TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
75inci
Birleşim
21
Mart 2018 Çarşamba
(TBMM Tutanak Hizmetleri Başkanlığı tarafından
hazırlanan bu Tutanak Dergisinde yer alan ve kâtip üyeler tarafından
okunmuş bulunan her tür belge ile konuşmacılar tarafından
ifade edilmiş ve tırnak içinde belirtilmiş alıntı
sözler aslına uygun olarak yazılmıştır.)
İÇİNDEKİLER
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet
Aydının, 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Gününe
ilişkin konuşması
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili Ahmet Aydın,
21 Mart Nevruz Bayramını kutladığına, 23üncü Dönem
Ankara Milletvekili Ahmet Deniz Bölükbaşına Allahtan rahmet
dilediğine ve 21 Mart Âşık Veyselin ölümünün 45inci yıl
dönümüne ilişkin konuşması
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı Konuşmaları
1.- İzmir Milletvekili Necip Kalkanın, Türkiyede nüfusa
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Mardin Milletvekili Erol Doranın, 21 Mart Nevroz
Bayramına ilişkin gündem dışı konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Didem Enginin, 21 Mart Dünya Down
Sendromu Farkındalık Gününe ilişkin gündem dışı
konuşması
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin, Hükûmetin patates
çiftçisinin sorunlarıyla ilgili düzenleme yapması gerektiğine
ilişkin açıklaması
2.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın, son günlerde
İstiklal Marşının tartışma konusu
yapılmasına ilişkin açıklaması
3.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının, 23üncü Dönem Ankara
Milletvekili Deniz Bölükbaşına Allahtan rahmet dilediğine, 21
Mart Nevruz Bayramına ve halktan para toplayan kaç şirket
olduğunu ve bunlara nasıl izin verildiğini öğrenmek
istediğine ilişkin açıklaması
4.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlunun,
Uludağ Üniversitesi Rektörü Yusuf Ulcayın faşist,
baskıcı, zorba uygulamalarına ilişkin açıklaması
5.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran Kılıçın,
21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Gününe, üç ayların
başlamasına, Nevruza ve 21 Mart Uluslararası Irk
Ayrımı ile Mücadele Gününe ilişkin açıklaması
6.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, Hükûmetin taşeronla
ilgili yaptığı düzenlemede binlerce kişinin açıkta
kaldığına ilişkin açıklaması
7.- İstanbul Milletvekili Osman Boyrazın, 21 Mart
Âşık Veyselin ölümünün 45inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
8.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, 21 Mart Nevruz
Bayramına ve 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Gününe
ilişkin açıklaması
9.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlunun, 21 Mart Nevruz
Bayramına ilişkin açıklaması
10.- İzmir Milletvekili Mustafa Ali Balbayın, 21 Mart Nevruz
Bayramına, 21 Mart Tayfun Talipoğlunun 1inci, Âşık
Veyselin 45inci ölüm yıl dönümlerine, 23üncü Dönem Ankara Milletvekili
Deniz Bölükbaşına Allahtan rahmet dilediğine ve 21 Mart Dünya
Down Sendromu Farkındalık Gününe ilişkin açıklaması
11.- Edirne Milletvekili Okan Gaytancıoğlunun, AKPnin
hayvancılık politikasının tamamen iflas ettiğine
ilişkin açıklaması
12.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın, Uşak Devlet
Hastanesi ve Uşak Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde
muayene için randevu taleplerinin çok geç karşılanmasına ve Van
Erciş Devlet Hastanesinin durumuna ilişkin açıklaması
13.- Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlunun, 21 Mart Nevroz
Bayramına ve akaryakıt fiyatlarının yüksekliğine
ilişkin açıklaması
14.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin, işsizlik
sorununun arttığına ve öğretmenler ile
sağlıkçılara verilen atama sözünün yerine getirilmediğine
ilişkin açıklaması
15.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamakın, Birleşmiş
Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinin Hükûmete OHAL'i
bitirme çağrısı yaptığına ve 21 Mart Nevruz
Bayramına ilişkin açıklaması
16.- Adana Milletvekili İbrahim Özdişin, Danıştay
Başkanının kızı Gonca Hatinoğlunun
Elâzığ Hâkimliğine atanmasının üzerinden yirmi dört
saat geçmeden Yargıtay tetkik hâkimliğine atanmasına
ilişkin açıklaması
17.- Sivas Milletvekili Ali Akyıldızın, 21 Mart Nevruz
Bayramına, Hazreti İmam Alinin doğum gününe ve 21 Mart
Âşık Veyselin ölümünün 45inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
18.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamerin, 21 Mart Nevruz
Bayramına, üç ayların başlamasına, 25 Mart Muhsin
Yazıcıoğlunun ölümünün 9uncu yıl dönümüne, 21 Mart
Âşık Veyselin ölümünün 45inci yıl dönümüne ve 21 Mart Dünya
Down Sendromu Farkındalık Gününe ilişkin açıklaması
19.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Türk askerinin Afrinde
sevinçle karşılandığına, 23üncü Dönem Ankara
Milletvekili Deniz Bölükbaşına Allahtan rahmet dilediğine, 21
Mart Nevruz Bayramına, 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık
Gününe ve 21 Mart Âşık Veyselin ölümünün 45inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
20.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin, 21
Mart Âşık Veyselin ölümünün 45inci yıl dönümüne, 21 Mart Dünya
Down Sendromu Farkındalık Gününe ve 21 Mart Nevroz Bayramına
ilişkin açıklaması
21.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, 23üncü Dönem Ankara
Milletvekili Deniz Bölükbaşına Allahtan rahmet dilediğine, 21
Mart Nevruz Bayramına, 21 Mart Âşık Veyselin ölümünün 45inci
yıl dönümüne, 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Gününe ve
18-25 yaş arasındaki gençleri sigortasız
çalıştırabilme imkânı getiren düzenlemeye ilişkin
açıklaması
22.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün, Genel Kurulu
ziyaret eden Nevşehirden gelen Down sendromlulara Hoş geldiniz.
dediğine, Afrinde ÖSOyla birlikte operasyon gerçekleştiren Türk
Silahlı Kuvvetlerinin bölgede huzur ve güveni sağladığına,
21 Mart Nevruz Bayramına, 21 Mart Dünya Down Sendromu
Farkındalık Gününe, 23üncü Dönem Ankara Milletvekili Deniz
Bölükbaşına Allahtan rahmet dilediğine ve 21 Mart
Âşık Veyselin ölümünün 45inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
23.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın,
Afyonkarahisarın Dinar ilçesinde kentsel dönüşüm nedeniyle evlerini
TOKİye verenlerin durumuna ilişkin açıklaması
24.- Adana Milletvekili Muharrem Varlının, 23üncü Dönem
Ankara Milletvekili Deniz Bölükbaşına Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
25.- İstanbul Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demirin,
iktidar milletvekillerini Genel Kurul salonunda bulunma sorumluluğuna
davet ettiğine ilişkin açıklaması
26.- İstanbul Milletvekili Garo Paylanın, muhalefetin önerilerine
kulak verilerek ortak akılda buluşmanın bütün
vatandaşların hayrına olduğuna ilişkin
açıklaması
27.- Giresun Milletvekili Bülent Yener Bektaşoğlunun, 21
Mart Nevruz Bayramına, 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık
Gününe ve Ordu-Giresun Havaalanında uçuşların düzenli hâle
getirilmesini ve sefer sayılarının
artırılmasını istediğine ilişkin
açıklaması
28.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, ülkenin menfaatine olan
konularda doğru bir bakış açısıyla birlikte hareket
etmenin çok isabetli olduğuna ilişkin açıklaması
29.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın, Düzcenin
Hecinler köyündeki çöp sorununa ilişkin açıklaması
30.- Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlünün,
İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın yaptığı
açıklamasındaki bazı ifadelerine ilişkin
açıklaması
31.- İzmir Milletvekili Zekeriya Temizelin, 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 73üncü maddesinin
eşitlik ve adalet ilkelerine aykırı bir düzenleme olduğuna
ilişkin açıklaması
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden Nevşehirden
gelen Down sendromlu vatandaşlara Hoş geldiniz. denilmesi
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, Van Milletvekili Lezgin Botan ve
arkadaşları tarafından, Türkiye'de Nevroz kutlamalarına
yönelik geçmişten günümüze yasaklayıcı politikaların neden
olduğu sorunların ve Nevroz Bayramı'nın festival
havasında kutlanabilmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla 20/3/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21
Mart 2018 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
2.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan, genç işsizliğin
nedenleri ve önlenmesine yönelik çalışmaların
değerlendirilmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
verilmiş olan (10/1817) esas numaralı Meclis
Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun
21 Mart 2018 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 533)
2.- Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı (1/926) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S. Sayısı: 535)
IX.- OYLAMALAR
1.- (S. Sayısı: 533) Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının oylaması
X.- YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Niğde Milletvekili Ömer
Fethi Gürer'in, patent, faydalı model ve endüstriyel tasarım tescili
sayılarına ilişkin sorusu ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Faruk Özlünün cevabı (7/22195)
2.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer'in, TÜBİTAK
tarafından Kamu Projeleri Destekleme Programı kapsamında desteklenen
proje sayısına ilişkin Başbakandan sorusu
ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanı Faruk Özlünün cevabı (7/23646)
3.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun, Helal
Akreditasyon Kurumu ihalelerine ilişkin Başbakandan sorusu
ve Ekonomi Bakanı Nihat
Zeybekcinin cevabı (7/23676)
4.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
KOSGEB ihalelerine ilişkin Başbakandan sorusu ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Faruk Özlünün cevabı (7/23695)
5.- İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu'nun,
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ihalelerine,
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ihalelerine,
İlişkin Başbakandan soruları ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı
Faruk Özlünün cevabı (7/23708), (7/24048)
6.- Gaziantep Milletvekili Akif Ekici'nin, 2002-2017 yılları
arasında gerçekleşen asansör kazalarına ve asansör sistemlerinin
denetimine ilişkin sorusu ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlünün cevabı (7/23814)
7.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu'nun,
hizmet sektörünün KOSGEB desteklerinden yararlanmasına,
KOBİ Gelişim Destek Programıyla ilgili sonuçların
açıklanmasının ertelenmesine,
İlişkin soruları ve Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk Özlünün cevabı (7/24198), (7/24199)
8.- Ağrı Milletvekili Dirayet Dilan Taşdemir'in, bir
personel hakkındaki iddialara ve yapılan işlemlere ilişkin sorusu
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Ahmet Aydının
cevabı (7/24613)
9.- Manisa Milletvekili Tur Yıldız Biçer'in, bir personel
hakkındaki iddialara ve yapılan işlemlere ilişkin sorusu
ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili Ahmet Aydının
cevabı (7/24614)
21 Mart 2018 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.02
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
75inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır,
görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Türkiyede nüfus
hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Necip Kalkana aittir.
Sayın Kalkan, bir saniyenizi alayım.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
1.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Ahmet Aydının, 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık
Gününe ilişkin konuşması
BAŞKAN Çok değerli
konuklarımız aramızdalar.
Bugün malum Dünya Down Sendromu
Farkındalık Günü. Az önce Meclis Başkan Vekilimiz Sayın
Yaşar Tüzünle birlikte ziyaret ettiler bizi. (Alkışlar)
Türkiye Down Sendromu Derneği Söz+1
Özsavunuculuk Grubu Meclisi ziyaret etti. Tokat, İstanbul, Ankara,
İzmirden gelen 8 genç kardeşimiz buradalar, taleplerini ilettiler.
Onları kutluyoruz, tebrik ediyoruz, mütebessim yüzlerini her zaman görüyoruz.
Asla ve asla kötülük düşünmeyen, insancıl
yaklaşımlarını takdir ediyoruz ve bütün bu
farkındalığa bu, bir farklılık değil; bu, bir
farkındalık- herkesin de aynı hassasiyetle
yaklaşmasını diliyoruz.
Sayın Kalkan, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
IV.- GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
A) Milletvekillerinin Gündem Dışı
Konuşmaları
1.- İzmir Milletvekili Necip Kalkanın,
Türkiyede nüfusa ilişkin gündem dışı konuşması
NECİP KALKAN (İzmir) Muhterem
Başkanım, değerli milletvekilleri, kıymetli misafirlerimiz;
hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum, sizlere de hoş geldiniz
diyorum.
Efendim, elime bir davetiye geçti İzmirde.
İzmirdeki davetiyenin adı Yaşlılara Saygı
Haftası. Yaşlı kelimesini anahtar alarak etrafı bir
inceledim ve TÜİK raporlarına baktım. Türkiye İstatistik
Kurumuna göre, Türkiye'nin nüfusu 2017 yılında 80 milyon 810 bin
kişi ve 1 milyon kadar da nüfusumuz artmış. Bu artan nüfusumuzu
da incelediğimizde, Türkiyede 0-14 yaş arası tam 19 milyon 33 bin
kişi var; 15-24 yaş arası 16 milyon 983 kişi var yani demek
istiyorum ki Türkiyede 0 ile 24 yaş arası 35 milyon kişi Allah
ömür versin, sağ- yaşıyor.
Pekâlâ, dünyaya baktığımızda
ayrı bir tablo görüyoruz. İşte, ben bu tablo ile Türkiyeyi
mukayese etmek istiyorum. Türkiye, toplam nüfus anlamında dünyada 19uncu
sırada bulunuyor ve bu gençlerin yanında 7 milyona yakın
yaşlı nüfusumuz var. Yaşlı nüfusa
baktığımızda, Danimarka, Finlandiya gibi birçok Avrupa
ülkesinden fazla yaşlı nüfusa sahibiz. Türkiyede de yaşlı
nüfusun en fazla olduğu iller Sinop, Kastamonu, Artvin, Çankırı;
en düşük olduğu iller ise Şırnak, Hakkâri ve Van.
İşte, bu tablo bize gösteriyor ki Türkiye genç bir nüfusa sahip ama
aynı zamanda, yaşlanma eğilimi gösteren, diğer bir
ifadeyle, yaşlı nüfus sayısının ve oranının
yükselmekte olduğu bir ülkedir. Bu durum, ülkemizde kalkınmaya
dayalı olarak değişen doğurganlık, ölümlülük ve
doğumda beklenen yaşam süresindeki iyileşmekten
kaynaklanıyor. Bu açıdan, ülkemizde yaşlı nüfusun
yaşam standartları, bakımı, refahı konularında
sosyal politikaların belirlenmesi zamanı gelmiştir. Türkiye genç
nüfusa şimdilik sahip ama yirmi yedi yıl sonra geri saymaya
başlayacak bu şekilde gider ise, bunun altını çizmek
istiyorum. Günümüzde yaşlı nüfusun refahının
artırılmasıyla ilgili ileriye dönük tedbirleri almamız
lazım, eğitim politikasını ayarlamamız lazım.
Sağlık sistemi üzerinde önemli etkileri olacaktır,
yaşlılıkla beraber birçok hastalık da
oluşacaktır, bunların planlanması lazım.
Efendim, benim söylemek istediğim şu:
Türkiyede yılda yaklaşık 1 milyon 300 bin bebek doğuyor,
400-450 bin kişi ölüyor ve günde 3.600 doğum ve 1.200 ölüme denk
geliyor. Yirmi yedi yıl sonra bizim sayılarımız
Türkiyede
2017 yılında 15-64 yaş aralığında 55 milyon insan
varken 2080 yılında bu sayının 63 milyon olması bekleniyor.
Özellikle, Türkiyede 1950 yılında ortalama yaşam süresi 46
yaş idi, 2000 yılında 66ya çıktı, 2015te 78 yaş
ortalamasına geldi; bugün Türkiyede kadınlarımızda 80,7
yaş ortalaması, erkeklerde 75,3 yaş ortalaması var.
Bugünlerde 65 yaşındaki insana yaşlı, ihtiyar demek
mümkün mü? Ömür uzuyor. Türkiyede ömrün uzaması
On beş
yıldır iktidardayız, on beş yıldır da kimse
alınmasın- Türkiyede insan ömrü 3,3 yıl artmış. Ben
buradan arkadaşlarıma sesleniyorum: Ömrünüzün artmasını
istiyorsanız bir on beş yıl daha bize iktidarı verin, üç
buçuk sene daha ömrünüz artsın. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) Bunu açıkça söylüyorum çünkü rakamlar bunu gösteriyor,
ben söylemiyorum. Afganistanda hâlen ortalama yaşam süresi 42, Japonyada
da 81. Ömrümüz uzuyor. Ömrümüzün uzamasının tedbirlerini almamız
lazım. Genç nüfus azalacak -yaşlı nüfusumuz- bundan yirmi yedi
sene sonra geriye doğru gelecek. Benim söylemek istediğim: Bizim
iktidarımızda insanın ömrü uzuyor.
Takdir sizin diyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı ikinci söz, Nevruz
hakkında söz isteyen Mardin Milletvekili Erol Doraya aittir.
Sayın Dora, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
2.- Mardin Milletvekili Erol Doranın, 21 Mart
Nevroz Bayramına ilişkin gündem dışı
konuşması
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Nevroz Bayramı nedeniyle gündem
dışı söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Ben de kıymetli misafirlerimizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum ayrıca.
Konuşmama başlamadan önce, Eş
Başkanlarımız Sayın Selahattin Demirtaş, Sayın
Figen Yüksekdağ ve bütün tutuklu milletvekillerimizin Nevroz
Bayramını kutluyor ve kendilerini saygıyla selamlıyorum.
Kuşkusuz, dünyanın pek çok yerinde
halkların ortak geçmişlerini ve geleneklerini yaşatmaları,
bunun için bayram, şölen ve benzeri etkinliklerle çeşitli kutlamalar
yapmaları tarihin en eski çağlarından beri söz konusudur.
Nitekim, bu tür ortak etkinlikler ve ritüeller halkların birlikte yaşama
kültürlerini pekiştirmekte ve ortak bir hafızayı da
oluşturmaktadır. Elbette bunun uluslar bazında anlamı
büyüktür. Her ulus veya halk grubu sahip olduğu kültürel zenginlikleriyle
kişilik kazanır, evrensel kültüre zenginlik katar. Halk
gruplarının sahip oldukları kültürel zenginlikler günlük
yaşamlarının da manevi gıdasıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 21 Mart günü Orta Doğu halkları başta olmak
üzere dünyanın farklı halkları tarafından Nevroz
Bayramı olarak kutlanmaktadır. Yüzlerce hatta binlerce
yıldır Mezopotamya ve Orta Doğu halkları tarafından
yeni gün olarak kabul edilen bu bayram Kürtler, Farslar, Türkler, Türkmenler,
Arnavutlar, Gürcüler gibi birçok halk tarafından kutlanan geleneksel yeni
yıl ya da doğanın uyanışı ve bahar bayramıdır.
Değerli milletvekilleri, Nevroz
Bayramının tarihi milattan önceki döneme dayanmaktadır.
Efsaneye göre Demirci Gâve zulme karşı isyan etmişti, bu yüzden
o günden bu yana Nevroz Bayramı sadece Kürt halkı için değil,
bütün bölge halkları için önemli bir gün olarak kabul edilmekte, özgürlük
festivali olarak yüzlerce yıldır kutlanmaktadır. Mezopotamya
halkları Nevroz Bayramını her yıl baskı ve
engellemelere rağmen kutlamaya devam etmektedir. Özellikle 1990lı
yıllardan itibaren Nevroz Bayramı Türkiyede kitlesel kutlamalara
sahne olmuştur. Diyarbakır başta olmak üzere diğer birçok
ilde de görkemli festivallerle kutlanmaya başlanmıştır
ancak ne yazık ki bazı yıllarda Nevroz Bayramı kutlamalarının
yasaklanması, çok sayıda ölüm ve acılara da sebep olmuştur.
Oysa Nevrozun bayram olarak kabul edilmesi ve bunun yasalarla da
desteklenmesinin halklara barış ve kardeşlik adına
verilecek bir armağan niteliğinde olacağı şüphe
götürmez bir gerçekliktir. Hâlihazırda ülkenin birçok şehrinde
kitlesel olarak kutlanan bu bayramın yasaklamalar olmaksızın
özgürce ve hak ettiği biçimiyle kutlanması özlenen ve beklenen bir
olgudur.
Değerli milletvekilleri, Orta Doğuda pek
çok ülkede resmî bayram olarak kabul edilen Nevroz Bayramı
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından da 2010
yılında dünya bayramı olarak kabul edilmiştir. Yine
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü UNESCO
tarafından da dünyanın en eski manevi geleneği olarak kabul
edilmiştir. Unutulmamalıdır ki ortak hafızalarda yer alan
böylesi önemli günlerin halkları birleştirici gücü oldukça büyüktür.
Birçok ülkede resmî tatil olan 21 Martın ve
dolayısıyla Nevrozun, bu bağlamda bugünün ülkemizde de tatil
ilan edilmesi, halkların da bir arada yaşam umudunu perçinlemesi
adına anlamlı ve bir o kadar da önemli olacaktır.
Değerli milletvekilleri, maalesef bu seneki
Nevroz kutlamaları öncesi yine ülkenin dört bir yanında onlarca
kişi gözaltına alındı, Afrinde ise Nevroz
Bayramının sembolü olan Demirci Gâvenin heykeli ÖSO tarafından
yıkıldı. Oysa bir tarafın acısı diğer
tarafın mutluluğuna dönüşmüşse orada kardeşlikten ve
barıştan söz etmek mümkün değildir. Acıda ve sevinçte
ortaklaşmayan toplumların hem bugünü hem yarını
karanlıklar ve belirsizlikler içinde yitip gitmekte, kurulan taziye
çadırlarında ülkenin geleceği heba edilmektedir. Bu
gidişata bir an evvel son vermek hepimizin görev ve sorumluluğudur.
Bu düşüncelerle bu yılki Nevroz
Bayramının ülkemiz için yeni bir başlangıç, yeni bir gün
ve gerçek bir barışa vesile olmasını temenni ediyor, bütün
halklarımızın Nevroz Bayramını en içten dileklerimle
kutluyorum. Tekrar Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündem dışı üçüncü söz, 21 Mart Down
Sendromu Farkındalık Günü münasebetiyle söz isteyen İstanbul
Milletvekili Didem Engine aittir.
Buyurun Sayın Engin. (CHP
sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Didem Enginin, 21 Mart
Dünya Down Sendromu Farkındalık Gününe ilişkin gündem
dışı konuşması
DİDEM ENGİN (İstanbul) Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; bugün 21 Mart Down Sendromu
Farkındalık Günü. Down sendromlu bireylerimiz bugün Mecliste bizlerle
birlikte. Onlara şöyle güçlü bir alkışla hep birlikte hoş
geldiniz diyebilir miyiz. (Alkışlar) Hoş geldiniz, iyi ki
geldiniz, iyi ki bizimlesiniz, iyi ki varsınız.
Biraz sonra Sağlık, Aile,
Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda Down sendromlu
bireylerimizin mücadele hikâyelerini, azimlerini, gelecekle ilgili
düşüncelerini, hayallerini dinleyeceğiz.
Down sendromuyla ilgili çalışmaya ilk
karar verdiğimde, geçen yıl ağustos ayında, Down Sendromu
Derneğinden görüşme talep ederek onları ziyaret ettim. Down
sendromlu çocukları olan ailelerin kurmuş olduğu ve çok güzel
çalışmalar yapan bir dernek. Yaşadıkları
zorlukları, çocuklarının geleceği için düşüncelerini
bire bir onlardan dinledim. Sonrasında, yaklaşık altı ay
süren bir çalışma nihayetinde şubat ayında Meclis
Başkanlığına kapsamlı bir araştırma önergesi
sundum. Down sendromu konusunda Mecliste bir komisyon kurulmasını ve
çözüm önerilerinin tüm partilerin el ele vereceği ortak bir platformda
geliştirilmesini talep ettim. Bu önergemin Meclisin tozlu raflarında
kalmaması ya da reddedilmemesi için change.org üzerinden MeclisteDownSendromuKomisyonuKurulsun
etiketiyle bugün -tişörtümde de gördüğünüz etiket- bir imza
kampanyası başlatmıştım. Bu imza kampanyasına 70
binden fazla yurttaşımız imza verdi ve her geçen dakika, her
geçen saniye imza veren sayısı artıyor. İmza veren,
duyuruyu sosyal medya hesaplarında paylaşan tüm duyarlı
yurttaşlarımıza hassasiyetleri ve destekleri için gönülden
teşekkürlerimi sunuyorum. Video çekip paylaşan Down sendromlu
bireylere, çocuklarının fotoğraflarını güzel
dilekleriyle ve dualarıyla ileten tüm annelere ve babalara gönülden
teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Umuyorum önümüzdeki hafta bu komisyonu ortak önergemizle, oy birliğiyle
Mecliste kurabiliriz. Tüm siyasi partilerden bu konuda müspet, olumlu
yanıtlar geldiğini belirtmek isterim.
Biliyorsunuz, Down sendromu bir hastalık
değil, bir kromozom farklılığı. Ülkemizdeki
yaklaşık 70 bin Down sendromlu birey ve aileleri bizden pek çok
konuda çalışma bekliyorlar. Her sene tekrar tekrar rapor çilelerinin
son bulması, Down sendromu kan testiyle belli olup sonradan değişmediği
için tanı konulduktan hemen sonra raporun otomatik ve süresiz verilmesi,
böylelikle doğumun hemen ardından başlaması gereken erken
eğitime ve fizyoterapiye erişimlerine imkân sağlanması,
Türkiye genelinde Down sendromu haritası hazırlanarak konuyla ilgili
veri eksikliğinin bir an evvel giderilmesi ve hizmetlerin de bu
doğrultuda planlanması, örgün eğitim içinde kalarak nitelikli,
etkin bütünleştirme eğitiminin sunulması, bakımevi ve
rehabilitasyon merkezlerinin kapasitelerinin artırılması,
çocukların ihtiyaç analizi yapılarak ihtiyaç duydukları saat
kadar rehabilitasyon desteği verilmesi, çalışan anne babalara
destek olunması, toplumumuzdaki ön yargıların
kırılması için farkındalık programlarının
geliştirilmesi, Down sendromlu bireylerimizin iş hayatına etkin
katılımlarının sağlanması gibi çok sayıda
alanda bizden destek bekliyorlar.
Araştırma komisyonu kurulursa konunun
uzmanlarını, sivil toplum kuruluşu temsilcilerini, Down
sendromlu bireyleri ve ailelerini Meclise davet ederek hep birlikte görüşlerini
alabileceğiz ve sonucunda da iktidar ve muhalefet milletvekilleri hep
birlikte el ele vererek bu sorunların çözümü için rapor
hazırlayacağız. Tabii rapor hazırlandıktan sonraki
görevimiz de hep birlikte bu rapordaki önerilerin hayata geçmesi için uygulamayı
takip etmek olacak.
Down sendromlu bireylerimizle gurur
duymalıyız; sanatta, sporda, iş hayatında, toplumsal
hayatımızın her alanında Down sendromlu bireylerimiz çok
başarılılar. Onların azimleri, cesaretleri, mücadeleleri ve
başarılarıyla gurur duymalıyız, onlara güvenmeli ve
inanmalıyız.
Sadece Down sendromlu bireylerimiz değil,
otizmli bireylerimiz, kas hastası bireylerimiz gibi diğer tüm engelli
alanlarında da ayrı ayrı çalıma komisyonları kurarak
seslerini duymalı ve çözüm üretmeliyiz.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Engin.
Aynı dileklere bizler de katılıyoruz.
III.- OTURUM BAŞKANLARININ KONUŞMALARI
(Devam)
2.- Oturum Başkanı TBMM Başkan Vekili
Ahmet Aydının, 21 Mart Nevruz Bayramını
kutladığına, 23üncü Dönem Ankara Milletvekili Ahmet Deniz
Bölükbaşına Allahtan rahmet dilediğine ve 21 Mart
Âşık Veyselin ölümünün 45inci yıl dönümüne ilişkin
konuşması
BAŞKAN Sayın milletvekilleri, ülkemizin,
bölgemizin ve dünyanın pek çok yerinde kardeşlik için, tam
anlamıyla millî birlik ve beraberlik için kaybedecek bir gün değil,
bir ana bile tahammülümüzün olmadığı bu güzel bahar gününün,
Nevruzun milletimizin, bölgemizin ve dünyanın geleceğine
hayırlar getirmesini temenni ediyoruz. Nevruz ateşinin Anadoludan
bölgemize, bölgemizden tüm cihana yayılarak insanlığı
sarması ve kucaklaması hepimizin ortak temennisidir. Bu güzel
toprakların havasını teneffüs eden, ideallerini ve ortak
geleceğini paylaşan herkesin bayramı olan Nevruz, bunu bozmak
isteyen gafillere de verilebilecek en anlamlı cevap olacaktır.
Ayrılığın değil kavuşmanın, kavganın
değil barışın ve sevginin bayramı olan Nevruz birlik
ve beraberliğimizi perçinleyecek, güzel günleri getirecektir. Bu
vesileyle, Türkiyemizin, milletimizin ve gönül coğrafyamızın
Nevruz Bayramını en içten dileklerimizle kutluyor, barış,
huzur ve mutluluklar getirmesini temenni ediyorum.
Sayın milletvekilleri, dün acı bir haber
aldık. Milliyetçi Hareket Partisi 23üncü Dönem Ankara Milletvekili
Sayın Ahmet Deniz Bölükbaşının vefat haberiydi. Yarın
saat 11.00de Mecliste cenaze töreni olacak haberini aldık. Bu vesileyle,
kendisine Allahtan rahmet diliyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi camiasına
ve tüm sevenlerine de başsağlığı diliyoruz.
Yine bugün, Down Sendromu Farkındalık
Günü. Az önce buradaydı kardeşlerimiz. Down sendromu bir
hastalık değil, genetik bir farklılıktır. Dünya
farklılıklarla güzeldir. Gerçek dostlar kromozom saymaz. derler.
Aslında Down sendromu bir eksiklik değil, artı 1 fazlalıktır,
bunu bilmemiz gerekiyor. Down sendromlu çocukların insani değerleri
son derece yüksektir. Pozitiftirler, yalan, riya nedir bilmezler, yürekleri
sevgi doludur ve sevgileri karşılıksızdır. Yine, buradan,
öyle zannediyorum ki tüm siyasi parti gruplarımızın da
mutabakatıyla, yarın, inşallah, bu konuyla ilgili ortak bir
Meclis araştırması önergesi verilecektir. Bu konudaki
duyarlılıkları, hassasiyetlerinden dolayı da tüm siyasi
parti gruplarımıza da ayrıca teşekkür ediyorum.
Yine, değerli milletvekilleri, halk
müziğimizin efsane ismi, gönül gözüyle gören büyük usta Aşık
Veyselin ölüm yıl dönümü. Vefatının üzerinden kırk
beş yıl geçmesine rağmen biz onu unutmadık. İnsana
olduğu kadar toprağa da büyük bir sevgiyle bağlı
olduğunu Gözlerim görseydi, toprağı tanıyamazdım,
sizin gibi basar geçerdim. sözleriyle
Burada ben özellikle Aşık Veyselin bir
iki dizesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bize çok şeyler
öğretmiştir, gönül gözüyle görmüştür:
Beni hor görme kardeşim
Sen altınsın ben tunç muyum
Aynı vardan var olmuşuz
Sen gümüşsün ben sac mıyım
Topraktandır cümle beden
Nefsi öldür ölmeden
Böyle emretmiş yaradan
Sen kalemsin ben uç muyum
Tabiata Veysel âşık
Topraktan olduk kardaşık
Aynı yolcuyuz yoldaşık
Sen yolcusun ben bac mıyım.
Sevgili milletvekilleri, değerli
milletvekilleri; gerçekten bizim önemli simalarımız, önemli
isimlerimiz var; onları günü geldiğinde de anmadan geçemiyoruz. Bize
çok önemli nasihatleri de oluyor, bir yaşanmışlıkları
var. Bu vesileyle de bu ölüm yıl dönümünde Âşık Veyseli de bir
kez daha rahmet ve şükranla yâd ediyorum.
Şimdi, sisteme giren sayın
milletvekillerine
Bugün tabii, önemli bir gün; Down sendromu var,
Âşık Veysel var, nevruz var. Dilerseniz, bugün 20 kişiye söz
verelim. (AK PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
Evet, sisteme giren sayın milletvekillerine,
60a göre bir dakika süreyle söz vereceğim.
Buyurun Sayın Gürer, sizinle
başlıyoruz.
V.- AÇIKLAMALAR
1.- Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürerin,
Hükûmetin patates çiftçisinin sorunlarıyla ilgili düzenleme yapması
gerektiğine ilişkin açıklaması
ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Niğde ve Nevşehirde binlerce ton patates
depolarda beklemektedir. Patates üreticileri için tehlike çanları
çalmaktadır. Patates çiftçileri icralıktır. Bunun yanında
çiftçide para olmadığı için esnaf da mağdur duruma
düşmüş durumdadır. Çiftçilerin ve esnafların
borçlarının mutlaka ötelenmesi gerekiyor.
Ayrıca, Hükûmet patates çiftçisiyle ilgili
dış satım için teşviki artırmalı, bunun
yanında patates çiftçisinin elinde bulunan ürün alınarak kamu
kuruluşları ve belediyelerde ve benzer kuruluşlar eliyle bir an
önce tüketilmelidir. Aksi takdirde gelecek yıl patates çiftçisinin ekim
yapabilme şansı kalmamaktadır. Bölgede patates önemli bir gelir
kaynağıdır. Bu anlamda gittiğimiz her yerde sorun büyük
ölçüde açık ve net görülmektedir. Hükûmetin patates çiftçisiyle ilgili
düzenleme yapması çağrısını yineliyorum yoksa
çiftçilik giderek bölgede sorun olacağı gibi ekim
yapılamayacaktır.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Enginin yerine Sayın
Tarhan
2.- Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhanın, son
günlerde İstiklal Marşının tartışma konusu
yapılmasına ilişkin açıklaması
TAHSİN TARHAN (Kocaeli) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Türk milletinin kahramanlık ve zafer
duygularıyla beslenmiş, dünya devletlerinin marşları
arasında en anlamlısı olan İstiklal
Marşımız ne yazık ki son günlerde tartışma
konusu hâline gelmiştir. Kocaeli Büyükşehir Belediyesinin
düzenlediği organizasyonda saygı duruşunun
yapılmadığı, tef ve saz eşliğinde söylenerek millî
bilinçten uzak bir şekilde vatandaşlara dayatılmaya
çalışıldığı görülmüştür.
Her konuda millî ve yerli olmaktan bahsedenlere
seksen sekiz yıldır aynı şekilde söylenen millî
marşımızın şarkı veya türkü
olmadığını hatırlatıyor, AKP Kocaeli
milletvekillerini açıklama yapmaya davet ediyorum.
BAŞKAN Sayın Aydın
3.- Bursa Milletvekili Erkan Aydının,
23üncü Dönem Ankara Milletvekili Deniz Bölükbaşına Allahtan rahmet
dilediğine, 21 Mart Nevruz Bayramına ve halktan para toplayan kaç
şirket olduğunu ve bunlara nasıl izin verildiğini
öğrenmek istediğine ilişkin açıklaması
ERKAN AYDIN (Bursa) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün kaybettiğimiz değerli diplomat Deniz
Bölükbaşına Allahtan rahmet, yakınlarına
başsağlığı diliyorum.
Bugün 21 Mart, baharın müjdecisi Nevruz
Bayramı; bu döngünün de ülkemize ve tüm toplumlara barış ve
mutluluk getirmesini diliyorum. Ancak geleceğimize umutla
bakamıyoruz, etrafımız dolandırıcılık
çeteleriyle dolu. Yüksek kâr vaadiyle binlerce insanı milyonlarca lira
dolandıran Çiftlik Bankın ardından bir vurgun haberi de Anadolu
Farm isimli bir uygulamadan geldi. Kayseri merkezli firmanın bünyesinde
bulanan Anadolu Farmın 44 bin üyeden bir yılda 200 milyon lira
topladığı öğrenildi. Üyelere yapılan ödemeler firma
hakkında inceleme başlatılınca durduruldu.
İlgili bakanlığa soruyorum: Halktan
para toplayan kaç şirket var? Bunlara nasıl izin veriliyor ve
bunların arkasında kimler var?
BAŞKAN Sayın Eseyan?.. Yok.
Sayın Kayışoğlu
4.- Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca
Kayışoğlunun, Uludağ Üniversitesi Rektörü Yusuf
Ulcayın faşist, baskıcı, zorba uygulamalarına
ilişkin açıklaması
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkür ediyorum.
Gün geçmiyor ki Uludağ Üniversitesinde okuyan
gençlerimiz Rektör Ulcayın gerici, faşist, baskıcı, zorba
uygulamalarıyla karşı karşıya kalmasın. Her biri
kanunlarımızdaki tanıma ve Yargıtay içtihatlarına göre
suç örgütü olan tarikat, cemaat mensubu, bilim dışı, akıl
dışı kişilere paneller düzenletiyor, kutsal, dinî
duyguları şahsi menfaatlerine alet eden kişilere üniversitede
konferanslar verdiriyor; bu da yetmiyormuş gibi Abdülhamitsiz Yüz
Yıl adlı etkinliğe katılmaları için Emir Sultan
KYKde kalan erkek öğrenciler oda oda gezilerek tehdit ediliyor. Tek tek
isimleri alınıp etkinliğe katılımın zorunlu
olduğu aksi hâlde başlarının belaya gireceği
belirtilip isim, soy isim, telefonları alınıp fişleniyor.
Buradan sesleniyorum: Siyaset yapmak istiyorsan istifa et, AKP il
başkanı ol ya da akıllı ol. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Sayın Benli yerine Sayın
Kılıç
5.- Kahramanmaraş Milletvekili İmran
Kılıçın, 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık
Gününe, üç ayların başlamasına, Nevruza ve 21 Mart
Uluslararası Irk Ayrımı ile Mücadele Gününe ilişkin
açıklaması
İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Bugün Dünya Down Sendromlular Günüdür.
Üç aylardayız. Yarın akşam da Regaip
Gecesini idrak edeceğiz.
Yine ilkbaharın başlangıcı olan
nevruzdayız. Nevruz aynı zamanda gece ile gündüzün eşit
olduğu bir gündür ve Uluslararası Irk Ayrımı ile Mücadele
Günü. Irkçılık, mezhepçilik, meşrepçilik insanlığa
zarar veren davranışların başında gelmektedir. Kavim
ve kabileler hâlinde yaratılışımızın hikmeti
tanışmamız ve güzelliklerde yarışmamız içindir.
Üstünlük takva yani insanlık değerlerini kuşanmayladır,
soy, sop, kabile ve sülaleyle değil. Hiçbirimiz aile, soy, ırk ve
rengimizi kendimiz seçmedik. Tercih imkânının olmadığı
bir hususta birbirine üstünlük kurmaya çalışmak, arızi kazanımları
üstün ve seçkin olma sebebi kabul etmek hiçbir şekilde geçerli
değildir. Bu tür mensubiyetlerimiz asıl büyük aidiyetimiz olan
insanlığımızı ve insanlık değerlerimizi
gölgelememelidir, ne ırk farkı ne renk farkı ne dil farkı.
Biz beniâdemiz, nevi beşeriz. Zihni fukara olanın aklı ukala
olur. Az önce Meclis Başkanlık makamından söylenen
Âşık Veyselin dizeleri de bu gerçeği ne güzel dile getiriyor.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Topal
6.- Hatay Milletvekili Serkan Topalın, Hükûmetin
taşeronla ilgili yaptığı düzenlemede binlerce kişinin
açıkta kaldığına ilişkin açıklaması
SERKAN TOPAL (Hatay) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Hükûmetin taşeronla ilgili düzenlemesinde
binlerce kişi açıkta kaldı maalesef. 1 milyon 200 bin
kişiye kadro vereceğiz. dediniz ancak kamuda, KİTlerde hizmet
alım sözleşmesi kapsamı dışında kalanlar
taşeron olarak kaldı. Taşeron olan tüm çalışanlar
kadroya alınmalıdır. Taşeron kamuda ve KİTlerde sona
erdirilmelidir. Bizleri arayan binlerce taşeron sizi aramıyor mu?
Neden seslerini duymuyorsunuz? Neden emekçileri mağdur ediyorsunuz? Bir
kez daha söylüyoruz. Tüm taşeronlara kadro. Tüm taşeronlara kadro.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Sayın Boyraz.
7.- İstanbul Milletvekili Osman Boyrazın,
21 Mart Âşık Veyselin ölümünün 45inci yıl dönümüne
ilişkin açıklaması
OSMAN BOYRAZ (İstanbul) Teşekkür
ediyorum.
Yine bahar geldi bülbül sesinden,
Seda verip seslendin mi yaylalar?
Çevre yanın lale, sümbül bürümüş,
Gelin olup süslendin mi yaylalar?
Tıpkı şairin ifade ettiği gibi,
aziz milletimizin Nevruz Bayramını kutluyor, birlik beraberlik ve kardeşliğimizin
pekişmesine de vesile olmasını Cenab-ı Allahtan niyaz
ediyorum.
Yine Dost, dost diye nicesine sarıldım/
Benim sadık yârim kara topraktır. Gün ikindi, akşam olur/ Gör
ki başa neler gelir. Beni hor görme kardeşim/ Sen altın
mısın, ben tunç muyum? ve daha niceleri
hafızalarımızda yer edinen, Anadolu kültürünü özümsemiş ve
bu değerleri de gönül gözüyle derlemiş, en yalın hâliyle de söze
döküp Türk milletinin müstesna gönlünde yer edinmiş Âşık
Veyseli, ölüm yıl dönümü münasebetiyle bir kez daha rahmetle, minnetle
anıyorum.
Yaşadığı tüm olumsuzluklara,
sıkıntılara rağmen, umudunu yitirmemiş, derdini,
sevincini, hasretini 7 yaşında eline aldığı
sazıyla yıllarca söylemiş ve söylediği her sözde dilden
dile, nesilden nesile, gönülden gönüle Anadolu insanının gönlünde yer
edinmiştir. Bir kez daha rahmet ve minnetle anıyorum, mekânı
cennet olsun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Sayın Özdemir...
8.- İstanbul Milletvekili Sibel Özdemirin, 21
Mart Nevruz Bayramına ve 21 Mart Dünya Down Sendromu
Farkındalık Gününe ilişkin açıklaması
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Öncelikle baharın gelişini müjdeleyen
nevruzla birlikte içinde bulunduğumuz sıkıntılardan ve
ayrışma siyasetinden kurtulmayı, ülkemizin birlik, beraberlik,
dostluk ve huzur içinde olmasını diliyor, 21 Mart Nevruz
Bayramını kutluyorum.
Değerli milletvekilleri, bugün aynı
zamanda 21 Mart Down Sendromu Farkındalık Günü. Farklı illerden
Meclise gelen Down Sendromu Derneği yöneticileri ve Down sendromlu gençlerimizle
İstanbul Milletvekilimiz Sayın Didem Engin öncülüğünde bugün bir
basın açıklaması yaptık. Eşit, bağımsız
bireyler olarak özgür yaşamlarının teminatı olan istihdam
olanaklarının artırılması, sosyal yaşam ve
eğitim ihtiyaçlarının karşılanması ve yaşamlarının
kolaylaştırılması amacıyla bizde de -Mecliste- Down
sendromu komisyonu kurulması taleplerini ilettiler. Parlamentoda görev
yapan milletvekilleri olarak bizler de Down sendromu başta olmak üzere,
tüm engelli bireylerimizin talep ve ihtiyaçlarının karşılanacağının
sözünü verdik ve bu bilgiyi tekrar sizlerin huzurunda sunmak istiyorum.
BAŞKAN Sayın Ünalın yerine
Sayın Dedeoğlu...
9.- Kayseri Milletvekili Sami Dedeoğlunun, 21
Mart Nevruz Bayramına ilişkin açıklaması
SAMİ DEDEOĞLU (Kayseri) Nevruz, Orta
Asyadan Balkanlara kadar tüm farklılıkları aşarak
geçmişine sahip çıkma ve geleceğini birlikte inşa etme
iradesini ifade eder. Tabiatın dirilişiyle uzun zamandır
mücadelesini verdiğimiz kardeşlik ve huzuru bir arada olan bir
coğrafya olması tek dileğimizdir.
Yaşadığımız
coğrafyanın her gecen gün biraz daha kıskaca
alındığı bir dönemde 18 Mart sabahı Zeytin Dalı
Harekâtı kapsamında Afrine girişimiz yeni bir baharın müjdeleyicisi
bizlere. Tüm dünya demokrasi, hak, özgürlük, hoşgörü gibi kavramların
uygulamasını bizzat bizden görmüş oldu.
Yaradılanı severiz yaratandan ötürü.
diyen bir millet olarak, sadece coğrafyamızda değil, tüm
dünyadaki mazlum ve mağdurların yanında olacağız,
nevruz ateşini Anadoludan yakacağız.
Kardeşliğin, dostluğun sembolü olan
nevruz günü kutlu olsun.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Sayın Balbay
10.- İzmir Milletvekili Mustafa Ali
Balbayın, 21 Mart Nevruz Bayramına, 21 Mart Tayfun
Talipoğlunun 1inci, Âşık Veyselin 45inci ölüm yıl
dönümlerine, 23üncü Dönem Ankara Milletvekili Deniz Bölükbaşına
Allahtan rahmet dilediğine ve 21 Mart Dünya Down Sendromu
Farkındalık Gününe ilişkin açıklaması
MUSTAFA ALİ BALBAY (İzmir) Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Öncelikle bütün Orta Asya, Ön Asya ve Balkanlardaki
milyonlarca insanın kutladığı nevruz -yeni gün- kutlu olsun
diyorum.
Kaybedişimizin birinci yılında
sevgili Tayfun Talipoğlunu saygıyla sevgiyle anıyorum.
Âşık Veyseli, gözüyle ve kalbiyle gören
büyük ozanı saygıyla sevgiyle anıyorum.
Gerçekleri söylemesiyle bildiğimiz yurtsever
Deniz Bölükbaşıyı saygıyla anıyoruz, mekânı
cennet olsun diyoruz.
Sayın Başkan, bugün Down Sendromu
Farkındalık Günü. Buradan iktidar partisinin milletvekillerine
seslenmek istiyorum: 7 Mayıs 2005te bir yasa çıktı, bütün engellilerin
devlet kurumlarından eşit yararlanmasını sağlayan bir
yasa. Yedi yıllık bir süre getirildi ve 2012de bütün devlet
kurumları engellilere hitap edecekti. 2012de üç yıl ertelendi,
2015te üç yıl daha ertelendi. Ayıptır diyorum. Engellilere,
onlara bakanlara sadece bir miktar para verip, onlara sadece seçmen gözüyle
bakmak, sadece birazcık merhamet göstermek yetmez diyorum. Engellilerin en
çok, merhametten çok aramızda olmaya, eğitime ihtiyaçları var
diyorum.
BAŞKAN Sayın Gaytancıoğlu
11.- Edirne Milletvekili Okan
Gaytancıoğlunun, AKPnin hayvancılık
politikasının tamamen iflas ettiğine ilişkin
açıklaması
OKAN GAYTANCIOĞLU (Edirne) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
AKPnin hayvancılık politikası
artık tamamen iflas etmiştir. Et fiyatlarını düşüremeyen
AKP, üreticiyi desteklemek yerine çözümü ithalatta görüyor. Son yedi yılda
6 milyar doları aşan dövizi canlı hayvan ve et ithalatına
veren AKP mantığı, nedense bu paranın
yarısını bile çiftçiye vermiyor. Hayvancılıkta en
önemli maliyet olan yem fiyatları enflasyonun çok üzerinde arttı.
Neden acaba? Çünkü dolar artıyor. Bir zamanlar üretici bir tarım
ülkesi olan Türkiye, yem ham maddeleri olan buğday, arpa ve
mısırda net ithalatçı, başka bir deyişle, yemin yüzde
45i ithal ham maddeyle elde ediliyor. Maalesef, artık yem fiyatları
ile süt fiyatları eşitlendi. Böyle hayvancılık
yapılmaz. Kısacası, inekler ithal, yem ithal, saman ithal, AKP
yerli ve millî.
BAŞKAN Sayın Yalım
12.- Uşak Milletvekili Özkan Yalımın,
Uşak Devlet Hastanesi ve Uşak Üniversitesi Diş Hekimliği
Fakültesinde muayene için randevu taleplerinin çok geç
karşılanmasına ve Van Erciş Devlet Hastanesinin durumuna
ilişkin açıklaması
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
İlk sorum Sayın Sağlık
Bakanına. İlk başta şunu belirtmek istiyorum: Uşak
Devlet Hastanesine ve de Uşak Diş Hastanesine bir hasta muayene için
gittiğinde ve randevu talep ettiğinde, maalesef, verilen tarih üç
buçuk, dört ay sonrası. Ben buradan o randevuyu veren sayın doktora
veya memura sesleniyorum: Siz bir hastaneye gittiğinizde üç ay
sonrasına randevu verildiğinde ağrıyan dişinizle sizi
baş başa bırakmış olacaklarının özellikle
altını çiziyorum.
Diğer taraftan, geçen hafta şeker
fabrikalarının kapatılmaması için doğu illerini
ziyaretimizde Van Erciş Devlet Hastanesini gördük. Vandaki birçok
vatandaşımızın, 174 bin kişinin
yaşadığı yerdeki bu devlet hastanesinin görüntüsünü
özellikle paylaşmak istiyorum. Buradan Van milletvekillerine, Vandaki
Sayın Valiye ve de Ercişin Kaymakamına sesleniyorum: Hasta
olduklarında bu devlet hastanesine gidiyorlar mı? Bu soruyu özellikle
kendilerine soruyorum ve de bütün milletvekillerini göreve davet ediyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Basmacı yerine
Sayın Kuyucuoğlu
13.- Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlunun,
21 Mart Nevroz Bayramına ve akaryakıt fiyatlarının
yüksekliğine ilişkin açıklaması
SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sözlerime başlarken Türk dünyasının
ve halkların Nevroz Bayramını kutluyorum.
Sayın Bakan, dünyada en yüksek akaryakıt
fiyatı Türkiye'dedir. Bu nedenle, hava ve deniz
taşımacılığı faaliyetinde bulunanlara ÖTVsiz
akaryakıt temin edilmesi imkânı sağlanmıştır.
Oysa, ulaşım alanında bir başka rekabet de kara
taşımacılığında yaşanmaktadır.
Özellikle şehir içi ulaşımın vazgeçilmez bir parçası
olan taksici, minibüsçü ve kamyoncu esnafımızın en büyük
maliyeti şüphesiz akaryakıttır. Bu nedenle taksici ve kamyoncu
esnafımıza da tıpkı deniz ve hava ulaşımında
olduğu gibi ÖTVsiz akaryakıt temin etme imkânı sağlamak
için bir çalışmanız var mıdır? Böyle bir
çalışma çok geniş bir kesimi mutlu edecektir, taşıma
ve ulaşımı ucuzlatacaktır.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Tümer
14.- Adana Milletvekili Zülfikar İnönü Tümerin,
işsizlik sorununun arttığına ve öğretmenler ile
sağlıkçılara verilen atama sözünün yerine getirilmediğine
ilişkin açıklaması
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın
Başkan, üniversite mezunlarımızın sayısı
hızla artarken işsizlik oranı da aynı paralelde
artış göstermektedir. Üniversitelerden mezun olan milyonlarca insan
atama yapılmaması nedeniyle derin bir travmaya, birçok gencimiz de
intihara sürüklenmektedir. 2017 yılının Ekim ayı sonu
itibarıyla öğretmenler ve sağlıkçılara verilen atama
sözü de yerine getirilmemiştir. Ayrıca, ataması
yapıldığı hâlde güvenlik soruşturması bahanesiyle
bekletilen binlerce insanımız göreve başlayacağı günü
iple çekmektedir.
Kadınlar, gençler, engelliler kamu
kurumlarında yeterli oranda istihdam edilmemektedir.
2017 yılı sonuna kadar söz verilmesine
rağmen, bugüne kadar atamaların yapılmamış olması
vicdanları yaralamaktadır. Atamaların bir an önce
gerçekleştirilmesi, hak ettiği hâlde bekleyen üniversite
mezunlarının göreve başlatılması gerektiğine olan
inancımla bakanları bu konu üzerinde daha hassas davranmaya davet
ediyorum.
BAŞKAN Sayın Kuyucuoğlu yerine
Sayın Çamak
15.- Mersin Milletvekili Hüseyin Çamakın,
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek
Komiserliğinin Hükûmete OHAL'i bitirme çağrısı
yaptığına ve 21 Mart Nevruz Bayramına ilişkin açıklaması
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dün, Birleşmiş Milletler İnsan
Hakları Yüksek Komiserliği bir rapor yayınlayarak Türkiye
Hükûmetine OHAL'i bitirme çağrısı yaptı. OHALin insan
hakları ihlallerine, keyfî gözaltı, işkence ve kötü muamelelere
sebep olduğu, ifade ve toplanma haklarını yok ettiği
vurgulandı. Hükûmet bu uyarıları dikkate alacağı
yerde, bilinen söylemle karşı açıklama yayınladı.
Sıralanan ihlaller ülkemizde yaşanmamaktadır. diyemeyenler
kendilerine yönelen her türlü eleştiriyi, uyarıyı bir kez daha
terör yaftasıyla bertaraf etmeye çalıştı. Uluslararası
bir kuruluş temsilcisini, Zeyd El Hüseyini dahi terörle
damgalamıştır. Hükûmeti açıklamaları noktasında
sorumlu davranmaya, hem ulusal hem de uluslararası uyarı ve
eleştirileri dikkate almaya davet ediyorum.
Tüm halkımızın Nevruzunu kutluyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Özdiş
16.- Adana Milletvekili İbrahim Özdişin,
Danıştay Başkanının kızı Gonca
Hatinoğlunun Elâzığ Hâkimliğine atanmasının
üzerinden yirmi dört saat geçmeden Yargıtay tetkik hâkimliğine
atanmasına ilişkin açıklaması
İBRAHİM ÖZDİŞ (Adana)
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sorum Sayın Başbakana: Atanamayan yüz
binlerce öğretmen, sağlık emekçisi varken, her 4 gençten 1isi
sokakta işsiz gezerken Danıştay Başkanının
kızı Gonca Hatinoğlu Elâzığ hâkimliğine, yirmi
dört saat geçmeden de Yargıtay tetkik hâkimliğine atandı. Gonca
Hatinoğlunun daha önceleri de Cumhurbaşkanlığında
uzman olarak çalıştığı, eşinin de AKPye
yakınlığıyla bilinen Rönesans Holdingin bir şirketinde
yönetici olduğu belirtiliyor. Torpilin böylesine Yuh! diyoruz.
AKP il başkanlıklarının
İŞKUR gibi çalıştığı da hepimizin malumu.
İş arayan bir genç, CV doldurmadan önce AKPden bir tanıdık
bulmaya çalışıyor. Atanamayan öğretmenlerin, işsiz
gençlerimizin, asgari ücretle çalışan işçimizin, asgari ücretin
bile altında maaş alan emeklilerimizin yüzüne nasıl
bakacaksınız sayın Hükûmet üyeleri?
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN Sayın Akyıldız
17.- Sivas Milletvekili Ali
Akyıldızın, 21 Mart Nevruz Bayramına, Hazreti İmam
Alinin doğum gününe ve 21 Mart Âşık Veyselin ölümünün 45inci
yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ALİ AKYILDIZ (Sivas) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Bugün Sultan Nevruz Bayramımız, öncelikle
Sultan Nevruz Bayramımız mübarek olsun. Ayrıca, bugün Hazreti
İmam Alinin de doğum günü. Tabii, bununla birlikte, burada
zamanım yetmediği için sayamayacağım bir sürü güzelliklerin
de yaşandığı bir gün bugün.
Tabii, bunlarla birlikte, bugün ayrıca büyük
ozanımız Âşık Veyselimizin de 45inci ölüm yıl
dönümü. Yaşam ne kadar gerçekse ölümden sonra dillerde, gönüllerde
yaşamak da o kadar gerçektir. Bir insanı ölümünden sonra
yaşatan, bıraktığı eserleridir;
âşığı yaşatan ise dillerde dolaşan türküleridir.
Büyük ozan Âşık Veysel, sazıyla sözüyle doğanın ve
insanın tüm güzelliklerini anlatırken bilginin önemini de ozan
duyarlılığıyla anlatmıştır.
Bilgisizliğin çağlar boyunca milletleri nasıl karanlıklara
sürüklediğini türküleriyle dile getirmiştir. Âşık Veysel
Şatıroğlu, Anadolunun bağrı yanık
sazının güçlü bir teli, dilimiz Türkçesinin en güzel sözü,
halkımızın duygu ve düşüncelerinin en güçlü sesidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİ AKYILDIZ (Sivas) Sayın
Başkanım, torpil istiyorum.
BAŞKAN Sivasa bir torpil yapalım.
Buyurun Ali Bey, tamamlayın lütfen.
ALİ AKYILDIZ (Sivas) O, yatağından
taşan Kızılırmaktır. O, Beserek
Dağının lalesi, sümbülüdür, süsüdür. O, kara toprağın
sadık yâridir. O aşktır, inançtır, dosttur, kadere
isyandır. Onun gönül gözüdür, onun gözüyle
baktığımızda, onun adımlarıyla yürüdüğümüzde
daha yaşanır kılabiliriz dünyayı. İşte o zaman
sabah rüzgârında salınamayan salkım söğüdün
sessizliğini, habersiz vuran kırağının gülde
bıraktığı acıyı, sılayı özleyen
âşığın yürek yangınını, yaşam ile
ölümün döngüsünü, toprak ile insanın can
yoldaşlığını ve güneşi bile üşüterek
ölümleri çoğaltan savaşların
anlamsızlığını duyumsayabiliriz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
Son olarak, Sayın Tamer, buyurun.
18.- Kayseri Milletvekili İsmail Tamerin, 21
Mart Nevruz Bayramına, üç ayların başlamasına, 25 Mart
Muhsin Yazıcıoğlunun ölümünün 9uncu yıl dönümüne, 21 Mart
Âşık Veyselin ölümünün 45inci yıl dönümüne ve 21 Mart Dünya
Down Sendromu Farkındalık Gününe ilişkin açıklaması
İSMAİL TAMER (Kayseri) Teşekkür ediyorum
Başkanım.
Mart ayının sonu özellikle bizim için
önemli diyoruz, Türk dünyasının Nevruz Bayramını bu
anlamda kutluyorum. Yine üç ayların başlangıcı olarak
görüyoruz, tüm İslam âleminin üç aylarını kutluyorum.
Ayrıca, benim için de önemli olan, Şarkışlalı
Muhsin Yazıcıoğlunun 25 Martta ölüm yıl dönümü. Bu
Anadolunun bağrından kopan alp yiğidi ölümünde rahmetle,
minnetle anıyoruz.
Yine, ayrıca, Âşık Veysel
Şarkışlalı. Çok söylendi, halk ozanı Âşık
Veyseli de 45inci ölüm yıl dönümünde anıyorum.
Ayrıca bugün Down Sendromu
Farkındalık Günü. Down sendromlu demek aslında bu
çocuklarımız 1 fazla demektir; insanlarda 46 kromozom var, 23
tanesi erkekten, 23 tanesi bayandan gelir, 21inci kromozomun
fazlalığı demektir. Bunlar çok sempatiktir, dürüsttür,
duygusaldır, hiç yalan söylemezler. Dolayısıyla, bu
çocuklarımız için önemli bir gündür diyorum.
Teşekkür ediyorum, sağ olun
Başkanım.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sisteme giren sayın grup başkan
vekillerine iki dakika süreyle söz veriyorum.
Buyurun Sayın Usta.
19.- Samsun Milletvekili Erhan Ustanın, Türk
askerinin Afrinde sevinçle karşılandığına, 23üncü
Dönem Ankara Milletvekili Deniz Bölükbaşına Allahtan rahmet
dilediğine, 21 Mart Nevruz Bayramına, 21 Mart Dünya Down Sendromu
Farkındalık Gününe ve 21 Mart Âşık Veyselin ölümünün
45inci yıl dönümüne ilişkin açıklaması
ERHAN USTA (Samsun) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Dünkü konuşmamda da ifade etmiştim, Türk
askeri, Türk ordusu Afrinde sevinçle karşılanmıştır.
Sivil halk şeker ve pirinç dökerek hem Özgür Suriye Ordusu
mensuplarını hem de Türk askerini
karşılamıştır. Bugün, yine, sabah saatlerinde Türk
Silahlı Kuvvetlerinin bir paylaşımından öğrenmiş
bulunuyoruz ki Afrinde 9 köyde 18 terörist Türk Silahlı Kuvvetlerine halk
tarafından teslim edilmiştir. Bu şunu göstermektedir ki terör
varlık mücadelesini halka zulmederek gerçekleştiriyor ve Afrin
halkı Türk ordusunu bir kurtarıcı olarak görüyor, hatta orada
Melek Salih teyze Biz sizi çok bekledik. Siz neredeydiniz? diye bizim
askerimizi kucaklayarak sevincini paylaşmıştır. Türk
ordusu, her zaman zalimin karşısında, mazlumun yanında
olmuştur; Türk Bayrağının dalgalandığı her
yerde güven ve huzuru temsil eder.
Sayın Başkan, bu sabah 23üncü Dönem
Ankara Milletvekilimiz Türk Dışişlerinin yetiştirdiği
değerli diplomatımız, değerli bürokrat Ahmet Deniz
Bölükbaşının vefat haberiyle sarsıldık. Kendisi bir
süredir tedavi görüyordu. Ömrünü Türk dünyasına veren Sayın
Bölükbaşını rahmetle anıyoruz. Başta kederli ailesi
olmak üzere camiamıza ve bütün sevenlerine
başsağlığı diliyorum.
Bugün idrak ettiğimiz Nevruz hepimizin
coşkuyla kutladığı bir bahar bayramıdır. Çok
şükür bir bahar mevsimine daha ulaşmanın sevinç ve huzuru
yürekleri ısıtmaktadır. Nevruz Bayramımız kutlu
olsun.
Nevruz Bayramı baharın dirilişi, Orta
Asyadan Balkanlara milletimizin ezelden ebede nabız
atışıdır. Türklerin en eski tarihinden günümüze kadar
varlığını sürdüren Nevruz-Ergenekon Bayramı bütün
unsurlarıyla, âdet ve gelenekleriyle esasında bir Türk
bayramıdır. Türk dünyasının her köşesinde büyük
şenliklerle kutlanan bu bayram Türk topluluklarında millî
birliği güçlendiren, dayanışmayı artıran, birlik ve
beraberliği pekiştiren bir unsurdur. Nevruz coşkusu Türk
yaratılış efsanelerinde de yer bulmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Toparlayalım lütfen.
Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Bahar bayramı Nevruz,
baharın gelişiyle doğaya gelen canlanmayı, toprağa ve
bitkilere yürüyen yeni yaşam ile bereketi simgeler, bu yönüyle Ergenekon
Destanı içerisinde de yer alır.
Dört bir yanımızın çevrili
olduğu bir anda bozkurdun öncülüğünde Ergenekondan çıkan Türk
milleti yine her yanımızı saran şer ittifakını,
terör damarlarını bozkurt öncülüğünde yıkıp eritmekte
ve zor günlerden çıkışımızda yine Türk
milliyetçiliği önderlik etmektedir. Bu mücadelede yer alan herkesi
şükranla yâd ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ERHAN USTA (Samsun) Sayın Başkan,
bitiriyorum.
BAŞKAN Buyurun.
ERHAN USTA (Samsun) Bugün aynı zamanda 21
Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü. Unutmayalım ki Down
sendromu bir hastalık değil, bir farkındalıktır. Tüm
Down sendromlu kardeşlerimize ve ailelerine saygı ve sevgilerimizi
iletiyorum. Bizim de konuyla ilgili grup önerimiz var, gelecek hafta umuyorum
ki bütün partilerin ortak bir kararıyla bir komisyon kurulacaktır.
21 Mart, aynı zamanda, türküleri ve
şiirleriyle Anadolu insanının gönlünde taht kuran değerli
ozanımız Âşık Veyseli kaybettiğimiz gündür.
Vefatının kırk beşinci yılında kendisini
saygıyla, rahmetle anıyorum ve sözlerimi onun şu dizeleriyle
bitirmek istiyorum. Muhabbetin canda haslardan hastır,/ Avutur Veysel'i
bir şen piyestir,/ Türk adı babamdan bana mirastır,/ Daha bundan
başka adı neyleyim./ Vatan bizim, ülke bizim, el bizim,/ Emin ol ki
her çalışan kol bizim,/ Ay yıldızlı bayrak bizim, mal
bizim,/ Söyle Veysel öğünerek, överek.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Kerestecioğlu, buyurun.
20.- İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, 21 Mart Âşık Veyselin ölümünün 45inci
yıl dönümüne, 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Gününe ve
21 Mart Nevroz Bayramına ilişkin açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Teşekkürler Sayın Başkan.
Bugün Âşık Veysel'in ölüm yıl dönümü.
Dostlar beni hatırlasın. diyen ve hep hatırladığımız
Âşık Veysel'i dostları unutmadı, bir kez daha saygıyla
anıyoruz.
Evet Down Sendromu Farkındalık Günü
aynı zamanda bugün, Meclisi de ziyaret ettiler
arkadaşlarımız. Down sendromlu tüm
arkadaşlarımızın, tüm yurttaşlarımızın
önündeki bütün engeller kalksın ve bunu biz kaldıralım,
kaldırmaya öncülük edelim, gelecek hafta o ortak önergeyi getirelim,
yolları açık olsun hepsinin diyorum.
Bugün tahriklere kapılmayacağım,
Nevroz Bayramı ve gerçekten aslında herkesin hep birlikte
coşkuyla kutlaması gereken bir bayram bugün. Mezopotamyada,
Kafkaslarda, Doğu Akdeniz'de, Ön Asya'da kutlanan; Kürt halkının
Nevrozu, Azerilerin Novruzu, Farsların Noruzu, Türklerin Nevruzu,
her halkın farklı efsane ve hikâyelerle andığı ama
herkes için umudu, iyiliği, barışı simgeleyen bir bayram
bugün. Aslında, gerçekten, bugünün, 21 Martın tatil olması
gerekiyor. Bununla ilgili biz birçok kez önerilerde bulunduk, kanun teklifi de
verdik. Çünkü özellikle, kutlamalara baktığımız zaman da,
hafta içerisine denk gelen bir günde o kutlamalara her şeye rağmen
insanlar coşkuyla katılıyor ve gerçekleştiriyor ama normal
olarak, 1 Mayısın da olduğu gibi, başka günlerin de
olduğu gibi bugünün de tatil olması gerekiyor ki baharı
müjdeleyen ve aynı zamanda, özellikle Kürtler için Kral Dahhaka
karşı direnişi ve özgürlüğü temsil eden bugünün
coşkuyla ve bir arada kutlanabilmesi daha fazla mümkün olsun.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Engellemelere çok fazla girmeyeceğim bugüne gerçekten
bizim açımızdan da aslında gölge düşürmemek için ama
maalesef her yıl olduğu gibi bu yıl da engellemeler oldu.
İşte Sadece gününde, 21 Martta kutlanacak. dendi, hafta sonuna
yapılacak başvuruların hemen hepsi reddedildi. Bunun
dışında da, özellikle, dün itibarıyla da 78 kişi daha
kutlamalardan önce, bizim Nevroz komitemizden de insanlar dâhil olmak üzere
gözaltına alındılar. Hani, 1990lı yıllarda yasaklanan
(x)
Yaşamak direnmektir. sözü 2018de de yine yasaklandı. Hatta, Ankara
Valisinin Sembolik de olsa ateş yakılması mümkün değil.
sözleri üzerine devreye girmek zorunda kaldık. Gerçekten, hani Bir
kibritiniz de mi yok Sayın Vali? diye sormak istiyorum. Ateşsiz
Nevroz olmaz, bunu herkes bilir. Bunu devlet törenlerinde o takım
elbiselerle olduğu gibi değil ama gerçekten belki bir gün Mecliste de
halaylarla ve hep birlikte kutlamamız mümkün olur diyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Son cümlem Sayın Başkan.
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Tekrar, Nevroz Bayramımız kutlu olsun.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Özkoç, buyurun.
21.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, 23üncü
Dönem Ankara Milletvekili Deniz Bölükbaşına Allahtan rahmet
dilediğine, 21 Mart Nevruz Bayramına, 21 Mart Âşık
Veyselin ölümünün 45inci yıl dönümüne, 21 Mart Dünya Down Sendromu
Farkındalık Gününe ve 18-25 yaş arasındaki gençleri
sigortasız çalıştırabilme imkânı getiren düzenlemeye
ilişkin açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
MHP Milletvekilimiz Ahmet Deniz
Bölükbaşına Allahtan rahmet diliyoruz, yakınlarına
başsağlığı diliyoruz.
Nevruz Bayramı tüm Türkiyede heyecanla
kutlanıyor, hepimizin bayramı ve bu bayramın da az önce de ifade
edildiği gibi diğer bayramlar gibi gerçekten bütün insanların
gönlünce kutlayabilmesi için tatil olması gerekir ve bütün
insanlarımızla kardeşlik ilkeleri içerisinde, gönül
rahatlığıyla bu bayramı kutlayabilmemiz gerekir.
Âşık Veyselin ölümünün 45inci
yılı. Kürtü, Türkü ne Çerkezi /Hep Ademin oğlu
kızı/ Beraberce şehit, gazi/ Yanlış var mı ve
neresi? diyerek gönül gözüyle baktığı güzel ülkemizin güzel
insanlarına kardeşlik söylemleriyle hayata veda etmiş birisidir.
Onu bugün bir kere daha anarken sözlerini sadece sözde değil gönüllerde de
yaşatmamız gerektiğini bir kere daha ifade etmek istiyorum.
Down sendromlu kardeşlerimizin o güzel
yüzlerini nerede görsem onların ne kadar insanca
baktıklarını ve ne kadar sevgiyle dolu olduklarını
görüyor, bir kere daha onların bu hayata kattıkları renkler için
şükrediyorum. İyi ki onların o güzel yüzleri ve güzel gönülleri
bu dünyamızı renklendiriyor, bizleri barışa, sevgiye,
güzelliğe çağırıyor. Bizden daha akıllı olan
beyinlerine, bizden daha güzel olan yüreklerine şükran borçluyum. Onlar
için yapacağımız, bütün siyasi partilerin birlikte yapabileceği
her şeye büyük bir katkı sağlayacağımızı ve
bunu sevgiyle yapacağımızı bir kere daha ifade etmek
istiyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dün 67nci maddeyi görüşürken ara vermek durumunda
kaldık. 67nci madde 18 ve 25 yaş arasında gençler için
sigortalı işe giriş belgesi, işe başlatıldığı
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
İşe başlatıldığı
gün Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirilmesi hâlinde sigorta
başlangıcından önce bildirilmiş sayılmasını
öngörüyor. Yani yasa diyor ki: İşverenler, siz 18-25 yaş
arasındaki gençlerimizi sigortasız
çalıştırabilirsiniz. Bir ihbar ya da denetim olursa Daha bugün
çalışmaya başladı, biz de bildirimimizi yapıyorduk.
dersiniz ve yırtarsınız.
Devlet yurttaşına, çalışan
insanına böyle bir haksızlık yapmamalı, bu şekilde bir
pazarlık içerisinde yer almamalı. Vicdanlarımız
sızlamalı. Zaten çocuklarımız işsiz, TÜİKe göre
5 gencimizden birisi iş arıyor. Çocuklarımızın hiçbir
tanesinin işverenle pazarlık edecek gücü, sigortada diretecek
imkânı yok. Anne babalarının yanına
sığınmış, harçlık parasına muhtaç
durumdalar. Siz bu çocuklarımızın köle gibi karın
tokluğuna, güvencesiz çalışmasına yol
açmamalısınız.
İşin kötüsü, 25 yaşından sonra
karın tokluğuna bile zor iş buluyorsunuz. Hangi işveren
18-25 yaş arasında bir genci sigortasız, güvencesiz, 3
kuruşa çalıştırmak varken 26 yaşındaki birini
işe alır?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayalım lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Teşekkür ederim
Bir daha söylüyorum: Bu düzenlemeyle
çocuklarımızın her türlü haktan mahrum, bir işverenin iki
dudağı arasında köle gibi
çalıştırılmasına yol açmış olursunuz. Nerede
kaldı insanca, onurlu yaşam? Nerede kaldı bizim emek vererek
büyüttüğümüz evlatlarımızın aydınlık gelecek
umudu? Evlatlarımızın baharını karartmayın.
Çocuğunuzla, güvenle
Aldığınız talimatla el
kaldırmayın. Bu işin vebali sizin üzerinize, almayın.
Veyselin gönül gözüyle görün, çocuklarımıza sahip çıkın.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VI.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) Çeşitli İşler
1.- Başkanlıkça, Genel Kurulu ziyaret eden
Nevşehirden gelen Down sendromlu vatandaşlara Hoş geldiniz.
denilmesi
BAŞKAN Bu arada, Nevşehirden yine Down
sendromlu güzel yürekli kardeşlerimiz geldiler, hoş geldiniz diyoruz.
(Alkışlar)
Sayın İnceöz, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
22.- Aksaray Milletvekili İlknur İnceözün,
Genel Kurulu ziyaret eden Nevşehirden gelen Down sendromlulara Hoş
geldiniz. dediğine, Afrinde ÖSOyla birlikte operasyon gerçekleştiren
Türk Silahlı Kuvvetlerinin bölgede huzur ve güveni
sağladığına, 21 Mart Nevruz Bayramına, 21 Mart Dünya
Down Sendromu Farkındalık Gününe, 23üncü Dönem Ankara Milletvekili
Deniz Bölükbaşına Allahtan rahmet dilediğine ve 21 Mart
Âşık Veyselin ölümünün 45inci yıl dönümüne ilişkin
açıklaması
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de Nevşehirden gelen Down
sendromlu kardeşlerimize tekrar hoş geldiniz diyorum, bugün gelen
bütün misafirlerimize.
Sözlerime özellikle Afrin Operasyonundan
başlamak istiyorum, Afrin başarısından bahsederek devam
etmek istiyorum. Afrin başarısından rahatsız olanlara,
özellikle orada yağma endişesi yaşayanlara, Afrine kimler
yerleşecek endişesi duyanlara, Türk Bayrağının
dalgalanmasından kaygı duyanlara Mehmetçikimiz bir mesaj
göndermiş, Türk Silahlı Kuvvetleri yayınladı. Türk
Silahlı Kuvvetleri, dün, Zeytin Dalı Harekâtı kapsamında
teröristlerden temizlenen, yeniden sivil halkın dönüşlerine
açılan Afrin ilçe merkezinden yeni görüntüleri kamuoyuyla
paylaştı. Afrindeki görüntüler. Afrin bugün daha huzurlu.
mesajıyla verilen görüntülerde, Türk askerlerinin almış
olduğu güvenlik önlemleri, denetimler burada çok net görünüyor. 20 Ocak
tarihinde başlayan Zeytin Dalı Harekâtının 58inci gününde
Afrin ilçe merkezine girildi ve başarılı bir şekilde
ÖSOyla birlikte operasyonu gerçekleştiren Türk Silahlı Kuvvetleri
bölgede huzur ve güveni sağladı.
Bu son paylaşılan görüntülere
baktığımızda, özellikle bu bölgede huzurun, güvenin, güven
ortamının ve istikrar ortamının yeniden tesis edilmesine
yönelik, halkın, oradaki insanımızın yüzünün nasıl
tebessümlerle güldüğü ve bugüne kadar operasyonun niye bu kadar
geciktiğine dair sitemlerin edildiği, Allaha şükür, Türk
ordusu bizi zulümden kurtardı. Türk askeri geldi, camide ezan okunmaya
başladı., bir başka hanım kardeşimizin Bekledik
sizi, niye daha erken gelmediniz, niye beş yıl önce gelmediniz?
Kocamı öldürdüler. sözleri gerçekten yürekleri dağlamış,
Zeytin Dalı Harekâtının gerekliliğini, meşruluğunu
görmek istemeyenler bu görüntülere baksın, bölge halkının sevinç
çığlıklarına kulak versin. Herkes görsün ve kabul etsin ki
PKK, YPG bir terör örgütüdür. Sivil halkı kalkan olarak kullanmak isteyen,
sivil halkın kaçmasına izin vermemek için oralarda çukurlar
kazmış, hain, acımasız, hiçbir kutsalı olmayan bir
terör örgütüdür, bunu, buradan bir kez daha ilan ediyoruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Nevruz ve Bahar Bayramı 21 Mart itibarıyla.
İçinde bulunduğumuz hafta, aynı zamanda Dünya
Ormancılık Günü, Dünya Su Günü, Dünya Meteoroloji Günü, bahar
başlangıcı nevruz, her biri baharı müjdelemektedir.
Yüzyıllardan bu yana kutlanan nevruz
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Buyurun, tamamlayın lütfen.
İLKNUR İNCEÖZ (Aksaray)
hepimizin ortak
değeri, hepimizin ortak bayramıdır. Bizler dili, dini, mezhebi,
inancı, etnik kökeni ve siyasi görüşü ne olursa olsun birlikte güçlü
Türkiyeyiz. Birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin pekişmesine
vesile olması temennisiyle bütün vatandaşlarımızın,
bütün kardeşlerimizin nevruzunu kutluyorum.
Biraz evvel de misafirlerimize seslenirken söyledik;
bugün 21 Mart Dünya Down Sendromu Farkındalık Günü. Evet,
eksiklikleri yok, fazlalıkları var; daha içten, daha sıcak, daha
dost, daha çok insanlar. Down sendromlu kardeşlerimizin o
sıcacık gülümsemesi eşliğinde Dünya Down Sendromu
Farkındalık Gününü kutluyorum. Tüm Down sendromlu
evlatlarımıza, kardeşlerimize ve ailelerimize buradan
selamlarımızı gönderiyoruz.
Burada bir de vefat var, Deniz Bölükbaşı.
23üncü Dönemde de beraber Parlamentoda görev yaptık. Milliyetçi Hareket
Partisine ve yakınlarına, sevenlerine
başsağlığı diliyorum, Allah rahmet eylesin diyorum.
Yine, âşık geleneğinin son
temsilcilerinden, gönül gözüyle gören son usta Âşık Veyselin de vefatının
45inci yılında kendisini saygı ve rahmetle anıyoruz.
Teşekkür ediyoruz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gündeme geçiyoruz.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Sayın
Başkan, bölgemle ilgili 60a göre bir söz talebim var. Çünkü biz günlerdir
de yollardayız. Onun için, müsaade ederseniz -önemli bir konu- pek
kısa bir söz talebim var.
BAŞKAN Bugün biraz fazla müsamahakâr oldum.
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Ama
yaklaşık iki haftadır biz sürekli yollardayız. Onun için
BAŞKAN Peki, 60a göre en son size de söz
verelim de
Buyurun.
23.- Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksalın,
Afyonkarahisarın Dinar ilçesinde kentsel dönüşüm nedeniyle evlerini
TOKİye verenlerin durumuna ilişkin açıklaması
BURCU KÖKSAL (Afyonkarahisar) Teşekkürler
Sayın Başkan.
Seçim bölgem Afyonkarahisar ili Dinar ilçesinde
kentsel dönüşüm nedeniyle evlerini TOKİye verip
karşılığında 113 bin liraya konut almayı kabul
eden ve 2012 yılında bu şekilde sözleşme imzalayan 51 konut
sahibi, ne yazık ki bugün konut tesliminde kendilerinden 220-230 bin lira
arasında bedel istenince mağdur olmuştur. Başlangıçta
113 bin lira bedelle sözleşme imzalandığı hâlde konut
tesliminde niçin 220-230 bin lira gibi bedel istenmektedir? Dinarda daha önce
de benzer bir sıkıntı yaşanmıştır.
Dinarlının TOKİ çilesi ne zaman bitecek, mağduriyet ne
zaman giderilecektir?
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Halkların Demokratik Partisi Grubunun İç
Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
VII.- ÖNERİLER
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri
1.- HDP Grubunun, Van Milletvekili Lezgin Botan ve
arkadaşları tarafından, Türkiye'de Nevroz kutlamalarına
yönelik geçmişten günümüze yasaklayıcı politikaların neden
olduğu sorunların ve Nevroz Bayramı'nın festival
havasında kutlanabilmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla 20/3/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21
Mart 2018 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 21/3/2018 Çarşamba
günü (bugün) toplanamadığından grubumuzun
aşağıdaki önerisinin İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
saygılarımla arz ederim.
Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
20 Mart 2018 tarihinde Van Milletvekili Sayın
Lezgin Botan ve arkadaşları tarafından verilen 7177 sıra
numaralı Türkiye'de Nevroz kutlamalarına yönelik geçmişten
günümüze yasaklayıcı politikaların neden olduğu
sorunların ve Nevruz Bayramı'nın festival havasında
kutlanabilmesi amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisine verilmiş olan
Meclis araştırması önergesinin diğer önergelerin önüne alınarak
görüşmelerinin 21/3/2018 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Halkların Demokratik Partisi grup
önerisi üzerinde öneri sahibi olarak İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA FİLİZ
KERESTECİOĞLU DEMİR (İstanbul) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öncelikle, cezaevinde bulunan başta Figen
Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş olmak üzere tüm tutuklu vekillerimizin,
gazetecilerin ve siyasallaşmış yargının rehin
aldığı tüm mahpusların Nevruz Bayramını
kutlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Mezopotamyada, Kafkaslarda, Doğu Akdenizde
ve Ön Asyada kutlanan, Kürt halkının Nevrozunu, Azerilerin
Novruzunu, Farslıların Noruzunu, Türklerin Nevruzunu, her
halkın farklı hikâye ve efsanelerle andığı ama herkes
için barışı, umudu, iyiliği müjdeleyen
bayramımızı kutluyorum.
Değerli arkadaşlar, baharı müjdeleyen
bu gün özellikle etnolojik olarak Kürt halkı için özgürlüğü,
direnişi, kötülüğe karşı iyiliğin
savaşını simgeler. Tolstoyun ünlü kitabı İnsan neyle
yaşar? diye sorar, yanıt ise iyiliktir, İnsan iyilikle
yaşar. Her toplumun hafızasında iyiliğin kötülüğü
galebe çaldığı hikâyeler vardır, işte insan bu
hikâyelerle yaşar.
ÖSOnun Afrine girer girmez kurşuna dizip
devirdiği Demirci Gâve efsane o dur ki Dahhak adında zalim bir
kralla mücadele etmiştir ve halk Dahhakın her gün
yılanlarını beslemek için öldürdüğü çocukları saraydan
kaçırmayı başarır. Gâve ise bu çocuklarla birlikte bir gün
saraya yürür ve zalim kralı öldürür. Gâve o gün civardaki tepelerde ateşler
yakarak halkla birlikte özgürlüğü kutlar. İşte Kürt halkı
da devletsiz bir ulus olarak yaşadıkları acıları bu
hikâyede bulur, yeniden yaşar, her yıl Nevrozda özgürlük ve
barış için umut dolar.
Bu hikâyeler tüm dünyada anlatılır. Zalim
hükümdar deyince üstüne alınanı da iyilik ile kötülüğün
savaşını duymak istemeyeni de çoktur ama böylesi bayramlarla,
hikâyelerle savaşmak da boşunadır arkadaşlar. Ne
acıdır ki Kürt halkı Türkiye için bir utançtır ki
aslında, Nevrozu kutlamak için âdeta her yıl bir savaş vermek
zorunda kalıyor. Gerçekten onlarca insan gözaltına
alınıyor. Geçen sene, özellikle Diyarbakırda kutlanacak olan
Nevrozda herkesin gözü önünde, üzeri çıplak olmasına rağmen
arama noktasında polis tarafından açılan ateşle
yaşamını yitiren İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi Müzik Bölümü öğrencisi sevgili Kemal Kurkutu da anmak ve
ailesine tekrar başsağlığı dilemek istiyorum. Kemali
vuran polis hâlen görev başında ve aile hâlen adalet bekliyor.
Aynı şekilde, Nevrozda kaybettiğimiz -gerek 92de gerek
2008de ya da daha başka yıllarda- çok sayıda insanın
hiçbiri için de etkin bir soruşturma ve kovuşturma yürütülmedi
maalesef.
Evet, bugün Nevroz dedik, Hazar
kıyılarının, Kafkasların, Doğu Akdenizin ama
ille de Kürtlerin bayramı çünkü, evet, baharı müjdeleyen bu bayram
onlar için aynı zamanda, özgürlük ve direniş anlamına geliyor.
Şimdi, biz istiyoruz ki baharın
gelişiyle doğanın canlanarak yaşamın bereketlenmesini
simgeleyen 21 Mart Nevruz Bayramına sadece bir gün için kutlama izinleri
verilmesin. Nevruz Bayramı zaten başlı başına tatil olsun
ki bunun için verdiğimiz kanun teklifleri de var, bu teklifler kabul
edilsin, Mecliste kabul edildikten sonra bir bayram olarak, resmî tatil olarak
görülsün. Ama bunun dışında da Sadece 21 Martta olacak.
diyerek ya da tıpkı işte, Ankara Valisinin yaptığı
gibi Ateş yakmayacaksınız. diyerek ateşsiz kutlanmayacak
bir bayramı sırf engellemek için birtakım girişimlerde
bulunulmasın.
Nevroz hepimizin bayramı, hepimizin
halayı, hepimize kutlu olsun.
Saygılar sunarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gruplar adına, Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına Muğla Milletvekili Mehmet Erdoğan konuşacaktır.
Sayın Erdoğan, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
MHP GRUBU ADINA MEHMET ERDOĞAN (Muğla)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sözlerimin
başında, bugün Hakka yürüyen değerli diplomat, devlet
adamı, eski Genel Başkan Yardımcımız, 23üncü Dönem
Ankara Milletvekilimiz Sayın Deniz Bölükbaşına Allahtan
rahmet, acılı ailesine, sevenlerine ve camiamıza
başsağlığı diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; HDP grup önerisi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Yine, sizlerin ve ekranları başında
bizleri izleyen aziz Türk milletinin Nevruz Bayramını en içten
dileklerimle kutluyorum.
Kadim Türk kültürünün geleceği aydınlatan
kutlu meşalelerinden olan, kardeşliğin ve huzurun adı
Türkün bayramı nevruz, tüm Türk-İslam coğrafyasında
binlerce yıldır olduğu gibi bu yıl da coşkuyla
kutlanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; nevruz arınmanın, yeni güne uyanmanın
başlangıcıdır. Nevruzu temsil eden ateş de bir
temizliktir. Ocak başında oturup sohbet etmek birliğin, birleşmenin
sembolüdür. Ne yazık ki zaman zaman bazıları birleşmenin,
kardeşliğin sembolü olan nevruzu ayrışmanın bir figürü
hâline getirmeye, PKK ve diğer terör örgütlerinin terör
propagandasına malzeme etmeye çalışmışlardır. Bu
güzel günü kötü emellerine alet etmek isteyenlere ne aziz Türk milleti ne de
devletimiz bugüne kadar fırsat vermemiştir. Nevruzu bundan sonra da
istismar etmek isteyenlere geçmişte olduğu gibi fırsat
verilmesini kimse asla kabul edemez. Şükürler olsun ki o günler eskide
kalmıştır, fitne odakları her zaman olduğu gibi yine
kaybetmiştir. Millî şuur galip gelmiştir, dün olduğu gibi
bugün de Türk milletinin kadim bayramı nevruz, sahibi Türk milleti
tarafından gurur ve layıkıyla kutlanmaktadır; yarın
kutlanacak ve yarınlara taşınacaktır. Nevruz hain ellerin
fitne masallarına meze edilemeyecek kadar Türktür. Bu vesileyle
Sayın Genel Başkanımız Devlet Bahçelinin nevruzla ilgili
şu sözlerini tekrar dile getirmek istiyorum: Nevruz Türktür,
Turandır, heyecandır, hedeftir. Türkiyenin kardeşlik ve
dayanışma güvencesidir.
Bu duygularla bu güzel günde, bu kutlu çatının
altında aziz Türk milletinin Nevruz Bayramını bir kez daha
kutluyor, yüce heyetinizi ve ekranları başında bizleri izleyen
aziz milletimizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Mustafa Sezgin Tanrıkulu konuşacak.
Buyurun Sayın Tanrıkulu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
doğudan batıya neredeyse bütün kültürlerde ve neredeyse bütün kuzey
yarım kürede baharın başlangıcı olarak kutlanan Nevruz
Bayramını ben de kutluyorum, bütün
yurttaşlarımızın Nevruz Bayramını kutluyorum,
bütün halkların Nevruz Bayramını kutluyorum.
Nevroz evet yeni gündür, baharın başlangıcıdır.
Her kültür kendi efsanesine göre kutlar. Türkiyede Türkler, Kürtler,
Türkmenler, Azeriler, bu coğrafyanın bütün halkları
Mezopotamyada bu bayramı bir barış günü olarak, bir yeniden
doğuş günü olarak, bir özgürlük günü olarak kutlarlar ve bin yıldır
bu coğrafyada kutlanan bu bayram da kutlanmaya devam edecek. Ancak kendi
tarihimizde bu coğrafyada nevrozun bizler üzerinde
bıraktığı çok ağır travmalar da var, çok
yakın zamanlarda henüz izi sürülmemiş büyük ölümler var. Bugün bile
yaşanan bu ortam içerisinde travmatik bir biçimde bu bayramın
yasaklandığını, izne bağlandığını,
sınırlandığını görüyoruz. Oysa bu bayramı
hep beraber kardeşlik, birlik, barış gününe
dönüştürebilirdik ama maalesef mümkün olmadı. Bana göre de bu günün,
21 Martın tüm Türkiyede bayram olması lazım, tatil olması
lazım; bu amaçla verdiğim yasa teklifi vardı, 16 Şubat
2016da burada görüşüldü, Tüm halkların kendi kültürüne göre
kutlaması için bayram olsun. dedik ama maalesef Adalet ve Kalkınma
Partisi çoğunluğu neredeyse oy birliğiyle bunun bayram olarak
kutlanmasını istemedi ve yasallaşmadı, gündeme gelemedi.
Bugünlerde bizleri derinden üzen, hele hele nevroz
öncesinde derinden üzen başka bir olay da yaşandı. Evet,
nevroz her halkın, her kültürün tarihinde başka bir efsaneyle
anılır ama Kürtlerde de Demirci Gâvenin bir zalim olan imparator
Dahhaka karşı halkının özgürlük mücadelesinin önderi
olmasıyla anılır, bizim çocukluğumuzdan beri bu efsane
anlatılır, her tarafta bu anlatılır. 20 Martı 21 Marta
bağlayan gece boyunca her yerde, dağlarda ateşler
yakılır ve bir özgürlüğün meşalesi olarak kutlanır. Ne
oldu? Tam da bugünlerde, bir iki gün önce Afrinde Afrin meydanında
Kürtler bakımından ve bu coğrafyanın efsanesi ve kültürü
bakımından önemli olan Gâvenin heykeli cihatçı Özgür Suriye
Ordusu tarafından ilk önce kurşunlandı, sonra yakıldı
yıkıldı ve daha sonra da secde edildi. Bu görüntülerin Kürtler
üzerinde hangi etkiyi bıraktığını tarih gösterecek ama
bunları koruyan ve kollayanları da hiç kimse affetmeyecek.
Ben, tekrar, tüm
yurttaşlarımızın, halkların, insanların Nevruz
Bayramını kutluyorum, kutlu olsun diyorum, barışın ve
adaletin konuşulduğu gün olsun ve nevroz
(x) olsun diyorum.
(CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gruplar adına son söz Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Ardahan Milletvekili Orhan Atalaya aittir.
Sayın Atalay, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ORHAN ATALAY (Ardahan)
Değerli Başkanım, çok kıymetli milletvekili
arkadaşlarım; ben de hepinizi saygı ve sevgiyle
selamlıyorum.
Nevruzun bütün toplumlara, bütün halklara, özellikle
ülkemize hayırlara vesile olmasını niyaz ediyorum.
İnsanlığın zifirî bir
karanlıkta tir tir üşüdüğü bir dünyada yeni bir güne, yeni bir
güneşe, yeni bir ışığa ve yeni bir ateşe ne kadar
muhtaç olduğu ortada.
Değerli arkadaşlar, bütün kültürlerde
iyilikler ışıkla, nurla, kötülükler de karanlıklarla,
zulümâtla simgelenir, anlatılır çünkü ışık,
iyiliği, barışı, adaleti, kardeşliği, hak ve
hukukun üstünlüğünü, refahı, insanca, kardeşçe, hakça
paylaşmayı, dayanışmayı, birlikte var olmayı ve
yarınlara birlikte yürümeyi temsil eder. Karanlıklar ise her türlü
kötülüğü, kavgayı, haksızlığı, ötekini yok
etmeyi, savaşı, ırkçılığı, sömürüyü,
emperyalizmi, düşmanlığı, kini, çatışmayı,
ötekisini ret ve inkâr etmeyi ifade eder.
Nevruzu esasında bu bağlamda
konuşacak, düşünecek olursak her türlü kötülükten iyiliğe
yönelmek, dinî ifadeyle tövbe etmektir. Kölelikten özgürlüğe, zulümden
adalete, yokluk, yoksulluktan refaha, düşmanlıktan dostluğa,
savaştan barışa çıkışı ifade eder nevruz.
Nevruz aynı zamanda değişimi, farklılığı,
yenilenmeyi, yeniliği, icat etmeyi ve yenilikleri keşfetmeyi de ifade
eder. Çünkü yeni şeyler, yeni sözler, yeni yollar icat etmek bizim
yarınlarımızı kurtaracak yegâne usuldür, metodolojidir.
Bundan olsa gerek ki değerli düşünür, ünlü sufi Mevlâna şöyle
der:
Her gün bir yerden göçmek ne iyi,
Her gün bir yere konmak ne güzel,
Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş,
Dünle beraber gitti cancağızım,
Ne kadar söz varsa düne ait,
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.
Çünkü bugün kendisini yenilemeyen, yeni şeyler
düşünemeyen, yeni şeyler konuşamayan, yeni şeyler denemeye
cesaret edemeyen birey ve toplumların kaderi yarınlara yenilmek
olacaktır. Bu, bireyin de, toplumun da kaderidir. Dolayısıyla
kaderimizi iyileştirmek ya da daha da kötü kılmak kendi irademizde,
kendi elimizde ve kendi cesaretimizdedir. Nevruzu bu manada anlamak lazım.
Ben bu vesileyle bütün Orta Doğudan,
Balkanlardan ön Asyaya, uzak Asyaya kadar bütün toplumların nevruzunu
tebrik ediyorum. Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Çok teşekkür ediyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Yalnız, Sayın Varlı size söz
vereceğimi söylemiştim. Önce 60a göre size söz vereyim.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
24.- Adana Milletvekili Muharrem Varlının,
23üncü Dönem Ankara Milletvekili Deniz Bölükbaşına Allahtan rahmet
dilediğine ilişkin açıklaması
MUHARREM VARLI (Adana) Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Ülkemizin önemli devlet adamlarından emekli
büyükelçi ve 23üncü Dönem Milliyetçi Hareket Partisi Ankara Milletvekili
değerli ağabeyimiz, büyüğümüz Sayın Deniz
Bölükbaşı Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Kendisine
Allahtan rahmet, kederli ailesine başsağlığı diliyorum;
mekânı cennet olsun.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
1.- HDP Grubunun, Van Milletvekili Lezgin Botan ve
arkadaşları tarafından, Türkiye'de Nevroz kutlamalarına
yönelik geçmişten günümüze yasaklayıcı politikaların neden
olduğu sorunların ve Nevroz Bayramı'nın festival
havasında kutlanabilmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla 20/3/2018 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına verilmiş olan Meclis
araştırması önergesinin ön görüşmelerinin, Genel Kurulun 21
Mart 2018 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin önerisi (Devam)
BAŞKAN - Halkların Demokratik Partisi grup
önerisini oylarınıza sunuyorum. Karar yeter sayısı
arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter
sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.21
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.40
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
75inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
GARO PAYLAN (İstanbul) Başkan, buna Var.
deme yani.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Evet, buna Var. derseniz, gerçekten
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Anlaşmazlık var,
anlaşmazlık.
BAŞKAN Evet, karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum,
sayın grup başkan vekillerini davet ediyorum, buyurun.
Kapanma Saati: 15.41
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
Halkların Demokratik Partisi grup önerisinin
ikinci oylamasında da karar yeter sayısı
bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Öneriyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan
BAŞKAN Evet Sayın Kerestecioğlu,
sisteme girmişsiniz.
Sayın milletvekilleri, lütfen uğultuyu
keselim.
Bundan sonra grup önerisi ve peş peşe
önerge işlemlerine başlayacağız; burada biraz
devamınızı istirham ediyoruz.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
25.- İstanbul Milletvekili Filiz
Kerestecioğlu Demirin, iktidar milletvekillerini Genel Kurul salonunda
bulunma sorumluluğuna davet ettiğine ilişkin
açıklaması
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, ben de bu konuyla ilgili zaten söz
almak istedim.
Önergeler konuşulurken bu Mecliste iktidar
sıralarında 5 kişi vardı ya da yoktu. Şimdi, gerçekten
bir müzakere yeriyse burası herkesin yerinde bulunması ve
getirdiği kanunu savunması lazım. Geliyor arkadaşlar -ve
büyük bir uğultu var şu anda- ondan sonra da çıkıyor
gidiyorlar.
Şimdi, bütün arkadaşlarımız
bugün Nevroz kutlamalarında ve çeşitli illerde, yerelde. Yani biz
burada elimizden geldiğince olmaya çalışıyoruz -bugünün
tatil olmasını talep ediyoruz ama olmadığı için- ama
iktidar partisi milletvekillikleri yok ve her seferinde de karar yeter
sayısıyla ilgili Var mıdır, yok mudur? Ne olur yok
demeyin ya da istemeyin diye bize söyleniyor. Yani biz muhalefetiz. Bu
muhalefeti yapmak görevi bizim, burada bulunup yaptıklarını
savunmak görevi de iktidarın. Ben bu sorumluluğa milletvekillerini
davet ediyorum. Yoksa biz karar yeter sayısını her zaman
isteyeceğiz, bu hakka da sahibiz. Kusura bakmayın, kimse de bundan
rahatsız olmasın.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VII.- ÖNERİLER (Devam)
A) Siyasi Parti Grubu Önerileri (Devam)
2.- CHP Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisi
gündeminin Genel Görüşme ve Meclis Araştırması
Yapılmasına Dair Öngörüşmeler kısmında yer alan, genç
işsizliğin nedenleri ve önlenmesine yönelik
çalışmaların değerlendirilmesi amacıyla Türkiye Büyük
Millet Meclisi Başkanlığına verilmiş olan (10/1817)
esas numaralı Meclis Araştırması Önergesinin ön görüşmelerinin,
Genel Kurulun 21 Mart 2018 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin önerisi
BAŞKAN Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
İç Tüzükün 19uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır,
okutacağım ve oylarınıza sunacağım.
Şimdi Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Danışma Kurulu 21/03/2018 Çarşamba
günü (Bugün) toplanamadığından, grubumuzun
aşağıdaki önerisini, İç Tüzükün 19uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Engin
Özkoç
Sakarya
Milletvekili
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler kısmında yer alan genç işsizliğin
nedenleri ve önlenmesine yönelik çalışmaların
değerlendirilmesi amacıyla (10/1817) Esas Numaralı Meclis
Araştırma Önergesinin görüşmesinin, Genel Kurulun 21/03/2018
Çarşamba günlü (Bugün) birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN Öneri üzerinde öneri sahibi Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer
konuşacaktır.
Sayın Gürer, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ÖMER FETHİ GÜRER (Niğde)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ülkemizde işsizlik
her geçen gün artmaktadır. İş Kurumuna on beş yılda 24
milyonu aşkın kişi başvuru yapmış, yüzde 22si
iş bulabilmiş. Bu sürede 18 milyon 614 bin 706 kişiye
İş Kurumu ne yazık ki iş bulamamıştır. 2003 yılında
15-24 yaş arası İŞKURa başvuran sayısı
174.554 kişi, 2017 yılı Temmuz ayı itibarıyla 15-24
yaş arası başvuran sayısı 174 binden 882.837ye
çıkmış. Her hafta 9.523 genç İŞKURa başvurarak
iş talebinde bulunuyor. Adalet ve Kalkınma Partisi hükûmetleri
gençlerin işsizliğine çözüm üretmiyor. Üniversite mezunu genç
işsizlik oranı da her geçen yıl artıyor. Atanamayan
öğretmenlerin, atanamayan sağlıkçıların yanında
İŞKURa başvurduğu hâlde iş bulamayan mühendisler var.
Atanamayan öğretmenler ve atanamayan sağlıkçıların
durumu diğerlerinden biraz daha farklı çünkü Sağlık
Bakanlığında da Millî Eğitim Bakanlığında da
boş kadrolar bulunmasına rağmen, ne yazık ki bu gençlerin
işe başlatılması sağlanmıyor.
İşsiz ve umutsuz biçimde olan gençlik,
dünden daha sorunlu hâle gelmiş bulunuyor. Gençler işsizlik nedeniyle
kaygı yaşıyorlar. Çalışma istek ve arzusu olduğu
hâlde, gençler iş bulamamanın verdiği stres ve sorunlarla
karşı karşıyalar. Erkeklere göre kızlarda
işsizlikte daha da fazlalaşma var. Üniversite mezunu gençler,
eğitim aldıkları alanların dışında iş
aramak zorunda kalıyorlar. Üniversite mezunu gençler ne yazık ki asli
olarak mezun oldukları branşlarda iş bulamayınca
buldukları işte çalışmak durumunda kalarak yıllarca
aldıkları eğitime rağmen, amaçladıkları bir işte
çalışma olanağına eremiyorlar.
Gençlerin işe alımlarında da
yandaş düşünce içinde olmayanlar genelde mülakat denilen sistemde
eleniyorlar, orada da bir mağduriyet var. Bu anlamda, mülakatın tüm
alımlarda, özellikle kamuda kaldırılmasıdır doğru
olan.
Genç işsizliğin yetişkin
işsizliğine göre 2 katına ulaşması, ayrıca
düşündürücü. Kamu istihdam olanakları, eğitim ve staj
sistemleri, eğitim-sanayi iş birliğinin durumu, yüksek
öğrenimde çalışmayla eğitimin iç içeliğinin
sağlanması gibi konu başlıklarının bir Meclis
araştırmasıyla ele alınması yararlı
olacaktır.
Genç işsizlikteki artış, ülkemizdeki
geleceğimiz açısından da kaygı vericidir. Çünkü gençler
iş bulamadıkları zaman, oldukları koşulların
dışında olumsuzluklarla buluşmaları artmaktadır.
Ülkemizin genel dokusuna baktığımız zaman yaşanan
sorunların önemli nedenlerinden biri de işsizliğin
varlığıdır. Gençlerde işsizliğin önemli sorun
olmasının giderilmesinin yolu Hükûmet tarafından
açılmalıdır. Mevcut durumda işsizliğin gençlerde
yarattığı olumsuzluklardan oluşan sorunların
aşılması için getirilebilecek bir araştırma
önergesiyle bizim getirdiğimiz değerlendirme
ışığında sorunların alanda saptanması
faydalı olacaktır. Çünkü Meclisin asli görevlerinden biri de sorun
varsa onunla ilgili araştırmaları yapıp yasal düzenlemeler
dâhil bu konuda çalışmalar yürüterek sorunu çözmektir.
İşsizliğin gençlerde artması ve büyüklerdeki işsizlik
oranının neredeyse 2 katına varması,
yaşadığımız sorunun kaygı verici boyutlarda
olduğunun somut göstergesidir.
Bu nedenle Cumhuriyet Halk Partisi olarak genç
işsizliğin çözümüne yönelik Meclis araştırması talep ediyoruz.
Bu anlamda yapılacak çalışmaların ardından yasal
düzenlemelerle sorunun ele alınmasının ülkemiz geleceği
adına önemli olduğunu düşünüyor, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına
Kahramanmaraş Milletvekili Fahrettin Oğuz Tor.
Buyurun Sayın Tor. (MHP sıralarından
alkışlar)
MHP GRUBU ADINA FAHRETTİN OĞUZ TOR
(Kahramanmaraş) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Genç İşsizliğin Nedenleri ve Çözüm Yolları konulu
Cumhuriyet Halk Partisi Meclis araştırma önerisi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Sizleri ve izleyenlerimizi saygılarımla
selamlıyorum.
Tabii, Türk dış politikasına ve Türk
siyasi hayatına önemli hizmetlerde, katkılarda bulunmuş;
partimizin eski Genel Başkan Yardımcısı, değerli
diplomat ve siyaset adamı Deniz Bölükbaşı Rahmana
kavuşmuştur. Yarın Türkiye Büyük Millet Meclisinde saat on birde
yapılacak törenin ardından Kocatepe Camisinde kılınacak
cenaze namazından sonra Cebeci Asri Mezarlığında ebedi
âleme uğurlayacağız. Büyüğümüz Deniz Bölükbaşıya
Allahtan rahmet diliyorum.
Büyük Türk milletinin Nevruz Bayramını
kutluyor, birlik ve beraberliğe vesile olmasını niyaz ediyorum.
Ayrıca, büyük ozan Âşık Veysele ölüm
yıldönümü nedeniyle de Allahtan rahmet diliyorum.
Değerli milletvekilleri, işsizlik,
ülkemizin önemli problemlerindendir. Dar tanımlı işsizlik
oranı, Aralık 2017 itibarıyla, yüzde 10,4tür, miktar olarak da
3 milyon 291 bini bulmuştur ama olaya geniş açıdan
baktığımızda, işsizlik oranı 18,3tür, 6
milyondan fazladır Türkiye'de işsiz sayısı. 656 bin
kişi, maalesef, iş aramasına rağmen uzun yıllar
bulamamış ve umudunu yitirmiştir, 1 milyon 600 binden fazla
kişi de iş aramaktadır, bulsa hemen işe girecek.
Genç işsiz deyince, ILO tanımına
göre, 15-24 yaş arasındaki kişiler kastedilmektedir. Genç
işsizliğin iki kaynağı vardır. Bunlardan birincisi,
lise eğitimini tamamlayamadan ayrılanlardan, ikincisi de üniversite
mezunu olup da iş bulamayanlardan. TUİK verilerine göre, 2016 Ocak
ayı itibarıyla genç işsizlik oranı yüzde 17,9dur. Bu oran
artmaktadır, 2017 Ocak itibarıyla bu yüzde 24,5a
çıkmıştır; artış yüzde 5,3tür. Tabii, lise
eğitimini tamamlamadan terk edenler bakımından Avrupada ülkemiz
1inci konumdadır, oran yüksektir, yüzde 30lardadır.
Şöyle bir sıkıntı var: Liseliler
açısından baktığımız zaman, lise eğitimini
terk etmiş, bilgi, alışkanlık, beceri kazanamamış
dolayısıyla öbür taraftan da bakıyorsunuz, sanayide ara insan
gücünde büyük sıkıntılar var. Bir taraftan milyonlarca
işsiz, öbür tarafta ara eleman teminindeki sıkıntılar.
Şunları söylemek istiyorum: Tabii, üniversitede de 7,5 milyona
yakın öğrenci var. Her yıl 1 milyon 500 bin öğrenci mezun
olmaktadır. Şu bir gerçek ki her ilde bir üniversite açmak güzel ama
artan işsizliği dikkate aldığımızda planlı
bir yükseköğretim daha güzel olandır diyorum, saygılar
sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın Tor.
Halkların Demokratik Partisi Grubu adına
İstanbul Milletvekili Garo Paylan konuşacaktır.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum ve Nevruz Bayramınızı kutluyorum.
Değerli arkadaşlar, Anadolu, Mezopotamya,
Balkan ve Kafkas halklarının Nevruz Bayramı bugün. Bütün
halklarımızın Nevroz Bayramını kutluyorum.
Başta eş genel başkanlarım Selahattin Demirtaş ve
Figen Yüksekdağ olmak üzere, bütün siyasi tutsakların Nevroz
Bayramını kutluyorum.
(x)
Değerli arkadaşlar, genç işsizlik
üzerine Cumhuriyet Halk Partisinin bir önergesi var. İşsizlik yüzde
10un üzerinde ve katılaşmış durumda maalesef. AKP iktidara
geldiği gün işsizlik yüzde 7,8di, bugün yüzde 10,4. Bu mu
başarı acaba? Hani büyük başarı hikâyeleri söylüyorsunuz
ya.
Genç işsizlikte çok daha vahim bir
durumdayız, yüzde 20nin üzerinde ve katılaşmış
durumda arkadaşlar. Gençlerimiz işsiz, umutsuz; işi olanlar da
çok kötü şartlarda, güvencesiz, düşük ücretlerle çalışmak
zorunda bırakılmış durumda.
Gençlerimizin çalışma ve işsizlik
meseleleriyle ilgili bu önergeye sonuna kadar destek veriyoruz, iktidar
partisinin de desteklemesini bekliyoruz.
Arkadaşlar, bakın, dün, 18-25 yaş
arasındaki gençlerimizin, kayıt
dışılığını artıracak bir önergeyi
getirebildi buraya iktidar partisi. Bu önergenin geri çekilmesini talep
ediyoruz. O madde geri çekilmeli, 18-25 yaş arasındaki gençlerimiz
kayıtlı çalışabilmeli.
Bakın, genç işsizlik diyoruz, 15-25
yaş arasında genç kadınlarda işsizlik oranı çok daha
yüksek arkadaşlar, yüzde 25 ve daha üzerinde. Hatta, özellikle kırsal
kesimde, ev hizmetinde, tarlada çalışan kadınlar
çalışır gözüküyorlar ama hiçbir güvenceleri yok arkadaşlar.
Onlar çalışan bölümde gözüküyorlar ama güvencesiz ve herhangi bir
ücrete tabi olmadan çalışıyorlar.
Arkadaşlar, ülkemizde yapısal bir sorun
var. Bakın, Batıda, demokratik ülkelerde üniversite mevzunu
eğitimli gençler arasında genç işsizlik son derece düşüktür
çünkü orada planlı bir eğitim yapılır ve üniversite mezunu
gençlerde işsizlik yok denecek kadar düşüktür. Ama ülkemizde tam
tersi, üniversite mezunu eğitimli gençlerde işsizlik oranı çok
daha yüksek. Burada yapısal bir sorunumuz var arkadaşlar. Bu anlamda
bu önergeyi destekleyelim, Parlamentoda bunda gidip komisyon kuralım, buna
bakalım derim arkadaşlar.
Diğer bir meselemiz genç işsizlikte,
bakın, özellikle kutuplaşma, kamplaşma dönemlerinde
kimliğinden dolayı da işsiz kalan insanlarımız var.
Böyle çatışmalı iklimlerde öteki gördüklerine karşı,
öteki gördüğü kimliklere karşı işe almama konusunda
bazı refleksler gelişebilir. Bu konuda da bu komisyon ivedi olarak
çalışmalar yürütmeli derim.
Hepinizi saygıyla selamlarım. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Gruplar adına son söz, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına Uşak Milletvekili Alim Tunça aittir
Sayın Tunç, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ALİM TUNÇ (Uşak)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; AK PARTİ Grubu
adına söz almış bulunuyorum, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün 21 Mart Nevruz Bayramı, bayramı
kutluyorum. Aynı zamanda melek olan, Down sendromlu gençlerimizin gününü
de kutluyorum. İnşallah önümüzdeki günlerde de bununla ilgili bir
komisyonun kurulması gerçekleşecektir. Ben bu vesileyle bütün
engellilerimize selamlarımı saygılarımı sunuyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, Türkiye'deki
gençlerimizin iş imkânları ve istihdamla ilgili sizlere birtakım
bilgileri aktarmak istiyorum. İşsizlik, genç nüfusumuzun fazla
olduğu ve ülkemizin hızla gelişmekte ve kalkınmakta olduğu
bir dönemde gençlerimizin istihdama katılmasıyla ilgili on altı
yıllık süreçte önemli mesafeler katettik. Şu anda genç
işsizlerimizle ilgili olarak, 15-24 yaş grubundaki genç
işsizlerimizin istihdama yönelmesiyle ilgili 2017 verileri 2016ya göre yüzde 4,1
düşmüş ve 19,3 civarındadır. Ve Sayın
Cumhurbaşkanımızın istihdam ve üretimle ilgili seferberlik
çağrısıyla birlikte organize sanayilerimizde ve iş
hayatında olan bütün kurumlarımızda hızlı bir
şekilde istihdama yönelme olmuştur. Avrupa ülkelerine baktığımız
takdirde, en fazla istihdam yaratan ve istihdamı sürekli artan, genç
işsizlerin azaltıldığı ülke Türkiye olmuştur.
Şöyle ki 2017 üçüncü çeyrek verilerine göre, genç işsizlerin en yüksek
olduğu ülke Makedonyadır. Daha sonraki süreçte genç işsizlik oranı
sadece Portekiz, Makedonya, İspanya, Hırvatistan, Fransa ve
Yunanistana göre bizde daha düşük gerçekleşmiştir. O nedenle,
buradaki temel sorunlar, biraz önceki konuşmacılarımız da
söyledi, aslında teorikle pratiğin birleştirilemediği
eğitim sistemimizdeki birtakım eksikliklerden ve meslekî eğitime
giremeyen düz liselere yönelmiş gençlerimizin daha sonra mesleki
becerilerindeki eksikliklerinden kaynaklanmaktadır. Çünkü geçmişte de
bir okulu kapatma uğruna, bütün iş âlemini eğitimli
gençlerimizden uzak tutma adına, imam-hatip okullarını kapatma
adına bütün meslek liseleri yok edilmiştir
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALİM TUNÇ (Devamla) - Tabii ki bunun tekrar
gündeme gelmesi, tekrar bu şekilde verimli ve eğitimli iş
gücünün ortaya çıkarılması zaman alacaktır ama
Hükûmetimizin, Çalışma Bakanlığımızın
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz Sayın
Tunç.
ALİM TUNÇ (Devamla) Son sözümü söyleyeyim
Sayın Başkan.
BAŞKAN Son sözünü söyle.
ALİM TUNÇ (Devamla) Sayın
Cumhurbaşkanımızın, Çalışma
Bakanlığımızın, Ekonomi
Bakanlığımızın ve tüm
bakanlıklarımızın Millî Eğitim
Bakanlığımızla birlikte şu anda organize sanayilerde
meslek liselerinin açılması ve üniversite-sanayi iş
birliğiyle birlikte bu sorunun çözüleceğini düşünüyorum ve
inşallah önümüzdeki yıllarda genç işsizlerimizin daha fazla
iş bulduğu bir Türkiye olacağına inanıyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Buyurun Sayın Özkoç.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sadece kayıtlara
geçsin diye söylüyorum.
Sayın hatip gençlerimizde ve buradaki sistemde
bir bozukluk olmadığını ve bununla ilgili meslek
liselerinin yeteri kadar açılamadığını ifade etti.
Mesele meslek liseleri değil, mesele gençlerimiz değil, mesele on
yedi yıl içerisinde üretime yönelik bir faaliyetin
olmayışıdır. On yedi yılda açılan tek bir fabrika
yoktur. Açılan tesisler maalesef istihdama yönelik değildir, katma
değer yaratan ürünler değildir. Bütün bunları göz önüne alarak
bu önergeyi kabul edersek birlikte ortak bir çözüm yaratabiliriz.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum. Tutanaklara
geçmiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Öneri kabul
edilmemiştir.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.34
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.50
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
75inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
Alınan karar gereğince sözlü soru
önergelerini görüşmüyor ve gündemin Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler kısmına geçiyoruz.
1inci sırada yer alan, Vergi Kanunları
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri
1.- Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı (1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 533) (x)
BAŞKAN Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Dünkü birleşimde, İç Tüzükün 91inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülen 533 sıra sayılı
Kanun Tasarısının üçüncü bölümünde yer alan 67nci maddenin
aynı mahiyetteki önerge işleminde kalınmıştı.
Sayın milletvekilleri, dünkü birleşimde
oylamasında kalınan, Adana Milletvekili Meral Danış
Beştaş ve arkadaşları ile İzmir Milletvekili Zekeriya
Temizel ve arkadaşlarının 67nci madde üzerinde vermiş
oldukları önergeler geri çekilmiştir.
Aynı madde üzerinde grupların mutabakatla,
ortak vermiş oldukları bir önerge vardır, okutup işleme
alacağım ve oylarınıza sunacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 67nci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını ve diğer
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Mustafa
Elitaş Erhan
Usta Mehmet
Doğan Kubat
Kayseri Samsun İstanbul
İlknur
İnceöz Filiz
Kerestecioğlu Demir Engin
Özkoç
Aksaray İstanbul Sakarya
Mustafa
Açıkgöz
Nevşehir
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Görülen lüzum üzerine maddenin tasarı metninden
çıkarılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Oy
birliğiyle kabul edilmiştir.
Böylece madde tasarı metninden
çıkartılmıştır. Bir karışıklığa
mahal vermemek adına, tasarının görüşmelerine mevcut madde
numaralarından devam edeceğiz. Kanun yazımı
sırasında maddeler teselsül ettirilecektir.
GARO PAYLAN (İstanbul)
Sayın Başkan, 60a göre pek kısa bir söz istiyorum.
BAŞKAN 60a göre buyurun Sayın Paylan.
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun)
Sayın Başkan, ben de 60a göre söz istiyorum.
BAŞKAN Sayın Bektaşoğlu,
vallaha, ısrarınız devam ediyor. Bakalım. Sayın
Paylandan sonra da size veririm.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
26.- İstanbul Milletvekili Garo Paylanın,
muhalefetin önerilerine kulak verilerek ortak akılda buluşmanın
bütün vatandaşların hayrına olduğuna ilişkin
açıklaması
GARO PAYLAN (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Gençlerde kayıt dışı
çalışmayı artıracak bir maddeydi Sayın Başkan.
Hem Komisyon aşamasında hem de Genel Kurul aşamasında bu
muhalefetimizi yaptık ve ne mutlu ki bütün grupların ortak önerisiyle
bu madde geri çekildi.
Değerli arkadaşlar, iktidar partisine ve
çoğunluk partisine bir tavsiyem: Zaman zaman muhalefetin bu tip
önerilerine kulak verip ortak akılda buluşmamız ve özellikle
gençlerimizin kayıtlı çalışmasını sağlayacak
bu tip maddeler gibi diğer maddelerde de ortaklaşmamız bütün
vatandaşlarımızın hayrınadır diye
düşünüyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Sayın Bektaşoğlu, buyurun.
27.- Giresun Milletvekili Bülent Yener
Bektaşoğlunun, 21 Mart Nevruz Bayramına, 21 Mart Dünya Down
Sendromu Farkındalık Gününe ve Ordu-Giresun Havaalanında
uçuşların düzenli hâle getirilmesini ve sefer
sayılarının artırılmasını istediğine
ilişkin açıklaması
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkan.
Ben de halkımızın Nevruz
Bayramını kutluyorum.
Down sendromlu kardeşlerime de
saygılarımı sunuyorum, selamlar ediyorum.
Sayın Başkan, Ordu-Giresun
Havaalanını yılda 1 milyonu aşkın
yurttaşımız kullanıyor. Talep her geçen gün artıyor,
ancak Türk Hava Yolları yönetimi hiçbir gerekçe göstermeden, özellikle İstanbul,
Ankara, İzmir ve Antalya başta olmak üzere tam dolulukla gerçekleşen
güzergâhların uçuş planlamasını değiştiriyor, tek
uçuşa indiriyor, aktarmalı hâle getiriyor, iptal ediyor, seferleri
kaldırıyor. Sürekli saatler süren rötarlar yaşanıyor. Son
olarak da mart ayında İstanbul Sabiha Gökçenden bazı
uçuşlar da iptal edildi.
Bununla birlikte, daha uzun mesafeli olmasına
rağmen Trabzon Havaalanına göre daha pahalı bilet
satışı gerçekleşiyor. Hizmet personeli ve ilçeler
arasında ulaşım yetersiz.
Yani havaalanımız atıl durumda
tutuluyor. Tercih edilmemesi, yolcuların başka havaalanlarına
yönlenmesi için her şey yapılıyor.
Ulaşım anayasal ve insani bir haktır.
Zarar edilse de uçuşların düzenli ve eski hâline getirilmesini, sefer
sayılarının artırılmasını istiyoruz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Evet, Sayın Özkoç, siz de buyurun
60a göre.
28.- Sakarya Milletvekili Engin Özkoçun, ülkenin
menfaatine olan konularda doğru bir bakış açısıyla
birlikte hareket etmenin çok isabetli olduğuna ilişkin
açıklaması
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Çok teşekkür
ederim.
Daha önceden de burada belirtmiştim, gerçekten
ülkenin menfaatine olan konularda muhalefet, iktidar bakmadan bir araya gelip
bu konular üzerinde fikir alışverişinde bulunmalıyız
ve doğru olanı yapmalıyız diye ifade etmiştim. Bu
doğrultuda hem grup başkan vekili arkadaşım açıklama yaptı
hem de ben söylüyorum: Ülkenin menfaatine olan konularda sadece muhalefet
anlayışıyla değil, doğru bir bakış
açısıyla birlikte hareket etmek çok doğrudur.
67nci maddeyi geri çektikleri için Komisyon
Başkanına ve ilgili arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz.
Umarım daha düzgün bir şekilde, tekrar bunu
tartışırız.
Teşekkürler, sağ olun.
BAŞKAN Teşekkür ediyoruz.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı (1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN Şimdi, 68inci madde üzerinde bir
adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 68inci maddesinde yer alan
25 yaşını ibaresinin 30 yaşını şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Erol
Dora
Adana Adıyaman Mardin
Erdal
Ataş Müslüm
Doğan Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul İzmir Bitlis
Filiz
Kerestecioğlu Demir
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu Demir konuşacaktır.
Sayın Kerestecioğlu Demir, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar
kanuna başlarken, size dünden bugüne bir kısa Türkiye tablosu sunmak
istiyorum. İstanbulda iptal edilen metro ihalesi sessiz sedasız AK
PARTİ yandaşlarına verildi. Erdoğanla çay toplayan
Danıştay Başkanının kızına terfi
sağlandı. AK PARTİde görev yapan yeni hâkim ve savcı
atamaları yapıldı. Polis otosunda tecavüz yaşandı.
Bursada müdür yardımcısı tacizden açığa alındı.
Bir Çiftlik Bank vurgunu da Kayseride yaşandı. Okullara milyonlarca
tablet, binlerce akıllı tahta
dağıtılmıştı, FATİH Projesinin iflası
istendi. Döviz artışı ilaç piyasasını da etkiledi,
ithal ilaçlar bulunamıyor. Erdoğan Akkuyunun temelini Putinle
atacağız. dedi. Türkiyedeki cezaevi nüfusunda rekor artış
gerçekleşti. FETÖ şüphelisi Batmaz Aram Hükûmetle hep çok iyi oldu.
dedi. Daha tabii ki saymakla bitmeyecek bir manzara var ortada. Şimdi,
Afrinde vatan savunması yapıyoruz, temizlik yapıyoruz, ülkenin
güvenliğini sağlıyoruz. diyorsunuz, geride
bıraktığınız ülkede ise bunlar yaşanıyor;
yandaşa ihale, yandaş yargı mensuplarına terfi, polis
otosunda tecavüz, taciz, dolandırıcılık,
hırsızlık.
Şimdi, Çiftlik Bank diye bir
hırsızlık şebekesi kuruluyor, 77 bin kişiyi
dolandırıyor. Ne zaman oluyor bu? Yüksek yargı mensupları
AKP Genel Başkanıyla çay toplarken. Birileri de bu arada bol bol para
götürüyor, kimsenin ruhu duymuyor. Erdoğan Faizler düşecek. diyor,
Çiftlik Bank tüm bankalardan daha yüksek faiz vaadiyle vatandaşı
dolandırıyor ve BDDK uyuyor. İnsanlar ne zaman
dolandırılıyor? AKP-MHP seçim ittifakı, Oylar hep bana,
hep bana. yasası sarayda pişirilirken birileri de vatandaşı
dolandırıyor. Kimden öğrendiler acaba yurttaşı
dolandırmayı? Bu ülkede 17-25 Aralık yolsuzluğu var,
ayakkabı kutularına saklanan dolarlar var, Man adaları var,
yakında bankalara gelecek milyarlarca liralık cezanın
açıklanacağı Zarrab davası var yani yeterince kılavuz
var, yeterinden fazla kılavuz var dolandırıcılık için.
Peki, bu cesaret nereden? Çünkü ülkede adalet kalmamış,
bağımsız yargı diye bir şey kalmamış;
isteyen istediği usulsüzlüğü, yolsuzluğu yapabiliyor. Ülkenin
kendisi Çiftlik Banka dönmüş durumda neredeyse, bir kişinin
çıkıp on binlerce insanı dolandırması da
şaşırtmamalı bu durumda.
Bir kadın, vatandaşı korumakla
görevli polis otosunda tecavüze uğruyor. Nereden alıyor cesareti?
Polise Saray arkanızda. derseniz, Mardinde kadına tecavüz eden
özel harekâtçıyı beraat ettirirseniz gelinecek nokta tecavüzün polis
otosuna, karakola kadar gelmesidir, maalesef sonuç budur.
Yolsuzluklardan, hırsızlıklardan,
taciz ve tecavüzden, kadın cinayetlerinden kim hesap soracak? Yargı.
Peki hangi yargı? AKP Genel Başkanıyla çay toplayan ve
kızı yüksek yargıya terfi ettirilen yüksek yargı
başkanın temsil ettiği yargı mı? Sarayda önünüzde
ceket ilikleyen ya da sizleri ayakta alkışlayan savcı ve
hâkimler mi adalet dağıtacaklar?
15 Temmuz darbesinin siyasi ayağı ortaya
çıkartılmadı. Düne kadar beraber el ele tutuştuğunuz günleri
unuttunuz. FETÖcü biri çıkıp itiraf ediyor AKPyle aram çok
iyiydi. diyor, ses seda yok. Ülkede yaşanan gerçekleri nereye kadar
gizleyebilirsiniz? Afrinle gerçeklerin üzerini ne kadar örtebilirsiniz?
Afrini ele geçirdiniz, ne oldu? İşsizlik düştü mü, enflasyon
indi mi, millî gelir arttı mı, yoksulluk azaldı mı,
yolsuzluk bitti mi, halkın refah düzeyi yükseldi mi, yargı
bağımsız mı oldu, kadın cinayetleri, çocuk
istismarları bitti mi? Evet, vatandaşa çıkıp bir de
bunları anlatın, ne oldu bütün bunlar? Savaş
uçaklarının, bombalamaların, tankların, tüfeklerin ekonomik
maliyetini bu ülkenin yurttaşları ödeyecek. Zeytin Dalı
dediniz, vatandaşın sofrasında kahvaltı yapacağı
zeytin kalmadı. Bir de bu gerçeği anlatın isterseniz. Dolar 4
lira sınırına ulaşmış durumda ve ne
yapıyorsunuz? Millîlik, yerlilik; yerli silah ürettik. diyorsunuz.
Pirinci, mercimeği, nohudu dışarıdan alıp yerli silah
üretmeyin arkadaşlar.
Teşekkürler, saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
68inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
69uncu madde üzerinde iki önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 69uncu maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Erol
Dora
Adana Adıyaman Mardin
Erdal
Ataş Müslüm
Doğan Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul İzmir Bitlis
Garo
Paylan
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA
SADİ BİLGİÇ (Isparta) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz Efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Garo Paylan konuşacaktır.
Sayın Paylan, buyurun.
GARO PAYLAN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Biliyorsunuz, 67nci maddede gençlerde kayıt
dışılığı artıran bir düzenleme vardı.
Yaptığımız muhalefetle, iktidar çoğunluğunu da
ikna etmemizle beraber bu madde geri çekildi. Teşekkür ediyoruz bütün
Meclise ancak en az onun kadar tehlikeli bir madde var arkadaşlar, bu
69uncu madde.
Bakın, tekrar örnek vereyim, 90lı
yıllarda İşçiyi on gün göstermek. diye bir tabir vardı.
İşçiyi beş gün göstermek, bakın, çalışmak
değil, göstermek. On beş gün göstermek. diye bir tabir vardı
çünkü işverenler daha az prim vermek, daha az vergi vermek için 50
işçisi varsa bunları onar gün gösterip 15 işçinin primi kadar
prim ödeyerek o işçileri çalıştırırdı. O
işçiler de Sosyal Sigortalar güvencesinden mahrum kalırdı,
emeklilik hakları çok daha ileriye atılırdı, devletimiz de
hem prim kaybına hem de vergi kaybına uğrardı
arkadaşlar. Daha sonra, düşük gösterilen -bakın Düşük
çalışan. demiyorum- işçilerle ilgili bir düzenleme
yapıldı. Devletimiz Ey işverenler, eğer bir işçiyi on
gün göstereceksen, on beş gün göstereceksen bana belge vermen gerekiyor.
Neden on gün gösteriyorsun, neden on beş gün gösteriyorsun? Belgesini,
gerekçesini bana vermen gerekir. dedi.
SGK istatistiklerine bakın, bu karar olduktan
sonra, bir anda büyük oranda bu on gün göstermek, beş gün göstermek
meselesi kayboldu gitti çünkü işverenlerimiz hâlâ devletten çekinirler
arkadaşlar, eğer devlete bir belge vermek zorundaysa 5 kere
düşünür. Ve o noktada da düşük gösterme meselesi büyük oranda
azaldı arkadaşlar. İyi bir uygulamaydı.
Bakın, şimdi Çalışma
Bakanlığının getirdiği önergeyle bu geri çekiliyor.
İşverenlere deniliyor ki: Ey işverenler, artık bir
işçiyi düşük göstereceksen bana belge vermene gerek yok. Sen
işçiyi istediğin gibi beş gün göster, on gün göster, on beş
gün göster, bana belge verme. Yani eskiye dönüyoruz, geçmişte
yaptığımız hataya tekrar dönüyoruz arkadaşlar bu
maddeyle.
Benim sizlerden istirhamım, bu maddeye yol
vermeyin arkadaşlar. Bu maddeye yol verirseniz, emin olun, bir yıl
sonra, iki yıl sonra geri düzeltmek zorunda kalırız çünkü
işverenlerin de zor günlerinde, para kazanmanın zor olduğu
günlerde bazıları düşük göstermeye
başladığında haksız rekabet sonucu diğer
işverenlerin de bu düşük gösterme furyasına
katılacağını düşünüyorum. Bunun sonucunda da hem
işçilerimiz emeklilik haklarından, güvenceli çalışma
haklarından mahrum kalacaklar hem de devletimiz prim
kayıplarıyla, SGK primi kayıplarıyla ve oradan alınan
vergi kayıplarıyla karşı karşıya kalacak
arkadaşlar. Ben 67nci maddeye olduğu gibi bu maddeye de sizlerin
cevaz vermeyeceğini umut etmek istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN Karar yeter sayısı
arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.06
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.16
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir),
Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
75inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 69uncu maddesi üzerinde, İstanbul
Milletvekili Garo Paylan ve arkadaşlarının önergesinde karar
yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Elektronik oylama cihazıyla
yapacağız.
İki dakika süre veriyorum ve süreyi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:17.19
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 17.36
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
75inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 69uncu maddesi üzerinde İstanbul Milletvekili
Garo Paylan ve arkadaşlarının önergelerinin ikinci
oylamasında da karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge
kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
Sayın milletvekilleri, istirham ediyorum,
lütfen, biraz, artık bekleyelim, önerge oylamaları var beş
dakikada bir biliyorsunuz.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, istirham ediyorsunuz ama olmadan
Karar yeter sayısı var." diyorsunuz yani.
BAŞKAN Karar yeter sayısı var Filiz
Hanım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Neredeler?
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Fazlası var
Sayın Başkanım, fazlası.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) 90 kişi var burada.
GARO PAYLAN (İstanbul) Saydık, 90
kişi var.
BAŞKAN Var.
Komisyon yerinde.
Hükûmet yerinde.
69uncu madde üzerinde şimdi diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 69uncu maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Zekeriya
Temizel Bülent
Kuşoğlu Mehmet
Tüm
İzmir Ankara Balıkesir
Bülent
Yener Bektaşoğlu Kadim
Durmaz Süleyman
Sencer Ayata
Giresun Tokat
İstanbul
Yakup
Akkaya
İstanbul
MADDE 69- 5510 sayılı Kanunun 86 ncı
maddesinde bulunan dördüncü ve beşinci fıkralar
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Ay içinde bazı işgünlerinde
çalıştırılmayan ve ücret ödenmeyen sigortalıların
eksik gün nedeni ve eksik gün sayısı, işverence ilgili aya ait
aylık prim ve hizmet belgesinde veya muhtasar ve prim hizmet
beyannamesiyle beyan edilir. Sigortalıların otuz günden az
çalıştıklarını gösteren eksik gün nedenleri ile bu
nedenleri ispatlayan belgelerin şekli, içeriği, ekleri, ilgili
olduğu dönemi, saklanması ve diğer hususlar Kurumca
çıkarılan yönetmelikle belirlenir.
Sigortalıların otuz günden az
çalıştığını gösteren bilgi ve belgelerin Kurumca
istenilmesine rağmen ibraz edilmemesi veya ibraz edilen bilgi ve belgelerin
geçerli sayılmaması halinde otuz günden az bildirilen sürelere ait
aylık prim ve hizmet belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi,
yapılan tebligata rağmen bir ay içinde verilmemesi veya noksan
verilmesi halinde Kurumca re'sen düzenlenir ve muhteviyatı primler, bu
Kanun hükümlerine göre tahsil olunur.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde Balıkesir
Milletvekili Mehmet Tüm konuşacaktır.
Sayın Tüm, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
MEHMET TÜM (Balıkesir) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Bugün 21 Mart Nevruz Bayramı. Nevruz
kardeşliğin, barışın, baharın ve dirilişin
sembolüdür; aynı zamanda, mazlumun zalime karşı
başkaldırışının da simgesidir. Ülkemizde barış
ve demokrasiye vesile olması dileğiyle tüm
yurttaşlarımızın, halkların Nevruz Bayramı kutlu
olsun.
Değerli milletvekilleri, Birleşmiş
Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği dün bir rapor
yayımladı. Raporda aynen şu ifadeler yer alıyor: 20 Temmuz
2016da ilan edilen olağanüstü hâlin rutin şekilde
uzatılması yüz binlerce kişiye karşı çok geniş
kapsamlı, derin çaplı insan hakları ihlallerine yol açtı.
Birleşmiş Milletler, Hükûmetimizin olağanüstü hâli
kaldırması için çağrı yapıyor. Raporda, on sekiz
aylık olağanüstü hâlde yaklaşık 160 bin kişinin
tutuklandığı belirtiliyor. Keyfî gözaltı, işkence ve
kötü muamele yaygınlaştı. deniyor. İfade ve toplanma
haklarının saldırı altında olduğu ve 152 bin
devlet memurunun işten atıldığı belirtiliyor. Yine,
raporda, öğretmenlerin, akademisyenlerin, yargıçların ve
avukatların işinden edildiği, milletvekillerinin, gazetecilerin
tutuklandığı, medya organlarının
kapatıldığı, internet sitelerine erişimin
engellendiği yazıyor. Ne yazık ki raporda yer alan tüm
bilgilerin hepsi doğru; eksiği var, fazlası yoktur.
Değerli milletvekilleri, Birleşmiş
Milletlerin bu raporu ülkemiz açısından bir utanç belgesidir.
Birleşmiş Milletler tüm bu hak ihlallerini OHALe bağlıyor
ama hepimiz çok iyi biliyoruz ki bunun adı faşizmdir. OHAL adı
altında uygulanan faşizm ülkemizi tüm dünyaya rezil etmektedir.
Dışişleri Bakanlığının
bu rapor sonrası Birleşmiş Milletlere yaptığı
açıklama da yine aynı rezilliği sürdürmektedir. Bakanlık,
Birleşmiş Milletlerin raporu için Terör örgütlerinin
propagandalarıyla bire bir örtüşen asılsız iddiaları
içermektedir. diyor. Dışişleri Bakanlığı sözüm
ona Birleşmiş Milletleri FETÖcülükle itham ediyor. Kim
iktidarınızı eleştirse hemen FETÖcü diyorsunuz. Sözcü
için FETÖcü dediniz, tutmadı; Ahmet Şık, Akın Atalay,
Murat Sabuncu için FETÖcü dediniz, tutmadı. Açlık grevinde Nuriye
ve Semih için terörist dediniz, tutmadı.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Sayın Başkan,
konuya gelsin.
MEHMET TÜM (Devamla) - İnsan hakları
savunucularına FETÖcü dediniz, tutmadı. Hatta havuz
medyanızda Obama için bile FETÖcü dediniz, bizi rezil ettiniz, o da tutmadı.
Şimdi, çıkmış, Birleşmiş Milletler için aynı
şeyleri söylüyorsunuz. Tüm dünya size önce acıyarak, üzüntüyle
bakıyordu; bugün, tüm dünya iktidarınızla dalga geçiyor. Bu
saçmalıkların acısını da ne yazık ki
halkımız çekiyor.
Değerli milletvekilleri, dünyada neredeyse
hiçbir gelişmiş devlet Türkiye'nin itibarını
tanımıyor. Bir süredir Dünya bizi çekemiyor, Avrupa bizi
kıskanıyor. diyorsunuz. Türk lirası mart ayında dünyada en
çok değer kaybeden para birimi oldu. 1 dolar 4 lira, euro 5 liraya
ulaştı. Tüm dünyada petrol fiyatı düştü ama dün benzine zam
yaptınız. Genç işsizlik yüzde 20leri geçti. Yoksulluk
sınırı 5 bin liranın çok üzerinde. Bugün Mecliste vergi
kanunlarını görüşüyoruz. Vergi zamları rekor
kırıyor. Halk ağır vergiler altında eziliyor. Şimdi,
sizlere soruyorum: Tablo böyleyken dünya sizin neyinizi kıskanacak, söyler
misiniz. Asıl, kıskanılacak değil acınacak
durumdasınız.
Değerli milletvekilleri, 2002 seçimlerinde
Olağanüstü hâli kaldıracağız. vaadiyle iktidar oldunuz;
bugün, OHALi kullanarak iktidarda kalmayı hedefliyorsunuz. OHAL,
demokrasinin rafa kaldırılmasıdır. Olağanüstü hâl,
insan haklarının, özgürlüklerin yok sayılmasıdır.
Olağanüstü hâl, ülke itibarımızı ayaklar altına
almaktır. Olağanüstü hâl, millî iradeye
saygısızlıktır. Bu tabloyu er ya da geç düzeltmek
zorundasınız. Olağanüstü hâl gölgesinde yapılacak bir
seçimin, bir kanunun, bir düzenlemenin hiçbir meşruiyeti yoktur. Gelin,
kendinize güveniyorsanız eşit ve adil koşullarda siyaset yapmanın
önünü açın. Olağanüstü hâli geri dönüşsüz bir şekilde
kaldıralım, ülkemizde barış ve demokrasinin önünü hep
birlikte açalım diyorum.
Sayın Başkan, bugün Âşık
Veyselin ölüm yıl dönümü, birkaç dörtlük izin verirseniz okuyayım
Âşık Veyselden.
BAŞKAN Önergelerde uzatmıyoruz ama
MEHMET TÜM (Devamla) Hemen
BAŞKAN - Bitirin hemen.
MEHMET TÜM (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
tüm insanlığa doğayı, insanlığı,
barışı ve sevgiyi anlatan Anadolunun sesi Değerli
Ozanımız Âşık Veyselin 45inci ölüm yıl dönümünde
kendisini saygı, sevgi ve rahmetle anıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET TÜM (Devamla) - Âşık Veysel diyor
ki:
Beni hor görme kardeşim,
Sen altınsın ben tunç muyum?
Aynı vardan var olmuşuz,
Sen gümüşsün ben sac mıyım?
Ne var ise sende bende,
Aynı varlık her bedende.
Yarın mezara girende,
Sen toksun da ben aç mıyım?
Kimi molla kimi derviş,
Allah bize neler vermiş.
Kimi arı çiçek dermiş,
Sen balsın da ben çeç miyim?
Topraktandır cümle beden,
Nefsini öldür ölmeden.
Böyle emretmiş Yaradan,
Sen kalemsin ben uç muyum?
Tabiata Veysel âşık,
Topraktan olduk, kardaşık.
Aynı yolcuyuz yoldaşık,
Sen yolcusun ben baş mıyım?
Teşekkür ediyorum, sağ olun. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
69uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
70inci madde üzerinde iki önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 70inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Erol
Dora
Adana Adıyaman Mardin
Erdal
Ataş Müslüm
Doğan Garo
Paylan
İstanbul
İzmir İstanbul
Mahmut
Celadet Gaydalı
Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili
Garo Paylan konuşacaktır.
Sayın Paylan, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
GARO PAYLAN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; maddeyi okumanızı
salık veriyorum arkadaşlar. Bakın, madde
kapıcılık diyor, kapıcılar diyor, konut
kapıcılığı diyor. Evet, bizim çocukluğumuzda
kapıcılarımız vardı, onların isimleri
kapıcılardı; gerçekten apartmanımızın
güvenliğinden, her şeyinden sorumlu insanlardı ve biz onlarla
sosyal bir ilişki çerçevesinde yaşardık. Apartmanın
görevlisi vardı, kapıcı denirdi ama o apartmanın her
şeyiydi, çocukların güvencesiydi, kalorifer kazanını
yakardı ve apartmanın her türlü görev ve hizmetini görürdü.
Ufacık yerlere tıkılırlardı, zor şartlarda yaşarlardı.
O günlerdeki isimleri kapıcılardı. Rahmetli Kemal Sunalın
filmini hepiniz bilirsiniz, Kapıcılar Kralı; ezilen emekçiydi
Kemal Sunal o Kapıcılar Kralı filminde.
Bakın, 2018 yılında AKP Hükûmeti bir
madde getiriyor, hâlâ konut işçilerine kapıcılar diyor
arkadaşlar. 2018 yılının Mart ayındayız, AKP o
konut emekçilerine, ev emekçilerine hâlâ kapıcılar diyor. Şu
anda konut emeğinde, ev emeğinde çalışan yüz binlerce
vatandaşımız var, ben AKP iktidarını şikâyet
ediyorum onlara; AKP iktidarı hâlâ sizlere kapıcılar diyor.
Bir şekilde aşağılamadır arkadaşlar bu, bunu
kabul etmememiz gerekiyor. Oysa bunun bugünlerdeki tabiri konut
işçiliğidir, konut emekçiliğidir, bu düzenlemenin de bu
çerçevede yapılması lazım.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) Düzeltelim.
GARO PAYLAN (Devamla) Bakın, bu maddede çok
büyük bir handikap daha var; biliyorsunuz, ev emeği diye geçen maddeye
eklenmiş durumda, ev emeği yapan özellikle kadınlara, gündelik
hizmete giden insanlara sigortalarını banka üzerinden ödeme yetkisi
getirildi ve böylece günübirlik çalışan insanların primlerini onu
çalıştıran kişiler bankaya yatırabiliyorlardı
bildirge vermeden. Şimdi, bu maddeye kapıcılar diye tarif
edilen konut emekçileri ekleniyor arkadaşlar ve ne diyor madde biliyor
musunuz? On günden fazla çalışanlara Sen bana bildirge verme,
bildirgeye gerek yok, git bankaya on günlük primini yatır, ben onu
çalışmış sayacağım. diyor.
Değerli arkadaşlar, evet, siz, esnek
çalışmayı destekliyorsunuz ama bu, kayıt
dışılık getirir, sigortasız, güvencesiz
çalışmayı getirir arkadaşlar. Konut işçilerinin sigortasız,
güvencesiz çalışmalarının önünü açmayalım. Özellikle
son yıllarda, artık apartmanlarda sabit görevli yok, onları
esnek çalışmaya zorluyorsunuz ve bir şey daha var;
taşeronlaşma var. Biliyorsunuz, özellikle son yıllarda pek çok
vatandaşımız sitelerde yaşıyor, maalesef,
gettolaşmış, sosyalleşmeden uzak sitelerde
yaşıyorlar ve oralarda da artık konut işçileri
çalıştırılmıyor güvenceli olarak, taşeronlara
veriliyor bu hizmetler. Bu madde taşeronların da önünü açan bir
maddedir.
Bütün bu handikaplardan dolayı bu maddenin geri
çekilmesini talep ediyoruz, bu talebimize desteklerinizi bekliyoruz.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 70inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Zekeriya
Temizel Bülent
Kuşoğlu Bülent
Yener Bektaşoğlu
İzmir Ankara Giresun
Kadim
Durmaz Yakup
Akkaya Süleyman
Sencer Ayata
Tokat
İstanbul İstanbul
Ali
Akyıldız
Sivas
MADDE 70- 5510 sayılı Kanunun ek 9 uncu
maddesinin başlığı "Ev hizmetlerinde
çalışanların sigortalılığı ve konut
kapıcılığı şeklinde değiştirilmiş
ve birinci fıkrasına "10 gün ve daha fazla olan
sigortalılar ibaresinden sonra gelmek üzere "ile konut
kapıcılığı işyerlerinde
çalıştırılan sigortalılar ibaresi ilave
edilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde Sivas Milletvekili Ali
Akyıldız konuşacaktır.
Buyurun Sayın Akyıldız. (CHP
sıralarından alkışlar)
ALİ AKYILDIZ (Sivas) Evet, Sayın
Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım,
basınımızın ve Meclisimizin çok kıymetli
çalışanları ve ekranları başında bizleri izleyen
çok değerli yurttaşlarım; ben de hepinizi sevgiyle,
saygıyla, muhabbetle selamlıyorum.
Bugün Hazreti Alinin doğum günü, bugün Hazreti
Fatımanın Hazreti Aliyle evlendiği gün, gece ile gündüzün
eşitlendiği gün, ağaçların secde ettiği gün,
güneşin Hamel burcuna girdiği gün, gaip erenlerin yani kırklar
meclisinin toplandığı gün, Hazreti Âdem Peygamberin
yaratıldığı gün, Hazreti Peygamberin Hazreti Aliyi vasi
tayin ettiği gün ve Pir Hünkâr Hacı Bektaş Velinin Anadoluya
geldiği gün. İşte biz Aleviler, bu önemli nedenlerden
dolayı sultan nevruzu çok çok önemsiyoruz. Aynı zamanda Türklerin de
ilk millî bayramıdır. Eski Türklerin kendi köylerinden ayrılarak
obalarına çıktıkları ve ilkbaharı
kutladıkları gündür bugün.
Şimdi, tabii, ben burada sizlere Hazreti Aliyi
ve ehlibeyti anlatacak değilim ve eminim ki burada AK PARTİli
milletvekili arkadaşlarımız da bu kürsüye
çıktıklarında Biz Hazreti Aliyi seviyoruz, ehlibeyti
seviyoruz. diyeceklerdir ama biz şunu bekliyoruz: Buraya çıkıp
da Biz Hazreti Aliyi, ehlibeyti seviyoruz, onun yolundan gidiyoruz. demekle
bu iş olmuyor. Bakın, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
vermiş olduğu üç tane karar var ve bu kararlar hâlâ ortada duruyor.
Eğer gerçekten Hazreti Aliyi seviyorsanız, gerçekten ayrım
yapmıyorsanız, Anayasayı gerçekten uygulamak istiyorsanız,
gelin, bu ortada duran AİHM kararlarını uygulayın. Biz
sizlerden lütuf beklemiyoruz. Biz, sizlerden, Türkiyede eşit yurttaş
olarak, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vermiş olduğu
kararların uygulanmasını bekliyoruz.
Tabii, bugün, sadece bu güzel olaylar değil,
maalesef bizleri de üzen, ülkemizi de üzen bir başka olay yani büyük
ozanımız Âşık Veyselimizin de Hakka yürüdüğü gündür.
Tabii, Âşık Veyseli burada, kalan iki buçuk dakikada anlatmak mümkün
değildir ama ben sizlere Veysel Babanın o toprağı, o
doğayı, o insan sevgisini anlatan, o Güzelliğin on para etmez.
deyişinin birkaç cümleyle felsefesini anlatmaya
çalışıyorum. Güzellik bakışta gizlidir, güzellik
bakışta gizdir. Kimdir güzel? Nedir çirkin olan? Rastladın
mı şairin şiirlerinde çirkin sözüne? Rastlamazsın.
Çirkinlik yoktur âşığın gönlünde, dokunduğu her
şeyi güzelleştiren bir sır vardır. O yüreğindeki
güzellik değil midir bu çorak toprağı muhteşem bir bahçeye
dönüştüren? Âşık neye dokunsa güzellik orada biter. Güzellik
âşığın gönlünde açan bahçedir. Bir nefestir yaşamak.
Dünyaya Merhaba. diye attığın çığlık ile
ardından yakılan ağıt kadardır hayat; gerisi
tabiattır, doğadır, yaratandır, can veren topraktır.
Dünya tebdil oldu, durum değişti,
Kimi Aya gider, kimi cennete.
Evet, Veysel Baba Dostlar beni
hatırlasın. demişti ama biz Veysel Babayı hiç
unutmadık ki hatırlayalım. Buradan Veysel Babaya da yine rahmet
ve minnetle saygılarımı sunuyorum.
Kalan süremde de siz sevgili dostlara Hazreti
Alinin yaşadığı dönemde -belki bugüne örnek olur
niyetiyle- kabul etmediği bir olayı aktararak sözlerimi tamamlamak
istiyorum. Sevgili milletvekili arkadaşlarım, Hazreti Ali bütün yaşamı
boyunca fitne, fesatla mücadele etmiş ama buna rağmen cesaretini ve
azmini hiç kaybetmemiştir. Sabır ve tahammül göstererek hiçbir zaman
hak ve hakikati elden bırakmamıştır;
yaşadığı devirde hak, hukuk ve adalet mücadelesi veren bir
insan olmuştur. Hazreti Ali kendisi için Kufede hazırlanan sarayda
ikamet etmeyi reddetmiş; o, sazlıklardan kesilmiş kuru
kamıştan yapılan derme çatma kulübelerde yaşayanlardan daha
yüksek bir yerde oturmayı kabul etmemiştir.
Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
70inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
71inci madde üzerinde iki önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 71inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Erol
Dora
Adana
Adıyaman Mardin
Müslüm
Doğan Mahmut
Celadet Gaydalı Erdal
Ataş
İzmir Bitlis İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mardin Milletvekili
Erol Dora konuşacaktır.
Sayın Dora, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 533 sıra sayılı Vergi
Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 71inci maddesi üzerinde Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına söz aldım. Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, izninizle, dün de
bazı milletvekillerinin dile getirdiği -benim de seçim bölgem
olması hasebiyle- Mardin ilimizdeki elektrik kesintileri konusuna
dikkatinizi tekrar çekmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, elektrik enerjisine
duyulan ihtiyaç günümüzde su ve hava gibi vazgeçilmez temel ihtiyaçlardan biri
hâline gelmiştir ancak tam dört gündür Mardin ilimizin Derik ve
Kızıltepe ilçelerine bağlı birçok köy ve beldede elektrik
kesintisi devam etmektedir. Bakınız, geldiğimiz noktada
meskenlerden tutun da büyük işletmelere kadar elektriksiz bir
yaşamı düşünmek mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, kısaca
DEDAŞ olarak adlandırılan Dicle Elektrik
Dağıtım Anonim Şirketinin elektrik
dağıtımı yaptığı Diyarbakır, Batman,
Şanlıurfa, Mardin ve Şırnakta altyapı
yatırımlarına gerekli bütçeyi ayırmadığı
tartışmaları bir taraftan devam etmekteyken öte yandan sorumlu
olduğu iller bazında, ne yazık ki özellikle vekili olduğum
Mardin ilinde sürekli elektrik kesintileri yaşanmaktadır. Dikkatinizi
çekerim, dört günü aşkın bir süredir Mardin ilimizin Derik ve
Kızıltepe ilçelerine bağlı birçok köy ve beldede ikamet
eden vatandaşlarımız elektrik kesintisinden kaynaklı büyük
mağduriyetler yaşamaktadırlar. Köy ve beldelerde yaşayan
insanlarımız hem tarımsal alanda hem de gündelik yaşamda
elektrik kesintilerinin neden olduğu sıkıntılarla
boğuşmaktadırlar. Çiftçilerimiz tarlalarını
sulayamamakta, köylerde su depoları boşaldığı ve
elektrik olmadığı için kullanma ve içme suyu temin edilememekte,
vatandaşların beyaz eşyaları kesintilerden dolayı
kullanılmaz hâle gelmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tarafıma iletilen bilgilere göre, DEDAŞın
çiftçilik yapan vatandaşlara çıkardığı elektrik
borçlarının ödenmemesi sebebiyle bu elektrik kesintisi
yaşanmaktadır. Yani DEDAŞ bölgedeki yurttaşları
elektrik borçları nedeniyle bir bakıma cezalandırmaktadır.
Bakınız, çiftçilerimiz mazot, gübre ve
zirai ilaç fiyatlarının yüksek oluşundan dolayı oldukça zor
durumdadır. Geçen yılın kurak geçmesi ve bankalara olan kredi
borçları ekonomik olarak çiftçilerin yükünü iyice
artırmıştır. Tarım arazilerinde genellikle elektrikle
çalışan sulama sistemleriyle sulama
yapıldığından, çiftçiler elektrik kesintileri nedeniyle bu
seneki mahsulleri de kaybetmeyle karşı karşıyadırlar.
Gelinen son noktada, elektrik kesintilerine bağlı olarak yaşanan
su kesintileri sebebiyle tarlaların birçoğu zarar görmüş
durumdadır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin
tamamında bir şekilde etkili olan elektrik kesintisi ve kayıp
kaçak elektrik sorunu doğu ve güneydoğu bölgelerimizde çok daha ciddi
boyutlarla varlığını sürdürmektedir. Kış
aylarında her gün saatlerce yaşanan elektrik kesintilerine yaz
aylarında yaşanan gerilim dalgalanmaları eşlik etmekte,
binlerce liralık maddi zararın yanında, vatandaşlar için
yaşam çekilmez hâle gelmektedir. Özellikle yaz aylarında, başta
seçim bölgem olan Mardin olmak üzere Urfa, Diyarbakır ve diğer bölge
kentlerinde yaşayan vatandaşlar, elektrik dağıtım
şebekelerindeki dalgalanmalardan kaynaklı olarak elektrik
kesintilerine maruz kalmaktadırlar.
Değerli milletvekilleri, bölgede elektrik
kesintileri sebebiyle sağlık kuruluşları ve sanayi
tesisleri çalışamaz ve üretim yapamaz duruma gelmektedirler. Bölge ve
ülke ekonomisi açısından büyük kayıplar oluşturan bu durum
günden güne daha vahim boyutlara ulaşmaktadır. Ülkemizde elektrik
üretiminin temel kaynağı olan barajların çok sayıda
olduğu bir bölgede elektrik kesintilerinin yaşanması kabul
edilebilir bir durum değildir. Siyasal iktidarın öncelikli
görevlerinden biri de halka ucuz, kaliteli ve kesintisiz elektrik
sağlamaktır. Bu temelde, elektrik tedarik
kuruluşlarının da bu amaca uygun hizmet sunması
esastır. Yetkililerin bu sorunun üzerine bir an önce ivedilikle gitmesi ve
yurttaşlarımızın mağduriyetlerinin bir an evvel
sonlandırılması için gereken hassasiyeti göstermelerini
Parlamentonun ve bütün vekillerimizin huzurunda bir kere daha tekrarlıyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 71inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Süleyman
Sencer Ayata Mehmet
Bekaroğlu
İzmir İstanbul İstanbul
Yakup
Akkaya Kadim
Durmaz Bülent
Kuşoğlu
İstanbul Tokat Ankara
Bülent
Yener Bektaşoğlu
Giresun
MADDE 71- 5510 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde ilave edilmiştir.
EK MADDE 16- Vakıflar tarafından kurulan
yükseköğretim kurumları, okul aile birlikleri ile bu Kanunun 73 üncü
maddesine göre Kurumun yurtiçinde hizmet satın aldığı
vakıf üniversiteleri ve özel sektör işyerleri; bu Kanun, 4447
sayılı işsizlik Sigortası Kanunu, 4857 sayılı
İş Kanunu, 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme
ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun, 5225
sayılı Kültür Yatırımları ve Girişimlerini
Teşvik Kanunu, 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve
Dayanışmayı Teşvik Kanunu, 2828 sayılı Sosyal
Hizmetler Kanunu ve diğer Kanunlarda yer alan prim teşviki, destek ve
indirimlerinden yararlanır.
Vakıflar tarafından kurulan
yükseköğretim kurumları ve okul aile birlikleri, ek 17 nci maddenin
ikinci fıkrası hükmü saklı kalmak kaydıyla, bu maddenin
yürürlük tarihinden önceki dönemlere ilişkin olmak üzere ilgili kanunlarla
sağlanan prim teşvik, destek ve indirimlerinden geriye yönelik olarak
yararlanamaz ve yararlanılmış olan söz konusu teşvik,
destek ve indirimler değiştirilemez.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esaslar Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Kültür ve Turizm
Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Hazine
Müsteşarlığı ve Türkiye İş Kurumunun
görüşleri alınarak Kurumca belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Sayın Tanal, buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
29.- İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın,
Düzcenin Hecinler köyündeki çöp sorununa ilişkin açıklaması
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Değerli Bakanım, sizi çok seviyorum. Ancak
siz Düzceyle ilgili Düzcede Hecinlerin o çöp deposuna çöpler dökülmeyecek.
Belediye Başkanının sözü değil benim sözüm geçerlidir.
dediniz ve ben de inşallah ben size karşı mahcup olmak isterim
dedim. Ancak maalesef şu anda geldiğimiz nokta, Hecinlere yine o çöp
dökülüyor ve Hecinlerin o çöpü bitmediği gibi bir de oradaki bir köye
hayvan barınağı yapılıyor, o köylüler de
rahatsız. Ya, Allah rızası için, bu Düzceye huzur, mutluluk
getireceğimize Düzcelileri gittikçe rahatsız ediyoruz. Sizin sözünüz
geçerli, ben size inandım. E, niye Hecinlerlilere verdiğiniz bu sözü
yerine getiremiyorsunuz? Sizden istirham ediyorum, Hecinlerlilere
verdiğiniz o sözün arkasında durmanızı istiyor, selam ve
saygılarımı iletiyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) - Cevap verebilir miyim?
BAŞKAN Sayın Bakan, size de bir
kısa söz vereyim.
Buyurun.
30.- Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Faruk
Özlünün, İstanbul Milletvekili Mahmut Tanalın
yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine
ilişkin açıklaması
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Şimdi, Sayın Tanal, bunu daha önce
konuştuk, Hecinlere çöp dökülmeyeceğini söylemiştim, şu
anda da oraya çöp dökülmüyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Dökülmeyecek mi
artık?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Size gelen bilgiler yanlış, Hecinlere
çöp dökülmüyor, Hecinlere çöp dökülmeyecek, sözümün arkasındayım.
BAŞKAN Eyvallah.
Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Vallahi ben de
alkışlıyorum dökülmeyecekse, alkışlıyorum, çok
net söylüyorum.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Çöp konusunda bir çalışma yapıyoruz,
şartname hazırlıyoruz, inşallah gelecek ay ihaleye
çıkacağız fakat çöp değil, biz bir fabrika
kuracağız. Bir fabrika kuracağız, bu fabrikada çöpten
enerji ve gübre elde edeceğiz. Dolayısıyla, vahşi depolama
veya düzenli depolama yapmayacağız; bir fabrika kuracağız
ve bu fabrikadan gübre, organik gübre ve enerji elde edeceğiz.
Diğer taraftan, bu hayvan
barınağı konusu... Bakın, biz bir hayvan
barınağı yapmıyoruz, bir doğal yaşam alanı
oluşturuyoruz. Düzcedeki başıboş hayvanlar için bir
doğal yaşam alanı oluşturuyoruz, bunu Orman
Bakanlığıyla beraber yapıyoruz. Dolayısıyla,
hayvanların hapsedildiği klasik bir barınak değil, bir
doğal yaşam alanı. Yaklaşık 16 dönümlük bir arazide
olacak, yer seçimi konusunda da epey çalışma yaptık. Burası
Orman Bakanlığının yeridir, köylülere ait değildir,
köylülerden de en az 2 kilometre uzak bir mesafededir. Dolayısıyla,
burası Avrupa Birliği standartlarında, son derece medeni, Türkiyeye
yakışır, Düzceye yakışır, hayvanlar için bir
sosyal yaşam alanı olacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen
Bitirelim.
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Bitireceğim.
Burada sokak hayvanlarını
toplayacağız, bunların sağlık
bakımlarını yapacağız, gerekiyorsa
kısırlaştıracağız; bunları geçici bir süre
burada muhafaza edeceğiz, hayvansever dernekleriyle bunların
sahiplendirilmesi için çalışacağız.
Son derece medeni bir yerdir. Endişe etmeyin.
BAŞKAN Çok teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı (1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN Sayın Bekaroğlu, sizi biraz
beklettik ama
Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Mehmet
Bekaroğlu konuşacaktır.
Sayın Bekaroğlu, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
MEHMET BEKAROĞLU (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; görüşülmekte olan 533
sıra sayılı Kanun Tasarısının 71inci maddesi
üzerine verdiğimiz önerge hakkında konuşacağım.
Bu maddeyle vakıf üniversiteleri ve SGKnin
iş yapmış olduğu kurumlara birtakım
ayrıcalıklar getiriliyor. Değerli arkadaşlarım,
biliyorsunuz, herkes biliyor ve görmezden geliyor, aslında devlet üniversitelerinin
tıp fakültesi hastaneleri çökmekte ve bu konuyla ilgili hiç kimse
parmağını oynatmamaktadır.
Değerli arkadaşlarım, bütünüyle, bu
kanun tasarısı ve bundan önce çıkan torba -daha evvel de ifade
etmiştim- işte ekonomi kötü gidiyor diye panik şeklinde,
düzeltmeye yönelik yapılan çalışmalar ama bütün bu çalışmalar
ilerledikçe hiçbir şey düzelmiyor, her şey daha da
karışıyor ve ekonomi, dolayısıyla Türkiye yönetilmez
hâle geliyor.
Bakın, geçmiş dönemde işler iyi
giderken sürekli olarak ekonominin o temel rakamları üzerinde
konuşurdunuz ve övünürdünüz; işte kalkardınız Enflasyon
böyle, kurlar böyle sınırlanmış vaziyette. Büyüme böyle
Şimdi sadece bir büyüme rakamı üzerinde konuşuyor Sayın
Cumhurbaşkanı ve diğer Hükûmet sözcüleri, o da 2017 üçüncü
çeyrek; 11,1. Peki, ben şimdi size soruyorum değerli arkadaşlarım:
Faiz kaç Türkiyede? Hani Cumhurbaşkanı sürekli diyor ya Faizi
indirin. filan
Faiz kaç Türkiyede, bilen var mı? Gerçekten biliyor
musunuz? Hadi enflasyon rakamları açıklanıyor filan ama
işte hedeflenenler ile şimdiki durum ne? İşsizlik ne? Daha
geçtiğimiz günlerde açıklandı, 2 puan düşmüş, nerede
düşmüş? Genç işsizlerde. Bakıyoruz, kimler;
çırakları, kursiyerleri filan iş sahibi
saymışsınız.
Değerli arkadaşlarım, siz artık
gerçekten hile yapmaya, arkadan dolanmaya da başladınız. Gidin
bakın, Merkez Bankasının sitelerine girin, faiz rakamlarına
bakın; gecelik faiz oranları, marjinal fonlama yüzde 9,25; Merkez
Bankası borçlanma faizi yüzde 7,25; bir hafta vadeli repo ihale faizi
yüzde 8. Dün borçlanma yaptı hazinemiz, kaç lira borçlandı, biliyor
musunuz? 1,5 milyar TLnin üzerinde borçlandı. Kaç lirayla sattı?
Yüzde 14le değerli arkadaşlarım. Yani gerçekten,
yazılanlar ile olanlar aynı şeyler değil.
Bakın, sürekli olarak bahane üretiyorsunuz,
hâlâ Türkiyeyi uçurduğunuzu söylüyorsunuz. Size, geçmişe yönelik
birtakım rakamları söyleyeyim, hani, iyi olduğunuz dönemlere
yönelik: Bakın, on altı senedir Hükûmetsiniz. Bu süre içinde,
Türkiye'nin toplam ihracatı 1 trilyon 777 milyar, ithalat ise 2 trilyon
754 milyar değerli arkadaşlarım; geçen süre içinde verilen
dış ticaret açığımız 976 milyar 746 milyon dolar
değerli arkadaşlarım, büyük bir rakam.
Şimdi Dış
açığımız enerjiden kaynaklanıyor. diyorsunuz.
Enerjiyle ilgili ödediğimiz rakamlar da belli. 2003 ile 2018 arasında
enerjiye ödediğimiz toplam fatura 557 milyar dolar ama net olarak,
dışarıya sattığımız enerjiyi de
çıkardığımızda enerji ürünlerine 488 milyar
ödediğimizi görüyoruz. Yine dünya kadar açık söz konusu değerli
arkadaşlarım. Niye bunlar oluyor?
Geçtiğimiz ayda yine ihracat ve ithalat rakamları
açıklandı. Türkiye İstatistik Kurumu ocak ayında
dış ticaret açığını yüzde 108 olarak
açıkladı değerli arkadaşlarım. Özellikle Hükûmet
medyasında rakamlar, verilen haberler şöyle çıktı:
İhracatta rekor. İthalattan hiç söz edilmedi. Hâlbuki ihracat yüzde
10, ithalat yüzde 38 artmıştı. Türkiye'nin temel problemi bu ve
siz, problemi çözmek şöyle dursun, tam tersi bir şekilde sürekli
olarak tozu toprağı, pisliği halının altına
süpürmekle meşgulsünüz. Bunu yapabilirsiniz, bizi ilgilendirmez falan
diyebiliriz ama Türkiye hızlı bir şekilde duvara çarpıyor,
yokuş aşağı gidiyor, ekonomi de hızlı bir
şekilde duvara çarpıyor, bu basit rakamlar bunu açık bir
şekilde gösteriyor.
Değerli arkadaşlarım, ihracatın
ithalatı karşılama oranı giderek düşüyor, yüzde 70lerden
yüzde 66ya düştü 2017de. Bu, sürdürülebilir bir şey değil.
Gerçekten, aklınızı başınıza alın ve
Türkiyeyi bu duvara çarpmaktan kurtaracak tedbirleri alın, burada milleti
oyalamayın, birtakım lobilere hizmet etmeyin, millete hizmet edin.
Hani, sürekli millîyiz yerliyiz diyorsunuz ya, millete hizmet edin. Bu
rakamlar, sadece faiz ödediğinizi gösteriyor diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
71inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
72nci madde üzerinde iki önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 72nci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Müslüm
Doğan
Adana Adıyaman İzmir
Erol
Dora Mahmut
Celadet Gaydalı Erdal
Ataş
Mardin Bitlis İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan düzenleme 71inci maddeye paralel bir
düzenlemedir. 5510 sayılı Kanunda başka değişiklik
yapılmaktadır. Mevcut durumda, işverenler düzenli prim
ödediklerinde yüzde 5 oranında destek alıyorlardı fakat bu
sınırlı bir uygulamaydı. Şimdi, maddede yer alan
yerlerde de uygulanarak desteğin kapsamı genişletilmektedir.
Ancak düzenlemenin geriye yürütülüyor olması, geçmişte var olmayan
bir teşvikten kapsama alınan kurumların/birliklerin yararlandırıldığı
ve düzenlemeyle yasal hâle getirildiği düşünüldüğünde
kanunların geriye yürüyemeyeceği ilkesinin ihlal edildiği
görülmektedir. Bu yönüyle, maddenin tasarı metninden
çıkarılmasını öngörmekteyiz.
BAŞKAN Meral Danış Beştaş
ve arkadaşlarının önergesini oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 72nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Bülent
Kuşoğlu Bülent
Yener Bektaşoğlu
İzmir Ankara Giresun
Süleyman
Sencer Ayata Yakup
Akkaya Kadim
Durmaz
İstanbul İstanbul Tokat
Ünal
Demirtaş
Zonguldak
MADDE 72- 5510 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde ilave edilmiştir.
"EK MADDE 17- Bu Kanun veya diğer
kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden
yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı
ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış
olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay
içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru
tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere,
yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve
indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan
prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki,
destek ve indirimi ile değiştirilebilir.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları
sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla
sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış
işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce
yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin
değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler
tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden
aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması
halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve
indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan
prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek
ve indirimi ile değiştirilebilir.
Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında
talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük
tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden
aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise,
talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas
alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç
yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin ondört
ve onaltıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim
ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca
yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki
prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir.
Ancak, üç yıl sonunda ilgili kanunları gereği
yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi
gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu
bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade
yapılır.
Görülmekte olan davalarda ayrıca bir
başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan
idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte
hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir.
Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış
davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer
olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare
üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine
hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar
hakkında Sosyal Güvenlik Kurumunca kanun yollarına başvurulmaz
ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun
yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esaslar Maliye Bakanlığı, Hazine
Müsteşarlığı ve Türkiye İş Kurumunun
görüşleri alınarak Kurumca belirlenir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde Zonguldak Milletvekili
Ünal Demirtaş konuşacak.
Önergeleri ibare değişikliği
şeklinde yapsanız
Aslında bayağı bir uzun oluyor
böyle aynısını yeniden yazmak.
Buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
ÜNAL DEMİRTAŞ (Zonguldak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben 72nci madde üzerinde değil
de maden şehidi yakınlarının sabırsızlıkla
beklediği 73üncü madde üzerine söz aldım. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, yer altı taş
kömürü madenciliği dünyanın en ağır, en tehlikeli ve en riskli
iş koludur. Bu sebeple de en fazla iş kazasının, toplu
ölümlerin ve büyük trajedilerin yaşandığı bir iş
koludur. Taş kömürü üretimiyle Zonguldak yıllarca ülke ağır
sanayisini sırtında taşırken Zonguldak halkı da
ağır bedeller ödemiştir. Zonguldakta bugüne kadar birçok büyük
maden kazası ve büyük trajediler yaşanmıştır. Tabii bu
maden kazaları meydana geldikten sonra aileler bir sosyal travmayla da
karşı karşıya kalmışlar ve çok büyük mağduriyetler
de yaşanmıştır.
Değerli milletvekilleri, Soma kazasından
sonra yaşamını yitirenlerin yakınlarına önemli haklar
verilmişti, bu haklardan biri de kazada yaşamını
yitirenlerin eş, çocuk veya kardeşlerinden birisine kamuda istihdam
olanağı hakkı verilmesidir. Biz elbette ki son derece insani ve
son derece vicdani olan bu hakkın verilmesinin çok doğru bir
düzenleme olduğunu düşünüyoruz. Aslında özü itibarıyla
bugün getirilmek istenen 73üncü maddedeki düzenleme de doğru bir
düzenlemedir. Biz bunun da karşısında değiliz. Elbette bir
sosyal yara hâline gelmiş olan maden kazaları sonrası ailelerin
yaşamış olduğu mağduriyetlerin ve travmaların bu
şekilde giderilmesi gerekir. Ancak bu düzenleme her ne kadar yerinde olsa
da eksik bir düzenlemedir.
Değerli milletvekilleri, bundan iki ay önce
Sayın Başbakan Binali Yıldırım Zonguldaka geldi ve
bir müjde verdi. Ne dedi Sayın Başbakan Zonguldakta? Dedi ki:
Somadaki madencileri şehit olarak düzenledik, yakınlarına
bazı haklar verdik. Bu haklardan Zonguldak yararlanamamıştı,
şimdi bunu düzeltiyoruz. Zonguldak kömür işletmesinde vefat eden
kardeşlerimize de şehitlik mertebesini veriyoruz, onların birer
yakınını da kamuda işe alıyoruz. Başbakanın
konuşmasında bir süre sınırlandırması var mı
değerli arkadaşlarım? Yok. Orta düzeyde akli melekeye sahip bir
vatandaşın anlayacağı şekilde
baktığımızda da süre sınırlandırması
var mı? Yok, çok açık ve net. Peki, Plan ve Bütçe Komisyonunda
getirdiğiniz düzenlemede süre sınırlandırması var
mı? Maalesef var. Tasarıda, 10 Haziran 2003ten önce yaşanan
kazalarda yaşamını yitirenlerin yakınları bu haklardan
yararlanamıyor.
Geçmişten bir iki örnek vermek istiyorum
değerli arkadaşlarım: Türk maden tarihinin en trajik
olaylarının yaşandığı 1983 yılında
Armutçukta 103 madencimiz, 1990da Yeni Çeltekte 68, 1992 yılında
Kozluda 263, 1995te de Sorgunda 37 madencimiz yaşamını
yitirdi. İşte bu trajik kazalarda yaşamını
yitirenlerin aileleri bu haklardan yararlanamıyor, yaklaşık 800
aile mağdur durumda olacak. Dolayısıyla süre
sınırlandırması olması yani 2003 yılından
daha geriye götürülmemesiyle birlikte, bir mağduriyet giderilmeye
çalışılırken yeni mağduriyetler ortaya
çıkıyor. Anayasanın 10uncu maddesinde belirtilen eşitlik
ilkesinin de açıkça ihlal edildiği ortadadır. Oysa burada
mağduriyet giderilecekse bir süre sınırlandırması
olmaması gerekir. Madem bizim devletimiz büyük bir devlettir diyoruz,
madem bütün mağdurların yaralarını sarabilecek güçte olan
bir devlettir diyoruz, o hâlde bu madde süre
sınırlandırması olmaksızın düzenlenmelidir.
Değerli milletvekilleri, biz Cumhuriyet Halk
Partisi olarak Komisyonda bir önerge verdik, dedik ki: Bu haklardan süre
sınırlandırması olmaksızın tüm maden
şehitlerinin yakınları yararlansın. Bunun üzerine
Komisyona ara verildi ve sonrasında Komisyon Başkanımız
Sayın Süreyya Sadi Bilgiç, konunun muhataplarıyla
görüşüldüğünü ve süre
sınırlandırılmasını da kastederek durumun Genel
Kurulda düzeltileceğini söyledi.
Değerli milletvekilleri, şimdi, bugün,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz Sayın Başbakan Binali
Yıldırımdan bu sözünü tutmasını bekliyoruz ve sadece
biz değil, 800 madencinin eşleri, çocukları, kardeşleri
yani dullar, yani yetimler de aynı sözün tutulmasını bekliyor ve
tüm Zonguldak bu sözlerin tutulmasını bekliyor.
Gazi Mustafa Kemal Atatürkün dediği gibi
Cumhuriyet, bilhassa kimsesizlerin kimsesidir. Bu mağdurlara, bu
yetimlere, bu kimsesizlere ayrım yapılmaksızın sahip
çıkalım, önergeyi kabul edelim.
Saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
72nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
73üncü madde üzerinde üç önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 73üncü maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Erol
Dora
Adana Adıyaman Mardin
Erdal
Ataş Müslüm
Doğan Mahmut
Celadet Gaydalı
İstanbul
İzmir Bitlis
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Filiz Kerestecioğlu konuşacaktır.
Buyurun Sayın Kerestecioğlu. (HDP
sıralarından alkışlar)
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 5510
sayılı Yasaya yapılan eklemeyle, kömür ve linyit madenlerinde
meydana gelen iş kazalarında -iş cinayetlerinde aslında-
ölen sigortalının eşi, çocuğu yoksa kardeşlerinden
birisinin kamu kurumlarında istihdam edilmesi amaçlanıyor.
Bu ülkenin gerçek sahipleri işçiler,
çalışanlar, madenciler. Yaşamını yitirmiş
madenciler, bunların yakınlarının istihdam edilmesi, evet,
olumlu ancak bunun belirli bir tarih aralığına
sıkıştırılması aynı zamanda yeni bir
haksızlığı beraberinde getiriyor. 2003 öncesinde
yaşamını yitiren madencilerimizin yakınları neden bu
düzenlemenin dışında tutuluyor? 7 Mart 1983 tarihinde
Zonguldakın Armutçuk beldesindeki taş kömürü ocağında
meydana gelen grizu patlamasında yaşamını yitiren 103
işçinin yakınları neden kapsam dışında tutuluyor?
Yine, 7 Şubat 1990 tarihinde Amasyada grizu patlamasında 65
işçi, 3 Mart 1992 tarihinde Zonguldakın Kozlu ilçesindeki taş
kömürü ocağında meydana gelen zincirleme patlamalarda 263 madenci, 26
Mart 1995 tarihinde Yozgatın Sorgun ilçesinde kömür ocağında
grizu patlaması sebebiyle meydana gelen kazada 38 madencimiz
yaşamını yitirmiştir. Yine, 2014 yılı içerisinde
ve sonrasında yaşanan maden kazalarında
yaşamlarını yitiren madencilerimiz bulunmaktadır.
Bu düzenlemenin hakkaniyet ilkelerine göre
kapsamı genişletilerek yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Gerçek
olan şudur ki ülkemizde maalesef iş sağlığı ve
güvenliği kültürü yok denecek kadar azdır. Maden
kazalarının özellikle sebeplerine eğilerek irdelenmesi, dünyada
maden kazalarını önlemek adına kullanılan benzer temel
çözüm yaklaşımlarının araştırılması ve
modern önlemlerin hayata geçirilmesi, mevcut şartların bir an önce
iyileştirilmesi gerekmektedir.
Madenlerde yaşanan ölümlü kazaların
önlenmesi ve gerekli çözümlerin değerlendirilmesinde öncelikli olan, kaza
istatistik ve raporlandırma çalışmalarının da düzenli
olarak yapılmasıdır. Kazaların sebepleri ne kadar
doğru ve kapsamlı değerlendirilirse önlemler ve çözüm de o kadar
etkili ve yerinde olacaktır. Ancak ne yazık ki ülkemizde yaşanan
maden kazalarının hep üstü kapatılmak istenmektedir. Türkiyede
madencilik endüstrisi içinde meydana gelen toplam ölümlü iş kazası ve
ölüm sayısı birçok farklı yüksek riskli iş kolundan
katbekat daha da fazladır. Dünyada meydana gelen ölümlü maden
kazalarının sayısı ve bilançosuyla
kıyaslandığında, ülkemiz açık arayla ilk
sıralarda yer almaktadır.
Bakın, Soma davası hâlâ devam ediyor,
yakında yine duruşması olacak. 301 işçinin her birinin
ismini ve ölüm yerini ezbere bilen, iddianamenin ve bilirkişi
raporlarının detaylarına hâkim olan, keşfe katılan,
madeni gören, sanıkların sorgusunu yapan, tanıkları
dinleyen mahkeme başkanı ve üye hâkimin görev yerinin
değiştirilmesiyle de görüyoruz ki gereken dersler ne yazık ki
çıkarılmıyor ve yine bu olayın üstü kapatılmak
isteniyor.
Diğer bir konu da maden ocakları nedeniyle
yok olan tarım alanları. Birçok verimli tarım arazisi madenlere
verilen ruhsatlar nedeniyle artık işlemez hâle gelmiştir.
Aslında insanlar geçimlerini tarımdan, hayvancılıktan
sağlamak istemektedirler ve bunu yapanların önleri kesilmekte,
madenler uğruna yok edilmektedir. Buralarda, madenlerde, tarımda, hayvancılıkta
çalışamayan, bu alanları yok edilmiş olan insanlar
çalışmak zorunda kalmaktadırlar ve sonuç da zaten onları
bekleyen ölümdür. Madencileri ve yakınlarını düşünüyorsak
işi önceleyen, üretim dışında hiçbir şey
düşünmeyen, gerekli önlemleri almayan patronlar için değil, işçi
ve işçi sağlığını önceleyen politikalar üzerinde
çalışmalıyız. Ayrıca, önemli olan sadece madenler
değil, bütün iş alanlarında güvenceli iş koşullarını
yaratmaktır. Çünkü iktidarınız döneminde her güne ortalama 5
iş cinayeti gerçekleşmiş ve genel toplamda 20 bin iş
cinayeti yaşanmıştır. Bu tablo korkunç bir tablodur
arkadaşlar. Bu madde değişmelidir.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 73üncü maddesiyle değiştirilmesi
öngörülen 5510 sayılı Kanunun geçici 66ncı maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Zekeriya
Temizel Bülent
Kuşoğlu Özkan
Yalım
İzmir Ankara Uşak
Hüseyin
Çamak Muhammet
Rıza Yalçınkaya Şerafettin
Turpcu
Mersin Bartın Zonguldak
EK MADDE -16
Maden ocaklarının yeraltı
işlerinde meydana gelen iş kazası sonucunda ölen sigortalının;
Kuruma olan her türlü borçları terkin edilir ve hak sahiplerine 32 nci
maddenin ikinci fıkrasının (a) bendinde öngörülen şartlar
aranmaksızın bu Kanun hükümlerine göre aylık bağlanır.
Bu Kanunda öngörülen primlerin eksik olan kısmı Maliye
Bakanlığınca Kuruma ödenir.
Ölen sigortalının anne ve babasına
gelir ve aylık bağlanmasında, 34 üncü maddenin birinci
fıkrasının (d) bendinde belirtilen her türlü kazanç ve irattan
elde etmiş olduğu gelirinin asgari ücretin net tutarından daha
az olması ve diğer çocuklarından hak kazanılan gelir ve
aylıklar hariç olmak üzere gelir ve/veya aylık
bağlanmamış olması şartları aranmaz.
Birinci fıkrada belirtilen nedenlerden
dolayı ölen sigortalının eş ve reşit olan
çocuklarından birisi, eğer eşi yoksa çocuklarından ikisi
hakkında 3713 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesindeki istihdama
ilişkin hükümler ayrıca uygulanır. Ölen sigortalının
reşit olmayan çocuklarının bu hakkı reşit
olmalarını takip eden 10 yıl boyunca saklıdır.
Ölen sigortalının eşi ve çocuğu
yoksa kardeşlerinden birisi olmak üzere toplam bir kişi hakkında
3713 sayılı Kanunun ek 1 inci maddesindeki istihdama ilişkin
hükümler ayrıca uygulanır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esaslar Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Aile ve
Sosyal Politikalar Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve
Hazine Müsteşarlığınca müştereken tespit edilir.
Bu maddenin yürürlüğe girmesinden önce maden ocaklarının
yeraltı işletmelerinde meydana gelen iş kazası sonucunda
ölen sigortalılar hakkında da bu madde hükümleri uygulanır.
Hak sahiplerinin Kurum İl Müdürlüklerine
yazılı başvurularını izleyen 90 gün içinde
başvuruları sonuçlandırılır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ EJDER AÇIKKAPI
(Elâzığ) Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önergeden önce Sayın Temizel,
sizin bir söz talebiniz var.
Sayın Turpcu, bir saniyenizi alayım.
Sayın Temizel, size 60a göre söz veriyorum.
Buyurun.
V.- AÇIKLAMALAR (Devam)
31.- İzmir Milletvekili Zekeriya Temizelin, 533
sıra sayılı Kanun Tasarısının 73üncü maddesinin
eşitlik ve adalet ilkelerine aykırı bir düzenleme olduğuna
ilişkin açıklaması
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Aslında önerge üzerinde
arkadaşımız ayrıntılı bilgi verecek ama ben son
bir umutla Sayın Genel Kurula sadece kısa bir bilgi sunmak istiyorum,
o nedenle 60ıncı madde uyarınca söz istedik.
Genel Kurul olarak eşitlik ve adalet ilkelerine
aykırı bir yasa düzenlemesini daha yapmak üzereyiz, önümüze gelen
olay o. Bir örnek veriyorum: 3 genç bir araya gelmişler, Meclisin önünde
konuşuyorlar. Birincisi diyor ki: 27 yaşındayım. Babam,
1992de Kozluda grizu patlamasında öldü, o zaman ben 1
yaşındaydım. İkinci genç diyor ki: 27
yaşındayım. Babam, 2014te Soma maden kazasında öldü, ben
23 yaşındaydım. Üçüncü diyor ki: 27 yaşındayım.
Babam, Zonguldak Karadonda maden kazasında öldüğü zaman 26
yaşındaydım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN Tamamlayın lütfen.
Buyurun.
ZEKERİYA TEMİZEL (İzmir)
Teşekkür ederim.
Üçünün de babası, maden kazasında ölüyor.
Yaptığımız bu yasaya göre, babası öldüğü zaman 1
yaşında olan delikanlı bu haktan yararlanamıyor, yani maden
kazasında babasını ve yakınını kaybedenlere
sağlanan istihdam olanağı o çocuk için geçerli değil,
uygulanmayacak; 27 yaşında olan ve babası Somada öldüğü
zaman 23 yaşında olan genç bundan yararlanacak; Zonguldak Karadonda
daha bir sene bile olmamış babası öleli, o kişi de bundan
yararlanamayacak.
Şimdi, arkadaşlar,
yaptığımız olay hakkaniyetli mi, adaletli mi, doğru
mu? Burada elimizi kaldırdığımız zaman bu olanak
bitmiş olacak. Eğer Türkiye Cumhuriyeti devleti bu kadarcık bir
adaletsizlik sorununu çözemeyecek kadar acizse sözlerimin hepsini geri
alıyorum. (CHP sıralarından alkışlar) Ama bu
olayın Mecliste değerlendirileceği umuduyla bunu hepinizin
bilgilerine sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan
BAŞKAN Sayın Özkoç, buyurun.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan,
kayıtlara geçmesi için söylüyorum.
67nci maddede çok güzel bir uzlaşı
sağladık ve doğru bir şey yaptık iktidar muhalefet
beraber. Önceki dönem Sayın Bakanımız, Komisyon
Başkanımız bu konuda Komisyonla ilgili de bir uzlaşı
sağlanacağını, Genel Kurulda
sağlanacağını konuşmuşlar ve
uzlaşmışlar. Gerçekten burada bir hakkaniyetsizlik var. Burada
çocuklarımızın tamamını koruma altına alacak,
onların hakkını ve hukukunu teslim edecek ortak bir önergeyle
bunu halletmeyi bir kez daha rica ediyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
VIII.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) Kanun Tasarı ve Teklifleri (Devam)
1.- Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı (1/914) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 533) (Devam)
BAŞKAN- Önerge üzerinde Zonguldak Milletvekili
Şerafettin Turpcu konuşacak.
Buyurun Sayın Turpcu. (CHP
sıralarından alkışlar)
ŞERAFETTİN TURPCU (Zonguldak) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 73üncü maddesi üzerine söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, CHP olarak Plan ve
Bütçe Komisyonuna sunduğumuz değişiklik önergesi, zaman
sınırlandırmasını kaldırarak Soma faciası
sonrası hayatını kaybeden madencilerimizin ailelerine
tanınan hakların genişletilmiş hâliyle tüm madenci ailelerine
tanınması, hayatını kaybeden emekçilerin SGKye olan tüm
borçlarının silinmesi, hak sahiplerine aylık
bağlanması ve istihdam haklarını içermekte; reşit
olmayan çocuklarının ise haklarının saklı
tutulmasını amaçlamaktaydı. Komisyon Başkanı ve Sayın
Maliye Bakanı tarafından da makul bulunan bu önergenin son
şeklinin Genel Kurulda verilmesi konusunda parti grupları da
mutabık kalmıştı. Ama AKP, söz verdiği hâlde bu
değişikliği yapmamaya ve hatada ısrar etmeye devam ediyor.
Bu, AKPnin kanun yapma anlayışının sorunları
çözmekten ne kadar uzak olduğunun da bir göstergesidir.
Ne yazık ki TBMMde AKPnin
dışındaki partilerin verdiği önergelerin hepsi
içeriğinin ne olduğuna bakılmaksızın reddediliyor.
Maden şehidi aileleri için verdiğim kanun teklifinin gündeme
alınmasının diğer muhalefet partilerinin de desteğine
rağmen AKPnin oylarıyla 12 Temmuz 2016 tarihinde reddedildiğini
hatırlatmak isterim.
Değerli milletvekilleri, maden şehidi
aileleriyle ilgili bir değişiklik söz konusu. Hani ramazan
ayında onlarla iftar yapılan, yeni yıla onlarla girilen ama
göçük altında can verince ölü bedenine dahi ulaşılamayan
madenciler ve kaderine terk edilen maden şehidi aileleriyle ilgili bir
düzenleme. Yaşanan her facia sonrası Kendimiz
çalışıyoruz, kendimiz ölüyoruz, ölülerimizi kendimiz
kurtarıyoruz. diyen, Aşağıda ölüm var, yukarıda
açlık; aşağıdaki ölüm olasılık, yukarıdaki
açlık kesin. diyen madencilerle ilgili bir düzenleme yapıyoruz.
Sizce böyle bir düzenleme çalakalem yazılabilir mi? Yazılması
vicdanlara sığar mı?
Sayın milletvekilleri, sadece kendinizi bir an
olsun madenci ailelerimizin yerine koymanızı rica ediyorum.
Yüreğinize öyle bir ateş düşüyor ki şimdiye kadar
yaşamadığınız tarifsiz bir acı. Benim dedem ve
babam madenciydi. Maden göçüğünde madencilerin çıkarılışına
şahit olmuş birisiyim. O anı kelimelerle size anlatmam mümkün
değil. Biliyor musunuz, 5 binden fazla maden şehidi vermiş
Zonguldakta binlerce çocuk yetim kaldı, analar, babalar evlat
acısıyla sınandı. Kiminin oğlu, kiminin eşi,
kiminin babası, kiminin komşusu, kiminin de mesai arkadaşı
hâlâ madenden çıkamadı. Siyaset, bu insanların bile sorununu
çözerken partizanca bakıyorsa siyaset, bu ülkede neyi çözecek?
Zonguldakta ve ülkemizin her yerinde binlerce insanın ölümüne sadece
üzülüp susmak, madencilere yaşanan acı olaylardan sonra
yapılacak en kötü şeydir.
Sayın milletvekilleri, düzenleme, maden
şehidi ailelerine verilecek hakları 2003 ila 2014
yıllarıyla sınırlandırıyor. AKP yine çok
adaletsiz davranıyor. 2003ten önce veya sonra ölenlerin günahı ne?
AKPnin sayın milletvekilleri, birinizin dahi içine siniyor mu bu
düzenleme, böyle adaletsizlik olur mu? Maden kazası olduğunda
soruşturma dahi yapılmadan Böyle şeyler olur. deyip 1800lü
yıllardan örnekler verirken kendi ülkenizde çok daha yakın tarihte
olmuş kazaları neden ve nasıl görmezden gelmeye
çalışıyorsunuz? 3 Mart 1992 Kozluda 263, 7 Mart 1983
Armutçukta 103 maden şehidi verdiğimiz felaketler, burada tek tek
sayamayacağımız pek çok facia bu ülkede gerçekleşmedi mi?
Komisyonda Bu maddeyi yeniden düzenleyeceğiz. diyerek bu faciaların
yıl dönümleri nedeniyle olası protestoları mı
engellemiş oluyorsunuz?
İnsanlığın öldüğü,
vicdanların sustuğu bir ülke olamayız. 149 milyar dolar
dışarıdakilere, 689 milyar lira içeridekilere faiz öderken maden
şehidi ailelerine haklarını vermeyi çok gördünüz. Bu ülkeye
vergi ödememek için vergi cennetlerinden Man Adalarında 1 sterlin
sermayeyle kurulan şirketlere nereden temin edildiği belli olmayan
milyon dolarlar aktarılırken pek bir marifetli, senede 4 milyar dolar
ithal taş kömürüne parayı ödeyecek kadar gayrimillî, savurgan ama
maden emekçisine gelince cimrisiniz.
Bizim araştırmalarımıza göre, bu
düzenlemeden faydalanacak 500 civarında aile var. Plan ve Bütçe Komisyonu
toplantısında maden şehitleriyle ilgili yapılacak
düzenlemenin sadece 2003-2014 yılları arasında
hayatını kaybetmiş olanlarla
sınırlandırılması, Sayın Komisyon
Başkanı ve Sayın Bakan tarafından haksız bulundu ve
ortaklaşa önergeyle bunun düzeltileceği söylendi, o söz
tutulmadı. Bu haksızlığı Mecliste tüm
milletvekillerinin vicdanına sunuyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Bu arada bugün büyük şair Âşık
Veyseli ölüm yıl dönümünde anıyorum, Nevruz Bayramını da
kutluyorum.
Saygı ve sevgilerimle. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Sayın Başkan, karar yeter sayısı
istiyoruz.
BAŞKAN - Karar yeter sayısı
arayacağım.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Bu maddeyi asla kabul etmiyoruz.
BAŞKAN Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Karar yeter sayısı
yoktur.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma saati: 18.38
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.49
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Sema KIRCI (Balıkesir), Mehmet
Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
75inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 73üncü maddesi üzerinde, Zonguldak Milletvekili
Şerafettin Turpcu ve arkadaşlarının önergesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısı arayacağım.
Elektronik oylama cihazıyla oylamayı
gerçekleştireceğim.
Üç dakika süre veriyorum ve işlemi
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN Karar yeter sayısı
vardır, önerge kabul edilmemiştir.
533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Şimdi 73üncü madde üzerindeki son önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 73üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İlknur
İnceöz Aydın
Ünal Mehmet
Doğan Kubat
Aksaray Ankara İstanbul
Ali
Cumhur Taşkın Halil
Eldemir Özcan
Ulupınar
Mersin Bilecik Zonguldak
MADDE 73- 5510 sayılı Kanunun geçici 66
ncı maddesinin beşinci fıkrası aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
"Birinci fıkrada belirtilen nedenlerden
dolayı ölen sigortalının eş ve çocuklarından birisi,
eşi ve çocuğu yoksa kardeşlerinden birisi olmak üzere toplam bir
kişi, ilgili mevzuatta aranan şartlara tabi olmaksızın kamu
kurum ve kuruluşlarının sürekli işçi kadrolarında
istihdam edilir. İstihdam edilecek kişilerin Devlet Personel
Başkanlığınca atama teklifi yapılır ve işçi
kadrosu bulunmaması halinde atama teklifi yapılması ile birlikte
ilgili kurum ve kuruluşta sürekli işçi kadrosu ihdas, tahsis ve vize
edilmiş sayılır. Bu fıkraya göre istihdam hakkından
yararlanacak kişilerin tespiti, bu kişilerde aranacak şartlar ve
istihdama ilişkin diğer hususlar ile bu maddenin uygulanmasına
ilişkin usul ve esaslar Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Devlet Personel
Başkanlığı ve Hazine Müsteşarlığınca
müştereken tespit edilir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HURŞİT YILDIRIM (İstanbul) Takdire bırakıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ
BAKANI FARUK ÖZLÜ (Düzce) Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklik teklifi ile 5510
sayılı Kanunun geçici 66 ncı maddesi kapsamında kömür ve
linyit madenlerinin yer altı işlerinde meydana gelen iş
kazalarında ölen sigortalıların yakınlarından birine,
kamu kurum ve kuruluşlarında ilgili mevzuatta aranan şartlara
tabi olmaksızın doğrudan sürekli işçi olarak istihdam
edilmesinin sağlanması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN Komisyonun takdire
bıraktığı, Hükûmetin katıldığı
İlknur İnceöz ve arkadaşlarının önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda 73üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
73üncü madde kabul edilmiştir.
74üncü madde üzerinde iki önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 74üncü maddesinin çerçeve metninin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Zekeriya
Temizel Mahmut
Tanal Bülent
Kuşoğlu
İzmir İstanbul Ankara
Süleyman
Sencer Ayata Yakup
Akkaya Bülent
Yener Bektaşoğlu
İstanbul İstanbul Giresun
Özkan
Yalım
Uşak
MADDE 74- 5510 sayılı Kanuna
aşağıdaki geçici madde ilave edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 74- Bu maddenin yürürlük
tarihinden önce ilgili kanunlarına göre gelir veya aylık
bağlanan hak sahibi çocuklardan 18 yaşını, lise ve dengi
öğrenim görmesi halinde 20 yaşını, yükseköğrenim
yapması halinde 25 yaşını doldurmayanların bu Kanunun
4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
sigortalı sayılmaları, ödenmekte olan gelir ve
aylıkların kesilmesini gerektirmez.
Bu maddenin yürürlük tarihinden önce
çalışmaları nedeniyle ilgili kanunlarına göre gelir veya
aylıkları kesilen ve bu Kanunun 34 üncü maddesinin birinci
fıkrasının son cümlesinde belirtilen şartları
taşıyanlardan, gelir veya aylık bağlanması için
yazılı istekte bulunanların gelir ve aylıkları, bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden aybaşından
itibaren başlatılır ve bağlanan gelir ve aylıklar için
geriye yönelik herhangi bir ödeme yapılmaz.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HURŞİT YILDIRIM (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde Uşak Milletvekili
Özkan Yalım konuşacaktır.
Buyurun Sayın Yalım. (CHP
sıralarından alkışlar)
ÖZKAN YALIM (Uşak) Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Sayın Divan, çok değerli çalışma
arkadaşlarım; bu saatte bizi izleyen bütün vatandaşlarıma
selam ve saygılarımı sunuyorum.
Sözlerime başlamadan önce, kırk beş
yıl önce kaybettiğimiz, gözleriyle değil ancak hisleriyle gören,
çok büyük usta, büyük âşık, ozan Âşık Veyseli tekrar
buradan, diğer arkadaşlarım gibi ben de anmak istiyorum.
Evet çok değerli arkadaşlar, 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 74üncü maddesiyle ilgili
söz aldım. İlk önce bu maddeyle ilgili biz de hemfikiriz, bu konuda
özellikle paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, özellikle bölgemdeki,
Uşak bölgesindeki ve de Türkiye'deki bütün işverenlere seslenmek
istiyorum. 74 numaralı maddedeki özellik şu: Türkiye'de destek alan
yaklaşık 28 civarında ilimiz var yani
çalıştırdıkları işçilerin, personelin
sigortalarıyla alakalı. Bu ne demek, 74üncü maddede ne düzenleniyor?
Eğer çalıştırdığınız işçilerin
olası bir hatayla kendi bünyenizde
çalıştırdığınız mali müşavirin,
muhasebecinin veya yeminli müşavirinizin yapmış olduğu veya
unutmuş olduğu bir hatasını, önümüzdeki üç ay, en fazla
altı ay içerisinde geri düzenleme şansına sahip
olacaksınız, onun için bütün işverenlere buradan sesleniyorum:
Mali müşavirinizle, muhasebecinizle görüşün, eğer varsa unutulan
veya yapılan bir hatayı önümüzdeki aylarda bunu mahsup edecek
şekilde bu hakları tekrar kazanabiliyorsunuz, bunu özellikle buradan
paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, çok değerli
milletvekilleri; bu konuyu geçtikten sonra, geçen hafta ve ondan önceki
yaklaşık üç haftadır, biliyorsunuz, bir buçuk iki aydır
artık Türkiye gündemi
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan itibaren
çok önemli fabrikalarımız var. Biliyorsunuz, bu fabrikalardan ilk
temeli atılan Uşak Şeker Fabrikası ve de bununla birlikte
açılan 24 tane şeker fabrikası. Bunların 14 tanesini
Sayın Cumhurbaşkanı maalesef, nisan ayında sattırmaya
başlayacak, özelleştirmeye başlayacak. Biz kendi
fabrikalarımızın, memleketteki kendi
vatandaşımızın kendi alın teriyle kurduğu
fabrikaların satılmasına kesinlikle karşıyız. Bir
tek biz karşı değiliz, vatandaş da karşı.
Özellikle buradan AK PARTİ grup başkan vekillerine de sesleniyorum,
Hükûmete de sesleniyorum, Sayın Bakana da sesleniyorum: Bakın,
gitmiş olduğumuz Uşak, Afyon, Burdur, Konya, Erzincan, Erzurum,
Kars, Ağrı, Van, Muş, Elâzığ, Tokat, Amasya, Çorum,
Malatya, Kırşehirden sonra yarın da Kastamonuya gidiyoruz.
Burada vatandaşlarımızla, sivil toplum örgütleriyle
görüşüyoruz. Sayın Bakanım, inanın hiç kimse bu
fabrikaların satılmasını istemiyor. Bu fabrikaların,
bu 14 tane fabrikanın, hatta 11ini de koyalım, 25 tane
fabrikanın tamamını satsanız bile bütçeye sadece 500 milyon
dolarlık bir gelir kaydedeceksiniz. 500 milyon dolarla inanın hiçbir
şey değişmez. Artı, diyorsunuz ki: Bu fabrikalar zarar
ediyor, bu fabrikalar zarar ettiği için satılıyor. Bu
fabrikaların zararı inanın çok komik bir rakam, bunları siz
biliyorsunuz, 28-30 milyon dolar civarında.
MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) Çoğu zarar da
etmiyor.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Zarar etmiyor
çoğu ya, çoğu zarar etmiyor.
ÖZKAN YALIM (Devamla) Bazıları zarar
ediyor, şimdi, doğruya doğru, biz de biliyoruz ancak zarar eden
fabrikalar ile diğer zarar etmeyen fabrikaların toplamında,
kümülasyona koyduğumuzda, kesinlikle bu toplamında zarar yok. Onun
için, bir kere, bu fabrikaların satılmasına
karşıyız. Artı, çalışan işçilerimiz,
çalışan işçilerimizin hakları. Bakın, bunun
yanında, geçmişte yapılan birçok satıştan dolayı
-Et ve Balık Kurumu gibi, Sümerbank gibi, bu fabrikalar, bu iş
yerleri satıldıktan sonra- inanın en fazla on iki ay, on sekiz
ay sonra bu işçiler işsiz kalıyor.
Bunun yanında, en önemli unsur çiftçilerimiz.
Çiftçilerimiz ürettikleri şeker pancarını ne yapacaklar? Bundan
sonra, kapandıktan sonra çiftçi ne yapacak? Artı, diyorsunuz ki:
Çiftçinin ürettiği şeker pancarını beş yıl
alacağız, garanti veriyoruz. Peki, ben de size buradan özellikle
sormak istiyorum Sayın Bakanım: Çiftçinin ömrü sadece beş
yıl mı? Beş yıl sonra ne yapacak bu çiftçi? Beş
yıl sonra, bu çiftçi okula göndermiş olduğu çocuğunu,
ilkokuldaki, ortaokuldaki çocuğunu üniversiteye göndermesin mi? Nasıl
yaşayacak? Onun için, kesinlikle, bu fabrikaların
satışının bir an önce durdurulmasını sizden talep
ediyoruz; artı, millet istiyor bunu. Bu millet sizden bu fabrikaların
satılmasını istemiyor, bunu özellikle paylaşıyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ÖZKAN YALIM (Devamla) Sayın
Başkanım, sizden bir dakika daha rica edeceğim; çok önemli,
lütfen, rica ediyorum.
MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) Çok önemli, bir
dakika verin.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Çok önemli, hayati bir
şey.
BAŞKAN Önergeye uzatma vermiyoruz Sayın
Yalım.
ÖZKAN YALIM (Devamla) Ama bu konu çok önemli. Bu,
milletin konusu Sayın Başkan.
BAŞKAN Peki, tamamlayın lütfen.
ÖZKAN YALIM (Devamla) Peki.
BAŞKAN Önemli konular genelde hep en sona
kalır maalesef.
Buyurun.
ÖZKAN YALIM (Devamla) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Yani, sonuç itibarıyla, Sayın
Bakanım, bu fabrikaların satılması hiç uygun değil.
Gittiğimiz 21 ilin -yarın 22 olacak- hiçbirinde ne sivil toplum
kuruluşları ne vatandaşlar bu fabrikaların satılmasını
istemiyor.
Bunun yanında, bakın, bu fabrikaları
satmayalım. Millî olmak, fabrikaları satmaktan geçmiyor. Millî olmak,
kendi ürettiğimizi başkalarına peşkeş çekmekten
geçmiyor. Millî olmak, dışarıdan saman almaktan geçmiyor. Millî
olmak, ancak, bundan tam doksan beş yıl önce, yüz üç yıl önce
savaşarak bu memleketi düşmanın elinden kurtaran Mustafa Kemal
Atatürke sahip olmaktan geçiyor, onun özellikle altını çiziyorum.
Bir taraftan -son yirmi saniyede- Van Ercişi
gezdiğimizde, Van fabrikasını gezdiğimizde -Sayın
Bakanım, özellikle size ve Van milletvekillerine göstermek istiyorum-
değerli milletvekili arkadaşlarım, Vanda bulunan hastanenin
durumunu görüyorsunuz. On bir yıldır devlet hastanesini
bitirememişsiniz ve de bu hastaneye inanın bu Meclisten kimse tedavi
olmaya gitmez. Bu hastanenin bir an önce yapılmasını talep
ediyoruz. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 74üncü maddesinde yer alan
25 yaşını doldurmayanların ibaresinin 30
yaşını doldurmayanların şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Behçet
Yıldırım Müslüm
Doğan
Adana Adıyaman İzmir
Erol
Dora Mahmut
Celadet Gaydalı Erdal
Ataş
Mardin Bitlis İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HURŞİT YILDIRIM (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklikle,
tasarının 68inci maddesinde önerdiğimiz gibi gelir veya
aylık bağlanan hak sahibi çocuklardan yükseköğrenimde bulunan
öğrencilerin 30 yaşına kadar aylık alması amaçlanmıştır.
Türkiye, üniversite mezunu işsizlerle dolu bir hâle gelmiştir. Bu
sebeple, ölüm aylığı yaş sınırının
yükseköğrenim gören öğrenciler açısından artırılmasının
daha doğru olacağını düşünmekteyiz.
BAŞKAN Gerekçesini okuttuğum Meral
Danış Beştaş ve arkadaşlarının önergesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
74üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
75inci maddede iki önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 75inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Erol
Dora Müslüm
Doğan
Adana Mardin İzmir
Filiz
Kerestecioğlu Demir Garo
Paylan
İstanbul İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HURŞİT YILDIRIM (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Garo Paylan konuşacaktır.
Buyurun Sayın Paylan. (HDP
sıralarından alkışlar)
Sayın milletvekilleri, İç Tüzük'ün
66ncı maddesini bildiğiniz için çok hatırlatmıyorum size
ama lütfen, konudan ayrılmamak gibi bir görevimiz de var bizim. Konuyla
alakalı zaten Garo Bey konuşuyor, teşekkür ediyoruz ayrıca
konuyla alakalı konuştuğunuz için.
Buyurun.
FİLİZ KERESTECİOĞLU DEMİR
(İstanbul) Şimdi alakasız konuşacak işte.
GARO PAYLAN (İstanbul) Şimdi, Sayın
Başkan, alakasız konuşmam mı lazım, yapmayın
bunu.
BAŞKAN İç Tüzük söylüyor, ben
söylemiyorum.
GARO PAYLAN (Devamla) Niye şimdi
hatırlatıyorsunuz o zaman ben alakalı konuşuyorsam?
BAŞKAN Yok, yok, dedim ya, siz konuyla ilgili
konuşuyorsunuz.
Yeniden başlatayım ben sürenizi.
Buyurun.
GARO PAYLAN (Devamla) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, torbanın
maddelerine bakın, 95 maddenin tamamına yakını
işverenlere teşvik öngörüyor. Çünkü işverenler ne yapıyor? Maliye
Bakanının kapısına gidiyor Arkadaş, işler
sıkıntıda, bana daha fazla teşvik ver. diyor ve maddelere
baktığımızda tamamına yakını bunları
içeriyor arkadaşlar.
Ve bunun finansmanında, bakın, handikap
şu: Bütçe kaynakları sınırlı olduğu için, bütçeyi
iyiymiş gibi göstermek için Maliye Bakanı başka bir yere el
atıyor. Nereye el atıyor? Bir İşsizlik Sigortası Fonu
var arkadaşlar. İşsizlik Sigortası Fonunda 118 milyar TL
var, iktidar şimdi oraya el atıyor ve işverenlerin
teşviklerinde, bakın, bu torbada geçen maddelerle 18 milyar TLyi,
eski parayla 18 katrilyon TLyi işçinin parasından, işçinin
fonundan alıyoruz, işverenlere teşvik olarak veriyoruz. Bu, bir
tercihtir, siyasi tercihtir. Biz de buradan vatandaşlarımıza
sesleniyoruz: Ey açlık sınırının altında
çalışan milyonlarca asgari ücretli, ey yoksulluk
sınırının altında çalışan neredeyse
tamamı öyle zaten- işçilerimiz, emekçilerimiz; sizin fonunuzu
alıyorlar, bu Hükûmet alıyor, işverenlere teşvik olarak
peşkeş çekiyor. Bu, doğru değil. Eğer ki Hükûmetin
imkânı varsa, eğer Hükûmet işverenlere ağalık yapmak
istiyorsa bütçeden yapsın.
Biz ona da karşıyız. Şu anlamda
karşıyız arkadaşlar: Teşviklerin yalnızca
işverenlere verilmesi doğru değil çünkü, bakın,
işçiler sıkıntıda. İşçi Geçinemiyorum. diyor, işçi
Evime ayda bir kere bile et götüremiyorum. diyor, işçi Ben borç
altındayım. diyor.
Şimdi, bütün teşvikleri işverenlere
verirsek ve geniş kesimler, bu toplumun bütün yükünü çeken işçiler
borç altındaysa, o ülkede çarklar zaten dönmez. Çarkların dönmesini
istiyorsak geniş kesimleri rahatlatmamız lazım çünkü biz bir
sosyal devletiz. Bakın Anayasamız ne diyor: Türkiye Cumhuriyeti
devleti sosyal bir devlettir. Sosyal bir devletsek sosyal politikaları
takip etmemiz lazım ve işçinin parasını işverenlere
peşkeş çekmememiz gerekiyor arkadaşlar.
İlgili madde -biliyorsunuz birkaç maddede var-
şunları getiriyor: Bakın 1 işçi alırsan 1
işçinin parası benden. diyor Hükûmet, asgari ücret desteği
veriyor işverenlere ve aynı zamanda ilave istihdama da Sigorta
primleri, vergiler benden. diyor ve bakın, asgari ücretten 18 milyar TL
kesip işverenlere para aktarıyor arkadaşlar.
Bakın, değerli arkadaşlarım,
bütçe kaynakları sınırlı olabilir ama bütçe
kaynaklarını iyileştirmenin yolu böyle palyatif tedbirlerden geçmiyor.
Dünyadan bakıldığında ülkemizin algısı, biz
1inci ligi hedeflerken 3üncü ligde bile tutunamadık, artık 4üncü
lig ülkeleri olarak geçiyoruz. 4üncü lig ülkesi olarak geçiyor arkadaşlar
ülkemiz ve bu yüzden de doğrudan yatırımlar olmuyor.
Yatırımcı ne istiyor? Hükûmetin
kapısına gidip Bana daha fazla teşvik ver. Ben vergi
vermeyeyim. İşçinin parasını sen ver, işçinin
sigortasını sen yatır ki buraya belki yatırım
yaparım. diyor yatırımcı arkadaşlar. Bu durum
sürdürülemez.
Evet, belli bir dönem böyle palyatif tedbirlerle
İşsizlik Sigortası Fonuna el atarsınız, orayı da
bitirirsiniz ama o fon bittiği zaman ne yapacaksınız?
Sürdürülemez çünkü; bir yıl, altı ay, üç ay, iki yıl bunu sürdürebilirsiniz
ama bu durum eninde sonunda, hem bütçe açığıyla hem cari
açıkla büyük bir kriz üretir.
İvedi olarak aklımızı
başımıza devşirmemiz lazım arkadaşlar.
Aklımızı başımıza devşirelim, ülkemizin bir
hukuk devleti olduğunu bütün dünyaya gösterelim, kurumlarımızı
işletelim ki yatırımlar olsun, insanlarımız
geleceğe güvenle bakabilsin, işçiler yoksulluk
sınırının, açlık sınırının
altında çalışmasınlar ve geniş kesimler, hep beraber
Hani bir endeks yayınlandı ya, ona göre dünyanın en mutsuz
ülkelerinden birisiyiz arkadaşlar. Mutluluk endeksinde ne kadar gerilere
düştüğümüz belli. Hepimiz, bu bayram günlerinde özellikle, böyle
acı bayram günleri yaşamayalım, mutluluk konusunda hep beraber
kazanalım arkadaşlar.
Saygılar sunarım. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 75inci maddesiyle 5510 sayılı Kanuna
eklenen geçici 75inci maddesinde yer alan 2018 yılı Ocak ila Eylül
ayları/dönemleri için Bakanlar Kurulunca tespit edilen günlük tutar ile
çarpımı sonucu bulunacak tutar, bu işverenlerin Kuruma
ödeyecekleri sigorta primlerinden mahsup edilir ve bu tutar İşsizlik
Sigortası Fonundan karşılanır cümlesinden sonra gelmek
üzere İşsizlik Fonundan karşılanan bu tutarlar ilgili
yılı izleyen bütçe yılında Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanlığı bütçesinden Fona ödenir cümlesinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Bülent
Kuşoğlu Bülent
Yener Bektaşoğlu
İzmir Ankara Giresun
Kadim
Durmaz Necati
Yılmaz Yakup
Akkaya
Tokat Ankara İstanbul
Süleyman
Sencer Ayata
İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HURŞİT YILDIRIM (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Önerge üzerinde Ankara Milletvekili
Necati Yılmaz konuşacaktır.
Buyurun Sayın Yılmaz. (CHP
sıralarından alkışlar)
NECATİ YILMAZ (Ankara) Sayın
Başkan, Sayın Divan, saygıdeğer milletvekilleri; sizleri
saygıyla selamlıyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, ülkemizin en
temel sorunlarından bir tanesi işsizlik; 4 gencimizden 1i
işsiz. Bu gerçeklik üzerinden istihdam yaratacak, işsizliği
azaltacak her türlü projenin, her türlü çalışmanın, her türlü
düşüncenin arkasında olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz
ancak, bu düzenlemede olduğu gibi, böyle bir ihtiyacı gidermek için
yapacağınız çalışmayı da ilgili yerlerden kaynak
ayırarak yapmanızı öneriyoruz. Burada, İşsizlik
Fonunun kaynak alınarak bu soruna çözüm getirilme çabasını
doğru görmüyoruz. Bu konuyu ben Sayın Bakanım Zekeriya
Temizelle görüştüm. Kendisi komisyon sürecinde uzun ve etraflı bir
şekilde bunu anlattığını söyledi. Peki, başka ne
söyleyelim Genel Kurulda? dediğimde Çık orada İşsizlerin
sırtından işsizliği çözmeye kalkmayın yani Yörüklerin
sırtından kurban kesmeyin. de belki ondan anlarlar. dedi. Ben de bunları
söylüyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
Sevgili milletvekilleri, bugün 21 Mart. Bugün
Âşık Veyselin kırk beş yıl önce aramızdan
ayrıldığı gün. Kendisi yaşamını,
çabasını, uğraşısını Davam insanlık
davasıdır. diyerek ifade etmişti. Biz de kendisini
dostları olarak saygıyla anıyoruz, yâd ediyoruz.
Sayın milletvekilleri, evet, bugün 21 Mart.
Bugün nevruz, bugün nevroz; bugün, doğanın yeniden uyanış
günü. Bugün, Hazreti Alinin doğum günü. Bugün, Demirci Gâveyla
sembolleşen uyanış ve direniş günü. Bugün, Göktürklerin
umut ve kurtuluş günü. Bugün, Anadolumuzun tüm halklarının
farklı tarihî destan ve anlatımlarla sahiplendiği ve birlikte
bayramlaştırdıkları barış ve kardeşlik günü.
O hâlde biz de her dilden bugünü kutlayalım; nevruz, nevroz kutlu olsun
arkadaşlar.
Sayın milletvekilleri, bugün 21 Mart. Bugün
Türkiye skandal bir haberle çalkalanıyor. Bugün de tarihî bir gün. Hani
bir yüksek mahkemenin başkanı vardı, bir Danıştay
Başkanı; bundan iki yıl önce yürütmenin başıyla çay
toplama gezilerine katılmıştı. Bu olay o gün çok
tartışılmıştı. Şimdi o başkanın
kızının örneği görülmez başarı öyküsü
konuşuluyor. Şanslı mı desek, iltimaslı mı desek,
bu kızın öyküsü konuşuluyor. Önce açıktan
Başbakanlık Basın ve Halka İlişkiler
Müşavirliğinde işe başlamış, sonrasında
Cumhurbaşkanlığının Kanunlar ve Kararlar Dairesinde
uzman olmuş, HSYK HSKye dönüşünce 54 puanla hâkim olmuş,
Elâzığa tayin olmuş, bu yerde yirmi dört saat görev yapmadan
Yargıtaya tetkik hâkim olarak tayin olmuş. Bu konuşuluyor,
Türkiye bu haberle çalkalanıyor. (CHP sıralarından
alkışlar) Yüksek mahkeme başkanının çay gezilerinde
yürütmenin başkanının karşısında cübbesinde ilik
aramasının sebebinin bu olduğu tartışılıyor.
Bu haber doğruysa bir skandaldır sevgili arkadaşlar. Bu
olayın aslını öğrenmeye herkesin, hepimizin hakkı
vardır sevgili arkadaşlar. Yüksek mahkeme başkanına buradan
sesleniyorum: Gelin, bu olayın aslı nedir anlatın. Gelin, bu
olayı tartışılır olmaktan çıkarın. Gelin, bu
tarz anlayışınızla yargının onuruna daha fazla
katkı yapamıyorsanız varlığınızla
yargıya daha fazla zarar vermeyin, bu makamdan, bu mevkiden istifa edin
diyorum sevgili arkadaşlar. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sevgili arkadaşlar, bir çağrım da
Sayın Cumhurbaşkanına, kendisine sesleniyorum: Yargı
mensupları sizin bürokratınız değildir diyorum. Artık
bir siyasi mevkiye dönüşmüş olan Cumhurbaşkanlığı
konutunda 28 Şubat benzeri görüntüler yaratarak yargı
mensuplarını toplayıp kendinizi alkışlatmaktan ve
yargıya ayar vermekten vazgeçin diyorum. Böyle bir kaygınız var
mı bilmiyorum ama Sayın Cumhurbaşkanı, yargının
yerlerde sürünen itibarını yargıçları ayağa
kaldırarak başaramazsınız, sağlayamazsınız,
bundan vazgeçin diyorum. Ve yine kendisine sesleniyorum: Görüyoruz ki kimsenin
yargıya güveninin kalmadığı yerde yargıyı bu
itibarsız hâle getirenlerin de yargıya güveni
kalmamıştır. Yargıç adaylarına verilen talimatta
diyorlar ki: Hâkim ve savcı soruşturmalarında karar vermeden
önce lütfen bizden görüş alın. Yine FETÖ
soruşturmalarını 17-25i esas alarak başlatın. diyorlar.
Özetle, bu soruşturmaların kendilerine uzanmasından endişe
ediyorlar, kaygı duyuyorlar, yargıya güven duymuyorlar ve yine
söylüyorum ki gerçekten de artık FETÖyle mücadelede de iddia
edildiği gibi bir irade yok sevgili arkadaşlar.
Cumhurbaşkanının söylemlerinin aksine, Şamil Tayyar
şöyle diyor: FETÖ borsası kuruldu, milyar dolarları veren
iş adamları itirafçı adı altında tahliye ediliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
NECATİ YILMAZ (Devamla) - Özetle, AKP, FETÖ soruşturmalarını
da bir kazanç kapısına dönüştürmeyi
başarmıştır sevgili arkadaşlar, sizleri kutluyorum (!)
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Çok teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi 75inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
76ncı madde üzerinde bir adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Bülent
Kuşoğlu Bülent
Yener Bektaşoğlu
İzmir Ankara Giresun
Kazım
Arslan Kadim
Durmaz Yakup
Akkaya
Denizli Tokat İstanbul
Süleyman
Sencer Ayata
İstanbul
MADDE 76 13/6/2006 tarihli ve 5520
sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 4 üncü maddesinin birinci
fıkrasında yer alan (ö) bendi ve 17 nci maddesinin dokuzuncu
fıkrası yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
HURŞİT YILDIRIM (İstanbul) Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN Önerge üzerinde söz isteyen Denizli
Milletvekili Kazım Arslan.
Sayın Arslan, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
KAZIM ARSLAN (Denizli) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 533 sıra sayılı Vergi Kanunları
ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde
görüşme yapıyoruz. Bu tasarının 76ncı maddesi üzerine
söz aldım. Hepinizi sevgiyle saygıyla selamlıyorum.
Bu düzenlemeyle 5520 sayılı Kurumlar Vergisi
Kanununun 4üncü maddesinin (ö) bendi kaldırılıyor.
Ayrıca, aynı kanunun 17nci maddesinin (9)uncu fıkrası da
yürürlükten kaldırılmış oluyor. Tabii, bu
fıkranın kaldırılmış olması aslında
önemli ancak bunu 213 sayılı Vergi Usul Kanununa
aktardığı için kaldırıyor. Dolayısıyla, bir
yandan doğru iş yapılırken bir yandan da 213
sayılı Vergi Usul Yasasına bu maddenin aktarılması
suretiyle yanlış yapılmaya maalesef devam ediliyor.
Değerli milletvekilleri, bu tasarıda
bazı yenilikler, bazı değişiklikler var ancak bu
değişikliklerin, bu yeniliklerin ekonomimize çok büyük katkı
yapacağını hiç zannetmiyorum. Özellikle tıkanmış
olan işçimizden çiftçimize, köylümüzden esnafımıza,
sanayicimizden ihracatçımıza kadar her alandaki piyasanın
zorlandığı, herkesin işini döndürmede, kirasını
ödemekte, borcunu ödemekte zorlandığı bir dönemi görüyoruz.
Şöyle bir tabloya bakacak olursak: Devletin
borcu sizin göreve geldiğiniz 2002 yılında 242 milyar Türk
lirası iken bugün 876 milyar Türk lirasına çıkmış.
İç borç stoku 2002de 149,9 milyar Türk lirası iken bugün aralık
ayı itibarıyla 535 milyar Türk lirasına çıkmış.
Faize gerçekten karşı olduğunuzu
söylüyorsunuz ama faize şimdiye kadar 708 milyar Türk lirası
ödendiğini bilmenizi istiyorum. Yani böyle bir ekonomik düzen içinde,
böyle bir sistem içinde faizcilere, faiz lobisine karşı değil,
onlarla birlikte hareket ettiğiniz de ortaya çıkmış oluyor.
Şimdi, yine devam ediyoruz: Kişi
başına düşen kamu borcu 2002de 3.677 Türk lirası iken
Aralık 2017 itibarıyla 10.981 Türk lirasına
çıkmış. Özel sektörün dış borcu 2002de 43 milyar dolar
iken Aralık 2017de 307 milyar dolar civarına çıkmış
gözüküyor.
Yine, hazinenin garanti ettiği işlemlere
bir baktığımızda -2010 yılında 10 milyar 872
milyon dolar olan hazine garantisi- sizin yaptığınız
yap-işlet-kâr et modeliyle Avrasya Tüneline 2017de 960 milyon dolar,
yine Kuzey Marmara Otoyoluna 2 milyar 738 milyon dolar,
Gebze-Orhangazi-İzmir Otoyoluna 4 milyar 956 milyon dolar, Kuzey Marmara
Otoyolu-Odayerine 1 milyar 40 milyon dolar, Kuzey Marmara
Otoyolu-Kurtköy-Akyazına 1 milyar 634 milyon dolar hazine garantisi verdiğinizi
görüyoruz. Peki, bunları nereden, ne şekilde bulacaksınız,
gelecekte bunları nasıl ödeyeceksiniz, bunlar da belli değil.
Son zamanlarda biz eleştiriyoruz, diyoruz ki:
Ekonomi iyi gitmiyor. Moodysin bir açıklaması var, bu
açıklamaya göre derecelendirme yani kredi notumuzun düştüğünü
söylüyoruz; Maliye Bakanımız Böyle bir şey kesin yok. diye
itiraz ediyor, inkâr ediyor.
Şimdi, bakın, 17 bankanın
derecelendirmesi yapılıyor; 14 bankanın kredi notu gerçekten
düşürülüyor, 3 bankayla ilgili bir şey yapılmıyor, hatta
bunun içinde Şekerbank da var. Dolayısıyla bu kredi
derecelendirme kuruluşunun değerlendirmesine itibar etmek, ona göre
tedbirlerinizi almak, ekonomiye ona göre yeniden çekidüzen vermeniz gerektiğini
düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KAZIM ARSLAN (Devamla) Sayın
Başkanım, bir dakika daha rica ediyorum, rakamlar
açıklıyoruz çünkü.
BAŞKAN Onları başta
açıklasanız siz de zorda kalmazsınız, biz de zorda
kalmayız.
KAZIM ARSLAN (Devamla) Bitiyorum, bitiyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN Buyurun, bitirin lütfen.
KAZIM ARSLAN (Devamla) Değerli
milletvekilleri, şimdi, Maliye Bakanı bu kredi derecelendirme
kuruluşunun çalışmasını gerçekten ciddiye almalı
yani düşürülen notumuzu, Ba1den Ba2ye düşürmesini ciddiye almalı.
Ekonomideki çarkların dönmediği, sıkıntıların
arttığı ve artan bu sıkıntılar çerçevesinde de
vatandaşın zorlandığı ve gününü zor kurtarmaya
çalıştığı bir dönemi yaşıyoruz. Borcun içine
batmış bir çiftçimiz var, işçimiz var, köylümüz var;
bunların dertlerine çare bulmamız gerekiyor. Onlara destek vermemiz
gerekiyor; onların yaşaması için, onların
çalışması için, esnafın kazanması için,
dükkânını çalıştırabilmesi için bu desteklere
gerçekten ihtiyaç olduğunu belirtmek istiyorum.
Sözlerimi bu şekilde bitiriyorum, hepinizi
sevgiyle saygıyla tekrar selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
76ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
77nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Böylece üçüncü bölümde yer alan maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi dördüncü bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Dördüncü bölüm, geçici madde 1 dâhil, 78 ile
96ncı maddeleri kapsamaktadır.
Dördüncü bölüm üzerinde gruplar adına ilk söz,
Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına Antalya Milletvekili Mehmet Günala
aittir.
Sayın Günal, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
MHP GRUBU ADINA MEHMET GÜNAL (Antalya)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu oldukça hacimli
kanun tasarısında birçok konuya değiniliyor. Genel gerekçesine
baktığımız zaman, arkadaşlarımızın da
muhalefet şerhinde ve geneli üzerine konuşmalarında yer alan
hususlara bakarsak, gerçekten, ekonominin değişik alanlarında,
üretim, istihdam, yatırım, ihracat, enerji, enerji verimliliği
gibi birçok konuya değiniyor. Bu bölümde de daha çok bu konularla ilgili,
enerji ağırlıklı, bazı varlıkların
devirleriyle, özelleştirilmeleriyle ilgili, eğitimle ilgili
birtakım hususlar yer alıyor.
Ben, bu hususlara geçmeden önce, öncelikle,
Ergenekondan çıkışımızın, yeniden dirilişimizin,
birliğimizin, beraberliğimizin, bolluk bereketimizin sembolü olan,
Türk dünyasının Nevruz Bayramını kutluyorum,
bayramımız kutlu olsun diyorum.
Tabii, burada konuşulabilecek çok şey var
ama genel gerekçeye değinmemin nedeni
Orada yapılan birtakım
çalışmalar ve sonrası için de burada yatırım
ortamıyla ilgili, yenilik faaliyetleriyle ilgili, AR-GEnin
teşvikiyle ilgili maddelerden bahsedildi ama bu son bölümde, özellikle,
enerji verimliliği üzerine, nükleer enerjiyle ilgili yapılacak
çalışmalarla ilgili ve enerji piyasasına ilişkin
şirketimizle ilgili bazı düzenlemeler yer alıyor. Geçmişten
bugüne, Türkiye'nin bir millî enerji stratejisinin olması ve bu kapsamda,
birtakım yerlileştirme, millîleştirme
çalışmalarının olması gerektiğini söyledik. Bu
kapsamda da Bakanlık belli açıklamalarla, özellikle yenilenebilir
enerjide bir çalışma içerisinde ancak bunları yeterli görmemiz
mümkün değil. Bir an önce, nükleer enerji çalışmalarında,
doğal gaza alternatif olan kömürle ilgili ehlîleştirme, birtakım
AR-GE çalışmalarıyla hem çevreye duyarlı teknolojilerle ama
bir taraftan da Türkiye'nin enerjide dışa
bağımlılığını azaltacak, önümüzde orta, uzun
vadede 2023 lider ülke vizyonuna uygun şekilde, 2053e geldiğimiz
zaman bu konudaki bağımsızlığını da
sağlamış ve yerli enerji kaynaklarından mümkün mertebe
tedarik eden ve dışarıda da
bağımlılığı çeşitlendirmiş bir ülke
hâline gelmesinin doğru olduğunu düşünüyoruz. Bu kapsamda da tabii
ki bir taraftan enerji verimliliğiyle ilgili çalışmalar
yapılırken bilinçlendirmenin, farkındalık
eğitimlerinin ötesinde, buna ilişkin AR-GE
çalışmalarının da ayrıca desteklenmesi gerekiyor.
Birtakım stratejiler açıklamak doğru, güzel ama bunun
devamının olması ve uygulamaya geçilmesi gerekiyor. Bu nedenle,
ciddi takiplerin yapılması lazım. Bu kapsamda, özellikle bütün
bu alanlarda, genel gerekçede de söylenen alanlarda, geçtiğimiz
yıllarda tartıştığımız, şu an
yürürlükte olan beş yıllık kalkınma planı içerisinde,
bununla ilgili özel ihtisas komisyonu raporlarında ve yine, hep birlikte
buralarda konuştuğumuz öncelikli dönüşüm alanlarının
içerisinde çok önlem var ama uygulamaya baktığımız zaman,
maalesef, istediğimiz anlamda yeteri kadar yatırım çekemiyoruz,
bunlarla ilgili teşvikler istediğimiz düzeyde olmuyor. O zaman,
uygulamada da yaşanan bu aksaklıkları gözden geçirmek lazım
çünkü 2023 hedeflerinde koyduğumuz rakamlardan gittikçe
uzaklaşıyoruz. Bunlar için bu yapısal önlemleri de bu
çalışmalarla birlikte devam ettirmemiz gerekiyor. Birtakım
gerekli düzenlemeler yapılabilir ama esas itibarıyla da uygulamadan
kaynaklanan birtakım çalışmaların da bir an önce
tamamlanması gerekir diye düşünüyorum.
Burada -o AR-GEyi söylemişken- tabii, şu
anda devam eden çalışmalarımız da var, nükleer enerjinin
dışında millî tedarik sistemiyle ilgili, geçtiğimiz
günlerde Zeytin Dalı Harekâtının icrası
sırasında kullanılan birtakım mühimmatın,
teçhizatın yerli olduğunu açıklayan birtakım
çalışmalar vardı ama bunları yeterli görmemiz mümkün
değil. Sadece oradaki mühimmatın yerli olması değil, bundan
sonra o teknolojide, uzay ve sanayi teknolojisinde, birtakım füze
çalışmalarında, havacılıkla ilgili
çalışmalarda da AR-GEye öncelik vermemiz gerekiyor ki dışa
bağımlılığı azaltalım ve kendimize daha
millî bir tedarik sistemini sağlamış olalım. Bu kapsamda da
çalışmaların devam etmesi, sadece enerjide nükleerle ilgili
çalışmalar, yenilenebilir enerji değil, diğer anlamda da
uzay sanayisinde, millî savunma sanayisinde de dışa
bağımlılıktan kurtulmamız lazım çünkü önlemlerden
birisi ne diyor: Tasarrufları artıralım, açıkları
azaltalım. İşte onu yapabilmemiz için bu yüksek teknoloji
gerektiren alanlarda da AR-GEyi ve yenilikçiliği teşvik eden
çalışmalara öncelik vermemiz lazım. Onlarla ilgili de geçmişte
AR-GE merkezleriyle ilgili kanunlar çıkardık. Sayın Bakan
hatırlayacaktır, yine Kalkınma Bakanlığının
da önceliğinde gelmişti, diğer bakanlıklar da vardı
ama bu kanunlar çıktıktan sonra uygulama kısmında bazı
takiplerde, bize gelen geri bildirimlerde eksiklikler olduğu görülüyor,
bunların da yeniden düzenlenmesi veya uygulamada eğer
aksaklıklar varsa bunların gözden geçirilmesi gerekir diye
düşünüyoruz.
Tabii ki bunun ötesinde, değerli
arkadaşlar, burada bazı maddeler var Vakıflar Genel
Müdürlüğünün mülkiyetlerinin devriyle ilgili. Ayrıca, Millî
Eğitim Bakanlığının da yine belli düzenlemeleri var,
maddeler içerisinde. Ben ikisini birden bulmuşken yeniden,
yıllardır söylediğim bir hususu sizlerin dikkatine tekrar sunmak
istiyorum.
Burada, azınlık vakıflarına bir
mülk devri söz konusu, listesi yapılmış, o ayrı ama geçtiğimiz
yıllarda, İstanbulun göbeğinde, Şişlide -teknik ve
mesleki okullar kampüsü dersem arkadaşlarımız daha yakından
anlayacaklardır- geçmiş yıllardan kalan bir şey devredildi.
Millî Eğitim Bakanlığıyla bizlerin itirazı
sonrasında bir protokol yapıldı, kısmen üçte 1i diyelim
arazinin kurtarıldı. Defalarca Sayın Müsteşara, Sayın
Bakanlara söylememize rağmen maalesef, 4 defa, 5 defa yeniden yapılan
işlemden sonra da bu yapılan ruhsat üzerinde Millî Eğitim
Müdürlüğü tadilat yapıyor. Şimdi, ben sayın bakanların
hepsine söylüyorum ama tam burada, hem Vakıflar var hem de Millî
Eğitimle ilgili düzenleme var bu bölümde değerli arkadaşlar.
Burada kanunla bunu devretmek bir şekilde gelmiş ama, öbür tarafta
tam tersine düzenlemelerle, ruhsat tadilatlarıyla okulu bitirmeden özel
şirket lehine düzenlemeler yapılıyor. Burada yaparken bunu
kanunlarla düzenlemek bu anlamda doğru değil ama diğer taraftan
sadece yönetmelikteki bir tek beyanname esasına dayalı olarak
diğer vakıflara devir yapılmış, burada kanun maddesine
koyuyoruz. Bunların bu şekliyle yeknesak bir şekilde
yapılması gerekiyor, aksi takdirde o kompleks şimdi gitmiş.
O öğrencilerle ilgili hem bir taraftan AR-GE diyoruz, yenilikçilik
diyoruz, öbür taraftan Ara eleman yok, istihdamı artıralım.
diyoruz ama tam tersine, bu motor teknikle, teknikle ilgili, mesleki
eğitimle ilgili birçok konuda ara eleman yetiştiren bu okulların
kampüsünü ve oradaki atölyelerini dikkate almadan böyle bir düzenleme
yapıyoruz. Onun için, bu tezatlara yol açmadan, evet, gerekli
çalışmaları yapalım, hak edilmiş bir şey varsa
onlara haklarını iade edelim ama geçmişten bugüne gelen, orada
yapılaşmış olan birtakım AR-GE merkezlerini,
çocukların staj yaptığı alanları, oradaki atölyeleri
de koruyacak şekilde düzenlemeler yapmamız lazım. Milliyetçi
Hareket Partisi olarak bu tarz yapısal düzenlemelerin her zaman
arkasında olacağımızı söyledik. Ama hep planda
kalırsa dönüşüm planları az önce söylediğim gibi
İşte beş yıllık planı neredeyse bitireceğiz,
yenisini çalışıyoruz ama hâlâ dönüşüm programlarından
bir kısmını eyleme geçiremedik. O nedenle, bir an önce gelip
burada kısır çekişmelerden kurtularak -başta da
belirttiğim gibi, bugün Nevruz Bayramını kutladık- birlik
beraberliğimizi temin edecek, geleceğe umutla bakmamızı
sağlayacak yapısal düzenlemeleri, reformları hep birlikte
gerçekleştirmemiz gerekiyor. Bunun için istihdam yaratan bir üretim
yapısına geçmek, üreten bir ekonomi programına geçmek, bu
çalışmalardan sonra da istihdamı artıracak daha yüksek
teknolojili, yüksek katma değerli, ülkemizin dışa
bağımlılığını azaltıp genel gerekçede
de söylendiği gibi, tasarruflarımızı artırmak için de
bu yerli ve millî yatırımları artırmamız gerekiyor.
Uzay ve havacılıkta, diğer silah tedarik sistemlerinde ve yüksek
teknolojili alanlarda da 2023 hedeflerine çok az kaldı, sonrasında
cumhuriyetin 100üncü yıl dönümündeki hedeflerimizden sonra, fethin
600üncü yıl dönümünde Türkiyenin bölgesel güç olabilmesi için,
sonrasında süper güç olabilmesi için bu çalışmaların
ivedilikle yapılması gerekiyor. O nedenle, genel olarak genel
gerekçedeki bu yapılması gerekenlere destek olmakla beraber
-arkadaşlarımızın da içinde belirttiği hususlarda-
bazı hususların yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini hem kamu
yararı gözetme anlamında hem de hakkaniyet anlamında bazı
çalışmaların yapılması gerektiğini
düşünüyoruz. Onun dışında, yapılacak bütün
yapısal önlemler, sosyal, ekonomik önlemlerle ilgili reform
çalışmalarında da Milliyetçi Hareket Partisi olarak destek
olmaya devam edeceğimizi belirtiyor, kanun tasarısının
hayırlı uğurlu olmasını diliyor, saygılar
sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.36
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati:20.08
BAŞKAN: Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER:
Mustafa AÇIKGÖZ (Nevşehir), Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
----- 0 -----
BAŞKAN
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 75inci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
533
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
devam ediyoruz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.09
DOKUZUNCU
OTURUM
Açılma
Saati: 20.11
BAŞKAN:
Başkan Vekili Ahmet AYDIN
KÂTİP ÜYELER: Mustafa
AÇIKGÖZ (Nevşehir), Mehmet Necmettin AHRAZOĞLU (Hatay)
----- 0 -----
BAŞKAN Türkiye Büyük Millet Meclisinin
75inci Birleşiminin Dokuzuncu Oturumunu açıyorum.
533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Dördüncü bölüm üzerinde gruplar adına ikinci
söz Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Tokat Milletvekili Kadim Durmaza
aittir.
Sayın Durmaz, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
CHP GRUBU ADINA KADİM DURMAZ (Tokat)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; 533 sıra
sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının dördüncü bölümü üzerinde partim adına söz
almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, yine bir torba yasayla toplandı yüce
Meclis. Değişmeyen torba yasa geleneği 95 maddelik bir yasayla
önümüze getirildi. Niyet, bu ülkede kalkınmışlığa
katkı sunmak; niyet, bu ülkede insanların yoksulluğunu bitirmek;
niyet, bu ülkede bölgeler arası gelir dağılımını
aza indirmek; niyet, bu ülkede okulunu bitirmiş, eğitim ve öğretime,
öğretmenliğe hazır hâle gelen 400 binin üzerindeki
öğretmenin iş beklediği ortamı iyileştirmek; niyet, bu
ülkede internet üzerinden özgürce düşüncelerini ifade edebilme, yayın
yapabilme ve araştırıp birtakım bilgileri toplayabilme
hakkını iyileştirme niyetiyle yola çıkan bir torba yasa
Niyet, bu ülkede ihalesi yapılmış, hepinizin bildiği gibi
Mersin Akkuyudaki nükleer santralde yeniden yüklenici firmaya teşvik
vererek başka bir bakış açısını ortaya getirmek.
Yine, baktığımızda bu ülkede birçok olumsuzlukların
yeteri kadar uzman alt komisyonlarca görüşülmeden alelacele torba yasa
geleneğiyle sonuca gidiyormuş gibi sürekli aynı şeyleri
yaparak farklı sonuçları elde edeceğimizden artık
bıkıp usanmadan bu torba yasalarla yola gidiyoruz.
Her ne kadar Erzurumlu zorda olsa, İbrahim Bey
hep Erzurumda iyi şeyler gidiyor. dese de ben gittim, gezdim, gördüm.
Hani, Sezarın Veni, vidi, vici. Geldim, gördüm, yendim. dediği
gibi ben de gördüm.
MAHMUT TANAL (İstanbul) Erzuruma tren bile
gitmiyor.
KADİM DURMAZ (Devamla) Ama ülkemizin birçok
coğrafyasında işler iyi gitmiyor. Hani, denge deniyor ya, denge
de yok. Nüfusa bakıyoruz, bir avuç, elin parmağını
geçmeyecek illere insanları depo etmişiz, yoksulluklar artmış,
bu illerde suç çeşitliliği artmış, uyuşturucu
yaşı 10 yaşına kadar düşmüş
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum) Ne
diyorsun ya?
KADİM DURMAZ (Devamla)
çaresiz muhtaç insan
sayısı istatistiklerin üzerinde işlemiş ama biz hâlâ
denediğimiz eski alışkanlıklarımızla doğru
sonuç elde edeceğimizi zannediyoruz; etme şansımız yok
arkadaşlar. Temel yolu, dünyada demokrasisi birinci sınıf, insan
temel hak ve özgürlüklerini yeteri kadar kullanabilen ülkelerde
yapılmış, denenmiş ve sonuç elde edilmiş şeyleri
yapmaktan geçer. Bunun temel nedeni, çoğunluğun
azınlığa tahakkümü değil, çoğunluğun
azınlığın haklarını koruyarak, onları
önemseyerek, onları dinleyerek, sivil toplum örgütlerine aba altından
sopa göstererek değil, gerçekten meslek odalarını, sivil toplum
örgütlerini, bu toplumun bileşenlerini doğru okuyup doğru
değerlendirerek bunlardan aldığımız görüş ve
fikirlerle doğru bir yol haritası oluşturabiliriz.
Hepimizin aynı gemide yolculuk
yaptığını biliyoruz ve bunun da aksini kimse iddia edemez.
Biz burada bulunan her siyasi parti, bunun dışındaki bütün sivil
toplum örgütleri, meslek odaları, üretici birlikleri, sulama birlikleri ve
bu toplumdaki herkes bu ülkenin onurlu bir yurttaşı ve bu ülkeye de
katkı sunmak istiyor. Ama eksik olan nedir? Eksik olan, her şeyi
sandığa bağlayan, girdiği seçimleri
kazandığını ifade ederek bildiği
yanlışları bu ülkede yapmaya devam eden iktidarın
yaptığı yanlışlardır ve birçok
arkadaşımız bunu biliyor. Birçok yasayı alelacele, ilgili
ihtisas komisyonlarında yeteri kadar tartışmadan, ilgili sivil
toplum örgütlerinin görüşünü almadan en kolaydan Meclise indirmenin yolu
işte bu artık hepimizin kapasitesinin üzerinde olan torba yasalarla
çözüm aramaktan geçiyor.
Arkadaşlar, sivil toplumu da, sizler gibi
düşünmeyenleri de biraz önemsersek biz bu ülkeyi hak ettiği noktaya
getirir, içeride insanların yeniden birbiriyle barışık
yaşadığı, birbirini seven, kucaklayan, hiç kimsenin
ötekileşmediği Bu ülkenin onurlu birer yurttaşıyım.
diye göğsünü gere gere bağırdığı ve bu ülkedeki
insanların mutlu, ülkemizin de dünyada saygın bir ülke olmasını
sağlayabiliriz.
Bakın, yatırım ortamını
iyileştirme adına, bu ülkede yaşayan yatırımcıya
devletimiz birtakım kapılar açıyor. Açıyor ama
arkadaşlar, bu devlette üreten sanayici
Bir ürün iyi ilişkilerle
pazarlanıp satılabiliyor. Şu anda dünyada birçok ülkeyle olan
diplomatik ilişkilerimizi, bire bir ilişkilerimizi, tarihten gelen
kadim ilişkilerimizi bozduk, yerle yeksan ettik. Bizden beklenen, Mustafa
Kemal Atatürkün ifade ettiği gibi yurtta ve dünyada barışı
sağlayıp, etrafımızdaki ülkelerle ürettiklerimizi
satıp
Bu ülkedeki sanayiciyi, iş adamını, fabrikatörü,
KOBİleri, el sanatlarıyla kendine büyük hedefler koyan herkesi
düşünerek bu yatırım ortamını iyileştirmenin yolu
buradan geçiyor. Ama bakıyoruz, devlet bir şeyi planlarken
birbirinden habersiz ama çıkıp son sözü biri söylüyor, ertesi gün
önümüze geliyor, torba yasada yasalaşıyor ve mesafe de
alamıyoruz arkadaşlar.
Bütçemiz senenin başında yüzde 35le
başlıyor. Değerli Maliye Bakanımız bununla övünüyor
Bu az bir açık, bizi mali disiplinden çok fazla koparmaz. diyor.
Arkadaşlar, her şey bildiğinizden kötü gelişiyor ve
kopuyor. Soruyorum, hepinizin yakınları var, esnaf
tanıdıklarınız var: On altı yıldır tek
başına bir iktidarla yönetilen, aklından geçirdiği her
şeyi yüce Parlamentoyu alet de ederek yasalaştıran bir iktidarla
yüzü gülen var mı? Yok. İşiniz nasıl? dediğimizde
esnafın dediği şu: Birkaç yıl öncesine kadar kenarda
köşede biriktirdiklerimizle yolumuza devam ediyorduk ama artık
kenarda köşede bir şey de kalmadı, bankalardaki borç limiti de
boyumuzun üzerinde. diyor ve her geçen gün kara listeye eklenen insan
sayısı artıyor.
Yine bugün Tokattan birkaç tane
tanıdığım Yeni bir yan yol açılabilir mi? dedi. Ben
de bizim Komisyon Başkanımızın ve Maliye
Bakanımızın telefonlarını verdim. Türkiye güllük
gülistanlık
Hani, şöyle eskiden bir beş dakika diye
televizyonlarda programlar vardı, çocuklar uyumadan önce bir tatlı
babaanne, anne çıkıyor masal anlatıyordu. Dedim: Bu
masalları artık Sayın Bakanımızdan dinleyelim.
Arkadaşlar, iyi yönetilmiyoruz. İnsan
temel hak ve özgürlükleri demokrasinin önünü açacağı yerde hızla
daraltılıyor ve bu torbanın içerisinde bunların
birçoğundan örnekler var. İnternet ortamında yayın yapan
birtakım yayın kuruluşlarını, böyle Demoklesin
kılıcı gibi, bunları cezayla, kapatmayla
-yargının da bir bölümünü- caydıramıyorsa -aldığı
reklamlardan vergi almıyoruz çünkü- yayınını
sürdürebiliyorsa yargı yoluyla kapatıp onun önü tıkanmak
isteniyor. Arkadaşlar, bu ülkede, dünyada ne olup bitiyorsa siz
yurttaşlarınıza bunu özgürce paylaşmanın,
duyurmanın kanallarını açamazsanız bu ülkede demokrasi
gelişmez ve bu ülkede yatırım ortamı da iyileşmez.
Bunun tamamı, iyi ilişkiler, diplomasinin hayata geçirilmesi ve bu
ülkenin kurucu değerleriyle birlikte beslenen o katmanların üzerinden
gitmekle olur. Niyetiniz, amacınız, bu ülkeyi bir yere
taşımaksa bu kıymetli önerilerimizi mutlak ama mutlak dikkate
alınız.
Teşvik çıkarıyorum, veriyorum."
diyorsunuz. Arkadaşlar, KOBİlere destekler veriliyor, başvuran
insan sayısı oldukça yüksek, açıklanan rakamı alamıyor
insanlar, çok az, cüzi bir rakam bile olsa alamıyor. Sebep? Hepsinin
durumu iyi değil, bankalardan sicili bozulmuş. Alabilenler
hakkında da çok hoş olmayan birtakım iddialar da oluyor, bunlara
inanmak istemiyoruz. İşte, bunun yolu, haber kanallarının
özgürce açılması, şeffaf bir devletin olması. Her geçen gün
tek başına bir iktidarla güven verecek bir Türkiye Cumhuriyeti
olacakken yasaklarıyla, birilerine tanınan ayrıcalıklarla
ve bu ülkenin Anayasasının bir başkası, alt mahkemeler
tarafından yok sayıldığı bir ülkede yaşamaya
devam ediyoruz. Bu, gerçekten bizi incitiyor ama bunun bizden çok, yöneten yani
AK PARTİ iktidarının vicdanını yaralayıp
incitmesi lazım diyorum. Bu uyarıların dikkate
alınması bu ülkenin hayrına olacaktır diyorum. Hepinize
saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Gruplar adına son söz Halkların Demokratik
Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Garo Paylana aittir. (HDP
sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Paylan.
HDP GRUBU ADINA GARO PAYLAN (İstanbul)
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bir Plan ve Bütçe
Komisyonu üyesi olarak, kırk beş gündür aynı torbayla
ilgileniyorum arkadaşlar, tam kırk beş gün oldu. Bütçe
Komisyonunda üç haftaya yakın bu 95 maddeyi görüştük ve Genel Kurulda
da sanıyorum bu üçüncü veya dördüncü haftamız arkadaşlar. 95
madde, onlarca ayrı yasa, onlarca ayrı bakanlığı
ilgilendiren bir torba; torba değil, çuval. İnanın, maddeleri
idrak etmekte, anında O neydi? O hangisi? O ne getiriyordu? diye idrak
etmekte zorlanıyoruz. Eminim Hükûmet de zorlanıyordur 95 maddelik bir
torbada. Bakın, 10uncu bakanımızı değiştirdik bu
torbayı görüşürken, Sayın Millî Eğitim Bakanımız
10uncu bakanımız. O da sonuç olarak anlamaya çalışacak,
gerçi altında imzası var, eminim ki hâkimdir. Ama, hepsine hâkim
olmak mümkün değil, inanın kafamız da torba oldu. Ben Hükûmete
öneriyorum: Böyle 95 maddelik torbalarla değil, palyatif tedbirlerle
değil, karşımıza lütfen yapısal tedbirlerle gelin. Her
bir konuyu ilgili ihtisas komisyonlarında görüşelim, yasama
kalitesini devreye sokalım. Yasama kalitesi olmayınca, bakın,
iki buçuk yıllık deneyimim şunu söylüyor: Plan ve Bütçe
Komisyonunda -çünkü her şey oradan geçiyor- inanın, onlarca maddeyi
şu iki buçuk yılda tekrar tekrar görüştük. İki yıl
önce yaptığımız yasayı Sayın Bakan, iki yıl
sonra bir daha düzeltiyoruz çünkü yasama kalitesi yok arkadaşlar. Böyle
torbalarla, böyle çuvallarla da yasama kalitesi beklemeyin.
Şimdi, bu torbanın son bölümüne geçtik
arkadaşlar ve son bölümünde iki çok kritik madde var, çok kritik
arkadaşlar. Birisi, internet sansürü. Hükûmet ilk iktidar olduğunda,
2002de Üç şeyden ülkeyi kurtaracağım. dedi: Yolsuzluklar:
Geldiğimiz durum belli. Yoksulluk: Maalesef yoksulluk
Çünkü asgari
ücrette hâlâ açlık sınırının altındayız,
bırakın yoksulluk sınırını.
Çalışanların yüzde 80inden fazlası yoksulluk
sınırının altında bir gelirle şu anda evlerini
idame ettirmeye çalışıyorlar. Üçüncüsü de yasaklardı: Ben
yasakları devre dışı bırakacağım. diyerek
geldi, iktidar oldu AKP iktidarı. Evet, bazı adımlar da
attı, haklarını teslim edelim ama öyle bir şey ki biz zaten
üç kuşaktır yasaklara alışmıştık, bir bölüm
bir rahatlama geldi, inanın, Dimyata pirince giderken eldeki bulgurdan da
olduk. Yasaklar konusunda bırakın ileri adım atmayı,
şu son üç yılda 1990lı yılları, hatta Evren
faşizmi günlerini aratacak noktada yasaklarla karşı
karşıyayız.
Şimdi, bu madde ne getiriyor arkadaşlar
internet sansüründe? Bakın, okuyorum
Radyo ve Televizyon Üst Kuruluna
-yasası da var, adı da Radyo ve Televizyon Üst Kurulu- deniyor ki
Sen internet alanını da denetleyeceksin. bu yetkiyi veriyor bu yasa
tasarısı. Yetmemiş radyo ve televizyonlara
yaptıklarınız
Hani bugün havuza, o büyük havuza 3 medya
kuruluşunu daha kattınız; zaten havuzun kenarındaydı,
zaten komiserleriniz oradaydı, CNNdeydi, Kanal Ddeydi, Hürriyetin
içinde basın komiserleriniz vardı, onlar televizyona kimin
çıkıp kimin çıkmayacağına zaten karar
veriyorlardı, şimdi havuzun suları oraya da aktı, daha
fazla yandaş bir gruba CNN, Kanal D ve Hürriyet satıldı.
Bakın, onlarca gazeteniz var, televizyonunuz var, hepsi aynı
şeyi söylüyor zaten, hepsi Padişahım çok yaşa. diyor,
hepsi. Ya, 3 tane kurum zaten Padişahım çok yaşa.
diyorlardı, daha fazla bağırttırmak için niye bir sanayi
grubuna, size yandaş gruba daha aldırıyorsunuz ki? Radyo ve
Televizyon Üst Kurulu da güya bunları denetliyor. Geriye denetleyecek bir
şey kalmadı ki hepsi Padişahım çok yaşa. diyor
zaten.
Şimdi, geriye kaldı bizim internet
alanımız. İnternet alanında kısmi bir özgürlük var.
Orada herkes kendi çabasıyla, sosyal medyada, diğer medya
aracılıklarıyla, kendi yaptığı yayınlarla
vatandaşa ulaşmaya çalışıyor; herkes, yalnızca
milletvekilleri, siyasetçiler değil, herkes sosyal medya üzerinden kendini
ifade etmeye çalışıyor. İktidar bu alanı da fazla
gördü. Tam bir istibdat yaratmak istiyor, tam bir sessizliğe büründürmeye
çalışıyor ülkeyi ve bunun için de internet alanını da
zapturapta alması lazım. Ve diyor ki: Radyo ve Televizyon Üst
Kuruluna ben yetki vereceğim, internet alanını
denetleteceğim. Şimdi, belki biraz sonra diyecek ki iktidar
temsilcileri: Yok, arkadaş, ben yalnızca Adnan Hocayı
denetleyeceğim. Öyle değil. Maddenin lafzına baktığımızda
internette yapılan her türlü yayın için lisans alınmasını
öngörüyor. Şimdi diyecek ki iktidar: Hayır, bireysel yayınlar
öyle değil. Diyor ki: Her türlü platforma, her türlü yayın
platformuna
Veya bakın, ben burada bir yayın yapsam, kenarına
Paylan TV yazsam bildiğiniz platformlardan birisine, gidip lisans almam
gerekiyor Radyo ve Televizyon Üst Kurulundan. Bütün bunlar, arkadaşlar,
internet alanını da zapturapta aldıracaktır. Bu yola
tevessül etmeyin diyorum. Son kalan özgürlük alanını da
kapatmayın, ülkemizi Kuzey Kore ligine düşürmeyin arkadaşlar.
Bakın, Sayın Bakan, Wikipediayı
yasaklamış bir ülkedeyiz. Ya, gençlerimizin, benim, hepimizin bilgi
alabileceği uluslararası bir portal var, Wikipedia iki
yıldır yasaklı arkadaşlar. Wikipedianın yasaklı
olduğunu kimseye anlatamıyoruz. Yarın bu maddeyle YouTube
kapatılabilir arkadaşlar, YouTube. Recep Tayyip Erdoğanı
eleştiren bir video var. diye RTÜKe koştuğu anda, bu da
medyaya düştüğü anda, o havuzdaki sizin yandaş gazetecileriniz
bağırdığı anda YouTube yasaklanabilir.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta)
YouTube bir platform değil, kapsamda değil, biliyorsun bunu,
biliyorsun öyle olduğunu.
GARO PAYLAN (Devamla) Değil, öyle efendim.
Yorumlanabilir, çok rahat genişletilebilir.
SÜREYYA SADİ BİLGİÇ (Isparta) Garo,
bunların hepsini konuştuk, olmadığını biliyorsun.
GARO PAYLAN (Devamla) Netflix yasaklanabilir.
Platform diyor Sayın Başkan, platform diyor. Netflix bir
platformdur, yayın platformudur. Burada platform diyor Sayın
Başkan, gelin, aksini iddia edin Platform diyor. Netflix bir yayın platformudur.
Yarın Netflixi yasaklamış, YouTubeu yasaklamış bir
ülke olursak arkadaşlar -ki bunlar olabilir, her türlü yorumlanabilir bu
madde- ne olacak? Ülkemiz tam bir Kuzey Kore ligine düşmüş olacak.
Bunlara yol vermeyelim derim arkadaşlar.
Diğer bir kritik madde, nükleer santrallerle
ilgili arkadaşlar. Bakın, biz Ruslarla 2010 yılında,
Japonlarla da 2013 yılında nükleer santral anlaşması
yaptık. O günlerde hep muhalefet ettik. Ülkemizi nükleer ülke yapmayın.
dedik Nükleer santrale ihtiyacımız yok. dedik Nükleer santraller
öldürür. dedik ama dinlemediniz. O gün 12,5 sentten biz uzun vadeli elektrik
alacağız diye Ruslarla, Japonlarla anlaşmayı
imzaladınız. Bakın, Ruslarla yaptığımız anlaşmadan,
o günden bugüne sekiz yıl geçti ve teknolojik gelişmeler sonucunda
rüzgâr ve güneş enerjisi çok daha ucuza mal oluyor arkadaşlar
artık. Geçen sene rüzgârda ve güneşte 5-6 sente uzun vadeli ihaleyle
alım anlaşmaları yaptık. Bakın, nükleer 12,5 sentti ve
siz bunda ısrar ediyorsunuz. Ama şimdi, yatırımcılar
Ruslar olduğu için, bilmiyorum hangi gebelikler varsa, artık
Afrindeki hava sahasını açtım, ben sana yol verdim, sana bir
kahramanlık hikâyesi yarattım, seçimlerde sen bunu
kullanacaksın, bunun da bedeli 5 milyar dolar. dediyse Putin, eğer
ki Putin bu ahkâmı kestiyse, bakın, Putin 5 milyar dolarlık bir
avanta daha istiyor.
Nükleer santral anlaşmasını
yapmış 12,5 sente, yirmi yıl da bize alım garantisi
koymuş, yetmez, biz gebeyiz ya, Putin diyor ki: Daha fazlasını
vereceksin. Ne yapıyor bu maddeyle? Birkaç milyar dolarlık daha
teşviki Putinin önüne koyuyor Hükûmet. Biz de diyoruz ki: Arkadaş,
bu teşviki koyuyorsun da karşılığında ne
alıyorsun, ne alıyoruz? Şimdi, biz Türkiye Büyük Millet Meclisinin
üyeleri olarak, seçilmişler olarak burada görüşüyoruz değil mi
bu anlaşmayı, uluslararası bir anlaşmayı? Diyoruz ki:
Ey Putin, ben sana birkaç milyar dolar daha avanta veriyorum. Şimdi, ben
soruyorum: Duma, Rus Parlamentosu bunu görüşüyor mu? Rus Parlamentosunda şu
anda Türkiye bize birkaç milyar dolar avanta veriyor, biz de bunun
karşılığında 12,5 sent yerine 8 sente
düşürüyoruz. diye bir görüşme yapıyor mu? Hayır, biz
görüşüyoruz. Bu teşvikler verilebilir. demiyoruz, bakın,
maddenin lafzına bakın, verilir diyoruz. Verilir diyerek birkaç
milyar doları veriyoruz ama Rusya Parlamentosu bunu görüşmüyor
arkadaşlar.
Bunu sorgulamayacak mı Türkiye Büyük Millet
Meclisi? Sorgulamayacak mıyız arkadaşlar, tüyü bitmemiş
yetimin hakkını sorgulamayacak mıyız? Milyarlarca dolardan
bahsediyoruz. Arada neler dönüyor, ne alınıyor, ne veriliyor
bilmiyoruz. Plan ve Bütçe Komisyonuna gelen torba içinde bir maddeyle
milyarlarca dolar dönüyor. Hâlbuki bu konu ilgili ihtisas komisyonuna
gelmeliydi, Enerji Bakanı gelip oraya bilgi vermeliydi, Arkadaş, ben
milyarlarca doları veriyorum ama bunun
karşılığında da ülkeme enerji alırken 12,5 sent
yerine 7 sente, 8 sente alıyorum. demeliydi. Bunların hiçbir tanesi
denmedi arkadaşlar. Ben bu Meclisin bu maddeyi geçireceğine inanmıyorum,
eğer geçirirse bunun da vebali boynunuzadır.
Saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şahıslar adına ilk söz Adana
Milletvekili Muharrem Varlıya aittir.
Sayın Varlı, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakikadır.
MUHARREM VARLI (Adana) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu yasa birçok maddeden oluşuyor, çok da
değişik konular ihtiva ediyor; sanayicinin
yatırımını kolaylaştırma, vergi indirimi,
anlaşmalar filan, içerisinde bir sürü şey var ama bununla ilgili
milletvekili arkadaşlarımızın birçoğu da konuyla
ilgili üzerlerine düşeni, katkı sağlamak istedikleri
şeyleri söylediler ve yapılması gereken şeyleri de
söylediler.
Yalnız, Sayın Millî Eğitim
Bakanı hâlihazırda buradayken
Az önce beni bir öğretmen
kardeşimiz yani okulu bitirmiş, öğretmen olmuş ama
atanamamış bir kardeşimiz aradı Sayın Bakan oradayken
söyler misiniz? dedi, rica etti, ben de söylüyorum: Sayın Bakan,
atanamayan öğretmenlerle ilgili sayıyı biraz çoğaltıp
bu kardeşlerimize çözüm üretirsek memnun olacağız çünkü böyle
bir beklenti var, bu kardeşlerimiz sabırla bunu bekliyorlar.
Yine Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonunda görüşülmekte olan, sulama birlikleriyle ilgili ve su
havzalarının denetimiyle ilgili 50 küsur maddelik bir kanun
tasarısı var. Burada Sayın Cumhurbaşkanı zannediyorum
yeterince bilgilendirilmemiş. Sayın Cumhurbaşkanına
eğer bu anlattıklarımız anlatılsa herhâlde Sayın
Cumhurbaşkanı da ikna olacaktır sulama birliklerinin
kapatılmamasıyla ilgili. Sulama birlikleri çiftçinin lehine hizmet veren
bir birlik. Ya, bunların kötü çalışanları yok mu? Elbette
ki kötü çalışanları var ama yüzde 70 oranında da sulama
birlikleri kendi kendini idame ettiren, personelinin giderlerini
karşılayabilen, su tesisinde sulamasını yapabilen ve borcu
olmayan, devlete de hiçbir yükü olmayan kurumlar ve burada yasayla
kurulmuş, hatta bu Hükûmet döneminde yani AK PARTİ hükûmetleri
döneminde de sulama birlikleriyle ilgili birçok da düzenleme
yapılmış.
Şimdi, sulama birlikleri kapatılmak
isteniyor, bu doğru değil değerli arkadaşlarım, sulama
birliklerini kapatmamamız lazım, sulama birliklerinin görevine devam
etmesi lazım. Ancak bir kriter koyarız, o kriterin altında
kalanları kapatabiliriz, buna hiçbirimizin itirazı yok, zaten
çiftçinin de itirazı yok, sulama birliklerinin de itirazı yok. Ya,
sulama birlikleri başkanları şöyle lüks yaşıyor, böyle
lüks yaşıyor. Kendi lehlerine sulama birliklerinin menfaatlerini
kullanıyorlar. gibi görüşler ortaya konuluyor. Varsa böyle bir
şey üzerine gidelim, yapalım. Yani Türkiye'de hangi kurumun
başında olanlar kendi lehine kullanmıyor ki bazı
şeyleri? Yani o zaman belediyeleri de kapatalım. Yani bu
mantıkla gidecek olursak belediyeleri de kapatmamız lazım.
Doğru bir mantık değil. Sulama birlikleri çiftçinin
faydasına. Eğer sulama birlikleri kapatılırsa bundan en
fazla çiftçi ve köylü zarar görür. Ben bir çiftçi olarak konuşuyorum
değerli arkadaşlarım, yani sulama birliği başkanı
filan beni ilgilendirmiyor, sulama birliğinin yaptığı,
yönetimi, şusu busu da beni ilgilendirmiyor; beni ilgilendiren tek
kısmı çiftçiyle olan kısmı. Sayın Grup Başkan
Vekilimiz Mustafa Elitaş Bey'e de bugün izah ettim. Hakikaten, sulama
birlikleri kapatıldığı zaman, DSİnin memuru sabah
sekizde grand tuvalet gelir, efendim, akşam beş dedi miydi çeker
gider ama sulama birliği başkanı gece on ikiye, bire kadar,
hatta yönetimi on ikiye, bire kadar bu işi takip etmek zorunda. Niye?
Çünkü çiftçi seçiyor. Eğer çiftçinin suyunu getiremezse çiftçi bir daha
onu seçmez. Sulama birliğinin meclisini çiftçi seçer, sulama
birliğinin başkanını çiftçi seçer, sulama birliğinin
delegesini çiftçi seçer. Dolayısıyla, bu işin içerisinde köylü
ve çiftçi vardır. Köylü ve çiftçinin hakkını korumak istiyorsak
sulama birliklerini yaşatmamız lazım. Yani bazıları
istiyor diye, bazı güçler istiyor diye -Sayın
Cumhurbaşkanımıza ben eğer izah etsem inanıyorum ki
Sayın Cumhurbaşkanımız bunda ikna olacaktır ama-
sulama birliklerini kapatmamamız lazım. DSİnin bürokratlarına
çiftçinin geleceğini emanet etmememiz lazım. Demin de söyledim, yani
gece saat on ikide sulama birliği başkanını arıyoruz,
genel sekterini arıyoruz Kardeşim, şu köye gitmemiş yahu,
lütfen, Allah rızası için elemanlarınızı gönderin,
biraz oranın suyunu çoğaltsınlar. diyoruz. Yahu,
mısırda bir gün su gecikirse, iki gün su gecikirse vallahi billahi
dönüme 500 kilo kayıp verirsiniz. Pamukta bir hafta su gecikirse 100
kilogram kayıp verirsiniz.
MEHMET GÖKDAĞ (Gaziantep) İthal ederler,
ithal ederler.
MUHARREM VARLI (Devamla) Yahu grand tuvalet
memurla uğraşamayız arkadaşlar biz, seçilen insanlarla
bizim bu işi yapmamız lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUHARREM VARLI (Devamla) Allah rızası
için, rica ediyorum, bu konuyu tekrar gözden geçirelim ve bu konuda lütfen
çiftçinin lehine karar verelim.
Hepinize teşekkür ederim. (MHP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Varlı.
Şahıslar adına ikinci ve son
konuşmacı Erzurum Milletvekili İbrahim Aydemir.
Sayın Aydemir, buyurun. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Değerli Başkanım, şahsınızda Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Başlarken ben de bayramınızı
kutluyorum. Nevruz bize ait, bizi ifade eden bir bayram; tazelenme, yeniden
yeşerme günü; birliğimize, huzurumuza vesile olsun diyorum.
Görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısının dördüncü bölümü üzerine söz almış
bulunuyorum. Bölüm 19 maddeden müteşekkil. Vasatı çok daha
yaşanılabilir kılma adına çok sayıda maddenin yer
aldığı bu bölüm hakikaten hayati önemi haiz kavramları
önümüze koyuyor. Bunlardan bir tanesi enerji performansı mefhumu. Buna
göre, enerji performans sözleşmeleri proje sonrası enerji tasarrufunu
garanti etmek durumunda kalacak. Dahası, söz konusu sözleşmelerde
yapılan harcamaların ileride yapılacak tasarruflarla ödenmesini
sağlayacak bir düzenleme getiriyor. Yine, her alanda verimliliği esas
alan ak tarzın bir başka yansıması daha var: Kamu
kurumlarının -tasarruf sağlayabilmek için- enerji performans
sözleşmesi yapabilmesine de imkân tanınıyor. Bunlar fevkalade
mühim gelişmeler.
Yine, yayın dünyasına dönük olmazsa olmaz
bir hakikat, bir kayıt var. Demin arkadaşlarımdan birkaçı
eleştiri mevzusu yaptılar. Oysa, bununla bütün bir toplum rahat bir
nefes alacak. Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun yetki sahasında ihmal edilmiş
bir boşluğun izale edilmesi. Bunu Plan ve Bütçe Komisyonunda
ayrıntısıyla konuştuk, orada bir ikna atmosferi de
çıktı ama buraya gelince sanki bütünüyle bunlar
konuşulmamış, orada tartışılmamış gibi
yeniden aynı mevzular ısıtıldı burada; oysa hiç öyle
değil. Hakikat şu: Konvansiyonel yayın
yaklaşımına dönük yaptırımlar ve takip
şartları bundan böyle internet yayınları için de geçerli
olacak. Artık yaptırıma muhatap olan hâlleri arkadan
dolaşarak aşma yaklaşımı yaşanmayacak.
Düşünebiliyor musunuz kayıt altına
alınan normal yayın akışına konulmayan ve toplumsal
yapımızı berhava edecek programlar internet kanalıyla
topluma enjekte ediliyor. Hâlden haberi olmayan vatandaş da haklı
olarak Buna nasıl izin verilir? şeklinde bir serzenişte
bulunuyor. Oysa, bu hâl, kelimenin tam anlamıyla, aldatarak yol
almayı ifade ediyor. Buna artık fırsat verilmeyecek.
İnternetten yayın yapmak isteyen bundan böyle RTÜKten yayın
lisansı almak zorunda kalacak. Bu durumda da aklına gelen,
aklına esen istediği gibi yayın kurallarını ihlal
edici pozisyon alamayacak.
Değerli arkadaşlarım, hepimizin kabul
edeceği bir hakikat var. Artık evlatlarımıza anadan,
babadan, öğretmenlerden çok daha tesirli bakıcı durumuna gelen
ekranlardır, akıllı telefonlardır, internettir. Öyleyse, bu
bölümde kayıt altına alınan 84üncü madde çok ama çok önemlidir,
öneminden ziyade çok değerlidir.
EMİN HALUK AYHAN (Denizli) Bu bölümde 80inci
maddede bir önerge verdim, o da önemli.
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla) Müteaddit
defalar bizim de serzenişimize konu olan hâller inşallah yok mesabesine
inecek. Kumandalar, tuşlar bilinçsiz ellerde olsa dahi artık bir
ahlak imha timine dönüşmeyecek. Hep söyledik, söylüyoruz,
söyleyeceğiz ki bizi biz yapan değerlerin altına dinamit koymaya
kimsenin hakkı olmamalıdır. Geleneklerimizi hiçe sayan, millî terbiye
ve edep yaklaşımlarını göz ardı eden programlar için
ciddi yaptırımlar uygulanmalıdır, uygulanacaktır.
Bu bölümde yer alan bir başka hususi hâli son
olarak not düşüp kapatayım: 16 yaşından büyük araçlara
dönük tadilat maddesi. Toplumda büyük bir beklenti vardı, bu nevi
araçların hurdaya çıkarılması hâlinde yeni araç
alırken ödenen ÖTVdeki indirim miktarı 10 bin lira civarında
olacak bundan böyle ve bunu Ekonomi Bakanlığı ile Maliye
Bakanlığı birlikte çalışarak halledecekler.
Her vesile not düşüyoruz ki bize, yani ak
siyaset yaklaşımına rotayı millet çizer.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
İBRAHİM AYDEMİR (Devamla)
Yaptığımız her tür değişiklik, yenileme
girişimi ve buradan aldığımız işaretlerle
yapılıyor. İnşallah bu düzenlemeler milletimizin çok daha
ferahfeza bir zeminde yaşamasına vesile olacaktır.
Saygıyla yüce heyetinizi selamlıyorum. (AK
PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum Sayın
Aydemir.
Böylece bölüm üzerindeki konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şimdi, on beş dakika süreyle soru-cevap
işlemi gerçekleştireceğim. Bu sürenin yarısını
soru, yarısını da cevap için kullanacağım.
Sayın Kuyucuoğlu, buyurun.
SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, taşınmaz
mallarını FETÖ yapılanmasına kiraya verenlerin bu
malları iade edilmesine rağmen satışına izin
verilmemektedir. Bu da şahısların mağduriyetine sebep
olmaktadır. Bu mağduriyetlerin bir an önce giderilmesi gerekmektedir.
İkincisi: 15 Temmuz darbe girişiminden
sonra başta kamu kuruluşları olmak üzere devletin birçok
kademesinde görev yapan insanların da haksız yere, Mor Beyin,
asılsız ihbar, iftira vesaire sebeplerle tutuklandığı,
görevinden atıldığı veya açığa alındığı
bilinmektedir. Bu kişiler mahkeme kararlarıyla aklanmalarına
rağmen, işlerine dönmeleri konusunda sıkıntılar devam
etmekte, işlerine iadesi yapılmamaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SERDAL KUYUCUOĞLU (Mersin) Bu sorunun bir an
önce çözümünü bekliyoruz.
BAŞKAN Sayın Tanal
MAHMUT TANAL (İstanbul) Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, Düzce ilimiz ve
ilçelerimizdeki sokak aydınlatmaları yetersiz yani Düzce merkezdeki
sokaklar ve ilçelerdeki sokaklar yeteri kadar aydınlatılmıyor.
Düzce ilimizin köylerindeki köy içi aydınlatmalar da yetersiz, köylerin
içi de aydınlatılmıyor. Düzce ili merkez ve Düzcenin ilçelerine
bağlı köy yolları yetersiz. Düzce ilimizin turizm
açısından tanıtımını Belediye
Başkanlığı ve Valilik yapmıyor. Düzce ilimizde
doğa var, deniz var, dağ var, orman var, yeşillik var; turizmi
oraya çekemiyoruz. Yani bu konuda sizden istirham ediyorum, Düzce Valisi, Düzce
Belediyesi ve Bakanlık Düzceyi tanıtım hususunda biraz masraf
yapsınlar, Düzcenin bu mağduriyetini gidersinler.
Teşekkür ediyorum.
Selam ve saygılarımı iletiyorum.
BAŞKAN Sayın Tümer
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın
Bakan, Bütünşehir Yasasının ardından geniş bir
coğrafyaya hizmet üretmek zorunda kalan büyükşehir belediyeleri ve
ilçe belediyeleri gelirlerinin kesintiye uğraması hizmeti de
aksatmaktadır. İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe
Vergi Gelirlerinden Pay Verilmesi Hakkında Kanuna göre, her ay Maliye
Bakanlığı ve İller Bankası tarafından
dağıtılacak vergi gelirleri paylarının toplamı
üzerinden aylık olarak yüzde 2 oranında kesilen miktar yüzde 1 oranına
düşürülerek belediyeler üzerindeki mali yük hafifletilmelidir.
Belediyelerin, 5449 sayılı Kalkınma
Ajanslarının Kuruluşu, Koordinasyonu ve Görevleri Hakkında
Kanunun 19uncu maddesi uyarınca, bütçe gelirleri üzerinden kalkınma
ajanslarına aktaracakları payların oranı binde 5 olarak
belirlenmiştir, bu oran da binde 2 oranına düşürülmelidir.
Türkiye Belediyeler Birliğine ödenen üyelik
aidatları kesintisi de binde 2 oranından binde 1 oranına
düşürülerek belediyelerin vatandaşlarımıza rahat bir hizmet
üretmelerinin bir nebze de olsa önü açılmalıdır.
Hükûmetin tüm belediyeleri ilgilendiren bu
hususları dikkate almasını ümit eder, saygılar
sunarım.
BAŞKAN Sayın Gürer yerine Sayın
Yeşil.
NİHAT YEŞİL (Ankara) Sayın
Bakanım, Millî Eğitim Bakanlığının eğitimde
fırsat eşitliği, bilişim teknolojilerini öğrenme
sürecinde daha etkin kullanımı sağlamak amacıyla 2011
yılında başlattığı FATİH Projesi neden iflas
etti? 2017 sonuna gelindiğinde kaynakların kullanımı
itibarıyla sorgulanır hâle gelen FATİH Projesi
Sayın
Bakanımın Tablet yerine klavyeli bilgisayar
dağıtımı kararı aldık. açıklamasıyla
Millî Eğitim müdürlüklerine tabletlerin garanti, bakım ve teknolojik
kullanım sürelerinin değerlendirilerek gereğinin
yapılması talimatı verilmiş midir? Ne oldu, bu konuda ne
yaptınız? İletişim operatörlerinden alınan 1 milyon
438 bin tableti ise depolarda çürümeye mi terk ettiniz? Devlet ne kadar zarar
etmiştir? Klavyeli bilgisayar seçimi hangi kriterler göz önünde
bulundurularak yapılmıştır? Bu konuda gerekli
soruşturma yapılmış mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN Sayın Bektaşoğlu
BÜLENT YENER BEKTAŞOĞLU (Giresun) Çok
teşekkür ederim Sayın Başkan.
HESlerin yoğun olarak enerji ürettiği
Giresunda çevreye, denize, su kaynaklarına, doğal ortama, insan
yaşamına verdikleri zararların kısmen de olsa telafisi
olarak, bedelinin bir bölümünün şirketlerden alınması
kaydıyla, ilçe, belde ve köylerde halkın, il genelindeki
esnafların, sanayi ve organize sanayi bölgelerindeki KOBİlerin
elektrik faturalarında indirime gitmeyi düşünüyor musunuz?
TRT için tüm yurttaşların elektrik
faturalarından kesilen vergiyi kaldırmayı düşünür müsünüz?
TRT yansız ve tarafsız yayın yapmadığı hâlde
halktan zorla vergi kesiyorsunuz. Bu da adalet midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Köse yerine Sayın
Özdemir
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, ben Millî Eğitim
Bakanımızın görevde olduğunu düşünerek kendisine bir
soru hazırlamıştım.
Sözleşmeli öğretmenlik uygulamasından
öğretmenlerimiz memnun değiller Sayın Bakanım. Aile
birliği taleplerinin gerçekten karşılanmadığı
noktasında bize yoğun şekilde bazı taleplerde bulundular.
İkisi de sözleşmeli öğretmen statüsünde iken, evet, tayin hakkı
tanınıyor ama bir taraf olmadığı zaman büyük
sıkıntılar yaşadıklarını söylediler.
Altı yıl çakılı sözleşmeli öğretmen
istihdamı yerine öğretmenlere teşvik uygulaması
düşünülebilir mi acaba güneydoğuda, doğuda daha fazla görev
yapmaları için? Devlet açısından böyle bir maliyet
planlaması belki düşünülebilir mi diye sormak istiyorum size. Burada
sözleşmeli öğretmenler için eş durumu, eş özrü tayin
hakkı kısa vadede sağlanacak mı? Şöyle bir de tepki
oldu Sayın Bakanım
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul)
Şimdi, bir gecede hâkimlerin doğudan batıya atanması
gerçekleşince sözleşmeli öğretmenler açısından da bir
tepki oluştu. Bunu da bilginize sunmak isterim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Arslan
KAZIM ARSLAN (Denizli) Başbakana soruyorum:
Bir: Ziraat Bankası 2017 borç ertelemelerinde
yüzde 3le yıllık erteleme yaparken tarım kredi kooperatifleri
yüzde 3e yüzde 9 ilave etmek suretiyle yüksek bir faiz uyguluyorlar. Bunun sebebi
nedir? Bu yanlışlığın giderilmesi için bir talimat
verecek misiniz?
İki: Tarımsal desteklerin ödenmesi
sırasında nedeni belli olmayan kesintiler yapılıyor. Bu
kesintilerin sebebi nedir?
Üç: Önder çiftçilerimize iyi tarımla ilgili,
sertifikalı, tıbbi aromatik bitkilerde dekar başı 100 Türk
lirası olan destek neden 50 Türk lirasına düşürülmüştür,
sebebi nedir?
Dört: Ziraat Bankasından dalgıç pompaya,
fıskiyeye ve damlamaya destek veriliyor. Dalgıç pompayı
çalıştıracak güneş enerji desteğinin de verilmesini
düşünüyor musunuz?
Beş: Başbakan ve
bakanlığınız mazot desteği sözü verdiniz.
Yarısı bizden, yarısı sizden için mazot alımı
sözünüzü ne zaman yerine getireceksiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Çamak, son olarak size de
söz vereyim, ondan sonra Sayın Bakana.
HÜSEYİN ÇAMAK (Mersin) Teşekkür ederim.
Sayın Bakan, 13 Şubat 2017 tarihinde,
Şanlıurfa Sivereke bağlı Güvercin köyünde içme suyu sorunu
yaşandığını dile getirmiştim. Sayın Bakan
Nihat Zeybekci o gün verdiği cevapta Bu, Hükûmetimizin bir
ayıbıdır. demiş ve bunun takipçisi olacağını
söylemişti. Vatandaşların söylediğine göre, sorunla ilgili
projelendirme ve ihale yapılmış. Ancak yapımı çok
yavaş ilerlediği için, vatandaşlarımız en az bir
yıl daha su sorunu yaşayacaklarından endişe etmektedir. Bu
sorunun ivedilikle çözülmesi çağrımı yineliyorum.
Vatandaşlar özellikle Bakan Ahmet Eşref Fakıbakadan su sorunlarının
çözümünü bekliyorlar ve bu çözümün hızlandırılmasını
istiyorlar.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN Sayın Kayışoğlu,
buyurun siz de.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa)
Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Bakan, 2012de Bursada üç bakan
hızlı trenin temelini atmıştı, 2016da biteceği
söylenmişti, 2018 yılındayız. Sayıştay
raporlarından öğrendiğimiz kadarıyla, ihale bedelinin de
hemen tamamı ödenmiş. Bu hızlı tren, Ankaraya gelecek olan
yüksek hızlı tren ne zaman bitecek?
Bir diğer sorum şu: Bursa aynı
zamanda otomotivin merkezi ve test yapılacak bir alan
olmadığı için testler yurt dışında
yapılıyor. Yenişehirde bir otomotiv test merkezi
açılacaktı, bunun açılacağı da yıllar önce söylendi,
hâlâ onunla ilgili de bir gelişme yok. Ne zaman bitecek?
Bir de Bursada irili ufaklı onlarca santral
var, hâlâ projeler üretiliyor, yeni santraller yapılmaya
çalışılıyor, mahkemeler iptal ediyor. Yine, Bursayla
ilgili böyle bir santral projesi var mı?
Teşekkürler.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi soruları cevaplandırmak üzere
sözü Kalkınma Bakanımız Sayın Lütfi Elvana
bırakıyorum.
Buyurun.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Öncelikle, 15 Temmuz darbe girişimi
sonrası özellikle Fetullahçı terör örgütüyle ilişkili olanlara
yönelik bir soru yöneltildi. Değerli arkadaşlar, bu darbe
girişimini hep birlikte yaşadık ve bu terör örgütünün bu ülkeyi
bölmeye, parçalamaya, bir anlamda insanımızı birbirine
düşürmeye yönelik bir girişimde bulunduğunu hepimiz biliyoruz. O
gece tüm partilerimiz burada bu darbe girişimine karşı dik bir
duruş sergilediler. Özellikle kamudan atılan personelin bu
Fetullahçı terör örgütüyle ilişkisi olan, bu terör örgütü içerisinde
yer almış olan kişilerden oluştuğunu hepimiz
biliyoruz. Ancak bunlar arasında belki hata yapılmış olan
bazı isimler söz konusu olabilirdi. İşte bunu da gidermek
amacıyla sizler de hatırlıyorsunuz ve biliyorsunuz ki yine kanun
hükmünde kararnameyle bazı devlet memurları kurumlarına iade
edildi ve daha sonraki süreçte, biliyorsunuz, bir OHAL Komisyonu
oluşturuldu, şu anda tüm itirazları OHAL Komisyonu
değerlendiriyor. OHAL Komisyonu neticesinde de gerek duyulması
hâlinde ilgili kişi yargıya başvurabilecek.
Dolayısıyla süreç devam ediyor. Ama bu tür darbe girişiminde
bulunanlara karşı her birimizin dikkatli olması ve onlara
karşı dik bir duruş sergilemesi son derece önemli diye
düşünüyorum.
İkinci husus, yine, gündeme gelen Düzce konusu.
Düzcede özellikle gelişmenin yeterli düzeyde olmadığı,
turizmin yeterince gelişmediği ifade edildi. Özellikle Düzce ilimizin
sanayi alanında son yıllarda inanılmaz bir gelişme
gösterdiğini hepimiz biliyoruz. Organize sanayi bölgelerinde yer yok ve
yeni organize sanayi bölgesi talepleri var. Sanayileşme
açısından, gelişme açısından Düzce gerçekten büyük bir
performans gösterdi son yıllarda ancak bu sokak aydınlatmalarına
yönelik eksiklikleri de elbette ilgili belediye başkanına
aktaracağız. Sanayi ve Ticaret Bakanımız, biliyorsunuz,
Düzce Milletvekili, özellikle kendisine de bunu aktaracağım.
Yine, büyükşehir belediye ve bütünşehir
yasalarına yönelik, daha doğrusu bu alana yönelik bazı
düşünceler ifade edildi. Burada Hükûmetimiz, özellikle Büyükşehir
Yasasında ortaya çıkan bazı aksaklıkları giderme
yönünde bir çalışma yürütüyor. Bu çalışma neticelenir
neticelenmez yine sizlerin huzuruna bu düzenlemeleri getireceğiz.
Kalkınma ajanslarına yönelik bir
başka soruda ise kalkınma ajansları için özellikle belediyeden
kesilen payların düşürülmesi talebinde bulunuldu. Bununla ilgili
olarak özellikle küçük belediyelerden alınan kaynağın
açıkçası alınmaması yönünde bir düşüncemiz var, bu
yönde de bir çalışmamız var. İnşallah bu
çalışmaları tamamladıktan sonra yine kalkınma
ajanslarına yönelik olarak sizlerin huzuruna getireceğiz.
Bir başka husus, bu sözleşmeli
öğretmenlik uygulamasına yönelik. Sözleşmeli öğretmenlik
uygulaması, biliyorsunuz, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde
görev yapan öğretmenlerin çalışma sürelerini makul süre içinde
bu bölgede geçirmelerini sağlamak amacıyla çıkarıldı.
Kanuna göre, sözleşmeli öğretmenin aile birliği, elbette
sözleşmeli öğretmenin yanında sağlanır. Bu düzenleme
olmadan sadece mali düzenlemeler ve teşvikle o bölgede, o öğretmenin
tutulmasının mümkün olmadığını da düşünüyoruz.
Kaliteli bir eğitim için de öğretmenin öğrencisini
tanıyacak bir sürede öğretmenlik yapması önem arz ediyor diye
düşünüyorum.
Yine, zannedersem, Ziraat Bankasına yönelik bir
başka soru, tam alamamakla birlikte
Tarım kredi kooperatiflerinin
özellikle yapılandırma çerçevesinde kendisinin
uyguladığı bir sistem, uygulama yöntemi dolayısıyla
Ziraat Bankasıyla doğrudan ilişkilendirmenin çok doğru
olduğunu da açıkçası düşünmüyorum.
KAZIM ARSLAN (Denizli) Kredi kooperatiflerine bir
şeyler söylemek lazım Sayın Bakanım, yüzde 9 çok büyük
fark.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Değerli arkadaşlar, güneş enerjisi desteğine yönelik ise
özellikle farkındalık oluşturma, güneş enerjisinin önemini
ortaya koyma adına birçok ilimizde bölge kalkınma idarelerimiz ve
kalkınma ajanslarımız vasıtasıyla güneş enerjisi
desteği sağlanıyor. Buradaki amacımız da temel olarak,
tabii, bu güneş enerjisinin tüm bölgelerde
yaygınlaşmasını teminen en azından bunun bir örnek
olarak o bölgelerde, o illerde gösterilmesi. Buna yönelik de bir destek
mekanizmamız var.
Şanlıurfaya yönelik bir soru yöneltildi.
Şunu öncelikli olarak ifade etmek istiyorum: Özellikle 2017
yılının ikinci yarısında ve 2018 yılı
yatırım programında Şanlıurfada içme suyu problemi
olan ilçelerimizin projeleri yatırım programına alındı
ve bununla ilgili çalışma başlatıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Kısa bir süre alabilir miyim?
BAŞKAN Bitirin, bitirin, cümlenizi bitirin.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Tamamlayacağım efendim.
Şanlıurfa Büyükşehir Belediye
Başkanı bir taraftan mevcut hatların iyileştirilmesini
sağlarken kamu olarak biz de, Hükûmet olarak biz de özellikle Devlet Su
İşleri aracılığıyla bu suyun temini yönünde
çalışmaları başlattık ve hızla inşallah
tamamlayacağız.
Bursaya yönelik bir soru yöneltildi yine,
hızlı trene yönelik. Biliyorsunuz, Bursa-Bilecik hattında çok
büyük bir heyelan oluştu, bu heyelandan kaynaklanan bir gecikme söz konusu
oldu.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Ondan değil.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) Evet,
heyelan
Bizatihi Ulaştırma
Bakanlığı yaptım, o dönemde o heyelanı bizatihi
yerinde görmüş bir kişiyim.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Biliyorum. Geçen hafta
Devlet Demiryollarını görüştük KİT Komisyonunda ama ondan
değil.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) Ama bu
heyelanın önemli bir etkisi oluştu.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) 55 kilometrelik
güzergâhın 50 kilometresi değişti. 300 milyonda tasfiye ettiniz
işi.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Dolayısıyla bu projeleri, bu büyük ölçekli projeleri ne kadar
hızlı sürede yaptığımızı sizler de
biliyorsunuz.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) Değil, değil, öyle
değil Sayın Bakan.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
İnşallah, en kısa sürede bunları da
tamamlayacağız, hiç merak etmeyin.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) 800 milyona ihaleye
çıktınız, 380e bağladınız, tasfiye ettiniz; 2
milyara çıktı.
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) Son
olarak test merkezleri konusunda da şunu söyleyeyim: Özellikle test
merkezleri kurulması yönünde ciddi destekler veriyoruz. Birkaç tane test
merkezi kurduk, Bursadaki test merkezini de bizatihi ben kendim takip
edeceğim.
Çok teşekkür ederim.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Şimdi dördüncü bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Dördüncü bölüm üzerindeki maddeleri, varsa bu maddeler
üzerindeki önerge görüşmelerini yapacağız.
78inci madde üzerinde iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 78inci maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Müslüm
Doğan Meral
Danış Beştaş Erol
Dora
İzmir
Adana
Mardin
Filiz
Kerestecioğlu Demir Garo
Paylan
İstanbul
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDIN (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
KALKINMA
BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin) Katılmıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
78
ve 79uncu maddeler ile 5627 sayılı Enerji Verimliliği
Kanunu'nda değişiklikler yapılmış ve kamu kurum,
kuruluşlarının enerji giderleri ve tüketimlerini düşürmek
üzere enerji performans sözleşmeleri yapabilmelerine imkân
verilmiştir. Ancak kamunun bir mal ve hizmet almasının yöntemi
bellidir. 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'yla ihaleye
çıkılır ve 4735 sayılı Kanun'la da sözleşmesi
yapılır. Ancak düzenleme, söz konusu işlemleri 4734
sayılı Yasanın kapsamından ve doğal olarak bütçe
disiplininden çıkarma tehlikesi oluşturmaktadır. Üstelik bu
düzenlemelerin görüşüleceği komisyon da Plan ve Bütçe Komisyonu
değildir. Dolayısıyla hem içeriği hem yasama faaliyetinin
yöntemi göz önünde bulundurulduğunda maddenin tasarı metninden
çıkarılmasını öngörmekteyiz.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 78inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Musa
Çam Zekeriya
Temizel Zülfikar
İnönü Tümer
İzmir
İzmir
Adana
Bülent
Kuşoğlu Lale
Karabıyık Bihlun
Tamaylıgil
Ankara
Bursa
İstanbul
MADDE 78- 18/4/2007 tarihli ve 5627 sayılı
Enerji Verimliliği Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına
(i) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent ilave
edilmiş ve mevcut bentler buna göre teselsül ettirilmiştir.
"j) Enerji performans sözleşmesi: Uygulama
projesi sonrasında sağlanacak enerji tasarruflarının
garanti edilmesi ve yapılan harcamaların uygulama sonucu
oluşacak tasarruflarla ödenmesi esasına dayanan sözleşmeyi,
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
KALKINMA BAKANI LÜTFİ ELVAN (Mersin)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Zülfikar Tümer
İnönü konuşacak.
Buyurun Sayın İnönü. (CHP
sıralarından alkışlar)
ZÜLFİKAR İNÖNÜ TÜMER (Adana) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; enerji performans sözleşmeleri,
enerji verimliliği ya da yenilenebilir enerji projeleri sayesinde elde
edilen maliyetteki azalmaları kullanarak bu tür projeleri finanse
edebilmek için sermaye oluşturulmasını sağlayan bir
finansman yöntemi olarak tanımlanmaktadır. Bu sözleşmeyle,
uygulama projesi sonrasında sağlanacak enerji
tasarruflarının garanti edilmesi ve yapılan harcamaların
uygulama sonucu oluşacak tasarruflarla ödenmesi esasına
dayanması öngörülmektedir. Genel yönetim kapsamındaki kamu idareleri
ile diğer kamu kurum ve kuruluşları enerji tüketimlerini veya
enerji giderlerini düşürmek üzere enerji performans sözleşmeleri
yapabilecek ve on beş yılı aşmayan, yıllara
yaygın yüklenmeye girişebilecektir. Bu kapsamda gerçekleştirilecek
mal ve hizmet alımları ile yapım işleri, ceza ve yasaklama
hükümleri hariç, Kamu İhale Kanununun hükümlerine tabi olmayacaktır.
Saygıdeğer milletvekilleri,
sözleşmelerin İhale Kurumu denetimine tabi olmadan
yapılmasının önünü açmanın ve iş ve işlemlerin
Kamu İhale Kurulu kararları üzerinden yargısal denetiminin
önünün kapatılmasının amaçlandığı yapılan
düzenleme Anayasanın 2nci maddesindeki hukuk devleti ilkesiyle
bağdaşmamaktadır. Nitekim, Komisyon görüşmeleri
sırasında kamu kesiminde enerji performans sözleşmelerine
istinaden yapılacak hizmet satın alımlarının 4734
sayılı Kamu İhale Kanununun kapsamı dışına
çıkarılma nedeni konusunda yöneltilen sorulara tatmin edici cevaplar
alınamamıştır.
Ayrıca, risk paylaşımlı bir
finansman modeliyle ilgili olarak tasarı maddelerinde detaylandırma
bulunmadığı, her türlü sorunun çözümünün ikincil mevzuat
düzeyinde cevabının aranacağı ifade edilmiştir. Söz
konusu maddenin içeriği Plan ve Bütçe Komisyonunun ihtisas alanı
dışındadır.
Ayrıca, kamu kurum ve kuruluşları ile
enerji şirketleri arasında ihdas edilen anlaşmaya istinaden
masrafın, kazancın üzerinde olamayacağı
öngörüldüğünde, on beş yıllık uzun süreç, maliyet ve
verimlilik denetimlerini sekteye uğratacağı gibi suistimalin de
önünü açabilecektir. 5627 sayılı Enerji Verimliliği Kanununu
ilgilendiren bu değişikliğin enerji performans
sözleşmeleri gibi yeni bir kavramı sisteme yerleştirdiği
hususunu da dikkate alarak tüm ayrıntısıyla ayrı bir yasayla
düzenlenerek Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu gibi komisyonlarda tüm sivil toplum örgütlerinin
katılımıyla etraflıca tartışılıp
görüşüldükten sonra yasalaştırılması daha uygun
olacaktır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye'nin
yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edeceği üretimin
artırılması açısından bazı teşvik
mekanizmalarının da devreye konularak geliştirilmesi
gerekmektedir. Türkiye'nin önceliği, enerji talebini düşürmek için
enerji verimliliği ve tasarrufu olmalıdır. Enerjide
dışa bağımlılığın
azaltılmasına yönelik yeni stratejiler geliştirilmeli,
ihtiyaçların yenilenebilir enerjiden sağlanabileceği
öngörülmelidir. Tüm dünyada örneği bilinen akıllı şebeke,
akıllı enerji, etkin ve sürdürülebilir şehirler oluşturmak
da mümkündür. Türkiyeyi baştan başa çevreleyen ancak tanımı
dışına taşan kentsel dönüşüm projeleri, çevre dostu
yeşil enerji, verimli pasif evler şeklinde projelendirilmeli ve
desteklenmelidir. Yapıları tamamen yıkmak yerine yenilemek,
dönüştürmek ve iyileştirmek öncelikli olmalıdır.
Konuşmalardan öte geçmeyen, kâğıt üzerinde kalan ve sürekli
ertelenen sıfır emisyonlu, sıfır enerjili bina
zorunluluğunda da geç kalınmaktadır.
Değerli milletvekilleri, sürekli artan enerji
fiyatları ve artan dışa bağımlılık nedeniyle
uluslararası boyutta rekabet edemeyen enerji sektörünün arz
güvenliğinden, karbon yaptırımlarından ve iklim
değişikliğine yol açan olumsuz sonuçlarından kurtulmak için
enerji verimliliği üzerine odaklanmak zorundayız. Türkiye'nin en
önemli sorunlarından biri olan enerji ve enerji krizini en kısa ve
ucuz yoldan hızlıca çözmek için öncelikle yatırım ve
teşvik mekanizmaları, ardından altyapı, kapasite, personel
ve enerji verimliliği üzerine yoğunlaşılmalıdır.
Başta İstanbul, İzmir, Ankara, Bursa, Antep gibi sanayi
kentlerinde üniversite organize sanayi bölgeleri, makine mühendisleri, elektrik
mühendisleri odası ve özel sektörle birlikte enerji verimliliği
uygulamaları laboratuvarları kullanılması
sağlanmalıdır. Bu kapsamda Adana ili başta olmak üzere
Çukurova bölgesi için son derece önem taşıyan ancak 2007den bu yana
kamulaştırmada çıkan sorunlar nedeniyle yatırıma
açılamayan Ceyhan Enerji İhtisas Endüstri Bölgesinde yer alması
gereken rafineri, petrokimya tesisleri, petrol ve doğal gaz depolama
tesisleri, liman ve tersane projeleri de bir an önce hayata geçirilmelidir.
Bu duygu ve düşüncelerle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
78inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
79uncu maddede iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 79uncu maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Meral
Danış Beştaş Garo
Paylan Müslüm
Doğan
Adana İstanbul İzmir
Erol
Dora Filiz
Kerestecioğlu Demir
Mardin İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Sayın Başkanım
katılamıyoruz.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
78 ve 79uncu maddeler ile 5627 sayılı
Enerji Verimliliği Kanununda değişiklikler
yapılmış ve kamu kurum, kuruluşlarının enerji
giderleri ve tüketimlerini düşürmek üzere enerji performans
sözleşmeleri yapabilmelerine imkân verilmiştir. Ancak kamunun bir mal
ve hizmet almasının yöntemi bellidir. 4734 sayılı Kamu
İhale Kanunu'yla ihaleye çıkılır ve 4735 sayılı
Kanun'la da sözleşmesi yapılır. Ancak düzenleme söz konusu
işlemleri 4734 sayılı Yasanın kapsamından ve
doğal olarak bütçe disiplininden çıkarma tehlikesi
oluşturmaktadır. Üstelik bu düzenlemelerin görüşüleceği
komisyon da Plan ve Bütçe Komisyonu değildir. Dolayısıyla hem
içeriği hem yasama faaliyetinin yöntemi göz önünde bulundurulduğunda
maddenin tasarı metninden çıkarılmasını öngörmekteyiz.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun
Saygılarımızla.
Zekeriya
Temizel Bülent
Kuşoğlu Lale
Karabıyık
İzmir Ankara Bursa
Musa
Çam Tufan
Köse Bihlun
Tamaylıgil
İzmir Çorum İstanbul
Kemal
Zeybek
Samsun
MADDE 79 5627 sayılı Kanuna
aşağıdaki ek madde ilave edilmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDIN (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Samsun Milletvekili Kemal Zeybek konuşacaktır.
Sayın
Zeybek, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
KEMAL
ZEYBEK (Samsun) Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 533 sayılı torba yasada, 5627
sayılı Kanuna ek madde eklenmiş. Bu ekleme, Türkiyede Adalet
ve Kalkınma Partisinin iktidara geldiği süreç içerisinde tüm elektrik
dağıtım şebekelerinin sattığı elektrikle
ilgili; satışı yapılmış, yanı sıra
satışı yapılan elektrik kurumlarından, bu
dağıtım şebekelerinden yeniden devlete, kurumlara
nasıl ucuz elektrik alabiliriz, bunu nasıl
kanunlaştırabiliriz meselesi bu. Böyle bir şey olabilir mi? Siz
yıllar öncesi demek ki çok yüksek kazanç sağlayabilecek
dağıtım şebekeleri yarattınız. Bu şebekeleri
yaratırken aklınız neredeydi? Bunlara bu koşulları
neden koymadınız? Devletin tüm kurum ve kuruluşlarına
elektriğin yüksek rayiç fiyattan satılacağını,
devletin böyle bir bedel ödeyeceğini neden düşünmediniz?
Elektriği özel şirket üretiyor; Türkiyedeki 80 milyon insanın
alın teri, göz nuru olan, o savaşlarda elde ettiği topraklardan
elde edilen su kaynaklarından elde ediliyor; bunu bilmeniz gerekiyor. Bunu
bilmeden yaptınız, bugün de karşımıza yeniden
Devletin
tüm kuruluşlarına elektriği nasıl ucuza alabiliriz?
Alamazsınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Sayın
milletvekili arkadaşlarım, bugün burada çok
tartışılıyor. Türkiyede toprağın, arazinin,
ağacın, bitkinin sulandığı ve sulama birliklerinin
kontrolü elinde tuttuğu, bakım ve onarımını da
bunların yaptığı bir yasayı görüşüyoruz. Ben
aynen bu olayı şuraya getireceğim, olayı elektrikle
bağdaştıracağım. Siz yıllar önce elektrik
dağıtım şebekelerini özelleştirdiniz, bugün de sulama
birliklerini özelleştireceksiniz; özelleştirdiniz
Bu
özelleştirilen sulama birliklerini bu dağıtım
şebekeleri alacaktır ve vatandaşımızı,
yurttaşımızı, arazisini sulayabilen, bitkisini susuz
bırakmayan vatandaşımızı siz yeniden elektriği
yüksek fiyatla alabilir duruma getireceksiniz. Bizim bu yasaya evet demememiz
gerekiyor.
Değerli
arkadaşlarımız, yıllar önce Kurtuluş
Savaşıyla beraber bu ülkede şeker fabrikalarımız
kuruldu. Bu şeker fabrikalarının kurulmasıyla beraber,
suyun en ideal olarak kullanıldığı, su veriminin en iyi şekilde
elde edildiği şeker pancarı
Şeker pancarı
fabrikalarını bir şekilde şu anda özelleştirmek
istiyorsunuz. Bu özelleştirme doğru değildir. Bu
özelleştirme, ülkemizdeki o gariban çiftçinin, az ölçekli arazisi olan
yurttaşımızın geleceğine, göz nuruna, çocuğunun
geleceğine, torununun geleceğine, onun kazanımlarına el
koymadır.
Gelin,
burada bu yasaya da evet demeyelim, bunu yasalaştırmayalım,
özelleştirmeyi yaptırmayalım. Devletin, şeker
pancarında, yıllardır çiftçi birlikleriyle beraber
kooperatifleştiği en iyi oluşumdur ve
insanlarımızın bir araya gelip kendi ürettiği ürünü
nasıl yönetebildiğinin bir belgesidir şeker pancarı
fabrikaları.
Biz
buradan diyoruz ki şeker fabrikalarından şeker elde ediyoruz,
melas elde ediyoruz -hayvanımızı ve
sağlığımızı koruyan- ispirto, etil alkol elde
ediyoruz. Buna bağlı olarak şeker fabrikalarını
satmak, pancar üreticisini, besiciyi yok saymaktır, tarım üretiminin
bitmesi demektir. Şeker demek, toprak demektir. Toprak demek, vatan
demektir. Rant uğruna toprağımızı satanlara,
fabrikalarımıza el koyanlara, çiftçimizin geleceğini
karartanlara, bir şekilde Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekili
arkadaşlarımızın buna dur diyeceğine inanıyorum.
Ben buradaki dört siyasi parti grubunun tamamının da çiftçiye
destekçi olduğunu biliyorum. Ama bir elin bir yerden emir vermesiyle bunu
yasalaştırmayalım, buna dur diyelim. (CHP sıralarından
alkışlar) Vatanın bu şekilde parçalanmasını
durduralım. Bu, uluslararası çeteci emperyalist güçlerin, tekellerin
şekeri, toprağımızı ele geçirmesidir.
Saygılar
arz ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
79uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
80inci
madde üzerinde üç adet önerge vardır, okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 80inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Emin
Haluk Ayhan Muharrem
Varlı Kamil
Aydın
Denizli Adana Erzurum
İsmail
Faruk Aksu Mustafa
Kalaycı
İstanbul Konya
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDIN (Antalya)
-Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) -
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Maddede
geçen taşınmazların Vakıflar Kanununda
değişiklik yapılması suretiyle kanunla iade edilmesi kabul
edilemez bir yaklaşımdır. Kanunla söz konusu
taşınmazların mülkiyetinin değil kullanım
hakkının Hazineden devri yoluyla çözülebilmesi mümkün iken böyle bir
düzenlemeye neden ihtiyaç duyulduğu
anlaşılmamıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler.. Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 80inci
maddesinde yer alan mülkiyetinde bulunan ibaresinin mülkiyetindeki
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Müslüm
Doğan Meral
Danış Beştaş Filiz
Kerestecioğlu Demir
İzmir Adana İstanbul
Garo
Paylan Erol
Dora
İstanbul Mardin
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDIN (Antalya) - Katılamıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde Mardin Milletvekili
Erol Dora konuşacaktır.
Sayın Dora, buyurun. (HDP
sıralarından alkışlar)
EROL DORA (Mardin) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 533 sıra sayılı Kanun
Tasarısının 80inci maddesi üzerinde söz aldım. Genel
Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Hatırlanacağı üzere, 2014 yerel
seçimleriyle Büyükşehir Yasasının yürürlüğe girmesiyle
birlikte köy tüzel kişilikleri ortadan kalkmış ve bu köy tüzel
kişiliklerinin mallarının tasfiye ve devredilmesi amacıyla
her valilik bünyesinde tasfiye komisyonları kurulmuştur. 2016
yılında Mardin Valiliği bünyesinde hayata geçirilen Devir,
Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonunda, köy tüzel kişilikleri
adına kayıtlı olup kilise ve manastır niteliğinde
bulunan taşınmaz malların hazineye, mezarlık
niteliğindeki taşınmazların ise Mardin Büyükşehir
Belediyesi adına tescil edilmesi hususunda karar verilmiştir. Köy
tüzel kişilikleri adına kayıtlı olup kilise ve
manastır niteliğinde bulunan taşınmaz mallar daha sonra
Vakıflar Genel Müdürlüğüne devredilmiştir. İlgili
Komisyonun almış olduğu kararlar Süryani halkında büyük
tepkiye ve üzüntüye sebep olmuş, bu gerekçeyle Mor Gabriel Vakfı
gerekli girişimlerde bulunarak Tasfiye Komisyonuna başvurmuş ve
söz konusu kilise, mezarlık ve arazilerin vakfa iadesini talep
etmiştir. Ancak Komisyon yetkilileri, ilgili kanun gereğince, söz
konusu taşınmazları ancak devlet kurumlarına
verebileceklerini, vakıflara bu türden bir devir
yapamayacaklarını ifade etmişlerdir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; geçtiğimiz aylarda, Hükûmet yetkilileri ile Mor Gabriel
Manastırı Vakfı ve Süryanilerin diğer bazı
kurumlarının yöneticileri arasında sorunun çözümü için olumlu
görüşmeler yapılmış, Vakıflar Genel Müdürlüğü
mülklerin iadesi için yasal düzenleme yapılması için
çalışma yaptıklarını açıklamıştır.
Aynı şekilde, vakıflardan sorumlu Başbakan
Yardımcısı Sayın Hakan Çavuşoğlu da masa
başında hatalı bir işlem
yapıldığını belirterek mülkleri iade edeceklerini
ifade etmişlerdi. Bu olumlu görüşmelerin ardından, torba yasa
kapsamında Vakıflar Kanununa eklenen ilgili maddeyle Süryani
halkına ait olan mülklerin bir kısmının iadesi
öngörülmektedir. Bu maddeyle, toplamda 110 taşınmazın
56sının iadesi öngörülmektedir. Ancak, Süryanilere ait geri kalan
diğer bütün taşınmazların da bir an önce iade edilmesi
Süryani kamuoyunda büyük bir memnuniyet yaratacaktır. Bu kanun
tasarısı kapsamında Süryani vakıflarına ait bazı
taşınmazların iadesinin öngörülmesini bu soruna çözüm getirmede
önemli ve değerli bir adım olarak değerlendirdiğimizi
belirtmek istiyoruz.
Tabii, bu güncel konunun yanı sıra, benzer
nitelikleri haiz sorunlar, azınlık statüsünde bulunan Ermeni, Rum ve
Musevi vatandaşlarımıza ait binlerce taşınmaz için de
aciliyetini korumaktadır. Bu bağlamda diğer
azınlıklara ait bütün taşınmazların da sahiplerine
iadesini beklediğimizi ifade etmek istiyorum. Dileğimiz ve talebimiz
odur ki önümüzdeki dönemde Hükûmetin bu yönde de adımlar
atacağını bekliyoruz. Ayrıca bu ülkenin bütün yurttaşlarının
kültürel mirası olan tarihî kilise, manastır ve sinagog gibi
yıkılmaya yüz tutmuş tarihî yapıların restorasyonu
için Vakıflar Genel Müdürlüğü bütçesinden daha fazla ödenek
ayrılması şüphesiz kültürel mirasımıza ve toplumsal
barışımıza da hizmet edecektir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tabii gerek azınlıklara mensup
yurttaşlarımızın kendilerini ötekileştirilmiş,
dışlanmış hissetmemeleri ve devletle olan
ilişkilerinin bu temelde yıpranmaması ve gerekse demokratik,
laik ve sosyal bir hukuk devleti niteliğinin gereği olarak
Türkiyenin altına imza atmış olduğu anlaşmalar
çerçevesinde üzerine düşen yükümlülükleri sağlamada Hükûmetin daha
titiz davranmasını beklemek bütün yurttaşlarımızın
en doğal hakkıdır. Azınlık vakıflarının
gerçekte kendilerine ait olan çeşitli taşınmaz, kilise ve
manastırları geri almak için adli yollara başvurmak zorunda
bırakılmaları toplumsal barışımızı
zedelerken ne yazık ki ülkemizin aleyhinde de olumsuz birtakım
algıların oluşmasına sebebiyet vermektedir. Bu
algının tersine çevrilmesi zor olmadığı gibi
insanlarımıza haklarının tanınması ve teslim
edilmesi bu ülkenin bütün yurttaşlarının da şüphesiz
yararınadır ve bu durum ülkemizde herkesin kendini gönüllü, eşit
ve özgür bir vatandaş olarak hissetmesini sağlayacak ve ülkemizin
imaj ve itibarını da yükseltecektir.
Konuşmamı bitirirken bütün Parlamentonun
ve bütün vekillerimizin desteğini bekliyor, bu vesileyle tekrar hepinizi
en kalbi duygularımla sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum. (HDP ve CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının 80inci maddesi çerçeve metninin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Bihlun
Tamaylıgil Musa
Çam Zekeriya
Temizel
İstanbul İzmir İzmir
Bülent
Kuşoğlu Selina
Doğan Lale
Karabıyık
Ankara İstanbul
Bursa
Madde 80- 20/2/2008 tarihli ve 5737
sayılı Vakıflar Kanununa aşağıdaki geçici madde
ilave edilmiştir.
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor
mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
İBRAHİM AYDIN (Antalya) Katılamıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET
YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Önerge üzerinde İstanbul
Milletvekili Selina Doğan konuşacaktır.
Buyurun Sayın Doğan. (CHP
sıralarından alkışlar)
SELİNA DOĞAN (İstanbul) Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; ben de öncelikle bugünü kutlayan tüm
halklar için ayrı bir anlamı olan, ister v ile yazalım, ister
w ile yazalım Nevruz diyelim, Nevroz diyelim, bu renkli ve güzel
bayramı kutlayarak sözlerime başlamak istiyorum.
Evet, bugün Nevruz Bayramını kutluyoruz.
Önümüzdeki hafta pazar günü de Hristiyanların en büyük bayramı olan
ve aslında pagan dönemde baharın doğuşunu simgeleyen ancak
daha sonra tek tanrılı dinlerle birlikte farklı bir anlama
bürünen Paskalya Bayramını kutlayacağız. Ancak
Türkiyedeki azınlıklar olarak bizler Paskalya Bayramını
yine pek çok askıda bırakılan sorunlarla buruk bir şekilde
karşılıyoruz.
Şu anda üzerinde konuştuğumuz madde
-benim de bizzat takipçisi olduğum üzere bölgeye giderek- Süryani
cemaatinin bir kısım mülklerinin iadesinin geri
kazanılmasını sağlıyorsa da aslında
azınlıkların şu an askıda olan pek çok sorunu var;
bunlardan güncel olan bir tanesini ben burada aktarmak istiyorum.
İstanbulun Bomonti semtinde Bomonti
Mıhitaryan okulumuz var 1958 yılında bizzat parası ödenerek
alınan ancak daha sonra 1979 yılında mahkeme kararıyla
hazineye Ayaş Belediyesi adına tescil edilmiş bir mülk. 2011
yılından beri bunun hukuk mücadelesi devam ediyor. Nitekim,
yetkilileri geçtiğimiz günlerde Başbakan Yardımcısı
Sayın Hakan Çavuşoğluyla görüştüler. Diliyoruz, bu mülkün
iadesi de tıpkı bu madde içerisindeki mülkler gibi diyalog yoluyla
çözülür.
Bakınız, Lozan Anlaşması,
biliyorsunuz, yakın zamanda da olduğu gibi sık sık
tartışmaya açılıyor ve Türkiyede
azınlıkların haklarını garantiye alan bu kurucu
anlaşma her tartışmaya açıldığında azınlıklar
her seferinde tedirgin oluyorlar. Dolayısıyla, Lozan masaya
yatırılırken konuya biraz da buradan bakmak gerekiyor. Evet,
bugün burada bu sorunlar kısmen çözülüyor ama aslında Türkiye'de
azınlıkların sorunlarını çözmek için öyle çok da köklü
değişiklikler yapmak gerekmiyor; mevcut düzenlemeleri uygulamak,
biraz iyi niyet, diyalog bu sorunların çözümü için yeterli olacaktır.
Asıl zihinlerdeki bariyerleri kaldırmak gerekiyor bu sorunların
çözümü için.
Ben mevcut, askıda bırakılan
sorunlara biraz değinmek istiyorum müsaade ederseniz. Birçoğunuzun
takip ettiği gibi biliyorsunuz Ermeni Patrikhanesi yaklaşık on
yıldır patriğini seçemiyor, âdeta bir yılan hikâyesine
dönmüş durumda bu sorun. Diliyoruz, bu konunun çözümü için de bir an önce
diyalog kanalları açılır.
Bir diğer konu ise cemaat vakıfların
yönetim kurullarının seçilememiş olması.
Vakıfların seçim yapabilmelerine olanak tanıyan yönetmelik 19
Ocak 2013 tarihinde iptal edildi ve o tarihten beri de konu yine askıda
bırakıldı. Bu da en kısa zamanda çözülmesi gereken
sorunlardan bir tanesi.
Bir diğer konu azınlık okulları
sayın milletvekilleri. Azınlık okullarının güncel,
sosyolojik realitelere uygun olarak ihtiyaçlarının giderilmesine
yönelik derli toplu bir mevzuat geliştirilmesi gerekiyor bir an önce.
Ve tabii ki nefret söylemi sayın
milletvekilleri
Bakın, Hrant Dink Vakfının düzenli olarak
hazırladığı Medyada Nefret Raporuna göre 2017
yılı Eylül-Aralık ayları arasında, dört aylık
dönemde ulusal etnik ve dinî grupları hedef alan 1.580 köşe
yazısı ve haber tespit edildi; 48 farklı grup hakkında
1.982 adet nefret söylemi içeriği bulundu. Bunlar vakayıadiyyeden
sayılıyor ama biz diliyoruz ki bunlar sadece raporlarda
kalmasın, bu sorunların giderilmesi için politikalar
geliştirilsin. Ben tüm bu sorunlarla ilgili bir araştırma
önergesi sundum Meclise. Diliyorum bu sorunları tüm ilgilileriyle
etraflıca görüşebilmek için bir araştırma komisyonu kurulur
Mecliste.
Bugün aynı zamanda Irkçılık ve
Ayrımcılıkla Mücadele Günü. Ben bu vesileyle kimsenin
birbirinden nefret etmediği, kimsenin birbirine nefret söylemleri
savurmadığı bir gün diliyorum hepinize ve tekrar
saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
80inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
81inci maddede bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra
sayılı Kanun Tasarısının 81inci maddesinde yer alan
FOB bedelin ibaresinin FOB bedelinin şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Müslüm
Doğan Meral
Danış Beştaş Filiz
Kerestecioğlu Demir
İzmir Adana İstanbul
Erol
Dora Garo
Paylan
Mardin İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDIN (Antalya) Katılmıyoruz
Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
değişiklikle madde metnine açıklık getirilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmemiştir.
81inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
82nci
maddede iki önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 82nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Müslüm
Doğan Meral
Danış Beştaş Filiz
Kerestecioğlu Demir
İzmir Adana İstanbul
Erol
Dora Garo
Paylan
Mardin İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDIN (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
83
ve 84üncü maddelerle Karayolları Kanununda değişiklik
yapılarak Genel Müdürlüğün bünyesindeki ihtiyaç fazlası
taşınmazların özelleştirilmesi düzenlenmiştir.
Özelleştirmeler AKP döneminde oldukça artmış ve kamuya hiçbir
fayda getirmemiştir. Kamunun elindeki taşınır veya
taşınmazların satılmasını ilkesel olarak
doğru bulmuyoruz. Zira kamunun elindekilerin halka ait olduğu ve kamu
yararı adına kullanılması doğru olandır.
Eğer ihtiyaç fazlası taşınmazlar var ise bunlar ihtiyaç
duyulan başka kamu kurumları adına tahsis edilebilir ve kamu
yararına kullanılabilir. Özelleştirmelerin sonucunda, kamunun
elindeki taşınmazların çoğunluğunun merkezî yerlerde
olduğu düşünüldüğünde, bu alanlarda rant alanlarının
açılması ve sermaye kesimlerine peşkeş çekileceği
mevcut uygulamalardan görülmüştür. Üstelik, maddeler Plan ve Bütçe
Komisyonunda görüşülecek içerikte değildir, ilgili ihtisas
komisyonunda görüşülmesi gerekir. Dolayısıyla hem içerik hem
yasama yöntemi açısından doğru bulmadığımız
bu maddelerin tasarı metninden çıkarılmasını öngörmekteyiz.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 82nci maddesi çerçeve metninin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bihlun
Tamaylıgil Musa
Çam Zekeriya
Temizel
İstanbul İzmir İzmir
Bülent
Kuşoğlu Lale
Karabıyık Serdal
Kuyucuoğlu
Ankara Bursa Mersin
MADDE
82- 25/6/2010 tarihli ve 6001 sayılı Karayolları Genel
Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanuna
aşağıdaki ek madde ilave edilmiştir.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDIN (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
- Önerge üzerinde Mersin Milletvekili Serdal Kuyucuoğlu
konuşacaktır.
Sayın
Kuyucuoğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
SERDAL
KUYUCUOĞLU (Mersin) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 533 sayılı Yasanın 82nci maddesi üzerinde söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla sevgiyle selamlıyorum.
Türkiyede
son günlerde toplumun her kesimi, aşırı derecede sosyal
gerginlik ve toplumsal sorunların çözümünde yorgunluk emareleri göstermeye
başlamıştır. Ekonomiden siyasete, hayatın her
alanında ve her kesim üzerinde bunun doğurduğu ağır
baskı hissedilmektedir. Yurttaşlar güzel şeylerin ne zaman
olacağını sormakta, geleceği konusunda endişeler
duymaktadır.
Türkiyede
neler oluyor? Cumhurbaşkanı her gittiği ilde sözde toplu
açılış töreniyle sayısız yatırımın
temelini atıyor ancak işsizlik ne hikmetse azalmıyor,
çoğalıyor. İş kazalarında her gün ortalama 3 işçi
hayatını kaybediyor, hiçbir tedbir alınmıyor. Türkiye
İstatistik Kurumu, TÜİK, işsizlik ve yoksulluğu düşük
göstermek için elinden geleni yapıyor, Yoksulluk azaldı. denilirken
25 milyon kişiye devletten yardım yapılıyor. Bütçe
açıkları arttıkça artıyor, vergi ödeyen vatandaş
Ödediğim vergiler nereye gidiyor? diye soruyor. Hemen her gün birkaç
kadın ya tecavüze uğruyor ya öldürülüyor, katillerine iyi hâlden
indirimler yapılıyor. Uyuşturucu kullanımı ilkokullara
kadar indi. Toplumsal cinnet kritik eşikte, patlamaya hazır bekliyor.
Anneler çocuklarını, babalar eşlerini öldürüyor. Burada
sayılanlara yeni ilavelerle de yapmak mümkün.
Değerli
milletvekilleri, AKP hükûmetlerinin iş başında olduğu son
on altı yılda 125 büyük tesis özelleştirildi. Seksen yılda
elde edilen cumhuriyet eserlerini on beş yılda satıp
açıklar kapatılmaya çalışıldı ama buna
rağmen Türkiyenin iki yakası bir araya gelmedi. Üretim ekonomisi
yerine tüketimi körükleyen politikalar sonucu yapılan yollar, açılan
köprüler, şehirlere dikilen devasa plazalar ülkemizdeki 15 milyon asgari
ücretlinin, 15 milyon emeklinin açlık sınırının
altında yaşamasına çözüm getirmedi. Ekonomide bu kötü
gidişatı gören Hükûmet, yeni kaynaklar arayışına
girdi, vatandaşın ödediği vergilerle yapılan dev kurumlar,
sanayi tesisleri, limanlar, kamu binaları ve arsaları arka arkaya
satışa çıkarıldı.
Özelleştirmeler
yoluyla Türkiye'nin en büyük kamu kuruluşları satıldı,
stratejik öneme sahip çok sayıda kuruluş da bundan kurtulamadı.
Son on beş yılda yabancı şirketler finanstan enerjiye,
sağlıktan eğitime, perakendeden gıdaya kadar birçok
sektörde ağırlığını artırdı.
Bankacılık sektörünün yüzde 50si, sigortacılık sektörünün
yüzde 70i yabancı şirketlerin kontrolüne geçti. Şimdi gözü
şeker fabrikalarına dikmişler, onları da satmak istiyorlar.
Bu maddeyle de Türkiye Cumhuriyeti Karayollarının mallarını
satacaklar. Cumhuriyetin seksen küsur yıllık birikimleri elden
çıkarıldı. Bu elden çıkarmalar daha üretken alanlara
yatırılmak yerine cari açığın finansmanında
kullanıldı yani gelecek satıldı.
Değerli
milletvekilleri, altyapı yatırımları dış
borçlarla yapılıyor; oto yollar, duble yollar, yüksek hızlı
tren yolları, tüneller, barajlar ve hidroelektrik santralleri.
AKP
döneminde tarımda da ilginç gelişmeler oldu, Türkiye, görmediklerini
gördü. İthal etmediği tarım ürünü kalmadı; samanı bile
ithal ettik, dünyanın dört bir yanından hayvan ithal ettik, et ithal
ettik.
AKP
döneminde sadaka kültürü egemen oldu. Devlet eliyle ihtiyaç giderme yoluyla kitleler
iktidara bağlandı. Buna bir de medyanın propaganda ve beyin
yıkama faaliyetleri eklenince işlem tamam oldu. Türkiye iyi
yönetiliyor. diyenlerin bir kez daha burada ifade edilen konuları
dikkatle gözden geçirmelerinde yarar görüyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge
kabul edilmemiştir.
82nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
83üncü
maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 83üncü
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Müslüm
Doğan Meral
Danış Beştaş Erol
Dora
İzmir Adana Mardin
Filiz
Kerestecioğlu Demir Garo
Paylan
İstanbul İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDIN (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
83
ve 84üncü maddelerle Karayolları Kanununda değişiklik
yapılarak Genel Müdürlüğün bünyesindeki ihtiyaç fazlası
taşınmazların özelleştirilmesi düzenlenmiştir.
Özelleştirmeler AKP döneminde oldukça artmış ve kamuya hiçbir
fayda getirmemiştir. Kamunun elindeki taşınır veya taşınmazların
satılmasını ilkesel olarak doğru bulmuyoruz. Zira kamunun
elindekilerin halka ait olduğunu ve kamu yararı adına
kullanılması doğru olandır. Eğer ihtiyaç fazlası
taşınmazlar var ise bunlar ihtiyaç duyulan başka kamu kurumlar
adına tahsis edilebilir ve kamu yararına kullanılabilir.
Özelleştirmelerin sonucunda kamunun elindeki taşınmazların
çoğunluğunun merkezi yerlerde olduğu düşünüldüğünde bu
alanlarda rant alanlarının açılması ve sermaye kesimlerine
peşkeş çekileceği mevcut uygulamalardan görülmüştür.
Üstelik maddeler Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülecek içerikte
değildir, ilgili ihtisas komisyonunda görüşülmesi gerekir.
Dolayısıyla hem içerik hem yasama yöntemi açısından
doğru bulmadığımız bu maddelerin tasarı metninden
çıkarılmasını öngörmekteyiz.
BAŞKAN
Gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun
ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 83üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Bihlun
Tamaylıgil Musa
Çam Zekeriya
Temizel
İstanbul İzmir İzmir
Bülent
Kuşoğlu Ömer
Fethi Gürer Lale
Karabıyık
Ankara Niğde Bursa
Madde
83- 6001 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde ilave
edilmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 2- (1) Genel Müdürlük mülkiyetinde iken bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihte özelleştirme kapsam ve programında olan ve
özelleştirme işlemleri devam eden taşınmazların
satışından elde edilecek gelirlerden Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı tarafından yapılan
giderler düşüldükten sonra kalan tutar Genel Müdürlük hesaplarına
aktarılır.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDIN (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer
konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Gürer. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖMER
FETHİ GÜRER (Niğde) Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; sıra sayısı 533 olan, yine
bir torba yasa tasarısının görüşmelerini sürdürüyoruz.
82nci
ve 83üncü maddeler bir özelleştirme içeriyor. Özelleştirmeyle
ilgili, on beş yılda Hükûmet neler yaptı, Sayın Maliye
Bakanına sordum, Naci Ağbal imzasıyla Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığı vasıtasıyla ulaşan
yazıdan nelerin satıldığını sizlerle
paylaşacağım çünkü tüm milletvekili
arkadaşlarımızın da on beş yılda -sata sata
bitiremediğiniz- nelerin satıldığını öğrenme
hakkı olduğunu düşünüyorum. Onun için, sırasıyla
onları size okuyacağım.
101
kuruluşta bulunan kamu payları, 10 liman, 90 elektrik santrali, 40
işletme, 11 otel ve sosyal tesis, 3.703 taşınmaz, 37 maden
sahası, 3 gemi, 6.808 kalem makine teçhizat, 155 adet isim hakkı,
marka ve araç muayene hizmetleri; toplam 59,9 milyar özelleştirme
yapılmış. Bunun yanında 2 kuruluştaki kamu
payları, 1 işletme, 1.230 taşınmaz, 95 gemi, 102 kalem
makine teçhizat, muhtelif kamu kuruluşları 1 milyar ABD doları
bedelle devredilmiş. Yani Cumhuriyet Döneminin kazanımları on
beş yılda satılmış satılmış
satılmış ama ekonomide, işsizlikte, sorunlarda
geldiğimiz boyutlar değişmemiş.
Bakın,
satılan yerlerden birkaçının da adını sizlerle
paylaşayım: TÜRK TELEKOM satılmış, PETKİM
satılmış, Ereğli Limanı satılmış,
TEDAŞ, TÜPRAŞ satılmış, Sümer Holding İşletmeleri
satılmış, yem fabrikaları satılmış, TEKEL
fabrikaları, arazileri satılmış, SEKA
satılmış, İskenderun Demir Çelik Fabrikası
satılmış, Eti Krom satılmış, Eti Alüminyum
satılmış, Kuşadası Limanı
satılmış, Türk Hava Yolları USAŞ
satılmış, Trabzon Limanı satılmış, Ankara ve
Samsun feribotlarının işletmeleri satılmış,
Ataköy Marina satılmış, Borçelik satılmış,
Oymapınar Barajı satılmış, Kıbrıs Hava
Yolları satılmış, EBÜAŞ-MEYBUZ
satılmış, Esgaz satılmış, Bursagaz
satılmış, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Mersin
Limanı satılmış, Adapazarı Şeker Fabrikası
satılmış, Ereğli Demir Çelik Fabrikası
satılmış, İskenderun Limanı satılmış,
Yarımca Limanı satılmış, Yarımca Porselen
Fabrikası satılmış, Kırıkkale Çelik Boru
Fabrikası satılmış, Taksan satılmış, Çayeli
Bakır İşletmeleri satılmış, Amasya Şeker
satılmış, İGSAŞ Kütahya Gübre varlıkları
satılmış ve bu liste devam ediyor.
Değerli
arkadaşlar, şimdi de Karayollarının ellerinde kalan
arazileri bir tür özelleştirmeyle satışa getiriyorsunuz.
Ardından 14 tane şeker fabrikasını
özelleştiriyorsunuz. Açıklarken diyorsunuz ki: Özelleştirilen
yerler daha iyi çalışacak. Ama beş yıllık bir süre
koymuşsunuz, 2019 seçimleri bittiği günün ertesi günü, buradaki
özelleşen ve kapanan çoğu fabrika gibi şeker
fabrikalarını da kapatacaksınız. (CHP
sıralarından alkışlar)
Kesinlikle
şeker fabrikalarından devletin gücünün varlığı
dışında tek tek çalışmayacak noktada olanlar var.
Bunlar o bölgelerin sosyal anlamda hem gelişmişliğidir hem
işçinin, köylünün, çiftçinin, esnafın, besicinin,
çalışanın gelir ve geçim kaynağıdır. Tarımda
uygulanan yanlış politikalar sonucu elimizdeki birçok ürünü
artık ithal eder hâle geldik, kendi kendine yeten ülkeyi dışa
bağımlı kıldık ama şeker fabrikaları
stratejik bir üründür.
Bakınız
değerli arkadaşlarım, nişasta bazlı şekerin
Türkiye'deki pazar payı artıyor. Diyorsunuz ki: Kota yüzde 5e
düşürüldü. Ama Bakanlar Kurulu kararıyla yüzde 50 artırma
yetkiniz var. Ama bunun dışında büyük bir risk daha var yüksek
yoğunluklu tatlandırıcı diye tamamı ithal olan
ürünler ne yazık ki şekere alternatif olarak kullanılmaya
başlandı. Nişasta bazlı şeker ve yüksek
yoğunluklu tatlandırıcılı ürünlerin üzerinde,
etiketlerinde bunu belirtirseniz yurttaş bunu almaz, özel sektördeki
şeker fabrikaları belki bu sayede açık kalır. Ama şunu
bilin: Yalnız kamudaki değil, özel sektördeki şeker
fabrikaları da devletteki şeker fabrikaları elden
gittiğinde
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ÖMER
FETHİ GÜRER (Devamla)
süreç içinde kapanacaktır. Dışa
bağımlı olacağız, ithalin bizi teslim
aldığı bir süreç başlıyor. Bu konuda Meclisimizi bir
kez daha uyarıyor, Hükûmete de çağrıda bulunuyorum. Şeker
fabrikalarının özelleştirilmesinden vazgeçin.
Teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
HAYDAR
AKAR (Kocaeli) Rahat ol." diyor, O kadar yeri sattık, onları
da satsak bir şey olmaz. Bu millet bize oy verir." diyor. Bu millet
bize oy verir, rahat ol." diyor. Türkiye'yi sattık, oy veriyor,
onları da satarsak yine oy verir." diyor.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
83üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
84üncü
maddede ikisi aynı mahiyette olmak üzere üç adet önerge vardır, okutup
işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 84üncü
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Müslüm
Doğan Meral
Danış Beştaş Filiz Kerestecioğlu Demir
İzmir Adana İstanbul
Garo
Paylan Erol
Dora
İstanbul Mardin
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri.
Bihlun
Tamaylıgil Musa
Çam Zekeriya
Temizel
İstanbul İzmir İzmir
Bülent
Kuşoğlu Lale
Karabıyık Ali
Şeker
Ankara Bursa İstanbul
BAŞKAN
Komisyon aynı mahiyetteki önergelere katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDIN (Antalya) -
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) -
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki ilk önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
düzenleme ile 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş
ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanunda düzenleme
yapılmış ve internet üzerinden yayın faaliyeti yürüten
kuruluşların da RTÜK denetimine girmesi hedeflenmiştir.
İnternetten yayın yapanların RTÜK'ten lisans almasını
ve RTÜK'e bu yayınları denetleme yetkisi verilmesini sağlayan
düzenlemenin sansürün internet ortamına da
taşıdığı kanaatindeyiz. Burada arzu edilen amacın,
dar bir alana hitap etmesine rağmen alternatif medyayı zapturapt
altına almak olduğu görülmektedir. Düzenlemede tanımlar çok
eksik kalmıştır. Mesela Tüm bu işlemler BTK (Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumu) ve RTÜK tarafından 6 ay içinde
çıkarılacak bir yönetmelikle düzenlenecek denmektedir. Burada iki
olasılık ortaya çıkmaktadır; ya teklif metnini
hazırlayanların özensizliği ya da bilinçli olarak ucu açık
bırakılması ve bu yolla tedirginlik yaratılmaya
çalışılmasıdır. Zira RTÜK'ün yasasında internet
denetimi yoktur ancak yasal olarak görevi olmayan bir kuruma bu görev
yüklenmektedir. Şimdiye kadar BTK'nin yaptığı işlem
RTÜK'e devredilmektedir. Ülkeyi yönetenlerin yasaklamalarla, engellemelerle
sorunları çözemeyeceklerini fark etmeleri artık elzemdir.
Yurttaş bilinci bu açıdan önemlidir. İnternetin televizyondan
farkı, izleyicinin burayı bilinçli olarak tercih etmesi olduğu
düşünürsek tercih ederek istediği yayına yönelen
yurttaşlara getirilen denetimin adı denetim olmaz sansür olur.
Ayrıca internet medyası alanına dair Görsel İşitsel
Medya Hizmetleri Direktifi AB'nin bu alana ilişkin elindeki tek
aracıdır. Türkiye, AB uyum sürecinde, bu alandaki
mevzuatını bu direktife uygun hâle getirmiş ve 6112
sayılı Kanun da böyle düzenlenmiştir. Medya bütünüyle siyasi
iktidarın tekeline girmiş ve iktidar doğrultusunda bir yayın
çizgisi izlerken, muhalefetin sesi hiçbir platformda yer almıyorken kendi
alternatif yayınının RTÜK denetimine alınması,
internetteki yayınların lisans alma zorunluluğu getirilmesi,
siyasi partilerin kendi sosyal medya kanallarının bile RTÜK denetimine
açılmasını ve lisans almasını zorunlu
kılacaktır. Dolayısıyla, bu düzenleme hem internet
yayınlarının sansürlenmesinin de ötesinde, muhalif seslerin
bütünüyle sesinin kısılmasının yolunu açacak nitelikte
fecaat bir düzenlemedir. Kati suretle tasarı metninden
çıkarılması gerekmektedir.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde söz isteyen İstanbul
Milletvekili Ali Şeker.
Buyurun
Sayın Şeker. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 6112 sayılı RTÜK Kanununun 29uncu maddesinden
sonra gelmek üzere 29/A maddesini düzenleyen 533 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 84üncü maddesi üzerine söz aldım. Daha
doğru bir deyişle, internet üzerinden gelişen bağımsız
ve alternatif iletişim kanallarına sansür ve engelleme kanunu getirme
çabanız üzerine söz almış bulundum.
Torba
kanun tasarısı içerisinde getirdiğiniz bu maddeyle gerçeklerin
başına, internete çuval geçirmeyi amaçlıyorsunuz. Muhalif olarak
gördüğünüz ve kendisine iletişim kanalı olarak daha özgür
internet platformunu seçmiş başarılı gazete ve
televizyoncuları susturmak istiyorsunuz.
Değerli
milletvekilleri, getirmeye çalıştığınız
düzenlemeyle sadece internet üzerinden yayın yapanlara da RTÜK Kanununa
göre lisans alma zorunluluğu getiriyorsunuz. İktidar, yüksek lisans
bedelleriyle ve yüksek ceza uygulamalarıyla, ekonomik baskıyla
muhalif sesleri yok etme, engelleme, sansür getirme amacında. Düzenlemenin
gerekçesinde, internet üzerinden yayın yapanların lisans
almadıkları için içerik denetiminden kaçındıkları,
uluslararası sosyal medya şirketlerinin Türkiyede ofis
açmamaları, vergi ödememeleri, Netflix gibi platformların
yayınları gerekçe olarak öne sürülüyor. Gelirleri tespit etme ve
bunlardan vergi alma işi ne zamandan beri RTÜKün? Bu iş Maliye
Bakanlığının işi değil mi de siz bunu gerekçe
gösteriyorsunuz? İçerik denetlemesi için gösterilen gerekçeler
Anayasanın Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti
başlıklı 26ncı maddesine aykırı bir düzenleme.
Birleşmiş
Milletler, 2016 yılında internete erişim hakkını temel
bir insan hakkı olarak tanımladı. Birleşmiş Milletler,
OHAL uygulamalarının temel insan haklarını ihlal
ettiğini belirtiyor. Freedom House ise ülkemizi sanal âlemde özgür
olmayan ülkeler kategorisine aldı. Dün de Avrupa Birliği kamuya
açık alanlarda, ortak alanlarda ücretsiz internet altyapısı
kurulması kararı aldı.
Dünya
yapay zekâyı, sürücüsüz arabaları, Maker Hareketini konuşurken,
Elon Musk tüm dünyaya, Afrikanın balta girmemiş ormanlarına uydudan
internet sağlama projesini başlatmışken, Starlink
uydularının ilkini uzaya göndermişken, siz interneti karartmaya
çalışıyorsunuz. İktidarınız döneminde
yaşadığımız Twitter, Facebook, Youtubea erişimin
yavaşlatılması ve engellenmesi, Wikipedianın on bir
aydır kapalı olması, muhalif sitelerin içeriklerinin
kaldırılması, sendika.org sitesinin 62 kez
kapatılması, yasaklı site sayısının 100 bini
geçmesi gibi ülkeye yaşattığınız deneyimler, bu
konudaki kötü niyetinizi ortaya koymaktadır. Twitter, mivitir, hepsinin
kökünü kazıyacağız. diyen partili Cumhurbaşkanının
ülkeye özgürlük getirmesini beklemiyoruz. (CHP sıralarından
alkışlar) Gerçeğin, bilginin kökünü
kazıyamayacaksınız. Unutmayın, gerçeğin gücü her
şeyin üzerindedir ve bir gün, mutlaka galip gelecektir.
Doğan
Medyayı da havuza kattınız, neden hâlâ korkuyorsunuz? Ancak
korkun çünkü milletin gözünü, kulaklarını sağır
edemeyeceksiniz. Üçüncü havalimanı metro ihalesini sessizce 4 milyar 294
milyon liraya bir yandaşınıza verdiniz. Bunu halkın
duymayacağını mı zannediyorsunuz?
RTÜK
Yasası, kamusal mülkiyeti, doğa, hava, gökyüzü ve kara gibi
ortamlardan yapılan iletilerin lisanslanmasını düzenliyor. Bunun
gerekçesi, bant genişliğinin frekans tahsisi düzenlenmesi,
karışıklığın önlenmesi ancak internet, derya;
teknik bir kısıtlılık yok. Sizin belli frekansları
düzenlemenize de gerek yok. Niye lisanslama zorunluluğu getiriyorsunuz?
İnternet
teknolojisinde şirketler kiraladıkları hat üzerinden ileti
sunuyorlar. Teknolojik sınır yok, olanaklar sürekli gelişiyor,
internette kamusal mülkiyet yok, sadece bir firmaya ait frekans yok,
dolayısıyla lisans vermeye de gerek yok. Lisans almadan yapılan
yayınların engellenme ve içeriklerinin kaldırılması
yetkisi ise sulh ceza hâkimlerine veriliyor. Üst kurulun isteğiyle sulh
ceza hâkimi, yargılama yapmadan yirmi dört saat içerisinde
yayını engelleyebiliyor, içeriği kaldırabiliyor. Bunun gibi
birçok sorunu tartışmayıp Yönetmeliklerle çözeceğiz.
diyorsunuz. Amacınız, açıkça sansür. İfade özgürlüğü
ihlali davalarından 3.409undan sadece 53ünün kararı çıktı
son altı yılda, 3.356sının hâlâ kararı
çıkmadı. Türkiye İletişim
Başkanlığının erişimi engelleme yetkisini
Anayasa'ya aykırılıktan dolayı Anayasa Mahkemesi iptal
etti, siz tekrar kelimelere takla attırıp aynı yasağı
getirdiniz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ
ŞEKER (Devamla) Siz yasaklar koydukça yeni alternatifleri
geliştireceğiz. Dönem, Hitler dönemi değil; dönem, Goebbels
dönemi değil. Başaramayacaksınız, gerçekleri yok
edemeyeceksiniz. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmemiştir.
84üncü
madde üzerindeki son önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısının 84üncü maddesiyle 15/2/2011
tarihli ve 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve
Yayın Hizmetleri Hakkında Kanuna eklenmesi öngörülen 29/A maddesinin
(2)nci fıkrasının 2nci cümlesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini, anılan fıkranın sonuna
aşağıdaki cümlenin ve maddeye (3)üncü fıkrasından
sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkranın eklenmesini,
devam eden fıkranın da buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Mustafa
Elitaş
Kayseri
Bu
karar, gereği yapılmak üzere Bilgi Teknolojileri ve
İletişim Kurumuna gönderilir. "
"Bu
madde uyarınca verilen içeriğin çıkarılması ve/veya
erişimin engellenmesi kararı hakkında 5651 sayılı
Kanunun 8/A maddesinin 3 üncü ve 5 inci fıkraları uygulanır.
"(4)
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumunun görev ve yetkileri
saklı kalmak kaydıyla, bireysel iletişim bu madde
kapsamında değerlendirilmez ve radyo, televizyon ve isteğe
bağlı yayın hizmetlerini internet ortamından iletmeye
özgülenmemiş platformlar ile radyo, televizyon ve isteğe
bağlı yayın hizmetlerine yalnızca yer sağlayan gerçek
ve tüzel kişiler bu maddenin uygulanmasında platform işletmecisi
sayılmaz.
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDIN (Antalya) Takdire
bırakıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bireysel
iletişim ile görsel işitsel içerik paylaşılabilen video
paylaşım ve sosyal medya platformları gibi
kullanıcıların görsel işitsel içerik yükleyebildiği
platformların ve yer sağlayıcıların maddenin
kapsamında bulunmadığı hususu açıkça düzenlenmek
suretiyle, bu konudaki tereddütler giderilmektedir.
Anayasa
Mahkemesinin 07/02/2018 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 15/11/2017
tarih ve
Ayrıca,
yayın hizmetlerinin iletimine ilişkin teknik ve idari konulara ilave
olarak içeriğin çıkarılması ve/veya erişimin
engellenmesi kararlarının gereğinin yerine getirilmesinde de
Radyo ve Televizyon Üst Kurulu ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim
Kurumu arasındaki işbirliği güçlendirilmekte, Bilgi
Teknolojileri ve İletişim Kurumunun tabi bulunduğu mevzuattan
kaynaklanan görev ve yetkileri saklı tutulmaktadır.
BAŞKAN
Komisyonun takdire bıraktığı, Hükûmetin
katıldığı, Mustafa Elitaş ve arkadaşlarının
gerekçesini okuttuğumuz önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda 84üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
85inci
maddede bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 85inci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Müslüm
Doğan Meral
Danış Beştaş Filiz
Kerestecioğlu Demir
İzmir Adana İstanbul
Garo
Paylan Erol
Dora
İstanbul Mardin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDIN (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz
Başkanım.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
85,
86 ve 87nci maddeler ile 6446 sayılı Elektrik Piyasası
Kanununun çeşitli maddelerinde değişiklikler
yapılmıştır. Torba tasarıya Plan ve Bütçe Komisyonunda
ihdas edilen düzenlemelerin yeterince
tartışılmadığı ve ilgili ihtisas komisyonunda
görüşülmediği açıktır. Yine müstesna ve muafiyetler
getirilen düzenlemelerin ilgili ihtisas komisyonunda görüşülmeden yasalaştırılmasını,
yasama ciddiyeti açısından doğru bulmuyoruz.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
85inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Madde kabul edilmiştir.
86ncı
maddede bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının
86ncı maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
Müslüm
Doğan Meral
Danış Beştaş Filiz
Kerestecioğlu Demir
İzmir Adana İstanbul
Garo
Paylan Erol
Dora
İstanbul Mardin
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDIN (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
85,
86 ve 87nci maddelerle 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun
çeşitli maddelerinde değişiklikler
yapılmıştır. Torba tasarıya Plan ve Bütçe Komisyonunda
ihdas edilen düzenlemelerin yeterince tartışılmadığı
ve ilgili ihtisas komisyonunda görüşülmediği açıktır. Yine,
müstesna ve muafiyetler getirilen düzenlemelerin ilgili ihtisas komisyonunda
görüşülmeden yasalaştırılmasını yasama ciddiyeti
açısından doğru bulmuyoruz.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
86ncı
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
87nci
maddede bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 87nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Müslüm
Doğan Meral
Danış Beştaş Filiz
Kerestecioğlu Demir
İzmir Adana İstanbul
Erol
Dora Garo
Paylan
Mardin İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDIN (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
85,
86 ve 87nci maddelerle 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununun
çeşitli maddelerinde değişiklikler
yapılmıştır. Torba tasarıya Plan ve Bütçe Komisyonunda
ihdas edilen düzenlemelerin yeterince
tartışılmadığı ve ilgili ihtisas komisyonunda
görüşülmediği açıktır. Yine, müstesna ve muafiyetler
getirilen düzenlemelerin ilgili ihtisas komisyonunda görüşülmeden
yasalaştırılmasını yasama ciddiyeti
açısından doğru bulmuyoruz.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
87nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
88inci
maddede bir adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 88inci
maddesinde yer alan kabul edilebilecek haller aşağıda
belirtilmiştir ibaresinin kabul edilebilecek durumlar
aşağıda ifade edilmiştir şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Müslüm
Doğan Meral
Danış Beştaş Filiz
Kerestecioğlu Demir
İzmir Adana İstanbul
Erol
Dora Garo
Paylan
Mardin İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDIN (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan
değişiklikle madde metnine açıklık getirilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
88inci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
89uncu
madde üzerinde aynı mahiyette olmak üzere iki adet önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 89uncu
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
arz ve teklif
ederiz.
Müslüm
Doğan Meral
Danış Beştaş Filiz
Kerestecioğlu Demir
İzmir Adana İstanbul
Garo
Paylan Erol
Dora
İstanbul Mardin
Aynı
mahiyetteki diğer önergenin imza sahipleri:
Bihlun
Tamaylıgil Musa
Çam Zekeriya
Temizel
İstanbul İzmir İzmir
Bülent
Kuşoğlu Lale
Karabıyık
Ankara Bursa
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki önergelere Komisyon katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDIN (Antalya)
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki ilk önergenin gerekçesini okutuyorum:
Gerekçe:
Maddeyle
6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında
Desteklenmesi ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanuna ekleme yapılarak
nükleer enerji santrali yatırımlarının
Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Kararda
öngörülen teşvik ve desteklerden yararlandırılması
öngörülmüştür. Düzenleme, Rusya ve Japonya'yla imzalanmış iki uluslararası
antlaşmayla yola çıkılan Akkuyu ve Sinop Nükleer Santrallerini
ilgilendirmektedir. 40 milyar dolarlık maliyeti olan iki santrale
sağlanan ilave teşvikler Rusya ve Japonya'ya milyarlarca dolarlık
avantaj sağlamaktadır. Türkiye'nin sağlanan bu yeni avantajlar
karşılığında Rusya ve Japonya'dan
aldığı taahhüt ise bilinmemektedir. İki santralin
üreteceği elektrik, yüksek fiyata, uzun dönemli alım
anlaşmalarına bağlıdır. Ülkemiz ilave teşvik
verirken, Rusya ve Japonya'nın bunun karşılığında
elektrik fiyatında ne kadar indirim yapacağı belli
değildir. Dünya genelinde, nükleer enerji santralleri
kapatılması yönünde güçlü ve aktif bir süreç işlemekteyken,
ülkemizde nükleer santrallerin inşasının yeni teşviklerle
desteklenmesi manidardır. Ayrıca Rusyayla 2010 yılında,
Japonyayla 2013 yılında imzaladığımız
anlaşmalardaki elektriğin ülkemize maliyeti, 2017 yılında
ülkemizin yaptığı ihalelerde gördüğümüz gibi, güneş ve
rüzgâr enerjisi yatırımlarının çok üzerindedir. Maddeyi
detaylıca ele almak gerekirse, hâlen kamuoyunun gündeminde olan Akkuyu
Nükleer Enerji Santrali'nin yapılması için mali destek ve
teşvikler düzenlenmektedir. Türkiye'de ekim ayı sonu itibarıyla
82.018 megavat enerji üretim kapasitesi varken, mevcut enerji santralleri bu
kapasitenin ortalama yüzde 40-50si gibi bir oranda enerji üretmektedirler.
Kamu elinde bulunan santraller ya hiç çalışmamakta ya da çok
düşük kapasitelerde üretim yaparken, özel sektör ise ortalama yüzde 40
üretim gerçekleştirmekte. Ayrıca bu santral(ler)in yapımı
ve propagandası aşamasında göz ardı edilen bir husus
vardır, o da nükleer santral atıkları ve akıbetleridir. Bu
noktada en büyük endişe kaynağımız, Türkiye'nin nükleer
santral dolayısıyla radyoaktif atık mezarlığına
dönüşecek olmasıdır. Buradan hareketle, doğal sistemin
zarar göreceğini, yaşama, deniz ekosistemine, tarım
alanlarına telafisi mümkün olmayan hasarlar vereceğini dile getirmek
kamusal bir sorumluluktur. Bilinmelidir ki söz konusu teşviklerle desteklenecek
nükleer santralin yaratacağı yıkım için bir kaza
olmasına gerek yoktur, zira santral çalışmaya
başladıktan sonra radyoaktivite yayılımı
başlayacak, soğutma havuzlarına alınan atık çubuklar
toprağa, suya, denize, ışınımın yol
alabileceği her canlıya, köylüye, balığa, ormana, kentliye,
kurda kuşa, börtü böceğe toksisitesini, ölüm etkisini yaymaya
başlayacaktır. Tarım arazileri bundan etkilenecek, kuş
uçuşu çok yakın olan turizm mekânlarında bu faaliyetler
kısıtlanacaktır. Bu bakımdan, kendi varlığını
kabul etmediğimiz nükleer enerji santraline teşvik uygulamasına
karşı çıkıyor ve maddenin mutlaka tasarı metninden
çıkarılmasını savunuyoruz.
BAŞKAN
Aynı mahiyetteki diğer önerge üzerinde İzmir Milletvekili
Zekeriya Temizel konuşacaktır.
Buyurun
Sayın Temizel. (CHP sıralarından alkışlar)
ZEKERİYA
TEMİZEL (İzmir) Teşekkür ederim.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bu konuyla ilgili olarak
aslında, Sayın Bakanın da ikrarıyla tutanaklara geçirmek
istediğimiz, böylece gelecekte yanlış anlamalara neden olmayacak
bazı düzeltmeleri içeren bir konuşma olacak. Bu konudaki
tavrımız bu.
Biliyorsunuz
2 tane nükleer santral anlaşması bu Parlamentodan geçti; birisi
Akkuyu Nükleer Santrali, diğeri de Sinop Nükleer Santrali. Birisi
Sovyetler Birliğiyle yapıldı, diğeri de Japonyayla
yapıldı. Sovyetler Birliğiyle yapılan anlaşma sadece
6 sayfa. Bu anlaşma çerçevesinde maliyetlerin ne şekilde
oluşacağı, fiyatın ne şekilde belirleneceği, en
sonunda da bu fiyatın 12,35 sent olarak saptandığı
anlaşmanın içerisinde net olarak yazıyor; 12,35 dolar/sent.
Dolayısıyla Ben on beş yıl boyunca 12,35 sentten burada
üretilen elektriği almayı garanti ediyorum. demiş Türkiye
Cumhuriyeti Hükûmeti ve bu anlaşma bu Mecliste kabul edilmiş. 6
sayfalık Rus anlaşmasına karşı Japon anlaşması
tam 46 sayfa, ince ince her şeyi yazıyor, bazı teşviklerden
yararlanacağını da yazıyor ama bu arada Benim bu
teşvikleri öğrendikten sonra yararlanıp
yararlanmayacağımı ancak anlaşmayla
kesinleştireceğiz. diyor çok net olarak ve bütün bunlara karşın
da en son, nihai hâlini kazanana kadar fiyat belirlemeyi yapmıyor.
Sayın
Bakanım, değerli arkadaşlar; şimdi, bizim kanunlar
hiyerarşisi çerçevesinde Anayasamız, uluslararası
anlaşmalar, normal kanunlar, tüzükler ve yönetmelikler diye bir sürecimiz
vardır. Kanunların uygulanmasında bu sıraya uyarız.
Dolayısıyla uluslararası bir anlaşmayla
yapılmış düzenlemeyi bir kanunla
değiştiremeyeceğimizi biliriz. Bizim uluslararası saygınlığımız
zaten bunu gerektirir, uluslar da bunu bilirler. Bu durumda, biz bu anlaşmalarda
ilave bir şeyler yapmak istiyorsak, bu takdirde
muhataplarımızı çağırırız, gelin şu
konuyu görüşelim, anlaşmada sizin de lehinize, bizim de lehimize
olacak bir revizyona gidelim deriz; iş budur. Fakat bir de baktık ki
şu anda görüştüğünüz torba kanunun içerisine Akkuyu Nükleer
Santrali ve Sinop Nükleer Santralinin bizim beşinci bölgeye verilecek
bütün süper teşviklerin hepsinden yararlanacağına ilişkin
bir hüküm konulmuş. Dedik ki: Bunu kanunla yapamazsınız, bu,
anlaşmalara konulması gereken bir olay, niye buraya koyuyorsunuz?
Ha, onlar yine anlaşmayla yapılacak. dendi. Biz buraya sadece bunu
görüşmeye açmak için yani bu konunun görüşülebileceğini söylemek
için yazdık. dediler.
Değerli
arkadaşlar, bu arada başka bir şeyimiz daha var, bu anlaşmalar
yapıldıktan sonra 17/11/2017 tarihinde Akkuyu Nükleer Santrali için
Akkuyu Nükleer Anonim Şirketine 76 milyar liralık bir teşvik
vermiş vaziyetteyiz. 12,35 sente elektrik garantisini vermişiz, onda
hiçbir pazarlık yapmadan 76 milyar liralık da bir teşvik
vermişiz. Bu, Bakanlar Kurulunun 1/11/2017 tarih ve 30/11/2017 tarihleri
arasında yayımlanan Bakanlar Kurulu kararnameleri listesinde yer
alıyor, anlaşmada var.
Şimdi,
burada üzerinde durulması gereken konu, biz daha önceden bu
teşvikleri, 76 milyar liralık teşviki vermeden önce... 76 milyar
liralık teşvik, bugünün kurlarıyla 26 milyar dolar, 26 milyar
dolar. Akkuyu Nükleer Santralinin maliyetini bilen var mı içinizde? 11
milyar dolar kredi arıyor Türk ortakları ama 76 milyarlık
teşvik vermişiz yani 26 milyar dolarlık teşvik de
vermişiz. Bu durumda bu maddeyi niye çıkartıyoruz biz?
O
nedenle, tutanaklara geçirmek istediğim konu, Sayın Başkan,
izninizle bunu okuyarak, kelime kelime söyleyip, Sayın Bakandan ikrar
alıp Meclisin bilgilerine sunmak istiyorum.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen bir dakikada.
ZEKERİYA
TEMİZEL (Devamla) Bir: Bu şekilde yapılmış
anlaşmaların hükümleri ancak anlaşmaların revize
edilmesiyle mümkündür, bununla sağlanır.
İki:
Yasayla yapılan düzenlemeyle verilecek teşvikler kanunda yer
aldı diye otomatik olarak verilemez. Akkuyu ve Sinop Nükleer Santral
yatırımlarında teşviklerden yararlanma koşulları
karşılıklı olarak görüşülecek, anlaşma revize
edilecek, Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçirildikten sonra, daha önce
verilmiş olan garantiler de revize edilmek suretiyle, ancak o zaman
yürürlüğe girecektir.
Üç:
Bu kanunla yapılan düzenleme Bakanlar Kurulu kararıyla verilmiş
olan 76 milyar liralık teşvikin uygulanacağı konusunda
herhangi bir izin sayılmaz.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Başkan, önemli bir konuyu bitirmek için
BAŞKAN
Tamamlayın lütfen Sayın Temizel.
ZEKERİYA
TEMİZEL (Devamla) Bir daha tekrar ediyorum: Bu kanunla vermiş olduğunuz
izin yani nükleer santrallerin bu teşviklerden yararlanacak olduğunu
söylemeniz daha önceden verilmiş olan 76 milyar liralık teşvikin
uygulanacağı veya izni anlamına kesin olarak gelmez ancak Bu koşullarda
hiçbir şekilde gelmiyor ama yani formalite gereği olarak böyle bir
şey yazdık, bunu sadece anlaşılabilir veya anlaşma
konusu yapılabilir olduğunu söylemek için yaptık. demek için
getirildiğini varsayıyoruz ve Hükûmetin bu konudaki ikrarını,
sizlerin de tanıklığını ve oylarınızı
kamuoyunun dikkatine sunup tutanaklara da geçirmek istiyoruz.
Çok
teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz.
ENGİN
ÖZKOÇ (Sakarya) Sayın Bakanımız bu konuda bir açıklama
yapabilir mi efendim?
BAŞKAN
Buyurun Sayın Bakan.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Sayın
Başkanım, Meclisimizin değerli üyeleri; nükleer santral
projelerinin ülkemiz için önemi ve proje kapsamında yapılacaklar
değerlendirilerek projeye stratejik yatırım statüsü verilmesinde
kamu yararı olduğu aşikârdır. Bu nedenle, iç hukukumuzda
değişiklikle ilgili süreç başlatılmıştır.
Elektrik alımı ve tarife konusunda hükûmetler arası anlaşma
ve elektrik satın alma anlaşması hükümlerine göre hareket edilecektir.
Rusyayla
imzalanan hükûmetler arası anlaşmanın 10/(8)inci maddesi:
İşbu Anlaşmanın imza tarihinden sonra Türk kanunları
ve düzenlemelerindeki değişiklikler nedeniyle ortaya çıkabilecek
maliyetteki değişiklikler, ESAya göre TETAŞ tarafından
satın alınan elektrik yüzdesi ile orantılı olarak
TETAŞa yansıtılır. hükmünü içermektedir. Her stratejik
yatırım teşviki, her iki sözleşmede de tarifelere
yansıtılacaktır. Stratejik yatırım teşviki
bakımından ne tür vergi kalemleri olduğu ilgili mevzuatımızda
açıkça belirtilmiştir ancak yararlanılacak teşvik
miktarını belirleyebilmek için teşvikten yararlanılacak
gelecekteki tüm dönemlerde fiilî gerçekleşmeleri beklemek ve buna göre
tespit yapmak daha doğru olacaktır.
Diğer
yandan, yatırım tutarı değiştiğinde de buna
bağlı olarak teşvik miktarı da değişecektir.
Yüce
Meclisin bilgisine sunulur.
Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
ZEKERİYA
TEMİZEL (İzmir) Sayın Başkan
BAŞKAN
Sayın Temizel
ZEKERİYA
TEMİZEL (İzmir) Nereden isterseniz Sayın Başkanım
BAŞKAN
Bir dakika yerinizden, tekrar bir söz vereyim de
Yalnız, kapatalım
bu konuyu.
ALİ
ŞEKER (İstanbul) Kapatmayın, önemli bir konu.
Çocuklarımıza borç bırakıyoruz.
BAŞKAN
Buyurun lütfen.
ZEKERİYA
TEMİZEL (İzmir) Sayın Başkanım, kapatılacak bir
konu olarak -kesin olarak- görülmemesini arz ediyorum.
Şu
anda Akkuyu Nükleer Santraline 17/11/2017 tarihi itibarıyla 76 milyar
liralık bir teşvik belgesi verilmiş zaten; bu bir, bu çok önemli
bir olay.
SERDAL
KUYUCUOĞLU (Mersin) Verilecek değil, verilmiş.
ZEKERİYA
TEMİZEL (İzmir) Daha bu kanun çıkmadan, bu kanunla ilgili
hiçbir şey yapılmadan bu verilmiş. Bunlar ancak, bir
uluslararası anlaşma, bir anlaşma revizyonuyla ancak
değiştirilebilir. O nedenle, bundan sonra bunların hepsi
görüşülecek. 12,35; hatta ilgili şirketin 15 sente kadar
yükselteceği bir rakam var bu anlaşmanın içerisinde. Bu, ülke
açısından inanılmaz bir maliyet demektir, inanılmaz bir
maliyet demektir. Yani bunun, anlaşma revizyonu şeklinde yapılmasının
ne sakıncası var?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ZEKERİYA
TEMİZEL (İzmir) Meclisten ne kaçırılacak ki? Burada,
bununla ilgili getirilip de Evet, biz bu anlaşma görüşmelerini
yapacağız, Meclise getireceğiz, Meclise sunacağız ve
arkasından, burada kararımızı aldıktan sonra
çıkacak. demenin ne sakıncası olabilir?
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Temizel.
Aynı
mahiyetteki önergeleri oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Önergeler kabul edilmemiştir.
89uncu
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
90ıncı
madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının
90ıncı maddesinde yer alan ya da ihraç edilen ibaresinin veya
ihraç edilen şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Müslüm
Doğan Meral
Danış Beştaş Erol
Dora
İzmir
Adana
Mardin
Filiz
Kerestecioğlu Demir Garo
Paylan
İstanbul
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SÜREYYA SADİ BİLGİÇ
(Isparta) Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde Mardin Milletvekili Erol Dora konuşacaktır.
Sayın
Dora, buyurun.
EROL
DORA (Mardin) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 533
sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerine söz aldım.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bu
kanun tasarısıyla getirilen düzenlemeyle 6745 sayılı
Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanuna ekleme yapılarak nükleer enerji
santrali yatırımlarının Yatırımlarda Devlet
Yardımları Hakkında Kararda öngörülen teşvik ve desteklerden
yararlandırılması öngörülmektedir. Düzenleme, Rusya ve
Japonyayla imzalanmış iki uluslararası anlaşmayla yola
çıkılan Akkuyu ve Sinop Nükleer Santrallerini ilgilendirmektedir.
Maddeyle, her iki santralin nükleer enerji santrali yatırımları
için öngörülen teşvik ve desteklerden
yararlandırılacağı hükme bağlanıyor. 40 milyar
dolarlık maliyeti olan iki santrale sağlanan ilave teşvikler
Rusya ve Japonyaya milyarlarca dolarlık avantaj sağlamaktadır.
Türkiye'nin, sağlanan bu yeni avantajlar
karşılığında Rusya ve Japonyadan
aldığı taahhüt ise bilinmemektedir. İki santralin
üreteceği elektrik yüksek fiyattan uzun dönemli alım
anlaşmalarına bağlıdır. Ülkemiz ilave teşvik
verirken Rusya ve Japonyanın bunun karşılığında
elektrik fiyatında ne kadar indirim yapacağı belli
değildir. Dünya genelinde nükleer enerji santrallerinin
kapatılması yönünde güçlü ve aktif bir süreç işlemekteyken
ülkemizde nükleer santrallerin inşasının yeni teşviklerle
desteklenmesi manidardır. Ayrıca, Rusyayla 2010 yılında,
Japonyayla 2013 yılında imzaladığımız
anlaşmalardaki elektriğin ülkemize maliyeti -2010 yılında
ülkemizin yaptığı ihalelerde gördüğümüz gibi- güneş ve
rüzgâr enerjisi yatırımlarının çok üzerindedir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Akkuyu zaten KDV ve gümrük vergisi
teşvikinden yararlandırılmıştı. Akkuyu hem
stratejik hem de öncelikli yatırım hâline getirilmiştir. Bu iki
statü sebebiyle sigorta destek primi ile kredilerde faiz desteklerinde önemli
avantajlar sağlanmakta, öncelikli yatırımlarda yüzde 80-90
oranlarında ve yüzde 7yle on iki yıl boyunca vergi indirimlerinden
yararlanma söz konusudur. Ayrıca, nükleer yatırımlara kamunun
ortaklığının kesinleşmesi hâlinde sağlanacak
destekler de başka bir anlam kazanacaktır. Sağlanan devlet
teşviki ve destekleri, hisse satın almak yerine mal ve hizmet
satın alınan tedarikçi şirket olmayı yeğleyen Türk
firmaları açısından da farklı bir cazibe alanı
oluşturacaktır.
Madde
detaylıca ele alındığında hâlen kamuoyunun gündeminde
olan Akkuyu Nükleer Enerji Santralinin yapılması için mali destek ve
teşvikleri düzenlemektedir. Ekolojik perspektif bakımından
özellikle Nükleer santral gereklilik arz ediyor mu? sorusuna yanıt
aradığımızda, TÜİK verileriyle dahi bunun
karşılanmadığını görmekteyiz. Türkiyede ekim
ayı sonu itibarıyla 82.018 megavat enerji üretim kapasitesi varken
mevcut enerji santralleri bu kapasitenin ortalama yüzde 40-50 gibi bir
oranında enerji üretmektedir. Kamu elinde bulunan santraller ya hiç
çalışmamakta ya da çok düşük kapasitelerde üretim yaparken özel
sektör ise ortalama yüzde 40 üretim gerçekleştirmektedir.
Ayrıca,
bu santrallerin yapımı ve propagandası aşamasında göz
ardı edilen bir husus vardır, o da nükleer santral atıkları
ve akıbetleridir. Bu noktada en büyük endişe
kaynağımız, Türkiye'nin nükleer santral dolayısıyla
radyoaktif atık mezarlığına dönüşecek
olmasıdır. Ayrıca nükleer santral yatırımlarında
depremselliğin büyük önem taşıması sebebiyle
yatırım bedelinin buna göre şekillendiği ve tarifelerde de
bunun etkili olması sebebiyle yatırım maliyetine bağlı
olarak şirketlerin tarife bedelinin mevcut piyasa koşullarına
göre çok yüksek çıktığı da bir gerçektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
buradan hareketle, doğal sistemin zarar göreceğini, yaşama,
deniz ekosistemine, tarım alanlarına telafisi mümkün olmayan hasarlar
vereceğini dile getirmek kamusal bir sorumluluktur. Bilinmelidir ki söz
konusu teşviklerle desteklenecek nükleer santralin yaratacağı
yıkım için bir kaza olmasına gerek yoktur. Zira santral
çalışmaya başladıktan sonra radyoaktivite
yayılımı başlayacak, soğutma havuzlarına
alınan atık çubuklar toprağa, suya, denize;
ışınımın yol açabileceği her canlıya,
köylüye, balığa, ormana, kekliğe, kurda kuşa, börtü
böceğe toksisitesini, ölüm etkisini yaymaya başlayacaktır.
Tarım arazileri bundan etkilenecek, kuş uçuşu, çok yakın
olan turizm mekânlarında bu faaliyetler kısıtlanacaktır. Bu
bakımdan kendi varlığını kabul etmediğimiz
nükleer enerji santrallerine teşvik uygulamasına karşı
çıkıyor ve maddenin mutlaka tasarı metninden çıkarılmasını
bir kez daha belirtiyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN Teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
90ıncı maddeyi kabul edenler
Kabul
etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
91inci madde üzerinde bir önerge vardır,
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 533 sıra sayılı
Kanun Tasarısının 91inci maddesinde yer alan ödenecek ücreti
anılan ücret tavanının beş katına kadar belirlemeye
ibaresinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif
ederiz.
Meral
Danış Beştaş Garo
Paylan Müslüm
Doğan
Adana İstanbul İzmir
Erol
Dora Filiz
Kerestecioğlu Demir
Mardin İstanbul
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) Katılmıyoruz.
BAŞKAN Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklikle bilgi işlem
birimlerine alınacak sözleşmeli personellerin ücretlerinin mevcut
kamu çalışanlarından çok yüksek olmasının önüne
geçilmesi amaçlanmıştır. Bilgi işlem birimlerinde,
özellikle BTK vesaire gibi kurumlarda çok fahiş ücretler
aldıkları ve bu durumun kamuoyu gündeminde ciddi bir
tartışmaya sebep olduğu aşikârdır. İş
barışı çerçevesinde, ücretlerin diğer kamu
çalışanlarından çok yüksek olmasını doğru
bulmuyoruz. Bu sebeple maddedeki ilgili kısım madde metninden
çıkarılmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
91inci
maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
92nci
madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 92nci
maddesinde yer alan "yüzde 25ini ibaresinin yüzde 60ını,
7.500 ibaresinin 15.000 şeklinde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Müslüm
Doğan Meral
Danış Beştaş Erol
Dora
İzmir Adana Mardin
Filiz
Kerestecioğlu Demir Garo
Paylan
İstanbul İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
92
ve 93üncü maddelerle 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığının Teşkilat Kanununu düzenleyen KHK'de
düzenleme yapılarak, çeyiz hesabı ve konut hesabı
açtıranlara verilen devlet teşviki yeniden düzenlenerek artırma
yoluna gidilmiştir. Öncelikle Bakanlığın ya da Hazinenin
kaynağı nereden bulacağı sorusu Komisyonda
cevaplanmamıştır. Düzenlemenin tamamen pragmatik ve popülist bir
yaklaşımla hazırlandığı açık olup
artırılan miktarların, suya yazı yazmak gibi, bir
faydası olmayacağı aşikârdır. Zira artırılan
tutarlar oldukça düşüktür. Mevcut durumda devletin sosyal devlet ilkesi
gereği yapması gereken hususlar bir ödül gibi sunulmaktadır.
İktidarın kaşıkla verip kepçe kepçe vergilerle
aldığı durumlar göz önüne alındığında bu
düzenlemelerdeki artış miktarlarının hiçbir fayda getirmeyeceği
açıktır. Dolayısıyla, yapılan değişiklikle,
çeyiz hesabı açtıranlara verilecek katkının en azından
asgari bir fayda getirecek şekilde artırılması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
92nci
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
93üncü
maddede bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 93üncü
maddesinde yer alan "azami %25 ibaresinin "azami %50, "20.000
Türk lirasını ibaresinin "48.000 Türk lirasını
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Müslüm
Doğan Meral
Danış Beştaş Erol
Dora
İzmir Adana Mardin
Filiz
Kerestecioğlu Demir Garo
Paylan
İstanbul İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
92
ve 93üncü maddelerle 633 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının
Teşkilat Kanununu düzenleyen KHK'de düzenleme yapılarak, çeyiz
hesabı ve konut hesabı açtıranlara verilen devlet teşviki
yeniden düzenlenerek artırma yoluna gidilmiştir. Öncelikle
Bakanlığın ya da Hazinenin kaynağı nereden
bulacağı sorusu Komisyonda cevaplanmamıştır.
Düzenlemenin tamamen pragmatik ve popülist bir yaklaşımla
hazırlandığı açık olup artırılan
miktarların, suya yazı yazmak gibi, bir faydası olmayacağı
aşikârdır. Zira artırılan tutarlar oldukça düşüktür.
Mevcut durumda devletin sosyal devlet ilkesi gereği yapması gereken
hususlar bir ödül gibi sunulmaktadır. İktidarın
kaşıkla verip kepçe kepçe vergilerle aldığı durumlar
göz önüne alındığında, bu düzenlemelerdeki artış
miktarlarının hiçbir fayda getirmeyeceği açıktır.
Dolayısıyla, yapılan değişiklikle, konut hesabı
açtıranlara verilecek katkının en azından asgari bir fayda
getirecek şekilde artırılması amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul edilmemiştir.
93üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
94üncü
maddede iki adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 94üncü
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
Müslüm
Doğan Meral
Danış Beştaş Erol
Dora
İzmir
Adana Mardin
Filiz
Kerestecioğlu Demir Garo
Paylan
İstanbul
İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Önerge üzerinde İstanbul Milletvekili Garo Paylan
konuşacaktır.
Sayın
Paylan, buyurun.
GARO
PAYLAN (İstanbul) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Eğitim
Bakanımız da burada, belki onu ilgilendiren tek madde 95 madde
içinde. Biz, bu maddenin torbadan çekilmesini öneriyoruz. Neden öneriyoruz?
Çünkü yeterli değil arkadaşlar, eksik. Bakın, Sayın
Bakanımız söyledi, geçen biliyorsunuz bütçe görüşmelerinde de
söyledi kendisi, kayıtlarda var 100 bin öğretmen
açığım var benim. diyor. Sayın Bakan söylüyor bunu 100
bin öğretmen açığım var. diyor ve yüz binlerce kadro
bekleyen, atama bekleyen öğretmenlerimiz var. Biz bu eğitim
fakültelerini açmışız, bu öğrencilere demişiz ki git
fizik öğretmeni ol, biyoloji öğretmeni ol, beden eğitimi
öğretmeni ol. Bu çocuklarımız mezun olmuşlar, atama
bekliyorlar, yüz binlerce öğretmen. Sayın Bakan da diyor ki: Benim
100 bin açığım var. Ne geliyor? Dağ fare doğuruyor
arkadaşlar. Biliyorsunuz 5 bin ücretli öğretmeni ben sözleşmeli
yapacağım. diyor Sayın Bakan. Dağ fare doğurmuş.
Yeterli mi arkadaşlar? Değil. Öğretmenler sizleri aramıyorlar
mı, sizlerin kapılarını zorlamıyorlar mı, mail
atmıyorlar mı, telefon açmıyorlar mı Ben atama
bekliyorum. diye? İntihar eden öğretmenlerimiz var; Sayın Bakan
da biliyor, intihar edenler var arkadaşlar, yıllarca atama bekleyip
de umutsuzluğa kapılıp intihar eden öğretmenlerimiz var.
Çocuklar ile öğretmenleri buluşturalım, 100 bin
açığımızı kapatalım.
Bir
de arkadaşlar, bu iş böyle olmaz. Ücretli öğretmenleri
sözleşmeli yapmakla öğretmenlere bir güvence vermiş olmuyoruz.
Biz bütün öğretmenlerimizin kadrolu olmasını istiyoruz. Eminim
Sayın Bakanımız da bunu istiyordur, eminim Maliye
Bakanını zorluyordur, Maliye Bakanı da Bütçe kaynakları
kısıtlı. diyordur. Niye biliyor musunuz arkadaşlar?
Bakın, bir S-400 füzesine 50 bin öğretmen atayabilirsiniz biliyor
musunuz, bir S-400 füzesine. 20 tanka on binlerce öğretmen atayabiliriz.
Füzeler alıyoruz değil mi, tanklar alıyoruz, S-400 füzeleri
alıyoruz, savaş politikaları yapıyoruz. Savaş
politikaları yerine barış politikalarını devam
ettirsek, çocuklarımıza barışı, kardeşliği
öğretsek okullarımızda, ne füzeye ihtiyaç olur ne tanka ne topa
ne tüfeğe ihtiyaç olur. Ama biz kaynaklarımızı savaşa,
tanka, topa, füzeye ayırıyoruz.
Öğretmenleri
atarken de 100 bin öğretmen açığı varken 5 bin ücretli
öğretmeni sözleşmeli yapacağım. diyor Sayın Bakan.
Bir de nasıl yapıyor biliyor musunuz? Kamuda genel bir
sıkıntı var arkadaşlar. Genelde son dönemde bir korkuyla,
bir paranoyayla -anlaşılır bir paranoyadır bu- sözlü
sınavlara daha fazla ağırlık veriliyor ve sözlü mülakatlar
yapılıyor. Eğitim Bakanlığında da var, diğer
bakanlıklarda da var. Sayın Bakan, sözlü mülakatlarda liyakatten
ziyade Sayın Cumhurbaşkanının kaç torun sahibi
olduğuna kadar sorular sorulabiliyor. Bu, Eğitim
Bakanlığında böyle diye söylemiyorum ama
İSRAFİL
KIŞLA (Artvin) - Ne ilgisi var Allah aşkına, saçmalama.
VEDAT
DEMİRÖZ (Bitlis) Var mı öyle bir şey ya Sayın Bakan?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Bizde yok.
GARO
PAYLAN (Devamla) Var, bir mülakatta bu yapıldı. Yani bu tip
Biz
bir öğretmenimiz iyi biyoloji öğretmeni mi olacak, iyi fizik
öğretmeni mi olacak, iyi matematik öğretmeni mi olacak, buna
bakmalıyız. Önemli olan, kendi bilgisini çocuklara iyi bir
şekilde aktaracak mı, buna bakmalıyız. Onun AK
PARTİli mi olduğuna, CHPli mi, HDPli mi, MHPli mi olduğuna
bakmamalıyız; önce, iyi bir öğretmen olacak mı olmayacak
mı, buna bakmalıyız.
Sayın
Bakan, sizden istirhamım, lütfen, öğretmenlerimizi liyakatlerine göre
belirleyelim. Bütün kamuda aynı şeyi uygulayalım. Her makamda,
mevkide liyakate göre insanlarımız olsun. Biz bunu
sağlayalım arkadaşlar. O açıdan bu madde yetersiz diyoruz.
Bu torbadan geri çekelim. Sayın Bakanla bütün Meclis irade koysun, 100 bin
öğretmen açığını kapatacak şekilde düzenleme
yapalım, Sayın Maliye Bakanını da zorlayalım. 2 tane
S-400 füzesi eksik alırız, 100 bin öğretmeni atarız
arkadaşlar.
Saygılar
sunarım. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
Diğer
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 94üncü
maddesiyle 652 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenmesi öngörülen
Geçici Madde 15in (1)inci fıkrasında yer alan 2017-2018
eğitim ve öğretim yılında ibaresinin madde metninden
çıkarılmasını, yine aynı fıkrada yer alan 540 ibaresinin
450 şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kamil
Aydın İsmail
Faruk Aksu Deniz
Depboylu
Erzurum
İstanbul
Aydın
Baki
Şimşek Mehmet
Günal
Mersin
Antalya
BAŞKAN Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM
AYDEMİR (Erzurum) Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN Hükûmet?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ
(Sivas) Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN Önerge üzerinde Erzurum Milletvekili Kamil
Aydın konuşacaktır.
Sayın Aydın, buyurun. (MHP
sıralarından alkışlar)
KAMİL AYDIN (Erzurum) Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 94üncü maddenin bir geçici 15inci maddesi var.
Onunla ilgili biz de Milliyetçi Hareket Partisi adına bir önerge verdik.
Bu önerge üzerinde konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım.
Gecenin bu saatinde yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime başlamadan önce, Türk diplomasisinin ve
Türk siyasetinin müstesna şahsiyeti Deniz Bölükbaşını
kaybetmenin derin teessürü içerisinde olduğumu ben de ifade etmek
istiyorum. Rahmetliye Rabbimden rahmet, ailesine ve sevenlerine de
başsağlığı diliyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, Sayın Bakan da
burada, gerçekten ilgili bir madde, onun da burada olması güzel bir
tevafuk oldu. Bu maddede, öğretmenlerimiz, malumunuz, daha önce de ifade
ettik, 3 farklı statüde ele alınıyor. Bu 3 farklı statüdeki
öğretmenlerimizin en mağdurları da en alttakiler. Yani,
kadrolular, eh işte, idare ediyor, maddi, manevi
sıkıntıları var; efendim, onun yanı sıra
sözleşmeliler var, onların da sıkıntıları var,
özellikle bu tayin, eş durumu gibi meselelerde, ek ders ücretlerinde ama
bir 3üncü kesim var ki bu, ücret karşılığı, ders
ücreti mukabilinde hocalık yapan, öğretmenlik yapan, gerçekten büyük
emek sarf eden bir kitle. Bunlar da 30-40 bin civarında öğretmen
kardeşimiz. Malum, bir müjde verildi, yerinde bir müjdeydi gerçekten, biz de
destekledik. Neydi o? Efendim, onlara da, belirli bir süreklilik arz eden
kadroda olmayanlara da bir imkân tanıma idi. Bu kasımda Bakan
tarafından verilen müjde gerçekten toplumda karşılık buldu
ve bu, 30-40 bin kişilik ücretli öğretmenimize bir umut kapısı
açtı ama şimdi düzenlenen bu maddede biraz eksiklerimiz var, sanki
sınırlayıcı bir şeyler var. Burada, özellikle biz
verdiğimiz önergede şunu teklif ettik: Ne olur, 2017-2018 eğitim
öğretim yılında görevinde olan öğretmenleri değil de
Çünkü ücretli öğretmenlik, saygıdeğer milletvekilleri,
nasıl bir şey biliyor musunuz? Müracaat ediyorsunuz her yıl, o
müracaatınız ihtiyaç varsa dikkate alınıyor. Mesela
geçmişte on yıl ücretli öğretmenlik yapmış
olabilirsiniz ama bu sene yapamayabilirsiniz. Şimdi tutup da gerçekten
onlarca yıldır bu hizmeti yapan arkadaşları bu işin
dışında bırakmak çok da adil olmasa gerek. Biz 2017-2018
eğitim ve öğretim yılında ibaresinin
çıkarılmasını özellikle istirham ediyoruz.
Bir
de bunların prim sayılarıyla ilgili bir standardımız
yok. Malumunuz, Sayın Bakanım, bazı illerde gerçekten tüm ay
standart kabul edilip her gün prim sayısı yazılıyor; bir
bakıyorsunuz ki yıl olarak, hizmet olarak beş yıl
öğretmenlik yapmış (A) ilindeki, (B) ilindeki
öğretmenlerimizin yatırılan prim gün sayısı çok
farklılık arz etmektedir. Burada da yani 540 yerine bizim
teklifimizle 450ye indirilirse hiç değilse mağduriyet kısmen
azaltılmış olur. Yani burada zaten bir mülakat var, siz orada
seçici davranacaksınız ama en azından müracaat
aşamasında bir sınırlayıcı, önleyici bir tedbir
almayalım, tam tersine biraz daha genişletelim diyoruz. Bu yüce heyet
bunu kabul ederse gerçekten çok iyi olacak çünkü mülakatta eşit
şartlarda yarışsınlar.
KADİM
DURMAZ (Tokat) Mülakatta eşit yarışılır mı?
KAMİL
AYDIN (Devamla) Niye bunu söylüyorum? Sayın Bakanım, 5 bin
telaffuz edildi kadro olarak ama inanın, bu şartları haiz belki
müracaat sayısı bile 5 bin olamayacak, bu da ayrı bir
sıkıntı. Dolayısıyla biz ne yapalım? Bu 30-40
bin, umutla, yıllardır gerçekten karın tokluğuna -tabiri
caizse- çalışan bu öğretmen kardeşlerimize bu prim gün
sınırlamasını birazcık düşürelim, bir de
2017-2018 belirleyici o ön koşulunu kaldıralım, fırsat eşitliğine
de aykırı olmasın diyelim. Böylece, inşallah hepsi girsin
yani 5 bin kadrolu olsun. Tabii, amacımız on binler, yüz binler ama
hâlihazırda 5 bin müracaatı dahi engelleyecek bu
sınırlamadan kurtulalım diyorum.
Ben
bu dilek ve isteklerle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum.
Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul
edilmemiştir.
94üncü
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde
kabul edilmiştir.
Geçici
madde 1 üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının geçici
1inci maddesinde yer alan tarihine kadar ibaresinin tarihine kadar geçen
sürede şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Müslüm
Doğan Meral
Danış Beştaş Erol
Dora
İzmir Adana Mardin
Filiz
Kerestecioğlu Demir Garo
Paylan
İstanbul İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas)
Katılmıyoruz.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Yapılan değişiklikle madde metnine açıklık getirilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
Geçici
madde 1i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
Madde
95 üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının 95inci
maddesinin (g) bendinde yer alan Diğer maddeleri yayımı
tarihinde ibaresinin Diğer maddeleri yayımlandığı
tarihte şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Müslüm
Doğan Meral
Danış Beştaş Erol
Dora
İzmir Adana Mardin
Filiz
Kerestecioğlu Demir Garo
Paylan
İstanbul İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Yapılan değişiklikle madde metnine açıklık getirilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
95inci
maddeyi kabul edenler
Kabul etmeyenler
Madde kabul edilmiştir.
96ncı
madde üzerinde bir önerge vardır, okutuyorum.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 533 sıra sayılı Kanun Tasarısının
96ncı maddesinde yer alan hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür
ibaresinin hükümleri Bakanlar Kurulu tarafından yürütülür şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Müslüm
Doğan Meral
Danış Beştaş Erol
Dora
İzmir Adana Mardin
Filiz
Kerestecioğlu Demir Garo
Paylan
İstanbul İstanbul
BAŞKAN
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ İBRAHİM AYDEMİR (Erzurum)
Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN
Hükûmet?
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Katılmıyoruz
Başkan.
BAŞKAN
Gerekçeyi okutuyorum.
Gerekçe:
Yapılan değişiklikle madde metnine açıklık getirilmesi
amaçlanmıştır.
BAŞKAN
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Önerge kabul edilmemiştir.
96ncı
ve sonuncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Madde kabul edilmiştir.
Maddelerin
oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi,
İç Tüzük 86ya göre, oyunun rengini belli etmek ve lehte olmak üzere
Niğde Milletvekili Erdoğan Özegen.
Buyurun
Sayın Özegen. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
ERDOĞAN
ÖZEGEN (Niğde) Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 533
sıra sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı üzerine şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Tabii,
uzun bir yasa metni -şimdi arkadaşlarım da diyorlar bir an önce
bitsin- ancak AK PARTİ iktidarlarında hakikaten, reform
niteliğinde birçok düzenlemeyi Meclisimiz hayata geçirmiştir.
Aslında bugün, burada görüşülüp oylayacağımız
tasarının içerisinde muhalefet konuşmacılarının
da aslında zikrettiği, onların da katıldığı
çok önemli düzenlemeler yer almakta. Biliyoruz ki ülkemizdeki ekonomik
gidişata -özellikle terörle mücadele başta olmak üzere- dünyadaki
ekonomik krizin etkilerini yansıtmadan, ülkemizde sürekli büyüme
tablolarıyla ekonomik dönemleri kapatan AK PARTİ iktidarı, bunu
bir dizi reform adımlarıyla gerçekleştirmiştir.
İşte, şu anda da bugün görüştüğümüz yasada birçok
alanda devrim niteliğinde reformlar yapılıyor. Bir tane örnek
vermek gerekirse İcra ve İflas Yasası: Bu ülkede iş
adamlarının uzun süre mahkeme kapılarında,
alacaklarını alamamaları ve borçlarının
tahsilatlarını yapamamaları ve bunlar da yıllarca süren
muvazaalı şekilde gerçekleşirken şimdi, bu düzenlemeyle
İcra ve İflas Yasasında gerçekten devrim niteliğinde bir
düzenleme yapıyoruz.
Sadece
buradan mı bir düzenleme yapıyoruz? Yine, muhalefet sözcüsü
arkadaşlarımızın birçoğunun burada yöntem ve kaynağını
eleştirirken ifade ettikleri, ekonomiye can suyu katacak, istihdamın
önünü açacak, üretimi artıracak -yaklaşık 18 milyar diye burada
zikredildi- büyük bir kaynağın yine üretime seferber edildiğini
görmekteyiz. Bütün bunlara baktığımız zaman, 96 maddelik bu
yasa tasarısında, gerçekten birçoğu reform niteliğinde,
birçoğu da bugünkü ekonomik koşullarda üreticinin, istihdamın,
üretimin yanında olan, âdeta üretim dostu, üretimi teşvik eden,
yatırımı destekleyen ve ülkemizin kalkınmasına
katkı sunacak birçok düzenlemeyi hayata geçiriyoruz.
Aslında,
AK PARTİ iktidarının bir dizi reformla on beş
yıldır Türkiyeyi 3 kat büyütmüş bir iktidar olduğu hepimiz
tarafından malumdur. Tabii ki muhalefet olarak burada söz alan
değerli milletvekillerimiz Şunu sattınız, bunu
satmadınız, bunu sattınız... Ancak matematikte bir kural
vardır, 2 kere 2 dünyanın her yerinde 4 eder. AK PARTİ
iktidarlarında on beş yıldır ekonomimiz 3 kat
büyümüştür yani bu ülkede gerek satın alma paritesi
açısından gerek gayrisafi millî hasılamız
açısından bakıldığında ülkemizin on beş
yılda bütün olumsuzluklara rağmen 3 kat büyüdüğünü görmekteyiz.
Neye rağmen büyüdüğünü görmekteyiz? İçeride ve
dışarıda bütün vesayet odaklarına rağmen, bütün
ekonomik ambargolara rağmen ve bütün direnişlere rağmen
ekonomiyi 3 kat büyütebilen bir iktidar varsa bu da
iktidarımızın reformcu bir anlayışa sahip
olduğunun en önemli göstergesidir. (AK PARTİ sıralarından
alkışlar) İşte, bugün yine içinde birçok reformu
barındıran bir tasarıyı burada görüşüyoruz.
Benim
bu tasarı üzerinde oyumun renginin kabul olduğunu belirtiyor,
hepinizi, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyoruz.
Aleyhte
Tokat Milletvekili Kadim Durmaz konuşacaktır.
Sayın
Durmaz, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
KADİM
DURMAZ (Tokat) Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Yüce
Meclisin değerli üyeleri, tabii, birçok arkadaşımız çok
şeyleri kaçırdı. Bu torba yasa görüşülürken çok
kıymetli görüşler ifade edildi. Kıymetli
arkadaşımı da dinledim. Tabii, siyasette 2+2 her zaman 4
etmiyor. On altı yıldır iktidarda olan AK PARTİ 2yle 2nin
4 etmediğini gösteriyor. Neyle gösteriyor? Her ay şöyle bir
kitapçığı biz torba yasa olarak getiriyoruz, gerekli ihtisas
komisyonlarını kullanmadan, alelacele bu Meclisten geçiriyoruz ama
birçoğu hedefini bulmuyor. Niyetimiz ve muradımız, hepimizin,
sade sizin değil, bu ülkede özlenen
kalkınmışlığı, gelişmişliği
sağlamak olacaktır.
Trabzona
bir selam göstersem Sayın Milletvekilim dinler mi acep?
AYŞE
SULA KÖSEOĞLU (Trabzon) Aleykümselam, Trabzondan da selam.
KADİM
DURMAZ (Devamla) Evet, teşekkür ediyorum.
Yine,
tabii, adında millî olan bir Bakanımız şu anda -bizim
için de bir şans- burada. Arkadaşlar, hepimizin çocukları ve
torunları var. Hepinize soruyorum, sizleri de vicdani olarak
düşünmeye davet ediyorum: Hiçbiriniz, taşeron ya da sözleşmeli
bir öğretmene götürüp çocuğunuzu eğitim ve öğretim yapmak
üzere teslim eder misiniz? İnanıyorum etmezsiniz ama tabii ki
çaresiz, yoksul, şehirlerin kenar mahallelerinde bulunan insanlar bunu
zorunlu olarak kabul etmek durumunda kalıyor.
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI İSMET YILMAZ (Sivas) Özel okullardaki bütün
öğretmenler sözleşmeli Kadim Bey.
KADİM
DURMAZ (Devamla) İşte, millî eğitim -adında olduğu
gibi- hepimizin ortak bakışıyla taşeronlaşmadan
kurtulmak zorunda. Sayın Bakanım birkaç kez ikrar etti 109.850
öğretmene -yanılmıyorsam- bu ülkenin ihtiyacı
olduğunu. Gelin, bu torba yasaların içerisinde, Sayın
Bakanımızın, ülkemizin millî eğitiminin ihtiyacı olan
o öğretmenlere kadroyu verelim. Yani öğretmen, okumuş, okulunu
bitirmiş, pedagojik formasyonu almış, sınava girmiş;
biz bu öğretmeni yeniden, hep sözünü ettiğimiz, birçok alanda da
sıkıntısını gördüğümüz, liyakatsiz bir alana
çekip mülakata tabi tutuyoruz. Ben bu konuda hepinizin vicdani olarak
düşünmesinde yarar var diyorum.
96
maddelik bir kanun içerisinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak Türkiye
Cumhuriyetinin menfaatine uygun görmediğimiz 8 maddeyle ilgili olumsuz
görüş beyan ettik. Eğer önerilerimizi dinleyen olsa idi,
bunların düzeltilmesi noktasındaki görüşlerimizi de gerek
Komisyonda gerekse yüce Mecliste verdiğimiz önergelerle ifade ettik
arkadaşlar. Bunların hukuk mantığına
uymadığı gibi Anayasamıza da aykırı
olduğunu gördük. Birkaç maddede de hakkaniyet, eşitlik, adalet
ilkelerine uygunsuzluk gördük. Bazılarını görüşerek,
karşılıklı uzlaşarak bir noktaya
taşıdık. Bu, yüce Meclis ve o Komisyonda çalışan
arkadaşlar adına, ülkemiz adına olumlu bir gelişme ama ne
yazık ki bazılarında da uzlaşma noktasına
geldiğimiz hâlde, yüce Meclise gelince bu uzlaşmaların, bu ortak
aklın dikkate alınmadığını da gördük. Buna
karşılık, hakkın, hukukun, bu ülkenin her
yurttaşının yararına olan birçok maddeye de
desteğimizi verdik. Umudumuz, muradımız, içimizden geçen, beklentimiz
-ülkemizin geleceği açısından- burada
yaptığımız eleştirilerin sonraki torba yasalarda ya da
Mecliste görüşülürken uyarıların, yapıcı
eleştirilerin, katkıların AK PARTİ Grubu tarafından da
dikkate alınıp bu ülkenin içinde bulunduğu açmazlardan bir an
önce hepimizin ortak bir anlayışla, her birimiz bir kenarından
tutarak bu ülkeye katkı sunmak niyetinde olduğumuzu belirtiyor,
yasalaşacak olan bu 96 maddelik torba tasarının ülkemize
hayırlı uğurlu olmasını diliyorum. Bundan sonra
yapılacak katkıların da AK PARTİ Grubu tarafından
dikkate alınmasının gerekli olduğuna inanıyorum.
Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN
Teşekkür ediyorum Sayın Durmaz.
Sayın
milletvekilleri, böylece tasarının üzerindeki bütün görüşmeler tamamlanmıştır.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler
Kabul etmeyenler
Kabul
edilmiştir.
Oylama
için üç dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısının açık oylama sonucu:
Kullanılan Oy Sayısı : 228
Kabul : 205
Ret : 18
Çekimser : 5 (x)
Kâtip Üye Kâtip
Üye
Mustafa Açıkgöz Mehmet
Necmettin Ahrazoğlu
Nevşehir Hatay
Böylece
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır,
hayırlı uğurlu olsun.
535
sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
başlıyoruz.
2.- Katma Değer Vergisi Kanunu ile Bazı
Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/926) ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (S.
Sayısı: 535)
BAŞKAN
Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Gündemimizde
başka bir iş bulunmadığından, kanun tasarı ve
teklifleri ile komisyonlardan gelen diğer işleri sırasıyla
görüşmek için 22 Mart 2018 Perşembe günü saat 14.00te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyor, hayırlı geceler diliyorum.
Kapanma Saati: 22.47
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan bir kelime ifade edildi.
(x) Bu bölümde hatip tarafından Türkçe olmayan kelimeler ifade edildi.
(x) 533 S. Sayılı Basmayazı 6/3/2018 tarihli 66ncı Birleşim Tutanağına eklidir.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağa eklidir.