TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
74üncü
Birleşim
20
Mart 2018 Salı
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- GÜNDEM DIŞI
KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem
Dışı Konuşmaları
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Fahrettin Oğuz Torun, Kahramanmaraşın tarihî,
turistik ve kültürel değerlerine ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- İzmir Milletvekili
Ali Yiğitin, İzmir Adnan Menderes Havaalanına ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- Manisa Milletvekili
Selçuk Özdağın, Büyük Birlik Partisi eski Genel Başkanı
Muhsin Yazıcıoğlunun vefatının 9uncu yıl
dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının, Büyük Birlik Partisi eski
Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlunun
vefatının 9uncu yıl dönümüne, eski bakan Hasan Celal Güzele
Allahtan rahmet dilediğine, üç ayları tebrik ettiğine ve 18
Mart Çanakkale Zaferinin 103üncü yıl dönümüne ilişkin
konuşması
2.- Oturum Başkanı
TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının, Zeytin Dalı
Harekâtının tamamen uluslararası meşruiyete
dayandığına, Kürtlere karşı bir mücadele
yürütülüyormuş algısının yanlış olduğuna ve
bu harekâtı başarıyla sonuçlandıran tüm güvenlik güçlerini
yürekten tebrik ettiğine ilişkin konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Niğde Milletvekili
Ömer Fethi Gürerin, taşeron uygulamasında yaşanan
mağduriyetlere, taşeron uygulamasının
kaldırılması ve tüm taşeron işçilerin kadroya
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
2.- Ankara Milletvekili Nihat
Yeşilin, Devlet Su İşlerinin hazırlattığı
master plan, Ankara iline su veren barajlardaki doluluk oranı ve su
sıkıntısı çekilmesine karşı ne tür tedbirler
alındığı konularında bilgi almak istediğine
ilişkin açıklaması
3.- Bursa Milletvekili Erkan
Aydının, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme
Bakanlığından bir an önce pilotların çalışma
şartlarının düzeltilmesini ve hava ulaşımında gerekli
güvenliğin sağlanmasını talep ettiğine ilişkin
açıklaması
4.- İstanbul
Milletvekili Didem Enginin, AKPnin partizan, ayrımcı ve
ötekileştirici yönetim felsefesi ve hizmet anlayışını
sürdürdüğüne ve atanmış İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanının bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
5.- İstanbul
Milletvekili Selina Doğanın, Kültür Bakanlığını
önemli bir kültürel miras olan Büyükada Rum Yetimhanesinin
yıkılmaması için acil koruma altına almaya ve
restorasyonuna destek vermeye çağırdığına ilişkin
açıklaması
6.- Adana Milletvekili
İbrahim Özdişin, Adana Balcalı Hastanesinde ilaç yokluğu
nedeniyle bazı hizmetlerin verilemediğine ve Yüreğir Devlet
Hastanesinin durumu hakkında bilgi almak istediğine ilişkin
açıklaması
7.- İstanbul
Milletvekili Fatma Benlinin, eski bakan Hasan Celal Güzele Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
8.- İstanbul
Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdinin, İstanbulda artan suç
olaylarının nedenlerinin araştırılması ve
arkasındaki odakların açığa çıkarılması için
bir komisyon kurulması gerektiğine ilişkin açıklaması
9.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkayanın, tutum ve
davranışlarıyla halkı kin, nefret ve
düşmanlığa sevk eden Bartın İl Millî Eğitim
Müdürü Yaşar Demir hakkında derhâl soruşturma açılması
ve görevden alınması gerektiğine ilişkin
açıklaması
10.- Artvin Milletvekili
Uğur Bayraktutanın, Gürcistan Hükûmetinin patates
ithalatının durdurulmasına ilişkin kararının
yeniden gözden geçirilmesi ve mağduriyetlerin giderilmesi için Hükûmetin
gerekli girişimlerde bulunmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
11.- Mersin Milletvekili Ali
Cumhur Taşkının, Afrini yeni bir Kandil yapmak isteyenlerin
hain planlarının Zeytin Dalı Harekâtıyla bertaraf
edildiğine ve vatan, millet ve mukaddesat için hayatını feda
eden aziz şehitlere Allahtan rahmet dilediğine ilişkin
açıklaması
12.- Kayseri Milletvekili
Sami Dedeoğlunun, Zeytin Dalı Harekâtıyla şanlı
ordumuzun tüm dünyaya örnek olduğuna ve tek bir sivilin dahi burnu
kanamadan, şehir zarar görmeden terör örgütünden temizlendiğine
ilişkin açıklaması
13.- İzmir Milletvekili
Mustafa Ali Balbayın, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin Türkçeyi
çalışma dili olmaktan çıkarmasına, İngiltere
Hükûmetinin Türklere kalıcı oturum izni vermeyeceğini ilan
etmesine ve Hükûmetin şeker fabrikalarıyla ilgili tutumunu
kınadığına ilişkin açıklaması
14.- Balıkesir
Milletvekili Namık Havutçanın, şeker fabrikalarının
satılmasının ulusal çıkarlarımıza
aykırı olduğuna ilişkin açıklaması
15.- Kocaeli Milletvekili
İlyas Şekerin, eski bakan Hasan Celal Güzele Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
16.- Samsun Milletvekili
Erhan Ustanın, Türk İslam âleminin üç aylarını
kutladığına, Diyarbakırın Hani ilçesinde şehit
olanlar ile eski bakan Hasan Celal Güzele Allahtan rahmet dilediğine, 18
Mart Çanakkale Zaferinin 103üncü yıl dönümüne, 18-24 Mart
Yaşlılara Saygı Haftasına, 18 Mart Pazar günü
gerçekleştirdikleri Millî Duruş, Şühedaya Vefa, Millete Beka
Kongresine ve insanı yaşatmak için kurulmuş tek ordunun Türk
ordusu olduğuna ilişkin açıklaması
17.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Meclisin halkın temsili
yeri olduğuna, bir hamaset yeri olmaması ve ilerisi için nasıl
bir politikamızın olduğu bilgisinin verilmesi gerektiğine,
savaşta ölen veya yaralanan ÖSOculara Türkiye tarafından verilen
vaatlerle ilgili iddialara, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü
İbrahim Kalının bazı açıklamalarına ve AKP
Hükûmetinin uluslararası kuruluşların asgari insani
çağrılarına olumsuz yanıt vermesine ilişkin
açıklaması
18.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, eski bakan Hasan Celal Güzele Allahtan rahmet
dilediğine, Büyük Birlik Partisi eski Genel Başkanı Muhsin
Yazıcıoğlunun vefatının 9uncu yıl dönümüne,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin çıkarttığı bir kitapta
Mustafa Kemal Atatürkün adının anılmamasına, 20 Mart Dünya
Mutluluk Gününe ve Kızıltepe, Derik ile Nusaybinin köylerinde
yaşanan elektrik kesintisine ilişkin açıklaması
19.- Aksaray Milletvekili
İlknur İnceözün, 18 Mart Çanakkale Zaferinin 103üncü yıl
dönümüne, 18 Martta Afrin merkeze girerek Türk Bayrağını açan
ve bölgeyi terör unsurlarından arındıran Mehmetçike
selamlarını ve dualarını gönderdiğine, tüm
şehitleri rahmet ve minnetle yâd ettiğine, eski bakan Hasan Celal
Güzele Allahtan rahmet dilediğine, üç ayları ve 9uncu kez Milliyetçi
Hareket Partisi Genel Başkanlığına seçilen Devlet Bahçeliyi
tebrik ettiğine ve yapılan mücadelede çok ciddi emeği ve
desteği olan Özgür Suriye Ordusuna teşekkür ettiğine
ilişkin açıklaması
20.- Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkayanın yaptığı açıklamasındaki bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
21.- İstanbul
Milletvekili Mahmut Tanalın, Mustafa Kemal Atatürkü saygı ve
minnetle andığına ve Trakya şeker yürüyüşüne herkesi
beklediğine ilişkin açıklaması
22.- İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Genel Kurulda ifade edilen
düşüncelere Oturum Başkanının değil iktidar partisinin
cevap vermesi gerektiğine ilişkin açıklaması
23.- Samsun Milletvekili
Erhan Ustanın, Türkiyenin meşru müdafaa hakkını
kullandığına ve bu hakkın kullanılmasından
kimsenin rahatsız olmaması gerektiğine ilişkin
açıklaması
24.- Aksaray Milletvekili
İlknur İnceözün, Türkiyenin gerek ulusal gerek uluslararası
hukuktan kaynaklanan haklarını kullandığına ve bir
işgalci ülke gibi gösterilmeye çalışılmasının
kabul edilebilir olmadığına ilişkin açıklaması
25.- Bartın Milletvekili
Muhammet Rıza Yalçınkayanın, Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun Bartın İl Millî Eğitim Müdürüyle ilgili
iddialar hakkında araştırma yaptıktan sonra bu idareciyi savunmasının
daha doğru olacağına ilişkin açıklaması
26.- Bartın Milletvekili
Yılmaz Tunçun, Bartın Milletvekili Muhammet Rıza
Yalçınkayanın yaptığı açıklamasındaki
bazı ifadelerine ilişkin açıklaması
27.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, spor vergileriyle ilgili maddede yapılan
değişiklikle ilgili kendilerine bilgi verilmesi, belediyelerle ilgili
maddelerin gözden geçirilmesi ve uluslararası anlaşmalarla ilgili
bazı konulara dikkat edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
28.- Maliye Bakanı Naci
Ağbalın, İstanbul Milletvekili Garo Paylanın sataşma
nedeniyle yaptığı konuşmasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
29.- Aksaray Milletvekili
İlknur İnceözün, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Özgür Suriye
Ordusunun birlikte terörist unsurlarla mücadele ettiklerine ilişkin
açıklaması
30.- Sakarya Milletvekili
Engin Özkoçun, komisyonların Türkiye Büyük Millet Meclisinin
altyapısını oluşturduğuna ve orada söylenen sözlerin
güvenilirliğine inanmak istediklerine ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Tezkereler
1.- Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı İsmail Kahraman başkanlığındaki bir
heyetin, Parlamentolar Arası Birlik 138. Genel Kuruluna katılmak
üzere 23-26 Mart 2018 tarihleri arasında İsviçreye resmî bir
ziyarette bulunmasına ilişkin tezkeresi (3/1559)
B) Önergeler
1.- Ankara Milletvekili Zühal
Topcunun, (2/696) esas numaralı Devlet Memurları Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/139)
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu
Önerileri
1.- HDP Grubunun, Grup
Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir
tarafından, AKP Hükûmetinin Afrin özelinde devreye koyduğu
politikaların Türkiye ve Orta Doğu halkları arasında yeni
ayrışmaları ve yıllar boyu sürecek gerilimleri bertaraf
etmek için TBMMnin devreye girerek bir yol haritası belirlemesi
amacıyla 20/3/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20
Mart 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
2.- CHP Grubunun, Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, Karamanın sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/1555) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
20 Mart 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
3.- AK PARTİ Grubunun,
Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden düzenlenmesine;
bastırılarak dağıtılan 535 sıra sayılı
Kanun Tasarısının kırk sekiz saat geçmeden gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının 2nci sırasına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine ve 535 sıra sayılı Kanun
Tasarısının İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel kanun
olarak bölümler hâlinde görüşülmesine ilişkin önerisi
VIII.- SATAŞMALARA
İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Iğdır Milletvekili
Mehmet Emin Adıyamanın, Samsun Milletvekili Erhan Ustanın HDP
grup önerisi üzerinde MHP Grubu adına yaptığı
konuşması sırasında Halkların Demokratik Partisine
sataşması nedeniyle konuşması
2.- İstanbul
Milletvekili Garo Paylanın, Maliye Bakanı Naci Ağbalın
533 sıra sayılı Kanun Tasarısının üçüncü bölümü
üzerinde yapılan soru-cevap işlemi sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
IX.- KANUN TASARI VE
TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
A) Kanun Tasarı ve
Teklifleri
1.- Vergi Kanunları ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/914) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 533)
X.- YAZILI SORULAR VE
CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulunun, Gümrük
ve Ticaret Bakanlığı ihalelerine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkcinin cevabı
(7/23659)
2.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, 2010-2018 yılları
arasında Bakanlık tarafından satın alınan ve kiralanan
makam araçlarına ilişkin sorusu ve Gümrük ve Ticaret Bakanı
Bülent Tüfenkcinin cevabı (7/23895)
20 Mart 2018 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74üncü Birleşimini açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündem dışı söz
vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Kahramanmaraşın tarihî, turistik ve
kültürel değerleri hakkında söz isteyen Kahramanmaraş
Milletvekili Fahrettin Oğuz Tora aittir.
Buyurun
Sayın Tor. (MHP sıralarından alkışlar)
Şimdi,
Maraşı beş dakikada anlatmak biraz zor olacak ama siz beş
dakikaya sığdırmaya çalışın.
III.- GÜNDEM
DIŞI KONUŞMALAR
A)
Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Torun,
Kahramanmaraşın tarihî, turistik ve kültürel değerlerine
ilişkin gündem dışı konuşması
FAHRETTİN
OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu hafta Yaşlılar Haftası. Yaşlılar
Haftası nedeniyle, hepimizin gideceği yerin orası olduğu
bilinciyle, tüm yaşlılarımıza saygılar sunuyor,
hürmetle ellerinden öpüyorum, haftalarını kutluyorum.
Değerli
milletvekilleri, bugün size tarihî İpek ve Baharat Yolları üzerinde
birçok medeniyete ev sahipliği yapmış
Kahramanmaraşımızın turizm ve kültür varlıkları
ile doğal güzelliklerinden bahsetmek istiyorum. Bu vesileyle sizleri ve
bizleri izleyen vatandaşlarımızı saygı ve sevgiyle
selamlıyorum.
Adanadan
Diyarbakır-Mardin istikametine, Malatya istikametine, Kayseriden Van
istikametine giden vatandaşlarımız, yarım bir hilal yaparak
birkaç saatlerini Kahramanmaraşımıza ayırırlarsa
misafirperver, güler yüzlü, gönlü zengin Kahramanmaraşımızın
insanını tanıyacak, muhteşem tabiatını, tarihî,
turistik ve kültürel eserlerini görecek ve Bu güzel diyara neden daha önce
gelmedim. pişmanlığını yaşayacaklardır.
(Uğultular)
MEHMET
ERDOĞAN (Muğla) Sayın Başkan, hatibi duyamıyoruz.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, uğultuyu keselim lütfen.
FAHRETTİN
OĞUZ TOR (Devamla) - Sayısız tarihî ve ulu camileri,
hanları, hamamları; şifa dağıtan termalleri, içmeleri;
Adanalının, Osmaniyelinin, Anteplinin yayla ve mesire yerleri, çok
sayıda serin yaylaları; yabani hayvan ve sayısız kuş
türünün yaşadığı Binboğası, Bertizi, Engizeki,
Torosları; Andırın ve Göksunda balta girmemiş
ormanları, kuş cenneti Gavur Gölü, su sporları yapılan
birçok baraj gölleri, otantik el sanatları, zengin mutfağıyla Kahramanmaraş,
gezmeye ve görmeye değer nadide illerimizdendir. Maraş bize mezar
olmadan düşmana gülzâr olmaz. diyen edeler, çeteler, Ökkeşler,
adını sayamadığım yüzlerce kahramanın
diyarıdır.
Değerli
milletvekilleri, muhterem vatandaşlar; tabii paça çorbası, güzel
ülkemizin birçok yöresinde yapılır. İddia ediyorum ki kelle
paçayı Maraştan daha iyi yapan bir yer yoktur. Sadece bir kelle paça
içmek için bile -üstelik siyah yerinden- Kahramanmaraşımıza
gelmeniz yeterlidir. Tabii ki dondurmamız dünya çapındadır;
biberimiz, çerezlik ve çorbalık tarhanamız; Mahrabaşı,
Kabarcık, horoz yüreği, katır tırnağı
üzümlerinden yapılmış köpük sucuğumuz, kahverengi
sucuğumuz, bastığımız, samsamız marka
olmuştur. Abdülhamit Hanın Bana üzüm getirin, onu da Maraştan
getirin. dediği Bertiz üzümünü de tatmadan geçmeyecektir gelenler.
Üzerinde
12 baraj bulunan Ceyhan Nehrinin doğduğu yer Elbistan
Pınarbaşını, Başkonuş Yaylasını,
Meryemçil Yaylasını, Binboğa Yaylalarını, Ceyhan
Vadisindeki dimdik Ali Kayasını, muhteşem Döngel
Mağaralarını, Yeşilgöz Obruğunu, kaleleriyle ünlü
Andırını görmek istiyorsanız buyurun Kahramanmaraşa
diyoruz.
Ağzınızdan
sular akıtan elma mı yemek istiyorsunuz? Buyurun Göksuna. Acı
su mu içmek istiyorsunuz? Buyurun Ekinözüne. Tadı damağınızda
kalacak ceviz mi seversiniz? Buyurun Çağlayancerite. Balık mı
seversiniz? Buyurun Nurhaka. Kız kardeşlerimiz, çeyizinizi
meşhur Maraş burmasıyla taçlandırınız;
düğününüzde, nişanınızda Maraş işi sim
sırmalı kadife elbiseler giyin diyoruz.
Büyük
dava adamı, şair, yazar, çileli insan Mehmetim, sevinin,
başlar yüksekte/ Ölsek de sevinin, eve dönsek de/ Sanma bu tekerlek
kalır tümsekte/ Yarın elbet bizim, elbet bizimdir/ Gün
doğmuş, gün batmış, ebet bizimdir. diyen Necip Fazıl
Kısakürekin; lambada titreyen alevi üşüten,
ayrılığı ölümden beter gören, aşk, gurbet ve
ayrılık şiirinin büyük ustası Abdurrahim Karakoçun;
İşte gidiyorum çeşmi siyahım. Dumanlı dumanlı
oy bizim eller. Bu dünyada nem kaldı? diyen ozanların
padişahı Mahsuni Şerifin; 7 güzel adamın; Kız sen
İstanbulun neresindensin? diyen Âşık Yenerin; Sabahtan
seherde suya gidiyor/ Gene bugün yüzü asık sunamın/ Haber
alamadım kime darılmış/ Ellaham canı bezgin
sunamın. diyen âşık edebiyatının en büyük halk
şairi Derdiçokun; Yemeniye kelik, yoğurda katık, bulgur
pilavına aş derler bizde. diyen şair Hayati Vasfinin;
Güneşlerin, Akbaşların, Karakoçların, Zarifoğlunun,
hülasa ismini sayamadığım ozanların, şairlerin
diyarını görmek istemez misiniz? Buyurun Maraşa.
İnanç
turizmi diyorsanız gideceğiniz ilk yerlerdendir Kahramanmaraş.
Semavi dinlerde kutsal ve önemli bir inanç merkezi olan Ashab-ı Kehf
Külliyesini görmek mi istiyorsunuz? Buyurun Afşine.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FAHRETTİN
OĞUZ TOR (Devamla) Başkanım, tamamlayayım.
BAŞKAN
Lütfen tamamlayalım.
Buyurun
Sayın Tor.
FAHRETTİN
OĞUZ TOR (Devamla) Değerli milletvekilleri, Asurluların,
Perslerin, Makedonyalıların ve Kommagene
Krallığının, Emevilerin, Abbasilerin, Selçukluların,
Memlüklerin, büyük Osmanlının tarihî
kalıntılarını, izlerini görmek mi istiyorsunuz? Buyurun
Kahramanmaraşa diyoruz. Germenicia Antik Kenti
kalıntılarını, henüz bir kısmı gün yüzüne
çıkmış muhteşem mozaikleri görmek istiyorsanız buyurun
Kahramanmaraşa diyoruz.
Kahramanmaraş
il merkezinde bulunan Osmanlı kapalı çarşılarının
en erken örneklerinden biri olup ortasında dua kubbesiyle dikkat çeken
Türkiye'nin 3üncü büyük kapalı çarşısını, bedestenini
görmek ister misiniz? Kapalı Çarşıdan yemeni alın, el
yapımı oyma ceviz sandıklar alın, bakır süs
eşyaları alın.
Ezcümle,
sizleri suların, vadilerin, nehirlerin, dağların,
yaylaların, ormanların, barajların şehrine; tarihe,
kültüre, turizme, huzur şehri, bolluk şehri Kahramanmaraşa
davet ediyorum.
Saygılarımla.
Teşekkür
ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Bunu bir davet olarak kabul ediyoruz bütün milletvekilleri olarak.
FAHRETTİN
OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) Bekliyoruz Başkanım,
inşallah.
BAŞKAN
Biraz masrafınız fazla olur ama yakışır.
FAHRETTİN
OĞUZ TOR (Kahramanmaraş) Olsun, Maraşlı cömerttir.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz Sayın Tor.
Şimdi
gündem dışı ikinci söz, İzmir Adnan Menderes Havaalanı
hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Ali Yiğite aittir.
Sayın
Yiğit, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
2.-
İzmir Milletvekili Ali Yiğitin, İzmir Adnan Menderes
Havaalanına ilişkin gündem dışı konuşması
ALİ
YİĞİT (İzmir) Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; milletvekilimizden sonra, hele Maraşı anlatan,
Binboğa diyen bir insan
Binboğa Dağlarında bir dağ
köyünde doğdum. Binboğa derken içim sızladı. Ama ben
bugün Maraşı değil, Binboğayı değil
İzmiri anlatmaya çalışacağım çünkü İzmir
Milletvekiliyim ve İzmirde yaşıyorum, İzmiri de çok
seviyorum. Önemli olan, doğduğumuz yer değil, doyduğumuz
yer. (CHP sıralarından alkışlar) Ben İzmirde doydum,
orayı çok seviyorum. Hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli
arkadaşlar, İzmir geçmişten bugüne çeşitli kültürlere,
uygarlıklara ev sahipliği yapmış; hemen her dönemde
ekonomi, sanayi, ticaret merkezi olmuştur. Tabii ki bunda İzmirin
coğrafi konumu, denizi, kumu, termali ile farklı kültürlerin bir
arada kardeşçe yaşadığı bir kent olmasının
da rolü vardır. Bu avantajlarıyla günümüzde İzmir, sadece
bölgenin değil ülkemizin de en önemli iş, ticaret merkezlerinden
biridir. 2017 yılında, resmî rakamlara göre, gümrükler bazında
ihracatımıza yüzde 12,5 oranında katkı sağlanmıştır.
Ülkemizin yaptığı toplam ihracatın illere göre
dağılımında İstanbul, Kocaeli ve Bursadan sonra
4üncü sıradayız. Tarım, sanayi, turizm ve ticaret
potansiyelinin yanı sıra Akdenize açılan liman kentlerinden
biri olan İzmir, sadece deniz yoluyla değil hava yoluyla da tam
kapasite çalışır hâle geldiğinde bu rakam daha da artacak,
ekonomimize büyük katkılar sağlayacaktır.
Bu
gerekçeyle Adnan Menderes Havaalanına yapılan
yatırımları takdirle karşılıyorum. Hâlen devam
etmekte olan yatırımlarla birlikte enerji ve çevre dostu
tasarımlarıyla ödül alan, iç ve dış yolcu taşıma
kapasitesi, apronu ve yolları, CIP ve VIP salonlarıyla Avrupada bile
eşine az rastlanacak Adnan Menderes Havaalanı, sadece İzmir için
değil ülkemiz için de büyük bir kazançtır.
Siyasiler
olarak bizler üzerimize düşeni yapmalı ve bu
yatırımları, bu potansiyeli ekonomiye, sağlığa,
turizme, ticarete dönüştürerek adımlar atmalı, Adnan Menderes
Havalimanının tam kapasiteyle çalışması için gerekli
düzenlemeleri bir an önce yaşama geçirmeliyiz. Eğer biz yapılan
yatırımların karşılığını almak
istiyorsak, harcanan onca emek ve para boşa gitmesin diyorsak özellikle
planlı ve stratejik düşünmek zorundayız. Bu doğrultuda
İzmirin İstanbuldan sonra ikinci bir aktarma merkezi olması,
Adnan Menderes Havaalanının direkt uçuşlara
açılmasında AKPli, CHPli, MHPli demeden İzmirde
yaşayan, ekmeğini İzmirde kazanan hemen herkes aynı
fikirdedir çünkü İzmirin kazandığından Türkiye
kazanacaktır. İzmire gelecek her yatırım, her turist
sadece bölgeye değil, ülkeye gelmiş olacak.
Bizler
Cumhuriyet Halk Partisi milletvekilleri olarak, konuyu çeşitli zamanlarda
Türkiye Büyük Millet Meclisinde gündeme getirdik, önergeler verdik,
girişimlerde bulunduk. Hatta bizden önce de 2012 yılında,
İzmirli iş adamları buraya gelip o günün Ulaştırma
Bakanı bugünün Başbakanıyla görüştüklerinde şunu
söylemiş Başbakan: Yeni havalimanını yapmamızdaki
amacımız İzmiri ikinci aktarma merkezi hâline getirmektir.
Dolayısıyla bu fikri destekliyorum. Ama bugüne kadar böyle bir
şey yapılamamıştır. Bütün bu girişimler, bu
görüşmeler sonucunda bizlere her defasında İzmirle ilgili
ayrı bir çalışma yapılacağı, yurt
dışından uçuşlarla daha etkin hâle getirileceği
söylendi ancak bütün bunlara rağmen bir adım atılmadı.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, Adnan Menderes Havaalanı,
yapılan ve devam eden onca yatırıma rağmen hâlen atıl
kapasitede çalışmaktadır. Yıllık 30 milyon kapasiteli
olan havaalanı ancak üçte 1i oranında yani 10-12 milyon
civarında yolcu taşımaktadır.
İstanbul,
2 havalimanıyla hava yolu taşımacılığında
kapasitesini doldurmuştur. Nitekim yapımı devam eden üçüncü
havalimanıyla da İstanbulda bu hava trafiği
yoğunluğunun hafiflemesi amaçlanmaktadır. Oysa İzmir
altyapısıyla hazır beklemektedir. İzmire yapılacak
doğrudan uçuşlar ya da İzmirde yapılacak uçuşlar
sağlık turizmi, yatırımlar açısından bölgeyi
farklı bir cazibe ve çekim merkezine dönüştürecektir. Bu durumda
İzmir Adnan Menderes Havalimanının Türkiye'nin ikinci aktarma
merkezi olması için çalışmalarımızı hızlandırmak,
özellikle de doğrudan uçuşları artırmak zorundayız.
Böylelikle hem ticaret hem turizm hem ülke ekonomisine büyük katkı
sağlanacaktır. Konuyu Hükûmetin takdirine sunuyorum.
Yüce
Meclisi de saygılarımla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Yiğit.
Gündem
dışı üçüncü söz, Büyük Birlik Partisi eski Genel
Başkanı Muhsin Yazıcıoğlunun vefatının
9uncu yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Manisa Milletvekili Selçuk
Özdağa aittir.
Sayın
Özdağ, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
3.- Manisa
Milletvekili Selçuk Özdağın, Büyük Birlik Partisi eski Genel
Başkanı Muhsin Yazıcıoğlunun vefatının
9uncu yıl dönümüne ilişkin gündem dışı
konuşması
SELÇUK
ÖZDAĞ (Manisa) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 25
Mart 2009 tarihinde kaybettiğimiz Muhsin Yazıcıoğlunun
Hakka yürüyüşünün 9uncu yılı münasebetiyle söz almış
bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Muhsin
Yazıcıoğlunu dokuz yıl önce kaybettik. Ölümünün
ardından çok şeyler yazıldı çok şeyler söylendi.
Cenazesinde toplanan milyonlar, etki ve sevgi alanının partisinin
sınırlarının çok ötesinde olduğunu gösteriyordu.
Aradan yıllar geçmesine rağmen unutulmadı, aksine her geçen gün
daha çok aranan, daha çok özlenen bir siyasetçi olarak belirdiğini söylemeden
geçemeyeceğim. İnsanları yaşatan geride
bıraktığı izlerdir. Özellikle siyaset yapanların,
Yazıcıoğlunun bıraktığı izleri, hangi
saiklerle bu kadar sevildiğini anlamaları gerekir. O, her zaman
halktan biri gibi hareket etti. Eleştiriye açık oldu, en
ağır tenkitler karşısında bile tebessüm etmesini
bildi. Özel hayatında da siyasi hayatında da şeffaf ve demokrat
bir tutum sergiledi. Siyaseti, ticaret gibi değil, bir millet
hizmetkârı gibi yaptı. Partisinin kaloriferleri yanmazken
topladığı paraların bir kuruşunu bile ayırmadan
hepsini Çeçenistana Cevher Dudayeve gönderdi. Kalbi kâh Bosnada kâh
Azerbaycanda kâh Çeçenistanda kâh Kıbrısta kâh Balkanlarda
attı. Türkiye'nin terör mücadelesine destek olmak amacıyla Kuzey
Irak'ta müttefikler aradı. Milletin derdini dert edinerek siyaset
yaptı.
28
Şubat'ta susmayan, eğilmeyen, ölçülerinden taviz vermeyen ender
siyasetçilerden biriydi. Türkiye, İran olacak; Türkiye, Cezayir olacak.
diyenlere Türkiye, Cezayir olmaz; Türkiye, İran olmaz ama Türkiyeyi Suriye
de yaptırtmayacağız. diyecek kadar da yürekli bir adamdı.
Onun Türkiye, Suriye olmayacak. sözleri 28 Şubata karşı ciddi
bir uyarı ve millî güçlerin uyanması için önemli bir vesile oldu.
Muhsin
Yazıcıoğlu iyi bir devlet adamı ve iyi bir mümindi. Bir
kar tanesi olsaydınız nereye düşmek isterdiniz? sorusuna
Mekkeye düşmek isterdim. diyebilecek kadar Allah ve Peygamber
âşığı idi. Allah için olanı sadece Allah'a arz etti.
Siyasette
başarıyı rakamlarla ölçen biri değildi; onun için,
arkasında kaç kişi olduğuna hiç bir zaman önem vermedi.
Hapishanede yazdığı ve hepimizi üşüten şiiri belki de
onun saf, temiz ruhuna düşmüş acıklı sonun kerametvari bir
terennümü idi. Çağlayanceritte helikopteri düştüğünde
üşüyen sadece o değildi, hepimiz üşümüştük. O, yaşarken
her annenin çocuğu, öldüğünde de her evin cenazesiydi. Böyle mert,
ilkeli bir siyasetçinin erken zamanda aramızdan ayrılması
hepimizi derinden üzmüştü.
Sayın
milletvekilleri, Sayın Yazıcıoğlu hiç bir zaman
dışarıdan müttefik aramadı. Kolay yoldan gelecek ama
kendisini esir alacak yol ve yöntemlerin hiçbirine rağbet etmedi. Nefsini
her zaman milletinin menfaatlerinin gerisinde tuttu. Siyasetin en temiz
yüzlerinden biriydi. Onun içindir ki her çevreden dostları, sevenleri
vardı. O, çağımızın alpereniydi.
28
Şubatta millet iradesine ipotek koymak isteyenlere meydan okuyanların
başında Hasan Celal Güzel ve Muhsin Yazıcıoğlu
geliyordu. Bugün Tank Hasan da ebedî dünyaya irtihal etti. İnşallah
Peygamberimize komşu olurlar.
Kimi
insanların değerini ancak yokluklarında biliriz. Bir
yanıyla kahramanlar çağından kalma bir kişiydi.
Sayın
milletvekilleri, Muhsin Başkan milletimizin kültür köklerine aşkla
bağlı olanlardandı. Onun büyük vatanseverliğini ifade
edecek kelimeler sözlüklerimizde yeterli sayıda yoktur. Ama birtakım
kişiler vatanımızı ona zindan etmeye
çalıştılar. Bu özellikleri nedeniyle ona çok zulmettiler, çok
çile çektirdiler. Onu Mamak zindanlarında 2,5 metrekarelik bir hücrede
beş buçuk yıl ezdikten, yedi buçuk yıl hürriyetini gasbettikten
sonra beraatine karar verdiler. Aziz naaşı milyonların
iştiraki ve tekbir sesleriyle kaldırıldı. Muhsin
Yazıcıoğlu sayılacak değil tartılacak adamdı
tabii özgül ağırlık denilen şeyin terazisi varsa.
Sayın
milletvekilleri, sevgi başka bir maden, başka bir element, başka
bir kimya, her zaman siyasetin diline tercüme olmuş bir nesne
değildir; oya tahvili zordur fakat vardır ve değerlidir.
Muhsin
Yazıcıoğlu, Şarkışla Lisesindeki ocak
başkanlığından itibaren Hakka yürüdüğü saate kadar
kendine eşit saydıklarının arasında birinci olmak
mevkisindeydi. Partisi mühim bir seçim başarısı gösteremedi ama
o, hep mevcuttu ve değerliydi. O parti ise anlı şanlı
siyasi kuruluşların ve siyasetçilerin Yer yarılsa da yerin
içine girsem, görünmez olsam. diye dilediği sert kriz günlerinde,
milletin hukukundan yana tavır alması bakımından altın
gibi kıymetliydi. 28 Şubatın sersemletici ayazında Muhsin
Yazıcıoğlu ve arkadaşları, göğüslerine kadar
düğmeleri çözülmüş delikanlı gömlekleriyle devrin egemenlerine
yan bakıp Bir dakika, biz sizin o söylediklerinize
katılmıyoruz. diyebilmiş yiğit ve erkek adamlardı.
Toplumu ayrıştıran siyasetlerden hazzetmezdi. Bırakıp
gittiğinde her kesimden insanın tabutuna el atması bu özelliği
yüzündendi. Dostluğu, arkadaşlığı çok değerli
olan biriydi.
Sayın
milletvekilleri, onu tanıyanlar devlet millet meselelerinin en çok
konuşulacak kişisinin o olduğunu bilirlerdi. Onun için, millî refleksleri
olan herkes ona koşardı.
Orada
gözler aydın, burada başsağlığı/İki
ayrı dünyada iki ayrı tören var/Allah katından gelen bir yüce
buyruk üzre/Aramızdan ansızın çadırını deren
var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SELÇUK
ÖZDAĞ (Devamla) Ansızın gitti ama o hep yaşadı,
yaşayacak. İnsanlar yaşadıkları kadar anılmazlar,
anıldıkları kadar yaşarlar.
Eğer
Sayın Başkanım da müsaade ederse, bana bir otuz saniye daha
verirse bir an önce tamamlamak istiyorum.
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen.
SELÇUK
ÖZDAĞ (Devamla) Sayın Muhsin Yazıcıoğlunun
hayalleri vardı; büyük Türkiye hayali vardı, Sayın Muhsin
Yazıcıoğlunun özgür Türkiye hayali vardı. Lise
yıllarında Elmalı köyünden Şarkışlaya 5
kilometreyi yürüyerek gidip geliyordu. 5 arkadaştılar, bir gün
Bozkurtlar Çiftliği kuracaklardı; biri doktor, biri veteriner hekim,
biri ziraat mühendisi, biri jeoloji mühendisi, biri öğretmen
olacaktı. Muhsin Yazıcıoğlu Sivas 1incisi olarak
üniversiteyi kazandı. Doktorluğu yazacaktı, yazdırmadı
arkadaşları; bir sene önce birisi tıbbı
yazmıştı, kendisine veteriner hekimlik düştü. 5i de
hayallerini gerçekleştirdiler ama Muhsin Yazıcıoğlu büyük
Türkiye hayalini gerçekleştiremedi. İnşallah, bu Meclis ve aziz
Türk Milleti büyük Türkiye ve özgür Türkiye hayalini gerçekleştirecek.
Kendisine
rahmet diliyorum, ruhu şad olsun.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ ve MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının, Büyük
Birlik Partisi eski Genel Başkanı Muhsin
Yazıcıoğlunun vefatının 9uncu yıl dönümüne,
eski bakan Hasan Celal Güzele Allahtan rahmet dilediğine, üç ayları
tebrik ettiğine ve 18 Mart Çanakkale Zaferinin 103üncü yıl dönümüne
ilişkin konuşması
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri, Büyük Birlik Partisi merhum Genel
Başkanı Sayın Muhsin Yazıcıoğlunun ölüm yıl
dönümü münasebetiyle bizler de Başkanlık Divanı olarak kendisini
bir kez daha rahmetle, şükranla, minnetle anıyoruz; değerli bir
devlet adamıdır, siyaset adamıdır.
Yine,
aynı şekilde, dün itibarıyla hayata gözlerini kapayan, vefat
eden, darbelere ve haksızlıklara karşı çıkan, her daim
milletinin yanında saf tutan yine çok değerli siyaset ve devlet
adamı Hasan Celal Güzeli bugün itibarıyla da defnetmiş
bulunuyoruz; Rabbim mekânını cennet eylesin. Kendisine Allahtan
rahmet diliyorum, tüm ailesine ve milletimize başsağlığı
diliyorum.
Sayın
milletvekilleri, dün itibarıyla da yine, on bir ayın sultanı
olan ramazanın da müjdecisi konumunda olan mübarek üç aylara girmiş
bulunuyoruz. Dolayısıyla Rabbim bu ayların hürmetine hepimize
inşallah iyi birer kul olarak görevlerimizi ifa etmeyi nasip eder,
hayırlı işler yapmamıza vesile olur diye temenni ediyorum
ve üç aylarınızı da tebrik ediyorum.
İki
gün önce 18 Mart Çanakkale Zaferinin yıl dönümü idi. Aziz milletimiz
canından evla bildiği mübarek vatan toprağını
gerektiğinde nasıl müdafaa edeceğini ve kanının son
damlasına kadar terk etmeyeceğini 18 Mart 1915te Çanakkale
geçilmez! diyerek tüm cihana haykırmıştır. Anadolunun,
evladıfatihanın, şarkın, garbın, hasılı
vatanın her bir karış toprağından gelerek son kale
Çanakkalede yedi düvele karşı omuz omuza, yiğitçe
çarpışmış, sahip olduğu iman, kararlılık ve
azimle kahramanca göğsünü siper eden ecdadımız milletin
dualarında yerini almakta. Gönüllerimize nakşettiğimiz
isimleriyle her biri Mehmet olarak yaşamaktadır.
Yine
onların torunları, aynı ruh ve kararlılıkla bugün de
milletine, bayrağına, vatanına ve devletine sahip çıkmak
için içeride ve dışarıda, Cerablusta, Afrinde, pek çok yerde
büyük bir mücadele, kahramanca bir mücadele sergilemektedir.
Kutsal
vatan topraklarını canları pahasına koruyarak şehitlik
makamına erişen aziz şehitlerimizi bu vesileyle bir kez daha
minnet, şükran ve rahmetle anıyorum. Gazilerimize ve
yakınlarına en içten duygularımla sağlık ve esenlikler
diliyorum.
Şimdi
sayın milletvekilleri, sisteme giren on beş sayın milletvekiline
İç Tüzük 60 gereği birer dakika süreyle söz vereceğim.
Sayın
Gürer, sizinle başlıyoruz.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR
1.-
Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, taşeron uygulamasında
yaşanan mağduriyetlere, taşeron uygulamasının
kaldırılması ve tüm taşeron işçilerin kadroya
alınması gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sağlık
Bakanlığı, Millî Eğitim Bakanlığı, Orman ve
Su İşleri Bakanlığı; Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı, Ulaştırma
Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı kamu sosyal
tesisi çalışanları, farklı KİT
çalışanları, Makina ve Kimya çalışanları, İller
Bankası çalışanları, TTK çalışanları, PTT
çalışanları, özel güvenlik çalışanları, belediye
çalışanları ve Kamu Taşeron İşçileri Birliği
başkan ve yöneticilerinin yer aldığı taşeron
işçiler ziyaretime geldi. Taşeron uygulamasında yaşanan
mağduriyetlerden büyük üzüntü yaşıyorlar. İş
barışı ve verimini etkileyecek kadar sorun büyük.
Ayrımcılık her yerde. Bakanın söylediği gibi tüm
taşeron işçiler kadroya alınmadığı gibi,
alınması gerekenler de kadro dışı kaldılar.
Taşeron uygulaması sonlanacaktı, ne yazık ki ülkemizde
taşeron daha büyük sorun hâline dönüştü. Aynı yerde aynı
işi yapan, iki farklı ihaleyle işe alınanlardan kadro
dışı bırakılanların yanında kadroya
alınanlar oldu ve büyük mağduriyetler yaşanıyor.
Hükûmete
çağrımdır: Taşeron tümden kaldırılmalı, tüm
taşeron işçiler de kadroya alınmalıdır; bu anlamda
emekçilere acı yaşatılmamalı, bu durum emekçilerin lehine sonlandırılmalıdır,
taşeron sona erdirilmelidir.
Teşekkür
ediyorum Başkanım.
BAŞKAN
Sayın Çamakın yerine Sayın Yeşil
2.- Ankara
Milletvekili Nihat Yeşilin, Devlet Su İşlerinin
hazırlattığı master plan, Ankara iline su veren
barajlardaki doluluk oranı ve su sıkıntısı çekilmesine
karşı ne tür tedbirler alındığı konularında
bilgi almak istediğine ilişkin açıklaması
NİHAT
YEŞİL (Ankara) Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
22
Mart 2018 Dünya Su Günü. Devlet Su İşleri 2 Amerikalı ve 1 Türk
firmadan oluşan ortak girişim danışmanlık grubuna
Ankaranın 1970-2020 yıllarını kapsayan elli
yılık bir master plan hazırlattı.
Orman
ve Su İşleri Bakanı Sayın Veysel Eroğluna soruyorum:
1)
Anılan su master planı projesi çalışmasının,
Ankara kentsel ana planı çalışması 2038 nüfus ve arazi
kullanım öngörüleriyle revize edilerek eşgüdümü
sağlanmış mıdır?
2)
Ankara su master planı kapsamında 2038 projeksiyonu, yenilik, yeni
bir plan çalışmanız var mıdır?
3)
Ankara iline su veren barajlarda doluluk oranı nedir? Önümüzdeki yaz
Ankarada bir su sıkıntısı çekilmesine karşı ne
tür tedbirler alınmıştır?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Aydın
3.- Bursa
Milletvekili Erkan Aydının, Ulaştırma, Denizcilik ve
Haberleşme Bakanlığından bir an önce pilotların
çalışma şartlarının düzeltilmesini ve hava
ulaşımında gerekli güvenliğin sağlanmasını
talep ettiğine ilişkin açıklaması
ERKAN
AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
HAVA-SEN
Türk Hava Yollarındaki çalışma koşulları konusunda
ciddi uyarılarda bulunuyor. Pilotlar daha önce altı gün mesai yaparak
yedinci gün istirahat etmek durumundaydı. Daha sonra Sivil
Havacılık yeni yönerge getirdi. Bu yönergede Aralıksız yüz
kırk dört saat mesai verilebilir. diyor, bu da on iki güne denk geliyor.
Demek ki on iki gün arka arkaya pilotlara mesai yaptırılabiliyor.
Havada bayılan ya da uyuklayan pilotların olduğu söyleniyor.
Bunlar çok ürkütücü durumlar.
Ulaştırma
Bakanlığından bir an önce pilotların çalışma
şartlarının düzeltilmesini ve hava ulaşımında
gerekli güvenliğin sağlanmasını talep ediyorum. Herhangi
bir kaza ya da kötü bir sonuçla karşılaşılmadan, ivedi bir
şekilde bunun yapılmasını talep etmekteyim.
Teşekkürler.
BAŞKAN
Sayın Engin
4.-
İstanbul Milletvekili Didem Enginin, AKPnin partizan, ayrımcı
ve ötekileştirici yönetim felsefesi ve hizmet
anlayışını sürdürdüğüne ve atanmış
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının bazı
ifadelerine ilişkin açıklaması
DİDEM
ENGİN (İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
AKP
partizan, ayrımcı ve ötekileştirici yönetim felsefesi ve hizmet
anlayışını sürdürüyor. Ülkemiz yaşamın her
alanında AKP kadar partizan bir iktidarı bugüne kadar
yaşamadı.
İşte
son örneği: İstanbul Büyükşehir Belediyesinin atanmış
Belediye Başkanı Metroda birinci önceliğimiz en fazla oy
aldığımız yerler olacak inşallah. diye buyurmuş.
Her gün anket yaptıran AKPnin belli ki etekleri tutuşmuş. Tüm
sandık başı oyunlarına rağmen seçimi kaybedeceklerini
anladıkları için şimdi de İstanbullulara aba altından sopa
göstererek Oy yoksa hizmet de yok. diyorlar.
İstanbullular
bu şantaja asla boyun eğmeyecek, seçimlerde bu ayrımcı ve
partizan zihniyete yedi düvelden duyulacak Osmanlı tokadıyla
sandıkta gereken yanıtı vereceklerdir.
BAŞKAN
Sayın Kayışoğlu yerine Sayın Doğan
5.-
İstanbul Milletvekili Selina Doğanın, Kültür Bakanlığını
önemli bir kültürel miras olan Büyükada Rum Yetimhanesinin
yıkılmaması için acil koruma altına almaya ve
restorasyonuna destek vermeye çağırdığına ilişkin
açıklaması
SELİNA
DOĞAN (İstanbul) Sayın Başkan, Avrupanın en büyük,
dünyanın ikinci büyük ahşap yapısı olan Büyükada Rum
Yetimhanesi, Europa Nostra ve Avrupa Yatırım Bankası
tarafından 15 Martta Tehlike Altındaki 7 Kültürel Miras
Programına alındı. 1964 yılına kadar yetimhane olarak
kullanılan ancak bu tarihten sonra boşaltılan binanın
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı uyarınca Rum
cemaatine iade edilmesi mülkiyet hakkı bakımından olumlu bir
gelişme olmakla birlikte, binanın yıllar boyunca hiçbir
şekilde korunmamış olması da bugün yıkılma
tehlikesini gündeme getirmiştir. Büyükadadaki bina ülkemizin büyük bir
kültürel zenginliğidir. Bu kültürel zenginlik, Sayın Patrik
Bartholomeosun da belirttiği gibi, yalnız bir etnik gruba ait
değildir, bütün insanlığa ve dünya kültürüne aittir. Öncelikle
ve ivedi olarak Kültür Bakanlığımızı bu kültür mirasının
yıkılmaması için acil koruma altına almaya ve daha sonra
tüm toplumun faydalanacağı bir projeyle restorasyonuna destek vermeye
çağırıyoruz. Bu, aynı zamanda hem İstanbul hem de
Adalar ilçesinin turizmine büyük katkı sağlayacaktır.
Teşekkürler.
BAŞKAN
Sayın Özdiş
6.- Adana
Milletvekili İbrahim Özdişin, Adana Balcalı Hastanesinde ilaç
yokluğu nedeniyle bazı hizmetlerin verilemediğine ve
Yüreğir Devlet Hastanesinin durumu hakkında bilgi almak
istediğine ilişkin açıklaması
İBRAHİM
ÖZDİŞ (Adana) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorularım
Sağlık Bakanı Sayın Ahmet Demircana:
Adana
Balcalı Hastanesinden aldığım bilgiye göre iki aydır
dipiridamollü kalp sintigrafisi ilaç yokluğu nedeniyle
çekilemiyormuş. Bir altı ay daha ilgili ilacın gelmeyeceği,
dolayısıyla kalp sintigrafisi çekilemeyeceği ifade ediliyor.
Ayrıca romatolojide kullanılan etken madesi metotreksat olan ilaç da
bulunamadığından ilgili hizmet verilemiyormuş.
Sağlıkta devrim yaptığını iddia eden AKPye
soruyorum: Söz konusu ilaçlar neden bulunamıyor Sayın Bakan?
Ayrıca,
Adana Yüreğirde vatandaş isyan hâlinde. Yıkılan ve yerine
hastane yapılacağı ifade edilen ancak yıllardır
herhangi bir gelişme olmayan Yüreğir Devlet Hastanesini de
soruyorlar. Bu konuda bir açıklama yapacak mısınız
Sayın Bakan?
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN
Sayın Benli
7.-
İstanbul Milletvekili Fatma Benlinin, eski bakan Hasan Celal Güzele
Allahtan rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
FATMA
BENLİ (İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün,
koşullar ne olursa olsun değerlerinden asla vazgeçmeyen, ülkemizin
çok önemli bir değeri Hasan Celal Güzeli kaybetmenin üzüntüsünü
yaşamaktayız. Hasan Celal Güzel, 28 Şubat postmodern darbe
şartlarına rağmen Millî Güvenlik Kurulu kararlarından
beş ay sonra, 5 klasörle birlikte suç duyurusunda bulunabilen bir dava
adamıydı. Hasan Celal Güzelin Cesurlar bir defa ölür, korkaklarsa
her gün. sözünü asla unutmayacağız. Çünkü soyadı gibi güzel bir
insandı, Türkiyeye de çok güzel bir miras bıraktı. Her daim
rahmetle ve minnetle anacağız. Ruhu şad olsun.
BAŞKAN
Sayın İlgezdi
8.-
İstanbul Milletvekili Gamze Akkuş İlgezdinin, İstanbulda
artan suç olaylarının nedenlerinin araştırılması
ve arkasındaki odakların açığa çıkarılması
için bir komisyon kurulması gerektiğine ilişkin açıklaması
GAMZE
AKKUŞ İLGEZDİ (İstanbul) Teşekkürler Sayın
Başkan.
2016-2018
yılları arasında İstanbulda, başta asayiş,
terör, narkotik ve organize suçlar olmak üzere toplam 829.158 olay meydana
gelmiş; bu olayların 341 bini asayiş, 20 bini narkotik, 690ı
terör suçlamalarından olmuş. 2017 yılına
gelindiğindeyse İstanbulda işlenen suç sayısı bir
önceki yıla oranla 61 bin artarak rekor düzeye
ulaşmıştır. Özellikle, narkotik ve kaçakçılık
suçlarında büyük bir artış yaşandığını
görüyoruz. Uyuşturucu kullanımı parklardan
okullarımıza, sokaklarımızdan evlerimize kadar geniş
bir ağa yayılmıştır. Ne yazık ki medeniyetler
beşiği olan İstanbul bir suç merkezi hâline dönüşüyor.
Giderek kalabalıklaşan nüfus, insanlarda hayal
kırıklıklarını tetiklerken kızgınlık ve
düşmanlık hislerini de harekete geçiriyor. Buradan Hükûmete
çağrıda bulunuyorum: İstanbulda artan suç olaylarının
nedenlerinin araştırılması ve arkasındaki
odakların açığa çıkarılması için bir komisyon
kurulmalıdır. Yoksa hemen her gün içimizi yakan insanlığımızı
sorgulayacağız.
Teşekkürler.
BAŞKAN
Sayın Yalçınkaya
9.-
Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın, tutum ve
davranışlarıyla halkı kin, nefret ve
düşmanlığa sevk eden Bartın İl Millî Eğitim
Müdürü Yaşar Demir hakkında derhâl soruşturma açılması
ve görevden alınması gerektiğine ilişkin
açıklaması
MUHAMMET
RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Teşekkürler Sayın Başkan.
21
Şubat tarihinde Bartının Ulus ilçesinde Ulus Müftülüğü
tarafından imamlar toplantısı gerçekleştirilmiş,
toplantıya Bartın İl Millî Eğitim Müdürü Yaşar Demir
de katılmıştır. Bu kişi, toplantıda
yaptığı konuşmada, okulları ziyaret ettiğinde
başı açık öğrencileri gördüğünde sinirlendiğini
ve bu öğrencilerin başlarının kapatılması
konusunda okul müdürlerini fırçaladığını ifade
etmiştir. Sözlerinden ve uygulamalarından da
anlaşıldığı üzere, laik, çağdaş ve bilimsel
eğitim anlayışından yoksun olan bu kişi, bir
yöneticiye yakışmayacak söylem ve davranış içerisindedir.
Bu kişi hakkında daha önceki görevlerinde yaptığı
usulsüzlükler nedeniyle İdarecilik yapamaz. kararı bulunmasına
rağmen hâlen Millî Eğitim Müdürlüğü görevini sürdürmektedir.
Tutum ve davranışlarıyla halkı kin, nefret ve
düşmanlığa sevk eden bu şahıs hakkında derhâl
gerekli soruşturma açılmalı ve görevden
alınmalıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Bayraktutan...
10.- Artvin
Milletvekili Uğur Bayraktutanın, Gürcistan Hükûmetinin patates
ithalatının durdurulmasına ilişkin kararının
yeniden gözden geçirilmesi ve mağduriyetlerin giderilmesi için Hükûmetin
gerekli girişimlerde bulunmasını talep ettiğine
ilişkin açıklaması
UĞUR
BAYRAKTUTAN (Artvin) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Gürcistan
ve Türkiye birbirine komşu iki dost ülkedir. İki ülkenin
sınır kapılarından önemli bir kapı da Sarp
Sınır Kapısıdır. Gürcistan Hükûmeti
-Başbakanı tarafından- 15 Mart 2018 tarihinde yayımlanan
bir kararnameyle 1 Haziran 2018 tarihine kadar Türkiye'den patates
ithalatını durdurmuştur. Şimdi buradan soruyorum: Hükûmetin
bu konuda gerekli girişimde bulunmasını talep ediyorum. Neden?
Çünkü şu anda sınır kapısında onlarca tırda
bekleyen patates mevcuttur ve tır şoförleri ağır bir
mağduriyet hâlindedir. Bu nedenle, Gürcistan Hükûmeti nezdinde gerekli
girişimler yapılarak patates ithalatının
durdurulmasına ilişkin bu kararın yeniden gözden geçirilmesini
ve bu mağduriyetlerin giderilmesi için ilgili makamlar nezdinde gerekli
emirlerin verilmesini, Hükûmetin bu konuda duyarlılık göstermesini
yüce Parlamentodan bir kere daha...
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Durmuşoğlu yerine Sayın Taşkın...
11.- Mersin
Milletvekili Ali Cumhur Taşkının, Afrini yeni bir Kandil
yapmak isteyenlerin hain planlarının Zeytin Dalı
Harekâtıyla bertaraf edildiğine ve vatan, millet ve mukaddesat için
hayatını feda eden aziz şehitlere Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
ALİ
CUMHUR TAŞKIN (Mersin) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
20
Ocakta başlatılan Zeytin Dalı Harekâtının 58inci
gününde, Silahlı Kuvvetlerimiz ve Özgür Suriye Ordusu Allah'ın
izniyle Afrinde kontrolü ele almıştır. Operasyon
kapsamında 3.600 terörist etkisiz hâle getirilmiştir. Afrini yeni
bir Kandil yapmak isteyenlerin hain planları bu harekâtla bertaraf
edilmiştir. Terörle mücadelemiz, ülkemizi tehdit eden terör koridoru
tümüyle ortadan kaldırılana kadar devam edecektir.
Çanakkale
Zaferimizin 103üncü yıl dönümünde bütün şer odakları şunu
çok iyi bilsinler ki Türk milleti olarak dün Çanakkalede hangi inançla
mücadele etmişsek bugün de aynı inançla ve kararlılıkla
mücadele ediyoruz.
Bu
vesileyle vatan, millet ve mukaddesat için gözünü kırpmadan
hayatını feda eden aziz şehitlerimize Allahtan rahmet, kahraman
gazilerimize acil şifalar temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
BAŞKAN
Sayın Ünal yerine Sayın Dedeoğlu...
12.- Kayseri
Milletvekili Sami Dedeoğlunun, Zeytin Dalı Harekâtıyla
şanlı ordumuzun tüm dünyaya örnek olduğuna ve tek bir sivilin
dahi burnu kanamadan, şehir zarar görmeden terör örgütünden
temizlendiğine ilişkin açıklaması
SAMİ
DEDEOĞLU (Kayseri) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
58inci
gün, 18 Mart 2018 Afrin; 57nci Alay, 18 Mart 1915. Çanakkale asrın
şehitlerine, asrın kahraman ordusuna, yiğit vatan
evlatlarına selam olsun.
Fırat
Kalkanı 72 şehidimize ithafen 72 uçağımızın
katılımıyla başlayan Zeytin Dalı Harekâtıyla
şanlı ordumuz tüm dünyaya örnek oldu. Tek bir sivilin dahi burnu
kanamadan, şehir zarar görmeden terör örgütünden temizlenmiştir. Yüz
üç yıl önce Çanakkalede, bugün Afrinde 28 devletin oluşturduğu
ittifakla savaştı. İttifakın aklıyla oluşturulan
tüneller ve terör mevzileri yüzde 75 oranında yerli ve millî
mühimmatımızla yerle bir olmuştur. Türk Silahlı
Kuvvetlerimiz, sivillerin zarar görmemesi için iç güvenlik gereği
sınırda açık bir koridor bırakarak dört gün boyunca
bölgeden çıkışları sağlamıştır.
Çanakkalede
bir Seyit, Ankarada bir Ömer, İzmirde bir Fethi, Trabzonda bir Eren,
Afrinde bir Musa
Allah şahadetlerini kabul eylesin.
BAŞKAN
Sayın Balbay
13.-
İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbayın, Avrupa Konseyi
Parlamenterler Meclisinin Türkçeyi çalışma dili olmaktan
çıkarmasına, İngiltere Hükûmetinin Türklere kalıcı
oturum izni vermeyeceğini ilan etmesine ve Hükûmetin şeker
fabrikalarıyla ilgili tutumunu kınadığına ilişkin
açıklaması
MUSTAFA
ALİ BALBAY (İzmir) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; geçen hafta Avrupadan gelen iki haber
vardı. Biri, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Türkçeyi
çalışma dili olmaktan çıkardı tasarruf için. İkincisi
de İngiltere Hükûmeti artık Türklere kalıcı oturum izni
vermeyeceğini ilan etti; bu, üç yılla
sınırlandırıldı. Bu anlaşma 1963
yılındaki Ankara Anlaşmasıyla karara
bağlanmıştı. İktidarın beğenmediği
1960lı, 70li yıllarda Türkiyenin uluslararası onuru çok daha
yukarılardaydı.
Dünyada
bu olurken, ne yazık ki Türkiyede de şeker fabrikaları
satılmakta ve şekerde yabancı firmaların, yabancı
güçlerin Türkiyede daha etkin olmasının önü açılmaktadır.
Nihayet iktidarın içinden aklıselim düşünen sağ salim biri
çıktı ve Çorum Milletvekili Salim Uslu Hükûmet yanlış
yapıyor. dedi. Hükûmet muhalefeti dinlemiyorsa, hiç değilse
kendilerini dinlemelerini diliyorum ve Hükûmetin bu tutumunu bir kez daha
kınıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Sayın Havutça
14.-
Balıkesir Milletvekili Namık Havutçanın, şeker
fabrikalarının satılmasının ulusal
çıkarlarımıza aykırı olduğuna ilişkin
açıklaması
NAMIK
HAVUTÇA (Balıkesir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Şeker
fabrikalarının satılmasının ulusal
çıkarlarımıza aykırı olduğunu her yerde
haykırıyoruz. Bakın, 2001 yılında şeker
pancarının 410 bin hektar dikim alanı varken, 2015te 272 bin
hektara düştü; çiftçi sayısı 337 binden 120 bine düştü.
Amerika Birleşik Devletleri ve IMFnin dayatmalarıyla şeker
sektörü tamamen dışa bağımlı hâle getirilmek ve
halkımız da nişasta bazlı şekere, mısır
şurubuna mahkûm edilmek isteniyor. 14 şeker fabrikasının
satılması çiftçimizi, hayvancılığımızı
ve çalışan işçilerimizi açlığa ve yoksulluğa
mahkûm edecek.
Soruyoruz:
Siz kimlerin bakanısınız; Cargillin mi Türk çiftçisinin mi?
BAŞKAN
Son olarak Sayın Şeker
15.- Kocaeli
Milletvekili İlyas Şekerin, eski bakan Hasan Celal Güzele Allahtan
rahmet dilediğine ilişkin açıklaması
İLYAS
ŞEKER (Kocaeli) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
17nci
Dönem ara seçimlerinde Anavatan Partisinden Gaziantep Milletvekili seçilen
Hasan Celal Güzel, 45 ve 46ncı Turgut Özal hükûmetlerinde
sırasıyla Devlet Bakanlığı, Millî Eğitim, Gençlik
ve Spor Bakanlığı yaptı. 23 Kasım 1992de kurulan
Yeniden Doğuş Partisinin Genel Başkanı olan Hasan Celal
Güzel, hayatı boyunca darbelere karşı hep demokrasiyi savundu ve
hür düşünce için mücadele etti. Hasan Celal Güzelin sadece 28
Şubatta değil, 15 Temmuzda da özgürlük savaşçısı
olarak ortaya çıktığına ve dik durduğuna şahit
olduk.
Yürekli,
yiğit ve cesur devlet adamı, soyadı gibi güzel insan Hasan Celal
Güzel mübarek üç ayların ilk gününde Hakka yürüdü. Allahtan rahmet
diliyorum. Başta değerli eşleri 24üncü Dönem Milletvekili Ülker
Güzel Hanımefendi olmak üzere tüm yakınlarına
başsağlığı diliyorum, mekânı cennet olsun.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Şimdi,
sisteme giren sayın grup başkan vekillerine ikişer dakika
süreyle söz vereceğim.
Sayın
Usta, buyurun.
16.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, Türk İslam âleminin üç
aylarını kutladığına, Diyarbakırın Hani
ilçesinde şehit olanlar ile eski bakan Hasan Celal Güzele Allahtan
rahmet dilediğine, 18 Mart Çanakkale Zaferinin 103üncü yıl
dönümüne, 18-24 Mart Yaşlılara Saygı Haftasına, 18 Mart
Pazar günü gerçekleştirdikleri Millî Duruş, Şühedaya Vefa,
Millete Beka Kongresine ve insanı yaşatmak için kurulmuş tek
ordunun Türk ordusu olduğuna ilişkin açıklaması
ERHAN
USTA (Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Manevi
hayatımızda ayrıcalıklı bir yeri olan ve önemi bulunan
üç aylara yeniden ulaşmanın gönül huzurunu yaşıyoruz. Türk
İslam âleminin mübarek üç aylarını kutluyor, hayırlara
vesile olmasını temenni ediyorum.
Diyarbakırın
Hani ilçesinde terör örgütü PKK mensuplarınca düzenlenen silahlı
saldırıda 1i asker 2 kişi şehit düşmüştür.
Şehitlerimize Cenab-ı Allahtan rahmet, yakınlarına ve
milletimize başsağlığı diliyorum.
Eski
bakanlardan Hasan Celal Güzel Hakkın rahmetine kavuşmuştur.
Meslek hayatına benim de mensubu bulunduğum Devlet Planlama
Teşkilatında başlayan, başarılı bir bürokrasi
hayatı olan, yakın siyasi tarihimizin önemli ve renkli siması
olan Hasan Celal Güzel cesur bir demokrasi savunucusuydu. Kendisine
Cenab-ı Allahtan rahmet diliyorum, sevenlerine ve milletimize
başsağlığı diliyorum.
Vatan
uğruna ölmeyi emreden liderin öncülüğünde ölüme başı dik,
vakurla yürüyen yiğitlerin destanı, içimizdeki imanın
damgası Çanakkaledir. 103üncü yıl dönümünde olduğumuz bu
ihtişamlı zaferi bilmek, anlamak ve hissetmek gerekir. Deniz
savaşlarıyla, kara savaşlarıyla Türk tarihinin en
şerefli sayfalarını dolduran ve her biri ayrı ayrı
zafer destanı olan Çanakkale aslında bir destandan da fazla bir şeyi
ifade etmektedir. Çözülmeye karşı çare Çanakkaledir, bölünmeye ve
dağılmaya engel Çanakkale emanetidir, ilhamımız
Çanakkaledir, itibar ve iddiamızın dayanağı muhterem
şehitlerimizdir. 18 Mart Şehitleri Anma Gününün ve Çanakkale
Zaferinin yıl dönümünde devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk
başta olmak üzere kurtuluş mücadelesinde bulunan bütün şehit ve
gazilerimize ve muhterem ecdadımıza Cenab-ı Allahtan rahmet
diliyorum.
Sayın
Başkan, 18-24 Mart tarihleri arası Yaşlılara Saygı
Haftası olarak kutlanmaktadır. Yaşlılara bugün gösterilecek
sevgi ve saygı gelecek kaygılarımızı azaltacak, hangi
yaşta olursa olsun tüm bireylerin yaşama güvenle
bakmalarını sağlayacaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen, buyurun.
ERHAN
USTA (Samsun) Mustafa Kemal Atatürk demiştir ki: Bir milletin
yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu
o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır.
Geçmişte çok güçlüyken tüm gücüyle çalışmış olanlara
karşı minnet hissi duymayan bir milletin geleceğe güvenle
bakmaya hakkı yoktur. Bu duygularla tüm büyüklerimizin
Yaşlılara Saygı Haftasını kutluyor, nice
sağlıklı ve mutlu günler temenni ediyor, sevgi ve saygılarımızı
sunuyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım.
ERHAN
USTA (Samsun) - 18 Mart Pazar günü gerçekleştirmiş olduğumuz
-tarihî bir gerçeğin ifadesiyle- Millî Duruş, Şühedaya Vefa,
Millete Beka Kongremiz inanıyoruz ki millî beka anlamında
muhteşem bir diriliş ve yükselişin miladı olacaktır.
Kongremizin davamıza, partimize, demokrasimize ve milletimize
hayırlar getirmesini diliyorum. Ülkemizin yeni bir beka mücadelesi verdiği
bu zor günlerde Genel Başkanımız Devlet Bahçeli karanlıkta
bir umut yolu açmış, bizi aydınlığa çıkaracak
reçeteyi Türk milletine sunmuştur. Bu kutlu yola baş koyan Türk
milliyetçileri pazar günü Ankaraya akın etmiş, birbirleriyle kucaklaşma,
hasret giderme olanağı bulmuştur. Türkiyenin her yerinden gelen
ülkücüler liderlerinin gösterdiği istikamette tek vücut olduğunu bir
kez daha göstermiş ve şehitlerimizin ruhunu içlerinde hissederek
dosta düşmana Buradayız. diye haykırmıştır.
Milliyetçi hareket, Türk tarihinin zamanın içindeki yeri, temsili ve
emaneti taşıyan neferi olarak emin ellerde geleceğe doğru
emin adımlarla yürümektedir. Genel Başkanımız Devlet
Bahçelinin önderliğinde milliyetçi hareket, Türk milletinin umudu,
geleceğin teminatı, Türk tarihinin yadigârı olmaya devam
edecektir.
Cumhuriyetimizin
kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, ordumuz için Türk birliğinin, Türk
kudret ve kabiliyetinin, Türk vatanseverliğin çelikleşmiş bir
ifadesidir. demiştir. Hakikaten Türk kudret ve kabiliyetini dosta
düşmana gösteren muzaffer ordumuz Afrine Türk Bayrağını
dikerek bizleri bir kez daha gönendirmiştir. Şehadete yürüyen
askerlerimize bir kez daha Allahtan rahmet diliyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERHAN
USTA (Samsun) Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Bitirin efendim, buyurun.
ERHAN
USTA (Samsun) Böyle evlatlara sahip olan bir millet, Allahın izniyle,
dünyada başımızı öne eğdirmeyecek, girdiği
mücadeleden muzaffer olarak çıkacaktır.
Amerika
Birleşik Devletleri, yerel halka zulmeden teröristleri etekleri
altına alarak yerleşim yerlerini terör yuvaları hâline
getirmiştir. Kaçan veya etkisiz hâle getirilen teröristlerin
sözcülüğünü yapmaktan utanmayan ABD Demokrasi getiriyoruz. diyerek
girdiği yerlere dönüp bir baksın, kan, gözyaşı ve
yıkımdan başka ne görebilecektir? Türk Silahlı Kuvvetleri
Musul, Halep, Rakka ve Doğu Gutanın askerî harekâttan sonrası
fotoğraflarını yayınlamıştır. Eğer Türk
ordusu ile kendi ordularının arasındaki insanlık farkını,
hassasiyeti görmek isteyen varsa Afrine baksın, her şey ayan beyan
ortadadır. O yüzden diyoruz ki: İnsanı yaşatmak için
kurulmuş tek ordu Türk ordusudur.
Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
Kerestecioğlu, buyurun.
17.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Meclisin
halkın temsili yeri olduğuna, bir hamaset yeri olmaması ve
ilerisi için nasıl bir politikamızın olduğu bilgisinin
verilmesi gerektiğine, savaşta ölen veya yaralanan ÖSOculara Türkiye
tarafından verilen vaatlerle ilgili iddialara, Cumhurbaşkanlığı
Sözcüsü İbrahim Kalının bazı açıklamalarına ve
AKP Hükûmetinin uluslararası kuruluşların asgari insani
çağrılarına olumsuz yanıt vermesine ilişkin
açıklaması
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi bir temsil yeridir, halkın temsilinin yeridir ve
vekillerin bilgilendiği, aynı zamanda
tartıştığı, müzakere ettiği, halkı da
bilgilendirme yeridir. Burası genelde bir hamaset yeri değildir ve
olmaması da gerekir diye düşünüyoruz.
Şimdi,
neyse ki daha fazla sivil ve can kaybı olmadan
Aslında, boş bir
ilçeye girip de -Afrine yani- oradan 18 Mart Çanakkalenin yıl dönümünde
bir Çanakkale Zaferi çıkarmaya çalışmak hakikaten bu ülkenin hak
ettiği bir şey değildir. Çanakkale Kürtüyle, Türküyle, Çerkeziyle,
tüm halklarıyla bir ülke savunmasının
yapıldığı yerdir.
Şimdi
Millet Meclisi böyle bir yerdir. derken şundan dolayı
konuşmama böyle başladım: Öncelikle, yapılması
gereken, şimdi nasıl bir dış politika izleniyor, bundan
sonra ne yapılması hedefleniyor, ülkenin dış
politikası nedir, Orta Doğu politikası nedir, Meclise
açıklamalar yapmak, bilgi vermek gerekmektedir. Burada
Dışişleri Bakanının bulunması gerekir. Böyle
zamanlarda aslında böyle boş geçecek bir yer değildir Türkiye
Büyük Millet Meclisi.
Bunun
yanı sıra, örneğin, bundan sonra, evet, ne planlanmakta, bunun
bilgisinin verilmesi gerekir. Mesela biz artık fetihçi bir ülke miyiz?
Yani fethedeceğimiz başka yerler mi var, bunun bilgisinin verilmesi
gerekir. Ya da bir yere gidip Fetih yaptık. dedikten sonra aynı
zamanda yağma hareketleri mi yapılmaktadır? Bunun da
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen.
Buyurun.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Yağma
girişimleri mi yapılmaktadır, yağmalama mı
yapılmaktadır, bunun bilgisinin de verilmesi gerekir. Biz böyle bir
ülke miyiz, böyle bir ülke mi olduk? Biz, böyle bir ülke olduğumuzu
düşünmüyoruz. Ama bunların açıklamasının ve ilerisi
için nasıl bir politikamızın olduğunun bilgisinin bütün
ülke halklarına verilmesi lazım.
Nevroz
arifesinde, çoğunluğu Kürtler olan bir ilçeden, Afrinden 450 bin
insan mesela nereye göçmüştür? Aynı zamanda uluslararası hukuk
ve ilkeler de bunu açıklamayı gerektirir. Buradaki Kürt
yurttaşlarımızın akrabaları da onların içerisindedir.
Buradaki insanların canı yanarken Nevroz arifesinde acaba o
insanların canının yanmasını gidermek için neler
planlanmaktadır? Sanıyoruz ki milletvekillerinin de halkın da
bunu bilmeye ihtiyacı var.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
Buyurun.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Ayrıca dolar mesela
neden 4 liraya yaklaşmıştır, neden euro 5e doğru
koşmaktadır, bu savaşın bize maliyeti nedir, bunu da
halkımızın ve herkesin bilmesi gerekmektedir.
Şimdi,
Sayın Başkan, ÖSOyla ilgili burada birçok defa bu yapının
cihadist mantıklı suç unsurlarının olduğunu, Afrinde
de suç sayılacak birçok olay yaptığını
söylemiştik ama önemli bir şey var, ÖSO bünyesinde yer
aldığı belirtilen Mutasım Tugayının liderlerinden
Mustafa Secri isimli kişi kendi Twitter hesabından savaşta ölen
veya yaralanan ÖSOculara Türkiye tarafından şunların
vadedildiğini yazmış: Evli olmayanların ebeveynlerine
vatandaşlık verilir, savaşta şehit düşen her Suriyeli
savaşçının eşi ve çocukları Türk
vatandaşlığı alma hakkına sahiptir; savaşta
yaralanan, kalıcı bir sakatlığı oluşan ÖSO
üyelerine Türk vatandaşlığı hakkı verilir
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen bitirelim.
Buyurun.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul)
şehit ailesine
ücretsiz bir apartman dairesi verilir, şehit ailesine toplamda 30 bin lira
verilir.
Şimdi,
bu iddialar ne kadar doğrudur? Bu ülkenin bu kadar işsizi, evsizi
varken hangi hakla bu cihadist yapılara böyle vaatlerde
bulunulmaktadır. Başta sorduğumuz soruyu yine soruyoruz, bu
Mecliste bunların cevaplanması gerekir.
Ben
son olarak size şunları da göstermek istiyorum. Bunlarla ilgili de
CNN Internationalin sorularını yanıtlayan Sayın
İbrahim Kalın, Afrine giren
ÖSO unsurlarının evleri yağmaladığına dair
haberleri ciddiye aldıklarını, konuyla ilgili inceleme
başlattıklarını söylemiş. Bu insanlarla mı
beraber iş yapılıyor? Bu mudur bir zafer? Bunu ayrıca
sormak isteriz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN
BASRİ KURT (Samsun) Ne var onda ya?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Tamamlıyorum.
BAŞKAN
Bitirelim.
Buyurun.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Bunu, özellikle Sayın
İbrahim Kalının açıklamasını da şu nedenle
ifade ettim: Bugün bir önerge verdik ve bu önergemizdeki bazı şeyler düzeltilmesi
maksadıyla geri gönderildi ve bunlardan bir tanesi şuydu: Afrine
girdikten sonra ÖSOcuların ilk pratiklerinin Kürtlerin evinin,
mallarının ganimet konusu edilmesi cümlesinin
çıkarılması istenmiş. Şimdi, İbrahim Kalının
bu açıklaması ortada dururken bu ne gerekçeyle yapıldı?
İkincisi
de demişiz ki: AKP Hükûmeti uluslararası kuruluşların
asgari insani çağrılarına olumsuz yanıt vermiş. Buna
karşı da AKP Genel Başkanı Bizim için yok hükmündedir bu
çağrılar. demedi mi? Hiç boşuna uğraşmayın,
işimiz bitinceye kadar çıkmayacağız. demedi mi? Burada
önergelerin reddedilme gerekçesi nedir? Düşünceler farklıyken bize
uymayanı reddederiz. mi deniyor? Bunu da sormak isteriz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Özkoç, buyurun.
18.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, eski bakan Hasan Celal Güzele Allahtan rahmet
dilediğine, Büyük Birlik Partisi eski Genel Başkanı Muhsin
Yazıcıoğlunun vefatının 9uncu yıl dönümüne,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin çıkarttığı bir kitapta
Mustafa Kemal Atatürkün adının anılmamasına, 20 Mart Dünya
Mutluluk Gününe ve Kızıltepe, Derik ile Nusaybinin köylerinde
yaşanan elektrik kesintisine ilişkin açıklaması
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Sayın Hasan Celal Güzel Türkiye Büyük Millet Meclisine
ve ülkemize hizmet etmiş bir siyasetçidir. Kendisine Allahtan rahmet,
yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
Sayın
Muhsin Yazıcıoğlu bir siyasi partimizin genel
başkanıydı, ülkesine hizmet etmek için
çalışıyordu, mensuplarıyla beraber siyaseti gerektiği
gibi yapmak için çaba gösteriyordu ancak gerçekten hâlâ açıklanamayan, bir
helikopterin düşmesiyle ölüm nedeni bugün bile ne olduğu bilinmeyen
bir konumdadır. Büyük bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti, bir siyasi
partinin genel başkanının nasıl öldüğünü ve buna
nelerin neden olduğunu hâlâ açıklayamıyorsa, bu, kendi ülkemizin
itibarını sarsmaktadır. Bu konuda Sayın Muhsin
Yazıcıoğluyla ilgili, ölümüyle ilgili en ufak kuşkuya yer
bırakmayacak şekilde bir an önce bunların
açıklanmasını talep ediyor, kendisine rahmet, sevenlerine
başsağlığı diliyoruz.
Çanakkale
Savaşını hiç anlatmaya gerek yok. Çanakkale
Savaşının komutanı Mustafa Kemal Atatürkü de kimseye
anlatmaya gerek yok. Mustafa Kemal Atatürkün Meclis Başkanı
tarafından adının anılmamasına dikkat edilmesini
dikkatinize sunuyorum. Bu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
çıkarttığı bir kitaptır. Bu kitapta Meclis
Başkanının bir takdimi vardır. Tek bahsedilmeyen kişi
Mustafa Kemal Atatürktür.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen, açıyorum mikrofonu.
Buyurun.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Mustafa Kemal Atatürk Diyanet
Başkanlığını kuran ve bu ülkede din ve devlet
işlerinin birbirine karıştırılmamasını,
siyasetin din üzerindeki bütün etkilerden arındırılmasını,
dinin arındırılmasını ve dinin siyasetle
kirletilmemesini isteyen ve Diyanet İşlerini kuran bir liderdir.
Çanakkale Savaşında hutbelerde herkesten bahsederken Mustafa Kemal
Atatürkten özellikle bahsetmemesini de toplumumuzun ve milletimizin dikkatine
sunuyorum.
Sayın
Başkan, bugün Dünya Mutluluk Günü. Birleşmiş Milletler böyle bir
karar almış. Mutlu olmayı çok istiyoruz, huzurlu olmayı çok
istiyoruz ama insanlarımız mutlu değil.
İnsanlarımız artık yarın nasıl
yaşayacakları konusunda endişe içerisindeler; kendileriyle ilgili,
evlatlarıyla ilgili, yaşamlarıyla ilgili kaygı
içerisindeler.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Çiftçilerimiz böyle, esnafımız böyle, emeklilerimiz
böyle, iş adamlarımız böyle. Onun için, mutluluğu
sağlayacak olan, eşit, adaletli bir yönetimdir. Türkiyede eşit
ve adaletli bir yönetimin sağlanmasını Türkiye Büyük Millet
Meclisinden bir kez daha talep ediyoruz.
Sayın
Başkan, Mardin Kızıltepe, Derik ve Nusaybinin köylerinde üç
dört günden beri elektrikler kesik, hatta zaman zaman da böyle oluyor. Bugün
3üncü gün. Yüzlerce insan, kadın, çocuk, genç, yaşlı, bölge
şartları gereği elektrikle su çekebildiği için sudan
mahrum. Sayın Başkan, buralarda insanlar arazilerini ekmek
istiyorlar, arazilerinden mahsul elde etmek ve yaşamlarını
gerçekten kendi emekleriyle devam ettirmek istiyorlar. Orada o su
motorlarına verdikleri elektrik paraları gerçekten çok yüksek ve
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Bitirelim lütfen.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya)
bunu ödemekte büyük zorluk yaşıyorlar. Şimdi,
elektrik saatleri bağlandı. Paralarını ödeyenler büyük bir
çoğunlukta. Ödemeyen birkaç kişi yüzünden orada insanların ekim
yapmasının engellenmesi, hayatlarını kazanmak için
çabalarının engellenmesi devleti zaafa düşürür. Ülkemiz, her
yerde, emeğiyle çalışan insanların emeğine bir çözüm
üretmek zorundadır. Onların elektriklerini keserek, onları daha
çok başkalarına mahkûm ederek orada huzuru sağlayamayız. O
yüzden, Mardin Kızıltepe, Derik ve Nusaybindeki elektrik kesintisine
bir an önce son verilmesini talep ediyoruz. Buradaki
insanlarımızın emeklerinin
karşılığını alabilmesi için önlerinin
açılmasını talep ediyoruz.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Rabbim
her daim mutlu kılsın inşallah her birimizi Dünya Mutluluk
Gününde; öyle ifade ettiniz.
Sayın
İnceöz, buyurun.
19.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, 18 Mart Çanakkale Zaferinin 103üncü
yıl dönümüne, 18 Martta Afrin merkeze girerek Türk
Bayrağını açan ve bölgeyi terör unsurlarından
arındıran Mehmetçike selamlarını ve dualarını
gönderdiğine, tüm şehitleri rahmet ve minnetle yâd ettiğine,
eski bakan Hasan Celal Güzele Allahtan rahmet dilediğine, üç ayları
ve 9uncu kez Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanlığına
seçilen Devlet Bahçeliyi tebrik ettiğine ve yapılan mücadelede çok
ciddi emeği ve desteği olan Özgür Suriye Ordusuna teşekkür
ettiğine ilişkin açıklaması
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ben de sözlerime 18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferinin
100üncü yıl dönümünü tekrar anmak suretiyle başlamak istiyorum.
Çanakkale
Zaferi, yedi düvele karşı verilen mücadelenin ismidir; yokluk
içindeki bir milletin istiklal ve istikbal mücadelesinin başarı
destanıdır. Tarihte eşine çok az rastlanan bu büyük destan,
vatan ve bayrak sevdasının ve iman gücünün silahlara, sayılara
nasıl üstün geldiğinin de kanıtıdır. Çanakkale, namusu
bildiği vatanın ve milletin bekası için gözlerini kırpmadan
canlarını vermeyi göze alan yüz binlerce kahraman vatan
evladının eseridir.
Çanakkale
ruhunun yüzyıllar geçse de devam edeceğinin en önemli
kanıtını da 15 Temmuz gecesinde yaşadık. Aziz
milletimiz, Sayın Cumhurbaşkanımızın meydanlara
çağırmasıyla birlikte aynı duygularla, aynı
kararlılıkla, istikbali uğruna, F16lara, tanklara
karşı çıplak elle karşı durdu. Ülkesine yapılmaya
çalışılan işgal girişimine karşı Dur.
dedi.
Yine,
bu milletimiz Çanakkale geçilmez. derken boşuna demediğini bir kez
daha o gün nasıl gösterdiyse bugün de tıpkı yüz üç yıl önce
olduğu gibi Çanakkale ruhunun nasıl hâkim olduğunu
Kahraman
Mehmetçiklerimiz Çanakkale Zaferinin yıl dönümünde büyük
başarıyla Afrin merkeze girdi ve Türk Bayrağını açan
Mehmetçikimizin 18 Mart Şehitler Gününde tüm milletimize ve şehitlerimize
armağanımızdır. sözleri hepimizi duygulandırdı.
Mehmetçikimize buradan selamlarımızı ve dualarımız
gönderiyor, her zaman onların yanında olduğumuzu bu Gazi
Meclisten bir kez daha milletin vekili olarak seslendiriyoruz
dualarımızla beraber; kahramanlık destanı yazan, bölgeyi
terör ve terör unsurlarından arındıran Mehmetçikimize
dualarımızı gönderiyoruz.
Bu
duygularla, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere yüz üç yıl
önce Çanakkalede yazılan o destanın tüm kahramanlarını ve
yüz yıl sonra aynı amaç uğruna canını feda eden,
şehit olan kahraman askerlerimizi, 15 Temmuz demokrasi şehitlerimizi
ve tüm şehitlerimizi bir kez daha rahmetle ve minnetle yâd ediyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Bu arada, bugün cenazesine
katıldığımız Hasan Celal Güzelin vefatından
dolayı kendilerine Allahtan rahmet diliyor, acılı ailesinin
acısını paylaştığımızı bir kez
daha belirtmek istiyorum. Devlet, siyaset ve millet hayatımıza
yaptığı hizmetleri daima saygıyla
hatırlayacağımız ve 28 Şubat sürecinde de darbeci
zihniyete karşı dik duruş sergileyen eski
bakanlarımızdan Hasan Celal Güzele Allahtan rahmet, ailesine
başsağlığı diliyor, mekânı cennet olsun diyoruz.
Bununla
birlikte, üç ayların başlangıcı. Rahmet, bereket ve
bağışlanma aylarına, üç aylara kavuşmanın
sevincini hep beraber yaşıyoruz. Ramazan ayının müjdecisi
olan mübarek ayın tüm mazlumların ve insanlığın
kurtuluşuna da vesile olmasını temenni ediyorum.
Bu
arada, hafta sonu Milliyetçi Hareket Partisinin kurultayı vardı. Bu
kurultay 12nci olağan kurultaylarıydı. Bu kurultayda 9uncu kez
Genel Başkanlığa seçilen Milliyetçi Hareket Partisi Genel
Başkanı Devlet Bahçeliyi ve yönetimde görev alan tüm
arkadaşlarını, yol arkadaşlarını tebrik ediyorum,
hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Buyurun, tamamlayın lütfen.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Bununla birlikte kısa bir söz de şunun için
özellikle belirtmek istiyorum. Özgür Suriye Ordusu ile Türk Silahlı
Kuvvetlerimiz, askerlerimiz, Mehmetçiklerimiz birlikte
gerçekleştirdiği, terör koridorunun oluşturulmasına engel
olmak, bölgenin teröristlerden temizlenmesini temin etmek için
Özellikle
burada, uzun süredir, operasyonlar başladığı andan
itibaren, bu meşru Suriye muhalefetinin önemli bir parçası olan Özgür
Suriye Ordusunun âdeta terörle ilintili gibi gösterilmeye
çalışıldığını ve böylece Acaba burada
düzenlenen operasyonlara da bir gölge düşürülebilir mi? maksadıyla
hareket edildiğini, zaman zaman bu yönde sistematik açıklamalar
geldiğini ne yazık ki her beraber görmekteyiz. Burada tüm
Mehmetçikimizle beraber Özgür Suriye Ordusunun da bu mücadelede çok ciddi
emeği ve desteği vardır. Biz buradan onlara da teşekkür
ediyoruz tekrardan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Tunç, 60a göre söz vereceğimi söyledim.
Buyurun.
20.-
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, Bartın Milletvekili Muhammet
Rıza Yalçınkayanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Biraz
önce Bartın Millî Eğitim Müdürü Yaşar Demir hakkında
Cumhuriyet Halk Partisi Bartın Milletvekili Sayın Rıza
Yalçınkaya söz alarak bazı iddialarda bulunmuştur. Sayın
Müdürle görüştüm. Söz konusu iddiaların gerçek
olmadığını, bu sözleri kesinlikle sarf etmediğini, bu
konuda da bu iftiraları atanlar hakkında gerekli suç
duyurularında bulunduğunu ve bu iddiaları basın yoluyla
yayanlar hakkında da gerekli tekzipleri yaptığını
ifade ediyor. Bunu açıklığa kavuşturmak için söz
aldım.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Tanal, buyurun.
21.-
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Mustafa Kemal Atatürkü
saygı ve minnetle andığına ve Trakya şeker
yürüyüşüne herkesi beklediğine ilişkin açıklaması
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Öncelikle
Her fabrika bir kaledir. diyen Kurucu Liderimiz Mustafa Kemal Atatürkü
saygıyla ve minnetle anıyorum. Bu milletin kalelerini, şeker
fabrikalarını sattırmayacağız. Şeker
fabrikası vatandır, vatan satılamaz. Buradan herkesi 25 Martta
Lüleburgaza, şeker fabrikalarına sahip çıkmaya davet ediyorum.
Lüleburgaz eski Hükûmet Konağı önünde bu pazar saat 14.00te
Şeker vatandır, vatanı satmayız, sattırmayız.
diyeceğiz; Kurucu Liderimiz Mustafa Kemal Atatürk gibi Her fabrika bir
kaledir. diyeceğiz. Trakya şeker yürüyüşüne herkesi ellerinde
bayraklarla bekliyoruz.
Selam
ve saygılarımı iletiyorum, teşekkürler.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz.
Gündeme
geçiyoruz.
Başkanlığın
Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
Tezkereler
1.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığının, Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman
başkanlığındaki bir heyetin, Parlamentolar Arası
Birlik 138. Genel Kuruluna katılmak üzere 23-26 Mart 2018 tarihleri
arasında İsviçreye resmî bir ziyarette bulunmasına ilişkin
tezkeresi (3/1559)
14/3/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı İsmail Kahraman
Başkanlığındaki heyetin Parlamentolar Arası Birlik
138inci Genel Kuruluna katılmak üzere 23-26 Mart 2018 tarihleri
arasında İsviçre'ye resmî ziyarette bulunması hususu, 28/3/1990
tarihli ve 3620 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında Kanun'un 6ncı maddesi
uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
İsmail
Kahraman
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Şimdi,
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine
göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım.
VII.-
ÖNERİLER
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri
1.- HDP
Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu
Demir tarafından, AKP Hükûmetinin Afrin özelinde devreye koyduğu
politikaların Türkiye ve Orta Doğu halkları arasında yeni
ayrışmaları ve yıllar boyu sürecek gerilimleri bertaraf
etmek için TBMMnin devreye girerek bir yol haritası belirlemesi
amacıyla 20/3/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20
Mart 2018 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
önerisi
20/3/2018
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma
Kurulu 20/3/2018 Salı günü (Bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul
HDP
Grubu Başkan Vekili
Öneri:
20
Mart 2018 tarihinde İstanbul Milletvekili Grup Başkan Vekili Filiz
Kerestecioğlu tarafından (7170 grup numaralı) AKP Hükûmetinin
Afrin özelinde devreye koyduğu politikaların Türkiye ve Orta
Doğu halkları arasında yeni ayrışmaları ve
yıllar boyu sürecek gerilimleri bertaraf etmek için TBMM'nin devreye
girerek bir yol haritası belirlemesi amacıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisine verilmiş olan Meclis araştırması önergesinin
diğer önergelerin önüne alınarak görüşmelerinin 20/3/2018
Salı günkü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Öneri üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına ve öneri
sahibi olarak Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman
konuşacaktır.
Sayın
Adıyaman, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
HDP
GRUBU ADINA MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; grup önerimiz üzerine söz
almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, 2011 yılında Suriye iç savaşı
başladı -çok kısaca bir geçmişi hatırlayalım- ve
iç savaşla birlikte, AKP Hükûmeti üç temel husus üzerinde bir siyaset
oluşturdu. Birincisi, Şamda mevcut olan Beşar Esad rejimini,
diğer bir deyişle Şii rejimini kısa sürede devirip Sünni cihatçı
bir iktidarın oluşmasını siyasi olarak hedefledi.
İkinci hedefi, her ne olursa olsun, süreç nasıl gelişirse
gelişsin, Kürtlerin orada bu süreç içerisinde bir statü elde etmesini
engellemekti. Üçüncü siyasi hedefi ise ülke içinde olağanüstü hâl rejimi
benzeri totaliter bir baskı rejimi inşa edip dolayısıyla
siyasal iktidarını savaş konsepti üzerinden devam ettirmekti. Bu
üç hedeften birincisi yani rejimin devrilmesi hususu, işte Bir iki ay
içerisinde devrilip Şamda namaz kılınacak. hayalleri bir
şekilde iflas etti. İkinci ve üçüncü hayaller
Maalesef, 15 Temmuz
darbe girişimiyle birlikte zaten ülke olağanüstü hâlle yönetilmeye
başladı, tam totaliter bir rejim ülkede hâkim ve AKPye biat edenler
dışında hiçbir yurttaşın güvencesi yok. Diğer
siyasi hedefi ise Kürtlerin Suriyede bir statü elde etmemesiydi. Bunun
birincil hedefi de ya da en zayıf halkası da Afrindi. Çok
detayına girmeyeceğim ama Rusyayla yapılan birtakım gizli
pazarlıklar sonucu, neticede, 20 Ocak 2018de Afrine bir harekât
başlatıldı, Cumhurbaşkanının deyimiyle Afrin
savaşı başlatıldı. Dolayısıyla, Afrin
savaşının ikinci gününde de AKP Genel Başkanı ve
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan aynen şunu söyleyerek,
HDPliler için, Adım adım takip ediliyorsunuz. diyerek bizi tehdit
etti.
24
Şubatta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi bir karar
aldı, bir ay süreyle insani yardımların ulaşması
açısından tüm Suriyede ateşkes ilan etti, Türkiye buna
uymadı. Uluslararası birçok kurum ve kuruluş yine
çağrılarda bulundu, yine kabul edilmedi. Neticede, 15 Mart tarihine
geldiğimizde Birleşmiş Milletlerin bu kararları Avrupa
Parlamentosunda da onaylandı, Avrupa Parlamentosu çağrılar
yaptı ve AKP iktidarı tarafından hiçbir şekilde ciddiye alınmadı.
Dolayısıyla, Afrinde hedef terör. denildi, oysa bütün Suriye iç
savaşı boyunca barış adası olan Afrinde, en
başta bütün uluslararası kuruluşların ve en önemlisi de
Birleşmiş Milletler ile Suriye İnsan Hakları Gözlemevinin
raporlarına göre birçok sivil hayatını kaybetti.
Neticede, sadece siviller hayatını
kaybetmedi, tarihî eserler tahrip edildi, Ain Dara gibi ve en son, 59uncu
günde Suriyedeki silahlı güçler daha fazla tahribat ve sivillerin
ölümünün gerçekleşmemesi için Afrinden çekildiklerini
açıkladılar. Akabinde ne oldu? ÖSO çeteleri ve TSK güçleri Afrine
girdi. Peki, ilk yapılan şey ne oldu? Yarın Nevroz. Kürtler
için tarihî bir öneme sahip olan, efsanevi bir kahramanın, zulme,
diktatörlüğe, totaliterliğe karşı direniş sembolü olan
Demirci Gâvenin heykeli tahrip edildi. Demirci Gâvenin heykeli Kürtlerin
herhangi bir örgütüne ait değil, bütün Kürtlerin ortak malı.
Dolayısıyla yapılan tahribat bütün Kürtlerin, istisnasız
tüm Kürtlerin bilinçaltında büyük bir tahribattır, kültürüne,
tarihine yapılan büyük bir saldırıdır. Bu
saldırıyı şiddetle, nefretle kınıyorum. Her ne
kadar ÖSO bunu yapıyorsa da arkasında AKP iktidarının
desteği olduğunu hepimiz biliyoruz.
Zamanım sınırlı ama az önce de
ifade edildi, sürekli ifade ediliyor, Afrin başta olmak üzere girilen her
toprak parçasına Türk Bayrağı dikiliyor. Değerli
arkadaşlar, Suriye egemen bir devlet, ya bunun farkında
değilsiniz ya da hamaset adına siz siyaset yapıyorsunuz.
Başka egemen bir devletin toprağına bayrak dikmenin hukuki ve
siyasi sonuçları var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) Tamamlayabilir
miyim Başkanım?
BAŞKAN Tamamlayın, buyurun.
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) Bugün bol
keseden atıyorsunuz ama yarın uluslararası hukuk ve
uluslararası siyaset açısından bunun bedelleri çok
ağırdır. Belki sizler iktidarda olmayacaksınız ama bu
bedelleri Türkiye halkları ödeyecek, Türkiye Cumhuriyeti ödeyecek. Ama
kalkıyorsunuz, işte sanki Afrin Türkiyenin herhangi bir vilayeti,
her tarafa Türk Bayrağı
Ve bizatihi bu işin sorumlusu olan
siyasal iktidar ve onun mensupları, işte Afrin'de ya da Suriyenin
başka bir bölgesinde bayrağı nasıl
dalgalandırdıklarını söylüyorlar. Siz ya uluslararası
hukuku bilmiyorsunuz
KAMİL AYDIN (Erzurum) Sana ne? Seni niye
zorluyor?
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Devamla) Gerçekten
uluslararası hukuku bilmiyor musunuz, uluslararası diplomasiyi
bilmiyor musunuz? Yarın Suriyede bütün bu meseleler çözülünce bunun
uluslararası yaptırımları ne olacak? Hiç bunu
hesaplamıyor musunuz? Yani salt Oy konsolide edelim, tabanı
konsolide edelim. diye ülkeyi uluslararası hukukta, uluslararası
siyasette zora sokmanın bir anlamı da yoktur diyoruz.
Dolayısıyla, umarım önergemiz kabul
edilir, bir Meclis araştırması komisyonu kurulması kabul
edilir; kabul edilmeyeceğini de tabii, biz biliyoruz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Ardahan Milletvekili Öztürk Yılmaz.
Buyurun Sayın Yılmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖZTÜRK YILMAZ (Ardahan) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Önemli
bir aşama. Tabii, Suriyede başlayan bu olayların sebeplerini
önce anlamak lazım. Sebepleri de Hükûmetin Suriye politikasının
iflas etmesi ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin büyük bir maliyet üstlenerek bu
yanlışları düzeltmesidir.
Şimdi,
Afrinde yerel meclisin oluşturulması olumlu bir gelişmedir.
Bununla ilgili biz geçen hafta bir öneride bulunmuştuk, benzer bir
şeyin yapılması olumludur, en azından yerel halkta bir
sahiplenme duygusu yaratacaktır; onu belirtmek istiyorum.
İkincisi:
Oradaki yerel güçlerle Türkiyeye müzahir, yerel halka müzahir, onlardan olan
güçlerle en azından bir emniyet kuvvetinin oluşturulması da
önemlidir; onu da belirtmek istiyorum.
Üçüncüsü:
Bu konu kesinlikle iç siyasete malzeme yapılmamalıdır.
Dördüncüsü:
ÖSOyla ilgili bu zamana kadar yapmış olduğumuz
uyarıların esasen burada, Afrinde önemli ölçüde gerçek olduğunu
bir kere daha gördük. Türk Silahlı Kuvvetlerinin buradaki
davranışları her türlü övgüye değerdir ama ÖSOyla ilgili
ciddi kaygılar vardır; onu belirtmek isteriz.
Yerel
halkın kazanılması önemlidir. Yani PKKnın
yapılanması çökertilmiştir, KCK yapılanması
çökertilmiştir, kanton ilga edilmiştir ama artık yereldeki
Kürtlerin kazanılması, Türkmenlerin kazanılması ve yerel
halkın kazanılması önemlidir. O nedenle, yerel halkın
tarihten gelen simgelerine esasen saygı gösterilmesi bizim tarihsel olarak
hep alışık olduğumuz, Türk milletinin alışık
olduğu şeylerdir, buna da azami ölçüde özen gösterilmesi
gerektiğini belirtmek istiyoruz. Elbette kentteki PKKnın
bayrakları indirilecek, oradaki PKKya ait olan bütün unsurlar defedilecek
ama Demirci Gâve heykelinin, esasen bu bizim bildiğimiz, tarihsel bir
öneme sahip bir heykelin yıkılması da uygun
olmamıştır.
Şimdi,
önemli olan bundan sonraki sürecin nasıl işleyeceğidir. Bu süreç
nasıl cereyan edecektir? Bizim bir an önce imar faaliyetlerine, oradaki
güvenliğe önem vermemiz ve oradaki yerel meclis marifetiyle halkın en
azından kendi bulunduğu bölgede bazı yetkiler kullanmasına
cevaz vermemiz önem ve öncelik taşıyacaktır. Türkiye'nin zaten
bunu yapması durumunda bu bölgenin başka bölgeler açısından
da örnek teşkil edebileceği ve o da esasen yumuşak gücün bir
noktada da ilerlemesine katkı sağlayabileceğini söyleyebiliriz.
Aksi takdirde burada kullanılacak lisan veya burada yerel halkla olacak
ilişkilerde oluşturacağımız müktesebat bizim bu
bölgede kabul edilirliğimizi artıracağı gibi,
eleştirilere de konu olabilecektir duruma göre.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Cümlenizi tamamlayın lütfen.
ÖZTÜRK
YILMAZ (Devamla) - Ayrıca uluslararası toplumun buradaki
bakış açısının da iyi irdelenmesi lazım.
Şimdi,
bu Afrin konusunu başka yerlerle karıştırmamak lazım,
Menbic'le ve Fırat'ın doğusuyla karıştırmamak
lazım. Afrin'de Rusya'nın bir şekilde örtülü bir onayı
vardı ama Menbic'te ABD'nin ve onun himaye ettiği PKK ve diğer
unsurların bir direnci olacaktır.
Burada
diplomasinin sonsuza kadar ve önemli ölçüde kullanılması, esasen tek,
münferit hareket edilmekten ziyade, diğer bölgesel aktörlerle,
İranla, Irakla, Şam'la ve bütün unsurlarla hareket edilerek bir
hareket tarzı belirlenmesinin yararlı olacağını
düşünüyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına Samsun Milletvekili Erhan Usta
konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Usta. (MHP sıralarından alkışlar)
MHP
GRUBU ADINA ERHAN USTA (Samsun) - Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, bu vesileyle Afrin
Harekâtı'nı başarıyla tamamlayan Türk Silahlı
Kuvvetleri mensuplarını tebrik ediyorum, Cenab-ı Allah hepsinden
razı olsun. Çünkü Afrin Harekâtı, uluslararası
sözleşmelerden doğan, Türkiye'nin meşru müdafaa hakkı
temelinde yapılmış bir harekâttır. Hiçbir şekilde
kimse bunu başka bir noktaya çekmesin. Oradan ciddi bir terör tehdidi
altındaydı Türkiye ve bizim beka mücadelemiz kapsamında Türkiye
oraya karşı bir harekât yapmıştır. Bu harekât meşru
bir harekâttır, doğru, haklı bir harekâttır. Ayrıca
şimdi sonuçlarını görmeye başlıyoruz, bu harekât
sonrasında Afrin terörden temizlendikten sonra Afrinliler vatanlarına
kavuşacaktır; bu da bu harekâtın diğer bir
amacıydı.
Tabii
konunun, hiçbir şekilde, siyaset malzemesi yapılmasının
doğru olmadığını biz de burada ifade etmek isteriz.
Afrin Harekâtının bu kadar uzun sürmesinin nedeni -bunu hep
söylüyoruz- Türkiye'nin sivil hassasiyetidir. Türkiye, Türk Silahlı
Kuvvetleri sivillere zarar gelmemesi açısından son derece hassas
davranmıştır ve hiçbir sivil kaybı oluşmadan bu
harekât tamamlanmıştır.
Bu
grup önerisinde bahsedildiği şekilde Afrin asla bir barış
adası olmamıştır, bir terör yuvasıdır. İç
savaştan kaçan on binlerce Suriyeli değil on binlerce terörist
Afrin'e gitmiştir; biz bunları Afrin'de gördük. Dolayısıyla
gittikleri yerde de yaptıkları ilk işin tapu ve nüfus
kayıtlarını yakmak olduğunu da herhâlde bilmeyen yoktur.
Oradan kaçan insanlar da Türkiyeye
sığınmışlardır. Yani burası bir
barış adası olsaydı oradan insanlar kaçmazlardı. Orada
tutulanlar da zorla, canlı kalkan yapılmak için orada
tutulmuşlardır. PKK/YPG'nin çocuk savaşçıları
nasıl kullandığı, çocukları nasıl bu terörist
faaliyetlerinde kullandığı Birleşmiş Milletlerin,
Uluslararası Af Örgütünün ve insan hakları komisyonlarının
raporlarına zaten yansımıştır; vaktim
sınırlı olduğu için bunları söylemeyeceğim.
Dolayısıyla Türkiyeyi insan haklarına aykırı
davranmakla suçlayanlar Türk milletinin bağrına
bastığı milyonlarca Suriyeliye ne diyeceklerdir?
Kentin
hasar görmemesi için teröristler güya kenti terk etmişlerdir. Hâlbuki, 58
gün mücadele ediyorsun, artık Türk milletinin ve Türk ordusunun
kararlılığı karşısında kaçıp
gitmişlerdir; bunu da böyle tespit etmek lazım.
Diğer
bir şey: Siz orada PKK, YPG bayrağından rahatsız
olmayacaksınız, o bayraklar orada asılıyken buranın
bir devlet olduğunu unutacaksınız, Türk Bayrağından
rahatsız olacaksınız; böyle bir şey olmaz. Bu, PKK
ağzı arkadaşlar, bunu kim söylerse söylesin bu PKK
ağzıdır, bunu çok net bir şekilde görmek lazım.
Ayrıca
diğer bir husus; Türk ordusu hiçbir şekilde orada yağmalamaya
katılmamıştır, yağmalama içerisinde
bulunmamıştır. Basına yansıyan birkaç yağmalama
örneği Özgür Suriye Ordusu açısından vardır, bunun da daha,
doğru olup olmadığı bilinmemektedir; bunların
bakılıp test edilmesi lazım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen siz de.
ERHAN
USTA (Devamla) Velev ki doğru olsun, ki değil, doğru
olduğunu hiçbir şekilde düşünmüyorum çünkü bizim orada
denetimimiz devam ediyor, velev ki doğru olsun, bir iki tane münferit
olaydan dolayı böyle bir zaferi, böyle bir mücadeleyi gölgelemek, bunu
itibarsızlaştırmak hiçbir şekilde iyi niyetle
bağdaşmaz.
Dolayısıyla,
nereden bakarsak bakalım
Bir de, Afrin meselesinde, Afrin Harekâtı
arkadaşlar, hiçbir şekilde Kürtlere karşı filan
değildir, Afrin Harekâtı teröristlere karşıdır. Yani
teröristlere karşı bu harekâtın yapılmasından
rahatsız olanlar varsa onlara diyecek bir şeyim yoktur. Özgür Suriye
Ordusunun içerisinde de Kürtlerin olduğunu hepimiz biliyoruz.
Dolayısıyla bu harekât doğru bir harekâttır, bu harekât
hiçbir şekilde uluslararası alanda bizim elimizi zayıflatacak
bir harekât değildir. Türk düşmanları, elbette, ne kadar
doğru yaparsak yapalım, rahatsız olacaktır. Türk
düşmanlarının safında yer almamak gerekir diye
düşünüyorum.
Genel
Kurulu saygıyla selamlarım. (MHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Usta.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Özellikle, önerge bize ait
olduğu için, önergemiz üzerine Bayraktan rahatsız olanlar, orada
başka bayraklardan rahatsız olmayıp o bayrağın
dikilmesinden rahatsız olanlar
gibi, tamamen Bu terör
ağzıdır. diyerek açık bir sataşmada bulunmuştur.
Tamamen de kapsamından çıkartıp
ERHAN
USTA (Samsun) Tespit yapıyoruz. Yanlışlık var mı?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Tespit uluslararası
hukuka aykırıdır. Arkadaşımız cevap verecek.
ERHAN
USTA (Samsun) Hayır, hayır, hiçbir şekilde yok.
BAŞKAN
Sayın Adıyaman, buyurun.
Lütfen,
yalnız hassas bir konu, konuşmalarımızın nereye
varacağını düşünerek konuşalım.
Süreniz
iki dakika.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyamanın, Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın HDP grup önerisi üzerinde MHP Grubu adına
yaptığı konuşması sırasında Halkların
Demokratik Partisine sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET
EMİN ADIYAMAN (Iğdır) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Birincisi:
Doğrusu, benim ifade ettiğimi bütün Parlamento biliyor.
Uluslararası hukuk açısından, kim olursa olsun, egemen bir
ülkenin topraklarında farklı bir ülkenin bayrak
dalgalandırması hem uluslararası siyaset hem uluslararası
hukuk açısından son derece sakıncalı ve
yaptırımları olan bir konudur, birincisi bu.
İkincisi:
Afrinden şu an itibarıyla 450 bin insan göç etmiş
durumdadır. Evet, orada bir Meclis oluşturuluyor, oluşturulmaya
çalışılıyor ama Afrinin demografik yapısı
değiştirildiği için oluşturuluyor. Çünkü Afrin halkı
450 bin terörist mi vardı Afrinde? Afrinin yüzde 85-90ı Kürttü.
Şimdi ne oldu da 450 bin Kürt, terörist miydi, Afrini boşalttı
gitti? Bunun yerine kim gelecek? Bunun yerine, çok açık
Başından
beri Hükûmetin ifade ettiği, açığa vurduğu, defalarca
itiraf ettiği bir husus var. Boşaltılan Afrinin demografik
yapısı değiştiriliyor. Onun yerine, yandaş olan, büyük
ihtimalle Türkiyeye yerleşmiş ÖSO ve cihatçı grupların
aileleri yerleştirilecek. Çok iyi biliyoruz ki burada başka bir husus
da ister ÖSO ister başka bir çete, kim ne yaparsa yapsın sonuçta bu
çeteler, bu örgütler uluslararası hukuk açısından ya örgüt ya
terör örgütü vesaire görülecek ama Türkiye Cumhuriyeti bir devlet,
dolayısıyla orada gelişecek her türlü olumsuzluğun yaptırımı
hukuksal bir statüsü olan, meşruluğu olan Türkiye Cumhuriyeti
devletinden sorulacaktır. Tabii ki, işte, yarın ÖSOdan
sorulmayacak. ÖSO olacak mı olmayacak mı o da ayrı bir
tartışma konusu ya da başka bir örgüt. Dolayısıyla
bizim vurgulamak istediğimiz bu. Onun için, böyle algı
operasyonları üzerinden Afrinde öyle teröristler, şu, bu, 450 bin
terörist var. falan
Bunlar tamamen algı operasyonları, gerçeği
de ifade etmiyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MEHMET
EMİN ADIYAMAN (Devamla) Peki, teşekkür ediyorum.
IV.- OTURUM
BAŞKANLARININ KONUŞMALARI (Devam)
2.- Oturum
Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydının, Zeytin
Dalı Harekâtının tamamen uluslararası meşruiyete
dayandığına, Kürtlere karşı bir mücadele
yürütülüyormuş algısının yanlış olduğuna ve
bu harekâtı başarıyla sonuçlandıran tüm güvenlik güçlerini
yürekten tebrik ettiğine ilişkin konuşması
BAŞKAN
Yalnız, algı operasyonlarının yapılmaması
gereken çok önemli ve hassas bir konu ve bu anlamda da tamamen
uluslararası meşruiyete dayanan bir harekât. Birleşmiş
Milletlerin 51inci maddesi çok açık ortadadır.
Yine,
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin sair defalar
aldığı kararları var. Terörle mücadeledir. Burada,
özellikle -yani ben de inciniyorum- sanki orada Kürtlerle bir mücadele
varmış gibi, Kürtlere karşı bir mücadele
yürütülüyormuş gibi bir algı yanlış bir algıdır.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MEHMET
EMİN ADIYAMAN (Iğdır) Yani Sayın Başkan
BAŞKAN
- Tam tersine, Kürtlerin de Kürt kardeşlerimizin de huzuru, bölgenin de
huzuru ve Türkiyenin de bekası için terörle ve terör unsurlarıyla
verilen bir mücadeledir ve bunu bir Kürt Meclis Başkan Vekili olarak ben
burada ifade etmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Yani burada, bu harekâttan dolayı, harekâtı
gerçekleştirenlerin tebrik edilmesi lazım. Tek bir sivilin burnu
kanamadan, 58 gün boyunca, onun için âdeta iğneyle kuyu kazarak
yapılan bir mücadeledir. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Orada 10 bin kilometre, 11 bin kilometre öteden gelen, dalgalanan bayraklar
var, başka ülkelerin bayrakları var, terör örgütlerinin
bayrakları var.
MEHMET
EMİN ADIYAMAN (Iğdır) Onlara da karşıyız.
BAŞKAN
- Ve emperyalist bir iddiayla değil, tamamen insancıl bir
yaklaşımla
Hem oradan Türkiyeye sızan teröristleri önlemek hem
saldırıları önlemek, Türkiye'nin de bekası, bölgedeki tüm
Kürt kardeşlerimizin de huzuru için bu harekât gerekliydi ve bu
harekâtı başarıyla sonuçlandıran tüm güvenlik güçlerini de
bir kez daha ben de yürekten tebrik ediyorum, kutluyorum. (AK PARTİ ve MHP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan,
söz talebim vardı.
BAŞKAN
- Buyurun Sayın Kerestecioğlu, önce size söz vereyim.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
22.-
İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, Genel Kurulda
ifade edilen düşüncelere Oturum Başkanının değil
iktidar partisinin cevap vermesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Şimdi, öncelikle
herhâlde bunda bir anlaşarak Genel Kurula başlamamız lazım.
Biz hukuk bilen insanlarız, uluslararası hukuktan bahsediyoruz.
Burada atılan laflar Amerikan bayrağına bir şey
demediniz... Şimdi, Amerikan bayrağına hayatımız
boyunca bir şey dedik eğer işgalciyse ama kalkıp bunu
diyecek olan bizler değiliz.
KAMİL
AYDIN (Erzurum) Demediniz, demediniz. Kürsüden duymadık, kürsüden
söyleyin.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Biraz susarsanız ben
de laflarıma devam edip anlatacağım.
KAMİL
AYDIN (Erzurum) Muhatabın ben değilim.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Bunu diyecek olan, o
topraklar kiminse onlardır. Burada dikkat çekilmek istenen şey:
Gidilip de başka bir ülkeye bayrak dikilmez, bunun sonuçları
vardır. diyoruz. Siz bu görüşe katılmayabilirsiniz, dersiniz
ki: Hayır, biz başka bir moda geçtik, artık bizim dış
politikamız böyle ilerleyecek -ilk başta ben bunu söyledim zaten-
bundan sonra fetih yapacağız, gideceğiz bayrak dikeceğiz,
bunu edeceğiz, şunu yapacağız. Çünkü bu laflar
kullanılıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Tamamlayayım.
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Ama, bütün bunlar bir
kenara, bunların hepsi birer düşüncedir. Eğer biz burada
bunları bu hafta konuşacaksak doğru dürüst
konuşacağız ve eğer buna karşı bir düşünce
söylenecekse rica ediyorum ki siz değil, iktidar partisi cevap verecek.
Yani siz burada tarafsızlığını korumak durumunda olan
bir kişisiniz ve ben şunu gösterdim. Burada giden şey Demirci
Gâvenin heykeli, tamam mı, Demirci Gâvenin heykeli. Bunu istemeyenler
olabilir ama sizin bunu istemediğinizi düşünmüyorum. O zaman lütfen
buradan görüş belirtmeyin, İlknur Hanım belirtsin,
başkaları belirtsin, iktidar belirtsin çünkü biz bunun
sıkıntılarını iki haftadır yaşıyoruz,
özellikle geçen hafta hatta şiddetle sonuçlanan durumlarını da
gördük.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Aynı şeyleri
yaşamamak için ben de bir grup başkan vekili olarak bunu ifade etmek
istedim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Ama
şunu ifade edeyim: Eğer Türkiye Cumhuriyeti yabancı unsurlarla
mücadele ediyorsa, terör örgütleriyle mücadele ediyorsa çok açık ve net
bir şekilde tarafımı koyarım. Yani burada herkesin
aynı yönde taraf koymasını da bekleriz; bu, doğal
hakkımızdır, bu milletin bizden beklediğidir. (AK
PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
Onun
dışında, bir işgalci mantıkla değil...
Bakın, Cerablusta da oldu, 100 binin üzerinde Cerabluslu gitti, oraya
yerleşti. Afrini Afrinlilere bırakacağız.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) 450 bin kişi
göçmüş.
BAŞKAN
İşgalci bir mantıkla değil, bir fetih
mantığıyla değil, tamamen terör örgütlerine karşı
düzenlenen bu mücadelede hepimizin safını çok açık ve net bir
şekilde ortaya koyması lazım.
MEHMET
EMİN ADIYAMAN (Iğdır) 450 bini geri mi getireceksiniz?
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın
Başkanım, o zaman başta sorduğum sorulara cevap verin. 450
bin kişi nereye göçtü? Bizim dış politikamız nedir? Bundan
sonraki proje nedir? Dışişleri Bakanı gelsin, Hükûmet
adına bir bakan burada cevaplasın. Bunun muhatabı siz
değilsiniz. Burada biz, Mecliste, milletvekili olarak halkımız
adına soru soruyoruz. Bu soruları cevaplasın Hükûmet burada.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
Usta, buyurun, siz de sisteme girmişsiniz.
23.- Samsun
Milletvekili Erhan Ustanın, Türkiyenin meşru müdafaa
hakkını kullandığına ve bu hakkın
kullanılmasından kimsenin rahatsız olmaması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ERHAN
USTA (Samsun) Bir defa şunu söyleyeyim önce: Bu sorunun muhatabı
buradaki her milletvekilidir.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Ya nasıl her
milletvekilidir?
ERHAN
USTA (Samsun) Türkiye Cumhuriyeti devletindeki, Türkiye Cumhuriyeti
Parlamentosundaki her milletvekili böyle bir sorunun, böyle yanlış
bir sorunun muhatabıdır; onu söylemek lazım.
Şimdi,
Birleşmiş Milletler Antlaşmasının -Genel Kurulunun-
51inci maddesi kapsamında meşru müdafaa hakkımız var.
diyoruz. Bakın, uluslararası kamuoyunu izleyin, hiçbir
uluslararası örgüt, hiçbir devlet Türkiyenin buradaki bu
harekâtının meşru olmadığını söylemedi ancak
şunu söyleyebildiler: Aman sivillere dikkat edin, şöyle böyle...
Şimdi, burada bunun ötesinde bir şey söyleniyor, bunu çok iyi anlamak
lazım. Yani nedir buradaki amaç? Yani düşmanın dahi söyleyemediğini
Türkiyede Parlamentoda birileri söylüyorsa Bu harekât meşru değil.
diyorsa burada bir sorun var demektir. Herkesin kendisine bu anlamda dikkat
etmesi lazım.
Evet,
Suriyenin toprak bütünlüğünü başından itibaren Türkiye
Cumhuriyeti devleti savunmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti devletinin temel
politikasıdır, egemen bir devlettir ama bunu söylerken şuna da
dikkat etmek lazım.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Lütfen toparlayalım.
Buyurun.
ERHAN
USTA (Samsun) Sömürge bir terör devleti oluşturulmaya
çalışılıyor, buna sesimizi çıkarmayacağız,
aynı zamanda hem burada bir sömürge terör devleti oluşturacaksın
hem de oradan Türkiyeye sürekli bir terör bombardımanı
yapacaksın ve sınırlarımızın dibinde olan bu
olaya karşı Türkiye sessiz kalacak, Türkiyeden bunu bekleyeceksin,
böyle bir şey olamaz. O yüzden, dediğimiz gibi, Türkiye
uluslararası sözleşmelerden, uluslararası anlaşmalardan
kaynaklanan meşru müdafaa hakkını kullanmıştır,
bu hakkın kullanılmasından kimse rahatsız olmasın. Bir
tane dahi sivilin burnu kanamamıştır. 7 tane sivil dün
hayatını kaybetmiştir. O, PKKnın giderken
tuzakladığı bombalar nedeniyle olmuştur.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkürler.
Sayın
İnceöz, buyurun.
24.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Türkiyenin gerek ulusal gerek
uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını
kullandığına ve bir işgalci ülke gibi gösterilmeye
çalışılmasının kabul edilebilir olmadığına
ilişkin açıklaması
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
burada özellikle şunu belirtmek istiyorum ki bugüne kadar Afrindeki
operasyon, Zeytin Dalı Operasyonu başlamadan önce pek çok
açıklamalarda bulunduk Türkiye olarak. Baştan beri Suriye
politikasında şunun çok net olarak altını çizdik:
Suriyenin parçalanmasına asla izin verilmeyeceğini, toprak
bütünlüğünün korunması gerektiğini ve bu operasyon
başlarken de Türkiyenin gerek ulusal gerek uluslararası hukuktan
kaynaklanan haklarını kullanacağını, meşru bir
müdafaa hakkı olduğunu, özellikle süreç başladığından
itibaren, gerek Suriyedeki o iç karışıklık
başladığından itibaren, toprak bütünlüğünün
bozulmamasına ilişkin deklare ettik gerekse Zeytin Dalı
Operasyonu başladığında bunun Türkiye açısından
bir meşru müdafaa hakkı olduğunu, hem güvenliği
açısından hem uluslararası hukuktan doğan
haklarını korumak, kullanmak adına hem de oradan göç eden 3,5
milyon Suriyelinin tekrar kendi vatanlarına dönebilmeleri için terörden,
terör unsurlarından, teröristlerden arınmasına ilişkin bir
operasyon olduğunu baştan itibaren altını çizerek deklare
ettik tüm dünyaya.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayalım lütfen.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Bu, bir kere tartışmasız. Bunun
Parlamentoda aksi yönde, bazı kelime oyunlarıyla sanki bir
işgalci ülkeymiş gibi gösterilmeye
çalışılmasının, ne yazık ki Parlamentoda bunun
dillendirilmesinin gerçekten kabul edilebilir bir durum
olmadığını özellikle belirtmek istiyorum. Burada birileri,
operasyon sürerken, endişelerini vesairelerini paylaştı.
Bakın, operasyonun bu kadar uzun süre sürmesinin sebebi, tıpkı
geçmiş dönemde, 7 Haziran 2015ten sonra Diyarbakırda nasıl
sivillerin burnu kanamasın diye askerimiz, Emniyetimiz hassasiyet
gösterdiyse burada da aynı hassasiyeti göstermesidir. Bugün
60ıncı gününe gelmiş, orada bir tek sivilin zarar görmesi
istenmedi. Ama terör ve teröristlere, terör gruplarına, terör
unsurlarına baktığımızda
Bir askerimizin nasıl
şehit olduğunu biliyorsunuz, Kuran-ı Kerimin -ki kutsal
kitabımız bizim inancımız gereğince- arkasına bir
bomba tuzağı kuruluyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Sayın Başkanım, sözlerimi tamamlamak
istiyorum.
BAŞKAN
Lütfen tamamlayalım.
Buyurun.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Daha birkaç gün önce, yine, bırakıp gittikleri
yerlerde bir bombalı tuzakla Özgür Suriye Ordusundan 4 asker ve 7 sivil
hayatını kaybetti. Neden? Buradaki YPGnin, PKKnin geride
bıraktığı, kurmuş olduğu tuzaklardan.
Yine
aynı hassasiyetle binaların içi temizlenene kadar orada özellikle
sivillerin girmesine izin verilmemekte.
Bir
bakıyorsunuz, tuzakları kuran kim, elleri silahlı kim? Bir
bakıyorsunuz, oradaki bölge insanının düzenini,
yaşamını, hayatını, inancını, her
şeyini tehdit eden kim? Teröristler, terör unsurları.
Dolayısıyla bölgenin terörden temizlenmesine yönelik
Burada sanki
oradaki Kürtlere bir düşmanlık var gibi
Bakın, o bölge
temizlendikten sonra Kürt, Türk, Arap, kimlerse bölgenin, toprakların
sahipleri orası da onların. Tıpkı Fırat Kalkanı
Operasyonunda olduğu gibi -ki biraz evvel siz de deklare ettiniz, ilan
ettiniz- temizlendikten sonra yine o bölge insanının
yaşayacağı alanların oluşturulması, Türkiye'nin
kimsenin toprağında gözü olmadığını
Ama kimse
kusura bakmasın, hemen güneyimizde terör koridoru oluşturulacak,
terör devleti
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray)
kurmak istenecek, buna da Türkiye sessiz kalacak!
Kimse bizden sessiz kalmamızı beklemesin arkadaşlar. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler.
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP
Grubunun, Grup Başkan Vekili İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demir tarafından, AKP Hükûmetinin Afrin özelinde
devreye koyduğu politikaların Türkiye ve Orta Doğu halkları
arasında yeni ayrışmaları ve yıllar boyu sürecek
gerilimleri bertaraf etmek için TBMMnin devreye girerek bir yol haritası
belirlemesi amacıyla 20/3/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis araştırması
önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Mart 2018 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN
Gruplar adına son söz, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına
Hatay Milletvekili Orhan Karasayara aittir.
Buyurun
Sayın Karasayar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA ORHAN KARASAYAR (Hatay) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Suriye'nin kuzeybatısında Afrin
bölgesinde konuşlanan terör örgütü unsurlarının gerek dost ve
kardeş bölge halkının gerek sınırlarımıza
yakın yaşayan halkımızın can ve mal güvenliğine
yönelttiği tehlike, son dönemde artan taciz atışları ve
saldırıyla ileri düzeye taşınmıştır. Bu
nedenle ülkemiz 20 Ocak 2018 tarihinde hem PKK ve uzantıları PYD,
YPG, KCK hem de DEAŞa mensup teröristleri etkisiz hâle getirmek,
ayrıca dost ve kardeş bölge halkını zulümden kurtarmak için
Afrin bölgesinde Zeytin Dalı Harekâtını
başlatmıştır. Türkiyenin, sınırında
herhangi bir terör unsurunun mevcudiyetine müsamaha göstermesi mümkün
değildir. Bu terör örgütlerinin varlığı ulusal
güvenliğimiz ve sınırlarımızın güvenliğini
tehdit eder hâle gelmiştir. PKK, PYD, DEAŞ, bunların hepsi eli
kanlı terör örgütüdür. Biz, terör örgütleriyle amansız mücadele eden
bir ülkeyiz. Terörle mücadelemiz sadece ülkemiz için değil, aynı
zamanda Suriye, bölgemiz ve dünya barışı içindir. Allah,
Mehmetçikimizin, kahramanlarımızın yâr ve
yardımcısı olsun.
Türkiye
sivillere zarar vermeden, yerleşim yerlerini yakıp yıkmadan ve
bölgede tahribata yol açmadan bir askerî harekâtı başarıyla
yürütmüştür. Bundan dolayı Türkiyeyi takdir etmesi gerekenlerin hâlâ
yalan ve yanlış bilgilerle algı oluşturmaya
çalışmaları Türkiye düşmanlığıdır.
Türkiye, kınayıcının kınamasına bakmadan,
kimseden de takdir beklemeden doğru olanı yapmaya ve bildiği
doğru yolda ilerlemeye devam edecektir.
18
Mart günü Afrin şehir merkezi teröristlerden temizlenmiştir. Bölge
halkının en kısa sürede evlerine kavuşmaları için
gereken her türlü adım atılacaktır. Afrin şehir merkezinde
mayın ve patlayıcı maddelerin tespiti için çalışmalar
devam etmektedir. Harekât, terör unsurları bu bölgeden temizlenene dek
sürecektir.
Türkiyenin
bu çabası Suriyenin toprak bütünlüğünün ve birliğinin
korunmasına da katkı yapacaktır. Türkiye, Suriyede halkın
iradesini yansıtacak, ülkede gerçek bir siyasi değişimi
başlatacak ve ülkeye barış, istikrar ve güvenliği getirecek
bir geçiş sürecinin hayata geçirilmesi yolunda gayretle verdiği
desteği sürdürecektir.
Hatay
ilimiz olarak şu anda bölgemizde 500 bin Suriyeli misafir
barındırıyoruz. Hatay halkımız altı buçuk
yıldır bu atmosfer içerisinde yaşayan bir halk. Zeytin Dalı
Harekâtı, Afrin Operasyonu bütün bölge halkı tarafından çok
olumlu karşılandı. Bunun, sınırlarımızı
korumak, güvenliğimizi muhafaza etmek, terörü bölgeden silip atmak için
yapıldığını halkımız çok iyi biliyor. Hatay
zamanında Fransız işgali görmüş, Kurtuluş
Savaşı geçirmiş olarak ve oralardan da yüzünün akıyla
çıkmış bölge olarak bugün aynı ruhu yaşatıyor.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen siz de.
ORHAN
KARASAYAR (Devamla) Bizim enerjimiz bir kez daha arttı. Onlar bize
diyorlar ki Allah sizleri başımızdan eksik etmesin. ama biz
karşılığında Allah bu milleti
başımızdan eksik etmesin. diyoruz. Böyle bir milletle yola
gitmek kolay. Bunu biz 15 Temmuzda da yaşadık, şimdi Afrin
Operasyonu sırasında da yaşıyoruz. Zaten tüm sizlerin de,
dünyanın da gördüğü gibi Afrindeki komşularımız Türk
askerlerini görünce ne yapacaklarını
şaşırıyorlar, Siz bugüne kadar nerede kaldınız.
diyorlar. Çünkü bizim Mehmetçikimiz bugüne kadar, tarihte de gittiği
yerlere insanlığı götürdü, adaleti götürdü ve kendine
kurşun sıkan yaralı hainlere bile kucak açıp
insanlığından en ufak bir ödün vermedi. İnşallah bu
süreçte de bölgemizde yapmış olduğumuz Zeytin Dalı
Operasyonu neticesinde sonsuza dek ülkemizin içerdeki ve dışardaki
teröristlerden tamamı temizlenerek
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ORHAN
KARASAYAR (Devamla)
o bölgede bu terör örgütlerinin arkasındaki
emperyalist güçlerin hayallerini de yok edeceğiz, yıkacağız
diyorum.
Tekrar
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Karar yeter
sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Halkların
Demokratik Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.36
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 16.56
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74üncü Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
Halkların
Demokratik Partisi grup önerisinin oylamasında karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Oylamayı
elektronik oylama cihazıyla yapıyoruz.
Üç
dakika süre veriyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN-
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.59
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.20
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74üncü Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
Halkların
Demokratik Partisi grup önerisinin ikinci oylamasında da karar yeter
sayısı bulunamamıştı. Şimdi öneriyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul edilmemiştir, karar yeter
sayısı vardır.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Okutmadan
önce, Sayın Yalçınkaya, size 60a göre bir dakika süreyle söz
vereceğimi ifade etmiştim.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
25.-
Bartın Milletvekili Muhammet Rıza Yalçınkayanın,
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun Bartın İl Millî
Eğitim Müdürüyle ilgili iddialar hakkında araştırma
yaptıktan sonra bu idareciyi savunmasının daha doğru
olacağına ilişkin açıklaması
MUHAMMET
RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Sayın Başkan, Bartın İl
Millî Eğitim Müdürünün idarecilik yaparken tutum ve
davranışlarıyla halkı kin, nefret ve
düşmanlığa sevk ettiğini, bu nedenle bu kişi
hakkında soruşturma açılarak görevden alınmasının
gerektiğini söylemiştim. Bu konuşmamdan sonra Bartın
Milletvekili Yılmaz Tunç söz alarak, İl Millî Eğitim Müdürüyle
telefonla görüştüğünü, söylenenlerin gerçek
olmadığını, müdürün bu iddialarla ilgili suç duyurusunda
bulunacağını ifade ederek, halkı ayrıştıran,
bölen o şahsın avukatlığına soyunmuş ve onu
korumuştur. Ben isterdim ki sayın milletvekili yaptığı
bir telefon görüşmesinden sonra bu kişiyi koruyup
kollayacağına dile getirilen iddiaları araştırıp,
şahsın Ulustaki konuşmasının
kayıtlarını dinleyip sonra Genel Kurulda o idarecinin
avukatlığını yapmaya kalksaydı. Avukatlık meslek
ahlakı bunu gerektirir. Öncelikle o kayıtlar ele alınıp o
görüşmeler, konuşmalar dinlendikten sonra böyle bir idareciyi
savunmaya geçseydi daha iyi olurdu diyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Tunç, gereği düşünüldü, olay mahallinde keşif
yapılmasına, masrafların Bartın milletvekilleri
tarafından ödenmesi koşuluyla tüm milletvekillerinin davet edilmesi
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Efendim, ben de bu konuda söz söylemek istiyorum.
BAŞKAN
Arkadaşlar, tamam, bitirelim bu işi isterseniz.
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Efendim, ben de Bartın sorumlusu olarak birkaç şey
söylemek istiyorum.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Sayın Başkanım, sataşmadan
BAŞKAN
Sayın Tunç, buyurun size de 60a göre bir dakika süreyle söz vereyim.
Vallahi, yoksa masrafa gireceksiniz, Sayın Yalçınkayayla birlikte
bütün milletvekillerini Amasrada artık bir misafir edersiniz.
Buyurun.
26.-
Bartın Milletvekili Yılmaz Tunçun, Bartın Milletvekili Muhammet
Rıza Yalçınkayanın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Tabii,
biraz önce de açıklama yapmıştım Bartın İl Millî
Eğitim Müdürümüzle ilgili olarak. Sayın Yalçınkayanın
ifade ettiği sözleri Millî Eğitim Müdürümüz sarf etmediğini
söylüyor, bunu söyledim. Ayrıca, bu iddiaları ortaya atanlarla ilgili
olarak da suç duyurusunda bulunduğunu ifade ediyor ve suç duyurusunda da
bulunmuş. Ayrıca, bu iddiaları basın yoluyla yayanlar
hakkında da gerekli tekzipleri basın kuruluşlarına
göndermiş, ben bunu ifade ettim. Avukatlığına soyunmak
vesaire bu tür ifadelerin doğru olmadığını belirtmek
istiyorum. Sayın Yalçınkayanın, eğer bu iddialar
doğruysa, bu konuda iddiaları noktasında delilleri de varsa
bunları yargı makamlarıyla, ilgili soruşturma
makamlarıyla paylaşmasında fayda var ancak bunların
doğru olmadığını ifade eden karşı taraf var
yani bunu da dinlemek gerekiyor.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MUHAMMET
RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Sayın Başkanım, söz istiyorum.
Sayın
milletvekili hâlâ iddiaların gerçek olmadığını
söylüyor.
BAŞKAN
Eğer varsa, bu iddialar doğruysa, gerçekse yetkili makamlara
götürün. diyor aynı zamanda.
MUHAMMET
RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Ben de diyorum ki: Bu iddialar gerçektir, bu
idareci bu konuşmaları yapmıştır. Konuşma
tutanaklarını yani konuşmanın yapıldığı
toplantıdaki kamera kayıtlarını, ses
kayıtlarını incelediğinde yaptığı açık
ve net ortaya çıkacaktır.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Yok öyle bir şey.
MUHAMMET
RIZA YALÇINKAYA (Bartın) Hâlâ korumasını anlayamıyorum.
Herhâlde İstanbuldan, Pendikten kendisi getirdi, onun için koruma
zorunluluğunda kalıyor şimdi.
YILMAZ
TUNÇ (Bartın) Ses kaydı yok, ses kaydı.
BAŞKAN
Sayın Yalçınkaya, vallaha, bakın, bu iş uzarsa, diyorum
ya, bütün milletvekillerini misafir etmek zorunda kalacaksınız.
Teşekkür
ediyorum.
Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım:
VII.-
ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi
Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP
Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan, Karamanın sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/1555) esas numaralı Meclis Araştırması
Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 20 Mart 2018 Salı günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 20/3/2018 Salı günü (bugün) toplanamadığından
grubumuzun aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel Görüşme ve Meclis
Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
kısmında yer alan Karaman'ın sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla (10/1555) esas numaralı Meclis Araştırma
Önergesinin görüşmesinin Genel Kurulun 20/3/2018 Salı günlü (bugün)
birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN
Öneri üzerinde öneri sahibi olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
Denizli Milletvekili Kazım Arslan konuşacaktır. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Denizli Milletvekili olarak benimle birlikte Mersin
Milletvekilimiz Durmuş Fikri Sağlar, İstanbul Milletvekilimiz
Mahmut Tanal, Çanakkale Milletvekilimiz Muharrem Erkek ve parti meclisi üyemiz
Sera Kadıgil arkadaşlarımızla geçen sene yapmış
olduğumuz Karamandaki çalışmalarımız
ışığında Karamanın sorunları ve
çözümlerinin neler olması noktasında bir araştırma
önergesini Ocak 2017de vermiştik. Ama görüşme sırası ancak
gelebildi ve bugünkü görüşmemizde de Karamanın
sorunlarının ve çözüm yollarının hangi noktada olması
konusunda bir önergemizi sizlere sunarak bu konuda sizlerden destek bekliyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, değerli milletvekilleri; hepinizi öncelikle
sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Karaman
ilimiz aslında Konyadan Mersine kadar uzanan, sanayiden ticarete ve
özellikle tarım ağırlıklı bir çalışma yapan,
hayvancılığı da öne çıkan bir potansiyele sahip bir
ilimizdir. Ancak ne var ki ihmal edilmesi sebebiyle Karaman, gerçek anlamda
potansiyelinin değerlendirilemediği ve dolayısıyla
gelişmekte olan bir il değil, maalesef geri kalmış olan bir
ilimiz olarak ortaya çıkmaktadır. Bölgesinde aslında cazibeli bir
konumu olmasına rağmen bu potansiyelinin gereği gibi yerine
getirilememesi, daha doğrusu değerlendirilememesi sebebiyle bu cazibe
merkezi gerçekten Karamanlıların ve Karamanda yaşayan
halkımızın da çok işini görmemektedir. Onun için
Karamanın özellikle hem tarım ilimiz olması ve tarım
yönüyle de aslında daha çok gelişmesi, daha çok üretmesi, daha çok
ülkemize fayda sağlaması gerekirken bu konularda birçok
eksikliğin olduğunu görüyoruz. Onun için Karaman ilinin
ulaşım yönünden çok büyük problemleri olduğunu belirtmek
istiyorum. Özellikle Karaman ilimiz ile ilçelerimiz arasındaki
bağlantının çok iyi olmadığı ve çok uzak bir
noktada olması sebebiyle ve gerekli yolların da
yapılmamış olması sebebiyle maalesef ekonomik yönden geri
kalan bir ilimiz olduğunu belirtmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, Karaman ekonomisi maalesef yeterince büyüyemiyor,
gelişemiyor. Burada sulamanın özellikle çok kötü bir şekilde
yürütüldüğü ve burada sulama yapılarak elde edilen ürünler yerine
aslında suya ihtiyaç duymayan ürünlerin öncelikle yetiştirilmesi
gerekirken bu alanlarda da birçok eksikliklerin olduğu görülmektedir.
Özellikle suyu çok isteyen şeker pancarı gibi, mısır gibi,
ay çekirdeği gibi ürünlerin burada desteklenmesi yerine aslında kuru
tarımın, tahılın burada teşvik edilmek suretiyle
ekilmesi, ektirilmesiyle Karaman ilimizin daha çok gelişebileceği ve
daha çok üretebileceği ve böylelikle ekonomisinin de iyi bir noktaya
gelebileceği bir gerçektir. O nedenle yer altı suyu her gün azalan
bir Karaman ilimizi görmekteyiz.
Değerli
milletvekilleri, özellikle bize gelen gerek şikâyetler gerekse istekler
çerçevesinde Göktepe Belediye Başkanı beldenin ilçe
olmasını ısrarla istemektedir. Bu beldenin ilçe olması
hâlinde daha iyi bir şekilde gelişme sağlayabileceği de
görülmektedir. Özellikle, Karamanın çevre sorunları, Ayrancı
ilçesi ve Göktepe beldesinde olmak üzere insan yaşamını,
sulamayı, doğal dengeyi olumsuz etkileyen durumlar da ortaya
çıkmaktadır. Özellikle yöre halkının karşı
çıktığı HES ve termik santral projelerinin doğal
dengeyi bozacağı ve buradaki göçleri de artıracağı bir
gerçektir. Özellikle Karamanda 2014 yılında başlayan,
Konya-Karaman-Niğde-Ulukışla arası bağlanması
düşünülen ancak hâlen bitirilemeyen hızlı tren projesinin de bir
an önce bitirilmesi Karaman halkının beklentisidir. Ermeneke Konya
üzerinden gidilip Mersin üzerinden geri gelinebilen bir Ermenek
ulaşım sisteminin de bir an önce devreye sokulması
gerekmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAZIM
ARSLAN (Devamla) Sayın Başkan
BAŞKAN
Lütfen tamamlayalım Sayın Arslan.
Buyurun.
KAZIM
ARSLAN (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Özellikle,
yine, Karamanda adalet sarayı yapımına 2013 yılında
başlanılmış, hâlâ bitirilemediği görülmektedir, bir an
önce adalet sarayının da bitirilmesine ihtiyaç vardır.
Yine,
Karaman merkezine İbrala Barajından içme suyu temini sağlayacak
bir çalışma 2014 yılında başlamış ama bu
proje de maalesef bitirilememiştir, bunun da bir an önce bitirilmesi
gerekmektedir.
Karaman,
Avrupanın en kirli havasına sahip 10 kentinden biridir. Özellikle
burada termik santrallerin yeniden kurulmasını sağlamak bu kirliliği
daha da artıracak ve böylelikle Karaman ilinin geleceği daha kötü bir
noktaya gelecektir.
Özellikle,
Karamanda CHPli belediyelere baskı yapılmaktadır. Burada
CHPnin kazanmasıyla birlikte bazı belediye
başkanlarımızın iş başına gelmesinden sonra
Ziraat Bankası ATMlerinin bile kapatıldığı
görülmektedir. Bunlar da yanlış uygulamalardır.
Bu
nedenle, Karaman ilimizi ihmal etmeyelim, buna destek verelim, bu alanda
araştırmamızın sonucunu hep birlikte görelim ve Karaman
ilimizi kalkındıralım istiyorum.
Hepinize
çok teşekkür ederim, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Çok teşekkür ediyorum.
Öneri
üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili Baki
Şimşek konuşacaktır. (MHP sıralarından
alkışlar)
Sayın
Şimşek, buyurun.
MHP
GRUBU ADINA BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin Karaman ilinin
sorunları hakkında vermiş olduğu önerge üzerinde Milliyetçi
Hareket Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Bu
vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tabii,
Karaman ili bizim komşu bir ilimiz. Öncelikle, Karaman-Mut-Mersin yolunun
-çalışmalar devam ediyor ama biraz zorlu bir coğrafya, çok
sayıda tünelin olduğu bir bölge- ivedi olarak bitirilmesi
Yine,
Niğde-Mersin arasındaki hızlı trenin gündeme alınarak
bunun Adanaya kadar, bir an önce Konya-Karaman-Niğde-Mersin-Adana
hızlı tren projesinin bitirilmesi
Bu
bölgede Karamanla ilgili en büyük sorun tarımla ilgili
yaşanıyor, Karaman bir tarım bölgesi. Sanayiyle ilgili yatırımlar
Karamanda oldukça fazla, Karaman, işsizliğin olmadığı
bölgedeki nadir illerimizden bir tanesi ama tarımla ilgili, tabii,
özellikle elektrik paralarının yüksek olması sebebiyle sulama
birliklerinin birçoğu elektrik paralarını ödemekte güçlük
çekiyor ve çiftçiler bununla ilgili zor durumda kalıyorlar.
Yine,
Konya Ovası KOP- Projesinin bir an önce bitirilmesi ve bu proje biterken
de GAPta yapılan hataların tekrarlanmaması, bu, Konya
Ovasının ve Karaman Ovasının çölleşmemesi, burada
projeyle beraber başlangıçta damla sulama sistemlerinin devreye
konması ve Karamanda çiftçiliğin, tarımın daha iyi duruma
gelmesi
Ayrıca
bölgede çok sayıda elma bahçeleri ve kiraz bahçeleri vardır, bunlarla
ilgili de Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi Karamanda da soğuk
hava depoları yetersizdir, ihracatta sıkıntılar
yaşanmaktadır, bunların gündeme alınması...
Tabii,
şu anda, sulama birlikleriyle ilgili konu komisyonun gündeminde.
Sayın Orman Bakanımızla geçtiğimiz hafta komisyon
toplantısına ben de katıldım. Sulama birlikleriyle ilgili
sorun Karamanda da aynı, Mersinde de aynı, Adanada da aynı.
Bugün bu kürsüden dile getirilen Mardin Derikte de Nusaybinde de sorun her
yerde aynı sorun. Şu anda sulama birliklerinin kapatılması
da bu sorunu çözmüyor. Sulama birlikleri 1990lı yıllara kadar yoktu,
bu iş Devlet Su İşleri tarafından yönetiliyordu. 90lı
yıllardan sonra sulama birlikleri devreye konuldu ama bir kısım
sulama birliklerinde olan eksikliklerden dolayı şu anda sulama
birliklerinin kapatılacağı ve bu yetkinin DSİye
devredileceği komisyonda görüşülüyor. Bunu Hükûmetin tekrar gözden
geçirmesini Milliyetçi Hareket Partisi Grubu olarak talep ediyoruz.
Yanlış yapan, eksik yapan, görevini yerine getirmeyen hangi sulama
birliği varsa o sulama birliklerine ya kayyum atansın ya o sulama
birlikleri yeniden seçime gönderilsin. DSİye devredilirken beraber,
DSİ, çiftçilerin tarımsal destekten alacak oldukları paralara da
el koyacak, bunu da doğru bulmuyoruz. Tarımsal destek, çiftçinin daha
iyi üretim yapabilmesi için, tohum, gübre alabilmesi için verilen bir destek
yani bugüne kadar sulama birlikleri bu paraları tahsil ederken sulama
birliklerine vermediğiniz bir yetkiyi, şu anda hemen bunu DSİye
devrederken niye veriyorsunuz? Bunun da doğru olmadığını
düşünüyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAKİ
ŞİMŞEK (Devamla) Sulama birliklerinin kurumsal
yapısının mutlaka korunması gerektiğini, buradaki
eksikliklerin mutlaka var olduğunu ama işini iyi yapmayanların
yüzünden bütün sulama birliklerinin cezalandırılmamasını...
Şu
anda sulama sezonu başlayacak, Çukurovanın her yerinde şu anda
sulama sezonu başlamak üzere. Eğer komisyondaki tasarı Meclise
getirilip hemen geçerse kısa süre içerisinde bu birlik
başkanları ve birlik meclisleri devre dışı
kaldığı zaman, bu sulama sezonunda Çukurovada ve Türkiye'nin
birçok yerinde çok büyük sıkıntılar
yaşanacağını, bunun mutlaka bölgedeki sulama birlikleriyle
ve çiftçilerle daha iyi tartışılması...
Sulama
birliklerinin yöneticisi de meclisi de başkanı da çiftçi. Hepsi
çiftçi olduğu için çiftçi olan birisi çiftçinin aleyhinde bir
çalışma yapamaz. Bunu art niyetli kullananlar varsa bunlarla ilgili
devlet tedbirini alsın. Biz bunu komisyonda dile getirdiğimiz zaman
Sayın Bakan buraların seçiminde uygunsuzluklar
yaşandığını söylüyor ama bir yerde uygunsuzluk
yaşanıyor diye bütün sulama birlikleri
cezalandırılmamalıdır, mutlaka sulama birliklerinin
kurumsal yapısı devam ettirilmelidir diyor, bu duygu ve
düşüncelerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Öneri
üzerinde Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İzmir
Milletvekili Müslüm Doğan konuşacaktır.
Sayın
Doğan, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP
GRUBU ADINA MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün Dünya Sosyal Hizmet Günü. Bu nedenle tüm
sosyal hizmet emekçilerinin bu bayramını kutluyorum, bu gününü
kutluyorum.
Değerli
milletvekilleri, konu, bildiğiniz üzere Karaman. CHPnin grup önerisi
konusunda partim adına bir iki noktaya değinmek istiyorum.
Şimdi,
Kalkınma Bakanlığının Mevlana Kalkınma
Ajansı tarafından hazırlanan 2014 ve 2023 yılını
hedef alan projeksiyonunda, bölge planlaması çalışmasında
bölgenin tüm kaynaklarının ortak bir hedefe yönlendirilmesi
amaçlanmış, kaynakların etkili ve etkin kullanılması
için en yüksek katma değeri yaratacak şekilde sevk edilmesi
hususları dikkate alınmış ve bölge içi
gelişmişlik farklarını en aza indirme hedefine
odaklanması yine planda belirtilmiş. Ancak, biraz önce vekil
arkadaşlarımın da ifade ettiği gibi, bölge
gelişmişlik farkları anlamında maalesef aradaki farklar
açılmaya devam ediyor, kuraklık ve su sorunu bölgenin en önemli
sorunu olarak karşımızda duruyor, tarımsal arazileri toplulaştırma
çalışmaları tamamen bitirilmiş değil, organik
tarım uygulamalarında mekânsal alanların belirlenmesi
anlamında bir politika belirlenmiş değil, kırsal alanlarda
bölge içi gelişmişlik farklarının azaltılması
için hiçbir projeksiyon doğru dürüst geliştirilemiyor.
Özellikle
de bir hususa daha değinmek istiyorum: Karamanla birlikte Konya merkez
ilçelerini de kapsayacak olan bir metropolitan alan çalışması
yapılmış ve küçük ölçekte maalesef plan bekliyor. Bu konuda da
hiçbir planın ortaya konamadığını belirtmek istiyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu sulama konusunda aslında Türkiyenin çok önemli bir
sorunu var. Bakın, Türkiyenin hiçbir yerinde böyle yağmur suyu
planlaması, yağmur suyunu tutma, daha sonra kullanma gibi bir proje
yok. Avrupa yağmur sularını kullanırken bizim yer altı
sularını kullanarak -yer altı sularının da seviyesini
biliyoruz, maalesef gittikçe düşüyor- çok önemli tahribatlara neden
olduğumuzu ve yer altı suları yanlış bir şekilde
kullanıldığı için de çok büyük sorunlarla karşı
karşıya olduğumuzu belirtmek istiyorum.
Yine,
Mardinde Nusaybin, Derik ve Kızıltepe ilçelerinde tarımsal
arazide kullanılan elektrik nedeniyle birçok köyün, köylünün
elektriği kesilmiş durumda. Aslında yine buradaki su
politikası, sulama politikaları, sulamadaki proje eksiklikleri
nedeniyle halk cezalandırılmaktadır. Eğer gerçekten
doğru dürüst bir sulama projesi ortaya konursa, özellikle tarımsal
sulamadaki sorunlar giderilirse bu tür sorunlarla
karşılaşmayacağımızı belirtiyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gruplar
adına son söz Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına Karaman
Milletvekili Recep Şekere aittir.
Sayın
Şeker, buyursunlar. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA RECEP ŞEKER (Karaman) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; mübarek üç ayların İslam âlemine
hayırlı olmasını ve eski bakanlarımızdan Hasan
Celal Güzel Beye Allahtan rahmet dilerim.
CHP
grup önerisi üzerine AK PARTİ Grubu adına söz aldım. Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Karaman
ilinin yol ağlarından Karaman-Konya arası, Karaman-Ereğli
arası, Karaman-Mut arası tamamlanmış, bitmiş
vaziyette; Karaman-Karapınar, Erdemli-Ayrancı yolu devam etmekte.
Karaman-Silifke arasındaki Akdeniz bağlantımıza engel olan
Sertavul Geçidinin Sertavul Tüneli ve Medreselik Viyadüğüyle
birleşmesi için geçen hafta Sayın Ulaştırma
Bakanımızın teşrifleriyle temelini attık,
inşallah iki sene içerisinde hizmete alacağız ve Karaman-Silifke
arası da kırk beş dakikaya düşecek.
Ermenek-Mut
yolunda 38 kilometrelik yolun 25 kilometresi bitirildi, aynı zamanda
Çamlıca Viyadüğü, Türkiyenin eğik ayaklı konsol tipinde
ilk ve 196 metre vadi yüksekliğiyle en yüksek köprüsü olma özelliğine
sahip olacak.
Ermenek
çevre yolu 2017 yılında tamamlandı. Kuş Yuvası
olarak bilinen Sarıveliler-Alanya yolu tüneller
tamamlandığı zaman kırk beş dakikaya düşecek.
Karaman-Bucakkışla-Ermenek arasında Karaman-Bucakkışla
arası tamamlandı, Ermeneke kadar 15 kilometrelik yol
çalışması devam ediyor.
Sonuç
olarak, AK PARTİ öncesi bölünmüş yol olarak sadece 19 kilometre yol
iken AK PARTİ döneminde 141 kilometre bölünmüş yol Karamana
yapıldı, toplamda 160 kilometreye çıkarılmış
oldu. BSK kaplamalı yol AK PARTİ öncesi sıfırken şu
anda 255 kilometre BSK kaplamalı yolumuz mevcut.
Ulaştırma
Bakanlığımız Karamana 1 milyar 813 milyonluk
yatırım yapmıştır. Sanayide üretilen ürünün yükünü
Mersin Limanına indirecek şekildeki hızlı tren
çalışmalarımız devam ediyor, Karaman-Konya arası
inşallah bu yıl sonu itibarıyla hizmete girecek.
Havaalanımızın 10 Ekim 2017 yılında ihalesi
yapıldı. 3 Ekim 2017 yılında lojistik merkezinin ihalesi
yapıldı. 13 Aralık 2017de Karamanda serbest bölge
kurulması ilanı Resmî Gazetede yayımlandı. İkinci OSB
kurulum çalışmaları devam ediyor. Teknopark kuruldu. 18
Ağustos 2017de Resmî Gazetede yayımlanarak Karaman Enerji
İhtisas Endüstri Bölgesi ilan edildi. Karamanda OSBde 2002
yılında 68 firma varken 2018 yılında 136 firmaya yükseldi,
300 milyon doları geçen ihracat rakamına ulaşıldı.
Şu an 15 binin üzerinde çalışanı olan sanayide komşu
illerden her gün 3 binin üzerinde işçi taşınarak Karamana
hizmet etmekte. Karaman yüzde 4,2yle Türkiyenin en az işsizi olan
ilidir, aynı zamanda Türkiyenin 15inci büyük ekonomisine sahip ilidir.
Hayvancılıkta 64 bin büyükbaş, 560 bin küçükbaş hayvana
sahiptir. Türkiye elma üretiminde 400 bin tonla 2nci sırada, ağaç
sayısında 11 milyon sertifikalı ağaçla 1inci
sıradadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
RECEP
ŞEKER (Devamla) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Tamamlayın siz de.
RECEP
ŞEKER (Devamla) Türkiyede paketli bulgurun yüzde 60ının
üretildiği ildir. Kuru fasulyede 2nci, nohutta 7nci, nanede 4üncü,
yulaf, çerezlik kabak çekirdeği, taze soğan ve havuçta Türkiyede
6ncı sıradadır.
Sulama
projesinde Mavi Tünel kapsamında Bağbaşı Barajı,
AHİ Kanalı ve Hotamış Depolaması
tamamlanmıştır. 583 milyon metreküp su biriktirilecek ve
Karadağ etrafındaki 20 bin hektar alan sulanacaktır. Ayrıca,
Mavi Tüneldeki suyu yaklaşık 2 katına çıkaracak
çalışmalar proje aşamasındadır. AK PARTİ
iktidarı döneminde 12 milyar TLlik yatırım alan Karaman
ekonomisi, tarımı, ulaştırması,
sağlığı, tüm dinamikleri ve özellikle insanıyla
Türkiyenin parlayan yıldızıdır.
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Peki, Karamanın nüfusu niye küçülüyor gün geçtikçe, niye
azalıyor nüfusu, nüfus niye azalıyor?
RECEP
ŞEKER (Devamla) Nüfus azalmıyor Karamanda.
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Nasıl?
RECEP
ŞEKER (Devamla) Geçen sene 45.800dü, bu sene 46.970, aile
hekimliği verilerine göre de 250 bin nüfusu.
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Türkiye ortalamasının altında büyüme yalnız.
RECEP
ŞEKER (Devamla) Teşekkür ediyorum.
Saygılar.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Öneriyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubunun İç Tüzükün 19uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
3.- AK
PARTİ Grubunun, Genel Kurulun çalışma gün ve saatlerinin yeniden
düzenlenmesine; bastırılarak dağıtılan 535 sıra
sayılı Kanun Tasarısının kırk sekiz saat
geçmeden gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmının 2nci
sırasına alınmasına ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesine ve 535 sıra
sayılı Kanun Tasarısının İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesine
ilişkin önerisi
20/3/2018
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma
Kurulu 20/3/2018 Salı günü (bugün) toplanamadığından,
İç Tüzükün 19uncu maddesi gereğince grubumuzun
aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederim.
İlknur
İnceöz
Aksaray
AK
PARTİ Grubu Başkan Vekili
Öneri:
Bastırılarak
dağıtılan 535 sıra sayılı Kanun
Tasarısının kırk sekiz saat geçmeden gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmının 2nci sırasına
alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi;
Genel
Kurul'un;
20
Mart 2018 Salı günkü (bugün) birleşiminde 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar;
21
Mart 2018 Çarşamba günkü birleşiminde 535 sıra sayılı
Kanun Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar;
21
Mart Çarşamba günkü birleşiminde 535 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerinin tamamlanamaması hâlinde 22
Mart 2018 Perşembe günkü birleşiminde 535 sıra sayılı
Kanun Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar,
535
sıra sayılı Kanun Tasarısının
görüşmelerinin 22 Mart 2018 Perşembe günkü birleşiminde
tamamlanamaması hâlinde Genel Kurulun haftalık çalışma
günlerinin dışında 23 Mart 2018 Cuma günü saat 14:00'te
toplanarak; bu birleşiminde gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmında
yer alan işlerin görüşülmesi ve bu birleşimde 535 sıra
sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına
kadar;
Yukarıda
belirtilen birleşimlerinde gece 24:00'te günlük programların
tamamlanamaması hâlinde günlük programların tamamlanmasına
kadar;
Çalışmalarına
devam etmesi;
535
sıra sayılı Kanun Teklifinin İç Tüzükün 91inci maddesine
göre temel kanun olarak görüşülmesi ve bölümlerinin ekteki cetvellerdeki
şekliyle olması;
Önerilmiştir.
535 Sıra Sayılı
; Katma Değer Vergisi Kanunu
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/926) |
||
BÖLÜMLER |
BÖLÜM MADDELERİ |
BÖLÜMDEKİ MADDE SAYISI |
1. BÖLÜM |
1 ila 18 inci maddeler
arası |
18 |
2. BÖLÜM |
19 ila 33 üncü maddeler
arası |
15 |
TOPLAM MADDE SAYISI |
33 |
BAŞKAN
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu önerisi üzerinde ilk ve son söz
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
Filiz Kerestecioğluna aittir.
Sayın
Kerestecioğlu, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
HDP
GRUBU ADINA FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ilk ve son söz
olması gerçekten ilginç aslında, ilk ve son söz
olmamalıydı, herkes konuşmalıydı; bu Meclis, herkesin
müzakere edebildiği, konuşabildiği, tabii
mikrofonlarının da kapatılmadığı, şiddetin,
kavganın olmadığı bir yer olmalıydı.
Ben,
özellikle geçen haftaki ve ondan önceki deneyimleri düşünerek söz
aldım çünkü biliyorum ki bir hız var, sürekli bir hız içerisinde
kanunlar geçirilmek isteniyor, bunlar doğru dürüst müzakere edilmiyor,
sürekli bir karar yeter sayısı var mı, yok mu
Bir yandan, iktidar
olarak birtakım yasaları getiriyorsunuz önümüze ama bir yandan da
milletvekilleri olarak burada yeterli sayıda bulunmuyorsunuz, sonra biz
karar yeter sayısı istediğimiz için Niye istiyorsunuz?
Çalışmalar engelleniyor. deniyor. Çalışmak için vekil
lazım, çalışmak için müzakere lazım ve Türkiye'nin
gerçekten çok yüklü onlarca sorunu var. Ben, bunlardan sadece bir tanesine
değinerek konuşmamı tamamlamak istiyorum.
14
Mart 2018de İçişleri Bakanlığının
yayımladığı bir genelgeyle sivil yurttaşlara
tanınan yıllık 200 adet ateşli silah mermisi edinme
hakkı 5 kat artırılarak 1.000e çıkarıldı. Buna
ilişkin haberler dolaşıyor medyada. Kişi başına
yılda 1.000 mermi tüketiminin günde yaklaşık 3 mermiye tekabül
ettiği göz önünde bulundurulacak olursa gerçekten yurttaşlar bu
mermileri ne yapacaklar? Bu silahlanma ve aynı zamanda işte, mermi
sahibi olma durumu niçin arttırılıyor? Hakikaten bunu, öncelikle
bu Meclise açıklamanız lazım yani insanlar bireysel silahlanmaya
karşı kampanyalar yürütürken, örneğin Umut Vakfı
yıllardır bunun için mücadele ederken, 2017de sadece bireysel
silahlarla 2.187 kişi öldürülüp birçoğu ağır 3.529
kişi yaralanmışken siz neden kişi başına
yılda 1.000 mermi tüketimini sağlıyorsunuz? Ne için
yapılıyor bu? Yeni bir paramiliter örgütlenme mi yaratıyorsunuz?
Böyle şüpheler doğuyor ve vatandaşın da Meclisin de bu
konuda aydınlatılması gerekiyor. İşte, gelirseniz;
işte, düşüncenizi ifade ederseniz bunları müzakere ederiz, yoksa
sadece oy kullanmaya gelir, gidersiniz ama bizim için bu vekillik makbul olmaz,
kusura bakmayın.
Saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Adalet
ve Kalkınma Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Öneri kabul edilmiştir.
İç
Tüzükün 37nci maddesine göre verilmiş bir doğrudan gündeme
alınma önergesi vardır, okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
VI.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Önergeler
1.- Ankara
Milletvekili Zühal Topcunun, (2/696) esas numaralı Devlet Memurları
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/139)
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
(2/696)
esas numaralı Kanunu Teklifimin İç Tüzükün 37nci maddesine göre
doğrudan Genel Kurul gündemine alınması hususunda gereğini
arz ederim.
Saygılarımla.
6/10/2017
Zühal
Topcu
(Ankara)
BAŞKAN
Öneri üzerinde, teklif sahibi adına Erzurum Milletvekili Kamil
Aydın konuşacaktır.
Sayın
Aydın, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
KAMİL
AYDIN (Erzurum) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Milliyetçi Hareket Partisi adına teklif ettiğimiz kanun teklifi
hakkında konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım. Yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer
milletvekilleri, malumunuz, gelişmiş ülkelerin uzun vadeli
gelişme ve kalkınma plan ve programlarına
bakıldığında odaklanmanın genellikle nitelikli insan
kaynağına yönelik olduğuna tanıklık etmekteyiz. Bunu da
gerçekleştirmenin yolu doğrudan eğitim ve öğretimden
geçmektedir. Dolayısıyla, bizim gibi genç nüfus potansiyeli yüksek
bir ülkenin, gerçekten eğitim ve öğretime önemle vakit, enerji ve
kaynak ayırması kaçınılmazdır.
Türk
eğitim sisteminin, yine, bu meyanda, olmazsa olmaz en önemli
dayanağı eğitimdeki insan kaynağını
güçlendirmektir, burada da en büyük yük, eğitimimizin olmazsa olmaz
paydaşı olan eğitimcilerimizdedir yani büyük emek sarf eden, bir
harf karşılığında kırk yıl köle
olunabileceğinin öğretildiği öğretmenlerimizdedir.
Dolayısıyla, yeni nesillerin mimarı olarak
adlandırdığımız öğretmenlerimizin üstlendiği
bu ulvi görevleri esnasında karşılaştıkları
birtakım sorunları var. Bunu, zaman zaman, bütün parti grupları
gibi biz de Milliyetçi Hareket Partisi adına, aynı zamanda bir
Eğitim Komisyonu üyesi olarak sıklıkla dile getirdik. Bunlar,
şu anda bizi heyecanla dinleyen gerçekten büyük bir kitle, olmazsa olmaz
bir kitlemiz. Niye? Çünkü 18 milyonu aşkın bir öğrenci kitlesine
hizmet götüren ve 1 milyon 66 bin civarındaki eğitimcimizle ilgili
birtakım şeyleri dile getiriyoruz. Bunların
sıkıntıları, sorunları var ama her şeye
rağmen, ülkeye olan bağlılıkları,
evlatlarımıza olan sevgi ve muhabbetlerinden dolayı
eğitimlerinde en ufak bir hizmet eksikliği sunmamaktadırlar.
Saygıdeğer
milletvekilleri, elbette ki eğitim camiamızın üstün neferleri,
büyük insanlar eğitimcilerimizin, gerçekten, birtakım özlük
haklarıyla ilgili, tayin gibi, eş durumu gibi, görev
aldıkları yerlerde kadro sıkıntısı gibi
birtakım sıkıntıları var. Zaten en büyük
sıkıntı bunların üç grupta
sınıflandırılması yani kadrolu öğretmen,
sözleşmeli öğretmen, ders ücreti karşılığı
ücretli öğretmen diye sınıflandırılması.
Gerçekten, yapılan iş tek olmasına rağmen, böyle üçlü bir
kategoriye tabi tutulması başlı başına bir
sıkıntı. İnşallah, bunların bir an önce
halledilip, özlük hakları ve tek statüde toplanması bizim için çok
elzem ve çok kaçınılmaz bir hizmet olacaktır
düşüncesindeyiz.
Öte
yandan kanayan bir yara -kendileri çok mütevazı davranıp fazla dile
getirmeseler de biz farkındayız olayın- bunların
kazançları noktasında. Sınıftaki o saygın
duruşları, gerçekten, üstlendikleri o ulvi göreve uygun, sosyal
ortamlarda, toplum içerisinde maalesef mali sıkıntılarından
dolayı, maaşlarının yetersiz olmasından dolayı,
ders ücretlerinin çok düşük olmasından dolayı
karşılık bulmamaktadır.
İşte,
TÜRK EĞİTİM-SENin yaptığı bir
araştırmada öğretmenlerimizin hemen hemen yüzde 17si kredi
borçlusu. Şimdi, böyle bir mali resim karşısında gerçekten
bu öğretmenlerimizin sınıfta, doğal ortamlarında üstün
bir performans sergilemesi beklenemez. Bu anlamda, böyle bir sorunsallık
içerisinde büyük bir mücadele veren, gerçekten her türlü cefaya her türlü
fedakârlıkla cevap veren bir kitlenin bu tür
sıkıntılarına çare olmak asıl maksadımız.
Son
zamanlarda bir de bizim de kanun teklifi verdiğimiz bir grup daha var ki
ona da çok dikkat edilmesi gerekir. Nedir bunlar? Efendim, biliyorsunuz,
dershanelerin kapatılması süreci başlatıldı Türkiyede.
Bu dershaneler kapatılınca, tabii, büyük bir ihtiyaç vardı, bunu
nasıl giderecektik? Bu, hafta içi 18.00den sonra, hafta sonları yine
öğretmenlerimizin takviye edilerek verildiği bir hizmetti ama
maalesef bu hizmet karşılığında alınan ücretler
çok düşük, çok sembolik ve öğretmenler buna çok fazla gönüllü
olmadılar çünkü hafta içinde zaten canları çıkıyor. Bir de
ders yükü üstüne yüklenip hafta sonlarında da böyle bir faaliyet var,
bari, hani, efendim, çorbada tuzumuz misali, daha önceki kanunda söz konusu
geçen rakamlar 130-150 civarındayken biz bu ücretlendirmenin bir an önce
yükseltilerek 250lere çekilmesi noktasında bir kanun teklifi verdik. En
azından bu fedakârlığın sembolik de olsa bir
karşılığı olur diye düşünüyoruz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen.
KAMİL
AYDIN (Devamla) Bugünlerde büyük fedakârlıklarla gerçekten abide
şahsiyetler olan öğretmenlerimizin bu kanayan yaralarına bir
nebze merhem olmuş oluruz diyorum. Ben yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.58
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 18.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74üncü Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
Alınan
karar gereğince sözlü soru önergeleri ile diğer denetim
konularını görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler
kısmına geçiyoruz.
1inci
sırada yer alan Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri
1.- Vergi Kanunları
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı (1/914) ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 533) (x)
BAŞKAN
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
15/3/2018
tarihli 72nci Birleşimde İç Tüzükün 91inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülen 533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının ikinci bölümünde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştı.
Şimdi
üçüncü bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Üçüncü
bölüm 50 ila 77nci maddeleri kapsamaktadır.
Üçüncü
bölüm üzerinde gruplar adına ilk söz, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına İzmir Milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkuluna aittir.
Sayın
Tanrıkulu, buyurun. (MHP sıralarından alkışlar)
Süreniz
on dakikadır.
MHP
GRUBU ADINA AHMET KENAN TANRIKULU (İzmir) Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; görüştüğümüz 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının üçüncü bölümü üzerinde
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz almış
bulunmaktayım. Öncelikle Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.
Sayın
milletvekilleri, görüştüğümüz bu tasarı yürürlükte olan
mevzuatımızda birçok maddede ve kanunda değişikliklere yol
açıyor. Bu değişiklikler toplumun bazı kesimleri
tarafından da beklendiği için oldukça gecikmiş olarak nitelendirilerek
bugün bu görüşmelere devam ediyoruz.
Görüştüğümüz
bölüm yani üçüncü bölüm 50 ila 77nci maddeleri kapsıyor ve bu maddelerin
bazılarında yapılan düzenlemelerde ileride birtakım
sıkıntıların da yaşanabileceğini öngörüyorum.
Şimdi onlar nelerdir diye baktığımız zaman,
örneğin 54 ve 55inci maddelerde tek hazine kurumlar hesabı
düzenlenmekte ancak hangi kurumların bu kapsama gireceği Bakanlar
Kurulunun yetkisine bırakılmaktadır. Bugün mali özerklikleri
elinde olan SGK gibi, KİTler gibi veya belediyeler gibi kurumlar eğer
Bakanlar Kurulu kararıyla bu kapsama alınırsa muhtemel ki mali
özerkliklerini kaybedecekler.
Bir
sonraki önemli değişikliklerden yine bahsedersek, 50 ve 66ncı
maddelerde sıvılaştırılmış petrol
gazıyla ilgili yapılan düzenlemelerde, bu alanda ülke
güvenliğimiz ve gerekli stok miktarlarımızdan taviz verilmemesi
ve yine bu yöndeki denetimlerin de sıkı bir şekilde
yapılmaya devam edilmesi gerekmektedir.
Sayın
milletvekilleri, bu tasarının 67nci maddesiyle 5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda bir
değişiklik yapılmakta. Özellikle meslek ve teknik liselerinde
staj eğitimi yapanların sürelerinin emeklilik hizmetine
sayılması konusundaki değişiklik maalesef bu tasarıya
işlenmediği için, gelen yoğun talepler sonrasında, bunun da
görüşmeler sırasında değerlendirilmesini umut ediyoruz.
Yine,
tasarıda yer alan 73üncü maddeye baktığımız zaman, 10
Haziran 2003 ve 13 Mayıs 2014 tarihleri arasında kömür ve diğer
madenlerin yer altı işlerinde maalesef hayatını yitiren
vatandaşlarımızın yakınlarına kamuda istihdam
imkânı getiriliyor. Buraya kadar bu tamamıyla tasvip edilen ve
beklenilen bir şey ancak bu maddedeki tarih sınırlaması
muhtemel ki hem bir anayasal hakkı zedeleyebilecek hem de mağduriyet
yaratabilecek bir düzenleme hâline gelecek. İşte bu yüzden,
görüşmeler sırasında bu maddedeki tarih
sınırlamasının kaldırılması birçok madenci
ailemize buradan verilecek belki de en değerli haber olacaktır.
Sayın
milletvekilleri, bu tasarıda yer alan düzenlemeler, genellikle şu
anda durağana geçen ekonomimizi canlandırmak ve 2018 yılı için
öngörülen ve hedeflenen yüzde 5,5luk ekonomik büyümemizi yakalayabilmek
adına yapıldığı izlenimini vermektedir. Ancak
baktığımız zaman burada da ciddi bir durumun göz ardı
edildiğini görüyoruz. O da şu: Eğer 2018de yeterli bir ekonomik
büyüme sağlayacaksak yani hem sürdürülebilir hem de kaliteli bir ekonomik
büyüme sağlayacaksak, aynı zamanda cari
açığımızın daha da kötüleşmesini önlememiz
gerekmektedir. Zira Türkiyede yapılan birçok çalışma göstermektedir
ki ekonomik büyüme ile cari açık arasında kuvvetli bir ilişki
bulunmaktadır. Yani ekonomimiz büyüdükçe açığımız bir
miktar artmakta veyahut tersine ilişkide de ekonomi daraldıkça,
küçüldükçe de cari açığımız daralmaktadır. Eğer
ortada sürdürülebilir ve kaliteli bir finansman
sağlayacağımız bir cari açık söz konusuysa o zaman çok
büyük bir mesele yok, zaten birçok iktisatçının da hemfikir
olduğu konu bu. Ancak cari açığın finansmanına yani
bugünkü yapıya baktığımız zaman maalesef durum da o
kadar iç açıcı gözükmüyor.
Şimdi,
bir önceki orta vadeli programa bakıyoruz, şu an yürürlükte olandan
bir öncekine -2017-2019 yıllarıydı o biliyorsunuz- 2017
yılı için 32 milyar dolarlık bir cari açık öngörmüştü
o program. Son açıklanan programda -2018-2020yi kapsar- 39,2 milyar
dolarlık bir hedef vardı, öyle gösterilmişti, aslında
revize edilmişti bu hedef ancak bu tahminlerin hiçbirisi biliyorsunuz
tutmadı. Geçen senenin cari açık rakamı 47,1 milyar dolar oldu.
Bu yılın ilk ayına baktığınız zaman da 51,6
milyar dolar. Demek ki hedeflerden bir miktar bu anlamda uzaklaşabiliyoruz.
Bu
47,1 milyar dolarlık açığın finansmanına şöyle
bir yakından baktığımız zaman: 8,1 milyar doları
net doğrudan yabancı sermayeden gelmiş, 24,3 milyar doları
net portföy yatırımlarından karşılanmış, 6,5
milyar doları diğer yatırımlarla finanse edilmiş;
bütün bunları toplayıp birbirine cemettikten sonra geriye kalan 8,2
milyar dolar da demek ki Merkez Bankasının döviz rezervlerinden
karşılanmış. O hâlde, ortada rezervlerimizi eriten ve
oldukça sağlıksız bir finansman yöntemiyle de karşı karşıyayız.
Hâlbuki cari açığın finansmanında daha
sağlıklı olan, daha tercih edilebilir olan sıcak paradan
finansman sağlamak değil -yani bunu dünya bir şekilde
geçmiş yıllarda yaptı ama başarısız olduğunu
gördü, şu anda başka yöntemlere doğru gidiyor, bizde de
aynı şekilde- doğrudan yatırımların,
ihracatın ve turizm gelirlerinin artmasıyla sağlanacak olan
finansman yapısı bizi daha sağlıklı bir ekonomik
büyümeye götürecek. İşte burada işler pek yolunda gitmiyor böyle
derinlemesine baktığımız zaman alt kalemlerin ödemeler
dengesinin. Geçen sene uluslararası net doğrudan yatırım
girişi bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 18,8
azalmış, 13,3 milyar dolardan 10,8 milyar dolara inmiş; demek ki
o kalemde bir sıkıntı var, oraya bir el atılması
gerekiyor. Yine, 2017 yılında Türkiyeye yatırım
amacıyla gelen toplam 32,4 milyar dolarlık sıcak paranın
yüzde 75i, 24,3 milyar doları -biraz önce söylediğim gibi- daha çok
kısa vadeli ve yüksek getiriden yararlanarak belirli bir riski elimine
edip gelen para. Eğer o para geldiği gibi -çok yüksek bir risk
görürse geldiği ülkede- anında bu para dönüşerek tekrar
geldiği yere geri gidebilir. Demek ki bu tür riskler, ister ekonomik olsun
ister siyasi olsun, sıcak paranın da belirli anlamda
düşmanı diye bakabiliriz ve bu, cari açığın
finansmanında en kötü bir model olarak karşımıza
çıkıyor.
Gelelim
2018e. Programda, baktığımız zaman 40 milyar dolarlık
bir açık hedefi var ama enerji fiyatları veya diğer etkenlere
baktığımız zaman bu rakamın da bir miktar
taşacağını, hatta ciddi bir miktar
taşacağını yani 48-50 milyar dolar arasında bir
açığa doğru gittiğini de görebiliyoruz. O zaman, demek ki
bizim finansman ihtiyacımız geçen seneye göre çok daha ciddi miktarda
artmış olacak.
Değerli
milletvekilleri, işin bir de bütçe kısmı var. Orada da emanet ve
avans hesaplarıyla beraber baktığımız zaman, bütçe
nakit açığı 53,5 milyar TL ve bu da ciddi bir rakam. Bu bütçe
açığının finansmanının içinde hazine toplamda
83,6 milyarlık bir net borçlanmaya gitmiş; bunun büyük bir
kısmı iç borçlanma, daha az miktarı dış borçlanma.
Bu
görüştüğümüz tasarının da bütçeye mali yükünün 17-18 milyar
lira olacağı ekonomi yönetimi tarafından da dile getiriliyor.
Demek ki şu anda Türkiye ekonomisinin temel sorunu bir tarafta cari
açık, bir tarafta hazine nakit açığı. Biz buna ikiz açık
diyoruz ve ülke böyle bir sorunla yüz yüze durumda. Bu senenin, mesela, 2018in
ilk iki ayına baktığımız zaman da hazine nakit
açığının 13 milyarı bir miktar geçtiğini
görüyoruz. Gelen sıcak para bizim yüksek faiz oranımıza geliyor,
bunun altını özellikle çizmek istiyorum. Demek ki faizlerin düşmesi
bu sıcak parayı kaçırabilecek; öte yandan, kurla bir ilişki
var, döviz fiyatları yükselebilecek, muhtemeldir ki bu, enflasyonu
tetikleyecek ve ona da etki edecek. Bu sarmaldan, ekonominin bir an önce
çıkması gerekir diyor, hepinizi saygılarımla tekrar
selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Gruplar
adına ikinci söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir
Milletvekili Zekeriya Temizelindir.
Sayın
Temizel, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sıra sayısı 533 olan Kanun
Tasarısının üçüncü bölümünde Cumhuriyet Halk Partisi adına
söz aldım.
Aslında,
bu kanun tasarısına -daha önceki arkadaşlarımızın
da belirttiği gibi- tamamen karşı olmadığımızı,
toplumun beklediği düzenlemeler olduğunu, dolayısıyla,
ılımlı yaklaştığımızı her
fırsatta dile getirdik. Getirdik getirmesine ama içerisindeki 8 tane
maddenin de hem Anayasaya aykırılığı nedeniyle hem de
toplumsal düzeni, yasalarla kurulmuş olan toplumsal düzeni altüst etmesi
nedeniyle çıkarılması gerektiğini veya
değiştirilmesi gerektiğini de söyledik ama bu olmadı.
Hatta, bazılarının üzerinde mutabakat bile
sağlanmıştı Evet, bunun çekilmesinde yarar var. diye, bu
mutabakattan Genel Kurulda vazgeçildi değerli arkadaşlar, vazgeçildi.
Değiştirmediğimiz, daha geçen gün konuştuğumuz,
üzerinde mutabakat sağlandığını
varsaydığımız madde -açık söylemek gerekirse- Meclis
Genel Kuruluna girerken aklımıza geldiğinde
vicdanımızı yaralayan bir düzenleme olarak hâlâ duruyor. Asgari
ücretlilerin bile 14 bin liralık maaşa ulaştıkları
anda yüzde 20 oranıyla vergilendirildiği bu toplumda, milyonlarca
avro transfer ücreti elde edenler yüzde 15le vergilendiriliyordu, bu yetmedi,
bir de bu kesilen vergileri kulüplere iade kararı aldık, böyle bir
yasa düzenlemesi yaptık, ademitahsis ilkesini çiğnedik.
Anayasamızın, özellikle, mali disiplinle ilgili en önemli
maddelerinden ve düzenlemelerinden birisi olan bir düzenleme çiğnendi.
Şimdi,
üçüncü bölümde de asla olmaması gerektiğini düşündüğümüz
bir düzenleme var. Bu düzenleme -aslında düzenlemenin
mantığına karşı değiliz, yanlış
anlaşılmasın- tek hazine hesabı daha doğrusu tek
hazine kurumlar hesabı adı verilen bir hesap. Biliyorsunuz, devletin
bütün gelirleri ve bütün giderlerinin hazineden olması ve bütçeden
olması ilkesi var ancak her kurum parasal hesabını, mali
hesabını değişik yerlerde tutuyor. Bazı
kurumların ciddi anlamda kaynakları bankada bekletilirken bazı
kurumların da giderlerini karşılamak için devletin borçlanması
gerekiyor. Bu durumda, kamu kurumlarının tamamının
hesaplarını tek bir banka hesabında veya bir iki banka
hesabında toplamak suretiyle kısa vadeli borçlanma yönetimi konusunda
bir avantaj elde etmek mümkündü. Bu düzenleme, 1995 tarihinde rahmetli Erbakan
Hükûmeti zamanında canlandırıldı, daha sonraki hükûmetler
bunu ciddi olarak uyguladılar. Doğru bir uygulamadır,
yanlışı falan yoktur, yapılması gerekir. Yani devletin
bir yerde parası beklerken başka bir yerden açık vermesi
nedeniyle borç almasını kabul etmek mümkün değildir, doğru
bir olay değil ancak bu, kamu kurumları arasındaki anayasal
farklılıkları göz önünde bulundurmadan yapılacak bir
düzenleme değildir. Bizde bir tarafta merkezî hükûmet, bir tarafta yerel
yönetimler vardır. Yerel yönetimler, Anayasa ve yasaları gereği
olarak kendi kararlarını alacak organların seçimle geldiği
idarelerdir. Halk bu organları seçer ve bu yerel yönetimlerin bütün
kararları halk tarafından seçilmiş organlar tarafından
alınır. Dolayısıyla bunlar tarafından seçilmiş ve
kaynakları bunlar tarafından kullanılacak olan ve mali özerklik
olarak anlatılacak bu olayda yerel yönetimlerin parasını da
merkezî yönetim bütçesinin içerisine katmak aslında kurulmaya
çalışılan sistemi işletmemek anlamına gelir. Gözünüzün
önünde canlandırın, hepiniz bir ilçeden geliyorsunuz, bir belediyeden
geliyorsunuz. Yarın belediye başkanı Benim paralarımı
oraya götürdüler, yatırdılar, şimdi gittim, kapıda
bekliyorum, vermiyorlar, sıraya koymuşlar, sırada verecekler.
diye kapınızı aşındıracaklar. Bu işin
mantığı yok. Zaten, hangi belediye gelir içerisinde, gelir
fazlası içerisinde yüzüyor ki siz bunu getirip bu hesabın içerisine
koymak suretiyle binlerce belediye başkanını merkeze
yığacaksınız bu paralarını alabilmeleri için?
Getirilen sisteme göre, belediyeler fazlalarını buraya
yatıracaklar, onlar bir harcama planı verecekler Şu tarihte
şu ihalenin bedelini ödeyeceğim. veya Şu tarihte şunu
satın alacağım. ya da Şu tarihte
dağıttığım sütün parasını ödeyeceğim.
diye. Gelecekler, bunu alamayacaklar. Ortaya çıkan soruna bir bakın.
Tek hazine hesabı uygulaması doğrudur, yerel yönetimlerin buraya
alınması yanlıştır; söylediğimiz olay bu.
Değerli arkadaşlar diyoruz, tek hazine
hesabı uygulamasını yapalım ama belediyeleri bunun
içerisine koymayın, başımıza bela olur, yani teknik olarak
olması gibi ciddi anlamda hizmet sorunu yaratır. Yazıktır,
gerçekten yazıktır, bu kadarcık bir şeyi bile anlatmaktan
âciz bir hâlde oluyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
Tasarının içerisinde bizleri çok rahatsız
eden bir uygulama daha var değerli arkadaşlar. Bu Meclis kanun
yapıcı; tabii bunu şu andaki fiziki durumu itibarıyla
söylemiyorum, mecazi anlamıyla ve gerçek durumuyla söylüyorum. Bu Meclis
kanun yapıcı, kanun yapıyor. Kanunların da Anayasaya uygun
olması gerekiyor. Bizim Anayasamız
Öyle sürekli olarak
yasalarını değiştiren, hukuk devleti ilkesiyle çelişen
kararlar verecek veya yasalar yapacak bir Meclis değil burası yani
biz Anayasamıza aykırı davranamayız. Bu Meclis
kanunlarını yaparken esas hakkındaki düzenlemelerini
doğrudan doğruya Anayasayla bile bağlı kalmayarak evrensel
hukuk kurallarına bağlı olarak alır. Yerel yönetimlerin
özerkliği evrensel bir hukuk kuralıdır. Bu evrensel hukuk kuralını
çiğneyerek onların özerkliğini ortadan
kaldıramazsınız. Özerkliğin temelinde mali özerklik yatar.
Mali özerkliği olmayan hiçbir kuruluş ne bağımsız
kuruluştur ne de özerk kuruluştur, kendi kendimizi aldatmayalım,
olay budur. Bu konudaki uyarının dikkate alınmasını
umuyoruz. Bununla ilgili olarak verdiğimiz önerge -ilgili maddeler
görüşülürken yeniden konuşulacak- belediyelerin yani yerel
yönetimlerin bu kapsam dışına
çıkartılmasıdır.
Değerli arkadaşlar, son olarak bir şeye
daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Bu ön dikkat çekme olayı, zamanı
geldiğinde yeniden anlatılacak. Bizim hukukumuzda bir kanunlar
hiyerarşisi vardır. Önce Anayasa vardır, sonra uluslararası
anlaşmalar vardır, onun altında kanunlarımız
vardır, kanunların altında da tüzükler, yönetmelikler gelir.
Kanun uygulamasında bu sıraya uyarsınız siz. Dolayısıyla
bu Meclis bir uluslararası anlaşmayı oylamak suretiyle bir
düzenleme yaptıysa bunu ancak o uluslararası anlaşmada
değişiklik yaparak değiştirirsiniz, burada kanun yaparak
uluslararası anlaşmayı değiştiremezsiniz. Yaparsak ne
olur? Hiçbir anlamı olmaz, uluslararası anlaşmalar konusundaki
güvenilirliğimizi de ortadan kaldırırız. Bunu yapmak
zorundasınız. Dolayısıyla bu kanun
tasarısının 89uncu maddesinde bu konuyu konuşacaksınız.
Türkiye 2 tane nükleer santrali nedeniyle Japonya ve Rusyayla anlaşma
yaptı. Bu anlaşmaları Meclis olarak onayladınız.
Özellikle Rusya anlaşmasıyla Akkuyu Nükleer Santralinin
yapılması sırasında taraflara düşen yükümlülükler
teker teker sıralandı, sonra denildi ki Bu koşullarda
yapılacak bu santralin elektriği on beş yıl boyunca 12,53
sentten satın alınacak. Anlaşma bu mu? Bu. Şimdi
getirdiğimiz kanunla bir değişiklik daha yapıyoruz, kanunla
diyoruz ki Ya, bu yatırım devletin beşinci bölge için
getirmiş olduğu süper teşviklerden de yararlansın.
Yararlandırabilirsiniz, yararlansın ama bunu uluslararası
anlaşmayla yapıp o 12,53 sentlik fiyatı da yeniden gözden
geçirmeniz lazım. 75 milyar lira teşvik verip, bütün teşviklerin
hepsinden yararlandırıp hâlâ 12,53 sent orada durursa, 4 sente
devlete elektrik satan kurumlara karşı yaptığınız
haksızlığın mutlaka bir bedeli olur.
Bu
düzenlemelerin, büyük bir kısmını desteklediğimiz kanun
tasarısının içerisinde olması rahatsızlık verici
bir olay. Bu düzenlemelerin yeri burası değil, bu düzenleme
başka yerlerde yapılmalı, başka şekilde düzenlenmeli.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen.
ZEKERİYA
TEMİZEL (Devamla) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
arkadaşlar, son sözüm. Söylemeye çalıştığım olay
şu: Eğer yaptığımız düzenlemeler Anayasayı
ve Anayasanın getirdiği sistemi bozarak düzene aykırı
getiriliyor ise bunları yaparken ciddi anlamda değerlendirmemiz
gerekiyor. Hele yerleşmiş bir hukuk düzenini çiğneyerek
uluslararası anlaşmalarla yapılmış ki Anayasaya
aykırılığı bile iddia edilemez çünkü bu niteliği
itibarıyla Anayasa'dan da önde sayılır. Anayasaya
aykırılığı bile iddia edilemeyen bir uluslararası
anlaşmayla verilmiş bir düzenleme ve hakkı kanunla
iyileştirme veya kötüleştirme gibi bir hakkımız da yoktur.
Bu
düzenlemede bunların da dikkate alınacağını umuyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan, 60a göre söz talebim var.
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özkoç, 60a göre söz veriyorum.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
27.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, spor vergileriyle ilgili maddede yapılan
değişiklikle ilgili kendilerine bilgi verilmesi, belediyelerle ilgili
maddelerin gözden geçirilmesi ve uluslararası anlaşmalarla ilgili
bazı konulara dikkat edilmesi gerektiğine ilişkin
açıklaması
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, Sayın Bakan da buradayken söylemek istiyorum. Türkiye Büyük
Millet Meclisindeki çalışmalar, teamüller, yasalarla, kurallarla ve birbirimize
olan anlayışımız ve hoşgörüyle bu sistem içerisinde
yürütülüyor. Komisyonlarda yaptığımız anlaşmalara biz
ciddiyetle riayet etmeye çalışıyoruz. Komisyon
başkanlarımız zaman zaman grup başkan vekillerine
yaptıkları anlaşmaları iletiyorlar ve diyorlar ki: Bu
maddelerde uzlaşma sağlanmıştır ve komisyon
başkanı ve ilgili kişiler bu maddelerin geriye çekilmesiyle
ilgili görüş birliği içerisindedir. Görüyoruz ki bu spor
vergileriyle ilgili maddede maalesef bu konu, bize söz verildiği hâlde
yerine getirilmedi. Hükûmetle olan görüşmeler yapıldıktan sonra
bundan vazgeçilmiş olabilir ama en azından bilgilendirmek teamül
gereğidir.
Onun
haricinde, bu 54üncü ve 55inci maddelerde eminim bütün belediyeler -yani AK
PARTİli belediyeler dâhil olmak üzere- mağdur edilecektir. Bunun bir
daha gözden geçirilmesini önemle rica ediyoruz.
Uluslararası
anlaşmalar olmadan biz kendimiz burada uluslararası anlaşmalara
imza atıp ondan sonra burada onlara aykırı yasalar
çıkarırsak bunun geçerliliği daha sonra uluslararası
alanlarda bizim itibarsızlığımızı getiriyor. Bu
konularda da dikkat etmemiz gerekiyor.
Sizden
rica ediyorum bizi bilgilendirin, biz de size yardımcı olmaya
çalışalım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Özkoç.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi
Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
(1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN
Şimdi gruplar adına üçüncü ve son konuşmacı,
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
Garo Paylan olacaktır.
Sayın
Paylan, şahıslar adına da söz talebiniz var, ikisini
birleştiriyorum ve on beş dakika süre veriyorum.
Buyurun.
(HDP sıralarından alkışlar)
HDP
GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, 90lı yılları hatırlar
mısınız? Evet, memleket 90lı yıllarda iyi
yönetilmiyordu. Demokrasi anlamında hiçbir kurumsal gelişme yoktu ve
ekonomide de pek çok sorun vardı arkadaşlar. Ve 90lı
yıllarda, arkadaşlar, biliyorsunuz ülke enflasyon, döviz kuru, faiz
sarmalı içindeydi. O günlerde, o yılların sonunda, biliyorsunuz
DSP-MHP-ANAP koalisyonu en sonunda ülkeyi duvara çarptırdı
arkadaşlar. Ve büyük bir kriz yaşadık, 2001 yılında
çok büyük bir kriz yaşadık. Milyonlarca insanımız
işsiz kaldı, aşsız kaldı, ekmeksiz kaldı
arkadaşlar. Ve o büyük yıkım üzerine AKP o yıllarda kendini
kuruyordu ve bu büyük krizden faydalanarak iktidarı ele geçirdi. Ve
şunu vadetti, dedi ki: Biz 90lı yılların
hatalarını yapmayacağız. Ülkeyi demokratik bir ülke
yapacağız, iş olacak, aş olacak, yoksulluk olmayacak,
yasaklar olmayacak. Bu yolda da bir hikâye yarattı, aynı zamanda da
bir Avrupa Birliği üyesi olma hikâyesi yarattı. Avrupa
Birliğine üye olayacağız. dedi ve buna inandırdı
insanları. Evet, yabancı sermaye geldi ve AKP iktidarının
ilk yıllarında ülkenin cari açığını finanse etti.
Bakın, AKP iktidarı on yedi yıllık hikâyesinde 550 milyar
dolarlık cari açık yarattı. İlk yıllarda 30 milyar, 40
milyar, 50 milyar dolar cari açık veriyordu ve bu finanse ediliyordu.
Nasıl finanse ediliyordu arkadaşlar? Bir, özelleştirme yaptı.
Ülkenin bileziklerini sattı. 10 milyarlarca dolarlık
özelleştirme yaptı. Bir, buradan finanse etti. İkincisi,
doğrudan yabancı sermaye geldi çünkü bir hikâyesi vardı
Türkiyenin, demişti ki: Avrupa Birliği üyesi olacağız.
Demokratik standartları yükselteceğiz. Hukuk devleti
olacağız. Ve bir bölüm yabancı sermaye buna inandı, geldi
yatırım yaptı. Bu şekilde finanse edildi cari açık.
Üçüncüsü ise, bunların yetmediği yerde borçlandık
arkadaşlar. Cari açığı sıcak parayla finanse ettik.
Evet, ilk yıllarda bu, yaraya merhem oldu, o yıllarda da siyasetçiler
uyarıyordu. Bu cari açık belli bir dönem için iyidir ama uzun vadeli
olarak ülkeye zarar verir. dendi. Nitekim, arkadaşlar, biliyorsunuz 2009
yılındaki kriz de, evet, teğet geçti bizi ama o kriz de pek çok
zarar verdi; işsizlik ve ülkenin küçülmesiyle karşı
karşıya bıraktı.
Değerli
arkadaşlar, AKP cari açık vermeye devam etti ve maalesef son
yıllarda, demokratik hikâyeden koptuğundan beri, ülkeyi otoriter bir
rejimle yönetme hülyasına kapıldığından beri de cari
açığı hâlâ vermeye devam ediyor, bütçe açığını
hâlâ vermeye devam ediyor ama bunun finansmanını arkadaşlar,
neredeyse sıfıra yakın doğrudan yatırımlarla,
daha çok borçlanmayla finanse etmeye çalışıyor. Bakın, son
rakam 51,7 milyar dolar cari açık arkadaşlar, bir yıldır.
Bu, bizim yarattığımız bütün değerin yani bir
yılda yarattığımız gayrisafi yurt içi
hasılanın yüzde 6sına denk. Değerli arkadaşlar, son
iki ayda da 15 milyar dolar cari açık verdik. Yıla
taşıdığınızda 70-80 milyar dolarlık bir cari
açık demek. Değerli arkadaşlar, biz bunu en son 1993'te ve 2000
yılında görmüştük böyle açıkları. AKP iktidarında
da belli dönemlerde oldu ancak her ikisinde de ülke duvara çarptı. Ne
hikmetse en son duvara çarptığında MHPyle bir koalisyon
vardı o yıllarda. Bugünlerde de MHP ile AKPnin yine bir koalisyonu var.
Herhâlde AKP-MHPnin yeni koalisyonunda da bu ortak akıl bu şekilde
devreye geçti ve ülke ekonomik anlamda bir kez daha duvara çarpmaya namzet
arkadaşlar.
Eğer
gerekli tedbirler alınmazsa, emin olun büyük bir iktisadi krizle
karşı karşıya kalabiliriz çünkü iktidar hâlâ Bir seçim
ekonomisi yapayım, işte, altı ay ya da on altı ay daha bu
işi sürdüreyim, şu seçimi bir atlatayım, ondan sonra belki
tedbir alırım. diye bakıyor ve seçim ekonomisine gaz
vermiş durumda ve seçim ekonomisinin yanında bir de savaş
ekonomisi devreye girmiş durumda. Ülkenin milyarlarca liralık
kaynağı savaşa harcanıyor, hayra değil savaşa
harcanıyor ve bu iki şey de ülkemizi maalesef ekonomik anlamda, çok
ciddi anlamda zorluyor arkadaşlar.
Cari
açığın sonuçları vardır. Bakın, rol model olarak
aldığınız Putin var; o da otoriter, totaliter bir liderlik
sergiliyor. Ama Rusya'nın, biliyorsunuz, kaynakları var ve cari fazla
veriyor. Kimseye eyvallahı yok Ben ülkeyi böyle yöneteceğim. diyor.
Ama siz, 550 milyar dolar cari açık vermişken, ülkenin 450 milyar
dolar borcu varken Ben otoriter ve totaliter bir şekilde ülkeyi
yöneteceğim. diyemezsiniz. Dediğiniz zaman burası hukuk devleti
olmaktan çıkar ve buraya para yatıracak insanlar sorgularlar. Ya daha
fazla faiz isterler
Ya arkadaş, senin ülkende hukuk güvencesi yok. Ben
sana borç vereceğim ama
Hani yatırımdan vazgeçtik zaten,
yatırım için gelen yok, doğrudan sermaye... Gelecekse de daha
fazla teşvik istiyor, bunları göreceğiz birazdan. Borç veren de
Arkadaş, sende hukuk güvencesi yok, ben sana doları yüzde 4'le
değil yüzde 7yle borç vereceğim. der ve bu da ülkenin bir krize
düşmesi anlamında yolu kısaltır arkadaşlar ve cari
açık veren bir ülke, arkadaşlar, özgür bir ülke değildir.
Borçlanan, hep borçlanan bir ülke, özgür bir ülke değildir. Cari açık
verebilirsiniz ama 550 milyar dolar cari açığın
karşılığında kaç tane üretim tesisi yaptık
arkadaşlar? Ülkemizi bir üretim ekonomisine mi çevirdik, yoksa
yalnızca AVM yaptığımız, ithalatı yapıp
insanlara AVMye soktuğumuz, orada tüketimlerini yaptırıp borçlandırdığımız
bir ülke hâline mi getirdik? Maalesef, ikincisi. Ülkemiz ithalat yapıp
AVMlerinde tüketim yapan bir ülke hâlinde ve bu sürdürülemez, bunu hepimiz
biliyoruz değil mi? Hepimiz biliyoruz, bu sürdürülemez. O hâlde Hükûmete
ve Meclise ivedi tedbirler alma gereğini ortaya koymak lazım
arkadaşlar.
Amerika
para musluklarını açmıştı, Avrupa Birliği para
musluklarını açmıştı 2009 krizinden sonra ve
trilyonlarca doları dünyaya saçtılar; gelişmekte olan ülkeler,
bizim gibi cari açık veren ülkeler de bundan faydalandılar. Evet,
cari açık bu şekilde sıcak parayla finanse edildi ama
arkadaşlar, her ikisi de bu yıl muslukları kısıyorlar.
Muslukları kısınca -para musluğu- değirmen dönmeyince
ilk kim etkilenir? En çok cari açığı olanlar, en çok borcu
olanlar, üretim ekonomisi olmayanlar, yalnızca tüketime bağlı
olan ekonomiler etkilenirler ve biz de maalesef, bundan etkileneceğiz
arkadaşlar.
Geçen
sene ekonomi kötü gittiğinde, biliyorsunuz, iktidar şapkadan bir
tavşan çıkarmıştı, Kredi Garanti Fonu. Kredi Garanti
Fonu da arkadaşlar -bakın, bir buçuk yıllık deneyimdir-
tüketime dönüştü. Üretim ve yatırım anlamında insanlar
yatırımlarını yapmıyorlar. Evet, kapasitelerini
artırıyorlar ama yatırımlarını
artırmıyorlar. 250 milyar lira Kredi Garanti Fonundan tüketime
dönüştü ve bunun sonuçları var tabii ki, cari açık arttı,
enflasyon arttı ve döviz kuru arttı. Bunları Hükûmete
söylüyoruz, diyoruz ki: Bu yol, çıkmaz yol. Dediğimizde kurlar
3,40tı, 3,50ydi; bakın, bugün 3,95; euro olmuş 4,87.
Şimdi,
bakın, Hükûmet şu ana kadar sessiz, Moodys diyeceğim, hemen
sesini çıkaracak. Bunları Moodys dediğinde ise Sayın Bakan
iki hafta önce buradaydı, oturuyordu Bana ne Moodysten, Moodysten
bize ne, biz Moodysin raporunu çöpe atıyoruz. dedi. Dolar o gün
3,78di. Moodys'in raporu çöpe atıldı, bugün dolar 3,95
arkadaşlar. Moodys ne diyordu? Bakın, biz deyince belki
inanmıyorsunuz; Moodys Kurumsal çöküş var. diyordu arkadaşlar
Kurumlar çöküyor. diyordu Bir Anayasa Mahkemesi kararı bile
uygulanmıyor. diyordu Meclis işlemiyor. diyordu Olağanüstü
hâl şartlarından Türkiye'nin çıkması gerekir. diyordu.
Bütün bunları söylerken aynı zamanda Merkez Bankasının
politikalarının da bağımsız
olmadığını, iktidarın vesayeti altında olduğunu
söylüyordu. Bütün bu söylediklerini çöpe atan iktidar bugün dolar kurunu
3,95'e, Tayyip Bey'in işaret ettiği gibi 4e doğru
taşıyor arkadaşlar. Bu 4'e doğru taşınırken
ne oluyor? Bakın, tüketici güveni tekrar düşmeye başlıyor.
Hani o kortizon etkisi bitiyor, tüketici güveni düşüyor ve nihayetinde
kriz çanları çalıyor arkadaşlar. Bunlara bakalım derim.
İktidarınızı
bir kez daha uyarıyorum. İnanın, iktidarın ne
olacağı benim umurumda değil çünkü bu iktidar bu ülkeye çok
zarar verdi. Bu iktidarın ivedilikle değişmesini istiyorum ama şunu
biliyorum: Bir krizin faturasını beyefendiler ödemeyecek, onun
yandaşları ödemeyecek, yoksullar ödeyecek arkadaşlar.
Yalnızca
asgari ücretten bir örnek vereyim. Geçen yıl Asgari ücreti yükselttik,
yükselttik. diyordunuz. Evet, bir miktar yükseldi ve 500 euroya
çıktı, bakın karşılık olarak söylüyorum, 500 euroya
çıktı, ilk asgari ücret yükseldiğinde 500 euroydu, ciddi anlamda
yükseltildiğinde. Bakın, bugün 325 euro arkadaşlar, asgari ücret
bugün 325 euro. Milyonlarca asgari ücretle çalışan
vatandaşım kaybediyor, siz kaybetmiyorsunuz beyefendiler, milyonlarca
asgari ücretli kaybetti; aşından kaybetti, ekmeği eksildi
küçüldü, yoksullaştı. Evet, seçim politikaları ve savaş
politikaları yoksullaştırır, özellikle dar gelirliyi
yoksullaştırır. Ama bunun üstü neyle örtülür? Milliyetçi
politikalarla, hamasetle örtülür. Maalesef AKP iktidarı da bu
yanlış politikalarının bedelini yoksullara ödetiyor ama
yoksulların itiraz etmesini engellemek için de milliyetçi politikalara,
savaş politikalarına, hamaset politikalarına gaz veriyor
arkadaşlar.
Şimdi,
bu ilgili bölümde bir iki maddeyle ilgili uyarılarımı da
yapayım, belki Sayın Bakan bir kez daha düşünür.
Arkadaşlar, çok kritik 2 madde var, Sayın Zekeriya Temizel bahsetti.
Ben de başka bir iki maddeden bahsedeyim.
İktidara
gelmeden önce AKP, kayıt dışı işsizlik oranı
yüzde 50lerdeydi, değil mi Sayın Bakan, yüzde 50'ye
yakındı? Ve ondan hemen önce bir düzenleme
yapılmıştı, demişlerdi ki: İşçiyi işe
aldığın gün, arkadaş, artık bildiremezsin. Çünkü
90lı yıllarda ben de işçi de oldum, işveren de oldum.
Şöyleydi uygulama: İşçileri
çalıştırırdınız. Derdiniz ki işçiye
-kayıt dışı ya o işçiler- Sigorta müfettişi
geldiğinde de ki Bugün işe girdim. veya Bu hafta işe
girdim. Çünkü o zamanlar işçiyi aynı ayda bildirme
hakkınız vardı ve müfettiş gelirdi, işçileri
kayıt dışı diye yazardı, giderdi. İşveren on
gün bildirim yapardı, on gün sonra çıkarırdı, yine
kayıt dışılığa devam ettirirdi. Sonra, bu,
aynı gün bildirim hakkı kaldırıldı ve bununla beraber,
bakın, kayıt dışı işsizlik
oranımızı yüzde 33'e düşürdük. Hâlâ OECD ülkeleri arasında
en kötü durumdayız.
Ama
bakın, Çalışma Bakanımız ne getirmiş? Artık
18-25 yaş arasındaki çalışanları aynı gün
bildirebilirsin. diyor. Ne olacak, size söyleyeyim: 25 yaşın
üstündeki çalışanlar işlerini kaybedecekler. Patronlar 18-25
yaş arası işçileri alıp çalıştıracaklar ve
şunu diyecekler: Müfettiş geldiğinde Bugün girdim işe.
diyeceksin. ve hiçbir müfettiş kayıt
dışılığı yakalayamayacak arkadaşlar. Bunu kabul
ediyorsanız bu maddeye eyvallah deyin, yoksa bu iktidara söyleyin, bu
maddeyi tasarıdan çeksin arkadaşlar.
Sayın
Zekeriya Temizel belirtti, ben de bir iki cümle edeyim. Tek hazine hesabı,
arkadaşlar, evet, doğru bir uygulama. Ama merkezî iktidar ve yerel
yönetim ayrımı vardır. Şimdi, merkezî iktidar, evet, kamu
kurumlarının hesaplarını tek hesapta izleyip daha fazla
faiz vermek istemeyebilir, bu doğrudur. Ancak belediyelerin parasına
niye göz dikiyoruz arkadaşlar? Belediyeler kendi bütçelerini
yapıyorlar. Yılbaşında bütçe yaparken faiz
hesabını da yapıyorlar, ödeme planlarını da
yapıyorlar, belediyelerin hesabına merkezî yönetim göz dikmiş
durumda. Bu doğru değil. Evet, Hazine
sıkışmış durumda, biliyoruz; Maliye
sıkışmış durumda, biliyoruz ama göz dikmeyelim.
Bir
trajikomik madde daha var, bu tek hazine hesabında diyor ki: Bu tek hazine
hesabına İşsizlik Sigortası Fonu dâhil değildir. Hep
beraber gülelim mi Sayın Bakan buna? Bakın, bu torbada,
arkadaşlar, İşsizlik Sigortasından 18 milyar liraya bu
Maliye Bakanı göz dikti. Dâhil değil tek hazine hesabına.
diyor ama işçinin parasını bu torbayla, arkadaşlar, 18
milyar lirasını patronlara veriyor, teşvik olarak veriyor. Çünkü
bunları bu şekilde vermek zorunda ve ittirerek bu ekonomiyi sürdürmek
zorunda.
Başka
türlü bir yol var. Biz bu savaş ve seçim politikalarından vazgeçip
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GARO
PAYLAN (Devamla)
yapısal tedbirleri almak durumundayız
arkadaşlar.
Hepinize
saygılar sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın İnceöz.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Kayıtlara girmesi açısından söylüyoruz:
Konuşması içerisinde savaş ve seçim politikaları dedi.
Bunu daha evvelki konuşmalarda da HDP zaman zaman yapıyor.
Bunu
asla kabul etmiyoruz. Bir savaş politikası gütmüyoruz. Terörle
mücadele, terör örgütleriyle mücadele ve burada ne gerekiyorsa, kaynak olarak,
bu ülkenin birliği beraberliği ve coğrafyanın huzuru için
de bu kaynak aktarılıyor, aktarılmaya da devam edecektir terör
örgütlerinin kökü kazınana kadar.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Şahıslar
adına ikinci ve son konuşmacı İstanbul Milletvekili
Şirin Ünal.
Sayın
Ünal, buyurun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
ŞİRİN
ÜNAL (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının bu bölümünde şahsım adına söz
almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, AK PARTİnin parlak siyasi
başarısının sırrı sadece geniş halk
kitlelerinin gönlünü kazanmayı bilmesi değildir. Seçimlerde
kurduğu sevgi bağının arkasında, halkın
beklentilerine uygun şekilde gerçekleştirdiği reform
mahiyetindeki icraatlarının ve bunun neticesinde meydana gelen
değişimin rolü vardır. Malumunuz, AK PARTİ Hükûmetleri
döneminde Türkiye, cumhuriyet tarihimizin en büyük ekonomik
atılımlarını gerçekleştirmiştir. On altı
yıllık süreçte ülkemizde sağlanan güven ve istikrar ortamı
ekonominin hızla büyümesine, refahın tabana yayılmasına,
Türkiye'nin istikrarının daha da umutlu ve aydınlık
olmasına zemin hazırlamıştır. AK PARTİ
iktidarları döneminde gerçekleştirilen yapısal reformlarla,
yatırım, üretim ve istihdamın artırılması,
araştırma, geliştirme, yenilik ve tasarım faaliyetlerinin
teşvik edilmesi, vergiye uyum maliyetlerinin azaltılması,
kayıtlı ekonomiye geçişin teşvik edilmesi amacıyla
hayata geçirilen düzenlemeler ile uygulamaya koyduğumuz mali disiplin ve
alınan makroekonomik tedbirler sayesinde ülkemiz gelişmekte olan
ülkelerden pozitif yönde ayrışmıştır.
Değerli
milletvekilleri, bu tasarıda ise yatırım, üretim ve
istihdamın, AR-GE, yenilik ve tasarım faaliyetlerinin teşvik
edilmesi, amatör sporun desteklenmesi, vergi tabanının
genişletilmesi, itilafların ve belirsizliklerin giderilmesi, iş
yapma kolaylığının artırılması, ekonomik
canlılığın ve tasarrufların
artırılması, kamu taşınmazlarının
değerlendirilmesi, enerji verimliliğinin ve enerjide tasarruf
sağlayıcı yatırımların teşvik edilmesi,
koruma ve bakım altındaki çocukların istihdamının
iyileştirilmesi yönünde düzenlemeler yapılmıştır.
Tasarı ülke ekonomisinde ortaya çıkan ihtiyaçların etkin bir
şekilde karşılanması amacıyla
hazırlanmıştır. Tasarı, ekonominin büyümesini
destekleyecek, sektörel bazda ekonomiye güç katacak, yatırım, üretim,
ihracat ve istihdamın teşvikine dönük ve geniş toplum kesimleri
tarafından beklenilen kapsamlı düzenlemeleri ihtiva etmektedir.
Değerli
milletvekilleri, 15 Temmuz hain darbe girişimi başta olmak üzere
ülkemizin maruz kaldığı iç ve dış şoklar
karşısında Hükûmet tarafından hızla uygulamaya konulan
tedbirler ve gerçekleştirilen reform niteliğindeki düzenlemeler
neticesinde Türkiye ekonomisi çok hızlı bir toparlanma içine
girmiş, açıklanan makroekonomik göstergeler itibarıyla Türkiye
ekonomisi 2017 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 11,1
oranında rekor bir büyüme gerçekleştirmiş, bu oranın gerek
OECD, G20 ülkeleri ve gerekse avro bölgesinde büyüme oranlarıyla
karşılaştırıldığında oldukça iyi bir
performansa işaret ettiği ve bu performansın, içinde
bulunduğumuz yıl içinde de devam edeceği öngörülmektedir.
Tasarı kapsamında, İşsizlik Sigortası Fonunun
kullanılmasına ilişkin düzenlemeler istihdamın
artırılması amacına yönelik olmakta, ilave istihdam sağlayan
özel sektör işverenlerine sağlanan katkılar kapsamında 2018
yılında ilk defa ilave olarak işe alınacaklarla ilgili
imalat ve bilişim sektöründe 200 bin, diğer sektörlerde de 500 bin
olmak üzere yaklaşık 700 bin ilave istihdamın
oluşacağı tahmin edilmektedir.
Ayrıca,
belirli gelirlerin belirli giderlere tahsis edilmesine yönelik vergi
kanunlarında çok sayıda hüküm bulunmaktadır. Spor kulüplerine
yönelik düzenlemelerde vergilerini tam olarak ve zamanında ödeyen spor
kulüplerinin bu vergileri sadece amatör spor branşlarında
kullanılmak üzere tekrar geri alabilmeleri amaçlanmakta; düzenlemenin
amatör spora tahsis edilen kaynakların artırılması
konusunda önemli bir adım olduğu aşikârdır.
Değerli
milletvekilleri, sözlerime son verirken, görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısının ülkemize ve milletimize hayırlı
olmasını temenni ediyor, hepinize saygılarımı
sunuyorum.
Teşekkür
ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN
Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan, sadece kayıtlara geçsin diye
söylüyorum: Hatip, konuşması esnasında AKP Hükûmetinin cumhuriyet
tarihinin en köklü yatırımlarını
gerçekleştirdiğini ifade etmiştir. Cumhuriyet tarihi boyunca
kurulan fabrikaları ben burada saymaya kalksam gene on iki saat
konuşmam gerekir. Ancak on yedi yıllık AKP tarihinde acaba kaç
tane fabrika açılmıştır? Bununla birlikte kaç kişiye
istihdam sağlanmıştır? Açıklanırsa çok mutlu
oluruz, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Sayın
milletvekilleri, konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi,
on beş dakika süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sisteme
giren sayın milletvekillerine sırayla soru sormaları için söz
vereceğim. Sürenin yarısı soru olacak, yarısı da cevap
olacak.
Sayın
Özdemir, buyurun.
SİBEL
ÖZDEMİR (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Bakan, geçen haftaki oturumda da gündeme getirmiştim, size de bir bilgi
notu vermiştim, 3173 nitelik kodlu ön lisans muhasebe mezunları... Bu
konu gerçekten önemli, şöyle bir aciliyeti var: Ön lisans muhasebe
mezunlarının almış olduğu bir KPSS puanı var ve
birçoğu da 85 ve üzerinde bir puan. Bu puanlarını
kullanabilmeleri için en geç bu haziran ayında atama yapılması
gerekiyor ve bu atama için sizden gerçekten bir karar
alınmasını... Ve şöyle de bir sorum var Sayın Bakan:
Bu ön lisans muhasebe mezunlarına en az 120 ortaksız kadro tahsis
edilmesi gerekiyor. Muhasebe bölümü olduğu için birçok bölümle ortak kadro
tahsis edilmesi bu bölümdeki öğrencilerimizi mağdur ediyor. Bu konuyu
bilginize sunmuştum, tekrar gündeme getirmek istedim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Sayın Paylan...
GARO
PAYLAN (İstanbul) Sayın Bakan, muhalefet olarak şeker
fabrikalarının özelleştirilmesinin durdurulması için
mücadele veriyoruz biliyorsunuz ama bugün gerçekten vicdanlı bir ses
duyduk iktidar partisinin bir milletvekilinden. İdare Amiri Çorum
Milletvekili Sayın Salim Uslu, şeker fabrikalarının
özelleştirilmesiyle ilgili, bürokratların Hükûmeti yanlış
yönlendirdiğini ve kandırdığını
düşündüğünü söyledi. Bu konuda hangi bürokratlar sizi
kandırıyor Sayın Bakan? Şeker fabrikalarının
özelleştirilmesinin yanlış olduğunu söyledi Sayın Uslu
ve Şeker fabrikaları zarar etmiyor. dedi. Herhâlde bir iktidar
partisi milletvekili bizden daha fazla bilgi alıyor. Bu anlamda,
gerçekliği ve gerçekten bu zarar etmeme durumuyla ilgili bize bilgi verin
lütfen. Hâlâ bu inadınızda devam ediyor musunuz? Şeker
fabrikalarını -muhalefet iktidar bütün milletvekilleri
karşıyken- hâlâ satma inadınıza devam edecek misiniz?
BAŞKAN
Sayın Kayışoğlu...
NURHAYAT
ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) Teşekkür ederim.
Sayın
Bakan, on altı yılda defalarca eğitim sistemini
değiştirdiniz ve yapboz tahtasına çevirdiniz.
Çocuklarımızın hayatı kâbusa döndü. Şimdi de
öğretmenlere performans değerlendirmesi getiriliyor ve bu sistemle de
öğrencilerin öğretmene not vermesi, ispiyonculuk gibi hususlar
devreye giriyor. Bu şekilde, öğretmenlerimiz dayanışmadan
uzak, gerçekten rekabetçi bir anlayışla özgür düşünceden uzak,
bilimden uzak; öğreten, sorgulatan değil, uyum sağlayan, itaat
eden bir noktaya itiliyor. Bursadaki TÜRK EĞİTİM-SEN,
EĞİTİM SEN ve EĞİTİM-İŞ, bütün
görüşlerden sendikalar bir araya gelip buna itirazlarını dile
getirdiler ve öğretmenleri kaygıya iteceğini, işlerini
yapamaz noktaya getireceğini söylüyorlar. Bu performans sistemiyle
eğitimin sorunlarını çözebileceğinizi düşünüyor musunuz?
Neden böyle bir sistem getiriliyor?
Teşekkürler.
BAŞKAN
Sayın Zeybek
KEMAL
ZEYBEK (Samsun) Sayın Bakanım, çiftçilik ve hayvancılıkla
uğraşan, geçimlerini sağlamaya çalışan
yurttaşlarımız, ektiği, ürettiği, beslediği
hayvanlarının etinden, sütünden geçimini sağlayan
üreticilerimiz, Hükûmetin yanlış politikalarıyla,
yetiştirdiği üründen, beslediği hayvandan kâr elde
edememektedir, bankalara ve birliklere zorunlu borçlanmaktadır. Birliklere
olan gübre, ilaç, mazot, tohum, yem ve kredi borçlarının ertelenerek
ve faiz borçlarının silinerek yurttaşlarımıza bir
nefes aldırılması istenmektedir. Vatandaşlarımıza
bir nefes aldırmak sizlerin elindedir. Yurttaşımızı
faiz ve tefeci baskısından kurtarmanızı talep ediyoruz.
Çiftçimiz, besicimiz bu ülkenin üreticisidir. Üretenin yanında olmak
sosyal devletin görevidir. Sosyal devleti yönetenlerin de bunu en iyi
şekilde yapacaklarını biliyoruz, bunu da sizlerden talep
ediyoruz Sayın Bakanım.
BAŞKAN
Sayın Kuşoğlu
Sayın
Arslan
KAZIM
ARSLAN (Denizli) Maliye Bakanına soruyorum:
1)
Ülkemizde çalışan binlerce kimyagerimiz var, emekli olduklarında
çok düşük maaş alıyorlar. Bu nedenle maaş göstergelerinin
3000den 3600e çıkarılmasını ne zaman
yapacaksınız?
2)
Emniyet mensubu polis arkadaşların da aynı konuda rahatsızlıkları
var, emekli olduklarında çok düşük maaş alıyorlar.
Polislerin de göstergelerinin 3000den 3600e çıkarılmasını
yeni yılda yapmayı düşünüyor musunuz?
3)
Sağlık personelleri mesaiye bağlı kalmadan saatlerce
çalışıyorlar, büyük emek harcıyorlar. Bu nedenle her bir
sağlık çalışanına belirli bir yıpranma hakkı
verilmesini düşünüyor musunuz?
4)
Enflasyonun düştüğü söyleniyor ancak fiyat artışları
hızla devam ediyor. Bunun nedeni nedir?
5)
Mobilyacıların dolaplar için kullandığı MDF, altı
ay önce 150-160 lira iken bugün 200 Türk lirasına zor alınıyor.
Bunun nedeni nedir? Mobilyacıların bu fiyatlar
karşılığında
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Sayın Bektaşoğlu
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Aynı
zamanda Şehitler Günü olarak kutladığımız 18 Mart,
Çanakkale Zaferinin yıl dönümü geçen yıl cuma gününe denk
gelmiş ancak Diyanet İşleri Başkanlığı
tarafından camilerimize yollanan hutbelerin dua bölümünde Atatürkün
ismine yer verilmemiştir. Bu yıl ise Diyanet İşleri
Başkanı Çanakkaledeki törenlerdeki konuşmalarında ve
yaptığı duada Atatürk adına yine yer vermemiştir.
Çanakkaleyi
geçilmez kılarak zaferin kazanılmasında etkin rol oynayan,
böylece dinimizi, ezanımızı, bayrağımızı ve
vatanımızı kurtaran, 57nci Alay Komutanı, Anafartalar
Kahramanı Atatürke ve askerlerine bir duayı çok görenleri
kınıyor ve Allaha havale ediyorum.
Bize
Çanakkale Zaferinin onurunu yaşatan şehitlerimize ve Atatürke
Allahtan rahmet diliyorum, ruhları şad olsun. Kimse Çanakkaleyi
küçümsemeye ve yok saymaya kalkmasın.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
Sayın Tanal, son olarak, buyurun.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli
Bakanım, tabii bu konumuzla ilgisi yok ama insanlar gerçekten mağdur;
Mardinde üç günden beri ilçelerde elektrikler kesik.
İkincisi:
Şanlıurfa ilinin Birecik ilçesine bağlı İnnaplı
köyünün kanalizasyon borusu patlamış durumda. O su kanalizasyon
borusu yapılmadığı için -bitişiğinde bulunan
Altınova ve Çiftlik köylerinin de kanalizasyon borusu buna
bağlı- ve bu pis kokular dışarı
saçıldığı için hem oradaki ağaçlar kuruyor hem de
çocuklar kanalizasyon suyuyla oynadıkları için hasta oluyorlar. Yani,
bu konuda mümkünse Şanlıurfa Büyükşehir Belediye
Başkanlığının İnnaplı köyü sakinlerinin bu
mağduriyetlerini bir an önce gidermelerini sizden istirham ediyorum.
Ve
aynı zamanda, şu anda Düzce ilimizde köpek barınağı
yapılıyor. Köylü vatandaşlarımız mağdur durumda
sağlık açısından. Düzcelilerin bu mağduriyetini
gidermenizi talep eder, saygılar sunarım.
BAŞKAN
Teşekkür ederim.
Sayın
Kuşoğlu, geldiniz galiba.
Buyurun.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Teşekkür ederim Sayın
Başkanım.
Sayın
Bakanım, 7020 ve 6736 sayılı yapılandırma
kanunlarına göre şu anda ne kadarlık vergi ve sigorta primi tahsilatları
söz konusu olmuştur, bilgi verebilirseniz memnun oluruz.
Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Şimdi
soruları cevaplandırmak üzere sözü Maliye Bakanımız
Sayın Naci Ağbala bırakıyorum.
Buyurun
Sayın Ağbal.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Başkanım,
teşekkür ediyorum.
Öncelikle,
en son olmakla birlikte, Sayın Kuşoğlunun sorduğu soruya
elimdeki en son bilgiye göre cevap vermek isterim. Şu ana kadar yeniden
yapılandırma kanunları çerçevesinde sosyal güvenlik primi, vergi
tahsilatı toplam 37 milyar liraya ulaşmış durumda.
Gerçekten burada bütün vatandaşlarımıza, mükelleflerimize
teşekkür ediyoruz, hem 6736 sayılı Kanun hem de 7020
sayılı Kanun çerçevesinde taksitlerini ödemekte büyük bir itina ve
özen gösteriyorlar ve bu sayede şu ana kadar gelen taksitler
itibarıyla da tahsilat oranının yüksek olduğunu
söyleyebilirim.
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Primler ne kadar?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - 37 milyar şu anda
BÜLENT
KUŞOĞLU (Ankara) Prim ve vergi
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Prim de dâhil, hepsi, toplam 37 milyar
881 milyon liraya ulaşmış durumda.
Sayın
Özdemir, aslında haklı olarak geçen defa sordunuz, ben de sizin
notunuzu arkadaşlara ilettim. Arkadaşlara tekrar söyledim, bugün gün içerisinde
mutlaka bu notu, bilgiyi size getirip burada paylaşacağım.
Kusura bakmayın yani bu konuda duyarlılığınız
haklı bir duyarlılık, inşallah bugün
paylaşacağız onu.
SİBEL
ÖZDEMİR (İstanbul) Teşekkür ederim.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Paylan Çorum Milletvekilimiz
Salim Uslu Beyin tabii bir beyanatıyla ilgili bir değerlendirme
yaptı.
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Ama haklı.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Ben sayın vekilimizin bütün
değerlendirmelerine saygı duyarım, kendi
değerlendirmeleridir, o konuyla ilgili burada bir değerlendirme
yapmam da yanlış olur, siyasi nezakete ve ahlaka da uymaz. Ama siz
tabii, bir meseleyi maksadından ve manasından dışarı
çıkarıp da siyasi bir fırsatçılık
yapıyorsanız onu da yadırgıyorum Sayın Paylan,
siyaseti böyle yapmayın yani lütfen siyaseti siyasi ahlak çerçevesinde
yapın.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Sataşma var Sayın Başkan, ben söz
istiyorum.
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Haklı mı, haksız mı?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Kayışoğlu,
eğitim sistemiyle ilgili bir performans değerlendirmesi konusunda
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Söyleyen o değil ki.
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Söyleyen Paylan değil ki.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) -
Millî Eğitim
Bakanlığının çalışmaları konusunda çok
detaylı bilgiye sahip değilim.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Sayın Bakan, cevap versenize, inadınıza
devam ediyor musunuz?
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Söyleyene bir şey söylemiyorsunuz, O öyle söyledi. diyene
söylüyorsunuz.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Uygun görürseniz bu konuda Millî
Eğitim Bakanlığıyla sizin değerlendirmelerinizi
paylaşacağım. Ama netice itibarıyla eğitim sisteminin
hem nitelik olarak hem nicelik olarak gelişmesi noktasında, hem
öğretmen sayısının artırılması hem teknolojinin
eğitimde daha fazla kullanılması, eğitim-öğretim
ortamının nitelik olarak artırılması konusunda Hükûmet
olarak on altı yıldır büyük bir gayret sarf ediyoruz. Performans
sistemi başka ülkelerde de uygulama örnekleri olan bir sistem. Tabii ki
sizin belirtmiş olduğunuz hassasiyetler hepimiz için ortak
hassasiyetler. Performans sistemi eğer uygulamaya konulacaksa bile hiçbir
şekilde söylediğiniz bakımlardan sonuç doğuracak
şekilde olmamalı. Millî Eğitim Bakanlığımız
da bu hassasiyetlere sahiptir diye düşünüyorum.
Sayın
Zeybek, çiftçilerimizin kredi borçlarının ertelenmesi konusuyla
ilgili şunu söyleyebilirim: On altı yıldır hem
sağlamış olduğumuz tarımsal destekleme
imkânlarıyla hem de zaman zaman yapmış olduğumuz
borçların yapılandırılması düzenlemeleriyle bugüne kadar
gerçekten her zaman çiftçimizin yanında olduk. Çiftçimizle her zaman
beraberiz, konuşuyoruz, sorunların üzerine gidiyoruz. O anlamda, her
bakımdan ne gerekiyorsa da bugüne kadar yaptığımız
gibi bundan sonra da yaparız.
Sayın
Arslan personel sistemine ilişkin temel bir konuya değindiler yani bu
ek gösterge meselesi birçok kamu görevlisini, meslek grubunu ilgilendiriyor
yani ek göstergenin 3000den 3600e çıkarılması, 3600den 4800e
çıkarılması her ne kadar bir gösterge rakamı gibi olsa da
kişilerin emekli aylığını etkileyen önemli bir faktör.
Burada, tabii, bütün bu düzenlemeleri bir bütünsellik içerisinde yapmak
gerekiyor. Burada, on altı yıldır kamu personelinin özlük
haklarının artırılması noktasında, reel olarak
gelirlerinin artırılması noktasında Hükûmet olarak çok
önemli düzenlemeleri buradan geçirdik.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Emniyetle ilgili olmadı.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Memurumuzun maaşı her zaman
için bu dönemde arttı ve reel olarak da arttı. Emekli
aylıkları için de aynı konuyu söylemem gerekiyor.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) 46 lira fark etti Emniyette.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Burada, Sayın Tanal tabii kendince
bu meseleyle ilgili bir boyut katmaya çalışıyor ama biz bütün
boyutlara vâkıfız ve bütün boyutların da üzerine gidiyoruz.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Hangi konuya boyut kattım Sayın Bakan?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) - Sayın Bektaşoğlu
Sayın
Bektaşoğlu, hiçbir şekilde Çanakkaleyi yok saymak, küçük görmek
kimsenin haddine değil yani hiçbir şekilde böyle bir şey
olması mümkün değil; Hükûmet olarak, parti olarak, hepimiz millet
olarak bu konularda duyarlıyız. Burada hani hangi bağlamda bu
konuyla ilgili böyle bir açıklama yaptığınızı çok
detay da bilmiyorum ama şunu söyleyeyim: Burada hepimizin ortak hassasiyeti
olan, ortak değerleri olan meseleler üzerinden lütfen siyasi polemikler de
çıkarmayalım; onu da özellikle söylemek isterim.
BÜLENT
YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Ama dua, bir dua.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Tanal Şanlıurfa,
Mardin ve Düzcede bazı meselelerle ilgili
duyarlılıklarını ifade ettiler; ben de arkadaşlara
söyleyeceğim. Valilikler mutlaka konuları takip ediyordur ama sizin
burada da işaret ettiğiniz bu konularla ilgili biz de valiliklere
gerekli bilgilendirmeyi yaparız.
Sayın
Kuşoğlunun sorusunu cevaplamıştım.
Son
olarak da yatırımlarla ilgili biraz önce bir konuya işaret
edildi, şunu da söylemem lazım: Tabii ki bütün cumhuriyet dönemi
boyunca gelen bütün hükûmetler canla başla bu millete hizmet ettiler, bu
bir hizmet yarışı; bütün hükûmetler taş üstüne taş
koydu, iş yaptı. Tabii, her hükûmet de yaptıklarını ne
yapacak? Anlatacak. Biz de milletimize çıkıyoruz anlatıyoruz
yani Eğitimde 2002ye kadar bu kadardı, biz de bu dönemde bu kadar
yaptık. diyoruz, Altyapıda bu kadar yapılmıştı,
bu kadar yapıldı. diyoruz. O açıdan burada demokrasinin
güzelliği, yaptıklarımızı,
yapmadıklarımızı hep beraber millete anlatacağız
ve sonuçta hakemliği de yüce Türk milleti yapacak. O açıdan burada
bütün bu hizmetleri yapan, bütün bu yatırımları yapan bütün
hükûmetlere, bütün siyasi partilere hepimiz de teşekkür ediyoruz,
şükranlarımızı sunuyoruz.
Sayın
Başkanım, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Sayın Başkan
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Başkanım
BAŞKAN
Buyurun Sayın Paylan.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Siz de dinlediniz, açık bir sataşmada
bulundu Sayın Bakan; cevap vermek istiyorum.
BAŞKAN
Siyasi ahlak dedi ama
GARO
PAYLAN (İstanbul) Çarpıttığımı, siyasi
ahlaksızlık
BAŞKAN
Dilerseniz yerinizden
GARO
PAYLAN (İstanbul) Lütfen, sataşma var, açık bir sataşma
var.
BAŞKAN
Peki, buyurun.
Lütfen
yeni bir sataşmaya meydan vermeyelim.
VIII.-
SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)
2.-
İstanbul Milletvekili Garo Paylanın, Maliye Bakanı Naci Ağbalın
533 sıra sayılı Kanun Tasarısının üçüncü bölümü
üzerinde yapılan soru-cevap işlemi sırasında
şahsına sataşması nedeniyle konuşması
GARO
PAYLAN (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
İktidarın
şöyle bir alışkanlığı var: 316 milletvekili
benim, onlar beni eleştiremezler, geri kalan muhalefet partilerini de
dinlemem, ben bildiğimi okurum. diyor.
Bakın,
biz milletin temsilcileriyiz, 81 milyonun temsilcileriyiz, hepimiz Türkiye'nin
temsilcileriyiz ve görevimiz şu: Bu yürütmeyi denetlemek, dengelemek,
yaptığı hataları söylemek.
Bizim
söylediklerimizi Salim Uslu söylemiş. Bakın, bir aydan beri dilimizde
tüy bitti, diyorduk ki: Şeker fabrikalarının
özelleştirilmesi yanlış. Çorum Milletvekili, AKPli Sayın
Salim Uslu da bunu söylemiş. Şeker fabrikaları zarar etmiyor.
diyorduk, aynı şeyi AKPli Salim Uslu da söylemiş, sağ
olsun.
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Doğru söylemiş.
GARO
PAYLAN (Devamla) Ve Bürokratlar yanlış yönlendiriyor. dedi. Biz
bunu söylememiştik vallahi! Bir şey daha öğrenmiş olduk,
bürokratlar Hükûmeti yanlış yönlendiriyormuş. Sağ olsun
Salim Uslu.
Ve
iktidarı muhalefeti, bakın, 550 milletvekili bugün konuşabilse,
Sayın Bakan, 550si de Şeker fabrikaları satılmasın.
der, net. Ve bu iktidar inat ediyor. Niye? Az önce söyledim ya, savaş
politikalarına devam etmesi lazım, seçim politikasına devam
etmesi lazım. Deniz bitti, kaynaklar bitti, satılacak mal
kalmadı, şeker fabrikalarına göz dikti bu iktidar.
Arkadaşlar,
550 vekil olarak durduralım. Milyonlarca insanımız o
fabrikalardan ekmek yiyor, doğrudan veya dolaylı olarak ekmek yiyor.
Hepimizin görevidir, iktidarı muhalefeti; burada ortak bir bildiriye imza
atalım, Şeker fabrikalarını satamazsınız.
diyelim arkadaşlar.
Saygılar
sunarım. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Bir saniye Sayın Tanal.
Teşekkür
ediyorum.
Buyurun
Sayın Bakan.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
28.- Maliye
Bakanı Naci Ağbalın, İstanbul Milletvekili Garo
Paylanın sataşma nedeniyle yaptığı
konuşmasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın hatip sözlerinin içerisinde
savaş politikalarını uyguladığımızı
söyledi.
Tekraren
söylüyorum, biraz önce Grup Başkan Vekilimiz de söyledi: Hükûmet olarak,
nereden gelirse gelsin her türlü terör tehdidine karşı, nerede
oluşursa oluşsun her türlü terör yuvasına karşı,
millet olarak, ülke olarak, devlet olarak, Hükûmet olarak sonuna kadar mücadele
ettik, etmeye devam edeceğiz, son terörist yok olana kadar da bu mücadele
devam edecek ama ısrarla bir defa dahi bu terör örgütlerini
kınayamayan anlayış bu yapılan mücadeleyi de savaş
diye atlatmaya çalışıyor. Buna da kimse inanmıyor.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Şeker fabrikalarına gelin Sayın Bakan.
MEHMET
EMİN ADIYAMAN (Iğdır) Yani konu ne?
GARO
PAYLAN (İstanbul) Hamaset, hamaset.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Tanal, siz ne diye söz istiyorsunuz?
MEHMET
EMİN ADIYAMAN (Iğdır) Konu farklıydı. Yani konu ne,
siz neden bahsediyorsunuz.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Niye üstünüze alınıyorsunuz?
Siz misiniz? Size demedim.
BAŞKAN
Bir saniye, Sayın Tanala söz verdim, bir dinliyorum.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Değerli Başkanım, Sayın Bakan
sorularımıza cevap verirken -o arada ek gösterge polisler için
3000di- ben dedim 46 lira fark geldi, fazla bir maaş zammı
gelmedi. Sayın Bakan da cevap verirken Mahmut Tanal kendince buna bir
boyut katıyor. dedi. Sanki ben gerçek dışı bir beyanda
bulunmuşum, beni küçümser gibi
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Kesinlikle alakası yok. Kabul
etmiyorum. Hiç alakası yok, hiç alakası yok. Yani kesinlikle kabul
etmiyorum.
BAŞKAN
Yo, yo, Sayın Tanal.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Bu sataşma nedeniyle yerimden
BAŞKAN
Kayıtlara geçmiştir.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Özür dilerim, yerimden
BAŞKAN
Kayıtlara geçti, söyleyeceğini söyledin Sayın Tanal.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Değil. Bakın, o açıklığı
dile getirmek
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Ya yerimden veyahut da sataşmadan dolayı
kürsüden söz istiyorum.
BAŞKAN
Şimdi, sayın milletvekilleri
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Sayın Başkanım
Sayın
Başkanım, bakın
BAŞKAN
Lütfen Sayın Tanal
Bakın, ben size hep söz veriyorum ama
Kayıtlara geçti, söylediniz, geçti.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Ama o zaman doğrusunu söyleyelim.
BAŞKAN
Buyur.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Doğrusu şu: Şimdi, polis
memurlarının ek göstergesi daha önce 2200dü Sayın Bakanım.
2200den 3000e çıktığı zaman maaşlarında 46 lira
fark etti. Şimdi aynı görevi yapan astsubaylar -aynı görevi
yapıyor- 3600. Polis yapıyor, onun ek göstergesi 3000. Yani aynı
görev, aynı iş, hatta terör kapsamında polisin görevi daha
ağır olduğu hâlde hem emeklilik açısından hem de
fiilî, şu andaki maaşlarda çok büyük bir fark var. Bunun 3600e
çıkarılması Anayasanın 10uncu maddesindeki eşitlik
ilkelerine uygunluk teşkil eder.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum. Kayıtlara geçmiştir.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Bakan cevap verecek herhâlde.
MAHMUT
TANAL (İstanbul) Bakan bir cevap verecek herhâlde aydınlığa
kavuşturmak için.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi
Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
(1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN
Şimdi, sayın milletvekilleri, üçüncü bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Üçüncü
bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım.
50nci
madde üzerinde iki adet önerge vardır, aykırılık
sırasına göre okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 50nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Müslüm
Doğan
Adana Adıyaman İzmir
Erol
Dora Mahmut
Celadet Gaydalı Erdal
Ataş
Mardin Bitlis İstanbul
Garo
Paylan
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ CEMAL ÖZTÜRK (Giresun) Katılmıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Garo Paylan
konuşacaktır.
Sayın
milletvekilleri, önerge konuşmalarında uzatma vermeyeceğim,
lütfen süresinde bitirin.
Sayın
Paylan, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
GARO
PAYLAN (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli
milletvekilleri, Hükûmet her sıkıştığında,
maalesef ucuz hamaset yapıyor. Şeker fabrikaları gibi bütün
hepimizi ilgilendiren, bakın, 81 milyonu ilgilendiren bir konuda, maalesef
gördünüz, iktidar ucuz hamaset yaptı, bir AKPli vekilin
eleştirilerine dahi tahammül edemedi. Oysa biz 550 vekil aynı
şeyi düşünüyoruz, şeker fabrikalarımızın
satılmasını istemiyoruz.
Hükûmet
bir sus payı olarak Nişasta bazlı şekeri yüzde 5e
düşürdüm. dedi. Neye yarar yüzde 5e düşürmek? Nasıl
denetleyeceksiniz? Velev ki nişasta bazlı şeker fabrikası
üretimini yaptı, tam kapasite üretti, satışını
yaptı fabrikalara; nasıl denetleyeceksiniz yüzde 5i geçtiğini?
Hikâye bunlar. Sus payı verdiler arkadaşlar, doğru değil.
Yapmamız gereken, hepimizin sağlığını tehdit
etmeyen pancar bazlı şeker üretimine devam etmektir ve bunu kamu
eliyle yapmaktır, zarar etmeyen fabrikalarımızın
çalışmasını sağlamaktır.
Şimdi
gelelim maddeye. Sıvılaştırılmış doğal
gaz piyasası var biliyorsunuz arkadaşlar ve biz uzun vadeli
kontratlarla Rusyadan, Azerbaycandan, İrandan ve aynı zamanda
belli ülkelerden sıvılaştırılmış doğal
gaz alıyoruz. Şimdi, iktidar diyor ki: Bazen kış çok sert
geçiyor ve ben doğal gaza sıkışıyorum. Bana yetki
verin, ben spot piyasadan da doğal gaz aldırtabileyim. Bakın
Alayım. demiyor, Aldırtabileyim. diyor ve Bazı firmalara
yetki vereceğim. diyor. 8 firmaya yetki verecekmiş. Değerli
arkadaşlar, biz şüphe duyuyoruz. Bu 8 firma hangileri olacak? Bu
kadar önemli bir maddede Enerji Bakanı kendi ihtisas komisyonunu
toplayıp Enerji Komisyonu üyelerine bilgi vermediğine göre burada
öküzün altında buzağı aramak durumundayız değerli
arkadaşlar.
Benim
sizlerden ricam, bu maddeyi geri çekelim ve bu madde ilgili ihtisas
komisyonunda görüşülsün; Enerji Bakanı gelsin, Enerji Komisyonuna
bilgi versin. Bu madde şunun için gerekli ve ben bu 8 firmayı
şu şekilde belirleyeceğim; onlar yandaş firmalar
olmayacak. desin, gelip bizi ikna etsin.
Bir
konu daha var. Diyelim ki biz 400 dolara doğal gaz alıyoruz uzun
vadeli kontratla ama spot piyasada, güncel piyasada bazen doğal gaz
fiyatı 300 dolara, 250 dolara düşebiliyor ve bu yandaş
olabilecek firmalar, Türkiye 400 dolara doğal gaz alırken 250 dolara
doğal gaz alabilirler ve bunun kârı kime yazılacak
arkadaşlar veya bunun zararı kime yazılacak? 81 milyona yazılacak.
O açıdan bu tip maddelerle ilgili, arkadaşlar, ilgili ihtisas
komisyonlarını çalıştırmalıyız ve o
komisyonlarda Enerji Bakanı gelip bilgi vermeli, hesap vermeli, bu maddeyi
çıkarma gerekçelerini ortaya koymalı ve ona göre bu yetkiler verilmeli.
Böyle yasama kalitesizliği içinde bu yetkileri vermeyelim, 81 milyonun
ahı var arkadaşlar her bir kuruşta.
Saygılar
sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 50inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Zekeriya
Temizel Bülent
Kuşoğlu Erkan
Aydın
İzmir Ankara Bursa
Selina
Doğan Sibel
Özdemir Murat
Bakan
İstanbul İstanbul İzmir
Çetin
Arık
Kayseri
Madde
50 18/4/2001 tarihli ve 4646 sayılı Doğal Gaz Piyasası
Kanununun geçici 2nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmü
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Ancak
bu hükümler, sıvılaştırılmış doğal gaz
(LNG), spot boru gazı ve
BAŞKAN Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul) -
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İzmir Milletvekili Murat Bakan konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Bakan. (CHP sıralarından alkışlar)
MURAT
BAKAN (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce, İzmirde son yolculuğuna uğurladığımız
şehit Uzman Jandarma Çavuş Sergen Çakmak kardeşimize Allahtan
rahmet, kederli ailesine ve Türk ulusuna başsağlığı
diliyorum.
Değerli
arkadaşlar, ordumuz bugün itibarıyla Suriyenin Afrin bölgesine olan
operasyonu başarıyla tamamlamış durumdadır.
Yaklaşık iki aylık bir mücadelenin neticesinde Afrin şehir
merkezi herhangi bir meskûn mahal çatışmasına gerek
kalmaksızın ele geçirilmiştir. Bu vesileyle ordumuzu tebrik
eder, Afrin Operasyonunda şehit olan 46 askerimize Allahtan rahmet ve
tüm ulusumuza tekrar başsağlığı dilerim.
Biz,
bu operasyona Cumhuriyet Halk Partisi olarak ulusal
çıkarlarımızı korumak maksadıyla destek olduk, hemen
yanı başımızda PKKnın kontrolünde otonom bir bölge
oluşmasını arzu etmedik. Peki, ne oldu da bu noktaya gelindi, sınırlarımız
YPGnin eline geçti ve biz Suriyede operasyon yapmak durumunda kaldık?
Geçmişi birlikte hatırlayalım: Suriyede 2011de iç savaş
başladığında çıldırmış gibi Esad
iktidarını devirmeye angaje oldunuz, Üç saatte Şama gireriz.
dediniz, Emevi Camisinde namaz kılma hayalleri kurdunuz; açık
sınır politikasıyla dünyanın dört bir tarafından
gelmiş, sapkın zihniyete sahip cihatçı teröristlerin Suriyeye
geçmesine izin verdiniz. Suriye cehenneme döndü, 4 milyon Suriyeli
savaştan, tacizden, tecavüzden kaçıp ülkemize
sığındı. Suriyede Esadı devirmek için, rejime
karşı savaşsın diye o zamanki YPG lideri Salih Müslimi
Ankaraya davet ettiniz; bugün, Avrupada neden tutuklanmıyor?
dediğiniz Müslimin altına kırmızı halılar
serdiniz. Dünyanın çeşitli bölgelerinden gelen cihatçı
teröristler ülkeyi kana buladığında, Esad, kuzey bölgesinden
ordusunu çekip YPGye teslim etti ve bu yanlış dış politika
Esadın devrilmesini zorlaştırdığı gibi, bizi
Suriyenin kuzeyinde PKK güdümlü bir otonomiyle karşı
karşıya bıraktı. Esasen, bugün ortadan kaldırmaya
çalıştığımız fiilî durumun sebebi iktidarın
beceriksiz dış politikasıdır. Tam da bu sebeple 46
askerimizin şehit olmasında bu iktidarın sorumluluğu
vardır.
Esadı
devirme hırsınız gözünüzü kör etmeseydi, bu nedenle Suriyede
bir otorite boşluğu oluşmasaydı PKK güdümlü bir otonomiyle
karşı karşıya kalmayacak, daha önceki Fırat
Kalkanı Operasyonuna da Zeytin Dalı Operasyonuna da gerek
olmayacaktı, onlarca şehit ve yaralı vermeyecektik. Şimdi,
hamasetle kahramanlık devşirdiğiniz bu operasyonlar sizin
geçmiş hatalarınızın bedeli arkadaşlar,
çökerttiğiniz dış politikamızın bedeli.
Bize
ulaşan bilgiler, YPG'lilerin 15 Mart günü sivillerle beraber Afrini terk
ettikleri, 16 Mart günü Afrin kent merkezinde direnç gösterecek herhangi bir
YPG'li unsurun kalmadığı yönündedir. O hâlde, akla hemen şu
soru geliyor: Ordumuz, Afrine girmek için neden iki gün gecikerek 18 Mart
tarihini beklemiştir? Öyle anlaşılıyor ki Afrin galibiyeti
Çanakkale Zaferinin yıl dönümüne getirilerek ordumuzun askerî zaferi
üzerinden siyasi bir zafer elde edilmeye çalışılıyor.
Değerli
arkadaşlar, CHP Grubu olarak yaklaşık iki aydır Afrin
Operasyonunun siyasi zemine çekilmemesi, bu amaçlar doğrultusunda
kullanılmaması yönünde iktidarı uyarıyoruz ancak operasyonun
sonunda da gördüğümüz üzere, operasyon, siyasi rant sağlamak
amacıyla kullanılmaktadır. Ülkemizin ve
sınırlarımızın güvenliği iktidarın siyasi
çıkarlarına alet edilmekte, olası bir seçimde iktidarın eli
güçlendirilmeye çalışılmaktadır. Üstelik, ordumuz bu
operasyonları kendi başına gerçekleştirmiyor, ÖSO
adı altındaki ne idiği belirsiz milis kuvvetlerle birlikte
hareket ediyor, sanki ordumuzun gücü yetersizmiş gibi hak etmediği
haksız bir konuma itiliyor.
ÖSOyla
ilgili, Hükûmeti defalarca uyardık Bunlar cihadist unsurlardır,
dikkat edin. diye ve Afrin'den gelen haberler hiç iç açıcı
değil. İddialar, ÖSO militanlarının yağma
yaptığı yönündedir. Hükûmetin derhâl bu iddiaları araştırıp
gerekli tedbirleri alması gerekmektedir. Ancak bu tip hareketlerin
bireysel ve fevri davranışlar olduğunu asla düşünmeyin.
Cihadist unsurlar bireysel davranışta bulunmazlar, ele geçirdikleri
yerlerdeki sivillere ait malı mülkü ganimet, halkı da tutsak ve esir
olarak görüyorlar, gerçek yönleri bu ve bizim başımıza büyük
bela olacak arkadaşlar, cihadistlerle iş tutmayın.
Değerli
arkadaşlar, sizleri ülkemizin derhâl Yurtta sulh, cihanda sulh.
temelinde komşularıyla dengeleri gözeten, ihtiyatlı,
barışçıl dış politika anlayışına
dönmesi gerektiği konusunda uyarıyor, Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
50nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Sayın İnceöz, sisteme girmişsiniz,
buyurun, İç Tüzük 60a göre söz veriyorum.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- Aksaray
Milletvekili İlknur İnceözün, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Özgür
Suriye Ordusunun birlikte terörist unsurlarla mücadele ettiklerine
ilişkin açıklaması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu daha evvel bazı hatipler
tarafından da söylendiği için, bu arada, Millî Savunma
Bakanımızla görüştük. ÖSOyla ilgili, birkaç gündür, orada
yağma vesaire yaptığı dile getiriliyor. Şunu özellikle
belirtmek istiyoruz ki orada Türk Silahlı Kuvvetleri ve ÖSO (Özgür Suriye
Ordusu) birlikte çok ciddi bir şekilde terörle, terör örgütleriyle,
terörist unsurlarla mücadele etmişlerdir, bir kahramanlık
destanı yazmışlardır. Bunu özellikle belirtmek istiyorum.
Özellikle bu yağma hususunu tekrar sorduk teyiden, herhangi bir
şekilde burada böyle bir unsura rastlanmadığını, buna
ilişkin hiçbir emarenin olmadığını
Millî Savunma
Bakanımız yağma yapılmadığına dair net bir
bilgi verdi. Burada Özgür Suriye Ordusuna daha evvel terör unsuru diyen
açıklamalar, benzeri açıklamalar bu Parlamentoya mensup
milletvekilleri tarafından yapıldı. YPGye terörist diyemeyen
zihniyet Özgür Suriye Ordusunu terörist unsur olmakla
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Açarsanız
Sayın Başkan
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Özgür Suriye Ordusunu
terörist olmakla itham etmekte herhangi bir delil aramaya ihtiyaç duymayan
beyanlara hep beraber ne yazık ki tanık olduğumuz süreçlerden
geçiyoruz. Bunu özellikle kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi
Oradaki
operasyondan sonra Türk Silahlı Kuvvetleri Özgür Suriye Ordusuyla beraber
gerçekten bir zafer kazandı. Evet, Çanakkale Zaferinin 103üncü
yılında, buna gölge düşürmememiz lazım, bir şey
söyleyeceksek kelime oyunlarıyla değil, direkt söylememiz lazım.
Olgunun üzerinde algılarla, herhangi bir şekilde, asıl hamasetse
bunu yapmamak lazım. Bu Afrin Operasyonundan herhangi bir şekilde
siyasi iç malzeme
Türkiye bugün çok tarihî süreçlerden geçiyor, millî ve
milletimizin, ülkemizin bekası olduğu dönemlerden geçiyor. Peki, biz
mi söyledik Amerikaya 5 bin tır oraya silah, mühimmat deposu ver? Biz mi
söyledik orada tüneller kazılsın? O hazırlıklar ne için
yapıldı? Artık gerçekler üzerinden konuşalım. Burada
hiç kimse hamaset yapmıyor. Ülkemizin ve milletimizin bekası söz
konusu.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
MURAT
BAKAN (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Bakan
MURAT
BAKAN (İzmir) Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili az
önce konuşmasında, bana atfen yaptığı konuşmada
YPGye terörist diyemeyenler ÖSOyla ilgili değerlendirme yapıyor
BAŞKAN
Hayır Sayın Bakan, söylemedi.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Size demedim.
MURAT
BAKAN (İzmir) Ya düzeltsin ya da ben cevap vereceğim.
BAŞKAN
Söylemediğini söyledi zaten.
İLKNUR
İNCEÖZ (Aksaray) Sayın Başkanım, şöyle dedim: Bu
Parlamentoda milletvekili
dedim. Kendisini kastetmediğim çok
açıktı, ne konuştuğumu çok net biliyorum.
BAŞKAN
Sizin şahsınızı ilzam eden bir şey yok.
Teşekkür
ediyorum.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi
Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
(1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN
Şimdi 51inci madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 51inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Bülent
Kuşoğlu Erkan
Aydın
İzmir
Ankara
Bursa
Selina
Doğan Sibel
Özdemir Çetin
Arık
İstanbul
İstanbul
Kayseri
Tanju
Özcan
Bolu
Madde 51- 26/6/2001
tarihli ve 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun
geçici 2nci maddesinin ikinci fıkrasında bulunan "bu
hakların ilgili mevzuat çerçevesinde tescil, kayıt veya bildirim
şartına bağlamaya," ifadesi "bu hakların,
mahiyetlerine göre, AR-GE faaliyetleri neticesinde elde edilmesi ve ilgili
mevzuat çerçevesinde tescil veya kayıt ettirilmesi ya da bildirilmesi
şartına bağlamaya, istisnadan kazancın elde edildiği
vergilendirme dönemine ilişkin beyannamelerin verilmesi gereken sürenin
sonuna kadar tescil veya kayıt için yetkili kuruma başvurulmuş
olması kaydıyla bu kazançları doğuran işlemlerin
gerçekleştirildiği vergilendirme döneminden başlayarak
faydalandırmaya, bu kapsamda uygulamaya ibaresi bu kapsamda tescil,
kayıt veya bildirim şartının yerine getirilmesine ve
uygulamaya şeklinde değiştirilmiş, fıkranın
sonuna aşağıdaki cümle eklenmiştir.
"Belirlenen esaslar çerçevesinde tescil, kayıt
veya bildirim şartının yerine getirilmemesi durumunda,
zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergi, vergi ziyaı cezası
uygulanmaksızın gecikme faiziyle birlikte tahsil olunur."
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN
ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
GENÇLİK VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Bolu
Milletvekili Tanju Özcan.
Sayın Özcan Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
TANJU ÖZCAN (Bolu) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; uzun bir aradan sonra sizi Genel Kurul kürsüsünden
saygıyla selamlıyorum.
Biliyorsunuz, ben mümkün olduğu kadar bu dönem
kürsüye çıkmamaya çalışıyorum, çok önemli bir konu
olmadığı takdirde. Gereksiz ve boş konuşmaları
sevmediğimi zaten bilirsiniz.
MÜSLÜM DOĞAN (İzmir) Biz boş mu
konuşuyoruz burada? Ayıp oluyor!
TANJU ÖZCAN (Devamla) Bu yüzden bugün burada tarihî bir
uyarıda bulunmak için söz aldım.
Şimdi,
sayın milletvekilleri, tarihî bir uyarıda bulunacağım.
Ciddi bir konu. Şimdi sizin bir milletvekiliniz var, Sayın Şamil
Tayyar. Burada mı acaba? Şimdi Şamil Tayyar sizin grubunuz için
önemli bir milletvekili. Bunu nereden biliyorum? Her hafta bir programı
var bir yandaş kanalda, değil mi? Partiniz adına söz söylemeye
yetkili kılınmış bir milletvekili. Geçen gün bir televizyon
programında neler söylüyor? Çoğuna da katılıyorum, onu da
söyleyeyim. Diyor ki: Gaziantep Başsavcısı tehdit ediliyor.
Başsavcıya baskı yapıp Gaziantep'te FETÖ'nün
kitaplarını okurken basılan başhekim hakkında
takipsizlik kararı verdirildi. Ve daha vahim şeyler söylüyor
sayın milletvekilleri. Çok önemli. Siz diyorsunuz ki
Bir iddianız
var FETÖ'yle mücadele ediyoruz. diye.
Sayın
Bakan, bakın, dikkatle dinleyin. FETÖ'yle mücadele ediyoruz. diyorsunuz,
bir milletvekiliniz çıkıp FETÖ borsası kuruldu. Milyon
doları veren tahliye oluyor. diyor. Ben söylemiyorum bunu. Ben bunun
böyle olduğunu biliyorum ama. Aynen de katılıyorum. Bakın
Milyon doları veren tahliye oluyor. diyor. Nasıl tahliye
ediyorlar? diyor, ayrıntısını da anlatıyor. Bunları
itirafçı konumuna sokuyorlar. diyor. Vallahi o kadar çok itirafçı
çıktı ki doğru söylüyor. Neyi itiraf ediyorlar, onu da
anlayabilmiş değilim. Sayın Bakan, siz hiç takip ettiniz mi bu
itirafçılar ne söylüyor? Hükûmetin bilmediği, Sayın
Cumhurbaşkanının bilmediği, bizim bilmediğimiz neyi
söylüyor bunlar? Hiçbir şey söylemiyor. Demek ki bunlar parayı verip
düdüğü çalanlardanmış. Parayı verip düdüğü
çalarlardan...
Bakın,
devamında daha vahim şeyler söylüyor Sayın Tayyar. Sayın
Cumhurbaşkanının etrafı kuşatılmış.
diyor. Bir kayıttan bahsediyor, bir görüntüden bahsediyor veya bir ses
kaydından bahsediyor. Ben bir yıldır Sayın
Cumhurbaşkanının bütün danışmanlarına bunu
verdim. diyor, Sayın Cumhurbaşkanına bunu dinletin, izletin
dedim. diyor, Ama bir yıl boyunca Cumhurbaşkanına bunu
izletmemişler. diyor. Ben Sayın Cumhurbaşkanına bunu
izletince -kendi ağzından söylüyorum- çılgına döndü.
diyor, Çılgına döndü. diyor. FETÖ'yle ilgili bir kayıttan
bahsediyor. Çılgına döndü. diyor.
Şimdi,
sayın milletvekilleri, bakın, Sayın
Cumhurbaşkanımız da bu konuyu dinlesinler muhakkak. Eğer
danışmanları kendisine iletirse ki şüphem var,
iletmeyeceklerdir
Geçmişte de bu konuşmalar oldu, geçmişte de
Sayın Cumhurbaşkanının etrafı
kuşatılmış. diyenler oldu bu kürsüden, bizler de bunu
söyledik. Ama sonuçta ne oldu? Sayın Cumhurbaşkanının en
yakınındaki 5 yaverin 3ü FETÖcü çıktı.
Şimdi
ben size soruyorum: Sayın Cumhurbaşkanının kaç
danışmanı var, ben bilmiyorum. Sizden tam sayıyı bilen
var mı, bunu da bilmiyorum. Ama Şamil Tayyar diyor ki: Benim
gönderdiğim önemli bir kayıt Sayın Cumhurbaşkanına
danışmanları tarafından
ulaştırılmıyor. Şimdi biz bu durumda şöyle bir
şüpheye kapılmayalım mı? Sayın
Cumhurbaşkanının 17-25ten sonra kendisinin seçip
görevlendirdiği 5 yaverin 3ü FETÖcü çıkarsa bu
danışmanların kaçı FETÖcü onu da Allah bilir. Bu konunun
üzerine gidin diye anlatıyorum sayın milletvekilleri.
Bakın,
Sayın Tayyar bunları söylerken Aynı zamanda yazılı
suç duyurusunda da bulundum. diyor, Sözlü olarak, ben milletvekiliyim, benim
ağzımdan çıkan suç duyurusu kabul edilmedi. diyor. Ama ben bu
konuda gerçekten samimiyetsiz olduğunuzu düşünüyorum.
Mehmet
Metiner ne söyledi 15 Temmuzda, daha birinci yıl dönümünde, Meclisin
bahçesinde? Sayın Cumhurbaşkanıyla aynı sırada oturan
2 eski bakan var FETÖcü dedi, değil mi? Yazdı bunu, yazdı. Biz
buradan sataştık, açıkla bunları dedik.
Açıklamasına izin vermedi o oturumu yöneten AKP'li Meclis Başkan
Vekili, sizi kastetmiyorum.
Arkadaşlar,
nereye gidiyorsunuz, ne yapıyorsunuz? FETÖ'yle mücadele konusunda
gerçekten çok samimiyetsiz davranıyorsunuz.
Bakın,
kendi milletvekilinizin söylediklerini Türkiye'de bir savcı ihbar kabul
edip bunun üzerine dahi gitmiyor. Hemşehrim olan HSK Başkan Vekiline
de sesleniyorum buradan. Bakın, bir milletvekili bu ikinci oldu, ikinci-
AKP milletvekili uyarılarda bulunuyor, somut olaylardan bahsediyor, eski
bakanlardan bahsediyor, FETÖ'cü bakanlar diyor. Mevcut milletvekili, şu
anda görev yapan Milletvekili Şamil Tayyar Gaziantep
Başsavcısına baskı yapıp takipsizlik kararı
alınıyor. diyor. Nerede bu ülkenin namuslu savcıları? Ben
bunun cevabını merak ediyorum.
Genel
Kurulu da saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
- Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
TANJU
ÖZCAN (Bolu) Sayın Başkanım, hiç sataşma yok mu burada?
BAŞKAN
- Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 51inci
maddesinde yer alan ikinci fıkrasında yer alan ibaresinin ikinci fıkrasındaki
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Müslüm
Doğan
Adana Adıyaman İzmir
Erol
Dora Mahmut
Celadet Gaydalı Erdal
Ataş
Mardin Bitlis İstanbul
Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde söz isteyen İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu.
Sayın
Kerestecioğlu, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; dün yani 19 Mart, 4 Kasım siyasi darbesinin
500üncü günüydü. Sadece tutuklu milletvekillerinin bu 500 gün içinde 395
duruşması yapıldı. Neredeyse her gün bir duruşma
yapıldı. Bunların 185 tanesi Selahattin Demirtaş ve Figen
Yüksekdağın duruşmaları. Sadece bu istatistik bile
Anayasaya aykırı dokunulmazlık düzenlemesinin amacının
HDP olduğunu bir kez daha ortaya çıkarmıştır.
Sayın
Selahattin Demirtaş ve Sırrı Süreyya Önderin geçtiğimiz
cuma günü görülen duruşmasında ben de vardım ve o
duruşmayı izledim. Orada gerçekten, yargının yürütmenin
amaçlarını yerine getirmek için nasıl bir gayret içerisinde
olduğunu yakinen gördük, buna tanık olduk. Bir de, tabii,
arkadaşlar, bu kadar süre içerisinde yani beş yüz gün içerisinde biz,
bir tek AKP milletvekilinin ya da MHP milletvekilinin herhangi bir soruşturma
geçirdiğine de tanık olmadık. Yani yargı aslında bizim
için çalışıyor.
Şimdi,
şehir merkezlerine devasa adalet sarayları yaptınız yani
onların adına adalet sarayı dediniz. Aslında, o,
tırnak içerisindeki saraylara baktığım zaman bir hukukçu
olarak gerçekten üzüntü duyuyorum. Çünkü bu, bizim vekillerimizle alakalı
olan bir şey değil ama vatandaş, kapısında kuyruklarda
bekletiliyor ve sürekli, hani, özellikle de Amerikadaki 11 Eylül
saldırılarından sonra dünyanın girdiği güvenlik
paranoyası içerisinde güvenlik, güvenlik, güvenlik denilerek tek tek
aramalardan geçtiği ve adalete ulaşmak için aslında çok ciddi
bir yabancılaşma yaşadığı, âdeta adalete
ulaşmaktan korktuğu yani o binaların içerisine erişip
sonrasında bir de yargılanacak o insanlar ama oraya
adımını atmaktan korktuğu binalar yarattınız.
Tamam,
bu binaları yaptınız. İşte İstanbul
örneğinde biri Çağlayanda, biri Kartalda; iki tane koskoca bina
yaptınız. Peki, bu adalet sarayları dediğiniz saraylarda
neden Selahattin Demirtaşı yargılamıyorsunuz? Gerçekten
inanılır gibi olmayan, bir bozkırın içerisinde, spor salonu
kılıklı bir yerde yapıldı Eş Genel
Başkanımızın duruşması ve insanlar oraya
ulaşamasınlar diye, gerçekten, avukatlar gelemesin, vatandaşlar
gelemesin diye öyle bir salonda yapıldı bu yargılama. Tabii ki
ulaştı insanlar, tabii ki geldiler ama siz buna adalet diyecekseniz
eğer, hakikaten bu ülkede adalet adına hiçbir şey
kalmamış demektir.
Mahkeme
heyeti genç bir heyetti, 3 kişilik bu heyetin yaşları 35
civarındaydı ve ne yazık ki bu genç heyet, Türkiyenin en genç
liderine ceza vermek için aslında talimat alarak davranış
içerisindeydi. Her an telefonla konuşan, bir karar vermekten çekinen ve
aslında oraya karar almış olarak gelen
Çünkü hemen
yargılamayı yapıp siyasi yasaklı hâline getirmek
Çünkü bir
seçim stratejisine girdiniz ya, o nedenle tutuklu vekillerimizi özellikle
siyasi yasaklı hâline getirip bir an önce seçimlere onlarsız gitmek,
bizi daha da azaltmak gayretini güdüyorsunuz ya, işte bunun tezahürüydü
orada gördüklerimiz. O yargılamada biz adalet falan görmedik, yargı
hiç görmedik zaten.
Bir
konuşmadan yargılanıyor 2 milletvekilimiz, Demirtaş ve
Sırrı Süreyya Önder ve o konuşma
Burada hukukçu milletvekilleri
var, birazcık izan diyorum; eğer bir insan bir konuşmadan
yargılanıyorsa o konuşma metninin dosya içeriğinde
olması gerekmez mi? Bir deşifre yapılmış, nokta nokta
işaretleriyle dolu bir metin konulmuş oraya ve bu talebi bile -yani
konuşma metnini deşifre edin bilirkişi marifetiyle ve bu şekilde
konuşma metni dosyanın içerisinde olsun- o mahkeme heyeti reddetti.
Yani
adaletten yoksun günler yaşıyoruz ama ne yazık ki bu çok da
umurunuzda değil. Bir gün ihtiyacınız olduğunda ne
düşünürsünüz bilmiyorum.
Saygılar
sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
51inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
Sayın
grup başkan vekillerini ve Sayın Bakanımızı çay içmeye
davet ediyorum
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.46
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74üncü Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
533
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
52nci
madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 52nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Zekeriya
Temizel Bülent
Kuşoğlu Erkan
Aydın
İzmir Ankara Bursa
Kemal
Zeybek Çetin
Arık Selina
Doğan
Samsun Kayseri İstanbul
Sibel
Özdemir
İstanbul
MADDE
52- 29/6/2001 tarihli ve 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz
Malların Değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanuna
aşağıdaki ek madde ilave edilmiştir.
"EK
MADDE 5- Hazineye ait taşınmazlar, tarımsal üretim yapmak üzere
tarımsal amaçlı kooperatifler, tarım satış
kooperatifleri ve tarımsal üretici birlikleri ile bunların üst
kuruluşlarına 492 sayılı Kanunun 63 üncü maddesinde yer
alan harca esas değerin yüzde biri üzerinden yirmi yıl süre ile
doğrudan kiralanabilir.
Bu
maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
Maliye Bakanlığı yetkilidir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Samsun Milletvekili Kemal Zeybek konuşacaktır.
Sayın
Zeybek, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
KEMAL
ZEYBEK (Samsun) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
533
sıra sayılı torba kanun tasarısı 4706 sayılı
Hazineye ait taşınmazların tarımsal üretim yapmak üzere
tarımsal amaçlı kooperatifler, tarım satış
kooperatifleri ve tarımsal üretici birliklerine kiraya verilmesiyle ilgili
kanun. Tabii, bu kanundan bizim anladığımız şu: Daha
öncesinde Hükûmetin, devletin elinde bulundurmuş olduğu tarım
işletme, üretme çiftliklerini kiraya verip sattığını
biliyoruz ama sıra geldi köylünün merasına. Aslında, bu kanunun
çıkış amacı, yapılış amacı köylünün
merasının satışa sunulmasıdır, kiraya
verilmesidir. O yüzdendir ki böyle bu kanunun
O köylülerimiz zaten kendi
aralarında bu mera alanlarını kendi hayvanlarını
otlatarak, ekim yaparak kullanmaktadır. Bu mera alanlarını
alıp kimlere vereceksiniz? Bunu Hükûmete burada sormadan edemiyoruz.
Şimdi,
çiftçiden yana olmadığınızı biliyoruz. Her türlü
tahıl ürününü yıllardır, on beş-on altı
yıldır ithal ediyorsunuz. Türkiyedeki bundan on yıl önce
buğday üretim alanlarının 9 milyon hektarken 2017
yılında 7 milyon 700 bin hektara düştüğünü görüyoruz.
Nohudu ithal ediyorsunuz. Nohut ekim alanı geçen yıl yüzde 46 küçülmüş
yani 350 bin hektar nohut arazisi ekilirken 2017 yılında 180 bin
hektar olmuştur. Türkiyede TÜİKin araştırmalarına
göre 2005 yılında 41 milyon 200 bin ekili alan varken bu
sayınının 2010 yılında 38 milyon hektara
düştüğünü görüyoruz.
Şimdi,
TÜİK bir taraftan böyle bir açıklama yapıyor, Tarım
Bakanlığı da diyor ki: 27 milyon hektar alanımız
var. Bu alanlar da 23 milyon hektar alana düşülüyor. Şimdi, devletin
işleyişinde, çalışmasında Bakanlık öyle
konuşursa, TÜİK böyle konuşursa bu vatandaş sizin neyinize
inanacak? Yani bunların hepsi bir şekilde; böyle uydurma,
kaydırma şekliyle devlet yönetilebilir mi? Devletin bir kuralı
vardır, devletin elindeki doneler, birimler, sayılar noktasına
virgülüne halka sunulmak zorundadır.
Şimdi,
diğer taraftan, yıllardır vatandaşımız ekim
alanlarını boş bırakıyor. Neden boş
bırakıyor? Ektiği üründen kâr edemeyince şehre göç ediyor.
Bunu sağlayan sizsiniz, üretim alanlarını boş bıraktınız.
Burada sıralamak da istiyorum aslında. 2016 yılında 4 bin
ton nohut ithalatı varken 2017 yılında 11 bin tona
çıkmış, 3 bin ton kuru fasulye ithalatımız varken 2017
yılında 11 bin tona çıkmış yani yüzde 267
artış olmuş. Fasulyeyi ekmeyiz, nohudu ekmeyiz, mercimeği
ekmeyiz, arpayı ekmeyiz, buğdayı ekmeyiz yani hepsini ithal eder
duruma gelmişiz. Böyle bir durumda siz çiftçinin yanında nasıl
yer alabilirsiniz? Şu anda ithalatı iyi beceriyorsunuz ama ihracatta
şu anda soğan üreticisi, patates üreticisi, sarımsak üreticisi
ürünlerini depoda çürütmekte. Siz üreticinin yanında,
ihracatçının yanında yer almayacak mısınız?
İhracatı desteklemeyecek misiniz?
Şu
anda Nevşehirde patates depolarda çürümekte. Çorumda, Eskişehirde,
Konyada, Türkiye'nin muhtelif bölgelerinde soğan üreticisi
depolarında soğanı çürütmektedir. Bu da sizin
uygulamalarınızla oluyor. Orta Doğunun göbeğine daha
önceki yıllarda tüm bu ürünlerimiz ihraç ediliyordu. Ürünümüzü Azerbaycan
almaz, Gürcistan almaz, Suriye almaz, Irak almaz. Kime satacağız bu
ürünleri? Üretim yaparken desteklenmesi de gerekiyor, bunu yapmayanlar sizsiniz.
Bugüne kadar AKP hükûmetleri bunu yapmıştır. Sayın
üreticim, bundan sonra da bunu yapacağını bilmeniz gerekiyor
diye düşünüyorum.
Hepinize
saygılar arz ediyorum. (CHP ve HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 52nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Müslüm
Doğan
Adana Adıyaman İzmir
Erol
Dora Mahmut
Celadet Gaydalı Erdal
Ataş
Mardin Bitlis İstanbul
Mehmet
Emin Adıyaman
Iğdır
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman
konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Adıyaman. (HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET
EMİN ADIYAMAN (Iğdır) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 533 sıra sayılı torba yasa
tasarısının 52nci maddesi hakkında söz almış
bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu
madde, 4706 sayılı Hazineye Ait Taşınmaz Malların
Değerlendirilmesi Hakkında Kanun ve Katma Değer Vergisi
Kanununda değişiklik yapılması hakkında bir düzenleme
öngörüyor; ek 5inci madde ekleniyor bu kanuna. Bu değişiklikle ya da
ek maddeyle amaçlanan şey, tarımsal üretim yapmak üzere tarım
kredi kooperatiflerine, tarıma yönelik faaliyet yapan birliklere ve
tarım satış kooperatiflerine hazineye ait
taşınmazların yirmi yıl süreyle kiraya verilmesi. Tabii, bu
düzenlemeyle aslında şeklen görünen şey, tarım sektörünün
geliştirilmesi; tarım kredi kooperatifleri veya tarımsal üretici
birlikleri ile bunların üst kuruluşlarına hazineye ait
tarımsal arazilerin yirmi yıl kiraya verilmesi. Şimdi, tabii,
uygulamada gerçekten istenilen sonucun alınması mümkün mü, bu
düzenlemeyle hedeflenen işte o tarımsal gelişim mümkün müdür,
buna bakmak lazım.
Yine,
kiraya verilen taşınmazların bu kira bedellerinde 492
sayılı Kanunun 63üncü maddesinde belirtilen rayiç değer
üzerinden bir bedel belirlenecek yani rayiç değerin yüzde 1i
oranında kiraya verilmiş olacak. Şimdi, burada ciddi bir
sakınca var aslında, o da şu: Şimdi, Türkiyenin
farklı bölgelerinde hazineye ait arazilerin rantsal düzeyde rantabilitesi
farklı farklıdır. Dolayısıyla yirmi yıl süreyle
kiraya verilecek olan arazilerin, örneğin İstanbulda kiraya
verildiği yıldaki rayiç değeri ile bir sonraki yıl veya
birkaç yıl sonraki rayiç değeri arasında müthiş bir fark
doğacaktır çünkü çok daha rantabldır. Örneğin, doğuda
tam tersine bir süreç işleyebilir yani bu yıl rayiç değer ya da
diğer ismiyle emlak değeri üzerinden kiraya verdiğinizde sürekli
göç verdiğinden ve tarımsal girdi anlamında rantabl
olmadığından bir yıl sonra, iki yıl sonra o emlak
değeri daha da düşebilir. Bu anlamda ciddi bir sakınca söz
konusu yani Türkiyenin değişik bölgelerindeki bu emlak
değerleri arasındaki fark açısından ciddi bir
sıkıntı ya da bir sakınca var. Bence burada esas
alınması gereken sabit bir rayiç değerdir, sabit rayiç
değer üzerinden yirmi yıl boyunca kiraya vermek bu tarımsal gelişime
katkı sağlayabilir.
Yine,
burada eksik bir husus şu: Aslında tarımsal birliklere,
kooperatiflere falan kiraya veriliyordu hazine arazileri ama Türkiyede yüz
binlerce tarımla uğraşan yurttaşımız fiilen
hazine arazisini işletiyor ya da zilyet durumunda. Dolayısıyla
kurumlara yani tarım kredi kooperatiflerine, tarım satış
kooperatiflerine ya da üst birliklerine bu fırsat tanınırken
fiilen işleten, tarım faaliyeti yürüten yurttaşların her
yıl devlete ödediği böyle bir imkân değil aslında, ecrimisil
değer üzerinden her yıl bir para tahsil ediliyor. Eğer amaç
tarımın geliştirilmesi ise bu fırsatın
yurttaşlara da tanınmasında fayda var ve daha doğru bir
düzenleme olur.
Şimdi,
arazilerin ranta açık olması ve emlak vergisinin esas
alınmasının sakıncalı olduğunu söyledik,
dolayısıyla burada objektif bir kriterin konulması lazım.
Yine,
tarımı geliştirelim derken aslında ülkede tarımın
ne hâle geldiğini de görmek lazım. Yani sürekli şu anda
şeker fabrikalarının satışından bahsediliyor.
Yirmi yıl önce Türkiyedeki çiftçilerin neredeyse yüzde 90ı
şeker pancarı üretiminden kazanç elde ediyordu işte avans
parasından bilmem şeker pancarı bedeline kadar ama bugün
bakıyoruz, Türkiyede neredeyse şeker pancarı üretimi yok.
Bırakın vatandaşın avans almasını, şeker
pancarına konulan kotalarla Türkiyede şeker pancarı üretimi
tüketildi. Tabii, şeker pancarı üretimi tüketilince de en kolay yol
şeker fabrikalarını ucuza birilerine devretmek, birilerine
peşkeş çekmek.
Milyonlarca
yurttaşımız şeker pancarıyla geçinirken bugün
şeker fabrikalarının da belli şirketlere
satılmasıyla tarım sektörü zaten tüketilmiş durumda. Bu,
tarımın diğer alanları için de geçerli. Neredeyse,
artık Türkiyede tarım yapılamaz duruma geldi.
Bu
hususların dikkate alınmasının doğru
olacağını belirtiyor, saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
52nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
53üncü
madde üzerinde aynı mahiyette iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 53üncü
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Erol
Dora
Adana Adıyaman
Mardin
Müslüm
Doğan Mahmut
Celadet Gaydalı Erdal
Ataş
İzmir Bitlis İstanbul
Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Zekeriya
Temizel Bülent
Kuşoğlu Erkan
Aydın
İzmir Ankara Bursa
Selina
Doğan Sibel
Özdemir Çetin
Arık
İstanbul İstanbul Kayseri
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Sibel Özdemir, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
SİBEL
ÖZDEMİR (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; vergi kanunlarında
değişiklik yapılması hakkında kanun
tasarısının 53üncü maddesiyle ilgili verdiğimiz önerge
üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, benim üzerinde söz aldığım değişiklik
maddesiyle, hazineye ait taşınmaz malların
değerlendirilmesi ve Katma Değer Vergisi Kanununda
değişiklik yapılması hakkında 4706 sayılı
Kanunun ek 4üncü maddesinde yapılması önerilen
değişiklikle derneklere de kamu taşınmazlarının
eğitim veya yurt olarak kullanılmak üzere kırk dokuz
yıllığına kullanım hakkı verilmesine olanak
sağlayan bir düzenleme yapılıyor. Bu haktan vergiden muaf olan
vakıflar yararlanıyordu ancak şimdi getirilen bu maddeyle
dernekler de bu olanaktan yararlanacaklar. İki yıl içerisinde
başvurmaları hâlinde taşınmazları bedelsiz olarak
kullanabilmelerine olanak sağlanmaktadır. Bakanlar Kurulunca kamu
yararına çalışan ve öğrencilere yönelik eğitim ve yurt
temini faaliyetinde bulunan derneklerden Gençlik ve Spor
Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Millî Eğitim
Bakanlığı tarafından belirlenecek olan şartları
sağlayanlar lehine bir düzenleme yapılmaktadır. Kuruluş
amaçlarına uygun olarak kullanılmak üzere mülkiyeti hazineye veya
kamu kurum ve kuruluşlarına ait taşınmazların üzerinde
kırk dokuz yıllığına bedelsiz irtifak hakkı tesis
edilebilme olanağı getirmektedir. Bu irtifak hakkı tesisi
nedeniyle de kamuya yararlı statüsüne alınacak olan bu derneklerden
ayrıca hasılat payı da alınmayacak. Devletin hüküm ve
tasarrufu altında bulanan yerler üzerinde de bedelsiz kullanma izni
verilebilmesi sağlanmaktadır. Fakat değerli milletvekilleri,
tasarının 53üncü maddesi hükmünde, mülkiyeti hazineye veya kamu
kurum kuruluşlarına ait taşınmazların hangi kriterler
göz önünde bulundurularak ya da hangi şartları taşıyan
vakıflara bedelsiz irtifak hakkı tesis edileceği hususunda
maalesef bir açıklık bulunmamaktadır.
2017
yılında birdenbire Plan Bütçe Komisyonuna bir torba yasa
getirilmişti ve bu torba yasa içerisinde Kredi ve Yurtlar Kurumuyla ilgili
çok önemli düzenlemeler vardı. İşte, bunlardan bir tanesi, Kredi
ve Yurtlar Kurumunun amacına millî ve manevi değerleri
geliştirme gibi bir amaç da eklenmişti. Komisyonda Genel Başkan
Yardımcımız Bursa Milletvekilimiz Sayın Lale
Karabıyıkın bu değerlerin neler olduğu sorusu
yanıtsız kalmıştı. Yine şu an üzerinde
konuştuğumuz değişiklik maddesiyle doğrudan
ilişkili olan Bakanlığın vergi muafiyeti listesinde bulunan
vakıf ve derneklerin kurduğu yurtların beslenme ve barınma
maliyeti de devlet tarafından karşılanacaktı. Biz o zaman
ısrarla sormuştuk Hangi dernekler, hangi vakıflar? diye. O
zaman Komisyonda 100e yakın dernek ve vakıf listesi verilmişti.
Ve biz yine tekraren sorduk, Hangi kriterlere göre belirleyeceksiniz bu dernek
ve vakıfları? Ve o zaman bu kriterlerin Bakanlık
tarafından belirleneceği söylenmişti.
İşte,
bu yasayla da, görüldüğü gibi, fiilen aslında birçok vakıf
devlet tarafından desteklenmekteydi. İşte, Ensar Vakfına,
İlim Yayma Cemiyetine, Birlik Vakfına taşınmazları
verdiniz, bugün ise bu yapmış olduğumuz
değişikliklerle, bu torba yasaya eklediğiniz
değişikliklerle yasal hâle getiriyorsunuz ve o zaman
savunamadığınız, yasaya ekleyemediğiniz maddeyi bugün
torba yasayla tekrar karşımıza getirdiniz. Bu nedenle maddede
yer alan düzenlemelerin, tüm boyutlarıyla Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonunda etraflıca tartışılıp
görüşüldükten sonra hazineye olan mali yükü açısından Plan ve
Bütçe Komisyonunda görüşülmesi gerekiyordu.
Değerli
milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri on altı
yılda yurt ve barınma sorununu maalesef bilinçli olarak çözmediler.
Devlet üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediği gibi bu
alandaki bütün sorumluluğunu maalesef malum cemaat, dernek ve
vakıflara devretti. Öğrencilerimiz cemaat, vakıf ve derneklerin
insafına bırakıldı ve değerli milletvekilleri, ülkenin
yakın geçmişinde karşılaşılan, eğitim ve
yurt hizmetlerinin vakıflara, cemaatlere
bırakılmasının ortaya koyduğu olumsuz vakalara ve
yaşananlara hepimiz şahit olduk. İşte, bizim ısrarla
uyardığımız paralel yapılanmanın nelere mal
olduğuna, eğitim sistemimizde, yurtlarımızda nasıl bir
çöküntüye sebep verdiğine hepimiz şahit olduk. Millî Eğitim
Bakanlığı 2017 yılı Temmuz ayında
yaptığı protokollerle eğitim alanındaki faaliyetlerini
İlim Yayma Cemiyeti, Ensar Vakfı, Birlik Vakfı gibi birçok
vakfa, derneğe devretmiştir. Protokoller incelendiğinde
vakıfların eğitim alanında istedikleri şekilde
faaliyet yapabildiklerini görmekteyiz. İşte, farklı
şehirlerde üç şubesinde mahkûmiyetle sonuçlanan, maalesef çocuk
tacizlerinin gerçekleştiği bir vakfa bu tür
ayrıcalıkların verilmesi kabul edilemez.
Değerli
milletvekilleri, son olarak
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SİBEL
ÖZDEMİR (Devamla) İzin verirseniz son bir otuz saniye daha
konuşacağım.
BAŞKAN
Önergede uzatamıyoruz, hiç kimse için uzatmadık; söyleyin,
tutanaklara geçsin.
Buyurun.
SİBEL
ÖZDEMİR (Devamla) Buradan tekrar seslenmek istiyorum: Gerçekten
eğitim, yurt, barınma gibi çok stratejik olan alanların birçok
vakfa, derneğe, cemaate teslim edilmemesi gerektiğini
düşünüyoruz. Biz, 2019 yılında iktidara geldiğimizde bir
yıl içerisinde yurt sorununu nitelikli, bilimsel koşullarda
çözeceğimizin sözünü veriyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Özdemir.
Aynı
mahiyetteki diğer önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Kerestecioğlu. (HDP sıralarından alkışlar)
FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; daha 2017 Temmuz ayında, Maliye Bakanlığı
eğitim adı altında kamu taşınmazlarının
Diyanet onayıyla kırk dokuz yıllığına Ensar
Vakfı, TÜRGEV gibi dinî vakıflara yurt olarak verilmesinin önünü açmıştı.
Görüyoruz ki kanun tasarısının 53üncü maddesiyle bu
vakıflarla yetinilmemiş, şimdi derneklere de aynı hak
tanınmak isteniyor. Vakıflara aktarılan kamu malının,
arazinin haddi hesabı yokken, şimdi bir de derneklere kamu
taşınmazlarının kırk dokuz
yıllığına bedelsiz tahsisinin önü açılıyor.
Arkadaşlar,
bir derneğin ortalama ömrü kaç yıldır? 14 kişi bir araya
gelip dernek kurarsınız, öyle vakıflar gibi daha fazla denetim
mekanizmaları da yoktur dernekler için. Vakıflara binaların
tahsisi görüşülürken, Hükûmet, bir de bu malların yarı
fiyatına vakıflara satılması için bir teklif sunmuştu
ve kamuoyunun tepkisiyle geri çekilmişti. Kaynayan bir kazan var ve
sürekli kanun tasarıları hazırlanıyor, sürekli
vakıflara, derneklere para aktarmaya, mal vermeye
çalışılıyor. Daha TÜRGEVin, Ensarın adını
duymadan on yıllar önce kurulan ve kıt kanaat insani değerler
için, inançları ve azimleriyle ayakta durmaya çalışan Mor
Çatı Kadın Sığınağı Vakfı, İnsan
Hakları Derneği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı gibi
kendi mücadelesiyle, direnciyle ayakta durmaya çalışan kurumlar
varken, bir anda pıtrak gibi çoğalan vakıflara inanılmaz
araziler, mallar, paralar veriliyor. Ensar Vakfı son üç yılda
İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından ihya edildi.
Maltepeden Çatalcaya kadar kamuya ait 9 bina ve arsa Ensar Vakfına
bırakıldı. Öyle ki geçen yıl vakfa Yenikapıda 18
dönümlük bir arazi daha bırakıldı. Yenikapı miting
alanının yanındaki bu alanın değeri 371 milyon lira.
AKPli belediyelerin çok sevdiği vakıflar var. Neredeyse her belediye
bütçesinden bu vakıflar için özel bir pay ayrılmış gibi, ya
bedava arsa veriyorlar ya da yurt binası. Bu ikisini veremiyorlarsa bir
binayı kiralayıp, her türlü masrafını üstlenip vakfın
emrine veriyorlar. Yalnızca İstanbulda milyarlarca liralık
kaynak aktarımından bahsediyorum. Neredeyse, kafamızı
kaldırıp güzel bir kamu binasını nerede görsek bu
vakıfların adını buluyoruz üzerinde. Çatalca Kaleiçinde,
Tevfik Erdönmez Caddesinde 3 milyon 80 bin liralık bir arsa üzerindeki
bina Ensara devredildi. Maltepe Çınar Mahallesi, Karayolları
Caddesinde İstanbul Büyükşehir Belediyesine ait bir bina yine orta
ve yükseköğrenim öğrencilerine konaklama hizmeti sağlamak
amacıyla Ensar Vakfının kullanımına on
yıllığına tahsis ediliyor. Mülkün şu anki piyasa
değeri 5 milyon lira.
Fakat
vakıflar da yetmedi. Kimlere kamu malları verilecek, size
şimdiden sayayım: İlim Yayma Cemiyeti, Erdoğan ailesine
yakınlığıyla bilinen ÖNDER İmam Hatipliler
Derneği, kurucuları arasında Tayyip Erdoğanın da
bulunduğu Birlik Vakfıyla organik bağı olan Türkiye
İlahiyat Tedrisatına Yardım Eden Dernekler Federasyonu, Deniz
Feneri Derneği. Ne yapacak bu kurumlar? Öğrencilere eğitim ve
yurt sağlayacak. Kamunun ücretsiz sağlaması gereken eğitim,
barınma hakkı, Hükûmete yakın dinî cemaatlerin kontrolü
altında derneklere, vakıflara devredilmiş durumda.
Biz
daha yeni Aladağda çocukları yanan ailelerin acısını
duymadık mı, Çocukları Ensar gibi vakıfların
denetimsiz yurtlarındaki istismardan koruyacağız. demedik mi?
Şimdi yine aynı vakıflar, dernekler çocuklara yurt ve eğitim
mi verecek? Ensar Vakfının onlarca küçücük çocuğun istismara
uğradığı Karamandaki yurdundaki gibi mi olacak? 11 küçücük
kız çocuğunun can verdiği Aladağdaki öğrenci yurdu
gibi mi olacak yoksa? Hem de bizlerin parasıyla hem de
yurttaşların birlikte yarattığı zenginliği har
vurup harman savurarak. Vakfın yönetim kurulunda AKPliler, hepsi zengin,
sanırsınız hayır yapıyorlar vakıflarda ama vakfa
yine yurttaşın parası harcanıyor.
Evet,
bunları kabul etmiyoruz arkadaşlar. Tartışmalı
maddeler mi var? diyorsunuz; işte, tartışmalı maddelerin
en başında gelenlerden bir tanesi daha.
Saygılar
sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
53üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
54üncü
maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 54üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Zekeriya
Temizel Bülent
Kuşoğlu Erkan
Aydın
İzmir Ankara Bursa
Sibel
Özdemir Selina
Doğan Mehmet
Bekaroğlu
İstanbul İstanbul İstanbul
Çetin
Arık
Kayseri
MADDE
54- 28/3/2002 tarihli ve 4749 sayılı Kamu Finansmanı ve Borç
Yönetiminin Düzenlenmesi Hakkında Kanunun 3'üncü maddesinin birinci
fıkrasına "Takas tanımından sonra gelmek üzere
aşağıdaki tanım eklenmiştir.
"Tek
hazine kurumlar hesabı: Belediyeler, il özel idareleri, İşsizlik
Sigortası Fonu hariç olmak üzere kamu idarelerinin mali
kaynaklarının bütçenin gelir ve gider hesapları ile
ilişkilendirilmeksizin karşılığı Hazineden alacak
kaydedilmek üzere toplandığı ve Müsteşarlık
tarafından yönetilen hesabı,
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Mehmet Bekaroğlu
konuşacaktır.
Sayın
Bekaroğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET
BEKAROĞLU (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 533 sıra sayılı Yasa
Tasarısının 54üncü maddesi üzerinde verdiğimiz önerge
hakkında konuşmak üzere söz aldım. Bu önergeyle tek hazine
kurumlar hesabından belediyeler ve il özel idarelerinin
çıkarılmasını istiyoruz aynen İşsizlik
Sigortası Fonu gibi.
Değerli
arkadaşlarım, gerçekten belediyeler -Anayasa gereği de bu böyle-
mahallî idareler her açıdan özerk olması gereken kurumlar. Bu madde,
mahallî idarelerin, belediyelerin ve il özel idarelerinin özerkliğini
ortadan kaldırıyor. Dolayısıyla yerel yönetimlerin bu
işin içine dâhil edilmemesi gerekir. Bu sebepten dolayı önergemize
destek istiyoruz.
Değerli
arkadaşlarım, geçtiğimiz günlerde, bu Uluslararası Kredi
Derecelendirme Kuruluşu Moodysin Türkiye notunu düşürmesiyle ilgili
raporu yayınlandı biliyorsunuz ve piyasalar bunlardan etkilendi.
Hükûmetimizse, özellikle Sayın Maliye Bakanı -burada değil- Bu
hiçbir şey değildir. Yani Moodys böyle kendi kendine karar veriyor.
diyor. Zaten Hükûmetin genel bir tutumu var bu konularla ilgili. Bütün
uluslararası kuruluşlarla ilgili böyle bir tutumu var, sadece
ekonomiyle ilgili değil. İşlerine geldiğinde, kendi
lehlerine bir açıklama geldiği zaman çok tutuyorlar, yandaş
televizyonlar, gazeteler bunları anlata anlata bitiremiyorlar ama ters bir
şey geldiği zaman onlara da Bütün hepsi Haçlı seferi
yapıyor, hepsi bizim aleyhimize çalışıyor. filan diyorlar.
Değerli
arkadaşlarım ama iş öyle değil. Şimdi niye öyle
olmadığını anlatacağım. Bakınız,
Moodys bu raporu verirken açıklaması çok enteresan. Diyor ki:
Kurumların dirençlerinde bir düşüş var. Parasal
politikaların etkinliğindeki ilave aşınma ve temel
yapısal reformların uygulanmaması, bunların gecikmesi
Böyle değil mi arkadaşlar? Böyle. Diğer taraftan başka
riskler var, yüksek cari açık, dış borçlanma
dolayısıyla kırılganlık var. diyor. Ciddi
sıkıntılar var. Şimdi bunları Moodys söyledi,
Haçlı seferi filan
Öyle değil ama. Bu işler işliyor. Ama
öbür taraftan da ben, bu Moodys ve diğer uluslararası kredi
derecelendirme kuruluşlarıyla ilgili Hükûmetin yapmış
olduğu bu açıklamalardan hareketle, Hazineden sorumlu Başbakan
Yardımcısı Sayın Mehmet Şimşeke bir soru sordum
nedir bu kuruluşlar, ne işe yarıyorlar diye. Şimdi
verdiği cevabı -kısa cevaptır- okuyacağım
değerli arkadaşlarım ve Sayın Maliye Bakanının da
dikkatine sunuyorum:
Kredi
notu, bir borçlunun borcunu zamanında ve düzenli geri ödeme kapasitesi ile
bu konudaki istekliliğini ölçmeye çalışan bir değerlendirme
sistemidir. Para piyasaları ve sermaye piyasalarında faaliyet
gösteren kurumlara, borçlanıcılara, yatırımcılara, tüm
aracı ve düzenleyici kurumlara değerlendirmelerinde
yardımcı olur. Uzatmamak için kısa kesiyorum. Netice itibarıyla
diyor ki: Borçlanabilmek için bu kredi derecelendirme
kuruluşlarının raporlarına ihtiyaç var. Borçlanmak için
başvurduğunuz zaman bu raporlardan koyuyorsunuz ve biz de bunlara
uyuyoruz. Fitch Ratings ve Moody'sle de anlaşmamız var. Ne kadar
para veriyorsunuz? diye soruyorum. Diyor ki: Kredi derecelendirme
kuruluşlarıyla imzalanan sözleşmelerin maliyeti dâhil
koşulları yine sözleşme hükümleri gereğince mahremlik
taşımaktadır, açıklayamam. Peki, bunları
yapıyorsunuz, bu anlaşmaları yapıyorsunuz, o zaman niçin
millete yalan söylüyorsunuz? Hadi yalan söyleme kelimesi
Niye milletten
gerçeği saklıyorsunuz. Ya, bir açık olun, dürüst bir
şekilde anlatın. Açık ve dürüst bir şekilde
anlattığınız zaman her anlamda, siyasi anlamda da ekonomik
anlamda da kredibiliteniz artıyor, size güveniyorlar değerli
arkadaşlarım.
Bakınız,
niye bize güvenmiyorlar, bu kuruluşlar niçin böyle rapor veriyor, ben size
söyleyeyim. Yıllardan beri Merkez Bankası enflasyon hedefini yüzde 5
olarak koyuyor. E, enflasyon oranı kaç değerli arkadaşlar? 11,95;
iki haneli. Peki, nasıl güvensinler size? Nasıl kredi
notlarınızı artırsınlar? Ha, bizi ilgilendirmiyor.
İlgileniyorsunuz, bu ekonomik sistemin içindesiniz, ret mi ettiniz siz
kapitalizmi? Hayır. İşte 2001de Kemal Dervişin IMFyle
beraber hazırlamış olduğu programı ret mi ettiniz? Hayır.
O zaman açık açık söyleyin, dürüst olun, çıkın millete
Bunlar var, ne yapalım? filan deyin. Ha, böyle değil. E, böyle
değil ama rakamlar ortada.
Dolar
kaç lira Cemal kardeşim? Hep sana sataşıyorum. Çık,
bunları bir anlat, sen bunları biliyorsun. Ne oldu? 4 liraya
doğru gidiyor. Ne işe yarayacak, bizim cebimizde dolar yok ama her
şeye yansıyacak ve herkes bundan zarar görecek.
Teşekkür
ederim, saygılar sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkürler.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 54üncü maddesinde yer alan
gelmek üzere ibaresinin gelecek şekilde şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Erol
Dora
Adana Adıyaman Mardin
Erdal
Ataş Garo
Paylan Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul İstanbul Bitlis
Müslüm
Doğan
İzmir
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Garo Paylan
konuşacaktır.
Sayın
Paylan, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
GARO
PAYLAN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tek
hazine hesabı, faydalı bir uygulama arkadaşlar, bütün
kurumların, bütün kamu kurumlarının hesabını tek bir
hesaptan yönetmek faydalıdır, bu anlamda destekliyoruz ama
handikapları var, onları da söyleyeceğim.
Değerli
arkadaşlar, biliyorsunuz, bu yasa, yürürlüğü tarihinde devreye
geçecek yani Cumhurbaşkanı imzalayıp Resmî Gazetede
yayımlandığı tarihte devreye geçecek. Bakın, biz 2018
yılının bütçesini yaptık. 2018 yılında kurumlar
dediler ki: Benim 10 lira gelirim olacak, artı, 3 lira da faiz gelirim
olacak. Bütçe yaptılar, onlarca kurum bütçe yaptı, Plan ve Bütçe
Komisyonunda hep beraber görüştük. Şimdi, diyorsunuz ki: Bu kanun
yürürlüğe geçecek, ben o kurumların parasının hepsini tek
hazine hesabında toplayacağım, faiz geliri de bana kalacak.
Şimdi, bu noktada bakarsak, yürürlüğü tarihinde eğer ki devreye
geçerse bütün kurumların bütçesi şaşar, hatta öyle kurumlar var
ki gelirlerinin çok ciddi bölümü faiz olan kurumlar var arkadaşlar ve
bütçe performansları şaşacak. Bu anlamda yalnızca yürürlük
tarihine baktığımızda bir hata var. En azından bu
yıl yürürlüğe geçmemeli bu tek hazine hesabı.
Diğer
bir boyutu: Bizim yaptığımız muhalefetle İşsizlik
Sigortası Fonunun bu tek hazine hesabının
dışında olduğunu yazdırdık ama arkadaşlar,
sözde, bakın, gerçekten sözde bir düzenleme çünkü İşsizlik
Sigortası Fonunun tamamı şu anda Hükûmetin yönetiminde ve keyfî
olarak kullanıyor. İşsizlik Sigortası Fonu, işçilerin
işini kaybettiğinde veya meziyetlerini geliştirmesi
anlamında kullanılması gereken bir fon yani işçinin fonu,
emekçinin fonu. Bu fon emekçinin dar günde yardımına koşan bir
fon olmalı. Oysa biz bu fonun kullanma amaçlarını
genişletmiyoruz. Bakın, 118 milyar TL para topladık, işçiye
bunun çok az bir bölümünü kullandırıyoruz. Oysa milyonlarca
işsizimiz var, bunlara maaş olarak destek olması gereken bir
fon, tam tersine, iktidar şimdi bütçeyi bitirdiği için, bütçe
imkânları sıkılaştığı için şu anda
yalnızca bu torbayla, şu 95 maddelik torbadaki birkaç maddeyle
İşsizlik Sigortası Fonundan 18 milyar TL kullanılıyor
arkadaşlar, eski parayla 18 katrilyon lira. Ne için? İşçinin
cebine artı para mı koyuyoruz? Asgari ücreti 1.600 yerine 1.700 lira
mı yapıyoruz? Hayır. İşsizlere daha fazla maaş
mı veriyoruz? Bir yıl yerine, altı ay yerine iki yıl
maaş mı vereceğiz diyoruz? Hayır. İşçilerin
çalıştığının
karşılığını işverenlere destek olarak,
teşvik olarak vermek için kullanıyoruz. Bu bakış
yanlış arkadaşlar, işçinin parasıyla işverene
teşvik verilmez. İşverene teşvik illaki vermek
istiyorsanız, bütçe imkânlarıyla verirseniz verirsiniz, biz gine
muhalefet ederiz ama siz verebilirsiniz. Yapmamız gereken, işçilerin
parasını işçilerin hayrına, işçilerin yararına
kullanmaktır. Bu anlamda çok ciddi bir handikap var arkadaşlar.
İşsizlik Sigortası Fonundan lütfen işçinin parasını
işçinin yararına, işçinin güvencesi anlamında
kullanalım derim.
Diğer
bir handikap arkadaşlar, bu da çok önemli, biz dedik ki: Yerel
yönetimlerin özerkliği vardır her anlamda. Merkezî bir yönetim tabii
ki olacak ama yerel yönetimler var, bunların yetkileri var, onlar da
vatandaşlara gidip oy alıyorlar, yetki alıp yönetiyorlar.
Eğer bu yetkiyi yerelde almışsa o belediyelerin özerkliği
vardır, özerkliği olan bir kurumun mali özerkliği de vardır
yani parasını nasıl yöneteceğine kendisi karar vermeli ve
sonucunda da millete hesap verecek, kendi yerelindeki vatandaşlara seçimlerde
hesap verecek; aynı zamanda Sayıştay denetimi de var, başka
denetimler de var. Bu anlamda, bu tek kamu hesabından belediyeleri vareste
tutalım dedik arkadaşlar. Saatlerce anlattık ama Hükûmeti ikna
edemedik. Belki sizler bu anlamda dur dersiniz. Tek hazine hesabından
belediyeleri çıkaralım arkadaşlar. Yerel yönetimler özerk olsun,
aynı zamanda mali özerklikleri de olsun. Bu anlamda desteklerinizi
bekliyoruz önergemize.
Saygılar
sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
54üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
55inci
madde üzerinde iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 55inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Erol
Dora
Adana
Adıyaman
Mardin
Müslüm
Doğan Mahmut
Celadet Gaydalı Erdal
Ataş
İzmir
Bitlis
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Mardin Milletvekili Erol Dora konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Dora. (HDP sıralarından alkışlar)
EROL
DORA (Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 533
sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısının 55inci maddesi üzerinde Halkların Demokratik
Partisi adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bu madde kapsamında yapılan düzenlemeyle 4749
sayılı Kamu Finansmanı ve Borç Yönetiminin Düzenlenmesi
Hakkında Kanunun 12nci maddesinde değişiklik
yapılmaktadır. Maddenin üçüncü fıkrasında yer alan
belediyeler, il özel idareleri, kamu iktisadi teşebbüsleri ve söz konusu
idarelerin bağlı ortaklıkları ibaresinde yer alan belediye
ve il özel idareleri, Anayasada mahallî idareler olarak
tanımlanmış yerinden yönetim ilkesinin
uygulandığı kurumlara işaret etmektedir.
Değerli
milletvekilleri, düzenlemeyle bu idarelerin de tek hazine hesabı içine
dâhil edilmesi Anayasanın yerinden yönetim ilkesi ve yerel yönetimlerin
idari ve mali özerkliğine aykırılık teşkil etmektedir.
Zira, Anayasanın İdarenin bütünlüğü ve kamu
tüzelkişiliği başlıklı 123üncü maddesinde, idarenin
kuruluş ve görevleriyle bir bütün teşkil ettiği ve kanunla
düzenleneceği öngörülmüştür. İdarenin kuruluş ve
görevlerinin merkezden yönetim ve yerinden yönetim esaslarına
dayandığı hükme bağlanarak, kamu tüzel
kişiliğinin ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği
yetkiye dayanılarak kurulacağı belirtilmiştir.
İdarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ilkesiyle,
idarenin yerine getirdiği çeşitli görevler ile bu görevleri yerine
getiren kurumlar arasında birlik sağlanması ve idari yapı
içinde yer alan kurumların bir bütünlük içinde çalışması
öngörülmüştür.
Değerli
milletvekilleri, yine, Anayasanın 127nci maddesi Mahallî idarelerin
kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak
kanunla düzenlenir. Merkezî idare, mahallî idareler üzerinde, mahallî
hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi,
kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum
yararının korunması ve mahallî ihtiyaçların gereği
gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve
usuller dairesinde idarî vesayet yetkisine sahiptir. hükmünü içermektedir.
Anayasanın bu maddesiyle verilen yetki, hukuka uygunluk denetiminin
yanında yerindelik denetimini içerecek şekilde düzenlenebilir.
Vesayet makamınca işlemler üzerinde iptal, onama, erteleme, izin,
tekrar görüşülmesini isteme, düzeltme gibi çeşitli denetim usulleri
uygulanmaktadır. Ancak getirilen bu düzenleme, Anayasanın 127nci
maddesinde yer alan mahallî idarelerin özerkliği ilkesiyle
bağdaşmamaktadır.
Değerli
milletvekilleri, Anayasada, merkezî idare ve mahallî idare ayrımı
yapılmıştır. Mahallî idarelere birtakım yetki ve
ayrıcalıklar tanınmış olması bu idarelerin
somutlaşmış özerkliklerini göstermesi açısından
oldukça önemlidir. Örneğin, mahallî idare organlarının seçimle
göreve gelmesi ve bu seçimlerin süreli olması, mahallî idarelerin kararlarını
kendi organları vasıtasıyla ele alması ve bu
kararların uygulanması, mahallî idarelerin kendi bütçelerinin
bulunması gibi tasarının 55inci maddesinin içerdiği
hükümle bu idarelerin kullanımında bulunan nakit
varlıkların tek hazine kurumlar hesabı içine dâhil edilmesi
idari ve mali ve özerklik açısından oldukça
sıkıntılıdır.
Değerli
milletvekilleri, bu düzenleme, benzer şekilde, Türkiye açısından
bağlayıcı olan Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik
Şartının idari ve mali özerklik ilkesine de
aykırıdır. Yerel yönetimleri daha özerk bir yapıya
kavuşturmayı amaçlayan Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik
Şartı yerel demokrasileri gelişmekte olan bizim gibi ülkelerde
daha büyük bir önem arz etmektedir. Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik
Şartının ortaya koyduğu ilkelere uygunluk
açısından, ülkemizde yerel yönetimlerin özerk bir yapıya
kavuşturulması onların idari ve mali özerkliklerini
sağlayacak bir yapılanmaya gidilmesini gerektirmektedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bakınız, bu düzenleme hem
Anayasanın ilgili 127nci maddesine hem de Türkiye açısından
bağlayıcı olan Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik
Şartının idari ve mali özerkliği ilkesine de
aykırıdır.
Bu
açıdan, maddenin tasarıdan çıkarılmasını bir kez
daha belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 55inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Zekeriya
Temizel Bülent
Kuşoğlu Erkan
Aydın
İzmir Ankara Bursa
Çetin
Arık Sibel
Özdemir Selina
Doğan
Kayseri İstanbul İstanbul
Kamil
Okyay Sındır
İzmir
MADDE
55- 4749 sayılı Kanunun 12 nci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan "diğer Hazine işlemleri
kapsamında yaptırılan iş, işlem ve diğer
hizmetler ibaresi "diğer Hazine işlemleri ile tek hazine
kurumlar hesabı kapsamında yaptırılan iş, işlem
ve diğer hizmetler şeklinde, üçüncü fıkrasında yer alan
"Genel bütçe kapsamındaki ödemeleri ibaresi "Genel bütçe ve tek
hazine kurumlar hesabı kapsamındaki ödemeleri şeklinde,
"Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası aracılığıyla
ibaresi "Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasında veya diğer kamu
bankalarında şeklinde, "Nemalandırmaya ilişkin usul
ve esaslar Müsteşarlık ile Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
arasında ibaresi "Nemalandırmaya ilişkin usul ve esaslar
Müsteşarlık ile ilgisine göre Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası
veya diğer kamu bankaları arasında şeklinde, dördüncü
fıkrasında yer alan Genel bütçe kapsamındaki idareler ibaresi
"Hazine Müsteşarlığı dışında kalan
genel bütçe kapsamındaki idareler şeklinde
değiştirilmiş, dördüncü fıkrasına
aşağıdaki cümle ve bu fıkradan sonra gelmek üzere
aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Yukarıda
sayılanlardan mali kaynakları tek hazine kurumlar hesabı
kapsamında değerlendirilecek olanları belirlemeye Bakanın
teklifi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir.
"Tek
hazine kurumlar hesabının ve buna bağlı olarak
açılacak banka hesaplarının işleyişi, tek hazine
kurumlar hesabı kapsamındaki kurum ve kuruluşların
Müsteşarlıktan olan nakit talepleri ile ödeme ve tahsilat tahminlerinin
Müsteşarlığa bildirilmesi, Müsteşarlıkça nakit
taleplerinin karşılanması, bu hesabın
işleyişinden doğan borçlandırma ve alacaklandırma
işlemlerinin yapılması, tek hazine kurumlar hesabında
toplanan kaynakların değerlendirilmesi, kamu iktisadi
teşebbüsleri ve söz konusu idarelerin bağlı
ortaklıkları, müessese ve işletmeleri ile birliklerinin tek
hazine kurumlar hesabına alınan kaynaklarının
değerlendirilmesi sonucu elde edilecek getirinin Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası tarafından açıklanan bankalarca bir aya kadar vadeli mevduata
uygulanan ağırlıklı ortalama mevduat faiz
oranının % 70'i esas alınarak belirlenmesi,
paylaşılması ve diğer ilgili hususlara ilişkin usul ve
esaslar Müsteşarlıkça hazırlanan yönetmelikle belirlenir.
Tek hazine kurumlar hesabı kapsamındaki
kaynakların değerlendirilmesinden elde edilen nema gelirleri genel
bütçenin (B) işaretli cetveline gelir kaydedilir. Müsteşarlıkça,
kamu iktisadi teşebbüsleri ve söz konusu idarelerin bağlı
ortaklıkları, müessese ve işletmeleri ve birlikleri ile
paylaşılan nema gelirleri Müsteşarlık bütçesine bu amaçla
konulacak tertiplere gider kaydedilerek ilgili kurumlara ödenir. Tek hazine
kurumlar hesabı kapsamında Müsteşarlık ile kamu kurum ve
kuruluşları arasında oluşan her türlü yükümlülük ilgili
taraflarca faizsiz olarak yerine getirilir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
GENÇLİK
VE SPOR BAKANI OSMAN AŞKIN BAK (Rize) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İzmir Milletvekili
Kamil Okyay Sındır konuşacak.
Buyurun Sayın Sındır. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAMİL OKYAY SINDIR (İzmir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 533 sıra sayılı Vergi
Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının
55inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum.
Değerli milletvekilleri, şüphesiz bu torba
kanunun pek çok maddesinde Anayasaya aykırılıklar var, bunu
milletvekili arkadaşlarımız defalarca anlattılar. Bu
maddedeki düzenleme de değerli arkadaşlar, Anayasamızın
123üncü -ki idarenin bütünlüğü ve kamu tüzel kişiliğini
düzenleyen 123üncü maddesi- ve mahalli idareleri düzenleyen 127nci maddesine
aykırı. Peki, ne yapılıyor bu maddelerde? Tek hazine hesabını
oluşturuyoruz. Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum, maddenin gerek
geneli gerekse de yerel yönetimlere ilişkin yaptığı
düzenlemeler konusunda büyük kaygılar
taşıdığımızı belirtmek isterim. Çünkü
maddenin ruhu açısından baktığımızda açıkça
söylüyorum ki tek hazine hesabı düzenlemesi tek kelimeyle tek adam
rejiminin ve yarattığı ölçüsüz merkezîleşmenin kamu
maliyesindeki bir karşılığıdır. Yani her
şeyi tek elde toplayan anlayış bugün itibarıyla kamu
maliyesini de tek elde toplamaya karar vermiş bulunmaktadır. O yüzden
düzenlemenin gerekçesinde ifade edildiği gibi tek hazine hesabı
düzenlemesi kamu kaynaklarının etkin ve verimli
kullanılmasıyla aslında ilgili değildir. Şu anda kamu
maliyesi çok ciddi sorunlarla karşı karşıyadır. Kamunun
iç ve dış borçları hiçbir dönemde görmediğimiz büyüklüklere
ulaşmıştır. Kısa vadeli borçlar artık
döndürülemeyecek noktaya gelmiştir. Bunlar olurken bir yandan da devlet
hesapsız kitapsız verdiği garantiler nedeniyle bir avuç
şirkete, sürekli zararlarını tazmin edecek milyarlarca lira
ödemektedir. Kamu maliyesini iflas noktasına getiren yerel yönetimler
midir değerli arkadaşlar? Kesinlikle değildir. Kamu maliyesini
iflas noktasına getiren, merkezî yönetimin hazinesi, maliyesi ve onlara bu
emirleri veren tepedeki otoritedir. Onlar, bugün burada getirdikleri bu yasa
teklifiyle yerel yönetimlerin, belediyelerin, özel idarelerin mali
yapılarını ele geçirmek, kaynaklarını istedikleri gibi
kullanmak amacındadırlar. Bakın, Belediye Kanunu ve çeşitli
kanunlarda -5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu dâhil olmak
üzere, 5393 sayılı Belediye Kanunu da dâhil olmak üzere- Belediye,
belde sakinlerinin mahalli müşterek ihtiyaçlarını
karşılamak üzere karar organları seçmenler tarafından
belirlenen idari ve mali özerkliğe sahip kamu tüzel kişisidir. der.
Bu düzenlemeyle yerel yönetimlerin Anayasa tarafından da güvence
altına alınan bu özerkliklerine yeni ve esaslı bir darbe
vurulacaktır. Yeni bir darbe diyorum çünkü hâlihazırda yapılan
belediyelerdeki görevden almalar, kayyum atamaları ve istifaya
zorlamalarla yerel yönetimlerin idari özerkliklerinin siyasi ve idari
ayağı büyük ölçüde ayaklar altına alınmıştı.
Şimdi bu daire, mali özerklikleri de ellerinden alınarak tamamlanmak
istenmektedir.
Belediyelerin,
il özel iradelerinin kaynaklarını kontrol eden, nakitlerini elinde
tutan bu anlayışın ne yapacağını gayet iyi
biliyoruz. Bakın, Komisyonda Katma Değer Vergisi Kanununa
ilişkin bir düzenleme var. O düzenlemeden anlıyoruz ki özellikle zora
girmiş büyük müteahhitleri kurtarmak için vergi iadelerini doğrudan
ödeme yoluna gidecekler, bu konuda milyarlarca liraya ihtiyaç duyulduğunu
biliyoruz. Anlıyoruz ki şimdi belediyelerin, il özel idarelerinin
bankalardaki paralarına el koyup müteahhitlere ya garanti projelerin zarar
tazmini ya da KDV iadesi olarak verilmesi düşünülüyor.
Değerli
milletvekilleri, yapılan bu düzenlemeler Anayasaya uygun değildir,
kamu vicdanı açısından da kabul edilemez. Zaten yetersiz olan
gelirleriyle vatandaşa hizmet vermekte zorlanan yerel yönetimlerin ipleri
tamamen merkezî yönetimin eline geçecek. Milletin oyuyla seçilen belediye
başkanlarının eli kolu bağlanacak, nefes alamaz hâle
gelecekler. Başkanlar da çaresiz kalacak, daha fazla para koparabilmek
için günlerinin çoğunu Ankarada geçirmeye başlayacaklar.
Değerli
milletvekilleri, bu hesaba yerel yönetimlerin dâhil edilmemesi gerekiyor.
Dünyanın başka hiçbir yerinde bunu görmemiz mümkün değildir.
Belediyelerin kendi meclisleri var ve halk tarafından seçilmişler,
kararlarını alıyor, uyguluyor, harcamasını yapıyor,
gelirini yönetiyor ve karşılığında kendini seçen halka
hesabını veriyor.
Bu
düzenleme konusunda belediyelerimizin ve il özel idarelerimizin
hakkını sonuna kadar koruyacağız. Hukuki her mecrada
mücadele etmeye devam edeceğimizi de belirtmek isterim. Yerel yönetimleri
bu hesabın içine dâhil etmek büyük bir hata olacaktır. Yapılan
düzenleme Anayasaya aykırılık
tartışmalarını da beraberinde getirecek bir düzenlemedir.
Bu yanlıştan dönülmesi gerekir. Yerel yönetimlere bunu yapmak büyük
bir haksızlıktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KAMİL
OKYAY SINDIR (Devamla) Millî iradenin de hakkını gabsetmek
olacaktır. Bunu kabul etmemiz mümkün değil diyor, teşekkür
ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
55inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
55inci madde kabul edilmiştir.
56ncı
maddede bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının
56ncı maddesinde yer alan gösterildiği şekilde ibaresinin
gösterildiği gibi şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Erol
Dora
Adana
Adıyaman
Mardin
Müslüm
Doğan Erdal
Ataş Mahmut
Celadet Gaydalı
İzmir
İstanbul
Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
- Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
değişiklikle madde metnine açıklık getirilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Meral Danış Beştaş ve arkadaşlarının
önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
. Kabul etmeyenler
Önerge
kabul edilmemiştir.
56ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
57nci
madde üzerinde bir adet önerge vardır okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 57nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Erol
Dora
Adana
Adıyaman
Mardin
Mehmet
Emin Adıyaman Müslüm
Doğan Erdal
Ataş
Iğdır İzmir
İstanbul
Mahmut
Celadet Gaydalı
Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Iğdır Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman
konuşacaktır.
Sayın
Adıyaman, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
MEHMET
EMİN ADIYAMAN (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 57nci maddesi üzerine söz almış
bulunmaktayım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
57nci
maddeyle yapılan düzenleme, özel tüketim vergisinin 7nci maddesinde özel
tüketim vergisinden istisna tutulan kurumlara Savunma Sanayii
Müsteşarlığı da eklenmiş.
Şimdi
geriye doğru bir gidip hatırlamamız lazım bu düzenleme niye
yapılıyor. Hepinizin hatırlayacağı üzere, 24
Aralık 2017 tarihinde Resmî Gazetede yayınlanan 696 sayılı
OHAL Kanun Hükmünde Kararnamesiyle Savunma Sanayii
Müsteşarlığı Cumhurbaşkanlığına
bağlandı. Tabii, bu düzenleme, yine
hatırlayacağımız üzere, 2018 bütçe tasarısı
kanunlaştıktan hemen iki gün sonra yürürlüğe konuldu.
Şimdi,
2018 bütçesini hepimiz burada uzun uzun tartıştık. Savunma
sanayisine yönelik bir bütün olarak bütçe payının bir önceki
yıla göre yüzde 40 oranında
arttırıldığını gördük. Savunma Sanayii
Müsteşarlığı, Millî Savunma Bakanlığı,
İçişleri Bakanlığı ve Emniyet, Jandarma, MİT gibi
doğrudan savaş bütçesiyle irtibatlı kurumların bütçesinde
bir önceki yılın bütçesine göre, evet, yüzde 40 ile 50 arası bir
artış sağlandı. Ancak rakamların göstermediği,
yine savaş ekonomisi ya da savaş bütçesi anlamında
rakamların göstermediği ve denetlenmeyen hesaplar var. Mesela bunlar
yine nelerdir? Savunma Sanayii Destekleme Fonu, Türk Silahlı Kuvvetlerini
Güçlendirme Vakfı gibi bütçe dışı milyarlarca liranın
aktığı fonlar var. Özel hesaplar ve örtülü ödeneklerde çok büyük
kaynağın savaş odaklı politikalara
aktarıldığını bilmekteyiz.
Ayrıca,
yine Savunma Sanayii Müsteşarlığına bağlı olan
Savunma Sanayii Destekleme Fonuna bütçe tasarısından önce
kasımda çıkarılan torba yasayla,
hatırlayacağınız üzere, büyük bir pay
ayrılmıştı.
Şimdi,
bütün bunlar niye yapılıyor? Bütün bunlardaki amaç, denetlenemeyen,
kontrol edilemeyen bir bütçenin tek elden yani saray tarafından yönetilmesi
ve sarayın kontrolüne verilmiş olmasıdır. Şimdi,
burada açık bir şekilde, örtülü ödenekler ve saydığım
denetim dışı veya bütçede gözükmeyen bütün bu kaynaklarla
birlikte düşündüğümüzde Türkiye bütçesinin büyük bir
miktarının Meclisin ve genel anlamda da denetimin
dışında kaldığı görülmekte.
Vatandaşların neredeyse kazandığının
yarısının vergiye ödendiğini düşündüğümüzde
halkın parasıyla oluşan bütçenin neredeyse büyük bir
kısmı örtülü ödenek ve Savunma Sanayii
Müsteşarlığına ya da Savunma Sanayii Destekleme Fonuna
aktarılıyor. Bütün bu saydığımız bütçeler de
aslında kimin denetimine veriliyor? Sayın Cumhurbaşkanın
yani sarayın denetimine verilmiş oluyor.
Maliye
Bakanı Sayın Ağbal bütçe görüşmelerinin hemen öncesinde bir
açıklama yapmıştı, ne demişti? Vergi
artışlarıyla elde edilen gelirlerin 8 milyar Türk
lirasını doğrudan savunma sanayisine aktaracağız.
demişti kasım ayındaki torba yasa düzenlemesiyle. Yine buna
ilaveten Bakan, 18 milyar Türk liralık harcama artışı
beklediklerini belirtmişlerdi ve toplam ilave kaynağın 26 milyar
lira civarında olduğunu bütçe tasarısından önce
belirtmişti. Dolayısıyla değerli arkadaşlar,
halkın yoksul kesimlerine getirilmeyen istisnalar ve muafiyetlerin toplumsal
hiçbir faydası yok. AKP iktidarı, vatandaşları ilgilendiren
onlarca vergi paketleriyle aslında vatandaşın sırtına
daha fazla vergi yüklemekte ve vatandaşı vergi yükü altında inim
inim inletmektedir. Bütün bunların, bu düzenlemelerin elbette
halkımızın çıkarına bir faydası yok. Ancak bu
madde de özel olarak yine halkın vergilerinden savaş bütçesine kaynak
aktardığından biz halka bu konuda hiçbir faydası ve
yararı yoktur diyoruz. Bu çerçevede, verdiğimiz bu önergeyle maddenin
tasarıdan çıkarılmasını talep ediyoruz.
Saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
57nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
58inci
maddede bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 58inci
maddesinde yer alan fıkrasında yer alan ibaresinin
fıkrasındaki şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Erol
Dora
Adana Adıyaman Mardin
Erdal
Ataş Müslüm
Doğan Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul İzmir Bitlis
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
değişiklikle madde metnine açıklık getirilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
58inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
59uncu
madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 59uncu
maddesinde yer alan "mücbir sebepler veya beklenmedik durumlar nedeniyle
ibaresinin, "tabiat olayları vb. gibi mücbir gerekçeler ile somut
şekilde kanıtlanacak zorunlu sebepler nedeniyle şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Erol
Dora
Adana Adıyaman Mardin
Erdal
Ataş Müslüm
Doğan Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul İzmir Bitlis
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
değişiklikle mücbir sebepler ile olumsuz durumların daha somut
şekilde ifade edilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
59uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
60ıncı
maddede bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının
60ıncı maddesinde yer alan gelmek üzere ibaresinin gelecek
şekilde şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Erol
Dora
Adana Adıyaman Mardin
Erdal
Ataş Müslüm
Doğan Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul İzmir Bitlis
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
değişiklikle madde metnine açıklık getirilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
60ıncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
61inci
madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 61inci
maddesinde yer alan bendinde yer alan ibaresinin bendindeki şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Erol
Dora
Adana Adıyaman Mardin
Erdal
Ataş Müslüm
Doğan Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul İzmir Bitlis
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
değişiklikle madde metnine açıklık getirilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
61inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
62nci
madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 62nci
maddesinde yer alan maddesinde yer alan ibaresinin maddesindeki
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Erol
Dora
Adana Adıyaman Mardin
Erdal
Ataş Müslüm
Doğan Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul İzmir Bitlis
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
değişiklikle madde metnine açıklık getirilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
62nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
63üncü
madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 63üncü
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Erol
Dora
Adana Adıyaman Mardin
Erdal
Ataş Müslüm
Doğan Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul İzmir Bitlis
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılamıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
63
ve 64üncü maddelerde yapılan düzenlemelerle 4865 sayılı Ulusal
Bor Araştırma Enstitüsü Kurulması Hakkında Kanunda
değişiklik yapılmaktadır. Bilindiği üzere, BOREN, her ne
kadar kamuoyuna farklı lanse edilse de kaynak
sıkıntısı çektiği için AR-GE
çalışmaları yapamamakta, dolayısıyla iş
yapamamaktadır. Dolayısıyla kaynağı olmayan bir araştırma
enstitüsünün ölü doğduğunu kabul edersek, düzenleme bu anlamıyla
olumlu bir adım olarak düşünülebilir. Fakat daha önce de
görüldüğü üzere, mevcut kanundaki eksiklikler böylesi torba düzenlemelerde
yapılan palyatif iyileştirmelerle çözülemez, kurumların
yapısal sorunları giderilemez. Üstelik bu düzenlemenin
tartışılacağı komisyon Sanayi, Enerji Komisyonudur.
Dolayısıyla, her ne kadar olumlu bir düzenleme gibi görünse de
BOREN'in idari, mali, teknik yapısının yeniden ele
alındığı, kapsamlı bir yasal düzenlemenin ilgili
komisyona sevk edilerek sorunun temelden çözülmesini daha uygun görüyoruz.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
63üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
64üncü
madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 64üncü
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Erol
Dora
Adana Adıyaman Mardin
Müslüm
Doğan Erdal
Ataş Mahmut
Celadet Gaydalı
İzmir İstanbul Bitlis
Mehmet
Emin Adıyaman
Iğdır
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN
ÜNAL (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Sayın Hükûmet, önergeye
katılıyor musunuz?
MALİYE BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Iğdır
Milletvekili Mehmet Emin Adıyaman konuşacaktır.
Buyurun Sayın Adıyaman. (HDP
sıralarından alkışlar)
MEHMET EMİN ADIYAMAN (Iğdır) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben maddenin dışında
bir konuya değinmek istiyorum.
Biliyorsunuz Birleşmiş Milletlerin bir raporu
yayınlandı, Türkiye'de OHALin derhâl kaldırılmasına
ilişkin bir talepleri de oldu ve Türkiye'de süren olağanüstü hâlin
insan hakları ihlalleri ve demokratik özgürlükçü düzen açısından
büyük sıkıntılar yarattığını ifade ediyor
Birleşmiş Milletler. Asıl burada Birleşmiş Milletlerin
Türkiye'de olağanüstü hâlin kaldırılmasına ilişkin
talebi anlaşılır bir durum. Bu sadece Birleşmiş
Milletlerin talebi değil biz muhalefet partilerinin de ortak talebidir.
Türkiye'de 15 Temmuz darbe girişiminden sonra devlete karşı ve
bir sefere mahsus ilan edilen olağanüstü hâl neredeyse iki yıla
yaklaşıyor, on sekiz-on dokuz ay geçti. Dolayısıyla
Birleşmiş Milletlerin de bu talebi aslında
anlaşılır bir talep.
Burada asıl anlaşılmayan, anlamakta zorluk
çektiğimiz husus şu: Birleşmiş Milletlerin bu talebine
karşı iktidar partisinin vermiş olduğu cevap. Yani
Birleşmiş Milletler gibi Türkiye'nin de üyesi olduğu
uluslararası önemli bir kurumun bu talebine karşı Hükûmet
verdiği cevapta Bu metin bir şey ifade etmiyor. diyor. İlginç,
Birleşmiş Milletleri kale almıyor. Yine Birleşmiş
Milletlerin hazırladığı rapor için ne diyor? Terör örgütleri
propagandasıyla bire bir örtüşüyor. diyor. Yani Birleşmiş
Milletlerin kullandığı, hadi, Türkiye'de AKP iktidarına
karşı çıkan, eleştiren, düşüncesini ifade eden herkes
terör örgütüyle iltisaklı diye damgalanıyor, bunu anladık da
Birleşmiş Milletleri de ne yapıyor? Terör örgütünün
propagandasıyla bire bir örtüşüyor. diyerek de âdeta
Birleşmiş Milletleri terör örgütünün sözcüsü yapıyor.
Birleşmiş Milletlere zarar verdi. Üzüntü duyuyoruz. diyor. Yani
Birleşmiş Milletler ne yapacak? Sadece Türkiyeyle ilgili kararlar
mı alıyor? Dünyadaki antidemokratik tüm uygulamalara karşı
Birleşmiş Milletler, varsa insan hakları ihlalleri, varsa
demokrasi ve özgürlüğü engelleyen bir sistem, bunu elbette
eleştirecek.
Yine, neredeyse, raporu hazırlayan
Birleşmiş Milletler görevlilerini terör örgütlerinin sözcüsü olarak
ilan ediyor.
Şimdi, bir başka husus, yine bununla
bağlantılı, tam da Birleşmiş Milletlerin izah
ettiği, aslında hukuksuzluğu, olağanüstü hâl durumunu ifade
eden başka bir durum, hepinizin bildiği üzere, Anayasa Mahkemesi
Şahin Alpay ile Mehmet Altan hakkında hak ihlali kararı
vermişti ve bu hak ihlali kararı yerel mahkeme tarafından âdeta
kabul edilmedi. Basit bir deyişle, yerel mahkeme Anayasa Mahkemesinin
hiçbir kararını tanımıyorum, kabul etmiyorum. tutumu
içerisine girdi. Bu cesareti nereden aldığını hepimiz çok
iyi biliyoruz. Elbette siyasal iktidardan alıyor. Yargı siyasal
iktidarın denetimine geçerse işte yerel mahkeme de bir üst mahkemenin
kararını kale almaz. Ama mesele sadece bununla bitmedi, işte
Şahin Alpay ile Mehmet Altanın bu davası Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesine kadar gitti. Şimdi, Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesi bir karar verdi ve karar bugün Avrupa İnsan
Hakları Mahkemesinin kurum sitesinde yayınlandı. Bakın,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Şahin Alpay ile Mehmet Altan
hakkında açıkladığı gerekçesinde neler diyor:
Özgürlük ve güven hakkı, ifade özgürlüğü hakkının ihlal
edildiğine hükmetti. Evet, doğru bir hükümdür. Bir kişinin
suçlu olup olmaması, yargılanma süreci ayrı bir şeydir ama
onun haklarının ihlal edilmesi ayrı bir durumdur. Mevcut vesayet
yargısı bunları takmıyor.
Şimdi, sadece bu kararı vermekle yetinmedi,
21.500 avro da manevi tazminata hükmetti. Şimdi, bu karardan sonra,
aynı şekilde, Anayasa Mahkemesi de hak ihlali kararını
yerel mahkeme kabul etmeyince, bildiğiniz üzere, ikinci defa, yeniden bu
kararı verdi. Tabii, bir taraftan -işte çelişki- bu, hak
ihlalleri kararı veriliyor ama alelacele bir de yargılama
sonuçlandırılıp
ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları
veriliyor.
Türkiyede yargının geldiği durumu ortaya
koyan, âdeta kanıt ve belge niteliğindeki durumlarla karşı
karşıyayız. Dileriz, umarız Hükûmet bu hukuksuzlukları
dikkate alır ve yeniden demokratik sisteme dönüş yapar diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
64üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
65inci
madde üzerinde aynı mahiyette olmak üzere iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının çerçeve 65inci maddesinin
tasarıdan çıkarılmasını ve diğer maddelerin buna
göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
İlknur
İnceöz Mehmet
Doğan Kubat Adnan
Boynukara
Aksaray İstanbul Adıyaman
Zekeriya
Birkan Halil
Eldemir Hüseyin
Özbakır
Bursa Bilecik Zonguldak
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Erol
Dora
Adana Adıyaman Mardin
Erdal
Ataş Müslüm
Doğan Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul İzmir Bitlis
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Takdire bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeleri okutuyorum:
İlknur
İnceöz ve arkadaşlarının verdiği önergenin gerekçesi:
Görüşülmekte
olan tasarının çerçeve 65inci maddesiyle 5015 sayılı
Petrol Piyasası Kanununa eklenmesi öngörülen geçici maddenin
tasarıdan çıkarılarak mevcut uygulamanın devamı
amaçlanmaktadır.
Meral
Danış Beştaş ve arkadaşlarının verdiği önergenin
gerekçesi:
Yapılan
düzenlemeyle 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununa geçici madde
eklenmiştir. Ancak madde Komisyon aşamasında metne dâhil
olmuştur. Dolayısıyla, üzerinde yeterince görüşme
yapılmadan ve her şeyden önemlisi, ilgili ihtisas komisyonunda
tartışılmadan kanunlaşmasını yasama faaliyetleri
açısından sakıncalı buluyoruz.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Aynı mahiyetteki önergeler kabul
edilmiştir.
Kabul
edilen önergeler doğrultusunda madde metinden
çıkartılmıştır.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.23
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.38
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74üncü Birleşiminin Altıncı
Oturumunu açıyorum.
533
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan, 60a göre söz talebim var.
BAŞKAN
Buyurun, 60a göre söz talebinizi karşılıyorum.
Buyurun.
V.-
AÇIKLAMALAR (Devam)
30.- Sakarya
Milletvekili Engin Özkoçun, komisyonların Türkiye Büyük Millet Meclisinin
altyapısını oluşturduğuna ve orada söylenen sözlerin
güvenilirliğine inanmak istediklerine ilişkin açıklaması
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; bir kez daha ifade etmek istiyorum: Cumhuriyet Halk
Partisi olarak komisyonlarda görev yaparken komisyon
başkanlarımız ve komisyon üyelerimiz büyük bir ciddiyetle görev
yapıyorlar. Komisyonlarda bakanlarımızın ve komisyon
başkanlarımızın bize verdiği sözleri biz orada
değerlendiriyoruz ve kabul ediyoruz. Ancak görüyoruz ki verilen sözler
bazen yerine getirilmiyor, bugün olduğu gibi. Sizlerden rica ediyorum, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde komisyonlar milletin Meclisinin doğru
çalışmasını ve altyapısını oluşturuyor.
Orada biz ciddiyetle sizin sözünüzün güvenilirliğine inanmak istiyoruz.
Burada da bu kanunları uzlaşı içerisinde, milletimize hizmet
için çıkartmak istiyoruz. Bize verilen sözler yerine getirilmezse
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya)
biz komisyonlarda buna göre bir davranış
içerisinde olacağız, Genel Kurulda da buna göre bir
davranış içerisinde olacağız. Bunu hem kamuoyunun hem de
yüce Meclisin bilgisine sunuyorum.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
IX.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun
Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi
Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
(1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN
66ncı madde üzerinde bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının
66ncı maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Erol
Dora
Adana Adıyaman Mardin
Erdal
Ataş Müslüm
Doğan Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul İzmir Bitlis
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan düzenlemeyle 5307 LPG Piyasası Kanununda düzenleme
yapılmakta ve LPG sektöründe faaliyet gösteren yurt içi pazar payı
yüzde 2'nin altında olan küçük ölçekli şirketlerin rekabet gücünü
artırmak amacıyla, depolarında asgari yirmi günlük yakıt
tutma zorunlulukları kaldırılmaktadır.
Dağıtım şirketleri arasında rekabetin dengelenmesi
hedefleniyorsa düzenlemenin kendi içinde barındırdığı
tutarsızlığı da gidermek adına bu oranın tamamen
kaldırılması, ayrıca stok tutma yükümlülüğünün de
kaldırılması gerekmektedir. Üstelik, maddenin içeriği
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonunda
görüşülecek bir konudur ve yasama faaliyetlerinin ciddiyeti
açısından bu torba tasarıda yer almamalıdır.
BAŞKAN
Gerekçesi okunan önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
66ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
67nci
madde üzerinde aynı mahiyette olmak üzere iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 67nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Müslüm
Doğan
Adana Adıyaman İzmir
Erol
Dora Mahmut
Celadet Gaydalı Erdal
Ataş
Mardin Bitlis İstanbul
Garo
Paylan
İstanbul
Aynı mahiyetteki önergenin imza sahipleri:
Zekeriya
Temizel Bülent
Kuşoğlu Bülent
Yener Bektaşoğlu
İzmir Ankara Giresun
Mustafa
Ali Balbay Yakup
Akkaya Süleyman
Sencer Ayata
İzmir İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon aynı mahiyetteki önergelere
katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ ŞİRİN ÜNAL (İstanbul)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki ilk önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Garo
Paylan konuşacaktır.
Sayın
Paylan, buyurun. (HDP sıralarından alkışlar)
GARO
PAYLAN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu torbada çok sakıncalı gördüğümüz iki madde
var, iş güvenliği ve işçi güvenliği anlamında iki
madde arkadaşlar. Bakın, 90lı yılları
hatırlarsınız, içinizde işveren olanlar da var, Sosyal
Sigortalar Kurumuna bir işçinin girişi, biliyorsunuz, aynı günde
veya aynı hafta içinde bildirilebiliyordu yani işçiyi önce
alıyordunuz, sonra bildirimini yapıyordunuz, bu yüzden de kayıt
dışılık son derece yüksekti arkadaşlar çünkü işverenler
işçisine şunu söylüyordu: Bir müfettiş geldiğinde sen Bu
hafta girdim. de, Bugün girdim. de. Müfettiş geldiğinde de o
işçileri yazsa bile işveren on gün gösterirdi ve kayıt
dışılığa devam ederdi.
Arkadaşlar,
o günlerde kayıt dışı işçilik oranı yüzde 50ydi.
Bu maddeden geri adım atıldığı için yani aynı gün
bildirim hakkından vazgeçildiği için kayıt
dışılık yüzde 33e kadar düştü.
Bakın,
şimdi, iktidar ne diyor biliyor musunuz? 18-25 yaş arası
gençlerde aynı gün bildirim yapabilirsin. diyor yani İşçi
girdi, o gün bildirim yapabilirsin. diyor. Bu, iyi bir düzenleme olarak
görülebilir ancak handikaplar yaratır. İşverenler gene şunu
söyler: Ben 18-25 yaş arası işçi alayım, 25
yaşın üstündekileri çıkarırım, işçime de
şunu söylerim arkadaş, nasıl olsa işsizlik çok: Sen
kayıt dışı çalışacaksın ve müfettiş
geldiğinde İşe bugün girdim. diyeceksin. Bu madde kayıt
dışılığı yükseltir arkadaşlar.
Çok
büyük bir handikabı daha var arkadaşlar; bakın, iş
kazaları, iş cinayetleri. Allah korusun, iş kazaları
olduğunda işveren ne yapacak biliyor musunuz kayıt
dışı işçilere, o 18-25 yaş arasındaki
gençlerimize? Hemen, koşa koşa gidecek SGKya, bildirim yapacak ve
Bu işçi bugün girmişti, iş kazası oldu ama bugün
girmişti. diyecek. Sonucunda ne olacak? Hem işçilerimiz kayıt
dışı kalmış olacak hem de iş
kazalarının bütün yükü devletin üzerine kalmış olacak,
kayıt dışı işçi çalıştıran
işverenlere herhangi bir müeyyide olmamış olacak
arkadaşlar. Bu maddeye yol verecek miyiz? Çalışma Bakanımız
iyi niyetle diyor ki: Ya, bir şey olmaz. Arkadaşlar, Bir şey
olmaz. diyerek yapamayız. 90lı yıllarda bu kayıt
dışılığı yüzde 50ye taşımış
bir maddedir.
Bakın,
iki madde sonra bir madde daha var, şimdiden söyleyeyim, 69uncu madde.
90lı yıllarda gene şöyle bir uygulama vardı: Beş gün
bildirim diye bir uygulama vardı. Bir işçi işe girerdi, otuz
gün çalışırdı, işveren beş gün veya on gün
gösterirdi arkadaşlar. Bakın, on gün göstermek diye bir tabir
vardı. On gün gösteriyordu işçiyi, otuz gün çalıştırıyordu,
on gün gösteriyordu ve herhangi bir belge sunma yükümlülüğü yoktu o yıllarda
ve bu on gün, beş gün gösterme meselesi çok yaygındı. Sonra,
2000 yılında bir düzenleme getirildi, dendi ki: Eğer sen on gün
gösteriyorsan bunun karşılığında bir belge
sunacaksın bana. Bakın, devlet bir belge istediğinde
işveren korkar, Ya, bu meseleyi bir kanıtla arkadaş, bir belge
sun. dediğinde işveren korkar. İşveren korktu, çekindi ve
bu beş gün, on gün gösterme meseleleri son derece minimize edildi
arkadaşlar. Şimdi, bu madde ne diyor biliyor musunuz? Artık
bana belge sunmana gerek yok. Sen işçiyi on gün göster, herhangi bir
gerekçe bana göstermene gerek yok. deniyor tekrar. Bu olduğunda ne
olacak? Hem kayıt dışı çalıştırmak artacak
hem de artık -18-25 arası da değil- bütün işçilerle ilgili
Sen işçiyi on gün göster, bana da herhangi bir belge sunma. denecek. Bu,
hem kayıt dışılığı artıracak hem de
düşük gösterme, on gün gösterme meselelerini artıracak
arkadaşlar.
Bu,
hem işçilerimizin iş güvenliği anlamında, SGK hakları,
sosyal hakları anlamında ciddi handikap yaratacak hem iş
kazalarında devlete büyük yükümlülükler getirecek hem de Sosyal Sigortalar
Kurumunun, SGKnın prim gelirlerini ciddi anlamda düşürecek.
Maliye
Bakanı, Sayın Maliye Bakanı, senin vergilerini de
düşürecek. Kayıt dışılık olduğunda hem SGK
batar hem Maliye Bakanlığının vergileri düşer. Önce
Maliye Bakanının buna itiraz etmesi lazım arkadaşlar,
oradan bağırması lazım Bu nasıl madde? diye çünkü
kendi vergileri düşecek.
Bütün
bunlarla ilgili arkadaşlar, ben sizlerin bu maddeye yol
vermeyeceğinizi düşünüyorum.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Sayın Paylan, Maliye Bakanı
da sizi kurtaramayacak, gideceksiniz.
GARO
PAYLAN (Devamla) Ben bu maddeye yol vermeyeceğinize inanıyorum.
Kayıt dışılığı artıracak,
işçilerimizin iş güvenliğine, iş
sağlığına, iş cinayetlerine yol verecek bu maddeye hep
beraber, el birliğiyle yol vermeyelim arkadaşlar.
Saygılar
sunarım. (HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Aynı
mahiyetteki diğer önerge üzerinde söz isteyen İzmir Milletvekili
Mustafa Ali Balbay.
Buyurun
Sayın Balbay. (CHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA
ALİ BALBAY (İzmir) Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bu maddede gerçekten iktidar partisi 18-25 yaş
arasındaki gençler ölebilir. diyor, O gençler -tabirimi hoş görün-
telef olabilir. diyor Onlara her şey mübah. diyor çünkü 25
yaşına kadar olan gençler işe başladıklarında,
diyelim ki -Allah korusun- bir kaza geçirdi, diyecekler ki: Bugün
başlamıştı. O gün kaydı yapılacak ya da bir
kontrol geldi, diyecekler ki: Bugün başlamıştı. O gün
kaydı yapılacak.
Ne
olurdu daha üst yaşlardaki gençlerde olduğu gibi onlar da güvenceyle
başlasaydı hayata? Hayata böyle güvensiz başlayan bir genç
ileriki yaşlarda nasıl bir gelecek, nasıl bir hayal kurabilir?
Siz bir yandan Gençlere önem verdik. diyorsunuz, bir yandan da Gençlerin
iş güvencesi, hayat güvencesi, can güvencesi olmasa da olur. diyorsunuz,
gençlerin bunu cankulağıyla dikkate almalarını diliyorum.
Bu
madde bana biraz da geçen haftaki bir düzenlemeyi hatırlattı.
Sayın milletvekilleri, yurtlardaki yangın önlemiyle ilgili olarak
güzel bir yönetmelik çıktı otomatik söndürme sistemi. Tek tek
koşulları sıralanmış, sıralanmış, en
son maddede Bu yönetmelik 200den fazla öğrencinin olduğu yurtlarda
uygulanır. diyor. Yani sayın milletvekilleri, hem bu yasada hem
biraz önce Aladağ benzeri yangınların olmamasını
istediğimiz yurtlardaki önlemlerle ilgili yönetmelikte
yaptığınız şu: Örneğin, bir fren sisteminin
yasasını getiriyorsunuz, Şu ayarda olmalı, şu
standartta olmalı, şu şu malzemeler mutlaka olmalı. En son
maddenizde diyorsunuz ki: Fren sistemi olmasa da olur. İşte buna
benziyor sayın milletvekilleri yani toplayıp toplayıp
sıfırla çarpıyorsunuz.
Benim
bu torba yasada özellikle vurgulamak istediğim 84üncü madde. Burada
internet yayıncılığıyla ilgili kısıtlamalar
var. Size bir metin okuyacağım -bu interneti
kısıtlıyorsunuz ya, kontrol altına alacaksınız
ya, RTÜK denetlemeye başlayacak- bir değerlendirme
okuyacağım sayın milletvekilleri, iktidar partisinin bunu
dikkatle dinlemesini diliyorum. Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumu Başkanlığı ve RTÜK gibi kurumlar bu düzenlemeyi
yeterince anlamadı, bunu sektör de anlamadı. Bu düzenleme biraz da
aceleye getirilmiş görünüyor ve ortak akıl yok. Bu düzenlemeyle
internet üzerinden yürütülen değişik yayınların
denetleneceği söyleniyor ama bunun ne olduğunu bu maddeyi yazanlar da
bilmiyor ve bu maddeyi yazanlar bunun ne olduğunu anlamamış.
Bunu söyleyen Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun Adalet ve Kalkınma Partili
üyesi Taha Yücel. Taha Yüceli alkışlıyorum. Gerçekten
anlamamışlar. diyor, Ortak akıl yok. diyor, Bununla
denetleme olmaz." diyor. Bu, sizin RTÜKe gönderdiğiniz üye
sayın milletvekilleri, sizin gönderdiğiniz. Diyebilirsiniz ki, Yeni,
birkaç ay önce göreve başlamış. Hayır, üç dönemdir görev yapıyor,
teknik bilgiye de sahip ve bu değerlendirmeyi yaptı. Yol
yakınken dönün diyorum.
Bu
internet yayıncılığını kontrol etmeye
girişmeniz
Aslında, RTÜK de bunun olamayacağını çok
iyi biliyor ancak burada asıl amaç, asıl hedef internet üzerinden
yapılan yayınları kontrol altına almak ve muhalefeti
tümüyle susturmaya girişmek. Bu ittifak yasasının benzeri olarak
devamında, diyelim ki bir kişi buradan -diyelim Ali Şeker-
yayın yaptı, RTÜK ona lisans soracak. Diyelim ki aranızdan kimi
milletvekilleri, iktidar partisinden milletvekilleri bir yayın yaptı,
lisans soracak. Bu mümkün mü? Normalde değil ama RTÜK istediğine
soracak istediğine sormayacak. Çok tehlikeli bir madde sayın
milletvekilleri. Şu anda iletişim alanındaki gelişmeye
yasaların ayak uydurması zaten zor ama şu anda getirdiğiniz
yasanın da hiçbir çerçevesi yok ve istenildiği gibi uygulanabilecek
çok tehlikeli bir madde, bundan vazgeçin diyorum, özgürlüklerin
karşısında durmayın diyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Buyurun
Sayın Özkoç.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkanım, kayıtlara geçsin diye
söylüyorum.
Bir
kere daha huzurunuzda Sayın Bakanımıza sesleniyorum: 18 ve 25
yaş arası gençlerimizin tüm dünyada saygınlığı
olan bir ülkede yaşadıklarını tüm dünyaya anlatmamız
gerekiyor. Bunu bir daha düşünün Sayın Bakan ve 18 ve 25 yaş
arası gençlerimizi sosyal güvenlik çerçevesi içerisinde muhakkak
tutalım, işverenin vicdanına bırakmayalım, bunu bir
kanun hükmüne bağlayalım istiyoruz.
Sizden
rica ediyoruz efendim.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Sayın Bakan gelecektir herhâlde.
MALİYE
BAKANI NACİ AĞBAL (Bayburt) Çalışma Bakanımız
gelsin açıklasın.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Çok teşekkür ediyorum, sağ olun.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Ara verin.
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Çalışma Bakanımız geliyor zaten, biz devam
edelim efendim.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Hayır, hayır, oylayacaksınız
maddeyi.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Oylayacak efendim.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Oylayacak efendim.
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Biliyorsunuz, Komisyonda ben oylarım, sonra konuşuruz her
zaman.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Olur mu öyle şey Sayın Başkan. Bakan
gelsin önce
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Ara vermemize gerek yok, Sayın Bakanımız geliyor.
BAŞKAN
Sayın milletvekilleri
GARO
PAYLAN (İstanbul) Hayır, Sayın Başkan belki irade
gösterir.
Sayın
Başkan, Bakanımız bir açıklama yapacaksa ara verelim,
oyladıktan sonra anlamı yok.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan, ya bir grup başkan vekili
ciddiye alınmıyor.
BAŞKAN
Peki.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.53
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.57
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74üncü Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
533
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Paylan
GARO
PAYLAN (İstanbul) 60a göre kısa bir söz istiyorum efendim.
BAŞKAN
Size 60a göre bir söz vereyim.
Buyurun.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın
Çalışma Bakanımızın da varlığında
ilgili maddeyi görüşüyoruz ve 67nci maddede Sayın Başkan,
Sayın Bakan; 18-25 yaş arası gençlerimizde aynı gün
bildirimi getiriyorsunuz. Bir kere, bu yaş sınırlaması
Anayasaya aykırı; 18-25 yaş arasında genç
işsizliği düşürmeye çalışıyorsunuz ancak buna
böyle bir sınırlama yapmak 25 yaşın üstündeki
işçilerimizin iş güvenliğini riske atabilir.
Onun
dışında, 18-25 yaş arasında aynı gün işçi
bildirimi kayıt dışılığı
artıracaktır. 90lı yıllarda bunun uygulamaları
vardır, bir müfettiş geldiğinde İşe bugün
girmiştir. denilen işçilerle çok fazla
karşılaştık. Aynı şekilde, aynı gün bildirim
hakkı olan bir işveren iş kazası, iş cinayeti
olduğunda o gün bildirim yapacaktır; bu da güvencesiz
çalışmayı artıracak ve devletin üzerindeki iş
kazalarıyla ilgili yükleri artıracaktır Sayın Bakan. Aynı
şekilde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz.
Sayın
Bakanım, buyurun.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI JÜLİDE SARIEROĞLU (Ankara)
Aslında bu konuşmalar, bu tartışmalar Komisyon
çalışmalarımız sırasında da
gerçekleştirilmişti. Öncelikle şunu ifade etmem lazım: Biz
AK PARTİ iktidarları olarak özellikle gençlerimizin hayatın her
alanında aktif, etkin şekilde yer almalarıyla ilgili çok
geniş kapsamlı politikalar devreye koyduk seçim kanunlarından
başlayarak; gençlerin enerjisine, sinerjisine inanıyoruz. Ben,
gençlerin özellikle sigortalı çalışmaları konusundaki
farkındalıklarına da öncelikle inandığımı,
bu anlamda kendilerinin istismar edilmesine izin vermeyeceklerine hassasiyetle
inandığımı ifade etmek istiyorum. Bütüncül bir
bakış açısıyla biz politikalarımızı
oluşturuyoruz. Bu bağlamda gençlerle ilgili İŞKURumuzun sosyal
paydaşlarımızla, ortak akılla, istişareyle, diyalogla
gerçekleştirmiş olduğu toplantılar var ve bu
toplantılar sonucunda da bir Gençlik İstihdamı Eylem
Planımız var. Özellikle biz son dönemlerde gençlerin
istihdamıyla ilgili, aralık ayında yayınlanan
istatistiklerimizde de yaklaşık 4 puanlık en fazla istihdam
artışı gerçekleştirdiğimiz, işsizlik
oranlarında da 4 puanlık azalma sağladığımız
bir alan. Ne istihdamda ne eğitimde dediğimiz grup, 18-25 yaş
aralığındaki grubumuz. Bu dönemde üzerinde en çok
odaklandığımız, İŞKUR olarak ki sadece
paketimizde bu düzenleme değil, Bir senden bir benden. diye
nitelendirdiğimiz, 3 işçi çalıştıran, imalatla ilgili
ustalık belgesi olan iş yerlerimizde de bu yaş grubumuzdaki
gençlerimizin istihdamını destekleyici bazı düzenlemelerimiz oldu
bu paket içerisinde. Bu bağlamda, gerçekleştirdiğimiz
düzenlemenin, biz, kayıt dışı anlamında risk
yaratmadığını düşünüyoruz.
90lı
yıllar örnek veriliyor. Sosyal Güvenlik Kurumu olarak şu an hizmet
yelpazemizi çok geliştirmiş durumdayız. Geçmişte, özellikle
e-devlet üzerinden elektronik ortamda sigortalılıkla ilgili
argümanlar söz konusu değildi, bugün kolaylıkla işverenlerimiz
aynı anda bildirim yapacak birçok mekanizmaya sahipler. Eğer bunu
gerçekleştirmezlerse de denetim mekanizmalarımız ortada. Bu
bağlamda cezai hükümlerimiz de ortada.
Bizim
bütüncül şekilde oluşturduğumuz gençlik
politikalarımız gençlik istihdamıyla ilgili
politikalarımızla uyumlu. Güvenceli esnek çalışma
modelleriyle alakalı olarak gençlerimiz daha fazla imkâna sahip olmak istiyorlar.
Özellikle göreve geldikten sonra bizzat gençlerimizle
gerçekleştirdiğimiz toplantılardaki önerilerden
çıkmış bir düzenlemedir bu, bunu da ifade etmek istiyorum.
Öğrenci olanlar veya bazı kısıtlılığa sahip
olan gençlerimiz, kısa zamanlı esnek olarak çalışma
imkânlarına sahip olmak istediklerini ifade ettiler, bu imkânı da bu
yaş grubumuzda uygulamaya koyuyoruz. Türkiye, ne 90lı
yıllardaki Türkiye
İşverenlerimiz, şu anda birçok
teşvik uygulamasından faydalanabilmek için kayıt
dışı çalıştırmamak zorunda olduklarını
biliyorlar, bu anlamda kayıtlılığı teşvik edecek
birçok düzenlememiz var işverenler açısından, gençlerimiz de
gayet bilinçliler. Ve şu anda, içinden geçtiğimiz dönemde, Sosyal
Güvenlik Kurumu olarak, elektronik ortamda, SMSle bile sigorta yapma
imkânına sahip işverenlerimiz, kolay işverenlik uygulamaları
kapsamında imkânlara sahipler. Bu bağlamda mazeret söz konusu olamaz.
Aynı gün içerisinde eğer sigorta söz konusu değilse bunu tespit
ettiğimizde gerekli cezai yaptırımlarımız da zaten
devreye girecekler.
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI JÜLİDE SARIEROĞLU (Ankara)
Gençlerimizle ilgili büyük hedeflerimiz var, özellikle istihdamlarını
artırma ve işsizliklerini azaltma konusunda. En önemli ayak olarak da
ne istihdamda ne eğitimde olan genç grubumuzu -şu an ciddi bir azalma
trendimiz var- yüzde 40lardan yüzde 20lere düşürmüş durumdayız
ve bunu inşallah daha da düşürme hedefimiz var.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
ÇALIŞMA
VE SOSYAL GÜVENLİK BAKANI JÜLİDE SARIEROĞLU (Ankara) Bu
bağlamda biz bir risk şu anda görmüyoruz bu konuya alakalı.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Paylan
GARO
PAYLAN (İstanbul) Kayıtlara geçmesi için söyleyeyim. Sayın
Bakanımız sorularıma cevap vermiş olmadı. Bir sigorta
müfettişi bir iş yerine gittiğinde 10 tane kayıt
dışı işçi yakalarsa, işveren de Bu 10 kişiyi ben
bugün işe aldım. dediğinde ne tip bir müeyyide uygulayabilir?
Hiçbir müeyyide uygulayamaz. Bugün işe aldım. dediği anda
bugün işe almış gibi kaydeder, bir müeyyide uygulayamaz. Bu da
kayıt dışılığı artırır.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Aynı şekilde, iş kazalarında,
bugün diyelim ki bir iş kazası oldu, kayıt dışı
bir işçi; işveren o günün mesai saati bitimine kadar bildirimini
yaptığında bunun yükü devletedir ve özellikle işçileredir,
hepimizedir.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Bu anlamda kayıt
dışılığı ve iş kazalarındaki riski
devlete yükleyen bir maddedir, büyük handikapları olacaktır,
kayıt dışılığı artıracaktır diye
düşünüyorum.
BAŞKAN
Kayıtlara geçmiştir.
Sayın
Temizel, size de 60a göre bir dakika süreyle söz veriyorum.
Buyurun.
ZEKERİYA
TEMİZEL (İzmir) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Genç
istihdamına karşı yoğun bir eleştiri söz konusu
değildi burada. Cevabı aranan soru şu: 25 yaşını
doldurmuş bir kişi 25 yaşına kadar, 25
yaşını doldurana kadar aynı gün işe
başlamış varsayılıyor herhangi bir iş yerinde bir
denetim sonucunda tespit edildiğinde. Peki 25,5 yaşındaki tespit
edildiğinde ne oluyor? 25 yaşındakiyle 25,5 yaşındaki
insan arasında farklılık yaratamazsınız sigorta
sistemi açısından. Bu, eşitlik ilkesine
aykırıdır, tutarlılık ilkesine
aykırıdır, kısacası kanunlarda bulunması gereken
mantıkla bağdaşabilir bir olay değildir. Niye 25 yaş?
28 yaş olsun, 30 yaş olsun ya da bütün işçilerin hepsi aynı
statüde olsun madem bu güven unsuru üzerine kuruluyor bu sistem.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ZEKERİYA
TEMİZEL (İzmir) O nedenle burada bir yasa yapılıyor ise
bunun bir mantığının olması, şurada kanun yapıcılar
tarafından kabul edilecek bir sistemin olması gerekir Sayın
Başkan. Bütün bu tasarının tartışılması
sırasında konuştuğumuz konu buydu, bunu sağlamaya
çalıştık. Bizler yarın beraberce uyumluluk
sağlayacağımız başka ülkelerin kanunlarının
karşısına çıkardığımız
çalışma yasalarında bunu nasıl savunacağız?
Savunma olanağımız yok.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Temizel, kayıtlara geçmiştir.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN
Karar yeter sayısı arayacağım.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar
yeter sayısı yoktur.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.06
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.16
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74üncü Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
67nci
madde üzerinde verilen aynı mahiyetteki önergelerin oylamasında karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi
önergeleri yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.17
DOKUZUNCU OTURUM
Açılma Saati: 22.27
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74üncü Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu
açıyorum.
Sayın
Usta, 60a göre size söz veriyorum, buyurun.
ERHAN
USTA (Samsun) Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bu
görüşmekte olduğumuz tasarının 67nci maddesine
ilişkin ben de bir değerlendirmemi sizlerle paylaşmak istiyorum.
Tabii, 18-25 yaş gençlerde işsizlik oranı çok yüksek. Hükûmetin
18-25 yaş gençlerin istihdamını artırmaya yönelik
gayretleri takdire şayandır. Ancak bu maddeyle getirilen husus, bizim
endişemiz de odur ki kayıt dışılığı
artıracaktır Sayın Başkan. Çünkü yani aynı gün bir
denetim esnasında bugün başladığını ifade ederek
kayıt dışı çalıştırma yönünde bir gayret
içerisinde işveren olmayacaktır. Şimdi şunu da çok net bir
şekilde ifade etmemiz lazım ki bunun net istihdama da bir
katkısı olmayacaktır, bunun bir dışlama etkisi
olacaktır, crowding out etkisi olacaktır. Nasıl olacak? 25
artının üzerinden çıkartacak, ondan sonra 18-25 yaş
gençleri daha ucuz bir şekilde, kayıt dışı bir
şekilde çalıştırmanın yoluna bakacaktır
işverenler.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERHAN
USTA (Samsun) Ben şunu anlayamıyorum: Yani bir gün önce bildirmenin
nasıl bir istihdamı caydırıcı etkisi olabilir? Bunun
istihdamı caydırıcı etkisi olduğunu söylemek çok
doğru bir yaklaşım olmaz. Dolayısıyla yani kayıt
dışı çalıştırmayı biz buradan o zaman
teşvik edelim
Bu bir esnek çalışma modelidir gibi düşünmek
de, eğer böyle bir düşünce varsa bu da son derece yanlış
olur. Esnek çalışma yöntemleri vardır ancak hiçbir şekilde
kayıt dışı çalıştırma bir esnek
çalıştırma yöntemi olarak denenmemelidir.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
67nci
madde üzerinde verilen aynı mahiyetteki önergelerin ikinci oylamasında
da karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi
önergeleri yeniden oylarınıza sunacağım ve elektronik
cihazla oylama yapacağım.
Oylama
için iki dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Karar yeter sayısı yoktur.
Yapılan
üçüncü oylamada da karar yeter sayısı bulunamadığından,
alınan karar gereğince kanun tasarı ve teklifleri ile
komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla görüşmek
için 21 Mart 2018 Çarşamba günü saat 14.00te toplanmak üzere
birleşimi kapatıyor, hayırlı akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati: 22.32