduğuna işaret etmek isterim. Çünkü
emperyalizm dediğimiz zaman aslında şeker
fabrikalarının satışı neyse emperyalizm odur. Bir
hükûmet, bir siyasi parti, bir program hem emperyalist hem antiemperyalist
olamaz.
Emperyalizm kavramını uluslararası
iktisadi ve siyasi literatüre katan kişi Sosyalist Ekim Devriminin önderi
Lenindir ve Leninin tanımı bu bakımdan son derece
açıktır. Birincisi; emperyalizmi önceki dönemden ayırt eden
şey, üretimin ve sermayenin tekelleri doğuracak ve ekonomiyi
egemenliği altına alacak kadar gelişmiş
olmasıdır.
İkincisi; banka sermayesi ile sanayi
sermayesinin iç içe geçerek bir mali sermaye yapısının
oluşması ve bunun bir mali sermaye oligarşisi
doğurmasıdır.
Üçüncüsü; sermaye ihracının meta ihracının
yerini almasıdır.
Dördüncüsü; uluslararası kapitalist tekellerin
oluşması ve bunların dünyayı aralarında paylaşmak
için kavgaya tutuşmalarıdır. Nihayet, tüm dünya
topraklarının arazisinin en büyük emperyalist devletler arasında
pay edilmesinin tamamlanmış olmasıdır.
Bu çığır, artık günümüzün bütün
gidişatını da 20nci yüzyıl başlarındaki bu yeni
dinamikler oluşturmaktadır ve dünya 2 kez bu paylaşım
savaşıyla karşı karşıya gelmiştir, 3üncü
kez bunun eşiğindeyiz.
Bu çelişkilerin orta yerinde eğer siz
dünya kapitalizminin kendisini krizden çıkartmak için bulduğu
özelleştirme, deregülasyon, kuralsızlaştırma
araçlarına başvuruyorsanız, iç piyasanızı
uluslararası mali sermayenin dolaşımına
açmışsanız, siz kendiniz mali sermayenin hâkimiyet mücadelesi
içerisinde kendinize yeni alanlar yaratmaya çalışıyorsanız
ve aynı zamanda antiemperyalizmden söz ediyorsanız bu sizin
antiemperyalizminize literatürde verilen ad pseudo antiemperyalizimdir yani
sahte antiemperyalizm.
Birinci Dünya Savaşı sona erdiğinde
dünyada sosyalizm ve millî kurtuluş devrimleri çağı
başladı. Birinci Dünya Savaşının mağlup blokunda
yer alan Almanya ve Türkiye arasındaki ittifak çatladı. Almanya, daha
sonra İkinci Dünya Savaşına yol açacak şekilde yeniden
emperyalist paylaşım savaşını tetiklerken, Türkiye,
Sovyetler Birliğiyle sosyalizm ve millî kurtuluş ittifakı
içerisinde yer aldı.
Bugün aslında Türkiyenin geldiği yer,
yıkılmış bulunan Sovyetler Birliğinin yerini
almış olan emperyalist Rusyayla yeniden bir ittifaka girerek Orta
Doğu paylaşımına katılmaktan ibarettir. Bu
paylaşım Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere ekseniyle
karşı karşıyaymış gibi göründüğü için
antiemperyalizm lafını hiçbir şekilde hak etmeyen NATO üyesi,
bütün emperyalist paktların üyesi bir Hükûmetin şeker fabrikalarını
satarak antiemperyalizm yaptığına inanmamız için hiçbir
sebep yoktur. Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz. Siz
emperyalizmin Orta Doğudaki ortağı, artık ölmüş olan
BOPun ortak yöneticisisiniz hepsi bu kadar. (HDP sıralarından
alkışlar)
ALİM TUNÇ (Uşak) PKK onun için mi
Amerika bayrağını dikiyor?
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 40ıncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Zekeriya Temizel Kadim Durmaz Bihlun Tamaylıgil
İzmir Tokat İstanbul
Lale Karabıyık Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam
Bursa Ankara İzmir
Mahmut Tanal
İstanbul
MADDE 40- 4046 sayılı Kanunun 18 inci
maddesinin (B) bendinin (a) alt bendinde bulunan "Sermaye Piyasaları
Daire Başkanı ifadesi "Finansman Fon Yönetimi ve Sermaye
Piyasaları Daire Başkanı şeklinde, (C) bendinin (a) alt
bendinde yer alan "İhale Hizmetleri Daire Başkanı ifadesi
"İhale ve Danışmanlık Hizmetleri Daire
Başkanı şeklinde, aynı bendin (g) alt bendinde yer alan
"Danışmanlık Hizmetleri Daire Başkanlığının
ifadesi "İhale ve Danışmanlık Hizmetleri Daire
Başkanlığının şeklinde ve
"Danışmanlık Hizmetleri Daire Başkanı ifadesi
"İhale ve Danışmanlık Hizmetleri Daire
Başkanı şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sayın Mahmut Tanal konuşacak.
Buyurun Sayın Tanal. (CHP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT TANAL (İstanbul) Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Şimdi, değerli arkadaşlar, geçen sene
ramazan ayında, Diyanet İşleri Başkanlığı,
12 Mayıs 2017 tarihinde, Türkiye'de 4.995 camide imam eksikliği
olduğu için 4.995 imamın alınması için bir sınav
açtı. Bu sınavla ilgili olarak dedi ki: Efendim, en az 50 puan alan,
yazılı puanı alan kişiye sözlü mülakat yapılacak ve
camilere biz imam alacağız. denildi. Bu Diyanet İşleri Başkanlığı
aynı yazıyı Türkiye'deki 81 ilin il müftülüğüne de gönderdi
ve bu gönderilen yazıda da deniliyor ki...
BAŞKAN Sayın Tanal, lütfen konudan
ayrılmayın.
MAHMUT TANAL (Devamla) Konuya geleceğim
Sayın Başkanım, konuya geleceğim.
Burada imamlarla ilgili, yazılı
sınavla ilgili diyor ki: Bir: Diplomasının aslı olacak.
İki: Hafızlık için hafızlık belgesi olacak. Aynı
zamanda Sınav konularının arasında Kuran-ı Kerimi
kıraat, eda ve seda; dinî bilgilerden itikat, ibadet, siyer, ahlak ve
hitabetle ilgili sınav yapacağım." diyor ve 4.995 imam bu
şekilde sınava giriyor. Sınavı kazananların
atamaları yapılıyor. Atamaları yapılınca da
ayrı ayrı hangi camiye atamasının
yapıldığı da yazıyor. Ve ataması
yapıldıktan sonra cep telefonlarına Sayın
Başkanım, mesaj geliyor, deniliyor ki: Siz görev
yaptığınız yerde süpürgeyi alın elinize, yerleri
süpürdüğünüze ilişkin 2 tane fotoğrafı çekin, bize
gönderin. Ve burada gönderenler var, göndermeyenler var tabii ki. Bu 4.995 cami
imamını -aslında imam olarak alındığı hâlde-
İŞKURa temizlik personeli olarak alınmış gibi
gösteriyorlar, maaşları bu şekilde ödüyorlar. Şimdi, bu
devam ederken aynı şekilde Diyanet İşleri, il
müftülüklerine yazı yazıyor, diyor ki: İŞKURa gidip bunlarla
ilgili imzalarını alın, bu imza tutanakları sizde olsun
yani biz her ne kadar bunları camide görevlendirmiş isek de
İŞKURun temizlik personeli olsun.
Şimdi, arkadaşlar, bu olay, camilerde
görev yapan imamların onurlarıyla, gururlarıyla, duygularıyla
oynamaktır. Ve bugüne kadar bu cami imamlarıyla ilgili kadro
istenildi, çalışma süresinin uzatılması istenildi.
Aslında o dönem bu cami imamları niçin alındı? Ramazan
ayıydı, ramazan ayında bu cami imamları alındı.
BAŞKAN Sayın Tanal, lütfen konudan
ayrılmayın.
MAHMUT TANAL (Devamla) Konuya geleceğim
Sayın Başkanım, konuya geleceğim.
BAŞKAN Bitiyor, süreniz bitti, nereye
geliyorsunuz?
MAHMUT TANAL (Devamla) Geleceğim, işte
konuya geleceğim, bağlantısına geleceğim oradan
Sayın Başkanım.
Şimdi, netice itibarıyla, bu
Sayın Başkanım, Diyanet
İşleri Başkanı cami hocasını alıp eğer
temizlik işçisi yapıyorsa benim de bu işi anlatmam kadar
doğal bir şey olamaz yani şimdi.
BAŞKAN Anlatır da konu bu olursa anlatırsınız.
MAHMUT TANAL (Devamla) E, konu bu zaten.
BAŞKAN Konumuz bu değil.
MAHMUT TANAL (Devamla) Konu bu zaten, tam bu. Yani
biz burada
BAŞKAN Tamam Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (Devamla) Konuya geliyorum Sayın
Başkanım, konuya geliyorum.
BAŞKAN Bitti, süreniz bitti,
uzatmayacağım sürenizi.
MAHMUT TANAL (Devamla) Şimdi, bu cami
hocalarının, şu anda Türkiyede 4.995 cami hocası
işten atıldı, süresi bitti. Şu anda o camilerde vaaz
verecek, hutbe okuyabilecek, sela okuyabilecek ve oradaki cemaate namazı
kıldırtabilecek 4.995 cami hocası eksik. Şimdi siz, bu
4.995 cami hocasının atamasını yeniden yapacak
mısınız, yapmayacak mısınız?
İki: Diyanet İşleri
Başkanlığı, güya dürüstlüğün abidesi,
doğruluğun simgesi, bu insanları imam olarak siz camilere
aldınız, niçin temizlik işçisi olarak İŞKURa
kaydettiniz? Niçin bunların bugüne kadar maaşlarını
İŞKUR üzerinden ödediniz de Diyanet İşlerinin bütçesinden
ödemediniz?
Din, doğruluk işidir, ahlak işidir;
doğruluğun simgesidir, doğruluğun abidesidir. Yani bugüne
kadar her şeyde yalan söylenildi, imamların bu kadro işinde de
yalan söylenildi. Benim sizden istirhamım, imamların onurlarıyla
oynamayın, gururlarıyla oynamayın, bu insanları tekrar
işlerine verin.
Teşekkür ediyorum, saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
41inci maddede iki adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 41inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Mehmet
Ali Aslan Behçet
Yıldırım
Adana Batman Adıyaman
Mahmut
Toğrul Müslüm
Doğan
Gaziantep İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 38-41inci maddeleri
arasında özelleştirme uygulamalarıyla ilgili düzenlemeler
yapılmaktadır. Türkiye, çoğu son on yılda olmak üzere,
satılması mümkün kamu varlıklarının çoğunu
satmış durumdadır. Özelleştirme İdaresi
Başkanlığı verilerine göre, 267 kuruluşta hisse senedi
veya varlık satış/devir işlemi yapılmış ve
bu kuruluşların 257'sinde hiç kamu payı
kalmamıştır. Komisyon görüşmeleri sürerken AKP Hükûmetinin
Türkiye Şeker Fabrikaları AŞ'nin 14 fabrikasını
özelleştirme kararı Resmî Gazete'de ilan edilmiştir. Pancardan
elde edilen şeker sektörü 3 milyar doları aşan bir katma değer
yaratmaktadır. Türkiye'nin yıllık şeker ihtiyacı
yaklaşık 3 milyon ton civarında iken şeker pancarı
fabrikaları yılda yaklaşık 2,3 milyon ton üretim
yapabilmektedir. Özelleştirme kapsamına alınan 14 fabrikada
Türkiye şeker üretiminde toplam çalışanlarının yüzde
55'i istihdam edilmekte; şeker üretiminin yüzde 67'si, melas üretiminin
yüzde 64'ü, yaş küspe üretiminin yüzde 67'si özelleştirme
kapsamına alınan fabrikalarca gerçekleştirilmektedir. Türkiye
şeker fabrikalarının pancar ekimi yaptırdığı
alanların yüzde 66'sı, ekim yaptırdığı
çiftçilerin ise yüzde 71'i bu fabrikalara yönelik üretim faaliyetindedir.
Türkiye'de tarımın tasfiye edilmesiyle başlayan hızlı
piyasalaşma süreci her ürünü etkilediği gibi şeker üretimini de
etkiledi. Uluslararası Şeker Birliği verilerine göre Türkiye'nin
şeker üretimi 2010'dan beri geriliyor. 2010 yılında dünya
piyasası içinde yüzde 1,7'den yüzde 1,3'e geriledi. 2010 yılında
59 bin ton ihraç fazlası veren Türkiye, 2016 yılında ise 40 bin
ton şeker ithal etmek zorunda kaldı. Şeker pancarına
uygulanan kota öncesinde 500 bin hektar alan iken şimdi 320 bin hektar
alanda pancar üretimi yapılıyor. Üretim, kota öncesi 22 milyon ton
iken şimdi 15 milyon tona düşmüştür. Türkiye'de 1998
yılında 492 bin aile şeker pancarı üretirken 2014 yılında
şeker pancarı üreticilerinin sayısı 124 bine
düşmüştür. Pancar üreticilerinin yüzde 75'i pancar üretiminden
uzaklaştırılmış, on altı yılda 368 bin
çiftçi pancar üretiminden kopartılmıştır. Şeker
üreticisi sayısı hızla gerilerken Türkiye'nin kaybı 5,7
milyar dolardır. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesi
sanayide, tarımda ve hayvancılıkta üretimi
zayıflatırken ithalatla birlikte Türkiye'nin dışa
bağımlılığını artıracaktır. Bir
yandan şekerpancarı üretimine kota getirilmesi, öte yandan çiftçinin
üretimini sürdürememesi sonucu ortaya çıkacak olan şeker
açığı ithalatla kapatılacaktır. Bu süreçte ucuz üretim
yaptığı bahanesiyle nişasta bazlı şekerlere
tanınan ayrıcalıklar sürdürülecek, sanayide kullanılan
şekerler tamamen mısırdan elde edilen şekerlere
dayandırılacak, ülkemizde pancar çiftçisinden esirgenen kaynaklar ABD
ve Arjantin'in mısır üreticilerine ve çok uluslu tekellere
aktarılacaktır. Yani hem ülkenin en önemli üretim alanları,
katma değer yaratan ürünü bütünüyle dış ülkelerin tekellerine
verilecek hem birçok işçi, üretici ve aileleriyle birlikte on binlerce
insan işinden, emeğinden olacak hem de toplumun
sağlığı nişasta bazlı şekerlerle bozulacak.
Dolayısıyla özelleştirmelerin hiçbiri kamu yararına
değil, bütünüyle birilerinin çıkarına yapılmakta ve kamunun
parasının birilerine peşkeş çekilmesidir. Bu yönleriyle
ilgili düzenlemelerin tasarı metninden çıkarılmasını
öngörmekteyiz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 41inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Zekeriya
Temizel Kadim Durmaz Lale Karabıyık
İzmir Tokat Bursa
Bihlun
Tamaylıgil Bülent
Kuşoğlu Sibel
Özdemir
İstanbul Ankara İstanbul
Musa
Çam
İzmir
MADDE 41- 4046 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde ilave edilmiştir.
"EK MADDE 6- Ekli (1) sayılı listede
yer alan kadrolar iptal edilerek 13/12/1983 tarihli ve 190 sayılı
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (I)
sayılı cetvelin Özelleştirme İdaresi
Başkanlığına ait bölümünden çıkarılmış
ve ekli (2) sayılı listede yer alan kadrolar ihdas edilerek 190
sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (l) sayılı cetvelin
Özelleştirme İdaresi Başkanlığına ait bölümüne
ilave edilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sibel Özdemir konuşacaktır.
Buyurun Sayın Özdemir. (CHP
sıralarından alkışlar)
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 41inci maddesiyle ilgili verdiğimiz önerge
üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Evet, değerli milletvekilleri, benim de söz
aldığım 41inci maddede 1994 tarihli 4046 sayılı
Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunda değişiklik
yapılmıştır. Maddeyle, Özelleştirme İdaresi
Başkanlığının bazı daire
başkanlıkları birleştirilmek ve yeniden isimlendirilmek
suretiyle teşkilat yapısı ve kadroları yeniden
düzenlenmektedir. Dolayısıyla maddedeki teknik düzenlemeye
ilişkin bir itirazımız yok ama bizim, özellikle sizin
iktidarınız dönemindeki özelleştirme politikası ve
Özelleştirme İdaresi Başkanlığının
uygulamaları konusunda itirazlarımız var ve bu itirazlar sadece
bizim değil, sadece muhalefet partilerinin değil,
halkımızın büyük bir çoğunluğunun itirazları.
İşte son olarak özelleştirme kapsamına alınan
şeker fabrikalarının durumu ortadadır. Benden önceki
hatipler de bu konuda ayrıntılı olarak görüşlerini ifade
ettiler. Şeker fabrikalarına sahip çıkmanın, millî ve yerli
olmanın tam da kendisi olduğunu düşünüyoruz ve şu an bizim
birçok milletvekilimiz, parti meclisi üyelerimiz, özelleştirilecek olan
tüm şeker fabrikalarını ziyaret etmekte, oradaki işçilerle,
üreticilerle halkla bir araya gelmektedir. Bugün, şeker
fabrikalarının bulunduğu illerde halkın tamamı
özelleştirmeye karşı çıkıyor ancak Hükûmet bu
tepkileri umursamıyor bile.
Değerli milletvekilleri, döneminizde tarım
alanlarımızın giderek küçüldüğü, stratejik tarımsal
ürünlerimizde dışa
bağımlılığımızın arttığı
ortadadır. Avrupa Birliği ülkeleri başta olmak üzere
dünyanın birçok ülkesi yüksek korumalı, devlet destekli tarım
politikaları uygulamaktadır. Ancak değerli milletvekilleri,
Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarları döneminde ise birçok kamu
kurumumuz devlet denetiminden çıkarılarak sermaye ve kâr amaçlı
ranta dönüşmektedir. Stratejik gıda ürünlerimizde kendi kendimize
yeterliliği sağlamak bir kenara, dışa
bağımlı ve ithalata bağımlı hâle geldik.
Değerli milletvekilleri, şeker üretiminde
kaybedenin olmadığı bir ortamda niçin bu şeker
fabrikalarını özelleştirme gayreti içindesiniz? Bir gerekçe
maalesef sunamıyorsunuz. Amacınız nişasta bazlı şeker
üretimini teşvik etmek mi? Bu konuda henüz bir cevap alamadık.
Sayın Genel Başkanımızın
iki haftadır grup toplantısında iktidara, Hükûmetinize
sormuş olduğu sorular hâlâ cevapsız kalmaktadır. Şeker
fabrikalarının kapatılarak nişasta bazlı
ithalatın yapılması amacıyla yabancı kuruluşlarla
ilgili bir gizli anlaşma mı vardır? Bu anlaşma metni
maalesef vatandaşlarımızdan gizlenmektedir. Bu konularda
Hükûmetin cevap vermesini beklemekteyiz.
Evet, değerli milletvekilleri, geçen hafta
görüşmeye başladığımız bu kanun
tasarısı üzerine konuşmuştum ve bir gecede araya
aldığınız ve hızlıca
çıkardığımız ve gerçekten yoğun ve hiç insani
olmayan çalışma koşullarında kabul ettiğimiz
tartışmalı ittifak yasalarından sonra bugün tekrar bu kanun
tasarısını görüşmeye devam ediyoruz. Birçok alanda
düzenleme yapmaktaydı; yatırım, tasarruf, vergi teşvikleri,
internet yayın yasağı, istihdam, kreş desteği gibi
birçok alanda.
Değerli milletvekilleri, burada yapılan
teknik düzenlemelere gerek komisyonda gerek Genel Kurulda bir itirazda
bulunmamıştık ancak on altı yıldır ülkedeki her
alanda tüm politikalara tek başına yön veren iktidarınız
döneminde yoksulluk, yolsuzluk, yasakları gideremediğiniz gibi
yoksulluğumuzun giderek arttığı ortadadır. Yolsuzlukta
ise 2013 yılından itibaren hızlı bir kötüleşme
sürecindeyiz. Dünyadaki bütün endekslerde maalesef kötüleşmekteyiz. Ve
yasaklar, düşünce ve ifade özgürlüğü üzerindeki baskı
ortamı ve yaklaşık yirmi bir ayı aşan bir süredir OHAL
sürecindeyiz. Ve bu OHAL sürecinin Türkiye ekonomisini felakete
götüreceğini biz sizlere söyledik ancak dinlemediniz. İşte,
geçen hafta uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu olan
Moodysin ülkemizle ilgili notu maalesef düşmüştür ve Türkiye'nin
notu, yatırım yapılabilir düzeyin iki kademe altına
indirilmiştir. Bu indirim kararının alınmasının
en temel nedenlerinden biri kurumların direncindeki süregelen kayıp
ve dış şok riskinin, yüksek borç ve siyasi riskler nedeniyle
sıralandığını görmekteyiz. Kuruluş, son iki
yıldır Türkiyeyi Avrupa Birliği ülkeleri kategorisinden
çıkarmıştır değerli milletvekilleri.
İşte, Adalet ve Kalkınma Partisinin
ve Cumhurbaşkanının döneminde ülkemizin bugün içinden
geçtiği dönemi anlamak için sizlere Daron Acemoğlu ve James
Robinsonın Ulusların Düşüşü çalışması
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) İzninizle
bir dakika
BAŞKAN Tamamlayın cümlenizi lütfen.
SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) Teşekkür
ederim.
Bu çalışmada, Ulusların
Düşüşü çalışmasında gerçekten ülkemizi ilgilendiren
çok önemli tespitler vardır: Devlet yönetiminin bir kişinin ya da
grubun elinde olması
Ekonomik sistem, bir grubu zenginleştirmek için
ve toplumun diğer üyelerini sömürmek üzerine kurulmuştur. Bu
sistemlerde rekabet ve yenilikçilik düşünülemez çünkü esas olan tek
şey yöneten grubun zenginliğini artırmak ve gücü muhafaza
etmektir. Bu tür sistemlerde geçici büyümeler, ekonomik iyileşmeler
görülebilir ama sürdürülemez ve zamanla çökmeye mahkûmlar. İşte, bu
teoriye göre değerli milletvekilleri, Türkiye hızla
başarısız olma noktasındadır ve sizin
uyguladığınız bütün politikalar çökme
noktasındadır.
Evet, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak
Temel
sorunlarımızı, eğitim, istihdam, ekonomik kalkınma,
büyüme, araştırma geliştirme, katma değeri yüksek ürünler
üretme noktasındaki sorunlarımızı işte bu torba
yasalarla, geçici çözümlerle çözemeyeceğimiz ortadadır. Biz,
düşüşte olduğunuz noktasını ve
iktidarınızın çökme noktasında olduğunu tekrar bilgilerinize
ve halkın takdirine sunuyoruz.
Teşekkür ederim. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
42nci maddede iki adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 42nci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Mahmut
Toğrul
Adana Adıyaman Gaziantep
Mehmet
Ali Aslan Müslüm
Doğan Hişyar
Özsoy
Batman İzmir Bingöl
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde, Bingöl Milletvekili
Hişyar Özsoy konuşacaklar.
Buyurun Sayın Özsoy. (HDP
sıralarından alkışlar)
HİŞYAR ÖZSOY (Bingöl) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum öncelikle. 42nci madde hakkında söz almış
bulunuyorum.
Doğrusu Meclise gelen her şey artık
neredeyse torbalarla geldiği için çok da üzerinde doğru düzgün
tartışma yürütülebilecek bir ortam olduğunu da düşünmüyorum.
Bugün ilginç bazı gelişmeler oldu. Hem Genel Kurulu hem dinleyen
halkımızı o açıdan bilgilendirmek istiyorum.
Avrupa Parlamentosunun Doğu Guta ve Afrinle
ilgili bir kararı açıklandı. Avrupa Parlamentosundaki bütün
siyasi grupların oy birliğiyle geçen bir karar. Bir an önce bu
çatışmaların durdurulması gerektiğine ve
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin aldığı karara
uyulması gerektiğine dair bir karar. Tabii, bu kararın çok bir
bağlayıcılığı söz konusu değil. Yalnız,
Suriyedeki askerî durumların aslında uluslararası
meşruiyetinin olmadığını gösteren bir başka veri.
Gerçi Cumhurbaşkanı Bir kulağımızdan girer
diğerinden çıkar. dedi ama çok uzun bir zamandır zaten dünyada
kim ne derse desin bir kulağından giriyor bir kulağından
çıkıyor da iktidar partisinin fakat bu tavır Türkiyedeki ne
iktisadi ne de siyasi problemlere bir türlü çözüm olamıyor ve siyasal
istikrarsızlık, ekonomik istikrarsızlık artarak devam
ediyor.
İkinci önemli konu değerli
arkadaşlar, biliyorsunuz Amerika Dışişleri Bakanı Tillerson
apar topar bir şekilde görevinden alındı, yerine de CIAnın
Başkanını getirdiler, koydular. Eminim magazin boyutuyla olsa
bile Türkiyede birtakım tartışmalara vesile oldu bu görev
değişikliğinin ne anlama geleceği. Baştan söyleyelim,
öyle görünüyor ki önümüzdeki dönemde Amerika ile Rusya arasındaki makas
iyice açılacak ve ciddi gerilimler söz konusu. Tabii, bu, Türkiyeyi de,
iktidar partisini yeni bir pozisyon almaya itecektir. Fakat ben başka bir
noktanın altını çizmek istiyorum. Tillerson, biliyorsunuz, daha
önce çok büyük bir -ismini vermeyeyim- petrol şirketinin CEOsuydu,
Türkiyeyle de düzenli olarak görüşmeye çalışan diplomatlardan
bir tanesiydi. Zaten çok uzun bir zamandır iktidar partisi uçağa
binip bir Moskovaya bir Washingtona gidiyor, bir Putini bir Trumpı,
bir Lavrovu bir Tillersonı sürekli olarak ziyaret ediyordu. En son
Tillersonı Ankarada bir odaya çektiler. Odanın içerisine hiç kimse
giremedi. Bir tek Çavuşoğlu -Sayın Bakan- Cumhurbaşkanı
ve Tillerson bir masada oturdular. Üç-üç buçuk saat kadar bir konuştular
ama ne konuştuklarını hiç kimse bilmiyor elçilik dâhil. Daha
önce, hatırlarsınız, Büyükanıtla böyle bir görüşme
olmuştu. Cumhurbaşkanı o zaman Başbakanken Benimle mezara
kadar gidecek. demişti. Şimdi, ilginç olan şu: Tabii, iktidar
partisiyle kapalı kapılar ardında birtakım ittifak
görüşmeleri, müzakereleri yapan hiç kimse şu ana kadar
kurtulamamıştır, hepsinin bir şekilde siyasi kariyeri
sonlanmıştır. Son siyasi mevta da bu şekilde Tillerson
olmuştur. Sözümüz Meclisten içeri; bir şekilde, bu iktidar partisiyle
kapalı kapılar ardında gizli pazarlıklar yürütenler bu
örneğe baksınlar çünkü kendilerini de benzer bir son bekliyordur.
Değerli arkadaşlar, şu Afrin
işgali başladıktan bu yana neler duyduk, neler. Meclis Başkanı
bunun cihat olduğunu söyledi.
HALİL ETYEMEZ (Konya) Ne işgali ya?
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) Bir müsaade edin;
sonra çıkın, konuşun.
Meclis Başkanı Bu cihattır. dedi.
Diyanet camilerde Fetih duası okuttu. Hatırlıyorsunuz
bunları. Dün Cumhurbaşkanı kâfir dedi, resmen kâfir dedi,
kâfir. Şimdi, bilmiyorum Afrinin demografik yapısını
milletvekillerimiz, halkımız ne kadar biliyor ama size şöyle
söyleyeyim: Mesela, Afrinin nüfusunun önemli bir kısmı 1925teki
Şeyh Sait hadisesinden sonra bizim o taraflardan giden insanlar. Mesela,
Tekmanlılar var, biliyor musunuz? Karayazılılar var,
Hınıslılar var, Bitlisliler var, 1938den sonra oraya giden
Dersimliler var. Buradan kaçmışlar, orada bir hayat kurmaya çalışmışlar,
şimdi o hayat dağıtılıyor. İlginç bir şey,
altını çizeyim, kayıtlara geçsin: Putinle, Lavrovla, Trumpla,
Tillersonla ittifaklar yapılıyor ve öldürülen insanların
isimlerine bakın ya da saldırılan: Asiye Abdullah, Salih Müslim,
İlham Ahmet. Sonra da dönüp bu Afrin işgalini bir cihada benzeştirip
-tırnak içinde söylüyorum, tırnak içinde
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) -
kesinlikle
hakaret değil ama- Hükûmetin diliyle, dünyada elin gâvuruyla iş tutup
Asyayı, Abdullahı, Salihi, Müslimi vurmak
BAŞKAN Sayın Özsoy, teşekkür
ederim.
HİŞYAR ÖZSOY (Devamla) -
cihat
değildir, olsa olsa insani ve İslami değerlerini yitirmektir
diyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
HALİL ETYEMEZ (Konya) Orayı işgal
edenler PKKlılar.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Kuran-ı Kerimin
içine bomba yerleştirenlere karşıyız biz.
BAŞKAN Sayın Bostancı
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkanım, zabıtlara geçsin: Eğer Suriyenin kuzeyinde bir
işgalden bahsedilecekse PKKnin Münbiçte, silahlı bir otorite olarak
Afrinde, Rojavada, Suriyenin kuzeyinde Arapların, Türkmenlerin ve
şüphesiz onlara itaat etmeyen Kürtlerin bulunduğu,
yaşadığı yerlerde kurmuş olduğu otoriter
yapılardır; işgal budur.
Sayın konuşmacı isimlerden bahsetti.
PKKlılar 1984ten bu yana hangi isimdeki insanları şehit etti?
Neydi bu insanların isimleri?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Ahmeti,
Mehmeti, Aliyi, Veliyi şehit etti.
KAMİL AYDIN (Erzurum) Kurana
yerleştirilen bombaya ne diyeceğiz?
ERTUĞRUL KÜRKCÜ (İzmir) O iç savaş.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Bu bir dil;
tabii ki yani Afrindeki bu otoriter yapıyı, Suriyenin kuzeyinde
emperyalizmin uzantısı olarak bir lejyon gücü şeklinde iş
görmeye çalışan PKKnın uzantısı YPGyi meşrulaştırma
dilidir, reddediyoruz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Sayın hatibimiz herhangi bir kesimi meşrulaştırma
amacı tabii ki gütmüyor. Sayın hatip YPGyi
meşrulaştırdı. diyerek grubumuza
sataşmıştır, söz istiyoruz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) PKKya söyledi,
Sayın Başkan PKKyı mı temsil ediyor?
BAŞKAN Sizin grubunuzla ilgili bir şey
söylemedi. Bakın, sizinle tartışmak istemiyorum.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Hayır,
Sayın Beştaş PKKnın temsilcisi mi?
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
Hayır, bir açıklayayım, müsaade edin açıklayayım.
BAŞKAN Bakın, Sayın Meral
Danış Beştaş
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Diyor ki
sayın hatibimize atfen: Bu konuşmalarla PKK ve YPGyi
meşrulaştırıyor. Biz de diyoruz ki: Böyle bir
meşrulaştırma
BAŞKAN İşleminiz yok.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana)
atfı sataşmadır.
BAŞKAN Buyurun o zaman iki dakika.
VI.- SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
(Devam)
6.- Bingöl Milletvekili Hişyar Özsoyun, Amasya Milletvekili
Mehmet Naci Bostancının yerinden sarf ettiği bazı
ifadeleri sırasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
HİŞYAR ÖZSOY (Bingöl) Değerli
arkadaşlar, bu kadar önemli bir konuda gerçekten polemik yaratmak
istemiyorum.
Naci Bey, haklısınız, bu
coğrafyada çok uzun zamandır ölenlerin ismi zaten ya Ahmet ya Mehmet
ya Hüseyin ya Hasan oluyor, sizin o terörist dediklerinizin çoğunun da
ismi öyle, babalarının, analarının ismi de öyle. Tamam
mı? Bu, altını özellikle çizmemiz gereken bir durum.
Ben konuşmamda şunu dedim: Bakın,
Putin, Tillerson, Trump, Obama, her neyse, bütün bunlara gidilip belli bir
diplomatik ortam oluşturulduktan sonra Afrine bir müdahale
yapıldı. Kürtler Kerkükten Afrine kadar çok yaygın bir
coğrafyada yaşıyorlar. Şu an Orta Doğuda Kürtlerin
böyle ortaya çıkması, belli bir prestij kazanmaları,
farkındayız, Türkiye Cumhuriyeti devletinin ideolojik
kodlarını sarsmış, ne yapacağını bilmiyor.
Şunu söylüyoruz biz: Öldürerek, saldırarak olmaz. Putinle Lavrovla,
Tillersonla bu kadar kapalı kapılar ardında konuşulup
pazarlıkla dünya kadar taviz verileceğine sınırın
hemen diğer tarafında işte Asya var, işte Salih var,
işte İlham var, işte Ahmet var; bunu konuşmanın
zemininin olması gerekiyor. Dolayısıyla, gerçekten yani öyle ölü
yarıştırmak falan, böyle bir niyette değiliz. Bugün
İslam coğrafyasında, Orta Doğu coğrafyasında
ölenlerin isimlerine bakın. Bakın, Hakkâriye giden cenazeler de
Ahmet, Mehmet oluyor, gerçi son dönemlerde Kürtçe isimleri de verdiler,
Edirneye gidenlerde de öyle. Bakın, şu an Afrinden buraya
sıvasız evlere gelen cenazelerin ismi de öyle, Ahmet, Mehmet;
Afrinde defnedilenlerin isimlerini biz gönderelim size, basın
paylaşıyor. Dolayısıyla, yapılması gereken bu
meseleyi konuşarak bu coğrafya içerisinde çözmek, aksi hâlde vallahi
daha çok uçağa binilir, bir Moskovaya, bir Washingtona gidilir ve bu
memleket bu kan revan, bu kan deryasının içerisinden çıkamaz.
Söylemek istediğimiz budur, sataşma niyetimiz yoktur.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 42nci maddesi ile 25/8/1999 tarihli ve 4447
sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa eklenen geçici
19uncu maddenin (1)inci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya Temizel Kadim
Durmaz Lale
Karabıyık
İzmir Tokat Bursa
Bihlun Tamaylıgil Bülent
Kuşoğlu Kemal
Zeybek
İstanbul Ankara Samsun
Musa Çam
İzmir
MADDE 42- 25/8/1999 tarihli ve 4447 sayılı
İşsizlik Sigortası Kanununa aşağıdaki geçici
madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 19- Kuruma kayıtlı
işsizler arasından 1/1/2018 ila 31/12/2020 tarihleri arasında
özel sektör işverenlerince 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında işe
alınanların; işe girdiği aydan önceki üç aylık sürede
toplam on günden fazla 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamında Sosyal Güvenlik
Kurumuna bildirilmemiş olmaları ve isteğe bağlı
sigortalılık hariç 5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı olmamaları,
işe alındıkları yıldan bir önceki takvim
yılında işe alındıkları işyerinden
bildirilen aylık prim ve hizmet belgelerindeki veya muhtasar ve prim
hizmet beyannamelerindeki sigortalı sayısının
ortalamasına ilave olmaları kaydıyla, işyerinin imalat veya
bilişim sektöründe faaliyet göstermesi halinde ilgili döneme ait günlük
brüt asgari ücretin sigortalının prim ödeme gün sayısıyla
çarpımı sonucu bulunacak tutarı geçmemek üzere,
sigortalının 5510 sayılı Kanunun 82 nci maddesi
uyarınca belirlenen prime esas kazançları üzerinden hesaplanan
sigortalı ve işveren hissesi primlerinin tamamı tutarında;
işyerinin diğer sektörlerde faaliyet göstermesi halinde
sigortalının 5510 sayılı Kanunun 82 nci maddesi
uyarınca belirlenen prime esas kazanç alt sınırı üzerinden
hesaplanan sigortalı ve işveren hissesi primlerinin tamamı
tutarında, her ay bu işverenlerin Sosyal Güvenlik Kurumuna
ödeyecekleri tüm primlerden mahsup edilmek suretiyle işverene prim
desteği sağlanır ve destek tutarı Fondan
karşılanır. Fondan karşılanan bu tutarlar ilgili
yılı izleyen bütçe yılında Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı Bütçesinden Fona ödenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK
(Rize) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Samsun Milletvekili
Kemal Zeybek konuşacaklar.
Buyurun Sayın Zeybek. (CHP
sıralarından alkışlar)
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Sayın
Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; 4447
sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa, 5510
sayılı Kanuna ilaveten, geçici olarak kapsam dışı
bırakılan işçilerimize yeniden -18 yaşından başlayıp
25 yaşına kadar olan dönem içerisinde- kadınlarımızda
18 yaşından başlamak üzere işsizlik sigortası
uygulanması geçici maddesi eklenmiştir.
Bu madde neden getiriliyor? Acaba burada gerçekten
işçiye bir hak, onun ekonomik durumunu iyileştirmek için bir hak
mı veriliyor yoksa bugüne kadar Adalet ve Kalkınma Partisinin
hükûmetlerinin işverenler üzerindeki desteği için mi veriliyor,
onlara verilen katkı için mi veriliyor?
Değerli milletvekilleri, bu katkı,
anladığımız kadarıyla, linyitte, taş kömüründe
yani Somada Gürmin Enerjinin yapmış olduğu, 2014
yılında 301 maden işçisinin, emekçisinin şehit olduğu
bir yerde, Amasya Yeni Çeltek İşletmesinde bu Gürmin
İşletmenin, Soma Holdingin uygulamalarına karşı, ona
karşı yapılan bir yasa olduğunu size söylemek istiyorum.
Şöyle ki: Yeni Çeltek Maden, Havza, Suluova, Merzifon yani Amasya ve
Samsun üçgeni içerisinde bir maden ocağı, bu maden ocağında
yıllardır emekçilerin Yeni Çeltekte direnme gücünü o bölgenin
halkı çok iyi biliyor. Ne yazıktır ki 12 Eylül 1980
faşizminden sonra 800ün üzerindeki işçinin orada işkencelerden
geçirilerek direnme gücünün yok edildiği ve bugün de, özellikle 2002
yılından sonra madende uygulanan sarı sendika
uygulamasının, MADEN-İŞ Sendikasının
2013
yılında Soma Holdinge verilmesi
Bu maden 15 artı 15 olarak 30
yıllığına Soma Holdinge verilmiştir. 2014
yılında Somadaki o katliamdan sonra bu işçilerin orada
çalıştırıldığını yine görüyoruz. Son
ayda, özellikle 2018in Şubat ayında, Mart ayında Soma Holdingin
160ın üzerinde işçi çıkardığını görüyoruz
ve Yeni Çeltek işletmesinde MADEN-İŞe bağlı YERALTI
MADEN-İŞ şubesinin MADEN-İŞten
çıkarılıp kapatıldığını görüyoruz.
Sendika ile oradaki şirketin ortaklaşa yaptığı ikili
işlemden dolayı tamamen işçilerimizin hakları yok ediliyor.
1980den önce oradaki işçiler solcuydu, oradaki sendika devrimciydi,
şimdiyse sendika sağcı, işçiler sağcı. E,
şimdi, sizin uygulamanız neden bu hâli almıştır
bugünkü koşullarda?
Benim, çalışan işçilerimize, yer
altında çalışan işçilerimize buradan söylemek
istediğim şu: Bunların sağı solu yok, bunların
seni beni yok, bunlar sana da düşman bana da düşman, bunlar esas
emeğe düşman. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, değerli
yurttaşlarımız, Sayın Naci Beyin de seçim bölgesinin
olduğu yerde bunlar olup biterken YERALTI MADEN-İŞteki, o
Çeltekteki uygulamalara nasıl Dur. diyeceğiz? O sarı
sendikayla o holdingin, o katliamcı holdingin hâlâ daha korunduğunu,
onun üzerinden de hâlâ işçiler üzerinden menfaat sağlayan ve Soma
Holdinge destek sağlamak için yapılan bir kanunu doğru mu
buluyoruz? İşçilere verilmesi gereken hakların, hukukların,
ekonomik verilenlerin doğru olduğunu biliyoruz ama bu tür
işverenlere bu hakların verilmesi doğru değildir. Oradaki
maden zarar etmemektedir, kâr etmektedir. Bir başkasına verilseydi bu
maden, bu şekilde mi davranılacaktı?
Şu anda Adalet ve Kalkınma Partisinin
kendi holdinglerinin, kendi çıkar çevrelerinin korunmasından
rahatsız olduğumuzu, maden işçilerinin yanında
olduğumuzu bildirmek istiyorum.
Saygılarımı arz ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Bostancı
MEHMET NACİ BOSTANCI (Amasya) Sayın
Zeybek, değerli dostumuz kendisi de bilecektir ki orada biz Yeni Çeltekte
-Eski Çeltek de var- her zaman işçilerle çok yakından ilgilendik,
problemlerinin çözümü için uğraştık. Buna ilişkin birçok
örnek vardır, bunları anlatacak değilim.
Bu Gürmin Madencilike Yeni Çeltek verildikten sonra
yaşanan problemler vardı, orada da bizim problemlerde hep
yanında bulunduğumuz işçilerimiz oldu. Bu madencilik,
yaşanan olaydan sonra Yeni Çeltekte de işleri yürütemez bir hâle
geldi. Orada yeni bir düzenleme gerekir hukuken, onların
çalışması da sürdürülüyor. İşçilerle, sendikayla da
temaslarımız devam ediyor problemlerin çözümü istikametinde.
BAŞKAN Sayın Bostancı,
teşekkür ederim.
43üncü maddede iki adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533
sıra sayılı Kanun Tasarısının 43üncü maddesinin
tasarı metninde çıkarılmasını teklif ederiz.
Meral Danış Beştaş Mehmet Ali Aslan Behçet
Yıldırım
Adana
Batman Adıyaman
Mahmut Toğrul Müslüm
Doğan Mahmut
Celadet Gaydalı
Gaziantep İzmir Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK
(Rize) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Bitlis Milletvekili
Mahmut Celadet Gaydalı konuşacaklar.
Buyurun Sayın Gaydalı. (HDP
sıralarından alkışlar)
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 43üncü maddesi üzerine
partim ve grubum adına söz almış bulunmaktayım. Sözlerime
başlamadan önce Genel Kurulu ve ekranları başında bizleri
izleyen yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Üzerinde görüşmelerini
gerçekleştirdiğimiz tasarı, AKPnin artık bir rutin hâline
getirdiği torba tasarı formatındadır. Torba tasarıya
baktığımız zaman, kreşlere vergi istisnası,
şeker fabrikalarının özelleştirilmesi, Süryani vakıf
mallarının iadesi, internet sansürü, nükleer enerji santrali
yatırımlarına ilave teşvikler, ücretli öğretmenlerin
sözleşmeli pozisyonlara atanması, birbirinden çok farklı
alanlarda, farklı mevzularda değişiklikler yapıldığı
görülmektedir. Eğer gerçek anlamda bu Meclis yasama yetkisini
kullanabilseydi bu konuların her biri ayrı tasarı ve teklifler
hâlinde ilgili komisyonda görüşmeleri gerçekleştirilerek Genel Kurul
gündemine gelirdi. Maalesef, yasamayı yürütmenin noter bürosu hâline
dönüştüren AKP iktidarı Meclisi bir yasa fabrikası olarak
işletiyor. Kapalı kapılar ardında hazırlanan ve
çoğunlukla virgülü bile değiştirilmeden Meclisten geçirilen
düzenlemelerin toplumda, Meclis komisyonlarında yeterince
tartışılmasına izin verilmiyor.
Bunun en somut örneği, geçtiğimiz
pazartesi günü bu ülkenin kaderini doğrudan ilgilendiren seçim
yasalarında yangından mal kaçırırcasına yapılan
düzenlemeydi. İktidar, koalisyon ortağı partiyle birlikte seçim
güvenliğini ortadan kaldıran tekliflerinin kamuoyunda
tartışılmasına bile müsaade etmedi. Çok olmak sizlere bu
Meclisi istediğiniz gibi işletme olanağı verebilir lakin
çok olmanız, daha fazla sandalyeye sahip olmanız
yaptığınız her işin doğru, haklı ve
meşru olduğu anlamına gelmez, seçim güvenliğini ortadan
kaldıran, temsilde adalet ilkesini yok sayan ve sadece iki partinin
yararı gözetilerek hazırladığınız seçim
yasasında olduğu gibi. Teklifin bizler açısından meşru
olmadığını ve her zaman tartışma konusu yapılacağını
bilmenizi isterim.
Değerli milletvekilleri, tasarının
42, 43 ve 44üncü maddeleri 4447 sayılı İşsizlik
Sigortası Kanununda değişiklikler öngörmektedir. Biraz önce de
ifade ettiğim gibi, öncelikle belirtmek gerekir ki bu düzenlemelerin
hiçbiri ilgili komisyonda görüşülen maddeler değildir.
İşsizlik Fonuyla ilgili bazı prim, teşvik vesaire gibi
düzenlemeleri içeren bu maddelerin Parlamentonun Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda görüşülmesi
gerekirdi.
Değerli milletvekilleri, işçiler için
kurulan İşsizlik Sigortası Fonu, uygulamada sermaye ve
işverenleri teşvik ve yatırım fonu hâline gelmiş
durumdadır. İşsizlik Fonu şu anda 117 milyar liraya
ulaşmış, 2020 yılında da 158 milyar liraya
ulaşacağı öngörülmektedir. Şu ana kadar fondan 12 milyar TL
GAP, 40 milyon TL kalkınma projeleri için harcanırken fonun esas
amacı olan, işsiz kalan yurttaşlara aktarılan kaynak sadece
11 milyar TL olmuştur. 2016 yılında Sayıştay raporuna
göre İşsizlik Sigortası Fonunun faaliyet geliri 23,2 milyar,
faaliyet gideriyse 13,2 milyar olarak gerçekleşmiştir yani 10 milyar
TLlik bir fazla oluşmuştur. 2016 yılı için işsizlik
ödeneğinin toplam harcama içindeki oranı yüzde 30dur, biriken miktar
içinde oran ise yüzde 10dur. Bu rakamlar dışında kalan dev
miktarlar ise sermayedarları finanse etmek için harcanmaktadır.
İşsizliği görüntüde düşürüp
algı yaratmak adına iktidar palyatif ve pragmatik şekilde her
türlü teşviki vermek üzere bu ve benzer düzenlemeleri getirmektedir.
İşsizlik sigortasının kuruluş yasasına göre fon,
işsizliği gidermek ve işsizlere verilecek sosyal destekleri
finanse etmek için kurulmuştur ancak bugüne kadar, etkin bir şekilde,
sermayeye verilen teşvikler ve finansman için
kullanılmıştır. Bu yapılan düzenlemelerde de benzeri
içerikler mevcuttur. Dolayısıyla tasarıdaki bu maddelerin ilgili
ihtisas komisyonuna sevk edilmeden bir torbada apar topar
çıkarılması ve yine sermayeyi teşvik eden bir
yaklaşımla sunulması tarafımızca doğru
görülmemektedir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Gaydalı.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 43üncü maddesiyle 25/8/1999 tarihli ve 4447
sayılı İşsizlik Sigortası Kanununa eklenen geçici
20nci maddenin (1)inci fıkrasının aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini teklif ederiz.
Zekeriya
Temizel Lale
Karabıyık Bihlun
Tamaylıgil
İzmir Bursa İstanbul
Kadim
Durmaz Mustafa Ali
Balbay Musa Çam
Tokat İzmir İzmir
Bülent
Kuşoğlu
Ankara
GEÇİCİ MADDE 20- 2017 yılında
Sosyal Güvenlik Kurumuna verilen aylık prim ve hizmet belgelerinde
kayıtlı sigortalı sayısı ortalaması 1 ila 3 olan,
imalat sektöründe faaliyet gösteren ve bu sektörde ustalık belgesi sahibi
olunan özel sektöre ait işyerlerince, işe giriş tarihi
itibarıyla 18 yaşından büyük ve 25 yaşından küçük
sigortalılardan ve Kuruma kayıtlı işsizler arasından
olmak kaydıyla 1/1/2018 tarihinden itibaren 5510 sayılı Kanunun
4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
işe alınanların; işe girdiği aydan önceki üç
aylık sürede toplam on günden fazla 5510 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamında
Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmemiş olmaları ve isteğe
bağlı sigortalılık hariç 5510 sayılı Kanunun 4
üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında
sigortalı olmamaları, 2017 yılında işyerinden Sosyal
Güvenlik Kurumuna bildirilen aylık prim ve hizmet belgelerinde veya
muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinde kayıtlı sigortalı
sayısının ortalamasına ilave olmaları kaydıyla,
işe alındıkları tarihten 2018 yılı Aralık
ayı/dönemine kadar geçerli olmak üzere, destek kapsamına giren
sigortalılar için 5510 sayılı Kanunun 82 nci maddesi
uyarınca belirlenen prime esas kazanç alt sınırı üzerinden
hesaplanan sigortalı ve işveren hissesi primlerinin tamamı
tutarında bu işverenlerin Sosyal Güvenlik Kurumuna ödeyecekleri tüm
primlerden mahsup edilmek suretiyle işverene prim desteği
sağlanır ve destek tutarı Fondan karşılanır.
Fondan karşılanan bu tutarlar ilgili yılı izleyen bütçe
yılında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
Bütçesinden Fona ödenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE NUR
GÜNAY (Eskişehir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde İzmir
Milletvekili Mustafa Ali Balbay konuşacaklar.
Buyurun Sayın Balbay. (CHP
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; tarihte parayı Lidyalılar
buldu; vergiyi Sümerler buldu; vergiden vergi almayı ve vergiyi affetmeyi
Türkler buldu.
Bu torba yasa bütün bunları içeren bir tabloyu
gösteriyor. Ancak yasanın genel içeriğinde internetten vergi
indirimine, yatırımları teşvikten kimi
ayrıcalıklara kadar pek çok şey var. Ben de bunun ruhuna göre
konuşacağım ama salonda iktidar partisinin İzmir
milletvekilleri varsa onlara ayrıca hitap etmek istemiştim.
Sanırım yok. Çünkü İzmir Büyükşehir Belediye
Başkanımız Aziz Kocaoğlu, iktidar muhalefet demeden bütün
İzmir milletvekillerine ve Adalet ve Kalkınma Partisinin İzmir
İl Başkanına bir mektup gönderdi. Adalet ve Kalkınma
Partisinin İzmir İl Başkanı Sayın Şengül mektubu
aldığını, gereği için Ulaştırma
Bakanlığına ilettiğini söyledi. İzmirde bunun rutin
bir kulis haberi de yapıldı. Karşılıklı
telefonlarla birbirlerine ilgileri için teşekkür etmişler. Ancak
işin bu noktasından sonrası, Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri, bu torba yasada yatırımların teşviki için
bütçe olanakları çerçevesinde pek çok şey varken İzmirde
yatırımların durdurulması için, İzmir Büyükşehir
Belediyesinin başlatmak istediği yatırımlara izin vermemek
için her şey yapılmakta. Bunu bu kürsüden bir kez daha
anımsatıyorum ve İzmirin hakkını verin diyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
İktidar partisinin milletvekilleri genellikle
bu konular gündeme geldiğinde projeleri öne sürüyorlar ancak bu projelerin
2si hariç -İzmire vadedilen 35 projeden 2si hariç- hiçbirinde ciddi bir
gelişme yok. Aziz Başkanın mektubundan bilgileri sırayla
sizlerle paylaşmak istiyorum sayın milletvekilleri
İzmirde İnciraltının
uluslararası bir sağlık turizmi merkezi olması için genel
bir irade var ama Hükûmetin bu konuda bir adım attığı yok.
İzmirdeki en önemli arter Halkapınar ile Otogar arası 4,5
kilometrelik metro hattı için 383 milyon lira gerekiyor. Bu yıl 2018
bütçesinden ayrılan pay sadece 21 milyon lira. Bu bütçe için de Proje
nedir, ne değildir? diye büyükşehir belediyesi başvuruyor, henüz bilgi veren yok.
İzmirde yolcu gemilerinin özellikle
Bostanlıda barınak yeri alması gerekiyor. Denizcilik
Bakanlığı bunun olabileceğini söyledi ancak bir adım
atmış değil.
Gelelim İZBANa. İzmirde çok
konuşulan bir durum sayın milletvekilleri. Türkiyede sadece ama
sadece İzmirde Devlet Demiryolları belediyeden ray kirası
alıyor. Üstelik yılda 5 milyon euro ve 5 milyon dolar. Şu anda
İzmir Büyükşehir Belediyesinin bu İZBAN hizmetinin bundan elde
ettiği gelirin üçte 1i bu kiraya gitmekte. Hâlbuki bu kirayı almasa
yani gölge etmese İzmirin çevresindeki ulaşım hattı çok
daha hızlı bir şekilde genişleyecek.
İzmirde -ki çok büyük göç almakta- büyük
yatırımlar yapılmakta. Biz İzmire kimse gelmesin
demiyoruz, İzmire büyük konut yatırımları
yapılmasın demiyoruz; planlı yapılsın diyoruz. Bunlar
olmadığı gibi, şu anda İzmirin içme suyu
ihtiyacı için gerekli olan üç büyük proje için İller Bankası ne
yazık ki iki yıldır İzmir Büyükşehir Belediyesine
cevap vermemekte. Yüzde 7 ile yüzde 10 arasında bir faizle öteki
belediyelere sağlanan olanaklar, İzmir Büyükşehir Belediyesinin
su sorununun çözümü için -projesi hazır olduğu hâlde- ne yazık
ki sağlanmıyor.
Yine İzmirle ilgili önemli projelerden biri
Devlet Demiryollarının, özellikle Maliyenin kritik arsaları var.
Bunları belediyeye devretse hem kentsel dönüşüm gerçekleşecek
hem de şu anda İzmirde beklenen o yatırımların
hızla önü açılacak. Maalesef, 2016 yılından bu yana ne
Millî Emlak ne de Maliye Bakanlığı İzmirin bu isteklerine
ne cevap veriyor ne de ne zaman bunların gerçekleşeceği yönünde
bir irade ortaya koyuyor.
Sayın milletvekilleri, İstanbul ve
Ankarada sürmekte olan bu kentsel dönüşüm projelerinde hemen izin
çıkıyor ama İzmirde, özellikle Gaziemir bölgesinde, 2014
yılından bu yana ne yazık ki belli bölgelerdeki izin
dışında hiçbir yerde izin çıkmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) Sayın
Başkan, bir dakika ek süre istiyorum İzmirin hatırı için.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
MUSTAFA ALİ BALBAY (Devamla) Toplamında,
2018 yılı yatırım planında sayın milletvekilleri,
İzmire bütçeden verilen pay 2, İzmirden alınan vergi 10; el
insaf! Tabii ki kalkınmada öncelikli bölgelere de yatırım
yapılsın ama bu kadar uçurumu da kabul etmiyoruz,. İzmirin
hakkını İzmire verin diyoruz.
İzmirde biraz önce sözünü ettiğim bunca
yatırımlar için doğru dürüst bilgi dahi verilmezken,
hakkını yememek lazım, İzmirde bir projeye projenin
tamamen bitirilmesi için tam ödenek sağlanmış; cezaevi
inşaatına 5 milyon lira. Yani İzmire, daha doğrusu
Türkiyenin pek çok bölgesine zaten aynı şekilde yatırımlar
yapıyorsunuz. Cezaevleri yatırımları birinci sırada.
Cumhuriyet bu ülkeyi demir ağlarla ördü, siz de
demir parmaklıklarla örmektesiniz diyorum, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Balbay.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Sayın Özel, buyurun, söz talebiniz var.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, çok
kısa, bir konuya değinmek isterim.
BAŞKAN Buyurun.
III.- AÇIKLAMALAR (Devam)
36.- Manisa Milletvekili Özgür Özelin, Mehmet Akif Ersoyun
torunu Selma Ersoyun yaptığı açıklamaya ilişkin
açıklaması
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Şimdi ajanslara
düştü, son iki gündür benim de çok yersiz bulduğum bir
tartışma var İstiklal Marşıyla ilgili. Bu konuda
Mehmet Akif Ersoyun torunu 73 yaşındaki Sayın Selma Ersoy
şöyle bir açıklama yapmış ve herhâlde
tartışmayı sonlandırmış: Allah bu millete bir
daha ne güftesi ne bestesiyle İstiklal Marşı
yazdırmasın. demiş.
Kendisine teşekkür ediyor, saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN Bunu söylemiştiniz, biraz önce
söylediniz galiba bunu? Kim söyledi?
MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) Ben
söylemiştim.
BAŞKAN Siz söylediniz evet, tamam.
Teşekkür ederim.
Peki, birleşime beş dakika ara verelim.
Kapanma Saati: 20.01
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.11
BAŞKAN: Başkan
Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Bülent ÖZ (Çanakkale)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
533 sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerine devam ediyoruz.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
44üncü maddede iki adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işeme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 44üncü maddesinin
tasarı metninde çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Mehmet
Ali Aslan Behçet
Yıldırım
Adana Batman Adıyaman
Mahmut
Toğrul Müslüm
Doğan Garo
Paylan
Gaziantep İzmir İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE NUR
GÜNAY (Eskişehir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sayın Garo Paylan konuşacak.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
GARO PAYLAN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ekonomi nasıl
gidiyor? Vallahi, size sorsak, Maliye Bakanına sorsak veya havuz
medyasına sorsak her şey güllük gülistanlık ama vatandaşa
sorduğumuzda -bakın anketlere de yansıyor, bire bir
temaslarımızda da görüyoruz- vatandaşların ezici
çoğunluğu Geçinemiyoruz. diyor, Ay sonunu zor getiriyoruz. diyor,
İşsizlik sıkıntımız var. diyor, Ekonomide
gelecek kaygımız var, yarın kaygımız var. diyor.
Değerli arkadaşlar, iktidar demokrasi
yolundan çıktığından beri -can sularıyla,
teşviklerle- memleketin nüfusunun yalnızca yüzde 1ine sürekli
teşvikler veriyor, bakın, yüzde 1ine. Bu torba yasaya da bakın,
maddelerin ezici çoğunluğu, 95 maddenin 90'ı nüfusun
yalnızca yüzde 1ine teşvikler vadediyor, Daha çok teşvik, daha
az vergi. diyor.
Değerli arkadaşlar, bunun sonucunda ne
oluyor? Bakın, bütçe açığı oluşuyor, bu enflasyonu
tetikliyor, enflasyon tetiklenince faizler yüksek oluyor, yüzde 15'lere
çıkıyor ve bugün baktığımızda dolar 3,90; euro
4,80 arkadaşlar. Bu da ekonomiye karşı olan güveni
düşürüyor, yatırım isteğini eksiltiyor.
Değerli arkadaşlar, bir kısır
döngü içindeyiz. Bütün bunlar olurken hâlâ mali disiplini bozar şekilde,
cari açık riskini büyütür şekilde böyle ekonomiyi ittir kaktır
destekler verilmesi iktisadi bir kriz riskini karşımıza
getiriyor. Büyük bir iktisadi kriz riskiyle karşı
karşıyız, 1994 krizine veya 2001 krizine benzer bir krize
doğru koşar adım gidiyoruz. Ama iktidarın tek bir derdi
var: Seçime kadar ben bu genişlemeci politikaları sürdüreyim,
seçimden sonra tekrar ipleri sıkılaştırırım,
ekonomiyi rayına sokarım. diye düşünüyor ve derdi de şu:
Bu kasımda mı seçim yapayım, gelecek kasımda mı seçim
yapayım? Bu iktisadi politikalar sürdürülebilir mi sürdürülemez mi?
Arkadaşlar, sürdürülemez. Büyük bir iktisadi kriz riskiyle karşı
karşıyayız ve bunu rakamlar da gösteriyor. Böyle
teşviklerle, vergi düşümleriyle mali dengeleri bozarsınız
ve önünde sonunda da bunun bedelini 80 milyon öder, en çok da yoksullar öder.
Biliyorsunuz, 1994 krizinin de 2001 krizinin de bedelini yoksullar ödediler.
Şimdi bütün bunlar olurken işsizlik
rakamları açıklandı, hâlâ yüzde 10,4 çıktı; bu da
resmî rakam, bakın. Son iki yılda yalnızca 1 milyon 200 bin kişiyi
stajyer ve kursiyer olarak işçi gösteriyoruz. Halbuki onlar işçi
değiller yani çalışıyorlar evet, kendilerini
geliştiriyorlar ama bir iş güvenceleri yok. Eğer onlar da
kayıtlı olmasaydı işsizlik rakamımız yüzde 14,
yüzde 15 gözükecekti. Genç işsizlik rakamına
baktığımızda yüzde 19, yüzde 20lerde.
Değerli arkadaşlar, bunlar olurken bu
madde ne getiriyor? 18-25 yaş arasındaki nüfusa
Diyor ki: Eğer
bu 18-25 yaş arasındaki nüfustan işçi alırsan ben senden
prim almayacağım, vergi almayacağım. Peki bunu yaparken
nereden karşılayacağız diyoruz bu gideri? İşsizlik
Sigortası Fonundan karşılayacağız. diyoruz.
Bakın, İşsizlik Sigortası Fonu işçilerin iş
güvencesidir, işlerini kaybettiklerinde bir gelir elde etmesi için
konulmuş bir fondur. Siz işçinin parasıyla işverene
teşvik veriyorsunuz. Bu, bu fonun çıkış amacına ve
kanun hükümlerine uymaz arkadaşlar. Bu anlamda işçinin parasıyla
işverene teşvik vermeye bu Meclisin yol vermeyeceğini umut
ediyorum. 18-25 yaş arasına eğer ki teşvik verirseniz 26
yaşındakinin de ne olacağını da düşünmemiz
lazım, 30 yaşındaki işçinin ne olacağını
düşünmemiz lazım. İşverenler 18-25 yaş arasındaki
gençleri işçi olarak alırlar ama 26 yaşındaki işçinin
işi tehlikeye girer arkadaşlar.
Bütün bunları düşünerek iktisadi
politikaları bozacak ve iş güvencesini altüst edecek, işsizlik
sigortasını işverenlere peşkeş çektirecek
adımlara cevaz veren bu maddelere yol vermeyin diyorum ve mali disiplini
bu anlamda bozucu maddeler anlamında da Hükûmeti ivedi tedbirler almaya
çağırıyorum. Aksi takdirde büyük bir kriz kapıdadır ve
bu krizin bedelini 80 milyon, özellikle yoksullar ödeyecektir.(HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 44üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Lale
Karabıyık Bihlun
Tamaylıgil
İzmir
Bursa İstanbul
Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam Kadim Durmaz
Ankara
İzmir Tokat
Ömer
Fethi Gürer
Niğde
MADDE 44-4447 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde ilave edilmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 21- Bu Kanunun geçici
19 uncu ve geçici 20 nci maddeleri kapsamında işe
alınanların ücretlerinin, ilgili yılda uygulanan asgari ücretin
aylık brüt tutarının prim ödeme gün sayısına isabet
eden tutarı üzerinden hesaplanan gelir vergisinin asgari geçim indirimi
uygulandıktan sonra kalan kısmı, verilecek muhtasar beyanname
üzerinden tahakkuk eden vergiden terkin edilir.
Bu madde kapsamında yapılan ücret
ödemelerine ilişkin düzenlenen kâğıtlara ait damga vergisinin
aylık brüt asgari ücretin prim ödeme gün sayısına isabet eden
kısmı beyan edilmez ve ödenmez.
Bu maddeyle sağlanan vergi teşvikleri 2020
yılı Aralık ayı aşılmamak üzere, teşvik
kapsamına giren çalışanlar için 12 ay süreyle uygulanır.
Ancak bu süre; işe giriş tarihi itibarıyla teşvik
kapsamına giren; 18 yaşından büyük kadın, 18
yaşından büyük 25 yaşından küçük erkek çalışanlar
ile Kuruma engelli olarak kayıtlı sigortalılar için 18 ay olarak
dikkate alınır. Bu madde kapsamındaki vergi teşvikleri, bu
Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamında sağlanan teşvikten
yararlanılan çalışanlar için maddede yazılı süre ve
şartlarla sınırlı olarak uygulanır, prim ve ücret
desteği sağlanmayan aylar için vergi teşvikleri de uygulanmaz.
Bu madde kapsamında teşvikten
yararlanılmış olan çalışanın teşvik süresini
tamamlamadan işten ayrılıp yeniden işe başlaması
halinde, bu maddede belirtilen şartların sağlanması
kaydıyla üçüncü fıkrada belirtilen yararlanma süresini aşmamak
üzere söz konusu çalışan için, yeniden işe
başladığı tarihteki durumu dikkate alınarak, kalan
süre kadar bu teşvikten yararlanılabilir.
Bu madde kapsamında gelir vergisi stopajı
teşvikinden yararlananlar, diğer kanunlarda yer alan benzer nitelikli
gelir vergisi stopajı teşviklerinden yararlanamaz.
Bu madde hükümleri; 5335 sayılı Kanunun 30
uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamına giren kurum ve
kuruluşlara ait işyerleri ile 2886 sayılı Kanuna, 4734
sayılı Kanuna ve uluslararası anlaşma hükümlerine istinaden
yapılan alım ve yapım işleri ile 4734 sayılı
Kanundan istisna olan alım ve yapım işlerine ilişkin
işyerleri ile sosyal güvenlik destek primine tabi çalışanlar ve
yurtdışında çalışan sigortalılar hakkında
uygulanmaz.
Bu Kanunun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki
desteklerden faydalananlar hariç olmak üzere, 1/1/2018 ila 31/12/2020 tarihleri
arasında 5510 sayılı Kanun kapsamına alınan
işyerleri ve daha önce tescil edildiği halde ortalama sigortalı
sayısının hesaplandığı yılda sigortalı
çalıştırılmaması nedeniyle Sosyal Güvenlik Kurumuna
aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar prim hizmet beyannamesi
vermeyen işyerleri, bu maddede belirtilen şartlar sağlanmak
kaydıyla, 1/1/2018 tarihinden sonra ilk defa sigortalı bildiriminde
bulunulan ayı takip eden üçüncü aya ilişkin aylık prim ve hizmet
belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesinden itibaren bu Kanunun geçici
19 uncu maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen süre kadar bu maddede
yer alan vergi teşviklerinden yararlandırılır.
Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve
esaslar ile mahsup şeklini ve dönemini belirlemeye Maliye
Bakanlığı yetkilidir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE NUR
GÜNAY (Eskişehir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Niğde
Milletvekili Sayın Ömer Fethi Gürer konuşacaklar.
Buyurun Sayın Gürer. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; kanun tasarısının 42,
43 ve 44üncü maddeleri İşsizlik Sigortası Kanunuyla
doğrudan ilgilidir. 4447 sayılı İşsizlik
Sigortası Kanunu 2000 yılında yürürlüğe girmiştir.
Kanunla, çalışmakta olanlar ve çalışmaya başlayanlar
zorunlu olarak İşsizlik Sigortası Kanunu kapsamına
alınmıştır. Bir iş yerinde çalışırken
çalışma istek, yetenek, sağlık ve yeterliliğinde
olmasına rağmen herhangi bir kasıt ve kusuru
olmaksızın işini kaybeden sigortalıların işsiz
kalmaları nedeniyle uğradıkları gelir kaybı belli süre
ve ölçüde işsizlik sigortasıyla karşılanmaktadır.
Değerli arkadaşlar, burada getirilen
düzenleme de İşsizlik Fonunun nasıl
kullanıldığının farklı bir göstergesi.
İşsizlik Fonu, çalışanlardan kesilen primlerle daha sonra,
bunlar işsiz kaldıktan sonra kullanılmak amacıyla
oluşturuldu. Ne var ki Hükûmet, burada oluşan varlığı
farklı amaçlarla kullanıyor. Yani doğrudan işçilerin hak
ettikleri ve hak edişleri olan bir konuda Hükûmet farklı uygulamalara
gidiyor ve onu kendisi için bir kaynak olarak değerlendiriyor. Özünde bu
konuda yapacağı yok mu? Var. Örneğin ne var? İşsizlik
Fonuna kesinti yaptığı mevsimlik işçiler var; ÇAYKURda,
şeker fabrikalarında, Karayollarında bu mevsimlik
işçilerden İşsizlik Fonu için kesinti yapılıyor ama
bunlar işsiz kaldığında bu İşsizlik Fonundan ne
yazık ki faydalanamıyor. Peki, kim faydalanıyor?
İşverenler daha çok sebepleniyorlar. İşverenlerden kesinti
yapılıyor mu? Yapılıyor ama işveren verdiğini
geri alıyor. İşçiler alabiliyor mu? Alamıyor, özellikle
mevsimlik işçilerin bu konudaki mağduriyetleri devam ediyor.
Şimdi, beş ay yirmi dokuz günlük çalışmada işsizlik
sigortası ödüyorlardı ama bunlar dokuz ay -oradaki yöneticilerin
inisiyatifine bırakılarak çıkarıldığına
göre, neredeyse on ay- İşsizlik Fonuna para kesilecek ama o
ödenekten yararlanamayacaklar.
Değerli arkadaşlar, Hükûmetin
uyguladığı bütün stratejik değişikliklerde temel amaç,
çalışanların, emekçilerin haklarını gasbetmekten
başka bir sonuç vermiyor; taşeronla ilgili kanun hükmündeki
kararnamede yaptıkları düzenlemede de bu açıkça görülüyor.
Karayollarında çalışan 19 bin işçiden başvuruda
bulunanların ne yazık ki 4 bini alındı, geriye kalanlar
taşeron olarak kaldı. Kamuda çalışan şoförlerin kadro
beklentileri boşa çıktı, onlar da taşeron olarak
kaldı. KİTlerde çalışanlar taşeron olarak devam
ediyor. Diğer kurum, kuruluşlarda, bakanlıkta
çalışanların bir kısmı kadro aldı, bir
kısmı almadı. Peki, amaç neydi? Taşeronun ortadan
kaldırılmasıydı. Kalktı mı? Hayır.
Taşeronda yapılan uygulamalarla mağduriyetler daha da
artırıldı. Aynı kurumda aynı işi yapan ama iki
ayrı ihaleyle alınan işçiler şu anda mağduriyet
yaşıyorlar; biri taşeron, biri kadrolu. Peki, belediyelerde ne
oldu? 400 bine yakın belediyede çalışan işçi için
belediyelerde kadro verileceği umudu yaratıldı ama uygulamada
belediye şirketleri üretildi, onlar da bir çeşit farklı bir
taşeron; adı değişti, şirkete alınıyor.
Neden belediye kadrolarına alınmıyorlar? Belediye
kadrolarına alırlarsa bir dahaki süreçte onların işten
çıkarılması mevcut 657ye göre daha zorlaşacaktı. Oysa
bu şirketlere alınan, kadro beklentileri olan bu işçiler de
hayal kırıklığı yarattı. Hükûmetin
yaptığı düzenlemelerde temel amaç, yoksulların, yokluk
içinde yaşayanların ve mağdur kesimlerin iyileştirilmesi değil;
rantiyeden elde ettikleri gelirlerle semirilmiş, gelişmiş
olanlara daha fazla aktarılıyor, emekçiler ise mağdur ediliyor.
Bu düzenlemelerde emeklilerden kesilenlerin, emekçilerden kesilenlerin ve
onların hak edişi olanların mutlaka emekçilere dönmesi gerekir.
İşsizlik Fonu amacı doğrultusunda kullanılmıyor,
Hükûmet oradaki varlığı kendisi için bir kaynak olarak görüyor
ve bu anlamda da fonu doğru kullanmadığı için giderek
fondaki varlıklar da eriyor.
Bu anlamda bu düzenlemelerin hak edenlerin hak ettiği
biçimde kullanacağı bir şekle dönüştürülmesinin
gereğini belirtiyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
45inci maddede iki adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre işleme
alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 45inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Mehmet
Ali Aslan
Adana Adıyaman Batman
Mahmut
Toğrul Müslüm
Doğan Erol
Dora
Gaziantep İzmir Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EMİNE NUR
GÜNAY (Eskişehir) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mardin Milletvekili
Sayın Erol Dora konuşacaklar.
Buyurun Sayın Dora. (HDP sıralarından
alkışlar)
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Vergi Kanunlarında Değişiklik
Yapılmasına Dair Tasarının 45inci maddesi üzerine
Halkların Demokratik Partisi adına söz aldım. Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, torba kanun
tasarısının bu maddesinde yapılan düzenlemeyle, zorunlu
olarak bireysel emekliliğe dâhil edilen vatandaşlar için öngörülen
iki aylık cayma hakkı süresinin altı aya kadar
uzatılabilmesine Bakanlar Kurulu yetkili kılınmaktadır. Bu
düzenlemeyle, sistemden çıkışların azaltılması
amaçlanmaktadır. Tabii, böyle bir yasal düzenlemeye gidiyor olmak, zorunlu
bireysel emeklilik sisteminin esasen
çalışmadığının bir göstergesi ve itirafı
niteliğindedir.
Değerli milletvekilleri, sisteme dair veriler
incelendiğinde görülmektedir ki dâhil edilenlerin cayma oranı yüzde
60ları bulmuş durumdadır. Elbette Hükûmet, cayma
oranının bu denli yüksek olacağını tahmin
edememişti. Sistemin uygulamaya sokulmasının üzerinden henüz bir
yıl gibi kısa bir süre geçmesine rağmen cayma oranının
bu kadar yüksek oranlara ulaşması Hükûmeti son derece
kaygılandırmış ve Hükûmet, bu krizi aşma yöntemi
olarak cayma süresini uzatmak gibi yüzeysel bir yöntemle sorunu
aşabileceği yanılgısına düşmüştür.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şimdi henüz bu düzenleme kanunlaşmamışken
belirtelim ki Hükûmetin cayma süresini uzatması bu krizi çözemeyecektir
çünkü bu uygulama gerek ilk kanunlaştığı süreçte ve gerekse
şimdi yapılmak istenen değişikliklere ilişkin süreçte
ekonomik, sosyal konseylerle, sosyal taraflarla, sendikalarla, işçilerle
geniş bir şekilde tartışılmamış ve âdeta ben
yaptım oldu mantığıyla tüm çalışanlara,
emekçilere dayatılmıştır. Hükûmet bu ve benzer sözüm ona
zorunlu tasarruf politikalarıyla yıllardır yürüttüğü
savurgan ekonomik politikaların, üretime değil tüketime dayalı
ekonomik politikaların ekonomimizi sürüklediği çukuru işçilerin
ve emekçilerin alın teriyle doldurmak istemektedir.
Değerli milletvekilleri, bakınız,
zaten büyük çoğunluğu yoksulluk ve açlık
sınırının altında yaşamak zorunda
bırakılan işçilerimizi, emekçilerimizi bir de
aldıkları çok düşük ücretler üzerinden zorunlu tasarruf
sistemlerine dâhil etmeye çalışmak trajikomik bir girişimdir.
Çünkü zorunlu olarak sisteme dâhil ettiğimiz bu insanlarımız,
geçim sıkıntısından kaynaklı olarak 100 lira, 50 lira
bile tasarruf edecek durumda olmadıklarından hızla sistemden
çıkmaktadır. Tabii, bu dehşet tablosu üzerine Hükûmetin yapması
gereken, cayma sürelerini uzatmak değil çalışanların,
emekçilerin, çalışma koşullarını, ücret
koşullarını iyileştirecek düzenlemeler olmalıdır.
Bunun için de üretim ve iş imkânları
artırılmalıdır. Yabancı sermayenin Türkiyeyi
yatırım yapılamaz, istikrarsız ve güven vermeyen bir ülke
olarak görmesine neden olan ülke imajı üzerine oturup düşünülmelidir.
İstikrarsız siyasi ortam neticesinde hızla ülke
dışına çıkmaya çabalayan yerli sermayenin içerisinde
bulunduğu durum üzerinde de oturup düşünülmelidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün yerli sermayenin dışa yatırım
çabalarının altında yatan en önemli etken, politik gerilimlerden
duyulan tedirginliktir. Son yıllarda dışa yatırım
kararlarında yatırımcının önünü görme konusundaki
endişelerin yanı sıra artan başka riskler, en başta da
ülkedeki kayırmacı ve hukuksuz icraatlar etkili olmuştur. Adalet
ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin toplumu kutuplaştırıcı
icraatları, ekonomi dünyasına da yansımış durumda.
Kamu ihalelerinde yaşanan kayırmacılık iddialarının
varlığı, firmalar için Türkiye'yi bir yatırım ülkesi
olmaktan hızla çıkarmaktadır. Yoğun bir işsizlikle
karşı karşıya olan Türkiye'nin daha çok yatırıma
ihtiyacı varken firmaların yatırım yeri olarak
yurtdışını tercih etmeleri ülkede iş bekleyen kitleler
açısından son derece olumsuz ve geleceğe dair umut
kırıcıdır.
Değerli milletvekilleri, artık kabul
etmeliyiz ki ülkemiz, ekonomik yatırımcılar
bağlamında, politik istikrar bakımından son derece itici
bir konuma hızla sürüklenmektedir. Tabii, bu ağır tabloyu bir
nebze hafifletecek temel hamle, artık tahammül edilir bir tarafı
kalmamış olan OHAL uygulamalarının bir an önce ortadan
kaldırılması ve asgari demokratik normların hâkim
kılındığı bir parlamenter düzene, hukuk devletine
yeniden dönülmesidir diyerek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Dora.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 45inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya Temizel Kadim Durmaz Lale
Karabıyık
İzmir Tokat Bursa
Bihlun
Tamaylıgil Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam
İstanbul Ankara İzmir
Niyazi Nefi Kara
Antalya
MADDE 45- 28/3/2001 tarihli ve 4632 sayılı
Bireysel Emeklilik Tasarruf Ne Yatırım Sistemi Kanununun ek 2 nci
maddesinin üçüncü fıkrasının ilk cümlesinden sonra gelmek üzere
aşağıdaki cümle ilave edilmiş, dördüncü fıkrası
yürürlükten kaldırılmış ve yedinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Bu süreyi üç katına kadar artırmaya
Bakanlar Kurulu yetkilidir.
"Bakan, belirleyeceği esaslar dâhilinde,
bu Kanun kapsamında sağlanan Devlet katkısının,
ilgililerin hesaben takip edebilmesini sağlayacak şekilde taahhüt
olarak hesaplanmasına, taahhüt olarak hesaplanan bu tutarların
nemalandırılmasına ve ek 1 inci maddede belirtilen hak kazanma
koşulları dikkate alınarak nemalarıyla birlikte ödenmesine
karar vermeye; bu Kanun kapsamında sağlanan Devlet
katkısının nemalandırılmasına, bin Türk
lirası tutarındaki ilave Devlet katkısının yıllar
itibarıyla yeniden değerlemesine ve ek devlet
katkısının azami limiti ile iade edilmesine ilişkin usul ve
esasları belirlemeye yetkilidir. Bu Kanun uyarınca yapılacak
bildirimler, Müsteşarlığın belirleyeceği usul ve
esaslar çerçevesinde güvenli elektronik iletişim araçları ile de
yapılabilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Antalya Milletvekili
Sayın Niyazi Nefi Kara konuşacaklar.
Buyurun Sayın Kara. (CHP sıralarından
alkışlar)
NİYAZİ NEFİ KARA (Antalya)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz torba kanunun 45inci maddesi üzerinde söz almış
bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
45inci maddeyle, bireysel emeklilik sisteminde
çalışanların sisteme dâhil olduklarının
belirtildiği andan itibaren iki ay içerisinde sistemden çıkma
haklarının 3 katına kadar uzatılabilmesi için Bakanlar
Kuruluna yetki verilmektedir. Ayrıca ilave devlet katkısı
birikiminin yüzde 5i oranındaki ek devlet katkısının azami
limiti ile hak kazanma koşullarının kaybedilmesi hâlindeki
iadeler konusunun bakan tarafından belirlenebilmesine imkân verilmektedir.
Çalışanlar açısından gelecek
güvencesi olarak görülen bireysel emeklilik sistemi, devlet tarafından
tasarruf ya da bütçe açıklarının giderilmesi, başka
kaynaklar ya da yatırımlar için kullanılması gibi amaçlara
hizmet etmektedir. Bununla beraber, zorunlu olması düşünülen bu
sistemden ayrılan çalışan sayıları ise sisteme olan
güvensizliğin bir ispatı olarak düşünülebilir ki bu oran yüzde
60tır. Bu nedenle, devletin bu parayı nerede kullandığının
bilinmediği bir sisteme özellikle düşük ücretle istihdam edilen
emekçilerin zorlanması, hakkaniyetli bir yaklaşım değildir.
Sistemdeki aksaklıklar giderilmeden, bireylerin daha uzun süre sistemde
kalmalarını sağlamaya yönelik çalışmalarsa bir sonuç
getirmeyecektir. Burada asgari ücretle geçinen, açlık
sınırında geçinen insanlardan kesintileriniz tabii ki geriye
çekilecektir, buna güvenmeleri çok zor. Gelin, asgari ücreti 2 bin liraya
çıkarın, bunu yapalım ya da asgari ücretten vergiyi
kaldırın, bunu yapalım.
Sayın milletvekilleri, niye
güvensizliğimiz var? Dün 14 Mart Tıp Bayramıydı. Bütün
sağlık bileşenleri, dün tüm gün, Hükûmetin her 14 Mart öncesinde
yaptığı gibi müjdeli bir haber bekledi ancak yine beklenen haber
gelmedi.
Doktor kökenli bir milletvekili olarak, hekimlerin
ve sağlık çalışanlarının talepleriyle sağlık
sistemindeki aksaklıkları sizlerle bir kez daha paylaşmak
istiyorum. Sağlık çalışanlarının
yıllardır dile getirdikleri ve AKPnin her 14 Mart öncesi gündeme
taşıdığı, Müjdeli haber geliyor. deyip, vadedip,
sonra da raflara bıraktığı kanun tekliflerimizden bahsetmek
istiyorum.
Sağlıkta dönüşüm politikaları
nedeniyle 14 Mart Tıp Bayramı, sağlık
çalışanları için ne yazık ki bayram olmaktan
çıkmıştır. Sağlık emekçilerinin öncelikli
taleplerini yüce heyetinize bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, her 14 Mart öncesi, üç
yıldır Meclisteyiz, Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın
Başbakan, sayın sağlık bakanları, müsteşarı,
AK PARTİdeki doktor vekillerimizin tamamı, oturup
konuştuğumuzda Evet, haklısınız, bunu yapmamız
gerekiyor, görevimiz. diyor ama bir türlü bu müjde gelmiyor çünkü Meclise
böyle bir şey gelmiyor. Bu yüzden bir güven sorunu yaşıyoruz,
sayın bakanlarımıza bunu hatırlatmak istiyorum.
Bunlardan birisi, fiilî hizmet süresi zammı
için yasal bir düzenleme, acilen yapılmalıdır. Mevcut
düzenlemelerle sağlık çalışanlarına uygulanan
şiddetle ilgili kanun teklifimiz var. 4 partinin de
onayladığı bu kanun tekliflerinin, sağlıkta
şiddet yasasının bir an önce geçirilmesi gerekiyor.
Bunun dışında, OHAL
koşullarında güvenlik soruşturmaları geldi. Düşünün,
her birinizin çocuğu var, bunları on sekiz yıl boyunca
okutuyorsunuz, tıp fakültesini bitiriyor, Doktor oldu benim
çocuğum. diyorsunuz ama geliyor ki Güvenlik soruşturmasına
takıldı. Yani bunun da ortadan kaldırılması gerekiyor
çünkü sadece doktorların değil, aynı zamanda sağlık
hakkı olan, sağlık hizmeti almak isteyen
vatandaşlarımızın da bundan yararlanması gerekiyor.
Zor şartlarda tek bir iş yapan ve
yaptıkları işlerde zaman kavramı olmadan insan
sağlığını amaçlayan hekimlerin ücretlerinin ve emekli
hekimlerin aldıkları aylıkların da düzeltilmesi gerekiyor,
döner sermayelerinin emekliliğe yansıtılması gerekiyor.
Vatandaşlar artık hastane
kapılarında muayene olmak için beklemiyor, değil mi? Ama acil
servislerde ciddi yığılmalar var çünkü poliklinikler ücretli
çünkü evden randevu almakta gerçekten zorlanıyorlar.
Değerli arkadaşlar, 14 Martı bayram
havası içerisinde geçiremeyen, hepimizin
sağlığımızı borçlu olduğumuz
sağlık çalışanlarına borcumuzu hiç olmazsa bu dönem
bitmeden yerine getirelim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, 46ncı maddede iki
adet önerge vardır. Aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 46ncı maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Mehmet
Ali Arslan
Adana
Adıyaman Batman
Mahmut
Toğrul Müslüm
Doğan
Gaziantep İzmir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 46-49uncu maddeleri
arasında 4634 sayılı Şeker Kanunuyla ilgili düzenlemeler yapılmaktadır.
Komisyonda ihdas edilen bu düzenlemeler, etraflıca
tartışılmadan iktidar partisince metne dâhil edilmiştir.
Kamuoyu gündeminde şeker fabrikalarının Resmî Gazete
ilanıyla özelleştirilmesine dair mevcut tartışma devam
ederken, bu düzenlemelerin bu paralelde getirilmesi hayra alamet değildir.
Zaten etraflıca tartışılmadığı ve ilgili
komisyonda görüşülmediği için ilgili maddelerin tasarı metninden
çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 46ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Zekeriya
Temizel Kadim Durmaz Lale
Karabıyık
İzmir Tokat Bursa
Bihlun
Tamaylıgil Bülent
Kuşoğlu Utku
Çakırözer
İstanbul Ankara Eskişehir
Musa
Çam
İzmir
MADDE 46- 4/4/2001 tarihli ve 4634 sayılı
Şeker Kanununun 2/A maddesinde yer alan birinci fıkrasının
(a) bendi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
"a) Ekimi yapılan şeker pancarı
potansiyeline öncelik vermek şartıyla A ve B kotalarının
tespiti, iptal ve transferlerine ilişkin teklifi Bakanlar Kuruluna sunar
ve bu konuda alınacak Bakanlar Kurulu kararını uygular.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Eskişehir
Milletvekili Sayın Utku Çakırözer konuşacak.
Buyurun Sayın Çakırözer. (CHP
sıralarından alkışlar)
UTKU ÇAKIRÖZER (Eskişehir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Konuşmama başlarken iki yüz yetmiş
altı gündür özgürlüğünden mahrum bırakılan, haksız,
hukuksuz şekilde Maltepe Cezaevinde tutulan İstanbul Milletvekilimiz
Enis Berberoğlunu ve Anayasa Mahkemesinin kararlarına rağmen
tutuklu yargılanan diğer tutuklu milletvekillerini özgürlük, adalet
dileklerimle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, size
geçtiğimiz hafta Eskişehirlilerin bir mesajını
getirmiştim. Termik santral ihalesinin ertelenmesi sonrasında bunun
artık iptal edilmesi gerektiğine ilişkin bir mesajdı. Onu
bir kez daha yinelerken bugün yine Eskişehir halkının, her
görüşten Eskişehirlinin bir başka mesajını daha
getirdim, o da aslında bu maddeyle de doğrudan ilgili: Şeker
fabrikalarımızın, cumhuriyetimizin yaşıyla,
kuruluşuyla yaşıt şeker fabrikalarımızın
satılmaması, şeker işçilerimizin işinden edilmemesi,
pancar çiftçilerimizin işinden, aşından edilmemesi ve millî
zenginliğimiz olan şekerin üretiminin bu fabrikaların verimi
artırılarak daha da devam etmesi, artırılması ve veriminin
artırılması yönündeki mesajını tüm Eskişehirliler
haftalardır Eskişehirin değişik yerlerinde imzalar
toplayarak duyurmaya çalışıyorlar. Önümüzdeki günlerde yine
bizler de milletvekili arkadaşlarımızla Eskişehirde
şeker fabrikamızda şeker işçilerimizle, pancar
çiftçilerimizle dayanışma içinde tüm Türkiyeye sesleneceğiz ama
bir kez daha bu fabrikaların özelleştirilmemesi,
satılmaması ve millî varlığımız olan bu
fabrikaların belki de verimlerinin artırılacak şekilde
kapasite artırımına gidilmesi gerektiğini ifade etmek
isterim.
Değerli arkadaşlarım,
konuşmakta, tartışmakta olduğumuz bu kanun,
yatırım ortamının iyileşmesini amaçlıyor. Tabii
ki burada olumlu unsurlar var, bunları destekliyoruz. Olumlu bulmadığımız
unsurlar konusunda da eleştirilerimizi, önerilerimizi, tavsiyelerimizi
günlerdir ifade ediyoruz ve edeceğiz.
Ben önümüzdeki günlerde Türkiyede yatırım
ortamında iyileşme sağlayacak iki önemli fırsata dikkat
çekmek istiyorum. Bunlardan birincisi, Avrupa Birliğiyle yapılacak
müzakerelerde gümrük birliğinin güncellenmesi konusunun gündeme gelecek
olmasıdır. İkincisi de Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarına Avrupa Birliği içinde vizesiz seyahat imkânı
sağlayacak olan adımların atılması mümkündür. Bunun
olabilmesi için Türkiye ile Avrupa Birliği arasında uzun süredir
müzakereler yürümekte, bu konuda yapılmış olan anlaşmalar
var. Bu anlaşmalarda belki de iki taraftan da kaynaklanan
sıkıntılar var. Ancak önümüzdeki hafta Varnada, komşumuz
Bulgaristanda çok önemli bir zirve toplantısı gerçekleşecek. Bu
toplantıda Avrupa Birliği troyka seviyesinde, ülkemiz de
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğanın
katılımıyla yer alacaklar. Bu bir fırsattır. Eğer
yatırım ortamının iyileşmesini ülkemizde istiyorsak,
yani yurt dışından ülkemize bakanların bu ülkede
yatırım yapılacağını, yapılabileceğini
düşünmelerini istiyorsak, algımızı,
imajımızı düzeltmek, itibarımızı daha yükseltmek
istiyorsak bu toplantı bir fırsattır.
Bu toplantı öncesinde Avrupa Birliğinden
gelen mesajlarda sıkıntılar yok mu? Var. Örneğin bugün
Avrupa Parlamentosunda Afrin konusunda alınan kararın çok
yanlış yönleri bulunmakta. Avrupa Birliğinin uzun süredir
bizlerin güvenlik, yani yurttaşlarımızın can
güvenliği, ülkemizin birliği, bütünlüğü bağlamındaki
kaygılarımıza duyarsız kaldığı bilinen bir
gerçek ancak bizim de Türkiye olarak kendimizi anlatma,
kaygılarımızı, güvenlik kaygılarımızı
anlatma konusunda belki daha fazla çabaya, daha fazla gayret göstermeye
ihtiyacımız var. Önümüzdeki günlerde çok önemli bu müzakereler
gerçekleşirken bizlerin atabileceği önemli adımlar da var. Tabii
ki Avrupanın hataları yok değil var ama bizim de Avrupaya,
dünyaya verdiğimiz mesaj anlamında çok ciddi
sıkıntılarımız var. Bunların başında da
ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü geliyor.
Yarın Cumhuriyet gazetesinin bir başka
davası var İstanbulda, bir başka duruşma. Beş yüz
beş gündür gazetenin İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay
cezaevinde, yarın bir duruşma daha olacak. Şahin Alpay, Mehmet
Altan gazeteci yazarlar -beğenirsiniz beğenmezsiniz- sadece
yazdıkları nedeniyle, düşündükleri nedeniyle altı yüz gün,
beş yüz kırk gündür cezaevindeler. Anayasa Mahkemesinin onlar
hakkında verdiği kararlar var özgürlükleri ihlal edilmiştir
diye.
Şimdi, bizler, bu Anayasa Mahkemesi
kararlarına itiraz edilsin diye biliyorsunuz bireysel başvuruyu
karara bağlamış durumdayız ama o bireysel başvurular
sonrasında alınan ihlal kararlarını mahkemelerimiz
uygulamamakta. Benzer şekilde bugün görüşmekte olduğumuz kanun
içinde biz yeni bir yasaklama getiriyoruz. İnternete yasak getiren bir
madde önümüzdeki hafta görüşülecek.
Yani şunu söylemek istiyorum: Bizler önemli bir
fırsatı, Avrupa Birliğiyle ilişkileri, özellikle
örneğin gümrük birliğinin güncellenmesi konusundaki bir
fırsatı yakalamak istiyorsak ülkemize ifade özgürlüğünü,
bazın özgürlüğünü, düşünce özgürlüğünü, tartışma
özgürlüğünü getirmeliyiz, getirebilmeliyiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Son cümleyle bitireyim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Son cümlenizi söyleyin lütfen.
UTKU ÇAKIRÖZER (Devamla) Bu konuda hepimizin
üstüne -hangi görüşten olursak olalım- önemli vazife düşüyor.
Türkiye'nin dünyada yükselen itibarı hem demokrasimiz hem hukuk devletimiz
açısından önemlidir ama aynı zamanda çok ihtiyacımız
olan yabancı yatırımın, üretime yönelik
yatırımın Türkiyeye gelmesi açısından önemlidir.
Önümüzdeki günlerdeki bu iki önemli fırsatı kaçırmamak bizlerin
elinde, bize bağlı. O yüzden hepimiz mutlak surette ülkemizde
demokrasi, hukuk devleti kalitesini yükseltelim ve işe OHALi
kaldırarak başlayalım diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Çakırözer.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
47nci maddede üç adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 47nci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Müslüm
Doğan Behçet
Yıldırım
Adana İzmir Adıyaman
Mehmet
Ali Aslan Mahmut
Toğrul
Batman Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 46-49uncu maddeleri
arasında, 4634 sayılı Şeker Kanunuyla ilgili düzenlemeler
yapılmaktadır. Komisyonda ihdas edilen bu düzenlemeler,
etraflıca tartışılmadan iktidar partisince metne dâhil
edilmiştir. Kamuoyu gündeminde şeker fabrikalarının Resmi
Gazete ilanıyla özelleştirilmesine
dair mevcut tartışma devam ederken bu düzenlemelerin bu paralelde
getirilmesi hayra alamet değildir. Zaten etraflıca
tartışılmadığı ve ilgili komisyonda
görüşülmediği için ilgili maddelerin tasarı metninden
çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 47nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Kadim Durmaz Bihlun Tamaylıgil
İzmir Tokat İstanbul
Lale
Karabıyık Bülent
Kuşoğlu Musa
Çam
Bursa Ankara İzmir
Haydar
Akar
Kocaeli
Madde 47- 4634 sayılı Kanunun 3üncü
maddesinde bulunan üçüncü ve beşinci fıkralar
aşağıdaki şeklinde değiştirilmiştir.
"Şirketlerin A ve B kotaları
Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu tarafından her
yıl en geç 30 Haziran tarihine kadar, yurt içi şeker talebi,
fabrikaların işleme ve şeker üretim kapasiteleri göz önünde
bulundurularak müteakip beşer yıllık dönemler için tespit
edilir.
"Yeni fabrika kurulabilmesi ve/veya mevcut fabrikaların
kapasitelerini artırabilmeleri için kota temin etmeleri zorunludur.
Şirketlere yeni A ve B kotaları tahsisine Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Bakanlar Kurulu bu yetkisini ekimi yapılan şeker pancarı
potansiyeline öncelik vermek suretiyle kullanır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Kocaeli Milletvekili
Sayın Haydar Akar konuşacak.
Buyurun Sayın Akar. (CHP sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; evet, şeker fabrikaları
Zaten madde de
bu, şeker fabrikalarının kotalarıyla ilgili bir madde ve
madde üzerinde konuşmaya çalışacağım.
Bu arada, AKPnin de bir önergesi var. NBŞ
kotalarını yüzde 10dan A şekerin kotasının yüzde
10unun yüzde 5e düşürülmesiyle ilgili bir önergesi var. Önerge
doğru ama oran yanlış bana göre çünkü Avrupada, Avrupa
Birliği ülkelerinde NBŞ kullanılma oranı yüzde 2,6 ve çok
büyük bir denetim var burada ve siz burada getirerek bunu yüzde 5e
indiriyorsunuz. Bunun daha da aşağıya inmesi gerekiyor
aslında NBŞler için nişasta bazlı şeker kotaları
için.
Arkadaşlar, başka bir tehlike var, bunun
boyutunu size anlatmak istiyorum: NBŞ üretimi yapan fabrikaların
5
tane fabrika var, 4 tane şirket var. Bu 5 fabrika 4 şirketin 990 bin
ton üretim kapasitesi var. Bunun yüzde 70i Cargill denen şirkete ait.
Bakın, endüstrideki çalışan arkadaşlar, fabrikadaki
işletmeyi bilen arkadaşlar bir fabrikanın üç yıl, beş
yıl, dört yıl, on yıl yüzde 30 kapasiteyle
çalışmasının mümkün olmadığını
bilirler. Hiçbir teşebbüs, hiçbir şirket yüzde 30 kapasiteyle
çalışan bir fabrikayı çalıştırmaz. Peki, ne
yapıyorlar? Ne demek istiyorum?
Bakın şimdi, yıllar itibarıyla
NBŞye ayırmış olduğunuz kota, Bakanlar Kurulu
kararıyla hep yüzde 50 artırıldı. O 990 bin ton kotaya
karşılık, örneğin, 2004-2005 yılında 360 bin ton
yani yüzde 50 artırmışsınız. Yine, 2005te, 2006da,
2007de, 2008de, 2009da, 2010da yüzde 50
artırmışsınız. Son yıllarda 35, 38 düşürerek
en son bu yıl 265 bin ton olarak öngörmüşsünüz.
Şimdi, bir tarafta kapasite 990 bin ton, özel
sektörün nişasta bazlı kotaya tabi -kotaya tabi olmayan 300 ton da
var ayrıca, onu söylemiyorum- üretim yapan fabrikaların 990 bin ton
ve 265 bin tonla çalışıyor bu 5 fabrika. Bu, mümkün değil
arkadaşlar. İşletmecinin bu fabrikalara kilidi vurması
gerekiyor. Peki, ne oluyor?
Bakın, eğer bizim mısır
üretimimize bakarsanız, ithal ettiğimiz mısır tonajına
bakarsanız son yıllarda Türkiyede nüfus artmasına rağmen
nüfusa oranla üretimi artan tek bitki mısır ve büyük çaplı da
ithal ediyoruz mısırı. Üretim yapıyorlar bunlar,
kapasitelerinin tamamını üretiyorlar ve Türkiye piyasasına 990
bin ton değilse de 900 bin ton NBŞyi sokuyorlar ve satıyorlar
Türkiye'de. Bu çok büyük bir tehlike. Evet, bunun sağlık
açısından tehlikeleri hakkında sizin grubunuzda bulunan
milletvekili arkadaşlarım, doktor arkadaşlarım da aynı
şeyleri söylüyorlar. Şeker fabrikaları satılmamalı,
nişasta bazlı şeker üretimi artırılmamalı
Türkiye'de, hatta daha da kısıtlanmalı. Evet, yüzde 5e
düşürmek bir başlangıç olabilir. Bana göre düşmeli, hatta
bu kapasiteler çok iyi kontrol edilmeli.
Bir başka tehlike daha var Türkiye'de
arkadaşlar, bu da yetmiyor, bakın, bu da yetmiyor. Yüksek
yoğunluklu tatlandırıcılar. diye bir olay var. Hiç
duydunuz mu? 1 kilogram şekere karşı -rakamı yanlış
söylemek istemiyorum, bulabilirsem rakamı- bilmem kaç kilogramlık,
kaç tonluk şeker üretimine bedel bu ve bunlar ithal ediliyor son
yıllarda. Bunların ithalatı 2006 yılında yüzde 6 iken
yüzde 12ye çıkmış, tamamen kimyasal. Gıdada kullanılıyor,
çikolata sektöründe kullanılıyor, içecek sektöründe
kullanılıyor ve nişasta bazlıdan daha tehlikeli.
Onun için, şunu yapmamız gerekiyor:
Avrupanın standartlarına getirmemiz gerekiyor. Bir defa, önergeyle
5e çektiniz ama bu kotayı, 2,5 bana göre yeterli. Hatta kapatabiliyorsak,
başarabiliyorsak, üretimini durdurabiliyorsak durduralım
arkadaşlar bunu çünkü bizim çocuklarımız zehirlenecek, bizim
geleceğimiz zehirlenecek. Büyük bir tehlikeyle karşı
karşıyayız. Onun için de kotalar düzenlenirken, Bakanlar Kurulu
bu yetkiyi kullanırken bin defa düşünmesi gerekiyor, on bin defa
düşünmesi gerekiyor. Hep artırmışlar arkadaşlar.
Yazık bu ülkeye, hep artırmışlar. Madem bu kadar önemliydi,
on altı senedir sürekli artırılan bir kotayı bugün niye düşürüyorsunuz?
Düşürülmeli mi? Bunu savunuyorum, daha aza, aşağı çekilmeli
ve sizden ricam, bir kez daha bu önergenizi gözden geçirin ve 2,5a
düşürelim. Hiçbir şey olmaz, bütün Türkiye sizi alkışlar
arkadaşlar. Bunu 2,5a düşürün, ben de dâhil olmak üzere bütün
Türkiye sizi alkışlar. Hiç olmazsa Türkiye'nin geleceğini,
çocuklarımızın geleceğini kurtarmış oluruz.
İkinci önerim de çok önemli. Lütfen, bu
fabrikaları kontrol edin, denetleyin, illegal şekilde üretim
yapmasına engel olun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAYDAR AKAR (Devamla) O 990 bin tonluk üretimi
piyasaya sunmasınlar, arz etmesinler. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın Akar.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 47nci maddesinin çerçevesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Bülent
Turan Mehmet
Doğan Kubat
Kayseri Çanakkale İstanbul
Ali
Özkaya Bayram
Özçelik İbrahim
Halil Fırat
Afyonkarahisar Burdur Adıyaman
Ahmet
Sorgun Ali
İhsan Yavuz Ahmet
Tan
Konya Sakarya Kütahya
Zeyid
Aslan Halil
Eldemir Nurettin
Nebati
Tokat Bilecik İstanbul
İsmet
Uçma
İstanbul
4634 sayılı Kanunun 3 üncü maddesinin
birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yer alan %10unu ibaresi
%5ini şeklinde, aynı maddenin üçüncü ve beşinci
fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Kayseri Milletvekili
Sayın Mustafa Elitaş konuşacak.
Buyurun Sayın Elitaş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Yaklaşık bir haftadır Türkiyenin
gündeminde, belki on gündür; bu kanun tasarısı görüşülmeye
başlandığı andan itibaren bir şeker furyası,
şekerle ilgili çeşitli görüşler ifade edilmeye
çalışılıyor. Aslında, bazı rakamlar gündeme
getiriliyor ama bu rakamları devletin resmî rakamlarıyla, diğer
sektör rakamlarıyla yaptığımız zaman gerçeği
yansıtmayan rakamların olduğunu görüyoruz.
Bakın, değerli milletvekilleri, 4634
sayılı Kanun, Nisan 2001 tarihinde çıktı. Bundan önce 1950
yılında yapılmış Şeker Kanunu vardı. 2001
tarihinde Türkiyede on beş günde 15 yasa diye yapılan bir
çerçevede Şeker Kanunu da çıkarılan on beş günlük
yasaların içerisinde bir yasaydı. Burada şeker pancarına
şeker üretimiyle ilgili bir kota gündeme getirilmişti ve o kota ondan
sonra devam etti. Biliyorsunuz, şeker kotalarının verilmesi
şubat ve mart ayında netleşir çünkü çiftçinin nisan ayında
artık tohumunu tarlaya ekmesi gerekir.
2002-2003 pazarlama yılında Şeker
Kanunuyla ilgili hüküm icra edilmeye başlandı. 2002-2003 pazarlama
yılında Türkiyede 372 bin hektar alan pancar ekimine
ayrılmış ve üretim yapılmış, toplam 372 bin
hektarlık alanda 16 milyon 523 bin ton pancar üretilmiş, hektar
başına pancar verimliliği yüzde 44,4 olmuş. 2016-2017
pazarlama yılında toplam 322 bin hektarlık bir alan üretime
açılmış; 2002-2003 yılında 372 bin, 2016-2017de 322
bin, yaklaşık 50 bin hektar azalma olmasına rağmen toplam
19 milyon 583 bin ton pancar üretilmiş. Yani üretim miktarındaki
alanda azalma olmuşken verimde bir artış ortaya
çıkmış, verimlilik oranı da yüzde 60,9 yani yüzde 61.
2017-2018 pazarlama yılında 345 bin hektar alanda pancar ekimi
gerçekleştirilmiş, toplam 20 milyon 194 bin ton pancar üretimi
yapılmış, verimlilik oranı yüzde 58,6. Yani 2002
yılından bu tarafa geldiğimizde pancar hektar
aralığında kısmen bazen 10 bin-50 bin hektar arasında
değişme olmasına rağmen pancar üretiminde 2017-2018
pazarlama yılına geldiğimiz takdirde büyük bir
değişimin olmadığını görüyoruz.
Değerli arkadaşlar, 2016-2017 pazarlama
yılında Türkiyede pancar şekeri kapasitesi 2 milyon 386 bin
ton; bunun 1 milyon 360 bin tonu Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim
Şirketi tarafından, 1 milyon 24 bin tonu da 6 şirket, 8
fabrikadan oluşan özel sektör fabrikalarında
gerçekleştirilmiş. Özel sektör fabrikalarının 2016-2017 pazarlama
yılındaki ortalama maliyetleri 1 lira 81 kuruş; TÜRKŞEKER
fabrikalarının ortalama maliyeti 2 lira 60 kuruş. Yani 2,5
milyon ton üretim yapan -yuvarlak hesapla söylüyorum- TÜRKŞEKER
fabrikaları ile özel sektör fabrikaları arasında 1 liralık
maliyet farkı var. Eğer özel sektör fabrikaları TÜRKŞEKER
fabrikasının maliyetine sattığı takdirde ortalama
yüzde 60 civarında net kâr elde etmekte. Bakın, şeker
fiyatlarının 1 lira düşmesi 2,5 milyon tonda 2,5 milyar lira, 81
milyon Türk vatandaşının daha ucuz tutarda şekere ödemesi
gereken para demek.
Değerli milletvekilleri, önemli bir konuyu daha
izah etmek istiyorum: Nişasta bazlı şekerle ilgili, Haydar Bey
ifade etmeye çalıştı. Türkiyede 10 tane nişasta bazlı
şeker üreten fabrika var. Bunlardan 5 tanesi lisanslı, 5 tanesi
sadece ihraç kaydıyla üretim yapmak üzere kurulmuş firmalar.
2009-2010 yılında 540 bin ton üretim yapılmış.
2016-2017 yılında 634 bin ton üretim yapılmış
nişasta bazlı şekerlerde. 2009-2010 yılında 406 bin
ton yurt içi pazar, 139 bin ton ihracat. 2016-2017 pazarlama yılında
284 bin ton yurt içi pazar, 319 bin ton ihracat yapılıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) 265 bin, hepsi var burada
Sayın Elitaş.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Kapasitesinin
yarısını kullanmış.
BAŞKAN Sayın Elitaş, teşekkür
ederim.
Bitmedi mi?
Bir dakika ek süre veriyorum Sayın Elitaş,
toparlayın lütfen.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın
Başkan, aslında uzun. 49uncu maddede buna benzer bir önerge var.
Sayın Başkan, buradaki önergenin
esası: Şeker Kanununun 3üncü maddesinde bir hüküm var Toplam
şeker talebinin yüzde 10u kadarı nişasta bazlı
şekerlere kota olarak ayrılır. diye. 2017-2018 pazarlama
yılının toplam şeker kapasitesi, Türkiyenin şeker
ihtiyacı 2 milyon 670 bin ton. Bunun yüzde 10luk kısmı, 267 bin
ton nişasta bazlı şeker; 2 milyon 403 bin ton da pancar
esaslı şeker üretiliyor. Bunlardan yaklaşık 1 milyon 350
bin tonu Türkiye Şeker Fabrikalarına, geriye kalan kısmı da
1 milyon 50 bin ton veya 1 milyon 100 bin ton da 6 şirket, 8 fabrikaya
-ilgili fabrikalara- dağıtılmış bir kota söz konusu.
Şimdi, biz bunu, kotayla Şeker Kanununda
değiştirdiğimiz maddeyle yüzde 10luk kısmı yüzde 5e
düşürüyoruz.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Sıfırlayın.
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Sıfırlayın.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakanlar
Kurulunu, bunu yüzde 7,5a veya yüzde 2,5a indirmeye yetkili olarak
kıldığımız bir maddedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bu anlamda çok
önemli bir gelişme olduğunu ifade etmek istiyorum.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Sağlıkta yasaklayın Sayın Başkan.
ÖZKAN YALIM (Uşak) İstediği zaman
yükseltecek Bakanlar Kurulu.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) 49uncu maddede
Sayın Başkan izin verirse yine devam ederim. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) 49da da kısa
konuşursun ya.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Sağlıkta kullanılmasın, yasaklansın.
BAŞKAN Peki, teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde
kabul edilmiştir.
48inci maddede iki adet önerge vardır,
aykırılık sırasına göre okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 48inci maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Müslüm
Doğan Behçet
Yıldırım
Adana İzmir Adıyaman
Mehmet
Ali Aslan Hüda Kaya Mahmut Toğrul
Batman İstanbul Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Sayın Hüda Kaya konuşacak.
Buyurun Sayın Kaya. (HDP sıralarından
alkışlar)
HÜDA KAYA (İstanbul) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bir önceki maddede yaptığımız
konuşmada muhalefet olarak şeker fabrikalarının
satılışına ve pancar üreticilerinin dertlerine sahip
çıkmamızla ilgili, buradaki yayını halkımız takip
ediyor ve bizleri telefonla aradılar, desteklerini sunuyorlar ve
haklarına sahip çıkmamızı istiyorlar. Bizler de
halkımızın, çiftçimizin, işçimizin, kadınlarımızın,
esnafımızın haklarını savunmaya her daim devam
edeceğiz.
Değerli arkadaşlar, gün geçmiyor ki -hani
çok sık olarak konuşmamda hep vurguladığım-
toplumumuzda bugüne kadar görülmemiş derecede bir ahlaki ve inanç
çürümesiyle karşı karşıyayız ve bu o kadar korkunç
boyutlara geldi ki her gün, her saat duyduğumuz yeni bir haberle
sarsılıyoruz resmen Böyle mi olacaktı? diyoruz. On altı
yıllık bir muhafazakâr iktidarda, bu toplum, çocukları,
hocaları, din âlimi diye geçinen şarlatanları böyle mi, bu
hâllere mi gelecekti? diyoruz artık. Artık
çocuklarımızın güvenliği kalmadı; kadınların
geleceği kalmadı, halkımızın umudu kalmadı
artık. Bir cemaate mensup hoca kılıklı biri
çıkıyor Tek kadınla yetinen erkek sapıktır. diye
böyle bir ahkâm kesiyor utanmadan. Böyle bir ahlaksızlık, böyle bir
sapıklık görülmüş değil. Yine bir tanesi, bugünkü yeni bir
haber: 6 yaşındaki bir çocuk Anne, ben hamile kalır
mıyım? deyince tecavüze uğradığı
anlaşılıyor. Bu, bir değil, beş değil, yüz
değil, yüzlerce örnek var böyle. Bunlar için bir şey yapmak
gerekmiyor mu? Sizlerin de ailesi var, sizlerin de çocukları var,
gençleriniz var, geleceğimiz var, 80 milyon insanın umudu var.
Artık sözün bittiği yerdeyiz. (AK PARTİ sıralarından
PKK sayesinde oluyor. sesi)
HÜDA KAYA (Devamla) Kimin sayesinde olduğunu
çok iyi biliyoruz. Orada gereksiz konuşmalar yapmayın.
BAŞKAN Sayın Hatip, siz Genel Kurula
hitap edin lütfen.
HÜDA KAYA (Devamla) Ali Şeriatinin çok
güzel, kıymetli bir sözü var: Dindar bir toplumu ancak din adına din
adamları kandırabilirdi. İşte bugün ülkemizin,
toplumumuzun geldiği nokta tam da bu, bunun gerçeğini
yaşıyoruz. Din adına kim istismar ediyorsa, din adına kim
sahtecilik yapıyorsa, kim kullanıyorsa, ağzına
alıyorsa
Haddini bilmeden ileri geri konuşarak insanların
inanca olan güvenini bile bitirdiler, çürüttüler insanların
vicdanını.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) En iyi örneği
sensin.
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) Dağlara
çıkarılan çocukları konuş.
HÜDA KAYA (Devamla) Rahatsız olmayın,
rahatsız olmayın; pratiğiniz ortada.
HÜSNÜYE ERDOĞAN (Konya) Bu
konuşmanızla en iyi örnek sizsiniz.
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) Dağlara
çıkarılan genç kızları konuş, genç kızları.
HÜDA KAYA (Devamla) Evet, siz
iktidarsınız, iktidar.
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) Dağlara
çıkarılan genç kızları konuş!
HÜDA KAYA (Devamla) İktidarın vazifesini
yapın, cevap vermeyin burada.
FARUK ÇATUROĞLU (Zonguldak) Konuşma,
borazancılık yapma!
HÜDA KAYA (Devamla) İş yapın
iş, ahlakı kurtarın, inancı kurtarın.
BAŞKAN Sayın Kaya, siz lütfen
konuşmanızı tamamlayın.
HÜDA KAYA (Devamla) Ben konuşmamı
yapıyorum Başkan.
BAŞKAN Cevap vermeyin.
HÜDA KAYA (Devamla) Konuşmamı
yapıyorum.
Evet, yine, 28 Şubat edebiyatı yapan ey
iktidar vekilleri, bugün kaç tane şehrin Emniyetinde -terörle mücadele-
gözaltında kaç kadının başörtüsünün
açıldığını biliyor musunuz? Biliyorsunuzdur muhakkak.
Bırakın onu, Erdemlide biyoloji öğretmeni
bir kadın kızıyla gözaltına alınıyor.
Duruşunu, inancını, şunu bunu desteklemeyebiliriz, mesele
bu değil, bir kadının -kim olursa olsun- karşı
karşıya kaldığı tehlikedir, tehdittir söz konusu olan.
Bir kadın, kızıyla gözaltında, sorgulanıyor ve
kızına tecavüz etmekle tehdit ediliyor. Artık vicdanları
kurtarmanın zamanı geldi geçiyor. Söylenecek söz yetmiyor artık,
kelimeler tükenmiş durumda.
Onu da bırakalım, her gün kadın ve
çocuk tecavüzlerini konuşup çözüm bulalım diye bizler
çırpınırken, gözaltında bile, devletin güvenlik güçlerinin
evindeyken -ki orası sonuçta bir devlet kurumudur- orada bile
kadınlar eğer tecavüzle tehdit ediliyorlarsa bunu biraz düşünmek
gerekiyor.
SALİH CORA (Trabzon) Yuh sana ya! Ne kadar
yalancısın ya! Ne kadar yalancı ya!
BAŞKAN Sayın Kaya, teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
SALİH CORA (Trabzon) Dağdakilerden
bahset. Yazık sana ya, yazık sana! Dağdakilerden bahset.
HÜDA KAYA (İstanbul) Yaa! Utanın biraz
ya! Sadece utanın diyorum, başka bir şey demiyorum.
SALİH CORA (Trabzon) Ayıp ya, çok
ayıp, bu kadar büyük yalan olmaz.
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Ya, bir
oturduğunuz yerden müdahale etmeyin.
HÜDA KAYA (İstanbul) Yalan, değil mi?
Hiç rahatsız olmuyorsunuz.
SALİH CORA (Trabzon) Utan be utan!
MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Adana) Yalan
diyerek ortak oluyorsunuz.
HÜDA KAYA (İstanbul) Yazık size,
yazık! Vicdanınızı öldürmeyin!
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 48inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Kadim Durmaz Musa Çam
İzmir Tokat İzmir
Lale
Karabıyık Bihlun
Tamaylıgil Bülent
Kuşoğlu
Bursa İstanbul Ankara
Orhan
Sarıbal
Bursa
MADDE 48- 4634 sayılı Kanunun 4 üncü
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 4- Şirketler haklı bir sebebe
dayanmadan iki yıl üst üste kendilerine tahsis edilen kotalardan %
90ın altında arz sağladıkları takdirde, kota ile arz
arasındaki fark kadar A ve B kotalarına ilişkin
haklarını Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek süre için
kaybederler. Şirketler bu süre içinde kaybettikleri kota hakkına
karşılık yeni kota sağlayamazlar.
Şirketlere tahsis edilen A ve B kotaları
Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek süre içinde
kullanılmadığı takdirde iptal edilir.
Zorunlu hallerde pazarlama yılı içinde kotalar
arası şeker transferi yapılır. A kotasının bir
kısmı pazarlanamadığı takdirde, pazarlanamayan miktar
gelecek yılın A kotasına aktarılır ve bir sonraki
yılın A kotası aktarılan miktar kadar düşürülür veya
cari pazarlama yılı içinde, şirketlerin talep etmesi durumunda
ve Bakanlar Kurulunca uygun bulunması halinde pazarlanamayan A
kotasının tamamı veya bir kısmı, aynı pazarlama
yılı içinde ihraç edilmek kaydıyla C şekerine
aktarılabilir.
Şirketler yapacakları kapasite
değişikliklerine göre ve/veya mücbir sebeplerin tespiti durumunda
Bakanlık kararı ile bünyelerindeki fabrikalar arasında kota
aktarımı yapabilirler.
Ekimi yapılan şeker pancarı
potansiyeline öncelik vermek suretiyle A ve B kotalarının tespiti,
tahsisi, iptali, transferi, yeni kota tahsisi ile uygulama ve denetime
ilişkin hususlar Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu
tarafından çıkarılacak yönetmelik ile düzenlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Bursa Milletvekili
Sayın Orhan Sarıbal konuşacak.
Buyurun Sayın Sarıbal. (CHP
sıralarından alkışlar)
ORHAN SARIBAL (Bursa) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle, yüzde 5 kararı olumludur ama
elbette bizim taleplerimizi karşılayacak durumda değildir. Biz
nişasta bazlı şeker üretiminin bu topraklardan tamamen
çıkarılmasını istiyoruz; bu kadar açık, bu kadar net.
Ama iyi bir gelişme gibi görünse de bunun
arkasında bazı şeyleri aramamız gerekir. Bir, bu yüzde 5
kota indiriminin gerekçesi, şeker fabrikalarının
kapatılmasının, daha doğrusu özelleştirilmesinin ve
tasfiye edilmesinin kolaylaştırılması için
yapılmıştır. İkinci ve saklı olan, uzun süredir
bu şeker piyasasına egemen olan yabancı şirketlerin ve
nişasta bazlı şeker üreticilerinin aslında nişasta
bazlı tatlandırıcıyı bu kotanın
dışına çekme, bu şeker anlayışı,
kimyası içerisinden çıkarıp başka bir alana sürükleme
sürecidir. O yüzden yüzde 5 olumludur ama arkasını görmek gerekir.
Bu, şeker fabrikalarını özelleştirmeniz için yeterli bir
iyi niyet anlamına gelmez.
Buradan Erzincanda, Erzurumda, Karsta,
Ercişte, bugün Elâzığda, dün Muşta fabrikaları için
direnen emekçileri, köylüleri, hiçbir siyaset, parti ayrımı yapmadan
içinde bütün partilerden insanların olduğu tüm halkı ve bizim
onurlu milletvekillerimizi selamlamak isterim. (CHP sıralarından alkışlar)
Onlar Türkiyenin vazgeçilmez unsuru olan temel üreticilerin, köylülerinin
haklarını koruyorlar ama asıl yaptıkları şu:
Şeker ittifakı yapıyorlar, koltuk ittifakı değil.
Şeker vatandır, vatan satılamaz. diyor değerli
arkadaşlarımız orada. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri, adını
doğru koyalım, bu ülkede tarımda şu anda 106 bin
civarında şeker pancarı üreticisi var; 350 bin kişiyi
doğrudan ilgilendiren, 10 milyonu insanı etkileyen ama 80 milyonun
sağlığını ilgilendiren bir şeker üretimi var.
Türkiyede şu anda 33 fabrika ortalama olarak 3 milyon 100 bin ton
şeker üretme kapasitesine sahip. Peki, bunun karşısında
nişasta bazlı üreticilerin kapasitesi ne kadardır? Sayın
milletvekili burada söyledi ama nişasta bazlı üretim kapasitesini
söylemedi. Yaklaşık olarak 1,5 milyon ton kurulu nişasta
bazlı şeker üretim kapasitesi var, tatlandırıcı üretim
kapasitesi var. Peki, bunlar ne yapıyorlar? Söylediler; C kotası yurt
dışına ihracat, B kotası güvenlik için stokta tutulması
gereken, A kotası ülkenin temel ihtiyacı. Şeker
pancarının az üretilmesinin, fabrikaların rantabl
çalıştırılmamasının ve şeker
fabrikalarının dolaylı olarak zarara
uğratılmasının temel nedeni kotalı üretimdir yani
sıralı, açıkça, net bir şekilde engellenmiş üretim
biçimidir. Ama şunu bilin: Eğer siz kotalı üretim
yaptıysanız, fazla şeker pancarı üretiyorsanız o
şeker pancarınızı fabrikaya yarı fiyatına
Yani
bu yıl kaç kuruştu? 210 kuruştu şeker pancarının
fiyatı ama kota fazlası üretim yaptıysanız onu 110
kuruşa, hatta 100 kuruşa sattınız yani çiftçiyi otomatikman,
doğal olarak zarara uğrattınız.
Uzun zamandır şu söyleniyor -Cargillin
raporu da öyle- deniliyor ki: Şeker fabrikaları zarar ediyor.
Bakın, Cargill, sürekli aldatılan bir yapıyı aldatabilir
ama bizi aldatamaz; şeker fabrikalarının zarar etme hikâyesi bir
yalandır. (CHP sıralarından alkışlar) Ağrı,
Samsun, Kırklareli, Bursa ve Balıkesir Susurluk Fabrikaları
çeşitli nedenlerle, kimi dört yıl, kimi iki yıl, kimi bir
yıl kapatıldı. Neden? Şeker fabrikalarındaki
şeker pancarı fiyatlarının
istikrarsızlığı nedeniyle. Tamamen yalandır. Yine
Cargill diyor ki iktidara: Gıda enflasyonunun nedeni Türkiye
şekeridir yani şeker pancarıdır. Bilin ki tamamen
yalandır. Fransa ve Almanyanın şu anda piyasada sattıkları
şeker ile bizim şeker fiyatlarımız aynıdır, fark şudur:
Onlar şeker pancarı üretimini bizim 14 katımız kadar daha
fazla destekliyorlar, hatta Fransa yıllık tükettiği şekerin
tam 2 katını üretmektedir. Niye? Tunusa satıyor, Iraka
satıyor, Suriyeye satıyor yani satıyor, üretimden
kısmıyor. Ama bizi terbiye etmek isteyen o üst akıl bize diyor
ki: Siz üretmeyin, biz size daha ucuz tatlandırıcı
vereceğiz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ORHAN SARIBAL (Devamla) Bunu kabul etmiyoruz; bu,
bu ülkenin topraklarına, bu ülkenin çiftçisine, bu ülkenin Hükûmetine ayar
vermektir, dizayn etmektir. Elbette bunu kabul etmiyoruz. Yaşasın
Türkiye üreticileri, yaşasın bu ülkenin gerçek sahipleri,
yaşasın bu ülkenin toprakları.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sarıbal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
49uncu maddede üç adet
önerge vardır, aykırılık sırasına göre
işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 49uncu maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Mehmet
Ali Aslan Müslüm
Doğan
Adana Batman İzmir
Behçet
Yıldırım Mahmut
Toğrul
Adıyaman Gaziantep
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BAŞBAKAN YARDIMCISI HAKAN ÇAVUŞOĞLU
(Bursa) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 46-49uncu maddeleri
arasında, 4634 sayılı Şeker Kanunuyla ilgili düzenlemeler
yapılmaktadır. Komisyonda ihdas edilen bu düzenlemeler,
etraflıca tartışılmadan iktidar partisince metne dâhil
edilmiştir. Kamuoyu gündeminde şeker fabrikalarının Resmî
Gazete ilanıyla özelleştirilmesine dair mevcut tartışma
devam ederken bu düzenlemelerin bu paralelde getirilmesi hayra alamet
değildir. Zaten etraflıca
tartışılmadığı ve ilgili komisyonda
görüşülmediği için ilgili maddelerin tasarı metninden
çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 49uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Kadim
Durmaz Bihlun
Tamaylıgil Musa
Çam
Tokat İstanbul İzmir
Zekeriya
Temizel Lale
Karabıyık Bülent
Kuşoğlu
İzmir Bursa Ankara
Haydar
Akar
Kocaeli
MADDE 49- 4634 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde ilave edilmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 11- Bu maddeyi ihdas eden
Kanunla 4634 sayılı Kanunda yapılan düzenlemeler uyarınca A
ve B kotalarına ilişkin Bakanlar Kurulu kararı ile yönetmelik
çıkarılıncaya kadar mevcut düzenlemelerin uygulanmasına
devam olunur.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Kocaeli Milletvekili
Sayın Haydar Akar konuşacak.
Buyurun Sayın Akar. (CHP sıralarından
alkışlar)
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; üç soruyla başlamak istiyorum önce.
Sorularımın birincisi: Şeker
fabrikalarını niçin satıyorsunuz? Sorularımın
ikincisi: ÇAYKURu niye hiç düşünmüyorsunuz? Özellikle Niğdede
yaşayan, Çorumda yaşayan, Kırşehirde yaşayan,
Yozgatta yaşayan, Erzincanda yaşayan, Erzurumda yaşayan,
Ilgında yaşayan, Turhalda yaşayan, Kastamonuda yaşayan,
Afyonda yaşayan, Alpullu, Burdur, Elbistan, Muşta yaşayan
vatandaşlarıma, bu kentlerin milletvekili arkadaşlarıma
soruyorum: Niye şeker fabrikaları satılıyor, niye Rizedeki
ÇAYKUR satılmıyor? Bu soruyu sormanızı istiyorum. Ben
karşıyım; özelleştirilmesine, satılmasına
karşıyım ama sizin, kentlerde sahip olduğunuz tek
varlığı niçin satarlar, bu soruyu sormanız gerekiyor.
Biraz evvel Sayın Elitaş rakamlar verdi,
maliyetler verdi, özel sektör maliyetleri ile devlet sektörü arasındaki
maliyetleri verdi. Ben size çok net rakamlar vereceğim, çok net rakamlar.
Bakın, 25 tane şeker fabrikamızın -3ü satıldı-
21i üretim yapıyor ve bu üretim yapan 21 fabrikanın net kârı
2016 yılında 91 milyon 122 bin lira. Rapor elimde. Bu bir
Sayıştay raporu. Bütün bilançolar var burada. Bütün rakamlara
bakabilirsiniz ki sizin de Komisyonda olan arkadaşlarınız bunu
biliyor. Sonra 4 fabrikanın işletilmeme,
çalıştırılmama maliyeti biniyor üzerine, bakım
maliyeti biniyor, personel maliyeti biniyor ve 76 milyon lira zarar
gösteriyorlar şeker fabrikaları için. Bunu gerekçe yapan bir Hükûmet
Tabii ki maliyetler de artıyor bu arada ama maliyetlerin
artmasının tek nedeni bu değil, 4 fabrika değil.
Zamanım olsa da onları da anlatsam ben size. Maliyetler de
artıyor bu arada ama şeker fabrikalarının zarar etmesinin
gerekçesi bu değil veya Hükûmetin gerekçesi bu olmamalı. Eğer 25
fabrika 76 milyon zarar ediyorsa Osmangazi Köprüsüne ödediğiniz garanti
bedeli 1 milyar 486 milyon lira, yirmi beş sene şeker
fabrikalarını karşılar, hiç endişe etmeyin. (CHP
sıralarından alkışlar) Diğer özelleştirmeleri
veya garanti kapsamındaki kuruluşları söylemiyorum.
Bakın, size çok basit bir örnek vereceğim.
Melas var, melas. Melas nedir? Şeker pancarı işleniyor,
şekere dönüşürken -yüzde 1- melas denen bir madde oluşuyor.
Tarımda da kullanılıyor bu melas ama içinde yüzde 2,5 şeker
var. Eğer bir yıllık şeker üretiminde melasın
içindeki, atık olan melasın içindeki yüzde 2,5u kurtarırsak 419
milyon lira yapıyor, sizin yedi senelik
Şeker fabrikaları her
gün zarar etse problem kalmıyor.
Ne istiyorsunuz şeker fabrikalarından,
bunu anlamadım ben. Bakın, 63 milyar dolarlık özelleştirme
yaptınız, satabileceğiniz bir eser var mı
yaptırdığınız? Buradan bir yatırıma kaynak
ayırıp da, bir fabrika kurup da, bir işletme kurup da on
altı yıllık döneminizde sizin yaptığınız,
satabileceğiniz bir örnek gösterebilir misiniz? Gösteremezsiniz değil
mi? Maalesef, ne var ne yok tüketiyorsunuz. Hem borçlanıyorsunuz hem
satıyorsunuz. Şeker fabrikalarına sıra geldi, onları
da satmaya çalışıyorsunuz. Sadece bu da değil,
arkadaşlar, on yedi senedir özelleştirmede olan şeker
fabrikalarına hiçbir yatırım yapmadınız, hiçbir
yatırım.
Şeker fabrikalarıyla ilgili ilk
satışı ŞEKER-İŞ Sendikası
Danıştayda yürütmeyi durdurma kararı verdirerek bozdurdu, karar
bozulmadı da yürütmeyi durdurma kararı verildi. Sonra Anayasa Mahkemesine
başvurdu ve Anayasa Mahkemesi bu kararı iptal etti. Sonra bir daha
denediniz, bir daha denediniz, gruplara ayırdınız denediniz;
yine olmadı, yine bozdu. Şekerden ne istiyorsunuz?
Şekerden işte bugün itibarıyla -biraz
evvel arkadaşlarım da rakamları söyledi- çiftçiler
yararlanıyor, o kentin esnafı yararlanıyor; ticaretle
uğraşan insanlar, orada simit satan, o kampanya döneminde köfte ekmek
satan insan bile kazanıyor.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Besiciler...
HAYDAR AKAR (Devamla) Herkes var, herkes var,
toplumun içindeki herkes var.
Bakın, Karabükte en son fabrika 1937
yılında kurulmuş, Burdurda da 1937 yılında
kurulmuş; birisi demir çelik, birisi şeker fabrikası, başka
fabrika yok arkadaşlar bu kentlerde. Ne istiyorsunuz bunlardan, ben merak
ediyorum.
Teşekkür ederim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim ben de.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Buyurun Sayın Özkan Yalım.
Süreniz bir dakika.
III.- AÇIKLAMALAR (Devam)
37.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, nişasta
bazlı şeker kotasının yüzde 10dan yüzde 5e
düşürülmesine ve bu konuda Bakanlar Kurulunun artırma ve eksiltme
yetkisinin de kaldırılmasını istediğine ilişkin
açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan söz verdiğinizden dolayı.
Değerli arkadaşlar, yaklaşık
dört gündür, pazartesiden bugüne, biraz önceye kadar... Ben yarım saat
önce havaalanından geldim.
Şimdi, ben buraya geldikten sonra, bu önergeyi
de gördükten sonra ilk önce teşekkür ederim, en azından pozitif
yaklaşıyorsunuz, yüzde 10dan yüzde 5e, yüzde 5lik bir
düşüş var. Gelin bunu kalıcı hâle getirin, Bakanlar
Kurulunun yüzde 50 artırma veya eksiltme yetkisini kaldıralım,
böylelikle sabit yüzde 5te kalsın. Buradan bir iyi niyet göstergesi
sizlerden görmek istiyoruz.
Bir taraftan, satışlar öncesi neden böyle
bir şirinlik yapılmaya kalkılıyor? Gelin
satışları da kaldıralım, tamamen Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarının
Gezmiş olduğumuz bu 6 tane ildeki fabrika
önündeki bütün vatandaşlar Satılmasın. diye inim inim inliyor;
gelin onların sözlerini, seslerini duyun diyorum, satılmasın,
özelleştirilmesin fabrikalar diyorum.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının çerçeve 49uncu maddesiyle 4634 sayılı
Kanuna eklenmesi öngörülen geçici maddeye aşağıdaki
fıkraların eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Bülent
Turan Zeyid
Aslan
Kayseri Çanakkale Tokat
Salih
Çetinkaya Mehmet
Doğan Kubat İsmail
Emrah Karayel
Kırşehir İstanbul Kayseri
Sami
Dedeoğlu Bayram
Özçelik Ali
Özkaya
Kayseri
Burdur Afyonkarahisar
Ahmet
Sami Ceylan
Çorum
Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim
Şirketine ait şeker fabrikalarının özelleştirilmesi
halinde özelleştirme öncesinde Türkiye Şeker Fabrikaları
A.Ş. tarafından fabrikalara tahsis edilen kotalar da bu Kanun ve
diğer mevzuat uyarınca herhangi bir izin ve onaya gerek
kalmaksızın fabrikaların devir tarihi itibarıyla
alıcıya aktarılmış olur. Özelleştirme
sözleşmelerinde yer alan üretim taahhüdünün başlangıç tarihinden
itibaren alıcı şirketlerin beş yıl boyunca her
pazarlama yılı için kendilerine tahsis edilen kotalardan % 90'ın
altında arz sağlamaları halinde, ilgili pazarlama yılı
kotasının % 90'ı ile arz arasındaki fark kadar kota hakları
Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketine aktarılır.
Bu aktarım nedeniyle herhangi bir hak ileri sürülemez ve talepte
bulunulamaz. Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci, ikinci ve dördüncü
fıkraları özelleştirilen fabrikalar için özelleştirme
sözleşmelerinde belirtilen üretim taahhüdü boyunca uygulanmaz.
Bu Kanunun 3 üncü maddesinin ilk
fıkrasında nişasta kökenli şekerler için belirlenecek kota
miktarında yapılan değişiklik sonucu ortaya çıkan kota
fazlası, Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketine aktarılmıştır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
ADALET BAKANI ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep)
Katılıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Kayseri Milletvekili
Sayın Mustafa Elitaş konuşacak.
Buyurun Sayın Elitaş. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; aslında bu verdiğimiz
önerge de gerçekten çok önemli bir önerge.
Bakın, biraz önce
yaptığımız uygulamayla birlikte doğrudan doğruya
nişasta bazlı şeker kotası yüzde 10dan yüzde 5e
düştü. 2017-2018 pazarlama yılındaki nişasta bazlı
şeker kotasını 267 bin ton diye söyledim. Bundan sonraki
süreçte tam bunun yarısı, diyelim ki 135 bin tonu artık pancar
şekerinden ihtiva edecek bir üretim ortaya çıkacak. Bunun da toplam
bedeli
Hemen hemen 800 bin tonluk bir pancar alanı, pancar ihtiyacı
ve yaklaşık 13.500 hektarlık bir pancar ekim alanının
ortaya çıkmasına imkân verecek bir düzenleme ortaya çıkıyor.
Değerli arkadaşlarımız diyor ki:
Yüzde 5i yüzde 7,5a çıkarma imkânını ortadan
kaldıralım, yüzde 5i yüzde 2,5a düşürecek şekilde dursun;
7,5a çıkmasın.
Bakın değerli arkadaşlar, bazı
zamanlarda pancar üretiminin verimli olmayacağı dönemler hasıl
olabilir. Bu çerçeve içerisinde, bir garanti anlamında bunlar
yapılabilir.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Kotayı
kaldırın, yeni fabrika kurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) 2002
yılına geldiğimizde, daha önceki dönemlerde, 4634
sayılı Kanun yokken bu memlekette pancar o kadar fazla
ektirilmiş ki 2002-2003 yılında Türkiye Şeker
Fabrikalarının 1,5 milyon ton Türkiye'nin ihtiyacından fazla
şeker üretimi elinde durmuş.
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Satsın,
dışarıya satsın.
ALİ ŞEKER (İstanbul)
Dışarı satın sağlıklı şekeri.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakın,
dışarıya satılan işler de ne biliyor musunuz?
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Fransa
nasıl satıyorsa biz de satalım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Türkiyede
şu anda şekerin tonu bin dolar, perakendede satılan bin dolar.
Yurt dışında kaç para? 380 dolar, 350 dolar.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Destekleme
verin.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Bakın,
değerli milletvekilleri, tonunu diyorum.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Demek ki Fransadaki
politika daha doğru, bizde yanlışlık var.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Şimdi, C
kotasıyla ilgili değerli milletvekilim C kotasını 100
liraya, 110 liraya alıyor. diyor ama TÜRKŞEKER
ORHAN SARIBAL (Bursa) C kotası değil,
hayır, C kotası değil, yanlış tabii ki. Üretim
fazlası, kota fazlası.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Pancarı
diyorum ben, pancarı.
ORHAN SARIBAL (Bursa) Kota fazlası, kota
fazlası.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Şimdi, o C
kotasıdır.
BAŞKAN Karşılıklı
konuşmayalım lütfen.
Sayın Sarıbal, lütfen.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Sayın
Milletvekilim, A kotası pancar vardır, B kotası pancar
vardır, C kotası pancar vardır. C kotası pancar kota
fazlası diye ifade edilir, onu da TÜRKŞEKER -190 kuruşa
alır A kotası pancarı- 110 kuruşa alır. Özel sektör
fabrikaları A kotası pancarını 210 kuruşa alır, C
kotasını 150 kuruşa alır. 150 kuruşa almasına rağmen
Bakın, öyle enteresan ki Kayseri gibi, Konya gibi, Amasya gibi, Aksaray
gibi, Adapazarı, Kütahya gibi bölgelerde -C pancarını özel
sektöre üreten yerlerde- C pancarını üreten çiftçiler
şanslı. Niye? Özel sektör bu C pancarını 150 kuruşa
alıyor, başka taraf da 110 kuruşa alıyor ve tonu 150
kuruş
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde) Hayvan yemi
oldu pancar, pancar kotasından satamadılar.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Kayseri
Şekerse sizinki oraya veriyordur. Sizinki Bor Şeker. Bor Şeker
110 kuruş veriyor.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Mahvettiniz, mahvettiniz
pancar üreticisini!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bor Şeker
-Türkiye Şeker Fabrikaları- Kırşehir, hemen Kayseri'ye
yakın yerlerde, Konya'ya yakın yerlerde 150 kuruşa yakın C
kotasını alırlar ve bu C kotasıyla da üretim yaparlar. 110
kuruşa aldıkları C kotası pancarla birlikte ihracat
imkânları vardır.
ALİ ŞEKER (İstanbul) Parça pinçik
ettiniz pancar üreticisini!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın
değerli milletvekilleri, biraz önce bir milletvekili
arkadaşımız bir ifade kullandı Gümrük Birliği
Anlaşması'nın yenilenmesiyle ilgili. 1994 yılındaki
Gümrük Birliği Anlaşmasından, bizim 80 bin ton Avrupa
Birliğinden şeker ithal etme mecburiyetimiz var. Geçen dönemlere
kadar bu işi yapmadık, sadece, sanıyorum 2016
yılının başında 80 bin tonluk bir şeker
ithalatı mecburiyetinde kaldık çünkü dâhilde işleme rejimi
kapsamında onu karşılayabilecek mevsim uygun gitmediğinden
dolayı bu hasıl oldu.
Bir de değerli arkadaşlar, bakın, az
önce söyledim, 2,5 milyon ton şeker üretiliyor. 1 lira fazlaya
tükettiğimiz takdirde 2,5 milyar lirayı 81 milyon Türk
vatandaşı cebinden fazla para ödüyor.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ya, her şeyi
ucuzlattın da bunu mu ucuzlatacaksın Elitaş? Yapma gözünü
seveyim ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Şimdi,
Türkiye Şeker Fabrikalarında 5 bin kadrolu personel var, 8 bin de
geçici işçi var; toplam 13 bin kişi. Bu özelleştirmeyle birlikte
ne olacak biliyor musunuz? Şeker fabrikalarında çalışan
kişilere denilecek ki: Ey kardeşim, sen devlet adına
çalışmak istiyorsan ver dilekçeni, devam et. Bütün hakların
aynı, üzerinde kalmak üzere devlet memuru olarak devam edeceksin.
İki
ÖZKAN YALIM (Uşak) Çiftçiyi, nakliyeciyi ne
yapacaksın?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu doğru değil.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ya, çiftçi
Çalışıyor fabrika
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
ÖZKAN YALIM (Uşak) Nasıl
çalışıyor Başkanım ya?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ya,
çalışıyor fabrika Özkan Bey, farkında değil misin?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Ne yapıyorsun biliyor
musun? Argon kaynakçısı gidiyor orada kalorifer yakıyor.
BAŞKAN Sayın milletvekilleri
Sayın Yalım
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) -
Arkadaşlar, bakın, 6 tane özel sektör şeker
fabrikasının, şirketinin
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Bu yönden felaketle
sonuçlanıyor. Argon kaynakçısından kaloriferci oluyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - 8 tane fabrika
1 milyon 50 bin ton
ÖZKAN YALIM (Uşak) Böyle bir mantık var
mı ya!
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Verimsiz,
verimsiz.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) Ya, bir dakika
Kayserideki, Konyadaki çiftçiler ne yapıyor Allah aşkına?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Ne oldu Manisa Sümerbank?
ALİ ŞEKER (İstanbul) - SEK ne oldu,
SEK? SEK AVM oldu, AVM.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Konyadaki,
Kayserideki çiftçiler ne yapıyor Allah aşkına?
Hayatlarından memnun.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Somadaki işçi
BAŞKAN Sayın milletvekilleri,
karşılıklı sohbet etme yeri değil burası, lütfen.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Argon kaynakçısından
kaloriferci oluyor.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Köyden kente göçü tamamen
körükleyeceksiniz ya!
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Bakın
işçiyle ilgili kısmı söylüyorum, işçilerle ilgili
kısımda
(CHP sıralarından gürültüler) Bir dakika dinleyin
Değerli arkadaşlar, eğer özel sektör
fabrikasında çalışmak isteyen varsa kamu tamamen onların
sosyal haklarını verecek
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Sayın
Başkan, bir dakika daha
BAŞKAN Bir dakika ek süre veriyorum.
Tamamlayın lütfen Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Özel sektör
fabrikalarında çalışmak isteyenlerin bütün hakları -daha
önceki dönemde olduğu gibi- bütün tazminatları, sosyal hakları
özel sektöre devredilerek değil, doğrudan doğruya çiftçiye
hakları verilecek. Emeklilik hakkını almış olanlar varsa
onlara, emeklilik haklarıyla birlikte, çalışan bu 13 bin
kişiye -yuvarlak olarak- verilecek.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Hep aynı hikâye.
KEMAL ZEYBEK (Samsun) Sayın Elitaş,
sadece işçiler değil orada, Türkiyenin üreticisi var, şekeri
var, tüketicisi var, insan hakkı var, kriz var!
BAŞKAN Çok ayıp bir şey.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Açık ve
net söylüyorum: Bu özelleştirmeyle ilgili Türkiye Şeker
Fabrikalarında çalışan 1 kişi mağdur olmayacak. Bu
özelleştirmeyle ilgili, 81 milyon Türk vatandaşı, pahalı üretimden
dolayı 2,5 milyar lira şeker için cebinden para harcamayacak.
İşçi memnun, çiftçi memnun. Niye? Özel sektörle ilgili
ÖZKAN YALIM (Uşak) Gidelim fabrikalara,
gidelim o zaman! Gidelim fabrikalara Sayın Elitaş!
ALİ ŞEKER (İstanbul) Uruguayda mı
yaşıyorsunuz, Uruguay?
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Örnek
veriyorum, Kayseri Şeker Fabrikası kilosu 210 kuruş
ÖZKAN YALIM (Uşak) 6 tane fabrikadan ben
bugün geldim Sayın Elitaş! Bugün geldim ben fabrikalardan. Ne
konuşuyorsun sen ya!
BAŞKAN Sayın Yalım
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - A kotası,
150 kuruş C kotası
Bunun gibi fabrikalar bunu aldığı
takdirde, samimiyetle söylüyorum çiftçi bize dua edecek.
ÖZKAN YALIM (Uşak) Yarın gelsenize
benimle fabrikalara!
BAŞKAN Sayın Yalım
ÖZKAN YALIM (Uşak) Konuşuyor orada,
boşu boşuna konuşuyor.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla) - Hepinizi
saygıyla, hürmetle selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Orhan Sarıbala bir
dakika
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Sayın Başkan, Orhan
Sarıbala bir dakika verin.
BAŞKAN Müsaade eder misiniz işlemimi
yapayım. Allah Allah! İşlem yapıyorum, işlemimden
sonra talep edersiniz.
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) Tabii
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Konuşmasını çarpıttı ama.
BAŞKAN Önergeyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul
edilmiştir.
Buyurun Sayın Sarıbal.
Bir dakika veriyorum.
III.- AÇIKLAMALAR (Devam)
38.- Bursa Milletvekili Orhan Sarıbalın, bu ülkede
şeker fabrikalarının kuruluş amacının sadece
rantiyeye hizmet etmek olmadığına ilişkin
açıklaması
ORHAN SARIBAL (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bakın, bu şeker fabrikalarının
kuruluş amacı, bu ülkede sadece rantiyeye hizmet etmek değildir.
Eğer siz Erzurumdan şeker fabrikasını
kaldırırsanız Erzurumu bitirirsiniz, Ercişten
fabrikayı kaldırırsanız Vanın nüfusunun yüzde 50sini
bitirirsiniz. Aynı şekilde, özelleştirme
yapacağınız, daha doğrusu satacağınız bütün
fabrikalarda bulunan insanları tekrar köyden başka kentlere göçe
zorlarsınız. Bu, sosyal sorumluluk projesidir.
Soruyu şuradan sormak gerekir: Madem bu tür
şeylerde zarar ziyan meselesi üzerinden bakıyorsunuz, insanların
yoksulluğunu yönetmek için sosyal güvenlik fonundan, yardımdan geri
adım atmıyorsunuz, Daha fazla verelim. diyorsunuz, insanlar
çalışarak, ekmek kazanarak, tarlalarında mücadele ederek yaşamlarını
sürdürmek istiyor, neden siz onların arsalarından
başkalarına rant sağlayıp onları üretimden
uzaklaştırıyorsunuz? Bunun hiçbir sahici tarafı yoktur. Kâr
ve zarar meselesi üzerinden bakılamaz insanlara. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ederim Sayın
Sarıbal.
VII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı:
533) (Devam)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, ikinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Birleşime iki dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.36
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.38
BAŞKAN: Başkan Vekili Ayşe Nur BAHÇEKAPILI
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Bülent
ÖZ (Çanakkale)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 72nci
Birleşiminin Sekizinci Oturumunu açıyorum.
533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
2nci sırada bulunan, 517 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
başlıyoruz.
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Göç Örgütü
(IOM) Arasında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Uluslararası Göç
Örgütü Arasında Örgüt ve Ofisin Türkiyedeki Yasal Statüsü
Ayrıcalıkları ve Bağışıklıklarına
İlişkin Anlaşmayı Tadil Eden Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/848)
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 517)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3üncü sırada bulunan, 167 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
başlıyoruz.
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Bangladeş Halk
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/428) ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (S. Sayısı: 167)
BAŞKAN Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde başka bir iş
bulunmadığından, alınan karar gereğince kanun
tasarı ve teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri
sırasıyla görüşmek için, 16 Mart 2018 Cuma günü saat 14.00te
toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
İyi hafta sonları diliyorum.
Kapanma Saati: 21.39